mart 2018 sayı: 452 - nlargenelmudurlugu/dergidokumanlar... · pdf filenirseniz bize de...

Mart 2018 Sayı: 452

Dergimizle birlikte

'Bilgi Kartları'nı

almayı unutmayın !

HAYAT KOMŞULARIMIZLA GÜZEL

1 2 4 6 8 10121416 17 182022242628 29 3032343638 39 40424344 45 4648

Merhaba

Her İnsan Değerlidir

Peygamberimiz ve Küçük Ümmeti

Çocuk Parkı

Zehra

Özlü Sözlük

Komşuluk Testi

Yeşilcan'ın Maceraları

Şiir

Sureleri Tanıyalım

Renkli Dünyamın Sesi

Mavi

Komşumuz Nergis Teyze

Burçin ile Burhan

Marifetli Takvim

Nesi Var?

Bu Söz Bize Ne Söyler ?

Büyüteç

Mini Röportaj

Allame Nine

Süt Dişin Mecerası

Atölye

Şifreli Bulmaca

Deneme

Çiziyorum

Bulmaca

Pano

Çengel Bulmaca

Sizden Gelenler

Okuyucu Mektubu

Sahibi ve Genel Yayın YönetmeniDr. Fatih Kurt

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Dr. Elif Arslan

Mali İşler ve Dağıtım Sorumlusu V.Recep Gezgin

Yayın KoordinatörleriEsma Güner Hasan Yıldırım

Dijital MedyaÖmer Güçlü

TashihSaid Şan

İletişimDiyanet İşleri BaşkanlığıÜniversiteler Mahallesi Dumlupınar Bulvarı No: 147/D 06800 Çankaya / AnkaraTel: (0312) 295 86 01 / 295 86 08 Faks: (0312) 295 61 92e-posta: [email protected]

facebook.com/diyanetcocukdergisi twitter.com/DiyanetCocuk

www.diyanetdergi.com

Metin ve çizgilerin sorumluluğu yazar ve çizerlerine aittir.

Milli Eğitim Temel Kanunu (16.6.1983 gün ve 28442 sayılı Kanunu'nun 15'inci Madde ile Değişik 55’inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince) Başkanlığımız yayınlarının öğrencilere tavsiyesinde bir sakınca yoktur.

Abone İşleriTel: (0312) 295 71 96 - 295 71 97Faks: (0312) 285 18 54 e-posta: [email protected]

Abone ŞartlarıYurt içi yıllık: 48 TL, Yurtdışı yıllık: ABD için 25 ABD Doları, Avrupa Birliği ülkeleri için 24 Euro, Avust-ralya için 40 Avustralya Doları, İsveç ve Danimarka için 200 Kron, İsviçre için 40 İsviçre Frangı. Abone kaydı için ücretin Döner Sermaye İşletme Müdürlü-ğü’nün T.C. Ziraat Bankası Ankara Kamu Girişimci Şubesi IBAN: TR 08 000 1 00 25 330 599 4308-5019 no’lu hesabına yatırılması ve makbuzun fotoko-pisi ile aboneliğin hangi sayıdan başlayacağını bildirir bir mektubun, “Diyanet İşleri Başkanlığı - Döner Sermaye İşletme Müdürlüğü, Üniversiteler Mahallesi Dumlupınar Bulvarı No: 147/A 06800 Çankaya/Ankara” adresine gönderilmesi gerekir.

Yayın Türü: Aylık, Yerel, Süreli Yayın, Diyanet Çocuk Dergisi (Türkçe)

Basım Tarihi: 23.02.2018Basım Yeri: İzmirISSN: 13008-46308

İllüstrasyon: Hayrettin VuralTasarım: Timuçin İpek

BaskıÇağlayan Basım Yayın Matbaacılık A.Ş.Tel: 0232 274 22 15

Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 452 Mart 2018

MerhabaMart ayı geldi mi, içimizi farklı duygular kaplar.

Baharı karşılamanın sevinci ve biraz da geçmişten kaynaklı hüzünlü duygular. Bu yıl milletimizin kah-ramanlıklarla kazandığı Çanakkale Zaferi’nin 103. yılı... Çanakkale’de; yüz üç yıl önce bu ay; tarihe insanlığın kıyamete kadar, bakıp da ders alacağı, unutulmaz bir not düşülmüştür. Bu vesileyle Ça-nakkale Deniz Zaferi’ni ve 18 Mart Şehitleri Anma Günü’nü kutluyor, bütün şehitlerimizi rahmet ve minnetle yad ediyoruz.

Mart ayında İstiklal Marşımız “Millî Marş” olarak kabul edilmiştir. Ayrıca bu ay içerisinde İstiklal şa-irimiz Mehmet Akif Ersoy’u Anma Günü yer alıyor. Millî marşımızın kabulünün yıldönümünde Meh-met Akif Arsoy’u rahmet ve saygıyla anıyoruz.

Bu ay içerisinde mübarek üç ayların başlangıcı ve Regaib Kandili dünyamızı aydınlatıyor. Mübarek günler ve geceler birçok yönden toplum hayatımı-za güzellikler katıyor. Mesela komşuluk ilişkilerimi-zi geliştiriyor, sevgi, saygı ve merhamet gibi yüce duyguların çoğalmasına sebep oluyor. Bu yüzden bu ayki dergi gündemimizi “komşuluk” konusuna ayırdık.

Komşuluk ilişkilerinin neredeyse tükendiği bir zamanda yaşıyoruz. Halbuki dinimizde komşuluğa büyük önem verilmiştir. Peygamberimiz: “Komşusu aç iken tok yatan kimse olgun mümin değildir” bu-yurmuştur. Atalarımız: “Komşu komşunun külüne muhtaçtır” özdeyişiyle ne güzel anlatmışlar komşu-luğun önemini. Komşuluk yeri geldiğinde akraba-dan bile önemli olabiliyor. İyi günde kötü günde en yakınında komşular bulunur. Onun için komşuları-mızla iyi geçinmeli, onlara iyi davranmalıyız.

Dergimiz içeriğinde komşulukla beraber, bilgi-lendirici, öğüt verici, birbirinden güzel çalışmalar bulunuyor. Umarım beğenirsiniz. Okuyup beğe-nirseniz bize de dua eder misiniz? Bir de dergimizi alıp komşunun çocuklarıyla paylaşır mısınız?

Dergimiz ekinde hediyemiz olan, bu ayki ‘Sorulu Cevaplı Dinî Bilgiler’ bilgi kartlarını almayı unutmayın.

