marmura'nin tanri'nin tikelleri bilmesi problernindeki...

36
Dini Araqmalar, Mays-A&stos 2009, Cilt: 12, s. 34, ss. 115-150. Marmura'nin Tanri'nin Tikelleri Bilmesi Problernindeki Diigiincelerinin Analizi ve Elegtirisi - I Hasan AKKANAT* I Abstract Analysis and Critique of Mmura's Thoughts on the Problem of God's Knowledge of Paticdars. Marmura critizes Alfarab and Avicenna in "Some Aspects of Avicenna's Theory of God's Knowledge o f Particulars" and "Divine Omniscience and Future Contingents in Alfarabi and Avicenna" that he examined God's knowledge of particulars as aproblem of Islamic philosophy. Those critiques of his are generally on two points: Mannura'sfirst important critique is that in Avicenna's theory, God knows only the celestial intellects individually and conceptuallywhich are each the only member of its species. He also knows the corruptible or transient particulars by attributing it to the only member of its species. The descriptionof the second particular can be acquired conceptually by thefirst His second important critique is that God in Avicenna's philosophy knows particulars with some universal qualities. The universal qualities can't specih the particular because it is one among the others that share these same qualities. So God apprehends those qualities belonging to one individual only without knowing them belon Mannura, 1slam felsefesinin bir problemi olarak Tann'm tikelleri bilmesi konusunu incelediB Some Aspects of Avicenna's Theory of God's Knowledge of Particulars ile Divine Omniscience and Future Contingents in AZfarabi and Avicenna'da Farabi ve hn Sina'ya yonelik kirni elegtirilerde bulunmaktadn-. Onun bu elegtirileri, temel olarak, iki noktadadn-: Mar- mura7m birinci onernli elegtirisi gudur: hn Sina dugiincesinde Tann, sadece her birisi kendi tiiriiniin tek uyesi olan goksel alullan tekil olarak ve akdsal olarak bilir. 0, olug ve bozuluga u&ayan tekili de bilir ancak onu tiiriiniin tek uyesi olan tekile nispetle bilir. hci tekilin tanmu, akdsal * Yrd Do9 Dr, Cukurova ~niversitesi fiahiyat Fak. islam Felsefesi Anabilim Dah 0@etim Uyesi.

Upload: others

Post on 03-Jan-2020

2 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Dini Araqmalar, Mays-A&stos 2009, Cilt: 12, s. 34, ss. 115-150.

Marmura'nin Tanri'nin Tikelleri Bilmesi Problernindeki Diigiincelerinin Analizi ve Elegtirisi - I

Hasan AKKANAT* I Abstract

Analysis and Critique of Mmura's Thoughts on the Problem of God's Knowledge of Paticdars. Marmura critizes Alfarab and Avicenna in "Some Aspects o f Avicenna's Theory of God's Knowledge o f Particulars" and "Divine Omniscience and Future Contingents in Alfarabi and Avicenna" that he examined God's knowledge of particulars as aproblem of Islamic philosophy. Those critiques of his are generally on two points: Mannura'sfirst important critique is that in Avicenna's theory, God knows only the celestial intellects individually and conceptually which are each the only member of its species. He also knows the corruptible or transient particulars by attributing it to the only member of its species. The descriptionof the second particular can be acquired conceptually by thefirst His second important critique is that God in Avicenna's philosophy knows particulars with some universal qualities. The universal qualities can't specih the particular because it is one among the others that share these same qualities. So God apprehends those qualities belonging to one individual only without knowing them belon

Mannura, 1slam felsefesinin bir problemi olarak Tann 'm tikelleri bilmesi konusunu incelediB Some Aspects of Avicenna's Theory of God's Knowledge of Particulars ile Divine Omniscience and Future Contingents in AZfarabi and Avicenna'da Farabi ve h n Sina'ya yonelik kirni elegtirilerde bulunmaktadn-. Onun bu elegtirileri, temel olarak, iki noktadadn-: Mar- mura7m birinci onernli elegtirisi gudur: h n Sina dugiincesinde Tann, sadece her birisi kendi tiiriiniin tek uyesi olan goksel alullan tekil olarak ve akdsal olarak bilir. 0, olug ve bozuluga u&ayan tekili de bilir ancak onu tiiriiniin tek uyesi olan tekile nispetle bilir. h c i tekilin tanmu, akdsal

* Yrd Do9 Dr, Cukurova ~niversitesi fiahiyat Fak. islam Felsefesi Anabilim Dah 0@etim Uyesi.

olar&, birinciyle elde edilebilir. Onun ikinci o n e d elegtirisj de gudur: bn Sina felsefesindeki Tann, tikelleri bir takun tiirnel nitemerle bilir. BU t - e l nitelikler bir tekili belirleyemez; qiinkii sozkonusu teH, a p nitelikleri paylagan digerleri iqinden biridir. Bu nedenle 0, 'tii-iin tek iiyesi elan tikel' ile 'tiirbiin kendisinde ortaya q h & tikel' arasmdaki kavramsal fark.hh& y d g leviriden dolayl d a y a m a d & gibi, saf bir kav- ram olarak ijjr ile her bir tekili kuran mahiyet araslndaki onto-epistemo- lojik farla da anlayammgm. 1gte bunlar, onun Farabi ve ibn Sina'yl y d $ damasmdaki en onemli etkenlerdir.

Gene1 olarak 9. yiizyrldan baglayarak 13. yiizyllla kadar siiren Idas& donem islam felsefesinde bil- mahiyeti, k a z m ve gayesine yone- lik sayslz t a m g m m O ~ ~ U & I I U biliyoruz. Sozkonusu tartlgmalm, ' h a - na ramen' ve hatta iman kargltl salt entelektiializmin gerqeklegme dan-

olarak ele alrrsak, kugkusuz iman-akd ya da din-bilim qoziimlemeleri- ni hirer antinomiler kiimesine qt?ViJ.BIi$ ohruz. Boyle bir q a t l g b varol.. du& diigiiniiliiyorsa, bize gore bu, giiniirniizde oldu& gibi gelmigte de

ya da hikmetin b a s h paradigmaya baih bireysel betiminden ve ona yukledig iglevinden kaynaklanmaktadlr. 10. ve 11. yiizyllq islam felsefesi kadar islam kelarmnda da bilgi ve iman problemi iizerinde say- slz tmgmal- gerqeklegtig donemlerdir. 0zellikle Ebul-Hasen eEEq'&i (ij.g41), ~ b u Mansur el-M$nuidi (0.944) ve ibn Hazm (o.1064), &a, stjzel bir denldemde, 'bilginin kalp ve dil ile onanrnas~' olarak diig-iig- lerdir. ~ i r bagka ifadeyle imm, gerek a g h va rhk lm bilgisinin gerekse insan benliW kuracak bggi onermelerinin epistemik-psi$& on-asl-

t e a e r l e ifadesidir. Bir b i i m olarak h~ mahiyeti bu geude or- taya konmaslna k q m , bir agamadaki sorun, imam olugturan kav- raml-, ijzellikle de bilginin iqeriwde ortaya &ar. ilk iki diigiiniir, bggi.. ye sadece dinsel metinleri ya da soylemleri d e a , aym zarnanda duyulw evrenden elde edilecek kesin a @ d a . r ~ dahil ederekl, bilgiden sa- dece h s e l metinleri anlayan iiqiincii diigiiniirdenz aynllrlar.

B-ci anlaylga gore bilgi, bilgi olma b a h m d a n tek; ancak elde edilmesi bakmmdan farkhd~ ve her ikisi de imamn iqe r im olugtgr-r. 1 Ebu'l-Hasen el-E$hl, ~ i s a l e f i istiks6ni'l-Havzfi ilrni'l-Kek?rn, qr. Maccany, Beyrut 1953, s.

87-88, 89-97; ~ b u Mansur el-Mh.idi, Kitabu't-Tevhfd, 'ah: F. HuIeyf, h a : B. Topaloglu- Muhammed Arud), Ank 2005, s. 5,287, 608, 611-613; Ayr. bbk Ramaan Ntmtq, islm DiQGncesinde i$evsel Akll, 1st. 2003, S. 295.

2 ibn ~ ~ ~ m , maletu'l-Bqan an HokikatuT-irnan", Res%I-u ibn H a m el-End[iliisf (1-nr) icefi- sinde, Beyrut 1981, C. m, s. 193, 195.

igte bu tiir bilgide din-bilim ya da akil-vahiy qerqevesinde ortaya qlkacak her hangi bir tarugma, buyuk oranda yontem tarhgmasl olarak gerqekle- gir. Ciinku inanan, bilebilen-bilgi iiretebilen bir v a r l h ve slrf boyle 01- mas1 bakmmdan, i m m giiqlendirecek ya da aruracak bilgderi, T m sozii olarak kabul ettig metinlerden dojj-mdan, Tm'run kendi sIfatlanm aqua varhk evreninden de akilsal q l k d a r l a dolayh olarak ogenebilir. ikisi arasmdaki bilgi ya tamamen ortiigebilir ya da ortiigme ilke bazmda kalabilir; yani dinsel metinde olan varhk evreninde, varhk evreninde olan dinsel metinde bulunmayabilir. Bununla birlikte bireysel a lg f a r W a n - III gormezden gelirsek, birinci tiir bilgi (dinsel metinler) salt epistemik, ikinci tiir bilgi (pozitif bilimler) ise tecriibidir.

Oysa yukanda geqen ikinci anlayg, dinsel metinlerin dlgmdaki bilgi- yi oteleyerek, irnana ramen gorerek ortaya glku@ iqin, imam ve akilsal g i k d a n kargl kargiya getirebilir ve din-bilim, alul-vahiy tarugmalama yontem bakmmdan dew, esastan neden olabilk

Farabi (0.950) ve libn Sina (0.1037) felsefeleri, ilk anlaylgm tmgll- &@ donemde ortaya qikrmgtlr. Bu iki dugiiniir de imanda onanacak bilgiyi sadece dinsel metinler (kitap) olarak gorrneyip, buna 'Tm'yl t m a ' (rna'rifetullah) gayesinin gerqeklegecew diigiindiikleri fizik, matematik, siyaset, ahlak ve metafizik gibi, donemin pozitif bilimlerini (hikrnet) de ilave etmiglerdir. T m ' m kendisini agu@ evrende, yine evrene bakarak Tam* t m a imkanln~ fiile qrkaran pozitif bilimleri birer bilim, yani hikmet yapan ve bu sayede de imam kesin iman yapan 'burhan'm iglevi de kutsallagarak farz-1 kifiiye derecesine qikrmgur. Buradaki gayemiz bur- h m kesin bilgiyi saglayp sa$jlama&&m tarhgmak dew, donemin para- digmasmda kesin bilgiyi verdig diigiiniilen formiilasyonun yetkin imana ve dolayslyla yetkin insana kogul olarak girrnesine dikkat qekmektir. Ni- tekim giiniimuz paradigmasmda da farm bilgi t- ve k a z m yollan vardu: Bir inanan, geqmig algdama tarzlann~ oteleyerek, dinsel metinleri ya da evreni bu paradigmadan algdayp, bilgiye doniigtiiriip, imana ters dugmedim dugiindiiw soylemler veya uygulamalar geligtirebilir. Peki m a mevcut paradigmm, onun algdayg f o r m l m ve formlarda ka- z d a n metinsel ve tecriibi i m m do&uluk/geqerlik garantisi nedir? Nasll ki filozoflann imana dahil ettig Ortagat pozitif bilimleri, giiniimiize gore bir teoriler y&m ise, yegane gerqek olarak goriilen mevcut paradigm- da deride bu y m a dahil olrnayacaw garanti edebilir miyiz? Eger oy- leyse, bir i n a n m her tiirlii algdamadan ba-slz olarak evreni bilme olana@ var mdlr? Ya da o, bag dondiiriicu geligim ve degqimlerin yon- lendirdig farkh paradigma ve bilgi anlayglanyla gelecekte hiq kugkusuz

kendisini elegtirecek olan t o r u n l a m va rhbdan endige duyarak agnos- tik bir t a w rm alm&dn-? Diger taraftan inanan, sadece dinsel metinler- den elde e t t i m diigiindus bir imam da benimseyebilir. h a yukandaki i m m de&I de kendi i m a n m salt iman oldu@nu nasll garanti edecek- tir? Yine bu iki imandan birisini elegtiren uqiincu gahsm i m m salt iman oldufiu kim garanti edebilir? Dew mi ki onun imam da qegitli tiimel ve tekil perspektiflerin bir bilegkesidir?

1gte Farabi ve b n Sina, CMer , Hintliler ve WslrMardan Y u n d a r a geqen donemin bSim paradigmasmdan, ki bu bilimler teorik ve pratik bilirnlerdir, evreni ve onun yaraaclsm taruma qabalan, temel gaye olan 'yetkin insan'm imam geregdir. Farabi bilimleri akli ve hsmen dini olarak aymnasma kargm, b n Sina pratik bilimlerdeki ahlak, ev yonetimi ve dev- let yonetimine inancl~m temel ilkelerini; teorik bilimlerdeki Metafik'e yaratm, Fizik'e de yaratdam tammanm olgderini yerlegtirmeye qahgrmjhr. Oldukqa ozgiin ve son derece kararh olan bu 'tek'qi proje, Tann temagasl- na hak kazanacak 'yetkin insan'm yetkin i m m olugturur. 0yle goriinu- yor ki, hem Farabi ve ibn Sina'm hikrnet geleneg olugnuma gayretleri hem de Gazali'nin bu gayretlerdeki kirni noktalan elegtirmesi imanlan- run geregdir. Gerek paradigmarun dayamB alglama tarzmdan gerekse filozoflam bireysel tercwerinden kaynaklansm bir tak.un sorunlam or- taya qlkmasi k a q h a z d u : Ancak bu sorunlar yine salt bilgi duzleminde tq~ l rnahdr .

igte bu suretteki en dikkate deger omelderden birisi de Marmura'm epistemolojik diizlemdeki elegtirileridir. Nitekirn onun, Tannsal bilgi ve bilig uzerine islam filozoflanna yonelik elegtirileri ele almrken goriile- cektir ki, derin bir a r a g h r m m iiriinudur ve son derece giiqlu q k d a r - la oriiliidiir. Bunlann sonuc;lanna kargl ileri siiriilebilecek herhangi bir kargi sav, q ~ k d a r manaB agsmdan, zorunlu olarak qeligki anlamma gelir. Bir bagka ifadeyle, biitiin karakterini illiyet prensibinden alan &a- nmlar rnanhb, orta terimle illetlenen onciillerden zorunlu bir maliiliin, yani sonucun q h a w ilkesine dayand@ndan, o z e W e illiyet kargia ag- nostik bir t a w takumadl-z surece, Marmura'm q k d m , on- ciillerden elde edilen zorunlu bilgder oldu$nu kabul etmemiz gerekir. Dolaylsiyla onun Farabi ve b n Sina soylemlerinden duzenledig onciil- lerden sonuca yansiyan c;kamdannl reddetme o l a n a r n z yoktur. Ne var ki burada bir istisna v a r h ve o da onciillerde Farabi ve ibn Sina soylem- leri olarak saptanan ifadelerin d o w u k ve tutarllk aqlsmdan tekabiiliyet degeridir. Bilindig gibi, Aristoteles m a n h b d a tiirndengelirn giiqlu qka- nmlar sunsa da onun ileri derecede gekilci olrnasmdan kaynaklanan gizli

bir z a w @ varddlr. Bu zaydhk kimileyin q l k m c m diigtiim bir tuzak, kimileyin de q l k m lehinde kullanacaa bilin@ bir aldatmaca ile kendi- sini gosterir. Peki m a bir q l k m o denli oznellegtiren bu zaydhk nedir?

Bir c ; lkmda sonucun kendisi zorunlu olmakla birlikte, onun dam- l u h , duzenlenen onciillerin do$jmlu&na bagbddlr. onciillerdeki bilgder, dig diinyadaki varlddanna mutablk olup olmamalan balummdan sonu- cun doj$xluk ve y d g h k deterine dofjrudan etki eder. onciillerdeki bil- gder, dig diinyadaki varlddanna tekabiil ediyorsa ya da kendiliklerinden do@u iseler, sonuc;, deter bakurundan, dam; tekabiil etmiyorsa y d g t x . Ancak her iki dururnda da sonuq, onciillerden zorunlu olarak q h g u r ve o onciiller qerqevesinde dofjru olmugtur. ~gte, Marmura tarahdan diizen- lenen onciillerden qlkan sonucu, c ; l k d a r mantla aqlsmdan kabul et- merniz zorunlu iken, duzenlenen onciillerin do@uluf+nu kabul etme zo- runluluhmuz yoktur. Ciinkii onun duzenledig kryasm sonucu, kurgula- dl@ onciillere gore dofjrudur. Bunun ilindir ki, Marmura'm akdyiiriit- melerindeki sonuc;lann zorunlu oldu&nu, onlann aksinin akd ilkelerini ihlal anlamma g e l d i m kabul etmek gerektim soyledi&nizde, bu soy- lemimiz, o q l k d a r d a k u l l d a n onciillerinin bilgi deterlerinin tartlg~l- maz oldu& anlamma gelmemelidir. Kald~ ki o, kryasm onciillerine, Fara- bi ve h n Sina metinlerine tam olarak tekabiil eden ya da konusuna uiy- gun soylemleri d e 9 , kendi perspe-den anlad@ yorumIan ya da konu baglammda birbirinden uzak iki onciilu yerlegtirmig ve sonuq onermesin- de qlkan bilginin do&ulu&nu zorunlu olarak kabul etmernizi i~temigtir.~ Oysa onciillerdeki soylemler Farabi ve h n Sina metinlerine tam olarak tekabiil etmedimden, sonuq, do&uluk degeri aqlsmdan z o d u y d g - lkr vermektedir. Burada bize dugen gorev, Peripatetik fikirleri dogrnalagtl- rarak kesinlikle bir apoloji yapmak de9 , do@ elegtirmenin yalruzca d o h anlamadan gelti- diigiindii@miizden, sozkonusu onciilleri temel kay- naklardan a h a n sijyleAerle yeniden diizenlernek olacaktur.

