melisanur kevser - meb ankaracubuk.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2018_03/13115551_39_tomurc… ·...
TRANSCRIPT
1
Nagihan KÜÇÜK
MUTLU BİR DÜNYA
Bir dünya düşünüyorum
Herkes birbirine saygılı ve sevgili davransa,
Bir dünya düşünüyorum
İnsanlar hep mutlu olsa.
Bir dünya düşünüyorum
Hep çocukların gözlerinden,
Bakan bir dünya
Hep saf temiz mutlu bir dünya.
Çocuklar hep neşeli ilkbahar gibi yemyeşil
Rengarenk cıvıl cıvıl bir dünya,
İnsanların birbirini kırdığı değil
Birbirini kucakladığı bir dünya.
Bir dünya düşünüyorum
Savaşların değil barış içinde bir dünya,
Çocukların ağlamadığı
Annelerin hep şefkatle kucakladığı bir dünya.
Mert Hüseyin ACIELMA
RESSAM ÇOCUK
Çalışma masama kuruldum. Resim defterimi açtım. Kuru boyalarım,
masamı gökkuşağına çevirdi. Daha tek çizgi çizmeden hepsi” Ben, ben!”
diye atılmaya başladı .Bir ağaç çizdim, zeytin ağacı. Turuncu atıldı:
-Benimle boyasana!
- Turuncu zeytin ağacı olur mu hiç? Herkesi kendime mi güldüreyim?
Kahverengi olsa anlarım, gövdesini boyarım. Turuncu vazgeçmiyor:
-Sonbaharda çınar ağaçlarına bak. Turuncu ağaç olur muymuş gör.
-Ama zeytin ağaçları hep yeşildir. Yapraklarını dökmez ki!
-Yeşil gelmiş benle boya demiş
-Hiç sonbaharda yeşil ağaç olur mu?
-Niye olmasın senin dünyanda istediğin renge her şeyi boyayabilirsin.
Ama olmaz ısrar etme.
-Peki sen kazandın. Senle boyayacağım demiş.
-Yeşil yaşasın benimle boyayacak
Her şey yerinde güzel Bütün kainat düzen içerisinde . Resmi
tamamladım. Boyalarımı kutuya doldurdum.
Melisanur Kevser KARAKÜTÜK
KALBİN GÜZELLİĞİ
Temiz olmak, deyince aklınıza ne gelir ? Çoğumuzun aklına duş almak,
tırnaklarımızı kesmek, elbiselerimizin temiz olması, yerlere çöp atmamak
gelebilir. Temiz olmamız için bunlar yeterli değildir. Bunlar bizim beden,
elbise ve çevre temizliğimiz için önemlidir. Ancak, temizlik sadece
bunlardan ibaret değildir.
Bir başka temizlik daha vardır. Bu bizim elle tutup, gözle
görebileceğimiz bir temizlik anlayışı değildir. Bu yalnızca hissedilir.
İçimizin temiz olması, kalbimizin güzelliği ya da manevi temizlik de
denebilir. Bu temizlik anlayışı, diğerlerinden daha önemlidir. Her insanın
bu temizliğe sahip olması gerekir. Dürüst olmak, yalan söylememek,
güvenilir olmak ve verdiği sözde durmak bu gibi davranışlar manevi
temizliğimiz için önemlidir.
Temizliğin önemi sadece insanın dışında değil, içinde de önemlidir. Her
anlam temiz olan insanlar, her zaman huzurlu ve mutlu yaşar. Böyle
insanlar olmak için çalışmalıyız.
Bengisu YANIK
PRENSESİN HAYATI
Bir varmış bir yokmuş. Bir kral kızını evlendirmek
istermiş. Kızına sormuş:
-Kızım,Belkıs evlenmek ister misin.
-Evet isterim baba ama seveceğim biri olsun. Kral bir
duyuru yaptırmış. Ülkesine güzel bir eser yapan kişilerin
saraya gelmesini istemiş.
