mustafa oluşan planlama uzmanlığı yeterlik · beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve...

216

Upload: others

Post on 28-May-2020

15 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme
Page 2: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

Deniz ALCAN

TÜRKİYE’DE İŞGÜCÜNE KATILIMIN BELİRLEYİCİLERİ

VE İŞGÜCÜNE KATILIM ORANI

ÖNGÖRÜLERİ

EKONOMİK MODELLER VE STRATEJİK ARAŞTIRMALAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Ocak 2018

Yayın No: 2979

Page 3: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

ISBN 978-605-2270-06-6

Bu tez Hayri MARAŞLIOĞLU başkanlığında, Şevki EMİNKAHYAGİL, Mustafa DEMİREZEN, Bahaettin GÜLGÖR ve Nihal ERCAN ’dan oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik Sınav Kurulu tarafından 12 Ocak 2017 tarihinde değerlendirilmiştir.

Page 4: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

i

i

TEŞEKKÜR

Bu tez çalışmasını gerçekleştirebilmemi mümkün kılan bakış açısını ve

becerileri kazanmamda sağladıkları yadsınamaz katkılar ve çalışmanın

başlangıcından bitimine kadar paylaştıkları yapıcı değerlendirmelerinden ötürü

Planlama Uzmanı Sayın Eser Pirgan Matur ve tez danışmanım Planlama Uzmanı

Sayın Raif Can’a,

Planlama uzman yardımcısı olarak göreve başladığım günden bu yana

akademik bilgilerini ve değerli uzmanlık tecrübelerini esirgemeden benimle paylaşan

Planlama Uzmanları Sayın Ali Sabuncu, Sezai Ata ve Mehmet Ali Kelleci’ye,

Tezin bütününe yönelik dikkatli değerlendirmeleri ve eleştirilerinden ötürü

Planlama Uzmanları Sayın Tuncay Serdaroğlu ve Önder Demirezen’e,

Göstermiş oldukları anlayış ve dayanışma için Kalkınma Bakanlığı’ndaki tüm

dostlarıma,

Bu süreçte manevi desteğini benden esirgemeyen aileme

En içten saygı ve teşekkürlerimi sunarım.

Page 5: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

ii

ÖZET

Planlama Uzmanlığı Tezi

TÜRKİYE’DE İŞGÜCÜNE KATILIMIN BELİRLEYİCİLERİ VE İŞGÜCÜNE KATILIM ORANI ÖNGÖRÜLERİ

Deniz ALCAN İşgücü, iktisat yazınında kalkınmanın temel kaynaklarından biri olarak kabul görmektedir.

İşgücüne katılımın yüksek oranda sağlanması, hızlı ve sürdürülebilir ekonomik büyüme için temel teşkil edecek işgücü kaynağının oluşturulması anlamına geldiği gibi, sosyal eşitlik için de gereklilik arz etmektedir. Dolayısıyla, işgücüne katılımın arzu edilen düzeye çıkarılması, Türkiye’nin kalkınma hedefleri doğrultusunda kararlı bir şekilde ilerlemesi için gerekli koşulların başında gelmektedir.

2014 yılı itibarıyla Türkiye’de yüzde 50,5 olan işgücüne katılım oranı, OECD ortalaması olan yüzde 60 seviyesinin halen önemli ölçüde gerisindedir. Bu bağlamda, Türkiye’de işgücüne katılımın belirleyicilerinin ve bu belirleyicilerin etkilerinin saptanması katılımı artırmaya yönelik politikaların tasarlanması noktasında önemli bir bilgi değeri taşımaktadır.

Bu çalışma çerçevesinde; demografik, makroekonomik ve yapısal unsurları göz önünde bulunduran davranışsal bir yaklaşımla Türkiye’de işgücüne katılım oranının artırılması için etkin politikalar araştırılmaktadır. Bu kapsamda, işgücüne katılım üzerinde belirleyici olan değişkenlerin etkileri tahmin edilen doğrusal olasılık modeliyle tespit edilmiştir. İkinci aşamada, birey düzeyinde tahmin edilen ekonometrik model geliştirilerek nüfus geneli için işgücüne katılım oranı öngörüleri oluşturulmuştur.

Oluşturulan ekonometrik modele dayanan öngörü ve etki ayrıştırmaları; 2014-2023 döneminde nüfusta öngörülen yaşlanmanın, işgücüne katılım açısından tehdit oluşturacak başlıca eğilimlerden biri olacağına işaret etmektedir. Dolayısıyla, nüfus yapısını diri tutmaya yönelik teşvik uygulamaları ve Onuncu Kalkınma Planı’nda bu alana atfedilen önem son derece anlamlı bulunmaktadır. Diğer taraftan, kadın işgücüne katılımı ile genç bağımlılık oranı arasında var olduğu tahmin edilen eksi yönlü ilişki, dinamik nüfusu muhafazaya yönelik politikaların bu ilişkiyi kırmaya yönelik yan politikalar ile desteklenmesi gerektiğini ima etmektedir.

Gerek kadınlarda gerekse erkeklerde yüksek yaş gruplarında işgücüne katılımın belirgin şekilde düşmesi, bu grupları doğrudan hedef alan politikaların başlı başına bir müdahale alanı teşkil ettiğini göstermektedir. Kademeli şekilde uygulaması başlatılan emeklilik yaş sınırlarının, nesillerin ileri doğru hareket etmesiyle önümüzdeki dönemde yüksek yaş grupları üzerinden işgücüne katılımı desteklemesi söz konusu olacaktır. Buna ek olarak, yüksek yaş gruplarına yönelik etkin aktif işgücü politikalarıyla bu düzelme sürecine ivme kazandırılabilir.

Nüfusun eğitim düzeyindeki artışın önümüzdeki dönemde işgücüne katılımı destekleyecek başlıca demografik kuvvet olması beklenmektedir. Yükseköğrenimdeki yaygınlaşmanın özellikle kadın işgücüne katılımını belirgin şekilde destekleyeceği öngörülmektedir.

Makroekonomik istikrarın ve başta emeklilik düzenlemeleri olmak üzere yapısal kazanımların korunması, işgücüne katılım oranındaki artışın sürdürülmesinde hayati önem taşımaktadır.

Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme senaryosu altında, işgücüne katılım oranının kadın erkek ve nüfus genelinde sırasıyla; yüzde 37, 68,9 ve 53 olacağı öngörülmektedir. Diğer taraftan, olumlu büyüme senaryosu gerçekleşirse, söz konusu oranlar yüzde 38,3, 69,5 ve 54,5 olarak gerçekleşecektir. Ayrıca, önerilen politika çerçevesinin uygulanması durumunda 2023 yılı işgücüne katılım performansının olağan öngörülerin üstüne taşınması mümkün hale gelecektir.

Anahtar Kelimeler: İşgücüne Katılım, İşgücü Piyasası, Demografik, Kalkınma, Yaşlanma

Page 6: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

iii

ii

ÖZET

Planlama Uzmanlığı Tezi

TÜRKİYE’DE İŞGÜCÜNE KATILIMIN BELİRLEYİCİLERİ VE İŞGÜCÜNE KATILIM ORANI ÖNGÖRÜLERİ

Deniz ALCAN İşgücü, iktisat yazınında kalkınmanın temel kaynaklarından biri olarak kabul görmektedir.

İşgücüne katılımın yüksek oranda sağlanması, hızlı ve sürdürülebilir ekonomik büyüme için temel teşkil edecek işgücü kaynağının oluşturulması anlamına geldiği gibi, sosyal eşitlik için de gereklilik arz etmektedir. Dolayısıyla, işgücüne katılımın arzu edilen düzeye çıkarılması, Türkiye’nin kalkınma hedefleri doğrultusunda kararlı bir şekilde ilerlemesi için gerekli koşulların başında gelmektedir.

2014 yılı itibarıyla Türkiye’de yüzde 50,5 olan işgücüne katılım oranı, OECD ortalaması olan yüzde 60 seviyesinin halen önemli ölçüde gerisindedir. Bu bağlamda, Türkiye’de işgücüne katılımın belirleyicilerinin ve bu belirleyicilerin etkilerinin saptanması katılımı artırmaya yönelik politikaların tasarlanması noktasında önemli bir bilgi değeri taşımaktadır.

Bu çalışma çerçevesinde; demografik, makroekonomik ve yapısal unsurları göz önünde bulunduran davranışsal bir yaklaşımla Türkiye’de işgücüne katılım oranının artırılması için etkin politikalar araştırılmaktadır. Bu kapsamda, işgücüne katılım üzerinde belirleyici olan değişkenlerin etkileri tahmin edilen doğrusal olasılık modeliyle tespit edilmiştir. İkinci aşamada, birey düzeyinde tahmin edilen ekonometrik model geliştirilerek nüfus geneli için işgücüne katılım oranı öngörüleri oluşturulmuştur.

Oluşturulan ekonometrik modele dayanan öngörü ve etki ayrıştırmaları; 2014-2023 döneminde nüfusta öngörülen yaşlanmanın, işgücüne katılım açısından tehdit oluşturacak başlıca eğilimlerden biri olacağına işaret etmektedir. Dolayısıyla, nüfus yapısını diri tutmaya yönelik teşvik uygulamaları ve Onuncu Kalkınma Planı’nda bu alana atfedilen önem son derece anlamlı bulunmaktadır. Diğer taraftan, kadın işgücüne katılımı ile genç bağımlılık oranı arasında var olduğu tahmin edilen eksi yönlü ilişki, dinamik nüfusu muhafazaya yönelik politikaların bu ilişkiyi kırmaya yönelik yan politikalar ile desteklenmesi gerektiğini ima etmektedir.

Gerek kadınlarda gerekse erkeklerde yüksek yaş gruplarında işgücüne katılımın belirgin şekilde düşmesi, bu grupları doğrudan hedef alan politikaların başlı başına bir müdahale alanı teşkil ettiğini göstermektedir. Kademeli şekilde uygulaması başlatılan emeklilik yaş sınırlarının, nesillerin ileri doğru hareket etmesiyle önümüzdeki dönemde yüksek yaş grupları üzerinden işgücüne katılımı desteklemesi söz konusu olacaktır. Buna ek olarak, yüksek yaş gruplarına yönelik etkin aktif işgücü politikalarıyla bu düzelme sürecine ivme kazandırılabilir.

Nüfusun eğitim düzeyindeki artışın önümüzdeki dönemde işgücüne katılımı destekleyecek başlıca demografik kuvvet olması beklenmektedir. Yükseköğrenimdeki yaygınlaşmanın özellikle kadın işgücüne katılımını belirgin şekilde destekleyeceği öngörülmektedir.

Makroekonomik istikrarın ve başta emeklilik düzenlemeleri olmak üzere yapısal kazanımların korunması, işgücüne katılım oranındaki artışın sürdürülmesinde hayati önem taşımaktadır.

Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme senaryosu altında, işgücüne katılım oranının kadın erkek ve nüfus genelinde sırasıyla; yüzde 37, 68,9 ve 53 olacağı öngörülmektedir. Diğer taraftan, olumlu büyüme senaryosu gerçekleşirse, söz konusu oranlar yüzde 38,3, 69,5 ve 54,5 olarak gerçekleşecektir. Ayrıca, önerilen politika çerçevesinin uygulanması durumunda 2023 yılı işgücüne katılım performansının olağan öngörülerin üstüne taşınması mümkün hale gelecektir.

Anahtar Kelimeler: İşgücüne Katılım, İşgücü Piyasası, Demografik, Kalkınma, Yaşlanma

Page 7: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

iv

iii

ABSTRACT

Thesis for Planning Expertise THE DETERMINANTS OF LABOR FORCE PARTICIPATION IN TURKEY

AND PROJECTIONS OF LABOR FORCE PARTICIPATION RATE

Deniz ALCAN Labour is considered as one of the fundamental sources of economic development in the

economics literature. Achieving high rate of labor force participation ensures the formation of labour resource that constitutes a base for rapid and sustainable economic growth, and this is also essential for social equality. Therefore, increasing the labor force participation rate to a desired level is a primary condition in order to have a decisive progress towards Turkey’s long term development goals.

As of 2014, the labor force participation rate of Turkey, which stands at 50.5 percent, is still significantly lower than the OECD average of 60 percent. Within this context, detecting determinants of labor force participation and estimating particular impacts of these determinants will yield a critical information for designing policies to increase labor force participation rate.

In this thesis, we investigate effective policies to increase the labor force participation rate in Turkey, using a behavioral framework that considers demographic, macroeconomic and structural factors. The findings indicate that demographic variables such as age, number of children, education level and urban-rural location are significant determinants of labor force participation of men and women in Turkey as well as macroeconomic conditions and structural factors. Within this framework, effects of related variables on labor force participation is estimated by the linear regression model. In the second stage, forecasts are formed by enhancing the individual level model.

Forecasts and impact decompositions, that are based on the econometric model built in the thesis, signal that the expected ageing of the Turkish population, over 2014-2023, would be one of the main factors repressing labor force participation. In this context, the incentive policies for strengthening the dynamic population structure, and related policies in the 10th Development Plan is quite relevant. On the other hand the identified negative relationship between labor force participation of women and the young dependency ratio implies that the policies aimed at preserving the dynamism of population must be augmented with supportive policies to break this relationship.

Labor force participation rates of man and women decline considerably for old age groups, and this fact shows that policies targeting these groups become an intervention area all by itself. The retirement age limits which have been implemented in a gradual manner will promote participation in old age groups as generations shift forward. In addition to this, active labor force policies targeting old age groups can also support the progress in this area.

The rise in the education level of the population is expected to be the main demographic force that supports the participation rate in the near future. It is expected that the expansion of tertiary education will bolster the labor force participation of women considerably. In this regard, the impacts of tertiary education expansion via increase in the number and capacity of universities and the transition to twelve year education system will materialize in the coming period.

Maintaining macroeconomic stability and the gains in structural areas is also crucial.

If expected demographic trends continue and the existing structural gains are maintained, it’s forecasted that under the unfavorable economic growth scenario labor force participation rates for women, men and general population will be 37, 68.9 and 53 percent, in 2023, respectively. On the other hand, the respective rates will be 38.3, 69.5 and 54.5 percent, if the favorable growth scenario prevails. Furthermore, if the policy framework suggested in the thesis is implemented, it will be possible to push the labor force participation rate beyond baseline projections.

Keywords: Labor Force Participation, Labor Market, Demographic, Development, Ageing

Page 8: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

v

iii

ABSTRACT

Thesis for Planning Expertise THE DETERMINANTS OF LABOR FORCE PARTICIPATION IN TURKEY

AND PROJECTIONS OF LABOR FORCE PARTICIPATION RATE

Deniz ALCAN Labour is considered as one of the fundamental sources of economic development in the

economics literature. Achieving high rate of labor force participation ensures the formation of labour resource that constitutes a base for rapid and sustainable economic growth, and this is also essential for social equality. Therefore, increasing the labor force participation rate to a desired level is a primary condition in order to have a decisive progress towards Turkey’s long term development goals.

As of 2014, the labor force participation rate of Turkey, which stands at 50.5 percent, is still significantly lower than the OECD average of 60 percent. Within this context, detecting determinants of labor force participation and estimating particular impacts of these determinants will yield a critical information for designing policies to increase labor force participation rate.

In this thesis, we investigate effective policies to increase the labor force participation rate in Turkey, using a behavioral framework that considers demographic, macroeconomic and structural factors. The findings indicate that demographic variables such as age, number of children, education level and urban-rural location are significant determinants of labor force participation of men and women in Turkey as well as macroeconomic conditions and structural factors. Within this framework, effects of related variables on labor force participation is estimated by the linear regression model. In the second stage, forecasts are formed by enhancing the individual level model.

Forecasts and impact decompositions, that are based on the econometric model built in the thesis, signal that the expected ageing of the Turkish population, over 2014-2023, would be one of the main factors repressing labor force participation. In this context, the incentive policies for strengthening the dynamic population structure, and related policies in the 10th Development Plan is quite relevant. On the other hand the identified negative relationship between labor force participation of women and the young dependency ratio implies that the policies aimed at preserving the dynamism of population must be augmented with supportive policies to break this relationship.

Labor force participation rates of man and women decline considerably for old age groups, and this fact shows that policies targeting these groups become an intervention area all by itself. The retirement age limits which have been implemented in a gradual manner will promote participation in old age groups as generations shift forward. In addition to this, active labor force policies targeting old age groups can also support the progress in this area.

The rise in the education level of the population is expected to be the main demographic force that supports the participation rate in the near future. It is expected that the expansion of tertiary education will bolster the labor force participation of women considerably. In this regard, the impacts of tertiary education expansion via increase in the number and capacity of universities and the transition to twelve year education system will materialize in the coming period.

Maintaining macroeconomic stability and the gains in structural areas is also crucial.

If expected demographic trends continue and the existing structural gains are maintained, it’s forecasted that under the unfavorable economic growth scenario labor force participation rates for women, men and general population will be 37, 68.9 and 53 percent, in 2023, respectively. On the other hand, the respective rates will be 38.3, 69.5 and 54.5 percent, if the favorable growth scenario prevails. Furthermore, if the policy framework suggested in the thesis is implemented, it will be possible to push the labor force participation rate beyond baseline projections.

Keywords: Labor Force Participation, Labor Market, Demographic, Development, Ageing

iv

İÇİNDEKİLER

Sayfa No TEŞEKKÜR ................................................................................................................. i ÖZET ........................................................................................................................... ii ABSTRACT ................................................................................................................ ii İÇİNDEKİLER .......................................................................................................... iv TABLOLAR .............................................................................................................. vii ŞEKİLLER ................................................................................................................. vii GRAFİKLER ............................................................................................................ viii KISALTMALAR ....................................................................................................... xi GİRİŞ ........................................................................................................................... 1 1. İŞGÜCÜNE KATILIM ORANI .............................................................................. 5

1.1. Türkiye İşgücü Piyasasının Genel Görünümü .................................................. 5 1.2. Kavramsal Çerçeve ........................................................................................... 6 1.3. İşgücüne Katılım Oranının Belirleyicileri ......................................................... 7

1.3.1. Demografik gelişmeler ............................................................................... 8 1.3.2. Makroekonomik koşullar ........................................................................... 9 1.3.3. Yapısal etmenler....................................................................................... 10

1.3.3.1. Ekonomik kalkınma ve sektörel dönüşüm süreci ............................. 11 1.3.3.2. Emeklilik sistemi ............................................................................... 13 1.3.3.3. Aktif işgücü politikaları .................................................................... 14

2. TÜRKİYE’DE İŞGÜCÜNE KATILIM ORANI EĞİLİMLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ ................................................................................. 16

2.1. 1988-2003 Dönemi ......................................................................................... 17 2.1.1. Demografik gelişmeler ............................................................................. 18

2.1.1.1. Çalışma çağındaki nüfusun konumsal dağılımındaki gelişmeler ...... 18 2.1.1.2. Çalışma çağındaki nüfusun yaş dağılımındaki gelişmeler ................ 25 2.1.1.3. Çalışma çağındaki nüfusun eğitim dağılımındaki gelişmeler ........... 30

2.1.2. Makroekonomik koşullar ve yapısal etmenler ......................................... 33 2.1.2.1. Kır ve kent işgücüne katılım oranlarındaki gelişmeler ..................... 34 2.1.2.2. Yaş gruplarına göre işgücüne katılım oranındaki gelişmeler ............ 38 2.1.2.3. Eğitim gruplarına göre işgücüne katılım oranındaki gelişmeler ....... 43 2.1.2.4. Cinsiyet gruplarına göre işgücüne katılım oranındaki gelişmeler..... 46

2.2. 2004-2013 Dönemi ......................................................................................... 49 2.2.1. Demografik eğilimler ............................................................................... 50

2.2.1.1. Çalışma çağındaki nüfusun konumsal dağılımındaki gelişmeler ...... 50 2.2.1.2. Çalışma çağındaki nüfusun yaş dağılımındaki gelişmeler ................ 53 2.2.1.3. Çalışma çağındaki nüfusun eğitim dağılımındaki gelişmeler ........... 56

2.2.2. Makroekonomik koşullar ve yapısal etmenler ......................................... 58 2.2.2.1. Kır ve kent işgücüne katılım oranlarındaki gelişmeler ..................... 59 2.2.2.2. Yaş gruplarına göre işgücüne katılım oranında gelişmeler ............... 65

2.2.2.2.1 Birinci tabaka yaş gruplarındaki gelişmeler ................................ 66

Page 9: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

vi

v

Sayfa No

2.2.2.2.2 İkinci tabaka yaş gruplarındaki gelişmeler .................................. 70 2.2.2.3. Eğitim gruplarına göre işgücüne katılım oranlarındaki gelişmeler ... 73 2.2.2.4. Cinsiyet gruplarına göre işgücüne katılım oranındaki gelişmeler..... 74

3. TÜRKİYE’DE İŞGÜCÜNE KATILIM DAVRANIŞININ BELİRLEYİCİLERİ: EKONOMETRİK ÇÖZÜMLEME ....................................................................... 80 3.1. Yöntem ............................................................................................................ 81

3.1.1. Kuramsal model ....................................................................................... 81 3.1.2. Ekonometrik model .................................................................................. 85

3.1.2.1. Ekonometrik modelin belirlenmesi ................................................... 85 3.1.2.2. Değişkenlerin seçimi ......................................................................... 88

3.2. Tahmin ve Bulgular......................................................................................... 99 3.2.1. Veri ........................................................................................................... 99 3.2.2. Tahmin sonuçları .................................................................................... 102

3.2.2.1. Kadınlarda işgücüne katılımın belirleyicileri .................................. 103 3.2.2.2. Erkeklerde işgücüne katılımın belirleyicileri .................................. 106

4. TÜRKİYE İÇİN İŞGÜCÜNE KATILIM ORANI ÖNGÖRÜLERİ ve ETKİ AYRIŞTIRMASI ................................................................................................. 110 4.1. Kuramsal Çerçeve ......................................................................................... 110 4.2. İşgücüne Katılım Oranı Öngörüleri .............................................................. 112

4.2.1. Açıklayıcı değişkenlere ilişkin öngörüler .............................................. 112 4.2.1.1. Yaş .................................................................................................. 114 4.2.1.2. Sorumlu olunan bağımlı çocuk sayısı ............................................. 115 4.2.1.3. Eğitim .............................................................................................. 117 4.2.1.4. Büyüme ........................................................................................... 121

4.2.2. İşgücüne katılım oranı öngörüleri .......................................................... 123 4.2.2.1. Modelin tahmin gücü ...................................................................... 123 4.2.2.2. Erkekler için işgücüne katılım oranı öngörüleri ............................. 127 4.2.2.3. Kadınlar için işgücüne katılım oranı öngörüleri ............................. 129

5. POLİTİKA ÖNERİLERİ ..................................................................................... 131 5.1. Tasarım .......................................................................................................... 131

5.1.1. Girdiler ................................................................................................... 132 5.1.1.1. Ekonometrik çözümleme sonucunda ulaşılan bulgular .................. 133 5.1.1.2. Onuncu Kalkınma Planı çerçevesinde öngörülen politikalar ve

ülkemizdeki mevcut deneyimler ....................................................... 136 5.1.1.3. Dünya ülkelerinden öne çıkan örnekler .......................................... 139

5.1.1.3.1 Kadın işgücüne katılımını yukarı çekmek üzere uygulanan kapsamlı politika çerçevesi (Brezilya) ...................................... 141

5.1.1.3.2 Ücretsiz Çocuk Bakım Tasarısı (Free Childcare Scheme) (Malta)………………………………………………………....143

5.1.1.3.3 Yüksek Yaş Gruplarında İşgücüne Katılımın Artırılması (Perspektive 50plus) (Almanya)………………………………144

5.1.1.3.4 Gençler İçin İş Deneyimi Programı (Work Experience Program for Young People) (Belçika)…………………………………..144

Page 10: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

vii

v

Sayfa No

2.2.2.2.2 İkinci tabaka yaş gruplarındaki gelişmeler .................................. 70 2.2.2.3. Eğitim gruplarına göre işgücüne katılım oranlarındaki gelişmeler ... 73 2.2.2.4. Cinsiyet gruplarına göre işgücüne katılım oranındaki gelişmeler..... 74

3. TÜRKİYE’DE İŞGÜCÜNE KATILIM DAVRANIŞININ BELİRLEYİCİLERİ: EKONOMETRİK ÇÖZÜMLEME ....................................................................... 80 3.1. Yöntem ............................................................................................................ 81

3.1.1. Kuramsal model ....................................................................................... 81 3.1.2. Ekonometrik model .................................................................................. 85

3.1.2.1. Ekonometrik modelin belirlenmesi ................................................... 85 3.1.2.2. Değişkenlerin seçimi ......................................................................... 88

3.2. Tahmin ve Bulgular......................................................................................... 99 3.2.1. Veri ........................................................................................................... 99 3.2.2. Tahmin sonuçları .................................................................................... 102

3.2.2.1. Kadınlarda işgücüne katılımın belirleyicileri .................................. 103 3.2.2.2. Erkeklerde işgücüne katılımın belirleyicileri .................................. 106

4. TÜRKİYE İÇİN İŞGÜCÜNE KATILIM ORANI ÖNGÖRÜLERİ ve ETKİ AYRIŞTIRMASI ................................................................................................. 110 4.1. Kuramsal Çerçeve ......................................................................................... 110 4.2. İşgücüne Katılım Oranı Öngörüleri .............................................................. 112

4.2.1. Açıklayıcı değişkenlere ilişkin öngörüler .............................................. 112 4.2.1.1. Yaş .................................................................................................. 114 4.2.1.2. Sorumlu olunan bağımlı çocuk sayısı ............................................. 115 4.2.1.3. Eğitim .............................................................................................. 117 4.2.1.4. Büyüme ........................................................................................... 121

4.2.2. İşgücüne katılım oranı öngörüleri .......................................................... 123 4.2.2.1. Modelin tahmin gücü ...................................................................... 123 4.2.2.2. Erkekler için işgücüne katılım oranı öngörüleri ............................. 127 4.2.2.3. Kadınlar için işgücüne katılım oranı öngörüleri ............................. 129

5. POLİTİKA ÖNERİLERİ ..................................................................................... 131 5.1. Tasarım .......................................................................................................... 131

5.1.1. Girdiler ................................................................................................... 132 5.1.1.1. Ekonometrik çözümleme sonucunda ulaşılan bulgular .................. 133 5.1.1.2. Onuncu Kalkınma Planı çerçevesinde öngörülen politikalar ve

ülkemizdeki mevcut deneyimler ....................................................... 136 5.1.1.3. Dünya ülkelerinden öne çıkan örnekler .......................................... 139

5.1.1.3.1 Kadın işgücüne katılımını yukarı çekmek üzere uygulanan kapsamlı politika çerçevesi (Brezilya) ...................................... 141

5.1.1.3.2 Ücretsiz Çocuk Bakım Tasarısı (Free Childcare Scheme) (Malta)………………………………………………………....143

5.1.1.3.3 Yüksek Yaş Gruplarında İşgücüne Katılımın Artırılması (Perspektive 50plus) (Almanya)………………………………144

5.1.1.3.4 Gençler İçin İş Deneyimi Programı (Work Experience Program for Young People) (Belçika)…………………………………..144

vi

Sayfa No

5.1.2. Politika araçları ...................................................................................... 145 5.1.3. Etki değişkenleri ve etki parametreleri .................................................. 145

5.2. Politika Önerileri ........................................................................................... 146 5.2.1. Nüfusun yaş yapısı ve genç bağımlılık oranına yönelik politikalar ....... 146 5.2.2. Eğitim politikaları .................................................................................. 149 5.2.3. Makroekonomik istikrar ......................................................................... 150

GENEL DEĞERLENDİRME VE SONUÇ ........................................................... 152 EKLER .................................................................................................................... 158 KAYNAKÇA .......................................................................................................... 191 DİZİN ...................................................................................................................... 200

Page 11: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

viii

vii

TABLOLAR

Sayfa No

Tablo 1.1. Temel İşgücü Piyasası Göstergeleri ............................................................ 6 Tablo 1.2. İşgücü Durumu Sınıflamalarında Kullanılan Tanımlar .............................. 7 Tablo 2.1. Sektörler İtibarıyla Ortalama Büyüme Oranı............................................ 36 Tablo 3.1. Ekonometrik Modelin Tahmin Sonuçları (Kadınlar).............................. 104 Tablo 3.2. Ekonometrik Modelin Tahmin Sonuçları (Erkekler) .............................. 107 Tablo 4.1. Yaş Değişkeni İçin Ortalama Değerler ................................................... 114 Tablo 4.2. Hanedeki Bağımlı Çocuk Sayısı Değişkeni İçin Ortalama Değerler ...... 117 Tablo 4.3. Eğitim Değişkenleri Ortalama Değerleri ................................................ 121 Tablo 5.1. Yaş Gruplarına Göre İşgücüne Katılım Oranı ........................................ 147

ŞEKİLLER

Sayfa No

Şekil 5.1. Politika Tasarımı ...................................................................................... 132

viii

GRAFİKLER

Sayfa No

Grafik 2.1. Kentsel Nüfusun Çalışma Çağındaki Nüfus İçerisindeki Payı ................ 19 Grafik 2.2. Kır-Kent Ayrımında Cinsiyete Göre İşgücüne Katılım Oranı ................. 20 Grafik 2.3. Kadınlarda Eğitim Düzeyine Göre Kır-Kent Katılım Oranı Makası ....... 21 Grafik 2.4. Erkeklerde Eğitim Düzeyine Göre Kır-Kent Katılım Oranı Makası ....... 21 Grafik 2.5. İstihdamın Eğitim Düzeyleri İtibarıyla Sektörel Dağılımı ...................... 23 Grafik 2.6. 40 ve Üzeri Haftalık Çalışma Saatleriyle İstihdam Edilenlerin Toplam

İstihdam İçerisindeki Payı ....................................................................... 24 Grafik 2.7. Basit Etki Ayrıştırması: Cinsiyet Ayrımında Çalışma Çağındaki Nüfusun

Konumsal Dağılımdaki Değişimden Kaynaklanan Etki ......................... 25 Grafik 2.8. Kurumsal Olmayan Nüfusun Yaş Dağılımı ............................................. 26 Grafik 2.9. Çalışma Çağındaki Nüfusun Yaş Dağılımı ve İşgücüne Katılım Oranı .. 27 Grafik 2.10. Basit Etki Ayrıştırması: Çalışma Çağındaki Nüfusun Yaş Dağılımındaki

Değişimden Kaynaklanan Etki ................................................................ 28 Grafik 2.11. Yaş Grupları İtibarıyla Katılıma Katkılar .............................................. 29 Grafik 2.12. Eğitim Gruplarına Göre İşgücüne Katılım Oranı .................................. 30 Grafik 2.13. İşgücüne Katılmayanlar İçerisinde Öğrenim Nedeniyle Katılmayanların

En Son Mezun Olunan Eğitim Düzeyi İtibarıyla Payı ............................ 31 Grafik 2.14. Çalışma Çağındaki Nüfusun Eğitim Dağılımı ve İşgücüne Katılım Oranı

................................................................................................................. 32 Grafik 2.15. Basit Etki Ayrıştırması: Çalışma Çağındaki Nüfusun Eğitim

Dağılımındaki Değişimden Kaynaklanan Etki ........................................ 33 Grafik 2.16. Kır ve Kent Ayrımında İşgücüne Katılım Oranı ................................... 35 Grafik 2.17. Sektörel Ortalama Büyüme Oranları ..................................................... 36 Grafik 2.18. Tarım ve Tarımdışı İstihdamın Konumsal Dağılımı; Kentsel ve Kırsal

İstihdamın Sektörel Dağılımı .................................................................. 37 Grafik 2.19. Basit Etki Ayrıştırması: Çalışma Çağındaki Nüfusun Konumsal

Dağılımındaki Değişimden Kaynaklanan Etki ........................................ 38 Grafik 2.20. Yaş Gruplarına Göre İşgücüne Katılım Oranı ....................................... 38 Grafik 2.21. Yaş Gruplarına Göre İşgücüne Katılım Oranındaki Değişim ............... 40 Grafik 2.22. Ortaokul ve Üzeri Eğitim Düzeyindeki Bireylerin Yaş Grupları

İtibarıyla Payı .......................................................................................... 40 Grafik 2.23. İşgücüne Katılmayanlar İçerisinde Öğrenim Nedeniyle Katılmayanların

Yaş Grupları İtibarıyla Payı .................................................................... 41 Grafik 2.24. Yaş Gruplarına Göre Emeklilik Nedeniyle İşgücüne Katılmayanların ve

Toplam İşgücüne Katılmayanların Sayısındaki Artış Oranı ................... 42 Grafik 2.25. İşgücüne Katılmayanlar İçerisinde Emeklilik Nedeniyle Katılmayanların

Yaş Grupları İtibarıyla Payı .................................................................... 42 Grafik 2.26. Eğitim Grupları İtibarıyla İşgücüne Katılım Oranı ............................... 44 Grafik 2.27. Eğitim Grupları İtibarıyla İşgücüne Katılım Oranındaki Değişim ........ 45 Grafik 2.28. En Son Mezun Olunan Öğrenim Durumuna Göre Öğrenim Nedeniyle

İşgücüne Katılmayanların Payı ............................................................... 46 Grafik 2.29. Cinsiyete Göre İşgücüne Katılım Oranı ................................................ 47

Page 12: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

ix

vii

TABLOLAR

Sayfa No

Tablo 1.1. Temel İşgücü Piyasası Göstergeleri ............................................................ 6 Tablo 1.2. İşgücü Durumu Sınıflamalarında Kullanılan Tanımlar .............................. 7 Tablo 2.1. Sektörler İtibarıyla Ortalama Büyüme Oranı............................................ 36 Tablo 3.1. Ekonometrik Modelin Tahmin Sonuçları (Kadınlar).............................. 104 Tablo 3.2. Ekonometrik Modelin Tahmin Sonuçları (Erkekler) .............................. 107 Tablo 4.1. Yaş Değişkeni İçin Ortalama Değerler ................................................... 114 Tablo 4.2. Hanedeki Bağımlı Çocuk Sayısı Değişkeni İçin Ortalama Değerler ...... 117 Tablo 4.3. Eğitim Değişkenleri Ortalama Değerleri ................................................ 121 Tablo 5.1. Yaş Gruplarına Göre İşgücüne Katılım Oranı ........................................ 147

ŞEKİLLER

Sayfa No

Şekil 5.1. Politika Tasarımı ...................................................................................... 132

viii

GRAFİKLER

Sayfa No

Grafik 2.1. Kentsel Nüfusun Çalışma Çağındaki Nüfus İçerisindeki Payı ................ 19 Grafik 2.2. Kır-Kent Ayrımında Cinsiyete Göre İşgücüne Katılım Oranı ................. 20 Grafik 2.3. Kadınlarda Eğitim Düzeyine Göre Kır-Kent Katılım Oranı Makası ....... 21 Grafik 2.4. Erkeklerde Eğitim Düzeyine Göre Kır-Kent Katılım Oranı Makası ....... 21 Grafik 2.5. İstihdamın Eğitim Düzeyleri İtibarıyla Sektörel Dağılımı ...................... 23 Grafik 2.6. 40 ve Üzeri Haftalık Çalışma Saatleriyle İstihdam Edilenlerin Toplam

İstihdam İçerisindeki Payı ....................................................................... 24 Grafik 2.7. Basit Etki Ayrıştırması: Cinsiyet Ayrımında Çalışma Çağındaki Nüfusun

Konumsal Dağılımdaki Değişimden Kaynaklanan Etki ......................... 25 Grafik 2.8. Kurumsal Olmayan Nüfusun Yaş Dağılımı ............................................. 26 Grafik 2.9. Çalışma Çağındaki Nüfusun Yaş Dağılımı ve İşgücüne Katılım Oranı .. 27 Grafik 2.10. Basit Etki Ayrıştırması: Çalışma Çağındaki Nüfusun Yaş Dağılımındaki

Değişimden Kaynaklanan Etki ................................................................ 28 Grafik 2.11. Yaş Grupları İtibarıyla Katılıma Katkılar .............................................. 29 Grafik 2.12. Eğitim Gruplarına Göre İşgücüne Katılım Oranı .................................. 30 Grafik 2.13. İşgücüne Katılmayanlar İçerisinde Öğrenim Nedeniyle Katılmayanların

En Son Mezun Olunan Eğitim Düzeyi İtibarıyla Payı ............................ 31 Grafik 2.14. Çalışma Çağındaki Nüfusun Eğitim Dağılımı ve İşgücüne Katılım Oranı

................................................................................................................. 32 Grafik 2.15. Basit Etki Ayrıştırması: Çalışma Çağındaki Nüfusun Eğitim

Dağılımındaki Değişimden Kaynaklanan Etki ........................................ 33 Grafik 2.16. Kır ve Kent Ayrımında İşgücüne Katılım Oranı ................................... 35 Grafik 2.17. Sektörel Ortalama Büyüme Oranları ..................................................... 36 Grafik 2.18. Tarım ve Tarımdışı İstihdamın Konumsal Dağılımı; Kentsel ve Kırsal

İstihdamın Sektörel Dağılımı .................................................................. 37 Grafik 2.19. Basit Etki Ayrıştırması: Çalışma Çağındaki Nüfusun Konumsal

Dağılımındaki Değişimden Kaynaklanan Etki ........................................ 38 Grafik 2.20. Yaş Gruplarına Göre İşgücüne Katılım Oranı ....................................... 38 Grafik 2.21. Yaş Gruplarına Göre İşgücüne Katılım Oranındaki Değişim ............... 40 Grafik 2.22. Ortaokul ve Üzeri Eğitim Düzeyindeki Bireylerin Yaş Grupları

İtibarıyla Payı .......................................................................................... 40 Grafik 2.23. İşgücüne Katılmayanlar İçerisinde Öğrenim Nedeniyle Katılmayanların

Yaş Grupları İtibarıyla Payı .................................................................... 41 Grafik 2.24. Yaş Gruplarına Göre Emeklilik Nedeniyle İşgücüne Katılmayanların ve

Toplam İşgücüne Katılmayanların Sayısındaki Artış Oranı ................... 42 Grafik 2.25. İşgücüne Katılmayanlar İçerisinde Emeklilik Nedeniyle Katılmayanların

Yaş Grupları İtibarıyla Payı .................................................................... 42 Grafik 2.26. Eğitim Grupları İtibarıyla İşgücüne Katılım Oranı ............................... 44 Grafik 2.27. Eğitim Grupları İtibarıyla İşgücüne Katılım Oranındaki Değişim ........ 45 Grafik 2.28. En Son Mezun Olunan Öğrenim Durumuna Göre Öğrenim Nedeniyle

İşgücüne Katılmayanların Payı ............................................................... 46 Grafik 2.29. Cinsiyete Göre İşgücüne Katılım Oranı ................................................ 47

Page 13: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

x

ix

Sayfa No

Grafik 2.30. Basit Etki Ayrıştırması: Cinsiyet-Konum Grupları İtibarıyla Çalışma Çağındaki Nüfusun Eğitim Dağılımındaki Değişimden Kaynaklanan Etki ................................................................................................................. 48

Grafik 2.31. Eğitim Gruplarına Göre Kır-Kent Katılım Oranı Makası…….............. 51 Grafik 2.32. Basit Etki Ayrıştırması: Çalışma Çağındaki Nüfusun Konumsal

Dağılımındaki Değişimden Kaynaklanan Etki ........................................ 52 Grafik 2.33. Kurumsal Olmayan Nüfusun Yaş Dağılımı ........................................... 54 Grafik 2.34. Çalışma Çağındaki Nüfusun Yaş Dağılımı ve İşgücüne Katılım Oranı 55 Grafik 2.35. Basit Etki Ayrıştırması: Çalışma Çağındaki Nüfusun Yaş Dağılımındaki

Değişimden Kaynaklanan Etki ................................................................ 56 Grafik 2.36. Çalışma Çağındaki Nüfusun Eğitim Dağılımı ve İşgücüne Katılım Oranı

…………………………………………………………………………..57 Grafik 2.37. Basit Etki Ayrıştırması: Çalışma Çağındaki Nüfusun Eğitim

Dağılımındaki Değişimden Kaynaklanan Etki ........................................ 58 Grafik 2.38. Kır ve Kent Ayrımında İşgücüne Katılım Oranı ................................... 59 Grafik 2.39. Kadınlarda Kır-Kent İşgücüne Katılım Oranı Makası........................... 61 Grafik 2.40. Kentte İkamet Eden Kadınlarda Çalışma Çağındaki Nüfusun Eğitim

Dağılımı ve İşgücüne Katılım Oranı ....................................................... 62 Grafik 2.41. Erkeklerde Kır-Kent İşgücüne Katılım Oranı Makası ........................... 63 Grafik 2.42. Kentte İkamet Eden Erkeklerde Çalışma Çağındaki Nüfusun Eğitim

Dağılımı ve İşgücüne Katılım Oranı……………………………………64 Grafik 2.43. Yaş Gruplarına Göre İşgücüne Katılım Oranındaki Değişim ............... 65 Grafik 2.44. Birinci Tabaka Yaş Gruplarında İşgücüne Katılım Oranı ..................... 67 Grafik 2.45. Meslek Lisesi ve Üniversite Eğitim Düzeyindeki Bireylerin Yaş

Grupları İtibarıyla Çalışma Çağındaki Nüfus İçerisindeki Payı ............. 67 Grafik 2.46. Yaş Grupları İtibarıyla Erkek ve Kadın İşgücüne Katılım Oranı .......... 69 Grafik 2.47. Basit Etki Ayrıştırması: Birinci Tabaka Yaş Gruplarında Eğitim

Dağılımındaki Değişimden Kaynaklanan Etki ........................................ 70 Grafik 2.48. İkinci Tabaka Yaş Gruplarında İşgücüne Katılım Oranı ....................... 71 Grafik 2.49. İkinci Tabaka Yaş Gruplarında Cinsiyet Ayrımında İşgücüne Katılım

Oranı ........................................................................................................ 72 Grafik 2.50. Basit Etki Ayrıştırması: İkinci Tabaka Yaş Gruplarında Eğitim

Dağılımındaki Değişimden Kaynaklanan Etki ........................................ 73 Grafik 2.51. Eğitim Grupları İtibariyle İşgücüne Katılım Oranı ............................... 73 Grafik 2.52. Cinsiyete Göre İşgücüne Katılım Oranı ................................................ 74 Grafik 2.53. Cinsiyete Göre İşgücüne Katılım Oranı (Kent) ..................................... 76 Grafik 2.54. Cinsiyete Göre İşgücüne Katılım Oranı (Kır) ....................................... 77 Grafik 2.55. Toplam Doğurganlık Hızı ...................................................................... 78 Grafik 2.56. Basit Etki Ayrıştırması Toplulaştırılmış Sonuçları................................ 79 Grafik 4.1. Çalışma Çağındaki Nüfusun Yaş Dağılımı............................................ 115 Grafik 4.2. Hanedeki Bağımlı Çocuk Sayısı Ortalama Değeri ve Genç Bağımlılık

Oranı ...................................................................................................... 117 Grafik 4.3. Yıllık GSYH Büyüme Oranı ................................................................. 122 Grafik 4.4. On Yıllık Ortalama GSYH Büyüme Oranı ............................................ 123 Grafik 4.5. Erkekler İçin Model Tahmin Sonuçları ................................................. 124

x

Sayfa No

Grafik 4.6. Erkekler İçin İşgücüne Katılım Oranı Tahmin Dönemi Etki Ayrıştırması ............................................................................................................... 125

Grafik 4.7. Kadınlar İçin Model Tahmin Sonuçları ................................................. 125 Grafik 4.8. Kadınlar İçin İşgücüne Katılım Oranı Tahmin Dönemi Etki Ayrıştırması

............................................................................................................... 126 Grafik 4.9. Erkekler İçin İşgücüne Katılım Oranı Öngörüleri ................................. 127 Grafik 4.10. Erkekler İçin İşgücüne Katılım Oranı Öngörü Dönemi Etki Ayrıştırması

............................................................................................................... 128 Grafik 4.11. Kadınlar İçin İşgücüne Katılım Oranı Öngörüleri ............................... 129 Grafik 4.12. Kadınlar İçin İşgücüne Katılım Oranı Öngörü Dönemi Etki Ayrıştırması

............................................................................................................... 130 Grafik 5.1. Seçilmiş OECD Ülkelerinde 2013 Yılı İtibarıyla İşgücüne Katılım Oranı

............................................................................................................... 140 Grafik 5.2. Seçilmiş İslam Ülkelerinde 2013 Yılı İtibarıyla İşgücüne Katılım Oranı

............................................................................................................... 141

Page 14: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

xi

ix

Sayfa No

Grafik 2.30. Basit Etki Ayrıştırması: Cinsiyet-Konum Grupları İtibarıyla Çalışma Çağındaki Nüfusun Eğitim Dağılımındaki Değişimden Kaynaklanan Etki ................................................................................................................. 48

Grafik 2.31. Eğitim Gruplarına Göre Kır-Kent Katılım Oranı Makası…….............. 51 Grafik 2.32. Basit Etki Ayrıştırması: Çalışma Çağındaki Nüfusun Konumsal

Dağılımındaki Değişimden Kaynaklanan Etki ........................................ 52 Grafik 2.33. Kurumsal Olmayan Nüfusun Yaş Dağılımı ........................................... 54 Grafik 2.34. Çalışma Çağındaki Nüfusun Yaş Dağılımı ve İşgücüne Katılım Oranı 55 Grafik 2.35. Basit Etki Ayrıştırması: Çalışma Çağındaki Nüfusun Yaş Dağılımındaki

Değişimden Kaynaklanan Etki ................................................................ 56 Grafik 2.36. Çalışma Çağındaki Nüfusun Eğitim Dağılımı ve İşgücüne Katılım Oranı

…………………………………………………………………………..57 Grafik 2.37. Basit Etki Ayrıştırması: Çalışma Çağındaki Nüfusun Eğitim

Dağılımındaki Değişimden Kaynaklanan Etki ........................................ 58 Grafik 2.38. Kır ve Kent Ayrımında İşgücüne Katılım Oranı ................................... 59 Grafik 2.39. Kadınlarda Kır-Kent İşgücüne Katılım Oranı Makası........................... 61 Grafik 2.40. Kentte İkamet Eden Kadınlarda Çalışma Çağındaki Nüfusun Eğitim

Dağılımı ve İşgücüne Katılım Oranı ....................................................... 62 Grafik 2.41. Erkeklerde Kır-Kent İşgücüne Katılım Oranı Makası ........................... 63 Grafik 2.42. Kentte İkamet Eden Erkeklerde Çalışma Çağındaki Nüfusun Eğitim

Dağılımı ve İşgücüne Katılım Oranı……………………………………64 Grafik 2.43. Yaş Gruplarına Göre İşgücüne Katılım Oranındaki Değişim ............... 65 Grafik 2.44. Birinci Tabaka Yaş Gruplarında İşgücüne Katılım Oranı ..................... 67 Grafik 2.45. Meslek Lisesi ve Üniversite Eğitim Düzeyindeki Bireylerin Yaş

Grupları İtibarıyla Çalışma Çağındaki Nüfus İçerisindeki Payı ............. 67 Grafik 2.46. Yaş Grupları İtibarıyla Erkek ve Kadın İşgücüne Katılım Oranı .......... 69 Grafik 2.47. Basit Etki Ayrıştırması: Birinci Tabaka Yaş Gruplarında Eğitim

Dağılımındaki Değişimden Kaynaklanan Etki ........................................ 70 Grafik 2.48. İkinci Tabaka Yaş Gruplarında İşgücüne Katılım Oranı ....................... 71 Grafik 2.49. İkinci Tabaka Yaş Gruplarında Cinsiyet Ayrımında İşgücüne Katılım

Oranı ........................................................................................................ 72 Grafik 2.50. Basit Etki Ayrıştırması: İkinci Tabaka Yaş Gruplarında Eğitim

Dağılımındaki Değişimden Kaynaklanan Etki ........................................ 73 Grafik 2.51. Eğitim Grupları İtibariyle İşgücüne Katılım Oranı ............................... 73 Grafik 2.52. Cinsiyete Göre İşgücüne Katılım Oranı ................................................ 74 Grafik 2.53. Cinsiyete Göre İşgücüne Katılım Oranı (Kent) ..................................... 76 Grafik 2.54. Cinsiyete Göre İşgücüne Katılım Oranı (Kır) ....................................... 77 Grafik 2.55. Toplam Doğurganlık Hızı ...................................................................... 78 Grafik 2.56. Basit Etki Ayrıştırması Toplulaştırılmış Sonuçları................................ 79 Grafik 4.1. Çalışma Çağındaki Nüfusun Yaş Dağılımı............................................ 115 Grafik 4.2. Hanedeki Bağımlı Çocuk Sayısı Ortalama Değeri ve Genç Bağımlılık

Oranı ...................................................................................................... 117 Grafik 4.3. Yıllık GSYH Büyüme Oranı ................................................................. 122 Grafik 4.4. On Yıllık Ortalama GSYH Büyüme Oranı ............................................ 123 Grafik 4.5. Erkekler İçin Model Tahmin Sonuçları ................................................. 124

x

Sayfa No

Grafik 4.6. Erkekler İçin İşgücüne Katılım Oranı Tahmin Dönemi Etki Ayrıştırması ............................................................................................................... 125

Grafik 4.7. Kadınlar İçin Model Tahmin Sonuçları ................................................. 125 Grafik 4.8. Kadınlar İçin İşgücüne Katılım Oranı Tahmin Dönemi Etki Ayrıştırması

............................................................................................................... 126 Grafik 4.9. Erkekler İçin İşgücüne Katılım Oranı Öngörüleri ................................. 127 Grafik 4.10. Erkekler İçin İşgücüne Katılım Oranı Öngörü Dönemi Etki Ayrıştırması

............................................................................................................... 128 Grafik 4.11. Kadınlar İçin İşgücüne Katılım Oranı Öngörüleri ............................... 129 Grafik 4.12. Kadınlar İçin İşgücüne Katılım Oranı Öngörü Dönemi Etki Ayrıştırması

............................................................................................................... 130 Grafik 5.1. Seçilmiş OECD Ülkelerinde 2013 Yılı İtibarıyla İşgücüne Katılım Oranı

............................................................................................................... 140 Grafik 5.2. Seçilmiş İslam Ülkelerinde 2013 Yılı İtibarıyla İşgücüne Katılım Oranı

............................................................................................................... 141

Page 15: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

xii

xi

KISALTMALAR

ABD : Amerika Birleşik Devletleri

ADNKS : Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi

EUROSTAT : Avrupa Birliği İstatistik Ofisi (Statistical Office of the European

Communities)

GSYH : Gayri Safi Yurtiçi Hasıla

GYKA : Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması

HİA : Hanehalkı İşgücü Anketi

ILO : Uluslararası Çalışma Örgütü (International Labour Organization)

IMF : Uluslararası Para Fonu (International Monetary Fund)

İPES : İşgücü Piyasası Enformasyon Sistemi

OECD : Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (Organisation for Economic

Co-operation and Development)

TÜİK : Türkiye İstatistik Kurumu

UNDP : Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (United Nations

Development Program)

Page 16: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

1

xi

KISALTMALAR

ABD : Amerika Birleşik Devletleri

ADNKS : Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi

EUROSTAT : Avrupa Birliği İstatistik Ofisi (Statistical Office of the European

Communities)

GSYH : Gayri Safi Yurtiçi Hasıla

GYKA : Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması

HİA : Hanehalkı İşgücü Anketi

ILO : Uluslararası Çalışma Örgütü (International Labour Organization)

IMF : Uluslararası Para Fonu (International Monetary Fund)

İPES : İşgücü Piyasası Enformasyon Sistemi

OECD : Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (Organisation for Economic

Co-operation and Development)

TÜİK : Türkiye İstatistik Kurumu

UNDP : Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (United Nations

Development Program)

1

GİRİŞ

İşgücü; modern iktisat yazınında, sermaye birikimi ve teknolojik ilerlemeyle

birlikte, ekonomik gelişmenin üç temel kaynağından birisi olarak kabul görmektedir

(Solow, 1956; Solow, 1957; Denton ve Spencer, 1997). Hacimsel olarak geniş bir

işgücü kaynağı, üretim olanaklarını geliştirmek suretiyle istikrarlı bir iktisadi

kalkınma sürecine katkıda bulunmaktadır.

Çalışma çağındaki nüfusun hacmi ekonomik faaliyetin uzun dönemde

erişebileceği azami düzeyi etkilemekteyken, fiiliyatta bu azami düzeye ne kadar

yakınlaşılabileceğini bu insan kaynağından ne oranda yararlanıldığı belirlemektedir.

İşgücüne katılım oranı bir ekonomide üretim süreçlerine katılmaya elverişli nüfusun

ne ölçüde işgücüne dahil olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla yüksek işgücüne

katılım oranının tesis edilmesi, yüksek potansiyel büyümeye ulaşmak için sağlanması

gereken temel şartlardan biri olarak ön plana çıkmaktadır.

Pek çok ülkede nüfus dinamiklerinin durağanlaşması, işsizlik sorununun

önemli düzeyde kontrol altına alınması ve sermaye birikiminin yavaşlamasıyla

işgücüne katılım oranının iktisadi büyüme hızı üzerindeki belirleyiciliği daha da ön

plana çıkmıştır. Bu durum gelişmekte olan ve gelişmiş ülkelerdeki politika

yapıcıların bu alanda var olan kapasitenin değerlendirilmesi hususuna daha fazla

önem atfetmesiyle sonuçlanmıştır. Benzer şekilde Türkiye’de de nüfus

dinamiklerinin giderek yavaşlaması ve işgücü piyasası göstergeleri genelindeki

durağanlaşmayla beraber işgücüne katılımın işgücü arzı üzerindeki belirleyici rolü

ağırlık kazanmıştır. Diğer taraftan Türkiye’de işsizlik oranının yüksek düzeylerde

durağanlaşması dikkat çekmektedir. Bu durum ekonomideki etkin işgücü kaynağının

yükseltilmesi noktasında işgücüne katılımın yanı sıra işsizlik oranlarında

yakalanacak düşüşün de halen önemli bir potansiyel taşıdığına işaret etmektedir.

Yüksek işgücüne katılım, ekonomik faaliyete olan katkısının yanı sıra sosyal

adalet için de önemli kazanımları beraberinde getirmektedir. Nüfus içerisindeki

belirli demografik grupların işgücü piyasasından dışlanması, bu grupların gelir

dağılımının alt katmanlarında konumlanmasını muhtemel hale getirmektedir.

Page 17: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

2

2

Dolayısıyla işgücüne katılımın desteklenmesi gelir eşitliğine ve sosyal adalete de

katkıda bulunacaktır (EK 1).

Ülke demografik özelliklerinin doğrudan bir uzantısı olan işgücüne katılım

oranı üzerinde makroekonomik koşullar ve yapısal etmenler de belirleyici

olmaktadır. Genç ve dinamik bir nüfus; etkin bir sosyal güvenlik sistemi, uygun aktif

işgücü politikaları ve istikrarlı bir makroekonomik ortam ile desteklendiği takdirde

açığa çıkacak yüksek işgücüne katılım, kapsayıcı bir iktisadi gelişme için temel teşkil

edecek beşeri kaynağı ülke ekonomisinin kullanımına sunacaktır.

2013 yılı itibarıyla Türkiye’de yaklaşık olarak yüzde 50 düzeyinde olan

işgücüne katılım oranı İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ortalaması olan

yüzde 60 seviyesinin halen önemli ölçüde gerisindedir. Bu bağlamda, Türkiye’de

işgücüne katılım oranının artırılması için ne yapılması gerektiği sorusu güncelliğini

korumaktadır. Lakin bu soruya tatmin edici bir yanıt verebilmek için konunun

işgücüne katılım davranışında belirleyici olan etmenleri göz önünde bulunduran

bütüncül ve yalın bir bakış açısı çerçevesinde ele alınması gerekmektedir. Nitekim

işgücüne katılım davranışına dar bir pencereden odaklanan bir yöntemin ortaya

koyduğu bulgulara dayanılarak atılacak adımların, hesaba dahil edilmeyen

unsurlardaki öngörülemeyen gelişmeler neticesinde, beklenen çıktıları üretmemesi

muhtemeldir. Diğer taraftan, aşırı detaycı bir yaklaşımın ise ortaya koyacağı

karmaşık sonuçlar, nihai hedef olan yalın ve etkin politika önerilerinin kurgulanması

noktasında sorun teşkil edecektir.

Türkiye’de işgücüne katılım sorununa muayyen açılardan yaklaşan pek çok

çalışmaya rastlanmakla birlikte soruna ilişkin birden fazla boyutu içeren bütüncül,

aynı zamanda yalın ve etkin bir değerlendirmeye ihtiyaç olduğu görülmektedir. Bu

çalışmanın esas olarak bu noktada fayda üretmesi umulmaktadır. İşgücüne katılım

olgusunu davranışsal bir düzlemde ele alan ve bu suretle özelden genele doğru

genişleyecek bir bakış açısı, söz konusu olgunun gerek ekonomik refah gerekse

sosyal gelişmişlik düzeyi üzerindeki belirleyiciliği göz önünde bulundurulduğunda,

değer taşımaktadır.

Page 18: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

3

3

Bu çalışmayla üç temel soruya cevap aranmaktadır. Bunlardan ilki

Türkiye’de işgücüne katılım davranışını belirleyen etmenlerin söz konusu davranışı

ne yönde ve ne boyutta etkilediğidir. İkinci olarak, işgücüne katılım davranışı

üzerinde etkili olduğu tespit edilen temel belirleyicilerin ilerleyen dönemde nasıl bir

görünüm sergileyeceği ve bu görünümün işgücüne katılım oranına muhtemel

yansımalarının ne şekilde olacağı sorusuna cevap aranmaktadır. Son olarak, ilk iki

soruya verilecek cevaplar neticesinde ortaya çıkacak bilgilerin ışığında, Türkiye’de

işgücüne katılımı yükseltme noktasında arzu edilen sonuçlara nasıl bir politika

formülü ile ulaşılabileceği sorusunun yanıtlanması amaçlanmaktadır.

Çalışmanın ilk bölümünde işgücüne katılım oranı kavramsal olarak

tanımlanmakta ve işgücüne katılım oranının belirleyicilerine kısaca değinilmektedir.

Bu bölümde, çalışmada mercek altına alınan olguya ilişkin kavramsal çerçeve

çizilmekte ve söz konusu olgunun nasıl bir süreç neticesinde belirlendiği ekonomi

mantığı ile ortaya konulmaktadır. Bu suretle işgücüne katılım eğilimlerinin

açıklanması hususunda yararlanılan bakış açısına aşinalık yaratılması

amaçlanmaktadır.

İkinci bölümde Türkiye’de işgücüne katılım eğilimleri betimleyici bir

yaklaşım çerçevesinde demografik gelişmeler, makroekonomik koşullar ve yapısal

etmenler göz önünde bulundurularak değerlendirilmektedir. Betimleyici ögelerden

azami düzeyde yararlanılan bu bölümün hedefi Türkiye’de işgücüne katılım

oranındaki dönemsel eğilimlerin basitçe çözümlenmesidir. Buna ek olarak bu

bölümde yer verilen çözümlemeler; çalışma genelinde benimsenen yöntemsel

yaklaşımı, mümkün olan en temel düzeyde, okuyucuya tanıtma işlevini de

görmektedir.

Üçüncü bölümde Türkiye’de işgücüne katılım davranışını çözümlemeye

yönelik ampirik yöntem geliştirilmekte ve geliştirilen bu altyapıdan yararlanılarak

Türkiye’de işgücüne katılım oranına etki eden çeşitli değişkenlerin belirlenmesi ve

bu değişkenlerle ilintili etki parametrelerin tahmin edilmesi amaçlanmaktadır. Bu

doğrultuda, çeşitli kuramlar dahilinde işgücüne katılım davranışı üzerinde belirleyici

olduğu kabul edilen değişkenler ile Türkiye’de işgücüne katılım davranışının ne

yönde bir ilişki içerisinde olduğu ve bu ilişkinin boyutu ekonometrik yöntemlerden

Page 19: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

4

5

1. İŞGÜCÜNE KATILIM ORANI

1.1. Türkiye İşgücü Piyasasının Genel Görünümü

Türkiye işgücü piyasası temel göstergeler düzeyinde incelendiğinde, işgücü

piyasasının düşük işgücüne katılım, düşük istihdam, yüksek işsizlik ve yüksek

kayıtdışılık gibi belirgin yapısal aksaklıklar sergilediği dikkat çekmektedir.

2015 yılı itibarıyla yüzde 51,3 düzeyinde gerçekleşen işgücüne katılım

oranının halen gelişmiş ülkelere ve gelişmekte olan ülkelere kıyasla anlamlı düzeyde

düşük olduğu gözlemlenmektedir. Benzer şekilde istihdam oranının da oldukça

düşük olduğu görülmektedir. 2015 yılı sonu itibarıyla, Türkiye’de çalışma çağındaki

nüfusun sadece yüzde 46’sı etkin olarak ekonomik faaliyete katılmaktadır (Tablo

1.1).

Türkiye işgücü piyasasına ilişkin bir diğer dikkat çeken özelliğin ise yüksek

kayıt dışı istihdam olduğu görülmektedir. 2015 yılı sonu itibarıyla çalışanların

yaklaşık yüzde 34’ü herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna kayıtlı olmadan istihdam

edilmektedir (Tablo 1.1).

Türkiye işgücü piyasasındaki önemli bir sorunun ise yüksek işsizlik oranı

olduğu görülmektedir. İşsizlik oranının uzun süredir yüzde 10 düzeyinde atalet

sergilediği görülmektedir. Bu durum ekonomideki etkin işgücü kaynağının

yükseltilmesi noktasında işgücüne katılımın yanı sıra işsizlik oranlarında

yakalanacak düşüşün de halen önemli bir potansiyel taşıdığına işaret etmektedir

(Tablo 1.1). Diğer taraftan işsizlikte yaygınlaşma ve işsizlik sürelerinin uzaması

işgücü piyasasındaki bireylerin iş bulma ümidini kırmakta ve uzun süre işsiz kalan

bireyler işgücü piyasasını terk etmektedir. Dolayısıyla yüksek işsizlik ekonomideki

işgücü kaynağını işgücüne katılımı düşürmek suretiyle dolaylı olarak da

aşındırmaktadır.

Page 20: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

5

6

Tablo 1.1. Temel İşgücü Piyasası Göstergeleri

2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 Nüfusun İşgücü Durumu Çalışma Çağındaki Nüfus 50.982 51.833 52.904 53.985 54.961 55.983 56.986 57.854 İşgücü 22.899 23.710 24.594 25.594 26.141 27.047 28.786 29.678 İstihdam 20.604 20.615 21.858 23.266 23.937 24.601 25.933 26.621 Kayıtlı - - - - - - 16.864 17.683 Kayıtdışı - - - - - - 9.069 8.937 İşsiz 2.295 3.095 2.737 2.328 2.204 2.445 2.853 3.057 Temel Göstergeler İşgücüne Katılım Oranı % 44,9 45,7 46,5 47,4 47,6 48,3 50,5 51,3 İstihdam Oranı % 40,4 39,8 41,3 43,1 43,6 43,9 45,5 46,0 Kayıtdışılık Oranı % - - - - - - 35,0 33,6 İşsizlik Oranı % 10,0 13,1 11,1 9,1 8,4 9,0 9,9 10,3 Genç Nüfus % 18,6 22,9 19,9 16,8 15,8 17,1 17,9 18,5 İstihdamın Sektörel Dağılımı Tarım 4.621 4.752 5.084 5.412 5.301 5.204 5.470 5.483 Tarımdışı 15.984 15.863 16.774 17.854 18.636 19.398 20.463 21.137 Sanayi 4.537 4.179 4.615 4.842 4.903 5.101 5.316 5.332 İnşaat 1.239 1.305 1.434 1.680 1.717 1.768 1.912 1.914 Hizmetler 10.208 10.380 10.725 11.332 12.016 12.529 13.235 13.891 Kaynak: TÜİK, İşgücü İstatistikleri Not: İşgücü istatistikleri 2014 yılında revizyondan geçirilmiştir. Tabloda yer alan rakamlar yeni seriye göre açıklanan istatistiklerdir. Bu tabloda yer verilen 2008-2013 dönemi istatistikleri anket rakamlarına dayanmamakta ve 2014 sonrası açıklanan verilere, TÜİK tarafından ekonometrik model vasıtasıyla, uyumlulaştırılmaktadır.

1.2. Kavramsal Çerçeve

İşgücüne katılım oranı bir ülkedeki çalışma çağı nüfusunun, belirli bir

dönemde, çalışmak ya da iş aramak suretiyle aktif olarak işgücüne dahil olma

düzeyini gösteren bir ekonomik değişkendir. Çalışma çağında olup, ulusal hesaplar

sisteminde yer alan faaliyetlerde istihdama dahil olan veya istihdam edilmeye

elverişli olup iş arayan bireyler işgücünü meydana getirmektedir. Dolayısıyla

işgücüne katılım oranı, bir ekonominin sahip olduğu beşeri kaynaktan hangi düzeyde

yararlandığı sorusuna cevap teşkil etmektedir.

Page 21: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

6

7

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından derlenen işgücü istatistiklerinin

sınıflandırılmasında kullanılan tanıma göre işgücüne katılım oranı, işgücünün

kurumsal olmayan çalışma çağındaki nüfus içerisindeki payıdır. Bu kapsamda,

kurumsal olmayan nüfus; üniversite yurtları, yetiştirme yurtları (yetimhane),

huzurevi, özel nitelikteki hastane, hapishane, kışla vb. yerlerde ikamet edenler

dışında kalan nüfusu içermektedir. Çalışma çağındaki nüfus kurumsal olmayan nüfus

içerisinde yer alan 15 ve daha yukarı yaştaki bireylerden oluşmaktadır. İşgücü ise

referans dönemi içinde ekonomik mal ve hizmetlerin üretimi için emek arzında

bulunan çalışma çağındaki nüfusu kapsamaktadır. İşgücü, istihdamda olanlar ile

işsizlerin toplamı olarak ifade edilmektedir (Tablo 1.2).

Tablo 1.2. İşgücü Durumu Sınıflamalarında Kullanılan Tanımlar

Kurumsal Olmayan Nüfus

Kurumsal Olmayan 14 Yaş ve Altı Nüfus Çalışma Çağındaki Nüfus

İşgücü İşgücüne Katılmayanlar

İstihdam Edilenler İşsizler

Kaynak: TÜİK, İşgücü İstatistikleri, Tanım ve Kavramlar

1.3. İşgücüne Katılım Oranının Belirleyicileri

Bir ülkede çalışma çağındaki nüfusun faal olarak ne ölçüde işgücüne katılım

sağlayacağı o ülkenin demografik özelliklerinin yanı sıra ülkenin ekonomik yapısı ve

ülke ekonomisinin içerisinde bulunduğu makroekonomik koşullardan doğrudan

etkilenmektedir. İşgücüne katılım oranındaki eğilimleri değerlendirmeye alan bir

çalışmanın, işgücüne katılım davranışı üzerinde etkili olan etmenleri bütüncül ve

yalın bir şekilde sınıflandırması ve söz konusu etmenlerin işgücüne katılım oranını

nasıl bir süreç sonucunda ve ne yönde etkileyeceğine dair etkin bir öncül çerçeve

ortaya koyması gerekmektedir. Bu doğrultuda, işgücüne katılım oranına etki eden

etmenlere kısaca değinilecek ve bu etmenler sınıflandırılacaktır. İşgücüne katılımın

belirleyicilerine ilişkin daha detaylı değerlendirmelere ve kuramsal yazına Üçüncü

Bölümde geniş bir şekilde yer verilmektedir.

Page 22: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

7

8

1.3.1. Demografik gelişmeler

Bireylerin işgücüne katılım davranışının şekillenmesinde yaş, eğitim düzeyi,

sorumlu olunan bağımlı çocuk sayısı ve ikamet konumu gibi demografik unsurlar

belirleyici olmaktadır. Bu durum, nüfusun ülke sınırları içerisinde ikamet etmekte

olan bireylerin bütününden meydana geldiği göz önünde bulundurulduğunda,

işgücüne katılım oranının nüfusun genel demografik deseninden doğrudan

etkilenmesi anlamına gelmektedir. Nüfusun yaş dağılımı, eğitim düzeyi, genç

bağımlılık oranı ve konumsal dağılımı gibi demografik değişkenler işgücüne katılım

oranı üzerinde doğrudan belirleyici olmaktadır.

İşgücüne katılım davranışının, bireyin yaşam döngüsü boyunca değişen

eğilimler sergilediği bilinmektedir. Bireyin yaşı, bireyin işgücü piyasasındaki

uzmanlaşma aşamasına ilişkin önemli düzeyde bilgi taşımaktadır (Bhattarai ve

Wisniewski, 2000). Genç yaşlarda düşük düzeylerden başlayan işgücüne katılım, yaş

artışının beraberinde getirdiği işte uzmanlaşma ve bunu takip eden ücret artışı ile eş

güdümlü bir şekilde yükselmektedir. Diğer taraftan, yaşlanmayla beraber işgücü

verimliliğinin gerilemesi, hanedeki bağımlı çocuk sayısının azalması ve emeklilik

olanağının devreye girmesi daha ileri yaşlarda bireylerin işgücünden çıkmasıyla

sonuçlanmaktadır. Dolayısıyla işgücüne katılım oranı ile yaş arasındaki bağıntı ters-u

biçimli bir parabol ile görsel temsil bulmaktadır (Faruqee, 2002). Nüfus artış hızının

ve dolayısıyla genç nüfusun gerilediği ve orta yaş gruplarının nüfus içerisindeki

ağırlığının arttığı ekonomilerde nüfusun yaş yapısı işgücüne katılım oranını belirgin

bir biçimde desteklemektedir. Diğer taraftan hızlı nüfus artışı ve yüksek genç

bağımlılık oranının gözlemlendiği ekonomilerde işgücüne katılımın özellikle

kadınlar üzerinden baskılanması söz konusudur. Ayrıca nüfus artışının duraksadığı

ve nüfusun hızla yaşlandığı ekonomilerde de işgücüne katılımın gerilediği

gözlemlenmektedir (Biffl, 1998; Fallick ve Pingle, 2006).

Eğitim düzeyindeki artış bireylerin işgücü verimliliğini desteklemek suretiyle

işgücü piyasasında daha yüksek emek getirilerine erişebilmelerine imkan

tanımaktadır. Dolayısıyla eğitim düzeyi arttıkça bireylerin işgücü piyasası dışında

kalmaları durumunda katlanacakları alternatif maliyetler de yükselmektedir. Ayrıca

ekonomik faaliyetin bilgi yoğunluğunun giderek yükselmesi, üretim süreçlerinde

Page 23: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

8

9

insan sermayesine duyulan gereksinimi artırmıştır. Bu durum ise modern

ekonomilerde yüksek eğitim düzeyinin geniş istihdam olanakları ile eşleşmesiyle

sonuçlanmaktadır. Eğitim düzeyindeki artışın gerek ücret seviyelerini desteklemesi

gerekse istihdam olanaklarını genişletmesi işgücüne katılım ile eğitim düzeyi

arasında artı yönlü bir ilişkiyi açığa çıkarmaktadır (Bowen ve Finegan, 1969).

