Üseyd b. hudayr · Ýstanbul un fethinden sonra Üsküdar -la ilgili ilk bilgiler vakýf...

5
364 ÜSEYD b. HUDAYR rini söylemiþtir (Buhârî, “Feçâ,ilü’l-Kur,ân”, 15, “Menâkýb”, 25). Üseyd b. Hudayr ayný zamanda muzipliðiyle tanýnýrdý. Bir gün as- haptan bazýlarý ile sohbet ederken onlarý güldürmüþ, Resûl-i Ekrem de bir çöple ve- ya parmaðýyla onu böðründen dürtmüþ- tü. Bunun üzerine Üseyd, Resûlullah’a ca- nýný yaktýðýný ve kýsas istediðini belirtmiþ, Resûlullah bunu kabul edince kendisi göm- lek giymemiþken onun üzerinde gömlek bulunduðunu söyleyerek gömleðini çýkart- týrmýþ, ardýndan Resûlullah’a sarýlýp böð- rünü öpmüþtür (Ebû Dâvûd, “Edeb”, 149). Bu olayýn Ukkâþe b. Mihsan ile Resûl-i Ek- rem arasýnda geçtiðine dair bilgi doðru deðildir. Üseyd’den Enes b. Mâlik, Kâ‘b b. Mâlik, Ebû Saîd el-Hudrî, Hz. Âiþe, Ebû Leylâ el-Ensârî, Abdurrahman b. Ebû Ley- lâ, Ýbn Þefî‘ et-Tabîb gibi isimler hadis ri- vayet etmiþtir. Kütüb-i Tis£a’da onun nak- lettiði hadisler mükerrerleriyle birlikte elli civarýndadýr. Bazý rivayetlerde sahâbeden Üseyd b. Züheyr yerine yanlýþlýkla onun adý zikredilmiþtir (Müsned, IV, 226; Nesâî, “Büyû.”, 96). BÝBLÝYOGRAFYA : Müsned, IV, 226; Vâkýdî, el-Me³åzî, I, 233; III, 996; Ýbn Sa‘d, e¹-ªabašåt, III, 603-607; Müslim, e¹-ªabašåt (nþr. Ebû Ubeyde Meþhûr b. Hasan b. Selmân), Riyad 1411/1991, I, 146; Ýbn Kani‘, Mu£- cemü’½-½a¼âbe (nþr. Halil Ýbrâhim Kutlay), Mek- ke 1418/1998, I, 386-397; Ýbn Abdülber, el-Ýstî£âb, I, 53-55; Ýbnü’l-Esîr, Üsdü’l-³åbe (nþr. Halîl Me’- mûn Þîhâ), Beyrut 1418/1997, I, 108-110; Mizzî, Teh×îbü’l-Kemâl, III, 246-254; Zehebî, A£lâmü’n- nübelâß, I, 340-343; Ýbn Hacer, el-ݽâbe, I, 49; a.mlf., Teh×îbü’t-Teh×îb, I, 347; M. Mustafa el- A‘zamî, Küttâbü’n-nebî, Riyad 1401/1981, s. 45- 46. ÿAhmet Tahir Dayhan ÜSKÜDAR Ýstanbul’un Anadolu yakasýnda tarihî bir semt. ˜ Bülbül, Çavuþ ve Balaban derelerinin es- ki limanýn bulunduðu yere getirdiði alüv- yonlarla meydana gelen düzlükten baþla- yarak kuzeydoðuda Sultantepe, güneyde Ayazma mahallesi ve Doðancýlar, güney- doðuda Toptaþý yamaçlarýna kadar uzanýr. Bu dar anlamdaki Üsküdar semtine karþý- lýk geniþ anlamdaki Üsküdar (Üsküdar ilçe- si) 33 km²’lik bir alan kaplayarak kuzeyde Beykoz, doðuda Ümraniye, güneydoðuda Ataþehir, güneyde Kadýköy ilçesi sýnýrlarý- na kadar yayýlýr. Eski bir yerleþme yeri ol- duðu tahmin edilen Üsküdar’ýn ne zaman ve kimler tarafýndan kurulduðu bilinme- mektedir. Üsküdar adýnýn anlamý hakkýnda çeþitli görüþler ileri sürülmüþtür. Bunun “altýn þehir” anlamýnda khrysopolisten ve- ya Roma hâkimiyeti döneminde scutari de- nilen, deri kalkan kullanan imparatorluk muhafýzlarýnýn yerleþtiði yeri ifade eden scutariondan geldiði belirtilir. Ayrýca “men- zilhâne, menzil atý, ulak, ulaklarýn mektup koyduklarý kese” anlamlarýna gelen Fars- ça esküdar kelimesiyle iliþkilendirildiði de görülür. Halk rivayetlerinde ses benzeþ- mesinden hareketle “eski” ve “dâr” (ev) ke- limelerinden meydana geldiði yolundaki bilgiler bir önceki görüþ gibi anlamsýzdýr. Tarih öncesi çaðda Üsküdar’daki yerle- þime dair kesin bilgi mevcut deðildir. Mi- lâttan önce 675’te Traklar’ýn bir kolu olan Bthynialýlar tarafýndan iskân edildiði söy- lenir. Ardýndan Makedonyalýlar, Persler, Ro- malýlar ve Bizanslýlar’ýn hâkimiyetine gir- di. Milâttan önce 410’da Atinalý Alkibya- des’in buradaki iskele etrafýnda teþekkül eden kasabayý surla çevirdiði kaydedilir. Mi- lâttan önce 404’te Ksenofon, Onbinler’in Asya’dan dönüþte ganimetlerini burada pazarladýklarýný yazar. Bizans döneminde Üsküdar, Kadýköy’ün gölgesinde önemsiz bir kasaba görünümündeydi. Bizans Ým- paratorluðu’nun kurucusu kabul edilen Büyük Konstantinos ile muhalifi Licinius arasýndaki meþhur Üsküdar savaþý 324 yýlýnda burada cereyan etti ve savaþ Lici- nius’un öldürülmesiyle sonuçlandý. 626’- da Avarlar Ýstanbul’u kuþattýklarýnda Sâ- sânî ordularý doðu tarafýndan gelerek Üs- küdar’a kadar ilerledi. Avarlar’ýn baþarýsýz olup geri çekilmeleri üzerine Sâsânîler ku- þatmadan vazgeçmek zorunda kaldý. Ým- parator II. Anastasios’u (713-715) tahttan indirmek isteyen Opsikion themasý asker- leri karadan ve denizden Üsküdar’a geldi ve burada imparatorluk kuvvetlerini maðlûp etti. II. Anastasios’un yerine III. Theodo- sios tahta çýkarýldý (715). Üsküdar, Ýstanbul’u kuþatmak için ge- len Ýslâm ordularýna önemli bir üs vazifesi gördü. Abbâsî Halifesi Mehdî-Billâh’ýn 165 (781-82) yýlýnda dönemin ünlü kumandan- larýyla birlikte oðlu Hârûn komutasýnda Ýs- tanbul’a sevkettiði ve 100.000 civarýnda askerden oluþtuðu kaydedilen Ýslâm ordu- su Anadolu üzerinden geçerek Üsküdar’a kadar geldi ve burada konakladý. O sýrada çocuk yaþtaki VI. Konstantinos adýna im- paratorluðu yöneten annesi Irene’nin tek- lifiyle barýþ antlaþmasý imzalandý ve Ýs- lâm ordusu geri çekildi. Üsküdar 988 yýlýn- da II. Basileios’a isyan eden Bardas Pho- kas’ýn askerleriyle imparatorluk kuvvetleri arasýndaki savaþa sahne oldu ve Phokas’ýn askerleri maðlûp edildi. Malazgirt zaferi- nin ardýndan Selçuklular, Kutalmýþoðlu Sü- dek Gazvesi’nde Hâlid b. Velîd’in saldýrýla- rýna karþý hendeði korumakla görevlendi- rilen 200 kiþilik grubun kumandanýydý. Câ- hiliye döneminden beri olgunluðuyla ta- nýndýðý, okuma yazma bildiði, iyi bir okçu ve yüzücü olduðu için “Kâmil” unvanýyla tanýnan Üseyd, Resûl-i Ekrem’in kâtiple- rinden ve zaman zaman danýþtýðý kiþiler- dendi, ayný zamanda muallimlik de yapý- yordu. Hendek Gazvesi sýrasýnda Resûlul- lah’ý Uyeyne b. Hýsn ile anlaþma yapmak- tan vazgeçirenlerden biridir. Tâif muha- sarasýnda Resûl-i Ekrem’in çaðrýsýna uya- rak müslümanlara katýlan Tâifli köleler- den Ýbrâhim b. Câbir, Kur’an’ý ve dinin hü- kümlerini öðretmesi için Üseyd’in gözeti- mine verildi. Üseyd kendi kabilesine imam- lýk görevini de yerine getiriyordu. Hz. Peygamber’in vefatý üzerine ensa- rýn büyük kýsmý Hazrec’in reisi Sa‘d b. Ubâ- de’nin çevresinde toplandýðý sýrada Üseyd, Ebû Bekir’in tarafýný tutan grubun içinde yer aldý ve onun halife seçilmesinde önem- li rol oynadý. Hz. Ebû Bekir’in önemli ko- nularda kendisine danýþtýðý belirtilmekte- dir. Hz. Ömer’in, kumandanlarý ve sahâ- benin ileri gelenleriyle Câbiye’de yaptýðý meþhur toplantýya ve Kudüs’ün fethine de katýldý. Sa‘d b. Muâz ve Abbâd b. Biþr ile birlikte Benî Abdüleþhel’in en faziletli kiþilerinden sayýlan Üseyd, Þâban 20 (Tem- muz-Aðustos 641) tarihinde vefat etti. Ce- naze namazýný bizzat Hz. Ömer kýldýrdý ve naaþýný Baký‘ Mezarlýðý’na kadar taþýdý. Ölümünde 4000 dirhem borcu bulunan Üseyd’in arazisinin borcuna karþýlýk satýl- dýðýný duyan Hz. Ömer, çocuklarýný muh- taç halde býrakmamak için alacaklýlarý ça- ðýrdý ve borç karþýlýðýnda arazinin gelirini “kabâle” usulüyle dört yýl boyunca onlara býraktý. Bazý kaynaklarda bu borç ödeme iþinin Üseyd tarafýndan Hz. Ömer’e yapý- lan bir vasiyete dayandýðý zikredilmekte- dir (Ýbn Abdülber, I, 55). Güzel sesiyle Kur’an okuyan ve kýraati- nin melekleri dahi etkilediði rivayet edi- len Üseyd bir gece Kur’an okurken yaký- nýnda baðlý duran atý birden ürküp þah- lanmýþ, okumayý býrakýnca sakinleþmiþti. Bu durum üç defa tekrarlanmýþ, atýn ya- kýnýnda bulunan oðluna zarar gelmesin- den endiþe ederek onun yanýna gitmiþ, o sýrada bulutsu bir gölgenin içinde kandile benzeyen nesnelerin parlayarak göðe doð- ru yükseldiðini görmüþtü. Sabahleyin du- rumu anlattýðý Hz Peygamber ona gördü- ðü varlýklarýn Kur’an tilâvetini dinlemeye gelen melekler olduðunu, okumaya devam etseydi sabaha kadar kendisini dinleye- ceklerini ve insanlarýn da onlarý görecekle-

