mtso eğitim ve kalkınma vakfı - kasım/aralık 2015

100
SPONSORLARIMIZ Prof. Dr. AYNUR ÖZGE ALZHEIMER

Upload: mersin-tso

Post on 24-Jul-2016

241 views

Category:

Documents


4 download

DESCRIPTION

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Eğitim ve Kalkınma Vakfı Kasım/Aralık Yıl:1 Sayı:4

TRANSCRIPT

Page 1: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

SPONSORLARIMIZ

Prof. Dr. AYNUR ÖZGE

ALZHEIMER

Page 2: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015
Page 3: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015
Page 4: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015
Page 5: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015
Page 6: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015
Page 7: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015
Page 8: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

facebook/ kartalyuvasimersin

Page 9: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015
Page 10: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015
Page 11: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015
Page 12: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015
Page 13: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015
Page 14: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

Değerli Dostlar;

Yine bir MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfıdergisinde daha bir arada olmanın mut-luluğu ve heyecanı içerisindeyim.

Sizler ve Mersin’ imiz için ücretsiz olarak çıkardığımız bu dergimizde bir çok ye-nilikler yaptık. Dergimizin mizanpajını baştan sona yeniledik. Her bir noktasını özenle düşündük, özenle yaptık. Uma-rım bu yeni yüzümüzle ileri ki sayıları-mızda da beraber oluruz.

Her sayıda özellikle belirttiğim gibi, 10.000 trajlı bu dergimize verilen rek-lamlardan önemli bir geri dönüş alıyo-ruz. Mersin’ in en yüksek trajlı dergisi-yiz ve elde ettiğimiz başarılar bizi daha iyilerini yapma itiyor. Hayalimiz daha yüksek bir traja ulaşmak. Üyelerimizin de her zaman olduğu gibi bizlere destek olacağından şüphem yok.

Dostlarım;

Bu sayımızda özellikle merakla okuya-cağınız içeriklere yer verdik. Geleceğin teknolojisi 3D yazıcılara ayrıca önem vermek istedik. Çünkü ileride ekonomik kalkınmanın önemli bir parçası olaca-ğından eminim.

Her sayıda olduğu gibi Alzheimer Yaşlı Yaşam Merkezi’ imize büyük bir yer ayır-dık. Bizi bu yolda yalnız bırakmayan her-kese ayrıca teşekkür ediyorum.

Elimizden geldiğince bu konuya değine-ceğiz ve gelişmeleri sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz.

Mersin’ imizin güzel ilçesi Tarsus’ dan bahsettik. Tarihi ile hepimize ilham kay-nağı olan bu kentimizin tarihini tabi ki birkaç sayfaya sığdıramayız. Fakat hatır-lamak ve hatırlatmak istedik.

Yine Uray caddesinin kentimiz için öne-minden ve tarihi geçmişinden, Mersin’ e kattığı ekonomik değerinden bahsettik. Vahap Kokulu’ ya bu sayede tekrar te-şekkür ederim.

Ve tabi ki kapağımızda yer verdiğimiz değerli ressamımız Ahmet Yeşil... Mer-sin’ in dünyaya açılan yüzü... Çoğunuz kendisizi tanıyor olsa da bilinmeyen tüm yönlerini, düşüncelerini bizlerle paylaştı.Şehrimizin en önemli değerlerinden olan Ahmet Yeşil’ in röportajını severek oku-yacağınızdan eminim. MTSO Sanat ga-lerimizde de yaşattığımız sanat aşkımızı sizlerle paylaştık.

Ayrıca değinmek istediğimiz bir konu da son zamanlarda hem yurdumuzda hem de dünyada meydana gelen terör olayları.. Ankara’ da yapılan ve bizim de dergimizde yer alan ‘ TERÖRE HAYIR, KARDEŞLİĞE EVET’ yürüyüşü bize gösteriyor ki aslında kardeşlik, dosluk bizden çok uzakta değil. İhtiyacımız olan tek şeyin birbirimize saygı ve sevgi oldu-ğunu anladığımızda dünya daha yaşanı-labilir, daha güzel bir yer olacak.

Hayatını kaybeden tüm terör madurları ve şehitlerimiz için derin bir üzüntü için-deyiz. Dünya’ nın neresinde olursa olsun tek bir insan bile böylesi vahşi bir eylem-le karşı karşıya geliyorsa bu büyük bir insanlık suçudur. Hepimiz sakinliğimizi ve sukunetimizi korumalı ve kötü güç-lerin ihtiyacı olan kaos ortamını onlara vermemeliyiz.

Bizleri kalkındıracak güçlü yarınlara hazırlayacak, daha refah daha aydınlık günler için el birliğiyle çalışmalıyız. Bili-yoruz ki eğitim kalkınmanın temel taşı-dır ve bir ülkenin geleceğidir.

Biz de kendimize bunu görev bildik. Der-gide yer verdiğimiz konulardan biri de eğitim seminerlerimiz. Yaptığımız eği-timlerde katılımcılarımıza hız kesme-den sektör hakkında bilgiler ve eğitimler veriyoruz. Sizler de bu eğitimlerde yer almak istiyorsanız bizlere başvuruda bu-lunabilir ve bilgi alabilirsiniz. Birimimiz sizlere bu konuda yardım edecektir.

Umarım bu sayımızda da diğer sayıları-mızda olduğu gibi birlikte büyük başa-rılar elde ederiz. Biliyoruz ki biz, sizlerle büyük bir aileyiz

Sizlere bu yazımda hoşcakalın derken güzel günlerde ve gelecek sayılarda tek-rar birlikte olmak dileğiyle sevgilerimi iletiyorum.

İbrahim KİPER/

14

MTSO EĞİTİM ve KALKINMA VAKFI DERGİSİYENİ YÜZÜYLE SİZLERİ SELAMLIYOR

MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı olarak yeniden, yeni yüzümüzle karşınızdayız. Sizlerle büyüyor ve dergimizi geliştiriyoruz. Umarız sizlerin destekleri ile daha güzel yayınlarda buluşacağız.

MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı Başkanı

MERHABA

Page 15: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

SEED PROCESSING & CONDITIONING

Page 16: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Sanat Galerisi

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın bünyesinde bulunan Sanat Galerisinin kuruluşu 1993 yılındadır. 1993-2000 yıl-ları arasında yerli ve yabancı birçok sa-natçıya sergiler açmış olmakla birlikte Mersin’de sanatın öncü ve destekçisi bir kuruluş olmuştur.

30 Eylül 2006 yılında, sergileme alanı, yapılan yeni düzenlemeyle 200 m²’ ye çıkarılan galeri, plastik sanatların her alanında eserlerin sergilenmesine ev sa-hipliği yapmaktadır.

Kentin sanat ve kültürel yaşamına önemli katkısı olan galerinin sanatsever-ler tarafından ziyaret edilmesi her geçen gün artmaktadır.

MTSO Sanat Galerisi, sanat ve yaratı-cılık adına yapılmış olan özgün, estetik, teknik yeterliliğe sahip, var oluş nedeni olan bir düşüncenin ifadesi yapıtlar

üreten ve bunu başkalarıyla paylaşmak isteyen sanatçıları sanatseverlerle bu-luşturuyor.

Galerimiz Hakkında Bazı Bilgi-ler

MTSO Sanat Galerisinde galeri mekanı ücretsiz tahsis edilmekte, kokteyl, dave-tiye ve afiş bedeli galeri tarafından karşı-lanmaktadır.

Sanatçının eserlerinin satışından % 20 komisyon alınmaktadır. Alınan komis-yon gençlerin meslek sahibi olmalarına katkıda bulunmak amacı ile bağış olarak MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı’na ak-tarılmaktadır.

Sergi sonunda, sanatçıdan sergilediği eserlerden birini alarak MTSO Sanat Ga-lerisi koleksiyonuna eklemekteyiz.

Başvuru için, sanatçılar yapıtlarının dijital fotoğraflarını, özgeçmişlerini ve MTSO Sanat Galerisi’ne yazılmış dilek-çeyi içeren bir dosya hazırlamaları ge-rekmektedir.

SANATCILAR KENDİLERİNE HAYRAN BIRAKTILAR

16

MTSO Sanat Galerisi, sanat ve yaratıcılık adına yapılmış olan öz-gün, estetik, teknik yeterliliğe sahip, var oluş nedeni olan bir dü-şüncenin ifadesi yapıtlar üreten ve bunu başkalarıyla paylaşmak isteyen sanatçıları sanatseverlerle buluşturuyor.

Her yıl olduğu gibi bu yıl da MTSO Sanat Galerisi re-sim, heykel, seramik, fotoğraf ve gravür sergilerine ev sahipliği yapacak. Yıl içerisinde şehir dışı ve yurtdışın-da yaşayan Türk sanatçıların eserleri de sanatseverlerle buluşacak. Evlerinizde, iş yerlerinizde ve sevdiklerinize hediye etmek için en değerli hediyenin özgün eserler olduğunu düşünüyoruz. Kurumum ve kendi adıma, sa-natı ve sanatçıyı desteklediğiniz için şimdiden teşekkür ediyorum. Çok değerli sanatçılarımızı siz sanatseverler-le buluşturuyor olmak mutluluk verici. Umarım sanatçı ve sanatseverler için verimli ve keyifli bir dönem olacak. Seda ŞAHBAZ

MTSO Sanat Galerisi YöneticisiHeykeltıraş

Melek ÇALIŞKAN

Özcan AYDEMİR

MTSO GALERİ

Page 17: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

Sundukları dosya MTSO Sanat Kurulun yabancı, şehir dışından gelen sanatçıla-rın eserleri sergilenmektedir. Ulusal Sa-nat Fuarlarına değerli sanatçılarımızla katıldık ve şehrimizin sanatçılarını ta-nıttık.

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası, sanata destek veren ender kuruluşlar arasında. Başta MTSO Başkanımız Sayın Şerafet-tin AŞUT, oda yönetimimiz, meclis üye-lerimiz, sanat bilincinin farkında olan kişilerden oluşuyor.

Hatta birçoğu orijinal tablo satın alan ve bunun iyi bir yatırım ve kültür oldu-ğunun farkında olan kişilerdir. Mersin Kentinin sanat geçmişine bakacak olur-sak çok güçlü bir alt yapısı olduğunu görürüz. Uluslar arası tanınmış önemli sanatçıların yetiştiği, hala bünyesinde birçok sanatçı, ressam, yazar ve şairi ba-rındırır. Konuk olarak gittiğimiz evlerde çokça orijinal eserler görmek mümkün-dür. Ama maalesef son yıllarda bu alan-da ciddi bir azalma olmuştur Ülkemizde sanat yapıtı üreten tüm sanatçılara karşı başta devlet, belediyeler, kültür ve tu-rizm müdürlüklerinin, iş adamlarının sorumluluğu çok. .

Çünkü insanlarımızın sanatında bir ge-çim kaynağı olduğunu bilmeleri gere-kiyor. Sistem içerisinde belli bir kimliği olan, ben aydınım diyen herkes sanatçı-ya borçludur. Sanatçı yaşadığı toplumda üreten ve geleceğin kültürünü biriktiren bireylerdir.

İş adamlarının büyük bir kısmı üzerine düşen vazifeyi yapmamakta, görmezden gelmektedir. Sanata ve sanatçıya destek konusunda en iyi örnek Eczacıbaşı, Sa-bancı ve Koç aileleridir.

Bu konuda ciddi yatırımlar yapmış ve devamlılığı için de ellerinden geleni yapmaktadırlar. Halkın içinde de sanat düşkünü koleksiyonerler bulunuyor el-bet ama sayıları oldukça azaldı. Birçok kurumun ve iş adamlarımızın bilmediği bir başka konuda, devletin sponsorluk konusunda sanatsal faaliyet yaptıkları takdirde yüzde yüzüne varan boyutta sponsor olmayı vergiden düşerek yasal-laştırdı. 5225 sayılı Kültür Yatırımları ve Girişimlerini Teşvik Kanunu 14.07.2004 tarihinde kabul edilmiş, 21.07.2004 tari-hinde karar resmi gazetede yayınlanmış-tır.

Bu konuda şirketlerin mali müşavirleri araştırmalar yaparak sanata nasıl katkı sağlayabileceklerini kurum olarak belir-leyebilirler.

MTSO Sanat Galerisi 02 Ekim 2015 Cuma Günü Sezonu Açtı

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Sanat Galerisi 2015-2016 sezonu Ekim ayında başladı. Haziran ayına kadar de-vam edecek program çerçevesinde bu yıl 16 sergi planlandı.

Sezon açılışı 02 Ekim Cuma günü Res-sam Nurullah Erdoğan’ın Kişisel Re-sim Sergisi ile gerçekleşti. 17.30 – 19.30 saatleri arasında düzenlenecek açılışın ardından Erdoğan’ın 30’a yakın eseri 15 Ekim tarihine kadar sanatseverlerin be-ğenisine sunuldu.

Sergiler, hafta içi 08.30-18.00, Cumartesi günü ise 10.00 – 17.00 saatleri arasında ziyaret edilebilecek.

Nurullah ERDOĞAN

Seda ŞAHBAZ

17

Mustafa KÖSEOĞLU

MTSO GALERİ

Page 18: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

SANAYİ

18

S.S. MERSİN TIRMIL KÜÇÜK SANAYİ SİTESİYAPI KOOPERATİFİ

Sanayi sitemiz yapı kooperatifi 1986 yılında kurulmuştur. 1992 yılında temeli atılarak inşaatına başlamıştır. 1997 yılında inşaatı kıs-men tamamlanarak kura çekimleri yapılmıştır. 1999 yılından itibaren ortaklarımız sanayi sitemize taşınmaya başlamıştır. Sanayi si-temiz 226.000 m2 alan üzerine, çeşitli küçük orta ölçekli sanayi faaliyetine uygun olarak 433 adet işyeri ve 44 adet sosyal ve kültürel tesisler olarak kullanılacak dükkanlar inşa edilmiştir. 2010 yılı itibariyle ferdi tapu çalışmalarımız başlamış olup, tapu dağıtım işlerimiz bitmiştir. Sanayi-mizde bulunan dükkanlar işyerlerinin tamamına yakını doludur 400 civarında firma faaliyet göstermektedir. Bu iş yerlerinde yaklaşık 2.500 kişilik istihdam sağlanmaktadır.

Çilek Mah.Tırmıl Küç.San.Sit.Sosyal Tesisler No:28-MERSİNTel:2349911-2359553Fax:2359552

Page 19: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015
Page 20: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

20

Page 21: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

Resime ilk aşkınız, ilginiz ilk olarak nasıl başladı?

Genelde çocukluğumdan beri ilgim vardı falan diye başlarlar, Fakat benim resim sanatıyla ilk buluşmam ilkokuldan önce başlıyor. İstanbul’dan gelen üst kat kom-şumuz ressam teyze derdim. Devlet Gü-zel Sanatlar Galerisine giderken beni ya-nında götürürdü, bende onlar çalışırken şövalelerin, tuvallerin arasında hoplayıp zıplardım. Birde bahar aylarında evinin balkonunda yağlı boya resim yapardı. Özelikle natürmort resimler yaparken meyve tabağı resimleri hiç kaçırmazdım. Çünkü resim bitince meyve tabağındaki muz ve şeftaliyi bana verirdi, o yüzden resmi bitirmesini dört gözle beklerdim.

Bir gün sınıfta bir resim çizdim, kadın ve çocuk resmi nü(çıplak) resim, öğretmeni-min eline geçti ve çok kötü dayak yedim. Bu sefer okuldan kesin uzaklaştırma alırım dedim ve öğretmenimle müdü-rün odasına doğru yol alırken, genç bir bayan öğretmen “ya hocam bu çocuğa ne oldu” dedi. Öğretmenim “yaramazlığı yetmez gibi birde terbiyesizliği başladı” dedi. Öğretmen yaptığım resme bak-tı ve ‘Bunu sen mi yaptın?’ diye sordu. Öğretmenimle bir şeyler konuştular son-rasında öğretmenim, ‘Hadi sınıfına git bundan sonra adam gibi resim yap.’ di-yerek beni gönderdi.

Ortaokulda ki müdürümüz aynı zaman-da resim öğretmenimizdi, ilk resim der-sinde o keşfetti okulun karşısında porta-kal bahçesi vardı, bahçede resim dersini yapacağımızı söyledi. Herkes gördüğünü yapacaktı.

Bende yağlı boyaları götürmüştüm res-sam teyzeden nasıl kullanılacağını gör-düğüm kadarıyla portakal bahçesini res-mettim.

Yeşil renklerin arasında, portakallar tu-runcu, bahçecinin evinin damı tenekey-di yağmurda paslanınca kızıl kahve ka-rışımı olmuştu, orayı kırmızıya boyadım öğretmenim çok beğendi, ‘Bu kontrast ilişkiyi sen nasıl biliyorsun?‘ dedi. Ha-yatımda İlk defa kontrastın ne olduğunu orada öğrendim.

Bir günününüz nasıl geçiyor?

Bir günüm genelde çalışarak geçer. Bu çalışmanın içinde öğrencilerin sanatsal özel sorunlarını görüşme, tartışma sanat adına deneyim ve birikimlerimi paylaş-manın dışında günlük gazete ve dergi-lerimi okumak vs. sergi hazırlığı içindey-sem, bu günlerde olduğu gibi, yirmidört saatin en az yirmi ,yirmi iki saati çalış-makla geçer. İki üç saatlik uyku ve din-lenme bana yetiyor ve fazla bile geliyor..

Sizin resimlerinizi nasıl yorumla-mamızı istersiniz? Kendinizi hangi sanat akımına yakın hissediyorsu-nuz?

İzleyici ne hissediyorsa, düşünüyorsa bakarken gördüğü ne ise yapıtla nasıl bir duygusal, düşünsel ilişki kurduysa odur. Benim yapıtımı bir çerçeve içine hikaye-leştirerek koymam doğru olmaz. Sanat-sal dilimi anlayışımı , en güçlü biçimde nasıl ifade edebiliyorsam oradayım. Ona yakınım.

Mersin sizin için nasıl bir yerde?

Mersin’ de azımsanmayacak ölçüde bir sanatçı ve aydın potansiyeli var. Mersin, Ortadoğu’ yla ve Türkiye’ nin gelişmiş bölgeleri ile iletişimi sağlayan kilit bir kent. Sanat ve kültür potansiyeli açısın-dan diyebilirim ki İstanbul’ dan hemen sonra gelir. Yani, özellikle son yıllarda bir çok büyük kentin ilerisindedir. Bu olanak birden bire neden bir sessizliğe, ilgisizliğe dönüştü çözemiyorum. Acaba siyasi konjonktürün yarattığı etki mi? Yoksa ekonomik krizin sonucu olarak ortaya çıkan uzaklaşma mı bilemiyorum. Gördüğüm şey, insanlar artık mutlu de-ğil. Mutluluğu, dengeyi kuracak sağla-yacak olan şey sanattır, kültürdür.

Çok klasik bir soru olacak fakat ha-lat ve ip çizmenizdeki sebep bir tarz yaratmak mı yoksa bilinç altınızda yatan bir şey mi?

Sevgisinden çok sanatsal bir obje olarak sanatıma kattığı özgün kimliğe inanarak, ve bu düşünceye dayanarak yoğunlaş-tım. Semantik alt metni şu;

‘‘HALATIN NESNEL KİMLİĞİ ÜZERİNDEN,SANATSAL OBJE-YE DÖNÜŞEN İP , HALAT KEN-Dİ RİTMİ YAŞAMIN RİTMİYLE BERABER YARATIĞI KOSMOS PLASTİK BİR DİLE DÖNÜŞÜR-KEN SANATIMA DA ÖZGÜN BİR KİMLİK KAZANDIRIYOR.’’

RÖPORTAJ

Mutluluğu, dengeyi kuracak, sağlayacak olan şeysanattır, kültürdür.

21

Page 22: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

Türkiye de sanatla ilgili ne söyle-mek istersiniz ?

Sanatçılar bu ülkede her zaman çağdaş özgür ve özgün kimlikleri ile ülkemi-zin kültür ve sanat yaşamına kattıklar değerler açısından çok büyük bedeller ödüyerek görevlerini yaptılar yapıyorlar. Ama aynı duyarlılık ve evrensel sanat ve kültür politikaları olmadan sanat ve kül-tür adına yönetenler ne yapıyor bunun sorulması sorgulanması ve irdelenmesi gerekir.

En iyi sanat eğitim sizce hangisi-dir?

Bu sorunuzun cevabına şöyle diyebi-lirim. Okumak, araştırmak, öğrenmek, sanatın bütün her alanında bilgi sahibi olmak, öğrenmek..

Aldığınız diploma sizi tek başına sanatçı yapmaz. Kendilerini geliştirebilecekleri alanlarda araştırma, okuma, sanat dün-yasını takip etme gibi sosyal, sanatsal alanlarda aktif olmalarını ve en az dün-yada ülkemizde neler oluyor, neler yapı-lıyor bu konuda bilgi sahibi olmaları için yazılı ve görsel basını izlemelerini kitap okumalarını, sanatın tüm disiplinlerini izlemelerini ve disiplinli çalışmalarını öneririm.

Eğitimini görsel sanatlarda yapmış. Mü-zik alanında yapmış bir çok kişi tiyatroya sinemaya, operaya,sergi ye gitmemiştir. Bu da çok acı tabi.

Resim sadece resim yapmak değildir. Diğerleri için de aynı şey . Tüm sanat dalları biribirlerini besler.Hangi eğitimi alırsanız alın kişi kendine yaratıcılığını besleyecek katkılar yapamamışsa sadece yeteneği ile bir şeyler yapabilir.

Bu kadar başarılı ve ünlü bir res-sam iken büyük şehirlerde yaşa-mamanız Mersin’e duyduğunuz bir vefa borcu mu?

Evet…İstanbul’ da olmanın avan-tajları elbette çok. Ama hep şuna inanı-yorum.Nerede olduğunuz değil neyi ne kadar yapabildiğiniz önemli. İlk yıllarda çok sıkıntılar çektiğimi söyleyebilirim. Zira Mersin’ de yaşarken malzeme ve kaynaklara ulaşmak çok zordu. Ama hiçbir zorluğun karşımda engel olarak durmasına izin vermedim. Sanatçı ken-dini, sanatıyla ifade edebilecek gücü, güveni, kendinde görebiliyorsa hepsini aşar; en olmazı, en bulunmayanı da bu-lur, yaratır. Üretimini kesintiye uğrat-madan çalışır. Elbette pek çok sanatçı çeşitli zorluklar, sıkıntılar yaşamıştır. Fa-kat benimki onlarca kat fazla olmuştur. Gene de umutsuzluk ve çaresizlik gibi kavramlar benim tanımadığım, yaşamı-ma egemen olmalarına izin vermediğim kavramlar olmuşlardır

Batıda görüp gezdiğiniz yerlerdeki kültür turizmi ile Türkiye’deki kül-tür turizmini karşılaştırdığınızda ne tür farklılıklar gözlemliyorsu-nuz?

Çok büyük farklılıklar var. En önemli-si çok büyük yatırımlar yapmışlar. Bir kültür sanat politikaları var. Müzeler mahalle marketleri gibi. Yaşamın top-lumun yaşam biçiminin sanat ve kültür birikiminin her alanındaki birikimlerini sergiledikleri topluma açtıkları yüzler-ce müzeleri var. Bir toplumun ülkenein gelişmişlik düzeyi sadece ekonomik gös-tergelerinin yüksek oluşumuyla değil, sanat ve kültür birkimlerinin evrensel güçüyle kalıcılık ve saygınlık kazanıyor-lar. Bizm bu konuda özel girişimcilerin iş adamlarının özel sektörün katkılarıyla bazı sanatçı hocalarımızın sanatlarından kazandıkları birkimleri ile kurdukları müzeler sanata yaptıkları yatırımlarla bu sürece katılmaya çalışıyoruz.

RÖPORTAJ

22

Page 23: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

YELKEN FEDERASYONU ENGELLERİ KALDIRIYOR!2011 yılında Türkiye Bedensel Engelli Federasyonu(TBESF) ile yapılan görüş-melerden sonra ,Mersin Yelken Kulübü bünyesinde açtığımız Bedensel Engelli Yelken Branşı ile ilk çalışmalarımıza başladık. Sosyal hizmetlerden alınan verilere göre; Mersin’de 82.000 engelli yaşamaktadır. Bedensel engeli olan 70 kişiye yelken eğitimi verdik. 2012 yılın-da ise; 45 kişilik lisanslı sporcu sayısı-na ulaştık. Mersin’de yürütmüş oldu-ğumuz çalışmalar sayesinde, Bedensel Engelli Federasyonunca kentimiz Be-densel Engelli Yelken Merkezi olarak kabul edilmiştir. İstanbul’da bulunan AVM Holding sahibi ve Mengen’lerin Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Ergin İMRE, sadece Bedensel Engellilerin kullanabileceği 2.4 MR sınıfındaki 5 adet tekneyi TBESF kanalıyla, Mersin Yelken Kulübüne hibe etmiştir.

Yapmış olduğumuz çalışmaların hede-fi; sadece Mersin’de yaşayan bedensel engelliler değil, Türkiye’de yaşayan ve yelken yapmak isteyen her beden-sel engelliye ulaşabilmekti. Kayseri,-Samsun,İzmir ve İstanbul’dan gelen sporcularla 15’er günlük yelken eğitim kampları yaptık. Yelken Eğitim Kamp-larımızda engellilere Temel Yelken Eğitimi ve tekne kullanma eğitimleri vererek, kendi illerinde yelken ku-lüpleriyle görüşüp bedensel engelli branşının açılmasını sağlamak adına çalışmalar yaptırdık. Şu an Türkiye’de 8 ilde Bedensel Engelli Yelken Branşı açılmıştır.2013 yılında; 3 sporcu, 1 antrenör ve 1 idareci ile katıldığımız İspanya’da ya-pılan Prenses Sofiya 44 trofeoya ya-rışmasında derece olarak 19. ve 21.ligi aldık. Bedensel engelli sporcu çocukla-rımızın çok istekli ve arzulu olması biz-leri de farklı arayışların içerisine soktu.

İspanya’daki yarışmalarda eksikleri-mizi görüp çalışmalarımızı artırdık ve malzeme eksiklerimiz ise Sayin Ergin İMRE tarafından karşılandı. 5 adet cavler yelken ve flok, 5 adet dijital pu-sula ve 90 hp makinası olan 5.80 bir zodyak Mersin Yelken Klübü’nün en-gelli sporcuları için hibe edilmiştir.

Takdir edersinizki; bu sayede engelli dostlarımız bu güne kadar hayal bile edemedikleri bir deniz sevgisine ka-vuşmuş oldular. Tekne kullanırken hiç bir aparata ihtiyaç duymamaları ve hatta engelsiz bir birey gibi tekne kul-lanmaları, onları mutlu bir sarhoşluğun içine itiyordu. Bu mutluluklarına farklı hazları ilave etmek adına Mersin’de 5 engelliyi su altıyla tanıştırdığımızda , “Hey orda bizde varız”dediler..

Bedensel engelli dostlarımız hafta son-ları saat 10:00 ila 17:00 saatleri arasın-da Çamlıbel’de balıkçı barınağında bu-lunan Mersin Yelken Klübü’nde suya iniyorlar. Pazartesi günleri saat 18:00 de ise; hafta sonu antrenmanlarında yapılan hataların konuşulduğu,slayt veya çizimlerle derslerimiz yapılıyor. Bedensel engelli sporcularımızın hatta tüm engelli dostlarımızın engellerini kaldırabilmek, denizle iç içe yaşaya-rak psikolojik sorunlarını çözebilmek için Mersin Yelken Klübü yönetim ku-rulu olarak elimizden gelen herşeyin fazlasını yapmaya gayret etmekteyiz. Yine bu yönde Bölgesel Kupa Yelken Yarışları, köylerimizdeki çocukları-mızın denizle buluşması gibi sosyal sorumluluk projelerimiz de mevcut. Yetkili merkezlere müracaat ettiğimiz projelerimize belediyelerimizden, bazı dernek veya odalarımızdan olumlu dö-nüşler malesef olmamıştır.

Mersin’e ulusal bazda katma değer sağlayacak bu tarz projelerimizin ka-bul edilip hayata geçirilmesi adına biz-ler mücadeleye devam ediyoruz. Eşsiz bir sahil şeridine sahip olan şehrimiz-de, Bedensel engelli sporcularımızla şu anki çalışma alanımız Çamlıbel’deki balıkçı barınağı olup, buradaki çalış-malarımız da malesef engellenmeye çalışılmaktadır.

Tüm hedefimiz; şehrimizin Türkiye’de Bedensel Engelli Yelken Merkezi kabul edilmesinden sonra aldığımız bu başa-rıyı, ulusal ve uluslararası yapılabile-cek projelerle çok daha yukarıya taşı-yabilmek. Yerel yönetimlerden, dernek ve odalardan Bedensel Engelli Yelken branşı için Mersin Yelken Klübü müze sosyal sorumluluk anlamında destek beklemekteyiz.

MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı yöne-timine sesimizi duyarabilmemiz adına bu özel dergilerinde bize yer ayırdıkları için ayrıca çok teşekkür ederiz.

Bu güzel sehrimizin tüm imkanlarının kullanılabildiği, engellilerin önemsen-meyerek görmezden gelindiği değil , önemsenerek şehrimizin de engelsiz bir yaşam alanı haline gelmesini ve buna katkı sağlanmasını arzu etmek-teyiz.

Rüzgarınızın bol olması dileklerimiz-le....

Sedat ÇelikcanMersin Bedensel Engelliler Antrenörü

Federasyon Teknik Kurul ÜyesiMersin Yelken Kulübü Genel Kaptanı

23

Page 24: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

2015 yılı pek çok açıdan tarihimizde önemli bir kavşak noktası. 35 sene son-ra 21’inci asrın tam ortasına rastlıyor. 35 sene öncesi ise dünyada ve Türkiye’de ortaya çıkan yeni iktisadi yapıların te-melinin atıldığı 1980’lerin başına denk geliyor. 1980’lerde dünyayı en iyi ne simgelerdi diye baktığımızda duvarla-rı ve sınırları görüyorduk. Bu alanların içinde dünyanın geri kalanından bağım-sız olarak yaşanabiliyordu. Bilişim ve lojistik alanındaki ilerlemelerle birlikte artık buna imkân kalmadı. Şimdi dünya-yı en iyi ne simgeliyor diye baktığımızda interneti görüyoruz. Ülkeler bir bütünün parçaları olarak işlev görmeye başlıyor. Bu yüzden de AB, NAFTA, TTIP gibi olu-şumlar, yani bir bütünün parçası olmak daha fazla talep görüyor.