İşgücü talebinin sektörel veya konumsal dağılımındaki kaymalar, işgücü

niteliksel anlamda yeni ekonomik yapıya intibak edene kadar friksiyonel işsizliğin

yükselmesine neden olmaktadır (Mankiw, 2012). İşgücü piyasasındaki bu

bozulmalar ise işgücüne katılım oranına olumsuz şekilde yansımaktadır. Ayrıca, kır

ve kent ekonomilerinin işgücüne katılım ekseninde sergilediği belirgin ayrışma,

nüfusun konumsal dağılımındaki hızlı değişimlerin işgücüne katılım oranında ani

yükselme veya alçalmalara neden olmasıyla neticelenebilmektedir.

Özetle, ülke nüfusunun içinden geçtiği farklı demografik süreçler,

demografik gelişmelerin dönemden döneme değişmesine yol açmakta ve bu

demografik süreçlerin işgücüne katılım oranı üzerinde öngörülebilir etkileri

beraberinde getirmesi söz konusu olmaktadır. Bu sebeple, işgücüne katılım oranının

sergilediği eğilimler çözümlenirken demografik değişkenlerin mutlaka göz önünde

bulundurulması gerekmektedir.

1.3.2. Makroekonomik koşullar

İşgücü arzı ekonominin büyüme potansiyelini tayin eden temel etmenlerden

biri olarak kabul görmektedir. Diğer taraftan ekonomik büyümedeki dalgalanmaların

da işgücü piyasasını talep yönlü etkileyerek işgücüne katılım üzerinde belirleyici

olması söz konusudur. Yüksek ve istikrarlı bir büyüme ortamı istihdam olanaklarını

genişleterek işgücüne katılımı desteklemektedir. Düşük büyümenin beraberinde

getirdiği olumsuz makroekonomik koşullar ise istihdam olanaklarını kısıtlamakta ve

bireylerin işgücü piyasasını terk etmesine yol açmaktadır.

Makroekonomik koşullar ile işgücüne katılım arasındaki ilişkinin açık ve

ayrıntılı bir şekilde ifade edilmesi, büyüme performansının işgücüne katılım oranı

üzerindeki yansımalarının doğru şekilde okunması için önem arz etmektedir.

İşgücüne katılım oranı ekonomideki işgücü arzını tayin ederek ekonominin uzun

Page 24: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

9

10

dönemli büyüme kapasitesini belirlemektedir (Solow, 1956; Solow, 1957; Hotchkiss,

2005). Bu bağlamda işgücüne katılım oranının yüksek bir düzeyde sürdürülmesi

potansiyel büyüme oranını destekleyecektir. Diğer taraftan, kısa dönemde ekonomik

performansın talep yönlü sebeplerle potansiyel düzeyinin altına doğru sapması ve

düşük düzeylerde atalet göstermesi işsizlik oranının yükselmesi ve işgücü piyasasına

dahil olan bireylerin iş bulma ihtimallerinin düşmesiyle sonuçlanacaktır. İş bulma

olasılıkları düşen bireylerin ise bir bölümü iş aramaktan vazgeçerek işgücü

piyasasından çıkacaktır. Bu durum, ekonominin potansiyele yakın veya potansiyelin

üzerinde çalıştığı dönemlerde işgücüne katılımın yükselmesiyle, diğer taraftan

ekonominin potansiyelin altında bir büyüme düzeyinde atalet gösterdiği dönemlerde

işgücüne katılım oranının düşmesiyle sonuçlanmaktadır (Johansson, 2007; Chen ve

Chiu, 2013; Erceg ve Levin, 2013).

İşgücüne katılım oranındaki değişimler farklı etmenlere atfedilirken, arka

planda çalışmakta olan makroekonomik konjonktürün dikkate alınması

gerekmektedir. Nitekim uzun süren ekonomik durgunluk dönemlerini izleyen yüksek

ekonomik büyüme dönemlerine işgücü piyasası tepki vermekte ve bu durum

işgücüne katılım oranını yukarıya çeken bir kuvveti açığa çıkarmaktadır. Bu şekilde

olumlu veya tam tersi şekilde olumsuz bir makroekonomik değişimin göz ardı

edilmesi işgücüne katılım oranındaki değişimleri açıklamaya yönelik önermelerin

yansızlığını ihlal edeceğinden, işgücüne katılım oranına ilişkin çözümlemelerde

makroekonomik koşullara da yer verilmesi uygun olacaktır.

1.3.3. Yapısal etmenler

Demografik gelişmeler ve makroekonomik koşulların yanı sıra, bir

ekonominin haiz olduğu yapısal niteliklerin de işgücü arzı üzerine göz ardı

edilemeyecek yansımaları olduğu bilinmektedir. Bu bağlamda, ekonomik yapıya

ilişkin gösterge niteliği taşıyan değişkenlerin işgücüne katılım üzerindeki olası

etkilerinin göz önünde bulundurulması zorunlu hale gelmektedir.

Nüfusun yaş yapısını dikkate alan ve etkin şekilde tasarlanmış bir emeklilik

sistemi işgücüne katılım açısından arzu edilen bir ekonomik ortam oluşturmaktadır.

Ayrıca, işgücü piyasasına eklemlenmede zorluklarla karşılaşan grupları hedef alan

Page 25: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

10

11

aktif işgücü politikalarının da işgücüne katılımda kayda değer kazanımları

beraberinde getirmesi söz konusudur. Diğer taraftan hızlı sektörel dönüşüm

süreçlerinde ekonomik faaliyetin sektörel ve konumsal yapısı ani değişimlere

uğramakta ve bu durum işgücünün demografik yapısı yeni sektörel-konumsal

koşullara intibak edene kadar işgücüne katılımı belirgin şekilde aşağı

çekebilmektedir. Bu bölümde, çalışma çerçevesinde yer verilen Türkiye’de

gözlemlenen ve işgücüne katılıma kayda değer etkileri olan temel yapısal etmenlere

kısaca değinilecektir.

1.3.3.1. Ekonomik kalkınma ve sektörel dönüşüm süreci Ekonomik kalkınma, sosyoekonomik yapıda pek çok köklü değişimi

beraberinde getirdiği gibi işgücü piyasası üzerinde de önemli etkilere yol açmaktadır.

Ekonomik kalkınma ile eşleşen olgulardan birisinin sektörel dönüşüm süreci olduğu

bilinmektedir. Söz konusu süreç boyunca ekonomik faaliyetin sektörel ve konumsal

dağılımı değişmekte ve bu durumun işgücü piyasası üzerine doğrudan yansımaları

olmaktadır.

Sektörel dönüşüm ekonomik faaliyetin yoğunluğunun üç temel sektör olan

tarım, sanayi ve hizmetler sektörleri arasında aşamalı olarak değişmesi sürecini

tanımlamaktadır. Kalkınan ülkelerin temel olarak aynı sektörel dönüşüm evrelerini

tamamladığı gözlemlenmektedir (Kuznets, 1966; Kuznets, 1971). Ekonomi

geliştikçe tarımsal istihdam gerilemekte, işgücü kırdan kente doğru kaymakta ve

sanayi faaliyetinin ekonomideki ağırlığı artmaktadır. Ekonomik kalkınmanın

ilerleyen aşamalarında ise, ekonomi sanayi sonrası evreye girmekte, üretimin bilgi

yoğunluğu artmakta ve hizmetler sektörü öne çıkmaktadır (Fisher, 1939; Bah,

2008).1

1 Mevcut kuramsal yazın sektörel dönüşüm sürecini algılamaya yönelik bütüncül bir çerçeve ortaya koymaktadır. Diğer taraftan farklı ülkelerin kalkınma süreçleri detaylı şekilde izlendiğinde söz konusu ülkelerde sektörel dönüşüm süreçlerinin dikkat çekici farklılıklar sergileyebildiği de gözlemlenmektedir. Nitekim erken sanayisizleşme ve sanayi sonrası tarım gibi kavramların sektörel dönüşüm sürecindeki bu yaygın sapmaları tanımlamak üzere ekonomi yazınına dahil olması söz konusudur (Tweeten ve Zulauf, 1998; Bah, 2008; Rodrik, 2015). Geniş bir araştırma alanı olan sektörel dönüşüm süreci, bu çalışmanın esas odağı olmamakla beraber, işgücüne katılım davranışı üzerindeki belirgin yansımalarından dolayı olabildiğince basit bir çerçeve dahilinde göz önünde bulundurulmuştur.

Page 26: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

11

12

Sanayileşme öncesi tarım ekonomisi erkeklerin kendi hesabına, kadınların ise

ücretsiz aile işçisi olarak faaliyet gösterdiği çok sayıda aile çiftliği ve işyerinden

meydana gelmektedir. Dolayısıyla, söz konusu yapıda ekonomik faaliyete temel

oluşturan üretim birimini hane teşkil etmekte ve üretim esas olarak hanenin tüketim

ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla icra edilmektedir.

Sanayileşme hamlesiyle beraber, ekonomik yapı süratli bir dönüşüm sürecine

konu olmakta ve üretim faaliyetinin sektörel dağılımı hızla tarımsal üretimden sanayi

sektörüne doğru kaymaktadır. Bu süreç işgücü piyasasının, bir tarafta kentlerde

konumlanan yüksek verimlilik ve nispeten yüksek ücret düzeyine tabi modern sanayi

sektörü ve diğer tarafta geleneksel tarım sektörünün olduğu ikili bir yapı suretinde

katmanlaşmasına neden olmaktadır (Lewis, 1954; Lewis 1979). Sanayi sektörü

sunduğu yüksek ücretlerle işgücünü cezbetmekte ve nüfus hızla kentlere doğru

kaymaktadır. Ayrıca, tarımsal üretimin de makineleşmeye başlaması tarım

ürünlerinin bollaşmasına ve fiyatlarının düşmesine neden olmakta, bu durum küçük

aile üretim birimleri için sektörün cazibesini yitirmesiyle sonuçlanmaktadır. Bu

şekilde işgücü tarımsal üretimden sanayi üretimine doğru kaymaktadır.

Sektörel dönüşüm sürecinin ilk aşamasında halihazırda mevcut olan işgücü

stoku, sanayi sektöründeki yüksek ücretlerin etkisiyle tarım sektöründen sanayi

sektörüne yönelmekte ve nüfusun konumsal dağılımı kentlere doğru

yoğunlaşmaktadır. Bu süreçte nüfus içerisindeki bazı demografik gruplar işgücü

piyasasının dışına itilmekte ve işgücüne katılım oranı gerilemektedir. Sektörel

dönüşümün ilk evresinde özellikle kadınların belirgin şekilde işgücünden düştüğü

gözlemlenmektedir.

Kültürel etmenler ve hane içi hizmetlerin üretiminde oynadıkları rol

nedeniyle kadınlarda işgücüne katılmanın alternatif maliyeti erkeklere kıyasla daha

yüksek olmaktadır (Mincer, 1962). Buna ek olarak sanayileşmenin ilk aşamalarında

sanayi sektörünün oldukça zor çalışma koşullarına tabi olması kadınların bu sektör

üzerinden istihdama dahil olmasını iyice güçleştirmektedir (Boserup, 1970). Bu

durum sanayileşme sürecinin ilk aşamasında erkeklerin işgücüne yoğun katılım

sağladığı, kadınların ise işgücüne katılımının oldukça sınırlı olduğu bir dengenin

ortaya çıkmasıyla sonuçlanmaktadır.

Page 27: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

12

13

Ekonomik kalkınma sürecinin ikinci aşamasında üretimin bilgi yoğunluğu

artmakta ve bununla birlikte daha iyi ücret ve çalışma koşullarına tabi hizmetler

sektörü ön plana çıkmaktadır. Ayrıca, kentleşme sürecini büyük oranda tamamlayan

nüfus, kent ekonomisine demografik anlamda intibak etmekte, nüfusun eğitim düzeyi

ve becerileri yükselmekte, nüfus artış hızı düşüp genç bağımlılık oranı

gerilemektedir. Bu dönemde nüfus artış hızı düşmesine rağmen çalışma çağı nüfusu

tepe seviyesine ulaşmış ve genç bağımlılık oranı önemli düzeyde gerilemiştir.

Dolayısıyla, yaş yapısının işgücü arzına sağladığı destek azami düzeyde

gerçekleşmektedir. Ayrıca, bu dönemde gerek ekonominin sektörel yapısındaki

hizmet yönlü kayma gerekse eğitim yapısındaki olumlu gelişim kadınlarda işgücüne

katılımı desteklemekte ve sektörel dönüşüm sürecinin ikinci aşamasında kadın

işgücüne katılım oranındaki yükselme genel işgücüne katılım oranını belirgin bir

şekilde yukarı çekmektedir.

Ekonomik kalkınmanın son aşamasına gelen ülkelerde nüfus artışı durmakta

ve nüfus süratle yaşlanmaya başlamaktadır. Yaşlanan nüfus artan ekonomik refahın

beraberinde getirdiği geniş sosyal güvenlik imkanlarıyla beraber işgücünden

çıkmakta ve işgücüne katılım oranı tekrar gerilemektedir. Ekonomik kalkınmanın

son aşamasına gelen ülkelerin büyümeyi sürdürmesinde verimlilik artışının rolü ön

plana çıkmaktadır.

İşgücüne katılım oranının sergilediği eğilimler incelenirken sektörel dönüşüm

süreci göz önünde bulundurulmalıdır. Nitekim bir ülkenin bu sürecin hangi evresinde

konumlandığı işgücüne katılım oranı üzerinde doğrudan belirleyici olacak ve katılım

oranında gözlemlenen pek çok eğilimi açıklayacaktır.

1.3.3.2. Emeklilik sistemi İşgücü arz eden bireylerin esas amacı, işgücü piyasasında elde ettikleri emek

getirileri ile nihai tüketim mallarına erişim sağlamaktır. Emek getirisi dışında bir

gelir kaynağına sahip olan bireyler aynı tüketim malı sepetine daha az emek arz

ederek ulaşabilmektedir. Dolayısıyla emek getirisi dışı gelirlerde artışın işgücüne

katılımı aşağı yönlü etkilemesi beklenmektedir.

Page 28: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

13

14

Emeklilik zorunlu çalışma süresi ve yaş sınırının gerektiği kadar sıkı

düzenlenmemesi erken emeklilik gibi ekonomik potansiyeli tahrip edebilecek yan

etkileri açığa çıkarabilmektedir. Akılcı bir şekilde kurgulanmamış bir emeklilik

sistemi, bireylerin ekonomik verimliliklerinin yüksek seviyelerde olduğu orta yaş

dönemlerinden itibaren emekli olarak işgücü piyasasının dışına çıkmalarına yol

açmaktadır. Bu durum kamu harcamalarının yaş dağılımını verimsizleştirerek kamu

kaynaklarının israfının yanı sıra ekonomideki kısıtlı beşeri kaynağın da verimsiz bir

şekilde kullanılması anlamına gelmektedir (Hentschel, Aran, Can, Ferreira, Gignoux

ve Uraz, 2010).

Emeklilik sistemi tasarımı bireylerin işgücüne katılım kararında son derece

etkili olmaktadır. Yeterince ihtiyatlı bir şekilde düzenlenmeyen bir emeklilik

sisteminden sıkı düzenlemeye tabi bir emeklilik sistemine geçiş, çalışma çağındaki

nüfus içerisinde yer alan belirli yaş gruplarının işgücüne katılım davranışına

doğrudan etkide bulunacaktır. Bu bağlamda, işgücüne katılım oranına ilişkin

çözümlemelerin emeklilik sistemindeki değişimleri içermesi uygun olacaktır.

1.3.3.3. Aktif işgücü politikaları Aktif işgücü politikaları temel olarak işsizliği azaltmayı, istihdamı ve geliri

artırmayı amaçlayan politikalardır. Pasif işgücü politikaları işsizlik veya iş arama

süresince gelir kaybının telafisi ile ilgili iken, aktif işgücü politikaları bireylerin

işgücü piyasasına eklemlenmesini sağlamayı amaçlamaktadır. Aktif işgücü

politikaları genellikle işgücü piyasasına eklemlenmede zorluklarla karşılaşan gençler,

yaşlılar, kadınlar ve engelliler gibi özel grupları hedef almaktadır (Diriöz, 2012). Bu

bağlamda, aktif işgücü politikaları işgücüne katılım oranına belirgin getiriler

sağlayabilmektedir.

İşgücüne katılımda dezavantajlı gruplar bir takım nedenlerle işgücü

piyasasında işgücü arzı ve talebi yeterli düzeyde uyuşmayan gruplardır. Bu gruplarda

denge ücreti işgücüne katılmanın alternatif maliyetini karşılamamakta, dolayısıyla bu

demografik gruplar orantısız bir şekilde ekonomik faaliyetin dışında kalmaktadır.

Örneğin, işgücüne arz edilen zamanın engelli bir birey için alternatif maliyeti

engelli olmayan bir bireye kıyasla daha yüksektir. Buna ek olarak, işveren engelli bir

Page 29: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

14

15

bireyi engelli olmayan bireye kıyasla daha düşük ücretten istihdam etmek isteyebilir.

İşgücüne katılması durumunda yeterli emek getirisine ulaşamayan engelli birey

işgücü piyasasının dışında kalabilir. Böyle bir durumda devletin aktif işgücü

politikaları ile bu dezavantajlı grup için arz ve talep arasındaki uyum sorununu

çözmesi bu grubun işgücüne katılım oranında kazanımları beraberinde getirecektir.

Dolayısıyla, işgücüne katılmada engel ve zorluklarla karşılaşan nüfus alt gruplarının,

işgücüne katılım oranını yükseltmeye yönelik politikalar için önemli bir hamle alanı

teşkil ettiği anlaşılmaktadır.

Türkiye’de aktif işgücü politikaları açısından önemli bir alanı eğitim düzeyi

düşük kadınlar teşkil etmektedir. Düşük eğitim düzeyindeki kadınlar çoğu zaman

işgücü piyasasına dahil olmalarını sağlayacak seviyede ücretlere ulaşamamaktadır.

Hane içi hizmetlerin üretiminde kadının aktif rolü ve doğum gibi etmenler göz

önünde bulundurulduğunda kadınlarda işgücüne ayrılan zamanın alternatif

maliyetinin erkeklere kıyasla belirgin şekilde yüksek olması söz konusudur. Bu

sebeple, işgücü piyasasında düşük ücretler ile karşı karşıya kalan bu kadınlar

işgücüne katılmak yerine hane içi hizmetlerin üretiminde yer almayı tercih

etmektedir. Söz konusu kadınların verimlilik düzeyini yükseltecek eğitim

programları, bu kadınlara yönelik sosyal güvenlik primi katkısı gibi teşvikler ve hane

içi hizmet yükünü düşürecek politika hamleleri düşük eğitim düzeyindeki kadınlarda

işgücüne katılımı belirgin şekilde desteklemektedir.

Aktif işgücü politikalarının etkin bir şekilde kullanıldığı bir ekonomik

yapının, işgücüne katılımda engellerle karşılaşan grupları destekleyerek işgücüne

katılım oranına katkıda bulunduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, aktif işgücü

politikalarının işgücüne katılım çözümlemelerinde göz önünde bulundurulması

uygun olacaktır.

Page 30: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

15

16

2. TÜRKİYE’DE İŞGÜCÜNE KATILIM ORANI EĞİLİMLERİNİN

DEĞERLENDİRİLMESİ

Bu bölümde Türkiye’de işgücüne katılım oranının sergilediği tarihsel

eğilimlerin betimleyici bir yaklaşım çerçevesinde değerlendirilmesine yönelik

çözümlemelere yer verilmektedir. Bu doğrultuda, hanehalkı işgücü anketlerinin

yayımlanmaya başlandığı 1988 yılından 2013 yılına kadar olan süreç 1988-2003 ve

2004-2013 yıl aralıkları olmak üzere iki farklı alt döneme ayrılmış ve söz konusu

dönemler itibarıyla işgücüne katılım eğilimleri; demografik gelişmeler,

makroekonomik koşullar ve yapısal etmenler göz önünde bulundurularak

değerlendirilmiştir. İşgücüne katılım davranışına etki eden unsurların belirgin

farklılıklar sergilediği bu iki alt dönemde, işgücüne katılım oranında meydana gelen

değişimlerde söz konusu unsurların ne ölçüde pay sahibi olduğunun tespit edilmesi

amaçlanmıştır. Bu doğrultuda basit ayrıştırma çözümlemesinden ve işgücüne katılım

oranında zaman içerisinde gözlemlenen değişimlerin farklı demografik gruplar

itibarıyla izlenmesi yaklaşımından faydalanılmıştır.

Çözümlemelere detaylı bir şekilde yer verilmeden önce, bu noktada, incelenen

zaman aralığının niçin iki farklı alt döneme indirgendiğinin açıklığa kavuşturulması

uygun olacaktır. Çözümlemelerin iki farklı alt döneme indirgenerek

gerçekleştirilmesi hususunda istatistiksel zorunluluklar esas sebebi teşkil etmektedir.

TÜİK tarafından 1988 yılından itibaren yayımlanmakta olan işgücü istatistiklerinin

dayandığı nüfus projeksiyonları 2009 yılında Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi

(ADNKS)’ne geçişle beraber değişmiştir. İstatistikler yeni nüfus projeksiyonlarına

göre 2004 yılına kadar geriye doğru güncellenmekle beraber 1988-2003 dönemi

istatistikleri eski nüfus projeksiyonlarına göre üretilmektedir. Bu nedenle, 2004 yılı

öncesi dönem ile 2004 yılı itibarıyla başlayan dönem işgücü istatistikleri nezdinde

birbiriyle sağlıklı bir şekilde karşılaştırılamamakta ve 1988-2013 dönemi sürekli bir

zaman aralığı halinde incelenememektedir. Diğer taraftan, bu iki farklı süreç

değerlendirildiğinde, rastlantısal bir şekilde, 1988-2013 zaman aralığının işgücüne

katılım davranışı açısından ekonomik bakış açısıyla tutarlı bir biçimde; 1988-2003

dönemi ve 2004-2013 dönemi olmak üzere iki farklı alt döneme ayrılabileceği

görülmüştür. Nitekim bu alt dönemlerin işgücüne katılım davranışı açısından iki

Page 31: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

16

17

farklı eğilimi barındırdığı ve bu eğilimlerin söz konusu dönemlerin kendi içerisindeki

demografik gelişmeler, makroekonomik koşullar ve yapısal etmenler ile uyumluluk

arz ettiği ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla, ilk başta bir istatistiki tutarlılık zorunluluğu

olarak yönelinen bu yaklaşım çözümlemelere ekonomi mantığı çerçevesinde de katkı

sağlamıştır.

Çalışma kapsamında sunulan betimleyici ögelerin azami ağırlığa sahip

olduğu bu bölümde istifade edilen çözümleme yöntemleri de betimleyici nitelikler

taşımaktadır. Bu bağlamda, işgücüne katılım oranındaki değişimlerin farklı

demografik gelişmelerle olan bağlantıları ile ilintili yalın bir bilgi ortaya

konulmasına yönelik olarak faydalanılan basit ayrıştırma çözümlemeleri bu bölümün

omurgasını tesis etmektedir (EK 2). Ayrıca, çözümleme dönemlerinde süregelen

makroekonomik gelişmeler ve yapısal etmenlerin çeşitli demografik grupların

işgücüne katılım davranışı üzerinde farklılaşan etkiler yaratacağı gerçeğinden

hareketle bu etkilerin tespit edilmesi noktasında alt demografik grupların işgücüne

katılım oranlarındaki gelişmelerin zaman içerisinde izlenmesi yoluna gidilmiştir.

2.1. 1988-2003 Dönemi

1988-2003 döneminde gerek işgücü çağı nüfusunun demografik

görünümünün gerekse dönem boyunca gözlemlenen makroekonomik koşullar ve

yapısal etmenlerin işgücüne katılım davranışı açısından önemli çıkarımlar taşıması

söz konusudur. Bütüncül olarak değerlendirildiğinde demografik gelişmelerin

işgücüne katılım üzerinde nispeten dengeli bir etkiye sahip olduğu görülmekteyken,

bu dönemde süregelen makroekonomik koşullar ve yapısal etmenlerin işgücüne

katılım davranışı üzerinde son derece tahrip edici etkilere sahip olduğu dikkat

çekmektedir. Nitekim söz konusu dönem boyunca işgücüne katılım oranı 10 puana

yakın bir düşüş göstererek dönem başındaki yüzde 57,5 seviyesinden dönem sonunda

yüzde 48,3 düzeyine gerilemiştir.

1988-2003 döneminde farklı demografik gelişmelerin işgücüne katılım

oranına zıt yönlerde etki ederek birbirini dengelediği görülmektedir. Çalışma

çağındaki nüfusun konumsal dağılımındaki belirgin kentleşme eğilimi katılım oranı

üzerinde aşağı yönlü bir baskıyı ortaya çıkarmaktayken, bu baskı eğitim

Page 32: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

17

18

demografisindeki düzelmenin beraberinde getirdiği yukarı yönlü kuvvet ile önemli

ölçüde dengelenmiştir. Çalışma çağındaki nüfusun yaş dağılımındaki gelişmelerin

işgücüne katılım oranı üzerinde mütevazı düzeyde artı yönlü bir etki taşıdığı

görülmektedir.

1988-2003 döneminde süregelen yıpratıcı makroekonomik koşullar ve yapısal

etmenlerdeki olumsuz gelişmelerin, bu dönemde gözlemlenen yüksek işgücüne

katılım kayıplarında rol oynayan temel unsur olduğu tespit edilmektedir. Ayrıca 1999

yılında yaşanan büyük deprem ve doksanlı yıllar boyunca yoğun bir şekilde etkisini

hissettiren terör sorunu bu dönemde işgücü piyasasını belirgin bir şekilde olumsuz

yönde etkilemiştir. Bu dönemde ekonomik gelişme hızı, tüm sektörlerde, tarihsel

ortalamanın altına düşmüş ve bu durum işgücü piyasasını olumsuz etkilemiştir. Diğer

taraftan, gerekli düzeyde düzenlemeye tabi olmayan emeklilik sisteminde nüfusun

yaş profilindeki değişimleri dikkate alacak belirgin bir reformun uygulama şansı

bulamaması işgücüne katılım oranını özellikle orta yaş grupları üzerinden olumsuz

olarak şekillendirmiştir. Ayrıca sektörel dönüşüm süreci, tarımsal faaliyet ile örtüşen,

kırsal kesimde işgücüne katılımın hızla gerilemesine yol açan önemli bir etmen

olarak karşımıza çıkmaktadır.

2.1.1. Demografik gelişmeler

1988-2003 döneminde demografik gelişmelerin işgücüne katılım oranına

farklı yönlerde etki ettiği görülmektedir. Nüfusun hızla kentleşmesi aşağı yönlü bir

kuvveti beraberinde getirmekteyken, eğitim desenindeki düzelme işgücüne katılımı

belirgin şekilde desteklemiştir. Diğer taraftan, çalışma çağındaki nüfusun yaş

dağılımındaki gelişmelerin işgücüne katılım oranı üzerinde oldukça kısıtlı bir olumlu

etki yarattığı gözlemlenmektedir.

2.1.1.1. Çalışma çağındaki nüfusun konumsal dağılımındaki gelişmeler 1988-2003 döneminde çalışma çağındaki nüfusun konumsal dağılımı hızlı bir

değişim sürecine maruz kalmış, 15 yaş ve üzeri kurumsal olmayan nüfus içerisinde

kentsel nüfusun oranı 1988 yılındaki yüzde 51 düzeyinden 2003 yılında yüzde 61

seviyesine ulaşmıştır (Grafik 2.1). Kır ve kentte işgücüne katılım oranının belirgin

Page 33: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

18

19

şekilde farklılaşması bu demografik dönüşüm sürecinin işgücüne katılım oranına

doğrudan etki etmesiyle sonuçlanmıştır.

Grafik 2.1. Kentsel Nüfusun Çalışma Çağındaki Nüfus İçerisindeki Payı (Yüzde)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü Anketleri

1988 yılında işgücüne katılım oranının kırda yüzde 67 iken kentte yüzde 48,3

olarak gerçekleştiği ve kır ile kent arasında yaklaşık 19 puanlık bir makasın var

olduğu gözlemlenmektedir. Dönem başında var olan bu makastan ötürü konumsal

dağılımın kente doğru yığılması işgücüne katılım oranı üzerinde aşağı yönlü bir

baskıyı açığa çıkarmıştır.

Kır ve kent arası işgücüne katılım farklılığının oluşmasında rol oynayan

etmenlerin saptanması bu kısımda yer alan çözümlemelerin ana eksenini çizmektedir.

İncelemeler çalışma çağındaki nüfusun kentte yoğunlaşmasının işgücüne katılım

oranını esas olarak eğitim düzeyi düşük kadınlar üzerinden etkilediğine işaret

etmektedir. Bir okul bitirmeyen ve ilkokul eğitim düzeyindeki kadınlarda kır ve kent

arasında var olan yüksek katılım farklılığının bu düşüşü besleyen ana arter olduğu

tespit edilmektedir.

İşgücüne katılım oranı cinsiyet ayrımında izlendiğinde, gerek kır gerekse

kentte, erkeklerin kadınlara kıyasla işgücüne daha sık bir şekilde dahil olduğu açığa

çıkmaktadır. Nitekim 1988 yılı itibarıyla kırda erkeklerin işgücüne katılım oranı

yüzde 85’e yakınken kadınların yüzde 50 düzeyinde katılım gösterdiği

gözlemlenmektedir. Kentte ise erkeklerin işgücüne katılım oranı yüzde 78,1 olup

50

52

54

56

58

60

62

64

1988 1989 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003

Kentsel Nüfusun İşgücüne Konu Olan Nüfus İçerisindeki Payı

Page 34: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

19

20

kadınlarda katılım yüzde 17,7 seviyesinde gerçekleşerek erkeklerle kadınlar arasında

60 puan gibi oldukça büyük bir fark oluşmaktadır (Grafik 2.2). Erkeklerde kır ve

kent işgücüne katılım oranları arasında dikkat çekici bir fark bulunmazken,

kadınlarda katılımın kır ve kent arasında son derece yüksek bir farklılık arz etmesi

söz konusudur. Dolayısıyla, nüfus yoğunluğunun kente doğru kaymasıyla işgücüne

katılım oranı üzerinde açığa çıkan aşağı yönlü baskının esas olarak kadınlarda kır ile

kent işgücüne katılım oranları arasında var olan bu belirgin farklılaşmadan

kaynaklandığı anlaşılmaktadır.

Grafik 2.2. Kır-Kent Ayrımında Cinsiyete Göre İşgücüne Katılım Oranı (1988, Yüzde)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü Anketleri

Kadın işgücüne katılımında kır ve kent arasındaki yüksek farklılığın

oluşmasında düşük eğitim düzeyindeki kadınların kentlerde işgücü piyasasının

dışında kalması temel sebebi teşkil etmektedir. Nitekim kır ve kent arasındaki

makasın özellikle bir okul bitirmeyen ve ilkokul eğitim düzeyindeki kadınlarda

önemli boyutlara ulaştığı gözlemlenmektedir. 1988 yılında bir okul bitirmeyen ve

ilkokul mezunu kadınlarda kır ve kent işgücüne katılım oranları arasındaki puan

farklılığı sırasıyla 38,8 ve 41 seviyelerinde gerçekleşmiştir. Ortaokul eğitim

düzeyinden itibaren ise makasın çok hızlı bir biçimde kapandığı gözlemlenmektedir

(Grafik 2.3).

0

20

40

60

80

100

Kır Kent

İşgücüne Katılım Oranı (Kadın) İşgücüne Katılım Oranı (Erkek)

Page 35: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

20

21

Grafik 2.3. Kadınlarda Eğitim Düzeyine Göre Kır-Kent Katılım Oranı Makası (1988, Yüzde)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü Anketleri

Erkeklerde ise kadınlardaki gibi derin bir kır-kent işgücüne katılım makasının

var olmadığı görülmektedir. 1988 yılında bir okul bitirmeyen erkeklerde bile kır ve

kent işgücüne katılım oranları arasındaki fark 10 puanı aşmamaktadır (Grafik 2.4).

Dolayısıyla kır-kent işgücüne katılım makasının oluşmasına neden olan etmenlerin

kavranabilmesi için düşük eğitim düzeylerindeki kadınlarda kır ve kent arası

işgücüne katılım farklılığını ortaya çıkaran olası unsurların bu noktada ele alınması

uygun olacaktır.

Grafik 2.4. Erkeklerde Eğitim Düzeyine Göre Kır-Kent Katılım Oranı Makası (1988, Yüzde)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü Anketleri

Düşük eğitim düzeyindeki kadınlar tarımsal faaliyetin yoğunlukta olduğu kır

ekonomisinde ücretsiz aile işçisi olarak uygun şartlarda istihdam olanağı

0

20

40

60

80

100

Bir OkulBitirmeyen

İlkokul Ortaokul Genel Lise Meslek Lisesi Üniversite

Kır-Kent İşgücüne Katılım Oranı Makasıİşgücüne Katılım Oranı (Kır)İşgücüne Katılım Oranı (Kent)

0

20

40

60

80

100

Bir OkulBitirmeyen

İlkokul Ortaokul Genel Lise Meslek Lisesi Üniversite

Kır-Kent İşgücüne Katılım Oranı Makasıİşgücüne Katılım Oranı (Kır)İşgücüne Katılım Oranı (Kent)

Page 36: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

21

22

yakalayabilmektedir. Hane ve üretimin ayrışmadığı kır ekonomisinde kadınlar bir

yandan hane içi hizmetlerin üretiminde yer alırken diğer yandan da tarımsal faaliyete

katılım sağlayabilmektedir. Diğer taraftan, kentlerde düşük eğitim düzeyi düşük

ücretlerin yanı sıra ağır çalışma koşulları ile eşleşmektedir. Ağır çalışma koşulları

kadınlar için erkeklere kıyasla halihazırda yüksek olan işgücüne katılımın alternatif

maliyetini daha da artırmaktadır. Buna ek olarak, düşük eğitim düzeyinin düşük

verimliliğe istinaden beraberinde getirdiği düşük ücretler ise bu kadınların işgücü

piyasasına girmeleri durumunda elde edecekleri potansiyel kazançların düşük

seviyelerde gerçekleşmesine neden olmaktadır. Dolayısıyla bu gruptaki kadınlar için

işgücü arz etmek “en iyi” davranış olmaktan ıraksamakta ve bu kadınlar sıklıkla

işgücü piyasasının dışında kalmaktadır.

Grafik 2.5’te istihdamın sektörel dağılımı 1988 yılı itibarıyla cinsiyet

ayrımında eğitim gruplarına göre sunulmaktadır. Bir eğitimi olmayan ve ilkokul

eğitim düzeyindeki kadınların tarım dışı sektörlerde konumlanma şansının erkeklere

kıyasla oldukça zayıf olması dikkat çekmektedir. Bir okul bitirmeyen ve ilkokul

düzeyindeki erkeklerin sırasıyla yüzde 60,3 ve 34,3’ü tarım sektöründe

konumlanmaktayken aynı oranların kadınlarda yüzde 93,2 ve 82,1 olduğu

görülmektedir. Dolayısıyla, eğitim düzeyi düşük kadınların tarım haricinde kalan

sektörlerde erkekler kadar kolay istihdam şansı yakalayamadığı anlaşılmaktadır.

Kırsal alanda dönem başı itibarıyla yüzde 70’in üzerinde gerçekleşen tarımsal

istihdamın kentte yüzde 5’in altında gerçekleşmesi bir eğitimi olmayan ve ilkokul

eğitim düzeyindeki kadınların kentte işgücü piyasasına uyum sağlamasını

güçleştirmekte ve bu kadınlar yoğunlukla işgücü piyasası dışında kalmaktadır (EK

3). Diğer taraftan ortaokul ve üzeri eğitim düzeylerinde erkek ve kadın istihdamı,

sektörel kırılımda, birbirine yakın bir görünüm sergilemektedir. Yüksek eğitim

düzeylerinde hizmetler sektörünün ön plana çıktığı görülmektedir. Dolayısıyla

sektörel yapıdaki kır-kent arası farklılıklar yüksek eğitim düzeyindeki erkekler ve

kadınlarda istihdam olanakları açısından belirgin bir avantaj ya da dezavantaj

yaratmamaktadır.

Page 37: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

22

23

Grafik 2.5. İstihdamın Eğitim Düzeyleri İtibarıyla Sektörel Dağılımı (1988, Yüzde)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü Anketleri

Kır ve kent işgücü piyasalarında istihdam yapısı sektörel farklılaşmanın yanı

sıra çalışma sürelerinde de önemli farklılıklar arz etmektedir. Kent istihdamının hem

kadınlarda hem de erkeklerde daha uzun çalışma sürelerinde yoğunlaştığı

görülmektedir. Kentte istihdam durumunda olan erkeklerde, 1988 yılı itibarıyla, 40

saat ve üzeri haftalık çalışma sürelerinde istihdam edilenlerin payı yüzde 92,8 iken

bu oran kırda yüzde 76,8’dir. Benzer şekilde kadınlarda bu oranlar sırasıyla yüzde

75,4 ve 58,4 olarak gerçekleşmiştir (Grafik 2.6). Dolayısıyla, kentte çalışma

sürelerinin her iki cinsiyet grubunda da kıra kıyasla anlamlı oranda daha uzun olması

söz konusudur. Kadınlarda çalışılan sürenin alternatif maliyetinin erkeklere kıyasla

daha yüksek olması, bu nispeten katı yapının özellikle düşük ücrete tabi işlerde

istihdam olanağı bulabilen bir okul bitirmeyen ve ilkokul eğitim düzeyindeki

kadınlarda işgücüne katılımı kısıtlayan bir diğer etmen olarak açığa çıkmasına neden

olmaktadır.

020406080

100Bi

r Oku

lBi

tirm

eyen

İlkok

ul

Ort

aoku

l

Gen

el L

ise

Mes

lek

Lise

si

Üni

vers

ite

Bir O

kul

Bitir

mey

en

İlkok

ul

Ort

aoku

l

Gen

el L

ise

Mes

lek

Lise

si

Üni

vers

ite

Erkek Kadın

Tarım Sanayi İnşaat Hizmetler

Page 38: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

23

24

Grafik 2.6. 40 ve Üzeri Haftalık Çalışma Saatleriyle İstihdam Edilenlerin Toplam İstihdam İçerisindeki Payı (1988, Yüzde)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü Anketleri

Nüfusun kır-kent dağılımındaki değişimin işgücüne katılım oranı üzerinde

yarattığı etkiye ilişkin yalın bir bilgi ortaya koymak amacıyla kadın ve erkek

işgücüne katılım oranlarında dönem boyunca gözlemlenen sırasıyla 7,7 ve 10,8

puanlık düşüşler basit ayrıştırma çözümlemesine tabi tutulmuştur.2 Grafik 2.7’de

basit ayrıştırma çözümlemesinin çıktıları yer almaktadır. Kent ve kır işgücüne

katılım oranlarının 1988 seviyelerinde sabit tutulması ve çalışma çağındaki nüfusun

kent-kır dağılımının değiştirilmesi suretiyle hesaplanan konumsal dağılımdaki

değişimden kaynaklanan etki kadınlarda -3,6 puan iken erkeklerde -0,6 olmuştur.

Dolayısıyla beklenildiği gibi nüfus dağılımının kente doğru kaymasının işgücüne

katılım oranı üzerinde açığa çıkardığı olumsuz demografik etkinin asıl olarak

kadınlar kaynaklı olduğu görülmektedir. Diğer taraftan, her iki cinsiyet grubunda da

katılımdaki düşüşün ağırlıklı olarak diğer demografik değişkenlerdeki gelişmeler,

olumsuz makroekonomik koşullar ve yapısal etmenlerden kaynaklı diğer etkilerden

ileri geldiği gözlemlenmektedir.3 1988-2003 dönemi boyunca diğer etkiler erkeklerde

ve kadınlarda işgücüne katılım oranını sırasıyla 10,5 ve 5,5 puan aşağıya çekmiştir.

Bu durum dönem boyunca süregelen olumsuz yapısal ortam ve makroekonomik

koşulların işgücüne katılım oranı üzerinde yarattığı tahribata dikkat çekmektedir.

2 Basit etki ayrıştırması yöntemi EK 2’de detaylı şekilde sunulmaktadır. 3 İlerleyen kısımda 1988-2003 döneminde diğer demografik değişkenlerin işgücüne katılım oranını desteklediği gösterilmektedir. Dolayısıyla, diğer etkiler ağırlıklı olarak olumsuz makroekonomik ve yapısal koşullara tekabül etmektedir.

0102030405060708090

100

Kent Kır Kent Kır

Erkek Kadın

Page 39: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

24

25

Grafik 2.7. Basit Etki Ayrıştırması: Cinsiyet Ayrımında Çalışma Çağındaki Nüfusun Konumsal Dağılımdaki Değişimden Kaynaklanan Etki (1988-2003 Dönemi)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü İstatistiklerinden yararlanılarak hesaplanmıştır.

Sonuç itibarıyla, 1988-2003 döneminde çalışma çağındaki nüfusun kent

yoğunluğundaki yaklaşık 10 puanlık artışın, kır ve kent işgücüne katılım

oranlarındaki belirgin farklılaşmadan dolayı, işgücüne katılım oranı üzerinde aşağı

yönlü bir kuvveti açığa çıkardığı görülmektedir. İşgücüne katılım oranının kentte kıra

kıyasla her iki cinsiyet grubunda da düştüğü görülmekle beraber, özellikle kentte

ikamet eden bir okul bitirmeyen ve ilkokul mezunu kadınlarda katılımın son derece

düşük olması, kır-kent katılım makasının bu grupta oldukça yüksek boyutlara

ulaşmasına neden olmaktadır. Kent ekonomisinde gerek sektörel yapının gerekse

çalışma koşullarının kır ekonomisinden, düşük eğitim düzeyindeki kadınlar için

dezavantaj yaratacak şekilde, farklılaştığı görülmektedir. Bu dönemde, çalışma

çağındaki nüfusun kent yoğunluğundaki hızlı artışın işgücüne katılım oranına

özellikle düşük eğitim düzeyindeki kadınlar üzerinden etki ettiği anlaşılmaktadır.

2.1.1.2. Çalışma çağındaki nüfusun yaş dağılımındaki gelişmeler 1988-2003 döneminde genel nüfusun yaş demografisindeki gelişmelerin

Türkiye’nin işgücü potansiyeli açısından önemli yansımaları barındıran bir tablo

çizdiği görülmektedir. 0-14 yaş grubunun toplam nüfus içerisindeki payı 7,6 puan

düşerken, 15-64 ve 65 ve üzeri yaş gruplarının payı sırasıyla 5,7 ve 2 puan artmıştır

(Grafik 2.8). Dolayısıyla, bir yandan nüfus içerisinde işgücüne konu olan yaş

-15

-10

-5

0

5

Erkek Kadın

EtkileşimDiğer EtkilerKonumsal Dağılımdaki Değişimden Kaynaklanan EtkiToplam Değişim

Page 40: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

25

26

aralığının payının yükselmesi ekonominin işgücü potansiyelini artırmaktayken, diğer

taraftan nüfusun yaşlanma sürecinde olması söz konusudur.

1988-2003 döneminde katılımın yoğun olduğu 15-64 yaş grubunun nüfus

içerisinde oldukça yüksek bir paya sahip olması ve ağırlığını artırmaya devam etmesi

ülke ekonomisi için önemli bir beşeri kaynağın açığa çıkmasını sağlamıştır. Ancak

nüfusun yaşlanmaya başlaması, yaşlanan nüfusun işgücüne etkin katılımını

destekleyecek politika müdahalelerine olan gereksinimi de beraberinde getirmiştir.

Lakin bu dönemde emeklilik yaş sınırlarının son derece gevşek bir yasal

düzenlemeye tabi olduğu ve bu alanda etkin bir hamlenin ancak dönem sonunda

yapıldığı görülmektedir.4

Grafik 2.8. Kurumsal Olmayan Nüfusun Yaş Dağılımı (Yüzde)

Kaynak: TÜİK, Genel Nüfus Sayımları ve ADNKS Verilerine dayanılarak hesaplanmıştır.5

Yaş demografisindeki gelişmelerin işgücüne katılım oranı üzerindeki

etkilerinin açık bir şekilde anlaşılabilmesi için çalışma çağı nüfusunun (15 yaş ve

üzeri kurumsal olmayan nüfus) yaş dağılımının kendi içerisinde incelenmesi

gerekmektedir. Bu bağlamda, Grafik 2.9’da 15 yaş ve üzeri kurumsal olmayan

nüfusun yaş gruplarına göre dönem başı itibarıyla katılım davranışı ve yaş

gruplarının ağırlıklarının dönem boyunca sergilediği değişimler sunulmaktadır.

Grafik 2.9 öncül beklentilerle uyumlu bir şekilde 1988 yılında ters-u biçimli bir yaş- 4 1988-2003 döneminde yapısal etmenlerin ele alındığı Bölüm 2.1.2’de bu konuya ayrıntılı şekilde yer verilmektedir.

5 2003 yılı rakamları hesaplanırken 2000 yılı genel nüfus sayımı verileri ile 2007 yılı ADNKS verilerinden yararlanılmıştır. 2000-2007 yılı arası nüfus artış

hızı 2000 yılı nüfusuna doğrusal olarak yansıtılarak 2003 yılı nüfus rakamları tahmin edilmiştir. 1988 yılı rakamları ise Genel Nüfus Sayımına

dayanmaktadır. 1985 ve 1990 yılı arası nüfus artış hızı 1985 yılı nüfusuna doğrusal olarak yansıtılarak 1988 yılı nüfus rakamları tahmin edilmiştir.

020406080

100

1988 2003

36.04 28.4

59.73 65.38

4.23 6.22

0-14 15-64 65+

Page 41: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

26

27

katılım davranışına işaret etmektedir. Erken yaşlarda, yaştaki artışla beraber işgücüne

katılım oranı da artmakta ve 35-39 yaş aralığında azami düzeye ulaşarak bu yaş

aralığından itibaren monoton bir düşüş sergilemektedir.

Grafik 2.9. Çalışma Çağındaki Nüfusun Yaş Dağılımı ve İşgücüne Katılım Oranı (Yüzde)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü Anketleri

1988-2003 döneminde yüksek işgücüne katılım gösteren 25-49 yaş arası

grupların çalışma çağındaki nüfus içerisinde ağırlığını artırdığı görülmekteyken, genç

yaş dilimlerini oluşturan 15-19 ve 20-24 yaş gruplarının payı sırasıyla 4,5 ve 0,14

puan gerilemiştir. Yaş dağılımının sağ kuyruğunda ise 55-59 ve 60-64 yaş

gruplarının payı sırasıyla 1,5 ve 0,5 puan gerilerken, 65 yaş ve üzeri yaş grubunun

payı 1,3 puan artmış, 50-54 yaş grubunun payı ise sabit kalmıştır. Dolayısıyla ele

alınan dönemin nüfusun yaş görünümündeki gelişmeler açısından karmaşık bir

tabloyu barındırması söz konusudur.

Nüfusun yaş demografisindeki değişimin işgücüne katılım oranına etkisine

ilişkin daha yalın ve anlaşılır bir bilgi sunmak amacıyla dönem boyunca işgücüne

katılım oranında ortaya çıkan 9,1 puanlık düşüş basit ayrıştırma çözümlemesi

çerçevesinde değerlendirilmiştir. Bu bağlamda, 15 yaş ve üzeri kurumsal olmayan

nüfusun yaş demografisindeki değişimin işgücüne katılım oranı üzerinde yarattığı

etki; makroekonomik koşullar, yapısal etmenler ve diğer demografiklere dayalı diğer

etkilerden basitçe arındırılmaktadır. Yaş gruplarının işgücüne katılım oranları 1988

düzeyinde sabit tutulup, payları değiştirilerek hesaplanan yaş dağılımı etkisinin bu

dönemde işgücüne katılıma olumlu katkı yapmakla beraber oldukça sınırlı olduğu

0

20

40

60

80

0

5

10

15

20

15-19 20-24 25-29 30-34 35-39 40-44 45-49 50-54 55-59 60-64 65+Yaş Dağılımı (1988)Yaş Dağılımı (2003)İşgücüne Katılım Oranı (1988, İkinci Eksen)

Page 42: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

27

28

gözlemlenmektedir. Dönem boyunca yaş demografisindeki değişim neticesinde

ortaya çıkan katılım artışı 0,4 puanla sınırlı kalmıştır (Grafik 2.10). Basit ayrıştırma

çözümlemesi işgücüne katılım oranındaki düşüşte ağırlıklı olarak yaş demografisi

haricindeki etmenlerin rol oynadığına işaret etmektedir.6 Nitekim diğer etkilerin

işgücüne katılım oranı üzerinde oluşturduğu aşağı yönlü baskının bu dönemde 10,5

puan gibi oldukça yüksek bir düzeyde olduğu gözükmektedir.

Grafik 2.10. Basit Etki Ayrıştırması: Çalışma Çağındaki Nüfusun Yaş Dağılımındaki Değişimden Kaynaklanan Etki (1988-2003 Dönemi)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü İstatistiklerinden yararlanılarak hesaplanmıştır.

Çalışma çağındaki nüfus içerisinde, yüksek katılım gösteren, 25-49 yaş

aralığındaki grupların payı önemli düzeyde artmasına rağmen yaş demografisindeki

değişimin işgücüne katılım oranına katkısının 0,41 puanla sınırlı kalması bu

demografik etkinin daha ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmesi gerekliliğini

doğurmuştur. Grafik 2.11’de 0,41 puanlık demografik katkı yaş grupları itibarıyla

ayrıştırılarak sunulmaktadır. Her bir yaş grubunun işgücüne katılım oranına yaptığı

katkının yönünün yaş grubunun payının artması veya azalmasına göre yukarı ya da

aşağı olması söz konusudur.

Dönem boyunca 15-19 yaş grubunun çalışma çağı nüfusu içerisindeki payının

belirgin miktarda düşmesi, bu gruptaki gelişimin katılım oranı üzerinde yüksek bir

aşağı yönlü kuvveti açığa çıkarmasına neden olmuştur. Aynı şekilde 20-24 yaş grubu

6 Diğer etkilerin bir kısmı nüfusun konumsal dağılımındaki demografik değişimden kaynaklanmaktayken, söz konusu etkilerin esas olarak olumsuz makroekonomik ve yapısal koşullara tekabül etmesi söz konusudur.

0.41

-10.52

0.98

-12

-10

-8

-6

-4

-2

0

2

Etkileşim

Diğer Etkiler

Yaş Dağılımdaki DeğişimdenKaynaklanan Etki

Page 43: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

28

29

payındaki düşüş de katılım oranına eksi yönlü etki etmiştir. Diğer taraftan, yüksek

katılım sergileyen 25-49 yaş aralığındaki grupların payındaki genel yükseliş işgücüne

katılım oranına 3,54 puan gibi önemli bir katkıda bulunarak yaş dağılımının solundan

kaynaklanan olumsuz etkiyi tamamen bastırmış ve işgücüne katılım oranını anlamlı

miktarda yukarı çekmiştir. Ancak yaş dağılımının sağında meydana gelen

gelişmelerin işgücüne katılım oranını olumsuz yönde etkilemesi söz konusudur.

Nüfusun yaşlanması sonucunda çalışma çağındaki nüfus içerisinde, oldukça düşük

katılım sergileyen, 65 yaş ve üzeri bireylerin payı artmış 50-64 yaş arası bireylerin

payı ise düşmüştür. Bu gruplardaki net etki katılıma olumsuz katkı yapmış ve nüfus

dağılımının sağ tarafındaki olumlu görünümü bir miktar baskılayarak toplam etkinin

0,41 puanla sınırlı kalmasına yol açmıştır.

Grafik 2.11. Yaş Grupları İtibarıyla Katılıma Katkılar (1988-2003 Dönemi)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü İstatistiklerinden yararlanılarak hesaplanmıştır.

Sonuç itibarıyla 1988-2003 döneminde nüfusun yaş dağılımındaki

gelişmelerin işgücüne katılım oranı üzerinde farklı yönde etkiler ortaya çıkardığı

anlaşılmaktadır. Dönem boyunca 15 yaş ve altı nüfusun payı 7,7 puan gerilemiştir.

Bu gerilemenin 5,7 puan gibi önemli bir bölümü işgücüne katılımın yoğun olduğu

15-64 yaş aralığına aktarılarak ekonominin yaratabileceği işgücü potansiyeli

açısından önemli bir kaynak oluştururken, katılımın düşük olduğu 65 yaş ve üzeri

nüfusun payının da 2 puan kadar arttığı gözlemlenmiştir.

Yaş demografisindeki değişimin işgücüne katılım oranı üzerinde yarattığı

etkinin tam olarak anlaşılması amacıyla, katılıma konu olan, 15 yaş ve üzeri

15-19 20-24 25-29 30-34 35-39 40-44 45-49 50-54 55-59 60-64 65+Katılıma Katkılar -2.33 -0.08 0.87 0.93 0.22 0.90 0.62 -0.08 -0.74 -0.18 0.28

-2,41 3,54 -0,99 0.28

-3

-2

-1

0

1

2

Page 44: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

29

30

kurumsal olmayan nüfusun yaş dağılımı kendi içerisinde incelenmiş ve yüksek

katılım sergileyen, 25-49 yaş arası yaş gruplarının payındaki artışa, katılımın düşük

olduğu 65 yaş ve üzeri nüfusun payındaki artışın eşlik ettiği görülmüştür. Kısaca, bir

yandan kurumsal olmayan nüfus içerisinde katılıma konu olan dilimin payı

yükselmekteyken, diğer taraftan katılıma konu olan dilim içerisinde de yüksek

katılım sergileyen grupların payı artmıştır. Ancak işgücüne konu olan dilim

içerisinde aynı anda 65 yaş ve üzeri bireylerin de payının artması bu dönemde

nüfusun yaş demografisinde gözlemlenen değişimlerin işgücüne katılım oranı

üzerindeki olumlu etkisinin son derece kısıtlı olmasına yol açmıştır.

2.1.1.3. Çalışma çağındaki nüfusun eğitim dağılımındaki gelişmeler 1988 yılı itibarıyla işgücüne katılım oranı eğitim düzeyi ilişkisi

incelendiğinde öncül beklentiyle uyumlu bir biçimde artan eğitim düzeyi ile beraber

bireylerin işgücüne daha sık bir şekilde dahil olduğu görülmektedir. Özellikle meslek

lisesi ve üniversite düzeyindeki eğitimin Türkiye işgücü piyasasında katılımı önemli

oranda desteklediği gözlemlenmiştir (Grafik 2.12).

Grafik 2.12. Eğitim Gruplarına Göre İşgücüne Katılım Oranı (1988, Yüzde)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü Anketleri

İlkokul düzeyinde işgücüne katılım oranının ortaokul ve genel lise

düzeylerine göre daha yüksek olduğu görülmektedir. Ayrıca bir okul bitirmeyen

bireylerde de işgücüne katılım oranının daha yüksek eğitim düzeyleri olan ortaokul

ve genel lise düzeylerine oldukça yakın olduğu dikkat çekmektedir. Bu istisnai

durumun ortaya çıkmasında ilkokul mezunlarının ve bir okul bitirmeyen bireylerin,

0

20

40

60

80

100

Bir OkulBitirmeyen

İlkokul Ortaokul Genel Lise Meslek Lisesi Üniversite

İşgücüne Katılım Oranı

Page 45: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

30

31

özellikle kırsal kesimde, yoğun bir biçimde ücretsiz aile işçisi olarak işgücüne

katılım göstermeleri etkili olmuştur. Diğer taraftan ortaokul ve genel lise mezunu

bireylerin önemli bir kısmının öğrenimini sürdürmesi söz konusudur. Bu durum bu

gruplarda işgücüne katılımı kısıtlayan bir etmen olarak ön plana çıkmaktadır.

Grafik 2.13’te öğrenim sebebiyle işgücüne katılmayanların toplam işgücüne

katılmayanlar içerisindeki payı en son mezun olunan öğrenim düzeyi itibarıyla

sunulmaktadır. Bir okul bitirmeyen ve ilkokul mezunu olup işgücüne katılmayan 15

yaş ve üzeri bireylerin sırasıyla sadece yüzde 0,27 ve 3,69’unun öğrenim nedeniyle

işgücüne dahil olmadığı görülmektedir.7 Diğer taraftan son mezun olduğu eğitim

düzeyi ortaokul ve genel lise olan bireylerde işgücüne katılmayanların sırasıyla

yüzde 60,4 ve 40,2’sinin bir üst düzeyde öğrenimine devam etmesi sebebiyle

işgücüne katılmadığı gözlemlenmektedir.

Grafik 2.13. İşgücüne Katılmayanlar İçerisinde Öğrenim Nedeniyle Katılmayanların En Son Mezun Olunan Eğitim Düzeyi İtibarıyla Payı (1988, Yüzde)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü Anketleri

1988-2003 döneminde nüfusun eğitim profilinde belirgin bir düzelme söz

konusu olmuştur. Bu düzelmede 1997 yılında yürürlüğe giren ve yürürlüğe girdiği

tarih itibarıyla halihazırda eğitim sistemine dahil olan bireyleri de kapsayan sekiz

7 İşgücü durumu 15 yaş ve üzeri bireyler için sorgulanmaktadır. Dolayısıyla, 15 yaş ve üzeri bir okul bitirmeyen veya ilkokul mezunu bireylerin bir üst eğitim grubuna devam etmesi oldukça uç bir durumdur. Bu nedenle, bu gruplarda eğitim işgücüne dahil olmama nedeni olarak önem arz etmemektedir. Diğer taraftan, bir okul bitirmeyen ve ilkokul eğitim düzeyindeki 15 yaş ve üzeri bireyler ücretsiz aile işçisi olarak özellikle tarım sektöründe yoğun bir şekilde istihdama dahil olmaktadır.

0,3 3,7

60,4

40,2

23,6

8

0

20

40

60

80

100

Bir OkulBitirmeyen

İkokul Ortaokul Genel Lise Meslek Lisesi Üniversite

Öğrenim Nedeniyle İşgücüne Katılmayanların Payı

Page 46: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

31

32

yıllık zorunlu eğitim uygulaması önemli bir etken olmuştur. Ayrıca ekonomik

faaliyetin giderek daha fazla bilgi yoğun hale gelmesi sonucunda işgücü piyasasının

eğitim düzeyi yüksek bireylere gerek istihdam olanakları gerekse ücret düzeyleri

ekseninde daha iyi imkanlar sunması hanelerin eğitim talebinin artmasına neden

olmuştur.

Grafik 2.14, 1988-2003 döneminde çalışma çağındaki nüfus içerisinde bir

okul bitirmeyen bireylerin payının yaklaşık 16 puan gerileyerek yüzde 32’den yüzde

16,1 düzeyine düştüğünü göstermektedir. İlkokul düzeyindeki bireylerin payı sabit

kalırken kütlenin ortaokul ve üzeri eğitim gruplarına dengeli bir şekilde kayması söz

konusu olmuştur.

Grafik 2.14. Çalışma Çağındaki Nüfusun Eğitim Dağılımı ve İşgücüne Katılım Oranı (Yüzde)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü Anketleri

Grafik 2.15’te dönem boyunca işgücüne katılım oranında ortaya çıkan 9,1

puanlık düşüş nüfusun eğitim demografisindeki değişime dayalı etki ve

makroekonomik koşullar, yapısal etmenler ve diğer demografik unsurlara dayalı

diğer etkiler şeklinde ayrıştırılmıştır. Basit ayrıştırma çözümlemesi nüfusun eğitim

desenindeki düzelmenin bu dönemde işgücüne katılım oranına 3,4 puan gibi anlamlı

bir katkıda bulunduğunu ima etmektedir. Dolayısıyla bu dönemde çalışma çağındaki

nüfusun eğitim demografisindeki olumlu dönüşümün işgücüne katılım açısından

önemli bir fırsat yaratması söz konusu olmuştur. Diğer taraftan dönem boyunca

süregelen olumsuz makroekonomik koşullar ve diğer demografik unsurlarda,

özellikle nüfusun konumsal dağılımında, ortaya çıkan olumsuz gelişmeler bu etkiyi

0

20

40

60

80

100

Bir OkulBitirmeyen

İlkokul Ortaokul Genel Lise Meslek Lisesi Üniversite

Eğitim Dağılımı (1988)Eğitim Dağılımı (2003)İşgücüne Katılım Oranı (1988)

Page 47: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

32

33

bastırarak katılımı aşağı çekmiştir. Nitekim bu olumsuz kuvvetin baskın gelmesi

sonucunda dönem sonu itibarıyla işgücüne katılım oranı 9,1 puan gibi önemli bir

gerileme göstermiştir. Dolayısıyla bu dönemdeki olumsuz koşullar eğitim

demografisindeki olumlu seyrin değerlendirilmesine engel olmuştur.

Grafik 2.15. Basit Etki Ayrıştırması: Çalışma Çağındaki Nüfusun Eğitim Dağılımındaki Değişimden Kaynaklanan Etki (1988-2003)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü İstatistiklerinden yararlanılarak hesaplanmıştır.

2.1.2. Makroekonomik koşullar ve yapısal etmenler

1988-2003 döneminde demografik unsurların işgücüne katılım oranı üzerinde

farklı yönde etkilere sebep olduğu anlaşılmaktadır. Bu dönemde nüfusun gerek yaş

gerekse eğitim desenindeki değişimin işgücüne katılım oranı üzerindeki etkisi olumlu

yönde olurken dönem boyunca devam eden kentleşme süreci işgücüne katılım

üzerinde aşağı yönlü baskı oluşturmuştur. Demografik süreçlerdeki bu dengeli

görünüme rağmen işgücüne katılım oranının 1988-2003 döneminde olağandışı bir

hızla düştüğü gözlemlenmektedir. Dolayısıyla, bu dönemde işgücüne katılım

oranında gözlemlenen hızlı düşüşün yalnızca demografik süreçler ile

açıklanamayacağı anlaşılmaktadır. Bu bağlamda, 1988-2003 döneminde, işgücüne

katılımı etkileyen diğer unsurların incelenmesi önem arz etmektedir. Nitekim 1988-

2003 dönemi üç farklı ekonomik krize tanıklık etmesinin yanı sıra önemli yapısal

değişimleri de barındırmaktadır. İşgücüne katılım oranındaki düşüşün nedenlerinin

anlaşılabilmesi için dönem boyunca işgücüne katılım oranında meydana gelen

değişimlerin makroekonomik koşullar ve yapısal etmenler de göz önünde

bulundurularak değerlendirilmesi gerekmektedir.

3.35

-13.57

1.09

-14

-12

-10

-8

-6

-4

-2

0

2

4

Etkileşim

Diğer Etkiler

Eğitim DağılımındakiDeğişimden Kaynaklanan Etki

Page 48: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

33

34

1988-2003 dönemi Türkiye ekonomisi açısından oldukça yıpratıcı bir zaman

dilimini simgelemektedir. Söz konusu dönem 1994, 2000 ve 2001 yıllarında olmak

üzere üç farklı ekonomik krize tanıklık etmiş ve bu durum ekonomik performansın

bu dönemde tarihsel ortalamasının altına inmesine sebep olmuştur. Ayrıca 1988-

2003 döneminin işgücüne katılımı olumsuz şekilde etkileyecek yapısal unsurları da

içermesi söz konusudur. Dönem boyunca süregelen sektörel dönüşüm neticesinde

tarım sektörü olumsuz konjonktürün de altında bir gelişim göstermiş ve kırsal

kesimde ekonomik faaliyet durağanlaşmıştır. Ayrıca, etkin bir düzenlemeye tabi

olmayan sosyal güvenlik sisteminin beraberinde getirdiği bir yan etki olarak ortaya

çıkan erken emeklilik olgusu işgücüne katılımı kısıtlayan bir diğer yapısal etmen

olmuştur.

Makroekonomik ve yapısal unsurların etkisini tespit etmek amacıyla bu

bölümde işgücüne katılım oranı farklı demografik kırılımlarda incelenmiştir. Bu

yöntem çeşitli demografik grupların katılım davranışlarında zaman içerisinde

meydana gelen gelişmeleri izleyebilmeyi mümkün hale getirmektedir. Çözümlemeler

neticesinde işgücüne katılımın farklı demografik ayrımlar altında yer alan hemen

hemen tüm alt gruplarda düşüşe uğradığı ve bu düşüşlerin söz konusu gruplar

itibarıyla çeşitlilik sergilediği görülmektedir. Dolayısıyla dönemin içerdiği

makroekonomik koşullar ve yapısal değişimler genel anlamda işgücüne katılımı

olumsuz etkilemiş olmakla beraber, bu etkilerin alt demografik gruplar nezdinde

farklılaşması söz konusudur. Bu kısımda işgücüne katılım oranındaki düşüşün

demografik gruplar itibarıyla sergilediği farklılaşmalardan yararlanılarak

makroekonomik koşullar ve yapısal etmenlerin 1988-2003 döneminde işgücüne

katılım oranı üzerindeki etkileri betimleyici bir yaklaşım çerçevesinde

çözümlenecektir.

2.1.2.1. Kır ve kent işgücüne katılım oranlarındaki gelişmeler Demografik dönüşüm süreçlerine değinilirken, 1988-2003 döneminde çalışma

çağındaki nüfusun konumsal dağılımının hızlı bir biçimde değiştiğine dikkat

çekilmiştir. Nüfus zaman içerisinde işgücüne katılımın nispeten düşük olduğu

kentlerde yoğunlaşmakta ve bu hızlı geçiş süreci işgücüne katılımı kısa dönemde

olumsuz etkilemektedir. Buna ek olarak, bu dönemde işgücüne katılımın hem kırda

Page 49: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

34

35

hem de kentte eşanlı olarak gerilediği görülmektedir (Grafik 2.16). Dolayısıyla

nüfusun konumsal dağılımında herhangi bir değişim olmasaydı bile işgücüne

katılımın bu eşanlı düşüş neticesinde 1988-2003 döneminde gerileme göstermesi söz

konusu olacaktı.

1988-2003 döneminde işgücüne katılım oranının sergilediği gelişim kır-kent

ayrımında incelendiğinde katılımdaki düşüşün iki konum arasında farklılık

göstermesi dikkat çekicidir. Kentte düşüş daha sınırlı olurken, kırda 12 puana yakın

hızlı bir gerileme söz konusu olmuştur (Grafik 2.16). Bu ayrışmanın ortaya

çıkmasında ise 1950’lerden beri devam etmekte olan sektörel dönüşüm etkili

olmuştur. Bu nedenle bu ayrışmanın sağlıklı bir biçimde değerlendirilebilmesi için

sektörel eğilimlerin de göz önünde bulundurulması gerekmektedir.

Grafik 2.16. Kır ve Kent Ayrımında İşgücüne Katılım Oranı (Yüzde)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü Anketleri

1988-2003 döneminde ekonomi genelinde hüküm süren olumsuz koşullar

işgücüne katılımı kır ve kentte eşanlı olarak geriye çekmiştir. Büyüme oranının

zaman içerisinde izlediği seyir sektörel tabanda ayrıştırılarak izlendiğinde 1988-2003

döneminde sektörlerin tamamında ekonomik faaliyetin tarihsel ortalamanın önemli

düzeyde gerisinde kaldığı görülmektedir (Tablo 2.1). Bu durumun ise sanayi

sektörünün yoğunlaştığı kent ile tarım sektörünün yoğunlaştığı kırda istihdam

olanaklarının ve neticesinde işgücüne katılımın gerilemesiyle sonuçlandığı

düşünülmektedir. 1988 yılında kırsal kesimde yüzde 67 olan işgücüne katılım oranı

2003 yılı itibarıyla 12 puan düşerek yüzde 55,5’e gerilemiştir. Kentte ise 1988

40

45

50

55

60

65

70

1988 1989 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003

Kent Kır

Page 50: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

35

36

yılında yüzde 48,3 olan oran 2003 yılında yaklaşık 5 puan düşerek yüzde 43,7

seviyesine gerilemiştir (Grafik 2.16).

Tablo 2.1. Sektörler İtibarıyla Ortalama Büyüme Oranı (Yüzde)

Tarım Sanayi Hizmetler GSYH 1924-1987 3,0 7,2 5,6 4,7 1988-2003 0,9 4,0 4,1 3,4

Kaynak: TÜİK, Milli Gelir İstatistiklerinden yararlanılarak hesaplanmıştır.

Türkiye ekonomisi 1950’li yılların ortalarından itibaren belirgin bir sektörel

dönüşüm sürecine girmiş, tarımın üretimdeki payı giderek düşmüş ve nüfus

yoğunluğu kentlere doğru kaymaya başlamıştır. 1960’ların ortalarına gelindiğinde

tarım sektörü gelişme hızı diğer sektörlerin önemli düzeyde gerisinde kalmış ve

sektörel dönüşüm süreci hız kazanmıştır. 1988-2003 döneminde tüm sektörlerin

büyüme hızında önceki döneme kıyasla belirgin bir düşüş gerçekleşmiştir. Ancak

sanayi ve hizmet sektörlerinin gelişme hızı genel ekonomik görünüm ile uyumlu bir

biçimde yavaşlarken, tarım sektörünün gelişme hızı ekonomi genelinin oldukça

altında kalmıştır ve yoğun olarak tarımsal faaliyete dayalı kırsal kesimde ekonomik

performans hızla gerilemiştir (Grafik 2.17).

Grafik 2.17. Sektörel Ortalama Büyüme Oranları (Yüzde)

Kaynak: TÜİK, Milli Gelir İstatistiklerinden yararlanılarak hesaplanmıştır.

1988 yılı itibarıyla tarım sektörü ile kır ekonomisinin, tarım dışı sektörlerle

ise kent ekonomisinin örtüştüğü görülmektedir. 1988 yılında ekonomideki toplam

tarımsal istihdamın yaklaşık yüzde 95’inin kırsal kesimde konumlanması, tarımsal

faaliyetteki yavaşlamanın genel olarak kırsal kesim işgücü piyasasını etkilediği

0

2

4

6

8

10

12

1924-1939 1940-1955 1956-1971 1972-1987 1988-2003

Tarım Sanayi Hizmetler GSYH

Page 51: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

36

37

anlamına gelmektedir. Ayrıca kırsal istihdamın da 1988 yılı itibarıyla yüzde 75’ini

tarımsal faaliyetin oluşturduğu göz önünde bulundurulduğunda bu etkinin kırsal

kesim işgücü piyasasında oldukça derin bir şekilde hissedilmesi söz konusu olmuştur

(Grafik 2.18).