Eser, yapıt, heykel yapanlar saraya gelmiş. Önce ozan gelmiş.
-Kralım ben bir şiir yazdım.
Kral çok beğenmiş. Filozof gelmiş :
-Kralım size bir kitap göstereceğim.
Kral bakmış ve kitabı beğenmiş. En son olarak Mimar gelmiş. Mimar
ülkesine bir tiyatro sahnesi yapmış.
Bu eseri çok beğenen Kral kızı Belkıs ile mimarı tanıştırmış. Ve mimar
ile Belkıs mutlu bir hayat sürmüşler.
Kardelen KÜTÜ
Yıl: 2017-2018Dönem: 1Sayı: 1
2
Safiye KODAL
ANNEM BENİM
Annem benim annem
Canım annem tatlı annem,
İlk canım ilk mutluluğum
Seni çok seviyorum annem.
Sen benim canımsın
Sen benim için önemlisin annem,
Sen beni doğuransın annem
Sen beni büyütensin annem.
Annem benim annem
Canım annen tatlı annem,
İlk canım ilk mutluluğum
Seni çok seviyorum annem.
Melike KIRIKÇI
YENİ ÖĞRENDİM
Trafikte nasıl güvenli olabiliriz?
Trafik kurallarını yeni öğrenen bir birey olarak aklıma bu soru
takıldı. Cevabını okuyorum pek çok kitaptan öğrendim. Bu bilgileri
öğrenmek kadar hayata geçirmenin de çok önemli olduğunu fark
ettim.
Trafikte en güvenli nokta sürücü ve yayalar çok dikkatli
olmalılar. Çünkü trafikte her an tehlike altındayız. Yayalar, yaya
kaldırımları, üst geçit, alt geçit gibi yerlerden gidebilirler. Onlar
için trafikte en güvenli yerler buralardır. Eğer yayalar bu güvenli
alanları tercih etmezlerse her an tehlike altındadır. Böylelikle can
ve mal güvenliğini de tehlikede bırakmış oluruz. Yayalar bu yolları
her zaman tercih etmelidirler. Peki sürücüler neler yapmalıdır?
Yayalar kadar onlar da çok dikkatli olmalıdırlar. Çok hızlı araç
kullanmamalıdırlar. Bu şekilde hem kendilerini , hem de yayaların
can ve mal güvenliğini korurlar. Sürücüler araç kullanırken
çoğunlukla yayaları pek düşünmez ve yaya geçitlerine yaklaşırken
araç hızını azaltmazlar. Bir insanla bir araç çarpıştığında insanın
hayatta kalması için araç hızının en fazla 30 km / saat olması
gerekir. Bu yeni öğrendiğim bilgilerden benim size önerim, trafiğin
yoğun olduğu caddelerde trafik ışıkları bulunan yaya geçitlerinden
geçmeliyiz. Güvende olmak için mutlaka trafik kurallarına
uymalıyız.
Kardelen KÜTÜ
KURNAZ TİLKİ
Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde bir orman varmış. Bu
orman adı yağmur ormanıymış. Bu ormanda bir tilki varmış. Ama
bu öyle bir kurnazmış ki bir gün bir plan yapmış. Ormanda tatlı bir
tavşanı bir yere götürecek ve orada ağı ile yakalayıp yiyecekmiş.
Hemen ağını alıp yola çıkmış tatlı tavşanın yanına gitmiş. Tatlı
tavşana şöyle seslenmiş: Tatlı tavşan buraya gelebilir misin? Bunu
duyan tavşan hemen tilkinin yanına gelmiş. Tilki demiş ki: Tavşan
annen çok hasta hemen yanın git demiş. Bunu duyan tavşan
koşarak yola yönelmiş. Tilki şöyle demiş: Sen ormanda korkarsın
,seni ben götüreyim demiş. Tavşan da tamam demiş. Tilkinin
önünde yürüyen tavşana tilki ağını uzatmış ve üstüne atmış onu
yakalamış. Yakalanan tavşan imdattt! diye bağırmış. Bunu gören
kurt hemen tavşanın yanına gitmiş. Tilki kurdu görünce korkudan
kaçmış. Tavşan kurda kendisini kurtardığı için teşekkür etmiş. Bir
daha tilkiye inanmayacağını anlamış.