Türkiye’ye baktığımızdaysa 35 sene önce 80’lerin başında ekonomimiz; rekabete kapalı, yüksek gümrük duvarları arka-sında kalitesiz malı içeride pahalı üreten, ithal ikameci bir yapıdaydı. Rahmet-li Özal bu sağlıksız yapıyı değiştirecek adımları atmaya başladı. Ekonomide ilk reform hamlesini başlatan Özal’la bir-likte Türkiye ekonomisi hızlı bir gelişme gösterdi. Rekabete açık, ihracatı ciddi bir iş alanı gören yeni bir zihniyetle tanıştık. Sonuçta 70’lerin “hasta adamı” gitti ve yerine müthiş bir ekonomik performans sağlandı.

Ne yazık ki bu performans ve reform

süreci 90’larda devam ettirilemedi. Eski kötü alışkanlıklarımızdan, köhne ve hantal kurumlarımızdan, yasakçı zih-niyetlerimizden vazgeçmedik. Siyasi hesaplar ve çıkarlar ön plana çıktı. Ko-alisyon hükümetlerinin uyumsuzluğu ve vizyonsuzluğu 90’ların kayıp yıllar ola-rak tarihe geçmesine neden oldu. Reel sektörün önünü açmak yerine kapattık. Bankalardaki kaynaklar hükümetlerin popülist ve verimsiz harcamalarıyla is-raf edildi. Sonuçta bütün dünya büyür-ken, biz yerimizde saydık. Koca bir 10 yılı boşa geçirdik. Hem kamu maliyesi çöktü hem de mali piyasalarımız. Bunun be-delini de 2001 krizinde ödedik. Nihayet 2001 kriziyle gördük ki, Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu meselelerin çözümü için, başta kamuda olmak üzere iktisadi, idari ve siyasi yapıda bir zihniyet devri-mini gerçekleştirmemiz gerekiyor. İşte böylece ikinci reform hamlesi başladı. Kamu maliyesinde ve bankacılık siste-minde çürükler ayıklandı. 3 milyon kişi-ye yeni istihdam alanı açıldı. Enflasyon ve faiz oranları tek haneli seviyelere ge-riledi. Dünyanın 17’nci büyük ekonomisi olduk. Bu bir başarı hikâyesidir ve bunda büyük payı olan Türk müteşebbisi, sana-yicisi, üreticisi, çalışanı hepimizin övünç kaynağı olmuştur.

1980’lerin başında Suudi Arabistan eko-nomisi Türkiye’den daha büyüktü, Yuna-nistan’la ise eşit konumdaydık. Bugünse Türkiye bu bölgenin en büyük ekono-misi oldu. İtalya ile Çin arasında sanayi üretim kapasitesi en büyük ülke haline geldik. Üstelik sanayimizi tüm Anado-lu’ya yaydık. 1980’de Türkiye’de sadece 12 Organize Sanayi Bölgesi (OSB) vardı. Bugünse 200’e yakın OSB yatırımcılarla dolmuş durumda. Yurt dışı müteahhit-likte ve turizmde dünyada ilk sıralara yükseldik.

1980’de sadece 1000 kadar kayıtlı ihra-catçı firma vardı, toplam ihracatımız ise 3milyar dolar düzeyindeydi. Bugünse 50 binden fazla kayıtlı ihracatçımız dün-yaya açılarak para kazanmaya çalışıyor. 1980’lerin başında tarım ihracatçısı bir ülke konumundayken, bugün sattığı-mız malların %94’ü sanayi ürünlerinden oluşuyor. Türkiye bunu, petrol veya do-ğal gaz gibi kaynaklara sahip olmadan, sadece müteşebbis gücüyle başarmıştır. Komisyonculara mal satmakla ihracat yapmayı öğrenen firmalarımız, artık ya-bancı pazarlarda yerleşik hale geliyor. Türk özel sektörünün bugün yurt dışın-da 30 milyar dolara yakın yatırımı bulu-nuyor.

Dünyanın en büyük 250 uluslararası müteahhitlik firmasından 42’si Türk

müteahhitleridir. Sanayici ve tüccarımız da, üretim ve pazarlama ağlarını etrafı-mızdaki coğrafyaya genişletiyorlar. Yeri geldiğinde fabrika açıyorlar, yeri geldi-ğinde temsilcilik açıyorlar ya da strate-jik ortaklıklar kurma yoluna giriyorlar. Bu dediklerimi sadece İstanbul’daki büyük şirketlerimiz değil, Anadolu’daki binlerce KOBİ’miz de yapıyor. Şirket-lerimizin zihinsel kodları da değişiyor. Markalaşmanın önemini ve faydasını anlıyoruz. Marka tescilinde son yıllarda Avrupa’nın ilk üç ülkesinden biri haline geldik. Zira sadece iç pazarlara değil dış pazarlara odaklanarak üretim yapıyoruz. Bu sayede 210’dan fazla ülkeye ihracat yapıyoruz. Avrupa’da satılan her dört te-levizyondan, her beş beyaz eşyadan biri Türkiye’de üretiliyor.

Türkiye, ilk kez, nerede olduğu için de-ğil, coğrafi konumu sayesinde değil, ne olduğu için, bu topraklar üzerinde ne inşa ettiği için önem taşıdığı bir döneme girdi. 35 sene önce üçüncü dünya ülke-si görünümündeydik. Bugünse bölgesel bir güç haline geldik. 35 sene sonra 2050 için çok daha iddialı hedeflerimiz var. “Dünyada en çok yaşamak istediğiniz ülke” sorusuna Türkiye cevabının ilk 10’a girdiği bir Türkiye hayal ediyorum. Araş-tırma ve geliştirmeye dayanan yenilikçi ve rekabetçi bir ekonomik model kur-muş, tüm bu coğrafya için ilham kaynağı olmuş bir Türkiye görmek istiyorum. En az üç sektörde dünya lideri pozisyonunu elde etmiş, dünyada tanınan 10marka üreten, dünyanın en büyük 500 şirketi arasında 20 Türk şirketine sahip bir özel sektör hedefliyorum.

Sadece küresel değer zincirleri içinde yer almakla kalmayan, küresel değer zincir-leri oluşturup dünyaya yayılan küresel milli şirketlerimiz olmasını istiyorum. 2050 hayalimde öyle bir Türkiye var ki; Bölgemizdeki şirketler, Türkiye’ye mal sattığını referans olarak gösterecek. Ül-keler “Nasıl daha fazla Türk yatırımı çekebiliriz” diye konferanslar düzen-leyecek. Hastası olan, hükümetinden “Türkiye’deki hastaneler gibi” hastane isteyecek.

Yazarlar, kitapları Türkçeye çevrilsin diye, Türkiye’de yayınevlerini dolaşacak. TOBB olarak böyle bir Türkiye hedefine ulaşmak, gelecek nesillere böyle bir ülke bırakabilmek arzusuyla çalışıyoruz.

Ahmet Arif’in dediği gibi; Umut ile, sev-da ile, düş ile, bu büyük Türkiye hayali-miz için çalışıp, hedeflerimizin peşinden koşacağız.

TOBB 2050’nin Türkiye’si içinÇalışıyor

TOBB

M. Rıfat HisarcıklıoğluTOBB Başkanı

24

Page 25: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015
Page 26: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

İş hayatınıza nerden, nasılbaşladınız?

Bazi sonlar yeni firsatlar yaratiyor hayat-ta. 19 yil once buyuk bir kurulusta teknik ressam olarak calisiyordum. Calistigim yer ani bir kararla kapatildi. Kendime yeni bir yol cizmem gerekiyordu. ‘’Ne yapmak istiyorum’’ , ‘’ Ne imkanlarım var’’ sorularına yanıt ararken, belki de İsmet İnönü’ nün baş aşçılığını da yap-mış Bolu – Mengenli rahmetli büyük babam ve Girit yemek kültürünü fazla-sıyla benimsemiş ada göçmeni rahmetli annemin üzerimdeki etkileri dolayısıyla çocukluğumdan beri hayalim olan küçük bir kafe işletmek için gerekli olan adım-ları atmaya karar verdim.

Gerekli hazırlıkları tamamlamamın ar-dından pasta imalathanemiz ve kafemiz doğdu.

Geçen yıllar ile birlikte zamanı geldi ve ikinci kafemiz de aramıza katıldı. 19 yılın ardından, ilk günlere oranla ekibimiz altı kat daha büyüdü. Cafe Betül’ ün bugün-lere gelmesinde çalışanlarımız ile yaka-ladığımız aile ortamının ve onların gös-terdiği özverinin payı gözardı edilemez. Tabi sadece onlar değil, misafirlerimizde bu başarıda pay sahibi.

Betül Cafe olma yolundaki ilke-leriniz ve başarı yolundaki viz-yonunuz nedir?

İnsanın hayallerindeki işi yapabilmesi çok büyük bir şans. Öncelikle bu şansın ne kadar kıymetli olduğunu hiç bir za-man unutmayıp on dokuz yılın ardından bile işime ilk günki aşkla severek geliyo-rum. Bu aşk ile birlikte de misafirlerimi-ze tam istedikleri gibi, eşsiz ve lezzetli tatlar sunabilmek için ekibimizle birlikte büyük bir enerji ve keyif ile çalışıyoruz. Bu enerjinin temeline de paradan önce kalite odaklı işletme kültürünü yerleş-tirince güzel şehrimizde çalışmak daha büyük bir keyfe dönüşüyor.

Temelinizi net bir şekilde belirledikten sonra, her işin doğasında olduğu gibi bi-zim işimizde de karşılaşabildiğimiz, kimi zaman finansal, kimi zamansa mekan-sal zorlukların bizi yıldırıp kalitemizden uzaklaştırmasına izin vermemek için yoğun bir gayret gösteriyoruz. Misafir-lerimizin içtenliğimize olan güvenleri sayesinde bizlerle paylaştıkları geribildi-rimleri büyük bir özenle dikkate alıp, her zaman daha iyisini sunabilmek için çaba sarf ediyoruz.

Sektörde uzun süre geçirenler için en büyük risklerden biri herşeyi bildiğin ya-nılgısına kapılıp, misafirlerin taleplerini gözardı etmektir. İşimize duyduğumuz sevgi sayesinde bu tuzaktan uzak dura-bildiğimizi düşünüyorum.

Toparlamak gerekirse, satın almadan personel yönetimine, mutfağımızdan servisimize, pazarlamadan organizas-yonlarımıza kadar her konumuzu hep kalite odaklı kültürümüz şekillendiriyor.

Ekibimiz ile birlikte kafelerimizi gerçek-ten evimiz gibi görüyoruz ve misafirle-rimiz için her zaman elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Misafir-lerimizin bizden aldığı hizmetin kaynak olduğu mutluluk bizim için herhangi bir parasal değerden çok daha kıymetli.

Sevgili şehrimizde pek çok değerli mes-lektaşımız ve girişimcimiz var. Ben eki-bim adına onların başarılarını da kutla-mak isterim.

Bu başarılarla Mersin’ imizin kısa za-manda daha da yükseleceğine ve tüm Türkiye’ nin gıpta ile bakacağı parlak bir şehir haline geleceğine inancım tamdır.

Betül Braggiotti CAFE BETÜL

MERSİN DEĞERLER

26

yolculuğunu anlattıMersin’in en sevilen noktalarından olan Cafe Betül’ün hikayesi birçok genç girişimciye ilham olacak türden bir hihaye. Ve bu hikayeyi Betül hanım tüm sıcak kanlılığıyla bizlerle paylaştı...

Page 27: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü ola-rak görevimiz, Mersin ekonomisi ile il-gili olan konularda araştırma yapmak ve bunları basılı hale getirerek gerek üyele-rimize gerekse de tüm kente yaymaktır. Bu bağlamda çalışmalarımız süreli ya-yınlar ile özel yayınlar ve araştırmalar olmak üzere iki kısımda gerçekleştiril-mektedir.

Yayınlarımızdan kısaca bahsedersek,

EKONOMİK RAPOR

5174 Sayılı Kanun gereği her yıl hazır-lanan rapor; 115 kurumla yapılan yazış-malar sonucunda, İlimizde yıl içerisin-de meydana gelen ekonomik ve sosyal gelişmelere ait istatistikler derlenerek hazırlanmaktadır. Yayınımızda ilgili yıl-da Dünya ve Türkiye Ekonomisindeki gelişmeler ve önümüzdeki dönem için beklentilerin değerlendirildiği bölüme ek olarak, İlimizdeki toplumsal ve kül-türel yapı, ekonomik yapı ve makroeko-nomik göstergeler, altyapı sistemleri ve sivil toplum kuruluşlarının ele alındığı 4 ana 28 alt başlık altında, geçmiş yıllarla ve Türkiye göstergeleri ile karşılaştırmalı olarak incelenerek yayınlanmaktadır.

AYLIK GÖSTERGELER

Başta Odamız olmak üzere, 23 farklı kurum ve kuruluştan; İlimizdeki ticari, sınai ve sosyal faaliyetlere ait istatistiki bilgiler aylık olarak derlenip, 21 başlık altında incelenerek “Aylık Göstergeler” adı altında yayın haline getirilmektedir. 2006 yılının Ocak ayından bu yana basılı olarak çıkartılmaktadır.

Çalışma kapsamında; Mersin ilinin sos-yoekonomik yapısı incelenerek, ilin çok yönlü profilinin çıkarılması, böylece Mersin için uygun yatırım konularının belirlenmesi hedeflenmiş ve ilgililerin kullanımına sunulmuştur.

Odamıza ait tüm yayınlar ve araştırma-lar www.mtso.org.tr adresinde yayınlar sekmesi altından üyelerimizin ve ilgilile-rin kullanımına sunulmaktadır.

Müdürlük tarafından gerçekleştirilen di-ğer faaliyetler;

•Kentimizin tanıtımına yönelik Türk-çe-İngilizce sunumların hazırlanmasının yanı sıra Odamızı ziyaret eden yabancı heyetlerle yapılan görüşmelerde kulla-nılmak üzere, Mersin ve ilgili ülkenin ticari faaliyetlerini içeren bilgi notları hazırlanması

•Odamızı ziyaret eden çeşitli meslek odaları, kurum ve kuruluş yetkililerine, üniversite öğrencileri ve araştırmacılara talepleri doğrultusunda Müdürlüğümüz tarafından hazırlanan raporlar ve yayın-lar sunularak bilgilendirmeler yapılması•Kalite Yönetim Sistemi gereği Odamız hizmetlerinin etkinliğinin ölçümlenip analiz edilmesi çalışmaları kapsamında Müşteri Memnuniyeti, Personel Mem-nuniyeti çalışmalarının yürütülmesi ve Odamızın 2013-2016 Stratejik Plan Uy-gulamalarını izleme ve değerlendirme çalışmaları yürütülüp raporlanması.

FAALİYET RAPORU

Odamız birimlerinin yıl içerisinde ger-çekleştirmiş oldukları faaliyetleri, Oda-mızın görev aldığı kurum, kuruluş ve iş-tirakleri, yıl boyunca düzenlenen eğitim, seminer, toplantı ve sosyal faaliyetleri içeren raporumuz, Müdürlüğümüz ta-rafından derlenip, düzenlenerek yayın haline getirilmektedir.

BİR DÜNYA KENTİ MERSİN

Mersin’in sosyal, kültürel, ticari ve eko-nomik göstergelerinin yer aldığı, kapsa-mıyla ilimizin tanıtımının yapıldığı “Bir Dünya Kenti Mersin” Türkçe ve İngilizce olarak hazırlanıp, yayın haline getiril-mektedir.Özel yayınlar ve araştırmalar kapsamın-daki çalışmalarOdamız Meslek Komitelerinden gelen talepler ve genel sekreterlik talimatları doğrultusunda Müdürlüğümüz tarafın-dan sektörel araştırmalar yürütülmekte-dir. Araştırmalar genel olarak sektörle il-gili Türkiye geneli kapsamında bilgilerin derlenmesinin yanı sıra kent ölçeğinde saha çalışması ile toparlanan bilgilerin analiz edilip sunulmasından oluşmak-tadır.

“Mersin İli Potansiyel Yatırım Alanları Araştırması”Mersin Ticaret ve Sanayi Odasının tale-bi üzerine Çukurova Kalkınma Ajansı ile Türkiye Kalkınma Bankası A.Ş. arasında imzalanan protokol çerçevesinde Türki-ye Kalkınma Bankası tarafından “Mer-sin İli Potansiyel Yatırım Konuları Araş-tırması” çalışması hazırlanmıştır.

MTSO EKONOMİK ARAŞTIRMALARBİRİMİ

BİRİMLER

27

Page 28: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015
Page 29: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015
Page 30: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

Halihazırda Nuri Dede’nin torunları ta-rafından devam ettirilen marka, Türk kahvesi deyince Mersin’de ilk akla gelen isim.

Nuri Uçar 1924 yılında Mersin’e yerleşir. Mersin’de öğütülmüş kahve satışı 1926 yılında Soğuksu Caddesi’nde ilk Arabağa dükkanının açılması ile başlar.

Arabağa ismi kendisinin lakabına istina-den konulmuştur. Halihazırda 2 fabrika ve 6 dükkan ile hizmet veren Araba-ğa’nın bugün eski kent merkezi olarak bilinen Atatürk Caddesi’nde kente gelen yerli ve yabancı ziyaretçileri ağırlıyor.

Mersin’in bu asırlık lezzeti ile tanıştıran bir de konsept mağazası var.

90 yıllık deneyimle harmanlanan Türk kahvesi ve diğer ürünler ile sevdikleri-nize hatırlı (1 fincanının bile 40 yıl ha-tırı var!) ve sıcak bir hediye götürmek isterseniz Arabağa’nın Atatürk Caddesi üzerindeki dükkanına uğramanızı tavsiye ederim”.

Bugün üçüncü kuşak olan Uçarlar, tica-ret konusunda da dede ve babalarından öğrendikleri prensipleri devam ettiri-yorlar. Arabağa’nın son mağazası, Nuri Dede’nin torunlarından Mustafa Burak Uçar tarafından Ekim ayında Pozcu’da açıldı.

MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı Baş-kanı İbrahim Kiper’in açılışını yapmış olduğu mağazaya çok sayıda davetli ka-tıldı.

En son seyahat blogger’ı Kemal Kaya’yı ağırlayan bu mağazaya ilişkin Kaya,www.yoldaolmak.com web sitesinde şu ifadelere yer veriyor ;

‘‘Burada bizi Nuri Dede’nin en küçük to-runu Mustafa Kemal Uçar ve davetkar kahve kokusu karşıladı.

Arabağa kahvesini, Nuri Dede’nin kah-veyi ilk üretmeye başladığı değirmen ve sizi tarihte yolculuğa çıkaran diğer fotoğ-raflar eşliğinde tatmak kesinlikle yaşan-ması gereken bir deneyim.

Bu vesileyle Kemal Bey’in Facebook’taki Arabağa’da Kahve İçenler albümünde de yerimizi aldık.

ARABAĞA’NIN YENİ ŞUBESİ POZCU’DA AÇILDI

AÇILIŞLAR

30

1926 yılında rahmetli Nuri Uçar tarafından kurulan Arabağa, önümüz-deki sene sektörde 90. yılını dolduracak.

Page 31: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

1988 Yılında faaliyet göstermeye baş-layan Hacıbaba Et Lokantası doğanın sunduğu en kaliteli et ürünleri ve etsiz sebze yemekleriyle geniş bir konseptte konuklarını ağırlıyor. “Hacıbaba” ismi dededen gelme olup bugünkü 3.kuşak tarafından devam ettirilmektedir.Çarşı-da bulunan merkez şubesiyle, 600 m²’lik mekanıyla, 300 kişilik salonu ve geniş kadrosuyla müşterilerine özenle ve bü-yük bir titizlikle hizmet vermektedir. Sizlerin isteklerini dikkate alarak ka-lite,hizmet ve memnuniyet anlayışıyla 2015 yılında gerek mutfağıyla gerekse birbirinden güzel günleri özelleştiren sa-lonlarıyla, teras keyfini yaşatacak ön ve arka bahçeleriyle, güler yüzlü persone-liyle Pozcu şubemizin açılmasının onu-ruyla hizmetlerine devam etmektedirler.

Fark yaratmak! Mersin’de sektörünün lider markası olmak, kaliteli hizmet için her türlü yeniliği ve teknolojiyi kullan-mak fakat yöresel lezzetler söz konusu olduğunda özünden kopmamak, yemek kültürünün yozlaşmasına karşı durmak gibi ilke ve hedeflerle yola çıkan Hacıba-ba Et Lokantası 1988 Yılından beri bü-yümesine hız kesmeden devam ettiriyor.

Düğün,nişan,toplantı vb. gibi özel gün-lerinizde yapacağınız her türlü yemekli etkinliklerde Hacıbaba’ yı tercih etmeniz özel günlerinizi daha da özelleştirecektir.

Eşsiz tatlardan oluşan, geniş ürün çeşit-leriyle, her damak tadına hitap eden res-taurantta siz değerli vatandaşlarımızın 7/ 24 hizmetine devam etmekten mutlu-luk duymaktadır.

Geçmişin ve geleceğin lezzet sırlarını ‘Nesilden Nesile Hacıbaba’ sloganıyla 24 saat müşteri memnuniyeti, güler yüzü, samimiyetiyle acıktığınız her an kendi-nizi evinizde hissedebileceğiniz nezih bir ortamda sizleri misafir etmenin onu-runu ve gururunu yaşıyor.

Sizin için özenle hazırlanan en sağlıklı yemeklerin bulunduğu Hacıbaba Avrupa hijyen standartlarına uygun olup 2006 yılında Mersin ilinde faaliyet gösteren restaurantlar arasında örnek restaurant seçilmiştir. Ayrıca Hacıbaba bir Mersin markası olmaktan çıkıp,Çukurova bölge-sinin tamamında adından söz ettirebil-meyi hedeflemektedir.

Her iki şubesinde de muhteşem lezzetle-ri ile sabah kahvaltısı, zenginleştirilmiş öğlen ve akşam menüsü ,zeytinyağlı bü-fesi ,kebap-lahmacun-pide çeşitleri ve çorba ve sakatat çeşitleriyle 7/24 saat şık, nezih ve ferah bir ortamda sizlerien iyi şekilde ağırlamanın mutluluğunu yaşıyor..

Yemek sonrası isteğe bağlı tatlı ve mey-ve sunumu ile yemeğinizi taclandırabilir çay ya da kahve ikramıyla yemeğinizi sonlandırabilirsiniz. Dışarı çıkamadığı-nız yoğun,olduğunuz dönemlerde, sizleri bu lezzetlerden mahrum etmemek adına aynı hizmet kalitesinde paket servisleri-de mevcuttur. Ayrıca çarşı şubesinde,-çarşı trafiğini ve park sorununu düşüne-rek sizlere rahatlık ve kolaylık sağlamak adına otoparkıda bulunmaktadır. Ev yemeklerine özlem duyanların adresi olan Hacıbaba hem damağınıza hem bütçenize hitap ediyor. Ödemelerinizi Nakit,kredikartı,Ticket,Sodexo,Multinet ve Setcard,la da yapabilirsiniz.Müşteri memnuniyetini ön planda tutan Hacıba-ba’ da iş yerinize personel sayısına göre yemek sipariş verebilirsiniz.

Hacıbaba Et Lokantası

NESİLDEN NESİLE...

DEĞERLER

31

Page 32: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

Mersin Ticaret ve Sanayi Oda-sı (MTSO) 11 No’lu Tekstil Konfek-siyon ve Ayakkabı Komitesi yaptı-ğı çalışmalarla sektöre yön veriyor.

Bir taraftan katılım sağladığı fuar or-ganizasyonlarıyla sektör temsilcile-rine yeni ufuklar açan komite üye-leri, diğer taraftan eğitim çalışmaları düzenliyor ve istihdama katkı sağlıyor.

Sektörün sorunlarına çözüm üretme nok-tasında da önemli girişimlerde bulunan Komite Üyeleri, sağladıkları istihdam ve oluşturdukları ihracat geliriyle de kent ekonomisinin lokomotifi konumunda. Sektörün gelişimine katkı sağlayacak çalışmalara imza atan 11 No’lu Komite-nin üzerinde durduğu en önemli konu markalaşma çalışmaları. Bu alanda üyelere yönelik eğitimler düzenleniyor.

Düzenlenen eğitimlerde sektörde mar-kalaşma bilincini artırmayı amaçla-yan üyeler markalaşma yolundaki fir-maların eksilerini görüp vizyonlarını geliştirmesini sağlarken, henüz mar-kalaşma yolunda adım atmayan fir-maların ise işe hangi noktadan baş-layacaklarını ve önümüzdeki süreçte neler yapması gerektiğini anlatıyor.

Eğitimler sonrasında markalaşma yo-lunda müracaatlarda artış yaşandığı da söylenebilir. Önümüzdeki süreçte bu alandaki eğitimler devam edecek.

Sektörün gelişmesinde kalifi-ye eleman sorununun çözül-mesi de büyük önem taşıyor.

Emek yoğun sektörler arasında yer alan tekstil, konfeksiyon ve ayakka-bı sektöründe kalifiye personelin ye-tişebilmesi adına İçel Sanayi Araş-tırma Teknoloji Geliştirme ve Eğitim Vakfı’na da destekler artarak sürüyor.

Vakfa makine, ekipman, yedek parça ve hammadde destekleri sağlanıyor. Ayrıca Vakıf’ta verilen eğitimleri tamamlayan öğrencilere istihdam da sağlanıyor. Bu çalışma sayesinde Vakıf’ta eğitim alan binin üzerinde öğrenciye istihdam sağ-landı.

Sektör, 20 binin üzerinde insanın ge-çim kapısı

Sektör temsilcileri sağlanan istihdam ve ihracata yapılan katkı ile de kent ekono-misinin lokomotifi konumunda. 20 binin üzerinde kişiye istihdam sağlayan teks-til, konfeksiyon ve ayakkabı sektöründe Mersin’den yıllık 350 milyon dolarlık ih-racat gerçekleştiriliyor. Sektör, bu sayede bir taraftan dış ticaret açığının kapatıl-ması noktasına katkı sağlarken diğer ta-raftan oluşturulan istihdamla kentte sos-yal barışın güçlenmesine destek veriyor.

MTSO 11 No’lu Komite Üyeleri bir taraf-tan eğitim çalışmalarına ağırlık verirken

diğer taraftan fuar katılımlarını organize ederek sektör temsilcilerinin yenilikleri yakından takip etmesine fırsat tanıyor. Son olarak düzenlenen ortak organizas-yonla Gaziantep Fuarı’na katılan sektör temsilcileri sektörel fuarlara katılımı sür-dürüyor.

Öte yandan Mersin’de kurulan Kent Güzelleştirme Platformu’na da üye olan 11 No’lu Meslek Komitesi Üyeleri, kent merkezinde yaşanan aksaklıklara çözüm arayıp esnafın çalışmalarının kolaylaştı-rılması noktasında adımlar atıyor. Özel-likle Atatürk Caddesi ve Çamlıbel’deki çalışmalara yoğunlaşan komite üyeleri bu caddelerin çiçeklendirilmesinden ay-dınlatma sorununa kadar birçok konu ile uğraşıyor.

Önümüzdeki süreçte ise Kuşimato Soka-ğı’nda olduğu gibi yeni bir düzenlemeye gidilecek. Bu nedenle hem Büyükşehir Belediyesi hem de Mersin Üniversitesi Mimarlık Fakültesi ile ortak çalışmalar sürdürülüyor.

Sektör sorunlarına çözüm arayışlarına da devam eden Komite Üyeleri, son dö-nemlerde mağazalarda yapılan rastgele müzik yayınları karşısında açılan telif davalarına yoğunlaştı.

Konuyla ilgili gerekli girişimlerde bulu-nan Üyeler, bu uygulamanın kaldırılması ya da yeni bir düzenlemeye gidilerek her iki tarafın da mağduriyetinin giderilmesi taraftarı.

MTSO 11 No’lu Meslek Komitesi Sektöre Yön Veriyor ‘‘ 11 No’ lu Tekstil Konfeksiyon ve Ayakkabı Komitesi ‘‘

MTSO KOMİTELER

32

Page 33: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

33

MTSO 12 NOLU (HALI, MOBİLYA, KİLİM VE MUTFAK EŞYASI) MESLEK KOMİTESİ

Sektörün öncüleri;

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası bünye-sinde yer alan 12 No’lu Meslek Komite-si, dünyadaki gelişmelere ve yeniliklere açık, üyelerinin beklentilerine ve ihti-yaçlarına önem veren, faaliyetlerinde üye odaklı olmayı, hizmet standartlarını geliştirmeyi, hizmetlerini etkin ve verim-li üretmeyi amaç edinen bir kurumdur.Bölgesel olarak Mersin, Türkiye’nin büyüyen önemli büyük şehirlerinden olduğu için ve iklimsel olarak inşaat sektörünün 12 ay boyunca devam etme-sinden dolayi mobilya ihtiyacı açısından çok büyük bir pazar oluşturmaktadır. Mersin’de üretim yapanlar küçük kobi-ler düzeyinde olduğundan bu pazarın talebini karşılayamamaktadır. Alt yapı sorunu büyük ölçekli imalat alanları ve kalifiye elaman sıkıntıları ile de kendi-lerini geliştirememektedirler. Bu yüz-den mobilya ihtiyacının büyük bir ço-ğunluğu dışarıdan tamamlanmaktadır.

Mobilya satışı günümüz şartlarında büyük metrekarelere satış yapmayı ge-rektirmektedir. Buna bağlı olarak artan yüksek kira ve giderleri, ham madde ve işçiliklere gelen zamlardan dolayi karlılık gün geçtikçe erimektedir.

Yenilikçi uygulamalarla toplumumuz için değer ve fark yaratarak sadece böl-gemizde değil, ulusal boyutta da güveni-len bir kurum olmak vizyonumuzdur. Halı, Mobilya, Kilim ve Mutfak Eşyası Meslek Komitesi ve komite üyeleri ola-rak hedeflerimiz; ilimizin, bölgemizin, ülkemizin kalkınmasına ve üretimin sür-dürülebilirliğine katkı sağlamak, üyeleri-mizin beklentilerini karşılayarak üyele-rimize çözüm ortağı olmaktır.

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’na kayıt-lı 12 No’lu Meslek Komitemizin 128 faal ve 5 asil üyesi bulunmaktadır.

Komite Başkanı:Sayın Tahattin Bediroğlu, Komite Başkan Yardımcısı:Sayın N. Yılmaz Akbaş,Komite üyesi:Sayın Mesut Yeter,Komite ve Meclis üyesi:Sayın İbrahim KiperSayın Mehmet Kiper

Sektörün, mevcut potansiyelini ve stra-tejik pozisyonun önemini kavrayarak yurtdışı tanıtım ve ihracat çalışmaları ile uluslararası mobilya pazarında yüksel-me olanağı bulunmaktadır.

Ayrica Mersin’in sektörümüzde daha çok gelişmesi için yerli imalatın destek-lenip, üretim koşulları ve alanların teş-viklendirilmesi gerekmektedir.