0te yandan Marmura, elegtiri yontemi ve pratig agsmdan, kesinlik- le Thomas Aquinas'~ okumug olmahdu: Onun elegtirilerinin temelini olug- turan tekillegme ve belirlenim sorunu, Thomas'm Summa Contra Genti- les, Summa Theologica ve De Unitate Intellectus adh eserlerinde, h n Riigd'

3 o r n e w , 'Biitiin @aglar oliimliidii~ biitiin kapklar @agtq o halde biitiin kqrWar oliimliidiir" onemesinin sonumu, slrf layasm sonucu olmasi balarmndan, reddehne olana@nrz yoktu~ Ama sonuc; yanlqnr: Demek ki sorun onciillerde olmaltdu:. Birina onciil dam iken, ikina onciil, baglammdan kopanhq bir anlamla layasa dahil e d h k j t k Marmura'run konu haklan- daki akd yiiriitmelerinin pek q o w d a bu tiir s o d a r bulunmaktadu:. Kapk, agaq tiimeline d e 9 , agac;lik suteti kallanq +aha dahildir. Oysa afjac;, layasm orta terimi olarak &I@ oliim- lii yapan bir illet idi. 0 ortadan kallanca ka&m oliimlii olmas~ da ortadan kalkacaktlr.

iin $erhu1l-Kebir'de qoziimledi$ji tiimel heyliliini akla kargi ileri siirdiiw rasyonel ruhun tekillig argiirnanlanyla buyuk benzerlikler gostermekte- dir. Sadece argiimanlar aqismdan dew, 1bn Rugd'iin$erhu71-Kebir'de kur- guladlB heylilAni aklm epistemik birliW4 Thomas'm ontolojik butiinlu- ge, somut birliktelige, akd lm birlime, qevirme girigiminde5 denedig parqaci yaklaglrnla6 da benzerlig varh. Gerg problemin temel dinamik- leri, Marmura'm ortaya qlkardiB bir olgu dewdir. Cafjdag Aristoteles otoritelerinin Metafink uzerinden yapMan tekillegme qoziimlemeleri, Thomas, Siger, Scotus ve Giles'in iqinde bulunduklan Latin 1bn Riigdqiilii- @he kadar uzanum7 Yine de sorun daha tiirnel perspektife d a y a h h ve o, incelememizin genelini olugturacaktx.

Coziimlememizi Marmura'm konu hakkmdaki kapsamli makalesi olan Some Aspects of Avicenna's Theory of God's Knowledge of Particulars8

isirnli qahgmasi uzerinden siirdurecegz. Bu qalqma birbiriyle olduha bagland konularrn olugturdu& bir slraduzeninde ilerledimden ve as11 onemlisi Marmura'm bilinqli ya da bilinqsiz gozden kaqlrdlg veya ekle- dig kimi onemsiz gibi goriinen noktalar yekiinde buyuk sorunlara neden oldu-dan, o noktalan yeterince aqmak amac~yla sozkonusu qahgma- rn h d z c e a s h a yalun genig bir qoziimlemesini verecegz. Coziimle- memizde aynca Farabi ve h n Sina'yl inceledig Divine Omniscience and Future Contingents in Aljarabi and Avicenna

g adh sonraki qahgmasma da

4 ibn Riigd, Averroes's Great Commentary on the Third Book of Aristotle's De Anima, trans. and in@ by James C Doig, p. 7,21,22,26; http:Na-clayton.edu/ahall/philosophy/Averroes's%- 20Great%20Commentary"/020on%20 the%20Third%20Book%20oF/020Aristotle7s%20De%2- 0Anima.pdf.

5 Bkz: Siileyman Dijnmez, WI. Yiizyll Latin ibn Riigdgiilii@i B@lam~nda Aklzn Ya da Ak~llann Birli@ Problemi Adana 2009.

6 Parqaa yaklqlmdan anla&@, baglarmndan kopanlarak a h a n sozciik veya ciimlelerin ayru gibi goriinen ama gerqekte birbiriyle ilgisi olmayan bagka sozciik veya ciimlelerle aym argiimanda kuII&as~&~

7 Brain Francis Conolly 'Xverroes, Thomas Aquinyand Giles ofRoma on How This Man Unders- tands?" Vivarium/Brill2007, vol. 45, p. 69-70; E. Gilson, Ortaqajj'da Felsefe, qev: A. Meral, kt. 2007, s. 529; Buna iIave olarak Ahmet Arslan, qevirisini yapa& MetafMc'in 1034a 7. satmndaki tekillegme problemi iizerine uzunca bir dip not vererek qagdq Aristoteles otori- telerinin konu haklandaki goriiglerini kqdag;tumaktadx Bkz: Aristoteles, Metafizii qev: A. Arslan, 1st. 1996, s. 337.

8 Michael E. Marmura, 'Some Aspects ofAvicenna's Theory of God's Knowledge of Particulars", Journal of the American Oriental Society, (Jul. - Sep., 1962) vol. 82, p. 299-312; Sonraki referanslarda bu qalqmanm adm "SAA" olarak bsaltlyom.

9 Michael E. Marmura, "Divine Omniscience and Future Contingents in Alfarabi and Avicen- na", Divine Omniscience and Omnipotence in Medieval Philosophy: Islamic, Jewish, and Chris- tian Perspectives iende, ed by Tamar Rudavsky, (Dordrecht: D. Reidel, 1985); Bu q a h g m m a h da 'IDOF' olarak lasaltlyonun.

aufta bulunaca&z.1° Ardmdan, Marmura'm qlkanmlannda siirekli tek- ratla&& y d g anlamalan birer konu baghbda ele alaca&z.

2. cSOME ASPECTS ofA'M6:ENNA'S T H E O R Y N ~ TEl!AEE flNThEzLEd

Marmura, ilkin, Tannsal bilginin karakterize edildijji h n Sinau soyle- mi qoziimleme gerejji duyar. Bu soylem, Sifa'm Metajkdc Kitabz7m alunci f a s m sekizinci makalesinde, ar& ardma gelen iki ayn ifadede kendhii bulur. Birincisi, zorunlu varllfjm her geyi "tiirnel tanda" akletmesi; ikincisi de yine zorunlu varh@, &el geyleri "tiimel olrnalan yoniinden"ll idrak etmesidir. Marmura'ya gore 'tiimel tarzda' ifadesi, sadece Tann'm bilmesi- ni de@, Tannsal bilginin tabiatm da karakterize etmektedir. Tann saf akd oldu&ndan Tannsal bilgi de alalsaldu: Ama Tann'm bilig iglemi, bir bagka alull~ varlik olan i n s m bilme iglemiyle ters oranhl.Klu-. Bu nedenle Tann'- m tiirnel bilgisi haklunda konugtu@nuzda, tiimelin metafiziksel ile epis- temolojik anlarmru birbirinden aymnamz gerekmektedir. igte bu aynmm kontekst baglamh dikkatli okumasi, Marmura agsmdan, tiirnel teriminin Qaret ettig iiq geyi, (I) Tann'm bilgisinin tabiatm, (II) Tann'm bilme tarz~m ve (III) Tann tarafmdan bilinen objeyi belirleyecektk12

I- Tann Bilgisinin Tabiatz: Marmura, h n Sina'ya gore, Tann bilgisi- nin bir ozellijji olarak tiirnelin birkaq anlama g e l d i m soyler.

a- Bilgi, zaten t m balummdan akdsal oldu&ndan Tannsal bilgi de akdsal olma anlammda tiimeldir. Yahz i n s m bilgi elde ederken kul- land@ duyu ve irngelem, s~rf akd olan T a m iqin sozkonusu olamaz.13 Giinkii Tann'm, o giiqleri banndlraca& bir nefsi yoktur. Kaldi ki duyusal idrak, dejjigimin idrakidir; oysa Tannsal bilgi, z a m m digmda kaldi& iqin dejjigmezdir. Bilginin zaman digmda olmasi, aslmda, T a m sozkonu-

10 Konu hakkmda daha ger+ inceleme i& bbk Peter Adamson, "On Knowledge of Particu- lars", Proceedings of the Aristotelian Society, 105/1, (ZOOS), pp. 273-94; Rahim Acaq 'Recon- sidering Avicenna's Position on God's Knowledge of Particulars', in McGinnis (ed.), Interpre- ting Avicenna/BriU, Boston 2005, pp. 142-56; Catarina Belo, Averroes on God's Knowledge of Particulars, Journal of Islamic Studies, 17/2 (2006), pp. 177-199; Fehrullah Terkan, Re- currence of the Prennial Counter? El-Ghazali and Ibn Rushd on God's Knowledge, (Bas~lma- mq doktora tezi, University of Chicago,) Chicago 2004.

11 ibn Sina, $@: MetajkikLI, met. ve qev: E. Demirlive 0. Tiirker, 1st. 2005, s. 105; ibn Sina'nm Arapqa metni ve gevirisi birlike basllan bu gibi eserlerin sadece Arapga metninden fayda- landm, qeviriler ~ahsuna aittir.

12 SAA., p. 300; DOF., p. 88. 13 ibn Sina, el-i$&Cit vet-TenbihBt, qev: Ali Dmsoy vd., kt, 2005, s. 109.

su o l d u h d a tiimelin bagka bir anlamm olugturur. T m ' m deagmez oldu& ve ezeli bilgisi, tikel ve zamansal bir olay olan giineg tutulmasm- da daha iyi anlagh. b n Sina burada tikel bir tutulrnanm duyusal tecriibe- si ile ona sit kirni niteliklerin kavrand~b alulsal bilgi arasm aylm. Bilgi, ozii gereB tiimel olmakla birlikte tutulma, behli bir olayln bilgisidk Metafizik'te bu ayllrm kesin qizgderle ortaya koymugtur:

"Birisi bunu 'tikeli tiirnel aq~dan bilmek' diye isimlendirrneyi redde- derse onunla taragllrnaz. Giinkii bizim buradaki amacmz bagka bir gey- dir; yani tikellerin bilende bir de&gilcli$je yo1 aqmaksizm nasll bilindig ve idrak edildiw ortaya koymaktlr.''14

b- T m s a l bilgi, 'bir' olmas~ anlammda da tiimeldir. 1bn Sina'ya gore O'nun basit olan zatl, bilgisiyle ozdegtir. Tannsal bilgi, zati bilgidir; zati bilgi de T m 7 d a qokluk 01ugturmaz.'~ h a yine de bilinen geylerin qok olmas~, Tannsal bilgisinin qoklu@nu gerektinnelidir. igte bur as^, Mar- mura'ya gore, ibn Sinac~ teorinin hiicuma aqlk olan en zaylf yonudur. 0 r n e m Tusi gibi kimi o&encileri, bundan dolayl teorinin yeniden yo- rumlanmasi gerektimi dile getirmiglerdir.16 Sudiir, o zati bilginin sonu- cudur. Zam, diger varllMann sebebi olarak bilince geyler ondan tagar. Giinkii sebebin bilgisi, ortaya qlkacak etkilerin tek tek bilgisini de bilme- yi iqerir. Buna bag11 olarak yaratma da ikincil olarak bilinir. Yaratmayla meydana gelen geyler qok olsa da, onlar T a m bilgisinde qokluk olugtur- maz.17

Marmura'ya gore b n Sina, T m t a r d d a n bilinen varlrMarda iki tiir qoklugun oldul'funu kabul eder. ilki, bilginin deBgmez objelerinin cins ve tiir qoklu*; ikincisi ise var]Iklann zamansal siireqteki qoklu@dur. 0, birinciye dikey, ikinciye de yatay diizen olarak igaret eder. TannJm za- mansal olaylan bir tek bilgiyle bildijjini soylemek, T m 7 n m onlar hak- iundaki bilgisinin de&gmez ve ezeli oldul'funu soylemekle ksmen aym geydir. h n Sina, T m s a l bilginin, zamanda gerqeklegen bilgi objelerine bagh kavramlar dizesi ol.madl&m da soyler. Marmura, 'tiimel tarzda' ifa- desindeki 'tiimel' teriminin, kesinlikle, -zamansal bir dizgede ortaya $1-

kan kavramlara igaret eden- 'qok'un (many) antinomisi oIdu&nu diigii-

14 SAA., p. 301; Metnin Arapqa'dan qevirisi qu qekildedir: "Eger birisi, bunu 'tikeli tiimel yonden bilmek' diye adiandmayl reddederse, onunla tartq~lmaz. Ciinkii gu an amacunlz bqkadu. Bu ise tikellerin, [ I beraberinde bilenin de b q k a l q m bir bilgi ve idrakle nus11 bilinip idrak edildi- $jive [2] beraberinde bilenin de bogkalqmad@ bir bilgi ve idrakle nasd bilinip idrak edildg- dir." ($$a: Metafizik I& S. 1061

15 DOF., p. 87. 16 SAA., p. 301. 17 SAA., p. 302.

niir. 0,1bn Sina'm, Tann'rm qokluk haklundaki bilgisinin nasll olur da zatta qokluk iqermedig goriigiiniin m a n t l m anlamak iizere, ikinci konu olan 'Tann'm tiimel bilme tarzi'm ele ah-. Yaln~z konuya geqmezden once iki on kabul sunar: Birincisi, dig diinyadaki qoklum Tannsal bilginin objeleri oldurn; ikincisi, Tann'm, onlan dolayh olarak [email protected]

II- Tanrz'nm BiZme Tarn: Marmura, tiirnelin Tannsal biligteki roliin- den hareketle, tartlgmay bilgi varhk eksenindeki nedensellige getirir. Tann bili~inin temel bir tarzi olarak tiimel, bilmenin alulsal iglernine igaret eder. Daha once belirtildig gibi insan bilgisi, algdardan gelen irngeleri fad a k h alulsal suretlere doniigtiirmesiyle ortaya qlkmaktah. Dolaysiyla ayan, insan bilgisinin nedenidir. insan, kavrarm kazarur ve o kavramlarla bilir. Oysa Tann kavramlan kazanmaz, zatlyla objeyi bilir ve bildig gey slrf bihesi nedeniyle varolur. 0, tiimel tarzda bildifijinde, bildig bilgi objele- rinin varhk sebebi olur.19 0, sebebi bilince, sebebin meydana getireceg biitiin etkileri de tek tek bilir. Bu konudaki 1bn Sinaci soylem aqiktlr:

"Tann kendi zatm akleder ve boylece kendisinin biitiin v a r M m ilkesi o l d u ~ u akleder. Yine 0, kendisinden s a h olan varMann ilkele- rini ve [ilkelerden] meydana gelen geyleri akleder. Buna gore Tann tara- findan bir gekilde zorunlu olmayan hiqbir varhk yoktur -ki bunu agkla- dlk. Sebeplerin qarpigmasi, tikel geylerin varolmasiyla sonuqlmr. Bundan dolay &, o sebepleri ve o n l m tekabiil ettig etkileri bilir. Boylelikle 0, zorunlu olarak, onlann yo1 aqtla geyleri, o n l m etkileri araslndaki za- mansal b a w d a n ve onlann yineleniglerini

Biitiin varolanlm ilk sebebi olunca Tann, hem biitiin sebepleri hem de o n l m do&raca& biitiin etkileri bilmelidir. h a boyle bir gey, Mar- mura'ya gore, Tannsal zattaki qokluk sorununu devam ettirecektir. Ciin- kii onun bilgisi, varhk p l m d a , bir dizi alulsal akt anlamma gelir. 1gte bu, hem Tannsal bilginin birlifijine zarar verecek hem de a k h kuweden fiile geqmig olmasl~li da gerektirecektir. Marmura, b n Sina'm bunu reddetti-

belirtir, qiinkii Tann ezeli fiildir, dolayslyla bilgisi de kavramdan kav- rama geqigi gerektiren alulsal q i k d a r a dayanmamaktadlr. Tann her

18 A y . 19 DOF., p. 90. 20 SAA., p. 302-303; Arapqa orijinal metnin qevirisi ~u gekildedk "0, z a h n ~ ve kendisinin biitiin

varolmlann ilkesi o l d w n u akledince, kendinden [sadu elm] i k varolmlan ve fiu i k varolan- lardan] tiireyenleri akleder. Varolan bir gey, bir gekilde O'nun sebebiyle zorunlu olmqtur. Bunu apklamqrrk Buna gore bu sebeplerin birbirine ~arparak [ilerlemesi], kendilerinden tikel gylerin varolmasma neden olur. Ewe1 de bu sebepleri ve bu sebeplerin tekabiil ett@ geyleri (mutababakat) . bilir. Dolayzsryla 0, [sebeplerw yo1 ugh@ geyleri, [ortaya & a n o geylerin] aralanndaki zamanl ve onlann yeniden ortaya &qlann~ bilir." (Ha: MetajXk L1; s. 105)

~ey i bir defada, anda akletmigtir. Nefs Kitabz'ndaki pasaj, 1bn Sina'nm soy- le-e aqkhk kazandm

ll~kzl, oncelik ve mnralzgi olan 5eylet-i kavrapca, onlarla birlikte zo- mnlu olarak zamanz da idrak eder. Bununla birlikte o, bunu zamanda deal bir 'an'da k ~ ~ r a r . Kryas ve tanzmz yap@nda ise bu, zamanda olur. Ancak sonucu ve tanzmlanan 8eylet-i akletmesi bir kerede olur.