Upload: others

Post on 23-May-2020

5 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

364

ÜSEYD b. HUDAYR

rini söylemiþtir (Buhârî, “Feçâ,ilü’l-Kur,ân”,15, “Menâkýb”, 25). Üseyd b. Hudayr aynýzamanda muzipliðiyle tanýnýrdý. Bir gün as-haptan bazýlarý ile sohbet ederken onlarýgüldürmüþ, Resûl-i Ekrem de bir çöple ve-ya parmaðýyla onu böðründen dürtmüþ-tü. Bunun üzerine Üseyd, Resûlullah’a ca-nýný yaktýðýný ve kýsas istediðini belirtmiþ,Resûlullah bunu kabul edince kendisi göm-lek giymemiþken onun üzerinde gömlekbulunduðunu söyleyerek gömleðini çýkart-týrmýþ, ardýndan Resûlullah’a sarýlýp böð-rünü öpmüþtür (Ebû Dâvûd, “Edeb”, 149).Bu olayýn Ukkâþe b. Mihsan ile Resûl-i Ek-rem arasýnda geçtiðine dair bilgi doðrudeðildir. Üseyd’den Enes b. Mâlik, Kâ‘b b.Mâlik, Ebû Saîd el-Hudrî, Hz. Âiþe, EbûLeylâ el-Ensârî, Abdurrahman b. Ebû Ley-lâ, Ýbn Þefî‘ et-Tabîb gibi isimler hadis ri-vayet etmiþtir. Kütüb-i Tis£a’da onun nak-lettiði hadisler mükerrerleriyle birlikte ellicivarýndadýr. Bazý rivayetlerde sahâbedenÜseyd b. Züheyr yerine yanlýþlýkla onunadý zikredilmiþtir (Müsned, IV, 226; Nesâî,“Büyû.”, 96).

BÝBLÝYOGRAFYA :

Müsned, IV, 226; Vâkýdî, el-Me³åzî, I, 233; III,996; Ýbn Sa‘d, e¹-ªabašåt, III, 603-607; Müslim,e¹-ªabašåt (nþr. Ebû Ubeyde Meþhûr b. Hasan b.Selmân), Riyad 1411/1991, I, 146; Ýbn Kani‘, Mu£-cemü’½-½a¼âbe (nþr. Halil Ýbrâhim Kutlay), Mek-ke 1418/1998, I, 386-397; Ýbn Abdülber, el-Ýstî£âb,I, 53-55; Ýbnü’l-Esîr, Üsdü’l-³åbe (nþr. Halîl Me’-mûn Þîhâ), Beyrut 1418/1997, I, 108-110; Mizzî,Teh×îbü’l-Kemâl, III, 246-254; Zehebî, A£lâmü’n-nübelâß, I, 340-343; Ýbn Hacer, el-ݽâbe, I, 49;a.mlf., Teh×îbü’t-Teh×îb, I, 347; M. Mustafa el-A‘zamî, Küttâbü’n-nebî, Riyad 1401/1981, s. 45-46.

ÿAhmet Tahir Dayhan

– —ÜSKÜDAR

Ýstanbul’un Anadolu yakasýndatarihî bir semt.

˜ ™

Bülbül, Çavuþ ve Balaban derelerinin es-ki limanýn bulunduðu yere getirdiði alüv-yonlarla meydana gelen düzlükten baþla-yarak kuzeydoðuda Sultantepe, güneydeAyazma mahallesi ve Doðancýlar, güney-doðuda Toptaþý yamaçlarýna kadar uzanýr.Bu dar anlamdaki Üsküdar semtine karþý-lýk geniþ anlamdaki Üsküdar (Üsküdar ilçe-si) 33 km²’lik bir alan kaplayarak kuzeydeBeykoz, doðuda Ümraniye, güneydoðudaAtaþehir, güneyde Kadýköy ilçesi sýnýrlarý-na kadar yayýlýr. Eski bir yerleþme yeri ol-duðu tahmin edilen Üsküdar’ýn ne zamanve kimler tarafýndan kurulduðu bilinme-mektedir. Üsküdar adýnýn anlamý hakkýndaçeþitli görüþler ileri sürülmüþtür. Bunun

“altýn þehir” anlamýnda khrysopolisten ve-ya Roma hâkimiyeti döneminde scutari de-nilen, deri kalkan kullanan imparatorlukmuhafýzlarýnýn yerleþtiði yeri ifade edenscutariondan geldiði belirtilir. Ayrýca “men-zilhâne, menzil atý, ulak, ulaklarýn mektupkoyduklarý kese” anlamlarýna gelen Fars-ça esküdar kelimesiyle iliþkilendirildiði degörülür. Halk rivayetlerinde ses benzeþ-mesinden hareketle “eski” ve “dâr” (ev) ke-limelerinden meydana geldiði yolundakibilgiler bir önceki görüþ gibi anlamsýzdýr.