12. Meslek Komitesi olarak, ülke ekono-misinin gelişmesine katkı sağlamak için;

•Üyelerinin çağın gereği olan beklen-tilerini, nitelikli, etkin, verimli ve hızlı hizmet üreterek zamanında karşılamayı,

•Üyelerine teknoloji, pazarlama, kalite ve talep ettikleri diğer konularda, eğitim organizasyonları ve yeni projeler üre-tebilmeleri yolunda bilgilendirmeyi ve desteklemeyi,

•Çağdaş kalite anlayışındaki gelişmeler ışığında üyelerinin önerileri ile kalite yö-netim sisteminin etkinliğini sürekli iyi-leştirmeyi ve geliştirmeyi esas alır.

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası 12 No’lu Meslek Komitesi olarak vizyonumuz; yenilikçi uygulamalarla toplumumuz için değer ve fark yaratarak sadece bölgemizde değil, ulusal boyutta da güvenilen bir ku-rum olmaktır. Halı, Mobilya, Kilim ve Mutfak Eşyası Meslek Komitesi ve komite üyeleri olarak hedef-lerimiz; ilimizin, bölgemizin, ülkemizin kalkınmasına ve üretimin sürdürülebilirliğine katkı sağlamak, üyelerimizin beklentilerini karşılayarak üyelerimize çözüm ortağı olmaktır.

MTSO KOMİTELER

Page 34: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

Demokrasinin tüm kurum ve kural-ları ile hayata geçirildiği bir Türkiye yaratabilmemiz için aşılması gereken çok zor ve uzun bir yolumuz olduğunu yadsıyamayız.Yoksulluk, yolsuzluk, iş-sizlik, terör, ekonomik kriz, dış ilişkiler, sosyal ve etnik sorunlarla mücadele etmeye çalışan Türkiye’de zaman kay-bedilmeye devam ediliyor. Türkiye’nin sosyal ve toplumsal dokusu göz önüne alınmadan günübirlik hazırlanan şab-lonların uygulamaya konulmaya çalı-şılması sorunları daha da ağırlaştırıyor.

Bugüne kadar gelinen durumu objek-tif bir şekilde ortaya koyduğumuz za-man, gelir dağılımındaki adaletsizliğin düzeltilmediği, hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı ilkelerinin ku-rumsallaşmadığı ülkelerde sorunların çözümünde başarı sağlanamadığı gö-rülmektedir. Bölgesel ve kişisel gelir dağılımındaki adaletsizlik bir topluma yapılan en büyük haksızlıktır. Ulusal gelirin büyük bir bölümünün küçük bir azınlığın kontrolünde olması ve kulla-nılması, halkın çoğunluğu oluşturan kesiminde umutsuzluk yaratmakta olup, bu durum toplumsal barışın sağ-lanmasını engellemektedir.

Bununla bağlantılı olarak, toplumsal barışın sağlanmasında adalet sistemi-ni oluşturan hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığının ilkeler ve kurallar bazında, çağdaş bir anlayışla yürütül-mesi, olmazsa olmaz koşullardan en önemlisidir. Siyasallaşan yargı, sonun-da kendi kendini bitirmeye mahkum-dur.

Hukukun üstünlüğünün ve yargı ba-ğımsızlığının olmadığı yerlerde insan haklarını, demokrasiyi, düşünce ve ifade özgürlüğünü de bulamazsınız. Hukuk devleti ilkesi, mutlaka huku-kun üstünlüğüne dayanmalıdır.

Büyük önder Mustafa Kemal Ata-türk’ün işaret ettiği çağdaş uygarlık düzeyine yükselebilmek, hukuk devle-ti ilkesinin evrensel standartlara uygun olarak gerçekleştirilmesi, geliştirilmesi ve korunması ile olanaklıdır.

Hukukun üstünlüğü, insanların temel hak ve özgürlüklerinin güvencesidir. Hukukun üstünlüğü, hukukun bağım-sızlığını da gerektirir. Bu ikincisi ol-mazsa birincisinin hiçbir anlamı olmaz, sadece lafta kalır. İnsanların refah ve huzurunun temeli hukuktur. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne taraf olan Türkiye, bu mahkemenin kararlarında çoğunlukla haksız çıkmaktan ve ceza almaktan hızla kurtulmalıdır. Medeni-yetin ilk koşulu olan adaleti, en etkin, en yaygın ve en hızlı bir şekilde tesis etmek gerekir. Çünkü, geciken adalet adaletsizliktir. Yüce Peygamberimiz Hz. Muhammed’in “Bir günlük adalet altmış yıllık ibadetten faziletlidir” sözü çok anlamlıdır. Sürekli geçiştirilen yargı reformu Türk Milletine yapılan en büyük kötülüktür. Ekonomik yönden sıkıntı yaşayan, iş yükü altında ezilen ve kendisini sü-rekli siyasetin baskısı altında hisseden hakim ve savcıların tam bağımsızlığı demokrasimize katkı sağlayacaktır.

Mekan, kadro, kariyer, bağımsızlık ve özlük hakları yönünden güçlü bir adalet mekanizması en kısa sürede oluşturulmalıdır. Hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığının sağlanmasın-da, yargılamanın üç temel direği olan savcı, hakim ve avukatın birbirlerine üstünlüğü olmamalıdır. Savunmanın vazgeçilemez kutsal bir hak olduğu gerçeği hiçbir zaman gözardı edilme-melidir.

Unutulmaması gerekir ki, ancak, de-mokratik hukuk devletleri olan ülke-ler eşit kaynak dağılımı, doğru vergi ve eğitim sistemi oluşturabilirler. De-mokratik hukuk devletinde şiddet ve terörle hiçbir sonuca ulaşılamayacağı açıktır.

Türkiye’nin her köşesinde daha fazla demokrasi ve daha fazla özgürlük tüm yurttaşlarımızın vazgeçilemez insan haklarıdır.

Konfüçyüs’ün güzel bir tespitiyle ya-zımızı sonuçlandıralım: Araştırma ya-pıldığı zaman ancak bilgi artırılabilir; bilgi artırıldığında ancak istek samimi olabilir; istek samimi olduğunda ancak akıl ıslah edilebilir; akıl ıslah edildiğin-de ancak özel yaşam iyileştirilebilir; özel yaşam iyileştirildiğinde ancak aile yapısı düzeltilebilir. Aile yapısı düzel-tildiğinde ancak devlet düzen içinde yönetilebilir.

Devlet düzen içinde yönetildiğinde an-cak dünyada barış tesis edilebilir.

HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜVE YARGI BAĞIMSIZLIĞI

İŞ HUKUKU

Ahmet AKIN

34

Yeminli Mali Müşavir

Page 35: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015
Page 36: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

Merhaba Hüseyin bey. Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

1963 yılında Mardin Kızıltepe’ de dün-yaya geldim. Yaklaşık 27 yıldır da sigor-tacılık sektöründeyim. Evliyim ve üç tane çocuğum var. 1992 yılından beri de Mersin’ de aktif olarak sigortacılık yapı-yorum. Hatta geçen günlerde buradaki 25. yılımızı doldurduk ve bir ödül aldık. 25 yıl sigortacılık için büyük bir zaman dilimidir. Mersin’ de yaklaşık altı yıldır sigorta acentelerı dernek başkanlığı yap-tım. Yaklaşık üç dönemdir Mersin Tica-ret ve Sanayi Odası’ nda sigortacıların grup başkanıyım ve meclis üyesi olarak görev yapıyorum.MTSO’ daki arkadaşlarıma bu vasıtay-la teşekkür etmek isterim. Beni üç dö-nemdir bu göreve layık görüyorlar. Aynı zamanda da TOBB’ da Türkiye Sigorta İcra Kurulu’ nda MTSO’yu temsilen si-gortacılar meclisi olarak toplanıyoruz. TOBB’da da yerimiz vardır.

Türkiye’de ve Mersin’de sigortacı-lık nasıl algılanıyor ?

Ülkemizde sigortacılık sektörü özellik-le 2007 yılından bu yana Avrupa uyum yasalarına göre ciddi anlamda değişti. Bu iyileştirmeler sayesinde sigorta sektörü iyi yönde değişti ama tabiki yeterli de-ğildir. Bir çok sigorta acentesi ekonomik bir sıkıntıda. Mesela ikili trafik kazaları sigorta sektörüne ciddi zararlar verdi.

Diğer taraftan bugün trafik kazalarında bir çok mağdur olan yaralı veya ölümlü

biten kazalarda malesef piyasada en-dülüs türü haline getirilmş avukatlar vardır. Bu avukatların aldığı ciddi mik-tardaki tazminat madur veya madurum varislerine ulaşmıyor. Bu konuda çok ciddi problemler var orda. Hatta daha ileri boyutlara gittiğimiz zaman piyasada trafik poliçeleri ile ilgili vatandaşlarımız çok yakınıyorlar ama unutmamalıyız ki sigorta kurumları da ticari kaygı güder. O yüzden insanları sağlam şirketlerle çalış-maları için uyarıyoruz. Önümüzdeki dö-nemde beklentimiz, piyasada sigortacılı-ğın daha iyi bir yere gelmesi. Karamsar da değiliz.

Bölgesel olarak düşündüğümüz zaman bizim bölgemiz Türkiye’ deki nakliyat sektörünün % 30-40’ ını karşılıyor ve ciddi bir potansiyele sahip.

Mersin’ de limanın olması nakliyat sek-törünü beslediği gibi sigorta sektörünü de beslemektedir. Özellikle dışarıdan gemilerle gelen ürünleri ciddi anlamda sigortalıyoruz. Bu ciddi anlamda bir po-tansiyeldir. Fakat Mersin’ deki acenteler bu potansiyelden faydalanmıyorlar.

İstanbul, Ankara, İzmir’ de buluna bü-yük acenteler bu bölgelere girerek faali-yet gösteriyorlar. Bu da tabi bizi olumsuz etkiliyor. Oysa Mersin’de kapasitesi yük-sek çok önemli acenteler vardır. Ve bu pastanın Mersin’e dağıtılmasını istiyo-ruz. Çünkü bir problem olduğunda bu-radaki bir şirketin müdehale etme şansı daha çok.

Terör olaylarından dolayı ciddi anlamda maduriyet vardır. Yanan ve yakılan ara-balar vardır. Biz duyuyoruz ki bazıları si-gortalı bazıları sigortasız. Sigortalı olan-larda bir maduriyet söz konusu değildir. Sigortalı olanlarında %5 lik bir oranla sorun olmuştur. Terör olayları birçok an-lamda bizi etkiliyor. Hatta ihracat gurubu da etkilenenler arasında. Bu yüzden de terör teminatlarını durdurmuş vaziyet-teyiz. İran veya Irak’a giden şirketler bu bölgelere değerli mal gönderemiyorlar. Bu da bizi etkileyen faktörler arasında. Terör teminati veremiyoruz onlara da. Özellikle romörk gurubu sigortasızdır. O konuda çok maduriyet vardır.

Sigorta Sektöründe çalışanlara tav-siyeleriniz nelerdir?

Bir çok arkadaşımızın büyüme hırsı ile yanlış yaptığını görüyoruz. Oda olarak da bunu hep dile getiriyoruz. Son za-manlarda birçok arkadaşımız komis-yonlarını çiziyorlar. Halbuki sigorta şir-ketleri de ticari kurumdur. Kendilerini madur ettikleri gibi bir çok arkadaşımız da madur oluyor. Sosyal olarak böyle bir büyümenin bir anlamı yok. Siz yaptığınız işin karşılığını aldığınız zaman işletme-nin devamlılığını sağlayabilirsiniz. Bir iş-letme kar edebiliyorsa bir anlamı vardır. Özellikle bu konuda arkadaşlarımızın kendi komisyonlarından vazgeçmeleri-ni tavsiye etmiyorum. Mersin piyasasi bizim sektörümüz için kapasitesi gayet yeterlidir. Hatta biz bu pastanın %20-25’ ini kullanıyoruz.

Sigorta sektöründe 25. yılı ile HÜSEYİN DİNLER ‘‘ Dinler Sigorta adeta bir okuldur ‘‘

36

SEKTÖR

Page 37: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

SEKTÖR

37

Bu güne kadar ne kadar ödül aldı-nız?

İnanın ben de hatırlamıyorum. Otuz-dan fazla olduğunu düşünüyorum. He-men yanımda bir ödül var. Benim ilk ödülüm olduğundan çok değer veririm. 1991 yılında işe başladıktan bir yıl sonra Adana Bölge olarak almıştım bu ödülü. Sahip olduğum şirketin Türkiye birinci-liği, ikinciliği, üçüncülüğü var. Bölge bi-rincilikleri ödüllerimi hiç saymadım. En son ise beni son derece mutlu eden Yu-nanistan’ da iki ödül birden almak oldu. Bu ödüller benim için çok anlamlı. Daha doğrusu Mersin için çok anlamlı. Bölge olarak doğu anadoludan, güney anado-luya kadar yaklaşık 400 acenteye hitap eden bir alandı. Ve burda iki ödül dağıtı-lıyor. Her iki ödülü de Mersin olarak biz aldık.

Beni inanılmaz onure etti. Yunan acenta-ları dahil, Avrupalı yöneticilerin olduğu bir törenle ERGO’ nun ceo’su Theodoros Kokkalas’ dan bizzat aldım ödülümüzü. İlk bizim adımızın okunması, ekranda kendimizi görmek ve Mersin ismini duy-mak bizi olağanüstü mutlu etti ve sektö-rümle gurur duydum.

Özellikle müşterilerinize ne tavsiye edersiniz?

Özellikle sigorta müşteri gurubuna şun-ları tavsiye etmek isterim. Tanımadığınız şirketlerle çalışmayın lütfen. En iyi si-gortacı müşterisini tanıyan, müşterinin de onu tanıdığı sigortacıdır. Yani sorun-ları konuşabileceğiz bir şirket olması ge-rekiyor. Ayrıca müşterilerin çoğu poliçe-de neler var bilmiyor.

Piyasada dolaşan bir grup var nerede ucuzluk varsa poliçeyi orda yaptırıyor. Bu çok yanlış birşey çünkü bir problem olduğunda sigorta acentesini yanınızda görmelisiniz. Biz müşteri gurubumuzdan bunları bekliyoruz.

Ama biliyoruz ki bir diğer bilinçli müşteri gurubu ise poliçede yazılanları defalarca okuyor, maddeleri bizimle tartışıyor. Be-nim en sevdiğim müşteriler bu bilinçli müşteri guruplarıdır.

Sigortacılık mesleğini yapanlara ne söylemek istersiniz?

Meslektaşlarımızın birbirleriyle dirsek temasında olmalarını tavsiye ederim. Ayrıca ciddi anlamda teknik eleman eksikliği var Mersin’de. Bir çok meslek-taşlarımız birbirinin teknik elemanla-rını tabiri yerindeyse çalıyorlar. Ayrıca bir teknik eleman el altından başka bir acente ile anlaşıp komisyonla iş yapıyor. Kimse şunu unutmasın ki eğer bir teknik eleman başka acente için bunu yapıyor-sa size de aynısını yapacaktır.

Özellikle ortak şikayet teknik eleman sıkıntısı. Ama şöyle bir durum da var ki bu durum bi yerde de acentelerin kendi yarattığı bir sorundur. Bugün üniversite-yi bitiren, sigortacılık, bankacılık bölüm-lerinden mezun insanlar vardır. Önemli olan bu insanları düzgün bir şekilde ye-tiştirebilmek.

Sigortasız ve az ücretle çalıştırılan bu gençler doğal olarak yetişemeden mes-leklerinden uzaklaşıyor veya tam verim elde edilmeden başka iş arayışına giri-yorlar. Personeli aldığınızda işi sahip-lenmesi gerekiyor ki o insandan verim alınabilsin.

Son olarak ne söylemek istersiniz?

El birliği, gönül birliği içerisinde yaşaya-lım. Bu şehri bu ülkeyi güzelleştirecek olan bizleriz. Hepberaber Mersin’ imize sahip çıkmalıyız. Martin Lurher King’ in bir sözü vardır. “Ya birlikte kardeş gibi yaşamayı öğreneceğiz ya da aptallar gibi hep beraber yok olacağız.”

Ödültöreninde MERSİN’ in ismini gördüğümde sektörümle ve şehrimle

gururduydum.

Page 38: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

DEĞERLİ DOSTLAR, BU BİR BAŞARIHİKAYESİDİR ...

Sayın Prof. Dr. Aynur Özge ve Yönetim Kurulu bu arsayı Yenişehir Belediyesin-den tahsisle almışlar ve inşaata başla-mışlardır.

Kaba inşaat bittiğinde MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı’ na geldiler ve durumu anlattılar. Proje güzeldi. Yönetenler dü-zenli, özverili ve dürüsttü. Yönetim ola-rak projeyi inceledik ve desteğe karar verdik. Türkiye Alzheimer Derneği Mer-sin Şubesi ile birlikte MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı olarak Hilton Otelinde bir gece düzenleyerek topluma projeyi tanıttık.

Daha sonra Vakfımızın çıkardığı MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı Ekonomi ve Yaşam Dergimizde projeyi anlatarak ve nokta vuruşları ile MTSO üyelerini zi-yaret ederek nakdi ve ayni bağışlar top-ladık. Bu konuda bize güvenen MTSO üyelerine sonsuz teşekkür ediyorum. İn-şaatın % 70 – 80’lik kısmını destekleri ile finanse ettiler. Desteklerin proje bitince-ye kadar süreceğine inanıyorum.

Bunun yanında başta MESİAD olmak üzere sivil toplum kuruluşlarımız ve Lions Kulüpleri ferdi bağışlarla ve ça-lışmalarla destek oldular. Ayrıca yine lionslardan bir arkadaşımız Sayın Ayten Aslankan Çıtırık yanılmıyorsam Ada-na Hilton Otelindeki bir konvansiyon toplantısında şu anda toplantıya konu olan dönem hedefleri gündüz bakım kreşi desteğini duymuş, bizim projemiz-le denk düştüğünü farkederek hemen o anda beni aradı.

Bu projenin Mersin’e kazandırılması noktasında her türlü desteği verdi. Ken-disine teşekkür ediyorum. Sonrasında Alzheimer Derneği ve Lionslarla birlikte çalışmaya başladık.

Rahmetli, değerli insan Sayın Zehra Gü-rol geçen dönem Genel Yönetmeni ile tanıştık. Mersin’e geldi, ona projeyi an-lattık. Onun da çok hoşuna gitti ve des-tekledi. Mekanı cennet olsun. Geçmiş dönem Pirireis Lions Kulübü Başkanı Emel Önek, geçmiş dönem Mezitli Lions Kulübü Başkanı Şule Ayna projeye inan-dılar ve desteklediler. Onlara teşekkür ediyorum.

Şu andaki Pirireis Lions Kulübü Başkanı Enis Sayan, Mezitli Lions Kulübü Baş-kanı Hülya Topal’a da ayrıca teşekkür ediyorum. Ve bugünü onurlandıran 118 U Lions Kulüpleri Dönem Genel Yönet-meni Mehmet Selahattin Atan’a da hem hoşgeldiniz diyor hem de desteklerin-den dolayı teşekkür ediyorum. Buradan bütün bağışçılarımıza ve üyelerimize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Projemize inandılar ve destek verdiler. MIP Mersin Limanını işleten şirketimizin projemize desteğini bekliyorum. Böylesine sosyal bir projede bulunmasını arzu ediyorum. Kendilerine iki kere gitmemize rağmen cevap alamadık. Destek vermek isteyen diğer üyelerimizi de bizlere ulaşmaya davet ediyoruz.Mersin Pirireis ve Mezitli Lions Kulüple-ri Başkan ve Yöneticilerine, Dönem Ge-nel Yönetmeni Sayın Mehmet Selahat-tin Atan ve değerli arkadaşlarına ve bu projenin herşeyi Sayın Prof. Dr. Aynur Özge’ye tekrar teşekkür ederken kendi-sinin hiç merak etmemesini, bu inşaatın bitirileceğini taahhüt ederim.

Bütün okuyucularımızı ve bu projemize katkıda bulunanları sevgi ve saygı ile se-lamlıyorum.

ALZHEIMER YAŞLI YAŞAM MERKEZİMİZBİTMEK ÜZERE

ALZHEIMER

38

Mersin LIONS Kulüpleri Alzheimer Yaşlı Yaşam Merkezine Amerika’ dan 100.000 $ değerinde fon kazandırdı. MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı Başkanısayın İbrahim KİPER yaptığı konuşmada katkıda bulunanlara teşekkür etti.

Page 39: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

39

Başkent Ankara tarihi bir güne tanıklık etti. Yüzlerce sivil toplum kuruluşunun öncülüğünde Teröre Karşı Birlik Yü-rüyüşü gerçekleştirildi. “Teröre Hayır, Kardeşliğe Evet” yürüyüşü için Sıhhiye Meydan’ında toplananlar, Ulus’taki Bi-rinci Meclis’e doğru yürüdü. Yürüyüş bi-timinde bir konuşma yapan TOBB Baş-kanı Rifat Hisarcıklıoğlu,

“Bu millet terörün karşısında. Bu millet kardeşliğine sahip çıkıyor. Birlik, bera-berlik içinde geleceğe kararlılıkla yürü-mek istiyor. Bu vatan, bu ülke, bu bay-rak hepimizin. Hep birlikte Türkiye’yiz” dedi. Yürüyüşte Doğan Grubu yönetici-leri de yer aldı.

Araç trafiğine kapatılan Sıhhiye Meyda-nı ile yayalara kapatılan Abdi İpekçi Par-kı ve çevresinden oluşan toplanma alanı, uzman ekiplerce yapılan bomba arama-sının ardından saat 15.00’te vatandaşlara açıldı.

TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ve beraberindeki işçi ve işveren örgütü yö-neticileri hep birlikte ilk meclisin Ulus Meydanı’na bakan balkonuna çıktı.

Hisarcıklıoğlu, burada yürüyüşü tertip eden 14 işçi ve işveren örgütü adına bil-diri okudu.

Yürüyüşe katılan herkesin ülkenin, mil

letin, devletin birliğine ve bütünlüğüne sahip çıktığını ifade eden Hisarcıklıoğ-lu, şunları kaydetti: “Hep birlikte teröre karşı milli bir duruş sergilendi, milletimi-zin kardeşliğini gösterdiler. Bugün bura-da olan bizler, farklı dünya görüşlerine, farklı düşüncelere sahibiz. Ama ortak noktalarımız var. Hepimiz bu memle-ketin evlatlarıyız, hepimiz bu ülkenin sevdalısıyız. Vatanımız, birliğimiz, dirli-ğimiz, huzurumuz, bugünümüz, yarını-mız hedefteyken sessiz kalamayız. Bizi bize, komşuyu komşuya, kardeşi kardeşe düşman etmeye çalışanlara karşı sessiz kalamayız.

Bir tarafta terör belasını hep birlikte ya-şarken, toplumda her geçen gün kutup-laşma artarken, akıl ve vicdan tutulması karşısında sessiz kalamayız. İşte bu yüz-den her görüş ve düşünceden, toplumun tüm kesimlerinden mahşeri bir kalabalık bugün burada. Milletimizin kardeşliği-ni korumak için buraya geldik. Ülkemiz üzerinde oynanan kirli oyunu boşa çı-karmak için buraya geldik. Bizi ayırma-ya çalışan fitne ateşini söndürmek için buraya geldik. Huzura kastedenlere karşı tek yürek olduğumuzu göstermek için buraya geldik. Toplumsal barışa güç ver-mek ve kırılan umutları yeniden yeşert-mek için buraya geldik. Farklılıklarımıza değil, ortaklıklarımıza, umut dolu gele-ceğimize odaklandık.”

Terörü lanetlediklerini kardeşliğe sahip çıktıklarını hep birlikte “Teröre Hayır, Kardeşliğe Evet” dediklerini anlatan Hi-sarcıklıoğlu, konuşmasına söyle devam etti: “Şimdi Türkiye Cumhuriyeti dev-letinin temellerinin atıldığı meclisteyiz. Yürüyüşün burada sonuçlanması son derece önemli bir mesajı içermekte. Bu milletin birlikte yaşama iradesinin ilk timsali olan kurucu meclisteyiz. Aziz milletimiz, gün, demokrasimize, birliği-mize ve birbirimize sahip çıkma günü-dür. Hep birlikte bugün sağduyumuzu ortaya koyduk. Hep birlikte bugün vicda-nımızın sesine kulak verdik. Bu ülkenin vatandaşı olmanın bilinciyle bir araya geldik. Bundan sonra da bu kararlı birlik-teliğimizi sürdüreceğiz. Kalbini öfkeyle dolduranların değil, yüreği kardeşlik ve barışla çarpan insanların sesi olacağız. Teröre tepki göstermek adına vatandaş-larımızı rencide edecek, kardeşliğimize zarar verecek her tür eylem ve söylem-lerden kaçınmalıyız. Bu millet terörün karşısında. Bu millet kardeşliğine sahip çıkıyor. Birlik, beraberlik içinde gelece-ğe kararlılıkla yürümek istiyor. Hepimiz bu memleketin evlatlarıyız, birbirimizin kardeşiyiz. Bu vatan, bu ülke, bu bayrak hepimizin. Hep birlikte Türkiye’yiz.”

TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu’nun oku-duğu bildirinin ardından etkinlik son buldu. Yürüyüş dolayısıyla trafiğe kapa-tılan yollar kademeli olarak açıldı.

TERÖRE ‘HAYIR’, KARDEŞLİĞE ‘EVET’ YÜRÜYÜŞÜ

HABERLER

Page 40: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

Küresel ısınma, susuzluk, çevre kirliliği ve doğal kaynakların hızla tüketilmesi yapı sektöründe çevre dostu binaların yapılmasını gündeme getirmiştir. Çevre dostu bina yapımına ilgi giderek artar-ken yeşil bina dediğimiz yapılar ortaya çıkmıştır. Belli standartlar getirilerek belgelenmekte olan yeşil binalar yapı sektöründe daha değerli, doğaya saygı-lı, ekolojik, konforlu ve enerji tüketimini azaltan binalar olarak yeni bir yönelim ve sektör ortaya çıkarmıştır. Bu gerçek, önümüzdeki yıllarda özellik-le de kısıtlı kaynaklarla idare edilen ül-kemizde, başta enerji ve su olmak üzere binalarda ve şehirlerde kaynak kullanı-mının azaltılması için alınacak önlemle-rin daha da önemli hale geleceğine işaret etmektedir. Dünyanın her yerinde, sürdürülebilir yapı ve yerleşkeler ile enerji etkin bina tasarımı kapsamına girebilecek konular-da eğitimli insan gücüne gereksinmemiz vardır. Ana amaç dünyaca kabul görmüş yeşil bina sertifikaları LEED ve benzeri bina sertifikaları alan bina sayısının hız-la artırılmasının teşvik edilmesidir. Ülkemizdeki İlgili kamu kurumları, sürdürülebilir yapı tasarımı ve inşaat danışmanlığı, bina enerji modellemesi, bina enerji etütleri, test ve devreye alma hizmetleri, gün ışığı modellemesi, yeşil ürün ve malzeme seçimi, Atık yönetimi, alanlarında destek sağlayıcı kolaylıklar sunmalıdır.

Bu sayede sadece binalara değil aynı za-manda çevreci yaklaşımları hayata ge-çirmeyi hedefleyen yeşil yerleşkeler ve şehirler için de hizmetlerin desteklen-mesi gereklidir. Bugün sürdürülebilir, ekolojik, yeşil, çevre dostu vb. pek çok isim altında kar-şımıza çıkan doğayla uyumlu yapılar, yapının arazi seçiminden başlayarak yaşam döngüsü çerçevesinde değerlen-dirildiği, bütüncül bir anlayışla ve sosyal & çevresel sorumluluk anlayışıyla tasar-landığı, iklim verilerine ve o yere özgü koşullara uygun, ihtiyacı kadar tüketen, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönel-miş, doğal ve atık üretmeyen malzeme-lerin kullanıldığı katılımı teşvik eden, ekosistemlere duyarlı yapılar olarak tarif edilebilir.

Binalar, dünyadaki enerjinin yaklaşık üçte birini kullanmaktadır. Bu rakamla-rın büyüklüğü, binaların ve yerleşimlerin çevreye olan etkilerinin azaltılması için ayni zamanda büyük bir potansiyelin ol-duğu anlamına gelir. Amerika’da yapılan bir çalışma, “yeşil” veya “çevreci” olarak tabir edilen binaların enerji tüketiminde %24-50, CO2 salınımında %33-39, su tü-ketiminde %40 ve atıklarda %70’e varan bir düşüş sağlanacağını ortaya koymak-tadır. Buradan hareketle mimarlar, mü-hendisler, şehir plancıları ve en önemlisi yönetmelikleri belirleyen devlet yetkili-lerine büyük sorumluluklar düştüğünü görürüz. YEŞİL BİNANIN FAYDALARI

Tasarım aşamasında yeşil bina stan-dartları ile projelendirme, basit ve yeni-likçi çözüm ile yapım maliyetlerinin op-timize edilmesi sonucunda, doğal çevre ile uyumlu bir yapılanma, etkili yalıtım sistemleri ile enerji tasarrufunun sağlan-ması, ses ve ısı yalıtımının oluşturulma-sı, doğal ışık ile aydınlatmayı binanın içinde olabildiğince kullanabilecek bir mimari, güneş enerjisinin kullanılma-sı ve güneş enerjisinden yararlanma, az su tüketen bitki ve ağaçlar ile peyzaj yapılması, atık malzemelerden dönüş-türülerek üretilen yapı malzemelerinin kullanılması, harekete duyarlı sensörler ile havalandırma ve ışıklandırma, bi-nanın kendi elektriğini üreten sistem-lerin kurulması, yer altı ısı kaynağının kullanılması, kentsel yaşam alanlarına

değer katması, yapım aşamasında doğal çevre tahribatının en aza indirilmesi, hafriyat ile ortaya çıkan atık malzeme-nin değerlendirmeye alınması, yeşil çatı uygulaması ile yağmur sularının arındı-rılması, yağmur sularının kullanımı ile kanalizasyon sisteminin yükünü azalt-ma, yeşil katmanların güneş ışınlarını yansıtmaması ile sera etkisini oluşturan yansımaları azaltması, enerji tasarrufu sağlaması, yeşil katmanları ile oksijen üretmesi, izolasyon sistemleri ile ısıtma soğutma maliyetlerinin ve karbondiok-sit salınımının azaltılması gibi saymakla bitiremeyeceğimiz kadar çok faydası bu-lunmaktadır.

YEŞİL BİNADA MALİYET

Bir binanın “Yeşil Bina” ünvanını al-ması için tasarımı, yapım sistemi ve yapı malzemelerinde seçici davranılması ma-liyetlerin artacağını düşündürmektedir. Fakat binanın prestij ve değerinin art-ması, enerji tüketimindeki tasarruf göz önüne alındığında artan maliyet kazan-dırdıkları karşısında önemini yitirir. Özellikle mimari tasarım sürecin-de doğru karar ve ilkeler ile bina değeri yükseltilebileceği gibi maliyetler de opti-mumda tutulabilir. Yeşil binaların gide-rek önem kazanması ve yaygınlaşması ile tercih edilme önceliği de artacaktır. İlk yapım maliyetlerinin % 5 - 10 arasın-da artırdığı tahmin edilen yeşil binaların enerji tasarrufunda %50 -70’e varan ta-sarruf sağladığı gözlenmektedir. Uzun dönemde yeşil binalar, işletme maliyet-lerinin düşük olması ile önemli kaza-nımlar sunmaktadır.