BU ise, Marmma7ya gore, zarnansal ve mantclksal evrenin a d a k i id- ra& bizzat zamansal olmadia anlarmna gelir. h c a k Tann7m varolan geylerj bilmesinin bir gartl olan 'zorunlu l u h m ~ g bir duzen', sonucun on- ciillerden qlkmas~ gibi Tannsal bilgiden s a h oldumda, zarnanda kav- r-. ~ununla birlikte o sonuqlar qokluk demektir. Marmura, dlg diinya- d& olgu ve olaylarrn qoklu&~~~u, T m ' m onlan dediiktif tarzda bilme- siyle aqklanamayaca&u, aksi takdirde Tannsal bilgide kuvve anladarm bulundu@nu kabul etrnemiz gerektim belirtir. (Jid& q & a d a r mano- i&da sonuq, onciillerde bilkuwe bulunmakta, ancak onciillerin anlarni zihjnde ortaya q&ar q h a z sonuq bilfiil belirrnektedir. Zaten ibn Sina da kavramdan kavrama geqen q~kanmlar manam Tannsal bilgi iqin ola- nakslz gormektedir. Arna T a m iqin mademki boyle bir bilme tarzi yoktur,

hdde zamansd-ontolojik bir dizge nasll olur da bir defada, anda, sezgi- sel olarak bilinebilir?=

111- TannJnzn Bildia Obje: Marmura, bu iiqiincu konu ile olug ve bo- zdug diinyaslndaki tikellere kaynaklrk eden 'tiimel' kavrarmna gelir. ibn Sins diigiincesinde, tikellere ait farkb tiirler vardu: Buna kargln tekilin kendisi, yani "bozulqa ugi.ayanlar; kendi soyut tabiatznda ve tikellqmemb niteliklerinde idrak edildiande, bonrlabilir olmalan bakzmzndan idrak edi- (emezler."* Yine Tann, "tikelleri tiimel olmalan bakzmzndan, yani szfatlara sahip olmalan bak~mrndan"~~ kavnyordu. Bu ifadelel; bozuluga uBayan tekilleri, Tann 'm tekil olarak bilemeyecew gosterir. Giinkii bilgi, geyle- rin sadece genel, tiimel tabiatlandx. Dolaylsiyla Tann da g e y l e ~ y&z- ca gene1 dogdam, tiimel yonlerini bilir. 1gte bu soylem ile metinde bu sijylemin y u a kondan "bir atom a$rlz$ bile OJnun bilgisi dgznda deal-

21 SAA, p. 303; Metnin Arapca'dan qevirisi ~oyledir: "Akzl, ancelik ve sonral& olan geyleri idrak ,*de, onlarla birlikte zorunlu olarak zarnam da akleder. Bu F:avrama] zarnanda deDl anda olur. Akd zarnant bir 'an'da kavrar. Kryasr ve tanunr olqturmast ise kesinlikle zamanda mtydana gelir. Ancak sonucu ve tanlrnlanan geyleri tasawur etmesi bir kerede olur." (ibn Sina, $ga:N&, C& G. Anawati ve S. Zayid, 1975, s. 210.)

22 SM, p. 303. 23 ky.; ~ e m i n Arapqa'dan cevirisi gu gekiIdedir. ' X ~ c a bozulqa u&ayan geylec soyut mahiyet-

le ve 0 mohiyete tabi somut~a~rnamq Ctqahhus) geylerle akledilirse, onlann akledilrnesi, bozu- lqa @amalan balumlndan de@ldir." (sga: Metafizik n, s. 104.)

24 s ~ , p. 303; Krq: Sifa: M e t a m II, s. 105.

dir" ayeti arasmda gerqek bir qeligki bulunmaktadlr. CJinkii ayette belird- len ve Tann 'm bilgisini betimleyen "her gey" ifadesi ile genel anlarnlann olugturduB tiimel geyler birbirinden farkl~du: h n Sina "her gey" ifadesi- nin veya onun egiti bir sozcii@n literal dl21 bir k u l l m olduhnun ta- mamen farkmdadlr. Astroloji karg~t~ bir argiiman slrasmda goyle der:

'Xncak o b a n i astrolod, biitiin goksel durumlar hakkrnda bilgisi [ol- du@na] bizi temin edemez. Bunu bize garanti etse ve bu soziinii tutsa bile, yine de bizi ve kendisini biitiin zamanlarda meydana gelen her olclyz bilebi- lecek bir konuma getiremez. Buna kar;;m onun bu olaylann [genel] @ley@- ni ve tabiatznr bilmesi anlamznda, [o olaylann] hepsi (all) onun tarafindan bilinir 01ur.'~

Burada goyle bir soru sorulabilir: Tann'm duyusal idraki yoksa, bu dub 0'nun tek tek her tikel haklundaki bilgisini ortadan kaldmaz m? Musluman kelamcllann konu haklunda olumlu ya da o1u11.s~~ pek qok goriigii bulunmaktadlr. h n Sina'm sisteminde Tann, kendi zati alulsal bilgisiyle her bir varha onu yaraurken bilmektedir. Tikeller, o m e m tutul- ma, bozuluga u@ad~& ve bu nedenle de geqici olduB iqin, ezeli ve sabit bilgiyi deggtirmez. Kisaca deggenin bilgisi, slrf deggenin bilgisi olmas~ bakmmdan, bilende bizzat bir deggimin olmaslnl gerektirme~.~~ Mar- mura, konunun temel onciillerine bir de tikelin alulsal bilinigini iqeren epistemolojik kriteri eklemek uzere, ikinci aynma geqer.

2.2. Tantr'nm Tikeller H h d a l c i Bilgisi

I- Tikellerin ki Farkh Tiirii: Marmura, h n Sinac~ sudiir sisteminde, ilkin, goksel Alemdeki tikeller ile olug ve bozulug diinyasmdaki tikeller arasmda; ikinci olarak da her iki alandaki tikel varhklarla tikel olaylar araslnda bir aynm yaphas1 gerektiw dugiiniir. Buna ilave olarak, her iki alandaki tikel varhklar, cisinkel olan ve cisimsel olmayan geklinde iki- ye aynlabilir. Bu a y m n l a ~ ~ ~ bir lusm, kozmogonideki '%birden bir qlkar" ilkeli metafizik qerqeveden tikellerin bilgisini iqeren epistemolojik qerqe- veye geqerken daha bir onem kazana~akhr.~~

Bir ve basit olan zorunlu v a r h b zati bilgisinden saf akd tagar. Cok- luk, Tann'dan d e ~ , ondan tagan aklm dugiinme tarz~yla ortaya qlkar. Bu alul, Tann'm zorunlu varhk oldu&mu akledince kendisinden bir bagka alul, kendisinin bagkas~yla zorunlu varhk oldu&mu akledince goksel nefs,

25 M, p. 304; Kr?: Sifa: Metafin'k II, s. 186. 26 SAA., p. 304; DOF., p. 89. 27 SAA., p. 305.

kendisinin miimkiin oldujjunu akledince de goksel cirm tagar. ikinci alul da ayru tarzda iiq varhk meydana getirir. Slralama onuncu a h l olan fad akla kadar devam eder. Bu slralamada Satiirn'le baglayan goksel cinnlerin tagmasi, olug ve bozulug dunyasi olan yeryiiziine dek ~ i i r e r . ~ ~

Bu noktada iki olgu, tikelleri bilme konusunda birincil onemi haiz- dir: Birincisi, tagma siirecinin epistemik cephesinden bakt lwzda, koz- mik hiyeraqideki her bir cevher, yani a, nefs ve cirm, diger iiqliilerde kendilerine karghk gelen alul, nefs ve cirmden farkh tiirlere aittir. 0me- $jin Satiirn ve Mars, birer goksel kiire olmalanna karqm, her birisi kendi tekil varllklanyla kendi kendilerinin tiirlerini 0lugtururlar.2~ ikincisi ise, Ay kiiresine kadar siiregelen iigemeler, bir aqidan baluldibda, tiirii fer- diyle slnlrh tekiuerin, bir aqidan bakdd~@nda da sadece bir tekil iiyesi ile smrh tiirlerin, yani tiirnellerin udemesidir. Yeryiiziinu slrf kozmik hiye- rarginin bir uyesi olarak degerlendirirsek, o da kendi tiiriiniin tek uyesidir. Ama iqindeki varhklara bakt lwzda durum oyle desdir. Oradaki qok- luk, her bir tiiriin tekil hakikatlerince gerqeklegir.30

Marmura, kimi elegtirmenlerin 1bn Sina felsefesinde TannJm tikel olarak, deggmez ve madde dig1 olduklanndan otiirii sadece ayiistii ale- min tikellerini bilebilecew soylediklerini nakleder. Giinkii o tikeller du- yumlamay gerektirmedig iqin bilende bir deii;igimi de gerektirmemekte- dir. Marmura bu soyleme itiraz olarak, Tann'm bu W a n tikel olarak biimesine kargm, pek tabii olarak, Tannsal bilginin onlarla s u b olmadi- &u belirtir. Kaldi ki bu W a n n tikel olarak bilinmesi iqin verilen hiqbir izah baij;layci desdir. Aynca tikelin maddesel olrnasi, onun alulsal idra- kine engel olmaz. Tikeli bilme konusunda maddenin idraki ancak mad- denin o tekilin tekiuegtirici ilkesi oldujjunda zorunludur. Eger tekil, tiirii- niin tek iiyesi ise bu d m d a maddeyi kavrarnak zorunlu de@ldir. Marmu- ra, bu soylemin, konusu tikel varllklar olan alulsal bilgi iqin temel bir kriter o lduwu dugiiniir. Dolayslyla goksel alemdeki W a r ve nefsler kendi tiir- lerinin tek tekili oldujjundan, sozkonusu kriter ikisi iqin de geqerlidir?

Marmura, belirlenen bu kriterin, ibn Sina'm tikel olaylann alulsal bilgisi iqin kriter anlammda kullandia diger bir kriterle tartlgdmasi ge- rekt iw, ancak bu sayede biitiin teorinin aqkhga kavugacam dugiindu- $$i iqin 'tikelleri bilme kriteri' baghbda bir bagka incelemeye geqer. Boy-

28 DOF., p. 87. 29 SAA., p. 305. 30 SAA., p. 306; DOF., p. 87. 31 SAA., p. 306.

lece sadece Tann tarafindan bilinen tikel tiirleri dew, Tann'm tikelleri tekil olarak bildia de ortaya q~kacaktlr.~~

II- Tekilleri Bilme Kriteri: Bu kriterler t m tartlgmasmda bulunur. Marmura'ya gore ibn Sina'm argiimaw gu ~ekilde qoziirnlenebilir: Bo- zuluga ujjrayan ya da geqici olan tikeller, kendi zati arazlamdan olugan tekil bir mahiyete sahiptir, dolays~yla tanmlamaya konu olamazlar. Bun- lar bozuluga ujjrayan bir yap~yla varolduklanndan siirekli deadir ve do- layslyla deagkendir. h a r m , kesinlikle siirekli olana aittir. Biz, t m - la siireklilik arzeden dogay, yani tiiriin mahiyetini saptanz, tiiriin kendi- sinde ortaya q h & gelip geqici tekilleri d e a . Biz oniimiizde duran gu belirli tekili tiimel arazsal niteliklerle betimlemeye qal~glrsak, bu betim onu, o tiiriin altlndaki diger iiyelerinden daha belirli lulabilir ama onlar- dah biisbiitiin de aymnaz. &saca tiimel betimlemeler, bir tekili belirle- mek iizere ona ne kadar yuklenirse yuklensin, aym yukleme diger iiyeler iqin de geqerli 01abileceii;inden onu mutlak anlamda belirleme~.~~ ibn Sina burada Sokrates o m e m kullm. Biz Sokrates'i belirlemek iizere ona '0, filozoftur' desek, bu betime ad1 Sokrates olan pek qok kimse igtirak eder. Bu onermeye bir tiimel nitelik daha ekler ' 0 teist filozoftur' desek; yine buna bir tiimel daha ekler '0, hakslz yere oldiiriilmiig teist bir filozoftur' desek a p betime bagka kimselerin girme ihtimali vardlr. Yine birkaq tii- me1 nitelik koyup '0, film gehirde haks~z yere oldiiriilmiig teist bir filozof- tur' desek ya da '0, f i l m ogludur' desek onu bizzat belirleme i m k m ~ z yoktur. Onun ancak kendisiyle s m h , ama yine de c;okluii;a yuklem olabi- lecek bir betirni vardlr. Bu betime u l a g m m imkanm, ibn Sina, aklm daha onceden tekil olarak bildia -zaman, durum ve varhk geklindeki- bir tikele isnat etrnek olarak belirler. Ama kendisine isnat edilen &el, du- yumlamayla elde edilmigti. 0yleyse burada iki tikelin idrakini aylrrnak gerekir. Kendi tihihiin tek iiyesi olan tekil, duyu yardm olmadan W a bilinebilir. Eger bu tikelin bizde. daha onceden bilgisi varsa ve biz yeni b i l ecewz tikeli ona isnat ederek idrak edeceksek, o halde yeni tikelin bilgisi de birinciden dolay, duyuya gerek kalmadan alulsal olarak kavra- nabilir. Marmura bu noktada, zorunlu olarak, gu sonucun qhm diigii- niir: Bilgisi slrf alulsal olan Tann, tikellerin sadece bu tiirlerini bilebilir?4

Denilrnigti ki, kendi tiiriiniin tek iiyesi olan tikel, ayiistii aleme aittir; ona isnat edilen ve tiiriiniin pek qok iiyesinden birisi olan tekil de olug ve bozulug diinyasma aittir. Birincisi alulsal olarak bilinirken ona isnat edi-

32 A.y. 33 DOF., p. 90. 34 S M , p. 306-307.

len ikincisi de slrf o sayede alulsal oluyordu. Birinciye nispet edilen ikinci tiimel, madem ki onun sayesinde alalsal oluyor, o halde aym nispetle ayiistii aleme dahil olmasi gerekir. Onu bundan engelleyen neden, ayiistii ale& iiyeleri deBgmez ve ebedi iken, kendishin olug ve bozuluga u&amasidlr. Oyleyse onun, bir giineg tutulrnasi gibi, goksel kiireleri etkileyen bir olay olmasi gerekir. Bununla birlikte Marmura'ya gore ibn Sina tiiriiniin tek uyesi olan tikelleri duyulann yardlrm olmaksizm nasd akledilebileceme yonelik d s a l istidatlann sebeplerini aqlklamaz. Onun soylediij;i, akh, tiirleri -ki bu tarnamen kapah bir ifadedir- tikelleriyle al~letti@dir.~~