Grafik 2.18. Tarım ve Tarımdışı İstihdamın Konumsal Dağılımı (1988, Sol Panel, Yüzde); Kentsel ve Kırsal İstihdamın Sektörel Dağılımı (1988, Sağ Panel, Yüzde)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü Anketleri

Basit ayrıştırma çözümlemesi ile dönem boyunca işgücüne katılım oranındaki

düşüşte rol oynayan yapısal etmenler, makroekonomik koşullar ve diğer

demografiklere dayalı etkiler nüfusun kır-kent bileşimindeki değişime dayalı etkiden

ayrıştırılmıştır (Grafik 2.19). Bu ayrıştırma ise beklenildiği gibi işgücüne katılımdaki

toplam 9,1 puanlık düşüşün yaklaşık 8 puanlık kısmının nüfusun kır-kent

bileşimindeki değişimin dışında kalan unsurlar nedeniyle meydana geldiğine işaret

etmektedir. Bu dönemde yaş ve eğitim demografisindeki (diğer demografik etkiler)

gelişmelerin işgücüne katılımı olumlu yönde etkilediği göz önünde

bulundurulduğunda, işgücüne katılım oranının kırda ve kentte eşanlı bir şekilde

gerilemesinde esas olarak dönem boyunca süregelen olumsuz makroekonomik

koşulların ve yapısal etmenlerin rol oynadığı anlaşılmaktadır.

0

20

40

60

80

100

Tarım Tarımdışı

Kent Kır

0

20

40

60

80

100

Kent Kır

Tarım Tarımdışı

Page 52: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

37

38

Grafik 2.19. Basit Etki Ayrıştırması: Çalışma Çağındaki Nüfusun Konumsal Dağılımındaki Değişimden Kaynaklanan Etki (1988-2003 Dönemi)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü İstatistiklerinden yararlanılarak hesaplanmıştır.

2.1.2.2. Yaş gruplarına göre işgücüne katılım oranındaki gelişmeler İşgücüne katılım oranının zaman içerisindeki seyri yaş grupları nezdinde

incelendiğinde 1988-2003 dönemi boyunca işgücüne katılım oranında gözlemlenen

gerilemenin tüm yaş gruplarına yayıldığı dikkat çekmektedir (Grafik 2.20). Diğer

taraftan bu gerilemenin yaş grupları arasında farklılıklar sergilemesi söz konusudur.

Dolayısıyla, dönem boyunca süregelen makroekonomik koşullar ve yapısal

gelişmelerin yaş grupları üzerinde farklı düzeyde etkilere yol açtığı anlaşılmaktadır.

Nitekim bu farklılıkların açıklığa kavuşturulması, çeşitli makroekonomik ve yapısal

unsurların etkilerinin kavranması noktasında fayda sağlayacaktır.

Grafik 2.20. Yaş Gruplarına Göre İşgücüne Katılım Oranı (Yüzde)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü Anketleri

-1.89

-7.94

0.7

-10

-8

-6

-4

-2

0

2

Etkileşim

Diğer Etkiler

Konum DağılımındakiDeğişimden Kaynaklanan Etki

0

20

40

60

80

1988 1989 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003

15-19 20-24 25-29 30-34 35-39 40-44

45-49 50-54 55-59 60-64 65+

Page 53: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

38

39

1988-2003 döneminde işgücüne katılım oranındaki düşüş tüm yaş gruplarını

kapsayacak şekilde gerçekleşmiştir. Yaş dağılımının uçlarına tekabül eden gençler

ve yaşlıların bu gerilemeden en fazla etkilenen yaş grupları olduğu görülmektedir.

Özellikle 15-24 yaş dilimindeki bireylerin işgücü piyasasına katılımında oldukça

belirgin bir zayıflama olduğu gözlemlenmektedir. 15-19 yaş grubu için katılım oranı

1988 yılında yüzde 52,3 düzeyindeyken, 2003 yılında yüzde 28,4’e kadar

gerilemiştir. 20-24 yaş grubunun işgücüne katılım oranı ise yüzde 61,2’den 48,8’e

düşmüştür (Grafik 2.21). Gençlerin katılım oranında gözlemlenen bu hızlı düşüşte

genç nüfusu oluşturan yaş gruplarının bu dönemde sekiz yıllık zorunlu eğitime

geçişten doğrudan etkilenmeleri ve dolayısıyla bu yaş gruplarının eğitimde geçirdiği

sürenin hızlı bir şekilde uzaması rol oynamıştır. Diğer taraftan, gençlerin işte

uzmanlaşma sürelerinin daha düşük olması bu grupların olumsuz makroekonomik

koşulların olumsuz etkilerine daha fazla maruz kalmasına yol açmaktadır. Bu durum

ise dönem boyunca gözlemlenen ekonomik durgunluğun gençleri yoğun olarak

etkilemesiyle sonuçlanmaktadır.

Yaş dağılımının sağ kuyruğunda da katılımın benzer şekilde gerilediği

görülmektedir (Grafik 2.21). 1999 yılına kadar emeklilikte herhangi bir yaş şartı

aranmaksızın kadınlar için 20 erkekler için ise 25 yıl sigortalılık ve 14 yıl prim

ödeme süresi yeterli olarak görülmekteydi. 1999 yılında yapılan düzenlemeyle

beraber emeklilik yaş sınırları kademeli olarak yükseltilmiştir. Ancak bu yapısal

değişimin olumlu etkisi 1988-2003 döneminde henüz açığa çıkmamıştır. Bu duruma

ek olarak 1981 yılına kadar resmi bir sigortalılık başlangıç yaş sınırının da

bulunmaması 1988-2003 döneminde bireylerin geniş bir erken emeklilik imkanına

ulaşmasına neden olmuştur. Erken emeklilik imkanı bireylerde işgücü piyasası

dışında kalmanın alternatif maliyetini düşürücü bir unsur olmuş ve dönem boyunca

süregelen olumsuz makroekonomik koşulların gerek istihdam olanaklarını gerekse

ücretleri baskı altına alması sonucunda özellikle 40 yaş ve üzeri bireyler yaygın bir

biçimde işgücü piyasasını terk ederek emeklilik durumuna geçmiştir.

Page 54: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

39

40

Grafik 2.21. Yaş Gruplarına Göre İşgücüne Katılım Oranındaki Değişim (Yüzde)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü Anketleri

1988-2003 döneminde nüfusun eğitim profilinin bir geçiş sürecinde olduğu

gözlemlenmektedir (Grafik 2.22). Eğitim süresini uzatıcı reformlar ilk olarak genç

nüfusta ortaokul ve üzeri öğrenimin payında bir düzelmeye neden olmuştur. Bu söz

konusu dönüşümün işgücü piyasasına kısa ve uzun dönemde farklı etkiler yapması

muhtemeldir. Kısa dönemli etki gençlerde eğitim sürelerindeki hızlı artışla beraber

bu grubun katılımında aşağı yönlü kırılmaya tekabül etmektedir. Uzun dönemde ise

bu geçişin tamamlanıp eğitim düzeyindeki artışın nüfusun geneline yayılması ve

verimlilik yükselişi neticesinde işgücüne katılımın bu geçişten olumlu etkilenmesi

beklenmektedir.

Grafik 2.22. Ortaokul ve Üzeri Eğitim Düzeyindeki Bireylerin Yaş Grupları İtibarıyla Payı (Çalışma Çağındaki Nüfus İçinde Pay, Yüzde)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü Anketleri

-40

-20

0

20

40

60

80

15-19 20-24 25-29 30-34 35-39 40-44 45-49 50-54 55-59 60-64 65+

İşgücüne Katılım Oranı (1988)İşgücüne Katılım Oranı (2003)İşgücüne Katılım Oranı (Değişim)

0

20

40

60

80

15-19 20-24 25-29 30-34 35-39 40-44 45-49 50-54 55-59 60-64 65+

DeğişimOrtaokul ve Üzeri Eğitim Düzeyindeki Bireylerin Payı (1988)Ortaokul ve Üzeri Eğitim Düzeyindeki Bireylerin Payı (2003)

Page 55: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

40

41

1988-2003 döneminde, 15-19 ve 20-24 yaş gruplarında öğrenim nedeniyle

işgücüne katılmayanların payının beklenildiği gibi belirgin oranda arttığı

görülmektedir (Grafik 2.23). 15-19 yaş grubunda 1988 yılında öğrenim nedeniyle

işgücüne katılmayanların oranı yüzde 48,5 iken 2003 yılında yüzde 58,6’ya

yükselmiştir. Benzer şekilde 20-24 yaş grubunda da 10 puanın üzerinde bir artış

olmuş ve bu grup içerisinde öğrenim nedeniyle işgücüne dahil olmayanların payı

yüzde 11,2’den 23,1’e yükselmiştir. Öğrenime devam özellikle genç yaş gruplarında

işgücüne dahil olmama sebebi olarak ağırlığını artırmıştır.

Grafik 2.23. İşgücüne Katılmayanlar İçerisinde Öğrenim Nedeniyle Katılmayanların Yaş Grupları İtibarıyla Payı (Yüzde)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü Anketleri

1988-2003 döneminde gözlemlenen diğer bir önemli gelişme ise 40 yaş ve

üzerinde emeklilik sebebiyle işgücü piyasasına katılmayanların sayısındaki hızlı

artıştır. 40-44, 45-49 ve 50-54 gibi emeklilik için erken olarak değerlendirilebilecek

yaş aralıklarında 1988-2003 döneminde emekli olup işgücüne katılmayanların

sayısının sırasıyla yüzde 178, 280 ve 276 gibi oldukça yüksek hızlarda arttığı

görülmektedir (Grafik 2.24).

0

10

20

30

40

50

60

70

15-19 20-24 25-29 30-34 35-39 40-44 45-49 50-54 55-59 60-64 65+

1988 2003 Değişim

Page 56: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

41

42

Grafik 2.24. Yaş Gruplarına Göre Emeklilik Nedeniyle İşgücüne Katılmayanların ve Toplam İşgücüne Katılmayanların Sayısındaki Artış Oranı (1988-2003, Yüzde Artış)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü Anketleri

Bu yaş gruplarında emeklilik nedeniyle işgücüne katılmayanların sayısındaki

hızlı artış, söz konusu yaş gruplarında işgücüne dahil olmayan bireylerin sayısındaki

artış hızını olağandışı bir biçimde geride bırakmıştır. 1988-2003 döneminde 40 ve

üzeri yaş gruplarında emeklilik sebebiyle işgücüne dahil olmayanların payı hızlı bir

biçimde artmış, dolayısıyla erken emeklilik bu dönemde işgücüne katılmama sebebi

olarak, bu gruplarda, ağırlığını artırmıştır. Emeklilik nedeniyle işgücüne katılmayan

bireylerin payının 40 yaş ve üzeri tüm yaş gruplarında belirgin bir şekilde arttığı

gözlemlenmektedir (Grafik 2.25).

Grafik 2.25. İşgücüne Katılmayanlar İçerisinde Emeklilik Nedeniyle Katılmayanların Yaş Grupları İtibarıyla Payı (Yüzde)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü Anketleri

0

50

100

150

200

250

300

40-44 45-49 50-54 55-59 60-64 65+

Artış Oranı (Emeklilik Nedeniyle İşgücüne Katılmayanlar)

Artış Oranı (İşgücüne Katılmayanlar)

0

10

20

30

40

15-19 20-24 25-29 30-34 35-39 40-44 45-49 50-54 55-59 60-64 65+

Emeklilik Nedeniyle İşgücüne Katılmayanların Payı (1988)

Emeklilik Nedeniyle İşgücüne Katılmayanların Payı (2003)

Değişim

Page 57: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

42

43

Sonuç olarak, 1988-2003 döneminde işgücüne katılım oranındaki düşüşün

tüm yaş gruplarını kapsadığı ancak bu düşüş eğiliminin yaş grupları arasında yapısal

etmenler nedeniyle belirgin farklılıklar sergilediği görülmektedir. İşgücüne

katılımdaki gerilemenin 15-19 ve 20-24 yaş gruplarını kapsayan genç dilimde ve 40

yaş ve üzeri nüfusta olumsuz makroekonomik koşulların ima edebileceğinin üzerinde

gerçekleştiğine dair önemli işaretlere rastlanmıştır. Gençlerdeki ayrışmada eğitim

sürelerinin artması etkili olurken, 40 yaş ve üzeri gruplarda erken emekliliğe olanak

tanıyan emeklilik düzenlemelerinin rol oynaması söz konusudur.

2.1.2.3. Eğitim gruplarına göre işgücüne katılım oranındaki gelişmeler 1988-2003 döneminde nüfusun eğitim profilindeki değişim işgücüne katılım

davranışı açısından oldukça olumlu bir tablo çizmektedir. Dönem boyunca çalışma

çağındaki nüfusun eğitim düzeyi katılımı destekleyecek şekilde yükselmiş ve

nüfusun eğitim profilindeki bu iyileşme işgücüne katılım oranına katkıda bulunan

başlıca demografik unsur olmuştur. Ancak eğitim gruplarının katılım oranları yıllar

itibarıyla takip edildiğinde ortaokul mezunları haricinde kalan eğitim gruplarında

katılım oranının hızla gerilediği dikkat çekmektedir (Grafik 2.26). Eğitim grupları

genelinde gözlemlenen bu katılım düşüşü, nüfusun eğitim profilindeki olumlu

değişime baskın gelmiş ve işgücüne katılım oranı gerilemiştir. Nitekim, 1988

yılındaki makroekonomik ve yapısal koşullar ile diğer demografik unsurlar

korunmuş olsaydı dönem boyunca eğitim demografisinin gelişimi işgücüne katılım

oranının önemli miktarda artmasıyla sonuçlanacaktı.

Page 58: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

43

44

Grafik 2.26. Eğitim Grupları İtibarıyla İşgücüne Katılım Oranı (Yüzde)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü Anketleri

İşgücüne katılım oranı eğitim ekseninde değerlendirildiğinde 1988-2003

döneminde özellikle düşük eğitim gruplarında işgücüne katılım oranının daha hızlı

gerilediği görülmektedir. Bir okul bitirmeyenlerde katılım oranı 16,6 puan

gerileyerek yüzde 45,6’dan 29’a düşerken, üniversite mezunlarında gerileme 9,8

puanla sınırlı kalarak katılım oranı yüzde 87,5’ten 77,7’ye düşmüştür (Grafik 2.27).

Dikkat çeken bir diğer nokta ise genel lise ve meslek lisesi mezunlarının katılım

oranlarındaki düşüşün sergilediği farklılıktır. Meslek lisesi mezunlarında düşüş 9,6

puanla sınırlı kalmaktayken, genel lise mezunlarında 15,6 puanlık bir düşüş

gerçekleşmiştir. Bu durum meslek lisesi mezunlarının genel lise mezunlarına kıyasla

olumsuz makroekonomik koşullara karşı daha fazla direnç gösterdiğine işaret

etmektedir.

20

40

60

80

100

1988 1989 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003

Bir Okul Bitirmeyen İlkokulOrtaokul Genel LiseMeslek Lisesi Üniversite

Page 59: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

44

45

Grafik 2.27. Eğitim Grupları İtibarıyla İşgücüne Katılım Oranındaki Değişim (Yüzde)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü Anketleri

Ancak bu rakamlar yorumlanırken nüfusun eğitim düzeyindeki artışın

yaratacağı demografik etki de göz önünde bulundurulmalıdır. 1988-2003 döneminde

eğitim seviyesindeki genel artışla beraber bireylerin, 1988 yılına göre 2003 yılında,

bir üst eğitim seviyelerinde daha yüksek bir oranda öğrenime devam etmeleri söz

konusu olmuş olabilir. Bu durum ise düşük eğitim düzeylerini tamamlamış bireylerin

önemli bir kısmının öğrenimlerini sürdürmeleri nedeniyle işgücüne katılımda

bulunmamalarına neden olmuş olabilir. Böyle bir durumda bazı eğitim gruplarında

işgücüne katılım oranı, makroekonomik koşullar ve yapısal etmenlerden ziyade,

öğrenime devam edenlerin ağırlığındaki artış nedeniyle gerileyecektir. Bu durumu

açıklığa kavuşturmak amacıyla işgücüne öğrenime devam etmesi nedeniyle dahil

olmayan bireylerin toplam işgücüne katılmayanlar içerisindeki payında, en son

mezun olunan eğitim grupları itibarıyla, bir değişim olup olmadığı incelenmiştir.

İşgücüne katılmama nedenleri arasında öğrenimin ağırlığı, en son mezun

olunan eğitim düzeyi itibarıyla, iki yıl arasında belirgin bir değişiklik

sergilememektedir (Grafik 2.28). Hatta ortaokul ve üzeri gruplarda öğrenime devam

etmesi nedeniyle işgücüne katılmayanların payında bir miktar düşüş olduğu

görülmektedir. Bu durum eğitim düzeylerinin hemen hemen hepsinde dönem

boyunca gözlemlenen işgücüne katılım oranı düşüşünün olumsuz makroekonomik

koşullar ve yapısal etmenlerden kaynaklandığı ve yüksek eğitim düzeyindeki

-40

-20

0

20

40

60

80

100

Bir OkulBitirmeyen

İlkokul Ortaokul Genel Lise Meslek Lisesi Üniversite

İşgücüne Katılım Oranı (1988) İşgücüne Katılım Oranı (2003) Değişim

Page 60: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

45

46

grupların olumsuz koşullara karşı belirli oranda direnç oluşturduğu önermelerini

desteklemektedir.

Grafik 2.28. En Son Mezun Olunan Öğrenim Durumuna Göre Öğrenim Nedeniyle İşgücüne Katılmayanların Payı (Yüzde)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü Anketleri

2.1.2.4. Cinsiyet gruplarına göre işgücüne katılım oranındaki gelişmeler İşgücüne katılımın 1988-2003 döneminde gerek erkeklerde gerekse kadınlarda

hızla gerilediği gözlemlenmektedir. 1988 yılında erkeklerde yüzde 81,3 seviyesinde

olan işgücüne katılım oranı yaklaşık 10,9 puan düşerek 2003 yılında yüzde 70,4

düzeyine gerilemiştir. Kadınlarda ise yüzde 34,3 olan katılım oranı 7,7 puan düşerek

yüzde 26,6 seviyesine gerilemiştir. Kadınlardaki gerilemenin erkeklere kıyasla daha

durağan olması sonucunda kadın-erkek katılım oranı makası bu dönemde yaklaşık

3,1 puan kapanarak 47’den 43,9’a inmiştir (Grafik 2.29).

-20

0

20

40

60

80

Bir OkulBitirmeyen

İlkokoul Ortaokul Genel Lise Meslek Lisesi Üniversite

Öğrenim Nedeniyle İşgücüne Katılmayanların Payı (1988)

Öğrenim Nedeniyle İşgücüne Katılmayanların Payı (2003)

Değişim

Page 61: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

46

47

Grafik 2.29. Cinsiyete Göre İşgücüne Katılım Oranı (Yüzde)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü Anketleri

İşgücüne katılım oranındaki değişimler cinsiyet ekseninde ele alındığında

göze çarpan olgulardan birisi cinsiyet-konum grupları arasındaki ayrışmadır. Bu

dönemde erkek işgücüne katılımı hem kentte hem de kırda gerilerken, kadınlarda

katılım oranı kentte düzeyini korumuş sadece kırda düşmüştür (EK 4). Dolayısıyla,

bu dönemde kentte ikamet eden kadınların diğer cinsiyet-konum gruplarından

ayrışarak olumsuz makroekonomik koşullara karşı direnç göstermesi söz konusudur.

Kentte ikamet eden kadınlarda gözlemlenen bu ayrışmada rol oynayan belirleyici

etmen eğitim demografisindeki düzelmedir.

Kentsel bölgelerde düşük eğitim düzeyleri, fiziksel olarak ağır çalışma

koşulları ve düşük ücretleri beraberinde getirmektedir. Bu durum ise kentte ikamet

eden düşük eğitim düzeyindeki kadınlarda işgücüne katılım oranının oldukça zayıf

kalmasına yol açmaktadır. Dolayısıyla, kentte yüksek ve düşük eğitim düzeyindeki

kadınlar arasında önemli bir katılım farkı oluşmaktadır. Bu fark 1988-2003

döneminde eğitim demografisindeki olumlu dönüşümün kentte ikamet eden

kadınlarda olumsuz makroekonomik koşullara karşı önemli bir dengeleyici unsur

görevi görmesine vesile olmuştur.

İşgücüne katılım oranındaki değişimler cinsiyet-konum grupları itibarıyla

eğitim demografisindeki değişimden kaynaklanan etki ile makroekonomik koşullar,

yapısal etmenler ve diğer demografiklere dayalı diğer etkiler şeklinde ayrıştırılmıştır

(Grafik 2.30). Kentte ikamet eden erkeklerde toplam düşüş 9,2 puan düzeyindeyken

20

30

40

50

60

70

80

90

1988 1989 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003

Erkek Kadın

Page 62: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

47

48

kırda ikamet eden kadınlar ve erkeklerde toplam düşüş 12 puana yakın olmuştur.

Diğer taraftan kentte ikamet eden kadınlarda katılım oranın 0,8 puan arttığı

görülmektedir.

Katılım oranındaki toplam değişim cinsiyet-konum grupları için eğitim

kırılımında basit ayrıştırma çözümlemesi çerçevesinde değerlendirildiğinde, kentli

kadınlarda eğitim profilindeki değişimin katılım oranını 6,7 puan yukarıya çektiği

görülmektedir. Nitekim bu yüksek etki dönem boyunca tüm eğitim gruplarının maruz

kaldığı olumsuz makroekonomik koşullar ve yapısal etmenlere dayalı etkileri önemli

ölçüde bastırarak bu grup için toplam etkinin artı yönlü olmasını sağlamıştır. Diğer

taraftan diğer cinsiyet-konum gruplarında eğitim profilindeki iyileşme işgücüne

katılım oranına hemen hemen hiç katkı yapmamış ve bunun sonuncunda

makroekonomik koşullar ve yapısal etmenlere bağlı aşındırıcı etki baskın gelmiş ve

bu gruplarda işgücüne katılım oranı gerilemiştir.

Grafik 2.30. Basit Etki Ayrıştırması: Cinsiyet-Konum Grupları İtibarıyla Çalışma Çağındaki Nüfusun Eğitim Dağılımındaki Değişimden Kaynaklanan Etki (1988-2003 Dönemi)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü İstatistiklerinden yararlanılarak hesaplanmıştır.

Sonuç olarak, işgücüne katılım oranının gerek kadınlarda gerekse erkeklerde

dönem boyunca önemli oranda gerilediği görülmektedir. Eğitim demografisi ve yaş

demografisindeki olumlu gelişmelere rağmen dönem boyunca süregelen olumsuz

makroekonomik koşullar işgücüne katılım oranının her iki cinsiyet grubunda da hızla

gerilemesine yol açmıştır. Ancak söz konusu katılım gerilemesinin kadınlarda

erkeklere nazaran sınırlı bir biçimde gerçekleşmiş olması dikkat çekicidir. Dönem

-20

-10

0

10

Kadın Erkek Kadın Erkek

Kent Kır

EtkileşimDiğer EtkilerEğitim Dağılımındaki Değişimden Kaynaklanan EtkiToplam Değişim

Page 63: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

48

49

başında erkeklerde yüzde 81,3 seviyesinde olan işgücüne katılım oranı 2003 yılında

yüzde 70,4’e kadar gerilerken; kadınlarda dönem başında 34,3 olan oran 2003 yılında

26,6’ya düşmüştür. Böylece erkek işgücüne katılım oranındaki düşüş 10,9 puan

olurken kadın işgücüne katılım oranı 7,7 puan düşmüş ve 1988 yılında 47 puan olan

katılım makası 2003 yılında 43,9 puana gerilemiştir. Makastaki bu kapanmaya neden

olan ana etmenin ise kentsel nüfusun eğitim düzeyindeki artışın kent işgücüne

katılımını kadınlar üzerinden belirgin bir şekilde desteklemesi olduğu

anlaşılmaktadır.

2.2. 2004-2013 Dönemi

2004-2013 döneminde demografik eğilimler, makroekonomik koşullar ve

yapısal etmenlerin 1988-2003 döneminden belirgin bir şekilde ayrıştığı

görülmektedir. Bu dönemde tüm bu unsurların bir arada desteklediği işgücüne

katılım oranı dönem boyunca hızla yükselerek 4,5 puanlık bir artış sergilemiş ve

dönem başındaki yüzde 46,3 seviyesinden dönem sonunda yüzde 50,8 düzeyine

çıkmıştır.

2004-2013 döneminde demografik unsurların işgücüne katılım oranını

bütüncül bir şekilde desteklediği görülmektedir. Bir önceki dönemde işgücüne

katılım üzerinde kentleşme sonucu ortaya çıkan aşağı yönlü baskı bu dönemde

çalışma çağındaki nüfustaki kent yönlü yoğunlaşmanın durmasıyla ortadan

kalkmıştır. Söz konusu olumsuz etkinin ortadan kalkmasıyla beraber eğitim

demografisindeki olumlu gelişmelerin bu dönemde etkisini belirgin bir şekilde

hissettirdiği, özellikle kentte ikamet eden kadınlar üzerinden işgücüne katılım

oranına anlamlı ölçüde katkı yaptığı görülmektedir. Diğer taraftan, nüfusun yaş

görünümündeki gelişmeler bir önceki döneme benzer şekilde işgücüne katılım oranı

üzerinde belirgin bir etkiye yol açmamıştır. Ancak yaş etkisinin yönünün bu

dönemde aşağıya doğru dönmesi ve dolayısıyla nüfustaki yaşlanmanın işgücüne

katılım oranı üzerindeki olumsuz etkisinin giderek daha belirgin hale gelmesi dikkat

çekmektedir.

1988-2003 dönemindeki yıpratıcı makroekonomik koşullar ve yapısal

etmenlerdeki olumsuz gelişmeler 2004-2013 döneminde yerini tam tersi bir tabloya

Page 64: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

49

50

bırakmıştır. Bu dönemde ekonomik büyümenin tekrar tarihsel ortalamasını

yakalaması işgücüne katılım davranışını genel anlamda desteklemiş, emeklilik

sistemi üzerinde gerçekleştirilen reformların somut şekilde uygulama alanı bulması

işgücüne katılımı özellikle orta yaş grupları üzerinden yukarı çekmiş ve sektörel

dönüşüm sürecindeki duraksama kırsal kesimde işgücüne katılımın bir miktar

toparlanmasını sağlamıştır. Ayrıca, 2008-2009 kriziyle beraber uygulamaya giren

istihdam teşvikleri işgücüne katılımı kentte ikamet eden kadınlar üzerinden

destekleyen önemli bir unsur olarak ön plana çıkmaktadır.

2.2.1. Demografik eğilimler

2004-2013 dönemi de tıpkı 1988-2003 dönemi gibi demografik görünümde

önemli gelişmelerin yaşandığı bir zaman dilimine tekabül etmektedir. Söz konusu

dönemde çalışma çağındaki nüfusun kentleşmesi duraksamış ve nüfusun konumsal

dağılımının kente doğru kayması sonucu işgücüne katılım oranı üzerinde oluşan

baskı ortadan kalkmıştır.8 Diğer taraftan, 1988-2003 döneminde çalışma çağındaki

nüfusun yaş demografisindeki gelişimin işgücüne katılımı bir miktar da olsa

desteklemesi söz konusu iken 2004-2013 döneminde çalışma çağındaki nüfusun yaş

dağılımındaki değişimin işgücüne katılıma olumsuz etki ettiği görülmektedir.

Nüfusun eğitim profilindeki olumlu seyir bu dönemde de işgücüne katılımı

destekleyen temel demografik kuvvet olmuştur.

2.2.1.1. Çalışma çağındaki nüfusun konumsal dağılımındaki gelişmeler 1988-2003 dönemi demografik gelişmeleri incelenirken, dönem boyunca nüfus

dağılımının hızlı bir biçimde kente doğru kaydığına dikkat çekilmişti. Bu eğilimin,

kır ve kent arasında var olan işgücüne katılım makası vasıtasıyla, 1988-2003 dönemi

boyunca işgücüne katılımı aşağıya çeken birincil demografik gelişme olduğu tespit

edilmiştir. 2004-2013 döneminde nüfusun konumsal dağılımındaki bu kent yönlü

8 İşgücü istatistikleri 2004 yılından itibaren yeni nüfus projeksiyonlarına göre üretilmektedir. Yeni nüfus projeksiyonlarına göre yayımlanan işgücü istatistikleri 2004-2013 döneminde çalışma çağındaki nüfustaki kentleşme eğiliminin duraksadığına işaret etmektedir. Ancak bu eğilim nüfus istatistikleri ile örtüşmemektedir. Nüfus istatistikleri nüfustaki kentleşme eğiliminin bu dönemde de sürdüğünü ima etmektedir. İdari sınıflamalardaki değişiklikler işgücü istatistiklerinin kent-kır ayrımında kurgulanmasını giderek güçleştirmiş ve 2014 yılından itibaren işgücü istatistiklerinin bu sınıflamayla yayımlanması uygulamasına son verilmiştir. Bu kısımdaki çözümlemeler değerlendirilirken bu durum da göz önünde bulundurulmalıdır.

Page 65: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

50

51

yoğunlaşma eğiliminin durduğu, hatta çalışma çağındaki nüfusun kent yoğunluğunun

bir miktar azaldığı gözlemlenmektedir.

2004 yılında yüzde 70,8 olan kentsel nüfusun toplam çalışma çağındaki nüfus

içerisindeki payı 2013 yılı itibarıyla yüzde 68,6 düzeyine gerilemiştir. Dolayısıyla,

mevcut istatistikler bir önceki dönemde gözlemlenen kent yönlü yoğunlaşmanın

işgücüne katılım oranı üzerinde yarattığı aşağı yönlü baskının bu dönemde ortadan

kalktığına işaret etmektedir.

Kır ve kent işgücüne katılım oranlarındaki farklılaşmada rol oynayan temel

belirleyicilerin cinsiyet ve eğitim düzeyi olduğu tespit edilmiştir. Erkeklerde makas

kadınlara kıyasla her eğitim düzeyinde daha dar iken, hem kadınlarda hem de

erkeklerde artan eğitim seviyesi ile beraber kır-kent işgücüne katılım makası belirgin

şekilde kapanmaktadır. Dolayısıyla, eğitim düzeyi düşük kadınlar kır-kent işgücüne

katılım makasının en geniş olduğu grubu teşkil etmektedir. Bir okul bitirmeyen ve

ilkokul eğitim düzeyindeki kadınlarda kır-kent işgücüne katılım makası 2004 yılı

itibarıyla sırasıyla 24,9 ve 30,1 puan iken aynı eğitim düzeylerindeki erkeklerde 14,1

ve 6,5 olmuştur (Grafik 2.31).

Grafik 2.31. Eğitim Gruplarına Göre Kır-Kent Katılım Oranı Makası (2004, Yüzde)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü Anketleri

Grafik 2.32’de işgücüne katılım oranının 2004-2013 dönemi boyunca

sergilediği 4,5 puanlık artış konumsal dağılımdaki değişimden kaynaklanan

demografik etki ile makroekonomik koşullar, yapısal etmenler ve diğer

020406080

100

Bir O

kul B

itirm

eyen

İlkok

ul

Ort

aoku

l

Gen

el L

ise

Mes

lek

Lise

si

Üni

vers

ite

Bir O

kul B

itirm

eyen

İlkok

ul

Ort

aoku

l

Gen

el L

ise

Mes

lek

Lise

si

Üni

vers

ite

Erkek Kadınİşgücüne Katılım Oranı (Kır) İşgücüne Katılım Oranı (Kent)Kır-Kent İşgücüne Katılım Oranı Makası

Page 66: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

51

52

demografiklerden kaynaklanan diğer etki şeklinde ayrıştırılmıştır.9 Kır ve kent

işgücüne katılım oranlarının 2004 yılı düzeyinde sabit kalması varsayımı altında

2004-2013 döneminde çalışma çağındaki nüfusun konumsal bileşimindeki değişimin

işgücüne katılıma 0,3 puanlık bir olumlu katkı yaptığı görülmektedir. Nüfusun kır-

kent dağılımı 2004 düzeyinde sabit tutulmak suretiyle kır ve kent katılım oranları

değiştirilerek hesaplanan diğer etki bu dönemdeki olumlu makroekonomik koşullar,

yapısal etmenler ve diğer demografik değişkenlerdeki olumlu gelişmeleri yansıtacak

şekilde, 4,4 puan seviyesinde, yukarı yönlü ve baskındır. Dönem boyunca çalışma

çağındaki nüfusun konumsal dağılımının kıra kayması ve işgücüne katılım oranının

kırda düşerken kentte artması sonucunda ise etkileşimin işgücüne katılıma aşağı

yönlü katkı yaptığı görülmektedir.

Grafik 2.32. Basit Etki Ayrıştırması: Çalışma Çağındaki Nüfusun Konumsal Dağılımındaki Değişimden Kaynaklanan Etki (2004-2013)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü İstatistiklerinden yararlanılarak hesaplanmıştır.

Sonuç itibarıyla 2004-2013 döneminin 1988-2003 dönemi ile kıyaslandığında

demografik eğilimler açısından barındırdığı önemli bir farklılık çalışma çağındaki

nüfusun konumsal dağılımındaki dönüşüm sürecinin durması olmuştur. Bu dönemde

15 yaş ve üzeri kurumsal olmayan nüfusun kent yoğunluğundaki artış eğilimi sona

ermiş, hatta yoğunluk bir miktar gerileyerek işgücüne katılım oranını desteklemiştir.

9 Basit etki ayrıştırması yöntemi EK 2’de detaylı şekilde sunulmaktadır.

0.26

4.44

-0.17

-1

0

1

2

3

4

5

Etkileşim

Diğer Etkiler

Konum DağılımındakiDeğişimden Kaynaklanan Etki

Page 67: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

52

53

2.2.1.2. Çalışma çağındaki nüfusun yaş dağılımındaki gelişmeler 2004-2013 döneminde kurumsal olmayan nüfusun yaş dağılımındaki

eğilimlerin 1988-2003 dönemine benzer bir görüntü sergilemesi söz konusudur. Bu

dönemde de tıpkı bir önceki dönemdeki gibi 0-14 yaş arası nüfusun payı düşerken

15-64 ve 65 ve üzeri yaş gruplarının payı artmıştır. Gençlerin payındaki düşüşün

yaşlıların payındaki artışa kıyasla daha kuvvetli olması işgücüne katılımın yoğun

olduğu 15-64 yaş aralığının payının yükselmesiyle sonuçlanmıştır. Dönem boyunca

çalışma çağındaki nüfusun payının yükselmesiyle potansiyel işgücü nüfus

içerisindeki ağırlığını bu dönemde de artırmaya devam etmiştir.

Çalışma çağındaki nüfusun kendi içerisindeki yaş dağılımı incelendiğinde, bir

önceki döneme benzer şekilde gençlerin payının düşüp yaşlıların payının yükseldiği

görülmektedir. Bu dönemde, çalışma çağındaki nüfusun yaş demografisinde

gözlemlenen önemli bir farklılık güçlü katılım performansı sergileyen orta yaş

gruplarının payındaki artışın durmasıdır. Dönem boyunca 15-24 yaş grubunda

gerileyen kütlenin tamamına yakını 50 ve üzeri yaş dilimlerine yayılmıştır. Bu durum

sonucunda 2004-2013 döneminde çalışma çağındaki nüfusun yaş desenindeki

değişimin işgücüne katılım üzerine yansımaları olumsuz olmuştur.

2004-2013 döneminde de çalışma çağındaki nüfusun toplam nüfus içerisindeki

payının artmaya devam ettiği görülmektedir. 15 yaş ve üzeri kurumsal olmayan

nüfusun toplam nüfus içerisindeki payı 2004 yılında yüzde 72 civarındayken 2013

yılında yüzde 75 düzeyine kadar yükselmiştir (Grafik 2.33). Dolayısıyla, ekonomik

faaliyete altyapı teşkil eden beşeri kaynağın nüfus içerisindeki ağırlığı bu dönemde

de artmış ve çalışma çağındaki nüfus oldukça yüksek bir düzeye erişmiştir. Diğer

taraftan, bu kaynağın ne oranda kullanılabildiği sorusunun cevabını işgücüne katılım

oranı vermektedir.

Page 68: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

53

54

Grafik 2.33. Kurumsal Olmayan Nüfusun Yaş Dağılımı (Yüzde)

Kaynak: TÜİK, Genel Nüfus Sayımları ve ADNKS verilerine dayanılarak hesaplanmıştır.

2004-2013 döneminde çalışma çağındaki nüfusun kendi içerisindeki yaş

dağılımındaki gelişmelerin işgücüne katılım açısından olumsuz bir tablo çizdiği

gözlemlenmektedir. 15-24 yaş aralığının payı 2004’teki yüzde 24,9 düzeyinden

2013’te yüzde 20,8’e kadar gerilemiştir. İşgücüne katılımın yüksek olduğu 25-49 yaş

aralığının payı ise 0,4 puan azalmış ve nispeten daha düşük katılım gösteren 50 yaş

ve üzeri grupların payı 32,6’dan 36,6’ya yükselmiştir (Grafik 2.34). Bu dönemde

çalışma çağındaki nüfustaki yaşlanmaya bir önceki dönemden farklı şekilde yüksek

katılım sergileyen orta yaş gruplarının payında artışın eşlik etmemesi sonucunda yaş

demografisindeki gelişmeler katılımı olumsuz yönde etkilemiştir. Yaşlanma

eğiliminin ilerleyen dönemlerde de çalışma çağındaki nüfusun yaş dağılımına

olumsuz şekilde yansıması beklenmektedir.

020406080

100

2004 2013

27.85 24.59

65.69 67.73

6.46 7.68

0-14 15-64 65+

Page 69: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

54

55

Grafik 2.34. Çalışma Çağındaki Nüfusun Yaş Dağılımı ve İşgücüne Katılım Oranı (Yüzde)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü Anketleri

2004-2013 dönemi boyunca işgücüne katılım oranındaki 4,5 puanlık yükseliş

nüfusun yaş dağılımındaki değişimden kaynaklanan demografik etki ve yaş

gruplarının kendi içerisinde işgücüne katılım oranlarındaki değişime tekabül eden

makroekonomik koşullara, yapısal etmenlere ve diğer demografiklere dayalı diğer

etki şeklinde ayrıştırılmıştır (Grafik 2.35). Bu ayrıştırma sonuçlarına göre, eğer

dönem boyunca işgücüne katılım oranı yaş grupları itibarıyla sabit kalsaydı ve sadece

nüfusun yaş dağılımı değişseydi ortaya çıkacak demografik etki işgücüne katılım

oranını 0,2 puan aşağıya çekecekti, ancak dönem boyunca hemen hemen her yaş

grubunda işgücüne katılımın artması (diğer etki) işgücüne katılım oranını 4,6 puan

yukarı çekmiştir. Yaş gruplarının işgücüne katılım oranlarında ayrı ayrı gözlemlenen

bu artışta, bu dönemdeki olumlu makroekonomik koşullar ve yapısal unsurlar rol

oynamış olabileceği gibi eğitim desenindeki düzelme de pay sahibi olmuştur.

0

20

40

60

80

0

5

10

15

15-19 20-24 25-29 30-34 35-39 40-44 45-49 50-54 55-59 60-64 65+

Yaş Dağılımı (2004)Yaş Dağılımı (2013)İşgücüne Katılım Oranı (2004, İkinci Eksen)

Page 70: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

55

56

Grafik 2.35. Basit Etki Ayrıştırması: Çalışma Çağındaki Nüfusun Yaş Dağılımındaki Değişimden Kaynaklanan Etki (2004-2013)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü İstatistiklerinden yararlanılarak hesaplanmıştır.

2004-2013 döneminde yaş değişkeninin işgücüne katılım oranı üzerindeki etki

yönü artıdan eksiye dönmekle beraber, etkinin oldukça kısıtlı olması söz konusudur.

Kurumsal olmayan nüfus içerisinde işgücüne konu olan kısmın payı bu dönemde de

artmayı sürdürmüş ve işgücü potansiyeli genişlemeye devam etmiştir. Diğer taraftan,

çalışma çağındaki nüfusun yaş dağılımındaki gelişmeler kendi içinde

değerlendirildiğinde, yoğun katılım gösteren 25-49 yaş arası dilimde yer alan

grupların payının hemen hemen sabit kaldığı ve 50 yaş ve üzeri grupların payının

gençleri oluşturan 15-24 yaş aralığındaki grupların aksine arttığı görülmüştür.

Dolayısıyla, çalışma çağındaki nüfusun yaşlanma eğilimi bu dönemde de devam

etmiştir. Bu dönemde, bir önceki dönemden farklı olarak, çalışma çağındaki

nüfustaki yaşlanmaya orta yaş gruplarının payında artışın eşlik etmemesi çalışma

çağındaki nüfusun yaş dağılımındaki değişimin işgücüne katılıma olumsuz etki

etmesi ile sonuçlanmıştır.

2.2.1.3. Çalışma çağındaki nüfusun eğitim dağılımındaki gelişmeler Çalışma çağındaki nüfusun eğitim görünümündeki dönüşüm 2004-2013

döneminde de devam etmiştir. 1988-2003 döneminde nüfusun eğitim profili bir okul

bitirmeyenlerden ortaokul ve üzeri eğitim gruplarına doğru dengeli bir biçimde

kayarken, 2004-2013 döneminde kütlenin ilkokul düzeyinden yüksek katılım

gösteren meslek lisesi ve üniversite eğitim düzeylerine doğru yayıldığı

gözlemlenmektedir. Dolayısıyla, 2004-2013 döneminde çalışma çağındaki nüfusun

-0.18

4.63

0.09

-1

0

1

2

3

4

5

Etkileşim

Diğer Etkiler

Yaş Dağılımındaki DeğişimdenKaynaklanan Etki

Page 71: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

56

57

eğitim profilinde ikinci bir demografik dönüşüm sürecinin faaliyette olması söz

konusudur.

Çalışma çağındaki nüfus içerisinde ilkokul ve genel lise mezunlarının payı

sırasıyla 2004 yılındaki yüzde 43,6 ve 11,8 seviyesinden yüzde 33,2 ve 10’a

gerilemiş; bunu takip edecek şekilde ortaokul, meslek lisesi ve üniversite

mezunlarının payı yüzde 14,1’den 19,8’e, 5,8’den 7,8’e ve 6,7’den 12,1’e

yükselmiştir. Dolayısıyla ilkokul mezunlarının payındaki hızlı düşüşle beraber

dağılımın esas olarak meslek lisesi ve üniversite eğitim düzeylerine doğru kaydığı

görülmektedir (Grafik 2.36).

Grafik 2.36. Çalışma Çağındaki Nüfusun Eğitim Dağılımı ve İşgücüne Katılım Oranı (Yüzde)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü Anketleri

Bu dönemde çalışma çağındaki nüfusun eğitim profilindeki dönüşümün

işgücüne katılım oranına yaptığı belirgin katkıya ilişkin daha anlaşılır bir bilgi ortaya

koymak amacıyla basit ayrıştırma çözümlemesinden yararlanılmıştır.10 Bu kapsamda,

dönem boyunca işgücüne katılım oranında gözlemlenen 4,5 puanlık artış, nüfusun

eğitim profilindeki dönüşümden kaynaklanan demografik etki; eğitim dağılımının

sabit olduğu varsayımı altında farklı eğitim düzeylerinin katılım oranlarındaki

değişimi hesap eden makroekonomik koşullar, yapısal etmenler ve diğer demografik

unsurlara dayalı diğer etkiden ayrıştırılmıştır. 2004-2013 dönemi boyunca çalışma

10 Basit etki ayrıştırması yöntemi EK 2’de detaylı şekilde sunulmaktadır.

0

20

40

60

80

100

Bir OkulBitirmeyen

İlkokul Ortaokul Genel Lise Meslek Lisesi Üniversite

Eğitim Dağılımı (2004) Eğitim Dağılımı (2013)

İşgücüne Katılım Oranı (2004)

Page 72: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

57

58

çağındaki nüfusun eğitim desenindeki gelişmenin işgücüne katılım oranına 1,8 puan

gibi önemli bir düzeyde katkıda bulunduğu görülmektedir (Grafik 2.37).

Grafik 2.37. Basit Etki Ayrıştırması: Çalışma Çağındaki Nüfusun Eğitim Dağılımındaki Değişimden Kaynaklanan Etki (2004-2013)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü İstatistiklerinden yararlanılarak hesaplanmıştır.

2004-2013 döneminde de tıpkı 1988-2003 döneminde olduğu gibi işgücüne

katılıma en yüksek katkıyı yapan demografik gelişmenin eğitim düzeyindeki artış

eğilimi olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, eğitim seviyesindeki artışın her iki

dönemde de işgücüne katılım için önemli bir fırsat sunduğu görülmektedir.

Kadınlarda eğitim profilinin hala erkeklere nazaran düşük düzeyde olması, eğitim

düzeyinin ilerleyen dönemlerde de işgücüne katılım oranına katkı potansiyeline sahip

temel demografik değişken olarak ön plana çıkacağına işaret etmektedir.

2.2.2. Makroekonomik koşullar ve yapısal etmenler

2004-2013 döneminin 1988-2003 döneminden makroekonomik koşullar ve

yapısal etmenler ekseninde belirgin şekilde farklılaşması söz konusudur. Bir önceki

dönemde yavaşlayan ekonomik büyüme bu dönemde tarihsel ortalamasını yeniden

yakalamıştır. Dönem başında devam eden sektörel dönüşüm eğilimi 2007 yılında

duraksamış ve bu tarihten itibaren tersine dönmüştür. Ayrıca, bu dönemde emeklilik

sistemini sıkılaştırmaya yönelik etkin adımlar atıldığı görülmektedir. Diğer bir

önemli unsur ise 2008 krizi ertesinde uygulamaya konulan aktif işgücü politikası

niteliğindeki istihdam teşvikleri ile kadın istihdamının belirgin bir biçimde

desteklenmesidir.

1.77

2.78

-0.02

-1

0

1

2

3

4

5

Etkileşim

Diğer Etkiler

Eğitim DağılımındakiDeğişimden Kaynaklanan Etki

Page 73: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

58

59

2.2.2.1. Kır ve kent işgücüne katılım oranlarındaki gelişmeler 2004-2013 döneminde işgücüne katılım oranındaki artışla eşleşen temel

dinamiklerden birisi kır-kent işgücüne katılım oranları arasındaki yakınsama süreci

olmuştur. 2004-2013 döneminde makroekonomik görünümdeki olumlu seyir, yapısal

eğilimler ve eğitim demografisindeki düzelme kentsel işgücüne katılım oranının hızla

artarak kırdaki düzeye intibakını sağlamıştır (Grafik 2.38). Kırsal kesimde işgücüne

katılım oranı 2007 yılına kadar düşmüş ve bu tarihten sonra ise tekrar artarak dönem

başındaki seviyesini yakalamıştır. Kır ve kent işgücüne katılım oranlarındaki

yakınsamanın kırda katılım oranının dönem sonu itibarıyla dönem başındaki düzeyini

korurken gerçekleşmiş olması yakınsama sürecinin ülke geneli işgücüne katılım

oranında artışa eşlik etmesiyle neticelenmiştir.

Grafik 2.38. Kır ve Kent Ayrımında İşgücüne Katılım Oranı (Yüzde)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü Anketleri

2004-2013 döneminde işgücüne katılım oranının kentte sürekli olarak

yükseldiği gözlemlenmektedir. 2004 yılında yüzde 43 olan kentsel işgücüne katılım

oranı 2013 yılında yüzde 49,6 düzeyine çıkmıştır. Kentte ikamet eden kadınlarda

meslek lisesi ve üniversite düzeyi eğitim grupları ile diğer eğitim grupları arasındaki

belirgin işgücüne katılım farkı göz önünde bulundurulduğunda, bu dönemde eğitim

dağılımındaki meslek lisesi ve üniversite yönlü yoğunlaşmanın kent işgücüne katılım

oranını dönem boyunca, özellikle kadınlar üzerinden desteklediği görülmektedir.

Diğer taraftan, 2008-2009 krizinin işgücü piyasası üzerindeki etkilerini hafifletmek

amacıyla uygulamaya geçirilen istihdam teşvikleri kent işgücüne katılım oranındaki

yükselişin 2008 yılından itibaren hızlanmasını sağlamıştır.

40

45

50

55

60

2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013

İşgücüne Katılım Oranı (Kent) İşgücüne Katılım Oranı (Kır)

Page 74: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

59

60

Kırda işgücüne katılım oranı 2007 yılına kadar gerilemiş sonrasında ise artış

eğilimine girerek tekrar dönem başındaki seviyesini yakalamıştır. Dönem başında

yüzde 54,4 olan kır işgücüne katılım oranı, 2007 yılında yüzde 50,8 seviyesine

düşmüş, 2008 yılından itibaren ise tekrar artarak 2013 yılında yüzde 53,6 düzeyine

ulaşmıştır. Kırda gözlemlenen bu dalgalanmada rol oynayan temel etmenin sektörel

dönüşüm sürecindeki duraksama olduğu düşünülmektedir. 2007 yılına kadar devam

eden sektörel dönüşümün bu yıldan itibaren tersine dönmesi tarım sektöründe göreli

canlanmayı beraberinde getirerek kırda işgücü piyasalarını desteklemiştir (EK 5).

Kırsal istihdamın genel olarak kayıt dışı bir yapıda olması 2008 yılından itibaren

uygulanan istihdam paketlerinin kır işgücüne katılım oranı üzerinde yaratabileceği

etkiyi önemli ölçüde kısıtlamıştır (EK 6).

İşgücüne katılım oranındaki gelişmelerin konum-cinsiyet grupları itibarıyla

izlenmesi, bu dönemdeki makroekonomik koşulların, yapısal etmenlerin ve

demografik gelişmelerin kır-kent yakınsama süreci üzerindeki etkilerinin

ayrıştırılması bağlamında faydalı bilgilerin açığa çıkmasını sağlamaktadır. Bu

sebeple, ilerleyen kısımda kır-kent yakınsama süreci cinsiyet ayrımında

değerlendirilecektir.

Kadın işgücüne katılım oranının 2004-2013 döneminde sergilediği gelişim

konumsal ayrımda incelendiğinde kentte kadın işgücüne katılımının dönem boyunca

sürekli olarak arttığı ve bu artışın 2008 yılından itibaren hız kazandığı

gözlemlenmektedir (Grafik 2.39). Diğer taraftan, kadın işgücüne katılım oranı kırda

2007 yılına kadar önemli oranda gerilemiş 2008 yılından itibaren ise tekrar yükselme

sürecine girerek dönem başındaki seviyesini yakalamıştır. İşgücüne katılım oranı

kırda dönem başındaki düzeyini korurken kentte 10 puanın üzerinde bir artış

göstermiş, dolayısıyla bu dönemde kır-kent işgücüne katılım makası kadınlarda 10

puan gibi önemli bir düzeyde daralmıştır.

Page 75: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

60

61

Grafik 2.39. Kadınlarda Kır-Kent İşgücüne Katılım Oranı Makası (Yüzde)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü Anketleri

Kentte kadın işgücüne katılım oranının sergilediği sürekli yükselişte rol

oynayan temel demografik etkenin eğitim düzeyindeki artış olduğu bilinmektedir.

Kentte ikamet eden kadınlarda üniversite ve meslek lisesi eğitim düzeyleri ile diğer

eğitim düzeyleri arasındaki belirgin işgücüne katılım farklılığı, eğitim dağılımının

meslek lisesi ve üniversite düzeyine kayması sonucunda, bu kadınlarda işgücüne

katılımı önemli oranda desteklemiştir. Grafik 2.40’ta görüldüğü üzere bir okul

bitirmeyen, ilkokul ve ortaokul eğitim düzeyindeki kentte ikamet eden kadınlarda

işgücüne katılım oranı 2004 yılı itibarıyla yüzde 10 civarındayken, işgücüne

katılımın genel lise düzeyinden itibaren hızla arttığı, meslek lisesi ve üniversite

gruplarında sıçrayarak sırasıyla yüzde 38,3 ve 70,2 düzeylerine tırmandığı

görülmektedir. Aynı grafik, kentte ikamet eden kadınlar arasında 2004 yılında

sırasıyla yüzde 5,2 ve 6,5’lik paya sahip olan meslek lisesi ve üniversite

mezunlarının payının 2013 yılı itibarıyla yüzde 7,4 ve 13,4 seviyelerine ulaştığını

göstermektedir.

0

10

20

30

40

2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013Kır-Kent Katılım Makasıİşgücüne Katılım Oranı (Kent)İşgücüne Katılım Oranı (Kır)

Page 76: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

61

62

Grafik 2.40. Kentte İkamet Eden Kadınlarda Çalışma Çağındaki Nüfusun Eğitim Dağılımı ve İşgücüne Katılım Oranı (Yüzde)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü Anketleri

Kentte ikamet eden kadınlarda 2004-2007 döneminde yıllık ortalama işgücüne

katılım artışı 0,7 puan iken, 2007 yılı sonrası dönemde bu artış 1,4 puana

yükselmiştir. Dolayısıyla kentte kadın işgücüne katılım oranındaki artışın 2007 yılı

sonrası dönemde ivmelendiği anlaşılmaktadır. Söz konusu ivmelenmenin meydana

gelmesinde 2008 yılından itibaren, esas olarak kadınları hedef alan bir aktif işgücü

politikası şeklinde tasarlanan istihdam paketlerinin uygulamaya geçirilmesi etkili

olmuştur (EK 7). İstihdam paketleri 2008 yılından itibaren kadın istihdamını belirgin

bir biçimde desteklemiştir. İstihdam olanaklarının artması ise kadınların bu tarihten

itibaren işgücü piyasasına daha yoğun bir şekilde dahil olmasına katkıda

bulunmuştur.

Diğer taraftan, kırda 2007 yılına kadar düşüş gösteren kadın işgücüne

katılımının 2008 yılından itibaren toparlanarak dönem başındaki seviyesini tekrar

yakaladığı gözlemlenmektedir. Kırdaki bu dalgalanmada istihdam paketlerinden

ziyade sektörel dönüşüm sürecinin duraksamasıyla beraber tarım ekonomisinin göreli

olarak canlanması ve bunun kırda işgücü piyasasına olumlu şekilde yansıması rol

oynamıştır (EK 5). Teşviklerin uygulamaya girdiği 2008 yılında kırda kadın

istihdamının kayıtlılık oranının yüzde 10 düzeyinde olduğu görülmektedir (EK 6).

Bu yapı, özünde sosyal güvenlik prim teşviklerine dayanan, istihdam paketlerinin

kırda kadın işgücüne katılımı üzerindeki etki alanını önemli ölçüde daraltmaktadır.

0

20

40

60

80

Bir OkulBitirmeyen

İlkokul Ortaokul Genel Lise Meslek Lisesi Üniversite

Eğitim Dağılımı (2004)Eğitim Dağılımı (2013)İşgücüne Katılım Oranı (2004)

Page 77: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

62

63

Kriz başlangıcına tekabül eden 2008 yılından itibaren gerek kentte gerekse

kırda kadın katılımındaki yükselişte rol oynayan bir diğer etmenin ise ilave çalışan

etkisi olduğu düşünülmektedir. Kriz döneminde eşleri işsiz kalan kadınlar hane içi

gelirdeki düşüşü telafi ederek tüketim seviyelerini korumak amacıyla işgücü

piyasasına daha yoğun bir biçimde dahil olmaya başlamış ve işgücü piyasasına giriş

yapan kadınlar kriz sonrasında da bu statülerini korumaya devam etmiştir (EK 8).

Erkekler için işgücüne katılım oranı kır ve kent ayrımında değerlendirildiğinde,

kadınlardaki duruma benzer şekilde erkeklerde de kır-kent işgücüne katılım

makasının dönem boyunca kapandığı görülmektedir. Kentte ikamet eden erkeklerde

işgücüne katılımın dönem boyunca istikrarlı olarak arttığı gözlemlenirken, kırda

ikamet eden erkeklerde, kadınlardaki duruma benzer biçimde, 2007 yılına kadar

gerileyen işgücüne katılım oranı bu yıl ertesinde tekrar yükselmiş ve 2011 yılında

dönem başındaki seviyesini tekrar yakalamıştır. Ancak kırda erkek işgücüne katılım

oranının 2012 yılından itibaren hızla gerilemesi söz konusu olmuştur. Dönem

başında sırasıyla yüzde 73,4 ve 69,1 olan kır ve kent erkek işgücüne katılım oranları,

2013 yılında yüzde 71,2 ve 71,6 düzeylerinde gerçekleşmiştir. Dolayısıyla erkeklerde

dönem başında 4,3 puan olan kır-kent işgücüne katılım makasının dönem sonunda

tamamen kapanması söz konusudur (Grafik 2.41).

Grafik 2.41. Erkeklerde Kır-Kent İşgücüne Katılım Oranı Makası (Yüzde)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü Anketleri

15 yaş ve üzeri kurumsal olmayan kentte ikamet eden erkek nüfusunun 2004 ve

2013 yılları itibarıyla eğitim dağılımı ve dönem başı itibarıyla eğitim düzeyine göre

-1

0

1

2

3

4

5

666768697071727374

2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013

Kır-Kent Katılım Makası (İkinci Eksen) İşgücüne Katılım Oranı (Kent)

İşgücüne Katılım Oranı (Kır)

Page 78: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

63

64

işgücüne katılım oranı incelendiğinde erkeklerde meslek lisesi ve üniversite eğitim

düzeyleri ile diğer eğitim düzeyleri arasında kadınlardaki gibi belirgin bir katılım

farklılığının var olmadığı görülmektedir. Dolayısıyla, eğitim demografisindeki

düzelme bu dönemde kentte ikamet eden erkeklerde işgücüne katılım üzerinde

kadınlardaki gibi önemli bir etkiye yol açmamış ve erkeklerde kent işgücüne katılım

oranı durağan bir seyir izlemiştir (Grafik 2.42). Ayrıca, 2008 yılından itibaren

uygulamaya giren istihdam paketlerinin esas olarak kadınları hedef aldığı

bilinmektedir (EK 7). Dolayısıyla kentte ikamet eden erkeklerdeki işgücüne katılım

artışının esas olarak olumlu makroekonomik koşullardan kaynaklanması söz konusu

olmuştur.

Grafik 2.42. Kentte İkamet Eden Erkeklerde Çalışma Çağındaki Nüfusun Eğitim Dağılımı ve İşgücüne Katılım Oranı (Yüzde)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü Anketleri

Kırda ikamet eden erkeklerde işgücüne katılım oranının kadınlardaki durum ile

benzer şekilde 2007 yılına kadar gerilediği, bu tarih sonrasında ise arttığı

görülmektedir. Nitekim kırdaki erkeklerde de 2008 yılı itibarıyla gözlemlenen

işgücüne katılım artışında kadınlara benzer şekilde sektörel dönüşümün duraksaması

rol oynamıştır (EK 5).

İncelemeler 2004-2013 döneminde kır ve kentte işgücüne katılım oranının

sergilediği eğilimlerde makroekonomik koşulların, yapısal etmenlerin ve demografik

unsurların bir arada belirleyici olduğunu açığa çıkarmaktadır. Makroekonomik

koşullar kentte işgücüne katılım oranını gerek erkekler gerekse kadınlarda dönem

boyunca desteklemiştir. Eğitim demografisindeki düzelme ve 2008 yılı itibarıyla

0

20

40

60

80

100

Bir OkulBitirmeyen

İlkokul Ortaokul Genel Lise Meslek Lisesi Üniversite

Eğitim Dağılımı (2004) Eğitim Dağılımı (2013)

İşgücüne Katılım Oranı (2004)

Page 79: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

64

65

faaliyete geçirilen istihdam paketleri işgücüne katılımı esas olarak kentte ikamet

eden kadınlar üzerinden desteklemektedir. Kriz sonrasında sektörel dönüşümün

duraksaması ve tarım sektörünün canlanması kırda 2007 yılına kadar gerileyen

işgücüne katılım oranının hem erkeklerde hem de kadınlarda 2008 yılından itibaren

toparlanmasını sağlamıştır. Bu sayede kır işgücüne katılım oranı dönem başındaki

seviyesini tekrar yakalamıştır. Kırda işgücüne katılım oranı dönem başı ve sonu

itibarıyla sabit kalırken, kentte katılımın yaklaşık 7 puan artış göstermesi sonucunda

bu dönemde kır-kent işgücüne katılım makasındaki kapanma, genel işgücüne katılım

artışına eşlik eden bir dinamik olarak ortaya çıkmıştır.

2.2.2.2. Yaş gruplarına göre işgücüne katılım oranında gelişmeler 2004-2013 döneminde olumlu makroekonomik koşullar, yapısal etmenler ve

diğer demografik değişkenlerdeki gelişmeler işgücüne katılım oranının hemen hemen

tüm yaş aralıklarında yükselmesiyle neticelenmiştir. İşgücüne katılım oranının

halihazırda yüksek olduğu 25-29, 30-34, 35-39, 40-44 ve 45-49 yaş gruplarında

katılım artışının daha da hızlı olduğu gözlemlenmektedir. Dönem boyunca işgücüne

katılım oranı düşüş gösteren tek grup 65 yaş ve üzeri bireyler iken, 15-19 yaş

grubunda katılımın dönem başı ve sonu itibarıyla sabit kaldığı görülmektedir. (Grafik

2.43).

Grafik 2.43. Yaş Gruplarına Göre İşgücüne Katılım Oranındaki Değişim (Yüzde)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü Anketleri

-100

1020304050607080

15-19 20-24 25-29 30-34 35-39 40-44 45-49 50-54 55-59 60-64 65+

İşgücüne Katılım Oranı (2004) İşgücüne Katılım Oranı (2013) Değişim

Page 80: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

65

66

Yaş gruplarının dönem boyunca süregelen demografik gelişmeler,

makroekonomik koşullar ve yapısal etmenlere farklı düzeyde maruz kalması ve tepki

vermesi göz önünde bulundurularak, bu bölümdeki çözümlemeler ilki 20-24, 25-29,

30-34, 35-39; ikincisi 40-44, 45-49, 50-54 ve 55-59 sonuncusu ise 60-64, 65+ ve 15-

19 yaş gruplarını kapsayan üç farklı yaş grubu tabakası ayrımında kurgulanmıştır.

Birinci tabakadaki katılım artışında uygun makroekonomik koşulların yanı sıra

eğitim demografisindeki olumlu değişim belirleyici olmuştur. 40-44, 45-49, 50-54 ve

55-59 yaş gruplarını çevreleyen ikinci tabakada ise emeklilik nedeniyle işgücüne

katılmayanların payında önemli bir düşüş olduğu görülmektedir. Bu dönemde

emeklilik sisteminin sıkılaşması ve olumlu makroekonomik koşulların istihdam

olanaklarını artırmasıyla ikinci tabaka yaş gruplarında emeklilik nedeniyle işgücü

dışında kalanların payında belirgin bir azalma olmuştur. Üçüncü tabakayı ise işgücü

piyasasına katılımın durağan olduğu gruplar teşkil etmektedir. Devam eden kısımda

birinci ve ikinci tabaka yaş gruplarındaki işgücüne katılım gelişmelerine yer

verilecektir. Üçüncü tabakada işgücüne katılımın durağan bir görünüm sergilemesi

nedeniyle bu grup çözümlemenin dışında bırakılmıştır.

2.2.2.2.1 Birinci tabaka yaş gruplarındaki gelişmeler Yoğunluklu olarak gençlerden meydana gelen birinci tabakada işgücüne

katılım oranının bu tabakayı oluşturan tüm yaş gruplarında belirgin düzeyde

yükseldiği gözlemlenmektedir. Sırasıyla 20-24, 25-29, 30-34 ve 35-39 yaş

gruplarında dönem başında yüzde 50,5, 61,5, 61,8 ve 62,7 olarak gerçekleşen

işgücüne katılım oranı dönem sonu itibarıyla yüzde 55,3, 66,7, 68,3 ve 68,9 düzeyine

yükselmiştir (Grafik 2.44). Bu artışta 2004-2013 dönemindeki olumlu

makroekonomik koşulların yanı sıra biri demografik diğeri ise yapısal olmak üzere

iki farklı etmenin belirgin olarak rol oynaması söz konusudur. Demografik etmeni

eğitim profilindeki düzelme teşkil ederken, 2008 yılından itibaren uygulamaya giren

istihdam paketleri yapısal etmeni oluşturmaktadır. Ayrıca, 2008 krizi sonrasında

ilave çalışan etkisinin de bu grupta işgücüne katılım oranını kadınlar üzerinden

desteklemesi söz konusu olmuştur.

Page 81: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

66

67

Grafik 2.44. Birinci Tabaka Yaş Gruplarında İşgücüne Katılım Oranı (Yüzde)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü Anketleri

Eğitim demografisinin incelendiği Bölüm 2.2.1.3’te 2004-2013 döneminde

nüfusun eğitim dağılımının meslek lisesi ve üniversite düzeylerine doğru kaydığı ve

bu durumun işgücüne katılım oranını yukarıya çeken birincil demografik kuvvet

olduğu vurgulanmıştı. Nüfusun eğitim yapısındaki bu düzelmenin en çok hissedildiği

yaş gruplarının birinci tabakada yer alan yaş aralıkları olduğu görülmektedir. Bu

tabakada yer alan yaş gruplarının her birinde meslek lisesi ve üniversite eğitim

düzeyindeki bireylerin oranı dönem boyunca 10 puanın üzerinde artış göstermiştir

(Grafik 2.45). Dolayısıyla birinci tabakadaki katılım artışında eğitim

demografisindeki düzelme önemli oranda pay sahibi olmuştur.

Grafik 2.45. Meslek Lisesi ve Üniversite Eğitim Düzeyindeki Bireylerin Yaş Grupları İtibarıyla Çalışma Çağındaki Nüfus İçerisindeki Payı (Çalışma Çağındaki Nüfus İçerisindeki Pay, Yüzde)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü Anketleri

45

50

55

60

65

70

2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013

20-24 25-29 30-34 35-39

0

10

20

30

40

20-24 25-29 30-34 35-39 40-44 45-49 50-54 55-59 60-64 65+DeğişimMeslek Lisesi ve Ünivesite Eğitim Düzeyindeki Bireylerin Payı (2013)Meslek Lisesi ve Ünivesite Eğitim Düzeyindeki Bireylerin Payı (2004)

Page 82: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

67

68

Birinci tabaka yaş gruplarında 2008 yılına kadar nispeten daha durağan bir

görünüm sergileyen işgücüne katılım oranı 2008 yılından sonra hızlı bir artış

patikasına oturmuştur. Nitekim 2008 krizinden sonra faaliyete giren bir dizi istihdam

teşviki ile otuz yaş altı erkek ve yaştan bağımsız olarak kadın istihdamı etkin bir

biçimde desteklenmiştir. Dolayısıyla, bu gruplardaki hızlı katılım artışını istihdam

teşviklerini göz önünde bulundurmadan sadece olumlu eğitim demografisi ve

makroekonomik koşullara atfetmek yanıltıcı olacaktır.

Birinci tabaka yaş gruplarında işgücüne katılım oranı cinsiyet ayrımında

incelendiğinde aydınlatıcı bir bilgiye ulaşılmaktadır: Erkeklerde katılım oranı dönem

boyunca sabit kalırken kadınlarda sürekli olarak artmış ve 2008-2009 krizi

sonrasında istihdam teşviklerinin uygulanmaya başlanması ve ilave çalışan etkisinin

ağırlık kazanması ile bu artış hız kazanmıştır (Grafik 2.46). Dolayısıyla, birinci

tabaka yaş gruplarındaki hızlı katılım artışının esas olarak kadınlar vasıtasıyla

gerçekleşmiş olması söz konusudur.

Gerek eğitim demografisindeki düzelmenin işgücüne katılımı yoğunluklu

olarak kadınlar üzerinden desteklemesi, gerekse istihdam teşviklerinin kadınlara

odaklanması göz önünde bulundurulduğunda bu durumun ortaya çıkması öncül

beklentiler ile uyumluluk göstermektedir. Bu dönemde eğitim demografisindeki

düzelme ve istihdam teşvikleri birinci tabakadaki kadınlarda, her yaş grubunda,

işgücüne katılımın 10 ile 15 puan arasında yükselmesiyle sonuçlanmıştır.

Page 83: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

68

69

Grafik 2.46. Yaş Grupları İtibarıyla Erkek (Sol Panel) ve Kadın (Sağ Panel) İşgücüne Katılım Oranı

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü Anketleri

Eğitim demografisindeki değişimin, bu dönemde, 20-24, 25-29, 30-34 ve 35-

39 yaş gruplarındaki kadınlarda, eğitim gruplarının işgücüne katılım oranının dönem

başındaki düzeylerinde sabit kaldığı varsayımı altında, işgücüne katılım oranına

sırasıyla 5,5, 6,9, 6,7 ve 4,8 puan katkı yaptığı hesaplanmaktadır. Ayrıca, söz konusu

yaş gruplarının eğitim dağılımının sabit tutularak işgücüne katılım oranlarının

değiştirilmesi ile hesap edilen, diğer etkilerin de birinci tabaka yaş gruplarında esas

olarak kadınlarda işgücüne katılım davranışını desteklediği görülmektedir. Diğer

etkiler 20-24, 25-29, 30-34 ve 35-39 yaş gruplarındaki kadınlarda katılım oranına

sırasıyla -1,8, 5,3, 8,1 ve 9,4 puan katkıda bulunmuştur (Grafik 2.47). Bu etkinin

önemli bir kısmının 2008 yılı itibarıyla uygulamaya geçirilen ve esas olarak kadınları

hedef alan istihdam teşviklerinden ve yine aynı yıl itibarıyla ağırlık kazanan ilave

çalışan etkisinden kaynaklandığı düşünülmektedir.

65707580859095

100

2004

2005

2006

2007

2008

2009

2010

2011

2012

2013

20-24 25-29

30-34 35-39

25

30

35

40

45

2004

2005

2006

2007

2008

2009

2010

2011

2012

2013

20-24 25-29

30-34 35-39

Page 84: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

69

70

Grafik 2.47. Basit Etki Ayrıştırması: Birinci Tabaka Yaş Gruplarında Eğitim Dağılımındaki Değişimden Kaynaklanan Etki (2004-2013)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü İstatistiklerinden yararlanılarak hesaplanmıştır.

Sonuç olarak, birinci tabaka yaş gruplarında dönem boyunca gözlemlenen

hızlı işgücüne katılım artışında ağırlıklı olarak eğitim demografisindeki düzelme ve

2008 yılı sonrasında devreye giren istihdam paketleri ile ilave çalışan etkisinin rol

oynadığı anlaşılmaktadır. Gerek eğitim demografisindeki düzelmenin işgücüne

katılımı kadınlar üzerinden desteklemesi, gerekse istihdam paketlerinin esas olarak

kadınları konu alması göz önünde bulundurulduğunda, bu dönemde birinci tabaka

yaş gruplarındaki katılım artışının kadınlar üzerinden gerçekleşmesi beklenmektedir.