Komşunun komşudan her zaman güvende oldu-ğu bir dünya dileğiyle, yeni sayımızda buluşmak üzere esen kalın.

Dr. Elif Arslan

Medine’nin kenar mahallerinden birinde oturan Ümmü Mihcen adında fakir mi fakir yaşlı mı yaşlı, zenci bir kadın vardı. Kimsenin etlisine sütlüsüne karışmadan ken-di halinde yaşayıp giderdi. Pek çok insanın dikkatini dahi çekmeyen bu kadıncağız yaşlı haline aldırmadan her gün evinden çıkar, cansız ağır adımlarla Mescid-i Nebi’ye kadar gelirdi. Mescid-i Nebi’nin temizliğiyle ilgilenir; güzelce süpürür, çöpünü temiz-lerdi. Peygamber Efendimizle sahabilerinin temiz bir ortamda namaz kılmaları için elinden geleni yapardı.

HER İNSAN DEĞERLİDİR

Diyanet Çocuk Dergisi, Sayı: 452, 20182

Yazan: Musa Mert

Bir gün Peygamber Efendimiz onu Mescid-i Nebi’de göremedi. Oradakilere, nerede olduğunu sordu merakla.

— Öldü, dediler.

Peygamber Efendimiz çok ama çok üzüldü. Güzel yüzünü hüzün kapladı.

— Bana haber vermeniz gerekmez miy-di, diye sitem etti dostlarına.

Yaşlı, fakir, kendi halinde bir zenci kadına bu kadar değer verdiğini ve vefatına bu kadar üzüleceğini bilselerdi, Peygamberimize mutlaka haber verirlerdi.

Kadıncağızın gece vefat ettiğini, uyumuş olabileceği düşüncesiyle, rahatsız etme-mek için kendisine haber etmediklerini, namazını kılıp defnettiklerini söylediler.

Peygamberimiz,

— Beni onun kabrine götürün, diye emretti.

Hemen yola düştüler sahabiler. Doğruca kadının kabrine götürdüler Peygamberi-mizi.

Efendimiz, kadıncağızın kabri başın-da durup cenaze namazını kıldı. Sonra ellerini kaldırdı. Yeryüzünün en önemli, en değerli insanı, pek çoğunun dikkatini dahi çekmeyen yaşlı bir kadın için Yüce Allah’a yakarıyordu. Tarih buna da şahit oldu.

Diyanet Çocuk Dergisi, Sayı: 452, 2018 3


Yazan: Hatice İpek

Çizen: Bedirhan Akcan


Yazan: Sabri Güngör

DEYİMLER ve ANLAMLARI

Kabağın birinin başına patlaması.Anlamı: Birçok kimsenin ilgili olduğu bir olaydan sadece birisinin zararlı

çıkması.

Hali vakti yerinde olmak.Anlamı: Maddi durumu iyi olmak.

Rafa kaldırmak.Anlamı: Bir işi yapmaktan tamamen

ya da geçici olarak vazgeçmek.

KARIŞIK

KURUŞUK KELİMELER

ÇÖZÜLMEYİ BEKLER

Kışın kendini iyiden iyiye hissettirdiği şu

günlerde üşümemek, hasta olmamak için sıkı

giyiniyoruz değil mi sevgili çocuklar? Peki kı-

şın neler giyiyorsunuz? Aşağıda kış aylarında

giydiğimiz bazı kıyafetlerin isimlerinin harfleri

karıştırılarak verilmiştir. Sizden istenen bu

harfleri doğru sıralayarak kıyafetlerin isimlerini

bulmanız. Haydi bakalım kolay gelsin!

LENVDİE – ITAK – LAPOT –

AKAKZ – KŞAPA - ZEÇİM

DOĞRUSUNU EŞLEYELİMAşağıda, Allah’ın emirlerine tam itaat eden, iyi niteliklere sahip nurdan yaratılmış varlıklar olan melekler ve görevleri yanlış eşleştirilmiştir. Sizden istenen doğru eşlemeyi yapmanız.

CEBRAİL

MİKAİL

İSRAFİL

HAFAZA ve KİRÂMEN KÂTİBÎN

Yağmurların yağması, bitkilerin gelişmesi gibi işlerle görevli melek.

Kıyamet gününde Sûr’a (ses çıkaran eğri boynuz) üflemekle görevli melek.

İnsanların yaptıkları iyilik ve kötülükleri yazıp onları koruyan melekler.

İlahi emirleri peygamber ve meleklere ulaştıran vahiy meleği

Rabia Zid - Yaş 13 - Paris / FransaKartpostalı aratmayan bu fotoğraf için teşekkürler Rabia.

Yarennaz Yılmaz - Yaş 10 - GiresunGüzel ilimiz Giresun’dan kartpostallık görüntü için teşekkürler Yarennaz.

Abdullah Ekmel Güngör - Yaş 11 - Abant / BoluDoğa harikası Abant’tan hoş bir kare. Eline sağlık Abdullah.

Fatma Fakı - Yaş 17 - Eşmişek Yaylası / Hatay Çok güzel bir silüet çalışması Fatma.


Sevgili çocuklar canlanmanın mevsimi ilkbahar yavaş yavaş kendini hissettirmeye

başladı. Biz de önümüzdeki ayın fotoğraf konusunu ‘ilkbahar’ olarak belirledik. Yö-

renizden, bulunduğunuz yerden çektiğiniz sadece ilkbaharla ilgili fotoğraflarınızı sabır-

sızlıkla bekliyoruz. Adınızı, soyadınızı, yaşınızı ve fotoğrafı çektiğiniz yeri yazarak aşağıda-

ki mail adresine göndermeyin unutmayın!

e-mail: [email protected]

mailto:[email protected]


AKŞAM:

Günün karanlık elbisesini giydiği ve akşam namazının kılındığı vakit. Güneşin batmasından gecenin başlamasına kadarki zaman aralığı.

ALARM:

Uyandıran ve uyaran işaret veya bu işareti veren alet.

AMEL:

Yapılan iş, fiil. Ahirette iyi ya da kötü oluşuna göre karşılığı verilecek işler. İnsanların, Allah’ın emirlerini yerine getirmelerini ifade eden kelime.

ANNE:

Dünyaya gözümüzü açtığımızda merhametli bakışlarını üzerimizde bulduğumuz benzersiz güzellik. Bir çeşit sığınak.

ARKADAŞ:

Dünya denen yolu beraber yürüyenler. İçlerinden birinin ayağı takılınca diğerinin tutup kaldırdığı, sevgi bağıyla bağlı kimselerden her biri.