YEŞİL BİNA YÖNETMELİĞİ Ülkemizde de 08.12.2014 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından Yeşil Bina Yönetmeliği yayımlanmıştır. Bu Yönetmeliğin amacı; binanın doğal kaynakları ve enerjiyi verimli kullanarak çevresel etkilerini azaltmak için sürdü-rülebilir yeşil binalar ile sürdürülebilir yerleşmelerin değerlendirme ve belge-lendirme sistemlerinin oluşturulması, belgelendirme süreçlerinde rol alacak-ların görev, nitelik ve sorumluluklarının belirlenmesine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.Yeşil ve çevre dostu yapıların ve yerleş-kelerin arttığı bir dünyada, sağlıklı ve ka-liteli bir yaşamda buluşmak üzere.

Yeşil veÇevreci Binalar

İNŞAAT

Sadık Çağatay GÜNEŞ

40

İnşaat Mühendisi MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı

Yönetim Kurulu Üyesi

Page 41: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015
Page 42: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

3DYAZICILAR

TEKNOLOJİ

Geleceğin değiştiğini görmeye hazır mısınız? Kimilerine göre bu yüzyılın en önemli icadı olan 3D yazıcılar sağlıktan teknolojiye, günlük hayattan geleceğimi-ze kadar bizi adeta büyüleyen bir teknoloji. Şimdilik ulaşılması biraz güç olsa da ilerde hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olacağı ve evlerimize gireceği kesin.

3D Yazıcılar LazerTeknolojiyle Başladı

3D Yazıcılar ilk günlerinde (1980’lerin başında) geliştirildiğinde, günümüzde yaygın olarak kullanılan FDM(Fused Decompostion Modeling) teknolojisinden ziyade baskı için lazer teknolojisini kullanıyordu. O günlerden bu güne 3D teknolojisinin temellerini oluşturacağını kimse tah-min edemezdi.

3D Yazıcıdan hemen hemen her şeyi üretebilirsiniz(Çikolata bile)

3D Yazıcıların baskı için yaygın olarak kullandığı malzemeler plastik, seramik ve metal olarak öne çıkmaktadır.

Fakat son zamanlarda doku, peynir, hatta çikolata basan 3D Yazıcı haberlerini bile duyar olduk. Aslın-da kullandıkları teknolojiler birbirine benzer olan bu makinalarda sadece farklı olan şey kullandıkları ham-madde. Çabuk ilerleyen 3D teknolojisi için hammad-de çeşitinin artabileceğini öngörebiliriz.

3D Yazıcı ile Üretim Riski Daha Azdır

Geleneksel üretim methodlarındaki gibi herhangi bir obje ve makina için kalıp

dökmektense, 3D Yazıcı sayesinde sa-hip olduğunuz herhangi bir 3D Mo-

deli somutlaştırabilirsiniz. Böy-lece bir prototip geliştirip onu müşteri deneyimine sunarken gereken finansal kaynağını 3D Yazıcı ile minimuma indirebi-leceğiniz gibi ürünün başarısız olması durumunda kaybınızı da azaltmış olmaktasınız. Buda 3D Yazıcıların geleneksel üretim

methodlarına göre daha az finan-sal risk içermesi anlamına gelmek-

tedir.

3D Yazıcı ile Lokal İş Modelleri Daha Güçlü Olacak

3D Yazıcıların fiyatlarının düşmesiyle önümüzdeki 10 yılda 3D Yazıcılara ulaşmak çok daha kolay olacak-tır. Belki de hemen hemen her evde görmek mümkün olacaktır. Durum böyle olunca lokal bazlı üretim ya-pan iş modelleri ise daha güçlü olacaktır.

42

Page 43: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

TEKNOLOJİ

43

Belki de 3D yazıcı teknolojisinin en iyi yanıbizi hayallerimizi ve daha önce olmasına imkan dahi vermediğimiz olaylar yaşatma-sıdır.

Tatiana Guerra, 17 yaşında görme yetene-ğini kaybetmiş. Şu an ise 30 yaşında ve 20 haftalık hamile. Doğmamış çocuğunun gö-rünüşünü çok merak eden Guerra’nın yapa-bileceği hiçbir şey yok. Fakat doktoru, Guer-ra’ya hoş bir sürpriz hazırlamış.

3D yazıcı teknolojisini kullanarak bebeğin üç boyutlu kalıbını çıkarmış. Böylece be-beğinin ultrason görüntülerini göremeyen Tatiyana dokunarak bebeğini hissedebilmiş.

Bir evi veya binayı 24 saatten az bir zaman-da tamamlamayı bundan çok değil, bir beş yıl önce bile tahmin edemezdik sanırım.

Bugün 3D yazıcı teknolojisi o kadar ilerledi ki, inşaat sektörüne çok hızlı bir giriş yaptı. Atık malzemelerin az olması ve zamandan tasarrufun çok yüksek olması bunda çok büyük bir etken tabii.

Dünya’ nın heryerinden 3D yazıcı ile ya-pılmış bina haberleri geledursun, biz de bu teknolojinin örneklerini ülkemizde görmek için bir hayli sabırsızlanıyoruz.

Bu teknolojiyi çok seven sektörlerden biri de hiç şüphesiz gıda sektörü. Tat kadar gö-rünüşün de önemli olduğunu bilenler için yiyeceğinizi adeta bir sanat eserine dönüş-türen bu teknolojiyi çok sevdik.

Özellikle kahvenin üzerine özel bir yazı-lımla yapılan desenler görenleri hayran bırakıyor. İstediğiniz fotoğrafınız veya be-ğendiğiniz bir şekil birkaç saniye içerisinde kahvenizde.

?

Page 44: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

PROJELER

44

Toplantının interaktif platformda ger-çekleşmesi de gençler tarafından ilgiyle karşılandı. fikirotobüsü hashtag’i ile sos-yal medyada paylaşılan mesajlar sahne-de kurulan platformla katılımcılar tara-fından takip edildi. Katılımcılar ayrıca salon dışında kurulan fikir otobüsü ma-keti içerisinde fotoğraf çektirme imkanı da buldu.

Kiper: “Hedef, Mersin’i giri-şimci merkezine dönüştür-mek”

TOBB Mersin Genç Girişimciler Kurulu İcra Kurulu Başkanı Osman Kiper ise projenin detayları hakkında bilgi vererek temel amaçlarının hazırlanacak 9 proje-nin 9’unun da melek yatırımcı almasını ya da kendi işini kurabilmesini sağlamak olduğunu anlattı. Mersin ve bölgesinin girişimciler için önemli bir nokta haline gelmesini istediklerini, bu projenin daha sonra diğer illere de yayılmasını iste-diklerini belirten Kiper, 10 yıl içinde bu hedefe ulaşmak istediklerini sözlerine ekledi.

TOBB Mersin Genç Girişimciler Kuru-lu hazırladığı Fikir Otobüsü Projesi ile Mersin’de yenilikçi iş fikirleri olan genç-lerin projelerini hayata geçirmelerine zemin hazırlıyor. Fikir Otobüsü Projesi kapsamında, kentte öncelikli sektörler olarak belirlenen tarım, turizm ve lojis-tiğe yönelik yenilikçi iş fikirleri olan gi-rişimci adayları ortaya çıkarılarak fikrin oluşmasından şirket kurulumuna kadar geçen sürede ihtiyaç duyulan her alanda destek verilecek. Mersin Ticaret ve Sa-nayi Odası (MTSO), Mersin Üniversitesi, TOBB Mersin Genç Girişimciler Kurulu ve Mersin Teknoloji Transfer Ofisi işbir-liğinde hazırlanan projede Sabancı Üni-versitesi partner, Mersin Uluslararası Li-man İşletmeciliği A.Ş. de sponsor olarak yer alıyor.

Fikir Otobüsü Ön Kuluçka Merkezi Açı-lış Töreni ile projenin ilk adımı atıldı. Ar-dından Yenişehir Atatürk Kültür Merke-zi’nde düzenlenen konferansla girişimci adayları proje partnerleriyle buluşma imkanı yakaladı.

Fikir Otobüsü tarım, turizm, lojistik alanlarında bir fik-re sahip olan girişimcileri duraktan almaya hazır.

www.fikirotobusu.com ‘dan başvuruda bulunarak, süreç sonunda melek yatırımcılarla buluşma şansı ya-kalıyor... Siz de bu otobüste yer almak ister misiniz?

Page 45: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

?Tarım, Turizm veya Lojistikalanında bir projen varsawww.fikirotobusu.com ‘aayrıntılı şekilde başvur.

Projen seçilen 9 proje arasına girsin. Eğitimlere katıl ve proje-ni geliştirmek için uzmanlarlaçalışma fırsatı yakala.

Süreç Sonunda MelekYatırımcılarla buluş.

Projen hayata geçsin.

Sabancı’dan gençlere tavsiyelerFikirleriniz Doğru Yolda Konulu konfe-ransta deneyimlerini paylaşan Ali Sa-bancı gençlere bir takım tavsiyelerde bulundu. İlk olarak ‘kendinize göre de-ğil, hizmet alacak misafire göre iş kurun’ tavsiyesinde bulunan Sabancı, bunun için iyi araştırmalar yapılması gerek-tiğini dile getirdi. Temiz ticarete önem verilmesi, kar etmekten önce itibarın ön planda tutulması gibi önemli konulara da değinen Sabancı başarıya ulaşmak için özellikle çalışan ile yönetici arasın-daki iletişim kanallarının doğru yönde açılmasının önemine dikkat çekti. İnsa-nın başarı için en önemli kaldıraç oldu-ğunu vurgulayan Sabancı şöyle konuştu

“Bir işyerinde network oluşturula-bilmesi çok önemli. Eskiden patron ile çalışan arasında aşılması zor dağ-lar vardı. Ancak başarıya ulaşabil-mek için tüm ekibin aynı istikamete götürülmesi gerekli ki bu da çok zor.

Proje Özeti: “Fikir Otobüsü “ Ön Kuluçka Merkezi olarak planlanan ve Mersin ilinde öncelikli olarak belirlenen üç temel sektöre yönelik planlanan bir çalışmadır. Tarım ,turizm ve lojistik sektörlerinde yenilikçi iş fikirleri olan girişimci adaylarını ortaya çıkararak şirket kurulumuna kadar geçen süreçte ihtiyaç duyulan her alanda desteklemeyi hedeflemektedir.

Projenin Ana Amacı:Fikir Otobüsü ön kuluçka merkezinin ana amacı; erken aşama iş fikirlerini destekleyerek, girişimcilerin önlerindeki zorlu yolda daha hazır ve hızlı ilerlemelerini sağlamak ve projelendirilen bu fikirlerin melek yatırımcılar ile buluşmasına aracı olmaktır.

Gençlerin mutlaka kendilerine benze-meyen insanlarla bir araya gelmesi, fark-lı bakış açılarıyla karşılaşması gerektiği-ni, her gün ya da her hafta kendilerine vakit ayırıp ilgi alanları dışındaki konu-larda da okuma yapmaları tavsiyesin-de bulunan Sabancı, “Eğer gün gelip de kendi işinizi kuramasanız da çalıştığınız işlerde bu söylediklerime dikkat edin” çağrısında bulundu.

Bunu başarabilmek için öncelikle çalışan ve yönetici arasındaki makasın daraltıl-ması gerekiyor.

Hedeflerinizi, fikirlerinizi ve cebinizi, yani maddi başarılarınızı çalışanlarınızla paylaşın. Biz aile şirketimizde bunu uy-guluyoruz. Eğer yetki paylaşımına gider-seniz bir patron olarak tatile de çıkabilir-siniz. Aksi halde şansınız kalmıyor. Eğer hedeflerinizi paylaşırsanız çalışanlarınız sorumluluk almaktan hiçbir zaman ka-çamayacaktır.”:

Kendinize göre değil, hizmet alacak misafire göre iş kurun.

45

PROJELER

Page 46: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

Kadri Şaman MTSO Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi son yıllarda projelerde yaptığı atılımla dikkat çeki-yor. Daha önce AB, Kalkınma Ajansı,-TÜBİTAK projeleri gibi birçok alanda adını duyuran kurum son olarak Proje Yürütme Kurulu tarafından Ömer Yİ-ĞİT koordinatörlüğünde hazırlanan 2014-TR01-K102-005691 nolu “Learn The Basics Of The Mobile App To Visua-lize Education” projesinin ilk hareketlilik faaliyeti 25.04.2015 – 01.05.2015 tarihle-ri arasında İtalya’nın Milano kentinde “Europe For All” ev sahipliğinde gerçek-leştirdi. İkinci Hareketlilik faaliyeti ise Portekiz’in Vidigueira kentinde “AENIE” ev sahipliğinde gerçekletirildi. Toplamda 18 katılımcı ile hayata geçirilen projede Mobile uygulamaların geliştirilerek eği-tim öğretim ortamlarının zenginleştiril-mesi adına çalışmalar yürütülmektedir Daha önceden planlanan faaliyet planı çerçevesinde yapılması gereken iş başı gözlem ve kültürel aktiviteler sorunsuz bir şekilde tamamlandı. Milano’da bu-lunan 4 mesleki ve teknik eğitim veren okulda işbaşı gözlem ziyaretinde bulu-nuldu. Katılımcılar eğitim öğretim nok-tasında kurumumuzda yapılan çalışma-ların genel anlamda birçok kurumdan daha iyi olduğu noktasında fikir birliğine vardılar. Özellikle ders müfredatlarının yeniden düzenlenerek konu yoğunluğu-nun sadeleştirilmesi gerektiğini vurgu-ladılar. Torino’da Fablab firmasında IOT

Katılımcılar: 6 Bilişim Teknolojileri öğretmeni, Ömer Yiğit, Tamer Güney Matban, Volkan Ak-taş, Hale Katmer, Gülsen Metin, Şerif Mehmet Özoğul, Gökhan Türkcan(Psi-kolojik Danışma ve Rehberlik Öğretme-ni), Yalçın Duyaroğlu(Müdür Yardımcısı), Hasan Baba(İngilizce Öğretmeni)

Okulumuzda TUBİTAK 4006 Bilim Fuarı Düzenlendi

Okulumuzda 11-13 Mayıs tarihleri ara-sında düzenlenen TUBİTAK 4006 Bilim Fuarı etkinlikleri okul bahçesinde yapıl-dı.Okulumuz öğrencileri tarafından hazır-lanan projeler TÜBİTAK Bilim Fuarında, MTSO Yetkilileri, Okul Müdürleri, çevre okulların öğrencileri ve okulumuz öğ-rencilerine sergilendi. 8 dalda toplamda 34 projenin sergilendiği fuar alanı büyük ilgi gördü. 3 gün süren etkinlikte pro-je sergisinin yanı sıra bir çok etkinlikle öğrencilerimizin keyifli anlar yaşama-ları sağlandı. Bilim ve Teknoloji içerikli bilgi yarışmaları, Bilim ve teknoloji içe-rikli film gösterimleri, English Fest 2015, Robot Yarışları, Masa Tenisi Turnuvası, Satranç Turnuvası, Küçük Yarışmalar ve Müzik eşliğinde eğlenceler tertip edi-lerek Fuar alanı tam bir şenlik alanına dönüştürüldü.

teknolojileri ile andorid yazılımların birlikte nasıl kullanılması ile ilgili işbaşı gözlem yapıldı. Bunun yanında bir dizi kültürel etkinlikte düzenlenerek katı-lımcılarımızın kültürel farkındalıklarının artması sağlanmıştır. Leonardo Da Vinci bilim ve teknoloji müzesi ziyareti, Como Gölü gezisi yapılmıştır.

Projenin ikinci hareketlilik faaliyeti Por-tekiz’in Vidigueira kentinde gerçekleşti-rildi. Proje katılımcılarımız 2012 yılı Av-rupa en iyi Web Desinger ödülü sahibi Tiago Concecaio ve Beja üniversitesinde yapılan çalışmalarda katılımcılarımız önemli kazanımlar elde etmişlerdir. Ye-nilenen teknolojiye ayak uydurmaya çalışan katılımcılarımız Android prog-ramlama hakkında çalışmalar yapmış ve öğrencilerin sürece dahil edilmesi ile ilgili yeni yöntemler elde etmişlerdir. Bunun yanında son dönemlerin gelişen teknolojisinde önemli bir yeri olan IOT (İnternet of Things) yapısının mobil ya-zılımlarla kontrolüne ilişkin deneyimler kazanmışlardır. Projemiz şuanda yaygın-laştırma faaliyetleri ile sürdürülmektedir. Proje çıktıları, kurumumuz öğretmenleri, öğrencileri, İlimizde görev yapan Bilişim Teknolojileri Öğretmenleri ile paylaşıla-rak eğitim öğretim ortamlarının güncel kalmasını ve yenilenen teknolojiye ayak uydurabilmesini sağlamak amacıyla pro-je faaliyetlerine devam edilmektedir.

Kadri Şaman MTSO Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi “LAB-MOVE” Projesinin Hareketlilik Faaliyetlerini Proje ortakları İtalya ve Portekiz’de Gerçekleştirdi.

EĞİTİM

46

Page 47: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015
Page 48: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

Anadolunun güneyinde, Akdeniz kıyı-sında bir “bucak” doğmaktadır. Nam-ı diğer Mersin Mutasarrıflığı... Mersin’ e göçlerle yerleşenler “Kent” leşmenin bir-çok öğesini süratle yerine getirmektedir-ler. 1886 Adana Mersin demiryolunun açılması, Mersin’in bölgesel, ulusal ve uluslararası ticaret dünyasına açılması-nın da miladıdır.. (Nice 130.yıllara )Nitekim Aynı yıl Mersin Ticaret Odası resmen legal olarak açılmaktadır. Bu oda Çukurova’da bir ilktir. (2)1896 yılında oniki ülkenin Mersin’ de temsilcilikleri, konsolosluğu faal durum-dadır. Müslüman, Hıristiyan, Yahudi, Türk, Arap, Kürt, Süryani ve Ermeni, Beyrutlu, Niğdeli, Lazkiyeli, Girit kökenli, Çerkez’i, Nusayri’si, Maroni’si, Alevi’si...Toros dağlarından ulaşan murt ile kekik ve Akdeniz rüzgarına eşlik eden balık ve yosun kokuları ile yaşam keyfi veren, mahallelerini, evlerini, ibadethanelerini, ekmek teknelerini kurmaktadırlar... En doğu’ da Latin Katolik Kilisesi(1898), or-tasında Eski Camii çeşmesi(1865) adeta kumsalla öpüşmektedir.Çeşme’nın mermer kitabesinin ilk dize-sinde “Kıldı bu sahilde Han Abdülaziz icrayı ab” yazılıdır.

Karamancılar Konağının ışıkları sabaha kadar yanar. 6 Kasım 1918 günü sabahı ilk buharlı trenle Mustafa Kemal Paşa Adana’ ya uğurlanır. Uray Caddesi ve Karamancılar Konağı bu şerefli ev sahip-liğinin unutulmaz tarihi mekanıdır.

Mersin’e buharlı trenin ulaşmasını (1886) milad olarak alınırsa, Mersin Cumhu-riyet’ in kuruluşu ile birlikte tam 37 yıl-dan beri yerel ve Uluslararası iş dünyası olmanın zenginliğini de yaşamaktadır. Mersin’ de Osmanlı’ dan yadigar zengin mozaik ve bu mozaiğin temeli üstün ti-cari iş ahlakına dayalı teamüller ve ter-biye zenginliği, Cumhuriyetin süratle gelişmesinin ve çağdaş ticaret hukukun egemenliğinin ivmesi olmuştur. Uray caddesi bu başarıya ulaşmada emsalsiz bir ortam olmuş ve ticari hayatın geliş-mesini; cadde etrafındaki kurumları ile kuruluşları ile işyerleri ile kucaklamıştır.

Valilik makamı, Adliye ve Devlet’ in en seçkin kurumları hükümet binası içeri-sinde saygın yerini almışlardır. Hükümet binasının hemen yanı başındaki Defter-darlık kurumu Türk maliyesi ve hazine-sinin gözbebeği olarak işlevini sürdür-mektedir.

Çeşmenin sığındığı Mersin’in en eski anıt hilali, Sultan Abdülmecit’ in annesi Bezmi Alem Valide Sultan vakfı yadigarı Eski Cami (1870) minaresine çıkan mü-ezzinlerin gür sesi ile, Latin Katolik ki-lisesinin çan sesi, Akdenizin ama sakin, ama hırçın dalgalarının sesi ile karışarak bir ulvi senfoniyi bu coğrafyaya dinlet-mektedir. Ezan ve Çan seslerine karışan kumru, serçe ve saka kuşlarının ötüşleri kente hakim olan doğal ve bitip tüken-meyen musikidir. Bir de Martı’ ların, ba-rış güvercinlerinin kanat çırpışları.

Bu anıtsal sokağın ilk ve son ve eşsiz kahraman onur konuğu bir genç paşadır.

O, Mustafa Kemal Paşa’dır.Henüz 37 yaşındaki Mustafa Kemal Paşa Adana’ dan trenle Mersin’ e 5 Kasım 1918 Salı günü gelir ve caddenin doğu ucun-daki Karamancılar Konağında bir gece konaklar. Mustafa Kemal Paşa o evde yaptığı tarihi toplantıda “Silahlarını-za sahip çıkınız, harp bitmedi, asıl harp bundan sonra başlayacaktır. Silifke sınırı ve Toros eteklerindeki karakolları art-tırın, depodaki silahları ve cephaneleri dağ köylerine dağıtın” emrini verir.

ÇAN’DAN HİLAL’E UZANAN ANITSAL YOL

“URAY CADDESİ”

TARİH

48

Adana Salnamesinde “İki taş iskele,iki ahşap iskele olmak üzere dört iskele “ kayıtlı balıkçı köyü’’ nün adı “Mersin’dir. Mersin Fener’ i koca Akdeniz coğrafyası iş dünyasına adeta göz kırpmaktadır. (1880)

Page 49: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

49

Ticaretin Kalbi Uray Caddesi’nde Atıyor Uray caddesi Mersin’lilerin eskilerine ve yenilerine bir ekmek kapısı cadde ol-muştur. İstihdamın kaynağı değil, denizi olmuştur. Mersin’in nüfusunun ve Mer-sin hedefli Anadolu’dan göçlerin hızla artışının temel sebebleri arasına Uray Caddesi ve çevresindeki iskelelerdeki istihdam imkanları olduğunu belirtmek mümkündür.

Uray caddesinde iş ve ticaret hayatının sağladığı kazançlar Mersinlilerin serma-ye birikiminin başlangıcı olarak Mersin ekonomi tarihinde yerini almıştır. Bu yoğun ekonomik ve ticari hayatın içeri-sinde Azakhan, Taşhan gibi anıtsal me-kanları nasıl unutabiliriz?

Uray caddesi ve çevresinde konuşulan dillerde Mersin’ de uluslalarası ticari ha-yatın en önemli göstergesidir. Uray cad-desi ticari sakinlerinin dili Türkçe, Arap-ça, Fransızca, İngilizce, Rumca’dır. Uray caddesindeki yoğun ticari faaliyet-ler ve bu caddedeki devlet kurumlarının varlığı birçok yan sektöre de mekan ol-muştur.

Uray Caddesi’nin yeni bir yapıya kavuş-masında verilecek emeklere de, projelere de peşinen teşekkür ediyoruz. Biz Mer-sin’ liler bu konuda her türlü vazifelen-dirmeye hazırız.

Çan ve Ezan sesini dinleyerek bu yolda bir yürüyüşe ve Mustafa Kemal’ in ko-nakladığı evin duvarına dokunmaya ne dersiniz?

(1)Bu yazımda yararlandığım kaynak-lar Avukat,eski Baro Başkanı Sn.Şinasi Develi’(95)nin “Dünden Bugüne Mersin “adlı kitabı ve Sn.Saadet Bilir’in rahmetli yerel tarihçi Gündüz Artan’ın yazıların-dan derlediği “Gündüz Artan’ın pence-resinden Mersin” adlı 678 sayfalık kita-bidir.

(2)Bu vesile ile Tarsus’ta Türkiye’nin ilk Ticaret ve Sanayi Odası 1876 yılında il-legal olarak açılmış olmasını bölgedeki ticari örgütlenmenin bilincinin emsalsiz işareti olduğundan iftiharla söz etmek gerekir.

Uray caddesinin Mersin yaşam kültürü ve ekonomisindeki yerini ve Mersin’in istikbaline olan katkılarını yazmak bu derginin sınırlı sayfalarına sığmayacak-tır. Bu vazife üniversitemizin bir bilim-sel araştırma çalışması adayı olarak orta yerde durmaktadır.

Uray caddesinde Latin Katolik Kilisesi, eski Maroni Kilisesi olan Nusratiye ca-mii, Eski Camii, Ziraat Bankası külliyesi, İl Kültür Müdürlüğü binası ve son olarak hükmet binası çok başarılı restorasyon ve yenileme çalışmaları sonucu geleceğe taşınacak sağlam bir yapı ve görünüme kavuşmuştur. Bu konuda emeği geçen, projeleri başlatan ve yürüten gelmiş geçmiş tüm kent yöneticilerimizi ayrıca gönüllü bağış sahiplerini kutluyor ve te-şekkür ediyoruz.

Çan ve Hilal veya Çan ve Ezan arasında-ki anıtsal yol yorgun ama mağrur yapısı ile Mersin’in geleceğinin iftiharıdr.Bir al-ternatifi yoktur ve olmıyacaktır. Bu cad-de’ de yer almış, emek vermiş, Mersin’e, Mersin’ lilere hizmet etmiş tüm kamu yöneticilerini, iş adamlarını, esnafını, emekçisini, bürokratını sevgi ve saygıyla anıyoruz.

TARİH

Page 50: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

Sayın Rektörüm siz Toros Üniver-sitesini 3.Nesil Üniversite olarak tanımlıyorsunuz. 3.Nesil Üniver-sitenin diğer üniversitelerden farkı nedir?

3.Nesil Üniversitelerle diğer üniver-sitelerin arasındaki en büyük fark; sektörlerin ihtiyaçları doğrultusunda kalifiye elemanlar yetiştirmektir. Bu bağlamda bu üniversiteler önemli bir misyon üstleniyorlar.

İş dünyasının en önemli problemle-rinden birisi çağın gereksinimleri öl-çüsünde kendini yetiştirmiş kalifiye eleman sıkıntısıdır. Biz Toros Üniversi-tesi olarak bu eksikliği giderme adına son yıllarda önemli hamleler yaparak işverenle öğrencilerimiz arasında bir köprü görevi üstlendik. STK’lar, Oda-lar ve meslek grupları ile protokoller imzalayarak öğrencilerimizin mesleki yeterliliklerini en üst düzeye çıkarma-yı hedefliyoruz.Böylelikle işverenle-rimizin ihtiyaç duyduğu donanımlara sahip bireyler yetiştiriyoruz” dedi.

TOROS ÜNİVERSİTESİ “TECRÜ-BE” PROBLEMİNE ÇÖZÜM GE-TİRİYOR

Yeni mezun öğrencilerin iş hayatına başlarken ki en önemli sorununun tec-rübe eksikliği olduğunu belirten

Rektör Özdemir, “İşveren doğal ola-rak kendini yetiştirmiş ve konusunda uzman kişileri çalıştırmak istiyor. Bu durumda yeni mezun bireyler iş bul-makta zorlanıyor.

Oysa biraz önce bahsettiğim gibi biz Toros Üniversitesi olarak işverenleri-mizin ve çağın gereksinimlerine uy-gun bireyler yetiştiriyoruz. Aramızda imzaladığımız protokoller gereğince öğrencilerimiz eğitim sürelerinin belli dönemlerinde iş hayatının içinde olu-yor. Böylelikle tecrübe eksikliği sorunu da ortadan kalkmış oluyor. Zaten çoğu öğrencimiz henüz öğrenci iken bu iş-yerleri ile mezun olduktan sonra ça-lışma hususunda anlaşmaya varıyor” dedi.

TÜRKİYE’NİN KURTULUŞ RE-ÇETESİ: MESLEK YÜKSEKO-KULLARI

Meslek Yüksek Okullarının Türkiye için ayrı bir önemi olduğunu belirten Rektör Özdemir, öğrencilere gelecek vizyonları hakkında tüyolarda bulun-du.

“Türkiye’nin en büyük problemi hiç şüphesiz ki işsizlik. İnsanlar iş arıyor ama bulamıyorlar. Üniversite mezunu olup da iş bulamayanların sayısı malu-munuz.

Oysa madalyonun diğer tarafında ise başka bir problem var. İşverende baş-ka bir sıkıntıdan muzdarip; işçi arıyor ama bulamıyor. Peki, ama bu proble-min sebebi ne? Bu problemin en büyük nedeni yetişmiş ara eleman eksikliği yani Meslek Yüksekokulu mezunları-nın önemi konusu.

Herkes Mühendis olmak, doktor ol-mak istiyor. Herkes devlet dairesinde memur olmak istiyor. Sonrada ortaya atanamayan yüzbinlerce üniversite mezunu işsiz çıkıyor. Bu problemi ül-kece aşmamızın yolu ise ara eleman sıkıntısını yok etmek. Bunun yolu da az önce belirttiğim gibi Meslek Yük-sekokullarının kalitesini arttırmaktan geçiyor.

Son olarak Toros Üniversitesi henüz çok genç bir üniversite fakat çok başa-rılı işlerin altına imza atıyor. Başarını-zın nedenini bizlerle paylaşır mısınız?“Bu sorunun cevabını kısa ve net bir şekilde vermek gerekirse; “Tecrübe” derim.

Her ne kadar Toros Üniversitesi yeni kurulmuş olsa da Biz kendimizi 51 yıl-lık bir geleneğin son halkası olarak ta-nımlıyoruz. Toros Okulları yarım asır-lık bir eğitim geleneğine sahip ve bizde bu tecrübeyi kendimize rehber ediniyo-ruz” şeklinde konuştu.

TOROS ÜNİVERSİTESİ YENİMEZUNLARIN TECRÜBE

PROBLEMİNE ÇÖZÜM YOLU ÜRETİYOR

EĞİTİM

Prof. Dr. Yüksel ÖZDEMİR

50

Toros Üniversitesi Rektörü

Toros Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yüksel Özdemir MT-SO-EKAV Dergisi’ne önemli açıklamalarda bulundu. Yeni mezun öğrencilerin işe girerken en büyük problemi olan tec-rübe konusunda radikal hamlelerde bulunduklarını belirten Rektör Özdemir bu problemi nasıl çözdüklerini anlattı.