Safiye KODAL
AĞAÇLAR
Bir varmış bir yokmuş Bir ormanda meyve veren iki mutlu
ağaç varmış. Çok lezzetli elmaları olurmuş. Ama ormana kimse
elma toplamaya gelmediği için çok üzülürlermiş. Bir gün mutlu
bir aile ormana piknik yapmaya gelmişler. Ormana gelen aileyi
görünce ağaçlar çok mutlu olmuşlar. Ailenin piknik keyfini
izlemişler. Aile mangalı yaktıktan sonra ateşi söndürüp, çöpe attı.
Daha sonra ise etraftaki çöpleri toplayıp, ormanı tertemiz yaptılar.
Ailenin bu hareketleri arkadaş ağaçları çok mutlu etti. Daha sonra
aile ağaçtan elmaları topladılar. Ağaçlar çok mutlu oldu.Yıllar
sonra meyvelerini yiyenlerini görünce mutluluktan yapraklarını
salladılar. Aile teşekkür için ağaçlara su verdiler. Ağaçlar bu sefer
daha mutlu olup aileye güzel koku yaydılar.
Zeynep BADUR
GÜZEL BAHÇEMBenim adım Gül. Benim küçük bir bahçem var. Çok güzel
çiçeklerimin başına bir şey gelsin istemem . Akşam olmuştu
uyudum. Sabah oldu kahvaltımı yaptım ve dışarı bahçeme gittim.
Bir de baktım bahçemde çiçeklerim yok, çok üzüldüm. Sonra
aklıma bir plan geldi. Akşam yemeği yaptım ve dışarı çıktım.
Çiçeklerimi çalan hırsızı bekledim ve o hırsız tavşan çıktı. O
tavşan hayvanat bahçesinden kaçmış. Onun babamla beraber
hayvanat bahçesine götürdük. Ondan sonra bahçeme bir daha
çiçek ektim. Çiçeklerim çok güzel açtı. Bir daha hiç kaybolmadı.
Çok mutluydum. Çünkü zamanımı çiçeklerimle geçiriyordum.
Ayşenur KÜÇÜK
İNSANLARA SAYGIHer zaman büyüklerime saygılı olurum. Saygı, sadece
büyüklere karşı gösterilen bir davranış değildir.
İnsan, kendine ve başka insanlara karşı her zaman saygılı
olmalıdır. Çünkü, biz kendimize saygı göstermezsek başka
insanlar da göstermez.
Küçüğüm, büyüğüm, düşmanım da olsa insanlara hep saygılı
davranmalıyım. Bu beni diğer insanların gözünde iyi biri yapar.
Saygılı davranmayı daima kendi iyiliğim için yapmalıyım. Güzel
davranışlar her zaman önemlidir. Saygılı davranmak da güzel bir
davranıştır. Saygı duymaya ilk önce kendimizden başlamalıyız.
Ebubekir ONBAŞI
3
Ecemnur YAMAN
ÇİÇEK
Çiçekler gibi güzel olanlar
Gül gibi çiçekler
Sen papatya gibisin
Sen de gül gibisin
Sen gülsün, sen papatyasın
Siz çok güzelsiniz.
Çok güzel kokarsınız.
Bahçede çiçekler
Sen çiçeksin, sen ağaçsın
Ne fark eder
Hepiniz çok güzelsiniz
Gül kırmızı, papatya beyaz
Kübranur GÖLCÜK
KEDİ YAVRUSU
Bir varmış bir yokmuş bir evde 3 kişi yaşarmış Burada anne , baba bir
de Filiz diye kızları varmış. Bu kızın bahçede yavru kedileri varmış. Tam 5
tane yavru kedi varmış. Filiz o kedileri annesi ve babasından saklıyormuş.