Tiimel betirnlemeler, tiiriinde pek cok iiyesi olan tikeli belirlemiyor- du. Ama goksel alemdeki tiirii kavradiwz zaman dofjrudan onun teki- lini de kavranz. Burada tiir dedi@niz tiimel ile tekili belirleme sorunu ohamasma kargm, Marmura'ya gore bir bagka sorun bag gostermekte- dir: Akd, o tiiriin sadece bir tek tikelinin olup olmadifjm ve dolaysiyla idrak ettifji geyin de yahzca o tek olan tekilin nitelikleri olup ohadifjm nasd bilecektir? 1gte ne idrak fiili ne de nitelikler bu gerqeg saptayamaya- c a b . Gihkii tiimel nitelikler, tekili belirleyemez. Bu gekildeki paradoksal durumun sonucu gudur: Akd, yahzca bir tek tekile ait olan nitelikleri, onlann bagkasma de$ de bu tekile ait o l d u m u bilmeksizin kavrayabili- yor. C;iinkii ibn Sina, bu gekildeki arazsal ya da zati tiimellerin, hakiki olarak ya da imkan bakmmdan varolan tekillerin saysim vermediw ~oylemigtir.~~ h e m tiimel giineg, zah balummdan ne sadece bir tek gii- nege ne he pek qok giinege igaret eder. 0, her ikisini de kendinde banndm. 0 tiimel anlarmn sadece bir tek giinegi iqerdiB ikincil bir kanitla bilinir. Buradan @an sonuq, Marmura'ya gore gudur: ibn Sina burada bir varola- na ait t h e 1 nitelikleri kavrama f Z h i de$, tiimelin kendisini tamgmakta- du: Birinci analiz epistemolojik, ikincisi ise metafiziksel ve semantikiir. Yine de ikisi birbiriyle iligkilidir m a ikinci analiz, sozkonusu problemi vurgular. Ciirkii hem idrak fiili hem de idrak edilen nitelikler, bir tekilin, tiiriiniin tek iiyesi olup olma&&m bize bildirmez. Onu b h e k icjn ikinci bir kanit gere- kir. ibn Sina boyle bir kmtm gokbilirnsel mi yoksa metafiziksel mi oldu&- nu b e h e z . Marmura, tikellerin alulsal idraki soz konusu olunca, bu ka- mtm metafiziksel olmasi gerektiw diigiiniir. Onun aragt~nlmasi ise, her bir tekiIin kendi m u olugturdu@ sudiir sisteminde ohah&. 37

Bir tikeli alulsal olarak kavramak, onun niteliklerini kavramaktlr. Bu nitelikler ise, pek qok tikelde ortak olabilir. Ama alul, onlann sadece bir

35 SAA., p. 307. 36 Ay. 37 SAA., p. 308.

tekile ait o l d u m u ikincil bir delille bilir. 1gte, tekili, duyulann yardm olmaksizm kavrarnak demek, onun tiimel niteliklerini ve bu niteliklerin diti;er birine ait olma&&u kavrarnak demektir. 0 halde tekrar tanun tartlg- masma ya da onunla iligkili konuya doneriz. Bu, h n Sina'm Metafink'teki tiimel, tekil ve tikel kavramlanyla ordiim bir pasaja iglk tutacakar:

"Tann, tikel (singular) geyleri, tiimel olmalan bakzmzndan, yani nite- Ziklere sahip olmaszyonunden idrak eder. Eg'er sozkonusu nitelikler, tikeller- de tekil olarak (individually) ozellqirse, bu, belirli bir zamana veya duru- ma gore olur. Eg'er bu durum, [ S Z R szfatlanyla idrak edilirse, tikellerin pozisyonuyla aynz olur. Ancak o, her bir tiiriinun kendi tek tekil [omeg'iyle] sznzrlz oldu& ilkelere isnat edilmesine gore tekil geyZere isnat edilir. DemQ- tik ki, bu gibi bir dayanmayla, tekil olanlara sadece kendileriyle sznrrlz bir berim ve niteleme yapzlabilir. Tikelin nispet edildig'i tekil (individual), aklzn konu edineceB bir tekil ise, bu durumda aklm betimlenen tikeli idrak etmek ic;in bir yontemi vardzr. Bu [birincisi], orneg'in Gunq ve Jupiter kureleri gibi, kendi tiiriiniin tek uyesi olan ve benzeri bulunmayan tekildir. Dig'er taraftan tiir, pek ~ o k tekil omeg'e sahipse, tigiendig'in gibi, ona en b q t a ija- ret etmedik~e, aklzn o tekilin betimini elde etme yolu y o k t ~ r . ' ~ ~

Marmura, bu kriterin goyle bir sonus y a r a m a diigiiniir: Tann, olug ve bozulus diinyasmdaki tikel varbklan ve olaylan bilemez. Buna kargm aym d m , gegici olmayanlar igin gecerli desdir. Ciinkii olug ve bozulug dunyasmda, maddesel olmayan dugiinen nefs ile bu nefsin iligkili oldu@ olaylar, yani tikel insani eylemler de bulunmaktadx. Tann'm tikelleri bil- me olanaB da bu meyanda siirdii~iilmelidir.~~

ILT- Tekil insan Nefsi: Nefs-i nauka, diigiinen nefs, maddesel de$dir, ebedidir, bedeni terk ettikten sonra kendi tekillim siirdiirtir. Marmura'ya gore 1bn Sina, ozel olarak bir gey belirtmese de gene1 olarak kendi ilahi- yat felsefesindeki Tann'smm o. nefsi yeryiiziinde bedendeki varha esna- smda da bedenden aydddctan sonra ruhani varhB esnasmda da tikel

38 Ay.; Metnin Arapp'dan qevirisi gu gekildedir: "0 halde 0, tikel geyleri (el-umuru'l-ciiz'iyye), tiimel olmalan baktmmdan, yani o [tikellerin] slfotlara sahip olmast baktmmdan idrak eder. Eger bu [slfatlar], o [tikel geylerle] bir tekil (gahls) olarak ozellqtirirse, bu, tekil bir zamana ve tekil bir duruma izafetle olur. Eger bu tekil d m , [sadece] slfatlanyla dikkate almzrsa, [tiimel aqtdan bilinen tekillerin] stafiisiiyle a p t olur ama o [slfatlar], her bir tiiriiniin kendi tekilinde bulund@u ilkelere, dolaylsgla tekil geylere dayanu. DemQtik ki, bu gibi bir dayanma, tekil olanlara, Lyaln~ca] kendileriyle smult bir betim ve nitelik kazandmr. Bu tekil, alc~lda bulundu- &nda da bir tekil olursa, akltn o betimleneni [idrak edecegi] bir yolu vardu. igte bu, tzph Gunq kiiresi ya da Jupiter kiiresigibi, kendi tiirii iqerisinde bqka benzeri bulunmayan tek olan tekildir. . Ama tiir, pek qok tekili kapstyorsa, ogrendigijlgibi, en bqta ona [somut olarak] Qaret edilmedikqe aklm bu[tekil] geyi betimleme yolu yoktur." ($ifa:Metaw II, s. 105-106.)

39 SAA., p. 308-309.

olarak bilmesi gerektim soyler. Buna kargm konuya tikellerin alulsal bil- gisi iqin konulan prensipler aqismdan bakttrnzda, tikellerin tiimellerle tam olarak belirlenemeyeceg prensibi, Tann'm o nefsi hem bedende bulundu@ esnada hem de aynldktan sonraki soyut varh@ esnasmda bil- mesini itnkansiz k d d O

Marmura'ya gore, b n Sina felsefesinde nefsler muhtemelen iki tiirlu de@gime konu olmaktadu. Bunlardan birincisi, nefsler bilkuwe iken, fad M a bilfiile doniigiir. h c i s i ve probleme konu olan ise diigiinen nefsle- rin, kendi bedenlerinde ahlakla tekil olarak siirekli olarak yetkinlegmele- ridir. Bedenden ayrildrktan soma butiin nefsler birbirinden farkl~ yetkin- legme derecelerine sahip olurlar. Art& bir diigiinen nefsi digerinden ayl- ran tekillegme ilkesi, onun ulagag yetkinlik seviyesidir. Ama nefs, olug ve bozulug diinyasmda siirekli yetkinlegirken, oncesi ve sonrasi farW deg- qim ya da deBgimlere konu olmaktadlr. Mannura'ya gore deggirn olgusu, Tann'm onu tekil olarak bilme tarzmda yer almam&du. Elbette deg- gim, Tann tarafin.dan bilinebilir. h a sozkonusu problem, olaylar ve var- W a r arasmdaki farkta onemli bir gii@iige doniigiir. Tann'm bildig deg- qimler, goksel dogalarda herhangi bir durum bagkalagmasi olugtunnayan ayiistii olaylardu. Gijksel do@lann tiimel niteliklerinden olugan bilgi -0

d o g a r bagkalagrnad~B icin- deggmez. Ancak yersel dogalann tiimel ni- telikleri demek olan bilgi ise, bu do&ilann bagkalagmasma bagh olarak deggir. Deggmez bilgi, onlat-m tiirsel bilgisidir. Marmura'ya gore bunun anlanu gudur: Tann, bozuluga u&ayan &el bir v a . & d e a , onun ait oldub -epistemik planda deggmez olan- tiiriinii bilir. 1gte bu, Tann'm, olug ve bozulug diinyasmda siirekli olarak deggim gosteren diigiinen nef- si bilemeyece- birinci nedenidir. Ciinkii bir nefs, obiir neftsen, bir taraf- tan maddesel ve zamansal dunrmlarla farkldagrmg, diger taraftan yersel varha esnasmda siirekli yetkinlegen yapis~yla tekillegmigtir. De@gmezZik karakteri, mevcut yetkinligyle, bedenden aynldrktan soma ortaya @ar. 0 halde Tann'm diigiinen nefsi b h e irnkm, onun siirekli yetkinlik kazana- rak deggime konu oldub olug ve bozulug diinyasmda d e s , ~lagh& yet- kinlik derecesinin deggimden vareste kalaca@ ve hangi yetkinlik derece- sindeyse ebediyen oylece sabit duracag goksel iilemde ortaya gkacakhr.

Nefs, olug ve bozulug diinyasmda bulundu@ esnada Tannym onu bilemeyecejjinin bir ikinci nedeni, nefslerin maddesel iligikleridir. Nefsler maddesel olmamasma ve maddede bulunmamasma kargm, maddeyle birlikte yaraalrmglardlr ve madde, temel tekillegtirici etmenlerden biridir.

Nefs, kendi tiiriiniin tek iiyesi olmad1ij;mdan -ki oyle olsaydi maddenin idraki z o d u olmayacaktl- bir nauk nefsi bilmek, onu tekillegtiren mad- desel kogullann idrakini zorunlu

Denilmigti ki, Tann tikel nefsleri bilebilecekse, tiimelin metafiziksel karakterinden dolay, onu ancak goksel iilemde bilebilir. Ama bu sav, Marmura'ya gore, bir bagka giiq1iiii;e kapi aralar. Bu giiqliik ise, tekil diigii- nen nefslerin tekillegtirici ilkesinin madde olmasmdan dolay, nefslerin bedenden aynldktan soma bu ilkeden yoksun olmalm ve belirlenimleri- nin ortadan kalkmasidlr. T a m bu nefsleri bildime gore, onlann yetkin- liklerine dayanan bir hiyerargiye gore bilmesi gerekir. Bir bagka ifadeyle Tann, tekil, aynk bir diigiinen nefsi bilebilecekse, onu digerlerinden ayl- ran tekillegtirici ilkeyi de bilmesi gerekecektir. Bu ilke, onun yetkinlik de- recksidir. Bu ise T m ' m naak nefsleri normatif karakterli, deger diiz- l e d bir hiyerargide bilmesi anlamma gelir. Ama bu, bir diizen iqerisinde ve eg: varolu~a sahip tiiriin belirlenimsizlig, sl~urs~zh& anlamma gelir, ki b n Sina bunu bagka izahlarda imkansiz olarak gor i iyord~.~~

IV- Tekil Olaylar: Tekil olaylar, goksel alem ile olug ve bozulug alemi- ne ait olanlar geklinde iki ktsma aydmahdlr. Acaba Tann ikinci ilemdeki tek tek insanlann fiillerini bilebilir mi? Marmura'm da belirnig gibi, b n Sina sorunu insan fiilleri aq~smdan tartlgmaz. Bizim bu konuyu yine gii- neg tutulmas~ iizerinden tetkik etmemiz gerekir. Ancak bunun olug ve bozulug iilernine irca edilip edilemeyeceg, eger T a m her tutulmayl tek tek bilirse miimkiin olacaktlr. 1bn Sina, harat'taki tikel ay tutulmasi ome- mde , onun Tanr~ tarafindan tiimel tarzda bilinebilecem soylemekte- dir.43 0, gerek Metafizik gerekse isarat'ta, tekil bir t u t u l m m duyusal id- raki ile belirli niteliklere ait, bir t u t u l m m belirli bir zamanda gerqekleg- t ig saf M s a l bilgiyi birbirinden ayrt eder.44 idrakin ilk tiirii, bilendeki deggimi gerektirirken ikinci tiirii oyle de@dir. Ciinkii ikincisi, tutulma- dan once, tutulma amnda ve tutulmadan soma aym kah. Tann, ezelde zatlndan bildig deggmez bilgi ile her tutulmayl detayh olarak bilir. Peki ama Tann tekil tutulmayl bilebilmesi nasll olacaktlr? Bu sorunun ymtl, tutulma bilgisinin olug ve bozulug diinyasmdaki olaylara kadar u z m p uzanamayaca&m gostereceg gibi tikelleri bilmenin kriterini de verecek- tir. Tikel bir olay tekil olarak bilmek, o tikeli, tekil olarak bilinen bir dige- rine isnatla miimkiindii. 0 m e m tutulma, kendi tiiriiniin tek iiyesi olan

41 Ay. 42 W, p. 309-310. 43 &CirCit, s. 166. 44 SAA., p. 310.

ay tutulmasma atfedilir. Ay tutulrnasi, ay, giineg ve yeryiiziiyle ilgdi bir t a b kozmik hareketleri iqeren sebepler gerekw. Dolaysiyla bunlar, duyurna gerek kalmaksizln Tann tarafmdan d o m d a n idrak edilebilen varllklar ve olaylardlr. igarat'taki pasaj oldukqa aq&tur:

"Kendi sebepleriyle zomnlu olunca ve tiiriiniin kendi tek tekiliyle sznzrlz bir ilkeyle ilQkili olunca tikel geyler, tiimellerin idrak edildig gibi idrak edi- lirler. Bunun orneg tikel bir tutulmadzr. qiinkii o [tutulmanzn] ortaya gkz- gz, onun tikel sebepleri t am oldu&nda ve akzl biitiin o sebepleri tiimeller gibi kavrayarak bildignde olur.'"15

Tannsal bilginin goksel alemdeki yansmasi bu gekilde olmaslna kar- gm onun olug ve bozulug alernindeki tekil olaylar ya da fiillere yansmasi nasll olacaktlr? Marmura, bunu ibn Sina diigiincesinden qlkarmarmzln olanakh olmadim diigiinmektedir. (;W kendisini ancak nispet ederek bilebilecewz ikincil olaylar, birincil olarak bilinen -ken& m i i n tek iiyesi- tekillerle iligkilendirilemezler. Dolaysiyla Tann 'm bir tikeli nasll bildi* kamtlarnak iizere seqilen bir t u t u h a omeg, Tann 'm olug ve bozulug diinyaslndaki bir tikeli nasll b i l d i w izah edememektedir.

Mannura'nm elegtirileri, goriildiiw gibi, Farabi ve ibn Sina episte- molojilerinin ana ilkeleri ile bu ilkelerin detaylardaki y a n s m a l m tu- tarsizhfy iizerinedir. Onun yukandaki qoziimledig konular, alt b a g M m mud tutarsak, bilginin temel karakterini olugturan tiirnel yaplrun mahi- yeti, ontik doniigiimiiyle birlikte ortaya $&an tekillegme sorunu ve tekil varh&n ya da olayln Tannsal zattaki epistemik imkamdlr. Bu konular, manaksal ve metafiziksel olduw kadar fiziksel ve psikolojiktir. Sistem diigiincelerinde bu dallam birbirinden b a m s i z ayn bir yap1 d e g , aynl paradigmarm izaf5 qaltgma alanlan oldu&nu biliyoruz. Ve yine biliyoruz ki, metafiziksel bir ilke psikolojide, fiziksel bir ilke de manukta geqerli olabilmektedir. 0 halde incelememizin de tek yonlii ohamasi gerekir. Nitekim birkaq aragtlrrna bagh& altmda ele alaca-z qahgmarmz, fslam Meggg Felsefesi'ndeki temel epistemik ilkeleri Farabi ve ibn Sina metin- lerinden ortaya koyarken, Marmuraci antitezlerin detaylardaki sorunlan- na da igaret edecektir.

45 SAA., p. 311; Metnin Arapsa'dan qevirisi qu gekildedir: 'Tikel 2eyler; tiiriiniin kendi tekilinde ozellegti@ bir ilkeye be l t sebeplerle zorunlu olmast bakunmdan, tiimellerin akledild3 gibi akledi1ebilir.[~~~@3unun orneB] tzpkt tikel cry tutulmast gibidir. [I] Ciinkii o [tikel tutulma- ntn] meydana gelmest [a] onun tikel sebeplerinin tam olmas~ ve aklrn o [sebepleri] tam olarak bilmesi (ihata) nedeniyledir. [Aktl da] onlan tiimelleri aklenigi gibi akleder." fiiirdt, s. 166).