Sevgili arkadaşlar;Bu köşemizde bazı kelimelerin anlamlarını resimli ve alfabetik olarak bulabilirsiniz.

Yazan: Fatma Nur Yılmaz


ATA:

Geçmişte yaşamış, özlü sözleriyle meşhur büyükler. Ailenin; baba, dede, büyükbaba gibi erkek fertlerine verilen genel isim.

AVRUPA:

Kıtalardan bir kıta.

AYAK:

İnsan vücudunun yere basan ve yürüme işini gerçekleştiren kısmı. İslam üzere sabit kılması için Allah’a duâ ettiğimiz organımız.

ASKER:

Yurdunu seven, yurdunu koruyan ve bu uğurda canını feda etmeye hazır kahraman.

AŞ:

Birkaç yiyeceğin beraberce pişirilmesiyle elde edilen karışım. Yemek. Annelerin elinin değmesiyle şifaya dönüşen pişirilmiş gıda.

Yazan: Yaşar Koca


Oturduğumuz semtte, mahallede veya apartmanda komşularımız vardır. Peki, ya sınıftaki arkadaşlarımız bizim neyimiz olur? Elbette onlar da bizim sıra komşumuz olurlar. Komşularımıza karşı yerine getirmemiz gereken bazı sorumluluklarımız vardır. Haydi, seninle bu sorumlulukların neler olduğunu birlikte öğrenelim.

KOMŞULUKTESTİ

1- Komşun hastalandığında ne yaparsın?

A) Görmezden gelirim.

B) Ziyaretine gider, kendisine geçmiş olsun derim.

C) Bana ne, hasta olmasaymış.

2- Peygamberimizin, “Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir.” sözünden ne anlamalıyız?

A) Komşularımızla yardımlaşmalı, onlarla dayanışma içinde olmalıyız.

B) Komşumuzu iyi seçmeliyiz.

C) Komşuluk haklarını ezberlemeliyiz.

3- “ Komşu komşunun külüne muhtaçtır.” sözü bize neyi anlatır?

A) Komşumuz isteyince ona kül vermeliyiz.

B) Komşunun külünü israf etmemeliyiz.

C) Komşular, en küçük şey için bile birbirlerine muhtaçtırlar.

4- Silgini ödünç almak isteyen sıra komşuna ne dersin?

A) Kantine gitmesini söylerim.

B) Silgimi ödünç veririm.

C) Silgimi saklarım.


5- Komşu komşunun neyini araştırmaz?

A) Ayıp ve kusurlarını.

B) Aile sırlarını.

C) Hepsi.

6- “Ev alma, komşu al” atasözünün anlamı, aşağıdaki şıklardan hangisinde doğru olarak verilmiştir?

A) Komşuluk ilişkileri, iyi komşuya sahip olma çok çok önemlidir.

B) Komşunla kavga etme. Misafir gider, o kalır.

C) Sağlam duvarlar, sağlam komşu verirler.

7- Komşularımızdan güleryüz ve iyilik görmek için ne yapmalıyız?

A) Israrcı olmalıyız.

B) Anket yapmalıyız.

C) Önce kendimiz güleryüzlü ve iyiliksever olmalıyız.

Komşularımızla iyi geçinmek için sence daha başka neler yapmalıyız?


Yazan: Zeynep Tüzer

Mübarek gecelerden dört tanesiRegaib , Miraç, Berat, Kadir GecesiHer biri birbirinden güzel inci tanesiTutulsun oruçlar, kılınsın namazlarÇekilsin tesbihler,Kazanılsın cennet müjdesi.

Recep ayının ilk cuma gecesiBırakalım boş hevesleriYönelelim RabbimizeDolsun kalbimize Allah sevgisi.

Recep ayının yirmi yedinci gecesiAnlayalım İsra’yı ve miracıGönlümüzde yükselsin peygamber sevgisi.

Şaban ayının on beşinci gecesiTövbeler edelim, arınalım, kurtulalım yüklerdenNe büyük mutluluktur bu gecedeGünahların affedilmesi.

Ramazanın yirmi yedinci gecesiBin aydan hayırlıdır Kadir GecesiMübarek olsun Recep ve ŞabanGelsin on bir ayın sultanı Ramazan…

Üç AyDört GECE

1. Mekke’de inmiştir. 6 ayettir. Surede inanç ve şirkin bir arada olmayacağı anlatılır. Hak ile batıl arasında uzlaşma olmayacağı kesin bir şekilde anlatıl-maktadır. İhlas suresi ile birlikte bu sureye İhlasayn (iki ihlas) denir.

(FRİUKNA)

2. Medine’de inmiştir. 3 ayettir. Allah Teâlâ’nın Hz. Peygamber’e nasip ettiği zafer ve sonrasında, insanların grup grup İslam dinine girmelerini anlat-maktadır.

(RNSA)

3. Mekke’de inmiştir. 5 ayettir. Surede Ebu Leheb ve hanımının güvendiği malı ve itibarının kendilerine fayda sağlamadığı ve nasıl helak oldukları anlatılır.

(BTBTEE)

4. Mekke’de inmiştir. 4 ayettir. Allah Teâlâ’yı tanıtır. Tevhid ilkesinin özüdür. Bu sebeple bu sure, Kur’an-ı Kerim’in üçte birine denktir.

(HLSİA)

5. Medine’de inmiştir. 5 ayettir. Gece karanlığının ürpertisinden, büyücülerin, kıskançların ve bütün mahlûkatın şerrinden, Allah Teâlâ’ya sığınmak gerek-tiği anlatılır.

(EFAKL)

6. Medine’de inmiştir. 6 ayettir. Sure vesvese veren şeytandan, cin ve insan-ların şerrinden, Allah’a sığınmamızı anlatır.

(SNA)


Arkadaşlar, aşağıda bazı sureleri kısaca tanıttık. Parantez içine de harflerini karışmış bir şekilde verdik. Tanımlarına bakarak sure isimlerini bulmaya çalışalım.

Yazan: Pınar Aksu


Yazan: Derya Yöney

Babasının iş değişikliği nedeniyle yeni bir mahalleye taşınmışlardı. Taşındıkları ma-halle, insanların mutluluk ve huzur içinde yaşadığı çok güzel, tertemiz bir mahal-leydi. Betül’ü ve ailesini yeni bir ev, okul, yeni arkadaşlar ve komşular bekliyordu burada. Bunu düşünmek Betül’ü çok he-

yecanlandırıyordu.

