makalelerle mardİn - alonot.com · edilmektedir. kivah ve midyat arasında 30 km lik bir mesafa...

766
MAKALELERLE MARDİN I TARİH-COĞRAFYA

Upload: others

Post on 07-Jun-2020

12 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

MAKALELERLE

MARDİN I

TARİH-COĞRAFYA

Page 2: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Mardin Tarihi İhtisas Kütüphanesi Yayın No: 7

Makalelerle Mardin

ISBN: 975–585–636–6

Makalelerle Mardin I. Cilt Tarih-Coğrafya

ISBN: 975–585–637–4

Proje Koordinatörü: İbrahim Özcoşar

Kapak Tasarım: İmak Ofset

İç Tasarım: Sultan Esin-Serap Gökçeoğlu-Arzu Ensari

Basım Adedi:1000

Basım Yeri ve Tarihi: İstanbul -2007

Bu kitabın telif hakları Mardin Tarihi İhtisas Kütüphanesi

Projesine aittir.

Bu kitap Avrupa Birliği’nin mali desteğiyle basılmıştır. Bu belgenin içeriğinden “Mardin Valiliği İl Özel İdaresi” sorumlu olup, hiçbir durumda Avrupa Birliği’nin pozisyonunu yansıttığı şeklinde yorumlanamaz. This book has been published with the financial assistance of the European Union. The contents of this document are the sole responsibility of “Mardin Valiliği İl Özel İdaresi” and can under no circumstances be regarded as reflecting the position of the European Union

Page 3: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

MAKALELERLE

MARDİN I

TARİH-COĞRAFYA

Hazırlayan: Dr. İbrahim ÖZCOŞAR

İstanbul–2007

Page 4: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur
Page 5: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

ÖNSÖZ

Mardin’in farklı yönlerini, akademisyen ve araştırmacıların bakış açısıyla tanıtmak, bilinmeyen yönlerini gün ışığına çıkarmak, yıllardır zihnimizi meşgul eden bir projeydi. Böyle bir çalışma için kendi alanlarında uzman 100’e yakın akademisyen ve araştırmacının çalışmalarının bir araya getirilmesi, çok zor ve uzun vadeli bir iş gibi görünmekteydi. Mayıs 2006’da düzenlediğimiz “I.Uluslararası Mardin Tarihi Sempozyumu” bize bu projeyi uygulayabileceğimizi gösterdi. Bu çalışma sırasında çok farklı alanlarda birbirinden değerli akademisyen ve araştırmacıların Mardin’in farklı yönlerini araştırdıklarını veya araştırmaya hazır olduklarını gördük. Bu çalışmaların bir arada toplanması teklifimizi kabul eden akademisyen ve araştırmacıların, Mardin ile ilgili farklı alanlarda yaptıkları bilimsel çalışmalarını bu dört kitapta bir araya getirdik. Bu arada Mardin’in iki önemli ilçesi Midyat ve Nusaybin’de Haziran 2003 ve Mayıs 2004 tarihlerinde yapılmış sempozyumlarda sunulmuş bildirilerin, aradan geçen süreye rağmen, basılamadığı anlaşıldı. Bu bildiriler de, Midyat ve Nusaybin sempozyumlarını düzenleyen Prof. Dr. Kenan Ziya Taş ve Doç. Dr. Ahmet Kankal’ın izinleriyle, kitap içinde ilgili bölümlere yerleştirildi. İzin ve yardımları dolayısıyla hocalarıma teşekkür ederim.

Çalışma, 1 yıllık yorucu bir emeğin ürünü olarak ortaya çıktı. Bu süreye, akademisyen ve araştırmacıların çalışmaları için harcadıkları süre dahil değildir. Bu çalışmada; yardımlarını ve görüşlerini esirgemeyen değerli arkadaşım Yrd.Doç.Dr. Hüseyin Haşimi Güneş’e teşekkür ederim.

Dr. İbrahim ÖZCOŞAR

Page 6: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur
Page 7: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

İÇİNDEKİLER ........... Sayfa

TARİH-COĞRAFYA........................................................ 1 Mezopotamya’ya Açılan Kapı: Nusaybin................................. 1 Hayat ERKANAL Uruk ve Ninive 5 Kültürleri Kapsamında Nusaybin’in Önemi ................................................................................... 17 Bora UYSAL Helenistik Roma İmparatorluk ve Geç Roma-Erken Bizans Dönemlerinde Nusaybin ve Çevresi Arkeolojisi Şavı Höyük VI. Roma ve Geç Roma –Erken Bizans Çağları Pişmiş Toprak Buluntuları ...............................................51 Ergün LAFLI İslam Hâkimiyeti Dönemine Kadar Ana Hatlarıyla Nusaybin ve Çevresi............................................................... 81 Salim CÖHCE İki Mekân Bir İsim: Nusaybin veya Nusaybin ile İlgili Kaynaklarda Geçen Bir Hatanın Tashihi .......................... 91 Abdullah EKİNCİ-Ahmet KÜTÜK İlkçağlardan Ortaçağın Sonuna Kadar Midyat ve Yöresi (Tur Abdin)’nin Tarihi Coğrafyası............................ 105 Adnan ÇEVİK Ortaçağ İslam Coğrafyacılarına Göre Nusaybin........................ 141 Adnan ÇEVİK İslamın İlk Fetih Yıllarında Nusaybin ve Klasik İslam Kaynaklarına Göre Nusaybin’in Fethi............................. 157 Mehmet AZİMLİ Hadis Literatüründe Nusaybin ................................................ 165 Ahmet KELEŞ Selman-i Farisi ve Nusaybin ................................................... 177 Selahattin SÖNMEZSOY Hicri I.Asır Mezhep Hareketlerinde Mardin Bölgesi ................. 193 Metin BOZAN Nusaybin’de Haşebiyye Devleti ve İslam Tarihinde Yeri .......... 215 Yusuf BENLİ

Page 8: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Abbasiler Devrinde Yukarı Mezopotamya’nın (Cezire)Sosyal Tarihi: VIII. Yüzyılda Cezire’de Köylü Hareketleri................................................................... 243 Mustafa DEMİRCİ Midyat ve Çevresinde Türk Hâkimiyetinin Tesisi ..................... 257 Kenan Ziya TAŞ Mardin ve Çevresini İçine Alan: Türk Devletleri Tarihi ............ 267 M.Azizgizi ALİYEVA Artuklu-Irak Selçukluları İlişkilerine Genel Bir Bakış............... 275 Hüseyin KAYHAN Arşivlerde Kayıtlı Mardin’de Yapılmış En Eski Vakıflar: İmam Zeynel Abidin’in 1158 M.Tarihli ve Artukoğulları’ndan Kutbuddini İlgazi İbni Melik Necmeddin İbni Emir Timurtaş 1178 M.Tarihli Vakfiyeleri............................................................................. 289 Sadi BAYRAM Ak-Koyunlular Döneminde Mardin ......................................... 307 Kazım PAYDAŞ Eyyubiler Devrinde Nusaybin ................................................. 325 Ahmet DEMİR XVI. Yüzyıl Arşiv Kaynaklarından Tahrir Defterlerine Göre Nusaybin .................................................... 349 Mehmet Salih ERPOLAT Tapu Tahrir Defterlerine Göre XVI. Yüzyılda Midyat............... 381 Mehmet Salih ERPOLAT 17.Yüzyıl Mardin Tarihinden İki Kesit: Gayrimüslim Nüfus ve Kale Teşkilatı ..................................... 415 Orhan KILIÇ İngiliz Buchkingham’ın Seyahatnamesine Göre Yüzyılın Başlarında Mardin’de Sosyal ve Ekonomik Hayat .................... 429 Metin AKİS 19.Yüzyıl’da Mardin’in İdari Yapısı ............................................445 İbrahim ÖZCOŞAR Tanzimat ve Meşrutiyet Dönemlerinde Midyat......................... 457 Ahmet KANKAL XIX. Yüzyılın İkinci Yarısında Nusaybin ................................ 479 Ahmet KANKAL Tanzimat Döneminde Mardin ve Çevresinde Devlet Aşiret İlişkileri ............................................................ 497 Mehmet Yaşar ERTAŞ

Page 9: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

19.Yüzyılda Mardin Vakıfları(1853-1859) ............................... 529 Ayşegül HÜSEYİNİKLİOĞLU-Rahmi DOĞANAY 1890–1919 Yılları Arasında Amerikan Board Teşkilatı’nın Mardin’deki Faaliyetleri...................................... 563 Özgür YILDIZ Mardin’de Hamidiye Alayları ................................................. 581 Mithat ATABAY Arşiv Belgelerinde Midyatla İlgili Kayıtlar ............................. 597 Serkan SARI Cumhuriyet Dönemi Mardin Halkevi ...........................................627 Serap TAŞDEMİR Cumhuriyet Döneminde Nusaybin........................................... 657 Ramazan GÜNAY Cumhuriyet Döneminde Midyat .............................................. 681 Ramazan GÜNAY Ğurs Vadisi............................................................................ 701 Nurettin TURGAY Onomastik Açıdan Nusaybin Köy Adları Üzerine Bir İnceleme .......................................................................... 713 Kenan Ziya TAŞ Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Coğrafi Konumun Demografik Yapısına Etkisi ................................................ 725 Hüseyin Haşimi GÜNEŞ-Murat PIÇAK Nusaybin’in Fiziki Coğrafya Özellikleri .................................. 743 Taner KILIÇ

Page 10: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur
Page 11: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

MEZOPOTAMYA’YA AÇILAN KAPI: NUSAYBİN

Hayat ERKANAL∗

Tur Abdin (Harita)

Nusaybin’in kuzeyinde bulunan ve günümüzde Mardin Eşiği adıyla tanınan dağ silsilesi aslında Doğu Anadoluyu Mezopotamya’dan ayıran doğal bir engeldir. Daha çok kireç taşından oluşan bu doğal engel, Klasik Çağ’da Masius, Orta Çağ’da ise Tur Abdin adıyla tanınmaktadır. Tur Abdin adı bugün bile yaygın bir şekilde kullanılmaktadır.

Tur Abdin Mardin çevresinde dik yamaçlara sahiptir. Bunun yanında diğer kesimlerde yumuşak bir şekilde ovayla ve Dicle nehriyle bütünleşir. İç kısımlarda belirgin bir coğrafi yapıya sahip değildir. Oldukça yaygın bir görünüme sahip tepelerin dağ olarak tanımlanması mümkün değildir. Bu tepelerin yamaçları yaygın olup tarıma elverişlidir. Bunun yanında geniş Gercüş vadisi gibi düz alanlar da bulunmaktadır. Tur Abdin günümüze karşın eskiden oldukça geniş bir alanda orman varlığına sahip olmuştur.

∗Prof. Dr. Hayat ERKANAL, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü Sıhhiye-ANKARA “Geçmişten Günümüze Nusaybin Sempozyumu” 27,28 Mayıs 2004

Page 12: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

2

Tur Abdin çivi yazılı kaynaklarda Kaşyari dağı olarak karşımıza çıkar. Bu ismin etimolojisini yapmak bugüne kadar mümkün olamamıştır. Kaşyari adı ilk olarak Akadça kaleme alınan Hitit Devri’ne ait bir Boğazköy metninde tespit edilmiştir. Bu çivi yazılı metinde bir gümüş kabın bu dağda kaybedilmesi dile getirilmektedir. Gene Hitit Kralı Şuppiluliuma ile Nuhaşşe’nin Tettesi arasında imzalanan bir antlaşmada Kaşyari adı iki kere geçmektadir (M.Ö. takriben 1370). Aynı ad Hurri dini metinlerinde de görülmektedir.

Daha sonraki yıllarda Mezopotamya kaynakları Kaşyari Dağı hakkında bizleri aydınlatmaktadır. Orta Assur Devri krallarından I. Adadnirari (M.Ö. 1307-1275) ve I. Salmanassar M.Ö. 1274-1245) Mitanni Devleti’ni ortadan kaldırma amacıyla Kaşyari Dağı’nı tümüyle işgal etme mecburiyetinde kalmıştır. Daha sonraki yıllarda Kaşyari Dağı büyük çapta Assur hakimiyeti altında kalmıştır. Assur krallarından I. Tukultininurta (M.Ö. 1244-1208), I. Tiglatpileser (M.Ö. 1117-1077), Aşşurbelkala (M.Ö. 1074-1057), II. Adadnirari (M.Ö. 912891), II. Tukultininurta (M.Ö. 891-884), II. Assurnasirpal (M.Ö. 884-858) ve III. Salmanassar (M.Ö. 858-824) Doğu Anadolu’ya yönelik seferleri sırasında Kaşyari Dağı’nı aşarak Dicle vadisine ulaşmıştır. Kral metinleri dışında bu dağ sadece bir kere, o da üzüm bağlarının sayımı sırasındas karşımıza çıkar. Bu metin Assurbanipal Devri’ne (M.Ö. 669-629) ait olup Kaşyari adının geçtiği son belgedir.

Bugüne kadar ele geçen tüm yazılı belgeler dikkate alınırsa, Kaşyari Dağı’nın ekonomik açıdan önem taşımadığı görülür. Sadece üzüm bağları ve buna bağlı olarak şarapçılık belli ölçülerde de ekonomik zenginliği oluşturur. Çok az sayıda da olsa bu bağları günümüzde de görmek mümkündür. Kaşyari Dağı Assurlular için asıl stratejik açıdan hayati değer taşır. Assur orduları bu dağı aşarak Dicle vadisine ulaşmakta ve bu vadiyi kullanarak kolayca Doğu Anadolu’ya uzanabilmektedir. Bu konuda Karlheinz Kessler tüm çivi yazılı belgeleri araştırmış, elde ettiği sonuçları bölgesel araştırmalarıyla bütünleştirmiş, neticede güvenilir bilgilere ulaşmamızı sağlamıştır (K. Kessler, Untersuchungen zur historischen Topographie Nordmesopotamiens, Wiesbaden, 1980).

Page 13: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

3

Kaşyari Yolu (Harita)

Kaşyari Dağı’na gelmeden önce Assur orduları Subnat Kaynağı olarak adlandırdıkları bir istasyona ulaşarak burada askeri seferleri için ön hazırlıklarını tamamlamaktadır. Kaşyari içme suyu açısından yeterli derecede zengin olmadığından, su ikmali burada yapılır ve tanrılar için steller dikilir. Daha sonra da Kaşyari Yolu dedikleri güzergâh üzerinden kuzeye yönelinir.

Subnat Kaynağı Babil köyünün bulunduğu yerdedir. Babil köyü Cizre’nin 20 km güneybatısında olup Suriye sınırına yakındır. Köyün bulunduğu yerde 20 m yüksekliğinde bir höyük bulunmaktadır. Höyüğün kuzey tarafında 25 m uzunluğunda bir taş temel duvarı tespit edilmiştir. Bu duvarın tarihlendirilmesi mümkün değildir. Höyük üzerinde köy evleri bulunduğundan ayrıntılı bir araştırma yapılamamıştır. Bazı izlerden ve buluntulardan bu merkezin Roma Devri’nde de stratejik bir konuma sahip olduğu anlaşılmaktadır. Burada Assur Devri’ne ait sadece iki stel tespit edilebilmiştir. II. Assurnasirpal’e (M.Ö. 884-858) ait bu stellerden bir tanesi Adana Arkeoloji Müzesi’ne götürülmüştür. Stel bu müzede halen sergilenmektedir. Ünlü Araştırıcı C. F. Lehmann-Haupt tarafından tespit edilen diğer stelin akıbeti belli değildir. II. Assurnasirpal (M.Ö. 884-858) burada ayrıca I.Tiglatpileser (M.Ö. 1117-1077) ve II. Tukultininurta’ya (M.Ö. 891-884) ait steller gördüğünü kendisine ait tarihi belgelerde açık bir şekilde ifade etmektedir. Babil’in kuzeyinde bulunan kaynak Subnat Kaynağı ile bir tutulmakta, Subnat adı ise Sufandere veya Sufan Çayı ile bütünleştirilmektedir.

Subnat Kaynağı’ndan çıktıktan sonra Kaşyari Dağı’na girerken İştarate geçidi kullanılmakta ve daha sonra Kibaki’ye gelinmektedir. Kibaki günümüz Kivah köyüyle bir tutulmaktadır. Kivah İdil’in 25 km batısında olup Midyat yolunun hemen yanında yer almaktadır.

Kibaki’den sonraki istasyon Matiate’dir. II. Assurnasirpal (M.Ö. 884-858) Matiate ile ilgili şu bilgileri bize yansıtmaktadır: “Kibaki’den ayrıldıktan sonra Matiate’ye yaklaştım. Matiate’yi tüm köyleriyle birlikte işgal ettim. 2800 askerini mağlup ederek çok sayıda ganimet aldım. Benden kaçıp sonradan ayaklarıma kapananları affettim. Evlerinde oturmalarına izin verdim. Fakat kendilerini ağır savaş tazminatına bağlayarak başlarına memurlarımı diktim. Bir stel üzerine kabatmamı kazıtarak başarılarımı üzerine yazdırdım. Bu steli

Page 14: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

4

Matiate’de diktirdim. Daha sonra Maşula kalesini ve iki yerleşim yerini işgal ettim. 300 askerini savaşta mağlup ederek çok sayıda ganimet aldım. Daha sonra her yeri yakarak yok ettim.”

Bu metine göre kral bir gün içinde Kibaki’den Matiate’ye ulaşmış ve burada bir mukavemetle karşalaşacağını hesaba katmıştır. Matiate’nin Midyat olduğu tüm bilim adamları tarafından kabul edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir.

Assur krallarından III. Salmanassar da Midyat’a karşı bir sefer düzenlemiştir. İlgili belge olayı şu şekilde yansıtmaktadır: “İştarate boğazını geçerek Yatu ülkesi üzerine yürüdüm. Yatu ülkesini tümüyle işgal ettim. Çok sayıda ganimet aldım.”

Burada Yatu’dan basedilirken Sumerce ülke anlamına gelen tanımlama işareti kullanılmıştır. Bu işaretin Akadça karşılığı matu’dur. Bu durumda III. Salmanassar (M.Ö. 858-824) metninde Midyat’ın adı Matuyatu şeklinde karşımıza çıkmakta ve bu nedenle Midyat’ın gerçek adının Yatu ülkesi şeklinde tanımlanması gerekmektedir. Matuyatu veya Matiate Kaşyari dağının en önemli siyasi merkezidir. Yenilse dahi gerektiğinde güçlü Assur ordularına karşı koyabilmektedir. Eskiden olduğu gibi günümüzde de Midyat Tur Abdin’in en büyük yerleşim merkezidir.

Matiate’den sonra II. Assunassirpal (M.Ö. 884-858) Zazabuha’ya geçmektedir. Burada bir savaş yapılmamış, sadece konaklanmıştır. Fakat buna rağmen Zazabuha’dan savaş tazminatı olarak sığır, koyun, şarap ve bronz eşyalar alınmıştır. Zazabuha Zaz ile bir tutulmaktadır. Daha sonra Assur orduları Gerçüş vadisini takip ederek Hasankeyf üzerinden Dicle vadisine ulaşmakta ve bu vadiyi takip ederek Doğu Anadolu’ya kadar askeri ve siyasi faaliyetlerini yerine getirmektedir.

Çağ Çağ Suyu (Harita)

Bilindiği gibi takriben Nusaybin ile Midyat’ın orta kesimlerinde yer altından çıkan Beyaz Su ve Kara Su bir süre sonra birleşmekta ve Çağ Çağ Suyu’nu oluşturmaktadır. Özellikle Beyaz Su ve Çağ Çağ Suyu Nusaybin’den Midyat’a doğru kanyon tipi derin bir vadi oluşturmakta, bir yerde Tur Abdin’i bıçak gibi kesmektedir. Bu vadi

Page 15: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

5

aynı zamanda doğal bir yol olup Kaşyari Yolu’nun aksine Midyat’a doğrudan doğruya ulaşmaktadır. Eski Çağ’da hemen hemen her dönemde bu yol kullanılmıştır. Yola ait bazı kalıntıları yer yer tespit etmek mümkün olabilmiştir. Yol üzerindeki Roma Devri’ne ait bazı konaklama yerlerinin temelleri günümüze kadar korunmuş, hatta bazı yapıların duvarları halâ ayakta kalabilmiştir.

Roma Devri dışında Yeni Assur Devrin’de de bu yolun kullanıldığını gösteren önemli kanıtlar tarafımızdan tespit edilmiştir. Bunlar daha çok vadinin üst kesimlerinde bulunan karakol karakterindeki yerleşim üniteleridir. Kısmen kayaları oyarak inşa edilen bu yerleşim üniteleri, belli bir oranda da olsa günümüzde de kullanılmaktadır. Nusaybin’den yola çıkıldığında bu yol sayesinde çok kısa bir sürede Midyat’a ulaşılmakta, daha sonra Kaşyari yolunun güzergâhı takip edilerek Hasankeyf’den Dicle vadisine geçilmektedir.

Bu yol Nusaybin’den sonra da Suriye topraklarında güneye doğru devam etmektedir. Fırat’ın en önemli kolu olan Habur Nehri boyunca Suriye içlerine giren bu yol güzergâhı üzerinda çok sayıda önemli merkez bulunmaktadır. Aynı yol Fırat üzerinden Güney Mezopotamya’ya kadar uzanmaktadır.

Girnavaz (Harita)

Nusaybin şehir merkezinin 5 km kuzeyinde, Çağ Çağ vadisine girmeden önce aynı yol üzerinde büyük bir höyük bulunmaktadır. Girnavaz adını taşıyan bu höyük 25 m yükseklikte olup 250 m çapında oldukça geniş bir alanı kaplamaktadır. Adını ünlü şair Abu Nuvaz’dan aldığı söylenir. Yöre halkının inancına göre cinlerin Piri Mir Osman bu höyük üzerine gömülmüştür. Özellikle zihinsel özürlülerin iyi olma ümidiyle Salı akşamları höyük üzerine çıkartılması gelenek haline gelmiştir.

Girnavaz 1982 yılından 1991 yılına kadar Kültür Bakanlığı ve Ankara Üniversitesi adına tarafımızda kazılarak araştırılmış ve elde edilen sonuçlar kısmen de olsa yayınlanmıştır. Yayın çalışmaları halen devam etmektedir.

Gerçekleştirebildiğimiz kazı çalışmaları sonucunda hem Girnavaz’ın, hem de Nusaybin ve çevresinin tarinine büyük çapta açıklık getirilmiştir.

Page 16: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

6

Girnavaz’da tespit edilen en eski kültür tabakası Geç Uruk Çağı’na aittir. Bu çağ insanlık tarihi açısından büyük önem taşır. M.Ö. 4. binin son çeyreğinde Güney Mezopotamya’da ekonomik düzen tapınak çatısı altında merkezileştirilmiştir. Bu yeni yapılaşma sayesinde tarımsal ekonomide tüketilenden fazla tarımsal ürün elde edilmiş ve artık ürün merkezi ekonomik düzen sayesinde değerlendirilerek ilk kentleşme olayı ortaya çıkartılmıştır. İlk kentlerle birlikte din ve kültür anlayışı da yeni boyutlar kazanmıştır. İnsan şeklinde çok tanrılı din anlayışı yanında, gerçek anlamda sanat eserleri ortaya konmuş, kentlerde anıtsal yapılar inşa edilmiştir. Tüm bu sistem tapınak çatısı altında, tanrıların himayesinde gerçekleştirildiğinden yöneticileri rahiplerdir. Baş yönetici ise rahipler beyi veya rahip kral ünvanını taşır.

Fakat bu çağın insanlık tarihi açısanda en büyük önemi, yazının ortaya çıkartılmasıdır. Ekonomi merkezileşince girdiler çıktılar insan hafızası için fazlalaşmış, bunları bir yere işaretleme gereği ortaya çıkmıştır. Bunun üzerine pişmiş toprak tabletler kullanılmış, henüz ıslak iken bu tabletler üzerine mal çeşitleri resimle, birimler ise işaretlerle ifade edilmiştir. Daha sonraki dönemlerde tahta çubukların dik kesilen köşeleri kullanılarak resimler ve işaretler daha şematik bir şekle dönüştürülmüştür. Böylece ilk çivi yazılı belgeler ortaya çıkmaya başlamıştır. Sözcüklerin sayısı artınca da heceler oluşturulmuştur.

Bir yerde bu çağda ilk uygarlığın temeli atılmıştır. Kullanılan sözcükler Sumerce olduğundan bu uygarlık Sumerlere mal edilmiştir. Bu ilk uygarlığı ortaya koyan kültür tabakasının Girnavaz’da, dolayısıyla Nusaybin’de mevcut olduğu kesin kanıtlarla belgelenmiş, fakat ayrıntılı bir araştırma bugüne kadar yapılamamıştır.

Girnavaz’da açığa çıkarılan ikinci kültür tabakası Er Hanedanlar Devri’ne aittir. Bu döneme Arkaik Sumer Devri de denmektedir. Takriben M.Ö. 3. binin ilk çeyreğinin sonlarında Mezopotamya’da toplumsal açıdan büyük bir değişiklik olmuştur. Anlaşılan Geç Uruk Çağı’nda ortaya çıkan toplumsal bir mücadele sonucunda saray, siyasi güç olarak tapınak yanında ayrı bir önem kazanmıştır. Kentler bir şehir devleti olarak siyasi güç etrafında yeniden örgütlenmiş, toprak bütünlüklerini genişletmek için birbirleriyle kıyasıya mücadele içine girmişlerdir. Bu arada kentlerde

Page 17: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

7

görkemli saraylar inşa edilmiş, bu saraylar tapınak ekonomisi yanında, aynı karakterde ayrı bir ekonomik oluşuma sahip olmuştur.

Sürekli gelişim içinde olan çivi yazısı ile bu devirde artık her konu rahatlıkla ifade edilebilmektedir. Arkeolojik belgelerin dışında, yazılı belgeler devrin siyasi olayları, edebiyatı ve diğer özelliklerine açıklık getirebilmektedir. Er Hanedanlar Devri Akad Devleti’nin kuruluşuna kadar (takriben M.Ö. 2340 yılları) varlığını sürdürmüştür.

Girnavaz’da Er Hanedanlar Devri’ne ait bazı mimari özellikler açığa çıkarılmıştır. Fakat dar alanda sürdürülen çalışmalar, bu mimari özelliklerin tanımlanması için yeterli olamamıştır. Mimari özellikler yanında ortaya çıkarılan bir mezarlık bu dönemin ölü gömme gelenekleri hakkında yeterince bilgi vermiştir.

Mezarlar genel olarak iki farklı şekilde karşımıza çıkmaktadır. Birinci şekilde mezar, doğrudan doğruya toprak içine kazılan basit bir çukurdan oluşmaktadır. İkinci şekilde ise mezar kerpiç bir sanduka şeklinde yapılmaktadır. Mezarlar çok kez birden fazla birey için kullanılmaktadır. Yani bir birey gömüldükten sonra belli bir süre sonra aynı aileye mensup diğer bireyler için de kullanılabilmektedir. Bu durumda eski bireyin iskeleti bir köşeye toplanmakta, hatta bazen toplanan iskelet kemiklerinin üzeri çamurla sıvanmaktadır. Ayrıca ceset konduktan sonra mezar içinde bir ateş yakılmakta, böylece mezarın içi maddi dünyanın kötülüklerinden arındırılmış olmaktadır.

Cenaze töreni sırasında mezar çevresinde yemek yenilmekte ve tanrılara sunularda bulunulmaktadır. Bu amaçla kullanılan kaplar olduğu yerde bırakılmakta ve üzerleri mezar ile birlikte toprakla örtülmektedir. Kazı çalışmaları sırasında bu kaplardan çok sayıda örnek ele geçirilmiştir.

Mezarlar içinde iskeletlerin çevresinde ve hatta üzerlerinde bol miktarda eşya tespit edilmiştir. Bunların bir kısmı metal silah, metal ve kıymetli taşlardan süs eşyaları gibi ölüye ait zati eşyalardır. Eski Mezopamya geleneklerine göre insanlar ölünce uzun bir yolculuktan sonra bir suyu geçerek öteki dünyaya gidebilmektedir. Öteki dünya kartanlıktır. Ölüler kuş görünümünde olup acı su içerler, toz ve kil yerler. Öteki dünyadan dönüş kesinlikle yoktur. Öteki dünyaya da zaten “dönüşü olmayan yer” denmektedir. Öteki dünyaya girerken kapıcıya tüm zati eşyalar teslim edilir. Orada tüm ölüler eşittir.

Page 18: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

8

Karallıkların, kraliçeliklerin ve diğer önemli mesleklerin geçerliliği yoktur. Bu nedenle tüm ölüler zati eşyalarıyla birlikte gömülürler ve bu eşyalarını kapıda çıkarıp teslim ederler. Cehennem görünümündeki bu ölüler dünyasının dışında, başka bir öteki dünya yoktur. Cennet sadece tanrılara mahsustur. Ölümlüler, yani insanlar cennete gidemezler.

Bunun yanında mezarlar içine yiyecek içecek maddeleri seramik ve metal kaplar içinde konur. Bu yiyecek ve içecek kaplarını ölüler beraberlerinde öteki dünyaya götürüp yer altı tanrı ve demonlarına sunarlar. Bu tür kaplardan da Girnavaz mezarlarında bol miktarda bulunmuştur. Hatta kaplar içinden alınan yiyecek numuneleri çeşitli laboratuvarlara gönderilmiş, fakat bugüne kadar bir sonuç alınamamıştır.

Girmavaz’da tespit edilen üçüncü kültür tabakası Eski Assur Devri’ne aittir. M.Ö. 2. bin başlarında Kuzey Mezopotamya’da yeni bir siyasi güç ortaya çıkmıştır. Musul’un güneyinde bulunan Assur kenti etrafında oluşan bu siyasi güç, Anadolu üzerinde de etkili olmuştur. Güney ve Orta Anadolu’da kurulan ticaret kolonileri sayesinde Anadolu ve Mezopotamya arasında ticari ve kültürel ilişkilere yeni bir canlılık kazandırılmıştır. Eşek kervanlarıyla gerçekleştirilen ticaret sayesindeAssur ihtiyacı olan altın ve gümüşü Anadolu’dan temin ederken, bunun karşılığında mamul eşya ve tunç yapımında kullanılan kalayı ticaret kolonilerine sevketmiştir. Bu faaliyetlerin yanında Assurlu tüccarlar çivi yazısını Anadolu’ya getirmiş ve bu dönemden itibaren Anadolu da çivi yazısını kullanarak tarihi dönemler içine girmiştir. Çok kısıtlı alanlarda tespit edilmesine rağmen, bu devrin Girnavaz’da güçlü bir şekilde temsil edildiği anlaşılmaktadır.

Dördüncü kültür tabakası mimari özellikler dışında seramik buluntularla ortaya çıkarılabilmiştir. Bu tabaka Mitanni Devleti ile bağlantuılıdır. İndoari bir ırkı temsil eden Hurriler M.Ö. 3. bin yılı sonlarında Kuzey Mezopotamya’nın dağlık kesimine doğudan gelerek yerleşmişler ve bazı merkezlerde yoğunlaşarak küçük devletler kurmuşlardır. Kendilerine özgü dillerini Mezopotamya çivi yazısını kullanarak ifade eden Hurrilerin, farklı din alayışı, farklı sosyal yapısı ve farklı bir kültür anlayışı bulunmaktadır. M.Ö. 2. bin başlarından itibaren Suriye’ye doğru açılan bu kültür, M.Ö. 2. bin ortalarında

Page 19: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

9

büyük bir devlet kurmuştur (M.Ö. 1550 yılından sonra). Bu yeni siyasi oluşumun adı Mitanni Devletidir. Başkenti Waşşukanni olup bugüne kadar bulunamamıştır. Mardin çevresinde bulunduğu düşünülmektedir. Mezopotamya ve Anadolu’yu etkileyen bu yeni kültürel oluşum M.Ö. 1300 yıllarından sonra siyasi varlığını koruyamamıştır. Fakat kültürel etkinliğini bölgede daha çok uzun seneler sürdürebilmiştir. Girnavaz coğrafi konumu nedeniyle Hurri ve dolayısıyla Mitanni Bölgesi içinde kalmaktadır. Büyük olsılıkla bu kültürün önemli merkezlerinden bir tanesidir. Yürütülen kazı çalışmaları sonucunda bu önemli kültürün varlığı burada tespit edilmiş, fakat mimari tabakalarına inilememiştir.

Girnavaz’ın en iyi araştırılan kültür tabakası Yeni ve kısmen de olsa Orta Assur devirlerine aittir. Ortaya çıkarılan büyük bir yapı kompleksi, taş döşeli büyük bir avluya, 1,5-2 m arasında değişen kalın duvarlı salon ve odalara, çok büyük küplerle donatılan depolara, çok amaçlı imalâthanelere sahiptir. Taban altlarında bulunan kanallarla atık sular toplanarak yerleşim dışına çıkarılmaktadır. İnşaat malzemesi olarak kerpiç kullanılmıştır. Höyük zemini yumuşak olduğu için ilk olarak kerpiç ve kerpiç harcıyla blokaj uygulanmış, yapının gerçek duvarları bu blokaj üzerine inşa edilmiştir. Saptanan boya izleri, yapının bazı duvarları üzerinde duvar resimlerinin bulunduğunu göstermektedir. Seramikten yapılan banyo küvetleri yanında ayrıca bir banyo odası açığa çıkarılmıştır. Mezopotamya geleneklerine uygun olarak tuğla ve asfaltla inşa edilen bu bonyo odasının atık suları seramik künklerle foseptik çukurlarına akıtılmaktadır. Bu foseptik çukurları yuvarlak olup çıplak taş örgüye sahiptir.

Bu büyük yapı komleksinin mevcut kazı süresi içinde çok az bir kısmı kazılabilmiştir. Bu nedenle mevcut planı ortaya konamamıştır. Fakat ele geçen küçük buluntular bu yapının karakteri hakkında bilgi verebilmektedir. Bu buluntular arasında ele geçen kaideli bir kült vazosu üzerinde, daha çok dini inançla bağlantılı kabartma bezemeler bulunmaktadır. Bugün Mardin Müzesi’nde sergilenen bu vazonun benzer başka bir örneği bulunmamaktadır. Ayrıca günlük kaplar yanında, Assur saray seramiği olarak nitelendirilen çok sayıda kap örneği tespit edilmiştir. Çeşitli taşlardan yapılan silindir mihürler devrin insan şeklinde çok tanrılı dini inancını vurgulamaktadır. Tüm bunların yanında Fildişinden, kıymetli taş ve madenlerden yapılan çeşitli buluntular yapının karakterine açıklık getirmektedir. Geleneksel

Page 20: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

10

Mezopotamya özelliklerini yansıtan bu buluntuların yanında, Doğu Akdeniz’e özgü buluntular da açığa çıkarılmıştır. Bir Mezopotamya kenti olan Girnavaz, Doğu Akdeniz kültürleriyle de bağlantı içindedir.

Gerek boyutları, gerek mekân düzenlemeleri, gerekse içinden çıkan buluntular dikkate alındığında, bu yapı kompleksinin bir saray olarak değerlendirilmesi gerekir.

Aynı dönemlere ait açığa çıkarılan çivi yazılı tabletler sadece bölge kültür tarihi açısından değil, tüm Önasya kültür tarihi açısından büyük önem taşır. Çivi yazısıyla Assurca kaleme alınan bu tabletlerin önemli bir kısmı Yeni Assur Devri krallarından Assurbanipal dönemine (M.Ö. 669–629) tarihlendirilmektedir. Bunlar arazi satış belgeleridir. İlk olarak arazinin konumuna açıklık getirilmekte, komşu arsalar sahiplarinin isimleri doğrultusunda sayılmakta ve daha sonra şahitler huzurunda satış işlemi gerçekleştirilmektedir. Şahitlerden bir kısmının sarayla bağlantılı olması, Girnavaz’da bir sarayın mevcudiyetini vurgulamaktadır. Hatta Assurca adı Harmiş olan Çağ Çağ Suyu’nun arazinin bulunduğu kesiminde nasıl aktığı da ihmal edilmemiş, kayda geçirilmiştir.

Bu tabletlerden bir tanesi üzerinde arazinin hangi kent içinde bulunduğu belirgin açık bir şekilde yer almaktadır. Bu kentin adı Nabula’dır. Daha önceki metinlerde Nawala olarak karşımıza çıkan bu yerleşim yeri uzmanlarca uzun seneler tespit edilmeye çalışılmış, fakat kesin bir sonuca ulaşılamamıştır. Bu kent adı Assur kaynaklarında 2. bin başlarından itibaren tanınmaktadır. Böylece bölge tarihi coğrafyası yeni bir boyut kazanmıştır. Bu sonuç sayesinde, büyük olasılıkla çevrede bulunan diğer yerleşim yerlerinin de eski adları ortaya çıkarılabilecektir.

Ele geçen tabletler içinde tek bir örnek daha eski bir döneme aittir. Orta Assur Devri son krallarından I. Tiglatpileser (M.Ö. 1115-1077) dönemine ait bu tabletin tam değerlendirilmesi henüz tamamlanmamıştır. Fakat bu metinde bir sonraki kent olarak Matiate’nin, yani Midyatın adı geçmektedir. Bu belge Nusaybin’in, Girnavaz’ın Midyat ile doğrudan doğruya bağlantısına açıklık getirmektedir. Buna göre Assurlular Dicle vadisine geçerken sadece Babil’den çıkan Kaşyari yolunu kullanmamışlar, bunun yanında Midyat üzerinden Kaşyari yolu ile birleşen Çağ Çağ vadisi doğal yolunu da kullanmışlardır. Çağ Çağ yolunun Nusaybin üzerinden daha

Page 21: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

11

güneye uzanması, Habur ve Fırat üzerinden Güney Mezopotamya’ya kadar ulaşması da yola stratejik açıdan ayrı bir önem kazandırmaktadır.

Kral Yolu (Harita)

Kral yolları Assur Devleti’nin bir imparatorluk haline gelmesinde büyük rol oynamıştır. Burada asıl amaç devlet merkeziyle eyalet merkezleri arasında doğrudan doğruya en kısa zamanda tehlikesiz bir bağlantı kurmaktır. Assurca harran şarri adını taşıyan bu yollar daha çok askeri ve ticari amaçlarla kullanılmaktadır. Sürekli olarak askeri denetim altında tutulurlar. Bu yolların dış görünümü hakkında bilgilerimiz yetersizdir. Fakat bazı kesimlerinin taşlan kaplandığına dair az sayıda da olsa bazı belgeler mevcuttur. Bir zincir halinde yollar üzerine dizilen askeri karakollar sadece emniyeti sağlamazlar, bunun yanında süvarilerin ve arabaların atlarınında değişimini yaparak yolun çok daha kısa bir süre içinde kat edilmesine olanak sağlarlar. Özellikle resmi haberciler ve üst düzeydeki memurlar bu avantajdan yararlanma hakkına sahiptir.

Bu yollardan bir tanesi, belki de en önemlisi Doğu Akdeniz sahillerinden çıkarak batı-doğu istikametinde doğuya doğru uzanır. Bu kral yolu başkenti Harranu Harran) olan Harranu eyaletini, başkenti Guzana olan Guzana eyaletini, başkenti Naşibina olan Naşibina eyaletiyle birleştirir. Naşibina eyaleti içinde kral yolu, kuzey-güney istikametinde uzanan, Suriye ve Güney Mezopotamya içlerine uzanan Çağ Çağ yolu ile birleşir. Daha sonra Naşibina’dan doğuya doğru devam ederek Subnat kaynağıyla, yani Babil köyüyle bağlantılı olarak Kaşyari yoluyla birleşir. Sonunda ise Dicle vadisini takip ederek Musul’a ve diğer Assur merkezlerine uzanır. Bu yol Orta Çağ’da da kervan yolu olarak kullanılmıştır.

Nusaybin veya Assur metinlerindeki ismiyle Naşibina, yukarıda açıklanan yol güzerâhları dikkate alındığında son derece önemli stratejik bir konuma sahiptir. Batıdan gelen kral yolu Nusaybin’i sadece Doğu Akdeniz’e bağlamamakta, aynı zamanda Anadolu içlerine de bağlamaktadır. Dolayısıyla Anadolu’dan gelindiğinde ancak Nusaybin üzerinden Mezopotamya’ya geçilebilmektedir. Ayrıca gene Nusaybin üzerinden Habur ve Fırat vadisini güneye doğru takip ederek doğrudan doğruya Güney Mezopotamya’ya ulaşılmaktadır.

Page 22: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

12

Tüm bu özellikler dikkate alındığında, Nusaybin gerçekten Mezopotamya’ya açılan bir kapı görünümdedir.

Nusaybin (Harita)

Nusaybin’in Eski Çağ kültürleri Kamışlı Höyüğü’nde yoğunlaşmıştır. Bu höyük Suriye sınırına dayandığından Girnavaz gibi arkeolojik açıdan araştırılamamıştır. Bu nedenle tüm bilgilerimiz yazılı kaynaklara dayandırılmıştır. Bölge hakkında bilgi veren ilk kaynaklar Assur krallarından II. Tiglatpileser (M.Ö. 966-935) dönemine aittir.Bu dönemde Arami kökenli Temanitler Naşibina çevresinde Huzirina ve Gidara adıyla iki yeni devlet kurmuştur. II. Adadnirari (M.Ö. 912-891) Assur tahtına geçtiğinde Suriye üzerinden Akdeniz’e ulaşmak arzusundadır. Suriye hem ekonomik, hem de ticari açıdan Mezopotamya için büyük önem taşır. Ancak bu bölge ele geçirilebildiğinde Assur Devleti ekonomik ve siyasi yönden güç kazanabilmekte ve dış politikada başarılı olmaktadır. Fakat Suriye’ye girebilmek için önemli bir engelin aşılması gerekir. Bu engel Naşibina ve çevresindeki Arami varlığıdır. Tur Abdin veya diğer adıyla Kaşyari Dağı doğal bir kale görünümündedir. Bu dağda ve arkasında bulunan Arami devletleri Assur’un batıya sarkmasını engellemektedir.

II. Adadnirari bu nedenle Assur’un yeniden güç kazanabilmesi için Nusaybin ve çevresindeki bu engelleri aşmak zorunda kalmıştır. Arami krallıkları arasında Naşibina Kral Nuradad yönetiminde en güçlü olanıdır. Naşibina’ya karşı iki defa askeri müdahalede bulunulmasına rağmen, başarı kazanılamaz. Bölgedeki diğer Arami devletlerinden destek alan Naşibina Assur’a karşı büyük bir direniş içindedir. Bunun üzerine taktik değiştirilir ve Nusaybin yerine daha küçük olan diğer iki devlet hedef alınır yürür. II. Adadnirari ilk olarak Huzirina üzerine yürür ve aynı adı taşıyan merkezini işgal ederek kralı Mamlu’yu esir alır. Daha sora Naşibina’ya komşu Gidara’ya yönelir ve Kral Mukuru ile birlikte burasını da ele geçirir.

Artık ana hedef olan Naşibina yalnız ve desteksiz kalmıştır. Bunun üzerine tüm güçlerini toplayarak doğrudan doğruya Naşibina üzerine yürür. Sert savunmaya karşın ani bir baskınla şehri işgal eder ve Kral Nuradad’ı esir alarak Assur’a sevkeder.

Bundan sonraki yıllarda Naşibina artık Assur’a bağlı bir eyalet görünümüdedir. Fakat Assur Devri’nden sonra da önemini stratejik

Page 23: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

13

konumu nedeniyle sürekli olarak korumuştur. M.Ö. 3. yüzyılda zengin Part eyaleti Antiochia Mygdoniae’nin merkezidir. M.Ö. 68 yılında Pompeius tarafından Roma Devleti adına işgal edilir. M.Ö. 53 yılında Crassus’un mağlubiyeti üzerine tekrar Part hakimiyeti altına geçer. M.S. 115 yılında Trayan tarafından işgal edilir. M.S. 338, 346 ve 350 yıllarında kent Sasaniler tarafından kuşatılmıştır. M.S. 363 yılında Bizanslı Jiovianus Sasanilerle bir antlaşma imzalar. Bu antlaşma gereği kent İran tarafında kalmılştır.

Nusaybin bundan sonraki yıllarda da stratejik konumu ve ekonomik kaynakları nedeniyle önemini sürekli olarak muhafaza etmiştir. Günümüzde bile Nusaybin aynı nedenlerle bölgenin en önemli merkezidir. Asurluların kral yolu ipek yolu adıyla Anadolu ekonomisinin ve ticaretinin can damarıdır.

Sonuç

Nusaybin tarihi kaynaklar doğrultusunda en erken M.Ö. 1. binin başlarına tarihlendirilebilir. Daha eski devirlerdeki varlığını bugün için ortaya koymak mümkün değildir. Fakat deha eski devirler Nusaybin’in 5 km kuzeyinde bulunan Girnavaz’da tespit edilmiştir. Orta ve Yeni Assur devirlerinde her iki merkez birlikte kullanılmış, her ikisi de hem siyasi açıdan, hem de ekonomik açıdan önem taşımıştır. Yeni Assur Devri’nden sonra Girnavaz tamamen terk edilmiş, buna karşın bölge sorumluluğunu Nusaybin tek başına taşımak mecburiyetinde kalmıştır. Nusaybin ve Girnavaz birlikte ele alındığında, bölgenin kültürel açıdan ne denli önem taşıdığı ortaya çıkar. M.Ö. 4. bin yılı sonlarından itibaren Mezopotamya’nın tüm siyasi ve kültürel gelişmelerini yörede en gelişmiş düzeyde takip etmek mümkündür. Yörede yürütülen araştırmalar ve kazılar 8 yıl içine sığdırılmıştır. Bu kadar kısa bir sürede araştırmaların ancak başlangıçı yapılabilmiştir. Önümüzdeki yıllarda eğer bu araştırmalara devam edilebilirse, sadece Nusaybin değil, tüm Önasya kültür tarihi çok daha yeni boyutlar kazanabilecek, bölgenin kültürel önemi çok daha belirgin bir şekilde ortaya çıkarılabilecektir.

Page 24: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

14

KAYNAKÇA

Tur Abdin

K. Kessler, Untersuchungen zur historischen Topographie Nordmesopotamiens, Wiesbaden 1980.

G. Bell, Churches and Monasteries of the Tur Abdin, Paris 1910.

P. Kruger, Das syrisch-monophysitische Mönchstum im Tur Abdin von seinen Anfaengen bis zur Mitte des 12.Jhs., Münster 1937.

V. ve H. Hell, Türkei II, Stuttgart 1981.

Kaşyari Yolu

K. Kessler, Untersuhungen zur historischen Topographie Nordmesopotamiens, Wiesbaden 1980.

E. Forrer, Die Provinzeinteilung des assyrischen Reiches, Leipzig 1920.

J. D. Hawkins, “The Babil Stele of Assurnasirpa”l, Anatolian Studies XIX, 1969.

Çağ Çağ Suyu

H. Erkanal, “1982 Girnavaz Kazıları”, V. Kazı Sonuçları Toplantısı, 1984.

H. Erkanal, “1984 Girnavaz Kazıları”, VII. Kazı Sonuçları Toplantısı, 1986.

A. Erkanal, “Mardin Yöresinden Yeni Assur Dönemi Mühürleri” III. Araştırma Sonuçları Toplantısı, 1986.

Girnavaz

K. Kessler, “Nawala und Nabula”, Archiv für Orientforschung XXVI, 1978/1979.

H. Erkanal, “1982 Girnavaz Kazıları”, V. Kazı Sonuçları Toplantısı, 1984.

H. Erkanal, “1988 Girnavaz Kazıları”, XI Kazı Sonuçları Toplantısı, 1990

Page 25: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

15

A. Erkanal, “Girnavaz Kazısının Anadolu Arkeolojisindeki Yeri ve Önemi”, I. Araştırma Sonuçları Toplantısı, 1984.

K. Sornig, “Hurritische Spurun. Vielsprachlichkeit im Alten Orient, der Tur Abdin und die Waşşuganni-Frage”, Grazer Linguistische Studien 11/12, 1980.

Kral Yolu

K. Kessler, Untersuchungen zur historischen Topographie Nordmesopotamiens, Wiesbaden 1980.

Nusaybin

V. ve H. Hell, Türkei II, Stuttgart 1981.

R. Labat, Fischer Welt Geschichte 4, Frankfurt 1967, 9-111.

E. Forrer, Die Provinzeinteilung des assyrischen Reiches, Leipzig 1920.

A. Scharf ve A. Moortgat, Aegypten und Vorderasien im Altertum, München 1950.

D. D. Luckenbill, Ancient Records of Assyria und Babylonia I-II, Chicago 1926/27.

Page 26: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

16

Page 27: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

URUK ve NİNİVE 5 KÜLTÜRLERİ KAPSAMINDA NUSAYBİN’İN ÖNEMİ

Bora UYSAL∗

Uruk ve Ninive 5 kültürlerinin yaşanmış olduğu zaman dilimi, Mezopotamya arkeolojisi ve insanlık tarihinin en önemli dönemlerinden biridir. Nusaybin, bu kültürlerin her ikisine de ev sahipliği yapmıştır. Ancak, Ninive 5 kültürü konusunda oldukça tatmin edici veriler bulunmasına karşılık, Uruk kültürü hakkındaki bilgiler yetersizdir. Bu bakımdan, Uruk kültürü bölge dışındaki verilerden yola çıkılarak değerlendirilecektir.

Konuya kronolojik açıdan yaklaşıldığında, Anadolu’da Geç Kalkolitik Devir M.Ö. 4500-3400 yıllarına tarihlendirilmektedir. Sonraki dönem ise M.Ö. 3400-2000 yılarına verilen Eski Tunç Çağı’dır1. Mezopotamya’da M.Ö. 4500-4000 yıllarında Geç Ubeyd kültürü görülmektedir. Güney Mezopotamya kronolojisine göre M.Ö. 4000-3000 yılları Uruk Çağı olarak adlandırılmaktadır. M.Ö. 3100-2900 yılları Cemdet Nasr Dönemi’dir. Bundan sonra gelen Erken Hanedanlar Devri M.Ö. 2900–2350 yıllarına yerleştirilmektedir. M.Ö. *Bora UYSAL Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü ANKARA.”Geçmişten Günümüze Nusaybin Sempozyumu” 27,28 Mayıs 2004 1 Mellink 1992: 212–219.

Page 28: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

18

2350–2150 yılları Akkad Devleti’nin egemen olduğu zamandır. M.Ö. 2150–2100 yılları arasındaki bir ara dönemden sonra, M.Ö. 2100–2000 yıllarında da III. Ur Dönemi yaşanmıştır2 (Levha 1).

M.Ö. 4. binin ilk yarısı içinde tarihin en önemli göçlerinden birisi meydana gelmiş ve Mezopotamya doğudan geldikleri kabul edilen Sumerler’in hakimiyetine girmiştir. Sumerler arkada bıraktıkları çok sayıda sanat eserinin yanı sıra, insanlık tarihindeki bir çok büyük yeniliğin de yaratıcıları olmuştur. Köy kültüründen şehir kültürüne geçiş bu dönemde gerçekleşmiştir. Köy kültüründe insanlar kendi ihtiyaçlarını kendileri karşılarken, önemli bir meslek sınıflaşması söz konusu değildir. Şehir kültüründe ise mesleki sınıflaşma ve buna bağlı olarak sosyal tabakalaşma ortaya çıkmış, aristokrat bir zümre de meydana gelmiştir. Tarım ve hayvancılığa bağlı yaşam biçiminde, olağanüstü artan nüfus karşısında yerleşim yerlerinin yakınında bulunan tarım alanları yeterliliğini kaybetmiştir. Bu nedenle büyük tarım alanları açılmış ve yeni tarımsal yöntemler geliştirilmiştir. Bunların başında da sulama kanallarının açılması gelmektedir. Böylece kuru tarımdan sulu tarıma geçilmiştir. Şehir kültüründe “tecim”, yani takas yolu ile gerçekleşen ticaret de büyük boyutlarda yapılmaya başlamıştır. Özellikle Mezopotamya gibi ham madde kaynakları bakımından çok sınırlı bir bölge için bu konu hayati önem taşımıştır. Şehir kültüründe birbiri ile kan bağı olmayan pek çok insan bir arada yaşamaktadır. Bütün şehri kapsayarak insanları birleştirecek bir kuruma olan ihtiyaç, din ve mabetler şeklinde gelişim göstermiştir. Ubeyd Çağı’nın sonlarında belirmeye başlayan tapınak mimarisi Uruk Çağı’nda yerine oturmuş ve böylelikle çok tanrılı inanç sistemi benimsenmiştir. Bu yeni sistem, insanları yukarıdan aşağıya doğru düzenleyerek, toplumsal yaşamın gerektirdiği işlerin yapılmasını sağlayan bir otoriteyi de doğurmuştur. İnsan kitlelerine hakim olmayı sağlayan dini ve siyasi yetki, “Rahip kral” olarak adlandırılan bir kişinin bünyesinde toplanmaktadır. Ekonomik sistemin kayıt tutmayı gerektirmesi sonucu, Geç Uruk Çağı’ndan itibaren yazı da ortaya çıkmıştır.

Şehir devletleri halinde örgütlenen Sumerler’de, tüm bu gelişmeler olurken bazı merkezler ön plana çıkmakta, bazıları ise geri kalmaktadır. Ayrıca şehirlerin etrafında kırsal yaşam sürdüren 2 Porada v.d. 1992: 96-121.

Page 29: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

19

kabileler de bulunmaktadır. Çekişmelerin büyümesi sonucu, elde olanı korumak ve başkasındakini ele geçirmek için yapılan çatışmalar çoğalmıştır. Bu zorlama toplumda yeni bir kurum olan krallığın doğmasına neden olmuş, Erken Hanedanlar Devri’nin başlarından itibaren saray mimarisi de görülmeye başlamıştır. Artık şehirlerdeki iki önemli sosyal grup kral ve mabetler olarak karşımıza çıkmaktadır. Böylelikle manevi ve siyasi yetki birbirinden ayrılmış, ancak tapınaklar önemini daimi olarak korumuştur3.

Modern adı Warka olan ve Tevrat’ta Erech adıyla geçen Uruk şehri, bu döneme adını veren merkezdir. Ubeyd Çağı’ndan Pers Dönemi’ne kadar kesintisiz bir yerleşim gösteren bu şehir, Uruk Çağında çok geniş bir alana yayılmış ve büyük bir nüfusu barındırmıştır. Yapılan kazılarda, tapınak ve benzeri çok sayıda kamusal yapı açığa çıkarılmıştır4. Bu merkezin Eanna alanındaki stratigrafisine göre, XIV-IX. tabakaları Erken Uruk, VIII-VI. tabakaları Orta Uruk, V-IV/III. tabakaları Geç Uruk, III. Tabakası Cemdet Nasr ve II-I. tabakaları da Erken Hanedanlar devirlerine tarihlendirilmektedir5.

Uruk Çağı’nı karakterize eden Uruk seramiği, Erken ve Orta evrelerinde el yapımı Geç evresinde ise çoğunlukla çark yapımıdır. Önceki safhalarda organik katkı maddeleri kullanılırken, geç safhada mineral katkı ağırlıklı olarak kullanılmıştır. Ayrıca geç safha örnekleri daha iyi pişirilmiştir. Kırmızı astarlı, gri astarlı ve saklı astarlı gibi grupları bulunan Uruk seramiği genellikle tek renklidir. Ancak basit geometrik şekilli çizi-kazıma ya da boya bezemeli örnekleri de vardır. Devrik ağızlı kaseler, akıtacaklı şişe ve çömlekler, dört kulplu çömlekler en sık görülen formlardır. Özellikle çark kullanımının başlamasıyla, seri olarak üretilmiş konik formlar yaygınlaşmıştır6.

Bu seramik, Orta Uruk Çağı’ndan itibaren kuzeye doğru yayılmıştır. Uruk kültürünün kuzeye yayılmasının nedeni konusunda 3 Lloyd 1978: 48–110; Roaf 1996: 58–77; Dolukhanov 1998: 369–402;

Huot v.d. 2000: 37–103; Frangipane 2002: 174–238. 4 Lloyd 1978: 48–49; Roaf 1996: 60–62; Huot v.d. 2000: 44–55;

Frangipane 2002: 208–229. 5 Porada v.d. 1992: 96 6 Beale 1978: 289–313; Esin 1982: 88–89; Roaf ve Killick 1987:

Sürenhagen 1987: 9–76; Gut 1995: 120–122, 292–293.

Page 30: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

20

çeşitli fikirler ileri sürülmekle birlikte, en geçerli görüş “Koloni” teorisidir. Bu görüşe göre, Güney Mezopotamya özellikle bakır ve kereste gibi hammaddelere olan ihtiyacını kuzeyde koloni sistemleri kurarak karşılamıştır7. Saptanan merkezlerin büyük bir kısmı Geç Uruk Çağı özelliği göstermekte, Orta Uruk Çağı yerleşimleri az sayıda karşımıza çıkmaktadır. Uruk seramiği Suriye, Güneybatı İran, Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da görülmekte, dolayısıyla bu bölgeler Mezopotamya ile birlikte Uruk kültürünün yayılım alanını oluşturmaktadır8. Konuyla ilgili en önemli sorunlardan biri, dönemin Anadolu’da esas olarak Geç Kalkolitik, diğer bölgelerde ise Uruk Çağı olarak adlandırılmasından kaynaklanmaktadır. Uruk kültürü özellikleri göstermemekle birlikte, çağdaş olan yerleşimler kimi zaman Uruk dönemi merkezleri olarak tanımlanmakta, bu ifade tarzı özellikle yüzey araştırması raporlarında büyük bir anlam karmaşasına neden olmaktadır.

Doğu Anadolu Bölgesi’nde Uruk varlığı oldukça sınırlıdır (Levha 2). Yukarı Fırat havzasında, Altınova Bölgesi’ndeki Keban Barajı (Elazığ) altında kalacak merkezleri belirlemek amacıyla yapılan araştırmalar sırasında, bazı Geç Kalkolitik Çağ yerleşimleri saptanmıştır9. Ancak Tepecik haricinde bunların hiç birinde Uruk malzemesi bulunmamaktadır. Tepecik’deki yerleşim, güneybatı yamacındaki açmalarda 5–3. tabakalarda saptanmıştır. Burada özellikle 3. tabakada açığa çıkarılan bir yapı kompleksi önem taşımaktadır10. Söz konusu kompleksin planı, tam aynı olmamakla birlikte Suriye’de yer alan Habuba Kabira, Tell Qannas’daki bir Uruk Çağı yapısına benzemektedir11.

Tepecik’de Uruk seramiği ile birlikte bulunan başlıca seramik türleri, “Chaf-faced simple ware”, “Red black burnished ware”, bir takım Orta Anadolu bağlantılı gruplar, Coba tipi kaplar ve her dönemde görülen kaba mutfak kaplarından meydana gelmektedir12. Bunlardan “Saman yüzlü seramik” olarak da adlandırılan “Chaf-faced

7 Algaze 1993: 1–18; 1993: 25–29; Frangipane 2002: 238–291. 8 Algaze 1993: 19–83; Oates 1993: 403–422; Sürenhagen 1993: 57–70. 9 Whallon ve Kantman 1970. 10 Esin 1976: 105–108; 1979: 75; 1982: 84–93, Lev. 69; 2000: 125. 11 Strommenger 1980: 41, Şek. 21. 12 Esin 1982: 87–91.

Page 31: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

21

simple ware”, Geç Kalkolitik Çağ’da çok yaygın olarak görülen bir türdür. Amuk F evresi ile çağdaş olan bu seramik bol saman katkılıdır. Genellikle ince yapımlar çarkta, kaba olanları ise elde yapılmıştır. Yüzeyleri çoğunlukla astarsızdır. Renkleri sarımsı bejden kırmızımsı ya da pembemsi beje kadar değişmektedir13.

Kafkasya’dan Filistin’e kadar geniş bir yayılım alanı gösteren “Red black burnished ware”, Kafkasya’da “Kura-Aras ware”, Anadolu’da “Karaz seramiği” ve Filistin’de de “Khirbet Kerak ware” olarak tanınmaktadır. Doğu Anadolu Bölgesi’nde, özellikle Eski Tunç Çağı için en belirgin türlerden biri olan bu seramik el yapımı, kırmızı, siyah ya da alacalı renkte, parlak perdahlı kimi zaman çizi, kazıma, kabartma veya dolgu tekniğinde geometrik bezemelidir14.

Malatya’nın Battalgazi ilçesindeki Arslantepe de Uruk kültürü ile bağlantılı önemli bir merkezdir. Geç Uruk Çağı’nda Arslantepe, hem Mezopotamya hem de Anadolu ve Transkafkasya yerli kültürleri ile ilişki içindedir. Bir koloni merkezi olmaktan çok şehir devleti özellikleri gösteren bu merkezin, ekonomik ve idari bakımdan Güney Mezopotamya’dan bağımsız bir özerklik sergilediği düşünülmektedir15. Arslantepe’nin Uruk öncesi Geç Kalkolitik Dönem’e tarihlenen VII. tabakasından itibaren anıtsal nitelikli yapılarla karşılaşılmaktadır. Geç Uruk dönemine ait dört yapı katından oluşan VI A tabakasında ise önemli bir yapı kompleksi karşımıza çıkmaktadır. Bazı duvarlarında boyamaların da saptandığı bu kompleks, iki ucunda yer alan birer tapınakla birlikte çok sayıda odadan oluşan bir “tapınak-saray” olarak nitelendirilmektedir16.

Arslantepe’nin VII. tabakasında yoğun olarak ele geçen Saman yüzlü seramik, VI A tabakasında yerini esas olarak Uruk seramiğine bırakmaktadır17. Çok sayıda ele geçen kılıçlar ve mızrak uçları, yerleşimdeki gelişmiş maden işçiliğini sergilemesi bakımından önem

13 Braidwood ve Braidwood 1960: 232-237; Esin 1982: 88; Algaze v.d.

1991: 201-202; Abay 1997: 130-131. 14 Braidwood ve Braidwood 1960: 361; Arsebük 1979: 84-85; Sagona 1984:

22-31; Esin 2000: 126. 15 Frangipane 1993: 32, 41-42; 2000: 439; 2002: 269-291. 16 Frangipane ve Palmieri 1983: 297-325; 1993: 38-52: 2002: 270-274. 17 Frangipane ve Palmieri 1983: 325-394.

Page 32: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

22

taşımaktadır18. Yine çok sayıda örnekle temsil edilen bulla ve mühür baskıları da, ekonomik sistemin ulaştığı yüksek düzeyin göstergesidir19.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde, Gaziantep’te bulunan Karkamış’da, Uruk döneminin varlığı uzun zamandır bilinmektedir20. Sonraki yıllarda yapılan yüzey araştırmaları, bu bölgede Uruk kültürünün kuvvetli bir biçimde yayıldığını göstermiştir21. Orta Fırat havzasında, Karababa Bölgesi’ndeki Atatürk Baraj alanında (Urfa-Adıyaman) yer alan Hassek Höyük22, Karadut Mevki23, Samsat24, Hayaz Höyük25 ve Kurban Höyük26 saptanan Uruk kültürü ile bağlantılı önemli merkezlerdir.

Bölgedeki en önemli merkez, Uruk kültürü ile doğrudan bağlantı içinde olan Şanlıurfa’nın Siverek ilçesindeki Hassek Höyük’tür. Bu merkezin üç evreli olan 5. tabakası Geç Uruk Çağı’na tarihlenmektedir27. 5. tabakada açığa çıkarılan yapıların etrafı, kalınlığı 3 m. yi bulan bir savunma duvarı ile çevrelenmiştir. 5 B evresindeki yan kanatlı orta salonlu merkezi yapının genel planı ve kuzeydoğu duvarındaki niş düzenlemesi, ayrıca birden fazla girişe sahip tek mekanlı diğer yapılar, Güney Mezopotamya’nın Uruk dönemi mimarisi ile benzerlik göstermektedir28. Suriye’de Habuba Kabira Güney yerleşiminde açığa çıkarılan “Doğu evi” bu konuda iyi bir örnektir29.

18 Frangipane ve Palmieri 1983: 394–407; Frangipane 1993: 66–68:

Frangipane 2002: 284, 287. 19 Frangipane ve Palmieri 1983: 414–448; Ferioli ve Fiandre 1983: 455–

509; Frangipane 1993: 61–65; 2002: 275, 279, 284. 20 Woolley 1952: 217–218, Lev. 52-53. 21 Serdaroğlu 1977; Özdoğan 1977; Marfoe 1986: Algaze 1989; 1993;

Algaze v.d. 1991. 22 Behm-Blancke 1985; 1987; 1992; 1999; Behm-Blancke v.d. 1981; 1984. 23 Schwartz 1988. 24 Özgüç 1987; 1992. 25 Thissen 1985. 26 Algaze 1990. 27 Behm-Blancke v.d. 1984: 34–53. 28 Behm-Blancke v.d. 1984: 34–40; Behm-Blancke 1985: 182–183, Şek. 3;

1992: 1-11, Lev. 31; 1999: 82, 84–85, Res. 2. 29 Strommenger 1980: 36–39, Şek. 16.

Page 33: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

23

Hassek Höyük’teki seramik buluntuların büyük bir kısmı Uruk malzemesidir30. Bununla birlikte Uruk kültürünün özelliklerini yansıtan çeşitli küçük buluntu da ele geçmiştir. En önemlilerinden biri, başları kırmızı, beyaz ve siyah renkte boyanmış pişmiş toprak saplama mozaikler ve bu mozaiklerin başları ile yapılmış baskı bezemelere sahip pişmiş toprak köşe levhalarıdır31. Bu tür mozaikler, Güney Mezopotamya’da mimari süslemenin karakteristik unsurlarındandır. En güzel örnekleri, Uruk şehrinde Eanna kutsal alanındaki Mozaikli Tapınak’tan tanınmaktadır32. Pişmiş topraktan yapılmış üzeri figürlü bir duvar levhası parçası da önem taşımaktadır33.

Yukarı Dicle havzasında Diyarbakır, Batman ve Siirt illerini kapsayan bölgelerde yapılan yüzey araştırmalarında Uruk özellikleri taşıyan seramikler ele geçmiştir34. Adıyaman35 ve Şanlıurfa’nın Harran36 ilçesinde yapılan araştırmalarda da, Uruk bağlantılı merkezlerin bulunduğu ileri sürülmektedir.

Birecik ve Karkamış baraj alanlarında yapılan yüzey araştırmaları sayesinde de yeni merkezler saptanmıştır37. Bu bölgedeki Tilbeş Höyük38, Hacınebi Tepe39, Zeytinlibahçe Höyük40, Yarım Höyük41, Şavi Höyük42 ve Şaraga Höyük43, gibi yerleşmelerin bazıları halen kazılmaktadır.

30 Behm-Blancke v.d. 1981: 31-82; 1984: 66-91. 31 Behm-Blancke 1987: 142-143, Şek. 2; 1989: 73-83, Şek. 2-3; 1999: 85-

86, Res. 5. 32 Moortgat 1969: 3-4, Lev. 1-2; Roaf 1996: 62. 33 Behm-Blancke 1987: 142-143, Şek. 3; 1999: 86, Res. 6. 34 Benedict 1980: 14, 16, 115, 138; Algaze 1989; Algaze v.d. 1991; Ay 2001;

Velibeyoğlu v.d 2002. 35 Blaybock v.d. 1990. 36 Yardımcı 1991; 1992; 1994. 37 Algaze 1991; 1993; 1994. 38 Fuensanta ve Mısır 1998. 39 Stein ve Mısır 1995; 1996; 1998; Stein v.d. 1996; 1997. 40 Frangipane ve Bucak 2001; Frangipane v.d. 2002. 41 Rothman ve Ergeç 1998. 42 Dittmann v.d. 2002. 43 Sertok ve Ergeç 1999; Sertok ve Kulakoğlu 2001; 2002.

Page 34: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

24

Bu merkezler içinde, Şanlıurfa’nın Bilecik ilçesinde yer alan Hacınebi Tepe önemli bilgiler sağlamaktadır. Hacı Nebi Tepe’de A evresi Uruk öncesi erken dönem, B 1 evresi Uruk öncesi geç dönem ve B 2 evresi de Uruk dönemi olarak sıralanmaktadır44. Yerleşimin B 2 evresinden elde edilen veriler, Uruk kültürüyle olan ilişkilerin Hacınebi Tepe’de Orta Uruk Çağı’ndan itibaren başladığı ve Geç Uruk Çağı’nda da devam ettiğini göstermektedir. Bu evrede bir yandan daha eski evrelerinden tanınan saman yüzlü seramik devam ederken, bir yandan da Uruk seramiğinin karakteristik örnekleriyle karşılaşılmaktadır45. Uruk kültürü ile bağlantılı buluntular içinde, Hassek Höyük’ten de tanınan pişmiş toprak saplama mozaikler46, benzerleri özellikle Suriye’deki Tell Brak’tan47 tanınan kireçtaşından göz biçimli idoller48, ölçme sistemleriyle ilgili görülen bulla ve jetonlar49, silindir mühür baskılı bir kayıt tableti50 önemli yer tutmaktadır.

Yukarı Habur Bölgesi’nde Çağçağ vadisinde yer alan, Mardin ili Nusaybin ilçesinin 4 km. kuzeyindeki Girnavaz’da yapılan kazılarda, Uruk yerleşiminin yer aldığı tabakalara kadar inilememiştir. Ancak araştırmalar sırasında ele geçen seramik parçaları, höyüğün Geç Uruk Çağı’ndan Yeni Asur Devri’nin sonlarına kadar sürekli olarak iskân edildiğini ortaya koymaktadır51. Girnavaz’ın sonraki dönemlerde Mezopotamya ile büyük bir bağlantı içinde olması, bu merkezdeki Uruk varlığının da son derece önemli olduğunu düşündürmektedir.

Bu bölgede, Mardin ili Kızıltepe ve Derik ilçeleri ile Şanlıurfa ili Ceylanpınar ve Viranşehir ilçeleri arasındaki alanda, Cırcıp

44 Stein v.d. 1997: 112. 45 Pollock ve Coursey 1995: 101–141; Stein v.d. 1996: 233–239; 1997: 132. 46 Stein ve Mısır 1995: 129, Şek. 14, B. 47 Roaf 1996: 66–67. 48 Stein ve Mısır 1995: 129, Şek. 14, A; Stein v.d. 1997: Şek. 4, A, D-E;

Stein 1998: 189–190, Şek. 12, 13, A-E. 49 Stein ve Mısır 1995: 124–125, Şek. 4–5. 50 Stein ve Mısır 1996: 113–114, Şek. 6. 51 Erkanal 1984: 131–132; 1988: 142; 1989: 358; 1991a: 36; 1998: 173;

2000: 21; Erkanal ve Erkanal 1989: 132.

Page 35: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

25

vadisi’nde yapılan yüzey araştırmalarında da Uruk seramiği örnekleri bulunmuştur52

Uruk Çağının hangi nedenle sona erdiği konusunda, kesin bir kanıt ortaya konamamakla birlikte, dönemin sonlarında Uruk ekonomik sisteminin çöktüğü ve bölgeler arası kurulan ticaret ağının ortadan kalktığı düşünülmektedir53. Anadolu’da, Hassek Höyük dışında Geç Uruk Çağı ile Eski Tunç I dönemi arasında kesinti olduğuna dair bir veri yoktur. Hassek Höyük’te ise 5. tabaka bir deprem ve yangınla son bulmuş, yerleşim kısa bir süre terk edildikten sonra Eski Tunç Çağı’nın erken evrelerinde tekrar iskan edilmiştir54. Arslantepe’nin VI A tabakası da bir yangınla son bulmakla birlikte, yerleşimde bir kesinti görülmemektedir55. Bunlara ek olarak, bazı merkezlerde Geç Uruk ile Eski Tunç Çağı I arasında bir geçiş evresi izlenebilmektedir. Zeytinlibahçe Höyük56, Yarım Höyük57 ve Oylum Höyük58 geçiş evresini ortaya koyan merkezler olarak karşımıza çıkmaktadır.

M.Ö. 3. binin başlarından itibaren, Kuzey Mezopotamya ve Kuzeydoğu Suriye ile Güney Mezopotamya bölgeleri arasında seramik gruplarında farklılıklar belirmekte ve bu farklılıklar Erken Hanedanlar Devri’nde de devam etmektedir. Söz konusu dönemlerde kuzeyde Ninive 5 seramiği kullanılırken, güneyde başlangıçta boyalı ve tek renkli Cemdet Nasr seramiği, daha sonra da “Scarlet ware” olarak adlandırılan boyalı bir seramik türü görülmektedir59. Buna karşılık diğer buluntu gruplarında büyük bir farklılık bulunmamakta, özellikle de mühür ve mühür baskıları yakın benzerlik taşımaktadır60. Bu iki kültürün ilişkilerini anlayabilmek için yazılı belgelere bakıldığında, herhangi bir sonuç elde edilememektedir. Şimdiye kadar Ninive 5 merkezlerinin hiç birinde yazılı belge ele geçmemiştir.

52 Ay 1999: 20–52, 116–127. 53 Algaze 1993: 98–109; Frangipane 1993: 52; 2002: 291–294. 54 Behm-Blancke 1992: 15–18; 1999: 89. 55 Frangipane ve Palmieri 1983: 297. 56 Frangipane ve Bucak 2001: 68–69; Frangipane v.d. 2002: 41–43. 57 Rothman ve Ergeç 1997: 281–282. 58 Özgen ve Helwing 2001: 82–83; Özgen v.d. 2002: 14–15; 2003: 346–347. 59 Rova 1988: 141–152, 183–189. 60 Rova 1988: 122–129.

Page 36: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

26

Güney Mezopotamya’da bulunan yazılı belgeler ise konuyla ilgili bir bilgi içermemektedir61

Bu yeni dönemde, Doğu Anadolu Bölgesi’nde Saman yüzlü seramik ve Uruk seramiği ortadan kalkmış, Karaz seramiği belirgin bir biçimde artmıştır. Daha çok el yapımı olan saklı astarlı yeni tür mallar ve kaba mutfak kapları devam etmektedir62. Bir diğer grup, “Plain simple ware” olarak tanınmaktadır. Basit yalın bir seramik olan bu tür, Güneydoğu Anadolu Bölgesi, Amuk ovası, Kuzey Suriye ve Kuzey Mezopotamya’da yaygın bir biçimde görülmektedir. Geç Uruk seramiği tiplerinden geliştiği düşünülen malzeme, çark yapımı, mineral katkılı, devetüyü-krem renginde seri üretilmiş kaplardan oluşmaktadır63.

Boya bezemeli yeni mal grupları da ortaya çıkmıştır. Ele geçtikleri bölgelere göre değişik adlar taşıyan boyalı seramik türleri Yukarı Fırat Havzası’nda yaygın olarak görülmektedir. El ya da çark yapımı olan bu malzeme, genellikle bej-krem renk astar üzerine kırmızı, siyah ve kahverengi boyalıdır. Bezemeler çoğunlukla geometrik olmakla birlikte, stilize hayvan ve motifleri de görülmektedir64. Tarihlendirilmeleri problemli olmakla birlikte, daha çok Eski Tunç Çağı I’in sonları ile Eski Tunç Çağı II evresine verilmektedir65. Benzer seramik örnekleri, Kuzeydoğu Suriye’den de tanınmakta ve Eski Tunç Çağı I-II evreleri ile çağdaş olan Erken Cezire I-II evrelerine tarihlendirilmektedir66. Arslantepe’de Eski Tunç Çağı III evresinde de görülen malzeme, boyalı seramik geleneğinin daha sonra da devam ettiğini göstermektedir67.

Kuzey Mezopotamya, Kuzeydoğu Suriye, Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Amuk ovasından daha iyi tanınan bir başka seramik grubu “Metalik seramik” olarak adlandırılmaktadır. Çark yapımı olan bu

61 Rova 1988: 138–139. 62 Palmieri 1986: 30; Frangipane 1993: 77, 80; Esin 2000: 126–127. 63 Braidwood ve Braidwood 1960: 263–265, 350–353, 397; Thissen 1985:

76, 80–81; Esin 2000: 126. 64 Kelly-Buccellati 1974: 44; Bilgi 1981: 118–119; Thissen 1985: 93–95;

Esin 2000: 126. 65 Conti ve Persiani 1993: 382; Marro ve Helwing 1995: 348–349, 354, 360. 66 Lebeau 2000: 172; Rova 2003: 5. 67 Frangipane 1993: 83, 86.

Page 37: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

27

seramik, katkısız ya da çok az ince katkılı ve oldukça ince cidarlıdır. Yüksek ısıda fırınlanmaları nedeniyle, renkleri kırmızı, gri ya da alacalıdır. Cidar kalınlıklarına ve pişirilme derecelerine bağlı olarak çok sert bir yapıya sahiptir. Bu sertlik, kaplara vurulduğu zaman çıkan metalik bir ses şeklinde kendini göstermektedir68. Metalik seramiğin tarihlendirilmesi konusunda da problemler vardır. Eski yıllarda daha geç bir malzeme olarak düşünülmüş, bu nedenle “Akkad seramiği” olarak adlandırılmıştır69. Son yıllarda özellikle Kuzey Suriye’de yapılan çalışmalar, M.Ö. 3. binin ortaları veya biraz daha öncesinde ortaya çıktığını ve yaklaşık olarak III. Ur Dönemi’nin sonlarına kadar kullanıldığını ortaya koymaktadır70.

Güneydoğu Anadolu’da Bölgesi’nde ise Karaz seramiğinin sadece kuzey kesimlerinde ve sınırlı sayıda bulunması, bölgenin bu kültürün yayılım alanı dışında kaldığını göstermektedir. Yeni bir kültür unsuru olarak Ninive 5 seramiği ortaya çıkmıştır. Basit yalın seramik ve Metalik seramik de kuvvetli bir biçimde ele geçmektedir.

Ninive 5 seramiği, ilk olarak 1929-32 yılları arasında bugün Irak devletinin sınırları içerisinde bulunan Ninive71, Tell Billa72 ve Tepe Gawra’da73 tespit edilen M.Ö. 3. bindeki karakteristik seramik türlerinden biridir. Ninive 5 seramiği, ismini Ninive’de açılan bir sondaj çukurunun V. tabasından ele geçmesi nedeniyle almıştır. Ninive 5 kelimesi, hem bu seramik çeşidini, hem de ele geçtiği dönemi tanımlayan bir terim olarak kullanılmaktadır74. Bu seramik grubuyla ilgili yayınlara bakıldığında, dağılım alanının genellikle Kuzey Mezopotamya (Irak’ın kuzeyindeki Dohuk, Musul, Erbil-Kerkük, Süleymaniye ve Diyala Bölgeleri) ve Kuzeydoğu Suriye 68 Abay 1997: 152–153, 364; Künhe 1976: 33–72, 106–108; Oates 1982:

206; Kuhne ve Schneider 1988: 90, 114; Rova 1988: 155–157, 179; Moorey 1994: 156; Esin 2000: 126.

69 Mallowan 1947: 29–31; Moortgat 1965: 14–15; Özdoğan 1977: 9. 70 Künhe 1976: 198; Schwartz ve Weiss 1992: 243. 71 Campbell-Thompson ve Hutchinson 1931: 106, Lev. XXIII; Campbell-

Thompson ve Hamilton 1932: 82–89, Lev. LIII-LXI; Campbell-Thompson ve Mallowan 1933: 127, 133, 165–175.

72 Spesier 1933: 249, 267. 73 Spesier 1935: 157. 74 Mallowan 1964: 142–143; Schwartz 1985: 53; Roaf ve Killick 1987: 200;

Rova 1988: 7.

Page 38: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

28

(Yukarı Habur ve kısmen de Orta Habur Bölgeleri) olarak belirlendiği görülmektedir75. Söz konusu malzemenin Anadolu’daki varlığı ile ilgili olarak halen çok az şey bilinmektedir.

Ninive 5 seramiği bezemesiz, boya bezemeli ya da çizi-oyma bezemelidir. Dicle nehri boya ve çizi-oyma bezemeli gruplar için yaklaşık bir sınır oluşturmaktadır. Bezemesiz seramik her iki bölgede de bulunmaktadır. Bezemeli gruplar her iki bölgede de ele geçmekle birlikte, az bir farkla doğuda kalan bölge boya bezemeli seramiğin, batıda kalan bölge de çizi-oyma bezemeli seramiğin daha ağırlıklı olarak görüldüğü alanlardır76.

Ninive 5 seramiği genellikle ince niteliklidir. Çok az sayıda el yapımı örneğinin dışında çark yapımıdır. Düzgün bir yüzey işlenişine sahiptir ve çoğunlukla astarlıdır. İyi pişmiş bir seramik grubu olarak kabul edilmektedir. Ancak boya bezemeli seramiğin büyük bir kısmının devetüyü ile kırmızımsı kahverengi tonlarda olmasına karşılık, çizi-oyma bezemeli seramik yüksek pişme derecesini gösteren gri, yeşil ve sarımsı renklerde karşımıza çıkmaktadır. Hem boya hem de çizi-oyma bezemeli örneklerde, bezeme pişmeden önce yapılmıştır.77. Grupların her ikisinde de süslemeler yatay veya dikey sıralar ya da paneller halinde düzenlenmiştir. Motifler tek başlarına olabildikleri gibi, birkaç motifin bir arada kullanıldığı zengin kompozisyonlar da yapılabilmektedir. Boya bezemeli Ninive 5 seramiğinde kullanılan motifler genellikle geometriktir. Ancak kimi zaman hayvan figürleri ve bitki motifleri de kullanılmıştır78. Boya bezemeli Ninive 5 seramiğinden geliştiği kabul edilen çizi-oyma bezemeli seramik de benzer şekilde olmakla birlikte, motifler daha çeşitlidir79. Bu grupta, çizi-oyma tekniğinin yanı sıra kazıma ve çentik, nadir olarak da ajur ve aplik teknikleri de uygulanmıştır80.

Ninive 5 seramiğinin kökeni ve tarihlendirilmesi konuları da uzun süre tartışılmıştır. Geç Uruk seramiğindeki bazı kap tipleri Ninive 5 seramiğinde de devam etmekte ve Ninive 5 seramiğinin 75 Rova 1988: 14–18. 76 Al-Soof 1974: 8; Schwartz 1985: 58; Rova 1988: 19–21. 77 Schwartz 1985: 53–55; Rova 1988: 25–32. 78 Rova 1988: 69–94, ek III, 1-51; Numoto 1991; 1992; 1994. 79 Rova 1988: 94–109, Ek. IV, 1–41; Numoto 1993. 80 Rova 1988: 30–31.

Page 39: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

29

karakteristik boya bezeme örneklerinden bazıları, daha önce Geç Uruk seramiğinde de görülmektedir. Bu iki dayanaktan hareket edilerek varılan genel kanı, Ninive 5 seramiğinin bölgesel bir gelişim göstererek Geç Uruk seramiğinden geliştiği şeklindedir. Boya bezemeli Ninive 5 seramiği, çizi-oyma bezemeli seramikten daha erken bir evreye aittir. Bezemesiz seramik konusunda ise belirgin bir nitelendirme yapılamamaktadır81.

Özellikle son yıllarda elde edilen veriler sayesinde, bu malzemenin ya da bir başka deyişle Ninive 5 döneminin, Güney Mezopotamya kronolojisine göre hangi devirler arasında yer aldığı yaklaşık olarak saptanmıştır. Kuzey Mezopotamya ve Kuzeydoğu Suriye’de Uruk Çağı yaklaşık yüz yıl daha uzun sürmüştür. Bu bölgelerde M.Ö. 3. binin başlarında ortaya çıkan Ninive 5 kültürünün ilk safhası Geçiş Dönemi olarak adlandırılmaktadır. Boya bezemeli seramiğin ilk örneklerinin görüldüğü bu dönemde, çizi bezemeli seramik yoktur 82.

Sonraki safha, Cemdet Nasr Devri’nin sonları ile paralel olduğu anlaşılan Ara Dönem’dir. Boya bezemeli seramiğin gelişimini sürdürdüğü bu dönemde, çizi bezemeli ilk örneklerin de ortaya çıktığı düşünülmektedir83.

Boya ve Erken Çizi Bezeme Dönemi, I. Erken Hanedanlar Devri’nin büyük bir kısmını kapsamaktadır. Boya bezemeli seramiğin en olgun evresi olan bu safhada, çizi bezemeli seramik de belirgin bir şekilde görülmekte, her iki seramik grubu yaklaşık eşit sayıda ele geçmektedir. Nadir olarak iki bezeme türünün bir arada kullanıldığı örnekler de vardır84.

Çizi-Oyma Bezeme Dönemi’nin I. Erken Hanedanlar Devri’nin sonları ile II. Erken Hanedanlar Devri’nin başları arasında yer aldığı sanılmaktadır. Boya bezemeli seramik devam etmekle birlikte, sayısal

81 Al-Soof 1964: 42; Schwartz 1985: 60; Killick 1986: 234; Rova 1988: 141–

147, 183; Numoto 1991: 88–92. 82 Roaf ve Killick 1987: 223; Numoto 1991: 85; 1993: 97, 103. Rova 1988:

158–159; 2003: 5–6. 83 Numoto 1991: 108; 1994: 51–57; Rova 2003: 5–6. 84 Numoto 1991: 116; Rova 2003: 5-6.

Page 40: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

30

olarak azalmıştır85. Başlangıcından bu safhanın sonuna kadar olan dönemde, “Carinated” gövdesi üzerinde keskin bir hatta sahip kaplar, “Chalice ware” ayaklı kadehler, tutamak kulplu veya kulpsuz çömlekler şeklinde görülen kap tipleri, önemli bir değişiklik olmadan devam etmiştir86.

Geç Çizi-Oyma Bezeme Dönemi, II. Erken Hanedanlar Devri’nin sonları ile III-a evresinin başları arasına yerleştirilmektedir. Özellikle Kuzeydoğu Suriye’deki Tell Leilan’ın III-d tabakası ile belirgin olan bu safhada boya bezemeli seramik ortadan kalkmıştır. Gövdesi üzerinde keskin bir hatta sahip kapların ve ayaklı kadehlerin sayısında büyük bir azalma vardır. Buna karşılık ayaksız yapılmış büyük boy çanaklar esas olarak bu dönemde görülmeye başlamıştır. Ayrıca önceki dönemlerde yaygın olarak kullanılan yuvarlak ve sivri diplerin yerini düz dipler almaya başlamıştır87.

Ninive 5 kültürünün son safhası olan Post Ninive 5 Dönemi, Erken Hanedanlar III-a safhasının başlarından itibaren gelişim göstermektedir. Bu dönem için Musul Bölgesi’ndeki Tell Taya’nın IX. tabakası ve Kuzeydoğu Suriye’deki Tell Leilan’nın II-a tabakası karakteristiktir. Kapların bezenmesinde görülen ince işçilik de yerini daha kaba bir anlayışa bırakmıştır ve dip şekilleri tamamen düzleşmiştir88.

Hassek Höyük’te Eski Tunç Çağı’na ait mezarlardan ele geçen buluntulara dayanılarak, Ninive 5 seramiğinin Yukarı Fırat Bölgesi’nde var olduğu konusunda bir takım görüşler ileri sürülmüştür89. Bezemesiz ve boya bezemeli olan bu eserler Ninive 5 seramiğinin erken dönemlerine tarihlendirilmek istenmektedir. Bu konuda Ninive 5 seramiğine yakından benzeyen bazı kapların olasılıkla ithal edildiği, malzemenin geri kalan kısmının ise Ninive 5 seramiği etkisini taşıyan yerel üretimler olduğu düşüncesi90 ile Hassek

85 Roaf ve Killick 1987: 222; Rova 2003: 5–6. 86 Numoto 1991: 86, 108–113; 1993: 70–71; 1994: 56–58. 87 Roaf ve Killick 1987: 206–213; Numoto 1989: 21–24; 1993: 70–71; Rova

2003: 5–6. 88 Roaf ve Killick 1987: 224; Rova 1988: 152–155; Numoto 1993: 88; Rova

2003: 5–6. 89 Behm-Blancke 1988: 159–172, Şek. 1–5. 90 Rova 1988: 13, 180–182, 196.

Page 41: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

31

Höyük’ü Ninive 5 kültürünün Geçiş ve Ara Dönemleri’ne yerleştirmek isteyen görüş91 birbiriyle çelişmektedir. Bu merkezle ilgili yapılan son yayında ise Hassek Höyük’ün bir Ninive 5 yerleşimi olmadığı, buna karşılık Yukarı Fırat Bölgesi’nde erken dönemlerde Ninive 5 kültürünün bir etkisinin bulunduğu ve ele geçen Ninive 5 formundaki çömleklerin ölü gömme gelenekleriyle ilgili olarak benimsendiği söylenmektedir92.

Hassek Höyük buluntuları göz önüne alınmadığında, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde Ninive 5 seramiğinin boya bezemeli bir örneğinin olup olmadığı konusu da problemlidir. Şırnak ilinde, Cizre ile Silopi arasında kalan bazı merkezlerde, bezemesiz ve çizi-oyma bezemeli malzeme ile birlikte bulunduğu ifade edilen boya bezemeli parçalar yayınlanmamıştır93. Ilısu Baraj alanında, Botan çayı ve Dicle nehrinin birleştiği noktada yer alan Çattepe’de bulunan parçalardan biri yayınlanmıştır94. Bir diğer buluntu da, Cırcıp Vadisi’nde yapılan yüzey araştırmalarında Mardin ili Kızıltepe ilçesi Büyük Boğazi köyünde yer alan Boğazemri’nden tanınmaktadır95. Basit bir geometrik bezemeye sahip bu parçalar hakkında kesin karar vermek zordur. Bölgede boya bezemeli çeşitli seramik gruplarının bulunduğu unutulmamalıdır. İlgili parçaların boya bezemeli Ninive 5 seramiği oldukları kabul edilse bile, ithal malzeme olmaları ihtimali de vardır.

Girnavaz’da Ninive 5 kültürünün varlığının bilim alemine duyurulmasından bu yana uzun bir zaman geçmiştir96. Sonraki yıllarda

91 Rova 2003: 5-6. 92 Behm-Blancke 2003: 483. 93 Algaze 1989: 247. 94 Velibeyoğlu v.d. 2002: 795, Şek. 39, 15. 95 Ay 1995: 21-22, Lev. 54, 7. 96 Erkanal 1986. Nusaybin Girnavaz kazılarından ele geçen Ninive 5

seramiği, Prof. Dr. Hayat Erkanal tarafından önce Doktora tezi hazırlamak daha sonra da yayınlanmak üzere tarafıma verilmiştir. Bu önemli malzemeyi değerlendirmeme veren Prof. Dr. Hayat Erkanal’a teşekkürlerimi ederim. Doktora çalışmam (Uysal 1998), Türk-Amerikan İlmi Araştırmalar Derneği’nin (American Research Institute in Turkey, ARIT) 1995 yılında verdiği burs ile desteklenmiştir. Yayın hazırlıkları devam eden çalışma, Hacettepe Üniversitesi Bilimsel Araştırmalar Birimi’nin 2002 yılı 02 01 701 001 numaralı projesi olarak

Page 42: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

32

yapılan çalışmalar da ön raporlar halinde yayınlanmıştır97. Buna rağmen Girnavaz’da Ninive 5 varlığının Kuzey Mezopotamya ve Suriye’de çalışmalar yapan bilim adamları tarafından öğrenilmesi ancak son zamanlarda gerçekleşmiştir98.

Girnavaz’daki bilimsel çalışmaların başlamasının nedeni, Mardin Müzesi’ne 1980 yılında içlerinde Ninive 5 kaplarının da bulunduğu, kaçak kazılardan ele geçen bir grup mezar eşyasının gelmesidir. Bu malzemenin Girnavaz kökenli olduğunun söylenmesi üzerine, aynı yıl Prof.Dr. Hayat Erkanal başkanlığında bir ekip tarafından höyükte yüzey araştırması gerçekleştirilmiştir. Höyükteki tahribatın devam etmesi üzerine, aynı ekip tarafından1982 yılında bir kurtarma kazısı olarak başlatılan çalışmalar, sonraki yıl sürekli kazı haline dönüştürülerek devam etmiştir99.

Girnavaz kazıları, höyüğün Merkez alan, Kuzey yamacı ve Kuzeydoğu yamacı olmak üzere üç ayrı kesiminde yürütülmüştür. Ninive 5 kültürüyle ilgili olarak elde edilen ilk veri, Kuzeydoğu yamacında 1984 yılında açılan bir sondajdan sağlanmıştır100. Bu alanda 1988-1991 yılları arasında yapılan kazılarda, M.Ö. 3. ve 2. bin yıllarına ait mimari tabakalar ve yine aynı dönemlere ait çok sayıda mezar açığa çıkarılmıştır. Seramik buluntuların yanı sıra silindir mühürler, figürinler, süs eşyaları, bronz silah ve iğneler şeklindeki küçük buluntular Mezopotamya ile tam bir bütünlük sergilemektedir101. Kuzey yamacında yapılan kazılarda ise M.Ö. 1. ve 2. bin yıllarına ait tabakaların kaldırılmasının ardından 1989 yılında Ninive 5 seramiğinin ele geçtiği M.Ö. 3. bin tabakalarına ulaşılmıştır102.

desteklenmektedir. Bu vesile ile her iki kuruma da teşekkürlerimi sunarım.

97 Erkanal ve Erkanal 1989; Erkanal 1990; 1991a; 1991b; Akyurt v.d. 1993. 98 Rova 2003: 3; Roaf ve Killick 2003: 80-81. 99 A. Erkanal 1984: 70; H. Erkanal 1984: 132, 135; 1985: 121, dip not 5;

1986: 206: 1988: 151; Erkanal ve Erkanal 1989: 132. 100 Erkanal 1986: 206, Res. 4. 101 Erkanal 1990: 264-268, Res. 3-15; 1991a: 33-36, Res. 3-4; 1991b: 281-

284; 2000: 24-25; Res. 6-8; Akyurt v.d. 1993: 281-284, Res. 4-17. 102 Erkanal 1991b: 278.

Page 43: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

33

Her iki alanda yapılan çalışmalar sırasında elde edilen seramik buluntuların büyük bir kısmı, bezemesiz ve çizi-oyma bezemeli Ninive 5 seramiği (Levha 3) ile birlikte, metalik seramik ve basit yalın seramikten oluşmaktadır. Ayrıca inkrustasyon bezemeli kaideler ve boya bezemeli Ninive 5 seramiği ile benzerlikler göstermekle birlikte, daha çok yerel boyalı malzeme olarak değerlendirilmesi gereken bir grup kaide de bulunmaktadır103. Söz konusu boya bezemeli kaidelerin benzerleri nadirdir. Suriye’deki Tell Brak’dan tanınan bir parça, çizi-oyma bezemeli Ninive 5 seramiğinin çok geç örneklerinin bulunduğu bir evrede ele geçmiştir. Bu parça Ninive 5 seramiği olarak tanımlanmamakta ve bağlı olduğu evre Akkad Dönemi’nin hemen öncesi olarak değerlendirilmektedir104.

Girnavaz’da yapılan çalışmalar, Ninive 5 kültürü hakkında son derece önemli bilgiler vermektedir. Ancak M.Ö. 3. bin tabakaları çok sınırlı bir alanda araştırılabilmiştir. Höyükte M.Ö. 3. bin yıllarına ait hiç kazılamamış metrelerce kültür katı bulunmaktadır. İleride geniş alanlara yayılarak yapılacak sistemli kazılar, hiç şüphesiz bu kültürün anlamını daha da genişletecektir.

Girnavaz’daki kazı çalışmaları devam ederken, bölgede çeşitli yüzey araştırmaları da yapılmıştır. Bu merkezin doğusunda sıralanan bir dizi yerleşim, Ninive 5 kültürü konusunda büyük önem taşımaktadır. Bunlar, sırasıyla Duruca beldesinde yer alan Kertvin, Tepeüstü köyündeki Tell Minar ve Girmeli beldesindeki Giremira’dır. Çağdaş yerleşmelerin büyük bir tahribatının gözlendiği bu merkezlerden toplanan parçalar arasında, çok sayıda bezemesiz ve çizi-oyma bezemeli Ninive 5 seramiği bulunmaktadır.

Mardin ili Ortaköy beldesinde yer alan ve sürekli tahrip edilen Girharrin’den de bezemesiz ve çizi-oyma bezemeli Ninive 5 parçaları ele geçmiştir. Büyük bir tahribat yaşayan bu merkez de Ninive 5 kültürü konusunda öne çıkmaktadır105.

Yukarı Habur Bölgesi’nde, Zergan vadisinde yapılan yüzey araştırmaları sırasında saptanan Gire Koriye’de önemli bir Ninive 5 merkezi olmaya adaydır. Mardin ili Kızıltepe ilçesi İmam köyü

103 Erkanal 1991b: 283, Res. 11, 13. 104 Matthews 1995: 96-97, Şek. 18, 12. 105 Devam 1988: 45; Ay 1995: 13-14, 21-24, Şek. IV, 1-14.

Page 44: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

34

yakınlarında yer alan bu merkezden de, hem bezemesiz hem de çizi-oyma bezemeli parçalar bulunmuştur106.

Yine Yukarı Habur Bölgesi’nde, Cırcıp vadisinin Mardin ili Kızıltepe ve Derik ilçeleri ile Şanlıurfa ili Ceylanpınar ve Viranşehir ilçeleri arasında kalan kesiminde yapılan yüzey araştırmalarında saptanan merkezlerin bir çoğunda da Ninive 5 seramiğinin bulunduğu ifade edilmektedir107. Ancak söz konusu malzeme içinde sadece iki gövde parçası çizi-oyma bezemelidir. Bunlardan ilki, Mardin ili Derik ilçesi Atlı köyü mezrasındaki Gire Hıleliye’den ele geçmiştir108. Diğer örnek ise Mardin ilçesi Derik ilçesi Kocatepe köyünde yer alan Deşi’de bulunmuştur109. Cırcıp vadisinin doğu kesiminde bulunan bu iki yerleşimin Ninive 5 kültürünün gerçek anlamda temsil edildiği merkezler olmaları mümkündür.

Yukarı Dicle havzasında, Ilısu Barajı altında kalacak alanda, Diyarbakır ili Bismil ilçesi Tepe beldesi ile Batman çayı arasında kalan bölgede yapılan yeni yüzey araştırmalarında; Kenan Tepe (Gire Kamber), Yukarı Salat ve Müslüman Tepe (Şahin Tepe) olmak üzere üç merkezde Ninive 5 seramiğinin bulunduğu belirtilmektedir. Ancak bu malzemenin büyük bir kısmı, Geç Uruk-Ninive 5 geçiş evresini temsil eden kızıl kahverengi hamurlu örneklerdir. Yeşil, gri, krem ve tonlarında renkli hamura sahip gerçek Ninive 5 seramiğinin zayıf bir şekilde temsil edilmektedir110. Buluntular arasında, Kenan Tepe’den ele geçen dikey çizi bezemeye sahip iki parça dikkati çekmektedir111.

Bismil ilçesinin Yukarı Salat beldesi yakınlarında yer alan Aşağı Salat da, Eski Tunç Çağı mezarlarından ele geçen bazı kaplara dayanılarak Ninive 5 kültürü ile ilişkilendirilmek istenmektedir112. Ancak söz konusu bu değerlendirme Hassek Höyük buluntularıyla karşılaştırılarak yapılmıştır. Kapların mezarlardan ele geçmiş olması da dikkat çekicidir. Dolayısıyla Hassek Höyük için yapılan değerlendirmeler Aşağı Salat için de geçerlidir. 106 Ay 1995: 11, 17-19. 107 Ay 1999: 1-3, 20-52, 132-154. 108 Ay 1999: 30-31; Lev. 56, 6. 109 Ay 1999: 31-32, Lev. 56, 5. 110 Ay 2001: 699, 701-702, Şek. 14, 2-20; Ökse v.d. 2001: 603, Şek. 7, 10. 111 Ay 2001: 702, Şek. 14, 18-19. 112 Şenyurt 2002: 678-679, Şek. 6, 1-5, 14.

Page 45: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

35

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki Ninive 5 merkezlerinden ele geçen buluntular, özellikle Kuzeydoğu Suriye’deki Tell Brak, Chagar Bazar, Tell Leilan ve Tall al-Raqa'i gibi yerleşmelerin buluntularıyla büyük benzerlik göstermektedir. Girnavaz’da yapılan kazılar sonucu açığa çıkarılan tabaka ve mezarlar, Çizi-Oyma Bezeme Dönemi’nin sonlarından Post Ninive 5 Dönemi sonlarına kadar olan zaman dilimi içerisinde tarihlendirilmektedir. Gire Koriye’den ele geçen parçalar Geç Çizi-Oyma Bezeme Dönemi ile Post Ninive 5 Dönemi’ne aittir. Girharrin’de bulunan parçalar ise Geç Çizi-Oyma Bezeme Dönemi özelliklerini taşımaktadır.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki Ninive 5 varlığı bu verilerin ışığı altında değerlendirildiğinde, Mardin ilinde Nusaybin, Kızıltepe ve Derik ilçeleri ile Ortaköy beldesinde, bu kültürü gerçek anlamda temsil eden merkezlerin bulunduğu görülmektedir. Bölgeye oldukça uzak kalmakla birlikte, Diyarbakır’ın Bismil ilçesi de aynı kapsamdadır. Sözü edilen bu alan, Kuzeydoğu Suriye ve Kuzey Mezopotamya’daki Ninive 5 kültürünün devamıdır. Cırcıp vadisinin orta ve batı kesimi ise en azından bir etkileşim bölgesi oluşturmaktadır. İlerideki yıllarda yapılacak çalışmalar, bu alanda ön plana çıkacak yeni merkezleri gündeme getirebilir. Şırnak ilinde Cizre ile Silopi ilçelerinde yapılan yüzey araştırmalarında ele geçen buluntuların yayınlanmaması üzücüdür. Bu bakımdan söz konusu alan ancak olası bir bölge olarak düşünülebilmektedir.

Page 46: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

36

ANADOLU GÜNEY MEZOPOTAMYA

KUZEY MEZOPOTAMYA KUZEYDOĞU SURİYE

4500 Geç Ubeyn Geç Ubeyn

4000 Erken Uruk Erken Uruk

3750 Geç Kaltolik Orta Uruk Orta Uruk

3500 Genç Uruk Genç Uruk

3400 Eski tunç IA Geçiş

3100 Cemdet Nasr Ara

3000 Eski tunç IB Erken Hanedanlar I Boyave Erken Çizi Bezeme

2900 Çizi Oyma

2750 Erken Hanedanlar II Bezeme

2600 Eski Tunç II Erken Hanedanlar III-a

Geç oyma bezeme

2500 Erken Hanedanlar III-b

Nin

ive

5 D

önem

i

Post Ninive 5

2400 Eski Tunç III Akkadlar Akkadlar

2350 Ara Dönem Ara Dönem

2150 III.Ur III.Ur

Levha 1: Kronolojik Tablo

Page 47: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

37

Levha 2: Uruk ve Ninive 5 Kültürleri ile İlişkili Merkezler

Page 48: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

38

Levha 3 Girnevaz Çizi-Oyma Bezemeli Nineve 5 Seramiği

Page 49: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

39

KAYNAKÇA

Abay, E. 1997, Die Keramik der Frühbronzezeit in Anatolien mit “syrischen Affinitäten”. Münster.

Akyurt, İ. M., B. Devam, H. Erkanal ve A. T. Ökse 1993, “1991 Girnavaz Kazıları.”, XIV. Kazı Sonuçları Toplantısı, I: 267-280.

Algaze, G. 1989, “A New Frontier: First Results of the Tigris-Euphrates Archaeological Reconnaissance Project, 1988.”, Journal of Near Eastern Studies, 48: 241-281.

1992, “The Tigris-Euphrates Archaeological Reconnaissance Project, 1990.”, IX. Araştırma Sonuçları Toplantısı, 425-445.

1993, The Uruk World System: The Dynamics of Expansion of Early Mesopotamian Civilization. Chicago, London.

1994, “The Tigris Euphrates Archaeological Reconnaissance Project. Final Report on the Birecik and Carchemish Dam Survey Areas.”, Anatolica, XX: 1-97.

Algaze, G. (Eds.) 1990, Town and Country in Southeastern Anatolia, II: The Stratigraphic Sequence at Kurban Höyük. Chicago.

Algaze, G., C. Breunınger, C. Lıghfoot ve M. Rosenberg 1991, “The Tigris-Euphrates Archaeological Reconnaissance Project: A Preliminary Report of the 1987-1990 Seasons.”, Anatolica XVII: 175-240.

Al-Soof, B. A. 1964, “Uruk Pottery from the Dokan-Shahrazur District and the Distribution of Ninevite V Pottery in Iraq.”, Sumer, XX: 37-44.

1974, “Late Prehistoric Pottery at Nineveh, Gawra and the Neighbouring Sites.”, Sumer, XXX: 1-9.

Arsebük, G. 1979, “Altınova’da (Elazığ) Koyu Yüzlü Açkılı ve Karaz Türü Çanak Çömlek Arasındaki İlişkiler.”, 8. Türk Tarih Kongresi, Kongreye Sunulan Bildiriler, I: 81-92.

Page 50: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

40

Ay, E. 1993, Mardin Bölgesi Zergan Çayı ve Çevresi Arkeolojik Değerlendirmesi. (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara: Hacettepe Üniversitesi).

1995, “Girharrin Höyüğü’nün Arkeolojik Değerlendirmesi.”, A. Erkanal v.d. (Eds.), In Memoriam İ. Metin Akyurt ve Bahattin Devam Anı Kitabı, Eski Yakındoğu Kültürleri Üzerine İncelemeler, Studies for Ancient Near Eastern Cultures. 13-32. İstanbul.

1999, Yukarı Habur Bölgesi İki Cırcıp Vadisi ve Çevresinin Arkeolojik Araştırması. (Yayınlanmamış Doktora Tezi, Ankara: Hacettepe Üniversitesi).

2001, “Yukarı Dicle Vadisi 1999 Yılı Yüzey Araştırmaları.”, N. Tuna, J. Öztürk ve J. Velibeyoğlu (Eds.), Ilısu ve Karkamış Baraj Gölleri Altında Kalacak Arkeolojik ve Kültür Varlıklarını Kurtarma Projesi 1999 Yılı Çalışmaları. 695-728. Ankara.

Beale, T. W. 1978, “Bevelled Rim Bowls and Their Implications for Change and Economic Organization in the Later Fourth Millennium B. C.”, Journal of Near Eastern Studies, 37: 289-313.

Behm-Blancke, M.R. 1985, “Hassek Höyük 1983.”, VI. Kazı Sonuçları Toplantısı, 181-190.

1987, “Die Ausgrabungen auf dem Hassek Höyük im Jahre 1985.”, VIII. Kazı Sonuçları Toplantısı, I: 139-147.

1988a, “1986 Yılı Hassek Höyük Kazıları.”, IX. Kazı Sonuçları Toplantısı, I: 71-77.

1988b, “Periphere Ninive 5-Keramik am Oberen Euphrat.”, Mitteilungen der Deutschen Orient Gesellschaft, 120: 159-172.

1989, “Mosaikstifte am Oberen Euphrat-Wandschmuck aus der Uruk Zeit.”, İstanbuler Mitteilungen, 39: 73-83.

1999, “Hassek Höyük.”, Kayıp Zamanların Peşinde: Alman Arkeoloji Enstitüsü Kazıları. 81-89. İstanbul.

2003, “Northern Frontiers: Early Ninevite 5 Contacts with Southeastern Anatolia.”, H. Weiss. ve E. Rova (Eds.), The Origins of

Page 51: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

41

North Mesopotamian Civilization: Ninive 5 Chronology, Economy, Society. 481-492. Turnhout.

Behm-Blancke, M. R. (Eds.) 1992, Hassek Höyük, Natutwissenschaftliche Untersuchungen und lithische Industrie. Tübingen.

Behm-Blancke, M. R., H. Becker, J. Boessneck, A. von den Driesch, M. R. Hoh ve G. Wiegand

1981, “Hassek Höyük: Vorlaüfiger Bericht über die Grabungen den Jahren 1978-1980.”, İstanbuler Mitteilungen, 31: 5-93.

Behm-Blancke, M. R., M. R. Hoh, N. Karg, L. Marsch, F. Parsche, K. L. Weiner, A. von Wickede ve G. Ziegelmayer 1984, “Hassek Höyük: Vorlaüfiger Bericht die Grabungen den Jahren 1981-1983.”, İstanbuler Mitteilungen, 34: 31-149.

Benedict, P. 1980, “Surwey Work in Southeastern Anatolia.”, H. Çambel ve R. Braidwood (Eds.), Prehistoric Researches in Southeastern Anatolia. 151-206. İstanbul.

Bilgi, Ö. 1981, “Köşkerbaba (Göçkerbaba) Höyük 1979 Yılı Kazıları Sonuçları.”, II. Kazı Sonuçları Toplantısı, 113-119.

Blaybock, S. R., D. H. French ve G. M. Summers 1990, “The Adıyaman Survey: An Interim Report.”, Anatolian Studies, XL: 81-136.

Braidwood, R. J. ve L. S. Braidwood 1960, Excavations in the Plain of Antioch I: The Earlier Assemblages Phases A-J. Chicago.

Campbell-Thompson, R. ve R.W. Hamilton 1932, “The British Museum Excavations on the Temple of Ishtar at Nineveh 1930-31.”, Annals of Archaeology and Antropology, XIX: 55-116.

Campbell-Thompson, R. ve R. W. Hutchınson 1931, “The Site of the Palace of Ashurnasirpal at Nineveh, Excavated in 1929-30 on Behalf of the British Museum.”, Annals of Archaeology and Antropology, XVIII: 79-112.

Campbell-Thompson, R. ve M. E. L. Mallowan 1933, “The British Museum Excavations at Nineveh, 1931-32.”, Annals of Archaeology and Antropology, XX: 71-186.

Page 52: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

42

Conti, A. M. ve C. Persiani 1993, “When Worlds Collide Cultural Developments in Eastern Anatolia in the Early Bronze Age.”, M. Frangipane, H. Hauptmann, M. Liverani ve M. Mellink (Eds.), Between the Rivers and Over the Mountains: Archaeologica Anatolica et Mesopotamica Alba Palmieri Dedicate. 361-413. Roma.

Devam, B. 1988, Girnavaz Kazılarında Açığa Çıkartılan Ninive 5 Seramiğinin Önasya Arkeolojisindeki Yeri. (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara: Hacettepe Üniversitesi).

Dittmann, R., S. Huh, Th. Mitschang, E. Muller, U. Rottger, C. Schmidt ve D. Wicke 2002 “Şavi Höyük İlk Kazı Mevsimi Raporu, 2000.”, N. Tuna ve J. Velibeyoğlu, (Eds.), Ilısu ve Karkamış Baraj Gölleri Altında Kalacak Arkeolojik ve Kültür Varlıklarını Kurtarma Projesi 2000 Yılı Çalışmaları. 211-240. Ankara.

Dolukhanov, P. 1998, Eski Ortadoğu’da Çevre ve Etnik Yapı. Ankara.

Erkanal, A. 1984, “Girnavaz Kazısının Anadolu Arkeolojisindeki Yeri ve Önemi.”, I. Araştırma Sonuçları Toplantısı, 69-73.

Erkanal, A. ve H. Erkanal 1989, “Archäologischer Überblick über die Provinz Mardin.”, K. Emre, M. Mellink, B. Hrouda ve N. Özgüç (Eds.), Anatolia and the Ancient Near East, Studies in Honor of Tahsin Özgüç. 129-134. Ankara.

Erkanal, H. 1984, “1982 Girnavaz Kazıları.”, V. Kazı Sonuçları Toplantısı, 131-135.

1985, “1983 Girnavaz Kazıları.”, VI. Kazı Sonuçları Toplantısı, 121-135.

1986, “1984 Girnavaz Kazıları.”, VII. Kazı Sonuçları Toplantısı, 201-210.

1988, “Girnavaz.”, Mitteilungen der Deutschen Orient Gesellschaft, 120: 139-152.

1989, “Mardin.”, Reallexikon der Assyriologie und Vorderasiatischen Archäologie, Band 7. 5./6. Lieferung: 558-559.

Page 53: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

43

1990, “1988 Girnavaz Kazıları.”, XI. Kazı Sonuçları Toplantısı, I: 261-273.

1991a, “1988 Girnavaz Kazıları.”, Höyük, 1: 29-36.

1991b, “1989 Girnavaz Kazıları.”, XII. Kazı Sonuçları Toplantısı, I: 277-292.

1998, “Girnavaz”, XXXIV. Uluslararası Assiriyoloji Kongresi, 171-178. Ankara.

2000, “Mardin Bölgesi Arkeoloji Araştırmaları.”, GAP Bölgesi’nde Kültür Varlıklarının Korunması, Yaşatılması ve Tanıtılması Sempozyumu. 16-34. Ankara.

Esin, U. 1976, “Tepecik Kazısı, 1972.”, S. Pekman (Ed.), Keban Projesi 1972 Çalışmaları. 101-108. Ankara.

1979, “1979 Tepecik ve Tülintepe Kazıları.”, 8. Türk Tarih Kongresi, Kongreye Sunulan Bildiriler, I: 65-76.

1982, “Tepecik Excavation 1974.”, S. Pekman (Ed.), Keban Projesi 1974-1975 Çalışmaları. 71-92. Ankara.

2000, “Tepecik Kurtarma Kazıları.”, O. Belli (Ed.), Türkiye Arkeolojisi ve İstanbul Üniversitesi. 123-129. Ankara.

Ferioli, P. ve E. Fiandre 1983, “Clay Sealings from Arslantepe VI A: Administration and Bureaucracy.”, Origini, XII/2: 455-509.

Frangipane, M. 1993, “Arslantepe-Melid-Malatya.”, F. Berti, D. B. Ferrero, M. Frangipane ve S. Laguna (Eds.), Arslantepe, Hierapolis, Iasos, Kyme. Scavi archeologici italiani in Turchia. 31-103. Venezia.

2000, “The Late Chalcolithic/EB I Sequence at Arslantepe Chronological and Cultural Remarks from a Frontier Site.”, C. Marro ve H. Haupthmann (Eds.), Chronologies des Pays du Caucase et de L’Euphrate aux IVe-IIIe Millenaires. 439-471. Paris.

2002, Yakındoğu’da Devletin Doğuşu. İstanbul.

Frangipane, M. ve A. Palmieri 1983, “A Protourban Centre of Late Uruk Period.”, Origini, XII/2: 287-454.

Page 54: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

44

Frangipane, M. ve E. Bucak 2001, “1999 Yılı Zeytinlibahçe Höyük Kazı ve Araştırmaları.”, N. Tuna, J. Öztürk ve J. Velibeyoğlu (Eds.), Ilısu ve Karkamış Baraj Gölleri Altında Kalacak Arkeolojik ve Kültür Varlıklarını Kurtarma Projesi 1999 Yılı Çalışmaları. 65-131. Ankara.

Frangipane, M., C. Alvora, F. Balossi R ve G. Siracusano 2002, “Zeytinlibahçe Höyük 2000 Yılı Çalışmaları.”, N. Tuna ve J. Velibeyoğlu, (Eds.), Ilısu ve Karkamış Baraj Gölleri Altında Kalacak Arkeolojik ve Kültür Varlıklarını Kurtarma Projesi 2000 Yılı Çalışmaları. 41-99. Ankara.

Fuensanta, J. G. ve A. Mısır 1998, “Excavations at Tilbeş Höyük: The 1996 Season.”, 19. Kazı Sonuçları Toplantısı, I: 227-244.

Gut, R.V. 1995, Das Prähistorische Ninive: Zur relativen Chronologie der frühen Perioden Nordmesopotamiens. Mainz.

Huot, J-L., J-P. Thalman ve D. Valbelle 2000, Kentlerin Doğuşu. Ankara.

Kelly-Buccellati, M. 1974, “The Early Bronze Age Pottery and its Affinities (Part V).”, Journal of Near Eastern Studies, 33: 44-54.

Killick, R. 1986, “The Eski Mosul Region.”, U. Finkbeıner ve W. Röllig (Eds.), Ğamdat Nasr. Period or Regional Style?. 229-244. Wiesbaden.

Killick, R. ve M. Roaf 2003, “The Relative Chronology of Ninevite 5 Sites in the Tigris Region and Beyond.”, H. Weiss. ve E. Rova (Eds.), The Origins of North Mesopotamian Civilization: Ninive 5 Chronology, Economy, Society. 73-82. Turnhout.

Kuhne, H. 1976, Die Keramik vom Tell Chuera und Ihre Beziehungen zu Funden aus Syrien-Palästina, der Türkei und dem Iraq. Berlin.

Kuhne, H. ve G. Schneider 1988, “Neue Untersuchungen zur Metalischen Ware.”, Damaszener Mitteilungen, 3: 83-139.

Lebeau, M. 2000, “Stratified Archaeological Evidence and Compared Periodizations in the Syrian Jezirah during the Third Millennium B. C.”, C. Marro ve H. Hauptmann (Eds.), Chronologies

Page 55: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

45

des Pays du Caucase et de L’Euphrate aux IVe-IIIe Millenaires. 67-192. Paris.

Lloyd, S. 1978, The Archaeology of Mesopotamia. London.

1986, The Chicago Euphrates Archaeological Project 1980-84: An Interim Report.”, Anatolica, XIII: 37-148.

Mallowan, M. E. L. 1947, “Excavations at Tell Brak and Chagar Bazar.”, Iraq, IX: 1-259.

1964, “Ninevite 5.”, K. Bittel, E. Heinrich, B. Hrouda ve W. Nagel (Eds.), Vorderasiatische Archälogie, Studien und Aufsätze, (Festschrift A. Moortgat).142-154. Berlin.

Marfoe, L. 1986, “The Cihicago Euphrates Archaeological Project 1980-1984: An Interim Report.”, Anatolica, XIII: 37-148.

Marro, C. ve B. Helwing 1995, “Vers une Chronologie des Cultures du Haut-Euphrate au troisiéme millénaire-Untersuchungen zur bemalten Keramik des 3. Jt. Am oberen und mittleren Euphrat.”, U. Finkbeiner, R. Dittmann ve H. Hauptmann (Eds.), Beiträge zur Kulturgeschichte Vorderasiens: Festschrift für Rainer Michael Boehmer. 341-384. Mainz.

Matthews, R. J. 1995, “Excavations at Tell Brak, 1995.”, Iraq, LVII: 87-111.

Mellink, M. J. 1992, “Anatolian Chronology.”, R. W. Ehrich (Ed.), Chronologies in Old World Archaeology I-II. 207-220, 171-184. Chicago, London.

Moorey, P. R. S. 1994, Ancient Mesopotamian Materials and Industries: The Archaeological Evidence. Oxford.

Moortgat, A. 1965, Tell Chuera in Nordost-Syrien. Bericht Über die Vierte Grabungskampagne 1963. Köln, Opladen.

1969, The Art of Mesopotamia. London.

Numoto, H. 1989, “Changes of the Ninevite 5 Carinated Bowl.”, al-Rafîdan, X: 13-26.

1991, “Painted Designs of the Ninevite 5 Pottery.”, al-Rafîdan, XII: 85-155.

Page 56: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

46

1992, “Painted Designs of Ninevite 5 Pottery, Part 2.”, al-Rafîdan, XIII: 105-160.

1993, “Incised and Excised Designs of Ninevite 5 Pottery.”, al-Rafîdan, XIV: 69-108.

1994, “Examinations of Ninevite 5 ‘Intermediate Period’.”, al-Rafîdan, XV: 51-71.

OATES, J.

1982, “Some Late Early Dynastic III Pottery from Tell Brak.”, Iraq, XLIV: 205-220.

1993, “Trade and Power in the Fifth and Fourth Millennia B.C.: New Evidence from Northern Mesopotamia.”, World Archaeology, 24: 403-422.

Ökse, A. T., A. O. Alp, H. U. Dağ, A. Engin, A. Görmüş ve G. Mustafaoğlu 2001, “Salat Tepe 1999 Yüzey Araştırması.”, N. Tuna, J. Öztürk. ve J. Velibeyoğlu (Eds.), Ilısu ve Karkamış Baraj Gölleri Altında Kalacak Arkeolojik ve Kültür Varlıklarını Kurtarma Projesi 1999 Yılı Çalışmaları. 593-642. Ankara.

Özdoğan, M. 1977, Aşağı Fırat Havzası 1977 Yüzey Araştırması. İstanbul.

Özgen, E. ve B. Helwing 2001, “Ausgrabungen auf dem Oylum Höyük, 1997-2000: Zweiter vorläufiger Bericht.”, İstanbuler Mitteilungen, 51: 61-136.

Özgen, E., Helwing, B. ve A. Engin, 2002 “Oylum Höyük, 2000.”, 23. Kazı Sonuçları Toplantısı, 2: 13-22.

2003, “Oylum Höyük, 2001.”, 23. Kazı Sonuçları Toplantısı, 1: 345-352.

Özgüç, N. 1987, “1985 Yılında Yapılmış Olan Samsat Kazılarının Sonuçları.”, VIII. Kazı Sonuçları Toplantısı, I: 297-304.

1992, “Uruk Culture at Samsat.”, B. Hrouda, S. Kroll ve P. Z. Spanos (Eds.), Von Uruk nach Tutul: Festschrift für Eva Strommenger. 151-157. München, Wien.

Palmieri, A. 1986, “1984 Excavations at Arslantepe.”, VII. Kazı Sonuçları Toplantısı, 29-36.

Page 57: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

47

Pollock S. ve C. Coursey 1995, “Ceramics from Hacınebi Tepe: Chronology and Connections.”, Anatolica, XXI: 101-141.

Porada, E., D. P. Hansen, S. Dunham ve H. Babcock 1992, “The Chronology of Mesopotamia ca. 7000-1600 B.C.”, R. W. Ehrich (Ed.), Chronologies in Old World Archaeology I-II. 77-121, 90-124. Chicago, London.

Roaf, M. 1996, Cultural Atlas of Mesopotamia and the Ancient Near East. Oxford.

Roaf, M. ve R. Killick 1987, “A Mysterious Affair of Styles: The Ninevite 5 Pottery of Mesopotamia.”, Iraq, IL: 199-230.

2003, “The Relative Chronology of Ninevite 5 Sites in the Tigris Region and Beyond.”, H. Weiss. ve E. Rova (Eds.), The Origins of North Mesopotamian Civilization: Ninive 5 Chronology, Economy, Society. 73-82. Turnhout.

Rothman, M. S. ve R. Ergeç 1998, “Yarım Höyük Kazıları, 1996.”, 19. Kazı Sonuçları Toplantısı, I: 277-290.

Rova, E. 1988, Distribution and Chronology of Nineveh 5 Pottery and Its Culture. Roma.

2003, “Ninevite 5 Relative Chronology, Periodization and Distribution: An Introduction.”, H. Weiss ve E. Rova, The Origins of North Mesopotamian Civilization: Ninevite 5 Chronology, Economy, Society. 1-10. Turnhout.

Sagona, A. 1984, The Caucasian in the Early Bronze Age. Oxford.

Schwartz, G. M. 1985, “The Ninevite Period and Current Research.”, Paléorient, 11/1: 53-69.

1988, “Excavations at Karadut Mevkii and Perspectives on the Uruk/Jemdet Nasr Expansion.”, Akkadica, 56: 1-41.

Serdaroğlu, Ü. 1977, Aşağı Fırat Havzası Araştırmaları 1975. Ankara.

Sertok, K. ve R. Ergeç 1999, “Karkamış Barajı Gölü Altında Kalacak Önemli Bir Merkez: Şaraga Höyük, 1998 Yılı Araştırmaları.”, N. Tuna ve J. Öztürk (Eds.), Ilısu ve Karkamış Baraj

Page 58: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

48

Gölleri Altında Kalacak Arkeolojik Kültür Varlıklarını Kurtarma Projesi 1998 Yılı Çalışmaları. 157-174. Ankara.

Sertok, K. ve F. Kulakoğlu 2001, “Şaraga Höyük 1999 Yılı Kazısı Sonuçları.”, N. Tuna, J. Öztürk. ve J. Velibeyoğlu (Eds.), Ilısu ve Karkamış Baraj Gölleri Altında Kalacak Arkeolojik ve Kültür Varlıklarını Kurtarma Projesi 1999 Yılı Çalışmaları. 453-486. Ankara.

2002, “Şaraga Höyük 2000.”, N. Tuna ve J. Velibeyoğlu, (Eds.), Ilısu ve Karkamış Baraj Gölleri Altında Kalacak Arkeolojik ve Kültür Varlıklarını Kurtarma Projesi 2000 Yılı Çalışmaları. 351-381. Ankara.

Spesier, E.A. 1933, “The Pottery of Tell Billa.”, Museum Journal, XXIII: 249-308.

1935, Excavations at Tepe Gawra I, Levels I-VIII. Philadelphia.

Stein, G. ve A. MISIR 1995, “Excavations at Hacınebi Tepe 1993.”, XVI. Kazı Sonuçları Toplantısı, I: 121-140.

1996, “1994 Excavations at Hacınebi Tepe.”, XVII. Kazı Sonuçları Toplantısı, I: 109-128.

1998, “1996 Excavations at Hacınebi Tepe.”, XIX. Kazı Sonuçları Toplantısı, I: 179-207.

Stein, G. J., R. Bernbeck, C. Coursey, A. Mcmahon, N. F. Miller., A. Mısır, J. Nicola, M. Pittman, S. Pollock ve H. Wright 1996, “An Interim Report on the 1992-1993 Excavations at Hacınebi, Turkey.”, American Journal of Archaeology, 100: 205-260.

Stein, G. J., K. Boden, C. Edens, J. P. Edens, K. Keith, A. Mcmahon ve H. Özbal 1997, “Excavations at Hacınebi, Turkey - 1996: Preliminary Report.”, Anatolica, XXIII: 111-171.

Strommenger, E. 1980, Habuba Kabira, eine Stadt vor 5000 Jahren. Mainz.

Surenhagen, D. 1986, “The Dry Farming Belt: The Uruk Period and Subsequent Develeopment.”, H Weiss (Ed.), The Origins of Cities

Page 59: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

49

in Dry-Farming Syria and Mesopotamia in the Third Millennium B.C. 7-44. Guilford.

1987, “Archaische Keramik aus Uruk-Warka. Erster Teil: Die Keramik der Schichten XVI-VI aus den Sondagen Tiefschnitt und Sagegraben in Eanna.”, Baghdader Mitteilungen, 17: 9-76.

1993, “Relative Chronology of the Uruk Period New Evidence from Uruk-Warka and Northern Syria.”, The Canadian Society for Mesopotamian Studies Bulletin, 25: 57-70.

Şenyurt, S. Y. 2002, “Aşağı Salat 2000 Yılı Kazısı”, N. Tuna ve J. Velibeyoğlu (Eds.), Ilısu ve Karkamış Baraj Gölleri Altında Kalacak Arkeolojik ve Kültür Varlıklarını Kurtarma Projesi 2000 Yılı Çalışmaları. 671-697. Ankara.

Thissen, L. 1985, “The Late Chalcolithic and Early Bronze Age Pottery from Hayaz.”, Anatolica, XII: 75-130.

Uysal, B. 1998, Girnavaz Kazılarının Işığı Altında Anadolu’da Ninive 5 Seramiği. (Yayınlanmamış Doktora Tezi, Ankara: Hacettepe Üniversitesi).

Velibeyoğlu, Z., A. Schachner ve Ş. Schachner 2002, “Botan Vadisi ve Çattepe (Tilli) Yüzey Araştırmalarının İlk Sonuçları.”, N. Tuna ve J. Velibeyoğlu, (Eds.), Ilısu ve Karkamış Baraj Gölleri Altında Kalacak Arkeolojik ve Kültür Varlıklarını Kurtarma Projesi 2000 Yılı Çalışmaları. 783-857. Ankara.

Whallon, R. ve S. Kantman 1970, “Keban Barajı Su birikim Alanı Yüzey Araştırması, 1967.”, İ. Acaroğlu, 1968 Yaz Çalışmaları. 1-12. Ankara.

Woolley, C. L. 1952, Charchemish III, The Excavations in the Inner Town. London.

Yardımcı, N. 1991, “1989 Yılı Şanlıurfa-Harran Ovası Yüzey Araştırmaları.”, VIII. Araştırma Sonuçları Toplantısı, 401-418.

1992, “1990 Yılı Şanlıurfa-Harran Ovası Yüzey Araştırmaları.”, IX. Araştırma Sonuçları Toplantısı, 461-477.

1994, “1992 Yılı Şanlıurfa-Harran Ovası Yüzey Araştırmaları.”, XI. Araştırma Sonuçları Toplantısı, 265-283.

Page 60: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur
Page 61: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

HELLENISTIK, ROMA İMPARATORLUK VE GEÇ ROMA-ERKEN

BİZANS DÖNEMLERİNDE NUSAYBİN VE ÇEVRESİ ARKEOLOJİSİ: ŞAVI HÖYÜK VI. ROMA VE GEÇ ROMA-ERKEN

BİZANS ÇAĞLARI PİŞMİŞ TOPRAK BULUNTULARI

Ergün LAFLI*

Nusaybin, ancient Nisibis, a classical city and fortress in the north of Mesopotamia, near the point where the Mygdonius, lies on the great road between the Tigris and the Mediterranean, and commanding alike the mountain country to the north and the then fertile plain to the south, gave it an importance which began during the Assyrian period and continued under the Seleucid empire. When the Greeks came to Mesopotamia with Alexander they called it Antiocheia Mygdonia, under which name it appears for the first time * Yrd. Doç. Dr. Ergün LAFLI, M. A., T.C. Dokuz Eylül Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, Oda No: A 461/1, Tınaztepe/Kaynaklar Yerleşkesi, Buca, TR-35160, İzmir; e-mail: <[email protected]>.

Page 62: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

52

on the occasion of the march of Antiochus against the Molon (Polybius, V, 51). From 149 B.C. to A.D. 14 Nisibis was the residence of the kings of Armenia, and there Tigranes had his treasure-houses. The place figured frequently as a frontier fortress in the wars of the Romans and the Parthians, according to classical authors its brick walls being „unusually thick“ and its citadel „very strong“. Subsequently the subject of constant disputes between the Romans and the Parthians, it was captured by Lucullus after a long siege from the brother of Tigranes (Dion Cassius, xxxv, 6, 7); and by Trajan in 115, which won for him the name of Parthicus (ibid., LXVIII, 23). Ceded to the Parthians by Hadrian, it became a Roman colony (Septimia Colonia Nisibis) under Septimius Severus. It was heroically defended against Shapur II., who unsuccessfully besieged it thrice. In the peace made by Jovian, however, it passed into the hands of the Persians, who established a strong colony there (A.D. 364). In this paper the history and archaeology of Hellenistic and Roman Nisibis has been outlined briefly.

In the second part of the paper concentration is given to the Roman and Late Roman terra cotta finds from Şavi Höyük VI near Birecik where a German team from Münster has surveyed back in 2000. In this archaeological field survey some fine and coarse ware as well as tiles and glass were collected that are represented here in a brief manner.

Nusaybin Türkiye topraklarındaki arkeolojik anlamda en renkli yerleşimlerden biridir. Kentin bugünkü kullanılagelen isminin etimolojisi de bu renkliliği yansıtır gibidir: “Nusaybin” ismi etimolojik anlamda Semitik kökene sahiptir ve bu ismi ilk kez antik yazar Philon Byblios “Νάσιβις” şekli ile Hellence bir kökene bağlamıştır.1 Gerçekte bu Semitik köken belki de Hurri veya Luwi başka bir kökene bağlanmaktaydı. Kentin ismi Geç Hellenistik ve Roma imparatorluk devri sikkelerinden itibaren “ΝΕΣΙΒΙ” olarak

1 Nusaybin’in antik çağlardaki ismi ile ilgili olarak: Honigmann 1936, 99f; Fiey 1977; ve Dussaud 1927, 490-493.

Page 63: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

53

görülür ve birçok antik yazarda da aynı ya da buna benzer isimlerle anılır.2

İlkçağda Nusaybin „Mesopotamia“ diye anılan büyük bir coğrafya alanının kuzeyinde yer almakta ve buranın bir parçasını oluşturmaktaydı.3 Antik Nisibis kenti antik çağda “Μάσιον όρος” yani Midyat-Mardin eşiği sırtlarının eteğinde Suriye çölüne doğru hafif meyil ile alçalan bir ovada “Μύγδων” dedikleri Habur nehri kollarından biri olan Çağ Çağ deresinin üzerinde, Masius dağı yakınında kurulmuştu.4 Nisibis kenti ve çevresine antik çağda verilen bir başka isim de „Nisibina“’dır. Nisibis ile antik Tigris, yani Dicle nehri arasında uzanan bölgeye ise Antik çağlarda “Βεαρβαές” adı verilmiştir.5

Güneydoğu Anadolu bölgesi antik çağlarda Syria, Mesopotamia, Armenia, Parthia gibi Roma imparatorluk eyaletleri ve bu imparatorluğa komşu olan sınır devletlerinin çakışma noktasında yeralmaktaydı.6 Nusaybin kenti en geç Kalkolitik çağdan beri kesintisiz ve yoğun yerleşime sahip olmuş bir merkezdir.7 Buna rağmen Nusaybin’de şu ana kadar yapılan eskiçağ bilimsel araştırmalarının çoğu dinler tarihi (özellikle Süryani ya da Nasturi mezheblerinin tarihi), klasik ve yakın Doğu filolojileri, eskiçağ politik tarihi ve biraz da tarihi coğrafya gibi alanlarda yoğunlaşmış ve bu kadar ilginç eseri birarada barındırmasına karşın Nusaybin bir klasik

2 Honigmann 1936, 99. 3 Lightfoot 1981, 92-103. 4 Olshausen 1999. 5 Honigmann 1936, 99. 6 Klasik antik çağlarda Güneydoğu Anadolu ve Mesopotamia bölgesi için: Young 2001; Ross 2001; Ball 2000; Isaac 1998; Alcock 1997; Gregory 1997; Dijkstra 1995; Bowersock 1994; Millar 1993; Sartre 1991; Dodgeon/Lieu 1991; Millar 1990; Hammond 1987; Wagner 1983; Lightfoot 1981; Mitford 1980; Lifshitz 1977; Bertinelli/Gabriella 1976; Cjaumont 1976; Jones 1971; Segal 1970, 1-61; Neusner 1969; Pigulewskaja 1969; Dillemann 1962; Magie 1950; Honigmann 1935; ve Dussaud 1927. 7 Nusaybin ve çevresinin Hellenistik çağ öncesi durumu için: Erkanal 1989; ve Erkanal/Erkanal 1989. Ayrıca Nusaybin Sempozyumu sırasında Prof. Dr. H. Erkanal bu konuda tekrar bir bildiri sunmuştur.

Page 64: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

54

arkeolog gözü üzerinde ile fazla durulmamış bir merkezdir.8 Kentin klasik antik çağlar sırasındaki durumu ile ilgili bilgilerimiz bugün çok bölük pörçük bir biçimdedir ve çalışmaların bir kısmı da bilimsellikten uzaktır. Daha önceki az sayıdaki arkeolojik çalışmalarda klasik antik çağlara neredeyse hiç değinmemiştir. Özellikle 19. yy.’ın sonunda bölgede gezilerini sıklaştıran Batı Avrupalı ve Kuzey Amerikalı araştırmacılar Nusaybin ve çevresinin ayrıntılı bir biçimde incelememişlerdir. Kente gelip, belgeleme yapanlar arasında sırasıyla J. S. Buckingham,9 E. Sachau,10 V. Cuinet,11 M. von Oppenheim,12 V. Chapot,13 C. Preusser,14 G. Bell, F. Sarre/E. Herzfeld15 ve R. Dussaud16 sayılabilir. Yine J. B. B. d’Anville, C. F. Volney, B. Poujoulat, F. R. Chesney, E. G. Rey, W. F. Ainsworth, S. Guyer ve K. Humann/O. Puchstein gibi gezginler de bölgedeki diğer yerleşimleri belgelemişlerdir. Bu araştırmacılar arasında çektiği fotoğraflarla 20. yy. başındaki Nusaybin’ini belgelemiş olan Gertrude Bell’in (1868-1926) ismi özellikle anılmalıdır.

Nusaybin’in klasik antik çağlardaki durumu üzerine yapılan son çalışmalar ise J.-M. Fiey’in Scriptorum Christianorum Orientalium serisinde 388 numara ile 1977’de Leuven’de yayınlanan Nisibe, métropole syriaque orientale et ses suffragants des origines à nos jours adlı kitabıdır.17 Kitapta ağırlıklı olarak Nusaybin’in din tarihi verilmiştir ve methodoloji olarak da tarihsel gerçekler bir ilahiyatçı gözü ile yansıtılmıştır. 1962 yılında L. Dillemann’ın Paris’te yayınladığı Haute Mésopotamie orientale et pays adjacents. Contribution a la géographie historique de la region, du V s. avant 8 Nusaybin’in klasik antik çağları ile ilgili olarak bkz.: Olshausen 1999; Millar 1990; Seyrig 1986; Lightfoot 1981, 92-103; Fiey 1977; Seyrig 1955; Dillemann 1962; Honigmann 1935; ve Hermann 1926. 9 Buckingham 1827, 442-446. 10 Sachau 1883, 392. 11 Cuinet 1891, 508. 12 Von Oppenheim 1900, 29-36. 13 Chapot 1907, 317. 14 Preusser 1911, 39-43. 15 Sarre/Herzfeld 1920, 336-346, levha CXXXVIII ve şekil 313-316. 16 Dussaud 1927, 482, 490-493, 496-499 ve 522. 17 Fiey 1977.

Page 65: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

55

l´ére chrétienne au VI s. de cette ére adlı eserde de Nusaybin’in antik çağlarına yer verilmiştir. Ayrıca C. S. Lightfoot’un Nusaybin tarihi ile direkt olarak bağlantılı olan iki makalesi de bu konudaki son yıllarda dikkati çeken bilimsel yayınlardan bazılarıdır.18

Klasik antik çağlarda Nusaybin’in bir yerleşim olarak iki temel rolü vardır:

1.) Bazı büyük imparatorlukların sınırında bir kale-kent niteliğine sahip olması (ki bu görevi günümüzde de sürmektedir);

2.) Bazı önemli ticaret yollarının üzerinde bulunması ve bu sayede bir ticaret merkezi olması (ki bu da günümüzde daha küçük çaplı da olsa geçerlidir). Bu ticaret yolları arasında İpek Yolu da bulunmaktadır.19 Bu iki önemli rol kentin Romalılarla Parthlılar ve İranlılar arasında ve geç devirlerde de Bizans ile Sasani arasında sürekli el değiştirmesine ve kilit noktada bulunmasına yol açmıştır. Bu şekli ile Nusaybin ve çevresi tam bir Doğu-Batı çakışma noktası şeklinde karakterize edilmiştir.20

Antik tarihsel verilerden Hellenistik, Roma ve Bizans dönemi Nusaybin’i hakkında çok sayıda bilgiye sahip olmamıza rağmen, arkeolojik açıdan bu bölgeyi neredeyse hiç tanımıyoruz. Kentin Hellenistik devirdeki arkeolojisi hakkında ancak Nusaybin ilçe merkezinde yapılacak ayrıntılı ve sistematik bilimsel araştırmalarla ve Mardin Müzesi’ndeki Nusaybin’den götürülme buluntularla bilgi sahibi olabiliriz. Bu Hellenistik yerleşim bir sınır kenti ya da kalesi olduğu için bu devirde Ön Asya halkları arasındaki politik, ekonomik, askeri, dinsel, kültürel ve sanatsal birçok olaya sahne olmuştur ve bu yüzden de Hellenistik devir Ön Asya’sını anlamak açısından burada bir an evvel bilimsel araştırmalara başlanması çok önemlidir.

18 Lightfoot 1988 ve 1990. 19 “İpek Yolu” ve eskiçağda buradaki ticaret ile ilgili olarak: Hermann 1910. Roma devri ticareti için: Young 2001; ve Bizans devri ticareti için: Pigulewskaja 1969. 20 Roma-İran sınır çatışmaları için özellikle: Dodgeon/Lieu 1991.

Page 66: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

56

Hellen egemenliğini Hindistan’a kadar götüren ve bir dünya imparatorluğu amacında olan Makedonya kralı Büyük İskender’in ölümünden sonra Nusaybin ve çevresi yerli Hellenistik yönetimlerin eline geçer. Nisibis ve çevresinde İ. Ö. 305’lerden başlayarak ilk hakim olan Hellenistik krallık Seleukoslar’dır.21 Nisibis’in bir „kent“ olarak Güney Mesopotamia ve İran üzerinden Akdeniz'e ulaşan ticaret yolları üzerindeki en sulak alanda karşımıza çıkması yine Hellenistik devrin başında olmuştur. Antiocheia ad Oronthes (bugünkü Antakya) kentinden başlayan ve Edessa’dan22 (bugünkü Şanlıurfa) geçen „İpek Yolu“ Nisibis’den de geçmekteydi. Ayrıca Nisibis’in Hellenistik devirde Seleukeia ad Tigris (Belkıs) ve Babylon gibi bölgesel başkentlere, Antiocheia ad Oronthes, Hatra23 ve Palmyra gibi önemli Seleukos kentlerine ve batıdaki Osrhoene24 (Şanlıurfa ve yakın çevresi) ile Kommagene (Adıyaman) vasal krallıklarına yakın olması bölgede hüküm süren birçok yönetim için stratejik önemde bir yerleşim idi. Erken Hellenistik devirdeki Seleukoslar yönetimi ile sağlam tarihsel bir zemin kazanmış olan Nusaybin, Seleukoslar tarafından kurulmuş diğer şehirler gibi yeni bir isim alıp, daha önceki Semitik ismi Antiocheia Mygdonia’ya dönüştürülmüştür.25 Kısa süren Seleukos krallığı yönetimi sonrası Nusaybin eski ismine geri döner ve İ. Ö. 129’da da Parth egemenliğine girer. Tarihsel kaynaklardan edindiğimiz bir diğer bilgi de Ermeni kralı Tigranes daha önce Ermeni topraklarında bulunan şehri işgal etmiş olan Parthlardan geri alıp, kardeşi Guras’ı buraya vali tayin etmiş olması ve İ. Ö. 149’dan İ. S. 14’e değin Nisibis’in Ermeni Krallığının hükümdarlarının ikamet ettikleri bir yer niteliğine bürünmesidir.26 Ayrıca Ermeni hükümdarı Tigranes’in savaşlardan elde ettiği hazinesini bu kentte sakladığı antik yazılı kaynaklarca bildirilmektedir. Demek ki bu şekli ile Nisibis Hellenistik dönemde bölgesel bir „merkez“ niteliğine bürünmüştür.

Kentle ilgili olarak Geç Hellenistik çağda elimize ulaşan tek bilgiler antik yazılı kaynaklardandır. L. Licinius Lucullus komutanlığı

21 Kentin Hellenistik devri ile ilgili olarak: Dillemann 1962. 22 Edessa için: Ross 2001; ve Segal 1970. 23 Buradaki krallık için: Teixidor 1967-1968. 24 Osrhoene için: Wagner 1983. 25 Honigmann 1936, 99. 26 Cjaumont 1976.

Page 67: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

57

altındaki birlikler tarafından İ. Ö. 68 yılında akına uğratılan kent, ilk önce Romalıların (Plutarch, Luc. 32), daha sonra da tekrar Ermenilerin eline geçmiştir.27 Ermeni tarihçilerine göre bu olaylardan kısa süre sonra kent, Sasanilerin ortaya çıkışına değin İran’da ve Mesopotamia’nın bir kısmında hüküm sürmüş Arsakid sülalesinin hükümdarı olan III. Artabanus tarafından (İ. S. 11-38) ele geçirilmiştir. İ. S. 37 yılında ise Parth kralı III. Artabanos burayı topraklarına katıp onun vasalı Adiabene28 hükümdarı Izates’e devreder. Bu şekli ile Nisibis Adiabene hükümdarlığının bir parçası oldu. Bu dönem Nisibis’i Arap, Arami, Yunan ve İranlılardan oluşan çok zengin bir etnik mozaiğe sahipti. Ayrıca “İpek Yolu” sayesinde Nisibis Edessa ve Adiabene ile çok yakın temas halinde idi.29 İ. S. 62’deki Parthların Corbulo seferi sırasında burası hala Parthların ya da Adiabenlilerin elinde idi (Tacitus, Annal. XV, 5).30 Roma imparatoru Hadrianus „Mesopotamia“ eyaletinde Parthlara karşı önemli zaferler kazanmıştı. Bu zaferler esnasında kısa süre için Parthların eline geçen Edessa ve Seleukeia ad Tigris ile beraber, Nisibis de tekrar Roma egemenliğine geçmişti.31 Daha sonraları Roma imparatoru Traianus Hadrianus’un sonunda Parthlara tekrar kaptırmış olduğu Nisibis’i geri aldı (Dio Cassius, LXVIII, 23).32 Bundan hemen sonra Nisibis 'I. Lucius Verus' ’un (diğer ismi ile Lucius Ceionius Commodus; İ. S. 130-169 arasında yaşamıştır) İ. S. 161-162’deki Parth seferi sırasında kent bir kez daha kuşatılır ve bu sefer sırasında kentte veba salgını başlar (Lucianus, De conscrib. histor. 15). Böylece Parthlar Tigris nehrinin gerisine çekildiler ve bunun üzerine şehir tekrar Roma hakimiyetine girmiş oldu. Bu tarihten sonra Nisibis bir “Roma kenti” haline gelir.33 Roma imparatorluğunun Nisibis’teki bu ilk hakimiyeti yıllarında Nisibis askeri açıdan Romalılar için çok önemli bir alan olan Yukarı Mesopotamia ile Şam arasındaki yol üzerinde bulunan bir

27 Lifshitz 1977; Jones 1971; ve Magie 1950. 28 Adiabene vasal krallığı için: Teixidor 1967-1968. 29 Segal 1970, 42. Nisibisli Musevilerin İpek Yolu ticareti sayesinde gelişmeleri için: Neusner 1969. 30 Honigmann 1936, 100. 31 Bu bölgedeki Erken Roma dönemi için: Alcock 1997. 32 Traianus’un Doğu seferleri için: Bertinelli/Gabriella 2000; ve Lightfoot 1990. 33 Bu konu için bkz.: Millar 1990.

Page 68: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

58

sınır kalesi niteliği taşıyor ve diğer „Limes’lere“ (=Roma imparatorluğu sınır kaleleri)34 yakınlığı ile çok önemli bir sınır kenti vazifesi görüyordu. Bu şekli ile kenti Romalılar çok iyi savunma mekanizması ile korunmuş olmalıdırlar. Yazılı kaynaklardan Nisibis’in Romalılar tarafından „çok kalın kerpiç duvarlarla“ çevrildiğini ve bu sayede „çok güçlü bir kaleye“ sahip olduğunu öğreniyoruz.35

Roma imparatorluk çağında Nisibis ve çevresi bir Roma sınır eyaleti olan „Mesopotamia“ ile „Armenia“36 eyaletlerinin arasında kalmaktadır. Bu dönemde „Armenia“ ve „Mesopotamia“ arasındaki doğal sınır Dicle (antik Tigris) nehri olmasına rağmen Nisibis’in bu eyaletlerden hangisine bağlı görülmesi gerektiği tarihsel verilere göre değişmektedir. Nisibis İ. S. 2. ile 4. yy.’lar arasında bir Roma imparatorluk sınır kalesi olarak çok sık bir şekilde bugünkü İran ve Irak’da varlıklarını sürdüren Parth veya Sasani gibi komşu yönetimlerin saldırılarına sahne olmuştur.37

Marcus Aurelius zamanında, İ. S. 165-166 yıllarındaki Doğu’da Roma savaşları sırasında Nisibis Romalı garnizonların korunduğu bir yer niteliğindeydi.38 Bu bilgi de Nusaybin’in Roma imparatorluğu için önemli bir straterijik noktada olduğu tezini güçlendirmektedir.

Septimius Severus’un Pescennius Niger’i mağlup etmesi üzerine, Osrhoene ve Adiabene prensleri, kendi hakimiyetini tanımalarına karşılık, Roma ordularının Nisibis’ten çekilmesine imparatoru razı ettiler (Dio Cassius, LXXV, 3, 2).39 Daha sonraları, Parth hükümdarlarından Ktesiphon devrinde, İ. S. 194 yılında Septimius Severus Roma ordusu ile Mesopotamia’ya girdi ve 34 Romalıların Mesopotamia bölgesindeki Limesleri için: Gregory 1997; Dodgeon/Lieu 1991 (İ. S. 263-363 arası için); Millar 1990; Wagner 1985; Lightfoot 1981; Mitford 1980; Lifshitz 1977; Bertinelli/Gabriella 1976 (İ. S. 2. yy. için); Jones 1971; Magie 1950; Honigmann 1935 (İ. S. 363 sonrası için); ve Chapot 1907. 35 Fiey 1977. 36 Burası için: Mitford 1980; ve Cjaumont 1976. 37 Bu saldırılar için: Dodgeon/Lieu 1991. 38 Bertinelli/Gabriella 2000. 39 Septemius Severus ve Doğu için: Birley 1971.

Page 69: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

59

Romalılar için çok önemli sınır pozisyonlarında bulunan Edessa, Carrhae ve Nisibis’i Roma topraklarına katıp, burayı bir Roma eyaleti yaptı. Bu savaşlardan sonra kent Septimius Severus tarafından yeniden kurularak, kurulan bu yeni eyaletin başkenti yapıldı (Metropolis).40 Bu devirde Nisibis „Septimia Colonia Nisibis” ismi ile bir Roma kolonisi sıfatına bürünürken (Dio Cassius, LXXV, 3, 2), Edessa ise daha önce elde ettiği vasal devlet statüsüne devam etti.41 İmparator Roma’ya döndükten sonra, vali Laetus şehri Parthların hücumuna karşı müdafaa etti. İ. S. 198 yılında Vologases devrinde Parthlar Mesopotamia’yı yine kendi topraklarına katmaya giriştiler. Bunun üzerine Septimius Severus bu bölgeye tekrar bir akın düzenledi ve Nisibis ile beraber Babylon, Seleukeia ve Ctesiphon gibi önemli kentleri tekrar aldı. Caracalla’nın öldürülmesinden sonra Parth kralı Artabanus Mesopotamia işgal ettiğinde, Roma impratoru Macrinus (İ. S. 217-218) onu engelleyemedi ve Roma ordusu Nisibis yakınında yenilgiye uğradı. Sonraları ise Parthlar Roma imparatoru Macrinus ile barışa vardılar. Carrhae ve Nisibis ilk Sasani kralı Ardashir tarafından Maximinus döneminde, İ. S. 238 yılında kuşatıldıysa da (Zonar., XII, 13), III. Gordianus’un damadı Timesitheus tarafından geri alındı. Sasani hükümdarı 1. Şapur İ. S. 242’de Roma yönetimi ile çatışıp Nusaybin ve Harran (Carrhae) geri almış ve Suriye içlerine kadar girmişti. İ. S. 242’den sonra ise Romalılar tarafından, imtiyazlı Mesopotamia bölgesi Edessa, Carrhae, Nisibis ve Singara’ya bölündü.42 Şehir imparator Philippus Arabs döneminde (diğer ismi ile Marcus Julius Philippus; İ. S. 204-249), „Julia Septimia Colonia Nisibis” adıyla tekrar anılmıştır.43 Daha sonraları Roma İmparatoru Macrinus, Nisibis’i bırakarak geri çekilince, Güneydoğu Anadolu’dan Fırat’ın batısına kadar olan Roma toprakları Sasanilere geçmiştir.44 Güneyde, Palmyra’daki Odenathos İ. S. 261 yılında Nisibis’i Sasanilerden geri almış ve tahrip etmiştir (Histor. Aug., Trebellius Pollio, Triginta tyranni, 13). İ. S. 297’deki Narses ile barıştan sonra ise Diocletian kenti tekrar Roma topraklarına kazandırmıştır. Kent bu tarihten sonra, tıpkı günümüzde olduğu gibi, İran ile Roma

40 Fiey 1977. 41 Honigmann 1936, 101. 42 Segal 1970, 15. 43 Honigmann 1936, 101. 44 Fiey 1977.

Page 70: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

60

imparatorluğu arasında tek ticaret deposu (Cod. Just., IV, 63, 4) ve Mesopotamia’daki Limes hattı üzerindeki başlıca kale olmuştur. Constantius’un İran seferleri sırasında Nisibis (Orientis firmissimum claustrum: Ammian Marcell., XXV, 8, 14) İ. S. 338, 346 ve 350’de üç defa kuşatıldı. İ. S. 313 yılında Nisibis’deki büyük kiliseyi inşa ettiren Nisibisli rahip Yakup birinci kuşatma sırasında ölür. II. Şapur İ. S. 359 senesinde Tela ve Amida üzerine yürürken, Nisibis önünden geçer. Bu sırada Roma ordusu şehrin yakınında yeralmaktadır (Ammian Marc., XX, 7, 1-8). Romalılar ile İranlılar arasında yapılan anlaşma uyarınca Nisibis’in Hristiyan nüfusu „Batı’ya“, yani Edessa ve Amida gibi yerlere göçeder (Ammian Marc., XXV, 8, 17-9).45 Bunun yanında bir kısım halk da daha yakınlarda “Küçük Nasibin” adı verilen bir mevkiye yerleştirildiler. Bu devirde “Limes” olarak Nisibis’in “70 stadia” güneyinde bulunan Sargathon’a (modern Sercehan, Nusaybin’in 15 km güneyinde) taşındı. Yine Sasani hükümdarlarından Jovian İ. S. 363 yılında Nusaybin’i yapılan bir barış antlaşması sonrası İran topraklarına katmış ve burayı güçlü bir İran kolonisi haline dönüştürmüştür.46 Bu tarihten sonra Nisibis bir İran gümrük noktası olarak faaliyet içine girdi. Roma orduları daha sonraları kente karşı mücadele etmiş olsalar da bir türlü ele geçirememişlerdir: İ. S. 421-422 yıllarında, Sargathon zaferinden sonra (Sokrat., Hist. Eccl., VII, 18), İ. S. 503’de Areobindos kumandasında, İ. S. 526-527’de ise Timostratos kumandasında ve İ. S. 527’de Patrikios Markianos idaresinde (Ephesos’lu Johann., III, 6, 2) kent kuşatma altına alınmıştır. Bizanslılar İranlıların elinde bulunan Nisibis gümrük noktasına karşın İ. S. 5. yy.’da Raqqa yakınındaki Callinicos’u ve 562’de de Dara’yı sınır gümrüğü olarak kullanmışlardır.47 Kent İ. S. 363’den 640’lardaki Arap istilasına kadar Sasaniler egemenliğinde kalmıştır.48 Kentin Erken Bizans döneminde „Tabula Itineraria Peutingeriana“ güzergahında önemi daha da artmıştır.

45 Segal 1970, 87. 46 Honigmann 1935. 47 Segal 1970, 136. 48 Bizans döneminde Nisibis için: Hammond 1987; Pigulewskaja 1969; Honigmann 1935; Dussaud 1927; ve Chapot 1907.

Page 71: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

61

Bir sınır kalesi olarak Nusaybin İ. S. 589’de Bahram Chobin ile Bizans ordusu arasında bir savaşa sahne olmuştur. Erken Bizans devrinde yörenin etnografik yapısı bir hayli karışık idi. Yörede oturanlar genelde İranlılar, Aramca konuşan yerliler, Araplar ve Yunanlılardan oluşuyordu. Bu durum daha o dönemde çok farklı inanç ve dil çeşitliliğine yol açmıştı.

İ. S. 640’da Nusaybin ve çevresinin Arap istilalarına uğradığını biliyoruz. Arapların ardından Emevilerin ve Abbasilerin hakimiyet kurduğu şehir 942’de kısa bir süre için, Mesopotamia ve Dara ile beraber tekrar Bizanslıların eline geçer. Kent en sonunda 1089-1101 tarihleri arasında Selçuklular hakimiyetine girmiştir. Alparslan'ın Malazgirt zaferinden sonra Türkler'in Anadolu'ya ulaşan akınları neticesinde gittikçe zayıflayan Mardin’deki Mervaniler Devleti Nusaybin'de 1089'da Selçuklular'a yenilerek Türkler’in hakimiyeti altına girer. Böylece kent 11.-12. yy.’dan itibaren Türkleşmeye başlar.

Roma imparatorluk çağı Nusaybin’i hakkında tarihsel bilgilerimiz yoğunlukla yukarıda özetlediğimiz Roma-İran sınır mücadeleleridir. Şu ana değin Nusaybin’deki Roma dönemi kalıntıları incelenmemiş, yazıtları bütünüyle yayınlanmamış ve kent sikkeleri üzerinde fazla durulmamıştır. Halbuki Nusaybin içinde ve çevresinde Roma imparatorluk çağını belgeleyen çok sayıda arkeolojik buluntu vardır. Bunlar arasında Nisan 1911’de Nusaybin’e gelen Gertrude Bell’in gezdiği Aziz Yakup Süryani Kilisesi vardır. Daha önceki devirlerde inşa edilmiş olabilecek bu yapının güney cephesinde Bell İ. S. 359 yılına tarihlediği Yunanca bir yazıt bulmuştur.49 Bu ve bunun gibi birçok Roma dönemi buluntuları uzmanları tarafından toplu bir biçimde sistematik olarak incelenmediğinden Roma Nisibis’i hakkında bilgilerimiz oldukça kısıtlıdır.

H. Pognon bu bölgenin Semitik yazıtlarını hazırlamış olup, Hellen ve Latin epigrafisi ise W. H. Waddington, E. Littmann, D. Magie Jr., D. R. Stuart, W. K. Prentice gibi araştırmacılar tarafından çalışılmıştır. Daha sonraları L. Jalabert de ilk olarak tek başına, sonradan R. Mouterde, C. Mondésert, J.-P. Rey-Coquais ile beraber

49 Diğer bir Yunanca yazıt da Aziz Yakup kilisesinde son yıllarda yapılan kazılarda ele geçmiş olup, yayını henüz yapılmamıştır.

Page 72: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

62

Suriye bölgesinin Hellen ve Latin epigrafik kaynaklarını büyük ölçüde yayınlamıştır. Son olarak Pamyra ve Kuzey Suriye bölgesinin yazıtları M. Sartre, P.-L. Gatier, J. Jarry ve J.-B. Yon tarafından yayınlanmıştır. Bu çalışmalar arasında bazılarında Nusaybin yazıtlarına da yer verilmiştir.

Nisibis’in kent sikkeleri kentin tarihi açısından bir hayli önemli kaynaklardır. Nisibis’in ilk sikkeleri Seleukos hükümdarı 4. Antiochus zamanındadır ve bu sikkelerin arka yüzünde ΑΝΤΙΟΧΕΩΝ ΕΝ ΜΥΓ∆ΟΝΙΑΙ (B. M. C. Cat., Seleuc. 42) ibaresi geçer. Kentin Roma imparatorluk dönemi sikkeleri Elagabalus’dan Traianus Decius’a kadar devam eder. Sikkeler üzerinde ΚΟΛ. ΝЄCΙΒΙ., CЄΠ. ΚΟΛΩ. ΜΗΤ., ΙΟΥ. CΗΠ. ΚΟΛΩ. ΝЄCΙΒΙ gibi kısaltmalar görülür. „Septimina“ ve „Julia“ gibi sikkelerde varolan ibareler Septimius Severus ve yaşlı Philip dönemindedir. „Metropolis“ ibaresi de Severus Alexander’den itibaren görülür. Nisibis sikkelerinin arka yüzlerinde en sık görülen tasvirler Tyche başları ile bir ırmak tanrıçasıdır. Aynı zamanda tetrastylos tarzında sütunları burmalı bir tapınak görülür.

Arkeoloji dünyası Nusaybin’i ele geçen bir Hellenistik sikke definesi ile tanımaktadır.50 Burada ele geçen ve „Inventory of Greek Coin Hoards“’a 1788 numarası ile kaydolmuş olan definede bir II. Mithradates’e ait bronz sikke ele geçmiştir.

Nisibis tıpkı İran, Semitik, Arami, Hellen gibi zengin bir mozaiği yansıtan etnik grupları barındarmasında olduğu gibi, birçok dinin de yayılım alanı içinde bulunmaktadır. Yazılı kaynaklardan öğrendiğimiz, Nisibis’in İ. S. 1. yy.’da o zamanki Güneydoğu Anadolu bölgesinin en büyük Musevi topluluklarından birine sahip olduğudur.51 İ. S. 200 ile 363 yılları arasında Nisibis’de Hristiyanlığın yayılımı ve ilk kiliselerin kurulması ile ilgili bir takım bilgiler bulunmaktadır. Nisibis’e Hristiyanlığın 2. yy.’ın 2. yarısında gelişi bu devirde yaşamış Abercius adında bir kişinin Yunanca gömü yazıtı ile kesinleşmiştir.52

50 Bu define için: Seyrig1955 ve 1986. 51 Segal 1970, 41. 52 Bu yazıt için: Segal 1970, 69.

Page 73: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

63

Kentin İ. S. 4. yy. nüfusunda Musevi nufüsunun yoğunluğu dikkat çekicidir. Hatta kentte bir de Judah ben Bathyra tarafından kurulan Musevi Okulu’nun olduğu söylenmektedir. Roma döneminde kentteki Musevi nufüsünun bir takım olumsuzluklar yaşadıkları anlatılmaktadır. İ. S. 4. yy.’da Nisibisli Hristiyanlarla İranlılar arasında yapılan savaşta Nisibis Musevileri İran tarafını desteklemişlerdir.53

Güneydoğu Anadolu’da Hristiyanlık dininin yayıldığı 4. yy.’da Nisibis adı sık sık duyulmaya başlar. Bunun nedeni kentte yetişmiş olan bazı önemli Hristiyan ilahi kişiliklerdir ve ünlü ilahiyat okuludur.54 Bu şekli ile Nisibis Erken Hristiyanlık döneminde (İ. S. 5.-7. yy.lar arası) Doğu Suriye Hristiyanlarının, yani Nasturilerin merkezi konumunda idi. Nisibis’in ilk piskoposları İ. S. 4. yy.’da Babu, efsanevi hagiographia’sı ile Yakup ve Walagash (Vologases)’dır. Bu kişiler dışındaki kentteki önemli Hristiyanlık şahsiyetleri Ephraim ve Ephronia’dır.55 „Carmina Nisibena“’nın yazarı olan Ephraim İ. S. 350’deki İran saldırılarına karşı Nisibis’in korunmasında bizzat rol almıştır.

53 Honigmann 1936, 101. 54 Ünlü “Nisibis akademisi” için: Hermann 1926. 55 Kentin Erken Hristiyanlık dönemi durumu üzerine sempozyum sırasında başka bildiriler sunulduğu için bu konu üzerine fazla durulmayacaktır. Yakup ve Ephraim ile okulları ile ilgili olarak daha geniş bilgi için bkz: Segal 1970, 150-151.

Page 74: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

64

Nusaybin ve Yakın Çevresindeki Hellenistik, Roma ve Bizans Dönemlerine Ait Arkeolojik Değerler

Nusaybin ve yakın çevresinde Hellenistik ve Roma dönemi kalıntıları oldukça az tanınmaktadır. Nusaybin kent içinde bugün varolan kalıntılar, bu antik kaynaklarda adı pek sık geçen kent için oldukça az sayıdadır. “Nusaybin Höyüğü” diye adlandırılan kent merkezindeki höyük antik kentin çekirdek bölgelerinden biri olabilir. Kent içinde daha çeşitli yerlerde en az 3 höyük daha gözledik. Antik kentin yayılma alanı kentin içindeki höyüklerle sınırlı değildir. Kent yakınında, bugün Suriye’nin Kamışlı sınır kapısında, askeri alanda kalmış olan anıtsal, sütunlu yapı birçok yazar tarafından ünlü “Nisibis ilahiyat okulu” olarak nitelendirilmektedir. Bu alanda şu ana değin arkeolojik bir çalışma yapılmamıştır; ama sütun başlıklarının bir kısmı korunmuş bu yapı bir İ. S. 2.-3. yy. yapısını andırmaktadır. Nusaybin merkezindeki Aziz Yakup kilisesi alanında yapılan kazılarda oldukça derin seviyelere inilip, birçok kalıntı ortaya çıkarılmış olsa da, bunların devirleri ve işlevleri konusunda birşey söylemek şu an için zordur. Bu kilisede G. Bell’in de belgelediği, daha önceki devirlere ait birçok anıtsal şipolyen malzeme görülebilmektedir. Nusaybin şehir merkezindeki bir parkın bahçesinde Mardin Müze Müdürlüğü tarafından toplanmış birçok mimari blok bulunmaktadır ve bu bloklar arasında Roma dönemi malzemesi göze çarpmaktadır. Nusaybin’in antik devirdeki kent planını kestirmek bir hayli güçtür. Kentin bazı yerlerinde antik çağlardan az sayı da olsa kesme taştan duvarlara rastlanmaktadır. Yapılan kazılarda kentin içinde farklı yerlerde mozaik kalıntılarına rastlanmıştır. Bunlar arasında bugün Gaziantep Müzesi’nde bulunan bir mozaik vardır. Bu mozaikte bir kayık içinde bir deniz yaratığı tasvirlenmiştir. Bunların dışında Çağ Çağ deresi kıyısında varolmuş Roma villalarına ait (Zeugma’dakilerine benzer biçimde) sütun başlıkları bulunmuştur. Bu bölük pörçük yapıları ve kalıntıları sistematik bir kent planına oturtturmak şu an için zordur. Kentin Roma dönemi nekropol olabilecek alanı Kışla Mahallesi’de Mardin Müzesi tarafından 1999 yılında bir sezonluk bazı kazı çalışmaları yapılmıştır. Burada üç adet Roma dönemi mezarı

Page 75: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

65

açılmıştır. Bunlarda toplam 12 adet pişmiş toprak unguentarium bulunmuştur.56

Genel görünüm itibariyle Nusaybin’de ve çevresinde antik dönem yerleşimleri pek fazla bilinmemektedir. Yoğun olan kalıntılar genelde yollarının sıklaştığı bu yörede yol güzergahlarını korumaya yönelik şekilde kale yerleşimleridir

Ramanus Kalıntıları

Nusaybin'in 40 km. doğusunda olan bu antik çağ yerleşimi Kasribelek Köyü’ne bağlıdır. Çok az araştırılmış, önemli bir merkezdir. Bölgenin Hellenistik ve Roma dönemleri yerleşim arkeolojisi fazla tanınmadığı için derinlemesine araştırılması ivedilikle gereklidir.

Sargathon (Sercehan)

Antik kaynaklara göre Nisibis’in “70 stadia” güneyinde bulunan Sargathon bugün Sercehan köyü olup, Nusaybin’in 15 km güneyinde bulunmaktadır. Burada küçük bir köy ya da harabe yeralır.

Rahabdium-Hafemtay Kalesi

Kale Nusaybin ilçesinin 20 km. kuzeydoğusunda. Suriye hududuna yakın bir tepe üzerinde Roma egemenliği sırasında inşa edilmiş olmalıdır. Tepenin doğusunda bulunan vadiden Nusaybin-Midyat kervan yolu geçtiği söylenmektedir. Romalıların Suriye'den gelecek tehlikeler için ileri karakolu görevi yapan Hafemtay Kalesi, uzun zaman Araplarla, Romalılar arasında çekişme konusu olmuştur. Bu nedenle de adı birçok yazılı eskiçağ metninde geçmektedir.

Kale gerek Nusaybin Ovasına ve gerekse kervan yolunun geçtiği vadiye, Suriye Ovasına tamamıyla hakim bir durumdadır. Güneyden kuzeye doğru uzanan kalenin 14 burcu, iki gözetleme

56 Bu alana Mardin Müzesi uzmanlarından birinin nazikane daveti üzerine gittik ve incelemeler yaptık. Burada halen birçok pithos ve normal gömüler bulunmaktadır.

Page 76: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

66

kulesi mevcut olup uzunluğu 1500 metreyi bulan surlarının yüksekliği 10, burçlar ile gözetleme kulesinin 20 metre kadardır.

Merdis-Marin Kalesi ve Bağlı Komplex

Kale Nusaybin ilçesinin 15 km. kuzeydoğusundadır, Marin kalesi, „Merdis“ adı verilen yerleşimin üzerinde yüksek bir kayalık üzerine inşa edilmiştir. Çevre genişliği 1500 metredir. 12 kule ve burcu vardır. Güneye açılan kapısı eskiden bir demir kapı ile korunduğu düşünülmektedir.

Kalenin doğusunda bir yönetici residansı bulunduğu kaydedilmektedir. Bu residansın altında kayalara oyulmuş, derinliği 5, uzunluğu 18, genişliği 5 metre olan bir mahzen, bunun yanında da suyu eksilmeyen bir sarnıç vardır. Kale kalıntısı içinde bir de kilise olduğu söylenmektedir.

Kalenin kimler tarafından yaptırıldığına dair bir epigrafik bir kayıt olmamasına rağmen, inşa tarzından bu yörenin sınır bölgesi olmasından dolayı burayı ellerinde tutmak amacını güden Bizanslılara ait olduğu ve daha sonraki dönemlerde bir çok kez onarıldığı anlaşılmaktadır. Plan itibari ile Mardin’in 30 km güneydoğusundaki Dara kalesini andırır. Kalenin burç ve surları günümüze kadar özeliğini muhafaza etmiştir.

Şavi Höyük VI Roma ve Geç Roma-Erken Bizans Çağ Pişmiş Toprak Buluntuları

Nusaybin ve çevresinin Eskiçağ’daki durumunu anlamak bu bölgede yapılan arkeolojik kazı ya da yüzey araştırmalarının sonuçlarının analizi ile gerçekleşebilir. Bu yörede özellikle baraj gölleri alanlarında çok miktarda arkeolojik kurtarma aktivitesi bulunmasına rağmen bunlardan yalnızca yabancılar tarafından yapılanlarında Hellenistik ve Roma dönemleri ile ilgili buluntularla ilgili sonuçlara yer verilmiştir. Biz de Güneydoğu Anadolu bölgesininin antik çağlardaki arkeolojisine bir nebze orjinal bir katkıda bulunabilmek açısından Nusaybin yakınlarındaki bir höyükte yapılan arkeolojik yüzey araştırmalarında toplanmış olan Roma ve

Page 77: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

67

Geç Roma dönemi pişmiş toprak buluntuları burada değerlendirmeyi uygun bulduk.

Güneydoğu Anadolu bölgesinde Fırat boyunca en kuzeyde Halfeti sınırından güneyde Suriye sınırındaki Karkamış'a kadar bir dizi büyük höyük sıralanmıştır. Bunların bir kısmı bu bölgede hali hazırda sürmekte olan baraj inşaatlarındaki göllerin altında kalma tehlikesiyle karşı karşıyadır ve bu höyüklerin bazılarında, „Ortadoğu Teknik Üniversitesi TAÇDAM Kurtarma Projesi“ kapsamında arkeolojik kurtarma kazıları yürütülmüştür. Bunların arasında Mezraa-Teleilat ve Akarçay gibi Neolitik yerleşimler, Fıstıklı Höyük gibi Kalkolitik Çağ, Zeytinlibahçe, Gre Vrike, Şavi gibi Tunç Çağı merkezleri ya da Akarçay Höyük, Mezraa Höyük, Harabe Bezikan gibi tarihi çağları veren yerleşimler vardır. Şu ana değin burada Karkamış’ta Zeytinlibahçe Höyük, Fıstıklı Höyük, Seraga Höyük, Savi Höyük, Teleilat Höyük, Akarçay Tepe, Gre Vrike, Mezraa Höyük ve Akarçay Höyük’te; Ilısu’da ise Ziyaret Tepe, Gredimse Höyük, Kenan Tepe, Hasankeyf, Salat Tepe, Grecano Tepe, Müslüman Tepe ve Kortik Tepe bölgelerindeki kazılar yapılmıştır. Adı geçen bu kazıların Hellenistik ve Roma çağları ile ilgili sonuçları birbirleriyle ilişkilendirilmemiş ve tarihsel bir bütünlük içerisinde değerlendirilmemiştir.

1980’li yıllarda yapılan yüzey araştırmaları ile nehre hâkim konumdaki korunaklı yerlerde daha önceden bilinmeyen tarihöncesi ve tarihi çağların her dönemine ait çok sayıda büyük merkez saptanmıştır. Bu alanda ilk olarak 1989 yılında G. Algaze tarafından yapılan bir yüzey araştırmasında Şavi Höyük’ün varlığı tespit edilmişti. Bu höyük nehir kıyısında olup ve takriben 17 m yüksekliğindedir.57 Burada Münster’deki Westfälische Wilhelms-Universität’den Prof. Dr. R. Dittmann başkanlığında yapılan kazılarda Orta/Geç Uruk, Orta Erken-Bronz Çağı, Geç Erken-Bronz Çağı-Erken Orta-Bronz Çağı ve Ortaçağ saptanmıştır.58 1999-2002 yılları arasında yapılan kurtarma kazılarında Şavi Höyük’ün „I“ ve „II“ numara ile anılan iki başlıca kısmı kazıldı. R. Dittmann ekibinin höyük ile ilgili

57 Algaze/Breuninger/Knudstadt 1994, 1. 58 Bu kazılar ve araştırmalar için: Dittmann 2003; ve Dittmann/Grewe/Huh/Schmidt 2001a ve b.

Page 78: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

68

en önemli tespitleri aslında Şavi Höyük’ün 7 ayrı tepelikten oluştuğunun ortaya çıkarılması idi. Bu tepeliklerden Şavi Höyük I’de Yeni Assur ve Akhamenid devirlerine tekabül eden bir de Demir çağı tabakası vardır. Bu tabaka 11. ve 6. yy. arasına tarihlenir; yalnız bu tabakanın dışında, daha geç döneme ilişkin sonuç alınmamıştır. Şavi Höyük II’de bir takım Hellenistik ve Roma buluntuları ele geçirilmiş olsa da bunlar üzerine ayrıntılı çalışılmamıştır.59 Ayrıca Alman kazıcılara göre Şavi II’nin aşağı terasında Hellenistik ve Roma devirleri bulunmalıydı; fakat bu devirler 1960’lı yıllarda buldozerle yok edilmiştir. Şavi V, VII ve VIII’de saptanan klasik çağa ait olduğu düşünülen mezarlar ise boşaltılmıştır. R. Dittmann’a göre Şavi V’de bulunan mezarlar Şavi VI’ya ait olmalıdır.60 Şavi Höyük VII’de ise şu ana değin 12 adet mezar bulunmuştur. Bu mezarlar belli bir bütünlük meydana getirecek şekilde bir sıraya dizilmişlerdi ve Şavi Höyük V’dekilerden farklı bir sırada değildiler. Kuzey alanında yapılan yüzey araştırmalarında 6-7 dizi halinde toplam 48 mezara rastlandı. Bu mezarlara ait taş levhalar bölgede hala görülebilmektedir. Bu bölümde yalnızca bir adet çatı kiremidi parçası bulundu. Bunların dışındaki Şavi Höyük’e bağlı alanlarda aşağıda ayrıntılı olarak işleyeceğimiz Şavi VI haricinde çok az Hellenistik-Roma dönemi kalıntısı bulunmamıştır.

Şavi VI’da 23 Eylül 2000 tarihinde yine Münster’den Dirk Wicker ve Erik Müller tarafından yapılan arkeolojik yüzey araştırmalarında Roma ve Geç Roma/Erken Bizans dönemleri keşfedilmiştir. Bu bir günlük çalışmada gezmek için 9 ana bölge seçilmiş ve buradaki tüm önemli ağız kenarı, dip, kulp, ve boyalı gövde parçaları toplanmıştır. Bazı yerlerde çatı kiremidi ve pithos parçaları da toplamaya dahil edilmiştir. Bu malzeme arasında kaba mutfak seramiği ile çatı kiremidi ve pithos parçaları ile en yoğun malzemedir.61

59 Dittmann/Grewe/Huh/Schmidt 2003, 98-99. 60 Dittmann 2003, 249. 61 Şavi Höyük VI arkeolojik yüzey araştırmaları pişmiş toprak malzemeleri ile ilgili olarak daha önce şu yayınımız çıkmıştır: Laflı 2002.

Page 79: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

69

Pişmiş Toprak Malzemenin Buluntu Yerine Göre Dağılımı

Bir gün süren yüzey araşırmaları büyük bir alanı 9 ana kısma bölünerek gerçekleşmiştir. Gezilen ve malzeme toplanan alanların çoğu aslında fıstık bahçeleridir. Gezilen bölgelerde mezarlık alanlarının dışında mimari bir kalıntıya rastlanmamıştır. Çatı kiremidi gibi mimari elemanlarının yoğunlaştığı alanlar not edilse de yüzeyde kayda değer bir mimari olguya rastlanmamıştır. Aşağıda toplanan pişmiş toprak malzemenin buluntu yerlerine göre dökümü verilecektir.

Bol taşlıklı bir yüzeye sahip olan bu alan aşağı yukarı 7 m genişliğindedir ve hala tarım yapılmaktadır. Bu alanda 240 adet seramik parçası toplanmıştır. Burada bulunan parçaların bazıları: bir adet oldukça büyük çaplı ESA tabak formunun kaide parçası, bir beyaz (tebeşire yakın) hamurlu havan formunun kaide parçası, büyük boyutlu kaba mal bir sininin ağız parçası, bir mutfak kabı ağız kenarı parçası, kaba mutfak kapları ve çatı kiremidi parçaları.

12 x 14 m’lik bu alanda 448 parça toplandı. Bunlar arasında bir Geç Hellenistik kase formunun ağız kenar parçası, bir güveç ağız kenar parçası ve bir ESA mal grubuna ait açık formdaki kabın (tabak?) kaide parçası.

Bu alanda çalışmalar güneydoğu terasında yoğunlaştı. Burada 196 parça toplandı. Parçalar arasında pithos parçaları da bir hayli yoğundur. Toplanan parçalar: İki adet ESA mal grubuna ait kaide parçası (ilki çok kalın kaideli yayvan ve geniş tabak formuna aittir ve yüzeyinde bir takım çizilmeler vardır); iki adet ESA gövde parçası (açık kap formları; kase ya da fincan); iki adet yeşil glazürlü Parth mutfak kabı, bir güveç kabı gövde parçası, çeşitli mutfak kaplarına ait üç adet ağız kenar parçası, diğer mutfak kaplarına ait parçalar, çatı kiremidi ve pithos parçaları.

Dik bir yamaç üzerinde tarım yapılmamış bir alan. Üzerinde bir humus tabakası mevcuttur. Toplam 170 parça sayıldı. Tarih veren malzeme bir hayli yoğun: Beş parça sigillata parçası (bir adet açık yayvan tabak kaidesi, iki adet kase ağız kenarı ve iki adet kase gövde parçası), bir yerli üretim Hellenistik dönem içe çekik kenarlı kırmızı

Page 80: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

70

astarlı ağız kenar parçası, bir adet ağız kenarı boyalı açık mutfak kabı, bir adet Hellenistik çağa ait sarmal kulplu su taşıma amphora parçası, büyük boyutlu mutfak kaplarına ait üç adet ağız kenarı ve iki adet pithos ağız kenarı parçası.

Bu alanın batısındaki dik vadide yapılan yüzey toplamasında dört adet kapalı pişirme kabına ait dip parçaları, yedi adet kapalı formdaki pişirme kabına ait ağız kenar parçaları ve bazı kulp parçaları, bir adet unguentarium ağız kenar parçası (?), dört sigillata parçası (üçü gövdeye ait parçalar) ve bir Hellenistik döneme ait olabilecek açık formda boyalı mutfak kabı gövde parçası.

Bu alanda çoğunlukla „Doğu Teras“’ta çalışıldı. Burada da 112 parça toplandı. Toplanan parçalar: bir Geç Hellenistik-Erken Roma az siyah astarlı kapalı kap boğaz parçası, bir kaba mal leğenin ağız parçası, pişirme kaplarına ait çeşitli kulplar, su kaplarına ait kulplar, dört adet sigillata parçası (bir adet tabak ağız kenar parçası ve üç adet gövde parçası) ve bir mavi cam parçası. Bu buluntuların dışında ayrıca çatı kiremitleri de bulunmuştur.

Tarım yapılmakta olan bu alanda 110 parça toplanmıştır. Bu parçalar arasında en önemlileri Geç Hellenistik devre ait olması gereken bir küp parçası, beş adet çatı kiremidi parçası, üç adet güveç kabı ağız parçası ve kulpu, dört adet ev amphorası kulbu, bir kafes bezemeli gövde parçası, bir adet kapalı mutfak kabı parçası, bir adet havan ağız kenar parçası, bir demir parçası, evlerden kullanılan su kabı kulbu, iki adet tuğla (7.5 cm kalınlıklı) ve bir lüle. 30 parça çatı kiremidi vardı. Demir cürufu da çıktı.

Bu alanda bol miktarda çatı kiremitleri ele geçmiştir. Ayrıca bir güveç kabına ait kulp ve bir de çakmak taşı toplanmıştır.

Burada 47 mezar saptanmıştı. Toplanan parçalar bir pithos dibi, bir pithos ağız parçası, bir adet çatı kiremidi ve bir adet taş alettir.

Parçalar arasında 17 adet Eastern Sigillata A örneği bulunur. Bunlardan iki tanesi ağız parçası, dört tanesi kaide parçası ve gerisi de gövde parçasıdır. 17 parça da açık ya da yarı açık formlara aittir. Form olarak ya tabak ya da derin kase parçaları olmalıdırlar. Burada yapılan

Page 81: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

71

arkeolojik yüzey araştırmalarında saptanan ince keramikler genelde yoğun olarak açık kaplara ait formlardır; kapalı form neredeyse hiç saptanmamıştır. Ağız kenarlarından anlaşıldığı üzere yayvan tabakların ve içe çekik kenarlı kaselerin özellikle yoğun oldukları görülür. Donuk kırmızı astarlı geç dönemlere ait olabilecek bir başka ince mal grubu da ilgi çeker; yalnız Güneydoğu ile ilgili yayınlardan bu mal grubunu pek fazla tanımamaktayız.

Bizim parçalarımızdan 2 numaralı olan Hayes’in ESA forma 65’i andırmaktadır.62

ESA’ya ait parçaların sayıca çokca geçmeleri bizde bu parçaların Güneydoğu’da yayılım alanlarının geniş ve yoğun olduğu fikrini bir daha düşündürür. Güneydoğu bölgesinde bu malların yayılımı konusu o zamanki yol düzenlemeleri ile beraber düşünülmelidir. Bu malın örneklerine daha önce Tarsus-Gözlükule, Antiocheia, Dura-Europos, Samsat, Lidar Höyük, Sultantepe, Tille, Apamea,63 Hacınebi,64 Qoueiq65, Umm El Tlel66 ve Bilecik-Kargamış67 baraj gölündeki yerleşimlerde bol miktarda rastlanmıştır. Bu parçaların dışındaki bazı ince keramikler M. Touman’ın Kuzey Suriye’den yayınladığı bazı örnekleri andırır.68

Bunların dışında bir de iki parça Parth mavi glazürlü seramiği bulunmuştur; kapalı kaplara ait bu parçalar gövde fragmanlarıdır.

Özellikle mutfak kaplarının formsal çeşitliliği dikkat çekicidir.69 Parçalar arasında bazı boyalı örneklerin bulunmaktadır; bunlar yerli özellikler gösteren boyama tarzına sahiptirler. Genelde kaba keramikler tek bir atölye ürünü gibidirler. Malzeme genelde çok iyi ve yüksek ateşte pişmiş parçalardan oluşur. Mal grubu olarak tek bir mal grubu olduğu düşünülebilir. Kil üzerinde yaptığımız incelemeler katkı 62 Hayes 41-42. 63 Vanderhoeven 1989. 64 McMahon 1996 ve 1997. 65 Kenrick 1981. 66 Mascherer/Taha 1993. 67 Algaze/Breuninger/Knudstadt 1994. 68 Touman 1984. 69 Karşılaştırma için: Northedge 1981.

Page 82: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

72

maddelerinin genelde az olduğunu, cansız katkı maddeleri (kavkı, kireç, kum, taşçık, mika ve kum) ve bitkisel katkı (mineral) yoğunlaştığını gösterir. Genelde katkı miktarı azdır ve katkı boyutu da incedir. Hamur niteliği ise ince ve işlenmiştir; bu şekli ile gözeneklilik çok az. Parçaların tamamının biçimlendirmesi hızlı dönen çömlekçi çarkta yapılmıştır. Parçalarda genelde cidar kalınlığı incedir. Fırınlaması ise genelde uzun süreli olmalıdır. Parçaların çoğunluğunun pişme derecesi ve sertlik Mohs derecesi 5 (çelik bıçak ile) iyi pişmiştir. Pişme rengi olarak da yüzeyde farklı renkler dikkati çekmektedir. Sıvazlama ve çark izlerine sahip parçalar da vardır. Parçaların bir kısmı kendinden astara sahiptirler. Boyalı parçalarda boyanın çok mat olduğu görülür. Kaba keramikler arasında günlük kaplar, mutfak kapları, kaba kaplar ve küpler en başlıca tiplerdir. Bunlar arasında formsal olarak geniş ağızlı derin kaplar ve testiler yoğundur. Parçaların ağız kenarları içe katlanmış ağızlı, içe çekik ve dışa çekik şeklindedir. Dip formları ve kulp formları da bir hayli çeşitli olup kulp kesitleri arasında oluklu oval kulplar dikkati çekmektedir. Gövde parçalarında tarak bezek görülür.

Ağız parçalarının sayıca çoğunluğu kapların çaplarının çokluğundan olmalıdır.

Çok sayıdaki çatı kiremidinin ait oldukları binalar bulunamamıştır; buna rağmen en az üç tip farklı çatı kiremidinden söz etmek mümkündür. Bunlar devir olarak da en erken İ. S. 2. yy.’dan başlarlar ve İ. S. 4.-5. yy.’a kadar devam ederler.

Tüm bu malzeme dışında ayrıca Şavi Höyük I ve II’de bulunmuş olan Geç Roma ve Bizans dönemlerine ait cam bilezik ve kemik aletler vardır.

Pişmiş toprak buluntu dışında araştırma yapılan bu bölgede bir adet pişmiş toprak düğme (çizim 35), bir kemik iğne (çizim 36), üç adet cam bilezik parçası (çizim 37-39), bir delikli kemik obje (çizim 40) ve bir adet de metal parçası (çizim 41) ele geçmiştir.

Çok az da olsa ele geçen Hellenistik seramiklerden burada Hellenistik devirden itibaren bir takım aktiviteler olduğu düşünülebilir. Malzenin geneli ise İ. S. 3.-4. yy.’a aittir ve daha geç

Page 83: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

73

devirden parçalar sayıca azdır. Bizans devrine ait yalnızca cam malzeme ele geçmiştir. Buna göre malzemenin İ. Ö. 2.-1. yy.’dan İ.S. 5.-6. yy. arası bir süreçte varolduğu düşünülebilir.

Keramik malzemeden bu höyüğün durumu ile birşeyler çıkarmak zorsa da parçaların genelinde günlük kullanım işlevi dikkati çekmektedir. Buna göre keramik malzemenin dağılım alanı höyüğün yerleşim sınırının da güzel bir göstergesidir. Mezarlık alanlarına ait olabilecek türden keramik parçalar ele geçmemiştir. Bunun nedeni belki de mezarlık alanlarının çoktan terkedilmiş olabileceklerindendir. Ele geçen parçalar arasında ithal edilen ince keramiğin diğer keramiklere oranla az oranda, ama diğer bölgelere göre bu oranın fazla olması bu bölgede yaşayanların alım gücü ile ilgili olabilir. Parth parçaların varlığı o bölgeye yakınlık ile açıklanabilir. Toplanan keramik buradaki yerleşimin karakteristiği hakkında fazla bir şey söylemeye yetmez. Fakat bu parçalar bu yörede görülen kap formlarının reperturarının geliştirilmesi için yararlıdır.