Tarih öncesi çaðda Üsküdar’daki yerle-þime dair kesin bilgi mevcut deðildir. Mi-lâttan önce 675’te Traklar’ýn bir kolu olanBthynialýlar tarafýndan iskân edildiði söy-lenir. Ardýndan Makedonyalýlar, Persler, Ro-malýlar ve Bizanslýlar’ýn hâkimiyetine gir-di. Milâttan önce 410’da Atinalý Alkibya-des’in buradaki iskele etrafýnda teþekküleden kasabayý surla çevirdiði kaydedilir. Mi-lâttan önce 404’te Ksenofon, Onbinler’inAsya’dan dönüþte ganimetlerini buradapazarladýklarýný yazar. Bizans dönemindeÜsküdar, Kadýköy’ün gölgesinde önemsizbir kasaba görünümündeydi. Bizans Ým-paratorluðu’nun kurucusu kabul edilenBüyük Konstantinos ile muhalifi Liciniusarasýndaki meþhur Üsküdar savaþý 324yýlýnda burada cereyan etti ve savaþ Lici-nius’un öldürülmesiyle sonuçlandý. 626’-da Avarlar Ýstanbul’u kuþattýklarýnda Sâ-sânî ordularý doðu tarafýndan gelerek Üs-küdar’a kadar ilerledi. Avarlar’ýn baþarýsýzolup geri çekilmeleri üzerine Sâsânîler ku-þatmadan vazgeçmek zorunda kaldý. Ým-parator II. Anastasios’u (713-715) tahttanindirmek isteyen Opsikion themasý asker-leri karadan ve denizden Üsküdar’a geldi veburada imparatorluk kuvvetlerini maðlûpetti. II. Anastasios’un yerine III. Theodo-sios tahta çýkarýldý (715).

Üsküdar, Ýstanbul’u kuþatmak için ge-len Ýslâm ordularýna önemli bir üs vazifesigördü. Abbâsî Halifesi Mehdî-Billâh’ýn 165(781-82) yýlýnda dönemin ünlü kumandan-larýyla birlikte oðlu Hârûn komutasýnda Ýs-tanbul’a sevkettiði ve 100.000 civarýndaaskerden oluþtuðu kaydedilen Ýslâm ordu-su Anadolu üzerinden geçerek Üsküdar’akadar geldi ve burada konakladý. O sýradaçocuk yaþtaki VI. Konstantinos adýna im-paratorluðu yöneten annesi Irene’nin tek-lifiyle barýþ antlaþmasý imzalandý ve Ýs-lâm ordusu geri çekildi. Üsküdar 988 yýlýn-da II. Basileios’a isyan eden Bardas Pho-kas’ýn askerleriyle imparatorluk kuvvetleriarasýndaki savaþa sahne oldu ve Phokas’ýnaskerleri maðlûp edildi. Malazgirt zaferi-nin ardýndan Selçuklular, Kutalmýþoðlu Sü-

dek Gazvesi’nde Hâlid b. Velîd’in saldýrýla-rýna karþý hendeði korumakla görevlendi-rilen 200 kiþilik grubun kumandanýydý. Câ-hiliye döneminden beri olgunluðuyla ta-nýndýðý, okuma yazma bildiði, iyi bir okçuve yüzücü olduðu için “Kâmil” unvanýylatanýnan Üseyd, Resûl-i Ekrem’in kâtiple-rinden ve zaman zaman danýþtýðý kiþiler-dendi, ayný zamanda muallimlik de yapý-yordu. Hendek Gazvesi sýrasýnda Resûlul-lah’ý Uyeyne b. Hýsn ile anlaþma yapmak-tan vazgeçirenlerden biridir. Tâif muha-sarasýnda Resûl-i Ekrem’in çaðrýsýna uya-rak müslümanlara katýlan Tâifli köleler-den Ýbrâhim b. Câbir, Kur’an’ý ve dinin hü-kümlerini öðretmesi için Üseyd’in gözeti-mine verildi. Üseyd kendi kabilesine imam-lýk görevini de yerine getiriyordu.

Hz. Peygamber’in vefatý üzerine ensa-rýn büyük kýsmý Hazrec’in reisi Sa‘d b. Ubâ-de’nin çevresinde toplandýðý sýrada Üseyd,Ebû Bekir’in tarafýný tutan grubun içindeyer aldý ve onun halife seçilmesinde önem-li rol oynadý. Hz. Ebû Bekir’in önemli ko-nularda kendisine danýþtýðý belirtilmekte-dir. Hz. Ömer’in, kumandanlarý ve sahâ-benin ileri gelenleriyle Câbiye’de yaptýðýmeþhur toplantýya ve Kudüs’ün fethinede katýldý. Sa‘d b. Muâz ve Abbâd b. Biþrile birlikte Benî Abdüleþhel’in en faziletlikiþilerinden sayýlan Üseyd, Þâban 20 (Tem-muz-Aðustos 641) tarihinde vefat etti. Ce-naze namazýný bizzat Hz. Ömer kýldýrdý venaaþýný Baký‘ Mezarlýðý’na kadar taþýdý.Ölümünde 4000 dirhem borcu bulunanÜseyd’in arazisinin borcuna karþýlýk satýl-dýðýný duyan Hz. Ömer, çocuklarýný muh-taç halde býrakmamak için alacaklýlarý ça-ðýrdý ve borç karþýlýðýnda arazinin gelirini“kabâle” usulüyle dört yýl boyunca onlarabýraktý. Bazý kaynaklarda bu borç ödemeiþinin Üseyd tarafýndan Hz. Ömer’e yapý-lan bir vasiyete dayandýðý zikredilmekte-dir (Ýbn Abdülber, I, 55).

Güzel sesiyle Kur’an okuyan ve kýraati-nin melekleri dahi etkilediði rivayet edi-len Üseyd bir gece Kur’an okurken yaký-nýnda baðlý duran atý birden ürküp þah-lanmýþ, okumayý býrakýnca sakinleþmiþti.Bu durum üç defa tekrarlanmýþ, atýn ya-kýnýnda bulunan oðluna zarar gelmesin-den endiþe ederek onun yanýna gitmiþ, osýrada bulutsu bir gölgenin içinde kandilebenzeyen nesnelerin parlayarak göðe doð-ru yükseldiðini görmüþtü. Sabahleyin du-rumu anlattýðý Hz Peygamber ona gördü-ðü varlýklarýn Kur’an tilâvetini dinlemeyegelen melekler olduðunu, okumaya devametseydi sabaha kadar kendisini dinleye-ceklerini ve insanlarýn da onlarý görecekle-

365

yerleþmeleri bu dönemden itibaren dahada arttý.