Apartmana ilk geldikleri gün kendileri-ne, “Hoş geldiniz” diyen bazı komşu-larıyla hemen tanışmışlardı ama daha

tanışmadıkları çok insan vardı. Betül,

yeni komşularının kimler olduğunu, neler yaptıklarını çok merak ediyordu. Hatta onları dışarıdan gözlemleyerek tanımaya çalışıyordu. Nasıl mı? Mesela, evlerden birinin penceresinden sürekli görünen bir kedi vardı ve Betül, o evde hayvanları çok seven ve kedi besleyen birinin yaşadı-ğını düşünüyordu. Bir diğer evin pence-re kenarında sürekli bebek oyuncakları görünüyor, bazen de evden ağlama sesleri duyuluyordu. Büyük ihtimalle bu evde de küçük bir bebek vardı. En alt kattaki evin penceresinde ise, sürekli pencere kena-rındaki koltukta oturan ve dışarıyı sey-reden yaşlı bir teyze vardı. Belli ki, yalnız

yaşıyordu. “Komşu komşu huuu!”diye seslenmek

istiyor, onlarla tanışmak için sabırsızlanıyordu.

KOMŞU KOMŞU HUUU


Ama nasıl yapacaktı ki bunu? Betül dü-şüncelere dalmışken, mutfaktan mis gibi kurabiye kokuları yayıldı etrafa. Koşarak gitti annesinin yanına:

-Anneciğim, biz yeni komşularımızla ne zaman tanışacağız?

- Güzel kızım, bunun için biraz zaman lazım, hem onlar da bizimle tanışmak istediklerini söylediler, bize bir ev ziyareti yapacaklar yakında.

Ama Betül’ün beklemeye sabrı yoktu. Kurabiyelere takıldı gözü:

- Anne, şu kurabiyelerden komşulara da götürelim mi? diye sordu. Annesi:

-Tabii ki canım, ben de sana soracaktım zaten komşulara götürebilir misin diye?

İşte Betül istediği fırsatı yakalamıştı. Komşularla tanışmak için bundan güzel fırsat mı olurdu?

Ding dong ding dong… Bir elinde ku-rabiyelerle, heyecanla basmıştı her bir komşunun kapısının ziline. Önce kendisini tanıtıyor, sonra da her biriyle tanışıyordu. Çok geçmeden kendisine yeni bir arkadaş bile bulmuştu. Tanıştığı insanlar tahmin ettiğinden çok daha samimiydi ve komşu-larla birlikte yeni mahallelerine alışmak çok daha kolaydı.

‘Ding Dong!’ Zil sesiyle açılır kapılar

Hal hatır sorar birbirine komşular

Sohbet edilir, ziyarete gidilir,

Komşuluk yapmak çok güzeldir.


Yazan-Çizen: Hafsa Boynukalın


Ardıç Sokağı'nda oturuyorduk. Burada komşuluklar bir başkaydı. Mahallemize yeni bir komşu taşınacak olsa, herkes yardımına koşar, evin eşyaları hep birlikte taşınırdı. Annem: “Evlerinin düzeni yoktur.”

diyerek bir telaş akşam yemeği hazırlar, tepsiyi ağabeyimle benim elimize tutuşturarak, hava kararmadan yeni komşularımıza gönderirdi.

O zamanlar mahallenin çocukları, bahçelerde arkadaşça oynayarak büyürlerdi. Bir top hepimizi eğlendirir, ceplerimizdeki yemişler herkese yeterdi. Yolun

karşısında oturan komşumuz Nergis teyze ile Bahri amcalardı. Hiç unutmam, bir defasında bana mavili kırmızılı, kışlık bir elbise dikecekti Nergis teyze. Elbiseyi okul

gezimiz için yetiştirmeye çalışıyordu. Kimlerin elbisesini dikmemişti ki Nergis teyze? Küçük penceresini örten çiçekli tülün ardında göz ucuyla bizlerin oyunlarını izleyerek elbiselerimizi dikerdi. Bahri amca el kadar bahçelerinde domates, salatalık yetiştirirdi. Bütün çocuklar o domateslerin tadını bilirdi. Bilmem ki o kadarcık şey hepimize nasıl yeterdi?

Yan komşumuz İhsan ağabey nadir de olsa arkadaşlarla küsecek olsak hepimizi barıştırırdı. Bazen elinde fotoğraf makinasıyla ortaya çıkar, bizi toplayarak bir hatıralık fotoğrafımızı çekerdi. Biz ise oyundan çıkmış hâlimize yakınır, “Hazırlansaydık da öyle çekseydin bizi İhsan ağabey.” derdik. “Bir dahakine çocuklar...” derdi bize. Ona

rastladıkça: “Fotoğrafımız çıktı mı?” diye sorardık. Bir gün fotoğraflar ile gelir, kimimizin elinde bir oyuncak bebek, kimimizin elinde bir dondurma külahı bulunan neşeli çocukluk

fotoğrafımızı hepimize tek tek dağıtırdı.

Mahalledeki evler arasında bir çiçek dayanışması da vardı. Komşulardan birisi güzel bir çiçek yetiştirdiğinde diğerlerine de birer kök vermeyi ihmal etmezdi. En çok annemden çiçek

kökü ve tohumları istenirdi. Annemin çiçekleri pek çoktu. Bal renkli hanımelleri, mor menekşeler... Nergis teyze geçen bahar annemden yediveren gülünden istemişti.

Annem mevsimi gelince çiçeği köklendirecekti.

Bir gün Nergis teyzelerin mahalleden taşınacağını duyduk. Evlerinin önüne bir kamyonet parkedilerek, eşyaların yüklendiğini gördüğümüzde Murat ile birbirimize bakmıştık üzülerek. Birlikte birçok anımız vardı. “Nergis teyzeye bir

teşekkür etsek.” dedik. Aklımıza birdenbire geliveren bir sürpriz için anneme koştuk. Sonra kamyonetin kasasına el birliği ile bir sepet iliştirdik. Nergis teyzenin bahardan beri dile getirdiği yediveren gülüydü hediyemiz. Gül açtıkça bizi hatırlayacaktı komşumuz Nergis teyze.


Mevsimler Değişiyor

Her ne kadar “Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır” gibi bir atasözümüz, bu ayın efsane soğuklarına dikkat çekse de, mart ayı aynı zamanda baharın başladığı ay. 6 Mart’ta 3. cemre toprağa düşüyor. 11-17 Mart arası Berdü’l-acûz (kocakarı) soğukları var, aman dikkat! Neyse ki 21 Mart ile bahar başlıyor, haydi gözümüz aydın. Tabii hemen arkasından 23 Mart’ta Kozkavuran, 26 Mart’ta Çaylak Fırtınası var. Bahar geliyor ama ese ese geliyor.