Page 84: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

74

Bibliyografya

Alcock 1997: S. E. Alcock, The Early Roman Empire in the East (Oxford 1997).

Algaze/Breuninger/Knudstadt 1994: G. Algaze/R. Breuninger/J. Knudstadt, The Tigris-Euphrates Archaeological Reconnaissance Project: Final Report of the Bilecik and Carchemish Dam Survey Areas, Anatolica XX, 1994, 1-96.

Ball 2000: W. Ball, Rome in the East. The Transformation of an Empire (Londra/New York 2000).

Bertinelli/Gabriella 1976: A. Bertinelli/M. Gabriella, I Romani oltre l'Eufrate nel II secolo d. C. (le province di Assiria, di Mesopotamia e di Osroene), şurada: H. Temporini (yya.), Aufstieg und Niedergang der römischen Welt II 9 1 (Berlin/New York 1976) 3-45.

Bertinelli/Gabriella 2000: A. Bertinelli/M. Gabriella, Traiano in oriente. La conquista dell'Armenia, della Mesopotamia e dell'Assiria, şurada: J. González (yya.), Trajano. Emperador de Roma (Roma 2000) 25-54.

Birley 1971: A. R. Birley, Septimius Severus: the African Emperor (1. baskısı) (Londra 1971).

Bowersock 1994: G. W. Bowersock, Studies on the Eastern Roman Empire. Bibliotheca Eruditorum (Goldbach 1994).

Buckingham 1827: J. S. Buckingham, Travels in Mesopotamia, Cilt I (Londra 1827).

Cjaumont 1976: M. C. Cjaumont, L'Armenie entre Rome et l'Iran, şurada: H. Temporini (yya.), Aufstieg und Niedergang der römischen Welt II 9 1 (Berlin/New York 1976) 71-193.

Chapot 1907: V. Chapot, La frontière de l’Euphrate de Pompée à la conquête arabe (1. baskısı) (Paris 1907).

Page 85: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

75

Cuinet 1891: V. Cuinet, La Turquie d’Asie, Cilt II (Paris 1891).

Dijkstra 1995: K. Dijkstra, Life and Loyalty. A Study in the Socio-religious Culture of Syria and Mesopotamia in the Graeco-Roman Period based on Epigraphical Evidence. Religions in the Graeco-Roman World 128 (Leiden 1995).

Dillemann 1962: L. Dillemann, Haute Mésopotamie orientale et pays adjacents. Contribution à la géographie historique de la région, du Ve s. avant l'ère chrétienne au VIe s. de cette ère. Bibliothèque Archéologique et Historique 72 (Paris 1962).

Dittmann 2003: R. Dittmann, Excavations at Şavi Höyük 2000-2001, şurada: 24. Kazı Sonuçları Toplantısı, 2. Cilt, 27-31Mayıs 2002, Ankara (Ankara 2003) 247-258.

Dittmann/Grewe/Huh/Schmidt 2001a: R. Dittmann/Ch. Grewe/S. Huh/C. Schmidt, Report on a Survey at Savi Höyük, 1999, şurada: N. Tuna/J. Öztürk/J. Velibeyoğlu (yya.), Salvage Project of the Archaeological Heritage of the Ilisu and Carchemish Dam Reservoirs. Activities in 1999 (Ankara 2001) 233-226.

Dittmann/ Grewe/Huh/Schmidt 2001b: R. Dittmann/Ch. Grewe/S. Huh/C. Schmidt, Bericht über einen Survey des Savi Höyük im Gebiet des Kargemis-Stausees, Südost-Türkei 1999, şurada: R. M. Boehmer/J. Maran (yya.), Lux Orientis. Archäologie zwischen Asien und Europa. Festschrift für Harald Hauptmann. Internationale Archäologie, Studia honoraria 12 (2001) 97-111.

Dodgeon/Lieu 1991: M. H. Dodgeon/S. N. C. Lieu (yya.), The Roman Eastern Frontier and the Persian Wars (AD 226-363): A Documentary History (Londra 1991).

Dussaud 1927: R. Dussaud, Topographie historique de la Syrie antique et médiévale. Bibl. Arch. et Hist., Cilt IV (Paris 1927).

Erkanal 1989: H. Erkanal, Mardin, şurada: Reallexikon für Assyriologie und Vorderasiatischen Archäologie (Berlin 1989) 358-359.

Page 86: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

76

Erkanal/Erkanal 1989: H. Erkanal/A. Erkanal, Archäologischer Überlick über die Provinz Mardin, şurada: B.Hrouda/M.Mellink/K.Emre/N.Özgüç (yya.), Anatolia and the Ancient Near East. Studies in Honour of Tahsin Özgüç (Ankara 1989) 129-135.

Fiey 1977: J.-M. Fiey, Nisibe, métropole syriaque orientale et ses suffragants des origines à nos jours. Corpus Scriptorum Christianorum Orientalium 388, Subs. 54 (Leuven 1977)

Gregory 1997: S. Gregory, Roman Military Architecture on the Eastern Frontier (3 cilt) (Amsterdam 1997).

Hammond 1987: D. D. Hammond, Byzantine Northern Syria A.D. 298-610: Integration and Disintegration. University Microfilm International (Ann Arbor, MI 1987).

Hayes 1985: J. W. Hayes, Sigillata orientali, şurada: R. Bianchi Bandinelli/G. Becatti (yya.), Enciclopedia dell'arte antica classica e orientale (Roma 1985).

Hermann 1910: A. Hermann, Die alten Seidenstrasse zwischen China und Syrien (Berlin 1910).

Hermann 1926: T. Hermann, Die Schule von Nisibis vom 5. bis 7. Jahrhundert. Ihre Quellen und ihre Geschichte, Zeitschrift für die Neutestamentliche Wissenschaft und die Kunde der Älteren Kirche XXV, 1926, 89-122.

Honigmann 1935: E. Honigmann, Die Ostgrenze des byzantinischen Reiches von 363 bis 1071 nach griechischen, arabischen, syrischen und armenischen Quellen. A. A. Vasiliev (yya.), Corpus Bruxellense Historiae Byzantinae 3 (Brüksel 1935).

Honigmann 1936: E. Honigmann, Nasibin, şurada: The Encyclopaedia of Islam III (Leiden 1936) 99-103.

Isaac 1998: B. Isaac, The Near East under Roman Rule. Selected Papers (Leiden/New York/Köln 1998).

Page 87: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

77

Jones 1971: A. H. M. Jones, The Cities of the Eastern Roman Provinces (2. baskı) (Oxford 1971).

Kenrick 1981: P. M. Kenrick, Fine Wares of the Hellenistic and Roman Periods, şurada: J. Matthers (yya.), The River Qoueiq, Northern Syria, and its Catchment (Oxford 1981) 439-458.

Laflı 2002: E. Laflı, Römisch-kaiserzeitliche und spätantike Keramik aus den Prospektionen in Shavi Höyük VI in Südosttürkei. Şurada: 1st International Conference on Late Roman Coarse Wares, Cooking Wares and Amphorae in the Mediterranean: Archaeology and Archaeometry (Barcelona, 14-16 March 2002)/1r congrés international sobre ceràmiques comunes, de cuina i àmfores de l´Antiguitat tardana a la Mediterrània: Arqueologia i arqueometria (Barcelona, 14-16 de Març de 2002). Abstracts (Barselona 2002) 51.

Lifshitz 1977: B. Lifshitz, Etudes sur l'histoire de la province romaine de Syrie, şurada: H. Temporini (yya.), Aufstieg und Niedergang der römischen Welt II 8 (Berlin/New York 1977) 3-30.

Lightfoot 1981: C. S. Lightfoot, The Eastern Frontier of the Roman Empire with Special Reference to the Reign of Constantius II (AD 337-361) (DPhil tezi; Oxford 1981).

Lightfoot 1988: C. S. Lightfoot, Facts and Fiction-the Third Siege of Nisibis, Historia 32, 1988, 105-125.

Lightfoot 1990: C. S. Lightfoot, Trajan’s Parthian War and the Fourth-century Perspective, The Journal of Roman Studies 1990/LXXX, 115-126.

Magie 1950: D. Magie, Roman Rule in Asia Minor to the End of the Third Century after Christ (Princeton, N.J. 1950).

Mascherer/Taha 1993: G. Mascherer/A. Taha, A Selection of Roman and Byzantine Pottery from Umm El Tlel (Syria), Cahiers de l´Euphrate 7, 1993, 107-117.

Page 88: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

78

McMahon 1996: A. McMahon, The Achaemenid-Hellenistic Occupation at Hacinebi, şurada: G.J. Stein ve diğerleri, Uruk Colonies and Mesopotamian Communities: An Interim Report on the 1992-3 Excavations at Hacinebi, Turkey, American Journal of Archaeology 100, 1996, 222-229.

McMahon 1997: A. McMahon, Achaemenid-Hellenistic Remains at Hacinebi, 1996 Interim Report, şurada: G. Stein/K. Boden/C. Edens/J.P. Edens/K. Keith/A. McMahon/H. Özbal, Excavations at Hacınebi Turkey - 1996: Preliminary Report, Anatolica 23, 1997, 121-124.

Millar 1990: F. Millar, The Roman Coloniae of the Near East: A Study of Cultural Relations, şurada: H. Solin/M. Kajava (yya.), Roman Policy in the East and Other Studies in Roman History. Proceedings of a Colloquium at Tvärminne 2-3 October 1987. Commentationes Humanarum Litterarum, 91, Societas Scientiarum Fenica (Helsinki 1990) 7-58.

Millar 1993: F. Millar, The Roman Near East. 31 BC – AD 337 (Cambridge, M.A./Londra 1993).

Mitford 1980: T. B. Mitford, Cappadocia and Armenia Minor: Historical Setting of the Limes, şurada: Aufstieg und Nidergang der römischen Welt II 9 1 (Berlin/New York 1980) 1169-1211.

Neusner 1969: J. Neusner, A History of the Jews in Babylonia, I: The Parthian Period (Leiden 1969).

Northedge 1981: A. Northedge, Selected Late Roman and Islamic Coarse Wares, şurada: J. Matthers (yya.), The River Qoueiq, Northern Syria, and its Catchment (Oxford 1981) 459-471.

Olshausen 1999: E. Olshausen, Mygdonia (3), nordwestmesopotamische Ebene um Nisibis, şurada: H. Cancik/H. Schneider (yya.), Der Neue Pauly. Enzyklopädie der Antike. Altertum. Cilt VIII. Mer - Op. (Stuttgart/Weimar 1999) 569.

Page 89: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

79

Von Oppenheim 1900: M. von Oppenheim, Vom Mittelmeer zum Persischen Golf, durch den Hauran, die syrische Wüste und Mesopotamien, Cilt II (Berlin 1900).

Pigulewskaja 1969: N. Pigulewskaja, Byzanz auf den Wegen nach Indien. Aus der Geschichte des byzantinischen Handels mit dem Orient vom 4. bis 6. Jahrhundert (Berlin/Amsterdam 1969).

Preusser 1911: C. Preusser, Nordmesopotamische Baudenkmäler altchristlicher und islamischer Zeit. XVII. Wissenschaftliche Veröffentlichung der Deutschen Orientgesellschaft (Leipzig 1911).

Ross 2001: S. K. Ross, Roman Edessa. Politics and Culture on the Eastern Fringes of the Roman Empire, 114-242 C.E. (Londra 2001).

Sarre/Herzfeld 1920: F. Sarre/E. Herzfeld, Archäologische Reise im Euphrat- und Tigrisgebiet, Cilt II (Berlin 1920).

Sachau 1883: E. Sachau, Reise in Syrien und Mesopotamien (Leipzig 1883).

Sartre 1991: M. Sartre, L'Orient romain. Provinces et sociétés provinciales en Méditerranée orientale d'Auguste aux Sévères (31 av. JC - 235 ap. JC) (Paris 1991).

Segal 1970: J. B. Segal, Edessa, the Blessed City (Oxford 1970).

Seyrig 1955: H. Seyrig, Trésor monétaire de Nisibe, Revue Numismatique 1955, 85-128.

Seyrig 1986: H. Seyrig, Scripta Numismatica (Paris 1986) 394.

Taha 1991: A. Taha, Prospection du site romain tardif de Juwal (Cuvette d´el Kown, Syrie), Cahiers de l´Euphrate 5-6, 1991, 61-66.

Page 90: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

80

Teixidor 1967-1968: J. Teixidor, The Kingdom of Adiabene and Hatra, Berytus 17, 1967-1968.

Touman 1984: M. Touman, La céramique byzantine de la Syrie du Nord du IVe au VIe siécle (Paris 1984).

Vanderhoeven 1989: M. Vanderhoeven, Les terres sigillées (1966-1972). Centre belge de recherches archéologiques à Apamée de Syrie (Brüksel 1989).

Young 2001: G. K. Young, Rome's Eastern Trade. International Commerce and Imperial Policy, 31 BC-AD 305 (Londra/New York 2001).

Wagner 1983: J. Wagner, Provincia Osrhoenae. New Archaeological Finds Illustrating the Military Organization under the Severan Dynasty, şurada: S. Mitchell (yya.), Armies and Frontiers in Roman and Byzantine Anatolia. British Archaeological Reports, International Series 156 (Oxford 1983) 103-130.

Wagner 1985: J. Wagner, Die Römer an Euphrat und Tigris, Antike Welt 16 (1985) (özel sayı).

Page 91: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

İSLAM HAKİMİYETİ DÖNEMİNE KADAR ANA HATLARIYLA NUSAYBİN VE ÇEVRESİ

Salim CÖHCE∗

Arapların Diyâru’r-Rebia dedikleri el-Cezire bölgesinin1 güneyinde, Mardin Eşiği üzerinde yer alan Nusaybin ile ilgili bilgilere ilk defa M.Ö.X. yüzyılın başlarına ait Asur kitabelerinde rastlanmaktadır.2 IX ve VIII. yüzyıllarda önemli bir eyalet merkezi *Prof. Dr. Salim CÖHCE İnönü Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Başkanı MALATYA “Geçmişten Günümüze Nusaybin Sempozyumu” 27,28 Mayıs 2004. 1 Diyâr’u Rebîa; Nusaybin, Erzen, Amid, Ra’sul Ayn, Meyyâfârikîn,

Mardin, Bâarbâyâ, Beled, Sincar, Kardâ, Bâzabdâ ve Tûr Abdîn gibi şehirleri içerisine almaktadır. Bkz., İbn Hurdadbih, el-Mesâlik ve’l-Memâlik, (nşr. M. J. De Goeje), Leiden 1889, s. 95; el-Cezire bölgesi için ayrıca bkz., Ubeydullâh el-Bekrî, Kitâbü’l-Mesâlik ve’l-Memâlik I, (nşr. A.P.V. Leeuwen-A. Ferre), Tunus 1992, s. 460 vd; R.Şeşen, “Haçlı Seferleri Sırasında Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin Siyasi ve Sosyal Durumu, Haçlılarla Yapılan Mücadeleye Katkısı”, Uluslararası Haçlı Seferleri Sempozyumu, (İstanbul, 23-25 Haziran 1997) , Ankara 1999, s. 33 vd.

2 Asur kralı II. Adadnirari’nin (M. Ö. 911-889) Mitanni ülkesini istila etme girişimine karşı Nusaybin hakimi Nur Adad, şiddetle direnmişti.[Bkz.,D. D. Luckenbill, Ancient Records of Assyria and Babylonia I, (ARAB) , Newyork 1968, s. 111 nu. 363-4; A. K. Grayson, Assyrian Royal Inscriptions II/2 (ARI), Weisbaden 1976, s. 87 nu. 424] Sonra, II. Tukulti-ninurta (M.Ö.890-884) Muşki ve Nairi üzerine yaptığı seferde, M. Ö. 884’de Nusaybin’de kalmıştır.[Bkz. D. D. Luckenbill, ARAB I, s. 126 nu. 401, s. 132 nu. 413] Buna bağlı olarak Asur kitabelerinde

Page 92: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

82

olan bu şehir,3 Asur-Babil-Med mücadelesi esnasında, M.Ö.612 yılında Babilliler tarafından yağma ve tahrip edilmiş,4 yaklaşık üç asır sükut ettikten sonra Makedonyalı İskender’in Doğu Akdeniz çevresinde sebep olduğu gelişmeleri müteakip, I. Seleukos’un (M.Ö.306-280) yerleştirdiği koloniyle tekrar canlanmıştır.5

Nusaybin’in de içerisinde yer aldığı bölge milâttan hemen önce Ermeni krallığı, Selefkoslar ve yerli halkların Helenizme karşı bir tepkisi şeklinde ortaya çıkan Parthlar6 arasında şiddetli bir mücadeleye sahne oldu7 ve sonunda Parthların elinde kaldı.8 Bu sırada Romalılar

“Nasibina” imlasıyla yer alan bugünkü Nusaybin isminin kaynaklarda görülen diğer şekilleriyle ilgili olarak bkz., E, Honigmann, “Nasibin”, İA., IX, s. 99.

3 M. Ö. 857’de kurulan bu eyalet için bkz., A.Dupont-Sommer, Les Araméens, Paris 1949, s. 35.

4 Bkz. D. D. Luckenbill, Ancient Records of Assyria and Babylonia II, (ARAB,) Newyork 1968, s. 420 nu. 1179; C. J . Gadd, The Fall of Niniveh, London 1923, s. 34 vd.; M. Ş. Günaltay, Türk Tarihinin İlk Devirlerinden Yakın Şark; Elâm ve Mezopotamya, Ankara 1987, s. 571.

5 Bkz. M. Rostovtzeff, “Syria and the East”, The Cambridge Ancient History VII, The Helenistic Monarches and the Rise of Roma, (nşr. S. A. Cook vd.), London 1969, s. 174, 189; Makedonyalı İskender’in Doğu Akdeniz çevresindeki faaliyetleri için ayrıca bkz.,W. W. Tarn, “Alexander: The Conquest of Persia”, The Cambridge Ancient History VI, Macedon 401-301 B. C., (nşr. J. B. Bury vd.), London 1975, s. 352-386.

6 Parthların ortaya çıkışına dair geniş bilgi için bkz., H. Demircioğlu, Roma Tarihi I, Cumhuriyet; Menşelerden Akdeniz Havzasında Hakimiyet Kurulmasına Kadar, Ankara 1987, s. 406 vd.; J. Wiesehöfer, Antik Pers Tarihi, (nşr. M.A.İnci), İstanbul 2003, s. 173 vd.

7 Bkz. Ş. Günaltay, Yakın Şark IV/2, Romalılar Zamanında Kapadokya, Pont ve Artaksiad Kırallıkları, Ankara 1987, s. 580 vd.; R. Grousset, Histoire de L’Arménie, des Origines a 1071, Paris 1947, s. 85 vd.

8 Ermeni tarihçilerin iddiasına göre Nusaybin, M. Ö. II. yüzyılın ortalarından milâd başlarına kadar Arşakunî krallarının başkenti olmuştur. [Bkz., Moses Khorenats’i, History of Armenians, (nşr. R.W. Thomson), Harvard 1980, s. 136 nu.11,177; M. V. De Saint Martin, Memoires sur L’Arménia I, Paris 1818, s.161] Halbuki burası, M. Ö. 88’de Sakaların, Parthların doğudaki topraklarını istilâ etmeye başlamasından istifade ile Tigran’ın (M. Ö. 95-55) eline geçmiş, sonra da M. Ö. 68 yılının sonbaharında Romalı Kumandan Lucullus tarafından

Page 93: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

83

da Anadolu’da yayılmaya çalışıyordu.9 Neticede Traianus (98-117), Parthları Dicle’nin doğusuna çekilmek zorunda bırakırken Romalılar Nusaybin’i zapt etti.10 Ancak burası, kısa bir süre sonra yeniden İranlıların eline geçecek11 ve müteakip iki asır içerisinde bu iki devlet arasında el değiştirip duracaktır.12

zapt edilmiştir.[Bkz. Ş. Günaltay, Yakın Şark IV/2, s. 505, 581, 601; R. Grousset, Histoire de L’Arménie.., s. 97] Ancak, M. Ö. 53 yılında Harran civarında Romalıları mağlup eden Parth kralı I.Orodès, Nusaybin’i de ele geçirecektir.[Bkz. R. Grousset, Histoire de L’Arménie.., s. 101 vd.] Bir ara tekrar Ermeni işgaline uğrayan şehir, 37 yılında Parth kralı III. Artaban (M. S. 11-40) tarafından kurtarılacaktır. [Bkz., E, Honigmann, “Nasibin”, s. 100] Burası, 62 yılında başlayan çatışmalarda da Parthların elinde görülmektedir. Bkz., Tacitus, The Annals of İmperial Rome, (nşr. M. Grant), London 1988, s. 347.

9 Geniş bilgi için bkz., D. Magie, Roman Rule ın Asia Minor, To the End of the Third Century After Christ I-II, Prınceton 1950.

10 Bkz.,R. P. Longden, “The Wars of Trajan”,The Cambridge Ancient History XI, The Imperial Peace A. D. 70-192, London 1975, s. 244; O. Akşit, Roma İmparatorluk Tarihi (M. Ö. 27-M.S. 395), İstanbul 1985, s. 185 vd.

11 Nusaybin, Traianus’un Armenia’ya yöneldiği sırada, 114 yılında General Lucius Quietus tarafından geri alındı. Ancak, üç yıl sonra Hadrianus’un (117-138) daha hakimiyetinin ilk yıllarında yaptığı düzenlemeler doğrultusunda burası da Romalılar tarafından boşaltılmıştır. Bkz. R. P. Longden, “The Wars of Trajan”, s. 249; O. Akşit, age, s. 195.

12 Nusaybin, I. Lucius Verus’un (161-169) Parth seferinde, 164 sonbaharında tekrar Roma hakimiyeti altına alındı. Ancak, üç yıl sonra bütün Doğu Akdeniz çevresini kasıp kavuran veba salgını bu şehri de perişan edecektir. [Bkz. W. Weber, “The Antonines”, The Cambridge Ancient History XI, s. 347 vd.; O. Akşit, age, s. 228] Yalnız, yörede Roma hakimiyetinin devam ettiği anlaşılmaktadır. Zira, 194’de Parthların kışkırtmasıyla harekete geçen ve o arada Nusaybin’i de şiddetle muhasara eden bedeviler Romalıları Urfa’ya kadar çekilmek zorunda bırakacaktır. Ancak, aynı yılın Eylül ayında tekrar Fırat’ı geçebilecek güce ulaşan Romalılar, 195 yılı başlarında kaybettikleri bütün toprakları geri alacak ve Nusaybin’i teşkil ettikleri yeni eyaletin merkezi haline getireceklerdir. Fakat burası, iki yıl sonra Parth kralı V.Vologases (191-207) tarafından tekrar kuşatılacak ve Septimus Severus’un (193-211) Mezopotamya’nın tamamını bir Roma eyaleti haline getiren seferi sonucunda, 198 yılında kurtarılarak bu defa iki lejyon ile de tahkim

Page 94: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

84

Diocletianus (284-305) zamanında, 297 yılında tesis edilen sulh ile tekrar Romalıların hakimiyetine giren Nusaybin, aynı zamanda bölgede ticari ilişkilerin yürütüldüğü önemli bir merkez konumuna yükselecektir.13 Bir başka deyişle bu şehir, İran-Roma ticaretinin doğudaki en önemli üç pazaryerinden birisi haline gelecektir. Esasen coğrafî konumu da ona bu imkanı bahşetmekteydi. Zira burası, Türkistan’dan gelen ve İran’ı güneybatı yönünden kesen ipek yolu üzerinde yer aldığı gibi Dicle’ye yakındı ve Basra’dan gelen yolun da üzerinde bulunuyordu.14 Onun için Sasanilerin bu şehre olan ilgisi

edilecektir. [Bkz. S. N. Miller, “The Army and the Imperial House”, The Cambridge Ancient History XII, The Imperial Crisis and Recovery A. D. 193-324, (nşr. S. A. Cook vd.), London 1971, s. 9, 16 vd.; O. Akşit, age, s. 319, 322 vd.] Ona rağmen Parthların ısrarı devam edecek ama İmparator M. Opellius Macrinus, 217 yılında Nusaybin önlerinde mağlup olduktan sonra bile şehir Roma hakimiyetinde kalacaktır. [Bkz. S. N. Miller,“The Army and the Imperial House”, s. 50; O. Akşit, age, s. 349] Ancak, Sasanîlerin ilk hükümdarı I. Ardaşir, (227-240) Mezopotamya’yı istila ederken 230 yılında Nusaybin’i de ele geçirdi.[Bkz. A. Christensen, “Sasanid Persia”, The Cambridge Ancient History XII, s.127] Burası 242’de Romalılar tarafından tekrar geri alındı [Bkz. W. Ensslin, “The Senate and the Army”, The Cambridge Ancient History XII, s. 69, 86 vd.; A. Christensen, “Sassanid Persia”, s. 127, 130 vd.; O. Akşit, age, s. 367, 392 vd.] ise de, Arap Julius Philippus (244-249) döneminde Makedonya ve Tuna boyları önem kazanmış ve bölge tamamıyla İranlılara bırakılmıştır. Ancak Nusaybin, 262’de Romalılar adına hareket eden ve Antakya’dan geri çekilmekte olan İran ordusuna büyük zayiat verdiren Palmyra prensi Odaenathus tarafından zapt ve tahrip edilecektir. Bkz. O. Akşit, age, s. 420; A. Alföldi, “The Crisis of the Empire (A. D. 249-270)”, The Cambridge Ancient History XII, s. 174.

13 Bkz. J. Marquart, Eransahr nach der Geographie des Ps. Moses Xorenac’i: mit histyorish-kritischem Kommentar und historischen und Topographischen Excursen, Berlin 1901, s. 169; H. Mattingly, “The Imperial Recovery”, The Cambridge Ancient History XII, s. 335 vd.; O. Akşit, age, s. 501; J. Wiesehöfer, age, s. 278.

14 Bkz. Kudame b. Ca’fer, “Kitâbü’l-Harâc”, Müslüman Coğrafyacıların Gözüyle Ortaçağda Türkler, (nşr. Y. Z. Yörükan), İstanbul 2004, s. 220; S.Runcıman, La Civilisation Byzantine 330-1453, Paris 1952, s. 173 vd.; Bu pazaryerleri, kuzeyde Artaxade merkezde Nusaybin ve güneyde Callinicum (Rakka) idi. Buralar aynı zamanda birer gümrük merkezi idi ve değiştirilmeleri de çok zordu. Onun için Hindistan ve Çin’den gelen mallar bu şehirlerden Anadolu’ya girer ve iç kesimlere dağıtılırdı. Bkz.

Page 95: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

85

devam edecek15 ve nihayet 359’da Amid’in kaybından16 sonra Ctesiphon (Medayin) önlerinde kazanılan zafere rağmen, Haziran 363’de Julianus’un öldürülmesi üzerine başa geçen Jovianus’un (363-364) yaptığı otuz yıllık anlaşmayla Nusaybin tekrar İranlılara bırakılacaktır.17

IV. yüzyılın ortalarından itibaren Roma İmparatorluğunu tehdit eden kavimler göçü ve kristolojik mücadelenin şiddetine18 rağmen

W. Heyd, Yakın-Doğu Ticaret Tarihi, (nşr. E. Z. Karal ), Ankara 1975, s. 7.

15 Nitekim Nusaybin, 338, 346 ve son olarak 350 yılında İranlılar tarafından kuşatılacaktır. [Bkz. O. Akşit, age, s. 581, 585] Esasen, kendilerini Ahamenişlerin halefi olarak gören Sasaniler, daha III. yüzyılın ortalarından itibaren, bütün erken Bizans dönemi boyunca Anadolu’ya yönelen en büyük tehditti. Geniş bilgi için bkz. A. Christensen, L’İran sous les Sassanides, Copenhague 1936.

16 Amid’in II. Şapur (309-379) tarafından zaptı hususnda geniş bilgi çin bkz. İ. Kafesoğlu, Türk Millî Kültürü, Ankara 1977, s. 68; J. C. Rolfe, Ammianus Marcellinus I, (nşr. W. Heinemann), Harvard 1963, s. 373-379; A. Christensen, age, s. 236.

17 Bkz. G. Ostrogorsky, Bizans Devleti Tarihi, (nşr. F. Işıltan), Ankara 1981, s. 47; O. Akşit, age, s. 596 vd.; Romalılar bu anlaşmayla başta Nusaybin olmak üzere Kuzey Mezopotamya’nın doğu yarısını, Singara’yı (Sincar) Babil’i ve Dicle ötesi arazilerini yani onbeş kalesiyle Arzanene, (Batman çayı ile Siirt arasındaki bölge) Moxoene, Zabdiane, (Eruh’un güneyinde şimdiki Fındık kasabası ve çevresi) Rehimene ve Karduene’yi (Cizre ?) kaybetmişti. Boşaltılan Nusaybin’in ahalisi de Amid (Diyarbakır) yakınlarında, sıradan duvarla çevrili bir mevkiye yerleştirildi. Bkz. A. Christensen, age, s. 233; E. Gibbons, Roma İmparatorluğu’nun Gerileyiş ve Çöküş Tarihi II, (nşr. A. Baltacıgil), İstanbul 1987, s. 327; E. Honigmann, Bizans Devletinin Doğu Sınırı, İstanbul 1970, s. 3.

18 Kadıköy konsilinde [Bkz. M. Çelik, Süryani Kilisesi Tarihi, İstanbul 1987, s. 164-182] mahkum edilmiş olan monofizitlik doğu bölgelerinde gittikçe artan bir nüfuza sahip olurken bu eyaletler ile Doğu Roma devleti arasındaki bağlar zayıflamakta, din kaynaklı çatışmalar hızlanmaktaydı. Zenon’un (474-491) monofizitler ile diyofizit Bizans halkı arasında dengeyi sağlamaya çalışması da bir netice vermemiş ve sonuçta monofizit Nesturiler şiddetli bir takibata maruz kalmıştır. [Bkz., M. Grant, Romadan Bizans’a, İ. S. Beşinci Yüzyıl, (nşr. Z. Z. İlkgelen), İstanbul 2000, s. 82-92; G. Ostrogorsky, age, s .46-58] O yüzden, Nesturi

Page 96: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

86

zaman zaman Nusaybin’i kuşatmalarına bakılırsa Doğu Romalılar da bu şehirden vazgeçememiştir.19 Bunu Bizans’ın Doğu Akdeniz çevresinde gözle görülür bir biçimde ikinci plana düştüğü VI. yüzyılın ilk yarısında20 bile yöre halkının bu devlete meyilli olduğu yolunda bir iddia ile izah etmek de mümkün görülmemektedir.21 Dolayısıyla

kilisesi 489 yılında Urfa’dan Nusaybin’e taşınacak ve bu şehri yüzyıllarca sürecek önemli bir dini merkez haline getirecektir. [Bkz. A. Vööbus, The School of Nizibis, Louvain 1965, s. 32-56; S. A. Atiya, A History of Eastern Christianity, London 1968, s. 252; Y. Kumeyr, İslâm Felsefesinin Kaynakları, (nşr. F. Olguner), İstanbul 1972, s. 123] Halbuki, bu zümreler daha önce, 363’te II.Şapur’un zulmü yüzünden Nusaybin’den Urfa’ya göç etmiş ve “İranlılar mektebini” de buraya nakletmişti. [Bkz. Mes’udî, Kitâbü’t-Tenbih, (nşr. M. J. De Goeje), Leiden 1893, s. 150] Ancak, V. yüzyılda Bizans’ın dine ve doğu Hırıstiyanlarına saygılı davranmadığına inanılıyordu. [Bkz. J. Wiesehöfer, age, s. 292 vd.; E. Gibbons, age, II, s. 293 vd.]Ona rağmen Bizans, bu yüzyılda da İranlılara karşı doğu Hırıstiyanlarına arka çıkmaya devam edecek ve Ermenilerde olduğu gibi diğerlerinde de millî-dinî şuurun doğmasına yardımcı olacaktır. Bkz. G. Ostrogorsky, age, s. 52.

19 Sargathon (Serce Han) zaferinden sonra, 421’de iki koldan harekete geçen Doğu Roma birlikleri Nusaybin’i kuşatmış ise de Sasani hükümdarı V. Behram’ın (421-439) harekete geçmesi üzerine geri çekilmek zorunda kalmıştır.[Bkz. M. Grant, age, s. 54; E.Gibbons, age III, s. 180;] Söz konusu şehir, I. Kavad’ın (488-531) 502’de Amid’i ele geçirmesinden sonra, 503’de Areobindos tarafından tekrar kuşatılmıştır. Ancak Bizans kuvvetleri geri püskürtülecek ve İmparator I. Anastasius, (491-518) Tuna boyları ile Mezopotamya’da daha 492 yılında çökmüş olan Bizans savunmasını [Bkz., G. Ostrogorsky, age, s. 65] tekrar canlandırabilmek için önemli mevkileri tahkim ederken 506 yılında Nusaybin’in onbeş kilometre batısında muhteşem Dara şehrini kurarak [Bkz. E. Honigmann, Bizans Devletinin.., s. 7; E. Gibbons, Roma İmparatorluğu’nun Gerileyiş ve Çöküş Tarihi IV; Bizans I, (nşr. A. Baltacıgil), İstanbul 1994, s. 94 vd.] adeta bu şehirden vazgeçmiş görünmesine rağmen Bizanslılar, 526’da Timestratos ve 572’de Markianus vasıtasıyla bu şehri iki kere daha kuşatacaktır. [Bkz. E, Honigmann, “Nasibin”, s. 101] Ayrıca 541’de, ünlü Bizanslı komutan Belisarius, Nusaybin yakınlarına kadar gelecek ama, taarruz etme cesaretini gösteremeyecektir. Bkz. E. Gibbons, age V, Bizans II, s. 216.

20 Bkz. G. Ostrogorsky, age, s. 66. 21 Bkz. E. Honigmann, “Nasibin”, s. 101.

Page 97: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

87

Bizans’ın bu ilgisi Anadolu topraklarının korunması ve ticari faaliyetler açısından Nusaybin’in arz ettiği önemden kaynaklanmış olmalıdır.

Bizans devleti ile tebası olan doğunun monofizit ahalisi arasındaki inanç mücadelesi VI. yüzyılda da bütün şiddetiyle devam etmiş, bu durum yüzyılın sonlarına doğru Sasanî ordularının Kayseri’yi ele geçirmesine yardımcı olduğu gibi 615’te Boğaziçi kıyılarına kadar sarkmalarını da kolaylaştırmıştır.22 Nusaybin, bu dönemde Sasanîlerin çıkış noktasını teşkil etmekte ve bölgede sürekli kuvvetli birlikler bulundurulmaktaydı. Esasen iç kargaşanın hakim olduğu dönemlerde bile İranlılar, bu şehre hakim olmaya önem vermişlerdir. Nitekim 591 yılında, tahtı yeniden ele geçirebilmesi için sağlanan destek karşılığında II. Husrev (Perviz), Tiflis, Divin, Taron (Muş), Martyropolis (Silvan) ve Dara (Oğuz köyü) hattının batısında kalan bütün araziyi Maurikius’a (582-602) bırakmasına rağmen Nusaybin’i elde tutmaya özen göstermiştir.23

22 Geniş bilgi için bkz. G. Ostrogorsky, age, s. 88,102; Esasen, I.

Justinianus (527-565) dönemine kadar monofizit vb. Hırıstiyan ahali, diğer Hırıstiyanların eline geçmektense, kiliselerine kapanıp kendilerini ateşe vermeyi tercih etmiştir. Bkz. E. R. Dodds, Pagan and Christian in an Age of Anxiety, Cambridge 1965, s. 67; M. Grant, age, s. 90.

23 Bkz. E.Honigmann, age, s. 25 vd.; Bu olayların destansı bir anlatımı için bkz.,Taberî, Milletler ve Hükümdarlar Tarihi III, (nşr. Z. K. Ugan vd.) İstanbul 1991, s. 1179 vd.; Bizans, Justinianus’dan (527-565) sonra İtalya ve İspanya’daki arazilerinin tamamına yakınını kaybetmişti. Dolayısıyla VI. yüzyılın sonlarına doğru bu devlette siyasetin ağırlık noktası mecburen tekrar doğuya kaydı. Bunun sonucunda Önasya’da sarsılan itibarın yeniden kazanılması hususu önem kazandı ve II. Justinus (567-578) Sasanilere verilmekte olan haracı ödemeyi ret etti. Böylelikle Justinianus’un büyük gayretler sonucunda gerçekleştirdiği barış sona ermiş, sert ve uzun bir savaş başlamış oluyordu. Askeri harekat büyük ölçüde eskiden beri iki devlet arasındaki sürtüşmelerin esas kaynağını teşkil eden ve stratejik açıdan çok önemli olan Armenia üzerinde yoğunlaştı. Buraya sahip olmak Bizans için her zamankinden daha önemli hale gelmişti. Zira, Germenlerin batıya doğru kaymaları sonucunda bu devlet artık ücretli asker bulamaz olmuş ve Armenia bölgesindeki savaşçı topluluklar vasıtasıyla bu ihtiyacını karşılamayı düşünmekteydi. Sonuçta tam yirmi yıl süren bir savaşı müteakip Sasaniler, içerde baş gösteren sıkıntılar yüzünden hakimiyetleri altındaki

Page 98: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

88

Sasanîler, kalıcı bir idare tesis edemeden, Heraklius (610-641) tarafından 622’de Anadolu’dan kovulurken24 Bizans, yeniden hakim olduğu bu topraklarda inanç çatışmalarının tekrar canlanmasını önleyemeyip, dinî barışı sağlayamadı.25 Dolayısıyla bölge, İslâm dininin hayatlarında meydana getirdiği harikulâde değişikliğe26 bağlı olarak ortaya çıkan fütuhat azminin kazandırdığı muazzam taarruz kudretiyle adeta yayından boşanmış bir ok gibi verimsiz yurtlarından fırlayarak çevreye yayılmaya başlayan Araplar tarafından girişilecek fetih hareketlerine açık hale geldi.27 Nitekim, 20 Ağustos 636’da Yermûk’ta Bizans’ın mukavemetini kıran İslâm orduları Doğu Akdeniz çevresindeki mücadelenin sonucunu da tayin etti. Bir müddet önce Bizans’ın Sasanîlerden geri aldığı eyaletler adeta bir zafer alayı yürüyüşüyle baştan sona çiğenenerek çok kısa bir süre içerisinde ele geçirildi.28 Bu arada, 639 yılında, İyad b. Ganm’e bağlı Abdullah b.

Armenia’nın büyük bir kısmını Bizans’a kaptırdı. Bkz. G. Ostrogorsky, age, s. 73.

24 Bkz. G. Ostrogorsky, age, s. 94 vd; A. Christensen, age, s. 486; Bizans İmparatoru’nun İranlıları Nusaybin önlerinde mağlup ettiğine dair bir bilgi ile bu mücadelenin teferruatı için bkz., Taberî, Milletler…III, s. 1185 vd.

25 Bizans-İran mücadelelerinde Sasanî devletinin bel kemiği kırılmış, içeride kargaşa başlamıştı. Bizans ise uzun ve yıpratıcı bir mücadeleden muzaffer çıkmasına rağmen bütün gücünü tüketmişti. Ayrıca, doğu eyaletlerinde bir türlü ortadan kaldırılamayan dinî anlaşmazlığın sebep olduğu kin dalgası daha ilk günlerden itibaren bilhassa Süryanî, Kopt vs. gibi halkları devletten ayrılma eğilim ve gayretini artırarak bunların savunma iradelerini kesin olarak yok etmişti. Bkz. G. Ostrogorsky, age, s. 55-58, 101 vd.

26 Bkz. C. Lindholm, İslâmî Ortadoğu (Tarihsel Antropoloji), (nşr. B. Şafak), Ankara 2004, s. 121-150.

27 G. Ostrogorsky, age, s. 102; F. Işıltan, Urfa Bölgesi Tarihi, İstanbul 1960, s. 28.

28 P. K. Hitti, History of Syria, London 1957, s. 415 vd.; Esasen Heraklius, Yermûk savaşından sonra her şeyin bittiğine hükmederek geri çekildi. Gerçekten de, gözleri önünde bütün eserinin elinden çıkıp gitmesini seyretmek zorunda kalmıştır. Bkz. G.Ostrogorsky, age, s. 103 vd.

Page 99: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

89

İtbân komutasındaki kuvvetler çok az bir direnişten sonra Urfa için kabul edilen şartlar29 dahilinde Nusaybin’e girdi.30

Müslüman Arapların çok kısa bir süre içerisinde Doğu Anadolu’ya nüfuz ederek Erzurum-Erzincan hattına ulaşmalarıyla31 birlikte aşağı yukarı Orta Aras-Orta Fırat havzaları arasında uzanan sahada baştan beri adeta bir doğu-batı mücadelesi şeklinde seyreden Parth-Roma, Sasanî-Roma ve daha sonra Sasanî-Bizans rekâbeti, bölge tarihinin hakim politik gerçeği olmaktan çıkarken32 Nusaybin de bir sınır/ serhat şehri olma hüviyetini kaybedecektir. Ona rağmen

29 Bu şartları ihtiva eden mektup kaynaklarda birkaç şekilde yer almaktadır.

Meselâ, Belâzurî, Fütûh.., s. 249 vd.’da “Rahman ve Rahîm olan Allah’ın adıyla, Bu Iyâd b. Ganm’ın er-Ruha piskoposuna mektubudur. Eğer sizler, her erkek için bir dinar ile iki müdd buğdayı bana ödemeniz şartıyla şehrin kapısını açarsanız, sizlerin canları ve malları ile size tabi olanlar emniyette olursunuz. Yolunu şaşırana yol göstermek, köprüleri ve yolları tamir etmek ve Müslümanlara iyi niyet beslemek sizin vazifenizdir. Allah şâhid oldu. Şâhid olarak Allah yeter.” şeklinde kaydedilen bu örneğin hemen altında, bir başka raviye dayanarak “Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla. Bu Iyad b. Ganm’ın ve Müslümanlardan yanındakilerin er-Ruha halkına mektubudur. Ben onların canları, malları, çocukları, kadınları, şehirleri ve değirmenleri için eman verdim. Şu şartla ki, onlar, üzerlerindeki hakkı ödesinler. Köprülerimizi tamir etmeleri, yollarını şaşıranlarımıza yol göstermeleri de onlardan istediğimiz diğer şeylerdir. Allah, melekleri ve Müslümanlar şahid oldu.” biçiminde yeni bir “emannâme” örneği verilmektedir.

30 Bkz. Belâzurî, Fütûhü’l-Büldân, (nşr. M. Fayda), Ankara 1987, s. 251 vd.; İbnü’l-Esir, İslâm Tarihi; el-Kâmil fi’t-Tarih Tercümesi II, (nşr. M. Tulum), İstanbul 1985, s. 485 vd.; el-Cezire yöresinin fethiyle ilgili kaynaklarda farklı bilgiler bulunmaktadır. [Meselâ Nusaybin’in Ebu Musa tarafından feth edildiğine dair bir bilgi için bkz., İbnü’l-Esir II, s. 488] O sebeple bölgede süratle gelişen Arap fütuhatı ve bu arada Nusaybin’in fethiyle de ilgili bir kısım Arap, Bizans ve Süryani kaynağında yer alan kayıtlar ve bunlarla ilgili bir değerlendirme için bkz. F. Işıltan, age, s. 49-75.

31 Bkz. Belâzurî, Fütûh..., s. 235 ve 247: Ş. Uçar, Anadolu’da İslâm-Bizans Mücadelesi, İstanbul 1990, s. 67.

32 İslam-Arap orduları bunlardan birisini ortadan kaldıracak, diğerini de büyük ölçüde zayıflatacaktır. Bkz. B. Lewis, Ortadoğu; Hırıstiyanlığın Doğuşundan Günümüze Ortadoğu’nun 2000 Yıllık Tarihi, (nşr. M. Harmancı), İstanbul 1996, s. 30; C. Lindholm, age, s. 128.

Page 100: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

90

burası önemini muhafaza edecek ve İslâm hakimiyet döneminde pek çok olaya sahne olacaktır.

Page 101: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

İKİ MEKAN BİR İSİM: NUSAYBİN VEYA NUSAYBİN İLE İLGİLİ KAYNAKLARDA GEÇEN BİR HATANIN TASHİHİ

Abdullah EKİNCİ∗

Ahmet KÜTÜK∗∗

Nusaybin’in Yer Aldığı Bölge ve Bölümleri

El-Cezire bölgesinde bulunan Nusaybin, Nesıbin ve Nizip yerleşim birimleri çoğu kez bugün Mardin’e bağlı Nusaybin kasabasıyla karıştırılmıştır. Bildirimizde Mardin’e bağlı Nusaybin, Urfa’ya bağlı Nesibin ile Gaziantep’e bağlı Nizip’in kaynaklarda geçiş şekli ve hataları tespit ederek bu yanlışlıkları tashih etmeye çalışacağız. Tebliğimize konu olan Nusaybin-i Kübra, Nusaybin-i Suğra ve Nizip el-Cezire tabir edilen bölgede yer alan yerleşim birimlerdir.

El Cezire bölgesi Fırat ve Dicle nehirlerinin arası adeta bir ada (Cezire) teşkil ettiğinden, bu bölgeye İslam coğrafyacıları tarafından verilmiş bir isimdir. Aynı mıntıka klasik antik dönemde Mezopotamya diye ifade ediliyordu1. Ancak, Bu iki isim aynı anlama gelse bile,

*Yrd. Doç. Dr Abdullah EKİNCİ Harran Ün. Fen Edebiyat Fak., Tarih Bölümü **Ahmet KÜTÜK Harran Ün. Sosyal Bil. Enst.

Page 102: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

92

coğrafî ve tarihî anlamda tam olarak aynı sahayı karşılamayıp değişik sınırları ihtiva etmektedir. İlk olarak Mezopotamya tabirini ele alacak olursak, Grek kaynakları Fırat ve Dicle nehirlerinin suladığı topraklara iki nehir arası anlamına gelen Mezopotamya adını vermektedir. İlk kez Büyük İskender devrinde onun yeni teşkil ettiği bir satraplık için kullanılan Mezopotamya sahasının sınırları, doğuda İran dağının doğu etekleri, kuzeyde Doğu Anadolu dağlarının güney etekleri, güneyde Basra körfezi, güneybatıda Arabistan çölü, batıda da Suriye çölü ile çevrilmiştir. Tarihî devirlerde bu memleketin güney kısmına Ken-gi ve Şanar (Sinear); kuzey kısmına da Subartu adı veriliyordu2.

el-Cezire tabirine gelince Araplar, Greklerin Mezopotamya dedikleri sahayı iki kısma ayırarak güneyine, yani Aşağı Mezopotamya’ya Sevad yada Irak; kuzeyine, yani Yukarı Mezopotamya’ya da el-Cezire demişlerdir3. İbn Haldun, el-Cezire bölgesini Fırat ve Dicle nehirleri arasında kalan yer, bu iki nehir Bağdad’da birleşmeden evvelki saha şeklinde tanımlamaktadır4. Bu tanımdan yola çıkarak Mezopotamya’nın, Dicle ile Fırat arasında kalan bütün sahayı ihtiva ettiğini, el-Cezire’nin ise, söz konusu sahanın Anbar ile Tikrit arasında çizilecek bir hattın kuzeyinde kalan kısımlarını içeren bir coğrafi saha olduğunu söyleyebiliriz5.

1 İstahri, Kitabu’l Mesalik ve’l Memalik, (neş. Muhammed Cabir Abdul’al el-Hinini), Kahire, 1961, s. 52; Tuncer Baykara, Anadolu’nun Tarihi Coğrafyasına Giriş, I, (Anadolu’nun İdarî Taksimatı), Ankara, 1988, s. 28-29. 2 M. Şemseddin Günaltay, Yakın Şark (Elam ve Mezopotamya), Ankara, 1937, s. 187; Fikret Işıltan, Urfa Bölgesi Tarihi, İstanbul, 1960, s. 1, 12. not. 1. 3 Corci Zeydan, İslam Uygarlıkları Tarihi, (çev. N. Gök) İstanbul, 2004, s. 381; Mustafa Fayda, Hz. Ömer Döneminde Gayrı Müslimler, İstanbul, 1989, s. 42; Adnan Çevik, “Ortaçağ İslam Coğrafyacılarına Göre Nusaybin”, Geçmişten Günümüze Nusaybin Sempozyumu, (27-28 Mayıs 2004), Nusaybin, 2004 4 İbn Haldun, Mukaddime, I, (çev. S. Uludağ), İstanbul, 1988, s. 314. 5 Fikret Işıltan Urfa Bölgesi, İstanbul, 1960, s. 1, 12. not. 1; Zeydan, İslam Uygarlıkları, s. 381.

Page 103: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

93

Genel olarak bütün Arap coğrafyacıları tarafından iki nehir arasında kalan bölge şeklinde tanımlanan el-Cezire bölgesinin sınırlarının zamana göre değişiklik arz ettiğini de söylemek gerekir. Mesela bilinen sınırları, kuzeyde Meyyafarikin ile Malatya yakınında Fırat’a kadar olan yerlere batıdan komşu olan yerler, güneyde Fırat nehri üzerinde yer alan Tikrit, güneybatıda Cezire çölü ve doğuda İran dağları ve Azerbaycan olan el-Cezire bölgesi, 690 senesinde Emevi halifesi Abdülmelik b. Mervan’ın, Musul ve Ermeniye gibi bölgeleri de Irak’tan ayrılıp Harran’a bağlamasıyla sınırları daha geniş bir bölge haline gelmişti6.

Mezopotamya ve el-Cezire kavramları ile birlikte sıklıkla Bet Nahreyn tabirine de tarihi kaynaklarda rastlıyoruz. Bunun da, söz konusu bölgenin Dicle ve Fırat nehri arasında bulunması sebebiyle verilmiş bir isim olmakla birlikte, coğrafi olarak diğer ikisine göre daha dar bir sahayı ihtiva ettiğini söyleyebiliriz. Emevi idare sisteminde, el-Cezire adı yerine ilk kez kullanılan bu isim, Diyar-ı Bekr’in güneyi, Diyar-ı Rabia’nın ve Dicle’nin batı tarafında kalan kısmı ile Urfa’nın ova tarafı, Resu’l Ayn taraflarını içine alan bölge için kullanılmakta ve Ma Beyne’l Nehreyn, (İki Nehir Arası) anlamına gelmektedir7.

El Cezire, Suriye ve Mezopotamya tabirleri konusunda Süryani Mihail’in düştüğü kayıtları, burada kayda değer buluyoruz. Süryani Mihail, Patrik Dioniysous’tan alıntı yaptığı yazısında, Suriye coğrafyasının iki kısma ayrıldığını ve esasen Fırat Nehrinin, Suriye ve Mezopotamya’yı birbirinden ayıran doğal bir sınır olduğunu, Fırat’ın batısından başlayıp Amanos dağından Filistin

6 Zeydan, İslam Uygarlıkları, s. 381; M. Halil Yınanç, “Diyarbekir”, İA, III, Eskişehir, 1997, s. 606. 7 İbn Haldun, Mukaddime, I, s. 314; Abdü’s-Selam Efendi, Ummü’l İber Fi Zikri Men Mada Ve Mer, (çev. S. Baybara), (YYLT), Kayseri, 1994, s. 16; Zeydan, İslam Uygarlıkları, s. 153; Süavi Aydın, Kudret Emiroğlu, Oktay Özel, Süha Ünsal, Mardin (Aşiret-Cemaat-Devlet), Ankara, 2000, s. 4.

Page 104: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

94

mıntıkasına kadar uzanan bölgeye Asıl Suriye; Fırat’ın doğusunda kalan kısma ise Mezopotamya dendiğini ve Cezire, Mezopotamya ve Bet Nahreyn tabirlerinin aynı anlamda kullanıldığını yazmakla bu coğrafi bölgelerin çoğu zaman birbirine karıştırılan, fakat aslında farklı sahaları ihtiva eden yerler olduğuna dikkat çekiyor8.

Ceziretü’l Asur da denilen el-Cezire coğrafyası, köklü bir geçmişe sahip olan bir bölgedir. İslam tarihçilerine ve Tevrat’a göre, Nuh’un gemisi bu bölgede toprağa oturmuş, yeryüzünde ilk şehirlerbubölgedekurulmuşveHz.İbrahimbu bölgeden Filistin’e gitmiştir. Tevrat’a göre cennet bu bölgededir9. Burası, Nil nehrini iki taraftan kuşatan geniş çöller gibi, hiçbir doğal engele sahip olmayıp toprağının verimliliği sularının bolluğu sebebiyle ve bilhassa doğu ve batı dünyalarının ticari mübadeleleri en doğal ve elverişli bir geçit yeri teşkil etmesi dolayısıyla bütün tarihi devirler boyunca etrafında yaşayan ve büyük devletler kuran cengaver kavimlerin daimi surette hırslarını tahrik etmiştir10.

Bölgenin sınırlarını çizecek olursak, güneyinde Irak-ı Arabî, güneybatısında Berü’ş Şam, batısında Suriye-i Bala yani Haleb ve kuzeyinde de Anadolu ile eskiden Ermeniyye denilen Erzurum ve Van ciheti bulunmaktadır. Bölge, Dicle’nin doğusunda kalan Meyyafakirin, Silvan, Erzen, Siirt, Zap havzası ve Fırat’ın batısındaki Adıyaman bölgesini içine alır11. İstahri bölgenin şehirleri arasında Malatya, Sümeysat, Menbic, Balis, Rakka,

8 Süryani Mihail, Vekayiname, (çev. H. D. Andreasyan), Yayınlanmamış TTK Nüshası, Ankara, 1944, s. 165-166. 9 Ramazan Şeşen, “Cezire”, DİA, VII, İstanbul, 1993, s. 509. 10 Işıltan, Urfa Bölgesi, s. 2. 11 Baykara, İdarî Taksimat, s. 29; Şeşen, “Cezire”, DİA, VII, s. 509; Ramazan Şeşen, “Haçlı Seferleri Sırasında Güneydoğu Anadolu Bölgesinin Siyasi ve Sosyal Durumu, Haçlılarla Yapılan Mücadeleye Katkısı”, Uluslararası Haçlı Seferleri Sempozyumu (İstanbul, 23-25 Haziran 1997) , Ankara, 1999, s. 33; Claude Cahen, “İzzeddin b. Şeddad’a Göre XIII. Asır Ortalarında Cezire”, (çev. N. Çağatay), AÜİFD, II, Sayı 4, Ankara, 1953, s. 94.

Page 105: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

95

Anbar, Tikrit, Musul, Amid (Diyarbakır), Nusaybin, Resu’l Ayn (Ceylanpınar), Harran, Ruha (Urfa) gibi şehirleri sayıyor12. Halife Osman zamanında ayrı bir vilayet haline konulan el-Cezire kıtası, bölgede oturan Arap kabilelerinin ismine izafetle, üç bölgeye ayırıldı: Diyar-ı Bekr, Diyar-ı Mudar ve Diyar-ı Rabia13.

Diyar-ı Bekr, Mardin’den Adıyaman, Harput, Bingöl, Siirt, Bitlis’e kadarki sahayı kapsıyordu. Bazen Muş, Malazgirt, Ahlat bölgeleri de Diyar Bekr bölgesine tabii idi14. Diyar-ı Mudar, Cizre’nin doğu ve batı kısımları olup Rakka (veya Harran) merkez olmak üzere Urfa ve Suruç taraflarını ihtiva eder. Ancak Diyar-ı Mudar tabiri daha ortaçağ sonlarından itibaren kaybolmaya yüz tutmuştur. Araştırma konumuz olan üç mekan dan ikisi Nusaybin-i Kübra el-Cezire’nin en geniş sahasını içinde yee alan Diyar-ı Rabia’da yer almaktadır. Diyar-ı Rabi, Cezire’nin doğu ve güneydoğu kısımları olup Nusaybin (veya Musul) merkez olmak üzere Cizre ve Mardin taraflarını içine alırdı15.

Diyar-ı Rabia’nın sınırlarına gelince, Yakut’un kısaca, Musul ve Res’ul Ayn arasındaki bölge olarak tanımladığı ve Rabia Araplarının ve bilhassa Tağlib kabilesinin diyarı olan bu bölge, Cezire’nin tüm doğu ve güneydoğu kısımlarını içine alır. Dicle boyunca Tell Fegan’dan Tekrit’e kadar uzanır ve nehrin sağ arazisinde Habur-Hirmas-Sarsar arazisi ile sol sahilinde küçük Habur’un aşağı mecrası ve Zab’ın aşağı ve yukarı mecrasını ihtiva eder. Abdusselam Efendi, bölgenin sınırlarını kısaca doğu-batı doğrultusunda Mardin-Habur; güney-kuzey yönünde ise Rakka-Siirt arasında kalan bölge

12 İstahri, Kitabu’l Mesalik, s. 52. 13 Bkz. Yınanç, “Diyarbekir”, İA, III, s. 606. 14 Moğollardan sonra Diyar Bekr’in, Musul merkezli olarak tüm el-Cezire sahasını ihtiva eden idari bir ünite olduğunu görüyoruz. Bedruddin Ayni, Ikdu’l Cum’an fi Tarihu’l Ehli’z Zaman, (neş. M. Muhammed Emin), I, Kahire, 1987, s. 415. 15 G. Le Strange, The Lands of The Eastern Caliphate, London, 1966, s. 86; Baykara, İdarî Taksimat, s. 24; Şeşen, “agm”, s. 33; Aydın vd., Mardin, s. 5; Çevik, “agm.”, s. 2.

Page 106: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

96

olarak tanımlıyor. Ceziret b. Ömer, (Cizre) Dara, Sincar, Mardin bu bölgenin meşhur şehirleridir16. Bölge sınırlarının zamanla genişlediği vakidir. Mesela, Halife Ömer zamanında Diyar-ı Rabia eyaleti, sadece eski Sasani toprakları olan Nusaybin, Arzan, Beth Arabaye, Balad, Sincar, Karda, Bezabde ve Tur-Abidin bölgelerini değil, eski Bizans toprağı olan Diyarbakır, Resu’l Ayn ve Mardin bölgelerini de kapsıyordu17. Bu bakımdan Diyar-ı Rabia bölgesinin, bazen Diyarbekir’i de içine alan geniş bir anlam ifade edebileceğini söyleyelim18. Zaten Hamdullah Müstevfi (1281-1350), de bu iki bölgeyi birlikte zikreder ve Musul’u buranın merkezi olarak gösterir19.

Nusaybin-Kübra ve Nusaybin-i Suğra

Nusaybin-Kübra

Şehrin ismi muhakkak Sami menşeli olup bu ismi, Philion Byblios ile beraber Νάσιβις = στήλαι (Nasib)’ye bağlamak gerekir. Sikkeler üzerinde mevki adı olarak umumiyetle ΝЕΣІΒІ şeklinde görülür. Ermenice’de şehir ekseriyetle Mebin olarak geçer. Urfalı Mateos buraya Nsepi, aynı zamanda Mebin veya Nsepin denilir, diyor. Bazı Süryani kaynaklarda, Nusaybin’e atfen Tevrat’taki Sobha adı kullanılıyor20. Ebu’l Ferec, Kronoğrafyası’nda Nusaybin’in Nemrut tarafından kurulduğunda, ismini Akhar (Akhar) şeklinde anıyor, fakat 16 Abdü’s-Selam Efendi, Ummu’l İber, s. 16; “Diyar Rebia”, İA., III, s. 601; Baykara, s. 24, Canard-Cahen, “Diyar Rabia”, EI2,s. 348; Çevik, “agm.”, s. 2. Nusaybin bölgedeki en eski kent merkezlerindendir. Mardin, Dara, Hısn Keyfa, Savur ve Lorna gibi yerler Sasani-Bizans üstünlük mücadelesi döneminde bu sonuncular tarafından İran baskınlarını önlemek ve ordularının zor durumda kaldığı zamanlarda sığınmak gayesi ile sonradan inşa edilmiş istihkamlardı. Bu konuda Bkz. Nejat Göyünç, XVI. Yüzyılda Mardin Sancağı, İstanbul, 1969, s. 6-7. 17 Şeşen , Harran, s. 9; Aydın vd., Mardin, s. 74. Arap coğrafyacılarının bazıları Musul’u da Rabia bölgesi dahilinde sayarken, bazıları ise burayı ayrı bir idari bölge olarak telakki eder. Bkz. Çevik, “agm.”, s. 3. 18 Buna karşılık, Moğollar döneminde de tüm el-Cezire’nin Musul merkezli olarak Diyar-ı Bekr adı altında birleştirilmesi, bu bölgenin sınırları konusundaki keyfiyetin tamamen hakim unsura göre değiştiğini gösteriyor. bkz. Muammer Gül, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da Moğol Hakimiyeti, İstanbul, 2005, s. 47. 19 Müstevfi’den nakleden Baykara, İdarî Taksimat, s. 24, 74. 20 Honigmann, “Nasibin”, İA., IX, s. 99-100.

Page 107: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

97

aynı müellif Muhtasar adlı eserinde, Nemrut’un kurduğu ve Nusaybin’e tekabül eden şehrin, Halya olarak gösteriyor. Hangisi doğru olursa olsun, Nusaybin isminin bu iki sözcükle de herhangi bir kelime benzerliğinin bulunmaması dikkat çekiyor21. Oysa sırf kelime benzerliği açısından düşünecek olursak kent isminin, Sümerlerin bolluk, feyiz, bereket ve yazı ilahesi olan Nisiba ile ilgisi olabilir. Sümerlilerin inanışlarına göre, hem yazı, hem de ilim ilahesi olan bu tanrıça, Nusaybin’e pek uzak olmayan Mezopotamya’nın güney kısımlarını ihtiva eden Sinear’daki sazlıklara oturuyordu22.

Tarih öncesi dönemlerde şehrin adı ilk olarak MÖ I. bin yıla ait Asur kaynaklarında II. Adrinirari zamanında Naşibina olarak zikrediliyor. Kentin adı, Cellarius’ta Nisibin ve Nesibis; bölgeyle ilgili ilk Roma kaynaklarından sayılan Plutarkus’da Nisibin; Stefanus’ta da Nasibis biçiminde anılmaktadır23. Bazı yerlerde bu ismin, Nitibi(n), Nitibeni, Nizzibi gibi değişik şekillerine de rastlanır24. MÖ. 852-715 arasındaki devirde Nusaybin, valisinin unvan verdiği bir merkez oldu25. Selevkoslar döneminde ise, Antioch Mygdonia (Makedonya Antakyası) adıyla yeniden kurulmuştur26. Arap Phillipus zamanında MS. 244 yılında şehir Julia Septimia Colonia Nisibis Metropoli adını almış, fakat bu kişi şehri ve el-Cezire’yi terk etmiştir27.

Kentin, özellikle tarihin ilk dönemlerinden bu yana doğu-batı ticaretinin önemli bir noktasında oluşu, Nusaybin isminin menşeini ticari sebeplere bağlayan yorumların da ortaya atılmasına sebep olmuştur. Buna göre kelimenin Süryaniler tarafından kullanılan biçimi

21 Krş. Ebu’l Ferec, Abu’l Farac Tarihi, I, s. 75; Ayn mlf, Muhtasar, s.12. 22 Bu tanrıça hakkında bkz. Günaltay, Yakın Şark, s. 475. 23 Süavi Aydın vd., Mardin, s. 41, 48, not 155; Honigmann, “Nasibin”, İA., IX, s.100; Çevik, agm., s. 1. 24 Honigmann, “Nasibin”, İA., IX, s. 99. 25 Honigmann, “Nasibin”, İA., IX, s.100. 26 Ebu’l Ferec, Abu’l Farac Tarihi, I, s. 135; Şemsettin Sami, Kamusu’l Alam, IV, s. 4580; Segal, Edessa (Urfa) Kutsal Şehir, (çev. A. Arslan), İstanbul 2002, s. 35. Bazı kaynaklara göre, Antiochia Mygdonia bir bölgeydi ve Nusaybin bu bölgenin başşehriydi. Süavi Aydın vd., Mardin, s. 47, 48, not 155. 27 Honigmann, “Nasibin”, İA., IX, s.100; Oktay Akşit, Roma İmparatorluk Tarihi (MÖ.27-MS. 395), İstanbul 1985, s. 397; Süavi Aydın vd., Mardin, s. 48, not 155.

Page 108: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

98

olan Sobha, Buluşma Yeri anlamına gelmekteydi28. Ermeni kaynaklarda şehrin adı umumiyetle Mebin olarak geçer. Urfalı Mateos’ta burası, Mebin, Nsepi veya Nsepin şeklinde geçmektedir. Yunan coğrafyacılar ise şehre Socoras yada Mygdonius adını verirler29. Bazı kaynaklar, şehrin etrafındaki çiçekli çayırların çokluğundan dolayı buraya, herhalde bu özelliği ile ilgili bir anlama gelen, Antomisia denildiğini yazar30.

Kelimenin okunuşuna gelince, Arap tarihçi ve coğrafyacılarının birçoğu, herhangi bir hareke ile vurgu yapmaksızın şehrin ismini şeklinde yazıyorlar. Bu açıdan değerlendirildiğinde, Arapça نصيبينyazılışı bakımından kelimeyi “Nasibin” yada “Nisibin” şeklinde telaffuz edebileceğimiz gibi, bugünkü kullanılışına uygun olarak “Nusaybin” şeklinde de okuyabiliyoruz. Yalnız İstahri ve Yakuti’nin harfine eklediği (sad) ص ,harfi üzerine koydukları fetha ile (nun) نkesradan bu kelimenin açıkça نصيبين (Nasibin) şeklinde okunması gerektiğini anlıyoruz31. Nusaybin’in bugünkü sakinleri, bu kelimenin kökenini, Türkçe’de “kısmet, hisse” manalarına gelen “Nasib” (نصيب) kelimesine bağlayıp sondaki “eyn” (ين) ekinin de Arapça’daki “ikili” manası vermesinden yola çıkarak “Nasibeyn” (çifte nasib) şeklinde yorumluyorlar. Fakat yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, tarihin ilk dönemlerinden beri bu ismin kullanıldığı göz önüne alındığında, kelimenin kökenin Arapça olup olmadığını da sorgulamak zorunluluğu doğuyor32.

Nusaybin-i Suğra (Küçük Nusaybin)

el-Cezire bölgesinde ikinci bir Nusaybin daha vardır. E. Honigmann’dan başka kimsenin dikkatini çekmeyen bu ikinci Nusaybin ile, araştırma konumuz olan bilinen Nusaybin, günümüz tarihçileri tarafından çoğu zaman birbirine karıştırılır33, araştırmamızın

28 Segal, Edessa, s. 40. 29 Strange, Eastern Caliphate, s. 94. 30 Şemsettin Sami, Kamusu’l Alam, IV, s. 4580. 31 Bkz. İstahri, Kitabu’l Mesalik, s. 52; Yakuti, Mu’cemu’l Buldan, V, s. 288. Yakuti’de ب (be) harfi de kesrelidir. Bkz. Yakuti, Aynı yer. 32 Nasib kelimesinin anlamları için Şemsettin Sami, Kamus-ı Türki, İstanbul 1317, s. 1460. 33 Mesela Mateos’u tercüme eden Dulaurier, ermeni müverrihin kitabında Nsepi olarak geçen bu yerleşim yerini bilinen Nusaybin kabul ediyor. (bu

Page 109: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

99

başında böyle bir karışıklığa meydan vermemek için bununla ilgili bir açıklama yapmayı gerekli görüyoruz. Ortaçağ tarihçilerinin Küçük Nusaybin ya da Bizans Nusaybin’i adıyla, bilinen Nusaybin’den ayırdıkları bu yerleşim yerinin kurulmasının sebebi olarak kaynaklarda, MS 363’te Romalıların yenilgisiyle sonuçlanan savaş sonunda İranlılar ile Romalılar arasında yapılan anlaşma gereği Nusaybin şehrinin İranlılara terk edilmesi gösterilir34.

Sasani imparatoru II. Şapur, 359 senesinde Tela ve Amid’in üzerine yürürken, Nisibis (Nusaybin)’e uğradı. Bu sırada Roma ordusu şehrin yakınında yer almasına rağmen Julian’ın ölümünden sonra (363) yerine geçen Jovianus, Perslerle anlaşma yolunu seçti. Bu anlaşma gereği Roma imparatoru, Nusaybin kalesinin boşaltılıp Perslere terkini de kabul etmiş ve kent böylece Sasanilere verilmişti. Fakat Nusaybin halkı, Firdevsi’nin anlatımına göre, ateşperest bir hükümdarın tebaası olmayı arzu etmediklerinden önce buna karşı koymuş, başaramayınca da Amida (Diyarbakır)’ya göçmek zorunda kalmıştı. Bunlar bilahare, daha ötelere gidip kendilerine yeni bir yerleşim yeri kurdular. Bu yerleşim yerinin tüm sekenesi Nusaybin’e mensup olduğundan bu yeni yerleşim yerine Küçük Nusaybin adı verildi35.

Ortaçağ tarihçi ve coğrafyacıları, bu tarihten itibaren bilinen Nusaybin yanında, Küçük Nusaybin’i de anıyor: Vakidi, bölgedeki İslam fetihleri vesilesiyle, genel olarak Siverek ile birlikte andığı bu yerleşim yerinden Nasibin al-Suğra (نصيبين الصغرى) şeklinde bahsederken, Yakuti, Mu’cemu’l Buldan adlı kitabında buraya Bizans

konuda bkz. Ernst Honigmann, Bizans Devleti’nin Doğu Sınırı, İstanbul 1970, s. 140) Aynı eseri Türkçe’ye çeviren Andreasyan bugün Gaziantep’in ilçesi olan Nizip olarak gösteriyor. (bkz. Urfalı Mateos, Urfalı Mateos Vekayi-nâmesi (952-1156) ve Papaz Grigor’un Zeyli (1136-1162), (çev. H. D. Andreasyan), Ankara 1987, s. 125, 134, 135, 254 ve indeks “Nisib”) Bu çevrilerde, bu konudaki hatalar haliyle diğer tarihçileri de yanıltmış görünüyor. Mesela Urfa Haçlı Kontluğu’na dair eşsiz bir kitap yazmış olan sayın Demirkent de Aksungur’un Urfa bölgesine gelmesi bahiste burayı bilinen Nusaybin olarak gösteriyor. Krş. Mateos, Vekayiname, s. 254; Işın Demirkent, Urfa Haçlı Kontluğu Tarihi (1098-1118), I, Ankara 1990, s. 159. 34 Honigmann, “Nasibin”, İA., IX, s. 101. 35 Firdevsi’den aktaran, Büncher, “Şapur”, İA., XI, Eskişehir 1997, s. 341-342; Honigmann, “Nasibin”, İA., IX, s. 101.

Page 110: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

100

Nusaybin’i anlamında Nusaybin-i Rum (نصيبين الروم) dendiğini yazıyor36. Urfalı Mateos burayı, Sibar yada Nsepin şeklinde anıyor ve önce Horasan Saları daha sonra da Gümüştekin tarafından yapılan seferler vesilesiyle zikrediyor37. İbnu’l Esir, el-Cezire bölgesinin 1231 senesinde Moğollar tarafından istilası bahsinde, bu yerleşim merkezinden Yakuti gibi, Nusaybin-i Rum şeklinde bahsediyor ve Moğolların burayı yağmalayarak içinde bulunan erkekleri öldürdüğünü kaydediyor38.

Küçük Nusaybin’in coğrafi konumuna gelince; Vakidi’nin, genellikle Süveyda (Siverek) ile birlikte andığı Nusaybin-i Suğra39, gerçekten Siverek’e yakın bir mevkidedir. Burası, Yakuti’nin verdiği bilgiye göre, Fırat’ın sol yakasında Siverek, Hısn Mansur (Adıyaman) yolu üzerinde bulunmakta olup Amid ve Harran’a üç-dört gün mesafede idi40. Bu yol herhalde Harran’dan Malatya’ya giden veya Edessa civarındaki Bizans arazisi kenarından geçen bir yol olacaktır. Çünkü Harran’dan Hısn Mansur’a götüren doğru yol Urfa ve Samsat üzerinden geçer. Günümüzde sadece harabeleri mevcut olan bu yerleşim yeri, 1:200,000 mikyaslı erkan-ı harbiye haritalarının 1333 (1917-1918) senesinde neşredilmiş Siverek-Harput paftasında, Siverek’in aşağı yukarı 32 km batısında Fırat nehri kenarında Kantara

36 Vakidi, Futuh’ş-Şam, II, Beyrut, s. 128, 130; Yakuti, Mu’cemu’l Buldan, V, s. 289. 37 Urfalı Mateos, Urfalı Mateos Vekayi-nâmesi (952-1156) ve Papaz Grigor’un Zeyli (1136-1162), (çev. H. D. Andreasyan), Ankara 1987, s. 125, 134, 135, 254. Küçük Nusaybin kalesinin reisi, Gümüştekin’in buraya gelmesiyle yakınında olan Urfa’ya haber gönderip acilen yardım talep etmiştir. Dulaurier, Mateos çevirisinde, Küçük Nusaybin’den habersiz olduğu için, aslında Ermenice’de bu anlamı karşılayan Sipar kelimesinin, herhangi bir müstensih tarafından ilave edilmiş olabileceğini yazıyor. Bkz. Mateos, Vekayiname, s. 135, not. 71. 38 İbnu’l Esir, el-Kamil fi’t-Tarih, (çev. A. Özaydın-A. Ağırakça) XII, İstanbul 1987, s. 463. Taberi tarihinde burası zikredilmeyip Nusaybin-i Yemen adlı bir şehirden bahsediliyor. (Bkz. Taberi, Tarih-i Ümem ve’l Mülük, Beyrut 1987, II, s. 428) Başka herhangi bir kaynakta bu isme rastlamadım. 39 Vakidi, Futuh’ş-Şam, s. 128, 130. 40 Yakuti, Mu’cemu’l Buldan, V, s. 289.

Page 111: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

101

mevkiine 2,5 km mesafede nehrin bir büklümü üzerinde görülmektedir41.

Sonuç olarak Nusayb-i Kubra ile Nusaybib-i Suğra arasındaki ilişki MS 363’te Romalıların yenilgisiyle sonuçlanan savaş sonrasında başlayan göçle Nusayb-i Suğra tarihi başlamıştır. Küçük bir yerleşim birimi olan bu mekan ile ilgili kaynaklardaki bilgiler daha meşhur olan Nusaybin-i Suğra ile sürekli karıştırılmıştır.

41 Şemsettin Sami, Kamusu’l Alam, IV, s.4581; Honigmann, “Nasibin”, İA., IX, s. 99-100; Honigmann, Bizans Devletinin Doğu Sınırı, (çev F. Işıltan), İstanbul 1970, s. 140.

Page 112: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

102

BİBLİYOGRAFYA

Abdü’s-Selam Efendi, Ummü’l İber Fi Zikri Men Mada Ve Mer, (çev. S. Baybara), (YYLT), Kayseri, 1994.

Adnan Çevik, “Ortaçağ İslam Coğrafyacılarına Göre Nusaybin”, Geçmişten Günümüze Nusaybin Sempozyumu, (27-28 Mayıs 2004), Nusaybin 2004.

Baykara, İdarî Taksimat

Bedruddin Ayni, Ikdu’l Cum’an fi Tarihu’l Ehli’z Zaman, (neş. M. Muhammed Emin), I, Kahire, 1987.

Büncher, “Şapur”, İA., XI, Eskişehir 1997.

Claude Cahen, “İzzeddin b. Şeddad’a Göre XIII. Asır Ortalarında Cezire”, (çev. N. Çağatay), AÜİFD, II, Sayı 4, Ankara 1953, s. 94.

Corci Zeydan, İslam Uygarlıkları Tarihi, (çev. N. Gök) İstanbul 2004.

Ebu’l Ferec, Abu’l Farac Tarihi, I, s. 75

Ebu’l Ferec, Ayn mlf, Muhtasar, s.12.

Ernst Honigmann, Bizans Devleti’nin Doğu Sınırı, İstanbul 1970.

Fikret Işıltan Urfa Bölgesi, İstanbul 1960.

G. Le Strange, The Lands of The Eastern Caliphate, London, 1966.

Günaltay, Yakın Şark, s. 475.

Honigmann, “Nasibin”, İA., IX, s. 99-100.

Işın Demirkent, Urfa Haçlı Kontluğu Tarihi (1098-1118), I, Ankara 1990.

İbn Haldun, Mukaddime, I, (çev. S. Uludağ), İstanbul, 1988.

İbnu’l Esir, el-Kamil fi’t-Tarih, (çev. A. Özaydın-A. Ağırakça) XII, İstanbul 1987.

Page 113: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

103

İstahri, Kitabu’l Mesalik ve’l Memalik, (neş. Muhammed Cabir Abdul’al el-Hinini), Kahire, 1961.

M. Halil Yınanç, “Diyarbekir”, İA, III, Eskişehir 1997.

M. Şemseddin Günaltay, Yakın Şark (Elam ve Mezopotamya), Ankara 1937.

Mustafa Fayda, Hz. Ömer Döneminde Gayrı Müslimler, İstanbul 1989.

Nejat Göyünç, XVI. Yüzyılda Mardin Sancağı, İstanbul 1969.

Oktay Akşit, Roma İmparatorluk Tarihi (MÖ.27-MS. 395), İstanbul 1985.

Ramazan Şeşen, “Cezire”, DİA, VII, İstanbul, 1993, s. 509.

Ramazan Şeşen, “Haçlı Seferleri Sırasında Güneydoğu Anadolu Bölgesinin Siyasi ve Sosyal Durumu, Haçlılarla Yapılan Mücadeleye Katkısı”, Uluslararası Haçlı Seferleri Sempozyumu (İstanbul, 23-25 Haziran 1997) , Ankara, 1999, s. 33.

Segal, Edessa (Urfa) Kutsal Şehir, (çev. A. Arslan), İstanbul 2002.

Süavi Aydın, Kudret Emiroğlu, Oktay Özel, Süha Ünsal, Mardin (Aşiret-Cemaat-Devlet), Ankara, 2000.

Süryani Mihail, Vekayiname, (çev. H. D. Andreasyan), Yayınlanmamış TTK Nüshası, Ankara 1944, s. 165-166.

Şemsettin Sami, Kamus-ı Türki, İstanbul 1317, s. 1460.

Taberi, Tarih-i Ümem ve’l Mülük, Beyrut 1987, II, s. 428)

Tuncer Baykara, Anadolu’nun Tarihi Coğrafyasına Giriş, I, (Anadolu’nun İdarî Taksimatı), Ankara 1988.

Urfalı Mateos, Urfalı Mateos Vekayi-nâmesi (952-1156) ve Papaz Grigor’un Zeyli (1136-1162), (çev. H. D. Andreasyan), Ankara 1987.

Vakidi, Futuh’ş-Şam, II, Beyrut

Yakuti, Mu’cemu’l Buldan, V, s. 289.

Page 114: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur
Page 115: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

İLKÇAĞLARDAN ORTAÇAĞIN SONUNA KADAR MİDYAT VE

YÖRESİ(TUR ABDİN)’NİN TARİHİ COĞRAFYASI Adnan ÇEVİK*

Kaynaklarını Doğu Anadolu bölgesi dağlarından alan Fırat ve Dicle nehirlerinin suladığı topraklar, ilk medeniyetlerin ortaya çıktığı, insanlık tarihinin en eski yerleşim merkezlerinden biridir. Batılı kaynaklar, bu bereketli topraklara “iki nehir arası” anlamına gelen Mezopotamya adını verirken, Araplar da, aynı bölgeyi iki kısma ayırarak, güneyine Sevad veya Irak, kuzeyine de el-Cezîre demişlerdir. Bu araştırmanın konusu olan Midyat yöresi de Fırat ve Dicle nehirleri arasında kalan toprakların kuzeyini ifade eden ve Arapça “ada” anlamına gelen el-Cezîre bölgesinde yer almaktadır.

el-Cezire ya da bir başka deyişle Yukarı Mezopotamya, coğrafi açıdan iki farklı bölge görünümündedir. Bunlardan ilki, ortaçağın önemli şehirlerinden Amid/Diyarbakır, Meyyâfârikîn/ Silvan, Erzen ve Hısn Keyfâ/Hasankeyf’in bulunduğu Diyarbakır Havzası olup; batıdan, Karacadağ sönmüş volkan kütlesi (1919m.), kuzeyden ve doğudan Güneydoğu Toroslar yayının dış kenarları,

* Yrd. Doç. Dr. Adnan ÇEVİK Muğla Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi. “Geçmişten Günümüze Midyat Sempozyumu” 19,21 Haziran 2003

Page 116: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

106

güneyden de Mardin-Midyat eşiği ile çevrilmiştir. Dicle nehri ve kolları tarafından kat edilen bu çukurluk sahanın, yüksekliği 500 ile 1000 m. arasında değişmektedir. Bu özellikleri bakımından havza, başlı başına coğrafi bir ünite görünümündedir1. İkincisi ise, incelediğimiz yörenin de içerisinde bulunduğu Mardin-Midyat eşiği diye adlandırılan, orta yükseklikte engebeli bir alan olup, batıdaki bazalt yapılı Karacadağ volkanik kütlesinden, doğuda Dicle nehrinin yardığı vadiye kadar uzanmaktadır. Konumu itibarıyla kuzeydeki Diyarbakır Havzasını, Mezopotamya düzlüklerden ayıran bir set görünümünde ise de, yüksekliği 1500 m. yi aşmadığından ulaşım için önemli bir engel oluşturmaz2. Eşiğin en batıda Karacadağ kütlesinden 900 m.lik bir boyun noktasıyla ayrılan kesimi mazı ağaçları ile örtülü olduğundan Mazı Dağı (1252 m.) diye anılır ki burası ilk ve ortaçağ kaynaklarında Izalla/İzala olarak geçer. Hatta zaman zaman bu tanımlamaya Mardin dağlık bölgesinin de girdiği görülmektedir3. Eşiğin, Mardin’in doğusunda kalan, hemen hemen kalkerden ve yer yer bazalt yığınlarından mürekkep olan kısmı ise; Asur döneminde Kaşyari, Roma döneminde Mons Masius(Masius Dağı)4 Ortaçağ boyunca da Cebel Tur ya da Tur Abdin diye meşhurdur. Öteki kesimlere göre daha alçak ve dağınık bir yapı gösteren bu dağlık alanın merkezi, geçmişi Asur dönemine kadar uzanan Matiatu/Midyat olarak kabul edilmektedir. Bu cümleden de anlaşılacağı üzere tarihi coğrafyasını inceleyeceğimiz saha merkezi Midyat olan Tur Abdin ile sınırlı olacaktır.

Bazı araştırmacılar Tur Abdin’in eşiğin tamamına şamil bir tarihi coğrafya tanımlaması olduğu görüşünde iseler de bilhassa İslam kaynaklarındaki ifadelerden, söz konusu yörenin, Mardin’in doğusunda kalan sınırları belli bir alana işaret ettiği görülmektedir.

1 A. Necdet Sözer, Diyarbakır Havzası, Ankara 1967, s. 25-26; Talip Yücel, Türkiye Coğrafyası, Ankara 1987, s. 112. 2 T. Yücel, a.g.e., s. 112-113. 3 M. Streck, “Tûr Abdin”, İslâm Ansiklopedisi [=İA], XI/II, s. 98; V. Minorsky, “Mardin”, İA, VIII, s. 317; Nejat Göyünç, XVI. Yüzyılda Mardin Sancağı, Ankara 1991, s. 2. 4 Strabon, Geography, XI,12,4, vd. (H. L. Jones, The Geography of Strabo, Cambridge, Mass.: Harvard University Press; London: William Heinemann, 1924).

Page 117: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

107

Nitekim mesela bu konuda elimizdeki en eski İslâm kaynağı durumundaki (VIII. yüzyıl) Kitabu’l-Harac’da geçen ifadelerden Mardin Dağı, Mardin ile Nusaybin arası ve Tûr Abdin’in ayrı ayrı mıntıkalar olarak görüldüğü açıkça anlaşılmaktadır5. Benzer ifadeleri X-XIII. yüzyıl coğrafyacılarının eserlerinde de görmek mümkündür. Buradaki kayıtlarda da Nusaybin’den hareketle batıya doğru kuzeydeki dağlık bölge “Mardin Dağları” olarak adlandırılmak suretiyle Tur Abdin’den ayrı tutulmaktadır6. Bu konudaki mahdut ancak en açık ifadeler, eserini XIII. yüzyılın ilk çeyreğinde kaleme alan ortaçağın meşhur coğrafyacılarından Yakut el-Hamavi’nin kayıtlarında geçmektedir. Müellif, Tûr Abdin’i Nusaybin’in hemen yukarısından başlayıp Cudi dağına bitişik dağlık bir bölge olarak belirttikten sonra, bu dağlık bölgenin Ceziret İbn Ömer/Cizre, Mardin, Nusaybin, Amid ve Siirt şehirlerinin ortasında kaldığına işaret eder7.

Bütün bu verilerin ışığında Tur Abdin’in sınırlarını tespit etmek gerekirse; batıda Mardin yakınlarından, doğuda Cizre’ye kadar uzanan Tur Abdin’in doğu ve kuzey hududunu Cizre’den yukarıya doğru, kuzeyden gelen Batman suyunun döküldüğü yere kadar Dicle teşkil eder. Her iki ırmağın birleştiği yerden Mardin’e doğru çizilmiş bir hat, takriben Tûr-Abdin diye tanınan arazinin batı hududunu meydana getirir. Güneyde ise Tûr-Abdin’in hududu iyice belirlenmiş olup, buradaki yaylanın kayalıkları, dik ve hatta çoğu kez doğrudan doğruya Mezopotamya’ya doğru iner ve buradan bakılınca azametli ve gayet biçimli bir duvar gibi görünür. Güney sınırı, Dara(Oğuz) ve Nusaybin’den Cizre’ye kadar uzanan hattın hemen kuzeyinden başlamaktadır. Tur Abdin dağlık bölgesi 200 km uzunluğunda olup el-Cezire ovasını kesen güneydeki

5 Ebu Yusuf, Kitabu’l-Harac, Çev. Ali Özek, İstanbul 1970, s. 139. 6 İbn Rüsteh, Kitabu’l-A’lâku’n-nefîse, Beyrut 1988, s. 89; İbn Havkal, Kitabu Sûretü’l Arz, (nşr. M. J. de Goeje), Beyrut ts, s. 214; İdrisî, Nüzhatu’l-müştâk fi ihtirâki’l-âfâk, II, Beyrut 1989, s. 662; İbn Said el-Mağribi, Kitâbü’l-Coğrâfyâ, (nşr. İ. el-Arabî), Beyrut 1970, s. 157; Ebu’l-Fida, Takvîmu’l-Buldan, (nşr. M. Reinaud), Beyrut ts, s. 282. 7 Yakut el-Hamevî, Mucemu’l-Büldan, IV, (nşr. F. Abdülaziz), Beyrut 1996, s. 55.

Page 118: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

108

Sincar-Abdülaziz dağ seddine göre daha büyük bir kütle oluşturur. Platonun eteklerinde yıllık yağış miktarı 400–500 m3’tür8.

Tur Abdin kuzeyde Dicle’ye, güneyde de Fırat’a su taşıyan bazı akarsularla parçalanmış olup ilkçağlardan itibaren bölgeyi aşan yollar da bu akarsuların vadilerini izler. Ayrıca bu akarsu vadileri tarih boyunca yörede yapılan bağ-bahçe ziraatının de en önemli alanlarını oluştururlar. Bunların en önemlilerinden ilki; Mardin dağlık bölgesinden doğup kuzeye yönelerek Dicle’ye karışan ve geçmişi Assur dönemine kadar uzanan Savur ilçesinden adını alan Savur Çayı vadisidir. İkincisi ise; Midyat’ın güneyinden doğup ilk ve ortaçağın en meşhur şehri Nusaybin’e hayat verdikten sonra Habur yoluyla Fırat’a dökülen Çağçağ Suyu vadisidir. Grek kaynakları hem bu akarsuya hem de bulunduğu yöreye Mygdone/Mygdonia adını verirken9, İslam kaynakları da aynı akarsuyu Assur yazıtlarındaki Harmiş’den bozma olduğu anlaşılan el-Hirmâs/Hermâs adıyla anarlar10. Bunlardan Yakut el-Hamevî, söz konusu akarsuyun Nusaybin’e altı fersah (yaklaşık 27 km) uzaklıkta bir kaynaktan çıktığını belirtir ki İbn Havkal’ın verdiği bilgilerden bu kaynak bölgesinin X. yüzyılda Bâlusâ adıyla maruf olduğu anlaşılmaktadır11. Günümüzde ise burası Subaşı olarak adlandırılan ve Çağçağ Suyu’nu meydana getiren iki kaynakta biri olan Beyaz Su’yun – diğeri Kara Su dur- çıktığı mevkie tekabül etmektedir.

Daha öncede belirttiğimiz gibi geçmişi Asur dönemine kadar uzanan Tur Abdin bölgesi, dönemin çivi yazılı kaynaklarınca “Kaşyari” ya da “Kaşyari Dağı” adıyla anılmakta olup, bu adla ilk kez Assur kralı Adad-nirari(M.Ö. 1307–1275)’nin Kuzey 8 Bölgenin topografyası hakkında geniş bilgi için bk. M. Streck, a.g.m., s. 97-98. 9 F. Schachermeyr, “Mygdonia”, Paulys Realencyclopaedie der Classischen Altertumswissenschaft [= RE], XV/I, s. 1115; B. Umar, Türkiye’deki Tarihsel Adlar, İstanbul 1993, s. 591. 10 Bk. İbn Rusteh, s. 89; Makdisi, Ahsenü’t-tekâsîm fî ma’rifeti’l-ekâlîm, Beyrut 1987, s. 210; İdrisi, II, s. 657; Yakut, IV, s. 962; Hamdullah el-Müstevfî, Nüzhetü’l-kulûb, (nşr. ve Ing. trc. G. Le Strange), Leyden 1919, s. 218; ayrıca krş. G. L. Strange, The Lands of Eastern Caliphate, London 1966, s. 97. 11 Kitabu Sûretü’l-Arz, s. 211.

Page 119: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

109

Suriye’nin büyük bölümünü ele geçirdiği sefere ilişkin kayıtlarda geçmektedir. Ayrıca aynı kayıtlarda Kaşyari üzerinde olduğu anlaşılan Şura adında bir kentten de bahsedilmektedir ki Asur araştırmacıları, coğrafi konumu ve fonetik benzerliği sebebiyle Adad-nirari tarafından ele geçirilen bu kenti, günümüzde ilçe merkezi olan Savur’a lokalize etmektedirler12. Gerçi aynı benzerlik Mardin-Savur yolu üzerinde olup Mardin’e yaklaşık 15 km uzaklık bulunan Şuri köyü13 için de söz konusu ise de Savur’un ilk ve ortaçağ tarih metinlerinde daima adına rastlanılan bir yerleşim olarak varlığını aralıksız sürdürmesi, lokalizasyonla ilgili böyle bir şüpheyi en azından şimdilik boşa çıkarmaktadır. Buradan da Assur belgelerini esas aldığımızda yöredeki en eski yerleşimin Savur olduğu sonucu ortaya çıkmakta ve Adad-nirari’nin, bu seferde Kaşyari Dağı’nı Savur geçidi yoluyla aşmış olduğu anlaşılmaktadır. Daha sonraki sefer kayıtlarında da Kaşyari Dağı ve Şura kentinden bahsedilmekle birlikte bu seferlerde tam olarak hangi güzergâhın kullanıldığı tespit edilememektedir14.

Öte yandan M.Ö. 1000–612 yılları arasını kapsayan ve “Yeni Asur” olarak adlandırılan döneme gelindiğinde kuzeye yapılan seferlerde çoğunlukla Kaşyari üzerindeki geçitlerin kullanıldığı görülmektedir. İşte Savur’dan sonra yöredeki ikinci en eski yerleşim olarak Midyat(Matiatu) adının ortaya çıkışı da bu döneme tekabül etmekte olup bu durum bölgenin ancak söz konusu dönemde büyük Asur yol ağının bir parçası haline gelmesiyle alakalı olmalıdır. Çünkü Cağcağ suyunun Nusaybin’e ulaşmadan önce Mardin-Midyat Eşiği’ni adeta yararak geçtiği kanyonik yapısı, Yeni Asur döneminde kullanılan doğal bir bağlantı olarak, Matiatu(Midyat)’ya oradan da Şura(Savur) üzerinden Dicle vadisine inilerek Asur eyalet merkezi olan Amida(Diyarbakır)’ya ulaşımı kolaylaştırmaktaydı. Nitekim Yeni Asur dönemi belgeleri bu yolu Kaşyari Yolu olarak tanımlamaktadır(Bk. Harita 1). Aynı belgelere göre, bu yolun başlangıcı Cizre’nin 25 km. güneybatısında bugün Suriye sınırları içinde yer alan Babil köyüdür. Kaşyari Yolu bu noktada Asur merkezi ile eyaletleri 12 Bk. Kemalettin Köroğlu, Üçtepe I, Ankara 1998, s. 75-78. 13 Yeri için bk. Helga Anschütz, Die syrischen Christen vom Tur ‘Abdin, Würzburg 1985, Harita 5. 14 K. Köroğlu, a.g.e., s. 75-78.

Page 120: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

110

birbirine bağlayan ve “Kral Yolu” anlamına gelen Harran Şari ile birleşmektedir. Babil köyünden sonra, yolu vadi içinde izlemeden önce varılan ve Harran Şari yol ağına hâkimiyeti yüzünden stratejik bir önem taşıyan Girnavaz(Nabula) höyüğü önemli bir yerleşim olarak göze çarpmaktadır. Girnavaz höyüğü Assurca’da Harmiş adıyla anılan Çağçağ vadisinin Yukarı Mezopotamya ovasına açıldığı noktadadır. Tur Abdin’i keserek Midyat’a ve oradan Dicle vadisine inen yol için doğal bir geçit niteliği taşıyan bu vadi üzerinde M. Ö. II. binden klasik döneme kadar tarihlenen 12 kale kalıntısı saptanmıştır15.

Adına ilk kez II. Aşurnasirpal (M.Ö. 883–859)’in 879 yılında Yukarı Dicle yöresine yaptığı sefere ilişkin kayıtlarda rastladığımız Matiatu (Midyat), aynı hükümdara ait daha sonraki bir kaç sefer kaydında da geçmektedir16. Ancak burada ilginç olan hem mevki, hem de fonetik benzerliği sebebiyle bugünkü Midyat’a eşitlemede her hangi bir sakınca görülmeyen Matiatu’nun ne bu isimle ne de Midyat şekliyle adına bir daha ilk ve ortaçağın herhangi bir kaynağında rastlanmayacak olmasıdır. Hatta Midyat adının ortaya çıkışı da en erken ancak XIX. yüzyıl için söz konusu olacaktır. Bu arada bölgeyi Kaşyari olarak zikreden elimizdeki en geç döneme ait belgenin, adı geçen Asur hükümdarı II. Aşurnasirpal’e ait olduğunu da belirtelim.

Asur yazıtlarından anlaşıldığına göre Kaşyari‘nin de içerisinde yer aldığı Yukarı Dicle bölgesi, I. Salmanasar zamanında tamamıyla Asur hâkimiyetine girmiş (M.Ö. 1260’lı yıllar) olup bazı boşluklarla birlikte Sin-şarra-işkun (623–612) dönemine kadar altı yüz elli yıldan fazla Asur İmparatorluğu’nun siyasi ve kültürel etki alanı içerisinde kalmıştır. Bölgemiz açısından bu döneme ilişkin en önemli gelişmeyi ise, M.Ö. XI. yüzyılın ortalarına doğru Asur hâkimiyetinin zayıflamasından yararlanmak isteyen Suriye ve civarında meskûn Aramî kabilelerinin Yukarı Mezopotamya’ya

15 Suavi Aydın, Mardin Aşiret-Cemaat-Devlet, İstanbul 2000, s. 44. 16 K. Köroğlu, a.g.e., s. 76-77. Bu arada Girnavaz höyüğünde yapılan yeni kazılarda Assur hükümdarlarından I. Tıglatpileser dönemine (M.Ö. 1117-1077) ait olduğu belirtilen bir tablette Matiatu (Midyat) adının geçtiği ve söz konusu tabletin Mardin müzesinde bulunduğu bildirilmektedir (Bk. Tarih’in Tanığı Nusaybin, Nusaybin Belediyesi, İstanbul 2001, s. 94).

Page 121: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

111

göçleri oluşturur ki bu göçler kısa süre içerisinde buralarda irili ufaklı pek çok Arami beyliğinin kurulmasıyla neticelenmiştir. İşte bu kabilelerin en önemlilerinden biri de Amid’i merkez edinerek Kaşyari’nin de içerisinde yer aldığı bir sahaya kadar hâkimiyetini genişleten Bit-Zamani kabilesinin kurduğu beyliktir17. Bu beyliğin bölgemiz açısından önemi ise bir asra yaklaşan hâkimiyeti süresince, Yukarı Dicle havzasının, Aramca konuşan kabilelerin yoğunlukta olduğu bir bölge haline dönüşecek olmasıdır. Gerçi bir asırlık bir bocalamadan sonra yeniden harekete geçen Assur, Kaşyari üzerine yaptığı sayısız saldırılar neticesi önce Bit-Zamani ardından da diğer Arami beyliklerini bir bir ortadan kaldırarak Yukarı Mezopotamya’yı tekrar hâkimiyeti altına alacaksa da bu durum bölgenin Aramileştiği gerçeğini değiştirmeyecektir. Çünkü daha önceleri kabileler halinde göçebe bir hayat süren Aramiler, Yukarı Mezopotamya ya göçtükten sonra toprağa bağlanıp ziraatla iştigale başlayan dolayısıyla da medenileşen bir toplum olarak artık bölgenin asli sekenesini oluşturacaklardır. Bu durum ileride açıklayacağımız gibi ancak VII. yüzyıl ortalarındaki İslam fetih dalgalarıyla değişecek ve IX. yüzyıla başlarında Yukarı Dicle havzası büyük oranda Araplaşmış/İslamlaşmış bir bölge haline gelecektir. Ancak Yukarı Dicle havzasının bu genel durumuna rağmen bilhassa Midyat ve yöresinin XI. yüzyıla kadar Arami varlığına işaret edilen bir bölge olarak kaldığını da belirtmeliyiz18. Hatta günümüzde yörede meskûn Süryaniler’in Aramiler’in torunları olduklarını kabul edecek olursak bu etkinin hala devam ettiğini de söyleyebiliriz. Bu gün her ne kadar “Süryani” tabiri çeşitli ırklara mensup bir Hıristiyan mezhebi ve kilisesi taraftarlarının adı olarak anlaşılıyorsa da gerçekte bu adlandırmanın Aramiler’in Hıristiyanlaşmasıyla ilgili olduğu bilinmektedir. Zira Filistin’de ortaya çıkan Hıristiyanlığın I. yüzyıldan itibaren Suriye ve Mezopotamya’ya yayılması ile birlikte bu bölgelerin sakinlerinden olan Aramîler’in bir kısmı da Hıristiyanlığı kabul etmişlerdi. İşte Hıristiyanlığı kabul eden bu

17 Geniş bilgi için bk. F. Kınal, Eski Mezopotamya Tarihi, Ankara 1983, s. 233; Fikret Işıltan, Urfa Bölgesi Tarihi, İstanbul 1960, s. 8-9; A. M. Dinçol, “Âramîler”, Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi [= DİA], III, s. 269. 18 Mesudî, et-Tenbîh ve’l-işrâf, (nşr. M. J. de Goeje), Beyrut ts., s. 54.

Page 122: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

112

Âramîler, kendilerini putperest soydaşlarından ayırmak için “Suryoye-Süryaniler” lakabını kullanmaya başlamışlar ve zamanla bu lakap hususi bir mezhebe ad olmuştur19.

Assurlular’dan sonra bölge sırasıyla İskit (M.Ö. 653–625), Med (M.Ö. 625–550) ve Pers (M.Ö. 550–331) hâkimiyetlerine girmiştir. M.Ö. 331 yılında Makedonyalı İskender’in eline geçen bölge, İskender’in ölümüne müteakip Selevkoslar’ın idaresine geçmiş ve Partlar’ın Mezopotamya’yı istila etmesinden sonra M.Ö. 140 tan itibaren Part(Arsakid), M.Ö. 85–69 yılları arasında da Armenia kralı Büyük Tigran’ın hâkimiyetine sahne olmuştur. Ancak Tigran hâkimiyeti de uzun sürmemiş, kısa süre sonra bölge, Saka saldırılarını bertaraf ederek tekrar güçlenen Partlar/Pers ile onları Suriye ve dolayısıyla Akdeniz üzerindeki çıkarları için en büyük engel olarak gören Romalılar arasında sık sık el değiştiren bir mücadele alanı haline gelmiştir. Hatta bu durum adı geçen devletlerin halefleri olan Bizans-Sasanî dönemlerinde de bütün hızıyla devam etmiş, ancak VII. yüzyıldaki İslâm fethiyle birinin tamamen tarih sahnesinden silinmesi, diğerinin de bir daha geri dönmemecesine bölgeden çıkarılmasıyla son bulmuştur20. Yaklaşık altı asır sürecek olan bu durum bölgenin tarihi coğrafyasını anlamamızda son derece mühim bir kesiti oluşturmaktadır. Zira bu gün bölgedeki pek çok yer ismi ile hâlâ varlığını devam ettiren pek çok şehir ve kale sözü edilen dönemde ortaya çıkmıştır.

Yukarı Mezopotamya, M.Ö. 69 yılında General Lukullus tarafından Büyük Tigran’ın mağlup ve yeni başkenti Tigranokerta(Kızıltepe?)21’nın da tahribiyle Roma egemenliğine girmiş, ancak kısa süre sonra (M.Ö. 53) büyük bir Roma ordusunu neredeyse tamamen imha eden Partlar, Yukarı Mezopotamya’nın tamamını ve hatta Suriye’yi de işgal etmişlerdir. On beş yıl süren

19 Mehmet Çelik, Süryani Kilisesi Tarihi, I, İstanbul 1987, s. 2; E. R. Hayes, Urfa Akademisi, Çev. Y. Günenç, İstanbul 2002, s. 23. 20 Geniş bilgi için bk. M. O. Morony, Iraq after the Muslim Conquest, Princeton 1984; I. Şahidi, Byzantium and the Arabs ın the Sixth Century, I/I, Cambridge 1998; O. Akşit, Roma İmparatorluk Tarihi, İstanbul 1985; F. Işıltan, a.g.e., s. 17-21. 21 Yeri konusunda bk. T. Rice Holmes, “Tigroncerta”, The Journal of Roman Studies, V(1917), s. 120-138.

Page 123: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

113

bu işgalden sonra Romalılar M.Ö. 38’de buraları tekrar ele geçirmişlerse de bölge bu şekilde yaklaşık iki yüzyıl boyunca M.S. 226 yılındaki Ardeşir’in isyanı ve Partlar’ın yıkılıp yerine Sasanî devletinin kurulduğu tarihe kadar, iki devlet arasında ancak daha çok Roma’nın lehine olmak üzere el değiştirmiştir. Diğer taraftan İran’daki bu değişimden sonra batıda da III. yüzyılı krizlerle geçiren Roma, doğu ve batı olmak üzere ikiye ayrılmış, bir süre sonra Boğaziçi kenarındaki eski Grek kolonisi Byzantion büyütülerek Doğu Roma’nın başkenti yapılmış ve böylece Roma devlet tarzı, Grek kültürü ve Hıristiyan inancıyla yoğrulan Bizans’ın ortaya çıkmasıyla ağırlık merkezi doğuya kaymıştır. Bununla birlikte Roma için bu süreçte Sasanî devleti yerini aldığı Partlar’dan çok daha tehlikeli bir düşman olarak ortaya çıkar. Nasıl Bizans imparatorları kendilerini Roma Sezarlarının varisi saymışlarsa, Sasanî hükümdarları da kendilerini eski Ahamanişlerin halefleri addetmek suretiyle, bir zamanlar İran İmparatorluğuna ait olan bütün topraklar üzerinde hak iddia etmişlerdir. İşte yukarıda işaret ettiğimiz ve doğrudan bölgemizi ilgilendiren gelişmeler de bundan sonra başlar. Çünkü adı geçen devletlerce bu mücadelenin vazgeçilmez alanı olarak Yukarı Dicle havzası seçilmiştir. Özellikle Doğu Roma burada inşa ettirdiği ordugâh şehir ve kalelerle bölgeyi Sasaniler’e karşı askeri bir tampon ve stratejik mevkileri tutulmuş bir hudut bölgesi haline getirmeyi amaçlamaktadır. Nitekim bu maksatla ilk olarak 349 yılında İmparator Konstantios (337–361), Yukarı Dicle’nin konumu itibarı ile en stratejik şehri olan Amida’yı muazzam surlarla tahkim ettirmiş ve daha sonra da burayı Mezopotamya eyaletinin baş şehri yapmıştır22. Ayrıca aynı İmparator Mons Masius(Tur Abdin)’da da de iki müstahkem kale inşa ettirmiştir ki bunlardan biri olan Dicle kıyısındaki Hesna de-Kepha(Hasankeyf), XII. yüzyılın başında gerçekleşen Artuklu hâkimiyetiyle birlikte kısa süre içerisinde bölgenin en görkemli şehirlerinden biri haline gelecektir. Diğeri ise daha güneyde Sasani sınırına yakın bir noktada kurulan ve Roma kaynaklarının tou rhabdiou adını verdikleri Hatem Tay kalesidir ki bu kale de Hısnu’l-Heysem

22 E. Honigmann, Bizans Devletinin Doğu Sınırı, Çev. F. Işıltan, İstanbul 1970, s. 2, 4; F. Işıltan a.g.e., s. 23; ayrıca bk. J. B. Segal, Edessa(Urfa) Kutsal Şehir, Çev. A. Arslan, İstanbul 2002, s. 164.

Page 124: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

114

adıyla XVI. yüzyıla kadar varlığını sürdürecektir. Süryani bir müellif bu inşa faaliyetleri hakkında şunları söylemektedir;

“Büyük Konstantinos’un oğlu İmparator Konstantinos Amid’i zapt ettikten sonra buradan ülkesinin bütün şehirlerinden daha çok hoşlandı ve R’esü’l-ayn (Ceylanpınar)’dan Nisibis(Nusaybin)’e kadar pek çok yerle Maipherkat (Martypolis/Silvan) bölgesini ve Kardu(Cizre) sınırlarına kadar Arzen’i bu şehre bağladı. İranlılar bu sınır topraklarına durmadan baskınlar yapıyorlardı. Bütün bu bölgelerin ortasında, İmparator’un İranlı eşkıyadan korunmak üzere, içinde iki büyük müstahkem kale inşa ettirdiği Tur Abdin bulunuyordu. Burada inşa edilen müstahkem kalelerden birisi Bet-Arabaya(Nusaybin-Cizre arasındaki Arap bölgesi kastedilmektedir) sınırındaki silsilenin zirvesinde, diğeri ise Dicle kenarında İmparator’un Hesna Kepha(Hasankeyf) = “Kaya Kale” adını verip Arzen (Batman ve Botan çayları arasında) bölgesinin merkezi yaptığı kaledir”.23

Yine bu çerçevede inşa edilen bir başka kale/şehir de Mardin’in 25 km. kadar güneydoğusunda bulunan Dara(Oğuz) dır. Ancak bunun için Amida’nın 503 yılında Sasani hükümdarı Kavad tarafından zaptının beklenmesi gerekecektir. Zira 363 yılında yapılan sulh anlaşmasının ihlali analıma gelen bu işgali cezalandırmak için harekete geçen Bizans, ard arda aldığı mağlubiyetlerle İranlılar karşısında tutunamayıp Fırat’a kadar çekilmek zorunda bırakılacak bu da hudut istihkâmlarının yetersizliğini gösterecektir. Bizans birlikleri başlangıçta 363 anlaşmasıyla İranlılara bırakılan Arzenene’ye baskınlar yapıp, Sasaniler’in bölgedeki en önemli hudut şehri olan Nusaybin üzerine yürümüşlerse de Kavad’ın önünde tutunamayarak önce Mardin’in hemen güney batısındaki Tell Kaşirâ(Arzamon/Harzem) müstahkem hattına, ardından burada da tutunamayıp Tell Mevzen (Viranşehir) ordugâhına kadar çekilmek zorunda bırakılmışlardır. Amida ancak yüklü miktarda para ödenerek geri alınabilmiştir. İşte

23 “Salahlı Yakub’un Hayatı” adlı eserden naklen E. Honigmann, a.g.e., s. 2-3; ayrıca krş. Mor İgnatiyos I. Afrem, Tur Abdin Tarihi, Çev. V. Kelat, İsveç 1996, s. 16. Bu eserin teminindeki yardımlarından dolayı Dicle Üniversitesi Öğretim Üyelerinden dostum Doç. Dr. Ahmet Taşğın’a tekrar teşekkür ediyorum.

Page 125: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

115

bütün bu tecrübeler, İmparator Anastasius(491–518)’un “kalelerin Nusaybin’den çok uzakta ve orduyu barındırmak için çok küçük olduklarını” anlamasını sağlamış ve dağlık Tur Abdin’de “orduya sığınak olmak üzere” bir ordugâh şehir kurmaya karar vermiştir. Bunun üzerine kendisine teklif edilen Ammûdîn ve Dara köylerinden Tûr Abdin’in güney eteklerine düşen ve mevkii itibarı ile de diğerine göre daha uygun olan Dara’da karar kılınmış ve üç yıllık bir çalışmanın ardından 507 yılında şehrin inşası tamamlanmıştır Muasır bir Süryani müellifin bildirdiğine göre; imparatora izafeten Anastasiupolis adı verilen söz konusu şehrin inşası için Suriye’den özel olarak işçiler getirtilmiştir. İmparator Justinianus(527–565) zamanında umumi inşa faaliyetlerine paralel olarak tekrar tahkim ettirildiği anlaşılan24 Dara’ya bu sırada su tesisatı da yaptırılmıştır ki bugün dahi muazzam harabelerini görmek mümkündür25.

Jüstinianus dönemi, Yukarı Dicle havzası için İran saldırılarına karşı yoğun bir imar faaliyetine girişildiği devri ifade etmektedir. Zira bu dönemde bir taraftan kerpiç ve tuğladan yapılmış mevcut surlar daha sağlam malzemeyle yenilenirken diğer taraftan da stratejik noktalara küçük garnizon kaleler inşa edilmiştir. Bu faaliyetlerle ilgili ana kaynak resmi nitelik de taşıyan Procopius’un genişleterek 558 yılında telif ettiği inşaat raporlarından oluşan Buildings adlı eseridir. Procopius İmparatora sunduğu bu eserinde, daha küçük kaleleri; Amida ile Dara arasında yani Tur Abdin’de, Amid etrafında ve Theodosiupolis (Resaina/Ceylanpınar) etrafında, yani Osrhoene (Fırat ile Habur arasındaki bölge)’deki kaleler olmak üzere üç gurupta toplamaktadır26. Bunlardan Tur Abdin üzerinde olup da yerlerini tespit edebildiğimiz belli başlıcaları ise; günümüzdeki Savur’a karşılık gelen Sauras ile, Dara’nın 10 km kadar kuzeyinde

24 Brian Croke; James Crow, “Procopius and Dara”, The Journal of Roman Studies, 73(1983), s. 143-159; Oliver Nicholson, “Two Notes on Dara”, American Journal of Archaeology, 89/4 (Ocak 1985), s. 663-6671. 25 Mar-Yeşua, Vakayiname, (Türkçe trc. M. Yanmaz), İstanbul 1958, s. 52; C. De Vaux, “Dara”, İA, XII, s. 479-480; E. Honigmann, a.g.e., s. 7-8; N. Göyünç, a.g.e., s. 6-7. 26 Bk. Procopius, Buildings, VII, (Grekçe metin ve Ing. trc. H. B. Dewing), Cambridge 2002, s. 125-129 vd.

Page 126: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

116

kurulmuş olan Kurdis ve Mardin’in 10 km kuzey doğusuna tekabül eden ve aynı adı taşıyan köyün bulunduğu vadiye hâkim, dik bir tepe üzerindeki Benabelon (Benabil/Bülbül) kaleleridir27. Ayrıca aynı raporda, IV. yüzyılın ikinci yarısından itibaren varlığından haberdar olduğumuz Mardin’in de Margdis adıyla bu nevi kaleler arasında sayıldığını belirtelim28.

Bütün bu çabalara rağmen Jüstinianus ölümünün ardından yeniden harekete geçen Sasani birlikleri bir taraftan Nusaybin’den hareketle batı istikametinde Dara ve ardından Mardin’i ele geçirirken diğer taraftan da kuzeye yönelerek, Tur Abdin üzerinden önce Hesna Kepha’yı ardından da iki devlet arasında sınır kabul Batman Suyu(Nymphios)’nu geçip Martyropolis(Silvan)’i işgal etmişlerdir29. Bu şekilde VI. yüzyıl büyük oranda Sasaniler’in galibiyetiyle neticelenen mücadelelerle geçerken VII. yüzyılın başlarından itibaren dengeler Bizans’ın lehine gelişmeye başlamış ve 622 yılında güçlü bir orduyla bizzat doğuya İran üzerine yürüyen İmparator Heraklius, Sasaniler’i büyük bir hezimete uğratır. Hem bu mağlubiyet, hem de iç karışıklıklar sebebiyle Sasaniler’in Yukarı Dicle ve dolayısıyla Tur Abdin üzerindeki etkileri giderek azaldığı gibi, 630 yılına doğru gelindiğinde bölge büyük oranda Bizans’ın eline geçmiş durumdadır30. el-Cezire’nin İslam fethi başlamadan önceki konumu hakkında bilgi veren VIII. yüzyılda yaşamış bir İslâm müellifinin ifadeleri de bunu teyit eder mahiyettedir ki buna göre; “...R’esü’l-ayn ve Fırat’a kadar olan bölge Romalılara, Nusaybin ve Dicle’ye kadar olan bölge ise İranlılara aitti. Mardin ve Dara ovası, Sincar ve çöle kadar

27 E. Honigmann, a.g.e.,s. 10-13 28 “And all the other forts which lie in the mountains, forming a line from there and from the city of Daras all the way to Amida, namely Ciphas and Sauras and Margdis and Lournes and Idriphthon and Atachas and Siphrius and Rhipalthas and Banasymeon, and also Sinas and Rhasios and Dabanas, and all the others wich have been there from ancient times…” (Procopius, Buildings, II. IV.14). 29 Ebu’l-Ferec, Abu’l-Farac Tarihi, I, Çev., Ö. R. Doğrul, Ankara 1987, s. 167. 30 Bu süreç hakkında geniş bilgi için editörlüğünü Geoffrey Greatrex ve Samuel N.C. Lieu’un yaptığı, The Roman Eastern Frontier and the Persian Wars Part II, 363-630, London 2002, s. 114 vd. bakılabilir.

Page 127: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

117

İranlıların, Mardin dağları, Dara ve Tûr Abdin Romalılarındı. Romalılar ile İranlılar arasındaki gözetleme kulesi, Dara ve Nusaybin arasında yer alan Serkâ kalesi idi”31.

Bizans’ın lehine gibi görünen bu durum uzun sürmeyecek, kısa bir süre sonra, yeni ve dinamik bir güç olarak ortaya çıkan İslâm/Arap orduları akıl almaz bir hızla Suriye, İran ve nihayet Tur Abdin’in de içinde bulunduğu Yukarı Mezopotamya’nın tamamını hâkimiyetleri altına alacaklar ve böylelikle bölgenin mukadderatı yepyeni bir tarihi sürece girmiş olacaktır. Bu süreci başlatan gelişmeler ise Hz. Ömer’in hilafeti döneminde (634–644) gerçekleşecektir. Ancak buna geçmeden önce yörenin tarihi coğrafyasını anlamamızda son derece önemli bir aşamayı ifade “Tur Abdin” adının ortaya çıkışının açıklanması zarureti vardır. Zira Assurluların Kaşyari, Romalılar’ın ise Mons Masius olarak isimlendirdikleri Midyat ve yöresi bu tarihten itibaren artık “Tur Abdin” adıyla meşhur olacaktır ki bu durum günümüz modern çalışmaları için dahi söz konusudur. Daha önce açıklandığı gibi M.Ö. IX. yüzyıldan itibaren Arami(Süryani) nüfusun ağırlıkta olduğu bu yöre, M.S. IV. yüzyıldan itibaren aynı zamanda doğu Hıristiyanlığının da en önemli merkezlerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır32. Yöreye verilen ve Aramice/Süryanice olan “Tûr Abdin” ismi de bu sürece ilişkin bir anlamı ifade etmektedir. Monofizit inançlarıyla başından beri batı Hıristiyanlığından ayrılan Süryaniler, bilhassa IV-VI. yüzyıllarda bir taraftan Roma tazyiki diğer taraftan da İran saldırıları karşısında Tûr Abdin dağlık bölgesini büyük merkezlerden uzak bir inziva alanı gibi görmüşler ve söz konusu yüzyıllar ve akabindeki dönemlerde de burada pek çok manastır inşa ederek bölgeyi doğu Hıristiyanlığı’nın en önde

31 Ebu Yusuf, Kitabu’l-Harac, Çev., İ. Karakaya, Ankara 1982, s. 139-142. 32 Bu konuda geniş bilgi için bk. G. Bell, The Churches and Monastries of the Tûr Abdin, Londra 1982; H. Ritter, Tûrôyo Die Volkssprache der Syrischen Christen des Tûr ‘Abdin, I, Beyrut 1967; ayrıca bölgenin İslâm fethi öncesi topografyası için Georgius Cyprius’un Miladi VII. asrın ilk on yılından kalma Descriptio orbis Romani adlı eseri büyük bir ehemmiyete haizdir. Zira bu eserde, mezkûr sahada bulunan birçok kale adı geçmektedir.

Page 128: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

118

gelen ruhanî merkezlerinden biri haline getirmişlerdir33. Nitekim bu yüzden Midyat ve yöresi inzivaya dayalı manastır Hıristiyanlığının ana yurdu olarak görülmüştür. Günümüze kadar varlığını sürdürmesi açısından bu manastırların en meşhur ikisi; Midyat’ın güneyindeki Kartmin veya Deyr al-Umr ile Mardin’in bir saat kadar doğusundaki Deyr Zaferan’dır(Bk. Harita 3). İşte bütün bu sebeplerden dolayı bir süre sonra bu yayla, Süryanice “Abidler Dağı” anlamına gelen Tûr(Dağ) Abdin(Kullar/İbadet edenler) adıyla anılır olmuştur. Bu adın söz konusu yöreye tam olarak ne zamandan itibaren verildiği meçhul ise de en erken VI. yüzyıla ait kayıtlarda geçtiği bilinmektedir34.

Diğer taraftan bir başka görüşe göre ise Tur Abdin adının ortaya çıkışı, Bizans-Sasani mücadelesinin yoğunlaştığı VI. yüzyılda Bizans imparatorlarının Sasani hâkimiyetindeki topraklara yaptıkları intikam saldırıları sonunda buralardan getirdikleri Mecusi ve Putperest esirlerle ilgili bir süreci ifade etmektedir. Kfonoyo(Nurlu)’lu Mor Yuhanun’un yaşam hikâyesindeki rivayete dayandırılan bu görüşe göre; “… Buralardan çok sayıda Mecusi ve putperesti esir aldılar ve bunları Izlo Dağı’ndan Arzun’a kadar ve Fanak(Fenek) köyünden Hasno, Savr ve Mardin’e kadar olan alanda yerleştirdiler. Bu esirler buraya yerleştikten sonra bu dağlar “Atro d Cabode (köleler dağı) olarak adlandırıldı. Çünkü bunlar kulluk ve kölelik için getirilmişti. Bu dağ da adını kölelikten almış ve böylelikle de Bizans kralı Jüstinyen (Justinianus öl.565) zamanından itibaren Abdin Dağı (Cebel Abdin veya Turcabdin,Tur abdin) olarak anıla gelmiştir”35. Ancak hemen belirtelim ki bu görüşe şüpheyle yaklaşmak

33 Bu konuda geniş bilgi için şu eserlere bakılabilir; Gertrud Bell, The Churches and Monastries of the Tûr Abdin, London 1982; Helga Anschütz, Die syrischen Christen vom Tur ‘Abdin, Würzburg 1985; Andrew Palmer, Monk and Mason on the Tigris Frontier: The Early Histıry of Tur Abdin, Londra 1990; Hans Hollerweger, Canlı Kültür Mirası Turabdin, Linz 1999. 34 Bk. Procopius, indeks; ayrıca krş. Mor İgnatiyos I. Afrem, a.g.e., s. 13; M. Streck, a.g.m., s. 99-100. 35 Mor İgnatiyos I.Afrem, a.g.e., s .13; G. Akyüz, Mardin İli’nin Merkezinde Civar Köylerinde ve İlçelerinde Bulunan Kiliselerin ve Manastırların Tarihi, İstanbul 1998, s. 25-26.

Page 129: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

119

gerekmektedir. Zira daha önce de açıkladığımız üzere kaynakların da ittifakla belirttiği gibi bölgenin kuzey ve doğu sınırları Dicle nehri tarafından belirlenmektedir. Dolayısıyla haritalarda da görüleceği üzere iddia edildiği gibi ne Dicle’nin kuzeyindeki Arzun(Arzan/Erzen)’un ne de yine Dicle’nin doğusunda kalan Fanak(Fenek)’ın Tur Abdin’in tarihi coğrafyasıyla bir ilgisi olabilir. Kaldı ki dönemin kaynaklarında, anlatılanları teyit edecek herhangi bir bilgiye de rastlanmış değildir.

Daha önce de temas ettiğimiz gibi Tur Abdin’in de içerisinde yer aldığı Yukarı Mezopotamya –ki artık el-Cezire adıyla anılacaktır-, Hz. Ömer döneminde fethedilmiştir. Bu dönem; devrin en büyük iki gücü olan Bizans ve Sasaniler’e karşı doğu, batı ve kuzey istikametlerinde olmak üzere üç koldan büyük fetihlere girişildiği bir devre karşılık gelmektedir. Daha Hz. Ömer’in hilafetinin beşinci yılında Suriye ve Irak’ın İslâm orduları tarafından fethedilmesi, Hıms ve Kufe merkezli iki büyük ordugâh arasında kalan ve bu sırada mukavemet edebilecek ciddi hiçbir askeri gücün de kalmadığı anlaşılan Yukarı Mezopotamya’nın fethi kaçınılmaz bir hale getirmiştir. Nitekim Hz. Ömer de Suriye valisi Ebu Ubeyde’nin vekili Iyaz b. Ganm’i 639 yılı sonlarına doğru el-Cezire valiliğine getirmek suretiyle bölgenin fethiyle görevlendirir. Emrindeki 5000 kişilik orduyla Suriye’den harekete geçen Iyaz, sırasıyla Rakka, Harran, Ruha(Urfa) Sümeysat ve Suruç’un fethini tamamlayarak Resü’l-Ayn önlerine gelir. Bölgedeki iki Bizans garnizonundan birinin bulunduğu -diğeri Nusaybin’de dir- şehir, kısa bir direnişten sonra teslim olur. Ardından kuzeye yönelen Iyaz, Yukarı Mezopotamya’nın en önemli şehirlerinden Amid ve Meyyafarikin’i fethettikten sonra tekrar güneye dönerek Nusaybin önlerine gelir ki bu arada Mardin de fethedilmiştir. Tıpkı Resü’l-Ayn’da olduğu gibi Nusaybin’de bulunan Bizans garnizonu da Müslümanlara direnmeye çalışmışsa da kısa süre sonra bunun beyhude bir çaba olduğunu görerek şehri teslim etmek zorunda kalmıştır. İşte Tur Abdin’in fethi de bundan sonra gerçekleşir ki tarih 20/640 yılı ortaları olmalıdır36. Fethin mahiyetine ilişkin 36 Belâzurî, Fütuhu’l-büldan, Çev. M. Fayda, Ankara 1987, s. 252; İbnü’l-Fakih, Kitâbu’l-buldân, (nşr. Y. Hadî), Beyrut 1996, s. 125-126; İbnü’l-Esir, el-Kamil fi’t-târîh, Çev., A. Ağırakça, İstanbul 1987, II, s. 488-89; Yâkût, II, s. 561.

Page 130: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

120

hiçbir bilgiye sahip değiliz ancak fethin Tur Abdin’de bulunan kalelerin teslim alınması şeklinde gerçekleşmiş olduğunu tahmin edebiliriz. Nitekim kaynakların zaman zaman Hatem Tay kalesi için “Tur Abdin Kalesi” adını kullandıklarını da belirtelim. Öte yandan kaynakların hiçbirinde Hısn Keyfa’nın fethine dair bir bilginin geçmiyor olması da ilginçtir37. Ancak bu tarihte henüz küçük bir kale olan Hısn Keyfa’nın da Tur Abdin’in fethiyle birlikte teslim alınmış olması kuvvetle muhtemeldir. Tur Abdin’in ardından kuzeye yöneldiği anlaşılan Iyad, Erzen, Bitlis ve Ahlat’ı fethettikten sonra Suriye’ye geri dönmüştür. İslâm kaynakları el-Cezire’nin tamamının bir yıl (20/640) gibi kısa bir süre içerisinde fethedildiği konusunda ittifak halindedirler. Yine kaynakların ifadelerine göre birkaç şehir dışında İslam ordularına direnen olmamış ve bölge sulhen fethedilmiştir. Esasında bütün bölgenin asli etnik unsurunu teşkil eden Monofizit inanışlı ve bu inançlarından dolayı takibata uğrayıp zamanla bölgeye kadar gelip burada yerleşen Süryaniler ile yaklaşık iki asırdan beridir Tur Abdin’in güneyindeki düzlüklerde yaşayan Araplar, uzun zamandır Bizans ve İran cihetinden gördükleri tazyikler neticesinde, tedirgin bir vaziyette Bizans-Sasani mücadelesinin sonunu beklemekteydiler. Nitekim bu beklentiler de yeni dinin, İslam’ın ortaya çıkmasıyla Bizans ve Sasani imparatorluklarından birinin tamamen tarih sahnesinden silinmesi, diğerinin de bir daha geri dönmemecesine bölgeden çıkarılmasıyla son bulmuştur. Dolayısıyla bölge halkının İslam ordularına karşı herhangi bir

37 Bazı araştırmacılar, IX. yüzyıl müelliflerinden Vâkidî (öl. 823)’ye nispet edilen Fütuh kitaplarında yer alan Hısn Luğûb’un Fethi başlığından hareketle (Bk. Fütuhu’ş-Şam, II, s. 104; Fütuhu’l-Cezire ve’l-Habur ve Diyar’ı-Bekr ve’l-Irak, nşr. A. Feyyaz Harfuş, Dımaş 1996, s. 197-198) burada anlatılanları Hasankeyf ile ilişkilendirmekteyseler (bk. Bahri Zengin, Hasankeyf Tarihi ve Tarihi Eserleri, İstanbul 2001, s. 30-31) de söz konusu Fütuh kitaplarının sıhhati konusunda ciddi şüpheler bulunmaktadır. Nitekim konunun uzmanlarından Ramazan Şeşen’e göre Vakidi’nin Fütuh kitapları günümüze gelmemiş olup ona nispet edilen mevcut Fütuh kitapları ise başta XIII. yüzyılda yaşamış Ebu’l-Hasan el-Bekrî olmak üzere çeşitli kıssacılar tarafından meydana getirilmiş sahte serlerdir. (bk. R. Şeşen, Müslümanlarda Tarih ve Coğrafya Yazıcılığı, İstanbul 1998, s. 30)

Page 131: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

121

direniş göstermemesi bu fethi kendileri için de bir kurtuluş olarak gördükleri anlamına gelmektedir.

el-Cezire’nin İslam orduları tarafından fethi, doğal olarak peşinden bölgeye yönelen yoğun bir göç hareketini de beraberinde getirir. Bu çerçevede ilk halifelerin yürüttükleri sistemli İslâmlaştırma-Araplaştırma siyasetini göstermesi açısından Belâzurî’de yer alan şu kayıt dikkat çekicidir;

“Muaviye, Osman b. Affan’ın Şam ve el-Cezîre valisi olunca, halife ona, Arapları, şehir ve köylerden uzak yerlere indirmesini ve hiç kimsenin üzerinde hakkı bulunmayan toprakları işgal etmelerine izin vermesini emretti. Bu emir üzerine Muaviye, Temim, Rebîa, Kays, Esed ve başka kabilelerden meydana gelen zümreleri de el-Mazihin ve el-Müdeybir’e yerleştirdi. Diyar Mudar’ın bütün bölgelerinde aynı şeyi yaptı; Rebîa kabilesi mensuplarını da kendi yurtlarına aynı şekilde yerleştirdi. Ayrıca şehirleri, köyleri ve silah yerlerini koruyacak ve muhafaza edecek maaşlı kimseleri görevlendirdi; onlara valilerini tayin etti”38.

el-Cezîre’deki Arap varlığının eski çağlara kadar dayandığı bilinmektedir. Araplar yüzyıllar boyunca çeşitli sebeplerle güneyden, Hicaz yarımadasından kuzeye Fırat ve Dicle nehirleri arasındaki topraklara göç etmişlerdir. Bu göçlerden en büyüğü ise İslâm fetih dalgalarının gelmesinden yaklaşık bir asır kadar önce, Bahreyn ve Yemame bölgesinde meskûn Adnanî kabilelerinden Rebîa ve Mudar’a bağlı aşiret guruplarınca gerçekleştirilmiştir. Bu aşiretler İslâm öncesi Sasani yönetimi altında daha ziyade güneyde Basra ve Kufe bölgelerinde yaşarken, İslâm öncesinden başlayarak fetihlerle birlikte kuzeye, Yukarı Mezopotamya’ya yayılıp buraları kendilerine yurt edinmişlerdir. İşte İslâm’ın zuhurundan hemen önce başlayan ve fetihlerle de hızlanarak devam eden kabile göçleri neticesinde el-Cezire, bir süre sonra bu aşiretlerin yerleşim bölgelerini gösteren ve yine bu aşiretlere nispet edilen Diyâr-ı Rebîa ve Diyâr-ı Mudar adında iki idari mıntıkaya ayrılır. Bunlardan Diyar-ı Rebia, merkezi Nusaybin olan ve Sincar, Re’su’l-Ayn, Beled, Dara, Habur, Ceziret İbn Ömer, Mardin, Amid, Meyyâfârikîn ve Erzen şehirlerine şamil iken, Diyar-ı

38 Belâzurî, s. 255-256.

Page 132: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

122

Mudar’da merkezi Harran olan ve Urfa, Rakka ve Suruç’u kapsayan bir bölgeyi ifade etmektedir39.

Öte yandan IX. yüzyıla gelindiğinde ise Rebi’dan sayılan Bekr b. Vail kabilesine mensup muhtelif guruplar, Yukarı Dicle havzasında daha fazla yayıldılar ve kırsal kesim dışında fethedilen şehir, kasaba ve kalelere de yerleşmeye başladılar. Hatta bu yoğunlaşmanın neticesi olarak bir süre sonra Bekrî Arapları’nın ekseriyetini teşkil eden Şeybân kabilesine mensup aşiretlerin reisi Ebu Musa İsa b. Şeyh, Abbasi halifesi el-Mu’temid’e isyan ettikten sonra Amid’i merkez edinerek Meyyâfârikîn ile Mardin’i de içine alan bölgede otuz yıl süren (256–286/869-899) bağımsız bir emirlik dahi kurmuştu. Bu gelişmelerden sonra Bekr kabilesinin işgal ettiği bu yerler, kabilenin mensup olduğu Rebîa reisinin yurtlarından ayrılarak, Bekri aşiretlerin yurdu anlamına gelen Biladu Bekr veya Diyâr-ı Bekr isminde ayrı müstakil bir idari birim haline getirildi. Bu yeni idari bölgenin merkezi şehri Amid olur iken diğer şehirleri ise; Meyyâfârikîn, Erzen, Mardin, Hısn Keyfa ve Siirt dir. Buradan da tarihi coğrafyasını incelemeye çalıştığımız Tur Abdin’in Diyar-ı Bekr içerisinde sayıldığı anlaşılmaktadır. Nitekim bu konuda elimizdeki en erken tarihli kaynak IX. coğrafyacılarından el-Hemdanî olup müellif, Diyar-ı Bekr’in güney sınırının Tur Abdin’den başladığını belirterek buranın Bekri aşiret guruplarından Şeybaniler’e ait olduğunu söylemek suretiyle bu durumu teyit etmektedir40. Böylece X. yüzyıldan itibaren el-Cezire; Diyâr-ı Rebîa, Diyâr-ı Mudar ve Diyâr-ı Bekr mıntıkalarından müteşekkil bir bölgenin adı olmuştur ki bu durum ortaçağın sonuna kadar devam edecektir41. (Bk. Harita 4)

39 M. Canard, Historie de la Dynastie des H’amdanides de Jazîra et de Syrie, Paris 1953, I, s. 77; a. mlf., “al-Djazira”, EI2 , II, s. 536-537; Le Strange, s. 84. 40 el-Hemdânî, Kitâbü sıfati Cezîretü’l-Arab, (nşr. F. Sezgin), Frankfurt 1993, s. 246-247; ayrıca bu konuda geniş bilgi için bk. Adnan Çevik, XI-XIII. Yüzyıllarda Diyar-ı Bekr Bölgesi Tarihi, MÜTAE., Basılmamış Doktora Tezi, İstanbul 2002. 41 Makdisî, s. 122; Ebu’l-Fida, s. 273; Yâkût, II, s. 561-562; İbn Şeddâd, el-Alâku’l-hatira fi zikri ümerâ’i-Şam ve’l-Cezire, III/I, (nşr. Y. Abbare), Dımaşk 1978, s. 4-5; Kalkaşandî, Subhu’l-a’şâ fi sınâ’ati’l-inşâ’, IV, Kahire 1910, s. 314;

Page 133: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

123

IX. yüzyılın sonlarından itibaren bölgenin tarihi, Hariciler ve özellikle de Bizans’la yaptıkları mücadelelerde öne çıkan Hamdanoğulları(905–1004)’na bağlıdır. Tur Abdin’in güneyinde uzanan düzlüklerde yaşayan büyük Arap aşiretlerinden Tağliboğulları’na mensup bir hanedan olan Hamdaniler, Halep ve Musul merkezli emirlikler kurarak bir asra yakın bir süre neredeyse el-Cezîre’nin tek hâkimi olmuşlardır42. Bu döneme ilişkin olmak üzere Tur Abdin’in tarihi coğrafyasına dair fazlaca bir bilgiye sahip değiliz. Ancak güney hududunda bulunan Hatem Tay kalesinin bu sırada yeniden inşa edilerek Heysem Kalesi adını aldığını biliyoruz43. Bu isim muhtemelen kaleyi inşa eden/ettirene izafeten verilmiş olmalıdır. Öte yandan bu dönemde bilhassa Mardin ve Meyyâfârikîn önemli gelişme kaydeden iki mevki olarak dikkat çeker. Bunlardan Tur Abdin’i de ilgilendirmesi açısından Mardin, Musul ve Halep arasındaki bağlantıyı sağlayan konumuyla, stratejik bir öneme haizdir. Nitekim günümüze kadar varlığını devam ettiren meşhur Mardin kalesi bu dönemde inşa edilmiştir44. Hamdaniler’in ardından Tur Abdin, Meyyâfârikîn merkez olmak üzere Diyâr-ı Bekr bölgesinde yaklaşık bir asır (984–1085) hakimiyet sürecek olan Mervaniler’in eline geçer. Mervanoğulları Sünni bir İslâm emirliği olup hanedanın temellerini el-Cezîre’nin kuzeydoğu hududundaki dağlık bölgelerde yaşayan Harbuhti Kürtlerinden Bad lakaplı Ebû Şûca Abdullah Hüseyin atmıştır. Bu dönemde Tur Abdin, Mervanoğulları ile Nusaybin ve Ceziret İbn Ömer’den Musul’a kadar uzanan toprakların yeni hâkimi bir başka Arap aşireti Şii Ukayloğulları (990–1096) arasında tampon bölge vazifesi görmektedir. Hatta XII. yüzyıl müelliflerinden Silvanlı İbnü’l Ezrak’ın ifadelerinden, iki emirlik arasındaki sınırın Midyat’ın güneyindeki Subaşı mevkiinden başladığı anlaşılmaktadır ki aynı müellif burada Balûsâ adında bir sınır kalesinden de bahsetmektedir45.

42 Bu hanedan hakkında geniş bilgi için bk. M. Canard, a.g.e.; M. Sobernheim, “Hamdaniler”, İA, V/I, s. 179-182. 43 Mor Ignatiyos I. Afrem, a.g.e., s. 15. 44 İbn Havkal, Kitabu Sûretü’l Arz, (nşr. M. J. de Goeje), Beyrut ts, s. 214. 45 İbnü’l-Ezrak, Târîhu Meyyâfârikîn ve Amid, (Mervaniler kısmının neşri: B.A. Avad, Tarihu’l-Fârikî ed-Devletil-Mervaniye), Kahire 1959, s. 211.

Page 134: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

124

XI. yüzyılın ikinci yarısından itibaren ise, Tur Abdin’in de içerisinde yer aldığı Diyar-ı Bekr bölgesine yeni ve dinamik bir unsur olarak Türkler girmeye başlamış; bu tarihten itibaren bölge siyasetinin belirleyici ana unsuru Türkler ve kurdukları siyasi yönetimler olmuştur. Bu süreci başlatan gelişmeler XI. yüzyılın ortalarına doğru Horasan’da meydana gelen yeni siyasi oluşumlar ile akabinde değişen güç dengeleri ve bu bağlamda Selçuklular’ın ortaya çıkışıyla doğrudan ilgilidir. Aslında bu ilgi sadece Diyâr-ı Bekr bölgesiyle de sınırlı kalmayıp etkisini günümüze kadar devam ettirecek önemli sonuçları da beraberinde getirecektir ki bunlardan en önemlisi hiç kuşkusuz dünya tarihine de tesir edecek olan Anadolu’nun Türk vatanı olma sürecidir. Diyâr-ı Bekr bölgesini Türk gerçeğiyle karşı karşıya getiren ilk gelişme olarak; Irak Oğuzları adını taşıyan Türkmen gurupların 433/1041–1042 yılında başlayıp üç yıl süreyle devam eden ve bu süre zarfında Diyâr-ı Bekr’den Musul’a kadar uzanan istila hareketlerini görmekteyiz. Dönemin müellifleri tarafından itaatsiz zümreler olarak vasıflandırılan bu guruplar aslında Selçuklu hanedanına bağlı Türkmenler olup, XI. yüzyılın son çeyreğinde tamamlanacak olan Selçuklu fütuhatının da öncü kuvvetleri özelliğini taşırlar. Nitekim bu gelişmenin hemen ardından Tuğrul Bey’in şahsında Selçuklu tabiiyetini tanıyan(1050) Diyr-ı Bekr, Melikşah döneminde Mervanoğulları hâkimiyetine son verilmek suretiyle doğrudan İmparatorluk topraklarına katılan bir bölge konumundadır. 1085 yılında Melikşah’ın emriyle Fahruddevle b. Cüheyr komutasındaki Selçuklu ordusu tarafından bir yıllık bir mücadelenin ardından ele geçirilen Diyar-ı Bekr, bu tarihten itibaren yoğun bir Türkmen göçüne sahne olur ki bunda Selçuklu ordusuna destek için bölgeye gelen Türkmen beylerinin rolü büyüktür. Çünkü bölgenin Selçuklu topraklarına dâhil edilmesinde önemli yararlılıklar gösteren bu beyler bir süre sonra Diyar-ı Bekr’in pek çok şehir, kasaba ve kalelerinin yönetimini ele geçirmişlerdir. Bilhassa Melikşah’ın 1092 yılındaki ani ölümüyle başlayan kargaşa ortamından istifade ile hızlanan bu süreç, XII. yüzyılın başlarında Diyar-ı Bekr’de irili ufaklı pek çok Türkmen beyliğinin ortaya çıkmasıyla son bulmuştur. Hiç kuşkusuz bunlar içerisinde bizim için en önemlisi, büyük Türkmen beyi Artuk’un oğulları tarafından kurulmuş olup

Page 135: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

125

Diyar-ı Bekr’in XI-XIII. yüzyıllar arası tarih ve kültürüne damgasını vurmuş olan Artukoğulları Beyliğidir46.

Melikşah’ın ölümüyle Diyar-ı Bekr bölgesinde başlayan Türmen beylikleri devrinin Tur Abdin’e yansıması üç asır sürecek olan Artuklu Beyliği hakimiyetidir(1102–1401). Bu durum Tûr Abdin’in batı ve kuzey sınırlarında iki stratejik mevkii konumunda olan Mardin ve Hısn Keyfâ kalelerinin XII. yüzyıldan itibaren birer Artuklu başkenti olarak ortaya çıkmalarıyla ilgilidir. Nitekim bu dönemde Hısn’ı Keyfa, Tûr Abdin’i tam ortadan kuzey güney doğrultusunda kat eden Musul ve Nusaybin’den gelip Erzen, Bitlis ve Ahlat’a giden yol üzerinde önemli bir merkez konumundadır. Ayrıca Tûr Abdin üzerindeki en eski yerleşim yerlerinden biri olan Savur da yine bu dönemde, Mardin ile Hısn Keyfâ’yı birbirine bağlayan yol üzerindeki kavşak konumuyla gelişme kaydeden bir yerleşim yeri halindedir. Nitekim XIII. yüzyılın coğrafyacılarından Yakut el-Hamevi, kendi adıyla anılan ırmağın suladığı vadiye hâkim dağın zirvesinde erişilmesi güç son derece muhkem bir kale olduğunu belirttiği Savur’un kale dışındaki güzel ve bakımlı mahalleleri ile çarşılarına dikkat çekmektedir47. Bu malumat dışında Savur hakkında pek fazla bir bilgiye sahip değiliz. Artuklular’ın sonuna kadar genelde Mardin ile Hısn Keyfâ emirlikleri arasında el değiştiren muhkem bir mevki olarak varlığını devam ettirdiğini söyleyebiliriz. 1134 yılında Hısn Keyfâ Artuklular’ı idaresinde olan Savur bu tarihte Atabeg Zengi’nin de yardımıyla Mardin Artukluları’nın eline geçmiş ve XIV. yüzyılın sonuna kadar da büyük oranda Mardin’e bağlı bir idari birim olarak kalmıştır. XIII. yüzyıl coğrafyacılarından İbn Şeddâd’ın Diyâr-ı Bekr bölgesinin önemli kaleleri arasında saydığı Savur, Akkoyunlu

46 Bu konuda geniş bilgi için bk. A. Çevik, a.g.t., s. 208-276; ayn. yaz. “XII. Yüzyılda Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Bir Türkmen Beyliği Yınaloğulları”, Türkler, VI, Ankara 2002, s. 491-499; “Selçuklular Zamanda Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da Hüküm Sürmüş bir Türkmen Beyliği Dilmaçoğulları”, Türklük Araştırmaları Dergisi, XII, İstanbul 2002, s. 115-162. 47 Yâkût, III, s. 493.

Page 136: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

126

döneminde(1401–1507) de adından söz edilen bir yerleşim olarak bilinir48.

Öte yandan Artuklu döneminde öne çıkan bir diğer Tur Abdin yerleşimi ise bölgenin güney eteklerinde bulunan, Nusaybin’in 20 km kuzeydoğusundaki M’arin dir. Bugün de aynı adla bilinen M’arin kaynaklarda Macrin veya Macarra adıyla da anılmaktadır. Artuklu emirlerinin zaman zaman ikamette ettikleri anlaşılan Marin, XIV. yüzyılda en parlak devrini yaşamış görünmektedir. Ancak aynı zamanda burası, Artuklular’ın bölgedeki en güçlü rakibi olan Hısn Keyfa Eyyubileri’nin de en önemli saldırı hedeflerinden birisidir. Nitekim 1333 yılında yağmalanan Marin, asrın sonlarına büyük oranda tahrip edilir ve muhtemelen bu yüzden de bir daha da toparlanamaz. Timur’un 1394 seferinde burada oturanların Mor Gabriyel(Kartmin) manastırından sığınma talep etmelerine bakılırsa surlarla çevrili olmadığı anlaşılmaktadır49.

Bölgenin Artuklu döneminde faal olan kalelerine gelince; hiç şüphesiz bunların başında Tur Abdin’e yönelik her türlü akın ve yağma hareketinde yöre halkının sığınağı haline dönüşmüş olan Heysem Kalesi gelmektedir. Heysem, Tûr Abdin’in en eski kalelerinden biri olup bölgenin güney eteklerinde, Nusaybin’in yaklaşık 40 km kadar kuzeydoğusunda yüksek bir tepenin(Dibek tepesi) zirvesinde Nusaybin-Cizre yoluna hâkim son derece stratejik bir noktada kurulmuştur. Daha önce de açıkladığımız üzere kuruluşu IV. yüzyılın ilk yarısına kadar gitmekte olan Heysem kalesi Roma imparatoru Konstantios tarafından bitip tükenmek bilmeyen Sasani saldırılarına engel olmak maksadıyla Tûr Abdin üzerinde iki müstahkem mevkiden biri olarak (ilki Hasankeyf’tir) İranlılarla sınırı oluşturan noktada inşa ettirilmiştir. Öte yandan Bizans İmparatoru Jüstinianus’un VI. yüzyıl

48 İbnü’l-Esîr, XII, s. 24; İbn Şeddâd, III/I, s. 251; III/II, s. 492, 556; Ebu Bekr-i Tihranî, Kitab-ı Diyarbekriyye, Çev., M. Öztürk, Ankara 2001, indeks; L. İlisch, Geschichte der Artuqidenherrschaft von Mardin zwischen Mamluken und Mongolen 1260-1410 A.D., Münster 1984, s. 186-187; John E. Woods, 300 Yıllık Türk İmparatorluğu Akkoyunlular, Çev. Sibel Özbudun, İstanbul 1993. 49 L. İlisch, a.g.e., s. 210-211.

Page 137: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

127

istihkâmlarından Rhabdios ile aynileştirilmektedir50. XII. yüzyıl boyunca Mardin ve Hısn Keyfâ Artuklu emirlikleri arasında birkaç el değiştirdiği anlaşılan Heysem Kalesi, 1170 yılında Selâhaddîn Eyyûbî tarafından bağlı amillikleriyle birlikte Hısn Keyfa Artuklu emiri Nureddin Muhammed b. Kara Arslan’a verilmişti51. XIII yüzyıl müelliflerinden İbn Şeddâd’ın Diyar-ı Bekr kalelerini sıraladığı listede de adı geçen Heysem kalesi52, Timur tarafından tahrip edilmesine rağmen XVI yüzyılda hala adından bahsedilen bir mevki konumundadır. Zira Şerefhan Bitlisi’nin bildirdiğine göre bu tarihte Heysem, Beşneviyye Kürtlerine ait kalelerden olup civarı ise gayri Müslim nüfus yoğunlukludur53. XX. asrın başında Tûr Abdin’deki kilise ve manastırları incelemek maksadıyla bu bölgeyi dolaşan Gertrud Bell, Kale’yi tepenin doruğunda, eğimin konturlarını izleyerek yapılmış çift sıra duvardan oluşan bir istihkam olarak tanımlamaktadır. İçerideki sur, iç kaleyi teşkil etmekte olup yazar, bu dönemde harabe halindeki kalenin birkaç kez yenilendiğini de belirtmektedir. Buna göre bunlardan biri Bizans dönemine tarihlenir iken diğeri burada bulunan kitabeye göre 630/1232-33 yılına aittir54. Yine bu dönemden kalma bir başka kale ise Heysem Kalesi’nin batısında yer almakta olup XIX. yüzyıl haritalarında işaretli olan Hısn Cedid’dir. Burası muhtemelen günümüzde Nusaybin’in 20 km kadar kuzeydoğusundaki Marin’in karşısında yer alan Eskihisar olmalıdır55. Kaynakların Tûr Abdin bölgesinde bulunduğu

50 G. Bell, Amurath to Amurath, London 1924, s. 307-308; Procopius, Buildings, VII, s. 125 n.2. 51 İbnü’l-Ezrak, Târîhu Meyyâfârikîn ve Amid, (Çev. A. Savran, Meyyfarikin ve Amid Tarihi –Artuklular Kısmı-, Erzurum 1991), s. 82; Süryani Mihail, Süryani Mihail Vekayinamesi, II, (yayınlanmamış Türkçe trc. H. Andreasyan, TTK, kitaplığı), s. 132; İmadüddin İsfahani, Barku’ş-Şâmî, (neşr ve trc. R. Şeşen), İstanbul 1976, s. 293 52 İbn Şeddad, III/I, s. 249 53 Şerefhan Bitlisi, Şerefnâme, Çev. M. E. Bozarslan, İstanbul 1970, s. 138; Ayrıca bazı hatalar olmakla birlikte söz konusu kalenin Süryani kaynaklarının gözünden XVI. yüzyılın sonuna kadarki tarihi için bk. Mor Ignatiyos I. Afrem, a.g.e., s. 15-16. 54 G. Bell, a.g.e., s. 307-308; Ayrıca Bell, söz konusu kitabenin fotoğrafını Van Berchem’e gönderdiğini de ilave etmektedir. 55 L. İlisch, a.g.e., s. 189; ayrıca bk. G. Bell, a.g.e., 309.

Page 138: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

128

belirttikleri bir diğer kale de bölgenin güney eteklerinde Diyar-ı Rebîa sınırında olduğu anlaşılan Hur’bhar kalesidir ki günümüzde nereye tekabül ettiğini tespit edemedik. Süryani Mihael’in “Hour-‘Ebar” adını verdiği söz konusu kale, 540/1145 yılında Mardin Artuklu emiri Timurtaş tarafından Musul Atabeyi Zengi’nin eline geçmemesi için yıktırılmışsa da daha sonra yeniden inşa ettirildiği anlaşılmaktadır56.

Tur Abdin üzerindeki Artuklu egemenliği XIII. yüzyılın ortalarına kadar sürdüyse de 1230 yılında, Hısn Keyfa’nın Eyyubilerin eline geçmesiyle bu etki giderek azaldı. Bu arada, 1264’te Mısır ve Suriye’deki Eyyubi egemenliği Memlukluler tarafından sona erdirilmiş ve son Eyyubilerden biri Mardin Artuklu emiri Fahreddin Kara Arslan’a sığınmış, o da kendisine Savur kalesini vermişti57; ancak Eyyubi orada kalmayıp Hasankeyf’e geçerek orada bir başka emirliğin temelini attı. Mardin emiri, bu gelişmeyi önlemeye çalıştıysa da başarılı olamadı. Burada yeniden doğan ve sonradan Melikanlar (“Melikler” anlamına olmalı zira Eyyubi hükümdarları daima bu unvan ile anılırlardı) adını alan bu yerel Eyyubi iktidarı, Mardin Artukluları’nın hükümranlık alanını daralttı ve bir süre sonra Tur Abdin, Hısn Keyfa Eyyubileri’nin denetimine geçti58. Ancak bu da uzun sürmedi, XIV. yüzyılın sonlarına doğru Timur tarafından istila edilen bölge ardından ikinci büyük Türkmen göçü dalgası olarak kabul edebileceğimiz Akkoyunlu-Karakoyunlu Türkmen devletleri arasında kaldı59.

56 Süryani Mihail, s. 132. 57 İbn Şeddâd, III/II, s. 556; Şerefnâme, s. 174. 58 Bu süreç hakkındaki en önemli kaynaklardan biri aynı zamanda adı geçen Eyyubi hanedanın da tarihi olan, Hısn Keyfa Eyyubi hükümdarı el-Melik el-Adil Fahreddin Süleyman’a ithaf edilen ve literatürde Hısn Keyfâ Vekayinamesi olarak da bilinen Hasan bin İbrahim el-Münşi (öl. 822/1419?)’nin Nuzhat’un-Nazir ve Rahatu’l-Hatiradlı eseridir. XIV. yüzyıl Güneydoğu Anadolusu için son derece önemli bir kaynak olan eserin elimizdeki tek nüshası Viyana Milli Kütüphanesinde (Mxt. 355) bulunmakta olup henüz yayınlanmamıştır. Eser hakkında geniş bir değerlendirme için bk. C. Cahen, “Contribution d l’histoire du Diarbakr au XIV e siecle”, Journal Asatique (1955), s. 65-100. 59 Geniş bilgi için, Akkoyunlu hanedanın en önemli kaynağı durumundaki Ebu Bekr-i Tihranî’nin, Kitab-ı Diyarbekriyye’sine bakılabilir; ayrıca krş.

Page 139: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

129

Son olarak yeri gelmişken, Midyat ya da Tur Abdin dendiğinde akla ilk gelen ve hâlihazırda da bölgenin en eski sekenelerinden birini teşkil eden Mehalmi/Mehallemiler’in kökenine ilişkin bazı değerlendirmelerde bulunmak yerinde olacaktır. Zira Arapça konuşan Müslüman topluluklardan biri olan Mehalmiler’in kökeni konusunda farklı görüşler ileri sürülmektedir60. Bunlar içerisinde en dikkate değeri, Antakya Süryani patrikliği de yapan Mor İgnatiyos I. Afrem Bet-Barsavmo(1887–1957)’nun Tur Abdin’deki Süryani Ortodoks Kilise ve Manastırlarındaki bazı günlüklerden derleyerek 1924 yılında telif ettiği Tur-Abdin Tarihi adlı eserinde yer alan ifadelerdir. Buna göre Mehalmi kabileleri (metinde “Mhalmoye” ya da “Muhallemi” olarak geçmektedir), aslen Süryani-Ortodoks olup, 1609 ya da 1583 yılı civarında Müslüman-Türk bölge idarecilerinin artan baskıları neticesinde İslam’a geçmek zorunda kalmışlardır61. Dolayısıyla buradan hareketle yine müellifin ifadesine göre Mehallemilerin Müslümanlığının üç yüz yıldan öteye gitmesi mümkün gözükmemektedir62. Öte yandan müellif bu değerlendirmeleri yaparken Süryani kökenli olduklarını iddia ettiği bu topluluğa neden Muhallemi dendiği konusunda herhangi bir açıklama yapmamaktadır. Hâlbuki baskıyla Müslüman oldukları iddia edilen tarihten en az iki asır önce yazılmış kaynakların

L. İlisch, a.g.e., s. 28-187; F. Sümer, Kara Koyunlular, I, Ankara 1984; John E. Woods, 300 Yıllık Türk İmparatorluğu Akkoyunlular, Çev. S. Özbudun, İstanbul 1993; S. Aydın, a.g.e., s. 83-115: 60 Bk. M. Streck, “Tûr Abdin”, İA, XI/II, s. 100; Bölge halkı arasındaki yaygın rivayetlerden birine göre; Mehalmi tanımlamasının aslında Abbasi halifelerinden Harun Reşid döneminde bölgeye yerleştirilen yüz Arap aşiretine nispetle başka bir deyişle onların yerleşim alanlarına atıfla ortaya çıktığı şeklindedir. Buna göre “mahal” Arapça yer, mekân, yerleşim alanı demek olup “mi’e” de yine Arapça da yüz demektir böylece “Mahalmi” bu aşiretlere işaret eden “yüz mahal” anlamına gelmektedir. 61 Müellifin bildirdiğine göre baskıdan kurtulmak için Müslüman olan Muhallemi kabilelerinden bazıları şunlardır; Astel (Etsel), Rasidiye (Raşidiye, Üçkavak), Makasiniye (Mekeşiniye), Şawro (Savur), Ahmadiye (Ahmediye, Başkavak), Reşmel (Rışmıl, Yeşilli), Qabala ve Lastiye (Leştiye). (bk. A.g.e., s. 56) 62 Mor İgnatiyos I. Afrem, a.g.e., s. 56; Öte yandan aynı eserin yayıncı tarafından yapılan “önza

Page 140: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

130

verdiği bilgiler dahi yukarıdaki ifadeleri tekzip eder mahiyettedir. Zira X. yüzyıl İslam coğrafyacılarından İbn Hurdazbih’in Arap Rebia aşiretleri içinde saydığı بالمهلبيه kaydını63 bir tarafa bırakırsak, XV. yüzyıl başlarında Hısn Keyfâ’da yazılan Arapça bir kronik64 Mehalmiler’in, bölge güçlerinden Artuklu ve Eyyubiler’le olan ilişkilerine işaret etmekte hatta XIV. yüzyıl başlarında liderleri Mesud idaresinde Hısn Keyfâ Eyyubi Melikliğinde önemli roller üstlendikleri göstermektedir65. Üstelik Mehalmiler’in bölgedeki Müslüman güçlerin içersindeki konumuna dikkat çeken benzer ifadeler, aynı yüzyılda yazılan anonim bir Süryani kroniği tarafından da teyit edilmektedir66.

Aslında Mor Afrem’in eseri dikkatlice incelendiğinde Mehalmiler başta olmak üzere bölge tarihiyle ilgili eserde pek çok çelişkili ifadelerin yer aldığı görülecektir. Nitekim Mehalmilere yakıştırılan İslamlaşma konusundaki birbiriyle çelişen rivayetler eserin yayıncısı tarafından da vurgulanmaktadır67. Buradaki ifadelerden, belirtilen tarihte Süryani cemaati içerisinden kitlesel olarak İslam’a bir geçiş yaşandığı anlaşılmakta ancak bu Mor Afrem’in iddia ettiği gibi Müslüman yöneticilerin baskısı ile ilgili olmayıp cemaat içindeki uygulamalar duyulan tepkinin sonucu olarak gerçekleşmiştir.

63 İbn Hurdazbih, el-Mesalik ve’l-Memalik, (neşr. M.J. De Goeje, Bibliothec Geographourum Arabicorum), Brill 1889, s. 126-127. 64 Bk. Dipnot 58 65 Hısn Keyfâ Vekayinamesi, 20v, 32v, 47v. nakleden C. Cahen, a.g.m., s. 89-90 66 C. Cahen, a.g.e., 90; Söz konusu Süryani kroniğinin yazması Oxford Bodlien 167’de bulunmakta olup bu yazma üç bölümden müteşekkildir; ilki, Diyarbekir bölgesine yapılan Hun, Pers ve Moğol yağmaları adını taşımakta olup 1394-1402 yıllarını kapsamaktadır. İkincisi, Timur Hanın Tur Abdin saldırıları adını taşıyan 1395-1403 yılları arasını, üçüncü ve sonuncu kısım da 1394-1493 yılları arası olayları konu edinmektedir. İlk defa Bruns tarafından 1790 yılında Lien’de d’Appendix ad Chr. Bar Hebraei dans le repertorium für bibl. Und morg. Litteature adı altında yayınlanan kronik 1838 yılında Behnch tarafından tekrar neşr edilmiş olup Barhebreus (Ebu’l-Farac)’ın Vekayinamesinin zeyli olarak ta bilinmektedir. 67 Bk. “Nisin’den” bölümü

Page 141: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

131

KAYNAKÇA

Abdulgani Efendi, Mardin Tarihi, (haz. B. Zengin), Ankara 1999.

Akşit, O., Roma İmparatorluk Tarihi, İstanbul 1985.

Akurgal, E., Anadolu Uygarlıkları, Ankara 2000.

Akyüz, G., Mardin İli’nin Merkezinde Civar Köylerinde ve İlçelerinde Bulunan Kiliselerin ve Manastırların Tarihi, İstanbul 1998.

-----------., Deyrulzafaran Manastırı’nın Tarihi, Mardin 1998.

Albayrak, K., Keldanîler ve Nasturîler, Ankara 1997.

Alptekin, C., The Reign of Zangi, Erzurum 1978.

--------------., “Artuklular”, DİA, III, 415-418.

Ammianus Marcellinus, (ing. trc. J. C. Rolfe), Cambridge, 1950.

Anonymous Siriac Chronicle, (ing. trc. A.S. Tritton,) JRAS, (1933).

Anschütz, H., Die syrischen Christen vom Tur ‘Abdin, Würzburg 1985.

Ataoğlu, R., Hısn-ı Keyfâ Artuklu Devleti, AÜSBE, Ankara 1989, (Basılmamış Doktora Tezi).

el-Atrakçı, R. M., “Kabîletü Bekr b. Vâ’il ve hurûbuhâ fi’l-İslâm”, MA, XXIV, (1984), 199-241.

Artuk, İ., Mardin Artukoğulları Tarihi, İstanbul 1944.

Aydın, Suavi., Mardin Aşiret-Cemaat-Devlet, İstanbul 2000.

el-Azimî, “La Chronique Abregeed el-Azimî”, (nşr. C. Cahen), JA, CCXXX(1938), 353-448; Ayrıca, Azimî Tarihi

Page 142: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

132

Selçuklularla İlgili Bölümler, (nşr. ve Türkçe trc. A. Sevim), Ankara 1988.

Belâzurî, Fütûhu’l-büldân, (Türkçe trc. M. Fayda), Ankara 1987.

Bell, G., Amurth to Amurth, London 1924.

Beysanoğlu, Ş., Anıtları ve Kitabeleri ile Diyarbakır Tarihi, I, Ankara 1998.

Bilge, Y., Süryaniler’in Kökeni ve Türkiyeli Süryaniler, İstanbul 1991.

Cahen, C., “Le Diyar Bakr au Temps des Premiers Urtukides”, JA, (1935), 219-277.

-----------., “Contribution d l’histoire du Diarbakr au XIV e siecle”, JA, (1955).

-----------., “XIII. Asır Ortalarında el-Cezire (İzzeddin İbn Şeddad’a göre)” (Türkçe trc. N. Çağatay), AÜİFD, (1983), IV, 93-106.

-----------., “Artukdis”, EI2, I, 662-664.

Canard, M., Historie de la Dynastie des H’amdanides de Jazîra et de Syrie, Paris 1953, I-II.

------------., “al-Djazira”, EI2 , II, 536-537.

------------ - Cahen, C., “Diyar-ı Bakr, EI2, III, 343.

Çambel, H., Güneydoğu Anadolu Tarihöncesi Araştırmaları I, İstanbul 1980

Çelik M., Süryani Kilisesi Tarihi, I, İstanbul 1987.

Çevik, Adnan., XI-XIII. Yüzyıllarda Diyâr-ı Bekr Bölgesi Tarihi, Basılmamış Doktora Tezi, MÜTAE, İstanbul 2002.

-----------------., “XII. Yüzyılda Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Bir Türkmen Beyliği Yınaloğulları”, Türkler, VI, Ankara 2002, s. 491-499.

Page 143: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

133

-----------------., “Selçuklular Zamanında Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da Hakimiyet Sürmüş Bir Türkmen Beyliği: Dilmaçoğulları”, Türklük Araştırmaları Dergisi, İstanbul 2002, s.

Çilingiroğlu, A., Urartu ve Kuzey Suriye (Siyasal ve Kültürel İlişkiler), İzmir 1984.

Darkot, B., “Diyarbekir”, (tarihi coğrafya), İA, III, 601-605.

------------., “Hısn Keyfâ”, (tarihi coğrafya), İA, V/I, 452-454.

Dolapönü, H., Tarihte Mardin, İstanbul 1972.

Ebu Bekr-i Tihranî, Kitab-ı Diyarbekriyye, (Türkçe trc. M. Öztürk), Ankara 2001.

Ebu Yûsuf, Kitâbu’l-Harac, (Osm. trc. Müderris-zâde Muhammed Atâ’ullah Efendi, Sadeleştiren. İsmail Karakaya), Ankara 1982.

Ebu’l-Farac, Abu’l-Farac Tarihi, I-II, ( Türkçe trc. Ö. R. Doğrul), Ankara 1987.

-------------., Târihu Muhtasari’d-Dûvel, Beyrut 1992.

Ebu’l-Fidâ, Takvîmu’l-Buldan, (nşr. M. Reinaud), Beyrut ts.

Elisséeff, N., Nûr al-Dîn. Un grand prince musulman de Syrie au temps des Croisades (511-569/1118-1174), I-III, Damascus 1967.

Gabriel, A., Voyages archeologigues dans la Turqui Orientale, Paris 1940.

Göyünç, N., XVI. Yüzyılda Mardin Sancağı, Ankara 1991.

Günaltay, Ş., Yakın Şark Elam ve Mezopotamya, Ankara 1987.

Günkut, B., Diyarbekir Tarihi, Diyarbakır 1937.

Halîfe b. Hayyât, Halife b. Hayyât Tarihi, (Türkçe trc. A. Bakır), Ankara 2001.

Halil, İ., el-‘İmâretü’l-Artukiyye fi’l-Cezire ve’ş-Şam, Beyrut 1980.

Page 144: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

134

--------., “Safahâtun Mechule min tarihi'l-gazveti't-Tatari (el-Tatar fi Diyâr-ı Bekr)”, MA, XIV, (1979).

Hamdullah el-Müstevfî, Nüzhetü’l-kulûb, (nşr. ve Ing. trc. G. Le Strange), Leyden 1919.

el-Hemdânî, Sıfatu Cezîreti’l-Arab, (nşr. F. Sezgin), Frankfurt 1993.

Hillenbrand, C., “The Establishment of Artuquid Power in Diyârbakr in the Twelfth Centruy”, SI, LIV, (1981), 129-153.

Hollerweger, Hans., Turabdin (Canlı Kültür Mirası, İsa Mesih Dilinin Konuşulduğu Yer), Çev. Sevil Gülçur, Freund des Tur Abdin 1999.

Honigmann, E., Bizans Devletinin Doğu Sınırı, (Türkçe trc. F. Işıltan), İstanbul 1970.

----------------- - Darkot, B., “Nasîbin”, İA, IX, 99-103

Işıltan, F., Urfa Bölgesi Tarihi (Başlangıçtan h. 210 = m. 825’e kadar), İstanbul 1960.

İbn Cübeyr, Rihletu İbn Cübeyr, Beyrut ts.

İbn Havkal, Kitabu Sûretü’l Arz, (nşr. M. J. de Goeje), Beyrut ts.

İbn Hurdazbih, Kitabu’l-Mesâlik ve’l-memâlik, (nşr. M. J. de Goeje), Beyrut ts.

İbn Rüsteh, Kitabu’l-A’lâku’n-nefîse, Beyrut 1988.

İbn Saîd el-Mağribî, Kitâbü’l-Coğrâfyâ, (nşr. İ. el-Arabî), Beyrut 1970.

İbn Şeddad(İzzeddin), el-Alâku’l-hatira fi zikri ümerâ’i-Şam ve’l-Cezire, III/I-II, (nşr. Y. Abbare), Dımaşk 1978.

İbnü’l-Esir, el-Kamil fi’t-târîh, (Türkçe trc. A. Özaydın), İstanbul 1987, IX-XII.

------------., et-Târîhu’l-bâhir fi’d-devleti’l-atabekiyye bi’l-Mavsıl, (nşr. A. A. Tuleymat), Kahire 1963.

Page 145: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

135

İbnü’l-Ezrak, Târîhu Meyyâfârikîn ve Amid, Mervaniler kısmının neşri: B.A. Avad, Tarihu’l-Fârikî ed-Devletil-Mervaniye, Kahire 1959 (Türkçe trc. M. E. Bozarslan, Mervani Kürtleri Tarihi, İstanbul 1975).

---------------, Artuklular kısmının neşri: A. Savran, The History of Mayyâfârikîn and Amid, Erzurum 1986 (Türkçe trc. Meyyfarikin ve Amid Tarihi –Artuklular Kısmı-, Erzurum 1991).

---------------, 1100-1150 yılları arasının neşr ve ing trc. C. Hillenbrand, A Muslim Principality in Crusader Times –The Early Artuqid State-, İstanbul 1990.

el-İdrîsî, Nüzhatu’l-müştâk fi ihtirâki’l-âfâk, I-II, Beyrut 1989.

İgnatiyos Efram I.Barsum, Kitabu’l-Lülü’l-Mansûr fi tarihi’l-ulum ve’l-adâbi’s-Süryaniyye, Dımaşk 1987.

--------------------------------, Tarix d Turcabdin (Tur- Abdin Tarihi), Arp. Çev. Vahap Kelat, Nisibin yayınları, İsveç 1996.

İlisch, L., Geschichte der Artuqidenherrschaft von Mardin zwischen Mamluken und Mongolen 1260-1410 A.D., Münster 1984.

İmâdeddin el-Katib el-İsfahânî, el-Berku’ş-Şâmî, V, (nşr. R. Şeşen), İstanbul 1979.

İstahrî, Kitâbu’l-mesâlik ve’l-memâlik, (nşr. M.J. de Goeje), Beyturt ts.

Kâtip Ferdi, Mardin Mülûkü Artukiyye Tarihi, (nşr, A. Emiri), İstanbul 1939.

Kaşgarlı, M. A., Doğu ve Güneydoğu Anadolu Uygarlığına Giriş, Ankara 1984.

------------------., Mardin ve Yöresi Halkından Türko-Semitler, Kayseri 1991.

Kınal, F., Eski Mezopotamya Tarihi, Ankara 1983.

Köprülü, M. F., “Artuk Oğullar”, İA, I, 617-625.

Köroğlu, K., Üçtepe I, Ankara 1998.

Page 146: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

136

-------------., Urartu Krallığı Döneminde Elazığ (Alzi) ve Çevresi, İstanbul 1996.

Kudâme b. Cafer, Kitabu’l-Harac, Beyrut 1988.

Lewis, B., Tarihte Araplar, (Türkçe trc. H. D. Yıldız), İstanbul 1979.

Makdisî, Ahsenü’t-tekâsîm fî ma’rifeti’l-ekâlîm, Beyrut 1987.

Mar-Yeşua, Vekayinâme, (Türkçe trc. M. Yanmaz), İstanbul 1958.

Mesûdî, et-Tenbîh ve’l-işrâf, (nşr. M. J. de Goeje), Beyrut ts.

Minorsky, V., “Mardin”, İA, VII, 317-322.

Mor İgnatiyos I. Afrem, Tur Abdin Tarihi, Çev. V. Kelat, İsveç 1996

Morony, M. O., Iraq after the Muslim Conquest, Princeton 1984.

Oğuzoğlu, Y., “Hasankeyf”, DİA, XVI, 364-367.

Orly, S., “Hısn Keyfa”, EI2, III, 506.

Ostrogorsky, G., Bizans Devleti Tarihi, (Türkçe trc. F. Işıltan), Ankara 1986.

Önkal, A., “Bekir b. Vâil(Benî Bekir b. Vâil)”, İA, V, 362-363.

Palmer, A., Monk and Mason on the Tigris Frontier: The Early Histıry of Tur Abdin, London 1990.

------------., “Kartmin (Mor Gabriel) Manastırı’nın 1600 Yıllık Öyküsü”, Ed. Hans Hollerweger, Turabdin (Canlı Kültür Mirası, İsa Mesih Dilinin Konuşulduğu Yer), Freund des Tur Abdin 1999, s. 47-117.

Procopius, Buildings, VII, (Grekçe metin ve Ing. trc. H. B. Dewing, Loeb Classical Library), London 2002.

Page 147: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

137

Ritter, H., Tûrôyo Die Volkssprache der Syrischen Christen des Tûr ‘Abdin, I, Beyrut 1967.

Segal, J. B., Edessa Edessa(Urfa) Kutsal Şehir, (Türkçe trc. A. Arslan), İstanbul 2002.

Severius Yakub, Tarihu’l-Kiniseti’s-Süryâniyyeti’l-Antakya, I-II, Beyrut 1957.

Sevim, A., “Artukoğlu Sökmen’in Siyasi Faaliyetleri”, Belleten, XXVI/103 (1962).

------------., “Artuk-Oğlu İlgazi”, Belleten, XXVI/104 (1962),

------------., “Diyarbekir Bölgesinin Büyük Selçuklu İmparatorluğuna Katılması”, Atatürk Konferansları, V, 1971-1972, Ankara 1975.

Schachermeyr, F., “Mygdone/Mygdonia”, RE, XV/1, 1115.

Schleifer, J., “Bakr b. Vâil”, İA, II, 454-458.

Sıbt İbnü’l-Cevzi, Mir’âtü’z-zamân fî târîhi’l-a’yân, (nşr. A. Sevim), (Selçuklular ile ilgili kısımları), Ankara 1968.

Sobernheım, M., “Hamdanîler”, İA, 179-182.

Sözen, A. N., Diyarbakır Havzası, Ankara 1967.

Strange, G. L., The Lands of Eastern Caliphate, London 1966.

Strabon, Geography, XI,12,4, vd. (H. L. Jones, The Geography of Strabo, Cambridge, Mass.: Harvard University Press; London: William Heinemann, 1924)

Streck, M., “Tûr Abdîn”, İA, XII/II, 97-104.

Spuler, B., İran Moğolları Siyaset, İdare ve Kültür İlhanlılar Devri, 1220-1350, (Türkçe trc. C. Köprülü), Ankara 1987.

Sümer, F., Selçuklular Devrinde Doğu Anadolu’da Türk Beylikleri, Ankara 1990.

-----------., Kara Koyunlular, I, Ankara 1984.

Page 148: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

138

Süryani Mihail, Süryani Mihail Vekayinamesi, II, (yayınlanmamış Türkçe trc. H. Andreasyan) (TTK, kitaplığı).

Şahidi, I., Byzantium and the Arabs ın the Sixth Century, I/I, Cambridge 1998.

Şerefhan Bitlisi, Şerefname, (Türkçe trc. M. E. Bozarslan), İstanbul 1990.

Şeşen, R., Selahaddin Devrinde Eyyubiler Devleti, İstanbul 1983.

-----------., “İmad al-Din al-Katib el-İsfahâni’nin Eserlerindeki Anadolu Tarihiyle İlgili Bahisler”, SAD, III, (1971).

------------., Müslümanlarda Tari ve Coğrafya Yazıcılığı, İstanbul 1998.

------------., “el-Cezire”, DİA, VII,

Şümeysani, H., Medinetü Mardin, Beyrut 1987.

Taberî, Târîhu’r-rusül ve’l-mülûk, (nşr. M. Ebü’l-Fazl), I-X, Kahire 1960-70.

Tufantoz, A., Mervanoğulları (380-478/990-1085), MÜTAE, İstanbul 1994, (Basılmamış Doktora Tezi).

Turan, O., Doğu Anadolu Türk Devletleri Tarihi, İstanbul 1980.

Urfalı Mateos, Urfalı Mateos Vekayinamesi (952-1136) ve Papaz Grigor’un Zeyli (1136-1162), (Türkçe trc. H. D. Andreasyan), Ankara 1987.

Vâkıdî, Fütûhü’l-Cezire ve’l-Hâbûr ve Diyâr-ı Bekr ve’l-Irak, (nşr. A. F. Harfûş), Dımaşk 1996.

Vath, G., Die Geschichte der Artugıdishchen Fürstentümer in Syrien und der Gaziral Furatiya (496-812/1102-1409), Berlin 1987.

Woods, John E., 300 Yıllık Türk İmparatorluğu Akkoyunlular, Çev. S. Özbudun, İstanbul 1993

Yâkût el-Hamevî, Mu’cemü’l-büldân, I-V, Beyrut 1996.

Page 149: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

139

Yinanç, M. H., “Diyarbekir” (tarih), İA, III, 605-626.

Yücel, T., Türkiye Coğrafyası, Ankara 1987.

Zengin, B., Hasankeyf Tarihi ve Tarihi Eserleri, İstanbul 2001.

Page 150: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur
Page 151: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

ORTAÇAĞ İSLAM COĞRAFYACILARINA GÖRE NUSAYBİN Adnan ÇEVİK*

Geçmişi Assur dönemine kadar uzanan ve bu dönem kaynaklarda Naşibina adıyla zikredilen günümüzün ilçe merkezi Nusaybin, özellikle geç klasik çağ ile erken ortaçağ boyunca, Yukarı Mezopotamya’nın en görkemli şehirlerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır1. Bunda hiç kuşkusuz üç yanında uzanan uçsuz bucaksız sulanabilir verimli ovaları ile şehri tam ortadan ikiye bölen, zenginlik ve refah kaynağı, Assurluların Harmiş, Greklerin Mygdonia, Arapların ise Hirmâs adını verdikleri Çağçağ suyu önemli bir yere sahiptir. Ancak onu asıl önemli kılan şey, Mezopotamya’dan Anadolu’ya, Asya’dan Suriye’ye uzanan kadim yollar üzerindeki kavşak konumudur. Nitekim bu konumu sebebiyle, III. yüzyıldan VII. yüzyıla kadar süren Roma-İran mücadelesinin hudut şehri olmuştur. Bu dönem kaynaklarda Nisibis adıyla maruf şehir, yaklaşık üç asır boyunca; bir yandan iki imparatorluk arasında ticari mübadelenin

* Yrd. Doç. Dr. Adnan ÇEVİK Muğla Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü. “Geçmişten Günümüze Nusaybin Sempozyumu” 27,28 Mayıs 2004 1 J. Sturm, “Nisibis”, RE [=Real Encyclopedia], XII, s. 458; E. Honigmann, “Nasibin”, İA [=İslam Ansiklopedisi], IX, s. 99-101.

Page 152: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

142

yapıldığı bir yer olarak, doğulu tüccarların batıya açılan ilk kapısı2, diğer yandan da iki tarafın da bir diğerine saldırmak üzere hazır tutuğu kalabalık orduların barınağı, güçlü surlara sahip büyük bir ordugâh şehir görünümündedir3. Bu süre zarfında iki imparatorluk (Roma-Pers/Bizans-Sasani) arasında pek çok kez el değiştirmesine ve büyük yıkımlara uğramasına rağmen her seferinde yeniden inşa edilmiştir. Çünkü iki taraf için de vazgeçilmez bir öneme sahiptir4. Hatta bir ara Nusaybin’i İran’a kaptıran ve uzun mücadelelere rağmen bir türlü geri alamayan Roma, sonunda buraya yakın alternatif yeni bir ordugah

2 IV. yüzyıla ait bir metinde bu durum şu cümlelerle ifade edilmektedir; “Nusaybin’in “mükemmel halkı” iş hayatında çok kurnaz ve iyi donatılmış, olağanüstü zengin ve her türlü mal ve eşyaya sahiptiler. Çünkü onlar İran’dan mal ve eşya satın alır, onları bütün Roma İmparatorluğu içinde satar ve aldıkları paralar karşılığında başka mallar olarak onları naklederler...”, J. B. Segal, Edessa Edessa(Urfa) Kutsal Şehir, (Türkçe trc. A. Arslan), İstanbul 2002, s. 185. 3 Bu konuda şu kaynaklara bakılabilir; Ammianus Marcellinus, Res Gestae, (ing. trc. J. C. Rolfe), Cambridge, 1950; Mar-Yeşua, Vekayinâme, (Türkçe trc. M. Yanmaz, Urfa ve Diyarbakır’ın Felaket Çağı 494-507), İstanbul 1958; Procopius, De Aedificiis, (Grekçe metin ve ing.trc. H. B. Dewing, Procopius), I-II, VII, Cambridge, Massc. ve London 1954; Adday Şer, Siirt Vakayinamesi, (Türkçe trc. C. Kabadayı), İstanbul 2002; Bar Hebraeus (Ebu’l-Farac), Abu’l-Farac Tarihi, I-II, (Türkçe trc. Ö. R. Doğrul), Ankara 1987; Ayrıca bk. E. Honigmann, Bizans Devletinin Doğu Sınırı, (Türkçe trc. F. Işıltan), İstanbul 1970. 4 Bu mücadelelerden birini Süryani bir müellif şu cümlelerle nakletmektedir; ...Şapur, fatih hükümdarın ölmüş olduğunu haber alınca, Romalılar ile İranlıların hududu üzerinde bulunan Nisibis’e karşı yürüdü. Burası “Mygdonya’nın Antakyası” diye maruftur. Şapur bu şehri 70 gün muhasara etti ve şehre karşı tepeler vücuda getirerek şehre giren ve ortasından ikiye ayıran Magdonius nehrinin sularına karşı büyük bir set yaptırdı. Bu yüzden sular şehrin suruna karşı aktı, sur suyun tazyikine mukavemet edemeyerek sarsıldı ve yıkıldı. Şapur daha sonra şehri kolayca zaptedeceğini sandığı halde içeride yeni bir surun inşa edilmiş olduğunu ve mübarek bir adam olan Aphrem’in sur üzerine çıkarak barbarlara lanet okuduğunu gördü. Aphrem Allaha yalvardı, o da düşmanların üzerine bulut bulut sinekler ve çeşit çeşit kehleler musallat etti; sırtları kuru ve yarık olan filler bu yüzden son derece muzdarip oldular. Kehleler atların burunlarına ve kulaklarına girdikleri için bunlar dizginlerini kırdılar, binicilerini attılar ve kaçtılar. Şapur da İran’a mahcubiyet içerisinde döndü”( Bar Hebraeus, I, s. 135).

Page 153: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

143

şehir kurmaya karar vermiş5 ve bu maksatla İmparator Anastasius(491-518)’un emri doğrultusunda 504 yılında Nusaybin’in 20 km kuzey batısındaki küçük bir köy olan Dara(Oğuz)’nın inşasına başlanmıştır. Muasır bir Süryani müellifin bildirdiğine göre, Suriye’den özel olarak getirtilen işçilerin de katkısıyla üç yıllık bir çalışmanın ardından yeni şehrin inşası tamamlanmış ve imparatora izafeten Anastasiupolis adı verilmiştir6. Dara adıyla meşhur olan bu şehrin günümüze ulaşan harabeleri dahi, hem kendi, hem de Nusaybin’in geçmişine ışık tutar niteliktedir.

Öte yandan IV. yüzyıldan itibaren Nusaybin’i önemli kılan bir başka gelişme de Antakya ve Urfa’dan sonra Hıristiyan teolojisinin oluştuğu üçüncü büyük merkez haline gelişi olmuştur. 326 yılında kurulan meşhur Nusaybin Okulu ile 329 tarihli Mezopotamya’nın en eski kilisesi olarak kabul edilen ve halen ayakta olan Mor Yakup Kilisesi bu sürecin önemli tanıklarındandır. Her ne kadar 363 deki Roma-İran barışıyla şehirdeki 40 bin kadar Hıristiyan, Roma idaresindeki Amid(Diyarbakır)’e, okul da Edassa (Urfa) Okulu’na taşınmak zorunda bırakılmışsa da Nusaybin yine de bu süreçteki önemini muhafaza etmeye devam etmiştir. Nitekim Edessa’daki Nestûri (Diyofizitçilik) akademisinin Bizans toraklarında Nesturilere karşı girişilen zulüm hareketleri üzerine 489 yılında Urfa’dan Nusaybin’e nakledilmesiyle, burası İslâm hakimiyetine kadar Nesturilerin manevi merkezli olarak kalmıştır7.

Nusaybin’in geçmişine ilişkin bu genel girişin ardından şimdi konumuz olan ortaçağ İslam coğrafyacılarının değerlendirmelerine

5 Bununla ilgili olarak Süryani müellif Bar Hebraeus (Ebu’l-Farac) şu kaydı düşer; “İmparator Anastasius Nisibis’e karşı 5 kumandan gönderdi ise de, bunlar burasını zapta muvaffak olamadılar. Bunun üzerine dağın kenarında ordunun barınması için bir şehrin kurulmasını emretti. Bu şehir Daryavaş (Darius)’ın maktul düştüğü yerde yapıldı ve bu yüzden buraya Dârâ dendi. Şehir muhteşem binaları ile 3 yıl içinde tamamlandı ve ona Anastasiopolis ismi verildi” Ebu’l-Farac Tarihi, I, s. 150-151. 6 Mar-Yeşua, s. 52; C. De Vaux, “Dara”, İA, III, s. 479-480; E. Honigmann, a.g.e., s. 7-8. 7 E. Honigman, a.g.m., s. 101; ayrıca bk. E. R. Hayes, Urfa Akademisi, (Türkçe terc. Yaşar Günenç), İstanbul 2002; Gabriyel Akyüz, Nusaybin’deki Mor Yakup Kilisesi ve Nusaybin Okulu, Mardin 1998; Yonca Anzerlioğlu, Nasturîler, Ankara 2000.

Page 154: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

144

geçebiliriz. Bu bağlamda İslam coğrafyacıları Nusaybin’i el-Cezire’yi meydana getiren üç tarihi mıntıkadan biri olan Diyar-ı Rebi’a içerisinde sayarlar. Bilindiği gibi Grek kaynakları, Fırat ve Dicle nehirlerinin suladığı topraklara “iki nehir arası” anlamına gelen Mezopotamya adını verirken; Araplar da, aynı bölgeyi iki kısma ayırarak, güneyine yani Aşağı Mezopotamya’ya Sevad, veya Irak, kuzeyine yani Yukarı Mezopotamya’ya da el-Cezîre demişlerdir8. Fırat ve Dicle nehirleri arasında kalan toprakların kuzeyini ifade eden el-Cezîre, İslâm’ın zuhurundan önce başlayan ve fetihlerden sonra da hızlanarak devam eden Arap kabile göçleri neticesinde, bir süre sonra buralara yerleşen Arap aşiretlerin adını taşıyan üç mıntıkaya bölünmüştür. Rebîa, Mudar ve Bekr adındaki Arap aşiretlerine nispet edilen bu mıntıkalar; bölgenin batısında Diyâr-ı Mudar, kuzeyinde Diyâr-ı Bekr, doğu ve güneydoğusunda da konumuz olan Nusaybin’in de bulunduğu Diyâr-ı Rebîa dır. Bu mıntıka, büyük Rebîa kabilesinden özellikle Tağlib’e bağlı aşiret guruplarının yurdu olup, el-Cezîre’nin en büyük ve en verimli kesimini oluşturur. Dicle boyunca Ceziret İbn Ömer(Cizre)’in yukarısındaki bölgeden başlayıp Tikrit’e kadar uzanır ve nehrin sağ sahilinde Habur-Hirmâs-Sarsâr arazisi ve sol sahilinde küçük Habur’un aşağı mecrası ile Zab’ın aşağı ve yukarı mecrasını ihtiva eder. Kuzeyinde Mardin-Midyat eşiğinden(Tur Abdin) itibaren başlayan Diyâr-ı Bekr, batısında Re’sül’ayn (Ceylanpınar) sınır olmak üzere Diyâr-ı Mudar, güneyinde Fırat ile Dicle’nin birbirlerine yaklaştıkları Anbar ve Tikrit şehirleri arasındaki hattan başlayan Irak ve doğusunda da Zağros dağlarından gelen büyük ve küçük Zab nehirlerinin suladıkları vadiler ile çevrilidir9.

Ortaçağın meşhur İslam coğrafyacılarından Yakut el-Hamavî (öl.1229), Musul ile Re’sül’ayn arasındaki bölge olarak kabul ettiği Diyâr-ı Rebîa’nın önemli şehirlerini; Musul, Nusaybin, Sincâr,

8 Geniş bilgi için bk. Adnan Çevik, XI-XIII. Yüzyıllarda Diyâr-ı Bekr Bölgesi Tarihi, MÜTAE, İstanbul 2002, Basılmamış Doktora Tezi, s. 44-52. 9 Claude Cahen, “Diyar-ı Rebia”, EI2, II, s. 348; Mauris Canard, Historie de la Dynastie des H’amdanides de Jazîra et de Syrie, I, Paris 1953, s. 75-78, 98-99; Guy Le Strange, The Lands of Eastern Caliphate, London 1966, s. 85; N. Elisséeff, Nûr al-Dîn. Un grand prince musulman de Syrie au temps des Croisades (511-569/1118-1174), I, Damascus 1967, s. 103-105; A. Çevik, a.g.t., s. 55-59.