Ýstanbul’un fethinden sonra Üsküdar’-la ilgili ilk bilgiler vakýf defterlerinde yeralýr. 1453-1481 yýllarý arasýndaki bir tariheait olan kayýtlar Çamlýca ve Çengel köyle-riyle Salacak (Fâtih) Camii, Rum MehmedPaþa Camii ve Toygar Hamza Mescidi ma-halleleri hakkýndadýr. XV. yüzyýlýn son çey-reðinde Çamlýca’da on iki hâne müslüman,Çengelköy’de yirmi üç hâne gayri müslimnüfus bulunmaktaydý. XV. yüzyýlda Üskü-dar merkezinde gerçekleþen Türk yerleþ-mesi Þemsipaþa’nýn arkasýndaki yamaçla-ra doðru yayýldý. 919-927 (1513-1521) ta-rihli kayýtlarý ihtiva eden 1 Numaralý Üs-küdar Þer‘iyye Sicili’nde Dâvud Paþa Ca-mii, Bulgurlu, Selman Aða Mescidi ve Ca-mii (Mehmed Paþa Camii) mahallelerinin adýyer almakla birlikte nüfusla ilgili bilgi yok-tur. 1523’te Üsküdar’ýn merkezi hariç bu-gün ona baðlý olan Çamlýca (iki hâne müs-lüman), Reisli (yirmi üç hâne, beþ bekâr /mücerret müslüman), Çengelköy (elli ye-di hâne, on sekiz bekâr müslüman, on üçhâne, altý bekâr gayri müslim) ve Ýstavroz /Kuzguncuk (yirmi hâne, yedi bekâr müs-lüman, kýrk altý hâne, altý bekâr gayri müs-lim) birer köy olarak zikredilir (BA, MAD,nr. 22). 1530 tarihli defterde Üsküdar’datoplam sekiz mahalle kaydedilmiþtir. Bun-lar Ýmâret-i Mehmed Paþa, Kepçe, Her-gele (Salacak), Hamza Fakih, Dâvud Paþa,Geredeli, Bulgurlu, Selman Aða mahalle-leridir. Ayrýca buraya baðlý altý köy merkezkasabayla organik bir bütün oluþturuyor-du. Bu bütüne Karacaahmet Mezarlýðý’n-da Ayrýlýk Çeþmesi’nin bulunduðu alan-daki Ýbrâhim Aða Zâviyesi dahildi. Bütününitenin toplam nüfusu 463 hâne ve yet-miþ beþ bekâr erkekten ibaretti (yaklaþýk2400 kiþi). Nüfusun % 48’i Üsküdar kasa-basýnda, % 52’si kasabanýn yakýnýndaki

köylerde oturuyordu. Büyük çoðunluðumüslüman Türkler’den meydana geliyor,gayri müslim oraný % 25 civarýna ancakeriþiyordu. Gayri müslimler Çengel ve Ýs-tavroz köylerinde toplanmýþtý. Ancak buköylerde müslümanlar da yaþamaktaydý(BA, TD, nr. 438).

968 (1561) yýlý tahrir kayýtlarýnda gü-nümüzdeki Üsküdar ilçesi sýnýrlarý içindeþehrin dýþýndaki bir zâviye ile birlikte on do-kuz mahalle ve yine altý köy iskân birimizikredilmiþti. Bu yerleþim yerlerinde 903hâne ve 276 bekâr erkek olmak üzere yak-laþýk % 59’u kasabada yaþayan 4800 kiþi-den ibaret bir nüfus mevcuttu. Kasabadayine hiç gayri müslim hâne kaydedilme-miþti. Ýstavroz–Kuzguncuk’ta yaklaþýk 1450kiþiden meydana gelen bir gayri müslimtopluluðu varlýðýný sürdürüyordu (BA, TD,nr. 436; TK, TD, nr. 579). Üsküdar kasaba-sýnda bir önceki tahrirden otuz yýl son-ra on yeni mahallenin (Emîrâhur, GülfemHatun, Hasan Aða, Hacý Mehmed, Evli-ya Hoca, Abdullah Hoca, Toygar Hamza,Hayreddin Çavuþ, Câmi-i Sultâniyye veSolak Sinan Bey) kurulmasý büyük biryerleþmenin mevcudiyetine delâlet eder.Ayný zaman diliminde kasaba nüfusu %146 oranýnda artarken civardaki köylerdeartýþ oraný % 59 civarýnda kalmýþtý. Budurum XVI. yüzyýlda kasabanýn fizikî yön-den büyük geliþme gösterdiðine iþareteder. Söz konusu büyümenin gerçekleþ-mesinde Arasta Çarþýsý (Bat Pazarý), Dâ-vud Paþa Ýmareti, Gülfem Hatun Çarþýsý,Mihrimah Sultan Külliyesi ile asrýn sonla-rýna doðru inþa edilen Atik Vâlide SultanKülliyesi’nin büyük bir payý vardýr. Þehirdemahalleye adlarýný verecek çapta bir Ge-redeli grubun yerleþtiði, ayrýca deniz ke-narýnda bir külliye inþa ettiren Þemsi Ah-med Paþa’nýn Ýsfendiyaroðullarý’ndan gel-mesi ve hazîresinde yer alan mezar taþla-rý içinde Bolulu þahýslara ait olanlara rast-lanmasý iskânýn boyutlarýný ortaya koyar.Kasaba bu sýralarda vadi tabanýndan te-pelere doðru geliþim gösterdi.

XVII. yüzyýlýn ilk çeyreðinde bugünküÜsküdar sýnýrlarý içinde on sekiz mahalle,yedi köy ve bir zâviye ile birlikte toplamyirmi altý yerleþim yeri vardý. Ancak bun-lardan Çamlýca ve Kýsýklý’da nüfus kaydýgörünmemekte, Bulgurlu köyünün bitiþi-ðindeki Ilýsuluk köyünün yeni kurulduðuanlaþýlmaktadýr. Kasabadaki mahalle sa-yýsý bir önceki tahrire oranla deðiþmemek-le beraber Ahmed Çelebi Trabzonî, Tor-balý ve Ýsfendiyar mahallelerinin yeni te-þekkül ettiði, Salacak (Hergele), Emîrâhurve Abdullah Hoca mahallelerinin ortadan

leyman Þah’ýn kumandasýnda 1078 ve 1080yýllarýnda Üsküdar’a ulaþtýlar. Dâniþmend-liler’in Turasan idaresinde bir orduyla Üs-küdar bölgesine kadar uzanýp Alemdaðý’n-da bir kale inþa ettiði rivayet edilir.

Osmanlýlar’ýn ilk defa Osman Gazi döne-minde Geyve Boðazý’ndan geçerek Ada-pazarý ovasýna, oradan Ýstanbul Boðazý’-na kadar geldikleri, Üsküdar’ý ve Yoros Ka-lesi’ni yaðmaladýklarý, bir kýsmýnýn kayýk-larla Ýstanbul surlarýna kadar ilerlediði yo-lundaki bilgiler dönemin kaynaklarýyla te-yit edilememektedir. Orhan Gazi’nin 1329’-da Gebze sahilinde Pelekanon savaþýndaBizans Ýmparatoru III. Andronikos’un ku-mandasýndaki orduyu yenmesiyle sahildebulunan Hereke, Pendik, Kartal ile birlikteÜsküdar’ýn da Osmanlýlar’ýn kontrolü altý-na girdiði tahmin edilir. Bu savaþtan son-ra yapýlan barýþ görüþmelerinde Orhan Ga-zi barýþ þartý olarak Merdivenköy’deki avköþkünü alýp burayý ahîlere verdi. 1347’-de kayýnpederi Bizans Ýmparatoru Kanta-kuzenos’u ziyaret amacýyla Üsküdar’a ge-len Orhan Bey, Kýz Kulesi’ne hâkim bir nok-tada otaðýný kurdu. 1352’de Venedikliler’eyenilen Ceneviz donanmasýna yardým ama-cýyla Kadýköy ve Üsküdar’a atlý birliklergönderdi. Bu yýllarda muhtemelen BüyükÇamlýca, Küçük Çamlýca ile Doðancýlar’akadar Üsküdar ve Kadýköy’ün stratejik yer-lerini tamamen ele geçirdi. Bölgedeki Os-manlý kontrolü 1402 Ankara bozgununakadar devam etti. Yýldýrým Bayezid döne-minde Ýstanbul’da oturan müslümanla-rýn davalarýna bakmak üzere Üsküdar’dabir kadý görevlendirilmesi bu hususu te-yit eder. 1420’de Çelebi Sultan Mehmedzamanýnda Ýstanbul’un Anadolu yakasý tek-rar alýndý ve 1424’te Bizans’la yapýlan an-laþma gereði Karadeniz sahilindeki bütünyerler Üsküdar ve çevresi dahil Osmanlý-lar’a býrakýldý. Üsküdar ve çevresindeki Türk