Nitekim birinci tabaka yaş grupları için işgücüne katılım oranındaki gelişmeler

cinsiyet ayrımında değerlendirildiğinde, bu öncül beklentiler ile uyumlu bir şekilde

erkeklerde işgücüne katılım oranının dönem boyunca durağan bir görünüm

sergilediği, kadınlarda ise dönem boyunca arttığı ve bu artışın 2008 yılından itibaren

hızlandığı gözlemlenmiştir.

2.2.2.2.2 İkinci tabaka yaş gruplarındaki gelişmeler Ağırlıklı olarak orta yaş gruplarından meydana gelen ikinci tabakada işgücüne

katılımın 2004-2013 döneminde hızla arttığı gözlemlenmektedir (Grafik 2.48). Bu

gruplarda gözlemlenen hızlı artışları, olumlu makroekonomik koşulların yanı sıra, en

az iki farklı eğilimin daha desteklediği tespit edilmektedir. İlk olarak, bir önceki

dönemde artan emeklilik sebebiyle işgücüne katılmayanların sayısı bu dönemde,

emeklilik yaş sınırlarının düzenlenmesiyle, belirgin bir biçimde düşmüş, ayrıca

olumlu makroekonomik koşullarla beraber istihdam olanaklarının artması erken

-5

0

5

10

15

20

20-24 25-29 30-34 35-39 20-24 25-29 30-34 35-39

Kadın Erkek

EtkileşimDiğer EtkilerEğitim Dağılımındaki Değişimden Kaynaklanan EtkiToplam Değişim

Page 85: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

70

71

yaşlarda emeklilik nedeniyle işgücüne dahil olmayanların sayısını sınırlayan bir diğer

etmen olmuştur. Diğer taraftan, uygulanan istihdam teşviklerinin bu tabakaya da

kadınlar üzerinden katkıda bulunduğu görülmektedir.

Grafik 2.48. İkinci Tabaka Yaş Gruplarında İşgücüne Katılım Oranı (Yüzde)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü Anketleri

40-44, 45-49, 50-54 ve 55-59 yaş gruplarındaki katılım artışlarında

demografik değişkenlerdeki gelişimlerden ziyade makroekonomik koşullar ve

yapısal etmenlerin ön plana çıkması daha olası görülmektedir. İşgücüne katılımın

erkeklerde ve kadınlarda eşanlı olarak artmasında rol oynayan temel etmen emeklilik

sistemindeki sıkılaşma olmuştur. Diğer taraftan bu yaş gruplarının her birinde

katılımın kadınlarda daha hızlı arttığı gözlemlenmektedir. Bu durumun ise istihdam

teşvikleri ve ilave çalışan etkisinden kaynaklanması muhtemeldir. Dönem başı ve

sonu itibarıyla işgücüne katılım oranı kadınlarda 40-44, 45-49, 50-54 ve 55-59 yaş

gruplarında sırasıyla yüzde 26,1’den 41,8’e, yüzde 22,7’den 35,3’e, yüzde 19,2’den

26,9’a ve yüzde 18’den 20,7’ye yükselmiştir. Erkeklerde ise, yine aynı yaş grupları

için işgücüne katılım oranı sırasıyla yüzde 93’ten 94’e, yüzde 80,4’ten 87,9’a, yüzde

63,1’den 70’e ve yüzde 51,1’den 54,1’e çıkmıştır (Grafik 2.49).

303540455055606570

2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013

40-44 45-49 50-54 55-59

Page 86: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

71

72

Grafik 2.49. İkinci Tabaka Yaş Gruplarında Cinsiyet Ayrımında İşgücüne Katılım Oranı (Yüzde)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü Anketleri

Söz konusu yapısal etmenlerin ikinci tabaka yaş gruplarının işgücüne katılım

oranı üzerindeki etkilerine ilişkin daha açık bir tablo çizmek amacıyla, ikinci tabaka

yaş gruplarındaki işgücüne katılım artışı kadın ve erkeklerde, basit ayrıştırma

çözümlemesinden yararlanılarak kaynaklarına ayrıştırılmıştır. Dönem boyunca

işgücüne katılıma belirgin şekilde etki eden demografik değişkenin eğitim düzeyi

olduğu göz önünde bulundurularak, işgücüne katılım oranındaki artış eğitim

dağılımındaki değişimden kaynaklanan demografik etki ve makroekonomik koşullar

ve yapısal etmenlere dayalı diğer etki şeklinde ayrıştırılmıştır.

Etki ayrıştırması sonuçları beklenildiği gibi ikinci tabakada yer alan erkek ve

kadınlarda makroekonomik koşullar ve yapısal etmenleri temsil eden diğer etkilerin

ön plana çıktığına işaret etmektedir (Grafik 2.50). Eğitim demografisindeki düzelme

bu gruplarda sadece 40-44 yaş aralığındaki kadınlara belirgin bir katkı yapmıştır.

Nitekim eğitim demografisindeki değişimin sadece bu yaş grubunda belirgin düzeyde

olduğu görülmektedir, daha geç yaş aralıklarına eğitimdeki dönüşüm henüz

ulaşmamıştır.11 Dönem boyunca emeklilik sistemindeki düzelmenin erkeklerde ve

kadınlarda işgücüne katılıma önemli oranda katkı yapması söz konusu olmuştur (EK

9). Diğer taraftan, diğer etkilerin katkısının kadınlarda erkeklere nazaran belirgin

şekilde yüksek olmasında 2008 krizi sonrasında uygulamaya giren ve esas olarak

11 Bkz. Grafik 2.45

0

20

40

60

80

100

40-44 45-49 50-54 55-59 40-44 45-49 50-54 55-59

Kadın Erkek

İşgücüne Katılım Oranı (2004) İşgücüne Katılım Oranı (2013) Değişim

Page 87: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

72

73

kadınları konu olan istihdam teşvikleri ve yine kriz sonrasında açığa çıkan ilave

çalışan etkisi rol oynadığı düşünülmektedir.

Grafik 2.50. Basit Etki Ayrıştırması: İkinci Tabaka Yaş Gruplarında Eğitim Dağılımındaki Değişimden Kaynaklanan Etki (2004-2013)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü İstatistiklerinden yararlanılarak hesaplanmıştır.

2.2.2.3. Eğitim gruplarına göre işgücüne katılım oranlarındaki gelişmeler 2004-2013 döneminde işgücüne katılım oranı meslek lisesi hariç eğitim

gruplarının tümünde artış göstermiştir (Grafik 2.51). Özellikle genel lise ve altı

eğitim düzeylerinde katılım oranının kayda değer biçimde artması, bu grupların

nüfusun yaklaşık yüzde 70’ini oluşturduğu göz önünde bulundurulduğunda, işgücüne

katılıma belirgin olarak katkı yapmıştır.

Grafik 2.51. Eğitim Grupları İtibariyle İşgücüne Katılım Oranı (Yüzde)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü Anketleri

-5

0

5

10

15

20

40-44 45-49 50-54 55-59 40-44 45-49 50-54 55-59

Erkekler KadınlarEtkileşimDiğer EtkilerEğitim Dağılımındaki Değişimden Kaynaklanan Etki

0

20

40

60

80

Bir OkulBitirmeyen

İlkokul Ortaokul Genel Lise Meslek Lisesi Üniversite

İşgücüne Katılım Oranı (2004) İşgücüne Katılım Oranı (2013) Değişim

Page 88: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

73

74

2.2.2.4. Cinsiyet gruplarına göre işgücüne katılım oranındaki gelişmeler 2004-2013 dönemi boyunca işgücüne katılım oranında gözlemlenen hızlı

artışa eşlik eden önemli bir dinamiğin kent ve kır işgücüne katılım oranları

arasındaki yakınsama süreci olduğuna Bölüm 2.2.2.1 kapsamında değinilmiştir.

Benzer şekilde bu dönemde gözlemlenen bir diğer önemli dinamiğin kadın-erkek

işgücüne katılım oranları arasındaki yakınsama süreci olduğu görülmektedir. Nitekim

gerçekleştirilen çözümlemeler söz konusu iki sürecin de arkasında aynı temel

etmenin olduğuna işaret etmektedir: 2004-2013 döneminde kentte ikamet eden

kadınların işgücüne katılım oranındaki hızlı artış gerek kent işgücüne katılımının kır

işgücüne katılımına gerekse kadın işgücüne katılımının erkek işgücüne katılımına

yakınsamasını sağlamıştır.

Dönem boyunca erkek işgücüne katılım oranı belirgin bir değişim

sergilemezken, kadınlarda katılım oranının hızla artarak 2004 yılındaki yüzde 23,3

seviyesinden 2013 yılında yüzde 30,8’e kadar yükseldiği gözlemlenmektedir (Grafik

2.52). Dolayısıyla 2004-2013 döneminde Türkiye’de işgücüne katılım oranını

yukarıya çeken temel dinamiğin esas olarak kadın işgücüne katılım oranındaki hızlı

artış olduğu anlaşılmaktadır.

Grafik 2.52. Cinsiyete Göre İşgücüne Katılım Oranı (Yüzde)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü Anketleri

Nitekim gerek demografik gelişmeler gerekse yapısal etmenlerdeki

değişimlerin bu tablo ile uyumlu olduğu görülmektedir. Bu dönemde işgücüne

katılımı destekleyen temel demografik gelişme olan eğitim düzeyindeki artış

01020304050607080

2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013

Makas Erkek Kadın

Page 89: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

74

75

işgücüne katılıma kadınlar üzerinden etki etmiştir. Benzer şekilde, yapısal etmenler

arasında yer alan istihdam teşvikleri ve ilave işçi etkisi de işgücüne katılımı esas

olarak kadınlar üzerinden desteklemiştir.

Kentte ikamet eden kadınlarda işgücüne katılım oranının 2004-2013 dönemi

boyunca sürekli ve hızlı olarak arttığı gözlemlenirken, erkeklerde artışın sadece 2

puanla sınırlı kaldığı görülmektedir. Kentte ikamet eden kadınlarda meslek lisesi ve

üniversite mezunları ile diğer eğitim düzeyleri arasında önemli bir katılım farkı

bulunmaktadır. Bu fark sonucunda eğitim profilindeki düzelme kentte ikamet eden

kadınların işgücüne katılımını dönem boyunca desteklemiştir. 2007 yılına kadar

temel olarak bu etki ön plana çıkmaktayken, 2008 yılından itibaren istihdam

paketleri ile kentte ikamet eden kadın istihdamının etkili bir biçimde teşvik edilmesi

kadınlarda işgücüne katılım artışının ivmelenmesini sağlamıştır. Ayrıca, krizle

beraber işsizlikteki artış hane gelirlerinde düşüşe yol açmış ve kadınlar eşlerinin işsiz

kalması sonucunda oluşan gelir kaybını telafi etmek amacıyla işgücü piyasasına daha

yoğun bir şekilde dahil olmaya başlamıştır. Bu etkenler sonucunda kentte kadın

işgücüne katılım oranında ortaya çıkan 10 puanlık artış, kadınlar ve erkekler

arasındaki katılım makasının dönem boyunca hızlı bir biçimde daralmasıyla

sonuçlanmıştır. Dönem başında kentte ikamet eden erkeklerde yüzde 69,1 olan

işgücüne katılım oranı dönem sonunda yüzde 71,6 seviyesine çıkmıştır. Diğer

taraftan kentte ikamet eden kadınlarda dönem başında yüzde 17,8 düzeyinde olan

işgücüne katılım oranı dönem sonunda yüzde 28 düzeyine çıkmıştır. Bu şekilde,

dönem başında 47 puan olan kent kadın-erkek katılım makası dönem sonunda 40,7

seviyesine gerilemiştir (Grafik 2.53).

Page 90: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

75

76

Grafik 2.53. Cinsiyete Göre İşgücüne Katılım Oranı (Yüzde, Kent)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü Anketleri

İşgücüne katılım oranının kırda hem erkeklerde hem de kadınlarda dönem

içerisinde farklı eğilimler sergilemekle beraber dönem sonu itibarıyla dönem

başındaki düzeyinden çok fazla sapmadığı görülmektedir. Katılım her iki cinsiyet

grubunda da 2007 yılına kadar gerileme sergiledikten sonra tekrar canlanmış ve

kadınlarda dönem başındaki seviyesini tekrar yakalarken erkeklerde dönem

başındaki seviyesinin yaklaşık 2 puan altında gerçekleşmiştir. 2008 yılından itibaren

kırda erkeklerde ve kadınlarda eşanlı olarak meydana gelen bu toparlanmada sektörel

dönüşümdeki duraksama etkili olmuştur (EK 5). 2004 yılında sırasıyla yüzde 73,3 ve

36,7 olan erkek ve kadın kır işgücüne katılım oranları, 2013 yılında yüzde 71,2 ve

36,7 seviyelerinde gerçekleşmiştir. Bu şekilde kadınlar ve erkekler arasındaki

işgücüne katılım makası kırda 36,7 puandan 34,5’e inerek yaklaşık 2 puan kadar

gerilemiştir (Grafik 2.54).

01020304050607080

2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013

Makas Erkek Kadın

Page 91: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

76

77

Grafik 2.54. Cinsiyete Göre İşgücüne Katılım Oranı (Yüzde, Kır)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü Anketleri

İşgücüne katılım oranındaki eğilimlerin cinsiyet ayrımında değerlendirilmesi

2004-2013 dönemindeki hızlı katılım artışına birbiriyle bağıntılı iki farklı dinamiğin

eşlik ettiğini göstermektedir. Bu dinamiklerden birincisini Bölüm 2.2.2 çerçevesinde

değerlendirilen kır ve kent işgücüne katılım oranları arasındaki yakınsama teşkil

etmekteyken, ikincisi kadın ve erkek katılım oranları arasındaki yakınsama sürecidir.

Nitekim her iki dinamiğin de arka planında çalışmakta olan temel mekanizmanın

kentte ikamet eden kadın işgücüne katılımındaki hızlı artış olduğu açığa çıkmaktadır.

Nüfusun eğitim demografisindeki düzelme 2004-2013 dönemi boyunca kentte

ikamet eden kadınlarda işgücüne katılımı önemli ölçüde desteklemiş ve bu durum

sonucunda hem kent katılım oranı hem de kadın katılım oranı eşanlı olarak artmıştır.

Ayrıca kriz sonrasında uygulanan istihdam teşvik programlarının kentte ikamet eden

kadın katılımını etkili bir biçimde desteklemesi ve ortaya çıkan ilave çalışan etkisi bu

yakınsama sürecini ivmelendirmiştir.12

2013 yılı itibarıyla Türkiye’de kadın işgücüne katılımının hala OECD ülkeleri

ortalaması olan yüzde 60 düzeyinin oldukça gerisinde olduğu görülmektedir. Bu

nedenle, Türkiye’de işgücüne katılımı OECD standartlarına çekmede temel boşluğu

kadına yönelik politikaların doldurması söz konusu olacaktır. Bu bağlamda, kriz

sonrası uygulanan teşvik politikalarının kadın odaklı olması son derece isabetli bir

tasarım olarak değerlendirilmektedir. Sektörel dönüşümde önemli düzeyde aşama 12 Kırsal işgücü piyasasının önemli oranda kayıt dışı çalışması sosyal güvenlik prim teşvikine dayalı istihdam teşviklerinin kırdaki etki alanını büyük oranda daraltmaktadır.

01020304050607080

2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013

Makas Erkek Kadın

Page 92: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

77

78

kaydedilmesi, doğurganlık oranlarının anlamlı düzeyde gerilemesi (Grafik 2.55) ve

eğitim düzeyinin hızla yükselmesiyle önümüzdeki dönemde de kadın işgücüne

katılımının yükselmeye devam etmesi beklenmektedir.

Grafik 2.55. Toplam Doğurganlık Hızı (Kadın Başına)

Kaynak: TÜİK, Nüfus Projeksiyonları

Sonuç olarak, 1988-2003 ve 2004-2013 dönemlerinin Türkiye’de işgücüne

katılım davranışı açısından birbirine ters eğilimler barındırdığı anlaşılmaktadır. 1988-

2003 döneminde demografik gelişmeler işgücüne katılım davranışı nezdinde dengeli

bir görünüm sergilemektedir. Ancak dönem boyunca süren olumsuz makroekonomik

koşullar ve yapısal etmenlerin işgücüne katılımı hızla aşağıya çektiği görülmektedir.

Diğer taraftan, 2004-2013 döneminde makroekonomik istikrarın tesis edilmesi ve

emeklilik sisteminin sıkılaştırılması gibi olumlu gelişmeler işgücüne katılımı belirgin

bir şekilde desteklemiştir. Bu dönemde eğitim demografisindeki olumlu gelişmelerin

de desteklediği işgücüne katılım oranı hızla yükselmiştir. Bu şekilde bir önceki

dönemde 9,2 puan gerileyen işgücüne katılım oranı 2004-2013 döneminde 4,5 puan

artmıştır.

Grafik 2.56’da uygulanan basit etki ayrıştırmalarının sonuçları

toplulaştırılarak özetlenmektedir. Makroekonomik koşullar ve yapısal etmenlere

dayalı etkiler işgücüne katılım oranındaki toplam değişimden demografik etkiler

çıkarılarak hesaplanmıştır.

1

2

3

2000

2001

2002

2003

2004

2005

2006

2007

2008

2009

2010

2011

2012

2013

2014

2015

2016

2017

2018

2019

2020

2021

2022

2023

Toplam Doğurganlık Hızı (Kadın Başına)

Toplam Doğurganlık Hızı (Kadın Başına, Öngörü)

Page 93: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

78

79

Grafik 2.56. Basit Etki Ayrıştırması Toplulaştırılmış Sonuçları

Grafik 2.56 incelendiğinde 1988-2003 döneminde yaş ve eğitim

demografiklerindeki gelişmelerin nüfusun konumsal dağılımındaki değişime dayalı

aşağı yönlü baskıyı dengelediği görülmekte ve işgücüne katılımın esas olarak

makroekonomik koşullar ve yapısal etmenlerdeki bozulma neticesinde gerilediği

anlaşılmaktadır. Diğer taraftan 2004-2013 döneminde nüfusun eğitim düzeyindeki

artışın yanı sıra makroekonomik koşullar ve yapısal etmenlerdeki düzelmenin

işgücüne katılımı hızla yukarı çektiği görülmektedir.

2000’li yıllardan itibaren makroekonomik istikrarın tesis edilmesi ve sosyal

güvenlik sisteminin akılcı bir düzlemde kurgulanması Türkiye’de işgücüne katılım

eğilimleri üzerinde son derece olumlu sonuçlar doğurmuştur. Makroekonomik

istikrarın dönemsel politikalardan öte kurumsal bir onarım sürecine dayalı olarak

sağlanması, söz konusu istikrar ortamının uzun dönemde süreceğine işaret

etmektedir. Dolayısıyla işgücüne katılım oranında makroekonomik istikrara dayalı

kazanımların önümüzdeki dönemde de korunması beklenmektedir. Ayrıca emeklilik

sistemindeki sıkılaşmanın, nesillerin ileri doğru kaymasıyla nüfusun daha geniş bir

bölümüne yansıması ve işgücüne katılımı desteklemeye devam etmesi

beklenmektedir. Nüfusun eğitim düzeyindeki artış ve aktif işgücü politikalarının

kadınlar üzerinden işgücüne katılımı belirgin düzeyde destekleyeceği

öngörülmektedir.

Konum Yaş Eğitim

Demografik GelişmelerMakroekonomik

Koşullar ve YapısalEtmenler

1988-2003 -1.89 0.41 3.35 -11.072004-2013 0.26 -0.18 1.77 2.65

-12-10

-8-6-4-20246

Page 94: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

79

80

3. TÜRKİYE’DE İŞGÜCÜNE KATILIM DAVRANIŞININ

BELİRLEYİCİLERİ: EKONOMETRİK ÇÖZÜMLEME

Ampirik bir model kapsamında oluşturulacak altyapı, işgücüne katılım

davranışına ilişkin gözlemlenen eğilimlerin kuramsal bir sistematik dahilinde

değerlendirilmesine imkan tanımakta; ayrıca işgücüne katılım oranının farklı

senaryolar altında gelecekte ulaşacağı düzeyler için öngörüler oluşturmayı mümkün

kılmaktadır. Dolayısıyla, bu kapsamda ortaya konulacak çözümlemeler, çalışmanın

nihai hedefi olan politika çıkarımları ve öngörülerin şekillendirilmesi için gerekli

omurgayı tesis etmektedir.

Oluşturulacak ampirik modelin sağlam bir kuramsal temel üzerine inşa

edilmesi, tahmin sonrasında ulaşılacak istatistiki bulgulara ekonomi mantığı

çerçevesinde bir anlam atfedilebilmesi noktasında önem arz etmektedir. Nitekim

işgücüne katılım davranışını açıklamaya yönelik, temelleri on dokuzuncu yüzyılın

sonlarında atılmış, köklü bir kuramsal yazının var olması söz konusudur. Dolayısıyla

işgücüne katılım olgusunun sistematik bir şekilde ele alınması için taban oluşturacak

yeterli derinliğe ulaşmış bir kuramsal altyapı halihazırda mevcuttur. Bu doğrultuda,

ilk aşama olarak bu altyapı değerlendirilerek güncel bir kuramsal çerçeve ortaya

konulacaktır.

İkinci aşamada kuramsal olarak netleştirilen ekonomik bağıntıya ilişkin

parametrelerin tahmin edilmesinde yararlanılacak ekonometrik modelin belirlenmesi

amaçlanmaktadır. Söz konusu ekonometrik modelin tasarım sürecinde farklı unsurlar

göz önünde bulundurularak uygun ekonometrik biçime ulaşılması amaçlanmıştır.

Uygun ekonometrik biçimde karar kılındıktan sonra ise modele dahil edilecek

açıklayıcı değişkenler belirlenmiş ve nihai ekonometrik denkleme erişilmiştir.

Modelde yer alan değişkenlerin seçilmesi noktasında söz konusu değişkenlerin

öngörü oluşturmaya elverişliliği temel belirleyicilerden biri olmuştur. Ekonometrik

modelin öngörü ve etki ayrıştırması amacıyla da kullanılacak olması olabildiğince

basit şekilde yapılandırılmasını gerektirmiş ve bu bağlamda açıklayıcı değişken

kümesi temel demografik değişkenlerle sınırlı tutulmuş, buna ek olarak

Page 95: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

80

81

makroekonomik koşullar ve ekonomik yapının da içerilmesini sağlayacak

değişkenler modele dahil edilmiştir.

Son aşamada ise belirlenen ekonometrik model çalışmada kullanılan veri

kümesine uygulanarak işgücüne katılım davranışını etkileyen değişkenlerle ilintili

parametreler tahmin edilmiştir. Tahmin sonuçları ekonomi mantığı çerçevesinde

değerlendirilmiş ve ilgili çıkarımlara varılmıştır.

3.1. Yöntem

3.1.1. Kuramsal model

İşgücüne katılım olgusunu sistematik bir çerçevede açıklamaya yönelik köklü

ve derin bir yazının var olması bu konunun analitik bir yaklaşımla ele alınması için

önemli bir fırsat sunmaktadır. Özellikle son kırk yılda hanehalkı araştırmalarının

yaygınlaşmasıyla beraber bu olguyu ele alan çalışmalar hızla artmış ve işgücüne

katılım davranışını çeşitli eksenlerde değerlendirmeyi mümkün kılacak güçlü bir

kuramsal altyapı oluşmuştur.

İşgücüne katılım davranışı, bireye özgü etmenler, hane-içi karar alma süreçleri,

makroekonomik koşullar ve ekonomik yapıyla ilintili değişkenler olmak üzere pek

çok farklı belirleyicinin etkileşimini içeren bir karar sürecine müteakip

şekillenmektedir. Bireye özgü demografik etmenler bireyin üretkenlik düzeyini

belirleyerek işgücüne katılımın potansiyel getirisini tayin etmektedir. Diğer taraftan,

hanenin sürdürülebilirliği için hane-içi hizmetlerin tedariği gereksinimi, hane-içi

faaliyetler sonucu oluşan getiriler ile işgücü piyasasında elde edilen getiriler arasında

ikame ilişkisinin doğmasına neden olmaktadır. Dolayısıyla, bireye özgü etmenlerin

yanı sıra hane yapısı da işgücüne katılım davranışını etkileyen bir diğer etmen olarak

ön plana çıkmaktadır. Diğer taraftan, ekonomik yapının da işgücüne katılım

davranışı üzerinde belirleyici olması söz konusudur. Ekonomik büyüme hızı ve yine

ekonomik büyümeye eşlik eden istihdamın sektörel çeşitliliği gibi etmenler

ekonomideki istihdam imkanlarının hacmini ve niteliğini belirlemektedir. İstihdam

yoğun bir ekonomik büyüme işgücüne katılımı destekleyebileceği gibi yaratılan

istihdamın tek bir sektörde yoğunlaşması bu sektör ile örtüşen niteliklere sahip

olmayan bireylerin işgücü piyasasından dışlanmasıyla sonuçlanabilmektedir. Son

Page 96: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

81

82

olarak, ekonominin sergilediği devresel hareketlerin de işgücüne katılım davranışına

etki etmesi söz konusudur. Genişleme dönemlerinde istihdam olanakları artmakta,

daralma dönemlerinde ise seyrelmektedir. Bu durum iş bulma olasılıklarının devresel

hareketlere doğrudan tepki vermesine yol açmaktadır. Dolayısıyla, işgücüne

katılımın konjonktürle eş yönlü hareket etmesi söz konusudur.

İşgücüne katılımı konu alan birinci nesil yazın temel olarak Hicks (1946)

çalışmasına dayanmaktadır. Bu çalışmadaki kurguya göre birey faydasını kısıtlı

zaman kaynağını, çalışmaya ayrılan zaman ve boş zaman şeklinde pay ederek,

ençoklamayı amaçlamaktadır. Çalışmaya ayrılan süre karşılığında ücret elde eden

birey, bu ücretle nihai tüketim mallarına erişmekte ve geriye kalan zamanını da

dinlenme etkinliklerine ayırmak suretiyle fayda düzeyini yükseltmektedir. Fayda

fonksiyonunda yaş, cinsiyet, eğitim vs. gibi bireye özgü özellikler sabit kabul

edilmekte ve fayda fonksiyonu aşağıdaki basit biçimi almaktadır:

𝑈𝑈 = 𝑈𝑈(𝑥𝑥, ℎ; 𝐴𝐴) 𝑈𝑈 bireyin fayda düzeyini, 𝑥𝑥 tüketim ürünü sepetini, ℎ ise boş zamanı

simgelemektedir. Sabit kabul edilen 𝐴𝐴 ise bireye özgü etmenlere tekabül etmektedir.

Ençoklama probleminde bireyin maruz kaldığı kısıtlar ise şu şekildedir;

𝑙𝑙 + ℎ = 𝑇𝑇 𝑃𝑃𝑥𝑥𝑥𝑥 = 𝑤𝑤. 𝑙𝑙 𝑙𝑙 çalışmaya ayrılan zamanı, 𝑇𝑇 ise toplam zaman kısıtını temsil etmektedir. 𝑃𝑃𝑥𝑥 tüketim

malı sepetinin fiyatı, 𝑤𝑤 ise ücret düzeyidir. Söz konusu kısıtlar bireyin çalışma ve

dinlenmeye ayırdığı toplam zamanın 𝑇𝑇 değeri, tüketim harcamalarının ise toplam

ücret geliri olan 𝑤𝑤. 𝑙𝑙 değeri ile sınırlı olduğunu ortaya koymaktadır.

Bireyin ençoklama probleminde yer alan temel dışsal parametreyi ise ücret, 𝑤𝑤, tesis

etmektedir. Problemin çözümü sonucunda temel işgücü arzı (𝐿𝐿) bağıntısına

ulaşılmaktadır. Söz konusu bağıntının biçimi şu şekildedir:

𝐿𝐿 = 𝐿𝐿(𝑤𝑤, 𝑄𝑄) Bu bağlamda, kişinin çalışmaya ayırdığı zaman ücret düzeyinin bir uzantısıdır.

Birinci nesil modellerin odak noktasını işgücü arzının ücret düzeyine verdiği tepkiyi

ölçen 𝑄𝑄 parametresi teşkil etmektedir. Söz konusu çıkarımlara Pencavel (1987)’de

ayrıntılı şekilde yer verilmektedir.

Page 97: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

82

83

İşgücüne katılıma ilişkin erken yazın daha çok işgücü arzı ile ücretler

arasındaki ilişkiyi konu almış ve bu yazının temel tartışma konusunu ücret

artışlarının yarattığı iki farklı yönlü etki olan gelir ve ikame etkilerinin baskınlığının

ölçülmesi teşkil etmiştir. Jevons (1888), Robbins (1930), Douglas (1934),

Schoenberg ve Douglas (1937), Woytinsky (1940), Durand (1948), Lewis (1957),

Bancroft (1958), Long (1958), Bry (1959), Jones (1961), Finegan (1962) çalışmaları

erken literatüre ilişkin özgün örnekleri sunmaktadır.

İşgücüne katılım davranışını konu alan yazının 1960’lardan itibaren hızla

geliştiği ve katılım davranışının pek çok farklı boyutta ele alındığı dikkat

çekmektedir. Bu bağlamda, zaman kullanımının emek ve boş vakit ikili ayrımından

piyasaya yönelik emek, hane içi hizmetlerin üretilmesine yönelik emek, insan

sermayesine yatırım ve boş zaman şeklinde dörtlü ayrıma tabi tutulması; dinamik

yaşam döngüsü modellerinin yazına girmesiyle yaş demografisinin ön plana çıkması

ve işgücü arzının hane tabanında modellenmesiyle hane yapısının önem kazanması

söz konusu olmuştur.

Mincer (1963), Becker (1965) , Gronau (1977) ve Owen (1979) çalışmaları

işgücüne katılım davranışının şekillenmesinde bireylerin piyasa üretimi ve boş

zamanın yanı sıra hane içi üretim için de zaman tercihinde bulunduklarını gündeme

getirmiştir. İşgücü piyasasına arz edilmeyen zamanın farklı şekillerde

değerlendirilebileceğinin göz önünde bulundurulmasıyla işgücü piyasasına

sunulmayan zamanın piyasada çalışılan zaman ile olan ikame ilişkisi önem

kazanmıştır. Bireylerin işgücüne katılım davranışında hane içi hizmetlerin

üretilmesinin yanı sıra eğitim gibi insan sermayesini artırmaya yönelik fiiller de

işgücü piyasasında değerlendirilen zaman için ikame davranışlar olarak ön plana

çıkmaktadır.

Mincer (1962), Mincer (1963), Bowen (1969) ve Leibowitz (1974)

çalışmaları işgücüne katılım davranışının hane içi karar alım mekanizmalarına da

bağlı olduğunu ortaya koymaktadır. Hane içerisinde kadının ve erkeğin piyasa

üretimi ve hane içi hizmetlerin üretiminde gösterdiği üretkenlik farklılıkları katılım

davranışında cinsiyetler arası oluşacak değişkenliklere vesile olmaktadır. Bu

çerçevede hanedeki çocuk sayısı gibi değişkenler kadınların ve erkeklerin işgücüne

Page 98: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

83

84

katılımı üzerinde farklı etkilere yol açabilmektedir. İşgücüne katılımı hane içi bir

karar alım süreci olarak ele alan bir diğer yazını ise pazarlık (bargaining) yazını

teşkil etmektedir. Horney ve McElroy (1981) ve Manser ve Brown (1980)

çalışmalarında hane işgücü arzını ele almak üzere farklı bir yaklaşım

geliştirilmektedir. Bu modellerde medeni durum ve cinsiyet gibi etmenlerin işgücü

arzını etkileyeceğinin ima edilmesinin yanı sıra, erkek ve kadınların gelir

farklılıklarının mübadele güçlerini de etkileyerek bölüşüm ilişkilerini ve işgücü

piyasası sonuçlarını etkileyeceğine dikkat çekilmektedir. Benzer şekilde Becker

(1974) ve Becker (1981) çalışmaları da medeni durumun hane işgücü arzı üzerindeki

etkisine dikkat çekmektedir.

Ghez ve Becker (1975), Smith (1977), Heckman ve MaCurdy (1980),

Heckman ve MaCurdy (1981), MaCurdy (1981), MaCurdy (1983), Browning,

Deaton ve Irish (1985) çalışmaları işgücü arzının dinamik şekilde modellenmesinde

öncü niteliğinde çalışmalardır. Bu çalışmalarla beraber hanenin yaş dağılımı ve sahip

olduğu birikmiş finansal varlıkların oynadığı rol ön plana çıkmıştır.

İşgücüne katılıma dair yazının gelişmesiyle beraber modelleme

yaklaşımlarında da dönüşüm yaşandığı görülmektedir. Özellikle Heckman ve

MaCurdy (1981), Flinn ve Heckman (1982) ve Heckman (1982) çalışmaları bu

noktada önem taşımaktadır. Söz konusu çalışmalar istatistiksel gösterge

fonksiyonlarının işgücü arzı teorisine uygulanmasına öncülük etmiştir. Bu şekilde,

işgücüne katılım davranışı köşe çözümleri içerecek şekilde modellenmiş ve

olasılıksal boyut ön plana çıkmıştır.13

13 Köşe çözüm, iktisadi karar alıcının birden fazla seçenek arasında kesikli (discrete) bir

tercihte bulunduğu durumları konu almaktadır. Kesikli tercihi içeren karar süreçlerinde birey farklı

seçenekleri birleştirememekte, söz konusu seçeneklerden sadece birine yönelebilmektedir. Örneğin

binek otomobil edinmek amacıyla karar alan bir birey farklı otomobil türleri arasından sadece bir

tanesini satın almakta ve dolayısıyla bu bireyin karar alım süreci kesikli tercihe konu olmaktadır.

Diğer taraftan ticari amaçla, tekrar satmak üzere, otomobil portföyü oluşturan bir birey farklı otomobil

türlerinden çeşitli miktarlarda satın almak suretiyle karını ençoklayacağı otomobil sepetine ulaşmaya

çalışmakta ve bu nedenle bu bireyin karar alım süreci sürekli tercihe (continious choice) konu

olmaktadır.

Page 99: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

84

85

Güncel yazında oldukça yoğun olarak kullanım alanı bulan işgücüne katılım

olasılık fonksiyonun genel biçimi aşağıda sunulmaktadır:

𝑃𝑃(𝑘𝑘 = 1|𝒃𝒃, 𝒉𝒉, 𝒆𝒆, 𝒎𝒎; 𝜷𝜷) = 𝑓𝑓(𝒃𝒃, 𝒉𝒉, 𝒆𝒆, 𝒎𝒎; 𝜷𝜷)

𝑘𝑘 bireyin işgücüne katılmaması durumunda 0, katılması durumunda 1

değerini alan gösterge değişkeni, 𝒃𝒃 bireye özgü gözlemlenebilen ve

gözlemlenemeyen değişkenleri içeren vektör, 𝒉𝒉 haneye özgü değişkenleri içeren

vektör, 𝒆𝒆 ekonomik yapıya özgü değişkenleri içeren vektör, 𝒎𝒎 ise makroekonomik

koşullara ilişkin değişkenleri içeren vektördür. 𝜷𝜷 ise 𝒃𝒃, 𝒉𝒉, 𝒆𝒆 ve 𝒎𝒎 kümelerinde yer

alan değişkenlerin işgücüne katılım olasılığı üzerindeki etkisini belirleyen parametre

vektörüdür. Bağımlı değişken 𝑃𝑃(𝑘𝑘 = 1|𝒃𝒃, 𝒉𝒉, 𝒆𝒆, 𝒎𝒎; 𝜷𝜷) bireyin açıklayıcı değişkenlere

koşullu olarak işgücüne katılma olasılığını vermektedir.

Dolayısıyla, yeni nesil model tasarımlarının gerek işgücüne katılımı

etkileyebilecek oldukça geniş bir değişken kümesine yer vermesi gerekse olasılık

modellemesine giderek işgücüne katılım davranışında önemli bir yere sahip olan

köşe çözümleri içermesi bağlamında birinci nesil modellerden ayrıştığı ve işgücüne

katılım davranışını mikro ölçekte ele alan bir yaklaşıma yöneldiği görülmektedir.

3.1.2. Ekonometrik model

3.1.2.1. Ekonometrik modelin belirlenmesi İşgücüne katılım davranışını inceleyen ampirik çalışmaların kuramsal

yazındaki gelişmeyle eşgüdümlü olarak çoğaldığı görülmektedir. Araştırmacılar

işgücüne katılım davranışını farklı eksenlerde değerlendirmiş ve bu konuya

odaklanan ampirik çalışmalar hızla çeşitlenmiştir. Yazında demografik unsurlar,

hane yapısı, ekonomik yapı ve makroekonomik koşullar gibi farklı etmenlerin

işgücüne katılım davranışı üzerindeki etkilerini değerlendiren çeşitli çalışmaların

mevcut olduğu görülmektedir.

Ampirik çalışmanın esas odağını işgücüne katılım davranışının modeldeki

değişkenlere ne yönde ve ne ölçüde tepki verdiğini tayin eden parametre vektörünün

tahmin edilmesi teşkil etmektedir. Dolayısıyla, söz konusu parametrenin tahmin

Page 100: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

85

86

edilmesi noktasında amaca en uygun ekonometrik modelin seçilmesi

hedeflenmektedir.

Bu çalışma kapsamında işgücüne katılım davranışı kesikli bir kuramsal model

(discrete model) çerçevesinde tasavvur edilmektedir. Kesikli modellerde bağımlı

değişken ekonomik olgu için niceliksel bir ölçüt oluşturmayıp, söz konusu olgunun

neticesine göre değer alan bir gösterge niteliği taşımaktadır. Dolayısıyla, bu

yaklaşımda ekonomik olguyu (event) oluşturan sonuçların (outcomes) gerçekleşme

olasılıklarının açıklanması önem kazanmakta ve ekonometrik araçlardan

yararlanılarak söz konusu olguya ilişkin olasılıksal yargılara varılması

amaçlanmaktadır. Özetlemek gerekirse, kesikli modellerde temel sorun, koşullu

ortalamalar yerine koşullu olasılıkların tahmin edilmesidir (Greene, 2012).

Olasılıksal modeller karar alıcıların tercih düzlemi üzerine inşa edilmektedir

(Becker, 1965). Karar alıcı belirli bir alternatif kümesi içerisinden seçim yapması

gereken bir olgu ile karşı karşıya kalmakta ve karar süreci gözlemlenebilen ve

gözlemlenemeyen bir takım değişkenlerin etkisine maruz kalmaktadır. Karar alıcı

sadece iki alternatif arasında tercihte bulunabileceği gibi ikiden fazla alternatif ile de

karşı karşıya kalabilmektedir. İki alternatifin olduğu olgular ikili (binary) modeller

kapsamında değerlendirilmekteyken, ikiden fazla alternatifi içeren olgular çokterimli

(multinomial) modellere konu olmaktadır. Netice itibarıyla bu modellerin genel

amacı çeşitli değişkenlerin birden fazla sonucu içeren ekonomik olgunun olasılık

dağılımını nasıl etkilediğinin tespit edilmesidir, dolayısıyla bu modeller regresyon

çözümlemesine doğrudan konu olmaktadır.

İşgücüne katılım davranışı doğası itibarıyla katılma ve katılmama olmak

üzere iki farklı sonucu içeren bir olgudur. Katılım açıklanan değişken olarak, katılma

durumunda 1, katılmama durumunda 0 değerini alan bir gösterge değişkeni

vasıtasıyla matematiksel temsil bulmaktadır. Dolayısıyla, işgücüne katılım olgusu

ikili (binary) model kapsamında ele alınmaktadır.

Ekonometrik yazında ikili (binary) olguların modellenmesinde doğrusal ve

doğrusal olmayan modeller olmak üzere iki farklı genel regresyon denklemi

biçiminin kullanıldığı görülmektedir. Doğrusallık kısıtının ortadan kalkması,

Page 101: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

86

87

doğrusal olmayan biçimlerin olasılıksal olguların modellenmesinde bir takım arzu

edilen nitelikleri taşımasına imkan tanımaktadır. Probit ve logit modelleri yaygın

olarak kullanılan doğrusal olmayan olasılık modelleridir. Probit ve logit modelleri

pek çok açıdan özdeş olmakla beraber, iki model arasındaki temel fark hata

terimlerinin istatistiksel tabiatı üzerine yapılan varsayımlardır. Diğer taraftan

doğrusal olasılık modelinin her iki doğrusal olmayan modele göre ayırt edici

farklılıklar taşıması söz konusudur. Aşağıda bu farklılıklara kısaca değinilmekte ve

bu husustaki genel değerlendirilmeye yer verilmektedir:

Doğrusal olasılık modeli doğası itibarıyla “değişen varyans

(heteroscedasticity)” sorununa maruz kalmaktadır. Probit ve logit

modellerinde ise hata terimi doğru belirleme (specification) altında sırasıyla

normal ve lojistik dağılıma sahip olmaktadır (Cameron ve Trivedi, 2005).

Doğrusal modelle tahmin edilen olasılıklar mantıksal olarak anlamsız

değerlere karşılık gelebilmektedir. Doğrusal model probit ve logit modelleri

gibi tahmin edilen koşullu olasılığa 0 ile 1 değerleri arasında matematiksel

kısıtlama koymamaktadır. Dolayısıyla doğrusal modelde 1’in üzerinde veya

0’ın altında tahmin edilen olasılık değerleri ile karşılaşılabilmektedir.

Diğer taraftan;

Doğrusal model ile tahmin edilen katsayılar bağımsız değişkenlerin tahmin

edilen olasılığa doğrudan etkisi olarak yorumlanabilmektedir. Logit ve probit

modellerinin doğrusal olmayan yapısından ötürü tahmin edilen olasılığın

bağımsız değişkenlere olan tepkisi bağımsız değişken vektörü üzerindeki her

noktada farklılaşmakta bu durum ise logit ve probit modelleri ile tahmin

edilen katsayıları yorumlamayı güçleştirmektedir.

Doğrusal modelin tabi olduğu “değişen varyans” sorunu verinin

ağırlıklandırılması ile giderilebilmektedir.

Ayrıca araştırmacı fiiliyatta veri yaratma sürecinin gerçek tabiatına dair tam

bilgi sahibi değildir. Dolayısıyla logit ve probit modellerinin de en az

doğrusal olasılık modeli gibi gerçek veri üretme sürecinin biçimini yeterince

yakın biçimde temsil edememesi ve belirleme hatasına maruz kalması

Page 102: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

87

88

oldukça muhtemeldir. Logit ve probit modelleri de önemli oranda hata ve

yanlılığa açıktır.

Bir takım dezavantajlarına rağmen doğrusal olasılık modelinin ampirik

yazında pek çok önemli çalışmada kullanıldığı görülmektedir. Fomby, Hill ve

Johnson (1984), Heckman ve MaCurdy (1985), Judge (1985), Caudill (1988) ve

Heckman ve Snyder (1997) çalışmalarında doğrusal modelin çeşitli şekillerde

sağlamlaştırılabileceğine değinilmektedir. Amemiya (1977) ve Mullahy (1990)

çalışmalarında ağırlıklandırma hususuna yer verilmektedir. Angrist (2001) ve Beck

(2011)’de modelin kullanışlılığı ayrıntılı şekilde değerlendirilmektedir.

Bu çalışma kapsamında işgücüne katılım davranışının modellenmesinde

doğrusal olasılık modelinin kullanılması tercih edilmiştir. Doğrusal olasılık modeli

basit yapısı sayesinde işgücüne katılım davranışıyla ilintili değişkenlerin etkilerine

ilişkin yalın yargılara ulaşılmasını sağlamaktadır. Ayrıca, logit ve probit modelleri ile

işgücüne katılım oranındaki dönemsel değişimlerin farklı değişkenlere göre etki

ayrıştırmasına tabi tutulması mümkün olmazken, doğrusal olasılık modelinden

yararlanılarak katılım oranındaki değişimler kaynaklarına göre ayrıştırılabilmektedir.

Bu şekilde gerek tahmin döneminde, gerekse öngörü döneminde işgücüne katılım

oranındaki değişimler doğrusal olasılık modelinden yararlanılarak çeşitli demografik,

yapısal ve makroekonomik değişkenlerdeki hareketlere atfedilebilmektedir. Doğrusal

olasılık modelinin tahmin edilmesinde ağırlıklandırılmış en küçük kareler yöntemi

kullanılmaktadır.

3.1.2.2. Değişkenlerin seçimi İşgücüne katılım olgusuna ilişkin ampirik yazın işgücüne katılım davranışını

çeşitli açılardan ele alan pek çok çalışmayı barındırmaktadır. Söz konusu yazın

kapsamında; demografik unsurlar, haneye özgü etmenler, ekonomik yapı ve

makroekonomik koşullarla ilintili pek çok varsayım sınanmış ve çeşitli değişkenlerin

işgücüne katılım oranı üzerindeki etkileri ölçülmek istenmiştir.

Bu çalışma dahilinde oluşturulacak ekonometrik model özü itibarıyla üç

farklı maksat göz önünde bulundurularak tasarlanmıştır. İlk olarak, işgücüne katılım

davranışını şekillendirdiği, çeşitli kuramlar dahilinde, varsayılan değişkenler ile

Page 103: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

88

89

işgücüne katılım davranışının istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki içerisinde olup

olmadığının Türkiye İşgücü Piyasası için sınanması amaçlanmaktadır. İkinci olarak,

işgücüne katılım oranındaki gelişmelerin farklı açıklayıcı değişkenlere atfedilerek

katılım oranındaki değişimlerde ağırlıklı olarak hangi unsurların rol oynadığı tespit

edilmek istenmektedir. Son olarak ise, oluşturulacak anlamlı bir denklem ile

işgücüne katılım oranının, ileri bir dönemde, ilintili olduğu değişkenlere ilişkin

çeşitli senaryolar altında ne gibi bir düzeye ulaşacağının öngörülmesi

arzulanmaktadır.

Tahmin edilecek modelin öngörü amacıyla da kullanılacak olması, modele

dahil edilecek değişken kümesi üzerinde fiili bir kısıt meydana getirmiştir. Lakin

öngörü amacıyla kullanılacak değişkenlerin gelecekte alacağı değerlere ilişkin tutarlı

ve yansız tahminlerin varlığı öngörülen işgücüne katılım oranlarının güvenilirliğini

doğrudan tayin edecektir. Bu sebeple, özellikle modelde içerilen demografik

değişkenler seçilirken söz konusu değişkenlere ilişkin resmi istatistik kurumu

tarafından oluşturulmuş bir öngörü patikasının mevcudiyeti göz önünde

bulundurulmuştur. Diğer taraftan, bu imkanın bulunmadığı, ancak işgücüne katılım

oranı için göz ardı edilemeyecek düzeyde bilgi taşıyan makroekonomik değişkenler

için farklı senaryoların kurgulanması yöntemi izlenmiştir.

Bu çerçevede tahmin edilecek modele dahil edilen demografik değişkenler

sırasıyla; bireyin yaşı, eğitim düzeyi, sorumlu olunan bağımlı çocuk sayısı, kır-kent

ayrımında ikamet konumu olarak belirlenmiştir. Makroekonomik koşulları hesaba

katmak amacıyla on yıllık ortalama ekonomik büyüme hızı kullanılmıştır. Ekonomik

yapıdaki değişimlerin ise zaman trendi ile izlenmesi uygun bulunmuştur.14

14 Bölüm 3.2.1’de detaylı şekilde değinildiği üzere, bu çalışma esas olarak bağımsız rassal yatay kesit örneklemlerinin toplulaştırılması ile elde edilen bir veri kümesini kullanmaktadır. Söz konusu veri kümesi demografik unsurlara ilişkin özgün bir bilgi kaynağı sunmaktadır. Ancak bu veri kümesinden yararlanılarak ekonomideki yapısal dönüşümleri takip edecek değişkenlere ulaşılamamıştır. Yapısal dönüşümlerin çözümlemeye konu olan dönemde işgücüne katılım davranışı açısından göz ardı edilemeyecek yansımaları olduğu göz önünde bulundurularak bu etkilerin bir şekilde ayrıştırılması gerektiği düşünülmüştür. Nitekim çözümleme dönemindeki yapısal eğilimlerin korunması veya korunamaması durumunda öngörü döneminde işgücüne katılım oranının ne şekilde gelişeceği bu çalışma açısından önemli sorulardan birisini teşkil etmektedir. Bu nedenle, zaman trendinin demografik açıklayıcılara atfedilemeyecek işgücüne katılım değişimlerini mümkün mertebede üstlenmesi beklenerek söz konusu değişken çözümleme dönemindeki yapısal unsurları simgelemek üzere modele dahil edilmiştir.

Page 104: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

89

89

işgücüne katılım davranışının istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki içerisinde olup

olmadığının Türkiye İşgücü Piyasası için sınanması amaçlanmaktadır. İkinci olarak,

işgücüne katılım oranındaki gelişmelerin farklı açıklayıcı değişkenlere atfedilerek

katılım oranındaki değişimlerde ağırlıklı olarak hangi unsurların rol oynadığı tespit

edilmek istenmektedir. Son olarak ise, oluşturulacak anlamlı bir denklem ile

işgücüne katılım oranının, ileri bir dönemde, ilintili olduğu değişkenlere ilişkin

çeşitli senaryolar altında ne gibi bir düzeye ulaşacağının öngörülmesi

arzulanmaktadır.

Tahmin edilecek modelin öngörü amacıyla da kullanılacak olması, modele

dahil edilecek değişken kümesi üzerinde fiili bir kısıt meydana getirmiştir. Lakin

öngörü amacıyla kullanılacak değişkenlerin gelecekte alacağı değerlere ilişkin tutarlı

ve yansız tahminlerin varlığı öngörülen işgücüne katılım oranlarının güvenilirliğini

doğrudan tayin edecektir. Bu sebeple, özellikle modelde içerilen demografik

değişkenler seçilirken söz konusu değişkenlere ilişkin resmi istatistik kurumu

tarafından oluşturulmuş bir öngörü patikasının mevcudiyeti göz önünde

bulundurulmuştur. Diğer taraftan, bu imkanın bulunmadığı, ancak işgücüne katılım

oranı için göz ardı edilemeyecek düzeyde bilgi taşıyan makroekonomik değişkenler

için farklı senaryoların kurgulanması yöntemi izlenmiştir.

Bu çerçevede tahmin edilecek modele dahil edilen demografik değişkenler

sırasıyla; bireyin yaşı, eğitim düzeyi, sorumlu olunan bağımlı çocuk sayısı, kır-kent

ayrımında ikamet konumu olarak belirlenmiştir. Makroekonomik koşulları hesaba

katmak amacıyla on yıllık ortalama ekonomik büyüme hızı kullanılmıştır. Ekonomik

yapıdaki değişimlerin ise zaman trendi ile izlenmesi uygun bulunmuştur.14

14 Bölüm 3.2.1’de detaylı şekilde değinildiği üzere, bu çalışma esas olarak bağımsız rassal yatay kesit örneklemlerinin toplulaştırılması ile elde edilen bir veri kümesini kullanmaktadır. Söz konusu veri kümesi demografik unsurlara ilişkin özgün bir bilgi kaynağı sunmaktadır. Ancak bu veri kümesinden yararlanılarak ekonomideki yapısal dönüşümleri takip edecek değişkenlere ulaşılamamıştır. Yapısal dönüşümlerin çözümlemeye konu olan dönemde işgücüne katılım davranışı açısından göz ardı edilemeyecek yansımaları olduğu göz önünde bulundurularak bu etkilerin bir şekilde ayrıştırılması gerektiği düşünülmüştür. Nitekim çözümleme dönemindeki yapısal eğilimlerin korunması veya korunamaması durumunda öngörü döneminde işgücüne katılım oranının ne şekilde gelişeceği bu çalışma açısından önemli sorulardan birisini teşkil etmektedir. Bu nedenle, zaman trendinin demografik açıklayıcılara atfedilemeyecek işgücüne katılım değişimlerini mümkün mertebede üstlenmesi beklenerek söz konusu değişken çözümleme dönemindeki yapısal unsurları simgelemek üzere modele dahil edilmiştir.

90

Bireyin yaşı

İşgücüne katılım davranışının, bireyin yaşam döngüsü boyunca değişen

eğilimler sergilediği bilinmektedir. Genç yaşlarda düşük düzeylerden başlayan

işgücüne katılım, yaş artışının beraberinde getirdiği işte uzmanlaşma ve bunu takip

eden ücret düzeyindeki artışla uyumlu olarak yükselmektedir (Bhattarai ve

Wisniewski, 2000). Yaşlanmayla beraber verimlilik düzeyinin düşmesi ve emeklilik

olanağının devreye girmesi bireylerin tekrar işgücünden çıkmasıyla

sonuçlanmaktadır. Dolayısıyla işgücüne katılım ile yaş arasındaki ilişki ters-u biçimli

bir parabol ile görsel temsil bulmaktadır (Faruqee, 2002).

Çalışma kapsamında yaş değişkeni için, 15-19, 20-24, 25-29, 30-34, 35-39,

40-44, 45-49, 50-54, 55-59, 60-64, ve 65 ve üzeri olmak üzere, beşer yaşlık yaş

grupları temel alınmıştır. 65 yaş ve üzeri yaş grubu dışarıda bırakılarak diğer yaş

grupları için oluşturulan kukla değişkenler modele dahil edilmiştir. Bu şekilde kukla

değişkenlerin tahmin edilen katsayıları, ilgili yaş grubunun 65 yaş ve üzeri gruba

kıyasla işgücüne katılma olasılığındaki farkı gösterecektir. Yaş değişkeninin modelde

yaş grubu kuklaları itibarıyla içerilmesi katılım davranışı ile yaş değişkeni arasındaki

olası doğrusal olmayan ilişkilerin de açığa çıkmasını sağlamaktadır. Nitekim yaş

değişkeni sürekli değişken olarak modele eklenseydi bu etkileri görmek için yaş

değişkeninin kuvvetleri de modele dahil edilmek durumunda kalınacaktı.

Bireyin eğitim düzeyi

Eğitim düzeyindeki artış bireylerin işgücü verimliliğini artırarak işgücü

piyasasında elde edebilecekleri getirileri yükseltmektedir. Öğrenim, iş deneyimi ve iş

eğitimi gibi insan sermayesi yatırımları bireylerin üretkenliğini artırmaktadır

(Mincer, 1974; Killingsworth ve Heckman, 1986). Dolayısıyla, eğitim düzeyi yüksek

bireylerin işgücü piyasası dışında kalmaları durumunda katlanacakları alternatif

maliyet daha yüksek olmaktadır. Ayrıca ekonomik faaliyetin beceri yoğunluğunun

giderek artması, üretim süreçlerinde insan sermayesine duyulan gereksinimi

artırmıştır. Bu durum ise yüksek eğitim düzeyinin daha iyi istihdam olanakları ile

eşleşmesiyle sonuçlanmaktadır (Bowen ve Finegan, 1969).

Page 105: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

90

91

Türkiye işgücü piyasasında işgücüne katılıma dair genel eğilimlerin ele

alındığı Bölüm 2’de hem erkeklerde hem de kadınlarda eğitim düzeyi ile işgücüne

katılım arasında artı yönlü bir ilişkinin var olduğuna dikkat çekilmişti. Eğitim

düzeyindeki artışın özellikle kadın işgücüne katılım oranında belirgin kazanımları

beraberinde getirdiği gözlemlenmektedir. Ampirik literatürde pek çok çalışma bu artı

yönlü ilişkiyi destekleyecek bulgulara ulaşmaktadır. Ejaz (2007) çalışmasında

işgücüne katılım oranının eğitim düzeyi ile artı yönlü ilintili olduğu gösterilmektedir.

Glick ve Sahn (1997) çalışmasında eğitimin işgücü piyasası getirileri ve işgücüne

katılımı belirlemede önemli rol oynadığına dikkat çekilmektedir. Spierings, Smith ve

Verloo (2008) çalışmasında kadınların işgücü piyasası ve toplumdaki konumunun

desteklenmesinde eğitimin önemi vurgulanmaktadır. Faridi, Malik ve Basit (2009)

çalışması eğitim düzeyindeki artışın Pakistan’da erkeklerin işgücüne katılımını

desteklediği bulgusuna ulaşmaktadır. Verick ve Ruchika (2014) çalışması kadınlara

yönelik işgücü politikalarının aynı anda hem arz hem de talebe odaklanması

gerekliliğine dikkat çekmekte ve bu bağlamda kadınlarda lise ve üzeri eğitim

olanaklarının artırılmasının uygun olacağını belirtmektedir. Tansel (2001) ve Tansel

(2004) çalışmalarında Türkiye’de lise ve üzeri eğitim düzeylerinin belirgin işgücüne

katılım kazanımlarını beraberinde getirdiğine değinilmektedir. Ayrıca Tansel (2002)

çalışmasında meslek lisesi mezunlarının genel lise mezunlarına kıyasla işgücü

piyasasında daha avantajlı konumda olduğu bulgusuna ulaşılmaktadır. Karaoğlan ve

Okten (2012) ile Nasser ve Mehchy (2012) çalışmaları eğitim düzeyinin özellikle

kadınlarda işgücüne katılımda belirgin kazanımlar yarattığına işaret etmektedir.

Türkiye işgücü piyasasında geçişkenlik dinamiklerini ele alan Alcan, Can ve Pektaş

(2015) çalışmasında eğitim düzeyindeki artışın işgücü piyasasına girişlerle

istatistiksel olarak anlamlı ve artı yönlü bir ilişkide olduğu tespit edilmektedir.

Çalışma kapsamında oluşturulan ekonometrik modele ilkokul, ortaokul, genel

lise, meslek lisesi ve üniversite olmak üzere 5 eğitim kukla değişkeni dahil

edilmiştir. Bir okul bitirmeyen bireyler ise baz kategori olarak tutulmuştur.

Dolayısıyla eğitim kukla değişkenlerinin tahmin edilen katsayıları söz konusu eğitim

gruplarının bir okul bitirmeyen bireylere kıyasla işgücüne katılım olasılığındaki farkı

göstermektedir.

Page 106: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

91

91

Türkiye işgücü piyasasında işgücüne katılıma dair genel eğilimlerin ele

alındığı Bölüm 2’de hem erkeklerde hem de kadınlarda eğitim düzeyi ile işgücüne

katılım arasında artı yönlü bir ilişkinin var olduğuna dikkat çekilmişti. Eğitim

düzeyindeki artışın özellikle kadın işgücüne katılım oranında belirgin kazanımları

beraberinde getirdiği gözlemlenmektedir. Ampirik literatürde pek çok çalışma bu artı

yönlü ilişkiyi destekleyecek bulgulara ulaşmaktadır. Ejaz (2007) çalışmasında

işgücüne katılım oranının eğitim düzeyi ile artı yönlü ilintili olduğu gösterilmektedir.

Glick ve Sahn (1997) çalışmasında eğitimin işgücü piyasası getirileri ve işgücüne

katılımı belirlemede önemli rol oynadığına dikkat çekilmektedir. Spierings, Smith ve

Verloo (2008) çalışmasında kadınların işgücü piyasası ve toplumdaki konumunun

desteklenmesinde eğitimin önemi vurgulanmaktadır. Faridi, Malik ve Basit (2009)

çalışması eğitim düzeyindeki artışın Pakistan’da erkeklerin işgücüne katılımını

desteklediği bulgusuna ulaşmaktadır. Verick ve Ruchika (2014) çalışması kadınlara

yönelik işgücü politikalarının aynı anda hem arz hem de talebe odaklanması

gerekliliğine dikkat çekmekte ve bu bağlamda kadınlarda lise ve üzeri eğitim

olanaklarının artırılmasının uygun olacağını belirtmektedir. Tansel (2001) ve Tansel

(2004) çalışmalarında Türkiye’de lise ve üzeri eğitim düzeylerinin belirgin işgücüne

katılım kazanımlarını beraberinde getirdiğine değinilmektedir. Ayrıca Tansel (2002)

çalışmasında meslek lisesi mezunlarının genel lise mezunlarına kıyasla işgücü

piyasasında daha avantajlı konumda olduğu bulgusuna ulaşılmaktadır. Karaoğlan ve

Okten (2012) ile Nasser ve Mehchy (2012) çalışmaları eğitim düzeyinin özellikle

kadınlarda işgücüne katılımda belirgin kazanımlar yarattığına işaret etmektedir.

Türkiye işgücü piyasasında geçişkenlik dinamiklerini ele alan Alcan, Can ve Pektaş

(2015) çalışmasında eğitim düzeyindeki artışın işgücü piyasasına girişlerle

istatistiksel olarak anlamlı ve artı yönlü bir ilişkide olduğu tespit edilmektedir.

Çalışma kapsamında oluşturulan ekonometrik modele ilkokul, ortaokul, genel

lise, meslek lisesi ve üniversite olmak üzere 5 eğitim kukla değişkeni dahil

edilmiştir. Bir okul bitirmeyen bireyler ise baz kategori olarak tutulmuştur.

Dolayısıyla eğitim kukla değişkenlerinin tahmin edilen katsayıları söz konusu eğitim

gruplarının bir okul bitirmeyen bireylere kıyasla işgücüne katılım olasılığındaki farkı

göstermektedir.

92

Sorumlu olunan bağımlı çocuk sayısı

Hane içerisinde yer alan çocukların sayısı işgücüne katılım davranışına hane-

içi karar alım süreçleri üzerinden etki etmektedir. İşgücüne katılım kararı birey

düzeyinde alınan basit bir tercih olmaktan ziyade, hane düzeyinde ve hanede yer alan

bireylerin birbirleri ile etkileşimlerini de içeren çok boyutlu bir karar sürecine konu

olmaktadır. Bireyler kısıtlı zamanlarını sadece piyasa üretimi ve boş zaman arasında

değerlendirmemekte, hane içi hizmetlerin üretimine de bireyler tarafından belirgin

şekilde zaman ayrılmaktadır (Mincer, 1962).

Çocuk sayısındaki artış hane içi hizmetlerin üretiminde kullanılan zamanın

getirisini yükselterek piyasaya sunulan ile hane içi hizmetlerin üretiminde kullanılan

zaman girdisi arasındaki ikame ilişkisini kuvvetlendirmektedir. Hane içi hizmetlerin

üretiminde kadınların geleneksel hane yapısına dayalı mukayeseli üstünlüğe sahip

olduğu varsayıldığında, çocuk sayısındaki artışın kadınlarda işgücüne katılımı

düşürmesi ve erkeklerde de azalan gelir düzeyini telafi etmek amacıyla işgücüne

katılım artışına sebep olması söz konusu olabilmektedir.

Ampirik yazında çocuk sayısının işgücüne katılım üzerindeki etkisini

değerlendiren çeşitli çalışmaların mevcut olduğu görülmektedir. Ejaz (2007)

çalışması çocuk sayısındaki artışın kadınlarda işgücüne katılım oranını düşürdüğüne

ilişkin bulgulara ulaşmakta ve çocuk bakım yükünü hafifletecek kurumsal

düzenlemelerin katılımı olumlu etkileyeceğine işaret etmektedir. Heckman (1974)

çalışması kadınların zamana atfettikleri değere ilişkin ilgi çekici bulgular

içermektedir. Çalışma sonuçları çocuk sayısındaki bir birimlik artışın kadınlarda

koruma ücretini (reservation wage) yüzde 15 yükselttiğini göstermektedir. Shah

(1986) çalışmasında sosyoekonomik ve demografik etmenlerin kadın işgücüne

katılımı üzerindeki etkisi araştırılmaktadır. Çalışma sonuçları kadın başına çocuk

sayısı değişkeni ile işgücüne katılım oranı arasında eksi yönlü bir ilişki olduğunu

ortaya koymaktadır. Anwar, Chaudry ve Faridi (2009) çalışması kadın işgücüne

katılımı ile hanede yer alan bağımlı çocuk sayısı arasında istatistiksel olarak ters

yönlü ilişki olduğu bulgusuna ulaşmıştır. Johansson (2007) çalışmasında işgücüne

katılmanın alternatif maliyetinin çocuk sayısına bağlı olarak arttığı dolayısıyla

katılım ile çocuk sayısı arasında eksi yönlü bir ilinti olduğu ileri sürülmektedir.

Page 107: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

92

93

Adamopoulos ve Akyol (2009) çalışması, boş zamanın erkekler ve kadınlar için aynı

değeri taşıdığı kabulü altında, kadınların hane içi hizmetlerin üretiminde geleneksel

aile yapısına dayalı olarak mukayeseli üstünlüğe sahip olduğunu varsayarak, işgücü

arzının kadınlarda daha esnek olduğunu dolayısıyla kadınların değişen koşullara daha

fazla tepki verdiğini ortaya koymuştur. Al-Qudsi (1998) çalışması Arap ülkelerini

konu almakta ve hane hacmi ile kadın işgücüne katılımı arasında istatistiksel olarak

anlamlı eksi yönlü ilişkiye ulaşmaktadır. Aynı çalışmada özellikle hanedeki 6 yaş ve

altındaki bireylerin sayısındaki artışın kadın işgücüne katılım olasılığını önemli

derecede geriye çektiğine değinilmektedir. Güner, Kaygusuz ve Ventura (2013)

çalışması geniş ölçekli bir çocuk bakım teşvikinin uygulanması durumunda ABD

ekonomisinde kadın işgücüne katılımının 10 puan düzeyinde yükselirken, erkek

katılımının 1 puan kadar düşeceğini öngörmektedir. Türkiye ekonomisinde kadın

işgücüne katılımını konu alan Alkan (1995), Eyüboğlu, Özar ve Tanrıöver (2000),

Erman (2001), Taymaz (2009) ve Dayıoğlu ve Kırdar (2010) çalışmaları kadın

işgücüne katılım oranının çocuk sayısı ile eksi yönlü ilişkide olduğu bulgusuna

ulaşmaktadır. Türkiye’de kadın işgücüne katılım oranı ve doğurganlık oranı

arasındaki ilişkiyi makro verilerden yararlanarak ele alan Abbasoğlu (2009)

çalışması, kadın işgücüne katılım oranı ile doğurganlık oranı arasında eksi yönlü bir

uzun dönemli ilişki olduğu bulgusuna ulaşmaktadır.

Bu çalışma kapsamında çocuk sayısının işgücüne katılım davranışı üzerinde

yarattığı etkiyi ölçmek amacıyla sorumlu olunan bağımlı çocuk sayısı değişkeni

tanımlanmıştır. Söz konusu değişken oluşturulurken ilk olarak, işgücüne konu olan

(15 yaş ve üzeri) bireylerin bulundukları hane içerisindeki statüleri belirlenmiş ve

hanede yer alan 15 yaş altı bireylerin sayısı tespit edilmiştir. Hane içerisinde hane

reisi ya da hane reisinin eşi olarak konumlanan 15 ve üzeri yaştaki bireyler hanede

yer alan çocuklardan sorumlu olarak görülmüştür. Dolayısıyla işgücüne konu olan

bireylerden hane reisi ve hane reisinin eşi durumunda olan bireyler için sorumlu

olunan çocuk sayısı değişkeni hanede yer alan 15 yaş altı bireylerin toplam sayısına

eşit olmaktadır. Diğer taraftan işgücüne konu olan (15 yaş ve üzeri) ancak hane

içerisinde hane reisi ya da hane reisinin eşi olarak konumlanmayan bireyler için

sorumlu olunan bağımlı çocuk sayısı değişkeni 0 değerini almaktadır (EK 10).

Page 108: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

93

94

Büyüme oranı

Genel ekonomik faaliyet ile işgücüne katılım arasındaki ilişkinin kuvvetini

ölçmeye yönelik ampirik çalışmalar işgücüne katılım yazınında önemli bir yere

sahiptir. Özellikle Büyük Resesyonla birlikte döngüsel ve demografik etmenlerin

işgücüne katılım üzerinde yarattığı etkilerin ayrıştırılması daha da önem kazanmış ve

bu konu ekonomi araştırmalarının odak noktalarından birisi haline gelmiştir. Nitekim

konumunu temel olarak işsizlik oranı göstergesine göre belirleyen makroekonomi

politikası için işsizlik oranının doğru sinyaller vermesi önem arz etmektedir. Şayet

işgücüne katılım oranı ve ekonomik faaliyet arasında güçlü bir artı yönlü ilişki

olması durumunda ekonomik faaliyetin yavaşladığı dönemlerde gizli işsizlik ortaya

çıkacak ve işgücüne katılım düşecektir. Bu durum ise işsizlik oranının işgücü

piyasasının durumuna dair taşıdığı bilgi değerinin düşmesine neden olmaktadır. Bu

yanıltıcı durum genişleyici ekonomi politikasının olması gerekenden erken şekilde

bitirilmesi gibi olumsuz durumlara yol açabilecektir. Yazında yer alan çalışmalar

işgücüne katılım oranının iş çevrimleri ile aynı yönlü olduğu bulgusuna

ulaşmaktadır.

Chen ve Chiu (2013) çalışmasında vurgulandığı üzere ekonomik daralma

zamanlarında istihdam olanaklarının azalması ve ücretlerin gerilemesi işgücüne

katılımı olumsuz olarak etkilemektedir. Johansson (2007) çalışmasında işgücüne

katılım oranının iş çevrimleri ile aynı yönlü olduğuna değinilmekte ve çevrim-karşıtı

politikaların işgücüne katılım oranındaki düşüşleri engellemek amacıyla

kullanılabileceği vurgulanmaktadır. Tansel (2002) çalışması Türkiye işgücü

piyasasını konu almakta ve işgücüne katılım oranının büyüme oranı ile artı yönlü

ilişkili olduğu bulgusuna ulaşmaktadır. Erceg ve Levin (2013) çalışmasında Büyük

Resesyon neticesinde ortaya çıkan yavaşlamanın ABD ekonomisinde işgücüne

katılım oranındaki düşüşte önemli oranda rol oynadığı savunulmaktadır. Aynı

çalışmada işgücüne katılım oranının esas olarak uzun süreli şoklara karşı belirgin

tepkiler verdiği vurgulanmaktadır. Ayrıca, Hotchkiss ve Rios-Aliva (2013)

çalışmasında da Büyük Resesyondan itibaren işgücüne katılım oranındaki düşüşün

demografik değişimlerden ziyade ekonomik faaliyetteki yavaşlamadan kaynaklandığı

bulgusuna ulaşılmaktadır. Başlevent ve Onaran (2004) çalışması uzun dönemli

Page 109: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

94

95

ekonomik performansın işgücüne katılıma önemli oranda etki ettiğine işaret

etmektedir. Karaoğlan ve Ökten (2012) çalışması, Türkiye için 2000-2010 yılları

arasında hanehalkı işgücü anketi yatay kesitlerine dayanarak kadın işgücüne

katılımının genel ekonomik faaliyet ile artı yönlü ilişkide olduğunu göstermektedir.