Şehitlerimizin Can’dan Fedakârlığı

Bu topraklar üzerinde özgürce şu dergiyi okuyabiliyorsanız bunu, şehitlerimizin canlarından fedakârlık edebilmelerine borçluyuz. Öyle ya, onlar düşmana karşı canını ortaya koymasa, vatanımız özgür olabilir miydi? Mart ayı bu açıdan çok şanlı bir destanın ayı. Osmanlı

Devleti on binlerce şehit, binlerce yaralı, kayıp ve hastalıktan ölüm ile bu vatanı savundu. Böylece mart ayı Çanakkale Destanı ile anılır oldu.

Şehitlerimizi anmışken İstiklal Marşımızın kabulünün yıldönü-münü de unutmayalım: 12 Mart 1921. 26 Mart ise (Edirne) Balkan Şehitlerini Anma Günü. Haydi şimdi şehitlerimi-ze, Mehmet Akif’e bir vefa olarak birer Fatiha okuyalım ve bu toprakların nasıl kazanıldığını unutmadan, iyi birer

öğrenci, evlat, kardeş olalım…

Yazan: Rabia Gülcan Kardaş

MART KAPIDAN BAKARHAZIR MISINIZ DiYE SORAR


Kuşlar İçin Seyahat Zamanı!

Lütfen sadece yeryüzündeki hayvanlar ile ilgilenmeyelim arkadaşlar. Gökyüzünde devam eden müthiş bir hayat var. Mevsimlerin değişmesiyle gökteki hayatta seyahat trafiği başlıyor. 15 Mart kırlangıçların, 29 Mart çaylakların gelme zamanı. Yolda yürürken olmasa da arada bir durup, göğe bakın, bu şöleni kaçırmayın.

Ramazan’ın Ayak Sesleri

Mart’ın 19’unda Recep ayına giriyoruz sevgili arkadaşlar. Böylece Ramazan ayının ayak sesleri de duyulmaya başlıyor. Recep ayının ilk Cuma gecesi de Regaip Kandili, 22 Mart’ta. Haydi gelin bu üç aylarda çokça iyilik yapan, affeden, yardım eden pırıl pırıl çocuklar olalım. Heyecanımız, neşemiz etrafımızı aydınlatsın, ne dersiniz?

HAZIR MISINIZ DiYE SORAR


Arkadaşlar sizinle eğlenceli bir oyun oynayacağız! Bu oyunu belki de biliyorsunuzdur; adı, ‘Nesi Var?’

Bir kavram hakkında bazı bilgileri verdik, siz de bunun ne olduğunu bulup, cevabı ortadaki kutuya yazınız! Haydi hemen başlayın!Yazan: Şerife Nihal Zeybek

Temizliği var!

Başı, boynu ve kulakları meshi var!

.......................

Sırası var!

Elleri, ağzı, burnu, yüzü, kolları ve ayakları yıkaması var!

İki rekât farzı var. Vakti var!

İki rekât sünneti var.

Rükûsu var!

.......................


Bu siteye taşındık taşınalı annemde bir durgunluk var. Eski neşesi kayboldu. Hayallerindeki eve kavuştu ama nedense hiç mutlu değil. Oysa ne çok istemişti buraya taşınmayı. Neyin var anne böyle, dedim bir gün. Bir şeyim yok yavrum, dedi. Taşınmak seni epey yordu galiba, dedim. Biraz, dedi. Gel seni gezdireyim, güneşi görünce keyfin yerine gelir dedim.

Hazırlanıp dışarı çıktık. Ağır ağır yürüdük yol boyunca. Sokağın sonuna gelince annem durdu. Yanımızdaki binanın bahçesinden gülüşme sesleri geliyordu. Beş altı komşu biraraya gelmiş bahçede çay içiyorlardı. Anneme baktım, onları izlerken yüzüne bir gülümseme yayıldı. Komşularını özledin değil mi, dedim. Evet dedi, annem başını sallayarak. Annemi yeni komşuları ile tanıştırmalıyım diye düşündüm. Eve dönünce hemen kek yaptım. Çayımı da hazır edince, haydi dedim anneme... Çayımızı bahçede içelim. Aşağı inerken tek tek komşularımızın ziline bastım. Merhaba, dedim. Biz yirmi üç numaradaki yeni komşunuz. Bahçede çay içeceğiz, lütfen siz de buyurun...

Böylece hem harika bir gün geçirdik hem de annemi komşularıyla tanıştırmış oldum. Annem o günden sonra eski neşesine kavuştu. Ah kızım dedi, benim aradığım ev değil, komşuymuş. Sohbet, muhabbet, dostlukmuş... Ev alma komşu al, dedikleri ne kadar da doğruymuş...

Yazan: Hatice Uçar KOMŞU AL EV ALMA

- ATIK YAĞLAR -Merhaba arkadaşlar, kullanım süresi dolmuş, işe yaramaz hale gelen maddelere genel ola-rak atık denildiğini biliyoruz. Bu atıklardan biri de kullanılmış yağlardır.


Şimdi size patates kızartması desem? Sevmeyenimiz yoktur öyle değil mi? Hatta kokusunu duyduğumuz anda karnımız zil çalmaya başlar. Tamam, diyelim ki annemiz bize patates kızarttı ve bunu afiyetle yedik. Peki sonra, kızartma için kullandığımız ve fiziksel-kimyasal bozulmaya uğ-

ramış olan yağı sizce ne yapmalıyız? Lavaboya ya da çöpe boşaltabilir miyiz? Veya bah-çemizin bir köşesine dökebilir miyiz? Gelin hep birlikte bu soruların cevabını bulalım.

Atık yağları ‘Ne olacak canım! Suya karışıp gider’ diyerek lavaboya boşalttığımızda bu yağlar su borusunun iç çeperi-ne yapışarak zamanla borunun tıkanmasına neden olur. Bu da musluk tamircisini evimizin bir ferdi gibi çok sık göreceğimiz anlamına gelir. Hiç tavsiye etmem doğrusu. Sadece bu da değil, kullanılmış yağlar kana-lizasyon yoluyla suya karışıp üstünde bir film tabakası oluşturur. Film deyince aklını-za hemen çizgi film gelmesin tabii. Bu film, suyun oksijen miktarını azaltarak balık ölümlerine neden olan bir ta-bakadır. Bir litre atık yağın, 1 milyon litre içme suyunu kirletebilmesi çok şaşırtıcı değil mi?