ÜSKÜDAR

Bozoklu

Osman

Þâkir’in

MusavverÝranSefâretnâmesi’nde

XIX. yüzyýlýn

baþlarýnda

Üsküdar’ý

gösteren

resim(Millet Ktp.,Ali Emîrî Efendi,Tarih,nr. 822)

366

ÜSKÜDAR

Paþa, Kefere ve Kasým Aða mahallelerininvarlýðýndan ortaya çýkmaktadýr. Yeni Vâli-de Külliyesi (1708-1710), Ayazma Camii vecaminin hemen yanýnda kýrk adet yastýkdokuma kârhânesi ve bükücü kârhânesi,sahilde on bir ayrý iskelenin (Öküzlimaný,Büyük Ýskele, Kayýk Ýskelesi, At Kayýklarý Ýs-kelesi, Balaban Ýskelesi, Gümrük / KavakÝskelesi, Ayazma / Sarýtaþ Ýskelesi, Taþli-maný Ýskelesi, Salacak, Üsküdar Sarayý /Ýhsâniye Ýskelesi, Harem Ýskelesi), ayrýcaköy yerleþim yerlerinden Kuzguncuk, Ýs-tavroz, Çengel ve Kandilli’de iskelelerin yay-gýnlýðý, sahil boyunca yalýlarýn (Köçeoðlu,Bostancýbaþý Abdullah Aða, Sâdullah Aðayalýlarý) ve Eski Küçüksu Kasrý, AcýbademHünkâr Ýmamý Köþkü gibi yapýlarýn inþasýbu yüzyýlda gerçekleþti ve Üsküdar’ýn fizi-kî çehresine önemli bir katký yaptý. XVIII.yüzyýldan itibaren padiþahlarýn bahçe vekoruluklarýnýn bir bölümünü arsa halinegetirterek yeni mahallelerin teþekkülüneön ayak olduklarý bilinmektedir. III. Mus-tafa’nýn Ýhsâniye ve Beylerbeyi mahalle-lerinin ortaya çýkmasýnda bu tür bir kat-kýsýnýn bulunduðu tesbit edilebilir. Bu dö-nemde Üsküdar’ýn nüfusunun 60.000 ka-dar olduðu ifade edilmekle beraber bunuteyit eden resmî belgeler yoktur. Nüfu-sun artmasýnda yine Trabzon, Sivas, Kay-seri ve Malatya’dan Üsküdar çevresine ger-çekleþen göçün önemli etkisi vardýr. Bah-çývanlýk yapmak üzere Rumeli’den bazýgayri müslim halkýn Ýstavroz, Çengel veKuzguncuk köylerine misafireten geldiðive zamanla sürekli burada oturmaya baþ-ladýðý anlaþýlmaktadýr. XVIII. yüzyýlda Er-meniler yanýnda Çingeneler de Üsküdar’ave köylerine yerleþmeye baþladý. Ermeni-ler’in bu asýrda Selâmiye / Selâmsýz ve Ye-nimahalle’de ikamet ettikleri, bir kýsmýnýnKuzguncuk ve Kandilli’ye yerleþtiði belir-tilir (Ýnciciyan, s. 129, 133, 135). Çingene-ler’e XVI. yüzyýldan itibaren Üsküdar’da

rastlanmakla beraber XVIII. yüzyýlda Se-lâmsýz semtine iskân edilmeleriyle birlik-te nisbeten kalabalýk bir grup haline geldi-ler.

XIX. yüzyýlýn ortalarýna doðru Üsküdar’-da otuz dokuz mahalle ve yedi köyün bu-lunduðu 1260 (1844) tarihli Nüfus Defte-ri kayýtlarýndan ortaya çýkmaktadýr. Dahaönceki kayýtlarda köy statüsünde görü-nen Kuzguncuk bu tarihte mahalleye dö-nüþerek þehre katýlmýþtýr. Yine bu kayýt-lardan XVII. yüzyýl tahrir ve XVIII. yüzyýlsicil kayýtlarýnda görülmeyen Selâmi, Se-limiye, Dað Hamamý, Arakiyeci Elhac Meh-med Aða ve Süleyman Aða mahalleleri-nin teþekkül ettiði anlaþýlýr. Selimiye ma-hallesi, III. Selim’in Nizâm-ý Cedîd asker-leri için kurduðu Selimiye Kýþlasý ve bera-berinde oluþturulan Selimiye uydu ken-tiyle birlikte büyük geliþme gösterdi. Bu-rada kurulan sanayi tesisleri ve XIX. yüz-yýlýn ortalarýnda Üsküdar’ýn en kalabalýkmahallelerinden birini teþkil etmesi busemtin geliþmesine iþaret eder. Diðer ka-labalýk mahalleler arasýnda Kuzguncuk,Selâmiye ve Ýcadiye yer almaktaydý. XIX.yüzyýlda, bugünkü Üsküdar ilçesinin çev-relediði alanda daha önceki yüzyýllara aittahrir kayýtlarýnda Ýstavroz köyü içinde de-ðerlendirilen Kýsýklý köyü, Kuzguncuk ma-hallesi ve Beylerbeyi köyü müstakil yerle-þim birimlerine dönüþtü. Vanî MehmedEfendi ya da sadece Vanî adýyla kaydedi-len köy de bir yerleþme yeri haline geldi.Önceki yüzyýllarda görülen Yenice köyümuhtemelen XIX. yüzyýlda Kandilli adýnýaldý. Bu yüzyýlýn ilk çeyreðinde Üsküdar ka-zasýnýn nüfusunun 40.000’e ulaþtýðý, do-layýsýyla bugünkü Üsküdar ilçesinin çevre-lediði alanda bu dönemde yaklaþýk 30.000nüfusun yaþadýðý söylenebilir. Üsküdar’aait 1260 (1844) tarihli nüfus defterlerinegöre bu tarihte yaklaþýk 17.200 erkek nü-fusun mevcut olduðu, buradan hareket-

kalktýðý dikkati çeker. Ayný yüzyýlýn baþýn-da kasabada 375 hâne ve otuz beþ bekârerkek, köylerde ise 265 hâne ve 111 bekârerkek olmak üzere tahminen 3350 kiþi bu-lunmaktaydý. Yine merkez kasabada gay-ri müslim iskâný yoktu, Çengelköy ve Ýs-tavroz / Kuzguncuk’ta 175 hâne, altmýþdokuz bekâr gayri müslim yaþýyordu (BA,TD, nr. 630, 733; TK.KKA, TD, nr. 49). Sözkonusu nüfus rakamlarý bir önceki tahri-re oranla düþüþe iþaret eder (1450 kiþi, %30 azalma). Ayrýca buraya Trabzon ve Ýs-fendiyar (Kastamonu-Sinop) bölgesinden ye-ni nüfusun yerleþtiði, kýrsal kesimde yet-miþ hâne ve on dört mücerredin (yakla-þýk 360 kiþi) dýþarýdan gelip Çengelköy, Ýs-tavroz ve Kuzguncuk köylerine yerleþen“yava kâfirleri” (nereden geldikleri tam belliolmayan hýristiyan gruplar) olduðu tesbit edil-mektedir. Üsküdar nüfusunun azalmasý-nýn Celâlî isyanlarýndan kaynaklandýðý dü-þünülebilir. Ancak kasabanýn bu yüzyýlýnortalarýnda ve son çeyreðine doðru yeni-den büyük bir geliþme gösterdiði EvliyaÇelebi’nin verdiði bilgilerden anlaþýlmak-tadýr. Evliya Çelebi, Üsküdar’ý 9000 kadarbaðlý bahçeli, yalýlý evleri bulunan, ima-retlerle süslü bir þehir diye niteler. Bu ra-kamýn abartýlý olma ihtimali varsa da nü-fus yoðunluðunun arttýðýna iþaret ettiðisöylenebilir. Ona göre burada yetmiþ müs-lüman, on bir Rum ve Ermeni, bir yahudimahallesi mevcuttu. Halkýn çoðunluðunuAnadolu’nun çeþitli yerlerinden gelen Türk-ler teþkil ediyordu, ayrýca þehirde Tebriz’-den gelenlere de rastlanýyordu. Birçok ker-vansaray, han ve sarayýn yaný sýra sadeceSultan Çarþýsý’nda 2060 dükkân vardý (Se-yahatnâme, I, 472). 1680’li yýllarda Anado-lu yakasýný gezen Eremya Çelebi Kömür-ciyan, yaklaþýk Evliya Çelebi’nin verdiði bil-gileri tekrarlar ve Kuzguncuk’ta yahudi-lerin oturduðunu belirtir (Ýstanbul Tarihi,s. 47, 278-279). Nitekim 988 (1580) tarihlisicil kayýtlarýnda Kuzguncuk’ta yahudile-rin bulunduðu teyit edilir (Üsküdar Þer‘iy-ye Sicili, nr. 51, s. 136, 157, 181). XVII. yüz-yýlýn sonlarýnda (1691) Üsküdar kasabasýsýnýrlarý içinde Mahalle-i Cedîd adýyla birmahallenin kurulduðu ve bu mahalleye Er-meniler’in yerleþtirildiði anlaþýlmaktadýr(BA, MAD, nr. 3129).