Çalışma sonuçlarına göre bölgesel işsizlik oranındaki artış o bölgede ikamet eden

kadınların işgücüne katılım oranında düşüşle eşleşmektedir. Alcan, Can ve Pektaş

(2015) çalışması ekonomik performansın gerilediği 2008-2009 döneminde işgücü

piyasasından çıkışların hızlandığına dikkat çekmektedir.

Bu çalışma çerçevesinde ekonomik büyümenin işgücüne katılım üzerindeki

etkisini tespit etmek üzere on yıllık ortalama büyüme oranı değişkeni kullanılmıştır.

Bu şekilde işgücüne katılım oranının uzun dönemli makroekonomik performansa

tepkisinin ölçülmesi amaçlanmaktadır.

Konum

İşgücüne katılım davranışına etki eden bir diğer önemli etmenin konum

olduğu bilinmektedir. Kır ve kent ekonomileri sektörel yapı itibarıyla belirgin

farklılıklar sergilemektedir. Kentte sanayi ve hizmet sektörleri ön plana

çıkmaktayken, kır ekonomisinin tarım sektörü ile örtüşmesi söz konusudur.

Konumlar arası sektörel ayrışmalar, çalışma çağındaki nüfus içerisinde yer

alan çeşitli demografik grupların ulaşabilecekleri istihdam olanaklarının sektörlere

göre farklılık göstermesi göz önünde bulundurulduğunda, bireylerin ikamet

konumunun işgücüne katılım davranışına etki etmesine neden olmaktadır.

Temel üretim biriminin hane olduğu tarıma dayalı kır ekonomisinde erkekler

kendi hesabına kadınlar ise ücretsiz aile işçisi olarak aile işinde ekonomik faaliyete

yoğun olarak katılım sağlamaktadır. Tarım ekonomisinde üretim faaliyetinin hane

içerisinde yürütülmesi kadınların çocuk bakımı ve hane içi hizmetlerin tedariğinin

yanı sıra tarımsal faaliyet ve tekstil gibi işlerle üretime dahil olmasına imkan

tanımaktadır (Goldin, 1986; Goldin, 1990).

Sanayi üretiminin yoğunlaştığı kentlerde üretim ve hanenin birbirinden

ayrışması söz konusudur. Bu ayrışma kadınların bir yandan hane içi hizmetlerin

üretiminde önemli bir rol üstlenirken diğer taraftan da işgücünde yer almalarını

Page 110: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

95

96

güçleştirmektedir. Ayrıca, kentlerde piyasa ekonomisi oldukça geniş bir hacme

ulaşmakta ve ücretli işçilik yaygın hale gelmektedir. Dolayısıyla kentsel kesimdeki

piyasa kurallarına tabi işgücü piyasası, kırsal kesimdeki geleneksel işgücünden

önemli oranda farklılaşmaktadır.

Kır ve kent arasındaki ekonomik yapıdaki bu farklılık işgücüne katılımda kır

ve kent arasında önemli bir makasın açığa çıkmasına neden olmaktadır. Yaş, eğitim,

çocuk sayısı gibi etmenler göz önünde bulundurulduğunda dahi kentte işgücüne

katılma olasılığının kıra kıyasla gerilemesi söz konusu olabilmektedir. Bu

gerilemenin kadınlarda daha da yüksek olması beklenmektedir. Nitekim Türkiye’de

kadınların hane içerisindeki rolünün önemi ve kültürel etmenler, diğer etmenler

kontrol edildiğinde dahi kadınlarda kır ve kent arasında belirgin bir işgücüne katılım

makasının gözlemlenmesine neden olmaktadır.

İşgücüne katılım davranışını açıklamaya yönelik çalışmaların önemli bir

bölümünde bireyin konumsal durumunun dikkate alındığı görülmektedir. Nijerya’da

işgücüne katılım oranını konu alan Fadayomi (2013) çalışması işgücüne katılma

olasılığının kentsel kesimde kırsal kesime kıyasla istatistiksel olarak anlamlı şekilde

azaldığına işaret etmektedir. Çalışma çerçevesinde pek çok belirleyici kontrol

edilmesine rağmen bu sonuçla karşılaşılmasında, kırsal kesimdeki esnek çalışma

şartları ve düşük çalışma süreleri ile düşük işsizlik olasılığının rol oynadığı ileri

sürülmektedir. Suriye ekonomisi için benzer bir çözümlemeyi konu alan Nasser ve

Mehchy (2012) çalışması da kırda ikamet etmenin diğer değişkenler sabit

tutulduğunda işgücüne katılma olasılığını istatistiksel olarak anlamlı şekilde

yükselttiğini ortaya koymaktadır. Güney Akdeniz ülkelerinde kadın işgücüne

katılımını araştıran Tsani, Paroussos, Fragiadakis, Charalambidis ve Capros (2012)

çalışması kadın işgücüne katılımı ile kentleşme arasında güçlü bir eksi yönlü ilişki

olduğu bulgusuna ulaşmıştır. Türkiye’de kadın işgücüne katılımını inceleyen

Dayıoğlu ve Kırdar (2010) çalışması kadın işgücüne katılımının kırsal kesimde

kentsel kesime kıyasla istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde daha yüksek olduğunu

ortaya koymaktadır.

Page 111: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

96

97

Zaman trendi

Bu çalışmada, işgücüne katılım davranışına etki eden değişkenlerle ilintili

parametrelerin tahmin edilmesinde 2004-2013 dönemi için toplulaştırılan yatay kesit

verileri kullanılmıştır. Dolayısıyla, tahmin edilen katsayılar yatay kesitlerin kapsadığı

dönemin ortalamasını yansıtmaktadır. Ancak söz konusu parametrelerde dönem

boyunca oluşabilecek yapısal kırılmalar nedeniyle kayda değer değişimlerin

gerçekleşmesi olasıdır. Ortalama parametre tahminlerinin yapısal kırılmaları yeterli

ölçüde hesap edemeyeceği göz önünde bulundurularak söz konusu etkileri içermek

üzere zaman trendi modele eklenmiştir15.

2004-2013 döneminde işgücü piyasasının demografik ve makroekonomik

değişkenler tarafından yakalanamayacak çeşitli yapısal etkilere maruz kalması söz

konusudur. Emeklilik sistemindeki düzelme, 2008 yılından itibaren uygulamaya

giren aktif işgücü politikası niteliğindeki istihdam paketleri gibi yapısal etmenler

işgücüne katılım oranı üzerinde modele dahil edilen bağımsız değişkenlerdeki

değişimler ile açıklanamayan etkilere neden olmaktadır. Zaman trendinin bu etkileri

belirli ölçüde yakalaması umulmaktadır. Söz konusu yapısal dönüşümlerin işgücüne

katılımı artırır nitelikte olduğu göz önünde bulundurulduğunda trendin katsayısının

artı yönlü olarak tahmin edilmesi beklenmektedir.

Blanchard ve Wolfers (2000) çalışmasında olumlu bir makroekonomik ve

yapısal ortamın işsizliği azaltmada ve işgücüne katılımı artırmada önem teşkil ettiği

vurgulanmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerde işgücü piyasasının son derece dinamik

olduğu göz önünde bulundurulduğunda, tasarlanan modelin yapısal kırılmaları

içermesi noktasında anket verilerinin toplulaştırılması ve bu suretle zaman

boyutunun modele eklenmesi uygun olacaktır (Aminu, 2010). Değirmenci (2009)

çalışmasında, logit modeline dayalı Oaxaca Dekompozisyonu yöntemiyle, 1988-

2000 döneminde Türkiye’de kentsel nüfusun işgücüne katılımındaki değişimlerde

demografik gelişmelerin etkisi ayrıştırılmaktadır. Ayrıştırma sonuçları, söz konusu

dönemde işgücüne katılım oranındaki değişimin oldukça kısıtlı bir bölümünün

15 Ek 21’de kadınlar ve erkekler için doğrusal regresyon modeli sonuçları yıllık olarak sunulmaktadır. Yıllık katsayılarda dönem boyunca gözlemlenen değişim ve eğilimler yapısal dönüşümlerin varlığına işaret etmektedir. Toplulaştırılmış veri ile oluşturulan tahminlerde zaman değişkeninin bu yapısal etkileri temsil ettiği varsayılmaktadır.

Page 112: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

97

98

demografik değişkenlerdeki gelişmelerle açıklanabildiğini ortaya koymaktadır. Bu

durum söz konusu dönemde işgücüne katılım oranındaki düşüşte esas olarak olumsuz

makroekonomik koşullar ve yapısal etmenlerin rol oynadığı savını desteklemektedir.

Özetle; bu çalışma kapsamında tahmin edilecek doğrusal olasılık modelinin

nihai ekonometrik biçimi aşağıdaki şekilde belirlenmiştir: 𝑃𝑃(𝐾𝐾𝐾𝐾𝐾𝐾𝐾𝐾𝐾𝐾𝐾𝐾𝐾𝐾 = 1) = 𝛽𝛽0 + 𝛽𝛽1𝑌𝑌𝐾𝐾𝑌𝑌15−19 + 𝛽𝛽2𝑌𝑌𝐾𝐾𝑌𝑌20−24 + 𝛽𝛽3𝑌𝑌𝐾𝐾𝑌𝑌25−29 + 𝛽𝛽4𝑌𝑌𝐾𝐾𝑌𝑌30−34 + 𝛽𝛽5𝑌𝑌𝐾𝐾𝑌𝑌35−39

+ 𝛽𝛽6𝑌𝑌𝐾𝐾𝑌𝑌40−44 + 𝛽𝛽7𝑌𝑌𝐾𝐾𝑌𝑌45−49 + 𝛽𝛽8𝑌𝑌𝐾𝐾𝑌𝑌50−54 + 𝛽𝛽9𝑌𝑌𝐾𝐾𝑌𝑌55−59 + 𝛽𝛽10𝑌𝑌𝐾𝐾𝑌𝑌60−64+ 𝛽𝛽11İ𝐾𝐾𝑙𝑙𝑙𝑙𝑙𝑙𝑙𝑙𝐾𝐾 + 𝛽𝛽12𝑂𝑂𝑂𝑂𝐾𝐾𝐾𝐾𝑙𝑙𝑙𝑙𝑙𝑙𝐾𝐾 + 𝛽𝛽13𝐺𝐺𝐺𝐺𝐺𝐺𝐺𝐺𝐾𝐾 𝐿𝐿𝐿𝐿𝑌𝑌𝐺𝐺 + 𝛽𝛽14𝑀𝑀𝐺𝐺𝑌𝑌𝐾𝐾𝐺𝐺𝑙𝑙 𝐿𝐿𝐿𝐿𝑌𝑌𝐺𝐺𝑌𝑌𝐿𝐿+ 𝛽𝛽15Ü𝐺𝐺𝐿𝐿𝑛𝑛𝐺𝐺𝑂𝑂𝑌𝑌𝐿𝐿𝐾𝐾𝐺𝐺 + 𝛽𝛽16𝑆𝑆𝑙𝑙𝑂𝑂𝑙𝑙𝐾𝐾𝐾𝐾𝑙𝑙 𝑂𝑂𝐾𝐾𝑙𝑙𝐺𝐺𝐾𝐾𝐺𝐺 𝐵𝐵𝐾𝐾ğ𝐾𝐾𝐾𝐾𝐾𝐾𝐾𝐾 Ç𝑙𝑙𝑜𝑜𝑙𝑙𝑙𝑙 𝑆𝑆𝐾𝐾𝑆𝑆𝐾𝐾𝑌𝑌𝐾𝐾 + 𝛽𝛽17𝐾𝐾𝐾𝐾𝑂𝑂+ 𝛽𝛽18𝐵𝐵ü𝑆𝑆ü𝐾𝐾𝐺𝐺 + 𝛽𝛽19𝐾𝐾 + 𝑙𝑙

Kukla değişken tuzağına yakalanmamak adına yaş değişkeni için 65 yaş üstü

yaş kukla değişkeni, eğitim değişkeni için bir okul bitirmeyen kukla değişkeni,

konum için kent kukla değişkeni dışarıda bırakılarak söz konusu gruplar temel kabul

edilmiştir. Denklemdeki B0 sabit terimi, t zaman trendini ve u hata terimini temsil

etmektedir. B1, … , B19 ise açıklayıcı değişkenler ile ilintili etki parametreleridir.

Sorumlu olunan bağımlı çocuk sayısı değişkeni oluşturulurken hane

içerisinde işgücüne konu olan (15 yaş ve üzeri) ve hane reisi ya da eş statüsüne sahip

bireyler aynı hanedeki 15 yaş altı bireylerden sorumlu kabul edilmiştir. Dolayısıyla,

sorumlu olunan bağımlı çocuk sayısı hane reisi ve eş statüsündeki bireyler için söz

konusu bireyin yer aldığı hanedeki 15 yaş altı bireylerin toplamına eşit olmaktadır.

Diğer taraftan hane reisi ve eş statüsünde olmayan bireyler hanedeki çocuklardan

sorumlu olarak görülmemekte ve bu bireyler için sorumlu olunan bağımlı çocuk

sayısı değişkeni bulundukları hanedeki çocuk sayısından bağımsız olarak 0 değerini

almaktadır.

Ekonomik büyümenin etkisini görmek amacıyla modele reel GSYH

büyümesi değişkeni eklenmiştir. Büyüme oranı olarak, işgücüne katılım oranının

ekonomik faaliyete birikimli bir şekilde tepki verdiği varsayılarak, on yıllık ortalama

GSYH büyümesi kullanılmıştır. Ayrıca bu yaklaşım öngörülerin 2023 yılı için

oluşturulacağı ve örneklemin 2013 yılı itibarıyla bitmesi göz önünde

bulundurulduğunda uygulama açısından da daha makul hale gelmektedir.

Page 113: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

98

99

3.2. Tahmin ve Bulgular

Bu bölümde bölüm 3.1.2’de tanıtılan ekonometrik modelin veri kümesine

uygulanması ile ulaşılan tahmin sonuçları değerlendirilmektedir. Bu bağlamda ilk

olarak modelin uygulandığı veri kümesi tanıtılmaktadır. İkinci aşamada ise tahmin

sonuçlarına yer verilmekte ve sonuçlar ekonomik bakış açısı çerçevesinde

yorumlanmaktadır.

3.2.1. Veri

1980’lerden itibaren Türkiye’de düzenli olarak uygulamasına başlanan

hanehalkı araştırmaları ile nüfusun demografik yapısı ve işgücü durumu gibi çeşitli

nitelik ve davranışları izlenebilmektedir. Söz konusu araştırmalara temel oluşturan

anketlerin araştırmacıların kullanımına sunulması pek çok ekonomik olgu ve

davranış kalıbını inceleyen aydınlatıcı çalışmaların üretilmesini mümkün kılmıştır.

TÜİK tarafından 1988 yılından itibaren uygulanmakta olan Hanehalkı İşgücü

Anketi (HİA), esas olarak Türkiye işgücü piyasasını tasvir etmeye yönelik

göstergelerin yüksek temsil gücüyle üretilmesi amacıyla tasarlanmakla beraber,

nüfusun çeşitli demografik özellikleri ve davranış kalıplarıyla ilintili önemli bilgiler

içermektedir. Hanehalkı İşgücü Anketi kapsamında bireylerin cinsiyet, yaş, eğitim

durumu, medeni durumu, işgücü durumu ve gelir durumu gibi bireysel özelliklerinin

yanı sıra bulundukları haneye ilişkin çocuk sayısı, hane geliri, oturulan konut tipi

gibi bilgilere de yer verilmektedir. Dolayısıyla, söz konusu anketin taşıdığı bilgi

çeşitliliği, bu anketlerden faydalanılarak, bireylerin işgücü durumunun pek çok

değişken ile ilişkilendirilmesine imkan tanımaktadır.

Gerek Türkiye’deki işgücünün yapısını ortaya koymak üzere tasarlanması

gerekse örnekleminde yer alan bireyleri betimlemeye yönelik içerdiği değişken

çeşitliliği göz önünde bulundurularak, bu çalışmada temel veri kaynağı olarak

Hanehalkı İşgücü Anketlerinden yararlanılmaktadır.

Türkiye'de planlı kalkınma dönemine geçişle birlikte iktisaden faal nüfus

yapısı hakkındaki bilgiler, beş yılda bir gerçekleştirilen Genel Nüfus Sayımlarından

Page 114: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

99

100

ve 1966 yılından itibaren düzensiz olarak, bazı dönemlerde yapılan Hanehalkı İşgücü

Anketlerinden (HİA) derlenmiştir. Ancak 1988 yılına kadar bu kaynaklardan,

(özellikle işgücü piyasasının izlenmesinde temel veri kaynağı olan işgücü

anketinden) elde edilen veriler coğrafi kapsam, tanım, kavram, değişken ve

sınıflandırmalardaki farklılıklar nedeni ile zaman serisi içinde birbiri ile

karşılaştırılabilir nitelikte olmamıştır.

Bu bağlamda, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP)

koordinatörlüğünde yürütülen İşgücü Piyasası Enformasyon Sistemi (İPES) Projesi

kapsamında ve daha sonra Dünya Bankası İstihdam ve Eğitim Projesi çerçevesinde,

Uluslararası Çalışma Örgütünün (ILO) de teknik katkıları ile yapılan çalışmalarda,

işgücü piyasası göstergelerinin daha doğru ve zamanında ölçülmesi amacına yönelik

olarak, hanehalkı işgücü anketlerinin yeniden yapılandırılması hedeflenmiştir. Bu

kapsamda, 1988 yılından itibaren Hanehalkı İşgücü Anketleri periyodik olarak

uygulanmaya başlanmıştır.

2000 yılında Hanehalkı İşgücü Araştırmasının; uygulama sıklığı, örnek

büyüklüğü, tahmin boyutu, soru kağıdı gibi konularda önemli değişiklikler

yapılmıştır. Bu değişiklikler, mevcut seri ile karşılaştırma imkanını sağlayacak

biçimde geliştirilmiştir. Bu yeni tasarım ile tahminlerin duyarlılığının artırılması

hedeflenmiştir. Yeni örnek tasarımında dönemlik (üç aylık) örnek büyüklüğü 23 bine

çıkartılmış ve bu tasarım ilk defa Ekim 1999 Hanehalkı İşgücü Araştırmasında

kullanılmıştır. 2000 yılından itibaren, anketin alan uygulaması aylık olarak

gerçekleştirilirken, 2000-2003 döneminde tahminler üçer aylık dönemlerde Türkiye,

kent ve kır için yayınlanmış; yıllık olarak ise Türkiye, kent, kır, yedi coğrafi bölge ve

dokuz il merkezi için (Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Erzurum, Gaziantep, İstanbul,

İzmir, Samsun) yayınlanmıştır. Anketin 2000 yılından itibaren uygulanmaya

başlanan yeni örneklem tasarımı ile, bir hanehalkı dört dönem takip edilmektedir.

2000 yılında işgücü piyasasına ilişkin derlenen verileri zenginleştirmek amacıyla

hanehalkı işgücü anketi soru kağıdına bazı sorular eklenmiştir. Bu sorulardan bazıları

kayıt dışı sektör istihdamı konusundadır. Yeni seride yapılan bir diğer değişiklik ise,

2000 yılına kadar 12 ve daha yukarı yaştakiler için verilen sonuçların, 2000 yılından

itibaren 15 ve daha yukarı yaştakiler için verilmeye başlanmasıdır.

Page 115: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

100

101

Uygulanmaya başladığı tarihten itibaren, tanım ve kavramlar açısından

uluslararası standartların takip edildiği Hanehalkı İşgücü Araştırması, 2002 yılında

Avrupa Birliği’ne uyum açısından ele alınmıştır. Bu doğrultuda sürdürülen

çalışmalar neticesinde Avrupa Birliği İstatistik Ofisi’nin (EUROSTAT) talep ettiği

tüm değişkenlerin kapsandığı bir soru kağıdı hazırlanmış olup, yeni soru kağıdında

yer alan değişkenler ile Avrupa Birliği’nin işgücü istatistikleri konusundaki norm ve

standartları da karşılanabilmektedir.

2004 yılından itibaren soru kağıdındaki soru sayısı artırılmış, referans

haftasında işlerinin başında olmayan kişilerin istihdamda kabul edilip edilmemeleri

ile ilgili kriterler, EUROSTAT’ın bu konudaki norm ve standartları da göz önüne

alınarak, soru kağıdında daha net tanımlanmıştır. Buna göre, kendi hesabına ve

işveren olarak çalışanlar, referans haftasında çeşitli nedenlerle işlerinin başında

bulunmasalar dahi istihdamda kabul edilirken, ücretli ve maaşlı olarak çalışan fertler,

ancak 3 ay içinde işlerinin başına geri döneceklerse veya işten uzak kaldıkları süre

zarfında maaş veya ücretlerinin en az yüzde 50’sini almaya devam ediyorlarsa

istihdamda kabul edilmektedir. 2004 yılı Ocak ayından itibaren geliştirilen yeni soru

kağıdı ile uygulanmasına başlanan bu serideki Hanehalkı İşgücü Araştırması örnek

hacmi, İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflaması 2. düzey’e göre tahmin üretmek üzere

dönemsel (üç aylık) olarak yaklaşık 37 bine yükseltilmiştir. 2004 yılından itibaren,

anketin dönemsel sonuçları yine Türkiye, kent ve kır bazında; yıllık sonuçlar ise

İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflaması 1. Düzey’e göre kent ve kır ayrımında, 2.

Düzey’e göre ise toplam bazda verilmektedir.

2009 yılı Ocak dönemi sonuçlarından itibaren işgücü anketi sonuçları,

ADNKS’ye göre hesaplanan yeni nüfus projeksiyonları kapsamında yayımlanmaya

başlamış olup, geriye dönük uyarlama çalışmaları da zaman içinde tamamlanmıştır

(2004 yılından itibaren yıllık sonuçlar ve 2005 yılından itibaren dönemsel ve yıllık

sonuçlar yenilenen nüfus projeksiyonlarına göre uyarlanmıştır.). Revize çalışmaları

tamamlanan dönemlere ilişkin işgücü anketi sonuçları, aşamalı olarak veri tabanında

kullanıma açılmıştır. Bu bağlamda, 2004 yılı sonrası dönem ile öncesi döneme ilişkin

tahminlerin farklı nüfus projeksiyonlarına dayanması nedeniyle 2004 öncesi ve

sonrası dönemin karşılaştırılması mümkün olmamaktadır.

Page 116: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

101

102

Hanehalkı İşgücü Anketi Mikro Verileri 2004 yılından bu yana

araştırmacıların kullanımına sunulmaktadır. Mikro veri kümeleri yıllık yatay kesitler

şeklinde yayınlanmakta olup, anket ağırlıkları vasıtasıyla, ilişkili oldukları yıl için

Türkiye genelindeki tüm yerleşim birimlerini temsil etmektedir. Anket içerisinde yer

alan sorular farklı tanımlar altında bireylerin işgücü durumunu tespit etmeye imkan

sağlamaktadır.

Bu çalışmada yer alan ekonometrik modellerin tahmin edilmesinde kullanılan

veri kümesi 2004-2013 yılları arasında uygulanan Hanehalkı İşgücü Anketi mikro

verilerinin toplulaştırılması ile oluşturulmuştur. Araştırma kapsamına sadece çalışma

çağındaki nüfus alınmış, 15 yaş altındaki bireyler örnekleme dahil edilmemiştir. Bu

şekilde 2004 yılı için 338.132, 2005 yılı için 349.864, 2006 yılı için 356.390, 2007

yılı için 347.402, 2008 yılı için 348.380, 2009 yılı için 366.273, 2010 yılı için

384.846, 2011 yılı için 385.231, 2012 yılı için 383.970 ve 2013 yılı için 379.742

gözlemden oluşan toplamda 3.640.230 gözlemlik bir örneklem oluşturulmuştur.

İşgücüne katılım gösterge değişkeni oluşturulurken TÜİK’in 2013 yılı itibarıyla

kullandığı işgücüne katılım tanımı kullanılmıştır. Bu kapsamda istihdam halinde olan

ve işsiz bireylerin işgücüne katıldığı kabul edilmektedir.16

3.2.2. Tahmin sonuçları

İşgücüne katılım davranışının modellenmesinde 2004-2013 dönemini

kapsayan yıllık Hanehalkı İşgücü Anketi yatay kesit verileri kullanılmaktadır. Yıllık

Hanehalkı İşgücü Anketi yatay kesit verileri toplulaştırılarak toplamda 3.640.230

gözlemden meydana gelen bir veri kümesi oluşturulmuştur. Belirgin davranış farkları

göz önünde bulundurularak işgücüne katılım modelinin cinsiyet ayrımında tahmin

edilmesi yaklaşımı benimsenmiştir. Bu amaçla toplam veri kümesi, cinsiyet

16 İstihdamdaki bireyler; ücretli, maaşlı, yevmiyeli, kendi hesabına, işveren ya da ücretsiz aile işçisi olarak referans dönemi içinde en az bir saat bir iktisadi faaliyette bulunan kişiler ve işi ile bağlantısı devam ettiği halde, referans haftası içinde çeşitli nedenlerle işinin başında olmayan kendi hesabına veya işveren olarak çalışanlar olarak tanımlanmaktadır. İşsizler ise referans dönemi içinde istihdam halinde olmayan (kâr karşılığı, yevmiyeli, ücretli ya da ücretsiz olarak hiç bir işte çalışmamış ve böyle bir iş ile bağlantısı da olmayan) bireylerden iş aramak için son üç ay içinde iş arama kanallarından en az birini kullanmış ve 15 gün içinde işbaşı yapabilecek durumda olanlar şeklinde tanımlanmaktadır.

Page 117: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

102

103

tabanında iki alt kümeye ayrılmıştır. Bu şekilde kadınlar ve erkekler için sırasıyla

1.894.663 ve 1.745.567 gözlemden oluşan alt örneklemlere ulaşılmıştır.

Bu çalışma kapsamında işgücüne katılım davranışının modellenmesinde

“Ağırlıklandırılmış Doğrusal Olasılık Modeli” kullanılmaktadır. Örneklemdeki her

bir gözlemin ağırlıklandırılmasında, söz konusu gözleme ait anket ağırlık katsayısı

kullanılmıştır. Bu şekilde tahmin edilen modellerin Türkiye genelini temsili

sağlanmış ve değişen-varyans sorunu ortadan kaldırılmıştır.

Tahmin edilen her iki model de tümel boyutta istatistiksel olarak anlamlıdır.

Ayrıca değişkenlerin tahmin edilen etkilerinin de öncül beklentilerle son derece

uyumlu olduğu görülmektedir. Kullanılan toplulaştırılmış veri kümesi ve açıklayıcı

değişkenlere ilişkin betimleyici istatistiklere EK 11’de yer verilmektedir.

3.2.2.1. Kadınlarda işgücüne katılımın belirleyicileri Kadınlar için tahmin edilen modelin istatistiksel olarak son derece anlamlı

sonuçlar içerdiği görülmektedir. Modelin tümel anlamlılığını sınamak amacıyla

hesaplanan F istatistiğinin p-değeri 0 olarak hesaplanmıştır. Dolayısıyla, modelin

örneklemdeki davranış kalıbını bir bütün olarak anlamlı biçimde açıklama gücünün

yüksek olduğu anlaşılmaktadır. Diğer taraftan, uygulanan t-testleri tahmin edilen

katsayıların her birinin yüzde bir hata düzeyinde, istatistiksel olarak anlamlı olduğu

yargısına varılmasını sağlamaktadır. Ayrıca, katsayıların ilintili oldukları değişken

için işaret ettiği etki yönü ve boyutunun kuramsal beklentilerle uyumluluk

sergilemesi söz konusudur17.

Yaş değişkenleri için tahmin edilen katsayılar yaş düzeyi ile işgücüne katılım

olasılığı arasında ters-u biçimli bir ilişkinin var olduğuna işaret etmektedir. Eğitim

değişkenleriyle ilgili tahmin sonuçları ise beklenildiği gibi eğitim düzeyindeki artışla

beraber işgücüne katılım olasılığının arttığını göstermektedir. Kırda ikamet eden

kadınlarda işgücüne katılımın kentte ikamet eden kadınlardan belirgin oranda daha

yüksek olduğu görülmektedir. Çocuk sayısındaki artışın kadınlarda işgücüne katılımı

kayda değer düzeyde olumsuz etkilemesi söz konusudur. On yıllık ortalama

17 Doğrusal modelin tahmin sonuçlarını teyit etmek amacıyla probit ve logit tahminleri de hesaplanmıştır. Hesaplanan katsayıların doğrusal modelin katsayıları ile tutarlılık gösterdiği görülmektedir (EK 12).

Page 118: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

103

104

ekonomik büyüme oranı ile işgücüne katılım oranı arasında artı yönlü bir ilişki

olduğu dikkat çekmektedir. Zaman trendi katsayısının pozitif olması 2004-2013

döneminde ekonomik yapıda kadın işgücüne katılımını olumlu şekilde etkileyen

değişimlerin meydana geldiğine işaret etmektedir. Tablo 3.1’de işgücüne katılım

modeli tahmin sonuçları yer almaktadır.

Tablo 3.1. Ekonometrik Modelin Tahmin Sonuçları (Kadınlar)

Örneklem Hacmi 1.894.663 Populasyon Hacmi 261.694.124 F(k=19, n-k=1894644) 18.967,7 P(F) 0,0000 R2 0,1745 Değişken Katsayı Yaş 15-19 0,0993*** Yaş 20-24 0,2329*** Yaş 25-29 0,2684*** Yaş 30-34 0,3001*** Yaş 35-39 0,3207*** Yaş 40-44 0,2919*** Yaş 45-49 0,2238*** Yaş 50-54 0,1651*** Yaş 55-59 0,1225*** Yaş 60-64 0,0846*** İlkokul 0,0082*** Ortaokul 0,0219*** Genel Lise 0,0887*** Meslek Lisesi 0,1792*** Üniversite 0,4785*** Kır 0,2056*** Sorumlu Olunan Bağımlı Çocuk Sayısı -0,0419*** Büyüme 0,0082*** Zaman Trendi 0,0048*** Sabit Terim -0,0945***

Not: k: Açıklayıcı değişken sayısı, n: gözlem sayısı

Kadınlarda yaş değişkeninin işgücüne katılım üzerindeki etkisi

incelendiğinde, tahmin edilen tüm yaş kukla değişken katsayılarının artı işaretli

olduğu dikkat çekmektedir. Dolayısıyla tüm yaş gruplarında katılım ihtimali baz

olarak seçilen 65 yaş ve üzeri grubuna kıyasla istatistiksel olarak anlamlı şekilde

daha yüksektir. Diğer taraftan söz konusu katsayıların kendi içerisinde kıyaslanması

Page 119: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

104

105

yaş değişkeninin işgücüne katılım üzerindeki etkilerine dair farklı kuramsal

beklentilerin de karşılandığına işaret etmektedir. Tahmin edilen katsayılar kadınlarda

işgücüne katılımın yaş ile ters-u biçimli bir ilişkide olduğunu ortaya koymaktadır.

30-34, 35-39 ve 40-44 yaş grubundaki kadınlarda işgücüne katılma olasılığı 65 yaş

ve üzeri kadınlara kıyasla sırasıyla 0,30, 0,32 ve 0,29 düzeylerinde artmakta ve bu

yaş grupları ters parabolün tepesine tekabül etmektedir. Diğer taraftan, bu gruplardan

sağ ve sola doğru uzaklaşıldıkça işgücüne katılım olasılığının monoton bir seyirde

azaldığı görülmektedir.

Eğitim değişkenlerine ilişkin tahmin edilen katsayıların da öncül beklentiler

ile son derece uyumlu olduğu görülmektedir. Baz kategori olan bir okul

bitirmeyenler ile diğer tüm eğitim düzeyleri arasında anlamlı bir işgücüne katılım

farkı olduğu dikkat çekmektedir. Tahmin sonuçları kadınlarda işgücüne katılımın

özellikle lise ve üzeri eğitim gruplarında önemli oranda yükseldiğini göstermektedir.

Üniversite eğitimi kadın işgücüne katılımında oldukça belirgin bir farklılık

yaratmaktadır. Üniversite düzeyindeki kadınların bir okul bitirmeyen kadınlara

kıyasla 0,48 daha yüksek bir olasılıkla işgücüne katıldığı tahmin edilmektedir. Diğer

taraftan genel lise ve meslek lisesi mezunu kadınlarda bu rakam sırasıyla 0,09 ve

0,18 civarında tahmin edilmektedir. Dolayısıyla tahmin sonuçları meslek lisesi

mezunu kadınlarla genel lise mezunu kadınlar arasında da önemli bir ayrışma

olduğuna işaret etmektedir. Ancak genel lise mezunu kadınların yükseköğretime

meslek lisesi mezunu kadınlara kıyasla daha yoğun bir şekilde devam etmiş olması

da bu durumda etkili olmuş olabilir.18

Tahmin sonuçları kırda konumlanan bir kadının işgücüne katılma ihtimalinin

kentteki bir kadına kıyasla diğer etmenler kontrol edildiğinde dahi yaklaşık 0,20

kadar yüksek olduğunu ortaya koymaktadır. Kırda kente göre belirgin düzeyde düşük

olan çalışma süreleri, kırsal ekonomide istihdama dahil olan kadınların bir yandan

18 Bu etkinin yaş değişkeni ile önemli oranda kontrol edildiği düşünülmektedir. 15-19 ve 20-24 yaş gruplarındaki genel lise ve meslek lisesi mezunu bireyler yüksek öğretime devam ediyor olabilirler, ancak 25-29 yaş grubundan itibaren bireylerin eğitim sürecini büyük oranda tamamladığı varsayılabilir. 15-19 ve 20-24 yaş gruplarında da söz konusu etkinin ortaya çıkarabileceği yanlılığın yaş değişkenlerinin kontrol edilmesi ile önemli oranda önüne geçildiği düşünülmektedir. Dolayısıyla eğitime devam etkisinin genel lise ve meslek lisesi grupları arasında var olduğu düşünülen katılım farkının ortaya çıkmasında oldukça sınırlı bir rol oynadığı düşünülmektedir.

Page 120: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

105

106

hane içi hizmetlerin tedariğini sağlarken diğer yandan da ekonomik faaliyete dahil

olmalarına olanak sunmaktadır.

Çalışmanın ortaya koyacağı politika çıkarımları açısından önemli bir

değişken sorumlu olunan bağımlı çocuk sayısıdır. Model kadınlarda çocuk

sayısındaki 1 birimlik artışın işgücüne katılma olasılığını 0,042 gibi önemli bir

düzeyde düşürdüğüne işaret etmektedir. Hane içi hizmetlerin üretiminde kadınların

yoğun pay sahibi olduğu göz önünde bulundurulduğunda böyle bir tahmin sonucuna

ulaşılması öncül beklentilerle uyumlu olmuştur.

Model on yıllık ortalama büyümedeki bir puanlık artışın kadın işgücüne

katılım olasılığına yaklaşık 0,01 katkı sağladığını ortaya koymaktadır. Dolayısıyla,

kadın katılımını artırmaya yönelik sosyal politikaların ve aktif işgücü piyasası

politikalarının güçlü ve istikrarlı bir uzun dönemli büyüme patikası ile desteklenmesi

kadın katılımında önemli kazanımları beraberinde getirecektir.

Son olarak, model kadın işgücüne katılım olasılığında her yıl, yaklaşık 0,005

düzeyinde, diğer açıklayıcı değişkenler ile açıklanamayan bir artış olduğunu tahmin

etmektedir. Dolayısıyla, yapısal unsurlardaki olumlu gelişmelerin, 2004-2013

dönemi başından sonuna kadar kadın işgücüne katılımını 5 puan gibi önemli bir

düzeyde desteklediği anlaşılmaktadır. Emeklilik sisteminde uygulanan olumlu

reformlar ve istihdam paketleri ile kadınlara yönelik diğer aktif işgücü politikaları bu

etkinin ortaya çıkmasında rol sahibi olmuştur.

3.2.2.2. Erkeklerde işgücüne katılımın belirleyicileri Erkekler için tahmin edilen model de gerek tümel düzeyde gerekse tekil

katsayılar düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı sonuçları içermektedir. Yaş kukla

değişkenlerinin katsayıları yaş ile katılım arasında ters-u biçimli ilişkiye işaret

etmektedir. Erkeklerde eğitim düzeyindeki artışla beraber işgücüne katılımın

yükseldiği görülmektedir. Çocuk sayısındaki artış erkeklerde işgücüne katılım artışı

ile eşleşmektedir. Kırda konumlanan erkeklerin kentte konumlananlara kıyasla

işgücüne daha yoğun bir şekilde katılmaları söz konusu olmakta ancak beklenildiği

gibi makasın kadınlardaki kadar derin olmadığı görülmektedir. Büyüme değişkeninin

pozitif ve anlamlı katsayısı ekonomik performansın erkek işgücüne katılımını da

Page 121: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

106

107

desteklediğini ortaya koymaktadır. Zaman trendi erkeklerde de katılıma artı yönlü ve

anlamlı katkı yapmakla beraber, katsayının oldukça düşük düzeyde olması 2004-

2013 dönemindeki yapısal değişimlerin erkeklerde işgücüne katılıma kadınlardaki

gibi dikkat çekici bir katkı yapmadığına işaret etmektedir19.

Tablo 3.2. Ekonometrik Modelin Tahmin Sonuçları (Erkekler)

Örneklem Hacmi 1.745.567 Populasyon Hacmi 252.299.332 F(k=19, n-k=1745567) 45.994,61 P(F) 0,0000 R2 0,342 Değişken Yaş 15-19 0,1622*** Yaş 20-24 0,5305*** Yaş 25-29 0,7125*** Yaş 30-34 0,7245*** Yaş 35-39 0,7118*** Yaş 40-44 0,7023*** Yaş 45-49 0,6150*** Yaş 50-54 0,4457*** Yaş 55-59 0,2965*** Yaş 60-64 0,1794*** İlkokul 0,0571*** Ortaokul 0,0552*** Genel Lise -0,0197*** Meslek Lisesi 0,0817*** Üniversite 0,0977*** Kır 0,0772*** Sorumlu Olunan Bağımlı Çocuk Sayısı 0,0191*** Büyüme 0,0054*** Zaman Trendi 0,0007*** Sabit Terim 0,1009***

Not: k: Açıklayıcı değişken sayısı, n: gözlem sayısı

Yaş değişkenlerine ilişkin tahmin edilen katsayılar incelendiğinde, erkeklerde

de kadınlardaki duruma benzer biçimde en düşük katılımın baz grubu oluşturan 65

yaş ve üzeri grupta gerçekleştiği görülmektedir. Tüm yaş kukla değişkenleri için

19 Doğrusal modelin tahmin sonuçlarını teyit etmek amacıyla probit ve logit tahminleri de hesaplanmıştır. Hesaplanan katsayıların doğrusal modelin katsayıları ile tutarlılık gösterdiği görülmektedir (EK 12).

Page 122: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

107

108

tahmin edilen katsayılar artı yönlü ve anlamlıdır. Erkeklerde işgücüne katılma

olasılığı 25-29, 30-34, 35-39 ve 40-44 yaş gruplarında tavan yapmakta, yaş

dağılımının sağına ve soluna doğru gidildikçe monoton bir biçimde azalmaktadır.

Erkeklerde yaşlanmaya atfedilen katılım düşüşü dikkat çekicidir. Model 25-29, 30-

34, 35-39 ve 40-44 yaş gruplarında işgücüne katılım olasılığının 65 yaş ve üzeri

gruba kıyasla 0,70 arttığına işaret ederken, söz konusu artış 55-59 ve 60-64

gruplarında sırasıyla 0,18 ve 0,057 olmaktadır. Dolayısıyla 55-59 ve 60-64 yaş

gruplarında işgücüne katılım olasılığının orta yaş gruplarına kıyasla yaklaşık 0,52 ve

0,64 azaldığı görülmektedir. Söz konusu katsayılar 55-59 yaş grubundan itibaren

işgücünden hızlı bir çıkış olduğuna işaret etmektedir. Nüfusun giderek yaşlandığı göz

önünde bulundurulduğunda, yaşlanan nüfusun işgücüne katılım davranışını

destekleyecek önlemlerin alınması önem arz etmektedir.

Erkeklerde de kadınlardaki duruma benzer bir biçimde işgücüne katılım

olasılığının eğitim düzeyindeki artışla beraber yükseldiği görülmektedir. Diğer

taraftan erkeklerde eğitim düzeyine göre kadınlardaki kadar belirgin işgücüne katılım

farklılıkları var olmamaktadır. İlkokul ve ortaokul eğitim düzeyine sahip olmanın

erkeklerde işgücüne katılım olasılığına bir okul bitirmeyen erkeklere kıyasla hemen

hemen aynı düzeyde, yaklaşık 0,05’lik bir katkı yaptığı tahmin edilmektedir. Diğer

taraftan, meslek lisesi ve üniversite eğitim düzeyindeki erkeklerde işgücüne katılım

olasılığı bir okul bitirmeyen erkeklere kıyasla, yaklaşık olarak, sırasıyla 0,08 ve 0,09

artmaktadır. Model genel lise mezunu erkeklerde işgücüne katılım performansının

düşük olduğuna işaret etmektedir.

Çocuk sayısının erkeklerde işgücüne katılım olasılığını yaklaşık 0,02 artırdığı

tahmin edilmektedir. Çocuk sayısı ile kadın ve erkek işgücüne katılım olasılıkları

arasındaki bu ilişki kuramsal beklentilerle örtüşmektedir. Çocuk sayısındaki artış,

hane içi hizmetlerin üretiminde kullanılan zamanın getirisini hem erkeklerde hem de

kadınlarda yükseltmektedir. Ancak kadınların, geleneksel aile yapısı ve kültürel

etmenlere dayalı olarak, hane içi hizmetlerin üretiminde karşılaştırmalı üstünlüğe

sahip olduğu göz önünde bulundurulduğunda ortaya kadının işgücü piyasasından

çıkarak hane içi hizmetlerin üretimine yöneldiği erkeğin ise bu durum sonucu ortaya

çıkan gelir kaybını telafi etmek üzere işgücüne katılımını yoğunlaştırdığı bir hane içi

Page 123: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

108

109

denge çıkmaktadır. Bu denge çerçevesinde artan çocuk sayısı erkekler için hanenin

mali sorumluluğunda yukarı yönlü bir baskıya tekabül ederken, kadınlarda hane içi

hizmetlerde artan sorumluluğa denk gelmektedir.

Uzun dönemli ekonomik faaliyetteki hızlanmanın erkek işgücüne katılımını

da olumlu etkilediği görülmektedir. 10 yıllık ortalama büyüme oranındaki 1 puanlık

artışın erkeklerde işgücüne katılım olasılığına yaklaşık olarak 0,005’lik katkı

sağladığı tahmin edilmektedir.

Erkeklerde kadınlardaki kadar belirgin bir zaman trendinin olmadığı

görülmektedir. 2004-2013 dönemindeki yapısal değişimlerin önemli bir bölümünün

erkeklerden ziyade yoğun olarak kadınların işgücüne katılım kararlarına etki eder

nitelikte olduğu göz önünde bulundurulduğunda bu durumun da öncül beklentiler ile

uyuşması söz konusu olmuştur. Ayrıca, erkeklerde katılım oranının halihazırda

OECD düzeylerine yakın olması, bu düzey kabaca bir norm olarak kabul edilirse,

yapısal etmenlerin bu alanda yaratacağı katkıyı önemli ölçüde kısıtlamaktadır.

Page 124: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

109

110

4. TÜRKİYE İÇİN İŞGÜCÜNE KATILIM ORANI ÖNGÖRÜLERİ ve ETKİ

AYRIŞTIRMASI

Bölüm 3’te işgücüne katılım davranışını açıklamak üzere oluşturulan

ekonometrik model detaylı şekilde tanıtılmış ve modelin tahmin edilmesi ile ulaşılan

bulgulara yer verilmiştir. Bu bölümde, bu altyapıdan yararlanılarak Türkiye’de

işgücüne katılım oranının gelecekte alacağı değerlere ilişkin öngörülere ulaşılması ve

işgücüne katılım oranındaki değişimlerin, 2004-2013 dönemi gerçekleşmeleri ve

2023 yılı öngörüleri itibarıyla, kaynaklarına ayrıştırılması amaçlanmaktadır.

4.1. Kuramsal Çerçeve

Bu çalışma kapsamında tasarlanan ampirik model, işgücüne katılım

olasılığını esas olarak birey düzeyinde açıklamakla beraber belirli bir yılda

gerçekleşmesi beklenen işgücüne katılım oranını tahmin etmeye yönelik gerekli

altyapıyı da tesis etmektedir.

Belirli bir yılda gerçekleşecek işgücüne katılım oranı rassal bir değişken

olarak tasavvur edilebilir:

K = ∑ kiiN

ki; t yılında, işgücüne konu olan popülasyonda yer alan i’inci kişinin

işgücüne katılmaması durumunda 0, katılması durumunda 1 değerini alan rassal

değişkendir. N ise popülasyon hacmini göstermektedir. İşgücüne katılım oranı K, N

tane bağımsız rassal değişkenin toplamından oluşmakta ve dolayısıyla kendisi de bir

rassal değişken olmaktadır.

Bu durumda, belirli bir yılda gerçekleşmesi beklenen işgücüne katılım oranı

aşağıdaki gibi olacaktır;

E(K) = E(∑ kiiN )

Dolayısıyla,

E(K) = ∑ E(ki)iN

şeklinde olacak ve

Page 125: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

110

111

E(ki) = 1xP(ki = 1) + 0xP(ki = 0) = P(ki = 1)

olduğundan,

E(K) = ∑ P(ki)iN

olacaktır. Bu çalışma kapsamında bireyin işgücüne katılım olasılığının açıklayıcı

değişkenlerin doğrusal bir fonksiyonu olduğu varsayılmaktadır. Dolayısıyla,

P(ki = 1) = Xiβ

şeklinde olacaktır. Bu durumda işgücüne katılım oranının beklenen değeri

aşağıdaki gibi olacaktır:

E(K) =∑ XiβiN

yısıyla,

E(K) = Xβ

lacaktır.

Yani, belirli bir yılda gerçekleşmesi beklenen işgücüne katılım oranı

açıklayıcı değişkenlerin o yıldaki ortalama değerleri ile söz konusu değişkenler ile

ilintili parametrelerin çarpımına eşit olacaktır.

Bu nedenle, belirli bir yılda işgücüne katılım oranının alacağı değerin tahmin

edilmesi için β parametre vektörünün tahmin edilmesi ve o yılda açıklayıcı

değişkenlerin nüfus ortalamalarının hesap edilmesi gerekmektedir. Bu çalışma

kapsamında parametre vektörü tahminine Bölüm 3’te sunulan işgücüne katılım

olasılığı tahmincisi vasıtasıyla ulaşılmaktadır. Diğer taraftan açıklayıcı değişkenlerin

yıllar itibarıyla ortalamalarına; demografik değişkenler için hanehalkı işgücü

anketleri ve TÜİK nüfus istatistiklerinden yararlanılarak, büyüme değişkeni için

TÜİK milli gelir istatistiklerinden yararlanılarak ulaşılabilmektedir.20 Öngörülerde

ise demografik değişkenlerin nüfus ortalamalarına TÜİK nüfus projeksiyonlarından

20 Belirli bir yılda on yıllık büyüme değişkeninin aldığı değerler, o yılın anketindeki tüm bireyler için eşit olduğundan, büyüme değişkeninin yıl ortalaması basitçe kendisine eşit olmaktadır.

Page 126: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

111

112

yararlanılarak ulaşılabilmekte olup büyüme değerleri için farklı senaryolar

oluşturulabilmektedir.

Bu durumda sonuç itibarıyla:

E(K)̂ = Xβ̂ olmuştur. Belirli bir yıl için işgücüne katılım oranı tahmini oluşturulurken,

işgücüne katılımın belirleyicilerinin yıl ortalamalarından meydana gelen X vektörü,

tahmin edilen parametre vektörü β̂ ile çarpılmaktadır. Belirli bir demografik değişken

için yıl ortalaması, basitçe söz konusu demografik değişkenin temsil ettiği

demografik grubun o yıl itibarıyla çalışma çağındaki nüfus içerisindeki payına eşit

olmaktadır. Örneğin, kadınlar için oluşturulan tahminlerde 15-19 yaş grubu

değişkeninin 2013 yılındaki ortalama değeri söz konusu yaş grubundaki kadınların

toplam işgücüne konu olan kadınlar içerisindeki payına eşittir. Diğer taraftan,

sorumlu olunan bağımlı çocuk sayısı değişkeninin herhangi bir yıldaki ortalaması

hesaplanırken, her iki cinsiyet grubu için de, o yıldaki 15 yaş altındaki toplam birey

sayısı o cinsiyet grubundaki 15 ve üzeri yaştaki birey sayısına oranlanmaktadır.21

Bu çerçevede, ilerleyen kısımda, 2023 yılı için oluşturulan senaryolar altında

işgücüne katılım oranı öngörüleri oluşturulacak ve 2004-2013 dönemi için

gerçekleşen işgücüne katılım oranı değişimleri, 2013-2023 döneminde ise öngörülen

işgücüne katılım oranı değişimleri kaynaklarına ayrıştırılacaktır.

4.2. İşgücüne Katılım Oranı Öngörüleri

4.2.1. Açıklayıcı değişkenlere ilişkin öngörüler

2023 yılı için işgücüne katılım oranının öngörülmesi noktasında açıklayıcı

değişkenlerin ortalama değerlerinin 2023 yılı itibarıyla alacağı değerlere ilişkin

tutarlı senaryoların oluşturulmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu bağlamda; ilki baz,

ikincisi olumlu, üçüncüsü ise olumsuz senaryo olmak üzere üç farklı senaryo

kurgulanmıştır. Demografik değişkenlerin 2023 yılında alacağı değerler, senaryolar

arasında farklılık sergilememekte ve senaryolar esas olarak büyüme performansına

21 Sorumlu olunan bağımlı çocuk sayısı değişkeninin yıl ortalaması değerlerinin hesaplanması hususuna ilişkin bilgilere EK 10’da detaylı şekilde yer verilmektedir.

Page 127: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

112

113

göre birbirinden farklılaşmaktadır. Bu senaryolardan yararlanılarak erkek ve kadın

işgücüne katılım oranlarının 2023 yılında ulaşması öngörülen düzey için bir koridor

oluşturulacaktır.

Senaryoların oluşturulması noktasında, yaş değişkenleri ve sorumlu olunan

bağımlı çocuk sayısı değişkeni ortalama değerlerinin 2023 yılında alacağı tahmini

değerler için TÜİK tarafından hazırlanan yaş grubu ve cinsiyete göre nüfus

projeksiyonu temel alınmıştır. Söz konusu değişkenler her üç senaryoda da aynı

değerleri almaktadır.22

İşgücüne katılım oranı öngörüleri üzerinde en fazla etkiye sahip olan

demografik değişkenin çalışma çağındaki nüfusun eğitim dağılımı olduğu

bilinmektedir. Bu nedenle erkek ve kadınlarda çalışma çağındaki nüfusun eğitim

profilinin 2023 yılında alacağı görünümün mümkün olan en isabetli şekilde

öngörülmesi, işgücüne katılım oranı öngörülerinin tutarlılığını doğrudan

belirleyecektir.

Çalışma çağındaki nüfusun 2023 yılındaki eğitim dağılımının kestirilmesi

için yaş dağılımından dolaylı olarak yararlanılması yolu izlenmiştir. Bu amaçla, her

iki cinsiyet grubu için de 2013 yılında beşerli yaş grupları itibarıyla eğitim

dağılımına Hanehalkı İşgücü Anketinden ulaşılmıştır. Bu dağılımın 10 yıl sonra

alacağı görünümün hesaplanmasında, yaş gruplarının eğitim dağılımının 10’ar yıllık

nesiller şeklinde ileri doğru kaydırılması yaklaşımı benimsenmiştir.

İdari sınıflamalardaki değişiklikler ve işgücü istatistiklerinin dayandığı nüfus

projeksiyonlarının güncellenmesi nedeniyle, işgücünün konumsal dağılımı işgücü

istatistiklerinden nüfus istatistikleri ile tutarlı bir şekilde takip edilememektedir.

Nitekim 2014 yılından itibaren işgücü istatistiklerinin kent-kır ayrımında

yayımlanması uygulamasına son verilmiştir. Dolayısıyla mevcut istatistikler

doğrultusunda nüfusun kent-kır dağılımı için tutarlı bir öngörüde bulunmak oldukça

güç hale gelmektedir. Bu nedenle, nüfusun konumsal dağılımının 2023 yılında, her

22 TÜİK tarafından 2075 yılına kadar oluşturulan, farklı varsayımlara dayalı nüfus projeksiyonlarının 2023 yılına kadar baz senaryodan belirgin farklılıklar sergilememesi nedeniyle yaş ve genç bağımlılık oranı için sadece TÜİK baz senaryosunun kullanılması uygun görülmüştür.

Page 128: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

113

114

üç senaryoda da bir önceki dönem olan 2004-2013 yılları ortalamasına eşit olacağı

varsayılmıştır.

Senaryolar arası farklılık esas olarak makroekonomik görünümden ileri

gelmektedir. Bu kapsamda, üç farklı büyüme patikası oluşturulmuş ve bu patikaların

2023 yılı için tekabül ettiği on yıllık birikimli büyüme oranları hesaplanmıştır.

Devam eden kısımda açıklayıcı değişkenlerin yıllar itibarıyla alacağı

değerlerin belirlenme süreci detaylandırılarak sunulmaktadır. EK 13’te, bu süreç

sonucunda ulaşılan, kadınlar ve erkekler için 2023 yılı tahmini ortalama değer

vektörleri bir bütün olarak sunulmaktadır.

4.2.1.1. Yaş Çalışma çağındaki nüfusun yaş dağılımının öngörülmesinde, TÜİK tarafından

oluşturulan yaş grubu ve cinsiyete göre nüfus projeksiyonu (Baz) temel alınmıştır.

Söz konusu projeksiyon dahilinde kadın ve erkek nüfusunun yaş grupları itibarıyla

gelişimi 2075 yılına kadar öngörülmektedir. Bu projeksiyondan yararlanılarak

çalışma çağındaki nüfusun 2023 yılındaki yaş dağılımı cinsiyet grupları itibarıyla

hesaplanmış ve böylece kadın ve erkeklerde yaş değişkenleri için 2023 yılı ortalama

değerleri türetilmiştir (Tablo 4.1).

Tablo 4.1. Yaş Değişkeni İçin Ortalama Değerler (Yaş Gruplarının Çalışma Çağındaki Nüfus İçerisindeki Payları)

Kadın Erkek 2013 2023 2013 2023

Yaş 15-19 0,1086 0,0910 0,1154 0,0970 Yaş 20-24 0,1055 0,0954 0,1101 0,1001 Yaş 25-29 0,1067 0,0976 0,1108 0,1012 Yaş 30-34 0,1115 0,0925 0,1149 0,0951 Yaş 35-39 0,0990 0,0924 0,1021 0,0960 Yaş 40-44 0,0909 0,0961 0,0930 0,0992 Yaş 45-49 0,0802 0,0851 0,0828 0,0878 Yaş 50-54 0,0728 0,0778 0,0738 0,0791 Yaş 55-59 0,0615 0,0680 0,0614 0,0690 Yaş 60-64 0,0487 0,0607 0,0468 0,0594 Yaş 65+ 0,1147 0,1435 0,0889 0,1161

Kaynak: TÜİK Yaş Grubu ve Cinsiyete Göre Nüfus Projeksiyonları (Baz)

Page 129: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

114

115

Nüfus projeksiyonları, 2013-2023 döneminde, erkek ve kadınlarda çalışma

çağındaki nüfusun yaşlanacağına işaret etmektedir. Hem kadın hem de erkeklerde,

sırasıyla 15-19, 20-24, 25-29, 30-34 ve 35-39 yaş gruplarının çalışma çağındaki

nüfus içerisindeki payı düşerken; 40-44, 45-49, 50-54, 55-59, 60-64 ve 65 ve üzeri

yaş gruplarının payının artacağı öngörülmektedir. Özellikle işgücüne katılımın

oldukça düşük seviyelere indiği 60-64 ve 65 ve üzeri yaş gruplarının payının her iki

cinsiyet grubunda da ağırlığını belirgin düzeyde artıracak olması dikkat çekmektedir.

2013 yılında sırasıyla erkekler ve kadınlar için yüzde 8,9 ve 11,5 olan 65 yaş ve üzeri

nüfusun çalışma çağındaki nüfus içerisindeki payının 2023 yılında yüzde 11,6 ve

14,4 seviyelerine yükselmesi beklenmektedir (Grafik 4.1). Çalışma çağındaki

nüfusun yaş dağılımındaki gelişmelerin, hem kadınlarda hem de erkeklerde işgücüne

katılım oranına olumsuz etkide bulunması beklenmektedir.23

Grafik 4.1. Çalışma Çağındaki Nüfusun Yaş Dağılımı (Yüzde)

Kaynak: TÜİK, Nüfus Projeksiyonları

4.2.1.2. Sorumlu olunan bağımlı çocuk sayısı Sorumlu olunan bağımlı çocuk sayısı değişkeni yıl ortalamasının her iki

cinsiyet grubu için de 2023 yılı itibarıyla alacağı değerlerin hesaplanmasında TÜİK

tarafından oluşturulan yaş grubu ve cinsiyete göre nüfus projeksiyonundan (Baz)

doğrudan yararlanılmıştır. Nitekim sorumlu olunan bağımlı çocuk sayısı değişkeni

23 TÜİK nüfus projeksiyonlarının 2023 yılına kadar birbirinden belirgin bir farklılık göstermemesi nedeniyle, nüfusun yaş dağılımı için sadece tek bir senaryo oluşturulması yeterli görülmüştür. Nüfusun yaş dağılımı için TÜİK’in baz senaryo nüfus projeksiyonu kullanılmıştır.

02468

10121416

15-1

9

20-2

4

25-2

9

30-3

4

35-3

9

40-4

4

45-4

9

50-5

4

55-5

9

60-6

4

65+

15-1

9

20-2

4

25-2

9

30-3

4

35-3

9

40-4

4

45-4

9

50-5

4

55-5

9

60-6

4

65+

Erkek Kadın

2013 2023

Page 130: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

115

116

ortalamasının belirli bir yılda alacağı değer, söz konusu yılda nüfusun yaş

dağılımının doğrudan uzantısı olmaktadır.

Her iki cinsiyet grubu için de sorumlu olunan bağımlı çocuk sayısı

değişkeninin belirli bir yıldaki ortalaması hesaplanırken, 15 yaş altı bireylerin toplam

sayısı o cinsiyet grubundaki 15 yaş ve üzeri bireylerin sayısına oranlanmaktadır.

Sorumlu olunan bağımlı çocuk sayısı değişkeninin ortalama değeri nüfus

geneli için hesaplanan genç bağımlılık oranı ile doğrudan ilişkilidir. Genç bağımlılık

oranı hesaplanırken, toplam nüfus içerisindeki 15 yaş altı bireylerin sayısı yine

toplam nüfus içerisindeki 15 yaş ve üzeri bireylerin sayısına oranlanmaktadır.

Sorumlu olunan bağımlı çocuk sayısı değişkeni ortalama değeri hesaplanırken ise,

toplam nüfus içerisindeki 15 yaş altı bireylerin sayısı, ilgili cinsiyet grubundaki 15

yaş ve üzeri bireylerin sayısına oranlanmaktadır.24

Nüfus içerisinde kadın ve erkeklerin hemen hemen eşit ağırlığa sahip olduğu

göz önünde bulundurulduğunda, hesaplanan bağımlı çocuk sayısı değişkeni

ortalamasının genç bağımlılık oranının 2 katına oldukça yakın değerler alması söz

konusu olmaktadır. Bu durum, erkekler ve kadınlar için sorumlu olunan bağımlı

çocuk sayısı değişkeni ortalama değerinin ve nüfus geneli bağımlılık oranının bir

arada sunulduğu Grafik 4.2‘de açıkça görülmektedir.

24 Sorumlu olunan bağımlı çocuk sayısı değişkeninin yıl ortalaması değerlerinin hesaplanması hususuna ilişkin bilgilere EK 10’da detaylı şekilde yer verilmektedir.

Page 131: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

116

117

Grafik 4.2. Hanedeki Bağımlı Çocuk Sayısı Ortalama Değeri ve Genç Bağımlılık Oranı

Kaynak: TÜİK, Nüfus Projeksiyonları

2013-2023 döneminde sorumlu olunan bağımlı çocuk sayısı değişkeni

ortalama değerinin (2 x genç bağımlılık oranı) hem kadınlarda hem de erkeklerde 11

puanın üzerinde bir düşüş göstermesi beklenmektedir (Tablo 4.2).

Tablo 4.2. Hanedeki Bağımlı Çocuk Sayısı Değişkeni İçin Ortalama Değerler

2013 2023 Fark Erkek 0,6521 0,5414 -0,1107 Kadın 0,6471 0,5343 -0,1128

Kaynak: TÜİK, Nüfus Projeksiyonları

Genç bağımlılık oranındaki düşüşün kadınlarda işgücüne katılımı önemli

oranda desteklemesi muhtemel görülmektedir. Diğer taraftan, erkeklerde bağımlı

çocuk sayısı ile işgücüne katılım arasında artı yönlü bir ilişki tahmin edilmesi bu

değişkendeki düşüşle beraber erkeklerde işgücüne katılımın bir miktar gerileyeceğine

işaret etmektedir.

4.2.1.3. Eğitim Nüfusun eğitim dağılımının 2023 yılında alacağı görünümün kestirilmesi için

nüfusun yaş dağılımından dolaylı olarak yararlanılmaktadır. Bu çerçevede, her iki

cinsiyet grubu için de, 2013 yılında yaş grupları itibarıyla nüfusun eğitim dağılımına

Hanehalkı İşgücü Anketinden ulaşılmıştır. Söz konusu dağılımın on yıl sonra alacağı

görünümün hesaplanmasında yaş gruplarının eğitim dağılımının 10’ar yıllık nesiller

şeklinde ileri kaydırılması yolu izlenmiştir.

0.00

0.10

0.20

0.30

0.40

0.50

0.60

0.70

2013 2014 2015 2016 2017 2018 2019 2020 2021 2022 2023

Erkek Kadın Genç Bağımlılık Oranı

Page 132: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

117

118

40-44, 45-49, 50-54, 55-59 ve 60-64 yaş gruplarının 2023 yılında

sergileyeceği eğitim dağılımı hesaplanırken sırasıyla 30-34, 35-39, 40-44, 45-49, 50-

54 yaş gruplarının 2013 yılındaki eğitim dağılımı basitçe ileri kaydırılırken; 65 yaş

ve üzeri yaş grubu ile 15-19, 20-24, 25-29 yaş gruplarının dağılımının 2023 yılında

alacağı görünümün hesaplanmasında daha karmaşık dinamikler de hesaba

katılmaktadır.

2013 yılında 55-59, 60-64 ve 65 ve üzeri yaş gruplarında yer alan bireyler

2023 yılında 65 yaş ve üzeri yaş grubunu oluşturacaktır. Dolayısıyla 2023 yılında 65

ve üzeri yaş grubunun eğitim dağılımı hesaplanırken 2013 yılında 55-59, 60-64 ve 65

ve üzeri yaş grupları olmak üzere üç farklı yaş grubunun eğitim dağılımlarının

ağırlıklandırılarak ileri doğru yansıtılması gerekmektedir. Bu yansıtma işlemi

yürütülürken, TÜİK tarafından ölüm istatistikleri kapsamında yayımlanan ölüm

hızları ve ölüm olasılıklarından faydalanılmıştır. Bu istatistiklerden yararlanılarak

belirli bir yaş grubundaki bireylerin, belirli bir zaman sonra oransal olarak ne

kadarlık kısmının hayatta kalacağı hesaplanabilmektedir. Bu bağlamda 2013 yılında

55-59, 60-64 ve 65 yaş ve üzeri yaş gruplarında yer alan bireylerin ne kadarının 2023

yılında hayatta kaldığı bu oranlardan yararlanılarak öngörülebilmektedir. 2023 yılı

itibarıyla 65 ve üzeri yaş grubunu oluşturan bu grupların 65 ve üzeri yaş grubunun

oransal olarak ne kadarlık kısmına tekabül edecekleri hesaplanmış ve bu grupların

2013 yılındaki eğitim dağılımları 2023 yılında 65 ve üzeri yaş grubunun eğitim

dağılımına bu oranlarla ağırlıklandırılarak yansıtılmıştır.

15-19, 20-24 ve 25-29 yaş gruplarının 2023 yılındaki eğitim dağılımının

hesaplanmasında ise; iki farklı unsur, 2013 yılındaki 5-9, 10-14 ve 15-19 yaş

gruplarının doğrudan bu gruplara yansıtılmasını engellemektedir. Bunlardan birincisi

5-9, 10-14 ve 15-19 yaş gruplarının etkin eğitim yaş grupları olmasıdır. Dolayısıyla

bu grupların eğitim dağılımı zaman içerisinde sürekli olarak değişime uğramaktadır.

Örneğin, 5-9 yaş grubu ilköğretim yaş grubu olduğundan aktif olarak ilköğretimde

yer almakta ve bu nedenle ilköğretim ve bir okul bitirmeyen bireylerin bu grubun

eğitim dağılımındaki payı son derece yüksek olmaktadır. Bu dağılımı doğrudan 2023

yılındaki 15-19 yaş grubuna yansıtmak son derece yanıltıcı olacaktır. Nitekim bu

grup 10 yıl içerisinde yeni eğitim aşamalarından geçecek ve 2023 yılında 15-19 yaş

Page 133: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

118

119

grubuna girene kadar grubun eğitim dağılımı belirgin şekilde düzelecektir. İkinci

unsur ise 2012 yılı itibarıyla uygulamaya sokulan ve yürürlüğe girdiği an itibarıyla

halihazırda eğitim sisteminde yer alan öğrencileri de kapsayan 12 yıllık zorunlu

eğitim sisteminin bu grupların eğitim dağılımı dinamikleri üzerinde değişimlere yol

açacak olmasıdır. Dolayısıyla, bu yaş grupları için 2023 yılı eğitim dağılımı

öngörüleri oluşturulurken, bu dinamikler de göz önünde bulundurularak, mümkün

olduğunca bilgiye dayalı bir tahmin ortaya konulmaya çalışılmıştır.

EK 14’te işgücüne konu olan erkek nüfusun 2013 yılı yaş gruplarına göre

eğitim dağılımı ve 2023 yılı yaş gruplarına göre öngörülen eğitim dağılımı

sunulmaktadır. 2023 yılında, 15-19, 20-24 ve 25-29 yaş gruplarının eğitim

görünümünün 12 yıllık zorunlu eğitim sisteminden doğrudan etkilenmesi söz konusu

olacaktır.

15-19 yaş grubunda 15, 16 ve 17 yaşlarındaki bireyler henüz lise eğitimine

devam ediyor olacak ve dolayısıyla bu bireylerin mezun olduğu en son eğitim düzeyi

ortaokul olacaktır. 18 ve 19 yaşlarındaki bireyler ise genel lise veya meslek lisesi

mezunu olacaktır. Bu durum göz önünde bulundurularak 2023 yılında 15-19 yaş

aralığındaki nüfusun yüzde 60’ı ortaokul grubuna dağıtılmış geriye kalan yüzde

40’lık kısmın ise sırasıyla yüzde 25 ve 15 olacak şekilde genel lise ve meslek lisesi

grubuna dağıtılması uygun görülmüştür.

20-24 yaş grubunda ise 20 ve 21 yaşlarındaki erkekler fiili olarak üniversite

eğitimi kapsamında olsalar dahi henüz mezun olmadıklarından en son tamamlanan

eğitim düzeyi okul genel lise ya da meslek lisesi eğitimi olacaktır. 20 ve 21

yaşlarındaki bireyler 20-24 yaş grubunun yaklaşık yüzde 40’ına tekabül etmektedir.

Diğer taraftan 22, 23 ve 24 yaş gruplarının bir kısmının yüksek öğretimden mezun

olması, bir kısmının yüksek öğretime devam durumunda olması, bir kısmının ise lise

düzeyinden mezun olup yüksek öğretime geçiş yapmamaları söz konusudur. Bu grup

20-24 yaş grubunun yüzde 60’ına tekabül etmektedir. Bu grubun yüzde 25’lik

kısmının 2023 yılında üniversite mezunu olacağı varsayılmıştır. Dolayısıyla geriye

kalan toplamda yüzde 75’lik kısmın genel lise ve meslek lisesine dağıtılması

gerekmektedir. Bu dağıtım eski oranlar da göz önünde bulundurularak genel lise

yüzde 45 ve meslek lisesi yüzde 25 olacak şekilde gerçekleştirilmiştir.

Page 134: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

119

120

2023 yılında 25-29 yaş grubundaki erkekler 2013 yılındaki 15-19 yaş

grubundaki bireylere tekabül etmektedir. Söz konusu bireylerden 18 ve 19

yaşlarındakiler 12 yıllık zorunlu eğitim sistemine konu olmadıklarından bu grupta

hala ortaokul düzeyinde kalan bir kısım birey olacaktır. Bu bireylerin 15-19 yaş

grubunda toplamda yüzde 13’e tekabül edeceği varsayılmıştır. Diğer taraftan söz

konusu yaş grubunda yer alan 15, 16 ve 17 yaşlarındaki bireylerin doğrudan 12 yıllık

zorunlu eğitim sisteminden etkilenmeleri söz konusudur. Dolayısıyla 2023 yılında

25-29 yaş grubunda yer alan bireylerin en az yüzde 60’ının lise ve üzeri eğitim

düzeyine sahip olması söz konusudur. 25-29 yaş grubundaki erkeklerde üniversite

eğitiminin 2023 yılı itibarıyla OECD ortalamasına doğru yakınsayacağı varsayılarak

yükseköğrenim mezunu oranı yüzde 35 olarak belirlenmiştir.

30-34, 35-39; 40-44, 45-49, 50-54, 55-59 ve 60-64 yaş gruplarının 2023

yılındaki eğitim dağılımının sırasıyla 25-29; 30-34, 35-39, 40-44 ve 45-49 yaş

gruplarının 2013 yılındaki eğitim dağılımına eşit olacağı varsayılmıştır. 2023 yılında

30-34 ve 35-39 yaş gruplarının eğitim profilinin 2013 yılındaki 25-29 yaş grubuna

benzeyeceği varsayılmıştır. Diğer yaş gruplarında ise olağan sıra izlenmiştir.

EK 15’te kadınlar için 2013 yılı yaş grupları itibarıyla eğitim dağılımı ve

erkeklerle aynı yöntem izlenerek oluşturulan yaşlar itibarıyla 2023 yılı eğitim

dağılımı öngörüsü sunulmaktadır.