Page 155: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

145

Re’sül’ayn, Duneysir(Kızıltepe) ve Habur olarak sıralarken10, el-Cezire’nin tarihi coğrafyası üzerine önemli bir eser kaleme alan çağdaşı bir diğer coğrafyacı İbn Şeddâd (öl.1285) ise, bunlara Duneysir hariç, Ceziret İbn Ömer, Dara, Beled, Azerme ve Hara’yı ilave eder. Ancak İbn Şeddâd, ilk dönem coğrafyacılar tarafından yörenin merkezi şehri olarak kabul edilen Musul’u Diyâr-ı Rebîa’dan saymayıp, müstakil bir idari bölge olarak ele alır. Yörenin başkenti olarak da Nusaybin’i zikreder11. Muasır bir başka coğrafyacı İbn Said (öl.1286) de aynı görüşte olup, Nusaybin’i Diyâr-ı Rebîa’nın, Musul’u da el-Cezîre’nin başkenti olarak kabul eder12.

Nusaybin’in de içerisinde bulunduğu el-Cezire ya da bir başka deyişle Yukarı Mezopotamya, Hz. Ömer döneminde Iyâz b. Ganm komutasındaki İslam orduları tarafından fethedilmiştir (640-641)13. Daha sonra da sırasıyla; Emevi ve Abbasi yönetimlerinde kalan bu bölge, bilhassa Abbasi merkezi otoritesinin zayıflamaya başladığı IX. yüzyılın ortalarından itibaren bedevi Arap kabilelerinin hâkimiyet

10 Yâkût el-Hamevî, Mu’cemü’l-büldân, II, Beyrut 1996, s. 562. 11 İbn Şeddâd, el-Alâku’l-hatira fi zikri ümerâ’i-Şam ve’l-Cezire, III/I, (nşr. Y. Abbare), Dımaşk 1978, s. 5. 12 İbn Saîd el-Mağribî, Kitâbü’l-Coğrâfyâ, (nşr. İ. el-Arabî), Beyrut 1970, s. 156-157. 13 Bu konuda bk. Belâzurî, Fütûhu’l-büldân, (Türkçe trc. M. Fayda), Ankara 1987, s. 252-252; Taberî, Târîhu’r-rusül ve’l-mülûk, (nşr. M. Ebü’l-Fazl), IV, Kahire 1960, s. 53-54; İbn el-A’sem el-Kûfî, el-Futûh, (Arapça trc.), I, Beyrut 1986, s. 249-260; İbnü’l-Esir, el-Kamil fi’t-târîh, (Türkçe trc. A. Ağırakça), II, İstanbul 1987, s. 486-489; Bu arada IX. yüzyıl müelliflerinden Vakidî’ye nispet edilen Futûh kitaplarında el-Cezire’nin fethi münasebetiyle Nusayin’in fethinden de ayrıntılı bir şekilde bahsedilmekteyse (Fütûhu’ş-Şam, II, s. 95; Fütûhu’l-Cezire ve’l-Habûr ve Diyar-ı Bekr ve’l-Irak, Dımaşk 1996, s. 159-162) de eserlerdeki rivayetlerin diğer kaynaklarla örtüşmeyen, kendinden çok sonraki dönemlere (XII. ve XIII. yüzyıllar) ilişkin çelişkili bilgiler içermesi, bunların Vakidi’ye ait olmayıp, bir hayli geç bir dönemde kaleme alındığı izlenimi vermektedir (Bu konudaki tartışmalar için bk. Fikret Işıltan, Urfa Bölgesi Tarihi, İstanbul 1960, s. 41 n.4; Mustafa Fayda, Allah’ın Kılıcı Halid bin Velid, İstanbul 1992, s. 418; Ramazan Şeşen, Müslümanlarda Tarih ve Coğrafya Yazıcılığı, İstanbul 1998, s. 30; A. Çevik, agt., 67-69).

Page 156: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

146

alanı olmuştur14. Bu çerçevede merkezi Nusaybin olan Diyar-ı Rebia önce Hamdaniler’in (905-990) ardından da Şii Ukayloğulları’nın (990-1095) idaresine girmiştir15. Ancak Emevi ve Abbasi dönemlerinde idare merkezi olarak önemini muhafaza eden Nusaybin, bu dönemde adı geçen emirliklerin kendilerine başkent olarak Musul’u seçmeleriyle eski konumunu yitirmeye başlamış ve bir süre sonra da Musul merkezli bir siyasetin parçası haline gelmiştir. Bu durum, XI. yüzyıl ortalarından itibaren el-Cezire siyasetine müdahil olmaya başlayan ve yüzyılın sonlarına gelindiğinde ise bölgenin tamamını hâkimiyeti altına alan Selçuklu döneminde de değişmemiştir. Bu çerçevede Nusaybin, önce Yukarı Dicle havzasında Hısn Keyfa ve Mardin merkezli birer beylik tesisi eden Türkmen Artuklular’ın (1108-1127), ardından da Musul’u merkez edinen bir Türk hanedanın, Selçuklular’ın Musul Atabeyi Zengiler’in (1127-1222) idaresinde kalmıştır. Yaklaşık yüz yıl süren bu dönem, Nusaybin’in öneminin tamamen ortadan kalktığı, bütün stratejik üstünlüklerini kaybettiği bir devre de karşılık gelmektedir. Zira asrın başlarından itibaren artık bölgede Nusaybin’i gölgede bırakacak yeni cazibe merkezleri oluşmaya başlamıştır. Hiç kuşkusuz bunların başında da Artuklu beylerince kısa süre içerisinde imar edilerek birer başkent haline getirilen Hısn Keyfa ve Mardin şehirleri gelmektedir. XII. ortalarından itibaren el-Cezire siyasetine ağırlığını koymaya başlayan bu iki şehre ilaveten, bunlara Nusaybin ile aynı güzergâh

14 Arap kabilelerinin el-Cezire ve bilhassa Diyar-ı Rebia ile olan ilişkileri IV. yüzyıla kadar gitmekte olup bu dönemde Nusaybin-Cizre-Musul arasındaki bölge, Arabistan anlamına Bet Arabaya adıyla anılmaktadır. Bu konuda bk. E. Honigmann, a.g.e., indeks; Michael G. Morony, Iraq After The Muslim Conquest, Princeton 1984, indeks; I. Şahidi, Byzantium and the Arabs ın the Sixth Century, I/I, Cambridge 1998, indeks. 15 İbnü’l-Ezrak, Târîhu Meyyâfârikîn ve Amid, (Mervaniler kısmının neşri: B.A. Avad, Tarihu’l-Fârikî ed-Devleti’l-Mervaniye), Kahire 1959, s. 65; İbnü’l-Esir, el-Kamil fi’t-târîh, IX, (Türkçe trc. A. Özaydın), İstanbul 1987, s. 64, 67-68. Bu arada bazı eserlerde Nusaybin’in Hamdaniler’den sonra Ukayliler yerine Kürt Mervani emirliğinin hakimiyetinde kaldığına dair bilgiler verilmekteyse de bu tamamen yanlıştır (bk. Tarihin Tanığı Nusaybin, Ankara 2001, s. 35-37). Nusaybin hiçbir zaman Mervani idaresine girmemiş olup sözü edilen hanedanın hakimiyeti Cizre hariç Diyar-ı Bekr bölgesiyle sınırlı kalmıştır. Hatta bırakın Nusaybin’i Mervaniler’in Mardin’de hakimiyet sürdükleri dahi şüphelidir.

Page 157: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

147

üzerinde, Mardin’e bağlı küçük bir köy iken yine Artuklu beylerince imar edilerek el-Cezire ticaretinin yeni merkezi yapılan Koç Hisar(Duneysir/ Kızıltepe) da eklenmelidir16. Öte yandan bütün bu gelişmelere bir süre daha direndiği anlaşılan Nusaybin, XIII. yüzyıl başlarında bir ara Eyyubi idaresine girmişse de bu durum uzun sürmemiş, ardından asrın ortalarına doğru başlayan Moğol istilasından da nasibini almıştır17. Bölgenin Moğol hâkimiyetine girmesinden sonra Artuklulara bırakıldığı anlaşılan Nusaybin, kesintiler olmakla birlikte XIV. yüzyılın sonuna kadar bu beyliğin elinde küçük bir yerleşim olarak varlığını sürdürmüştür.

İslam kaynakları içerisinde Nusaybin hakkındaki ilk bilgiler, VIII. Yüzyıl müelliflerinden Ebu Yûsuf(öl.792)’un Kitâbu’l-Harac’ında geçmektedir. Müellif İslâm fethi öncesi el-Cezîre topraklarının Bizans ve Sasaniler’e ait kısımlarını zikrederken Nusaybin’in konumunu, “...R’esü’l-ayn ve Fırat’a kadar olan bölge Romalılara, Nusaybin ve Dicle’ye kadar olan bölge ise İranlılara aitti. Mardin ve Dara ovası, Sincar ve çöle kadar İranlıların, Mardin dağları, Dara ve Tûr Abdin Romalılarındı. Romalılar ile İranlılar arasındaki gözetleme kulesi, Dara ve Nusaybin arasında yer alan Serkâ(Serçe/Durakbaşı) kalesi idi” cümleleriyle açıklamaktadır18. İslam coğrafyacıları içerisinde Nusaybin hakkındaki ilk bilgiler ise, Hamdani dönemine ait olup; İbn Hurdazbih(öl.912), Kudâme b. Cafer(öl. 948), İstahrî(öl. 952’den sonra), İbn Havkal(öl. 977?) ve Makdisî(öl.998’den sonra) gibi coğrafyacıların kayıtlarında geçmektedir. Ancak bunlardan ilk ikisi Nusaybin’in el-Cezire yolları üzerindeki kavşak konumuna işaret eden malumat dışında başkaca bir bilgi vermemektedirler. Buna göre; Bağdat ve Musul üzerinden gelen doğu yolu Nusaybin’de ikiye ayrılmakta, kuzeye giden yol; -ki bu müelliflerin ifadesine göre kestirme yoldur- Hirmas(Cağçağ) vadisinden geçerek Hısn Keyfa üzerinden Erzen’e oradan da Bitlis, Ahlat güzergahını takip ederek Kafkaslar ve İran’a gitmektedir. Batı

16 Bunun için bk. A. Çevik, a.g.t., s. 113-114, 105-108, 125-128. 17 İbnü’l-Esir, XII, s. 241-242, 262; Nusaybin’in İslam fethinden 1285 yılına kadarki tarihi için bk. İbn Şeddad, III/I, s. 126-140. 18 Ebu Yusuf, Kitâbu’l-Harac, (Türkçe trc. İ. Karakaya), Ankara 1982, s. 139-142.

Page 158: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

148

yolu ise; Nusaybin’den Dara’ya oradan Kefertoşa’ya ki yol burada ikiye ayrılır; biri güney istikametinde R’esü’l-ayn üzerinden Rakka’ya, diğeri ise kuzeyde Kasr Beni Nâzığ üzerinden Amid(Diyarbakır)’e ulaşmaktadır19.

Doğrudan Nusaybin’e dönük bilgi veren ilk coğrafyacı, X. yüzyılın ilk yarısında yaşamış olan İstahri’dir. Ona göre Nusaybin, “el-Cezire’nin en güzel ve yeşilliği en bol beldesidir. Bu şehir el-Cezire’nin müstevada en büyük şehridir. Suyunun çıktığı yer dağların arasındaki patikalardandır. Havası güzel olup, bostan, bahçe ve mezraları şehrin çevresinde yayılmıştır. Ayrıca civardaki pek çok manastırın yanı sıra Nusaybin, öldürücü akreplere de sahiptir20. İstahri’den sonra Nusaybin hakkında bilgi veren ikinci coğrafyacımız ise, kendisi de aslen Nusaybinli olan İbn Havkal dır21. Arap coğrafya edebiyatının zirvesini temsil eden Sûretü’l-Arz isimli eserin müellifi olan İbn Havkal şehrini birbirine zıt iki döneme ayırarak anlatır. Buna göre de muhtemelen çocukluk ve gençliğinin geçtiği Nusaybin’i şu cümlelerle tasvir eder; “Nusaybin, el-Cezire’nin en görkemli ve ne güzel şehirlerinden biridir. Önemli miktarda meyve yetiştiren bu şehir, zengin su kaynaklarına sahip olup bahçeleri ile arpa ve buğday ekilen tarlaları çoktur. Ayrıca kaliteli ve aynı zamanda ucuz üzüm de yetiştirilir. Nusaybin bir ovada kurulmuş büyük bir şehirdir. Su kaynakları yörenin en güzel kesimini oluşturan Bâlusa adıyla maruf dağın eteklerinden beslenir. Buradan çıkan sular, Nusaybin’in bahçelerine, tarlalarına kadar yayılır ve buradan şehir merkezine uzanarak köşklerin havuzlarını doldurur. Nusaybinlilerin ayrıca yerleşim yerlerinden uzakta geniş toprakları, tahıl ve mahsul zengini büyük arazileri vardır. Bu topraklarda çok sayıda büyük baş hayvan yetişir. Burası ayrıca namlı binicileri ve meşhur kahramanlarıyla da bilinmektedir. Bunların yanı sıra gezmek ve rahatlamak amacıyla ziyaret edilen, Hıristiyanlara ait manastırlar, kiliseler ve inziva yerleri de vardır”22. İbn Havkal bu cümlelerin hemen ardından ikinci 19 İbn Hurdazbih, Kitabu’l-Mesâlik ve’l-memâlik, (nşr. M. J. de Goeje), Beyrut ts, s. 95-96, 228-229; Kudâme b. Cafer, Kitâbu’l-Harac, Beyrut 1988, s. 36, 46. 20 İstahrî, Kitâbu’l-mesâlik ve’l-memâlik, (nşr. M. J. de Goeje), Beyturt ts. 72-73. 21 A. Mıquel, “İbn Hawqal”, EI, VIII, s. 786. 22 Sûretü’l Arz, (nşr. M. J. de Goeje), Beyrut ts, s. 211.

Page 159: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

149

dönemin anlatımına geçerek, çizdiği bu tablonun artık geride kaldığını, bu durumun İslam’ın ilk dönemlerinden 942-943 yılına kadar ki devri yansıttığını, bir zamanlar 100 bin dinar gelire sahip ucuzluğu ve meyvelerinin bolluğuyla meşhur Nusaybin’in bu tarihten itibaren, Hamdani emirlerinin adil olmayan zalim ve kötü yönetimleriyle, bitmek tükenmek bilmeyen ağır vergileri sonucu bir çok ailenin evlerini ve tarlalarını satmak zorunda kaldıkları, terk edilen bir şehir konumunda olduğunu söyler. Hatta ona göre bu baskılar sonucu Nusaybin’den göç eden ailelerden bazıları, Bizans sınırındaki topraklara yerleşmiş ve bir müddet sonra da topluca Hıristiyan olmuşlardır23.

Ancak İbn Havkal’ın çizdiği bu tablo muasırı bir başka coğrafyacı olan Makdisi tarafından doğrulanmaz. Tam tersine Makdisi aynı dönem için bize mutlu ve zengin insanların yaşadığı, mamur bir şehir tasviri yapar. Ona göre Nusaybin, “Musul’dan daha küçük olmasına rağmen daha güzel ve daha ferah dır. Mükemmel hamamları, görkemli sarayları vardır. Meyveleri de çok olan şehrin halkı müreffeh, hünerli ve naziktir”24. Şehrin genel havasının yansıtan bu cümlelerin arından Makdisi, Nusaybin’in fiziki görünümünü anlamamızı sağlayan son derece kıymetli bilgiler de verir. Buna göre Nusaybin, şehrin yukarı kısmında yer alan muhkem bir iç kaleye sahip, surlarla çevrili –ki XIV. yüzyıl müelliflerinden Hamdullah Müstevfi, bu surların 6500 adım olduğundan bahseder25-, bir kapıdan diğerine uzanan geniş çarşısı ve tam ortasındaki camisiyle mamur bir şehir görünümündedir. Makdisi ayrıca şehrin ticari ürünlerini de sıralar ki bunlar; yuvarlak olmayan, fındıktan daha büyük ve daha tatlı olan kestaneler, kuru meyveler, teraziler, mürekkep kapları ve dövme çubuklarıdır. Yine onun ifadesine göre şehrin içinden beyaz kirecin aktığı bir su kaynağı vardır ki buradan elde edilen kireç hem evlerde hem de hamamlarda kullanılmaktadır. Son olarak Makdisi tıpkı kendinden önceki diğer coğrafyacılar gibi “Allah bizi buradaki akreplerden korusun” ifadesiyle Nusaybin akreplerinin

23 Sûretü’l Arz, s. 211-212. 24 Makdisî, Ahsenü’t-tekâsîm fî ma’rifeti’l-ekâlîm, Beyrut 1987, s. 124 ; Guy L. Strange, The Lands of Eastern Caliphate, London 1966, s. 94-95. 25 Hamdullah el-Müstevfî, Nüzhetü’l-kulûb, (nşr. ve Ing. trc. G. Le Strange), Leyden 1919, s. 105.

Page 160: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

150

öldürücülüğüne de dikkat çekmektedir26. Bu arada XII. yüzyıl coğrafyacılarından olmasına rağmen bilhassa el-Cezire’ye ait bilgileri X. yüzyıl coğrafyacılarından naklettiği anlaşılan İdrisî(öl. 1165)’nin kayıtlarını da burada zikretmekte fayda var. Buna göre Nusaybin, “Diyar-ı Rebia şehirlerinden olup bölgenin en büyük şehridir. Güçlü suru, mamur çarşıları vardır. Burada imal edilmiş güzel işlemeli kumaşlar satılır. Suyu bol olup şehrin kuzeyinde halkın Balusa adını verdiği dağdan gelir. Bu suyla pek çok bostan ve tarla sulanır. Ayrıca aynı su saraylara da verilir. Akrepleri öldürücüdür”27.

Öte yandan Nusaybin’in XI. yüzyılına yani Ukayoğulları dönemine ilişkin herhangi bir coğrafi kaynağa sahip değiliz ancak, XII. yüzyıl sonlarına doğru bu şehre uğrayan gezginlerden el-Herevi28’nin verdiği bilgilerin içeriği şehrin Şii geçmişine ışık tutar mahiyettedir ki bu da akla Ukayloğulları dönemini getirmektedir. Mesela bunlara kendisine ait hikâyesi bulunan çiğde ağacı ile Hz. Ali Makamı, Rum kapıda Hz. Ali’nin elinin izi bulunan bir mescid, Okçular Çarşısında, esirlerin Şam’a götürülüşü esnasında Hz. Hüseyin’in başının asıldığı yer olduğu söylenen Meşhedu’r-Re’s; Hz. Hüseyin’in kellesinin kanından bir damlanın düştüğü yer olan Meşhedü’n-Nukte ve hali hazırda da ayakta olan Zeynel Abidin Mescidi örnek olarak verilebilir. Ayrıca el-Herevi şehirdeki diğer dini yapıları da şu şekilde sıralar; Zahir mahallesinde sırt ağrılarına iyi gelen, denenmiş bir tılsım olan ve üzeri Grek harfli yazı taşıyan bir taşın29 bulunduğu kapısı ile Ebu Hureyre Mescidi; Şehirde ilk yapılan 26 Makdisi, s. 128. 27 el-İdrîsî, Nüzhatu’l-müştâk fi ihtirâki’l-âfâk, II, Beyrut 1989, s. 661-662. 28 Ebu’l Hasan Ali b. Bekr el-Herevî(öl. 1215) aslen Heratlı olup Musul’da doğmuştur. XII. Yüzyılın meşhur gezginlerinden olan Herevî, 1173-1192 yılları arasında Filistin, Mısır, Sicilya ve Anadolu’ya çeşitli seyahatler yapmıştır. Selahaddin Eyyubi’nin yanında çeşitli seferlere iştirak ettiği de bilinir. En önemli eseri olan Kitabu’l-İşarât ilâ Marifeti’z-Ziyarât, mukaddes yerleri tanıma, ziyaret için iyi bir rehber, müşahadelelere dayanan sağlam bir kaynak özelliği gösterir (bk. İsmet Kayaoğlu, “el-Herevi’ye Göre XII. Yüzyılda Anadolu’da Ziyaret Yerleri”, XII. Tarih Kongresi Kongreye Sunulan Bildiriler I, Ankara 1999, s. 733-734). 29 Bu gün Mor Yakub Kilisesi bahçesinde bu özelliğinden bahsedilen bir taş bulunmaktaysa da bunun Herevi’nin gördüğü taşla aynı olduğu şüphelidir. Nitekim şehirde yaptığımız araştırmada da bu konuda farklı rivayetler anlatılmaktadır.

Page 161: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

151

mescid olan Benu Bakra, en eski camidir. Huzayra yakınında peygamberin rüyada görüldüğü Nebi Mescidi; içinde Osman b. Affan’ın Kur’an’ı bulunan Babu’s-Sincar Mescidi, Babu’n-Nasıra karşısında, doğu yönünde Cübeyr b. İshak’ın kabri30. Hiç kuşkusuz bunlar içersinde günümüze kadar varlığını sürdürmesi açısından bizim için en önemli olanı Zeynel Abidin Mescidi’dir. Zira bu mescidin varlığından ilk kez el-Herevi’nin bu kaydı vasıtasıyla haberdar oluyoruz. Buradan da söz konusu mescidin, Nusaybin’in günümüze ulaşabilen en eski İslami yapısı olduğu sonucunu çıkarabiliriz. Diğer taraftan yukarıdaki ifadelerden de anlaşılacağı üzere el-Herevi’nin verdiği bilgilerden bazıları, Makdisi’nin Nusaybin’in fiziki görünümünü ilişkin kayıtlarını da tamamlar mahiyettedir. Nitekim bu ifadelerinden, surlarla çevrili bir şehir olan Nusaybin’in doğu, batı ve güney istikametlerinde, şehir ve bölgelere göre isimlendirilen; doğuda Babu’n- Nasıra, batıda Babu’r-Rum ve güneyde de Babu’s-Sincar adında üç kapıya sahip olduğunu öğrenmekteyiz. Bu arada aynı tarihlerde Nusaybin’e gelen Yahudi bir seyyahın bildirdiğine göre, şehirde Yahudi cemaatından 800 kişi yaşamakta olup bir de sinegokları bulunmaktadır31.

XII. yüzyılda el-Herevi’nin yanı sıra Nusaybin hakkında bilgi edindiğimiz bir diğer gezgin ise Endülüs’lü meşhur seyyah İbn Cübeyr’dir. 1184 yılı Haziran’ın da şehre uğrayan İbn Cübeyr, Musul Atabeyi İzzeddin Mesud’un kardeşi II. Zengi’nin idaresi altında olan Nusaybin’i şu şekilde tasvir eder; “Nusaybin, yaşı ve geçmişi ile ünlü bir şehirdir. Dıştan genç gözükse de içten yaşlıdır. Manzarası güzel olup, orta büyüklüktedir. Önünde ve arkasında göz alabildiğince uzanan yemyeşil bir ova bulunmaktadır. Her tarafını düzenli besleyen su kaynakları mevcuttur. Sağında ve solunda dalları olgunlaşmış meyvelerle dolu pek çok ağacın bulunduğu tarlalar uzanır. Şehrin önünden akıp gitmekte olan bir nehir, şehri bir bilezik gibi çevrelemektedir. Bu nehrin iki yanında gölgesi suya vuran bahçeler

30 el-Herevî, el-İşârât ilâ marifeti’z-ziyarât, (nşr. J. Sourdel-Thomine), Damascus 1953, s. 65-66. 31 Tudela’lı Benjamin ile Ratisbon’lu Petachia, Ortaçağ’da İki Yahudi Seyyahın Avrupa, Asya ve Afrika Gözlemleri, Çev. Nuh Arslantaş, İstanbul 2001, s. 115.

Page 162: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

152

vardır. Allah şu dizeleri söyleyen Ebu Nuvas el-Hasen b. Hani’ye32 rahmet etsin;

Hiç iltifat etmedi bana Nusaybin,

Hâlbuki sevdalıydım ben ona;

Eğer olacaksa dünyada bir nasibim,

Vatan olsun yeter bana Nusaybin!

Şehrin dışı, tıpkı Endülüs gibi bağ ve bahçelerle çevrili olup tazelik ve zindeliği göz kamaştırmakta, üzerinde medeniyet parıltıları raks etmektedir. Ama iç kısmında, insanın görmek bile istemediği çöl hayatının dağınıklığını göze çarpmaktadır. Ne nefes alacak bir meydan ne de zarafeti aksettiren bir iz vardır. Çevresinde akan nehir kaynağını yakındaki bir dağdan almaktadır. Bu nehirden ayrılan kollar, bağlar ve evlere, şehrin ortasından geçen bir başka kol ise sokaklara dağılarak, bazı evelerden geçtikten sonra camiye ulaşmaktadır. Caminin ortasından geçen bu su, biri avluda diğeri doğu kapısında bulunan iki sarnıca dökülmekte, caminin dışında kalan iki havuz da bu sarnıçlardan beslenmektedir. Nehrin üzerinde, şehrin güney kapısına bitişik, sert taşlardan inşa edilmiş kemerli bir köprü bulunmaktadır. Şehirde ayrıca iki medrese ve bir de hastane mevcuttur”33. Nusaybin hakkında verdiği bu bilgilerin ardından İbn Cübeyr, adı geçen caminin kuzeyindeki zaviyelerden birinde züht hayatı süren, devrin meşhur evliyalarından olduğunu söylediği Şeyh Ebu’l-Yakzan’ı ziyaret ettiğinden de bahsetmektedir. Bunlara ilaveten İbn Cübeyr, ayrıca, civarda erişilmesi güç dağlık bölgelerde yaşayan Kürt eşkıya çetelerine dikkat çekerek, zaman zaman Nusaybin kapılarına kadar dayanan “yol kesmek ve yeryüzünde fesat çıkarmaktan başka işleri olmayan” bu çetelerin, Musul-Nusaybin-

32 Harun er-Reşid dönemi şairlerinden olup, 762-813 yılları arasında yaşamıştır. 33 İbn Cübeyr, Rihleti İbn Cübeyr, Beyrut ts, s. 214-215 (Türkçe tercümesi için bk. İsmail Güler, Endülüsten Kutsal Topraklara Seyahatname İbni Cübeyr, İstanbul 2003, s. 175-176).

Page 163: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

153

Duneysir arasındaki güzergâhı son derece tehlikeli bir hale getirdiklerinden de bahseder34.

Nusaybin’in XIII. yüzyıldaki durumuna gelince, şehir hakkında bu yüzyıla ilişkin bilgilerimizin kaynağını daha çok iki coğrafyacı oluşturur ki bunlardan ilki daha önce de işaret ettiğimiz gibi ortaçağın en meşhur coğrafyacılarından sayılan Yakut el-Hamavi, diğeri ise Zekeriyya Kazvinî(öl.1283)’dir. Ancak Kazvinî’nin verdiği bilgiler büyük oranda Yakut’un tekrarı niteliğinde olup yaşadığı döneme dair yeni bilgiler içermez35. Bu arada Yakut’un verdiği bilgilerin önemli bir kısmı da doğrudan kendi yaşadığı döneme ait olmayıp, daha çok şehrin geçmişine ışık tutar mahiyettedir. Bunlar içerisinde diğer kaynaklarda rastlanmayan pek çok malumat da bulunmaktadır. Mesela bunlardan biri, XIV. yüzyılın sonuna kadar varlığını koruduğunu bildiğimiz şehir surlarının, Romalılar döneminde yapıldığı, daha da geliştirerek son haline ise Sasani imparatoru Anuşirvan zamanında getirildiğine dair kayıttır. Bir diğeri ise hem her coğrafyacının dikkat çektiği öldürücü Nusaybin akreplerin kökeni hakkındadır. Buna göre; Nusaybin’i kuşatan ama bir türlü ele geçiremeyen Sasani hükümdarı Anuşirvan, bunun üzerine Şehrizor köylerinden akrepleriyle meşhur Tayranşah’tan testilerle akrep getirterek bunları mancınıklarla şehre attırmıştır. Günlerce süren bu akrep saldırısı karşısında daha fazla direnemeyen Nusaybinliler, şehrin kapılarını bizzat kendileri açmak zorunda kalmışlar, böylece Anuşirvan savaşmadan şehri almıştır. İşte Nusaybin’deki akreplerin kökeni bu olaya dayanmaktadır 36. Şehrin geçmişine dönük bu bilgilerin ardından Yakut’un Nusaybin hakkındaki değerlendirmelerine geçecek olursak; “Nusaybin, Musul’dan Şam’a giden kafilelerin uğrak yerinde, etrafı surlarla çevrili, el-Cezire’nin mamur bir şehirdir. Su kaynakları ve bostanlarıyla verimli bir şehir olan Nusaybin’in köyleriyle birlikte 40 bin bahçesi olduğu söylenir. Ancak halk arasında söylenen ve mısralara yansıyan gerçek bu değildir. Zira kimileri Nusaybin’i “dıştan güzeller güzeli, içten çirkin olaylarla bezeli”(zâhiruhâ melîlü’l-manzar ve bâtınuhâ kabîhu’l-mahber) sözüyle

34 İbn Cübeyr, s. 215 (Trk. trc. s.176) 35 Kazvinî, Âsâru’l-bilâd ve ahbâru’l-ibâd, Beyrut trs., s. 467-68. 36 Yâkût el-Hamevî, Mu’cemu’l-Buldân, V, (nşr. F. Abdülaziz) Beyrut 1996, s. 288-289; ayrıca bk. Kazvinî, s. 468.

Page 164: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

154

vasıflandırırken, kimileri de şehir hakkında şu yergi dolu mısraları mırıldanmaktadır;

Nusaybin’in Rabbin’den nasibi

Zalimlerin, gaddarların idaresi

İçi bunlardan dolayı cehennem ateşi

Dışı ise aslında cennet bahçesi”

Nusaybin hakkında Kazvini’nin kayıtlarına gelince, yukarıda da işaret ettiğimiz gibi bunların çoğu Yakut’un tekrarından ibaret olup, O’ndan farklı olarak, şehrin iç kalesinden bahseder ki bu da XIII. yüzyıl sonlarında iç kalenin hala ayakta olduğunu gösterir. Ayrıca Kazvini, Nusaybin hakkındaki olumsuz ifadelerin (yani şehrin dışının cennet bahçesi için ise cehennem ateşine benzetilmesini) sebebini daha çok şehrin bunaltıcı havasına bağlamakta, bunu da çok sulak ve ağaçların çok olmasıyla açıklamaktadır. Ona göre yabancıların Nusaybin’in bu havasından etkilenmemeleri imkânsızdır. Nitekim bu iddiasını desteklemek için yaşanmış bir de hikâye anlatır. Buna göre; “...bir takım hastalık belirtileri (muhtemelen yüzünde uçuklar) olup rengi sararmış bulunan bir tacir, Nusaybin’e girmek istediği bir sırada, Nusaybinli bir nüktedan koluna yapışarak “Nusaybin’e bu hâlde girdiğine dair iki adil şahit tutmadıkça, seni bırakmam, sonra Nusaybin onu hasta etti demesinler” diyerek latife yapmıştır”37.

XIII. yüzyılın diğer coğrafyacılarından İbn Şeddad ve İbn Said el-Mağribi’nin eserlerinde de Nusaybin’e dair bilgiler bulunmaktaysa da bunlar; orijinalliği olmayan, öncekilerin tekrarı, mahdut bilgilerdir38. Belki bunların içersisinde burada zikretmemiz gereken İbn Said’in ilk kez Nusaybin’in güllerine dikkat çekmesi ve Nusaybin’i, dünyada eşi olmayan beyaz gülleriyle meşhur bir şehir olarak vasıflandırmasıdır39.

Öte yandan ortaçağ İslam coğrafyacıları içersinde, Nusaybin hakkında burada zikredeceğimiz son bilgiler, XIV. yüzyıl tarih ve 37 Kazvinî, s. 467-68 38 İbn Şeddad, el-Alâku’l-hatira fi zikri ümerâ’i-Şam ve’l-Cezire, III/I, (nşr. Y. Abbare), Dımaşk 1978, s. 124-126. 39 İbn Saîd el-Mağribî, Kitâbü’l-Coğrâfyâ, (nşr. İ. el-Arabî), Beyrut 1970, s. 156-157.

Page 165: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

155

coğrafyacılarından Hamdullah Müstevfi(öl.1350) ile yine aynı yüzyılın meşhur seyyahlarından İbn Batuta(öl.1368)’nın eserlerinde geçmektedir. Bunlardan Hamdullah Müstevfi’nin göre Nusaybin, “Diyar-ı Rebia’da yer alır. Surlarının çevresi 6500 adım olup suyu Hirmâs nehrinden gelmektedir. İklimi nemlidir. Bol üzüm ve meyve yetiştirilir. Şarabı kötü değildir. Havanın nemli olmasına karşın korunabilmektedir. Gülleri bütün İran topraklarındaki güllerin en güzelidir. Ancak akrepleri ölümcüldür”40. Ayrıca Müstevfi, şehrin sivrisineklerinin fazlalığından da bahseder ve bununla ilgili olarak Camiu’l-Hikayat’dan naklen bir de hikâye anlatır ki bu hikâyeden şehir surlarının XII. yüzyılın sonlarına doğru tamirat geçirdiği anlaşılmaktadır. İbn Batuta ise, 1328 yılında uğradığı akarsuları, bahçeleri ve meyve ağaçlarını içine alan geniş bir ovaya kurulduğunu belirttiği Nusaybin’i, esas kısmı harap olmuş orta büyüklükte bir şehir olarak vasıflandırmaktadır. Ayrıca burada üretilen gülsuyunun koku ve revnak bakımından benzerinin olmadığını belirtir. Ardından da İbn Cübeyr’in yaptığı gibi kollara ayrılarak şehri dolaşan derelerden ve sarnıçlardan bahseder. Son olarak da şehirde bir hastane ve iki de medresenin bulunduğunu-ki bunlar İbn Cübeyr’in bahsettiği hastane ve medreseler olmalıdır-, halkının ise güvenilir, temiz yürekli ve dindar insanlar olduğunu söylemektedir41.

40 Hamdullah el-Müstevfî, s. 105. 41 İbn Batuta, İbn Batuta Seyahatnamesi, (Çeviri, inceleme ve notlar: A. Sait Aykut), İstanbul 2004, 336-338.

Page 166: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur
Page 167: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

İSLAMIN İLK FETİH YILLARINDA NUSAYBİN VE KLASİK İSLAM

KAYNAKLARINA GÖRE NUSAYBİN’İN FETHİ Mehmet AZİMLİ*

Giriş

Bildirimiz üç bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde İslam fethi öncesi Nusaybin’in coğrafi ve siyasi durumunu, ikinci bölümde Nusaybin’in Müslümanlarca fethedilmesi olayını, üçüncü ve son bölümde ise fetih sonrası Nusaybin’de meydana gelen bazı olayları aktarmak istiyoruz.

A. Nusaybin’in Müslümanlarca Fethi Öncesi Konumu

Nusaybin, tarih kitaplarında, o günkü dünyada aktif olarak kullanılan ticari kavşak yolları üzerinde,1Şam ve Musul arasında, mamur ve öldürücü akrepleri ile2 meşhur, yeryüzündeki şehirlerin en güzeli ve en temizi olarak zikredilmiştir.3

* Doç. Dr. Mehmet AZİMLİ Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Tarihi ve Sanatları Ana Bilim Dalı DİYARBAKIR. Geçmişten Günümüze Nusaybin Sempozyumu 27,28 Mayıs 2004 1 Kalkaşendi, Subhu’l-Aşa, Beyrut 1984, IV, 401. 2 Yakut, el-Hamevi, Mucemu’l-Buldan, Beyrut 1990,V, 233; Kalkaşendi,

IV, 325. 3 Hemedani, el-Buldan, Beyrut 1996, 179.

Page 168: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makaleler Mardin

158

Asurlular zamanında “Nasıbına” şeklinde ifade edilen Nusaybin şehri, tarihin çeşitli dönemlerinde Nisibis, Nasibin, Nisibin adlarıyla anılıyordu. Eski çağın önemli ticari yolları üzerinde bulunduğu için önem verilen Nusaybin, o zamanlar Aramiler, Asuriler ve Babiller arasında savaşlara sahne oluyordu.4 Sasanilerin bir dönem hakim olduğu Nusaybin şehri Bizanslılar ile Sasaniler arasında geçen uzun savaşların yaşandığı alan üzerinde idi. Nusaybin yakınlarındaki tarihi Dâra askeri garnizonu bunun en önemli göstergelerindendir. 5

Nusaybin, o dönemlerde doğudan gelen Sasani akınlarına direnmiştir. Sasani kralı II. Şapur Anadolu’ya girdiğinde Mezopotamya ve Anadolu’nun doğu kısmını Bizans’tan geri almış, ancak Amida ve Nusaybin kalelerindeki kuvvetler teslim olmamışlardır. Bunun üzerine II. Şapur kuşatmayı bırakarak ülkesine dönmek zorunda kalmış daha sonraki seferinde Nusaybin’i şehre giren gizli bir tünel vasıtasıyla ele geçirebilmiştir.6 Bizans’ın tekrar eline geçtiğinde ise şehir, talan edilmiş, katliamlar yapılmış, ağaçlar yakılmıştır. 7

Bizanslılar, bölgede Sasaniler ile mücadele eden birlikleri için, Amid ve Tell Mevzen (Viranşehir) ordugahlarının yeterli olamadığından Nusaybin’e önem verdikleri ve yığınak yaptıkları, fakat Sasani kralı Anuşirvan’ın öldürücü akreplerini kullanarak Nusaybin’i fethettiği belirtilir.8

İslam öncesinde Nusaybin bir ara Nesturi Hıristiyanlarının merkezi oldu.9 aynı zaman da İslam kaynaklarına göre Nusaybin Süryani okulu ve kültürüyle meşhur bir kent idi10 ve buradan ünlü Süryani tarih ve dil bilginleri çıktı.11

4 Honigmann, Nasıbin,İA, İstanbul 1988, IX, 100. 5 Honigmann, Bizans Devletinin Doğu Sınırları, İstanbul 1970, 7-8. 6 Taberi,Tarihu’l-Ümemi ve’l-Mülük, Beyrut 1997, I, 394. 7 Taberi, I, 401. 8 Yakut, V, 333. 9 Honigmann, Nasıbin, IX, 101; Işıltan,Urfa Bölgesi Tarihi, İstanbul 1960,

27. 10 Dineveri, Ahbaru’t-Tıval, Beyrut, trz. 49. 11 Dineveri, 76.

Page 169: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

159

B. Nusaybin’in Müslümanlar Tarafından Fethi

Müslümanların Nusaybin’e ilgisi İslam’ın ilk yıllarına kadar dayanır. Kuranda ki Cin suresindeki Peygambere gelen cinlerin Nusaybin cinleri olduğu,12 Nusaybinli bir Hıristiyan bilginin Selman-ı Farisi’ye son peygamberin gelmesiyle ilgili bazı sözler söylediği, ayrıca Kuranda (Bakara-259) de geçen Üzeyr Peygamberin başından geçen hayvanının ölüp tekrar dirilmesi olayının burada geçtiği,13Süleyman A. S. ın burayı fethettiğine dair 14 aslı olsun olmasın tarihsel ve kültürel bilgiler, fetih öncesi Müslümanların buraya olan ilgisinin göstergelerinden sayılabilir.

Bazı kaynaklar Nusaybin’in fethinin Ebu Muse’l-Eşari komutasındaki Musul üzerinden gelen Irak ordusunca gerçekleştiğini, bazıları da Halid b. Velid’in fethettiğini15 belirtirlerse de 16daha ağırlıklı görüşe göre İyaz b. Ğanm komutasındaki Şam ordusu tarafından 19 (640)’da fethedildiği kaynaklarda aktarılmaktadır.17 İbn Asem’in Fütuh’un da geçen mancınıklarla şehrin içine akreplerin atılmasıyla gerçekleşen fetih olayı,18 İslam öncesi İran kralı Anuşirvan’ın Nusaybin’i ele geçirme hikayesine benzemektedir ve büyük ihtimalle bir karıştırma yapılmıştır.

İyaz b. Ğanm, el-Cezire’yi fethe memur edilince19 askeriyle yola çıkmış ve Ruha’da (Urfa) karargah kurup, şehir ahalisi ile cizye vermeleri şartıyla sulh yapmıştı. İyaz, bu bölgeyi genellikle şehirleri sulhen, toprakları ise anveten (savaşla) ele geçirmişti.20

İyaz, bundan sonra Nusaybin’i kuşattı. Ancak fethetmekte aciz kalınca yanında bulunan Malik b. Eşter’i bin atlı ile Amid ve 12 Taberi, I, 555. 13 Vakıdi, Tarîhu Futûhi’l-Cezire ve’l-Hâbûr ve Diyarbekr ve’l- lrâk,

Dımeşk 1996, 160. (Bu eser Vâkıdî’nin Fütûhü’ş-Şam adlı eserinin bir bölümüdür )

14 Kalkaşendi, IV, 164. 15 Halife b. Hayyat, Tarihu Halife b. Hayyat, Çev; Abdülhalık Bakır,

Ankara 2001, 171. 16 Bkz. İbn Kesir, el-Bidaye ve’n-Nihaye, Beyrut 1987, VII, 76. 17 Belazüri, Fütühu’l-Büldan, Beyrut 1991, 178. 18 İbn Asem , el-Futuh, Beyrut, trz, I, 259. 19 Işıltan, 61. 20 Belazüri, 178.

Page 170: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makaleler Mardin

160

Meyyafarikîn taraflarına gönderdi.21 Nusaybin’in kuşatması sürdüğü sırada Nusaybin’in Taryatus isimli hakimi şehrin önde gelen şahsiyetlerini ve halk liderlerini Meryem kilisesinde toplayarak, onlara gelen Arapların Urfa civarındaki fethettikleri diğer şehirlerde, uyguladıkları adilane uygulamaları anlattı ve teslim olmanın en güzel yol olduğunu belirterek onları ikna etti. Nusaybinliler de aralarında tartışarak sonuçta ona uymaya karar verdiler.22

Taryatus, elli kişilik şehrin önde gelenleriyle birlikte İyaz’a gidip durumu anlattı ve Müslümanların adalet ve insafla davrandıkları haberlerini işittiklerini, aynı adaleti kendileri için de beklediklerini, daha önceki beldelerde ne uygulandıysa, aynısının kendilerine de uygulanmasını, kendilerinden din değiştirmek isteyenler için bir engel olmadığını belirtti. İyaz, ona ikramlarda bulundu ve kendisine çok önem verdi. Ona diğer beldelerdeki şartlar altında sulh yapacağını Müslümanların adalette bulunacağını ve taşkınlıkta bulunmayacağını belirtti. Böylece aralarında antlaşma gerçekleşti. 23

Nusaybin için de yürürlüğe konulan Ruha antlaşmasına göre; Nusaybinliler, Cizye vermeleri, hıyanet etmemeleri, köprü ve yolları tamir etmeleri, Müslümanlara iyi niyet beslemeleri, yollarını şaşıranlara yol göstermeleri karşılığında can ve mallarının emniyette olacağı şeklinde bir antlaşma yapılmıştır.

Daha sonra şehrin hazinesi İyaz’a verildi, İyaz da halkın elindeki mallara dokunmadı. İyaz bundan sonra yanına Ensar ve muhacirinden kırk kişi alarak Nusaybin’e girdi ve Meryem kilisesi yakınına konakladı ve buraya bir cami inşa etti. Bu arada Müslümanlardan gördükleri hoş muamele, yıllardır işgal orduları tarafından katledilen, yağmalanan Nusaybinlilere tesir etti ve şehrin çoğunluğu ile birlikte yakın bir kısım köyler de Müslüman oldu. İyaz, burada bir ay kaldıktan sonra, buranın eski hakimi olup Müslümanların güzel muamelesinden etkilenerek Müslüman olan Taryatus’u, Nusaybin’de yönetici olarak bıraktı ve bu şahıs Hz.

21 İbn Asem , I, 258. 22 Vakıdi, 160. 23 Vakıdi, 161.

Page 171: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

161

Osman zamanındaki ölümüne kadar Nusaybin’de yöneticiliğe devam etti.24

C. Fetih Sonrası Nusaybin

Nusaybin, Müslümanlar tarafından fethedilen el-Cezire bölgesinde ki coğrafya içinde en fazla önem verilen merkezlerden biriydi. O dönemde Müslümanlarca esir edilen Rodos isimli bölgede etkili olan bir kişinin, İyaz b. Ğanm’e kendisine Nusaybin verilmesi karşılığında, Harran’la beraber bazı kale halklarını Müslümanlara teslim olmaya ikna edebileceğini ve cizyesini de ödeyeceğini söylemişti. Bunun üzerine İyaz, Rodos’u süvari birlikleriyle Harran’a göndermişti.25 Bu durum o dönemdeki Nusaybin’in önemini gösteren olaylardandır.26

Fetihten sonra şehrin önde gelenlerden oluşan bir Nusaybin heyetinin halife Hz. Ömer’e giderek üzerlerindeki cizyenin kaldırılması için teklifte bulunduğu, ancak Hz. Ömer’in bunu kabul etmediği belirtilir.27Sonraki yıllarda Nusaybin el-Cezire’ye bağlı olmakla birlikte merkezle irtibatı Şam üzerinden sağlanıyordu. Buna bir örnek verirsek Hz.Osman döneminde Nusaybin valisi kendisine yapılan akrep sokma şikayetlerini Şam valisi Muaviye’ye aktardığı belirtilir.28

İslam fetihleri sonrası Müslüman ulemasının çokluğu ile meşhur olan 29Nusaybin, ilk zamanlar Müslümanların kendi aralarında kavgalara sahne olmuş, sonraki yıllarda Müslümanlarla sınır Suğur bölgesi olduğundan dolayı Bizans ile Müslümanlar arasında, ardından da Müslümanlarla Haçlılar arasındaki mücadelelere sahne olmuştur.30

Emevi halifesi Abdülmelik döneminde iç karışıklıkların Nusaybin’e de sıçradığını görüyoruz. Muhtar es-Sekafi’nin emri altındaki Yezit b. Enes Nusaybin önlerinde Abdülmelik’in ordusu ile

24 Vakıdi, 162. 25 Vakidi, 104. 26 Vakıdi, 100. 27 İbn Kesir, VII, 76. 28 Belazüri, 256. 29 Kalkaşendi,VIII, 350. 30 Honigmann, 97.

Page 172: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makaleler Mardin

162

savaşmış ve mağlup olmuştur.31Ayrıca Muhtar’ın önemli komutanı ve bu devrin önemli liderlerinden İbrahim Eşter’in burada ikamet ettiğini görüyoruz.32

Haricilerin önde gelen liderlerinden Dahhak, 128 (746) da 120 bin kişi ile Nusaybin’i kuşatınca son Emevi halifesi Mervan o günlerde Harran emiri olan oğlu Abdullah’ı Nusaybin’e göndererek Haricilerin el-Cezire bölgesini ele geçirmesine engel olmuş ve33Nusaybin’de gerçekleşen savaşta Dahhak öldürülmüştü.34

Abbasi ihtilalinin önemli şahsiyeti Ebu Müslim Horasanî, 137 (754) de Abbasilere karşı ayaklanan Ebû Cafer Mansur’un amcası Abdullah b. Ali ile Nusaybin’de karşılaşmış,35 Abdullah b. Ali Nusaybin’de hendek kazarak kendini Ebu Müslim Horasani’ye karşı korumuştur.36

Mutasım’ın 223 (837)’te Bizans seferleri yolunda buraya uğradığı ve dönemin ünlü komutanı Uceyf b. Anbese’yi burada37 saf dışı bıraktığını biliyoruz.38 Mısır’daki Toloniler devletinin emiri Ahmet b. Tolun 266 (879)’da Nusaybin ve etrafına sefer düzenlediği nakledilir. Ayrıca bölgesel komutanlarla bu dönemdeki mücadeleler yoğunlaşır. 39

Bu dönemde gerçekleşen 266 (879) bir Bizans saldırısında çok sayıda Müslüman’ın katledildiği, 250 tanesinin esir edildiği, bunun üzerine Nusaybin halkının Bizans ordusuna karşı çok direnç göstermesi sonucu Bizans ordusunun geri dönmek zorunda kaldığı,40 315 (927) de İslam tarihinde ilk sosyalist içerikli devlet kuran ve o dönem estirdikleri terör ve yağma ile bölgedeki herkese korku yaşatan Karmatiler’in Nusaybin’i işgal ettikleri, 41 bir dönem Seyfud-Devle el- 31 Dineveri, 268. 32 Dineveri, 272. 33 Taberi, IV, 301. 34 İbn Kesir, X, 29. 35 Işıltan, 114. 36 Taberi, IV, 378. 37 Yakubi, Tarihu Yakubi, Beyrut, 1993, II, 437. 38 Taberi,V, 246. 39 Taberi,V, 525. 40 Taberi,V, 523. 41 Honigmann, Nasıbin, IX, 101.

Page 173: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

163

Hamdani’nin 328 (940) da Nusaybin’i ele geçirdiği belirtilir. Sonraki yıllarda Eyyubiler42 ve büyük Selçuklu sultanı Tuğrul bey tarafından ele geçirilmiştir.43

42 Makrizi, es-Suluk, Beyrut, 1997, I, 289. 43 Makrizi, I, 140.

Page 174: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur
Page 175: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

HADİS LİTERATÜRÜNDE NUSAYBİN

Ahmet KELEŞ*

Sayın başkan, değerli meslektaşlarım, kıymetli dinleyenler hepinizi saygıyla selamlıyorum. Benim tebliğim “Hadis Literatüründe Nusaybin” adını taşımaktadır. Bu tebliğimde ele alacağım konu, Kuran’ı kerim’in “Ahkaf Sûresi” ve “Cin Sûresi”nde yer alan ayetlerin indirilişiyle ilgili konu edilen Cinler ve bu cinlerin de Nusaybinli oluşlarına ilişkin rivayetlerdir. Bu rivayetleri iki ana başlık altında incelemek istiyorum. Birincisi, söz konusu ayetler ve cinlerle olan ilgisi, ikincisi ise bu cinlerin Nusaybin’le olan ilişkileridir.

a- Nusaybin Cinleriyle İlgili Olan Ayetler

Kuran’ı Kerim’de yer alan konumuzla ilgili ayetler yukarıda da belirttiğimiz gibi iki sûrede yer almaktadır. Bu sûreleri nûzul sıralarına göre burada zikretmek istiyorum. Bugün elimizdeki mevcut Mushaftaki sırası 46 olan Ahkâf sûresi, Hz. Osman Mushaf’ında 66. sırada, İbn Abbas’ın Mushaf’ında 63. sırada, Ca’fer es-Sâdık’ın Mushaf’ında ise 65. sıradadır.

*Doç. Dr. Ahmet KELEŞ Dicle Üniversitesi İlâhiyât Fakültesi Hadis Anabilim Dalı DİYARBAKIR. “Geçmişten Günümüze Nusaybin Sempozyumu “27,28 Mayıs 2004

Page 176: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

166

Cin Sûresi ise bizim elimizdeki Mushaf’ta 72. sûre, Hz. Osman’ın Mushaf’ında 40. sûre, İbn Abbas’ın Mushaf’ında 38. sûre, Ca’fer se-Sâdık’ın Mushaf’ında ise 39. sûredir.

Verdiğimiz bu bilgilerden anlaşılmaktadır ki, bizim elimizdeki mevcut Mushaf’ın dışındaki diğer Mushaflara göre indiriliş (nüzûl) itibariyle Cin sûresi, Ahkâf Sûresi’nden öncedir. Bizim okuduğumuz Mushaf’a göre ise Ahkaf sûresi daha öncedir. Sûrelerin öncelik ve sonralığını tespitin önemi varsa da biz konumuzun alanını genişletmemek için öncelik sırası itibariyle Cin Sûresi’nden başlayarak ayetlerin anlamlarını vermek istiyoruz.

Cin Sûresi:

“De ki; Cinlerden bir topluluk Kuran’ı dinleyip şöyle dedikleri bana vahyolundu: ‘Biz hârukulâde bir Kuran dinledik. O doğru yola iletiyor. Ona inandık. Artık Rabbimize hiçbir şeyi ortak koşmayacağız.” (Cin,72/ 1-3.)

Süleyman Ateş’e göre bu ayetler Hz. Peygamber’e Tâif dönüşü nazil olmuştur.1 Bu tespit, diğer sûredeki ayetler ile ilişki kurmada konumuz bakımından önemlidir.

Akâf Sûresi:

“Bir zaman cinlerden bir topluluğu, Kuran dinlemek üzere sana yönlendirmiştik. Gelip hazır olduklarında ;”Susun” dediler. Kuran tilaveti tamamlanınca da kavimlerine döndüler. “Ey Kavmimiz; Biz Mûsâ’dan sonra indirilen, kendinden öncekini doğrulayan, gerçeğe ve doğru yola götüren bir kitap dinledik. Ey kavmimiz, Allah’ın davetçisine uyun ve ona inanın ki Allah günahlarınızdan bir kısmını bağışlasın ve sizi yakıcı azaptan korusun.” (Ahkâf,46/ 29-33)

Görüldüğü üzere her iki sûrenin de içinde yer alan ayetlerde “Cin” denilen bir grubun Hz. Peygamber’den Kuran dinleyip sonra kavimlerine dönerek bu Kuran’a inanmalarını istedikleri anlatılmaktadır. Ayetlerin tefsiri sadedinde zikredilen rivayetlerde ve yapılan yorumlarda şu ana başlıklar etrafında durulmuştur:

1- Her iki surede bahsedilen cinler aynı topluluk mudur, yoksa ayrı ayrı cinler midir?

1 Süleyman Ateş, Yüce Kuran’ın Çağdaş Tefsiri, İstanbul tarihsiz, X, 91.

Page 177: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

167

2- Cinleri Hz. Peygamber görmüş müdür, Kuran’ı onlara bizzat dinletmek için mi okumuştur, yoksa onları görmemiştir de, daha sonra Allah cinlerin Kuran dinlediklerini vahiyle mi Hz. Peygamber’e (a.s.) bildirmiştir?

3- Bu olaylar ne zaman olmuştur?

4- Cinlerin mahiyeti nedir ve bunlar kimlerdir?

Söz konusu rivayetler ve yorumlar ile ilgili benim tebliğimde üzerinde duracağım hususlar üçüncü ve dördüncü maddede yer alan problemlerdir.

İster aynı olayı anlatıyor olsun, isterse farklı olayları anlatıyor olsun ayetler Kuran’ı dinleyen cinlerden bahsetmektedir. Cinlerin varlık olarak mahiyetlerine ilişkin tartışmalar da konumuz dışındadır. Ancak bizi tebliğimiz çerçevesinde ilgilendiren ise, söz konusu ayetleri dinleyen ve kavimlerine dönen cinlerin rivayetlerde “Nusaybin”li oluşlarıdır. Meşhur bir belde olarak Araplarca bilinen Nusaybin, söz konusu rivayetlerde cinleri nedeniyle zikredilmektedir. Birazdan üzerinde duracağımız gibi, o zaman Arapların inançlarında insanlar gibi cinlerin de yerleşim bölgeleri bulunmaktadır. Hatta aynı yerleşim yerlerini insanlar ile cinler müşterek olarak kullanmaktadırlar.2

b-Nusaybin’in Zikredildiği Rivayetler

En erken dönem kaynaklardan İbn Hişam’da (213/835) Cin Sûresiyle ilgili rivayetleri anlatırken konuyu Hz. Peygamber’in Tâif’ten dönüşüyle ilgili olarak anlatmaktadır. Hz. Peygamber Tâif’ten umduğunu bulamadan üzgün ve kederli olarak dönmekteydi. Mekke’ye bir gecelik mesafeye gelince gecenin karanlığında (ortasında) namaza durdu. Açıktan (cehrî) olarak Kuran kıraat etmeye başladı. Bunun üzerine bir grup cin okunan Kuran’a kulak verdi, dinledir. Daha sonra da kavimlerine giderek onlara bu dinlediklerine tâbi olmalarını istedirler. Muhammed b. Ka’b el_Kurazî’den yaptığı

2 İmam Şiblî, Cinlerin Esrârı, Çev. Muhammed Ferşad, İstanbul tarihsiz,

86.

Page 178: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

168

bu nakilde İbn Hişam şu detayları da kaydetmektedir: Bu cinler yedi kişi idiler ve Nusaybin cinleriydiler.3

Alkame’nin İbn Mesûd’dan naklettiği bir rivayet ise şöyledir:

Alkame: Cin gecesi sizden hiç kimse Rasûlullah ile beraber miydi?

İbn Mesûd: Hayır. Ancak bir gece onu Mekke‘de kaybettik. Her tarafta onu aradık ama bulamadık. Acaba kendisine bir suikast mı yapıldı, yoksa onu cinler mi kaçırdı diye endişelendik. Çok kötü bir gece geçirdik. Nitekim gün ağarırken Hıra dağı tarafından çıka geldi. Kendisine çok endişelendiğimizi nereye gittiğini sorduk bize şu cevabı verdi:

“Bana cinlerin bir davetçisi geldi. Ben de gidip onlara Kuran okudum.” İbn Mesûd devamla şunları anlatıyor. Rasûlullah sonra bizi cinlerle buluştuğu yere götürdü. Orada onların izlerini ve yaktıkları ateşlerin kalıntılarını bize gösterdi. Cinler o gece Hz. Peygamberden neleri yiyip yiyemeyeceklerini sormuşlar Rasûlullah’da onlara; “Üzerine Allah’ın adının anılarak kesilen hayvanların kemiklerinin ve deve atıklarının (gübresi) kendilerine helal olduğunu” söylediğini anlatmaktadır. Rasûlullah bunu söyledikten sonra ashabına; “ Bunlarla taharetlenmeyiniz onlar cin kardeşlerinizin azıklarıdır” buyurmuştur.4

Tirmizî’nin naklettiği bu rivayette söz konusu cinlerin “Cezîre”li oldukları da belirtilmektedir.5 Bu rivayet cinlerin yurtlarının Cezîre olduğunu söylüyor ki bu Nusaybin ile aynı bölge demektir.

Buhârî’nin Ebû Hüreyre’den naklettiği bir rivayete göre de Nusaybin adı şu şekilde geçmektedir:

3 İbn Hişam, Ebû Muhammed Abdu’l-Melik, es-Sîretü’n-Nebeviyye, Beyrut

1994, I, 58-59. Ayrıca bkz. İbn Hanbel, Ahmed, Müsned, I, 167; İbn Kesîr, Tefsîru’l-Kuran’i’l-Azîm, İstanbul 1985, VII, 273.

4 Müslim, Salâh, 33, H. No: 150; Tirmizî, Tefsîru Sûreti Ahkâf (46), (V, 382).

5 Tirmizî, Tefsîru Sûreti Ahkâf, V, 382. Ayrıca bkz. İbn Kesîr, age, VII, 274.

Page 179: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

169

“Bana Nusaybin cinlerinden bir heyet geldi, onlar ne güzel cinlerdi, benden azık istediler, rastladıkları her kemik ve hayvan dışkısı (revs) üzerinde bir yiyecek bulmaları için onlara dua ettim.”6

Buhârî’nin bu rivayeti cinlerle ilgili ayetlerin tefsirinde değil de abdest ve taharet konusu ile ilgili olarak zikretmesi de şayânı dikkattir.

İbn Mesûd’dan yapılan bir başka rivayette yine Hz. Peygamber’in cinlere Kuran okumak üzere bir gece birlikte gittiklerini anlatmaktadır:

“Hz. Peygamber bir gün, bana cinlere Kuran okumam emrolundu, benimle gelmek isteyen var mı diye sordu. Kimse cevap vermedi. İkinci kez sordu, yine cevap veren olmadı. Üçüncü kez sorduğunda ben; ‘ben gelirim yâ Rasûlullah’ dedim. Bunun üzerine yürüdük. Tâ İbn Ebî Dûb vadisindeki hacûn mevkine geldi. Burada bir çizgi çizdi ve “sakın burayı geçme” dedi. Hacûn’a varınca Zût erkekleri gibi, yani zencilere benzeyen erkekler üzerine üşüştüler ve etrafını sardılar. Yüzleri Mekâkî’ye benziyordu.7 Kadınların deflerini çalması gibi def çalıyorlardı. Peygamberin etrafını iyice kuşattılar. Artık gözüme görünmez oldu. Ben bir aralık ayağa kalktım, bana eliyle oturmamı işaret etti. Daha sonra Kuran okumaya başladı. Gittikçe sesi yükseliyordu. Cinler Kuran’ı dinledikçe yerlere yattılar. Nitekim Rasûlullah döndü. Bana; “sen de gelmek istedin değil mi?” dedi. Ben de; evet, dedim. “Gelmen gerekmezdi. Onlar cinlerdi. Onlara Kuran okudum. Kavimlerine döndüler. Dinledikleriyle onları uyaracaklar buyurdu. Benden azık istediler. Ben de onlara kemikle dışkıyı önerdim. Kimse bunlara bevletmesin” dedi.”8

Bu rivayette gelen cinlerin memleketleri zikredilmemiş olsa da, rivayetin muhtevasından aynı olayın anlatıldığı anlaşılmaktadır. Buradan hareketle, İbn Mesûd’un nakletmiş olduğu rivayetlerdeki cinlerle ilgili olay Nusaybin cinleri olarak bilinen cinler olduğu sonucuna ulaşmamız mümkündür. Bazı rivayetlerde geçen el-Cezîre cinleri ifadesinin ve Ninova cini tanımlamasın da aynı olay

6 Buhârî, Menâkıbu’l-Ensâr, 32. 7 Mekâkî: Mekûk’ün çoğuludur. Üstü geniş altı dar olan kâseye, bardağa

denir. Bununla İbn Mesûd cinlerin yüzlerini tarif ediyor. 8 Kurtubî, el-CEvâmiu Liahkâmi’l-Kurani’l-Kerim, XVI, 213. Fahreddin

er-Râzî, Mefâtîhu’l-Gayb, XXX, 152-153.

Page 180: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

170

bağlamında zikredilmesi, sonuç olarak Nusaybin cinlerine ait olan rivayetlere yapılan yorumların “idracı” olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü, “Nusaybin” adının geçtiği rivayetler diğerlerinden daha erken dönem eserlerde geçmektedir.

Beyhakî, ed-Delâilü’n-Nübüvve adlı eserinde bu rivayetlerin bir çok farklı versiyonlarını zikretmiştir.9 İbn Kesîr, İbn Ebî Hâtimin naklettiği mürsel bir rivayette İbn Mesûd’un yukarıda zikretmiş olduğumuz İbn Mesûd rivayetini, yani, “Cin Gecesi” olarak rivayetlerde zikredilen hadiseyi Ebû râfi’ tarikiyle nakletmiş ve gelen cinlerin sayısının on iki bin olduğunu ve cinlerin de Mûsul Ceziresi cinleri olduğunu ifade etmiştir.10 Hadis kayanaklarında daha çok “Kitâbu’l-Vudû” içinde zikredilen bu rivayet, Hz. Peygamber’in İbn Mesûd’dan abdest için su istediğini, su bulamayıp yanındaki “nebiz” ile abdest aldığını, dolayısıyla nebizle abdest almanın caiz olduğu bağlamında, alimler ele almışlar ve nakletmişlerdir.11

Yine İbn Kesîr, İbn Ebî Hatim’in, “Cin Sûresi”ndeki ayetlerle ilgili gelen cinlerin Ninovalı cinler, Ahkâf Sûresi’ndeki aytlerle ilgili olan cinlerin ise Nusaybinli cinler olduğu şeklindeki yorumunu nakletmektedir.12

Beyhâkî’nin ed-Delâil adlı eserinde Ebû Hüreyre’den naklettiği bir rivayet yine abdest konusuyla ilgilidir. Bu rivayete göre bir gün Hz. Peygamber kazai hâcet için araziye çıktı. Ebû Hureyre’den taharet için taş istedi ve kemik ve tezek getirmemesini tembih etti. Ebû Hureyre taharet taşlarını getirip, kemik ve tezeği neden istemedin yâ Rasûlullah diye sorunca; “Bir gün bana Nusaybin cinleri geldiler ve benden yiyecek rızık istediler. Ben de onlar için, yanından geçtikleri her kemik ve tezeğin onlar için taam, yiyecek olması için dua ettim” buyurdu.13

Görüldüğü gibi, bu rivayette de Cinler Nusaybinli olarak belirtilmiştir.

9 Bkz. Beyhâkî, ed-Delîlü’n-Nübüvvetü, II, 48-50. 10 İbn Kesîr, age, VII, 278. 11 Bu konuda bkz. Ebû Dâvûd, Tahâre, el-Vudû bi’n-Nebîz, I, 84; İbn Mâce,

I, 135. Tirmizî, Vüdû, 12 İbn Kesîr, age, VII, 279. 13 Beyhâkî, ed-Delâil, II, 49.

Page 181: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

171

İbn Kesîr yine İbn Ebî Hâtim’den konuyla ilgili olarak, Mücâhid’in şöyle bir görüşte olduğunu nakletmiştir: Ahkaf Sûresi’nde zikredilen bir grup cin, yedi kişi idiler. Bunlardan üçü Harranlı, dördü de Nusaybinli idiler. Mücahid bu yedi cinin isimlerinde sayar ki bunlar şöyledir:

1- Hayâ, 2- Hasâ, 3- Mesâ, 4- Şâsır, 5- Nâsır, 6- İbyân veya İnyât, 7-ehkâm veya Ered’dir.14

Eş-Şiblî, “Cinlerin Esrarı” adlı eserinde bu isimleri saydıktan sonra, İbn Düreyd’den Ömer b. Abdulazîz’in faziletleriyle ilgili olarak şöyle bir olay zikretmiştir: Ömer b. Abdulazîz bir bozkırda yürürken, ölü bir yılan görür. Bunun üzerine elbisesinin bir parçasıyla onu kefenler ve gömer. Bu esnada bir sesin şöyle çağırdığını işitir: “ Ey Sarak! Allah’ın elçisinin sana; ‘ Sen gelecekte bir bozkırda öleceksin. Salih bir insan gelip seni kefenleyip gömecek demişti’ İşte ben buna şimdi şahit oluyorum. Ömer b. Abdulazîz bu sese sen kimsin diye sordu. O da; Ben Rasûlullah’tan Kuran dinleyen cinlerden biriyim Sarak ile ikimiz kalmıştık. Şimdi o da öldü yalnız ben kaldım” dedi.15

İbn Kesîr Süfyân es-Sevrî’nin konuyla ilgili görüşlerini aktarmış ve cinlerin sayılarıyla ilgili; on beş, atmış binekte binili, üç yüz, on iki bin gibi rakamlar verdiğini kaydetmiştir. Ayrıca seyyitlerinin adının da “Verdân” olduğunu zikretmektedir. İbn Kesir bu farklı rakamları, Cinlerin farklı zamanlarda Hz. Peygamber’e gelmiş olacaklarına bağlayarak açıklamaktadır.16

İbn Kesîr ayrıca Zeyd İbn Selâm tarikiyle yukarıda nakletmiş olduğumuz İbn Mesûd rivayetini aktarmış ve burada da cin gecesinde Hz. Peygamber’in (a.s.) Kuran okuduğu cinlerin Nusaybin cinleri olduğunu kaydetmiştir.17 Ancak rivayetin değerlendirilmesi sadedinde

14 İbn Kesîr, age, VII, 280. Diğer cinlerden Müslüman olanların isimleri için

bkz. El-Gımârî, Ebu’l-Fazl Abdullah b. Muhammed b. Es-Sıddîk, Gurretü’l-Ayni Biedilleti İrsâli’n-Nebiyyi İlâ’s-Sakaleyn ve Yetemesselü Alâ Esmâi’s-Sahâbeti’l-Cinniyîn, Beyrût 1986, 34-52.

15 İmamı Şiblî, Cinlerin Esrarı, Çev. Muhammed Ferşad, Üçüncü baskı, İstanbul tarihsiz, 185. Cinlerin farklı isimleri için bkz. Aynı eser, 188.

16 İbn Kesîr, age, VII, 280. 17 İbn Kesîr, age, VII, 283.

Page 182: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

172

ise; “Bu cidden garib bir rivayettir. Raviler arasında “müphem” bir ravi de vardır, demiştir.18

Taberî, İkrime ve İbn Abbas’tan yaptığı rivayette Ahkâf Sûresi 28. ayetteki “Neferan minelcinn” ifadesindeki “nefer” sözcüğünün yedi kişiye delalet ettiğini ve bu cinlerin Nusaybin cinleri olduğunu nakletmektedir. Ayrıca bu yedi kişiyi Rasûlullah, kendisinin elçileri olarak kavimlerine gönderdiğini de kaydetmiştir.19

Taberî Katâde’den, İbn Mesûd’un “Cin Gecesi” olarak naklettiği yukarıda detaylı bir şekilde verdiğimiz rivayeti nakletmiş ve rivayetin arkasında farklı şu ziyadeyi kaydetmiştir:

“Katâde şöyle diyor: İbn Mesûd Kûfe’ye gelince orada yüzleri esmer zencilere benzeyen yaşlılar gördü. Bize; ‘bunlar kim’ diye sordu. Biz de onlar “Acemdirler” dedik. Bunun üzerine; “Cin gecesi gördüğüm cinler işte aynen bunlar gibiydi”, dedi.20

Yine Taberî, Amr b. Gaylân es-Sakafî’nin İbn Abbas’tan naklettiği cin gecesi olayın, gelen cinlerin “Nusaybinli olduklarını bizzat Hz. Peygamber’in sözü olarak vermektedir.21

Yine Taberî İbn Abbas’tan, Nusaybin cinlerinin Rasûlullah’a geldikleri gecenin Hz. Peygamber Nahle’de namaz kılarken gelen cinler olduğunu söylediğini nakletmektedir.22

Taberî konumuzla ilgili ilginç bir rivayeti Cin Sûresi’nin tefsirinde Dahhâk’tan naklen şöyle yapmaktadır:

“De ki, bana cinlerden bir grubun Kuran’ı dinledikleri vahyolundu” ayetinin tefsiri sadedinde Dahhâk şu açıklamada bulunmuştur: Dünya seması bekçilerle gözlenip Şeytanlar şihaplarla kovulunca büyük İblîs diğerlerini topladı ve yer yüzüne dağılın

18 İbn Kesîr, age, VII, 284. 19 Taberî,Câmiu’l-Beyân an Te’vîli Âyi’l-Kuran, Ahkâf Sûresi tefsiri, XIII,

40. 20 Taberî, age, XIII, 41. 21 Taberî, age, XIII, 42. 22 Taberî, age, XIII, 43.

Page 183: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

173

bakalım neler oluyor öğrenin diye emir verdi. İlk gönderilen grup da Nusaybin Cinleri idi. Burası Yemen de bir yerdir. …”23

Taberî’nin verdiği bu rivayete göre Nusaybin bizim diğer rivayetlere binaen zikrettiğimiz el-Cezîre’de yer alan Nusaybin’den farklı olmaktadır. Ancak, benim kullandığım Taberî baskısındaki harekelemeye göre bu isim Nusaybin değil, Nasîbin olarak okunmaktadır. Süleyman Ateş de tefsirinde, el-Cezire bölgesindeki Nusaybin ismini de muhtemelen bu harekeleme nedeniyle olmalıdır ki, “Nasîbin” olarak okumuştur.24

Biz bu ayrıntının diğer rivayetlerle karşılaştırıldığında bir sehiv olduğu ve doğrusunun Yemen’de bir yer olan Nasîbin değil el-Cezîre’deki Nusaybin olduğu görüşündeyiz. Kaynaklarda yer alan rivayetler o kadar çoğalmıştır ki, bunlar arasında zaman zaman yerlerin ve şahısların adları bile karışmıştır. Yukarıda naklettiğimiz İbn Mesûd rivayetinin aynı metnini Medîne’de yaşanmış bir vakıa olarak Zübeyir b. Avam için de anlatmaktadırlar. Rivayette farklı olan sadece İbn Mesûd’un isminin yerine Zübeyir b. Avam adı konulmuştur. Bu rivayette de yine gelenler Nusaybin cinleridir. Azık istemişler, Rasûlullah da onlara Kemik ve Dışkıyı azık olarak belirlemiştir. Eş-Şiblî gibi tarihçiler bunu farklı olaylar olarak görmek isterler. Bizce bunları farklı oylalar olarak görmek, rivayetteki metin problemlerini çözmemektedir. Çünkü, her gelen cin grubunun Rasûlullah’tan yiyecekleriyle ilgili şeyleri sorması anlamlı ve kabul edilir bir metin olamaz.

c- Konunun Değerlendirilmesi

Cinler konusu, cahiliye döneminde Arap toplumunda oldukça fazlasıyla gündemde olan bir konu idi. Onlar bazı şerleri veya ilham, gaybî haber türü bilgileri onlara bağlarlardı.25 Bu nedenle Kuran da cinler konusu yer vermiştir. Gerek akide konularında, gerekse ilgili hususlarda Cahiliye insanının sorunlu cin inançlarını tashih etmiştir. Bu bağlamda hadislerde de konu yer bulmuş ve bir çok rivayet nakledilmiştir. Tefsir ve Hadis şerhlerinde fazlaca konuyla ilgili

23 Taberî, age, XIV, 127. 24 Bkz. Süleyman Ateş, age, VIII, 388. 25 Bu konuda geniş bilgi için bkz. Toshihiko Izutsu, Kuran’da Allah ve

İnsan, Çev. Süleyman Ateş, Ankara Ünv. Y., 1975, 142-82.

Page 184: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

174

yorumlar ve açıklamalar yer almıştır. Ayrıca cin konusunda pek çok müstakil eser de kaleme alınmıştır. Yukarıda zikrettiğimiz İmam Şiblî’nin “Esrâru’l-Cânn”ı ve el-Gımârî’nin “Gurretü’l-Ayni Biedilleti İrsâli’n-Nebiyyi İlâ’s-Sakaleyn ve Yetemesselü Alâ Esmâi’s-Sahâbeti’l-Cinniyîn” adlı eseri hem konumuzla ilgili Nusaybin cinlerinden bahsrtmektedir. Hem de diğer cinleri Cin tâifesinin sahabesi olarak anlatmaktadır.26

Cin konusu başta Kuran olmak üzere dinî metinlerde o kadar çok geçmektedir ki, bunların ayrı bir çalışma alanını gerektirdiği gayet açıktır. Burada değinmek istediğimiz şey, Nusaybin cinleri olarak zikredilen cinlerin, Kuran’da “ateş”ten yaratıldıkları bildirilen varlıklar mı, yoksa Arapların yabancılara, kendilerince bilinip ma’rûf olmayan kimselere de cin demelerinden dolayı Nusaybinli yabancılara yani normal insanlara mı tekabül ettiği ciddi bir sorundur.

Gelen cinlerin Nusaybinli oluşlarına ilişkin rivayetleri hiç sorun etmeden bu grubun Hicretten önce gelen Medineli yerliler olduğu yorumunu yapan Muhammed el-Behiy, Ahkâf Sûresinde söz konusu edilen grubun Medineli Müslümanlar olduğu kanaatini belirtmektedir.27 Bizce bu kanaatin, Medinelilerin Mekkeliler için ne kadar “yabancı” kavramına dahil olup olmayacağı gibi bir problemi vardır. Bu yorumu Nusaybinliler için yapmış olsa idi daha anlamlı olabilirdi.

Rivayetlerde yer alan Cinlerin, insan dışındaki varlıklar değil de yabancı insanlar, Araplar için “Acem” olarak bilinen kişiler olarak yorum yapmak rivayetlerin metni açısından mümkündür. Ancak, bu gelen grupların yiyecekleriyle ilgili belirtilen kemik ve tezek/dışkı gibi ifadeler bu tezi zayıflatmaktadır.

Muhammed Esed’in Kuran meali ve tefsirinde yer alan “Ek3” deki cinler ile ilgili açıklamaları da konumuzla yakından ilgilidir.28

26 Bkz. el-Gımârî, Ebu’l-Fazl Abdullah b. Muhammed b. Es-Sıddîk,

Gurretü’l-Ayni Biedilleti İrsâli’n-Nebiyyi İlâ’s-Sakaleyn ve Yetemesselü Alâ Esmâi’s-Sahâbeti’l-Cinniyîn, Beyrût 1986.

27 Muhammed el-Behiy, İnanç ve Amelde Kuranî Kavramlar, Çev. Ali Turgut, İstanbul 1988, 138-40.

28 Muhammed Esed, Kuran Mesajı Meal-Tefsir, Çev. Cahit Koytak-Ahmet Errtürk, 1997, 1335-6.

Page 185: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

175

Kanaatimce bu konu cinlerin varlıkları ve mahiyetlerini araştırma çerçevesinde yeniden ve daha kapsamlı bir şekilde ele alınıp incelenilmelidir. Bizim bu tebliğdeki amacımız, sadece Hadis Literatüründe Nusaybin adının zikredildiği ve erken dönem Müslümanlaşma sürecinin burada da başladığı ve bunun insanlar değil de cinler arasında vuku bulduğu şeklindeki rivayetleri aktarmaktı. Bu nedenle metin tahlillerine giremedim ve konumun dışına çıkmaktan korktum. Nakledilen rivayetlerin ciddi metin problemlerinin olduğunu bir hadisçi olarak belirtmek durumundayım hepinize saygılar sunuyorum.

Page 186: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur
Page 187: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

SELMAN-İ FÂRİSÎ VE NUSAYBİN

Selahattin SÖNMEZSOY∗

1- Selmân-İ Fârisî’nin Kimliği

Selmân-i Fârisî, takriben Hz. Muhammed (sav)’in doğum tarihinden (m. 571) beş-on yıl sonra dünyaya geldiği tahmin edilmektedir1. Eski ismi Mâbe, baba adı Lüzehşân (Büzehşân) olan Selman’ın dedelerinden Behnüzân İran hükümdarlarındandır2. Selmân-i Fârisî’nin künyesi Ebû Abdillah olup, Hz. Muhammed (sav) tarafından kendisine “Selmânu’l-Hayr” lakabı verilmiştir3. Ona, bağlı

∗Selehattin SÖNMEZSOY Yüzüncü Yıl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Temel İslam Bölümleri Bölümü VAN.”Geçmişten Günümüze Nusaybin Sempozyumu” 27,28 Mayıs 2004 1 Doğum tarihi hakkında elde kesin bir rivayet bulunmamaktadır. Ancak

onun vefatı hakkında bilgi verilen yerde izah edildiği gibi, miladi 652 veya 653 yılında, yaklaşık seksen yaşında vefat ettiği şeklindeki rivayetler esas alındığında doğum tarihinin miladi 570-580 yılları arasında olduğu tahmin edilmektedir.

2 İbn-i Hacer, Şemsuddin Ebi’l-Fadl Ahmed b. Ali el-Askallâni, Tehzîbu’t-Tehzîb, Beyrut 1991, II/369; Taberî, Ebû Cafer Muhammed b. Cerîr, Târîhu’l-Umem ve’l-Mülûk, Beyrut 1988, III/412.

3 İbn Abdi’l-Berr, Ebu Ömer b. Yusuf Muhammed b. Abdillah, el-İsti’âb fî Ma’rifeti’s-Sahâbe, thk. Ali Muhammed Becâvî, Beyrut 1992, II/634; İbn Hacer, age. II/369.

Page 188: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

178

olduğu soy ve kabilesi sorulduğunda kendisini “İslam İbn İslam” Şeklinde tanıtmıştır4.

Onun İbn Abbas’a anlattığı hayat hikayesine göre5 İran’da İsfahan bölgesinin Cey kasabasında6 doğmuştur. Babası o devirde hüküm süren kast sistemine göre, imtiyazlı insanlar arasında bulunan dahkan sınıfından olup kasabanın idarecisiydi. Ailesi Mecusi dinine bağlı olduğundan Mecusi rahipler (Mobadlar) yanında dini eğitime devam etmiş ve dini bir rütbe olan Mecusilerin taptıkları ateşi yakarak sönmeden koruma görevine kadar yükselmiştir. Babasının kendisine olan aşırı sevgisinden dolayı evden dışarı çıkarılmayan Selman, evin dışındaki insanların inanç ve yaşayışından habersiz olarak günlerini geçiriyordu.

Selman’ın babası bir gün fazla meşguliyetinden dolayı bir iş takibi için onu çiftliğin bir yerine göndermişti. O güne kadar evden ilk defa çıkan Selman’ın bu çıkışı, hayatı için bir dönüm noktası olmuştur. Çiftlik kenarında dolaşırken kilisede ibadet eden insanlar dikkatini çekmiş, büyük bir ilgi ile onları seyrederken eve dönüşü gecikmiştir. Oğlunun eve dönmeyişini merak eden baba, adamlarını göndererek oğlunu aratmış, geç vakitte eve dönen Selman’a; “Neredeydin oğlum? Ben seni çiftliğe göndermedim mi?” diye sormuş, Selman da; “Babacığım! Hristiyanların yanına uğradım, onların ibadet edişlerini beğendim. Nasıl ibadet ettiklerin seyrederken gecikmiş oldum.” cevabını vermiştir. Babası: “Oğlum! Senin de babalarının dini, onların dinlerinden daha iyidir.” diyerek onu azarlayınca o; “Vallahi taptığınız din onların dinlerinden daha iyi değildir. Çünkü onlar, Allah’a ibadet ediyor ve O’na dua ediyorlar. Biz ise ellerimizle yaktığımız ama bıraktığımız zaman sönen ateşe tapıyoruz.” şeklinde cevap vermiştir. Babası onu azarladıktan sonra evden kaçmaması için onu zincire bağlamıştır7.

4 İbn Abdi’l-Berr, age. II/634; İbn Hacer, age. II/369. 5 Bkz. İbn İshâk, Muhammed, Sîretu İbn-i İshâk, thk. Muhammed

Hamidullah, Konya 1981, s. 66- 71; İbn Hişâm, es-Sîretu’n-Nebeviyye, Dâru İhayaittürasilarabi, Beyrut 1936, I/228-236.

6 Ebu’l-Fida, İmadüddin İsmail b. Muhammed b. Ömer, Takvîmu’l-Büldân, Beyrut tarihsiz, s. 610.

7 İbn İshâk, age, s. 66- 67; İbn Hişâm, age, I/228-229.

Page 189: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

179

2- Hristiyanlığa İntisabı

2. 1. Şam Kilisesi

Selmân-i Fârisî tanışmış olduğu Hristiyanlardan, bu dinin aslını Şam’da bulunan bir piskopostan öğrenebileceği kanaatine varmıştı. Babası tarafından eve hapsedilince Selman, kilisedeki Hristiyanlara haber göndererek Şam’a gidecek bir kafile olursa, kendisine haber vermelerini istemiş, beklediği kafilenin geldiği haberini alması üzerine Selman evden kaçıp kervan ile Şam’a gitmiş, orada Hristiyan din adamlarının liderini bularak ona şöyle demiştir:

“Ben bu dine girmek, kiliseye hizmet etmek, hristiyanlığı öğrenmek ve sizinle birlikte ibadet etmek istiyorum.”

Piskoposun kendisini kabul etmesi üzerine Selman, Şam kilisesinde bir süre onunla birlikte yaşamıştır. Hz. Selmân hakikat yolunda koşarken bir piskopos bulmuştu. Ancak bu adamın dini kötüye kullandığını, insanlara emrettiği sadakayı kendisi için toplayıp yoksullara vermediğini görünce, kendisinde ona karşı kin ve nefret uyanmış, fakat yüce ideali uğruna bu adamla birlikte yaşamaya sabretmiştir. Kısa bir süre sonra bu adam ölünce onu dini ayinle gömmek için gelen insanlara gerçeği şöyle anlatmış:

“Bu adam kötü bir adamdır. Size sadaka vermenizi emreder, verdiğiniz sadakaları kendisi için saklar fakirlere vermezdi.” Ayrıca piskoposun altınları sakladığı yeri göstermesi üzerine halk, altın dolu küpleri saklı yerlerinden çıkarmış. Adamın cesedini de ağaca asıp taşa tutmuştur.

Ölen piskoposun yerine geçen piskoposun Salih bir insan olduğunu gören Hz. Selmân, bir müddet onunla birlikte yaşamıştır. Öleceğine yakın Hz. Selman ona kendisini çok sevdiğini, fakat ölümle gelecek olan ayrılıktan sonra kimin yanına gitmesini tavsiye edeceğini sormuştur. Bunun üzerine piskopos:

“Evladım! Buralarda benim yolumda olan bir kimse bilmiyorum. İyi din adamları hep ölüp yok olup gitmişlerdir. Yaşayanlar da öteden beri tatbik edilmekte olan dini hükümleri değiştirmişler, ibadeti de bırakmışlardır. Ancak Musul’da bir

Page 190: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

180

arkadaşım var, o da benim gibi Hristiyanlığın asli şekline bağlıdır. Sen onun yanına git.”8

2. 2- Musul Kilisesi

Hz. Selmân bağlandığı iyi bir insan olan Şam piskoposunun ölüm anında tavsiye ettiği Musul’daki Hristiyan din adamının yanına gitmiştir. Onun da dine bağlı bir kimse olduğunu görmüş ve ondan istifade etmiştir. Ancak çok geçmeden bu zat da ölüm yatağına düşmüştür. Kendisinden nasihat isteyen Selman’a şöyle demiştir:

“Evladım! Ben Nusaybin’deki arkadaşımdan başka bizim yolumuz ve gidişatımızda bir kimse olup olmadığını bilmiyorum. Sen benden sonra onun yanına git.”9

2.3- Nusaybin Kilisesi/Nusaybin Akademisi

Musul’daki piskoposun tavsiyesi üzerine Nusaybin’e gelir ve kendisine tavsiye edilen rahibi bulur: Burada 4-5 yıl kaldığı tahmin edilir. Bu süre içerisinde, Hz. Selman, Nusaybin Akademisi/Kilisesi’nde günlerini ilim öğrenmek ve ibadet etmekle geçirmiştir. Bu gün Nusaybin’de Hz. Selman’ın makamı olarak anılan yer, Selmân-ı Fârisî’nin Nusaybin’de bulunduğunda kaldığı yerdir. Nusaybin Rahibi de daha önceki rahipler gibi ölümü yaklaşınca kendisinden nasihat isteyen Selman’a şöyle demiştir:

“Vallahi oğlum! Buralarda bizim gibi bir kimse bilmiyorum. Ancak Rum topraklarında Ammûruye denilen yer de bir adam var. Ona git, onu bizim gibi bulacaksın.”

O zatın vefatından sonra Selman Ammûriye’ye hareket etmiştir10.

Yukarıda adı geçen kiliseler, Hristiyan fırkalardan Nasturi fırkasına mensuptur.11

8 İbn İshâk, age, s. 67; İbn Hişâm, age, I/230. 9 Bu olay miladi 605 yılında meydana geldiği tahmin edilir. Bkz. İbn İshâk,

age, s. 67-68; İbn Hişâm, age, I/231. 10 İbn İshâk, age, s. 68; İbn Hişâm, age, I/231. 11 Yeri gelmişken bu fırka hakkında burada kısa bir bilgi vermekte fayda

görüyoruz:

Page 191: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

181

el-Haccac’dan sonra göreve gelen Yezid b. Akil, Hazze ve Nusaybin matranlığında bulunan Salîbe Zeha (Sliba-Zkha)’yı patrik tayin etmiştir. Halife el-Mütevekkil Dımaşk’a geldiğinde (243/857) kendisine hoşuna giden güzel bir karşılama sunuldu. Sorması üzerine bu karşılamayı düzenleyenin Nusaybin matranı Sercis olduğunu öğrendi. Daha sonra halife, Nusaybin matranı Sercis’i Nasturi patriki olarak tayin etti12.

“İmparator Theodosius dönemindeki 431 Efes Konsili’nden itibaren teolojik düşünceler özellikle doğuda önce gruplaşmalara sonra da mezhepleşmeye doğru bir görüntü ortaya çıkardı. Doğu böylece, monofizitler ve diofizitler diye iki ayrı dünyaya bölündü. Özellikle Urfa episkoposu Hiba (İbas) ve takipçilerinin teolojik düşünceleri bu bölünmeyi gittikçe hızlandırdı. (Geniş bilgi için bkz. J. Spencer Trimigham, Chiristianity Among Arabs in Pre-Islamic Times, London 1979, s. 162 vd.). Devletin de başkent patrikhanesinin tahrikleriyle, bölge Hristiyanları üzerinde takip ettiği baskıcı politikalar Nastoryanizm adı altında dini ve milli duygularla perçinleşerek kemikleşen bir akımın doğmasına sebep oldu. Doğu kiliselerinde hızla taban bulan bu akım, devletin baskısından kurtulmak için İran topraklarına kaymaya başladı.” (Çelik, Mehmet; Siyasal Sistem Açısından Bizans İmparatorluğunda Din Devlet İlişkileri-I-, Akademi Kitabevi, İzmir 1999, s. 3-38.) Nasturiler, Sasani kralları tarafından büyük hoş görüyle karşılanmışlar hatta kendilerine başkent Medain’de dini bir merkez yani patrikhane kurma imkanı bile tanınmıştır. Süryanice kaynaklarda Kohe olarak geçen Behrasir’deki manastır patriklik merkezleri oldu. VIII. y.y.ın sonlarına doğru Nasturi patrikliği Medain’den Bağdat’a nakledildi. (145/762) (Öztürk, Levent; İslam Toplumunda Bir Arada Yaşama Tecrübesi, İnsan Yayınları, İstanbul 1995, s. 39.) Nasturiler ayinlerinde Süryanice’yi kullanırlar, tasvirleri reddeder, cumartesi ve pazarı dini gün sayar, domuz eti yemez ve papazların evlenmesini meşru görürler. (Yıldırım, Suat; Mevcut Kaynaklara Göre Hristiyanlık, Işık Yayınları, İzmir 1996, s. 253.)

12 Öztürk, Levent; age, s. 51-52.

Page 192: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

182

2.4- Ammuriye13 Kilisesi

Nusaybin’deki din adamının tavsiyesi üzerine Ammuriye’ye gelen Selmân-i Fârisî aradığı rahibi bulup kendisiyle birlikte kalmak istediğini bildirmiş, bu isteğinin kabul edilmesi üzerine bir müddet bu din adamından ilim tahsilinde bulunup istifade etmiştir. Kendisine son derece bağlandığı bu zatın da ölmek üzere olduğunu gören Selmân-i Fârisî, şöyle demiştir:

“Efendim! Sizden sonra kimin yanına gitmemi tavsiye edersiniz?”

Din adamı şu nasihatta bulunmuştur:

“Evladım! Vallahi bu gün yer yüzündeki insanlardan yanına gitmeni sana emir ve tavsiye edebileceğim, bizim yolumuzda bulunan her hangi bir kimse bilmiyorum. Fakat ahir zaman peygamberinin gelmesi çok yakınlaşmış, gölgesi üzerimize düşmüştür. O peygamber İbrahim Peygamberin dini üzere gönderilecektir. Kendisi Arap toprağında ortaya çıkacak, iki kara taşlık arasında hurma bahçeleri bulunan bir yere hicret edecektir. O peygamberin bazı alametleri vardır:

O hediyeden yer, sadakadan yemez. Onun iki omuzu arasında Peygamberlik mührü vardır. Eğer o bölgeye gücün yeterse hemen git. Çünkü onun gelme zamanı yakındır.”14

3- Köle Olarak Satılması

Selmân-i Fârisî, kendisine bu nasihati yapan rahibin ölümünden sonra Ammuriye’de bir müddet daha kaldığı sırada koyun ve sığır yetiştirerek bir miktar servet biriktirir.

Arap topraklarına gitmeyi tavsiye eden din adamının sözü üzerine Hz. Selmân, Arap topraklarından Ammuriye’ye gelen Beni Kelb kabilesinden tacirlerle karşılaşır, onlara sahip olduğu koyun ve

13 Ammuriye, Roma imparatorluğu devrinde Galatya adı verilen Ankara

tarafında, Haymana ovası batısında, Sakarya nehri kenarında bulunan önemli bir ticaret merkezi olup Osman Gazi’ye verilen menşurda şehrin adı Ammuriye olarak belirtildiği gibi Sivrihisar olarak da geçmektedir. (Özalp, Tahsin; age, s. 8, 60)

14 İbn İshâk, age, s. 68; İbn Hişâm, age, I/231-232.

Page 193: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

183

sığırları verme karşılığında kendisini Arabistan’a götürmelerini teklif eder.

Teklifini kabul eden Beni Kelb kabilesinin tacirleriyle birlikte Hicaz topraklarına hareket eden Selmân-i Fârisî, Medine’ye yakın Vâdi’l-Kura adı verilen bölgeye geldiklerinde beraberindeki tacirler tarafından Yuşa isminde bir yahudiye köle olarak satılır15.

Hz. Selmân’ın yüce hakikatı bulma uğruna İran’daki rahatını bırakarak seyahatlere başlamasıyla başlayan hayatı, bundan sonra bir süre köle olarak devam eder.

4- İslamla Müşerref Olması

Selmân-i Fârisî, Vâdi’l-Kura’da başlayan kölelik hayatında, daha sonra kendisini satın alan Beni Kurayzalı bir Yahudi ile birlikte Medine'ye gelir. Medine'yi görür görmez, aradığı yerin burası olduğu konusunda kesin bir kanaate varır.

Bu sırada Medine’ye hicret etmekte olan Hz. Muhammed (sav) Kuba köyüne varıp burada misafir kalmışlardı. O’nu ziyaret eden ve bir Yahudi alimi olan Abdullah b. Selam, Hz. Muhammed (sav)'in sadece yüzünü görerek onun peygamberliğini kabul etmiş ve Müslüman olmuştu. Bazı Yahudiler de Allah elçisinin ziyaret edilmesinden rahatsız olmuşlardı. Selmân-i Fârisî'nin köleliğini yaptığı adamın amca oğlu, rahatsız olanlardan biriydi. Selman patronuyla birlikte hurmalıkta çalışırken bu adam koşa koşa gelerek;

“Allah Beni Kayle'yi16 öldürsün.” deyip Müslümanların Küba'da Hz. Muhammed (sav)'in etrafında toplandıklarını haber verir. Bu haberi duyduğunda çok etkilendiğini belirten Selman, olayın devamını şöyle anlatır:

“Bu sözleri duyunca çok heyecanlanmıştım. Hurma ağacı üzerindeydim ve neredeyse ağaçtan düşecektim.” Ağaçtan aşağıda bulunan patronunun yanına inen Selman, gelen yahudiye; “Ne dedin, ne dedin?” sorması üzerine patronu ona kızıp şiddetli bir yumruk atarak “Bundan sana ne! Sen işine bak!” der. 15 İbn İshâk, age, s. 68; İbn Hişâm, age, I/232. 16 Beni Kayle, Medine'deki Evs ve Hazrec kabilelerine verilen isimdir. (ed-

Diyarbekri, Hüseyn b. Muhammed b. Hasen, Târihu'l-Hamîs fî Ahvâli Enfesi'n-Nefîs, Beyrut tarihsiz, I/302.)

Page 194: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

184

Selman da “Bir şey yok, sadece ne dediğini anlamak istedim” diyerek cevap verdiğini ifade eder.17

Akşam olduğunda Hz. Muhammed (sav)'in Küba'da Müslümanlarla birlikte bulundukları eve giden Selmân-i Fârisî, Allah elçisini görünce hayatı boyunca arkasından koştuğu o büyük zatın huzurunda olduğunu anlar. Ancak o, Peygamberimiz hakkında Ammuriye rahibinden öğrendiği “son peygamberin vasıflarını” tespit etmek için yanında bulunan hurmaları Hz. Muhammed (sav)'e takdim ederek şöyle der:

“Senin salih bir kimse olduğunu duydum. Yanında fakir kimseler de var. Bu hurmaları sadaka olarak size takdim ediyorum. Buna buradakilerden en layık olarak sizi görüyorum.”

Hz. Muhammed (sav) kendisine takdim edilen hurmaları yemeyerek arkadaşlarına verir. Selman, kendi kendine “Bu, bana haber verilen Peygamber ile ilgili vasıflardan biridir.” diyerek Allah Rasulu'nün huzurundan ayrılır.

Rasulullah (sav) Küba'dan Medine'ye teşrif edince, tekrar bir miktar hurma hazırlayıp O’nun yanına giden Selman şöyle demiştir:

“Sadakadan yemediğini gördüm. Bu ise, size ikram olarak hazırlanmış hediyedir.” Hz. Muhammed (sav) arkadaşlarını da davet ederek bu hediyeden onlarla birlikte yer.

Selman bu defa kendi kendine, “Bu da bana haber verilen peygamberlik işaretinin ikincisidir.” der.

Ammuriye rahibinin haber verdiği “son peygamber”deki vasıflardan üçüncüsünü tespit edebilmek için Rasulullah'ı takip eden Selmân-i Fârisî, bir gün sahabelerden birinin cenazesi münasebetiyle Bakîu'l-Ğarkad mezarlığında ashabı ile birlikte olduğunu görünce ondaki “peygamberlik mührünü” görebilmek için arka tarafına dolaşmıştır. Hz. Muhammed (sav) onun niyetini anlayıp gömleğinin sırt kısmını açması üzerine Selmân-i Fârisî, Allah elçisinin iki omuz

17 İbn İshâk, age, s. 69; İbn Hişâm, age, I/232-233.

Page 195: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

185

küreği arasında güvercin yumurtası büyüklüğünde olan nübüvvet mührünü görmüş ve Rasulullah (sav)'a sarılarak mührü öpmüştür18.

İran'da zengin ve yüksek sınıftan bir ailenin çocuğu iken çevresindeki insanların yüce Allah yerine elleriyle yaktıkları ateşe tapmaları kendisini tatmin etmeyen Selmân-i Fârisî, "Hak Dini" bulmak için uzun yıllar kiliseden kiliseye koşmuş; neticede kendisine haber verilen peygamberi bulmak nasip olmuştur. O, Allah Rasulu'nün huzurunda sevinç göz yaşlarını dökerek, O'na hayat hikayesini anlattığını Hz. Abbas’a şöyle ifade eder: “Ey Abbas! Ben sana anlattığım gibi Rasulullah (sav)'a da bu hayat hikayemi anlattım19.”

5- Hz. Muhammed (Sav) Döneminde Selmân-i Fârisî

Ensar ve Muhacirin kardeşliği sırasında Allah Rasulu Selmân-i Fârisî’yi muhacirler listesine alarak onu Ensar’dan Ebu’d-Derda ile kardeş yapmıştır20.

Selmân-i Fârisî ile Ebu'd-Derda arasında kurulan bu kardeşlik hayatlarının sonuna kadar devam etmiş ve birbirlerine doğruyu gösterme konusunda yardımcı olmuşlardır. Selmân-i Fârisî Medain valisi iken, Ebu’d-Derda Şam kadısı olunca ziyareti için Şam'a kadar gitmiştir.

Hz. Muhammed (sav) hicretten dört yıl sonra Selman’ın kölelikten kurtulması için patronu Osman b. Eşher ile mükatebe21 anlaşması yapmasını emretmiştir. Selman patronu ile üç yüz hurma ağacı yetiştirmek ve kırk okka altın vermek üzere anlaşma yapmıştır. Yapılan anlaşma üzerine yahudiye verilecek olan üç yüz hurma

18 İbn İshâk, age, s. 69; İbn Hişâm, age, I/234; Beyhakî, Ebu Bekr Ahmed b.

Hüseyn, Delâlü'n-Nübüvveti ve Ma'rifeti Ahvâli'ş-Şeria, thk: Abdülmuti, Kalaci; Beyrut 1985, I/302.

19 İbn İshâk, age, s. 69; İbn Hişâm, age, I/234. 20 İbn Kesîr, Ebil Fida el-Hafız ed-Dimaşki, el-Bidâye ve'n-Nihaye, thk, A.

Ebu Müslim, Beyrut 1989, II/226; el-Belâzûrî, Ahmed b. Yahya b. Câbir, Ensâbu'l-Eşrâf, thk. Muhammed Hamidullah, Kahire 1978, I/271; İbn Sad, Muhammed, et-Tabakâtu'l-Kübrâ, Beyrut tarihsiz, IV/84.

21 Mükatebe: Bir kölenin hürriyetine kavuşması için patronu ile anlaşacakları belirli bir miktarda mal ve parayı ödemesi şeklinde yapılan anlaşmadır. Üzerinde anlaşılan miktarı patronuna ödeyen köle hürriyetine kavuşmuş olur.

Page 196: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

186

ağacının yetiştirilmesi için hemen harekete geçen Allah Rasulu (sav) ashaba, kardeşleri Selman’a yardım etmelerini buyurmuştur. Ashab tarafından getirilen onar-yirmişer-otuzar hurma fidanı ile istenilen miktar toplanınca22 Peygamberimiz (sav); “Selman! Şimdi git, hurma fidanı için çukurları hazırla, işin bitince bana haber ver.” demiştir. Ashabın iştirakiyle çukurlar kazıldıktan sonra Rasulullah'a haber verilmiş ve hurma fidanlarını bizzat Rasulullah kendi elleriyle dikmiştir. Dikilen fidanlar aynı yıl meyve vermiştir23.

Böylece Selmân-i Fârisî anlaşmanın birinci kısmını yerine getirmiş oldu. Geriye kalan kırk okka altının ödenmesi için Allah Rasulu Benu Süleym kabilesinden gelen zekatlardan bir parça altını Selmân’a vererek borcunu ödemesini söylemiştir24.

Selman, kendisine verilen yumurta büyüklüğündeki altını az görünce “Ya Rasulellah! Bu kadar altın benim borcuma nasıl yetecek?” demesi üzerine Rasulullah, Selman’a şöyle buyurdu: “Hele sen bunu al, şüphesiz Allah bu altınla senin borcunu ödetecek. O, kırk okka ağırlığında gelecektir. Onu hemen yahudiye ver.”

Gerçekten de yumurta büyüklüğünde olan bu altın, tartıldığında kırk okka ağırlığında gelerek yahudiye teslim edilmiş ve böylece Selmân-i Fârisî kölelikten kurtulmuştur25.

Hicretten hemen sonra Müslüman olmasına rağmen Hendek savaşı öncesine kadar köleliği devam ettiğinden Bedir ve Uhud savaşlarına katılmadığını Selmân'ın bizzat kendisi anlatmıştır.26

22 Ahmed b. Hanbel, Müsned, Beyrut tarihsiz, V/444. 23 İbn İshâk, age, s. 70; İbn Hişâm, age, I/235; Belâzuri, age, I/486; Kadı

İyad, eş-Şifâ bi Tarifi Hukuki'l-Mustafa, N. Erdoğan-E. Erdoğan, İstanbul 1993, s. 367; İbn Kesîr, age, VI/128; İbnu'l-Esîr, İzzeddin Ebu'l-Hasen Ali el-Cezeri, el-Kâmil fi't-Tarih, Beyrut tarihsiz, II/79.

24 Serahsî, age, XVI/80. 25 İbni Abdi'l-Berr, age, II/634; Buharî, Kitabu Tarihi'l-Kebir, tah.

Abdülhamid Han, Beyrut tarihsiz, VI/128. 26 İbn İshâk, age, s. 69; İbn Hişâm, age, I/234; İbn Kuteybe, Ebu

Muhammed Abdullah b. Müslim, el-Meârif, tah. Servet Ukkaşe, Kahire 1981, s. 270.

Page 197: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

187

Hendek savaşı öncesinde Hz. Muhammed (sav)’in yardımlarıyla kölelikten kurtulan Selmân-i Fârisî, daha sonra Allah Rasulu'nün yanından hiç ayrılmayarak bütün savaşlara iştirak etmiştir.

Hürriyete kavuşan Selman, suffe talebeleri arasına katılmış ve suffe okulunda yetişen müftüler arasında yer almıştır27.

Hz. Ömer zamanında İran’da feth edilen yerlerden Medain, Behreşîr ve Celevlâ’da yapılan savaşlar öncesinde Selmân-i Fârisî’nin şehir halkını irşad etmesi ve elçilik yapması, savaş sonrasında da ganimetleri dağıtması ve Medain valiliğinde bulunması onun suffe talebelerinden biri olarak sahip olduğu ilim sebebiyledir.

Medine’nin müdafasını ve muhafazasını daha kolay kılmak için şehrin açık tarafında hendek kazılması fikrinin, Selmân-i Fârisî tarafından ortaya konduğu konusundaki rivayetler ittifak halindedir. Selman ve ekip arkadaşları hendeği kazarlarken, hendeğin dip tarafında karşılaştıkları beyaz ve parlak kayayı balyozlarıyla parçalamaya güçleri yetmeyince Selman durumu Rasulullah’a bildirmiş, bunun üzerine olay yerine gelen Allah Rasulu balyozu alarak kayayı parçalamaya başlamıştır.

Olayın görgü şahitlerinden Berra b. Azib’in rivayetine göre, Allah Rasulu balyozu alıp “Bismillah” diyerek kayaya bir darbe vurunca kayanın üçte biri parçalanmış ve etrafa bir ışık yayılmıştı. Rasulullah (sav), “Allahu ekber! Bana Şam’ın anahtarları verildi. Vallahi şu anda onların kızıl köşklerini görüyorum” demiştir. Sonra “Bismillah” diyerek kayaya ikinci darbeyi vurunca kayanın diğer üçte bir parçası parçalanarak etrafa yine bir ışık yayıldı. Rasulullah (sav); “Allahu ekber! Bana Farsların anahtarları verildi. Şu anda Medain’i ve beyaz sarayını görüyorum.” demiştir. Kayaya üçüncü darbeyi “Bismillah” diyerek vururken kayanın tamamı parçalanmış ve etrafa bir ışık daha yayılmıştır. Rasulullah (sav) yine “Allahu ekber!” diyerek “Şu anda Sana’nın kapılarını görüyorum.” buyurmuştur28.

27 Algül, H. Hüseyin; İslam Tarihi, İstanbul 1986, II/180. 28 Vakidî, Kitâbu’l-Meğâzî, tah. Marsden Jones, Beyrut tarihsiz III/473; İbn

Sad, age, IV/83; Ebu Şeybe, Muhammed b. Muhammed, es-Sîretu’n-Nebeviyye fî Durûsi’l-Kur’âni ve’s-Sünne, Dımaşk 1992, II/277; Beyhakî, age, III/399.

Page 198: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

188

Taif şehri kuşatmasının yirmi gün sürmesiyle bir netice elde edilmemesi üzerine Allah Rasulu (sav) ashabıyla istişare etmiş, bu istişare neticesinde Selmân-i Fârisî mancınık ve debbâbe29 kullanılmasını teklif etmiş, bu teklifin Rasulullah tarafından kabul edilmesi üzerine Selman, mancınık ve debbâbeleri bizzat kendisi yapmıştır30.

6- İlk İki Halife ve Selmân-i Fârisî

Hz. Muhammed (sav)’i bulduktan sonra ondan hiç ayrılmayan Selman, onun vefatından sonra onun en yakın dostu ve halifesi olan Hz. Ebu Bekir’den de ayrılmamıştır. Çoğu zaman birlikte olduklarına dair hatıraları da bulunmaktadır. Mesela: Hz. Ebubekr, vefatı esnasında kendisinden nasihat isteyen Selman’a şu tavsiyelerde bulunmuştur: “Ya Selman! Allah’ın emirlerini tut. İlerde büyük fetihler olacak. Senin hissene ne düşecek bilemem. Fakat elde edeceğin şeyler, yiyip içeceğin ve sırtına giyeceğin kadar olsun, daha fazla olmasın. Şunu iyi bil ki, kim beş vakit namazı kılarsa Allah’ın himayesine girmiş ve onun himayesi altında yaşamış olur. Müslümanlardan hiç kimseyi öldürme, sonra Allah’ın himayesinden çıkar yüzü koyun ateşe atılırsın.”31

Selmân-i Fârisî Hz. Ömer’in halifelik döneminde ise Irak bölgesinde Sasanilerle yapılan savaşlarda önemli vazifelerde bulunmuştur. Bu savaşlarda elçilik, mülazım komutanlığı, ordu komutanlığı, ganimet dağıtma memurluğu, Kufe şehrini kurma ve Medain valiliği gibi görevleri ifa etmiştir.

Rivayetlerde onun Hz. Ömer’e çok yakın olduğu ve zaman zaman onu uyardığı görülmektedir. Mesela: Hz. Ömer bir gün hutbe okurken; “Ey insanlar! Dinleyin ve itaat edin!” sözleriyle konuşmasına başladığında Selman; “Ne dinliyoruz, ne de itaat ediyoruz. Sen önce bize üzerindeki cübbenin hesabını ver. Birkaç gün

29 Debbâbe: Kalın deri ve tahtalardan yapılmış, kale duvarlarına yükselirken

işçi ve ustaların içine girip çalışabilecekleri, üzeri kapalı seyyar bir iskeledir. Savaşlarda kuşatılan kalelerin dibine yaklaşılarak kaleyi delmek için kullanılır.

30 Belâzurî, age, I/366; İbnu’l-Esîr, age, II/266, 476; Vakidî, age, III/927. 31 Taberî, age, IV/54; İbnü’l-Esîr, age, II/426; Ahmet Cevdet Paşa, Kısâs-ı

Enbiya ve Tevârihi Hulefa, İstanbul, 1976, I/302.

Page 199: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

189

önce ganimetten herkese eşit miktarda dağıttığım kumaş, tam bir elbise yapmaya yetmezken, senin üzerinde bu kumaştan yapılmış bir elbise görüyoruz.” demiştir. Hz. Ömer, söz konusu kumaşın yarısın oğluna düşen paydan aldığını söyleyince Selmân-i Fârisî ; “Şimdi konuş ey Ömer! Dinleyeceğiz ve itaat edeceğiz.” demiştir32.

6. 1- Selmân-i Fârisî’nin Medain Valiliği

Müslümanlar tarafından feth edildikten sonra Medain’de bir süre ikamet eden Selmân-i Fârisî, Hz. Ömer’in kendisini Medain’e vali tayin ettiğini bildiren bir mektup almıştır. Kendisine tevdi edilen bu görev karşısında hayret içinde kalan Selman, geçmiş günlerini gözlerinin önünden geçirmiştir. Genç yaşta hak dini bulmak için baba ocağını terk eden, bu yolda seyahatler yaparak peşinden koştuğu yüce hakikatin elçisini bulmak için yıllarca sıkıntılara göğüs gerdikten sonra O’nu bulmuş ve O’nun tarafından hürriyetine kavuşmuş, terk ettiği ülkesinin başşehri Medain’e hayatının sonlarına doğru vali olarak atanmıştır. Valiliği esnasında halkın arasında halktan birisi gibi dolaşmış, insanlarla yakın temas halinde bulunmuş ve onların ihtiyaçlarını dinlemiştir. Bu konuda nakledilen şöyle bir rivayet vardır:

“Şam’dan Teymullah Oğullarından bir adam Medain’e gelmiş, yanında bir hurma çuvalı taşıyan bu adam, Selmân-i Fârisî’yi tanımadığı için onu hamal zannederek “Gel şu çuvalı taşı!” demiş, Selmân-i Fârisî de bu adama hiçbir itirazda bulunmadan çuvalı sırtına almış ve yola koyulmuştur. Yolda bu manzarayı gören halk, yabancı adama “Bu validir” demeleri üzerine adam utanarak “Seni tanımıyordum” deyip özür dilemiştir. Hz. Selmân ise, “Yükünü eve kadar taşıyacağım.” deyip çuvalı adamın evine kadar götürmüştür33.

Hz. Ömer’in vefatından sonra halife olan Hz. Osman devrinin başında valilikten ayrılarak Medine’ye dönmüş ve Hz. Osman ile yakın dostluk ilişkileri içinde bulunmuştur. Daha sonra Hazar bölgesinin fethine katılmıştır. Fazla yaşlanmasından dolayı bu

32 Mevdudi, Ebul Ala; Hilafet ve Saltanat, trc. A. Genceli, İstanbul tarihsiz,

s. 119-120. 33 İbn Sad, age, IV/86; İbrahim, Sabir Abduh; Selmanu’l-Fârisi, Kuveyt

tarihsiz, s. 60-61.

Page 200: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

190

savaşlardan sonra Medain’e dönerek vefatına kadar orada ikame etmiştir.

7- Şahsiyeti ve Vefatı

Selmân-i Fârisî’nin Ehl-i Beyt’ten sayılması, onun şahsiyeti açısından büyük bir değer ifade eder. Ehl-i Beyt; Allah Rasulü (sav)’nün hanımları, Hz. Fatıma, Hz. Ali, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’den meydana gelmekle beraber, Selmân-i Fârisî kan bağı itibariyle bu aile dışından olmasına rağmen bizzat Allah Rasulü (sav) tarafından Ehl-i Beyt’ten kabul edilmiştir. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi Ensar-Muhacir kardeşliği tesis edilirken bizzat Rasulullah (sav) Selmân-i Fârisî’in kendi aile fertleri arasında yer aldığını belirtmiş ve “Selman bizdendir, Ehl-i Beyt’tendir.” buyurmuştur.

Suffe talabeleri arasında yerini alan Selmân-i Fârisî’nin saadet asrında hukuki ve dini konularda yapmış olduğu dini açıklamalar Rasulullah tarafından takdirle karşılanmıştır. Mesela onun Ebu’d-Derda’yı farzlar dışındaki ibadetlerde aşırılığa gitmemesi için uyarması, bu konu için canlı bir örnektir. Selman, ibadet konusunda İslam’ın ruhuna uygun bir şekilde din ve dünya dengesi içerisinde bir hayat yaşanması konusunda ölçüler ortaya koymuştur. Tecrîd Tercümesi’nin mukaddimesinde Selmân-i Fârisî’nin, ictihad mertebesine ulaşan yirmi yedi sahabeden biri olduğu belirtilmiştir.

Hazar bölgesindeki savaşlardan Medâin’e dönen Hz. Selman, Medain’de iki yıl yaşadıktan sonra vefat etmiştir. Vefat tarihi 652 veya 653 olarak belirtilmektedir34.

Bazı rivayetlerin onun Hz. Osman’ın son günlerinde vefat ettiğini belirtmesinin yanı sıra, rivayetlerin önemli bir kısmı Hz. Ali’nin hilafetinin ilk günlerinde vefat ettiğini belirtmektedir. Vefat yılında Cemel ve Sıffın savaşlarının meydana geldiğinin ifade edilmesi, bu ikinci kısım rivayetleri desteklemektedir35.

Yakubî’nin Kitâbu’l-Buldân’da verdiği bilgiye göre Selmân-i Fârisî’nin kabri, Medain civarında Asbandûr mahallesi yakınında

34 İbni İmâd, Ebu’l-Felah Abdulhay el-Halebi; Şezerâtu’z-Zeheb, Beyrut

1988, I/64. 35 İbn Kesir, age, V/275.

Page 201: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

191

kendi ismine izafeten Selmân-i Pâk denilen yerdedir. Kabrinin bulunduğu yerdeki cami, Osmanlı sultanlarından IV. Murat tarafından yeniden inşa edilmiş, 1905 senesinde ise onarımdan geçirilmiştir.

8- Sonuç ve Değerlendirme

Selmân-i Fârisî’nin hayatının incelenmesinin, İslam kültür ve inancının sağlıklı bir şekilde anlaşılmasına ve Nusaybin’in tanınmasına büyük bir katkı sağlayacağına inanıyorum.

O, bütün Müslümanlar için önemli örnek bir şahsiyettir. Böyle bir şahsiyetin hak dini arayış yolunda ömrünün bir kısmını Nusaybin Akademisi’nde ilim ve ibadet ile geçirmesi, Nusaybin için bir iftihar vesilesidir. Nusaybin’de makamının bulunuşu, Nusaybin’in tarihi değerine değer katmaktadır. Ancak gördüğüm kadarıyla bu makamın ciddi ve güzel bir restorasyona ihtiyacı vardır.

Önemli şahsiyetlerin bir yere kısa bir süreliğine uğramış olmaları dahi, o yerler için önem arz etmekte, bu şahsiyetlerin kaldıkları yerler müze ve ziyaretgah haline getirilmektedir.

Hal böyle olunca Selmân-i Fârisî gibi Allah Rasulü (sav)’ne yakın bir şahsiyetin makamının değeri iyi anlaşılıp anlatılırsa, bir yandan Nusaybin’e ziyaretçi gelmesini, diğer yandan da Nusaybin’in tanıtılmasını sağlayacaktır. Ayrıca inanç turizmi açısından Nusaybin’e kayda değer ekonomik bir katkı sağlayabileceği göz ardı edilmemelidir.

Selmân-i Fârisî’nin önce Mecusi sonra Hristiyan olması; sonra da köle olarak Yahudiler arasında bulunması; akabinde de aradığı hak din İslam’a kavuşmuş olması; onun İbrahim (as) gibi hakikat peşinde koştuğunu göstermektedir. Bu yönüyle bakıldığında Selmân-i Fârisî’nin hayat serüvenin, dinler arası diyalog açısından üzerinde durulması ve incelenmesi gereken önemli bir konu olduğu kanaatindeyim.

Selmân-i Fârisî gibi büyük bir zatın İslam öncesi dönemde Nusaybin Akademisi/Kilisesi’nde bir süre yaşamış olması, Nusaybin’in o dönemde önemli bir dini merkez olduğunu gösteren delillerden biridir. Bu bakımdan Nusaybin tarihi, değişik din ve kültüre sahip insanların burada yaşamış olduğunu göstermektedir.

Page 202: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur
Page 203: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

HİCRİ l. ASIR MEZHEP HAREKETLERİNDE MARDİN BÖLGESİ

Metin BOZAN*

Giriş

İslamiyetin ilk asrında vukubulan ihtilaflar, farklı siyasi tutumların benimsenmesine yol açmıştır. Bu siyasi tutumlar da sürec içinde kurumsallaşarak mezhepleri ortaya çıkarmıştır. Kurumsallaşma süreci içinde olan bu hareketlere Müslümanların yaşadığı pek çok bölgede rastlanmaktadır. Bu bağlamda günümüz Mardin sınırları içinde kalan yerleşim alanlarında da bunlardan bazıları tespit edilebilmektedir. Nitekim Nusaybin ve Dârâ civarlarında Hâricî ve Şii karekterli hareketler, çok erken dönemlerde görülmeye başlamıştır. İşte bu çalışmada hicri I. asırda mezhep karekterli iki hareketin bu bölgedeki faaliyetleri ele alınmaktadır.

Mezheplerin Oluşumuna Etki Eden Bazı Siyasi Hadiseler

Hz. Peygamber’in vefatının hemen ardından sahabe, halife seçimi için toplanır ve tartışmalar sonucunda Ebû Bekir’i seçer.1 Bu * Dr.,Metin BOZAN Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Mezhepleri Tarihi Anabilim Dalı 1 İbn Hişâm, Ebû Muhammed Abdulmelîk, (218/833), es-Sîretu’n-Nebeviyye, thk. Mustafa es-Sakkâ, İbrahim Ebyârî, Abdulhafîz Şeybî, Beyrut, 1936, lV,

Page 204: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

194

esnada Peygamber`in defin ve techiz işleri ile uğraşan Ali b. Ebi Tâlip,2 hilafet seçiminin gerçekleştiği haberini aldığında buna tepki gösterir.3 Ancak sonuçta o da Ebû Bekir'e biat eder.4 Ebû Bekir’in ardından halife olan Ömer b. Hattab 23/644 yılında bir suikast sonucu ağır yaralanınca yerine geçecek kimse için vasiyette bulunmayarak; yeni halifeyi seçme işini oluşturduğu şuraya bırakır. Şuradan ise Osman b. Affan’ın hilafet kararı çıkar.5 Osman'ın, yumuşak huyluluğu,6 on iki yıl gibi uzun sayılabilecek bir süre yönetimde kalışı, iktidar hususunda dirayetli olmayışı, akrabalarını kayırması, ekonomik sıkıntılar, kimi valilerin bazı keyfi tasarrufları,7 kabileler arası çekişmeler vb. nedenlerle Müslümanlar arasında büyük karışıklıklar ortaya çıkar.8 Tüm bu olumsuz icraatlar9 ve gerekli

307; Ya’kûbî, Ahmet b. Ebî Ya’kûb b. Ca'fer b. Vehb (292/905), Târîhu’l- Ya’kûbî, Beyrut, trz., ll, 123. 2 Mes’ûdî, Ebû’l-Hasan Ali b. Hüseyn (345/956), et-Tenbîh ve’l-İşrâf, tsh. Abdullah İsmail es-Sâvî, Kâhire 1938, s. 73; Müfîd, Ebû Abdullah Muhammed b. Muhammed b. Nu’mân el-Abkarî el-Bağdâdî (413/1022-23), el-İrşâd fî Ma’rifeti Hucecillahi ale’l-İbâd, thk. Muessesetu Âl-i Beyt, Beyrut, 1993, l, 189. 3 Belâzûrî, Ahmed b. Yahya b. Câbir (279/892), Ensâbu’l-Eşrâf, thk. Mahmud el-Ferdus el-Azem, Dimeşk, 1997, ll, 12, 15; Nâşî el-Ekber (293/905), Mesâilu’l-İmame ve Muktetafât mine’l-Kitâbi’l-Evsat fi’l-Makâlât (Usulu’n-Nihal), thk. Josef Van Ess, Beyrut 1971, s. 10; Ya’kûbî, ll, 124,126. 4 Belâzûrî, ll, 12; Taberî, İbn Cerîr, Ebû Ca'fer Muhammed (310/922), Târîhu’t-Taberî, Beyrut, 1998, lll, 256. 5 Ya’kûbî, ll, 160; Taberî, V, 77; Mes’udî, Murûcu’z-Zeheb ve Me’âdinu’l-Cevher, thk. Saîd Muhammed el-Lehhâm, Beyrut 1997, ll, 306; İbn Esîr, Ebi’l-Hasen Ali b. el-Kerem Muhammed b. Muhammed (630/1322), el-Kâmil fi’t-Târîh, Beyrut, 1979, lll, 66. 6 İbn Kuteybe, Ebî Muhammed Abdullah b. Müslim ed-Dîneverî (276/889), el-İmâme ve’s-Siyâse (İbn Kuteybe’ye nispet edilir), Beyrut, 1997, s. 28. 7 Watt, İslâm Düşüncesinin Teşekkül Devri, çev. Ethem Ruhi Fığlalı, Ankara 1981, s. 13-14. Sözgelimi Vali Said b. El-As’ın bazı uygulamaları Kûfelileri rahatsız etmiştir. Said, bir keresinde Kûfe’nin Kureyş’in bahçesi olduğunu söylemiştir (Bkz. Taberî, V, 136). Sonuçta Kûfeliler tepkilerini onu şehirden kovmakla göstermiştir. (Bkz. Halîfe b. Hayyât, Târîh, thk. Ekrem Daya’ el-Umerî, Riyad 1985, s. 168). 8 Bkz. Hillî, İbn Mutahhar, Minhâcu’l-Kerâme, s. 140-41; Hodgson, M. G. S., İslâm’ın Serüveni, çev. Heyet, İstanbul, 1995, l, 153 vd., Brockellman, C., İslâm Milletleri ve devletleri Tarihi, çev. Neşet Çağatay, Ankara, 1964, s.

Page 205: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

195

tedbirlerin alınamayışı, Medine10 ve emsarda (taşrada) halife Osman'ın iktidarının sorgulanmasına11 yol açar.12 Tepkiler en sonunda Osman b. Affan’ın azlini talep eden13 bir isyan hareketine dönüşür.14 Hz. Osman ise hilafeti bırakmaya yanaşmaz. Hadiseler 18 zilhicce 35/17 haziran 656’te Hz. Osman’ın kendi evinde öldürülmesi ile sonuçlanır.15

Osman’ın öldürülmesinin ardından ısrarlı talepler karşısında Ali, hilafeti kabul eder.16 Fakat onu ciddi problemler beklemektedir. Bunların en önemlileri Medine’de bulunan asilerin yurtlarına gönderilmesi ve Osman b. Affan’ın katillerinin bulunup cezalandırılmadır. Ali ise henüz bunu gerçekleştirecek güce sahip değildir. Bunun farkında olmalarına rağmen Hz. Peygamber’in eşi Aişe ile sahabenin seçkinlerinden Talha b. Ubeydullah ve Zubeyr b.

58-59; Câbirî, İslam’da Siyasal Akıl, çev. Vecdi Akyüz, İstanbul 1997, s. 371vd. 9 Hasan Onat’ın da belirttiği gibi, ilk önce tepki hilafetin meşruiyetine değil, icraatlerine yönelikti. Bkz.Onat, “Şîiliğin Doğuşu Meselesi”, AÜİFD, XXXVI, (1997), 79-117, s. 99. 10 Medinelilerin diğer bölgelerdeki halkı Osman’a karşı cihada teşvik ettiğine dair rivayetlere bile rastlamak mümkündür. Bazı rivayetlere göre aralarında sahabenin de bulunduğu bir kısım Medineli, çeşitli yerlere mektuplar yazarak cihadı arzuluyorlarsa esas cihad yerinin Medine olduğunu bildirmiş; diğer bölgelerdeki halkı Osman'a karşı kışkırtmışlardır. (Bkz. Miskeveyh, Ebû Ali er-Râzî (421/1039, Tecâribu’l-Ümem, thk. Ebû’l-Kâsım İmâmî, Tahran 1987, l, 274; İbnu’l-Esîr, III, 150). 11 Aralarında Ali’nin de bulunduğu Ashab’dan bazısı Osman’ı uyarmışlardır.(Bkz. İbnu’l-Esîr, III, 151-52) Bu süreç içinde Osman, kendisine götürülen hilafeti bırakma tekliflerini reddetmiştir. O, Hilafeti bırakması hususundaki teklifleri “Allah’ın giydirdiği gömleği çıkarmam” diyerek kabul etmemiştir. (Bkz. İbnu’l-Esîr, III, 169, 177.) 12 İbn Kuteybe, s. 38. 13 Daha önce vali azline teşebbüs edilmiş bunda başarılı olunmuştur. Bu girişimler zamanla icraatleri hoşnutsuzluk yaratan halifeyi de kapsamı içine alacaktır (Bkz. Rayyıs, Ziyâuddîn, İslâm’da Siyasi Düşünce Tarihi, çev. İbrahim Sarmış, İstanbul, 1995, s. 54). 14 35/655-56’da Kûfe, Mısır ve Basra’dan isyancılar Medine’ye yönelirler (Bkz. Halîfe b. Hayyât, s. 168; İbnu’l-Esîr, III, 158). 15 İbn Kuteybe, s. 40. 16 Dîneverî, Ebû Hanife Ahmed b. Davûd (282/890) Ahbâru’t-Tıvâl, thk. Ömer Fâruk, Beyrut, 1995, s. 133; İbn Kuteybe, s. 43; Nâşî, s. 15.

Page 206: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

196

Avam katillerin cezalandırılmasında ısrar edip17 Kûfe’yi başkent olarak seçen Ali’ye karşı tavır alırlar. Bu tavır sonucunda Cemel Vak’ası (36/656) gerçekleşir.18 Bu savaşta başta Talha ve Zubeyr olmak üzere pek çok kimse ölür.19 Öte yandan Ömer ve Osman dönemlerinin Şam (Suriye) valisi olan Muaviye b. Ebi Süfyan da Osman b. Affan’ın katillerinin cezalandırılması/kısas talebiyle20 henüz halife olmuş Ali’ye biat etmeyi reddeder. Bu tutumunda ısrar edince de Sıffin harbi (37/657) kaçınılmaz olur.21 Savaşta güç duruma düşen Muaviye taraftarları, Kur’an’ın hakemliğini talep ederler.22 Ali başta kabul etmek istemese de ordusu içinde bulunan bazı kimselerin dayatması sonucu buna rıza gösterir. Tarihe “tahkim hadisesi”23 olarak geçen görüşmelerde bir sonuca varılamaz. Bu durum Muaviye’ye siyaseten büyük bir avantaj sağlar; zira tahkim hadisesi Ali’nin saflarında ihtilaflara sebep olmuştur. Ali’nin ordusunda bulunan ve tutumlarından dolayı Hâricî olarak adlandırılan grup, Ali’yi tekfir edip24 ona karşı huruc/isyan eder.25 Ali de onlara karşı sert tedbirler 17 Seyf b. Ömer, ed-Dabî el-Esedî (200/815), el-Fitne ve vak’atu’l-Cemel, tsn. Ahmet Rayet Armûş, Beyrut, 1986, s. 134; Halîfe b. Hayyât, s. 181; Belâzûrî, ll, 158-59; Dîneverî, s. 136; Ya’kûbî, ll, 180-81; Nâşî, s. 16. 18 İbnu’l-Esîr, III, 205, 221. 19 İbn Sa’d, lll, 32; Halîfe b. Hayyât, s. 181. 20 Taberî, V, 305. 21 İbn Sa’d, lll, 32, Halîfe b. Hayyât, s. 191, Mes’udî, Tenbîh, s. 256. 22 Belâzûrî, ll, 226; İbn Kuteybe, s. 95; Dîneverî, s. 174; Ya’kûbî, ll, 188; Nâşî, s. 18; Taberî, Vl, 3; Mes’udî, Murûcu’z-Zeheb, ll, 386. 23 Ebû Musa el-Eş ‘arî, Ali’yi azledip Abdullah b. Ömer'i önerirken; Amr b. As, Muaviye'yi halife tayin eder (Bkz. İbn Abdirabbih, Ebû Ömer Ahmed b. Muhammed el-Endulûsî (328/938), el-Ikdu’l-Ferîd, thk. Ahmed Emîn, Ahmed Zeyn, İbrahim el-Ebyârî, Kâhire 1948, lV, 348). 24 İslam Mezhepleri Tarihi Kaynakları incelendiğinde Nehrevan savaşı sonrasında fikirlerinde ısrar eden Hâricîlerin Hz. Ali’yi tahkim’den dolayı itham edip onu, savaşılması gereken bir muhalif olarak gördükleri izlenimini edinmek mümkündür. Ancak tüm Hâricîler’in aynı fikirde olmadıkları anlaşılmaktadır. Nitekim Hâricî olarak kalan ancak Ali ve Hasan ile savaşmayı bırakıp Şehrezûr’a göçen 500 kişilik bir gruptan söz edilmektedir. Ferva b. Nevfel el-Eşcâi’ komutasındaki bu grup Ali ve Hasan dönemlerinde iktidara karşı savaşma hususunda tereddüt etmişlerdirler. Ancak Muaviye’nin iktidarı devralması üzerine artık cihat etmek için önlerinde bir engel kalmadığını düşünerek ona karşı isyan etmişlerdir. Bkz. İbnu’l-Esîr, III, 409.

Page 207: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

197

alır. Durum her ne olursa olsun sonuçta Ali’nin ordusu bölünür ve gücü zafiyete uğrar. Kendisi de bu hadiseden kısa bir süre sonra Hâricî biri tarafından (40/661) öldürülür. Ali’nin öldürülmesi üzerine taraftarları, oğlu Hasan’a biat eder.26 Ancak durumun kendi lehine olmadığının farkında olan Hasan, Muaviye ile anlaşma (41/661-62) yolunu tercih edip hilafeti ona teslim eder.27

Muaviye döneminde (41-60/661-679) İslam ülkesinde bir ölçüde huzur temin edilirse de onun kendi ardından oğlu Yezid’i veliaht ataması,28 yeni bir huzursuzluk kaynağı olur. Aralarında Hz. Peygamberin torunu Hüseyin b. Ali ile Abdullah b. Zubeyr b. Avvam’ın da bulunduğu bir grup bu duruma tepki gösterir.29 Yezid b. Muaviye, hilafet makamına geçmesi Irak’ı da hareketlendirmiştir. Şam (Suriye) merkezli Emevî yönetimine muhalif olan Kûfeliler isyan hazırlıklarına girişir. Bu amaçla Hz. Hüseyin’i yanlarına davet ederler. Hüseyin, bu çağrıya uyup oraya gider.30 Fakat Kûfe’de şartlar onun aleyhinde değişmiştir. Emevîler’in Irak Valisi Ubeydullah b. Ziyad’ın üzerine gönderdiği ordu, Hüseyin’i çatışmaya zorlar. Orantısız güçler arasında31 cereyan eden savaş sonucunda Hz. Peygamber'in torunu Hüseyin, Kerbelâ’da 61/680 yılında şehit edilir.32

Tüm bu hadiseler, daha sonraları iman-amel ilişkisi, büyük günah vb. itikadi meselelerin yanı sıra halifet/imamet gibi siyasi meselelerin de tartışılmasına yol açacak; sürec içinde siyasi-itikadi farklılıkların/mezheplerin ortaya çıkmasına neden olacaktır. Bunun ilk izleri ise Şia ve Hâricîlik’te görülecektir. İşte bu iki zümrenin öncüleri sayılabilecek kesimler, merkeze karşı farklı pek çok bölgede mücadele

25 Nasr b. Müzâhim, s. 517; Halîfe b. Hayyât, s. 197; İbn Kuteybe, s. 113-29; Dîneverî, s. 187 vd.; Nâşî, s. 18; Taberî, Vl, 12, İbn Abdirabbih, ll, 388; Müfîd, İrşâd, ll, 13. 26 İbn Kuteybe, s. 134. 27 41/661-62 yılında tüm beldelerin halkı Muaviye'ye biat etti. Bu nedenle bu yıla “Cemaat yılı” denir (Bkz. İbn Abdirabbih, lV, 362). 28 Ebû Mihnef, Lût b. Yahya (150/767), Maktelu Hüseyn ve Masrau’ Ehl-i Beytih, Bağdat, 1977, s. 7; İbn Kuteybe, s. 134. 29 Ebû Mihnef, s. 7-8. 30 İbn Kuteybe, s. 182. 31 Bkz. Ebû Mihnef, s. 40; Belâzûrî, ll, 503; Ya’kûbî, ll, 245. 32 İbn Kuteybe, s. 184; İbnu’l-Esîr, IV, 78.

Page 208: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

198

etmişlerdir. Bu bölgeler arasında günümüz Mardin sınırları içinde kalan Nusaybin ve Dârâ da vardır.

I. Şii karekterli Nusaybin Haşebiyye Hareketi

A. Haşebiyye’nin Oluşum Süreci ve Nusaybin Dönemi

Etkileri günümüze kadar devam eden Kerbelâ faciasına ilk esaslı tepki Tevvâbûn adı ile anılan ve başarısızlıkla sonuçlanan hareket tarafından ortaya konulmuştur.33 Tevvâbûn’un ardından (kimi kaynaklarda kendisine Haşebiyye fırkası nispet edilen34) Muhtâr es-Sakafî, Hz. Hüseyin’in intikamını almak üzere Emevî yönetimine karşı Kûfe merkezli bir harekete girişmiştir. Muhtâr es-Sakafî’nin hayatı incelendiğinde, kendi şahsi hesapları ile Ehl-i Beyt’in kanını talep fikrini meczeden pragmatist bir şahsiyet olduğu kanaati oluşabilmektedir.35 Nitekim o, öncelikle Emevî idaresine isyan eden 33 Tevvâbûn, Hüseyin'i Kûfe’ye davet ettikleri halde Emevî yönetimine karşı savaşında ona destek vermeyen kimselerden oluşmaktadır. Bu davranışlarının sonucunda, günahlarından arınmak için onun intikamını almak ve gerekirse bu uğurda canlarını feda etmek üzere yola çıkarlar. Yezid b. Muaviye’nin ölümüne kadar gizli bir şekilde faaliyetlerini sürdüren Tevvâbûn hareketi, onun ölümü ile çevreye propogandacılar göndermeye başlar. Hareket 65/684 yılında Süleyman b. Surad’ın liderliğinde Emevîlere başkaldırdıysa da başarılı olamaz. (Bkz. Taberî, Vll, 34-41; İbnu’l-Esîr, IV, 158-65, 175, 183). Wellhausen gibi bazı yazarlar, Tevvâbûn’u Şii bir hareket olarak tanımlar. Ancak hareketin esasları ve hedeflerine bakıldığında bunların Şii niteliklere sahip olduklarını söylemek güçtür. Zira Tevvâbûn’u harekete geçiren muharrik unsur, Hz. Hüseyin’in şehadetinde takındıkları tutumdan dolayı duyulan pişmanlık ve onun intikamını almaktır. Öyle görünmektedir ki Tevvâbûn, siyasi-itikadi bir amaçtan ziyade günahlarının kefaretini ödemeyi hedefleyen bir harekettir.(Bu hususta detaylı bilgi için bkz. Bkz. Wellhasuen, Julius, İslâmiyetin İlk Devrinde Dini-Siyasi Muhalefet Partileri, çev. Fikret Işıltan, Ankara 1996, s. 118; Watt, “Emeviler Devrinde Şiilik”, çev. İsa Doğan, OMÜİFD, sy. X, 1998, s. 35; Fığlalı, Ethem Ruhi, “İlk Şiî Olaylar: 1. Tevvâbûn Hareketi”, AÜİFD, sy. XXVl, Ankara, 1983, s. 335-52; Onat, Emeviler Devri Şîi Hareketleri, Ankara 1993, s. 89-90; Krş. Ca’feriyân, Resûl, el-Hayâtu’l-Fikriyye ve’s-Siyâsiyye li Eimmeti Ehl-i’l-Beyt, Beyrut 1994, l, 164-65). 34 Bkz. Mes’udî, Murûcu’z-Zeheb, III, 112; Zehebî, Ebû Abdillah b. Muhammed b. Ahmed (748/1347), Târîhu’l-İslâm ve Tabâkâtu’l-Meşâhir ve’l-A’lâm, Beyrut, 1993, VI, 334. 35 Bkz. Onat, Emeviler Devri Şîi Hareketleri, s. 93.

Page 209: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

199

Abdullah b. Zubeyr’in desteğini alarak Irak’ta bir otorite tesis etmek istemiştir.36 Ancak Hicâz ve Irak’ta kontrolü elinde tutan Abdullah b. Zubeyr’den gerekli iltifatı göremeyince bu defa Muhammed b. Hanefiyye’nin37 kendisini Hz. Hüseyin’in intikamını almakla görevlendirdiği38 iddiasını ön plana çıkarmış;39 bu söylemiyle de Iraklıların desteğini alarak Kûfe’yi ele geçirmiştir.40

Muhtâr es-Sakafî’nin Muhammed b. Hanefiyye adına hareket ettiğini söyleyerek güçlenmesi, Abdullah b. Zubeyr’i endişelendirmiştir. Muhtâr es-Sakafî’nin önünü kesmek için Muhammed b. Hanefiyye’den kendisine bağlılığını açıklamasını (biat almayı) istemiş, buna yanaşmayınca da onu ve ailesini topluca tutuklatmıştır. Muhammed b. Hanefiyye de etrafındakilerin teşvikiyle Muhtâr es-Sakafî’den yardım istemiştir.41 Muhtâr es-Sakafî, bu fırsatı hemen değerlendirmiş; adamlarını Muhammed b. Hanefiyye ve ailesini kurtarmaya göndermiştir. Gönderdiği kimseler Mescid-i Haram’a silah ile girmeyi doğru bulmadıklarından dolayı savaşmak için yanlarında sopa taşımışlardır. İşte bu nedenle bu kimselere

36 Ancak Muhtâr es-Sakafî, Hicaz’da isyan edip bu bölge ile Irak’ı kontrolünde tutan İbn Zubeyr’den gerekli iltifatı görmemiştir. Bkz. İbnu’l-Esîr, IV, 170. 37 Ali b. Ebi Talib’in oğludur. Künyesi Ebû’l-Kasımdır. Annesi el-Hanefiyye Havle bt. Ca'fer’dir. Muhammed b. Hanefiyye 81/700 yılında ölmüştür. Bkz.İbn Sa’d, V, 91, 116; Nevbahtî, s. 27. 38 Muhtâr Yezid’in ölümünden altı ay sonra ortaya çıkıp mehdi olarak isimlendirdiği Muhammed b. Hanefiyye adına propogandaya başlamıştır. Bkz. İbnu’l-Esîr, IV, 163. Ayrıca bkz. İbn Sâ’d, Ebû Abdillah b. Muhammed (230/844), Tabakâtu’l-Kübrâ, Beyrut trz., V, 213. 39 İbnu’l-Esîr, IV, 163. Bazı kabileleri kendi etrafında toplamaya çalışır. İbn Hanefiyye adına hareket ettiğini söyler. Bu kabilelerden bazıları durumu tahkik için İbn Hanefiyye’ye elçi gönderirler. Muhammed b. Hanefiyye, Hüseyin’in intikamının alınmasını arzuladığını belirtir. Bkz. İbnu’l-Esîr, IV, 214. 40 İbnu’l-Esîr, IV, 222. 41 Taberî, VII, 123-24; İbnu’l-Esîr, IV, 250.

Page 210: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

200

(dolayısıyla tüm Muhtâr es-Sakafî taraftarlarına) ileride “Haşebiyye”42 denilecektir.43

Muhtâr es-Sakafî, Irak’ta bir yönetim tesis etmişse de hakimiyeti uzun sürmemiştir. Kendi yanında bulunan Arap unsurlar, Muhtar'ın mevaliye ayrıcalık tanımasından rahatsızlık duyarak saf değiştirmişlerdir. Zira Muhtâr es-Sakafî, İran ve Iraklı Arâmî kökenli Mevaliye alışılmışın dışında değer vermiştir. 44 Bu arap/kabileci kesimin teşvikiyle Abdullah b. Zubeyr’e bağlı güçler,45 Muhtâr es-Sakafî’yi Kûfe’de muhasara edip öldürmüşlerdir.46

Muhammed b. Hanefiyye adına hareket ettiğini ileri süren Muhtâr es-Sakafî’nin 67/686 yılında öldürülmesi üzerine ona bağlı güçler dağılmışlardır.47 Bu güçlerden iki bin atlının el-Habeşi ve Haris’in mevlası Yezid adlı kişilerin48 liderliğinde Nusaybin49 taraflarına geçtiğini aktarılır.50 Muhtâr es-Sakafî hareketinin devamı olması hasebiyle kendilerine Haşebiyye denilen51 bu güçlerin kimlerden müteşekkil olduğu hususunda açık bir bilgi yoktur. Ancak Muhtar’ın taraftarları içindeki Arap unsurların çoğunluğunun zamanla onu terk edip muhalefete geçtiği52 ordusunun büyük ölçüde mevâlî 42 Arapçada odun anlamına gelen “Haşeb” kelimesine nispetle kendilerine Haşebiyye denmiştir. Bkz. İbn Manzûr, Ebû’l-Fadl Cemâluddin Muhammed b. Mukrim el-İfrikî el-Mısri (711/1311), Lisânu’l-Arab, Beyrut, 1995, IV, 94. 43 Mescidi Haram’da kılıçla çarpışmayı kerih gördükleri için odun parçalarıyla gelmelerinden dolayı kendilerine Haşebiyye denmiştir. (İbnu’l-Esîr, IV, 251). Onat’ın da belirttiği gibi Muhtâr es-Sakafî taraftarlarına o dönemde verilen tek genel isim bu olmalıdır. (Bkz. Onat, Emeviler Devri Şîi Hareketleri, s. 110). 44 Bkz. Onat, Emeviler Devri Şîi Hareketleri, s. 105, 113. 45 Abdullah b. Zubeyr’in kardeşi ve onun Irak valisi Mus’ab b. Zubeyr, Muhtâr es-Sakafî’ye saldırmıştır. Bkz. Mes’udî, Murûcu’z-Zeheb, III, 109. 46 Dîneverî, s. 280-81; Taberî, Vll, 143-44; İbnu’l-Esîr, IV, 273. 47 İbnu’l-Esîr, IV, 273. 48 Mes‘udî, bu şahısların kimlikleri hakkında ayrıntılı bilgi vermez. 49 Nusaybin, el-Cezire ismini verdikleri bölge içinde yer almaktaydı. Günümüzde ise Mardin sınırları içinde bulunmaktadır. Bkz. İdrîsî, Ebî Abdillah Muhammed b. Muhammed b. Abdillah (560/1165), Kitâbu Nüzheti’l-Müştâk fî İhtirâki’l-Âfâk, Beyrut, 1989, II, 662 50 Mes’udî, Murûcu’z-Zeheb, III, 115. 51 Bkz. Mes’udî, Murûcu’z-Zeheb, III, 109; Zehebî, VI, 334. 52 Mes’udî, Murûcu’z-Zeheb, III, 109.

Page 211: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

201

unsuruna dayandığı kabul edilir.53 Bu durumda Nusaybin’e gelenlerin de ağırlıklı olarak mevâlîden oluştuğu söylenebilir.54 Nusaybin’e gelen grubun liderlerinden birisinin Habeş’e nisbet edilmesi yani “Habeşî” olması, diğerinin de bir “mevlâ” olması bu kanaati destekler mahiyettedir.

Haşebilerin Nusaybin’de bulunduğu süre içinde İslam dünyasında iktidar mücadelelerinden söz etmek mümkündür. Şam (Suriye)’da Emevîler, Hicaz’da ise Abdullah b. Zubeyr kontrolü elinde tutmaktadır. Öte yandan Hâricîler, çeşitli bölgelerde isyan etmektedirler.55 İslam dünyasındaki bu bölünmüşlüğü yansıtması açısından 68/688 yılındaki hac ibadeti önemli bir örnek teşkil etmektedir. Bu senede Müslümanlar dört ayrı bayrak altında hac görevini ifa etmişlerdir. Bunlar Muhammed b. Hanefiyye’nin imametini ileri sürenler (haşebiyye), Abdullah b. Zubeyr ve taraftarları, Emevîler ve Hâricîler.56 Diğer güçlere nispetle Haşebiler’in Nusaybin’deki hakimiyetleri daha zayıf bir durumdadır. Zira hasımlarını caydıracak büyük güçleri yoktur. Varlıklarını sürdürebilmeleri daha ziyade diğer güçlerin bölgeye sefer düzenlemelerini engelleyecek bir takım problemler nedeniyledir.57 Nitekim Emevî yönetimin toparlanması Nusaybin’deki Haşebîlerin sonunu getirecektir. Emevî halifesi Abdulmelik b. Mervân, iç sorunlarını hallettikten sonra 71/690 yılında muhaliflerine yönelecek; 53 Bu muhtemeldir. Zira kaynaklarda ordusu içinde yedi bin Mevalinin varlığından söz edilmektedir. Muhtâr hareketinin başladığı dönemde Kûfe'de 20 bin mevali olduğu sanılmaktadır.( Bkz. Dîneverî,, Ahbâru’t-Tıvâl, s. 264). 54 Mevali kelimesi ile Arap dışı unsurlar kastedilmekteydi. Müslüman olan gayr-ı Araplar mevla olarak bir Arap kabilesine alınırdı. Bu mevalinin Irak halkından (ki Arami denilebilir). ve İran asıllı kimselerden müteşekkil olduğu anlaşılmaktadır.(Bkz. Watt, İslâmî Tetkikler, çev. Süleyman Ateş, Ankara, 1968, s. 31). 55 İsyanlar için bkz. Demircan, Hâricîlerin Siyâsi Faaliyetleri, İstanbul, 1996, s. 133-242 56 İbnu’l-Esîr, IV, 296. 57 Krş. Benli, Yusuf, “Keysâniyye Tarihinde Nusaybin Haşebiyye Devleti Döneminin Aydınlatılması Üzerine Bazı Düşünceler”, Ekev Akademi Dergisi, Sayı 24 (2005), s. 250. Zira Emevîler ve Abdullah b. Zubeyr birbirleri ile uğraşmaktaydı. Öte yandan Emevî yönetimi Şam’daki bir takım karışıklıklar nedeniyle sıkıntılar yaşamaktaydı. Bkz. Mes’udî, Murûcu’z-Zeheb, III, 112; İbnu’l-Esîr, IV, 304.

Page 212: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

202

bu bağlamda Nusaybin’e de gelmiş; burayı kuşatıp ele geçirerek Muhtâr es-Sakafî hareketinden arta kalan bu grubun varlığını sona erdirecektir.

B. Haşebiyye’nin Fikri Yapısı

Nusaybin’de bir dönem hakimiyet kurmuş olan Haşebiyye hareketinin fikirlerinin tespiti ilk Şii fikirlerin neler olduğunun tespiti açısından da önemlidir.58 Zira Onat’ın da belirttiği gibi, itikadi anlamda ilk Şii farklılaşmalar Hicri I. asrın son çeyreğinden itibaren tarih sahnesine çıkmaya başlamış lmalıdır.59 Bu dönemde özellikle Muhtâr hareketi içinde bulunan ve Haşebiyye’yi büyük ölçüde teşkil eden Mevâlî unsuru belirleyici olmuştur.60

58 İslam Mezheplerinin en önemlilerinden biri olan Şiiliğin ne zaman ortaya çıktığı hususunda farklı yaklaşımlar mevcuttur.( Bu hususta bkz. İrfân Abdulhamîd, İslâm’da İ’tikâdî Mezhebler ve Akâid Esasları, çev. Saim Yeprem, İstanbul 1994, s. 16-19; Fığlalı, “Şîiliğin Doğuşu ve Gelişimi”, s. 35; Onat, "Şîiliğin Doğuşu Meselesi", s. 81-102; Zo’bî, Fethî Muhammed, Gulâti’ş-Şî‘a, Beyrut 1988, s. 23-33; Celî, Muhammed Ahmed, Dirâsetun ani’l-Firak fi Târîhi’l-Müslimîn “el-Havâric ve’ş-Şîa”, Riyad 1986, s. 90 vd.; Ukaylî, s. 61-62; Subhî, s. 28-52). Ancak Şîilik tabirinin ıstılahlaştığı zaman dilimi dikkate alınarak bir tetkik yapıldığında (Bkz. Onat, Emeviler Devri Şîi Hareketleri, s. 149) Onat’ın da belirttiği gibi Muhtâr hareketine kadar olan süreçte yaşanan Ali ve oğulları eksenli hadiselerin özel anlamda bir Şîi hareket olduğunu söylemek güçtür. Belki de bunlar, sadece birer siyasi tutum olarak mütalaa edilmelidir. 59 Bkz. Onat, Emeviler Devri Şîi Hareketleri, s. 157. Nitekim İbnu’l-Murtazâ da Rafızî olarak adlandırdığı kesimin ilk devir geçtikten sonra ortaya çıktığını savunmaktadır. Buna gerekçe olarak da Ebû Zerr, Ammâr, Mikdâd gibi Ali’nin imametine inandıkları iddia edilen sahabenin Ebû Bekir ve Ömer'den teberrî ettiklerine dair bir ifadenin olmaması, aksine Ömer döneminde Ammâr’ın Kûfe’de, Selmân’ın ise Medâin’de valilik görevini kabul etmelerini gösterir (Bkz. İbnu’l-Murtazâ, Tabakâtu’l-Mu’tezile, s. 5-6). Berkî ise, Ebû Bekir'den teberrî edenlerin on iki kişi olduğunu söylemektedir (Bkz. Berkî, Ebû Ca’fer Ahmed b. Muhammed b. Hâlid (280/893), Ricâl, Tahran 1383, s. 63). 60 Muhtâr es-Sakafî döneminde onun ordusu içinde de bir takım garip inanışlara sahip insanların varlığından söz edilmektedir. Nitekim Muhtâr es-Sakafî’nin komutanı İbrahim b. Eşter, Emevî valisi Ubeydullah b. Ziyad ile çarpışmaya gittiğinde yolda bir manastırın kenarında Muhtâr taraftarlarından çıplak bir katır üzerinde bir kürsü taşıyan birilerini görmüştür. Bunlar,

Page 213: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

203

Haşebiyye Hareketinin fikirlerinin tespitinde Hasan b. Muhammed’in Kitâbu’l-İrcâ’ı61 önemlidir. Zira Hasan b. Muhammed hem bu kesim ile aynı zaman dilimi içinde yaşamış hem de bizzat Nusaybin’e giderek onlar içinde bulmuştur. Babası Muhammed b. Hanefiyye’yi imam kabul edip onun hakkında ileri sürdükleri fikirleri62 muhtemelen bizzat onlardan dinlemiş ve buna reddiyelerde bulunmuştur.63 Bunun dışında Hâricî Sâlim b. Zekvân’ın es-Sîre’si64 kürsüye yapışmış Allah’a dua etmektedirler. Rivayetin devamında İbrahim b. Eşter’in akılsızlar olarak nitelediği bu kişilerden sorumlu tutulmamak için Allah’a yakardığı aktarılır. Bkz. İbnu’l-Esîr, IV, 257 61 Kendisine nispet edilen Kitâbu’l-İrca adlı eser de Hasan b. Muhammed b. Hanefiyye, Mürcie’ye destekleyen fikirleri savunmaktadır. Bkz. Hasan b. Muhammed, Kitâbu’l-İrcâ (“İlk Mürciî Metinler ve Kitâbu’l-İrcâ” içinde), çev. Sönmez Kutlu, AÜİFD, XXXVII, (1998), s. 317-331. 62 Nusaybin’e göçen Haşebilerin Muhtâr’ın fikirlere paralel olarak Muhammed b. Hanefiyye’ye bağlı oldukları bilinmektedir. (Bkz. Mes’udî, Murûcu’z-Zeheb, III, 115) Ancak bu bağlılık tek taraflı olmalıdır. Zira Muhammed b. Hanefiyye’nin hareketin herhangi bir sürecinde onlarla bir bağ kurduğuna dair bir veri yoktur. Onların burada bulunduğu süreç içinde Muhammed b. Hanefiyye ve ailesinin Abdullah b. Zubeyr’in baskısı altında olduğu ve bu nedenle Muhammed b. Hanefiyye’nin Tâif’e göçtüğü bilinmektedir. Bkz. İbnu’l-Esîr, IV, 252-53. Şayet böyle bir bağ olsa Muhammed b. Hanefiyye’nin Nusaybin’i tercih etmesi gerekirdi. 63 Kaynaklarda Muhammed b. Hanefiyye’nin en büyük oğlu Hasan’ın bunlarla irtibata geçtiğine dair rivayetler de mevcuttur. Buna göre Hasan b. Muhammed b. Hanefiyye, Muhtâr es-Sakafî’nin ölümünden sonra Kûfe’yi ziyaret etmiş, oradan da Nusaybin’e geçmiş, buradaki Haşebiyye de onu lider edinmiştir. Aynı rivayette Abdullah b. Zubeyr’in gönderdiği bir gücün Nusaybin’deki Haşebîleri yendiği, Hasan b. Muhammed’i esir alıp Mekke’ye getirdiği ve burada hapsettiği aktarılmaktadır. (Bkz. Zehebî, VI, 334). Hasan b. Muhammed’in Nusaybin’i ziyaret etmesi muhtemeldir. Fakat onun bu hareketin fikirlerini benimseyip onlara liderlik yapmış olabileceği hususu pek makul görünmemektedir. Zira başta bu rivayetin aktarıldığı Zehebî olmak üzere pek çok kaynak, onun Mürcie mezhebinin görüşlerini benimsediği ve hatta ilk Mürcii fikirlere sahip kimse olduğu aktarılmaktadır. Bkz. Zehebî, VI, 332. Bu bağlamda Sönmez Kutlu’nun da belirttiği gibi Hasan b. Muhammed’in Nusaybin’e gidiş sebebini onlara liderlik yapmak değil; babası Muhammed b. Hanefiyye hakkında bir takım iddialarda bulunan bu kimselerin fikirlerini araştırma olarak izah etmek daha tutarlıdır. Bkz. Kutlu, Sönmez, Türklerin İslamlaşma Sürecinde Mürcie ve Tesirleri, Ankara, 2000, s. 80-81.

Page 214: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

204

ve İbrahim en-Nehâî’ye nispet edilen rivayet de bunlara nispet edilen bir takım fikirleri tespit imkanı vermektedir.

Kitâbu’l-İrcâ’da Haşebiyye’nin, Allah’ın kitabına itaat ettiklerini iddia etmelerine rağmen Allah ve Nebisine karşı yalan ve iftirada bulundukları, Allah’ın kitabını tahrif ettikleri, Arab’ın Ehl-i Beytini imam edinerek onların sevdiklerine dost oldukları (tevelli), sevmediklerini terk ettikleri (teberrî), Kur’an’dan yüz çevirip kahinlere uyarak kıyamet kopmadan önce bir devletin kurulacağı beklentisi içinde oldukları, insanların şaşırdığı, yüz çevirdiği bir vahiy ile ve gizli bir ilim ile hidayete erdiklerini söyledikleri65 ve Allah’ın Nebisinin Kur’an’ın onda dokuzunu gizlediğini iddia ettikleri anlatılmaktadır.

Sâlim b. Zekvân’ın es-Sire” adlı eserinde ise bazı kimselerin Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer hakkında menfi tutum sergiledikleri aktarılır. Sâlim b. Zekvân, hicri 70 li yıllarda yazdığı eserinde buna vurgu yapmaktadır.66 Ayrıca 96/714-15 te ölen İbrahim en-Nehâi’ye nispet edilen bir rivayette, bazı kimselerin Ali’yi Ebû Bekir ve Ömer’den üstün tutmaları söz konusudur. 67 Bu fikirler de ilk Şii fikirlerdir ve muhtemelen Haşebîler tarafından savunulmuştur.

Şayet tüm bu aktarılanlar doğruysa, aşırı olarak nitelenebilecek kur’ân’ın tahrifi, tevelli, teberi, mehdilik, Ali’yi Ebû Bekr ve Ömer’den üstün tutma gibi ilk Şii fikirlerin oluşum sürecinde bir dönem Nusaybin’de de kalmış olan Haşebiler’in önemli bir rol oynadıkları söylenebilir.

64 Sâlim b. Zekvân'ın ne zaman öldüğü bilinmemekle beraber eserin içeriğinden 70'li yılların başında yazıldığı tahmin edilmektedir.( Bkz. Kutlu, "Sâlim b. Zekvân'ın es-Sîre adlı Eserindeki Mürcie İle İlgili Kısmın Tercümesi", 467) 65 Ebû Hamza el-Hâricî’nin “Onlar, bir yaratığa sırların bilgisini isnad ediyorlar." dediği aktarılmaktadır. Bkz. İsfehânî, Ebû’l-Ferec (356/967), el-Eğânî, Beyrut 1986, XXIII, s. 255-56. Bu hususta bir değerlendirme için bkz. Thomson, William, “İslâm ve Mezhepler”, çev. Adil Özdemir, DEÜİFD., I, İzmir 1983, s. 317-18. 66 Bkz. Sâlim b. Zekvân, “Sâlim b. Zekvan’ın es-Sîre adlı Eserindeki Mürcie İle İlgili Kısmın Tercümesi” çev. Sönmez Kutlu, AÜİFD, XXXV. Ankara 1996, s. 472; Hasan b. Muhammed, s. 326. 67 İbn Sa'd, Vl, 275.

Page 215: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

205

II. Dârâ Hâricîleri

A. Dârâ Hâricîleri ve Emevî Karşıtı Mücadeleleri

Sıffin harbi’nin (37/657) en önemli sonuçlarından birisi de Hâricî farklılaşmaya sebep olmasıdır. Bilindiği gibi, savaş esnasında güç duruma düşen Şam (Suriye) valisi Muaviye b. Ebî Süfyan taraftarları, Kur’an’ın hakemliğini talep etmiş;68 ordusu içindeki bazı kesimlerin ısrarı üzerine69 Halife Ali b. Ebî Tâlib, buna razı olmak zorunda kalmıştır.70 Ancak iki tarafın temsilcileri71 görüşmelerde somut bir sonuca varamamışlardır.72 İslam Tarihinde “tahkim hadisesi” olarak bilinen bu görüşmeler, Halife Ali’nin saflarında geriye dönülmez bir ihtilafın ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Ali’nin ordusu içinde bulunan bir kesim, Hz. Ali’nin tahkimi kabul etmekle Allah’ın emrine karşı geldiğini ileri sürmüş ve yaptığı hatadan dolayı tevbe etmesini talep etmiştir.73 Halife’ye karşı hurûc/isyan edişleri nedeniyle kendilerine Hâricî denen bu kesim, ordudan ayrılarak74 Harurâ’ya geçmiştir.75 Yapılan görüşmelerde büyük çoğunluğu ikna olup dönmüşse de Ali’nin tahkim’de alınan karara bağlı kalacağını beyan etmesi üzerine, yeniden ayrılmış; Allah’ın hükmünü yerine

68 Belâzûrî, ll, 226; İbn Kuteybe, s. 95; Dîneverî, s. 174; Ya’kûbî, ll, 188; Nâşî, s. 18; Taberî, Vl, 3. 69 Sonradan Hâricî olan Mis‘ar b. Fedekî et-Temimî ve Zeyb b. Husayn et-Tâî gibi bazı kimseler, Ali’ye Kur'an'a uyması hususunda ısrar etmişlerdir. Şayet itaat etmezse, halife Osman’ın başına gelenlerin kendisinin de başına geleceği tehdidini savurmuşlardır. Bkz. İbnu’l-Esîr, III, 316-17. 70 İbnu’l-Esîr, III, 316. 71 Muaviye’nin temsilcisi Amr b. ‘As, Halife Ali’nin temsilcisi ise Ebû Mûsa el-Eş‘arî olur. Bkz. İbnu’l-Esîr, III, 318. 72 Ebû Musa el-Eş ‘arî, Ali’yi azledip Abdullah b. Ömer'i önerirken; Amr b. ‘As, Muaviye'yi halife tayin eder Bkz. İbn Abdirabbih, lV, 348. 73 Hâricîler hakem atayıp hata yapmasından dolayı Ali’nin tevbe etmesini önerirler. Hz. Ali ise bir anlaşmanın gerçekleştiğini söyleyip bunu reddeder. Bkz. İbnu’l-Esîr, III, 334. 74 Nasr b. Müzâhim, s. 517; Halîfe b. Hayyât, s. 197; İbn Kuteybe, s. 113-29; Dîneverî, s. 187 vd.; Nâşî, s. 18; Taberî, Vl, 12, Mes’udî, Murûcu’z-Zeheb, ll, 399; İbn Abdirabbih, ll, 388; Müfîd, İrşâd, ll, 13. 75 Bkz. İbn Sa’d, lll, 32; Ya’kûbî, ll, 191; İbn Kuteybe, s. 113; Mes’udî, Murûcu’z-Zeheb, ll, 399; İbnu’l-Esîr, III, 326.

Page 216: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

206

getirebileceklerine inandıkları bir beldeye göç etmeye karar vererek76 Nehrevan’a yönelmişlerdir.77 Burada yapılan görüşmelerden de bir sonuç çıkmamış; çıkan çatışmada ise Hâricîler’in çoğu öldürülmüştür. 78 Nehrevan’a yöneliş, Hâricîlik için bir dönüm noktası olmuştur. Zira bundan sonra Hâricîler bir daha Hz. Ali ile bir araya gelmeyeceklerdir. Bilakis bu savaşın intikamı olarak Ali’ye suikast düzenleyip öldürmüşlerdir.

Hz. Ali sonrası yönetimlere karşı da tavizsiz bir mücadele yürüten Hâricîler, pek çok defa isyan etmişlerdir.79 Hasımlarıyla mücadelelerini yürüttükleri bu süreç içinde farklı bölgelere göç edip buralarda yönetim karşıtı faaliyetlere girişmişlerdir.80

Hâricîlerin faaliyet gösterdikleri bölgeler arasında günümüz Mardin sınırları içinde kalan ve bu gün Oğuz köyü olarak bilinen Dârâ’nın da adı geçmektedir. Dârâ, Cezire bölgesinin sınırları içinde yer almaktadır.81 Kaynaklarda İslamiyetin ilk asrında Benî Rebia’nın yurdu olarak zikredilen Cezire’ye,82 Hâricîliğin daha ortaya çıkış döneminde iken geldiği söylenebilir. Zira Demircan’ın da belirttiği gibi83 bölgede yaşayan kabilelerden bazıları Hz. Ali döneminde vuku bulan hadiselerde Hâricîler ile beraber hareket etmişlerdir.84 Ancak burada yaşayan tüm kabilelerin Hâricî olduğunu; hatta Hâricîleri

76 İbnu’l-Esîr, III, 336. 77 İbn Kuteybe, s. 121; İbn Abdirabbih, ll, 390; İbnu’l-Esîr, III, 338. 78 Bkz. Halîfe b. Hayyât, s. 197; Mes’udî, İsbâtu’l-Vasiyye, s. 159; İbnu’l-Esîr, III, 348. 79 Bkz. İbnu’l-Esîr, III, 372-73, 421, 425. 80 Hâricîlerin faaliyet gösterdikleri söz konusu bölgeleri Kûfe, Basra, Horasan, Güney Arabistan, Kuzey Afrika, Mısır, Uman, Cezire ve Musul olarak tasnif etmektedir. Bkz. Demircan, Adnan, Hâricîlerin Siyasi Faaliyetleri, s. 133-242. 81 Diyâr-ı Rebia içindedir. Kalesi olan küçük ve güzel bir yer olarak tarif edilmektedir. Bkz. İdrîsî, II, 662. 82 Bkz. Mes’udi, Murûcu’z-Zeheb, III, 100; Neşvânu’l-Himyerî, Ebû Saîd (573/1175), Hûru’l-‘Iyn, nşr. Kemal Mustafa, Kâhire 1948, s. 202. 83 Bkz. Demircan, Adnan, “Diyâru Bekr’de Hârici İsyanları”, I. Uluslararası Oğuzlardan Osmanlıya Diyarbakır Sempozyumu Bildirileri, Diyarbakır, 2004, s. 161. 84 Salih b. Müserrih’in de mensubu olduğu Temimliler buna örnek olarak verilebilir. Bkz. Taberî, V, 667.

Page 217: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

207

içinden çıkaran kabilelerin de tümünün bu görüşü benimsediğini söylemek güçtür.85

Cezire bölgesinde yaşayan Hâricîler hakkında kaynaklarda aktarılanlar sınırlıdır. Mevcut rivayetler tetkik edildiğinde de onların fikirlerinden pek söz edilmediği görülmektedir. Söz konusu rivayetler daha ziyade Hâricî isyanları ile alakalıdır. Yönetimlere zor anlar yaşatan bu isyanların en önemlileri arasında İslamiyetin ilk asrındaki Emevîlere karşı girişilen Salih b. Müserrih ve onun devamı olan Şebîb isyanları zikredilebilir.

Dârâ’da ikamet eden Salih b. Müserrih, Temim kabilesinden olup Kays b. Zeyd’in soyundandır. Salih b. Müserrih’in dindar kişiliği ile ön plana çıktığı görülmektedir. Kaynaklarda onun, birlikte Kur'an ve fıkhi meseleri okuduğu ve kendilerine kıssalar anlattığı bir kesimden söz edilir.86 Ayrıca kaynaklarda Salih b. Müserrih’in cihada vurgu yaptığı; bağlılarını “huruc”a ve muhaliflere karşı cihada davet ettiği ve hükümdarların yaptıkları zulümlerin karşılıksız kalmaması gerektiğine vurgu yaptığı belirtilmektedir.87 Aktarılandan Salih b. Müserrih’in kendi bölgesinde etkili bir şahsiyet olduğu anlaşılmaktadır. Bu etki Dârâ ile de sınırlı değildir. Nitekim başka bölgelerde yaşayanlardan da kendisine itaat edenlerin varlığından söz edilmektedir. Salih’ten sonra Emevî yönetimine karşı isyanı sürdüren Şebîb buna örnek olarak verilebilir.88 Yine savaş hazırlıkları için etrafa elçiler göndermesi de bu kanaati destekler mahiyettedir.89

Salih b. Müserrih, Emevî yönetiminin zulümde ısrar ettiğini, hakkı uygulamaktan ısrarla kaçındığını, Allah’ın emirlerine karşı

85. Buradaki Hâricî isyanlarına bakıldığında bölge meskunlarının tamamı değil genelde çeşitli kabilelere mensup azınlık kimseler desteklemiştir. Bunu isyanlara katılanların sayısından ve kendilerinden olmayan akrabalarına karşı tutumlarından çıkarmak mümkündür. Bunun bir örneği için bkz. Eş’arî, Ebû’l-Hasan Ali b. İsmail (324/936), Makâlâtu’l-İslâmiyyîn ve’htilâfu’l-Musallîn, thk. Muhammed Muhyiddin Abdulhamîd, Beyrut 1995, I, 201. 86 Taberî, VII, 211; İbnu’l-Esîr, IV, 393. 87 Taberî, VII, 211-12; İbnu’l-Esîr, IV, 393. 88 Şebîb, Salih’e yazdığı mektubunda ona iltifatlar etmekte, onun Müslümanların piri olduğunu, kimseyi ona denk tutmadıklarını bildirmektedir.Bkz. İbnu’l-Esîr, IV, 394 89 İbnu’l-Esîr, IV, 394.

Page 218: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

208

gelme cüretini gösterdiğini ileri sürerek 76/695 yılında isyan hazırlıklarına girişmiştir. Öncelikle yüz on (veya yüz yirmi) kişi ile ayaklanarak Cezire valisi Muhammed b. Mervân’ın Dârâ’da bulunan atlarına el koymuştur. Bunun üzerine Dârâ Nusaybin ve Sincar halkı kendilerini bu Hâricîler’e karşı savunmuşlardır. Cezire valisi Muhammed de bin kişilik bir kuvvet göndermiştir. Ancak Salih b. Müserrih’in adamları bunları yenmişlerdir. Bunun üzerine Muhammed b. Mervân ikinci bir ordu yollamıştır. Salih b. Müserrih, komutanı Şebîb’in tavsiyesi üzerine bunlarla çatışmadan kaçınarak şavaş alanını terk edip Musul bölgesinin ötesindeki “Deskere” denilen yere gitmiştir. O sıralarda Emevîlerin Kûfe valisi olan Haccac bunu haber alınca, Kûfelilerden oluşan üç bin kişilik bir ordu göndermiştir. Müdebbic denilen yerde çıkan şiddetli bir çatışma vuku bulmuş; çatışmada Salih b. Müserrih öldürülmüştür (76/695).90 Salih b. Müserrih’in ölümü üzerine Hâricîler, onun komutanı olan Şebîb b. Yezid b. Nuaym’a biat etmişlerdir.91

Hicri 25/645-46 yılında Rum asıllı bir cariyenin çocuğu olarak doğan Şebîb,92 Zühl b. Şeyban kabilesindendir. Salih b. Müserrih’in daveti üzerine Dârâ’ya geçip İsyan hareketine katılmıştır. Salih b. Müserrih’in öldürüldüğü savaşta güç duruma düşen kuvvetlerini kurtarmış;93 daha sonraki mücadelesiyle Emevîler’in Irak valisi Haccac’a zor anlar yaşatmıştır;94 Haccac’ın ikamet ettiği Irak’ın başşehri Kûfe’ye girip taciz edici saldırılarda bulunarak95 onun otoritesinin sarsılmasına neden olmuştur.96 Kendi kuvvetleri ile Şebîb’e karşı bir başarı elde edemeyen Haccac, ona karşı Halife’den destek istemek zorunda kalmıştır. Ancak şavaşta çıkan bir ihtilaf nedeniyle kuvvetlerinin bir kısmı kendisini terk etmesi nedeniyle Şebîb, geri çekilmek zorunda kalmış; Hâricîlerin kontrolü altındaki Kirman’a doğru giderken Düceyl denilen mevkide üzerine gönderilen

90 Taberî, Vll, 211-215; İbnu’l-Esîr, IV, 393-96. 91 Taberî, VII, 215; İbnu’l-Esîr, IV, 396. 92 İbnu’l-Esîr, IV, 433. 93 Taberî, VII, 215; İbnu’l-Esîr, IV, 396. 94 Taberi Vll, 215-250; İbnu’l-Esîr, IV, 396-432 95 Bu savaşlarda başarılar elde eden Şebîb Kûfeye iki defa girmeyi başarmıştır. Burada bazı muhaliflerini cezalandırmıştır. Bkz. İbnu’l-Esîr, IV, 404, 425. 96 Wellhausen, s. 69.

Page 219: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

209

Suriye ordusu ile çarpışmıştır. Ancak savaş esnasında bir köprüyü geçmek istediği sırada nehre düşmüş, üzerindeki zırh nedeniyle boğulmuştur.97

B. Dârâ Hâricîlerinin Fikri Yapısı

Hâricîliğin bir zihniyet olarak ortaya çıkışı daha eskilere götürülebilirse98 de tarihi olarak “tahkim hadisesi”ne bağlamak mümkündür.99 Bu hadise ile birlikte Halife Ali’ye bağlılar ile Muaviye b. Ebi Süfyan taraftarlarının yanında üçüncü bir grub olarak Hâricîler ortaya çıkmıştır.

Siyasi tutumlarını itikadi birer mesele olarak yorumlayan, doğru kabul ettikleri fikirlerden asla taviz vermeye yanaşmayan, sert mizaçlı bu topluluğun, süreç içinde kendi aralarında da fikri ihtilafa düştükleri görülür. Bu ihtilaflar, Mekke Muhasarası’nın ardından (64/684) döndükleri100 Basra’da bölünmeleriyle sonuçlanmıştır.101 Hâricîlerin bir kısmı, daha sert bir söyleme sahip olan ve sürekli “huruc” fikrini benimseyen Nafi b. El-Ezrak’ı desteklemişlerdir. Ancak aralarında Abdullah b. İbad ve Abdullah b. Saffar gibi liderlerin de bulunduğu diğer Hâricîler, bu fikre katılmamışlar ve daha ılımlı bir çizgi

97 Taberi Vll, 250; İbnu’l-Esîr, IV, 432. Bölge Hâricîleri daha sonraları da Emevî, Abbasi ve Hamdânî yönetimleri dönemlerinde isyan etmişler. Sa’id b. Behdel’in Darâ yakınlarındaki Kefertûsâ’da (Bkz. İdrîsî, II, 662) isyanı (127/744) buna örnek olarak verilebilir. Bkz. Taberî, IX, 14; İbnu’l-Esîr, IV, 334. Yine Hamdanîler döneminde Salih b. Mahmud adlı Hâricî, Kefertûsâ ve Nusaybin’in de aralarında bulunduğu bölgede 318/930 yılında isyan etmiştir. İbnu’l-Esîr, XIII, 220-21. Cezire bölgesi Hâricî İsyanlar için bkz. Demircan, Hâricîlerin Siyâsi Faaliyetleri, s. 190-221 98 Kureyş’in hakimiyetine karşı genel bir hoşnutsuzluk ve otoriter ve adil bir idare özlemi daha önceleri de mevcut olan fikirlerdi. Bkz. Fığlalı, Ethem Ruhi, Çağımızda İtikâdî İslâm Mezhepleri, İzmir 2004, s. 82. 99 Wellhausen’in de dediği gibi Hâricîlerin kimliği Siffin’de olup bitenlerde yatmaktadır. Bkz. Wellhausen, s. 15. 100 İbnu’l-Esîr, IV, 165-66. 101 Mekke’de Emevîler’e karşı isyan eden Abdullah b. Zubeyr’e destek veren Hâricîler, onun önceki halifeler hakkındaki kanaati dolayısıyla onu terk ederek Basra’ya dönmüşlerdir. Bkz. Taberî, VII, 41-44; İbnu’l-Esîr, IV, 165-67.

Page 220: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

210

benimsemişlerdir.102 Zamanla pek çok fırkaya ayrılan Hâricîleri: Ezârika, Necdiyye, İbâdiyye ve Sufriyye şeklinde dört büyük grup olarak tasnif etmek mümkündür.103

Kaynaklarda Dâra Hâricîlerinin de mensubu bulunduğu Rebialıların bölgesinin Sufriyye’ye mensup oldukları aktarılmaktadır.104 Dâra’da isyan eden Salih b. Müserrih’in de Sufriyye’den olması bunu muhtemel kılmaktadır.105 Ancak Fırkaların Mekke kuşatmasından (64/684) sonra ortaya çıktığı göz önüne alınırsa, daha erken dönemlerde Dâra’ya gelen ilk Hâricîlerin Sufriyye’den olduğunu iddia etmek güçtür. Bu durumda buradakilerin sonradan çıkan ihtilaflarda Sufriyye’nin görüşlerini benimsediği söylenebilir.

Sufrilere ait günümüze kadar ulaşan bir eserin varlığı henüz bilinmemektedir.106 Bununla beraber aktarılanlardan, onların kendileri gibi düşünmeyen Müslümanlara karşı diğer Hâricîler’e nispetle (özellikle de Ezârika’ye göre) daha mutedil bir çizgi benimsediği anlaşılmaktadır. Bu tutumu, Dâra Hâricîler’inde de görmek mümkündür. Nitekim cihada vurgu yapmasına; zulme ve muhaliflere karşı başkaldırıya davet etmesine rağmen107 Salih b. Müserrih’ın bağlılarına mutedil olmaları hususunda bazı tavsiyelerde bulunduğu görülmektedir.108 O, el-Emru bi’l-Ma’rûf ve’n-Nehyu ani’l-Munker109 görevi ifa edilirken kendilerine üstün geldikleri düşmanlarını dilerlerse affedebileceklerini söylemektedir.110

102 O dönemdeki Hâricî liderlerini Nâfî b. el-Ezrâk el-Hanzalî, Abdullah b. Saffar es-Sâ’dî, Abdullah b. ‘İbâd, Hanzala b. Beyhes şeklinde sıralamak mümkündür. Bkz. İbnu’l-Esîr, IV, 168. 103 Bkz. el-Eş’arî, I, 183; Şehristânî, Ebû’l-Feth Muhammed b. Abdilkerîm (548/1153), el-Milel ve’n-Nihal, thk. Emir Ali Mehran, Ali Hasan Fâur, Beyrut 1996, I, 159. 104 Mes’udi, Murûcu’z-Zeheb, III, 100. 105 Taberî, VII, 44; el-Eş’arî, I, 196. 106 Krş. Demircan, Hâricîlerin Siyâsi Faaliyetleri, s. 42. 107 Taberî, VII, 211; İbnu’l-Esîr, IV, 393. 108 Krş. Demircan, Hâricîlerin Siyâsi Faaliyetleri, s. 192. 109 İyiliği emretme ve kötülükten arındırma şeklindeki her müslümanın yerine getirmesinin zorunlu olduğuna inanılan görev. 110 Salih b. Müserrih bağlılarına, muhaliflerini öncelikle hakka davet etmelerini, reddederlerse onlarla savaşmalarını, savaştıkları kimselerin

Page 221: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

211

Öte yandan Hâricî düşüncenin bir diğer özelliği olarak kabul edilen Kureyş’e muhalif olmanın da bu kesim arasında çok da güçlü bir tema olduğu söylenemez. Bunu, Şebîb’in taraftarları ile Medâin valisi arasındaki diyalogdan anlayabilmekteyiz. Bir Kureyşli olan Emevîler’in Medâin valisi Mutarrif b. Muğire b. Şu’be, kendi bölgesine saldıran Şebîb’in fikirlerini öğrenmek için görüşme talebinde bulunmuştur. Mutarrif’le görüşmeye giden Hâricîler, kendilerinin Allah’ın Kitabı ve Rasülü’nün Sünnetine davet ettiklerini, Emevîlere karşı isyan etmelerinin nedeninin, onların ganimetlere el koymaları, Allah’ın suçlar için belirlediği cezaları uygulamamaları ve ülkeyi zorbalıkla yönetmeleri olduğunu söylemişlerdir. Mutarrif, onları tasdik ettiğini söyleyip kendi liderliğinde bu fikirler için mücadele etmeyi teklif etmiştir. Gelen Hâricîler, Mutarrif’den kendi fikirlerini izah etmesini, şayet uygun bulurlarsa kendisine itaat edebileceklerini söylemişlerdir.

Şebîb’in taraftarlarının diyolog esnasındaki tutumları, bir Emevî valisine karşı bile ön yargılı olmadıkları ve zalim yönetimin valiliğini yapmayı “küfür” olarak telakki etmediklerini göstermektedir. Bu durumda Şebîb ve taraftarlarının temelde Kureyş’e karşı bir husumet gütmedikleri, yani bir Kureyşli’ye itaati kabul edebilecekleri söylenebilir. Fakat onlar da tıpkı diğer Hâricîler gibi bir Kureyş dayatmasına, yani hilafete mutlaka bir Kureyşli’nin gelmesi gerektiği fikrine karşıdırlar. Nitekim aynı görüşme esnasında Medain valisi Mutarrif’in yönetime gelme yolunun şura olduğunu, Hz. Ömer’in böyle bir uygulama gerçekleştirdiğini, Arapların şuradan anladığı şeyin ise Kureyşten birisinin başa geçmesi olduğunu söylemesi üzerine Şebîb’in adamları bunu kesin bir şekilde reddetmişlerdir.111

Görüldüğü gibi Mardin bölgesinde yaşayan Hâricîler hakkındaki bilgiler sınırlıdır. Bu sınırlı bilgiden hareketle, onların mezhebin temel görüşlerine bir katkıda bulunduklarını söylemek elbette güçtür. Haklarında kaynaklarda sınırlı bilgi olmasını ise bölgede yaşayan Hâricîler’in eylemci karektere sahip olmaları ile izah etmek mümkün olabilir.

canları ve mallarının kendilerine helal olduğunu, şayet dilerlerse de onları affedebileceklerini söylemektedir. Bkz. İbnu’l-Esîr, IV, 394. 111 İbnu’l-Esîr, IV, 434.

Page 222: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

212

Sonuç Yerine

Cezire bölgesi içinde yer alan ve bugün Mardin iline bağlı olan Nusaybin ve Dârâ şehirlerinin İslamiyet’in ilk asrında çeşitli mezhep mensuplarının faaliyetlerine ev sahipliği yaptığı müşahede edilmektedir. Bu asırda Şiilik içinde mütalaa edilen Haşebiyye Nusaybin’de, Hâricîliğin bir kolu olarak kabul edilen Sufriyye ise Dâra’da faaliyet göstermiştir.

Söz konusu mezheplerden Haşebiyye’ nin Nusaybin’e gelişini Muhtâr es-Sakafî’nin Abdullah b. Zubeyr güçlerine yenilmesinin ardından onun hakimiyeti altına giren Irak bölgesinden kaçış olarak izah etmek mümkündür. Nusaybin’de hakimiyet kurmaları ise, daha çok merkezi otoritenin zaafından kaynaklanmaktadır. Çünkü o dönemde yönetimde bulunan Emevîler’in bir yandan Hicaz’da isyan eden Abdullah b. Zubeyr ile öte yandan kendi iç problemleri ile meşgul olmaları diğer bölgeler ile yeterince ilgilenmelerine imkan vermemiştir. Bu da Haşebiyye’nin mahalli düzeyde bir hakimiyet kurmalarına imkan vermiştir.

Tamamen Siyasal-Karizmatik Liderci bir din söylemine sahip olan bu hareket, Şiiliğin ortaya çıkışı sürecinde önemli bir role sahiptir. Zira mezhebi bazı kavramları kullanarak Şiiliğin aşırı söylemi olarak kabul edilen ilk fikirleri ileri sürenler bunlar olmalıdır. Bu tür fikirlerin geliştirilmesinde Nusaybin’deki hakimiyet süreçleri göz ardı edilemez. Ancak Haşebilik fikrinin Nusaybin’in yerlileri tarafından kabul gördüğüne ya da yöreyi önemli ölçüde etkilediğine dair bir veri tespit edilememektedir. Bunun nedeni Haşebiyye’nin buraya göçüp yerleşen kabilelerden ziyade geçici olarak burada ikamet eden ve yerli halkla müspet bir temas kuramayan savaşçılardan oluşmasında aranabilir.

Haşebiyye’nin aksine Hâricîlik bu bölgede daha çok yaygınlık kazanmıştır. Zira burada yaşayan kabilelerden bir kısmı daha ilk dönemlerden itibaren Hâricîler’den yana tavır koymuştur. Dolayısıyla Hâricîliğin bölgede taraftar bulması daha çok kabile bağlılığı ile izah edilebilir. Mezhebin bölünme sürecinde ise bölge Hâricîler’inin Sufriyye’yi benimsedikleri görülmektedir. Diğer Hâricî fırkalara göre daha mutedil fikirler benimseyen bu fırka mensupları, Allah’ın emirlerini uygulayan, adil bir otorite için mücadele ettiklerini söylemişlerdir. Bu nedenle zalim olduğunu iddia ettikleri Emevî

Page 223: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

213

yönetimine karşı mücadele etmişlerdir. Bölge Hâricîlerinin ilk başkaldırıları Dâra’da Salih b. Müserrih ile başlamıştır. Şebîb tarafından sürdürülen bu isyan Emevîlere zor anlar yaşatmıştır. Kuşkusuz bölge Hâricîleri daha sonraları da bu mücadelelerini Emevî, Abbâsî ve Hamdânîlere karşı sürdürmüşlerdir. Ancak genelde Hâricîliğin tabiatından kaynaklanan güçlü kabilesel yapının süreç içinde öneminin azalması, özelde ise bölgedeki siyasi hareketler ve demografik yapıda meydana gelen değişiklikler, Hâricîlerin gücülerini yitirmelerine ve zamanla yok olmalarına neden olmuştur.

Page 224: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur
Page 225: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

NUSAYBİN’DE HAŞEBİYYE DEVLETİ VE İSLAM TARİHİNDE YERİ

Yusuf BENLİ*

Giriş

Tarihi milattan öncesi yıllara dayanan, tarihî dönemlerinde İranlılar tarafından Arvâstan, Ermeniler tarafından Bes Arabâyâ,1 İslam kaynaklarında Nasîbîn veya Nisibis gibi değişik isimlerle anılan Nusaybin, Arapların el-Cezîre2 ismi verdikleri bölgede yer alan bir ∗Arş.Gör.Yusuf BENLİ İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Mezhepleri Tarihi Ana Bilim Dalı MALATYA.”Geçmişten Günümüze Nusaybin Sempozyumu” 27,28 Mayıs 2004 1 Ramazan Şeşen, “Cezîre”, DİA, VII, 509. 2 Ada manasına gelen Cezîre, Anadolu topraklarından çıkan Dicle ve Fırat

güzergahında, Şam yönünde uzanan Irak sevâdı denilen bölgenin kuzeyindeki havzaya verilen isimdir. Bkz. İbn Kuteybe, el-Maârif, çev. Hasan Ege, İstanbul trz., 404; Arapların ana yurtları ve toprakları olan Arap yarımadası (Cezîretü’l-Arap) kavramının, en geniş anlamda, bir yandan Fâris denizi (Basra Körfezi) ile Habeş Denizi, öte yandan Fırat ve Dicle ırmaklarının ihata ettiği bu geniş bölgeyi ifade ettiği kaydedilir. El-Cezîre isimlenmesinin denizlerin ve nehirlerin onu çevrelemesi ve etrafını kuşatması sebebiyle olduğu rivâyet edilmektedir. Arap yarımadasının bölgeleri ve sınırları hakkında, İslam’ın ilk dönem râvîlerinin Câhiliyeye ait bilgi veren rivâyetlerine yer veren müellifler ve İslam coğrafyacıları, kapsam ve sınırları birbirinden farklı bir Arap Yarımada çerçevesi içerisinde bölge isimlendirmeleri yapmışlardır. Geniş bilgi için bkz. Ebû

Page 226: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

216

yerleşim yeridir. Nusaybin Müslümanlar tarafından Hz. Ömer’in hilâfeti döneminde fethedilmiş3, fethini müteakiben İslam tarihinin ve coğrafyasının bir parçası olarak, elbette İslam tarihinde hicrî birinci asırdan itibaren ortaya çıkan siyasî ve fikrî gelişmelerden de etkilenmiş, zaman zaman bu gelişmelerin içinde yer almıştır. İslam tarihinde Hz. Osman’ın katli ile başlayan hilâfet konusundaki ihtilaf ve iç çekişmelerin tarafları olarak tarihî süreçte ortaya çıkan Emevîler, Hz. Ali’nin taraftarları,4 Haricîler ve Hz. Hüseyin’in katli hadisesi sonrası ortaya çıkan Zübeyrîlerin Cezîre bölgesindeki faaliyet ve hâkimiyetleri çerçevesinde5, Nusaybin ve çevresi de bu siyâsî

Ubeyd el-Bekrî, Câhiliye Arapları, çev. Levent Öztürk, İstanbul 1998, 23-36.