Page 51: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015
Page 52: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

Mersin Teknoloji Geliştirme Bölgesi 2005 Yılında Bakanlar Kurulu Kararı ile ilan edilmiş, yönetici şirketi 2006 yılında kurulmuş ve faaliyete geçmiş, 2009 yılı itibariyle de Mersin Üniversi-tesi merkez yerleşkesinde kullanımına tahsis edilmiş 50 dönümlük alanda ya-pılanmıştır. Birbiri ile bütünleşik ola-rak planlanmış 3 binasında bölgedeki girişimcilerin ve sanayi kuruluşlarının Ar-Ge süreçlerini yürüttüğü toplam 7.200 m²’lik bir kapalı alanda faaliyet göstermektedir.

Kurulduğu günden bu güne 160 fir-manın yapılanmasına imkan sağlamış, 2015 Mayıs ayı itibariyle yüzde yüz doluluğunu sürdürmekte, bünyesin-de 63 firma ve 400’ün üzerinde Ar-Ge çalışanı ile araştırma geliştirme faali-yetleri kapsamında yüzlerce projeye ev sahipliği yapmakta, ulusal ve ulus-lararası işbirlikleri ile Mersin’de tekno-loji altyapısının güçlenmesine yönelik çalışmalar yürütmektedir. Ulusal ve özellikle Uluslararası projelerde koor-dinatör olarak yer almakta ve Mersin’e hatırı sayılır bir kaynağın gelmesini sağlamaktadır.Mersin Teknopark, gelişim sürecinde bölgenin eksikliklerini ve üniversi-te-sanayi işbirliği bağlamında iyileşti-rilmesi gereken yönlerini tespit ederek büyümeyi şiar edinmiştir.Bünyesinde İş-Kur hizmet nokta-sı yapılandırarak bölgedeki nitelikli personel ihtiyacını gidermeye yönelik UMEM (Uzmanlaşmış Meslek Edin-dirme Merkezleri) projesi ile 2012 yılın-dan beri firmaların kalifiye personele ulaşmasını hızlandırmakta ve kurum kültürüne uygun kamu destekli per-sonel yetiştirme imkanı sağlamaktadır

Mersin Teknopark Avrupa İşletmeler Ağı irtibat ofisi, girişimcilerin uluslara-rası rekabetçiliğini geliştirmeyi destek-leyici bölgesel, ulusal ve uluslararası etkinliklere yönelik organizasyonlar düzenlenmesi, işletmelerin ihtiyaçla-rını karşılamaya yönelik eğitim ve da-nışmanlık hizmetlerini sunmaktadır.

Mersin Teknoloji Geliştirme Bölge-si bünyesinde yapılandırılan Tekno-loji Geliştirme Merkezi (TEKMER), KOSGEB ile işbirliği kapsamında, firmaların desteklere doğrudan erişi-mini kolaylaştırmak ve etkin kuluçka hizmetleri sunmaktadır. Mersin Tek-nopark’ın kuluçka binası, TEKMER, Tekno-Girişim gibi farklı desteklerle yapılanan kuluçka firmalarının birbi-ri ile etkileşim içerisinde ve tecrübe-li işletmelerin rehberliğinde faaliyet göstermelerini destekleyecek şekilde yapılandırılmıştır. 20 yıl süre ile Tek-mer’de yer alacak girişimcilerden kira alınmadan kuluçka merkezinin 2 katı Kosgebetahsis edilmiştir.

Türkiye’de Teknoparklar arasında bir ilk olarak hayata geçirilen Mersin RIS’in çıktılarından, ekosistemi oluştu-ran dinamiklerin bir arada bulunduğu, Yaratıcılık ve İnovasyon Merkezi pro-jesi ile, bölgedeki işletmelerin rekabet yeteneklerinin geliştirilmesi ve üni-versite ve sanayi işbirliğinin artırılması amacıyla tasarlanmıştır. Kurulan Mer-sin İnovasyon Merkezi bünyesinde Teknopark’ta yer alan çalışanlar başta olmak üzere, sanayi, akademi ve top-lumun ilgili kesimlerine açık olan 600 m2 ‘lik bir alanda sinema salonu, spor alanı, oyun ve dinlenme salonlarından oluşan sosyal tesis bulunmaktadır.

Mersin Teknopark, fiziki mekanların yanı sıra merkezin büyüme eksenleri arasında yer alan sanal ortamda bü-yüyerek coğrafi olarak tanımlanmış alanlardan bağımsız olarak üniver-site-sanayi işbirliğini geliştirmek ve işletmelerin rekabetçiliğini artırmak amacıyla “ABC Portal” oluşturularak Akademisyenler, KOBİ’ler, Girişim-ciler, Üniversite Öğrencileri ve Melek Yatırımcıları bir araya getiren bir sanal merkez yapılandırmıştır.

ABC Portal ile Mersin başta olmak üzere ülke genelinde ve uluslararası boyutta teknoloji transferi konusunda işletmelere danışmanlık yapacak, alt-yapı ve eşleştirme hizmeti sunan, üni-versitede geliştirilen teknolojinin sa-nayiciye tanıtılması konusunda “aracı” bir yapılanma oluşturulmuştur.

Mersin Teknopark, kurucu ortakla-rından olan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası ile eğitim işbirliği, Mersin-Tar-sus Organize Sanayi Bölgesi ile bölge-de yer alan firmaların ikili işbirlikleri-nin sağlanması, Akdeniz İhracatçılar Birliği ile sektörel alanlarda girişimci-liğin desteklenmesine yönelik faaliyet-ler yürütmektedir.

Ülkenin sektörel büyüme öncelikleri, katma değerli üretim ve ihracat hedef-leri doğrultusunda büyümeye ve geliş-meye devam eden Mersin Teknopark, bölgedeki medikal sektörü potansi-yelini değerlendirmek amacıyla Yeşil Medikal Ar-Ge binası yapılandırmaya yönelik faaliyetlerine hızla devam et-mektedir.Mersin Teknopark’ın kısa ve orta vade büyüme planları arasında 50 dönüm-lük yatırım alanını katma değerli Ar-Ge ve üretim yapan sanayicilere aç-mak ve bünyesinde Ortadoğu ve Doğu Avrupa’ya hizmet verecek bir Yüksek Başarımlı Hesaplama Merkezi yapılan-dırmak bulunmaktadır.

Mersin Teknopark, sahip olduğu coğ-rafi ve lojistik avantajların yanı sıra, bölgede yer alan işletmelere sunduğu geniş yelpazedeki danışmanlık hiz-metleri ile de bölgenin çekim merke-zi haline gelmeyi başarmıştır. Ar-Ge ofislerini bünyesinde yapılandıran iş-letmelere ücretsiz olarak sağladığı ku-ruluş ve mali danışmanlık hizmetleri, proje danışmanlık hizmetleri, eğitim, seminer, fuar ve toplantı organizasyon hizmetleri sayesinde işletmelerin ka-pasitesinin artmasını desteklemekte, benzer veya destekleyici sektörlerde faaliyet gösteren işletmeler için işbirli-ği ortamı yaratmakta, firmaların ulusal ve ulusal düzeyde markalaşmaları des-teklenmektedir.

21. YÜZYILDA MERSİN’İN SİLİKON VADİSİ:MERSİN TEKNOPARK

TEKNOLOJİ

Özgür DURMAZ

52

Mersin Teknopark Müdürü

Page 53: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

Ülke genelindeki tüm Teknoparklarda olduğu gibi Mersin Teknopark’ta bu-lunmanın sağladığı yasayla tanınan avantajlar ise aşağıda özetlenmiştir.Bölgede faaliyet gösteren gelir ve ku-rumlar vergisi mükelleflerinin, mün-hasıran bu Bölgedeki yazılım ve Ar-Ge faaliyetlerinden elde ettikleri kazanç-ları 31.12.2023 tarihine kadar gelir ve kurumlar vergisinden muaf tutulmak-tadır.

Bu süre içerisinde münhasıran bu Böl-gelerde ürettikleri sistem yönetimi, veri yönetimi, iş uygulamaları, sektörel, in-ternet, mobil ve askeri komuta kontrol uygulama yazılımı şeklindeki teslim ve hizmetleri de katma değer vergisinden muaftır (25/10/1984 tarihli, 3065 sayı-lı Katma Değer Vergisi Kanunu Geçici 20. Madde).

Bölgede çalışan araştırmacı, yazılımcı ve Ar-Ge personelinin bu görevleri ile ilgili ücretleri 31.12.2023 tarihine kadar her türlü vergiden muaf tutulmaktadır. Dolayısıyla teknoloji geliştirme bölge-sinde çalıştırılan araştırmacı, yazılımcı ve AR-GE personeline, münhasıran bu

görevlerine yönelik olarak yapılmakta olan ücret ödemeleri 31.12.2023 tarihi-ne kadar damga vergisinden de istis-nadır.

5746 sayılı Araştırma ve Geliştirme Fa-aliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanunun 3. maddesinin 3. bendi kap-samında Teknoloji Geliştirme Bölgele-rinde bulunan personelin sigorta primi işveren hissesinin %50’si desteklen-mektedir.

Ar-Ge projesi kapsamında çalışan Ar-Ge personelinin, bölgede yürüttüğü görevle ilgili olarak Yönetici Şirketin onayı ile Bölge dışında geçirmesi ge-reken süreye ait ücretlerinin bir kısmı da gelir vergisi kapsamı dışında tutul-maktadır.Elde edilen teknolojik ürünün Bölgede üretilmesi için gerekli yatırıma, Yöne-tici Şirketin uygun bulması ve Bakan-lığın izin vermesi halinde imkân tanın-maktadır.Bölgede çalışan Ar-Ge personelinin bu görevleri ile ilgili ücretlerine sağlanan vergi muafiyeti desteği, Ar-Ge per-sonelinin yüzde onunu geçmeyecek şekilde Ar-Ge destek personeline de sağlanmaktadır.

Tartışmasız Türkiye’nin 2023 hedef-lerinde ulaşmasında katma değeri yüksek, ileri teknoloji ürünlerinin üre-tilmesi ve geliştirilmesi, teknopark ya-pılarının verimli kullanılması ile sağla-nacaktır.

Mersin Teknopark’ta gerçekleştirilen buluş sayılarında ve ticarileşme oran-larındaki artışlar değerlendirildiğinde firmalarının satış ve ihracat rakamla-rında oldukça yükselen bir ivme göz-lenmektedir.

Bölgede faaliyet göstermesine izin ve-rilen firmalara Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Yasası kapsamında çeşitli vergi muafiyetleri sağlanmaktadır.

Mersin Teknoloji Geliştirme Bölgesi’n-de yer almak için izlenecek adımlar, bölgenin sağladığı avantajlar ve Ar-Ge faaliyetlerinize ilişkin bölgeden sağla-yacağınız vergi indirimleri hakkında daha detaylı bilgi almak isteyen yatı-rımcılara ve girişimcilere Mersin Üni-versitesi Çiftlikköy Kampüsü içinde yer Mersin Teknopark’ın kapıları dai-ma açıktır…

TEKNOLOJİ

53

Page 54: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

MDOB Müdür ve Sanat Yönetmeni

Mersin’ in kültür ve sanat elçisi; Mersin Devlet Opera ve Balesi (MDOB) 2015/2016 sanat sezonunda da birbirinden değerli ope-ra, bale eserleriyle, çocuk müzikalleri ve sen-fonik konserleriyle Mersinli sanatseverlerin karşısına çıkmaya hazır. Mersin Devlet Opera ve Balesi (MDOB) 3 Ekim’ de Gala konseriyle sahnesinde, sanat severlerle buluşacak. Gala konseriyle Mersin Devlet Opera Balesinin solist sa-natçıları, orkestrası Lorenzo Coledonato’nun şefliğinde sanat severleri müziğe do-yuracak. Yeni Sanat sezonunda Ali Baba & 40, Ateş Kuşu- Danzone, Köroğlu, Yevgeni Onegin, Amadeus, Uyuyan Güzel, Kitap Kurdu, Mavi Nokta, Kanlı Nigar ve Nasrettin Hoca eserleri Mersin prömiyerleriyle sahne-lenecek. Geçtiğimiz dönemlerde takvimimizde bulunan, birbirin-den değerli eserler olan; Romeo ve Jülyet, Batı Yakası Hikayesi, Notre Dame, Piri Reis, Çeşmebaşı - Bolero ve Lüküs Hayat sanat sever-lerle yeniden buluşacak. Bu Yıl Dünya Prömiyeri yapılacak olan Danzone’la; Küba’nın geleneksel dans müzi-ğinin esintisiyle Mersin Devlet Opera ve Ba-lesi sanatçılarının görsel şölenine sahne ola-cak. Eserin müzikleri Danzon No:2 ve Danzon No:3, Arture Marquez tarafından bestelen-miştir. Librettosu ve koreografisi Armağan Davran ve Volkan Ersoy tarafından gerçekleş-tirilecek olan eserin orkestrasını ise Lorenzo Coladonato yönetecektir.

Ateş Kuşu eseriyle kötü Büyücü Kaschei’ nin büyülü dünyasına girecek, Prens Ivan ‘ın aş-kıyla, sihirli yaratık Ateş Kuşunun esrarıyla bu büyülü dünyadan kurtulmaya çalışacağız. Bu yıl 13.Uluslararası Bodrum Bale Festivalin-de ve 22.Uluslararası Aspendos Opera ve Bale Festivalinde sahnelenen Ateş Kuşu,Mersin Prömiyeriyle sanatseverlere ulaşmaya devam edecek. Eserin müzikleri Igor Stravinsky’e, librettosu ve koreografisi Armağan Davran- Volkan Ersoy ikilisine aittir.

Mersin Devlet Opera ve Balesi

Çocuklarla Güzel

Her yıl çocuk oyunları re-pertuarına önem ve-

ren Mersin Devlet Opera ve Balesi, bu yılda progra-mına Kitap Kurdu,

Nasrettin Hoca ve Uyuyan Güzeli ekleye-

rek, çocukları sanatla buluşturma-ya devam ediyor.

’’Opera Okulda’’ sloganıyla, sosyal so-rumluluk projeleriyle, okul çağındaki

çocuklara ulaşmaya devam ediyor. Beğe-niyle izlenen Değirmendeki Hazine, Külkedi-si çocuklarla buluşmaya devam edecek. Mersin Devlet Opera ve Balesi Müdür ve Sanat Yönetmeni Aslı Utku Engin yaptığı açıklamada:“ Yeni sanat sezonunda yeniden seyircimiz-le buluşacak olmanın sevinci içerisindeyiz. Mersinli sanatseverlerle birbirinden seçkin eserleri buluşturmaya bu yılda devam edece-ğiz. Yoğun çalışma sürecimizin sonunda siz-

SANAT

Aslı Utku ENGİN

54

MERSİN DEVLET OPERA ve BALESİ;PERDELER KALKACAK

MERSİN BU YIL DASANATA DOYACAK

Page 55: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015
Page 56: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

Öncelikle bu serüvene nasıl başladı-ğınızı öğrenmek isteriz.

Açıkcası ilk önce bu restorantın ça-lışması gerekilen tüm bölümlerinde çalıştık. Mutfağından, komilikten, gar-sonluktan, şeflikten, müdürlüğünde kadar. Ben bu işi 25 yıldır yapıyorum. Çeşit-li işlerde, otellerde çalıştım. Hilton’ da Merit’ te vs. çalıştım. Askerden sonra balık restorantlarında çalıştım. Bir ata-sözü vardır ‘Hangi işi yaparsan yap en iyisini yap.’ Çalıştığımız yerden birkaç arkadaş bir araya geldik ve kendi yeri-mizi kurmaya karar verdik. Tabi ki en iyisini yapmaya çalışıyoruz o günlerde de. İnsanlar bize ‘Siz garsonluktan gel-mişsiniz, bu işi yapamazsınız.’ , ‘İşlet-mecilik kolay değildir.’ gibi söylemlerde bulunuyorlardı. Ben onlara aldırış et-medim. İşinizde en çok önem verdiğiniz nok-talar nelerdir?

Hizmet, damak tadı ve hijyen. Bu hu-suslara çok önem veriyorum. Bu üç nokta bir araya geldikten sonra iş yap-mamak gibi bir sonuç olamaz. Dünya-da böyle bir örnek yok zaten. İşinize sahip çıkarsanız işiniz de size sahip çıkıyor mutlaka.

Sektörde yerinizi edinmeniz nasıl bir süreç oldu?

Biz üç garson bir aşcı arkadaş bir araya geldik, kafa kafaya verdik. Sektörden rakip arkadaşlarım için şunu söylemek isterim.. Onlar büyük dev markadar olmuş, isim yapmış, sektörde sağlam bir yer edinmiş markalar olsalar da onların yanında yerimizi aldık. Ufak bir restorant da olsak biz müşterimizi, müşterimiz bizi seçsin ve biz bir aile yeri olalım, kaliteli insanları buraya getirelim istedik.

İskele Marin’in istikrarını neye bağ-lıyorsunuz?

Gıda ürünlerimizden temizlik ürün-lerimize kadar en kalitelisi neyse onu kullanıyoruz. Bize malzeme getiren arkadaşlar bile büyük oteller dahi si-zin kadar kaliteli ürün istemiyor diyor. Mevsimine göre hangi balık varsa en tazesiyle sofralarımıza getiriyoruz. Me-sela bu denizlerin en özel balıklarından biri lagostur ve son zamanlarda ithal lagos diye bir şey çıktı. Biz ithal lagosu daha kapımızdan içeri bile sokmadık.. Misafirlerimiz de bunun farkındalar.

Siz müşteri değil misafir diyorsunuz. Peki biraz da misafirlerinizi burda neler beklediğini konuşalım.

Özellikle toplantılarımızda da açıkca belirtiyoruz. Evinizde nasıl hazırla-nıyorsanız burası da büyük bir yuva. Misafirlerimiz evlerinde nasıl bir hij-yen, nasıl bir tat buluyorsa burda da buluyor. Buraya gelen, bu kapıdan içeri giren herkes bizim ailemizidir diyoruz. Ben de bu yollardan geçtiğim için yine duramıyorum. Özellikle misafirlerim konusunda hassasım.Misafirleri ben karşılamak onlarlarla sohbet etmek adına özen gösteriyorum. Kendimi tu-tamıyorum açıkcası. Hizmet konusun-da kendimize bu kadar güveniyoruz diyebilirim.

Çalışma arkadaşlarınızdan bahsede-lim... Kadronuzda kaç kişi var şuan?

Yaklaşık ellibeş kişiyiz. Vitrinde gö-zükenden çok daha fazlasıyız. Arka tarafta bir lezzet ve hizmet ordumuz var diyebilirim. Garsonlarımız bizim aynamızdır ve mutlaka bir eğitimden geçiriyoruz. Sözde değil özde işler ya-pabilecek bir kadro oluşturmak istedik ve sanırız başardık.

Hijyen konusunda ayrı bir hassaiye-tiniz var ve bu hasssasiyet tüm resto-rantta görülüyor. Ne gibi hijyen do-kunuşları yaptınız?

Misafirlerle olan ilişkilerine, görgü ku-rallarına, sofra adabına, hijyenlerine, kılık kıyafetlerine kadar her konuda gerekli bilgiyi aktarmaya çalışıyoruz. Bütün çalışanlarımızın deodorantla-rına, parfümlerine kadar alıp dolapla-rına koyuyoruz. Kıyafetlerin ütüsüne, temizliğine ayrı önem gösteriyoruz.

Onlarda sağolsunlar bizi mahçup et-memeye özen gösteriyorlar. Ayrıca tuvaletlerimizde otomatik kapılar yap-tırdık böylece el değmeden açılıyor ve kapanıyor. Hiçbir şekilde dokunmaya gerek kalmıyor.

Sohbetimizin sonuna gelirken konu-muzu toparlamak gerekirse en son neler söylemek istersiniz?

Biz bu işi çok severek çok araştırarak yapıyoruz. Buralara kadar çok zorluk-larla geldik ama bir dönüp baktığımda ne kadar güzel işler başarmış lduğu-muzu görüyorum. Yaptığımız işle gu-rur duyuyoruz, işimizi çok seviyoruz. Bizim için bir tutku olmuş durumda artık.

İstiyoruz ki misafirlerimiz gelsin bizi daha yakından tanısınlar bu güzel çatı altında güzel tatlar tadalım, eğlenelim, gülelim bu güzel anları beraber yaşa-yalım, yaşatalım istiyoruz. İskele Ma-rin içinde yemek yapılan bir çatı değil içinde hikayesi ve bolca anısı olan bir yuvadır. Herkesi bekliyoruz.

LEZZETİN EN ÖNEMLİ DURAKLARINDAN

56

‘‘İSKELE MARİN’’

RÖPORTAJ

Page 57: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

Derya Grup Yönetim Kurulu Başka-nı Hüseyin Kış ,yaptığı açıklamada: “Tüketiciler tarafından tercih edilen ve müşterilerin memnuniyetini en iyi şekilde sağlayan Derya Grup hiz-met verdiği her alanda daima en iyisi olmayı ilke edinmiştir. inşaat ve inşaat malzemeleri , otomotiv, Elektrik Elekt-ronik , Sigorta , Gıda , Cafe Restaurant, Güvenlik ve akıllı teknoloji sistemleri , uzun dönem araç kiralama gibi deği-şik sektörlerde 36 yıldır hizmet veren grubumuz 450 kişiye istihdam sağla-maktadır. Kısaca Derya grup şirketle-rini tanıtan Kış, ‘‘Derya İnşaat , Derya şirketler grubunun temeli olan şirket-tir. Mersinde 1979 yılında Nalburiye satışı ile ticari faaliyetlerine başlayan Derya İnşaat Malzemeleri Ltd . Şti. 27 m2 ‘lik bir alanda başladığı yolculuğu-na bugün toplam 2500 m2 lik bir alan-da inşaat kökenli gelişimi, tecrübesi ve yüksek teknolojisi ile her aşamada hizmet veren bir firmalar grubudur. ‘‘ diyor.

Derya İnşaat bugün Çimsa Çimen-to, Ytong,Dyo, Knauf Alçı Alçıpan, Atermit, Kale Kilit, Creavit Aksesuar ve Hakan plastik gibi kaliteli inşaat malzemelerinin toptan ve perakende satış hizmetini sunmakta olup Adana ,Osmaniye ,Hatay, Kahramanmaraş ve ilçelerinde alt bayileri aracılığıyla hiz-met vermektedir.

Otomotiv sektöründe daima bir adım önde olan Derya Otomotiv ,Derya Grubun 2.büyük şirketidir. 1997 yılında Hyundai sıfır araç ve servis yetkisini alarak hizmete Sektöründe her zaman ilkleri yapma özelliğini taşıyan Derya otomotiv, Mersin Mezitli plazanın ar-dından,2005 yılında Tarsus plazasını, 2006 yılında Mersinin turizm cenne-ti olan Anamur ilçesinde plazasını ve 2013 yılında Karaman Şubesini açarak kapasitesini büyütmüştür. Çağın öte-sinde plan ve projelerle yenilikçi bir çizgiyle ,emin adımlarla ilerlemeye de-vam eden Derya otomotiv 2013 yılında Mazda yetkili satıcılığını, 2014 yılında da en güvenilir marka ünvanını taşı-yan Volvo bayiliğini alarak Mersinde daha da güçlenmiştir. Derya Otomotiv sektöründeki yatırımlarını çeşitlendi-rerek İstanbul’da da DRC markası ile her marka ve model araçlarıyla Filo hizmetleri veriyor.

Derya sigortacılık ve Aracılık hizmet-leri ltd.şti 1998 yılında kurulmuş olup Derya Grubun 3.büyük şirketidir. Bün-yesinde Axa sigorta ,Allianz, AIG ve Mapfre sigorta acentelikleri yer almak-tadır.

Derya Grubun elektronik sektörüne atılımı 1999 yılında Derya klima mer-kezinin Samsung marka klima satışıyla başlamıştır.

Bugün; Ürün portföyünde ; Samsung, Siemens ve Midea markalarını bulun-durmakta olup, Tv, Dvd, Ev Sinema Sistemi,Beyaz Eşya, Klima, Cep Telefo-nu, Kamera, Dijital Fotoğraf Makinala-rı ve Ankastre Ürünleriyle hizmetine devam etmektedir.

Derya Klima Elektronik bugün Mersin merkez olmak üzere ; Tarsus ve Ana-mur ‘da Samsung ve Siemens satış ma-ğazalarıyla , her geçen gün güçlenerek tüketicinin çözüm ortağı olmaya de-vam ediyor.

Derya yapı tasarım 2000 yılında Mer-sin Derya İnşaatın Malatya şubesi olarak inşaat malzemeleri perakende satışıyla faaliyetlerine başladı. Düfa, knauf, kale kilit markalarının Malatya toptan bayiliğini alarak inşaat malze-melerinde toptan ve perakende satış hizmeti sunan Derya Yapı müşterile-rine her zaman en iyi hizmeti sunmak için , dayanıklı ürün, farklı tasarım ve teknolojinin adaptasyonu ilkeleriyle, kendini sürekli tazelemeye çalışan ,çö-züm ortağınız olarak çalışmaktan gu-rur ve mutluluk duyuyor.2004 yılında istanbul’da kurulan Ateksis Akıllı Teknoloji Sistemleri, Bosch Türkiye distribütörü ve Sony ba-yisi olarak profesyonel ses ve görüntü sistemleri üzerine hizmet vermektedir.

SEKTÖR

57

MERSİN’ DE BİR BAŞARI HİKAYESİ ‘DERYA GRUP’ Derya Grup Yönetim Kurulu BaşkanıHüseyin Kış anlatıyor...

Page 58: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

Ülkemizde, toplam firma sayısının yaklaşık olarak % 99’ unu oluşturan Kobilerin, küresel rekabet ortamında rekabet şartlarına ayak uydurabilmesi için sürekli olarak kendini geliştirme-si, farkındalık yaratması ve ekonomik olarak güçlü bir yapıya sahip olması gerekmektedir. Aynı şekilde makro dü-zeyde de ülke ekonomisinin kalkınma-sı ve istihdam sağlanması açısından, işletmelerin sürekli gelişiminin ilke edinilmesi bununla beraber girişimci-lik ekosisteminin de tüm toplumda yer bulması gerekmektedir.

KOSGEB’in yeniden yapılanma süre-cinde 2009 yılında yapılan değişiklik-le hizmet ve ticaret sektörü de destek kapsamına alınmış ve KOSGEB’ in hedef kitlesinde çok büyük bir artış ol-muştur. Destek kapsamına alınan sek-törlerin artması ile 2010 yılında tüm destek mevzuatlarında yenileme çalış-maları yapılmış ve hâlihazırdaki des-tek mevzuatlarının temelleri atılmıştır. Destek mevzuatları incelendiğinde, te-mel amacın;

•Kobilerin kurumsallaşmalarını sağla-mak,•Kobilerin pazar paylarını arttırmaları-nı sağlamak,•İstihdam sağlanmasına katkıda bu-lunmak,•Girişimcilik kültürünün ülkede yay-gınlaştırılmasını sağlamak,•Kobileri işbirliği modellerine teşvik etmek,•Yeni ürün, yeni süreç ve yeni hizmet üretmede Kobileri teşvik etmek,olduğu

KOSGEB destekleri incelendiğinde ise;

a) Genel Destek Programı kapsamında; Genel Yönetim, Pazarlama Yönetimi, Üretim Yönetimi, İnsan Kaynakla-rı Yönetimi, Mali İşler ve Finansman Yönetimi, Dış Ticaret ve Uluslararası Mevzuat, Bilgisayar ve Bilgi Teknolo-jileri, Enerji Teknolojileri, Yeni Teknik ve Teknolojiler, Yenilik, Mesleki ve Teknik Eğitim, CE İşareti, Ürün Belge-lendirme ve Çevre konu başlıklarında genel katılıma açık veya işletme içi eği-tim katılımlarına destek vermektedir. Aynı şekilde bu amaca hizmet edecek nitelikli personelin istihdamının sağ-lanması amacı ile 4 yıllık fakülte me-zunu kişilerinin istihdamında, perso-nel net maaşının % 60’ ı olacak şekilde Kobilerimiz desteklenerek nitelikli iş gücünün Kobilerimizde etkin şekilde kullanımı amaçlanmaktadır.

İşletmelerde kalite yönetim sistemi bilincinin geliştirilmesi, ürün, hizmet ve süreçlerde maksimum kalite an-layışının yer etmesi amacı ile sistem belgelerinin alımını da belgelendirme desteği ile teşvik etmektedir. Bununla beraber Yurt içi fuarlara katılım, Yurt dışı iş gezilerine katılım, Kobilerin ta-nıtımı, Danışmanlık, Test-Analiz gibi toplamda 13 ayrı konuda da bahsi ge-çen destek programı kapsamında des-tek verilmektedir.b) Kurumsallaşma ve markalaşma, rekabet ortamında avantaj sağlamak isteyen Kobilerin ulaşmaları gereken 2 temel hedef olarak karşımızda dur-maktadır.

Bu hedeflere ulaşmak için; KOSGEB yine Kobilerimizin yanında bulun-maktadır. Kobilerde proje kültürü ve bilincinin oluşturulması, proje yapa-bilme kapasitelerinin geliştirilmesi suretiyle ulusal ve uluslararası rekabet güçlerinin ve ülke ekonomisine sağla-dıkları katma değerin arttırılması, pa-zar paylarının arttırılmasına yönelik markalaşma çalışmaları ve işletmelerin daha sistemli bir yönetim anlayışına sahip olmaları amacı ile hazırlayacak-ları projelerin desteklenmesine yöne-lik olarak hazırlanan KOBİ Proje Des-tek Programı ile İşletmelerin; üretim, yönetim-organizasyon, pazarlama, dış ticaret, insan kaynakları, mali işler ve finans, bilgi yönetimi ve bunlarla ilişkili alanlarda KOSGEB tarafından belirlenen dönem ve konularda suna-cakları projeler desteklenmektedir. Bu destekleme modelinde program süresi 3 yıl, desteğin üst limiti ise 150.000,00 TL olarak belirlenmiştir.

c) Günümüzde, küresel rekabette ba-şarılı olmanın temel şartı, ürün, hizmet ve süreçlerin yenilenmesidir. Avrupa, ABD ve Uzakdoğu’da bulunan geliş-miş ülkelere baktığımızda inovasyon kavramının önemini görmekteyiz. İno-vatif gelişimi ilke edinen işletmeler, acımasız rekabet şartlarında ayakta kalabilmek için daha şanslı konuma gelmektedir. Kobilerin yenilikçi bir ya-pıya bürünmelerini amaçlayan KOS-GEB ise bu amaç doğrultusunda yeni ürün, yeni süreç, bilgi ve/veya hizmet üretilmesi ve ticarileştirilmesi için araştırma, geliştirme, inovasyon ve en-düstriyel uygulama projelerini destek-lemektedir.