Yaş grupları için oluşturulan 2023 yılı eğitim dağılımları söz konusu yaş

gruplarının 2023 yılında çalışma çağındaki nüfus içerisindeki öngörülen payları ile

ağırlıklandırılarak erkekler ve kadınlarda çalışma çağındaki nüfusun genel eğitim

dağılımına ulaşılmıştır.

Tablo 4.3’te erkekler ve kadınlar için çalışma çağındaki nüfusun 2013 yılı

eğitim dağılımı ve 2023 yılı eğitim dağılımı öngörüsü sunulmaktadır. 2023 yılında

nüfusun eğitim profilinin 2013 yılına kıyasla belirgin şekilde düzeldiği

görülmektedir. İlk olarak, 2004-2013 dönemindeki düzelmenin nüfus geneline

yayılması beklenmektedir. Ayrıca, 2012 yılında yürürlüğe giren 12 yıllık zorunlu

eğitim sistemiyle beraber çalışma çağındaki nüfusun eğitim dağılımında 2023 yılına

kadar yeni bir düzelme daha ortaya çıkacaktır. Bu yeni düzelmenin de eğitim

Page 135: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

120

121

dağılımını özellikle erken yaş grupları olan 15-19, 20-24 ve 25-29 yaş grupları

üzerinden destekleyecektir. Bütün bu etkiler hesaba katıldığında 2023 yılında

erkeklerde ve kadınlarda çalışma çağındaki nüfusun eğitim dağılımının bir okul

bitirmeyen, ilkokul ve ortaokul eğitim seviyelerinden hızla genel lise, meslek lisesi

ve üniversite eğitim düzeylerine doğru kayması söz konusu olacaktır. Bu gelişmenin

işgücüne katılımı, özellikle eğitim düzeylerine göre belirgin işgücüne katılım

farklılıkları gösteren kadınlar üzerinden, desteklemesi beklenmektedir.

Tablo 4.3. Eğitim Değişkenleri Ortalama Değerleri

Erkekler Kadınlar 2013 2023 2013 2023

Bir Okul Bitirmeyen 8,25 5,58 25,62 18,08 İlkokul 33,75 27,69 32,63 28,22 Ortaokul 23,00 17,18 16,78 12,80 Genel lise 11,27 17,03 8,84 15,21 Lise dengi meslek okul 9,70 13,98 5,94 10,81 Yüksekokul veya fakülte 14,03 18,53 10,20 14,87

Kaynak: 2013 yılı gerçekleşmeleri için TÜİK, Hanehalkı İşgücü Anketleri; 2023 yılı öngörüleri

Hanehalkı İşgücü Anketleri ve Nüfus Yaş Projeksiyonlarından yararlanılarak hesaplanmıştır.

4.2.1.4. Büyüme İşgücüne katılım oranı öngörülerinin dayandığı senaryolar arasındaki farklılık

esas olarak büyüme performansına ilişkin yapılan varsayımlardan ileri gelmektedir.

Senaryolar oluşturulurken üç farklı olası büyüme patikası öngörülmüştür. Sonrasında

bu üç farklı patikanın tekabül ettiği 2023 yılı itibarıyla on yıllık birikimli ortalama

büyüme oranları hesaplanmıştır.

Baz senaryo kapsamında oluşturan büyüme patikasının tekabül ettiği on yıllık

ortalama büyüme oranı, bir önceki dönem (2004-2013) on yıllık ortalama büyüme

gerçekleşmesinden belirgin bir farklılık sergilememektedir. Dolayısıyla, Baz

Senaryoda büyüme performansının işgücüne katılım oranına ek bir katkı sunması söz

konusu olmayacaktır. Senaryo 1 yüksek büyüme performansını betimlemektedir.

Senaryo 1’de oluşturulan büyüme patikası 2023 yılı itibarıyla yüzde 5,43’lük on

yıllık ortalama büyüme oranına tekabül etmektedir. Senaryo 2 ise düşük büyüme

performansı durumunu temsil etmektedir. Senaryo 2’de yıllık büyüme oranı uzunca

Page 136: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

121

122

bir süre düşük düzeylerde atalet sergilemekte bu durum ise 2023 yılı itibarıyla on

yıllık birikimli büyüme oranının yüzde 3,77 olarak gerçekleşmesi ile

neticelenmektedir.

Grafik 4.3’te üç farklı senaryo çerçevesinde oluşturulan büyüme patikaları

sunulmaktadır. Her üç senaryoda da 2014 yılı büyüme oranı yüzde 2,87’lik

gerçekleşme olarak alınmıştır. Baz Senaryoda 2015 yılından itibaren büyüme

oranının 2019 yılına kadar giderek artacağı ve 2021 yılı itibarıyla yüzde 6 düzeyine

ulaşacağı varsayılmıştır. Yüksek büyüme performansına tekabül eden Senaryo 1’de

ise yıllık büyüme oranının hızla artacağı ve 2022 yılında yüzde 6,5 düzeyine

ulaşacağı varsayılmıştır. Diğer taraftan Senaryo 2’de büyüme oranının uzunca bir

süre düşük düzeylerde atalet sergileyeceği öngörülmektedir. Senaryo 2 de büyüme

oranının ancak 2021 yılı itibarıyla uzun dönemli ortalaması olan yüzde 4,5 düzeyini

tekrar yakalayacağı varsayılmaktadır.

Grafik 4.3. Yıllık GSYH Büyüme Oranı

Kaynak: Farklı senaryolar dahilinde oluşturulan öngörüler

Not: 2014 yılı gerçekleşmedir.

Grafik 4.4’te üç farklı büyüme patikası varsayımı altında on yıllık birikimli

ortalama büyüme oranının 2023 yılında ulaşacağı düzey sunulmaktadır. Sırasıyla Baz

Senaryo, Senaryo 1 ve Senaryo 2’de on yıllık ortalama büyüme oranının, 2023 yılı

itibarıyla, yüzde 4,78, 5,43 ve 3,77 seviyelerine ulaşması söz konusu olacaktır.

66.5

4.5

0.00

1.00

2.00

3.00

4.00

5.00

6.00

7.00

2014 2015 2016 2017 2018 2019 2020 2021 2022 2023

Baz Senaryo Senaryo 1 Senaryo 2

Page 137: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

122

123

Grafik 4.4. On Yıllık Ortalama GSYH Büyüme Oranı

Kaynak: Farklı senaryolar dahilinde oluşturulan öngörüler

4.2.2. İşgücüne katılım oranı öngörüleri

4.2.2.1.Modelin tahmin gücü Öngörülere yer verilmeden önce, model tarafından üretilen tahminlerin

güvenilirliğini sınamak amacıyla, örneklem dönemi için tahmin edilen yıllık

işgücüne katılım oranlarının gerçekleşmeler ile karşılaştırılması uygun olacaktır. Bu

amaçla modelde kullanılan açıklayıcı değişkenlerin yıllar itibarıyla nüfus

ortalamaları hesaplanarak ortalama değer vektörleri oluşturulmuştur. Sonrasında ise

bu ortalamaların ilintili model parametreleri ile çarpılması ile yıllık işgücüne katılım

oranı tahminlerine ulaşılmıştır. 2004-2013 dönemi yıllık ortalama değer vektörleri

EK 16 ve EK 17’de sunulmaktadır.

Grafik 4.5’te erkekler için 2004-2013 dönemi itibarıyla tahmin edilen

işgücüne katılım oranı ve işgücüne katılım oranı gerçekleşmelerine yer

verilmektedir. Tahminlerin gerçekleşmelerle belirgin düzeyde örtüşmesi söz

konusudur.

4.785.43

3.77

0.00

1.00

2.00

3.00

4.00

5.00

6.00

2014 2015 2016 2017 2018 2019 2020 2021 2022 2023

Baz Senaryo Senaryo 1 Senaryo 2

Page 138: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

123

124

Grafik 4.5. Erkekler İçin Model Tahmin Sonuçları (Yüzde)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü İstatistikleri, Nüfus İstatistikleri ve Model tahmin sonuçları

Grafik 4.6’da 2004-2013 döneminde erkek işgücüne katılımında gözlemlenen

değişimler kaynaklarına ayrıştırılarak sunulmaktadır. 2004 ve 2013 yılı için erkek

işgücüne katılım oranı model tarafından sırasıyla yüzde 70,3 ve 71 olarak tahmin

edilmiştir. 0,73 puanlık tahmini artış kaynaklarına ayrıldığında, erkek işgücüne

katılımının 2004-2013 döneminde eğitim demografisindeki düzelme tarafından 0,5

puan desteklendiği görülmektedir. Çalışma çağındaki nüfusun konumsal dağılımının

kıra doğru kayması erkek işgücüne katılım oranını 0,2 puan yukarı yönlü etkilemiştir.

2004-2013 döneminde makroekonomik koşulların bir önceki on yıllık döneme

nazaran önemli ölçüde düzelmesiyle on yıllık birikimli büyüme oranındaki değişim

erkek işgücüne katılım oranına 0,3 puan artı yönlü katkı yapmıştır. Ayrıca yapısal

etmenleri temsil eden zaman trendinin bu dönemde erkek işgücüne katılımını 0,7

puan gibi önemli bir düzeyde desteklediği görülmektedir. Erkeklerde bu durumun

ortaya çıkmasında özellikle emeklilik sistemindeki düzelmenin rol oynadığı

düşünülmektedir. Bütün bu eğilimlerin Bölüm 2’de betimleyici bir yaklaşımla

gerçekleştirilen çözümlemeler ile tutarlılık içerisinde olduğu görülmektedir.25

Dönem boyunca çalışma çağındaki nüfusun yaş dağılımındaki değişimlerin

erkek işgücüne katılım oranını aşağı yönlü etkilediği tahmin edilmektedir. Yaşlanma

ve genç bağımlılık oranlarındaki düşüşün 2004-2013 döneminde erkek işgücüne

25 Ulaşılan ayrıştırma sonuçlarını teyit etmek amacıyla diğer bir etki ayrıştırma tekniği olan Blinder-Oaxaca ayrıştırma yönteminden yararlanılmıştır. Blinder-Oaxaca yöntemiyle elde edilen sonuçların bu bölümde ulaşılan bulgularla son derece tutarlı olduğu görülmektedir (EK 18).

-1.0

0.0

1.0

68

69

70

71

72

2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013

Hata Terimi (İkinci Eksen) İşgücüne Katılım Oranı (Tahmin)

İşgücüne Katılım Oranı (Gerçekleşme)

Page 139: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

124

125

katılım oranına sırasıyla 0,8 puan ve 0,2 puan kadar aşağı yönlü etki ettiği tahmin

edilmektedir.

Grafik 4.6. Erkekler İçin İşgücüne Katılım Oranı Tahmin Dönemi Etki Ayrıştırması (2004-2013)

Kaynak: Model tahmin sonuçları

Grafik 4.7’de de benzer şekilde kadınlar için örneklem dönemi işgücüne

katılım oranı tahminleri ve gerçekleşmelerine yer verilmektedir. Modelin kadınlarda

da işgücüne katılım oranını başarılı bir şekilde tahmin ettiği gözlemlenmektedir.

Grafik 4.7. Kadınlar İçin Model Tahmin Sonuçları

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü İstatistikleri, Nüfus İstatistikleri ve Model tahmin sonuçları

Grafik 4.8’de 2004-2013 döneminde kadın işgücüne katılımında gözlemlenen

değişimler kaynaklarına ayrılarak sunulmaktadır. 2004 ve 2013 yılı için kadın

işgücüne katılım oranı model tarafından sırasıyla yüzde 22,1 ve 30,3 tahmin

edilmiştir. 8,2 puanlık tahmini artış kaynaklarına ayrıldığında, 2004-2013 döneminde

-1

0

1

Yaş Genç BağımlılıkOranı

Eğitim Konum Büyüme Zaman Trendi

İşgücüne Katılım Oranına Katkılar (2004-2013)

-2.0

-1.0

0.0

1.0

2.0

20

22

24

26

28

30

32

2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013

Hata Terimi (İkinci Eksen) İşgücüne Katılım Oranı (Tahmin)

İşgücüne Katılım Oranı (Gerçekleşme)

Page 140: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

125

126

kadın işgücüne katılımını yaş demografisindeki değişim hariç diğer bütün etmenlerin

olumlu yönde etkilediği açığa çıkmaktadır. 26

Genç bağımlılık oranı, eğitim düzeyi, konumsal dağılım, büyüme ve yapısal

unsurları simgeleyen zaman trendi sırasıyla bu dönemde kadın işgücüne katılımına

0,5, 2,8, 0,5, 0,5 ve 4,4 puan kadar katkı yapmıştır. Yaş dağılımı ise işgücüne katılım

oranına 0,4 puan aşağı yönlü etki etmiştir.

2004-2013 döneminde kadın işgücüne katılımını yukarı çeken temel

kuvvetlerin eğitim demografisindeki düzelme ve yapısal unsurlar olduğu

görülmektedir. Nitekim bu dönemde emeklilik sistemindeki sıkılaşmanın yanı sıra,

kadınları hedef alan aktif işgücü politikalarının kadın işgücüne katılımını doğrudan

desteklemesi bu yüksek yapısal etki ile uyumlu bir öncül çerçeve oluşturmaktadır.

Söz konusu trend (yapısal) ektisinin kadınlarda aldığı bu yüksek değer, 2004-2013

döneminde kadın işgücüne etki eden yapısal eğilimlerin ayrı bir çalışma çerçevesinde

detaylı bir şekilde ele alınmasının gerekliliğini ortaya koymaktadır.

Grafik 4.8. Kadınlar İçin İşgücüne Katılım Oranı Tahmin Dönemi Etki Ayrıştırması (2004-2013)

Kaynak: Model Tahmin Sonuçları

26 Ulaşılan ayrıştırma sonuçlarını teyit etmek amacıyla diğer bir etki ayrıştırma tekniği olan Blinder-Oaxaca ayrıştırma yönteminden yararlanılmıştır. Blinder-Oaxaca yöntemiyle elde edilen sonuçların bu bölümde ulaşılan bulgularla son derece tutarlı olduğu görülmektedir (EK 18).

-1

0

1

2

3

4

5

Yaş Genç BağımlılıkOranı

Eğitim Konum Büyüme Zaman Trendi

İşgücüne Katılıma Katkılar (2004-2013)

Page 141: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

126

127

4.2.2.2. Erkekler için işgücüne katılım oranı öngörüleri Erkekler için oluşturulan öngörüler, erkeklerde işgücüne katılım oranının

2023 yılında büyüme senaryolarının her birinde düşüş göstereceğini ima etmektedir.

İşgücüne katılım oranının sırasıyla Baz Senaryo, Senaryo 1 ve Senaryo 2’de yüzde

69,43, 69,75 ve 68,89 olarak gerçekleşeceği öngörülmektedir.

Senaryoların her biri erkek işgücüne katılımının 2023 yılında, 2014 yılındaki

yüzde 71,3 oranının altında gerçekleşeceğine işaret etmektedir. Grafik 4.9’da erkek

işgücüne katılımının izleyeceği olası seyir üç farklı büyüme senaryosu altında

sunulmaktadır. Bu şekilde erkek işgücüne katılımının 2023 yılına kadar ilerleyeceği

olası koridor oluşturulmuştur. İşgücüne katılım oranı öngörüleri 2023 yılı için

oluşturulmuş olup 2015-2022 aralığı doğrusal artış hızı kullanılarak doldurulmuştur.

Grafik 4.9. Erkekler İçin İşgücüne Katılım Oranı Öngörüleri

Kaynak: Model Tahmin Sonuçları

Grafik 4.10’da 2013-2023 döneminde erkek işgücüne katılım oranındaki

öngörülen değişim kaynaklarına ayrıştırılarak sunulmaktadır. Bu şekilde

incelendiğinde özellikle yaş demografisindeki gelişmelerin erkek işgücüne katılımını

baskılayan temel unsur olduğu görülmektedir. Yaş demografisindeki ve genç

bağımlılık oranındaki değişim erkek işgücüne katılımını sırasıyla yaklaşık 2 ve 0,3

puan aşağı çekmekteyken, eğitim demografisindeki düzelmenin erkek işgücüne

katılım oranına katkı yapmayacağı öngörülmektedir. Yaş demografisinin erkek

işgücüne katılım oranı üzerinde oluşturması öngörülen bu baskı göz önünde

bulundurulduğunda, yaşlanan erkek nüfusun işgücüne katılım davranışını

68

69

70

71

72

Gerçekleşme Baz Senaryo Senaryo 1 Senaryo 2

Page 142: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

127

128

destekleyecek aktif işgücü politikalarının tasarlanmasının işgücüne katılım oranında

önemli kazanımları getirmesi olasıdır. Bu bağlamda, özellikle emeklilik sistemini

sıkılaştırmaya yönelik uygulamaların süreklilik kazanması önem arz etmektedir.

Grafik 4.10. Erkekler İçin İşgücüne Katılım Oranı Öngörü Dönemi Etki Ayrıştırması (2013-2023)

Kaynak: Model Tahmin Sonuçları

Yapısal unsurları temsil eden zaman trendinin erkek işgücüne katılımına

2013-2023 döneminde 0,8 puan kadar katkı yapması beklenmektedir. Bir önceki 10

yıllık dönem olan 2004-2013 döneminde erkek işgücüne katılımına belirgin şekilde

katkı yapan emeklilik sistemindeki düzelmenin etkilerinin bu dönemde de sürmesi

beklenmektedir. Diğer taraftan, işgücüne konu olan erkek nüfusun 2013 yılı

itibarıyla işgücü durumu incelendiğinde, erkek nüfus içinde halen işgücüne katılımı

yapısal anlamda destekleyecek ek bir hamle alanının var olduğu görülmektedir.

İşgücüne katılım davranışı esnek olarak değerlendirilebilecek emeklilerin, çalışmaya

hazır ancak iş aramayan bireylerin ve iş bulma ümidi olmayanların işgücüne konu

olan erkek nüfus içerisinde 2013 yılı itibarıyla yüzde 14,2’lik bir paya sahip olduğu

görülmektedir (EK 19).

On yıllık birikimli büyüme oranındaki değişim Baz Senaryoda bir önceki

dönem (2004-2013)’de gözlemlenen yüzde 4,8 oranına çok yakın olduğundan erkek

işgücüne katılımına bir katkı yapmamaktadır. Ancak büyüme oranının olumlu ve

olumsuz gerçekleştiği Senaryo 1 ve Senaryo 2’de büyümenin işgücüne katılıma

sırasıyla artı ve eksi yönlü katkı yapması söz konusudur. Yüksek büyümeye tekabül

eden Senaryo 1’de, büyüme dinamiğinin erkek işgücüne katılımını 0,3 puan kadar

-3

-2

-1

0

1

Yaş GençBağımlılık

Oranı

Eğitim Baz Senaryo 1 Senaryo 2 ZamanTrendi

Demografikler Büyüme YapısalEtmenler

İşgücüne Katılıma Katkılar (2013-2023)

Page 143: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

128

129

yukarı çekmesi beklenmektedir. Diğer taraftan, olumsuz büyüme koşullarının

sınandığı Senaryo 2’nin gerçekleşmesi durumunda erkek işgücüne katılımının Baz

Senaryoya kıyasla 0,6 puan daha fazla gerilemesi beklenmektedir.

4.2.2.3. Kadınlar için işgücüne katılım oranı öngörüleri Kadınlarda işgücüne katılım oranının 2023 yılında erkeklere kıyasla oldukça

farklı bir görünüm sergilemesi beklenmektedir. Büyüme senaryolarının her birinde

kadın işgücüne katılımının 2023 yılında 2014 yılındaki yüzde 30,3 gerçekleşmesine

kıyasla belirgin düzeyde artması beklenmektedir. Kadınlar için oluşturulan işgücüne

katılım oranı öngörüleri 2023 yılında kadınlarda işgücüne katılım oranının sırasıyla

Baz Senaryo, Senaryo 1 ve Senaryo 2’de yüzde 37,8, 38,3 ve 37 olarak

gerçekleşeceğini ortaya koymaktadır. Dolayısıyla kadın işgücüne katılımındaki artış

önümüzdeki dönemde genel işgücüne katılım oranını yukarıya çekecek esas dinamik

olacaktır. Bu durum bu alandaki gelişmelerin önemini ortaya koymaktadır.

Grafik 4.11’de kadın işgücüne katılım oranı için üç farklı büyüme senaryosu

altında oluşturulan öngörüler sunulmaktadır. İşgücüne katılım oranının, 2015

yılından itibaren, farklı büyüme senaryoları altında model tarafından hesaplanan

2023 yılı işgücüne katılım oranlarına doğrusal olarak yakınsanacağı varsayılmıştır.

Grafik 4.11. Kadınlar İçin İşgücüne Katılım Oranı Öngörüleri

Kaynak: Model Tahmin Sonuçları

Grafik 4.12’de 2013-2023 döneminde kadın işgücüne katılım oranındaki

öngörülen değişim kaynaklarına ayrıştırılarak sunulmaktadır. Kadınlarda demografik

değişkenlerdeki gelişmelerin 2013-2023 döneminde işgücüne katılım oranını belirgin

20

25

30

35

40

Gerçekleşme Baz Senaryo Senaryo 1 Senaryo 2

Page 144: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

129

130

şekilde destekleyeceği öngörülmektedir. Yaş demografisi kadınlarda da işgücüne

katılım oranını bir miktar geri çekmesine rağmen, genç bağımlılık oranındaki düşüş

bu olumsuz etkiyi dengelemektedir. Diğer taraftan kadınlarda eğitim demografisinin

işgücüne katılıma 3,5 puan kadar katkıda bulunması öngörülmektedir.

Kadınlarda, yapısal kazanımların sürdürülmesi durumunda, zaman trendinin

işgücüne katılım oranına 4,8 puan kadar katkı vermesi beklenmektedir. Bu durum

yapısal dönüşümlerin, kadın işgücüne katılım oranındaki yakınsama sürecinde son

derece önemli olduğunu göstermektedir. Bir önceki dönemde kadın işgücüne

katılımını desteklemeye yönelik yapısal müdahalelerin ve emeklilik sistemindeki

düzelmenin önümüzdeki dönemde de kadın işgücüne katılımına benzer etkiler

yapması beklenmektedir. Diğer taraftan, bu destekleyici yapısal eğilimlerin

duraksaması durumunda kadın işgücüne katılımındaki kazanımlar daha sınırlı

olacaktır.

Grafik 4.12. Kadınlar İçin İşgücüne Katılım Oranı Öngörü Dönemi Etki Ayrıştırması (2013-2023)

Kaynak: Model Tahmin Sonuçları

-1012345

Yaş GençBağımlılık

Oranı

Eğitim Baz Senaryo 1 Senaryo 2 ZamanTrendi

Demografikler Büyüme YapısalEtmenler

İşgücüne Katılıma Katkılar (2013-2023)

Page 145: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

130

131

5. POLİTİKA ÖNERİLERİ

Türkiye’de işgücüne katılım davranışını ekonomik bakış açısı çerçevesinde

değerlendiren bu çalışmanın gerçekleştirilmesindeki nihai amaç, ülkemizde halen

gelişmiş ülkelere kıyasla önemli ölçüde düşük olan işgücüne katılım oranının

artırılmasına yönelik etkin politika önerilerinin ortaya konulmasıdır. 2014 yılı sonu

itibarıyla, ülkemizde yüzde 50,5 düzeyinde olan işgücüne katılım oranı OECD

ortalaması olan yüzde 60 seviyesinin önemli ölçüde gerisindedir. Bu bağlamda

Türkiye’de işgücüne katılım oranını makul düzeylere çekmek için ne yapılması

gerektiği sorusu güncelliğini korumaktadır.

İşgücü, iktisat yazınında iktisadi kalkınmanın temel kaynaklarından biri

olarak kabul görmektedir. Yüksek işgücüne katılım, hızlı ve sürdürülebilir ekonomik

büyüme için temel teşkil edecek işgücü kaynağının oluşturulması anlamına geldiği

gibi, sosyal ve ekonomik eşitlik için de gerekli koşullardan birisi olarak ön plana

çıkmaktadır. Bu bağlamda işgücüne katılımdaki kazanımların ülkemizin uzun

dönemli kalkınma hedefleri doğrultusundaki kararlı ilerleme sürecine katkı sunması

beklenmektedir.

5.1. Tasarım

Çalışma neticesinde ortaya konulacak politika önerilerinin önceden

tanımlanmış bir politika tasarımına uygun şekilde kurgulanması söz konusu

önerilerin sistemli ve anlaşılır bir şekilde sunulması noktasında fayda sağlayacaktır.

Bu nedenle politika önerileri oluşturulmadan önce bu önerilerin etkin bir biçimde

kurgulanması için gerekli iskeleti tesis edecek politika tasarımı hazırlanmıştır.

Bu çalışmada kullanılan politika tasarımı girdiler, politika araçları, etki

değişkenleri ve hedef değişken olmak üzere dört alt bileşenden meydana

gelmektedir. Hedef değişkeninin sosyoekonomik belirlenme sürecine ilişkin

erişilebilen her türlü bilgi, hedef değişkene ulaşmayı sağlayacak etki

değişkenlerinin belirlenmesi ve bu etki değişkenlerini şekillendirecek uygun

politika araçlarının seçilmesi için gereken girdileri sağlamaktadır (Şekil 5.1.).

Page 146: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

131

132

Şekil 5.1. Politika Tasarımı

Hedef değişken, politika önerileri ile nihai aşamada etki edilmek istenen

sosyoekonomik olgu olarak tanımlanmaktadır. Bu çalışma kapsamında oluşturulacak

politikalar ile etki edilmek istenen hedef değişken işgücüne katılım oranı olarak

belirlenmiştir.

Girdiler etki değişkenleri ile bu değişkenlerle ilintili parametrelerin

belirlenmesi ve kullanılacak politika araçlarının seçilmesi sürecinde yararlanılan her

türlü bilgi olarak tanımlanmaktadır.

Politika araçları politika yapıcının iradesi dahilinde belirleyebildiği ve etki

değişkeni ve etki parametrelerini doğrudan şekillendiren kuvvetlerdir. Bazı

durumlarda politika yapıcı etki değişkenleri üzerinde yaratmak istediği etkiyi politika

araçları ile doğrudan sağlayamamaktadır. Bu gibi durumlarda politika yapıcı politika

araçları ile ara değişkenlere odaklanarak etki değişkenlerine dolaylı olarak yön

vermektedir.

Etki değişkenleri ve etki parametreleri hedef değişkene tekabül eden

ekonomik olgu üzerinde doğrudan belirleyici olan ve politika araçları ile

şekillendirilebilecek unsurlar olarak tanımlanmaktadır.

5.1.1. Girdiler

Girdiler, etki değişkenleri ile bu değişkenlerle ilintili parametrelerin

belirlenmesi ve söz konusu değişken ve parametreleri arzu edilen doğrultuda

Politika Araçları

Etki Değişkenleri

ve Etki Parametreleri

Hedef Değişken

Girdiler

Ara Değişkenler

Page 147: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

132

133

şekillendirmeye yönelik olarak kullanılacak politika araçlarının seçilmesi

süreçlerinde yararlanılan bilgilerden oluşmaktadır.

Bu çalışmada girdiler çözümlemeler neticesinde elde edilen tüm bulguları

kapsamaktadır. Bu bulgular ekonometrik yöntemler ile işgücüne katılım davranışını

istatistiksel olarak anlamlı şekilde etkilediği tespit edilen değişkenler ve bu

değişkenlerin etki yönü ve boyutunu tayin eden etki parametrelerine ilişkin

tahminlerden meydana gelmektedir. Ayrıca Türkiye’de işgücüne katılım oranı

eğilimlerinin incelenmesiyle ulaşılan bulgular ve işgücüne katılım oranını etkileyen

değişkenlere ilişkin olarak geliştirilen öngörüler de girdiler arasında yer almaktadır.

Buna ek olarak kullanılacak politika araçlarının belirlenmesinde ülkemizdeki mevcut

uygulamalar ve diğer ülkelerin bu husustaki deneyimleri göz önünde

bulundurulmuştur.

5.1.1.1. Ekonometrik çözümleme sonucunda ulaşılan bulgular Ekonometrik çözümleme işgücüne katılım oranı üzerinde belirleyici olan

değişkenler ve bu değişkenlerin etki yönü ile boyutuna ilişkin bilgi sunmaktadır.

Ayrıca ulaşılan öngörüler ve etki ayrıştırmaları işgücüne katılım oranının

önümüzdeki dönemde izleyeceği olası eğilim ve ilgili değişkenlerin bu eğilime

katkısı noktasında bilgi sunmaktadır. Bu bilgilerden yararlanılarak ilerleyen dönemde

işgücüne katılım oranında olumlu sonuçlar alabilmek için hangi demografik ve

ekonomik eğilimlerin sürdürülmesi gerektiği ve hangilerinin kısıtlanmasının uygun

olacağı gibi önemli sorular cevaplanabilmektedir. Ekonometrik çözümleme

neticesinde ulaşılan bulgulara aşağıda kısaca yer verilmektedir:

1. Tahmin sonuçları Türkiye’de erkek ve kadınların işgücüne katılım

davranışında yaş, sorumlu olunan bağımlı çocuk sayısı, eğitim düzeyi, ikamet

konumu, iktisadi büyüme ve yapısal etmenlerin bir arada belirleyici olduğuna işaret

etmektedir. Benzer şekilde işgücüne katılım oranının ise bu değişkenlerin nüfus

geneli için muadilleri olan nüfusun yaş dağılımı, genç bağımlılık oranı, eğitim düzeyi

ve ikamet konumu değişkenlerinden etkilenmesi söz konusudur.

2. Çalışma çağındaki nüfusun yaş yapısının her iki cinsiyet grubunda da

işgücüne katılımı belirgin bir şekilde etkilediği tespit edilmiştir. 25-44 yaş aralığında

Page 148: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

133

134

azami düzeye erişen işgücüne katılım, bu aralığın solunda ve sağındaki yaş

gruplarında monoton bir şekilde azalmaktadır. Erken yaş gruplarında işgücüne

katılımdaki düşüşün genel olarak öğrenim sürelerindeki artış ile eşleştiği göz önünde

bulundurulduğunda, bu noktada yaş dağılımının üst kısmına odaklanmak makul

olacaktır. 2004-2013 dönemi için tahmin edilen parametrelerin sabit kaldığı

varsayımı altında, nüfustaki her türlü yaşlanma eğiliminin ileride işgücüne katılımı

aşağıya çekeceği tahmin edilmektedir. Nitekim gerek erkekler gerekse kadınlar için

2023 öngörüleri çerçevesinde uygulanan etki ayrıştırmaları 2013-2023 döneminde

nüfus projeksiyonlarının öngördüğü yaşlanmanın işgücüne katılımı belirgin şekilde

aşağı çekeceğine işaret etmektedir. Dolayısıyla nüfus dinamikleri olası bir

müdahale için birincil politika alanını teşkil etmektedir.

3. Çocuk sayısındaki artışın işgücüne katılım davranışı üzerindeki tahmin edilen

etki yönü kadın ve erkeklerde beklenildiği gibi farklılaşmaktadır. Sorumlu olunan

bağımlı çocuk sayısındaki artışın kadınlarda işgücüne katılım ihtimalini düşürdüğü

görülmektedir. Ancak bu düşüşün bir bölümünün aynı değişkenin erkek işgücüne

katılımında yarattığı artış ile telafi edilmesi söz konusudur. Nitekim 2023 yılı

öngörüleri çerçevesinde uygulanan etki ayrıştırmaları çocuk sayısı değişkeninin

nüfus geneli muadili olan genç bağımlılık oranında, nüfus projeksiyonları

çerçevesinde, gerçekleşmesi beklenen düşüşün 2013-2023 döneminde kadın

işgücüne katılım oranını yukarı çekerken, erkek işgücüne katılım oranı üzerinde

aşağı yönlü bir baskıyı beraberinde getirdiğine işaret etmekte, ancak net etkinin artı

yönlü olduğu görülmektedir.

Bu noktada politika önerilerinde göz önünde bulundurulması gereken bir

ikilem doğmaktadır. Nüfus artış hızındaki yavaşlama nüfus dinamiklerinin bir

uzantısı olan genç bağımlılık oranının gerilemesini sağlayarak işgücüne katılıma

olumlu olarak yansımakta ve özellikle kadınların işgücüne katılımında ciddi

kazanımları beraberinde getirmekteyken; bu yavaşlama aynı anda nüfusun

yaşlanmasına neden olarak işgücüne katılım üzerinde aşağı yönlü bir kuvveti de

beraberinde getirmektedir. Dolayısıyla, yaş dinamiği ve genç bağımlılık oranı

alanlarından birine yönelik politika hamleleri yapılırken diğer değişken

Page 149: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

134

135

üzerinden oluşacak dolaylı etkinin de göz önünde bulundurulması uygun

olacaktır.

4. Eğitim düzeyindeki artışın her iki cinsiyet grubunda da işgücüne katılımı

istatistiksel olarak anlamlı şekilde desteklediği tahmin edilmektedir. Eğitimin

özellikle kadınlarda oldukça ciddi işgücüne katılım kazanımlarını beraberinde

getirmesi söz konusudur. Nitekim 2023 yılı öngörüleri çerçevesinde uygulanan etki

ayrıştırmaları, nüfusun eğitim düzeyinde öngörülen artışın 2013-2023 döneminde

işgücüne katılımı esas olarak kadınlar üzerinden belirgin bir biçimde

destekleyeceğine işaret etmektedir.

Eğitim değişkeni üzerinden geliştirilecek politikaların işgücüne katılım

artışının yanı sıra pek çok farklı boyutta olumlu ilave etkilerinin de olması

eğitim üzerinden yürütülecek politikaları cazip hale getirmektedir.

5. On yıllık ortalama büyüme performansı ile işgücüne katılım arasında tahmin

edilen artı yönlü ilişki işgücüne katılım oranının uzun süreli büyüme ile eş yönlü

ilişkide olduğuna işaret etmektedir. Nitekim 2023 yılı öngörüleri çerçevesinde

uygulanan etki ayrıştırmaları on yıllık ortalama büyüme performansındaki

farklılaşmaların 2013-2023 döneminde işgücüne katılım oranına doğrudan

yansıdığını ortaya koymaktadır. Dolayısıyla ekonomi genelinde yakalanacak

sağlıklı bir makroekonomik ortamın işgücüne katılımı desteklemesi söz konusu

olacaktır.

6. İkinci Bölüm çerçevesinde ortaya konulan çözümlemeler 2004-2013

döneminde uygulanan yapısal müdahalelerin hedeflenen gruplarda işgücüne katılım

davranışı açısından önemli kazanımları beraberinde getirdiğine işaret etmektedir.

Emeklilik sistemindeki düzelme işgücüne katılımı özellikle orta yaş grupları

üzerinden desteklerken, istihdam teşviklerinin kadınlarda belirgin işgücüne katılım

kazanımları ile sonuçlanması söz konusu olmuştur. Bununla uyumlu bir şekilde

2004-2013 dönemi için gerçekleştirilen ekonometrik tahminler de bu dönemdeki

yapısal eğilimlerin işgücüne katılımı desteklediğine işaret etmektedir. Dolayısıyla

yapısal etmenler üzerinden yakalanan bu olumlu gidişatın sürdürülmesi

Page 150: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

135

136

önümüzdeki dönemde işgücüne katılım oranını şekillendirecek unsurların

başında gelmektedir.

5.1.1.2. Onuncu Kalkınma Planı çerçevesinde öngörülen politikalar ve ülkemizdeki mevcut deneyimler

Kalkınma planı, ülkemizin ekonomik ve sosyal refah düzeyinin yükseltilmesi

nihai hedefine yönelik politikalar bütününün kurgulanmasında faydalanılan son

derece kapsamlı bir politika tasarımıdır. Kalkınma Planı çerçevesinde çeşitli sosyal

ve ekonomik değişkenlere ilişkin önemli tahliller yapılmakta ve bu değişkenlere

ulaşılmak istenen hedef doğrultusunda tesir etmeye yönelik gerekli politika önerileri

ortaya konulmaktadır.

2014-2018 dönemini kapsayan Onuncu Kalkınma Planı, bu çalışmada çizilen

çerçeveyle tutarlı şekilde işgücüne katılım oranını yukarıya çekecek pek çok

politikayı barındırmaktadır. Nitekim bu çalışma çerçevesinde ortaya konulacak

politika önerilerinin kurgulanmasında bu birikimden faydalanılması son derece

yararlı olacaktır.

Onuncu Kalkınma Planı’nda eğitim alanında ortaya konulan politikalarda

eğitim ve işgücü piyasası ilişkisine yoğun olarak vurgu yapılmaktadır. Bu bağlamda

geliştirilen;

Mesleki ve teknik eğitimde okul-işletme ilişkisinin orta ve uzun vadeli sektör

projeksiyonlarını dikkate alacak biçimde güçlendirilmesi,

Ortaöğretim ve yükseköğretim düzeyindeki mesleki ve teknik eğitimde

nitelikli işgücünün yetiştirilmesinde uygulamalı eğitime ağırlık verilmesi politikaları

son derece anlamlıdır.

Türkiye’de işgücüne katılım oranındaki tarihsel eğilimlerin incelendiği ikinci

bölümde, sanayileşme sonucunda hane ile üretim arasındaki ilişkinin zayıflamasının

özellikle kadın işgücüne katılımı üzerinde oldukça olumsuz etkileri olduğuna dikkat

çekilmişti. Onuncu Kalkınma Planı’nda aile ve kadına yönelik politikalar

kapsamında bu konuya açıkça yer verilmektedir. Bu bağlamda geliştirilen;

Page 151: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

136

137

Aile ve iş yaşamının uyumlaştırılmasına yönelik güvenceli esnek çalışma,

kreş ve çocuk bakım hizmetlerinin yaygınlaştırılması ve erişilebilir kılınması ile

ebeveyn izni gibi alternatif modellerin geliştirilmesi politikaları önem arz etmektedir.

Bu çalışma çerçevesinde ortaya konulan çözümlemelerin dikkat çektiği temel

noktalardan birisi işgücüne katılım oranı üzerindeki en hassas belirleyicilerden

birisinin nüfusun yaş dinamiği olduğu bulgusudur. Geniş işgücü kaynağının ileride

de sürdürülebilmesi için dinamik bir nüfus şart olmakla beraber nüfus

artışındaki hızlanmanın genç bağımlılık oranını yükseltmek suretiyle kadın

işgücüne katılımını olumsuz etkileyeceği de göz önünde bulundurulmalıdır.

Onuncu Kalkınma Planı’nın tam da bu noktada nüfus dinamikleri ile ilgili isabetli bir

politika çerçevesi çizmesi dikkat çekicidir. Bu bağlamda geliştirilen;

Genç ve dinamik nüfus yapısının korunması ve doğurganlıktaki hızlı düşüşün

önüne geçilebilmesi için kadınlara yönelik iş ve aile yaşamını uyumlaştırıcı nitelikte

uygulamalar ile çalışanlar için doğuma bağlı izin ve hakların geliştirilmesi, kreşlerin

teşvik edilmesi ve esnek çalışma imkanlarının sağlanması politikaları son derece

isabetli bir yaklaşım olarak görülmektedir.

Ayrıca Onuncu Kalkınma Planı dahilinde; 2023 hedeflerine ve Onuncu

Kalkınma Planının amaçlarına ulaşılması açısından önem taşıyan temel yapısal

sorunlara çözüm olabilecek, dönüşüm süreçlerine katkıda bulunabilecek kritik reform

alanları için geliştirilen “Öncelikli Dönüşüm Programları” arasında da işgücüne

katılımı yükseltmeyi amaçlayan politikalar yer bulmaktadır.

“İşgücü Piyasasının Etkinleştirilmesi Programı” çerçevesinde Plan dönemi

sonunda kadın işgücüne katılım oranının yüzde 34,9 düzeyine çıkarılması hedefi

açıkça belirlenmiştir. Bu kapsamda program hedefleri esnek çalışma biçimlerinin

yaygınlaştırılması ve istihdam teşviklerinin etkinliğinin artırılması gibi önemli

hamleleri kapsamaktadır. Program bileşenleri arasında yer alan “Kadınların İşgücüne

ve İstihdama Katılımının Artırılması” altındaki;

Kadınlara yönelik istihdam teşviklerinin etkinleştirilmesi,

Çocuk, hasta ve yaşlı bakımı hizmetlerinin yaygınlaştırılması,

Page 152: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

137

138

Kadın girişimcilere özel bütüncül bir destek programının uygulanması gibi

politikaların kadın işgücüne katılımına doğrudan olumlu yansımalarının olacağı

öngörülmektedir.

Ayrıca yine program bileşenleri arasında yer alan “Aktif İşgücü Programlarının

Etkinleştirilmesi”, “Sosyal Yardım İstihdam Bağlantısının Güçlendirilmesi” ve

“İstihdam Teşviklerinin Etkinleştirilmesi” bileşenleri de bu çalışmada çizilen çerçeve

ile uyumlu bir biçimde işgücüne katılıma katkıda bulunacak isabetli politikaları

içermektedir.

Öncelikli Dönüşüm Programları arasında yer alan “Ailenin ve Dinamik Nüfus

Yapısının Korunması Programı” nüfus dinamiklerinin işgücüne katılım oranı

üzerindeki yansımalarını dikkate alan etkin bir politika çerçevesi çizmektedir. Söz

konusu program çerçevesinde önümüzdeki dönemde nüfus dinamiklerinin alması

beklenen görünümün işgücü üzerindeki olumsuz yansımaları açıkça saptanmış ve

genç nüfusun yarattığı demografik fırsat penceresinden azami düzeyde

faydalanılması gerekliliği vurgulanmıştır. Programda yer alan “Dinamik Nüfus

Yapısının Korunması Bileşeni” içeriğindeki;

Aile ve iş hayatının uyumunun güçlendirilmesi,

Kaliteli, hesaplı ve kolay erişilebilir kreş ve okul öncesi eğitim imkanlarının

yaygınlaştırılması gibi politikalar işgücünde değerlendirilebilecek dinamik bir nüfus

yapısının geliştirilmesi doğrultusunda önemli adımlar olarak görülmektedir.

Onuncu Kalkınma Planında çizilen çerçeveye ilave olarak, ülkemizde son

yıllarda işgücüne katılımı doğrudan etkileyen isabetli politika adımlarının atıldığı

görülmektedir. Bu noktada emeklilik sistemine getirilen asgari yaş sınırı

düzenlemeleri ve 2008-2009 ekonomik krizi sonrasında uygulanan istihdam paketleri

dikkat çekmektedir. Çalışmanın önceki bölümlerinde bu düzenlemelere ve söz

konusu düzenlemelerin işgücüne katılım üzerine yansımalarına detaylı şekilde yer

verilmektedir.

Page 153: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

138

139

5.1.1.3. Dünya ülkelerinden öne çıkan örnekler Türkiye’de işgücüne katılım oranı halen gelişmiş ülkelere kıyasla düşük

düzeylerde olmakla beraber, pek çok gelişmekte olan ülkenin de gerisinde

kalmaktadır. Bu bağlamda, ülkemizin bu alanda Dünya’da nasıl konumlandığının

saptanması ve gelişmiş ülkeler ile diğer gelişmekte olan ülkelerin politika

tecrübelerinin incelenmesi ülkemize yönelik politika tasarımının oluşturulması için

önemli bir girdi teşkil edecektir.

2013 yılı itibarıyla Türkiye ekonomisi 44 OECD ülkesi arasında en düşük

işgücüne katılım oranına sahip ikinci ekonomi olarak konumlanmaktadır. 2013

yılında yüzde 50,8 olarak gerçekleşen işgücüne katılım oranı aynı yılda OECD

ortalaması olan yüzde 60,1 düzeyinin 9 puan kadar gerisinde kalmaktadır (EK 20).

Dolayısıyla; Türkiye ekonomisinin, işgücüne katılım oranı nezdinde ciddi bir

yakınsama potansiyeline sahip olması söz konusudur.

OECD ülkeleriyle kıyaslandığında, Türkiye’de işgücüne katılıma ilişkin olarak

göze çarpan bir özellik kadın ve erkek işgücüne katılım oranları arasındaki yüksek

farklılıktır. Türkiye’de 2013 yılı itibariyle 40,7 yüzde puan seviyesinde olan kadın-

erkek işgücüne katılım oranı makası OECD ülkeleri arasında Hindistan’dan sonra en

yüksek düzeye tekabül etmektedir. ABD, Fransa ve İsveç gibi gelişmiş ekonomilerde

kadın ve erkeklerin işgücüne dengeli bir şekilde katıldığı görülmekteyken; Meksika,

Şili ve Endonezya gibi gelişmekte olan ülkelerde ise kadın-erkek katılım makasının

halen önemli düzeyde olduğu gözlemlenmektedir (Grafik 5.1). Diğer taraftan

Türkiye’de kadın ve erkek işgücüne katılım oranları arasındaki farkın diğer

gelişmekte olan OECD ülkelerine kıyasla da yüksek olması dikkat çekicidir. Erkek

işgücüne katılım oranı diğer OECD ülkeleri ile uyumluluk sergilerken, Türkiye’nin

özellikle düşük kadın işgücüne katılım oranı ile ayrıştığı görülmektedir.

Page 154: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

139

140

Grafik 5.1. Seçilmiş OECD Ülkelerinde 2013 Yılı İtibarıyla İşgücüne Katılım Oranı (Yüzde)

Kaynak: OECD

Türkiye’de gözlemlenen düşük kadın işgücüne katılım oranında kültürel

etmenlerin de pay sahibi olması muhtemel görülmektedir. Bu sebeple Türkiye’nin

işgücüne katılım açısından İslam ülkeleri içerisindeki konumunun incelenmesi

aydınlatıcı olacaktır. Kadın ve erkek işgücüne katılım oranları arasındaki farkın

İslam ülkeleri genelinde yüksek düzeyde olduğu görülmektedir. Seçilmiş İslam

ülkeleri incelendiğinde, kadın erkek işgücüne katılım oranı farkının düşük olduğu

Azerbaycan, Mali, Malezya ve Kuveyt gibi ülkelerin işgücüne katılımda üst sıralarda

konumlandığı görülmektedir. Türkiye’de kadın işgücüne katılımının; İran, Ürdün ve

Irak gibi ülkelere kıyasla önemli düzeyde yüksek olduğu görülmekle beraber,

ülkemiz Fas, Mısır ve Pakistan’a yakın bir performans sergilemektedir (Grafik 5.2).

0

20

40

60

80

100

Erkek Kadın Nüfus Geneli Makas

Page 155: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

140

141

Grafik 5.2. Seçilmiş İslam Ülkelerinde 2013 Yılı İtibarıyla İşgücüne Katılım Oranı (Yüzde)

Kaynak: IMF

Sonuç olarak Türkiye’de işgücüne katılımın halen gelişmiş ülkelerin önemli

düzeyde gerisinde olduğu görülmektedir. Dolayısıyla bu alanda değerlendirilmesi

gereken anlamlı bir potansiyelin var olduğu dikkat çekmektedir. Ayrıca Türkiye’nin

işgücüne katılım performansı pek çok gelişmekte olan ekonominin de gerisinde

kalmaktadır. Bu bağlamda, işgücüne katılımda yüksek performans sergileyen

gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin politika tecrübelerinin incelenmesi uygun

olacaktır. Türkiye’nin işgücüne katılım oranı OECD ülkeleri ile karşılaştırmalı olarak

incelendiğinde kadınlar ve erkekler arasındaki yüksek katılım farkının dikkat çekici

düzeyde olduğu görülmektedir. Diğer taraftan Türkiye’de gözlemlenen bu tablonun

İslam ülkeleri geneli ile büyük ölçüde örtüştüğü görülmektedir. Bu durum

Türkiye’de özellikle kadın işgücüne katılımını yükseltmeye yönelik olarak

tasarlanacak politikalarda sosyolojik ögelerin de mutlak suretle göz önünde

bulundurulması gerekliliğine işaret etmektedir.

5.1.1.3.1 Kadın işgücüne katılımını yukarı çekmek üzere uygulanan kapsamlı politika çerçevesi (Brezilya)

Brezilya, kadın işgücüne katılımını yükseltmek üzere yaptığı hamleler ile bu

alanda son derece başarılı çıktılara ulaşmıştır. Kadın işgücüne katılım oranını, son

yirmi yıl içerisinde, 15 puan artırarak yüzde 60’lar düzeyinde bir kadın işgücüne

katılım oranına erişen Brezilya’nın tecrübeleri dikkat çekicidir. Brezilya’da

kadınların eğitim düzeyinde gözlemlenen ciddi atılımların yanı sıra kadın işgücüne

020406080

100

Erkek Kadın Nüfus Geneli

Page 156: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

141

142

katılımını yükseltmeye yönelik kapsamlı bir politika çerçevesinin uygulandığı

görülmektedir.

i. Kırsal Kesimdeki Kadınlar İçin Ulusal Belgeleme Programı (The National

Documentation Program for Rural Women Workers)

Bu program kırsal kesimde ikamet eden kadınların, toprak mülkiyetini

desteklemek üzere, gerekli belge ve bilgiler ile kredi ve kamu hizmetlerine

erişimlerini kolaylaştırmayı amaçlamaktadır. Bu suretle hem kadınların sosyal

konumu desteklenmekte hem de tarım üretiminde kadın girişimcilerin

yaygınlaştırılması amaçlanmaktadır. Söz konusu program 2003-2007 döneminde

kırsal kesimdeki kadınlarda toprak sahipliği oranını yüzde 13’ten yüzde 56’ya

çekmiştir.

ii. Aile Doğrudan Transfer Programı (Bolsa Familia Direct Cash Transfer

Program)

Uygulaması 2003 yılında başlayan program 2007 yılı itibarıyla Brezilya

nüfusunun dörtte birini kapsamaktadır. Söz konusu program kadınlar üzerinden aile

gelirine katkıda bulunulması yöntemine dayanmaktadır. Program kadınların işgücüne

katılımına kadının hane ve toplum içerisindeki konumunu desteklemek suretiyle

olumlu etki etmektedir.

iii. Ulusal Kadın Politikaları Planı (National Plan for Women’s Policies)

Brezilya politika yapıcılarının 2004 yılında yürürlüğe geçirdiği plan kadınlara

hamilelik dönemi boyunca sağlık yardımı, çocuk bakım yardımı yapılması ve

kadınlarda eğitim düzeyinin artırılması gibi politikaları içermektedir.

iv. Doğum izni

Brezilya’da 120 gün tam ücretli doğum izni süresi uygulanmaktadır. Buna ek

olarak işveren tarafından verilecek 60 günlük ek izin ise vergi indirimine tabi

tutulmaktadır (SIGI, 2012).

v. Kamu Çocuk Bakım Programı (Early Childhood Development Program)

Program düşük gelirli hanelerdeki 0-3 yaş arası çocukları hedef almaktadır.

Program çerçevesinde söz konusu çocuklar için tam gün ücretsiz bakım, ücretsiz

Page 157: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

142

143

sağlık hizmetleri, yiyecek ve oyuncak gibi unsurların temini sağlanmaktadır. Rio’da

2008 yılı itibarıyla söz konusu program çerçevesinde hizmet veren 244 çocuk bakım

merkezi bulunmaktadır. Rio bölgesi için yapılan araştırmalar, programdan yararlanan

çocuklu kadınlarda işgücüne katılımın belirgin şekilde arttığına dikkat çekmektedir.

(Barros, Olinto, Lunde ve Carvalho, 2011).

5.1.1.3.2 Ücretsiz Çocuk Bakım Tasarısı (Free Childcare Scheme) (Malta) Malta işgücü piyasasında yüksek erkek işgücüne katılımına düşük kadın

katılımının eşlik ettiği gözlemlenmektedir. Erkek ve kadın işgücüne katılım

oranlarının 2015 yılı itibarıyla sırasıyla yüzde 75,5 ve 51,1 olduğu Malta’da 24,4

puanlık cinsiyetler arası işgücüne katılım açığı olması söz konusudur. Malta’da

çocuksuz kadınlarla çocuklu kadınlar arasında yaklaşık olarak 18 puanlık bir

işgücüne katılım farkının olduğu tespit edilmektedir (Mills, Prag, Tsang, Begall,

Derbyshire, Kohle, Miani ve Hoorens, 2014). Bu durum ülkedeki politika yapıcıları

söz konusu alana yönelik bir takım önlemler almaya itmiştir.

Kadınların işgücüne katılımındaki en önemli engellerden birini aşmaya yönelik

bu programın özellikle düşük eğitim ve ücret düzeyindeki kadınlarda işgücüne

katılımı belirgin şekilde desteklemesi beklenmektedir.

Ücretsiz Çocuk Bakım Tasarısı esas itibarıyla bir kamu özel işbirliği

uygulaması şeklinde yürütülmektedir. Bu kapsamda kamu, özel çocuk bakım

tedarikçileri ile sözleşme imzalayarak, 2015 yılı itibarıyla 0-3 yaş arası her çocuk

için bir saatlik bakım karşılığında 3 avroluk sabit hibede bulunmaktadır. Program

sonrası ortaya çıkabilecek kapasite artırımına dayalı finansman sorunlarını önlemek

üzere sözleşmeye tabi tüm tedarikçilere bir sefere mahsus nakit kaynak aktarımında

bulunulmaktadır. Doğrudan Hazine tarafından finanse edilen programın maliyeti

2014 yılı için 3.8 milyon avro olup, 2015 yılı için ise 8 milyon avroluk maliyet

öngörülmektedir. Programdan yararlanacak hanelerde, hanenin ailedeki en düşük

çalışma saatine sahip ebeveynin çalışma süresinin bir saat fazlası kadar ilave iş

süresince istihdama katılması şartı aranmaktadır.

Page 158: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

143

143

sağlık hizmetleri, yiyecek ve oyuncak gibi unsurların temini sağlanmaktadır. Rio’da

2008 yılı itibarıyla söz konusu program çerçevesinde hizmet veren 244 çocuk bakım

merkezi bulunmaktadır. Rio bölgesi için yapılan araştırmalar, programdan yararlanan

çocuklu kadınlarda işgücüne katılımın belirgin şekilde arttığına dikkat çekmektedir.

(Barros, Olinto, Lunde ve Carvalho, 2011).

5.1.1.3.2 Ücretsiz Çocuk Bakım Tasarısı (Free Childcare Scheme) (Malta) Malta işgücü piyasasında yüksek erkek işgücüne katılımına düşük kadın

katılımının eşlik ettiği gözlemlenmektedir. Erkek ve kadın işgücüne katılım

oranlarının 2015 yılı itibarıyla sırasıyla yüzde 75,5 ve 51,1 olduğu Malta’da 24,4

puanlık cinsiyetler arası işgücüne katılım açığı olması söz konusudur. Malta’da

çocuksuz kadınlarla çocuklu kadınlar arasında yaklaşık olarak 18 puanlık bir

işgücüne katılım farkının olduğu tespit edilmektedir (Mills, Prag, Tsang, Begall,

Derbyshire, Kohle, Miani ve Hoorens, 2014). Bu durum ülkedeki politika yapıcıları

söz konusu alana yönelik bir takım önlemler almaya itmiştir.

Kadınların işgücüne katılımındaki en önemli engellerden birini aşmaya yönelik

bu programın özellikle düşük eğitim ve ücret düzeyindeki kadınlarda işgücüne

katılımı belirgin şekilde desteklemesi beklenmektedir.

Ücretsiz Çocuk Bakım Tasarısı esas itibarıyla bir kamu özel işbirliği

uygulaması şeklinde yürütülmektedir. Bu kapsamda kamu, özel çocuk bakım

tedarikçileri ile sözleşme imzalayarak, 2015 yılı itibarıyla 0-3 yaş arası her çocuk

için bir saatlik bakım karşılığında 3 avroluk sabit hibede bulunmaktadır. Program

sonrası ortaya çıkabilecek kapasite artırımına dayalı finansman sorunlarını önlemek

üzere sözleşmeye tabi tüm tedarikçilere bir sefere mahsus nakit kaynak aktarımında

bulunulmaktadır. Doğrudan Hazine tarafından finanse edilen programın maliyeti

2014 yılı için 3.8 milyon avro olup, 2015 yılı için ise 8 milyon avroluk maliyet

öngörülmektedir. Programdan yararlanacak hanelerde, hanenin ailedeki en düşük

çalışma saatine sahip ebeveynin çalışma süresinin bir saat fazlası kadar ilave iş

süresince istihdama katılması şartı aranmaktadır.

144

5.1.1.3.3 Yüksek Yaş Gruplarında İşgücüne Katılımın Artırılması (Perspektive 50plus) (Almanya)

Alman işgücü piyasası yaşlanan nüfus ve buna eşlik eden erken emekliliği

teşvik edici düzenlemeler sebebiyle ciddi sorunlarla karşılaşmaktadır. Bu nedenle

Federal İstihdam Kurumu üst yaş gruplarında becerilerin korunması ve

geliştirilmesine yönelik olarak bir takım eylemleri uygulamaya geçirmiştir.27

Programda odaklanılan temel sorun becerilerdeki yıpranma ve psikolojik

olumsuzluklar sebebiyle üst yaş gruplarında ortaya çıkabilecek katılım düşüşleri ve

erken emekliliklerin önlenmesidir.

Program kapsamında danışma hizmeti veren iş merkezleri vasıtasıyla özellikle

küçük ve orta ölçekli firmalara uygun işçilerin yönlendirilmesi sağlanmaktadır.

Program işe alınacak 50 yaş üzeri işçiler için işveren tarafından talep edilmesi

durumunda, ücretin yüzde 50’sini kapsayan ve 36 aya kadar uzayabilen hibe olanağı

tanımaktadır. İşveren hibe aldığı süre içerisinde işçiyi istihdam etmek durumunda

olup 12 aydan kısa süreyle programdan yararlanamamaktadır.

2011 yılında 200.000’den fazla kişi programa katılım sağlamıştır. Programa

katılanlardan 70.000’inin çalışmaya başladığı ve çalışmaya başlayanlardan sadece

yüzde 34’ünün hibeye tabi olduğu görülmektedir. Dolayısıyla program dahilinde

sağlanan profesyonel danışma hizmetinin başlı başına sürece katkı sunması söz

konusudur.

5.1.1.3.4 Gençler İçin İş Deneyimi Programı (Work Experience Program for Young People) (Belçika)

Ekonomik krize rağmen, Belçika İşgücü Piyasasının gençler açısından oldukça

olumlu bir görünüm ortaya koyması dikkat çekmektedir. Okuldan mezun olup iş

aramaya başlayan gençlerin yaklaşık yüzde 90’ının bir yıl içerisinde iş bulması söz

konusudur. İş bulamayan yüzde 10’luk kesimin yarısından fazlasının yeterli

donanıma sahip olmadığı tespit edilmektedir. Bu söz konusu yüzde 10’luk kesime

odaklanan programın, bu gençlerin donanım düzeyini yükseltmek suretiyle işgücü

piyasasına eklemlenmelerini sağlaması beklenmektedir.

27 Federal Employment Agency (Bundesagentur für Arbeit, BA)

Page 159: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

144

145

Program gençlere iş deneyimine dayalı öğrenme imkanı sunmasının yanı sıra

sunduğu sertifika olanakları ile gençlerin işgücü piyasasına sunabilecekleri donanım

ve kapasitelerini geliştirmelerine doğrudan yardımcı olmaktadır. Programın başladığı

2013 tarihinden 2015 yılına kadar 3.710 gencin programdan yararlandığı

görülmektedir.

5.1.2. Politika araçları

Ekonomi politikası özü itibarıyla bir takım araçlardan faydalanarak belirli

ekonomik davranış kalıplarının yaygınlaştırılması, seyreltilmesi veya dönüştürülmesi

suretiyle arzu edilen sonuçların elde edilmesi ilkesine dayanmaktadır. Dolayısıyla

ekonomi politikasının temelini insan davranışına etki edilmesi teşkil edilmektedir.

Bu çalışma çerçevesinde politika araçlarının teşvikler, vergi/cezalar ve

kurumsal düzenlemeler olmak üzere üç ana grupta sınıflanması yolu izlenmiştir.

Söz konusu araçlar insan davranışına öngörülebilir şekilde tesir eden etki

değişkenlerini şekillendirmek suretiyle arzu edilen sosyal ve ekonomik sonuçlara

ulaşmayı sağlamaktadır.

5.1.3. Etki değişkenleri ve etki parametreleri

Hedef değişkene doğrudan tesir edemeyen politika araçları, hedef değişken

üzerinde belirleyici olan etki değişkenleri ve bu değişkenlerle ilintili etki

parametrelerini şekillendirmek suretiyle arzu edilen sonuçlara ulaşılmasını

sağlamaktadır. Bu çalışmada gerçekleştirilen çözümlemeler çerçevesinde ulaşılan

girdiler; işgücüne katılım oranının nüfusun yaş dağılımı, genç bağımlılık oranı,

eğitim düzeyi, konum dağılımı gibi demografik değişkenlerin yanı sıra büyüme

performansı ve yapısal etmenlerden etkilendiğine işaret etmektedir.

Nüfusun yaş dağılımı ve eğitim dağılımı gibi demografik unsurların işgücüne

katılım oranına doğrudan etki ettiği tespit edilmiştir. Nüfusun yüksek katılım

sergileyen yaş grupları veya yüksek eğitim düzeylerinde yoğunlaşması durumunda

işgücüne katılım oranının artması beklenmektedir.

Diğer taraftan yapısal etmenlerdeki değişimlerin, bu söz konusu demografik

değişkenlerle ilintili etki parametrelerine tesir ederek işgücüne katılım üzerinde

146

belirleyici olması söz konusudur. Örneğin emeklilik yaş sınırlarını artıracak bir

düzenlemenin yüksek yaş grupları ile ilintili etki parametresini artırmak suretiyle

işgücüne katılımı, nüfusun yaş dağılımı sabit kalsa dahi, olumlu etkilemesi söz

konusu olacaktır. Benzer şekilde yaştan ve eğitim durumundan bağımsız olarak

kadınlarda işgücüne katılımı desteklemek amacıyla uygulanan etkin bir aktif işgücü

politikasının tüm yaş grupları ve eğitim grupları ile ilintili etki parametrelerini

yükselterek kadınların işgücüne katılımını desteklemesi söz konusu olacaktır.

5.2. Politika Önerileri

5.2.1. Nüfusun yaş yapısı ve genç bağımlılık oranına yönelik politikalar

Bu çalışmada yer verilen çözümlemeler çalışma çağındaki nüfustaki

yaşlanmanın önümüzdeki dönemde işgücüne katılım açısından tehdit oluşturacak

başlıca eğilimlerden biri olacağına işaret etmektedir. Diğer taraftan ulaşılan bilgiler

olağan nüfus dinamiklerinin genç bağımlılık oranını düşürmek suretiyle kadınlar

üzerinden işgücüne katılıma katkı yaptığına da dikkat çekmektedir. Dolayısıyla

nüfusun yaş yapısı ve genç bağımlılık oranının işgücüne katılım oranına ilişkin

olarak yarattığı bu ikilem göz önünde bulundurularak söz konusu alanda bu iki

değişkeni bir bütün olarak ele alan politikaların geliştirilmesi uygun olacaktır.

Politika araçları kullanılarak nüfustaki yaşlanma eğilimine karşı çift boyutlu bir

mücadelenin yürütülmesi gerekmektedir. Bir yandan nüfusu diri tutacak politikalar

uygulanarak yaşlanma eğilimi kısıtlanırken, diğer yandan da yüksek yaş gruplarının

işgücüne katılım davranışı desteklenerek bu gruplarla ilintili etki parametreleri

doğrudan hedef alınabilir. Dinamik nüfus yapısını korumaya yönelik politikaların,

kadın işgücüne katılımı ile genç bağımlılık oranı arasındaki eksi yönlü etki

parametresini baskılayıcı yan politikalar ile desteklenmesi durumunda nüfus artışının

genç bağımlılık oranını yükseltmek suretiyle beraberinde getirdiği olumsuz yan etki

de kontrol altına alınmış olacaktır.

Ulaşılan tahmin sonuçları gerek kadınlarda gerekse erkeklerde yüksek yaş

gruplarında işgücüne katılımın belirgin bir şekilde düştüğüne işaret etmektedir.

Dolayısıyla yüksek yaş gruplarıyla ilintili etki parametrelerini doğrudan hedef alacak

politikalar başlı başına bir müdahale alanı teşkil etmektedir.

Page 160: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

145

146

belirleyici olması söz konusudur. Örneğin emeklilik yaş sınırlarını artıracak bir

düzenlemenin yüksek yaş grupları ile ilintili etki parametresini artırmak suretiyle

işgücüne katılımı, nüfusun yaş dağılımı sabit kalsa dahi, olumlu etkilemesi söz

konusu olacaktır. Benzer şekilde yaştan ve eğitim durumundan bağımsız olarak

kadınlarda işgücüne katılımı desteklemek amacıyla uygulanan etkin bir aktif işgücü

politikasının tüm yaş grupları ve eğitim grupları ile ilintili etki parametrelerini

yükselterek kadınların işgücüne katılımını desteklemesi söz konusu olacaktır.

5.2. Politika Önerileri

5.2.1. Nüfusun yaş yapısı ve genç bağımlılık oranına yönelik politikalar

Bu çalışmada yer verilen çözümlemeler çalışma çağındaki nüfustaki

yaşlanmanın önümüzdeki dönemde işgücüne katılım açısından tehdit oluşturacak

başlıca eğilimlerden biri olacağına işaret etmektedir. Diğer taraftan ulaşılan bilgiler

olağan nüfus dinamiklerinin genç bağımlılık oranını düşürmek suretiyle kadınlar

üzerinden işgücüne katılıma katkı yaptığına da dikkat çekmektedir. Dolayısıyla

nüfusun yaş yapısı ve genç bağımlılık oranının işgücüne katılım oranına ilişkin

olarak yarattığı bu ikilem göz önünde bulundurularak söz konusu alanda bu iki

değişkeni bir bütün olarak ele alan politikaların geliştirilmesi uygun olacaktır.

Politika araçları kullanılarak nüfustaki yaşlanma eğilimine karşı çift boyutlu bir

mücadelenin yürütülmesi gerekmektedir. Bir yandan nüfusu diri tutacak politikalar

uygulanarak yaşlanma eğilimi kısıtlanırken, diğer yandan da yüksek yaş gruplarının

işgücüne katılım davranışı desteklenerek bu gruplarla ilintili etki parametreleri

doğrudan hedef alınabilir. Dinamik nüfus yapısını korumaya yönelik politikaların,

kadın işgücüne katılımı ile genç bağımlılık oranı arasındaki eksi yönlü etki

parametresini baskılayıcı yan politikalar ile desteklenmesi durumunda nüfus artışının

genç bağımlılık oranını yükseltmek suretiyle beraberinde getirdiği olumsuz yan etki

de kontrol altına alınmış olacaktır.

Ulaşılan tahmin sonuçları gerek kadınlarda gerekse erkeklerde yüksek yaş

gruplarında işgücüne katılımın belirgin bir şekilde düştüğüne işaret etmektedir.

Dolayısıyla yüksek yaş gruplarıyla ilintili etki parametrelerini doğrudan hedef alacak

politikalar başlı başına bir müdahale alanı teşkil etmektedir.

Page 161: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

146

147

Türkiye’de 50-54, 55-59 ve 60-64 yaş gruplarında işgücüne katılım oranının

erkekler ve kadınlarda aynı anda OECD ortalamalarının belirgin düzeyde altında

gerçekleşmesi dikkat çekicidir (Tablo 5.1). Kadınlarda bu yaş gruplarındaki

farklılığın erkeklere kıyasla daha yüksek boyutta olmasında söz konusu nesillerin

tabi olduğu kültürel ve demografik unsurların rol oynadığı düşünülmektedir. Diğer

taraftan farklılığın bu yaş gruplarındaki erkek ve kadınlarda aynı anda

gözlemlenmesi cinsiyetten bağımsız olarak yaş gruplarına özgü etmenlerin de bu

durumda belirleyici olduğuna işaret etmektedir.

Tablo 5.1. Yaş Gruplarına Göre İşgücüne Katılım Oranı (2014, Yüzde)

Kaynak: OECD

Ülkemizde 1999 yılı itibarıyla kademeli bir şekilde uygulaması başlatılan

emeklilik yaş sınırı düzenlemelerinin nesillerin ileri doğru hareket etmesiyle

önümüzdeki dönemde yüksek yaş grupları ile ilintili etki parametrelerini olumlu

yönde şekillendirmesi söz konusu olacak ve bu alanda önemli kazanımlar elde

edilecektir. Bu bağlamda, söz konusu kurumsal düzenleme ile ulaşılan kazanımların

muhafaza edilmesi önem taşımaktadır. Buna ek olarak İŞKUR üzerinden yürütülecek

yüksek yaş gruplarına yönelik aktif işgücü politikalarıyla bu yaş gruplarının

içerisinde olduğu düzelme sürecine ivme kazandırılabilir. Almanya’da uygulanan

”Perspektive 50plus” uygulamasına benzer programlar ile üst yaş dilimlerine

yoğunlaşan teşvik opsiyonlu danışma hizmetleri ve eğitim/sertifika programları

yüksek yaş gruplarının işgücü piyasasına eklemlenmesinde arzu edilen ivmelenmeyi

tesis edebilir.

Çalışma çağındaki nüfusun yaş yapısına ilişkin olarak geliştirilecek

politikaların daha karmaşık bir ayağını ise giderek yaşlanmakta olan nüfus yapısına

ilişkin olarak alınacak önlemler teşkil etmektedir. Nüfus dinamiğindeki olağan

eğilimin, önümüzdeki dönemde işgücüne katılımı olumsuz etkileyecek başlıca

15-19 20-24 25-29 30-34 35-39 40-44 45-49 50-54 55-59 60-64 65+Türkiye 37,79 73,81 90,61 94,69 95,07 93,70 88,11 71,18 54,38 42,53 19,34OECD 29,95 70,40 88,38 93,09 93,75 93,26 91,33 87,43 80,06 58,68 19,09Türkiye 17,08 39,11 43,27 41,94 42,28 40,71 33,91 25,82 20,19 15,13 5,39OECD 24,69 59,30 71,47 70,84 71,66 73,34 73,89 70,47 61,80 40,22 9,64Türkiye 27,76 55,88 66,97 68,48 68,89 67,27 61,33 48,48 37,23 28,50 11,45OECD 27,38 64,88 79,91 81,88 82,62 83,20 82,51 78,81 70,72 49,12 13,79

Erkek

Kadın

Toplam

Page 162: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

147

148

demografik kuvvet olması söz konusudur. Diğer taraftan aynı olağan dinamik

doğrultusunda gerileyen genç bağımlılık oranı kadınlar üzerinden işgücüne katılıma

anlamlı düzeyde destek olmaktadır. Bu durum göz önünde bulundurularak, nüfus

dinamiklerini canlandırmaya yönelik politikaların genç bağımlılık oranının

kadınların işgücüne katılımı üzerindeki olumsuz etkisini kırmaya yönelik

politikalar ile harmanlanması uygun olacaktır. Nitekim Onuncu Kalkınma

Planında çizilen çerçevenin soruna ilişkin bu hassas noktayı açıkça teşhis ettiği ve

uygun politika çerçevesini ortaya koyduğu dikkat çekmektedir.