3 Belazurî (279/892), Fütuhu’l-Buldan, çev. Mustafa Fayda, Ankara 1987, 251.

4 Nusaybin ve çevresi, İslam tarihinde Ümeyye oğulları ve Hz. Ali taraftarları arasında ortaya çıkan ilk siyasî hâdiselerin başlangıçta pek fazla etkisine maruz kalmamıştı. Hz. Ali döneminde, Nusaybin emirliğine tayin edilen Mâlik el-Eşter en-Nahî, Hz. Ali ile Sıffîn olayı sırasında beraberliğinden sonrasında da Hz. Ali tarafından eski görevi olan Nusaybin emirliğine tekrar tayin edilmişti. Daha sonra Hz. Ali’nin onu Mısır’a gönderdiği ve bu sırada zehirlenerek öldüğü ifade edilmektedir. Bir rivâyete göre, Hz. Osman’ın öldürülmesine (35/656) kadar Cezîre’de emirlik görevde kalan Dahhâk b. Kays el-Fihrî’nin, Muaviye’nin yardımı ile Mâlik el-Eşter’e karşı geldiği ve onu Musul’a püskürttüğü ifade edilmektedir. Muaviye devrinde, Kınnesrin, Antakya, Traplus ve el-Cezîre Şam’a (genel anlamıyla Suriye) bağlı birer emâretti. el-Cezîre, her konuda Halife için bir destek ve dayanaktı. Bkz. Mahmud Şakir, İslam Tarihi, çev. Ferid Aydın, İstanbul 1993, III, 46, 147, 148. Bu dönemde Suriye ve el-Cezîre’ye vali tayin edilen Numan b. Beşir’in Muaviye’nin ölümüne (60/680) kadar görevine devam ettiği kaydedilmektedir. Ramazan Şeşen, “Cezîre”, DİA, VII, 509.

5 Zübeyrîler, Emevîlere biat etmeyerek Mekke merkezli bir yönetim kuran Abdullah b. Zübeyr ve ailesini ifade etmektedir. Abdullah b. Zübeyr, Hz. Hüseyin ve yakınlarının fecî bir akıbetle Kerbelâ’da şehid edilmesinden sonra Yezîd’e karşı muhalefetin lideri haline gelmiş, Yezîd’in ölümünden sonra 64/683 yılında, “Emirü’l-Mü’minîn” unvanıyla halifeliğini ilan etmişti. Bkz. Hakkı Dursun Yıldız, “Abdullah b. Zübeyr”, DİA, I (1988), 145; Zübeyrîler, hilafet sınırlarını El-Cezire bölgesine kadar genişleterek hakimiyet altına aldılar. El-Cezîre, Suriyelilerle Iraklılar arasındaki mücâdelelere sahne olmaya devam etti. Emevîleri destekleyen Suriyelilere

Page 227: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

217

zümrelerin her birinin kısa veya uzun süreli hâkimiyet ve siyâsî faaliyetlerine sahne olmuştur.

Tebliğimizde İslam tarihinde ortaya çıkan siyasî ve fikrî bir hareketin, Nusaybin merkezli “Nusaybin merhalesi” olarak ifade edilen sürecini ele alacağız. Muhtar es-Sakafî’nin 67/686 yılında öldürülmesinden sonra taraftarları olan “Haşebî”lerin 67-71/ 686-690 yılları arasında Nusaybin’de kurmuş olduğu bir devlet veya yarı-devlet yahud bir yönetim olarak ifade edilen sürecine ve bu hareketin İslam Tarihinde ve İslam düşünce hayatındaki etkilerine temas edeceğiz. Siyasî varlığı kısa sürmekle birlikte, İslam toplumunda ve İslam düşünce tarihinde bazı tartışma ve ihtilaf konularının muharrik etkilerine sebep olmasını ortaya koymaya çalışacağız. Nusaybin’deki bu yönetimin “bir devlet veya yarı-devlet” olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceği de, bu kısa süreli siyâsî varlığının belirsiz noktalarının aydınlatılması, bilgi boşluklarının giderilerek kapsamlı bir bilgiye erişilmesi ile mümkün olacaktır.

Ne yazık ki, Nusaybin’de ortaya çıkan bu yönetim hakkında, bir-iki kaynakta satır aralarında geçen bilgi ile sınırlı malzeme, muhtemelen bu topluluğun siyasî varlığının kısa süreli oluşundan kaynaklanmaktadır. Bazı İslam tarihî kaynaklarında6 Muhtar es-Sakafî’nin 67/686’da öldürülmesinden sonra, Nusaybin’e giden Muhtar’ın taraftarlarından sayıları yaklaşık 2000 atlıya ulaşan bir topluluğun orada “Haşebiyye” ismi verilen müstakil bir oluşum ve bir yönetim kurduklarından bahsedilmektedir. 71/690’da Emevî halifesi Abdülmelik b. Mervan tarafından varlığı ortadan kaldırılan Nusaybin’deki bu oluşumun, Hz. Ali’nin oğlu Muhammed b. Hanefiyye’yi7 İmam olarak tanıdığı, Nusaybin’e gelen Muhammed b.

o dönem “Ehl’üş-Şam” da denilmekteydi. Bkz. Mes’udî, Mürucu’z-Zeheb, Kahire 1964, III, 100-104.

6 Bkz. Mesudî, III, 112; Bkz. Zehebî, Târih el-İslâm, thk. Ömer Abdüsselam Tedmûrî, Beyrut 1990, VI, 334;

7 Hz. Ali’nin Havle isimli hanımından doğan oğlu İbn Hanefiyye, Ebu’l-Kâsım olarak da künyelenen âlim, fâzıl ve cesur biriydi. Bkz. Mesûdî, III, 123; Geniş bilgi için bkz. İbn Sa’d, (230/844), Tabakâtu’l-Kübra, Beyrut trz., V, 91-116; İmam Muhammed b. Hanefiyye’nin, babası Ali b. Ebi Talib’den sonra meşrû imam olduğunu ileri süren Keysâniyye Hareketi, Hz. Ali’nin, Cemel savaşında, sancağı ona vermesini İbn Hanefiyye’nin imâmetine delil getirir. Bkz. Nâşî el-Ekber (293/905), Mesâilu’l-İmâme

Page 228: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

218

Hanefiyye’nin büyük oğlu Hasan b. Muhammed el-Hanefiyye’nin8 bu topluluğa liderlik yaptığı ifade edilmektedir. Hasan b. Muhammed el-Hanefiyye’nin, Zübeyrîler tarafından esir edilene kadar liderlik yaptığı nakledilmektedir.

İrcâ görüşünü benimseyen Hasan b. Muhammed el-Hanefiyye’nin Nusaybin’deki bu topluluğun inanç ve fikirlerini ifade ettiği kabul edilen iki sahifelik “Kitâbu’l-İrcâ” isimli bir risâlesi, bunların ahvali hakkında bilgi edinmek için bize ulaşan en önemli bir kaynaktır. Bu risâlenin etkileri ile ilgili son yıllarda yapılan bazı araştırmalar9 ve Muhammed el-Hanefiyye’nin imâmetini iddia eden

ve Müktetefât mine’l-Kitâbi’l-Evsât fi’l-Makâlât (Usûlu’n-Nihal), thk. Josef Van Ess, Beyrut 1971, 24; Bağdâdî (429/1037), el-Fark Beyne’l-Fırak, thk. M. Muhyiddin Abdulhamid, Beyrut 1993, 39; Mutahhir b. Tahir Belhî el-Makdisî (355/966), Kitâbu’l-Bed ve’t-Tarih, nşr. Clement Huart, Paris 1919, V, 131; Keysâniyye’den bazıları da Ali’den sonra İmâmetin Hasan’a, Hasan’dan sonra kardeşi Hüseyn’in vasiyeti üzerine Muhammed b el-Hanefiyye’ye geçtiğini iddia etmektedirler. Bağdâdî, el-Fark, 39.

8 Künyesi Ebu Muhammed olan Hasan b. Muhammed b. Hanefiyye, İbn Hanefiyye’nin büyük oğlu, âlim ve fakih bir şahsiyetti. Eyyüb es-Sahtiyani ve bir başkası onun “Mürcie konusunda ilk konuşan ve risale yazan kişi” olduğunu belirtirler. Eyyüb es-Sahtiyani, daha sonra pişman olduğunu da ilâve eder. Hasan b. Muhammed b. Hanefiyye’nin Hz. Osman, Hz. Ali, Hz. Talha ile Hz. Zübeyr hakkında tevellî ve teberrî görüşünün dışında çekimser kaldığı ve bu ircâ görüşünden dolayı babasının onu dövdüğü ve kınadığı kaydedilir. Hasan b. Muhammed b. Hanefiyye’nin 95/713 yılında veya 99/717 Ömer b. Abdulaziz’in hilafeti zamanında vefat ettiği rivâyet edilir. Nesebi devam etmemiştir. İbn Sa’d, Tabakât, V, 328; İbn Kesir (774/1372), el-Bidâye ve’n-Nihâye, Beyrut 1988, IX, 160; İbn Hacer, Tehzibü’t-Tehzib, thk. Mustafa Abdulkadir Atâ, Beyrut 1994, II, 290-291; İrcâ konusunda babasına ve kardeşine muhalefet etmiştir. Ahmet b. Yahya İbn’el-Murtazâ, Tabakâtu’l-Mutezile, thk. Susanna Diwald Wilzer, Beyrut trz., 17, 25; Mürcie konusunda araştırmaları olan Sönmez Kutlu, Hasan b. Muhammed b. Hanefiyye’nin, ircâ fikrini ilk ortaya atan değil, onu temellendirmek için eser yazan ilk kişi olarak gördüğünü belirtir. Bkz. Kutlu, “İlk Mürciî Metinler ve Kitâbu’l-İrcâ”, AÜİFD, XXXVII(1997), Ankara, 320.

9 Geniş bilgi için bkz. Josef van Ess, “İslam Kelamı’nın Başlangıcı”, çev. Şaban Ali Düzgün, AÜİFD, C. XLI (2000), 406-414; J. Van Ess, Theologie und Gesellschaft im 2. Und 3. Jahrhundert Hidschra, Berlin

Page 229: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

219

Keysâniyye ile ilgili ilk kaynaklarda satır aralarında yer alan bilgiler yanında, Keysânî hareketler ile ilgili yapılan bazı çalışmalar da, Nusaybin’deki bu oluşum ve toplulukla ilgili daha aydınlatıcı sonuçlar ortaya koymaya başlamıştır.10

Yazılış tarihi İbn Zübeyr’in isyanından sonra 73/692 11 veya bir başka araştırmaya göre 75/694 yılları gibi erken bir döneme tarihlendirilen “Kitâbu’l-İrcâ”12 bir çok kaynakda da ifâde edildiği gibi Hasan b. Muhammed el-Hanefiyye’ye ait olduğu kabul edilir.13

1991; Bkz. Kutlu, “İlk Mürciî Metinler ve Kitâbu’l-İrcâ”, 324-328; Sönmez Kutlu, Türklerin İslamlaşma Sürecinde Mürcie ve Tesirleri, Ankara 2000, 3-4, 69-83; Kitabu’l-İrcâ’nın Hasan b. Muhammed b. Hanefiyye’ye nisbeti Zehebî ve İbn Hacer gibi İslam tarihçileriyle Madelung (“Das Kitab el-İrcâ des Hasan b. Muhammed b. al-Hanafiyye”, Arabica, XXIII (1974), 20-52) ve J. Van Ess gibi batılı araştırmacılarca genellikle kabul edilmekle birlikte, Michael Cook, Early Muslim Doğma isimli eserinde Kitabu’l-İrcâ’nın Kûfe’li Mürciî’lerin Hasan b. Muhammed b. Hanefiyye’ye nisbet ettikleri uydurma bir risâle olduğunu iddia ettiğini belirtir. Bkz. E. Ruhi Fığlalı, “Hasan b. Muhammed b. Hanefiyye”, DİA, XVI(1997), 331. Ayrıca bkz. Michael Cook, “İslâm’da Aktivizm ve Quietizm: İlk Mürcienin Durumu”, çev. Sönmez Kutlu, AÜİFD, XXXVII (1997), 313-314.

10 Bkz. Vedad el-Kâdî, el-Keysaniyyetü fi’t-Tarihi ve’l-Edeb, Beyrut 1974, 140-147; Vedâd Kâdî, “The Development of The Term Ghulat in Müslim literature with special Reference to The Kaysâniyye”, Akten des VII. Kongresses für Arabistik İslamwissenschaft (Göttingen, 15. bis. 22. August 1974) nşr. Albert Dietrich, Göttingen 1976, 302.

11 Kâdî, el-Keysaniyyetü fi’t-Tarihi ve’l-Edeb, 14-15. 12 “Kitâbu’l-İrcâ”nın tarihlendirilmesi ile ilgili geniş bilgi için bkz. Bkz.

Kutlu, “İlk Mürciî Metinler ve Kitâbu’l-İrcâ”, 322-324. 13 Hasan b. Muhammed, Medine’de dinî ve siyasi nüfuza sahip, aynı

zamanda Emevilere muhalefet bayrağı açan Haşîmî ailesinin bir mensûbû olarak böyle bir eseri kaleme almıştır. Bu durum eserin önemini artırmış ve onda yer alan fikirlerin, farklı çevrelerde tartışılmasına sebep olmuştur. Çünkü Muhammed b. el-Hanefiyye, Emevi ve Haşimi soyları arasında süren iktidar kavgalarında, Hüseyin’in ölümünden sonra fikirlerine başvurulan ve daha sonraları adına biat alınan önemli bir kişiydi. Gerek Emeviler, gerekse Zübeyriler onların siyasi hareketlerini takip ediyordu. Muhammed b. El-Hanefiyye’nin oğlu Hasan bu eseriyle “Ehl-i Beyt’i ” imam edinen ve onlar adına faaliyet gösteren kimselere bir cevap vermek istemiştir. Onun bilgi birikimi, küçük kardeşi Ebû Haşîm’le

Page 230: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

220

Hasan’ın, babası Muhammed b. Hanefiyye’nin 73/692 yılında Abdullah b. Zübeyr’in öldürülmesinin ardından Abdülmelik b. Mervan’a biat etmeye karar verince, babasının attığı bu adımdan en iyi sonuçları çıkarabilmek amacıyla Kitabu’l-İrca adıyla tanınan risalesini, Mekkeli bir azatlı köle olan Abdulvahid b. Eymen’e vererek onu insanlara okuyup duyurmakla görevlendirdiği şeklinde yaygın bir kanaat bulunmaktadır.14 İbn Ömer el-Adenî (243/857) tarafından nakledilmek suretiyle değişik kaynaklarda yer alan ve günümüze kadar ulaşan bu risâle, Tükçeye de çevrilmiştir.15

İslam dünyasındaki etkileri büyük olan “Kitabu’l-İrcâ”,16 risâlesinde ele alınan hususlardan bir kısmı, Hasan b. Muhammed’in kendilerinden Muhtar’ın ve ilk Şiî- Gulât’ın görüşlerine bağlılıklarını sürdürdükleri için saflarını terk ederek onlara karşı saldırıya giriştiği “Sebeiyye” olarak nitelenen bir gruba yönelik17 tespit ve reddiye ile ilgilidir. Muhtar zamanında Kûfe’de yaşayan eski Sebeiyye’nin bâkiyeleri olan18 bazı Sebeî unsurlar, muhtemelen Muhtar’ın

karşılaştığında, bunu yazabilecek bir düzeydeydi. Çünkü O, Sebeiyye’ye meyilli kardeşine tercih edilen bu sülalenin en zekisi, en güvenilir ve yaşadığı dönemin ihtilaflarını en iyi bilen birisi olarak kabul edilmekteydi. Zührî gibi meşhur bir âlim bile, onun yanında ikinci sırada gelmekteydi. Geniş bilgi için bkz. Kutlu, Mürcie ve Horasan Mâverâünnehir’de Yayılışı, 75-77 ; Kutlu, “İlk Mürciî Metinler ve Kitâbu’l-İrcâ”, 319-324.

14 Bkz. Zehebî, VI, 334; Fığlalı, “Hasan b. Muhammed b. Hanefiyye”, 331. 15 Bkz. Sönmez Kutlu, “İlk Mürciî Metinler ve Kitâbu’l-İrcâ”, 324-328. 16 Bkz. Ali Sami en-Neşşar, İslam’da Felsefî Düşüncenin Doğuşu, çev.

Osman Tunç, İstanbul 1999, I, 324. 17 Kadî, Keysaniyye fi’t Tarih, 360. 18 İbn Esir, el-Kâmil fî’t-Tarih, Beyrut 1995, IV, 259; Welhausen,

İslamiyetin İlk Devrinde Dinî-Siyâsî Muhâlefet Partileri, Ankara 1989, 147, 148-149; Muhtar’ın, Sebeiyye nitelenen kişilerle ilişkisinin ne dereceye kadar olduğu bilinmemekle birlikte, Muhtar, kendi pozisyonunda tehlike yaratmadıkça yönetimindeki Sebeiyye’yi kabul etmeye hazırdı ve onlara Kûfe’de hareket hürriyeti tanıdı. Muhtemelen onlar da kendi grupları için durumdan çıkar sağladılar ve İbn Nevf gibi Muhtar’ın destekçileri de Muhtar’ın kehâneti ile ilgili haberlerin yayılmasında etkili oldular. Bkz. Belâzurî, Ensâbu’l-Eşraf, ed. S. D. F. Goitein, Kudüs 1936, V, 260; Taberî (310/992), Tarihu’l-Umem ve’l-Mulûk, Beyrut 1995, III, 477-478; Welhausen, Kûfe’nin birtakım Arap

Page 231: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

221

taraftarları arasına sızdığı için Muhtar’ın bütün taraftarları için itham amaçlı kullanılan bir terim “Sebeiyye”dir.19 Risâle, birinci asırda Kûfe ve Muhtar’dan sonra Nusaybin’de de varlığı bilinen Muhtar’ın taraftarları ve Sebeîlerin fikirleri için güvenilir bir rivayet, dönemin yakın şahidi ve ilk elden bir kaynak olması bakımından önemlidir. Risâle, Mürcie konusunda olduğu kadar, ilk Sebeî fikirler ve risâlede “Sebeiyye” olarak adlandırılan Muhtariyye’ nin inançları hakkında da sahip olduğumuz en kadîm kaynaklar arasında önemli yer tutar. Kitabu’l-İrcâ’da, Muhtar’a bağlı olan fakat henüz Keysaniyye veya Muhtariyye olarak zikredilmeyen,20 Sebeiyye diye adlandırılan

ailelerinde yuvalanan Sebeî’lerin, eski Hz. Ali taraftarlarını da elde ederek mevâlilere siyâsî önem kazandıran Muhtar’ın da açtığı yol üzerinde Kufe’de ağırlığını hissettirdiklerini, Muhtar vasıtasıyla tarihî ehemmiyet kazandıklarını ve bunların İbn Sebe’nin, aynı ruhun çeşitli bedenlerde, özellikle Peygamberin ruhunun haleflerinde tezahür edeceği hakkındaki doktrine inandıklarını belirtir. Bkz. Arap Devleti ve Sukûtu, çev. Fikret Işıltan, Ankara 1963, 31-32, 238, 543. Muhtar’ın isyanında yer alan Sebeiyyenin Kûfe’de gücü eline aldığı zaman, ne kadarının orada kaldığı ve onu desteklediği ve onun yanında aktif olmaya başladığı şüphelidir. Bkz. Kâdî, “The Development...”, 300.

19 Kadî, Keysaniyye fi’t Tarih, 127; Fethi Muhammed Zağbî, Gulâtu’ş-Şîa, Tanta 1988, 106-107; Risâlede geçen kelime “Sebeiyye Mütemenniye” dir. “Sebeiyye” olarak da okunmuştur. Ancak, bu fikirlerin Şia tarafından da benimsenmesi dolayısıyla, Kitabu’l-İrcâ’dan sonraki kaynaklar naklederken, bu kelimeyi Şia olarak da nakletmekte bir beis görmemişlerdir. Geniş bilgi için bkz. Kutlu, “İlk Mürciî Metinler ve Kitâbu’l-İrcâ”, 327.

20 Keysaniyye isimlendirmesi, genellikle tarihî bir problem olan Keysan ismi ve kimliği ile irtibatlandırılmıştır. Geniş bilgi için bkz. Ebu Hatim er-Râzî (322/945), Kitabu’z-Zîne fî Kelimâti’l-İslâmiyye el-Arabiyye, thk .Abdusselâm es-Samarrâî, Bağdat 1982 (el-Guluvvü ve’l-Fırâku’l-Gâliye fi’l-Hadârati’l-İslâmiyye eserine ek), 294; C. Van Arendonk, “Keysaniyye”, İA, 664; A. A. Dixon, “Keysan”, EI², IV(1978), Leiden, 836; W. Madelung, “Kaysâniyya” EI², IV (1978), Leiden, 836; Muhtar’ın hareketi zamanında “Muhtariyye” ve “Keysaniyye” tabirlerinin yaygın olarak kullanıldığı söylenemeyeceği gibi Mezhepler tarihi kaynaklarında da “Muhtariyye” ve “Keysaniyye” olarak yer alan fırkaların görüşlerinin muhtemelen Muhtar’ın öldürüldüğü 67/686 tarihinden sonra kitlelere mal olduğu söylenebilir. Bkz. Onat, Emeviler Devri Şiî Hareketleri, Ankara 1993, 111, 114.

Page 232: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

222

topluluklara, muhtemelen Sebeî unsurların sızmasından dolayı böyle bir isim verilmiş olabilir. “Sebeiyye” ismi onların muhalifleri tarafından bir kötüleme sıfatı olarak Muhtariyye yerine, âdetâ Muhtariyye ile eş anlamlı olarak kullanıldı. Bazı müelliflerin Keysâniyye’yi, Sebeiyye’den saymaları da bu sebeple olmalıdır. 21

Muhtar es-Sakafî zamanında hareketin taraftarlarına verilen genel isim muhtemelen “Haşebiyye”dir. Keysaniyye’den “Haşebiyye” olarak isimlendirilmişlerdir.22 Nusaybin’de de “Haşebiyye” veya belki “Sebeiyye” olarak isimlendirilen bu topluluğun23 Nusaybin’de ortaya çıkışı, Muhtar es-Sakafî’nin Kûfe’de yönetimi ele geçirmesi ile başlayan tarihî bir süreci müteakip bir durumdur. Kûfe’de ortaya çıkan bu hareketin Nusaybin Merhalesi, Muhtar es-Sakafî’nin Kûfe safahatı ile açıklığa kavuşmuş olacaktır.

Muhtar Es-Sakâfî Hareketi

Kerbelâ hadisesi, ihtilafları derinleştirmiş, durumu daha da gerginleştiren sonuçlar doğurmuş, aynı zamanda Ali taraftarlarının saflarını sıklaştırmış, Ehl-i Beyt’e taraftarlık davasına ilgiyi artırarak, teşeyyu' fikrinin oluşmasını sağlamış ve geliştirmişti.24 Emevilere karşı dikilen muhalefet cephesinin şehidi, kahramanı ve azizi olarak görülen Hz Hüseyin'in öldürülme hâdisesi, Emevilere tepkinin büyümesi ve hızla yayılmasına sebep olmuş, kin derecesinde 21 Kaynaklarda, İslam tarihinde ilk kullanımından itibaren Sebeiiyye

nitelemesinin, Abdullah İbn Sebe’nin taraftarları için, Hz. Osman aleyhtarlığı için veya aslında çoğu Yemenli olan Ali yandaşlarını kasdeden anlamlarda kullanıldığı görülmektedir. Bazı müelliflerce Sebeiyye, Gulat Şiîler için genel bir tabir olarak da kullanılmıştır. Malatî, Sebeiyye’yi dört ayrı kola ayırarak Keysâniyye’yi de Sebeiiyye’ye dahil bir fırka olarak ele alır. Bkz. Mâlatî (377/987), et-Tenbih ve’r-Red alâ Ehl’l-Ehvâ ve’l-Bida’, thk. Muhammed Zâhid Kevserî, Kahire 1991, 18-19, 158.

22 Belâzurî, Ensab, V, 231, 242; Mes’udî, III, 106. Onat, Emeviler Devri Şiî Hareketleri, 110-111; Mustafa Öz, “Haşebiyye”, DİA, XVI(1997), 402.

23 Kadî, Keysaniyye fi’t Tarih, 143-144. 24 Bkz. Belâzurî, Ensab, IV/B, 14-16; İbn Kuteybe, Uyûnu’l-Ahbar, şerh:

Yusuf Ali Tavîl-Müfid Muhammed el-Kumeyha, Matbaatu Mısır, I-II, Beyrut trz., I, 311; Ebu’l-Ferec el-İsfehânî (356/967), Makâtilu’t-Tâlibîyyîn, thk. Seyyid Ahmed es-Sakr, 1946, 78 vd; Bağdadî, el-Fark, 37; Mes’ûdî, III,70-71.

Page 233: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

223

düşmanlığı yerleştirmiş, Tevvâbun hareketi ve Muhtar es-Sakafî’nin Kûfe’deki hareketinde görüldüğü gibi intikam vesilesi edilerek muhâlefet dâvasına güç kazandırmıştı.25

Hz. Ali’ye duydukları aşırı sevgiye rağmen oğluna gerekli desteği sağlamayan, Kerbela faciasındaki tutumlarından dolayı pişmanlıkları sebebiyle hissettikleri vicdan azabının etkisiyle kendilerini suçlu hisseden Kûfe’lilerin, Emevîlere karşı Kerbela olayının intikamını almak için giriştikleri “Tevvabûn” hareketi de, Ubeydullah b. Ziyad’ın ordusu tarafından acı bir sonla akâmete uğramıştı.26 Emevî halifesi Mervan b. El-Hakem, ölmeden önce, Ubeydullah b. Ziyad’ı bir orduyla birlikte el-Cezire’ye ve Karkisiya’da bulunan ve Abdullah b. Zübeyr’i destekleyen Züfer b. Haris’in üzerine göndermişti. El-Cezire ele geçirildikten sonra, Irak Abdullah b. Zübeyr’den alınacaktı. Mervan’ın ölümünden sonra yeni halife Abdulmelik b. Mervan, babası Mervan tarafından görevlendirildiği Cezire’de bulunan Ubeydullah’a mektup yazarak babasının kendisine verdiği görevine devamını istedi. Ordusu ile yola çıkan Ubeydullah, Cezire topraklarına ulaştığında Nusaybin’de konaklamıştı.27 Ubeydullah’ın ordusu, 65/684-685 senesinde, güzergahı üzerinde Re’sül’ayn yakınındaki Aynu’l-Verde’de, Cezîre’de Kaysîler tarafından desteklenen Süleyman b. Surad

25 Muhammed Cabir Abdu’l-Al, Harekâtü’ş-Şîa el-Mutatarrifîn, Kahire

1967, 22; Mehmet Hatiboğlu, Siyasi İctimaî Hadiselerle Hadis Münasebeti, (Basılmamış Doçentlik Tezi) Ankara 1968, 47; Nevin Abdulhâlık Mustafa, İslâm Siyasî Düşüncesinde Muhalefet, çev. Vecdi Akyüz, İstanbul 1990, 215.

26 Belâzurî, Ensab, V, 207; Taberî, III, 390-397; İbn A’sam, el-Fütuh, Beyrut 1986, V-VI, 243-247; Makdisî, VI, 19; İbn Esir, Kâmil, IV, 158 vd, 178 vd; Mesûdî, III, 101 vd; Geniş bilgi için bkz. Onat, Emeviler Devri Şiî Hareketleri, 62-88. O dönem “Tevvabûn” hareketi mensupları, “Hz. Ali’nin lakabı olan “Ebû Turab” tan dolayı “Ashabu Ebî Turab” veya “Turabiyye”, olarak nitelendirilmekteydi. Mes’udî, III, 100-104.

27 İbn A’sem, V-VI, 283. Ahmet Turan Yüksel, İhtirastan İktidara Kerbelâ (Emevî Valisi Ubeydullah b. Ziyâd Döneminin Anatomisi), Konya 2001, 124, 135. Abdulmelik b. Mervan, Ubeydullah’ı Şam’a çağırarak 80.000 kişilik orduyu emrine verip, her türlü ihtiyacını gidermişti. Sonra da ondan, babasının verdiği emirleri, aynı şartlarla yerine getirmesini istemişti. Bkz. İbn A’sem, V-VI, 283.

Page 234: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

224

liderliğindeki Iraklı Hz. Hüseyin taraftarları ile savaştı ve Süleyman b. Surad ve mâiyetindekileri kılıçtan geçirmişti.28

Bu arada özellikle I. Yezid döneminden itibaren Emevi karşıtı hareketlerin içinde olan Muhtar es-Sakafî,29 Mekke’nin Suriye ordusunca kuşatılmasında Abdullah b. Zübeyr’le birlikte hareket etmiş, ondan umduğu ilgiyi göremeyince de Kufe’de Hicrî 66/685 yılında Hz. Ali ve Hz. Hüseyin taraftarlığı iddiası ile, açıkça Kerbela olayının, “Ehl-i Beyt kanlarının intikamını almak” ve “zayıfların korunması” söylemiyle onların davası için hareket ettiğini belirterek ortaya çıkmıştır. 66/685 yılında Muhammed İbnü’l-Hanefiyye adına, açıkça İbni Zübeyr’in Kûfe’deki valisine karşı harekete geçmiş ve valiyi şehirden çıkararak Kûfe’yi ele geçirmiştir.30 Muhtar kısa bir müddet sonra da Basra hariç Irak’ta hâkimiyetini kurmuş, Azerbeycan, İsfehan, Hemedan ve Musul’a bölgenin hâkimiyetini ele geçirmiş bir iktidar yetkisi ile valiler ve çeşitli görevliler tayin etmiştir. Bu durum Emevî halifesi Abdülmelik’ten ziyade Abdullah b. Zübeyr’i zor durumda bırakmıştı. Ama Muhtar, devletin eski sınırlarını yeniden hükümranlık altına almak isteyen Abdulmelik’i de meşgul ediyordu.31

28 İbn A’sem, V-VI, 243-248; Mes’udî, III, 100-104; İrfan Aycan-İbrahim

Sarıçam, Emevîler, Ankara 1993, 44; Geniş bilgi için bkz. Ahmet Turan Yüksel, Kerbelâ, 124- 135.

29 Kaynakların çoğu, Muhtar’ı, şahsiyeti çok karışık, sahtekâr ve hırslı bir kişiliğe sahip olarak tanıtmaktadır. Bazı kaynaklar onu “yalancı”, “deccal”, “sihirbaz”, “hilekâr” ve “Ehl-i Beyt” isminde kendisi için siyasi otorite arayan hızlı bir maceraperest olarak belirtir. Birbirinden farklı siyasî taraftarlığa meylederek istikrarsız bir fikrî yapıya sahip olduğu da belirtilir. Bkz. Ebu’l Abbas Muhammed b. Yezid Müberred (259/898), el-Kamil fi’l-Lüga ve’l Edeb, thk. Muhammed Ahmed ed-Dali, Beyrut 1986, III, 1191; Ahmed b. Davud Ebu Hanife Dineverî, (282/895), el-Ahbâru’t-Tıvâl, thk. Ömer Faruk et-Tabbâî, Beyrut 1995, 274. Taberî, III, 493; İbn A’sam, V-IV, 165, 320, 325; Ebu Hatim er-Razi, 294; Bağdadî, el-Fark, 43; İbn Esir, el-Kamil, IV,170.

30 Bkz. Müberred, III, 1194 vd.; Belâzurî, Ensab, V, 228-233; Taberî, III, 465, 496; İbn A’sam, V-VI, 228, 257, 270-271; Mesûdî, III, 83-84; İbn Haldun, Tarihu İbni Haldun, Beyrut 1992, III, 37; geniş bilgi için bkz. Onat, Emeviler Devri Şiî Hareketleri, 93-113.

31 İrfan Aycan, Emevîler, 44.

Page 235: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

225

Diğer taraftan Cezîre beldelerine gelerek Abdullah b. Zübeyr’i destekleyen Züfer ve Kaysilerin üzerine yürüyerek Kaysîlerin direnişini kırmaya çalışan32 ve Nusaybin arazisinde konaklayan Emevî kumandanı Ubeydullah b. Ziyâd, Irak üzerine harekete geçmek üzere iken, karşısına Musul topraklarında Muhtar’ın Yezîd b. Enes komutasındaki ordusu çıktı ve Yezîd bu savaşta yenildi.33, Bu savaşın Nusaybin’de yapıldığı da nakledilmektedir.34

Muhtar bu mağlûbiyetten sonra 66/686 Zilhiccesinde İbrahim b. Malik el-Eşter’i gönderdi. 67 yılının Muharrem ayında Musul yakınlarında Zab suyuna karışan Hazir nehri kenarında karşılaşan iki ordu arasında kanlı bir savaş neticesinde, Ubeydullah’ın ordusu, daha kalabalık olmasına rağmen, çok ağır bir yenilgi aldı. Ubeydullah b. Ziyâd ve yardımcıları Husayn b. Numeyr ve Şurahbil b. Zi’l-Kila’ bu savaşta hayatlarını kaybettiler. İbn Ziyâd’ın arkadaşları bozguna uğrayıp açınca İbrahim’in askerleri onları takip edip peşlerine takıldı. Nehirde boğulanların sayısı öldürülenlerin sayısından fazlaydı. Onların kârargâhlarını ellerine geçirdiler. İbrahim Medain’de bulunan Muhtar’a zafer müjdesini gönderdi. Ubeydullah b. Ziyad’ın ve onun komutanlarının başlarını ise Muhtâr’a gönderdi.35

Bu zaferle, Hz. Hüseyin’in ve Hz. Ali’nin komutanlarından ve İbrahim b. el-Eşter’in babası Mâlik el-Eşter’in intikamı alınmış, kaçan Sûriyelilerin büyük kısmı suda boğulmuş, karargahları yağma edilmişti. İbrahim’in kuvvetleri mevâliden oluşmaktaydı. Bunlar ellerindeki tahtadan yapılmış (haşeb, lobut) silahlarıyla düşmanlarının miğfer ve zırhlarına öylesine vurmaktaydılar ki, eski bir râvînin dediğine göre, Velîd b. Ukbe b. Ebî Muayt’ın fabrikasında çuha döğülmesini andıran bir gürültü hasıl olmuştu.36 İbrahim’in hareketinden hemen sonra Muhtar onu karşılamak üzere yola çıktı. Sâbât’da şu kehanette bulundu: “Nusaybin yanında zaferi kazandık ve düşman Nusaybin’de kuşatıldı”. Medâin’de ilk zafer müjdecileri ona ulaştığında ve Muhtar minberden muzafferâne bir edâ ile “Ben size dememiş miydim?” diye bağırıyordu. Şa’bî’den, hâlâ Muhtar’ın gaybı

32 Bkz. Yüksel, Kerbelâ, 136. 33 Belâzurî, Ensab, V, 230-231; İbn A’sem, III, 283-287. 34 Bkz. Dineverî, 268. 35 Belâzurî, Ensab, V, 250; Mahmud Şakir, III, 247; Aycan, Emevîler, 45. 36 J. Wellhausen, Dinî-Siyasî Muhalefet Partileri, 138.

Page 236: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

226

bildiğine inanmadığı mı sorulduğunda Şa’bî, “bu sınamayla değil! Çünkü, Hâzir’de kazanıldığı halde o, zaferin Nusaybin yanında elde edildiğini tefe’ül etmişti” cevabını verdi. Halbuki ona bu soruyu soran için bu zaferin tam yeri herhalde pek önemli olmasa gerekti.37

İbn Kuteybe, İbrahim b. el-Eşter’in ve ashabının çoğunun beraberlerinde odun parçaları olduğu halde karşılaştıklarını ve bu sebeple “Haşebiyye” adını aldıklarını ve bunların Rafıze’den olduklarını zikreder.38

Muhtar es-Sakafî, başarılardan sonra kendi başına hareket etmeye başlayınca, İbrahim’in ondan ayrılarak Cezîre’deki bazı bölgeleri hükmü altına aldığı rivâyet edilmektedir.39 Bir anlatıma göre, Ubydullah’ın ölümünden sonra Muhtar’la ilgisini kesmiştir.40

Bu savaş sonrasında İbrahim b. Eşter bütün bölgeye hakim oldu. Sonra etrafa âmil (zekât toplayıcı ve yönetici) gönderdi. Kardeşi Abdurrahman b. Abdullah’ı Nusaybin’e gönderdi. Ayrıca Sincar (Sencar), Dâra (Deyruzzûr) ve Cezîre arazisinden olup bunlara yakın olan yerleri de ele geçirdi ve buralara da yöneticiler gönderdi. İbrahim’in kendisinin de Musul’da ikâmet ettiği kaydedilmektedir.41 Mes’udî, İbrahim b. Eşter’in bu olaydan sonra Nusaybin’de ikâmet ettiğini nakleder.42

Muhtar, Emevîlere karşı kazandığı bu zaferden sonra Abdullah b. Zübeyr’e başvurarak kendisine Irak ve doğu vilâyetlerinin valiliğini vermesini istedi. zaten Irak’a ve bazı doğu vilâyetlerine hakimdi. Ancak muhtemelen o, bu başvurusuyla kendi üzerine gelecek yeni Emevî ordularına karşı Abdullah b. Zübeyr’in desteğini almak istiyordu. Abdullah b. Zübeyr, Muhtar’ın bu desteğini reddetmekle kalmadı,43 67/686 yılında kardeşi Mus’ab b. Zübeyr’i Basra valiliğine tayin ederek,44 daha fazla açılmasını önlemek maksadıyla Muhtar’la

37 Bkz. Belâzurî, Ensab, V, 250; Zehebî, V, 52-53. 38 İbn Kuteybe, el-Maârif, 442. 39 Hasan Onat, “İbrahim b. Eşter”, DİA, XXI (2000), 301. 40 Bkz. Yüksel, Kerbelâ, 154 (131. dipnot). 41 Bkz. Belâzurî, Ensab, V, 251. 42 Mes’udî, III, 106. 43 Aycan, Emevîler, 45. 44 Mes’udî, III, 106.

Page 237: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

227

mücâdeleye memur etti. Mus’ab Basra’ya geldiğinde, Muhtar’ın aşırı fikirlerinden ve zulmünden kaçan kimseler tarafından bir kurtarıcı gibi karşılandı. İbrahim b. Eşter ve Muhtar arasında olduğu nakledilen soğukluktan yararlanmak isteyen Mus’ab b. Zübeyr, İbrahim b. Eşter’i kazanmak istiyordu. Bu maksatla Muhammed b. Eş’as b. Kays’ı Horasan’a göndererek orada bulunan valisi Mühelleb b. Ebû Sufra’yı çağırdı. Mus’ab, Basra’da Muhtar ile savaş için iyi tanzim edilmiş bir ordu hazırladıktan sonra, Basra’dan Kûfe’ye doğru harekete geçerek Muhtar’ın da başında bulunduğu ordu ile karşılaştı.45 Muhtar, Ubeydullah b. Ziyad’ı öldürüp, ordusunu mağlup eden komutanı İbrahim b. Malik Eşter’in Cezîre bölgesinde olması dolayısıyla yalnızdı.46 Bu sebeple Muhtar’ın ordusu, meydana gelen çarpışmalar sırasında Mus’ab’ın ordusu karşısında tutunamayınca yenildi. Muhtar Kûfe kalesine sığındı ve müdafaaya çekildi. Dört ay muhasaradan sonra yardım alamayan Muhtar, 67/687 yılı ramazanında Mus’ab’ın askerleri tarafından öldürüldü.47 Muhtar’ın ortadan kaldırılması her ne kadar Mus’ab b. Zübeyr tarafından gerçekleştirilmişse de bu durum Abdulmelik’in işine geliyordu. Çünkü Muhtar’la Mus’ab’ın mücadelesi, her iki tarafında yıpranmasına sebep oluyordu. Ancak Muhtar’ın öldürülmesiyle onun eğemen olduğu topraklar yeniden Abdullah b. Zübeyr’in hakimiyetine girmekteydi.48 Muhtar’ın İbrahim b. Malik Eşter gibi değerli komutanları Mus’ab’a katılıyordu. Mühelleb b. Ebû Sufra’yı da Cezîre’ye idareci olarak gönderdi. Mus’ab’ın kendisi de Kûfe’de kaldı.49

Muhtar’ın veya onun İbrahim b. Eşter gibi kumandanlarının emrinde savaşan mevâlinin çoğu kendilerini kılıçla donatamayacak derecede fakirdi. Nitekim A’şa Hemdân, Muhtar’ı mağlup eden Basralılara, sopadan başka silahı bulunmayan kimselerle uğraşarak elde ettikleri şerefin pek de önemli olmadığını söylemişti.50 Muhtar’a karşı savaşan Mühelleb b. Ebû Sufre’de Haşebîlerin eline geçen Nusaybin’i kuşattığı zaman halka hitâben, “Bu insanlar sizi

45 Mahmud Şakir, III, 246-247. 46 Aycan, Emevîler, 45. 47 Mes’udî, III, 106; Dineverî, 280-281. 48 Aycan, Emevîler, 47. 49 Mahmud Şakir, III, 248. 50 Welhausen, Dinî-Siyâsî Muhalefet Partileri, 130 (64. Dipnot).

Page 238: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

228

korkutmasın. Onlar sadece köledir. Ve ellerinde sopadan başka bir şey yoktur” demişti.51

Abdullah b. Zübeyr, Muhtar es-Sakâfî’nin Kûfe’yi ele geçirmesi ve taraftarlarının halife olarak Muhammed b. Hanefiyye’nin adını telafuz etmeye başlamaları üzerine telâşa kapılarak İbnu’l-Hanefiyye’yi ve beraberindeki aile mensuplarını, kendisine biat etmeye zorlamak için, 66/685 yılında Mekke’de Zemzem Kuyusu civarına hapsetmişti. İbnü’l-Hanefiyye’nin kendisine gizlice yazdığı mektuptan durumu öğrenen Muhtar es-Sakafî, İbn Zübeyr tarafından hapsedildiği hapisten Muhammed b. el-Hanefiyye’yi kurtarmak için Mekke’ye, Kûfe’de İbnu’z-Zübeyr’in valilerine karşı ilk savaşında Muhtar’ın yanında yer alan ve ordunun lideri olan Ebû Abdullah el-Cedelî kumandasında 150 kişilik bir süvâri birliğini gönderdi. Mescid-i Haram’a giren birlik, İbnu’z-Zübeyr’in biat etmemeleri halinde ateşe vermek üzere etrafını ordularla çevirdiği evin kapısını kırarak İbnu’l-Hanefiyye’yi ve beraberindekileri kurtardı.52 İbnu’l-Hanefiyye’yi ve beraberindeki aile mensuplarını hapsedildikleri Mekke’de Zemzem Kuyusu civarından kurtarmak üzere Mescid-i Haram’a giren birliğe, İbnu’l-Hanefiyye’nin Mescid-i Haram’da kılıç kullanarak savaşmanın câiz olmadığını söylemesi üzerine “kâfir-kûbât” denilen silahları kullanmalarından dolayı Muhtâr’a bağlı bu kuvvetlere “Haşebiyye” denilmekteydi.53 Haşebîyye tâbirinin, Muhtar es-Sakafî’nin hareketinde ilk defa ellerinde silah olarak kısa sopaları kullanan, kendilerini kılıçla donatamayacak derecede köle ve fakir oldukları için odun sopadan başka silahları olmayan ordusunun büyük çoğunluğunu teşkil eden Kûfe mevâlisi hakkında aşağılayıcı bir tabir olarak da kullanıldığı nakledilir.54 İbrahim b. Eşter’in mâiyetindeki Haşebîlere,

51 Mustafa Öz, “Haşebiyye”, DİA, XVI (1997), 402. 52 Bkz. İbn Sa’d, V, 101; Belâzurî, Ensab, V, 231;Taberi, III, 472-473;

Ebu’l-Ferec el-İsfehânî, Kitâbu’l-Agânî, thk. A. Azbâvî-A. Matar, Beyrut trz., IX, 15; Ebû Abdullah el-Cedelî, İbn Hanefiyye’nin yakın arkadaşı ve onun imâmetine samimî inanan bir Keysanî kabul edilebilir. Kâdî, el-Keysâniyye, 105-108, 286-287; İbn Kuteybe’nin listesinde Şiî-Gulât arasında gösterilir. Bkz. İbn Kuteybe, Maârif, 267.

53 Taberî, III, 472-473; İbn Esir, el-Kâmil, l, IV, 251. 54 Bkz. İbn Sa’d, Tabâkat, V, 148, VI, 279; Belâzurî, Ensab, V, 231, 242,

270, 272; İbn Kuteybe, Maarif, 267; Taberî, III, 469, 472-473; İsfehânî, Ağanî, IX, 17, 19; İbn Esir, Nihâye fî Garîbi’l-Hadis ve’l-Eser, thk. Tahir

Page 239: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

229

Hz. Hüseyin’in intikamını almak amacıyla Kûfe sokaklarında, ”ya le-se’ratil-Hüseyn” (Ey Hüseyin’in intikamını almaya and içenler!) sloganını tekrar ederek dolaştıkları, bu çağrıyı kullanarak harekete geçtikleri için “Hüseyniyye” adı da verilmiştir.55

Muhtar es-Sakafî’nin hayatında ve ölümünden sonra da Haşebiyye olarak nitelenen taraftarları zaman zaman farklı nisbetlerle Muhtariyye, Sebeiyye ve Keysâniyye olarak da isimlendirilmişlerdir.56 İsimlendirme farklılığı, bu hareketin ortaya çıktığı sürecin aşamalarına işaretle, bünyesinde görülen unsurlardan hareketle muhaliflerinin yaptığı nisbetlerdir.

Ahmet Zâvî- Mahmut Muhammed Tanah, Beyrut trz., II,33; Mesûdî, III, 106-107; Makdisî, V, 133.

55 İbn Abd Rabbih, el-‘İkdu’l-Ferid, thk. Müfid Muhammed Kumeyhâ, Beyrut trz., II,249; Haşebiyye kelimesinin Arap harfleriyle noktasız olarak yazıldığında, “Hüseyniyye” şeklinde de okunabilmesinin bu isim değişikliğinde etkili olduğu söylenebilir. Mustafa Öz, “Haşebiyye”, 402.

56 Bazı kaynaklarda Muhtar Keysaniyyenin reisi, Muhtariyye ile Keysaniyye de aynı kabul edilir. Bkz. Nevbahtî (300/912-13), Fırâku’ş-Şîa, Necef 1936, 22-23; Kummî (301/913-14), el-Makalât ve’l-Fırâk, thk. Muhammed Cevâd Meşkûr, Tahran 1963-1964, 21,39; Eş’arî, Makalâtu’l-İsl3amiyyin ve İhtilâfu’l-Musallîn, thk. M. Muhyiddin Abdulhamid, Kahire 1969, I, 91; İbn Abd Rabbih, II, 249; Makdisî, V, 131; Muhtar’ın Keysaniyye’yi desteklemede oynadığı büyük rol sebebiyle Mezhep Tarihçileri bu fırkayı onun adıyla isimlendirmişlerdir. Halbuki başkaları onun tâbîlerine “el-Muhtariyye” adını vermiş ve Keysaniyye’nin bir kolu saymışlardır. İmam Ebi Abdullah Ubeydullah b. Muhammed b. Batate’l Ekberi’l Hanbeli(387/997), el-İbanetū ani’l-Fırakı’n-Naciyeti ve Mücânetû’l Fırakı’l Mezmūmeti, thk. Rıza b. Na’san Mu’ti, Riyad 1988, 384-85; Keysaniyye içinde gelişen bir hareket olarak da görülen Muhtariyye ile Keysaniyye nitelemesini, başlangıçta ayırt etmek güçtür. Bazı mezhep tarihçilerinin, Muhtar’ın taraftarlarından Muhtariyye diye bahsetmelerine rağmen, daha yaygın bir şekilde Muhtar’ı tasdik edip ona tabî olanlara Keysaniyye de denilmektedir. Bkz. İbn Kuteybe (276/889), Te’vilu Muhtelefi’l-Hadis, Beyrut trz., 50; Mesûdî, III, 87; Bu isim Emevî hilâfetinin son zamanlarında Şîi görüşlere sahip kişiler için yaygın olarak kullanılmakla birlikte ilk zamanlarda düşmanları tarafından kendilerine verilmiş son derece kötüleme ismi olabilir veya Muhtar’ın Keysaniyye fırkasını biçimlendirmesi anlayışından ileri gelebilir. Watt, “Shi’ism under The Umayyads”, JRAS, 1960, pp. 158-172, London, 163.

Page 240: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

230

Muhtar es-Sakafî’nin hareketinin sonuçlarından biri, Kûfe’nin Arap eşrafını, Hz. Ali çocukları adına ortaya çıkan siyâsî hareketlerden uzaklaştırması57 mevâliyi de bu eğilimle buluşturması58 olmuştur.

Nusaybin’de Kurulan “Haşebiyye” Devleti

Muhtar’ın kumandanı İbrahim b. Eşter’in Cezîre bölgesine hâkimiyet döneminde, Nusaybin’de zaten varlığı ortaya çıkan “Haşebiyye”, muhtemelen Muhtar’ın öldürülmesinden sonra da bir sınır bölgesi olarak Haşebiyye’ye uygun bir sığınak olarak görülmüştür. Muhtar’ın öldürülmesinden ve devletinin çöküşünden sonra sağ kalan, sayıları iki bin atlıya ulaşan, muhtemelen çoğu mevâlîden ve “zayıf Araplar”dan oluşan Muhtar’ın taraftarlarından bir topluluk Kûfe’den Nusaybin’e gittiler.59 Keysaniyye hareketinin Nusaybin merhalesi veya 67/686 senesi ve 73/692 senesi arası fetret dönemi olarak da isimlendirilmesi mümkün olan bu merhalede, Muhtar’ın ashabından Fırat Cezîre’sinde Nusaybin’e çekilenler, burada, Kûfe’de Muhtar’ın topluluğuna benzer müstakil bir toplum veya yarı-devlet, “Haşebiyye Devletçiği” kurmaya kalkıştılar. Abdullah İbni Zübeyr’in, Abdulmelik b. Mervan’ın ve Haricîlerin liderliğinin dışında,60 sadece Muhammed b. Hanefiyye’nin imametini tanımayı devam ettirdiler.61

Burada dikkat çeken bir nokta; Muhammed İbnü’l-Hanefiyye’nin ve Muhtar’ın annesinin Rebîa kabilelerine mensup Hanifeoğullarından olmasının62 “Diyaru Rebia” denilen bölgede Diyaru Rebia’nın merkezi olan ve Nusaybin Musul’dan Nusaybin-

57 Ahbâru’t-Tıvâl, 274; Wellhausen, Dini Siyasi Partiler,146 ; Arap Devleti

ve Sukûtu, 31. 58 Wellhausen, Dini Siyasi Partiler,155. 59 bkz. Mesudî, III, 112. 60 Kadî, Keysaniyye fi’t Tarih, 140. 61 bkz. Mesudî, III, 112. 62 Bkz. Muhammed Âbid Cabirî, İslam’da Siyasal Akıl, Vecdi Akyüz,

İstanbul 1997, 530-531, 536. İbn Hanefiyye’nin annesinin ridde veya başka bir kabilenin tutsağı olarak Medine’ye getirildiğinde Hz. Ali’nin hanımı olduğu rivayetleri var. Kâdî, el-Keysaniyye, 233.

Page 241: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

231

Cizre hattına kadarki sahada oturan Rebia kabilesinin63 “asabiye” sebebiyle bu harekete destek vermesinde etkili olduğu düşünülebilir. Fakat bu noktanın, İbn Hanefiyye ve Muhtar arasındaki ilişkinin sebeblerinden biri olup olmadığını ve Nusaybin’de Rebia kabilelerinin desteğini kazanıp kazanmadığını bilmiyoruz.

Muhtar’ın öldürülmesinden sonra Kûfe’ye gelerek oradan Nusaybin’e geçen Muhammed b. Hanefiyye’nin oğlu Hasan b. Muhammed b. el-Hanefiyye’nin de, Nusaybin’deki Haşebiyye’nin lideri yapıldığı nakledilmektedir.64 Hasan’ı oraya, babası Muhammed b. Hanefiyye’nin gönderdiği de ifade edilmektedir.65 Zehebî’nin nakline göre, Hasan b. Muhammed b. el-Hanefiyye, Zübeyrîler bölgede kendi hakimiyetlerini sağlamak için, Haşebîlere saldırana kadar bir süre liderleri olarak onlarla kalmıştır. Zehebî’nin naklinde, Zübeyrîlerin baskılarına maruz kalmaları sırasında, Musul’dan onlara yönelen İbn Zübeyr’in komutanlarından Müslim b. el-Esir’in onu yakalayıp esir olarak İmamları Abdullah İbn Zübeyr’e gönderdiği ve İbnü’z-Zübeyrin’de onu Mekke’de hapsettiği, en sonunda oradan firar ederek Mina’da babasının yanına döndüğü zikredilmektedir. Avâne b. Hakem’in (150/767) naklettiği bu rivâyetin66 tarihî açıdan doğrulanmasının güç olduğu ifade edilmektedir.67

S. Kutlu, Hasan’ın, Haşebiyye adıyla bilinen Muhtar’ın taraftarlarının lideri olmayı kabul ettiğini sanmadığını, İbn Zübeyr’in, onun, Muhtar’ın taraftarlarını yeniden organize edebileceği ihtimalini düşünerek onu yakalatıp hapsettirmiş olabileceğini söyler. Kutlu’ya göre; Hasan b. Muhammed babası ve kardeşi etrafındaki Kufe kaynaklı spekülasyonlardan ve Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer hakkındaki ileri geri konuşmalardan rahatsızlık duymaktaydı Kûfelileri bu konuda tenkit ederek onlara Allah’tan ittikâ etmelerini

63 Bkz. Ramazan Şeşen, “Cezîre”, DİA, 7/509; Ramazan Şeşen, “Haçlı

Seferleri Sırasında Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin Siyâsî ve Sosyal Durumu, Haçlılarla Yapılan Mücadeleye Katkısı”, Uluslararası Haçlı Seferleri Sempozyumu (23-25 haziran 1997, İstanbul), Ankara 1999, 33.

64 Bkz. Zehebî, VI, 334; 65 Bkz. Cabirî, İslam’da Siyasal Akıl, 524; Fığlalı, “Hasan b. Muhammed b.

Hanefiyye”, 331. 66 Bkz. Zehebî, VI, 334; 67 Fığlalı, “Hasan b. Muhammed b. Hanefiyye”, 331.

Page 242: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

232

söylemekteydi. Hatta muhtemelen bu endişeleri dolayısıyla Muhtar’ın ölümünden sonra Kûfeye ve oradan Nusaybin’e giderek onun taraftarlarıyla bizzat görüşmüştü. Hasan, babası adına hareket ettiğini iddia eden bu kimseler dolayısıyla Zübeyriler tarafından başı dertte olan babasının, onlarla ilişkisi olduğu şeklindeki ithamdan kurtarmak için veya bazı aşırı fikirlere sahip olup olmadıklarını bizzat araştırmak için Nusaybin’e gitmiş olabilir. O, muhtemelen Kûfe’deki Muhtar’ın taraftarlarının bu aşırı fikirleri ve Hz. Ebû Bekir ve Hz Ömer hakkındaki ileri geri konuşmaların çok sık olduğunu görmesi üzerine Kitab’ûl-İrca’yı yazmış olabilir. Hasan, her ne kadar Zübeyrileri babasına karşı davranışları dolayısıyla sevmiyorsa da, İrcâ konusunda babasına ve kardeşine karşı açıkça muhalefet etmiş, bu konuda babası ve kardeşine karşı çıkmıştır. Hasan’ın, onlar adına biat alan ve onların onaylamayacağı fikirleri benimseyen ve Hâşimî ailesinin kontrolü dışında oluşan bir gruba liderliği, bütün bu sebeplerle kabul etmesi mümkün değildir.68 Muhammed b. el-Hanefiyye’nin diğer oğlu Ebû Hâşim Abdullah b. Muhammed b. el-Hanefiyye, (98/716) kardeşi Hasan b. Muhammed b. Hanefiyye’ye nazaran bir rivâyete göre çok katı gnostiktir.69 Makâlât Türü eserler ve bazı tarih kaynakları; Ebû Hâşim’in, Sebeiyye olarak bilinen daha sonra ise Keysâniyye olarak adlandırılacak olan Muhtar’ın takipçileriyle yakın ilişki içinde olduğunu, açıkça bu dönemde onların sevgisini kazandığını, onların görüşlerine meyilli ve onların da onu kendilerinin imamı olarak gördüklerini belirtirler.70

Vedad el-Kadî’ye göre; Kitâbu’l-İrcâ’da Hasan b. Muhammed hakkında, özellikle Muhtar’ın zamanında onun ilk temâyüllerinden açık bir durum olmasa da, Hasan’ın o döneme ilişkin olarak durumunu

68 Kutlu, Türklerin İslamlaşma Sürecinde Mürcie ve Tesirleri, 80-81. 69 Neşşar, I, 324. Zührî de İbnü’l-Hanefiyye’nin oğlu Ebû Hâşim’in,

Sebeiyye hadislerini toplamakta olduğunu söylerken bu hususu teyit etmiş olmalıdır. Wellhausen, İbn Hanefiyye ve oğlu Ebû Haşim hakkında bilinen inançların oluşmasına, muhtemelen onların pasif tutumlarının sebep olduğunu ifade eder. Wellhausen, Arap Devleti ve Sukûtu, 239.

70 İbn Hanefiyye’nin (81/700-701) senesinde ölümünü kabul eden bazı Keysanî gruplar, vasiyetle Ebû Hâşim Abdullah b. Muhammed b. el-Hanefiyye’ye geçtiğini iddia ederek ihtilafa düşmüşlerdir. İbn Sa’d, V, 327; Nâşî, el-Ekber, 30; Mes’ûdî, III, 254; İsfehânî, Makâtilu’t-Tâlibîn, 126; İbn Haldun, Tarih, III, 211.

Page 243: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

233

tespit etmek için babasının durumunu genel olarak zorlaştırmadan, babası ile ilgili kaynaklarda yer alan bazı bilgilerden hareketle fikir yürütülerek Hasan’ın ilk fikrî eğilimlerinin tespiti yapılabilinir. İbn Zübeyr Muhammed b. Hanefiyye’yi, ehlini, çocuklarını ve taraftarları arasında yer alan bazı kişileri Mekke’de Zemzem’de hapsettiği sırada, muhtemelen Hasan’da babasıyla beraber oldu. Muhtar’ın hapishaneden onu ve taraftarlarını kurtarmak için gönderdiği kurtarma ordusunu gördü. Sonra, babası İbn Hanefiyye, ehli ve taraftarları için düşmanları İbn Zübeyr’in ciddi olarak farkına vardı. İbn Zübeyr’in kendisine biat etmeleri için, onlar üzerinde sürekli tazyik gayreti ve bütün bunlar, Hasan’ın nefsinde Zübeyrîler için özel bir düşmanlığı derinleştirmiş olmasını mümkün kılar. Muhtemelen onu, Muhtar’ın karşısında bir taraf olmaya yumuşatmaya sebep oldu. Fakat Muhtar hâlen orada hayatta iken Hasan Kûfe’ye gitmeye güç yetiremedi. Zaten Muhtar, daha öncede İbn Hanefiyye’nin oraya gelmesi hususunda isteksizliğini göstermişti. Bunun için şüphesiz Hasan’ın Muhtar’ın öldürülmesinden sonra Kûfe’ye gitmesinin, bizzat kendisinin orada hakiki konumlarını araştırmada bulunmaya işaret olabilir. Babasının taraftarlarının liderliğini üstlenmesinde onun beklentileri olan apaçık bir kişiliği olsa da olmasa da farketmez. Şüphesiz Hasan, liderlik kendisine arz edildiği sırada, Nusaybin’de Muhtariyye’nin lideri olmayı kabul etmeyi uygun buldu. Onların nazarında babasını temsilen, esir edilene, hapsedilene ve Hicaz’a dönene kadar, liderlik makamı görevlerini üstlenmeye devam etti. Hasan b. Muhammed Haşebiyye’nin (Muhtariyye) lideri olduğu vakit, Nusaybin şehrinde onları yakından tanımaya, eline bir fırsat geçmiştir. Görünüşe bakılırsa onlarla beraber tecrübesi neticesinde onların dinî, fikrî görüşlerinden ve hayatta onların tavırlarından rahatsız olarak onlardan ayrıldı. Bundan dolayı- büyük ihtimalle-hapishaneden kaçtıktan sonra onlara katılmaya hazırlanmadı. Her ne kadar, onlara dönmekten onu meneden diğer âmillerin varlığı muhtemel olsa da, bu kararına vardıran belki, Muhtariyye’nin aşırılıklarıydı. İrcâ Risâlesinde onları “Sebeiyye” isimlendirerek onların aşırılıklarını yerdi ve onlara suçlamalarda bulundu.71

Hasan’ın Nusaybin’deki Haşebiyye’ye liderlik yapmaktan uzaklaşmasında onların etkili olması muhtemel olan fikirlerini tespit

71 Kadî, Keysaniyye fi’t Tarih, 141-142.

Page 244: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

234

etmek, öncelikle Muhtar es-Sakâfî’den Haşebiyye’ye intikal etmiş olabilecek fikirleri tespit etmekle mümkün olabilir.

Kaynaklarda Muhtar’ın aykırı görüşleri olarak belirtilen hususlar; 1. Muhammed b. el-Hanefiyye’yi tazimle yetinmeyerek, onun adına halifeliği ele geçirmek isteğiyle, kendisinin de İbn Hanefiyye’nin yardımcısı olduğunu ilan etmesi ve onu efsane ve hurafelerle yücelterek imâmetini, mehdiliğini ileri sürmesi.72

2. Kâhinler gibi secîli konuşmalarında “gayb bilgisine” sahip olduğu, gelecekten haber verdiği iddiası.73

3. Cebrâil ve Mikâil’in vahiyle kendisine geldiğini iddia ederek nübüvvet iddiasında bulunması,74 Kaynakların pek çoğunun eğilimi, 72 İbn Kuteybe, Uyunu’l-Ahbar, I, 299; Taberî, III, 465; İbn A’sam, V-VI,

315; Bağdadî, el-Fark, 43; Makdisî, V, 131; Bazı kaynaklar, İbn Hanefiyye’nin kendisinin mehdîliği benimsediği ve bu sıfatı kabul ettiğine işaret eder. İbn Sa’d, V, 94.

73 Müberred, III, 1191-1192; Makdisî, V,131; Muhtar, Kûfe’deki özellikle zayıfları ve mevâliyi meşgul eden meseleleri ve taleblerini çok iyi bildiğinden “Ehl-i Beyt’in intikamını alma” adına önemini kavradığı bu toplulukları yanına çekmek, onlara bir “ordu” olarak dayanmak ve siyasî tasarısını bu yolla gerçekleştirmek istiyordu. Mevâlîye dönük siyasetinde “zayıfları esirgeme”, onları İslâm ümmeti içinde “vatandaşlık” haklarından yararlandırma, dolayısıyla atâya ve sorumluluklara katma gibi argümanlar kullanarak mevâliyi kazanmaya çalıştı. İnsanlara, kâhinlerin secîli konuşmalarını andırır hitabında, insanların muhayyilesinde olan “geleceğin bilgisi”ne sahip olduğu izlenimi verilerek, kendi konuşmalarında da kendisine vahyolunan şeyler olduğunu düşündürüyordu. İslâm’ın öğretilerine muhalefet etmedi veya onları değiştirme iddiasında da bulunmadı. Muhtar’ın iddiası sadece “gayb” bilgisiydi. Bu bilgi, dinî kaderin gayb bilgisi değildi. Zalimlerden intikamı, mazlumların zaferini müjdeleyerek, zayıfları ilgilendiren siyasetin “gayb bilgisiydi. Bu, kendisi veya çevresinin bir ilâhîlik kisvesine bürünerek, bunalan kitlelere geleceği müjdeleyen bir mesaj tarzında bir siyâsî söylem biçiminden öteye gitmeyen bir “geleceği bilme” iddiasıydı. Câbirî, İslam’da Siyasal Akıl, 555-558.

74 İbn Kuteybe, Te’vilu Muhtelefi’l-Hadis, 50; İbn Kuteybe, Maarif, 176; İbn Kuteybe, Uyunu’l-Ahbar, I, 301-302; Bağdadî, el-Fark., 46, 47; Makdisî, V,131; Keysan’ın, Muhtar’ dan daha aşırı fikirlere sahip olduğu Muhtar resmen nübüvvet iddiasında bulunmamakla birlikte. Keysan’ın mevâlî yandaşlarına, Muhtar’a vahiy geldiğini, Muhtar’ın peygamber

Page 245: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

235

Muhtar’ın bizzat nübüvvet iddia etmediği, nübüvvet iddiası için geniş bir kapı açan Cebrail’in ona “geleceğin bilgisi”ni haber verdiği şeklindedir.75 Muhtar resmen nübüvvet iddiasında bulunmamakla birlikte Muhtar’ın kehâneti ve kendisine vahy geldiği iddiasının onun taraftarları tarafından yapıldığına dâir kayıtlar vardır.76 Muhtar’ın öldürülmesinden sonra hanımının Muhtar için onun nebi olduğunu söylediği ve hanımının bu yüzden öldürüldüğü haberi de yer almaktadır.77 Bu değerlendirmeler yanında kendisine vahiy geldiği iddiasını ileri sürenlerden, Muhtar’ın teberri ettiği ile ilgili rivâyetler de vardır.78

4. Bedâ” düşüncesini savunması.79 Bedâ fikri, Muhtar’ın adamlarından Abdullah b. Nevf’e de atfedilir.80

olduğunu yaydığı rivâyetleri yer alır. Muhtar ve Keysan’ın gerçekten vahiy geldiğini kanıtlamak için, bazı hilelere başvurarak rolleri paylaştıkları, yanına “Arap eşrafı”nı çekmek isteyen Muhtar’ın peygamberlik iddia etmesi çıkarına olmadığından, Keysan’ın mevali ve zayıf Araplara bu işi duyurma işini üstlendiği ileri sürülür. Câbirî, İslam’da Siyasal Akıl, 541, 558.

75 Bkz. Belâzurî, Ensab, V,272; İbn Hazm, el-Fasl fi’l-Milel ve’l-Ehvâ ve’n-Nihal, Beyrut trz., IV,184; Câbirî, İslam’da Siyasal Akıl, 560;

76 Taberî, III, 461; İbn A’sam, V-VI, 292-294; Aganî, IX, 13-14; Bağdadî, el-Fark, 49-50;

77 Taberî, III, 494; 78 Taberî, III, 468-469, 477-478. 79 Muhtar’ın, meydana gelen her şeyin bilgisine sahip olduğunu, kendisine

vahyin geldiğini ve İmam tarafından kendisine bir risalenin ulaştığını iddia etmesi, yakın gelecekle ilgili belli bir durumu soranla karşılaşması, önceden düşünmeden bunu cevaplamaya mecbur kalması, ya da bir çatışmada adamlarına zaferi müjdelemeye mecbur olmasının bu görüşü ileri sürmesine zemin hazırlamış olduğu söylenebilir. Taraftarlarına bir olayın meydana gelmesini haber verdiği zaman, bu olayın uygun gelmesi durumunda iddiasına delil gösterdiği, uymadığı zaman da “Rabbiniz başka şey düşündü de bedâ vaki oldu, Allah’ın ilmi değişti”, “Allah ne dilerse onu yapar, bazısını mahveder, bazısını da vücuda getirir. Ana kitap O’nun nezdindedir”. (Er-Râd, 39). âyetini okuyarak durumunu kurtarmaya çalıştığı kaydedilir. Bkz. Bağdadî, el-Fark, 38-39, 51-52; Şehristanî, el-Milel ve’n-Nihal, thk. M. Seyyid Kîlânî, Beyrut trz, I, 148-149; İsferâînî, et-Tabsır fi’d-Dîn, thk. Kemal Yusuf el-Hûd, Beyrut 1983, 30;

Page 246: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

236

5. “Kürsü olayı” 81

Kaynaklarda yer alan bu iddialar araştırıldığı zaman, Muhtar’la savaşanların bile ona ve taraftarlarına aşırı bir fikir izâfe ettiklerine pek rastlanmamakla beraber Muhtar’a atfedilen nübüvvet ve bedâ gibi iddiaların da büyük ölçüde onu kötülemek maksadıyla ortaya atıldığını söylemek mümkündür.82 Statü bakımından kendinden daha büyük olan İbn Hanefiyye’ye yalnız tâbî olan biri olarak Muhtar’ın İbn Hanefiyye ile ilgili fikirlerinde ve Muhammed b. el-Hanefiyye’nin imajında aşırı sayılacak derecede bir figür olmamıştır. Muhtar, İbn Hanefiyye’nin imajını kendisini gölgede bırakacak derecede yüceltmediği gibi taraftarlarından bir zümrenin kendisini gölgede bırakacak derecede bunu yapmasına da müsaâde etmezdi. Şayet Muhtar’ın fikir ve faaliyetlerinde İbn Hanefiyye’nin imajını aşırı derecede yüceltme olsaydı da böyle bir anlayışa taraftarlarından hiçbir

80 Taberî, III, 489. 81 Hemdânlı A’şa’nın şiirlerinde geçen bu “kürsü”, Muhtar’ın, Hz. Ali’nin

mukaddes emanetlerinin ve kalp huzurunun “Sekine” saklı olduğu kabul edilen, üzerinde oturduğu, atlas, İpek ve çeşitli süs eşyaları ile kaplattırılmış, katırla çekilen bir kürsüydü. Harbe girildiği zaman öne çıkarılıyor, Muhtar, “zafer ve yardım sizinledir, tepenizde melekler vardır, size yardım için inerler.” gibi bazı parçalarını Kur’an’dan aldığı ve azaltıp çoğalttığı secîli şeyler okuyordu. Taraftarlarının, buzağılarının etrafında toplanıp eğilen İsrailoğullarının âdeti olan Tâbut’u gibi her yandan kuşatarak, dönerek kendilerinden geçmişcesine Muhtar’ın muzaffer olması için ellerini kaldırarak ve yalvararak dua ettikleri eski bir kürsüydü. Müberred, III,1196; Belâzurî, Ensab, V, 242; Taberî, III, 476-477; Ebu Hatim er-Râzî, 295 Şehristanî, el-Milel, I, 149; İbn Esir, el-Kâmil, IV, 258-260; Muhtar, “Kürsü”yü, adamlarının muhayyilesini hazırlamanın sembolü yapmıştı. Câbirî, İslam’da Siyasal Akıl, 560.

82 Onat, Emeviler Devri Şiî Hareketleri, 103, 114; Bazı değerlendirmelere göre; İbn Hanefiyye adına hareket ettiğini iddia eden Muhtar’a atfedilen bu fikirlerde vurgulanan ortak nokta, onun gelecekten haber veren (ister kâhin ister nebî olarak nitelendirilmiş olsun) bir siyâsî hareket adamı olduğudur. Onun secîli sözler ve şiirlerindeki bu tema dine zarar verecek aşırı iddialardan öte, şahsiyeti ile ilgili ileri sürülen çerçevede de düşünüldüğünde onun siyâsî başarı güden bir tavırla taraftarlarına ümit ve güven aşılamakla ilgili olmalıdır.

Page 247: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

237

zümre izin vermeyecek, Muhtar’a destek ve faaaliyetlerini azaltmış olacaktılar.83

Bunun yanında Muhtar zamanında Muhtar’ın taraftarlarından varlığı bilinen bir grubun arasında aşırı fikirler ifade edilmiştir. Bazı basit aşırı fikirlerin, Hz. Ali’ye uyarlanmış şekliyle Muhtar zamanında Kûfe’de yaşayan ve Muhtar’ı desteklediği bilinen Sebeiyye yoluyla Muhtar’ın taraftarlarından nüksetmiştir.84 Muhtar’ın isyanında yer alan Sebeiyye’nin Kûfe’de gücü eline aldığı zaman ne kadarının orada kaldığı ve onu desteklediği ve onun yanında aktif olmaya başladığı şüphelidir.85 Welhausen ise, Muhtar’ın Sebeiyye denilen kişilerle ilişkisinin ne dereceye kadar olduğu bilinmemekle birlikte, Kûfe’nin birtakım Arap ailelerinde yuvalanan Sebeî’lerin, eski Şiîleri de elde ederek mevâlilere siyâsî önem kazandıran Muhtar’ın da açtığı yol üzerinde Kufe’de ağırlığını hissettirdiklerini, Muhtar vasıtasıyla tarihî ehemmiyet kazandıklarını ve bunların İbn Sebe’nin, aynı ruhun çeşitli bedenlerde, özellikle Peygamberin ruhunun haleflerinde tezahür edeceği hakkındaki doktrine inandıklarını belirtir.86 Muhtar, kendi pozisyonunda tehlike yaratmadıkça yönetimindeki Sebeiyye’yi kabul etmeye hazırdı ve onlara Kûfe’de hareket hürriyeti tanıdı. Muhtemelen onlar da kendi grupları için durumdan çıkar sağladılar ve İbn Nevf gibi Muhtar’ın destekçileri de Muhtar’ın kehâneti ile ilgili haberlerin yayılmasında etkili oldular.87

Muhtar’ın taraftarları olan Nusaybin’deki Haşebiyye’nin fikirlerini öğrenmek ve anlamak için tarih kaynaklarından sonuç çıkarmak mümkün olsa da, kaynaklarda Muhtar’a atfedilen edilen fikirleri ve bu taraftar kitlesinin Kûfe ve muhtemelen Nusaybin’de olanlarının görüşlerini bize ilk elden yansıtan ilk kaynak Kitâbu’l-İrcâdır. Burada bizi doğrudan ilgilendiren husus, Hasan b. Muhammed el-Hanefiyye’nin ircâ fikrini benimseme aşamasına

83 Kâdî, “The Development.....”, 299. 84 Kâdî, El-Keysaniyyetü fi’l-Edeb, 360. 85 Kâdî, “The Development...”, 300. 86 Arap Devleti ve Sukûtu, 31-32, 238; Câbirî’ye göre, bu Sebeî eğilim,

mitolojik nitelikli ideolojik muhalefetin uygulamalı bir görünüşü niteliğinde ortaya çıkmıştır. İslam’da Siyasal Akıl, 543.

87 Belâzurî, Ensab, V, 260 ve Taberî, III, 477-478.

Page 248: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

238

gelmesi ve ircâ ile ilgili fikirlerinden daha ziyade88 Kitâbu’l-İrcâ’da; Hasan’ın Nusaybin ve Kûfe’de bizzat yakından fikirlerine müttalî olduğu Muhtar’a bağlı olan, fakat henüz Keysaniyye adıyla anılmayan zümrelerle ilgili tespitleridir. Hasan b. Muhammed el-Hanefiyye, Kitâbu’l-İrcâ’da tedirgin olarak özellikle karşı çıktığı muhtemelen Gulât-ı Şia topluluklardan “Sebeiyye” olarak nitelediği bu grubun inançları hakkında açık, keskin, ayrıntılı ve hasmâne ifadeler yer almakta ve toplumun âşina olmadığı son derece aykırı fikirlere sahip oldukları belirtilmektedir. Bunlar hakkında yapılan suçlamalar; Allah’ın kitabına karşı çıkmak, Allah’a ve nebisine89 karşı açıkça yalan söylemek ve iftira etmek, insanları Müslümanlıkları konusunda şaşmaz bir gözle ve yanılmaz bir akılla ayıramayan, günah işlemek ve fitneye düşmekti. Risâleye göre, bunlar, Ehl-i Beyt’i imam edinen ve onların dinlerini taklid eden, onların sevdiklerine dost olan, sevmediklerini terk eden, Kur’an’dan yüz çevirip kahinlere uyarak Kıyamet kopmadan önce bir devletin kurulacağı beklentisi içerisinde olan, Allah’ın kitabını tahrif ederek O’nun hükümlerini rüşvetle saptıran ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarmak için çalışan, insanların şaşırdığı, yüz çevirdiği bir vahiy ile ve gizli bir ilim ile hidayete erdiklerini söyleyerek, Hz. Peygamberin Kur’an’ın onda dokuzunu gizlediğini iddia eden bir anlayışı benimsemişlerdi.90

Haşebiyye Devletinin Ortadan Kalkması

Haşebiyye, Zübeyrîlerin onlarla savaşmasına rağmen, uzun olduğu tahmin edilmeyen bir devre Nusaybin’de kendi otoritesini elde etmeye sahip oldular. Abdulmelik, Zübeyrîlerden Cezîre ve Irak’ta kalan kimseleri yok etmek için sürekli hücuma geçtiğinde hâlâ

88 Bu konuda bilgi için bkz. Vedad el-Kâdî, el-Keysaniyyetü fi’t-Tarihi ve’l-

Edeb, Beyrut 1974, 142-143; Kutlu, “İlk Mürciî Metinler ve Kitâbu’l-İrcâ”, 319-328.

89 Kutlu, bu ifadenin asıl metinlerde “ala Beni Ümeyye” şeklinde olmasına rağmen, metinde ve diğer kaynaklarda Emevilere nasıl bir iftirada bulundukları konusunda her hangi bir bilginin tespit edilemediğini, metinde peygamber hakkında Kur’an’ı gizlediği iftirasında bulunulması gibi ifâdelerden bunun “ala Nebiyyihi” şeklinde olması gerektiğinin anlaşıldığını belirtir. Bkz. Türklerin İslamlaşma Sürecinde Mürcie ve Tesirleri, 78.

90 Kutlu, “İlk Mürciî Metinler ve Kitâbu’l-İrcâ”, 327.

Page 249: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

239

saltanatları devam etmekteydi.91 Muhammed b. el-Hanefiyye’nin hac ibâdetini yaptığı 68/687 yılında Arafatta, İbn Zübeyr’in, Ümeyye Oğullarının, Havâric’in ve İbn Hanefiyye’nin olmak üzere dört ayrı hizbe ait sancağın bulunduğu kaydedilmektedir.92 Bu durum muhtemelen o yıllarda İbn Hanefiyye’nin imamlığını tanıyan Nusaybin’deki taraftarlarının varlığını ve yönetimini gösteren bir işaret telakkî edilebilir.

Nusaybin’de “Haşebiyye” topluluğunun kısa süreli de olsa, İbn Zübeyr ve Ümeyyeoğullarının Cezîre bölgesine yönelik hakimiyet teşebbüslerine rağmen varlığını sürdürmesi, bu iki güçlü hasım kuvvetin bölgeye seferini engelleyen bazı nedenlerden kaynaklanmaktaydı.

Muhtar’ın öldürülmesi ve onun taraftarlarından bazılarının Abdullah b. Zübeyr tarafına iltihak etmesi bir yerde Abdullah b. Zübeyr’in hakimiyetinin güçlenmesine sebep oluyordu. Diğer taraftan Muhtar ile mücadeleden çıkan Mus’ab, Irak’ta Haricî proplemiyle meşgul olmaktaydı. Abdulmelik Irak’ın bu durumundan yararlanarak Mus’ab’la mücâdeleye hazırlandığı sırada Bizans tehlikesi ortaya çıktı. Abdulmelik, İslam âleminin bu iç karışıklığından istifade etmek isteyen Bizanslılarla anlaşma yoluna giderek, 69/689 yılı yazında Irak’a ilk askerî hareketini düzenledi. Ancak Abdulmelik Suriye’den ayrıldıktan kısa bir süre sonra -65 yılında Emevî ailesi tarafından Mervan ve Halid b. Yezd’den sonra veliahd ilan edilen fakat Mervan’ın başa geçmesinden sonra veliahdlığı iptal edilen-Amr b. Said el-Eşdak’ın Şam’da kendisini halife ilan ettiği haberini aldı. Hemen Şam’a dönen Abdulmelik, Amr’ı ve taraftarlarını ortadan kaldırarak Şam’da sukûneti sağladıktan sonra yeniden Irak üzerine yürüdü, ancak kış şartları nedeniyle önemli bir başarı elde edemeden geri döndü. 93

71/690 yılında yeniden Irak üzerine harekete geçen Abdülmelik b. Mervân’ın ordusu, Zübeyrîlerden Cezîre ve Irak’ta kalan kimseleri yok etmek için Karkîsiyâ’yı eline geçirmiş Mus’ab İbn Zûbeyr’le karşılaşmasından ve Deyrü’l-Câsilık’ta onu öldürmeden az bir zaman 91 Kadî, Keysaniyye fi’t Tarih, 140. 92 Seyyid Hasan Karûn, “İbnü’l-Hanefiyye ve’l-Ahzâbu’l-Mütesâria”,

Mecelletü’l-Ezher, C. 50, (S. 7), s. 1472-1481, 1978 Kahire, 1477. 93 Aycan, Emevîler, 46, 47.

Page 250: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

240

önce 71/690-91 yılında Nusaybin’de bulunan Haşebiyye mensuplarını muhasara etti ve şehirlerini ele geçirdi. Onların büyük kısmı Emevî halifesi Abdulmelik’in ordusuna katıldılar, yenilgiye uğrayan diğerleri ise kaçarak Kûfe’ye geri döndüler.94 Muhtar’ın öldürülmesinden sonra da çoğu Muhtariyye’nin faaliyet merkezi olan Kûfe’de kalan taraftar kitlesine katıldılar. Bu hareketin Kûfe’deki mensupları, Kûfe’de siyasî faaliyetten ziyâde nazariye yönünde yoğunlaşarak dinî mezhebî faaliyetle isimlendirilebilecek bir tutum içerisindeydiler. Geçici zorunlu yer değiştirme devresi anlamına gelen Nusaybin’den Abdulmelik b. Mervan’ın ordusuna katılmadan İbn Hanefiyye’nin imâmetine sebatla devam edenler döndüler ve Kûfe’de Keysan’ın liderliğinde dostlarına katıldılar. Bu yüzden o vakitten beri “Keysâniyye” isimlendirildiler.95

Sonuç

Muhtar’ın Kûfe’deki devletinin yıkılması ve Muhtar’dan sonra takriben 71/690’da Nusaybin’de Haşebiyye” topluluğunun kurdukları devlet teşebbüsünün başarısızlığı ve imamları İbn Hanefiyye’nin, Abdülmelik b. Mervan’ı 73/692’de halife olarak tanıdıktan sonra,96 bu gelişmeler bu topluluğu amelî seviyede şiddetle zayıf düşürmüş, müstakbel devlet ümidini artırmış, Kitâbu’l-İrcâ’da da belirtildiği gibi “Kıyamet kopmadan önce bir devletin kurulacağı beklentisi içerisinde olma” bu devrede kuvvetli bir inanç olarak varlığını sürdürmüştür. Gelecekte bir devlet kurma ümidi içinde olan hareketin mensupları,97 tabiî bir netice olarak hatta gerekli bir zaruret olarak, tahammül kuvvetiyle ve akide için nazarî besleme seviyesinde müstakbel devlet hususunda ümit azmiyle, Keysaniyye tarihinde başarısızlığa üstün gelme merhalesi Keysaniyye’nin sürekliliğe sahip olmasını sağladı98

94 Bkz. Mesudî, III, 112. 95 Kadî, Keysaniyye fi’t Tarih, 146-147. 96 İbn Sa’d, V, 111; Belâzurî, Ensab, I,524-525; İbn A’sam, V-VI, 394-396; 97 Muhtar’ın düşmesinden İbn Hanefiyye’nin ölümüne kadar Keysaniyyenin

durumu için bkz. Kâdî, el-Keysâniyyetü fi’l-Edeb, 139-167. 98 Kadî, Keysaniyye fi’t Tarih, 166.

Page 251: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

241

İmamları İbn Hanefiyye’nin 81/700’de öldüğünde,99 birinci asrın sonundan önce Sebeiyye’nin eski fikirlerine döndüler ve İbn Hanefiyye için onun ölmediğini100, fakat sadece gaybetini iddia etmiş olmalılar.101 Onlar böylece, hayalini kurmuş oldukları müstakbel bir devlet fikri ile, adaletsizlik ve despotizm ile dolu yeryüzünü adaletle yönetecek, gaybet halinden sonra gelecek yaşayan bir Mehdî fikrini

birleştirdiler102 ve İbn Hanefiyye’ye, gulüv bir fikir anlamında Mesihî bir figür olarak bakmaya başladılar.

Josef van Ess, Hasan’ın b. Muhammed el-Hanefiyye’nin gençliğinde Hristiyan kelamının yüzyıllarca yeşerip geliştiği ünlü Nasturî akademisi sayesinde en parlak beyinleri kendine çeken Nusaybin’de de bulunmuş olmasının, Hasan’ın bazı fikirlerinde buradaki Hristiyan “etkisine” bağlamak konusunda bir iddiada bulunmamakla birlikte, “sadece insanların daha öncede yaptıkları şeyi yapmaya ve bunu daha önce yapmamış olsalar da gittikçe genişleyen dünya’nın kendilerine sunduğu imkanlarla bunu yapma fırsatını yakalamalarının mümkün olduğunu vurgular. Müslümanların belli bir problemle ilgili olarak karşıt Hristiyani argümanlarla uyandırıldığı ve bu fikri tecavüzden kurtulmak ve kendi kanunlarını düzeltmek için bilinçli bir tavır takınmaları yönünde kendilerini etkileyen bir Hristiyan “etkisi”nden bahsetmek mümkün görünmemekle birlikte, Hasan’ın diğer bir risâlesinde Kaderîleri red konusundaki görüşlerinde 99 İbn Hanefiyye’nin bir rivâyette, 81/700 yılında 68 yaşında Mekke’de

öldüğü nakledilmektedir. Bkz. İbn A’sam, V-VI,367; Bir diğer rivâyette de, Medine’de öldüğü ve cenaze namazının Hz. Osman’ın oğlu ve o zamanın Medine valisi olan Eban tarafından kılındığı ve Bakî mezarlığına defnedildiği bildirilir. İbn Sa’d, V,116; Mes’udî, III,123; İbn Zübeyr’den kaçarak Tâif’de “Vadî Vec”de öldüğüne dâir rivâyetler de vardır. Bu rivâyetlerle birlikte onun ölümünü kabul etmeyen Keysaniyye’den bazıları, Radvâ dağında gaybetini de iddia etmişlerdir. Mes’udî, III, 123.

100 Kâdı, El-Keysâniyyetü fi’l-Edeb, 168-170. 101 Şair Kuseyyir ve Seyyid Himyeri’nin şiirlerinde Krş; Nevbahti, 27, 29;

Kûmmi, 26-27; Eş’ari, Makalat, I, 92; Ebu Hâtim er-Râzî, 296-297; Bağdadî, Fark, 39-43; Uyunu’l-Ahbar, II, 160; İsfehânî, Kitâbü’l- Aganî, IX, 14,15; Mesûdî, III, 87-88; Şehristânî, 1,150; İbn Hazm, IV, 179; F. Râzî, İ’tikâdâtu Fırâkı’l-Müslimîn ve’l-Müşrikîn, nşr. A. S. Neşşar, Kahire 1938, 62.

102 Keysâniyye’de bu doktrinin gelişmesi için bkz. Kâdî, Keysaniyyetü fi’l-Edeb, 168-196.

Page 252: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

242

Hristiyanlarla-Müslümanların ortak argüman hazinesinden istifade ettiğinin söylenebileceğini ileri sürmektedir.103

103 Josef van Ess, “İslam Kelamı’nın Başlangıcı”, 413.

Page 253: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

ABBASİLER DEVRİNDE YUKARI MEZOPOTAMYA'NIN (CEZİRE)

SOSYAL TARİHİ: VIII. YÜZYILDA CEZİRE’DE KÖYLÜ HAREKETLERİ

Mustafa DEMİRCİ∗

Kronolojik İslam tarih kitapları, taşra toplumlarına, hatta genel toplumsal ve kültürel hayata dair bilgiler bulmak oldukça zordur. Taşra toplumlarına ait bilgiler genellikle şehir ve bölge tarihlerinden çıkarılabilmektedir. Cezire bölgesinin sosyal tarihi hakkında Süryani tarihçilerin yazdıkları kronoloji kitapları, bölgenin sosyal ve ekonomik tarihi hakkında oldukça kıymetli ve zengin bilgiler ihtiva etmektedir. Bu çalışmamızda başta Nusaybin yakınlarında bir manastırda bölgenin zengin bir ailesinin çocuğu olarak büyümüş, aynı zamanda Abbasîlerin ilk döneminin canlı bir tanığı olan Donys Telmehri(Tell-Mahre)’nin ve Suriyeli Michel’in kitaplarına dayanarak; Abbasîlerin kuruluş yıllarında Cezire bölgesinde yapılan bir vergi ve toprak reformu sonucu, ağır vergilerden dolayı köylerini ve topraklarını terk ederek başka yerlere kaçan köylülerin tarihini anlatacağız. Ayrıca devletin bu kimseleri geri getirmek için uyguladığı sert ve acımasız takibat ve bütün bu olaylardan bölgenin toplumsal ve ekonomik yapısının nasıl etkilendiğini ortaya koymaya çalışacağız. *Mustafa DEMİRCİ Yüzüncü Yıl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Tarihi ve Sanatları Bölümü VAN.”Geçmişten Günümüze Nusaybin Sempozyumu “27,28 Mayıs 2004

Page 254: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

244

İslam coğrafyacılarına göre Cezire bölgesi; Dicle’nin doğusunda kalan Meyyafarikin (Silvan), Erzen, Siirt, Zap havzası ve Fırat’ın Batısındaki Adıyaman bölgesini içine alan yukarı Mezopotamya’ya verilen addır.1 Onuncu yüzyıl İslam coğrafyacılarından Makdisî, Abbasîler dönemindeki idari taksimatı dikkate alarak daha güneydeki Musul ve Tikrit şehirlerini de Cezireye dahil etmiştir.2 Bölgenin en kuzeyinde Antep, Maraş ve Malatya yer alır. En güneyde ise Musul'un aşağısındaki Mekhul dağına kadar uzanır. İslam fetihlerinin akabinde bölgeye yerleşen arap kabilelerinin adına göre Diyar-ı Mudar, Diyar-ı Rabi’a ve Diyar-ı Bekr olmak üzere üç bölgeye ayrılmıştı. Bunlar arasında Nusaybin, Musul, Sincar, Dâr ve Cizre ile birlikte Diyar-ı Rabia kısmında yer alır.3 Ayrıca bu kısım Bereketli Hilalin tam ortasında yer aldığından Fırat ve Dicle’nin yanı sıra Karacadağ, Mardin-Cizre arasındaki Abdulaziz dağı ve Sincar dağından çıkan Hirmas, Sansar, Belih ve Habur ırmakları, Cezire bölgesinin topraklarını sulamaktadır.4 Bu bakımdan verimli toprakları, renkli ve yoğun nüfusu, düz coğrafyası ve büyük nehir yataklarının sağladığı ulaşım kolaylığı, bölgeyi hem iktisadi bakımdan, hem de sosyal bakımdan Emeviler ve Abbasîler için vazgeçilmez kılmıştır. Abbasîler döneminde Bağdat ve Samarra’nın buğday ve sebze ihtiyacının önemli bir kısmı buradan karşılanmıştır. Ayrıca Abbasîlerin kurulduğu yıllarda hazineye en çok vergi ödeyen eyaleti Cezire bölgesi olmuştur. Nusaybin'in kuru ve yaş meyveleri, tahılı ve kestanesi meşhurdu.

Emevilerin son yıllarında Ermenistan ve Azerbeycan bölgelerinin idareleri de Cezire bölgesi valilerine bağlandığından, bölge idari merkez haline geldi. Bu özelliğinden dolayı Emeviler, Muhammed b. Mervan ve Mesleme b. Abdulmelik gibi hanedana

1 Ramazan Şeşen, “Cezire”, DİA, İstanbul-1993, VII, 509. Ebi’l-Kâsım ibn

Havkal, (ö. 356/976), Kitâbu Sûretü’l-Arz, thk. Blachér, Gibb, Kahle, Kramers, Leiden 1938, 310-311.

2 Şemsuddîn Ebî Abdullah el-Makdisî (ö. 375/985), Ahsenü’t-Tekâsîm fî Ma’rifeti’l-Ekâlîm, Nşr. De Goeje, Leiden 1902, 136 vd.

3 Şihâbüddîn Ebû Abdullah Yâkut el- Hamevî (ö .626/1229, Mu'cemu'l-Büldân, thk. Abdülaziz el-Cündî, (I-VII), son iki cilt fihrist, Beyrut 1997, II, 562.

4 Hamevî, II, 156-158; Guy Le Strang, Buldânu'l-Hilafeti'ş-Şarkıyye, trc. Beşir Francis-Cücis Avvad, Bağdat 1954, 17, 40-41.

Page 255: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

245

mensup valiler atadılar. Son Emevî halifesi Mervan b. Muhammed de halife olmadan önce burada valilik yapmış, Halifeliğine Şam bölgesindeki kabileler karşı çıkınca, o da Halifelik merkezini Harran’a taşıdığından, siyasi ve sosyal ağırlık Şamdan Cezire bölgesine kaymıştır. Böylece bölgeye gelen nüfusa ve açılan sulama kanallarına bağlı olarak ziraat ve ticaret canlanmış, iktisadi bakımdan gelişmiştir. Hemen her karış toprak ekili durumdaydı ve bağlar, bahçeler ve ekinler ile iktisadi bakımdan Emevî devleti için önemli bir kaynak alanıydı.5 Bundan dolayı Abbasîlerin ilk dönemlerinde Cezire bölgesindeki iktisadi zenginliğin paylaşılması noktasında, hem devlet ile köylüler arasında, hem de bölgenin zenginleri ile fakir çiftçiler arasında bir mücadele yaşanıyordu. Abbasîlerin iktidara gelişinden sonra, bu mücadele başka bir hüviyet kazanarak, sosyal bakımdan tarihinin en çalkantılı ve bunalımlı dönemini yaşamıştır.6

Abbasî iktidarı başlangıçta Cezire bölgesi halkı tarafından kolayca kabul edilmedi; Ebu’l-Abbas Saffah zamanında (132/750-134/754), Urfa bölge emirinin önderliğinde başkaldırdı. Ancak ayaklanma bölge valisi olan ve daha sonra Abbasî halifeliğine oturacak olan Mansur tarafından bastırıldı.7 Diğer yerlerde olduğu gibi burada da Abbasîler, merkeziyetçi bir idarenin temellerini atmak için bir dizi çalışma başlattılar.8 Bu çerçeveden olmak üzere özellikle Halife Mansur zamanında başta Irak ve Cezire bölgesi olmak üzere bir dizi vergi reformu ve nüfus sayımı çalışmaları yapılmıştır. Bizim 5 Bkz. Ahmet b. Yahya el-Belâzurî, Fütûhu'l- Büldân, thk. A. Enis Dabbağ-

U. Enis Dabbağ, Beyrut 1987, 247-249. 6 Claude Cahen, “Fiscalite, Propriete Antagonismes Sociaux en Haute

Mesopotamie au Tems des Premiers Abbasîdes d’apres Denys de Tell-Mahre”, Arabica- (136-152), (Paris 1954) s. 138.

7 Ahmed b. İshak el-Yakûbi, Târîhu’l-Ya’kûbî, thk: Abdulemîr Muhennâ, Beyrut 1993, II, 290-292

8 Abbasilerin kuruluş yıllarında temelleri atılan bu merkeziyetçi projenin bir özetini ve ana hatlarını, devrin önde gelen bürokratlarından Abdullah ibn Mukaffa’nın halife Mansur'a sunduğu “Risaletü’s-Sahabe” adlı küçük layihasında bulmak mümkündür. Burada merkezi otoriteye bağlı bir ordu ve bürokrasi, merkezi bir hukuk, merkezi bir maliye ve güçlü bir merkezi otorite tasarlanmaktadır. Geniş bilgi için bkz. Abdullah İbn Mukaffâ, Risâletu’s-Sahâbe, 44-45; Bu tarihi metnin değerlendirme ve yorumu için bkz. Goitein, Dirasât fî Tarihi’l-İslâmî ve’n-Nuzumu’l-İslamiyye, İngilizce’den Arapça’ya trc: Atiyye Kavsî, Kuveyt 1980, 61 vd.

Page 256: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

246

konumuz bakımından Cezire bölgedeki çalışmalar ve bunun sosyal yansımaları oldukça dikkat çekicidir. Abbasîlerin kurulduğu yıllarda Cezire bölgesini ilk olarak Halife Mansur vali olarak atanmıştı. Ancak onun Halifelik makamına geçmesinden sonra diğer eyaletlerde olduğu gibi, Cezire’ye de Abbas b. Muhammed’i vali olarak atadı(150/767)9. Bu dönemde bölgede zikre değer herhangi bir tarihi olay meydana gelmemiştir. Ancak Halife Mansur hala bilinmeyen bir sebepten dolayı Abbas’ı valilikten almıştır. Taberi bu azil olayını şu cümlelerle aktarır: "Mansur Abbas’a kızdığından dolayı valilikten azletti (155/771) ve mallarını musadere etti".10 Ancak valinin azlinden sonra mallarının da musadere edilmesi konunun maddi bir boyutunun olduğuna işaret eder. Nitekim Süryani tarihçi Telmehri valinin azil sebebinin toprak ve vergi konusuyla ilgili olduğunu yazar; Mansur bu yıl Cezire bölgesine bir ziyarette bulunacağını, kendisi bölgeye gelinceye kadar halkın hasadı toplamamasını, mahsulü tarlada görmek istediğini bildiren bir emir gönderir.11 Halife Mansûr, Rakka ziyareti sırasında12 bölgedeki zenginliğe mütenasip bir vergi toplayamadığı için Abbas’a kızmıştı. Azil sebebi muhtemelen vergiyle alakalıydı. Ayıca Abbas’ın valiliği sırasında Rakka’da bir grup kölenin Hazineyi basması olayı da Abbas’ın azil sebeplerinden bir olmuştur. Telmehrî’nin hicri 150/768 yılı olaylarından sonra zikrettiği Harran Kölelerinin isyanı hakkında şu bilgiyi verir:13 “yaklaşık 5oo muraveze(?), Sind ve Hazar kölesi toplandı ve tepeden tırnağa silahlandılar. Gündelikçilerin önderliğinde yavaş yavaş Harran’a vardılar ve Beytü’l-Mâl’ın karşısında toplandılar. Yolda onlara tesadüf edenler de Beytü’l-Ma’'ı yağmalamak ve içindeki altınları ele geçirmek amacıyla onlara katılmıştı...”.

Haber vali Abbas b. Muhammed’e ulaşınca, onların üzerine hücum etti ve her iki taraftan da ölenler oldu. Sonunda daha fazla dayanamayacaklarını anlayan köleler kaçtılar, yakalananlar da cezalandırıldılar. Ancak bu isyana katılanların bölgenin asli unsuru olmadıkları açıktır; muhtemelen bunlar bölgedeki hazine çiftliklerinde 9 age, II, 324. 10 Muhammed b. Cerîr et-Taberî (ö. 310/922), Târîhu’r-Rusul ve’l-Mulûk,

thk. Muhammed Ebu’l-Fazl İbrahim, (I-XI), Beyrut 1964, VIII, 46-47. 11 Telmehri, 187-188. 12 Bu ziyaret h.154/772 yılında gerçekleşmiştir. Bkz. Ezdî, 218. 13 Telmehri, 174-174.

Page 257: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

247

ve zenginlerin tarlalarında çalışan kölelerdi. Fakat iktisadi bakımdan aldatılmışlık duygusu içinde oldukları anlaşılıyor. Gündelikçilerin önderliğinde isyan etmeleri de onların toplumun mazlum kısmını oluşturduklarını, bu yüzden de karamsarlık ve ümitsizlik içinde olduklarını gösterir. Daha dikkat çekici olan husus ise onların efendilerine değil de devlete karşı isyan etmiş olmalarıdır.14Bu olay, aslında bölgede mali sistemden kaynaklanan ciddi bir sosyal ve iktisadi çatışmanın olduğunu ve daha sonra meydana gelecek büyük olayların ilk sinyali idi. Bu gelişmeler karşısında yetersiz kalan ve Halifenin beklentilerini yerine getirmeyen vali de görevden alındı.15

Halife Mansûr kardeşi Abbas’ı valilikten azlettikten sonra yerine Musa b. Mus’ab(Ka’b)’ı (ö.168/784) atadı (154/770).16 Cezire bölgesindeki büyük karışıklıklar ve köylülerin yerlerini terk edişleri de Musa’nın kısa valiliği döneminde yaşandı. Bundan dolayı Onun uygulamaları daha sonra gelişen olayların anlaşılması bakımından önemli bir yere sahiptir. Bölgede Emevi yönetici ve seçkinlerine ait çok geniş arâziler ve çiftlikler bulunuyordu, fakat Emevîlerden Abbâsîlere geçiş döneminde bu arâzilerin bir kısmı bölgedeki kiliselerin eline geçmişti.17 Ayrıca geçiç döneminde yaşanan savaşlar

14 İhsan Abbas, Tarihu Biladi'ş-Şam Fi Asri'l-Abbasî, Amman 1992, 138. 15 Taberî, VIII, 47. 16 Musa b. Mus’ab veya Musa b. Ka’b’ın ayrı kişiler olduğuna dair iddialar

olsa da, genel kabule göre her ikisi de aynı şahıstır. Hakkında çok az bilgi vardır. Babasının son Emevi halifesi Mervan b. Muhammed'in katibi olduğu biliniyor. Cezire valiliğinde bölgede yaptığı şiddetle ünlenmişti. Buradan azledildikten sonra (155), Mehdi zamanında tekrar Mısır'a vali olarak atandı (167). Burada da uyguladığı şiddet ve zulüm, halkın tepkisine neden olmuş ve burada öldürülmüştür. Bkz. Ezdî, 224, no: 3; Kindî de onun Mısırdaki on aylık valiliği sırasındaki mali uygulamaları hakkında şunları söyler: “vergi toplama konusunda çok şiddetli davranıyordu. Her feddan'a dah önceki verginin bir kaı vergi daha ilave etti. Çarşılara ve hayvanlara kadar vergiler koydu.” Bu uygulamaları sonunda Huf halkı , Cezire bölgesinde olduğu gibi ona karşı isyan etti ve burada h. 168/784 yılında öldürüldü. Bkz. Muhammed b. Yusuf el-Kindî, Kitabu'l-Vulat vel'-Kudat, nşr Rhuvon Guest, Kahire ty, 124-128.

17 Musul’daki Deyr-i Mâr Matta manastırı, Emevilerden Abbasîlere geçiş sürecinde, devletten mal kaçırmak isteyen yada hazine arazilerini mülkiyetine geçiren Emevi yöneticileri mallarını kaçırmak için kiliseye devrediyorlardı. Mar Matta kilisesindeki bir rahibin “Evevilere ait bazı

Page 258: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

248

sırasında devletin vergi ve tapu kayıtlarını ihtive eden sicil kayıtları kaybolduğundan, vergi nisbetleri, toprak kayıtları ve nüfus bilgileri gibi maliyeye temel olan belgeler imha edildiğinden mali sistem tamamen kontrolden çıkmıştı. Bu bilgilerin ve kayıtların acilen güncellenmesi gerekiyordu.18 Bunun yanında kıtlık, kuraklık ve afetlerden dolayı, vergilerin yeniden düzenlenmesi gerekmiş ve bir vergi ve toprak reformu kaçınılmaz hale gelmişti. Bu durum karşısında Mansûr bizzat emir vererek bölgedeki bütün arâzilerin ölçülmesini, her şeyin (insan, hayvan ve ağaç) sayımının yapılmasını ve vergilerin yeniden düzenlenmesini emretti19. Bu reform çalışması da vali Musa b. Mus’ab’ın döneminde yapılmıştı (154/770-158/774)20.

Bu toprak ve vergi reformlarının görünüşteki hedefi vergi ödeyicilerinin yükünü hafifletmek, kaçak vergileri ortaya çıkarmak ve daha adil bir vergi dağıtımı yapmaktı. Ancak her vergi reformdan sonra büyük tepkiler doğardı; çünkü reform çalışmasından sonra genellikle herkesin vergi nispetleri artırıldığı gibi, kaçak arâzi ve vergiler ortaya çıkarıldı21. Bundan dolayı Telmehri “amaçları mümkün

malların, özellikle de Hişam ve Mervan’ın hazinelerinin bu kilisede saklandığı” ihbarı üzerine ortaya çıkmıştı. Bundan dolayı Halife Mansur, bölgedeki bütün kiliselerin mallarının sayımının yapılmasını emretti. Bkz. Telmehri, 171, 174.

18 Abbasilerin ilk yıllarında yaşanan bu karmaşık ortamı İbn Mukaffâ, Mansûr’a sunduğu risâlede şu sözleri ile anlatır: “Emiru’l-mü’minîn’e hatırlatılması gereken en önemli ve en tehlikeli, aynı zamanda en hassas konuların başında harâc meselesi gelir. Âmilleri bağlayıcı kurallar ve muhasebe edilecekleri ilkeler mevcut değildir. Bundan dolayı çiftçinin aleyhine aldığı kararları engelleyecek bir durum da yoktur. Harâc sicillerinde alınacak miktârlar belli değildir, bununla da kalmayarak vergi miktârları sürekli değiştirilmektedir. Bunun için halife tek bir vergi sistemi çıkarmalı, her arâziden ne kadar vergi alınacağı önceden belli olmalıdır. Her köyün veya bölgenin vergi miktârını gösteren belgeler hazırlanmalıdır. Bu şekilde hem haksızlıkların önüne geçilir, hem verim artar hem de her tarafa huzur gelir.”, Risâletu’s-Sahâbe, 44-45.

19 Telmehrî, 171, 174; Ayrıca bk. C. Cahen, 137-138. 20 Mûsa b. Mus‘ab hakkında Hıristiyan tarihçiler oldukça olumsuz

bahsetmektedirler. Telmehrî, “Çok şerir ve azgın bir vâliydi. Onun kadar sert birisi bilinmiyor” diye yazar. Telmehrî, 162.

21 İhsan Abbas, Tarihu Bilâdi’ş-Şâm fi Asri’l-Abbâsî, Amman 1992, 102.

Page 259: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

249

olan en çok vergiyi toplamak ve arâzinin harâcını artırmaktı” diyor22. Bu sözden anlaşıldığına göre arazi ölçümü ve vergi takdiri sırasında mükelleflere ilave yükler getirilmişti. Bunun sebebi, vergi koyma esnasında görevliler arâziyi olduğundan fazla yazarak vergilerin artmasına sebep oluyordu. Ancak arazi ölçümü sırasında ve vergi takdirinde görevlilerin yaptığı usulsüzlükler vergilerin artışına sebep oluyordu. Daha önce Mısır’da görüldüğü gibi görevliler ya ölçümde normalden daha küçük bir ölçü birimi kullanıyorlardı,23 ya da ölçüm sonuçları sicil kayıtlarına yazılırken kasten fazla yazılarak köylü daha fazla borç altında bırakılıyordu. Görevliler araziyi olduğundan fazla ölçerek 100 ceriplik bir araziyi 300 cerip olarak kayda geçiriyorlardı. Bu uygulama bazen köylülere, ürettiği bütün mahsulden daha fazla bir vergi yükü getiriyordu; köylüler yetiştirdiği bütün mahsulünü satsa bile vergi borçlarını ödeyemiyordu. Bundan dolayı bu tür düzenlemeler bazen haksızlıkların başlıca nedeni olabiliyordu24. Her reform (ta’dîl) çalışmasından sonra, bölgede kötülük, rüşvet ve haksızlıklar da yaygınlık gösteriyor, faizli borçlanmalar çiftçilerin arâzilerini kaybetmelerine neden oluyordu. Yalan şahitliği iftira gibi ahlaksızlıklar da bu ortamda daha da artış gösteriyordu25.

Köylülerin böylesi zor şartlarla yüz yüze kalmasında muhtemelen bölgede yaşanan kıtlık, kuraklık, sel baskını, don gibi tabiî afetlerin de etkisi oluyordu. Süryani tarihçilerin rivayetlerine göre bölgede aynı tarihlerde bütün ekin ve hasadı telef eden afetler olmuştu.26 Zuqnin’in(ö.775) kronolojisinde Abbasîlerin kurulduğu

22 Telmehrî, 75-6. 23 C. Cahen, 141. 24 age, 188, 197, 198. 25 age, 179-181, Ayrıca bkz. İ. Abbas, age, 104. 26 Süryani kaynakları sert iklim koşullarının bölgede sebep olduğu felaket

ve kıtlıklara sık sık işaret eder. İslam'ın ilk yüzyılı içinde vuku bulan afetleri bu kaynaklardan takip etmek mümkündür. Ayrıntılı bilgi için bkz. J.-B. Chabot, Chronique de Michel le Syrien Paris: E. Leroux, 1899; repr. Bruxelles 1963, II, 378, 401, 445, 456, 470-471, 474, 480, 491, 504-505, 506-507; Amir Harrak, The Chronicle of Zuqnin, Parts III and IV, A.D. 488-775 (Toronto: Pontifical Institute of Mediaeval Studies, 1999, 89, 100, 116-117, 123, 266, 274-276, 287, 289, 296. Ayrıca bu kaynakları ekonomi tarihi açısından inceleyen, doğal olarak bu tür afetlerin bölge ekonomisine etkileri üzerinde duran bir çalışma için bkz. Michael G.

Page 260: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

250

yıllarda (132/750) Cezire bölgesinde nehirleri donduran, ağaçları kurutan çok sert bir kışın yaşandığını aktarır. Bu afetten dolayı toprağın altındaki tohumlar da etkilenmiş; karların erimesinden sonra tohumların çürüdüğü anlaşılmış, kalan tohumlar da çekirgeler tarafından toplandığı için o yıl hiç mahsul alınamadığından ve oldukça zor bir yıl geçmişti.27 Aynı müellif H.155/772-3 tarihinde, yani Musa b. Mus’ab’ın bölgede vergi reformu yaptığı ve halkın vergilerini ödeyemediği yıl, oldukça kurak bir yıl yaşandığı ve bu kuraklığın Musul topraklarına kadar bütün Cezire’yi etkilediği, bu yüzden de ekinlerin kuruduğu ve kıtlık yaşandığından bahseder28. Ertesi yıl da (156/773) yağan kar ve arkasından başlayan don olayının, bölgedeki bütün incir, elma, üzüm, bağ fıstık gibi meyve ağaçlarını kurutmuştu.29 Özellikle bölge halkının geçiminde temel bir önem arz eden meyve ağaçlarının tahrip olması, etkilerini birkaç yıl sürdüren ekonomik bir krize neden oluyordu. Çünkü kuruyan ağaçların tekrar ekilerek meyve verebilecek hale gelmesi en az beş yıl aldığından, bölgedeki köylüler için böyle durumlar gerçek bir yıkım oluyordu. Mesela zeytin ağaçlarının donması ya da rüzgar tarafından sökülmesi, bölgede beş yıl zeytin yağı üretimini sekteye uğratıyordu. 30

Abbasîlerin vergi reformu sonucu vergilerin birkaç kat artırılması, ardı ardına yaşanan tabiî afetler ile birleşince köylüler vergi borçlarını ödeyemez duruma geldiler. Buna ilaveten Abbasî yönetiminin vergileri artık mahsul cinsinden(aynî) değil de, nakdî olarak mahsulün parasal değeri üzerinden toplama kararı alması; Cezire bölgesindeki taşra toplumu için büsbütün içinden çıkılmaz bir durum ortaya çıkarmıştı.31 Çünkü taşra toplumlarında ekonomik değişim daha çok takas usulüyle cereyan ettiğinden, devletin böylesi şartları dikkate almadan nakdi vergi toplamaya kalkması, vergisini ödemek için nakit para arayan köylüleri şehirdeki tefecilerin kucağına

Morony, “Michael The Syrian as A Source For Economic History”, Journal Of Syrıac Studıes Vol. 3, No. 2 July 2000.

27 Bkz. Amir Harrak, The Chronicle of Zuqnin, 184-186. 28 age, 266, 274-276. 29 age, 287, 289, 296. 30 Michael G. Morony, “Michael The Syrian As A Source For Economic

History”, s. 6. 31 Telmehri, 242-243.

Page 261: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

251

itmiştir.32 Bundan dolayı Telmehri, bu reformdan sonra damanlık sisteminin ve onun vergi mükellefleri üzerindeki olumsuz etkilerinin yayılmaya başladığından söz eder.33 Şöyle ki üreticiler vergilerini ödeyecekleri nakit parayı temin etmek için hasat zamanında ürününü satışa çıkardığından fiyatlar ucuzluyordu; köylü vergi borcunu ödemek için 50, 60 hatta 70 ceriblik buğdayı beş veya altı dinar karşılığında satmak zorunda kalıyordu. Halbuki bu miktardaki buğdayın piyasa fiyatı 30, hatta 40 dinara kadar çıkabiliyordu.34 Böylece köylü elindeki mahsulü, değerinin çok altında satarak ürettiği mahsulün çoğunu kaybediyordu. Bu da taşra toplumunun hissedilir bir şekilde fakirleşmesine yol açıyordu. Ayrıca verginin mahsul cinsinden toplandığı durumda ise; vergi toplayıcıları ile buğday satın alan tüccarlar (bündar) arasında gizlice bir anlaşma yapılarak, vergi memuru piyasadaki en düşük fiyat üzerinden mahsulü vergi karşılığı hesapladığından, köylünün ürettiği ürünün çoğu elinden çıkmış oluyordu. Böylece tüccar ve katip sınıfı, fakirleşen köylü üzerinden haksız bir zenginlik elde ediyordu.

Bu reformdan sonra ağır vergi borcunun altından kalkamayan köylüler, önce nakit temini için büyük toprak sahiplerinin ve şehirdeki sarrafların işlerinde gündelikçi olarak çalışmaya başlamışlardı.35 Bu da yeterli olmayınca köylüler, borçlarına karşılık şehirli tüccarlara borçlanarak hasat zamanında sattığı ürünler ile borcunu ödemeyi vaat ediyorlardı. Borç para veren uyanık şehirli tüccarlar da köylülerin bu zor durumundan azami derecede faydalanmak için, köylülere ağır şartlar koşuyorlar, ellerindeki arâzileri ipotek ediyorlardı. Bu şartlar köylünün ödeme gücünü aştığından bir başkasına daha borçlanıyordu. Sonunda da borçlarını ödeyemedikleri için topraklarını kaptırıyorlardı36. Bu gidişin sonunun olmadığını anlayan ve başka bir çıkar yol bulamayan köylüler sonunda köylerini ve topraklarını terk

32 Ortaçağ devletlerinde, özellikle de Abbasîlerde verginin aynî veya nakdî

toplanması ve nakde çevrilmesi durumlarında yaşanan problemlere ve sistemin işleyiş tarzına ilişkin olarak ayrıntılı bilgi için bkz. Mustafa Demirci, İslam’ın İlk Üç Asrında Toprak Sistemi, İstanbul 2003, 398-408.

33 Telmehri, 197-198. 34 age, 198-199; C. Cahen, 144. 35 age, 75-76; ayrıca bkz. Gayda Hazne Kâtibi, el-Harâc münzü Fethi’l-

İslâmî Hattâ Evâsıtı Karni’s-Sâlisi’l-Hicrî, Beyrut 1994, 218. 36 Telmehri, 202.

Page 262: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

252

ederek Mardin'in yukarısında kalan dağlık bölgelere kaçmaya başlamışlardı. En büyük göç olayı Musul ve Mardin yöresinde yaşanmıştı, diğer şehirlerdeki göçler bu kadar yoğun değildi. Kaçan köylüler Fırat havzasını takip ederek Kuzeyde Bizans sınırında yer alan Hanzit’e (Elazığ) kadar gitmişlerdi. Bir kısmı da çevresindeki diğer köylere kaçmışlardı.37

Köylülerin bu şekilde topraklarını terk etmesi, devletin ekilen arazilerden topladığı verginin artık alınamaması anlamına geldiğinden, bir anlamda vergi kaynaklarının kurumasına ve hazine gelirlerinin azalmasına yol açıyordu. Ortaçağın imkanları içinde düşünüldüğünde, üretimi gerçekleştiren insan emeği, ekonominin temel motoruydu. Bu günün dünyasında makine ve elektrik enerjisi ne ise o günkü ekonomik üretim için insan emeği aynı şeydi. Bundan dolayı devlet bölgedeki ekilebilir toprakların üretimini sürdürebilmek için, iç bölgelerden kolonlar halinde kabileleri tehcir ederek boşalan köylere ve topraklara iskan ediyorlardı. Bunun yanında Bizans'tan alınan esirler ve iltihaklar da bu şekilde değerlendirilerek bu toprakları işlemeleri için boşalan yerlere iskan ediliyordu.38 Ancak boş kalan araziyi işleyecek nüfus o kadar büyüktü ki sonradan getirilen insanlarla kapatmanın imkanı yoktu. Ayrıca köyünü terk eden kimselerin ödediği vergiler, damanlık sisteminin uygulandığı yerlerde, devlete vergiyi peşin ödeyen mültezimleri zor durumda bırakıyordu; topraklar boş kaldığından ödediği kadar vergiyi toplaması imkansızlaşıyordu. Mültezimler ve vergi görevlileri, kaçan köylülerin vergilerini geride kalanlara yüklüyorlardı ki bu durumda köylüler normal verginin üç katı vergi ödemek durumunda kalıyorlardı.39 Bu da yaşanmakta olan sorunu büsbütün içinden çıkılmaz bir hale getiriyordu.40

37 C. Cahen, 146. 38 Mesela; 152/769 yılında Bizans sınırında yer alan Maraş ve Samsat’tan

alınan esirler Ramle'ye iskan edilmişlerdi. Bkz. Michel, II, 479; İslam Tarihinin ilk yüzyılı için de Suriye ve Filistin bölgesinde gerçekleştirilen tehcir ve iskanlara ilişkin ayrıntılı bilgi için bkz. Tarif Khalidi, “Tribal Settlement and Patterns of Land Tenure in Early Medeiaval Palastine”, Land Tenure and Social Transformation in the Middle East, editör: Tarif Khalidi, Beyrut 1984, 183.

39 G. H. Kâtibî, 216. 40 C. Cahen, 146-147.

Page 263: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

253

Bu kötü gidişin önüne geçmek için Abbasîler devrinde Cezire bölgesinde topraklarını terk eden köylüleri geri getirmek amacıyla bir dizi tedbir almış ve sıkı bir takibat başlatmıştır. Kaçan köylülerin tespiti ve geri döndürülmesi için vâli Mûsa b. Mus’ab, Adem b. Yezid adında hususi bir görevli tayin ederek, onun emri altında çok sayıda muhbir ile bölgede kaçak köylülerin peşine düştüler. Bunların sorumluluk alanı Amid (Diyarbakır), Erzen, Meyyafarikin (Silvan) bölgesindeki şehir ve köyleri kapsıyordu. Bu görevlilerin baskısı sonucu Süryani köylerine sığınan ve onların içine karışan köylüler gerek korkudan, gerekse devletin vaat ettiği mükafat beklentisiyle, köylerindeki yabancıları tespit etmede yardımcı oldular. Yakalanan köylüler, Musul bölgesindeki köylerine iade edildiler.41

İkinci büyük göç olayının yaşandığı Mardin yöresinde ise aynen Musul da olduğu gibi İklil b. Zâdan adında bir görevli tayin edildi. Bu da köylere gönderdiği görevlilere, gittikleri köylerde herkesin sıkı bir soruşturmadan geçirilmesini; baba adı, dede adı, ne kadar zamandır burada yaşadığı gibi sorular ile kaçakları tespit etmeye çalıştılar. Yakalananlar da malları ile birlikte Mardin bölgesine iade edildiler. Böylece boşlan köyler büyük oranda tekrar şenlendirilmiş oldu. Ayrıca köyünü terk eden Süryani köylülerin Araplara verilen toprakları tekrar onlardan alınarak eski sahiplerine iade edildi.42

Bu takip işleri yapılırken, bu işlerden sorumlu genel bir görevli yanında bir çok vergi âmili de görevlendirildi. Öyle ki Telmehrî bu takip sırasında bir şehirde aynı anda yedi ile on arasında görevli olduğundan söz eder43. Her yerde pusuda bekleyen adamlar vardı. Bütün yollara gelip geçeni kontrol etmeleri için görevliler dikilmişti. Adeta eşkiyalar gibi ani baskınlar düzenleniyor, her yerde soruşturmalar sürüyordu.44 Ayrıca köylüler bir görevlinin soruşturması sırasında başına bir iş gelmekten korktuğu için şehre gitmekten korktuklarından bölge şehirlerindeki ticari hayatı da olumsuz etkilemeye başlamıştı. Süryani tarihçi Donyius Tell-Mahre’nin

41 Telmehri, 165-166, 193. 42 age, 136, 185, 187; Ayrıca bkz. G. H. Kâtibî, 219. 43 age, 222. 44 Cahen, 147.

Page 264: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

254

anlattığına göre köylüler şehre inmedikleri için “çarşılar ıssızlaşmaya başlamış, alış-veriş durma noktasına gelmişti.”45

Devletin köyünü terk edenleri geri döndürmek için yürüttüğü bütün çabalara rağmen nihai bir çözüme ulaşılamamıştı. Bundan dolayı köylülerin topraklarından tekrar kaçmamaları ve geri getirilemeyenleri de bulundukları yerde tutmak amacıyla, bölgedeki bütün insanların damgalanmasına (vesm) karar verildi. Bu işe köylüleri razı etmek için önce köy reisleri tarafından insanlar damgalanmaya ikna edildiler, sonra da damgalamaya başladılar. Bir çok fakir köylü ve yabancı damgalanmamak için bölgenin ileri gelenlerine ve kâdılara sığındılar. Onlar da sonunda bu kimseleri damgalanmaya razı ettiler. Bunun için her köye amiller gönderilerek köy halkının damgalanması yakından takip edildi. Damgalar kölelerde olduğu gibi sadece boyunlarına yapılmıyor; herkesin ellerine, sırtına ve göğsüne de damga vuruluyordu. Sağ ele vurulan damga şehrin rumuzunu, sol ele bölgenin, boynunun bir tarafına köyün, diğer tarafına ise bölgenin rumuzu nakşediliyordu. Bu işlem tamamlandıktan sonra şahsın ismi, fiziki özellikleri, vergi borcu vs. mâlî sicil kayıtlarına yazılıyordu. Bu uygulama bütün Cezire şehirlerinde dikkatli bir şekilde yapıldı. Kendi köyünde olmayanlar arasında yerli ve yabancıların rahat ayırt edilmeme korkusu başladı. Yakalananlar yalan söylese dahi, hangi köyden olduğunu söylediyse o köyün damgası vuruldu. Telmehrî bu uygulama sırasında pek çok insanın depresyon geçirdiğini; birçoğunun da uzuvlarının felç olduğunu nakleder.46

Bütün bu gelişmelerden haberdar olan Halife Mansur, bölgede olup-biteni öğrenmek için derhal müfettişler göndererek, bu olaylarda suçu bulunan kimselerin cezalandırılmasını istedi. Köylülerin zaafından faydalananlar birinci derecede vâliler, harâc görevlileri ve bölgenin zenginleriydi. Halife Mansûr, Ruzeyn adlı bir kölesini, sırf bu konularda bölgede olup biteni öğrenmesi ve incelemesi için Cezîre’ye göndermişti. Bölgedeki zenginler, kölenin amacını anlayınca, ona yüklü rüşvetler teklif ederek bölgeden hemen uzaklaştırmak istemişlerse de Ruzeyn bu tekliflere kanmamış, bilakis

45 Telmehri, 216-217. 46 age, 78-79, 183-184, 216-217.

Page 265: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

255

bu tür tefecilik yapan bütün tüccarları toplayarak, ele geçirdikleri arâzileri sahiplerine iade ettirmiş, kendilerine de işkence yaptırmıştı 47.

Bu olanlardan birinci derecede mesul olan vâli Mûsa b. Mus‘ab’ın kendisiydi. Onun hakkında Süryani tarihçi Telmehrî; “Çok şerir ve azgın bir vâliydi. Onun kadar sert birisi bilinmiyor” diye yazar48. Vâlinin düşünmeden giriştiği işler yüzünden bir çok insan telef olmuş, zulüm ve haksızlığa maruz kalmıştı. Değişik bölgelerden haksızlıklara karşı ciddi bir mukavemet baş göstermeye başlamıştı49. Halife Mansûr nihayet Musa b. Mus‘ab’ı bölgede çıkan Kürt isyanlarına sebep olma ve bastırmada yetersiz kaldığından dolayı azletmiş (155/771), yerine Halid b. Bermek’i (158/774) atamıştı.50

Hâlid b. Bermek Cezîre bölgesinde gün geçtikçe ağırlaşan ve sosyal bir yara haline gelmeye başlayan vergi konusunda bazı kolaylıklara giderek, ağır vergi yükü olanları hafifletmekle ve yeni borcu olan çiftçilerin borçlarını affetmekle işe başladı. Böylece devleti de bu hususlardaki şikayetlerden kurtarmıştı51. Bunlardan birisi 60 dirhem borcu olanlara %20 af getirerek 48; 35 dirhemden daha az borcu olanların borçları ise taksitlere bağlanıyordu52. Ayrıca harâcın üçte bir kısmının (1/3) ilga edildiğine dair bir emir çıkardı. Bu muafiyet bile hazineye 70.000 dinar(=1.000.000 dirhem) vergi kaybı getirmişti 53. Ayrıca Halife Mansur, bölgede vergilerin şeriata uygun konması için vergi takdirini kadılara bıraktı. Bunun için her köye vergi görevlilerinin yanında iki yada üç kadı gönderildi.54 Bundan dolayı Ezdî, “Mansur, Haris b. Cârud el-Mekkî’yi Musul’un kadılık ve haraç işlerine tayin etti” demektedir.55

47 age, 296-303; İ. Abbâs, age, 105. 48 age, 162. 49 G. H. Kâtibî, 216. 50 Ezdî, Târih-i Mevsil, 224; Taberî, VIII, 54-56. 51 G. H. Kâtibî, 222. 52 age, 305, 313,323; Ayrıca bkz. G. H. Kâtibî, 224. 53 age, 235, 242-243. 54 age, 244. 55 Normal şartlarda Abbasî taşra teşkilatına doğrudan halife tarafından üç

görevli tayin edilir; Vali, Sahibu'l-Haraç ve Kadı. Bunlar bir birlerine karşı bağımsız çalışırlar ve doğrudan halifeye karşı sorumludurlar. Musul'un Haraç ve Kadılık görevinin aynı şahsa verilmesi istisnai bir

Page 266: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

256

Bu olaylara muasır Süryani tarihçilerin verdiği oldukça kıymetli bilgiler ışığında diyebiliriz ki, Abbasilerin ilk yirmi beş yılında Cezire bölgesi toplumsal bakımdan çalkantılı bir dönemden geçmektedir. Görünüşte şikayetlerin kaynağı vali Musa b. Mus’ab’ın gerçekleştirdiği reform çalışmasının getirdiği yeni yükler ve adaletsizliklerdir. Ancak bunda yeni kurulan Abbasilerin henüz taşra teşkilatında tam bir kontrol sağlayamamasının da payı vardır. Ayrıca devletin merkezileşme girişimlerine karşı çevrenin bir tepkisi söz de konusudur. Bunun yanında bölgede yaşanan tabii afetler de köylülerin geçim şartlarını ağırlaştıran başlıca sebep gibi görünüyor. Devletin kaçan köylüleri getirmek için gösterdiği çaba, Ortaçağda köylü emeğinin ne kadar kıymetli olduğunun bir delilidir.

uygulama olup, muhtemelen yukarıdaki olağan üstü şartlardan kaynaklanmıştır. Ezdî, Tarihu'l-Mevsil, 202.

Page 267: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

MİDYAT VE ÇEVRESİNDE TÜRK HAKİMİYETİNİN TESİSİ∗

Kenan Ziya TAŞ*

Bugün Mardin iline bağlı bir ilçe merkezi olan Midyat coğrafi mekan olarak, Türkiye hudutları içinde kalan kısmı itibarı ile Güney Doğu Anadolu olarak isimlendirilen bölgede yer almaktadır. Bu bölgede Mardin-Midyat eşiği denilen ve üzerinde bir çok tepelerin bulunduğu yüksek plato, batıda Diyarbakır’ın güneybatısındaki Karacadağ’dan, güneydoğuda Dicle kenarında Cizre’ye kadar devam eder. Bu plato aynı zamanda Arap kaynaklarında el-Cezire veya Beynennehreyn (iki nehir arası), batı kaynaklarında Yukarı Mezopotamya denilen bölgenin su bölümü hattını teşkil eder. Platonun Mardin’in doğusunda kalan, hemen hemen kalkerden ve yer yer bazalt yığınlardan mürekkeb olan kısmı Cebel-i Tur veya Tur Abdin diye meşhurdur. Tur Abdin bölgesinin en önemli ve en büyük şehri, bu havalinin merkezi kabul edilen Midyat’tır.1 Tur Abdin’in kelime anlamı ∗ Prof. Dr. Kenan Ziya TAŞ Balıkesir Üniversitesi Tarih Bölümü” Geçmişten

Günümüze Midyat Sempozyumu “19,21 Haziran 2003. * Dicle Üniversitesi Ziya Göklalp Eğitim Fakültesi

Page 268: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

258

itibariyle ibadet edenlerin dağı/diyarı demektir. Midyat ve çevresinde çok sayıda tesadüf edilen mağaraların ibadet yeri olarak kullanıldığı ve dolayısıyla bu şekilde adlandırılmış olabileceği ifade edilmektedir.

Farsça, Arapça ve Süryanice karışımından oluşan ve ayna anlamına gelen veya Asur tabletlerinde görülen ve mağara kenti demek olan Matiate adının Midyat olabileceği belirtilmiştir. Yine Asur tabletlerinde MÖ 879’da “Matiate’yi ve köylerini buyruğumun altına soktum, bol ganimet alıp onları vergiye ve haraca bağladım.” şeklinde geçen ifadeden zikredilen dönemde büyük bir yerleşim yeri ve merkezi olduğu anlaşılmaktadır. 1 Midyat’ın Kumuk Türkleri tarfından kurulan bir şehir olduğu da ifade edilmiştir. 2 Ancak daha sonraya ait tarihi kayıtlar durumu yeterince belirginleştirmemekte ve bilgiler çok sonralara sarkmaktadır. Midyat, Ortaçağlarda Hasankeyf ile Mardin arasında Tur Abdin diye zikrettiğimiz bölge içinde tarihteki yerini almıştır. Daha sonraları ise 16. yüzyıl arşiv kayıtlarından Tahrir Defterlerin’de Hasankeyf Sancağının Tur nahiyesine bağlı bir numaralı köydür.3 Kâmûsu’l-A’lâm ile Memâlik-i Osmaniye’nin Tarih ve Coğrafya Lügati’nde Diyarbekir vilayetinin Mardin Sancağına bağlı

1 Nejat Göyünç, XVI.Yüzyılda Mardin Sancağı, Ankara, 1991, s.1. 1 midyat.net/tarih/tarih.asp; midyat.2001.8m.com. 2 “Tarihten çok evvelki zamanlarda Diyarbekir taraflarında yaşayan Eti kollarına

Komuk Türkleri, yaşadıkları yerlere de Komuk elleri derlerdi. Bu ellerde yaşayan Komukların parlak bir medeniyeti vardı ki bugün bu medeniyete Komuk medeniyeti denmektedir. Komuk eli Şimalden Dicle’nin yukarı kıyılarını ve bütün Diyarbekir vilayetini kaplar, Şarktan Fırat’ı geçerek Maraş yanlarına varır. Cenuptan Veranşehir ve Derik şehirlerinden daha aşağı iner. Garpte Batman çayını aşardı. Komuklar, ülkeleri içersinde bir çok şehirler kurmuşlardı. Derik, Midyat, Nusaybin kurulan bu şehirlerin belli olanlarındandır.” Bedri Günkut, Diyarbekir Tarihi, Diyarbekir, 1937, Diyarbekir Halkevi neşriyatı, s.31-32.

3 M.Salih Erpolat, XVI.Yüzyılda Diyarbekir Beylerbeyliği’ndeki Yer İsimleri, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Doktara Tezi, Konya, 1999, s.532, 537.

Page 269: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

259

olarak gösterilen Midyat, 1810’de kaza olmuş, 1890’da da Belediye Teşkilatı oluşturulmuştur.1

Anlaşılacağı üzere 19. yüzyıldan itibaren büyüyüp gelişen Midyatı’ın Türklerin, bölgede hakim olmaya başladıkları 11. yüzyıldaki durumu farklıdır. Midyat ve çevresinde Türk hakimiyetinin kurulmasını ele alırken, yukarıda da ifade edildiği üzere belli bir merkezden ziyade bir bölge adı olan Tur Abdin’in maruz kaldığı tarihi olaylar zincrinde incelemek gerektir. Bu noktada da karşımıza Mardin ve Hasankeyf merkezli tarihi gelişmeler çıkar. Biz de tabii olarak adı geçen yerlerdeki gelişmelerden yola çıkarak Midyat ve çevresinin Türklerin eline nasıl geçtiğini izah etmeye çalışacağız.

Bölgenin Miladın ilk asırlarında Sasanilerle Bizanslılar arasında yoğun bir mücadele sahası içinde olduğu bilinmektedir. Başlangıçta Sasanilerin elinde olan Midyat ve çevresi, MS. 363’te Bizanslıların eline geçecek ve bir daha Sasanilere geri dönmeyecektir. Bölgede Hıristiyan varlığının ve kültürününün önemli göstergesi olan kiliselerin varlığı ve çokluğu bunun delilidir. Ayrıca hıristiyanlığın bir kolu olan Süryanilerin merkezi konumuna gelmesi bu durumu teyid etmektedir. Ancak İslamiyetin zuhuru ve yayılmaya başlaması ile bölge İslamın nüfûz sahası içine girmiş ve Hz. Ömer zamanında İyad b. Ganem komutasında ve sahabeden Halid bi Velid, Muaz b. Cebel ve Said b. Zeyd’in de içinde bulunduğu islam orduları tarafından fethedilmiştir.2 Emevi ve Abbasiler dönemlerinde islam devletinin bir parçası haline gelmekle beraber Abbasilerin son zamanlarında iyice belirginlik kazanan merkezi otorite zaafı, burada da kendini göstermiştir. Bölge önce Halep ve Musul’un merkez olduğu Hamdanoğullarının (906-990) daha sonra Meyyafarikin (Silvan) ve Diyarbekir’in merkez olduğu Mervanilerin (990-1096) hakimiyetinde kalmıştır.3

1 Ali Cevad, Memalik-i Osmaniyenin Tarih ve Coğrafya Lügatı, Dersaadet, 1313,

s.747-748; Şemseddin Sami, Kâmûsu’l-A’lâm, İstanbu, 1316, s.4244. 2 Burhan Zengin, Hasankeyf Tarihi ve Tarihi Eserleri, Ankara, 1994, s.22-23;

Abdulgani Efendi (Abdulgani Fahri Bulduk), Mardin Tarihi, (Yayına Haz. Burahan Zengin), Ankara, 1999, s.6

3 İbnü’l-Ezrak, Tarih-i Meyyafarikîn ve Amid, (Nşr. Carol Hillenbrand), İstanbul, 1990 Aynı eserin Türkçe tercümesi, İbnü’l-Ezrak, Mervani Kürt Tarihi, (Trc. M.

Page 270: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

260

Tuğrul Bey, Dandanakan savaşından (1040) sonra kuruluşu tamamlanan Selçuklu Devleti’nin, Batı’daki fetihlerini gerçekleştirmek amacıyla kardeşi Azerbaycan hakimi (genel valisi) İbrahim Yınal’ı başkent Rey’den bizzat görevlendirdi. İbrahim Yınal’a bağlı kuvvetler, Azerbaycan’a gitmekte olan diğer kalabalık Türkmen topluluklarıyla birleşerek güney-batı istikametine yöneldiler. Bu kalabalık Türkmen zümresi, Buhtan ırmağı taraflarındaki sarp ve yüksek dağları geçip, Erzen ve Batman sularını besleyen dağlık yörelerde yağma ve akınlar düzenlendi. Bazı Türkmen gurupları ise Diyarbakır, Silvan, Erzen ve Mardin havalisinde harekatta bulunarak hakimiyet kurdular. Cizre yöresinde de akınlara giriştiler. Bunun üzerine buraların hakimi olup Selçukluların vasalı (tâbi-bağlı) konumuna düşmüş olan Mervanlı emiri Nasrüddevle gelişmeleri Sultan Tuğrul’a bildirerek şikayetçi oldu. Sultan Tuğrul ise cevaben, “Kullarımdan (tâbilerimden ) bazı zümrelerin (Türkmenlerin) senin memleketlerine girip bir takım yağma ve akınlarda bulunduklarını haber aldım. Sen bizim uc emirimizsin, onlara para, mal vs. gibi istedikleri şeyleri vermelisin. Böylece küffarla (Bizans) mücadelede onlardan faydalanabilirsin” dedikten başka ona Türkmenlerin Diyarbakır ve yörelerinden çekilmelerini sağlayacağı konusunda söz verdi. Tuğrul Bey, Türkmenlere ulaklar göndererek, islâm memleketlerine akınlar yapmamalarını, Azerbaycan’a dönüp bu ülkede yaylak ve kışlaklar kurduktan sonra Selçuklu emir ve kumandanlarıyla birlikte Bizans’a karşı gazaya girişmelerini bildirdi. Bunun üzerine Oğuzoğlu Mansur, Göktaş, Anasıoğlu, Boğa gibi bir çok Türkmen beyleri, beraberlerindeki Türkmenlerle birlikte bu yöreden ayrılarak daha kuzeye Bizans’a yöneldiler.1

Esasen Selçuklu Sultanı Tuğru Bey zamanında Anadolu’da girişilen fetih hareketleri, düzenli ve kalıcı olmayıp daha sonrakilere zemin hazırlayan bir nitelik taşıyordu. Daha ziyade ırmak boylarında hareketler Ertuğrul Bey’in saltanatının sonunda Kızılırmak’a kadar dayanmıştı.

Emin Bozarslan), İstanbul, 1977; Ebu Bekir Tahrani, Tarih-i Diyarbekriyye, (Nşr, Necati Lugal ve Faruk Sümer), Ankara, 1962-1964 Aynı eserin Türkçe tercümesi, Ebu Bekr-i Tihrani, Kitab-ı Diyarbekriyya, (Çev. Mehmet Demirdağ), İstanbul, 1999.

1 Ali Sevim, Anadolu’nun Fethi, Ankara , 1992, s.24-38.

Page 271: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

261

Daha sonra tahta geçen Sultan Alparslan ile Anadolu’nun fethi ve plânlı olarak ele alınacak ve konumuz olan Midyat ve çevresi de bu faaliyetlerden nasibini alacaktır. Başında bizzat Sultan Alparslan’ın bulunduğu ordu ile Doğu Anadolu’nun fethi büyük ölçüde tamamlandı (1064). Akabinde diğer Selçuklu kumandanlarının başında bulunduğu kuvvetler güneye el-Cezire bölgesine yöneldiler.1

Türk tarihinin dönüm noktalarından 1071 tarihine gelindiğinde ise Malazgirt Savaşı öncesi, asıl hedefi Mısır olmak üzere yola çıkan Sultan Alparslan, Bizans tahtına yeni çıkmış ve Türklerin Anadolu’daki faalliyetlerini durdurmak üzere büyük bir ordu ile geniş çaplı bir harekete başlamış olan Romanos Diogenes’in teşebbüsünü önlemek üzere, Mısır’a yönelmekten vazgeçip Anadolu’ya yöneldi. Malazgirt Savaşı’nın Sultan Alparslan tarafından kazanılmasından sonra yapılan barış şartlarını yerine getirmeyen Bizans’a karşı Anadolu’da tam bir fetih hareketi başladı.

Türkistan, Maveraünenhir ve Horasan’dan bütün islâm ülkelerine ve özellikle küffar diyarı sayılan Anadolu’ya dalgalar halinde Türk göçleri yapıldı. İslâm kaynaklarından başka, çeşitli Bizans, Gürcü ve Ermeni vekayinameleri bu Türk göçlerinin nasıl sürekli ve çok büyük ölçüde yapılmış olduğunu özellikle ifade etmişlerdir. Artık Anadolu’ya yapılan bu göçler, Malazgirt zaferinden önceki devirlerde olduğu gibi istila ve yağma hareketleri şeklinde değil bir yerleşme ve yurt tutma amacıyla yapılmıştır. Böylece Anadolu’nun başta Rumlar olmak üzere Ermeni ve Gürcü nüfusu, Türk nüfus yoğunluğu karşısında çok azınlıkta kalmıştır.2

Malazgirt zaferini müteakip Doğu Anadolu’da Erzurum merkez olmak üzere, Saltuklular (1072-1202), Kuzey Doğu Anadolu’da Erzincan ve Kemah’ta Mengücükler (1080-1228), Orta Anadolu’da Sivas merkez olmak üzere Danişmendliler (1080-1178), Bitlis ve Erzen’de Demleçoğulları (1084-1393), Vangölü havzasında Sökmenliler (Ahlatşahlar) (1084-1207), Diyarbakır’da Yınaloğulları (1098-1183), Harput’ta Çubukoğulları (1085-1113) ve Hasankeyf, Mardin merkez olmak üzere Güneydoğu Anadolu’da

1 Ali Sevim, Anadolu’nun Fethi, s.42-43. 2 Ali Sevim, Anadolu’nun Fethi, s.76.

Page 272: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

262

Artuklular (1162-1409) gibi Türk devletleri kurulmuş ve bu devletler Anadolu’nun bir Türk yurdu haline gelmesinde önemli tarihi rollerini oynamışlardır.1

Midyat ve çevresinde Türk hakimiyetinin kurulması sırasında meydana gelen tarihi olayların içersine yukarıda zikrettiğimiz bu beyliklerden bir çoğu rol oynamasına rağmen asıl odak noktasını en başta belirttiğimiz üzere Artukoğulları teşkil edecektir. Şimdi Artuk oğullarının siyasi tarihinin teferruatına girmeden özellikle yöreyi ilgilendiren gelişmelere genel hatlarıyla bir göz atacak olursak özetle şunları ifade edebiliriz.

Büyük Selçulu Devleti, Sultan Melikşah devrinde Midyat’ın da yer aldığı Güneydoğu Anadolu’nun idari ve siyasi durumu şu şekildeydi. 11.yüzyılda Diyarbakır ve Ahlat olmak üzere iki bölüme ayrılan bölge, müslüman bir emirlik olan Selçukluların vasalı Mervanoğullarının hakimiyetindeydi. Diyarbakır bölümü, Amid (Diyarbakır şehri), Silvan (Meyyafarıkin), Erzen ve Mardin) kentleriyle; Siirt, Duneysir (Koçhisar, Koçar köyü, Kızıltepe), Hasankeyf (Hısn-ı keyfa), gibi kentleriyle bunlara bağlı ilçe ve kaleleri içine alıyordu.2

Melikşah, vasallar arasında ortaya çıkabilecek çekişmeleri ve doğuracağı huzursuzluğu göz önüne alarak, bölgeyi doğrudan merkezi idareye bağlamaya karar verdi. Bu iş için daha önce Bağdat’ta vezirlik makamında iken anlaşmazlık sebebiyle Bağdat’tan ayrılıp kendisine sığınan Cüheyroğlu Fahrüddevle’yi görevlendirdi. İçlerinde Artuk Bey’in de bulunduğu pek çok Türkmeni de ona yardımcı tayin etti. Bu faaliyetler çerçevesinde zikrettiğimiz bölge ve buradaki şehir ve kaleler ele geçirilerek doğrudan İsfehan’a, Büyük Selçuklu Devleti’ne bağlandı. Eyalet genel valiliğine de Fahrüddevle tayin edildi. Ancak bu gelişmler esnasında Fahrüddevle ile Artuk arasında önemli anlaşmazlıklar yaşandı.

1 Ali Sevim, Anadolu’nun Fethi, s.75. 2 Ali Sevim, Anadolu’nun Fethi, s.99.

Page 273: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

263

Fahrüddevle’nin Artuk’u Sultan Melikşah’a şikayet etmesi üzerine Artuk Bey yöreden ayrıldı.1

Diyarbakır’dan ayrılan Artuk, Suriye’ye gitti. Suriye ise Melikşah’ın kardeşi, Tutuş’a bağlı idi. Tutuş, Artuk Bey’i kendi saltanat mücadelesinde kullanmıştır. Bu esnada kısa bir süre de olsa Kudüs’de hakim olmuş ancak ömrü vefa etmemiş, 1091 yılında ölmüş ve Süleyman mabedine giden yol üzerinde defnolunmuştur.2

Artuk’un pek çok oğlundan tarihen ön plâna çıkan ikisi Sokman ve İlgazi babalarının yerine Filistin’deki hakimiyetlerini bir müddet daha sürdürdüler. Nihayet buralar 1098’de Fatımilerin eline geçince, Sokman kendisine ait Suruc’a, İlgazi de Bağdat’a giderek Selçukluların şıhneliği (askeri vali) olarak atandı. Selçuklu Devleti’nde hanedan mensupları arasında taht mücadelesi devam ederken, vasallar da birbirleriyle nüfuz mücadelesine girişmişlerdi. Bu şartlar altında başlayan I.Haçlı Seferi muvaffak olmuş; Kudüs, Antakya ve Urfa’da Haçlı krallıkları veya kontluklar kurmuşlardı.

Sokman bu sırada vukubulan bazı hadiseler sırasında Hasankeyf’e (Hısn-ı keyfa) yerleşmek ve devlet kurmak fırsatını buldu (1101). Artukoğulları böylece babalarının hakkı olduğunu iddia ettikleri Diyarbekir bölgesinde ilk devlet veya beyliklerini kurmuş bulunuyorlardı.3 1101-1231 Yılları arasında yaşayan bir devletin bu koluna kurucusunun adına nisbetle, Sokmaniye (Sokmanlılar) veya kurulduğu yere nisbetle Hısn-ı keyfa (Hasankeyf) Artukluları adı verilmektedir.

Artuk’un diğer oğlu Necmeddin İlgazi, Bağdat valiliğinden azledilince o da karışıklıkların ortaya çıkardığı gelişmelerden istifade ederek, Artukluların Hısn-ı keyfa kolunun elinde bulunan, Mardin’i ele geçirdi. Böylece kurucusunun adına izafeten İlgazililer ve kurulduğu yere nisbetle,

1 Ali Sevim, Anadolu’nun Fethi, s.99-108. 2 Osman Turan, Doğu Anadolu Türk Devletleri Tarihi, İstanbul, 1973, s.135-136. 3 Osman Turan, Doğu Anadolu Türk Devletleri Tarihi, s.143.

Page 274: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

264

Mardin Artukluları denilen Selçuklu Devleti’nin en uzun ömürlü teşekkülü olan (1108-1409) devlet kurulmuş oldu. 1

Artukluların diğer bir kolu da Artuk’un torunu, Belek b. Behram tarafından kurulan Harput Artukluları (1112-11124 ve 1185-1233) ise diğer kollarla beraber siyasi faaliyetler açısından bölge tarihinde önemli yer tutmakla beraber, daha kuzeyde kalmak itibariyle Midyat ve çevresi için ikinci derecede yer alır.

Görüleceği üzere Artuklular daha başlangıçta ayrı devletler veya beylikler şeklinde kurulmuşlar, hiç bir zaman da tek bir devlet olarak birleşememişlerdi. Hatta bunlar arasında Haçlılara karşı cihadı ile meşhur olmuş ve İslâm dünyasında hayranlık yaratmış İlgazi ve Belek gibi büyük mücahid ve kahramanlar bütün Artukluları kendi otoriteleri altında toplamış iseler de devletin bünyesinde hukuki bir birlik vücuda getirmemişler, mevcud feodal beyliklere dokunmamışlardı. Esasen eski Türk hukukuna (türe-töre) göre devlet hanedanın müşterek malı kabul edeildiğinden ülke toprakları hanedan mendupları arasında hakimiyet sahalarına taksim ediliyordu. Artuklular da bu durumu aynen kabul edip uygulamışlardır. Bu sebeple ülke topraklarına dahil Meyyafarıkin (Silvan), Hani, Maden, Birecik, Suruc, Dârâ gibi şehiler bir takım şehzade ve beylerin elinde bulunuyordu. Mardin ve Hısn-ı keyfa gibi iki Artuklu devleti kan bağı ile bağlı olmalarına rağmen müşterek tehlikeler karşısında bazen aynı siyaseti takip etmişlerse de aralarında rekabet ve mücadele her zaman sürmüş ve diğer büyük komşu devletlerin siyasetlerine bağlı olarak çoğu kere birbirleri ile ihtilaflı olmuşlardır.2

Artuklu hükümdarlarının iyi idareleri, halka hizmet ve adaletleri üzerinde Müslüman ve Hıristiyan kaynaklar müttefiktir. Hatta haçlılara karşı büyük birer mücahid kabul edilen İlgazi ve Belek hakkında bile yerli hıristiyanlar aynı medhiyeleri dizerler. Onların kendilerini himaye ettiklerinden bahsederler. Uyguladıkları siyasetle diğer Artuklu hükümdarları da memleket halkını memnun etmiş bu durum diğer

1 Osman Turan, Doğu Anadolu Türk Devletleri Tarihi, s.145-146. 2 OsmanTuran, Doğu Anadolu Türk Devletleri Tarihi, s. 200-201.

Page 275: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

265

devletlerin de dikkatini çekmiştir. Özellikle iskana ait şu siyasi tavır çok dikkat çekicidir: Türkiye Selçukluları ve Danişmendliler gibi Artuklular da hıristiyan halkları düşman ülkelerinden sürüp kendi memleketlerine yerleştirmişlerdir. Lâkin bu tehcirler, halka zulüm maksadı ile değil düşmana zarar vermek ve kendi memleketlerinde üretimi yani sanayi ve ticareti canlandırmak maksadı ile yapılmıştır. Nitekim Hısn-ı Keyfa Artuklu hükümdarı Kara Aslan böyle bir tehcir münasebetiyle, “Biz bu götürdüğümüz insanları esir edecek değiliz. Bunları köylere naklediyoruz Oralarda çiftliklerde bizim için çalışacaklardır.” derken üretim yapacaklarını ve vergi ödeyeceklerini ifade ediyor; diğer Anadolu hükümdarları gibi bu hadisenin iktisadi gayesini ve düşmana mukabele etiğini meydana koyuyordu.1

1 Osman Turan, Doğu Anadolu Türk Devletleri Tarihi, s.203, 205.

Page 276: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur
Page 277: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

MARDİN VE ÇEVRESİNİ İÇİNE ALAN :TÜRK DEVLETLERİ TARİHİ

M.Azizgizi ALİYEVA1∗

Eski çağlarda ptototürklerin iz buraktığı, sonra ise zaman-zaman büyük türk imparatorların kurduğu türk devletlerin günümüze kadar arazisi olan Mardin ve çevresi çeşitli medeniyyetler ile zengindir. Bu çeşitli medeniyyetlerin günümüze kadar yaşaması ise Türk devletçiliyinde hoşgörünün korunmasıdır. Emir Timurun 1393 yilinin sonuna kadar Mardin ve Diyarbakır bölglerinde bulunması, Mardine savaşsız girmesi, Mardin meliki Isa ile birlikte Misir Hocayi önce Sultaniyeye ve oradan da Smerkan'a göndermesi tarihin hatiratında derin izler burakmaktadır. Ağkoyunlu, Karakoyunlu, Osmanli ve nehayet Turkiye Cumhuruyyetine ait olması bu topraklarda bir cok milletlerin yaşamasına bakmayarak etnos halkın türk olmasının tarihi delilidir.

1 Metanet Azizgizi ALIYEVA*Azerbaycan Devlet İktisat UniversitesiBüyük Ilmi Işci (Arastirma Görevlisi)Mardin Ve Çevresinin Içine Alan

Page 278: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

268

TÜRK DEVLETLERI TARIHI

Eski çağlarda ptototürklerin iz buraktığı, sonra ise zaman-zaman büyük türk emparatorların kurduğu türk devletlerin günümüze kadar arazisi olan Mardin ve çevresi çeşitli medeniyyetler ile zengindir. Bu çeşitli medeniyyetlerin günümüze kadar yaşaması ise Türk devletçiliyinde hoşgörünün korunmasıdır

Anadolu yaylasının güneydoğu ve doğu sınırları içinde yer almış Diyarbakıra yakın olan Mardin ve çevresi, Avrupa ile Asyanın doğal keçidi olduğu için Diyarbakırdan da fazla jeopolitik önemli bir arazidir. Bu sebepden de birçok devletleri içine alınmış ve toplumları çeşitli olmüştur. Yaşamış her toplumsa, kendi medeniyyetini kurarak Mardini açık müze şeherine çevirmişler.

En eski çağlardan bu günümüze kadar Mardin ve onun çevresinde birçok devletlerin kurulması korunup saklanmış medeniyyetlerden belli olmaktadır. Açık müze halinde korunup saklanmış medeniyyetler bu şeheri üçüncü tarihi şeher yapmaktadır. Eski Doğu tarihine göre ilk Mardin ve çevre medeniyyetinin M.Ö. 4500-3500 yıllarda Subariler zamanında yapıldığı ve Subarilerin Mezopotamyada yaşadıkları bilinmektedir. Bu kanaatı 1911-1929 yıllarda o arazide kazıntı yapan alman arkeologu Baron Marvan Oppenheim de tastık etmiştir. Lakin ondan önceki tarihin olmaması da mütlek deyildir ve ondan sonrakı tarihi, kurulmuş devletleri ve medeniyyeti de çok zengindir. Mardin ve çevresinin tarihi kültürü:

Subariler, Hurriler, Sumerler, Akadlar, Mitanniler, Hititler, Asur Aramiler, İskitler, Kimmer, Medler, Babiller, Persler, Büyük İskender, Abgarlar, Dikranlar, Romalılar, Sasaniler, Araplar, Emeviler, Abbasiler, Hamdaniler, Mervaniler, Selcuklular, Artuklular, Moğollar, Karaqoyunlular, Ağkoyunlular, Safeviler, Osmanlılar kimi devlet kültürleri olmuş ve günümüzde de, Türkiye Cümhüruyyetine mahsus türk kültürünü yaşamaktadır.

M.Ö. 2850 yılından başlayarak Sumerlerin hakimiyyeti altında olan Mardin ve çevresi M.Ö. 2820 yılından Akkadlara, M.Ö. 2500 yıllardan Akad-Sumer Devletine ait olmuştur. Prof. Dr. Ekrem Memiş akadların bulunmuş vesikalarına istinaden M.Ö. 3000 sonlarında Mardin merkez olmak üzere Güneydoğu Anadolu Bülgesi ile Kuzey

Page 279: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

269

Mezopotamyadakı Musul ve Kerkükde Hurrilerin oturduklarını yazmıştır (Prof.Dr. Ekrem Memiş. Eski Çağ Türkiye Tarihi).

Orta Asiya, Azerbaycan ve Anadolu arazilerinde arkeloji kazıları bulunmuş kuti, hurri, hatti, het (hittit), kimmeri, iskit, etrusk, şumer ve s. tayfaların izleri Mardin ve çevresinde de bulunmaktadır. Kiçik Asiyada aparılan arkeloji kazıların bir çokunun avrupa menşeli arkeologlar tarafından aparılması bu tayfaların bir çokunun avropa-hint manşeli olduğunu söyletmiştir. Buna bakmayarak bazı tarihçiler bu tayfaların bir köke baglılığını ve prototurk olmalarını sübut eden deliller uze çıkarmışlar.

Eski Roma tarihcisi Feredat, M.İ.Dyakonov, M.İ. Artamanov, A.M. Xazanov, M.B. Aqbunov eserlerinde bu tayfaların türk tayfaları olmasını tastık eden bir çok faktlar gostermişler (Feredat. Midiya tarihi, M.İ.Dyakonov. Midiyanin tarihi, M.İ. Artamanov.Xezerin tarihi, A.M. Xazanov. Skiflerin sosyal tarih, M.B. Aqbunov. Müemmalı skifyaya seyahet).

Viyana’da Asuroloji profesörü olan Bedrich Hrozny 1915 de yaptığı araştırmalarla okuduğu ilk Hititçe tümec hakta böyle yazırlar: "NINDA-an ezzateni watarra ekutteni". Hroznynin – "ekmeği yiyeceksiniz, suyu da içeceksiniz"kimi çeviri yapdığı bu tümecde ilk söz –“NİNDA” sumerce ekmek olduğu okunmuş, “Ezza”- sözcükleri ise ingilizce "to eat" ve almanca "essen" – "yemek" eylemleriyle karşılaştırmıştır. “Watar”'nın ilk kısmı olan “watar” sözcüğünü de ingilizce "water", almanca "wasser" ile ve Hititçe'de içmek anlamına gelen eku- eylemini Latince su anlamına gelen "aqua" sözcüğü ile karşılaştırmışdı. Böylece Hititçe bir cümleye ilk kez okunmuş olmuşdur.

Lakin neden ilk kelime sumerce, yani eski dille, digerileri ingilis, alman dilleri ile karşılaştırıldı? Aynı zamanda ingiliz ve alman dillerinden çok çok uzak tarihi olan türkce ve ya prototürk dilleri ile karşılaştırılmadı sorusu ortaya çıkmaktadır. Bu araştırma ile Bedrich Hrozny Hititcenin Hint-Avrupa dili olduğunu göstermeyi başarmıştır. Biz öyle düşünürüz ki, her bir şeyin yeniden aytınlık kazandığı bir devrde bu yazıların da türk dili dilçileri tarafından yeniden araştırılmasına ihtiyac vardır.

Page 280: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

270

Şumer-Akkat menbeleri ilkyazılar hakta bize birçok bilgi verse de, dil hakta geniş bilgi verememiş ve bu sabebden de ziddiyetler ortaya çikmıştır.

Azerbaycan ve Anadolu arazisindeki esas toplumlar hakta bilgi veren araştırmalardan kuti-lullubi dili ile hurri dilinin akraba olmasi, kuti dilinin hurri dili ile yakınlığı , “k” sesinin düşmesi ile kutilerin sonrakı utiler olması ve b fikirler ireli sürülmüşdür. Kutilerin türk etnosu olması fikrini ise B.Landsberqer yazmıştır.

T.A.Ratbun ise bu erazideki ahalinin fiziki cehetden yekcins olmasindan ve muhtelif medeniyyetler devrinin nümayendeleri arasında farklılık olmamasından bahs etmişdir.

1915-ci ildə çex alimi B.Hrozm hetler(hititler) ve hattilerin dilinin Hind-Avropa dil grupuna ait eden deliller getirmiştir. Eski kitabelerin türkler terefinden okunmasından sonra ise belli olmuştur ki, bu toplumların dilinde şimdiki azerbaycan türkcesine yaxin olan, anaya-ana; ataya-ata; evə-ey, uy; eşiyə-bayır; ağaca-tuğa və s. sözleer vardır. Hhetlər(hititler) hattilerle akraba oldukları işinde onların kültürü birləşmiştir. Bu da onların hint-avrupa dil grupuna deyil, prototürklere ait olması faktını ortaya çıkarıyor.

Kimmeriləri Utiqurd(Türkdilli) tayfa adlandırmış İ.M. Artamanov, “kimmeri” sözünü “kumak” sözü kimi ifadə etmiş. Bizans tarixçisi kesapiyalı Pirokopi isə hunlarin əskidə kimmer adlandırıldıqlarını yazmışdır. Heredot isə etruskların kimmer mənşəli olduğunu yazırdı.

Bu araştırmalar eski topluların hint-avrupa dil grupundan çok prototürk dil grupuna ait olduğunu göstermektedir. Bu sebepden de bir devleti digeri evez etdikdə medeniyyetler bir-birini redd etməmiş, əksinə birleşmişlər. Hitit ile hurrilerin adlarının uyğun olması da bu iki tayfanın eyni kökənli olmasına işarədir.

Eski Mezopotomyada insanlar dizler karınlarına çekik olarak yatırılmışdır. Mezar içinde şahsi eşya olarak metal silahlar, eşyalar seramik kaplar koyulmuştur. Bu tür mezarlar Mardinde bulunduğu gibi Anadolunun digər yerlərində ve Azerbaycan arazisinde de rastlanan ölü gönme adetleri ile aynılık teşkil edir. Boyle mezarlar Azerbaycan arazilerinde şimdiye kadar da bulunmaktadır. Mardin ve çevresine ait arkelojik kazılara göre bu arazide bir çok toplunun

Page 281: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

271

yaşadıkları belli olmuştur ki, onlarin içinde iskidler de vardır.. Bu toplumların bir çokunun da prototürk olduğu günümüze kadar olan araştırmalardan bize bellidir. Hatta iskid-işğuz adlanan toplunun da oğuz türkləri oldukları hakta tarihçilerin tatkikatları vardır.

Mardin tarihini sayfalarken M.Ö. 2200-1925 Mardinin Babil Devletininin içine alındığı, Hititlerin M.Ö. 1925 yıllarında Mardine girdiyi ve bir yıl sonra şehri şimdiki İran arazilerinden gelen Midilerin eline geçdiyi ve böylece Midilerin 500 yıl hüküm sürdüyü görünmektedir.

M.Ö. 1367 yılında Asur Kralı Asurobalit, Mardin ve çevresini topraklarına katmıştır. M.Ö. 800 yılına kadar Asurluların elinde kaldıktan sonra Urartu Kralı Mimes zamanında Mardin 50 yıl Urartu idaresinde kalmıştır. M.Ö. 612 yılına kadar Sityaniler, M.Ö. 618 yılında ise Midiler buraları ele geçirmiştir. M.Ö. 335 yıllarında Büyük İskender Mısırı aldıktan sonra Mezopotamyaya gelerek İrana gitmek için Mardinden geçer. Buraları da istila eden İskenderin M.Ö. 323 yılının 28 Mayısında Babilde ölümünden sonra komutanları arasında devlet pay edilir ve Mardin doğu bölümünde kaldığı için Nikanır denilen General Slevkosun payına düşmüştür (M.ö. 311). M.S. 249 da Roma hökümdarı Filibos zamanında Mardin Urfaya baрlı olduğu için Roma egemenliyine girmiştir. Mardinde Bizanslar 640 yılında Hz.Ömerin kumandanlarından İlyas Bin Ganemin işğaline kadar varlıklarını sürdürmüşler.

Mardin Diyarbakıra yakın arazı olduğu için aynı tarihleri yaşamışlar. Bu sabepten de Diyarbakır ve çevre tarihi araştırmalar Mardin ve çevre tarihi araştırmalarına benzemektedir. Mardin ve çevresinde aynı Diyarbakır ve çevresindeki devletler kurulmuş, etnoslar yaşamıştır. Toplumların araştırılmasndan belli olur ki, Orta Asiya, Azerbaycan kuzeyi ve şimdiki İran adlanan güneyinde ve aynı zamanda Diyarbakır, Mardin ve çevresinde aynı toplumlar yaşamış ve bu tayfalar biri digeri ile akraba olmuştur. Yani medeniyyetler bir birini inkar etmemiştir. Hurrilerin kurduğu Mitanni devletinin, İskitlerin, kimmerilerin, hattilerin, hititlerin, sumerlerin kurduğu devletler prototurklere mensup olmuş ve Pers, Bizans, arap işkalından sonra yene de türk devletleri Mardin ve çevresini içine almıştır.

Page 282: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

272

Mardin ve çevresi, 692de Emevilerin, 824te Halife Memnun zamanında Abbasilerin hakimiyetine girmiştir. 885-978 yılları arasında buralarda hüküm süren Hamdanilerin kaleyi kesin olarak zaptedişleri 895 yılına rastlanır. Doğal olan kalenin bazı yerlerine surlar yaptırarak bazı yerlerini de onararak günümüze kadar dimdik kalmasını sağladılar. 990 yılında Mervaniler, Mardini zapt ederler. Mardin ve çarşılar, camiler yaparak İpek Yolu üzerinde bulunan bu önemli şehri ticari acıdan canlandırırlar. 1089 da Mervaniler Devleti Nusaybinde Selcuklulara yenilerek onların hakimiyeti altına girer. Büyük Selçuklu Devletine tabi olan ve Üç kol halinde: Hısnkeyfa (Hasankeyf)- Amid (Diyarbekir), Mardin -e Meyyafarikin (Silvan) - Harputta hüküm süren bir Türkmen hanedanı olan Artuklulardan İl Gazi Bey Mardini 1105 te ele geçirerek devletin başkenti yapar. Halepi aldığı gibi Hacılıları da alır. Artukluların hakim oldukları bölgelerde Türklerden başka Arap, Süryani, Rum, Ermeni ve bir miktar da Yahudi vardı. Her millet, kendi lisanını konuşurdu. Türkler ve Araplar Müslüman, Ermeni ve Rumlar Hıristiyan, Süryaniler kendi mezheplerinde idiler.

Böylece Artuklular Diyarbakır, Harput Kalesi ve civarına hakim olup, Haclıları, Frankları, Urfa Kontunu, Bilecik Haclı Senyörünü ve Kudüs Kralı Bodveni yenerek bölgede büyük devlet kurarlar. Bu devletin 304 yıllık egemenliyi olmuş Amir Timur 1393’te Mardin Kalesini kuşatıp işgal etmeye çalışsa da başarılı olamamıştır. Yene Artuklular döneminde 1395 yılının ramazan ayında Amir Timur, Mardini almak için yeniden Kızıltepede çadir kursada başarılı olmamıştır. Lakin bazi manbelerde Amir Timurun bu şehere döyüşsüz girmesi de yazılıyor.

Karakoyunluların Artuklular devletinin üzerine gelirken Mardine 2 yıl girememiş 1409 Mardin Karakoyunluların egemenliyine girmiş ve 61 yıl kalmıştır. Karakoyunluların da 1462 yılında Akkoyunlulara yenmesinden sonra Mardin kalenin egemenliyi de Akkoyunluların eline geçmiştir. Bu dönemde Mardine Paşa olarak gelen Kasım bey, Mardinde tarihe meydan okuyan Kasım Paşa Medresesini yaptırmıştır. 16.yüzyılın başında Akkoyunluların egemenliyini alan Akkoyunlu Hükmdarı Uzun Hasanın torunu Şah İsmail Hatayi güclü bir Şii- Safevi devleti kurarken Mardin hakimi kan dökmeden şeheri Şah İsmaile teslim etmiştir.

Page 283: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

273

Mardinin Osmanlıların eline geçmesi Mısır seferini düzenleyen Yavuz Sultan Selim döneminde gerçekleşmiştir. 7 Nisan 1517de Mardine girilmiş ve çevresi ile birge 1518’de Mardin Sancağı yaratılmıştır. Merkez kazası ile Savur ve Nusaybin nahiyelerinden oluşan Mardin, uzun müddet Diyarbakır-Bağdat ve Musulun Sancağı durumunda kalmıştır.Osmanlı zamanında da halk inancları mühtelif olmuş ve yahudiler, hristiyanlar (Ermeniler, Süryaniler ve Keldaniler), Müslimanlar ve bir kısım Şemsilerden (Güneşe tapanlar) oluşuyordu.

Kurtuluş savaşında Mardin Türkiye Cümhuriyyetinin arazisi olarak kalmış ve Ataturk general müjdesinin Mardinde almıştır.

Tüm bu tarihde bir gerçeklik yatmaktadır. O da bu toprakta zaman zaman bir birinin üzerinde kurulan türk devletleri ve toplumlarıdır. Mardin ve çevresinin eski çağda prototürk toplumların kurduğu devletlerinin içinde bulunması, M.S. ise Selçuklu, İnaloglu, Nisanoğlu, Artuklular, Akkoyunlular, Karakoyunlular, Safeviler, Osmanlı ve Türkiye Cümhuriyyetine ait olması bu topraklarda bir cok toplulukların yaşamasına bakmayarak etnos halkın türk olmasının tarihi delilidir.

Page 284: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur
Page 285: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

ARTUKLU – IRAK SELÇUKLULARI İLİŞKİLERİNE GENEL BİR BAKIŞ

Hüseyin KAYHAN∗

Artuk Bey’in ölümünden sonra oğulları Sökmen ve İlgâzî’nin Hısn Keyfâ ve Mardin’de babalarının adı ile anılan devletlerini kurmaları, Sultan Sancar’ın yeğeni Sultan Mahmud’a Irak Selçukluları Devletini kurdurmasından az önce gerçekleşmişti. 1120 yılında kurulan Irak Selçukluları Devleti’nin hâkimiyet sahası Hemedân, İsfehân, Kirman, Fars, Huzistan, Irak, Azerbaycan, Ermeniyye, Diyâri Bekr, Mûsul, Cezîre, Diyâri Mudar, Diyâri Rabî’a, Şam ve Anadolu ile buralarda bulunan bütün şehirleri ihtiva etmekte idi.1 Buna dayanarak, Artukluların kuruldukları sıralarda Irak Selçuklularına tâbi oldukları anlaşılmaktadır.

Sultan Mahmud'u metbû olarak tanıyan Artukoğlu İlgâzî, haçlılar tarafından adeta sarılmış durumda bulunan Haleb'e davet edilince, oraya varıp şehre hâkim olduktan sonra, Melik Rıdvan'ın

∗ Yrd. Doç.Dr. Hüseyin KAYHAN Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi. 1 İbnu’l-Esîr, Atabekiyye, 21.

Page 286: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

276

oğlu Sultanşah ve kızkardeşlerini tutuklayıp Haleb Selçuklu Melikliği’ne son verdi (1117-1118). Halkı soyanlardan aldığı malları haçlılara vererek, mücadele için zaman kazanmak amacıyla onlarla kısa süreli bir barış anlaşması yaptı.2 Bunu müteakip, haçlılara karşı ittifak kurabilmek için Dimaşk hâkimi Tuğtekin'in ile anlaşarak mukaddes bir savaşa hazırlanılması için birlikte çalışmağa ve bir yıl sonra genel bir saldırıya geçmeğe karar verdiler (1118-1119). İlgâzî, bu amaçla Haleb'e geri dönüp, Sultan Mahmud'a mektup göndererek, haçlıların yaptıkları kötülükleri anlatıp, onu uyardı ve yardımını istedi.3

Savaş hazırlıklarını yapmak için oğlu Temürtaş'ı Haleb'de bırakarak Mardin'e gelen İlgâzî, anlaşıldığı kadarıyla, Sultan Mahmud’un emri ile Bitlis ve Erzen hâkimi Emîr Togan Arslan, Kilâbîlerden Usâme İbnu’l-Mubârek b. Şibl ve bir kısım Türkmen beyleri ile harekete geçerek, Urfa çevresini yağmaladıktan sonra Fırat'ı geçerek, Telli Bâşir ve Telli Hâlid boyunca ilerledi.4 Haleb'in haçlılar tarafından kuşatıldığı haberini alarak, o tarafa yönelince, herhangi bir savaşı göze alamayan haçlılar geri çekildiler.

Bu sırada Antakya Kontu Roger, haçlı liderlerinin ihtiyatlı hareket edilmesi yolundaki tavsiyelerine rağmen, emrinde bulunan kuvvetlerle Cisru’l-Hadîd'den geçerek, Telli Afrîn kalesinin karşısında bir vadide karargâh kurmuştu. İlgâzî, saldırıya geçerek onu çember içerisine aldıktan sonra ağır bir yenilgiye uğrattı (30 Haziran 1119). Frankların "Kanlı Meydan" adını verdikleri bu savaşta, başta Roger olmak üzere, Antakya haçlı ordusunun neredeyse tamamı kılıçtan geçirildi.5 Hıristiyan dünyası, bu yenilgi üzerine büyük bir hüzün ve matem içerisine gömüldü. Üzerinde büyük bir haçlı baskısı hisseden ve her an düşebilecek durumdaki Haleb, bu zaferle birlikte, biraz da

2 İbnu’l-Esîr, el-Kâmil, X, 531 vd.; İbnu’l-Adîm, Zubde, II, 180; A. Sevim, "Haleb Selçuklu Melikliği”, 134 vd.; ayn. mlf., "Artukoğlu İlgâzî", 671-672. 3 İbnu’l-Esîr, X, 544-545; İbnu’l-Kalânisî, 199-200; Sıbt, 45. 4 İbnu’l-Adîm, II, 187; İbnu’l-Esîr, X, 554; Mateos, 264. 5 İbnu’l-Kalânisî, 200-201; Azîmî, 386-387; İbnu’l-Esîr, X, 554-555; İbnu’l-Adîm, II, 188-190; Sıbt, 49; İbnu’l-Furat, I, 151; Mateos, 265; Ebû'l-Farac, II, 356; Süryani Mihail, 66-67; Villermus Tyrensis, I, 528; S. Runcıman, II, 123-125; N. Elisseeff, II, 319-320; C. Cahen, 237 vd.; W. B. Stevenson, 103-104; C. Alptekin, Dimaşk Atabegliği, 54-55; H. Kayhan, 91 vd.

Page 287: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

277

olsa nefes alabildi. Bu zafer, bütün İslâm dünyasında büyük bir sevinçle karşılandı.

Roger'in yenilgi haberini alan Kral II. Baudouin, Antakya'ya giderek başsız kalan şehri emniyet altına almak için birtakım düzenlemeler yaptı. O, Roger'in oğlu II. Bohemond'u princepliğe getirdikten sonra, intikam almak için Türklerin üzerine sefere çıktı.6 İlgâzî, Tuğtekin ve Togan Arslan'ı da yanına alarak, Baudouin'in bulunduğu Telli Dânis üzerine yürüdü. İlgâzî ve Tuğtekin, 24 Ağustos 1119 günü saldırıya geçerek haçlı ordusunu çevirmeye çalıştılar. Baudouin ise, merkezde sıkıştırılmış bir vaziyette iken, kuşatmanın bir anlık gevşemesinden istifade ederek Burci Hab'a çekilmeyi başardı ve Kudüs'e geri döndü.7

İlgâzî, kesin sonuç alamadığı bu savaştan sonra Haleb'e geldi ve burada bir müddet kaldıktan sonra, henüz haçlı tehlikesinden tam olarak kurtulamamış olan bu şehri koruyabilmek için asker toplamak maksadıyla Mardin'e döndü.8

Bu sıralarda Kral David'in komutasında birleşen Gürcü ve Kıpçak kuvvetleri Azerbaycan, Arrân, Şirvân ve Doğu Anadolu'ya akınlar yapıp korku ve dehşet saçmaktaydılar. Gürcüler Kafkasya’nın önemli şehri Tiflis'i sıkıştırıyordu. Bunun üzerine şehir halkı, Gence, Arrân ve Kars'a kadar olan Nahcivân topraklarının sahibi olan Melik Tuğrul'a müracaat ederek, kendilerini Kral David'in baskılarından kurtarmasını istediler. Melik Tuğrul, askeri bir yardımda bulunmayıp, yalnızca, kendisini temsilen bir şahne gönderdi. Bunu öğrenen kral David, baskılarını daha da arttırdı. Tiflis halkı, bu durumdan kurtulmanın tek çaresi olarak, şahnenin on adamı ile beraber şehirlerinde kalması şartıyla Gürcü kralına yıllık vergi vermeyi kabul ettiler.9 Gürcü baskıları karşısında çaresiz kalan Gence, Tiflis ve Dmanis'teki Türk tacirler Sultan Mahmud'a durumlarını anlatarak,

6 İbnu’l-Adîm, II, 191; Ebû'l-Farac, a.g.y.; Villermus Tyrensis, I, 532-533; C. Alptekin, 55-56. 7 İbnu’l-Adîm, II, 193; İbnu’l-Esîr, X, 568-569; Usâme b. Munkîz, 166; Urfalı Mateos, 265; Fulcherius Carnotensis, 227-228; Villermus Tyrensis, I, 533-535; S. Runcıman, II, 125-128; C. Cahen, 289 vd. 8 İbnu’l-Adim, II, 195. 9 İbnu’l-Ezrak, 33-34; V. Minorsky, "Causacia in the History of Mayyafarikin", 683.

Page 288: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

278

Gürcülerin vakit geçirilmeden cezalandırılmasını istediler. Bunun üzerine Sultan Mahmud, kardeşi Melik Tuğrul ile Artukoğlu İlgâzî'yi Gürcistan seferiyle görevlendirdi. Ayrıca, Bitlis ve Erzen hükümdarı Togan Arslan'a haber göndererek, Tiflis'in doğusunda onlara katılmasını bildirdi.10

İlgâzî, beraberinde damadı Dubeys b. Sadaka ve devlet erkânı olduğu halde 10 bin kişilik ordusuyla Kars'a hareket etti ve Tiryâlis yolundan Tiflis'e yöneldi. Tiflis kapısı müttefik orduların toplanma yeri olarak önceden kararlaştırılmış bulunuyordu. Melik Tuğrul, atabegi Gündoğdu ile birlikte merkezi Gence'den, Togan Arslan ise Duvin'den hareket ederek, buluşma mahallerine ilerlemekteydiler. Tiflis'e yarım günlük bir mesafede bulunan bir dağa varan İlgâzî, burada Melik Tuğrul ve Togan Arslan'a rastlamadı. Bilmediği ve tanımadığı bu topraklarda müttefiklerini bekleyip birlikte hareket etmeleri gerekirken, kendisine olan güveni ve gururu sayesinde tek başına ilerlemeğe devam ederek, Did-Gorni'ye ulaştı. Türklerin üzerine doğru gelmekte olduğunu duyan David, 65 bin kişilik ordusu ile bütün dağ geçitlerini kapatıp, müttefikleriyle buluşmadan önce yalnız yakaladığı İlgâzî'ye ani bir saldırıda bulunarak yenilgiye uğrattı (18 Ağustos 1121).11

Hayatında hiç yenilmemiş olan İlgâzî, yanında Dubeys ve birkaç süvari ile birlikte Meyyâfârikîn'e güçlükle dönebildi. Haleb'de yerine vekil olarak bıraktığı oğlu Süleyman'ın isyanı ile karşılaşarak, bastırıp, şehrin nâibliğine yeğeni Süleyman b. Abdurrezzak el-Aclânî'yi getirdi. Bundan sonra Haleb'i sıkıştıran haçlılarla bir yıl süreli bir barış anlaşması imzalayarak, yeni bir ordu hazırlamak için Mardin'e gitti.12 Burada, damadı Dubeys b. Sadaka'nın affedilmesi için, oğlu Temurtaş’ı bir heyetle Sultan Mahmud'un nezdine yolladı. Bu heyetin sözcüsü olan Kadı Bahaeddîn Ebû'l-Hasan Ali b. Kâsım

10 İbnu’l-Ezrak, 34; İbnu’l-Esîr, X, 567. 11 İbnu’l-Ezrak, 33-35; İbnu’l-Esîr, X, 567-568, M. Brosset, 486-487; Urfalı Mateos, 268-270; Süryani Mihael, 69; İbnu’l-Kalânisî, 204-205; Sıbt, 62; Azîmî, 388; İbnu’l-Adîm, Bugye, 145; ayn. mlf., Zubde, II, 199-200; İbn Kesîr, XII, 185; O. Turan, 270; İ. Artuk, Mardin Artukluları, 57-58; H. Kayhan, 83-85; W. E. D. Allen, 99; V. Minorsky, "Tiflis", 267. 12 İbnu’l-Adîm, II, 203; Azîmî, 389; Fulcherius, 232; A. Sevim, a.g.m., 686 vd.

Page 289: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

279

eş-Şehrizûrî, bağışlanması halinde Dubeys'in sultana itaat edeceğini ve ayrıca Hille için günlük bin dinar vergi vereceğini Sultan Mahmud'a bildirmesine rağmen, teklifi kabul edilmedi. Sultan, kendisine karşı gücenmemesi için, gönlünü almak amacıyla bu büyük Türkmen beyine Meyyâfârikîn'i iktâ etti (1121)13.

İlgâzî, 60 yaşında iken Meyyâfârikîn yakınlarında vefat etti (19 Kasım 1122)14. Sultan Muhammed Tapar zamanında Büyük Selçuklu İmparatorluğunun hizmetinde bulunmuş ve Bağdad şahneliği yapmıştı. Sultan Mahmud ile de iyi ilişkiler içerisine girmiş ve onu metbû tanımıştı.15

İlgâzî'nin son seferinde yanında bulunan Belek, sefer dönüşü Urfa kontu Joscelin ile Bîrecik senyörü Galeran, bozguna uğratarak esir alıp Harput kalesine göndermişti.16

1123 yılın başlarında Harput civarındaki Gerger kalesi Belek tarafından muhasara edilirken, durumdan haberdar olan Kral Baudouin, onu oradan uzaklaştırmak için ordusuyla harekete geçti. Telli Bâşir'den itibaren Fırat'ın batı sahilini takip ederek, Turuş denilen yere geldi. Bunun üzerine Belek, süratle onun üzerine yürüdü ve Turuş'ta yakalayarak, savaşa mecbur ettikten sonra ağır bir yenilgiye uğrattı (8 Nisan 1123).17 Baudouin esir edildi ve daha önceden yakalanmış bulunan Joscelin ile Galeran'ın tutulduğu Harput'a gönderildi.

Haleb'in düşmek üzere olduğunu anlayan Belek, Barre ve Harrân'ı aldıktan sonra Haleb'i kuşatarak ele geçirdi (27 Haziran

13 İbnu’l-Esîr, X, 592; A. Sevim, a.g.m., 687; V. Minorsky, "Meyyâfârikîn", 199. 14 İbnu’l-Kalânisî, 208; İbnu’l-Ezrak, 37-38; İbnu’l-Esîr, X, 604; Azîmî, 390; Sıbt, 63; Ebû'l-Fidâ, I, 247; Ebû'l-Farac, II, 357; Mateos, 272; S. Runcıman, II, 133; K. Sussheim, "İlgâzî", 965. 15 A. Sevim, a.g.m., 690 vd.; O. Turan, 148, 150 vd. 16 İbnu’l-Esîr, X, 593; İbnu’l-Kalânisî, 208; Mateos, 271-272; Anonim Süryani Vekayinâmesi, 90-91; Fulcherius, 237; S. Runcıman, II, 133; I. Demirkent, 29-32; W. B. Stevenson, 109; M. H. Yınanç, "Belek", 470. 17 İbnu’l-Esîr, X, 613; İbnu’l-Kalânisî, a.g.y.; Azîmî, 391; Sıbt, 68; Mateos, 272-273; Ebû'l-Farac, II, 358; Mihael, 72-73; Fulcherius, 239; Villermus Tyrensis, I, 537; Anonim Süryani Vekayinâmesi, 91; S. Runcıman, II, 134; I. Demirkent, 34-37.

Page 290: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

280

1123).18 Bu sırada, bir gurup Ermeni tarafından Harput'ta isyan çıkarılarak, kalede esir tutulan haçlı şefleri kurtarılma girişiminde bulunulmuş ise de Belek süratle olay yerine gelerek isyanı bastırmıştı (3 Ekim 1123).19

Belek, reislerini yakalayarak başsız bıraktığı haçlılara darbe vurmak için hazırlıklara girişerek, Anadolu ve Irak'taki Türkmen obalarından topladığı askerlerle birlikte harekete geçerken, bir yandan da amca oğulları Davud, Süleyman, Temürtaş ile Atabeg Tuğtekin ve Mûsul valisi Aksungur Porsukî’yi sefere davet etti. Onlar bizzat katılarak veya yardımcı kuvvetler göndermek suretiyle bu davete iştirak ettiler.20 Belek, sefer esnasında bir iç ihanete uğramamak için yakalatabildiği bütün Batınîleri tutuklattı. Daha sonra Tuğtekin ile birlikte harekete geçerek, ilk önce Hıristiyanların elindeki A’zâz kalesini kuşattı. Haçlıların birdenbire hücum etmeleri üzerine, kuşatmayı bırakarak geri çekilmek zorunda kaldılar. Bu seferinde önemli bir başarı sağlayamayan Belek, muhtemel haçlı saldırılarına karşı tedbir olmak üzere Fırat üzerindeki bazı kaleleri sağlamlaştırdıktan sonra Haleb'e geri döndü.21

Belek, Menbic kalesini kuşattığı sırada kaleden atılan bir ok ile şehid oldu (6 Mayıs 1124).22 Cenazesi, Temürtaş tarafından Haleb'e götürülüp, orada defnedildi.

Belek Gâzî’ye ait 1124 yılında Halep’te basılan bir gümüş dirhemde Sultan Sancar’ın ismi zikredilmektedir.23 Artuklu paralarında Selçuklulara bağlı olduklarına dair başka bir işaret bulunmamaktadır. Bununla birlikte, mevcut siyasi gelişmeler sonucu,

18 İbnu’l-Esîr, X, 611, Azîmî, a.g.y.; İbnu’l-Kalânisî, a.g.y.; İbnu’l-Adîm, a.g.y.; A. Sevim, "Temürtaş'ın Haleb hâkimiyeti", 572. 19 Azîmî, 392; İbnu’l-Esîr, X, 613-614; İbnu’l-Kalânisî, 209-210; İbnu’l-Adîm, II, 213; Sıbt, 68-69; Mateos, 273-274; Ebû'l-Farac, a.g.y; Fulcherius, 244-45; Villermus Tyrensis, I, 538-541; S. Runcıman, II, 134-136. 20 İbnu’l-Adîm, a.g.y.; M. H. Yınanç, a.g.m., 471. 21 İbnu’l-Adîm, II, 214 vd.; M. H. Yınanç, a.g.y. 22 İbnu’l-Adîm, II, 215; ayn. mlf., Bugye, 172; İbnu’l-Esîr, X, 619; Azîmî, 394; Sıbt, 69; Mihail, 74; Mateos, 277-278; Villermus Tyrensis, II, 13-14; S. Runciman, II, 136; O. Turan, 152; H. Kayhan, 101; M. H. Yınanç, a.g.m., 472. 23 İ. Artuk, C. Artuk, Artukoğulları Sikkeleri, 82.

Page 291: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

281

ilk Artuklu hükümdarlarının Büyük Selçuklulara ve ona tâbi olan Irak Selçuklularına tâbi oldukları, Sultan Mesud zamanında bu tâbiiyetin Zengî kanalı ile dolaylı yoldan olduğu, Mesud’un öldüğü 1152 yılından sonra ise Artukluların Irak Selçuklularına tâbiyetlerinin kalmadığı anlaşılmaktadır.