XVIII. yüzyýl baþlarýna (1700-1712) veikinci yarýsýna (1764-1765 tarihli) ait sicilkayýtlarýndan Üsküdar’ýn geliþerek Baðlar-baþý ve Selimiye’ye doðru büyüdüðü budönemde Debbâðlar, Arakiyeci Câfer Aða,Kazasker, Nakkaþ Baba, Hâce Hatun, Pa-zarbaþý, Ayazma, Þeyh Selâmi Efendi, Ýh-sâniye, Aþçýbaþý, Reis, Atik Vâlide, Sinan

Thomas

Allom’un

XIX. yüzyýlýn

ortalarýna

doðru

Üsküdar

sahilinin

görünüþünü

tasvir eden

gravürü(Constantinople

and theScenery

of the SevenChurches

of AsiaMinor,

London 1840,I, lv. 93)

367

1879 Osmanlý-Rus Harbi’nden (DoksanüçHarbi) sonra Üsküdar’ýn nüfusu dýþarýdangelen göçlerle birlikte altmýþ yýl içerisinde% 200 oranýnda artýþ gösterdi. DoksanüçHarbi’nden önce Üsküdar’a gelen göçmen-lerin büyük bölümü Ýstanbul’un dýþýna yön-lendirildi.

XVI ve XVII. yüzyýllarda bugünkü Üskü-dar ilçesi sýnýrlarý içinde yaþayan halkýnyarýdan fazlasý tarýmla, geriye kalaný tica-retle, kayýkçýlýkla ve diðer zanaatlarla ge-çimini saðlýyordu. Evliya Çelebi, Üsküdar’-da yaþayanlarýn bir bölümünü ulemânýn,askerî görevlilerin teþkil ettiðini, bir kýsmý-nýn ise zanaatla uðraþtýðýný belirtir (Seya-hatnâme, I, 331). Ona göre Üsküdar, Av-rupalý ve Asyalý tüccarlarýn bir buluþmanoktasýdýr. Þehir XVII. yüzyýlda on bir ker-vansarayýn, 500 kadar han ve 2060 dük-kânýn bulunduðu bir ticaret merkeziydi.Özellikle Ýstanbul’dan Anadolu’ya açýlanyollarýn baþlangýç ve ayný þekilde Anado-lu’dan Ýstanbul’a ulaþýmýn son noktasý du-rumundaydý, bu da ticarî faaliyetlerin yo-ðunluk kazanmasýný saðlamýþtý. Anadolusað kolu olan hac yolu, orta kol Baðdat-Basra yolu ile sol kol olan Erzurum-Tebrizyolu, ayrýca Osmanlý Devleti’nin deniz yol-larýnýn dört ana kolundan iki kol buradanbaþlamaktaydý. Üsküdar Ýskelesi’ne demiratan gemilerden alýnan ihtisap resmi mu-kataasýnýn 1657 yýlýnda 11.000 akçeye çýk-masý deniz ticaretinde ulaþýlan boyutu gös-terir (Mantran, I, 308).

XVIII. yüzyýlda Üsküdar halkýnýn gýda, in-þaat, ziraat, hizmet, saðlýk, nakliye, konak-lama, eðlence, dinî hizmetler, ticaret ve gi-yim sektörlerinde çalýþarak geçimini sað-ladýðý sicil kayýtlarýndan tesbit edilir. Üs-küdar’da otuz bir debbâðhânenin yer al-masý bu iþ kolunun büyük geliþme gös-terdiðini ortaya koyar. 1792’de Üsküdar is-kelelerinde toplam 570 kayýkçý vardý. XIX.

yüzyýlýn baþlarýnda ise 287 kayýk ve 808 ka-yýkçý bulunuyordu. Yine bu yüzyýlda Selimi-ye Kýþlasý’nýn ve Selimiye mahallesinin te-þekkülü ile önemli bir tekstil sanayi merke-zi haline geldi. 1867’de 2750 kumaþçý tez-gâhýnýn varlýðý ve 3500 kiþinin bu tezgâh-larda çalýþtýðý tesbit edilmiþtir. Bu yüzyýl-da halkýn geçimini saðlamak için yine tica-retle uðraþtýðý, bir kýsmýnýn kayýkçýlýkta vetekstil sanayiinde çalýþtýðý, çok az bir kýs-mýnýn da tarým ve hayvancýlýkla meþgul ol-duðu, nüfus kayýtlarýyla ilgili verilerindenanlaþýlmaktadýr (BA, NFS.d, nr. 178). Hay-darpaþa demiryolunun inþasý ile birlikteÜsküdar’da kervansaray ve hanlarýn iþlev-leri ortadan kalkmýþtýr.

Üsküdar, Osmanlý idaresine girdiðindeKocaeli (Ýzmit) sancaðýna baðlý Gebze ka-zasý içinde yer aldý ve bir kadýlýk merkezihaline getirildi. Nahiye diye nitelendirilenÜsküdar Küçüksu’dan Dudullu’ya, oradanSamandýra, Yakacýk ve Kartal’a uzanýyor-du. XVIII. yüzyýlda Viran, Ýstavroz, Kuzgun-cuk, Çengel, Bulgurlu, Merdivenli, Kadý-köy, Yenice, Reisli köyleri buraya baðlýydý.Büyükbaþlý, Samandýra, Dudullu, Sâlihli,Maltepe, Soðanlýk ve Yakacýk Adalar (Kar-tal) nahiyesine baðlandý. Üsküdar kadýlýðý-nýn asayiþi Kocaeli sancak beyi sorumlulu-ðu altýndaydý. 1871’de Üsküdar mutasar-rýflýk statüsü kazandý. Beykoz, Gebze, Kar-tal ve Þile kazalarý buraya baðlandý. Ayrý-ca Ýstanbul’un yirmi belediye dairesindendördü Üsküdar sýnýrlarý içinde yer aldý (ondördüncü Anadoluhisarý, on beþinci Bey-lerbeyi, on altýncý Paþalimaný, on yedinciÜsküdar ve Doðancý). 1922’de Üsküdaryine livâ / sancak þeklinde geçmekte veÜsküdar, Þile, Kartal, Gebze kazalarýndanmeydana gelmektedir. 1926 tarihli Teþki-lât-ý Mülkiyye Kanunu ile sancak statüsükaldýrýlýp Ýstanbul iline baðlý bir kaza oldu.1930’da Kadýköy ve Beykoz buradan ayrýl-

le tahminî sayýnýn 34.500 civarýna eriþtiðitesbit edilmektedir. Bunun % 61’ini müs-lümanlar teþkil ediyordu (% 7 yahudi, %15,72 Ermeni, geri kalanlarý Rum ve ya-bancý). 1856-1857 tarihli nüfus bilgilerin-de Yenimahalle’de otuz, Selâmiye mahal-lesinde on ve Kandilli köyünde elli bir ne-ferden meydana gelen toplam doksan üçnefer erkek Katolik’in, Ýcadiye’de üç, Se-lâmiye mahallesinde altý nefer erkek Pro-testan’ýn yaþadýðý kayýtlýdýr (BA, NFS.d, nr.554).