Nüfusun yaş yapısına doğrudan tesir edemeyen ekonomi politikası, söz

konusu etki değişkenine doğurganlık oranı ara değişkeni vasıtasıyla yön

verebilmektedir. Nitekim ülkemizde, doğurganlık oranını yükseltmek suretiyle,

dinamik nüfus yapısını canlı tutmak üzere 2015 yılında 6637 Sayılı Kanun

kapsamında çocuk teşvik paketi yürürlüğe konulmuştur. Söz konusu paket

çerçevesinde çocuk sayısına göre artan meblağlı para yardımı öngörülmektedir. Bu

kapsamda birinci çocuk için 300, ikinci çocuk için 400, üçüncü çocuk için ise 600

TL doğrudan devlet yardımı söz konusudur. Önümüzdeki dönemde bu teşviklerin

işgücü piyasası yansımalarını da dikkate alacak şekilde yaygınlaştırılması ve

etkinleştirilmesinin ülkemizde işgücü kaynağına belirgin katkıları olacaktır.

Çocuk bakım hizmetlerinin yetersizliği, ülkemizde kadın işgücüne katılımının

karşısındaki önemli engellerden biri olmayı sürdürmektedir. İstanbul ili için yapılan

araştırmalar çocuk bakım hizmetinin hane dışından temin edilmesi durumunda

karşılaşılacak ortalama maliyetin 2009 yılı itibarıyla ortalama 500 ile 600 TL

arasında olduğunu ortaya koymaktadır (Devlet Planlama Teşkilatı ve Dünya Bankası,

2009). Aynı yıl için net asgari ücretin 600 TL olduğu göz önünde

bulundurulduğunda, nüfusu diri tutmaya yönelik politikaların etkin hale getirilmesi

için bu alanda gerekli kurumsal düzenlemelerin yapılması zorunluluğu bir kez daha

ortaya çıkmaktadır. Çocuk bakım maliyetini düşürücü politikaların özellikle düşük

ücrete tabi işlere ulaşabilen kadınlar üzerinden işgücüne katılıma belirgin katkı

yapması söz konusu olacaktır. Bu doğrultuda, Malta’da uygulanan ücretsiz çocuk

bakım tasarısı gibi işgücüne katılım koşullu gündüz bakım programlarının

oluşturulması ve ücretsiz okul öncesi eğitimin kapsamının genişletilerek

Page 163: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

148

149

yaygınlaştırılması genç bağımlılık oranı ile kadın işgücüne katılımı arasındaki

eksi yönlü ilişkinin kırılmasında kayda değer getiriler sağlayabilir.

5.2.2. Eğitim politikaları

İşgücü bir ülkenin ekonomik gelişme hızını belirleyen temel kısıtlardan biri

olarak kabul edilmektedir. Yüksek işgücüne katılımın ülke ekonomisinin kullanımına

sunacağı geniş beşeri kaynak söz konusu ülkenin iktisadi gelişme hızı üzerinde

doğrudan belirleyici olacaktır. Buna ilave olarak, bu beşeri kaynağın titiz bir eğitim

sistemi içerisinde işlenmesi üretim olanaklarını genişleterek iktisadi gelişme sürecine

ivme kazandırmaktadır.

Çalışma çerçevesinde, eğitim düzeyindeki artışın Türkiye’de işgücüne katılımı

doğrudan desteklediğine dair dikkat çekici bulgulara ulaşılmıştır. Lise üstü eğitimin,

özellikle yükseköğretimin, kadınlarda oldukça önemli işgücüne katılım kazanımlarını

beraberinde getirmektedir. Eğitim düzeyindeki artışın işgücü kaynağı üzerinde

yarattığı bu doğrudan olumlu etkinin yanı sıra insan sermayesini yükseltmek

suretiyle de iktisadi gelişmeyi desteklemesi, eğitim alanında oluşturulacak

politikaları son derece cazip hale getirmektedir. Buna ek olarak eğitim düzeyindeki

artış daha nitelikli bir toplumun oluşumunu sağlamak, kültürel düzeyi yükseltmek ve

kadın erkek eşitliğine katkıda bulunmak suretiyle sosyal yapıyı da desteklemektedir.

Son yıllarda ülkemizde eğitim alanında önemli hamlelerin yapılması dikkat

çekmektedir. Bu kapsamda 2012 yılından itibaren, hali hazırda eğitim sisteminde yer

almakta olan öğrencileri de kapsayacak şekilde, 12 yıllık zorunlu eğitime geçiş

gerçekleştirilmiştir. Ayrıca 2007 yılında 93 olan üniversite sayısı 2013 yılı Mayıs ayı

itibarıyla 170’e çıkmış ve üniversite kontenjanları önemli düzeyde artırılmıştır.

Yükseköğretimin kadınların işgücüne katılımı üzerindeki olumlu etkisi göz önünde

bulundurulduğunda bu hızlı yaygınlaşmanın ilerleyen dönemde ciddi kazanımları

beraberinde getirmesi beklenmektedir.

Onuncu Kalkınma Planında da dikkat çekildiği üzere eğitim ile istihdam

ilişkisinin güçlendirilmesine yönelik mekanizmaların etkinliğinin artırılması ihtiyacı

devam etmektedir. Bu alanda gerçekleştirilecek kurumsal dönüşümler ve mesleki

eğitimin yaygınlaştırılması, işgücüne katılımda olumlu sonuçlar doğuracaktır.

Page 164: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

149

150

Nitekim bu çalışma çerçevesinde yer verilen çözümlemeler, mesleki eğitimin

gerek erkeklerde gerekse kadınlarda işgücüne katılımda kayda değer ölçüde

fark yarattığına ve olumsuz makroekonomik koşullara karşı meslek lisesi

mezunu bireylerin daha dirençli olduğuna işaret etmektedir.

Son olarak gençlerin işgücü piyasasına hızlı uyumunu temin edecek staj ve

meslek içi eğitim uygulamalarının yaygınlaştırılması suretiyle işgücüne katılıma

gençler üzerinden de katkı sağlanması mümkün görülmektedir. Ayrıca işgücü

piyasasındaki karar alıcıları kapsayan bir araştırma süreci çerçevesinde tespit

edilecek alanlara yönelik sertifika programları oluşturularak, gençlere işgücü

piyasasında yoğun talep gören uygulamaya yönelik bilgi ve becerilerin

kazandırılması da faydalı olacaktır.

5.2.3. Makroekonomik istikrar

Ekonominin her katmanında etkisini hissettiren makroekonomik koşulların

işgücü piyasası üzerine de belirgin yansımalarının olması söz konusudur. Ekonomik

faaliyetin durağanlaştığı istikrarsızlık dönemlerinde iş olanakları azalmakta ve

işsizlik süreleri artmaktadır. Bu gibi durumlar bireylerin iş bulma ümidini kırarak

işgücü piyasasından çıkmalarına neden olmaktadır. Ekonomi yazınındaki pek çok

çalışma iş çevrimleri ile işgücüne katılım oranı arasında eş yönlü bir ilişki olduğuna

işaret etmektedir (Tansel, 2002; Chen ve Chiu, 2012; Johansson, 2006; Erceg ve

Levin, 2013).

Bu çalışma kapsamında işgücüne katılım davranışı on yıllık kısıtlı bir zaman

boyutunu içeren bağımsız yatay kesitlerin toplulaştırılmasıyla ulaşılan nihai veri

kümesi kullanılarak tahmin edilmiştir. Dolayısıyla yıllık büyüme oranı ile işgücüne

katılım arasındaki ilişkiyi sağlıklı ve yansız bir şekilde tahmin etmeye imkan

tanıyacak veri çeşitliliğine ulaşılamamıştır. Buna rağmen eldeki mevcut veriler

işgücüne katılım oranı ile uzun dönemli büyüme arasında istatistiksel olarak anlamlı

ve artı yönlü bir ilişkiyi tahmin etmede yeterli olmuştur. Ancak kullanılan zaman

boyutundaki bu kısıtlılık nedeniyle büyüme değişkeniyle ilintili tahmin edilen

katsayının etki düzeyi üzerinden yargıya varmak yanıltıcı olacaktır. Diğer taraftan

iktisat yazınında doğrudan bu konuya odaklanan pek çok çalışma işgücüne katılım

Page 165: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

150

151

oranı ile büyüme arasında artı yönlü ve kayda değer bir ilişki olduğuna işaret

etmektedir.

Bu bilgiler ışığında işgücüne katılımı desteklemeye yönelik olarak uygulanacak

politikalar neticesinde alınacak çıktıların, makroekonomik istikrardan bağımsız

olamayacağı yargısına ulaşılmaktadır. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde işgücüne

katılımda arzu edilen neticelerin alınabilmesi için makroekonomik istikrarın ve

yüksek ve sürdürülebilir bir büyüme patikasını tesis edilmesi zaruri

görülmektedir.

İşgücüne katılıma yönelik olarak uygulanacak politikaların makroekonomik

istikrar ortamı ile desteklenmesi durumunda işgücüne katılımın hızla artması

beklenmektedir. Ayrıca artan işgücüne katılım, ekonominin üretim imkanlarını

genişletmek suretiyle iktisadi gelişmeye katkıda bulunacaktır. Dolayısıyla

makroekonomik istikrar ile işgücüne katılım arasında kendi kendini besleyen bir

devinim sürecinin de açığa çıkacağı öngörülmektedir.

Ülkemizde 2000’li yılların başından itibaren para politikası bağımsızlığı,

bağımsız düzenleyici ve denetleyici mekanizmaların oluşturulması gibi

makroekonomik istikrar için gereklilik arz eden temel kurumsal düzenlemeler

gerçekleştirilmiş ve buna ek olarak kararlı bir mali disiplin tesis edilmiştir.

Önümüzdeki dönemde bu istikrar ortamının sürdürülmesi ve uygulanacak yapısal

politikalar ile iktisadi büyüme patikasının yukarı kaydırılması, işgücüne katılımda da

belirgin bir gelişim sağlayacaktır. Bu bağlamda Onuncu Kalkınma Planı’nda

makroekonomik istikrarın sürdürülmesi gerekliliğinin vurgulanması ve Plan

çerçevesinde geliştirilen Öncelikli Dönüşüm Programları ile yapısal reform sürecinin

ivmelendirilmesi oldukça anlamlıdır.

Page 166: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

151

152

GENEL DEĞERLENDİRME VE SONUÇ

İşgücü, sermaye birikimi ve teknolojik ilerlemeyle beraber, ekonomik

gelişmenin üç ana kaynağından birisi olarak kabul görmektedir. Çalışma çağındaki

nüfusun hacmi ekonomik faaliyetin uzun dönemde erişebileceği azami düzeyi tayin

etmekteyken, fiiliyatta bu azami düzeye ne kadar yakınlaşılabileceğini, bu insan

kaynağından ne oranda yararlanıldığı belirlemektedir. Dolayısıyla yüksek işgücüne

katılımın sağlanması yüksek ve istikrarlı bir büyüme patikasının tesisi için gerekli

koşullardan birisi olarak ön plana çıkmaktadır.

Yüksek işgücüne katılım, ekonomik refaha olan katkısının yanı sıra sosyal

eşitlik için de önemli kazanımları beraberinde getirmektedir. Nüfus içerisindeki

belirli demografik grupların işgücü piyasasından dışlanmaları bu grupların gelir

dağılımının alt katmanlarında konumlanmalarını muhtemel kılmaktadır. Dolayısıyla

yüksek işgücüne katılımın sağlanması kapsayıcı bir ekonomik gelişme süreci ve

sosyal adaletin tesisi noktasında da en hassas hususların başında gelmektedir.

Ülkemizin içerisinden geçtiği son yirmi beş yıllık sürecin işgücüne katılım

eğilimleri açısından barındırdığı dinamik tablo dikkat çekicidir. 1980’li yılların

sonundan 2000’lerin başına kadar kaygı verici bir gerileme sergileyen işgücüne

katılım oranının, 2000’lerin ortalarından günümüze doğru gelen süreç içerisinde

kararlı bir artış eğilimine girdiği gözlemlenmektedir.

1988-2003 dönemi boyunca çalışma çağındaki nüfusun demografik

yapısındaki çeşitli gelişmelerin işgücüne katılım açısından dengeli bir görünüm arz

etmesi söz konusudur. Bu dönemde çalışma çağındaki nüfusun hızla kentleşmesi

katılım üzerinde aşağı yönlü bir baskı oluştururken, yaş demografisindeki gelişmeler

ve eğitim düzeyindeki yükseliş işgücüne katılımı desteklemiştir. Diğer taraftan, bu

dönemde gerek makroekonomik koşullardaki bozulma gerekse olumsuz yapısal

etmenlerin işgücüne katılım üzerindeki yansımaları son derece tahrip edici olmuştur.

1994, 2000 ve 2001 yıllarında olmak üzere üç farklı ekonomik krize tanıklık eden

dönemin genelindeki ekonomik durgunluk ve bu durgunluğa eşlik eden verimsiz

sosyal güvenlik sistemi bu dönemde işgücüne katılımı hızla aşağıya çekmiştir.

Ayrıca bunlara ek olarak 1999 yılında yaşanan büyük deprem felaketi ve dönem

Page 167: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

152

153

boyunca artan terör faaliyetleri işgücü piyasası üzerinde son derece olumsuz etkilere

yol açmıştır.

2004-2013 döneminde Türkiye ekonomisinin işgücüne katılım eğilimleri

bakımından bir önceki dönemin tam tersi bir tablo çizdiği görülmektedir. Bu

dönemde makroekonomik istikrarın tesisi ve sosyal güvenlik sisteminin

etkinleştirilmesine yönelik kurumsal düzenlemeler işgücüne katılımda değerli

kazanımları beraberinde getirmiştir. İstikrarlı makroekonomik ortam ve uygun

yapısal koşullara nüfusun eğitim düzeyindeki hızlı artışın da eşlik etmesi, bu

dönemde işgücüne katılımı süratle yükseltmiştir. Ayrıca uygulanan istihdam

teşviklerinin özgün tasarımı işgücüne katılımı kentte ikamet eden kadınlar üzerinden

belirgin bir biçimde desteklemiştir.

Bu çalışma çerçevesinde ülkemizde işgücüne katılım davranışı üzerinde

belirleyici olan temel demografik unsurlar tespit edilmiş ve bu unsurların etki yönü

ve boyutuna ilişkin tahminler oluşturulmuştur. İşgücüne katılımın gerek erkeklerde

gerekse kadınlarda orta yaş gruplarında azami düzeye erişip ilerleyen yaşlarda hızla

düştüğü görülmektedir. Çocuk sayısındaki artış kadınlarda işgücüne katılım

olasılığını belirgin şekilde düşürmekte, diğer taraftan erkek işgücüne katılımı çocuk

sayısındaki artışla beraber yükselerek bu olumsuz etkinin bir kısmını telafi

etmektedir. Eğitim düzeyindeki artışın katılımı her iki cinsiyet grubunda da

istatistiksel olarak anlamlı şekilde artırdığı görülmektedir. Özellikle yükseköğretimin

kadın işgücüne katılımında önemli boyutta yukarı yönlü bir kırılma yarattığı tespit

edilmektedir.

Demografik unsurların yanı sıra ekonomik büyüme performansını ve yapısal

etmenleri de dikkate alan tahminler, dönemsel büyüme performansındaki artışın hem

kadınlarda hem de erkeklerde işgücüne katılımı desteklediğini ima etmektedir.

Ayrıca 2004-2013 döneminde emeklilik sistemindeki reformlar ve uygulanan aktif

işgücü politikaları gibi olumlu yapısal kırılmaların işgücüne katılıma belirgin şekilde

etki etmesi söz konusudur. Yapısal etmenlerin 2004-2013 döneminde özellikle

kadınların işgücüne katılımında önemli kazanımları beraberinde getirdiği tahmin

edilmiştir.

Page 168: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

153

154

Tahmin edilen modellerden yararlanılarak ortaya konulan etki ayrıştırmaları,

2004-2013 döneminde nüfustaki yaşlanmanın hem erkeklerin işgücüne katılımını

hem de kadınların işgücüne katılımını aşağı yönlü etkilediğine işaret etmektedir. Bu

olumsuz etki kadınlarda 0,36 puanla sınırlı kalırken, yaşlanmanın erkeklerde

işgücüne katılımı 0,8 puana yakın aşağıya çektiği tahmin edilmektedir. Genç

bağımlılık oranındaki düşüş 2004-2013 döneminde kadın işgücüne katılımına 0,44

puan katkı yapmış, ancak erkek işgücüne katılımını 0,21 puan aşağıya çekmiştir.

Nüfusun eğitim düzeyindeki artış, sırasıyla erkek ve kadın işgücüne katılım oranına

0,53 ve 2,76 puan katkıda bulunmuştur. Bu dönemdeki olumlu yapısal gelişmelerin

erkek katılım oranına 0,65 puan katkı yaparken, kadınlarda 4,36 puan gibi önemli bir

etkiyi beraberinde getirdiği görülmektedir. Bu yüksek yapısal etkiye emeklilik

sistemindeki olumlu dönüşümün yanı sıra 2008-2009 krizi sonrasında uygulamaya

geçirilen ve esas olarak kadınları hedef alacak şekilde tasarlanan istihdam

teşviklerinin ve yine kriz sonrasında devreye giren ilave çalışan etkisinin önemli

katkısının olduğu düşünülmektedir. Bu dönemdeki olumlu büyüme performansının

gerek erkeklerin gerekse kadınların işgücüne katılımını desteklemesi söz konusu

olmuştur.

Çalışma dahilinde, tahmin edilen ekonometrik modelden yararlanılarak, 2023

yılı işgücüne katılım oranı öngörüleri de hesaplanmıştır. Söz konusu öngörüler

nüfusun 2023 yılındaki yaş dağılımının ve genç bağımlılık oranının TÜİK tarafından

oluşturulan nüfus projeksiyonlarına göre gelişeceği varsayımına dayanmaktadır.

Nüfusun eğitim düzeyinin 2023 yılı itibarıyla alacağı görünüm hesap edilirken

zorunlu eğitim sürelerindeki artış ve yükseköğretimdeki yaygınlaşma eğilimi gibi

dinamikler dikkate alınmıştır. Ayrıca emeklilik sistemindeki kazanımların ilerleyen

dönemde nesillerin kaymasıyla ilerleyen yaş gruplarına da yayılacağı ve kadına

yönelik aktif işgücü politikalarının Onuncu Kalkınma Planında öngörüldüğü üzere

devam edeceği göz önünde bulundurularak, 2004-2013 döneminde yakalanan yapısal

ivmelenmenin süreceği varsayılmıştır.

Baz büyüme senaryosu altında oluşturulan öngörüler erkeklerde ve

kadınlarda işgücüne katılımının 2023 yılı itibarıyla, yaklaşık olarak, yüzde 69,5 ve

38 düzeylerinde gerçekleşeceğini ortaya koymaktadır. Dolayısıyla nüfus geneli için

Page 169: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

154

155

işgücüne katılım oranının 53,7 düzeyinde gerçekleşeceği öngörülmektedir. Öngörüler

dahilinde gerçekleştirilen etki ayrıştırmaları, olağan nüfus eğilimlerinin beraberinde

getirdiği yaşlanmanın önümüzdeki dönemde özellikle erkeklerde etkisini açık bir

şekilde hissettireceğine işaret etmektedir. Erkek ve kadınlarda yaş demografisindeki

olağan gelişimin, işgücüne katılımı 2013-2023 döneminde sırasıyla 2 ve 0,9 puan

aşağıya çekeceği öngörülmektedir. Genç bağımlılık oranında öngörülen düşüşün

erkek işgücüne katılımını 0,25 puan düşürürken, kadın işgücüne katılımını yaklaşık

0,5 puan yukarı çekmesi beklenmektedir. Eğitim düzeyindeki artışın erkekler

üzerinden işgücüne katılıma belirgin bir katkı yapması öngörülmemekle birlikte,

kadınlarda 3,5 puan gibi önemli bir katılım artışını beraberinde getirmesi

beklenmektedir. 2004-2013 döneminde yakalanan yapısal eğilimlerin sürdürülmesi

durumunda, bu unsurların erkeklerin ve kadınların katılımına sırasıyla 0,75 ve 4,8

puan gibi yüksek bir katkı yapması öngörülmektedir. 2013-2023 döneminde iktisadi

büyümenin bir önceki döneme kıyasla hızlanması durumunda işgücüne katılımdaki

artışın yükselmesi beklenmektedir.

Çalışmada yer verilen çözümlemeler neticesinde ulaşılan öngörülere ek

olarak önümüzdeki dönemde dış göç olgusunun da Türkiye’de işgücü piyasası

dinamiklerini etkileyecek önemli bir etmen olarak ön plana çıkması beklenmektedir.

Dışarıdan gelen nüfusun kitlesel bir şekilde işgücü piyasasına giriş yapması halinde

işgücüne katılım oranı üzerinde aşağı yönlü bir yapısal baskı oluşabilir (Ceritoğlu,

Gürcihan, Torun ve Tümen; 2015). Birleşmiş Milletler Mülteci Ajansı verilerine göre

2016 yılı Mart ayı itibarıyla 2,7 milyon kayıtlı Suriyeli mültecinin Türkiye’ye göç

ettiği tahmin edilmektedir. Söz konusu göçmenlerin işgücü piyasasına eklemlenme

sürecinin doğru şekilde yönetilmesi önem taşımaktadır. Nitekim, Suriyeli

göçmenlerin 1,4 milyon kadarının işgücü çağında olduğu görülmektedir. Bu rakam

ise Türkiye’de işgücünün yaklaşık olarak yüzde 5’ine tekabül etmektedir. Ceritoğlu,

Gürcihan, Torun ve Tümen (2015) ve Del Caprio ve Wagner (2015) çalışmaları

göçmen işçilerin, özellikle düşük eğitim ve beceri gerektiren işlerde, Türk işçileri

belirgin şekilde ikame ettiğine dikkat çekmektedir.

Yüksek işgücüne katılımın tesisi ülkemizin uzun dönemli kalkınma hedefleri

çerçevesinde hedeflenen refah seviyesine ulaşması için sağlanması gereken

Page 170: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

155

155

işgücüne katılım oranının 53,7 düzeyinde gerçekleşeceği öngörülmektedir. Öngörüler

dahilinde gerçekleştirilen etki ayrıştırmaları, olağan nüfus eğilimlerinin beraberinde

getirdiği yaşlanmanın önümüzdeki dönemde özellikle erkeklerde etkisini açık bir

şekilde hissettireceğine işaret etmektedir. Erkek ve kadınlarda yaş demografisindeki

olağan gelişimin, işgücüne katılımı 2013-2023 döneminde sırasıyla 2 ve 0,9 puan

aşağıya çekeceği öngörülmektedir. Genç bağımlılık oranında öngörülen düşüşün

erkek işgücüne katılımını 0,25 puan düşürürken, kadın işgücüne katılımını yaklaşık

0,5 puan yukarı çekmesi beklenmektedir. Eğitim düzeyindeki artışın erkekler

üzerinden işgücüne katılıma belirgin bir katkı yapması öngörülmemekle birlikte,

kadınlarda 3,5 puan gibi önemli bir katılım artışını beraberinde getirmesi

beklenmektedir. 2004-2013 döneminde yakalanan yapısal eğilimlerin sürdürülmesi

durumunda, bu unsurların erkeklerin ve kadınların katılımına sırasıyla 0,75 ve 4,8

puan gibi yüksek bir katkı yapması öngörülmektedir. 2013-2023 döneminde iktisadi

büyümenin bir önceki döneme kıyasla hızlanması durumunda işgücüne katılımdaki

artışın yükselmesi beklenmektedir.

Çalışmada yer verilen çözümlemeler neticesinde ulaşılan öngörülere ek

olarak önümüzdeki dönemde dış göç olgusunun da Türkiye’de işgücü piyasası

dinamiklerini etkileyecek önemli bir etmen olarak ön plana çıkması beklenmektedir.

Dışarıdan gelen nüfusun kitlesel bir şekilde işgücü piyasasına giriş yapması halinde

işgücüne katılım oranı üzerinde aşağı yönlü bir yapısal baskı oluşabilir (Ceritoğlu,

Gürcihan, Torun ve Tümen; 2015). Birleşmiş Milletler Mülteci Ajansı verilerine göre

2016 yılı Mart ayı itibarıyla 2,7 milyon kayıtlı Suriyeli mültecinin Türkiye’ye göç

ettiği tahmin edilmektedir. Söz konusu göçmenlerin işgücü piyasasına eklemlenme

sürecinin doğru şekilde yönetilmesi önem taşımaktadır. Nitekim, Suriyeli

göçmenlerin 1,4 milyon kadarının işgücü çağında olduğu görülmektedir. Bu rakam

ise Türkiye’de işgücünün yaklaşık olarak yüzde 5’ine tekabül etmektedir. Ceritoğlu,

Gürcihan, Torun ve Tümen (2015) ve Del Caprio ve Wagner (2015) çalışmaları

göçmen işçilerin, özellikle düşük eğitim ve beceri gerektiren işlerde, Türk işçileri

belirgin şekilde ikame ettiğine dikkat çekmektedir.

Yüksek işgücüne katılımın tesisi ülkemizin uzun dönemli kalkınma hedefleri

çerçevesinde hedeflenen refah seviyesine ulaşması için sağlanması gereken

156

koşulların başında gelmektedir. Elimizdeki bilgiler, olağan nüfus eğilimlerinin

önümüzdeki dönemde açığa çıkaracağı yaşlanma etkisinin, işgücüne katılımı

aşağı yönlü etkileyecek birincil demografik unsur olacağına işaret etmektedir.

Bu bağlamda nüfus yapısını diri tutmaya yönelik, doğurganlık oranını destekleyici

teşvik uygulamaları ve Onuncu Kalkınma Planı’nda bu alanda öngörülen politika

çerçevesi son derece anlamlıdır. Diğer taraftan dinamik nüfusu muhafazaya

yönelik politikaların mutlak suretle kadınların işgücüne katılımı ile genç

bağımlılık oranı arasındaki eksi yönlü ilişkiyi kırmaya yönelik yan politikalar

ile desteklenmesi gerekmektedir. Bu hususta istihdam koşullu ücretsiz çocuk

bakım hizmetlerinin ve okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılması önemli kazanımları

beraberinde getirecektir.

Nüfusun eğitim düzeyindeki artışın önümüzdeki dönemde işgücüne katılımı

destekleyecek başlıca demografik kuvvet olması beklenmektedir. Eğitim

seviyesindeki artışın özellikle kadın işgücüne katılımına belirgin şekilde etki etmesi

söz konusudur. Bu bağlamda, atılan yükseköğretim kurumlarında sayı ve kontenjan

artırımı ve 12 yıllık zorunlu eğitim sistemine geçiş gibi adımların etkilerinin

önümüzdeki dönemde gözlemlenmesi söz konusu olacaktır. Bunlara ek olarak,

eğitim-işgücü piyasası bağlantılarının güçlendirilmesi ve mesleki eğitimin

yaygınlaştırılması durumunda işgücüne katılımdaki artış eğilimi daha da

güçlenecektir. Ayrıca gençlerin işgücü piyasasına hızlı bir şekilde eklemlenmesine

ve ileri yaş gruplarının diri tutulmasına yönelik eğitim programlarının oluşturulması

da gereklilik arz etmektedir.

2004-2013 döneminde hakim kılınan makroekonomik istikrar ortamı ve başta

emeklilik sistemi olmak üzere önemli yapısal alanlarda atılan adımlar neticesinde

elde edilen kazanımların korunması, işgücüne katılım oranındaki artış eğiliminin

sürdürülmesi için hayati önem arz etmektedir. Yüksek ve istikrarlı büyümenin

sağlanması, potansiyel işgücünün değerlendirilmesi için gerekli olan istihdam

olanaklarının yaratılmasını sağlayacaktır. Ayrıca, kadınlarda yakalanan yapısal

ivmelenmenin devam ettirilmesine yönelik olarak aktif işgücü politikalarının daha

etkin bir çerçevede sürdürülmesi uygun olacaktır.

Page 171: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

156

157

Önerilen politika çerçevesinin uygulanması durumunda erkeklerde ve

kadınlarda nüfustaki yaşlanma eğiliminin beraberinde getirdiği katılım düşüşünün

kontrol altına alınması beklenmektedir. Ayrıca gençleri ve yaşlıları hedef alan aktif

işgücü politikalarının birinci grupta işgücü piyasasına eklemlenmeyi hızlandırmak,

ikinci grupta ise işgücünden çıkışları geciktirmek suretiyle katılıma katkıda

bulunması söz konusu olacaktır. Bunlara ek olarak kadına yönelik yapısal hamlelerin

sürdürülmesi durumunda bu alanda çok daha hızlı sonuç alınması beklenmektedir.

Bu şekilde 2023 yılında gerek erkek gerekse kadın işgücüne katılım performansının

olağan öngörülerin üzerine taşınması mümkün hale gelecektir.

Page 172: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

157

158

EKLER

EK 1. Türkiye’de İşgücüne Katılım ve Gelir Dağılımı İlişkisi Bir hanedeki yetişkinlerin işgücüne ne oranda katılım sağladığı hanenin gelir

düzeyi üzerinde doğrudan belirleyici olmaktadır. Haneler arası işgücüne katılım

farklılıkları, söz konusu hanelerin gelir dağılımı içerisindeki yerini belirlemektedir.

Düşük katılım sergileyen hanelerin, gelir dağılımının alt tabakalarında

kümelenmeleri muhtemel iken, yüksek katılım gösteren hanelerin üst gelir

gruplarında yer alması olasıdır.

Türkiye’de işgücüne katılım ile gelir dağılımı arasındaki ilişkiyi gözleme

dayalı bir bakış açısıyla ele almak amacıyla, 2013 yılı Gelir ve Yaşam Koşulları

Araştırmasından (GYKA) yararlanılmıştır. Söz konusu araştırma Türkiye nüfusunun

gelir düzeyi ve yapısına ilişkin ayrıntılı bilgi sunmasının yanı sıra bireylerin işgücü

durumunu da takip etmektedir.

İşgücüne katılım ve gelir dağılımı arasındaki ilişkiyi ele almak amacıyla, ilk

olarak 2013 yılı GYKA’da yer alan hanelerin gelirleri OECD denklik katsayıları ile

standardize edilmiş ve sonrasında haneler gelir düzeyine göre sıralanarak yüzde

20’lik beş farklı dilime ayrılmıştır. İkinci aşamada ise söz konusu hanelerde 15 yaş

ve üzeri bireyler arasında çalışmak veya iş aramak suretiyle işgücüne katılanlar tespit

edilmiş ve işgücüne katılanların sayısı hane içerisinde işgücüne konu olan bireylerin

toplam sayısına oranlanarak haneler için işgücüne katılım oranları hesaplanmıştır.

Ayrıca, hane gözlemleri anket katsayıları ile ağırlıklandırılarak Türkiye geneli için

temsil sağlanmıştır.

Grafik E1.1’de sırasıyla yüzde 25, 50, 75 ve 100 işgücüne katılım oranı

gösteren hanelerin, beşli gelir dağılımı içerisindeki dilimlerde ne oranda

konumlandığı görülmektedir. İşgücüne katılım oranı yükseldikçe hanelerin yüksek

gelir dilimlerinde konumlanma sıklığının arttığı gözlemlenmektedir. Yüzde 25

işgücüne katılım oranı sergileyen hanelerin sırasıyla yüzde 15 ve 8’i dördüncü ve

beşinci gelir dilimlerinde konumlanmaktayken; yüzde 100 katılım gösteren haneler

için bu rakamların yüzde 21 ve 37 seviyelerine ulaşmaktadır.

Page 173: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

158

159

Grafik E1.1. İşgücüne Katılım Oranı Gelir Dağılımı İlişkisi (Yüzde)

Kaynak: TÜİK, Gelir ve Yaşam Koşulları Anketinden (2013) yararlanılarak hesaplanmıştır.

İşgücüne katılım ile gelir dağılımı arasındaki bu ilişki, haneler arası işgücüne

katılım farklılıklarının gelir eşitsizliği ile eşleşmesi anlamına gelmektedir.

Dolayısıyla işgücüne yeterli düzeyde katılım sağlamayan hanelerde işgücüne

katılımın yükselmesi ve haneler arası işgücüne katılım farklılıklarının azalması

durumunda gelir dağılımının da düzelmesi beklenmektedir.

30 23 20 13

2523

1714

2220

22

15

1519 25

21

8 15 1637

0

20

40

60

80

100

25 50 75 100

1. Gelir Dilimi 2. Gelir Dilimi 3. Gelir Dilimi 4. Gelir Dilimi 5. Gelir Dilimi

Page 174: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

159

160

EK 2. Basit Ayrıştırma Çözümlemesi İşgücüne katılım oranının iki farklı zaman arasında sergilediği değişim;

demografik etki, diğer etki ve etkileşim terimi olmak üzere üç farklı bileşene

ayrıştırılabilir. Demografik etki, ilgili demografik değişkeni oluşturan alt nüfus

gruplarının payındaki değişimler sonucunda ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda, söz

konusu demografik değişkeni oluşturan alt nüfus gruplarının işgücüne katılım

oranları başlangıç düzeyinde sabit kalsaydı ve sadece işgücüne konu olan nüfusun

ilgili demografik değişkene göre oransal dağılımı değişseydi işgücüne katılım oranı

ne kadar değişirdi sorusunun cevabını demografik etki vermektedir. Diğer taraftan

işgücüne konu olan nüfusun ilgili demografik değişkene göre oransal dağılımı sabit

kalsaydı ve sadece alt gruplar itibarıyla işgücüne katılım oranı değişseydi genel

işgücüne katılım oranı ne olurdu sorusunun cevabını ise diğer etki teşkil etmektedir.

𝐾𝐾𝑡𝑡 = ∑ 𝑘𝑘𝑖𝑖,𝑡𝑡𝑔𝑔,𝑖𝑖,𝑡𝑡𝑖𝑖

Yukarıdaki denklemde 𝐾𝐾𝑡𝑡 işgücüne konu olan nüfusun geneli için t yılı

işgücüne katılım oranını, 𝑘𝑘𝑖𝑖,𝑡𝑡 ayrıştırmaya konu olan demografik değişkenin i alt

grubu için t yılı işgücüne katılım oranını (örneğin ayrıştırmanın eğitim demografik

değişkeni için gerçekleştirilmesi halinde ki her bir i için sırasıyla bir okul bitirmeyen,

ilkokul, ortaokul, genel lise, meslek lisesi ve üniversite eğitim düzeyi gruplarının

işgücüne katılım oranlarını temsil edecektir.), 𝑔𝑔,𝑖𝑖,𝑡𝑡 ise i alt grubunun t yılında

işgücüne konu olan nüfus içerisindeki payını simgelemektedir (Yani ∑ 𝑔𝑔,𝑖𝑖,𝑡𝑡 =i

1 olacaktır).

Bu çerçevede nüfus geneli işgücüne katılım oranındaki iki dönem arası

değişim ΔK aşağıdaki gibi ayrıştırılabilir;

∆𝐾𝐾 = ∑ 𝑘𝑘𝑖𝑖,𝑡𝑡+𝑠𝑠𝑔𝑔𝑖𝑖,𝑡𝑡+𝑠𝑠 −𝑖𝑖

∑ 𝑘𝑘𝑖𝑖,𝑡𝑡𝑔𝑔𝑖𝑖,𝑡𝑡𝑖𝑖

Eşitliğin sağ tarafına ∑ 𝑘𝑘𝑖𝑖,𝑡𝑡+𝑠𝑠𝑔𝑔𝑖𝑖,𝑡𝑡𝑖𝑖 terimini eklememiz ve çıkarmamız

durumunda eşitlikte bir değişiklik meydana gelmemekte ve eşitlik aşağıdaki biçimi

almaktadır:

Page 175: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

160

161

∆𝐾𝐾 = ∑𝑘𝑘𝑖𝑖,𝑡𝑡+𝑠𝑠𝑔𝑔𝑖𝑖,𝑡𝑡+𝑠𝑠 −𝑖𝑖

∑𝑘𝑘𝑖𝑖,𝑡𝑡𝑔𝑔𝑖𝑖,𝑡𝑡𝑖𝑖

+∑𝑘𝑘𝑖𝑖,𝑡𝑡+𝑠𝑠𝑔𝑔𝑖𝑖,𝑡𝑡𝑖𝑖

−∑𝑘𝑘𝑖𝑖,𝑡𝑡+𝑠𝑠𝑔𝑔𝑖𝑖,𝑡𝑡𝑖𝑖

Bu durumda, ∆𝑘𝑘𝑖𝑖 = 𝑘𝑘𝑖𝑖,𝑡𝑡+𝑠𝑠 − 𝑘𝑘𝑖𝑖,𝑡𝑡 ve ∆𝑔𝑔𝑖𝑖 = 𝑔𝑔𝑖𝑖,𝑡𝑡+𝑠𝑠 − 𝑔𝑔𝑖𝑖,𝑡𝑡 olacak şekilde

tanımlarsak denklem aşağıdaki hali alacaktır.

∆𝐾𝐾 = ∑𝑘𝑘𝑖𝑖,𝑡𝑡+𝑠𝑠∆𝑔𝑔𝑖𝑖 +𝑖𝑖

∑∆𝑘𝑘𝑖𝑖𝑔𝑔𝑖𝑖,𝑡𝑡𝑖𝑖

Yukarıdaki eşitliğin sağ tarafına ∑ ∆𝑘𝑘𝑖𝑖∆𝑔𝑔𝑖𝑖𝑖𝑖 terimini ekleyip çıkarmamız

durumunda eşitlik aşağıdaki hale gelecektir:

∆𝐾𝐾 = ∑𝑘𝑘𝑖𝑖,𝑡𝑡+𝑠𝑠∆𝑔𝑔𝑖𝑖 +𝑖𝑖

∑∆𝑘𝑘𝑖𝑖𝑔𝑔𝑖𝑖,𝑡𝑡𝑖𝑖

+∑∆𝑘𝑘𝑖𝑖∆𝑔𝑔𝑖𝑖𝑖𝑖

−∑∆𝑘𝑘𝑖𝑖∆𝑔𝑔𝑖𝑖𝑖𝑖

Yukarıdaki eşitlikteki ilk ve son terimin toplanması durumunda denklem arzu

edilen nihai biçimi almaktadır:

∆𝐾𝐾 = ∑𝑘𝑘𝑖𝑖,𝑡𝑡∆𝑔𝑔𝑖𝑖 +𝑖𝑖

∑∆𝑘𝑘𝑖𝑖𝑔𝑔𝑖𝑖,𝑡𝑡 +𝑖𝑖

∑∆𝑘𝑘𝑖𝑖∆𝑔𝑔𝑖𝑖𝑖𝑖

Birinci terim demografik değişken alt gruplarının işgücüne katılım

oranlarının başlangıç seviyesinde sabit tutulması ve sadece söz konusu alt grupların

işgücüne konu olan nüfus içerisindeki paylarının değişmesi durumunda işgücüne

katılım oranının ne kadar değiştiğini gösteren “demografik etki”ye tekabül

etmektedir. İkinci terim ise işgücüne konu olan nüfusun söz konusu demografik

değişkene göre dağılımının sabit kalması durumunda sadece alt grupların işgücüne

katılım oranlarındaki değişimden kaynaklanacak “diğer etki”yi ölçmektedir. Son

terim söz konusu alt grupların işgücüne konu olan nüfus içerisindeki payları ve

işgücüne katılım oranlarındaki değişimlerin çarpımlarının toplamından oluşan

“etkileşim terimidir”. Küçük değişimler için etkileşim teriminin göz ardı edilebilir

düzeyde olması beklenmektedir.

Page 176: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

161

162

EK 3. Kent-Kır Ayrımında İstihdamın Sektörel Dağılımı (1988, Yüzde)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü Anketleri

EK 4. Erkek İşgücüne Katılım Oranı (Sol Panel, Yüzde); Kadın İşgücüne

Katılım Oranı (Sağ Panel, Yüzde)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü Anketleri

01020304050607080

Tarım Sanayi İnşaat Hizmetler

İstihdamın Sektörel Dağılımı (Kent) İstihdamın Sektörel Dağılımı (Kır)

60

65

70

75

80

85

90

19881990199219941996199820002002

İşgücüne Katılım Oranı (Kent)

İşgücüne Katılım Oranı (Kır)

0

10

20

30

40

50

60

19881990199219941996199820002002

İşgücüne Katılım Oranı (Kent)

İşgücüne Katılım Oranı (Kır)

Page 177: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

162

163

EK 5. Sektörel Dönüşüm Sürecinin Duraksaması Türkiye ekonomisinin 1940’lardan beri tecrübe etmekte olduğu belirgin

yapısal eğilimlerden birisi sektörel dönüşüm sürecidir. Sektörel dönüşüm sürecinde

tarımsal faaliyetin üretim içerisindeki ağırlığı gerilemekte, tarım sektörünün yerini

sanayi ve hizmetler sektörleri almaktadır.

1988-2003 döneminde kırda işgücüne katılım oranını aşağıya çeken temel

dinamiklerden biri olan sektörel dönüşüm süreci 2004-2013 döneminin ortasından

itibaren kesintiye uğramıştır. 2004-2007 yılları arasında sanayi ve hizmet sektörleri

büyüme hızları sırasıyla yüzde 27 ve yüzde 24 olarak gerçekleşirken, tarım sektörü

bu dönemde sadece yüzde 1 büyümüştür. Diğer taraftan, 2007-2013 dönemi boyunca

gerçekleşen tarım sektörü büyümesinin yüzde 25’e çıkarak dönem boyunca yüzde 20

olarak gerçekleşen sanayi sektörü büyümesini aştığı görülmektedir (Grafik E5.1).

Grafik E5.1. Sektörler İtibarıyla Birikimli Büyüme Oranı (Yüzde)

Kaynak: TÜİK, Milli Gelir İstatistikleri

Dolayısıyla, 2004-2013 döneminin ekonomik faaliyetin sektörel görünümü

açısından iki farklı tabloyu barındırdığı anlaşılmaktadır. 2004-2007 yılları arasında

makroekonomik koşullardaki düzelme önemli oranda hizmetler ve sanayi sektörleri

üzerinden gerçekleşirken, 2008 yılından itibaren tarımsal faaliyetin tekrar güçlenmesi

söz konusu olmuştur. Bu tarihten itibaren özellikle ekonomik performansın

yavaşladığı 2009, 2012 ve 2013 gibi yıllarda tarım sektöründe büyümenin sanayi ve

hizmetler sektörleri ile aynı seviyelerde seyrettiği görülmektedir (Grafik E5.2).

0

5

10

15

20

25

30

2004-2007 2007-2013

Tarım Sanayi Hizmetler

Page 178: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

163

164

Dolayısıyla, 2008-2013 dönemi tarımsal faaliyetin göreli olarak tekrar canlandığı bir

zaman dilimini tasvir etmektedir.

Grafik E5.2. Sektörel Büyüme Oranları (Yüzde)

Kaynak: TÜİK, Milli Gelir İstatistikleri

2007 yılı sonrasında tarımsal faaliyette gözlemlenen bu canlanma kırsal

kesimde işgücü piyasasını doğrudan etkilemiştir. Sektörel dönüşümdeki bu

duraksamanın, kırsal kesimde işgücüne katılım oranının 2007 yılından itibaren hem

erkeklerde hem de kadınlarda eşanlı olarak artmasında rol oynayan ana unsurlardan

biri olduğu düşünülmektedir.

-10.00

-5.00

0.00

5.00

10.00

15.00

20.00

2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013

Tarım Sanayi Hizmetler

Page 179: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

164

165

EK 6. Esas İşten Dolayı Sosyal Güvenlik Kurumuna Kayıtlılık Oranı (2008, Yüzde)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü Anketleri

0

20

40

60

80

Kır KentEsas İşten Dolayı Sosyal Güvenlik Kurumuna Kayıtlılık Oranı (Erkek)Esas İşten Dolayı Sosyal Güvenlik Kurumuna Kayıtlılık Oranı (Kadın)

Page 180: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

165

166

EK 7. İstihdam Paketleri 2008 küresel ekonomik krizinin olumsuz yansımalarının ülkemizde de

kendini hissettirmesiyle beraber ekonominin çeşitli alanlarında krizin etkilerini

kontrol altında tutmaya yönelik tedbirler alınmıştır. Bu kapsamda krizin işgücü

piyasası üzerindeki tahrip edici etkilerine karşı önlem almak üzere 2008 yılından

itibaren istihdam olanaklarını desteklemeye yönelik aktif işgücü politikaları geniş bir

uygulama alanı bulmuştur. 2008 yılı ortalarından itibaren özellikle işgücü

piyasasında dezavantajlı konumda olan kadınlar ve genç erkekler sosyal güvenlik

katkısı sübvansiyonuna dayalı istihdam paketleri ile etkin bir şekilde desteklenmiştir.

Mevcut yasal düzenlemeye göre emeklilik, sağlık ve işsizlik sigortası

primlerinden meydana gelen, ücret dışı emek maliyetinin brüt ücrete payı yüzde 40,5

düzeyinde olup işveren, işçi ve devlet tarafından sırasıyla 18,5, 14 ve 8 puan olacak

şekilde üstlenilmektedir. Toplamda yüzde 32,5 düzeyinde olan işveren ve işçi payı

etkili sübvansiyon politikaları için alan teşkil etmektedir.

2008 yılı ortasından itibaren, ücret dışı emek maliyetlerinin işveren yükünü

hafifletmeye yönelik bir dizi istihdam teşviki uygulamaya geçirilmiştir. Bu kapsamda

4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununa eklenen geçici kanun maddeleri ile hedef

istihdam grupları için işveren sigorta primlerinin sübvanse edilmesi yöntemi

izlenilmiştir.

İlk olarak, 2008 yılı Temmuz ayında yürürlüğe giren 5763 sayılı Kanun ile

yüzde 18,5’lik işveren sigorta prim payının, istihdam edilen tüm işçileri kapsayacak

şekilde, 5 puanlık kısmının devlet tarafından karşılanması uygulamasına geçilmiştir.

Diğer taraftan, aynı Kanun, istihdam edilecek ek işçilerin belli nitelikleri sağlaması

durumunda işveren tarafından ödenen sosyal güvenlik primini tamamen ortadan

kaldırmıştır. 18-29 yaş arası erkekler ve yaştan bağımsız olarak kadınların, mevcut

istihdama ek olarak, istihdam edilmeleri durumunda bu ek işçiler için işveren

tarafından bir yıl süre ile prim ödenmemesi öngörülmüştür.

5763 sayılı Kanun ile getirilen düzenlemeye göre, Kanunun çıkış tarihini

takip eden bir yıl içerisinde, o anki istihdam stokuna ek olarak istihdam edilen, 18-29

yaş arası erkeklerde ve yaştan bağımsız olarak kadınlarda asgari ücret üzerinden

Page 181: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

166

167

hesaplanan sigorta primindeki işveren payının birinci yıl tamamının, ikinci yıl yüzde

80’inin, üçüncü yıl yüzde 60’ının, dördüncü yıl yüzde 40’ının, beşinci yıl ise yüzde

20’sinin işsizlik sigortası fonundan karşılanması hükmedilmiştir.

2009 yılı Şubat ayında çıkarılan 5838 sayılı Kanun ile 4447 sayılı Kanuna

eklenen geçici madde ise bu teşviklerin süresini 2010 yılına kadar uzatmıştır.

2011 yılı Şubat ayında çıkarılan 6111 sayılı kanun ise, 5763 sayılı kanun ile

başlatılan istihdam teşviklerinin tasarımını belirli düzeyde değiştirmekle beraber,

özünde benzer şekilde genç erkek ve kadın istihdamını ön plana çıkaracak şekilde,

istihdam teşvik uygulamasını 2015 yılı sonuna kadar uzatmaktadır. 6111 sayılı

Kanun ile genç erkek ve kadınlara teşvik miktarı üzerinden avantaj sağlanması

uygulaması yerine teşvik süresi üzerinden avantaj sağlanması uygulamasına

geçilmiştir. Bu kapsamda; yaş, cinsiyet ve eğitim kriterlerinin sağlanma derecesine

göre teşvik süresi 48 aya kadar çıkmaktadır.

Özgün bir aktif işgücü politikası örneği teşkil eden istihdam paketleri kriz

sonrası dönemde kadın istihdamı ve dolayısıyla işgücüne katılımında kayda değer

getiriler sağlamıştır. İstihdam paketlerinin etkilerini değerlendiren Uysal (2013),

Ayhan (2013) ve Balkan, Baskaya ve Tümen (2014) çalışmalarında, istihdam

paketlerinin özellikle kadınlar üzerinde olumlu etki yarattığına dair anlamlı

istatistiksel bulgulara ulaşılmaktadır. Diğer taraftan Ercan, Taymaz ve Yeldan (2010)

çalışması uygulanan teşviklerin uzun dönemli etkinliğinin sağlanması için söz

konusu teşviklerin işgücü niteliğini artırmaya yönelik eğitim ve mesleki nitelik

artırma programları ile örtüştürülmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.

Türkiye’de kadın işgücüne katılımının son derece düşük olması dolayısıyla,

bu alanda ortaya çıkan hareket imkanı göz önünde bulundurulduğunda, söz konusu

teşviklerin kadınları hedef alması son derece yerinde olmuştur. Bu tarz yapısal

politikalar ile bu alanda yakalanan ivmenin sürdürülmesi, önümüzdeki dönemde

kadın işgücüne katılımı açısından değerli kazanımları beraberinde getirecektir.

Page 182: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

167

168

EK 8. İlave Çalışan Etkisi 2008-2009 kriziyle beraber Türkiye işgücü piyasasına ilişkin olarak gündeme

giren tartışma konularından birisi “ilave çalışan etkisi” olmuştur (Karaoglan ve

Okten, 2012; Değirmenci ve İlkkaracan, 2013). Hane gelirine hane içi hizmetlerin

üretiminde faaliyet göstererek katkı sağlayan ve bu suretle işgücüne katılmayan

bireylerin, hanedeki birincil gelir sağlayıcı işsiz kaldığında işgücüne daha yüksek bir

olasılıkla katıldığı gözlemlenmektedir. Bu durum özellikle işsizliğin sık bir şekilde

yaşandığı kriz dönemlerinde ön plana çıkmakta, hane reisleri yüksek oranda işsiz

kalmakta ve buna müteakip ev hanımlarının daha yoğun bir biçimde işgücüne

katıldığı gözlemlenmektedir. Kriz dönemlerinde işsizlik şoklarını takip eden hane içi

gelir düşüşlerini telafi etmek ve hane tüketimini düzleştirmek güdüsüyle ev hanımları

işgücüne daha sık bir biçimde dahil olmaktadır. Bu olgu “ilave çalışan etkisi” olarak

adlandırılmaktadır.

İlave çalışan etkisi Türkiye İşgücü Piyasası çerçevesinde ele alınmıştır. Bu

amaçla Hanehalkı İşgücü Anketlerinde yer alan haneler, Değirmenci ve İlkkaracan

(2013) çalışmasında ortaya konulan tanımlamadan yararlanılarak, işsizlik şokuna

maruz kalan ve kalmayan şeklinde sınıflandırılmıştır. Sonrasında ise işsizlik şokuna

maruz kalmanın ev hanımlarının işgücüne katılma davranışı üzerinde belirgin bir etki

yaratıp yaratmadığı incelenmiştir.

Hanehalkı İşgücü Anketleri yatay kesit veri kümesi olarak tasarlanmasına

rağmen bireylerin bir yıl önceki işgücü durumlarının tespitine yönelik geriye dönük

sorular içermektedir. Bu sorulardan istifade etmek suretiyle bireylerin bir yıl önce

işgücü piyasasına katılıp katılmadığı ve katılmama nedeni gibi bilgilere

ulaşılabilmektedir. Bu sayede bireylerin istihdam, işsiz ve işgücü piyasası dışı gibi

statüler arasındaki geçişleri Hanehalkı İşgücü Anketleri ile takip edilebilmektedir.

Çözümlemeler hane reisi erkek olan hanelerle sınırlanmıştır. Nitekim bu

haneler toplam nüfusun yüzde 90’ından fazlasını kapsamakta ve dolayısıyla Türkiye

İşgücü Piyasası için anlamlı bir bilginin ortaya konulmasını sağlayabilecek temsil

kabiliyetine haiz olmaktadır. Hane reislerinin anket yılı itibarıyla ve anket yılından

bir önceki yıla ilişkin işgücü bilgileri izlenerek işsizlik şoku yaşayan ve yaşamayan

haneler tespit edilmiştir. İşsizlik şokuna maruz kalan haneler, hane reisi bir sene

Page 183: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

168

169

öncesinde istihdamda olup anket yılında işsiz olan haneler olarak tanımlanırken,

işsizlik şoku yaşamayan haneler ise hane reisi bir sene öncesinde istihdamda olup

anket yılı itibarıyla de istihdamda kalmaya devam eden haneler olarak

tanımlanmıştır.

Anket döneminin bir yıl öncesinde ev hanımı olan kadınların oransal olarak

ne kadarının anket yılında işgücü piyasasına dahil olduğu, işsizlik şokuna maruz

kalan ve kalmayan haneler ayrımında incelendiğinde gözlemlenen iki eğilim dikkat

çekmektedir (Grafik E8.1). İlk olarak, işsizlik şoku yaşayan hanelerde ev

hanımlarının her anket yılında işgücüne belirgin şekilde daha sık dahil olduğu

görülmektedir. İkinci olarak ise ev hanımlarından işgücü piyasasına katılanların

oranının, hanenin işsizlik şoku yaşayıp yaşamamasından bağımsız bir şekilde, zaman

içerisinde arttığı gözlemlenmektedir.

Grafik E8.1. Ev Hanımlarının İşgücüne Dahil Olma Oranı (Yüzde)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü Anketlerinden yararlanılarak hesaplanmıştır.

0

2

4

6

8

10

2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013

İşsizlik Şokuna Maruz Kalmayan Hanelerde İşgücüne Dahil Olan Ev Hanımlarının Oranı

İşsizlik Şokuna Maruz Kalan Hanelerde İşgücüne Dahil Olan Ev Hanımlarının Oranı

Page 184: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

169

170

Bu tablodan ev hanımlarının işgücüne artan bir hızla geçiş yaptığı ve özellikle

işsizlik şokunun yaygın hale geldiği dönemlerde bu geçişlerin daha da hızlandığı

sonucu çıkmaktadır. Ülkemizde yaşanan son ekonomik krizin etkilerinin işgücü

piyasası üzerinde hissedildiği 2008, 2009 ve 2010 yıllarında hanelerin işsizlik şokuna

sık bir şekilde maruz kaldığı gözlemlenmektedir (Grafik E8.2). Bu durum bu yıllarda

ev hanımlarının işgücü piyasasına ilave işçiler olarak daha yoğun bir şekilde dahil

olmasıyla sonuçlanmıştır.

Grafik E8.2. İşsizlik Şokuna Maruz Kalan Hanelerin Toplam Haneler İçerisindeki Payı (Yüzde)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü Anketlerinden yararlanılarak hesaplanmıştır.

0

0.5

1

1.5

2

2.5

3

3.5

2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013

İşsizlik Şokuna Maruz Kalan Hanelerin Payı

Page 185: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

170

171

EK 9. Emeklilik Asgari Yaş Sınırlarının Düzenlenmesi Ülkemizde sosyal güvenlik sistemine ilişkin en tartışmalı alanlardan birisini

emeklilik asgari yaş sınırlarının düzenlenmesi hususu teşkil etmektedir. Ülke

nüfusunun demografik yapısı ile örtüşen kanunla belirlenmiş bir emeklilik asgari yaş

sınırının tanımlanmaması sosyal güvenlik sisteminin finansman yapısını bozmakta ve

kamu tarafından yüklenilen sosyal harcamalarının yaş dağılımının verimsiz bir

şekilde gerçekleşmesine neden olabilmektedir (Hentschel, Aran, Can, Ferreira,

Gignoux ve Uraz, 2010). Yeterince sıkı olmayan bir emeklilik sistemi beraberinde

erken emeklilik gibi yan etkileri getirmekte ve ülke ekonomisinin kısıtlı kaynakları

erken yaşlardan itibaren işgücü piyasası dışında kalan bireyleri finanse etmeye

harcanmaktadır.

Türkiye’de 1986 yılına kadar herhangi bir emeklilik asgari yaş şartı

aranmaksızın kadınlarda 20, erkeklerde ise 25 yıl sigortalılık ve 14 yıl düzenli sosyal

güvenlik primi ödeme şartı emeklilik koşulu olarak yeterli görülmüştür. 1986 yılında

yürürlüğe geçirilen 3246 sayılı Kanun 1990 yılı ve sonrasında sigortalılığa kaydı

başlayan bireyler için emekliliğe hak kazanmada kadınlarda 55 erkeklerde ise 60

asgari yaş sınırını getirmiş ve bu tarihten önce sigortalılığı başlayan bireyler için de

kademeli bir şekilde artan emeklilik yaş sınırları getirilmesini öngörmüştür. Ancak

söz konusu kanun uygulama alanı bulamadan 1992 yılında çıkarılan 3374 sayılı

Kanun ile etkisiz hale gelmiştir.

1999 yılında ise 4447 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesiyle emeklilik için

asgari yaş şartı tekrar gündeme gelmiştir. 4447 sayılı Kanun; geriye doğru da

yürüyecek şekilde ve ilk defa 08.09.1999 tarihinden önce sosyal güvenlik sistemine

girenler için, kanun çıkış tarihinden uzaklaştıkça düşecek şekilde, kademeli bir

emeklilik asgari yaş şartı sistemini getirmiştir.

8 Mayıs 2008 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan 5510 sayılı Kanun ile

emekli olma koşulları tekrar güncellemeye tabi tutulmuştur. Bu değişikliğe göre

08.09.1999 tarihinden önce sigortalı olanlarda emeklilik şartı 4447 sayılı Kanun

hükümlerinde belirtilen kademeli sisteme tabi tutulurken; 08.09.1999-30.04.2008

tarihleri arasında ilk defa sigortalı olanlarda ise erkekler için 60, kadınlar için ise 58

asgari yaş sınırı getirilmiştir. 30.04.2008 tarihinden sonra sigortalılığı başlayan kadın

Page 186: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

171

172

ve erkeklerde ise kademeli olarak emeklilik yaşının 65’e çıkarılması söz konusu

olmuştur.

1999 yılından itibaren etkin olarak faaliyete giren bu düzenlemelerin

etkilerinin 2004-2013 döneminde sonuç vermeye başladığı gözlemlenmektedir. 40-

44, 45-49 yaş gruplarında emeklilik nedeniyle işgücüne dahil olmayanların sayısında

2004 ve 2013 yılları arasında belirgin bir düşüş olduğu görülmektedir. Benzer

şekilde 50-54 yaş grubunda emeklilik nedeniyle işgücü piyasası dışında kalan

bireylerin sayısındaki artışın ise durduğu görülmektedir. 2004-2013 döneminde, 40-

44 yaş aralığında emeklilik nedeniyle işgücüne katılmayanların sayısı yüzde 65 kadar

azalırken, 45-49 yaş grubunda bu azalma yüzde 46 düzeyinde gerçekleşmiştir. 50-54

Yaş grubunda ise emeklilik nedeniyle işgücüne dahil olmayan bireylerin sayısındaki

artışın tamamen durduğu görülmektedir (Grafik E9.1).

Grafik E9.1. Emeklilik Nedeniyle İşgücüne Katılmayanların Sayısındaki Değişim (2004-2013, Yüzde)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü Anketleri

Emeklilik nedeniyle işgücüne dahil olmayanların sayısının 40-44 ve 45-49

yaş gruplarında önemli oranda gerilerken, 50-54 ve 55-59 yaş gruplarında sınırlı bir

artış göstermesi ile söz konusu yaş gruplarının hepsinde emeklilik nedeniyle

işgücüne dahil olmayan bireylerin işgücüne dahil olmayan bireyler içerisindeki

ağırlığının önemli düzeyde gerilemesi söz konusu olmuştur. Diğer taraftan 60-64 ve

65 üstü gruplarda emeklilik nedeniyle işgücüne dahil olmayanların payının kısıtlı bir

düzeyde artış göstermesi söz konusudur. Ancak bu durumun ekonomik gelişme

çerçevesinde beklenen bir unsur olması söz konusudur (Grafik E9.2).

-100

-50

0

50

100

150

40-44 45-49 50-54 55-59 60-64 65+

Artış Oranı (Emeklilik Nedeniyle İşgücüne Katılmayanlar)Artış Oranı (İşgücüne Katılmayanlar)

Page 187: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

172

173

Grafik E9.2. Emeklilik Nedeniyle İşgücüne Katılmayanların İşgücüne

Katılmayanlar İçerisindeki Payı (Yüzde)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü Anketleri

Emeklilik sistemine ilişkin alınan önlemlerin etkilerinin ilerleyen dönemlerde

daha yoğun bir biçimde hissedilmesi ve daha yukarı yaş gruplarına da yayılması

beklenmektedir. Bu şekilde emekliliğin işgücüne dahil olmama sebepleri arasındaki

ağırlığının giderek azalması söz konusu olacaktır. Nüfus artış hızlarının

yavaşlamasıyla beraber ekonomideki potansiyel işgücünün yaşlanmaya başlaması,

emeklilik sistemine ilişkin alınan bu önlemlerin son derece yerinde olduğunu ortaya

koymaktadır.

-20

-10

0

10

20

30

40

50

40-44 45-49 50-54 55-59 60-64 65+

Emeklilik Nedeniyle İşgücüne Katılmayanların Payı (2004)Emeklilik Nedeniyle İşgücüne Katılmayanların Payı (2013)Değişim

Page 188: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

173

174

EK 10. Sorumlu Olunan Bağımlı Çocuk Sayısı Değişkeni Ortalama Değeri Sorumlu olunan bağımlı çocuk sayısı değişkeni, bulunduğu hane içerisinde

hane reisi veya eş statüsünde konumlanan işgücüne konu olan fertler için hanede yer

alan 15 yaş altı bireylerin toplam sayısına eşit olacak şekilde tanımlanmaktadır. Söz

konusu değişken çocuklu bir hanede yer alan ancak hane reisi veya eş durumunda

olmayan işgücüne konu olan (15 yaş ve üzeri) bireyler için 0 değerini almaktadır.

Tablo E10.1’de sorumlu olunan bağımlı çocuk sayısı değişkeninin aldığı

değerler üç haneden meydana gelen temsili nüfus için örneklendirilmektedir. İlk

hanedeki sırasıyla hane reisi ve eş statüsünde olan 1 ve 2 numaralı fertler hanede yer

alan 15 yaş altı üç bireyden sorumlu olarak kabul edilmekte ve bu fertler için

sorumlu olunan bağımlı çocuk sayısı değişkeni 3 değerini almaktadır. Diğer taraftan

3 numaralı fert 15 veya üzeri bir yaşta olup işgücüne konu olmasına rağmen hanede

reis ya da eş statüsünde konumlanmamasından ötürü çocuklardan sorumlu

görülmemektedir. Dolayısıyla ilk hanede yer alan 3 numaralı fert için sorumlu

olunan bağımlı çocuk sayısı değişkeni 0 değerini almaktadır. 15 yaş altı bireyler

işgücüne konu olmadıklarından işgücüne katılım davranışına ilişkin çözümlemelerde

içerilmemekte ve bu bireyler için söz konusu değişken tanımlanmamaktadır.

İkinci hane; hane reisi, eş, diğer yetişkin ve iki çocuktan meydana

gelmektedir. Sırasıyla hane reisi ve eş konumundaki 1 ve 2 numaralı fertler için

sorumlu olunan bağımlı çocuk sayısı değişkeni 2 değerini almakta, diğer yetişkin için

ise 0 değerini almaktadır.

Sadece hane reisi ve eşten oluşan son hanede bu iki birey için de sorumlu

olunan bağımlı çocuk sayısı değişkeni 0 değerini almaktadır.

Page 189: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

174

175

Tablo E10.1. Temsili Nüfus

Hane No.

Fert No.

Hane İçi Statü Yaş Cinsiyet Sorumlu Olunan Bağımlı Çocuk

Sayısı

1

1 Hane Reisi 15 ve üzeri Erkek 3

2 Eş 15 ve üzeri Kadın 3

3 Diğer Yetişkin

15 ve üzeri Erkek 0

4 Bağımlı Çocuk 15 altı - -

5 Bağımlı Çocuk 15 altı - -

6 Bağımlı Çocuk 15 altı - -

2

1 Hane Reisi 15 ve üzeri Erkek 2

2 Eş 15 ve üzeri Kadın 2

3 Diğer Yetişkin

15 ve üzeri Kadın 0

4 Bağımlı Çocuk 15 altı - -

5 Bağımlı Çocuk 15 altı - -

3 1 Hane Reisi 15 ve

üzeri - 0

2 Eş 15 ve üzeri - 0

Bu basit örnekten yararlanılarak söz konusu değişkenin ortalamasının erkek

ve kadınlar için aldığı değer ile genç bağımlılık oranı arasındaki ilişki de açıklığa

kavuşturulabilmektedir. Her bir temsili bireyi hane numarası başa, hane içi fert

numarası sona gelecek şekilde iki haneli bir gösterge ile kodladığımızda 12, 22, 23

ve 32 numaralı fertler işgücüne konu olan kadın nüfusu meydana getirmektedir.

Benzer şekilde işgücüne konu olan erkek nüfus 11, 13, 21 ve 31 numaralı fertlerden

meydana gelmektedir. Tablo E10.2’de işgücüne konu olan fertler (15 yaş ve üzeri) ve

söz konusu fertlerle ilintili bağımlı çocuk sayılarına yer verilmektedir.

Page 190: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

175

176

Tablo E10.2. İşgücüne Konu Olan Temsili Nüfus ve Sorumlu Olunan Bağımlı Çocuk Sayısı

Fert Sorumlu Olunan Bağımlı Çocuk Sayısı

Erkekler

11 3 13 0 21 2 31 0

Kadınlar

12 3 22 2 23 0

32 0

Kadınlar için sorumlu olunan bağımlı çocuk sayısı değişkeni ortalama değeri,

bu örnek dahilinde, aşağıdaki şekilde 1,25 olarak hesaplanmıştır.

𝐵𝐵𝐵𝐵ğ𝚤𝚤𝚤𝚤𝚤𝚤𝚤𝚤 Ç𝑜𝑜𝑜𝑜𝑜𝑜𝑜𝑜 𝑆𝑆𝐵𝐵𝑆𝑆𝚤𝚤𝑆𝑆𝚤𝚤 𝐷𝐷𝐷𝐷ğ𝑖𝑖ş𝑜𝑜𝐷𝐷𝑘𝑘𝑖𝑖 𝑂𝑂𝑂𝑂𝑂𝑂𝐵𝐵𝚤𝚤𝐵𝐵𝚤𝚤𝐵𝐵 𝐷𝐷𝐷𝐷ğ𝐷𝐷𝑂𝑂𝑖𝑖 = 3 + 2 + 0 + 04 = 1,25

İşgücüne konu olan kadın nüfus için bağımlı çocuk sayısı değişkeni ortalama

değeri, genel haliyle, aşağıdaki gibi ifade edilmektedir:

𝐵𝐵𝐵𝐵ğ𝚤𝚤𝚤𝚤𝚤𝚤𝚤𝚤 Ç𝑜𝑜𝑜𝑜𝑜𝑜𝑜𝑜 𝑆𝑆𝐵𝐵𝑆𝑆𝚤𝚤𝑆𝑆𝚤𝚤 𝐷𝐷𝐷𝐷ğ𝑖𝑖ş𝑜𝑜𝐷𝐷𝑘𝑘𝑖𝑖 𝑂𝑂𝑂𝑂𝑂𝑂𝐵𝐵𝚤𝚤𝐵𝐵𝚤𝚤𝐵𝐵 𝐷𝐷𝐷𝐷ğ𝐷𝐷𝑂𝑂𝑖𝑖 = 15 𝑆𝑆𝐵𝐵ş 𝐵𝐵𝚤𝚤𝑂𝑂𝚤𝚤 𝑂𝑂𝑜𝑜𝑡𝑡𝚤𝚤𝐵𝐵𝚤𝚤 𝑘𝑘ü𝑓𝑓𝑜𝑜𝑆𝑆15 𝑆𝑆𝐵𝐵ş 𝑣𝑣𝐷𝐷 ü𝑧𝑧𝐷𝐷𝑂𝑂𝑖𝑖 𝑜𝑜𝐵𝐵𝑘𝑘𝚤𝚤𝑘𝑘 𝑘𝑘ü𝑓𝑓𝑜𝑜𝑆𝑆𝑜𝑜

Diğer taraftan, genç bağımlılık oranı ise aşağıdaki gibi tanımlanmaktadır:

𝐺𝐺𝐷𝐷𝑘𝑘ç 𝐵𝐵𝐵𝐵ğ𝚤𝚤𝚤𝚤𝚤𝚤𝚤𝚤𝚤𝚤𝚤𝚤𝑜𝑜 𝑂𝑂𝑂𝑂𝐵𝐵𝑘𝑘𝚤𝚤 = 15 𝑆𝑆𝐵𝐵ş 𝐵𝐵𝚤𝚤𝑂𝑂𝚤𝚤 𝑂𝑂𝑜𝑜𝑡𝑡𝚤𝚤𝐵𝐵𝚤𝚤 𝑘𝑘ü𝑓𝑓𝑜𝑜𝑆𝑆15 𝑆𝑆𝐵𝐵ş 𝑣𝑣𝐷𝐷 ü𝑧𝑧𝐷𝐷𝑂𝑂𝑖𝑖 𝑂𝑂𝑜𝑜𝑡𝑡𝚤𝚤𝐵𝐵𝚤𝚤 𝑘𝑘ü𝑓𝑓𝑜𝑜𝑆𝑆

Kadın ve erkeklerin nüfus içerisinde eşit ağırlığa sahip olduğu göz önünde

bulundurulduğunda,

15 𝑌𝑌𝐵𝐵ş 𝑣𝑣𝐷𝐷 ü𝑧𝑧𝐷𝐷𝑂𝑂𝑖𝑖 𝑜𝑜𝐵𝐵𝑘𝑘𝚤𝚤𝑘𝑘 𝑘𝑘ü𝑓𝑓𝑜𝑜𝑆𝑆𝑜𝑜 = 15 𝑆𝑆𝐵𝐵ş 𝑣𝑣𝐷𝐷 ü𝑧𝑧𝐷𝐷𝑂𝑂𝑖𝑖 𝑂𝑂𝑜𝑜𝑡𝑡𝚤𝚤𝐵𝐵𝚤𝚤 𝑘𝑘ü𝑓𝑓𝑜𝑜𝑆𝑆/2

olacaktır. Bu durumda,

𝐵𝐵𝐵𝐵ğ𝚤𝚤𝚤𝚤𝚤𝚤𝚤𝚤 Ç𝑜𝑜𝑜𝑜𝑜𝑜𝑜𝑜 𝑆𝑆𝐵𝐵𝑆𝑆𝚤𝚤𝑆𝑆𝚤𝚤 𝐷𝐷𝐷𝐷ğ𝑖𝑖ş𝑜𝑜𝐷𝐷𝑘𝑘𝑖𝑖 𝑂𝑂𝑂𝑂𝑂𝑂𝐵𝐵𝚤𝚤𝐵𝐵𝚤𝚤𝐵𝐵 𝐷𝐷𝐷𝐷ğ𝐷𝐷𝑂𝑂𝑖𝑖 = 15 𝑆𝑆𝐵𝐵ş 𝐵𝐵𝚤𝚤𝑂𝑂𝚤𝚤 𝑂𝑂𝑜𝑜𝑡𝑡𝚤𝚤𝐵𝐵𝚤𝚤 𝑘𝑘ü𝑓𝑓𝑜𝑜𝑆𝑆15 𝑆𝑆𝐵𝐵ş 𝑣𝑣𝐷𝐷 ü𝑧𝑧𝐷𝐷𝑂𝑂𝑖𝑖 𝑂𝑂𝑜𝑜𝑡𝑡𝚤𝚤𝐵𝐵𝚤𝚤 𝑘𝑘ü𝑓𝑓𝑜𝑜𝑆𝑆/2

olacak ve

𝐵𝐵𝐵𝐵ğ𝚤𝚤𝚤𝚤𝚤𝚤𝚤𝚤 Ç𝑜𝑜𝑜𝑜𝑜𝑜𝑜𝑜 𝑆𝑆𝐵𝐵𝑆𝑆𝚤𝚤𝑆𝑆𝚤𝚤 𝐷𝐷𝐷𝐷ğ𝑖𝑖ş𝑜𝑜𝐷𝐷𝑘𝑘𝑖𝑖 𝑂𝑂𝑂𝑂𝑂𝑂𝐵𝐵𝚤𝚤𝐵𝐵𝚤𝚤𝐵𝐵 𝐷𝐷𝐷𝐷ğ𝐷𝐷𝑂𝑂𝑖𝑖 = 2𝑥𝑥𝐺𝐺𝐷𝐷𝑘𝑘ç 𝐵𝐵𝐵𝐵ğ𝚤𝚤𝚤𝚤𝚤𝚤𝚤𝚤𝚤𝚤𝚤𝚤𝑜𝑜 𝑂𝑂𝑂𝑂𝐵𝐵𝑘𝑘𝚤𝚤

Page 191: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

176

177

olacaktır. Dolayısıyla her iki cinsiyet grubu için de bağımlı çocuk sayısı

değişkeni ortalama değerinin genç bağımlılık oranının iki katına tekabül etmesi söz

konusudur. Bu durum; TÜİK tarafından oluşturulan, yaş grupları itibarıyla nüfus

projeksiyonlarının bir uzantısı olan genç bağımlılık oranı projeksiyonlarından

doğrudan yararlanmak suretiyle bağımlı çocuk sayısı değişkeninin ileri bir dönemde

alacağı değerlerin tahmin edilmesine imkan tanımaktadır.