Bilirlerse anne ve babası onlara çok kızarmış. Bir gün annesi çiçekleri
sularken sesler duymuş. O kim diye seslenmiş? Onlar da miyav miyav diye
miyavlıyorlarmış. Filiz’ in anne ve babası kedilerin beslendiğini
öğrenmişler. Filiz okuldan gelince ona kızmışlar. Beslediğini niye bize
söylemedin diye kızmışlar. Annesi bir fikir bulmuş ve demiş ki : Bahçeye
tel çekelim ve kedilere bir yuva yapalım demiş. Bunu duyan Filiz çok
sevinmiş. Filiz kedilerine çok iyi bakmış.
Irmak TOZ
OKULUM
Ben okuldaki sorumluluklarıma uyacağım. Okulumu temiz tutacağım.
Sınıfımı ve bahçemizi temiz tutacağım. Okulumun içine çöp atmayacağım.
Tüm sorumluluklarımı yerine getireceğim. Öğretmenimi dinleyeceğim ve
dediklerini yapacağım. Derslerime çok çalışacağım. Öğretmenimi hiç
üzmeyeceğim. Devamsızlık yapmayacağım. Arkadaşlarımı ve öğretmenimi
hiç üzmeyeceğim Okulumda sorumlulukları yerine getiren bir öğrenci
olacağım. Canım Okulum.
Melisanur KARAKÜTÜK
ZEHRA’NIN PARKTA BİR GÜNÜ
Bir zamanlar Zehra adında bir kız varmış. O kız luna
parka gitmeyi severmiş. Annesi bir gün Zehra’ yı luna
parka götürmüş. Zehra annesinden habersiz dönme dolaba
binmiş. Zehra o dönme dolaba bindikten sonra düşmüş.
Annesi Zehra’ yı görüp hemen onun yanına gitmiş. Zehra
bacağını tutuyormuş. Hemen hastaneye gitmişler.
Zehra’nın bacağı kırılmış ve Zehra bir daha annesinden
izinsiz bir şeylere binmemiş.
Bengisu YANIK
BİZİMARAMIZDAKİ FARK
Bir gün arkadaşımla okuldaydık. Öğretmenim içeriye girdi. Biz de
ayağa kalktık. Öğretmenim, günaydın dedi. Biz de, sağol dedik ve
oturduk. Öğretmenim dedi ki : Hayat bilgisi kitaplarını çıkarım dedi ve
dersimize başladık. Öğretmenimiz Derya’ yı ve Cansu’ yu tahtaya çıkardı.
Öğretmenimiz, çocuklar Cansu’ yla Derya’nın arasındaki farkı nedir diye
sordu. Bir arkadaşım Derya çalışkan , bir arkadaşım da Cansu da
çalışmıyor dedi. Öbür arkadaşım da Derya’nın gözleri siyah, Cansu’nun
da mavi dedi. Yani aralarındaki farkı bence anlatamadılar. Bence
aralarında bir fark yoktu. Herkesin kendine göre bir özelliği vardır. Bu
yüzden ayrım yapmamalı ve sadece çalışmalıyız Çalışırsak herkes aynı
olur bence. Bu bizim elimizdedir. Çalışamazsan hiçbir şeyi başaramazsın
benim fikrim budur. Yani kimse arasında fark yoktur.
İlayda KUZUCU
BÜYÜKLERİMİZE SAYGI
Bütün büyüklerime saygılı olurum. Yaşlı teyzeleri
karşıdan karşıya geçiririm. Küçüğüm, büyüğüm kim olursa
olsun ona saygılı olmalaıyım. Tabiî ki hayvanlara da iyi
davranırım. İnsanların eksik özellikleri ile de dalga
geçmemeli tam tersine onlara yardım etmeliyiz. Her
bayram büyüklerime saygılı olurum. Onların ellerini
öperim. Küçüklerimi severim. Sorumluluklarımı yerine
getiririm. İşte bunlar saygıdır. Annemi be babamı hiç
üzmem. İşte bunların hepsi saygı….