Küresel Rekabet OrtamındaKOBİ’lerinGüçlendirilmesi ve GirişimcilikKültürününYaygınlaştırılmasında KOSGEB’in Rolü

58

SEKTÖR

Page 59: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

SEKTÖR

59

İşletmelerimizi AR&GE konusunda teşvik etmek ve AR&GE harcamaları-nın GSYİH içindeki payının arttırılma-sı amacı ile içinde bulunduğumuz ayda yapılan mevzuat değişikliği ile de des-tek üst limitlerinde % 50’ lere varan ar-tış sağlanmış ve destek şartları rekabet koşulları göz önünde bulundurularak güncellenmiştir.Buna göre; 1. İşlik tahsisi veya kira desteği olarak 24.000 TL.

2. Personel gideri desteği olarak 150.000 TL (üniversitelerin lisans prog-ramından bir yıl içinde mezun olabile-cek durumdaki öğrencilere ve ön lisans mezunlarına 1.500 TL, lisans mezunla-rına 2.000 TL, yüksek lisans mezunla-rına 2.750 TL ve doktora mezunlarına 3.500 TL olmak üzere, toplam üst limiti 150.000 TL geri ödemesiz destek sağla-nır. Ayrıca İşletmesini sermaye şirketi statüsünde kuran girişimciler mezuni-yet durumuna bakılmaksızın kendisi ve projede görevli bir ortağı için aylık azami 1.500 TL olmak üzere, üst limit-ler dâhilinde Personel Gideri Desteğin-den yararlandırılır),

3. Makine-teçhizat, donanım, ham-madde, yazılım ve hizmet alımı gi-derleri desteği olarak 150.000 TL geri ödemesiz, 300.000 TL geri ödemeli ( desteğe konu makine ve teçhizat yerli üretim olması halinde % 75 olan destek oranı % 90’ a çıkarılarak yerli üretimin desteklenmesi amaçlanmıştır.) 4. Proje geliştirme desteği olarak İş-letmelere, projeleri kapsamında; da-nışmanlık, eğitim, sınai mülkiyet ve fikri mülkiyet hakları başvurusu ve/

veya tescili, tanıtım, yurtiçi ve yurtdışı kongre/konferans/fuar ziyareti/tek-nolojik işbirliği ziyareti, test-analiz ve belgelendirme giderleri için toplam üst limit 100.000 TL

5. Başlangıç sermayesi desteği olarak 20.000 TL’ ye kadar destek sağlanmak-tadır.

AR&GE çalışması sonucunda ortaya konan buluşun ticarileştirilmesi amacı ile hazırlanan projelere ise Endüstri-yel Uygulama programı ile destek ve-rilmektedir. Kira, personel ve makine teçhizat kalemlerinde 300.000 TL’ ye kadar geri ödemesiz 500.000 TL’ ye kadar da geri ödemeli destek sağlan-maktadır.

d) Rekabette avantaj sağlayan diğer bir husus ise işletmelerin bazı alan-larda işbirliğine gitmeleridir. “Güçleri birleştir, sinerji yarat” felsefesine göre hareket eden çoğu Avrupa ülkesinde işbirliği modellerinin başarılı örnek-leri görülmektedir. Ülkemizdeki du-ruma bakıldığında ise, işletmelerimiz geleneksel yönetim anlayışından kur-tulamadıkları için bu tür işbirliklerine yanaşmamaktadırlar. İşbirliğine gidil-diği takdirde firmaları ile ilgili bilgilerin veya planlamalarının açığa çıkacağını, bunun da rakiplerine avantaj sağla-yacağını düşünmektedirler. Hal bu ki işbirliğinin çerçevesi iyi belirlendiği takdirde bu durum bir avantaja dönü-şecek ve işletmelerin rekabet şartlarını iyileştirecektir.

Küresel rekabette avantaj sağlamak için işletmelerin işbirliğinin öneminin farkında olan KOSGEB,

İşbirliği- Güçbirliği Destek Programı ile işletmelerimizi işbirliğine teşvik etmektedir. Bu destek kapsamında İş-birliği-Güçbirliği anlayışıyla bir araya gelerek, ortak tedarik, ortak tasarım, ortak pazarlama, ortak laboratuar, or-tak imalat ve hizmet sunumu ve ben-zeri konularda hazırlayacakları proje-lerin desteklenmesini sağlamaktadır.

Aynı sektörde en az 3 işletme olmak kaydı ile toplamda 5 işletmenin bir araya gelerek oluşturduğu işletici ku-ruluşa program kapsamında 250.000 TL geri ödemesiz, 500.000 TL sıfır fa-izli geri ödemeli destek sağlanmaktadır

e) Günümüzde, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerinin lokomo-tifi olarak girişimcilik gelmektedir.

Yeni iş fikirlerinin hayata geçirilme-si ve bu hususun toplumun tüm ke-simleri tarafından kabul görmesi çok önemlidir. Toplumda girişimcilik kül-türünün geliştirilmesi ve iş fikirlerinin hayata geçirilmesi konusunda verdiği destekle KOSGEB, kamu kurumları-nın başında gelmektedir. 2010 yılından itibaren hayata geçirilen Girişimcilik Destek Programı ile binlerce kişi giri-şimcilik eğitimi alarak iş yerini kurmuş ve KOSGEB tarafından desteklenmiş-tir.

KOSGEB her alanda olduğu gibi giri-şimcilik konusunda da eğitim faktörü-nü çok önemli görmektedir. Bu neden-ledir ki iş yeri kurmadan önce verilen girişimcilik eğitimi ile girişimci adayla-rımıza destek veriyoruz.

Page 60: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

60

SEKTÖR

i. Girişimcilik özelliklerinin sınanması, iş fikri geliştirme ve yaratıcılık egzer-sizleri olarak 8 saat

ii. İş planı kavramı ve öğeleri (Pazar araştırma, pazarlama planı, üretim pla-nı, yönetim planı, finansal plan) olarak 18 saat

iii. İş planı öğelerinin pekiştirilmesine yönelik atölye çalışmaları (pazar araş-tırma, pazarlama planı, üretim planı, yönetim planı, finansal plan) olarak 24 saat,iv. İş planının yazılması ve sunumun-da dikkat edilecek hususlar olarak 20 saat eğitim verilmektedir. KOSGEB Mersin İl Müdürlüğü olarak şimdiye kadar 5000 kişiye girişimcilik eğitimi verilmiş olup, 750 tane işyeri sözkonu-su destek programı kapsamında des-teklenmiş ve yaklaşık 2000 yeni istih-dam sağlanmıştır. Girişimcilik desteği alarak yeni iş yeri kuran girişimcileri-mize; - İşletme kuruluş desteği ola-rak 3.000 TL- Makine Teçhizat Ofis Dona-nım ve Yazılım Desteği 15.000 TL

- İşletme Giderleri Desteği ola-rak 12.000 TL geri ödemesiz- Sabit Yatırım Desteği olarak 70.000 TL faizsiz geri ödemeli destek sağlanmaktadır.

f) KOSGEB, işletmelerin her alanda sü-rekli eğitim almasını amaçlamaktadır. Bu amaç doğrultusunda web sayfamız-da hazırlanan KOBİ Kampüs platfor-mu ile işletmelerimize bir çok konuda eğitimler verilmekte ve işletmelerimi-zin rekabete daha hazır hale gelmeleri sağlanmaktadır.

KOBİ KAMPÜS, zaman ve mekan gibi fiziksel sınırları ortadan kaldıra-rak KOBİ’lerin ihtiyaç ve sorunlarının çözümüne yönelik ücretsiz eğitimler ile yepyeni bir dünyanın kapısını ara-lamaktadır. Yenilikçi online kampüs aracılığıyla,

KOBİ yönetici ve çalışanlarının kişisel ve mesleki gelişimine yardımcı olacak keyifli ve verimli bir deneyim yaşama fırsatı sunulmaktadır.KOBİ Kampüs platformu ile Kobilere,

•Yaratıcı Düşünce ve İnovasyon Tek-nikleri, Kazanan Takım Satış Gücü Yönetimi, Stratejik Pazarlama, Temel Satış Becerileri, Müşteri Odaklı İlişki Yönetimi, Şikayet Yönetimi, Problem Çözme Teknikleri, Zaman Yönetimi, Proje Yönetimi, Verimlilik Odaklı Sü-reç Yönetimi, Temel Finans Bilgisi, Hu-kukçu Olmayanlar İçin Hukuk, Temel İş Hukuku, Excel 2010 gibi konularda eğitim hizmeti sunulmaktadır.

Yukarıda bahsi geçen tüm destek prog-ramları ile diğer programlarımızdan faydalanmak isteyen Kobilerimiz, bu hizmetlere aracısız olarak ulaşabil-mektedir. Konuyla ilgili detaylı ge-nel bilgilendirme her Çarşamba saat 14:00’de merkezimizde yapılmaktadır.

Bunun yanında sorulacak diğer sorula-rınız da uzmanlarımız tarafından sizler için cevaplandırılacaktır. Destekleri-mizden faydalanacak işletmelerimizi Merkezimize bekliyoruz.

Page 61: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015
Page 62: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

İŞ HAYATI

62

püf noktalar

Kendinizi bilin: Mülakatınız var ve özgeçmişiniz ve ön yazınızla ilgili so-rulacak sorulara hazırlıklı olmalısınız. Öncelikle kendinizi nasıl anlatacağı-nızı düşünün. Sizi diğer adaylardan ayıran özelliklere yoğunlaşın. İşi ge-liştirmek için neler yapabileceğinizi bi-lin. Ayrıca tipik mülakat sorularına da hazırlık olun. Kariyer hedefiniz nedir? Son işinizden neden ayrıldınız? gibi...

Özgeçmişinizi bilin: İşveren sizi tanı-madığından elinde sadece sizin özgeç-mişiniz var. Görüşmeye gitmeden mu-hakkak kendinize de bir kopyasını alın. Belli bir bölümünden parça parça soru sorulabileceğinden arada göz atmanız gerekebilir.

Örneğin bir işte elde ettiğiniz başa-rı aklınızda kalmamış olabilir ve soru sorulduğunda şaşırabilirsiniz. Bu da işveren de güvenilmez bir izlenim bıra-kabilir. Bu tip durumları önlemek için özgeçmişinizi iyice bilin.

Şirketi bilin: Şirketin koltuklarında oturup etrafı seyretmeye gitmiyorsanız, önceden mutlaka firmayı araş-tırmanız gerekir. Artık internetin çok yaygın ve hemen hemen her şirkeyin bir web sayfası olduğunu düşünürsek, şirket hakkında birşey bilmemenizin herhangi bir bahanesi olamaz.

Bu yüzden gitmeden küçük bir araş-tırma yapmak görüşmenin gidişatı için iyi olacaktır. Sormak istediklerinizi bi-lin: İlgisiz görünen adayların mülakat-ta başarılı olması neredeyse imkansız. Cevaplarını bilmek istediğiniz ve ce-vaplarını bilmeniz gereken şeyleri so-run. Gitmeden önce bunları listeleyin.

Mülakatçınızı bilin: Eğer mülakatçı-nızı önceden öğrenme şansınız varsa bunu kesinlikle öğrenin. Onun hakkın-da biraz araştırma yapmak görüşmek sırasında çok işinize yaracaktır. Onu tanımanız ve kariyeri hakkında bilgi sahibi olmanız onu etkilemenize yar-dım edecektir

Mülakatta ücret sorusu: Her şey iyi gidiyor derken ücret konusu birden görüşmenin seyrini değiştirebiliyor. Bazen iş başvurusunda bulunan kişi umduğunun çok altında bir ücretle karşılaşıyor, bazen de söylediği ücret fazla düşük bulunup özgüvensiz olarak damgalanma ihtimali yaşıyor.

İşe alımcılara göre adayların birçoğu şirketi ve pozisyonun gerekliliklerini iyi araştırmıyor. Ücret seviyeleri farklı göstergelere göre değişkenlik gösteri-yor. Güvenilir yayınların her yıl yap-tıkları ücret araştırmalarının sonuçları ve ücret araştırma şirketlerinin yıllık raporları bu konuda yardımcı olabilir. Kişinin net ve dürüst olması, teklifin üzerinde bir beklentisi varsa bu talebi-nin gerekçelerini firmaya sunabilmesi bekleniyor. Bu gerekçeler, eğer çalışı-yorsa mevcuttaki ücret paketi, sahip olduğu yetkinlik ve beceriler, kanıtlan-mış başarıları (örneğin satışları yüzde 20 oranında arttırmış olması) ve işe başlaması durumunda firmaya yapa-cağı katkılar gibi konular.

İş görüşmeleri işe başlamanın en büyük adımlarından biri. Peki siz iş gö-rüşmesine tamamen hazır mısınız? Neleri bilmeli, nasıl ücret istemeli ve en önemlisi imajınız yani giyiminiz nasıl olmalı? İşte cevapları...

Page 63: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015
Page 64: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

2005 yılından bu yana kişisel ge-lişim ve çeşitli alanlarda mesleki eğitim kursları düzenleyerek iş dünyasına vasıflı eleman yetiş-mesine ve yetişmiş elemanların bilgilerinin güncellenmesine yardımcı oluyoruz. Mersin Tica-ret ve Sanayi Odası üyelerine ve üyelerinin çalışanlarına yönelik kar amacı gütmeden düzenle-nen eğitimlerimize her yıl bin-lerce kişi katılmaktadır. Bu sayı oldukça sevindiricidir. Eğitim konularını sizlerin talepleri ve ihtiyaçları doğrultusunda belir-liyoruz. Eğitimi verecek kişi ve kurumları titizlikle seçiyoruz. 2015 – 2016 döneminde yapı-lacak eğitimler için temmuz ve ağustos aylarında üyelerimize anket uyguladık. Anket sonu-cunda sizlerden gelen taleplere göre ilk etapta aşağıdaki eğitim-leri düzenlemeyi düşünüyoruz.

MERSİN TİCARET VE SANAYİ ODASI EĞİTİM VE KALKINMA VAKFI EĞİTİMLERE DEVAM EDİYOR

64

EĞİTİMLER

Yaratıcı düşünme teknikleri

Eğitim içeriği: Yaratıcı kişinin özellik-leri, başkalarından farklı düşünme, yargıyı geciktirme, esnek düşünme, spontanlık, sentez yapmak, yaratıcı düşünme engelleri ve evreleri, tehdit-leri fırsata dönüştürme, yaratıcı dü-şünme ile uygulamalı fikir geliştirme ve problem çözme, yaratıcı düşünen insanları modelleme.

Ticari ve sosyal yaşamda te-mel Çince

Eğitim hakkında: Türkiye ile Çin ara-sındaki ticari ve ekonomik ilişkilerin sürdürülebilir ve sağlıklı bir yapıya kavuşturulabilmesi için ülke gene-linde yoğun çalışmalar başlatılmıştır. Üyelerimizin Çin ile olan ve gelecekte olabilecek iş birlikteliklerinde ticari ve sosyal hayatta geçerli temel Çince bil-gisinin kültürel yakınlaşmalara katali-zör etkisi yaparken iş birliklerinin daha kolay, verimli kurulmasına ve gelişme-sine katkısı olacaktır.

Uygulamalı girişimcilik

Eğitim hakkında: Girişimcilik özellik-lerinin sınanması, iş fikrinin geliştiril-mesi ve yaratıcılık egzersizleri, pazar araştırması, pazarlama planı, üretim planı, yönetim planı, finansal plan, iş planı yazılması ve sunulmasında dik-kat edilecek hususlar.

İleri Satış Teknikleri

Eğitim içeriği: Neden satın alırız? Nasıl karar veririz? Müşteri neden kaybedi-lir? Nasıl kazanılır? Yeni nesil satıcı ve müşteri. İtirazlar ve karşılama. Satışı kapama.

İnsan Kaynakları Yönetimi ve Planlaması

Eğitimin içeriği: İnsan kaynakları ne-dir? Ne iş yapar? İnsan kaynakları planlaması, iş analizi, oryantasyon, ki-şisel planlama, hedef bazlı performans yönetimi, kariyer yönetimi.

Page 65: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

Performans Yönetimi

Eğitimin içeriği: Performans nedir? Nasıl ölçülmeli ve değerlendirilmeli-dir? Hedefler belirlenirken nelere dik-kat edilmeli? Görev ve yetkinlikler, performans sisteminin kurulumu.

Asistanım Olur musun?

Asistanım Olur musun? Mersin iş dün-yasına nitelikli 30 adet yönetici asista-nı yetiştirmeyi hedefleyen bir projedir. Projede üniversite mezunu, tercihen yabancı dil bilen, 27 yaşını aşmamış genç kızlar teori ve işbaşı eğitim ala-caklar.Proje ortaklarımız TOBB Mersin İl Ka-dın Girişimciler Kurulu, Toros Üniver-sitesi ve İŞKUR.

Başvurmak ve bilgi almak isteyenler Vakfımızla iletişime geçebilirler.

Eğitimlerimiz hakkında bilgi almak ve eğitimlerimize katılmak için iletişim bilgilerimiz:

tel:0324 231 2525 e-posta:[email protected]

Etkili iletişim ve beden dili

Eğitim içeriği: İlk izlenimde görsel etki esastır. Olumlu ve olumsuz yüz ifade-leri. Mimikler olumlu-olumsuz duygu-larımızın aynasıdır. Mimiklerde etkile-yici olan doğallıktır. Yapmacık, sahte gülüşler. Hareketlerimiz bizi ele verir. En pozitif mimik gülümsemektir. Her-kes fark edilmek ister.

Stres yönetimi stresle etkin mücadele

Eğitimde içeriği: Stres nedir? Neden olan etkenler? Günlük yaşantımızda karşılaştığımız stresi yönetme teknik-leri, stresle baş edebilme becerileri. Fiziksel, ruhsal, duygusal esneklik. Strese yatkın olan kişilik tarzları, stre-si yönetmek. Tükenmişlik sendromu, gevşeme teknikleri

65

EĞİTİMLER

Page 66: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015
Page 67: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015
Page 68: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

Biz 2 senede Milli Takıma 4 oyuncu yetiştirdik, bu bizim için büyük bir ba-şarı ve büyük bir gurur. Kızlarımızın isimleri; Betül Güleç, Gizem Mürüv-vet Uca, Gizem Sezer ve Kübra Erat. Ve bu kızlarımızın bizi basamak olarak kullanıp ilerlemelerini, yükselmelerini istedik ki; emeğimizin karşılığını kız-larımızın başarılarıyla aldığımızı düşü-nüyorum.

Takım Genel Menejeri Mehmet Aykut Saygan Cevaplıyor.Biraz da sponsorluklarınızdan bah-setmek ister misiniz?

Sponsorlarımızla, bir sponsorun imajı,-kimliği,markaları, ürünleri/hizmetleri ile sponsor edilen olay, etkinlik,örğüt ve birey arasında olumlu bir bağdaş-tırma sağlandığı bir iletişim içerisin-deyiz. Bu bağlamda bize desteklerini hiçbir zaman esirgemeyen Mersin Büyük Şehir Belediyesi Başkanı Sayın Burhanettin KOCAMAZ’ a, her za-man yanımızda olan Berrak Su adına Murat ÇALIŞKAN’ a, IMC Hastanesi Yönetim Kurulu üyelerine ve Baş He-kim Ersoy KUŞÇU’ ya, Mersin ilimizin basketbol duayenlerinden olan abimiz Fatih AŞUT’a teşekkürlerimizi bir borç biliriz.

Mersin Kurtuluş Spor Baş Antrenörü ve aynı zamanda takımın kurucularından olan Güray Kurtuluş ve Takım Genel Menejeri Mehmet Aykut Saygan ile samimi bir röportaj gerçekleştirerek, Türkiye Kadınlar Basketbol1. liginde Mersin temsilcimiz olan Mersin Kurtuluş Spor takımımızı tanımaktan çok keyif aldık. Aldıkları başarı-ların, koymuş oldukları hedeflerin, şehrimizde yaşadıkları sorunların ve tüm maddi sıkıntılara rağmen var olma mücadelelerinin yer aldığı yazımızı, tek solukta okuyacağınıza inanıyoruz.

Güray bey; basketbol hayatınıza ne zaman ve nerede başladınız?

20 seneyi aşkın süredir basketbolun içerisindeyim. Mersin Çukurova, Er-demli Belediyesi’nde 2.ligte oynadım; bu takımda sayı krallığım var. Aynı zamanda milli oyuncuyum. Ankara’ya transfer olup orada Ankaragücü ve Ge-rede takımlarında oynadım. Ardından Adana Demirspor’un 2 sene kaptan-lığını yaptım, Mersin’e dönüp tekrar Çukurova’da oynadım. Aslında erken olmasına rağmen basketbol oynamayı bıraktım ama basketbol benim için bir aşk ve yaşam biçimi olunca antrenör-lük yapmaya başladım.

Sizce kadın basketbolunda en büyük eksik nedir?

Kadınların böylesi aktif ve hareketli bir sporda başarılı olamayacağına dair bir kavram oluşmuş durumda male-sef. Kadınlar koşamaz, kadınlar atla-yamaz, kadınlar yapamaz diye bir algı var. Oyuncular da bunun rahatlığına alışmış. O yüzden bazı oyuncular bi-zim takımımızdaki disiplin ve çalışma temposundan kaçabiliyorlar.

KURTULUŞ SPOR KADIN BASKETBOLUNADAMGASINI VURUYOR

68

SPOR

Page 69: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

Peki sponsorlukların önemi sizce ar-tıyor mu ?

Aslında bu sorunun cevabını hepiniz tahmin ediyorsunuzdur. Cevap koca-man bir “evet“. Hem de o kadar hızlı artıyor ki bu treni yakalayamayanlar tek tek yalnız kalmaya başladılar bile.

Bilgi ve iletişim çağında yaşadığımız günümüzde rakipler arasından ön pla-na çıkmak, farkındalık yaratmak, he-def kitleyle duygusal bir bağ kurmak ve az bütçelerle geniş kitlelere ulaşmak önemli. Artık tüketiciler yalnızca bir ürün ya da hizmeti satın almıyorlar, aynı zamanda o ürünün sunduğu ha-yat tarzını, hikayeleri, deneyimleri ve duyguları satın alıyorlar. Son yıllarda bu amaçları gerçekleştirecek bir pa-zarlama aracı diğer pazarlama araçları arasından ön plana çıkmaya başladı.

Bu etkin araç: Sponsorluktur.

Sponsorluk çok etkin bir pazarlama tekniğidir, bağış ya da yardım değildir. Sponsorluğun amacı kurumu ya da ürünü tanıtarak imajı oluşturmak, güç-lendirmek, indirekt olarak satın alma tercihlerini etkilemektir. Dolayısı ile, sponsorluk ticari sonuçları hedefleyen bir iletişim aracıdır.

Altyapımızdan çıkan Mersinli gençleri görünce kadın basketbolu adına ne kadar doğ-ru bir iş yaptığımızı ve doğru yerde olduğumu-zu birkez daha anlıyoruz. Enerjileriyle ve disip-linleriyle bizlere ilham veriyorlar. Mersin’ in de onların bu ışığına destek vereceğinden hiçbir şüphem yok.

69

SPOR

Amerika’da yayınlanan ‘ The Spon-sorship Report ‘ a göre geçtiğimiz sene dünyada reklam harcamalarına ayrılan pay azalırken, sponsorluk için ayrılan bütçelerde ciddi bir artış gözleniyor. Bu artışın nedeni olarak dijital yayın-cılık, kablo ve uydu yayınları, Internet gibi tüketiciye yönelik yeni mecraların ortaya çıkışıyla, televizyon reklamla-rının etkisinin azalacağı beklentisi ve kurumların toplumsal sorumluluğu-nun tüketici nezdinde giderek daha da önemli rol oynaması gösteriliyor. Her kanaldan iletişim bombardımanına tutulan tüketicilerin kendilerine spon-sorluk kanalıyla iletilen mesajlardan daha çok etkilendiği belirtiliyor.

Karşınızda bir firma sahibi olduğu-nu düşünürseniz size neden sponsor olmalıyım sorusuna ne cevap verir-diniz?

Ekonomik platformda işletmeler arası acımasızca rekabetin oluştuğu ve her alanda hızlı gelişme ve değişimelerin yaşandığı bir dönemi yaşıyoruz. Bu ortamda işletmeler varlıklarını sürdü-rebilmek, büyümek ve gelişmek olan amaçlarını, kendi çıkarları kadar top-lumun da destek ve sempatisini kaza-narak gerçekleştirebilmektedirler

Başka bir ifade ile işletmeler ilişki-de bulundukları çıkar çevrelerine, en geniş anlamı ile topluma, yararlı fa-aliyetlerde bulunarak onlar üzerinde güvenilir, yenilikçi gibi olumlu imajlar oluşturmaya çalışmalıdırlar. İşletmeler için böylesine önemli olan kurumsal imaj oluşturma çalışmaları içerisinde, sponsorluk önemli bir yere sahiptir.Böylece işletmelerin yapmış oldukla-rı sponsorluk faaliyetleri ile ilgili ha-berler, basında yayınlanarak işletme-nin tanınırlığına katkı sağlamaktadır. Sponsorluk, en hızlı büyüyen pazar-lama iletişim aktivitelerinden biridir. Günümüz koşullarında kitlelere ulaş-mak için firmalar arası sponsorluk rekabeti o kadar çok büyük bir öneme sahiptir ki spor branşlarında isim sa-hibi olmuş sporculara sponsor olabil-mek için birbirleri ile yarışmaktadırlar. Sonuç olarak, günümüzde olumlu bir kurum imajı,yoğun rekabet ortamında kurumların rakiplerinden farklılaştı-ran,işletme tarafından pazarlanan mal ve hizmetler için katma değer yaratan ve hedef kitle ile işletme arasında iki yönlü iletişim sağlayan bir mekaniz-ma olarak pazarlama açısından taşıdığı değer büyüktür.

Şimdi ben size soruyorum… İsim hakkı-nı mı almak yoksa Sporcu kıyafetlerine mi sponsor olmak isterdiniz ?

Page 70: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

ALZHEIMER

ALZHEIMER

Page 71: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

71

Nöroloji, Algoloji veKlinik Nörofizyoloji Uzmanı

Mersin Üniversitesi Tıp FakültesiNöroloji AD. Öğretim Üyesi

Türkiye Alzheimer DerneğiMersin Şubesi Başkanı

Prof. Dr. Aynur ÖZGE

YAŞLI YAŞAM MERKEZİ İÇİN SON DÖNEMEÇTE SİZİN İSMİNİZE DE YER AÇTIK…

Türkiye’nin ilk yaşlı Yaşam Merkezi ar-tık hayal değil. Türkiye Alzheimer Derne-ği Mersin Şubesi’nin Yenişehir Belediyesi hizmet alanı üzerinde yapılan tahsisat ile hayallerin gerçeğe dönüşmesi için yakla-şık 4 yıl önce başlayan macerası, 2 yıl önce başlayan inşaat, inanan yürekler ve sıkı bir ekip çalışması son dönemece girdi. Henüz hiçbir şey yokken projeye inanıp destek veren ilk sponsorumuz CEFIC Internas-yonel’den, sadece dernek ekibine inanan hayırseverlere, projeye ciddi bir ivme ka-zandıran MTSO EKAV ailesine, kurumsal destek veren odalarımıza, uzaklardan sesi-mizi duyarak destek olan her yaştan gönül dostuna, Amerika’dan aldığımız Uluslara-rası Lions desteği (LCIF) için emek veren dostlarımıza ve sürecin hızla tamamlanma-sı için son virajda hayati bir destek veren Mersin Büyükşehir Belediyesine her gün bizi arayı ne zaman bitireceğimizi soran ai-leler adına binlerce teşekkür…

Evet size bu dergi sayfalarından defalarca yaptığımız çağrıyı son kez yapıyor olduğu-muzu düşünüyoruz. İnşaatımızın %80’ini tamamladık ve dekorasyon dâhil süreci tamamlamak için kurguyu yaptık. Sizlerin son birkaç ünite için alacağınız isim hakkı bedelleri, satılacak son tuğlalar, yerleşecek son aile yaşam çınarları ve destek olunacak son etkinlikler binayı bir an önce tamam-lamamız için yeterli olacak. Daha fazlasını yerinde görmek isteyen tüm dostlarımızı projemizi yerinde ziyarete davet ediyoruz. Bir an önce tamamlayıp hizmete açtığımız-da içerisinde birlikte sevgi ve barış şarkı-ları söyleyip mutluluğun resmini yapaca-ğız. Hepimizin birlikte bir şeyler başarma duygusuna her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde güzel bir dokunuşun bir parçası olmak ister misiniz?

Prof. Dr. Aynur ÖZGE

TR 70 0006 4000 0016 6070 7582 48

ALZHEIMER

Page 72: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

ALZHEIMER YAŞLI YAŞAM MERKEZİ’ NEEN BÜYÜK DESTEKLERDEN BİRİ O’ NDAN GELDİ...

Ayfer ÇALIŞKAN

Merhabalar Ayfer hanım. Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

Van doğumluyum. Annem çerkez ba-bam arap kökenli. Eşim Hüseyin Çalış-kanla evlendikten sonra Gaziantep’ egelin olarak geldim. Orda çok uzun yıllar yaşadık daha sonra Mersin’e ta-şındık yaklaşık 15 senedir burda yaşı-yoruz. Eşimin işi dolayısıyla buraya geldik. Artık vatanımız Mersin oldu.

Üç çocuk annesiyim. Oğullarım evli. Torunlarım var ve tabi ki de onlara çok düşkünüm.

Alzheimer Yaşlı Yaşam Merkezi’ne yapmış olduğunuz bir bağış var. Böy-le bir kararı nasıl aldınız sizi buna iten şey neydi?

Hepimiz bir gün yaşlanacağız ve ne olacağımız belli değil. Bu hastalık çağı-mızın hastalıklarından biri olmuş du-rumda artık.

Buna duyarsız kalamazdım, kalamayız. Hep bugünü düşünerek yaşayamayız. Bu insanların özel bakıma ihtiyaçları var, özel doktorlara, ilaçlara ihtiyacı var ve bunlar bizim evde kendi imkan-larımızla yapabileceğimiz şeyler değil.

Hiç unutmuyorum...Bir gün bir alzhe-imer hastası görmüştüm. Evde bakım yapıyordu çocukları. Ama o kadar bi-linçsiz bir durum vardı ki.. Hem bakan için zor hem hasta için. Hastayı zapt etmek için akıl almaz yollara başvur-mak zoruda kalıyordu evlatları. Bunu istemeyerek yapıyorlardı çünkü başka çözümleri yoktu. Bulundukları yerde bu konuda uzman biri veya tam bakım sağlayacak bir sistem yoktu.

Neden her ilde böyle bir merkez olma-sın, neden insanlara insan gibi müde-hale edilmesin diye düşünürken Mer-sin’ de böyle bir proje gerçekleşmesibeni çok mutlu etti ve destek olduk.