3.1. Duyum ve Bilgi

Peripatetik paradigmada, bilginin temelini, kendisi "gerqekte bir bilgi olmayan d ~ y u m l a r " ~ ~ olugtumr. Duyulanrmzm idrak konusu, "somutlq- m q tikellerdir (el-ciiz'iyy?tu',j-gah~zyye)."~~ Buna kargm "tikellerin idraki, bilgi de&l tanzmadzr ( m ~ r i f e ) . " ~ ~ Ciinkii tanuna, tekilin bilgisidir. Dolayl- siyla duyum, bir geyi tanunarm yoludur, bilmenin dew. Duyuluru nasll idrak ederiz? "Duyulur ve hayal edilir suretler; szrf duyulur ve hayal edilir olmalan bakrmmdan, tikellqm4 organlarla idrak edilirler."49 Mademki duyum ve akletme birbirinden farm&, o halde onlarm iglem alanlan ve k a ~ z d a n da birbirinden farkb olm&&. Buna gore "[anlam] duyulur ise, giiphesiz onun sadece duyumlanabilen ve hatta hayal edilebilen bir du- rumu, yeti, belirli bir olqiisii ve belirli bir nitel@ vardzr. qiinkii her duyulur ve hayal edilir; kesinlikle bu hallerden biriyle ozellqir. Mademki durum boy- ledir; oyleyse bu hali bulunmayanlara ijukandaki ozellqme] uygun dQ- mez; dolapryla bu haldeki birbirinden farkh olanpek ~ o k gey iizerine [soy- lenen] bir soz olmaz. 0 halde 'insan', bir tek hakikat olmasz bakzmzndan, hatta kendisinde qoklugirn farklzlqmad@ temel hakikati bakzmzndan, du- yulur olmayp szrf ~kledilirdir."~~ Tannsal bilginin i m k m tartlglrken ibn Sina, bu iki alarm mutlak surette aynlmasi gereklilim vurgular:

"Bozulqa ugi-ayan geyler; [ I ] soyut mahiyetle ve [o mahiyete] tabi te- killqmem4 (tqahhus) geylerle akledilirse, onlann akledilmesi, szrfbozulu- ga ugi-ayan geyler olmasz bakzmzndan de&ldir. [2] Bunlar bir maddeye, maddenin arazlanna, bir vakte ve somutlqmaya i14en geyler olmasz bakz- mzndan idrak edilirse, bir akledilir de&l, tersine duyumlanan ve tahayyiil edilen b a n i imge] 01ur.'~~

Buradan anlaghyor Id, bozuluga u&-ayan geyler, yani belirli bir nesne ya da olay, bir aqidan a k h idraki ile elde edilen bilgi konusu, diger bir aqidan da dig ve iq duyularm idraki ile elde edilen duyumun konusu ola- bilmektedir. Nedir tikellerin bilgi konusu olan ozellikleri? Bu ozellikler, onlarm biitiin, bir tiir iqin geqerli olan soyut tiirnel mahiyeti ve o mahiyete

46 ibn Sina, $$a: Cede( tah:A. El-F.hvani, Kahire 1965, s.134, 47 ibn Sina, Kitabuh-Necak-tah: M. Fahri, Beyrut 1982, s. 101. 48 $ijk Burhiin, s. 9; Peter Adamson da bu farW@ dikkat qeker ve o 'tamma'yi (marife) 'aware-

ness' (farland&) olarak $ e v e (Peter Adamson, On Knowledge of ParticuLvs, p. 267.) 49 $ 8 ~ : MetaF;ik n, s. 105. 50 &-iu(ik s. 124-125. 51 Ae. , s. 104.

tabi olan tiimel aynlrnazlan, hassalan ve arazlandlr. A l g konusu olan ozellikleri nelerdir? Bunlar da mahiyete iligen somut madde, ki bu h e m b dewdir, somut maddi arazlar, belirli bir vakit ve cisimsel belirlenig. De- mek oluyor ki, bir gey, somut olarak gerqeklegtimde, onu, soyut mahiye- tine ilave olarak bir siire gerqeklegtig belirli bir zamana ve yukandaki sayllan hallerin kendisinde oftaya qlkt@ somut bir dururna gore deger- lendirmek gerekmektedir. 0 halde, belirli bir vakitte, mahiyetine ilave somut maddi arazlanyla gerqeklegmig maddi cisim ya da olay, diyelim ki bir insan, bir ay tutulmasi, insani idrak sozkonusu oldujjunda, iki yonden degerlendirilmelidir:

"Ona srrf Tnsanlzk' olmasr agzsmdan bakarsak, bunu, dqandaki bir geye bakqla kaqtzrmamzz gerekmez. Dqandakine kargz bakq], bir bakqz ikiye boler: [ I ] Ona ne ise o olmasr ban i mahiyeti] bakrmrndan bakmak ve [2] o [mahiyete] eklenenlere bakmaknS2 "Burada 121 madde ve arazlanyla hay- van ya da insan olan duyulur bir gey vardrr ki, bu, tabii insandzr. [ I ] Yine o Fayvanla veya insanla] birlikte o Fayvana veya insana] ilave edilen [araz- sal] geyleri dikkate almaksmn ve srrf biljiil ya da srrf bilkuwe genel, ozel, bir ve gok olma gartz getirmeksizin, sadece zatzna bakarak he ise oJ olmasr ban i mahiyeti] bakrmrndan hapan ya da insan olan bir gey ~ a r d z r . " ~ ~

Yukanda da belirtti@miz gibi, tekilvarll&n gahslnda a$an bu iki alan- dan birincisi, yani akledilir yonii alal tarafindan; ikincisi, yani duyulur yonii de nefs tarafmdan idrak e a . Nasll ki iki alan birbirinden farkhdu-, bu alan- lara karghk gelen iki idrak a h da, o n l m eylem tarzlan da farkhdu-. Peki ama bu iki alan araslndaki temel fark nedir? Bir taraftan bir tikelin her iki alam da kendisinde bamdu-dfym diger taraftan bu iki a l m bir birinden farkh oldujjunu soylerken bir qeligkiye diigmiig olmuyor muyuz?

Bu iki a l m birbirinden farkh olmasr, onlam birbirine kargrt oldu& anlamma gelmemelidir. Soyut bilgi, yani tiimel nitelikler, Tannsal bilgi cephesinden diigiiniildii@inde, hembya suretini vermigtir. Suretle birlik- te ortaya qlkan madde, somutlagmg bilgidir. 0 bilginin diglnda bir gey de@dir. Bununla birlikte o bilgi, soyut yapislndan somut yaplya, iiq boyu- ta; bir goriingtiye doniigiirken, varllk dam da deggtimden, o var& ala- m gartlama gore gekillenmigtir:

"Her geyin bir mahiyeti vardzr. Bu mahiyetler kimi kez ayanda kimi kez de zihinlerde [evham] varolabilir. Bu iki varlzk alanzndan her birisinin mahiyet igin meydana gelmesi zorunlu degldir. 0 ikisinden her birisi ancak mahiyetin varolmasrndan [siibut] sonra varolur ve yine her ikisinden biri,

HASAN AJCKANAT 135

mahiyete has olan ozellikleri ve arazlan o mahiyete ekler. Bir varlzk alanz- na ait olan ozeUik ve arazlar, digeri iqin ge~erli 01mayabilir.'"~

Dig varllk almnda bulundu&nda ise geyler, biitiin var1iii;lyla aynl- maz, kendinde bir bloktur. Tiirii, tekilinde gerqeklegmigtir. Bizim tiimel bilgiyle b i l e c e w tiirsel suretler, igte o tiiriin herhangi bir tekilinde maddi eklentileriyle iq iqe geqmig gekilde b u l ~ n u r . ~ ~ Seyin duyusal alm, mahiye- tinin somutlagmasmn gereadir; mahiyete biisbiitiin a y h ve ona tama- men yabanc~ bir gey deadir. Mahiyet, tekillegtifji ve som~tlagh@ zaman, olabilecea gey, d~gandaki igte o belirli tekildir. Digandaki varoluq, 'belirli bir zaman ve belirli bir dunun'la gerqeklegir. Ciinkii bir tiirsel suret olan "insanlzk, [dqanda] kesinlikle, sadece arazlarla ~ a r o l u r . " ~ ~ Bizim bilgi ara- y~grrmz da somut gey iizerinden gerqeklegtimden, bir biitiin olarak du- rain o somut geyin tam- hesaba k a t m m z gerekir. Bunun iqindir ki, "canlz (hayevan), s o p t canlzlzkla dqanda vardzr. Onun boyle olmasz, aynk olmasznz gerektirmeyip, kendinde olan o [canlz], kendisine ilave edilen ko- gullardan hali olarak dqanda vardzr. Onuyalnzzca d q kogullar ve durum- lar kqatmqtzr; o k a d ~ r . " ~ ~ Nefsin giiqleri olan iq ve &g duyular, insan sozkonusu oldumda, maddeyle agga q~kan o soyut suretin elde edilme- si iqin bir araqtlr. Bununla birlikte alul, diganda varlik tarzi deagtia iqin akledilir olmaktan, salt bilgi olmaktan q h g somut bir geyi do@dan idrak edemez. "qiinku akzl, kalzcz olan tiimel geyi akleder ve idrak eder; onunla bir olur ve bir aqzdan o olur. 0 geyin goriingiisunu de@l, kunhunu idrak eder."58 Onda, onceden, s1.f kabul etme istidadi ve doBgtan gelen kimi ilkeler diglnda bir bilgi de yoktur. Bu nedenle diganda iiq boyutlu olarak bulunan bilginin, akdsal varlik alas intikali iqin, varlik yapisi- m deagmesi gerekmektedir. Bu varlhal deagim, ancak bir dereceye kadar iq ve &g duyularla s a ~ l w . Boylece tekillegmig organlarm bir eyle- mi olan "duyu, insanz idrak etti@nde, ona, insanzn -arazlar ve cisimsel du- rumlarla kaqzk olmasz bakzmmdan- bir sureti yerlqir. Bu [arazlar ve du- rumlarla], o surette, s o p t insani mahiyet tqekkul edecek gekilde, bu mahi- yetin kendisinin ortaya qzkmasma olanak yoktur. Duyum sanki o sureti

54 ibn Sina, ?#a: Mant@a GirQ (Medhal), met. ve qev: 0mer Tiirker, 1st. 2006, s. 27. 55 Marmura, tiirii tekilinde bulunan ilke ile tiiriiniin tek tekili bulunan ilkeyi birbiriyle kangtl-

rarak, ibn Sina'run olug ve bozuluga u$ayan geyleri tek tekili olan tiirlere nispet ederek b i leb i lecewi diigiindiimii dylemektedir. (W, p. 307) Bu, biiyiik bir yarulg-I&, ki buna daha sonra igaret edece&. Oysa ibn Sina, yukanda oldu$$~ gibi, tiirii, kendisinde gerqekle?ti@ tekiline nispetle bilebilece-i dylemektedir.

56 #a: Metafizik I, s. 176. 57Re., s. 180. 58 $#a: Metafizik Il, s. 115.

maddeden sop as^ ve onu kendisine almasz gibi bir ~eydir. Ama bu soyma, maddenin k~~~bolmaszyla kaybolur. Ciinkii 0, maddesel-arazsal ilijiklerle birliktedir. Demek ki duyumun [tek bqzna] s o p t sureti fiazanma] imkanz yokt~r."59 ~ ~ ~ i l d i g " i gibi sorun, suretin dupmda maddesel eklentilerle ve suret-madde arasrndaki bir nispetle birlikte bulunmaszdzr. Peki, ya bu nispet kaybolunca ne olur? Zaten tikel idrak "idrak edilenin ortaya qzkmasyla beliren, ortadan kalkmasryla da kayb01an"~O bir idrak tiirii de@ miydi? iSte "o nispet kaybolunca, 0 [sureti] almasz da ortadan kalkar. Boyle bir durum, onun, sureti, maddeden ve maddesel eklentilerden soyamamasm- dan Gtiirjidiir. Madde ortadan kalktz@nda o suretin varolmasz olanaksu- dzr. Sanki 0, sureti maddeden hi$ soyutlamamq gibidir. Tersine bu suretin varolarak kalmasznda maddeye ihtiyaS: vardzr. "61 Demek oluyor ki, "duyu, sureti maddeden ve maddi eklentilerden tam olarak soyutlayamaz. "62

&n Sins, yukanda, "duyumlanan ya da h q a l edilen ~ l u r " ~ ~ derken nef- sin ic; ve &g yetilerhe Garet etmi~ti. Eger bu suret ortak duyu uzerinden hafizaya yerlegirse, nefsin onu k o m a imkan~ vardx. Buna kargln o, yine tekil bir smettirve maddi eklentilerinden tam olarak s o y u t l a n r n ~ m Onun bir kavram olarak, akledikler olarak ortaya &mas1 i@n insan akh ile fad a k h bbf iwe ihtiyaq vardx. "Ardmdan akzl onun soyut anlarnznz arazlar- dun soyutlar ve o anlam da akzlda ijte bu suretin q z y l a ortaya pkar. BU

suretJ ya dqandaki bir varolandan ya da -dqanda ozii bakzmzndan bulun- m q p akzl onu icat etse bile- orada v a m q gzbifarzedilen ~eyden alan tekil bir hayaldeki 'canhlrk'zn soyut~anmaszyla or tqa ~dcan bir suretti1-."~4

Kin&, Farabi ve ibn Sina, diganda u$ boyutlu olarak bulunan bilgi- nin, yani &elin, tiimel yonuyle, tiiriiyle, biitiin zamanlarda gecerli oldu- &mu, o l u ~ ve bozuluga u&ayan yonii ile de sadece belirli bir zamanda gelerli o lduwu dii~iinrnektedir, BU nedenle onlar; tiimel-bilgisel oneme formlan ile tikel-algiSal oneme f o ~ ~ kesin olarak ay~nrlar.~s Tusi,

59 bn Sina, ~jq~fi~-Hikme, tah: H.Z. ijIken, T.T.K. 1953, S. 36. 60 i5circit, s. 166. 61 ibn Sins, "de En-Nefs ve B M e ve Meiidihe", f%-alu'n-Nefs, tah: A.F. el-Ehvw 1952, s. 70. 62Re., s. 71. 63 $@I: MetaJ7n.k II, S. 104. 64 $Va: M e t a w i, s. 181. 65 ibn Sins ~~n&u'I-~qriki)@fde, bilimlerin de zarnansal forma gijre &el ve -el olarak

aynlabilecew ima emekte& Burada zaman, de&* bir neticesi olarak, bilgi forni lma etki eder: "Bilimler pkW on2arayonelik istek de farklrJbrklzdv; ancak ill& iki &ma

aynlr: [ I ] ~ m i e r i dehrin tamam1 iFin de& zamanm belirli bir siiresi i@ gecerli olup, arb- dun 0 sfire sonunda ortadan k-ya da dehrin belirli bir siiresinde dqadaki objelen' (a).%) ile

olmaktm sonradanyine onlara delalet eden bilimler. [2] Nispeti dehrin biitiinpar&- ma oh bjlimkr. ifte bu bilimler; hikrnet o h a k isimlendirilmek bakrmmdq bilimlerin en e v e . . " ( ~ ~ t d d l - ~ q r i k k % & tah:M. el-Hatib, Kahire 1910, s. 5.)

bu iki a l m gu gekilde belirtir: '"Su insan, 2u sozii, ~u vakitte scijlliiyor' soziimiiz tikeldir. Ama 'insan, sozii [bir] vakitte soyler'soziimiiz tiimeldir."66 Buradaki birinci ifade, tikel-al~sal bir onermeyi, ikincisi ise tiimel-bilgi- sel bir onermeyi belirtir.

Bilgi, gene1 olarak iki luslmdlr: Kavramsal bilgi ve tasdiksel bilgi. 1bn Sina'm bu tartigma qerqevesinde bilgiden anladla, geylerin mahiyetinin tam olarak bilinmesidir. Mahiyetin bilgisi, bir tiire sorulan 'o nedir?' soru- suna kargllrk verilen y m t olup, tanmu, o tiirh zati yuklemleriyle yaplh. Tiir, drganda cevheriyle gerqeklegen hakiki tiirler olabildig gibi, o cevher- lerde gerqeklegen arazlann tiirleri de olabilir. Mahiyet, slrf bilgi olmak bakmmdan siireklidir ve tek boyutludur; tek tabiaa bildirmesi bakmm- dan boliinernezdir, t e l~ t i r .~~ 0rne@n bir t u t u l m m mahiyeti ve mahiyeti- nh? ayrilmazlan bilindig zarnan, butiin tutulmalar h h d a tiirnel bir bilgi edinilmig olur. "0 Pilgi] ise, 'gu tutulmadan sonra veya giinegin gu burqta gu siire bulunmaslndan sonra gu niteliklerle bir tutulma gerqekleg- mig olup, bmdan sonra gu, gundan sonra da gu olur' geklindedir. i9te se- nin bu yargm, bu tutulmadan once, [tutulma] m d a ve [tutulmadan] soma dojjrudur." 1gte bu bilgi, slrf tutulma bilgisi olmasr bakmmdan, bu- tiin giine~ tutulmalannda ortaya q h a s i zorunlu olan bilgidir. Bu gartlar- dan herhangi bir sapma olursa, zati nitelik gerqeklegmedi@nden tutulma olmaz. Bu tiirnel yarg, biitiin tutulmdarda oldu@ gibi, t u t u l m m bu- tiin evrelerinde de geqerli [email protected], mahiyet bakrmrndan bizde arh bilgi olugturmaz. Bizde yeniden olugturacaa bilgi, algsal bir forrnata gelti@ zaman olur ki, o da tutulma e v r e l e ~ varha ve yoklu@yla, yani gerqeklegip gerqeklegmedigyle ilgihdir. Seyin var iken yok olmasi veya yeniden ortaya q h a s i ise, cevhersel mahiyete ilave zamansal bir sorun- dur ki, bu soruna ileride demecegz.