Yazan: Nesrin Aktaran

Çizen: Yahya Alakay


‘O halde ben de çöpe dökerim’ diye düşünüyorsanız size kötü haberim var. Çöpe dökülen atık yağlar, çöp toplama alanlarında yangınların çıkmasına sebep olur. Yanan bu yağların insan sağlığı açısından ciddi zararlara yol açan kükürt, klorür gibi ağır metallerin oluşmasına neden olduğunu biliyoruz.

‘Bulduum! Toprağa dökelim.’ Ne yazık ki bu da çözüm değil.

Toprağa döktüğümüz atık yağlar bitkileri tahrip eder, gelişimlerine engel olur ve toprak ürünlerini azaltır. Demek oluyor ki atık yağlar lavaboya, çöpe ya da toprağa boşaltılmaz. Öyleyse çözümü ne?

Yüzüne ne olmuş?

Küçükken

toprağıma yağ

dökmüşler.

Yapmamız gereken çok basit aslında. Atık yağları şişelerde biriktirip belediyelerin atık yağ toplama noktalarına veya toplama araçlarına vermeliyiz. Böylece bu yağlar geri dönüşüm ile biyodizel yakıt, yağlı boya ve sanayi sabunu yapımında tekrar kullanılabilir.


BESTAMİ YAZGAN İLE KONUŞTUK Hazırlayan: Vural Kaya

Birkaç cümle ile sizi tanısak mı?

Biyolojik olarak 60, ruhen çocuk yaşında bir şair ve yazarım. Yazmayı ve çocukları çok seviyorum.

Çocukken çocuklar için yazacağınızı düşler miydiniz?

Çocukken hoşuma giden şiirleri ezberler; bayramlarda, törenlerde okurdum. Yazma hayalim yoktu.

Çocukken okumayı en çok sevdiğiniz şeyler nelerdi?

Annemin ve babamın gözlerini, bir de şiir okumayı severdim.

Çok sevgili okurlarımız, nasıl iyi okur olur sizce?

Okumanın zevkini alana kadar biraz sabırlı olsunlar. Sonrası kendiliğinden gelir. Okudukça güzelleştiklerini, kendileri de görecektir.

Diyanet Çocuk Dergisi hakkında neler söylersiniz?

İlk göz ağrım. Şiirlerimi ve masallarımı ilk olarak yayımlayan dergi. Minnettarım…

Size ait bir gezegen olsaydı ne yapmak isterdiniz?

Her yerde ağaçlar... Yaprakları masal, çiçekleri şiir olsun. Kuşlar, şiir okuyarak uçsunlar…

Küçük Prens’ten alıntılayarak sorayım: Keyfinizce harcayacak elli üç dakikanız olsaydı ne yapmak isterdiniz?

Çocuklar için yeni bir kitabı yazmaya başlardım…


Çok sevgili okurlarımıza özel tavsiyeleriniz neler olur acaba?

Vücudumuzun beslenmek için gıdaya ihtiyacı olduğu gibi; aklımızın bilgiye, kalbimizin sevgiye ihtiyacı vardır.

İlk yazınız, şiiriniz vs. yayımlandığında hissettiğiniz duygu ve düşüncelerinizi bizimle paylaşır mısınız?

Çocuklar gibi sevinmiştim.

Yazdığınız çocuk ve gençlik kitaplarından en çok hangisini önemsiyorsunuz? Elbette bu soruyu sorarken, çocuklarınız gibi olan kitaplarınız arasında bir ayrım yapmanızı istemiyoruz fakat en gözde eserinizi de merak etmiyor değiliz?

Buna ben değil de okuyucular karar versin. Veriyor da doğrusu. Kirazlı Şemsiye ve Paten Giyen Kaplumbağa kitaplarım 13. baskıyı yaptılar.

Çok sevgili okurlarımızın yüreklerine dokunacak bir hoşça kalınız, der misiniz?

Sevgiye dalın, şiirle kalın…

“Vücudumuzun beslenmek için gıdaya ihtiyacı

olduğu gibi; aklımızın bilgiye,

kalbimizin sevgiye ihtiyacı vardır.”


Yazan: Zeynep DemirÇizen: Hüseyin Aydemir

Benim adım süt diş, biz kocaman bir aileyiz ve sevgili Mert’in dişleri-yiz. Mert’le tanıştığımızda o henüz bir bebekti. Fakat hızla büyüyordu. Benim de ortaya çıkıp onun yemek yemesine, sulu elmaları ısırıp, seb-zeleri çiğnemesine yardım etmem gerekiyordu. Kardeşlerim de bana yardım edecekti. Mert’le ilk tanışa-cak olan bendim ve çok heyecanlıy-dım. Ortaya çıkarken birazcık canını acıttığımı söyleyebilirim. Bunun için çok üzgünüm. Bizimle önce Mert’in annesi ilgilendi. Bana ve kardeşle-rime çok iyi baktı. Mert biraz daha büyüdüğünde artık bizleri temizleme görevini kendisi üstlendi. Onun saye-sinde hiç hasta olmadım.

Son zamanlarda ise içim kıpır kı-pır. Yerimde duramıyor, sürekli bir o tarafa bir bu tarafa sallanıyorum. Ben kıpırdadıkça köpek diş Havhav biraz kızıyor, uslu durmamı söylüyor, ama ne yapayım, ben büyüdüm, artık dışarı çıkmak istiyorum. O kadar sallanmaya başladım ki, Mert de bu durumu fark etti.

Bir sabah Mert kahvaltıda salatalık yiyordu. Bir ısırık almasıyla kendimi salatalığın üzerinde buldum. O koşa-rak banyoya gitti. Bense sıkıştığım yerden kurtuldum. Mutfak masasının üzerinde yuvarlanmaya başladım. Oradan pencerenin kenarına zıpladım.

SÜT DİŞİN MACERASI


Meğer mutfak penceresi açıkmış, rüzgârın esmesiyle kendimi bah-çedeki çimlerin ortasında buldum. Bu da yetmezmiş gibi bir serçe beni yiyecek sanıp tuttuğu gibi yuvasına götürdü. Yuva ağacın en tepesindeydi ve her yeri görebi-liyordum. Neyse ki yenilecek bir şey olmadığımı hemen anladı da beni geri aşağıya bıraktı.

O sırada Mert’in babası dışarı çıkıyormuş. Yuvadan tam da onun çantasına düştüm. Bütün gün çan-tada kaldım. Mert’in babası pos-tacı, onunla bütün şehri dolaştım. İtiraf etmeliyim çok yoruldum. Akşam eve döndüğümüzde gör-düm ki Mert beni çok aramış, ses-sizce çantadan çıkıp bir köşede beni bulmasını bekledim. Nihayet beni buldu. Güzel bir kavanozun içine koydu. Kardeşlerim akşam neler olduğunu sordular, “Sorma-yın başıma neler geldi.” dedim. “Siz siz olun sakın mutfak penceresinden çıkmayın.”