1876’da bugünkü Üsküdar ilçesini çev-releyen alanda kýrk iki mahalle ve dörtköy vardý, bu yerleþim yerlerinde toplam7142 hâne mevcuttu (Ýþli, sy. 40 [2002],s. 74-77). 1902 tarihli bir belgede Üskü-dar’ýn mahalle sayýsý ve nüfusu 1876 ta-rihli verilere göre kaydedilmiþtir. Belgedeyer alan açýklamada her bir hânenin be-þer nüfus itibariyle hesaplandýðý, hâneler-de ve dükkân üzerinde ikamet eden nüfu-sun bu hesaplamaya dahil edilmediði be-lirtilir. Bu tarihteki nüfusun yaklaþýk 35.500kiþiden meydana geldiði kayýtlýdýr (Y.PRK.ÞH. 12/66). Nüfusun % 88,5’i Üsküdar’da,geri kalaný da Bulgurlu, Çengel, Kandilli veVanî köylerinde yaþamaktaydý. 1844 tarih-li kayýtlarda görülmeyen Altunîzâde Ýs-mâil Efendi ve Çakýrcý Hasan Paþa mahal-lelerinin bu tarihten sonra kurulduðu, Bey-lerbeyi, Kýsýklý ve Ýstavroz köylerinin kasa-baya katýlarak mahalleye dönüþtüðü tes-bit edilmektedir.

1882’de Üsküdar’da evlerde 7795 er-kek ve 10.691 kadýn, tekkelerde 242 er-kek, 200 kadýn, medreselerde yirmi bir er-kek, dükkânlarda 1752 ve hanlarda 126erkek, göçmenlere mahsus ikametgâhlar-da 1674 erkekle 193 kadýn müslüman ya-þýyordu. Bu tarihte Rumlar dükkân vehanlarda bulunanlarla birlikte 2722 erkekve 1923 kadýndan, Ermeniler 3923 erkekve 3345 kadýndan meydana gelen bir nüfu-sa sahipti (kadýn ve erkek toplam 36.350kiþi). Nüfusun % 67’si müslümanlardan,% 13’ü Rumlar’dan, % 20’si Ermeniler’-den teþekkül ediyordu (Karpat, s. 241). Üs-küdar’ýn 1894’te merkez nüfusunun 82.400ve Kuzguncuk’un 7624 kiþi olmak üzeretoplam 90.000 kiþiye ulaþtýðý belirtilir(Behar, s. 72). 1914’te 70.447 müslüman,19.832 Rum, 13.296 Ermeni, 6836 yahu-di, 31 Rum Katolik ve 653 Ermeni Kato-lik toplam 111.095 kiþinin kasabada yaþa-dýðý anlaþýlýr (Karpat, s. 208-209). Mahallekayýtlarý XIX. yüzyýlýn ikinci yarýsýndan iti-baren Üsküdar’ýn Baðlarbaþý, Altunizade,Acýbadem ve Haydarpaþa istikametinedoðru büyüdüðünü ortaya koyar. 1878-

ÜSKÜDAR

XIX. yüzyýlýn

baþlarýnda

Doðancýlar

Meydaný –

Üsküdar /

Ýstanbul

368

ÜSKÜDAR

pahioðlu, “Bizans Döneminde Üsküdar”, a.e., II,503-514; Mustafa Daþ, “Üsküdar’da Türk ve Bi-zans Hükümdarlarýnýn Yaptýklarý Görüþmeler”,a.e., II, 515-522; Sibel Özer, “Seyyahlarýn Kale-miyle 17. Yüzyýldan 19. Yüzyýla Bir Pitoresk Þe-hir: Üsküdar”, a.e., II, 569-590; Mehmet Alaad-din Yalçýnkaya, “III. Selim ve II. Mahmud Dönem-lerinde Batýlý Seyyahlara Göre Üsküdar (1789-1839)”, Uluslararasý Üsküdar Sempozyumu VI:6-9 Kasým 2008: Bildiriler (ed. Coþkun Yýlmaz),Ýstanbul 2009, II, 43-58; M. Hanefi Bostan, “XV-XVII. Yüzyýllarda Üsküdar Nahiyesi KöylerindeSosyal ve Ýktisadi Hayat”, a.e., II, 365-402; Ken-ji Fujiki, “Ýstanbul Mahkemesi Þer‘iye Sicil Def-terlerinin Üsküdar Esnaf Tarihi Ýçin Önemi”,a.e., II, 429-442; Emin Nedret Ýþli, “Ýstanbul’unMahalle Ýsimlerine Ait Kaynaklar ve 1876-1877Tarihli Esami-i Mahallat”, Ýstanbul, sy. 40, Ýstan-bul 2002, s. 71-77; Tahsin Yazýcý, “Üsküdar”, ÝA,XIII, 127-131; St. Yerasimos, “Üsküdar”, EI 2 (Ýng.),X, 923-924; Deniz Mazlum, “Üsküdar”, DBÝst.A,VII, 343-346; Atilla Aksel, “Üsküdar Ýlçesi”, a.e.,VII, 346-348.

ÿM. Hanefi Bostan

™ MÝMARÝ. Marmaray kazýlarý sýrasýn-da ele geçen çanak çömlek parçalarý Üs-küdar’ýn (Khrysopolis) geçmiþinin en azýn-dan arkaik döneme, milâttan önce VI-V.yüzyýllara kadar uzandýðýný kanýtlamýþtýr.Bu kazýlarda Roma dönemine ait ev eþya-larý, heykelcikler ve mezar taþlarý ortaya çý-karýlmýþtýr. Ýmparator Maurikios’un (582-602) yazlýk sarayý, VI. yüzyýlýn sonlarýna aitMeryem’e sunulmuþ Philippikos Manas-týrý, Azize Marina’ya ithaf edilen manas-týr, Lyknia Manastýrý eski kaynaklarda ad-larý geçen Üsküdar’daki Bizans yapýlarýdýr.2005 yýlý kazýlarýnda Mihrimah Sultan Kül-liyesi’nin batýsýndaki alanda bir Bizans ya-pý kompleksinin alt yapý kalýntýlarýna rast-lanmýþtýr. Üsküdar’ýn Bizans dönemine aitdiðer izleri çevreye daðýlmýþ sütun parça-larýndan öteye gitmez. Paþa limaný ile Sa-lacak Burnu arasýnda kalan, günümüzdebüyük ölçüde dolmuþ durumdaki koydayer alan limanýn iri taþ bloklardan meyda-na gelen kalýntýlarýyla iskelesine ait ahþapkazýklar da son kazýda ortaya çýkarýlmýþ-týr. Bizans yazlýk sarayýnýn Salacak’ta (Da-malis) olduðu kabul edilir. Sahilden 180 m.uzakta, deniz ortasýndaki bir kayalýðýn üze-rinde yer alan fener kulesinin (LeandrosKulesi / Kýzkulesi) geçmiþi milâttan önce410 yýlýna kadar uzanýr. Üsküdar’ýn sahil-den uzak kesimlerinde Toptaþý sýrtlarýn-da, Sultantepe’de, Karacaahmet Mezar-lýðý civarýnda bazý daðýnýk Bizans mimariparçalarýna rastlanmaktadýr.