Ayfer ÇALIŞKAN bir ev hanımı. Başarılı üç çocuğu olan bir anne, aynı zamanda da bir baba-anne... Bir tarih ve doğa sevdalısı... Ev hanımı olmasına rağmen hep okumuş, kulağını yaşadığı ülkenin ve şehrin sorunlarına karşı hiç kapatmamış. Çağın hastalıklarından Alzheimer için de kollarını sıvamış ve yaşlı yaşam merkezine destekte bulunmuş. Ayfer hanım ‘Yapılan iyilikler saklı kalmalıdır. Ama birilerinin de bunu hatırlatması gerekiyor. Çünkü birbirimizi sevmeyi ve acıları paylaşmayı unuttuk’ diyor. Bizi evinde ağırlayan Ayfer hanım ile samimi sohbetimizi severek okuyacağınızdan eminiz.

RÖPORTAJ

72

Page 73: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

Sosyal sorumluluk projelerine sizin gibi katkıda bulunmak isteyen baş-kaları da olabilir. Onlara ne öneride bulunmak istersiniz?

Artık duyarlı olmak bir lüks haline gelmiş gibi bir algı yaratılıyor. Ne söy-leyebilirim ki? Herkes duyarlı değil malesef. Maddiyat, çıkar peşinde koş-maktan insani değerlerimizi unutmuş hale gelmişiz.

Ne kadar olduğu önemli değil. Yardım yardımdır, bağış bağıştır. Ben eminim ki yaşlı yaşam merkezimize bir tuğla koymak da aynı, imkanın dahilinde büyük bağışlar yapmak da aynı. Çünkü amaç bir, niyet bir, yürekler bir...

O yüzden insanlar ellerinden geldiğin-ce merkezimiz için bir tuğla koymaya çalışsalar bugün bu merkezimize kavu-şuruz, yarın okullar yaparız. Bunlar ülkemiz için büyük yatırımlar ve asla değer kaybetmeyecek şeyler. Ülkemiz-de de gelecek korkusu var ama gele-cekte başımıza ne gelecek bilemiyoruz. Hazırlıklı olmalıyız...

Bahçenizen çok özen gösterdiğinizi görüyoruz. Sanırım sizin için çok gü-zel bir uğraş.

Benim için uğraşın dışında bir sev-da. Sanırım aileden gelen bir gelenek. Her gıdamızı yapabildiğimiz kadarıyla kendi ellerimizle yapardık. Antep’ te damlı evimiz vardı. Salçamızı, suma-ğımızı, kurutmalarımızı hep orda ya-pardık. Şimdi de bu geleneği yaşatmak için elimden geleni yapıyorum. Salça-mı, sumağımı, biberlerimi, salatalığımı, domatesimi elimden geldiğince yap-maya, yetiştirmeye çalışıyorum. Bana ‘Organik Ayfer’ de derler. Çünkü ço-cuklarımı ve torunlarımı sağlıklı bes-lemek istedim hep. Günümüzdeki has-talıkların çoğunun sağlıksız gıdalardan da kaynaklandığını düşünüyorum.

Ayrıca çiçeklere karşı özel ilgim var. Tohumlarını yetiştiriyorum. İnanırmı-sınız çantamda taşıyorum. Atmaya ya da boşa harcamaya kıyamıyorum. To-humlarım, filizlerim çok önemli. Tüm eşime dostuma dağıtıyorum. Çiçek bakamayacak kişiye vermiyorum bile. Kıyamıyorum.

Başarılı bir eşiniz var. Aynı başarı-yı çocuklarınızda da görüyoruz. Bir anne olarak bunu nasıl başardınız? Bu süreçte nasıl bir yol izlediniz?

Ben eşimin ne önünde oldum ne ar-kasında... Ben eşimin hep yanında oldum, destek oldum. Gerisi de geldi zaten. Anne olmak çok önemli bir so-rumluluk. Çocuklarımın eğitimleriyle hep ilgilendim ve bence en önemlisi, küçük yaşlarda onları çalışma hayatı konusunda destekledim. Evde oturt-madım. Şimdiki anneler çocuklarına düşkünlük adı altında deneyim kazan-malarına izin vermiyor ‘kıyamıyorum’ diyor. Oysa yurt dışında çocuklar çalış-manın ne demek olduğunu, çalışmanın tadını, emeğin ne olduğunu anlamak için aileleri tarafından destekleniyor.Tabi ki şimdi ortam çok kötü. Bazen de kızamıyorum. Sevgisizlikten, gü-vensizlikten doğan bir ortam var ve çocuklarımızı sokağa bile bırakamıyo-ruz. Umarım bu dönemleri el birliğiyle atlatırız.

Sohbetimiz biterken öncelikle Prof. Dr. Aynur Özge’ ye, MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı’ na, böyle bir projede emeği geçen herkese ve bu röportajı gerçekleştiren basın mensubu arka-daşlarımıza çok teşekkür ederim.

RÖPORTAJ

73

Page 74: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

74

İnsan besini olabilecek ve ekonomik de-ğeri olan her türlü bitkisel ve hayvansal ürünlerin tamamı tarımı oluşturur. Tarı-mın yelpazesi çok geniş olduğu için ben taze sebze meyve sektörüyle ilgili bilgi vereceğim.

Dünya nufusu 7 milyar civarı ve sürekli yükseliyor. Bilim insanları yakın bir ge-lecekte dünya nüfusu bu artışla devam ederse su ve gıda kaynaklarının dünyaya yetmeyeceğini öngörüyorlar. Bize bizim dünyamız gibi iki tane dünya daha gere-keceğini söylüyorlar.

Bizlerinde kıt olan kaynaklarımızı en iyi şekilde değerlendirmesi gerekiyor.

Türkiye 45 milyon ton civarı meyve seb-ze üretimiyle dünyanın önemli üretici ülkeleri içinde ön sıraları almaktadır. Bu üretiminin sadece %5lik kısmını ihraç etmektedir. Aynı oran İspanya’da %45, İsrail’de %31 dir. Bu anlamda üretilen yaş sebze meyvenin %95i ülke içinde kal-makta, bu miktarın %25-30 ‘u tüketim merkezlerine ulaşmadan çürümektedir.

Plansız üretimimizle, bilinçsiz ilaç ve su kullanımımızla, bu oran çok verimli topraklarımızı, bizim için hayati değere sahip su kaynaklarımızı bitirerek gelece-ğimizi kaybediyoruz.

Mersin verimli topraklarıyla, doğal su kaynaklarıyla, mikroklima iklimiyle, en-demik bitkileriyle ve ürün çeşitliliğiyle ülkemizin en şanslı şehridir. Bu kadar güçlü ve şanslı olduğumuzu çoğumuz bilmiyoruz. Bizde ülkemizde olduğu gibi potansiyelimizi iyi kullanamıyoruz. Sa-dece konuşuyoruz, herkes sorunlarını anlatıyor ama çözmek için maalesef ha-rekete geçemiyoruz.

Diğer bir sorunumuz başta biber olmak üzere sebzeyle geçinen ve Türkiye’nin önemli biber merkezlerinden bir tanesi olan Kazanlı, Adanalıoğlu, Yenitaşkent bölgesindeki Nematod zararlısı soru-nu. Bu bölgenin toprağı, ilaçla gübreyle verebileceği ürünü verdi artık havluyu atmak üzere. Buralarda kısa dönemde nematod içermeyen sözleşmeli tarım ya-pabileceğimiz enginar, kuşkonmaz gibi yeni ürünler üretilmesi gerekir. Oradaki küçük arazi sahiplerinin toprak işleme tecrübelerinden faydalanılarak, birlik, kooperatif veya şirket çatısında birleşile-rek tek elden üretim ve pazarlama siste-mine geçilmesi gerekir.

Mersin Tarımı’nı ve Turizmi’ni bitirecek en önemli tehdit ise Akkuyu Nükleer santralidir. Dünya organik tarım üreti-mi ve pazarlı hızlı artarken, Mersin’in tarımdaki bu kadar avantajını Nükleer santral uğruna harcayacağız.

Dünyada meyve sebzede rakip diyebile-ceğimiz İspanya ve Amerika su sorunu yaşamaya başladı. Artık su yüzünden yakın gelecek tartışmalar, ürün rekolte-sinde azlık, yeni üretim olanakları oluş-turamama ve fazla su isteyen ürünlerden vazgeçilmesi gibi sorunlar yaşanacak. Aslında ülke olarak doğru planlama, doğ-ru sulama teknikleriyle, insanlarımızın bilinçlendirilmesiyle onların dezavanta-jını biz avantaja dönüştürebiliriz. Örne-ğin Dünya’nın en büyük badem üretimi Kaliforniya eyaletinde. Badem suyu çok sevdiği için, su sıkıntısı çeken halk ba-demlerin sökülmesiyle ilgili tartışmaya başlamış. Biz bunu fırsata çevirerek uzun vadeli badem alanları oluşturabiliriz. Bu gibi fırsatları değerlendirmemiz gerekir.

TARIM

Hakan Sefa ÇAKIREren Tarım Genel Müdürü

Her şeyi başkasından bekliyoruz. Ül-kemizde şehrimizin en büyük eksiği bir araya gelememek. Gelemediğimiz içinde sorunlarımızı çözemiyoruz.

Mersinde önemli sorunlardan birisi ta-rım arazilerinin küçük olması. Önceden on dönüm yirmi dönüm arazı sahipleri ürettikleri ürünle geçimlerini sağlıyor-lardı.

Girdilerin çokluğu sarış fiyatlarının gir-dilere göre artış göstermesi üreticileri maddi olarak çok zora soktu. Yaş meyve ve sebze sektörünü bitirme noktasına getirdi. %58’i tarımla geçinen bir şehir için bu önemli bir kayıp demek.

Bu %58 ben kendimi bilirim bileli aynı, ne bir gün yükseldi nede bir puan düştü. Buda elimizde verilerin tekrar elden ge-çirilmesi gerektiğini gösteriyor.

Çözüm olarak öncelikle geleceğimiz için önemli olan tarımda yeni bir durum tes-pit çalışması yapılması ve ona göre de ilgili birimlerle Mersin’deki tarımın uzun ve kısa vadeli planlarının çıkarılması ge-rekir.

Küçük arazileri birleştiremesek de kafa-ları birleştirip Dünya’daki başarılı tarım ülkelerinin yaptığı gibi birlikle, koope-ratifler kurarak ürünlerin üretim ve pa-zarlanmasını tek elden yapmamız gerek. Beraber hareket edildiği içinde araziler büyüyecek, tek ziraat mühendisiyle, tek traktörle ve toplu alımla masraflar düşe-cek, kalite iyileşecek, ürün çok ve kaliteli olduğu içinde pazarlama gücümüz arta-cak.

MERSİN’ DE TARIMIN YÖNÜ

Page 75: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

75

Ben değil, biz demeyi öğrenip sektör-le ilgili kişilerin bir araya gelerek küme, birlik, kooperatif, dernek adı altında tek sesin çıktığı güçlü oluşumlar yapılması gerekir. İnsanların bir araya gelip güç-lendiği gibi kurumlarında bir araya gele-rek ilçelerden başlayıp ortak akıl toplan-tıları yapılarak önceliklerin belirlenmesi sağlanmalıdır.

Bölgemiz için büyük avantaj sağlayabi-leceğimin Alota Araştırma istasyonunun ve üniversitelerinin daha etkin kullanıl-ması, buraların Mersin ve bölgesi için tarım ve gıda politikaları geliştirmesi ge-rekir.

Uzun yıllar önce başlattığımız ama bi-tiremediğimiz Agropark Projesin’inin hayata geçirilmesi gerekmektedir. Bura-larda kendi tohumumuzu kendi tekno-lojimizi kendi argemizi yapabilmeliyiz. Rekabetçi olabilmek ve kalkınabilmek için bilime önem vermeliyiz.

Çiftçilerimizin budama, gübre, ilaç gibi konularda bilinçlendirme eğitimlerinden geçirilmesi gerekir.

Bizler bireyler veya kurumlar olarak so-runların çözümünde veya yeni projeler oluşturmada üzerimize düşen görevleri yapıyoruz, yapacağız da. Bizim çöze-mediğimiz sorunlarımızı Tarım Bakan-lığı’nın ve ilgili kurumların çözmesi ge-rekir.

Bölgemizde iklim koşulları ve kısa süre-de yüksek rakıma ulaşılmasından dolayı çok çeşitli ürün yetiştirilebilmektedir. Çok çeşitli ürün değil de katma değeri yüksek, her yerde yetişemeyen yurtdı-şından talebi çok olan ürünlere odaklan-mamız gerekir.

Türkiye’nin erkenci meyvelerinin çoğu bizim bölgemizde yetişir. Bu yetişen meyveyi birde sera içine alınca çok daha erken ürün yetişip yüksek fiyatlardan satılabilmektedir. Mersin bölgesi bu avantajlı durumunu üreticilerini bilinç-lendirerek yaygınlaştırması gerekir.

Arjantin ürettiği limonun %60 ile %80’ine kadarını iyi fiyatla endüstriye verebi-liyor. Bu kadar üretimi olan ülkemizde maalesef endüstriye gidebilecek kabuk, özürlü ve sağlam ürünler çöpe gidiyor ve özellikle Mersin limonuyla yapılmış li-monata suyunu tekrar canlandırmak da bir nevi endüstri olabilir.

Burada aklıma gelen sorunlara kısaca değindim. Daha çok sorun ve dert var ama öncelikle bunları çözebilmek için ne yapmalıyız.

Başta Mersin bölgesinin tarımının fotoğ-rafını çekerek zayıf ve avantajlı yönleri-nin belirlenmesi, buna göre kısa orta ve uzun vadeli planlar yapılması gerekir.

Bunlardan birisi örgütlenmeler, Ziraat Odaları, Çiftçi Birlikleri, Üretici Birlik-leri, İl Tarım Müdürlükleri gibi çok ve güçsüz kurumlar yerine bu kurumların öz ama güçlü kurumlar haline getirilerek daha etkin kullanılması gerekir.

Birlikleri, kooperatifleri güçlü olan ku-rumlar haline getirerek çiftçilerin bu örgütlere girişinin özendirilmesi sağlan-malıdır.

Tarım bakanlığının sorumlu ve zorunlu danışmanlık sistemi başlatılarak sağlığı-mızı direkt etkileyebilecek ilaçla müca-delede izlenebilirliğin ve bilincin sağlan-masına çalışılmalıdır.

En önemlisi de hükümetlere göre değiş-meyen uzun vadeli tarım politikalarımı-zın olması gerekir.

Ülkemiz tarımdaki ve avantajlı durumu-nu, kaynaklarını doğru kullanarak, bu kaynakları çalışkan ve girişimci insan gücüyle birleştirerek dünya tarımında söz sahibi olabilir.

Bunun içinde öncelikli kendimize çok güvenmemiz ve başaracağımıza inan-mamız gerekir. O zaman bizi hiç kimse tutamaz.

TARIM

Page 76: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

MARATON

Türk atlet Derya Kaya 3 saat 25 dakika 1 saniyelik derecesiyle üçüncü ve yine Türkiye’den Duygu Boyan 3 saat 35 da-kika 14 saniyelik derecesiyle 4. oldu.

Aynı noktadan saat 08.15’de başlayan 15 bin metre yarışlarına ise yine 10 ül-keden yaklaşık 675 sporcu katıldı. Bu yarışlar sonunda erkeklerde Kenya’dan Amos Kipruto 44.37’lik derecesiyle bi-rinci, yine Kenya’dan Paul Kipkemo Kipkorir 44.54’lük derecesiyle ikinci ve Etiyopya’dan Fetene Alemu Reega-sa 45.59’luk derecesiyle üçüncü oldu. Kadınlar da ise Kenya’dan Leonidah Mosop 51.15’lik derecesi ile birinci, Eti-yopya’dan Hirut Gebremika 52.29’luk derecesiyle ikinci ve Türkiye’den Esma Aydemir 54.29’luk derecesiyle üçüncü oldu,

3 engelli sporcunun katıldığı maraton-daki toplam para ödülünün 142 bin 500 TL olduğu bildirildi.

Öte yandan maraton kapsamında, ’Se-viyorsan Koş’ temasıyla düzenlenen 5 bin metrelik halk koşusu da yer aldı. Yaklaşık 2 bin Mersinlinin müracaat ettiği halk koşusuna Mersin Büyük-şehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz’da katıldı. Koşuya katılanlara çeşitli spor malzemeleri hediye edildi.

Adnan Menderes Bulvarı üzerinde düzenlenen Uluslararası Mersin Ma-ratonu’nun 42 bin 195 metre koşusu, saat 08.00’de Özgecan Barış Meydanı önünden start aldı. Türkiye’nin de ara-larında bulunduğu 10 ülkeden yaklaşık 250 sporcunun katıldığı maratonda atletler, sahil boyunca devam eden parkurda sıcak havaya rağmen üstün performans gösterdi. Mezitli ilçesi Vi-ranşehir Mahallesi’ndeki tarihi Soli Pompeipolis Antik Kenti’nin bulun-duğu bölgeden dönüş yapan sporcular, başlangıç noktasında yarışları tamam-ladı. Parkur boyunca yol kenarında bekleyen Mersinliler de alkışlarıyla sporcuları destekledi.

Maratonun 42 bin 195 metrelik ya-rışları sonunda erkeklerde ilk 3 sırayı Etiyopyalı atletler aldı. Buna göre Sul-ti Timbre 2 saat 26 dakika 54 saniye-lik derecesiyle birinci olurken, Musa Babo İdo 2 saat 29 dakika 26 saniyelik derecesiyle ikinci, Argachew Tola ise 2 saat 33 dakika 18 saniyelik derecesiyle üçüncü oldu. Türk atlet Ömer Alka-noğlu ise 2 saat 39 dakika ve 1 saniyelik derecesiyle yarışmayı 4. sırada tamam-ladı. Kadınlar kategorisinde ise Mol-dova’dan Svetlana Shepeleva 3 saat 9 dakika 6 saniyelik derecesiyle birinci, Türkiye’den Nursel Karataş 3 saat 21 dakika 2 saniyelik derecesiyle ikinci,

MERSİN MARATONDA BULUŞTU

76

Mersin Büyükşehir Belediyesi tarafından bu yıl ilki düzenlenen 1. ’Uluslararası Mersin Maratonu’, 42 bin 195 ve 15 bin metre olmak üzere iki ayrı etapta koşuldu. Kadınlar ve erkekler kategorisin-de koşulan maratona, Etiyopya ve Kenyalı atletler damga vurdu.

Page 77: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015
Page 78: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

Burada hem pazarlamayı hem muhase-beyi hem müşteri ilişkilerini öğrenmiş oldum ve ticaretimin temelini Enka’ya borçlu olduğumu belirterek burayı haya-tımın dönüm noktası olarak tanımlaya-bilirim. Makina ithalatı sonrası gümrük-leme departmanına geçtim. Şimdi ise 22 yıldır gümrük müşavirliği yapıyorum.

Mtso da kadın girişimciler icra kuru-lu komitesi başkanlığı yapıyorsunuz? Biraz bu görevinizden bahsedebilirmi-yiz?

TOBB tarafından çıkarılmış yasa ile be-lirlenmiş usul ve esaslarımız var. Bu usul ve esaslar çerçevesinde tüm Türkiye’deki kadın girişimciler tarafından 2007 yılın-da genç girişimciler kurulu oluşturuldu. Nitelikli girişimciliği özendirmek, bu-nunla ilgili eğitim, panel, sempozyum, yazılı mecralar çıkarmak , üniversiteler ve STK lar ile işbirliği yapmak gibi görev-lerimiz var. Amacımız topluma nitelikli girişimcileri kazandırmak, sayılarını art-tırmaktır. Biz kadın girişimciler kurulu, kadınlara yönelik çalışmalar yapıyoruz çünkü Türkiye nüfusunun yaklaşık %50 si kadın ve kadınlar olarak çok ciddi bir güç var elimizde.

ELİMİZİN HAMURUYLA(!) İŞ DÜNYASINA ATILIYORUZ

GİRİŞİM

78

Ayla HARP

Ayla Harp kimdir ve neler yapmıştır bugüne kadar?

Mersinliyim ve çocukluğumdan beri ha-yalleri olan bir insanım. Hayallerimin içerisinde hep kendi işyerimi açmak ve birçok insanla çalışmak vardı. Üni-versite eğitimimi Adana İktisadi Ticari Bilimlerde İktisat bölümünde yaptım.. Hala açıköğretimin işletme bölümünde okuyorum. Arada açıköğretim çalışma ekonomisi ve endüstriyel ilişkilerde 2 yıl okudum. Okuma sevgim bitmiyor hiç. Tabiki okurken de çalışmaya başladım. Geçmiş zamanlarda Suriye’den gelenler olurdu haftasonu için, onlara İngilizce ve Arapça tercümanlık yapardım.

Üniversite de okurken de devam zorun-luluğum olmayan derslerde belli sek-törlerde staj yapıyordum. Bugün hala Türkiye’nin en devlerinden Horoz Lojis-tik’in muhasebe ve lojistik bölümlerinde stajyer olarak yer aldım. Vakko’nın Bey-men’in tedarikçiliğini yapan bir tekstil firmasında müşteri ilişkileri, halkla iliş-kiler ve pazarlama departmanlarında çalışarak eğitim alma şansım oldu. Enka pazarlamanın makina ithalat bölümün-de çalıştım.

Ama malesef ülkemizde böylesi bir gücü israf ediyoruz; biz bu israfı önleyebilmek için TOBB’ un yapmış olduğu bu girişi-min çok başarılı olduğunu düşünüyorum ve amacımıza da adım adım ulaşıyoruz.

Kendi başkanlık sürecimde; Türkiye’de bir ilk olan ‘Dış Ticaret Perileri’ diye bir proje yaptık. İşkur, Milli Eğitim, KOS-GEB, Üniversiteler, MTSO ve Eğitim ve Kalkınma Vakfı ‘nın da destekleriyle çok başarılı bir projeye imza atmış olduk. Üniversite son sınıf veya bitirmiş olan 27 yaşını geçmemiş en az bir yabancı dili çok iyi bilen tüm genç kızlarımızın katıldığı bu proje kapsamında başlattığı-mız yaklaşık 6 aylık eğitimin yaklaşık 3 ayı akademik , teorik bilgiler içeriyordu. Ve bu eğitimi kızlarımız, birer Dış Ticaret uzmanı olarak tamamladılar, hatta staj dönemlerinde çoğunu firmalara yerleş-tirdik. Bizim bu projedeki amacımızda zaten eğitim alan gençlerimizi işe yer-leştirmekti . Hatta kızlarımız bu projeyi bitirdiklerinde Berdan Cıvata’nın 3 mil-yon dolarlık ihracatını gerçeklestirdiler. Ve hepsinin birer dış ticaret uzmanı veya adayı olduğunu ispat ederek kızlarımızı mezun etmiş olduk. Milli Eğitim onaylı sertifikalarını da vermiş olduk. Pek çoğu hala çok iyi yerlerde çalışıyor.

MTSO Kadın Girişimcilerİcra Kurulu Komitesi Başkanı

MTSO Kadın Girişimciler İcra Kurulu Komitesi Başkanı Ayla HARP kadın gücünün iş dünyasında ki olmazsa olmaz yerini tüm ayrıntıları ile bizlerle paylaştı.

Page 79: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

79

Sektörde kadınların hem aile hayatını hem iş hayatını başarılı bir şekilde yö-netmesi için ne gibi uygulamalar yapıl-malı?

Bölgesel ihtiyaçların tespit edilerek her ilde aynı çalışmanın uygulanması böl-gesel başarıyı getirecektir. Mesela tüm şehirlerde artık organize sanayi bölgeleri var ve buralarda çalışan kadınlarımızın çoğu asgari ücretle çalışıyor. Çocuğunu bırakacak veya bakıcı tutacak maddi güçleri olamıyor. Bölgesel olarak aldığı-mız en son kararda, her ildeki organize sanayi bölgesinde anaokulu – kreş pro-jesini başlatabilmeyi istiyoruz. Bu sayede daha çok kadın çalışma hayatına girme-yi isteyecek. Çünkü kadınlarımızın çoğu bakıcı veya özel kreş maliyetleri çok yüksek olduğu için çocukları için çalış-mamayı tercih edebiliyor. Bu projemi-zin de Türkiye’de ses getireceğine ve bir açığın çözüme kavuşturulacağına inanı-yoruz. Kadınlarımızın çalışma hayatına atılmaları, üretmeleri hem aile hem ülke ekonomisine katkısı bakımından büyük bir önem arz etmektedir. Bunu sadece ekonomik açıdan da görmemek gerek aslında, kadınların çalışmasıyla bilincin artmasını ve buna bağlı olarak da ileri-ki nesillerin çok daha iyi yetiştirilmesini sağlayacaktır.

Şu an düşündüğünüz veya uyguladığı-nız bir proje var mı?

Şu an yine Eğitim ve Kalkınma Vakfı ile beraber yürüttüğümüz ‘Asistanım Olur musun’ projemiz var. Bizim ülkemizde asistanlık ile sekreterlik karıştırılıyor malesef. Her başarılı iş adamının arka-sında onu başarıyla asiste eden bir asis-tan vardır. Ve ülkemizde bunun bir açık olduğunu farkedince böyle bir projeyi hayata geçirmek istedik. Bu projemiz-de öncekiler gibi iş güvenceli. İstihdam sayısını arttırmak istiyoruz bu projele-rimizle. Toplumlar kadınlarla güzelleşir ve o yüzden toplum olarak bizim kadın girişimcilere ihtiyacımız var. Bizim slo-ganımız elimizin hamuruyla her işe ka-rışmak.

Kadın girişimciler olarak sadece il bazın-dan çıktık ve tüm 7 bölgemizde, bölgesel toplantılar yapıyoruz. Akdeniz bölgesi olarak ilk Antalya’da toplandık. Toplan-tıda aldığımız kararları, eğitim projelerini tüm bölge çapında uyguluyoruz. Değişik insanlarla farklı fikirlerin buluşmasının sağlayan bu tarz toplantıların çok daha yararlı olacağını düşünüyoruz. Bölge-mizde ortak akıl çalışma grubu oluştur-duk.

Son yıllarda baktığımızda malesef ta-mamen tüketim toplumu haline geldik. Gelişme yolundaki bir ülke olarak böy-lesi bir israfı kaldıracak ekonomiye ülke olarak sahip değiliz. Ülke olarak katet-memiz gereken daha çok yolumuz var dolayısı ile eli iş tutan her kadınımızın üretime ve istihdama katkıda bulunması gerekmektedir. Üretim olmayan bir ülke-de gelişim olmaz.

Kadın girişimcilere destek için ne gibi olanaklar var ve onlara ne önerirsiniz?

TOBB’un koordinasyonluğu eşliğinde kadınlarımıza fuar desteği de vermeyi düşünüyoruz. KOSGEB’in vermiş ol-duğu yurt dışı fuar desteği var ama bu-nun çok daha yaygınlaşmasını ve tekrar gündeme taşınmasını istiyoruz. Ayrıca sadece kadın girişimcilere yönelik da-nışma merkezleri olsun istiyoruz. Vali-lik il istihdam kurulları olusturulmasını da istiyoruz, bu projemizi hazırladıktan sonra Valilikle de görüşmelerimiz olacak Bunlar hayata geçirmek istediğimiz ve yapacağımız projelerimiz.

Hayal etmekten korkmasınlar. Erişilebi-lir hayallerini planlayarak harekete ge-çirmekten korkmamalılar. Dürüst olup kendilerine inansınlar. .

GİRİŞİM

Page 80: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

Gelişmiş ülkelerde insanların daha çok çevresel kaygılarla veya spor ya-parak sağlıklı yaşama isteğiyle, geliş-mekte olan veya az gelişmiş ülkelerde ise insanların ekonomik ulaşım için bisiklete yöneldiklerine şahit oluyo-ruz. Gelişmiş şehirlerde taşıt trafiği, yollar için artık taşınamayacak kadar ağır yük oluşturmakta ve buna para-lel karbon salınımı artmaktadır. Buna engel olmaya çalışan şehir yönetim-lerinin kent merkezlerine taşıtla giri-şi engelleme amacıyla toplu taşımayı veya bisiklet kullanımını önermeleri, bisikletin ulaşım amacıyla kullanılma-sı için çok önemli bir teşviktir. Bunun-la birlikte günlük yaşamında işe veya alışverişe giderken hem spor yapmak, hem de çevreyi korumak isteyen kitle de her geçen gün artmaktadır. Şehrin altyapısında bisiklet kullanımını artır-mak için yapılan fiziki iyileştirmelerin doğrudan bisiklet kullanımını teşvik ettiğini, bunun da faydasının az önce saydığımız yönleriyle şehre yansıdığını biliyoruz.

Bu çerçeveden baktığımızda şehrimiz Mersin’de bisiklet kullanımı, henüz başedilebilir düzeydeki taşıt trafiğini rahatlatması ve özellikle kış aylarında artan hava kirliliğini azaltması bakı-mından önemlidir. Yapılması gereken bisiklet yolları ve bisiklet park yerleri, öncelikle ulaşım amaçlı olmak üzere sportif amaçlı bisiklet kullanımını da artıracaktır. Bu da hemşehrilerimizin daha sağlıklı, daha ekonomik ve daha sosyal olmasını yani daha mutlu birey-ler olmasını sağlayacaktır.

Danimarka’dan Kopenhag, Hollan-da’dan Amsterdam ve Utrecht’in oldu-ğu gibi pek çok şehir “Bisikletli Dostu Şehir” olmaya çalışmakta, bunun için fiziki koşullarını iyileştirmek için im-kânlarını seferber etmektedirler.

Ayrıca bisikletle ilgili sosyal projeleri desteklemektedirler ki Mersin Büyük-şehir Belediyesi “UCI Tour of Mersin” uluslararası bisiklet yarışı ile derneği-mizin düzenlediği “Mersin Caretta Bi-siklet Festivali”ni desteklemektedir.