Denilmigti ki, konu qerqevesinde tarhgllan bilgi, soyut mahiyetin ken- disidir. Peki ama Tann'm o mahiyeti pek qok slfatla nitelendirdig ve bu

66 Nasiruddin et-TGsi, ~erhu'l-i$&irt ve't-~enbihcit m, (el-&&At ve't-~enbllk i@nde) tah. S. Diinya, Beyrut 1993, s. 286.

67 0 m e m "insan, diigiinen hayvandn-" tammmda, 'insan' tiirdiir ve mahiyetin a&&; 'diigiinen hayvan' ise o mahiyeti bildiren soziin iki ozsel yiiklernidu Bu mabiyet, kendinde tektir; an- cak tanun olarak ifade edildimde, 'diigiinen' ve hayvan' olarak iki anlama boliinebilk Buna kargm, bu iki yiiklemden hiq biri tek bqma, o mahiyeti ifade etmez. Ciinkii o, 'dii@inen7 ve 'hayvan' d e g , 'diigiinen hayvan'du, bir tek tabiatm bilgisidir. Bu nedenle ibn Sina goyle soyler: 'Tanrm, hakikat bakmmdan, bir tek tabiatzn anlamrnr gade e d e ~ deriz. 0rnefin 'dQii- nen canlr' d e d w d e bundan bir tek geyin anlamz pkac [Bu anlam] aynyla canhdrr; canlr da aynryla dQiinendir. Bu tekgeye bakarsan zihinde ~okluk bulunmaz. Ama tanma bakacak olur- sun, o geyin ~ q i t l i anlamlardan meydana gelen bir bilqimini bulursun." I.$&: Metafink I, s. 213-214; Aynca bkz. ,$$a: Mantrg'a GirQ, s. 22, 35.)

sayede tekil olarak belirledia gelip geqici somut arazlan bilme imkam yok mudur? Hem Tam hem insan, geyin mahiyetini aklettia gibi, ondaki arazlam mahiyetini de akleder. Diyelim ki akil, d~ganda, kendinde blok olan duran bir geyi (yani kmk, ~ I Z I kurgun kalemi) duyurnlad~@da, 'kurqun kalemlik' mahiyeti yam slra tiimel olan W ve 'kmmz~' gene1 arazlanmn mahiyetini de idrak eder. 0 tiimel arazlan, sozkonusu mahiye- te slfatlayarak onlara iligtirir. 1gte ibn Sina'm Tannsal bilgi tarhgmalann- da dile getirdia nispet, izafet veya slfatlama gibi sozciikler, tiimel yuk- lemlerin heylilAya yuklenmesinden bagka bir gey degdir. Onlar, mahiye- tin somutlagmaslndaki temel maddi-belirleyici ozelliklerin bilgisidir ve varhk illetinin ogelerini olugturur:

"0 halde 0, tikel geyleri, tiimel olmalan bakunmdan, yani srfatlara sahip olmalan bakunmdan idrak eder. Eger bu [srfatlar] o [tikel geylerle] bir tekil olarak ozellqirse, bu, tekil bir zarnana ve tekil bir duruma gore olur.

Dehrde birer bilgi iken, tagmayla birlikte zamansal-durumsal bir for- mata donugen o arazlan tekrar eski formuna getirebiliriz. Dolays~yla o kalemi duyumlarna ortadan kallunca kavrarnlarla ifade etmemiz ya da onu yan yana durdujju siyah kurgun kalemden aylt-t etmemiz, o kalemin ve arazlanmn mahiyetlerini tam olarak bilmemizden ve o mahiyetleri, ~ p l u iiriin etiketleri gibi geyde idrak etrnemizden dolaydu: Kalemi bilme- miz iqin onu tekrar tekrar gormeye gerek yoktur. Bi lmediwz tek gey, duyumlama ortadan kallunca onun var olup olmad1ii;ldlr. Tannsal bilgi sozkonusu oldufjunda, bir nefsi ohad~ii;l iqin O'nun geyi duyurnlamas~ olanakslzlr. 0, geyleri ezelde bilir ve varolan her gey, zaundan sadlr olan ve gerqekte birer bilgi olan illetlerle varolur veya yokolur. 0, evreni ve onun varl~$$n~ tam olarak biliyorken niye tekrar ona bakarak algilama ve bilme ihtiyac~ hissetsin ki? Bu nedenle Tannsal biligin yoniinu, kesinlikle onun maliilu olan evrenden yola qlkarak d e s , O'nun zaundan yola qlka- rak belirlemeye q&gacaf$z. Marmura bu noktayl yeterince aydlnlaur an- cak Tam ve insan iqin egadh olarak k u l l d a n 'akil' ortakl~@dan hare- ketle, pek qok noktada T m ' m idrakini geylere bag11 olarak diigiiniir. Bu konu, Tannsal bilig tarz~nda yeniden ele ahacakur. $imdi bilgiye 'bilgdik' formunu kazanlran ve Marmura'm metafiziksel ve epistemolojik ola- rak aylrt etrneye qal~guii;l tiimel tiirlerini ele a l h .

3.2. islam Felsefesinde Tiimeller Problerni Nedir tiimel? Tiimelin bir gerqekliB var 1111dlr? Marmura'm ifade

ettia epistemolojik ve metafiziksel tiimel ne anlama gehektedir?

W A N AKKANAT 139

1bn Sina diiqiincesinde tiimel, iqlemindeki anlamlara yuklem olabil- me nitelig bakmmdan, iiq tarzda ifade edilir. Birincisi, "orneg'in insan fiavramz] gibi, pek qok geye biyil soylenmesi bakzmmdan bir anlama tii- me1 denir. "69 Ciinkii o kavrarmn altlnda bilfiil varh& olan pek qok somut qey va rd~ . h c i s i , "[her ne kadar altzna girecek] pek qok geyin biyil varol- masz gart deg'ilse de, yine de onlara yiiklenmesi uygun olan anlama tiimel denir. Bunun ornea yedigen evin anlamzdzr; ~ u n k u bu oyle bir tiimeldir ki, pek qok geye soylenmesi dogasznda bulunur. Buna kargzn deg'il bu pek qok geyin, birinin bile varolmasz asla zorunlu deg'ildir."70 BU tarz tiimelin iqle- minde, d~qanda gerqekleqen bilfiil varhklan yoktur. Dahas~, boyle bir zo- runluluk da yoktur. Bu tiir tiimeller, a k h slrf soyut kavramlarla iiretti@ tiimellerdir. ~qiinciisii ise "tasawurunda pek qok geye soylenmesine yonelik bir engel bulunmayan anlama da tiimel denir.Ama bunu bir sebep engeller ve o [sebebi] belirten bir sebep kanztz (delil) bulunursa, bte o zaman [pek qok geye soylenmesi] engellenir. 0mea Gunq ve Yer gibidir. qiinkii zihin, bunlann [szg Gunq ve Yer olarak akledilmeleri bakzmzndan, bu [tasawu- run] anlamznrn qok geyde bulunabilmesine engel olmaz. Tek istisna, bu [an- lamzn pek qok geyde bulunabilmesinin] i m k a n s ~ oldu@ yonunde [zihne] bir sebep kanztz (deli11 ve bir varlzk kanzhnzn (huccet) gelmesidir. Bunun imkanszzlz@ ise tasawurun kendisinden deg'il, d~ bir sebepten dolayr ~ lur ."~l Bu son tiimel de pek qok geye soylenmesi olanakh olmasma karqm, bir yoniiyle fiziksel bir yoniiyle de metafiziksel bir sebeple, iqleminde sadece bir tek varh@ gerqeklegtig bir tiimeldir.

ibn Sina tiimelin bu a n l a m l m bir tek t m d a toplanmaslnln ola- nakh o l d u ~ u diiqiiniir. Buna gore "tiimel yalnzzca tasawurununpek qok geye soylenmesine engel olmayan ge~dir ."~~ 0 halde bir kavrarmn tasawu- ru, ki bu alulsal anlamdlr, imkan bakmmdan pek qok varhjja yuklem ola- biliyorsa, ona tiimel diyoruz. Buna karqln "bir tek anlamla, bu anlamda bulqan pek qok geye Qaret etmesi olanaklz olmayan her sozcuge tikel de- nirn73 ve tekilin (el-ciiz'iyyu'l-mufred) tasawurunun anlanu, pek qok qeye

yuklem olamaz. 0 dm, slrf belirli bir tabiati bildirmesi bakmmdan, qoklujja yuklem olmasi olanaks~zdr.~~

1slam felsefesinde tiimel, Tann'da, d~q diinyada ve zihinde gerqek olarakvardr. (I) Tann'm bilgi objeleri olan tiimeller, qokluktan once var-

69 SVa: Metafink I, s. 172. 70 A y . 71 A e . , s. 172-173. 72 Ae. , s. 173. 73 Ujdnu'l-Hikme, s. 2. 74 Farabi, Talikit, s. 10-11.

dx75 BU tiimeller, bilgi olmak balurmndan tek boyutludur ve evrenin bilgi- si olmak bakmmdan tektir. (11) Cokluk tagma ile baglar ve tiimeller, Tan- nsal bilginin yansmasiyla zamansal bir dizgede ortaya qkan somut gey- lerde bulunur. Daha d o w s u tiimeller, hefliyl kugatarak iiq boyutlu bir varhk olarak belirir. ((III) hsan zihnindeki tiimeller, bu sokluktan sonradxr ve oraya dig diinyadaki v a r h b somut maddesinden ve maddi eklentile- rinden s~yutlanarak~~ yine tek boyutlu olarak yerlegir. Bu iic; boliim, tii- mellerin gerqeklime yonelikti. Bir de bu gergeklim varolug tarzi asism- dan bir boliirnleme vardxr: Tabii, aWi ve manaki tiimeller.

Tbelin, slrf 'tiirnel' olmak bakmmdan tiimel olmasi ile kendisine tiimellik kattla gey birbirinden farkkdlr. Birinci acidan tiimel, yukanda igaret edilen taTilmlardan herhangi birisiyle ifade edilir. Ciinkii o, bagka bir geye, nesneye veya olguya nispet edilrneksizin, slrf tiimel olmasi balu- m d a n tiimeldir. Bu anlam ne birdir ne qoktur; bilfiil ya da bilkuwe ola- rak ne dig diinyada ne de zihinlerde bulunur. 0, kendinde bir anlamdlr. h c i asidan ise tiimellik, bir anlama iligir ve boylece onu genellegtirir. 0 m e m insan veya ata tiimellik iligirse, ki bu nefste gerseklegir, burada 'tiimellik' &gmda bagka bir anlam vardlr ki, o da 'aWtw. Tiimelin a n l m bagka, a m anlanu bagkadlr; ancak tiimellik ata iligince, onu slrf tiimel ' a W yapmgar. Tiimellik "bir tabiata, tabiat] zihimel tasawurda orta- ya gzktzBnda a m o l ~ r . " ~ ~ BU nedenle '"atlzk'zn, 'tiimellik'in anlamzna ge- reksinimi olmayan, ama yine de 'tiimellik'in ona a m oldugir bir tanzmz vard~r ."~~ Slrf tiimel olmasi balurmndan ' a W i ele aldi@rm zaman, o da kendinde bir bir veya c;ok degdir ama bu anlmyla nefste bulunur. Gerci onun tiimel olmasi, nefste bulunmaslndan dolayl d e g , "varolan veya varsayzlan (miitevehhime) pek gok oze kzyaslanmasmdan- d~r."~O ibn Sina bu savlyla Platonik idelere kapi aralamayl d e g , salt ma- hiyetin kendisi ile ona iligenleri ortaya koymayl hedeflemektedir. Ona anz olabilecek her tiirlii anlam, ona iligen bir slfat olur; yani 'birlik', 'atlik'a iligerek onu 'bir at' olarak slfatlar. Ya da ona tiimellik iligerek onu 'tiimel at' yapar. Eger bu salt mahiyet, belirleyici hassa ve arazlmyla dikkate alum- sa, belirli @ir gey] 01ur.~l

75 $$a: Mant@a GW, s. 62. 76 $$a: Mant@a GW, s. 62. 77 $$a: Metafizik I, s. 184. 78 $$a: Metafizik I, s. 173. 79 Onun kendiide bir anlam olmasi, kendinde genel veya ijzel olmasuu gerektirmernektedir.

Kendinde genel olsayd, hiqbir a m bireysel varh@ olamazd. Bkz: $$fa: Mant@a GW, s. 58. 80 $&: Metajizik I, s. 184. 81 Ae., s. 173-174.

A m cinsi olan 'cadi k a v r m da aym gekildedic Slrf canh olmak balu- m d a n canh, ne birdir ne qoktur' sadece nefste bulunur. Buns kargln araz- lanyla sIfatlanrmg olmasi b-dan ayandaki canh, 'cadik' suretini ken- disinden al&$$m~z tiimel tabiat olarak, tab% geydir. Tiimel tabiam ayanda varolmasiyla "onun [slrfl tiimel olmasi balurmndan tiimel yoniinu de$, kendisine tiimellim anz olduM bir tabiam ayanda varolmasm anhyoruz. Dolapslyla o [tabiat], tabiat olmasi bakmmdan bir geydir; kendisinden tiimel suret akledildimden otiirii taglpa olrnas~ balarmndan bir geydir; yine bilfiil akledilmesi bakmmdan bir geydir; hakkmda 'ozu balarmndan ('ayn) bu madde ve arazlara de$ de gu madde ve arazlara iligseydi bagka bir tekil olurdu' @iikmiiniin] uygunluM balurmndan da bagka bir geydir."82

Demek ki c d , soyut 'cadhk'la cllganda mevcuttur. Nasll ki miihiir m h a vunddu&nda, onu tabederek suretini veriyorsa, slrf tiimel olmasi bakmmdan canhhk da heyiilap tabederek, ona gi~dirilerek,~~ tabii bir gey olarak ortaya qkarmaktadn-. Bu durumda o tiimel, o tabiatta v a r h ve o, (a) tab% tiimeldir. Ona sadece 'arazlanyla birlikte diganda varolmak' iligmigtir. 1drakle birlikte o soyut canhhk, (b) akdda maddi eklentilerin- den soyutlamr ve (c) digandaki bagka geylere yuklem olmasi bakmmdan ona tiimellik anz olur. 0 anlam, akdda soyut suret olarak bulunmasi balu- m d a n akli tiimel, beg tiimele konu olmas~ bakmmdan da manhki tii- me1 olur. Buna gore birinci tiimel, slrf tiimel olmak bakmmdan incelendi- m d e n Metafizik'in; ikincisi, akdsal suret olmas~ bakmmdan incelendi- m d e n Psikoloji'nin; uqiincusii de yuklem olmak bakmmdan incelendi- m d e n Manhk'm inceleme a l m olugtunnahdlr. Nitekim slrf tiimel ol- mak bakmmdan bir tab3 tiimelin inceleme a l m , h n Sina'm Medhal'de belirttiB gibi bir ya da iki sanatln igidirs4 ki, onlar kesinlikle Metafizik ve Psikoloji'dir. Bu alan, Serhu'l-Habisi ala't-Tehzib uzerine inceleme yapan Abdulmiiteiil es-Sai'di tarafmdan goyle belirlenir: "Dogiusu, tabii tiimelin varlz@ hakkzndaki inceleme de mantzk sanahnzn dqzndadzr. Giinkii o, varo- lanlann durumlannz, onlan szlf varolmasz bakzmzndan inceleyen hikmet bani metafizik] konulanna dahildir."85 1gte Tannsal bilgi de, inceleyece- w z uzere, Metafizik'in konu edindiB -ister kendinde bir cevher isterse bir araz olsun- tabii tiimele k a r g u gelen mahiyetlerden o l ~ g u r . ~ ~

82 A.e., s. 186. 83 Farabi, FiisiLtu'l-Hikem, Haydarabad 1345, s. 21. 84 $fa: Mant@a Gi*, s. 21. 85 Abdulmiitetii es-SaEdi, Tecdid ala'l-Mantlkfi$erhi'l-HabDiala't-Tehzib, (Tehzibu'l-Man& i@n-

de), iiqiincii basm, Kahire trz., s. 46. 86 Tiirler iki lasmdx Birincisi, tek iiyesi olan ve biitiin oziiyle onda agga &an; ikindsi, pek

qok tekili olan tiirdiir. "0, [ I ] ozleriyle (a'yan) ger~eklqmij varltklann ilkesi oldu@ gibi, [2]

Buna gore Mmura ' rm T m s a l bilgideki epistemolojik ve metafi- ziksel tiirnel aynmm kontekstlerden elde etmek uzere sarfettig buyuk gayret, takdir edilecek bir inceleme omeg olugtursa da, o aynrmn bizzat h n Sina metinlerinde aqlkqa bulunduii;u goriilmektedir.