3


GÖKKUŞAĞI ELLERİMDE

1

Yazan: Pınar Melike

Demiralay

Gökkuşağındaki renkleri hiç saydın mı? Kaç tane? Hangi renkler var? Yoksa çok uzakta olduğu için ayırt edemiyor musun? O zaman gökkuşağını daha yakına getirelim, çok yakına, ellerimizle tutabilecek kadar yakına.

MALZEMELER• 1 adet havlu kâğıt rulosu• 1 adet cd• Makas, maket bıçağı

(büyüklerimizin gözetiminde)• Yapıştırıcı

Renkli karton ile ruloyu kat-lıyoruz. Gökkuşağını görmek için büyüklerimizden yardım alarak küçük bir gözlem deliği açıyoruz. Gözlem deliğinin tam arkasına cd’yi takmak için yine maket bıçağı ile bir çizik atıyoruz.

2Rulonun üst kısmını karton ile kapatıp dikdörtgen bir delik açıyoruz.

Cd’yi açtığımız kesiğe takıyoruz. Güneşli bir ortamda ya da ışığın al-tında gözlem deliğinden baktığımızda gökkuşağı-nı daha yakından görebi-liriz. Kaç tane renk var?


Merhaba arkadaşlar;

Bağımlılıkla mücadele, hepimizin üstlenmesi gereken bir görev. Biz de bu ay bulmacamızda bağımlılıklara karşı durabilmek için yapmamız gerekenleri işledik. Tabloda gördüğünüz gibi her kutucukta bir sayı var. Altta sayı karşılıkları verilen harfleri büyük tabloya yazıyoruz. Bazı harflerin karşılıklarını sizin bulmanız için boş bıraktık. Onları da bulup tablomuzu tamamlayacaksınız.

Yazan: Muhammed

Kâmil Yaykan

2 1 9 11 16 15 11 18 15 16 1

16 1 14 22 1 9 15 11 14 15 11

27 6 10 25 29 25 21 15 25 2 12 21

10 1 28 1 24 12 4 12 17 4 18

14 19 17 6 16 15 12 5 12 21 14

12 24 1 20 18 14 25 16 1 14 8

6 15 6 17 6 14 22 6 15 18 28 25 17

15 1 21 11 18 28 17 1 16 1 14

1 10 15 1 14 15 11 27 6 6 21 5

6 16 15 12 2 12 21 12 17 22 1 17

18 15 16 1 28 1 4 1 15 11 23 16

1 14 15 1 2 1 9 11 16 15 11 15 11

14 11 1 21 5 1 17 25 29 1 14 5

25 21 1 2 12 15 12 21 27 6 14 6

17 5 12 16 12 29 12 14 19 24 26 15 26

14 15 6 21 6 14 1 21 23 11 14 18

21 25 28 1 2 12 15 12 21 12 29

A

A

A A

A

A A

A

AA

AA

A

AA

A

A

.

. ”

,

,A

A

A

A

,

A

AA

A

“

A

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15

A C D E G H İ J L

16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29

N Ö P S T Ü V Y


MERHAMETE EN GÜZEL MİSAL, SEVGİLİ RASUL…Yazan: Suzan Çataloluk

O gün küçük Ali’nin yanına geldi Mehmet,Üzgündü çok, dalgındı.Hemen sordu Ali:- Ne oldu canım kardeşim, niye dertlisin bugün?Anlattı arkadaşı üzüntüyle:Bir adam görmüştü sokaktaki çocukları durmadan azar-

layan.Ardından hep düşünmüştü Sevgili Nebi’yi:

Acaba Sevgili Peygamberimiz hiç azarlamış mıydı çocukları?

Kızmış mıydı torunlarına ya da yaramazlık yapanlara?Kederlenen Ali cevap verdi hemen:-Dedeme gidelim. Cevabı bilir.Az sonra Salih Dede karşısında görünce Ali

ile Mehmet’i,Açtı kalbinde sevgi çiçekleri,

O gül hatırlarını sordu tek tek.Sonra gülümseyip dedi ki:

- Canımın canları, niye üzgünsünüz bugün?Anlattı Mehmet heyecanla, sordu soru-

sunu:


-Dedeciğim, Sevgili Peygamberimiz çocuklara merhametli miydi?Yaşlı adam düşündü biraz, ardından cevap verdi:- Fethedilince Mekke, akın akın getirildi çocuklar yanına,Sevgili Nebi, hepsine dua etti hayatları bereketli olsun diye,Başlarını okşayıp sevdi onları…Çocukların oyunlarına katılırdı bazen, şakalaşırdı onlarla.Sevgili Rasul onlara çok merhametliydi, çocuk olurdu onlarla bazen de.Bazen bineğinde yanına alırdı küçükleri, birlikte ederlerdi seya-hat.Büyüyünce çocuklar birbirlerine anlatırlardı, o aziz hatıralarını büyük sevinçle.Yine bir gün hurma ağacını taşlayınca, küçük Rafi b. Amr’ı huzuruna getirmişlerdi.Sormuştu Sevgili Nebi:-Çocuğum, hurmaları neden taşlıyorsun?-Aç idim, yemek için, deyince Rafi, Ne güzel yol göstermişti Sevgili Peygamberimizin cevabı:-Hurmaları taşlama da altına düşenleri ye.Sonra küçüğün başını okşamış, merhamet gösterip etmişti dua:-Allah’ım, onun karnını doyur!Birkaç saniye sustu Salih Dede, ardından dedi ki:- Sevgili canlarım! bizim peygamberimiz merhamet peygamberiydi,O sevgiyi tavsiye etti hep, hep iyilik ve doğrulukla, adaletle yaşamamızı istedi.Allah, Sevgili Rasulün yolundan ayırmasın.

Yazan: Nur Karahan

Çanakkale Savaşı’nda Mehmetçiğimizin yoğun mücadeleler verdiği muharebelerden Kirte ve Seddülbahir, zorluklarla savaştıkları onlarca bölgeden Zığındere ve Kerevizdere’yi Ayşe, Fatma, Ali ve Ahmet per-formans ödevi olarak araştıracaklardır. Çocukların yaşlarını ve araştır-dıkları bölgeyi aşağıdaki ipuçlarından yardım alarak bulalım.