Şerit tahsisi yapılmış kesintisiz bisik-let yolları, sinyal sistemiyle güvenliği sağlanmış kavşaklar ve gerektiğinde diğer ulaşım araçlarıyla (Otobüs, met-ro, tren ve gemi) uzak mesafelere taşı-ma ki Mersin Büyükşehir Belediyesi 27 otobüsünde bulunan aparatla pek çok yaylaya ve Taşucu’na ücretsiz bisik-let taşıması yapmaktadır. Bahsi geçen şehirlerdeki kamusal bisiklet kiralama imkânları ve güvenli bisiklet park yer-leri potansiyel bisiklet kullanıcılarını ve turistleri bisiklet kullanımına yön-lendirmektedir

Bisiklet kullanımının yaygınlaşması şehrin alt yapısıyla doğrudan ilişkili olsa da, “ortak yaşam alanımız” olan yolların saygı ve anlayışla paylaşımı da çok önemlidir. Burada özellikle toplu taşıma ve küçük taşıt sürücülerine gö-rev düşmektedir. Görevden kasıt anla-yış ve saygıdır… Aslında bir bisikletli-nin taşıt sürücülerinden yegâne isteği yolda fark edilmektir…

Bisikletlinin ulaşım aracı olarak bisik-letini kullandığı, yolları ve park yerle-rini işgal etmediği, ses ve hava kirliliği yapmadığı göz önüne alındığında, as-lında kendisi ve yaşadığı şehir için ne kadar faydalı bir iş yaptığı daha iyi an-laşılabilir…

Mersin Bisikletli Gezginler Derne-ği’ni Tanıyalım:

2002 yılında küçük bir grup olarak başlayan birliktelik 2012 yılında der-nekleşmiştir. Kitlesinin sesi olan bir STK olarak Tarsus ve Ankara’da tem-silcilikleri bulunmaktadır. Hepsi aktif sürücüden oluşan 100 civarında üyesi bulunmaktadır. Bisiklet sporu sayesin-de insanları zinde tutmaya, çevreyi ko-rumaya, şehir trafiğine yük olmamaya, geziler düzenleyerek zayıflayan insan ilişkilerini güçlendirmeye çalışmakta-dır. Her hafta salı akşamı Barış Meyda-nı’nda başlayan bir tur ile pazar günleri Pirireis Parkı’nda başlayan geziler dü-zenlemektedir. Salı Akşamı Turu’nun katılımcıları genellikle yeni başlayan-lar ve sevdiği dostlarıyla buluşmak is-teyen bisiklet severlerdir. Hafta sonu gezilerine ise turun zorluğuna uygun tecrübe, dayanıklılık ve kondisyona sahip kişiler katılırlar. 2016 yılında 3.’sü düzenlenecek olan “Mersin Caretta Bi-siklet Festivali” ile Mersin’i tanıtmaya ve Caretta caretta’lara dikkat çekmeye çalışmaktadır. Bu güne kadar pek çok sosyal ve çevresel proje düzenlemiş ve desteklemiştir.

ÖZGÜRLÜĞÜN TADINI ÇIKARTANLAR:

‘‘MERSİN BİSİKLETLİ GEZGİNLER DERNEĞİ’’

DERNEKLER

80

Page 81: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015
Page 82: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

82

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Eğitim ve Kalkınma Vakfı, TOBB Mersin İl Kadın Girişimciler Kurulu, İş-Kur İl Müdürlüğü ve Toros Üniversitesi Mer-sin’de yönetici asistanı yetiştirmek üzere bir araya geldi. ‘Asistanım Olur musun?’ projesi ile kentte 27 yaşını aşmamış 30 üniversite mezunu genç kıza eğitim ve-rilerek iş hayatına kazandırılması hedef-leniyor.

İmzalanan protokolün ardından proje-nin ilk adımı atıldı. Protokol töreninde proje hakkında bilgi veren MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı Başkanı İbrahim Ki-per, 27 yaş ve altı, tercihen yabancı dil bilen üniversite mezunu 30 gence eğitim verileceğini bildirdi. 52 saatlik teori ve 3 aylık staj süresi olan projenin dört aşa-mada yürütüleceğini kaydeden Kiper, ilk aşamada teorik, ikinci aşamada ise iş-yerlerinde düzenlenecek staj imkanıyla pratik eğitim verileceğini anlattı.

Harp: “Üzerinde titizlikle çalıştık”

Bu projeyi dünden bugüne hazırlama-dıklarını yaklaşık 1,5 yıldır üzerinde çalıştıklarını bildiren TOBB Mersin İl Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Ayla Harp, “Uzun soluklu ve her türlü ayrıntı-sı düşünülmüş bir çalışma” dedi.

Yola çıktıklarında bir araştırma yaptıkla-rını ve Mersin’de büyük şirketlerde dahi yönetici asistanı eksikliği bulunduğunu gördüklerini dile getiren Harp, “Ken-timizde maalesef sekreter ile yönetici asistanı kavramları karıştırılıyor. Sekre-ter telefon trafiğini yöneten kişi. Oysa yönetici asistanı yöneticinin tüm yükü-nü üzerine alan ve yöneticinin farklı ko-nulara yoğunlaşabilmesine destek veren kişidir. Biz bu vasıfta personel yetiştire-ceğiz” dedi.

PROJELER

Üçüncü aşamada asistan ile işvereni bir araya getirip oryantasyon eğitimi vere-ceklerini, yalnızca personeli değil işvere-ni de bilgilendirmek istediklerini vurgu-layan Kiper, son aşamada ise Türkiye’de tanınan yönetici asistanlarının katılı-mıyla tecrübe paylaşımları ve konferans düzenleyeceklerini, bu aşamanın ise tüm işyerlerine açık olacağını ifade etti. Mersin İş-Kur İl Müdürü Mustafa Kut-lu ise nitelikli insan gücünü istihdam etmeye yönelik her projenin içinde yer aldıklarına işaret etti. Proje kapsamında kursiyerlerin günlük harçlıklarını ve sağ-lık sigortalarını karşılayacaklarını dile getiren Kutlu, “Bizi heyecanlandıran bir proje” değerlendirmesini yaptı. İş-Kur olarak istihdamı artırmaya yönelik iş başı eğitim, meslek kursları, girişimcilik eğitimleri gibi farklı doneleri bulunduğu-nu hatırlatan Kutlu, “Bu kapsamda Asis-tanım Olur musun? Eğitim Kursuna da destek vereceğiz” dedi.

‘ASİSTANIM OLUR MUSUN?’PROJESİ İÇİN İMZALAR ATILDI

Page 83: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

83

Toros Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yüksel Özdemir ise, “Umarım hepimiz bir araya gelip bir gün bu tür programları sonlandırırız” değerlendirmesini yaptı. Orta öğretimden yüksek öğretime kadar tüm aşamalarda mesleki eğitimin başarılı şekilde verilmesi halinde STK’ların, üni-versite ve devlet kurumlarının bir araya gelerek bu tarz eğitimler vermesine gerek kalmayacağına dikkat çeken Özdemir, “Hepimizin çabası ülkemizin ekonomik yönden gelişmesini, insanlarının kalkın-masını sağlamak. Bu bakımdan mesleki eğitimler çok önemli” değerlendirmesini yaptı. Bu bakımdan iş dünyası ile eğitim kurumlarının daha sık bir araya gelerek birbirlerine destek olması gerektiğini kaydeden Özdemir, kursiyerlere de al-dıkları eğitimin öneminin farkında olup sahip çıkmaları tavsiyesinde bulundu. Proje fikir sahibi TOBB Mersin İl Kadın Girişimciler Kurulu Üyesi Canan Sunay, ise konuşmasında işyerlerindeki sekre-ter ve asistan algısının değiştirilmesinin önemine değindi. Asistanın firmanın aynası olduğunu, yöneticinin sağ kolu olduğunu kaydeden Sunay, Mersin’deki firmaların bu anlamda ara eleman sıkın-tısını gidermek adına yola çıktıklarını söyledi.

BASINDA BİZ...

PROJELER

Page 84: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

Hukukumuz bireyin temel hak ve öz-gürlükleri alanında belirli gelişmeler kaydetmekle beraber, hukuk tarafından çizilen çerçeveye devleti davet etme gö-revi ağırlıklı olarak avukatlara düşmek-tedir. Bu nedenle avukatlar temel hak ve özgürlükleri iyi bilmek, baro da bu konudaki mesleki yeterliliği arttırmakla yükümlüdür.

2-SAVUNMA HAKKI :

Çağlar öncesinde var olan ve doğaya karşı verilen savunma uğraşı zamanla vahşi hayvanlara sonra hemcinsi olan insanlara karşı sürmüştür.Bu uğraş za-man içinde başlangıçta yaşamak ve so-yunu sürdürmek için verilirken zamanla düşünce ve egemenliklerini başkalarına da kabul ettirmek olgusuna ve daha son-ra çağdaş anlamda bu düşüncelerin ya-rattığı olumsuzlukları ortadan kaldırmak için çareler aranmasına kadar gelmiştir.

Birlikte yaşamın gerçekleşmesi hukuk normlarının ortaya çıkarak yaşama ha-kim olması çağdaş toplumun en belirgin özelliğidir.

Gelişmiş ülkelerde , insana verilen hak-ların önemi doğrultusunda savunma olgusu da hukukun ayrılmaz bir parçası olmuştur.

Bir kişiyi, durumu, düşünceyi ya da tutu-mu haklı gösterıneyi amaçlayan çabaya savunma adı verilir. Savunmanın amacı gerçekliğin ortaya çıkmasıdır. Hakların varlığı ve gerçekleşmesi için varolan top-lumsal, doğasal, siyasal ve diğer gerçek-lerin açılığa kavuşması gerekmektedir. Savunma hak arama özgürlüğünün do-ğal sonucudur.Savunma hakkı , yaşam hakkından sonra vazgeçilmez en temel bir haklardan biridir.

Bireyin kendi kendini savunması insan-lık tarihi kadar eski de olsa bu savunma-da başka bir insanında yardımcı olmaya başlaması 4.000 yıl öncesine kadar da-yanmaktadır.

Savunma temel bir hak olduğu kadar aynı zamanda da bir özgürlük biçimidir. Savunmanın varlığı bir hukuk düzenine bağlı olduğu kadar aynı zamanda özgür-lükler düzenine de bağlıdır. Savunma öz-gürlüğü olmadan hiç bir biçimde gerçek anlamıyla bir savunmadan sözedilemez.

ÖZET OLARAK SAVUNMA ve AVUKATLIK MESLEĞİ

HUKUK

84

Mersin Baro Başkanı

Av. Alpay ANTMEN

1-GİRİŞ :

Adalet, bir vicdan muhasebesi, bir duy-gu işi ve bir idealdir. Toplumu oluşturan yurttaşlar arasında adaletin var olduğu hissiyatının yaşayabilmesi hukuk devle-tinin varlığı ile mümkündür.

Adalet, bir toplumun can damarıdır. Adalet duygusunun yara aldığı toplum-larda artık bireylerin hak ve özgürlükle-rinden söz edilemez.

Hiç kimse onu bulandırmadığı ve ihlal etmediği sürece hukuk, teneffüs ettiği-miz hava gibi görünmez ve tutulmaz bir şekilde etrafımızı kaplar. Hukuk ancak kaybettiğimizi anladığımız zaman değe-rinin farkına vardığımız sağlık gibi sezil-mez bir şeydir.

Hukuk metinlerinde hak olarak geçen ve korunan , savunma ise tüm canlılarda iç güdüsel bir davranış biçimidir.

Hukuk devleti, temel hak ve özgürlük-lerin güvence altına alındığı ve kişilere hukuksal güven sağlayan devlet olarak tanımlanabilir.

Hukuk devleti ilkesi ise , tüm hukukçular bir yana, hukukçu olmayan ancak huku-ka tabi olan tüm devlet kurum ve kuru-luşlarının dahi takip etmesi gereken en temel ilke ise de ; bu ilke bu gün için ül-kemizin de en temel hukuki sorunudur.

Bir toplumun gelişmişliği, temel hak ve özgürlüklerin gelişmişliğiyle doğru oran-tılıdır. Zayıf olan birey ile güçlü devlet ilişkisinde, devletin bireyin temel hak ve özgürlüklerine müdahalesinin çerçevesi hukuk tarafından çizilmiştir.

Temel hak ve özgürlüklerin sınırlı oldu-ğu bir düzende yeterli bir savunma ya-pılabilmesi son derece zordur ve hatta olanaksızdır.

Savunmanın özü ile gerçekleşebilmesi temel hak ve özgürlüklerin sınırlılığı ile yakından bağlantılıdır.Sı¬nır ne denli genişse savunma o kadar dar kapsamlı olacaktır.Sı¬nırların genişlemesiyle be-raber savunmanın da gerçek .boyutlarına ulaşahilmesi şansı artacaktır. Anayasal düzen ile beraber hak ve özgürlüklerin sınırlarını düzenleyen, koşullarını belir-leyen yasalar savunma hakkının kulla-nılması açısından önem taşımaktadırlar.

Özgürlük kavramını soyut biçimde değil ama somut bir düzen olarak ele almalı-dır. Yalnızca sözlerde varolan bir özgür-lüğün veya kağıt üzerinde kalan özgür-lüklerin savunma açıından hiçbir anlamı olmadığı gibi, yarar da sağlamayacaktır. Savunma bir eylem olduğu için hak ve özgürlüklerin uygulamadaki durumu önem taşı¬maktadır.

Anayasa’mız da savunma hakkını te-mel haklar arasında saymıştır. «Herkes, meşru bütün vasıta ve yollardan fayda-lanmak suretiyle yargı merciieri önünde, davacı ve davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahiptir.» (Any. md : 36) demek-tedir.

Hak arama özgürlüğü ve savunma hak-kı bulunmadan kişinin özgür ve mutlu yaşamasına olanak bulunmadığı gibi, savunma hakkı olmadan diğer hak ve özgürlüklere kavuşmakta söze konu de-ğildir. Savunma hakkının önemi de bu-radadır.

Savunma hakkı ve hak arama özgürlüğü, hukuk devletinin ve demokrasinin temel ölçütüdür. Bir ülkede demokrasinin var olup, olmadığını anlamak için, savun-ma hakkının olup olmadığı¬na ve hatta , bundan bir adım daha ileri giderek , sa-vunma hakkının uygulamadaki işleyiş ve kullanışına bakmak gerekir

Ülkemizde hukukun üstünlüğü ve hu-kuk devleti uğrunda soylu ve örnek bir uğ¬raş veren Baroların ; kısıt1ı, dar, gü-dük ve göstermelik savunma anlayışı karşısında aktif olarak mücadele ettiğini gözden kaçırmamak gerekmektedir.

gelecek sayıda devam edecek....

Page 85: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015
Page 86: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

Değerli okuyucular,

Bir çocuk hekimi olarak benden bek-lenen çocuk hastalıkları konusunda bir yazı yazmamdı. Çocukların; bes-lenmeleri, hastalıklara karşı korunma-ları, çocuklarda sık görülen yaz ve kış hastalıkları vb. konularda yazı yazmam gerekirdi. Bu derginin ilerleyen sayıla-rında belirttiğim konularda ve genel sağlık konusunda yazılar yazacağım.

Ancak bu yazımda, nasıl sağlıklı ya-şayabiliriz, yaşam boyu spor nedir, bu konuda bir model olarak ‘’Grup Zafer’’ neler yapıyor? Bu sorulara cevap vere-rek sizleri, sağlığınızı korumak adına bilgilendirme yanında birikimlerim-den haberdar etmeyi amaçlıyorum.

Dünya Sağlık Örgütü; sağlığı: “Bireyin bedenen, ruhen ve sosyal yönden tam bir iyilik halidir.” şeklinde tanımlar. Günümüzün yaşam biçimine baktı-ğımızda, “homini gırtlak, tombi ya-tak” sözümüz ile özdeşleşen sedanter diye tanımladığımız yaşam biçimini görüyoruz. Arabalarımız, uzaktan ku-mandalarımız, asansörlerimiz, bürola-rımızda oturarak yaptığımız işlerimiz vb. bizleri, erken yaşlarda hastalıklarla (Kas ve iskelet sistemi hastalıkları, kalp ve damar hastalıkları, şeker hastalığı, tansiyon yüksekliği, kolesterol yük-sekliği, psikolojik hastalıklar, vitiligo gibi deri hastalıkları vb.) karşı karşıya getirmektedir.

Yaşam boyu spor:

Yürüme, koşu, yüzme, jogging, ip at-lama, basamak çıkma, yerinde koşu, bisiklet sürme şeklinde yapılabilir. An-cak ben sizlere burada ağırlıklı olarak yürümeden, hafif koşudan (jogging) ve treaking(dağ yütüyüşü) bahsedeceğim. Neden yaşam boyu spora bu kadar gereksinim gösteriyoruz? Şüphesiz ki sağlığımızı korumak adına. Hani “sağ-lığı olanın umudu, umudu olanın yarı-nı vardır.” diye bir söz vardır. Bu sözün anlamı doğrultusunda yarınlarımızın umudunu sağlığımız ile kazanacağımız için…

Yarar sağlayabilmesi için sporun dü-zenli ve kesintisiz yapılması gerekir. Yürüyüşe başlamadan önce hafif bir alıştırma ve vücudu hazırlama şeklin-de tariflediğimiz kültürfizik yapılması yararlı olacaktır.

Yaşam boyu spor için birmodel: Grup zafer Grup Zafer olarak, haftanın üç günü(-çarşamba, cumartesi ve pazar)30 kişi-lik ekibimizle, 17 yıldır aktif sporumu-zu yapıyoruz. Yürüyüşümüze, sabahın 05.30’unda başlıyoruz. Bir Afrika ata sözü: “Afrika’da bir ceylan bir aslandan daha hızlı koşması gerektiğini bilir, bir aslan da ceylandan daha hızlı koşması gerektiğini bilir.

Sporumuzu, sağlığımızı tehdit etme-yen her türlü hava şartlarında(yaz, kış, yağmur, kar) mutlaka yapıyoruz.

Her 15 günde bir Mersin’e 8 km uzak-lıktaki Kent Ormanı’na giderek dağ yürüyüşü( treaking) yapıyoruz. Bu yü-rüyüşümüzün sonunda, açık büfe şek-lindeki –adeta bizlere ödül gibi gelen- sohbetli kahvaltımızı yapıyoruz.

Kışın mutlaka karda 12 km’yi bulan yü-rüyüşümüzü, yazın kumda çıplak ayak ile yine 12 km civarında yürüyüşümü-zü yapıyoruz. Yılda bir ailelerimizle birlikte, Toros’lar da ve Aydıncık’ta 20 km’yi bulan uzun yürüyüşümüz yanında davul zurnalı eğlencemizi ve pikniğimizi ihmal etmiyoruz.

Grup Zafer olarak 17 yılda, 41,8 mil-yon adım, 35.560 km yol ve 2,6 milyon Kcal. harcamışız.

Son söz, Hz. Ali: “Yaşlandığımızda iki şeyin kıymetini bilmediğimizi fark ederiz: Biri sağlığımız, diğeri gençliği-miz. ”demiş.

Gelin sağlığımızın ve gençliğimizin kıymetini bilelim…

Sağlık ve umut dolu yaşamımız için; yaşam boyu sporumuzu ihmal etme-yelim…

SAĞLIĞIMIZ VE UMUDUMUZ İÇİNYAŞAM BOYU SPOR

SAĞLIK

Uz. Dr. Galip KIRICI

86

Çocuk Hastalıkları Uzmanı

Page 87: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015
Page 88: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

88

Dekorasyonda Yeni Bir Soluk: Hürstone

Mağazayı açma fikri nasıl or-taya çıktı?

Biz Mersin’de dört ortaklı mermerit mutfak tezgahı yapan bir firmaydık. İlk başladığımızda şu anda mağazada olan malzemelerle ilgili fazla bilgimiz yoktu. Ancak zaman içinde gerek fuarlarla, gerek sektördeki teknolojik gelişmeleri takip ederek kendimizi geliştirdik.

Mermerin sadece mutfak tezgahla-rında kullanılarak standartlaşmaması gerektiğini düşünerek mermeri farklı formlarda ve farklı malzemelerle kul-lanarak dekorasyonda farklı etkiler yakaladık. Böylece mermere aşkımız başladı ve mağazamızı açtık.

Hürstone’u farklı ve özel ya-pan nedir?

Sadece bize gelen taleplerle kendimizi sınırlamıyoruz. Gerek bizim sektördeki deneyimimiz gerekse mimarlarımızın farklı bakış açılarıyla bize gelen ta-leplere ne ekleyebiliriz, nasıl daha iyi sonuçlar elde edebiliriz diye farklı çö-zümler üretiyoruz.

Bu konuda yurtiçinde ve dışındaki mermerle ilgili birçok ürünü müşteri-lerimize temin edebiliyoruz.

Sektör içindeki deneyimleri-nizi de öğrenebilir miyiz?

İlk başlarda toplu konut ve perakende üzerine yoğunlaşmıştık ancak şu anda mağazamız bize yeni bir yön verdi ve vizyonumuzu geliştirdi. Mimarlarla beraber kişiye özel projeler de üretiyo-ruz.

Divan Otel ve Wonasis Otel gibi ku-rumsal, büyük otellere yaptığımız işler var. Otel, alışveriş merkezi, hastane gibi projelere ağırlık veriyoruz.

Sizce dekorasyonda mermer kullanılmasının avantajları nelerdir?

Mermer asla ölmeyen, yaşanmışlığı hissettiren bir ürün. Zaman geçtikçe doğallığıyla daha da cezbeden bir hal alıyor. En önemli noktalardan biri mer-meri doğru kullanmak. Her yerde mer-mer kullandığınız zaman çok bir anlam ifade etmez. Mermeri doğru malze-melerle kombinlemek gerekli. Mesela otantik bir tarz yaratılmak isteniyorsa mermer ahşapla, modern bir hava ve-rilmek isteniyorsa krom veya camla kullanılmalıdır. Son teknoloji yeni ma-kinamızla artık mermere istediğimiz formu da vererek kullanım kolaylığı sağlayabiliyoruz.

ÖZEL TEPE ANADOLU LİSESİ’NİN AÇILIŞI YAPILDI

Hürstone “Mermer asla ölmeyen, yaşanmışlığı hissettiren bir ürün. Zaman geçtikçe doğallığıyla daha da cezbeden bir hal alıyor. Kullanıldığı mekana lükslük katıyor.”

Uzun yıllar Kamu ve Özel Sektörde farklı alanlarda hizmet veren deneyimli ve uzman öğ-retmenlerin bir araya gelerek kurduğu Özel Tepe Anadolu Lisesi 2015-2016 öğretim yılı ile birlikte eğitim hayatına başladı. 10 Eylül Perşembe günü muhteşem bir organizasyonla Üni-versite Caddesi’ndeki okulun bahçesinde gerçekleştirilen açılışa bir çok seçkin davetli ka-tıldı. Açılış töreni Açılış töreni, Yenişehir Kaymakamı Dr. Mustafa Özarslan, İl Milli Eğitim Müdürü Adem Koca, İlçe Milli Eğitim Müdürü Kamil Çelebiyılmaz, Akdeniz İlçe Milli Eği-tim Müdürü Adem Şimşek, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Şerafettin Aşut ve diğer davetlilerin katılımı ile gerçekleştirildi. Anadolu Lisesi olarak faaliyet gösteren okul, lise dü-zeyinde her kademede 15 kişilik sınıflarda eğitim verilmektedir. Özel Tepe Anadolu Lisesi’n-de okul, sınava hazırlık ve özel üçlü sistematiği birlikte veriliyor olup, Fizik, Kimya, Biyoloji ve Bilişim Laboratuvarı, müzik atölyesi, kapalı spor salonu ve yemekhane bulunmaktadır.

AÇILIŞLAR

Page 89: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

EVDÜŞÜM YAPI TASARIM sponsorluğunda HARO Parke-nin Rosenheim fabrikasına düzenlenen fabrika gezisi katılımcılardan tam not aldı.Zemin kaplama markası HARO, Ro-senheim yakınlarındaki fabrikası ve 150 yıllık deneyimi ile Avrupa’nın en büyük üreticisidir. 1866 yılında kuru-lan şirket, bugün dördüncü ve beşin-ci Kuşak tarafından yönetilmektedir. HARO; Lamine parke, Laminat parke, Mantar parke ve esnek zemin uygu-lama ürünleri ile Almanya’da pazar lideri ve 90 ülkeye yaptığı ihracat ile Dünya’da söz sahibidir. “Made in Ger-many” özelliğini koruyan ve tüm ürün-lerinde çok uzun yıllardır kimyasal içermediğini kanıtlayarak Blue Angel (Mavi Melek) sertifikası alabilen ilk fir-ma olan HARO, bugün sadece Münih Rosenheim da bulunan 250.000 m² üretim alanı ile önemli bir uluslararası başarılı aile şirketi haline gelmiştir.

Türkiye distribütörlüğünü Zemin Col-lection firmasının yaptığı HARO Par-ke, 24-27 Ağustos 2015 tarihleri arasın-da Mersin bölge bayisi Evdüşüm Yapı Tasarım sponsorluğunda, Mersin ve Adana da yaşayan Mimar, iç Mimar ve sektöre ilgi duyanlardan oluşan 10 kişilik bir grupla, Almanya’ nın Münih şehrinin Rosenheim kasabasındaki 250 bin m² lik fabrika ziyaretinin ikin-cisini gerçekleştirdi.

Marka tanıtımı, Lamine ve Laminat üretim tesisleri, üretim aşamaları, E-Marketing ve Teknik uygulama de-tayları ile birlikte Münih, Rosenheim, Avusturya Salzburg gibi şehirlerden oluşan 4 günlük harika bir tur düzen-lendi. Katılımcıların hem parke üre-tim tesislerini gezdikleri, hem uygula-ma tekniklerini yakından gördükleri, hem de çevre şehirleri gezip alışveriş yaptıkları keyifli bir gezi gerçekleşmiş oldu.

Zemin Collection firma sahibi Hakan Merih Ünal; bu tür gezileri her sene mutlaka düzenlemeye çalıştıklarını, öncelikle insanların basit bir üretim tesisi göreceğini düşündüklerini an-cak Fabrikayı ve Fabrika altyapısını, geçmişini dünyadaki yerini öğrenince olayın farklılaştığını ve markaya olan inancın arttığını belirterek, bu olanak-ları Anadolu şehirlerine anlatılmasın-da aracı olan Mersin bayisi Evdüşüm Yapı Tasarım Ali ÖZER’ e ve tüm katı-lımcılara teşekkürlerini iletti.

Haro Parke Mersin Bölge Bayisi Ali ÖZER ise; mimar ve iç mimarlara 2013 yılında yine HARO, Dusseldorf mer-kezli KEUCO, İtalya Bologna merkez-li TEUCO olmak üzere bir çok ziyaret gerçekleştirdiklerini belirterek, müşte-rilerine dünyanın en iyilerini sunmaya devam ettiklerini, yapılan bu ziyaretle-rin marka değerlerini çok daha başarılı anlatabildiğinin altını çizdi.

2015 Ekim ayı içerisinde 10 mimar ve iç mimar ile İspanya’ nın Valencia kenti-ne Seramik firması PERONDA ya ziya-ret edeceklerini belirten Ali Bey, yine 16-19 Eylül 2015 tarihinde Mersin’ de kaliteli mal kullanan 4 büyük Müteah-hidi Alman Batarya ve duş sistemleri üreticisi HANSGROHE ye götürecek-lerinin, bu tarz ziyaretleri 2016 yılında da devam ettireceklerini söyledi.

Daha ayrıntılı bilgi için;

www.evdusum.com

89

HABER

Page 90: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015
Page 91: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

arsus; Mersin ile Adana‘nın or-tasında Türkiye’nin en büyük ilçelerinden biridir. Turistik

değeri ne yazık ki anlaşılamamış ve turizm kültürü çok gelişmemiş olsa da aslında ülkemizin önemli turistik böl-gelerindendir. Kimse özellikle Tarsus’a gitmese, Tarsus gezisi yapmasa da, yo-lundan geçip suyunu içmese de yöre insanı iyi bilir ki bu ‘kent’ çok önemli bir mirastır. Hem İslam hem de Hris-tiyanlık için birçok dini önemli yapıyı barındıran Tarsus aynı zamanda tarihi olarak da efsanevi zenginliklere sahip-tir. Anadolu’nun gezilip görülesi büyük miraslarını içinde ve civarında barın-dırır.

Dünya’nın ilk kanalizasyonlu Roma yolu, önemli bir şehir kapısı (Kleopatra Kapısı) ve hamamla birlikte Tarsus’ta-dır, günümüzde ayaktadır ve bizlere şehrin tarihi değerinin başlangıcı-nı gösterebilir. İncil’in yazarlarından Pavlus Tarsus doğumludur. St Paul kilisesi şehrin önemli yapılarından-dır. İslam dini için önemi yüksek Yedi Uyurların (Ashab-ı Kehf) mağarasının Tarsus’ta olduğuna inanılır. (Kur’an’da Kehf Suresi’nde geçer)M.Ö. 6000’li yıllardan ön cesine daya-nan ilk yerleşim kalıntıları ile Tarsus tarih boyu geniş bir yerleşime ve kul-lanıma sebep olmuştur. Farklı farklı birçok idare tarafından yönetilen Tar-sus günümüzde de 280.000’in üzerin-de nüfusu, zengin toprakları ve sanayi becerisi, yoğun bir trafiğin gerçekleşti-ği Adana-Antalya kara yolunun orta-sındaki konumu ve Mersin limanına yakınlığı nedeniyle de hareketli, canlı bir ilçedir.

Osmanlı dönemi ve Cumhuriyet döne-minin başında ki yoğun gayr-ı müslüm nüfus azalmış olsa da, geçmişten gelen bu zenginliğin en azından bir kısmı korunmuştur. Mimarisine hayran kal-dığımız yapıların küçük bir kısmının orijinal sahipleri de hâlâ Tarsus’ta ya-şamaktadır.

Efsanelerden ise en çok bilinenleri an-latalım.

Kleopatra Kapısı: Bizans döneminde inşa edilen Tarsus kent surlarının 3 kapısından biri olan deniz kapısıdır. (Diğerleri Adana kapısı ve dağ kapısı) Romalı General Antonius ile sevgilisi Mısır kraliçesi Kleopatra’nın Tarsus’ta buluşmaya geldiklerinde, dönemin limanı olan Gözlü Kulede büyük bir törenle karşılanmışlar. Bundan dolayı kapıya Kleopatra’nın ismi verildiği dü-şünülmektedir. Tarsus’tan Adana Şa-kirpaşa Havalimanı’na servisle giden yolcular bu kapının yanında buluşur.

Şahmeran: Tarsus efsanelerinden en meşhuru Şahmeran Heykeli’nin önün-de okumaktan zevk alacağınız Şahme-ran efsanesidir. Hikayeye biraz baka-lım; yılanların şahı olan Şahmeran bir kuyu ile geçilen gizli bir yerde yaşa-maktadır. Günün birinde kuyuya giren bir genç yılanlar tarafından yakalanır ve Şahmeran’a götürülür. Camsab is-mindeki bu genç ile Şahmeran arasın-da sorgulama ile doğan bir ilişki başlar ve Şahmeran yerinin gizli kalması için onu dışarı salmaz, birlikte yaşarlar. Bir süre sonra adamın güvenilirliğine ina-nan Şahmeran onu serbest bırakır ve iki şart sunar:

Birincisi basittir “kimseye yerimi söyle-me” İkincisi ise enteresan, “asla hama-ma gitme. Hamama girersen vücudun yılan derisine dönecektir.” Nedense uzun yıllar sonra kral hastalanır ve tek tedavinin “şahmeran” olduğu açık-lanır. Kralın askerleri herkesi hama-ma sokarak yılan derisine dönüşecek adamı aramaya koyulur, başta kaçan bizim Camsab sonunda yakalanır ve hamamda suya deyince derisi yılana dönüşür. Dirense de Şahmeran’ın ye-rini söyler ve muhafızlar onu yakalar.

91

Page 92: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015
Page 93: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015
Page 94: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015
Page 95: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015
Page 96: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015

REKLAM

Page 97: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015
Page 98: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015
Page 99: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015
Page 100: MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı - Kasım/Aralık 2015