Demigtik ki, mahiyet, cins ve aymndan olugan tanmun bildirdig bir butiindiir. 0 m e m insan ya da evrenin t m da iki tiirnel yuklemden olugmasma kargm bir tek mahiyeti, bir biitiinu bildirir. Bir bagka ifadeyle biz evrenin mahiyetini bildiwzde, bu bilgi, kavramlardan olugmasma kargm bir tek tabiatm, evrenin bilgisidir, dolaylsiyla tek bilgidir. Eger slrf insan olmak bakunmdan 'insan'a bakarsak, zihinde qokluk bulunrnaz. (;iinkii o, bir tek hakikattir. "0rneg'in 'di4iinen canh' dedig'in zaman, bun- dun bir tek ~eyin anlamz pkar."87 Ciinku "tanrm, hakikat bakzmzndan bir tek geyin anlamznr $ade eder."88Ama tammdaki terimlere bakarsak, o, qe- qitli anlamlardan olugur. Bu tiirnel anlamlardan birisi yoksa, bilgi olugma- mgtlr. Eger cinsi bilinmiyorsa, maddesi bilin~nemig~~; a m bilinmiyorsa sureti bilinmemigtir. Mahiyet ise madde ve suretini ortaya koydu@ o ha- kikatin a&du-?O

Marmura7~m h n Sina metinlerine dayanarak igaret ettig sorun gu- dur: Mahiyeti bildiren t ~ , siirekli olana, tiire ait oldu&ndan, olug ve bozuluga ujjrayan bir tikelin belirleyici bir t m yoktur. Onun ayru tiir altmdaki pek qok tekilin paylago@ gene1 nitelikleri vardlr. Gene1 nitelikler t e r n belirlemedimden, -olug ve bozugla uij;rayan- bir tekilin bilgisini elde

o l q ve bozulqa ugiayan varltklann -0ncelikli olarak tiirleri ve bu sqede de [sornutl tekilleri bakunmdan- ilkesidir." ($$a: Metafink II, s. 104). Buradaki 'ozlenyle gerqekleamig' kavrarm, tiiriin oziiniin biitiiniiyle tekilinde gerqeklegtim ifade eder: "miteliklerle] nitelenen tekq - her bir tekilin riiriinun tiirn hakikatini ald&- tekillerden ise, ona benzer b q k a bir tikel yoktur ve aktl da bu tiirii, o tek tekili ile akleder." ($I&: Metajizik I, s. 218).

87 $$a: Metafizik I, s. 214. 88 Ae., s. 213. 89 Cins ve madde ozdeglia ya da f a r m @ i@ bkz: $$a: Metafizik I, s. 189-190. 90 $ifa: Metafizik I, s. 217; Suret, tek bqma mahiyet degdir, aksi takdirde cins olan maddesi

bilinmew olur. Madde de tek bqma mahiyet degdir, aksi takdirde sureti olan a y r m bilin- m e w OIUL 0 m e m 'insan' mahiyetinin cinsi olan madde, kendisi.de buyiime ve duyu olan car& cevheridir. Mahiyetin a y m olan suret, canhya diigiinme ozel l im veren nefs-i natlka- drr; Dolaylsiyla dqanda kendinde blok olan tabiatln bilgisi, ki bu, ister evren isterse insan olsun, mahiyette bulunur. 'Kendinde bloK ifademiz, o tabiann dqanda cevher ve araz ya da cins ve aynrn geklinde aynamamasmdank. Ciinkii her duyulur cisim, somut olarak niceiik- sel boliinmeyle, "heyula ile suret ~eklinde de anlamsal bolunmeyle ~ o ~ a l u . " &3rcit, s. 131). Bunun i@dir ki mahiyet, Puret ile rnaddeyi ve bunlardan o lqan $u bir'in 'birlik'ini bir a r q a getiren bu b i l qwn kendisidir." ($$a: Metafizik I, s. 217). 0, kendinde tek bilgidir; qokluk, .dqanda kendisine yi&lem olduw bireylerinde gerqekle~u

etme olanaa yoktur. Onun tam bilgisine ulagma olanaa, a k h daha once- den duyumlama sayesinde bildi9 -zaman, durum ve varhk- olarak ger- qeklegmig bagka bir tekile isnatla olur. Ama bu tekil de aym sorunlan ba- nndmaktadlr; yani nefste, yahzca duyumlama sayesinde tikel-algsal bir tahayyulii; M d a da bagkalanyla ortak tiimel slfatlan vardlr. 0 halde alulda, duyumla olugmayan, slrf tiimel tarzda bilinen bir tekil olmahdu. 1gte bu tekil, tiiriiniin tek iiyesi olan tekildir. Turiiniin biitiin hakikati ken- di biricik tekilinde ortaya qha iqin, o tekili bilmek, aym zamanda tiirii- nu bilmek demektir. Tiir ise zaten a k h domdan kavrayabilece9 bir tii- meldi. 0 halde Tann bu tekili bilince, do&udan tiimeli bilmig olacakhr. Bu ise ibn Sina'm Marmurac~ versiyonunda Tann'm tikelleri tiimel tarzda bilmesi anlarmna gelecektir. Ama ya tiiriin pek qok tekili varsa, Tann on- lari nasll bilecektir? Marmura'ya gore, Metafizik'te igaret edildi9 gibi,91 tiiriiniin altlnda pek qok iiyeden biri olan ve kendisini t d a m a soru- nundan otiirii tam olarak bi lemediwz -olug ve bozuluga u&ayan- bir tekili, tiiriiniin tek iiyesi olan bir tekile isnat ederek bilebihiz. C W bu sonuncusu tiimel tarzda akledilmigti. igte bu sayede olug ve bozuluga u@ayan tekiller, tiiriiniin tek iiyesi olan tekile bagh olarak herhangi bir sorun qlkmadan kavranabilir. Bunun zorunlu sonucu da gudur: Tann, ti- kellerin sadece bu tiiriinii, yani tek iiyesi olan tiirii domdan bilebilir.

Eger bu elegtirileri h n Sina metinlerinden b a m s ~ z okuyacak olsay- dlk, Marmura'm fikirlerine kaulmamakla tam bir alul ihlali yapmg olur- duk. Ne var ki burada pek qok yanl~g anlama bulunmaktadu. Ciinkii bag- larmndan koparrlan ve yanl~g anlaplan onermeler bir araya getirilerek diizenli bir luyas olugturulmug ve yahzca bu ijnciillere gore d o m olan sonuq onermesi y d g bir bilgiyle iligkilendirilerek yine bagka luyaslann onciillerini olugturmugtur. h a Marmura'm olug ve bozuluga ufjrayan tekillerin bir tarummn olamayacaa fikri, yine de do&udan ibn Sina ifa- delerine dayanlr:

"Tekilin [miifret] tanzmzna giren her isim, bir szfata Qaret eder. Szfat ise pek ~ o k ~eyde ortaya ~zkmaya elveelidir. Bilqim b a n i tamml, bu elve- rijli durumu ortadan kaldzrmaz. qiinkii 'A' tiimel bir anlam olup yine bir tiimel anlam olan 73' de ona dahil edildi@nde, o [bilqimde] bir tiir ozellq- me olmasz olanaklzdzr. Ama bir tiimel [diger bir] tiimelle ozellqti@ zaman, IA ve B' [bilqis(i], yine kendisinde bir ortaklzgin bulunabileces(i bir tiimel olarak kalzr. Bunun orne@ "$u, Sokrates'tir" qadesidir. Sen onu tanzmlaya-

91 Sifa: Meta&& 11, s. 105-106; Marmura'mn verdi9 anlam: "Arna ontar, her bir tiiriiniin kendi tek tekil [omeByle] smrlt old@ ilkelere nispet edilmesi bakuntndan tekil ~eylere nispet edilir." (SAA., p. 308)

cak olursan "0, filozoftur' dersin. " Ama bu durumda onda bir ortaklzk var- dzr. Eg'er "0, teistfilozoftur" dersen, yine ortaklzk vardzr. "Hakszz yere oldu- riilm6.j teistfilozoffur" dersen, aynz gekilde o [ifadede] bir ortaklzk vardzr. "0, filan kimsenin og'ludur" desen de buradayine bir ortaklzk ihtimali bulu- nur ve bu da 'Filan, bir kQidirl' peklinde olur ki, filanzn tarifi de kQinin tar$ gibi olur. Bu kQi, bir Qaret veya ozel bir takma isimle tarif edilirse, konu ijaret ve lakaba kayar; ve tanzmlama ge~ersiz olur. [Nitelikleri] Gog'al- tzp "Su giin gu pehirde oldiiriilen kimse" dersen, tiimel tarzda tekillqmesiyle birlikte bu nitelik de [sadece] bir tekile isnat edilmeden pek ~ o k geye soylen- mesi olanaklzdzr. [Nitelifin] isnat edildi@ pey, bir tiiriin tekil hakikatlerin- den birisi ise, onu gozlemlemekten (mqdhede) b q k a gzkar yo1 yoktur ve akzl o [tekir! kQiyi] ancak duyu ile bilebilir. Eg'er [niteliklerle] nitelenen te- ki2 -her bir tekilin tiiriinun tiim hakikatini aldrgi- tekillerden ise, ona ben- zer b q k a bir tikel yoktur ve akzl da bu tiirii, o tek tekili ile akleder. Dolap- szyla betimi, o tiiriin niteleyicisi yaptz@mzzda, aklzn o [tekil] hakkrnda bir bilgisi olur ve akzl da, o peyin bozulqa u&-ama imkanzndan dolcryr, lkendi isinde] bir ha1 bqkalqzmz sorunuyla karplqmaz. Zira bu gibi bir gey, bo- zulqa u&-amaz. Ama betimlenen peyin varlz@nzn ve hakkzndaki betimin siireklilifinin garantisi yoktur. Akzl kimi kez onun varolma siiresini bilir ama bu da aynz pekilde hakiki bir tanzm olmaz. 0 halde tekilin (mufiet) hakiki bir tanzmznzn olmadz@ onun ya bir takma ad veya Qaretle tarif edilecefi ya da takma ad ve Qaretle tarif edilmQ olanlarla tarif edileceg agrg'a g~kmqtzr."~~

ibn S i n a ' m pasajdaki soylemi, evet, slrf tekil olmak balurmndan bir t e b ancak bagkalanyla ortak bir betiminin olabilecegdir. Buna kargln o, Medhal'de demigti ki: "Her geyin bir mahiyeti vardzr. Bu mahiyetler kimi kez ayanda kimi kez de zihinlerde levham] ~arolabilir."~~ Acaba buradaki 'her gey' ifadesine tek tek tekiller girer mi? libn Sina bunu Metafkzk'te aqrklar: "Cinsin, cins olmasz bakrmrndan mahiyeti vardzr. Turiin, tiir olma- sz bakrmzndan mah iyeti vardzr. Yine tekil (el-miifiedu'l-cilz'i) olmasz bakz- mzndan tekilin de aynlmayan arazlannz kaim kzlan mahiyeti ~ a r d z r . " ~ ~ Medhal'de bu aqrklamasm daha da belirginlegtirir: "[$ahsrn] varlzginzn hakikati, 'insanlzk'la ger~eklqir. Dolaylszyla her pahsrn mahiyeti, insanlrk- la ger~eklqir. "95

Buradan aqiga glum$ oluyor ki, her tekilin, onu 'ne ise o yapan' bir mahiyeti vardu: ama onun salt kendisiyle s m h bir t m yoktur. (;W tanun, tiiriin bilgisini verir. Buna kargm eger tekil, tiiriiniin tek iiyesi ise, onun tiiriiniin tiimel bilgisi biitiinuyle tekilinde gerqeklegir ve tiirsel bilgi slrf o tekil ile smhdu:. Pek qok uyesi olan tiiriin mahiyeti de tekillerinde gerqeklegir; ancak mahiyeti bildiren tanun, dowdan gu belirli tekili de- 3, pek qok benzerinin dahil oldu& tiirii belirtir. Bu ay rda r olduha onemlidir. Marmura bu konuda Kindi, Farabi ve ibn Sina ile mutablkhr. Tekrar h n Sina'm yukandaki uzun pasajma donersek, onun oradaki bi- rinci gayesi, tekile el, goz vs. ile igaret etmeden, ona has bir takma ad olmadan veya hiq algrlamadan onun tarif edilemeyeceg iken; ikinci ga- yesi, tekillerin de ancakve ancak tiimel aqldan bilinebilecegdir. Bir bagka ifadeyle ibn Sina, sanki, 'tekil tekil deyip durdumuz geyi slrf bir bilgi onermesi olacak gekilde bana oyle bir sozle ifade ediniz ki, ben onunla yalmzca o biricik geyi anlayabileyim' demektedir. Ama bu, olanaksizdlr. ~gte diigiinhimiiz buradan, tekillerin hangi anlamda tiimel tarzda bilin- d i m e de ulagmak ister.

Simdi ibn Sina'm birinci gayesi iizerinde d u r h . Bir tanun aragtlr- masi, t d a n a n geyin mahiyethi bilmek iqin yaplllr. Boyle bir araganna ise, gimdilik, o geyin mahiyetinin bilgisinin bilinmediw gosterir. Sozko- nusu gey, tekil olunca, onun her ne kadar bir mahiyeti olsa da, slrf mahi- yet olmak bakumndan mahiyeti bildiren tanun, olug ve bozuluga uBayan o tekili dew, onun tiirhii verir. Tekil olan gelip geqici, tiirii ise kal~cldu:. Bunu belirtmigtik. Demek ki szrf tekil olmasz bakzmzndan o tekilin kendi kendisiyle s w h bir tanmu yoktur. Ona yuklenecek biitiin yiiklemler, yine b a g k a l m paylago& s~fatlardan oteye gepeyecektir. Peki m a nasll bir yontem izlemeliyiz ki onu anlayabilelim? Diyelim ki daha onceden hiq uqak gormemig mal~ bir yerliye, gu oniimde duran tekil, belirli uqa@, Ali'nin uqa-, slrf ona has tekil ozeWerinden yola qlkarak nasll tarif edebdirim? Ona u q a b tiirsel mahiyethi dew slrf kendi tekil nitelikleri qerqevesinde 'iiq metre kana& var ve beg yiiz metre havalanabilir' diye tarif etsem, bu d a m bagka uqakla ortakur. 'Alman yolculan tagd desem, bu da hem uqak hem de otobiisle ortaktlr. 'Ali'nin uqa&dx, pilot- da Za- fer'dir' desem ya da birkaq nitelik ilave edip bagka bir tarif yapsam, o yerlide net bir d a m ortaya qdmaz. (;W ben tarifimi deggken ve bqka tikellerin paylagh& tiimel niteliklerle yaplyorum. 1gte ibn Sina'run burada- ki qoziimii iiq gekildedir: Ya gozlemle ya u q a b takma a& ile ya da analoji ile. 0 yerliye ya Ali'nin o u q a m 'igte gudur' diye Qaretle gosterebilir ya varsa y h c a o uqaga ait ismi soyleyebilir ya da daha onceden -zarnan,

d m ve varldc- geklinde varolan ve ona 'igte gudur' diye gosterilmig belirli bir uqab , Ahmet'in u q a m bilgisine analoji yaparak tar8 edebilirim.