Sultan Muhammed Tapar'ın zamanından beri haçlılarla mücadele vazifesi Mûsul valileri tarafından yürütülmekteydi. Bu siyaseti devam ettiren Sultan Mahmud, bu maksatla Aksungur Porsukî'yi Mûsul valiliğine tayin etti (1121).24 Aynı zamanda onu Bağdad şahneliği görevine getirerek (1122),25 ilâveten Vâsıt'ı iktâ etti.26 Bağdad şahneliğini bir müddet devam ettiren Porsukî, bu süre içerisinde Mûsul'dan uzak kalmış ve haçlılarla mücadele işi bu dönemde İlgâzî, Tuğtekin ve Belek tarafından yürütülmüştü. Porsukî, Halife Musterşid'in isteği üzerine Bağdad şahneliğinden azledilince, Sultan Mahmud tarafından atabeg olarak Mûsul'a gönderildi (1124).27

Belek'in şehadetinden sonra, Haleb'e hâkim olan Temürtaş (Mayıs-Haziran 1124),28 haçlılarla bir anlaşma imzalayarak, Belek tarafından esir edilmiş olan haçlı şeflerini serbest bırakmıştı (Eylül-Ekim 1124).29 Serbest kalan Baudouin, imzalanan anlaşmaya sadık kalmayarak, Halife Musterşid'in önünden kaçan Dubeys b. Sadaka'nın vaadlerine kapılarak Haleb'e saldırdı.30 Melik Tutuş’un oğlu Sultanşah, Haleb'e yeniden hâkim olmak için onlarla bir anlaşma yaptı.31 Temürtaş, asker toplamak amacıyla Haleb'i terkedip Mardin'e

24 İbnu’l-Esîr, X, 588; ayn. mlf., Atabekiyye, 24; Zehebî, 290; M. A. Köymen, Selçuklular Devri, 295; "Aksungur", 277. 25 İbnu’l-Esîr, X, 598; İbnu’l-Cevzî, IX, 231. 26 İbnu’l-Esîr, X, 604. 27 İbnu’l-Esîr, X, 622; İbnu’l-Cevzî, IX, 249; Sıbt, 62; İbnu’l-Adîm, Bugye, 126; C. Alptekin, The Reign, 24. 28 İbnu’l-Adîm, II, 220; ayn. mlf., Bugye, 127; A. Sevim, "Temürtaş", 573. 29 İbnu’l-Adîm, II, 221-222; ayn. mlf., Bugye, a.g.y.; Usâme b. Munkîz, 167; Mateos, 278-279; S. Runcıman, II,141; A. Sevim, a.g.m., 575-576. 30 İbnu’l-Esîr, X, 623; İbnu’l-Adîm, Bugye, a.g.y.; A. Sevim, a.g.m., 577. 31 İbnu’l-Adîm, Bugye, 127; A. Sevim, "Haleb Melikliği",136.

Page 292: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

282

gidince, durumdan istifade eden müttefikler derhal harekete geçerek, savunmasız kalan şehri kuşattılar (Ekim-Kasım 1124).32

Saldırılar karşısında sıkışan Haleb'den yola çıkan bir heyet Mardin'e giderek, durumlarını Temürtaş'a anlattılar. Temürtaş’ın buna yanaşmaması üzerine Mûsul'a giderek, hasta yatağında yatan Aksungur Porsukî'den Haleb'i kurtarması için ricada bulundular. Kısa sürede iyileşen Porsukî, Haleb'e yardım etmek için ordusu ile birlikte yola çıktı. Selçuklu ordusu ile bir savaşı göze alamayan müttefik güçleri kuşatmayı kaldırarak, geri çekilmek zorunda kaldılar. Onları takip etmeyen Porsukî şehre girdi (Ocak-Şubat 1125).33

1127 yılında İmâdeddîn Zengî’nin Mûsul valiliğine atanması ile bölgenin kaderi ve Artuklu – Irak Selçukluları ilişkilerinin şekli değişmiştir. Zengî, Artukluları sıkıştırarak onların ellerinden kalelerini alma ve baskı altında tutma siyaseti takip etmekteydi. Bunun sonucu olarak da, M. Altay Köymen’in de belirttiği gibi,34 1142-43 tarihinde yaptığı anlaşma ile tâbiyetine almayı başardığı Artuklular bundan sonra dolaylı olarak Irak Selçuklularına tâbi olmuşlardır. Çünkü, Zengî Irak Selçuklularına tâbi idi ve ona tâbi olan Artuklular da böylece Irak Selçuklularına tâbi hale gelmişlerdi.

Yagra’yı haçlıların elinden alan Nûreddîn Mahmûd, Dimaşk Atabegliği’nin veziri Mu’ineddîn Unar’dan aldığı yardımla Antakya Princepsi Raimond’u 30 Haziran 1149 tarihinde İnneb önlerinde bozguna uğratmıştı. Esirler dışında haçlı ordusunun bütün ağırlıklarını ganimet olarak ele geçiren Nûreddîn Mahmûd, bunların büyük bir kısmını Halife Muktefî, Sultan Mesud ve ağabeyi Seyfeddîn Gâzî’ye hediye olarak göndermişti.35 Bu durum Zengîlilerin Irak

32 İbnu’l-Adîm, II, 222-224; Azîmî, 394; A. Sevim, Suriye Selçukluları, 66; ayn. mlf., a.g.m., 578-579. 33 İbnu’l-Adîm, Bugye, 127-131; ayn. mlf., II, 224-227; İbnu’l-Esîr, X, 623-624; Azîmî, 394-395; İbnu’l-Kalânisî, 211-212; Mateos, 281; Fulcherius, 258-59; P. M. Holt, 30; A. Sevim, 66-67; ayn. mlf., "Haleb Melikliği", 136-138. 34 M. A. Köymen, Büyük Selçuklu İmparatorluğu, 394 vd. 35 İbnu’l-Kalânisî, 304-305; İbnu’l-Esîr, XI, 144; ayn. mlf., Atabekiyye, 98-99; İbnu’l-Adîm, II, 298-299; Ebî’l-Fidâ, II, 89; İbn Kesîr, Trk. tr., XII, 413; 89; Ebî Şâme, I, 212; Urfalı Mateos, 300-302; Ebû’l-Farac, II, 386; Süryani Mihail, 153-155; Anonim Süryani Vekayinâmesi, 300; Villermus Tyrensis,

Page 293: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

283

Selçuklularına tâbi olduklarının bir göstergesi olduğu gibi, bundan yola çıkarak doğu ve güney-doğu Anadolu’daki Türk devletlerinin Irak Selçuklularına tâbi olmaları gerektiğini ortaya çıkartmaktaydı. Çünkü, Zengîliler bu devletler içerisinde en güçlüleriydi ve onların tâbi olmaları diğerlerinin de tâbi olduklarının göstergesiydi. Bundan yola çıkarak, Mardin Artuklu hükümdarı Temürtaş’ın Irak Selçuklularına tâbi olması gerektiği ortaya çıkmaktaydı. Elimizdeki sikkelerde bu durumu ortaya koyan bir ibare olmamasına rağmen, bu bir ölçü olarak kabul edilmemeli ve siyasi olayların gelişimine dikkat edilmelidir.

Zengî’nin ölümünden sonra gittikçe güçlenen ve hâkimiyet alanını genişleten Temürtaş, 1150 yılına gelindiğinde bütün Artuklu toprakları ve doğu Anadolu’daki en büyük güç haline gelmişti.36 Bundan dolayı Sultan Mesud ve Halife Muktefî tarafından taltif edilerek, 25 Haziran 1152 tarihinde kendisine bir menşur ve hil’at gönderilmişti. Temürtaş, sultanın ve halifenin kendisini taltif eden bu menşurunu Mardin’de bir camide halka okutmuştu.37

Son söz olarak, Artuklu – Irak Selçukluları ilişkilerinin Sultan Mahmud’un Irak Selçukluları Devletinin tahtına geçtiği 1120 yılından başlayarak 1152 yılında Sultan Mesud’un vefat ettiği zamana kadar sürdüğü görülmektedir. Artuklular bu zaman dilimi içerisinde ya bizzat veya Zengîliler vasıtası ile dolaylı olarak Irak Selçuklularına tâbi olmuşlardır. Özellikle İlgâzî ve Belek’in 1120 yılından itibaren haçlılarla yapmış oldukları mücadelelerde metbû Irak Selçukluları hükümdarı Sultan Mahmud’un onlara destek verdiği görülmektedir. Zengî’nin ölümünden sonra bölgenin önemli bir gücü haline gelmeği başaran Temürtaş da Sultan Mesud tarafından desteklenmiş ve teşvik edilmişti. Sultan Mesud’un öldüğü 1152 yılından sonra Irak Selçukluları derin bir kaos ortamına sürüklenirken, Abbasîler Selçukluları Irak’tan atmış ve onların Artuklularla olan ilişkileri de sona ermişti.

II, 196-197; N. Elisseeff, II, 430 vd.; C. Alptekin, 143-144; S. Runciman, II, 272-273; M. K. Setton, I, 515 vd., P. M. Holt, 45; K. V. Zettersteen, “ Nûreddîn Mahmud”, 358. 36 İbnu’l-Ezrak, 91. 37 İbnu’l-Ezrak, 92.

Page 294: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

284

BİBLİYOGRAFYA

"Aksungur", İA, I, 276-277.

Allen, W. E. D., A History of The Georgian People, London, 1932.

Alptekin, C., Dimaşk Atabegliği (Tog-Teginliler), İstanbul, 1985.

Alptekin, C., The Reign of Zangi (521-541/1127-1146), Erzurum, 1978.

Anonim Gürcü Vekayinâmesi, Nşr. ve Fr. tr. M. Brosset, Histoire de la Georgie, 2 cild, Petersburg, 1849-57; Trk. tr. H. D. Andreasyan, Gürcistan Tarihi, III, Selçuklular Kısmı (1015-1212) (TTK Kütüphanesinde bulunan basılmamış tercüme).

Anonim Süryani Vekayinâmesi, Kısmen İng. tr. M. A. S. Tritton, "The First and Second Crusaders from an Anonymous Syriac Chronicle", JRAS, 1933, I. Kısım 69-101, II. Kısım 273-305.

Artuk, İ., Artuk, C., Artukoğulları Sikkeleri, İstanbul, 1993.

Artuk, İ., Mardin Artukluları Tarihi, İstanbul, 1944.

Azîmî, Târîhu’l-Azîmî, Nşr. C. Cahen, "La Chronigues abrégeé d'al-Azîmî", JA, CCXXX (1938); Târîhu’l-Azîmî, Azîmî Tarihi (Selçuklular Dönemiyle İlgili Bölümler), Nşr. ve Trk. tr. A. Sevim, Ankara, 1988.

Cahen, C., La Syrie du Nord, Paris, 1940.

Demirkent, I., Urfa Haçlı Kontluğu Tarihi (1118-1146), Ankara, 1987.

Ebû Şâme, Uyûnu’r-Ravdateyn fî Ahbâri’d-Devleteyn, Nşr. A. Beysûmî, Dimaşk, 1992.

Ebû'l-Farac, Tarih, Trk. tr., Ö. R. Doğrul, I-II, Ankara, 1987.

Elisseef, N., Nur ad-Din un Grand Prince Musulman de Syrie au temps Croisades (511-568/1118-1174), 3 v., Damascus, 1967.

Page 295: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

285

Ebî’l-Fidâ, el-Muhtasar fi Ahbâri’l-Beşer, Nşr. Mahmûd Dayyûb, Beyrut, 1997.

Fulcherius Carnotensis, Gesta Francorum Iherusalem Peregrinantium, R.H.C., Occ. III; İng. Trc. F. R. Ryan, A History of the Expedition to Jerusalem 1095-1127, Tennessee, 1969.

Holt, P. M., Haçlılar Çağı, 11. Yüzyıldan 1517’ye Yakındoğu, Trk. tr. Ö. Arıkan, İstanbul, 1999.

İbn Kesîr, el-Bidâye ve'n-Nihâye, Kahire, 1939; Trk. tr., M. Keskin, Büyük İslâm Tarihi, İstanbul, 1995.

İbnu’l-Adîm, Bugyetu't-Tâleb fî Târîhi Haleb; Trk. tr. A. Sevim, Biyografilerle Selçuklular Tarihi, İbnu’l-Adîm, Bugyetu't-Taleb fî Târîhi'l-Haleb (Seçmeler), Ankara, 1982.

İbnu’l-Adîm, Zubdetu'l-Haleb min Târîhi Haleb, Nşr. S. Dahhan, 3 cild, Dimaşk, 1951-71.

İbnu’l-Esîr, el-Kâmil fî't-Târîh, Nşr. C. J. Tornberg, 13 cild, Beyrut, 1979; Trk. tr. A. Özaydın, A. Ağırakça, İslâm Tarihi, İbnu’l-Esîr, el-Kâmil fî't-Târîh Tercümesi, 12 cild, İstanbul, 1987.

İbnu’l-Esîr, et-Târîhu'l-Bâhir fî Devleti'l-Atabekiyye, Nşr. A. A. Tolaymat, Kahire, 1963.

İbnu’l-Furat, Târîhu'd-Duveli'l-Mulûk, Kısmen yay. ve İng. tr. U. ve M. C. Lyons, Cambridge, 1971.

İbnu’l-Kalânisî, Zeyli Târîhu Dımaşk, Nşr. H. F. Amedroz, Beyrut, 1908.

İbnu’l-Ezrak, Târîhu Meyyâfârikîn ve Âmid (Artuklular Kısmı), Nşr. A. Savran, Erzurum, 1987; Trk. tr. ayn. mlf., Meyyâfârikîn ve Âmid Tarihi (Artuklular Kısmı), Erzurum, 1992.

Kayhan, H., Irak Selçukluları, Konya, 2001.

Köymen, M. A., Büyük Selçuklu İmparatorluğu Tarihi II, Ankara, 1984

Köymen, M. A., Selçuklular Devri Türk Tarihi, Ankara, 1982

Minorsky, V., "Causacia in the History of Mayyafarikin", BSOAS, VIII/1, 1949.

Page 296: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

286

Minorsky, V., "Tiflis", İA, XII/1, 264-269.

Minorsky, V., "Meyyâfârikîn", İA, VIII, 195-201.

Runcıman, S., A History of the Crusades, Cambridge, 1962; Trk. tr. F. Işıltan, Haçlı Seferleri Tarihi, 3 cild, Ankara, 1986-87.

Sevim, A., "Artukoğlu İlgâzî", Belleten, XXVI/104.

Sevim, A., “Artukoğlu Sökmen’in siyasi faaliyetleri”, Belleten, XXVI/103, 1962.

Sevim, A., "Haleb Selçuklu Melikliği, Alparslan ve Sultanşah devirleri", TAD, XIV, 1982.

Sevim, A., Suriye Selçukluları II, Ankara, 1983.

Sevim, A., "Temürtaş'ın Haleb hâkimiyeti", Belleten, XXV/100 (1960).

Sıbt İbnu’l-Cevzî, Mir'atu'z-Zeman fî Târîhi'l-A'yân, Yay. J. R. Jewett, Chicago, 1907; 2 cild, Haydarabad, 1951-52.

Stevenson, W. B., The Crusaders in the East, Beirut, 1968.

Sussheim, K., "İlgâzî", İA, V/2, 964-967.

Süryani Mihail, Vekayinâme, İkinci Kısım (1042-1195), Trk. tr. H. D. Andreasyan, 1944 (TTK Kütüphanesi’nde bulunan basılmamış tercüme).

Usâme b. Munkîz, Kitâbu'l-İ'tibar; Trk. tr. Y. Z. Cömert, İbretler Kitabı, İstanbul, 1992.

Turan, O, Doğu Anadolu Türk Devletleri Tarihi, İstanbul, 1980.

Urfalı Mateos, Urfalı Mateos Vekayi-nâmesi (952-1136) ve Papaz Grigor'un Zeyli (1136-1162), Trk. tr.. H. D. Andreasyan, Ankara, 1987.

Villermus Tyrensis, Historia Rerum in Partibus Transmarinis Gestarum, R. H. C., Occ. I; İng. Trc. A. C. Krey, A History of Deeds Done Beyond The Sea, Newyork, 1943.

Yınanç, M. H.,"Belek", İA, II, 648-472.

Page 297: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

287

Zehebî, Târîhu’l-İslâm, Nşr. Omar Abdusselâm Tedmurî, Beyrut, 1994-1996 (İlgili Ciltler).

Zettersteen, K. V., “ Nûreddîn Mahmûd”, İA, IX, 358-361.

Page 298: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur
Page 299: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

ARŞİVLERDE KAYITLI MARDİN’DE YAPILMIŞ EN ESKİ VAKIFLAR: İMAM ZEYNEL ABİDİN’İN 1158 M. TARİHLİ VE ARTUKOĞULLARI’NDAN KUTBUDDİNİ İLGAZİ İBNİ MELİK

NECMEDDİN İBNİ EMİR TİMURTAŞ 1178 M. TARİHLİ VAKFİYELERİ

Sadi BAYRAM1∗

Vakıflar ve vakfiyeler, yapıldığı devrin öncelikle mimarisi, san’atı, ekonomisi, sosyal hayatın tümünü yansıtan belgelerdir. Bu belgelerden tarihçiler, sosyal tarihçiler, sanat tarihçilerinin kaynaklarıdır.

Çeşitli medeniyetlere beşiklik yapmış Anadolu kültüründe, Hititler’de, Frigler’de, Yunan ve Roma kültüründe vakıf varsa da onlar sadece rahip sınıfına ait olup, kamu, yani toplum bunlardan hiçbir zaman faydalanamaz. Hıristiyanlıkta da Yakın Çağ’a kadar bundan farklı değildir.

İslâmiyette ise, fayda topluma aittir. Toplumun faydalanması esastır. Aslında vakıflar, eski dönemin bir subabı olup, zenginden fakire yönelen bir köprüdür. Sosyal patlamaları önler.. Zekatın daha kapsamlısıdır.

1 Sadi BAYRAM

Page 300: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

290

Balkanlar ve Orta Avrupa’da bulunan devletlerin tarihi vesikaları genelde Rumeli’nin fethinden sonra yani Sultan I. Murad’dan itibaren Osmanlı İmparatorluğu ile özdeşleşmiş olup bu gün Türkiye Cumhuriyeti Arşivlerinde mahfuzdurlar.

Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi’nde ise bugün 43.000 civarında vakfiye ve sayıları milyonları aşan belge mevcut bulunmakta ve Osmanlı İmparatorluğunun Kırımdan Basra’ya, Viyana kapılarından Tebriz önlerine, Kuzey Afrika ülkeleri dahil olmak üzere geniş bir sahaya yayılmaktadır.

Osmanlı Devleti merkezi idare yerine mahallinden idareye önem vermiş ve bu hususta vakıf kurumunu kullanmıştır. Vakıflar vasıtasıyla öğretim, sosyal, kültürel ve ekonomik ihtiyaçları karşılamış, sosyal patlamaların önüne geçmiş, beldeleri imâr ve ihya etmiştir.

Otuz yıldan bu yana, Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü Kültür ve Tescil Dairesi Başkanlığı Arşivi’nde bulunan Fatih Sultan Mehmed’in Eyüp Sultan, Sultan II. Bayezıd, Kanuni Sultan Süleyman’ın oğlu Şehzade Mehmed , Nurbânû Valide ( Atik Valide ) Sultan, I. Mahmud, III. Selim, Beyhan Sultan, II. Mahmud, Bezm-i Alem Sultan Vakıf Gureba Hastahanesi, II.Abdülhâmid Han gibi padişah, valide sultan ve sultan vakıflarını ön plana alarak yayımlamaya gayret ettik. Kıbrıs ve Doğu Anadolu Fatihi Lâla Mustafa Paşa, Yemen Fatihi Gazi Sinan Paşa, Beypazarı ve Nasuh Paşa, Niksar Vakıflarına Genel Bakış, Tokat Vakıflarına Genel Bakış,1257 Tarihli Amasya-Taşova-Alparslan Er-Rufâî gibi tezyinatlı ve tezyinatsız vakfiyeleri de zaman zaman yayına çıkardık. Kültür tarihimiz için önemli olan bu belgeler, devrin kültürünü, ekonomisini, yapıların tarihini kesin olarak açıklaması bakımından önemli kültür hazinelerimizdir.

Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü Kültür ve Tescil Dairesi Başkanlığı Arşivi’nde kayıtlı; konumuz olan Mardin de bilinen en eski vakıflara bakacak olursak, ikisi de Arapça olan Nusaybin’de 01.12. 553 H./ 24.12.1158 M. tarihinde yapılmış İmam Zeynel Abidin vakfiyesi, Diğeri ise; Mardin, Artukoğllarından Emir

Page 301: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

291

Timurtaş oğlu, Melîk Necmeddin oğlu Kutbuddin İlgazi’nin 19.03.1178 tarihli cami, medrese ve müştemilatına ait vakfiyedir.

Zeynel Abidin Vakfiyesi Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü Kültür ve Tescil Dairesi Başkanlığı Arşivi’nde mahfuz 604 numaralı defterin 219 sayfa, 311.sırasında kayıtlıdır.

İmam Zeynel Abidin vakfiyede silsile olarak şöyle verilir : Dede ve babası kerim olan Hazret-i İmam Zeynel Abidin, İmam Ali, Maruf , Abid, Şehabüddin, Ahmed, Sadrüddün, Musa, Cafer, İbrahim Mürtaza, İmam Musa Kâzım, İmam Cafer-i Sadık, İmam Muhammed Bakır, Zeynel Abidin ( bir diğer nüshada ise- Emir’il Mü’minin İmam Hasan), Emir’il Mü’minin Hz.Ali, Ebu Talib.

Vakfiyenin incelenmesinden elde edilen bilgiler :

Vakfiye 20 Kanunevvel 329 ( 02.01.1914 M.) tarihli karara göre, 2 Rebiulevvel sene 332 ( 29.01.1914 M.) tarihinde Vakıflar Nezaretine kaydolmuştur.

1.Kadı Mehmed bin es-seyyid Ahmed,

2.Kadı es-Seyyid e-Şeyh Saadeddin,

3. Mardin’de Hakim Seyyid Ali el-ulâ

4.Hakim Seyyid bin Hasan

5.Hakim, Seyyid İbrahim,

6.Kadı es-Seyyid Hüsameddin

7.Hakim, Es-Seyyid Mehmed Kemal,

8.Hakim MehmedAli,

9.Hakim Mehmed Necip tarafından tasdik edilmiştir.

Ebu Nüvas Tepesi’nin adı ( bugün Gırnavaz diye anılır ), şehirde bulunan Kantara Kapısı, Ham Hanı, Yeni Han, Okçular Çarşısı, Nokta Camii, Kadem Camii, Yagoba Kilisesi, Yahudi Kilisesi, Hermas Nehri ( bugün Çağçağ Barajı), Hanis Suyu, Ebu Nernud Bölgesi, Şahsend Bölgesi. Nusaybin Zeynel Abidin tarafından inşa ettirilen Mescid, Zaviye, ve bir imâret inşasına başlanması, Vâkıfın oğlunun Seyyid Şeyh Yahya olduğu,

Page 302: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

292

Vakfın tahsildarlığına Ahmed oğlu Ali’nin atanması, ücret olarak 3 kıt’a ödenmesi,

Vakıf Kâtipliğine Mahmud oğlu Şeyh Hasan’ın getirilmesi ve her gün 2 kıt’a ödenmesi,

Devirhan Mes’ud oğlu Şeyh Bekir’e her gün 2 kıt’a,

Yeni inşa edilen Zeynel Abidin Mescidi’nde her gün Fetih Suresi’ni okuyan Ali oğlu Şeyh Mehmed’e her gün 15 kıt’a (burada bir hata olduğunu düşündük, zira Fetih Suresini okuyana 15 kıt’a verilmesi biraz abartılı bir ücret gibi geldi bize, Tahsildar, kâtibe verilen ücretle kıyas edildiğinde. Diğer vakfiyelerde belirtilen ücretler göz önüne alındığında. Ancak orijinaline tekrar baktık. Yazı ile onbeş yazılı. Rakam değil, rakam hatası değil. O halde burada vakfiye bir zaman sonra yenilendiğinde kâtip, ya bir satır atlanmış veya vâkıfın Fetih Suresine verdiği önem sebebiyle yüksek bir ücret ödenmesi söz konusu geldi bize

Her 120 kıt’ası bir Dirhem saf gümüşten ibaret paradan:

Mustafa oğlu Dülger Musa’ya her gün 3 Dirhem,

Mescid ve Zaviyenin hizmetçisi Abdurrahman oğlu Ömer’e her gün belirli bir ücret verilmesi,

Mütevelliğe Vâkıf’ın oğlu Şeyh Yahya’nın getirilmesi, aynı zamanda Mescid ve Zaviye Şeyhliğini de üstlenmesi, karşılığında belirli bir ücret alması,

Tevliyetin hayatta oldukça kendisine, ondan sonra oğlu Şeyh Yahya’ya, ondan sonra Şeyh Yahya’nın oğlu Musliha’ya, ondan sonra ekber ve erşed oğlunun oğluna, kızlar hariç olmak üzere şart etmiştir.

Vakfın gelir fazlasını ise, evladı evladına verilmesini istemiştir. Bu durumda vakfın evlâda meşrut olduğu, vakfın hayrî ve zürri vakıflardan olduğunu söyleyebiliriz. Soyları tükendiğinde ise, vakfın idaresini yapmaya muktedir, iyi hal sahibi erkek Müslümanların deruhte etmesi, yine vâkıfın şartları arasındadır.

Bunların dışında Ölçekçi Marufa oğlu Ahmed’e her gün 3 kıt’a verilmesini belirtmiştir.

Page 303: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

293

Vakfiyenin sonunda mahkeme kararı olup, İmam Ebu Yusuf içtihadına göre vakıf yürürlüğe konmuş, dua ve beddua cümlelerine yer verilmiş ve vakfın Hicri 553 yılının Zilhicce ayının evvellerinde, Milâdi 1158 yılı Aralık ayı sonlarında yürürlüğe girdiği belirtilmiştir..

Vakfedilen Mülkler- Alınan Kiralar:

1.Mardin- Nusaybin’e bağlı iki dağ arasında Ebu Nasri Bostanı adıyla bilinen sulu iki bostan arazisinin tamamı,

2.Ebu NüvasTepesi’ne bitişik bir bostan tarlası,

3.Kantara Kapusu’nda iki değirmen,

4.Ham Hanı’nda 20 dükkân,

5.Okçular Çarşısında Nokta Camii’ne bitişik 20 dükkân,

6.Kadem Camii karşısında bulunan boyacı dükkânı,

7.Yagoba Kilisesi’ne bitişik yeni yapılan Han,

8.Sur dışında, Doğusu Hermas Nehri, Batısı Hanis suyu, Kuzeyi, Mescidin Güneyinden iki mil mesafe olan iki nehir arasındaki geniş saha.

9.Ebu Nernud bölgesinde iki değirmen,

10.Bilinen ( Zeynel Abidin ) Mescidin güneyinde Süleyman Değirmeni,

11.Şahsend Bölgesi yanında Nokta Kuyusu,

12.Yogoba Kilisesi kirasından her yıl alınan 160 Dirhem,

13.Yahudi Kilisesi’nden her yıl alınan 100 Dirhem kira,

Başbakanlık Osmanlı Arşivi’inde konuyla ilgili yaptığımız araştırmada ise; Ev.d 1/ 11645’de Zeynel Abidin Vakfının yıllık blançosu ve Ev.d 1/28271 numaralarda Zeynel Abidin Camii Evkafı, A.MKT.UM. 380/11’de İmam Zeynel Abidin sülâlesinden Mardinli Hafız Mehmed ve Hafız Abdülkadir’in vergiden muafiyet istediğine dair 25 Rebiülahır 1276 H. 22.11.1859 tarihli dilekçesi ile Y.Mtv.141/12 ‘de Hz. Peygamber torunu Zeyne Abidin’in Nusaybin’deki vakıf arazisinin Arazi-i Emiriyyeden olduğu şeklindeki mahkeme kakarının iptalini talep eden 12 Zilkâde 1313 H.- 24.04.1896 tarihli Evlad-ı Zeynel Abidin’den Mütevelli Arif’in

Page 304: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

294

telgrafının, Nakibü’l-Eşraf Tevfik tarafından 13 Zilkâde 1313 H., 25.04.1896’de takdimi konusunda evraklar vardır ki, bu da vakfın o tarihlerde canlılığını bize gösteriyor.

EV.d. 11645 numarada kayıtlı yıllık blançoda o tarihlerde ki (tarih sayfası kapakta olur o da yok olmuş), Zeynel Abidin Vakfı Mütyevellisinin Şeyhzâde Hasan Efendi olduğu, gelirinin 163 kuruş olduğu, Boyalı kazasından buğday 10, fiğ 6,arpa 13,sin 9; karşılığı buğday-fiğ 81, arpa 54, sin 28 olmak üzere toplam 163 kuruş. Masraf 18, Öşr 14, geriye kalan 130 kuruş yiyecek maddelerine( belki imareti vardı ?) sarf edilmiştir.

ARTUKOĞULLARINDAN EMİR TİMURTAŞ OĞLU, EMİR NECMEDDİN ALPI OĞLU EMİR KUTBİDDİN İLGAZİ’NİN

19.03. 1178 TARİHLİ VAKFİYESİ

Hayrat ve hasenat sahibi, Artuk Sülâlesi ile şereflenen, İslâm mülklerinin medar-ı iftiharı, Sülale-i Ertekiyye’nin güzidesi, salih, âlim, adil, mücahid, muzaffer, vatan muhafızı, Emir Timurtaş oğlu, Melîk Necmeddin ( Alpı) oğlu Kutbuddin-i İlgazi Mardin Hükümdarı iken, Allah rızası için Mardin Kal’asi içinde iki uzun minareli büyük bir Cami, Medrese yaptırmış, Ana okulu ( Sıbyan Mektebi ), kuyu, bunların ebediyete kadar idamesi için de kendi malından mülkler bağışlayarak 19 Mart 1178 tarihinde bir vakıf yapmıştır.

Kudbeddin bin Necmeddin el-Artukî vakfiyesi; Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü Kültür ve Tescil Daitresi Başkanlığı Arşivi’nde olup, 605 numaralı kütük defterinin 50.sayfa 70.sırasında kayıtlı bulunmaktadır.

Tarihi kaynaklardan öğrendiğimize göre; 1176 yılında vefat eden Necmeddin Alpı’nın yerine geçen oğlu II. Kutbiddin İlgazi zamanında Selahaddin Eyyübi Harran Habur, Nusaybin, Dârâ gibi yerleri feth etmiştir.

Ariflerin en büyüğü, âlimleri seven, melek tabiatlı o0lan Emir’in yaptırdığı Camii Kerbirin iki minaresi arasında çelik zincir bulunduğu, Batı tarafındaki minarenin 703 H./ 1304-5 senesinde Mardin’i istilâ eden Topal Timur tarafından yıktırıldığı, Doğu tarafındaki mevcut minareye de 1304 H./ 1887 yılında düşen yıldırım dolayısıyla büyük hasar gördüğü kaynaklarda yazılıdır. Vakfiyenin

Page 305: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

295

Küdüs’lü Kadı Abdüsselâm Efendi tarafından tasdik edildiğini de aynı kaynaktan öğreniyoruz.

Vakfiyenin tetkikinden; Vâkıfın cami, medrese, çeşme, tuvalet yaptırdığı, bunların idamesi için 43 dükkân, ( imamlara lojman ) 8 oda, 10 bağ, 6 bostan tarlası, 4 mezra vakfedilmiştir. Vâkıfın oğlunun adının Hüsameddin ( Yavlak- Yoluk Arslan ) olduğu , camideki görevli sayısı , o tarihlerde alacağı ücretler, dolaysıyla da asgari geçim indeksi, ulemanın maaşı öğrenilmiştir.

Ayrıca Mardin’de Ot Pazarı, Kılıçlar Çarşısı, Kavaflar Çarşısı, Küçük Çarşı, Marangozlar Çarşısı, Un Hanı, şaraphane’nin 1178 tarihinde, yani zamanınızdan 828 yıl önce söz konusu çarşıların varlığı, yani zengin çarşılarının bulunduğu, ekonomisinin güçlülüğünü bize göstermektedir. Cosak Vadisi, Bahçeler Vadisi, Cüneye Bostanları, Sultan Bağları, Apya, Dekük, Makliye Etli adıyla Mezraların bulunduğunu, Karataş Köyü’nü öğreniyoruz.

Ot Pazarı günümüzde Sokul Bakar adıyla anılır ve Sebze hali olarak kullanılır. Kılıçlar Çarşısı İsyusuf adıyla anılır. Marangozlar Çarşısı aynı adla anılır, mahalli ismi Soklul Nıccarin’dir. Coşak Vadisi, Kabala’nın bittiği yerde yer alır, Kabala Beldesi. Bahçeler Vadisi Zınnar diye anılır. Dekuk Mezrası, halen aynen tarımla uğraşır. Un Hanı, Sokul Dakek adıyla anılır, Bakırcılar bugün orada yer almaktadır.

Vakfedilen mülkler: Ot Pazarında, Güney sınırları Batı taraftaki minareye, Kuzey ve batı sınırları Medrese yoluna, Doğu tarafı harap dehlizlere, cami çevresine ve birbirine bitişik 5 dükkânın tamamı,

Yine Ot Pazarının baş tarafında, Güney ve Doğu tarafı Minareye, Cami yoluna, Doğu ve Kuzey tarafından yola ve dehlizlere, Batı tarafından Cami çevresine bitişik 6 dükkân,

Caminin Kıble ( güney ) tarafından karşısında, Doğusu Kal’e, Kuzeyi cami ve medrese yolu ve hayrat suyu, Batısı medrese ahırı ile yol, olan sahada 8 oda, gusülhane- abdeshane’nin tamamı,

Mardin’e bağlı olan Coşak Vadisinde Sultan Bağları adıyla bilinen birbirine bitişik 7 bağın tamamı,

Page 306: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

296

Mardin’in Bahçeler Vadisinde Cüneye Bostanları adıyla bilinen 6 adet bostan tarlası,

Mardin Kazasında, birbirine yakın olan Apya, Dekük, Makliye, Etli namıyla bilinen 4 mezraanın bütün hududuyla tamamı,

Mardin Kılıçlar Çarşısında birbirine bitişik 9 dükkân,

Eski Un Hanı yanında, harap Şaraphane karşısında 2 dükkân,

Kavaflar Çarşısında birbirine bitişik 3 dükkân,

Küçük Çarşı’da Kaleder Dükkânı namıyle bilinen dükkanın tamamı,

Marangozlar Çarşısında birbirine bitişik 8 dükkânın tamamı,

Bakkallar Çarşısının başında, bulunan 8 dükkana yakın, Zimmi Sergi Dükkanları adıyla bilinen 9 dükkânın tamamı,

Mardin’e bağlı Karataş Köyü’nde bulunan 3 bağ; bütün hudutlarıyla, suları, ağaçları, tarifi edilsin-edilmesin, dağları-taşlarıyla söz konusu Cami ve Medresenin idamesi için vakfedilmiştir.

Medreseye biri Hanefi mezhebinden diğeri şafi Mezhebinden iki müderris, bir Bevvap, Camiye bir imam ve bir hatip, bir imam yardımcısı, bir vaiz, bir muhaddis ( hadis öğreten ), bir nasıh (öğüt veren), bir müderris, bir muvakkit, bir muvakkit yardımcısı, bir dûahan, geceli ve gündüzlü iki müezzin, cuma günleri minberden hutbe okuyacak hatibe kılıç verecek bir zat, cemaate Wc.de ıbrık hazırlayacak ıbrıkdar, çocuklara bir öğretmen, Fetih, İhlâs, Kehf Surelerinin her biri , Kur’an cüzleri, her hafta bir hatimdâr, bir müsebbih, bir temizlikçi, bir süpürgeci, bir kandilci, bir bevvab, bir marangoz, bir mimar, bir tahsildar, bir kâtip, bir nazır, bir mütevelli, müştemilatın, ahırların, damların akmasına veya kardan temizlenmesine bakacak bir kişi, tayin edilmesi.

Vakfı idaresini alacak kişinin, yani tevliyete talip olacak kişi, namaz vakitlerini tayin eden mukavakit, tahsiladarlık, kâtiplik vazifeleriyle birlikte; Cuma sabahı Fetih, Kehf Sureleri, günlük bir cüz, haftalık hatim işlerini bizzat kendisi yapacak veya bir ücret karşılığında itimat ettiği salih birine yaptıracak. Sevabını babasının, annesinin, Peygamber Efendimizin, 4 Halife Ebubekir, Ömer, Osman,

Page 307: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

297

Ali ve Hasan Hüseyin ile bütün Müslümanların ruhlarına bağışlayacak.

İmamet, İmamet Yardımcılığı, imamet şartlarına haiz kimselere,

Müderrislik, Vaizlik, Muhaddislik görevine atanacakların, ilimlerine, amellerine diyanetlerine Müslümanların ittifakla itimat ettikleri kimselere verilmesi,

Müezzinliği, ezanın adabına uygun, namaz vakitlerini bilen güzel ve gür sesli kimselere yaptırılması,

Vakıf gelir fazlasının dağıtımında, öncelikle caminin tamir ve ısıtılması konularına öncelik verilerek, artan fazlası için mütevelliye her gün 3 gümüş eşraf iye,

Medresenin iki müderrisine de her gün birer gümüş eşrafiyye,

İmam ve Hatibe her gün birer eşrefiyye,

Muhaddis Vaiz, Nasıh ve diğer müderrisin her birine eşrefiyyenin 1/8’i

Bavvab’a yarım eşrefiyye,

İmsak, İftar, Cuma, iki Bayram vakitlerini tesbit eden muvakkit, 2 müezzin, Fetih ve Kehf surelerini okuyanlara her birine günlük 1,5 eşrefiyye,

Hafta Hatmini yapana 10 Eşrefiyye,

İmam yardımcısı, Muvakkit yardımcısı, Duahan, Kılıç veren, ıbrıdar, Ana Okulu öğretmeni, İhlas suresini okuyan, musebbih, ferraş, süpürgeci, kandilci, bevvab, marangoz, mimar, Sermahfel’in her birine her gün bir Eşrefiyyenin 1/8’i,

Nazır, Tahsildar, Kâtip, damlara ve müştemilata bakacak kimselere ger gün yarımşar Eşrefiyye,

Camiye ve minarelerine bolca kandil yağı alınması, medreseye gereken masrafların yapılması, hasır, sergi v.b. malzemeler ile ısıtılması için gereğinin yapılması,

Eşrefiyye 8 Şahideden ibaret, muhitte tedavül eden paradır.

Page 308: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

298

Cami ve medrese görevlileri konusunda Mütevelli, gereğini yapacak, görevi aksatan veya nahoş hareketlerde bulunan görevlilere bazen ihtar edecek, sözlü ihtarda bulunacak, gereğinde de görevine son verme yetkisine haiz olacak.

Sulbi oğlu Hüsameddin ilk mütevelliliğe başlayacak, ondan sonra ekber ve erşed, (en büyük ve en akıllı ) Hüsamettin oğulları oğuldan oğula vakfı idame ettireceklerdir.

Bu vakfın şartlarını değiştiren, vakfa halel getirenler, ister hakim olsun ister idareci, Allah’ın şiddetli azabından kurtulamayacak, vakfın idamesini sağlayanlar ise, vakfa yardımcı olanlar, Allah’ın kutsadıklarından olmaları için dua ve beddualar vardır.

Bizim konumuz vakfiye olduğundan, bildir hacmini aşacağından cami mimarisine değinmedik. Zaten Sayın meslektaşımız Prof.Dr. Ara Altun, Mardin Ulu Camisini Lisans tezi olarak 1968 yılında incelemiş ve Vakıflar Dergisinde makale olarak 1971 yılında, ayrıca Anadolu’da Artuklu Devri Türk Mimarisinin Gelişmesi adıyla 1978 yılında kitap halinde de yayımlamıştır. Aşağıdaki bibliyografyalarda cami mimarisi ve süslemeleriyle ilgili sanat tarihi bilgileri bulunmaktadır.

Page 309: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

299

KAYNAKLAR : 1 Sadi BAYRAM-Ahmet Hamdi KARABACAK; Sahip Ata

Fahrüddin Ali'nin Konya İmaret ve Sivas Gök Medrese Vakfiyeleri, Vakıflar Dergisi. S.XIII, Başbakanlık Basımevi, Ankara, 1981, s.31-70, (20 res).

Sadi BAYRAM; Anadolu Selçuklu Vakfiyeleri, Selçuk Üniversitesi Selçuklu Araştırmaları Merkezi IV. Milli Selçuklu Kültür ve Medeniyeti Semineri, 25-26 Nisan 1994, Konya, Selçuk Üniversitesi Yayınları, Konya 1995, s. 135-147.

Sadi BAYRAM; Amasya-Taşova-Alparslan Beldesi Seyyid Nureddin er-Rufai'nin 655 H./1257 M. tarihli Arapça Vakfiyesi Tercümesi ile 996 H./1588 M. Tarihli Seyyid Fettah Veli Silsile-nâmesi, Vakıflar Dergisi, S. XXIII, Tisamat Matbaası, Ankara 1994, s.31/74..

Sadi BAYRAM; Beyhan Sultan'ın Vakfiyelerindeki Tezyinatları ve Türk Tezhip Sanatındaki Yeri, XI. Türk Tarih Kongresi, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1994, C.5, s.1128-1139, Lev.301-336.

Sadi BAYRAM; Beyhan Sultan Vakfiyeleri ve Süslemeleri, Kültür ve Sanat Dergisi, Türkiye İş Bankası Yayınları, Yıl 3, s.9, Ajans-Türk Matbaası, Ankara Mart 1991, s. 70-73; Beyhan Sultan Trust Deeds And Illuminations, s. 94.

Sadi BAYRAM; III. Selim’in Vakfiyelerindeki Tezyinat ve Türk Süsleme Sanatına Batı Sanatının Etkileri, Kültür ve Sanat, T.İş Bankası Yayınları, Yıl 1, S.2, Pan Matbaası, Ankara, 1989, s. 71-75; The Ornamention of Selim The Third's Deed of Trust And The Westerns Influences On Turkish Decorative Arts, s. 93-94.

Sadi BAYRAM; III. Selim Vakfiyelerindeki Tezyinat ve Türk Süsleme Sanatına Batı San'atının Tesirleri, X. Türk Tarih Kongresi, 22-26 Eylül 1986, Bildirileri, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1994, s.2391-2397, Lev.529-548.

Sadi BAYRAM; "Kanuni Sultan Süleyman'ın Oğlu Şehzade Mehmed'in, Şehzade Külliyesi Vakfiyesi ve Türk Sanatındaki Yeri", Milletlerarası XII. Türk Tarih Kongresi, Ankara 12-17 Eylül 1994,

Page 310: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

300

Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 2000, s.1017-1039, Lev.129-139.

Sadi BAYRAM; Sultan III. Osman Vakfiyesi, Tezyinatı, Cilt Sanatı ve Türk Kültüründeki Yeri- The Deed Of Foundation Of Pious Sultan Osman The Third, Its Embellishments, Binding and Its Place İn Turkish Culture, XIIth Congress of Turkish Arts, 5-9 October 2003 in Amman.

Sadi Bayram; Girit Defterdarı Rıdvanzxâde Hacı Mehmed Efendi oğlu Ali Efendi’nin 1748 Tarihli Vakfiyesi ve Tezyinatı, XIII. Türk Tarih Kongresi, Ankara 4-8 Ekim 1999, C.III, II.Ks. s.1287-1289

Sadi BAYRAM; İzzet Mehmet Paşa Vakfiyesi ve Kütüphanesive İki Kur’an-ı Kerim, “Tarih İçinde Safranbolu, 4-7 Mayıs 1999 Tarihinde Safranbolu’da Semineri” Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2003, s. 87-110,

Sadi BAYRAM; Sultan I. Mahmud'un Vakfiyelerindeki Tezyinat, V. Milletlerarası Türkoloji Kongresi, İstanbul 23-28 Eylül 1985.

Sadi BAYRAM; Osmanlı Devleti’nin Kuruluşunun 700. Yıldönümü Münasebetiyle Sultan I. Mahmud’un Vakfiyeleri, Vakıf ve Kültür Dergisi, S.5, Ağustos 1999, Ajans-Türk Matbaası, s.4-7.

Sadi BAYRAM; Sultan II.Mahmud'un Vakfiyelerindeki Tezyinat, Vakıflar Dergisi, S.XVIII, Önder Matbaası, Ankara 1983, s.147-188.

Sadi BAYRAM; Bezm-i Âlem Valide Sultan Gurebâ-i Müslimin Hastahanesi, Prof. Dr.Zafer Bayburtluoğlu Armağanı Sanat Yazıları, Kayseri Büyükşehir Belediyesi Yayınları, Kayseri 2001,s.79-95.

Sadi BAYRAM; Sağlık Hizmetlerimiz ve Vakıf Gureba Hastahanesi, Vakıflar Dergisi, S.XIV, Önder Matbaası, Ankara, 1982, s. 101-118.

Sadi BAYRAM; Sultan II. Abdülhamit’in 1888 Tarihli Vakfiyesi, Tezyinatı ve Osmanlı İmparatorluğunda İlk Toplu Konut

Page 311: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

301

Projesi, Milletlerarası XII. Türk Sanatları Kongresi, Hollanda Utrecht Ağustos 1999.

Sadi BAYRAM; 893 H./1488 M. Tarihli Bir Akkoyunlu Vakfiyesi, Ortaçağ Semineri, Erciyes Üniversitesi, 8-10 Nisan 2002 Kayseri, Erciyes Üniversitesi Yayınları, Kayseri, 2002, s.187-191.

Sadi BAYRAM; İstanbul Fethinin 549.Yıldönümü Vesilesiyle: Ayasofya Camii, Müze Olması ve Düşündürdükleri, Türk Yolu, Temmuz 2002, Kuşak Ofset, Ankara, s.16-21.

Sadi BAYRAM; Niksar Vakıflarına Toplu Bir Bakış, XVIII: Vaf Haftası, Niksar, 2001,

Sadi BAYRAM; The Effects of European Art On The Ornamentation of "Deed of Trusts", The VIII. Th İnternational Congres Of Turkish Art, Kahire, 1987, s.126-127.

Sadi BAYRAM; Sultan II. Bayezid’in Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi'nde Bulunan Vakfiyelerindeki Tezyinat ve Kültürümüzdeki Yeri, IX. Türk Sanatları Kongresi, Kültür Bakanlığı Ankara 1995, Cilt 1, s.345-163.

Sadi BAYRAM; XIV. Asırda Tezhiplenmiş Beylik Dönemine Ait Üç Kur'an Cüzü, Vakıflar Dergisi, S.XVI, Önder Matbaası, Ankara, 1982, s. 143-154. (20 res.)

Sadi BAYRAM; Bulgaristan'daki Türk Vakıflar ve Vakıf Abideleri, Vakıflar Dergisi, S.XX. Mas Matbaası, Ankara, 1988, s. 475-482.

Sadi BAYRAM-Hayrettin ERSAL; Bulgaristan'da Müftü Yardımcısı Yetiştiren Bir Vakıf Kuruluşu: Nüvvap, Vakıflar Dergisi, S.XX, Mas Matbaası, Ankara, 1989, s.415-442.

Sadi BAYRAM; The Ayazma Mosque In Scutari, Image, S.37, Desen Matbaası, Ankara, 1991, s.20-23.

Sadi BAYRAM-Adnan TÜZEN, İstanbul Üsküdar Ayazma Camii ve Ayazma Camii İnşaat Defteri, Vakıflar Dergisi, S.XXII., Lâle Matbaası, Ankara 1991, s. 199-288.

Sadi BAYRAM; Sultan Reşad Devrinde Evkaf Bankası Kuruluş Çalışmaları, Vakıfların Ekonomik ve Sosyal Etkileri Semineri, V.

Page 312: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

302

Vakıf Haftası, Vakıflar Genel Müdürlüğü Yayınları, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Matbaası, İstanbul 1988, s.215-220.

Sadi BAYRAM; Fatih'in Vasiyetinden, Hakses, S.30, 2 Şubat 1990, Ayyıldız Matbaası, 1990, Ankara s.27.

Sadi BAYRAM; Ahlat ve Ahlat Vakıfları, Anadolu'da Türk Mührü Ahlat Semineri, Ahlat, 20-23 Ağustos 1992, Levent ofset Matbaacılık Ankara 1993, s. 153-155.

Sadi BAYRAM; IV. Ahlat Kültür Haftası Münasebetiyle Van Gölü ve Çevresi Vakıfları" IV. Ahlat Kültür Haftası Semineri, Ahlat, 22 Ağustos 1994, Ahlat Vakfı Yayınları No: 6 Ankara 1994 Monaliza Matbaası, s.123-146.

Sadi BAYRAM; Ayaş Vakfiyeleri Üzerine Bir Deneme, Tarihte ve Günümüzde Ayaş ve Bünyamin Ayaşi Sempozyumu, Ayaş 2-4 Temmuz 1993, Bildiriler, Kariyer Matbaacılık, Ankara 1993, s.143-156.

Sadi BAYRAM; Mühr-ü Süleyman ve Türk Kültüründeki Yeri, Türk Sanat Tarihinde İkonografik Araştırmalar, Güner İnal'a Armağan, Ankara 1993, Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Armağan Dizisi: 4, s.61-72.

Sadi BAYRAM; Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşiv'inde Bulunan 1783-1810 tarihleri Arasında İşlem Görmüş Bir Mühür Tatbik Defteri, III. Uluslararası Türk Kültürü Kongresi, Ankara 25-29 Eylül 1993, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Kültür Merkezi, Bildiriler.

Sadi BAYRAM; Vakıflar ve Kültürel Eserlerin Korunması, Türk Kültürü, S.375, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara 1994, s.408-420.

Sadi BAYRAM; Giresun İli Vakıflarına Toplu Bir Bakış, Giresun Tarihi Sempozyumu Giresun 24-25 Mayıs 1996, Giresun Belediyesi Kültür Yayınları : 1, Mega Basın Yayın Şti.,İstanbul 1997, S.365-389.

Sadi BAYRAM; Beypazarı Vakıflarına Genel Bir Bakış ve Nasuh Paşa Hanı, Beypazarı Sempozyumu, Beypazarı 22-23 Mayıs 1998.

Page 313: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

303

Sadi BAYRAM; Hacı Bektaş-ı Veli Merzifon’da Piri Baba Pudapeşte’de Gülbaba ve v.b. Bektaşî Vakıfları, I.Türk Kültürü ve Hacı Bektaş-ı Veli Sempozyumu Bildirileri, 22-24 Ekim 1998, Gazi Üniversitesi Türk Kültürü ve Hacı Bektaş-ı Veli Araştırma Merkezi Ankara, 1999. S.59-62.

Sadi BAYRAM; Fatih Sultan Mehmet’in Eyüp Sultan Vakfiyesi, I.Eyüp ve Çevresi Semineri İstanbul 8-10 Mayıs 1997, Eyüp Belediyesi Yayınları, S..35-44.

Sadi BAYRAM; Eyüp Sultan Türbesinden 1919-20 tarihlerinde yapılan Çini Hırsızlığı ve Belgeleri II. Eyüp Sultan Sempozyumu, İstanbul 8-9 Mayıs 1998, İstanbul Eyüp Belediyesi Yayınları, Seçil Ofset İstanbul Kasım 1998, S.166-175.

Sadi BAYRAM; Vakıflar Genel Müdürlüğünün Tekke ve Zaviyelerin Kapatılmasından sonra Taşınır Kültür Varlıklarının Korunması ile ilgili çalışmalar, Taşınır Kültür Varlıklarının Yasadışı Trafiğinin önlenmesi Semineri 8 Mayıs 1997 Ankara,.

Sadi BAYRAM; Türk Kültüründe Mühr-ü Süleymanın Yeni, Kültür ve Sanat Dergisi, T İş Bankası Yayınları, Mart 1998, S.37, Tisamat Basımevi Ankara, S.47-51.

Sadi BAYRAM; XIV-XIX. Yüzyıl Vakfiyelerinden Türk Tezhip Sanatının Gelişimi ve Günümüzde Yorumlayanlar, Vakıf ve Kültür, Vakıflar Genel Müdürlüğü Yayınları, S.1, Mayıs 1998, Plâka Matbaası Ankara 1998, S.54-58.

Sadi BAYRAM; Taşınır Kültür Varlıklarımızın Korunması ve Yasadışı Trafiğinin Önlenmesi, Genel Kurmay Başkanlığı Askeri Müze ve Kültür Sitesi Komutanlığı, İstanbul, 16-18 Eylül 1998, Askeri Müze ve Kültür Sitesi Harbiye / istanbul, İstanbul 1999, s.80-82.

Sadi BAYRAM; “XVIII-XIX. Yüzyıllarda Yapılan Vakfiye Tezyinatlarında Batı Sanatı İzleri” “Traces of Westem art on the illimination of Vakf Documents in the 18 and 19 Centuries”, Hacettepe Üniversitesi tarafından tertiplenen Uluslararası “Sanatta Etkileşim” Sempozyumu/İnternational Symposıum “İnteractıons art” 25-27 Kasım 1998, Ankara,

Page 314: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

304

Sadi BAYRAM; XIV-XIX. Yüzyıl Vakfiyelerinde Türk Tezyinat San’atının Gelişimi ve Günümüzde Yorumlayanlar, Vakıf ve Kültür, S.1, Vakıflar Genel Müdürlüğü Yayınları, Plâka Matbaası, Ankara, Mayıs 1998, s. 54-58.

Sadi BAYRAM; Tarsus Vakıflarına Genel Bir Bakış, Cumhuriyetimizin 75.Yıldönümü Münasebetiyle Gazi Üniversitesi ile Tarsus Belediyesi’nin Düzenlediği Tarihte Tarsus Semineri 25-27 Aralık 1998,

Sadi BAYAM; Tarsus Vakıfları ve Tarsus’ta Bir Özbek Vakfı, Vakıf ve Kültür, S.4, İlkbahar Sayısı, Ajans-Türk Matbaası Ankara 1999, s.39-44.

Sadi BAYRAM; İzzet Mehmet Paşa Vakfiyesi ve Kütüphanesi, “Tarih İçinde Safranbolu, 4-7 Mayıs 1999 Tarihinde Safranbolu’da Semineri” Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2003, s.

Sadi BAYRAM; Balkanlar ve Kosova, Vakıf ve Kültür, S.4. İlkbahar 1999 Sayısı, Ajans-Türk Matbaası, Ankara 1999, s.4-5.

Sadi BAYRAM; Osmanlı Devleti’nin Kuruluşunun 700. Yıldönümü Münasebetiyle Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi’nde Bulunun 12 Zilkâde 1262 H.- 2 Ekim 1846 Tarihli Teberrukât Eşyası Tesbit Defteri, Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla III. Eyüp Sultan Sempozyumu, 28/30 Mayıs 1999, Eyüp Belediyesi Yayınları, Seçil Ofset, İstanbul, Şubat 2.000, s.420-427.

Sadi BAYRAM; Bulgaristan’da Bulunan Osmanlı Vakıflarından Bir Demet, Balkanlarda Kültürel Etkileşim ve Türk Mimarisi Uluslararası Sempozyumu, Bildiriler, 17-19 Mayıs 2000, Şumnu-Bulgaristan, C.1, Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, Ankara 2001, s.127-135.

Sadi BAYRAM; Hicaz Demiryolları ve Vakıflar, Orta Doğu’da Osmanlı Dönemi Kültür İzleri Uluslararası Bilgi Şöleni Semineri / International Symposium on Ottoman Heritage in the Middle East/ Papers Submitted to International Symposium Ottoman Heritage in the Middle East, Hatay 25-28 Ekim 2000, Atatürk Kültür Merkezi Yayınları, Can Reklamevi Basın Yayın Ofset Matbaacılık, Ankara 2002, C.I, s. 115-129.

Page 315: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

305

Sadi BAYRAM; Amasya Vakıflarına Genel Bir Bakış, Amasya Tamimi’nin 84. Yıldönümüve Amasya ili Kültür e Turizm ve Eğitim Bilgi Şöeni, 31 Mayı 2003/ Ankara Türk Dil Kurumu Salonu,

Sadi BAYRAM; Türk Kültür Tarihi ve Bize Bıraktığı Stratejik Bir Kurum: Vakıflar, 21.Yüzyılda Türk Dünyası Jeopolitiği, Muzaffer Özdağ’a Armağan, Derleyenler, Prof.Dr.Ü.Özdağ-Dr.Y.Kalafat-M.S.Erol, Avrasya Stratejik Araştırmalar Yayınları, Ankara, 2003, C.II, s.307-322.

Sadi BAYRAM; Ünlü Türk Düşünürü Hacı Bayram-ı Velî ve Akkoyunlu Uzun Hasan’ın Ankara Hacı Bayram Türbesi’ne Vakfettiği Halen Danimarka’da David’s Samlung Koleksiyonunda Bulunan Tarihî Şamdanın Düşündürdükleri, VIII. Ortaçağ ve Türk Dönemi Kazıları ve Sanat tarihi Araştırmaları Sempozyumu, Sakarya Üniversitesi 26-28 Nisan 2004 ,

Sadi BAYRAM; Kıbrıs Fatihi Lala Mustafa Paşa’nın Erzurum Vakfiyesi, VII. Orta Çağ ve Sanat tarihi Araştırmaları Sempozyumu, Erzurum Atatürk Üniversitesi, Erzurum 20-23 Nisan 2005,

Sadi BAYRAM; Lala Mustafa Paşa’nın Artvin’deki 971 H./ 1563 M. Tarihli Vakfiyesi, Karadeniz Araştırmaları, Balkan, Kafkas, Doğu Avrupa ve Anadolu İncelemeleri Dergisi, S.6, Yaz.2005, s. 78-96.

Sadi BAYRAM; İstanbul-Eyüp Mahallesi Sakinlerinden Askeri Kâtip Hafız İbrahim Ethem Efend’nin Eyüp Sultan Türbesi’ne Ait Nukut Vakfiyeleri ve Türkiye Vakıflar Bankası’nın Özelleştirilmesi, İstanbul Eyüp Belediyesi Eyüp Semineri, 7-9 Mayıs 2005, FSF Printring Hause, İstanbul 2005, s.78-81.

Sadi BAYRAM; Atik Valde Nurbanu Sultan’ın 990 H./1592 Tarihli Vakfiyesi, İstanbul Toptaşı Nurbanu Sultan Külliyesi ve Kültürümüzdeki Yeri, Atatürk Kültür Merkezi tarafından tertiplenen Uluslar arası VII. Türk Kültürü Kongresi, Ankara, 21-26 kasım 2005.

Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi, Defter No: 604/219/311

Page 316: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

306

Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi, Defter No: 605/50-70 .

Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Y.MVT. 141/12; EV. d. 1/11645; A.MKT. UM. 380/11

İslâm Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet Yayınları, C.3, İstanbul 1991, s.415-416.

Abdülgani Fahri Bulduk, ( Yayına hazırlayan, Burhan zengin),Mardin Tarihi, 1999, s.50-54.

Ara Altun, Mardin Ulu Camii ve Çifte Minareler Üzerine Birkaç Not, Vakıflar Dergisi, S.IX, Mars Matbaası, Ankara 1971, s.191-200., 25 res.

Ara Altun, Anadolu’da Artuklu Devri Türk Mimarisi’nin Gelişimi, Kültür Bakanlığı Yayınları, İstanbul 1978, s. 61-75.

Nejat Göyünç, XVI. Yüzyıl Mardin Sancağı, İstanbul 1969, s.107.

Albert Gabriel, Voyages Archeologiques la Turque Orientale, Paris 1940, s.20

Sauvaget, Incriptions Arabes, , Voyages Archeologiques la Turque Orientale, Paris 1940, s.1, 291

Van Berchem,Inchriften aus Syrien Mesopotamien und Kleinasien, Leipzig 1909, n.100

Ali Emiri, Kâtip Ferdi’nin Mardin Artuklulartı Tarihi, İstanbul 1331, s.25

Ali Boran, Anadolu’daki İç kale Cami ve Mescidleri, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2001.s.

İbrahim Artuk, Mardin Artukluları Tarihi, İstanbul 1944, s.96.

İbrahim Artuk-Cevriye Artuk, İstanbul Arkeoloji Müzeleri Teşhirdeki İslâmî Sikke Kataloğu, C.1, Maarif Basımevi, İstanbul 1971,s. 398-400, Lev.LII, LIII.

Page 317: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

AK-KOYUNLULAR DÖNEMİNDE MARDİN

•Kazım PAYDAŞ*

Giriş:

Mardin, Mazı dağı eşiğinin Dicle güneyindeki bölgede Habur çayı kaynakları yöresine elverişli bir geçit yerinde kurulmuştur; başka bir tâbir ile Mardin, Diyarbekir-Nisibin yoluna hâkim bulunur ki, bu yol daha ötede Cazire ibn Omar ve Musul'a doğru uzanmaktadır. Diğer yönden, batı istikametinde birkaç yol Mardin'i Urfa vâsıtası ile Fırat üzerinden Birecik'e bağlar. Yollar üzerindeki bu düğüm noktası vaziyetinin sağladığı üstünlük, 1000-1100 m. irtifâda bir sırt üzerinde kurulmuş bulunan ve 100

**Yrd. Doç. Dr. Kazım PAYDAŞ Harran Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü.

Page 318: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

308

m. kadar daha yukarıda bir kaleye de sahip olan şehir ortaçağda müdafaaya çok müsait bir yapıda idi1. XIV. yüzyılda Mardin'i ziyaret eden İbn Batuta burayı birçok yünden yapılmış maddenin dokunduğu güzel bir şehir olarak tanımlar. Bu zamanda büyük kale “Kal'at-i-Kuh”, olarak bilinmekteydi. Müstevfî Mardin'i, Tur Abidinde aynı isimde bir tepeden akan Savr nehrinin suları ile bolca sulanan bir yer olarak tanımlar ve ayrıca bu nehrin sonunda Habur'a katıldığını ifade ederek mısır, pamuk ve bol miktarda meyvenin civarda yetiştiğini ekler2.

Kara Yülük Osman Bey ve Mardin:

Timur 803/1400 yılında el-Cezire önlerinde görününce o sıralarda Mardin hâkimi olan Sultan İsa Mardin'e kapandı. Muhâsara uzun süreceği ve erzak kıtlığı hissedildiği için Timur, şehir önünde fazla durmayarak Mardin'in kuşatma işini daha önce kendisine intisâb etmiş olan Ak-Koyunlu Kara Yülük Osman Bey'e verdi. Bu durum Ak-Koyunlular'ın Mardin'e müdahalelerinin başlangıcını teşkil etti3. Kara Yülük Osman Bey, Emir Timur'un direktifleri gereğince Mardin’i kuşatma işi ile meşgul iken, Mardin Sultanı hisardan çıktı ve aralarında büyük bir savaş başladı. Ancak, Sultan İsa yenilerek kaleye çekildi. Osman Bey, kaleyi ele geçirmek için daha sıkı bir şekilde harekete geçince Mardin sultanı çaresiz kalarak bir antlaşma yapmanın yolunu aramaya başladı. Neticede kuşatmadan bir sonuç alamayan Ak-Koyunlular şehri ele geçiremediler4. Çünkü Kara Yülük Osman Bey'in kuvvetleri henüz bu dönemde Mardin'i ele geçirecek kadar yeterli değildi5.

Ancak Mardin'i ele geçirme amacından vazgeçmeyen Kara Yülük Osman Bey Timur’un Yıldırım Bayezid'i yenilgiye uğratmasından sonra 1V. Minorsky, "Mardin", İA, c. VII, Eskişehir 1997, s. 317. 2G. Le Strange, The Lands of The Eastern Caliphate, Cambridge 1905, s. 96. 3V. Minorsky, "Mardin", s. 318. 4Ebû Bekr-i Tihranî, Kitâb-ı Diyarbekriyye, Yay. Necati Lugal-Faruk Sümer, Ankara 1993, s. 49-50; Türkçe Çev. Mürsel Öztürk, Ebu Bekr-i Tihranî Kitabı Diyarbekriyye, Ankara 2001, s. 44. 5V. Minorsky, "Mardin", s. 318.

Page 319: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

309

ikinci defa Mardin'i kuşattı. Osman Bey bu muhasara esnasında Mardin'in teslim olmasını sağlamak için Mardin ahalisinin tahıllarını ve mahsullerini hayvanlara otlattı. Fakat Mardin'in ele geçirmede başarılı olamayınca, acele olarak çok miktarda malı yağma etti ve Mardin'e beş fersah uzaklıkta olan Sâ'ur kalesine yönelerek burayı aldı6.

Ak-Koyunlu Beyi, bu şekilde Mardin şehrini ele geçirmek için büyük bir çaba sarf ederken bu durumu yakından takip eden Kara-Koyunlular, Ak-Koyunlu hâkimiyetinin bu şehre yayılmasına mani olmak için harekete geçtiler. Kara-Koyunlular'ın Ak-Koyunlular’a karşı çıkmalarının önünde Emir Timur’un ölmesi ile bir engel kalmamıştı. Çünkü onun ölümünden sonra7, Kara Yusuf Mısır’da hapisten kurtuldu ve Mardin hâkimi ile askerlerini birleştirerek Ak-Koyunlular’a karşı saldırıya geçti. Osman Bey de onlara karşı harekete geçti. Aralarında yirmi gün süren savaşta birbirlerine üstünlük sağlayamadılar. Bu sırada Kara Yusuf’un Timurlu Eba Bekr Mirza ile savaşmak için Mardin’den ayrılması üzerine, Kara Yülük Osman Bey bu durumu fırsat bilerek Mardin üzerine ilerledi. Cavsak denilen yerde Mardin hâkimi ona karşı çıktı. Aralarında yapılan savaşta Mardin hâkiminin askerleri bozguna uğradı. Osman Bey bu durumu değerlendirerek Mardin'i kuşattı ise de burayı almada yine muvaffak olamadı8.

Ancak Mardin'i almada son derece kararlı olan Kara Yülük Osman Bey, 808/1405 yılında birçok asker ile bu şehrin üzerine gitmeye karar verdi. Osman Bey Diyarbekir'den Mardin'e doğru ilerlerken yolu üzerindeki beldeleri de istila etti. Bu arada onun ilerlemesi Mardin Sultanı’nın korkuya kapılmasına yol açtı. Bu korku ile Haleb ve Hama Trablus’un hâkimi olan Çekim'e elçi göndererek kendisinden yardım

6Tihranî, a. g. e., c. I, s. 55; Terc. s. 47. 7Woods, The Aqqoyunlu Clan, Confedaration, Empire, Chicago 1976, s. 56; Terc. Sibel Özbudun, 300 Yıllık Türk İmparatorluğu Akkoyunlular, İstanbul 1993, s. 85. 8Tihranî, a. g. e., s. 60;Terc. s. 49; V.Minorsky, "Mardin", s. 318.

Page 320: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

310

istedi9. Mardin hükümdarı Kara Yülük Osman Bey'e karşı ilerleyeceği sırada münecimi ona engel olmak istedi. Ancak Mardin hâkimi onu dinlemedi10. Bu arada 809/1406 yılında yardım çağrısı almış olan Haleb hâkimi al-Zahir Berkuk'un bir memlükü olan Emir Çekim, komşu mıntakaları fethederek Fırat'ı geçip Mardin emirinin yanına geldi. Daha sonra da güçlerini birleştirerek Kara Yülük Osman Bey'e karşı ilerlediler11. Çekim ve Mardin hâkimi savaşmak için kendilerine uygun yer olarak Diyarbekir yakınlarını seçtiler ve bu amaçla da sırtlarını Diyarbekir’e vererek Ak-Koyunlular’a karşı savaşmaya hazırlandılar. Bu sıralarda Emir Çekim Mardin sultanının nökerliğinden sonra İbrahim Bey'in nökeri olan, daha sonra ondan kaçıp kendisine katılmış olan Beyanoğlu'ndan, öldürmek istediği Kara Yülük Osman Bey'in oğlu İbrahim Bey'in eşkali ile savaş saflarında durduğu yeri sordu. Beyanoğlu da onu Çekim'e gösterince, Çekim onu mızrak darbeleri ile öldürdü. Bu durumu öğrenen Osman Bey de, o zamana kadar Türkmenler'e ve Araplar'a karşı başarılı mücâdeleler yapmış olan Emir Çekim'e hücum ederek onu Âmid surları dışında öldürdü12. Mardin sultanı ve askerleri bu durumu görünce bozguna uğrayarak geri çekildiler. Osman Bey de onların ardından giderek 15 zilkade 809/1406 tarihinde Mardin emiri Sultan İsa’yı öldürdü13. Kara Yülük Osman Bey daha sonra da askerlerini toplayarak Mardin'i kuşatmaya gitti. Osman Bey'in oğlu İbrahim Bey'in öldürülmesinin intikâmı olarak hükümdarlarını öldürdüğünü öğrenen Mardin halkı, Sultan'ın damadını14 tahta çıkarıp Osman Bey'e karşı 9Hasan-ı Rumlu, Ahsenü't-Tevârih, Neşr. Abdülhüseyn-i Nevâî, c. XI, Tahran 1349,27. 10Hasan-ı Rumlu, a. g. e., c. XI, s. 28. 11H. Howorth, History of the Mongols, Part III, s. 685. 12Tihranî, a. g. e., c. I, s. 64;Terc. s. 52;Kâzım Yaşar Kopraman, Mısır Memlükleri Tarihi Sultan al-Malik al- Mu'ayyad Şeyh al-Mahmûdî Devri, Ankara 1989, s. 56. 13C. Cahen, "Artukids", EI, Vol. I, London 1960, s. 666;H. Howorth, History of the Mongols, Part III, s. 685. 14Tihraninin aksine bazı eserlerde Melik Salih'in Sultan İsa'nın kardeşi olduğu belirtilmektedir. Bkz. Kâtip Ferdi, Mardin Artukluları Tarihi, İstanbul 1939, s. 49.

Page 321: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

311

mücadele etmeye hazırlanarak şehrin kapılarını kapattıktan sonra Osman Bey'e "Sultanımızı öldürdün. Onun için şehri korumak ve siz düşmana karşı savunmak için canla başla mücadele edeceğiz" haberini ulaştırdılar. Bu durum karşısında Osman Bey de geri döndü15.

Fakat iki yıl sonra Emir Salih, Türkmen emiri Kara Yülük tarafından sıkı bir baskıya uğratılınca16, Osman Bey'e karşı bu sıralarda Muş sahrasında bulunan Emir Kara Yusuf'tan yardım isteyerek, kendisine Ak-Koyunlu emirinin Mardin üzerine yürüdüğüne ve eğer sür'atle yetişilmezse kalenin onun eline geçeceğini bildirdi17. Bu dönemde Azerbaycan'ı aldığı ve Celayırlı Ahmed'i de ortadan kaldırdığı için büyük bir rahatlığa kavuşmuş olan Kara-Koyunlu hükümdarı, Mardin Sultanının yardım talebini memnunlukla kabul etti18. Ardından da Mardin'e doğru yola çıktı; Kara Yusuf çok sarp ve çorak yöreleri süratle geçerek, Bitlis hâkimi Şemsud'dîn ile Emir Sehend ve diğer bazı emirleri de maiyetine alarak Âmid dolaylarına geldi ve burada kalabalık bir kuvvetle önüne çıkan Kara Yülük'ü bozguna uğrattı19. Savaşın galibi Emir Kara Yusuf ise muzaffer olarak Mardin'e girdi. Emir Salih, ona boyun eğip itaat etti20. Daha sonra Kara-Koyunlular Emir Salih’e Mardin'i kendilerine bırakması karşılığın da ona Musul'un verilmesini teklif ettiler. Bu teklifin kabul edilmesi üzerine 811/1408 yılında Kara Yusuf Mardin'e sahip oldu. Kara Yusuf ayrıca kızlarından birini de Mardin emiri ile nikahlayarak onu Musul’a gönderdi. Ancak birkaç gün sonra Kara Yusuf'un bazı nökerleri onu orada zehirleterek ortadan kaldırdılar. Böylece Mardin Artuklu

15Tihranî, a. g. e.,c. I, s. 65;Terc. s. 52; Hasan-ı Rumlu, a. g. e., c. XI, s. 31. 16Maranne Schmidt Dumont, Türkmenische Herrscher des 15. Jahrhunderts in Persien und Mesopotamien nach dem Târih al-Gıyatî, Freiburg 1970, s. 98. 17Faruk Sümer, Kara Koyunlular, Ankara 1992, s. 79. 18Tihranî, a. g. e.,c. I, s. 67;Trc. s. 53. 19Faruk Sümer, Kara Koyunlular, s. 80. 20Tihranî, a. g. e., c. I, s. 68;Trc. s. 54.

Page 322: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

312

hanedanı son buldu21. Bu arada Kara Yusuf, Nasır isminde birini Mardin valisi olarak atadı22.

Kara Yusuf ile Kara Yülük Osman Bey arasındaki Mardin şehri üzerindeki mücadele ise aralıklarla devam etti. Buna göre 1412 yılında Muş yaylağından sonra Kara-Koyunlu Beyi Bitlis'e uğradıktan sonra oradan Mardin bölgesindeki Sâ'ur kalesinin önüne gelerek askerlerinin bir kısmını bu kalenin muhasarasına bıraktı. Daha sonra da, Mardin'e giderek hazinesini şehrin kalesine bıraktı ve, oranın muhafızlığını Kara Bahadır'a verdi. Oradan da Âmid üzerine yürüyerek Ergani’de önüne çıkan Kara Yülük Osman Bey'i yenilgiye uğrattı ve Tebriz'e döndü23. Fakat bazen bu iki kardeş Türkmen liderleri arasında barış anlaşmaları da yapılmaktaydı. Örneğin, 1417 yılında Kara Yusuf bizzat Kara Yülük üzerine yürüyerek onu yenilgiye uğratmıştı24 ancak çok geçmeden aralarında yaptıkları anlaşma ile Kara Yülük Mardin'in kuzey doğusundaki sa’ûr kalesini Kara Yusuf'a teslim etmiş ve bunun karşılığında da ondan 1.000.000 dirhem para ile at ve yüz bisrek deve aldı. Barışın yapılması ile Kara Yusuf 14 Şaban'da ülkesine hareket etti25. Ancak Kara Yusuf ile Kara Yülük arasındaki bu barış uzun sürmedi. Çünkü, 9 Temmuz 1418 tarihinde Ak-Koyunlu Beyi Kara-Koyunlu Kara Yusuf'un hâkimiyeti altında bulunan Mardin'e hücum ederek orada bulunan Kara Yusuf'un adamlarını yenilgiye uğrattı ve daha sonra da, Kara Yusuf'un ülkesinden sekiz kale ile iki şehri ele geçirerek, 220 köyü bütün nüfusu ile kendi ülkesine göçürttüğü gibi ayrıca oraları da yakıp yıktı26. Bu durumu haber alan Kara Yusuf, korkunç bir öfke içinde Kara Yülük'ün üzerine yürüdü. Kara Koyunlu Beyi’nin yıldırım gibi süratli gelişi karşısında Mardin'i kuşatmakta olan Kara Yülük, Âmid'e doğru çekildi ise de Kara Yusuf 21H. Howorth, a. g. e., s. 686; Maranne Schmidt Dumont, a. g. e., s. 98;Tihranî, a. g. e., s. 67-68;Terc. s. 53-54. 22Maranne Schmidt Dumont, a. g. e., s. 98. 23F. Sümer, Kara Koyunlular, s. 90. 24Kâzım Paydaş, "Akkoyunlular Döneminde Urfa ve Yöresi", Türk Dünyası Tarih Dergisi, Sayı 129, İstanbul 1997, s. 46. 25F. Sümer, Kara Koyunlular, s. 91. 26Kâzım Yaşar Kopraman, a. g. e., s. 195.

Page 323: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

313

arkasından yetişerek onu yenilgiye uğrattı27. Ak-Koyunlu Beyi Kara Yülük ile Kara Yusuf arasındaki bu mücadele, Kara Koyunlu emirinin 13 Kasım 1420 tarihinde vefat etmesiyle son buldu28.

Ancak, Kara Yusuf'un vefat etmesinden sonra oğlu İskender Mirza, babasının hâkim olduğu yerleri ele geçirmek için harekete geçti. Bunun için ilk önce Mardin'e doğru yöneldi. İskender'in bu hareketi Ak-Koyunlu Kara Yülük Osman Bey'e haber verilince, askerlerini toplamaya bile gerek duymadan yanındaki kuvvetler ile ona karşı koymak için ordugahından ayrıldı. Bu sırada, kızı İskenderin nikahında bulunan Osman Bey'in eski düşmanlarından Gökçe Musa Döğer, Osman Bey’den yardım isteyerek onun hizmetine girdi. Osman Bey Mardin'e varınca, Yusuf Bey'in nökeri ve Mardin hâkimi olan Tanrıbirmiş şehirde kendisini korumaya aldı. Osman Bey ise Mardin'i kuşatmayarak Nusaybin'e gitti. İskender Mirza'nın Cizre yakınındaki Karaçuk'ta konakladığı haberini alınca Nusaybinden ayrılarak Şeyh Kendi'ye gitti29. İskender Mirza ise sırtını Cizre’ye dayayarak kendisine sağlam bir yer edindi. Ak-Koyunlu ve Kara-Koyunlular arasında ilk başlarda yapılan çatışmalarda İskender Mirza mağlup oldu. Ancak İskender Mirza Kara-Koyunlular’a bağlı olan Musul, Erbil, Kerkük ve Dohuk ile Cizre hâkimi Mecdeddin'den yardım istedi. Bu yardım isteği karşısında buralardaki emirler askerleri ile birlikte Mirza İskender'e katıldılar30. Böylece, her taraftan yardım alan Kara-Koyunlu İskender Mirza Ak-Koyunlular ile savaşmaya başladı. Ancak bu savaş esnasında Osman Bey'in ordusunda silah bakımından zayıflık ortaya çıktı. Mardin hâkimi olan Tanrıbirmiş'de Osman Bey'in ülkesinden silah ve yiyeceğin gelmesine engel olmaya başladı. Savaşın yirmi birinci günü Gökçe Musa ve diğer Döğer toplulukları Osman Bey'den ayrılarak İskender Mirza’ya katıldılar. Sonunda da Kara-Koyunlular Ak-Koyunlular’dan birçok kişiyi öldürdüler. Ancak, Osman Bey'in büyük

27F. Sümer, Kara Koyunlular, s. 99. 28Abdürrezak-ı Semerkandî, Matla'ı Sa'deyn ve Mecma'ı Bahreyn, c. II/I, yay. Muhammed Şefi, Lahor 1360, s. 412; F. Sümer, Kara Koyunlular, s. 111. 29Tihranî, a. g. e., s. 77;Terc. s,58. 30Tihranî, a. g. e., s. 78; Terc. s. 59.

Page 324: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

314

gayretleri sonucunda İskender Mirza yenilgiye uğratıldı31. Bu galibiyetten sonra ise Osman Bey Âmid'e gitti32.

Mardin, bu şekilde çok sayıda Ak-Koyunlu kuşatmasının ardından nihayet Kara Yülük Osman Bey tarafından 1432/835 de Kara-Koyunlu valisinin elinden alındı33 ve kalenin anahtarları bir boyun eğme nişanesi olarak Barsbay’a gönderildi34. Mardin, Ak-Koyunlu yönetimine girdikten sonra ise Kara Yülük Osman Bey'in oğlu Hamza'nın yönetimine verildi35. Sonuçta, Kara Yülük Osman Bey’in Âmid, Erzincan, Mardin ve Erzurum'u alması, Orta Asya ile, Hindistan ve İran'ı İslâm pazarlarına ve Avrupa'ya bağlayan hayatî ticarî yollar üzerindeki Ak-Koyunlu egemenliğini de sağlamlaştırmış oldu36.

Ali Bey ve Hamza Bey Dönemlerinde Mardin:

Sultan Hamza, Osman Bey'in vefatından sonra yerine geçmiş olan kardeşi Ali Bey'e37 karşı isyan ederek ona karşı hâkimiyet mücadelesine

31Faruk Sümer bu savaşın galibinin Kara Koyunlu İskender olduğunu bildirmektedir. Bkz. F. Sümer, Kara Koyunlular, s. 119. 32Tihranî, a. g. e., 79-80-81-82;Terc. s. 60-61. 33Woods, a. g. e., s. 63;Terc.. s. 94. 34Woods, Trc. s.117n101. 35F. Sümer, "Ak-Koyunlu", s. 15. 36Woods, a. g. e., s. 66;Terc. s. 96. 37Mardin Tarihi adlı eserde ise Osman Bey'in torunu Hamza Bey'in yerine geçtiği belirtilmekte ki; burada hem Osman Bey’den sonra yerine geçen oğlu Ali Bey konusunda yanlışlık yapılmış, hem de Hamza Bey'in Osman Bey'in torunu olduğu belirtilmekle yanlışlık yapılmıştır. Çünkü burada sözü edilen Hamza Bey, Osman Bey'in torunu değil oğludur. Yine diğer bir sayfada aynı hata ile Ali Bey'in oğlu olarak gösterilen büyük Hazma, Ali Bey'in kardeşidir. Ak-Koyunlular hakkında bilgi veren eserlerin hemen hemen tamamı Ali Bey'in Hamza adında bir oğlu olduğuna dair her hangi bir bilgi vermemektedirler. Krş. Abdulgani Efendi, Mardin Tarihi, Yayına Hazırlayan Burhan Zengin, Ankara 1999, s. 142-143;Mükrimin Halil Yınanç, "Akkoyunlular", İA, c. I, Eskişehir 1997, s. 264-265;Woods, Terc. s. 359.

Page 325: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

315

girdi38. Bu amaçla da Mardin'e çekilerek taht mücadelesini sürdürmeye başladı39. Ancak, Ak-Koyunlular arasındaki bu çatışma Kara-Koyunlular tarafından fırsat olarak değerlendirildi. Bu amaçla Kara Yusuf'un oğlu İsfehan Mirza Sultan Hamza'yı gafil avlamak için harekete geçti. Fakat bu durumu haber alan Sultan Hamza da ona karşı hazırlıklara girişti40. Kara-Koyunlu İsfehan Mirza ile kardeşi Hamza’nın savaştığını haber alan Ali Bey ise, Diyarbekirden Mardin'e saldırarak burada birçok yağma faaliyetlerinde bulunduktan sonra Diyarbekir'e döndü41. Diğer taraftan Sultan Hazma, İsfehan Mirza’yı yenilgiye uğrattıktan sonra tekrar Ak-Koyunlu hâkimiyetini ele geçirmek için Diyarbekir'e karşı saldırıya geçti42. Sonunda Ak-Koyunlu hâkimiyetini kardeşi Hamza’ya bırakan Ali Bey Suriye’ye gitti43. Böylece babasının hâkim olduğu yerlerin çoğunu ele geçiren Hamza Bey, kardeşlerinin ve yeğenlerinin çoğunu itaate mecbur bıraktı44.

1432/835’den 1435/839'a dek Mardin valisi olan ve daha sonra 1438/841'den 1444/848'e dek Ak-Koyunlu Beyliği’ni yöneten Hamza Bey, iktidarının kuruluş ve sağlamlaştırılmasında Âmid ve Mardin Hıristiyanlarına öylesine dayanmıştı ki, Müslüman yazarların çoğu bu yüzden onu İslâm'a ihanetle suçlamışlardır45. O, 1438/842 yazı başlarında Memlûkler tarafından resmen tanındı. Buna karşılık olarak Sultan

38R. Quiring-Zoche, "Aqqoyunlu", EI, Vol. II, London 1987, s. 164. 39Münecimbaşı, Kara Osman'ın halefi Ali Bey'in kendisine isyan etmiş olan kardeşi Hamza Bey'in huzuruna gelerek ondan af dilediğini ve Ali Bey'in de onu af ederek dağınık durumunda bulunan Türkmenleri Mardin civarına yerleştirmekle görevlendirdiğini belirtmektedir. Ahmed Lütfullah Münecimbaşı, Sahaifü’l-Ahbar, c. III, İstanbul 1285, s. 156. 40Tihranî, a. g. e., 130;Terc. s. 88-89. 41Tihranî, a. g. e., s. 132;Terc. s. 90. 42Tihranî, a. g. e., s. 134;Terc, s. 91. 43Maranne Schmidt Dumont, a. g. e., s. 208. 44İbrahim Artuk, "Mardin'de Akkoyunlu Hamza'nın Mezarı", Selçuklu Araştırmaları Dergisi, c. I, Ankara , s. 157. 45Woods, a. g. e., s. 68;Terc. s. 98.

Page 326: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

316

Hazma, Memlûk hükümdarı adına sikke kestirerek Cuma hutbesinde de Sultanın adını okuttu46.

Ancak bu esnada Bayındır Hanedanı arasındaki saltanat mücadelesi fasılasız devam etmekteydi. Çünkü sabık Ak-Koyunlu Emiri Ali Bey'in çocukları, Hamza Bey'e karşı büyük bir mücadeleye girmişlerdi. Cihangir ve kardeşleri 1440 yılını izleyen birkaç yıl içinde, Mardin, Ergani, Âmid ve diğer bölgelere etkisiz saldırılarını kolaylıkla püskürten amcaları Hamza Bey karşısında pek az ilerleme kaydedebildiler47. Fakat Sultan Hazma, Ekim 1444 sonu/ Receb 848’ de geride erkek evlat bırakmadan Âmid’de öldü48.

Mirza Cihangir ve Mardin:

Hamza Bey'in vefatından sonra Ak-Koyunlu hükümdarı olan Cihangir Mirza, aynı zamanda amcası Hamza Beyin kızıyla da evlendi49. Esasen bu kız, daha önceden Cihangir Mirza ile nişanlı idi. Ancak Sultan Hamza, yeğeni ile nişanlı olan kızı Şah Sultan’ı, aradaki düşmanlıktan dolayı Cihangir’e vermeyerek Mardin Kalesi’ne yerleştirmiş ve bu kalenin darugalığına da Ferrâş Hasan’ı tayin etmişti50. Amcasının vefatı ile Mardin'e sahip olan Cihangir Mirza, beş altı yıl sonra Ak-Koyunlular’a sığınan Cihanşah'ın yeğeni Elvend'den dolayı Kara-Koyunlular ile aralarında bir gerginliğin meydana gelmesine yol açtı. Yeğeninin iadesini isteyen Cihanşah, Cihangir Mirza’dan ret cevap aldı51. Bu olumsuz durum karşısında 1450 yılında, Tebriz'den harekete geçen Cihanşah Mirza, Erzincan'ı zapt etti. Onun sevk ettiği Tarhanoğlu adlı bir kumandan da Tılguran'ı (Telkuran, Diyarbekir'in güneyinde müstahkem bir mevki) 46Makrzî, Kitabu's-Sülûk li Mârifeti Düveli'l-Mülûk, c. IV/III, yay. Said Aşur, Kahire 1972, s. 1069;Woods, a. g. e., s. 79;Terc. s.133. 47Woods, a. g. e., s. 81;Terc. s. 135. 48F. Sümer, "Ak-Koyunlu", s. 17; Münecimbaşı, a. g. e., s. 157. 49Maranne Schmidt Dumont, a. g. e., s. 209. 50Tihranî, a. g. e., c. I, s. 169; Terc., s. 110. 51H. D. Yıldız, ''The Akkoyunlu'' A Short History of Turkish-Islamic States, Translated By A. E. Uysal, Ankara 1994, s. 214-215.

Page 327: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

317

tahrip ettikten sonra, Mardin hududundaki Re's-ül-ayn'e52 geldi. Bu haberi duyan Mardinlilerin birçoğu büyük bir korku ile Mardin kalesine çıkıp oraya kapandılar. 29 Kasım 1450 tarihinde ise, Tarhanoğlu Mardin'e gelerek Mardinliler ile savaştı. Altı günlük bir savaştan sonra 4 Aralık 1450 tarihi Cuma günü şehir halkı Cihangir Mirzaya isyan ederek şehri Tarhanoğlu'na teslim ettiler. Bununla birlikte, Tarhanoğlu şehirde bazı yağma hareketlerinde bulunmaktan geri durmadı53. 23 Mayıs 1451 tarihinde Cihangir Mirza Diyarbekir’den Mardin'e geldi, fakat Mardinliler kendisine itaat etmediler. İki taraf arasında Âmid kapısı önünde yapılan savaşta iki taraftan da birçok kişi öldü. 1452 yılı Mayıs ayında Kara-Koyunlu hükümdarı Cihanşah'ın oğlu Mehmet Mirza, Tarhan oğlu Rüstem'in yanına gelerek Diyarbekirde bulunan Ak-Koyunlu Cihangir Mirzayı kuşattılar. Ancak bir süre sonra, Cihanşah ve Cihangir barıştılar ve Mardin Cihangir Mirza’ya geri verildi54.Yapılan anlaşma gereğince de Cihangir, Diyarbekir de Kara-Koyunlu egemenliğini tanıyacak, kızını Cihanşahın oğlu Muhameddiyle evlendirecek ve oğlu Muradı'ı Cihanşahın sarayına rehin olarak gönderecekti55.

Mirza Cihangir'in bu şekilde yönetimde zafiyet göstererek Kara-Koyunlular ile taviz kar anlaşmalar yapması, Uzun Hasan Bey'in ağabeyine karşı muhalefet hazırlıklarına başlayarak fırsat kollamaya başlamasına sebep oldu. Nitekim çok geçmeden de bu fırsatı elde etti. Çünkü, Cihangir Mirza'nın Diyarbekir’den çıkarak56 Mardin

52Yukarı el-Cezire'de Türkiye-Suriye sınırında meskûn bir mevkî olup, bugün Şanlıurfanın Ceylanpınar ilçesidir. Bkz. E. Honigmann, "Re's-ül-ayn", İA, c. IX, Eskişehir 1997, s. 696. 53Harand D. Andreasyan, "XIV. VE XV. yüzyıl Türk Tarihine Ait Ufak Kronolojiler ve Kolofonlar", Tarih Enstitüsü Dergisi, Sayı 3, İstanbul 1973, s. 90. 54Harand D. Andreasyan, a. g. m., s. 91. 55İbn Tagrıbirdi, Havâdis ud-duhûr, s.127;Hasan-ı Rumlu, Ahsenü't-Tevârih, Neşr. Abdülhüseyn-i Nevâî, c. XI, Tahran 1349, s. 322. 56Avedis K. Sanjian, Colophons of Armenian Manuscript, Cambridge 1969, s. 222.

Page 328: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

318

yakınlarındaki Aladağ'a gittiğini öğrenen57. Hasan Bey, bu fırsatı kaçırmayarak eski bir hırka giyip kılıcını koltuğunun altına gizleyerek dört süvarisiyle yola çıktı ve Diyarbekir’i hile ile ele geçirdi58. Kardeşinin baskınını öğrenen Cihangir Mirza, 20 Eylülde Mardin kalesine sığınmak zorunda kaldı59.

Böylece Ak-Koyunlu payitahtını ele geçiren Uzun Hasan Bey aynı zamanda Ak-Koyunlu hükümdarı da olmuştu. Başkentinin düşmesinden dolayı hükümdarlığını kaybeden Cihangir Mirza60. Bir süre sonra, Urfa’daki kardeşi Üveys Bey'in yanına giderek Hasan Bey'e karşı mücadeleye başladı. Hasan Bey’in kendisine karşı gerçekleştirilen bu muhalefet üzerine, Urfa üzerine giderek her ikisini de yenilgiye uğratması üzerine Cihangir ile Üveys Bey Mardin'e kaçmak zorunda kaldılar. Hasan Bey de böylece Urfa’yı ele geçirdi. Daha sonra,da Mardin önlerine gelerek şehri bir müddet muhasara etti. Ancak, annelerinin araya girmesi üzerine kuşatmayı kaldırarak Diyarbekire döndü61.

Uzun Hasan Bey’in durumunu güçlendirerek üstünlük kazanması üzerine Cihangir Mirza, kardeşi ile anlaşma yollarını aramaya başladı. Bunun için de annesi Saray Hatun’u bir anlaşma yapmak amacıyla Uzun Hasan Bey’e elçi olarak gönderdi. Bunun üzerine Uzun Hasan Bey, anlaşmanın yapılabilmesi için Cihangir’in oğlu Hamza’yı kendisine rehin vermesini istedi62. Fakat, Cihangir bu ve bunun gibi diğer talepleri reddetti; bunun üzerine Uzun Hasan Bey Mardin vilayetini yağmaladı. Bunun sonucunda Cihangir ve Uzun Hasan Bey’in ordusu arasında büyük bir savaş oldu. Sonunda Cihangir’in ordusu yenilgiye uğratıldı. Cihangir annesi Saray Hatun’u bir anlaşma amacıyla tekrar Uzun Hasan Bey’e gönderdi. Uzun Hasan Bey, annesini karşılama görevini yerine getirdikten

57Walther Hinz, Uzun Hasan ve Şeyh Cüneyd, Ankara 1992, s. 24. 58Tihranî, a. g. e., s. 230-231; Terc., 142. 59Münecimbaşı, a. g. e., s. 157;Harand D. Andreasyan, a. g. e., s. 91. 60Hinz, a. g. e., s. 25. 61Münecimbaşı, a. g. e., s. 158. 62Avedis K. Sanjian, a. g. e., s. 222.

Page 329: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

319

sonra daha önceki talebini tekrarladı ve kardeşinin oğullarından birinin kendisine gönderilmesini istedi63.

Cihangir Mirza Mardinde Uzun Hasan Bey'e karşı bu şekilde direnirken. Diğer taraftan Uzun Hasan'ın tanınması gereken bir kuvvet olduğunu kavrayan Cihanşah, onunla ayrı bir barış görüşmesine oturma gereksinimi duydu. 1455-56 kışı/860 başlarında elçiler teati edildi. Ancak resmi bir anlaşmaya varılamadı. Cihanşahın Uzun Hasanın bağımsızlığını gayri resmi bir biçimde de olsa tanıması, Mardin de Cihangir'i bir hayli tedirgin etti. Uzun Hasan'ın itaatsizliği konusunu Cihanşah'la kişisel olarak görüşmek üzere Kara-Koyunlu sarayına gitmeye karar verdi. Uzun Hasan kardeşinin bu durumunu öğrendiğinde Cihangir'i Kara-Koyunluları devreye sokmadan kendi aralarında bir anlaşma sağlama konusunda uyardı. Uzun Hasan annesine Cihangirin oğlu Hamzayı rehin vermesini, Ak-Koyunlu sultanlığı unvanından vazgeçmesini ve Mardin'de gözetim altında tutulmayı kabul etmesini talep etti. Kardeşinin bu sert koşullara boyun eğmesini beklerken de Cizre'yi yönetimi altına alarak Mardin'i daha fazla sıkıştırmaya başladı64. Fakat Cihangir bu isteğe yine olumsuz cevap verdi. Bu olumsuz cevap karşısında, Hasan Bey Mardin kalesinin ön taraflarını ve bağlarını tahrip etti. Bunun üzerine Cihangir Mirza da Cihanşah'ın yanına giderek kardeşi ile savaşmak için süvari kuvveti istedi. Cihanşah ona Erzincan şehrini verdi ve orada bulunan Arapşah'ı beraberine alarak Hasan Bey'e karşı savaşmaya gitmesini söyledi. Fakat Arapşah, Hasan Bey ile savaşmaya cesaret edemeyip sadece Erzincan'ı Cihangir Mirzaya teslim etti. Arapşah daha sonra Cihanşah'ın yanına gitmek için yola çıktı. Bu arada Hasan Bey onu yakalamak için 8 gün peşinden gitti ise de bu amacına muvaffak olamadı ve bunun üzerine Âmid'e döndü. Diğer taraftan Cihangir Mirza ise, Hasan Bey Arapşah'ı takip ederken, Erzincan'dan gizlice çıktı ve oğlu Murad Bey'i orada bırakarak Mardin'e gitti65.

63Tihranî, a. g. e., c. II, s. 252-253; Terc., s. 154. 64Woods, a. g. e., s. 94; Terc. s. 148. 65Harand D. Andreasyan, a. g. e., s. 91.

Page 330: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

320

Bir süre sonra Uzun Hasan Bey oğulları Uğurlu Mehmed, Halil ve Zeynel'i evlendirdikten sonra Erzincan taraflarına garet etmeye gitti. Ancak attan düşerek ayağını kırdı. Bu esnada Mardin de bulunan kardeşi Cihangir Mirza Diyarbekir üzerine giderek yağma ve tahrip faaliyetlerinde bulundu. Daha sonrada Hasan Bey'e karşı korkuya kapılarak Kara-Koyunlu Cihanşah'a iltica etmeye karar vererek ona haber gönderdi. Bu izin talebi kabul olduğu zaman durumdan haberdar olan Hasan Bey kardeşinin Kara-Koyunlulara sığınmasından rahatsız olarak bu rahatsızlığı Cihangir Mirzaya bildirmesi için bir elçisini ona gönderdi. Fakat elçi yolda vefat ettiğinden elçinin Hasan Beyden götürdüğü mektup eline geçmedi. Cihangir Mirzada iltica talebi kabul edildiği için Irak'a doğru yola çıktı. Elçisinin vefat ettiğini öğrenen Hasan Bey de Cihangir Mirza'nın ardına düşerek Mardin önlerine geldi. Ancak anneleri Saray Hatun ve hemşiresi karşısına çıkarak Hasan Bey ile Cihangir arasında barış yapılmasını sağladılar. Buna göre Cihangir oğlunu Hasan Bey'e rehin olarak verecek ve Mardin'e yerleşecekti. Ancak daha sonra Cihangir Mirza sözünde durmadı. Bunun üzerine Hasan Bey tekrar Mardin üzerine yürüdü ve Cihangir ile aralarında savaş oldu. Fakat yine aralarında anlaşma oldu. Ancak tekrar çok geçmeden Cihangir Mirza sözünde durmayarak Diyarbekir etrafına gelerek buraları yağmaladı. Bu durum karşısında Hasan Bey Mardin üzerine ilerleyerek şehri muhasara etti. Hasan Bey'in bu defa ki taarruzu karşısında Cihangir Mirza Mardin'i terk ederek kaçıp Cihanşah'a iltica etti. Bu defa yine Saray Hatun gelerek oğullarının arasını buldu ve Cihangir Mirza Irak tarafından Mardin'e döndü. Hasan Bey de tekrar Diyarbekir'e döndü ve oradan on bin atlı ile Erzincan üzerine giderek Cihanşah'ın orada vali olarak bıraktığı Arapşah’ı oradan attı. Hasan Bey aynı zamanda ailesini de oğlu Halil ile Karacadağ'a göndermiş idi. Ancak Cihangir Mirza bu defa yine isyan ederek onları basmaya niyetlendi. Fakat durumdan haberdar olan Hasan Bey Mardin'e gelerek Cihangir'i muhasara altına aldı. Cihangir bu zor durumdan kurtulmak için Cihanşah'a haber göndererek yardım istedi66. Cihanşah'ta büyük bir orduyu Rüstem Tarhan ve Ali Şükür'ün yönetimi

66Münecimbaşı, a. g. e., s. 158;Tihranî, a. g. e., c. II, s. 250; Terc., s. 153.

Page 331: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

321

altında ona yardım için gönderdi67.Cihangir Mirza Kara-Koyunlulardan gelen bu yardımdan sonra Kardeşi Hasan Bey'e karşı savaşmak üzere Âmid'e doğru yola çıktı. Ancak Cihangir'in Kara-Koyunlular ile takviye edilmiş ordusu Hasan Bey tarafından yenilgiye uğratılarak esir alınmış olan Kara-Koyunlu Rüstem de öldürüldü. Bütün olan biteni gören Mardinliler, büyük küçük hepsi de birleşerek Cihangir'e "Kardeşine itaat edip oğlunu ver, aksi halde Hasan Bey tekrar gelirse ona karşı çıkmaya kudretimiz kalmadı" dediler68. Daha sonrada Ak-Koyunlular'ın çoğu Cihangir Mirza’yı terk ederek Uzun Hasan Bey’e sığındılar. Bu arada Mardin’de zahire kalmayınca Saray Hatun ricaya gelerek oğulları arasında barış yapılması için çabaladı. Uzun Hasan Bey’in ''Kardeşim Cihangir Mirza’nın, oğullarından birini yanıma göndermesi gerekir.'' şeklindeki isteği, bu sefer Cihangir tarafından kabul edildi. Bunun üzerine Cihangir, oğlu Alihan Mirza’yı Uzun Hasan Bey’in sarayına rehin olarak gönderdi69. Ancak bu anlaşma 861/1456 yılında gerçekleşene kadar Mardin şehri birçok tahribata maruz kaldı70. Çünkü Cihangir’in oğlunu rehin olarak vermek istememesi, birçok yıkıma sebep olmuştu. Eğer Cihangir Mirza bir yıl önce oğlunu rehin olarak Uzun Hasan Bey’in sarayına göndermiş olsaydı bu zararların tümü olmayacaktı. Dolayısı ile Mardin ahalisi bu kadar sıkıntıya da düşmeyecekti71.

Uzun Hasan Bey Mardin'i itaat altına alıncaya kadar gücünü1453/857'den 1457/861'e uzanan beş yıl içinde üç temel hedef üzerinde yoğunlaştırdı. Bunların ilki, kardeşleri Cihangir ve Üveys'in elindeki Mardin ve Diyar-ı Rabi'anın boyunduruk altına alınması ki bu ona Ak-Koyunlu kışlakları üzerinde tam denetimi sağladı ve Ak-Koyunluların tartışmasız önderliğini getirdi72.

67Maranne Schmidt Dumont, a. g. e., s. 209. 68Harand D. Andreasyan, a. g. e., s. 92; Avedis K. Sanjian, a. g. e., s. 224. 69Tihranî, a. g. e., c. II, s. 280; Terc., s. 171. 70Münecimbaşı, a. g. e., s. 159. 71Avedis K. Sanjian, a. g. e., 224. 72Woods, a. g. e., s. 92; Terc. s. 145.

Page 332: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

322

Diğer taraftan bu anlaşmazlıkta Cihangire yandaş olan Üveys b. Ali artık kardeşi Uzun Hasan'ı tanıyordu ve yeniden eski görevi Urfa valiliğine getirilmişti73. Uzun Hasan'ın kişisel hizmetkarlarından Halil Tavacı'ya ise Mardin'in otuz kilometre kadar kuzeyindeki önemli Sâ'ur kenti verilmişti. Uzun Hasan’ın bu şekilde davranması, yaylak ve kışlakları kendi otoritesi altında toplamak içindi74.

Uzun Hasan ve Cihangir arasında yapılan barıştan sonra Ak-Koyunlu hükümdarlığını kardeşi Uzun Hasan Bey'e bırakmak zorunda kalan Cihangir Mardin yöneticiliği ile hoşnut edildi 75. Cihangir Mirza Ak-Koyunlu hükümdarı olma mücadelesini kesin olarak kaybettikten sonra kendisini siyasi faaliyetlerden çok imar işlerine verdi. Bu amacın bir sonucu olarak ta yöneticisi olduğu Mardin de birçok imar faaliyetlerine başladı. Onun kendi adına yaptırmış olduğu Cihangir Bey Zâviyesi’nin evkafı arasında, Harzem ve Mansûrriye köyleri ile Fahriyye ve Cavsak mevkilerinde birer bağ, Bâb-ı cedid dışındaki bir bahçe, Kurs-ı edna, Kefertut köylerinde birer, Nusaybin’de iki değirmen ve Kusur köyünün 1/4 hububat hissesi bulunmaktaydı76.

XV. asırda Uzun Hasan Bey'e elçi olarak giden Venedikli Barbaro Mardin'e de uğramış ve burada Cihangir Bey'in imaretinde kalmıştır. Barbaro bu misafirhanede yolculara yemek verildiğini ve itibarlı kimselerin ayakları altına halı konulduğunu belirtir. O burada karşılaştığı bir kalender münasebetiyle şunları anlatır: "Misafirler arasında saç sakal tıraşlı, çıplak ve üzerinde keçi postu bulunan bir kalender (Carandolo) 73 Münecimbaşı, a. g. e., s. 159 74Woods, a. g. e., s. 100; Terc., s. 164. 75Maranne Schmidt Dumont, a. g. e., s. 71-72; Mardin Tarihi adlı eserde ise Uzun Hasan Bey'in 1451 yılında Diyarbekir'i Cihangir den alınca Cihangir'i öldürdüğü belirtilmekteki bu tamamıyla yanlış bir bilgidir. Çünkü yukarda vermiş olduğumuz malumattan da anlaşılacağı üzere Cihangir Mirza kardeşi Üveys Beyle birlikte Uzun Hasan Bey'e karşı uzun ve zorlu bir mücadeleye girişmiş ancak amacında muvaffak olamayınca ölene kadar Mardin yöneticiliği ile yetinmek zorunda kalmıştı. Bkz. Abdulgani Efendi, a. g. e., s. 145. 76Nejat Göyünç, XVI. Yüzyılda Mardin Sancağı, Ankara 1991, s. 120.

Page 333: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

323

yanıma geldi. Otuz yaşlarında bulunan bu insan torbasından bir kitap çıkarıp güzel bir sesle ve vecidle okumağa başladı. Biraz sonra bana dikkatle bakarak yanıma yaklaştı ve kim olduğumu sordu. Ben yabancı olduğumu söyleyince, o: "Ben de bu dünyaya yabancıyım" dedi; güzel sözlerle beni de dünyayı hâkir görmeğe davet etti. Diyerek kendisini de kalenderi yapmaya çalıştığını belirtir77. Barbaro misafir olarak kaldığı bu şehrin çok iyi bir şekilde meskun olduğunu ve kalede 300 hanenin yaşadığını kaydetmiştir78. Cihangir Mirza'nın Mardin de meydana getirmiş olduğu bayındırlık ve kültürel faaliyetler dışında Ak-Koyunlu Devletinin siyasi tarihinde fazla bahsedilmemesi onun Mardin de sakin bir yaşam sürmeye razı olduğunu göstermektedir. Dolayısı ile onun Mardin yöneticisi olarak şehrini bu şekilde tahriplere maruz kalmasını önlediği gibi, şehrin birçok alan da gelişmesine de sebep olmaya başlamıştı. Ancak Ak-Koyunlu Devletinin geleceğini etkileyen bazı durumlarda Hasan Bey'in Mardin yöneticisi olan ağabeyinden askeri destek aldığı görülmektedir. Örneğin Hasan Bey Kara-Koyunlu hükümdarı Cihanşah'a karşı muharebeye hazırlanırken Mardin hâkimi olan biraderi Cihangirden de yardım istedi. Bu yardım talebi üzerine Cihangir Mirza oğulları Murad Bey ve İbrahim'i Mardin askeri ile birlikte Hasan Bey'e yardım için gönderdi79. Bu hadisenin dışında Cihangir Mirzayı Ak-Koyunlu siyasi tarihinde aktif olarak görmek pek mümkün değil. Cihangir Mirzanın oğlu Kasım Bey babasının ölümünden sonra Mardin yöneticisi olmuş ve Ak-Koyunlu Devletinin inkıraza uğradığı dönemde 1494/899 yılında Nur Ali Bayındır'ın Diyarbekir den sürülmesinden sonra Kasım b. Cihangir sikke kestirme, fermanlar yayınlama ve kendi adına dış ilişkilere girerek bağımsızca hareket etmeye başlayarak Mardin'i imar etme faaliyetlerine girişti80. Bu eserler arasında hâlen Kasım Padişah medresesi adı ile meşhur olan eserin o dönemde birçok evkâfı da bulunmaktaydı. Bunlar

77Giosafat Barbaro, “Travels of Josafa Barbaro”, Trans. William Thomas, Travels in Tana and Persia, London 1873, s. 48-49;Osman Turan, Doğu Anadolu Türk Devletleri Tarihi, İstanbul 1993, s. 226. 78Osman Turan, a. g. e., s. 210. 79Münecimbaşı, a. g. e., s. 161. 80Woods, a. g. e., s.168;Terc. 260.

Page 334: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

324

arasında Mardin’de 243 dükkan, bir hamam, civar köylerinde ise 6 değirmen ve 22 bağın yanında 15 köyün hububat hisseleri de mevcuttu81. Kasım Padişah medresesinde hem Hanefî, hemde Şâfiî mezheplerine göre dinî eğitim verilmekteydi82. Ayrıca onun burada yaptırmış olduğu kütüphane ile şehrin kültürel alanında gelişmesi için çabaladığının güzel bir kanıtını oluşturmaktadır83. Onun 903/1497 yılında kendi adına sikke bastırması, hanedanın farklı bir kolunun yarı bağımsız bir devlet olduğunun da göstergesidir84. Bunun yanında Mardin hâkimi Kasım Bey'in kestirmiş olduğu sikkelerin 908/1502 yılına kadar gelmesi Mardin'in bu tarihlerde de hala Cihangir Mirza'nın çocuklarının elinde kaldığını göstermektedir85.

81Nejat Göyünç, a. g. e.,, s. 116-117. 82Nejat Göyünç, a. g. e., s. 75. 83İ. H. Uzunçarşılı, Beylikler, s. 232. 84V. Minorsky, "A Soyurghal of Qasim b. Jahangir Aq-qoyunlu", BSOS, c. IX, 1939, s. 941. 85V. Minorsky, "Mardin", s. 319.

Page 335: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

EYYUBÎLER DEVRİNDE NUSAYBİN

Ahmet DEMİR∗

Giriş

Nusaybin, tarihte el-Cezire (Yukarı Mezopotamya) olarak anılan bölgede yer alan bir şehirdir.1 Şehir, İslam coğrafyacılarının tasnifine göre Dördüncü İklim’in Beşinci Kısmı’nda yer almaktadır.2 Hz. Ömer devrinde İyaz b. Ğanm komutasındaki İslam ordusu tarafından fethedilmiş olan Nusaybin,3 Emevîler ve Abbasîler döneminde, bölgenin önemli bir şehri olma konumunu muhafaza etmiştir. Şehir, sonraki dönemlerde önce Hamdanî, ardından

*Ahmet DEMİR Şanlıurfa Lisesi Tarih Öğretmeni ŞANLIURFA.”Geçmişten Günümüze Nusaybin Sempozyumu” 27,28 Mayıs 2004 1 Ebû Cafer Muhammed b. Cerirü’t-Taberi, Tarih-i Taberi (Çev. M. Faruk

Gürtuna), İstanbul trz., III, 447. 2 İbn-i Haldun, Mukaddime, (Haz. Süleyman Uludağ), İstanbul 1988, I,

313. 3 Vâkidî, Futûhu’ş-Şam, Beyrut 1997, II, 142; aynı mlf., Tarih ül Futûhu’l

Cezire ve’l Habur ve’d-Diyar-ı Bekr ve’l-Irak (Thk. Abdülaziz Feyyad Harfuş) Dımaşk 1996, 63, 159-162; İbnü’l Esir, el-Kamil fi’t-Tarih (Çev. M. Beşir Eryarsoy), İstanbul 1985, II, 488-489; Yakut el-Hamevî, Mu’cemu’l-Buldan, Beyrut 1986, V, 289; Ahmed Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefa, (Baskı yeri yok) 1985, II, 203; A. Demir; İslam’ın Mardin’e Geliş Şekli, Şamram Dergisi, S. 6, Van 2001, 3-7.

Page 336: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

326

Mervanîlerin eline geçmiştir. Melikşah devrinde, Büyük Selçukluların eline geçen şehir, Eyyubîlerin yıldızının parladığı devrede Zengî prenslerinin elinde bulunuyordu. Nusaybin, o dönemde, -şimdi Suriye’deki Kamuşlı’ya bağlı bir köy olan- Sincar şehriyle birlikte anılıyordu.

Bölgedeki kalelerin çoğu yarı bağımsız emîrler tarafından yönetiliyordu; öyle ki bazen sultanlar ve/veya bölgedeki valileri bile bunlara söz geçiremeyebiliyordu. Bölgenin büyük kısmında ikta sistemi uygulanıyordu. Bölgede genel olarak idareci ve askerler Türkmen ve Kürdlerden, bürokrat ve alimler Kürd ve Araplardan, sanatkarlar Süryani ve Yahudilerdendi. Bölgede az sayıda Ermeni ve Yezidi de vardı.4 Eyyubîlerin bölgede birlik ve istikrar sağlamalarıyla birlikte eğitim, sağlık, ziraat, imar ve sanat faaliyetleri hızlanmıştır. Bölgede pek çok hastane, medrese, hanikah/hangah (tekke), köprü, hamam, kervansaray yapıldığı gibi, çok sayıda değerli alim de yetişmiştir.5

Kutbeddin Mevdud b. Zengi’nin 1170 tarihinde ölümüyle oğlu II. Seyfeddin Gazi onun yerine geçip bütün mülküne sahip çıktı. Fakat II. Seyfeddin Gazi’nin amcası Nureddin Mahmud, bundan hoşlanmadı; 14 Eylül 1170’de Fırat’ı geçerek II. Seyfeddin Gazi’ye ait olan Rakka’yı zaptetti. Habur’u da ele geçirdikten6 sonra Nusaybin üzerine yürüdü; şehri kısa sürede kontrolü altına aldı ve burada ikamet ederek asker toplamaya başladı. Bu arada Artukîlerden Hısn-ı Keyfa sahibi Nureddin Muhammed de onun yanına, Nusaybin’e geldi. Artan kuvvetleriyle Sincar üzerine yürüyerek şehri ele geçiren7 Nureddin Mahmud, böylece kardeşi Mevdud’un ülkesini II. Seyfeddin Gazi’den

4 Ramazan Şeşen, “Mervanîlerden Eyyubîler Döneminin Sonuna Kadar

Cizre” Hz. Nuh’tan Günümüze Cizre Sempozyumu, İstanbul 1999, 68. 5 İbn-i Cübeyr, Rıhle / Endülüsten Kutsal Topraklara (Çev. İsmail Güler),

İstanbul, 2003, 175-176; Şemseddin Sami, “Nusaybin (Nisibis, Nisibin)” Kamusu’l Alam, İstanbul 1889-1898, VI, 4580-4581; Ramazan Şeşen, adı geçen sempozyum, 68.

6 Ernst Honigmann, “Nasibin” İA, IX, 102. 7 İbnü’l Esir, el-Kamil, XI, 292-294; Bar Hebraeus, Abul Farac Tarihi,

Ankara 1987, II, 411.

Page 337: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

327

alarak diğer yeğeni II. İmadeddin Zengi’ye teslim etti.8 Nusaybin’le beraber Habur ve Sincar’ı içine alan bölgeye İbn-i Ebi Asrun’u naip olarak atadı.9

A. I. Melikü’n-Nasr Sultan Selahaddin Yusuf Dönemi (1171-1193)

Tarihçiler, asıl adı Yusuf b. Eyyub olan I. Melikü’n-Nasr Sultan Selahaddin’in hükümdarlığının başlangıcı olarak son Fatımî halifesi Adid’in öldüğü 1171 tarihini kabul ederler. Fakat aslında o, Nureddin Mahmud’un vefatına kadar onun, vefatından sonra, ismen de olsa 6 Mayıs 1175’e kadar Nureddin’in oğlu Melik Salih İsmail’in adına hutbe okutmaya ve para bastırmaya devam etmiştir.10

1. Zengilerin Denetim Altına Alınması

Nureddin Mahmud 15 Mayıs 1174’te ölünce, Atabekler ailesinin birliği bozuldu. Toprakları kendisinden alınarak ağabeyi II. İmadeddin Zengi’ye teslim edilen II. Seyfeddin Gazi, Nureddin Mahmud’un ölümünden yararlanarak Nusaybin üzerine yürüdü. Kısa sürede şehri kontrolü altına alan II. Seyfeddin Gazi, buradan ayrılarak Nureddin Mahmud tarafından kendisinden alınmış olan Dara, Harran, Urfa ve Rakka ve diğer şehirlerin üzerine yürüdü ve hepsini ele geçirdi. Çocuk yaştaki Melik Salih İsmail ona karşı hiçbir şey yapamadı.11 Bu sırada Mısır’ı elinde bulunduran Selahaddin-i Eyyubî, II. Seyfeddin Gazi’nin yaptıklarını duyunca, kendisini bundan haberdar etmeyen ve kendisinden yardım istemeyen Salih İsmail’in yanındaki emirlere birer protesto mektubu gönderdi.

8 İbnü’l Esir, el-Kamil, XI, 292; İbn-i Kesir, el-Bidaye ve’n-Nihaye, (Çev.

Mehmet Keskin), İstanbul 1994, XII, 472; Steven Runcıman, Haçlı Seferleri Tarihi, Ankara 1992, II, 328.

9 İbn-i Kesir, el-Bidaye, XII, 473. 10 Kadı Bahaeddin ibn-i Şeddad, Kitabü’s-Siretü’s-Selahaddin (Bi’n-

Nevadirü’s-Sultaniye ve’l Mehasinü’l Yusufiye) (Baskı yeri yok ve trz.), 37-38; İbnü’l Esir, et-Tarihü’l-Bahir fi’d-Devleti’l-Atabekiye, (Thk: Abdülkadir Ahmed Tüleymat), Kahire 1963, 160-177; Ahmet Demir, Eyyubî Devletinin Kültürel ve İktisadi Yapısı, D.Ü.E.F. Tarih Anabilim Dalı, Lisans Bitirme Tezi, Diyarbakır 1993, 5.

11 İbnü’l Esir, el-Kamil, XI, 326.

Page 338: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

328

1174 yılında Dımaşk (Şam) emirleri, şehri kendisine teslim etmek amacıyla Mısır’da bulunan Selahaddin’e mektuplar yazdılar; gelmesi durumunda hakimiyetini kabul edeceklerini söyleyerek onu Suriye’ye davet ettiler. Selahaddin, yanında hazır bulunan süvarilerle derhal Suriye’ye hareket etti ve 29 Ekim 1174’te Dımaşk’ı ele geçirdi.12

a. Kurun-u Hama Zaferi

Selahaddin, aynı yılın Aralık ayı içerisinde Hama, Hıms ve Baalbek şehirlerini zaptetti.13 Bu kayıplar üzerine Salih İsmail ile II. Seyfeddin Gazi, Selahaddin’e karşı beraber hareket etme kararı aldılar. Fakat, Nusaybin ve Sincar’ı elinde bulunduran II. İmadeddin Zengi, Selahaddin’e cephe almayıp, bu ittifaka katılmaz. Bunun üzerine II. Seyfeddin Gazi, ağabeyi II. İmadeddin Zengi’yi Sincar’da muhasara eder. II. İmadeddin Zengi, başarılı bir savunma yaparak, kardeşinin kuşatmasını boşa çıkarır. Bu arada II. Seyfeddin Gazi’nin kuşatma öncesinde yola çıkardığı kuvvetler 13 Haziran 1175’te Kurunu Hama denilen yerde, Selahaddin karşısında hezimete uğrarlar.14 Bu zaferden sonra Abbasi halifesi Mustazi (1170-1180), Selahaddin’in Suriye ve el-Cezire üzerindeki hakimiyetini tanıdı ve bununla ilgili taklidi (temlikname/tapu) 6 mayıs 1175’te ona gönderdi.15

b. Tell-Sultan Zaferi

Kurun-u Hama’daki ağır yenilgi karşısında korkuya kapılan II. Seyfeddin Gazi, Sincar’dan Musul’a çekildi ve asker toplamaya başladı. Yanına gelen askerlere bolca para dağıttı. II. Seyfeddin Gazi, Artukî emirleri Hısn-ı Keyfa hakimi Nureddin Muhammed ve Mardin hakimi Kutbeddin İlgazi’den de yardım istedi. Gelen yardımlarla asker sayısı hayli çoğalan II. Seyfeddin Gazi, Eylül-Ekim 1175’te Nusaybin’e geldi. Burada kış mevsimi çıkıncaya kadar bekledi. Fakat bu uzun bekleme döneminde toplanan askerler çok sıkıldılar. Öyle ki

12 Kadı Bahaeddin ibn-i Şeddad, Kitabü’s-Siretü’s-Selahaddin, 38-39;

İbnü’l Esir, el-Kamil, XI, 332-334. 13 İbnü’l Esir, el-Kamil, XI, 334-336. 14 İbnü’l Esir, el-Kamil, XI, 336-338. 15 Sobernheim, “Melik-üs-Salih” İA, VII, 682; A. Demir, Eyyubî Devletinin

Kültürel ve İktisadi Yapısı, 6

Page 339: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

329

zafer kazanıp Suriye’de beklemektense, mağlup bir vaziyette evlerine dönmeyi tercih eder hale geldiler. II. Seyfeddin Gazi, nihayet Nusaybin’den ayrılarak Halep’e gitti. Halep askerleriyle birleşerek, ordusunu daha da güçlendirdi. Bu arada Selahaddin, Mısır’daki askerlerini yanına çağırarak biraz olsun kuvvetlendi. İki taraf Halep ve Dımaşk arasında bulunan Tell-Sultan’da karşılaştı. Selahaddin, 22 Nisan 1176’da müttefik ordusunu ağır bir yenilgiye uğrattı.16 10 Ağustos 1176’da Selahaddin’le müttefikler arasında barış anlaşması imzalandı. Buna göre Selahaddin’in ele geçirdiği yerler, onun elinde kalacak, II. Seyfeddin Gazi ve müttefikleri, Selahaddin’e muhalefet etmeyecek, Haçlılara karşı onun yanında yer alacaklardı.17

2. Sultan Selahaddin Halifeyi Kırmıyor

II. Seyfeddin Gazi, 29 Haziran 1180’de ölünce, memleketi adamları tarafından ağabeyi II. İmadeddin Zengi’ye değil de diğer kardeşi İzzeddin Mes’ud’a teslim edildi.18 Selahaddin, bunu kabul etmemiş olacak ki Abbasî halifesi Nasr Lidinillah Ebü’l Abbas’ın (1180-1225) elçileri, araya girerek, Suruç, Urfa, Harran, Habur ve Nusaybin’in İzzeddin Mes’ud’un elinde kalmasına müsaade etmesini sultan Selahaddin’den rica ettiler. Fakat, sultan Selahaddin onların bu isteğini başta kabul etmedi. Gerekçesini de şöyle açıkladı:

“Sözünü ettiğiniz bu beldeler Müslüman memleketlerinin sınırlarıdır. Ben, Haçlılarla yaptığımız savaşta bize yardımcı olsun diye buraları Seyfeddin’in (II. Seyfeddin Gazi A.D.) eline terk etmiştim. Ancak o bize hiç yardımcı olmadı.”19

Fakat İslam topraklarını işgal altında tutmaya devam eden Haçlılara saldırma hazırlıklarını yapan Sultan Selahaddin, bölgede girişeceği yeni bir savaşın ordusunu en azından zayıflatacağını düşünmüş olmalı ki, halifenin ricasını kabul ettiğini daha sonra bir mektupla Bağdad’a bildirdi.20

16 İbnü’l Esir, el-Kamil, XI, 344-345. 17 İbnü’l Esir, el-Kamil, XI, 345. 18 İbnü’l Esir, el-Kamil, XI, 370; İbn-i Kesir, el-Bidaye, XII, 535. 19 İbn-i Kesir, el-Bidaye, XII, 535. 20 İbn-i Kesir, el-Bidaye, XII, 535.

Page 340: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

330

3. Sultan Selahaddin’in Birinci Şark Seferi

Melik Salih İsmail ölünce, II. İmadeddin Zengi, Nusaybin, Sincar, Habur, Rakka ve Suruç’u, kendisine Salih İsmail’in ülkesi teslim edilen kardeşi İzzeddin Mes’ud’un elindeki Halep’le değiştirdi.21 Aslında İzzeddin Mes’ud bu takası yapmak istemiyordu. Fakat, II. İmadeddin Zengi, eğer teklifi kabul edilmezse, Sincar’ı Selahaddin’e vereceği tehdidinde bulununca İzzeddin Mes’ud ister istemez, ağabeyinin istediğini yapmak zorunda kaldı.22

Sultan Selahaddin 11 Mayıs 1182 tarihinde askerleriyle haçlılarla savaşmak23 ve onların tehdidi altında yaşayan Şam halkına ihsanda bulunmak amacıyla Mısır’dan yola çıktı.24 Yolda kardeşi Tâcü’l Mülûk Borî ile beraber Haçlıların beldelerine saldırarak onları birkaç sefer yenilgiye uğrattı. Bu seferler sonrasında Haçlılardan 20 bin baş hayvanı ganimet olarak aldılar. 16 Haziran 1182 tarihinde Dımaşk’a gelen Selahaddin ve Tâcü’l Mülûk Borî, rebiyülevvelin ilk on gününde (14 Temmuz 1182) Taberiye ve Baysan taraflarına inerek oradaki haçlıları da mağlup ettiler.25

Sultan Selahaddin, Haçlılara karşı kazandığı bu zaferlerden sonra, çoktandır kendisine karşı haçlılarla işbirliği yapan Atabekler ailesinin elinde bulunan Haleb ve diğer doğu vilayetlerini ele geçirmek üzere, birinci şark seferine çıktı.26 Harran emiri Muzafferüddin Gökböri27 ve bölgedeki diğer emirler, Selahaddin’i beldelerine davet ederek, girişeceği tüm savaşlarda kendisiyle birlikte olacaklarını ifade ettiler. Selahaddin Birecik’e gelip doğuya yöneldiği sırada, onun muhalifi olan Musul hakimi İzzeddin Mes’ud ile veziri Mücahidüddin Kaymaz, derhal askerlerine haber salıp, toplanmak ve

21 İbn-i Kesir, el-Bidaye, XII, 541. 22 Daha fazla bilgi bkz. İbnü’l Esir, el-Kamil, XI, 378. 23 Ahmed Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulafa, II, 292. 24 İbn-i Kesir, el-Bidaye, XII, 541. 25 İbnü’l Esir el-Kamil, XI, 382; A. Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-

i Hulafa, II, 292. 26 İbnü’l Esir, el-Kamil, XI, 383; İbn-i Kesir, el-Bidaye, XII, 543; Bar

Hebraeus, Abul Farac Tarihi, II, 429. 27 Muzafferüddin Gökböri hakkında fazla bilgi bkz: Abdullah Ekinci,

Muzaferüddin Gökböri’nin Siyasi ve Sosyal Faaliyetleri, Türkler (Editör: Hasan Celal GÜZEL), Ankara 2002, IV, 856-863.

Page 341: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

331

Selahaddin’e karşı gerekli hazırlıkları yapmak için Nusaybin’e gittiler.28

Bu arada müttefikleri Zengi emirlerine saldırılacağını öğrenen Haçlılar, Dımaşk’a yakın Dareyya’ya kadar gelerek şehrin camiini tahrip etmek istediler. Maksat sultanı seferden geri çevirmekti. Fakat bunların hiç biri sultan Selahaddin’i şark seferinden vazgeçiremedi.29 Sultan Fırat’ı geçince çevredeki valileri yanına çağırdı. Çevredeki emirlerin yanı sıra Hısn-ı Keyfa’nın Artuklu hakimi Nureddin Muhammed ve Harran emiri Gökböri de askerleriyle sultanın yanına geldi. Selahaddin önce Ruha ve Sümeysat’ı (Samsat) zaptederek Gökböri’ye ikta etti. Daha sonra Rakka üzerine giderek orayı ele geçirdi. Sultan bu zaferlerden sonra Karkisiya, Makisin, Araban ve Habur’a giderek bu şehirlerin hepsini zaptetti.30

a. Nusaybin’in Doğrudan Sultan Selahaddin’e Bağlanması

Sultan Selahaddin, Habur’un ele geçirilmesinden sonra doğrudan kendisine bağlamak istediği Nusaybin’e gitti.31 Kuşatma altına alınan şehir fazla zorluk çıkarmadan Selahaddin’in yüksek hakimiyetini kabul etti. Fakat müstahkem olan şehrin kalesi, birkaç gün direndi.32 Sonunda, sultanın kaleyi ele geçirmeden kuşatmadan vazgeçmeyeceği anlaşılınca, kaledekiler teslim oldular. Böylece Nusaybin bütünüyle Selahaddin’in egemenliğine girdi. Sultan Selahaddin, şehrin geçici olarak bozulan işlerinin tekrar düzene girmesi için Nusaybin’de bir müddet kaldı. Selahaddin, bu müddet içerisinde şehirde dirlik ve düzeni sağladı.33

Sultan Selahaddin, Nusaybin’in alınmasından sonra nerelerin üzerine ve nasıl gidileceği konularını belirlemek için, bölgede bulunan 28 İbnü’l Esir, el-Kamil, XI, 384. 29 İbn-i Kesir, el-Bidaye, XII, 543; İbnü’l Esir, el-Kamil, XI, 384. 30 İbnü’l Esir, el-Kamil, XI, 384; ayn. mlf., et-Tarihü’l-Bahir fi’d-Devleti’l-

Atabekiye, 183; Bar Hebraeus, Abul Farac Tarihi, II, 429; Erdoğan Merçil, Müslüman-Türk Devletleri Tarihi, Ankara 1993, 233.

31 Bar Hebraeus, Abul Farac Tarihi, II, 429; Ernst Honigmann, “Nasibin” İA, IX, 102.

32 Bar Hebraeus, bu direnişi, kalenin değil şehrin direnişi şeklinde rivayet etmektedir. (Bkz. Abul Farac Tarihi, II, 429)

33 İbnü’l Esir, el-Kamil, XI, 384; B. Hebraeus, Abul Farac Tarihi, II, 429; S. Runcıman, Haçlı Seferleri Tarihi, II, 363.

Page 342: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

332

emir ve komutanlarını yanına çağırdı. Bütün emir ve komutanları Nusaybin’de toplanınca sultan Selahaddin onlara: “Önce hangi şehirden başlayalım; Musul’dan mı, Sincar’dan mı, yoksa Cezire-i İbn-i Ömer’den mi?” diye sorarak hepsinin fikirlerini aldı. Nusaybin’de yapılan bu askeri toplantıda Atabekler ailesi üyelerinin elinde bulunan bütün kalelerin ele geçirilmesi gerektiği hususunda hemfikir kalındı ve takip edilecek strateji buna göre belirlendi.34

Sultan, toplantıyı bitirip, Nusaybin’de son düzenlemeleri yaptıktan sonra şehri, en büyük emirlerinden olan Ebu’l Heyca es-Semin’e ikta olarak verdi. Sultan, kendisinin tabii olan Hısn-ı Keyfa hakimi Nureddin Muhammed’le Nusaybin’den ayrıldı.35 Önce, İzzeddin Mes’ud’un idare merkezi olan Musul kuşatma altına alındı. Fakat sultan, şehrin müstahkem olduğunu36 ve halifenin araya girdiğini37 görünce kuşatmayı kaldırarak, Atabekler ailesinin elinde bulunan Sincar üzerine yürüdü ve orayı ele geçirdi. Sultan şehrin işlerini düzene koyduktan sonra Nusaybin’e döndü.38

Nusaybinliler, sultanı karşılayıp kazandığı zaferlerden dolayı onu tebrik ettikten sonra başlarına vali olarak atadığı emir Ebu’l Heyca’dan şikayetçi olduklarını söylediler. Selahaddin, kendisinden şikayetçi oldukları emir Ebu’l Heyca’yı Nusaybin valiliğinden azlederek yanına aldı. Yeni bir vali atadıktan sonra Ebu’l Heyca ile beraber Nusaybin’den ayrılarak Harran’a gitti.39

Mardin Tarihi adlı eseri yazan Abdülgani Efendi, kitabında bu valinin adını Ebu’l Heyca el-Hamdanî şeklinde vermektedir.40 Ancak bunun ihtiyatla karşılanması gerektiği kanaatindeyim. Zira onun bahsettiği zat 905’de Hamdanî Devletini kuran Ebu’l Heyca Abdullah

34 İbnü’l Esir, el-Kamil, XI, 384-385. 35 İbnü’l Esir, el-Kamil, XI, 384; Bar Hebraeus, Abul Farac Tarihi, II, 429;

S. Runcıman, Haçlı Seferleri Tarihi, II, 363 . 36 İbnü’l Esir, el-Kamil, XI, 385-387. 37 Bar Hebraeus, Abul Farac Tarihi, II, 431; A. Demir, Eyyubî Devletinin

Kültürel ve İktisadi Yapısı, 8. 38 İbnü’l Esir, el-Kamil, XI, 387; aynı mlf; Tarihü’l-Bahir, 183; Bar

Hebraeus, Abul Farac Tarihi, II, 432-433. 39 İbnü’l Esir, el-Kamil, XI, 388. 40 Abdülgani Efendi, Mardin Tarihi, (Yay. Haz. Burhan Zengin) Ankara

1999, 169.

Page 343: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

333

b. Hamdan b. Hamdun41 olup, 929’da ölmüştür.42 Adı geçen Eyyubîlerin Nusaybin valisi Ebu’l Heyca ise Eyyubî ordusunda Emirü’l Kebir olarak anılan, Erbil’in Hakemiye/Hikemiye Kürdlerinden, Hüsameddin adıyla tanınan ve şişmanlığından dolayı es-Semin lakabıyla bilinen zat olup, 1196’da vefat etmiştir.43

b. Güneydoğu Anadolu ve Kuzey Irak’ın Sultan Selahaddin’in Kontrolüne Girmesi

Sultan Selahaddin, halifenin kendisine Amid (Diyarbakır) taklid’ini (temlikname) göndermesi üzerine bu şehrin üzerine gitti. Şehir fazla direnmeden sultanın yüksek hakimiyetini kabul etti (26 Nisan-5 Mayıs 1183). Sultan, şehri, kendisine bağlanmış olan Hısn-ı Keyfa hakimi Nureddin Muhammed’in yönetimine verdi.44 Sultan Diyarbakır’ın kontrol altına alınmasından sonra, Ayntab üzerine gitti. Nisan–Mayıs 1183’de burası da sultanın yüksek hakimiyetini tanıdı.45

Sultanın bu seferinde yöredeki emirler gelip kendisini metbu tanıdılar. Sultan daha sonra kendisine tabi olmak istemeyen ve bazen de Haçlılarla bir olup kendisinin aleyhine çalışan Halep atabeği II. İmadeddin Zengi üzerine yürüdü; şehri onun elinden alarak kendisine itaat ettirdi.46 Selahaddin, kendisine bağlı olmak ve haçlılara karşı kendisine katılmak şartlarıyla Nusaybin’i Sincar, Rakka, Habur ve Suruç’la beraber yeniden II. İmadeddin Zengi’ye ikta etti.47 Böylece yörede sultana bağlanmayan emirlik kalmadı. Eğer Selahaddin onlardan yetkilerini alıp beldelerini doğrudan merkeze bağlamak isteseydi, şüphesiz buna gücü yeterdi.48

41 M. Th. Houtsma, “Abdullah b. Hamdun” İA, I, 31-32. 42 M. Sobernheim, “Hamdânîler”, İA, V/I, 179-182. 43 İbnü’l Esir, el-Kamil, XII, 41, 112; İbn-i Kesir, el-Bidaye, XIII, 89. 44 Fazla bilgi için bkz. İbnü’l Esir, el-Kamil, XI, 391-392; A. Demir, Eyyubî

Devletinin Kültürel ve İktisadi Yapısı, 7. 45 İbnü’l Esir, el-Kamil, XI, 393. 46 İbn-i Kesir, el-Bidaye, XII, 543; Bar Hebraeus, Abul Farac Tarihi, II,

432-433. Bu kuşatma esnasında sultanın kardeşi Tacü’l-Mülûk Borî öldürülmüştür.

47 İbnü’l Esir, el-Kamil, XI, 394; aynı mlf. Tarihü’l-Bahir, 183; İbn-i Kesir, el-Bidaye, XII, 547; S. Runcıman, Haçlı Seferleri Tarihi, II, 364; Ernst Honigmann, “Nasibin” İA, IX, 102.

48 İbn-i Cübeyr, Rıhle, 181.

Page 344: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

334

1183 tarihinde Erbil, Cizre, Şehr-i Zor, Akr el-Humaydiyye, Dakuka, el-Hâdise ve Tikrit’in yöneticileri, Şam’da bulunan sultan Selahaddin’e bağlılıklarını bildirdiler. Sultanın 1185’te çıktığı II. Şark Seferi sonrasında, Musul da uzun süren müzakereler sonunda 3 Mart 1186 tarihinde sultanın hakimiyetini kabul etti. Yapılan anlaşmaya göre Musullular, Selçuklular adına hutbe okutmaya son verecek, Sultan Selahaddin adına hutbe okutup, para bastıracak ve haçlılarla olan mücadelelerinde onun safında yer alacaklardı. Böylece Güneydoğu Anadolu ve Kuzey Irak tamamıyla Eyyubîlerin hakimiyetine girmiş oldu.49

4. Bir Düğünün Nusaybin’de Yol Açtığı Olaylar

Eyyubîler zamanında 1186 yılında bir düğün yemeği yüzünden Nusaybin civarında ahali arasında şiddetli çatışmalar yaşandı. Bir Türkmen düğün alayı Kürdlere ait Zevzan/Zuzan kalesine uğrayınca kale sakinleri düğün yemeği istediler. Yemek verilmeyince olaylar çıktı. Kalede başlayan çatışmalar kısa zamanda savaşa dönüşerek bütün yöreye yayıldı. İki taraftan da binlerce insan öldürüldü. Sonunda Eyyubîlerin tabii olan Musul hakimi İzzeddin Mes’ud’un veziri Mücahidüddin Kaymaz, pek çok para harcayarak iki tarafın reislerini bir araya getirdi. Kaymaz bu emirlere emirlerine hilatler, elbiseler verdi; onları barıştırarak, bu fitneyi söndürdü.50

5. Nusaybinlilerin Haçlılarla Mücadelede Sultan Selahaddin’in Safında Savaşmaları

Melikü’n-Nasr Sultan Selahaddin 1187 tarihinde bütün gücüyle Haçlılarla mücadeleye girişti. Sultan Musul, el-Cezire, Erbil ve diğer doğu şehirlerinden gelen askerlerle ordusunu güçlendirdi. Sultan Selahaddin, 4 Temmuz 1187 tarihinde kazandığı meşhur Hıttin savaşından sonra, Taberiye, Akka, Nasıra, Kaysariya, Hayfa,

49 Eyyubiler, bu anlaşmayla hakimiyetlerini Trablusgarp’dan Hemedan’a

kadar geniş bir alana yayarak İslam birliğini kurmuş oldular. Bundan sonra gerilerinden emin olarak haçlılarla mücadele edeceklerdir. Fazla bilgi için bkz: İbn-i Kesir, el-Bidaye, XIII, 16; Ramazan Şeşen, Salahaddin Devrinde Eyyûbîler Devleti, İstanbul 1983, 50-52; A. Demir, Eyyubî Devletinin Kültürel ve İktisadi Yapısı, 9.

50 İbnü’l Esir, el-Kamil, XI, 410; Bar Hebraeus, Abul Farac Tarihi, II, 439-440.

Page 345: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

335

Saffûriye, Yafa, Sayda, Cübeyl, Beyrut, Askalan ve daha onlarca şehri Haçlılardan kurtardı.51 Sultan, içinde Nusaybinli askerlerin de bulunduğu ordusuyla, 2 Ekim 1187 Cuma günü Kudüs’ü Haçlılardan kurtararak, şehrin 88 yıllık esaretine son verdi. Sultan Selahaddin’in Kudüs’ün fethinden sonra 1188’de gerçekleştirdiği başta Cebele, Lazkiye, Sayhun, Kerek, Safed ve Kevkeb olmak üzere pek çok şehrin fethi ile meşhur Akka savunmasında Nusaybin ve Sincar hakimi II. İmadeddin Zengi sultanın yanında bulunuyordu.52 Ancak sultan Selahaddin’in Haçlılarla olan mücadelesi konumuz olmadığı için mezkur seferleri detaylandırmıyoruz.

6. Nusaybin’in Sultan Selahaddin Dönemindeki Bir Tasviri

Sultan I. Selahaddin döneminde 13 Haziran 1184’te, meşhur seyyah Endülüslü İbn-i Cübeyr Nusaybin’e uğrar. İbn-i Cübeyr, şehrin o günkü halini er-Rihle’sinde şöyle tasvir eder:

“…. Nasibin (Nusaybin), yaşı ve geçmişi ile ünlü bir şehir. Dıştan genç gözükse de, içten yaşlıdır. Manzarası güzel olup, orta büyüklükte bir şehirdir. Önünde ve arkasında göz alabildiğine uzanan yemyeşil bir ova var. Her tarafını düzenli besleyen su kaynakları mevcut. Sağında ve solunda, dalları olgun meyvelerle yüklü pek çok ağacın bulunduğu bahçeler uzanıyor. Şehrin önünden akıp giden bir su var. Bu su, şehri bir bilezik gibi çevrelemekte. Suyun iki yanında bahçeler var. Bahçelerin gölgesi suya vuruyor. ….

Kentin dışı, tıpkı Endülüs gibi bağ ve bahçelerle çevrili. Tazelik ve zindeliği göz kamaştırıyor. Üzerinde medeniyet parıltıları raks ediyor. Ama iç kısmında, insanın görmek bile istemediği çöl hayatının dağınıklığı göze çarpıyor. Ne nefes alacak bir meydan var, ne de zarafeti aksettiren bir iz.

Çevresinden akan nehir, kaynağını yakındaki bir dağdan alıyor. Bu nehirden ayrılan kollar, bağlara ve evlere gidiyor. Kentin ortasından geçen diğer bir kol ise, sokaklara dağılarak, bazı evlerden geçtikten sonra camiye ulaşıyor. Caminin ortasından geçen su, biri avluda, diğeri doğu kapısında bulunan iki sarnıca dökülüyor. Cami 51 İbnü’l Esir, el-Kamil, XI, 433; Bar Hebraeus, Abul Farac Tarihi, II, 440-

445. 52 Daha fazla bilgi için bkz. İbnü’l Esir, el-Kamil, XI, 433, XII, 17-54 ve

Bar Hebraeus, Abul Farac Tarihi, II, 445-450.

Page 346: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

336

dışında yer alan iki havuz da bu sarnıçlardan besleniyor. Nehir üzerinde, kentin güney kapısına bitişik, sert kayalarla inşa edilmiş kemerli bir köprü var. …. ”53

7. Sultan Selahaddin Devrinde Nusaybin’de Kurulan Müesseseler

Sultan Selahaddin, hakimiyeti döneminde Nusaybin’de bir darphane kurdu. Bu darphanede, sadece devlet değil, elinde para basılacak altın, gümüş ve bakır külçeleri olanlar da belli bir ücret karşılığında bunları paraya çevirebiliyorlardı. Paralar Selahaddin adına basılıyordu. Bölgedeki tâbi hakimler de Selahaddin adına para basıyorlardı. Selahaddin döneminden kalma, Arkeoloji ve Yapı Kredi Bankası koleksiyonlarında bulunan 16 dinardan biri Nusaybin’de basılmıştır.54

Asıl adı Muhammed b. Abdullah olan meşhur devlet adamı Kemaleddin eş-Şehrezorî, bu dönemde Nusaybin’de bir medrese yaptırarak55 şehrin kültürel kalkınmasında katkıda bulunmuştur. Selahaddin devrinde şehirde 2 medrese ve 1 hastane bulunmaktaydı.56

Sultan Selahaddin devrinde, Hacib Hüsameddin Ali, Nusaybin ile Harran arasındaki transit yol üzerinde bir han inşa ederek bölgenin ticari kalkınmasına katkıda bulundu.57 İbn-i Cübeyr, Nusaybin’in kenarında bir han bulunduğunu şehre geldiği zaman, bu handa bir gün kaldığını ifade etmektedir.58

B. Melikü’l efdal nureddin ali’nin ı. Hükümdarlık dönemi (1193-1196)

Sultan Selahaddin 4 Mart 1193’te vefat edince yerine veliahdı olan oğlu Melikü’l Efdal Nureddin Ali geçti. Fakat kardeşi Mısır valisi Ebü’l Feth Osman onunla taht mücadelesine başladı.

53 İbn-i Cübeyr, Rıhle, 175-176. 54 Ramazan Şeşen, Salahaddin Devrinde Eyyûbîler Devleti, 201, 218, 221;

aynı mlf., Salahaddin Eyyûbî ve Devlet, İstanbul, 1987, 282, 297. 55 İbn-i Kesir, el-Bidaye, XII, 521. 56 İbn-i Cübeyr, Rıhle, 176. 57 R. Şeşen, Salahaddin Devrinde Eyyûbîler Devleti, 234. 58 İbn-i Cübeyr, Rıhle, 176.

Page 347: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

337

Sultanın vefatı ve kardeşler arasında başlayan taht kavgasından yararlanan Musul hakimi İzzeddin Mes’ud, Nusaybin’e giderek II. İmadeddin Zengi’yi yanına aldı. Maksatları, o civarda bulunan Eyyubî Sultanı Nureddin Ali’nin amcası Melikü’l Adil Seyfeddin Ebubekir’e saldırmaktı. Fakat İzzeddin Mes’ud, Nusaybin’de ishale yakalanınca ikisi de Musul’a dönmek zorunda kaldılar. İzzeddin Mes’ud, burada 30 Ağustos 1193’te vefat etti.59 Yerine oğlu I. Nureddin Aslanşah b. Mes’ud geçti; babasının topraklarını denetimi altına aldı.

C. Melikü’l Aziz Ebü’l Feth Osman Dönemi (1196-1199)

Sultan Selahaddin’in hayattayken Mısır’a vali atadığı oğlu Melikü’l Aziz Ebü’l Feth Osman, ağabeyi Nureddin Ali’nin hakimiyetini başından beri tanımayarak Dımaşk üzerine üç sefer yaptı; 1196’daki son seferde amcası Seyfeddin Ebubekir’le birlikte Dımaşk’ı Nureddin Ali’nin elinden alarak onu tahtan uzaklaştırdı.

II. İmadeddin Zengi, 1197’de, ölümüne birkaç ay kala kendi iktaı Nusaybin’e bağlı olduğunu iddia ettiği I. Nureddin Aslanşah’ın topraklarından birkaç köyü kontrolü altına aldı. Problemi çözmek üzere aralarında elçiler gidip geliyorken II. İmadeddin Zengi Muharrem ayında (Kasım-aralık 1197) öldü.60 Onun yönetiminde bulunan Sincar, Nusaybin, Habur ve Rakka, oğlu Kutbeddin Muhammed’e geçti. I. Nureddin Aslanşah, bu değişiklikten yararlanarak ordusunu alıp Nusaybin üzerine yürüdü. Muhammed, Sincar’dan Nusaybin’e geldiyse de I. Nureddin Aslanşah karşısında yenilgiye uğramaktan kurtulamadı. Şehir I. Nureddin Aslanşah’ın elinde kaldı. Bunun üzerine Muhammed, o sırada Dımaşk’ta bulunan Eyyubî sultanının amcası Seyfeddin Ebubekir’den yardım istedi. Seyfeddin Ebubekir ordusuyla el-Cezire’ye gelince, I. Nureddin Aslanşah memleketinin elinden alınmasından korktu; zaten Nusaybin’in havası askerlerini hasta etmişti; mecburen şehri boşalttı

59 İbnü’l Esir, el-Kamil, XII, 90-92; aynı mlf., Tarihü’l-Bahir, 185; Bar

Hebraeus, Abul Farac Tarihi, II, 466-467. İ. Esir’e göre Tell Mevzen (Viranşehir) civarında hastalandı.

60 İbnü’l Esir, el-Kamil, XII, 118-119; aynı mlf., Tarihü’l-Bahir, 191; Bar Hebraeus, bu tarihi 1198 olarak vermektedir. Bkz: Abul Farac Tarihi, II, 470.

Page 348: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

338

ve derhal beldesi Musul’a döndü. Muhammed de Nusaybin’i teslim aldı.61

D. I. Melikü’l Adil Seyfeddin Ebubekir Dönemi (1200-1218):

Kardeşi Ebü’l Feth Osman’ın 1199’da vefat etmesi üzerine, Melikü’l Efdal Nureddin Ali, devletin merkezi Mısır’a girerek ikinci defa hükümdar olduysa da amcası Seyfeddin Ebubekir tarafından bir yıl sonra 1200’de tahtan indirilerek Sümeysat’a gönderildi. Seyfeddin Ebubekir Eyyubî emirlerinin çoğunu kendine bağladı. Fakat Melikü’l Efdal ve kardeşi Halep sahibi Melikü’z-Zahir, onu kabul etmediler. Zahir, bölgede bulunan Mardin, Musul ve Nusaybin hakimleriyle Seyfeddin Ebubekir aleyhine bir ittifak kurmuştu. Bu yüzden Musul hakimi I. Nureddin Aslanşah, Seyfeddin Ebubekir’in boş bıraktığı el-Cezire’deki şehirlerine saldırınca, bölgedeki Zahir buna ses çıkarmadı. I. Nureddin Aslanşah, Mayıs-Haziran 1201’de yanında Nusaybin ve Sincar hakimi Muhammed ve Mardin’in o sıradaki hakimi Artuk Aslan olduğu halde Ra’sü’l-Ayn’a gitti. Seyfeddin Ebubekir’in oğlu Melikü’l Faiz o sırada Harran’daydı; Ra’sü’l-Ayn’ın işgalini duyunca sorunu barışçıl bir tarzda çözmek için yanlarına elçilerini gönderdi. I. Nureddin Aslanşah, geç de olayın aslında Eyyubî prenslerinin iktidar mücadelesi olduğunu, Eyyubî prenslerin barışa mütemayil olduklarını fark edince, müttefikleriyle bir barış anlaşması hazırladı; Seyfeddin Ebubekir de anlaşmayı tasdik edince ona da memleketine dönmek kaldı.62

1204’te Musul hakimi I. Nureddin Aslanşah, bütün tehditlerine rağmen Sincar hakimi Muhammed, Eyyubî sultanı Seyfeddin Ebubekir’e bağlı kalmaya devam edince, onun elinde bulunan Nusaybin’e saldırdı. Nusaybin’in kuşatma altına alındığı haberi Seyfeddin Ebubekir’in Harran’daki oğlu Melikü’l Eşref Musa’ya gelince, Muhammed’in yardımına yetişmek üzere derhal Ra’sü’l-Ayn’a geldi. Başta Hısn-ı Keyfa ve Amed hakimi Nasırüddin Mahmud b. Muhammed, Dara ile Cezire-i İbn-i Ömer hakimi Sencerşah b. Gazi b. Mevdud olmak üzere bölgedeki Eyyubîlere bağlı bir çok emir, Eşref Musa’nın yanına geldi. Kefer Zemmar’da asi emir

61 İbnü’l Esir, el-Kamil, XII, 120; Bar Hebraeus, Abul Farac Tarihi, II, 470. 62 İbnü’l Esir, el-Kamil, XII, 145-146.

Page 349: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

339

I. Nureddin Aslanşah ile Eyyubî emirleri arasında 21 Haziran 1204’te şiddetli bir savaş yaşandı. I. Nureddin Aslanşah, ağır bir hezimete uğrayarak kendini zorla Musul’a attı. Sonunda iki taraf Ağustos-Eylül 1204’te anlaşmaya vardılar. Buna göre I. Nureddin Aslanşah, Muhammed’in topraklarına bir daha saldırmayacak ve ele geçirdiği yerleri iade edecektir.63

Sultan Seyfeddin Ebubekir, 1209 tarihinde Musul hakimi I. Nureddin Aslanşah’la Sincar hakimi Muhammed ile Cizre hakimi Mahmut b. Sencerşah’ın ülkesini paylaşmak üzere anlaştılar. Buna göre Mahmut’a ait Cizre ve çevresi I. Nureddin Aslanşah’a, Muhammed’in memleketleri de sultan Seyfeddin Ebubekir’e verilecekti. Seyfeddin Ebubekir, bunun için Mısır’dan Dımaşk’a geldi. Ordusuyla hemen harekete geçerek Habur önlerine geldi. Şehri kısa bir süre içerisinde ele geçirdi. Seyfeddin Ebubekir, daha sonra Nusaybin üzerine gitti. Nusaybin’de de herhangi bir direnişle karşılaşmadan şehri kontrolü altına aldı. Kısa süre içerisinde Sincar’a varan Seyfeddin Ebubekir, Muhammed’i orada kuşatma altına aldı. Bu arada I. Nureddin Aslanşah, Seyfeddin Ebubekir vilayetimi de elimden alabilir korkusuna kapıldı. O sıralarda sultan Seyfeddin Ebubekir’den, Muhammed’i affetmesini isteyen Erbil hakimi Muzafferüddin Gökböri, isteği reddedilince gizlice I. Nureddin Aslanşah’la ittifak yaparak Eyyubî sultanının aleyhine geçer. Halep Eyyubîlerinin başındaki Zahir ve Anadolu Selçuklu hükümdarı I. Gıyaseddin Keyhüsrev’den de destek alan I. Nureddin Aslanşah ile Gökböri, Abbasi halifesi en-Nasır Lidinillah’dan, Seyfeddin Ebubekir’i barış yapmaya zorlamasını istediler. Halifenin elçileri Eyyubî sultanı Seyfeddin Ebubekir’den barış yapmasını istediklerinde sultan, onları kırmadı. Sincar’dan çekilerek Harran’a gitti. Ancak Dara ve Nusaybin doğrudan Seyfeddin Ebubekir’e bağlandı.64

1218 yılında Musul hakimi İzzeddin Mes’ud b. Aslanşah ölünce, veziri Bedreddin Lü’lü, yerine onun oğlu II. Nureddin

63 İbnü’l Esir, el-Kamil, XII, 163-165; Bar Hebraeus, Abul Farac Tarihi, II,

484-485. 64 İbn-i Kesir, el-Bidaye, XIII, 144; İbnü’l Esir, el-Kamil, XII, 241-245; Bar

Hebraeus, Abul Farac Tarihi, II, 492-493; Ernst Honigmann, “Nasibin” İA, IX, 102; E. Merçil, Müslüman-Türk Devletleri Tarihi, 221; M. C. Şehabeddin Tekindağ, “Melikü’z-Zahir” İA, VII, 683-685.

Page 350: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

340

Aslanşah’ı geçirdi. Aslında Musul bölgesi çoktandır fiilen Bedreddin’in elindeydi. Aynı yıl I. Nureddin Aslanşah’ın oğlu III. İmadeddin Zengi, Bedreddin Lü’lü’nün elindeki Hakkariye ve Zuzan bölgelerini alınca o da Eyyubî meliklerinden el-Cezire ve Ahlat sahibi Melikü’l Eşref Musa b. Seyfeddin Ebubekir’e haber göndererek ona itaat ettiğini ve kendisine yardım göndermesini istedi. Musa da memlukü Aybeg komutasındaki bir birliği derhal yola çıkardı. Bu birlik bölgeye giderek Nusaybin’e yerleşti.65 Aynı yıl II. Nureddin Aslanşah da ölünce Bedreddin, bu kez onun yerine üç yaşındaki kardeşi Nasırüddin Mahmud’u geçirdi. Fakat bir yıl sonra Mahmud ölünce Erbil hakimi Gökböri ile III. İmadeddin Zengi, Musul taraflarına bir kere daha saldırdılar. Bunun üzerine Bedreddin, Nusaybin’deki Eyyubî kuvvetlerinin başında bulunan Aybeg’den yardım istedi. Aybeg askerleriyle Bedreddin’in yanına gelerek Eylül – Ekim 1219 tarihinde müttefiklere saldırdılar. Aybeg’in savaştan pek iyi anlamaması ve müttefik askerlerinin hayli kalabalık olması Bedreddin ve Eyyubî askerlerinin yenilip Musul’a çekilmeleriyle sonuçlandı. Fakat ittifak kuvvetleri onların üzerine yürümeye cesaret edemeyip Erbil’e döndüler. Sonunda herkesin aldığı yerler ellerinde kalmak şartıyla anlaşmaya vardılar.66

E. Melikü’l Kamil Muhammed Dönemi (1218-1238)

I. Melikü’l Adil Seyfeddin Ebubekir’in vefatı üzerine yerine oğlu Melikü’l Kamil Muhammed geçti. Bu durumdan yararlanmak isteyen Eyyubîlerin muhalifi Gökböri, Güneydoğu Anadolu’daki Melikü’l Eşref Musa’yı zor duruma düşürmek için ona bağlı Eyyubî emirlerini kışkırtmaya başladı. Musa’nın önde gelen emirlerinden İmadüddin Ahmed,67 Gökböri’nün propagandalarına kanarak isyan etti. İzzeddin Muhammed b. Bedr el-Humeydi gibi emirler de ona 65 İbnü’l Esir, el-Kamil, XII, 292-295. 66 İbnü’l Esir, el-Kamil, XII, 295-299; Bar Hebraeus, Abul Farac Tarihi, II,

501-503. 67 İmadüddin Ahmed: Asıl adı, İmadüddin Ahmed b. Ali b. el-Meştub el-

Hakkarî’dir. Mısır Eyyubîlerinin en ileri gelen emirleri arasındaydı. 1220 tarihinde babasının vefatıyla Eyyubî hükümdarı olan Melikü’l Kamil Muhammed, İmadüddin Ahmed’in muhalefetiyle karşılaşınca, onu Mısır’dan çıkararak Suriye’ye göndermişti. İmadüddin Ahmed de Suriye’de Melikü’l Eşref’le irtibat kurarak onun emirleri arasına katılmıştı

Page 351: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

341

katıldı. Musa bundan haberdar olunca, Ahmed’in yanında toplanan diğer emirleri ondan uzaklaştırdı. Tek başına kalan Ahmed, Nusaybin’e saldırdı.68 Fakat Nusaybin’in Eyyubî şahnesi yanındaki askerlerle onun saldırılarına karşı koydu. Ahmed bu savaş neticesinde büyük bir hezimete uğradı; yanındakilerin her biri bir tarafa dağıldı. Kendisi de perişan bir vaziyette Eyyubîlere tabi Sincar şehrine çekildi.69 Ahmed, Sincar emiri Ferruhşah’ı da kandırarak ayaklandırdıysa da, 21 Haziran 1220 tarihinde Bedreddin Lü’lü tarafından yakalanarak Musa’ya gönderildi.70

1231 tarihinde Eyyubî-Selçukî müttefik ordusu tarafından kazanılan Yassıçemen savaşından sonra, uzun zamandır batıya ilerlemelerine engel teşkil eden Celaleddin Harezmşah engelinden kurtulan Moğollar, aynı yıl ilk kez Eyyubilerin yönetimindeki el-Cezire bölgesine girdiler. Her tarafta yaptıkları gibi Nusaybin’i de yakıp yıktılar; şehre bir merhalelik mesafede bulunan el-Munise köyü sakinlerini toplu olarak kılıçtan geçirdiler. Bölge halkı onların korkusundan dehşete kapıldı.71

1236 yılında Anadolu Selçuklu kuvvetleri, Harezmliler ve Mardin sahibi Artuk Aslan birleşerek Eyyubilere bağlı olan el-Cezire bölgesine girdiler. Nusaybin ve Dara’yı yakıp yıktılar.72

Nusaybin ve Sincar’ı yönetiminde bulunduran Şam meliki Melikü’l Eşref Musa 1238 tarihinde vefat edince Melikü’l Kamil’in oğlu Necmeddin Eyyub, buraları kendi kontrolü altına aldı.73

68 İbnü’l Esir, el-Kamil, XII, 301; Bar Hebraeus, Abul Farac Tarihi, II, 506. 69 İbnü’l Esir, el-Kamil, XII, 300-301; Bar Hebraeus, Abul Farac Tarihi, II,

507. 70 İbnü’l Esir, el-Kamil, XII, 301; Bar Hebraeus, Abul Farac Tarihi, II, 507-

508. 71 İbnü’l Esir, el-Kamil, XII, 463; Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi,

İstanbul 1992, VI, 366. 72 Bar Hebraeus, Abul Farac Tarihi, II, 535; Doğuştan Günümüze Büyük

İslam Tarihi, VI, 368. 73 Bar Hebraeus, Abul Farac Tarihi, II, 538; M. C. Şehâbeddin Tekindağ,

“Melik-üs-Salih” İA, VII, 674-678; Komisyon, Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, VI, 369.

Page 352: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

342

F. II. Melikü’l Adil Seyfeddin Ebubekir Dönemi (1238-1240)

Melikü’l Kamil 10 Mart 1238 tarihinde vefat edince, Mısır’daki tahtına oğlu II. Melikü’l Adil Seyfeddin Ebubekir geçti. Bu arada Melikü’l Kamil’in el-Cezire ve Diyarbekir valisi olan oğlu Necmeddin Eyyub’un emrindeki Harezmliler isyan ederek el-Cezire bölgesini yağmalamaya başladılar. Bu durumdan yararlanmak isteyen Anadolu Selçuklu hükümdarı II. Gıyaseddin Keyhüsrev, Necmeddin Eyyub’a ait toprakları ele geçirmek için bölgeye gelerek Amid’i kuşattı. Keyhüsrev’in niyeti, bölgeyi bağlılarına paylaştırmak ve bu arada Nusaybin ve Sincar’ı da Mardin Artuklularına vermekti. Fakat Necmeddin Eyyub, durumunu düzelttikten sonra Amid önlerindeki Selçuklu kuvvetleri üzerine bir ordu gönderdi. II. Gıyaseddin Keyhüsrev savaşı kaybedince, kuşatmayı kaldırıp çekilmek zorunda kaldı.74

G. Melikü’s-Salih Necmeddin Eyyub Dönemi (1240-1248)

Mısır’daki Melikü’l Adil’e muhalif emir ve komutanlar, 1240 tarihinde onu tahttan indirip kardeşi Necmeddin Eyyub’ü sultan yaptılar.

Necmeddin Eyyub Mısır hükümdarı olunca, Dımaşk, Halep ve Hımıs Eyyubîleri ona tabi olmadı. 6 Nisan 1241 tarihinde Necmeddin Eyyub’a tabi olan Berke Han komutasındaki Harezmliler, bu müttefikler tarafından bozguna uğratılarak bölge müttefikler arasında paylaştırıldı; Nusaybin ve Dara da Musul hakimi Bedreddin Lü’lü’nün payına düştü. Savaştan sonra Harezmlilerin büyük bir kısmı saf değiştirdiler. Fakat fazla bir zaman geçmeden müttefikler Harezmlilere savaş açtılar ve onları yendiler. Necmeddin Eyyub, Harezmlileri bir kez daha kendine bağlayarak 1242 tarihinde -muhtemelen kısa bir süre önce kendine bağladığı- Nusaybin’e yerleştirdi.75

1243 tarihinde Kösedağ savaşını kaybeden Selçukluların bölgedeki varlığı sona erdi. 74 Şerefhan, Şerefname, (Çev. M. Emin Bozaslan), İstanbul 1990, 93; C.

Şehâbeddin Tekindağ, “Melik-üs-Salih” İA,VII, 675; Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, VI, 374-375.

75 Şerefhan, Şerefname, 93-96; Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, VI, 380-383.

Page 353: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

343

Nusaybin, 1244 tarihinde, daha önce birçok defa uğradığı gibi bir kere daha Harezmlilerin yağmasına uğradı. İbn-i Kesir bunun, Nusaybin’in Harezmliler tarafından 17. yağmalanışı olduğunu kaydeder.76 Bu yağmalar, şehri adeta viraneye çevirdi. Nusaybin, bu yağmalardan sonra eski konumuna bir türlü gelemedi.

H. Melikü’l Muazzam Sultan Turanşah ve Sonraki Dönemler

Necmeddin Eyyub’un 23 Kasım 1248 tarihinde vefat etmesi üzerine Hısn-ı Keyfa’daki oğlu Turanşah’ın Mısır’a giderek idareyi ele alıp haçlılarla mücadele ettiği zaman diliminde Suriye ve el-Cezire bölgeleri, II. Melikü’n-Nasır Sultan Selahaddin’in yönetimindeydi. Sultan II. Selahaddin, Ön Asya’nın hemen tamamını işgal etmiş bulunan Moğol hükümdarı Hülagu ile anlaşmak istediyse de bunu başaramadı. Nusaybin’in de içinde yer aldığı El-Cezire bölgesi Moğollar tarafından işgal edildi. Moğollar 1260 tarihinde Haleb’i ele geçirdiler; aynı yılın Mart ayında Dımaşk’a girdikleri zaman, bölgenin sultanı II. Selahaddin ve bağlı emirleri Memlukların idaresine geçmiş olan Mısır’a çekilmişlerse de yakalanmış ve daha sonra da öldürülmüşlerdir.77

Eyyubilerin Şam kolunun bu şekilde ortadan kalkmasıyla birlikte Nusaybin’in dahil bulunduğu bütün el-Cezire toprakları, Moğolların hakimiyetine geçti.

I. Sonuç

Nusaybin, tarihte el-Cezire (Yukarı Mezopotamya) olarak anılan bölgede yer alan bir şehirdir. Şehir, Eyyubîlerin yıldızının parladığı devrede Zengî prenslerinin elindeki Sincar’a tabi idi.

1170 tarihinde Nureddin Mahmud Nusaybin’i II. Seyfeddin Gazi’den alarak diğer yeğeni II. İmadeddin Zengi’ye teslim etti. II. Seyfeddin Gazi, 1174’te Nureddin Mahmud’un ölümünden yararlanarak Nusaybin üzerine yürüdü ve şehri kontrolü altına aldı.

Bir yıl sonra Selahaddin’in Kurunu Hama zaferinden sonra Abbasi halifesi Mustazi, onun Suriye ve el-Cezire üzerindeki 76 İbn-i Kesir, el-Bidaye, XIII, 306. 77 Bar Hebraeus, Abul Farac Tarihi, II, 574-577; Şerefhan, Şerefname, 96-

98; Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, VI, 3389-394.

Page 354: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

344

hakimiyetini tanıdı ve bununla ilgili taklidi (temlikname/tapu) ona gönderdi.

Sultan Selahaddin 1182 tarihinde Nusaybin’i ele geçirdi. Sultan şehre vali olarak Emirü’l Kebir Ebu’l Heyca Hüsameddin es-Semin’i atadıysa da, daha sonra Nusaybinlilerin bu validen şikayetçi olmaları üzerine onu değiştirdi. Bir yıl sonra şehri II. İmadeddin Zengi’ye ikta etti.

1184 yılında yılında Nusaybin’e uğrayan İbn-i Cübeyr, şehrin etrafının bağ ve bahçelerle süslü, ama içinin geniş meydanlardan yoksun olduğunu ifade eder.

1186 yılında bir düğün yemeği yüzünden Nusaybin civarında, mahal sakinleri arasında şiddetli çatışmalar yaşandıysa da sultana bağlı emirlerce yatıştırıldı..

Aynı yıl Güneydoğu Anadolu ve Kuzey Irak’ta Musul hakimi dahil, Sultan Selahaddin’in hakimiyetini tanımayan hiçbir yönetici kalmadı. Sultan, bu bölgeden emin olarak ve oradan gerekli desteği alarak Haçlılarla daha güçlü bir şekilde mücadele etti. 1187 tarihinde Nusaybinliler, Sultan Selahaddin ordusuna katılarak, Hıttın savaşının kazanılmasında, bir yıl sonra yaklaşık bir asırdır haçlı işgalinde bulunan Kudüs’ün kurtarılmasında, bu fethi müteakiben gerçekleştirilen pek çok şehrin fethedilmesinde önemli bir rol oynadılar.

Selahaddin devrinde ekonomik ve kültürel yönden kalkındırılması için Nusaybin’de darphane, Han, medrese gibi pek çok müessese yapılmıştır.

Selahaddin’in vefatından sonra Eyyubî Devletinde yaşanan taht kavgalarını fırsat bilen Zengi emirleri, kendilerine ıkta olarak verilmiş olan yerlerde müstakil olmak için bir çok olay çıkardılar. Selahaddin’in kardeşi Seyfeddin Ebubekir devrinde Nusaybin ve çevresinde huzur ve istikrar tekrar sağlandı.

Melik Kamil döneminde ayaklanan İmadeddin Ahmed el-Hakkari edlı emir, Nusaybin’i işgal etmek istediyse de şehirdeki Eyyubî şahnesi tarafından şehirden uzaklaştırıldı.

Page 355: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

345

Yassıçemen savaşını müteakip, Moğollar ilk kez Eyyubî topraklarına girerek Nusaybin ve çevresini yakıp yıktılarsa da Melik Kamil’in oğlu Necmeddin Eyyub bölgeye gelerek denetimi sağladı.

Anadolu Selçuklu hükümdarı II. Gıyaseddin Keyhüsrev, el-Cezire bölgesini ele geçirip Nusaybin ve çevresini Mardin Artuklularına vermek arzusundaydı, fakat Diyarbakır önlerinde Eyyubî ordusuna yenilip bölgeden çekilince, bu proje suya düştü.

Harezmliler, Nusaybin’i pek çok kere yağmaladılar. Nusaybin, 1244 yılına kadar 17 kere Harezmlilerin yağmasına maruz kaldı.

1260 yılında Şam Eyyubîleri hükümdarı II. Selahaddin, Moğollar tarafından yakalanıp öldürülünce Nusaybin ve çevresi kesin olarak Moğolların eline geçti.

Page 356: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

346

KAYNAKÇA

Abdülgani Efendi; Mardin Tarihi, (Yay. Haz. Burhan Zengin) Ankara 1999.

Ahmed Cevdet Paşa; Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefa, (Baskı yeri yok) 1985, C. II.

Demir, Ahmet; Eyyubî Devletinin Kültürel Ve İktisadi Yapısı, D.Ü.E.F. Tarih Anabilim Dalı, Lisans Bitirme Tezi, Diyarbakır 1993.

Demir, Ahmet; İslam’ın Mardin’e Geliş Şekli, Şamram Dergisi, S. 6, Van 2001, s. 3-7.

Ebû Cafer Muhammed b. Cerirü’t-Taberi; Tarih-i Taberi (Çev. M. Faruk Gürtuna), İstanbul trz., C. I-IV.

Ekinci, Abdullah; Muzaferüddin Gökböri’nin Siyasi ve Sosyal Faaliyetleri, Türkler (Editör: Hasan Celal Güzel), Ankara 2002, C. IV.

Honigmann, Ernst; “Nasibin” İA, C. IX, s. 102.

Houtsma M. Th.; “Abdullah b. Hamdun” İA, C. I, s.31-32.

İbn-i Cübeyr; Rıhlet / Endülüsten Kutsal Topraklara (Çev. İsmail Güler), İstanbul 2003.

İbn-i Haldun; Mukaddime, (Haz: Süleyman Uludağ), İstanbul 1988, C. I.

İbnü’l-Esir; el-Kamil fi’t-Tarih (Çev. M. Beşir Eryarsoy), İstanbul 1985, C. II, XI, XII.

İbnü’l-Esir; Tarihü’l-Bahir fi’d-Devleti’l-Atabekiye, (Thk. Abdülkadir Ahmed Tüleymat), Kahire 1963.

İbn-i Kesir; el-Bidaye ve’n-Nihaye, (Çev. Mehmet Keskin), İstanbul 1994, C. XII.

Kadı Bahaeddin İbn-i Şeddad; Kitabü’s-Siretü’s-Selahaddin (Bi’n-Nevadirü’s-Sultaniye ve’l Mehasinü’l Yusufiye) (Baskı yeri yok ve trz.)

Komisyon; Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, İstanbul 1992, C. VI.

Page 357: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

347

Merçil, Erdoğan; Müslüman-Türk Devletleri Tarihi, Ankara 1993.

Runciman, Steven; Haçlı Seferleri Tarihi, Ankara 1992, C. II.

Sobernheim M.; “Melik-üs-Salih” İA, C. VII, s. 682.

Sobernheim M.; “Hamdânîler” İA, C. V/I, s. 179-182.

Şemseddin Sami; “Nusaybin (Nisibis, Nisibin)”, Kamusu’l Alam, İstanbul 1889-1898, C. VI.

Şerefhan; Şerefname, (Çev. M. Emin Bozaslan), İstanbul 1990.

Şeşen, Ramazan; “Mervanîlerden Eyyubîler Döneminin Sonuna Kadar Cizre” Hz. Nuh’tan Günümüze Cizre Sempozyumu, İstanbul 1999.

Şeşen, Ramazan; Salahaddin Devrinde Eyyûbîler Devleti, İstanbul 1983.

Şeşen, Ramazan; Salahaddin Eyyûbî ve Devleti, İstanbul 1987.

Tekindağ, M. C. Şehâbeddin; “Melik-üs-Salih”, İA, C. VII, s. 674-678.

Tekindağ, M. C. Şehâbeddin; “Melikü’z-Zahir”, İA, C. VII, s. 683-685.

Vâkidî; Futûhu’ş-Şam, I. baskı, Beyrut 1997, C. II.

Vâkidî; Tarih ül Futûhu’l Cezire ve’l Habur ve’d-Diyar-ı Bekr ve’l Irak (Thk.: Abdülaziz Feyyad Harfuş), Dımaşk 1996.

Yakut el-Hamevî; Mu’cemu’l Buldan, Beyrut 1986, C. V.

Page 358: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur
Page 359: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

XVI. YÜZYIL ARŞİV KAYNAKLARINDAN TAHRİR DEFTERLERİNE

GÖRE NUSAYBİN Mehmet Salih ERPOLAT*

Özet:

Bu çalışmada, Osmanlı Arşivi belgelerinden, tahrir defterleri incelerek Nusaybin’in ve köylerinin 1518, 1526, 1540 ve 1567 tarihlerine ait köyleri, mezraları, şehirde ve köylerde yaşayan vergi mükelleflerinin hane ve mücerred cinsinden sayıları tespit edilmiştir. Osmanlı dönemindeki Nusaybin Şehri hakkında bazı bilgiler verilmiştir.

Giriş

a- Coğrafi konum:

Nusaybin, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde, Mardin İli’ne bağlı bir ilçe merkezidir. Doğusunda İdil, kuzeyinde Ömerli ve Midyat, batısında Kızıltepe ve Mardin merkez ilçesi ve güneyinde ise komşumuz Suriye ile mahduttur.

*Yrd. Doç.Dr. Mehmet Salih ERPOLAT Dicle Üniversitesi Fen- Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi. “Geçmişten Günümüze Nusaybin Sempozyumu” 27,28 Mayıs 2004

Page 360: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

350

XVI. yüzyılda doğudan Akçakale, kuzeydoğudan Hasankeyf, batı ve kuzeybatıdan Mardin, güneyden Sincar ve Habur sancakları ile komşu idi.

Arazisi kuzeyde arızalı olup, güneye doğru alçalan düzlüklerden ibarettir. Nusaybin’in en mühim akarsuyu Cağcağ Suyu’dur. Eski çağlarda buna Migdoniyus Suyu1 derlerdi.

Bugünkü Nusaybin, eski Nisibis harabelerinin hemen yanı başında kurulmuştur. Nisibis eski bir yerleşim yeri olup, geçmişi (M.Ö. 2270) Sümerlere kadar uzanmaktadır2.

Edessa (Urfa)’daki Nesturi akademisi Roma İmparatorluğu topraklarında Nesturilere karşı girişilen zulüm hareketleri yüzünden, 489 tarihinde Metropolit Barsavma tarafından Urfa’dan Nisibis’e nakledildikten sonra burası asırlarca Nesturilerin manevi merkezi olmuştur3.

b- Nusaybin ismi:

Nusaybin ismi Sami menşeli olup, bu ismi Philon Byblios, Nasib’e bağlar. Nasibi’nin putu Abnil yani El’in taşı anlamına geldiği ihtimali üzerinde durur. Sikkelerde mevki ismi olarak Nesibi şekli görülmektedir. Bu isim için, zaman zaman Netibin, Nitbeni, Nizzibi ve benzeri imlalar da kullanılmıştır. Ermenicede bu isim hep Mebin olarak geçmiştir4.

Asurlular zamanında, hem eyalet hem de şehir ismi olarak Nusaybin için, Nasibina isminin ilk defa M.Ö. 990’e doğru Adaduirari zamanında kullanıldığı belirtilmektedir5. Nusaybin yakınlarındaki, Girnevaz’ın antik isminin Nabula olduğu, kitabelerden anlaşılmaktadır.

Babil kralı Hamurrabi zamanında, Nusaybin’e bağlık bahçelik anlamına gelen, Aramis ismi verilmiştir. Asurlular Nusaybin için

1 Ernest, HONİGMANN, Bizans Devleti’nin Doğu Sınırı (Çev. Fikret IŞILTAN), İstanbul 1970, s. 22. 2 Mardin İl Yıllığı 1987, s. 226. .3 E. HONİGMANN, “Nisibin”, İA, IX, İstanbul 1965, s. 101. 4 aynı yer, s. 99. 5 aynı yer, s. 100.

Page 361: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

351

Nasibina, Nasibena, Nasipina6, Mittaniler Naspinaizella7 ismini kullanmışlardı. Araplar ise “iki kısmet” anlamında Nasibeyn8 ismini vermişlerdi. M. S. 195’te şehir, Romalıların eline tekrar geçtiği sırada, eyalet merkezi haline getirilerek, Septimia Nesibi Colonia Metropolis9 ismini almış idi. Bölge, Türk hakimiyetine geçtikten sonra da bu isim, Nusaybin ve Nisibin şekilleriyle mevcudiyetini korumuştur. Günümüzde Nusaybin biçiminde kullanılmaktadır. Bu adla, bir de Siverek Sancağı’na10 bağlı bir köy mevcuttu. Köyün bugünkü ismi Azıklı olup, Fırat Nehri kenarında yer almaktadır.

1- TAHRİR DEFTERLERİNE GÖRE NUSAYBİN SANCAĞI’NIN İDARÎ YAPISI

Nusaybin’nin XVI. yüzyıldaki idarî yapısını, Diyarbekir Beylerbeyliği’ne ait Tahrir Defterlerindeki kayıtlardan öğrenmekteyiz. Nusaybin hakkında bilgi ihtiva eden tahrir defterlerinden elimizde başlıca 4 defter bulunmaktadır. Bunlardan ilki 1518 tarihli olup, 64 numara ile kayıtlı, ikincisi 1526* tarihli olup, 998 numarada, üçüncüsü 200 numarada kayıtlı olarak Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde, dördüncüsü 97 numara ile Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Kuyûd- ı Kadime Arşivi’nde bulunmaktadır. Bunlardan 998 hariç, diğerleri birer mufassal defterdir. Defterlerin içinde idarî birim (şehir, mahalle,

6 Bilge UMAR, Türkiye’deki Tarihsel Yer Adları, İstanbul 1993, s. 604. 7 Mardin Yıllığı 1987, s. 226. 8 Hanna DOLAOÖNÜ, Mardin Tarihi, İstanbul 1972, s. 178. 9 E. HONİGMANN, Nisibin, s. 100. 10 BOA, TD, 64, s. 500; TD, 998, s. 136; KKA, TD, 151, v. 285; TD, 204, v. 69; Mehmet Salih ERPOLAT, “XVI. Yüzyılda Siverek Sancağı’nda İskân ve Nüfus”, Tarihte Siverek Sempozyumu Bildirileri, Şanlıurfa 2002, s. 77, 81. * Bu defterin tarihi hususunda tarihçilerimiz arasında ihtilaf vardır. Nejat GÖYÜNÇ, XVI. Yüzyılda Mardin Sancağı, Ankara 1991. isimli esrinde, bu defterin tarihi için 1526, Mehmet Ali ÜNAL, XVI. Asırda Harput Sancağı, Ankara 1989, s. 5 ’te 1523, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayın Nu. 39’da ise 1530 tarihi verilmiştir. Bu defterin tarihi için 1526 tarihinin doğru olduğunu kabul etmekteyiz zira defterin 50. sayfasında, bir mukataa kaydının altında (hicrî ) sene 932 kaydı mevcuttur. “Mukataa-ı Mezra-ı Mehmet Abâd ma’a Ulupınar tâbi-i Mardin der nezd-i Savur deruhte-i Tanrıkulu ... sene 932 ... (hasıl) 500.” Bu tarihin, defterin tarihlendirilmesinde ciddi bir ipucu olduğu kanaatindeyiz. Hicrî 932 yılı, Miladî 1526’ya tekabül etmektedir.

Page 362: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

352

köy, mezra’a) isimleri, bunların altında vergi mükelleflerinin isimleri, babalarının isimleri, meslekleri, o birimden alınan vergiler ve miktarı, hane ve mücerred sayıları, aşiretler ve mensupları, tasarruf ettikleri arazi miktarı (çift, nim çift) gibi hususlar açıkça belirtilmektedir. Bu çalışmada saydığımız hususların hepsi üzerinde durulmayacaktır. Burada sadece idarî yapı, nüfus ve yerleşim yerleri üzerinde durulacaktır

Nusaybin, 1518 ve 1526 tarihlerinde Mardin Sancağı’na bağlı bir nahiye idi. 1540’ta ise kaza, 1552’de müstakil sancak haline getirilmiş11 olup, bu durum XIX. yüzyıla kadar sürmüştür. Bu itibarla 1567’de de sancak konumundaydı.

Tespitlerimize göre 1518’de, 10’u Müslim, biri Gayrimüslim olmak üzere 1112, 1526’da 51, 1540’ta 104 ve 1567’de; 54’ü Çalı Nehri, 47’si Dere Nehri ve 87’si Kertuvân Nehri Nahiyeleri’ne bağlı olmak üzere 188 köyü mevcut idi. Aynı tarihte sancağın tamamında 59 da mezra’a mevcuttu. 1518, 1526 ve 1540 tarihlerinde, nahiye olarak sadece Nusaybin vardı. 1567’de sancaktaki nahiye sayısı 3’e çıkmıştır.

Nusaybin XVII. yüzyılda da Diyarbekir Eyaleti’ne13 bağlı idi. XVIII. yüzyılda ise Diyarbekir’e bağlı sancaklar14 arasında

11 N. GÖYÜNÇ, Mardin Sancağı, s. 44. 12 1518 ve 1526 tarihli defterlerde yer alan köyler, has,zeamet ve timar olma özelliklerine göre tasnif edildikleri için sayılarını ve bağlı bulundukları nahiyeyi tam ve kesin olarak tespit etmek pek kolay değildir. !518 tarihli defterde, köy adından sonra tâbi-i Nusaybin kaydı düşülmüş olan köy sayısı 10’dur. Ma’arin Köyü için bu kayıt düşülmemiş olmasına rağmen 1540 ve 1567 tarihlerinde Nusaybin’e bağlı olduğu rahat bir şekilde tespit edilebildiği için Tablo I’de yer verilmiştir. N. GÖYÜNÇ, Mardin Sancağı, s. 38, not 11’de defterin 235, 281. sayfalarının Nusaybin Nahiyesi’ne ayrıldığını ifade etmekte ise de bunun adı geçen sayfaların arasının Nusaybin Nahiyesi’ne ait olduğu anlamına gelmediğini bilmek lazımdır. Bu sayfalar arasında 135 köyün adı geçmektedir. Bunlardan ancak 10’u için “tâbi-i Nusaybin” kaydı düşülmüştür. Meselâ, adı geçen sayfalar arasında yer alan Şamrah Köyü, bugün ilçe merkezi olan Mazıdağı’na tekabül etmektedir ki bunun Nusaybin’e bağlı olması mümkün değildir. Bkz. BOA, TD, 64, s. 244. 13 AYNİ ALİ EFENDİ, Kevânin-i âl-i Osman der- Hülasa-i Mezamin-i Defter-i Divan, İstanbul 1280, s. 30.

Page 363: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

353

görülmemektedir. Bu tarihlerde muhtemelen başka bir sancağa bağlanmıştır.

XIX. yüzyılda Mardin tekrar sancak itibar edilerek, Diyarbekir’e bağlandığında, Nusaybin de buraya bağlı bir kaza olup, 8 nahiyesi, 240 köyü vardı15. 1881’de şehir nüfusu ise 1500 kişi idi16. Şemseddin Sami’nin eserindeki ifadeye göre ise 2 nahiye ve 243 köyü vardı17. Yazar, Nusaybin’in nüfusu için ise şu bilgileri vermektedir: “Nısfı (yarısı) Müslim, ve nısf-ı diğeri mezâhib-i sülüsiyeye münkasım Ermeni ile Keldânî ve saire olarak Hıristiyan olmak üzere 15000 ahalisi, bir camiî-i şerifi, 5 mescidi, 5 kilisesi, 1 hamamı, 100 dükkânı, dar ve kaldırımsız sokakları, ekserisi yerle beraber bir kattan ibaret ve samanla örtülü haneleri vardı18.”

14 İbrahim YILMAZÇELİK, “XVIII. Yüzyılda Diyarbekir Eyaletinin İdarî Yapısı” Askerî Tarih Bülteni, Ankara 1992, s. 26-40. 15 ALİ CEVAD, Memâlik-i Osmaniye’nin Tarih ve Coğrafya Lugatı II, s. 720. 16 ALİ RIFAT, Lugat-ı Tarih ve Coğrafiyye, C. 7, (Tıpkı Basım), Ankara 2004, s. 84. 17 ŞEMSEDDİN SAMİ, Kamusü’-l ‘Alâm, C. VI (tıpkı basım), Ankara 1996, s. 4581. 18 Ş. SAMİ, K. ‘Alâm, s. 4580. Yazar eserinin 4581. sayfasında Nusaybin’deki ahalinin etnik ve mezhebî durumu hakkında şu bilgiyi vermektedir: “ahalisinin sülüsânı Arab. Kürd, Türkmen ve Çerkes olarak Müslim ve bir sülüsü Hıristiyandır ki bunların da nısfı mezâhib-i sülüsiyeye münkasım Ermeni ve nısfı diğeri Keldânî, Süryani ve Yakubî’den mürekkebdir.” Yazar Nusaybin hakkında kayda değer başka bilgiler de vermektedir: “ ... gerek nehrin ve gerek dağdan inen suların vaktiyle mükemmel hendekleri olup, kasaba ve civarında sular hüsn-i suretle taksim ve arazisi saki ve ervâ olunurken, şimdi hendekler mesdûd (seddolunmuş-kapatılmış) olmağla, sular biriküb bir takım bataklıklar teşkil ettirdiğinden, kasabanın havası dahi ağırlaşmıştır. Nusaybin, ezmine-i kadimde (eski zamanlarda) büyük bir şehir olub, Selefkiler tarafından Makedonya (yani Cahcaha) Antakiyyesi ve etrafındaki çiçekli çayırların kesretinden (çokluğundan) dolayı (Antosya) tesmiye olunurdu. Eşânyân devlet-i İbrâniyesinin bir şubesi tarafından merkez ittihâz (kabul) olunmuş, ve sonra Romalıların ve Sasanilerin zabtına geçüb, 17 sâl-i hicrîde (hicrî 17. yılda) İyaz b. Ganem canibinden sulhen feth ve Memâlik-i İslâmiyeye ilhak olunmuştur. Evail-i Devr-i İslâmda dahi mamur ve abâdân olub, bir çok meşâhir-i ulemanın menşei bulunmuştur. Ancak coğrafiyyun-i Arab (Arap

Page 364: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

354

YERLEŞME VE NÜFUS

a-Şehir

Nusaybin Sancağı’nın tek şehir merkezi, “nefs” olarak tabir edilen Nusaybin idi. Nusaybin merkezinde Müslüman ve Gayrimüslim halk birlikte yaşamaktaydı.

1518’de19 114 hane, 13 mücerred Müslim, 91 hane, 21 mücerred Gayrimüslim; 1526’da20 183 hane, 35 mücerred Müslim, 151 hane, 55 mücerred Gayrimüslim; 1540’ta 362 hane, 57 mücerred Müslim, 165 hane, 83 mücerred Gayrimüslim ve 1567’de ise 382 hane, 113 mücerred Müslim, 178 hane, 63 mücerred Gebrân (Gayrimüslimler için kullanılan bir tabirdir) ve 1518-1540 tarihleri arasında Nusaybin’de kaydına rastlanılmayan 9 hane, 1 mücerred Yahudi nüfus ile üç dinin mensuplarının yan yana yaşadıkları görülmektedir. Görüldüğü gibi XVI. yüzyıl boyunca şehir merkezinde de Müslüman nüfus, Hıristiyan nüfustan hep fazla idi.

Nusaybin’de 1518 ve 1526’da mahalle kaydına rastlanılmazken, 1540’ta İmam Zeynü’l-‘Abidin ve Doğan, 1567’de bunlara ilave olarak, Şah Selman, Sûrsar, İmam Kulu Nalband, ve Abdülaziz b. Abdülkerim isimlerini taşıyan yeni mahalleler ortaya çıkmıştır. Bu durum, Osmanlı idaresinde, şehrin geliştiğini gösteren bir delildir.