1- Ayşe Seddülbahir’i araştırmamıştır.2- Seddülbahir’i araştıran çocuğun yaşı 9’dur.3- Ahmet Kerevizdere’yi araştırmıştır ve ikinci küçük çocuktur.4- Kirte Muharebesi’ni araştıran çocuğun yaşı 11’dir.5- Fatma Zığındere’yi araştırmıştır.

KİM HANGİ CEPHEYİ ARAŞTIRDI?

Ayşe Fatma Ali Ahmet

Zığındere

Kerevizdere

Kirte Muharebesi

Seddülbahir Muharebesi

9 Yaş

10 Yaş

11 Yaş

12 Yaş


1. İstiklal Marşı şairi Mehmet Akif’in soyadı.2. Orduda görev yapan, yurdunu iyi koruyan.3. Ay takvimine göre yedinci ay, üç ayların ilki.4. Halk takviminde, Mart ayı ortalarında görülen kocakarı soğuğu diye bilinen soğuk günler.5. Dergimiz içinde “Merhamete En Güzel…” başlıklı yazıda, Peygamberimizin huzuruna getirilen çocuk.6. Bu sayımızda kendisiyle röportaj yaptığımız çocuk edebiyatçısı, yazar.7. Baştan geçirilerek giyilen, genellikle kollu, örme üst giysisi.8. Dinimize göre kıyamet gününü, Sûr’a (boruya) üfleye-rek bildirmekle görevli melek.9. Birbirine karşı sevgi, saygı gösteren ve bir ortamda birlikte bulunanlardan her biri.10. Mimar Sinan’ın ustalık eserim dediği, ünlü Selimiye Camii’nin bulunduğu şehir.11. Hatay ilimize komşu, Suriye topraklarında yer alan yerleşim merkezi.12. Film gösterimi yapılan, özel bir makineyle görüntülerin beyaz perdeye yansıtıldığı salon veya yapı.

SOLDAN SAĞA YUKARIDAN AŞAĞI

1. Birlik, teklik.

2. Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından oy birliğiyle kabul edilen, milletimizin millî marşı.

3. Samimiyet, temiz yüreklilik ve içtenlik.

4. Sevinç, korku, kızgınlık, üzüntü, kıskançlık, sevgi vb. sebeplerle ortaya çıkan güçlü ve geçici duygu durumu.

5. Osmanlı Padişahı Abdülmecid’in oğlu, 1842-1918 yılları arasında yaşamış, 34. Osmanlı Sultanı.

6. Geniş gagalı, çatal kuyruklu, ince uzun kanatlı, küçük göçebe kuş.

7. Yıldırım Bayezid’in damadı olan ve türbesi Bursa’da bulunan meşhur İslâm âlimi, sufî.

8. Kuruntulu olma hâli, içinin şüpheyle dolu olması.

9. “................ komşunun külüne muhtaçtır.”

10. Zararlı alışkanlıklarla mücadele eden bir kuruluş.

11. Ustalık, hüner, uzmanlık.

12. “Kendisine ilgi gösterilen, bol ve değerli bağış” anlamlarına gelen bir kandil gecemiz.

1

1

8

8

2

2

4

4

3

3

5

5

6

6

7

710

10

9

9

12

12

11

11


Hazırlayan:

Nisanur Yıldırım


Asiye Kurt

Ayla Yıldız Kahraman

Fatma Nur Özen

Hümeyra DişçiHilal Karadeniz Havva Nur Özen

Belinay Aras

Aslı Güngör

Ayşe Özer

Ahsen Aydın

Duygu Gökmen

Şevval Sultan Özler

Büşra Ceyhan

Cansu Karataş


Meryem Rana Çelik

Nisa Abakay

Sara Karababa

Zeynep Avcı

Tuğçe KarakuzuYasir Altunkalem

Zeyneb Sümeyye Yılmaz

Muhammed İbrahim Ülgür

Nur Betül Dönmez

Suna Turan

Mustafa Erdem

Nursima Sorgun

Talha Buğra Duman

Zeynep Nisa Çelik

Yavuz Sultan Selim Aras

Yiğit Gökmen

BULMACA ÇÖZÜMLERİ

Bulmaca Çözümüsayfa 6






(Eldiven – Atkı – Palto - Kazak – Şapka - Çizme)

CEBRAİL: İlahi emirleri peygamber ve meleklere ulaştıran vahiy meleğiMİKAİL: Yağmurların yağması, bitkilerin gelişmesi gibi işlerle görevli melek.İSRAFİL: Kıyamet gününde Sûr’a (ses çıkaran eğri boynuz) üflemekle görevli melek.HAFAZA ve KİRÂMEN KÂTİBÎN: İnsanların yaptıkları iyilik ve kötülükleri yazan ve onları koruyan melekler.

1-Kâfirun 2-Nasr 3- Tebbet 4- İhlas 5- Felak 6- Nas

1- Sabah namazı 2- Abdest

“Bağımlı olmamak, sağlıklı ve huzurlu bir hayat için çok önemlidir. Kitap okumak, geleneksel oyunları oynamak, ahlaklı ve erdemli bir insan olmaya çalışmakla bağımlılıklardan uzak durabilir ve kendimizi kötülüklere karşı koruyabiliriz.”

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15

A B C Ç D E F G Ğ H I İ J K L

16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29

M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Ayşe Fatma Ali Ahmet

Zığındere X

Kerevizdere X

Kirte Muharebesi X

Seddülbahir Muharebesi X

9 Yaş X

10 Yaş X

11 Yaş X

12 Yaş X

T HE R S O Y H EV T A L YH B A S K E R R E C E P

V K D S I M CB E R D Ü L A C Ü Z R A F B N A M R

S A L L R NV L H A S

B E S T A M Y A Z G A N U K A Z A KS A M G Y L OE S R A F L I E T M M

D Ç A R K A D AI H E D R N E R U

A L GA F R N S N E M A A F

Y EB T

1

1

8

8

2

2

4

4

3

3

5

5

6

6

7

710

10

9

9

12

12

11

11


Kemal Eren Kara

7 FARK İki resim arasındaki 7 farkı bulalım. Çizen: Yahya Alakay

ISSN: 13008-46308

Fiyatı : 4 ¨

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;

Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.

O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;

O benimdir, o benim milletimindir ancak!

...............

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!

Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.

Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl:

Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;

Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl.

Mehmet Akif Ersoy

- Kahraman Ordumuza -

İSTİKLÂL MARŞI

mart 2018 sayı: 452 - nlargenelmudurlugu/dergidokumanlar... · pdf filenirseniz bize de...

Documents