Üsküdar bir yerleþim yeri olma özelliði-ni Türk döneminde kazanmýþtýr. ÖzellikleXVI. yüzyýldan itibaren Ýstanbul için önem-li bir pazar yeri haline gelmesi nüfusu-nun hýzla artmasýný saðlamýþ, sahilde ve

iç kesimlerde yeni mahalleler kurularakburalarý vakýf eserlerle donatýlmýþtýr. Fet-hin ardýndan Vezîriâzam Rum MehmedPaþa’nýn inþa ettirdiði külliyeyi, MihrimahSultan, Þemsi Paþa, Atik Vâlide Sultan, Çi-nili Cami, Yeni Vâlide, Ahmediye, Ayaz-ma, Altunizade külliyeleri izlemiþtir. Üs-küdar’ýn kubbeli camileri içinde SadrazamKara Niþancý Dâvud Paþa’nýn yaptýrdýðý ca-mi dýþýnda kare planlý, üzeri bir kubbeyleörtülü yapýlardan Kaptanýderyâ KaymakMustafa Paþa’nýn eski bir mescidin yeri-ne inþa ettirdiði 1140 (1727-28) tarihli ca-mi ile II. Mahmud’un hareminden CevrîKalfa adýna XIX. yüzyýl baþlarýnda Zeynep-kâmil’de yaptýrýlan empire üslûbundaki ca-mi önemli örneklerdendir. Üzerleri birerkýrma çatýyla örtülü, daha küçük ölçülerdeve mimari özellikleri yönünden daha mü-tevazi camilerden Gülfem Hatun Camii ih-ya edilirken mimari özelliklerini büyük öl-çüde yitirmiþtir. Harem’deki 1242 (1826-27) tarihli Tâhir Efendi Camii empire üslû-bunda inþa edilmiþtir. Selman Aða Camii(912/1506), Doðancýlar’daki Çakýrcýbaþý Ha-san Paþa Camii, Ayazma’da 1006 (1597)tarihli Ýmrahor Camii, Salacak’ta SinanPaþa Camii, Sultantepe’de ÞeyhülislâmMirzazâde Þeyh Mehmed Efendi’nin 1143(1730-31) tarihli camii Üsküdar’daki çatýlýcamilerin belli baþlý diðer örnekleridir. Men-

dý, müstakil ilçe haline getirildi. 1987’deÜmraniye, 2008’de Ataþehir ilçeleri teþkiledildi. Cumhuriyet döneminde Üsküdar’-da 1935’te 57.000 kiþi yaþýyordu. 1970’tekýrk iki mahallede 120.000 kiþi, 1990’dakýrk yedi mahallede 396.000 kiþi, 2000’deelli bir mahallede 495.000 kiþi bulunuyor-du. Mahalle sayýsý 2008’de Ataþehir ilçe-sinin tesisiyle elli bire düþtü. 2009’da bazýmahalleler birleþtirildi ve sayý otuz üçe in-dirildi. Ayný yýl yapýlan sayým sonuçlarýnagöre Üsküdar yaklaþýk 524.000 kiþidenmeydana gelen nüfusa sahipti. 2010 yý-lýnda bu sayý 527.000’e ulaþtý.

BÝBLÝYOGRAFYA :

Ýstanbul Kadý Sicilleri Üsküdar Mahkemesi1 Numaralý Sicil (H. 919-927/M. 1513-1521)(haz. Bilgin Aydýn – Ekrem Tak), Ýstanbul 2008; Ev-liya Çelebi, Seyahatnâme, I, 331, 469-480; Erem-ya Çelebi Kömürciyan, Ýstanbul Tarihi: XVII. Asýr-da Ýstanbul (trc. H. D. Andreasyan, nþr. K. Pamuk-ciyan), Ýstanbul 1988, s. 47, 278-279; P. G. Ýnci-ciyan, XVIII. Asýrda Ýstanbul (trc. H. D. Andreas-yan), Ýstanbul 1976, s. 129, 133, 135; Konyalý,Üsküdar Tarihi, I-II; Mehmet Solmaz, Tarih Bo-yunca Asya’nýn Kapýsý: Her Yönüyle Üsküdar,Ýstanbul 1979; R. Mantran, 17. Yüzyýlýn ÝkinciYarýsýnda Ýstanbul (trc. Mehmet Ali Kýlýçbay –Enver Özcan), Ankara 1986, I, 308; Cem Behar,Osmanlý Ýmparatorluðu’nun ve Türkiye’nin Nü-fusu, 1500-1927, Ankara 1996, s. 72; MehmetNermi Haskan, Yüzyýllar Boyunca Üsküdar, Ýstan-bul 2001, I-III; Kemal H. Karpat, Osmanlý Nüfusu(1830-1914): Demografik ve Sosyal Özellikleri(trc. Bahar Týrnakçý), Ýstanbul 2003, s. 208-209,241; Semavi Eyice, “Fetihten Önceki Üsküdar”,Üsküdar Sempozyumu I: 23-25 Mayýs 2003: Bil-diriler (ed. Zekeriya Kurþun v.dðr.), Ýstanbul 2004,I, 17-20; Ahmet Güneþ, “16. ve 17. YüzyýllardaÜsküdar’ýn Mahalleleri ve Nüfusu”, a.e., I, 42-56; Elmon Hançer, “Üsküdar Ermeni Cemaati Ta-rihinde Bir Gezinti”, a.e., I, 140-155; MahmutKaraman, “Üsküdar’ýn Türkiye Kimliði: ÜsküdarAnadolu”, a.e., I, 213-242; Ýsmail Hakký Kurtu-luþ, “Dünden Bugüne Baðlarbaþý, Altunizade veKýsýklý’daki Kültür Mirasýmýz”, a.e., I, 382-408;Mehmet Mazak, “1802 Tarihli Üsküdar Ýskelesive Üsküdar Kayýkçýlarýnýn Demografik Yapýsý”,Üsküdar Sempozyumu II: 12-13 Mart 2004: Bil-diriler (ed. Zekeriya Kurþun v.dðr.), Ýstanbul 2005,I, 63-68; Bülent Arý, “Üsküdar’ýn Ulaþýmý”, a.e.,I, 105-120; Selçuk Mülayim, “19. Yüzyýlda Üs-küdar”, a.e., I, 138-150; Nahide Þimþir, “XVIII.Yüzyýlýn Ýkinci Yarýsýnda Üsküdar Esnafý ve Me-seleleri”, a.e., I, 334-342; Ýmre Özbek, “ÜsküdarMeydanýnýn Toplumsal Veriler DoðrultusundaGeçirdiði Mekânsal Dönüþüm”, a.e., II, 371-384;Sedat Murat v.dðr., Dünden Bugüne Sosyo-Eko-nomik Yönleriyle Üsküdar, Ýstanbul 2006, I-II;Nevzat Erkan, “XVIII. Yüzyýlda Þer‘iye SicillerineGöre Üsküdar’da Müslim-Gayrimüslim Ýliþkile-ri”, Uluslararasý Üsküdar Sempozyumu V: 1-5Kasým 2007: Bildiriler (ed. Coþkun Yýlmaz), Ýs-tanbul 2008, I, 121-132; Ahmet Tabakoðlu, “Os-manlý Döneminde Üsküdar Köyleri”, a.e., I, 143-180; Murat Uluskan, “Üsküdar Kayýkçýlarý (XVIII.Yüzyýl)”, a.e., I, 245-258; Zeki Tekin, “ÜsküdarDebbaðhaneleri ve Üretim Kapasitesi (Klasik Os-manlý Dönemi)”, a.e., I, 307-322; Birsel Küçüksi-

Kaptanýderyâ Kaymak Mustafa Paþa’nýn inþa ettirdiði Kaptan

Paþa Camii