Alime YANIK
İLKBAHAR VE SONBAHAR
Bir zamanlar ilin birinde çocuklar varmış ve bu
çocuklar ilkbahar ile sonbaharı çok severmişler .Hiç yaz
veya kış olmasını istemiyorlarmış. Çünkü yazın çok sıcak
oluyormuş. Sıcağa hiç dayanamıyorlarmış. Kışın da çok
soğuk oluyormuş, kar yağıyormuş. Soğukta üşeyeceğiz
diye kış olmasını istemiyorlarmış. Sonbahar ve ilkbahar ne
çok soğuk ne de çok sıcakmış, bu yüzden hep bu
mevsimlerin olmasını istiyorlarmış. Hep bu mevsimlerde
oyun oynamak ve okula gitmek isterlermiş. Bu
mevsimlerde çocuklar çok mutlu olurmuş.
Melike KIRIKÇI
4
OKUL ADRES TELEFONÇUBUK AKKUZULU İLKOKULU
Akkuzulu Mahallesi 06760 Çubuk / Ankara TEL NO:03128254341
İMTİYAZ SAHİBİEmre KILIÇ
GENEL YAYIN YÖNETMENİLevent KARABULUT
YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜİhsan TUNÇ
GÖRSEL DANIŞMANAyfer EMRECİK
YAYIN KURULUFiliz KARABULUITTürkan YILDIRIMFerhat KARADAYI
Muhammed MIHLI
ÇALIŞMAK
Çalışmak, yaşamak,
Ne güzel oh, ne iyi.
Gönül rahat alın ak,
Ne güzel oh, ne iyi.
Kemal KÜÇÜK
DÖRTMEVSİM
Bir varmış bir yokmuş. Bir yılda üç yüz altmış beş gün, on iki ay,
dört mevsim varmış. Günler, haftaların içinde; haftalar ayların içinde;
aylar mevsimlerin içinde büyüyüp giderken dört mevsim bir araya
gelmiş. Bir güzel hasret gidermişler. Havadan sudan konuşmuş;
aydan, güneşten ve yıldızlardan söz etmişler.
Söz dönmüş dolaşmış, mevsimlerin güzelliğine gelmiş. “En güzel
mevsim hangisi?” diye sormuşlar. Herkes kendi güzelliğini anlatmış.
Kimse kendisine toz kondurmamış. Özellikle de kış mevsimi,
güzellikleri ile övünüyormuş. Demiş ki:
Bu mevsimler bizi çok sıktı diye konuşurlarmış. Gitmişler ve ayla
yıldızı tekrar konuşmuşlar ama insanlar, kuşlar, böcekler tekrar tekrar
gittiler demişler. Biz başka bir yere taşınalım demişler. Onlar
taşındıkça güneş peşlerinden gelirmiş. Demişler ki güneşe, git bizim
yanımızdan. Güneş üzülmüş ve arkasına bakmadan gitmiş. Artık
güneş hiç geri gelmedi. Gelmediği için de her yer karanlık olmuş.
Gitmişler güneşler konuşmuş. Güneş kardeş gel bizim yanımıza, gel
yeniden arkadaş olalım, gel yeniden konuşalım, gel hadi ne olur diye
yalvarmışlar. Güneş gelince her yer aydınlık olmuş ama oradan aylar
yıldızlar güneşe küsmüş. Güneş bir ara yıldızla ayın evine gitmiş.
Güneş biz senle küstük bir daha benimle konuşma. Sen yeni
arkadaşla konuş. Benimle bir daha konuşursan ben bu ülkeden
giderim. Sen tabi güneşsin, ay ile yıldız sen her yeri aydınlatırsın.
Sümeyra Nur KÖKMEN
ESKİ BAYRAMLAR
Bayramlar herkesin evine nasıl gelirse bize de öyle gelir.