Coğrafyacıları) dahi bağ ve bahçe ve çayırlarını medh idüb dahilini zemm (yererler) iderler; ve o vakitlerden havasının ağırlığıyla ve akreplerin kesretiyle meşhur imiş. Cedvel (su arkı) ve hendekleri küşâd (açılırsa) ve tamir edilecek olsa, eski ma’muriyeti iade ile beraber havasının dahi tashih olunacağı şüphesizdir. Kasabanın dahilinde ve etrafında ma’muriyet-i kadimesinden kalma bir çok harabe vesaire asâr mevcuddur... Mahsulatı, hububat-ı mütenevviye ile cins-i âlâ (iyi cins) pirinç, pamuk ve tütünden ibarettir. Güzel çayırları ve meraları olub, külliyetli koyun vesaire hayvanat-ı ehliye yetiştirilir. Bağ ve bahçeleri ve meyve sebzesi dahi çoktur. Yakut Hamevî, Nusaybin ile civarındaki kuranın (köylerin) 40 000 bostanı olduğunu rivayet ediyor.” s. 4580-4581. 19 BOA, TD, 64, s. 235-237. 20 BOA, TD, 998, s. 8.

Page 365: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

355

Nusaybin’de Akkoyunlu Cihangir’den21 kalma bir câmi, Zeynü’l-‘Abidin Zaviyesi22, bir kervansaray, boyahane23 ve hamam24 gibi dinî, içtimaî ve iktisadî tesisler mevcut idi.

Nusaybin, şehir olmakla beraber, bağ ve bahçeleri olan, hububat ve çeltik üretiminin de yapıldığı bir merkez idi. 1567’de 21 kıt’a bağ için 210025 akçe vergi şehirli halktan tahsil edilmekteydi.

Nusaybin’in XVIII. yüzyılda gerilemiş ve küçülmüş olduğu 23 Nisan 1766’da Nusaybin’den geçen C. Niebuhr Nusaybin hakkında yazdıklarından anlaşılmaktadır. Aktarılana göre, adı geçen tarihte Nusaybin’de hepsi kötü inşa olmuş,150 kadar ev vardır. Kalesinden sadece bir kaç eski taş yapılı evden başka bir şey kalmamıştır. Civarı bataklık olup, pirinç ekilmekteydi. Burada on iki ayaklı bir köprü, onun önünde şehir tarafında bir kule vardı26.

21 BOA, TD, 998, s. 36’da “Evkâf-ı Camiî-i Cihangir der nefs-i Nusaybin” başlığı altında yıllık 3600 akçelik bir gelire sahip vakfının olduğu görülmektedir. Vakfın giderleri ise, günlük 3’er akçe hitabet ve imamet için, 1’er akçe de müezzinlik, ferraşlık ve nezaret için tahsis edilmiştir. Alpay BİZBİRLİK, eserinde, bu camiînin adından söz etmemektedir. 16. Yüzyılın Ortalarında Diyarbekir Beylerbeyliği’nde Vakıflar, Ankara 2002, s. 14-98. 22 Bu zaviyenin yıllık, 8921 akçe geliri vardı. Bu gelir şehirdeki 6 dükkanın yıllık 588, Zeyne’l-Abidin Köyü ile Timur Mezra’sının yıllık 4513, Zeyne’l-Abidin Köyü yakınlarındaki asiyâb (değirmenlerin) yıllık icaresi olan 3420, Nusaybin’de, Mermer Vadisi’ndeki bağların yıllık 400 (ve Nusaybin merkezindeki Kulu Asiyab’ı harap olduğu için gelir kaydedilmemiştir. Bu harap değirmen de vakfedilen akar arasındaydı.) akçelik gelirlerinden oluşmaktaydı; A. BİZBİRLİK, ...Vakıflar, s. 335-439. Bu zaviyeye yer verilmemiştir. 231526’da padişah hasları arasında yer alıp, 90240 akçelik bir geliri vardı. Karadere Köyü’nde bulunuyordu. Bkz. BOA, TD, 998, s. 8. 24 1526’da hamam ve karban sarayın geliri birlikte yazılıp, 1440 akçe idi. BOA, TD, 998, s.8. 25 KKA, TD, 97, v. 251b. 26 N. GÖYÜNÇ, Mardin Sancağı, s. 59.

Page 366: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

356

b-Köyler

Nusaybin Sancağı’na bağlı köyler inanç bakımından Ma’arin27 ve Kertuvan hariç diğerleri tamamen Müslüman ahalinin meskûn oldukları köylerdir. Kertuvan Köyü ise 1518 ve 1526’da tamamen Müslim, 1540’ta Müslim Gayrimüslim karışık, 1567’de yine tamamen Müslim ahalinin meskûn olduğu bir köy idi.

Tahrir defterlerindeki bilgilerden, Nusaybin’deki bazı köylere aşiret mensuplarının yerleştikleri anlaşılmaktadır. 1540’ta Şahinşa(h), Gürin, Akmağara , Harap Güzan ve 17 köyde daha Şah Bastı28 Cemaati’nin meskûn olduğu görülmektedir. 1567’de ise bu cemaatin izine rastlanılmamaktadır.

1567’de Sarılü Cemaati’nin 28 köyü tasarruf ettikleri görülmektedir. Sarılü Aşireti’nin tasarruf ettikleri köyler: Atşan nd. (nam-ı diğer) Fellah Müezzin, Davut Kethüda, Melluc, Til Meryem, Tel Güran, Harim, Hasan Mü’min, Ağzı Büyük, Merkeb, Ebu Hayali nd. Selame, Gergür, Ubeyda, Bestevân (Setvar) Hubyar, Zevire (Zubre), Molla Mahmut nd. Mikail, Zeyneddin Dölek, Razi, Kör Ramazan, Ali b. Nasır, Til Cihangir, Til Sebil, Til Haris, Avine nd. Al-i Habil, Avine, Tel Sebil nd. İsa Göre, Reis Hubeyd29, Haruniyye, ve Şimasiyye köyleri idi. Sarılü Aşireti’nin içinde Dölek Cemaati’ne bağlı olan köyler mevcuttu. Bunlar: Molla Mahmut nd. Mikail, Zeyneddin Dölek, Avine, Til Sebil nd. İsa Göre, Reis Hubeyd ve Şimasiyye köyleri idi30. Sarılü Aşireti Türkmen31olup, aşiretin bir kısmı Şehr-i Zor’da 32 yaşamaktaydı.

27 1526’da, 23 hane, 18 mücerred nüfusu olan bu köyün adı Maarbet olarak okunmuştur. Halkının Gayrimüslim olduğuna dair bir kayıt da düşülmemiştir. Bkz. 998 Numaralı Muhasebe-i Vilayet-i Diyar- i Bekr ve ‘Arab ve Zü’l-Kadiriyye Defteri (937/1530), Ankara 1998, s. 51ve 60 (dizin). 28 BOA, TD, 200, s. 819-828. 29 Bu köye kayıtlı 5 hane için, “an cemaat-i göçeryân” notu düşülmüştür. Ayrıca Dölek Cemaati’nden oldukları belirtilmiştir. Bunların göçer oldukları anlaşılmaktadır. Bkz. KKA, TD, 97, v. 287a. 30 KKA, TD, 97, v.276a-278a. 31 Cevdet TÜRKAY, Osmanlı İmparatorluğu’nda Oymak Aşiret ve Cema’atler, İstanbul 1979, s. 647. 32 KKA, TD, 97, v. 246a.

Page 367: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

357

Nusaybin’e bağlı köyler genellikle birkaç hanelik küçük birimlerdi. Sadece Ma’arin köyü 100 hanenin üzerinde bir nüfusa malik olup, halkı tamamen Gayrimüslim idi.

Köyler daha ziyade şahıs isimleri taşımakta olup, pek süreklilik göstermemektedir. XVI. yüzyıl boyunca birçok köy isminin değiştiği, yenilerinin ortaya çıktığı gözlenmektedir.

57’si köy, 8’i olmak üzere toplam 65 birimin iki, bazılarının da üç isimle verildiği müşahede edilmektedir. Bu durum tablolara aynen yansıtılmıştır.

Şahıs adı taşıyan köylerin bazılarında, köyün adı ile köyde kayıtlı olan ilk vergi mükellefinin, adı ya da baba adının aynı olduğu müşahede edilmektedir. Meselâ, Usafe nd. Lutfullah Köyü’nde kayıtlı ilk mükellefin adı Usafe veled-ı Lutfullah’tır33 Takara nd. Mellâh Kethüda Köyü’ndeki ilk isim Mehmet v. Mellah’tır34. Ganem Köyü’nde Mehmet b. Ganem35, Selamet Köyü’nde Mehmet Han b. Selamet36, Domi Köyü’nde Domi37 v. Budak’ın ilk isim olduğu görülmektedir. Böylece, Nusaybin Sancağı’ndaki bazı köylerin adlarının kaynağı belirlenebilmektedir. Bu durum sadece Nusaybin Sancağı’na has bir özellik değildir. XVI. yüzyıl, Osmanlı dönemi, yer adlarında hemen her sancakta karşımıza çıkması muhtemel bir husustur38.

Nusaybin Sancağı’ndaki yer adlarında, Bayındır Depesi, ve Döğerna gibi, Oğuz boy adlarını taşıyanların olduğuna rastlanılmaktadır. Sami-i Çekeni, Osman-i Çekeni ve Çekeni köylerinin adlarının bölgede yaşayan Çekeni Türkmen39 taifesinin izlerini taşıdığını, adlarından hareketle ifade etmek mümkündür.

33 KKA, TD, 97, v. 254a. 34 KKA, TD, 97, v. 256b. 35 KKA, TD, 97, v. 271a. 36 KKA, TD, 97, v. 280b. 37 KKA, TD, 97, v. 282a. 38 Bkz. Mehmet Salih ERPOLAT, “Osmanlı Coğrafyasındaki Yer İsimlerini Doğru Tespit Etmenin Zorlukları Önemi ve Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar”, Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi (SBArD), S. 1, Diyarbakır 2003, s. 8. 39 C. TÜRKAY, Cemaatler, s.295.

Page 368: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

358

1518’de Nusaybin’e bağlı 11 köyün 10’nunda halkın yerleşik olduğu görülmektedir. Reyhaniye Köyü’nde nüfus kaydına rastlanılmamaktadır. Adı geçen tarihte, köylerde 299 hane 29 mücerred mükellef kaydı mevcuttu. 1526’da 51 köyde 402 hane, 37 mücerred ve 4 muaf40 kayıtlı idi. 1540’ta 6’sı nüfussuz olmak üzere 104 köyde 1745 hane, 359 mücerred; 1567’de, 3 nahiyede toplam 27’si nüfussuz olmak üzere 188 köyde 1851 hane, 425 mücerred vergi mükellefinin kaydı mevcuttur.

Nüfussuz köylerin daha ziyade şahıs adları ve Türkçe adlar taşıması dikkat çekmektedir. Ramazan Keperlü nd. Şahverdi, Ahmet Kaykavi, Nasır b. Ka’ab, Molla Mahmut, Ahmet Feyzavi, Mehmet Nasır nd. Reyhani-i Küçük, Ağzı Büyük, Sarpca, Yenice, Arpadepe nd. Döğerna∗ ... gibi.

1567 tarihinde, nüfussuz olarak kaydedilen köylerin her birinin daha evvel meskûn yerler olduğuna dair tahrir defterinde önemli notlar mevcuttur. Meselâ bu notlardan ‘Arafe Köyü’nün41 daha önce 35 nefer raiyete, Ahmet Ruhav’ın42 25, Razı’nın43 40, Umran’nın44 47, Kertuvan45 köylerinin 17 nefer raiyetlerinin olduğunu ve Arpadepe nd. Döğerna46 ile Mehmet Nasır nd. Reyhani-i Küçük’ün47 reayâsının perâkende olduğunu öğrenmekteyiz. Takara nd. Mellâh48 Kethüda Köyü’nün ahalisinin perâkende olduğunu ve

40 Bunlar, Şeyhan-ı Osman bin Affan Cemaati’ndendi. Bkz. BOA, TD, 998, s. 10. ∗ Bu ismin 24 Oğuz boyu arasında yer alan Döğer ile alakasının olduğu kanaatindeyiz. 41 KKA, TD, 97, v. 257b. “karye-i mezkûre 35 nefer raiyetle hass-ı hümâyûna kayd olmuş iken reayâsı perâkende olub hâlî ve harabe olmuştur girü eski yazısı ile hass-ı hümâyûna kaydoldu.” 42 KKA, TD, 97, v. 257b. 43 KKA, TD, 97, v. 276b. 44 KKA, TD, 97, v. 283b. 45 KKA, TD, 97, v. 284b. 46 KKA, TD, 97, v. 263a. 47 KKA, TD, 97, v. 287b. 48 KKA, TD, 97, v. 256b. “karye-i mezbûre ahâlisi perâkende olub hâlî ve harabe olub hâliyâ mezkûr neferler gelüb mütemekkin olmuşlardır.” Köyün adında yer alan Mellâh’ın şahıs adı olduğunu, köyde kayıtlı ilk mükellefin

Page 369: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

359

başka bir grup insanın buraya yerleştiğini ve buna bağlı olarak köy adında da değişmenin olduğunu anlamaktayız. Nüfustaki bu hareketlilik, sancakta istikrarın henüz tam oturmadığını göstermektedir. Bu dönemdeki nüfus hareketliliğinin sebeplerini tam olarak tespit etme imkanı bulunamamıştır. Ancak bölgede 1597-1598 yıllarında bir huzursuzluğun olduğunu ve bundan dolayı binin üzerinde köyün virane olduğunu tespit etmek mümkündür. Bunda bazı yöneticilerin kötü ve hakka tecavüze varan bir takım uygulamalar içine girmesinin rolü olduğu görülmektedir49.

Nusaybin Sancağı’nda, XVI. yüzyıldan günümüze, ulaşan yer isimleri ise son derece azdır. Tespitlerimize göre, bunların sayısı yedi olup, günümüzdeki adları ile beraber bunlar: Kertuvân (Duruca), Til Yakup (Tepealtı), Ma’arin (Eskihisar), Nerkislü (Nergizli), Görin (Gürün), Hacı Yusuf (Hacı Yusuf), Til Kantara (Kantar)’dan ibarettir50.

adındaki “Mehmet veled-i Mellâh” ifadesinden anlaşılmaktadır. Köyün ikinci isminin bu şahıs adından geldiği görülmektedir. 49 XVI. yüzyılın sonunda Mardin ve Birecik (Berriyecik olmalı,Çünkü Birecik Osmanlı Döneminde hiçbir zaman Diyarbekir Beylerbeyliği’ne bağlanmamıştır. Berriyecik ise 1518’de sancak olarak Diyarbekir’e, daha sonraki tarihlerde kaza olarak Mardin ve yine Diyarbekir’e bağlı bir merkez idi.) Nahiyelerinde 1500 köyün harap olduğu ve bunun da sebebinin beylerbeyi voyvodasının zulmü olduğu tespit edilebilmektedir. Bkz. Mustafa AKDAĞ, Türk Halkının Dirlik ve Düzenlik Kavgası Celalî İsyanları, İstanbul 1995, s. 464, 465. 50 Mehmet Salih ERPOLAT, XVI. Yüzyılda Diyarbekir Beylerbeyliği’ndeki Yer İsimleri (Basılmamış Doktora Tezi), Konya 1999, s. 608.

Page 370: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

360

TABLO:1

NUSAYBİN NAHİYESİ (1518)

NO KÖYLER H M

1 Pınar Muhidlü 19 5

2 Tartap 7 4

3 Necm 19 1

4 Mehmet b.Celal 11 1

5 Nasır Ka’b 24 1

6 Hacı Halil 3 1

7 Tu’ma-ı Muhidlü 7 7

8 Lütfüllah 10 5

9 Reyhaniye - -

10 Zaviye-i Zeynel Abidin 15 -

11 Ma’arin 114 4

TOPLAM 299 29

Page 371: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

361

TABLO:2

NUSAYBİN NAHİYESİ (1526)

NO KÖYLER H M

1 Osman Çelebi 16 2

2 Lütfullah 14 1

3 Avine 6 1

4 Abdullah 11 1

5 Pınar Muhidlu 23 1

6 Ta’ma 12 1

7 Dok 9 -

8 Paşa Hüseyin 19 2

9 Târtâb 17 2

10 Alem Sincar 31 1

11 Aruk-ı Abdullah 3 1

12 Çavuşan 8 3

13 Hacı Ramazan 2 -

14 Arvan 11 -

15 Til Şair 5 1

16 Monla Kebşi 6 -

17 Beni Esed benam Mahmut Kethüda

7 -

Page 372: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

362

18 Renkine 10 -

19 Nasır b. Ka’b 13 -

20 Selamet 10 -

21 Karacalar 4 -

22 Lütfiye 2 -

23 Hasan-ı Tavil 1 -

24 Mehmet Nasır 6 -

25 Hasan b. Samir 4 -

26 Bestam 3 -

27 Pakir 3 -

28 Benam Kasemullah 8 -

29 Monla Mahmut Kebşi 3 -

30 Mehmet b. Nimetullah

4 1

31 Hamdan-ı Şeref 4 -

32 Hamdan b. Hamza-ı Diğer

7 -

33 Ta’ama 9 -

34 Hatır-ı Reşidi 10 -

35 Ahmedi 12 -

36 Til Zehit (Zemhit) 7 -

37 Sami Çekenî 3 -

Page 373: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

363

38 Hacı Hasan 2 -

39 Reyhaniye 9 1

40 Ziyaret Benam Abdi Ali

8 -

41 Hacı Halil 3 -

42 Ulvi Benam Şeyh Ahmet

6 -

43 Alaeddin b. Celal 7 -

44 Abdulkadir 2 -

45 Kertuvan 7 4mf

46 Alaeddin b. Bekir 3 -

47 Ramazan-ı Keperlü 6 -

48 Mahdum 6 -

49 Nukra Mehmet b. Mergus

5 -

50 Zeynü’l- ‘Abidin - -

51 Ma’arin 31 18

TOPLAM 402 37

Page 374: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

364

TABLO:3

NUSAYBİN NAHİYESİ (1540)

O KÖYLER H M

1 Irakiyye nd. Mahmud Küştegi 3 5

2 Ahmet Zehâd 2 3

3 Üçdepe benam Dekred 9 2

4 Faris 4 1

5 Mehmet Zuğ 0 1

6 Doğan El Kasım 12 3

7 Rahim El Kasım 8 -

8 El Kasım benam Hıdır b. Mehmet 8 2

9 Ğağ Rağra 8 1

0 Sarındu nd. Hüseyin 4 1

1

Necm Hatun nd. Maksud Durcu ve Güzelce 1 3

2 Dağti 7 3

3 Kör Ramazan nd. Döğerna 7 1

4 İsa Kebşi 9 2

5

Til Arus benam Kalaç Mudi nd. Selman 6 1

6 Selman Hacı nd. Yenice 6 1

Page 375: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

365

7 Kamil ... 9 3

8 Latifiyye 9 -

9 Kertuvan 3 4

0 Pakir 4 2

1 Ömeran Dönled (?) 3 4

2 Monla Mahmud nd. Necm 5 1

3 Kızıl Ali 3 2

4 Muğireddin 1 4

5 Celal 5 -

6 Til Cihangir nd. Taceddin 6 1

7 Mahalmi 3 -

28 Ramazan Keperlü nd. Şahverdi - -

9 Zerbid (?) 3 1

0 Al Ebu Salah 7 4

1 Til Zehid (Dahit) - -

2 Abdullah Şeref 7 15

3 Advan nd. Add 2

4 Til Şair 2 3

5 Dok benam Azdâd 3 4

6 Lütfullah 8 7

7 Hamdan-ı Şeref 2 2

8 Tu’ma 7 6

9 Nukra 2 4

Page 376: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

366

0 Ziyaret benam Hüseyin b. .... 8 2

1 Selamet Kethüda 4 5

2 Feyyaz nd. Hüseyin 0 2

3 Mahriziyye nd. Yaylacık-ı Kebir 4 6

4 Osman Çekeni 2 2

5 Reyhaniye 8 4

6 Ahmet Kaykavi - -

7 Renkine - 4

8 Tartab-ı Sufla 6 5

9 Tartab-ı Ülya 9 1

0

Müşrefe nam-ı Kadim Abidin Lağe 3 6

1 ??? ? ?

2 ??? ? ?

3 Ahar Muhidlü 5 12

4 Hacı Halil nd. Til Amakiyye 8 2

5 Şeyh Ulvi benam Şeyh Ahmet 2 4

6 Til beni İsa 7 2

7 Mehmet b. Necm 2 2

8 Kasemullah 0 2

Page 377: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

367

9 Alem Sincar 4 4

0 Nebleğu (?) 3 1

1 Mehmet b. Nasır 5 2

2 Mahdum 2 1

3 Elif Kara 6 4

4 Til Salih 9 -

5 Kib (Keyb) 5 -

6 Ma’arin 10 52

7 Hacı Ramazan 1 2

8 Ahmet b. Abdulkadır 9 3

9 Kavşan 7 1

0 Nasır b. Ka’b - -

1 Til Ares - -

2 Til Sa’ar - -

3 Kadı Yusuf 0 3

4 Tezeklü 1 4

75 Avina benam Sayış Kethüda 6 2

6 Avniyye nd. Al Hüseyin 4 4

77 Ağzı Büyük 11 2

8 Til Harnik 5 -

9 Til Silis (?) 10 4

0 Til Cafer (?) 5 4

1 Sarı Bendi nd. Kozaklar 9 2

2 Baştuvan 3 -

3 Zaviye-i Zeynel Abidin 2 7

4 Şahneşâ 5 7

Page 378: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

368

5 Kubted ? 3 5

6 Gürin 4 13

7 Akmağara 1 8

8 Mirek ? 9 6

9 Hafar 0 10

0 Harab Güzan 4 4

1 Deyr Zındık 2 13

2 Heybet 9 3

3 Harab Mehmet 6 11

4 Pagatlu 2 5

5 Şahşâ 8 9

6 Hop nd. Mağara Kışlağı 2 7

7 Mağaray-ı Tameyn 7 6

8 Berâzeyn 5 2

9 Takareyn 2 4

0 İki Mağara ? 9 3

1 Zaravan 3 3

2 Mezra-ı Dirigan 4 3

3 Mezra-ı Şifu 8 1

4 Reşviyan 3 2

TOPLAM 745 359

Page 379: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

369

TABLO:4

NUSAYBİN SANCAĞI (1567)

1-Çalı Nehri Nahiyesi

NO KÖYLER H M

1

Feyyaz nd. Doğan el meşhur Şah Hüseyin 39 12

2 Usafe nd. Lütfullah 21 7

3 Ziyaretdepe nd.Basik 20 9

4 Hamdan Şeref nd. Til Şeref 16 1

5 Hayrullah 22 9

6

Müşrife nd. Abdullah Lağir 13 2

7 Til Duleym 7 4

8 Til Halile 11 1

9 Atvan 11 5

10 Toymad (r) nd. Müslim 12 2

11 Mahalmi - -

12

Takara nd. Mellah Kethüda 4 3

13 Kazar Gömer 2 1

14 Hacı Abdullah Şeref 6 1

15 Hasan Zeydo - -

Page 380: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

370

16 Ahmet Ruhav - -

17 Şeyh Matar 5 1

18

Til Hara nd. Kasım b. Tahir 10 4

19

Muğire benam Kara Sait ve Monla Suat 6 1

20

Nehr-i Fariz nd. Safiye ve Til Handan - -

21 Til Cafer 3 3

22 Hacı Halil nd. Cemase 9 1

23 Mahdum nd. Hamdan 7 4

24 Kavşan nd. Müslim 13 3

25 Til beni İsa - -

26 Şeyh Ulvi b. Şeyh Ahmet 2 2

27 Hasan Zubeyt nd. Kuyruklu 22 3

28

Ali b. Mehmet Kendi nd. Til Hatara 24 7

29 Til Hulkat 15 5

30 Avin nd. Salas 9 2

31 Hasan b. Avşar 11 2

32 Şahin 6 -

33 Til Şair 15 3

34 Arpatepe nd. Döğerna - -

Page 381: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

371

35 Akile 7 4

36 Til Seher nd. Gelin 7 2

37 Mehmet Cami 25 4

38 Til Mansur 10 1

39 Til Evlad nd. Nasır El Habil 23 -

40 Til Timur nd. Ali Kethüda 15 5

41 Safiye 5 1

42 Til Hamdan 8 3

43 Havizetü’l Cevmir 12 3

44 Ba’d Harin 7 1

45

Kaban Kethüda nd. Ravs 10 5

46 erbun Elhamra 7 2

47 Kamil 2 -

48

-Til Bedir benam Ahmet Salih 7 2

49 Til Rehin 4 -

50 Kadı Yusuf 7 3

51 Til Estah 6 3

52 Şeyh Sağir nd. Medine 6* -

53 Abd Helâk - -

54 Muhtefiyye 4 -

Page 382: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

372

2-Dere Nehri Nahiyesi

NO KÖYLER H M

1 Sevindi nd. Tu’ma 20 5

2 Tartab 18 11

3 Habil Köyşini 15 5

4 Selman-ı Hacı nd. Monla Ali 7 3

5 elman el-meşhur - -

6 Çekeni 12 2

7 Tartab-ı Sufla 18 6

8

Ali Ebu Salah nd. Nasır b. Ahmet 14 5

9 Ğanem b. Ahmedi 9 1

10

Til Saade nd. Tahir Al-i Kasım 7 3

11 Til Reş - -

12 Nasreddin - -

13 Sarbca - -

14 Bu’ad 9 4

15 Emir Ahmet nd. Til Celal 4 1

16

Til Hamran nd. Til Gümrü benam Çargar 9 1

17 Pare pare 4 1

18 Til Asaf 11 1

Page 383: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

373

19 Til Cürüm 4 3

20 Alem-ı Sincar 13 6

21 Ahmet b. Abdulkadir 9 -

22 Til Timur 12 1

23 Harabe 10 -

24 Yenice - -

25 Til Alaeddin 10 -

26 Bend-i Harim nd. Şuğni 6 -

27 Tob 8 3

28 Nisf-i Til 12 4

29 Küçük Depe 2 2

30 Til Timur 2 2

31 Abbas Hada’ik 10 3

32 Hubyar - -

33 Zevire (Zubre) 6 -

34

Molla Mahmud nd. Mikail 20 1

35 Zeyneddin Dölek 6 1

36 Razı - -

37 Kör Ramazan - -

38 Til Ali b. Nasır 11 1

39 Til Cihangir benam - -

40 Til Sebil 15 3

41 Til Haris 17 2

42 Avine nd. Al-i Habil 26 -

43 Avine 10 1

44 Til Sebil 9 -

Page 384: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

374

45 Reis Hubeyt - -

46 Haruniyye - -

47 Şimasiyye 12 1

TOPLAM 387 85

3- Kertuvan Nehri Nahiyesi

NO KÖYLER H M

1 Huruf el- meşhur Hamdin 11 2

2 Reyhani 17 3

3 Ubeyda 8 2

4 Latife 5 -

5 Renkine 25 8

6 Mahreziyye 0 1

7 Selamet Kethüda 6 5

8 Şems Maremta nd. Ferah Kethüda 8 2

9 Molla Mahmut - -

0 Atşan nd. Taceddin 4 1

1 Hasan Döndi nd. Şeyh İlyas - -

2 Mehmet Alaeddin nd. Dündaz 2 -

3 Domi 4 2

4 Bakir (Pakir) 7 2

5 Zeyd Maramuta 6 1

6 Ramazan Keperlü nd. Şahverdi - -

7 Ahmet Feyzavi - -

8 Kuyruklu 6 2

Page 385: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

375

9 Til Selâ’a 3 -

0 Suheyl 2 -

1 Til Şermuh 9 1

2 Umran 8 -

3 Adşan nd. Fellah Müezzin 7 -

4 Cem Ceman 3 -

5 Beni Selam 5 -

26 Til Hasan 3 3

7 Til Dibane 3 3

8 Setvan ? Bestevan - -

9 Çölharab 4 -

0 Kertuvan - -

1 Til Göze 6 -

2 Şeyhaniyye nd. Ebu Atşan 5 -

3 Ebu Harb nd. Til Sahra 6 -

4 Bekar 5 3

5 Til Ukayl 2 1

6 Elif-i Kara 7 -

7 Til Salih 5 -

8 Til Hüseyin 1 -

9 Ma’arin 65 47

0 Mehmet Nasır nd. Reyhani-i Küçük - -

1 Muhummed Necm 4 5

2 Til Piri 7 2

3 Karasıbüyük 8 -

4 Til Amru 6 2

5 Kasemullah 2 -

6 Davut Kethüda 1 3

Page 386: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

376

7 Til Melluc 2 5

8 Medine nd. Muaviye 7 8

9 Zorava nd. Til Zubeyd 0 -

0 Til Bis nd. Şeyh Muhammed 0 -

1 Til Fasil (Fazıl) 2 2

2 Til Osman nd. Kamil 5 5

3 Til Hadika 2 2

4 Til Nasır 3 1

5 Kayapınar nd. İmadiyye 4 2

56 Kösenasır nd. Nasır 10 3

7 Til Katran 5 1

8 Kolaçtepe nd. Kertuvan 8 3

9 Akçaziyaret 4 1

0 Til Meryem 0 -

1 Til Çifit 0 -

2 Hacı Ramazan 3 3

3 Hayali 5 1

4 Til Güran 5 1

5 Salim nd. Halim-ı Diğer 5 -

6 Til Nesim nd. Kertuvan 0 4

7 Til Tu’ma 1 3

8 Til Şair 8 1

9 Siviş 2 -

Page 387: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

377

0 Til Zevan 8 -

1 Til Şeyh Zeyd 8 6

2 Kör Kasım nd. Burk’a 1 3

3 Mustafa nd. Madenlü 8 3

4 Harbu’a (Karbu’a) 8 -

5 Til Ömeri 1 -

6 Til Belih 4 2

7 Tutluca nd. Perkislü 6 -

8 Til Meskur 2 -

9 Kamil Hubar nd. Mehmet b. Yusuf Kethüda 7 1

0 Ahmet Harb 8 1

1 Hasan Mümin 4 1

2 Ağzı Büyük - -

3 Til Merkeb - -

4 Ebu Hayali nd. Selame 2 -

5 Gergür 2 -

6 Bayındır Depesi nd. Kertuvan 8 -

7 Zaradan 9 1

TOPLAM 51 203

I- Çalı Nehri Nahiyesi

1- Rahbe

2- Til Salih

3- Seydi Gözü nd. ‘Ariş

Page 388: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

378

4- Til Mesud nd. Til Mesih

5- Til Hasan

6- Mehmet b. Tavil

7- Til Süleyman

8- Yunus

9- Monla Şihab

10- Gündü

11- Til Tahir

12- Til Sahra

13- Beşir

14- Mustafa Paşa

15- Til Ahmet

16- Til Tu’ma

17- Til Ali

18- Til Ramis (Ebyaz)

19- Til Hamdi

20- Karadepe ve Gökdepe

21- El-Ğars

22- Hasan ‘İbad

23- Deyrik

24- Til Meraki

25- Bu Ali Doruhi

26- Beg Depesi

27- Til Dalak

28- Yumruca

29-Til Derman nd. Ahmedi Depesi

Page 389: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

379

30- Molla Hayri Depesi

31- Yol Geçen

32- Ali Munşi

II- Dere Nehri Nahiyesi

1- Gözü Kör Hasan

2- Til Sitmu

3- Nehrevan

4- Ali Depesi

5- Akmeşhed

6- Hüküm Doruhu

7- Saruca Doruhu

8- Til Hamis

9- Dehliye

10- ‘Amira

III- Kertuvan Nehri Nahiyasi

1- Gire Sinan

2- Til Periş

3- Yemeni Derun

4- Til Yakub nd. Tudluca

5- Ziyaret nd. Tavlı (Bavlı)

6- Kuyucak Selase

7- Kör Davud

8- Nasır b. Ka’b

9- Til Daimi

10- Til Camus

11- Til Şeref

Page 390: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

380

12- Til Seydiyye

13- Karakuyu

14- Hasan

15- Til Muhit

16- Til Semmur

Sonuç:

XVI. yüzyılda Nusaybin sürekli gelişme içinde olan bir merkez olmuştur. Köy sayısı ve nüfus sürekli artmıştır. Bunun yanında nüfusta değişkenlik ve istikrarsızlık da görülmektedir.

Nusaybin Sancağı’nda, şehir merkezinde Müslüman, Hıristiyan ve sayıları az da olsa Yahudiler birlikte, yan yana yaşamaktaydı. Köylerin biri hariç diğerlerinin tamamı Müslümanların yaşadıkları yerleşim yerleri idi.

XVI. yüzyılda Türkmen aşiretlerinin de yaşadıkları bir bölge olan ve XIX. yüzyılın sonlarına kadar Nusaybin nüfusunun 1/3’ünü oluşturan Türkmenlerden kalan izlere, bugün pek rastlanılmamaktadır.

Köy isimleri Türkçe ve Arapça özellikler taşımaktadır. Bu çalışma ile Nusaybin’in XVI. yüzyıldaki idarî ve sosyal durumu hakkındaki bilgiler, Osmanlı Arşiv belgeleri ışığında ortaya konulmuştur.

Page 391: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

TAPU-TAHRİR DEFTERLERİNE GÖRE XVI. YÜZYILDA

MİDYAT∗

Mehmet Salih ERPOLAT*

Giriş

Midyat, doğusunda Hasankeyf, batısında Mardin, güneyinde Nusaybin ve kuzeyinde Savur’un yer aldığı, Mardin iline bağlı bir ilçe merkezidir.

Midyat’ın Helenistik çağda Seleukoslar devletinin yöreye hakim oduğu dönemde mevcut olduğu ve Medeat ismini taşıdığı bilinmektedir1. Bugün Midyat’a bağlı bazı köylerin de kuruluşlarının temelinin çok eskilere dayandığı tedpit edilmektedir. Mesela 587 tarihinde Bizans-Sasani mücadelelerinden biri, Midyat’a bağlı Salah köyü yakınlarında gerçekleşmiştir. Buradaki çarpışmada Bizans komutanı Philippikos İranlıları yenilgiye uğrattıktan sonra, burada toprak altında mağaralarda saklanmış olan yerli halkı da göç

*Yrd. Doç. Dr. Mehmet Salih ERPOLAT Dicle Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi.” Geçmişten Günümüze Midyat Sempozyumu “19,21 Haziran 2003. 1 Bilge Umar, Türkiye’deki Tarihsel Adlar, İstanbul 1993, s. 570.

Page 392: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

382

ettirilmiştir2. Dara kralı Büyük Anestas (Anastasius) tarafından Kartmin Manastırına vakfedilen Keferşoma, Keferallap, Kefer Arap, Keferhavvar, Kefernunip, Kefri, Kivah3 köylerinden bir kısmı hâlâ mevcut olan eski yerleşim yerlerindendir. M. Hanna Dölebani ise bu köylerin listesini Kefersöme, Keferallap, Keferelo, Keferhavvar, Keferninah, Kafro ve Kibah4 şeklinde vermiştir.

Midyat ve çevresi (Tur Abidin)5 Süryaniliğin mühim merkezlerindir. M. S. 397 tarihinde Savurlu Mor Şamuel ile Kartminli Mar Şemun tarafından yapılan Deyrülumur (Mar Gabriel, Kartmin)6, Midyat-Dargeçit yolunun 15. kilometresinde bulunan miladi 5. yüzyıla ait Mar Hzozoyel ve yine miladi 5. yüzyıla ait Midyat’ın merkezindeki Mar Barsevmo Manastırı bunun birer misalleridir. Mardin, Çukurova (1292-1445) Yakubi-Süryani patrikhanelerinin yanında üçüncü olarak 1364 tarihinde Midyat’ta da yeni bir patrikhane kurulmuştur. Midyat’taki bu patrikhanenin başına 1493 tarihinde aynı anda 3 patrik birden geçmiş ve iki yıl sonra da kapanmıştır7.

Midyat, Hz. Ömer’in halifeliği döneminde İyaz bin Ganm’ın komutasındaki orduların 639 tarihinde Diyarbekir bölgesini fethetmesiyle İslâm coğrafyasına dahil olmuştur. Bölge İslâmi dönemde Abbasi ve Mervani devletlernin de hakimiyeti altında kalmıştır. Mervaniler döneminde Mansur, Buka, Anası-Oğlu ve Göktaş komutasında Türkmenler, Hasankeyf’in de içinde yer aldığı Musul ve Diyarbekir arasına hakim oldular. Selçuklu sultanı Tuğrul

2 Ernst Honigmann, Bizans Devletinin Doğu Sınırı, (Çev. Fikret Işıltan),

İstanbul 1970, s. 23, 24. 3 Aziz Günel, Türkiye Süryaniler Tarihi, İstanbul 1970, s. 260. 4 M. Hanna Dölebani, Deyru’l Umur Tarihi, (Çev. C. Aydın), İstanbul 1971,

s. 23. 5 Tur Abidin Bölgesi, Midyat ve Nusaybin ilçelerine bağlı dağlık alandır. Tur

Abidin, ibadet edenlerin dağı anlamındadır. 6 A. Günel, age s. 255, 261. 7 Yavuz Ercan, “Osmanlı Devleti’nde Müslüman Olmayan Topluluklar

(Millet Sistemi)”, Osmanlı’dan Günümüze Ermeni Sorunu, Ankara 2001, s. 354; Osmanlı İmparatorluğunda Bazı Sorunlar ve Günümüze Yansımaları, Ankara 2002, s. 30.

Page 393: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

383

Bey, maiyetlerinde on bin atlı bulunan, adı geçen komutanlara bölgeyi ikta etmiştir8. Böylece bölge Türk nüfuzu altına girmiş oldu.

Artuklular zamanında bölgeye Diyar-ı Rabia halkından göç edenler olmuştur, zira Artuklular komşularına göre daha düşük nisbette vergi alıyorlardı9. Bu dönemde bölgeye yerleşen gruplar arasında günümüzde Mahalmi ismiyle anılan topluluğun yer alıp almadığı tespit edilememektedir. Artuklu hakimiyeti sırasında, Boz Ulus Türkmenleri Diyarbekir, Mardin, Ruha (Urfa) ile Siverek çevresinde olduğu gibi Hasankeyf ve çevresini de kışlak olarak kullanmışlardı, hatta Boz Ulus Tükmenleri ve diğer göçebelerin hayvanlarını geçirmeleri için Artuklu Emiri Fahreddin Karaaslan Hasankeyf’teki Dicle Köprüsnü inşa etmişti10. Artuklular döneminde refaha kavuşmuş olan bölge, Moğol işgali sırasında büyük felakete uğramıştır.

Midyat, tarihte Hasankeyf ve Mardin ile aynı kaderi paylaşmıştır. Bu kadere bağlı olarak XV. yüzyılın başlarında Karakoyunlu ve Akkoyunlu Türkmen beylerinin etkisi altına girdi. Bölge 1501 tarihinden sonra Safevilerin nüfuz alanına girdi. Bu dönemde yöredeki Türkmen grupları Azerbaycan’a göç etmişlerdi. Şah İsmail, Siirt ve Hasankeyf’i elinde bulunduran ve aynı zamanda eniştesi olan Eyyubi Meliki Halil’i Tebriz’de hapse attırıp yöreyi idaresi altına almıştı. Yavuz Sultan Selim’in Çaldıran Zaferi üzerine hapisten kurtulan Melik Halil diğer bazı beyler ile birlikte Osmanlılara itaat etti ve Siirt’i geri aldıktan sonra Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferi sırasında Mardin’in fethinin ardından İdris-i Bitlisî’nin desteğiyle Hasankeyf’i sulhen ele geçirdi, şehrin idaresi de ona bırakıldı11 ve böylece burada Osmanlı Dönemi başladı.

İdarî Yapı

Midyat, XVI. yüzyılda Hasankeyf Sancaği’nın Tur Nahiyesi’ne bağlı bir köy idi. Osmanlı kayıtlarında açıkça belirtilmemekle beraber Tur Nahiyesi’nin de merkezi olması lazımdır, çünkü 1567 tarihli

8 Faruk Sümer, Oğuzlar (Türkmenler) Tarihleri Boy Teşkilatı Destanları,

İstanbul 1992, s. 88, 89. 9 Yusuf Oğuzoğlu, “Hasankeyf”, DİA, C. 16, s. 365. 10 Aynı yazar, aynı yer. 11 Nejat Göyünç, XVI. Yüzyılda Mardin Sancağı, Ankara 1991, s. 34.

Page 394: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

384

Tahrir Defterinde Tur nahiyesinin ilk köyü olarak Midyat görülmektedir12. Tur Nahiyesi dahilindeki iki boyahaneden büyüğünün burada yer alması ve bunlardan da mühimi Midyat’ın coğrafi konumu ve sonraki dönemler de hep merkez olması buna delil olarak gösrerilebilir.

Şemseddin Sami, eserinde Midyat hakkında şu bilgilere yer vermektedir: „Midyat, Diyarbekir Vilayeti’nin Mardin Sancağı’nda, Mardin’in 60 km. kuzeydoğusunda, dağlar ve tepelerle çevrili güzel bir ovanın içinde kaza merkezi bir kasaba olup, 6000 ahalisi ve etrafında güzel bağ ve bahçeleri vardır. Müluk taifesinden Selefkilerin zamanında tesis olunup, sonra Sasaniler zamanında tahrip olunmuş idi ve anlaşıldığına göre uzun müddet harap kalmıştır13“.

Tur Abidin bölgesi tarihte mühim bir dini merkez olmasına rağmen, bölge döneminin büyük güçlerinin siyasî, iktisadî ve askerî mücadele sahası içinde kalması ve XVI. yüzyılda dünyada ticaret yollarında meydana gelen önemli değişikliklere bağlı olarak şehirleşme alanında büyük gelişmelerin kaydedilmediği görülmektedir.

Midyat ve çevresi ile ilgili bu kısa açıklamalardan sonra asıl konumuz olan XVI. yüzyılda Midyat’ın sosyal ve ekonomik durumunu ortaya koyacak bilgilere geçebiliriz. Midyat ile ilgili, XVI. yüzyıla ait belgeler, Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA)’ndeki 998 ve 1095 numaralı Tahrir Defterleri ile Kuyud-ı Kadime Arşivi (KKA)’ndeki 96 ve 97 numaralı defterlerde yer almaktadır. Bunlardan 998 numaralı defter muhasebe, 96 ve 97 numaralı defterler mufassal olup, aynı bilgileri içermektedir. BOA 1095 numaralı defter ise KKA 96 numaralı defterin fotokopisidir. Tahrir defterlerinde sancak, kaza, köy ve mezra isimleri, burada yaşayan vergi mükellefleri ile babalarının isimleri, o birimden alınan vergiler ve miktarları, hane ve mücerred sayıları, aşiretler, cemaatler ve mensupları, tasarruf ettikleri 12 BOA, TD. 1095, s. 30; KKA, TD. 96, v.27a; TD. 97 v. 129b. Kuyud-ı

Kadime Arşivi’ndeki 96 ve 97 numaralı Tahrir Defterleri aynı bilgileri içeren farklı nüshalardır. Başbakanlık Osmanlı Arşivi’ndeki 1095 numaralı Defter ise Kuyud-ı Kadime Arşivi’ndeki 96 numaralı defterin fotokopisidir.

13 Şemseddin Sami, Kamusu’l A’lam, C. 6 (Tıpkı basım), Ankara 1996, s. 4244.

Page 395: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

385

toprak miktarı, yetiştirilen ürünler, faaliyet gösteren işletmeler ile bu işletmelerden alınan vergiler ve miktarı, köylerin has, zeamet, timar ve vakıf olduklarına dair bilgiler yer almaktadır. Bu bilgilerin dışında bazı köy, cemaat veya işletmelere dair özel notlar ve kanunnameler de bulunmaktadır. Tahrir defterlerindeki bilgilerden hareketle bir bölgenin, şehrin hatta köyün içtimaî, iktisadî ve dinî hayatı hakkında eşsiz değerdeki bilgilere ulaşmak ve o verileri kullanarak sosyal tarihlerini aydınlatmak mümkündür.

I-YERLEŞME VE NÜFUS

a-Yerleşim Yerleri:

XVI. yüzyılda Midyat’ın da yer aldığı Tur Nahiyesi’nde yerleşim yerleri olarak sadece köylerden söz edilebilir. Osmanlıların şehir için ifade ettikleri “Cuma kılınır, bazar durur yer” niteliğinde bir merkez mevcut değildi. Tur Nahiyesi’nin bağlı olduğu Hasankeyf Sancağı’nın tek şehri, sancağın da merkezi olan Hasankeyf idi. Bu çalışma, Midyat ile sınırlı tutulduğundan, Hasankeyf’den dolayısı ile şehir ve niteliklerinden söz edilmeyecektir.

Müslim Köyler:

Tur Nahiyesi’nde ilk Müslüman yerleşiminin VII. yüzyıla kadar uzandığı bilinmektedir. Bu asırdaki Arap fetihlerinden sonra Tur bölgesinin İslam dünyasının sınırları dahilinde kaldığı görülmektedir. XI. yüzyıldan sonra bölgede tesis edilen Türk hakimiyeti ile Müslüman nüfusun daha da arttığı muhakkaktır.

Tur bölgesinde yaşayan Müslümanların bölgedeki yerli Hırıstiyanların din değiştirmesi sonucu değil, fetihlere bağlı olarak bölgenin yeni sahipleri tarafından yerleştirilen unsurlarla geldiği belgelerden, tarihi kayıtlardan ve günümüzdeki mevcut durumdan anlaşılmaktadır.

Tur Nahiyesi’nde 1526’da 26 köy mevcut idi. Bu köylerin 16’ sı tamamen Gayrimüslim birinde Müslim ve Gayrimüslim unsurların ortak yaşadıkları 10’unda ise Müslim halkın yaşadığı görülmektedir14.

1567’de Müslim köy sayısı 26’ ya çıkmıştır. Günümüzde Midyat ilçesine bağlı olan Kindirip15 (Söğütlü) Köyü ise XVI.

14 BOA, TD., 998, s. 152-159.

Page 396: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

386

yüzyılda Şehir Nahiyesi’ne bağlı olduğundan bu sayıya dahil edilmemiştir.

Tur Nahiyesi’ndeki Müslüman köyler Gayrimüslim köylere göre hem nüfusça daha küçük, hem de üretim bakımından daha geri oldukları görülmektedir (Tablo I, II).

1526’da en kalabalık Müslim köy Epşi16 olup 60 hane, 21 mücerred nüfusa malik idi. Geriye kalan köylerin, Deyrizbina hariç, tamamı 20 hanenin altında bir nüfusa sahip idi. 1567’de nüfusu 50 haneyi geçen köy sayısı 5 olmuştur. Bunlardan en kalabalık nüfusa sahip olan Deyrizbina olup hane sayısı 100, mücerred sayısı 12’ye çıkmıştır.

1526’da Müslüman Mahalmi Cemaati köyü olduğu görülen Mizizah17, 1567’de 61 hane, 20 mücerred Müslim nüfusa sahip iken, tarihini tam olarak tesbit edemediğimiz sonraki dönemlerde Gayrimüslimlerin de yaşadığı bir birim haline gelmiştir. Günümüzde de bu köyde Müslüman ve Süryani vatandaşlarımız birlikte yaşamaktadır.

1567’de Mizizah’ta ikamet eden şahıs isimlerinden bazıları şunlardır: İbrahim b. Hasan, Hıdır b. Seydi, Mahmut b. Pirkulu, Ali b. Hüseyin, Ahmet b. Hacı, Osman birader-ı Ahmet, Hüseyin b. Yusuf, Şeyh Atayi b. Şeyh Ali, Mahmut b. Şeyhislam, Mehmet b. Derviş, Ali b. Ömer, Ahmet b. Hasan18 isimlerini buraya alma lüzumunu görmediğimiz geriye kalan isimlerin tamamı da İslâmî isimlerden müteşekkildir.

1526’da Sa’id19 Köyü’nde yaşayan Müslümanlardan 4’ünün sadâd olduğuna dair kayıt mevcuttur. 1567’de de 23 hane, 7 mücerred nüfusa malik olan köyde yaşayan 30 neferden 19’unun “Şeyh” sıfatıyle kaydedildiği görülmektedir. Bu isimlerden bazıları ise Şeyh Osman b. Salih, Şeyh Seydi b. Abdurrahman, Şeyh Abdurrahman b. Ali, Şeyh Abdurrahman b. Şeyh Yusuf, Şeyh Ömer b. Şeyh Mahmut... 15 KKA, TD, 97, v. 134a. 16 BOA, TD, 998, s. 258. Köyün ismi burada Akışlı okunacak şeklinde

yazılmıştır. 17 BOA, TD, 998, s. 252. 18 BOA, TD, 1095, s. 49-50. 19 BOA, TD, 998, s. 257; TD, 1095, s. 54.

Page 397: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

387

Kânegî Cemaatine ait 13 Müslim köyün tamamı Osmanlı idaresi döneminde kurulmuştur20. Osmanlı döneminde kurulduğu görülen diğer köyler ise Belbin, Elin-i Müslümanan, Yar Musa ve Tafi’dir.

Tur Nahiyesi’nin XVI. yüzyıl boyunca nüfussuz köyleri ise 1526’da ismine tesadüf edilmeyen fakat 1567’de mevcut olduğu görülen Kırkat ve Ayn Kâf 21 idi.

Kasr-ı Faris köyü ise İsa ve Sermağara mezraları ile birlikte tasarruf edilmekteydi. “Mezkurlar mütemekkinlerdir. Zakir Mardin’e tâbi Akkeçilü Cemaati’nden22 olup Yâr Ahmet aşireti olduğu ecilden resimlerin anda eda ederler23.“ Kaydından bu köyün Akkeçililer tarafından iskân edildiği anlaşılmaktadır. Kasr-i Faris’in günümüzdeki yeri ise tesbit edilememiştir.

Ayn Kaf Köyü’nde nüfus kaydına rastlanılmazken Pir Mehmet Kethüda, Emin Mahmud, Emin Mehmet Sipahi ve Hacı Mehmet isimli şahıslara ait birer çiftlik yerin mevcut olduğu görülmektedir.

1-Gayrimüslim Köyler:

Tur Nahiyesi’nde 1526’da 16, 1567’de 17 Gayrimüslim köy mevcut idi. Keferboran Köyü’nde ise nüfusun çoğunluğunu Gayrimüslimlerin teşkil ettiği her iki unsur birlikte ikamet 20 BOA, TD, 1095, s, 65-68. “Cema’at-ı Kâbagî bundan akdem ‘atik cema’at

yazılub cümle rüsûmları ve adet-ı ağnâmları ve bâd-ı hevâları mukabelesinde 11000 akçe ber vech-ı maktu’u eda ederler imiş hâliya tahrir-i cedidden öşr-ı öşrinleri rüsumatları ve bâd-ı hevâları ve adet-ı ağnâmları 12000 akçe kayd olunub kethüdaları Mehmed ve Seydi Ali ve Hamdi ve Kara Mehmed ve Budak ve Halil ber vech-ı maktu’u 12000 akçe-ı hızâne-ı amireye ber vech-ı ba’de sâl be sâl teslim eylemeğe müte’ahhid oldukları ecilden ‘uhdelerine kayd olundu ve mezkur Seydi Ali Kethüdâ-ı cema’at-ı mezburenin tahririne mu’avenet eylemeğin ve sefer-i hümâyûn vâki oldukça oğlu Şeyh Emir cebelü eşmek üzere mu’af kayd olundu.” BOA, TD, 1095, s. 68.

21 BOA, TD, 1095, s. 53. 22 Akkiçilü Cemaati, Millili Aşireti’ne bağlı idi. Bkz. BOA, TD, 998, s. 12; KKA, TD, 117, v. 108b; Mehmet Salih Erpolat, “XVI. Yüzyılda Mardin Sancağı’ndaki Aşiretler”, I. Uluslararası Mardin Tarihi Sempozyumu 26-28 Mayıs 2006 Mardin. (Basılmamış Bildiri). 23 BOA, TD, 1095, s. 53.

Page 398: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

388

etmekteydiler. Böylece Tur Nahiyesi’nde Gayrimüslimlerin mûkim olduğu köy sayısı 18’e çıkmaktadır. 1526’da kaydına rastlanılmayan ve 1567’de tespit edilen yeni Gayrimüslim köy ise Bati’dır24.

Tahrir defterinde Bati Köyü’nün altındaki nottan25 Tur bölgesine ait elimizde mevcut iki defterden başka bir tahririnin daha olduğu anlaşılmaktadır. Gerçekten de Diyarbekir bölgesinin 1518, 1526 ve 1567 olmak üzere XVI. yüzyıla ait yapılmış 3 tahririnden defterler mevcuttur, fakat Midyat’ında içinde yer aldığı Tur Nahiyesi’ne ait elimizde sadece 2 tahrir defteri vardır. 1540 yılına ait defter ise mevcut değildir.

Tur Nahiyesi’ne bağlı Gayrimüslim köyler umumiyetle XI. yüzyıldaki Türk fethinden önce kurulmuştur. Bu köylerin insan hayatı için bölgenin en elverişli yerleri olduğu anlaşılmaktadır.

Gayrimüslim köyler nüfusça Müslim köylere göre daha kalabalık ve büyük idi. Tur Nahiyesi’nin en büyük köyü 1526’da Midyat26, 1567’ de Zâz27 idi. Bunları sıra ile Ardnas, Habab, Bati, Aynverd, Enhil ve Habisnas takip etmektedir. Adı geçen bu köylerin hepsi 1567’de 100 haneden fazla nüfusa sahipti. (Tablo I).

Tur bölgesindeki bazı köylerde bulunan kiliselere ait kayıtlar da mevcuttur. Midyat’ta senelik geliri 1000 akçe olan İbrahim Kilisesi28, Habâb Köyü’nde 800 akçe geliri bağ ve bostandan olan Deyr Melki29, Zâz Köyü’nde “ber vech-ı maktuu nim bedel-ı örşü ğallat ve bağat ve resm-ı küvvare fisene 3000“ akçe olan Deyr-ı Salib Kilisesi30 , yine aynı köyde yıllık geliri bağ, küvvare(kovan) ve hububattan olan 400 akçe ile Deyr Musa Kilisesi31, Salah Köyü’nde yıllık maktuu geliri

24 BOA, TD, 1095, s. 42. 25 BOA,TD, 1095, s. 42. “Karye-ı mezkûrenin gallat-ı sümünden ta’şir olunub

her ne mikdâr galle hasıl olursa humsu hass-ı hümâyûn içün zabt olunub ma’adası sâhib-i mülk olanlar tasarrufundadır deyü defter-i ‘atik-i hakânîde mukayyed olmağın defter-i cedide dahi kayd olundu.”

26 BOA, TD, 998, s. 252. 27 BOA, TD, 1095, s, 37-39. 28 BOA, TD, 1095, s. 32. 29 BOA, TD, 1095, s. 42. 30 BOA, TD, 1095, s. 39. 31 Aynı defter,aynı yer.

Page 399: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

389

1200 akçe olan ve Patrik Yakub’a deruhte edilen Salah Kilisesi32 olmak üzere 5 kilise mevcut idi.

Bakisyan Köyü’nün 6914 akçelik gelirinden 2220 akçesinin Baba Mahmut Kalender33 Zaviyesine vakf edilmiş olduğu anlaşılmaktadır.

Gayrimüslimler Müslimlere göre daha varlıklı ve Ziraate dayalı üretim yaparlarken, Müslimler ziraatle birlikte daha ziyade hayvancılığa dayalı üretime ağırlık vermişlerdi. Müslimlerde ziraî üretim hayvancılığın gerisinde kalmıştır.

Mezra’alar

Tur Nahiyesi’nin dağlık olması, ekilebilir arasisinin sınırlı olması mezra’a sayısının az olması sonucunu doğurmuştur. 1526’da Tur Nahiyesi’ne bağlı herhangi bir mezra’a gösterilmemiştir. 1567’de ise nahiyeye bağlı 14 mezra’anın olduğu görülmektedir. Bunlar: 1-Ayn Kaf, 2-Muğire b. İsa, 3-Seferi, 4-Sefereş, 5-Gir Sinan, 6-Siyavuş Kulu, 7-Kasr-ı Faris, 8-İsa, 9-Pir Mağara, 10-Bakara, 11-Yar Emiri, 12-Bağ-ı Musa, 13- Şa’bali, 14-Ayn Rah

NÜFUS

a-Müslim Nüfus:

XVI. yüzyıl boyunca Midyat merkezinde Müslüman nüfusa rastlanılmamaktadır. Tur Nahiyesi’ndeki Müslüman nüfus ise yerleşik ve göçebe unsurlardan müteşekkil idi.

Tur Nahiyesi dahilinde 1526’da 10’u tamamen Müslüman biri karışık olmak üzere taplam 11 köyde 223 hane, 64 mücerred, Said Köyü’nde 4’te seyyid Müslim yerleşik nüfus yaşamaktaydı. Aynı tarihte Çalki Cemaati’ne mensup 27 hane göçebe nüfus mevcuttu.

1567’de, 16’sı tamamen Müslüman biri karışık olmak üzere 17 köyde 718 hane, 206 mücerred yerleşik Müslim nüfusun yanında Çalki Aşireti’nin muhtemelen 1526’dan sonra şenelttikleri 13 köyde 240 hane, 33 mücerred, Kürdili Cemaati’ne mensup bir köyde ise 34 32 BOA, TD, 1095,s. 40. 33 “ Karye-i mezbûrenin öşr-ı gallâtı ve öşr-ı bağât-ı Baba Mahmut Kalender

zâviyesine vakf olunub sâir rüsûmâtı hâss-ı hümâyûna zabt olunur.” BOA, TD, 1095, s. 48.

Page 400: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

390

hane, 6 mücerred Müslim nüfus yaşamaktaydı. 1567 tarihinde Tur Nahiyesi’nde Çalki, İşti, Şakaki göçer topluluklarına mensup 1687 hane, 137 mücerred nüfus mevcuttu. Bu durumda toplam Müslim nüfus 1961 hane, 176 mücerred nüfustan ibaretti.

Çalki Cemaati içerisinde Mahalmi Oymakları da bulunmaktaydı. Bunlara ait 5 Kışlak mevcuttu. Mahalmiler kaldıkları kışlaklar ile birbirinden tefrik edilip, isimlendirilmişlerdi. Mahalmiler ile birlikte anılan kışlaklar ise Karakilise, Baber, Haramiyan, Karakef Neccar ve Kund( ?) idi.

Mahalmiler’in yaşadıkları köyler ise Meydancık, Babişlü, Mizizah, Dümbedi( ?) Kefer Allâb, Şoruzbah Keferhavar Sa’id Deşiti Deyrizbina, Epşi, Estel, Kindirip ve Kefercuz idi. Bunlardan Meydancık Hasankeyf Nahiyesi’ne bağlı idi.

1526’dan 1567’ye kadar geçen zaman zarfında Müslim nüfustan büyük bir artış olmuştur.1526’da yerleşik nüfusun hane sayısı 223 iken 1567’de 718 haneye çıkmıştır. Bu durumda yerleşik nüfusun hane sayısındaki artış % 321.97 artış olmuştur. Aynı dönemde mücerred sayısı ise 64’ten 206’ya çıkarak % 321.87 oranında artmıştır.

Göçebe nüfus 1526’da 27 hane idi. 1567’de 1687 haneye çıkmıştır. 1526’da mücerred nüfus yokken, 1567’de 137’ye çıkmıştır. Konargöçerlerin hane sayısındaki artış ise % 6248.14, mücerred sayısında ise % 137’yi bulmuştur.

Konargöçer nüfusun bir kısmının 1567’de yerleşik hayata geçtiği görülmektedir. Kebaki Cemaati’nden 13, Kürdili Cemaati’nden 1 köy olmak üzere aşiretlerin 14 yeni köyü şenelttikleri görülmektedir. 14 köydeki toplam hane ve mücerred sayıları ise 274 hane 39 mücerredden ibaret idi.

Tur Nahiyesi’ndeki Müslim nüfusun tahmini sayısı ise 1526’da 225 hane x 5+64 mücerred =1189 iken , 1567’de ise 718 +274x5+206+39=5205 yerleşik, 1687x5+137=8572 aşiret mensubu olmak üzere toplam 13777 Müslim nüfus mevcut idi.

Tur Nahiyesi’nin Müslim, Gayrimüslim toplam tahmini nüfusu 1526’da 1314 müslim, 4789’u Gayrimüslim olmak üzere toplam 6103,

Page 401: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

391

1567’de 13777’si Müslim, 10607’si Gayrimüslim olmak üzere 24384 kişi idi. Iki tahrir arasındaki nüfus artış oranı ise % 468 .47’dir.

Yukarıdaki rakamlara göre 1526’da Tur Nahiyesi’nde Gayrimüslimlerin sayısı Müslümanlarınkinden fazlaydı. 1567’deki rakamlara göre ise Müslim nüfusun Gayrimüslim nüfustan daha fazla olduğu görülmektedir. Bu durum, Osmanlıların bölgeye geldikleri sırada Gayrimüslimlerin bölgeyi terk etmedikleri, buna mükabil Müslümanlardan bölgeden ayrılanların olduğu anlaşılmaktadır. Osmanlıların temin ettiği huzur ve istikrara bağlı olarak Tur bölgesinde hem Müslim, hem de Gayrimüslim nüfusta ciddi artışlar olmuştur.

b-Gayrimüslim Nüfus :

XVI. yüzyılda Tur Nahiyesi’nde Gayrimüslim nüfus Midyat, Enhil, Habisnas, Salah, Ardnas, Zaz, Salah-ı Diğer, Kefra, Keferşam, İstirgan, Keferzi, Alin, Bati, Aynverd, Habab, Bakisyan ve Müslümanlar ile Gayrimüslümlerin birlikte yaşadıkları Keferboran Köyü olmak üzere toplam 18 köyde mukim idiler. XVI . yüzyıl boyunca nüfuslarında artış olmakla beraber köy sayısında fazla bir değişiklik olmamıştır. 1526’da 892 hane, 329 mücerred ; 1567’de ise hane sayısında % 218.49’luk bir artış meydana gelerek sayı 1942 hane, 876 mücerred nüfusa ulaşmıştır. 1567’de mücerred nüfustaki artış ise % 265.65 oranında olmuştur.

XVI . yüzyılda Tur Nahiyesi’nde Gayrimüslimlerin tahmini nüfusu ise 1526’da 892 x 5+329 = 4789 idi. 1567’de ise yine hane sayısı x 5 + mücerred sayısı formulüne göre 1942 x 5 + 876 = 10586’ya ulaşmıştır. Bu iki tarih arasında Gayrimüslim nüfusunda % 221.11’lik bir artış olmuştur.

Page 402: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

392

TABLO:1

XVI. YÜZYILDA TÛR NAHİYESİ KÖYLERİ’NİN HANE VE MÜCERRED SAYILARI

1526 1567 NO KÖYLER H M H M 1 Midyad G 167 53 205 149

2 Enhil (Encil) G 68 21 108 24

3 Epşi (Elkin) M 27 12 76 20

4 Habisnas (Habisnar) G 59 19 102 63

5 Salah G 16 7 55 13

6 Ardnas G 85 43 188 50

7 Zaz G 85 22 219 100

8 Salah-ı Diğer G 72 26 109 96

9 Babişlü (Balişi) M 10 4 27 8

0 Kefra G 38 16 57 43

1 Aynverd G 46 25 136 29

2 Kefer Boran Krş 15+40 4+15 29+68 14+15

3 Kefer Şah (Şam) G 53 16 88 46

4 Mizizah M 30 11 61 20

5 İstirgan G 21 9 65 21

16 Keferzi G 25 8 89 36

17 Alin G 27 12 37 14

8 Bati G - - 149 100

9 Estel M 28 8 93 29

0 Belbin M - - 27 14

1 Habab G 1 9 165 8

2 Bakisyan G 3 3 69 5

3 Elin Müslümanân M - - 136 7

Page 403: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

393

4 Kırkat - - - - -

5 Yar Musa M - - 6 -

6 Erba‘a G 13 5 33 4

7 Sa‘id M 4 4sa 23 7

8 Tâfî M Mz. - 5 4

29 Dişti M 5 1 6 2

0 Kefer Cavar M 19 4 68 27

1 Deyrizbina M 22 5 100 12

2 Şurozba M 15 4 37 9

3 Kefer Allab M 15 2 24 12

4 Tunet M - - 3 - 5 Aynkâf - - - - - 6 Kasr-ı Faris M - - 8 -

TOPLAM 1152 333 2660 1079

M=Müslim

G=Gayrimüslim

∗ Krş=Karışık.

İlk rakamlar Müslüman nüfusu, ikinci rakamlar Gayrimüslim

nüfusu ifade etmektedir.

Page 404: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

394

KÂNEKİ CEMAATİ KÖYLERİ’NİN HANE VE MÜCERRED SAYILARI

1526 1567 NO KÖYLER

H M H M1 Bagas M - - 29 6 2 Sinabir M - - 35 5 3 Kufuf M - - 24 3 4 Katar M - - 21 2 5 Deyrcib M - - 11 -

6 Akmağara

M

- - 14 - 7 Keperak M - - 9 -

8 Ayn Balut

M

- - 22 4

9 Deyri Esed

M

- - 7 - 0 Baho M - - 41 111 Halebi M - - 6 -

2 Ayn Kerem

M

Mz. - 10 1 3 Bağari M - - 11 2 TOPLAM - - 240 3

Page 405: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

395

KÜRDİLİ CEMA’ATI KÖYLERİ’NİN HANE VE MÜCERRED SAYILARI

1526 1567 O KÖYLER H M H M1 Dumbalı - - 34 6 TOPLAM - - 34 6

TABLO: 2

GÖÇER ÇALKİ CEMA’ATI OYMAKLARI

1526 1567

O OYMAKLAR H M H M

1 Semerdi - - 3 9

2 Dellükân - - 33 3

3 Mahalmiyân Kş. Karakilise - - 30 9

4 Mahalmiyân Kışlak-ı Baber - - 7 3

5 Mahalmiyan Kş.Haramiyân - - 1 2

6

Mahalmiyân Karakef Neccâr - - 2 15

7 Mahalmiyân Kş. Kund (?) - - 3 1

8 Kâkân - - 1 12

9 Ebu Zirân - - 9 4

TOPLAM - - 89 68

Page 406: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

396

CEMA’AT-İ İŞTİ

1526 1567 H M H M - - 0 -

ŞAKAKİ34 CEMA’ATİ’NİN HANE VE MÜCERRED SAYILARI

1526 1567 O OYMAKLAR H M H M

1

Şikefti tb. Bahadır ve Şemo Cebelü ve Abdurrhman b. Bekir - - 210 12

2 Şeref Cebelü - - 86 12

3

Duderi tb. İlyas (?) Cebelü - - 25 7

4 Kervari tb. Abbas Cebelü - - 33 -

34 XVI. yüzyılda Hasankeyf çevresinde yaşayan bu aşiretin, XVII. yüzyılda

İran’da sayıları 200 000’i bulan bir topluluk oldukları ve Türkçe konuştuklarını, İran’da 1724’te basılan Tuhfe-i Şahi isimli eser kaydetmektedir. XIX. asırda İran’ı gezerek aşiretler hakkında bilgi veren Jauber ve Morier de bu aşiretin Türkçe konuşan bir topluluk olduğunu kaydetmiştir. Nejat GÖYÜNÇ, “Türk-Kürt İlişkileri Hakkında”. Türk Kültürü, S. 346, Ankara 1992, s. 67,68.

Page 407: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

397

5

Şatırân tb. Hacı Ağa Cebelü ve İlyas Cebelü ve Maksud Kethüda - - 93 10

6

Meyderbân tb. Satı Kethüda ve Şeref Cebelü - - 72 -

7

Letvân (?) tb. Hasan Kethüda - - 77 1

8 Runiyân - - 82 13

9 Şeref tb. Runiyân - - 34 8

0 Bahaeddin tb. Runiyân - - 49 4

11

Nasriyân tb. Bekir ve Yusuf Kethüda - - 62 -

12

Runiyân ve Nasriyân tb. Abdal Cebelü - - 77 -

13

Behravi (?) tb. Maksud Cebelü - - 18 -

14

Huh Reş tb. Mehmed Şemseddin Cebelü - - 80 -

TOPLAM 998 69

Page 408: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

398

XVI. YÜZYILDAN GÜNÜMÜZE ULAŞAN KÖYLER VE YENİ İSİMLERİ

Tur Nahiyesi’nde, XVI. yüzyıldan günümüze kalan 26 yerleşim yeri tespit etmiş bulunuyoruz. Bunlardan Estel ve Keferboran hariç diğerleri hâlâ köy konumundalar. Estel, Midyat’ın bir parçası haline gelmiş iken, Keferboran ise Dargeçit ismi ile yeni bir ilçe merkezi haline getirilmiştir. XVI. yüzyıla ait köy isimlerinin, Kırkat hariç, diğerlerinin tamamı yeni isimler ile değiştirilmiştir. Bu köylerin büyük çoğunluğu, bugün Midyat ilçesine bağlı olmasına karşılık, bazıları Gercüş ve Dargeçit ilçe sınırları içinde yer almaktadır. Bu durum Tur Nahiyesi’nin, Midyat ilçe sınırlarından daha geniş olduğunu göstermektedir. Tespit edebildiğimiz köylerin günümüzdeki isimleri aşağıya alınmıştır.

XVI. Yüzyıldaki İsmi Günümüzdeki İsmi

1-Midyat Midyat

2-Estel Midyat

3-Keferzi Altıntaş

4-Ardnas Bağlarbaşı

5-Bati Bardakçı

6-Salah Barıştepe

7-Riş Düzoba

8-Aynverd Gülgöze

9-Biçin Güven

10-Habisnas Mercimekli

11-Halah Narlı

12-Epşi Şenköy

13-Zaz İzbırak

14-Mizizah Doğançay

15-Keferallab Yolbaşı

Page 409: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

399

16-Kendirip Sögütlü

17-Şoruzbah Çavuşlu

18-Deyrizbina Acırlı

19-Ayn Kaf Kayapınar

20- Taka Oyuklu

21-Keferşam Budaklı

22-Keferhavar Gelinkaya

23-Keferharab Elbeğendi

24-Enhil Yemişli

25-Kırkat Kırkat

26-Alin Akalın

İKTİSADÎ YAPI

a- Ziraî Üretim ve Ziraî Üretimden Alınan Vergiler:

Ziraî mahsuller, devlet için mühim bir malî kaynak olduğu gibi, halkın iaşesi ve hayvanların beslenmesi için de hayatî önemi haizdi. Ekonomi politikası ziraî üretime dayalı olan Osmanlı Devleti, tarım alanlarının “boz bırakılmaması” için bir takım tedbirler almaktan geri kalmamıştır. Devlet, hububat üretimini artırmak için köylüyü, elindeki toprağı işlemeye mecbur tutuyordu. Köylü, üzerinde kayıtlı bulunan arazinin dışında boş bulduğu toprakları değerlendirme imkanına da sahipti. Kanunnamelerde, bu durumu teşvik edici hükümler yer almaktadır35.

1567 tarihindeki bilgilere göre; Tur Nahiyesi’ne bağlı köylerin 45’inde buğday, 44’ünde de arpa üretimi yapılmaktaydı. Hububat üretimi dışında, 27 köyde bostan (piyaz, fasulye, sarımsak), 6’sında penbe (pamuk), 31’inde bağ (üzüm), 6’sında meyve ve 1’inde zeytin, 1’inde de çeltik üretiminin yapıldığı tespit edilmektedir.

35 “...meğerki üzerlerine yazılan yerlerden tamam ekdikten sonra varup ahar

yerde ve ahar köyde zirarat edüp ziyade rençberlik murad ider ola anun gibilere ağaları mani olmaya” İsmet Miroğlu, Kemah Sancağı Ve Erzincan Kazası (1520-1566), Ankara1990, s. 174. (Barkan’dan naklen.)

Page 410: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

400

1567 tarihinde, buğday üretiminden 147272 akçe, arpa üretiminden 62726 akçe vergi alınmıştır. Bu durumda nahiyedeki toplam buğday üretimi 85909 kiledir, zira adı geçen tarihte Tur nahiyesinde hububat öşrü 1/7 nisbetindeydi36. Arpa üretimi ise 54885 kile idi. Alınan vergi miktarı ise 62726 akçe idi.

Çeltik üretimi, sadece Halebi köyünde yapılıyordu. Bu köyde yapılan çeltik üretiminden 500 akçe vergi tahsil ediliyordu.

Bostan üretimi 27 köyde yapılıyordu. Bu üretime mukabil 3029 akçe bostan vergisi alınmıştır.

Tur Nahiyesi’nde, buğdaydan sonra en önemli gelir getirici kaynak üzüm üretimi idi. 31 köyde üzüm yetiştiriciliği yapılıyordu. Resm-ı bağat ismi ile alınan vergi miktarı ise 96802 akçe idi.

Meyve üretimi Midyat, Salah, Babişlü, Erba’a, Bagas ve Sinabir olmak üzere 6 köyde yapıldığı görülmektedir. Meyve üretiminden 439 akçe vergi alınıyordu.

Penbe (pamuk) üretimi, Belbin, Bagas, Halebi, Ayn Kerme ve Bakari olmak üzere 5 köyde gerçekleşiyordu. Bu üretimden alınan vergi miktarı ise 1200 akçe idi.

Zeytin üretimi, sadece Deyrizbina köyünde yapılmaktaydı. Bunun için alınan vergi miktarı 60 akçe idi. Ancak günümüzde burada zeytin üretimine ilişkin herhangi bir ize rastlanılmamaktadır.

Tur Nahiyesi’nde narh fiyatları buğday keyli için 12, arpa keyli için 8 ve penbe müddü için 15 akçe olarak uygulanmıştır.

b- Hayvancılık ve Hayvancılıkla İlgili Vergiler:

1-Âdet- Ağnam

Âdet-ı ağnam, koyun ve keçi için üreticiden alınan verginin ismidir. Bu vergi devlet dahilinde Müslüman Gayrimüslim farkı gözetilmeksizin umumiyetle bütün reayâdan eşit bir şekilde 2 veya 3 koyun başına 1 akçe olarak alınırdı37.

36 BOA, TD, 1095, s. 32. 37 Neşet Çağatay, “Osmanlı İmparatorluğu’nda Reâyâdan Alınan Vergi ve

Resimler”, A. Ü. Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Dergisi, V/5, Ankara (1947), s. 485.

Page 411: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

401

1567 tarihinde Çalki Cemaati’nden 200538 akçe, İşti Cemaati’nden 1400039 akçe, Kebâki40 Cemaati’nden 8805 akçe adet-ı ağnâm alınıyordu. Şakaki41 Cemaati’nın adet-ı ağnâm miktarını ise tespit edemiyoruz, çünkü adı geçen cema’atin bütün vergileri yekun olarak 90 000 akçe kaydedilmiş, içinden ne kadarı adet-ı ağnâm için tahsil edilmiştir, belli değildir.

Tur Nahiyesi’nde, adet-ı ağnâm mükelleflerinin tamamı aşiret mensubu konar-göçer Müslüman halk idi.

2- Resm-i Küvâre

Reâyânın elindeki arı kovanlarının mahsulünden, yani balından vergi ismidir.1567’de Tur nahiyesinde 23 köyde bal üretimi yapılıyordu. Bu üretimden 2586 akçe vergi alınıyordu.

c- Maktu’ Vergiler ve Mukata’alar:

Mukata’a, geliri kimseye dirlik olarak verilmeyip, doğrudan divan-ı hümayuna bırakılan vergi ve gelir kaynakları için kullanılan bir ıstılahtır. Mirî arazi rejiminin uygulandığı her yerde, mukata’a ile devletin nakit para ihtiyacını karşılamak üzere iktisadî iş çeşidi, ziraat, maden vb. gibi memleketin en zengin gelir kaynakları mukata’a olarak hazineye gelir getirici kaynak olarak kayd edilmiştir42. Tur nahiyesinde mukata’a olarak kaydedilen 3 işletme mevcut idi. Bunlar; Midyat ve Habab’taki birer boyahane, Keferboran köyündeki iki bâb asiyâb (değirmen) den ibaretti.

Boyahaneler, XVI. yüzyılda en önemli sanayi kolu olan dokuma sanayiinde kullanılan ipliklerin renklendirilmesi ve kumaşların boyanması için faaliyet gösteren işletmelerdir. Tur nahiyesinde 1526’da boyahane kaydına rastlanılmamaktadır. 1567 tarihinde ise, biri Midyat köyünde, yıllık geliri 8000 akçe, diğeri Habab köyünde yıllık geliri 1200 akçe olan iki boyahanenin faal

38 BOA, TD, 1095, s. 58. 39 BOA, TD, 1095, s. 58. 40 BOA, TD, 1095, s. 65-68. 41 BOA, TD, 1095, s. 65. 42 Mustafa Akdağ, Türkiye’nin İktisadî ve İçtimaî Tarihi II, İstanbul 1995,

s. 231.

Page 412: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

402

olduğu görülmektedir43. 1567’de Tur nahiyesinde, boyahane mukata’asından toplam, 9200 akçe gelir elde edilmekteydi.

Tur Nahiyesi’ndeki başka bir işletme ise, Keferboran köyündeki iki göz değirmen idi. 1526 tarihinde iki bâb asiyâb için yıllık gelir 225044 akçe kaydedilmişse de bu rakamın sehven yazılmış olduğu düşünülmektedir. Kanunnamelere göre; bu iki göz değirmen tam yıl çalışacak olursa yıllık geliri 120 akçe, yarım yıl çalışacak olursa yıllık geliri 60 akçe geliri oludu. Bu durumda 1526’da 1250 akçe olarak kaydedilen rakamın doğru olması mümkün değildir. Nitekim 1567 tarihinde, bu işletme için “asiyâb-ı hassa45” kaydı düşülerek senelik 800 akçe alındığı görülmektedir. Bu tarihte değirmenin kaç göz olduğu hususunda bilgi verilmemiştir.

1567 tarihinde Erba’a Köyü’nde de “nim sâl” (yarım yıl) çalışan ve senelik geliri 90 akçe olan 3 bâb değirmen faaliyet göstermekte idi.

d- Şahsa Bağlı Vergiler:

1-Resm-i Çift

Osmanlı Devleti’nde mirî arazi sisteminin uygulandığı bölgelerde, çift tabir edilen muayyen büyüklükteki bir araziyi ekip biçen raiyyetin ödediği vergiye çift resmi denir. Çift (çiftlik) ile, arazinin verimliliğine göre 60 ile 150 dönüm arasında değişebilen büyüklükteki toprak parçası kastedilmektedir. Bu vergi sadece Müslümanlardan tahsil edilirdi.

Diyarbekir Beylerbeyliği’ne bağlı sancaklarda çift resmi, umumiyetle 50 akçe idi.

1567’de Tur Nahiyesi’nin 25 köyünden toplam, 12650 akçe resm-i çift tahsil edilmiştir. (Bkz. Tablo:5).

2-Resm-i Bennâk

Bennâk, evli fakat çift tasarruf etmeyen veya nim çift’den az yer tasarruf eden raiyyet için kullanılan bir tabirdir. Mücerredden farkı sadece evli olmasıdır. Bennâk resmi, resm-i çift gibi toprağa bağlı 43 BOA, TD, 1095, s. 32, 47. 44 BOA, TD, 998, s. 252. 45 BOA, TD, 1095, s. 48.

Page 413: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

403

olmayıp, tamamen şahsa bağlı bir baş vergisidir. Nitekim 1566 tarihli Harput Kanunnâmesi’nde bu vergi için “baş hakkı” ibaresi kullanılmıştır46. Resm-i bennâk 12 akçe olarak tahsil edilmekteydi.

1567’de, Tur Nahisi’nde 6432 akçe bennâk resmi tahsil edilmiştir. Bu vergi miktarı, adı geçen tarihte 136 ailenin arazisinin ya hiç olmadığını, ya da bir çiftten daha az toprak tasarruf ettiğini ifade etmektedir.

3- Resm-i Mücerred

Mücered, evlenmemiş fakat eli iş tutan “kisb ü kâra kâdir” olan reâyâdan alınan bir vergi olup, miktarı 6 akçe idi. 1567’de sadece Müslüman mücerredlerden bu vergi tahsil edilmiştir. Bu tarihte 1038 akçe mücerred resmi alınmıştır.

4- Resm-i İspenç

İspenç resmi, büluğ çağına ermiş, köylü, göçebe, şehir veya kasabada oturan, evli veya bekar topraklı veya topraksız her Gayrimüslim erkekten alınan örfî bir baş vergisidir.

1567’de Tur nahiyesinden yekûn olarak 68500 akçe ispenç resmi tahsil edilmiştir. (Bkz. Tablo:5).

5- Adet-i Irğadiye

Osmanlı Devleti’nde, zaman ve mekana göre adet-i ırğadiye için farklı uygulamaların olduğu görülmektedir. bu vergi, yol, köprü, kale gibi bazı yapıların inşasında yılda 3-4 gün bedenen çalışmakla ödendiği gibi, 3-4 günlük çalışmanın bedeli olarak para ödemekle de bu mükellefiyet yerine getirilirdi.

1567’de Tur Nahiyesi’nde Müslim- Gayrimüslim evli olan her mükelleften 6 akçe olarak tahsil edildiği görülmektedir. Adı geçen tarihte, 17084 akçe ırğadiye resmi tahsil edilmiştir.

46 Mehmet Ali Ünal, XVI. Yüzyılda Harput Sancağı (1518-1566), Ankara

1989, s. 130.

Page 414: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

404

c- Arızi Vergiler:

1- Bâd-ı Hevâ

Bu vergi, önceden kestirilemeyen ve zuhurata bağlı olarak alınan bir vergidir. 1567’de bu vergi kalemi için 8333 akçe alınmıştır.

2- Resm-i Arus

Arus, düğünlerde alınan resim hakkında kullanılan bir tabirdir. Bu vergi evlenen kadınların kocalarından alınırdı. Arusun lugat manası gelindir47. Bu vergi “kız oğlan kız” yani bakire kız için 60 akçe, “dulavrat” için ise 30 akçe olarak evlenen erkekten tahsil edilirdi. Gayrimüslim kızlar için 30, dullar için ise bu miktar 15 akçe idi48.

1567’de arus resmi olarak Tur Nahiyesi’nden 4515 akçe tahsil edilmiştir.

3- Resm-i Tapu ve Deşt-i Bâni

Tapu resm-i, çiftlik tasarruf eden reâyânın bir defaya mahsus olmak üzere sipahisine ödediği ve çoğunlukla arazisinin bir yıllık mahsulünün bedelidir. Bu ödemeyi yapan raiyet, ömrünün sonuna kadar arazi üzerindeki tasarruf hakkını sürdürür ve arazinin tasarruf hakkını çocuklarına miras bırakabilirdi.

Deştbâni ise herhangi bir şahsın at veya davarının başka bir kişinin ekinine girdiğinde ödediği cerime, yani para cezasıdır. 1567’de bu kalemden tahsil edilen vergi miktarı 6468 akçe idi.

47 Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü I,

İstanbul 1993, s. 89. 48 Aynı yazar, aynı yer.

Page 415: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

405

TABLO: 3

TUR NAHİYESİ’NDE ZİRAÎ ÜRETİM VE BUNLARDAN ALINAN VERGİLER (1567)

NO

YL

ER

Buğ

day

Arp

a

Bos

tan

Bağ

at

Mey

ve

Penb

e

Çel

tik

Zey

tin

1 Midyat 10392 3472 200 6500 200 - - -

2 Enhil 6408 2136 30 7200 - - - -

3 Epşi 6144 2048 30 2520 - - - -

4 Habisnas 30132 10064 50 2350 - - - -

5 Salâh 3624 1208 160 3520 - - - -

6 Ardnâs 6396 2136 50 4200 - - - -

7 Zâz 9912 3304 150 7560 - - - -

8 Salâh- Diğer 5976 1992 100 3100 60 - - -

9 Babişlü 1560 560 - 2500 30 - - -

10 Kefrâ 5088 1696 50 3000 - - - -

11 Allin 1392 464 51 3500 - - - -

12 Bati 7200 2400 100 6000 - - - -

13 Estel 4680 1560 120 2600 - - - -

14 Aynvard 4248 1416 125 6300 - - - -

15 Belbin 2808 936 50 1400 - 300 - -

16 Habâb 6600 2160 - 10000 - - - -

17 Kefrburân 3840 800 1400 504 - - - -

18 Bakisyân 660 270 - 2290 - - - -

19 Keferşâm 6240 2080 50 3960 - - - -

20 Mizizah 1680 560 60 3400 - - - -

21 İştirgân 1848 616 100 2000 - - - -

22 Keferzi 3192 1072 69 2000 - - - -

23 Allin Müslümanân 2400 800 - 6400 - - - -

24 Tunet - - - - - - - -

25 Kasr-ı Faris - - - - - - - -

26 Kırkat - - - - - - - -

Page 416: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

406

27 Yar Musa 600 200 - 100 - - - -

28 Aynkâf - - - - - - - -

29 Erba’a 480 160 - - 91 - - -

30 Sa’id 720 240 - 409 - - - -

31 Tafi 3840 1280 - - - - - -

32 Dişti 2400 720 20 - - - - -

33 Bagâs 260 80 - 150 30 75 - -

34 Sinabir 572 160 - 270 28 - - -

35 Kufuf 520 160 - - - - - -

36 Katar 260 80 - - - - - -

37 Deyr Çib 260 80 - - - - -- -

38 Akmağara 260 120 - - - - - -

39 Keperâk 260 80 - - - - - -

40 Aynbulut - - - - - - - -

41 Deyr Esed 260 80 - - - - - -

42 Bahu 780 240 - 69 - - - -

43 Halebi 372 120 11 - - 225 500 -

44 Aynkerme 1140 376 13 - - 300 - -

45 Bakari 1020 336 10 - - 300 - -

46 Dumbalı 1508 464 30 3000 - - - -

47 Kefrcavar 5592 1864 55 2454 - - - -

48 Deyrizbina 36000 12000 50 3000 - - - 60

49 Şurozbah 4236 1416 30 480 - - - -

50 Kefr Allâb 300 400 - - - - - -

TOPLAM 147272 62726 3029 96802 439 1200 500 60

Page 417: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

407

TABLO: 4

HAYVANSAL ÜRETİMDEN ALINAN VERGİLER

NO KÖYLER Resm-ı Küvvare

Adet-ı Ağnam

1 Midyat 500 - 2 Enhil 17 - 3 Epşi 92 - 4 Habisnâs 208 - 5 Salâh 60 - 6 Ardnâs 300 - 7 Zâz 150 -

8 Salâh- Diğer 150 -

9 Babişlü 30 - 10 Kefrâ 158 - 11 Allin 60 - 12 Bati 166 - 13 Estel 122 - 14 Aynvard 20 -

15 Kefrburân 30 - 16 Bakisyân 100 -

17 Keferşâm 160 - 18 Mizizah 30 - 19 İştirgân 40 - 20 Keferzi 60 - 21 Dişti 33 -

Page 418: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

408

22 Dumbalı 100 -

23 Kefercavar 40 - 24 Bagâs - 372 25 Sinâbir - 2082 26 Kufuf - 1415 27 Katar - 832 28 Deyr Cib - 415

29 Akmağara - 83 30 Keperak - 250 31 Aynbulut - 1332

32 Deyr Esed - 83 33 Bahu - 1581

TOPLAM 2586 8805

Page 419: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

409

TABLO: 5

ŞAHSA BAĞLI VERGİLER

NO

YL

ER

Çift

İspe

Irga

diye

Aru

s

Tap

u ve

D

eştb

ani

B. H

evâ

Ben

nâk

Müc

erre

d

1 Midyat - 8850 1830 480 616 1000 - -

2 Enhil - 3300 648 220 180 500 - -

3 Epşi 1750 - 456 120 250 200 444 120

4 Habisnas - 4125 612 180 200 300 - -

5 Salâh 1175 - 330 60 250 150 360 78

6 Ardnâs - 5950 1128 300 200 300 - -

7 Zâz - 7975 1314 300 350 451 - -

8 Salâh - 5125 654 240 246 500 - -

9 Babişlü 600 - 162 30 100 100 168 48

10 Kefrâ - 2500 342 240 250 200 - -

11 Allin - 1275 222 120 150 250 - -

12 Bati - 6225 1194 300 200 300 - -

13 Estel 1000 - 558 30 400 250 - -

14 Aynvard - 4125 810 240 200 250 - -

15 Belbin 575 - 162 30 100 150 180 48

16 Habâb - 5075 930 200 350 500 - -

17 Kefrburân 200 2075 582 120 200 250 300 84

18 Bakisyân - 2600 414 120 210 250 - -

19 Keferşâm - 3350 548 300 200 250 - -

20 Mizizah 725 - 366 30 150 192 492 120

21 İştirgân - 2150 390 180 300 250 - -

22 Keferzi - 2875 534 180 200 250 - -

23 Allin Müslümanân 500 - 816 120 276 500 1500 222

24 Tunet - - - - - - - -

25 Kasr-ı Faris - - - - - - - -

Page 420: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

410

26 Kırkat - - - - - - - -

27 Yar Musa 150 - 36 - 36 30 48 -

28 Aynkâf - - - - - - - -

29 Erba’a - 925 198 - 60 70 - -

30 Sa’id 425 - 138 30 71 60 132 42

31 Tafi 200 - 30 - 63 50 12 24

32 Dişti 175 - 36 - 50 30 24 12

33 Bagâs 600 - 174 30 40 50 204 36

34 Sinabir 620 - 210 30 50 50 264 30

35 Kufuf 400 - 144 30 30 50 192 18

36 Katar 200 - 126 30 30 50 204 12

37 Deyr Çib 200 - 66 30 20 30 84 -

38 Akmağara 250 - 84 30 30 50 108 -

39 Keperâk 200 - 54 15 40 40 60 -

40 Aynbulut - - 132 60 - 30 264 24

41 Deyr Esed 200 - 42 30 30 20 36 -

42 Bahu 1050 - 246 30 40 50 240 66

43 Halebi 200 - 36 - 50 30 24 -

44 Aynkerme 250 - 60 - 50 50 60 6

45 Bakari 450 - 66 - 50 50 24 12

46 Dumbalı 550 - 204 30 150 200 240 36

47 Kefercavar - - - - - - - -

48 Deyrizbina - - - - - - - -

49 Şurozbah - - - - - - - -

50 Kefer Allâb - - - - - - - -

TOPLAM 12650 68500 17084 4515 6468 8333 6432 1038

Page 421: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

411

TABLO: 6

TAHRİRLERE GÖRE TUR NAHİYESİNDEKİ KÖYLERİN HASILLARI

KÖYLER 1526 1567 Artış % Midyat 24983 42440 169.87 Enhil 10018 20639 206.01 Epşi 6585 15174 230,43 Habisnâs 7522 48281 641.86 Salâh 3522 10975 311.16 Ardnâs 10590 20980 198.11 Zâz 11785 31466 276.00

Salâh-ı Diğer 10122 18143 179.24 Babişlü 2454 5978 243.6 Kefrâ 5753 13524 235.07 Allin 4194 7484 178.44 Bati - 24087 - Estel 4495 12262 272.79 Aynvard 7277 17740 243.78 Belbin - 6729 - Habâb - 27115 - Kefrburan 7189 11185 155.58 Bakisyân 2479 6914 178.90 Keferşâm 10028 17118 170.70 Mizizah 5126 7805 152.26 İştirgan 4992 7874 157.73 Keferzi 4525 10432 230.54

Allin Müslümanân - 16524 -

Page 422: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

412

Tunet - 2000 - Kasr-ı Faris - 1500 - Kırkat - 2000 - Yar Musa - 1200 - Aynkâf 200 800 400 Erba’a 2181 2074 -5.15 Sa’id 762 2267 297.50 Taki - 5499 - Dişti 1719 3500 203.60 Bagâs - 2621 - Sinabir - 4381 - Kufuf - 2959 - Katar - 1824 - Deyr Çib - 1185 - Akmağara - 1015 - Keperâk - 999 - Aynbulut - 1842 - Deyr Esed - 781 - Bâhu - 4392 - Halebi - 1568 - Aynkerme 1001 2305 230.5 Bakari - 2318 - Dumbalı - 6512 - Kefercavar 6014 12700 211.17 Deyrizbina 5352 55195 1031.29 Şurozbah 5757 8000 138.96 Kefer Allâb 3770 4252 112.78 TOPLAM 170394 536558 314.89

Sonuç:

Bu çalışma ile, XVI. yüzyılda Tur Nahiyesi’nin içtimaî, iktisadî, ve dinî yapısı, Osmanlı Arşiv Belgeleri ışığında, ortaya konulmuştur.

XVI. yüzyılda Midyat ve Tur Nahiyesi’ne bağlı bütün köyler sürekli gelişme göstermiştir. XVI. yüzyılın ortalarında bölgeye konar-

Page 423: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

413

göçer aşiretlerin yerleşmesiyle nahiyede, Müslüman nüfusun oranı daha da artmıştır.

Arşiv belgeleri ışığında hazırlanan bu çalışma ile, XVI. yüzyıldaki Midyat ve Tur Nahiyesi’nin durumunu günümüzle mukayese etme imkanı ortaya konulmuştur.

Midyat’taki Gayrimüslimlerin, Türk hakimiyeti dönemi boyunca, bölgedeki varlıklarını rahat bir şekilde sürdürdükleri, Osmanlı idaresinde, nüfuslarında ve gelirlerinde artış olduğu tespit edilebilmektedir.

Page 424: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur
Page 425: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

17. YÜZYIL MARDİN TARİHİNDEN İKİ KESİT: GAYRİMÜSLİM NÜFUS VE KALE TEŞKİLÂTI

Orhan KILIÇ*

Giriş

Bu çalışmada 17. yüzyıl Mardin tarihinin demografik ve askeri tarihine katkı amaçlanmaktadır. İncelenen konulardan birincisi Mardin şehrinde ve Mardin kazasına bağlı köylerde yaşayan gayrimüslim nüfus, ikincisi ise Mardin ve Nusaybin kaleleri teşkilâtıdır.

Gayrimüslim nüfusun tespiti için 17. yüzyılla ilgili 3 cizye defteri kullanıldı. 1706 tarihli bir cizye icmal defteri ise 18. yüzyılın başı ile ilgili özet bilgiler vermemize yardımcı oldu. Bu bilgiler zaman zaman 16. yüzyıl bilgileri ile hareketli bir hale getirilmeye çalışıldı. Bu konuda merhum Nejat Göyünç’ün eserinden istifade ettik.

Kale teşkilatı konusunda ise 1636-1637 (H. 1046) tarihli mevacib defterindeki bilgiler esas alındı.

*Prof Dr. Orhan KILIÇ Fırat Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü ELAZIĞ. [email protected]

Page 426: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

416

1- GAYRİMÜSLİM NÜFUS

a- Mardin Şehrindeki Gayrimüslim Nüfus

Mardin, farklı din ve milletten insanların bir arada yaşamasını mecbur kılan bir coğrafya. Coğrafyanın ve tarihi sürecin gerekleri Osmanlı döneminde de Mardin şehrinde ve çevresinde böylesi bir yapıyı devam ettirmeyi gerektirmiştir. Yahudi, Şemsi, Hıristiyanlığın çeşitli grupları ve Müslümanlar birlikte yaşamayı uzun yıllar becerebilmişlerdir.

Mardin şehrindeki mahalleler bu bakımdan diğer şehirlerdekilerden farklılık arz eder. Mardin’de mahalleleri Müslüman mahalleler, gayrimüslim mahalleler, karışık mahalleler olarak bir tasnife tabi tutmanın mümkün olmadığı ve sadece bir dini zümreye ait mahalleye rastlanmadığı ifade edilmektedir1. Mahallelerde elbette bir dinin mensupları ağırlıklı olarak bulunuyordu.

Elimizdeki defterler Mardin şehrinde 17. yüzyıl boyunca 12 mahalleye işaret etmektedir. Bunların bazıları aşağıdaki tabloda da görüleceği üzere incelediğimiz üç dönemin hepsinde yer almamaktadır. Mesela Yahudiyan Mahallesi gibi.

Mardin şehrindeki 12 mahalledeki gayrimüslimlerin nefer sayıları aşağıda bir tablo halinde verilmiştir. Buradaki sayıların cizye vergisi vermeye muktedir neferlerin sayısının olduğuna dikkat çekmemiz gerekir. Tahmini bir nüfus hesabı ayrıca aşağıda yapılacaktır.

1 İbrahim Özcoşar, “13 Mahalle 7 Cemaat (19. Yüzyıl Mardin’inde Cemaatler Arası Sosyal Uyuma Örnekler)”, Erciyes Üniversitesi I. Uluslararası Sosyal Araştırmalar Sempozyumu (EUSAS-I)/Osmanlı Toplumunda Birlikte Yaşama Sanatı: Türk-Ermeni İlişkileri Örneği, Kayseri, 20-22 Nisan 2006 (Sunulmuş bildirinin metni s. 11).

Page 427: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

417

Tablo 1: Mardin Şehrindeki Gayrimüslim Vergi Nüfusu

Mahallenin Adı

1608-1611[1]

1692-1693[2]

1694-1695[3]

Alâ (Baş-ı Alâ) 105 153 155

Kölâsiyye (Gölâsiyye) 45 118 129 Kıssis 60 124 125

Babül’l-Cedid 30 119 118 Zarrâka 30 87 103 Zeytun 20 97 91 Sündik(e) 70 74 90

Edna (Baş-ı Edna) X 83 85 Şemsiyyân 22 66 82

Dağınık binalar (bina-yı perâkende) X 74 73 Maristan X 47 62 Yahûdiyân 10 X X TOPLAM 392 1.042 1.113

Şehirdeki gayrimüslim nüfusun Hıristiyan, Musevi ve Şemsilerden oluştukları anlaşılmaktadır. Şemsiyyân Mahallesi’ndeki nüfusun büyük bir kısmı şemsilerden müteşekkildi. 1526 yılından sonra mahallede az sayıda Müslüman ahaliye rastlandığı ifade edilmektedir2.

16. yüzyılda Mardin şehrinde –tahminen- 103-662 kişi arasında Yahudi varken3, 17. yüzyılın başlarında bu sayı 10 nefere yani 2 Nejat Göyünç, XVI. Yüzyılda Mardin Sancağı, Ankara, 1991, s. 100. 3 Mardin şehrinde 1518’de 480, 1526’da 103, 1540 tarihinde 662 Yahudi olduğu ileri sürülmektedir. Bkz. Göyünç, s. 87-88.

Page 428: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

418

yaklaşık 50 kişiye kadar düşmüştür. Kaynaklar 19. yüzyılda Mardin şehrinde Yahudi nüfusun olmadığını Yahudilerin Cizre ve Midyat’ta bulunduklarına dikkat çekmektedirler. Nitekim bizim incelediğimiz üç cizye defterinden sadece ilkinde Yahudiyan Mahallesi’ne rastlanmış diğer iki defterde Yahudilerin oturduğu mahalleye tesadüf edilememiştir. Ancak 1706 tarihli cizye icmal defterinde sayı verilmemekle birlikte Mardin’deki gayrimüslim cemaatler gebrân ve yahudiyân oldukları belirtilerek verilmiştir4.

Mardin Yahudilerinin Sinagog ayin gününün pazardan cumartesine alınmasından sonra Nusaybin’e taşındıkları da ifade edilir5. Mardin’in köylerinde ise Yahudiye rastlanmamaktadır. Bu durum Yahudilerin daha çok şehirlerdeki iktisadi faaliyetler ile ilgili olmaları ile doğrudan alakalı olmalıdır.

Hıristiyan nüfus; Süryani Kadim, Süryani Katolik, Ermeni Katolik, Keldâni, Yakubi ve Nasturi olarak tarihi dönemler içerisinde bir sınıflandırmaya tabi tutulmakla beraber6 ağırlıklı olarak Süryanilerin şehirde bulundukları söylenebilir.

Mardin şehrinde Hıristiyanların en yoğun bulunduğu mahalle Baş-ı Alâ Mahallesi’dir. Bu mahalle bazen sadece ‘Alâ şeklinde ifade edilmiştir. Mahallenin Edna olarak anılan aşağı kısmı da bulunmaktadır. Ancak buradaki gayrimüslim sayısı Alâ’ya göre daha azdır. Nüfus yoğunluğu bakımından Kölâsiyye, Kıssis, Babü’l-Cedîd ve Zarrâka mahallelerinde diğerlerine nazaran daha fazla gayrimüslim yaşıyordu. 73-74 nefer ise herhangi bir mahallenin bünyesinde olmadan muhtemelen şehrin muhtelif yönlerindeki varoş kısımlarda dağınık olarak bulunuyorlardı.

1608-1694 yılları arasında, yani neredeyse 17. yüzyılın tamamında, şehirdeki gayrimüslim nüfusta bir artış söz konusudur. Yukarıdaki tabloda verdiğimiz rakamlar cizye mükelleflerinin sayısıdır. Dolayısıyla gerçek nüfusu yansıtmamaktadır. Tahmini bir hesaplama ile yani vergi mükelleflerinin 1/3’ünü bekâr farz edip, evli kabul edilenleri de 5 ile çarparsak; 1608-1611’de 1.430, 1692-1693’de

4 BA., MAD 3313, s. 96. 5 Suavi Aydın, Kudret Emiroğlu, Oktay Özel, Süha Ünsal, Mardin Aşiret-Cemaat-Devlet, 2. Baskı, İstanbul, 2001, s. 308. 6 Göyünç, s. 77; Aydın, …, s. 281-308.

Page 429: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

419

3.820, 1694-1695’de 4.081 kişilik Müslüman olmayan bir nüfusun Mardin şehrinde bulunduğu söylenebilir.

b- Mardin Kazasına Bağlı Köylerdeki Gayrimüslim Nüfus

Mardin kazasına bağlı köylerin bir kısmında da gayrimüslimler yaşamaktaydı. Bu köylerin bazıları tamamıyla gayrimüslimler tarafından iskân edilmiş iken, bazılarında müslim-gayrimüslim birlikte yaşıyorlardı. Mesela 16. yüzyılda Kelbin köyünde İslâm ve Hıristiyanların birlikte yaşadıkları bilinmektedir7. Cizye defterleri, gayrimüslim nüfusun kendi içindeki sınıflandırmasını yapmamaktadır. Ancak köylerde Yahudilerin olmadığı malûmdur. 17. yüzyılın başlarında Mardin kazasına bağlı 20 köyde 570 nefer yaşamaktadır. Bu rakam aynı yıllarda şehirde yaşayan gayrimüslim sayısından fazladır. Ancak bu durum yüzyılın sonlarına doğru tersine bir durum arz edecektir. Bu gelişmeyi daha net müşahede etmek ve değerlendirmek için aşağıdaki tablo yardımcı olacaktır.

7 Göyünç, s. 65. Mardin kazasına bağlı köylerin 16. yüzyıldaki durumları hakkında zikredilen eserin ilgili kısımlarına müracaat edilebilir.

Page 430: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

420

Tablo 2: Mardin Kazasına Bağlı Köylerdeki Gayrimüslim Vergi Nüfusu

Köyün Adı 1608-1611[1]

1692-1693[2]

1694-1695[3]

Göllü (Kusûr, Göllü Kend) 120 158 157

Ta’âmî-i Kebîr (Daimi, Sürekli) 50 X X

Kızıl Kend (Kızıl, Boyaklı) 50 X 16

Til Kura (Tel Kari, Çiftli-bağ) 45 16 X

Deyr Bâsiyye (Derbesiye, Şenyurt) 40 X X Şamrah 35 X X Kelbîn (Halkalı) 30 2 X Mansuriyye (Yalım) 30 56 61 Meşkûk (Ayrık) 25 X 27 Kal’at-el-İmrâ (Kalat-mara, Eski Kale) 25 23 37 Ta’âmî-i Sağîr 23 X X Benabil (Bülbül) 20 25 25 Til Ermen 18 10 17

Page 431: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

421

Tibyât (Eymirli) 12 3 X Mağaraçık 11 X X …ül-Melâyi 8 X X

Selme (Semli, Kuyulu) 8 X X Döşme(?) 8 X X İbrahimiyye (Işıklar) 7 4 11 Harezm 5 X X Buveyre X 20 22 Şemruk X 28 40 Koçhisar (Kızıltepe) X 18 22

Perâkende (Dağınık olarak yaşayanlar) X 600 X TOPLAM 570 963 435

17. yüzyılın başlarında 20 köyde meskûn olan gayrimüslimler, yüzyılın sonlarına doğru sadece 11-12 köyde görülmektedirler. İskân edilen köy sayısının ve mevcut köylerdeki nüfusun büyük oranda azalması sonucunda, 17. yüzyılın sonlarında kırsal alanda yaşayan gayrimüslim sayısı şehirde yaşayanlara göre bir düşüş göstermiştir. Yukarıdaki iki tablo 17. yüzyıl boyunca gayrimüslim nüfus açısından kırsal alanlardan şehirlere doğru bir akışın olduğunu net bir şekilde ortaya koymaktadır.

Köylerin içerisinde gayrimüslim nüfus bakımından en kalabalık köy olarak Göllü görülmektedir. Ancak 16. yüzyıldaki nüfusuna göre burada da bir azalma söz konusudur. 1564 yılında 424 hane 177 mücerred8 olan vergi nüfusu, 1608 tarihinde 120’dir. 17. yüzyılın sonlarına doğru bu sayı doğal nüfus artışı ile izah edilebilecek bir oranda artarak 158’e çıkmıştır. Buna rağmen, 1564-1608 arasındaki

8 Göyünç, s. 68.

Page 432: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

422

herhangi bir dönemde, bu köyden de büyük bir nüfusun başka yerlere taşındığını rahatlıkla söylemek mümkündür.

Til Ermen, Kal’at-el-İmra, Mansuriyye ve Benabil köylerinde 17. yüzyılda olağanüstü bir nüfus hareketi olmadığı anlaşılmaktadır. 1692 yılında perâkende olarak kaydedilenlerin sayısı 600’dür. Bunlar herhangi bir köyün bünyesine dahil edilmeden yazılan vergi mükellefleridir. Ancak daha sonraki yıllara ait bilgileri içeren defterde perâkende kaydedilmemiştir.

Mahallelerde uyguladığımız metod ile tahmini bir nüfus hesaplaması yapmamız durumunda; 1608-1611’de 2.090, 1692-1693’de 3.531, 1694-1695’de 1.595 kişinin Mardin kazasına bağlı köylerde yaşadıkları söylenebilir.

Bu duruma göre Mardin şehrinde ve kazaya bağlı köylerde cizye vergisi vermeye mükellef gayrimüslim sayısı bakımından şöyle bir tablo ortaya çıkmaktadır.

Tablo 3: 17. Yüzyılda Gayrimüslim Nüfus/ Şehir ve Köyler*

Nüfus 1608-1611[1]

1692-1693[2]

1694-1695[3]

Şehir 392 (1430)

1042 (3820)

1113 (4081)

Köyler 570 (2090)

963 (3531)

435 (1595)

TOPLAM962 (3520)

2005** (7351)

1548*** (5676)

Bu rakamları 16. yüzyıl ile kıyasladığımızda, yukarıda da kısmen değindiğimiz üzere, gayrimüslim nüfusta bir azalma olduğu anlaşılmaktadır. Mesela 1526 tarihinde Mardin şehrinde 6.202, köylerde ise 6.240 olmak üzere toplam 12.442 gayrimüslim yaşıyordu9.

*Parantez içinde verilen rakamlar tahmini gerçek nüfustur. Köyler sadece Mardin kazasına bağlı olanlardır. 9 Göyünç, s. 87.

Page 433: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

423

Elimizde 18. yüzyılın başlarına ait ve 1706 tarihli bir cizye icmal kaydı daha vardır. Burada Mardin Kazasındaki Yahudi ve Hıristiyanların şehir ve köyler belirtilmeden toplam sayıları verilmiştir. Buna göre Mardin Kazasında toplam 2000 nefer gayrimüslim vardır ve 1692-1693 yıllarındaki mevcut durum korunmaktadır. Bunların ödedikleri toplam cizye miktarı ise 1.200.000 akçedir10.

Cizye mükelleflerinin vergilerinin gelir durumlarına göre alâ, evsat ve edna olarak bir sınıflandırmaya tabi tutularak tahsil edildiği bilinmektedir. Elimizdeki defterlerin bazıları bu sınıflama hakkında da malumat vermektedir.

1694-1695 yıllarında Mardin şehrindeki Kölâsiyye mahallesindeki toplam 129 cizye mükellefinin 14’ü ‘alâ, 73’ü evsat, 42’si edna idi. Aynı yıl Mardin şehri ve kazaya bağlı köylerde cizye vermeye muktedir olarak kabul edilen 1554 mükellefin 120’si ‘alâ, 914’ü evsat, 520’si ise edna olarak yazılmıştır11.

1706 tarihinde cizye vermeye muktedir 2000 neferin 200’ü ‘alâ, 1600’ü evsat, 200’ü ise edna olarak kaydedilmiştir12.

Bu rakamlara bakarak Mardin şehrinde ve kazaya bağlı köylerde yaşayan gayrimüslimlerin genellikle orta halli kabul edildiklerini söylemek mümkündür.

2- MARDİN VE NUSAYBİN KALELERİ TEŞKİLATI

1636-1637 (H. 1046) tarihli olup, Mardin ve Nusaybin kalelerinde görev yapan askerilerin mevcutları ve aldıkları ücretleri ihtiva eden bir mevacib defteri elimizdedir. Bu defterden elde edilen bilgilerle, 17. yüzyılın ortalarında zikredilen kalelerde görev yapan askeri sınıfları vermeye çalışacağız. Mardin ve Nusaybin kalelerindeki ulufeli askerlerin ücretleri Diyarbekir hazinesi tarafından karşılanıyordu. Yani muhasebeleri Diyarbekir Hazinesi eliyle tutuluyordu.

10 BA., MAD 3313, s. 96.

11 BA., MAD 3640, s. 93, 113. 12 BA., MAD 3313, sç 96.

Page 434: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

424

Mardin Kalesi Müstahfızları

Müstahfız, kale muhafazası hizmetinde bulunan askerler hakkında kullanılan bir tabirdir. Osmanlı vesikalarında hisar eri ve müstahfız eş anlamlı olarak kullanılmıştır. Genellikle kale dâhilinde oturulardı. Ulufeli ve tımar tasarruf edenlerine rastlanmaktadır13.

İsmail Hakkı Uzunçarşılı, ihtiyar yeniçeriler ile mecrûh ve malûl olmaları dolayısıyla eşkinci hizmetinde bulunamayacak olanlar ve bazı cürüm sahibi yeniçeriler hisar eri sıfatıyla şehir kalelerinde yani gerideki hudut kalelerinde hafif muhafaza hizmetlerinde bulunurlardı 14 diyerek bunların yeniçeri kökenli olduklarını ifade etmektedir.

Mardin ve Nusaybin kalelerinde görev yapan müstahfızların tamamı ulufeli olup tımar tasarruf edenine rastlanmamaktadır.

1636-1637 tarihinde müstahfızan cemaatinin içerisinde 25 nefer kayıtlıdır. Bunların bir günlük ücretlerinin toplamı 152,5 akçedir. Bu cemaatin içerisinde 30 akçe yevmiyye alan dizdar Ahmed, Mardin Kalesi’nin en yetkili olan askeri görevlisidir. Bu dizdarın dışında günlük 8’er akçe ulufe alan iki dizdar daha kayıtlıdır ki bunlar da muhtemelen Mardin Kalesi’nde bulunuyordu. Çünkü Nusaybin Kalesi’ndeki dizdar ayrıca Nusaybin Merdan cemaati içerisinde yazılmıştır. Mardin Kalesi’ndeki dizdarın yardımcısı durumunda olan 1 kethüda da 9 akçe ulufe alıyordu. Müstahfız cemaatinin içerisindeki diğer görevlilerden bazıları ve aldıkları ücretler ise şöyledir15:

1 imam günlük 11 akçe

1 kâtib günlük 7 akçe

1 sertopi günlük 10 akçe

1 top kethüdası günlük 8 akçe

2 topçu günlük 6’şar akçe

13 Müstahfızlar hakkında geniş bilgi için bkz. Orhan Kılıç, XVI. ve XVII. Yüzyıllarda Van, Ankara, 1997, s. 347-351. 14 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Kapıkulu Ocakları I(Acemi Ocağı ve Yeniçeri Ocağı), 2. Baskı, Ankara, 1984, s. 327. 15 BA., MAD 2335, s. 1.

Page 435: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

425

3 bevvâb günlük 5,6,7 akçe

1 anbarî günlük 6 akçe

3 keyyâl günlük 1,5’ar akçe

1 çavuş günlük 7 akçe

Müstahfız cemaati yazıldıktan sonra, müstahfız bölüklerine geçilmiştir. Mardin Kalesi’nde 13 bölük halinde teşkilatlanmış 61 nefer müstahfız bulunmaktadır. Bunların günlük ücretlerinin toplamı 492,5 akçe olup ortalama yevmiyye 8 akçe civarındadır16. Bir bölükte 7, dört bölükte 6, iki bölükte 5, dört bölükte 4, bir bölükte 3, bir bölükte ise 1 nefer bulunuyordu. Yani bölüklerdeki nefer sayısı 1-7 arasında değişmiştir.

Cemaat içerisinde yazılan 25 nefer ile birlikte toplam müstahfız sayısı 86’ya çıkmaktadır.

1526 yılındaki mustahfız sayısı ise 139’dur17.

b- Mardin Kalesi Azebleri

Osmanlı askerî teşkilâtındaki azeb sınıfının varlığı, yeniçeri ocağının kuruluş yıllarından önceye kadar gitmektedir. Bu askerî sınıf önceleri yeniçerilerin önünde harbeden yaya askerleri olarak anılmış, daha sonraları genişleyerek kale ve deniz azebleri olarak iki kısma ayrılmıştır. 1501 senesinde Midilli'nin muhafazası için buraya azeb kuvvetleri sevkedilmiş ve bundan sonra azeblerin devlet hazinesinden maaşlı olarak kale hizmetinde bulunmaları münasip görülerek kalelere muhafız olarak maaşlı azebler konulmuştur18.

Mardin Kalesi’nde hizmet verdiğini gördüğümüz azebler, kale azeblerinden müteşekkildir.

Azebler, kalenin muhafazası ve ağaları ile birlikte beylerbeyinin emri altında muharebelere katılmanın yanı sıra, gece ve gündüz kapı nöbeti tutmak ve kalenin lojistik ihtiyaçlarını temin işinde yardımcı olmakla görevli idiler. Bağlı bulundukları kale dâhilinde bulunmak

16 BA., MAD 2335, s. 5-7. 17 Göyünç, s. 52. 18 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, c. II, 4. Baskı, Ankara, 1983, s. 574.

Page 436: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

426

zorunda olup, bu görevlerinden izinsiz olarak ayrılamazlardı. Azeblerin komutanı olan bir azeb ağası bulunurdu19. Bu azeb ağasının yardımcısı mahiyetindeki 1 azeb kethüdası Mardin Kalesi’nde bulunuyor ve 15 akçe yevmiye alıyordu20.

Mardin ve Nusaybin kalelerindeki azebler 3 livâ halinde teşkilâtlanmışlardır. Her livadan sorumlu olan ve sancağî adı verilen bir komutan mevcuttu. Livalar ise bayrak adı verilen daha alt birimler bölünmüştür. Bayrakların ise bayrakdar adı verilen kumandanları vardı21. Zikredilen kalelerdeki azeb teşkilâtlanması şöyledir22:

1. Liva: Sancağî Osman

1. Bayrak: 7 nefer

2. Bayrak: 9 nefer

3. Bayrak: 9 nefer

4. Bayrak: 7 nefer

5. Bayrak: 6 nefer

2. Liva: Sancağî Hacı Ebu Bekir

1. Bayrak: 7 nefer

2. Bayrak: 8 nefer

3. Bayrak: 7 nefer

4. Bayrak: 9 nefer

5. Bayrak: 3 nefer

3. Liva: Sancağî Mahmûd

1. Bayrak: 11 nefer

2. Bayrak: 11 nefer

3. Bayrak: 18 nefer

19 Kılıç, s. 344. 20 BA., MAD 2335, s. 8. 21 Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri

Sözlüğü I, 3. Baskı, İstanbul, 1983, s. 129. 22 BA., MAD 2335, s. 8-11.

Page 437: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

427

Sancağîler ve azeb kethüdası hariç, Mardin Kalesi’nde görev yapan azeblerin sayısı 112 nefer olarak kaydedilmiştir. Bunların toplam yevmiyyeleri ise 607 akçe olup, ortalama azeb yevmiyyesi 5-6 akçe arasındadır. 3 sancağî ve 1 kethüdanın ilavesi ile toplam azeb sayısı 116 nefere çıkmaktadır.

1526 yılındaki azeb sayısı ise 108 idi23.

c- Nusaybin Kalesi Merdan Cemaati ve Bölükleri

Merdan; kelime olarak, yiğitler, insanlar, mertler ve erkekler manasına gelmektedir.

Mevâcib defterlerinde askeri sınıflar verilirken, genellikle en başta kaledeki merdân cemaati kaydedilir ve bu cemaatin içerisinde dizdarların yanı sıra, dinî ve sosyal görevliler de bulunurdu24.

Nusaybin Kalesi’nde 1 cemaat, 5 bölük halinde teşkilatlanmış olan merdan askeri bulunmaktadır.

8 neferlik cemaatin içerisinde günlük 30 akçe ücreti olan Ali Ağa adlı bir dizdar kayıtlıdır. Cemaatin diğer görevlileri içerisinde 1 kethüda, 1 kâtib ve 1 çavuş bulunmaktadır. Kethüda 10, çavuş 7, kâtib ise 6 akçe yevmiyye almaktadırlar. Cemaatteki diğer neferlerin görevleri ise belli değildir.

5 merdan bölüğünde ise toplam 50 nefer bulunmaktadır. 1. bölükde 8, 2. bölükde 9, 3. bölükde 12, 4. bölükde 11 ve 5. bölükde 10 nefer vardır. Cemaat içinde kaydedilen 8 neferle beraber merdan olarak kaydedilen askerilerin yekûnu 58 nefere yükselmektedir. Bu 58 neferin bir günlük ücretlerinin toplamı 393 akçedir. Merdan bölüklerinde yer alan askerlerin çoğunluğu 6’şar akçe yevmiyye almaktadır.

Sonuç

Mardin kazasında 17. yüzyıl boyunca gayrimüslimlerin sayısında 16. yüzyıla nazaran bir azalma olduğu görülmektedir. İncelediğimiz süreçte kırsal alanlarda yaşayan gayrimüslimlerin Mardin veyahut çevredeki diğer şehirlere doğru aktığı çok net tespit edilebilmektedir. Gayrimüslim nüfus içerisinde Şemsiler, Yahudiler 23 Göyünç, s. 52. 24 Kılıç, s. 323.

Page 438: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

428

ve Hıristiyanlar bulunmaktadır. Hıristiyanların kendi içindeki sınıflandırılması ise kaynakların özelliğinden dolayı mümkün olamamıştır. Ancak bölgedeki Hıristiyan unsurlar içerisinde Süryani nüfusun ağır bastığı da bilinen bir husustur.

Kale mevcudu bakımından da 16. yüzyıla göre bir azalma söz konusudur. Bu durumu doğal karşılamak gerekir. Çünkü 17. yüzyılın ortalarında Mardin Kalesi’nde kalabalık bir askeri mevcudu bulundurmanın, askeri savunma stratejisi ve mecburiyeti bakımından gereği yoktur. Mardin Kalesi’nde bir topçubaşı, iki topçu ve bir top kethüdası savunma için ihtiyaten bulundurulan birkaç topun sevk ve idaresi için yeterli oluyordu. Yukarıdaki bilgiler ışığında Mardin Kalesi’nde müstahfız ve azeb olmak üzere toplam 202 kişilik bir askeri mevcudun olduğu görülmektedir ki, herhangi bir dış tehdide maruz olmayan iç bölgedeki bir kale için sadece iç güvenlik bakımından makul bir sayı olarak kabul edilebilir. Nusaybin Kalesi’ndeki 58 neferlik merdan sayısı da bu açıdan bakıldığında yeterlidir

Page 439: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

İNGİLİZ BUCHKİNGHAM’IN SEYAHATNAMESİNE GÖRE YÜZYILIN BAŞLARINDA MARDİN’DE SOSYAL VE EKONOMİK

HAYAT

Metin AKİS∗1

GİRİŞ

Bachkingham’ın seyahatnamesi “Travels in Mesopotamai” (Mezopotamya’da Seyahatler) adıyla İngilizce olarak yayınlanmış ve yayınlandığı dönemde ses getirmiş bir eserdir. Özellikle bugünkü Mezopotamya ve Suriye ve Irak topraklarında dolaşmak suretiyle burada yaşayan halklar, kültürler, dinler, inanışlar ve şehirler hakkında bilgiler vermiştir.

Seyahatnamenin ikinci özelliği ise; Osmanlı Devletinin diğer dönemlerine nazaran daha az bilgi sahibi olduğumuz bir dönemi *Yrd. Doç. Dr. Metin AKİS Kafkas Üniversitesi Fen-Edebiyat Fak. Tarih Bölümü KARS

Page 440: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

430

hakkında, yani 18. Yüzyılın ilk çeyreğinde Osmanlı şehir, kır, yönetim vs. gibi konularda bilgiler vermesidir. Bu dönem aynı zamanda Osmanlı Devletinin idarî olarak yeni bir yapılanmaya girdiği ve Avrupa ile ilgili etkilenmelerin idarî olarak hissedilmeye başlandığı dönem olmuştur. Nitekim Buchkingham’dan çok geç olmayan bir dönem içerisinde Tanzimat fermanı, Islahat fermanı v.s. gibi idarî ve azınlıklarla ilgili düzenlemeler içerisine girmiştir.

Bu dönem arifesinde Osmanlı Devletinin başkentine uzak sayılabilecek bir şehir olan Mardin şehrindeki sosyal yapı ve nüfus bilgileri önem kazanmaktadır.

A-Mardin Şehrinin Adı ve Bölge İle İlgili Değerlendirmeler

Mardin ismi bir şehir adı olarak, şehrin üzerinde kurulduğu tepeden gelmektedir. Antakyalı Ammianus Marcellinus M.S. IV asırda kaydettiğine göre; Diyarbekir- Musaybin yolunun “Maride” den geçtiğini bildirmektedir. Burada adı geçen Maridenin Mardin olduğu kabul edilmektedir. Ermenice kaynaklarda Merdin, Süryani kaynaklarında “Merdo, Merdi, Merde, Marda ve Mardin” şekillerinde de söylenmiştir. Eski Arap kaynaklarında genellikle “Mârdin, Mîrdîn, Merdîn veya Merden” şeklinde yazıldığı görülmektedir.2

1204H./1789M. tarihli şer’iye siciline göre de Mardin adı tarih içerisindeki geleneğini devam ettirmiş ve Mârdîn olarak kayıtlara geçmiştir.3 Mardin adının nereden geldiğine dair seyahatnamesinde değerlendirme yapan Buckingham; bu adın antik “Marde” veya “Miride” den gelmekte olduğunu yazmaktadır. Yine onun bildirdiğine göre bu şehirler hakkında çok şey bilinmediğini söylemektedir.4

2 Nejat GÖYÜNÇ, XVI. Yüzyılda Mardin Sancağı, ANKARA 1991, s.2-4 3 Mardin Şer’iye Sicilleri, No:266, s.11 4 BUCKİNGHAM, J. S., Travels in Mesopotomia, LONDON 1827, s.188 Nejat GÖYÜNÇ A. Dupre ve J.von Hammer dayanarak Mardelilerin İran hükümdarlarından Ardeşir (226-241) zamanında buraya yerleştirildiklerini ve muharip bir kavim olduklarını ifade eder. Ayrıca Mazı-dağı civarında oturan Yezidilerin şeytana tapma adetleri olduğundan bu adetin de eski İran’daki şer’e tapma adetinin bir devamı olduğunu, buradaki şehir ve kavim adları

Page 441: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

431

I. Osman döneminde 1326 yılında bölgeyi ziyaret eden De Haiton zamanında şehir “Meradin” olarak adlandırılmaktaydı ve buraya Kürtler yerleşmişti.5 Buchkingham’a göre burası Pietro della Valle’nin ilk karısı Lady Maani Gwerida’nın doğum yeriydi. Başka bir rivayete göre ise; bu bölgede çobanlık yapan Kürtler buraya geldiklerinde Mardin şehrinin kurulduğu tepeyi çok güvenli bir yer olarak görürler ve buraya hiç kimsenin çıkamayacağını varsayarak, Kürtçe “Mare-deen”, Arapçası “Rical’ül-Mecnun”, yani “deli –adam” diye adlandırdıkları ve Mardin adının buradan geldiği rivayet edilmektedir.6

Mardin’in üzerinde kurulduğu kasaba 796 yılında Timur’un saldırısına uğramış, şehir Timur tarafından ele geçirilmiş ve şehrin emiri El Malik El Zahir’i önce hapsetmiş daha sonra da Arabşah’ın ifadesine göre serbest bırakmıştı.7 Bu hususta Arabşah’ın verdiği malumata göre; bu Timur’un Mardin şehrini ilk işgali olmuştu. Rebiülevvel’in 15’inde Çarşamba günü 797/1394 senesine rastlamaktaydı.8

Kalenin Artuklu soyundan gelen idarecisi Melik İsa, Timur’un Mardin şehrine yaklaştığını haber aldıktan sonra “aman” dilemek niyetiyle şehrin dışına çıkmayı ve Timur’dan şehir halkına kötülük

arasındaki benzerliklerden de yola çıkarak bir irtibat kurulmaktadır. GÖYÜNÇ, A.g.e., s.4 5 Buchkingham, De Haiton’un 1326 yılında Mardin bölgesini ziyaret ettiği esnada Osman padişahının I.Osman olduğunu bildirmektedir. Oysa o tarihte Bursa şehri Osmanlılar tarafından fethedilmiş idi. Osmanlı tarihlerinde; Orhan Gazi 726H./1326M.’de Bursa’yı fetheden Osmanlı padişahı olarak geçmektedir. Hatta I.Orhan Bursa’yı fethetmiş olmasının verdiği sevinç, babasının rahatsızlığından dolaya hissettiği üzüntüye mağlup olmuştu. Geri dönüp babasının son anlarını yanında geçirmiş, babasının ölümüyle de ona Bursa hisarında, manastır içinde türbe yaptırmıştır. Daha sonra da başbuğluk davulunu vurdurtarak padişahlığını ilan etmiştir. HOCA SADETTİN EFENDİ, Tacü’t-Tevarih, Hazirlayan: İsmet Parmaksızoğlu, ANKARA 1999, s.50-53 6 BUCHKİNGHAM, A.g.e., s.189 7 BUCHKİNGHAM, A.g.e., s.188 8 İBN-İ ARABŞAH, Timur-nâme trc: Nazmizade Murteza, İSTANBUL 1142, s.55

Page 442: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

432

yapılmadan muhafaza edilmesini ister. Bu nedenle Timur’dan bir “âmannâme” vermesini istemiştir. Timur’un Mardin halkından “aman” bedeli olarak 100 tümen talep etmesi üzerine, ki her bir tümenin karşılığı da altmış bin dirhem değerinde olduğu yine İbn’i-Arabşah tarafından bildirilmektedir. Kale halkı bu bedeli ödeyemeyeceğini bildirmesi üzerine, Timur kalenin muhasarasını emreder. Melik İsa tarafından yerine veliaht bırakılan, yeğeni Melik Salih b. Şehabettin Ahmed lideliğinde Mardin halkı ile Timur arasında çatışma başlar ve bu savaşta pek çok Mardinli kadın ve çocuk ölür.

İbn’i -Arabşahın ifadesine göre “asra dek hane-i hanedandan eser koymadılar şehr-i meşhur berbad-ı hâk ile yeksân olub tarafeynden maktul olanların adedi la yaid vela yehsi olmuşdur...”şeklinde bahsetmektedir. Neticede, Şehir halkından sağ kalalar iç kaleye sığınmak zorunda kalmıştır. Bunun üzerine Timur halkı af ettiğini ve teslim olmaları şartıyla onları öldürmeyeceği vadi ile bir “âmannâme” gönderir. Ama iç kaleye sığınanlar Timur’un bu teklifini de kabul etmezler ve beş gün beş gece savaştan sonra, pişman vaziyette Timur’dan imdat etmesini isterler. Bu kez de Timur kabul etmez. İç kaleye hücum ederek içeri girer ve o esnada Ulu Cami’ye sığınmış olan iki bin civarındaki halkı öldürterek camiyi de yıktırmıştır.

Bölgedeki diğer kaleler olan Erciş ve Ertik’i de aldıktan sonra 7 Zilkade 796’da Melik Zahir ile ümerasından Rükneddin, Azidin, Süleyman, İsbuğa ve Ziyaeddin adlı kişileri de beraberinde tutsak alarak Sultaniye zindanına götürülüp hapsedilir. Melik Zahir de burada bir yıl müddetle zindanda kalır. Mardin halkı da Timur’a vergi ödemek zorunda bırakılır. Bu esnada Timur’un karısı Melike Giray Sultaniye şehrine Timuru ziyarete gelir ve İbn-i Arabşah’ın yazdıklarına göre Melik Zahir’in bağışlanması ve Timur’un yanında görev verilmesi için aracı olur.9

Bu sıralarda Timur’un Melike Giray’dan Uluğ Bey adlı oğlunun dünyaya gelmesi nedeniyle bu husus Timur’da memnuniyet uyandırmış ve Mardin halkı ile birlikte Melik Zahir İsa da affedilmişlerdi. Sadece affedilmekle kalmayıp ona hediye olarak 100

9 İBN-İ ARABŞAH, Tarih-i Timurlenk,s.58

Page 443: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

433

at, 100 katır, 6 deve, pek çok elbiseler ve hediyeler ile birlikte Diyarbakırdan Azerbaycan sınırına kadar uzanan sahada yer alan 56 sancaklık bölgenin hükümet şeklinde yönetimi de Melik Zahir’e bırakılmıştı.

Melik Zahir burada Timur adına hüküm sürecek onun adına vergi toplayacak ve gerektiğinde askeri ile birlikte Timur’un ordusunda yer alacaktı.10 Buchkingham Timur’un bu ilk seferi hakkında bilgi verir fakat daha sonra Ramazan 803 H./ Nisan 1402 M.’de ikici kez Mardin’e gelip şehri yakıp yıktığı hakkında bilgi vermemektedir.11 Yine Buchkingham’ın verdiği bilgiye göre, Cengiz’in büyük oğlu Hülagu 13. Yüzyılın ortalarında Mardin’e saldırmış ama şehri ele geçirememişti.12

B–19. Asrın Başlarında Mardin Şehri ve Halkı

a-Mardin Şehri

1820’li yıllarda Mardin şehrine gelen Buckingham, şehrin üst üste sıralanmış evlerinden ve yapısından çok etkilenmiş ve burayı Roma tiyatrolarına benzetmiştir. Onun verdiği bilgilere göre şehirde, 5’i küçük ve 3’ü büyük olmak üzere toplam 8 cami vardı. Şehri genel olarak zengin esnafı ve kahvehaneleri ile dikkat çekmekteydi. Mardin’in en büyük camisi olan ulu caminin bir ara kilise olarak kullanıldığını ifade etmekte, ama bunu doğrulamak imkanı olamadığını zira caminin içine giremediğini veya alınmadığını yazmaktadır. Dışardan bakıldığı kadarıyla ulu caminin daha önce kilise olduğunun pek belli olmadığını söylemektedir.13

Mardin evleri, yaz mevsimin özelliklerine ve geleneksel Orta Doğu şehir yaşantısının gereklerine uygun olarak inşa edilmiş olmalarına rağmen, her evin kış aylarında ısınmasını ve yemek

10 İBN-İ ARABŞAH, Tarih-i Timurlenk,s.59-60 11 GÖYÜNÇ, A.g.e., s.11 12 BUCHKİNGHAM, A.g.e., s.189 13 BUCHKİNGHAM, A.g.e., s.191

Page 444: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

434

pişirme ihtiyacını karşılayacağı ocakları mevcuttu ve bu ocakların dumanını dışarıya taşıyacak baca tertibatına sahip bulunmaktaydılar.14

b- Yönetim

Buckingham’ın verdiği bilgilere göre Mardin şehri daha önceden “Voyvodalık” ile idare edilmekteydi. Onun bu tespiti diğer seyyahlar tarafından da teyit edilmiştir. Voyvodalık Osmanlının Balkan milletlerinden almış olduğu bir yönetim şekli ve idare anlayışıdır. Buna karşın çok farklı görevleri yerine getiren voyvodalara rastlanmaktadır. Osmanlı’da vilayet, şehir ve nahiye voyvodaları adıyla geniş bir yelpazede karşılaştığımız voyvodaların, asayiş ve emniyetin temini, hasların idaresi, varidatın toplanması gibi konularda voyvodaların görev aldıklarını görmekteyiz.

16 asırdan itibaren Mardin’de görülen voyvodalık tarzı yönetim anlayışı, 17. ve 18. yüzyıllarda da devam etmiştir. Önceleri mali sorumlulukların ifası ile başlayan bu görev daha sonraları şehrin en yetkili idarecesine dönüşmüştür.15 Bizim de Mardin Şer’iye sicillerinde tespit ettiğimiz kadarıyla 1196 H./1781 M.’de Mardin şehrinin idarecisi İbrahim Efendi adında voyvodalık görevinde bulunan bir kişi idi.16

Buchkingham, Mardin’in voyvodalık ile idare edildiği dönemlerde, Diyarbakır eyaletine bağlı olduğunu yazmakta, ama şimdilerde ise “Mütesellimlik” ile idare edilmekte olduğunu ve Bağdat eyaletine bağlı olduğunu yazmaktadır. Yani Mardin 19. Asrın ilk çeyreğinin sonlarında idarî olarak değişik bir yapılanmaya girmiş ve bağlı olduğu eyalet merkezi de değişmişti.17

c-Şehrin Nüfusu

Buchkingham Mardin şehrinin nüfusunu 1820’li yılların ortalarına doğruyaklaşık olarak 20 bin civarında olduğunu

14 BUCHKİNGHAM, A.g.e., s.193 15 GÖYÜNÇ, A.g.e., s.53-54, BUCHKİNGHAM, A.g.e., s.193 16 Mardin Şer’iye Sicili, No: 266, s.38 17 BUCHKİNGHAM, A.g.e., s.193

Page 445: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

435

yazmaktadır. Nüfusun yaklaşık olarak 2/3’ünün Müslümanlar oluşturmakta, 1/3’ünü ise gayrimüslimler oluşturuyordu. Gayrimüslim nüfusun 2.000’i Süryani, 500’ü Ermeni, 1.000’i Katolik Ermeni, 300 hane Keldanî ve Nasturî, 400 hane Yahudi bu dönemde Mardin şehrinde yaşamaktaydı.18

Muharrem 1253 H./ Nisan 1837 M. Tarihli bir fermanda Mardin’de yaşayan Müslüman ve gayrimüslim halkın nüfusuyla ilgili bilgi istenmiş ve yazılan cevaba göre bu tarihte Mardin’de 1.326 İslâm hanesi ve 1.327 reaya yani gayrimüslim hanesi olduğu yazılmaktaydı.19 Buna göre Buchkingham’dan yaklaşık on yıl sonra yani 1837 tarihine kadar şehrin nüfus durumunda Müslüman nüfus sayısında azalma göze çarpmaktadır. Hele iki kesim arasındaki sayı farkının sadece bir hane olması oldukça dikkat çekicidir. Buchkingham’ın bahsettiği şehirdeki 2/3’lük Müslüman nüfus oranı bu tarihte ½’ye gerilemiştir.

C-Sosyal Yaşam

a- Mardin Şehrinde Giyim Kuşam ve Sosyal İlişkiler

Osmanlı şehirlerinde yaşayan azınlıkların Müslüman ahaliden kıyafet ve görüntü açısından ayrılması için bir takım düzenlemeler yapılmıştı. Bundan maksat gayrimüslimlerin kılık kıyafet bakımından Müslüman halka benzememeleri veya birbirine karıştırılmamaları idi. Örneğin; 16.asırda Manisa’da yaşayan Yahudi cemaatı Müslüman ahaliden tefrik için kendilerine mahsus siyah renkli hırka veya kumaş elbise ile dolaşmak zorundaydılar. 20 Bazı istisnalar dışında ata binmeleri, sokakta kaldırımdan gitmeleri yasaktı, hamamda da nalınsız dolaşmaları gerekiyordu. Lüks ve gösterişli giysiler giymeleri, gayrimüslim kadınların Müslüman kadınlara benzeyecek şekilde örtünmeleri ve giyinmeleri yasaktı.

Bu gibi hususlar Müslim ile gayrimüslim arasında bir derece farkı, veya gayrimüslimlerin Müslümanlardan aşağı bir mevkide

18 BUCHKİNGHAM, A.g.e., s.191-192 19 Mardin Şer’iye Sicilleri No: 253, s.50 20 Ferudun, EMECEN, XVI. Asırda Manisa Kazası, ANKARA 1988, s.65

Page 446: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

436

olduğunun gösterilmesi için alınmış tedbirler idi. Fakat birlikte yaşamın getirdiği iç içelik nedeniyle zamanla iki kesim arasındaki farklar göz ardı edilmeye başlandı. Nitekim 1630 tarihinde bu duruma dikkat çeken IV. Murad, bu farka dikkat edilmesi gerektiğini fermanla buyurmuştu. Onun bu tavrı topluluklar arasındaki farkın kapanma eğiliminde olduğunu gösterdiği gibi, devletin kompartımanlar tarzındaki toplum yaşamına verdiği ehemmiyeti de göstermektedir. 21

III. Selim devrinde kılık kıyafet nizamı yeniden düzenlenmiş, Ermenilerin şapka ve ayakkabılarının kırmızı evlerinin de aynı renge boyanması kanun haline gelmişti.22 Ama yaklaşık aynı dönemlerde Osmanlı Devletinin güney vilayetlerini dolaşan Buckingham devletin her yerinde Müslümanlar ile azınlıkların kompartımanlar halinde ayrı yaşamadıklarını, örneğin Mardin’ de Hıristiyanların Müslümanlar gibi ata binebildikleri, hatta birbirleri ile selamlaştıklarını kaydetmektedir.23

Buchkingham Mardin’in şehir hayatıyla ilgili bilgiler de vermektedir. Onun bakış açısı genellikle daha öncesinde ve sonrasında şu veya bu şekilde Anadolu ve Orta doğuyu gezip burada gördüklerini seyahatname olarak yazan seyyahların yaklaşımından çok farklı olmayan şekilde, daha çok Müslüman halk ile gayrimüslim halk arasındaki irtibatı ölçme veya daha özelde gezip gördükleri yerlerdeki Hıristiyan halkın nüfusu ve durumuyla ilgili bilgiler vermek şeklinde olduğu gözlenebilir.

b-Dinî Kesimler ve Kıyafetleri

Dinî görevleri olan halkın giyim kuşamı hususunda Buchkigham’ın ilk tespiti erkeklerin başlarına taktıkları kavukları üzerine olmuştur. Kavuk Müslüman din adamlarının giydikleri başlık idi. Bunun rengi bakımından Mardin şehrinde yaşayan Müslüman veya gayrimüslimler ayrılmaktaydılar. Müslüman din adamları beyaz

21 Ahmet REFİK, Onbirinci Asr-ı Hicride İstanbul Hayatı (1592-1688), İSTANBUL 1988, S.53 22 Enver Ziya KARAL, Osmanlı Tarihi, IV.Cilt, ANKARA 1983, s.274, ERYILMAZ, Age, s.49 23 BUCKİNGHAM,Age, s.185

Page 447: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

437

renkli kavuk giymekteydi. Hıristiyan din adamlarının başlılarını kavuğa benzerliği veya ayrılığı hususunda bilgi vermeden sadece renk itibariyle mavi başlık giydiklerini belirtmiştir.

Ayrıca, Buchkingham Müslüman olsun gayrimüslim olsun hiç kimsenin peygamber ailesine mensup olmadıkça yeşil renkli kavuk giyemeyeceğini de ifade etmektedir. Nitekim yeşil renkli kavuk sadece Hz. Muhammed’in soyundan gelen şeriflerin giyebileceği bir baş giysisi idi. Kıyafet hususunda bu ayrım aslında sosyal hayat içerisinde yer yer göstermelik kalabiliyordu. Mesela, pek çok Osmanlı şehrinde Müslüman olmayanların at üzerinde dolaşmaları kanunlarla yasaklanmış durumdaydı.

Ama Mardin’de Müslüman olmayanlar da tıpkı Müslümanlar gibi at üzerinde dolaşabilmekte idi. Yine sadece Müslüman halkın kendi arasında selamlaşma ifadesi olarak kullandığı “selam’un aleyküm” (Allah sizi korusun) ibaresi Müslüman veya gayrimüslim her iki kesim tarafından da birbirlerine söylenebilmekte. Bunun karşılığında yine her iki tarafta “ve aleyküm selam” (Allah sizi de korusun) manasındaki karşılığı birbirlerine karşı aleni olarak söyleyebilmekteydiler. Hatta bu Müslümanlar arasında şeriflerden birileri bile olsa kaide değişmiyordu. Buchingham’a göre bu iki husus diğer Osmanlı şehirleri içerisinde sadece Mardin’e mahsus idi.24

c-Günlük Kıyafetler

18. yüzyılın başlarında Mardin’de yaşayan halk diğer Osmanlı şehirlerinde olduğu gibi, sosyal statüsüne ve ekonomik durumuna göre giyinmekteydi. Mali durumu iyi olanlar, mesela bunlar arasında tüccar olanlar diğer halka göre daha hafif ve parlak elbiseler giyerlerdi. Ama sıradan halk tüccar kesime göre daha kalın ve kaba kumaşlı elbiseler giyiyorlardı. Mardin halkını bu yönü ile de Urfa ile karşılaştıran Buchkingham Urfa ile yaklaşık olarak aynı iklim koşullarına sahip olan Mardin halkının Urfa’dan daha hafif kumaşlardan yapılış elbiseler giydiklerini yazmaktadır. Bu dönemde Urfa halkı ona göre daha ağır yünlü cübbeler giymekteydiler. Mardin’de ise ağır yünlü

24 BUCHKİNGHAM, A.g.e., s.185

Page 448: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

438

cübbeler giyilmemekteydi. Normal kıyafetlerin üzerine cübbe, ve Ankara şalı giyiliyordu. 25

Müslüman olsun Hıristiyan olsun bütün kadınlar, aynı Mısır’da olduğu gibi Mavi renkli ekose (kare desenli) bir örtü ile bürünmüş olarak dışarıya çıkarlardı. Bu örtü kadınların el ve gözleri haricinde bütün vücudunu örtmekteydi.26

Mardin şehrinin kıyafet alışkanlıkları sadece giyecek olarak farklılık göstermemekte aynı zamanda kıyafeti tamamlayan takılarda da dikkat çekici hususlar vardı. Örneğin; Mardinde küçük kızların burunlarına taktıkları “hızma” Buchkingham’ın da dikkatini çekmişti. Ona göre bu alışkanlık daha doğuda yaşayan halkların ve geleneklerin buraları etkilemesinden ibaret idi. Muhtemelen onun daha doğudan kastı İran ve Irak olmalıdır. Küpe takmak sadece kız çocuklarına mahsus bir gelenek de değildir. Yine Mardin’de kız çocukları kadar erkek çocuklarına da küpe takıldığı Buchkingham tarafından ifade edilmektedir. Erkek çocukların kızlar gibi burunlarına değil kulaklarının geniş kısımlarına küpeler takılmaktaydı.27

c-Sağlık Bilgileri

Buckhingham, ziyaret ettiği dönemde şehirde yaşayan halkın sağlık durumu ile ilgili bilgiler de vermektedir. Bunlardan biri halkın yaş durumu ile ilgilidir. Mesela, kendi yaşadığı toplum ile Mardin halkını kıyaslayarak, burada yaşayanların daha uzun süre yaşadıklarını ve daha sağlıklı olarak ihtiyarlıklarını geçirdiklerini bildirmektedir. 102 yaşını geçmiş olduğunu söylediği bir kişinin bütün akli özelliklerini etkin bir şekilde kullanabildiğini ifade etmekte ve gözlük takma ihtiyacı hissetmeden okuyup yazabilen ak sakallı ihtiyarlardan bahsetmektedir.28

Bir diğer tespit ise gözle görülen cilt kusurları üzerine olmuştur. Backingham’ın Mardin şehrinde gördüğü cilt bozukluğu oranı

25 BUCHKİNGHAM, A.g.e., s.193 26 BUCHKİNGHAM, A.g.e., s.193 27 BUCHKİNGHAM, A.g.e., s.194 28 BUCHKİNGHAM, A.g.e., s.185

Page 449: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

439

yaklaşık olarak Halep’te gördüğü kadardı. Yine Mardin şehrini Urfa ile kıyasladığında ise Urfa’nın cilt bozukluğu rahatsızlığına yakalanmış olanlarının oranı Mardin’den daha fazla idi.29

Buchkigham’ın bir diğer tespiti de şehrin temizlik sektörü olan hamamlar üzerinde olmuştur. Onun gözlemlerine göre şehirde 3 hamam bulunuyordu. Bu hamamlardan bir tanesi “hamam el- amir” yani emir’in hamamı adını almıştı. Fakat bu hamamlara su sağlama imkanları yani su yolları çok iyi durumda değildi.30

d- Adetler

Mardin şehrinde Anadolu’nun diğer şehirlerinde olduğu gibi gayet sıcak misafirlik anlayışı hakimdi. Şehre gelen ziyaretçiler tanrı misafiri olarak görülür ve onlara yapılan hizmet kulluk borcunun bir boyutu olarak görülürdü. Bu bağlamda şehre gelen misafirin dini veya milliyeti önemli değildi. Buchkingham’da Mardin’i ziyareti esnasında Mardin’in eşrafından Hacı Abdurrahman’ın evinde misafir olmuştu. Onun geniş evinin salonunda, pek çok Mardinlinin de katıldığı, pek çok yiyecek ve içeceğin ikram edildiği, eğlencelerin tertip edildiği mükellef bir yemek yenilmiştir. Aynı zamanda yolculuğunun sağ salim tamamlanması için dualar edilerek uğurlanmıştır.31

D-Mardin Şehrinde Yaşayan Gayrimüslimlerin ve Nüfusları

Buchkingham, Mardin şehrinde yaşayan en kalabalık gayrimüslim azınlık olarak Süryanilerden bahsetmektedir. Bunların sayısı 2.000 olarak verilmiştir. Bunun haricinde seyahatnamede onlar hakkında fazlaca bilgi vermemiştir. Süryanilerden sonra ikinci bir gayrimüslim grup olarak Ermenilerin nüfusları hakkında bilgi vermiştir.

Ermeniler Osmanlı Devletinin Hıristiyan tebaası olarak Katolik ve Protestanlardan ayrı ve bağımsız bir dini düşünceye sahiptiler. İstanbul’un fethinden sonra diğer gayrimüslim cemaatler olan

29 BUCHKİNGHAM, A.g.e., s.194 30 BUCHKİNGHAM, A.g.e., s.191 31 BUCHKİNGHAM, A.g.e., s.194

Page 450: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

440

Ortodoks ve Museviler gibi Ermeniler de Osmanlı tarafından bağımsız bir cemaat olarak kabul edilmiş ve bir takım hak ve imtiyazlar tanınmıştı. Bu dönemde Osmanlı Devleti bünyesindeki Hıristiyan halkı Ortodoks ve Ermeniler olarak sınıflandırmış, Sayda, Basra, Akdeniz Limanlarındaki ve Avusturya sınırında yaşayan az sayıdaki Katoliği ayrı bir yapı olarak tanımamıştı.32

Ermenilerin en eski kutsal merkezleri bugünkü Erivan yakınlarındaki Eçmiyazin Kilisesi idi. Burası Tatarların bölgeyi istila etmesinden sonra dağıldı. Ermeni Katogikos’u buradan göç ederek bazı kutsal emanetler ile Kozan’a (Sis) yerleşmiş ve burada kilise yaptırarak kutsal merkez ilan etmişti. Bir kısım Ermeniler de Van’ın Ahtamar adasında yerleşmiş ve burayı merkez edinmişlerdir. Eçmiyazin en eski olmasından dolayı ve bağlılarının fazla olmasından dolayı üç merkezin en kıdemlisi durumundaydı.33

Eçmiyazin kilisesinin Osmanlı sınırları dışında kalması, devlet yönetiminin merkezde bir Ermeni katoğikosluğunun Ermeni tebanın kontrolü açısından daha elverişli olabileceği düşüncesine götürdü.34 Bu nedenle Sis Katoğikoslunun gittikçe devlet nazarında daha da itibar kazandığını görmekteyiz. İstanbul’daki Ermeni patriğinin ruhanî bir özelliği bulunmamaktaydı. Bu kişi Ermeni cemaatı ile Osmanlı devleti arasında bir kapıkethüdası görevi görmekteydi.35

Devletin dahilindeki Ermeni vatandaşları arasındaki hangi merkezden sevk ve idare edileceğine dair karmaşa 16. Asırda pek çok Ermeni vatandaşının mezhep değiştirmesine neden olmuştur. Bunda o yıllarda Fransa’da merkezi bir yönetim kurmayı başaran ve güçlü ordusu ile Avrupa politikalarını etkileyen 14. Lui yönetiminin ve Papa III. Jül’ün etkin gayretlerini de sebep gösterebiliriz. Osmanlı Devleti kendi sınırları dışında siyasi olarak muhalifi olan bir devletin 32 Bilal ERYILMAZ, Osmanlı Devletinde Gayrimüslim Teb’anın Yönetimi, İstanbul 1990, s.55-56 33 ERYILMAZ, Age, s.56-57 34 Eçmiyazin Katoğikosluğu ve Revan bölgesi 1828 yılında Türkmençayı antlaşması ile Rusya’nın eline geçmesi Osmanlı Devletini Sis Katoğikosluğunun Ermeni vatandaşları için merkez olarak tanınması hususunda daha gayretli olmaya yöneltmiştir. ERYILMAZ, Age,s.58 35 ERYILMAZ, Age, s.58

Page 451: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

441

yürüttüğü dinî misyonerlik faaliyetini kabul etmesi mümkün değildi. Bu amaçla özellikle 17. ve 18. asırlarda misyoner Katolikleri engelleyici tedbirler almıştır.

Bunlar; Katolikliği özendirici yayınları basan matbaaların kapatılması, 1701 yılında katolik düşmanı ve Osmanlı taraftarı olan Ermeni patriğinin göreve getirilmesi ve selefinin görevden uzaklaştırılması, ülkede dolaşan Cizvit Papazların seyahatlerinin sınırlandırılması gibi tedbirler almışlardı. Ama bu tedbirler Diyarbakır Siirt taraflarında bulunan Keldanî ve Asurîlerin, Sakızdaki gayrimüslimlerin, Marunî ve Süryanilerin katolik mezhebine geçmesine engel olamamıştı. Nitekim 17. Asırda 30 bin civarında Ermeni Katolik mezhebine geçmişti.

Nitekim 1820’li yıllarda Mardin’i ziyaret eden Buchkingham Mardin şehrinin Hıristiyan teb’ası hakkında bilgiler verirken Ermenilerin bu husustan dolayı iki ayrı kesim olarak ele alınmış olduklarına dikkat çekmekte ve Mardin’de yaşayan Ermeni ve Katolik Ermenilerin sayılarını ayrı olarak vermektedir. Buna göre; Mardin’de sadece beş yüz Ermeni (Gregoryan) yaşamaktaydı ve bin kişilik ikinci bir Ermeni kesimi de Katolik Ermeni olarak yaşamlarını sürdürmekteydi.36

Ermeni adlandırması bir nevi Hıristiyan halkın ortak adı gibi kullanılmıştır. Bu Osmanlı Devletinin farklı Hıristiyan halkları Ermeni olarak görmesinden farklı bir şey değildi. Nitekim Polonyalı Simeon’un seyahatnamesinde bahsettiği Şemsilerin Ermenice konuşmaktaydılar ve bölgede görevlendirilen beylerbeyine Ermeni olduklarını iddia ettiklerinden dolayı bunların eğer Ermeniler ise Ermeni kilisesine, yok eğer Ermeni değillerse camiye devam etmelerini, aksi taktirde kılıçtan geçirileceklerini söylemiştir.37

Buchkingham Polonyalı Simeon’dan aktarılan bu bilgiyi kitabında vermektedir. Yani anlaşıldığı kadarıyla seyyah, İbn-i Arabşah’ı okumuş olduğu gibi aynı zamanda Simeon’u okumuş olarak

36 BUCHKİNGHAM, A.g.e., s.192 37 H. ANDREASYAN, Polonyalı Simeon’un Seyahatnamesi,1608-1619, İstanbul 1964, s.100

Page 452: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

442

seyahatine devam ettiği görülmektedir. Şemsilerin sırf bu nedenden dolayı olsa gerek onlara ait nüfus bilgilerine ayrıca değinmemiştir. Yalnız onların güneşe tapmakta olduklarını, Suriye Ermeni patrikliği içerisinde olup ayrı bir mezhep olmamalarına rağmen eski ibadet anlayışlarına devam ettiklerinden bahsetmektedir.38

Bu hususta Osmanlı idarecilerinin ve ilim adamlarının görüşü genel olarak gayrimüslim azınlıkları bir kitap ehli olarak tanımak istedikleri anlaşılmaktadır. Benzer bir durum da IV. Murad’ın Bağdat seferi esnasında Mardin yakınlarındaki Şemsîler için takındığı tavır bunu ortaya koymaktadır. Padişah, Müslümanlığın kitapsız millet tanımadığını iddia ederek Şemsîlerin imha edilmesini istemiş, fakat Süryanî patriğinin ricası ve onlara kendi kitaplarını tanıtacağı yolundaki vaadinden sonra affedilmişlerdi.39

Şemsilerden farklı olarak, Buchkingham, Keldanî ve Nasturilerin nüfus bilgilerini seyahatnamesinde vermiştir. Buna göre; her iki grubunda toplam olarak 300 haneden oluştuklarını yazmıştır. Bunlar için verilen nüfus bilgileri Süryani ve Ermeniler kadar net olmayıp, sadece hane sayısı verilmesi ve birlikte toplam bir rakamla geçiştirilmesi seyyahın bu dinî cemaatler hakkında çok fazla bilgisi olmadığı izlenimini vermektedir. Aynı şekilde Yahudi nüfus için de yine hane sayısı nüfus bilgisi olarak verilmiştir.

Bachkingham’ın verdiği bilgilere göre Mardin’de 400 hane de Yahudi yaşamaktaydı.40 Bunların giyimleri ve yaşam tarzları hakkında da çok fazla bilgi yazmamıştır. Ama Yahudilerin diğer Orta Doğu şehirlerinde olduğu gibi Mardin’de daha çok ticaret ile uğraştıkları, dinî özelliklerini yansıtan siyah renkli kıyafetler giydikleri ve diğer şehir halkıyla çok fazla kaynaşmadıkları düşünülebilir.

38 BUCHKİNGHAM, A.g.e., s.192 39 J.S. BUCKİNGHAM,Travels in Mesopotamia, London 1827, s.341, GÖYÜNÇ, Age, s.80 40 BUCHKİNGHAM, A.g.e., s.192

Page 453: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

443

E-Gayrimüslimlerden Alınan Vergiler

Osmanlı Devletinde yaşayan tüm gayrimüslimler askerlik yükümlülüğüne karşılık olacak şekilde “cizye” ödemekteydiler. Bu vergi Müslüman olmayan askerlik çağına gelmiş bütün erkeklerden alınmaktaydı. Kadın, çocuk, din görevlisi, hasta, özürlü v.b. cizye vergisini ödeyemeyecek durumda olanlar “muaf” zümresini oluşturur ve defterlerde bu şekilde kaydedilirlerdi. Muaflık bazen devlet eliyle genişletilebilecek bir husus idi. Bazen devlet hizmetinde bulunmuş olan azınlıklar bu vergiden tamamen muaf tutulur, bazen de cizye vergileri genel olarak cemaat üzerinden hesaplanıp, bu miktarı tüm cemaatin paylaşarak daha rahat ödemeleri sağlanırdı. Bazı önemli yerlerde bulunan Hıristiyan vatandaşlarından hizmetleri mukabilinde bu vergiler tamamen alınmazdı.

Çift vergisi ile cizye klasik dönem boyunca devletin tımar sistemi uyguladığı bölümlerinde, yani ağırlıklı olarak, Anadolu, Rumeli ve Suriye’de 40-50 akçe dolayında alınmaktaydı. Elbette bennak ve mücerret vergileri çifte izafe edilerek belirlenmiş vergilerdi. Tıpkı bunun gibi cizye de kısım kısım ele alınmaktaydı. Bunlar mükellefin malî durumuna göre âlâ, evsât ve ednâ olarak üç kısımda alınmaktaydı. Zengin gayrimüslimler âlâ yani yüksek düzeyden cizye vergisi ödüyordu.

Cizyenin dışında gayrimüslimlerden “mübaşiriye”, “tahsildariye”, “kefilleme”, “kuşadiye” ve “ikramiye” adıyla değişik vergile de alınmış olduğu rivayet edilmektedir.41 Bu türden değişik adlarla alınan vergilerin gayrimüslim halkta ödeme güçlüğü oluşturduğu için veya çok değişik kalemlerde alınan vergilerin Osmanlı maliyesi açısından zorluk oluşturduğu için 1830’da kaldırıldı. Bu vergilerin tümü toptan bir meblağ olarak cizye vergisine yüklendi. 1833 yılında ise bir kararname ile gayrimüslim reayadan asıl cizye miktarından hariç para veya mal alınmaması kararlaştırılmıştır.42

41ERYILMAZ, Age, s.46 42 Ziya KARAMÜRSEL, Osmanlı Malî Tarihi Hakkında Tetkikler, ANKARA 1940, s.171, ERYILMAZ, Age, s.47

Page 454: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

444

Toplanan cizye doğrudan beyt’ül mâl’e alınırdı. Bazen de sultani vakıfların içerisine dahil edilirdi.43

1253H. /1837M. Tarihinde Mardin’de yaşayan gayrimüslim halk yukarıdaki düzenlemeden dört yıl sonra 60 akçe olarak cizye vergisini ödemekteydiler. Bu miktar orta seviyede alınan cizye miktarına denk gelmektedir. Aynı zamanda Müslüman halktan da hane başına 40 akçe vergi alınmaktaydı. Mardin’de yaşayan gayrimüslimler hane başına Müslüman halka göre %50 daha fazla vergi ödemekteydiler. Yukarda bahsedildiği gibi gayrimüslimlerden alınan bu vergi tek kalem halinde ve cizye olarak alınmaktaydı. 44

SONUÇ

Mardin şehri 19. Yüzyılın ilk çeyreğinde Müslüman ve gayrimüslim halkların huzur ve kardeşlik içerisinde yaşadıkları bir şehir idi. Bu dönemde şehre gelen Buchkingham’ın tespiti de bu yönde olmuştur.

Buchkingham’ın Mardin’e gelmeden şehrin tarihi ve kültürü ile pek çok esri okuduğu anlaşılmaktadır. Gözlemleri daha çok şehirde yaşayan Hıristiyanların ahvali hakkında bilgi sahibi olmaya yönelik olsa da yer yer Mardin şehir hayatı bilgiler de vermektedir. Bazı bilgilerin, seyyahın ziyaret ettiği diğer Osmanlı şehirleri ile kıyaslamalı verilmesi, bizlere bu bölgelerin sosyal, ekonomik ve kültürel durumu hakkında önemli bilgiler vermektedir.

43 Bernard Lewis, “Ottoman Land Tenure and Taxation in Syria”Studia Islamica, sayı 50 1979, s.21 44 Mardin Şer’iye Sicilleri, No:253, s.49

Page 455: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

19. YÜZYILDA MARDİN’İN İDARİ YAPISI

İbrahim ÖZCOŞAR*

Mardin ve çevresinin Osmanlılarca fethi, Yavuz Sultan Selim’in takip ettiği doğu siyasetinin bir sonucu ve Şah İsmail’e karşı elde ettiği Çaldıran zaferi sonrasında Doğu Anadolu’nun Osmanlı Devleti’ne bağlanması hadiseleri ile ilgilidir. Bölgedeki diğer yerlerin alınmasında olduğu gibi Mardin’in alınmasında da İdris-i Bitlisi’nin etkisi vardır. Mardin’in Osmanlı hâkimiyeti altına girmesi hadisesi şöyle özetlenebilir: Diyarbakır alındıktan sonra, Şah İsmail tarafından Diyarbakır’ı muhasaraya tayin edilen Karahan’ın Mardin istikametine çekilmesi üzerine, Safevi Kuvvetleri, Osmanlı ordusu tarafından takip edilir. Ancak Karahan, Mardin’de durmayarak çöle doğru yoluna devam eder. Bunun üzerine İdris-i Bitlisi’nin teklifiyle Mardin’in alınması kararlaştırılır. Mardin’in bu ilk muhasarasında, iç kale hariç, hiçbir çatışmaya girilmeden şehir teslim alınır. Ancak bir müddet sonra, Osmanlı kumandanları arasındaki bir ihtilaf sebebiyle, Mardin tekrar Safevilerin eline geçer. Osmanlıların bölgedeki faaliyetleri

* 1Dr. İbrahim ÖZCOŞAR Dicle Üniversitesi Mardin Sağlık Yüksekokulu Tarih bölümü

Page 456: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

446

sonucu 1516 yılında Mardin kesin olarak Osmanlı hâkimiyeti altına girer2.

Mardin, Osmanlı sınırlarına katıldıktan sonra yapılan ilk idarî taksimatta, bir liva olarak Diyarbekir Eyaleti’ne bağlanmıştır. Mardin’in Diyarbakır’a bağlanmasında, idarî bakımdan ilk çağlardan beri Diyarbakır ile bağlantısının önemli rolü olmuştur3.

17. yüzyılın ortalarından itibaren Mardin’in zaman zaman Bağdat Eyaleti’ne, 19. yüzyılda ise bir ara Musul Eyaleti’ne bağlandığı görülmektedir. Mardin’in idarî bakımdan Bağdat’a bağlanmasının temel sebebi, bölgede etkin olan aşiretlerin eşkıyalık faaliyetleri ve bölgeye hâkim olmak için birbirleriyle giriştikleri mücadeledir. 1647’de Mardin Bağdat’a ilk bağlandığında sebep olarak; Sincar aşiretinin eşkıyalık faaliyetleri gösterilir. 1711’de tekrar bağlandığı zaman ise bu kez sebep, Milli aşireti ile Yakup Paşazadeler arasındaki gerginlik sonucu bölgede oturanların iki taraf olup çarpışmalarıdır4. Bununla birlikte, Mardin’in 17. ve 18. yüzyıllarda Bağdat’a, 19. yüzyılda ise bazen Musul’a bağlanmasını, daha açık bir ifadeyle Bağdat, Musul ve Diyarbakır eyaletleri arasında gidip gelmesini sadece bölgedeki aşiretlere bağlamak doğru olmaz. Bu değişikliklerde Mardin’in ticari öneminin de etkisi büyüktür. Mardin, çevresindeki tarımsal üretimin ve aşiretlerin denetlendiği bir merkez olduğu gibi Halep ve Musul’la bağlantılı transit ticaret yollarının da (Hint-İran ticaret yolları) denetim noktalarından biriydi. Bu nedenlerle Mardin, Hint-İran ticaretinin aksamaması ve aşiretlerin ortaya çıkardığı göçebe, köylü ve devlet düzeni çelişkilerinin çözümü için, bu alanın denetim merkezi olarak ortaya çıkan Bağdat’a bağlanmıştır5.

Mardin’in bu üç eyalet arasında gidip gelmesinin sebepleri arasında, gümrük vergileri sebebiyle eyaletler arası rekabeti de saymak gerekir. 18. yüzyılın sonlarına doğru Bağdat ve Diyarbakır

Nejat Göyünç; XVI. Yüzyılda Mardin Sancağı, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1991,s. 15-33. 3 Göyünç; a.g.e.,s. 37. 4 Abdulgani Efendi (Abdulgani Fahri Bulduk); Mardin Tarihi, Yayına Hazırlayan: Burhan Zengin, Ankara 1999, s. 188. 5 Suavi Aydın; Kudret Emiroğlu; Oktay Özel ve Diğerleri; Mardin Cemaat Aşiret Devlet, Toplumsal ve Ekonomik Tarih Vakfı Yayınları, İstanbul 2001, s. 175.

Page 457: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

447

arasında gümrük vergileri sebebiyle mücadele artmıştır. Bu mücadeleye İstanbul’un, Bağdat yönetiminde etkili olan Memlûkler6 ile Mardin’e hakim olan Milli aşireti arasındaki ilişkiyi ve ittifakı sona erdirmek istemesi eklenince, Mardin 19. yüzyıla bir hakimiyet mücadelesi içinde girmiştir7. Aslında Osmanlı’nın içinde bulunduğu durum, Mardin’deki hâkimiyet mücadelesinde etkili olmasına izin vermemektedir. Birbirini takip eden olaylar, Kabakçı İsyanı (1807), Sened-i İttifak (1808), Sırp İsyanı ve Rus Savaşı (1809-1812), Yunan isyanı, Kavalalı isyanı derken Mardin idarî anlamda daha karışık bir döneme girer. Bu arada, Diyarbakır da kendi iç sorunlarıyla uğraşırken Mardin’i unutmuştur8. Bu ortamda Mardin’in kendi içindeki hâkimiyet mücadelesi şehri ve çevresini aşiretlerin savaş alanı haline getirmiştir9. Mardin, bu durumdan 1835 yılında devrin güçlü devlet adamlarından olan ve Diyarbakır valiliğine atanan Reşit Mehmet Paşa’nın faaliyetleri sonucunda kurtulmuş ve Diyarbakır’a bağlanmıştır10. Bu dönemde Mardin idarî anlamda merkez tarafından atananlarca yönetilmişse de, Osmanlı ordularının Kavalalı Mehmed Ali Paşa’nın ordularına Nizip’te yenilmesi (1839) ile şehir ve çevresi aşiretlerin baskısı altında kısa bir süre daha kargaşa içinde kalmıştır11.

1839 yılında Mardin, Musul’a bağlanmıştır. 1840 yılında bir ara tekrar Diyarbakır’a bağlanmasına rağmen kısa bir süre sonra yine Musul’a bağlanmıştır12. 1845-1848 tarihlerinde de Mardin Musul’a bağlı görünmektedir13. Kayıtlardan da anlaşılacağı üzere, Mardin Musul’a bağlı bir liva iken Osmanlı Devleti, tarihi açıdan bir dönüm noktası olan Tanzimat dönemine girmiştir. Ancak bu dönemde, Mardin ve çevresinde Tanzimat’ın olumlu etkisinden bahsetmek

6 Sinan Marufoğlu, Osmanlı Döneminde Kuzey Irak, Eren Yayınları, İstanbul 1998, s.37. 7 Aydın, Emiroğlu, Özel ve Diğerleri; a.g.e.,s.76. 8 Bkz. Şevket Beysanoğlu, Anıtları ve Kitabeleri ile Diyarbakır Tarihi, C.2, Diyarbakır Belediyesi Yayınları, Ankara 1990, s. 684. 9 Abdulgani Efendi; a.g.e. s.198-213. 10 Abdulgani Efendi; a.g.e., s. 218. 11 Southgate, Narrative of a Tour Through Armenia, Kürdistan, Persia and Mesopotamia, C. II, Londra 1840, s 286; Layard; a.g.e., s. 20. 12 Abdulgani Efendi; a.g.e., s.221. 13 Salnâme-i Devlet-i Aliye-i Osmaniye, Def’a 1, Sene 1263; Def’a 2, Sene 1264 ve Def’a 3, Sene 1265.

Page 458: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

448

mümkün değildir. Aksine Tanzimat’ın uygulanmasına en büyük tepkinin meydana geldiği bölge Mardin’in hemen yanı başındaki Cizre ve Hakkâri’dir.

Tanzimat Fermanı’nın ilan edilmesinin hemen ardından bölgede bazı küçük düzenlemelere gidildiği anlaşılıyor14. Bu düzenlemeler sonrasında bölgede hükümete karşı büyük bir isyan çıkmıştır. Bu isyanın liderliğini Bedirhan Bey yapıyordu. Tanzimat’ın uygulanmaya başlaması ile Bedirhan Bey’in yönetiminde olan Cizre ve Midyat’ın kendisine bağlanmasını isteyen ve bu konuda İstanbul’u da ikna eden15 Musul Valisi Mehmet Paşa ile arası açıldı. Mehmet Paşa, Cizre ve Midyat’ın Musul’a bağlanmasını isterken, uzun süre bu bölgede mütesellimlik yapan ve yüzyıllar boyu bölgeyi yönetmiş bir aileden gelen Bedirhan Bey ve bölge halkı ise, Diyarbakır’a bağlı kalmayı uygun görmekteydi. Ancak Mehmet Bey’in ağır baskısı sonucu Cizre Kazası 1842’de Musul’a bağlanır. Bu durumu kabullenmeyen Bedirhan Bey isyan eder. Bedirhan Bey’in giriştiği bu isyan hareketi nedeniyle Musul, Diyabakır, Bağdat ve Erzurum valilileri ile Babâli arasında çeşitli yazışmalar yapılmıştır. Musul Valisi, Bedirhan Bey’in şiddetle cezalandırılmasını isterken, diğer yetkililer meselenin uzlaşma yoluyla çözülmesinden yanadır. Musul valisi dışında, devlet görevlilerinin bu düşüncelerinde, henüz çözümlenmiş Kavalalı olayının bir benzerini yaşamama düşüncesi etkili olmuş olmalıdır. Sonuç olarak; Meclis-i Umumi’de görüşülen konu Bedirhan Bey ve ailesinin daha önceki güzel hizmetleri dikkate alınarak karara bağlanmıştır. Buna göre; Cizre Diyarbakır’a bağlanacaktır16. Bu olayın ardından bölgede sorunlara sebep olan ve Bedirhan Bey ile Devleti karşı karşıya getiren başka bir olay patlak verir: 1843 Bedirhan Bey’in Nasturî harekâtı. Bedirhan Bey’in isyanı sırasında bu bölgedeki Nasturîler de özellikle bölgeye yerleşmiş Amerikan Misyonerlerinden aldıkları güç17ve müstahkem kalelerine duydukları

14 Yılmazçelik; a.g.e., s.182. 15 M.Ş.S. 253, 23 Cemaziyülevvel 1256. 16 Hatip Yıldız, “Bedirhan Bey ve Nasturiler”, Süryaniler ve Süryanilik II, Hazırlayanlar:Ahmet Taşğın, Eyüp Tanrıverdi, Canan Seyfeli, Orient Yayınları, Ankara 2005, s. 163. 17 Esra Danacıoğlu;, Osmanlı Anadolu’sunda Anglo-Sakson (Protestan) Misyoner Faaliyetleri (1816-1856), Doktora Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü, 1993, s. 172-174.

Page 459: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

449

güvenle18 vergi vermeyi kabul etmez ve isyan ederler. İsyan kısa sürede bastırılır ve Nasturîlerin ileri gelenleri Musul’a kaçıp, İngiliz Konsolosluğundan yardım isterler19. Bu olaylar sonucu artan İngiliz baskısıyla, girişilen güçlü harekât sonrasında Bedirhan Bey ve iki oğlu teslim olur ve İstanbul’a getirilir. Bedirhan Bey, Padişahın huzuruna kabul edildikten sonra 1847 Temmuz’unda Girit’e sürgün edilir20.

Bedirhan Bey isyanının bastırılmasından sonra bölgede yeni bir düzenlemeye gidilmiştir. Diyarbekir Eyaleti; bazı değişikliklerle Kürdistan Eyaleti’ne çevrilmiştir21. Çadırcı, Kürdistan Eyaleti’nin; Van, Muş, Hakkâri sancaklarıyla Cizre, Bohtan ve Mardin kazalarından oluştuğunu belirtmektedir. Ancak 375 Numaralı Cizye Defteri’nden anlaşıldığına göre Cizre kaza olarak değil; Cizre, Mardin, Bohtan, Hacı Behram kazalarından oluşan bir sancak haline getirilmiştir22. Osmanlı arşiv belgelerinde de Cizre kaymakamlık olarak zikredilmektedir23. Bu dönemde dikkat çeken bir husus da, yapılan idari değişikliklerin çok karışık bir vaziyet aldığıdır.

1849–1851 tarihleri arasında Mardin bu eyalete bağlı olarak görülmektedir24. Çok geniş bir alanı kapsayan Kürdistan Eyaleti bir süre sonra bazı değişikliklere uğramıştır. Hakkâri Sancağı 1849 Aralık’ında eyalet haline getirildi25. Devlet salnamelerinde Mardin 1852–1854 tarihleri arasında bu yeni eyalete bağlı bir liva olarak görülmektedir26.1854’te Zaho’ya bağlı bir müdürlük olan Cizre, Zaho’dan ayrılarak ve Mardin ile bir kaymakamlık olarak

18 Garo Sasuni; Kürt Ulusal Hareketleri ve 15. YY’dan Günümüze Ermeni Kürt İlişkileri, Med Yayınları, İstanbul 1992, s. 108. 19 Halfin, XIX. Yüzyıl’da Kürdistan Üzerine Mücadeleler, Komal Yayınları, İstanbul 1992, s.51-52. 20 Çadırcı; a.g.e., s. 195. 21 Çadırcı; a.g.e., s. 195 22 Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Maliye Nezareti Defterleri, Varidat Muhasebesi Defterleri, Cizye Defterleri Katalogu (ML. VRD. CMH), 375 23 Başbakanlık Osmanlı Arşivi., Mühimme Kalemi Evrakı, Dosya No:13 Gömlek No:24. 24 Salnâme-i Devlet-i Aliye-i Osmaniye, Def’a 4, Sene 1266, s.45 25 Çadırcı; a.g.e., s. 196. 26 Salnâme-i Devlet-i Aliye-i Osmaniye, Def’a 7, Sene 1269, s. 85.

Page 460: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

450

birleştirildi27. 1855–1865 tarihleri arasında ise tekrar Kürdistan Eyaleti’ne bağlı bir liva olarak görülmektedir28. Nihayet 1866’da Diyarbekir Eyaleti’ne bağlanmıştır29. Mardin’in Diyarbakır’a bağlılığı Cumhuriyet kuruluncaya kadar, değişikliğe uğramadan devam etmiştir.

19. yüzyılın ilk yarısında Mardin’in idarî yapısının bu kadar sık değişmesinin temel sebebi, bölgedeki huzursuzluklara son vermekti. Belki de Tanzimat’ta söz verilen, can ve mal güvenliği sağlanmaya ve bu amaçla bölgedeki merkezi otoritenin etkisi artırılmaya çalışılıyordu. Tüm bunlara rağmen, 19. yüzyılın ilk yarısında Tanzimat’ın öngördüğü düzen Mardin ve çevresinde gerçekleştirilememiş gibi görünmektedir.

Tanzimat’ın Mardin ve çevresinde etkisi 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren hissedilmeye başlanır. Tanzimat sonrası uygulanan idarî yapı ve bu yapının Mardin’e yansımaları şöyle özetlenebilir:

Tanzimat yönetiminde ülke; eyalet, sancak ve kaza olarak üç ana birime bölünmüştü. Sancak, Tanzimat öncesinde olduğu gibi asıl birim olmakla birlikte, kazalara birer müdür atanmasıyla birlikte en küçük idarî birim olma niteliğini yitirmiştir. Sancakların yöneticisi olan kaymakamlar, doğrudan Dâhiliye Nezâretine bağlı olup, atanma ve diğer özlük işleri buraca yapılırdı. Ancak, valilere karşı sorumlulukları olup, bağımsız olarak önemli kararlar alıp yürütme yetkileri sınırlı idi.

Ayrıca Tanzimat ile birlikte idarî anlamda meydana gelen değişikliklerden biri de eyalet, sancak ve kazalarda oluşturulan meclislerdir.

Bu değişikliklerin Mardin’de uygulanması, yukarıda bahsettiğimiz olaylar sebebiyle Tanzimat’ın ilanından 8 yıl sonra olsa gerekir. Kaldı ki, Tanzimat’ın getirdiği yenilikler ülkenin tamamında aynı anda uygulamaya başlanmamıştır. Diyarbakır’ın Tanzimat’a 27 Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Nezaret ve Deavi Evrakı (MKT. NZD), Dosya No:105 Gömlek No:31. 28 Salnâme-i Devlet-i Aliye-i Osmaniye, Def’a 11, Sene 1272 ve Def’a 21, Sene 1282 arasındaki tüm salnameler. 29 Salnâme-i Devlet-i Aliye-i Osmaniye, Def’a 22, Sene 1283 ve bundan sonraki tüm salnamelerde Diyarbakır bağlıdır.

Page 461: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

451

dâhil edildiği tarih 1845’dir30. Mardin’in çevresinde 1847’ye kadar Bedirhan Bey isyanının devam ediyor olması Mardin’de bu uygulamanın daha geç tarihlerde başladığını düşündürmektedir. Elimizdeki belgelerden 1847’de Bedirhan Bey isyanının bastırılmasından sonra da Mardin ve çevresindeki karışıklıkların devam ettiğini anlamaktayız. 1853 tarihli bir belgede Mardin ve Midyat’ta çıkarılmaya çalışılan karışıklığın bastırıldığı Mardin ve Midyat kaza meclisleri tarafından bir mazbata ile hükümete bildiriliyordu. Bu belge, bölgede karışıklıkların Bedirhan Bey isyanı sonrasında devam ettiğini göstermekle birlikte, 1853 tarihinden önce Tanzimat sisteminin bir gereği olarak meclislerin oluşturulduğunu ve Tanzimat sisteminin Mardin’de uygulanmaya çalışıldığını ortaya koymaktadır31.

1860’lı yıllarda Mardin sancağı çöl taraflarında Kiki ve Milli aşiretlerin baskısı sonucunda yine bir takım karışıklıklar ortaya çıkmıştır. Bu karışıklıklar üzerine Diyarbakır’dan getirilen askeri bölükler ile asayiş sağlanmıştır32. Öyle anlaşılıyor ki, bu gibi karışıklıklar Mardin merkezde uygulanmaya başlanan Tanzimat sisteminin, Mardin çevresinde de uygulanması için birer sebep oluyordu. Çünkü bu karışıklıklar sonrasında, bölgede halka baskı uygulayan aşiret reisleri yargılanıyor ve İstanbul’dan Kürdistan Valisine gelen bir emirle olayların yaşandığı mahallere nevahi müdürleri tayin edilmesi ve bunların isimlerinin bildirilmesi isteniyordu33.

Tanzimat’ın idarî anlamda getirdiği düzenlemeler, Islahat Fermanı ile bazı değişikliklere uğramıştır. Bu değişikliklerin temelinde, Avrupalı devletlerin Tanzimat Fermanı sonrası yapılan yenilikleri gayrimüslimler açısından yeterli görmemeleri önemli rol oynamıştır. Özellikle gayrimüslimlerin vilayet, sancak ve kaza meclislerinde yeterince temsil edilmediklerini ileri sürmüşler, ayrıca Meclis-i Ahkâm-ı Adliye’de de bunlara yer verilmesini istemişlerdir. Bu sebeple Islahat Fermanı’nda, eyalet ve sancak meclisleri

30 Yılmazçelik; a.g.e., s. 182. 31 Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Sadaret Umum Vilayet Evrakı (MKT. UM), Dosya No: 154 Gömlek No: 35. 32 B.O.A., MKT. UM., Dosya No: 438, Belge No:25. 33 B.O.A., MKT. UM. Dosya No: 445, Belge No: 9.

Page 462: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

452

yönetmenliğinin yeniden düzenlenerek, Müslümanlarla gayrimüslimlerin seçilmeleri, görev yapmaları ve benzeri konularda yeni bir düzenleme yapılacağı açıklanmıştır.

Islahat Fermanında öngörülen düzenlemeler, uygulamaya konulmadan bazı yörelerde ayaklanmalar baş göstermiştir. Lübnan’da Dürzîler ile Marunîler arasında çıkan çatışmalar sonrasında, Avrupa devletlerinin müdahalesi daha da artmıştır. Avrupalı devletlerin ve Osmanlı temsilcilerinden oluşan bir komisyon tarafından 1861’de “Lübnan Nizamnamesi” hazırlandı. Bu nizamname ile Lübnan, gayrimüslimlerin yönetiminde adeta bağımsızlık elde etmiştir. Avrupalılar bu nizamname ile istedikleri düzeni sağlamış oluyorlardı. Bu olayların etkisiyle ve Avrupalıların kışkırtması sonucu gayrimüslimlerin, yaşadıkları bölgelerde aynı sistemlerin oluşturulması amacıyla benzeri isyanlar çıkarmaları ihtimali üzerine, endişeye kapılan Osmanlı Devleti 1864’te yeni bir vilayet nizamnamesi hazırlayarak, Tanzimat’tan beri uygulanan yönetim sisteminde bazı değişiklikler yaptı. Bu nizamname ilk kez Mithat Paşa’nın valiliğinde Tuna Vilayeti’nde uygulandı. Bu düzenleme 1871’e dek yürürlükte kaldıktan sonra, yeniden formüle edilmiş ve “İdare-i Umumiye-i Vilayet Nizamnamesi” adı altında ilan edilmiştir. Bu düzenleme öncekinden farklı değildi. Ancak yöneticilerin unvan ve atamalarında bazı değişiklikler yapılmıştır. Eyalet adı vilayet olmuş, vali yönetici olarak durumunu ve unvanını korumuştu. Sancak yerine liva denilmekle birlikte iki ad eş anlamda kullanılmış, kaymakam yerine yönetici olarak bu düzeyde mutasarrıf görevlendirilmiştir. Kaza birimi, statüsünü korumakla beraber seçimle göreve getirilen kaza müdürü yerine hükümetçe atanan kaymakam iş başına geçmiştir. Vilayet yönetimi için oluşturulan organlara gelince; merkezde valinin başkanlığında Cuma günleri dışında toplanan “Vilayet İdare Meclisi” livalarda mutasarrıf başkanlığında liva idare meclis ile kazalarda “Kaza İdare Meclisleri” kurulmakta idi. Vilayet idare meclisine hâkim, mektupçu, defterdar, hariciye memuru doğal aza (aza-i tabiiye) olarak katılırken müftü ile gayrimüslimlerin dini önderleri de doğal azaydılar. Bunların dışında halk tarafından seçilen iki Müslüman ve iki gayrimüslim aza ile birlikte sayı onu geçiyordu.

Page 463: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

453

Bu meclislerin benzeri “Sancak İdare Meclisleri” adıyla sancaklarda da kuruluyordu34.

1868’de Diyarbekir valiliğine atanan İsmail Hakkı Paşa’nın 1875 yılına kadar süren görevi süresi, Diyarbakır ve bağlı sancaklarda Osmanlı kalkınmacılığının bütün eserlerinin ortaya çıktığı dönemdir35. Bu dönemde Diyarbakır salnamelerinin de çıkarılması hem bu düşünceyi desteklemekte hem de Mardin’in idarî yapısıyla ilgili bilgilere ulaşmamızı kolaylaştırmaktadır.

Salnamelerde 1877 tarihine kadar liva olarak, bu tarihten itibaren ise sancak olarak yer alan Mardin’e bağlı kazalarda da Tanzimat sonrasında sık sık değişiklikler olmuştur. Ancak bu değişiklikler, Mardin’in idarî sınırlarının küçülüp büyümesinden çok, bazı yerleşim yerlerinin bazen kaza bazen nahiye olması, yine gerçekte kaza olmayan bazı aşiret bölgelerinin zaman zaman kaza olarak değerlendirilmesi gibi hususlardan kaynaklanmaktadır. Bu konuda önemli bir değişiklikte bazen kazaların ikiye bölünmesi sonra tekrar birleştirilmeleri şeklinde kendini göstermektedir. Örneğin; Midyat Kazası bir ara Halilbegli ve İsabegli şeklinde ikiye ayrılmış36 sonra tekrar birleştirilmiştir. Salnamelere göre Tanzimat’ın uygulanmaya başlandığı 19. yüzyılın ikici yarısından 19. yüzyılın sonlarına kadar Liva-i Mardin’e veya Mardin Sancağına bağlı kazalar şunlardır: 1852–1855 tarihleri arasında Mardin, Sürgücü, Ömerkân, Midyat. 1855-1860 tarihleri arasında Mardin maa Koçhisar, Zaho, Cizre-i Ömeriyan, Nevahi-i Aliyat, Aznavur, Hacı Behram, Midyat ve Savur. 1861-1864 tarihleri arasında, Mardin maa Koçhisar, Nusaybin maa Nevahii, Ömerkân, Halilbegli, İsabegli, Hamse-i Bohtan. 1865–1866 tarihlerinde Mardin, Nusaybin, Sürgücü, Ömerkân, Savur, Hamse-i Cizre, Hacı Behram, Cellage, İsabegli, Halilbegli. 1867 tarihinde Mardin, Nusaybin, Ömerkân, Sürgücü, Midyat, Gerçüş, Savur ve Cizre. 1868–1869 tarihleri arasında Midyat ve Cizre 37. 1870–1871 Midyat, Cizre ve Nusaybin. 1872–1875 Midyat, Cizre,

34 Çadırcı; a.g.e., s. 250-251. 35 Aydın, Emiroğlu, Özel ve Diğerleri, ag.e.,s. 216. 36 Başbakanlık Osmanlı Arşivi. Sedaret Meclis-i Vala Evrakı (MKT.MVL)., Dosya No: 62, Gömlek No:50. 37 Salnâme-i Devlet-i Aliye-i Osmaniye, Def’a 7, Sene 1269’dan Def’a 33 Sene 1295 tarihleri arasındaki tüm salnameler.

Page 464: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

454

Avine. 1875–1881 Midyat, Cizre, Avine, Şırnak. 1882’de bunlara Nusaybin’de eklenir. Bu tarihten 1900’lere kadar Midyat Cizre ve Nusaybin Mardin’e bağlı kazalar olarak devam ederler. Avine ve Şırnak ise bazen Mardin’e bağlı bir kaza bazen de nahiye olarak yer almaktadırlar. Bunlar dışında 1890 yılında devletin aşiretlere yönelik politika çerçevesinde Midyat, Nusaybin, Cizre üçgeninde Hamidiye Kazası oluşturulmuş, bu kazanın varlığı bir yıl devam etmiştir38.

38 Salnâme-i Diyarbekir, Def’a 1, Sene 1286 ila Def’a 17, Sene 1318 tarihleri arasındaki tüm salnameler.

Page 465: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

455

KAYNAKÇA

Başbakanlık Osmanlı Arşivi

Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Maliye Nezareti Defterleri, Varidat Muhasebesi Defterleri, Cizye Defterleri Katalogu (ML. VRD. CMH), 375

Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Nezaret ve Deavi Evrakı (MKT. NZD), Dosya No:105 Gömlek No:31.

Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Sadaret Umum Vilayet Evrakı (MKT. UM), Dosya No: 154 Gömlek No: 35; Dosya No: 438, Belge No:25; Dosya No: 445, Belge No: 9.

Başbakanlık Osmanlı Arşivi. Sedaret Meclis-i Vala Evrakı (MKT.MVL)., Dosya No: 62, Gömlek No:50.

Başbakanlık Osmanlı Arşivi., Mühimme Kalemi Evrakı, Dosya No:13 Gömlek No:24.

Salnameler

Salnâme-i Devlet-i Aliye-i Osmaniye, Def’a 7, Sene 1269’dan Def’a 33 Sene 1295 tarihleri arasındaki tüm salnameler.

Diyarbakır Salnâmeleri, 1286-1323 (1869-1905), C.1-5, Yayın Yönetmeni: Ömer Tellioğlu, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Yayınları, Yayın No.14, İstanbul 1999.