Page 192: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

177

178

EK 11. Betimleyici İstatistikler

İşgücüne Katılım Oranı Dağılım

İşgücüne Katılım Oranı Dağılım

Yaş 15-19 35,60 12,65 16,95 11,44Yaş 20-24 72,04 9,86 34,33 11,21Yaş 25-29 92,17 12,17 35,31 11,80Yaş 30-34 95,05 11,69 33,98 11,12Yaş 35-39 94,98 10,45 34,75 9,97Yaş 40-44 93,50 9,44 32,92 8,99Yaş 45-49 83,53 8,39 27,51 8,02Yaş 50-54 66,12 7,13 22,42 6,90Yaş 55-59 51,09 5,61 18,27 5,58Yaş 60-64 39,20 4,17 14,59 4,44Yaş 65+ 20,46 8,43 6,19 10,54

0 59,84 63,25 26,74 63,611 87,60 15,70 29,32 15,662 91,92 13,24 23,76 12,953 90,06 4,81 20,25 4,764 86,36 1,69 19,25 1,70

Bir Okul Bitirmeyen 48,30 9,05 17,89 27,03İlkokul 75,31 37,76 23,80 37,16

Ortaokul 62,48 20,45 20,24 13,85Genel Lise 67,68 12,16 29,24 9,16

Meslek Lisesi 80,69 9,36 38,29 5,30Üniversite 84,13 11,22 70,54 7,50

Kır 71,84 29,61 35,18 30,64Kent 70,13 70,39 22,28 69,363,64 70,55 10,05 26,03 10,063,80 70,14 9,88 24,48 9,883,87 70,76 10,23 27,61 10,224,05 69,75 9,72 23,61 9,744,22 70,31 9,22 23,33 9,284,33 69,87 9,55 23,59 9,584,34 70,56 9,38 23,29 9,434,85 71,49 10,86 30,76 10,774,96 71,04 10,68 29,50 10,615,36 71,68 10,43 28,81 10,422004 70,31 9,22 23,33 9,282005 70,56 9,38 23,29 9,432006 69,87 9,55 23,59 9,582007 69,75 9,72 23,61 9,742008 70,14 9,88 24,48 9,882009 70,55 10,05 26,03 10,062010 70,76 10,23 27,61 10,222011 71,68 10,43 28,81 10,422012 71,04 10,68 29,50 10,612013 71,49 10,86 30,76 10,77

Konum

On Yıllık Ortalama Büyüme

Yıl

N=252.299.332 N=261.694.124,

n=1.894.663 n=1.745.567

Erkek Kadın

Yaş

Sorumlu Olduğu Bağımlı Çocuk Sayısı

Eğitim

Page 193: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

178

179

EK 12. Probit ve Logit Modellerinin Tahmin Sonuçları

Kadınlar Erkekler Probit Logit Probit Logit Örneklem Hacmi 1.894.663 1.894.663 1.745.567 1.745.567 Popülasyon Hacmi 261.694.124 261.694.124 252.299.332 252.299.332 F(k=19, n-k=1894644) 12.305,99 11.379,32 22.213,28 18.389,63 P(F) 0,0000 0,0000 0,0000 0,0000 Değişken Marjinal Etkiler Yaş 15-19 0,2133*** 0,2354*** 0,1334*** 0,1249*** Yaş 20-24 0,3891*** 0,4275*** 0,2590*** 0,2290*** Yaş 25-29 0,4315*** 0,4721*** 0,3179*** 0,2926*** Yaş 30-34 0,4723*** 0,5131*** 0,3216*** 0,2990*** Yaş 35-39 0,4977*** 0,5382*** 0,3083*** 0,2847*** Yaş 40-44 0,4660*** 0,5073*** 0,2961*** 0,2709*** Yaş 45-49 0,3851*** 0,4272*** 0,2677*** 0,2376*** Yaş 50-54 0,3064*** 0,3458*** 0,2260*** 0,1963*** Yaş 55-59 0,2422*** 0,2773*** 0,1795*** 0,1561*** Yaş 60-64 0,1785*** 0,2070*** 0,1295*** 0,1147*** İlkokul 0,0099*** 0,0119*** 0,0737*** 0,0656*** Ortaokul 0,0261*** 0,0275*** 0,0680*** 0,0536*** Genel Lise 0,1080*** 0,1110*** -0,0128*** -0,0269*** Meslek Lisesi 0,2085*** 0,2141*** 0,0996*** 0,0832*** Üniversite 0,5087*** 0,5139*** 0,1193*** 0,1045*** Kır 0,2393*** 0,2372*** 0,0839*** 0,0872*** Sorumlu Olunan Bağımlı Çocuk Sayısı -0,0436*** -0,0436*** 0,0314*** 0,0339***

Büyüme 0,0084*** 0,0082*** 0,0067*** 0,0063*** Zaman Trendi 0,0053*** 0,0053*** 0,0008*** 0,0008***

Page 194: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

179

180

EK 13. Ortalama Değer Vektörleri (2023 Yılı Öngörüleri)

Erkek Kadın Yaş 15-19 0,0970 0,0910 Yaş 20-24 0,1001 0,0954 Yaş 25-29 0,1012 0,0976 Yaş 30-34 0,0951 0,0925 Yaş 35-39 0,0960 0,0924 Yaş 40-44 0,0992 0,0961 Yaş 45-49 0,0878 0,0851 Yaş 50-54 0,0791 0,0778 Yaş 55-59 0,0690 0,0680 Yaş 60-64 0,0594 0,0607 Yaş 65+ 0,1161 0,1435 Hanedeki Bağımlı Çocuk Sayısı 0,5414 0,5343 Bir Okul Bitirmeyen 0,0558 0,1808 İlkokul 0,2769 0,2822 Ortaokul 0,1718 0,1280 Genel Lise 0,1703 0,1521 Meslek Lisesi 0,1398 0,1081 Üniversite 0,1853 0,1487 Kır 0,3000 0,3000 Kent 0,7000 0,7000 On Yıllık Ortalama Büyüme Baz 4,7821 4,7821 On Yıllık Ortalama Büyüme 1 5,3804 5,3804 On Yıllık Ortalama Büyüme 2 3,7750 3,7750 t 20,0000 20,0000

Page 195: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

180

181

EK

14.

İşgü

cüne

Kon

u O

lan

Nüf

usun

Yaş

Gru

plar

ı İtib

ariy

le E

ğitim

Dağ

ılım

ı (E

rkek

, Yüz

de)

2013

15-1

9

20-2

4

25-2

9

30-3

4

35-3

9

40-4

4

45-4

9

50-5

4

55-5

9

60-6

4

65+

B

ir O

kul B

itirm

eyen

4,

51

6,75

7,

36

3,85

3,

44

4,03

4,

88

5,69

8,

44

12,7

9 35

,93

İlko

kul

1,78

0,

24

13,3

3 32

,62

41,9

9 49

,47

52,3

6 54

,75

56,5

8 58

,71

46,9

6

Ort

aoku

l 78

,75

35,5

0 24

,45

15,7

0 11

,33

13,0

5 14

,14

11,1

3 9,

55

8,09

4,

73

Gen

el li

se

8,61

25

,77

15,9

3 12

,74

11,8

5 8,

71

8,78

9,

73

7,28

5,

32

3,07

Lis

e de

ngi m

esle

k ok

ul

6,23

16

,52

14,1

0 14

,02

12,0

6 8,

98

7,24

7,

86

6,40

4,

31

2,60

Y

ükse

koku

l vey

a fa

külte

0,

09

15,3

0 24

,83

21,0

4 19

,29

15,7

9 12

,60

10,8

4 11

,82

10,8

6 6,

73

2023

15-1

9

20-2

4

25-2

9

30-3

4

35-3

9

40-4

4

45-4

9

50-5

4

55-5

9

60-6

4

65+

B

ir O

kul B

itirm

eyen

0,

00

0,00

0,

00

7,36

7,

36

3,85

3,

44

4,03

4,

88

5,69

17

,94

İlko

kul

0,00

0,

00

0,00

13

,33

13,3

3 32

,62

41,9

9 49

,47

52,3

6 54

,75

54,2

9

Ort

aoku

l 60

,00

0,00

13

,00

24,4

5 24

,45

15,7

0 11

,33

13,0

5 14

,14

11,1

3 7,

68

Gen

el li

se

25,0

0 45

,00

27,0

0 15

,93

15,9

3 12

,74

11,8

5 8,

71

8,78

9,

73

5,45

Lis

e de

ngi m

esle

k ok

ul

15,0

0 30

,00

25,0

0 14

,10

14,1

0 14

,02

12,0

6 8,

98

7,24

7,

86

4,67

Y

ükse

koku

l vey

a fa

külte

0,

00

25,0

0 35

,00

24,8

3 24

,83

21,0

4 19

,29

15,7

9 12

,60

10,8

4 10

,01

Kay

nak:

İK, H

aneh

alkı

İşgü

cü A

nket

leri

Page 196: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

181

182

EK

15.

İşgü

cüne

Kon

u O

lan

Nüf

usun

Yaş

Gru

plar

ı İtib

ariy

le E

ğitim

Dağ

ılım

ı (K

adın

, Yüz

de)

2013

15-1

9

20-2

4

25-2

9

30-3

4

35-3

9

40-4

4

45-4

9

50-5

4

55-5

9

60-6

4

65+

B

ir O

kul B

itirm

eyen

8,

50

16,1

8 17

,43

11,6

5 12

,33

17,8

0 22

,57

28,3

1 40

,62

52,6

9 72

,95

İlko

kul

1,35

0,

54

21,8

7 42

,74

52,0

7 54

,34

53,5

2 51

,25

43,0

1 35

,32

20,6

7 O

rtao

kul

73,9

5 30

,66

17,3

6 8,

86

6,50

6,

97

6,57

4,

75

4,45

3,

49

2,19

G

enel

lise

9,

88

22,7

5 12

,31

10,1

2 8,

71

7,36

6,

26

6,33

3,

82

2,40

1,

08

Lis

e de

ngi m

esle

k ok

ul

6,19

12

,15

8,62

8,

73

6,75

4,

54

3,87

3,

79

2,74

1,

89

1,47

Y

ükse

koku

l vey

a fa

külte

0,

13

17,6

9 22

,42

17,8

7 13

,67

8,99

7,

17

5,57

5,

31

4,22

1,

64

2023

15-1

9

20-2

4

25-2

9

30-3

4

35-3

9

40-4

4

45-4

9

50-5

4

55-5

9

60-6

4

65+

B

ir O

kul B

itirm

eyen

0,

00

0,00

0,

00

17,4

3 17

,43

11,6

5 12

,33

17,8

0 22

,57

28,3

1 56

,11

İlko

kul

0,00

0,

00

0,00

21

,87

21,8

7 42

,74

52,0

7 54

,34

53,5

2 51

,25

32,4

8 O

rtao

kul

60,0

0 0,

00

10,0

0 17

,36

17,3

6 8,

86

6,50

6,

97

6,57

4,

75

3,34

G

enel

lise

25

,00

45,0

0 30

,00

12,3

1 12

,31

10,1

2 8,

71

7,36

6,

26

6,33

2,

40

Lis

e de

ngi m

esle

k ok

ul

15,0

0 30

,00

25,0

0 8,

62

8,62

8,

73

6,75

4,

54

3,87

3,

79

2,03

Y

ükse

koku

l vey

a fa

külte

0,

00

25,0

0 35

,00

22,4

2 22

,42

17,8

7 13

,67

8,99

7,

17

5,57

3,

62

Kay

nak:

İK, H

aneh

alkı

İşgü

cü A

nket

leri

Page 197: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

182

183

EK

16.

Ort

alam

a D

eğer

Vek

törl

eri (

2004

-201

3, E

rkek

)

20

04

2005

20

06

2007

20

08

2009

20

10

2011

20

12

2013

Y

aş 1

5-19

0,

1299

0,

1274

0,

1251

0,

1231

0,

1208

0,

1194

0,

1177

0,

1164

0,

1162

0,

1154

Y

aş 2

0-24

0,

1339

0,

1312

0,

1281

0,

1246

0,

1214

0,

1197

0,

1170

0,

1140

0,

1114

0,

1101

Y

aş 2

5-29

0,

1238

0,

1238

0,

1238

0,

1237

0,

1257

0,

1235

0,

1197

0,

1153

0,

1126

0,

1108

Y

aş 3

0-34

0,

1122

0,

1123

0,

1125

0,

1127

0,

1120

0,

1119

0,

1150

0,

1180

0,

1170

0,

1149

Y

aş 3

5-39

0,

1014

0,

1015

0,

1016

0,

1018

0,

1021

0,

1032

0,

1023

0,

1019

0,

1022

0,

1021

Y

aş 4

0-44

0,

0909

0,

0912

0,

0915

0,

0917

0,

0913

0,

0888

0,

0857

0,

0873

0,

0907

0,

0930

Y

aş 4

5-49

0,

0791

0,

0800

0,

0807

0,

0813

0,

0820

0,

0837

0,

0862

0,

0864

0,

0837

0,

0828

Y

aş 5

0-54

0,

0637

0,

0654

0,

0669

0,

0684

0,

0695

0,

0701

0,

0684

0,

0686

0,

0718

0,

0738

Y

aş 5

5-59

0,

0477

0,

0491

0,

0508

0,

0527

0,

0542

0,

0546

0,

0590

0,

0616

0,

0611

0,

0614

Y

aş 6

0-64

0,

0368

0,

0375

0,

0382

0,

0390

0,

0394

0,

0420

0,

0435

0,

0442

0,

0457

0,

0468

Y

aş 6

5+

0,08

06

0,08

05

0,08

07

0,08

10

0,08

15

0,08

30

0,08

52

0,08

61

0,08

75

0,08

89

Han

edek

i Bağ

ımlı

Çoc

uk S

ayıs

ı 0,

7619

0,

7456

0,

7308

0,

7176

0,

7157

0,

7042

0,

6902

0,

6785

0,

6669

0,

6521

B

ir O

kul B

itirm

eyen

0,

0941

0,

0940

0,

0937

0,

0917

0,

0912

0,

0918

0,

0902

0,

0890

0,

0883

0,

0825

İl

koku

l 0,

4306

0,

4087

0,

3967

0,

3901

0,

3821

0,

3752

0,

3672

0,

3584

0,

3435

0,

3375

O

rtao

kul

0,17

52

0,18

33

0,18

84

0,18

92

0,19

68

0,20

96

0,21

81

0,22

11

0,22

36

0,23

00

Gen

el L

ise

0,13

90

0,13

31

0,12

79

0,12

86

0,12

37

0,11

67

0,11

46

0,11

22

0,11

25

0,11

27

Mes

lek

Lis

esi

0,07

58

0,08

95

0,09

63

0,09

88

0,09

83

0,09

53

0,09

29

0,09

39

0,09

66

0,09

70

Üni

vers

ite

0,08

52

0,09

14

0,09

70

0,10

16

0,10

78

0,11

14

0,11

70

0,12

55

0,13

56

0,14

03

Kır

0,

2883

0,

2872

0,

2829

0,

2859

0,

2888

0,

2954

0,

3001

0,

3071

0,

3090

0,

3118

K

ent

0,71

17

0,71

28

0,71

71

0,71

41

0,71

12

0,70

46

0,69

99

0,69

29

0,69

10

0,68

82

Büy

üme

4,22

14

4,33

85

4,32

76

4,04

67

3,79

85

3,64

05

3,86

95

5,36

29

4,95

53

4,84

78

t 1,

0000

2,

0000

3,

0000

4,

0000

5,

0000

6,

0000

7,

0000

8,

0000

9,

0000

10

,000

0

Page 198: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

183

184

EK

17.

Ort

alam

a D

eğer

Vek

törl

eri (

200

4-20

13, K

adın

)

20

04

2005

20

06

2007

20

08

2009

20

10

2011

20

12

2013

Y

aş 1

5-19

0,

1227

0,

1202

0,

1179

0,

1158

0,

1138

0,

1128

0,

1112

0,

1099

0,

1095

0,

1086

Y

aş 2

0-24

0,

1281

0,

1255

0,

1224

0,

1188

0,

1159

0,

1142

0,

1116

0,

1090

0,

1065

0,

1055

Y

aş 2

5-29

0,

1190

0,

1191

0,

1191

0,

1191

0,

1216

0,

1189

0,

1151

0,

1106

0,

1083

0,

1067

Y

aş 3

0-34

0,

1087

0,

1088

0,

1089

0,

1090

0,

1084

0,

1082

0,

1115

0,

1146

0,

1136

0,

1115

Y

aş 3

5-39

0,

0977

0,

0980

0,

0984

0,

0988

0,

1001

0,

1018

0,

1006

0,

0999

0,

0997

0,

0990

Y

aş 4

0-44

0,

0882

0,

0884

0,

0886

0,

0888

0,

0885

0,

0853

0,

0818

0,

0836

0,

0877

0,

0909

Y

aş 4

5-49

0,

0772

0,

0781

0,

0788

0,

0794

0,

0805

0,

0828

0,

0852

0,

0850

0,

0818

0,

0802

Y

aş 5

0-54

0,

0628

0,

0643

0,

0658

0,

0674

0,

0687

0,

0686

0,

0667

0,

0673

0,

0705

0,

0728

Y

aş 5

5-59

0,

0503

0,

0514

0,

0525

0,

0538

0,

0550

0,

0551

0,

0600

0,

0621

0,

0615

0,

0615

Y

aş 6

0-64

0,

0413

0,

0419

0,

0425

0,

0431

0,

0435

0,

0459

0,

0473

0,

0477

0,

0483

0,

0487

Y

aş 6

5+

0,10

39

0,10

43

0,10

50

0,10

59

0,10

40

0,10

63

0,10

90

0,11

05

0,11

26

0,11

47

Han

edek

i Bağ

ımlı

Çoc

uk S

ayıs

ı 0,

7519

0,

7366

0,

7224

0,

7099

0,

7096

0,

7005

0,

6867

0,

6745

0,

6618

0,

6471

B

ir O

kul B

itirm

eyen

0,

2607

0,

2734

0,

2796

0,

2764

0,

2736

0,

2716

0,

2727

0,

2728

0,

2671

0,

2562

İl

koku

l 0,

4412

0,

4150

0,

3955

0,

3861

0,

3774

0,

3635

0,

3552

0,

3426

0,

3303

0,

3263

O

rtao

kul

0,10

86

0,11

26

0,11

79

0,12

22

0,13

07

0,14

42

0,15

17

0,15

72

0,16

20

0,16

78

Gen

el L

ise

0,09

80

0,09

49

0,09

29

0,09

68

0,09

33

0,08

96

0,08

77

0,08

78

0,08

83

0,08

84

Mes

lek

Lis

esi

0,04

13

0,04

83

0,05

33

0,05

40

0,05

43

0,05

44

0,05

31

0,05

39

0,05

63

0,05

94

Üni

vers

ite

0,05

01

0,05

58

0,06

08

0,06

44

0,07

08

0,07

67

0,07

97

0,08

58

0,09

60

0,10

20

Kır

0,

2950

0,

3007

0,

3018

0,

3026

0,

3048

0,

3038

0,

3074

0,

3130

0,

3147

0,

3200

K

ent

0,70

50

0,69

93

0,69

82

0,69

74

0,69

53

0,69

62

0,69

26

0,68

70

0,68

53

0,68

00

Büy

üme

4,22

14

4,33

85

4,32

76

4,04

67

3,79

85

3,64

05

3,86

95

5,36

29

4,95

53

4,84

78

t 1,

0000

2,

0000

3,

0000

4,

0000

5,

0000

6,

0000

7,

0000

8,

0000

9,

0000

10

,000

0

Page 199: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

184

185

EK 18. Blinder-Oaxaca Ayrıştırması Sonuçları 2004-2013 döneminde erkek ve kadın işgücüne katılım oranında gözlemlenen

değişimlerin kaynaklarına ayrıştırılması hususunda, ek bir çözümleme olarak

ekonomi yazınında yaygın olarak kullanılan Blinder-Oaxaca ayrıştırması

yönteminden yararlanılmıştır.

İşgücü piyasasında yer alan gruplar arasındaki farklılıkların regresyon

modellerine dayalı olarak kaynaklarına ayrıştırılması, işgücü piyasasında

gözlemlenen eğilimleri incelemek amacıyla sıklıkla başvurulan yöntemlerden biridir.

Blinder (1973) ve Oaxaca (1973) çalışmaları ile yaygınlık kazanan Blinder-Oaxaca

ayrıştırması yöntemine bu bölümde kısaca değinilecek ve sonrasında ulaşılan

sonuçlara yer verilecektir.

İki farklı dönem arasında işgücüne katılım oranında gerçekleşen değişim

matematiksel olarak aşağıdaki gibi ifade edilebilir:

∆𝐾𝐾 = �̅�𝑋2�̂�𝐵2 − �̅�𝑋1�̂�𝐵1

∆𝐾𝐾 işgücüne katılım oranındaki iki dönem arası farkı göstermektedir. �̅�𝑋1 ve

�̅�𝑋2 açıklayıcı değişkenler için, sırasıyla birinci ve ikinci dönem ortalama değer

vektörlerini; �̂�𝐵1 ve �̂�𝐵2 ise ilgili dönemler için tahmin edilen etki parametresi

vektörlerini temsil etmektedir.

Eşitliğin sağ tarafına �̅�𝑋1�̂�𝐵2 ve (�̅�𝑋2 − �̅�𝑋1)(�̂�𝐵2 − �̂�𝐵1) terimlerini ekleyip

çıkarmamız durumunda aşağıdaki biçimi elde etmekteyiz:

∆𝐾𝐾 = (�̅�𝑋2 − �̅�𝑋1)�̂�𝐵1 + �̅�𝑋1(�̂�𝐵2 − �̂�𝐵1) + (�̅�𝑋2 − �̅�𝑋1)(�̂�𝐵2 − �̂�𝐵1)

Ulaşılan bu biçim Blinder-Oaxaca ayrıştırması olarak anılmakta ve bu

çerçevede işgücüne katılım oranında gözlemlenen iki dönem arası değişim aşağıdaki

şekilde üç bileşene ayrılmaktadır:

∆𝐾𝐾 = 𝐸𝐸1 + 𝐸𝐸2 + 𝐸𝐸3

𝐸𝐸1 = (�̅�𝑋2 − �̅�𝑋1)�̂�𝐵1

𝐸𝐸2 = �̅�𝑋1(�̂�𝐵2 − �̂�𝐵1)

𝐸𝐸3 = (�̅�𝑋2 − �̅�𝑋1)(�̂�𝐵2 − �̂�𝐵1)

Page 200: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

185

186

∆𝐾𝐾 işgücüne katılım oranındaki değişimi göstermektedir. 𝐸𝐸1 işgücüne katılım

oranı ile ilintili açıklayıcı değişkenlerdeki değişimlerden kaynaklanan etkiyi ifade

etmektedir (demografik etkiler, ekonomik büyümedeki değişim vs.), 𝐸𝐸2 ise söz

konusu değişkenlerle ilintili etki parametrelerindeki değişimden kaynaklanan etkiyi

ifade etmekte ve yapısal unsurlardaki değişimlere tekabül etmektedir. 𝐸𝐸3 ise

etkileşim terimidir.

Bu çalışma çerçevesinde 2004-2013 dönemi sırasıyla 2004-2008 ve 2009-

2013 dönemleri olmak üzere beş yıllık iki alt döneme ayrılmış ve bu iki dönemin

ortalama işgücüne katılım oranları arasındaki farklılık Blinder-Oaxaca ayrıştırması

yönteminden yararlanılarak kaynaklarına ayrıştırılmıştır. Ayrıştırmanın dayandığı

regresyon denklemlerine ilişkin tahmin sonuçlarına Tablo E18.1’de yer

verilmektedir.

Page 201: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

186

187

Tablo E18.1. Model Sonuçları

Kadın Erkek 2004-2008 2009-2013 2004-2008 2009-2013 Örneklem Hacmi 908.850 985.813 831.318 914.249 Populasyon Hacmi 125.394.408 136.299.716 120.447.875 131.851.457 F 8.538,87 11.607,08 22.895,79 25.830,47 P(F) 0,0000 0,0000 0,0000 0,0000 R2 0,1652 0,1802 0,3399 0,3452 Değişken Katsayılar Katsayılar Yaş 15-19 0,0991*** 0,0944*** 0,1762*** 0,1443*** Yaş 20-24 0,2196*** 0,2450*** 0,5316*** 0,5257*** Yaş 25-29 0,2440*** 0,2909*** 0,7155*** 0,7079*** Yaş 30-34 0,2710*** 0,3264*** 0,7229*** 0,7257*** Yaş 35-39 0,2850*** 0,3528*** 0,7117*** 0,7121*** Yaş 40-44 0,2462*** 0,3322*** 0,7015*** 0,7032*** Yaş 45-49 0,1853*** 0,2577*** 0,5906*** 0,6367*** Yaş 50-54 0,1428*** 0,1838*** 0,4219*** 0,4663*** Yaş 55-59 0,1097*** 0,1337*** 0,2765*** 0,3130*** Yaş 60-64 0,0755*** 0,0930*** 0,1628*** 0,1931*** İlkokul -0,0041*** 0,0197*** 0,0532*** 0,0585*** Ortaokul 0,0134*** 0,0328*** 0,0295*** 0,0793*** Genel Lise 0,0885*** 0,0876*** -0,0295*** -0,0120*** Meslek Lisesi 0,1872*** 0,1724*** 0,0787*** 0,0841*** Üniversite 0,4933*** 0,4683*** 0,0877*** 0,1068*** Kır 0,2115*** 0,2004*** 0,0757*** 0,0784*** Sorumlu Olunan Bağımlı Çocuk Sayısı -0,0385*** -0,0450*** 0,0183*** 0,0198***

Büyüme 0,0002 0,0123*** 0,0064*** 0,0045*** Sabit Terim -0,0276*** -0,0914*** 0,1108*** 0,1004***

Page 202: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

187

188

Kadınlar için 2004-2008 dönemi ortalamasında yüzde 23,7 olarak

gerçekleşen işgücüne katılım oranı 2009-2013 dönemi ortalamasında yüzde 28,6

olarak gerçekleşmiştir.28 İki dönem arasındaki 4,9 puanlık fark Grafik E18.1’de

Blinder-Oaxaca ayrıştırması yöntemiyle kaynaklarına ayrılarak sunulmaktadır.

Hesaplanan tüm etkiler yüzde 5 istatistiksel anlamlılık düzeyinde geçerlidir.

Grafik E18.1. Kadınlar İçin Blinder-Oaxaca Ayrıştırması Sonuçları

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü İstatistikleri, Model tahmin sonuçları

28 Ortalamalar yıllık işgücüne katılım oranı rakamlarının söz konusu yıllarla ilintili işgücü rakamlarıyla ağırlıklandırılması ile hesaplanmaktadır.

1.8

0.0

2.7

0.4

0.0

1.0

2.0

3.0

DemografikGelişmeler

Büyüme Yapısal Etmenler Etkileşim

İşgücüne Katılım Oranına Katkılar

Page 203: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

188

189

Erkekler için 2004-2008 dönemi ortalamasında yüzde 70,1 olarak gerçekleşen

işgücüne katılım oranı 2009-2013 dönemi ortalamasında yüzde 71,1 olarak

gerçekleşmiştir. 29 İki dönem ortalamaları arasındaki 1 puanlık fark grafik E18.2’de

Blinder-Oaxaca ayrıştırması yöntemiyle kaynaklarına ayrılarak sunulmaktadır.

Hesaplanan tüm etkiler yüzde 5 istatistiksel anlamlılık düzeyinde geçerlidir.

Grafik E18.2. Erkeklerde Ayrıştırma

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü İstatistikleri, Model tahmin sonuçları

Ayrıştırma sonuçlarının gerek kadınlarda gerekse erkeklerde diğer

yöntemlerle elde edilen sonuçlarla örtüştüğü görülmektedir. Yapısal etmenlerin gerek

kadınların gerekse erkeklerin işgücüne katılım davranışını dönem boyunca besleyen

temel etmen olduğu görülmektedir. Diğer taraftan demografik gelişmeler erkeklerde

dengeli bir görünüm izlemekteyken, kadınlarda işgücüne katılımı önemli düzeyde

desteklemiştir.

29 Ortalamalar yıllık işgücüne katılım oranı rakamlarının söz konusu yıllarla ilintili işgücü rakamlarıyla ağırlıklandırılması ile hesaplanmaktadır.

0.0

0.3

0.5

0.2

0.0

1.0

DemografikGelişmeler

Büyüme Yapısal Etmenler Etkileşim

İşgücüne Katılım Oranına Katkılar

Page 204: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

189

190

EK 19. Kurumsal Olmayan 15 Yaş ve Üzeri Erkek Nüfusunun İşgücü Durumu (2013, Yüzde)

Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü Anketleri * Belirtilen nedenlerin dışında kalan sebepler dolayısıyla işgücüne dahil olmayanlar.

EK 20. OECD Ülkelerinde 2013 Yılı İtibariyle İşgücüne Katılım Oranı

Sıra Ülke İKO Sıra Ülke İKO Sıra Ülke İKO 1 İzlanda 81,4 16 İsrail 63,7 31 Japonya 59,3 2 İsveç 71,5 17 ABD 63,2 32 Portekiz 59,3 3 Norveç 71,2 18 Birleşik Krallık 63,1 33 Slovakya 59,3 4 Çin 71,0 19 Danimarka 62,4 34 Çek Cumhuriyeti 59,3 5 Kolombiya 69,4 20 Kosta Rika 62,3 35 Litvanya 58,0 6 Rusya 68,5 21 Güney Kore 61,5 36 Slovenya 57,2 7 İsviçre 68,3 22 Avusturya 60,9 37 Macaristan 57,0 8 Estonya 68,3 23 İrlanda 60,5 38 Fransa 56,5 9 Yeni Zelanda 68,2 24 Meksika 60,5 39 Polonya 55,9 10 Endonezya 66,8 25 Almanya 60,3 40 Belçika 53,6 11 Kanada 66,5 26 OECD Geneli 60,1 41 Hindistan 53,4 12 Finlandiya 65,5 27 İspanya 60,0 42 Güney Afrika 53,1 13 Brazilya 65,5 28 Şili 59,6 43 Yunanistan 52,0 14 Hollanda 65,2 29 Letonya 59,4 44 Türkiye 50,8 15 Avusturalya 64,9 30 Lüksemburg 59,4 45 İtalya 49,3

Kaynak: OECD

0.058.19 4.77 0.66 0.64

10.971.77 1.46

71.49

Mevsimlikçalışan

Öğrenim Özürlü,Yaşlı,Hasta

Ailevi veKişisel

Diğer * Emekli ÇalışmayaHazır

Ümitsiz

Esnek Olmayan Kısım Esnek Olan Kısım İşgücü

Page 205: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

190

191

EK

21.

OE

CD

Ülk

eler

inde

201

3 Y

ılı İt

ibar

iyle

İşgü

cüne

Kat

ılım

Ora

Gra

fik E

21.1

. Kad

ınla

r İç

in D

oğru

sal O

lası

lık M

odel

i Yıll

ık S

onuç

ları

Değ

işke

n20

0420

0520

0620

0720

0820

0920

1020

1120

1220

13

Yaş

15-1

9.1

0701

46.0

9923

39.1

0218

02.0

8107

33.0

8107

33.1

0995

2.0

9899

95.0

9212

12.0

7304

16.0

9745

81Ya

ş 20

-24

.220

5519

.221

2323

.216

8568

.213

9897

.213

9897

.235

2154

.245

439

.247

6139

.235

6052

.261

9551

Yaş

25-2

9.2

3310

81.2

4563

31.2

5007

78.2

3999

53.2

3999

53.2

7086

58.2

9242

58.2

8530

47.2

9737

43.3

0936

81Ya

ş 30

-34

.253

5549

.265

5259

.275

2998

.274

5875

.274

5875

.305

1638

.312

8392

.322

3493

.336

665

.352

5468

Yaş

35-3

9.2

6448

05.2

7905

3.2

8900

36.2

8693

3.2

8693

3.3

2007

11.3

4825

69.3

5346

66.3

5679

61.3

8202

1Ya

ş 40

-44

.224

758

.242

2972

.255

0372

.250

5511

.250

5511

.287

3617

.322

6157

.329

5903

.345

8239

.369

8904

Yaş

45-4

9.1

6832

15.1

8704

65.1

8414

91.1

8428

19.1

8428

19.2

1128

28.2

4069

36.2

6856

12.2

7232

81.2

9050

19Ya

ş 50

-54

.132

3072

.139

752

.148

2049

.143

9934

.143

9934

.156

9577

.176

4121

.184

3419

.196

1671

.200

7654

Yaş

55-5

9.1

1572

92.1

0109

37.1

1322

85.1

0907

95.1

0907

95.1

2076

75.1

3506

72.1

3740

47.1

3354

1.1

4005

91Ya

ş 60

-64

.079

9661

.073

0301

.073

2022

.075

5855

.075

5855

.085

2915

.091

7673

.093

9355

.097

0301

.095

5557

İlkok

ul-.0

0327

13-.0

1158

17-.0

0228

04-.0

0274

36-.0

0274

36.0

0932

2.0

1114

43.0

2025

31.0

3006

87.0

2967

91O

rtao

kul

-.000

9679

.003

6181

.015

3909

.035

1779

.035

1779

.019

0588

.029

7643

.033

2341

.049

7108

.030

4905

Gen

el L

ise

.076

9838

.072

7482

.088

4963

.105

9654

.105

9654

.102

331

.087

766

.081

155

.088

0684

.077

7491

Mes

lek

Lise

si.2

1036

24.1

7276

32.1

7545

5.1

8593

7.1

8593

7.1

9117

66.1

7725

97.1

7063

24.1

6977

82.1

5554

87Ü

nive

rsite

.509

0112

.482

7804

.485

9561

.496

7769

.496

7769

.490

2156

.470

4155

.464

711

.465

4342

.453

3308

Kır

.250

7498

.212

6334

.201

7435

.199

0053

.199

0053

.204

6302

.206

0097

.210

8747

.201

5012

.179

715

Soru

mlu

Olu

nan

Bağ

ımlı

Çoc

uk S

ayıs

ı-.0

3377

17-.0

3790

8-.0

3934

44-.0

4005

23-.0

4005

23-.0

4411

19-.0

4321

57-.0

4392

91-.0

4516

72-.0

4832

74

Page 206: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

191

192

Gra

fik E

21.2

. Erk

ekle

r İç

in D

oğru

sal O

lası

lık M

odel

i Yıll

ık S

onuç

ları

Değ

işke

n20

0420

0520

0620

0720

0820

0920

1020

1120

1220

13

Yaş

15-1

9.1

5679

46.1

6480

57.1

7360

51.1

9530

22.1

8614

2.1

8342

15.1

5009

34.1

3999

96.1

2374

68.1

2303

08Ya

ş 20

-24

.523

0535

.527

014

.527

5439

.539

0544

.537

4454

.545

7023

.531

8005

.531

5565

.503

3558

.515

3795

Yaş

25-2

9.7

0100

39.7

1424

74.7

1355

08.7

2442

44.7

2216

64.7

2749

32.7

1882

17.7

0716

76.6

9189

75.6

9443

44Ya

ş 30

-34

.703

89.7

1644

67.7

2532

33.7

3525

28.7

3257

78.7

3272

88.7

3928

47.7

2912

53.7

1619

51.7

1238

57Ya

ş 35

-39

.697

2281

.707

695

.710

5804

.719

878

.722

7038

.722

4515

.723

421

.713

3275

.702

8642

.700

2856

Yaş

40-4

4.6

7859

47.6

9714

17.7

0261

6.7

1479

1.7

1328

45.7

1394

53.7

1069

22.7

0090

43.6

9924

84.6

9306

75Ya

ş 45

-49

.562

2438

.588

5396

.598

7775

.603

1048

.599

451

.617

714

.638

0531

.641

024

.641

6439

.644

3234

Yaş

50-5

4.3

9277

31.4

1457

79.4

2940

04.4

3046

97.4

4005

99.4

4518

49.4

5650

83.4

7599

39.4

7569

81.4

7557

9Ya

ş 55

-59

.272

8028

.279

8946

.282

181

.273

573

.277

5638

.292

7782

.301

1118

.321

9391

.325

7123

.319

7384

Yaş

60-6

4.1

5524

83.1

4514

89.1

6262

46.1

7470

55.1

7528

4.1

7886

84.1

9424

97.1

9861

6.2

0855

41.1

8322

17İlk

okul

.062

3585

.047

0336

.045

9389

.052

596

.056

9822

.052

8248

.045

6358

.042

0184

.071

0623

.078

9733

Ort

aoku

l-.0

0046

37.0

1759

67.0

3002

99.0

4276

14.0

5503

95.0

5165

78.0

6756

92.0

6940

11.0

9999

19.1

0769

44G

enel

Lis

e-.0

3094

35-.0

4278

82-.0

2921

83-.0

2507

64-.0

1870

2-.0

1963

84-.0

3223

95-.0

2799

2.0

0183

9.0

1551

35M

esle

k Li

sesi

.074

1053

.070

116

.069

1959

.089

0344

.091

0278

.074

9186

.067

6591

.069

9715

.100

7042

.106

3113

Üni

vers

ite.0

9343

92.0

7267

41.0

7821

17.0

9576

73.0

9944

37.0

9480

3.0

8980

33.0

9403

79.1

2230

28.1

3263

74K

ır.0

9338

57.0

7191

14.0

6717

8.0

6894

3.0

7722

86.0

8089

17.0

7643

73.0

8641

5.0

7444

35.0

7452

72So

rum

lu O

luna

n B

ağım

lı Ç

ocuk

Say

ısı

.021

3835

.016

8574

.017

5018

.018

8854

.016

81.0

1832

83.0

1869

86.0

2029

84.0

2052

15.0

2110

3

Page 207: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

192

193

KAYNAKÇA

Abbasoğlu, A. (2009). “Investigating the Causality between Female Labour Force Participation and Fertility in Turkey”. Yüksek Lisans Tezi.

Adamopoulos, T., & Akyol, A. (2009). "Relative Underperformance Alla Turca". Review of Economic Dynamics, Vol. 12 No. 4, 697-717.

Alcan, D., Can, R., & Pektaş, B. (2015). "Türkiye İşgücü Piyasasında Hareketlilik: Mikro Veriye Dayalı Analiz". T. C. Kalkınma Bakanlığı Çalışma Tebliğleri.

Alkan, D. (1995). Women's Employment and Income Distribution by Gender in Turkey. Unpublished Master's Thesis: Middle East Technical University.

Al-Qudsi, S. S. (1998). "Labour Participation of Arab Women: Estimates of the Fertility to Labour Supply Link". Applied Economics, Vol. 30, No. 7, 931-941.

Amemiya, T. (1977). "Some Theorems in the Linear Probability Model". International Economic Review, Vol. 18 No. 3, 645-650.

Aminu, A. (2010). "Determinants of Participation and Earnings in Wage Employment in Nigeria". 5th IZA/World Bank Conference: Employment and Development.

Angrist, J. D., & Pischke, J. S. (2009). Mostly Harmless Econometrics. Princeton: Princeton University Press,.

Angrist, J. D. (2001). "Estimation of Limited Dependent Variable Models with Dummy Endogenous Regressors: Simple Strategies for Emprical Practice". Journal of Business and Economic Statistics, Vol. 19, 2-16.

Anwar, M., Chaudry, I. S., & Faridi, M. Z. (2009). "The Socio-Economic and Demographic Determinants of Women Work Participation in Pakistan: Evidence from Bahawalpur District". MPRA Paper 22831.

Ayhan, S. H. (2013). "Do non-Wage Cost Rigidities Slow Down Employment? Evidence from Turkey". IZA Journal of Labor Policy, No 2, 1-23.

Bah, E. (2008). "A Three Sector Model of Structural Transformation and Economic Development". University of Auckland Working Paper.

Bah, E. M. (2008). "Structural Transformation in Developed and Developing Countries". MPRA Paper, 10655.

Bancroft, G. (1958). The American Labor Force: Its Growth and Changing Decomposition. Social Research Council, New York.

Barros, R., Olinto, P., Lunde, T., & Carvalho, M. (2011). "The Impact of Access to Free Childcare on Women's Labor Market Outcomes: Evidence from a Randomized Trial in Low-income Neighborhoods of Rio de Janeiro". 2011 World Bank Economists' Forum.

Balkan, B., Başkaya, Y. S. &, Tümen, S. (2014). "Evaluating the Impact of the Post-2008 Employment Subsidy Program in Turkey". TCMB Working Paper, No. 14.

Başlevent, C., & Onaran, Ö. (2004). "The Effect of Export-Oriented Growth on Female Labor Market Outcomes in Turkey". World Development, Vol. 32 No. 8, 1375-1393.

Beck, N. (2011). "Is OLS with a Binary Dependent Variable Really OK? Estimating TSCS Models with Binary Dependent Variables and Fixed Effects". Draft Paper, Department of Politics, New York University.

Page 208: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

193

194

Becker, G. S. (1965). "A Theory of the Allocation of Time". The Economic Journal, Vol. 75 No. 299, 493-517.

Becker, G. S. (1974). "A Theory of Social Interactions". Journal of Political Economy, Vol. 82 No. 6, 1063-1093.

Becker, G. S. (1981). Treatise on the Family. Cambridge: Harvard University Press. Becker, G. S., & Ghez, G. (1975). "A Theory of the Allocation of Time and Goods

Over the Life Cycle". NBER. Bhattarai, K. R., & Wisniewski, T. (2000). "Determinants of Wages and Labour

Supply in the UK". Papers 277, Universite de Nantes. Biffl, G. (1998). "The Impact of Demographic Changes on Labor Supply". Austrian

Economic Quarterly, Vol. 3 No. 4, 219-228. Blanchard, O., & Wolfers, J. (2000). "The Role of Shocks and Institutions in the Rise

of European Unemployment: The Aggregate Evidence". Economic Journal, Vol. 110 No. 462, 1-33.

Blinder, A. (1973). "Wage Discrimination: Reduced Form and Structural Estimates". Journal of Human Resources, Vol. 8 No. 4, 436-455.

Boserup, E. (1970). The Role of Women in Economic Development. New York: St. Martins.

Bowen, W. G., & Finegan, T. A. (1969). "The Economics of Labor Force Participation". Princeton University Press.

Browning, M. J., Deaton, A. S., & Irish, M. (1985). "A Profitable Approach to Labour Supply and Commodity Demands over the Life-Cycle". Econometrica, Vol. 53, 503-544.

Bry, G. (1959). "The Average Workweek as an Economic Indicator". Occasional Paper 69, National Bureau of Economic Resarch.

Cameron, C. C., & Trivedi, P. K. (2005). Microeconometrics: Methods and Applications. New York: Cambridge University Press.

Caudill, S. B. (1988). "An Advantage of the Linear Probability Model over Probit or Logit". Oxford Bulletin of Economics & Statistics, Vol. 50 No. 4, 425-470.

Ceritoğlu, E., & Eren, O. (2015). "İşgücüne Katılım Oranı Öngörüleri". Ekonomi Notları, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası.

Ceritoğlu, E., Gürcihan Yüncüler, H. B., Hüzeyfe, T., & Tümen, S. (2015). "The Impact of Syrian Refugees on Natives' Labor Market Outcomes in Turkey: Evidence from a Quasi-Experimental Design". MPRA Paper 61503, University Library of Munich, Germany.

Chen, J., & Chiu, C. (2013). "Determinants of Labor Force Participation of Older Married Men in Taiwan". Economics Bulletin, Vol. 33, No. 4, 3088-3101.

Clark, C. (1940). The Conditions of Economic Progress, 3rd Edition. London: Macmillan.

Cline, W. R., & Nolan, J. (2014). "Demographic versus Cyclical Influences on US Labor Force Participation. Working Paper Series, WP 14-4, Peterson Institute for International Economics.

Davidson , R., & MacKinnon, J. G. (2004). Econometric Theory and Methods. Oxford University Press: New York.

Dayioglu, G., & Kirdar, M. G. (2009). "Determinants of and Trends in Labor Force Participation of Women in Turkey". Middle Eastern Technical University: Ankara.

Page 209: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

194

195

Dayioglu, M. (2000). "Labour Market Participation of Women in Turkey". Gender and Identity Construction: Women of Central Asia, Caucasus and Turkey.

Dayıoğlu, M., & Kırdar , M. G. (2010). Determinants of and Trends in Labor Force Participation of Women in Turkey. Working Paper, Welfare and Social Policy Analytical Work Program, State Planning Organization and World Bank.

Değirmenci, S., & İlkkaracan, İ. (2013). "Economic Crises and the Added Worker Effect in the Turkish Labor Market". Levy Economic Institute Working Paper, No. 774.

Değirmenci, S. (2009). "A Decomposition Analysis of Labor Force Participation Trends in Turkey: 1988-2006". Yüksek Lisans Tezi.

Del Caprio, X., & Wagner, M. (2015). "The Impact of Syrian Refugees on the Turkish Labor Market". World Bank Policy Research Working Paper

Denton, F. T., & Spencer, B. G. (1997). "Population, Labour Force, and Long-Term Economic Growth". IESOP Research Paper, No. 25.

Diriöz, S. (2012). "İstihdamın Artırılmasında Aktif İşgücü Politikalarının Rolü". Planlama Uzmanlığı Tezi, T. C. Kalkınma Bakanlığı, Ankara.

Douglas, P. H. (1934). The Theory of Wages. New York: Macmillan. Durand , J. D. (1948). The Labor Force in the United States: 1890-1960. New York:

Social Science Research Council. Ejaz, M. (2007). "Determinants of Female Labor Force Participation in Pakistan: An

Emprical Analysis of PSLM (2004-05) Micro Data". Lahore Journal of Economics, Vol. 12 , 204-235.

Ercan, H., Yeldan, E. &, Taymaz, E. (2010). "Kriz ve Türkiye: Kriz Tedbirlerinin Etki Değerlendirmesi". ILO Research Paper Series.

Erceg, C. J., & Levin, A. T. (2013). "Labor Force Participation and Monetary Policy in the Wake of the Great Recession". IMF Working Papers, 13/245.

Erman, T. (2001). "Rural Migrants and Patriarchy in Turkish Cities". International Journal of Urban and Regional Research, Vol. 25 No. 1 , 118-133.

European Commission, Database of Labour Market Practices, Database of National Practices on European Employment Policies and Measures Eyüboğlu, A., Özar, S., & Tanrıöver, H. T. (2000). "The Socioeconomic and Cultural

Aspects of Urban Women's Participation Problems". KSSGM. Fadayomi, T. O. (2013). "Determinants of Labor Force Participation in Nigeria: The

Influence of Household Structure". Covenant University. Fallick, C. F., & Pingle, J. F. (2006). "A Cohort-Based Model of Labor Force

Participation". Finance and Economics Discussion Series, Board of Governers of the Federal Reserve System.

Faridi, M. Z., Malik, S., & Basit, A. (2009). "Impact of Education on Female Labour Force Participation in Pakistan". "Pakistan Journal of Social Sciences", Vol. 29 No. 1, 127-140.

Faruqee, H. (2002). "Population Aging and Its Macroeconomic Implications: A Framework for Analysis". IMF Working Papers, 02/16.

Finegan, T. A. (1962). "Hours of Work in the United States-a Cross Sectional Analysis". Journal of Political Economy, Vol. 70, No. 5, 452-470.

Fisher, A. G. (1939). "Production, Primary, Secondary and Tertiary. Economic Record, Vol. 15 No. 1, 24-38.

Page 210: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

195

196

Flinn, C., & Heckman, J. J. (1982). "New Methods in Analyzing Structural Models of Labor Market Dynamics". Journal of Econometrics, Vol. 18, 115-168.

Fomby, T. B., Hill, R. C., & Johnson, S. R. (1984). Advanced Econometric Methods. New York: Springer-Verlag.

Glick, P., & Sahn, D. E. (1997). "Gender and Education Impacts on Employment and Earnings in West Africa: Evidence from Guinea". Economic Development and Cultural Change, Vol. 45 No. 4, 793-823.

Goldin, C. (1986). "The Economic Status of Women in the Early Republic: Quantitative Evidence". The Journal of Interdisciplinary History, Vol. 16 No. 3, 375-404.

Goldin, C. (1990). Understanding the Gender Wage Gap: An Economic History of American Women. Oxford University Press.

Greene, W. H. (2012). Econometric Analysis, Seventh Edition. Pearson . Gronau, R. (1977). "Leisure, Home Production and Work-The Theory of the

Allocation of Time Revisited". Journal of Political Economy, Vol. 85, 1099-1123.

Gümüşsu, A. G. (2011). "Türkiye'de İşgücüne Katılım ve Ücretlerin Belirleyicileri". Yüksek Lisans Tezi.

Güner, N., Kaygusuz , R., & Ventura , G. (2013). "Childcare Subsidies and Household Labor Supply". CEPR Discussian Paper No. DP9775.

Güner, T. A. (2010). "Kadın İşgücü ve Kadının İşgücüne Katılımı: Kriz Dönemlerinde Kadın İstihdamı". Yüksek Lisans Tezi

Heckman, J. J. (1974). "Shadow Prices, Market Wages, and Labor Supply". Econometrica, 679-693.

Heckman, J. J. (1982). "Heterogeneity and State Dependence". NBER. Heckman, J. J., & MaCurdy, T. E. (1980). "A Life Cycle Model of Female Labour

Supply". Review of Economic Studies, Vol. 47, 47-74. Heckman, J. J., & MaCurdy, T. E. (1981). "New Methods for Estimating Labor

Supply Functions: A Survey". Research in Labor Economics, Vol. 4, 65-102. Heckman, J. J., & MaCurdy, T. E. (1985). "A Simultaneous Equations Linear

Probability Model". Canadian Journal of Economics, Vol. 18 No. 1, 28-37. Heckman, J. J., & Snyder, J. M. (1997). "Linear Probability Models of the Demand

for Attributes with an Emprical Application to Estimating the Preferences of Legislators". The RAND Journal of Economics, Vol. 28 No. 0, 142-189.

Hentschel, J., Aran, M., Can, R., Ferreira, H. G., Gignoux, J., & Uraz, A. (2010). Life Chances in Turkey: Expanding Opportunities for the Next Generation. The World Bank: World Bank Publications.

Hicks, J. R. (1946). Value and Capital: An Inquiry into Some Fundamental Principles of Economic Theory. Oxford: Calderon Press.

Horney, M. J., & McElroy, M. B. (1981). "Nash-Bargained Household Decisions: Toward a Generalization of the Theory of Demand". International Economic Review, Vol. 22, No. 2.

Hotchkiss, J. L. (2005). "Employment Growth and Labor Force Participation: How Many Jobs Are Enough?". Federal Reserve Bank of Atlanta Economic Review, (Q1 2005), 1-13.

Page 211: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

196

197

Hotchkiss, J., & Rios-Aliva, F. (2013). "Identifying Factors behind the Decline in Labor Force Participation Rate". Business and Economic Research, Vol. 3 No. 1, 257-275.

Jevons, W. S. (1888). The Theory of Political Economy, 3rd Edition. London: Macmillan.

Johansson, K. (2007). "Do Labor Market Flows Affect Labor-Force Participation". Institute for Labour Market Policy Evaluation Working Paper Series, 2007/2.

Jones, E. B. (1961). "Hours of Work in the United States: 1900-1957". Ph.D. dissertation, University of Chicago.

Judge, G., Griffiths, W., Hill, C., & Lee, T. (1985). The Theory and Practice of Econometrics. John Wiley.

Karaoglan, D., & Okten, C. (2012). "Labor Force Participation of Married Women in Turkey: Is There an Added or Discouraged Worker Effect?". IZA Discussion Papers, 6616.

Killingsworth, M. R. (1983). Labor Supply. New York: Cambridge University Press. Killingsworth, M., & Heckman, J. (1986). "Female Labor Supply: A Survey".

Handbook of Labor Economics, Vol. 1. Kuznets, S. (1966). "Modern Economic Growth". New Haven: Yale University

Press. Kuznets, S. (1971). Economic Growth of Nations. Cambridge: Harvard University

Press. Kuznets, S. (1973). "Modern Economic Growth: Findings and Reflections".

American Economic Review, Vol. 63 No.3, 247-258. Küçükşen, O. (2013). "Kadınların İşgücüne Katılımı ve İktisadi Kalkınma: U Şekilli

Kadın İşgücüne Katılım Hipotezinin Heterojen Ülke Grupları İçin İncelenmesi", Yüksek Lisans Tezi

Leibowitz, A. (1974). "Production Within the Household". NBER Working Paper, No. 27.

Lewis, A. W. (1954). "Economic Development with Unlimited Supplies of Labour". The Manchester School, Vol. 22 No.2, 139-191.

Lewis, A. W. (1979). "The Dual Economy Revisited". The Manchester School of Economic & Social Studies, Vol. 47 No. 3, 211-229.

Lewis, H. G. (1957). "Hours of Work and Hours of Leisure". Industrial Relations Research Association, 196-206.

Lewis, H. G. (1972). "Income and Substitution Effects in Labor Force Participation and Hours of Work". Discussion Paper No. 18, Center for Economic Research, Department of Economics, University of Minnesota.

Long, C. D. (1958). The Labor Force Under Changing Income and Employment. National Bureau of Economic Research, Princetpn University Press, General Series, No. 65.

MaCurdy. (1981). "An Emprical Model of Labour Supply in a Life Cycle Setting". Journal of Political Economy, Vol. 89, 1059-1085.

MaCurdy, T. E. (1983). "A Simple Scheme for Estimating an Intertemporal Model of Labor Supply and Consumption in the Presence of Taxes and Uncertainty". International Economic Review, Vol. 24, 265-289.

Maddison, A. (1989). The World Economy in the 20th Century. Paris: Development Centre of the OECD.

Page 212: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

197

198

Mankiw, N. G. (2012). Principles of Macroeconomics, Sixth Edition. South-Western Cengage Learning, Mason.

Manser, M., & Brown, M. (1980). "Marriage and Household Decision Making: A Bargaining Analysis". International Economic Review, Vol. 21, No. 1, 31-44.

Mills, M., Prag, P., Tsang, F., Begall, K., Derbyshire, J., Kohle, L., et al. (2014). "Use of Childcare in the EU Member States and progress towards the Barcelona Targets". Short Statistical Report No. 1, Belgium: RAND Europe.

Mincer, J. (1962). "Labor Force Participation of Married Women: A Study of Labor Supply". NBER Working Paper Series.

Mincer, J. (1963). "Market Prices, Opportunity Costs, and Income Effects". Measurement in Economics: Studies in Mathematical Economics and Econometrics in Memory of Yehuda Grunfeld, 67-82.

Mincer, J. (1974). Schooling, Experience and Earnings. New York: Columbia University Press.

Mullahy, J. (1990). "Weighted Least Squares Estimation of the Linear Probability Model Revisited". Economics Letters, Vol. 32 No. 1, 35-41.

Nasser, R., & Mehchy, Z. (2012). "Determinants of Labor Force Participation in Syria. Working Paper Series, Economic Research Forum, No. 698.

Oaxaca, R. (1973). "Male-Female Wage Differentials in Urban Labor Markets". Internatioanl Economic Review, Vol. 14 No. 3, 693-709.

OECD, Indicators, Labour Force Statistics Olivetti, C. (2013). "The Female Labor Force and Long-Run Development: the

American Experience in Comperative Perspective". NBER Working Paper Series, No. 19131.

Owen, J. D. (1979). Working Hours: An Economic Analysis. Lexington, Mass: Lexington Books.

Pencavel, J. (1987). "Labor Supply of Men: A Survey". Handbook of Labor Economics, Vol. 1 No. 1, 3-102.

Robbins, L. (1930). "On the Elasticity of Demand for Income in Terms of Effort". Economica, Vol. 10 No. 29, 123-129.

Rodrik, D. (2015). Premature Deindustrialization. NBER Working Paper. Schoenberg, E., & Douglas, P. (1937). "Studies in the Supply Curve of Labor: the

Relation in 1929 between Average Earnings in American Cities and the Proportion Seeking Employment". Journal of Political Economy, Vol. 45 No.1, 45-79.

Shah, N. M. (1986). "Changes in Women Role in Pakistan: Are the Volume and Pace Adequate?". The Pakistan Development Review, Vol. 25 No. 3.

Smith, J. P. (1977). "Family Labor Supply over the Life Cycle". Explorations in Economic Research, Vol. 4 No.2 , 205-276.

Solow, R. M. (1956). "A Contirbution to the Theory of Economic Growth". The Quarterly Journal of Economics, Vol. 70 No.1, 65-94.

Solow, R. M. (1957). "Technical Change and the Aggregate Production Function". The Review of Economics and Statistics, Vol. 39 No. 3, 312-320.

Spierings, N., Smits, J., & Verloo, M. (2008). "Micro and Macro-Level Determinants of Women's Employment in Six MENA Countries". NiCE Working Papers.

Tansel , A. (2004). "Education and Labor Market Outcomes in Turkey". Middle East Technical University.

Page 213: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

198

199

Tansel, A. (2001). "Economic Development and Female Labor Force Participation in Turkey: Time-Series Evidence and Cross Province Estimates". ERC Working Papers.

Tansel, A. (2002). "Economic Development and Female Labor Force Participation in Turkey: Times-Series Evidence and Cross-Province Estimates. ERC Working Papers in Economics.

Tansel, A. (2002). "General versus Vocational High Schools and Labor Market Outcomes in Turkey". Economic Research Forum and American University of Cairo Press: Egypt: Human Capital: Population Economics in the Middle East.

Taymaz, E. (2009). "Growth, Employment, Skills and Female Labor Force". Economic Research Center, Middle East Technical University.

Uysal, G. (2013). "Incentives Increase Formal Female Employment". Unpublished, Bahçeşehir University.

T. C. Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı, Dokuzuncu Kalkınma Planı (2007-2013), Ankara T. C. Kalkınma Bakanlığı, Onuncu Kalkınma Planı (2014-2018), Ankara Tsani, S., Paroussos, L., Fragiadakis, C., Charalambidis, I., & Capros, P. (2012).

"Female Labor Force Participation and Economic Development in Southern Mediterranian Countries: What Scenarios for 2030?". MEDPRO Technical Report, No. 19.

Tweeten, L. G., & Zulauf, C. R. (1998). "Post-Industrial Agriculture". Choices Vol. 13, No. 2, 30-33.

Türkiye İstatistik Kurumu, İşgücü İstatistikleri: Tanım ve Kavramlar, TÜİK, Ankara Türkiye İstatistik Kurumu, İşgücü İstatistikleri, TÜİK, Ankara Türkiye İstatistik Kurumu, Milli Gelir İstatistikleri, TÜİK, Ankara Türkiye İstatistik Kurumu, Nüfus İstatistikleri, TÜİK, Ankara Verick, S., & Ruchika, C. (2014). "Female Labor Force Participation in India and

Beyond". ILO Working Papers. Wooldridge, J. (2002). Econometric Analysis of Cross Section and Panel Data.

London: MIT Press. Woytinsky, W. S. (1940). "Additional Workers and the Volume of Unemployment in

the Depression". Journal of Political Economy, Vol. 48 No. 5, 735-739.

Page 214: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

199

200

DİZİN

A ADNKS, xii, 17, 27, 55, 102 ağırlıklandırılmış en küçük kareler yöntemi, 89 aktif işgücü politikaları, ii, 1, 6, 14, 15, 107, 151 alternatif maliyet, 15, 23, 40, 91 ampirik model, 111 Avrupa Birliği, 101

B basit ayrıştırma çözümlemesi, 17, 28, 49, 58, 73 büyüme oranı, 94, 99

C cinsiyet-konum grupları, 48, 49

Ç çalışma çağı nüfusu, 7, 13, 29 çokterimli modeller, 87

D demografik, ii, 1, 3, 4, 5, 6, 8, 9, 11, 12, 13, 15, 17,

18, 19, 20, 25, 29, 33, 34, 35, 38, 44, 46, 50, 51, 52, 53, 56, 58, 59, 61, 62, 65, 66, 67, 68, 73, 75, 79, 81, 82, 86, 89, 90, 93, 95, 96, 98, 99, 100, 112, 113, 114, 131, 134, 139, 143, 145, 150, 151, 153, 164, 165

demografik dönüşüm, 35 demografik gelişmeler, 3, 17, 18, 66, 75, 79 doğrusal model, 88

E eğitim, ii, iv, 4, 5, 6, 8, 9, 13, 15, 19, 20, 21, 22, 23,

24, 26, 31, 32, 33, 34, 38, 41, 44, 45, 46, 48, 49, 50, 51, 52, 56, 57, 58, 59, 60, 62, 64, 67, 68, 69, 70, 71, 73, 74, 75, 76, 78, 79, 80, 83, 84, 90, 91, 92, 97, 98, 100, 104, 106, 107, 109, 114, 118, 119, 120, 121, 125, 127, 128, 131, 134, 136, 137, 139, 140, 141, 143, 144, 145, 147, 148, 150, 151, 152, 153, 164

eğitim düzeyi, 8, 9, 23, 31, 33, 52, 92, 134, 164 eğitim profili, 44, 49, 57, 58, 76 eğitim reformu, 6, 152 ekonometrik, ii, 3, 6, 81, 82, 87, 89, 92, 98, 99, 102,

111, 134, 136, 152 ekonometrik denklem, 81 ekonomik kriz, 34, 35, 150 emeklilik sistemi, ii, 4, 11, 14, 51, 154 erken emeklilik, 4, 14, 35, 40, 43 etki değişkenleri, 4, 132, 133, 143 etki parametreleri, v, 4, 133, 143, 144

G genç bağımlılık oranı, ii, 8, 13, 114, 117, 118, 134,

135, 143, 144, 145, 146, 153, 167, 168, 169 girdiler, 132, 134, 143 GSYH, xii

H hane içi hizmetler, 15 hanedeki çocuk sayısı, 84 hedef değişken, 132, 133

İ ikili modeller, 87 ilave çalışan etkisi, 5, 64, 67, 69, 71, 74, 78, 152 istatistiksel gösterge fonksiyonları, 85 istihdam, 4, 5, 7, 9, 10, 12, 15, 22, 23, 24, 33, 36,

40, 51, 59, 60, 61, 63, 65, 66, 67, 69, 70, 71, 72, 74, 76, 78, 82, 91, 95, 96, 98, 103, 107, 136, 138, 139, 142, 147, 151, 152, 153, 154

İstihdam paketleri, 170 istihdam teşvikleri, 5, 51, 59, 60, 69, 72, 74, 76 işgücü, ii, iv, 1, 4, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15,

16, 17, 19, 21, 23, 24, 26, 30, 31, 33, 38, 40, 41, 43, 51, 54, 57, 59, 60, 61, 63, 64, 67, 76, 78, 80, 82, 83, 84, 85, 91, 92, 94, 95, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 107, 109, 112, 114, 127, 128, 129, 132, 137, 139, 141, 142, 144, 145, 146, 147, 148, 150, 151, 152, 153, 154

işgücü arzı, 15, 85 işgücüne katılım oranı, ii, v, 1, 2, 3, 6, 7, 8, 9, 10,

13, 14, 18, 19, 20, 25, 26, 27, 28, 30, 31, 34, 35, 36, 40, 44, 46, 47, 49, 50, 51, 52, 54, 56, 57, 60, 61, 62, 64, 65, 66, 67, 69, 72, 73, 74, 75, 76, 79, 89, 90, 93, 95, 98, 104, 111, 112, 113, 114, 124, 125, 126, 127, 128, 129, 130, 132, 133, 134, 135, 137, 139, 148, 152, 164

Çalışma çağındaki nüfus, 29, 58 işsiz, 64, 76, 103

K kadın işgücüne katılımı, ii, 63, 93, 97, 137, 144,

146 kalkınma, ii, iv, 1, 11, 12, 13, 100, 132, 153 kentleşme, 4, 13, 19, 34, 50, 51, 97 kır-kent işgücüne katılım makası, 22, 52, 61, 64 konumsal, iv, 8, 9, 11, 12, 19, 20, 25, 29, 33, 35,

51, 52, 53, 61, 79, 97, 114, 125, 127 koşullu olasılık, 87 köşe çözüm, 85, 86 kukla değişken, 98 kuramsal, 8, 12, 81, 82, 86, 87, 104, 105, 109 kurumsal düzenlemeler, 143, 149, 151

Page 215: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme

200

201

kurumsal olmayan nüfus, 7, 19, 27, 31

L logit modeli, 88, 89

M makroekonomik, iv, vi, 10, 34, 35, 59, 65, 79, 80,

90, 148 makroekonomik istikrarsızlık, 4 makroekonomik koşullar, ii, 1, 3, 5, 10, 17, 18, 19,

25, 28, 33, 34, 35, 38, 39, 46, 48, 49, 50, 52, 56, 58, 59, 66, 72, 73, 79, 80, 82, 86

N nüfus projeksiyonları, 17, 102, 135 nüfusun eğitim düzeyi, 44 nüfusun yaş yapısı, 9, 144

O olasılık, 83, 86, 104, 105, 108, 109, 112 ortalama değer vektörleri, 159, 160, 161

Ö öngörü, ii, 4, 81, 89, 90, 111, 113, 114, 120, 122,

124, 127, 128, 130, 135, 136, 152

P parametre vektörü, 86, 112, 113 pasif işgücü politikaları, 14 politika, ii, v, 1, 2, 3, 4, 15, 27, 81, 106, 132, 133,

134, 135, 137, 138, 139, 140, 141, 143, 146, 153, 154

politika araçları, 4, 132, 133 politika tasarımı, 4, 132 probit, 88, 183 projeksiyon, 115

S sanayi, 11, 12, 13, 36, 37, 96 sanayileşme, 13, 137 sektörel, iv, 5, 9, 11, 12, 13, 14, 19, 23, 24, 26, 35,

36, 37, 51, 59, 61, 63, 65, 66, 77, 82, 96 sektörel eğilimler, 36 sorumlu olunan bağımlı çocuk sayısı, 8, 90, 94, 99,

113, 114, 116, 117, 118, 134, 166, 168 sosyal adalet, 1 sosyal güvenlik sistemi, 1, 150

T tahmin, ii, v, 3, 6, 27, 81, 82, 86, 87, 88, 89, 90, 91,

92, 97, 98, 99, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 111, 112, 113, 118, 120, 124, 125, 126, 135, 136, 144, 148, 151, 152, 169

tarım, 11, 12, 23, 32, 35, 36, 37, 61, 63, 66, 96, 140

teşvik, ii, 69, 72, 76, 78, 138, 141, 145, 146, 153 Türkiye İstatistik Kurumu, xii, 7, 187

U ulusal hesaplar, 7

Ü ücretsiz aile işçisi, 12, 22, 32, 96, 103

V vergi, 143 veri kümesi, 90, 99, 102, 103, 148

Y yakınsama, 60, 61, 75, 78, 131 yapısal, ii, iv, 1, 3, 4, 5, 6, 11, 17, 18, 19, 25, 27,

28, 29, 33, 34, 35, 38, 39, 40, 44, 46, 48, 49, 50, 52, 56, 58, 59, 60, 61, 65, 66, 67, 72, 73, 75, 79, 80, 89, 90, 98, 107, 110, 125, 127, 129, 131, 134, 136, 138, 143, 149, 150, 151, 152, 153, 154

yapısal etmenler, iv, 1, 3, 17, 18, 28, 33, 34, 38, 44, 48, 52, 58, 59, 66, 76, 98, 136

yaş dağılımı, 8, 28, 31, 54, 56, 85, 115, 116, 127, 134, 143

yaş demografisi, 29 yaşlanma, 27, 57, 135, 144, 153, 154

Z zaman trendi, 97, 98, 104, 107

Page 216: Mustafa oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik · Beklenen demografik eğilimlerin sürmesi ve mevcut yapısal kazanımların korunması durumunda 2023 yılında, olumsuz büyüme