Marmurayya gore, sorun hala qoziilmemigtir. Ciinkii kendisine analoji yapllan geyin de tanunlanma sorunu vardx; yani alulda, Ahrnet'in uc;a$$- rn da kendisiyle s m h ama pek qok $eye yuklem olabilecek tiimel nite- liklerinden bagka bir geyi yoktur. Dolaylsiyla onun da tiimel niteliklerin- den bagka salt kendisiyle s m h net bir t m da yoktur. 1gte Marmura, olug ve bozuluga uBayan geylerin salt kendileriyle s m h bir ta~llrm~lln olamayacabdan hareketle onlam slrf tekilliklerini ortaya koyan bilglle- rinin bulunmadi&u diiqiiniir. Onun, o geylerin bilinebilme i m k m ken- di tiiriiniin tek iiyesi olan tekillere dayandmnas~ ve buradan T a n n Y m olug ve bozuluga u2i;rayan tekilleri do@udan bilemeyecefjini, muhteme- len yine Metafkzk'te geqen ve sl&a anfta bulundu@ bir pasaji oldukqa yanl.~g anlamasmdan kaynaklm. Bu pasaj gu qekildedir:

"0 halde 0, tikel ?eyleri (el-iim'ruJl-ciizJiyye), tiimel olmalan bakzmzn- dun, yani o [tikellerin] szfatlara sahip olmasz bakzmzndan idrak eder. Eger bu [szfatlar], o [tikel geylerle] bir tekil (phzs) olarak ozellqtirirse, bu, tekil bir zamana ve tekil bir duruma izafetle olur. Eg'er bu tekil durum, [sadece] szfatlanyla dikkate alznzrsa, [tiimel a~zdan bilinen tekillerin] statiisiiyZe aynz olur ama o [szfatlar], her bir tiiriiniin kendi tekilinde bulundugic ilkelere, dolapryla tekil ~eylere dayanzr. DemQtik kc bu gibi bir dayanma, tekil olanlara, &alnrzca] kendileriyle sznzrlz bir betim ve nitelik kazandznr. Bu tekil, akzlda bulundugicnda da bir tekil olursa, aklzn o betimleneni [idrak edecea] bir yolu vardlr. 1pte bu, tlplu Giineg kiiresi ya da Jupiter kiiresi gibi, kendi tiirii iqerisinde bagka benzeri bulunmayan tek olan tekildir. Ama tiir, pek qok tekili kapsiyorsa, o&endim gibi, en bagta ona [somut olarak] igaret edilmedikqe a k h bu[tekil] geyi betimleme yolu y o k t ~ r . " ~ ~

Marmura, yukandaki pasajln iiqiincii ciimlesinin son h s m m gi5yle qevirir: "Ama onlq her bir tihihiin kendi tek tekil [omeayle] s m h 01- du& ilkelere nispet edilmesi balurmndan tekil geylere nispet edilirSng7

Oysa iki anlam arasmda biiyiik fark vardir. Marmura, Metafuik'in yukandaki metnine miidahale ederek 'tiiriiniin tekilinde bulundugir' iba- resini tahrif etmig ve onu 'tiiriiniin kendi tek tekil [orne@yle] smzrlzy iba- resine qevirmigtir. Bu tahrif, yani metne sokulan 'tek' (one) ifadesi, qeviri slrasinda gozden kaqllllabilecek slradan bir hata olarak goriilebilir; an-

96 Sifa: Metafizik ll, s. 105-106. 97 SAA., p. 308. Metnin ingilizcesi gu ~ekiidedir: "But in as much as it is aMibuted to principles

where the species of each is confined in its one individual [instance], it is attributed to individu- al things."

cak Marmuraci antitezlerin iqerigi ve gayesi balummdan bu ifade, bu- tiin bir y d q l a r zincirinin ilk ve en asli halkaslnl olugturmaktadlr. 1ster siradan bir yanlig qeviri olsun isterse bilinqli bir tahrif olsun, Marmura'- Inn 1bn Sina metnine sok tue 'tek' ifadesi, T m ' m butiin tikelleri, tii- riinun tek uyesi tikeller uzerinden bilebilecegi fikrine gotiirmugtiir. 0 , bu ciimleyi, pek muhtemeldir ki, TusiJnin Serh'ine dayanarak qevkmig- tir. Ciinku 1bn ~ina'migarat ' taki "Tikel geyler, kendi sebepleriyle zorunlu olmalan bakzmzndan, tiiriiniin tekiUnde ozellqtig bir ilkeye nispet edile- rek, tiimellerin akledildig gibi aklediZirlerng8 ciimlesinin ciimlesinin "tii- riiniin tekilinde ozellegtia bir ilkeye nispet edilerek" ifadesi, Tusi'ye gore "tiirsel t a b i a m tekilinde mevcut oldufi bir ilkeye nispet edilendir. Soyle ki, o [tiirsel tabiat] bu tekilden bagkaslnda mevcut degdir" anlamma gel&. Marmura gerhin sadece buraya k a d w almig ve pasajdaki cumle- yi o gekilde anlamigar. Ama p a r q m d e v m d a Tusi, soz konusu olurn- lamay bir istisna ile bozar: "Soyle ki, o [tiirsel tabiat], bu tekilden bqka- sznda mevcut olmayp, bilakis onun bqkasmda mevcut olmasz cevaz ver- meyle o l ~ r . " ~ ~ Cevaz ise mutabakatla olur. Akd, tekilin yalnizca tiirsel suretini, tiimel niteliklerini biliyordu. Buna gore o, ilk kez aklettia teki- lin pek qok uyesinin bulunup bulunmadi@u gu gekilde bilir: AM, aklet- t i a o tekilin tiimel suretini temel alir -ona bir isim verir, ki bu, tan~madir (marifet)- ve onun, kendisine gelen bagka suretlerle uyugup uyugmadi- @na bakar. Uyugma varsa, mutabakat gerqeklegir ve alul, o tekilin sure- tinin bagka benzerlerinin bulunduhna cevaz verir. 1gte bu d m d a o tekillerin ortak sureti, onlam tiirii olarak, kendileri uzerine soylenen tiimel bir a e m olur. Eger mutabakat yoksa, dolayslyla cevaz verilme- rnigse, o tiimel suret, slrf tiimel olarak, o biricik tekilin tiirii olur. Demek ki kastedilen, tiiriiniin tek uyesi dead i r ve Marmura, bu noktada, uq temel ilkeyi birbirine kanqumgtlr:

I- Birincisi, yukanda tartlgrmg oldu&muz, (I) tiiriiniin tek tekiU ile (11) tiiriiniin kendisinde ger~eklqtig tekili birbirine kmghmugtlr. Ona gore olug ve bozuluga uBayan tekillerin tanuru, onlann ayandaki somut var- liklanndan elde edilerniyordu. 0 halde tek uyesi olan tiiriin bilgisi, kendi tekilinde o lduh gibi agga qkhfjmdan ve akd da o tekili tiimel tarzda domdan idrak ettifjinden, olug ve bozuluga u&ayan tekiller ancak kendi tiiriiniin tek iiyesi olan tekillere nispet edilerek bilinebilirdi. Bu goriig, yukanda belirtti&niz y d g qeviriye bagh y d g bir algilamadlr ve bu

98 igircit, S . 1.66. 99 Tiisi, ~erhu'l-i~circit ve't-Tenbih8t Ill, s. 288-289.

y d g i Belo da ~iirdiirmiigtiir.~~~ 'Tiiriiniin tek tekili' demek, tihiin sadece bir tek uyesi olmak demektir. 'Tiirii kendisinde gerGeklqm4 tekil' demek, ister tek uyesi olsun isterse pek qok uyesi olsun, tihiiniin zati ya da araz- sal niteliklerinin kendisinde ortaya qiktlb tekil demektir. Bu nitelikler tag- ma sonrasi o geyi bir tekil olarak ozellegtirir ve onda agga qlkar. Salt tiir- liik mahiyetine pek qok arazi yuklem yap~&nuzda, onun itiban degqir. Bu toplam (tiirliik mahiyet + arazlann mahiyeti) alulda tiimel olarak tekillegirlo1 ancak &g diinyada yahzca bir tek gahtsta ortaya qlkar ve o, sayca bir olur. 1stek tek uyeli isterse qok uyeli olsun, biitiin gahtslar sayca bir tanedir. Bunun iqin hiqbir kmta gerek yoktur, domdan biliriz. Ancak biz heniiz duyumladi@m bir gahsm gimdilik tihihiin tek uyesi mi yoksa pek qok uyesinden birisi mi oldu&nu bilmiyoruz. 0 tekili, yukanda yap- tl&nuz gibi, slrf tekil olmak balurmndan incelediwzde, sadece o tekille ilgih bir nitelemeye veya tarife ulagmz. Bu tarif ya da niteleme akdda, vehimde, hayalde ya da dig diinyada pek qok geye yuklem olabilir. Ama bu tiimel tarif ya da niteleme, diganda sadece bir tek somut gahsa yuklem oluyorsa, bu, tek gahsi olan tiirdiir, yani tiirce bir olur. Ancak onun qok olmasm engelleyen engeli bulrnak gerekir ve bunun iqin de bir varhk ya da sebep kmtma ihtiyaq vardx.lo2 Yok, birden fazla geye yuklem olabili- yorsa, yani vehimde ya da ayanda kendisine yuklem olabilecek bagka te- killer varsa, bu slfatlar geneldir ve o tekil, tiiriiniin tek omeg de9dir. ibn Sina'1un yukandaki maksadi, tikel geylerin, slrf tiimel nitelikleri bakmm- dan ele ahdijjmda, bunlann kayna-, insani bilig aqismdan, tihihiin tek uyesi olan tekil deg , tiiriiniin kendisinde agga qlktla tekiller oldu- bdur. Yani butiin tekillerdir. 1gte bizde varolan butiin bilgderin, yani tii- me1 slfatlann kaynab, o m e m insan tihihiin gu veya bu kirnsede aqiga qrkmasi gibi, tiirsel suretin ortaya qikaa somut tekillerdir. Bu suretler ise, ister tiiriiniin tek uyesi isterse pek qok uyesi olsun, tikeller uzerinden, onlann duyumlanmaslndan soma elde edilir. Farabi'nin de belirttig gibi, "bilgzlerin ortaya grkmasz, duyular bakrmzndan olur. insanzn tiimelleri id- raki, tikelleri algzlamasz bakzm~ndandrr."~~~ Marmura burada sayca bir ile tiir balurmndan bir anlamlamu ve onlann elde edilrnelerini birbirine ka- ngtlrrmSm.

11- ikincisi, birinci ihlale bagh olarak Marmura, (a) slrf tekil olmak balurmndan bir tekilin kendisiyle s w b betimi ile (b) onun mahiyeti uze-

100 Catarina Belo, Averroes on God's Knowledge of Particulars, p. 185. 101 $$a: Metajizik I, s. 218. 102Re, s. 172-173. 103 Farabi, TaZikat, s. 3.

HASAN AKKANAT 149

rinden yapdan t m kmgmgtl r . Eger o, bu tarhqmadan, tekilin Tan- nsal akddaki belirlenim yetersizlimden dqmdaki gu somut kalerni nasd varedebildiw anbyorsa bu konuyu ileride ele alaca@z. Ancak onun iga- ret ettig sorun, k m z c a , slrf tekil olmak bakmundan (aym tiir altmda- ki pek qok) tekilin t d a n a m a m a , dolaylsiyla bilinememe sorunudur. Yukandaki ilk tarif, yani bir tekilin kendisiyle s m h betimi, dogasi gereg zaten bir t m dewdir. 0, tiimel ifadelerle tikel-algsal bir nitelemeyi hew. Onun bagh bagma bir t a m da yo&. Ona dqmda 'o gudur' &ye igaret edebiliyorken, zihinde boyle bir imkan yoktur. Butiin tekillerin zi- hindeki durumu da aynen bu gekildedir. 1gte duyumun zorunlulujju, o tekili ne ise o yapan mahiyeti ile onu digerlerinden aylran pek qok arazln mahiyetini tespit iqindir:

'BBiitiin tikellerin ilbkili oldu@ hukum gudur: [Tikelin] kendi gahsmda varolan tabiatzya da idraki ancak duyu vb. yollarla olan benzeri somutlq- m y [tabiatlar], kendilerine duyusal bir ijaret anlammm katzlmasr nede- niyle ne [aklen] idrak edilebilen ne de burhan ve tanrmla elde edilebilen Qte $u tikel tabiat' olmaktadzr. Eger sen bu k k e l ] tabiatz somutluklardan so- yutlayarak alzrsan aklm idrak edeceg'i bir tiimel olur, ona burhan ve tanzmla ulqrlrr ve o [tabiat] bir tikel olmakla birlikte, onunla ilgiliyargz, / jarpal] haliyle kalzcrdrr. Ama yargr, -somutlqmy olmalan bakrmmdan- o somut geylerle ilgilidir.

Yukmdaki ikinci tarif ise bir t m ve bilgidir; temelinde algdarna vardlr ve nefsin o tekili sonradan yine duyumlama zorunlulujju, onun dig diinyadaki v a r h m veya yoklu@nu tespite yoneliktir. Marmura, birinci tiir t m temel alarak, olug ve bozuluga uBayan tekillerin duyumlama- dan soma bile bilinemeyecew ileri surmugtiir, ki bu, kesinlikle Meggai- likle bagdagmayan bir sonuqtur. Dolaylsiyla Marmura'm buradaki y d - gsi, qok iiyeli tiirlerin g a h ~ s l m t d m olmad~b ve bu nedenle bilgderinin elde edilemeyeceg goriigudur. Bununla birlikte bilinen $ey, Marmura'm da ileri siirdiim gibi, yine de t i imel l ia devam ettirmekte- dir. 1ster betimle isterse t d a bilelim, yuklem ya da yuklemlerin niceli- $$i ve nitelig kesinlikle belirsiz olacakur. Tekrarlardan kaqmmak uzere bu konuyu bir sonraki baghga erteliyoruz.

EI- ~qiincusu, birinci ve ikinci ihlalden q~kan sonucun Tann'm bil- me aktlna onciil yapllrnasi ve O'nun somut tekilleri domdan dew, tiirii- niin tek uyesi olan tekiller u z e ~ d e n bilebileceg sonucuna qrkmasidlr. Daha once belirtmig o l d u m u z gibi, Tann'm bilig tarzi, geyleri duyum-

layarak olugan nefsad biligten farlcldr. Tann, teldleri somut nesneleri uzerinden idrak etmez. Ciinkii "O'nun sahip oZdugiL kudret, 'zatznzn, bir akzl olarak, evrenin akledicisi olmaszdzr.'Bu ise evrenin ilkesidir ama evren- den alznmam~trr. Bizzat bir ilkedir, bqka bir geyin varlzBna dayanmaz."lOs Kaldi ki, Marmura'm mantl&ndan hareketle, Tann eger tikelleri idrak edecek olsa, bu idrak, tiirihiin tek uyesi olan tekiller iizerinden olrnazdi. Ciinkii tiiriiniin. tek uyesi olan teldlerin mahiyetleri ayru zamanda varhk- lan demek oldu@ndan, onlan t d a m a olanaB hi$ yoktur. Zira onlar bilegik desdir, yani cinsi ve aymm olrnadi&ndan, t d a n da yoktur. Butiin bunlann otesinde Marmura'm skqa atlfta bulundu@ Metafink'i yukanda v e r d i w z p a s a j m ilk iki ciimlesi domdan Tann ile ilg& iken, kalan diger ciimleler insad biligin ilkeleridir.lo6 igte uqiincu soylem de yine y d g ve birbiriyle iligkisiz onciillerin bir sonucudur.

105 Sifa: Metafink ll, s. 113. 106 Sozkonusu pasajln yalruzca gu iki ciimlesi Tann ile ilgilidir: "0 halde 0, tikel geyleri (el-

iimuru'l-ciiz'iyye), tiimel olmalan bakzmmdan, yani o [tikellerin] szfatlara sahip olmasz bakz- mmdan idrak eder. Eger bu [szfathr], o [tikel geylerle] bir tekil ( g a h ~ ) 0larak ozellqtirirse, bu, tekil bir zamana ve tekil bir dutuma izafetle olur." Bir zaman ve duruma gore gerqekle- gen tikel, a& duyumun ve insani aklm objesi olur: 'Eger bu tekil dutum, [sadece] slfatlany- la dikkote alznusa, [tiimel agzdan bilinen tekillerin] statiisiiyle aynz olur ama o [s~atlar]? her bir tiiriiniin kendi tekilinde bulund@ ilkelere, dolqslyla tekil geylere dayanu." Bizde olu- gan tiimel srfatlann kaynas, Qte onu kendisinden kazand~g.lrmz tikellerdir. ibn Sina, ozel- likle Tannsal ve nefsani b@ tan lann~ incelerken, bunlann birisinden digerine, ayru pasaj hatta ayru ciimle iqerisinde ani gec;igler yapar. Dolaylsiyla bu pasajlar, kendi mantis igeri- sinde inceleceg gibi, oradaki ciimleler de tek tek incelenmelidir. BU incelemenin tek lozu- mu, Tannsal b@in yoniiniin ancak ve ancak tiimelden tikele, soyuttan somuta d o m oldu- @dm Ama insan iqin iki durum sozkonusudur. Ciinkii o once duyumlar, sonra da akdda onlann tiimel niteliklerine u l q ~ lnsani idrak, yahzca tikelden tiimele, somuttan soyuta olm Ama bu bilgi olugtu@ esnada insan, akddaki tiimeli dlrjandaki tekiuere -em yap- mak suretiyle, yani illetler iizerinden ilerleyen gkanmlar m a n a m kullanarak, apla Tan- nsal bilirj istikarnetinde, tiimelden tikele, soyuttan somuta da ilerler.