Kitaplar ve Makaleler

Abdulgani Efendi (Abdulgani Fahri Bulduk); Mardin Tarihi, Yayına Hazırlayan: Burhan Zengin, Ankara 1999.

Aydın, Suavi; Kudret Emiroğlu; Oktay Özel ve Diğerleri; Mardin Cemaat Aşiret Devlet, Toplumsal ve Ekonomik Tarih Vakfı Yayınları, İstanbul 2001.

Beysanoğlu, Şevket; Anıtları ve Kitabeleri ile Diyarbakır Tarihi, C.2, Diyarbakır Belediyesi Yayınları, Ankara 1990.

Cuınet, Vital; La Turquie d’Asie, Geographie Administrative Statistique Descriptive et Raisonnẽe de Chaque Province de l’Asie Mineure, Paris 1892.

Page 466: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

456

Çadırcı, Musa; Tanzimat Döneminde Anadolu Kentleri’nin Sosyal ve Ekonomik Yapısı, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1997.

Danacıoğlu, Esra; Osmanlı Anadolu’sunda Anglo-Sakson (Protestan) Misyoner Faaliyetleri (1816-1856), Doktora Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü, 1993.

Emiri, Ali; Osmanlı Vilayât-ı Şarkiyyesi, (Sadeleştirenler: Abdulkadir Yuvalı, Ahmet Hallaçoğlu), Kayseri 1992.

Göyünç, Nejat; XVI. Yüzyılda Mardin Sancağı, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1991.

Halfin; XIX. Yüzyıl’da Kürdistan Üzerine Mücadeleler, Komal Yayınları, İstanbul 1992.

Marufoğlu, Sinan; Osmanlı Döneminde Kuzey Irak, Eren Yayınları, İstanbul 1998

Ortaylı, İlber; Tanzimat Devrinde Osmanlı Mahalli İdareleri, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2000.

Sasuni, Garo; Kürt Ulusal Hareketleri ve 15. YY’dan Günümüze Ermeni Kürt İlişkileri, Med Yayınları, İstanbul 1992.

Southgate, Narrative of a tour Through Armenia, Kürdistan, Persia and Mesopotamia, C. II, Londra 1840.

Yıldız, Hatip; “Bedirhan Bey ve Nasturiler”, Süryaniler ve Süryanilik I, (Hazırlayanlar: Ahmet Taşğın, Eyüp Tanrıverdi, Canan Seyfeli), Orient Yayınları, Ankara 2005, s.161-186.

Yılmazçelik, İbrahim; XIX. Yüyılın İlk Yarısında Diyarbakır, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1995.

Page 467: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

TANZİMAT VE MEŞRUTİYET DÖNEMLERİNDE MİDYAT

Ahmet KANKAL*

İdarî Durum

Diyarbekir ve çevresi Osmanlı Devleti sınırlarına dahil olduktan sonra yapılan tahrirlerde Midyat’ı, Diyarbekir eyaleti Hasankeyf sancağı Tur nahiyesine bağlı bir köy olarak görmekteyiz1. Bu durum, bugünkü idari teşkilatlanmamız göz önüne alındığında, biraz garip gelebilir, ancak bugün için Midyat’ın ilçe olarak bağlı bulunduğu Mardin ilinin o dönemde bir kaza olduğu göz önüne alınırsa, bu duruma fazla da şaşmamak gerekir. Fakat buna karşılık, bugün ilçe durumundaki Nusaybin’in o dönemde sancak durumunda olması, *Doç. Dr. Ahmet KANKAL Dicle Üniversitesi Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi Tarih Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi.”Geçmişten Günümüze Midyat Sempozyumu “19,21 Haziran 2003 1 Bu konuda bakınız 998 Numaralı Muhâsebe-i Vilâyet-i Diyâr-ı Bekr ve

‘Arab ve Zü’l-Kâdiriyye Defteri (937/1530) I, Ankara 1998, s. 252; Ayrıca bakınız Mehmet Salih Erpolat, XVI. Yüzyılda Diyarbekir Beylerbeyliği’ndeki Yer İsimleri, Konya 1999, s. 537, 549 (Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Basılmamış Doktora Tezi).

Page 468: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

458

Osmanlı idari teşkilatlanmasının statik bir durumda olmayıp gelişen şartlar çerçevesinde değişebildiğini göstermesi açısından mühimdir. Bir yerleşim biriminin zaman içinde değişen nüfus durumu ve yine değişen stratejik konumu sebebiyle köy, kaza ve sancak gibi değişik idari görevleri üstlenmesine Mardin, Nusaybin ve Midyat örneklerinde şahit olmaktayız.

Bugün Midyat ilçesinin bağlı bulunduğu Mardin ili, Osmanlı idari teşkilatlanmasında, çoğunlukla Diyarbekir eyaletine bağlı bir sancak veya kaza durumundadır. 1834 tarihinden önce Mardin kazasının Diyarbekir vilayetinden ayrılarak Bağdat eyaletine bağlanması söz konusu olmuş, ancak Bağdat’a olan uzaklığı sebebiyle, 1834 tarihinde Mardin yeniden Diyarbekir eyaletine bağlanmıştır. Bu uygulamanın 1839 tarihinden önce tekrar edildiği görülmektedir. Bu sefer de Mardin kazası, Musul vilayetine bağlanmış, ancak Musul’a uzaklığı ve Diyarbekir’e yakınlığı sebebiyle Mardin, Temmuz 1839 tarihinde yeniden Diyarbekir’e bağlanmıştır2.

Tanzimat dönemi Osmanlı İmparatorluğu’nun idare alanında yenileşme ve modernleşme ihtiyacı ve uygulamalarının yaşandığı bir dönemdir. Bu değişme sadece idarî alanla sınırlı kalmamış, hukukî, kültürel, siyasal ve sosyal değişimleri de beraberinde getirmiştir. Diyarbekir eyaletinde Mart 1845 tarihinden itibaren Tanzimat’ın uygulanmasına karar verilmiştir. Ancak Anadolu’da Tanzimat’ın uygulanmasına en büyük tepki de hiç şüphesiz (Midyat’ın da içinde bulunduğu) Cizre ve Çölemerik dolaylarından gelmiştir. Tanzimat’tan önce bölgede mütesellimlik yapan ve yıllardan beri bölgeyi yönetmiş bulunan bir aileden gelen Bedirhan Bey, Redif askeri teşkilatının kurulmasından sonra Redif miralayı olmuştu. Diyarbekir’de Tanzimat’ın uygulanması ile birlikte Bedirhan Beyin yönetiminde bulunan Cizre ve Midyat’ın Diyarbekir’e bağlanmasına karşı çıkan Musul valisi Mehmed Paşa, Cizre, Midyat ve çevresinin kendisine verilmesini istemekteydi. Ancak bölge halkı ise Bedirhan Beyin önderliğinde Diyarbekir’e bağlı kalmayı uygun görmekteydi. Bütün bunlara rağmen Mehmed Paşanın ısrarıyla, Cizre kazası 1842 yılında

2 İbrahim Yılmazçelik, XIX. Yüzyılın İlk Yarısında Diyarbakır (1790-

1840), Ankara 1995, s. 134.

Page 469: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

459

Musul eyaletine bağlanmıştır. Bedirhan Beyin bunu kabul etmemesi, ve onun Hakkari bölgesindeki Nesturilere karşı hareketi, İngiltere’yi de işin içine dahil etmiş ve İngiltere Bedirhan Beyin cezalandırılmasını istemiştir. Bedirhan Beyin isyanı Temmuz 1847’de bastırılmıştır3.

Aralık 1847 tarihinde Diyarbekir eyaletinin idari taksimatında önemli bir değişiklik yapılmıştır. Buna göre, Diyarbekir eyaleti, Van, Muş, Hakkari sancakları ile Cizre, Bohtan ve Mardin kazalarından oluşan Kürdistan eyaletine çevrilmiştir. Ancak 15 Ocak 1848 tarihli belge, bu uygulamanın bu tarihte hâlâ yürürlüğe konulmadığını göstermektedir4.

Midyat’ın köy olma vasfını XIX. yüzyılın başına kadar devam ettirdiğini görmekteyiz. Midyat 1839 yılında resmî belgelerde kaza olarak geçmekte5, 1848 yılında ise Midyat kazasının Dermemikan, Mezizah, Armahı, Basıklı Zaz, Hisar, Hasankeyf, Hasavas, Kercevs, Mahalmi, Çelik, Alikan, Habısbini, Bahuri, Kolikan, Arnas, Salihan, Biradni ve Sırama adlı nahiyeleri bulunmaktaydı6. 1856 yılında Mardin sancak konumuna yükselirken Zaho, Cizre, Nısîbin (Nusaybin), Bohtan, Hacı Behram, Savur, Sürgücü, Ömerkân ve Midyat da Mardin’e bağlı kazalar olarak gözükmektedir7.

1869-70 yılından itibaren Midyat kazasının idarî ve nüfus durumunu salnamelerden takip edebilmekteyiz. Mardin sancağının merkez Mardin, Cizre ve Midyat kazaları mevcut olup, bunlardan Midyat kazasının 23 nahiyesi ve Zaz ile Savur nahiye müdürlükleri, bunlara bağlı olarak da 349 köyü bulunmaktadır8. 1870 yılında 3 Musa Çadırcı, “Tanzimatın Uygulanması ve Karşılaşılan Güçlükler

(1840-1856)”, Mustafa Reşid Paşa ve Dönemi Semineri Bildiriler (Ankara 13-14 Mart 1985), Ankara 1987, s. 100-102.

4 İ. Yılmazçelik, Diyarbakır, s. 138. 5 İ. Yılmazçelik, Diyarbakır, s. 135. 6 İ. Yılmazçelik, Diyarbakır, s. 139. Yalnız yazar burada yer alan çoğu

nahiyenin ismini yanlış okumuştur, bunlar tarafımızdan düzeltilerek verilmiştir.

7 Tuncer Baykara, Anadolu’nun Tarihî Coğrafyasına Giriş I Anadolu’nun İdarî Taksimatı, Ankara 1988, s. 254.

8 Diyarbakır Salnâmeleri, I. Cilt, İstanbul 1999, s. 78-79.

Page 470: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

460

Midyat’a bağlı köy sayısı 367’ye yükselmiştir9. 1871 yılında Midyat’a bağlı toplam köy sayısı 210’a gerilemiştir10. 1877 yılında Midyat kazasına bağlı köy sayısı Zaz, Hasankeyf ve Savur nahiye müdürlükleriyle birlikte 338’dir11. 1882 yılında tekrar 231’e gerilemiştir12. 1900 yılında Midyat kazasının 3 nahiyesi ve 273 köyü olup, bunların 204’ünde Müslümanlar, 40’ında Gayrimüslimler ve 29 tanesinde de her iki dinî gurup birlikte oturmaktaydılar. Burada yaşayan toplam nüfus 35.874’tür. Bu tarihte Midyat’ta 1 hükümet konağı, 1 cami, 2 Hıristiyan ibadetgâhı, 3 medrese, 1 rüşdiye, 3 ibtidaî mektep, 4 sıbyan mektebi ve 4 tane de Hıristiyan mektebi bulunmaktadır13.

Nüfus

1871-72 yılında Mardin’de toplam nüfus 9.274, Nusaybin’de 3.921, Cizre’de 21.000, Hums’da 3.280 iken; Midyat’ta 36.492 olarak kayıtlıdır. Midyat bu dönemde Alikân, Mahalmi, Dermemıkân, Hasankeyf, Zaz, Savur, Sürgücü ve Ömerkân adlı nahiyelerden teşekkül eden bir kazadır. Midyat kasabasının erkek nüfusu bu dönemde 1.491 olup; bunun 522’si Müslüman, 969’u ise Gayrimüslimdir. Kaza geneline bakıldığında ise Müslüman erkek nüfusun ekseriyeti teşkil ettiği görülmektedir. Müslüman erkek nüfus 30.920 iken, Gayrimüslim erkek nüfus 5.573’tür. Bu kayıtta kadın ve çocuklar nüfusa dahil edilmemiştir. 210 kayıtlı köy sayısı bulunmakta ve köy sayısında bir düşüş olduğu görülmektedir.

1894-95 salnamesine göre Midyat, Müslüman, Ermeni Katolik, Süryani Kadim, Protestan ve Yezidi nüfusun yaşadığı bir kaza durumundadır. Erkek ve kadın olmak üzere 22.281 Müslüman, 4.294 Süryani Kadim, 628 Protestan, 483 Yezidi ve 242 Ermeni ile birlikte toplam 27.928 nüfus bulunmaktadır. Bu durum, Midyat kaza sınırlarında ve nüfusunda sürekli bir değişimin olduğunu göstermektedir.

9 Diyarbakır Salnâmeleri, I. Cilt, s. 140-141. 10 Diyarbakır Salnâmeleri, I. Cilt, s. 222. 11 Diyarbakır Salnâmeleri, III. Cilt, s. 105-106. 12 Diyarbakır Salnâmeleri, III. Cilt, s. 170. 13 Diyarbakır Salnâmeleri, V. Cilt, s. 204.

Page 471: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

461

Kaza İdaresi ve Kaymakamlık

Tanzimat döneminde ülke, eyâlet-sancak-kaza olarak üç ana birime ayrılmış, bunların başına da vali, kaymakam ve müdür atanmıştır. 1864 Vilâyet Nizamnâmesi ile imparatorluk vilâyet-sancak-kaza ve köy olmak üzere idarî birimlere ayrılmıştır. Vali yönetici olarak durumunu ve unvanını korumuştur. Sancak yerine liva denilmekle birlikte iki ad eş anlamda kullanılmış, daha önce sancağın yöneticisi durumunda olan kaymakamın yerine yönetici olarak bu düzeyde “mutasarrıf” görevlendirilmiştir. Kaza birimi 1842’deki statüsünü korumakla birlikte, seçimle göreve getirilen “kaza müdürü” yerine hükümetçe atanan “kaymakam” iş başına geçmiştir. Böylece en önemli değişiklik kaza yönetiminde yapılmış, köy idaresinde ise önemli bir yenilik görülmemiştir.

Kaymakamın yönetimine verilen kazada mal müdürü, idare kâtipleri, emlâk ve nüfus memurları ve zaptiye zabiti bulunuyordu. Kaza idare meclisi ise yönetim, yargı ve maliye işlerinde yöneticilere yardımcı olmakta, gerekli kararları alıp uygulamaya koymakta idi14. Kaymakamın başkanlığında, kaza malmüdürü, tahrirat katibi, kaza hakimi (naibi), müftü ve Müslüman olmayan toplulukların dinî önderlerinden oluşmakta ayrıca, ikisi Müslüman, ikisi Müslüman olmayan dört üye, seçilerek meclise katılmakta idi. Ancak Müslüman olmayanların kitle halinde bulunmadıkları kazalarda temsilcilerinin meclislere katılması elbette söz konusu değildi.

İdarî davalar, gelir ve giderlerin gözden geçirilmesi, devlete ait kurum ve kuruluşların korunması, beledî tesislerin yapılması ve onarımı kaza idare meclisinin görevleri arasında idi. Köy yollarının yapımı, bakımı gibi konuları da görüşür, ziraat ve ticaretin geliştirilmesi için liva ve vilâyet meclislerine önerilerde bulunabilirdi. Yönetimde etkinliği çok az olmakla birlikte, kaza düzeyinde eşrafın yöneticilerle işbirliği yapmalarında ve işlerin daha kolay yürütülmesinde yöneticilere büyük yararları dokunmakta idi. Öte yanda önemli konularda karar alma yetkisinden yoksun oluşu,

14 M. Çadırcı, Tanzimat Döneminde Anadolu Kentleri’nin Sosyal ve

Ekonomik Yapıları, Ankara 1991, s. 252-253.

Page 472: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

462

kırtasiyeciliği artırmakta, bazı önemsiz işlerin bile uzun süre sürüncemede kalmasına yol açmakta idi15.

1864 Vilâyet Nizamnâmesi’nden sonra 1867 yılında ufak tefek değişiklikler yapılmış ve bu nizamnâme, 1871 yılında çıkarılan İdare-i Umûmiye-i Vilâyet Nizamnâmesi’ne kadar yürürlükte kalmıştır. 1871 nizamnâmesi, vilâyet, sancak, kaza ve köy yönetimini ayrıntılarıyla belirtiyor, her aşamasındaki yöneticilerin görev ve sorumluluklarını ayrı ayrı açıklıyordu.

Nahiye ve Nahiye Müdürlüğü

1871 yılında çıkarılan yönetmelikle ilk kez idarî bir birim olarak getirilen nahiye örgütlenmesi, kaza sınırları içindeki köy ve çiftliklerin yakınlıkları ve ilişkileri göz önünde tutularak düzenlenmişti. Beş yüz kişiden fazla nüfusu olan köy ve çiftliklerin nahiye oluşturmaları mümkündü. Kazaların idare meclisleri, nahiyelerin merkez ve sınırlarını belirleyerek liva idare meclisine sunacak, uygun görüldükten sonra vilâyet umum meclisine bildirilecekti. Oraca onaylandıktan sonra padişahın bilgisine sunularak gerekli izin alınacaktı.

Nahiye müdürü, bağlı köyler ihtiyar heyeti üyelerinden en çok dörder kişinin katılmasıyla oluşturulacak “Nahiye Meclisi”ne danışarak yönetim işlerini yerine getirecekti. Özellikle yasa ve yönetmeliklerin, emir ve fermanların bölge halkına duyurulması, ölüm, doğum, arazi anlaşmazlıkları ile ilgili olarak muhtarlar tarafından kendisine ulaştırılan bilgi ve şikayetleri, kaza kaymakamlarına ileterek gerekli işlemlerin yapılmasını sağlamak başlıca görevleri arasında yer almakta idi. Muhtar ve ihtiyar heyetleri ile ilgili yakınmalar ve şikayetleri de araştırarak kaymakama iletirlerdi. Kısacası nahiye müdürleri, hükümet ile halk arasında eski dönemde ayanların yaptıkları aracılık işini yüklenmiş bulunuyorlardı.

Nahiye meclislerine gelince, nahiyeye bağlı köy ihtiyar meclisleri üyeleri arasından seçilenlerden oluşmakta, yönetim ve karar organı olarak müdür başkanlığında görev yapmakta idi. Yılda dört

15 M. Çadırcı, Anadolu Kentleri, s. 259-260.

Page 473: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

463

defa valinin uygun göreceği tarihlerde toplanır, en çok bir hafta süre ile gündemindeki konuları görüşerek, öneriler şeklinde kaymakama sunardı. Özellikle kamu yararına yapılacak işlerde halkın katkısı, yol yapımı, otlak ve orman bakımı, tarım ve ticaretin geliştirilmesi için alınması gerekli görülen önlemler gibi konularda önerilerde bulunabilirlerdi.

Bu sıralarda İmparatorluğun içinde bulunduğu sosyo-ekonomik durum, nahiye düzeyinde örgütlenmeyi gerçekleştirmeye elverişli değildi. Birçok bölgede çeşitli etkenlerle nahiyeler oluşturulamadı. Meclisler, istenilen şekilde toplanıp görev yapamadı. Nihayet yabancı devletlerin müdahaleleriyle 6 Nisan 1876’da yeni bir nizamnâme hazırlandı. Nahiye meclislerinde etnik ve dinî grupların belirli oranlarda temsil edilmeleri, müdürlerin seçimle işbaşına getirilmeleri, seçme ve seçilme şartları yeniden belirlendi. Ne var ki; bu hükümlere rağmen, nahiyeler yaygın ve tam örgütlü biçimde kurulamadı. Kuralların çoğu kağıt üzerinde kaldı. Özellikle Doğu Anadolu’da aşiret reislerine müdür unvanı verilerek, aşiret örgütü, nahiye örgütüne dönüştürülmek istendi. Bundan da olumlu sonuç uzun süre alınamadı16.

Midyat Kazası değişik bir nahiye örgütlenmesine sahne olmuş ve pek çok nahiyeden teşekkül etmesine rağmen nahiye müdürlükleri 2-3 arasında kalmıştır. Ayrıca nahiye müdürlüklerinin sınırlarında da değişmeler vuku bulmuştur.

16 M. Çadırcı, Anadolu Kentleri, s. 253.

Page 474: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

464

Midyat Kazasına Bağlı Nahiye Müdürlükleri ve Nahiyeler

1869-70 Yılı 1870-71 Yılı 1877 Yılı

Müd

ürlü

k-le

r

Nah

iyel

er

Bağ

lı K

öy S

ayısı

Müd

ürlü

k-le

r

Nah

iyel

er

Bağ

lı K

öy S

ayısı

Müd

ürlü

k-le

r

Nah

iyel

er

Bağ

lı K

öy S

ayısı

Midyat 7 Midyat 7 Midyat 7

Habızbini 14 Habızbini 14 Habızbini 14

Mid

yat K

azası

Hisar 8 Mid

yat K

azası

Hisar 8 Mid

yat K

azası

Hisar 8

Kolikân 16 Kolikân 16 Kolikân 16

Arnas 5 Arnas 5 Arnas 5

Habbab 12 Habbab 12 Habbab 17

Zaz 29 Zaz 29 Zaz 29

Gercüş 9 Gercüş 9 Zaz

Müd

ürlüğü

Gercüş 9

Raman 10 Raman 20 Raman 8

Hasankeyf 5 Hasankeyf 5 Mahalmi 31

Alikân 10 Zaz

Müd

ürlüğü

Alikân 10 Kura-i Selâse 3

Mahalmi 21 Mahalmi 21 Hasankeyf 5

Page 475: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

465

Zaz

Müd

ürlüğü

Kura-i Selâse 30

Kura-i Selâse 30 Alikân 10

Mizizah 15 Mizizah 15 Mizizah 15

Dermemikân 23 Dermemikân 23 Has

anke

yf M

üdür

lüğü

Dermemikân 23

Basıklı 12 Basıklı 12 Basıklı 12

Çelik 31 Çelik 31 Çelik 31

Seyyidân 8 Seyyidân 8 Seyyidân 8

Salihân 10 Savu

r M

üdür

lüğü

Salihân 10 Salihân 10

Basabrin 3 Basabrin 3 Basabrin 3

Savur 25 Savur 25 Savur 20

Sürgücü 20 Sürgücü 20 Sürgücü 20

Savu

r M

üdür

lüğü

Ömerkân 34 Ömerkân 34 Savu

r M

üdür

lüğü

Ömerkân 34

TOPLAM 349 TOPLAM 367 TOPLAM 338

Belediye

Tanzimat sonrası Osmanlı idarî, iktisadî ve sosyal yapısında meydana gelen değişimlerden bir tanesi de yerel yönetim (taşra) alanında olanıdır. Modern manada belediye teşkilatının kurulması bu döneme rastlar. Öncelikle İstanbul’da denemeye konulan bu uygulama, daha sonra Osmanlı ülkesinin her yanına yayılmaya başlamıştır. 1864 ile 1871 Vilâyet Nizamnâmesi ve 1876 Teşkîlât-ı

Page 476: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

466

Esâsiye Kanunu ve buna dayanarak 1877 Vilâyetler Belediye Kanunu’nun hazırlanması ile belediyelerin kurulması, yetkileri, görevleri ve çalışma usulleri düzenlenmiş oluyordu17.

Her ne kadar Osmanlı ülkesinde belediyelerin teşkilatlanması yavaş ilerlemiş olsa da, biz, Midyat Belediyesi’nin hemen teşkilatlanmasını tamamladığını ve derhal çalışmalara başladığını görmekteyiz. İlk Belediye Reisi Hasan Efendi adında birisidir. Diyarbekir Salnâmelerine göre ilk belediye teşkilatına 1869 yılında Diyarbekir Vilâyeti’ne bağlı Diyarbekir ve Mardin livalarında rastlamaktayız18. Bu tarihte Mamuretülaziz ve Siird livalarında belediye teşkilatı yoktur. Mamuretülaziz’de belediye teşkilatı 1870-71 yılında19; Malatya ve Siird livalarında ise 1871-72 yılında kurulmuştur20.

Kazalarda belediyelerin teşkilatlanması ise 1873-74 yılında başlamıştır. Yine kazalarda ilk belediye teşkilatlanması Diyarbekir livasına bağlı Siverek, Ergani Madeni ve Lice; Mardin livasına bağlı Midyat, Cizre ve Avine kazalarında olmuştur. Dolayısıyla kazalar içinde belediye teşkilatlanması ilk olarak Midyat ve yukarıda saydığımız kazalarda görülmektedir. Bunun dışında Diyarbekir vilayetine bağlı Silvan, Palu, Keban Madeni, Arapkir, Eğin, Çarsancak, Akçadağ, Hısn-ı Mansur (Adıyaman), Kahta, Besni, Rızvan, Şirvan, Eruh, Sason, Şırnak ve Nusaybin’de bu tarihte belediye yoktur.

Yukarıda zikrolunan kanun ve talimatnâmeler, belediyelere bir özerklik vermekten çok, onların idarî varlıklarını belirlemekte, kuruluş ve görevlerini sıralamaktadır. Buna göre, cadde, sokak, meydan tanzimi, kaldırım, su yolu, kanalizasyon yapım ve onarım işleri belediyelere bırakılmaktadır. Ayrıca yoksullara yardımda bulunmak, aydınlatma, pazar kurma, yangın önleyici tedbirler alma gibi hizmetler de belediyelere bırakılıyordu. Öte yandan, denetleme işleri de

17 Daha geniş bilgi için bkz. İlber Ortaylı, Tanzimattan Cumhuriyete

Yerel Yönetim Geleneği, İstanbul 1985, s. 156-176. 18 Diyarbakır Salnâmeleri, C. I, s. 47, 54. 19 Diyarbakır Salnâmeleri, C. I, s. 109. 20 Diyarbakır Salnâmeleri, C. I, s. 172, 175.

Page 477: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

467

belediyenin yetkisine verilerek ayrıntılarıyla talimatnâmede belirleniyordu. Buna göre; belediye meclisinin emrinde çeşitli dinî gruplardan teftiş memurları ile zaptiye kuvvetlerinden bir piyade takımı bulunacak, denetleme işini yerine getirecekti21.

Bu döneme ilişkin olarak Midyat’a ait Şer’iyye Sicilleri bulunmadığından, Midyat Belediyesi’nin cadde, sokak ve meydan tanzimi konusunda neler yaptığını ortaya koymak şimdilik mümkün değildir22.

Midyat Belediyesi’nde görev yapan gerek belediye başkanlarının ve gerekse azalar ile diğer görevlilerin isimleri ve görev yaptıkları yıllar, tablo halinde aşağıda verilmiştir.

Midyat Belediye Başkanları ve Belediye Meclis Üyeleri

Yıll

ar

Belediye Reis

Seçilmiş Azalar (Aza-i Müntehabe)

Katip ve Sandık Emini

Sadullah Efendi

1873

-74

Hasan Efendi

Edhem Ağa -

Heço Ağa

Gevriye Ağa

Mustafa Efendi

Abdülkadir Ef

1874

-75

Hasan Efendi

İbrahim Ağa

Ömer Ağa

Heço Ağa

Gevriye Ağa

Mustafa Efendi

1875

Hasan Efendi

İbrahim Ağa

Ömer Ağa

Heço Ağa

Gevriye Ağa

Mustafa Efendi

21 Bu konuda bkz. M. Çadırcı, Anadolu Kentleri, s. 273-278. 22 Halbuki bu dönemle ilgili olarak, Siverek’e ait Şer’iyye Sicilleri

bulunduğundan, Siverek Belediyesi’nin zikrolunan hususlarda hangi çalışmalar yaptığını ortaya çıkarmak mümkün olmuştur. Bu konuda bkz. Ahmet Kankal, “XIX. Yüzyılın Sonlarında Siverek’te Sosyal ve İktisadi Hayat”, Tarihte Siverek Sempozyumu Bildirileri (Siverek 13-14 Ekim 2001), Şanlıurfa 2002, s. 39-63.

Page 478: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

468

1876

Hasan Efendi

İbrahim Ağa

Ömer Ağa

Heço Ağa

Gevriye Ağa

Mustafa Efendi

Mustafa Efendi

1877

Hasan Efendi

İbrahim Ağa

Ömer Ağa

Heço Ağa

Gevriye Ağa

1882

-83

Hasan Efendi

Ali Yunus Ağa

Mehmed bin Süleyman Ağa

Süleyman Hacı Mahmud Ağa

Hanna Ağa

Hüseyin Efendi Nuri Efendi

1883

-84

Hasan Efendi

Hüseyin Velo Ağa

Yusuf Ağa

Süleyman Ağa

Hanna Gülyağı Ağa

Hüseyin Efendi

1884

-85

Hasan Efendi

Hasan Ağa

Süleyman Ağa

Cercis Ağa

Hanna Ağa

Nasrî Efendi

1890

-91

Cercis Ağa - - - - -

1894

-95

Güllü Hürmüz Efendi

Mahmud Hacı Hüseyin Ağa İsa Ağa

Melkî Şemmas Cercis Ağa

Gevriye Şemun Ağa

Vekil Necib Ef.

1898

-99

Güllü Hürmüz Efendi

Mahmud Ağa İsa Ağa

Melkî Ağa

Gevriye Ağa

Necib Efendi

1899

-190

0

Güllü Hürmüz Efendi

Mahmud Ağa İsa Ağa

Melkî Ağa

Gevriye Ağa

Necib Efendi

Page 479: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

469

1900

-190

1

Güllü Hürmüz Efendi

Mahmud Ağa İsa Ağa

Melkî Ağa

Gevriye Ağa

Emin Efendi

1901

-190

2

Güllü Hürmüz Efendi

Mahmud Ağa İsa Ağa

Melkî Ağa

Gevriye Ağa

Emin Efendi

1903

-190

4

Vekil Şemmas Cercis Efendi

Mahmud Ağa İsa Ağa

Melkî Ağa

Gevriye Ağa

Emin Efendi

1905

Vekil Şemmas Cercis Efendi

Mahmud Ağa İsa Ağa

Melkî Ağa

Gevriye Ağa

Emin Efendi

Telgraf ve Posta Memuriyeti-Telgrafhane

Telgraf 1832’de bulunmuş, 1843’ten itibaren haberleşme aracı olarak Amerika ve Avrupa’da kullanılmaya başlanmıştı. Osmanlılar telgrafla ilk defa Kırım Savaşı’nda tanıştılar. 1855’te Edirne-İstanbul ve Edirne-Şumnu ordu merkezi arasında telgraf hattı döşendi. İlk telgraf muhabereleri Fransızca olarak Latin harfleriyle yapılıyordu. 1861’den sonra Türkçe yapılmaya başlandı. 1864 yılında İmparatorlukta 76 telgraf merkezi faaliyette iken 1876’ya gelindiğinde hemen hemen her tarafla telgrafla haberleşme mümkün hale gelmişti23.

Mardin kazaları içinde Cizre’de telgrafhane 1874-75 yılında var olmasına karşın Midyat’ta ancak 1882-83 tarihinde görülmektedir. Bu tarihte Midyat telgraf memuru Tahir Efendi adında birisidir24. 1884-85 yılında bunun yerine Ali Efendi gelmiş ve 1890-91 yılına kadar görev 23 M. Çadırcı, Anadolu Kentleri, s. 297-98. 24 Diyarbakır Salnâmeleri, C. III, s. 161.

Page 480: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

470

yapmıştır. 1894 yılından 1901 yılına kadar bu görevi Ali Rıza Efendi yürütmüştür. Bundan itibaren de İzzet Efendi adında birisi Telgraf muhabere memuru olarak gözükmektedir.

Güvenlik

Güvenlik dediğimizde iki güvenlik birimini gündeme getiriyoruz. Bunlardan biri ülkenin sınırlarının korunmasından sorumlu olan, ancak çoğu zaman içerideki hadiselere müdahale eden askerî birlikler, diğeri de şehir ve kasabalarda görev yapan ve vazifeleri buraların emniyetini sağlamak olan polis gücüdür.

II. Mahmud döneminde 1826’da Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasından sonra askerî alanda da yenilikler gerçekleştirilmiş, Osmanlı ordusu, çağdaşı olan ordular örnek alınarak, yeni baştan düzenlenmiştir. 1839 yılında belirlenen görüş ve düşünceler doğrultusunda, Tanzimat’ın uygulanmasında ortaya çıkan sorunlar da dikkate alınarak, askerlik alanında yapılacak düzenlemeleri belirlemek için çalışmalara başlandı ve bu çalışmaların sonuçları 8 Eylül 1843’te Sultan Abdülmecid tarafından törenle açıklandı. Buna göre ordu sayıları ve ordu merkezleri, bunlara bağlı bölgeler, askere alınmada uyulacak kurallar ve askerlik süreleri belirlenmişti. Bu uygulama1869 yılına kadar yürürlükte kalmış, bu tarihte yeni bir düzenleme yapılmış, ancak bunda da aksaklıklar çıkınca 1886 yılında yeni bir düzenlemeye gidilmiştir.

1843 düzenlemesi ile redif kuvvetleri ordunun yedek gücü haline getirilmiştir. Teşkilat yönünden imparatorluk dört bölgeye ayrılmış, dördüncü redif bölgesinin karargâh merkezi Sivas, depo merkezleri de Tokat, Harput (Elazığ), Erzurum, Diyarbekir ve Kars olarak tespit edilmiştir. Mardin ve Cizre’de redif birlikleri bulunmasına rağmen Midyat’ta 1894-95 yılına kadar redif teşkilatı kurulmamıştır. Bu belki de ihtiyaç olmadığından, bu bölgenin bu tarihe kadar sükunet içinde bulunmasından veya buralarda çıkabilecek bir karışıklığın Mardin ve Cizre’de bulunan birliklerce bertaraf edileceği düşüncesinden kaynaklanmaktadır. 1894-95 yılları, bilindiği gibi, Osmanlı İmparatorluğu dahilinde pek çok merkezde Ermeni isyanlarının patlak verdiği tarihtir. Ermenilerin Süryanilerle ortak bir harekete girişebileceği ihtimalini değerlendiren veya yine bu dönemde

Page 481: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

471

Süryaniler arasında da ayrılıkçı hareketlerin oluşabileceğini düşünen yetkililer, bu tarihte harekete geçmiş olabilirler.

Onbeşinci Fırka-i Hümayun Kumandanlığı’na bağlı olarak “Redif Altmışıncı Alayın Dördüncü Midyat Taburu” teşkil edilmiştir. Bir binbaşı, bir kolağası, bir tabur katibi, dört yüzbaşı, üç mülazım-ı evvel ve üç de mülazım-ı sani rütbesindeki yöneticilerin maiyyetinde ne kadar asker bulunduğu belirtilmemiştir. Ancak alay dediğimiz askeri birliğin mevcudunun ne olabileceği de hesaplanabilir. Sonradan bunlara bir depo memuru ve bir de çakmakçı ilave edilmiştir. 1901-1902 yılında Dördüncü Midyat Taburu’na ilave olarak dört bölükten oluşan “Üçüncü Midyat İlave Taburu” teşkil olunmuştur. Bu taburun kumandanlığı “kolağası” rütbesinde birisine, bölük kumandanlıkları da “mülazım-ı evvel” rütbesindeki subaylara verilmiştir.

Redif taburunun kurulması ile birlikte 1894-95 yılında “Vesait-i Nakliye-i Askeriye Komisyonu” da teşkil olunmuş ve bu komisyonun başkanlığına kaymakam getirilmiştir. Kaymak dışında yerine göre 4-6 arasında değişen üyelerden biri redif kolağası olup askerî sınıftan, diğerleri de sivil üyelerden oluşmakta idi. Sivil üyelerden birisi belediye başkanıdır. Yine bir diğer üye de 1898-99 yılından 1905 yılına kadar bu komisyonda görev almış olan Süleyman Nehroz Ağadır.

Bir diğer emniyet birimi de “Polis Dairesi”dir. 1898-99 yılında kurulan polis dairesinde bir tane üçüncü dereceden komiser, biri Müslüman bir diğeri Hıristiyan iki polis memuru ve bir tane de zabıta memuru görev almaktadır. Zabıta memuru yüzbaşı veya mülazım-ı evvel rütbesini taşımaktadır.

Page 482: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

472

Yıll

ar

KaymakamBelediye Reisi Naib Müftü

Mal Müdürü

1869

-70

Hacı Şeyh Ağa

Mehmed Selim Efendi

Şeyhmus Efendi

1870

-71

Necib Bey

Mehmed Selim Efendi

İbrahim Efendi

1871

-72

Fethi Efendi

Mehmed Selim Efendi

İbrahim Efendi

Yesari Efendi

1872

-73

Bahri Bey Süleyman Tevfik Bey

Yesari Efendi

1873

-74

Ali Bey Hasan Efendi

Süleyman Efendi

Ahmed Efendi

1874

-75

Mustafa Hamdi Ef.

Hasan Efendi

Süaleyman Efendi

İbrahim Fehmi E.

Ahmed Efendi

1875

Hüseyin Bey

Hasan Efendi

Süleyman Tevfik Efendi

İbrahim Efendi

Ömer Lütfü Efendi

Page 483: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

473

1876

Ahmed Esad Ef.

Hasan Efendi

Mustafa Efendi

İbrahim Efendi

Ömer Lütfü Efendi

1877

Müderris Hacı Said Efendi

Hasan Efendi

Mustafa Nimet Efendi

İbrahim Efendi

Ömer Lütfü Efendi

1882

-83

Mustafa Efendi

Hasan Efendi

Abdülmelik Efendi

İbrahim Efendi

Süleyman Efendi

1883

-84

Mustafa Efendi

Hasan Efendi

Süleyman Efendi

İbrahim Efendi

Davud Efendi

1884

-85

Said Galib Efendi

Hasan Efendi

Süleyman Efendi

İbrahim Efendi

Davud Efendi

1890

-91

Mustafa Lütfü Ef.

Cercis Ağa

Ali Necib Efendi

İbrahim Efendi

Vasfi Efendi

1894

-95

Hasan Halis Efendi

Güllü Hürmüz Ef

Hacı Ahmed Nazif Ef.

İbrahim Fehmi E.

Hamdi Efendi

1898

-99

İbrahim Efendi

Güllü Hürmüz Ef

Abdülaziz Halis Efendi

Mehmed Lütfü E

Şeyhmus Ziya Ef.

Page 484: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

474

1899

-190

0

Ziya Bey

Güllü Hürmüz Ef

Ahmed Rüşdü Efendi

Mehmed Lütfü E

Abdullah Hilmî Ef.

1900

-190

1

Ziya Bey

Güllü Hürmüz Ef

Hasan Fehmi Efendi

Mehmed Lütfü E

Cemil Efendi

1901

-190

2

Cemil Efendi

Güllü Hürmüz Ef

Süleyman Hakkı Efendi

Mehmed Lütfü E

Abdullah Hilmî Ef.

1903

-190

4

Cemil Efendi

Vekil Şemmas Cercis Efendi

Süleyman Hakkı Efendi

Mehmed Lütfü E

Abdullah Hilmi Ef.

1905

Ahmed Cemil Ef.

Vekil Şemmas Cercis Efendi

Veliyüddin Efendi

Mehmed Lütfü E

Mustafa Efendi

Page 485: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

475

Yıll

ar

Tahrirat Katibi

Nüfus mukayyidi / Nüfus Memuriyeti*

Sandık Emini Tapu Katibi

Emlâk Yoklama Katibi

1869

-70

Ali Efendi

Abdülhalik Efendi

Ahmed Efendi

1870

-71

Mehmed Efendi

Mehmed Naim Efendi

Ahmed Efendi

1871

-72

Mehmed Efendi

Mehmed Naim Efendi

1872

-73

Mehmed Efendi

Mehmed Naim Efendi İshak Efendi

1873

-74

Hasan Efendi

Cercis Efendi

Ahmed Efendi

Necib Efendi

1874

-75

Hasan Efendi

Hanna Efendi

Abdülcebbar Ef. Satı Efendi

1875

Derviş Efendi Ahmed Efendi

Hanna Efendi

Page 486: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

476

1876

Derviş Efendi Ahmed Efendi

Şemun Efendi Ali Efendi

Yunus Efendi

1877

Derviş Efendi Ahmed Efendi Ali Efendi

Abdulkadir Ef.

1882

-83

İbrahim Efendi

Yusuf Efendi Ali Efendi

1883

-84

İbrahim Efendi Emin Efendi Ali Efendi

1884

-85

İbrahim Efendi

*Abdülvehhab Efendi Emin Efendi Ali Efendi

Hasan Efendi

1890

-91

İbrahim Efendi

Ömer Vehbi Efendi Emin Efendi

1894

-95

İbrahim Talat Ef. Hamid Efendi

Abdüsselam Ef.

Ahmed Efendi

Ahmed Efendi

1898

-99

İbrahim Talat Ef. Hamid Efendi

Abdülkerim Ef.

Ahmed Efendi Ali Efendi

Page 487: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

477

1900

-190

1

İbrahim Talat Ef. Zülküfl Bey

Hacı Abdürrezzak Ef

Abdülmecid Ef. Ali Efendi

1901

-190

2

İbrahim Talat Ef.

Abdülkadir Efendi

Hacı Abdürrezzak Ef

Abdülmecid Ef. Ali Efendi

1903

-190

4

İbrahim Talat Ef.

Abdülkadir Efendi

Abdülkadir Efendi

Abdülmecid Ef. Ali Efendi

1905

İbrahim Talat Ef. Faik Bey

Abdürrezzak Efendi

Abdülmecid Ef. Ali Efendi

Page 488: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur
Page 489: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

XIX. YÜZYILIN İKİNCİ YARISINDA NUSAYBİN (Salnâmelere Göre)

Ahmet KANKAL*

İdarî Durum

Diyarbekir ve çevresi Osmanlı Devleti sınırlarına dahil olduktan sonra yapılan tahrirlerde Nusaybin’i, Diyarbekir eyaleti Mardin sancağına bağlı bir nahiye olarak görmekteyiz1. 1518, 1523 ve 1530 (aslında 1526’dır) tahrirlerinde nahiye olan Nusaybin, 1540 yılında Mardin’e bağlı bir kaza hâline gelmiştir2. 1550’li tarihlerde ise Nusaybin müstakil bir sancak durumundadır3. 1567 yılında bu

* Doç.Dr. Ahmet KANKAL Dicle Üniversitesi Ziya Gökalp Eğitim

Fakültesi Tarih Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi. 1 Bu konuda bakınız 998 Numaralı Muhâsebe-i Vilâyet-i Diyâr-ı Bekr ve

‘Arab ve Zü’l-Kâdiriyye Defteri (937/1530) I, Ankara 1998, s. 8-9; Ayrıca bakınız Mehmet Salih Erpolat, XVI. Yüzyılda Diyarbekir Beylerbeyliği’ndeki Yer İsimleri, Konya 1999, s. 597-608 (Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Basılmamış Doktora Tezi).

2 Başbakanlık Osmanlı Arşivi Tapu-Tahrir Defteri no: 200, s. 761-898. Ayrıca bkz. M. Salih Erpolat, Diyarbekir, s. 598.

3 Nejat Göyünç, XVI. Yüzyılda Mardin Sancağı, Ankara 1991, s. 44.

Page 490: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

480

özelliğini devam ettirmektedir4. Nusaybin XVII. yüzyılda Diyarbekir eyaletine bağlıdır, ancak XVIII. yüzyılda Diyarbekir idari taksimatı içinde yer almamaktadır5. Adı geçen yüzyılda Mardin’in Bağdad’a bağlandığı bilinmektedir. Bunu Mardin’den geçen bütün seyyahlar da haber vermektedir6. Mardin’in Bağdad’a bağlanması demek, aynı zamanda Nusaybin’in de Diyarbekir eyaletinden alınarak Bağdad’a bağlanması anlamına gelmektedir. XIX. yüzyılın başlarında Mardin ve dolayısıyla Nusaybin’in bağlı olduğu merkez Bağdad’dır7.

1821 yılında Nusaybin, Diyarbekir eyaletine bağlı 27 sancaktan birisidir. Ancak Nusaybin sancağının, Osmanlı idari teşkilatı içerisinde Diyarbekir eyaletine bağlı olduğu en son tarih 1653 olarak görülmekte ve bu tarihten sonra bu sancağa rastlanmamaktadır8.

Bugün Nusaybin ilçesinin bağlı bulunduğu Mardin ili, Osmanlı idari teşkilatlanmasında, çoğunlukla Diyarbekir eyaletine bağlı bir sancak veya kaza durumundadır. 1834 tarihinden önce Mardin kazasının Diyarbekir vilayetinden ayrılarak Bağdad eyaletine bağlanması söz konusu olmuş, ancak Bağdad’a olan uzaklığı sebebiyle, 1834 tarihinde Mardin yeniden Diyarbekir eyaletine bağlanmıştır. Bu uygulamanın 1839 tarihinden önce tekrar edildiği görülmektedir. Bu sefer de Mardin kazası Musul vilayetine bağlanmış, ancak Musul’a uzaklığı ve Diyarbekir’e yakınlığı sebebiyle Mardin, Temmuz 1839 tarihinde yeniden Diyarbekir’e bağlanmıştır9.

Bu durum, yani şehirler ve kasabaların bağlı olduğu birimlerin sürekli olarak değişmesi biraz garip gelebilir, ancak bu duruma fazla da şaşmamak gerekir. Çünkü bu uygulamalar Osmanlı idari 4 Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Kuyud-ı Kadime Arşivi Tahrir

Defteri no: 97, varak 252a-296b. Ayrıca bkz. M. Salih Erpolat, Diyarbekir, s. 598.

5 İbrahim Yılmazçelik, XIX. Yüzyılın İlk Yarısında Diyarbakır (1790-1840), Ankara 1995, s. 140; M. S. Erpolat, Diyarbekir, s. 598.

6 Nejat Göyünç, Mardin, s. 45-46. 7 Nejat Göyünç, Mardin, s. 46-47. 8 İbrahim Yılmazçelik, Diyarbakır, s. 133. 9 İbrahim Yılmazçelik, Diyarbakır, s. 134. Nejat Göyünç 1840 yıllarında

Mardin’in zaman zaman Musul eyaletine bağlandığını bildirmektedir. Bkz. Mardin, s. 47.

Page 491: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

481

teşkilatlanmasının statik bir durumda olmayıp gelişen şartlar çerçevesinde değişebildiğini göstermesi açısından mühimdir. Bir yerleşim biriminin zaman içinde değişen nüfus durumu ve yine değişen stratejik konumu sebebiyle köy, kaza ve sancak gibi değişik idari görevleri üstlenmesine, ayrıca bağlı olduğu birimlerin değişmesine Mardin, Nusaybin ve Midyat örneklerinde şahit olmaktayız.

Tanzimat dönemi, Osmanlı İmparatorluğu’nun idare alanında yenileşme ve modernleşme ihtiyacı ve uygulamalarının yaşandığı bir dönemdir. Bu değişme sadece idarî alanla sınırlı kalmamış, hukukî, kültürel, siyasal ve sosyal değişimleri de beraberinde getirmiştir. Diyarbekir eyaletinde Mart 1845 tarihinden itibaren Tanzimat’ın uygulanmasına karar verilmiştir. Ancak Anadolu’da Tanzimat’ın uygulanmasına en büyük tepki de hiç şüphesiz Cizre ve Çölemerik dolaylarından gelmiştir. Tanzimat’tan önce bölgede mütesellimlik yapan ve yıllardan beri bölgeyi yönetmiş bulunan bir aileden gelen Bedirhan Bey, Redif askeri teşkilatının kurulmasından sonra Redif miralayı olmuştu. Diyarbekir’de Tanzimat’ın uygulanması ile birlikte Bedirhan Beyin yönetiminde bulunan Cizre ve Midyat’ın Diyarbekir’e bağlanmasına karşı çıkan Musul valisi Mehmed Paşa, Cizre, Midyat ve çevresinin kendisine verilmesini istemekteydi. Ancak bölge halkı ise Bedirhan Beyin önderliğinde Diyarbekir’e bağlı kalmayı uygun görmekteydi. Bütün bunlara rağmen Mehmed Paşanın ısrarıyla, Cizre kazası 1842 yılında Musul eyaletine bağlanmıştır. Bedirhan Beyin bunu kabul etmemesi, ve onun Hakkari bölgesindeki Nesturilere karşı hareketi, İngiltere’yi de işin içine dahil etmiş ve İngiltere Bedirhan Beyin cezalandırılmasını istemiştir. Bedirhan Beyin isyanı Temmuz 1847’de bastırılmıştır10.

Aralık 1847 tarihinde Diyarbekir eyaletinin idari taksimatında önemli bir değişiklik yapılmıştır. Buna göre, Diyarbekir eyaleti, Van, Muş, Hakkari sancakları ile Cizre, Bohtan ve Mardin kazalarından oluşan Kürdistan eyaletine çevrilmiştir. Bu uygulamanın Avrupalıların dayatması sonucunda yapıldığı bilinmektedir. Ancak 15 Ocak 1848

10 Musa Çadırcı, “Tanzimatın Uygulanması ve Karşılaşılan Güçlükler

(1840-1856)”, Mustafa Reşid Paşa ve Dönemi Semineri Bildiriler (Ankara 13-14 Mart 1985), Ankara 1987, s. 100-102.

Page 492: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

482

tarihli belge, bu uygulamanın bu tarihte hâlâ yürürlüğe konulmadığını göstermektedir11.

1856 yılında Mardin tekrar sancak konumuna yükselirken Zaho, Cizre, Nısîbin (Nusaybin), Bohtan, Hacı Behram, Savur, Sürgücü, Ömerkân ve Midyat da Mardin’e bağlı kazalar olarak gözükmektedir12. Ancak bir müddet sonra Nusaybin kaza statüsünü yitirip Mardin kazasına bağlı nahiye müdürlüğü durumuna gelecektir.

1869-70 yılından itibaren Nusaybin kazasının idarî ve nüfus durumunu salnâmelerden takip edebilmekteyiz. Mardin sancağının merkez Mardin, Cizre ve Midyat kazaları mevcut olup, Nusaybin bu yılda Mardin kazasına bağlı nahiye müdürlüğü durumundadır. Nahiye müdürü Halil Ağa ve katip Derviş Ali Efendidir13. Nusaybin nüfus mukayyidi de Mehmed Emin Efendidir14. Nusaybin, her ne kadar bu yılda Mardin kazasına bağlı nahiye müdürlüğü durumunda ise de, kendisine bağlı 7 nahiye ve 179 köy ile birlikte büyükçe bir yerleşim birimidir. Nitekim bu özelliğinden ötürü 1870-71 yılında Mardin livasının Mardin, Cizre ve Midyat’tan sonra dördüncü kazası statüsüne erişecektir15. 1869-70 yılında Nusaybin nahiye müdürlüğüne bağlı Nusaybin nahiyesinin 14, Bunesri nahiyesinin 10, Pınar-ı Ali nahiyesinin 15, Eznavur-Aznavur nahiyesinin 74, Çılloğa nahiyesinin 0 (kaydedilmemiş), İlyan-Alyan nahiyesinin 51 ve Hasenan nahiyesinin de 15 köyü bulunmaktadır16. 1870-71 yılında Nusaybin’e bağlı köy sayısı 205’e yükselmiştir17. Bu tarihte Hums-Hams adlı bir nahiye müdürlüğü Nusaybin’e bağlanmıştır. Hums, aynı Nusaybin gibi, 1869-70 yılında Mardin livası Mardin kazasına bağlı müdürlük iken, 1870-71 yılında Nusaybin’in kaza olmasıyla birlikte Nusaybin kazasına bağlı müdürlük olmuştur. Bu tarihte Hums nahiye müdürlüğüne bağlı Diyetli nahiyesinin 5, Şeyhan nahiyesinin 2, Mazıdağı nahiyesinin 3, Lif nahiyesinin 5 ve Gurs nahiyesinin de 11 11 İbrahim Yılmazçelik, Diyarbakır, s. 138. 12 Tuncer Baykara, Anadolu’nun Tarihî Coğrafyasına Giriş I

Anadolu’nun İdarî Taksimatı, Ankara 1988, s. 254. 13 Diyarbakır Salnâmeleri, I. Cilt, İstanbul 1999, s. 55. 14 Diyarbakır Salnâmeleri, I. Cilt, s. 71. 15 Diyarbakır Salnâmeleri, I. Cilt, s. 117. 16 Diyarbakır Salnâmeleri, I. Cilt, s. 78. 17 Diyarbakır Salnâmeleri, I. Cilt, s. 140.

Page 493: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

483

köyü bulunmaktadır18. Hums nahiye müdürlüğüne bağlı 26 köy ile birlikte Nusaybin kazasına bağlı köy sayısı 205’e yükselmiştir. Ancak bir yıl sonra Nusaybin kazasına bağlı Hums nahiye müdürlüğü Mardin livasına bağlı bir kaza olduğu gibi19, Nusaybin kazasına bağlı köy sayısı da 205’ten 122’ye gerilemiştir20. 1872-1877 yılları arasında salnâmelerde Nusaybin ile ilgili kayıt bulunmamaktadır. Bu durum Nusaybin kazasının Mardin livasından alınarak başka bir yere bağlanması sonucu da olabilir. Bu tarihler arasında Nusaybin’e ilişkin kayıt sadece askeri birlikle alâkalıdır. Dördüncü Ordunun Altıncı Redif Alayının Dördüncü Taburu Mardin’de bulunmaktadır. Bu taburun Sekizinci Bölüğü de Nusaybin’de ikâmet etmektedir. Bölüğe bir yüzbaşı komuta etmekte, ancak bölükle ilgili kayda 1875’ten sonra rastlanmamaktadır21. 1900 yılında Nusaybin kazasında 1 kasaba, 1 nahiye ve 285 köy kayıtlıdır. Bu köylerin 223’ünde Müslümanlar, 25’inde gayrimüslimler ve 37 tanesinde de her iki dinî gurup birlikte oturmaktadır. Burada yaşayan toplam nüfus 30.000’dir 22. 1884-85 yılında Nusaybin’de bir erkek iptidai mektebinin açılmış olduğunu görmekteyiz23. 1900 yılında Nusaybin’de 1.700 hane, 1 hükümet konağı, 1 cami, 5 mescit, 5 ibadethane, 1 sıbyan mektebi, 1 Hıristiyan mektebi, 1 hamam ve 1 küçük çarşı bulunmaktadır24.

Nüfus

1871-72 yılında Mardin’de toplam nüfus 9.274, Midyat’ta 36.492, Cizre’de 21.000, Hums’da 3.280 iken; Nusaybin’de 3.921olarak kayıtlıdır. 1870-71 yılında Nusaybin kazasına bağlı müdürlükler Nusaybin, Çılloğa, İlyan, Bunesri, Pınar-ı Ali, Eznavur, 18 Diyarbakır Salnâmeleri, I. Cilt, s. 140. 19 Diyarbakır Salnâmeleri, I. Cilt, s. 223. Bu tarihte Hums kazasının 39

köyü ve 1.150 hanesi bulunmaktadır. Nüfusun tamamı Müslümanlardan oluşan Hums’ta 3.280 erkek nüfus yer almaktadır. Erkek nüfus kadar da kadın nüfus olacağı göz önüne alınacak olursa, 1871-72 yılında Hums’ta 6.500-6.600 civarında bir nüfusun yaşadığı söylenebilir.

20 Diyarbakır Salnâmeleri, I. Cilt, s. 222. 21 Bölükle ilgili kayıtlar için bkz. Diyarbakır Salnâmeleri, I. Cilt, s. 123,

184, 272,; II. Cilt, s. 59, 170. 22 Diyarbakır Salnâmeleri, V. Cilt, s. 203. 23 Diyarbakır Salnâmeleri, III. Cilt, s. 351. 24 Diyarbakır Salnâmeleri, V. Cilt, s. 203.

Page 494: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

484

Hasenan ve Hums iken; 1871-72 yılında yapılan değişiklikle Nusaybin, Bunesri, Mızıklı, Eznavur, Hasenan-ı Bâlâ ve Abbasan şekline dönüşmüştür. Görüldüğü üzere, Hums’un bu yılda kaza olmasından sonra Nusaybin’in idari yapılanması da değişmiştir. Nusaybin kasabasında bu yılda 179 hane bulunmakta olup, bu hanelerde bulunan nüfusun 333’ü gayrimüslim erkek nüfus, 40’ı da Müslüman erkek nüfustur. Toplam 373 erkek nüfusun bulunduğu Nusaybin kasabasında, kadın nüfusu da hesaba katarsak, 750 civarında bir nüfus bulunmakta ve bunun ekseriyetini de gayrimüslim nüfus teşkil etmektedir25.

Tabloda 1’de görüldüğü üzere Nusaybin kasaba merkezi ve Nusaybin nahiyesinde gayrimüslim nüfus çoğunluktadır, hatta Nusaybin nahiyesinde hiç Müslüman nüfus bulunmamaktadır. Diğer nahiyelerde ise Müslüman nüfusun fazlalığı dikkati çekmektedir. Bunesri ve Abbasan nahiyelerinde hiç gayrimüslim bulunmamaktadır. 1.445 gayrimüslim erkek nüfusa mukabil 2.476 Müslüman erkek nüfus söz konusudur. Kazanın toplam erkek nüfusu ise 3.921’dir. Verilen rakamlar kadar da kadın nüfus olacağı düşünülürse, gayrimüslimlerin toplam nüfusu 2.900, Müslümanların toplam nüfusu da 4.950-5.000 civarındadır. Kazanın toplam nüfusu da 7.850-7.900 olmalıdır. Halbuki XVI. Yüzyıl kayıtlarına göre Nusaybin kırsalında hiçbir gayrimüslim nüfus bulunmamaktadır26.

25 Diyarbakır Salnâmeleri, I. Cilt, s. 222. 26 Bu konuda M. Salih Erpolat’ın doktora çalışmasına bakılabilir.

Page 495: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

485

Tablo 1: 1871-72 Yılında Nusaybin Nüfusu

Yerleşim Yerleri

Köy Sayısı

Hane ve Mahalleler

Gayrimüslim Erkek Nüfus

Müslüman Erkek Nüfus

Toplam Nüfus

Nusaybin Kasabası Merkezi - 179 333 40 373 Nusaybin Nahiyesi 18 176 323 - 323 Bunesri Nahiyesi 9 244 - 388 388 Mızıklı Nahiyesi 14 - - - - Eznavur Nahiyesi 56 823 621 978 1.599

Hasenan-ı Bâlâ Nahiyesi 15 298 168 508 676

Abbasan Nahiyesi 10 138 - 562 562

NUSAYBİN KAZASI TOPLAMI 122 1.958 1.445 2.476 3.921

1894-95 salnâmesine göre Nusaybin, Müslüman, Süryani Kadim, Yahudi ve Yezidi nüfusun yaşadığı bir kaza durumundadır. Erkek ve kadın olmak üzere 7.482 Müslüman, 2.588 Süryani Kadim, 340 Yahudi ve 247 Yezidi ile birlikte toplam 10.657 nüfus bulunmaktadır. Bu durum, Nusaybin kaza sınırlarında ve nüfusunda sürekli bir değişimin olduğunu göstermektedir. Zira göçebe aşiretlerden olan Tay ve Cubur gibi aşiretler bu nüfus değişiminin aktörleri durumundadır. Tay aşiretinin 3.000 çadırdan, Cubur aşiretinin de 600 çadırdan meydana geldiği ifade olunmaktadır27. Bu

27 Diyarbakır Salnâmeleri, I. Cilt, s. 210.

Page 496: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

486

durumda her çadırda 5 kişi yaşadığını düşünecek olursak, Nusaybin’de ikâmet eden, ziraatla uğraşan bu göçebe aşiretlerin 18.000 civarında bir nüfusa sahip olduklarını görürüz. Dolayısıyla yerleşik olarak yaşayan 10.657 nüfusun üzerine 18.000 göçebe nüfusu da ilave edersek, Nusaybin kazası sınırları içinde 30.000’e yakın bir nüfusun barındığını rahatlıkla söyleyebiliriz. 1900 yılına ait salnâmede Nusaybin kazasına bağlı 285 köyde toplam 30.000 nüfusun barındığı ifade olunmaktadır28. Nitekim Şemsettin Sami de 1890’ların sonunda Nusaybin kazasının nüfusunu 30.000 olarak vermektedir29.

Kaza İdaresi ve Kaymakamlık

Tanzimat döneminde ülke, eyâlet-sancak-kaza olarak üç ana birime ayrılmış, bunların başına da vali, kaymakam ve müdür atanmıştır. 1864 Vilâyet Nizamnâmesi ile imparatorluk vilâyet-sancak-kaza ve köy olmak üzere idarî birimlere ayrılmıştır. Vali yönetici olarak durumunu ve unvanını korumuştur. Sancak yerine liva denilmekle birlikte iki ad eş anlamda kullanılmış, daha önce sancağın yöneticisi durumunda olan kaymakamın yerine yönetici olarak bu düzeyde “mutasarrıf” görevlendirilmiştir. Kaza birimi 1842’deki statüsünü korumakla birlikte, seçimle göreve getirilen “kaza müdürü” yerine hükümetçe atanan “kaymakam” iş başına geçmiştir. Böylece en önemli değişiklik kaza yönetiminde yapılmış, köy idaresinde ise önemli bir yenilik görülmemiştir.

Kaymakamın yönetimine verilen kazada mal müdürü, idare kâtipleri, emlâk ve nüfus memurları ve zaptiye zabiti bulunuyordu. Kaza idare meclisi ise yönetim, yargı ve maliye işlerinde yöneticilere yardımcı olmakta, gerekli kararları alıp uygulamaya koymakta idi30. Kaymakamın başkanlığında, kaza malmüdürü, tahrirat katibi, kaza hakimi (naibi), müftü ve Müslüman olmayan toplulukların dinî önderlerinden oluşmakta ayrıca, ikisi Müslüman, ikisi Müslüman olmayan dört üye, seçilerek meclise katılmakta idi. Ancak Müslüman 28 Diyarbakır Salnâmeleri, V. Cilt, Zeyl-i Salnâme, s. 203. 29 Şemsettin Sâmi, Kâmûsu’l-A’lâm, Tıpkıbasım/Facsimile, C. VI, Kaşgar

Neşriyat, Ankara 1996, s. 4581. Muhtemelen Şemsettin Sami de vermiş olduğu rakamları salnâmelere dayanarak vermektedir.

30 Musa Çadırcı, Tanzimat Döneminde Anadolu Kentleri’nin Sosyal ve Ekonomik Yapıları, Ankara 1991, s. 252-253.

Page 497: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

487

olmayanların kitle halinde bulunmadıkları kazalarda temsilcilerinin meclislere katılması elbette söz konusu değildi.

İdarî davalar, gelir ve giderlerin gözden geçirilmesi, devlete ait kurum ve kuruluşların korunması, beledî tesislerin yapılması ve onarımı kaza idare meclisinin görevleri arasında idi. Köy yollarının yapımı, bakımı gibi konuları da görüşür, ziraat ve ticaretin geliştirilmesi için liva ve vilâyet meclislerine önerilerde bulunabilirdi. Yönetimde etkinliği çok az olmakla birlikte, kaza düzeyinde eşrafın yöneticilerle işbirliği yapmalarında ve işlerin daha kolay yürütülmesinde yöneticilere büyük yararları dokunmakta idi. Öte yanda önemli konularda karar alma yetkisinden yoksun oluşu, kırtasiyeciliği artırmakta, bazı önemsiz işlerin bile uzun süre sürüncemede kalmasına yol açmakta idi31.

1864 Vilâyet Nizamnâmesi’nden sonra 1867 yılında ufak tefek değişiklikler yapılmış ve bu nizamnâme, 1871 yılında çıkarılan İdare-i Umûmiye-i Vilâyet Nizamnâmesi’ne kadar yürürlükte kalmıştır. 1871 nizamnâmesi, vilâyet, sancak, kaza ve köy yönetimini ayrıntılarıyla belirtiyor, her aşamasındaki yöneticilerin görev ve sorumluluklarını ayrı ayrı açıklıyordu.

1870-71 yılında Mardin livasına bağlı kaza durumuna gelen Nusaybin’in ilk kaymakamı Abdülfettah Bey, naibi de Ali Efendidir. Mal müdürü Süleyman Efendi ve tahrirat müdürü de Hasan Efendidir32.

Nahiye ve Nahiye Müdürlüğü

1871 yılında çıkarılan yönetmelikle ilk kez idarî bir birim olarak getirilen nahiye örgütlenmesi, kaza sınırları içindeki köy ve çiftliklerin yakınlıkları ve ilişkileri göz önünde tutularak düzenlenmişti. Beş yüz kişiden fazla nüfusu olan köy ve çiftliklerin nahiye oluşturmaları mümkündü. Kazaların idare meclisleri, nahiyelerin merkez ve sınırlarını belirleyerek liva idare meclisine sunacak, uygun görüldükten sonra vilâyet umum meclisine

31 Musa Çadırcı, Anadolu Kentleri, s. 259-260. 32 Diyarbakır Salnâmeleri, I. Cilt, s. 117.

Page 498: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

488

bildirilecekti. Oraca onaylandıktan sonra padişahın bilgisine sunularak gerekli izin alınacaktı.

Nahiye müdürü, bağlı köyler ihtiyar heyeti üyelerinden en çok dörder kişinin katılmasıyla oluşturulacak “Nahiye Meclisi”ne danışarak yönetim işlerini yerine getirecekti. Özellikle yasa ve yönetmeliklerin, emir ve fermanların bölge halkına duyurulması, ölüm, doğum, arazi anlaşmazlıkları ile ilgili olarak muhtarlar tarafından kendisine ulaştırılan bilgi ve şikayetleri, kaza kaymakamlarına ileterek gerekli işlemlerin yapılmasını sağlamak başlıca görevleri arasında yer almakta idi. Muhtar ve ihtiyar heyetleri ile ilgili yakınmalar ve şikayetleri de araştırarak kaymakama iletirlerdi. Kısacası nahiye müdürleri, hükümet ile halk arasında eski dönemde ayanların yaptıkları aracılık işini yüklenmiş bulunuyorlardı.

Nahiye meclislerine gelince, nahiyeye bağlı köy ihtiyar meclisleri üyeleri arasından seçilenlerden oluşmakta, yönetim ve karar organı olarak müdür başkanlığında görev yapmakta idi. Yılda dört defa valinin uygun göreceği tarihlerde toplanır, en çok bir hafta süre ile gündemindeki konuları görüşerek, öneriler şeklinde kaymakama sunardı. Özellikle kamu yararına yapılacak işlerde halkın katkısı, yol yapımı, otlak ve orman bakımı, tarım ve ticaretin geliştirilmesi için alınması gerekli görülen önlemler gibi konularda önerilerde bulunabilirlerdi.

Bu sıralarda İmparatorluğun içinde bulunduğu sosyo-ekonomik durum, nahiye düzeyinde örgütlenmeyi gerçekleştirmeye elverişli değildi. Birçok bölgede çeşitli etkenlerle nahiyeler oluşturulamadı. Meclisler, istenilen şekilde toplanıp görev yapamadı. Nihayet yabancı devletlerin müdahaleleriyle 6 Nisan 1876’da yeni bir nizamnâme hazırlandı. Nahiye meclislerinde etnik ve dinî grupların belirli oranlarda temsil edilmeleri, müdürlerin seçimle işbaşına getirilmeleri, seçme ve seçilme şartları yeniden belirlendi. Ne var ki; bu hükümlere rağmen, nahiyeler yaygın ve tam örgütlü biçimde kurulamadı. Kuralların çoğu kağıt üzerinde kaldı. Özellikle Doğu Anadolu’da aşiret reislerine müdür unvanı verilerek, aşiret örgütü, nahiye örgütüne

Page 499: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

489

dönüştürülmek istendi. Bundan da olumlu sonuç uzun süre alınamadı33.

Belediye

Tanzimat sonrası Osmanlı idarî, iktisadî ve sosyal yapısında meydana gelen değişimlerden bir tanesi de yerel yönetim (taşra) alanında olanıdır. Modern manada belediye teşkilatının kurulması bu döneme rastlar. Öncelikle İstanbul’da denemeye konulan bu uygulama, daha sonra Osmanlı ülkesinin her yanına yayılmaya başlamıştır. 1864 ile 1871 Vilâyet Nizamnâmesi ve 1876 Teşkîlât-ı Esâsiye Kanunu ve buna dayanarak 1877 Vilâyetler Belediye Kanunu’nun hazırlanması ile belediyelerin kurulması, yetkileri, görevleri ve çalışma usulleri düzenlenmiş oluyordu34.

Osmanlı ülkesinde belediyelerin teşkilatlanması biraz yavaş ilerlemiştir. Diyarbekir Salnâmelerine göre ilk belediye teşkilatına 1869 yılında Diyarbekir Vilâyeti’ne bağlı Diyarbekir ve Mardin livalarında rastlamaktayız35. Bu tarihte Mamuretülaziz ve Siird livalarında belediye teşkilatı yoktur. Mamuretülaziz’de belediye teşkilatı 1870-71 yılında36; Malatya ve Siird livalarında ise 1871-72 yılında kurulmuştur37.

Kazalarda belediyelerin teşkilatlanması ise 1873-74 yılında başlamıştır. Yine kazalarda ilk belediye teşkilatlanması Diyarbekir livasına bağlı Siverek, Ergani Madeni ve Lice; Mardin livasına bağlı Midyat, Cizre ve Avine kazalarında olmuştur. Bunun dışında Diyarbekir vilayetine bağlı Silvan, Palu, Keban Madeni, Arapkir, Eğin, Çarsancak, Akçadağ, Hısn-ı Mansur (Adıyaman), Kahta, Besni, Rızvan, Şirvan, Eruh, Sason, Şırnak ve Nusaybin’de bu tarihte belediye yoktur. Nusaybin’de belediye teşkilatı ancak 1882-1883 yılında kurulabilmiştir. Bu durumda Nusaybin’de belediye il belediyelerinden 13, kaza belediyelerinden 10 yıl sonra tesis 33 Musa Çadırcı, Anadolu Kentleri, s. 253. 34 Daha geniş bilgi için bkz. İlber Ortaylı, Tanzimattan Cumhuriyete

Yerel Yönetim Geleneği, İstanbul 1985, s. 156-176. 35 Diyarbakır Salnâmeleri, C. I, s. 47, 54. 36 Diyarbakır Salnâmeleri, C. I, s. 109. 37 Diyarbakır Salnâmeleri, C. I, s. 172, 175.

Page 500: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

490

olunmuştur. İlk belediye başkanı vekâleten bu görevi yürüten Sadun Ağadır38. Belediye başkanları ile ilgili tabloya da bakılacak olursa, Nusaybin Belediye teşkilatının çok düzenli çalıştığını veya belediye ilgili bilgileri merkeze düzenli olarak ilettiğini söylemek güçtür. Belediye başkanlarının isimlerinin olmadığı tarihlerde ya belediye teşkilatının fesholunduğu ya da görevlilerin bilgileri göndermediği söylenebilir. Ancak belediye teşkilatının fesholunduğunu söylemek de güçtür, zira vesait-i nakliye-i askeriye komisyonunda katip olarak görev yapanlardan biri de sürekli olarak belediye katibidir. Dolayısıyla belediyenin olmadığı bir yerde belediye katibinden söz etmek de doğru olmaz.

Yukarıda zikrolunan kanun ve talimatnâmeler, belediyelere bir özerklik vermekten çok, onların idarî varlıklarını belirlemekte, kuruluş ve görevlerini sıralamaktadır. Buna göre, cadde, sokak, meydan tanzimi, kaldırım, su yolu, kanalizasyon yapım ve onarım işleri belediyelere bırakılmaktadır. Ayrıca yoksullara yardımda bulunmak, aydınlatma, pazar kurma, yangın önleyici tedbirler alma gibi hizmetler de belediyelere bırakılıyordu. Öte yandan, denetleme işleri de belediyenin yetkisine verilerek ayrıntılarıyla talimatnâmede belirleniyordu. Buna göre; belediye meclisinin emrinde çeşitli dinî gruplardan teftiş memurları ile zaptiye kuvvetlerinden bir piyade takımı bulunacak, denetleme işini yerine getirecekti39.

Bu döneme ilişkin olarak Nusaybin’e ait Şer’iyye Sicilleri bulunmadığından, Nusaybin Belediyesi’nin cadde, sokak ve meydan tanzimi konusunda neler yaptığını ortaya koymak şimdilik mümkün değildir40.

38 Diyarbakır Salnâmeleri, III. Cilt, s. 162. 39 Bu konuda bkz. Musa Çadırcı, Anadolu Kentleri, s. 273-278. 40 Halbuki bu dönemle ilgili olarak, Siverek’e ait Şer’iyye Sicilleri

bulunduğundan, Siverek Belediyesi’nin zikrolunan hususlarda hangi çalışmalar yaptığını ortaya çıkarmak mümkün olmuştur. Bu konuda bkz. Ahmet Kankal, “XIX. Yüzyılın Sonlarında Siverek’te Sosyal ve İktisadi Hayat”, Tarihte Siverek Sempozyumu Bildirileri (Siverek 13-14 Ekim 2001), Şanlıurfa 2002, s. 39-63. Nusaybin’e ait Şer’iyye Sicillerinin bulunmaması kayıtların veya defterlerin tutulmamasından değil, kaybolmasından, yakılmasından, birinin elinde bulunmasından veya

Page 501: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

491

Güvenlik

Güvenlik dediğimizde iki güvenlik birimini gündeme getiriyoruz. Bunlardan biri ülkenin sınırlarının korunmasından sorumlu olan, ancak çoğu zaman içerideki hadiselere müdahale eden askerî birlikler, diğeri de şehir ve kasabalarda görev yapan ve vazifeleri buraların emniyetini sağlamak olan polis gücüdür.

II. Mahmud döneminde 1826’da Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasından sonra askerî alanda da yenilikler gerçekleştirilmiş, Osmanlı ordusu, çağdaşı olan ordular örnek alınarak, yeni baştan düzenlenmiştir. 1839 yılında belirlenen görüş ve düşünceler doğrultusunda, Tanzimat’ın uygulanmasında ortaya çıkan sorunlar da dikkate alınarak, askerlik alanında yapılacak düzenlemeleri belirlemek için çalışmalara başlandı ve bu çalışmaların sonuçları 8 Eylül 1843’te Sultan Abdülmecid tarafından törenle açıklandı. Buna göre ordu sayıları ve ordu merkezleri, bunlara bağlı bölgeler, askere alınmada uyulacak kurallar ve askerlik süreleri belirlenmişti. Bu uygulama 1869 yılına kadar yürürlükte kalmış, bu tarihte yeni bir düzenleme yapılmış, ancak bunda da aksaklıklar çıkınca 1886 yılında yeni bir düzenlemeye gidilmiştir.

1843 düzenlemesi ile redif kuvvetleri ordunun yedek gücü haline getirilmiştir. Teşkilat yönünden imparatorluk dört bölgeye ayrılmış, dördüncü redif bölgesinin karargâh merkezi Sivas, depo merkezleri de Tokat, Harput (Elazığ), Erzurum, Diyarbekir ve Kars olarak tespit edilmiştir. Mardin ve Cizre’nin yanı sıra Nusaybin’de de redif birliği bulunmaktadır. Dördüncü ordu-yu hümayunun altıncı redif alayının dördüncü taburu Mardin’de bulunmaktadır. Bu taburun sekizinci bölüğü de Nusaybin’de ikâmet etmektedir. 1869-1870 yılında bu bölüğe Yüzbaşı Ali Ağa komuta etmektedir41. 1871-1875 yılları arasında bölüğün komutanı Yüzbaşı Ali Efendidir42. Mülazım-ı evvel de Şevki Efendidir.

bölgenin bir ara Fransız işgal sahasına yakınlığı dolayısıyla, bu esnada Nusaybin’de bulunan evrakın başka yerlere götürülmesinden kaynaklanıyor olabilir.

41 Diyarbakır Salnâmeleri, I. Cilt, s. 123. 42 Diyarbakır Salnâmeleri, I. Cilt, s. 184, 272, 335; II. Cilt, s. 59, 170.

Page 502: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

492

Midyat’ta da olduğu üzere, 1894-95 yılında Nusaybin’de “Vesait-i Nakliye-i Askeriye Komisyonu” da teşkil olunmuş ve bu komisyonun başkanlığına kaymakam getirilmiştir. Kaymakam dışında yerine göre 4-7 arasında değişen üyelerden biri redif mülâzımı olup askerî sınıftan, diğerleri de sivil üyelerden oluşmakta idi. Sivil üyelerden birisi baytardır. Yine bir diğer üye de katiplik görevini yürüten belediye katibidir.

Bir diğer emniyet birimi de “Polis Dairesi”dir. 1898-99 yılında kurulan polis dairesinde bir tane üçüncü dereceden komiser, iki tane de polis memuru görev almaktadır. İlk yıl komiser Şükrü Efendi iken43, 1899-1901 arasında Ali Şevki Efendidir44. 1901-1902 yılında komiserlik münhal kalmış, ancak 1903-1905 yılları arasında bu görevi Said Efendi yürütmüştür45.

Tablolarda Nusaybin’de görev yapanların görev yaptıkları tarihler ve memuriyetleri gösterilmiştir, ancak Nusaybin’deki bütün memuriyetler bunlarla sınırlı değildir. Örneğin Kaza İdare Meclisi, Şer’iyye Mahkemesi, Bidayet Mahkemesi, Bidayet Mahkemesi Kalemi, Belediye Dairesi, Mal Kalemi, Nüfus İdaresi, A’şar Memuriyeti, Vergi İdaresi, Maarif Komisyonu, Vesait-i Nakliye-i Askerî İstatistik Komisyonu, Zehayir-i Miriye Müzayede ve İhale Komisyonu, İstatistik Komisyonu, Menafi Sandığı, Reji Memuriyeti, Tahsilat Memuriyeti, Polis Dairesi, Ziraat Bank Dairesi gibi yerlerde çalışanlar hakkında da (isimleri ve görevleri) bilgi olmasına rağmen, biz bunları bir tablo haline getirip sunamıyoruz. Belki ileride yapılacak bir çalışmada bunlardan da bahsedilebilir.

Sonuç olarak Osmanlıların hakimiyetine girdikten sonra idari bakımdan sürekli bir değişkenlik arz eden (gerek idari bakımdan bağlı olduğu yerler gerekse idari statüsü bakımından) Nusaybin’in, Salnâmelere göre 1870-1905 arasındaki durumu ortaya konulmuştur. Salnâmelerde sadece Nusaybin’e bağlı nahiyelerin isimleri ve bunlara bağlı köylerin sayısı verilip isimleri verilmediğinden, şimdilik bu bölgedeki köylerin durumunu tek tek ortaya koymak mümkün

43 Diyarbakır Salnâmeleri, IV. Cilt, s. 255. 44 Diyarbakır Salnâmeleri, IV. Cilt, s. 347; V. Cilt, s. 69. 45 Diyarbakır Salnâmeleri, V. Cilt, s. 276, 383.

Page 503: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

493

görünmemektedir. Ancak genel olarak bir bilgi vermesi bakımından köy sayıları ve burada yaşayan nüfus hakkında yeterli bilgi mevcuttur ve bu çalışmada verilmiştir.

Nusaybin Belediyesi’nin tam olarak işlerini yaptığını söylemek zordur, hatta belediyede görev yapanların isimlerini ve listelerini vilayet merkezine göndermek konusunda bile çoğu zaman ihmalkâr davrandığı anlaşılmaktadır. Güvenlik açısından büyük sıkıntılarla karşılaştığını söylemek zordur, zira polis olarak görev yapanların sayısının azlığı buna işaret etmektedir. Nusaybin’de bulunan askeri birliğin mevcudunun azlığı da en azından bu bölgede bulunan gayrimüslimlerin devlete ve kanunlara bağlılıkları konusunda ipuçları vermektedir.

Tablo 2a: Nusaybin’de Görev Yapanların Görev Tarihleri ve Görevleri

Yıllar Kaymakam Belediye Reisi Naib Müftü

Mal Müdürü

1870-1871 Abdülfettah Bey Ali Efendi

Süleyman Efendi

1871-1872 Ahmed Ağa Ali Efendi Hasan Efendi

1882-1883

Mustafa Şevki Efendi

Vekil Sadun Ağa

Hasan Hüsnü Efendi

........ Efendi

Şeyhmus Efendi

1883-1884 Mustafa Efendi Şeviş Efendi

Ahmet Nuri Efendi

........ Efendi

Necib Efendi

1884-1885 Vekil Ahmed Bey Şeviş Efendi

Ahmet Nuri Efendi

........ Efendi

Mehmed Efendi

1890-1891 Vekil Abdi Efendi -

İbrahim Hakkı Efendi -

Tennuri Efendi

1894-1895

Şevki Bey/Tahir Efendi* Ömer Ağa ....... Efendi

Mehmed Lütfü Efendi

Said Efendi/Hafız Ahmed Hamdi Ef.

1898-1899 Vekil İsmail Efendi -

Bekir Fikri Efendi

Lütfü Efendi Tahir Efendi

Page 504: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

494

1899-1900

Hüseyin Nesimi Efendi -

Bekir Fikri Efendi

Lütfü Efendi

Abdulkadir Efendi

1900-1901

Hüseyin Nesimi Efendi -

Bekir Fikri Efendi

Lütfü Efendi

Abdulkadir Efendi

1901-1902

Vekil Abdulgafur Efendi -

Veliyüddin Efendi

Hilmi Efendi

Hamdi Efendi

1903-1904 Hilmi Efendi -

Veliyüddin Efendi

Hilmi Efendi

Hamdi Efendi.

1905 Kâzım Efendi -

Ali Rıza Efendi

Bekir Efendi

Hilmi Efendi

Tablo 2b: Nusaybin’de Görev Yapanların Görev Tarihleri ve Görevleri

Yıllar Tahrirat Katibi

Nüfus mukayyidi / Nüfus Memuriyeti Sandık Emini

Tapu Katibi

1870-1871 Hasan Efendi Ali Efendi -

1871-1872 Yusuf Efendi Ali Efendi

1882-1883 Emin Efendi HüseyinEfendi

Derviş Efendi

1883-1884 Ahmed Efendi Emin Efendi

Kasaryan Efendi

Derviş Efendi

1884-1885 İlyas EfendiMustafa Bey Emsih Efendi

Derviş Efendi

1890-1891 Ali Efendi Yahya Efendi Kazım Efendi -

1894-1895 Şakir Efendi

Hamid Efendi Kazım Efendi -

1898-1899 Şerif EfendiAbdulkadir Efendi

Abdulkadir Efendi

Abdulkadir Ef.

Page 505: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

495

1899-1900

Mustafa Hakkı Efendi Şerif Efendi

Abdulkadir Efendi

Abdulkadir Efendi

1900-1901

Mustafa Hakkı Efendi Şerif Efendi

Abdulkadir Efendi

Abdulkadir Efendi

1901-1902 Sıdkı Efendi Şerif Efendi

Feyzullah Efendi münhal

1903-1904 İbrahim Efendi Şerif Efendi

Feyzullah Efendi münhal

1905 İbrahim Efendi Şerif Efendi Feyzi Efendi münhal

* Bu yılda bir değişiklik yapılmış ve Nusaybin kaymakamlığına Maarretunnuman kaymakamlığından müstafi Tahir Efendi atanmıştır. Ayrıca Nusaybin Mal müdürlüğünü de Hafız Ahmed Hamdi Efendi tayin olunmuştur. Nusaybin kaymakam vekili sabık Ali Rıza Efendi ise merkez a’şar memuriyetine ve hazine dava vekaletine atanmıştır46.

46 Diyarbakır Salnâmeleri, IV. Cilt, s. 190.

Page 506: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur
Page 507: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

TANZİMAT DÖNEMİNDE MARDİN VE ÇEVRESİNDE

DEVLET AŞİRET İLİŞKİLERİ

Mehmet Yaşar ERTAŞ∗

Giriş

Tanzimat dönemi reformlarının amacı; merkezi hükümetin gücünü artırmak, ülkenin ekonomik kaynakları üzerinde merkezi denetim kurmak, taşradaki yerel güçlerin iktidarlarını zayıflatmaktı. Bu sebeple, merkezi bürokrasi ve vilayet idaresinde önemli değişiklikler yapıldı. Vilayetler doğrudan merkeze bağlandı ve yerli ailelerin güçlerinin kırılması için merkezden yerli olmayanlar atandı. Yeni sistemde şehirlerin yönetimi, merkezi iktidarın etkili birer kontrol merkezi haline getirilmiş, imparatorluk merkezinin yakın denetiminde taşra idarecilerinin yetki ve sorumluluk alanları daha da genişletilmiştir. Merkezin iktidar alanını genişleten bu düzenlemeler, uzun vadede bölgesel farklılıkları ortadan kaldırarak ülke genelinde idari birlik kurmayı amaçlamaktaydı.

Bu çalışma1, Mardin özelinde, yeniden merkezileşme sürecinde meydana gelen merkezi hükümet ile “adem-i merkeziyetçi” unsurlar arasındaki gerilim ve çatışmanın devlet-aşiret ilişkilerine nasıl

1 Yrd. Doç.Dr. Mehmet Yaşar ERTAŞ Pamukkale Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Makalenin yazarı, yapıcı eleştiri ve katkıları için Prof. Dr. Mehmet Ali ÜNAL ve Yrd. Doç. Dr. Yasemin AVCI’ya minnettardır.

Page 508: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

498

yansıdığı problemi üzerinde durmaktadır. Bu bağlamda, Tanzimat döneminde devletin aşiretlere bakışı nasıldı, Mardin ve çevresinde etkili olan aşiretler hangileriydi, Aşiretler arasında nasıl bir ilişki ağı vardı, Aşiretlerin iktidar savaşları Mardin’i nasıl etkilemekteydi, Merkezi hükümet ile aşiretlerin ilişkisi nasıldı, Mardin bölgesindeki aşiretlerinin yeni düzene bağlanmasında hangi yöntemler kullanıldı, gibi önemli sorulara cevap aranmıştır.

Tüm bu sorulara, Başbakanlık Osmanlı Arşivi’ndeki belge ve vesikalardan yararlanarak cevap aranmaya çalışılmıştır. Burada belki de en son söylenmesi gereken bir noktayı önemle vurgulamak gerekir: Mardin ve çevresindeki aşiret ilişkilerini açıklamaya çalışan bu araştırmanın sonuçlarının aynı dönemde Ortadoğu’da birçok yer için geçerlidir. Yine, belirtilmesi gereken bir diğer husus da Osmanlı Devleti’nin, siyasi ve idari yapısının büyük bir dönüşüm yaşadığı 19. yüzyıldaki, devlet-aşiret ilişkilerini detaylı ve yetkin bir şekilde ele alan çalışmaların yetersiz olmasıdır.

Tarihsel Arka Plan: Devlet-Aşiret İlişkilerinin Gelişimi

Aşiretler, Osmanlı toplumunun en temel unsurlarından birisiydi. 16. yüzyılda Osmanlı toplumunun ekseriyeti yerleşik olmakla birlikte önemli bir kesimi de konar-göçer aşiretlerden müteşekkildi. Çoğunlukla hayvancılıkla uğraşan aşiretler, hayvanlarını otlatabilmek için yaylak ve kışlak olarak kullandıkları yerler arasında sürekli yer değiştirmek durumundaydılar. Kışları sıcak bölgelerde köy ve kasaba çevrelerinde çadır kuran aşiret mensupları yazın ise daha serin yaylalara göç etmekteydiler. Aşiretler, yaylak kışlak arasındaki göçleri ve sosyo-ekonomik yapıları sebebiyle devlet tarafından yerleşik halktan farklı bir kategoride değerlendirilmişlerdir.2

Konar-göçerler, kanunnamelerde “Yörük konar-göçer tâifedir, karada ikametleri yoktur” şeklinde tarif edilmekle3 birlikte devletin kayıtlı tebasıydılar.4 Aşiretlerin sürekli hareket halinde olmaları

2 Osmanlı Devleti’nde konargöçerlerin sosyal ve ekonomik durumları hakkında bk. Rudi Paul Lindler, Ortaçağ Anadolusunda Göçebeler ve Osmanlılar, (çev. Müfit Günay), Ankara 2000. 3 Yusuf Halaçoğlu, XVIII. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun İskân Siyaseti ve Aşiretlerin Yerleştirilmesi, Ankara, 1991, s. 14. 4 İlhan Şahin, “Göçebeler”, Osmanlı, 4, Ankara 1999, 132.

Page 509: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

499

denetimlerini güçleştirse de devlet, bazı idari ve hukuki düzenlemelerle aşiretleri yasal bir konumla, sisteme entegre etmeye çalışmıştır. Bu sebeple, göçebe aşiretler, ya müstakil bir ünite olarak organize edilmişti ya da bulundukları bölgelerde sancak ve kaza gibi idari birime bağlanmıştı.5 Osmanlı Devleti’nin konar-göçer aşiretlerine idari bir statü kazandırmasının önemli sebepleri vardı: Öncelikle, yapı itibariyle yerleşik düzene bağlanmalarının güçlüğü ve merkezi uygulamalara itaatsizlikleri, aşiretlerin daha iyi kontrol edilmesini gerektirmekteydi. İkincisi, konar-göçerler mali açıdan önemli bir vergi kaynağıydı. Üçüncüsü, ihtiyaç duyulan at, katır gibi hayvanların tedarikinde, koyun eti temininde ve vergi muafiyeti karşılığında çeşitli yükümlülüklerin yerine getirilmesinde aşiretlerden yararlanılmaktaydı.6

Osmanlı Devleti’nin merkeziyetçi karakterine rağmen konar-göçer aşiretlerin yaylak kışlak hareketlerinde serbest bırakılarak, aşiretlerin idari ve hukuki bir yapıya kavuşturulması devlet tarafından konar göçer yaşamın sosyal bir olgu olarak kabul edildiğini göstermektedir.7 Katı merkeziyetçi devlet düzeni içinde olunmasına karşın konar göçer kitlelerin kendi iç dinamikleri ve hiyerarşik düzeni ile aşiret yapılanmasının yirminci yüzyıla kadar yaşamasında bu tutumun önemli payı vardır. Yerleşik Osmanlı toplumu içinde örgütlü ve dinamik aşiretlerin varlığı, devletin istikrarlı ve güçlü dönemlerinde tehlikeli olmasa da merkezi otoritenin zayıfladığı, idari ve ekonomik düzenin sarsıldığı dönemlerde, büyük bir problem

5 Mesela, Diyarbakır-Erzurum arasında yaylak kışlak hareketin sürdüren Bozulus Türkmenleri (Tufan Gündüz, Anadolu’da Türkmen Aşiretleri “Bozulus Türkmenleri 1540-1640”, Ankara 1997, s. 107-137), Halep Türkmenleri, Yeni-il Türkmenleri ve Ankara Türkmenleri birer kaza olarak idari bir hüviyete kavuşturulmuştu. İ. Şahin, “Göçebeler”, s.134. Ayrıca, Osmanlı yönetimi, Doğu Anadolu’daki konar göçer aşiretlerinden Türkmenleri Boz-Ulus ve Kürtleri de Kara-Ulus adı altında iki büyük konfedarasyon halinde yeniden örgütlemiştir. Halil İnalcık, Osmanlı İmparatorluğu’nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi, (1300-1600), I, (çev. Halil Berktay), İstanbul 2000, s. 73. 6 H. İnalcık, a.g.e., 75-79. 7 Abdullah Saydam, “Reformlar ve Engeller: Tanzimat Döneminde Aşiretlerin Yol Açtıkları Asayiş Problemleri”, Osmanlı, 4, Ankara 1999, 182.

Page 510: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

500

kaynağı olmuştur. Böyle durumlarda devlet aşiret ilişkilerinde sürekli bir gerginlik ve çatışma söz konusu olmuştur.

Mesela, merkezden uzak bölgelerde devlet otoritesini tanımayan aşiretler, büyük zararlara yol açabiliyordu. Devlet denetiminden kolaylıkla sıyrılabilen konar-göçerler ise vergi ödemekten kaçıyor, yerleşim merkezlerini yağmalıyor; güzergahları üzerindeki ekinleri çiğnemekten, köylülerin hayvanlarını gasp etmekten, insanları öldürmekten, kadınları ve çocukları kaçırmaktan çekinmiyordu.8

19. yüzyıla gelindiğinde ise Irak, Suriye ve Anadolu’da aşiretlerin yol açtığı asayiş problemleri daha çoğalmıştı. Yerleşik halkın aşiret baskısından kendilerini koruyamamaları üzerine birçok köy boşalmış ve insanlar başka tarafa göç etmek zorunda kalmıştı.9 Aşiretler arasındaki çatışmalar ve iktidar mücadeleleri kargaşa ortamını doğuruyor ve devletin işlerini güçleştiriyordu.

Osmanlı Devleti, aşiretlerin idari ve hukuki nizamlarını terk ederek başı boş gezmeleri ve çoğu yerde eşkıyalık yaparak yerleşim merkezlerini talan etmeleri üzerine bir takım önlemler almaya çalışmıştı. Özellikle, 17. yüzyıldan itibaren asayiş sorunu haline gelen aşiretlerin, iskan edilmesi için büyük bir uğraş verilmiştir. Aşiretlerin iskanı çok yönlü bir siyasi programdı ve amacı, asayiş ve huzuru sağlamak, mali gelirleri artırmak ve ülke yönetimini istikrara kavuşturmaktı. Bununla birlikte aşiret iskanı ile konar göçerlerin yerleşik halka zarar vermelerini engellemek, kontrolden çıkmış aşiretleri cezalandırmak, harap ve boş olan yerleşim alanlarını yeniden canlandırmak, eşkıyaların etkinliğini zayıflatmak, Irak ve Suriye’deki Arap aşiretlerine karşı bir set oluşturmak amaçlanmıştı.10

17-19. yüzyıllar arasında ciddi ve sistemli bir şekilde olarak uygulanan iskan siyaseti sonucunda çok sayıda konar göçer aşireti yerleşik düzene geçirilmiştir. Bununla birlikte, devlet, bir yandan iskan uygulamalarına devam ederken diğer yandan konar göçerlerin

8 Halaçoğlu, a.g.e., s. 45-48; Saydam, a.g.m., 183-184. 9 Orhonlu, Osmanlı İmparatorluğu’nda Aşiretlerin İskânı, İstanbul 1987, s. 46; Mehmet Ali Ünal, XVI. Yüzyılda Çemişgezek Sancağı, Ankara 1999, s. 75. 10 Orhonlu, a.g.e., s 107; Halaçoğlu, a.g.e., s. 43-124.

Page 511: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

501

varlığını sürdürmelerine imkan tanıyordu. Bu durum çelişki gibi görünse de oldukça akılcı bir siyasetti. Zira, aşiretlerin yaşam tarzlarını, geleneklerini ve hiyerarşik düzenlerini terk ederek yerleşmeleri basit bir oluşum değildi. Bizzat bu süreç doğası itibariyle oldukça sancılıydı. Bu sebeple, huzur ve asayişi sağlamaya çalışırken aşiretlerin gücünü de dikkate almak ve iskan işlemini uzun bir vadeye yaymak zorunluluğu vardı. Ayrıca, merkezi otoritenin zayıfladığı ve hükümetin taşrayı idare etmede zorlandığı bu dönemde, aşiretlere baş eğdirmek hiç de kolay değildi.

19. yüzyıla gelindiğinde aşiretlerin büyük bir kısmı yerleşik hayata geçmişti. Ancak, köy ve kazalarda aşiret ve cemaat yapısının devam ettiği bilinmektedir. Dolayısıyla, merkezi hükümet otoritesinin zayıfladığı dönemlerde yerleşik aşiretler de bölgesel bir güç haline gelmişler ve bulundukları kazalarda veya kırsal alanlardaki ekonomik ve idari açıdan çıkar çatışmalarına girmişlerdir.

II. Mahmut döneminde başlatılan merkezileşme, Osmanlı Devleti’nin tüm idari sistemini de köklü bir değişikliğe uğrattı. 17. yüzyıldan beri ayan ve eşraf sınıfı gibi yerel güçleri ortaya çıkaran adem-i merkeziyetçi süreç sonlandırılmış ve idari, mali ve hemen her alanda katı bir merkeziyetçi politika benimsenmiştir. Bu dönemde merkeziyetçi eğilimle ortaya konan merkez ve taşra bürokrasisindeki reformlar11, idari sistemde köklü bir değişikliğe sebep olmuştu. Bu değişim süreci, devlet aşiret ilişkilerine yeni bir boyut kazandırmış ve yerel güçlerle merkezi hükümeti karşı karşıya getirmişti.12

11 Osmanlı merkezi kurumlarındaki değişiklikler ve yeni düzenlemeler için bk. Ali Akyıldız, Tanzimat Dönemi Osmanlı Merkez Teşkilâtında Reform, İstanbul 1993; Taşra teşkilatındaki reformlar için bk. Musa Çadırcı, Tanzimat Döneminde Anadolu Kentleri’nin Sosyal ve Ekonomik Yapıları, Ankara 1991, s. 173-324. 12 Osmanlı düzenindeki adem-i merkezileşme ve ayanlık devri için bk. Yuzo Nagata, Osmanlı İmparatorluğunda Âyânlık, Ankara 1994; Özer Ergenç, “Osmanlı Klasik Dönemindeki Eşraf ve Âyân Üzerine Bazı Bilgiler”, Osmanlı Araştırmaları, III, İstabul 1982, 105-108; Mustafa Akdağ, “Osmanlı Tarihinde Âyanlık Düzeni Devri, 1730-1839”, Tarih Araştırmaları Dergisi, 1970-1974, VIII-XII/14-23, Ankara 1975, 51-61; Rıfa’at Ali Abou-El-Haj, Modern Devletin Doğası, 16. Yüzyıldan 18. Yüzyıla Osmanlı İmparatorluğu, (çev. Oktay Özel-Canan Şahin), Ankara 2000.

Page 512: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

502

Mardin ve Çevresinde Aşiretler

Mardin şehri, bulunduğu konum itibariyle, doğal bir kale görünümünde olup Diyarbakır, Nusaybin üzerinden Cizre’ye ve oradan Musul’a; Cizre’den batı istikametine doğru uzanarak Urfa, Birecik, Antep’e ulaşan tarihi yollar üzerinde stratejik bir mevkidedir ve tarih boyunca bölgesel bir çekim merkezi olmuştur. 13

Mardin yüksek dağlık bölgeler ile çöl arasında geçiş mevkiinde bulunmasından dolayı hem dağlı aşiretlerin hem de çöl aşiretlerinin iktisadi faaliyetlere katıldığı bir bölge olmuştur. Daha çok kışlamak için bölgeyi tercih eden aşiretlerin, Van, Diyarbakır, Hakkari, Musul arasında yazlık kışlık hareketleri Mardin’in siyasi ve sosyal yapısında büyük bir etki bırakmıştır.

Bölgedeki gayrimüslimlerin nüfusu dışındaki Türk, Kürt ve Arap halkının büyük çoğunluğu aşiret yapısı içinde yaşamlarını sürdüren kabile ve cemaatlerden oluşmaktaydı.14 Bu da Mardin’in kent ve kırsal kesimindeki sosyal yapısının en önemli unsurunun aşiretler olduğunu göstermektedir. Çok sayıda yerleşik veya göçebe aşiretin bölgede bulunması, aşiretlerin gücünü daha da artırmış ve aşiretlerine dayanan beyler ön plana geçmiştir.

Tapu Defterlerinde, 16. yüzyılda Mardin’de Sürgüciyan, Millili-Akkeçilü, Millili-Karakeçilü, Mişki, Dinâbi, Şah Nusaybî, Zolî, Duraçlu, Behramki, Bradi, Dehlekî aşiretleri gibi çok sayıda yerleşik düzene geçmiş cemaat ismi verilmiştir.15 1747 tarihli avarız defterinde ise Mardin’deki aşiretlerin sayısı otuz üç olarak gösterilmiştir: Milli, Mirsinan, Mıhlî, Kavus, Tavusî, Piran-ı Zencir, Karadara, Rışmîl, Kabalı, Mişkî, Birnek, Cevzat, Hindülü, Telerman, Karacahisar, İbrahimiye, Bilâli, Kalemtra, Şeyhan-ı Zencir, Kültülü, Selah, Tekük, Şığlevan, Telfeyyaz, Makbele, Kiki, Ömeriyan, Şarkiyan, Kalenderan, Araban, Bayraklı, Büyükhan, Behdire.16

Bölgenin Osmanlı hakimiyetine geçişinden sonra kurulan Diyarbakır eyaleti içinde klasik Osmanlı sancakları, yurtluk-ocaklık 13 Nejat Göyünç, XVI. Yüzyılda Mardin Sancağı, Ankara 1991, s. 1 14 Aydın, Kudret Emiroğlu, Oktay Özel, Süha Ünsal, Mardin Aşiret-Cemaat-Devlet, İstanbul 2001, s. 150. 15 Göyünç, a.g.e., s. 79. 16 Aydın vd., a.g.e., s.171.

Page 513: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

503

sancakları ve hükümet sancakları olmak üzere birbirinden farklı statüye sahip üç tür sancak düzenlemesi yapılmıştı. Mardin sancağı, klasik Osmanlı sancağı özelliği gösterse de yurtluk-ocaklık ve hükümet sancaklarındaki uygulamaya benzer şekilde çok sayıda imtiyazlı aşiret beyi barındırmaktaydı. Mîr-i Aşîret sistemi de denilen bu yapıda aşiret beyi, sancakbeyi statüsünde olmamasına karşın büyük bir ayrıcalığa sahipti. Tapu-Tahrir kayıtlarına göre 1565 yılında Mardin’de 13 mîr-i aşiret bulunmaktaydı. Mîr-i aşiret sistemi içinde Mardin’deki Sürgücü, Millili Akkeçili, Millili Karakeçili, Mişki, Şah Nusaybi, Dinabi, Zoli aşiretleri de yer almaktaydı.17Bu durum, aşiret beyleri ve şeyhlerinin, şehirdeki kadı, alaybeyi, kale dizdarı, voyvoda gibi devlet görevlilerin yanı sıra kazadaki Osmanlı yönetimine katılmalarını sağlamış ve zamanla Mardin’de aşiret reislerinden müteşekkil yerel seçkinler grubunun oluşmasına da yol açmıştır.18

17. yüzyıldan itibaren merkezi idarenin seçimine dayalı elitlerin yerini alt sınıflardan olup ekonomik güçlerine dayanarak statü arayışında olan ayan ve eşraf sınıfı almaya başlamıştı.19 Yerel güçlerin, asker beslemeleri, üretim ve yönetim araçları üzerindeki etkilerinin artırmaları yerel özerkliği güçlendirmekteydi. Merkezin zayıfladığı bu süreçte, devlet, taşrada iktidarını yerel güçlerle paylaşmaya başladı. Bu süreç, Mardin ve çevresinde aşiretlerin gücünü daha da artırmış ve aşiretlerine dayanan beyler ön plana geçmiştir. Bununla birlikte, 17. ve 18. yüzyıllarda ekonomik krizlerin yol açtığı isyanlar, göçler ve eşkıyalık hareketleri bütün ülkeyi sarstığı gibi bölgedeki sosyal zemini de etkilemiştir. Arap aşiretlerinin güneyden kuzeye doğru baskı yapması ve aşiretler arasındaki

17 Mîr-i aşiretler için bk. Mehmet Ali Ünal, “XVI. Yüzyılda Güneydoğu Anadolu’da Tımar Tevcihleri (Mîr-i Aşîret ve Cebelü Timarları), I. Uluslararası Mardin Tarihi Sempozyumu (26-27-28 Mayıs 2006) Bildiri Metni. 18 Kazadaki on üç büyük aşiret reisi (mîr-i aşiret) ile birlikte yüz otuz civarında cemaat ve kabile reisinin Mardin Kazası’nda tımar ve zeamet tasarruf etmesi bölgedeki aşiretlerin ne kadar etkin olduğunu göstermektedir. Aydın vd., a.g.e., s. 149. 19 Kemal Karpat “Osmanlı Tarihinin Dönemleri: Yapısal Bir Karşılaştırmalı Yaklaşım”, Osmanlı ve Dünya, Haz. Kemal Karpat, İstanbul 2000, s. 133.

Page 514: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

504

çatışmalar Mardin ve çevresindeki düzenin sarsılmasıyla sonuçlanmıştır.20

Tanzimat’a Karşı Mardin’de Gerilim ve İktidar Kavgaları

Tanzimat hedeflerinin Mardin ve çevresinde icraata konulması beraberinde birçok probleme de yol açtı. Bu dönemde Mardin çevresinde, klasik Osmanlı düzeni içinde özerk bir yapı kazanmış olan Kürt emirlikleri bulunmaktaydı. Bu emirliklerin, ülke genelinde tek tip bir idari yapı oluşturma çabalarıyla tasfiye edilmesi aşiretleri rahatsız etmişti.

Mardin, merkezi hükümetin idaresinde olsa da yerli beylerin isyanları, Kavalalı Mehmet Ali Paşa’ya karşı alınan mağlubiyet ve Halep Eyaleti’nden ve Kuzey Irak bölgesinden gelen aşiretler sebebiyle şehirde tam bir istikrar ve asayişin sağlanması mümkün olmamıştır. Bunda, bölgedeki idari sınırların sık sık değişmesi Mardin’in sürekli olarak Diyarbakır ve Halep Eyaletleri arasında yer değiştirmesi etkili olmuştur. II. Mahmut devri idari düzenlemeleri ve Tanzimat reformlarının Mardin ve çevresinde uygulanabilmesi büyük sosyal karışıklıkların yaşanması sebebiyle ancak 1847’lerden sonra mümkün olmuştur.21

Bu dönem içerisinde Mardin’de şehirdeki devlet gücünü zayıflatan, şehri harap eden ve toplumsal bir huzursuzluğa sebep olan çeşitli olaylar yaşanmıştır. Tanzimat’ın hemen öncesinde Mardin, merkezi hükümetin atadığı yönetici ile şehrin önde gelenleri, büyük aileler ve şehri çevreleyen aşiretler arasındaki iktidar çatışmalarına sahne olmuştur. 1827’de Mardin hakimliğine atanan Müftü Hacı Ahmet Efendi ile Alay Beyi Ali Bey arasındaki mücadele, şehirde kamplaşmaya yol açmış ve şehir halkı bunların etrafında ikiye bölünmüştü. 22

20 18. yüzyılın hemen başında Arap aşiretlerinin şekavetinden dolayı Mardin ve Nusaybin’de halk yerlerini terk etmişlerdir. Bu zorunlu göç, devletin gelirlerinde önemli bir düşüşe sebep olmuştur. Halaçoğlu, a.g.e., s. 85. 21 Aydın vd., a.g.e., s. 204. 22 Hacı Ahmet’in çeşitli yolsuzluklara girişmesi ve halkı haraca bağlaması şehirde büyük bir kargaşanın sebebi olmuştur. Halkın bir kısmı Hacı Ahmet’i bir kısmı da Alay Beyi Ali Bey’i desteklemiş ve zamanla gerginlik savaşa dönüşmüştür. İki aya yakın devam eden mücadeleler sonrasında Ali Bey halk

Page 515: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

505

1832 yılında Mardin hakimliğine Şeyhzade ailesinden Osman Paşa atandı. Bu dönemde Millizâde’lerden Hacı Esad Bey, Taşlı aşiretinden dört kişiyi öldürerek uzun süre devam edecek olan şehirde aşiretler savaşını da başlatmış oldu. Şehirde egemenliği ele geçiren Esad Bey, kaleyi de iki yıl elinde tutmuştur. Kalenin Esad Bey’in elinden alınması için bir çok defa kuşatılmışsa da başarılı olunamamıştır. Diyarbakır valisi Mehmet Reşit Paşa da dört ay kuşatmasına rağmen kaleyi ele geçirememiştir. Esad Bey’i Mardin hakimi olarak tanımak zorunda kalan paşa, bir süre sonra Mardin’e geri dönerek asileri mağlup etmiş ve Esad Bey’i azlederek yerine Mehmet Bey’i görevlendirmiştir.23

Bu olay üzerine, Diyarbakır valisi Reşit Paşa, bölgedeki gelişmelerle ilgili merkezi bilgilendirmiş; Mardin’de hükümetin otoritesini tesis etmek, nüfuzlu ailelerin güçlerini kırmak, aşiretlerin bölgedeki etkinliğini zayıflatmak ve isyanları engellemek için iki öneri sunmuştur. Birincisi, eşkıya barınağı haline gelen kalenin yıkılması; ikincisi ise şehirdeki güvenlik görevlilerinin sayısının artırılması.24

Mardin merkezinde aşiretler arasında diğer bir önemli gerilim de 1856 yılındaki Taşlı ve Mişki aşiretleri arasında çıkan çatışmadır. İki Kürt aşireti arasında yıllar öncesine dayanan husumet, kaymakam Cemal Paşa’nın kötü idaresi ve Mardin’de yeterli askerin bulunmaması sebebiyle büyük bir savaşa dönüşmüştür. Taşlı aşireti, daha güçlü olmasından dolayı kale surunun hemen dışında bulunan Mişki aşiretini şehirden uzaklaştırmaya çalışmıştır. Mişki aşiretinin

tarafından öldürülmüş ve Hacı Ahmet’te görevinden alınmıştır. Aydın vd., a.g.e., s. 198. 23 Esad Efendi’nin isyanı, şehirdeki merkezi otoritenin yeniden kurulması ve idari reformların uygulanması için hükümet tarafından bir fırsat olarak görüldü. Şehirde nüfus sayımı yapıldı ve asker toplandı. Aydın vd., a.g.e., s. 199-200. 24 Meclis-i Şura’da yapılan görüşmede bu öneriler değerlendirilmiş; Bağdat yolu üzerinde önemli bir mevkide olan Mardin Kalesi’nin yıkılmasının uygun olmadığı ve kalenin elde tutulmasının bölgedeki güvenlik açısından daha isabetli olacağı kararlaştırmıştır. “Bağdat caddesi üzerinde hasbe’l-mevki’ metin ve müstahkem olarak hasbe’l-ihtiyât elde bulunub da muhâfazası sûret-i hedm şıkkından elzem görünmüş olduğundan”, Hatt-ı Hümâyûn (HAT.), 448/22320.

Page 516: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

506

karşılık vermesi üzerine sur dışında iki aşiret arasında muharebe meydana gelmiş, çok sayıda insan hayatını kaybetmiş ve birçoğu da yaralanmıştır.25

Yapılan tahkikat sonucunda, Mişki ve Taşlı aşiretleri arasındaki bu çatışmanın aralarındaki husumete dayanmakla birlikte asıl sorumluların şehirdeki idareciler ve onların işbirlikçisi yerli eşraf olduğu ortaya çıkmıştır. Kaymakam Cemal Paşa’nın zimmetine para geçirdiği, şehir halkından çeşitli bahanelerle para topladığı ve şehirdeki gruplar arasına nifak soktuğu ortaya çıktığı için görevden alınmıştır. Olaylara karışan şehrin ileri gelenlerinden müftü Kemal Efendi ve naib Seyyid Yusuf Sıddık Efendi azledilmiş, sandık sarrafı Oseb ise işbirlikçileri ile birlikte başka yerlere sürülmüştü. Bu yolsuzluğa yerli eşraftan Şemdinizâde Mehmed Efendi, Germûzâdelerden Abdulgani Çelebi ve Şehdetzâde Hacı Hızır ve Germûzâde Hacı İbrahim Ağa’nın da katıldığı anlaşılmıştır.26

Mardin’de kaymakam, müftü, naib, sandık sarrafı ve ileri gelen şahısların karıştığı ve tüm şehre egemen olan bu hengamede Hacı Behram Kazası ümerasından olan Mir Mehmed ve adamlarının yol açtığı zorbalıklar da devleti çok uğraştırmıştır. Mir Mehmed, kardeşi ve adamları yol kesip hırsızlık, gasp ve çeşitli uygunsuzluklar içine girince yakalanarak Edirne’ye sürgün edilmişlerdi.27

Şehir merkezinde meydana gelen bu olaylar zor da olsa askeri kuvvetlerle bastırılmakta ve hükümet otoritesi kurulmaktaydı. Ancak, şehirde idari, mali, askeri gibi her türlü düzenlemelerde başarı elde edilebilmesi için uzun süreli asayişe ve istikrara ihtiyaç vardı. Halbuki, diğer yerlerde olduğu gibi Mardin’de de yerleşik aşiretlerin

25 Sadâret Mektûbî Kalemi-Mühimme Kalemi (A.MKT.MHM.), 228/66, 5 Receb 1272 (12 Mart 1856) 26 İsimleri yukarıda belirtilen şehir eşrafı, kalpazanlık yapan sandık sarrafı Oseb ve arkadaşları tarafından basılan düşük ayarlı bozuk sikkelerin piyasaya sürmüşlerdi. Sadaret Mektubî Kalemi-Meclis-i Vâlâ (A.MKT.MVL.) 91/69. 27 Mir Mehmed ve adamlarının yakalanması için gerekli asker Ferik Veli Paşa’nın komutasında, Anadolu ordusundan çok sayıda asker görev almıştı. Bu askerlerin yaklaşık elli bin kuruşluk masrafı Mardin mal sandığından karşılanmıştı. A.MKT.MHM. 139/38 ve Sadaret Mektubî Kalemi-Nezaret ve Devâir (A.MKT.NZD), 263/50.

Page 517: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

507

dışındaki göçebe aşiretlerin yola getirilmesi hiç de kolay değildi.28 Göçebe aşiretlerin kontrol edilememesi ve itaat altına alınamaması ise bölgedeki istikrarı bozmakta ve bölgeyi büyük bir anarşi içine sürüklemekteydi.29 Bu sebeple, Osmanlı hükümetinin en fazla meşgul olduğu mesele, Mardin ve çevresini yaşanmaz hale getiren, kargaşaya sürükleyen ve Osmanlı iktidarının bölgede yerleşmesini engelleyen göçebe aşiretlerin itaate alınması ve ıslah edilmesiydi.

Bölgedeki yarı göçebe Kürt aşiretleri bölge asayişi için tehlikeli olmakla birlikte asıl büyük tehdit göçebe Arap aşiretleriydi. Arabistan yarımadasında Yemen’den Kuzey Irak’a kadar geniş çöllerde gezen Aneze ve Şammar aşiretlerinin Vehhabilik hareketi dolayısıyla giderek kuzeye kaymaları Mardin çevresinde de büyük bir hareketlenmeye yol açmıştı. Özellikle, 19. yüzyılın hemen başında 1812-1813 yıllarında Vehhabilerin, Mehmed Ali Paşa tarafından bozguna uğratılması Arap aşiretlerini yerinden oynatmıştı. Aneze ve Şammar aşiretleri ve bunların tazyiki ile Tayy aşireti kuzeye doğru göç etmiş, Cezire bölgesi ve Halep eyaletinde köyler yağmalanmış, ekili araziler harap edilmiş ve yeni yerleşmeye başlayan aşiretler yeniden göç etmeye zorlanmıştı.30

19. yüzyılın ortalarında Mardin ve çevresinde aşiretler arasındaki çatışmalar, isyanlar ve asayiş olaylarının merkezinde Şammar ve Aneze aşiretleri bulunmaktaydı. Bu iki Arap aşireti arasındaki iktidar mücadelesi, bölgedeki konar göçer veya meskun diğer aşiretleri de taraf olmaya zorlayarak hadiselerin içine çekiyordu. Böylece, Mardin ve çevresinde, geçmişe dayalı kin ve düşmanlıkların etkisi ile büyük aşiretlerin etrafında gruplaşmalar ortaya çıkmıştı. Aşiretler arasında oluşan bu yapı, Osmanlı hükümetinin merkezi otoriteyi güçlendirmeye çalıştığı Tanzimat döneminde, Rakka, Halep 28 Anadolu, Suriye ve Irak’taki pek çok yerleşim merkezinde, konar göçerler yüzünden insanlar yerlerini yurtlarını terk ederek başka yerlere kaçmışlardı. Çok sayıda köy ve kasaba boşalmıştı. Birçok yerde merkezi hükümetin elinden bir şey gelmiyordu. Özellikle, yeniçeriliğin kaldırılmasından sonra askeri sistemin tam olarak kurulamaması veya ülke geneline yaygınlaştırılamaması yüzünden aşiretler diledikleri gibi hareket edebiliyorlardı. Köy ve kasabalarda can ve mal güvenliği kalmamıştı. Bk. Saydam, a.g.m, 184. 29 A.MKT.MHM, 415/90. 30 Orhonlu, a.g.e., s. 113.

Page 518: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

508

ve Bağdat eyaletlerinde güvenliğin bütünüyle sarsılmasına yol açmış ve bölgeyi yaşanmaz hale getirmiştir.

Yemen’den itibaren bütün Arabistan çöllerinde yaşayan ve Arap yarımadasının en büyük kabilesi kabul edilen Aneze aşireti, 17. yüzyılının ikinci yarısından itibaren Suriye, Irak ve Arabistan bölgelerinde etkili olmaya başlamışlardı. 18. yüzyılda Osmanlı valilerinin Aneze akınları karşısında başarısız olması üzerine bu aşiret Suriye çölünün tek hakimi oldu. 19. yüzyılda daha da güçlenen aşiret, kuzeye doğru ilerleyerek Mardin ve Nusaybin taraflarına da nüfuz ve ağırlığını koydu.31 Şammar aşireti ise çoğunlukla Fırat ile Dicle nehirleri arasındaki Cezire’de yaşamını sürdürmekteydi.32

19. yüzyılın başlarında Mardin çevresine gelen aşiretlerden birisi de Yemen menşeli bir Arap kabilesi olan Tayy Aşireti’ydi.33 1830’lu yıllarda Bağdat ile Mardin arasındaki bölgeye gelmişlerdi. Büyük bir aşiret olmasa da Bekâre, Ganâme, Cehis, Herb, es-Sâde, Şârâbi aşiretlerinin birleşmesinden dolayı önemli bir güce sahip olan ve Nusaybin civarında bulunan Tayy aşireti,34 Mardin ve çevresindeki olayların hep içinde olmuştur. Mardin’in çöl tarafında bulunan ve Şammar Aşireti ile birlik olan bir diğer güçlü aşiret ise Cubur

31 Reckendorf, “Aneze”, İslam Ansiklopedisi (İA.), I, Eskişehir 1997, 433-434; Orhonlu, a.g.e., s. 34,45. 32A. Guillaume, “Şemmer”, İslam Ansiklopedisi, (İA.) XI, Eskişehir 1997, 407. Bağdat valisi Mithat Paşa’ya göre, Şammar aşiretinin kökeni çok eskilere gitmemekteydi. Ona göre Şammar Aşireti, Bağdat eski valilerinden Ebu Gıdara Ali Paşa zamanında Cezire’deki aşiretlerin yol getirilmesi için Necid bölgesinden getirilmiş ve zamanla 80-100 çadırdan diğer aşiretlerin katılımıyla büyük bir güç haline dönüşmüştür. (Sinan Marufoğlu, Osmanlı Döneminde Kuzey Irak, İstanbul 1998, s. 128.) 1301 (1884) tarihli Diyarbakır Salnamesi’ne göre Şammarlar, Mardin çölünde üç kabile halinde on bin çadır halinde yaşamaktaydılar. (Diyarbakır Salnamesi, 1301, s. 99; Abdulgani Fahri Bulduk, Mardin Tarihi, yay. haz. Burhan Zengin, Ankara 1992, s. 274) Bununla birlikte bir diğer resmi kayıta göre, Musul ve Şehrizor vilayetlerinde 1905 senesinde Şammar Aşireti 5830, Aneze Aşireti ise 3460 çadırdan müteşekkildi. Marufoğlu, Kuzey Irak, s. 127. 33 H.H. Brau, “Tayy”, İslam Ansiklopedisi, (İ.A.), XII/I, Eskişehir 1997, 69. 34 Bulduk, a.g.e., s. 276.

Page 519: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

509

aşiretiydi.35 Mardin ve çevresinde, olayların meydana gelmesinde önemli role sahip diğer aşiretler de çöl kısmında yaşayan Milli, Kiki Çerikan ve Kiki Khalecan aşiretleriydi.36

Bağdat’tan Mardin’e kadar uzanan Cezire bölgesinde ve Halep eyaletinde aşiretler yukarıda da belirtildiği gibi Aneze ve Şammar aşiretleri çevresinde temelde iki gruba ayrılmıştı. Şammar aşireti ile Aneze aşireti birbirlerinin en büyük rakibiydi ve aralarındaki düşmanlık eskiye dayanıyordu. Ancak, 19. yüzyılda Arap aşiretlerinin siyasi ve ekonomik şartlardan dolayı kuzeye yönelerek Halep ve Bağdat eyaletlerine gelmesi üzerine aralarındaki husumet büyük bir savaşa dönüşmüştü. Mardin havalisindeki aşiretlerin yol açtığı olayların büyük çoğunluğu bu iki göçebe Arap aşiretinin iktidar mücadelesinden kaynaklanıyordu.

Bölgede, genellikle Kürt ve Arap aşiretleri arasında bir soğukluk olsa da37 iktidar savaşındaki aşiretlerin bloklaşmasına bakıldığında Aneze aşiretine karşı diğer Kürt, Türk ve Arap aşiretlerinin hemen hepsinin Şammar Aşireti çatısında toplandığı görülmektedir. Bu durum, Şammar aşireti’nin bölgeye daha yakın yaşadığını ve Mardin çevresindeki aşiret ittifaklarını ve ilişkilerini etkileyecek kadar Mardin havalisinde egemenlik kurduğunu, buna karşın Aneze aşireti’nin ise hemen her yıl düzenlediği ve büyük tahribat yapan yağma akınlarının dışında bölgede varlığının zayıf olduğunu göstermektedir.

Mardin çevresindeki göçebe ve yarı göçebe aşiretlerinin etkinliği ve yol açtıkları olaylar iç ve dış siyasi gelişmelere bağlı olarak ortaya çıkmaktaydı. 1830’larda Revanduz miri olan Muhammed’in isyan ederek Kuzey Irak’ta egemenlik kurması ve ardından Mehmet Ali Paşa’ya destek vererek Mardin ve Nusaybin üzerine yürümesi; Mısır valisi olan Mehmet Ali Paşa’nın isyanı ve ordusu ile Anadolu içlerine kadar gelmesi; 1842 yılında Cizre’nin Musul’a bağlanması üzerine Botan miri olan Bedir-Han Bey’in isyan 35 Ziya Gökalp, Kürt Aşiretleri Hakkında Sosyolojik Tetkikler, haz. Şevket Beysanoğlu, İstanbul 1992, s. 45. 36 Gökalp, a.g.e., s. 54-57. 37 Diyarbakır valisinin verdiği bilgiye göre, Mardin çevresinde Arap ve Kürt aşiretleri arasındaki soğukluk ve düşmanlık yüzünden sürekli bir çatışma yaşanmaktaydı. İ.DH, 29056, 7 CA 1275 / 13 Aralık 1858.

Page 520: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

510

etmesi38 ve 1847 yılında bölgede Tanzimat uygulamalarının başlatılmasının39 yol açtığı sorunlar gibi Osmanlı hükümetini sarsan büyük hadiseler yüzünden Mardin ve çevresindeki aşiretler etkinliği daha da artmıştı.

Aşiret mücadeleleri sebebiyle 1832 yılında Mardin ile Bağdat arasında posta tatarları çalışamaz hale gelmiş ve İstanbul ile Bağdat arasındaki haberleşme kesilmişti. İstanbul’dan gönderilen tatarlar Mardin’den ileri gidemiyordu. Bu sebeple, tatarlar Mardin’de uzun süre ikamet etmek zorunda kalmaktaydı. Osmanlı kuvvetlerinin bir kısmı Ravenduz ve bir kısmı da Şammar Aşireti üzerine gönderildiği için Mardin’in çöl tarafı Aneze Aşireti’nin yağma ve talan akınlarına maruz kalmıştı.40 1835 yılına gelindiğinde Nusaybin üzerinden devam eden “Bağdat Yolu”nun güvenliği hala sağlanamamıştı.41

1858 yılında Tayy aşireti, Mardin’deki Milli, Dokori ve Mirsinan kabilelerini taciz etmesi ve bazı uygunsuz davranışlarda bulunması sebebiyle aşiretler arasında uzun süre devam edecek olan büyük bir mücadele başlamıştı. Devlete karşı mali yükümlülüklerini yerine getirmeyen Tayy aşireti, bölgedeki kabilelerden huve adında para talep ederek ortamı gerginleştirmişti. Ayrıca, Tayy şeyhi Şeyh Ali ile Şammar şeyhi Şeyh Hicr ittifak kurarak devlete karşı diğer aşiretleri tahrik etmişlerdi. Hatta, Şeyh Hicrr, Kiki Ağası Eyüp Ağa’nın kışkırtması ile Mardin çevresindeki çok sayıdaki kabileyi Habur tarafına sürmüştü.42 Bir yıl sonra Aneze aşireti, yerli aşiretlerin tüm önlemlerine rağmen bölgeyi istila etmiş, Kiki, Dokori ve Mili aşiretlerine saldırarak köylerini yağmalamıştır.43

1860 yılı başlarında Urfa Siverek tarafını yağmalayan44 Aneze Aşireti’nden bir grup daha sonraki aylarda ise sekiz yüz kadar atlı ile Mardin’in çöl tarafında bulunan Cubur Aşireti’ne taarruzda bulunarak

38 Bedirhan Bey’in isyanı hakkında geniş bilgi için bk. Nazmi Sevgen, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da Türk Beylikleri, yay. Şükrü Kaya Seferoğlu-Halil Kemal Türközü, Ankara 1982, s. 61-104. 39 Aydın vd., a.g.e., s. 203. 40 HAT, 19815/A, 15 Receb 1248 / 8 Aralık 1832. 41 HAT, 22320; HAT, 22311. 42 İrâde Dâhiliye (İ.DH), 27773, 13 R 1275 / 20 Kasım 1858. 43 Sadaret Mektubî Kalemi-Umum Vilayet (A.MKT.UM.), 375/39. 44 A.MKT.UM, 13 B 1276 / 5 Şubat 1860.

Page 521: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

511

soygun yapmıştı.45Aynı yıl içinde çapulculuğa devam eden Şeyh Ferhan liderliğindeki aşiret, Mardin havalisindeki çok sayıda köy ve nahiyeye baskın yaparak bölgeyi tarumar etmişti. Mardin çölünde bulunan köylüler bu yüzden yerlerini terk ederek daha güvenli bölgelere göç etmek zorunda kalmışlardı.46 Nusaybin Kazası’nda da büyük tahribat yapan aşiret, buradan çeşitli eşya, mal ve hububat çalmıştı.47

Arap aşiretleri büyük bir karışıklığa yol açarken, bölgedeki Kürt aşiretlerinin özellikle Şammar Aşireti ile ittifak kurarak veya bu aşiretten güç alarak soygun yapmaları, vergi ödemekten kaçınmaları ve yerel idarecilere baş eğmemeleri, güvenlik sorununu daha da büyütüyordu.48 Yine Kiki Khalecan ile Kiki Çeragan ve Kiki Khalecan ile Milli aşiretleri arasındaki soğukluk ve düşmanlık49 da zaman zaman büyük mücadelelere yol açıyor ve Mardin yöresindeki emniyeti sarsıyordu.50

Aşiretlerin olaylardaki yeri ve devlet karşısındaki duruşları dikkate alındığında, zaman zaman isyan etmiş olsalar da Mardin çevresindeki yerleşik veya yarı göçebe Kürt aşiretlerinin genelde devlet kontrolünde oldukları görülmektedir. Arap aşiretlerinden Tayy ve Cubur aşireti, merkezi otoriteyi tanımakla birlikte daha geniş bir sahada hareket etmelerinden dolayı devlete bağımlı kalmaktan kaçınmışlardır. Şammar Aşireti, Aneze tehdidi karşısında hükümet kuvvetleri ile ittifak kurmak zorunda kalırken çoğunlukla asi bir duruş sergilemiştir. Aneze aşireti ise Osmanlı Devleti’nin en fazla uğraştıran

45 A.MKT.UM, 414/68, 27 Z 1276 / 16 Temmuz 1860. 46 “Mardin’in bazı kurâlarını yağma ve virân ederek” A.MKT.UM, 376/7; A.MKT.UM, 375/39, 5 RA 1276 / 2 Ekim 1860. 47 A.MKT.UM, 363/57, 19 RA 1276 / 16 Ekim 1860. 48 “bir hayli senelerden beri urbân-ı merkumeye istinâd ile vâridât-ı öşriye ve rüsûmiye ve vergiyi edâda imtinâ’ ve onlara vâsıta-ı mezâlim ve ta’addiyât olmakta olan Milli ve Kiki aşiretleri”, A.MKT. UM, 422/70. 49 İ. DH. 27882/1. 50 Bu dönemde Mardin ve çevresindeki anarşi ve aşiretlerin saldırıları diğer ahali gibi gayrimüslim halkı da yakından etkilemiştir. Mardin, Midyat, Nusaybin ve Cizre’de yaşayan Suryani ve Yakubi cemaatleri kendilerini savunamadıklarından yerlerini terk ederek daha güvenli bölgelere göç etmeye başlamışlardı. A.MKT.UM, 499/70, 11 RA 1278 / 18 Eylül 1861.

Page 522: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

512

Arap aşiretidir. Aşiretin şeyhleri ile zaman zaman anlaşmalar imzalanmış olsa da Anezelere baş eğdirmek oldukça güç olmuştur.

Mardin’de Tanzimat Düzeni: Aşiretlerin Islahı

Tanzimat döneminde, hemen her alana yansıyan reformlar sebebiyle devlet-aşiret ilişkisinin içerik ve biçimin de önemli değişiklikler yaşanmıştır. Ülke genelinde uygulanmak istenen yeni sistem, konar-göçer ve göçebe aşiretlerin yaşadıkları bölgelerde idari ve mali değişimin yanısıra aşiretlerin toplumsal yapısını da dönüştürmeyi hedefliyordu. Özellikle, 19. yüzyıla kadar yurtluk-ocaklık, hükümet ve mîr-i aşiret sistemi içinde geleneksel yapılarını muhafaza eden Mardin ve çevresindeki aşiretler, yeni düzeni kabullenmemişler ve büyük bir tepki göstermişlerdir. Bu sebeple, Osmanlı yönetimi, merkezkaç eğiliminde olan aşiretleri denetim altına almak ve imparatorluğun merkezi ile bütünleşmesini sağlamak için 19. yüzyıl boyunca devam edecek büyük bir gayret göstermiştir. 51

İdari ve mali reformların uygulanmasında büyük bir engel gördükleri aşiretlerin yeni sistemle bütünleştirilmesi devletin en önemli meselelerinden biriydi. Ancak bu konu oldukça karmaşık bir problem olduğundan, meselenin halledilmesi ile ilgili yürütülecek siyasetin belirlenmesinde hassas dengelerin göz önüne alınması gerekiyordu. Ülkenin her geçen gün yabancı devletler tarafından kıskaca alınması, yayılmacı Avrupalı Devletlerin bölgedeki etkinliğini artırması52, ülke genelinde idari ve mali reformların henüz yerleşmemiş olması, askeri kuvvetlerin yetersizliği ve ekonomik sıkıntılar, merkezi hükümetin elini kolunu bağladığı gibi aşiretlere karşı takip edilecek çözüm alternatiflerini de sınırlandırmaktaydı.

51 Mardin ve çevresindeki aşiretlerin kontrol altına alınma teşebbüsü Adana, Şam, Halep, Bağdat eyaletlerini içine alan ve geniş bir sahada yürütülen göçebe ve yarı göçebe aşiretlerin ıslah edilerek yerleşik hayata geçirme siyasetinin bir parçasıydı. Ahmet Cevdet Paşa, Fırka-ı Islahiye’nin Kozan ve Gavur dağlarında yapmış olduğu aşiret iskanın hedefini şu şekilde açıklamaktaydı. “işte buraları inzibata aldıktan sonra Akçadağ ve Dersim dağlarını taht-ı itaate dahil etmek ve ba’dehu aşâ’ir-i ekrâdı ıslah ederek İran hududuna dek gitmek musavver”, Cevdet Paşa, Tezâkir (21-29), yay. Cavid Baysun, Ankara 1991, s. 108. 52 Avrupalı devletlerin Ortadoğu bölgesindeki nüfuzu için bk. Albert Hourani, Arap Halkları Tarihi, İstanbul 1997, s. 319-329.

Page 523: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

513

Merkezden görevlendirilen yöneticilerin, yerel eşraf ve aşiret liderlerinden yoksun olarak bölgeyi idare etmelerindeki sıkıntılar da Mardin ve çevresinde, aşiret liderlerini, yerel seçkinleri ve yöredeki sosyal yapıyı dikkate almak durumunda olan daha akılcı bir siyasetin oluşmasını sağlamıştır.

Doğrudan aşiretlerle ilgili en alt bürodan en üst makama kadar bir çok dairede kaleme alınan emir, tavsiye, rapor mahiyetindeki belgelerde devletin aşiretlere bakış açısını yansıtan çeşitli ifadeler yer almaktadır: “aşâ’ir tâ’ifesinin ahvâl-ı mücerrebeleri iktizâsınca bir aralık bir tâkım ahâliye îsâl-i yed-i te’addi ve hasar etmeleri melhûz olduğundan”53, “eşkıya-ı merkumenin tavr ve hareketleri ahaliyi dilgîr etmiş”54, “Mardin havâlisi aşâ’irinin taht-ı zâbıtaya idhâli zımnında”55, “Mardin cânibinde olan aşiretler beyninde yek diğer aleyhinde kıyâm ile tahaddüs eden hâlât-ı nâ-marziyye”,56 “urbân eşkıyası”57, “Mardin sancağında çöl tarafında vâki’ aşâ’ir beyninde vuku’ bulan ihtilâf ve cidâl”58, “ashâb-ı isyân ve şekâvet”, “cibilliyet-i zâtiyesinde merkûz olan uygunsuzluk ve fesâdât icâbınca”59, “Mardin sancağı ahâlisi bütün bütün aşâ’ir ve kabâilden ibâret olduğu ve bunlar ne sûretle adamlar olub fırsat buldukça yek diğerine itâle-i dest-i habâsetle”, “habâset-i asliyeleri”.60 Bu ifadelerin hemen hepsinde aşiretler, “ıslâh” edilmelerini zorunlu kılacak düzeyde bir asayiş sorunu olarak tanımlanmaktadır.

17. ve 18. yüzyıllardaki aşiretlerin iskanı için pek tercih edilmeyen “ıslâh” kelimesi, 19. yüzyılda yürütülen aşiretlerin iskanı ile özdeşleşmiştir. Ancak, “ıslâh”, iskan ile sınırlandırılmayacak kadar geniş bir anlamda kullanılmıştır. Çünkü, “iskân” bir yöntem ve araç iken “ıslâh” doğrudan amacı açıklamaktadır. “Islâh” kavramı ile göçebelerin yerleşik hayata geçirilmesi; yerleşik veya göçer aşiretlerin askeri bir tehdit olmaktan çıkarılması, mali, askeri ve hukuki sistemle

53 A.MKT.UM, 339/74. 54 HAT, 1985-A. 55 HAT, 22311. 56 A. MKT. MVL, 91/69. 57 A.MKT.UM, 331/31. 58 A.MKT. NZD. 273/58. 59 İ. DH, 27882. 60 İ.DH. 27773.

Page 524: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

514

bütünleştirilmesi ve devlet merkezine bağlanmalarının sağlanması gibi oldukça komplike bir süreç ifade edilmiştir. Kelimenin, Tanzimat döneminde bu kadar sık kullanılması, hemen her alanda yürütülen reformların zihniyetiyle ile ilgilidir. “Islah” kavramı ile vahşi ve uygarlaşmamış olan aşiretlerin kültürel düzeylerinin düşüklüğüne gönderme yapılırken aynı zamanda bu aşiretlerin toplumsal dönüşüme tabi tutularak modernleşme sürecine eklenmesi gibi bir amaç açığa vurulmaktadır.61

Osmanlı Devleti, yukarıda sayılan tüm bu olumsuz şartlar sebebiyle, aşiretlere yönelik siyasetini uzlaşmacı ve esnek bir tutum olarak belirlemiştir.62 Uzlaşmacı ve esnek siyaset, belgelerde, “üslûb-ı hekimâne” kavramı ile açıklanmıştır. Bu siyasetin amacı ise, “hasârete meydan bulamamaları maddesinin uslûb-ı hekîmâne ile gâ’ilesizce istihsâliyle ol havâlinin devâm-ı asâyişi kaziyye-i mültezimesinin istikmâline sarf-ı mesâ’i ve vakt hususu”63 ifadeleriyle açıklanmıştır. Aşiretlerin yola getirilmesi ve devlete bağlılıklarının sağlanması işi

61 II. Abdülhamit döneminde aşiretlerin “ıslah” edilmesi için yeni bir yol denenmiştir. 1892 yılında 12-16 yaşındaki aşiret çocuklarını eğitmek maksadıyla İstanbul’da “Aşiret Mekteb-i Hümâyûn” adıyla yeni bir eğitim kurumu açılmıştır. Osmanlı hükümeti, bu okul ile Arap ve Kürt aşiretlerini imparatorluk merkezi ile bütünleştirmeyi, aşiret ağa ve şeyhlerinin çocuklarını (geleceğin aşiret reislerini) eğiterek aşiretlerin devlete sadakatini artırmak, merkezi yapıyı güçlendirmek amacını güdüyordu. Aşiret mektepleri için bk. Eugene L. Rogan, “II. Abdülahmid’in Aşiret Mektebi (1892-1907)”,(çev. Özkan Akpınar), Aşiret Mektep Devlet: Osmanlı Devleti’nde Aşiret Mektebi, İstanbul 2001, s. 13-18; Alişan Akpınar, “Osmanlı Devleti’nde Aşiret Mektebi”, Aşiret Mektep Devlet: Osmanlı Devleti’nde Aşiret Mektebi, İstanbul 2001, s. 57-68. 62 1838 yılında Cizre’de bulunan Alman yüzbaşısı Helmuth Von Moltke’nin 15 Haziran 1838 tarihli bir raporunda Osmanlı Devleti’nin takip ettiği bu siyaset açık bir şekilde anlatılmıştır: “şimdiki memurlar, hak ve insafın kadrini bilmeye başladılar. Mehmet Paşa’nın emrindeki askerlerin, devlete sadık kalmış köyler halkına ne derece iyi muamele ettikleri inkar edilemez. Askerlerin köylere girmesi yasaklanmıştı. Her taraf yemyeşil tarlalarla bezenmişken, nerede ise atlarımız aç kalacaklardı. Ordunun halka karşı gösterdiği şefkat ve himaye, hepimizin gördüğü övünülecek bir haldir. Ordunun bu hareket tarzı, Devleti padişah hazretlerinin arzu ve emirlerine dayanmakta idi”, Sevgen, a.g.e., s. 64. 63 A.MKT.UM, 339/74.

Page 525: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

515

için de “ıslâh” kelimesi kullanılmıştır. Eğer problem, uzlaşmacı bir siyasetle çözülemiyorsa o zaman askeri yöntemler kullanılarak aşiretler “te’dib” ediliyordu.

İdari Düzenlemeler

Aşiretlerin yola getirilmesi ve sisteme bağlanmasında ilk yol, aşiretleri kontrol edebilmek için yapılan idari düzenlemelerdir. Merkezden atadığı yöneticilerin elini güçlendirmek, merkezi otoriteyi temsil eden meclisleri çalıştırmak suretiyle gücünü aşiretlerden alan yerel seçkinler ikincil bir plana itilmişlerdi. Ancak, yerli eşraf ve aşiret liderleri şehir yönetimine alınarak yeni idari sisteme entegre edilmişlerdi. Böylece, özellikle şehir merkezinde sancılı ve gergin olsa da aşiret güçlerinin de katılımının sağlandığı merkezi iktidar kurulabilmiştir. 1860’lı yıllarda güneyden baskı yapan ve bölgedeki aşiretleri kendileriyle ittifaka zorlayan ve asayişi bozan Arap aşiretlerinin kontrole alınması ile birlikte merkezin öngördüğü siyasi, idari ve kültürel yapının oluşması ve Mardinli aşiret liderleri ile eşrafın yeni kurumlarla bütünleşmesi hızlanmıştır.

Tanzimat sonrasında bölgede uzun süre istikrarlı bir idari düzen kurulamamıştı. Bunun en önemli sebebi, yeni düzene uymak konusunda isteksiz davranan aşiretlerin varlığıdır. Hem idari düzenlemelerde hem de birebir aşiretlerle kurulan ilişkilerde meselenin nasıl halledileceği konusunda merkezi hükümetin kesinleşmiş ve somutlaşmış bir çözüm fikrine sahip olmaması da bir diğer etkendir.

Geleneksel mîr yönetimlerine ve hükümet-ocaklıklara son verildikten sonra yeni birtakım idari düzenlemeler yapılmıştı. Bölgede Cizre, Botan, Mardin birleştirilerek sancak haline getirilmiş, 1847 yılında Anadolu müşirinin teklifi ile Van, Muş, Hakkari sancakları birleştirilerek Kürdistan Eyaleti kurulmuştu.64 Ancak, Mardin’in idari yapısı sürekli değiştirilmiştir. Mardin bir süre sonra Kürdistan Eyaleti’nden çıkarılarak Musul Eyaleti’ne sonra da Hakkari’ye bağlanmıştır. Hatta, aşiretlerin iskan edilmesi ve başında merkezi yönetime karşı sorumlu birinin bulunması amacıyla Mardin’de çok

64 Tuncer Baykara, Anadolu’nun Tarihi Coğrafyasına Giriş-I: Anadolu’nun İdari Taksimatı, Ankara 1988, s. 123-124.

Page 526: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

516

sayıda nahiye kurulmuştu.65 Aşiret yüzünden meydana gelen olaylar karşısında bölgedeki idari makamlar yetersiz kalınca, Bursa ve Sayda’da olduğu gibi Anadolu tarafında da bir “meclis-i cedid”in oluşturulması kararlaştırılmıştı.66

İdari düzenlemelerde bu karışıklıkta aşiretlerin hükümetten çekinmemesi ve direnç göstermesi kadar yerel idarecilerin yetersizliği de etkili olmuştur.67 Merkezden atanan idareciler, bölgenin sosyal yapısını bilmedikleri gibi68 göreve başladıktan sonra güçlü ailelerle ve aşiret liderleri ile kurdukları ilişkiler yüzünden kısa sürede şehirdeki geleneksel ilişki ağının bir parçası haline dönüşmüşler ve yolsuzluklara bulaşmışlardı.69 Mesela, Mardin kaymakamı Cemal Paşa, şehrin eşrafı ile birlik olup makamını kötüye kullanmış ve şehirde isyan çıkmasına yol açmıştı.70 1858 yılındaki eyalet valisinin 65 Aydın vd., a.g.e., s. 218. 66 Diyarbakır, Kars, Cizre, Mardin ve Midyat kazalarında halkın isyan etmesi ve birbirleriyle mücadeleleri sebebiyle kargaşalık meydan gelmesi üzerine “ta’addiyât-ı vâkı’anın men’ ve ref’iyle mesâlih-i mühimme ve muktezâ-yı umûr-ı memleketin hüsn-i rü’yeti içün Edirne ve Burusa ve Sayda eyaletlerinde icrâ olunduğu misüllü Anadolu havâlisine dahi bir meclis-i cedidin teşkiline lüzum görünerek” bölge sorunları ile ilgilenecek vilayet meclisi kurulması planlanmıştır. Âmedi Kalemi (A.AMD.), 1/60. 67 19. yüzyılın ortalarına doğru bölgede emirlikler kalmamıştı. Görünürde bölge Osmanlı valilerince yönetiliyordu ama şehir merkezinin dışında Osmanlı idaresi etkisiz kalmaktaydı. Martin van Bruinessen, Ağa, Şeyh ve Devlet, (çev. Remziye Arslan), Ankara trs, s. 217. Bu realite belgelere de yansımıştır. “eşkıyanın hükümetten çekinmemelerinden ve bu işe hükümet-i mahalliyenin adem-i takayyüdü”, “muhâfaza-yı asâyiş hükümet-i mahalliyenin akdem-i vezâ’if-i me’mûriyetlerinden bulunduğu halde şu vazifenin icrâsına i’tinâ olunmayarak”, A.MKT.UM 499/70. 68 Merkezi otoritenin temsilcisi olarak taşraya gönderilen yöneticiler, Tanzimat’ın idari reformlarının uygulamaya konulduğu hemen her yerde benzer sorunlarla karşı karşıyaydılar. Bu sebeple, bilmedikleri şehirlerde görev alan idareciler yerel eşrafa her zamankinden daha fazla ihtiyaç duymaktaydılar. Yasemin Avcı, Değişim Sürecinde Bir Osmanlı Kenti: Kudüs (1890-1914), Ankara 2004, s. 121-122. 69 Midyat Kazası’nın müdürü Abdullah Bey, çevredeki aşiret mensupları ile bir olarak Süryanilere saldırdığı iddiasıyla suçlanmıştı. A. MKT. UM, 194/46. 70 “Mardin cânibinde olan aşiretler beyninde yekdiğer aleyhinde kıyâm ile tahaddüs eden halât-ı nâ-marziyye livâ-ı mezbûr kaimmakamı Cemal

Page 527: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

517

İstanbul’a gönderdiği bir yazıda, Mardin’de başarılı bir yönetim kurulamadığını, eyaletin“en mu’tenâ mahalli olan Mardin Sancağı’nın ahvâl-ı idâresi öteden beri matlûba muvâfık olmayub” ve “der-kâr olan sû-i idâresinin” cümleleriyle izah etmiştir.71

Uzlaşma

Devlet, idari düzenlemelerle bölgede merkezi otoriteyi ve merkezden tayin edilen yöneticileri etkin kılmaya çalışmaktaydı. Bu sürecin bir parçası olarak ve bölgenin özel yapısı da dikkate alınarak mahalli idarecilere gönderilen emirlerde, akılcı ve uzlaşmacı yönetim anlayışını icraata dökmelerini istemiştir. Önemli olan aşiretleri ürkütmemek ve “şimdilik mehmâemken ref’-i mazarratı ile”, “bu sûretle te’mîn-i ahâli ve i’âde-i asâyiş”72 gibi ifadelerde vurgulandığı üzere öncelikli olarak zararın def edilmesi ve köylerin, nahiyelerin ve şehirlerin aşiret baskınlarından korunması ve asayişin sağlanması hedeflenmekteydi. Devlet, aşiretleri kazanmak, aşiret kuvvetleri ile olabildiğince savaştan uzak durmak, bölgedeki hükümetin otoritesine zarar vermemek ve daha büyük felaketlere yol açmamak için büyük itina gösteriyordu.73 Bu sebeple, yerleşim merkezlerine saldıran ve devlete itaat etmeyen aşiret şeyhlerine, öncelikle yerel idareciler tarafından nasihat ve teminatı içeren mektuplar yazılmakta veya özel adamlar gönderilmekteydi.74 Böylece askeri bir harekata gerek kalmadan işin çözülmesi amaçlanmaktaydı.75

Pâşâ’nın adem-i ehliyetinden ve irtikâbâtından neş’et eylediğine dâ’ir”, A.MKT. MVL, 91/69. 71 İ.DH, 29056. 72 A.MKT.UM, 339/74, 28 CA 1275 / 3 Ocak 1859. 73 Osmanlı Devleti, aşiretlerin yol açtığı problemlerin ve isyanların gailesiz bir şekilde sonuçlandırılmasında çok hassastı. 1860 yılında isyan eden Milli ve Kiki aşiretlerinin ağalarının tutuklanması ve sonrasında Diyarbakır’a gönderilmesiyle ilgili vilayetten İstanbul’a gönderilen bir yazıdaki “lillahi’l-hamd ve’l-minne… silah atılmaksızın ve kimesnenin burnu kanamaksızın merkumân Mardin’e ve oradan Diyarbakır’a celb” ifadeleri bu hassasiyete güzel bir örnektir. A.MKT.UM, 422/70. 74 “devlet-i âliyyeye dehâlet etmeleri zımnında nesâhiyât ve te’minât-ı kâmileyi hâvi arabü’l-ibâre muharrerât yazılıb me’mûrlar gönderilerek”, İ.DH, 27882/ 2; A.MKT.UM, 363/57. 75 Osmanlı Devleti’nin uyguladığı aşiret ağaları ve şeyhleri ile görüşme yolu ile devlet nüfuzunu temin etme ve aşiret güçlerinden yararlanma teşebbüsü

Page 528: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

518

Devlete bağlılıklarını sağlamak için aşiretlere gönderilen nasihat mektuplarının etkili olduğu gibi zaman zaman işe yaramadığı da oluyordu. Mesela, Tayy şeyhi Ali’nin isyan ederek kendine bağlı aşiretleri yerinden kaldırıp çöl tarafına götürmesi üzerine hükümet, Cubur aşireti şeyhi Mehmet Emin ile diğer kabilelere eski yerlerine dönmeleri ve Osmanlı Devleti’ne bağlanmaları için nasihat mektupları göndermişti. Arapça kaleme alınan mektuplar sayesinde Cubur ile birlikte yedi kabile geri dönmüştür.76Fakat, 1858 yılı içinde Mardin ve çevresini savaş alanına çeviren Tayy, Milli, Dokori ve Mirsinan aşiretleri arasındaki mücadele karşısında devlet, askeri önlemler yerine kendileri ile görüşerek olayın çözülmesini öngörmüşse de başarılı olamamıştır. Çünkü, devletin “üslûb-ı hekîmâne” olarak adlandırdığı bu siyaset, aşiretler tarafından farklı algılanmış, devlet kuvvetlerinin ve sancak yönetiminin bir zaafı olarak düşünülmüştür.77

Devletin, yeni düzeni yerleştirebilmek için uzlaşma siyasetinde hep ısrarcı olmuştur. Son olayda, yerel hükümetin nasihatleri aşiretler tarafından gözardı edilmiş olmasına rağmen askeri harekat düzenlememiş ve yine uzlaşmacı bir tavır benimsenmiştir. Mardin kaymakamlığının girişimlerinden bir sonuç çıkmayınca, 1858 yılı içinde padişahın emri ile Kürdistan valisi, olayın basiretli ve akılcı bir usulle çözümü için görevlendirilmiştir. Paşa, Mardin’e giderek Kürt ve Arap aşiret liderlerini yanına toplamış ve her biri ile görüşüp kendilerine nasihat etmiştir. Paşa, yazdığı arzında bu girişimin başarıyla neticelendiğini merkeze iletmiştir.78

Aşiret reislerinin Mardin kaymakamını dikkate almayarak vali ile uzlaşmaları, aşiretlerin güçe karşı boyun eğdiğini göstermekle birlikte bölgenin en büyük yönetici ile muhatap olmaları bölgedeki siyasi dengeler açısından kendilerine güçlü bir zemin oluşturmalarına geleneksel bir siyaset olarak Cumhuriyet döneminde de uygulamaya devam etmiştir. Zülal Keleş, “Cafer Tayyar Eğilmez (1877-1958)”, Kurtuluş Savaşına Yön Verenler, Ankara 1994, s. 160. 76 İ.DH, 27882. 77 “ibtidâr etmiş oldukları hâlât haklarında terbiye-i şedideyi davet eylemiş olduğu halde devlet-i âliyyeye bir gâ’ile açılmamak üzere üslûb-ı hekîmane ile emr-i idârelerine bakılarak”, “cânib-i hükümetten kendilerine olunan te’minât ve taltifâtı bilmeyerek hükümetin za’fiyetine haml” İ. DH. 2773. 78 “miyânelerinde olan burûdet ve adâvet ülfet ve muhabbete tebdîl ve haklarında îcâb-ı vechile taltifât…”, İ.DH, 29056.

Page 529: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

519

yol açıyordu. Merkezi hükümet, bölgede tam hakimiyet kurabilmek için sürekli tavır değiştirmeleri yüzünden güvenilirliği azalmış olsa da aşiretlere karşı uzlaşmacı siyaseti kararlı bir şekilde uygulamaya devam etmiştir. Bu siyasetin en önemli aracı, aşiretlerin ağa ve şeyhlerine gösterilen iltifat ve ödüllendirmeydi.

Osmanlı Devleti’nde, aşiretlerin devlete bağlılığını sağlamak için yağmadan vazgeçme ve bölge güvenliğini temin etme koşuluyla79 aşiret şeyhlerine hilat verilmekteydi. Aşiret liderleri yılın belli resmi ve özel günlerinde vilayet merkezine çağrılıyor ve vilayet ileri gelenlerinin de katıldığı merasimlerde kendilerine hilat giydiriliyor ve hediyeler veriliyordu.80

Aşiret ağa ve şeyhleri de devlet tarafından taltif edilmeye karşı çok istekliydiler. Çünkü, her ne kadar devlete karşı isyan etseler de devlet tarafından tanınmak, hilat giymek ve hediyeler almak aşiret liderleri için büyük bir statü göstergesiydi.81 Hilat giyen ağa veya şeyh, hem aşiretine bağlı kabileler içinde hem de diğer aşiretler arasında büyük bir itibar kazanıyordu. Bununla birlikte bu uygulama, ağa ve şeyh etrafında örgütlenmiş, vatan bilinci taşımayan ve farklı bir cemaat tasavvurunda olan aşiretleri,82 Osmanlı Devleti’ne bağlı ve sadık bir topluluğa dönüştürmenin önemli bir aracı olarak kullanılmıştır. Devletin hediyelerine karşılık olarak aşiret şeyhleri de Osmanlı idarecilerine hediye verebilmekteydiler.83

Tanzimat döneminde hilat giydirme, nişan ve hediye verme uygulaması, masraflı olduğu gerekçesi ile kaldırılması düşünülmüşse de huzur ve emniyetin devamı için uygulamaya devam edilmiştir.84 Mardin çevresinde uygunsuz davranışlarda bulunan kendisine gösterilen ilgi ve verilen tavizlere rağmen yola gelmeyen Tayy şeyhi Şeyh Ali azledilince yerine Cubur şeyhi olan Mehmed Emin, Tayy ve

79 HAT, 350/19815-A. 80 Marufoğlu, Kuzey Irak, s. 172. 81 Aşiretler, birbirleriyle mücadelelerinde güçlerini korumak için sürekli bir şekilde dış kuvvetlere bağımlıydılar. Martin van Bruinessen, a.g.e., s. 102. 82 Gökalp, a.g.e., s. 45-50. 83 A.MKT.UM, 509/61. 84 Marufoğlu, Kuzey Irak, s. 172.

Page 530: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

520

Cubur kabilelerinin tümüne şeyh olarak atanmış ve kendisine hilat verilmiştir.85

Aşiretlerin devlete bağlılığını sağlayan bir diğer ödüllendirme ise ağa ve şeyhlere maaş bağlanmasıydı. Mardin ve Siverek sancaklarında çadır kurmuş olan Şammar aşireti şeyhlerinden Şeyh Hicr’e ve Tayy şeyhine Mardin ve çevresini eşkıya saldırılarından korumak şartıyla maaş verilmekteydi.86 Ancak, şeyhlere bağlanan maaşların yerel idarecilerin sorumsuzluğu ve yolsuzlukları yüzünden düzenli bir şekilde ödenememiştir.87

Aşiretlerin birbirleriyle mücadelesi, zaman zaman devletin lehine bir gelişme gibi yorumlansa da huzur ve asayişe büyük zarar vereceği, idari ve mali düzenlemelerin gecikmesine sebep olacağı endişesi ile devlet, uzlaşmacı ve akılcı siyasetinin bir parçası olarak aşiretler arasında barışı temin etmeye çalışmıştır. Mesela, Mardin Sancağı’nın çöl kısmında bulunan Kiki Khalecan ve Tayy aşireti ittifakı ile ve Kiki Çeragan ve Mili aşiretleri arasında meydana gelen ve çok sayıda insanın öldüğü olayı değerlendiren vali, bu durumdan

85 İ.DH, 27882/2. Tanzimat dönemiyle birlikte, aşiretlerin sosyal yapılarını değiştirmek ve yerleşik hayata geçmelerini sağlamak için aşiret şeyhlerine kaymakam ve mutasarrıflık statüsü verilmeye başlanmıştır. Hatta, aşiret şeyhinin konumuna ve devletle ilişkisine bağlı olarak paşa ünvanı bile verilmiştir. Şammar şeyhi bu şekilde paşa ünvanı almış ve Ferhan Paşa olarak anılmıştır. (Marufoğlu, Kuzey Irak, s. 178, 181.) 86 A.MKT.NZD, 229/65; A.AMD, 84/60. 87 1857 yılında, Şeyh Hicr’e tahsis edilen 1500 kuruş maaş, eyalet valisi olan Hamdi Paşa’nın buyruldusu ile iki katına çıkarılmış ve 3000 kuruş yapılmıştı. Mardin havalisinde olan Tayy şeyhine de maaş tahsis edilmişti. Ancak, hem Şammar hem de Tayy şeyhinin maaşlarının düzenli bir şekilde ödenmediği anlaşılmaktadır. Yapılan incelemede, Şammar şeyhine bir müddet maaş verildikten sonra ödemenin kesildiği, Tayy şeyhine ise üç dört seneden beri maaş ödenmediği ortaya çıkmıştır. Vahim olan ise ödenmemesine rağmen, maaşın verildiğine dair eline sandık pusulası verilmiş gibi gösterilmesi ve hesap defterlerine işlenmesidir. Bunun üzerine, Tayy şeyhinin üç dört yıllık ödenmesi gereken 28800 kuruş maaşının hangi memur zamanında, kimin elinden verildiği veya kimin zimmetinde kaldığının ortaya çıkarılması için tahkikat açılmıştır.A.AMD, 84/60, A.MKT. MVL, 93/59, 29 R 1274 / 17 Aralık 1857

Page 531: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

521

yararlanılabileceğini ama bu gelişmelerin uzun vadede bölgedeki devlet otoritesine zarar vereceğini ifade etmiştir.88

Devletin aşiret çatışmalarından yararlanma yöntemi daha çok, isyan eden, yerleşik arazileri yağmalayan, köy ve kasabaları basan bir aşirete karşı bir diğer aşiretin maddi ve manevi desteğini almak olmuştur.89 Merkezi hükümet veya mahalli idareciler, bir şekilde aşiretlerden birini veya birkaçını kendilerine daha yakın tutmakta ve diğer aşiretlere karşı kullanmaktaydı. Bu yaklaşım ise aşiretler arasında yeni bir rekabete ve çatışmaya yol açmaktaydı.

Tayy şeyhi Ali’nin isyanı üzerine Tayy ve Cubur aşiretlerine bağlı kabilelerin şeyhliği Cubur şeyhi Mehmet Emin’in isteği üzerine kendine verilmesi gerginliğe yol açmıştı. Cubur şeyhi, hükümetle yaptığı mukavelede, vergileri zamanında ödemenin yanı sıra atlı ve silahlı birliklerle Bağdat yolunun güvenliğini sağlayacağını taahhüt ediyordu. Bu da isyan ederek güneye doğru firar etmiş olan Tayy şeyhi ile Cubur şeyhini doğrudan karşı karşıya getiriyordu.

Altı yıldan beri şeyhlik makamında bulunan Tayy şeyhi Ali’nin isyan etmesi üzerine elinden şeyhliğinin alınması, Osmanlı Devleti için zor bir karar olmuştur. Mardin Kaymakamı es-Seyyid Mustafa Reşid ve Miralay İsmail Hakkı, Cubur şeyhi Mehmet Emin’in, Tayy şeyhi yerine Tayy ve Cubur kabilelerine şeyh olması için destek verirken bir takım mahzurları da merkeze bildirmişlerdi.90 Şeyhliği elinden alınan ve bölgedeki yasal iktidarını kaybeden Şeyh Ali’nin, Şammar Aşireti şeyhu’l-meşâyihi olan Ferhan Bey’in (Paşa) kardeşi Abdülkerim Bey ile akraba olması ve Tayy ile Şammar aşiretleri arasındaki ittifak ihtimali hükümetin tedirginliğini artırmıştır. Şeyh Abdülkerim’in Bağdat tarafında hayme-nişin olması sebebiyle, bir taraftan Bağdat valiliği nezdinde, Abdülkerim’in Tayy Şeyhi’ne yardım etmemesi için teşebbüste bulunulurken bir taraftan da casuslar vasıtasıyla Şeyh Abdülkerim’in tavrının ne olacağı takip edilmiştir. 88 “tarafeynden vukû’ bulacak telefâttan istifâde olunacağı der-kâr ise de…, bunların şimdiden önü alınmaz ise ileride fesadât-ı külliye tevlîd ettirecekleri anlaşılmasından nâşi” (Halil Kamili Paşa’nın arzı için bk. İ.DH, 27882/3.) 89 Mesela, devletle birçok defa problem yaşamasına rağmen, Şammar aşireti Musul’u muhafaza etmekle görevlendirilmişti. İrade Meclis-i Vâlâ, (İ.MVL)., 371/16279. 90 İ.DH, 27882/4, 17 R 1275 / 24 Kasım 1858.

Page 532: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

522

Casusların, Şammar şeyhi’nin firari Şeyh Ali’ye hiçbir surette yardım etmeyeceği yönündeki raporları Osmanlı yönetimini rahatlatmıştır. Bu haber, Halil Kamilî Paşa tarafından “tedbîr-i hekîmânenin” başarısı olarak kabul edilecektir.91

Vergi ödeme, askeri maiyetiyle bölgeyi savunma gibi görevleri yerine getireceğine ve devlete bağlı kalacağına dair verdiği sözler Cubur şeyhini devlete yakınlaştırmış ve ayrıcalıklı bir statü kazandırrken, Tayy şeyhi ise hain ve eşkıya durumuna düşmüştü. İsyan ederek kendine gönderilen nasihat mektuplarına olumlu hiçbir karşılık vermeyen Tayy şeyhi, yerine başka bir kabile reisinin şeyh olarak tayin edilmesi üzerine siyasetini değiştirmek zorunda kalmıştır. Eski statüsünü kazanmak ve tekrar şeyhlik görevini almak isteyen Şeyh Ali, devlete yakınlaşmak için bölgedeki ilişkilerini kullanmaya çalışmıştır. Şeyhliğinin elinden alınmasından tam bir yıl sonra 1859 yılında Nusaybin Kazası müdürü, Şeyh Ali’nın diğer Arap şeyhlerine göre daha devlet yanlısı olduğu ve büyük hizmetler gördüğü için padişah tarafından taltif edilmesi amacıyla Şeyh Ali için tavassutta bulunmuştur.92

Devletin aşiretlerle kurduğu uzlaşmacı ilişkiler, bölgede huzur ve asayişi sağladığı gibi aynı zamanda siyasi dengeleri etkilemesinden dolayı aşiretler arasındaki iktidar savaşlarını besleyen bir faktördü. Mesela, Harput meclisi tarafından hazırlanan bir mazbatada, Siverek ve Mardin sahasının Arap aşiretleri tarafından yağmalanmasının ardında hükümetin Şammar aşireti ile kurduğu yakın ilişkinin payı olduğu vurgulanmıştır. Mazbataya göre, Aneze ve Şammar aşiretleri birbirleriyle sürekli bir şekilde savaşırken, Şammar aşireti, Aneze saldırıları karşısında zor durumda kaldığında hep hükümete sığınmakta ve aldığı destekle daha kuzeye ve özellikle Karacadağ sahasına çekilmekteydi. İntikam peşinde olan Anezeler de Şamarların peşinden giderek birçok meskun bölgeye zarar vermekteydi. Sonuçta,

91 İ.DH, 27882/3. 92 Nusaybin müdürü, valiye hitaben yazdığı arzında, devlet yanlısı olması ve üstün hizmet göstermesinden dolayı kendisinin şeyhi taktir eden mektuplar yazdığını ancak saltanat-ı seniyyeye hizmet edenlerin padişah tarafından onurlandırılmasının iyi olacağı ve şeyhin şevk ve gayretini artıracağı düşüncesi ile Şeyh Ali için dördüncü rütbeden bir kıta mecidiye nişanı verilmesini temenni etmiştir. A.MKT.UM, 380/17, 9 R 1276 / 5 Kasım 1859.

Page 533: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

523

mazbataya göre, Mardin ve Siverek havalisinin Anezeler tarafından tahrip edilmesi ve yağmalanmasının en önemli sebebi Şammar aşiretinin Karacadağ bölgesine sığınması ve devlet tarafından himaye edilmesiydi.93

Osmanlı Devleti, bir aşiretle ilişkisini bazen başka bir aşiret aracılığı ile de kurabilmekteydi. Bu konudaki örnek oldukça ilginçtir ve aşiretlerin kendi aralarında ve merkezi hükümetle ilişkilerinin ne kadar değişken bir zemin üzerinde kurulduğunu göstermektedir. Aneze aşiretinin şeyhü’l-meşayihi olan Dehham, Urfa çevresinde bir çok köy ve mezrayı tahrip etmiş ve yağmalamıştı. İlginç olan ise Anezelerin ezeli düşmanı olan Şammar aşiretinin şeyhi Abdulkerim’in bu durumda aracılık yapması ve zararı tazmin ettirmesidir.94

Devletin aşiretlerden yararlanma girişimi yeni çatışmalara yol açsa da bölgedeki siyasi dengelerin oluşmasında ve güç dağılımında, devletin etkinliğini artırmakta ve iktidar alanını genişletmekteydi. Ancak, bu siyaset yüzyılın sonuna doğru büyük problemlere yol açmıştı. 19. yüzyılın başında, aşiretler açısından bölgede meşru bir iktidar edinebilmenin yolu devletle kurulacak ilişkiye bağlıydı ve aşiretler, isyan edip eşkıyalık yapsalar da çıkarları için uzlaşma zemininde devletle daha yakın bir ilişki kurmak istiyorlardı. Halbuki 19. yüzyılın sonunda Ortadoğu bölgesindeki siyasi şartlarının

93 Harput meclisinin mazbatası, Siverek kazasının Harput vilayetinden ayrılarak Diyarbakır’a bağlanması konusundaki tartışmalar üzerine kaleme alınmıştı. Bu mazbatada, aşiret mücadelelerinin bölge üzerindeki etkisi değerlendirilmiştir: “Şammar aşâ’iri bulundukları havâli hükümetlerine mürâca’at ve isti’âne sûretlerine teşebbüs ve mübâderet ie taraf-ı hükümetten haklarında himâyet vukû’a gelmesinden neş’et eylemekde edüğü ve hatta Mardin Sancağı’nda ve Siverek Kazası’nda vukû’bulan Aneze hasâreti Şammar aşâ’irinin mezkur Karacadağ tarafına çekilib tahassun etmesiyle hakkında cânib-i hükümetten himâyet gösterilmesinden îcâb eylediği”, A.MKT.UM, 394/95, 13 B 1276 / 5 Şubat 1860 ve A.MKT.UM, 379/61, 23 R 1276 / 20 Kasım 1859. Sonraki yıllarda da Anezeler Karacadağ muhitine gelmeye devam etmişlerdir. A.MKT.UM, 498/35, 4 RA 1278 / 10 Eylül 1861. 94 A.MKT.MHM, 419/90.

Page 534: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

524

değişmesi üzerine devletten soğuyan aşiretler yabancı güçlerle işbirliği yapmaktan çekinmiyorlardı.95

Aşiret şeyhlerine şeyhlik, mutasarrıflık, kaymakamlık verilmesi, maaş bağlanması veya ağa ve şeyhleri sürgün edilmesi devletin genel siyaseti olmakla birlikte nihai hedefe ulaşılabilmesi, aşiretlerin yerleşik hayata geçirilmesi ile mümkündü. Bu sebeple, aşiret ağa ve şeyhleri ile kabilelerin iskan edilmesi hususunda anlaşmalar yapılıyordu. Mardin’de isyan eden aşiretlerin “taht-ı inzibata” getirilmesi için bazı aşiret reislerinin sürgün edildiği bir dönemde Tayy aşiretinin şeyhi, affını isteyen bir dilekçe vermiştir. Şeyh, kabilesini başına toplayarak Nusaybin’de ev yapıp iskan edeceğini ve Nusaybin-Bağdat yolunun on sekiz saatlik güzergahının güvenliğini sağlayacağını taahhüt etmekteydi.96 Tayy ve Cubur aşiretleri ve bunlara bağlı kabilelerin şeyhliğini isteyen Cubur şeyhi Mehmet Emin de kendine bağlı aşiret ve kabileleri Mardin çevresinde iskan edeceğine dair söz vermişti.97

Aşiretlerin “ıslah” yöntemlerinden biri de, isyankar aşiret liderlerinin sürgün edilmesiydi. Mesela, Cizre’de isyan eden Bedirhan Bey askeri müdahale ile yakalandıktan sonra öldürülmek yerine sürgüne gönderilmişti. Çünkü, Osmanlı hükümeti, Bedirhan Bey’in ortadan kaldırılmasının bölgede devlete olan güveni sarsacağından dolayı faydadan çok zarar getireceğini düşünüyordu. Halbuki, devletin amacı bölgedeki aşiretleri devlete ısındırmak ve yeni düzene bağlamaktı. Bu sebeple, devlet, söz geçiremediği ve yola getiremediği aşiretlerin ağa ve şeyhlerini sürgüne göndererek onları pasifleştiriyordu.

Mardin ve çevresinde birçok ileri gelen bu yollar sürgün edilmiştir. 1830’lu yıllarda Milli ve Taşlı aşiretleri arasındaki mücadelede, şehirde hakimiyet kuran Millilizâde Esad Bey,

95 Sinan Marufoğlu, “Osmanlı Döneminde Güney Irak’ta Devlet-Aşiret İlişkileri, 1831-1914”, XIV. Türk Tarih Kongresi, Ankara: 9-13 Eylül 2002, Kongreye Sunulan Bildiriler, II/I, Ankara 2005, s. 632-633. 96 HAT, 22311, 15 CA 1251 / 5 Eylül 1835. 97 İ.DH, 27882/3.

Page 535: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

525

Diyarbakır’a gönderilmişti.98 Yine, Hacı Behram Kazası ümerasından Mîr Mehmed ve adamları Edirne’ye sürgün gönderilmişti.99

Askeri Müdahaleler

Aşiretlerin “üslûb-ı hekîmâne” ile “ıslâh” edilmeleri mümkün olmadığında son çare olarak “terbiye-i şedîde” 100 adı verilen askeri yöntemlere müracaat edilmekteydi. Devlet, aşiretleri şiddet kullanmadan öncelikli olarak, akılcı ve uzlaşmacı bir siyasetle kendine bağlamayı ve yola getirmeyi düşünse de bölgedeki otoritesi için askeri güç çok önemliydi. Zira, esnek ve akılcı çözümlerin başarısı bütünüyle devletin askeri kuvvetine bağlıydı ve bölgedeki silahlı kuvvetler, yerleşik veya göçebe aşiretler için caydırıcı bir faktördü.101Bununla birlikte, güç kullanımı ve doğrudan silahlı çatışma, esas amaca ulaşmak ve siyasetin başarılı olmasını sağlamak için kullanılan bir destek unsurdu.

Askeri müdahalelerin üç temel işlevi vardı: Bölgeyi göçebe aşiret saldırılarından korumak, aşiretler arası çatışmaları durdurmak, yerleşim merkezlerini basıp yağmalayan aşiretleri cezalandırmak ve çaldıkları malları geri almak.

Urfa’dan Cizre’ye kadar uzanan bölge çöl ağzı adı verilen bir mevkiydi ve Aneze ile Şammar gibi aşiretlerin sürekli tehdidi altındaydı. Bu sebeple, yöre halkını korumak için bölgede askeri önlemlerin alınması gerekiyordu. Ancak, Osmanlı hükümetinin göçebe Arap aşiretlerine karşı muvazzaf askerlerle mücadelenin sürdürülmesi konusunda tereddütleri vardı. Düzenli askerlerin hem masraflı olması hem de yetersiz kalması sebebiyle, devlet Arap 98 HAT, 22311. 99 A.MKT.MHM. 139/38 ve A.MKT.NZD, 263/50 100 İ. DH, 2773. 101 Osmanlı hükümeti, Mardin’de Mişki ile Taşlı arasındaki çatışmayı, bölgede yeterli askeri kuvvetin bulunmamasına bağlamıştır. A.MKT.UM, 228/66; Yine, 1858 yılında çöl bölgesinde bulunan askeri birlikler geri çekilince, Tayy aşireti ile birlikte birçok kabile Nusaybin taraflarını yağmalamışlardı. Halil Kamili Paşa, bu durumu ”mezkûr çölde, …iki yüz kadar neferât-ı muvazzafadan başka kuvve-i askeriye kalmamasına ve merkūmânın ol sûretle şekâvete kalkışmaları oralarını askerden hâli bulmalarından neş’et eylediğine mebni…” ifadeleriyle merkeze bildirmiştir. İ.DH, 27882/3.

Page 536: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

526

aşiretlerinin bölgeye geldiği mevsimlerde geçici askeri birlikler istihdam etmeyi daha uygun buluyordu.102 Bu amaçla, “Çöl Muhafızlığı” teşkilatı kurulmuştu.103 Bu teşkilatın amacı, Mardin ve havalisini korumak ve bölgedeki idareciler arasındaki koordinasyonu sağlayarak çöl kısmını sürekli bir şekilde kontrol altında tutmaktı.104 Mardin ve çevresinde, Anadolu Ordusu’na bağlı olarak görev yapan çöl muhafızlığı, süvari neferât-ı muvazzafa ile süvari asâkir-i avniyye askerlerinde oluşmaktaydı.105

Çöl muhafızlığının asıl askeri kuvveti bölgede yerleştirilen muvazzaf askerlerden oluşuyordu. Çöl muhafızlığına bağlı muvazzaf askerler 1858 yılında Siverek’te yerleştirilmiş ve ihtiyaç duyulduğunda buradan gönderilmişti.106 Ancak, doğrudan Mardin ve Nusaybin tarafında da istihdam edilmekteydiler. Bunların sayısı değişmekle birlikte, Mardin ve Nusaybin taraflarında genellikle beş-altı yüz kadardı. Anadolu ordu-yı hümâyûn maiyetinde bulunan Asâkir-i avniyye, aslında doğrudan çöl muhafızlığına bağlı değildi. Bu birlik, bölgedeki yerleşim sahalarını yağmalayan aşiretlere karşı çöl muhafızlığına destek olmak üzere istihdam edilmekteydi.107 Çöl muhafızlığında muvazzaf süvari askerlerin ve asâkir-i avniyye’nin dışında ihtiyaç hissedildiğinde yöredeki aşiretlerden de atlı birlikler

102 “böyle aşiret eşkıyasının men’ ve def’leri zımnında dâimi sûretle muvazzaf neferâtı istihdâm hasar-ı hazineyi mûcib olacağından”, A.MKT.UM, 363/57. 103 “çöl muhâfızlığı nâmıyla ve ma’lûmu’l-miktâr ma’aş ile Mardinli Hacı Süleyman Ağa dahi Mardin tarafında istihdâm olunageldiği halde”, A.MKT.UM, 331/31. 104 Çöl muhafızı Ahmet Bey’e gönderilen tahrirat sureti için bk. A.MKT.UM, 432/90. 105 Mesela, Mardin çevresinde çöl muhafızlığı idaresinde 1850’li yıllarda beş altı yüz kadar süvari neferât-ı muvazzafa ile iki alay süvari asâkir-i avniyye askeri istihdam edilmişti İ.DH, 27882/3. 106 Arap aşiretlerinin bölgeye geldikleri yaz mevsiminde, ihtiyaç duyulduğu kadar asker görevlendiriliyor, kış aylarında ise askerler dağıtılıyordu. A.MKT.UM, 331/31. 107 Asâkir-i avniyye ile çöl muhafızlığı birbirinden farklı iki birimdi. Mesela, 1859 yılında, süvari asâkir-i avniyye’nin birinci alay miralayı Hacı Timur Bey, çöl bölgesinin muhafazası için istihdam edilirken asli görevine ek olarak çöl muhafızlığı görevi de kendine yüklenmişti. “muvakkaten çöl muhafızlığı mîr-i mûmâ-ileyh bendelerine ilâve-i me’mûriyet olarak iki bölük avniye ile i’zâm…”, A.MKT.UM, 399/73.

Page 537: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

527

istihdam ediliyordu.108 Zaman zaman yeterli asker istihdam edilmediği için çöl muhafızlığı işlevini yitirmişse de gerektiğinde yeniden canlandırılmıştır.

Çöl muhafızlığı dışında göçebe aşiretlerin saldırılarına karşı yöre halkından ve bölgedeki yerli aşiret mensuplarından oluşturulan nefir-i âmm askerleri ile bölge korunuyordu.109Herhangi bir olay vukuunda, en yakın bölgelerden toparlanan nefir-i âmm askeri toplanarak olay yerine sevkediliyordu.110Askeri kuvvetlerin yeterli olmadığı durumlarda, Diyarbakır’daki asâkir-i nizâmiye’den bölgeye asker gönderiliyordu.111

Devletin aldığı tüm askeri önlemlere rağmen, bölge özellikle Aneze ve Şammar aşiretlerinin saldırılarından tam olarak korunamıyordu. Askeri müdahalelerle daha çok yerleşim merkezleri korunmaya alınırken, saldırgan aşiretlere ancak gözdağı verilebiliyordu.

Sonuç

Tanzimat dönemi reformları, ülkenin her yerinde değişik tepkilere yol açmış ve dirençle karşılaşmıştı. Mardin ve çevresinde ise yeni düzenin yüzleştiği en büyük problem aşiretler ve aşiretlerin yol açtığı asayiş sorunuydu.

Osmanlı Devleti’nin, uzun yıllar özerk bir yaşam sürmüş olan aşiretleri, yeni idari ve mali sistemin içine alması ve imparatorluk merkezi ile bütünleştirmesi oldukça zor bir süreç olmuştu. İdari reformların uygulanmaya başlaması ile birlikte şehirde gerilim ortaya çıkmış ve yönetimde daha fazla söz hakkı edinmek amacında olan

108 “Tayy şeyhi, aşâir-i sâ’ireye bizzat şeyh ta’yîn olunub idâresi zımnında cânib-i mîriden müstevfi ma’aş aldığı ve emr-i muhâfaza zımnında bi’l-îcâb askere lüzûm göründüğü taktirde çöl muhâfızı tertibâtından … atlı yetiştirdiği” İ.DH, 27882/2. 109 Musul’da aşiretlere karşı daimi bir ordu kurulması fikri merkez tarafından kabul görmemiş ve aşiretlere karşı daimi orduların çok da işe yaramadığı, masraflı olduğu belirtilmişti. Hatta, aşiret halkının eşkıyalara karşı teşvik edilmesi, daimi bir ordudan daha fazla işe yarayacağı vurgulanmıştı. A.MKT.UM, 363/57. 110 İ.DH, 27773/1; A.MKT.UM, 375/39. 111 A.MKT.UM, 228/66; A.MKT.UM, 538/25.

Page 538: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

528

şehir eşrafı ve aşiret reisleri arasında iktidar savaşı başlamıştı. Bununla birlikte, bölgede devleti güç durumda bırakan asıl mesele, Şammar, Aneze, Tayy ve Cubur gibi göçebe Arap aşiretlerinin bölgeyi istila etmesiydi. Mardin’in hemen güneyindeki çöl bölgesine egemen olan bu aşiretler, gerek kendi içlerinde gerekse devletle sürekli bir çatışma içinde bulunduklarından reformların uygulanmasını engellemişlerdi.

Mardin ve çevresinde hakimiyet kurmak ve devlet düzenini yerleştirmek isteyen Osmanlı hükümeti ise bölgenin sosyal ve siyasi şartlarını dikkate alarak oldukça hassas bir siyaset izlemek zorunda kalmıştı. Bu siyasetin temelinde, aşiretlerin “ıslah” edilmesi ve geleneksel aşiret yapısının değiştirilmesi öngörülüyordu. Aşiret ağa ve şeyhleri ile kurulan ilişkiler, aşiretleri, silahlı bir mücadeleye girişmeden devlete bağlamanın ve “ıslah” etmenin en akılcı yolu olarak görülmüştü.

Tanzimat döneminde devletin aşiret siyaseti, istenilen hedeflere ulaşmasa da bölgedeki geleneksel yapının çözülmesini ve yeni bir yapıya dönüşmesini sağlamıştır. Bu çözülme, 19. yüzyılın ikinci yarısında, bölgedeki idari ve mali düzenin kurulması ve özellikle II. Abdülhamit dönemindeki Hamidiye Alayları ile Aşiret Mektebi projelerinin gerçekleştirilmesi için bir zemin oluşturmuştur.

Page 539: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

19. YÜZYILDA MARDİN VAKIFLARI (1853–1859) Ayşegül HÜSEYİNİKLİOĞLU*

Rahmi DOĞANAY*

Giriş

Vakf kelimesi Arapça'da durdurmak, alıkoymak manasında olup, ıstılah olarak 13. yüzyıl ortalarından 19. yüzyıl sonlarına kadarki devrede İslâm ülkelerinin sosyal ve iktisâdi hayatında önemli rol oynayan dinî-sosyal bir müessesenin adıdır1.

Vakıf yapan kimseye vâkıf, vakfedilen şeye mevkuf denir2. Vakfiye veya vakıf-name ise, vâkıfın vakfın teşekkülü ve işleyişi

* Ayşegül HÜSEYNİKLİOĞLU Fırat Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü ELAZIĞ. * Rahmi DOĞANAY Fırat Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü ELAZIĞ. 1 Bahaeddin Yediyildız, "Vakıf Maddesi", İslâm Ansiklopedisi, C. 13, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, İstanbul, 1986, s. 153. 2 Başbakanlık Osmanlı Arşivi Rehberi, (Yayına Hazırlayanlar: Yusuf İhsan Genç, Hacı Osman Yıldırım, Nazım Yılmaz, Mustafa Küçük, Sinan Satar, İbrahim Karaca), Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayınları, İstanbul 2000, s. 243.

Page 540: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

530

hususunda tanzim ettiği hüküm ve kaideleri ve bunların kadı tarafından tescilini ihtiva eden hukuki bir vesikadır3.

Vakıf müessesesi, İslam devletlerinde büyük öneme sahip olup, sosyal ve iktisadi hayat üzerinde derin tesisler bırakmıştır. Tüm Türk-İslam devletlerinde gelişme gösteren vakıf kurumu, Osmanlı Devleti’nde tekâmülünün zirvesine ulaşmış ve İslam hukukunun en zengin ve etkili müesseselerinden biri haline gelmiştir4.

Osmanlı Devleti’nde, hizmet ve ailevi vakıfların yanı sıra kısmen diğerlerinden farklı bir statü olarak kabul edilebilecek Haremeyn Vakıflar da önemli bir yer tutmaktadır. Harameyn yani “iki mukaddes şehir” diye tavsif edilen Mekke ve Medine, İslam dünyasının manevî iki merkezini teşkil etmekteydiler. Bu sebeple Osmanlı padişahları hâdimü’l-Harameyn yani, “iki mukaddes şehrin hizmetçisi” unvanını da taşıyorlardı. Arabistan’ın fethinden sonra Mekke ve Medine şehirlerindeki dini ve hayrî müesseseler ve orada oturanlar lehine, devletin hemen her bölgesinde Haremeyn vakıfları kurulmuştur5.

Vakıflar, sadece dinî yönü olan bir müessese değildir. Zira bugün olduğu gibi Osmanlı döneminde de hemen hemen her sahada vakıflar kurulmuştur. Cami, tekke, zâviye, mescit gibi dinî eserlerin yanı sıra, medrese gibi eğitim amaçlı; han, çarşı ve kervansaray gibi iktisadî amaçlı, darüüşşifalar gibi sağlık amaçlı, imarethane gibi yardım amaçlı, hamam ve çeşme gibi sosyal amaçlı vakıflar oldukça yaygın olan vakıf müesseseleridir6.

3 Baheeddin Yediyıldız, “Müessese – Toplum Münâsebetleri Çerçevesinde XVIII. Asır Türk Toplumu ve Vakıf Müessesesi”, Vakıflar Dergisi, C. XV, Ankara 1982, s. 24. 4 Yusuf Halaçoğlu, XIV-XVII. Yüzyıllarda Osmanlılarda Devlet Teşkilatı ve Sosyal Yapı, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1998, s. 155. 5 Bahaeddin Yediyildız, “Vakıf Müessesesinin XVIII. Asır Türk Toplumundaki Rolü”, Vakıflar Dergisi, S. XIV, Ankara 1982, s. 3. Bahaeddin Yediyildız, "Vakıf Maddesi", İslâm Ansiklopedisi, c. 13, s. 162. 6 Orhan Kılıç, “1571 Tarihli Mufassal Evkaf Tahrir Defterine Göre Erciş, Bargiri (Muradiye) Ve Muş Vakıfları”, Osmanlı Araştırmaları(The Journal of Ottoman Studies) Prof. Dr. Nejat Göyünç’e Armağan-3,XXIV, İstanbul 2004, s. 246-247.

Page 541: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

531

Araştırmanın Amacı, İzlenen Yöntem ve Çalışmada Kullanılan Kaynak

Mardin ve çevresinde bulunan vakıflar, bu vakıfların yönetimi ile görevlileri, vakıfların gelir ve giderleri, gelir kalemleri içinde yer alan çarşı, han, hamam gibi müesseselerle vakıfların bulunduğu yerleşim yerlerinin mekânsal dokusunun ortaya konulması bu çalışmanın amacını oluşturmaktadır.

İlk olarak 19. yüzyılda Mardin vakıfları ve vakıfların işlevleri incelenecektir. Daha sonra ise sırasıyla Mardin şehrinin mekânsal dokusu; vakıfların gelir ve gider kalemlerinin neler olduğu; vakıflarda çalışan görevliler üzerinde durulacaktır.

Burada vereceğimiz tüm bilgi ve sayısal dokümanlar Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde EV 13011 numarasıyla kayıtlı deftere dayanmaktadır. 19. yüzyıl Mardin şehri ve vakıfları, bu defterin verdiği bilgiler ışığında aydınlatılacaktır.

İncelediğimiz defter, Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde Evkaf-ı Hümayun Nezareti Defterleri arasındadır. Osmanlı Devleti’nde nezaretlerin kuruluş yılı H. 1255/M. 1839 olarak kabul edilmiştir. Ancak, gerek tasnifi devam eden belgeler, gerekse 8984 Numaralı Evkaf defterinden anlaşıldığına göre Evkaf Nezaretinin kuruluş yılı H. 1242/M. 1826 olarak gözükmektedir7.

Osmanlı Arşivi’nde Evkaf Fonuna ait yaklaşık 6.000.000 adet belge ve 40.000 civarında defter bulunmaktadır. Bugüne kadar 23.046 defterin tasnifi yapılmış ve 5 ciltlik katalogu hazırlanmıştır. Bu katalogların ilk iki cildi nezaret öncesi döneme, son üç cildi ise nezaret sonrası döneme ait olup H. 935 -1290 / M. 1528 -1873 yıllarını kapsamaktadır8. İncelediğimiz defter de nezaret dönemi defterleri arasında olup EV 13011 numarasıyla kayıtlıdır. Defter, 20 Aralık 1846 (H. 1 Muharrem 1263) ve 27 Haziran 1862 (H. 29 Zilhicce 1278) yılları arasını kapsamaktadır. Mardin vakıflarıyla ilgili kayıtlar M. 1853/1854 (H. 1270) ve M. 1858/1859 (H.1275) tarihlidir. Defter 179 sayfa olup, bazı kısımları yıpranmıştır. Bu defterin 32 -39,

7 Başbakanlık Osmanlı Arşivi Rehberi, s. 243. 8 Aynı eser, s. 243.

Page 542: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

532

64 -71, 92 -97, 136 -140, 142 -158 arası sayfaları Mardin vakıflarıyla alakalıdır.