Tatlı bir telaş olur. Evler temizlenir; misafirler için yemekler
tatlılar yapılır. O tatlıların kenarından gizli gizli aşırırsınız
hani. Babanız suç ortağınızdır, birbirinizi ele vermezsiniz.
Anneniz bilir göz kırpmaların anlamını… Azalan tatlıları
görür. Tatlı tatlı söylenir: “Hmm! Bu tatlıyı kim tırtıklıyor
bakayım? Ah, bir geçirirsem elime!” Gülümsersiniz. Çünkü
annemizin söylenmesi tatlıdan daha tatlıdır.
Bayramlar bize bayramlaşmayı öğretir. Bayramda dediğiniz
gibi evler temizlenir, misafirler için yemekler, tatlılar
yapılırmış. O tatlının kenarından gizli gizli aşırırmışız. Hani
babamız suç ortağımızmış. Birbirimizi ele vermezmişiz.
Annemiz bilirmiş gizli göz kırpmaların anlamını. Azalan
tatlılardan görürmüş yani demek oluyormuş ki bayramlar
mutlu ve neşe içinde geçiyormuş. Bayramlarımız bizim için
mutlu bir günmüş. Akşam evli olan ablam Sema çok
uzaklardan gelmiş bizimle bayramlaşmak için. Bizimle
bayramlaşıp içeri geçti. Yemek yedik ve biraz sohbet ettik.
Ablam bizimle beş gün kalacağını söyledi. O beş gün çok
çabuk geçti ve ablamın gitme zamanı geldi. Gözleri dolu halde
valizini hazırlıyordu. Ama gidemedi. Dört gün daha kaldı. O
zaman ablam beni parka götürdü. Orda ablamla beraber
oynadım. Eve geldik. Ablamın gitme zamanı geldi. Gözyaşları
içinde gitti.
Melike KIRIKÇI
KUŞLAR
Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde bir
kuş varmış. O kuş çok akıllıymış. Hem yalnız hem de açmış. O kuşun
bir zaman yavruları olmuş. 2 tane erkek 2 tane kız. Anneleri çok
sevinmiş. Onları büyütmüş büyütmüş ve bir yetişkin haline getirmiş.
Anneleri de çok yaşlanmış. Bir gün anneleri yiyecek aramaya gitmiş.
Yavruları annelerine bir şey olacak diye çok korkmuş, çok üzülmüşler.
Annelerinin peşinden gitmişler ve annelerini takip etmişler. Sonra
akşam olmuş. Yavrular eve dönmüş ama anneleri hala gelmemiş.
Sonra sabah olmuş. Yavrular bir bakmış ki anneleri yeni yuvalar
yapmış.
Yuvasının kuru ince çöplerini minik gagasıyla teker teker
uzaklara taşırken, uzun uzun baktım arkasından. Benden
ayrılıyordu gerçi, fakat ait olduğu yere dönüyordu. O
uzaklaşırken, “Ne olursa olsun yakınlarından ayrılıp bilmediği
yerlere gitmemeli kimse. Anneler, çocuklar, kuşlar,
kelebekler…” dedim kendi kendime. Ne de olsa herkesin yeri,
sevdiklerinin yanıydı. Yalnız başına neyin tadı vardı ki?
O gece hep yalnız güvercini düşündüm. Düşündüm,
düşündüm… Derken bir de baktım sabahın ilk ışıkları
bulunduğum caddeyi ışıtıyor. Ben de bir geceyi daha
aydınlatmış olmanın huzuruyla ışıklarımı kapattım ve kendimi
uykunun kollarına attım. Zaten ben karanlıkları aydınlatan
basit bir sokak lambasıydım.
Severek, isteyerek,
Başarırım diyerek.
Her zora göğüs germek.
Ne güzel oh, ne iyi.
Seller gibi taşarak,
Binbir engeli aşarak,
Kazanmak için uğraşarak
Ne güzel oh, ne iyi.
Bengisu YANIK