1. BULGULAR

1.1. XIX. Yüzyıl Mardin Vakıfları ve İşlevleri

İncelediğimiz defterde, 1853/1854 yılında yirmi beş, 1854/1855 ve 1855/1856 yıllarında yirmi yedi, 1856/1857 yılında yirmi altı, 1857/1858 ve 1858/1859 yıllarında yirmi sekiz tane vakıf kayıtlıdır9.

Bu vakıfların en büyüğü Kasım Padişah Evkafı’dır. Mardin dışında bulunduğu belirtilen Kasım Padişah Evkafı, Kasım Padişah adı dışında Kasımiyye veya Sultan Kasım adlarıyla da bilinmektedir. Genellikle medresesiyle tanınmaktadır. Vakıf olarak kaydedilmesinin sebebinin ise medrese dışında mescit, zaviye ve türbe gibi yapıların bulunmasından yani yarı külliye özelliği göstermesinden kaynaklandığını düşünmekteyiz10. Zaten vakfın giderler kısmında cami ve medrese adı zikredilmektedir11.

Bir diğer vakıf, Cami-i Şerif-i Kebir diye kaydedilen Mardin Kasabası’nda bulunan camidir12. Mardin’deki camilerin en eskisidir. Bugün Mardin’de Ulucami Mahallesi’nde bulunmaktadır. Bazı Süryani yazarların kiliseden çevrildiğini söylemelerine karşın, eserin XI. yüzyıl sonlarında mevcut olup İslam hâkimiyeti devresinden kalma olduğu ortaya konulmuştur13. Bu vakıf, defterin tamamında da cami olarak kayıtlıdır.

Mardin’de bulunan İbrahim Bey Camisi ve Hatuniyye Medresesi Vakfı14, 1857/1858 yılına kadar cami ve medrese olarak beraber; 1858/1859 yılında ise cami ve medrese ayrı ayrı 9 BA; Evkaf-ı Hümayun Nezareti, Nezaret Dönemi, EV 13011 Numaralı Defter, s. 156. 10 Zaviye, türbe ve mescitinide bulunduğu hakkında bkz.: Aydın Suavi, Kudret Emiroğlu, Oktay Özel, Süha Ünsal, Mardin Aşiret – Cemaat – Devlet, Tarih Vakfı Yayınları, İstanbul 2001, s. 443; Nejat Göyünç, XVI. Yüzyılda Mardin Sancağı, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1991, s. 107. 11 BA; EV 13011, s. 64-65, 68, 36, 92, 96, 138-139, 143, 148. 12 BA; EV 13011, s.65, 33-34, 92-93, 137, 143, 151-152. 13 N. Göyünç, XVI. Yüzyılda Mardin Sancağı, s. 107; Aydın Suavi, …, Mardin Aşiret – Cemaat – Devlet, s. 431. 14 BA; EV 13011, s.65-66, 32, 94, 138, 145, 155-156.

Page 543: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

533

kaydedilmiştir. Bu vakıf, külliye özelliği göstermektedir. Eski Tekke, bugünkü Teker mahallesinde bulunan cami, Akkoyunlu ailesinden İbrahim Bey tarafından ve medrese ise İbrahim Bey’in karısı Şah Sultan Hatun tarafından yaptırılmıştır15.

Emineddin Mescid-i Şerifi16 ise Nefs-i Mardin’de kayıtlıdır. Kaynaklarda Emineddin külliyesi olarak geçen bu vakfın elimizdeki defterde sadece mescidi kaydedilmiştir. Ancak bazı kaynaklarda Artuklular dönemine ait olan ve halk arasında Maristan olarak tanınan Emineddin Külliyesi, XII. yüzyılın ilk yarısında inşa edilmiş olup cami, medrese, hamam ve çeşmeden oluştuğu belirtilmektedir17. Bu da, o dönemde ya yukarıda bahsedilen yapılar dışında ayrıca bir de mescit bulunduğunu, ya da caminin mescit olarak kaydedilmiş olduğunu akla getirmektedir.

Mardin’de kayıtlı bulunan vakıflarda birisi de Sultan İsa Camii Vakfı’dır18. Sultan İsa Camii hakkında pek malumat yoktur. Özellikle medresesi meşhurdur. Medrese, Zinciriye adıyla da tanınmaktadır19. Caminin gelirleri arasında fazla-i ab-ı medrese ifadesinden ve masraf kısımlarında medreseden bahsedilmiş olmasından bu dönemde vakfın medresesi de olduğunu ispatlamaktadır.

Sitti Radviye Mescidi Vakfı da, 19. yüzyılda Mardin Kasabası’nda bulunmaktadır20. Mescidin diğer adı Hatuniyyedir. Mescidinin dışında bir de medresesi vardır21. Ama defterimizde sadece mescit olarak kayıtlı olup medresesi hakkında herhangi bir kayıt yoktur.

15 Aydın Suavi, ..., Mardin Aşiret – Cemaat – Devlet, s. 442; N. Göyünç, XVI. Yüzyılda Mardin Sancağı, s. 108-109,118-119. 16 BA; EV 13011, s.66, 34, 94, 136-137, 144, 154-155. 17 Banu Bilgicioğlu, “Mardin”, İslam Ansiklopedisi, C.28, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara 2003, s. 48; Aydın Suavi, ... ,Mardin Aşiret – Cemaat – Devlet, s.437. Ara Altun, “Eminüddin Külliyesi”, İslam Ansiklopedisi, C.11, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 1995, s. 119. 18 BA; EV 13011, s.66, 33, 94, 136, 142, 150. 19 B. Bilgicioğlu, “Mardin”, İslam Ansiklopedisi, C.28, s. 50. 20 BA; EV 13011, s. 66, 34, 95, 139, 144, 153. 21 N. Göyünç, XVI. Yüzyılda Mardin Sancağı, s. 114; Aydın Suavi, ...,Mardin Aşiret – Cemaat – Devlet, s. 438.

Page 544: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

534

Sultan Hamza-i Kebir Vakfı22, Savurkapı’nın dışında, Meydanbaşı’ndadır. Defterimizde de Mardin dışında kayıtlıdır. Kitabesinden, Akkoyunlu Kara Yülük Osman Bey’in oğlu Hamza’nın, 1438/9 tarihinde yaptırdığı türbesi olduğu anlaşılmaktadır. Bugün mescide çevrilmiş türbenin yanında, zaviye ve mescit de vardır. 1925-31 yılları arasında, baruthane olarak kullanılmıştır23. İncelediğimiz defterin tamamında vakıf olarak kayıtlıdır ve hangi yapıları barındırdığı hakkında bilgi yoktur.

Nasıreddin Şehid Camii Vakfı24, Mardin’de Şehidiyye ve Nasıriyye adları ile de anılmaktadır. Camisi dışında bir de medresesi olduğu söylenmektedir. Ama defterimizde medresesiyle ilgili herhangi bir kayıt bulunmamaktadır25.

Şeyh Mahmud Et-Türki Zaviyesi ve Mescidi Vakfı26, 1853/1854 -1856/1857 yılları arasında zaviye; daha sonraki yıllarda ise mescit olarak kayıtlıdır. Kaynaklarda cami ve mescidi hakkında bilgi verilmektedir27. Bu da zaviyenin zamanla tahrip olma ihtimalini aklımıza getirmektedir.

Necmeddin İlgazi Vakfı28, elimizdeki defterde1853/1854, 1855/1856, 1856/1857 ve 1858/1859 yıllarında zaviye; 1854/1855 yılında cami; 1857/1858 yılında ise mescit olarak kayıtlıdır. Kaynaklarda da Necmeddin İlgazi’nin birçok yapı inşa ettirdiğinin söylenmesi bu yapı topluluğunun yarı külliye özelliği taşıyan bir vakıf olabileceğini düşündürmektedir.29.

Elimizdeki defterde Mardin dışında bulunduğu belirtilen Cihangir Zaviyesi ve Camii Vakfı 30, 1853/1854 (H. 1270), 1855/1856 (H. 1272), ve 1856/1857 (H.1273) yıllarında cami-i şerif ve 1854/1855 (H. 1271), 1857/1858 (H.1274) ve 1858/1859 (H. 1275) 22 BA; EV 13011, s.67, 35, 93, 138, 142, 149. 23 Aydın Suavi, ... ,Mardin Aşiret – Cemaat – Devlet, s. 443; N. Göyünç, XVI. Yüzyılda Mardin Sancağı, s.119-120. 24 BA; EV 13011, s.35,67-68, 93, 136, 144, 153. 25 Aydın Suavi, ...,Mardin Aşiret – Cemaat – Devlet, s.438-439. 26 BA; EV 13011, s. 68, 32-33, 95, 136, 143, 152. 27 Aydın Suavi, ...,Mardin Aşiret – Cemaat – Devlet, s.435. 28 BA; EV 13011, s.68,33, 95, 142, 151. 29 Aydın Suavi, ...,Mardin Aşiret – Cemaat – Devlet, s.437. 30 BA; EV 13011, s.68, 35, 93, 137, 145, 155.

Page 545: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

535

yıllarında ise zaviye olarak kaydedilmiştir. 1853/1854 ve 1858/1859 yılları arasında hem zaviye hem de cami olarak verilen gelir kaynakları aynı olup vakfın gelirleri değişmemiştir.

Mardin Sancağı Hasankeyf Kazası’nda bulunan Şeyh Mahmud Haydari Vakfı, 1853/1854 yılında Şeyh Mahmud Haydari Tekkesi; 1854/1855 yılında Şeyh Mahmud Evkafı; 1855/1856 yılında Şeyh Mahmud Maruf Zaviyesi olarak kayıtlıdır. 1856/1857 ve 1857/1858 tarihli Mardin vakıfları arasında bulunmamakla beraber, 1858/1859 yılında hem bu yıla hem de 1857/1858 yılına ait bilgiler bulunmaktadır. 1858/1859 yılında ise Mardin Sancağı Hasankeyf Kazası’nda Baba Mahmud Haydari Evkafı olarak kaydedilmiştir31.

Pir Hattab Vakfı, 1853/1854 yılında tekke; 1854/1855 yılında zaviye ve sonraki yıllarda vakıf olarak kayıtlıdır. Mardin Sancağı’na tabi Dönbelü Nahiyesi’nin Piran Karyesi’nde bulunmaktadır32.

Defterde Koçhisar Camii olarak geçen vakıf ise, bugün Mardin’in Kızıltepe İlçesi olan Koçhisar Köyü’nde bulunmaktadır. Elimizdeki defterlerde 1855/1856 ve 1858/1859 yılları arasında Mardin şehrinde bulunan Şeyh Bikâr Mescidi ile beraber kayıtlıdır. Ancak 1853/1854 yılında Şeyh Bikâr Mescidi kayıtlarda mevcut değildir. 1854/1855 yılında ise her iki yapı da müstakil olarak kaydedilmiştir33.

Nefs-i Mardin’de bulunduğu belirtilen diğer vakıflar da şunlardır:

İbrahim Ağa Mescidi Vakfı34

Latifiyye Camii Vakfı35

Muzafferiyye Medresesi Vakfı36

Şeyh Mehmed’ül Faris Zaviyesi Vakfı37

31 BA; EV 13011, s. 68, 37, 96, 156. 32 BA; EV 13011, s.69, 33, 94, 139, 144, 154. 33 BA; EV 13011, s.67, 34, 95, 137-138, 142, 151. 34 BA; EV 13011, s.66-67, 35, 94-95, 137, 142, 150-151. 35 BA; EV 13011, s.67, 32, 93, 136, 144, 154. 36 BA; EV 13011, s.69, 37, 94, 144, 155. 37 BA; EV 13011, s.69, 37, 96, 137, 145, 156.

Page 546: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

536

Melik Mahmud Camii Vakfı38

Mardin Kalesi Camii Vakfı39

Sadık Ağa Vakfı40

Arifli Mescidi Vakfı41

Hacı İsmail Efendi Vakfı42

Mardin haricinde kayıtlı vakıflar ise şunlardır:

Sultan Hamza-i Sagir Zaviyesi Vakfı43

Şeyh Davud Zaviyesi Vakfı44

İmam Zeynel Abidin Türbesi Vakfı45

Şeyh Musa Zoli Zaviyesi Vakfı46

İmam Zeynel Abidin Zaviyesi Vakfı47

Tezyan (?) Karyesi Camii Vakfı48

Osmanlı Devleti’nin birçok yerinde olduğu gibi Mardin’de de Haremeyn Vakfı bulunmaktadır49.

38 Vakıf hakkında elimizdeki defterde sadece 1857/1858 ve 1858/1859 yıllarına ait bilgiler mevcuttur. BA; EV 13011, s.145, 156. 39 Bu vakıf ilk ve tek olarak 1857/1858 yılında kayıtlıdır. BA; EV 13011, s.145. 40 Mardin Sancağı’nda olup 1853/1854 yılında kayıtlı değildir. BA; EV 13011, s. 36-37, 96, 139, 142, 150. 41 BA; EV 13011, s.67, 32, 95, 139, 143, 151. 42 BA; EV 13011, s. 95, 137, 144, 153-154. 43 BA; EV 13011, s.68, 34-35, 95, 138, 142,150. 44 BA; EV 13011, s.69, 33, 93, 139, 142, 151. 45 BA; EV 13011, s. 69, 37, 96, 137, 142, 150. 46 BA; EV 13011, s.69, 37, 96, 136, 143, 152-153. 47 Bu zaviye Mardin Sancağı’na tabi Nusaybin Kazası’nda bulunmaktadır BA; EV 13011, s.66, 32, 94, 136, 144, 154. 48 Sadece 1854/1855 yılında kaydedilen bu vakıf, Mardin Sancağı’nda Sürgücü Kazası’ndaki Tezyan (?) Karyesi’nde bulunmaktadır. BA; EV 13011, s.37-38. 49 BA; EV 13011, s.69-70, 37, 96, 139, 145, 156.

Page 547: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

537

Vakıfları verdikleri hizmet bakımından dini, eğitim ve sosyal hizmet veren vakıflar olarak tasnif etmek mümkündür. Ayrıca evlatlık vakıflar da bulunmaktadır. Bir kısım vakıflar ise hem hizmet hem evlatlık vakfıdır. Nasıreddin Şehid Camii50, İbrahim Ağa Mescidi51, İmam Zeynel Abidin Zaviyesi52, İmam Zeynel Abidin Türbesi53, Şeyh Mehmed’ül Faris Zaviyesi54, Şeyh Musa Zoli Zaviyesi55 ve Pir Hattab tekkesi56 hem evlatlık vakıf hem de hizmet vakıflarıdır.

1.2. XIX. Yüzyılda Mardin Şehrinin Mekânsal Dokusu

Mardin, bölgenin önemli bir kenti olma kimliğini Artuklular döneminde kazanmıştır. Artuklular dönemi, bu kent için bir “rönesans” dönemidir. Kentin yapısı ve mimari dokusu bu dönemden itibaren gelişmeye başlamıştır. Bu yapı sonraki Akkoyunlu ve Osmanlı dönemlerinde pek fazla değişikliğe uğramamıştır. 16. yüzyıldaki nüfus artışıyla beraber, mahallelerin gelişimi ve mesken ağırlıklı sivil mimarinin yoğunlaşması dışında şehir, eski yapısını muhafaza etmiştir57.

Mardin şehri, yüzyıllarca Şemsi, Yezidi, Hıristiyan (Süryani, Protestan, Ermeni, Katolik, Ortodoks vb.), Yahudi ve İslam (Sunni- Şafii) gibi değişik inanç ve dini bir arada barındırmıştır. Bu kozmopolit özelliğinden dolayı şehrin mekânsal dokusu da çeşitlilik göstermiştir. Yani cami, zaviye gibi İslâmî karakter taşıyan yapıların yanı sıra kilise gibi diğer dinlerin özelliklerini taşıyan eserler de oldukça fazladır.

19. yüzyılda Mardin merkezinde Ulu Camii58, İbrahim Bey Camii59, Sultan İsa Camii60, Latifiyye Camii61, Nasıreddin Şehid 50 BA; EV 13011, s.35,67-68, 93, 136, 144, 153. 51 BA; EV 13011, s.66-67, 35, 94-95, 137, 142, 150-151. 52 BA; EV 13011, s.66, 32, 94, 136, 144, 154. 53 BA; EV 13011, s. 69, 37, 96, 137, 142, 150. 54 BA; EV 13011, s.69, 37, 96, 137, 145, 156. 55 BA; EV 13011, s.69, 37, 96, 136, 143, 152-153. 56 BA; EV 13011, s.69. 57 Aydın Suavi, ... ,Mardin Aşiret – Cemaat – Devlet, s.118. 58 BA; EV 13011, s.65, 33-34, 92-93, 137, 143, 151-152. 59 BA; EV 13011, s.65-66, 32, 94, 138, 145, 155. 60 BA; EV 13011, s.66, 33, 94, 136, 142, 150. 61 BA; EV 13011, s.67, 32, 93, 136, 144, 154.

Page 548: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

538

Camii62, Kale Camii63, Melik Mahmud Camii64 ve Necmeddin İlgazi Camii65 olmak üzere sekiz cami bulunmaktadır. Bu camilere Mardin merkezi dışında bulunan Cihangir Camisi66, Mardin’e tabi Koçhisar Köyü’ndeki camii67 ve Mardin Sancağı’nda Sürgücü Kazası’na tabi Tezyan (?) Karyesi’nde ki camii68 de eklenince Mardin Sancağı’nın toplam cami sayısı 11’e ulaşmaktadır.

Mardin merkezinde Arifli Mescidi69, Emineddin Mescidi70, Sitti Radviye Mescidi71, İbrahim Ağa Mescidi72, Şeyh Bikâr Mescidi73, Şeyh Mahmud et-Türkî Mescidi74 ve Necmettin İlgazi Mescidi75 olmak üzere yedi mescit bulunmaktadır. Kaynaklarda Kasım Padişah Evkafının76, yarı külliye özelliği gösterdiği ve içerisinde bir de mescidi olduğu belirtilmektedir77. Ayrıca Sultan Hamza-i Kebir Vakfı içerisinde de bir mescit olduğu söylenmektedir78. Bu mescitler Mardin merkezi dışındadır. Bunlarla beraber sancaktaki mescit sayısı 9’a ulaşmaktadır.

Mardin’de zaviyeler genellikle şehir merkezi dışındadır. Şehir merkezinde üç tane zaviye vardır. Bunlar; Şeyh Mahmud Et-Türki Zaviyesi79, Necmeddin İlgazi Zaviyesi80, Şeyh Mehmedü’l Faris 62 BA; EV 13011, s.35,67-68, 93, 136, 144, 153. 63 BA; EV 13011, s.145. 64 BA; EV 13011, s.145, 156. 65 BA; EV 13011, s. 33. 66 BA; EV 13011, s.68, 93, 137. 67 BA; EV 13011, s.67, 34, 95, 137-138, 142, 151. 68 BA; EV 13011, s.37-38. 69 BA; EV 13011, s.67, 32, 95, 139, 143, 151. 70 BA; EV 13011, s. 66, 34, 94, 136-137, 144, 154-155. 71 BA; EV 13011, s. 66, 34, 95, 139, 144, 153. 72 BA; EV 13011, s. 66-67, 35, 94-95, 137, 142, 150-151. 73 BA; EV 13011, s. 34, 95, 137-138, 142, 151. 74 BA; EV 13011, s. 143, 152. 75 BA; EV 13011, s.142. 76 BA; EV 13011, s. 64-65, 68, 36, 92, 96, 138-139, 143, 148. 77 Bkz: N. Göyünç, XVI. Yüzyılda Mardin Sancağı, s.119-120; Aydın Suavi, ...,Mardin Aşiret – Cemaat – Devlet, s.443. 78 Aydın Suavi, ...,Mardin Aşiret – Cemaat – Devlet, s. 443; N. Göyünç, XVI. Yüzyılda Mardin Sancağı, s.119-120. 79 BA, EV 13011, s. 68, 32-33, 95, 136. 80 BA, EV 13011, s. 68, 95, 139, 151.

Page 549: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

539

Zaviyesi’dir81. Şehir dışında Şeyh Musa Zoli Zaviyesi82, Şeyh Davud Zaviyesi83, Sultan Hamza-i Sagir Zaviyesi84, Cihangir Zaviyesi85 bulunmaktadır. Bunlardan başka Nusaybin Kazası’nda İmam Zeynel Abidin Zaviyesi86, Hasankeyf Kazası’nda Şeyh Mahmud Haydari Zaviyesi87, Dönbelü Nahiyesi’nde Pir Hattab Zaviyesi88 vardır. Ayrıca Kasım Padişah Evkafı ve Sultan Hamza-i Kebir Vakfı içerisinde de bir zaviye olduğunu düşünürsek, Mardin Sancağı’nda toplam 12 zaviye bulunmaktadır.

Şehir merkezinde Hatuniyye Medresesi89 ve Muzafferiye Medresesi90; şehir merkezi dışında ise Kasım Padişah yani Kasımiyye Medresesi91 olmak üzere üç medrese vardır.

Sancaktaki türbeler şehir merkezinde değildirler. İmam Zeynel Abidin92, Sultan Hamza-i Kebir93 ve Kasım Padişah94 türbeleri şehir dışındadır. Ayrıca Hasankeyf’de Şeyh Mahmud Haydari Tekkesi95 ve Dönbelü Nahiyesi’nde Pir Hattab Tekkesi96 bulunmaktadır.

Tespit edebildiğimiz kadarıyla bu yapılardan Emineddin Mescidi, Latifiyye Camii, Koçhisar Camii, Muzafferiye Medresesi, Nasıreddin Şehid Camii, Necmeddin İlgazi Zaviye, Cami ve Mescidi, Sitti Radviye Mescidi, Sultan İsa Camii, Şeyh Mahmud Et-Türkî Zaviyesi ve Mescidi, Melik Mahmud Camii ve Ulu Camii Artuklu dönemi eserlerindendir. Cihangir Zaviyesi ve Camisi, İbrahim Bey Camii, Hatuniyye Medresesi, Sultan Hamza-i Sagir Zaviyesi, Sultan 81 BA, EV 13011, s.69, 37, 96, 137, 145, 156. 82 BA; EV 13011, s.69, 37, 96, 136, 143, 152-153. 83 BA; EV 13011, s. 69, 33, 93, 139, 142, 151. 84 BA; EV 13011, s. 68, 34-35, 95, 138, 142, 150. 85 BA; EV 13011, s. 35, 145, 155. 86 BA; EV 13011, s. 66, 32, 94, 136, 144, 154. 87 BA; EV 13011, s. 96. 88 BA; EV 13011, s. 33. 89 BA; EV 13011, s.65-66, 32, 94, 138, 145, 156. 90 BA; EV 13011, s. 69, 37, 94, 137, 155, 144. 91 BA; EV 13011, s. 64-65, 68, 36, 92, 96, 138-139, 143, 148. 92 BA; EV 13011, s. 69, 37, 96, 137, 142,150. 93 BA; EV 13011, s. 67, 35, 93, 138, 142, 149. 94 BA; EV 13011, s. 64-65, 68, 36, 92, 96, 138-139, 143, 148. 95 BA; EV 13011, s. 68, 37. 96 BA; EV 13011,s. 69.

Page 550: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

540

Hamza-i Kebir ve Kasım Padişah yapıları ise Akkoyunlu dönemi esrelerindendir. Konuyla ilgili çalışmalarda Mardin Kalesinde iki cami olduğu söylenmekle birlikte, defterimizde adı geçen caminin bunlardan hangisi olduğunu tespit etmek çok güçtür. Bu cami, Akkoyunlu ya da Artuklu dönemine aittir97. İncelediğimiz defterde ismi geçen diğer yapıların hangi döneme ait olduğunu tespit edemedik. Ancak Mardin’in mekânsal dokusunun oluşmasında Artuklu Devleti’nin çok önemli bir rolü olduğunu söyleyebiliriz. Osmanlı döneminde tesis edilen herhangi bir vakıf esere ise rastlanmamaktadır98.

Bu eserlerin dışında, vakıf gelir kalemleri içinde bulunan yapılar da dikkat çekmektedir. Mardin’deki hamamlar bu yapılardandır. Türk hamamlarının dini açıdan çok önemli olan temizlenmede kullanılışı, onların daima İslâm sitesinin esas unsurları arasında yer almış olmasının sebebini izah eder. Fakat bunlardan umumiyetle bedava olarak yararlanmak mümkün değildi, zira bu hamamlar diğer kamu kuruluşlarına gelir sağlamak gayesiyle inşa edilmişlerdi99. 19. yüzyıl Mardin’inde yedi hamam tespit edilmiştir. Bunlar Babü’s-sur Hamamı100, Maristan Hamamı101, Hamam-ı Bab-ı Cedid102, Ulu Cami Hamamı103, Bey Hamamı104, Emir Hamamı105 ve kaledeki hamamdır106.

97 N. Göyünç, XVI. Yüzyılda Mardin Sancağı, s.93-94. 98 Mardin yapıları hakkında detaylı bilgi için bkz.: Aydın Suavi, ...,Mardin Aşiret – Cemaat – Devlet, s. 425-456; N. Göyünç, XVI. Yüzyılda Mardin Sancağı, s.107-124; Banu Bilgicioğlu, “Mardin”, İslam Ansiklopedisi, C.28, s. 48-51; Ara Altun, “Eminüddin Külliyesi”, İslam Ansiklopedisi, C.11, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 1995, s. 119; Ara Altun, “Abdüllatif Camii”, İslam Ansiklopedisi, C.1, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 1988, s. 255-256. 99 Bahaeddin Yediyıldız, “Vakıf Müessesesinin XVIII. Asır Türk Toplumundaki Rolü”, Vakıflar Dergisi, C.XIV, Ankara 1982, s. 6 100 BA; EV 13011, s.66, 34, 95, 139, 144, 153. 101 BA; EV 13011, s.66, 34, 94, 136-137, 144, 154-155. 102 BA; EV 13011, s.65, 92-93, 143, 151-152. 103 BA; EV 13011, s.65, 92-93, 143, 151-152. 104 BA; EV 13011, s. 64, 92, 138-139, 143. 105 BA; EV 13011, s.143. 106 BA; EV 13011, s. 145.

Page 551: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

541

Hamamlardan başka çarşılar dikkati çekmektedir. Şehirde bir bedesten bulunmaktadır107. Osmanlı Devleti’nde her büyük şehrin bir bedesteni vardır. Bu bağlamda Mardin’in de büyük kentler arasında yer aldığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bunun dışında Tavil Çarşısı108, Babüssur Çarşısı109, Sipahiler Çarşısı110, Kazzazlar Çarşısı111, Kuyumcular Çarşısı112, Penbeciler Çarşısı113, Bezzazlar Çarşısı114, Serraclar Çarşısı115, Dakik Çarşısı116, Haffaflar Çarşısı117, Neccarlar Çarşısı118, Meşkin Çarşısı119, Terziler Çarşısı120 ve Attarlar Çarşısı121 olmak üzere on dört çarşı tespit edilmiştir.

Şehirde bir gümrük hanı122 ve bir de konak123 bulunmaktadır. Ayrıca hem çarşılar içinde hem de Mardin’in muhtelif yerlerinde dükkânlar bulunmaktadır. Bunlar gelir ve giderler kısmında verileceğinden burada pek fazla değinmeyeceğiz. Ancak Mardin halkının ihtiyaçlarını karşılamak için bakkal124, kasap125, fırın126, kahve127 gibi dükkânları burada zikretmek gerekmektedir. Vakıf gelirleri içerisinde haneler de bulunmaktadır. 1853/1854128 yılında 10,

107 BA; EV 13011, s. 143, 148. 108 BA; EV 13011, s. 64. 109 BA; EV 13011, s. 69-70, 96, 139,145. 110 BA; EV 13011, s. 69-70, 37, 139, 145. 111 BA; EV 13011, s. 69. 112 BA; EV 13011, s. 96. 113 BA; EV 13011, s.64. 114 BA; EV 13011, s. 64. 115 BA; EV 13011, s.64. 116 BA; EV 13011, s.69, 37, 96, 139, 145, 156. 117 BA; EV 13011, s.64, 67-68, 35. 118 BA; EV 13011, s.65, 33-34. 119 BA; EV 13011, s. 145. 120 BA; EV 13011, s. 143. 121 BA; EV 13011, s.67-68, 35. 122 BA; EV 13011, s.36-37, 96, 139, 142, 150. 123 BA; EV 13011, s.153-154. 124 BA; EV 13011, s.143. 125 BA; EV 13011, s.143. 126 BA; EV 13011, s.65-66. 127 BA; EV 13011, s.145. 128 BA; EV 13011, s.65,66.

Page 552: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

542

1854/1855129, 1855/1856130 ve 1857/1858131 yıllarında 12, 1856/1857132 yılında 11 ve 1858/1859133 yılında ise 16 hane bulunmaktadır. Elbette ki Mardin Şehri’ndeki haneler bu kadarla sınırlı değildir. Bunlar sadece vakıfların gelir kalemleri içerisinde yer alan hane sayılarıdır.

1. 2. XIX. Yüzyıl Mardin Vakıflarının Gelir ve Giderleri

İncelediğimiz defterde, 1853 -1859 yılları arasında Mardin vakıflarının gelir ve giderleri yer almaktadır. Her vakıf için her yıl önce vakfın gelir daha sonra da gider kalemleri verilmiştir. Gelirin giderden fazla olması durumunda, artan miktar vakıf evlatları arasında pay edilmiştir. Mesela; Sadık Ağa Evkafının 1854/1855 yılındaki geliri 5400 kuruş olup gideri ise 2770 kuruştur. Kalan bakiye 2630 kuruş olup vakfın evlatlarına bölüştürülmüştür. Miktar değişse de bu uygulama diğer yıllarda da böyle olmuştur134. Bazen bakiye vakfın masraflarına harcanmıştır. 1857/1858 yılında Mardin Kale Camii Vakfı’nın 475 kuruşluk bakiyesinin vakfın ve vakfın gelirlerinden olan hamamın masrafları için kullanılmıştır135. Ancak bazı vakıflarda artan miktarın ne şekilde sarf edileceği belirtilmemiştir. 1853/1854 yılında Emineddin Vakfı’na ait 1198 kuruş bakiyenin nerede kullanıldığı belli değildir136. Temayüle uygun olarak bu bakiyelerin yine vakıf evlatlarına verildiğini ya da vakıf eserlerin bakım ve onarımına harcandığını düşünüyoruz. Bu konuda örnekleri arttırmak mümkündür.

1853 ve 1859 yılları arasında Mardin vakıflarının gelir ve giderleri aşağıda bir tablo halinde verilmiştir.

129 BA; EV 13011, s.32-34. 130 BA; EV 13011, s. 92-95. 131 BA; EV 13011, s. 142-145. 132 BA; EV 13011, s. 136-139. 133 BA; EV 13011, s. 150-155. 134 BA; EV 13011, s. 36-37, 96, 139, 142, 150. 135 BA; EV 13011, s.145. 136 BA; EV 13011, s.66.

Page 553: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

543

Tablo1: 19. Yüzyıl Mardin Vakıflarının Gelir ve Giderleri: V

akıf

Adl

arı

1853

/185

4[1]

1854

/185

5[2]

1855

/185

6[3]

1856

/185

7[4]

1857

/185

8[5]

1858

/185

9[6]

Gel

ir

Gid

er

Gel

ir

Gid

er

Gel

ir

Gid

er

Gel

ir

Gid

er

Gel

ir

Gid

er

Gel

ir

Gid

er

Kur

Kur

Kur

Kur

Kur

Kur

Kur

Kur

Kur

Kur

Kur

Kur

Arif

li M

esci

di

926

245

1126

285

1151

280

1213

,5

502,

5

1450

700

1803

,5

920

Cih

angi

r Za

v.

veC

amis

i 58

89

2185

6001

,5

3001

,5

6051

,5

2222

7938

2003

,5

7550

1886

,5

9800

3057

Emin

eddi

n M

esci

di

1824

626

1825

1825

1997

1603

1391

,5

1298

,5

3499

953

6678

,5

2734

Hacı

İsm

ail

Efen

di V

akfı

- - - - 3672

1765

3672

325

1245

0

3800

3246

1675

Har

emey

n-i

Evka

f-ı

Şerif

74

69,5

- 6622

- 6273

- 8661

- 1153

1

- 1120

7

-

İbra

him

Ağa

M

esci

di

1075

471

842,

5

785

934,

5

442

1061

,5

468,

5

1190

,5

494,

5

2137

,5

890

İbra

him

Bey

Cam

i ve

Hat

uniy

ye M

edre

sesi

Vak

fı 43

07,5

947

3992

,5

3992

,5

4193

,5

3537

,5

5178

4571

5338

5338

7634

2271

Page 554: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

544

İmam

Ze

ynel

A

bidi

n Tü

rbes

i

5600

1400

6000

1400

5600

1400

4990

1400

6500

1400

9000

2000

İmam

Ze

ynel

A

bidi

n Za

viye

si

1448

2

6482

1460

4,5

3999

1615

4,5

4320

1896

5

7482

2204

8

6272

3020

8

1231

2

Kasım

Pa

dişa

h Ev

kafı

2638

8

2188

8

3189

3,5

2723

8

3487

3

2852

0

3895

9

2663

4

3788

5,5

3182

6

5478

5

5132

1

Keb

ir C

ami-i

Şerif

i (U

luC

ami)

5198

2561

5783

5783

5791

5791

7916

7916

9048

9047

1045

4

9002

Latif

iyye

C

amii

Vak

fı 88

4

392,

5

901,

5

901,

5

951,

5

951,

5

1056

,5

1056

,5

1302

1302

1612

1535

Koç

hisa

r C

ami

ve Şe

yh

Bik

ârM

esci

di V

akfı

80

0,5

120,

5

1000

,5

134

1107

142,

5

1215

149

1254

156,

5

2092

760,

5

Mar

din

Kal

esi

Cam

ii V

akfı

- - - - - - - - 500

25

- -

Mel

ik

Mah

mud

C

amii

Vak

fı - - - - - - - - 46

2

862

462

542

Muz

affe

riye

Med

rese

si

3700

740

3177

,5

635,

5

2723

,5

844,

5

3816

,5

1067

4091

,5

2110

6668

,5

1633

,5

Nasıre

ddin

Şe

hid

Cam

ii 52

69,5

2436

,5

5145

2568

5463

3556

6047

2525

,5

6526

2792

,5

8535

2869

Nec

med

din

İlgaz

i V

akfı

323

323

323

323

353

353

362,

5

346,

5

394,

5

394,

5

894,

5

894,

5

Page 555: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

545

Pir

Hat

tab

Vak

8418

2268

8268

2282

8769

2410

1176

3,5

3158

1265

7

3382

1382

7

3675

Sadı

k Ağa

V

akfı

- - 5400

2770

3929

1519

6150

3330

6150

3280

8550

3256

Sitti

R

advi

ye

Mes

cidi

Vak

621,

5

443

1301

,5

978

1324

,5

683

1798

,5

1058

1698

,5

968

2026

1858

/185

9

Sulta

n H

amza

-i K

ebir

Vak

fı 15

94

457

1285

,5

392

1590

461

2564

,5

691

2592

697,

5

5077

2947

Sulta

n H

amza

-i Sa

gir Z

aviy

esi

1777

458

1759

538,

5

1952

581

2669

764,

5

2639

757

3586

1200

,5

Sulta

n İs

a C

amii

24

57,5

1475

,5

2487

,5

1667

2507

1670

2594

1664

3138

1799

,5

4121

,5

2755

Şeyh

D

avud

Zavi

yesi

V

akfı

1600

497,

5

900

380

1075

411

1162

,5

224,

5

1175

474

1361

526

Şeyh

M

ahm

ud

Et-

Türk

i Za

viye

si

veM

esci

di V

akfı

16

83

1683

1731

1319

1949

,5

1077

3061

,5

3061

,5

3175

1177

4450

2950

Şeyh

B

aba

Mah

mud

H

ayda

ri V

akfı

1400

350

1600

350

1650

400

- - 2500

[7]

645[

8]

3625

3625

Şeyh

M

ehm

ed’ü

l-Fa

ris V

akfı

35

60

710

4500

900

4500

350

6487

,5

1777

6487

,5

2341

9051

2262

,5

Page 556: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

546

Şeyh

M

usa

Zoli

Zavi

yesi

80

00

5000

4000

1100

4300

1300

1245

0

6540

1245

0

3800

1478

2

9250

Tezy

an

(?)

Kar

yesi

C

amii

- - 350

150

- - - - - -

Tablodan görüleceği gibi 1853/1854 yılında en fazla gelir olan vakıf, Kasım Padişah Vakfı’dır. Bu vakfı İmam Zeynel Abidin Zaviyesi Vakfı ve Pir Hattab Vakfı takip etmektedir. 1854/1855, 1855/1856 ve 1857/1858 yıllarında da durum değişmemiştir. Ancak 1856/1857 ve 1858/1859 yıllarında Pir Hattab Vakfı’nın yerini Şeyh Musa Zoli Zaviyesi Vakfı almıştır.

En az geliri olan vakıflar ise 1853/1854 yılında Necmeddin İlgazi Vakfı, Sitti Radviye Mescidi Vakfı, Koçhisar Cami ve Şeyh Bikâr Mescidi Vakfı; 1854/1855 yılında Necmeddin İlgazi Vakfı, Tezyan Karyesi Camii Vakfı, İbrahim Ağa Mescidi Vakfı, 1855/1856 yılında Necmeddin İlgazi Vakfı, İbrahim Ağa Mescidi Vakfı, Latifiyye Cami Vakfı; 1856/1857 yılında Necmeddin İlgazi Vakfı, Latifiyye Cami Vakfı, İbrahim Ağa Mescidi Vakfı; 1857/1858 yılında Necmeddin İlgazi Vakfı, Melik Mahmud Camii Vakfı, Kale Cami Vakfı; 1858/1859 yılında Melik Mahmud Camii Vakfı, Necmeddin İlgazi Vakfı, Şeyh Davud Zaviyesi Vakfı’dır. 1853/1854 yılında Koçhisar Cami ve Şeyh Bikâr Mescidi Vakfı’nın gelirinin düşük olması, Şeyh Bikâr Mescidinin bu yıl kaydedilmemesiyle izah edilebilir. Düşük gelirli vakıfların gelir miktarlarının yıl yıl değişmesinin sebebi ise bazı yıllarda düşük gelirli vakıfların ilk kez kaydedilmiş olmasındandır. Meselâ; Melik Mahmud Cami Vakfı, sadece 1857/1858 ve 1858/1859 yıllarında bulunmaktadır.

Vakıf gelirleri genelde bir artış göstermektedir. Arifli Mescidi Vakfı, İmam Zeynel Abidin Zaviyesi Vakfı, Latifiyye Camii Vakfı ve Şeyh Mahmud Et-Türkî Zaviye ve Mescidi vakıflarında gelirlerde düzenli olarak bir artış gözlenmektedir. Ancak bazen vakıfların gelirlerinde düşüşler de söz konusudur. Meselâ; Sultan Hamza-i Kebir Vakfı geliri 1853/1854 yılında 1594 kuruş iken 1854/1855 yılında

Page 557: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

547

1285,5 kuruşa düşmüştür. Ama bir sonraki yıl vakıf gelirinde tekrar artış olmuştur. Bu durum diğer birçok vakıfta da görülmektedir.

Bazen birbirini takip eden yıllarda gelir sabit kalmıştır. Hacı İsmail Efendi Vakfı için bu durum söz konusudur. 1855/1856 ve 1856/1857 yıllarında vakfın geliri 3672 kuruştur. Aynı durum Şeyh Musa Zoli Zaviyesi Vakfı için de geçerlidir. 1856/1857 ve 1857/1858 yıllarında vakfın geliri 12450 kuruştur. Tabloda görüleceği gibi bu duruma başka örneklerde verile bilinir. Tablodan anladığımız kadarıyla gelirlerde düzenli olarak bir azalma söz konusu değildir.

Giderlerde de gelirlerdekine benzer bir sonuç çıkarmak mümkündür. Tüm yıllarda en fazla gideri olan vakıf, gelirlerde olduğu gibi yine Kasım Padişah Vakfı’dır. Bu vakfın büyük bir kurum olduğunu hatta yarı külliye özelliği gösterdiğini yukarıda vurgulamıştık. Vakfın büyüklüğü, hem görevli sayısını hem de vakfın masraflarını arttırdığından bu sonucun çıkması hiç de şaşırtıcı değildir. Giderleri fazla olan diğer vakıflar, 1853/1854 yılında İmam Zeynel Abidin Zaviyesi Vakfı ve Şeyh Musa Zoli Zaviyesi Vakfı; 1854/1855, 1855/1856, 1856/1857, 1857/1858 yıllarında Ulu Cami Vakfı ve İmam Zeynel Abidin Zaviyesi Vakfı; 1858/1859 yılında ise İmam Zeynel Abidin Zaviyesi Vakfı ve Ulu Cami Vakfı şeklinde sıralanmaktadırlar.

En az gideri olan vakıflar ise 1853/1854 ve 1855/1856 yıllarında Koçhisar Cami ve Şeyh Bikâr Mescidi Vakfı, Arifli Mescidi Vakfı, Necmeddin İlgazi Vakfı; 1854/1855 yılında Koçhisar Cami ve Şeyh Bikâr Mescidi Vakfı, Tezyan Karyesi Camii Vakfı, Arifli Mescidi Vakfı, 1856/1857 yılında Koçhisar Cami ve Şeyh Bikâr Mescidi Vakfı, Hacı İsmail Efendi Vakfı, Necmeddin İlgazi Vakfı, 1857/1858 yılında Kale Cami Vakfı, Koçhisar Cami ve Şeyh Bikâr Mescidi Vakfı, Necmeddin İlgazi Vakfı; 1858/1859 yılında Şeyh Davud Zaviyesi Vakfı, Melik Mahmud Camii Vakfı, Koçhisar Cami ve Şeyh Bikâr Mescidi Vakfı’dır. Vakıfların yıl içindeki giderlerinin azalmasındaki temel etken vakıfların masraflarının her yıl için farklılık göstermesindendir. Bu konunun vakıflarda çalışan görevli sayısıyla alakası yoktur.

Vakıf gelirlerinde olduğu gibi giderlerde de bir artış olduğunu söylemek oldukça güçtür. Genellikle, bir yıl artıp ertesi yıl azalma söz konusudur. Meselâ, Muzafferiye Medresesinin gideri, 1853/1854

Page 558: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

548

yılında 740 kuruş, ertesi yıl 635,5 kuruş olup bir azalma kaydetmiştir. Ama bir sonraki yıl tekrar artmış ve 844,5 kuruş gibi bir miktara sahip olmuştur. Bu durum elbette ki çok normaldir. Masrafların her yıl aynı olması gibi bir durum söz konusu olamaz. Buna rağmen bazı vakıfların giderlerinde düzenli olarak artış saptanabilmektedir. Latifiyye Camii Vakfı, Koçhisar Cami ve Şeyh Bikâr Mescidi Vakfı ve Pir Hattab Vakfı giderlerinde sürekli bir artış söz konusudur.

Bazen birbirini takip eden yıllarda gelir gibi gider de sabit kalmıştır. İmam Zeynel Abidin Türbesi Vakfı 1853/1854 ve 1857/1858 yılı da dâhil olmak üzere 1400 kuruş gidere sahiptir. Necmeddin İlgazi Vakfı da böyle bir durum göstermektedir. Arka arkaya iki yıl 323 kuruş gidere sahip olmuştur.

Tablodaki tek istisnai durum Melik Mahmud Camii Vakfı’na aittir. Bu vakıf da gelirler giderlerden düşüktür. Sadece iki yıla ait kayıt oduğundan bu durumun sürekli olmadığını düşünüyoruz. Melik Mahmud Camii Vakfı’nın 1857/1858 ve 1858/1859 yılındaki geliri 462 kuruş olup 1857/1858 yılında gideri 862 ve 1858/1859 yılında ise 542’dir.

Mardin Vakıfları’nın gelir kalemleri arasında köyler, bahçeler, bağlar, tarlalar, zeytinlikler gibi geniş araziler; değirmenler, hamamlar, hanlar ve dükkânlar gibi ticari işletmeler bulunmaktadır. Haneler, konaklar, develikler ve vakıfların fazla suları da diğer gelir kalemlerindendir.

Gelir kalemleri içinde en başta köyler gelmektedir. 1853/1854 ve 1856/1857 yıllarında 80; 1854/1855 ve 1855/1856 yıllarında 79; 1857/1858 ve 1858/1859 yıllarında ise 82 köy Mardin vakıflarının gelir kalemlerindendir. Bu köylerden 1853/1854, 1857/1858, 1858/1859 yıllarında 11137 ve 1854/1855, 1855/1856, 1856/1857 yıllarında 10138 tanesi Diyarbakır’da bulunan köylerdir.

Köylerin bazen tamamı, bazen yarısı, çoğunlukla ¼ hisseleri vakıfların gelir olarak kaydedilmiştir. Mardin Sancağı’na tabi Dönbelü Nahiyesi’ndeki Piran Karyesi’nin tamamı, Pir Hattab Vakfı’na bağışlanmıştır139. Mardin Sancağı’na tabi Nusaybin Nahiyesi’nde bulunan Nusaybin Karyesi’nin ise yarım hissesi İmam Zeynel Abidin Zaviyesine verilmiştir140. Yine Mardin Sancağı’na tabi Havass-ı Hümayun Nahiyesi’ndeki Selah Karyesi’nin ve Koçhisar

Page 559: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

549

Nahiyesi’nde bulunan İbrahimmiyye Karyesi’nin ¼ hisseleri Kasım Padişah Vakfı’na gelir olarak kaydedilmiştir141.

Gelir kalemleri arasında köy sayısı bakımından en fazla köy Kasım Padişah Vakfı’na aittir. Bu vakfa ait 1853/1854, 1855/1856 ve 1856/1857 yıllarında 21 köy; 1854/1855 yılında 20 köy; 1857/1858 ve 1858/1859 yıllarında ise 22 köy kayıtlıdır142. Kasım Padişah Vakfı’nı, 6 köyle İbrahim Bey ve Hatuniyye Medresesi Vakfı143 ile Nasıreddin Şehid Vakfı144 takip etmektedir. Bazı vakıfların gelir kalemleri içerisinde hiç köy yoktur. Haremeyn Vakfı145, Melik Mahmud Camii Vakfı146, Sadık Ağa Vakfı147 ve Hacı İsmail Efendi Vakfı148 bunlardandır.

Yıllar içerisinde köy sayılarında artışlar ve düşüşler görülmektedir. Sultan Hamza-i Sagir Zaviyesi Vakfı’na ait 1853 ve 1856 yılları arasında köy sayısı 2 iken sonraki yıllar 3’e yükselmiştir149. İmam Zeynel Abidin Türbesi Vakfı’na ait kayıtta ise 1853/1854 yılındaki 2 olan köy sayısı sonraki yıllarda 1’e düşmüştür150.

1853/1854 yılında 14482 kuruş ile İmam Zeynel Abidin Zaviyesi Vakfı151, 13942,5 kuruş ile Kasım Padişah Vakfı152, 8418 kuruşla Pir Hattab Vakfı en fazla köy gelirine sahip vakıflardır. 1854/1855, 1855/1856 ve 1857/1858 yıllarında ise en fazla köy gelirine sahip vakıflar, Kasım Padişah Vakfı, İmam Zeynel Abidin Zaviyesi Vakfı ve Pir Hattab Vakfı şeklinde sıralanmışlardır153. 1856/1857 ve 1858/1859 yıllarında ilk iki vakfın durumları değişmemiştir154. Ancak Pir Hattab Vakfı’nın yerini Şeyh Musa Zoli Zaviyesi Vakfı almıştır155. 1858/1859 yılında Kasım Padişah Vakfı’nın geliri 35805,5 kuruşa, İmam Zeynel Abidin Vakfı’nın geliri 30058 kuruşa ve Şeyh Musa Zoli Vakfı’nın geliri 13827 kuruşa yükselmiştir.

1853/1854 yılında en az köy geliri olan vakıflar; 230,5 kuruşla Koçhisar Camii ve Şeyh Bikâr Mescidi Vakfı, 323 kuruşla Necmeddin İlgazi Vakfı ve 350 kuruşla Tezyan Karyesi Camii Vakfı, 1854/1855 ve 1857/1858 yılları arasında en az köy geliri olan vakıflar, Koçhisar Camii ve Şeyh Bikâr Mescidi Vakfı, Necmeddin İlgazi Vakfı ve Şeyh Davud Zaviyesi Vakfı olarak sıralanmaktadır. Son yıl ise Şeyh Davud Zaviyesinin yerini Latifiyye Camii Vakfı almıştır156.

Page 560: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

550

Köy gelirlerinde yıllar itibariyle hem düşüşler hem de artışlar söz konusudur. Şeyh Mahmud Et-Türki Zaviyesi köy gelirleri sürekli bir yükseliş göstermektedir. 1853-59 yılları arasında sırasıyla 1683, 1731, 1949,5, 3061,5, 3175 ve nihayetinde 4450 kuruşa yükselmiştir157. Köy gelirlerinde sürekli bir düşüş gözlenmese de zaman zaman düşüşler olmuştur. İbrahim Bey Camii ve Hatuniyye Medresesi Vakfı’nın 1853/1854 yılındaki 3764,5 kuruş gelir sonraki yıl 3449,5 kuruşa inmiştir158. Bazı yıllarda ise gelirlerin sabit kaldığını görmekteyiz. Meselâ, Necmeddin İlgazi Zaviyesi Vakfı’nın 1853/1854 ve 1854/1855 yıllarındaki gelirleri 323 kuruştur159.

Gelir kalemlerinden bahçe, bağ ve tarlaların köyler gibi sayısını vermek oldukça güçtür. Çünkü bu tür gelirler tek tek verildiği gibi miktarları topluca da verilmektedir. Mesela, Sultan Hamza-i Kebir Vakfı’na ait olan 80 kuruşluk bahçe geliri Kabala Karyesi’ndeki bahçeler şeklinde kayıtlıdır160.Tüm yıllardaki en az bahçe kirası bedeli 1 kuruş 10 pare olup Sultan Hamza-i Sagir Vakfı’na aittir161.Yine tüm yıllarda en yüksek bahçe kirası bedeli Kasım Padişah Vakfı’na ait olsa da bu bahçenin bedeli, yıllara göre farklılık gösterir. Bu miktar, 1853/1854 yılında 436 kuruş iken bu yılı takip eden dört yılda 114 kuruş artarak 550 kuruşa çıkmış ve son yıl 700 kuruşla en yüksek değerine ulaşmıştır162. Bahçe kira bedelleri genellikle sabit kalmıştır. Ani artış ve düşüşler olmamıştır. Cihangir Zaviyesi Vakfı gelir kalemleri içinde olan 1 adet bahçenin bedeli hep 60 kuruştur163. Bahçe miktarları 2 ile 100 arasında değişmektedir.

Bağ gelirlerinin tüm yıllarda en az miktarı 1 kuruş; en fazla değeri ise 550 kuruş olmuş ve daha fazla yükselmemiştir. 1853 ve 1857 yılları arasında Cihangir Zaviyesi Vakfı; 1857/1858 yılında hem Cihangir Zaviyesi Vakfı hem de Kasım Padişah Vakfı ve son yıl ise sadece Kasım Padişah Vakfı, en az bağ geliri olan vakıflardır. En yüksek gelirli bağ da 1853 ve 1856 yılları arasında Kasım Padişah Vakfı’na kayıtlıdır164. 1856/1857 ve 1858/1859 yılları arsında ise Şeyh Davud Zaviyesi Vakfı’na aittir165. Bağ gelirlerinde artış ve düşüşler de gözlenebilmektedir. Meselâ, Cihangir Zaviyesi Vakfı son yıl hariç 1 kuruşluk bağ gelirine sahipken, son yıl bu miktar 10 kuruşa yükselmiştir. Kasım Padişah Vakfı’na ait bağ gelirleri ise 1853 ve 1855 yıllarında 300 kuruştan 1855/1856 yılında 550 kuruşa yükselmiştir. Ama, bu vakfın en fazla bağ geliri 1857/1858’de 30 ve 1856/1857 ile 1858/1859 yıllarında sadece 15 kuruştur. Bazı bağ

Page 561: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

551

gelirleri de sabit kalmıştır. İbrahim Ağa Mescidi Vakfı bağ geliri 15 kuruştur166.

Tarlalar da vakıf gelir kalemlerindendir. Düzenli bir tarla geliri söz konusu değildir. 1853/1854 yılında bir tarla kaydı vardır. Haremeyn Vakıflarına ait olan bu tarla gelirinin bedeli 60 kuruştur167. 1854/1855 yılındaki tarla kaydı iki tanedir. Biri Tezyan (?) Karyesi Camii Vakfı gelirlerindendir ve bedeli 350 kuruştur. Bir diğeri de Cihangir Zaviyesi Vakfı’na ait olup 15 kuruştur168. 1855/1856 yılında üç tarla kaydı bulunmaktadır. Bu tarlalardan bir tanesi Cihangir Zaviyesi Vakfı’na ve bir tanesi Sultan Hamza-i Kebir Vakfı’na ait olup bedelleri yazılmamıştır. 60 kuruşluk tarlalar ise Haremeyn Vakfı’na kayıtlıdır169. 1856/1857 yılındaki iki tarla kaydından biri Cihangir Zaviyesi Vakfı’na ait olup değeri belli değildir. Diğeri yine 60 kuruş değerinde olup Haremeyn Vakfı’na aittir170. 1857/1858 yılında tarla kaydı yoktur. Cihangir Zaviyesi Vakfı’nın gelirlerinden olan 3 kuruş değerindeki tarla, son yılın tek kaydıdır171.

Bir başka gelir kalemi ise, Mardin Sancağı’na tabi Gurs Nahiyesi’nde bulunan zeytinliktir. Bu da Haremeyn Vakfı gelirlerinden olup 1853/1854, 1855/1856 ve 1856/1857 yıllarında kaydına rastlanmamıştır. 1854/1855 yılı geliri 60, 1857/1858 yılı geliri 50 ve 1858/1859 yılı geliri ise 60 kuruştur172.

Vakıf gelir kalemlerinden bir diğeri olan değirmenler ve sayıları Tablo 2’de verilmiştir.

Page 562: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

552

Tablo 2: 19. Yüzyıl Mardin Vakıflarının Değirmen Sayıları

Vakıf

Adl

arı

1853

/185

4[1]

1854

/185

5[2]

1855

/185

6[3]

1856

/185

7[4]

1857

/185

8[5]

1858

/185

9[6]

Cihangir Zav. ve Camisi

2 1 2 2 2 2

Haremeyn-i Evkaf-ı Şerif

2 2 2 2 2 2

İbrahim Ağa

Mescidi 1 - 1 1 1 1

İbrahim Bey Cam.

ve Hatuniyye Medresesi

3 4 4 4 4 4

Kasım Padişah Evkafı

5 5 5 5 4 7

Koçhisar Cami ve Şeyh Bikâr

Mescidi

- 1 1 1 1 1

Nasıreddin Şehid Camii

2 2 2 2 2 3

Sultan Hamza-i

Kebir Vakfı

2 2 2 2 2 2

Sultan Hamza-i

Sagir Zav. 2 2 2 2 2 1

Sultan İsa Camii - - 2 1 2 1

Şeyh Davud

Zaviyesi 1 1 1 1 1 1

TOPLAM 20 20 24 23 23 25

Page 563: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

553

Bu değirmenlerden biri hariç hepsi Mardin Sancağı sınırları içindedir. Sultan İsa Camii vakıf gelirlerine dâhil olan Çukur değirmeni Diyarbakır’dadır173. 1853/1854, 1854/1855, 1856/1857 ve 1857/1858 yıllarında en fazla gelir miktarı 2400 kuruş olup Nasıreddin Şehid Camii Vakıf gelirleri arasında bulunan Şaibe (?) Değirmeni’ne aittir174. 1855/1856 yılında 2500 ve 1858/1859 yılında 3000 kuruş ile en yüksek değirmen bedeli Kasım Padişah Vakfı gelir kalemleri içerisinde bulunan Ak değirmenidir175. En az gelir ise 1853/1854 yılında Gurs Nahiyesi’nde bulunan değirmenidir. 1 kuruş bedeli Sultan Hamza-i Sagir Vakfı’na kayıtlıdır176. 1854/1855 ve 1858/1859 yıllarında 4.5 kuruş ve 1855 ile 1858 yılları arasında 3.5 kuruş değerindeki gelir ile Mirhan değirmeni’dir. İbrahim Bey ve Hatuniyye Camii Vakfı’na aittir177. Bazen değirmenlerin tamiri ve bakımı için yapılan harcamalar, gelirlerinden düşülüp kalan kısım vakfa aktarılmıştır. Buna Haremeyn Vakfı gelirleri arasında olan Nusaybin Kazası’ndaki Dizdar ve Zengel değirmenlerini örnek olarak verebiliriz. Zengel değirmeninin1856/1857 yılında 1250 kuruş olan gelirinden 250 kuruş masraflar için düşülüp 1000 kuruş vakfa aktarılırken, yine aynı yıl Dizdar değirmeninin 167 kuruş masrafı düşülüp 833 kuruşu vakfa aktarılabilmiştir178.

Gelir kalemlerinden bir diğeri hamamlardır. Maristan adlı hamam, sürekli olarak Emineddin Mescidi Vakfı’nın gelirleri arasında kaydedilmiştir. Yıllık kirası 60 kuruş olup, 1853-1859 yılları arasında sabit kalmıştır179. 1857/1858 yılında kale içindeki hamamın12 hissesinden 2 hissesi iltizama verilmiş ve 500 kuruşluk gelir, Kale Camii Vakfı’na verilmiştir180. Mardin’de bulunan hamamlardan biri de Babü’s-sur Hamamı’dır. 1853-1859 yılları arasında, bu hamamın bir kısım hissesi iltizama verilerek Haremeyn Vakıflarına, bir kısım hissesi de Sitti Radviye Mescidi Vakfı’na gelir kalemi olarak kaydedilmiştir. Bu yıllar arasında söz konusu hamamın Sitti Radviye Mescidi’ne getirdiği gelir 24 kuruştur ve bu miktar yıllar içerisinde değişmemiştir181. Harameyn Vakıfları’na verilen hisselerin değeri 1853/1854 yılında 3712,5, 1854/1855 ve 1855/1856 yıllarında 2372, 1856/1857 yılında 4382, 1857/1858 yılında 5653 ve 1858/1859 yılında ise 5170 kuruştur182. Ulu Cami Hamamı’nın hisseleri farklı şahıslar arasında paylaştırılıp işletmelerine verilmiştir. 1856/1857 ve sonraki yıllarda ise yine hisselere bölünmüş. Ama bunlardan 2 sehmi iltizama verilmiş ve hamamın gelirini arttırmıştır. 1853/1854 yılında

Page 564: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

554

bu hamamın geliri 134 kuruştur. Bundan başka 1854/1855 yılında 139; 1855/1856 yılında 149; 1856/1857 ve 1857/1858 yıllarında 595; 1858/1859 yılında ise 745 kuruştur183. Bey Hamamı adlı hamam, çok meşhur bir hamam olup iltizam yoluyla işletilmektedir. Geliri, Kasım Padişah Vakfına verilmiştir. İlk olarak 1855/1856 yılında kaydedilen bu hamamın bu yılki geliri 9700 kuruştur. Bu yılı takiben 1856/1857 ve 1858/1859 yılında gelir 12000; 1857/1858 yılında ise 11800 kuruştur184. Bu bağlamda en fazla gelir getiren hamam, Bey Hamamı ve en az gelir getiren hamam ise Maristan Hamamı’dır.

Vakıf kalemleri arasında bir tane han bulunmaktadır. Gümrük Hanı olarak tanınan hanın geliri Sadık Ağa Vakfı’na kayıtlıdır. Hanın geliri 1854/1855 yılında 3000; 1855/1856 yılında 2400; 1856/1857 ve 1857/1858 yıllarında 5000 ve 1858/1859 yılında ise 4600 kuruştur185.

Vakıf gelir kalemleri arasında en çok dükkân kaydı vardır. Gelirleri arasında dükkân olan vakıflar ve dükkân sayıları yıllara göre aşağıda tablo halinde verilmiştir.

Tablo 3: 19. Yüzyıl Mardin Vakıflarının Dükkân Sayıları:

Vakıf

Adl

arı

1853

/185

4[1]

1854

/185

5[2]

1855

/185

6[3]

1856

/185

7[4]

1857

/185

8[5]

1858

/185

9[6]

Arifli Mescidi

- - - - - 7

Hacı İsmail Efendi Vakfı

- - 38 35 38 38

Haremeyn-i Evkaf-ı Şerif

27 33 196 27 31 31

Page 565: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

555

İbrahim Ağa Mescidi

- - 1 1 - -

İbrahim Bey Cam. ve Hatuniyye Medresesi

5 5 5 4 5 5

İmam Zeynel Abidin Zav.

- - 1 1 - 1

Kasım Padişah Evkafı

159 155 149 136 268 273

Kebir Cami-i Şerifi

36 36 36 36 36 38

Koçhisar Cami ve Şeyh Bikâr Mescidi

5 7 4 4 4 4

Nasıreddin Şehid Camii

12 12 13 13 13 13

Sadık Ağa Vakfı

- 24 23 24 23 32

Sultan İsa Camii

13 14 12 12 12 12

TOPLAM 257 286 478 293 430 454

Page 566: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

556

Dükkânlar Mardin’in muhtelif yerlerinde olup çoğu çarşılar içerisinde yer almaktadır. 1853/1854 yılında 49’u Bezzazlar Çarşısı’nda; 14 tanesi Penbeciler Çarşısı’nda; 24 tanesi Serraclar Çarşısı’nda; 20 tanesi Tavil Çarşısı’nda; 58 tanesi Haffaflar Çarşısı’nda; 24 tanesi Neccarlar Çarşısı’nda; 6 tanesi Attarlar Çarşısı’nda; 4 tanesi Babü’s-sur Çarşısı’nda; 1 tanesi Sipahiler Çarşısı’nda; 4 tanesi Dakik Çarşısı’nda; 2 tanesi Kazzazlar Çarşısı’nda; 11 tanesi Kuyumcular Çarşısı’nda olmak üzere toplam 257 dükkân bulunmaktadır. Ayrıca geriye kalan dükkânlardan 1 tanesi kahve, 1 tanesi fırın ve bir tanesi de haffaf dükkânıdır. Ama bunların nerede oldukları tespit edilememiştir. Bunlar dışındaki 37 dükkânın nerede ve ne işle uğraştıkları da meçhuldür186.

1854/1855 yılındaki kayıtlarda görülen 286 dükkândan 24 tanesi Neccarlar Çarşısı’nda; 6 tanesi Attarlar Çarşısı’nda; 60 tanesi Haffaflar Çarşısı’nda; 47 tanesi Bezzazlar Çarşısı’nda; 14 tanesi Penbeciler Çarşısı’nda; 23 tanesi Serraclar Çarşısı’nda; 19 tanesi Tavil Çarşısı’nda; 7 tanesi Babü’s-sur Çarşısı’nda; 4 tanesi Kazzazlar Çarşısı’nda; 1 tanesi Sipahiler Çarşısı’nda; 2 tanesi Dakik Çarşısı’nda; 15 tanesi Kuyumcular Çarşısı’nda bulunmaktadır. Nerede olduğu belirtilmeyen 2 kahve ve 1 de fırın vardır. Ayrıca 2 tane de haffaf dükkânı bulunmaktadır. Bunlar dışındaki 59 dükkânın nerede ve ne işle uğraştıkları kayıtlı değildir187.

1855/1856 yılı kayıtlarında görülen 478 dükkândan 52 tanesi Tavil Çarşısı’nda; 40 tanesi Bezzazlar Çarşısı’nda; 14 tanesi Penbeciler Çarşısı’nda; 43 tanesi Serraclar Çarşısı’nda; 2 tanesi Dakik Çarşısı’nda; 1 tanesi Kazzazlar Çarşısı’nda; 3 tanesi Babü’s-sur Çarşısı’nda; 12 tanesi Kuyumcular Çarşısı’nda; 1 tanesi Meşkin Çarşısı’nda bulunmaktadır. Tavil Çarşısı’nda dükkânlardan biri kahve ve biri fırın olarak işletilmektedir. Bunlar dışında bulundukları yerleri bilinmeyen 2 neccar, 1 attar, 1 kasap, 3 bakkal, 4 kazaz, 3 haffaf, 1 terzihane dükkânları da bulunmaktadır. 295 dükkânın hangi mekânda ve ne üzerine çalıştıklarını tespit etmek mümkün olamamıştır188.

1856/1857 yılında Tavil ve Haffaflar çarşılarında toplam 52; Bezzazlar Çarşısı’nda 42; Penbeciler Çarşısı’nda 11; Serraclar Çarşısı’nda 27; Bedesten’de 1 tane; Dakik Çarşısı’nda 1; Kazazlar Çarşısı’nda 1; Babü’s-sur Çarşısı’nda 3, Sipahiler Çarşısı’nda 1; Kuyumcular Çarşısı’nda 11, Meşkin Çarşısı’nda 1, Terziler

Page 567: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

557

Çarşısı’nda 1 dükkân bulunmaktadır. Tavil ve Haffaflar çarşılarındaki dükkânlardan bir tanesi halıcıdır. Serraclar Çarşısı’ndaki dükkânlardan bir tanesi de kahvehanedir. Ayrıca 6 bakkal, 3 halı, 3 haffaf, 1 sahaf, 1 terzi, 2 attar, 1 tütün, 2 neccar, 1 kasap, 4 kazaz, 3 kahve dükkânı vardır. 114 dükkânın da ne üzerine çalıştıkları ve nerede oldukları hakkında malumat yoktur189.

1857/1858 yılında 119 tanesi Bedesten’de; 15 tanesi Terziler Çarşısı’nda; 28 tanesi Serraclar Çarşısı’nda; 11 tanesi Penbeciler Çarşısı’nda; 53 tanesi Haffaflar Çarşısı’nda; 28 tanesi de Tavil Çarşısı’nda; 1 tanesi Atarlar Çarşısı’nda; 1 tanesi Kazazlar Çarşısı’nda; 7 tanesi Babü’s-sur Çarşısı’nda; 1 Meşkin Çarşısı’nda; 13 tanesi Kuyumcular Çarşısı’nda ve 1 tanesi Sipahiler Çarşısı’nda olmak üzere 430 dükkân bulunmaktadır. Ne üzerine çalıştıkları belli olmayan 15 dükkân ise Emir Hamamı civarındadır. Nerede oldukları bilinmeyen 34 dükkân vardır. Bunların 4’ü haffaf; 4’ü attar; 1’i neccar; 4’ü kahve; 4’ü tütüncü; 2’si sahaf; 1’i kasap; 7’si bakkal; 4’ü kazaz; 2’i fırın ve 1’i terzi dükkânıdır.103 dükkânın ise nerede ve ne ile uğraştıkları hakkında ise bilgi yoktur190.

1858/1859 yılında ise 454 dükkân vardır. Bunların 151’i Bedesten’de; 15’i Terziler Çarşısı’nda; 28’i Serraclar Çarşısı’nda; 11’i Penbeciler Çarşısı’nda; 52’si Haffaflar Çarşısı’nda; 28’i Tavil Çarşısı’nda bulunmaktadır. Babü’s-sur’da 1 tane kahve dükkânı vardır. Ne üzerine çalıştıkları belli olmayan 15 dükkân ise Emir Hamamı civarındadır. Bedesten’deki dükkânların 1 tanesi kazzaz, 2 tanesi kuyumcu, 1 tanesi bakkal, 1 tanesi attar, 1 tanesi sahaf, 1 tanesi ekmekçi ve 1 tanesi kalaycıdır. Mekânlarını tespit edemediğimiz 30 dükkândan 3’ü kahve, 2’si haffaf, 5’i attar, 1’i neccar, 1’i kuyumcu, 2’si tütüncü, 1’i kasap, 4’ü bakkal, 4’ü kazaz, 6’sı kahve ve 1’i terzidir. 123 dükkânın ise nerede ve ne olduğu hakkında bilgi yoktur191.

Bu dükkânlarda 1853/1854 yılında 1; 1854/1855 yılında 4; 1855/1856 yılında 2; 1856/1857 yılında 7;1857/1858 yılında 5; 1858/1859 yılında 6 dükkânın kira bedelleri yazılmamış ve bu dükkânların boş ya da harap oldukları belirtilmiştir192.

Dükkân kiraları çeşitlilik göstermektedir. Elbette ki bu, dükkânların büyüklük ve küçüklükleriyle ya da bulundukları mekânla alakalıdır. Tüm yıllar arasındaki en pahalı dükkân 1857/1858 yılında

Page 568: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

558

Haremeyn Vakıfları gelirleri arasında bulunan Sipahiler Çarşısı’ndaki dükkândır. En ucuz kira ise 1853/1854 yılındaki Tavil Çarşısı’nda bulunan bir dükkâna ait olup 1 kuruştur.

Dükkân kiraları çarşılara göre farklılık göstermektedir. Ortalama dükkân kira bedelleri Bezzaz ve Penbeci çarşılarında 6-12 kuruş; Serrac Çarşısı’nda 3-9 kuruş; Haffaflar Çarşısı’nda 30-60 kuruş; Tavil Çarşısı’nda 6-12 kuruş, Neccar Çarşısı’nda 60-120 kuruş; Sipahiler Çarşısı’nda 250 kuruş; Dakik Çarşısı’nda 140 kuruş; Kuyumcular Çarşısı’nda 25-40 kuruş; Terziler Çarşısı’nda 170 kuruş; Kazzazlar Çarşısı’nda 170 kuruş; Meşkin Çarşısı’nda 24 kuruş ve Attarlar Çarşısı’nda 30-60 kuruştur193. Mardin’in çarşıları dışında bulunan diğer dükkânlardan kahveler 4 kuruş, 60 kuruş, 100 kuruş, 132 kuruş; tütüncüler 10 kuruş, 84 kuruş, 200 kuruş, 300 kuruş gibi çok farklı miktarlar da kira ödemekteydiler. Bir kasap 300 kuruş; 1 bakkal 120-240 kuruş; 1 halıcı 10-70 kuruş arasında değişen miktarlarda kira vermekteydiler. 1858/1859 yılında Bedesten’de bulunan 1 kuyumcu 105 kuruş; 1 attar 147 kuruş, 1 kalaycı 60 kuruş, 1 kazzaz 350 kuruş, 1 sahaf 72 kuruş yıllık kira bedeli ödemekteydiler.

Haneler de gelir kalemlerindendir. Yukarıda hane miktarlarını verdiğimiz için burada tekrar etmeyeceğiz. Sadece hane kiraları üzerinde duracağız. 1853 ve 1859 yılları arasında en az hane kira miktarı 1 kuruş 10 paradır. Bu miktar, Sitti Radviye Mescidi Vakfına verilmekteydi194. 1853/1854 yılında Mardin’deki en fazla hane miktarı da İbrahim Bey ve Hatuniyye Medresesi Vakfı’na ait olan 120 kuruştur195. 1854/1855 yılında en fazla miktar 500 kuruş olup Koçhisar Camii ve Şeyh Bikâr Mescidi vakfına aittir196. 1855 ve 1858 yıllarında ise bu miktar 300 kuruşa inmesine rağmen söz konusu yılların yine en yüksek kira bedelini oluşturmaktadır197. 1858/1859 yılında ise en yüksek kira bedeli 150 kuruş olup İbrahim Bey ve Hatuniyye Medresesi Vakfı’na aittir198. Hane kiraları tüm yıllar boyunca daha çok 3 ve 35 kuruş arasında bir seyir göstermiştir. Hane miktarlarının bu kadar farklılık göstermesinin sebebini bulundukları mahallerle ilgili olabileceğini düşünmekteyiz. Genellikle hane miktarlarının sabit kaldığı görülmektedir. Sultan İsa Camii Vakfı’na ait bir adet hanenin kira bedeli tüm yıllar için 2 kuruş olup değişmemiştir199. Kira miktarları ani artışlar göstermemiştir. Ancak, Koçhisar Camii ve Şeyh Bikâr Mescidi Vakfına ait hanenin kira bedeli 1854/1855 yılında 500 kuruş olup 1855 ve 1858 yılları arasında 300

Page 569: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

559

kuruşa ve son yıl ise 35 kuruşa kadar gerilemiştir200. Kira miktarlarındaki düşüş ile ilgili verebileceğimiz tek örnek budur.

Vakıf gelir kalemleri arasında bir tane de konak kayıtlıdır. Bu konak, Hacı İsmail Efendi Vakfı gelirlerindendir. Sadece 1858/1859 yılında kayıtlı olan konağın gelirinin ne kadar olduğu belirtilmemiştir201.

Gelirler içerisinde, develerin konulduğu yer olarak düşündüğümüz develik diye bir kayda da rastlanılmıştır. Haremeyn Vakfı gelirlerinden olup, 1855/1856 yılında kaydına rastlanmazken, 1853/1854 yılındaki geliri 25, 1854/1855 ve 1856/1857 yıllarındaki geliri 60, 1857/1858 ve 1858/1859 yıllarındaki geliri ise 200 kuruştur202.

Vakıfların ihtiyaç fazlası suları kiraya verilerek, vakıflara gelir kaynağı oluşturulmuştur. Babü’l-Cedid Hamamı’nın suyunun icara verildiği görülmektedir. 1853/1854 ve 1857/1858 yıllarındaki geliri 3 kuruş ve son yıl ise 3,5 kuruştur. Bu hamamın su geliri Ulu Cami Vakfına bağlanmıştır203. Sultan İsa Medresesi’nin fazla suyundan elde edilen gelir, Sultan İsa Camii Vakfına verilmiştir. Bu gelirin getirisi 3 kuruş olup bu değer yıllar içinde sabit kalmıştır204.

Gider kalemlerini ise vakıf görevlilerinin maaşları ve vakıfların ihtiyaçları oluşturmaktadır. Bu ihtiyaçlar, genelde vakfın onarımı ve bakımı ile bunların yapılması için gerekli malzeme temini içindir. Zaman içerisinde zarar gören binalar, tamir edilip tekrar kullanılır hale getiriliyordu205. Vakıfların duvar ve suyollarının206, su sarnıçlarının207, kapı ve pencerelerinin208 ve damlarının209 düzenli olarak onarım ve bakımları yapılmaktaydı.

Camilerde geceleri yakmak için kandil ve mum ihtiyacı210, cami ve medreselerde kullanılmak üzere hasır, halı, kilim seccade211, şiddetli soğuklarda ısınmak için kömür, odun gibi yakacak212, süpürge gibi temizlik malzemesi213 vakıfların ihtiyaçları arasındadır. Bu ihtiyaçlara vakıf binalarının onarımı ve bakımı için alınan kireç ve taş, kapı ve pencereler için bakır ve tahta gibi malzemeleri de ekleyebiliriz214.

Bu onarım ve bakımlar sadece vakıf yapıları için değil, vakıf malları için de yapılmıştır.1853/1854 yılında Kasım Padişah Vakıf mallarında 6 dükkânın tamiri yapılmıştır. Ayrıca yine bu vakfın gelir

Page 570: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

560

kalemleri arasında olan Bey Hamamı’nın 3 kıta su ambarı harap olduğundan tamir edilmiş ve 5464 kuruş harcanmıştır215. Nasıreddin Şehid Vakfı gelirlerinden olan 2 değirmenin 1856/1857 yılında tamiri yapılmıştır216. 1858/1859 yılında Gurs Nahiyesi’nde bulunan ve Kasım Padişah Vakfı gelirlerinden olan değirmen için taş ve kireç alınıp 5150 kuruş ödenmiştir217.

1. 3. XIX. Yüzyılda Mardin Vakıflarında Çalışan Görevliler

Osmanlı Devleti’nde vakıflar, istihdam konusunda çok önemli bir role sahiptirler. Mardin’deki vakıflar 1853/1854 yılında 146 kişi; 1854/1855 yılında 152 kişi; 1855/1856 yılında 136 kişi; 1856/1857 yılında 149 kişi; 1857/1858 yılında 147 kişi; 1858/1859 yılında 157 kişiye iş olanağı sağlamıştır218.

Mardin Vakıflarından en çok kişiyi istihdam eden vakıf, Kasım Padişah Vakfı’dır. Bu vakıf, 1853/1854 yılında 37, 1854/1855 yılında 49; 1855/1856 yılında 38; 1856/1857 yılında 33; 1857/1858 yılında 38 ve 1858/1859 yılında 39 kişiye iş olanağı sağlamıştır219. Bu konuda Kasım Padişah Vakfı’nı Ulu Cami Vakfı takip etmektedir. Bu vakıf, 1853/1854 ve 1858/1859 yıllarında 18, 1854/1855 yılında 20, 1855/1856 yılında 16, 1856/1857 ve 1857/1858 yıllarında 19 kişiye iş olanağı sağlamıştır220. İstihdam konusunda fazla olanak sağlayan diğer vakıflar ise; Cihangir Zaviyesi ve Camisi Vakfı221, Sultan İsa Camii Vakfı222 ve Nasıreddin Şehid Camii Vakfı’dır223.

Mardin vakıflarında mütevelli, müderris (Hanefi ve Şafii), nazır (nazır-ı birun ve enderun), fethan, muid, cüzhan, mukit, anbardar, müezzin, aşirhan, sermahfil, muallim-i sıbyan, duagu, muhasib, muallim-i kuran, ders-i amlık, cabi (birun ve enderun), imam, neccar, tabbah, kennas, noktacı, türbedar, ferraş, ibrikdar, bevvab, hatib, ihlashan, şeyh, müfettiş, vaiz, kandildar, loğkeşan ve sarıkdar gibi görevliler bulunmaktadır.

Görevlilerin maaşları defterde yıllık olarak verilmiştir. Ancak genellikle birçok görevlinin ücretleri birlikte yazıldığı için her birinin ne kadar maaş aldığını tespit etmek mümkün değildir. Bu sebeple yanlış bir değerlendirme yapmamak için görevlilerin maaşları üzerinde durmayacağız.

Page 571: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

561

SONUÇ

Dünya coğrafyasında kendine has devlet yapısı ve dini anlayışını sosyal bünyenin her noktasına ayrı bir incelik, hoşgörüyle yansıtmış olan Osmanlı Devleti, bu anlamda orijinal bir yapılanma içindedir. Zaten uzun süre farklı inançları, ırkları, kültürleri aynı potada barındırabilmenin temelinde derin bir hoşgörü ve sosyal paylaşım olduğu muhakkaktır.

Sosyal paylaşımı ve dayanışmayı sağlayan en önemli müessese vakıflardır. Sadece Anadolu coğrafyasında değil Osmanlı Devleti’nin fiziksel, ruhsal bünyesinin damıttığı her bölgede “vakıf”, samimi paylaşımın odak noktası olmuştur.

Bu anlayışın bir gereği ve sonucu olarak Mardin’de bir çok vakıf bulunmaktadır. Artuklulardan Osmanlı Devleti’ne miras kalan mekânsal doku, korunmak ve yaşatılmak maksadıyla, zaman içinde vakıf kavramının bütün işlevselliğini üstlenecek duruma getirilmiştir. Bu düşünce sadece mekânsal dokuyu yaşatmak ve korumanın ötesinde, temelinde insanlığın mutluluğu ve Allah rızası olan manevi bir kaynakla da besleniyordu. Mekânsal koruma, dönemler içinde fonksiyonel bir yapıya kavuşarak sosyal, ticari, kültürel, dini bir boyuta taşınmıştır. Vakıf eserler, adeta bütün Osmanlı Devleti’nin ruh yapısının yoğunlaştığı çekirdek bir mekândır. Bütün binalar, bu anlamda fiziksel boyutunun çok ötesine geçerek farklı açılımlara, paylaşımlara ulaşarak Osmanlı Devleti’nin yapıtaşlarından biri haline gelmiştir.

Bugünkü Mardin’in genel yapısında da aynı ruhu, yani taşa anlam katan sosyal paylaşım ruhunu, rahatlıkla görebiliriz. Farklı inanışlar, değerler Mardin’in fiziksel olarak dar ama kültürel olarak geniş paylaşım coğrafyasında ortak bir paydada buluşabilmektedir. Geçmiş, bugün, gelecek aynı kültürel mirasın ortak duyuşlarında sessiz ama derin izlerini takip etmektedir. Vakıf, sözcük anlamının çok ötesinde mekânsal boyutuyla da zaman aşımlarına direnmektedir.

Page 572: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur
Page 573: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

1890–1919 YILLARI ARASINDA AMERİKAN BOARD TEŞKİLATI’NIN MARDİN’DEKİ FAALİYETLERİ

Özgür YILDIZ* ÖZET

ABCFM( American Board of Commissioners for Foreign Missions) Teşkilatı’nın Osmanlı Devletindeki Misyonerlik çalışmalarını uzun yıllar sürdürmüştür. Mardin’de ABCFM geniş bir yayılma alanı bulmuştur. Mardin’de Amerikalı misyonerler; Hastane, Dispanser, Teoloji Okulu, Kız Okulu, Erkek Okulu, İkametgâhlar kurarak bu bölgede etkili olmaya çalışmışlardır. Bu çalışmalar sırasında zaman zaman güçlüklerle karşılaşmışladır. Osmanlı Devleti bir yandan Birinci Dünya Savaşının getirdiği ağır yükle uğraşırken; diğer yandan fakirlik, yokluk ve hastalıkla mücadele etmek zorunda kalmıştır. Misyonerler bu durumu fırsat bilip Anadolu’nun her yerinde olduğu gibi Mardin’de de faaliyetlerini arttırmışlardır. Bu çalışma;

*Özgür YILDIZ, Erciyes Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Okutmanı. email: ozguryildiz @erciyes .edu.tr

Page 574: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

564

1890–1919 yıllarında Mardin’deki Amerikan misyonerlik faaliyetlerine açıklık getirmek amacıyla hazırlanmıştır.

1- Giriş

American Board of Commissioners for Foreign Missions’un Osmanlı Devletindeki misyonerlik çalışmaları 15 Ocak 1820 yılında Pinky FİSK ve Levi PARSONS’un çalışmalarıyla başlamıştır. Bu ilk misyonerler uzun yıllar bu bölgede çalışmışlardır. İncelenen belgelerde görüldüğü üzere Protestanlaştırma çalışmalarının Müslümanlardan çok imparatorluk içinde bulunan Hıristiyanları kapsadığı göze çarpmaktadır.

Misyonerler bu çalışmalarını kurdukları istasyonlarda geliştirmişlerdir ve Türkiye’yi;

1- Batı Türkiye Misyonu

2- Merkezi Türkiye Misyonu

3- Doğu Türkiye Misyonu olarak üçe ayırmışlardır.

Doğu Türkiye Misyonu; Van, Bitlis, Erzurum, Harput, Diyarbakır ve Mardin istasyonlarından oluşmaktaydı. Konumuzu teşkil eden Mardin Doğu Misyonun bir istasyonu olarak seçilmiştir. Necmettin Tozlu’nun belirttiğine göre: “ Misyonerler önceleri dağlık bölgelerde çalışmışlardır. Mardin'de faaliyet gösterdikleri bu bölgelere Cebel-i Tur yahut Abidin denildiğini ifade ederler. Mardin'e 1867'de ilk çalışma grubu gelir. Hemen iki yıl sonra Protestan kilisesi 19 üyeyle teşkil edilir. İlk papaz da misyonerlerin yetiştirdiği Suriye'li Jurjis Hadaiya'dır. Hadaiya ölünceye kadar tam 66 yıl bu görevi sürdürmüştür. Bu kilise 1893'lerde ekonomik yönden kendi kendine yeterli hale getirilmiştir. Misyonerler yerinden yönetim prensibine göre çalışırlar. Böylece davalarını yerli halka mal ederler. Önceleri onları ekonomik yardımlarla besler ve kaynak temin ederler. Böylece bu yönden de yerli halkın otonomiye ulaşmasını sağlarlar. Bu prensipler dâhilinde 1881'de Mardin çevresinde 6 kilise daha kurarlar. Temelde bu çalışma Mardin'de üç Hıristiyan aile ile başlatılmış, 15 yıl gibi kısa bir zamanda 25'den fazla bölgeyi organize

Page 575: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

565

edecek seviyeye ulaşmıştır.”1 İfadelerden de anlaşıldığı üzere misyonerler 1860 yıllarından sonra Mardin’de etkili olmaya başlamışlardır.

Uygur Kocabaşoğlunun ifadeleriyle: “BOARD'un yalnızca Türkiye'de değil, dünya ölçeğinde en ünlü istasyonlarından birisi Harput’tur. Harput'un ünü, uç-istasyonlarının sayıca çokluğundan ve bu istasyonlardaki çalışmaların yaygın, yoğun ve hızlı olmasından kaynaklanıyordu. Bugünkü Doğu Anadolu Bölgesi'nin tümü ve Güney Doğu Anadolu Bölgesi'nin de bir kısmını kapsayan, Mardin dışında, ortalama yüksekliği bin metrenin üzerindeki iklim koşulları ve ulaşımı çetin bu misyonun istasyonları; Erzurum, Harput, Mardin, Van ve Bitlis'ti. 1900 yılında bu beş istasyona bağlı 97 uç-istasyonda, 36'sı Amerikalı, 266'sı yerli toplam 302 görevlinin gözetiminde sürdürülen faaliyetlerde misyoner çalışmasının her türü sergileniyordu.” 2 1900’lü yıllar geldiğinde misyonerler artık ektiklerini biçiyorlardı.

Bahsedilen dönemde Amerikalılar Osmanlı İmparatorluğu’nun her yerinde etkili olarak çalışmaktadırlar. Bu faaliyetleri, kurdukları kurumlarda gerçekleştirmektedirler. Bu kurumlardan bazıları şunlardır:

SELANİK: Ticaret ve Ziraat Enstitüsü

İZMİR: Kız Koleji, Anaokulu, Uluslar arası Kolej

SİVAS: Kız Okulu, Erkek Okulu, Hastane

TALAS: Hastane, Erkek Okulu, Anaokulu

VAN: Erkek Okulu, Kız Okulu, Hastane, Mabet, Yetimhane

ADANA: Kız Yatılı Okulu

MARAŞ: Merkezi Türkiye Kız Koleji, Teoloji Okulu

TARSUS: Aziz Paul Enstitüsü

BEYRUT: Suriye Protestan Koleji

1 Necmettin Tozlu, Kültür Eğitim Tarihimizde Yabancı Okullar, Akçağ Yay., Ankara,1991syf.37. 2 Uygur Kocabaşloğlu, Anadolu’daki Amerika, İmge kitap evi, Ankara,2000, syf.,117.

Page 576: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

566

MARDİN: Hastane ve Dispanser, Teoloji Okulu, Kız Okulu, Erkek Okulu, İkametgâhlar

HARPUT: Amerikan Koleji, Teoloji Okulu, Yetimhane, Dispanser, Hastane

BAHÇECİK: Erkek Okulu

ERZURUM: Kız ve Erkek Okulu, Hastane, Dispanser, Yetimhane

URFA: Okul, Mabet, Yetimhane

MANASTIR: Kız Okulu, Yetimhane.3

Belgede görüldüğü üzere, Amerikalı misyonerler Türkiye’de çok geniş bir yayılma alanı bulmuştur. Okullar, yetimhaneler, hastaneler, dispanserler açmışlardır. Konumuz olan Mardin’de de etkili çalışmışlardır.

Amerikan Board Teşkilatı Mardin’de dini, sosyal, siyasi, sağlık ve eğitim faaliyetleri de yapmıştır. Bu dönemde Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu zor durum ve üst üste gelen savaşlar Board teşkilatını da zor durumda bırakmıştır. Teşkilatta çalışan misyonerler ekonomik sıkıntılar ve iletişim problemleri ile karşılaşmışlardır. Misyonerlerin yazmış olduğu mektuplar incelendiğinde bazı çalışmaların durma noktasına geldiği anlaşılmaktadır. İncelenen belgelerde tüm sıkıntılara rağmen Teoloji Okullarında faaliyetlerin olduğunu ve bu sıkıntılı dönemde Mezopotamya Birliği Toplantısının Mardin’de toplandığını görmekteyiz.

Mardin’de çalışan Bayan Misyoner R.B. North’un 1916 yılında yazdığı mektuplardan anlaşıldığı üzere; Board Heyeti Anadolu’ya sağlık yardımı ve ilaç desteğinde bulunmuştur. Bu yardımlar Mardin’e ulaşmıştır. Bayan North’un mektuplarından anlaşıldığına göre Mardin’de barınak ve giyecek sıkıntısı üst düzeyde olmuştur. Yine bu bölgede Tifüs hastalığına sıkça rastlanır hale gelmiştir. Tifüs Mardin’de korkutucu bir hal almıştır. Board heyeti bu konuya tedbirler aramıştır.

3 P.A.B.C.F.M. Reel 617, Belge No:665

Page 577: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

567

Kısaca Türkiye’yi yayılma alanı olarak gören Board teşkilatı 20. asrın başında Mardin istasyonunda etkili olmaya çalışmıştır. Bu araştırmanın hedefi ABCFM belgelerinden faydalanılarak Amerikalıların bu dönemde Mardin’deki faaliyetlerine yeni bir bakış açısı getirmek olacaktır. Misyoner mektupları ve incelenen raporlara göre kısaca bilgi verilmeye çalışılacaktır.

2- Mardin’de Amerikan Misyonerlerinin Sağlık Alanında Faaliyetleri:

Misyonerler sağlık alanında çalışmalar yaparak yayılma alanı olarak gördükleri ülkelerin en hassas sorunuyla sahaya girmektedirler. Amerikalı misyonerler Mardin’de de hastane ve dispanser kurarak çalışmalarını etkili kılmışlardır.

12 Haziran 1912 tarihli DR. BARTON’un raporunda belirttiğine göre:

1- DR. USSHER, Van

2- DR. CASE, Erzurum

3- DR. THOM, Mardin

4- DR. ATKİNSON, Harput

5- Yok, Diyarbakır

6- DR. HASS, Adana

7- DR. SHEPARD, Antep

8- DR. HAMİLTON, Antep bölgesinde hizmet vermektedir.4

Mardin’de o dönemde Dr. Thom hastanede sağlık hizmetlerinde bulunmuştur. 1915 yılında hastanede 20’nin üzerinde asker olduğu belirtilmektedir. Beyrut’tan mezun yerli hemşire Miriam Boghos bu hastanede çalışmalara başlamıştır. Bu hemşire gece çalışmaktadır. Hastanenin doktoru THOM’A yardım etmektedir. Doktor THOM’un eşi de bir Kızılay hemşiresidir fakat 1915 tarihinde Mardin’de bulunmamaktadır.5 Bu hastane bölgede etkili hizmet vermektedir. Bu dönemde hastane ilaç ve doktor sıkıntısı çekmektedir. Board

4 P.A.B.C.F.M. Reel 630, Belge No:451 5 P.A.B.C.F.M. Reel 633, Belge No: 350

Page 578: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

568

heyetinden sık olarak Mardin misyonerlerinin doktor isteğinde bulunmaları bunu göstermektedir.6

Amerikan BOARD 1916 yılında Türkiye’ye ilaç yardımında bulunmuştur. Bu ilaç yardımları sıkça gerçekleşmiştir. Birinci Dünya Savaşı sırasında bu yardımlar artmıştır. 7

YARDIM YAPILAN YER YARDIM MİKTARI(DOLAR OLARAK)

KONYA 4.049.41

ANTEP 1.112.72

BAHÇECİK 440.00

ADANA 1.100.00

HALEP 225.06

SİVAS 220.00

BURSA 440.00

TARSUS 1.980.00

MARDİN 86.59

ESKİŞEHİR 88.84

İZMİR 220.00

TOPLAM 9962.62

TABLO 1: ABCFM’NİN 1916 YILINDA YAPTIĞI İLAÇ YARDIMI LİSTESİ

Mardin’e 86.59$ yardım yapılmıştır. En çok yardım Konya’ya yapılmıştır. Diğer illere göre Mardin’e daha az ilaç yardımı

6 P.A.B.C.F.M. Reel 633, Belge No:351 7 P.A.B.C.F.M. Reel 638, Belge No: 689

Page 579: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

569

yapılmıştır. Bu dağılımda misyon büyüklüğünün ve nüfusun etkisi bulunmaktadır. Bu dağılımdan anlaşılacağı üzere Mardin Amerikan Board’un küçük misyonlarından bir tanesidir.

1916 yılında Mardin Hastanesi hakkındaki bilgileri Bayan NORTH’un yazmış olduğu kısa bilgilerden öğreniyoruz: Mardin’e bu dönemde 100 lira yardım gönderilmiştir. Sık olarak ilaç yardımı yapılmıştır. İlaçlar 4 Ocak 1916 yılında ulaşmıştır. Bu gelen ilaçlardan bir şişe kinin kırılmıştır ve diğer ilaçlara zarar vermiştir. İlaç problemi çok büyüktür. İlaç sağlamak zordur fakat fazla çeşit ilaca gerek yoktur. Genelde aynı hastalıklara rastlanmaktadır.8 İlaç sıkıntısı üst düzeydedir. 4 Ocak 1916 tarihinde Board Heyeti bir ilaç yardımı daha yapmıştır. Bu yardımın dağılımı da şöyledir:9

8 P.A.B.C.F.M. Reel 638, Belge No:693 9 P.A.B.C.F.M. Reel 638, Belge No:724

Page 580: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

570

YER MİKTAR(DOLAR OLARAK)

HALEP 29.898.89

İSTANBUL 1.655.90

ANKARA 110.00

ADANA 11.081.84

ESKİŞEHİR 1.059.30

İSLAHİYE 229.33

SİVAS 6.600.00

MAMURET-ÜL AZİZ 880.00

HARPUT 3.960.00

KONYA 17.600.00

URFA 880.00

TRABZON 1.980.00

MERZİFON 1.980.00

İZMİR 2.310.00

ANTEP 4.150.00

MARAŞ 6.600.00

HADJİN 1.100.00

BİLECİK 221.23

KAYSERİ 1.760.00

TARSUS 2.530.00

İZMİT 442.33

SULTANİYE 242.26

MERSİN 440.00

OSMANİYE 36.04

MARDİN 770.00

ADAPAZARI 50.00(STERLİN)

TABLO 2: İLAÇ YARDIMI TABLOSU:

Tablodan anlaşıldığı üzere en yüksek yardımı Halep almıştır. En düşük miktarı da Osmaniye almıştır. Mardin’de bu yardımlardan payını almıştır. Mardin’e düşen pay 770 dolar olmuştur. Önceki verilere göre değerlendirdiğimizde Mardin’e yapılan yardımın bu

Page 581: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

571

tarihte arttığını söylemek mümkündür. Bunda da Birinci Dünya savaşının hala sürmesinin etkili olduğunu söyleyebiliriz.

Bayan NORTH’un belirttiğine göre hastanede karşılaşılan diğer bir sıkıntı aydınlatma sorunudur. Aydınlatma için o dönemde gazyağı lambaları kullanılmaktadır. Gazın çok yüksek fiyatta olması nedeniyle Bayan North hükümetten gaz ve gazyağı lambası talebinde bulunmuştur.10

Hastanenin yatak ihtiyacı karşılanmıştır. Elbise ve battaniye yardımları gelmiştir. Hastane stoklarını 1917 yılı için doldurmuştur. Fakat soğuk hava şartları nedeniyle hasta sayısı artmıştır. Özellikle Tifüs hastalığına sıkça rastlanmaya başlanmıştır. Tifüs hastalığından sağlık hizmeti veren Bayan North’da korkmaya başlamıştır. Kendi sağlıklarının da tehlikede olduğunu belirtmiştir.11

Tüm Anadolu’da olduğu gibi 1917 yıllarında Mardin’de de hastalıklar büyük sıkıntı oluşturmuştur. Bu hastalıkların başında Kolera ve Malarya gelmektedir. Malaryadan binlerce insan ölmektedir. Küçük Asya’da birçok Amerikan hastanesi sağlık hizmeti vermektedir. Amerikan Board’un Sağlıkla İlgilenen Misyoneri Alden. R. Hoover’in bildirdiğine göre; Türkiye’de 1915’ten bu yana 200.000–300.000 arasında kişi Tifüs’ten ölmüştür.12

1917 yılında Mardin’de bulunan hastaneye 4792 hasta gelmiştir. 88 hasta daha önceden buarada tedavi görmektedir. 119 hastaya da müdahale edilmiştir. Bu istatistiklerden de anlaşıldığı üzere Amerikan Hastaneleri ciddi anlamda bir sağlık hizmeti vererek misyonerlik çalışmalarını sürdürmektedirler. Ülkemizde insanlarımız savaşın getirdiği fakirlikle birlikte çok ciddi sağlık problemleri ile karşılamışlardır. Savaşta ölen insan kadar neredeyse hastalıktan ölen insanımızın da bulunduğu göze çarpmaktadır. Özellikle bulaşıcı hastalıklarla mücadelede başarısızlık göze çarpmaktadır. Bebek ölümlerinin de üst düzeyde olması sağlık açısından toplumuzun çok geri kaldığını ve savaşın etkilerini tüm toplumun hissettiğini bizlere göstermektedir.

10 P.A.B.C.F.M. Reel 638, Belge No:693 11 P.A.B.C.F.M. Reel 638, Belge No:694 12 P.A.B.C.F.M. Reel 629, Belge No:996

Page 582: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

572

HASTANE YENİ HASTA

HASTALIK İÇİNDE OLAN

MÜDAHALE EDİLEN

MERZİFON 3186 921 898

TALAS 3641 808 1165

ANTEP 5215 416 462

SİVAS 2650 162 186

ADANA 5300 310 540

ERZURUM 356 14 22

HARPUT 10154 433 273

MARDİN 4792 88 119

VAN 997 260 156

TABLO 3: Bu dönemde Türkiye’de Amerikan Hastaneleri ile ilgili istatistik:13

Tabloda görüldüğü üzere Board Heyeti sağlık faaliyetlerinde son derece etkili olmuştur. Misyon alanına girişte etkili olan bu yolu Mardin’de de kullanmışlardır.

3- Mardin’de Amerikan Misyonerlerin Din ve Siyaset Alanında Faaliyetleri:

Mardin’de dini alanda da faaliyetler göze çarpmaktadır. Mardin’de misyoner olarak A.N.Andrus görev yapmaktadır. 17 Aralık 1911 tarihli mektuptan anlaşıldığına göre; Mardin’de Protestan Kilise Birliği cuma akşamları toplantılar yapmaktadır. Yine Teoloji Okulunda dersler verilmektedir.14

Board heyetinin çalışmalarına Osmanlı Hükümeti savaş nedeniyle bazı sınırlandırmalar getirmiştir.19 Şubat 1915 tarihli belgeye göre, Amerikan Board bu tarihte düzenli aralıklarla çalışmaya başlamıştır. Bu tarihten iki hafta önce haberleşme başlamıştır. Bu

13 P.A.B.C.F.M. Reel 629, Belge No:997 14 P.A.B.C.F.M. Reel 637, Belge No: 646

Page 583: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

573

iletişim imkânıyla birlikte Board heyeti hemen kilise üyelerini toplamaya başlamıştır.15

Siyasi alanda da Mardin’de etkili çalışmalar olmuştur. Zaman zaman Osmanlı hükümeti ile sıkıntılar yaşamışlardır. Bu sıkıntıları hemen üst düzeydeki makamlara iletmişlerdir. Bunları belgelerden örnekler vererek şu şekilde açıklamak mümkündür:

13 Şubat 1905 tarihli belgeden anlaşıldığı üzere, Mardin’de çalışan misyoner merkezi otoriteden şikâyette bulunmuştur. Özellikle Amerikalı misyonerlerin vergilerden yakındıkları görülmüştür. Bay Andrus’un mektuplarından anlaşıldığına göre, Vergi memurları Mardin’de ödenmeyen vergilerden dolayı Mardin’de Amerikan mülklerine el koymuştur. Misyoner Amerikan elçiliğin bu ödemelerle ilgilenmesini istemiştir. Vergi memurlarının yeni ölçütler getirmesi Board çalışanları için rahatsızlık oluşturmuştur. Buna çözüm içinde Amerikan kurumlarının diğer ülkelerde ki durumlarının belirtilmesini istemişlerdir.16 Vergiden doğan bu rahatsızlığı çözmek için, bazı kanıtların elçiliğe gönderilmesi istenmiştir. İkinci çözüm olarak da durumun Washington’a bildirilmesini istemiştir. Bu mesele çok önemli görülmüş ve çözümü için istekte bulunulmuştur.17

Amerikalı kurumların durumu elçiliğe yazılmıştır. İlk olarak Elçiliğin adım atması beklenmiştir.18 Bay Andrus Mardin’den gönderdiği mektuplarla durumu aydınlatmaya çalışmıştır. 7 Kasım 1904 tarihli mektubunda Mardin Misyoneri Andrus bir ihtarname aldığını ve bu ihtarnamenin kopyasını gönderdiğini belirtmiştir. Vergi ödemeleri ile ilgili olan bu ihtarname konusunda ne yapması gerektiğini William Peet’e sormuştur. 5 Aralık 1904 tarihinde Bay Andrus Türk İçişleri Bakanlığı’nın otoritelerinin bu konuya ilgi göstermediğini ve Board Teşkilatının etkisini tanımak istemediklerini belirtmiştir. 24 Aralık 1904 tarihli belgeden anladığımız üzere de Board Teşkilatı bu konuda elçiliği bilgilendirmiştir. 19 Yukarıdaki belgeden anlaşıldığı üzere Mardin’de Osmanlı Hükümeti Board teşkilatının çalışmalarını denetlemiştir. Yabancıların ülkemizdeki 15 P.A.B.C.F.M. Reel 633, Belge No: 350 16 P.A.B.C.F.M. Reel 625, Belge No:26 17 P.A.B.C.F.M. Reel 625, Belge No:27 18 P.A.B.C.F.M. Reel 625, Belge No:40 19 P.A.B.C.F.M. Reel 625, Belge No:41

Page 584: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

574

hareketleri denetim altında tutulmaya çalışılmıştır. Fakat en küçük bir meselede bile ülkemizde kurulan bu teşkilatlar uluslararası bir sorun oluşturma çabasına girmişlerdir. Daha önceden Osmanlı Devleti tarafından verilen imtiyazları sık gündeme getirmişlerdir. Verilen tavizler sürekli olarak karşımıza çıkmıştır.

Misyonerler iç politika işlerini ve çevrede yaşanan olayları da incelemiştir. Gördüklerini, yaşananları hemen üstlerine rapor etmişledir. Bu onların ülke içinde ki işleri de takip ettiklerini göstermektir. Örneğin 23 Ağustos 1908 tarihinde Mardin’den Misyoner Andrus tarafından gönderilen mektup incelendiğinde; Viranşehir’den 4000 kişinin göç etmek zorunda kaldığını öğrenmiş ve bunu hemen bildirmiştir.20

Savaş sırasında 31 Ocak 1916 yılında Mardin İstasyonuna çalışmalar sürmüştür. Mardin’den bu dönemde Bayan North imzalı mektuplar gelmiştir. Mektuplardaki sansür şikâyet konusu olmuştur. Bayan Andrus misyoner eşinin yokluğunda Mardin’de bulunmaya devam etmiştir. Mardin’de baskı artığı için bazıları burayı terk etmektedir. Bayanlar için o dönemde Mardin bölgesinde seyahat teşebbüsü çok zordur.21

15 Ocak 1896 tarihli mektuptan anlaşıldığı üzere; “….Bizim Trabzon, Erzurum, Bitlis, Van, Mardin, Harput, Sivas, Kayseri, Antep, Maraş’taki misyonerlerimizi, İngiltere Yardım Fonu ve Ermeni Patriği desteklemektedir. Elbise ve araç gereç yollamaktadırlar….” diye belirtilmektedir.22 Buradan da anlaşılacağı üzere Amerikalı misyonerler İngiltere ve Ermeniler ile işbirliği yapmaktadırlar. Birçok misyonda bu işbirliği göze çarpmaktadır. Amerikalı misyonerler sahaya geldiklerinde Ermeniler ile çalışmalar yapmışlardır.23 Ermenileri yerli temsilciler olarak adlandırmışlardır. Her türlü çalışmada Ermenileri öne sürmüşlerdir. İngilizler de misyon çalışmalarında Amerika ile işbirliği yapmıştır. Okullara, yetimhanelere ve hastanelere sık olarak yardımlar göndermişlerdir.

20 P.A.B.C.F.M. Reel 625, Belge No:90 21 P.A.B.C.F.M. Reel 638, Belge No: 683 22 P.A.B.C.F.M. Reel 613, Belge No:675 23 Joseph, L. Grabil, Protestan Diplomacy and the Near East, University of Minnesota Pres, 1971, syf,169.

Page 585: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

575

Osmanlı Hükümeti misyonerlik çalışmalarına zaman zaman güçlükler çıkartmıştır.24 Mardin köylerinde misyonerler çalışmalarında sıkıntı çekmektedirler. Köylere gitmeye çekinmektedirler.25

Mardin’de misyonerlerin en büyük meselesi ekonomik sıkıntılar olmuştur. Bu nedenle sık olarak Mardin’e dışarıdan yardımlar gelmiştir. Bu yardımları şu şekilde örneklendirmek mümkündür: Bu yardımlardan bir kısmı Amerikan Board’un kadın komitesinden gelmiştir. Bu komite Mardin’e 300 Lira yardım toplamıştır.26

Mardin bölgesine diğer bir yardım İngiliz yardım fonu ve Ermeni Patriğinden gelmiştir. Bu paralar okul, hastane ve yetimhane için kullanılmıştır.27 Misyoner Andrus’a İngiliz Komitesi de sık olarak yardım yollamıştır. İngiliz komitesi 500 Sterlin yollamıştır.28 Yardımların bir kısmı posta yoluyla gönderilmiştir. Mardin’e posta ile 200 Sterlin gönderilmiş ve geçici olarak çözümler üretilmiştir.29

9 Ekim 1911 tarihli belgeden anlaşıldığı üzere, Mardin’de bulunan Bay EMRİCH maddi sıkıntılar çekmektedir. 1400 dolara ihtiyacı vardır. Bay EMRİCH maddi durumun vahametinden dolayı Mardin’den ayrılmak zorunda kalmıştır.30 Mardin’de Board heyetinin maddi sıkıntıları savaş nedeniyle 1913 yılında artmıştır. Türkiye Amerikan Misyonu’nun Mali memuru W.W. PEET’in verdiği bilgilere göre; Mardin’de büyük ekonomik sıkıntılar çekilmektedir. Çalışan sınıf büyük oranlarda ordu ve vergilere kullanılmaktadır. İşçi ve işadamlarına yardım mümkün değildir.31 Misyoner Papaz A.N. ANDRUS’un belirttiğine göre 14 Ağustos 1913 tarihinde 107.03 Sterlin para gelmiş, misyoner bu parayı kişisel borçlarında

24 P.A.B.C.F.M. Reel 633, Belge No: 351 25 P.A.B.C.F.M. Reel 609, Belge No: 779 26 P.A.B.C.F.M. Reel 603, Belge No:662 27 P.A.B.C.F.M. Reel 613, Belge No:677 28 P.A.B.C.F.M. Reel 613, Belge No:662 29 P.A.B.C.F.M. Reel 609, Belge No:765 30 P.A.B.C.F.M. Reel 637, Belge No: 546 31 P.A.B.C.F.M. Reel 638, Belge No: 84

Page 586: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

576

kullanmıştır.32 Bu maddi sıkıntılar misyon çalışmalarını da etkilemiştir. Okul çalışmalarının zayıfladığı belirtilmiştir.33

Kısaca misyonerler siyasi alanda Mardin’de etkili olmuşlardır. Birçok bölgeden ekonomik yardım almışlardır. Misyonerlerin İngilizler ve Ermeniler ile işbirliği yapmaları bu belgelerin en dikkat çekici özelliğidir.

4- Mardin’de Amerikan Misyonerlerin Eğitim Alanında Faaliyetleri:

Amerikalılar Mardin’de eğitim çalışmalarında da bulunmuşlardır. Mardin'de iki okul açılmıştır. Erkek Yüksek Okulu ve Kız Okulu. Şamil Mutlu’nun Osmanlı Arşiv Belgelerinden aktardığına göre, Amerikan Protestan Kız Mektebi ve Mardin Amerikan Protestan Erkek Mektebi 1286 yılında tesis edilmiştir.34

Necmettin Tozlu’nun belirttiğine göre Mardin’de bir Erkek Okulu’da açılmıştır. Bu okul CYRUS HAMLİN tarafından kurulmuştur ve yüzlerce öğrenci yetiştirmiştir.35

Tozlu’ya göre; “Aslında Mardin Kız Okulu, Erkek Okulu'ndan daha önce açılmıştır. Olive Parmelee bu okulu kurmakla görevlendirilir. Misyon heyeti Mardin civarına hayli önem vermektedir. Çünkü burası aynı zamanda Suriye Ortodoks bölgesinin de merkezidir. Mardin Kız Okulu'nun öğretim dili Arapçadır. Eğitim anlayışları bir yandan tam bir Hıristiyan yetiştirmeye, bir yandan da bunların inançlı, karakterli ve görevlerini hakkıyla yapan insanlar olmasına dönüktür.”36 Bayan EMRİCH ve Bayan DEWEY okullarda eğitim hizmetinde bulunmuşlardır.37 1913 yılında Agens FENEGA Mardin Kız okulunun başında bulunmaktadır. Okulun 39 öğrencisi

32 P.A.B.C.F.M. Reel 638, Belge No: 188 33 P.A.B.C.F.M. Reel 638, Belge No: 189 34 Şamil Mutlu, Osmanlı Devletinde Misyoner Okulları, Gökkubbe Yayınları,İstanbu, 2005, syf.300. 35 Necmettin Tozlu, a.g.e. syf, 155. 36 Necmettin Tozlu, a.g.e. syf, 141. 37 P.A.B.C.F.M. Reel 622, Belge No:11

Page 587: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

577

bulunmaktadır. Mardin Kız Lisesi üç misyoner tarafından idare edilmektedir.38

Necmetin Tozlu’nun açıklamalarına göre; “Burada ki kız okuluna önceleri ancak 20 öğrenci kayıt olur. Giderek öğrenci sayısı artar. Mardin Okullarında öğrenciler para ödemektedirler. Önceleri 72.5 dolar olan bu para zamanla 539 dolara kadar çıkar. Misyonerler bu fakir bölgede öğrencilerin o devirde bu kadar para ödeyebilmelerini imkân haline getirebilmişlerdir. Onlar öğrencileri öğretim süresince borçlandırırlar. Mezun olup iş sahasına atılan öğrenci borcunu ödemeye başlar. Bu metotla hem okuma imkânı olmayan fakir öğrenciler okuyabilmiş, hem de bu öğrencilerin misyonerlerce istenilen sahalarda istihdam edilmeleri sağlanmıştır.”39

1915 yılında okuldan alınan raporlar iyidir. Eğitim çalışmaları sürekli devam etmektedir. Mardin’de Teoloji Okulu da bulunmaktadır. E. WHİTE’ın Koçabaşoğolun’dan aktardığına göre; “ Genel eğitim konuları, Hıristiyanlık Tarihi Felsefesi (Sistematik Teoloji); Hıristiyan Kiliseleri ve doktrinleri, mezhep ve misyonlar, Ermeni Kilisesi, Tevrat Dönemi (Tarihsel Teoloji); İncil Metinleri, Tefsir Usulü Tefsir); vaaz usulü, papazlık, hitabet, (Pratik Teoloji); Eski Ve Yeni Ahit, Peygamberlik (Kitab-ı Mukaddes Teolojisi ) Hıristiyan ahlakı, Dini Müzik gibi konulardan müteşekkildi. Başlangıçta yetişmemiş olarak gelen talebeler nedeniyle zorluk çeken ilahiyat okulları, alt yapıyı oluşturup yatılı okullar ve kolejlerden yetişmiş talebe gelene kadar, hazırlık sınıfları gibi yöntemlerle bu zayıflığı gidermeye çalıştılar. Maraş ve Mardin'de Akademi adı altında kurulan orta dereceli okullar, bu konuda örnek teşkil eder.”40 Teoloji Okulu Bay BARSTON’un bölgede hizmeti kesmesi üzerine bitmiştir.

Bayan Emrich Kız Okulunda hizmet vermektedir. Ailesiyle birlikte savaş bitmeden önce Mardin’e dönmüştür. Eşi Bay Emrich ise uzun süre misyonerlik çalışmalarından uzak kaldığı için okulu çok özlemiştir. Bay Emrich’e yokluğu sırasında Misyoner Andrus ve Bayan Dewey destek vermiştir. Okul öğretmenlerinden Bayan 38 George, E. WHİTE, Bir Amerikan Misyonerinin Merzifon Amerikan Koleji Hatıraları, çev: Cem Tarık, Yüksel, Enderun Kitap Evi,İstanbul., syf,65,67. 39 Necmettin Tozlu, a.g.e., syf, 142. 40 George, E. WHİTE, a.g.e., syf,70.

Page 588: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

578

Dewey’in İngiltere ziyareti ona fiziksel olarak yararlı olmuştur. Okulda Bayan Fenega ve Bayan Thom 160 kızla ilgilenmektedir. Kız okulunu mevcudu 160 bulmaktadır. Okulun anaokulu kısmı bulunmaktadır. Bayan Graff anaokulu ile ilgilenmektedir.41

Mardin’de 1919 yılında da çalışmalar sürmüştür. Dianthe L. Dewey, Agnes Fenenga, Johanna L. Craf bu dönemde Mardin’de misyonerlik çalışmalarında bulunmuşlardır. Mardin de okulda hizmet vermişlerdir. Yayınladıkları raporda okul binasının tamiri için Board’dan yardım istemişlerdir.42

1917 yılında okul çalışmalarının da sürdüğünü Bayan North’un mektuplarından öğreniyoruz. Bu dönemde Okulda bir sergi düzenleniyor. Bu sergiye Anaokulu çocukları da katılıyor ve çok eğlenceli bir gün oluyor. Okulda bu dönemde kayıtlı 200 öğrencinin bulunduğu incelenen belgeden anlaşılmaktadır.43 Mardin Kız Okulu'nda Cebir, Astronomi, Fizik, Fizikî Coğrafya, Pedagoji, Eski Çağ Tarihi, Müzik, Ev İşleri Ve Çocuk Bakımı dersleri verilmektedir. O zamanlar bu program, misyonerlerce açılan kız okullarında okutulan standart öğretim programıdır. Bunların dışında jimnastik, çeşitli oyun ve egzersizler yapılmakta, en çok da İncil çalışmalarına dikkat edilmektedir. Her gün en az yarım saat bu konuya ayrılmakta ve çalışma öğretim yılı boyunca devam ettirilmektedir.44

Mardin’de Amerikalılar yetimlerle de ilgilenmiştir. Yetimlerin eğitimleri konusunda da çalışmalar yapmışlardır. Bayan Fenenga Mardin’deki kız yetimlerle ilgilenmiştir. Bu yetimler arasında, Musul, Diyarbakır ve Halep’ten gelen Müslüman kızlar da bulunmaktadır. Yetimhanenin problemi küçük olmasıdır. Burada kalanlar çatıda yatmak zorunda kalıyorlar. Erkek okulunda 10 yıldır yetimlerin de eğitim gördüğü bilinmektedir. Yeni binalara ihtiyaç duyulmaktadır.45

Mardin’de misyonerler etkili eğitim çalışmaları da yapmışlardır. Açtıkları kız ve erkek okulu ile bölge insanlarını eğitim yoluyla etkilemeye çalışmışlardır.

41 P.A.B.C.F.M. Reel 633, Belge No: 351 42 P.A.B.C.F.M. Reel 636, Belge No: 1403 43 P.A.B.C.F.M. Reel 638, Belge No:694 44 Necmettin Tozlu, a.g.e., syf, 142. 45 P.A.B.C.F.M. Reel 636, Belge No: 1403

Page 589: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

579

5- Sonuç

Sonuç olarak Amerikalı Misyonerler Mardin’de her alanda etkili olmuşlardır. Osmanlı Devleti’nin zayıf durumundan yaralanarak, şartları iyi değerlendirmişledir.

Mardin’de hastane kurmuşlar bu hastaneye doktor ve hemşire göndererek hizmetleri etkili kılmışlardır. Bu bölge insanına ilaç yardımında bulunmuşladır. Kurdukları kurumları maddi ve siyasi olarak İngiliz ve Ermeniler desteklemişlerdir.

Dini alanda İlahiyat Okulu kuracak kadar güçlenmişlerdir. Cemaatlerini her dönemde korumaya çalışmışlardır. Düzenledikleri toplantılar ve Pazar ayinlerinde Protestan Cemaati bilinçlendirmeye çalışmışlardır.

Siyasi alanda Osmanlı Devletinden almış oldukları tavizleri çok iyi kullanmışlardır. En küçük meseleleri en üst mercilere iletmişlerdir. Amerika, İngiltere ve Ermeniler ile doğrudan temasta bulunmuşladır. En çok karşılaştıkları problem ekonomik sıkıntılardır. Çeşitli ülkelerden gelen yardımlar ile Mardin’deki faaliyetlerine hiç ara vermemişlerdir.

Eğitim alanında Protestan Erkek ve Kız Okulu açmışlar. Bu okullarda Protestanlığın ilkelerini yaymışlardır. Özellikle yetim çocuklarla özel ilgilenmişler ve onları cemaatlerine katmaya çalışmışladır. Kısaca belirtmek gerekirse; Amerikalı Misyonerler, 1890–1919 yılları arsında Mardin’de yoğun bir şekilde çalışmışlar ve bu misyonda etkili bir şekilde yayılmışlardır.

Page 590: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

580

KAYNAKLAR

A- Papers of the American Board of Commissioners for Foreign Mission (P.A.B.C.F.M.)

1- Reel 603, Belge No:662

2- Reel 609, Belge No:765, 779

3- Reel 613, Belge No:662, 675, 677

4- Reel 617, Belge No:665

5- Reel 622, Belge No:11

6- Reel 625, Belge No:26, 27, 40, 41, 90

7- Reel 629, Belge No:996, 997

8- Reel 630, Belge No:451

9- Reel 633, Belge No: 350, 351

10- Reel 636, Belge No: 1403

11- Reel 637, Belge No: 546, 646

12- Reel 638, Belge No: 84, 188, 189,683, 689, 693, 694, 724

B- Tetkik Eserler

1- Necmettin Tozlu, Kültür Eğitim Tarihimizde Yabancı Okullar, Akçağ Yay., Ankara,1991.

2- Uygur Kocabaşloğlu, Anadolu’daki Amerika, İmge kitap evi, Ankara,2000.

3- Joseph, L. Grabil, Protestan Diplomacy and the Near East, University of Minnesota Pres, 1971.

4- Şamil Mutlu, Osmanlı Devletinde Misyoner Okulları, Gökkubbe Yayınları, İstanbul, 2005.

5- George, E. WHİTE, Bir Amerikan Misyonerinin Merzifon Amerikan Koleji Hatıraları, çev: Cem Tarık, Yüksel, Enderun Kitap Evi, İstanbul,1995.

Page 591: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

MARDİN’DE HAMİDİYE ALAYLARI

Mithat ATABAY*

1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı, Osmanlı İmparatorluğu için 19.yüzyılda en önemli hadiselerden biridir. Bu savaş sonunda büyük devletlerin Osmanlı İmparatorluğu üzerinde baskıları iyice artmıştı. Savaş sonunda Rus Çarlığı ile imzalanan Ayastefanos Anlaşması ve bunu müteakip diğer büyük devletlerin girişimi ile Ayastefanos’u tadil eden Berlin Anlaşması neticesinde Osmanlı İmparatorluğu’nun reform taahhütleri Osmanlı İmparatorluğu’nun hükümranlık haklarını önemli ölçüde yitirmesine neden olmuştu1. Zaten Tanzimat döneminin uygulamaları nedeniyle Doğu ve Güneydoğuda ortaya çıkan bazı hoşnutsuzluklar 1877-1878 savaşının yarattığı ortam ve otorite boşluğu

* Yrd. Doç. Dr. Mithat ATABAY, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü 1 Ayastefanos ve Berlin Anlaşmaları için bkz., Reşat Ekrem, Osmanlı Muahedeleri ve Kapitülasyonlar, Muallim Ahmet Halit Kitaphanesi, İstanbul 1932, s.218-230.

Page 592: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

582

nedeniyle bölgedeki bazı aşiretlerin mahallî idarelere karşı itaatsizlik göstermelerine neden olmuştu2.

Sultan II. Abdülhamit bir taraftan dış baskılar, diğer taraftan içerideki problemler nedeniyle bölgede imparatorluğun otoritesini sağlamak ve güvenliği temin etmek için aşiretlerle yakın ilişkiye girmeyi bir politika olarak benimsemişti3. II. Abdülhamit bu politikası ile merkezin otoritesini bölge üzerinde tesis etmeyi, büyük devletlerin aşiretler nezdindeki tahriklerini önlemeyi, dışarıdan bölgeye yapılacak saldırılara karşı bölge halkının imparatorluğun topraklarını dolayısıyla halkın kendi kendini korumasını, halife ve sultan olarak da otoritesini aşiretler üzerinde kabul ettirmeyi amaçlamıştı. 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı sonrasında Doğu Beyazıt, Erzurum, Hınıs, Bitlis ve Muş yöresinde aşiretleri silahlandırarak bu fikrini hayata geçirmek niyetinde olduğunu gösterdi4. Sultan II. Abdülhamit bir taraftan aşiretlerden oluşturacağı alaylarla Ermenilere karşı bir kuvvet dengesi meydana getirmek istemiş, diğer taraftan da Doğu Anadolu dışında El-Cezire ve Irak bölgesinde göçebe olarak yaşayan Arap aşiretlerini de kuracağı sisteme dahil ederek şimdiye kadar askerlik yapmayan aşiretlerden de yararlanmayı planlamıştı5.

Sultan II. Abdülhamit’in imparatorluğun içinde bulunduğu bu zor şartlar altında hayata geçirdiği Hamidiye Hafif Süvari Alayları’ndan ilk alayın teşkil edilme tarihi 10 Haziran 1307 (1891)’dir6.

Hamidiye Hafif Süvari Alayları’nın teşkil edilmesi konusunda Sultan II. Abdülhamit’i etkileyen Müşir Mehmet Zeki Paşa’dır. Müşir Mehmet Zeki Paşa’nın görüşlerine karşı çıkan bazı paşalar olmuşsa da

2 M. Şerif Fırat, Doğu İlleri ve Varto Tarihi, Ankara 1961, s.93. 3 II. Abdülhamit’in Doğu Anadolu’daki politikası için bkz., Bayram Kodaman, Şark Meselesi Işığı Altında Sultan II.Abdülhamit’in Doğu Anadolu Politikası, Orkun Yayınevi, İstanbul 1983. 4 Kodaman, a.g.e., s.27. 5 Ali Vehbi, Pensees et Souveniers, ter. Salih Can, İstanbul 1974, s.75. 6 Millî Savunma Bakanlığı Arşivi (MSB), Hamdiye Alayları (HA) 531 sayılı Künye Defteri.

Page 593: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

583

Sultan bunu kıskançlık olarak kabul etmiştir7. İlk alay her ne kadar 10 Haziran 1891 tarihinde teşkil edilmiş olsa da Hamidiye Hafif Süvari Alaylarının teşkili konusundaki hazırlıklarla ilgili ilk belge 17 Şubat 1307 tarihlidir8. Bu belgede Hamidiye Hafif Süvari Alaylarının teşkili konusunda padişahtan alının hatt-ı şerifin geri alındığı şeklinde dedikoduların asılsız olduğu belirtilmektedir. Hamidiye Hafif Süvari Alayları ile ilgili ilk nizamname 1308 tarihlidir9. Söz konusu nizamnameye göre; Hamidiye Hafif Süvari Alaylarının en az dört bölükten, en fazla altı bölükten oluşabileceği, her bir bölük mevcudunun en az 128 en fazla 192 kişiden meydana geleceği ve bir alayın ise en az 512 en fazla 1152 kişiden teşkil edileceği belirtilmişti10. Kalabalık aşiretler birden fazla alay teşkil edebilecekti11. Aşiretlerde askerliğe elverişli olan erkeklerden 17 ilâ 40 yaş arasında olanlar tespit edildikten sonra nizamiye sınıfına mensup olan aşiret mensupları her sene kendi yaylaklarında talim gördükten gayrî, üç senede bir defa olmak üzere iki ay süreyle kendi yaylakları dışında askerî talim ve piyade talimine tabi tutulacaklardı12. Ayrıca aşiret mensupları arasından iyi ahlâklı olanlar seçilerek ordu merkezlerindeki mektep alaylarında altı ay talime tabi tutulduktan sonra İstanbul veya başka bir yerde iki sene hizmet ettikten sonra terfien alaylarına gönderileceklerdi. Aşiret çocuklarından her yıl bir kişi olmak üzere İstanbul’a Süvari Mektebi’ne askerî eğitim yapmak üzere gönderilecek, bunlar eğitimini tamamladıktan sonra mülâzım (teğmen) rütbesiyle alaylarına geri geleceklerdi13. Hamidiye Hafif Süvari Alaylarını teşkil edecek erkeklerden 17-20 yaş arası “ibtidaiye”, 20-32 yaş arası “nizamiye”, 32-40 yaş arası “redif” sınıflarına dahil olcaktı. Yarbay, binbaşı, kıdemli yüzbaşı ve yüzbaşılar nizamiye sınıfından temin

7 Ali Vehbi, a.g.e., s.75. 8 BOA, Y..EE.., 131/21, 17 Şubat 1307. 9 Tensikat-ı Askeriye Cümlesinden Olarak Hamidiye Süvari Alaylarına Dair Kanunnamedir, Dersaadet 1308. 10 Adı geçen Nizamname, madde 2. 11 Adı geçen Nizamname, madde 6. 12 Adı geçen Nizamname, madde 8. 13 Adı geçen Nizamname, madde 10.

Page 594: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

584

edilecekti. Bunların aşağısındaki rütbeler ise aşiret ileri gelenlerinden tayin kılınacaktı. Ayrıca aşirete mensup subayların devlete yaptıkları hizmetler mukabilinde taltif edilmeleri ve albaylığa(miralay) kadar yükselmeleri mümkün olacaktı14.

Hamidiye Hafif Süvari Alayları’nın teşkilinde coğrafî nedenler ile aşiretlerin özellikleri dikkate alınmıştı. Alayların kuruluşunda ilk olarak Doğu ve Güneydoğu Anadolu kuzey ve güney olmak üzere iki kısımda ele alınmıştı. Erzurum-Van arasında bulunan ve Rusya’ya sınırı olan bölge kuzey bölgesi olarak değerlendirilmişti. İkinci bölge ise, Urfa-Mardin arasındaki bölge ve bunun kuzeyindeki aşiretlerdi15. Kuzeydeki gruba dahil aşiretlerden alay kurmak üzere Müşir Mehmet Zeki Paşa; Mirliva(Tuğgeneral) Mahmut Paşa’yı Van, Malazgirt, Hınıs ve Varto’ya göndermişti. Bölgedeki aşiretler iki temel kola ayrılmaktadır16. Bunlar Mil/Milan ve Zil/Zilan adlı iki büyük grubu oluşturmaktaydı.

Hamidiye Hafif Süvari Alayları 1307 (1891) yılında teşkil edilmeye başladı. Hamidiye Hafif Süvari Alayı teşkil eden aşiretler şunlardı: Sepki (Sekili), Beygi, Zilan(Zilanlı), Karapapak, Halaç, Cemadanlı (Cemdanlı), Haydaranlı, Hasenan(Hasenanlı), Seyulli, Adamanlıi Makuri, Milan, Takuri, Şemseki (Şemsibîki), Kasganlı, Şefkati, Cibranlı, Ciranlı(Ciyranlı), Zirkanlı(Zorikanlu), Celalî, Millî, Karakeçili, Kiki, Dekûrî, Miran, Arnuç, Kis (Kis Urbanı), Berazî, Artuş (Ertûşî), Şadilli, Liyuli, Pinyaniş, Feskanlı, Badelli(Badilli) ve İzoli’dir.

Toplam olarak altmış dört (46. ve 49.Alaylar iki alay teşkil ettiklerinden sayıları altmış altıdır) tane Hamidiye Hafif Süvari Alayı kurulmuş olup, bunların yıllara göre dağılımı ise şu şekildedir:

14 İbrahim Ethem, Cündilik ve Hamidiye Alayları, İstanbul 1308, s.8. 15 Fahrettin Altay, 10 Yıl Savaş 1912-1922 ve Sonrası, Dilek Matbaası, İstanbul 1970, s.54. 16 Bölgedeki aşiretler konusunda bkz., Ziya Gökalp, Kürt Aşiretleri Hakkında Sosylolojik Tetkikler, Yay. Haz. Şevket Beysanoğlu, Sosyal Yayınları, İstanbul 1992, s.24-57.

Page 595: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

585

Yıllara Göre Kuruluşu

Kuruluş Yılı Sayısı

1891 33

1892 20

1893 7

1894 2

1895 –

1896 –

1897 4

Toplam 66 Alay

Aylara Göre Kuruluşu

Aylar Sayısı

Ocak 2

Şubat 1

Mart 2

Nisan 2

Mayıs 7

Haziran 6

Temmuz -

Ağustos 2

Eylül 17

Ekim 16

Kasım 8

Aralık 3

Page 596: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

586

Toplam 66 Alay

Mardin ve çevresinde Hamidiye Hafif Süvari Alayları ilk kez 1892 yılında kuruldu. 1893 yılında ise göçer aşiretlerden olan Miran aşiretinden bir alay teşkil edildi toplam alay sayısı altı tanedir. Hamidiye Hafif Süvari Alaylarının isimleri kurucuları ile isimlendirirmiş olup daha sonra bunlara numara verilmiştir. Mardin’de kurulan Hamidiye Hafif Süvari Alayları şöyledir:

45.Hamidiye Hafif Süvari Aşiret Alayı17

Aşireti Kiki

Aşiretin Durumu Diyarbakır vilâyeti Mardin sancağında oturan Kiki aşireti

Süvari Alayının Adı Reşit Ağa Alayı

Teşkil Tarihi 4 Mayıs 1308 (1892)

Komutanı Kaymakam Hacı Eyüpoğlu Reşit Bey

Komutanın Adresi Diyarbakır vilâyeti Mardin sancağı Gazalin Köyü’nden

Mevcudu (Personel) 615

Hayvan Mevcudu 346

Açıklama -

46.Hamidiye Hafif Süvari Aşiret Alayı18

17 MSB Arşivi, H.A., 727 sayılı Künye Defteri. 18 MSB Arşivi, H.A., 779 sayılı Künye Defteri.

Page 597: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

587

Aşireti Millî ve Dekûrî Aşiretleri

Aşiretin Durumu Diyarbakır vilâyeti Mardin sancağında oturan Dekûrî aşiretinden kurulmuştur.

Süvari Alayının Adı İbrahim Ağa Alayı

Teşkil Tarihi 7 Mayıs 1308 (1892)

Komutanı Kolağası Hüseyin Ağa oğlu İbrahim Ağa

Komutanın Adresi Diyarbakır vilâyeti Mardin sancağı Amude Köyü’nden

Mevcudu (Personel) 254

Hayvan Mevcudu 125

Açıklama -

46.Hamidiye Hafif Süvari Aşiret Alayı19

Aşireti Millî ve Dekûrî Aşiretleri

Aşiretin Durumu Diyarbakır vilâyeti Mardin sancağında oturan Dekûrî aşiretinden kurulmuştur.

Süvari Alayının Adı Yusuf Ağa Alayı

Teşkil Tarihi 8 Mayıs 1308 (1892)

Komutanı Binbaşı Şeyhmus Ağa oğlu Yusuf Ağa

Komutanın Adresi Diyarbakır vilâyeti Mardin sancağı Simetlik Tahtanî Köyü’nden

19 MSB Arşivi, H.A., 742 sayılı Künye Defteri.

Page 598: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

588

Mevcudu (Personel) 419

Hayvan Mevcudu 140

Açıklama -

48.Hamidiye Hafif Süvari Aşiret Alayı20

Aşireti Miran

Aşiretin Durumu Diyarbakır vilâyeti Mardin sancağı Cizre kazasında oturan Miran aşireti

Süvari Alayının Adı Mustafa Paşa Alayı

Teşkil Tarihi 12 Mayıs 1308 (1892)

Komutanı Timur/Temer Ağa oğlu Mustafa Paşa

Komutanın Adresi Diyarbakır vilâyeti Mardin sancağı Cizre kazasında

Mevcudu (Personel) 523

Hayvan Mevcudu 522

Açıklama Mustafa Paşa Timur/Temer Ağa2nın oğlu İbrahim Ağa’nın oğlu olup, Cemayize’l-evvel 1320 milâdî 1902 yılında ölmüştür.

20 MSB Arşivi, H.A., 728 sayılı Künye Defteri.

Page 599: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

589

49.Hamidiye Hafif Süvari Aşiret Alayı21

Aşireti Miran

Aşiretin Durumu Diyarbakır vilâyeti Mardin sancağı Cizre kazasında oturan Miran aşiretinden kurulmuştur.

Süvari Alayının Adı Mustafa Paşa Alayı

Teşkil Tarihi 12 Mayıs 1308 (1892)

Komutanı Kolağası Abdi oğlu Fettah Ağa

Komutanın Adresi Diyarbakır vilâyeti Mardin sancağı Cizre kazası Penkan oymağından

Mevcudu (Personel) 210

Hayvan Mevcudu 210

Açıklama -

49.Hamidiye Hafif Süvari Aşiret Alayı22

Aşireti Miran

Aşiretin Durumu Diyarbakır vilâyeti Mardin sancağı Çermik kazasında bulunan göçer Miran aşiretinden

Süvari Alayının Adı Abdülkerim Bey Alayı

Teşkil Tarihi 10 Nisan 1309 (1893)

Komutanı Kaymakam Mustafa Paşa oğlu Abdülkerim Bey

21 MSB Arşivi, H.A., 781 sayılı Künye Defteri. 22 MSB Arşivi, H.A., 639 sayılı Künye Defteri.

Page 600: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

590

Komutanın Adresi Diyarbakır vilâyeti Mardin sancağı Cizre kazası

Mevcudu (Personel) 502

Hayvan Mevcudu 502

Açıklama -

Hamidiye Hafif Süvari Alaylarının tüm mevcudu 36.098 kişiden oluşmakta ve hayvan mevcudu da 22.375 attan ibaretti. Hafif Süvari alaylarında binek at eksikliği vardı. At başına 1.6 süvari düşmektedir. Mardin’de teşkil edilen alaylarda ise bu durum farklılık arz etmektedir. Miran aşiretinden teşkil edilen üç alayın (48. Alay ve iki alaydan oluşan 49.Alay toplam üç alay) at eksiği bulunmamaktadır. Her süvariye bir at düşmektedir. Kiki aşiretinden teşkil edilmiş olan 45. Alayda her ata 1.77 kişi, Millî ve Dekûrî aşiretlerinden oluşturulan 46.Alayın (iki tane alay) ilkinde iki kişiye bir at ve ikincisinde üç kişiye bir at düşmektedir. Bu durumda Miran aşiretinden teşkil edilen Hamidiye Hafif Süvari Alayları etkin bir güce sahiptir.

İlk nizamnamenin uygulanmasında alay ve bölük Nizamiye ordu subayları getirilmişti. Alay kumandanları Miralay (albay) ve Kaimmakam (yarbay) rütbesindeki subaylardı. Aşiret reisleri ise alay kumandan yardımcısı görevlerine getirilmişler, bazıları da kaimmakam, binbaşı ve kolağası rütbelerinde alay subay kadrolarında hizmete başlamışlardı. Aşiret ileri gelenleri ise, mülâzım (teğmen) rütbesiyle teşkil edilen alaylara tayin edilmişlerdi. Genellikle Alay Kumandanları Nizamiye subayları tarafında yürütülmekte ise de bunu istisnaları da olmuştu. Amaç, yeni teşkil edilmeye başlayan bu alaylarda nizamiye ordusu disiplinini aşılamak ve onları kendi hallerine bırakmamaktı. Bunun yanında aşiret reislerini hoş tutmak, onlara mesûliyet duygusunu aşılamak ve alay kurmaya özendirmek için rütbe ve unvanlar verilerek taltif edilmişlerdi. Her alaya bir tarafında Kur’an-ı Kerim’den bir ayet, diğer tarafında padişah tuğrası ile işlenmiş kırmızı atlastan sancak, beyaz bir kumaşa

Page 601: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

591

yaldızla işlenmiş ferman veriliyordu. Ayrıca fermanla birlikte ve ne şekilde talim yapılacağı belirtiliyordu23.

Mardin sancağında teşkil edilen Hamidiye Hafif Süvari Alayları doğrudan Erzincan’da bulunan IV. Ordu Kumandanı Müşir Mehmet Zeki Paşa’ya bağlı idi. Müşir Mehmet Zeki Paşa sarayın damadı olması ve diğer taraftan da Hamidiye Alaylarının kurulması fikrinin kendisne ait olması dolayısıyla aşiret reisleriyle samimi münasebetler kurdu. Bunlardan birisi de Miran aşireti reisi Mustafa Paşa idi. Mustafa Paşa Cizre’de Berkeley oymağındandı. Berkeley, Sinikâ, Varasalı, Aliyukî, Hurikâ ve Dukeliyâ oymakları Miran aşiretini oluşturmaktadır. Mustafa Paşa, Müşir Zeki Paşa’nın başkanlığında, 1891 yılında diğer aşiret reisleri ve ileri gelenleriyle birlikte padişahı ziyaret ederek, ona bağlılığını bildirmiş ve Sultan II. Abdülhamit de kendisine nişan vererek taltif etmiş ve üç alay kurması için kendisine ferman verilmişti. Mustafa Paşa, Cizre’ye gelerek üç tane alay kurmuştu. Miran aşireti genel olarak göçer bir aşiret olmakla beraber yerli halktan da asker seçmişti. Fettan Ağa Binbaşı, Hacı Zuraf Yüzbaşı, Tayyan-ı Kervan’dan Şeymus-ı Kerevan Yüzbaşı, Tahir Ağa Hamidiye hafif Süvari Alayı Kaimmakamı oldular. Okuma yazması olmayan Mustafa Paşa, katip olarak Molla Sadıkzade Abdullah Efendi’yi ve alayların masrafları için de Abdullah Şeyh Ali’yi seçmişti24.

Hamidiye Hafif Süvari Alayları içerisinde özellikle Viranşehirli İbrahim Paşa25 ve Cizreli Mustafa Paşa’nın halka reva gördükleri zor ve

23 Altay, a.g.e., s.55. 24 Abdullah Yaşin, Bütün Yönleriyle Cizre, Dicle Kitabevi, Cizre 1983, s.25. 25 İbrahim Paşa Millî aşiretinden olup; 42, 63 ve 64.Hamidiye Alaylarını kurmuştu. Bu alaylardan 42.Alay için MSB Arşivi, H.A., 726 sayılı Künye Defteri; 63.Alay için, MSB Arşivi, H.A., 377 sayılı Künye Defteri; 64.Alay için MSB Arşivi, H.A., 336 sayılı Künye Defteri’ne bakılmalıdır.

Page 602: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

592

baskı ile büyük ölçüde haydutluk ettikleri ve birer hükümdar gibi davrandıkları belgelerden anlaşılmaktadır26.

Miran aşiretinden teşkil olunan 48. ve 49. Alayların kumandanı olan Mustafa Paşa, “Musto-i Mirî” 27 olarak anılmakta ve Dicle nehrinin kenarında bulunması nedeniyle en fazla Musul vilâyeti ahalisi ve aşiretlerine zarar vermekteydi. Bütün gençlik hayatı Musul hapishanesinde geçmiş olan Mustafa Paşa haydutlukla ün salmıştı. Hamidiye Alayları kurulunca Miran aşireti Arap aşiretlerinden Gergerilere taarruz etmiş çarpışmada pek çok Arap ölmüştü28. Yine Mustafa Paşa, 1901 yılında şiddetli Kış esnasında Dicle’nin iki tarafını adamlarıyla tutarak kelekler vasıtasıyla nehirden Musul’a getirilen odun ve kömürden haraç aldığı bu haracı vermeyen tüccarlara kötü muamelelerde bulunduğu malûmdur. O sıralar Avrupa’dan getirilen ve Samsun-Diyarbakır’a develerle taşınan mallar keleklerle Musul’a getirilirken de yine tüccarlar Mustafa Paşa’ya harç vermek durumunda kalıyorlardı. Rusya’dan getirilen petrolün fiyatı da bu dönemde Mustafa Paşa’ya tüccarların verdiği haraç nedeniyle üç-dört katına çıkmıştı29. Mustafa Paşa’nın bu tutumundan Musul-Cizre arasında bulunan elli kadar Hıristiyan ve İslâm köyü de nasibini almış ve halk arazilerinde tarım yapamaz hale gelmişti30.

Millî aşireti reisi İbrahim Paşa da yöre halkına zulümler yapmıştı. Millî aşiretinin Şammar aşiretine yaptığı tecavüz hakkında o sıralar Berlin-Bağdat demiryolu konusunda çalışma yürüten Alman bilim adamlarında Dr. Paul Rohrbach şunları yazmıştır:

26 BOA, , Y..EE.., Y..PRK.A.., 11/61, 17 Rebi’ü’l-evvel 1315.; BOA, Y..EE.., Y..PRK.ASK., 37/134, 30 Ramazan 1316.; BOA, Y..EE.., Y..PRK.ASK., 154/84, 7 Cemazi’ye’l-evvel 1317. 27 Hamidiye Alaylarının faaliyet gösterdiği sırada Musul valiliği yapan Ebubekir Hâzim Tepeyran anılarında Mustafa Paşa’ya “Musto” demektedir.Bkz., Ebubekir Hâzim Tepeyran, Hatıralar, 2.baskı, Alâattin Eser Kitaplığı, İstanbul 1998, s.436. 28 Tepeyran, a.g.e., s.437. 29 Tepeyran, a.g.e., s.439. 30 Tepeyran, a.g.e., s.439-440.

Page 603: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

593

“Abdülhamit zamanında El-cezire taraflarında şahsî emniyetten ve devlet nüfuzundan eser kalmadığını söylersem, bunu mübalağaya atfetmemelidir. Adı geçen havali, tamamıyla Kürt derebeylerin tahakküm ve üstünlüğü altında bulunuyordu. Onların ahali hakkında reva gördükleri zor ve baskısını bizzat müşahede edebildim. Hele bunların ikisi-ki biri Viranşehirli İbrahim Paşa ve diğeri Cizreli Mustafa Paşa’dır- orada hem büyük ölçüde haydutluk etmekte, hem de birer hükümdar gibi saltanat sürmekte idiler. Hamidiye Süvari kıtalarında general rütbesini alan ve bu sebeple “Paşa” unvanını taşıyan bu iki şehir şakisi yolsuzluklarını tam bir serbestilikle yapabilmek için Yıldız ricaline büyük rüşvetler veriyorlardı. İbrahim Paşa Yıldız’da edindiği hamiler sayesinde diğer kabile reisleriyle icra ettiği çalışmalarda Türk ordusunun yardımına bile nail oldu. Adı geçen bu yardımdan büsbütün cesaretlenerek 1902 tarihinde Fırat üzerinde kâin Rıka civarında göçebe olan Şammar ve Elâhef Arap aşiretlerine hücum ederek bunların birçok efradını katlettikten başka, on bin koyun ve üç yüz kadar beygirlerini de gasp etmiştir.”31

48. ve 49. Hamidiye Hafif Süvari Alayları kumandanı olan Mustafa Paşa, Cizre ve Midyatlı ustalara beyaz kalkerli, taştan üç katlı olarak Hamidiye Kışlası’nı yaptırmıştı. Mustafa Paşa, toplantı ve askerî işler için bu binaya gelirdi. Makam odası üçüncü katta bulunmaktaydı. Toplantı ve askerî işler olmadığı zaman genellikle evinde veya aşiretiyle birlikte otururdu. Mustafa Paşa üzerinde padişahın kendisine verdiği nişan, rütbe, silah takma kayışına kuşanmış silahları ile sekiz köşeli arma, üzerinde ay ve yıldız bulunan Osmanlı arması ile dolaşırdı. Mustafa Paşa 1902 yılı Sonbaharında yayladan Cizre’ye dönerken Cizre ve Şırnak bölgesindeki aşiretler arasındaki kavga sırasında tam da kavga sona ermişken bir kurşunla 57 yaşında ölmüştür.

Hamidiye Hafif Süvari Alayları’nın belirli bir düzene girmesi için 1896 yılında ikinci bir nizamname çıkarılmıştı32. bu nizamname ile Hamidiye Hafif Süvari Alayları yedi livâya (tugay) ayrılmıştı. Buna göre;

31 Paul Rohrbach, Hatt-ı Saltanat (Bağdat Demiryolu), İstanbul 1331, s.53-54. 32 Kodaman, a.g.e., s.52-62.

Page 604: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

594

merkezi Mardin olmak üzere Altıncı Liva (tugay) oluşturulmuştu. Altıncı liva toplam on alaydan oluşacaktı. Bunlar 41,42, 43, 45,46, 47, 48,49 ve 50. alaylardı. Bu yeni düzenleme ile alayların daha etkin ve düzenli hale getirilmesi amaçlanmış ancak bunda pek de başarılı olunamadığı görülmüştü.

Hamidiye Hafif Süvari Alayları içerisinde en fazla personele askere sahip olan vilâyet Erzurum, bundan sonra Van ve üçüncü sırada ise Mardin sancağının da bağlı olduğu Diyarbakır vilâyeti idi.

Sultan II. Abdülhamit’in saltanatının son senelerinde Hamidiye Hafif Süvari Alaylarına mensup bazı aşiret reislerinin yerleşik halk üzerinde kurdukları baskı ve yaptıkları yağma hareketleri söz konusu alaylar hakkında olumsuz değerlendirmelere sebep olmuştu. II. Meşrutiyetin ilânından iş başına gelen Hükûmet, Hamidiye Hafif Süvari Alaylarını ıslah etmek için iki tane komisyon oluşturmuştu. Güneydeki alayların tensîkine Binbaşı Fahrettin (Altay) tayin edilmişti. Alaylar yerinde tek tek incelenerek kayıtlar gözden geçirilmiş ve 1910 yılında alaylar yeniden düzenlenmişti. “Hamidiye Hafif Süvari Alayları” adı “Aşiret Hafif Süvari Alayları” olarak değiştirilmişti33. Bu suretle Mardin, Nusaybin ve Cizre’deki Aşiret Hafif Süvari Alayları yeni teşkilâtlanmasını tamamladı. Yeni teşkilâtlanmaya göre; Aşiret Hafif Süvari Alayları herhangi bir savaş çıktığında gerilla harbi yapmaya muktedir birlikler olarak değerlendirilmişti. Bu çerçevede 1912 yılında üçüncü nizamname çıkarılmıştı. Bu nizamnamede keşif yapılması, düşman keşif kollarına müşkülât çıkarılması, icra edilen askerî manevranın düşman nazarında gizlenmesi, düşmanın umumi surette hakiki hedefler gizlenerek hatalı hareket yapmaya zorlanması ve gizli kuvvetlerle ani baskınlar yapılması ile geri çekilen düşmanın takip edilmesi34 vazife Aşiret Hafif Süvari Alaylarının vazifeleri olarak

33 Fahrettin Altay alaylara “Oğuz Alayları” denmesi teklifini dönemin harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa karşı çıkmış ve “Güzel ama, söylene söylene Uyuz Alayları olur” demiş ve teklifi reddetmiştir. Altay, a.g.e., s.54-61. 34 Aşiret Hafif Süvari Alaylarının Cerrâd Harekâtına Mahsus Talimat, İstanbul 1327, s.4-5.

Page 605: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

595

belirlenmişti. Ayrıca bu nizamname ile yirmidört alay lagv edilmişti. Mardin, III.Ordu IV. Aşiret Tümeninin merkezi olacaktı ve IV. Aşiret Süvari Tümeni şu alaylardan teşkil edilmişti35:

III. Ordu IV. Aşiret Süvari Tümeni

Alayın Numarası Alayın Merkezi

20. Alay Cizre

21. Alay Mardin

22. Alay Mardin

23. Alay Viranşehir

24. Alay Siverek

1913 yılında Aşiret Hafif Süvari Alayları “İhtiyat Süvari Alayları” adını aldı. 1914 yılında ise; İhtiyat Süvari Alayları’nın yapısında değişiklik yapıldı. Mardin’deki IV. Aşiret Süvari Tümeni, XI. Kolordu’ya bağlandı ve “İhtiyat Viranşehir Süvari Fırkası(Tümeni)”36 adını aldı. Bu Tümende Alay teşkil eden aşiretler Millî, Hızır, Zırikî, Tayy (Tayyan-ı Kerevan, ve Tayyan-ı Reşit), Kiki ve Karakeçili’dir. Rusların Doğu cephesinde saldırıya geçmeleri üzerine İhtiyat Viranşehir Süvari Fırkası Kösedağ-Aras nehri arasında görevlendirildi ancak sıcak iklime alışık olan İhtiyat Viranşehir Süvari Fırkası mensupları büyük kayıp verdiler37. Bunun en önemli sebebi tamamen sıcak iklime alışık olan İhtiyat Viranşehir IV. Aşiret Fırkası’nın süvarilerinin soğuğa uygun giyeceğinin III. Ordu Kumandanlığı’nca temin edilmemesidir.

I.Dünya Savaşı sırasında aşiretler Osmanlı İmparatorluğu’nun yanında savaştılar. Ruslara karşı başarısızlığa uğrayan İhtiyat Viranşehir

35 Selâhattin Tamu, Türk Silahlı Kuvvetleri Tarihi (1908-1920), c.III, Genelkurmay Başkanlığı Yayınları, Ankara 1971, s.171-172. 36 Ordu Salnamesi, İstanbul 1330, s.959-960. 37 Süleyman İzzet Yeğinatı, Büyük Harbin Başında II. İhtiyat ve Nizamiye Süvari Tümenleri, Ankara 1936, s.31-37.

Page 606: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

596

Süvari Fırkası’ndan artakalan süvariler 1916 yılından sonra başlayan çarpışmalarda görev aldılar ve ülke topraklarını savundular.

Mardin ve çevresindeki aşiretlerden teşkil edilen aşiret alayları ismi ne olursa olsun bazı olumsuz davranışlara rağmen Osmanlı İmparatorluğu’nun sonuna kadar ülkenin topraklarını her ne sebeple olursa olsun savundular, pek çoğu da bu amaç için canlarını verdiler.

Page 607: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

ARŞİV BELGELERİNDE MİDYATLA İLGİLİ KAYITLAR

Serkan SARI∗

Yerel tarih çalışmaları bir bölgenin ilk zamanlardan günümüze gelene kadar geçirdiği evreler yaşanan olaylar ve bu olayların sonuçlarını araştırır. Orada yaşayan insanların sosyo-kültürel yapısı veya bölgede yaşanan olaylar kadar bölgedeki mimari vb. gibi fiziki özellikler ile de ilgilenir. Yerel tarih çalışmaları açısından önemli bir örnek teşkil edecek olan bu sempozyumda bizde genelde Tur Abidin Bölgesi özelde ise Midyat’la ilgili arşiv kaynaklarından oluşturduğumuz çalışmamızı sunacağız.

Bilindiği gibi Türkiye arşivler bakımından dünyanın en zengin ülkelerinden birisidir. Tabiatıyla çok uzun bir dönemin bilgisini taşıyan Osmanlı Devletine ait bilgilerin bulunduğu en zengin arşiv bizdedir. Bu arşivlerin belli başlıları:

Başbakanlık Arşivi (İstanbul)

Topkapı Sarayı Arşivi (İstanbul)

Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi (Ankara)

Cumhuriyet Arşivi (Ankara)

∗ Okutman . Serkan SARI Dicle Üniversitesi İnkılap Tarihi Okutmanı

Page 608: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

598

Milli Kütüphane Şer’iye Sicilleri Arşivi (Ankara)

Tapu Kadastro Gn. Müd. Kuyud-u Kadime Arşivi (Ankara)

Bu arşivler ve adını zikretmediğimiz diğer arşivlerden Midyat’ın tarihteki siyasi-iktisadi ve sosyal durumuna ait her türlü belgeyi bulabiliriz. Sunacağımız tebliğde Midyat’la ilgili arşiv kayıtlarının özetleri ile tarih ve kayıt numaraları tablolar halinde sunulacaktır. Bugün maalesef Midyat’la ilgili yapılan çalışma sayısı çok azdır. Sunacağımız tebliğ, Midyat tarihiyle ilgili yapılacak çalışmalar için önemli bir indeks oluşturacaktır.

XVI. yüzyıl kaynaklarında Midyat, Hasankeyf Sancağı içerisinde, Tur Nahiyesine tabi bir karye yani köy olarak geçmektedir.

Bölgenin Türk hakimiyetine geçişi ve Osmanlı hakimiyetine geçişi saygıdeğer konuşmacılar tarafından teferruatıyla zikredildi. Başbakanlık Osmanlı Arşivlerinde, 998 nolu Diyarbekir Eyaleti Muhasebe Defterinde(937/1530)1, Kuyud-u Kadime Arşivinde 962 ve 973 nolu Tahrir Defterinde (1567) Midyat’la ilgili bilgiler yer almaktadır. Midyat’la ilgili Şer`iye Sicili bulunmamaktadır. Bunun sebebi Midyat’ın geç kaza olmasıyla (1839) alakalı olsa gerektir. Osmanlının son dönemleri ve Cumhuriyet dönemi ile ilgili belge özetleri aşağıda taplolar halinde verilmiştir.

Osmanlının son dönemleri ve cumhuriyetin ilk yılları ağırlıklı belgeler Midyat ile ilgili önemli bilgiler ihtiva etmektedir. Bu belgeleri konularına göre guruplandırdığımızda adli meseleler ve eşkıyalık olayları ile ilgili belgelerin çokluğu dikkati çekmektedir. İkinci sırayı askeri meseleler ve toplumsal olaylarla ilgili belgeler almaktadır. Toplumsal meselelerle ilgili belgeler başlığı altında topladığımız gurupta daha çok aşiretlerin yapısı, birbirleri ile olan ilişkileri ve göçler yer almaktadır. Dargeçit bölgesinde Midyat'a bağlı Zahuranlı köyleri bulunmaktadır Zahuran köyü aynı zamanda Zahuran aşiretinin de merkezi ve burada beyler oturmuşlar. Aşiret, çok geniş bir coğrafyaya yayılmış hatta farklı aşiretler bu beylere bağlanarak, konfedere bir yapı oluşturmuşlar. Aşiretin yayıldığı alan; Dargeçit,

1 BOA 998, s.252 2 KKA TD 96 3 KKA TD 97, V. 141.a-200a

Page 609: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

599

Midyat, Hasenkeyf ve Gercüş’tür. Geçen yüzyıllarda aşiretin kendi içinde yönetim kavgası çıkmış ve bu kargaşada Zahuran aşireti reisi başı kılıçla vurularak (Ekmenler) öldürülmüş. Reis öldürülmeden önce Gercüş'te oturuyormuş. Gercüş’te öldürülmesi üzerine mezarını Gercüş'e yapmışlar ve mezar hala da buradadır. Günümüzde de Zahuran aşireti mensupları “dedemiz” diye bu mezarı gidip ziyaret ediyorlarmış. Öldürülen beyin adı Abdike Hamzeki'dir. Onun ölümünden sonra, hakimiyet kavgalarıyla aşiret Denkşuri ve Heverki diye ikiye ayrılıyor. Denkşuri diye isimlendirilen grup Gercüş taraflarında kalıyor. Hewerki'ler diye isimlendirilenler ise Midyat tarafına dağılıyor. Bu tarihten itibaren aralarında şiddetli kavgalar oluyor ve hatta günümüze kadar nispeten azalmış olsa da anlaşmazlıklar devam ediyor. Heverki aşireti beyi, Hana Hasso köyünde oturmaktadır. Beyin kasrı ve hapishanesinin de bulunduğu bu köy Heverki’lerin merkezi olarak kabul edilebilir. Bey adı geçen merkezden Hasankeyf'e kadar bütün alanı kontrolü altında tutuyordu. Dağlık kısımda oturduklarından dolayı da Hewerki ismini aldıkları söylenmektedir.4

Bu belgelere bakarak Midyat’taki idari değişiklikler ve görev yapan idari personel hakkında da bilgi bulmak mümkündür. Eğitimle ilgili belge ise yok denecek kadar azdır. Misyoner faaliyetlerinin tesirini azaltmak için bölgede yeteri kadar okul açılması ile ilgili bir belge bu hususta dikkati çekmektedir.

4 Saha incelemesi yaparken topladığı bu bilgileri bizimle paylaşan Dr.

Ahmet Taşgın’ a teşekkür etmeyi bir borç biliyoruz.

Page 610: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

600

A-OSMANLI DÖNEMİ KAYNAKLARI

1-ASKERİ HUSUSLARLA İLGİLİ BELGELER

Kayıt Numaraları

Dosya Fon Tarih Belge Özetleri

No Gömlek

No Kodu

26.1

0.19

09

11/L

/132

7

Midyat'taki taburun

kaldırılmasının uygun

görülmediği.

26/-2 9 DH.MUİ

03.1

1.19

13

03/Z

/133

1

Geçici bir müddet için

Midyat'a sevk edilip büyük

kısmı Musul'a nakl olunan müfrezeden

kalanların bir süre daha Midyat'ta

kalmasının uygun olduğu.

33 18 DH.EUM.EMN.

27.0

6.19

14

03/Ş

/133

2

Midyat ve havalisindeki

kıtaların garnizonlarına

iadesi ve gönderilecek

süvari alayının Diyarbekir

Valiliği için kafi geleceği.

83 3 DH.EUM.EMN

1855

12

71

Musul'dan Zaho'ya giden askerlerin kürt

eşkıyasına galib geldikleri ve Midyat ve Cizre'ye

gönderilen askerin ulaştığı.

62 24 A.AMD

1855

Behtan-Midyat-Hacı Behram kazalarından Dersaadet'e

gönderilen iki

64 18 A.AMD.

Page 611: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

601

1271

28

/03/

1855

09

/B /1

271

Musul'dan Zaho'ya sevk

olunan askerlerin,

eşkiya-yı ekradı mağlum ettiği

ve Bağdad canibine

gönderilen askerlerin Midyat ve Cizre'ye

vardıklarını havi tahriratın

mahzuziyeti mucib olduğu.

67 89 A.MKT.MHM.

10/1

0/18

96

22/M

/130

4

Önemine mebni Midyat'da bir

bölük bulundurulması

ve istirahatlarının sağlanmasının Yedinci Fırka

Kumandanlığına bildirildiği.

35 67 Y..PRK.ASK.

10/1

1/18

96

04/C

/131

4

Mardin ve Midyat Redif taburlarının

mevcudlarının tenzili Bitlis ve

Siirt taburlarının terhis olunması.

116 13 Y..PRK.ASK.

22/1

0/18

98

06/C

/131

6

Midyat Redif Taburu'ndan

alınıp Samsun'a gönderilen esliha ve

cephanenin oradan da vapurla

Dersaadet'teki Tophane-i Âmire'ye

gönderildiği.

145 98 Y..PRK.ASK.

Page 612: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

602

09.1

2.19

07

03/Z

a/13

25

Malatya ve Mamuretülaziz Redif livaları ile

Bitlis Redif Alayına mensup

taburlar ve Midyat Redif taburlarının

mevzer tüfeği sevk

masraflarına ait havalenin bir an

evvel gönderilmesi

talebi.

252 61 Y..PRK.ASK.

Page 613: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

603

2-ADLİ MESELELERLE İLGİLİ BELGELER

Kayıt Numaraları

Dosya Fon Tarih Belge Özetleri

No Gömlek

No Kodu

09.1

0.19

09

24/N

/132

7

Midyat'ta Süryani Cemaatı'na tecâvüz

ederek öldürme gasb ve yağmalamada

bulunanlar hakkında takibat yapılması.

20/-1 61 DH.MUİ

08.0

1.19

10

26/Z

/132

7

Midyat Kazası Tevkifhane ve

Hapishanesi'nin icra olunan yoklamasında

uzun müddet tevkifhanede

bulunanlar olduğu anlaşılıp bunların

muamelat-ı kanuniyesinin tesrii.

Hapishane ve tevkifhanenin sıhhate

muvafık bir hale getirilmesinin

Diyarbakır Vilayeti'ne bildirildiği.

52/-1 32 DH.MUİ

17.1

1.19

13

Midyat'da mahkumen veya

maznunen aranılmakda olup ele

geçirilemiyen şahısları gösterir

cetvel.

35 15 DH.EUM.EMN.

Page 614: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

604

17/Z

/133

1 19

.06.

1919

20

/N /1

337

Midyat kaymakamının

jurnaline binaen cera'im-i

memnûadan dolayı Mamuretülaziz Hapishanesi'nde

mahpus olan Nusaybinli Hoca, Midyatlı Çelebi, Hüseyin ve Halil efendilerin çeşitli

sebeblerle mahkemeleri

neticelenmediğinden, beş senedir mevkuf olduklarını beyanla

şikayette bulunmaları üzerine,

bu şahısların mahkemelerinin tehir

sebebinin tahkik edilip davanın bir an

evvel neticelendirilmesinin Adliye Nezareti'ne

bildirildiği.

12 93 DH.EUM.AYŞ.

19.0

7.19

19

20/L

/133

7

Midyatlı Şaki Ali Batı'nın

Mamuretülaziz vilayeti

hapishanesinde mevkuf olan

akrabalarının bin lira mukabilinde tahliye olunacaklarına dair

şayianın araştırılmasının

Adliye Müfettişliği'ne

havalesi ve davanın başka bir yere

havalesine mahal görülmediğinin

Elaziz vilayetine bildirildiği.

16 17 DH.EUM.AYŞ.

Page 615: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

605

29.0

9.19

19

03/M

/133

8

Midyat kazasına bağlı Resin köyü

muhtarının zevcesi Halime' nin, aynı

köyden Seli tarafından

öldürülmesi üzerine iki taraf arasında

çıkan müsademede iki kişinin öldüğü,

bir kişinin de yaralandığının haber

alınması üzerine, olay mahalline

gönderilen müfrezelerin, iki

katili yakaladığı ve sükûneti sağladığı.

23 18 DH.EUM.AYŞ.

09.1

2.19

19

16/R

a/13

38

Mamuretülaziz'in Malakendi nahiyesi müdürü iken tehcir maddesinden dolayı

itham edilip hakkında tevkif

müzekkeresi çıkarılan Midyat

Kaymakamı Mazhar Bey'in te'cil-i takibatı

uygun görülmeyip hakkında bir karar

verilmek üzere Mamuretülaziz

vilayetinden cevab beklendiği

27 102 DH.EUM.AYŞ.

23.1

2.19

19

Mamuretülaziz'in Malakendi nahiyesi müdürü iken tehcir

maddesinden maznun olarak itham

edilen Midyat kaymakamı Mazhar Bey'in hakkındaki tahkikatın teciliyle

kanunî işlem yapılmaması talebi kabul edilmeyerek, muhâkeme edilmek

üzere mahalline sevkedilmesi

gerektiği.

28 72 DH.EUM.AYŞ.

Page 616: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

606

30/R

a/13

38

12.0

7.19

08

13/C

/132

6

Midyat Kaymakam-ı Sabıkı Cemil

Efendi'nin cinayet zanlısı olarak

muhakeme edilmek üzere Dersaadet'e

gönderilmesi

119 90 MV.

06/5

/185

5 19

/Ş /1

271

Midyat Müdürü Hacı Abdullah Bey'in şakilerle birlikte

Süryanilere saldırdığı iddiasının

tahkiki.

194 46 A.MKT. UM..

23/5

/185

5 06

/N /1

271

Midyat'ta fesad çıkaran ve ahaliye zulm eden Ali ile

Murad'ın aileleriyle beraber başka yerde ikamet ettirilmeleri.

196 72 A.MKT.UM..

26/9

/186

0 10

/Ra/

1277

Midyat'un Kırtmın köyünde Fatma Hanım'ın bağını

zabteden iki kişiden bağın istirdadı.

428 96 A.MKT. UM..

Page 617: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

607

11/1

1/18

61

7/C

a/12

78

Midyat'ın Helenah köyü halkından Amo

ve Hezargrat'dan Ahmed'in katilleri ile

veresesi arasında yapılan mürafaa ilamının usulüne uygun olmadığı anlaşıldığından

yenilenmesi.

515 22 A.MKT. UM..

25/0

2/18

88

13/C

/130

5

Firar eden Midyatlı Ahmed'in Mardin

Hükümeti'ne eşkiya reislerinden

Çelebi'nin dahi Midyat Hükümetine

teslim oldukları.

44 55 Y..PRK. ASK.

20/0

8/18

93

08/S

/131

1

İstanbul'a izamları irade olunan Midyat Kaymakamlığı'ndan

mazul Sait ve arkadaşlarının

Diyarbakır Valisini şikayetini havi

istidalarının takdimi.

81 64 Y..MTV.

08/0

8/18

93

25/M

/131

1

Üsküdar'da Ravza-i Terakki Mektebi'nin

mükafat tevzii sırasında icra

olunacak sünnet düğünü için mevcud

paranın kifayet etmeyeceğinin

bildirildiği. Midyat Kaymakamı Said ve Mal Müdürlüğünden

munfasıl Faik Efendilerin Zaza

Said ve Tahir Ağaların

alıkonulması olayından dolayı İstanbul'a celbleri

talebi.

80 191 Y..MTV.

Page 618: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

608

3-EŞKİYALIK FAALİYETLERİ İLE İLGİLİ BELGELER

Kayıt Numaraları

Dosya Fon Tarih Belge Özetleri

No Gömlek

No Kodu

12.0

9.19

09

26/Ş

/132

7

Midyat eşkiyası'nın tenkili. 7/-2 34 DH.MUİ

20/0

5191

9 20

/Ş /1

337

Midyat ve Nusaybin civarında

kabile reisleriyle birleşerek asayişi

ihlal eden Ali Batı'nın

yakalanamadığı ve bu başarısızlıkta,

Mardin mutasarıfının rolü olup olmadığının

Diyarbekir Valiliği'nden sorulduğu.

9 6 DH.EUM.AYŞ.

03.0

6.19

19

Midyatlı şaki Ali Batı'nın Elaziz 'de tutuklu bulunan

akrabalarının binlira

mukabilinde serbest bırakılacağı

hakkındaki şayiaların

Onüçüncü Kolordu Kumandanlığı'nca

duyulduğu ve bunların serbest

bırakılması halinde Diyarbakır'da

asayişin bozulacağı eğer serbest

bırakılır ise bir başka mahalle

11 43 DH.EUM.YŞ.

Page 619: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

609

04/N

/133

7 19

.08.

1918

22

/Za/

1337

Diyarbakır'da Derik kazası

havalisinde çete kurup yol kesen şahısların ve

Mardin Midyat'ta eşkıyalık yapan Abdülkerim'in

yakalandığına dair Onüçüncü Kolordu Kumandanlığı'ndan gelen rapor üzerine

Diyarbakır Valiliği'nden

asayişin teminine dair alınan tedbirler ve

şakilerin durumları hakkında tafsilatlı bilgi istenilmesi.

Midyat ve Musaybin'de icra-

yı şekavet eden meşhur eşkıya Ali Batı'nın ölü olarak

ele geçirdiğinin Diyarbakır

Valiliği'nden bildirilmesi.

19 6 DH.EUM.AYŞ.

18/1

1/18

90

05/R

/130

8

Midyat'a musallat olan eşkiyanın def'i

için alınan tedbirler.

67 14 Y..PRK. ASK.

25/3

/189

1

Midyat civarında Şems karyesinde zuhur eden eşkıya

çetesinin bastırılması için

jandarma birliklerine takviye

verilmesi.

70 103 Y..PRK. ASK.

Page 620: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

610

14/Ş

/130

8 25

/3/1

891

03/N

/130

8

Midyat'da ortaya çıkan eşkiyanın

yakalandığı. 71 22 Y..PRK. ASK.

10/5

/189

3 23

/L /1

310

Midyat'daki Şaki Serhat'in takibi için

o bölgeye asker sevkedildiği.

90 30 Y..PRK. ASK.

02.0

4.19

08

1/R

a/13

26

Midyat ve Savur'daki

eşkiyanın tenkili. 308 1 Y..MTV.

15/4

/189

8 24

/Za/

1315

Şaki İbrahim'in Midyat, Beşiri ve

Garzan kaymakamlarının

takibatı neticesinde Diyarbakır'da

adliyeye teslim edildiği.

41 93 Y..PRK. UM..

Page 621: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

611

4-MİSYONERLERLE İLGİLİ BELGELER

Kayıt Numaraları Tarih

Belge Özetleri Dosya

No ömlek

No Fon

Kodu

08/6

/185

2

19

/Ş /1

268 Fransız rahib Labord'a, Midyat'ta bir

kiliseden ötürü kötü davranıldığı, bu hususun düzeltilmesi için gönlünün

alınması.

46 75

04/0

3/18

91

23/B

/130

8

Amerika ve Avrupa'dan gelip Mardin civarındaki ahalinin durumlarından

istifade ile maddi ve manevi tasallutta bulunan ruhani memurlarının tesiratının

azaltılması için Mardin sancağında hususen Midyat ve Nusaybin'de gerektiği kadar mektep açılması. Van vilayetindeki Ermeni mekteplerinin teftiş ve denetim altına tutulması ile jandarma teşkilatının

güçlendirilmesi.

501 64 A.MKT. MHM.

16/2

/189

1

0

7/B

/130

8 Midyat'a tabi Bati karyesinde oniki yaşında bir Müslüman çocuğunun Protestan misyonerler tarafından

Amerika'ya kaçırıldığı.

20 12 Y..PRK. UM..

Page 622: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

612

5-EĞİTİMLE İLGİLİ BELGELER

Kayıt Numaraları Tarih

Belge Özetleri Dosya

No ömlek

No Fon

Kodu

04/0

3/18

91

23/B

/130

8

Amerika ve Avrupa'dan gelip Mardin civarındaki ahalinin durumlarından istifade

ile maddi ve manevi tasallutta bulunan ruhani memurlarının tesiratının azaltılması için Mardin sancağında hususen Midyat ve

Nusaybin'de gerektiği kadar mektep açılması. Van vilayetindeki Ermeni

mekteplerinin teftiş ve denetim altına tutulması ile jandarma teşkilatının

güçlendirilmesi.

501 64 A.MKT. MHM.

6-İDARİ MESELELERLE İLGİLİ BELGELER

Kayıt Numaraları Tarih

Belge Özetleri Dosya

No ömlek No

Fon

Kodu

07/1

1/19

10

04/Z

a/13

28 Midyat kaza merkezinin Dinabi köyüne

nakledilmemesini isteyen telgrafların mütalaa olunduğu ve bununla ilgili kroki

ve mazbataların süratle gönderilmesi.

92/-1 DH.İD...

10/0

1/19

14

13/S

/133

2

Midyat'da muhafazasına memur olduğu iki şahsı zorla elinden alınan Jandarma Bekir ile Hisar karyesinde vuku bulan çatışmada

Midyat Kaymakamı Şükrü Bey ve jandarmaların görevlerini hakkıyla yerine

getirdiklerinin anlaşıldığı

46 0 DH.EUM. EMN

Page 623: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

613

11/1

/191

4

1

4/S

/133

2 Midyat Kaymakamı Şükrü Bey'in Hisar karyesi hadisesinden dolayı mucib-i muaheze bir hareketi olmadığından

hakkında muameleye gerek olmadığı.

46 7 DH.EUM. EMN

21/1

1/19

17

0

5/S

/133

6

Midyat ve Re'sülayn'da belediye azalığı için gerekli şartların bazılarından sarf-ı

nazar edilip edilemeyeceğinin sorulması. 87 4 DH.UMVM

18/4

/185

3

0

8/B

/126

9

Midyat'ın İsabekli ve Halilbekli olarak iki kazaya ayrılmasına binaen kaza

müdürlüklerine tayin ve gereğinin yapılması.

62 0 A.MKT. MVL.

30/3

/189

8

8

/Za/

1315

Cizre'nin Hezele Nahiyesine bağlı Medde köyünün Midyat'ın Bacrin Nahiyesine

bağlanması. 683 6 A.MKT.

MHM.

7-MALİ MESMELELERLE İLGİLİ BELGELER

Kayıt Numaraları

Tarih

Belge Özetleri Dosya

No

mlek No

Fon

Kodu

1/Za

/132

7

Midyat kazası Besabrin nahiyesinin bazı köyler ahalisinin memurin-i tahsiliyeye

karşı koymaları sebebiyle alınacak tedbirler.

33/-2 9 DH.MUİ

29/1

1/19

09

1

5/Za

/132

7

Midyat'taki ıslahat için matlub olunan meblağın sarfına mezûniyet itâsı. 32/-2 9 DH.MUİ

Page 624: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

614

16/1

0/19

10

12/L

/132

8 DeyrülÜmr Manastırı'na aidiyyeti iddia edilen arazi hakkında Midyat

Kaymakamlığı'nın tafsilatlı tahriratının takdim edildiği.

43/-1 6 DH.İD...

5/06

/191

3

2

9/C

/133

1

Midyat Kazası'nca hapishane olarak kullanılan mağaranın yaşamaya elverişli olmaması nedeniyle yeni bir hapishane

yapılmasının istenmesi.

37 9 DH.MB.. HPS.

28/7

/191

4

0

4/N

/133

2

Havran livasına ağnam tadad rüsumuna yapılan zammın geri alınması talebini havi

Midyat'dan çekilen telfrafla ilgili mütalaalarının bildirilmesi.

181 2 DH.İD..

12/8

/191

4

1

9/N

/133

2

Midyat Kazası Hapishanesi'nde mevkufine aid helanın tamiri için havalename

gönderilmesi. 7 7 DH.MB..

HPS

30/0

1/19

15

14

/Ra/

1333

Mardin, Midyat, Cizre, Nusaybin ve Savur hapishaneleri keşf varakalarının uygun

bulunup, düyuna kalan havalename ilmuhaberinin hazineye verildiği.

19 1 DH.MB..HPS.M...

12/5

/191

5

2

7/C

/133

3

Diyarbakır Merkez Hapishanesi'yle Midyat Tevkifhanesi tamiri için tanzim olunan

havalenamenin gönderilmesi. 8 0 DH.MB..

HPS

05/7

/191

6

0

4/N

/133

4

Cizre ve Midyat hapishaneleri ile Cizre Hükümet Konağı'nın tamiratı için

havalename gönderilmesi 11 2 DH.MB..

HPS.

29/0

1/18

66

12/N

/128

2 Mardin Sancağı'na bağlı Midyat, Cellefe, Cizre ve Hacıbehram Kazaları aşarına

yapılan zammın miktarı. Maliye tarafından gönderilen yazının uygun görüldüğü, bu konuda yazılan tahriratın gönderilmesi.

348 0 A.MKT. MHM.

Page 625: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

615

25/0

2/18

57

29/C

/127

3 1- Defterdarın görevine devam etmesi. 2- Behramki Müdürlüğü'yle ilgili mazbata bulunamadığından yeniden tanzim ve

irsali. 3- Midyat Müdürlüğü keyfiyetinin Meclis-i Vâlâ'da görüşülmekte olduğu. 4-

Şeyh Hicr'in maaşı ve peksimet maddelerinin tesviyesi.

271 5 A.MKT. UM..

27/8

/185

9

2

8/M

/127

6

Mektubi-i Hariciye hulefasından İbrahim Hilmi Bey'in biraderi olup Midyat'ta bulunan İsa Hamdi Bey ve ailesinin

işlerinde kolaylık gösterilmesi.

362 2 A.MKT. UM..

27/1

/189

7

2

3/Ş

/131

4

Midyat ahalisinin vergi yükünden ve memurlarından yaptıkları şikayetler. 36 6 Y..PRK.

UM..

Page 626: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

616

8-TALTİFLERLE İLGİLİ BELGELER

Kayıt Numaraları Tarih

Belge Özetleri Dosya

No ömlek No

Fon

Kod

29/1

0/19

14

0

9/Z

/133

2

Midyatlı şaki Hüseyin ile arkadaşlarını yakalayarak taltife hak kazanan

jandarmaların isimlerinin bildirilmesi. 15 9 DH.EUM.

KLU.

08/1

0/19

19

12/

M /1

338

Diyarbakır muhitinde yanına topladığı yüzlerce kişilik avanesiyle icra-yı şekavet

eden meşhur şaki Ali Batı'nın yakalanmasında hizmeti görülen Midyat

Kaymakamı Mazhar Bey'in dördüncü Basirin Nahiyesi Müdürü Faik Efendi ile aşiret reislerinden Mezid Çelebi, Mehmed

Salih, Ramazan ve İzzeddin ağaların beşinci rütbeden Mecidî nişanıyla taltifleri,

Mardin Jandarma Takım Komutanı Serçavuş Hasan'ın madalya ile taltif

edilmelerinin kararlaştırıldığı.

23 7 DH.EUM. AYŞ.

27/0

8/18

59

2

8/M

/127

6 Mektubi-i Hariciye hulefasından İbrahim Hilmi Bey'in biraderi olup Midyat'ta bulunan İsa Hamdi Bey ve ailesinin

işlerinde kolaylık gösterilmesi.

362 2 A.MKT. UM..

Page 627: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

617

9-TAYİNLERLE İLGİLİ BELGELER

Kayıt Numaraları Tarih

Belge Özetleri Dosya

No ömlek No

Fon

Kodu

23/1

1/19

14

04/M

/133

3 Vazifeleri jandarma tarafından ifa olunacağından polis istihdamına luzum olmadığı bildirilen Çermik, Lice, Beşiri,

Midyat, Savur, Nusaybin ve Derik kazaları polis memurlarının önemli merkez ve

tezyidi icap eden mevkilere nakille Diyarbakır Valiliği'ne iş'arı.

61 4 DH.EUM.MTK.

19/0

3/19

16

1

4/C

a/13

34 Midyat Kaymakamlığı'ndan müstafi Nuri

Bey'in Mardin'de bulunduğu sırada Bağdad Polis Müdürlüğü'ne tayin edildiği

ve yol harcırahını havi havalenamenin tanzimine müsaade edilmesi talebi.

122 7 DH.EUM.MH..

22/0

4/19

16

1

9/C

/133

4

Bursa belediye reisliğine, Midyat eski Kaymakamı Ahmed Nuri'nin tayininin

nezaretçe de uygun bulunduğu. 89 2 DH.UMVM

04/8

/185

1

0

6/L

/126

7

Asayişin temini için Midyat Müdürlüğü'ne Abdullah Bey'in tayini ve neferat-ı

muvazzafanın çoğaltılması. 43 1 A.MKT.

MVL.

Page 628: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

618

18/0

4/18

53

0

8/B

/126

9 Midyat'ın İsabeyli ve Halilbeyli olarak iki kazaya ayrılmasına binaen kaza

müdürlüklerine tayin ve gereğinin yapılması.5

62 0 A.MKT. MVL.

14/0

5/18

60

2

2/L

/127

6 1- Pervari ve Midyat kazaları müdürlerinin azilleri ile yerlerine yapılan tayinler. 2-

Develi, Karahisarı Kazası Müdürü İsmail Ağa'nın azledilme sebebinin bildirilmesi.

116 0 A.MKT. MVL.

21/0

5/18

61

10/Z

a/12

77

1- Midyat Kazası Müdürü İbrahim Ağa'nın yerine vekaleten tayin olan Diyarbekirli

Mustafa Ağa'nın, asaleten tayini. 2- Kuşadası Müdürü Hasan Bey'in azliyle

yerine Seferihisar Kazası Müdürü Servet Bey'in, Seferihisar Müdürlüğüne de Bekir

Ağa'nın asaleten tayini. 3- Açılacak müdürlüklere silsile usulü takib edilmeden

yerine münasibleinin doğrudan tayin olunması

127 9 A.MKT. MVL.

15/0

1/18

99

0

3/N

/131

6

Diyarbakır vilayeti dahilindeki Nusaybin, Cizre, Beşiri, Palu, Siverek, Lice, Derik ve

Midyat kazalarına kaymakam tayini. 683 2 A.MKT.

MHM.

04/0

2/18

99

2

3/N

/131

6 Ali Haydar Bey'in Palu, Mustafa Hulusi Bey'in Lice, Mahmud Hüsameddin Bey'in

Derik, Yusuf Ziya Efendi'nin Midyat Kaymakamlığı'na tayini.

683 6 A.MKT. MHM.

5 “Tanzimat döneminde ülke, eyalet-sancak ve kaza olarak üç ana birime

ayrılmış, bunların başına da vali, kaymakam ve müdür aramıştır. 1864 Vilayet Nizamnamesi ile imparatorluk vilayet-sancak-kaza ve köy olmak üzere idari birimlere ayrılmıştır. Vali yönetici olarak durumunu ve unvanını korumuştur. Sancak yerine liva denilmekle birlikte iki ad eş anlamda kullanılmış, daha önce sancağın yöneticisi durumunda olan kaymakamın yerine mutasarrıf, kaza müdürü yerinede kaymakam görevlendirilmiştir”. Musa ÇADIRCI, Tanzimat Döneminde Anadolu Kentleri, s. 252-253.

Page 629: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

619

13/0

8/19

04

0

1/C

/132

2

Midyat Kaymakamlığı'na Mehmed Memduh Bey'in tayini. 685 3 A.MKT.

MHM.

26/1

2/19

04

1

9/L

/132

2

Midyat Kaymakamlığı'na Cemil Bey'in tayini. 685 6 A.MKT.

MHM.

27/1

1/19

05

30

/N /1

323

Siverek Kaymakamı İbrahim Hakkı Efendi'nin, Midyat Kaymakamı Cemil Bey

ile becayişi. 685 1 A.MKT.

MHM.

Page 630: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

620

B-CUMHURİYET DÖNEMİ ARŞİV KAYNAKLARI

Kayıt Numaraları Tarih

Belge Özetleri Sayı

Dosya Fon

Kodu Yer No

23/1

/192

1 Midyat çevresinde şakilik yapıp sonradan hükümete sığınan Haço'ya aitamme hukuku

kovuşturmasının ertelenmesi. 58

7

91-7

30..1

8.1.

1

2.31

..13

7/10

/192

3

Mardin Mutasarrıflığı'na Midyat Kaymakamı Abdülfettah'ın tayini. 28

10

71-1

58

30..1

8.1.

1

7.35

..13

13/8

/192

4 Mardin'in Midyat ilçesine bağlı Kerbent köyünde neft ve zift araştırması için Ahmed Şakir

Efendi'ye verilen ruhsatın iptali.

799

212-

6

30..1

8.1.

1

10. 3

9..1

6

12/7

/192

5

Midyat'ın Kasr köyünden Hacı Ali oğlu İzzeddin'e ait ceza erteleme

kararının iptali. 2204

91-9

0

30..1

8.1.

1

14. 4

3..1

6

27/7

/192

5

Midyat, Savur, Burhaniye, Balya kaymakamlarının becayişleri; bazı kaymakamlıklara yapılan tayinler

ile Kadınhanı ve Soma kaymakamları Yunus ve Nezihi ile Mersin vilayeti Yazı İşleri Müdürü

Ali Rıza'nın azli.

6/35

55

30..1

1.1.

0

16. 3

4.. 1

2

Page 631: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

621

18/1

/192

6

Em. Tğm. İstanbullu Subhi'nin askerlikle ilişkisinin kesilmesi; MidyatAskerlik Şubesi'ndeki

yolsuzluk sebebiyle Em. Yzb. İsa, Yzb. Mahmud ve Hüseyin Sabri'ye

verilen cezalar.

6/14

1

30..1

1.1.

0

21.2

..18

6/10

/192

6

Savur, Gercüş, Karaköse, Malazgirt, Osmancık, Garzan, Suşehri, Gönen, Beşiri, Midyat

Kaymakamlıklarına yapılan tayinler ile iki kaymakamın

merkeze alınması ve bir kaymakamın görevine son

verilmesi. 6/

3844

30..1

1.1.

0

27. 3

5..1

8

16/1

0/19

27

Konya'da ikamete memur edilen Midyat halkından Mehmet Selim oğlu Abdullah'ın, memleketine

dönme isteği.

272.

.0.0

.11

22. 1

17..7

9/11

/192

7 Balya'da ikamete mecbur Midyatlı Çelebi oğlu Hüseyin'in

memleketine geri gönderilme isteği.

272.

.0.0

.11

23. 1

18..

25

12/3

/192

9

Midyat'da 4 silahlı kişinin soygun yaptığı,güneyde bazı kabilelerin koyunlarının gasbedildiği, Silvan

hapishanesinden mahkumların kaçtığı ve güney hududumuzda Fransızların tayyare manevrası

yaptıklarına dair rap

1065

65

30..1

0.0.

0

127.

913.

.20

4/4/

1929

Midyat Kaymakamlığına Ali İrfan'ın tayini. 29

07

30..1

1.1.

0

47. 1

0..1

8

19/4

/193

1

Midyat Hastanesinden Dr.Yzb.İstanbullu Nuri'nin

emekliye sevki. 7313

30..1

1.1.

0

62. 1

0..1

2

Page 632: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

622

22/1

0/19

31

Midyat bölgesindeki silah toplama işinin sona erdiği, bu

müddet zarfında 408 silahın ele geçirilip Askeriye'ye verildiği.

4981

30..1

0.0.

0

54. 3

59..7

19/3

/193

3 İzin almadan uyruk değiştiren Midyat'lı Abdülkerim

İsacevriyes'in vatandaşlıktan çıkarılması.

1402

7

2-34

5

30..1

8.1.

2

34. 1

8..1

0

16/7

/193

3 Mardin'in Cizre İlçesine bağlı Halilan, İstevran, Ruver ve Dilan

Köylerinin,Midyat İlçesinin Gerburan Nahiyesine bağlanması.

9770

30..1

1.1.

0

79. 2

4..1

5

16/7

/193

3 Cizre İlçesine Bağlı Hezek Nahiyesinin Hedil, Hendük, Dinar,

Girzi ve Ayvan köylerinin bu nahiyeden ayrılarak Midyat

İlçesine bağlanması.

9771

30..1

1.1.

0

79. 2

4..1

6

19/6

/193

4 Mardin'in Savur kazasına bağlı Teffi(Savur) ve Midyat kazasına bağlı Nunip köylerinin, Gercüş kazasının Ayunkaf nahiyesine

bağlanması.

1055

1

30..1

1.1.

0

87. 1

7...1

3

20/9

/193

4 Hoybun Cemiyeti'nin Temsilcisi Midyatlı Şerif Mahruz'un ailesi ile

birlikte Tekirdağ iline yerleştirilmesi.

2/12

92

95-6

3

30..1

8.1.

2

48. 6

4.. 1

2

29/1

2/19

34

Midyatlı Süleyman'ın vatandaşlıktan çıkarılması. 2/

1780

2-39

7

30..1

8.1.

2

50. 8

8.. 1

6

26/5

/193

5

Mardin iline bağlı Midyat ve Estel belediyelerinin birleştirilmesi. 11

370

1137

0

95. 1

4.. 1

9

Page 633: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

623

2/10

/193

5 Cizre'nin Hazak nahiyesine bağlı Kürrizan, Gelikur, Bakuvan ve

Vezir köylerinin Midyat ilçesinin Kerboran(Dargeçit) nahiyesine

bağlanması.

1170

3

30..1

1.1.

0

98. 3

0.. 2

0

17/1

2/19

35 Van'ın içme suyu, sulama ve

elektrik üretimiyle ilgili olarak hazırlanan rapor ile Midyat'a

Benat ve Merk menbalarından içme suyu getirilebileceği.

1631

6

30..1

0.0.

0

157.

106.

. 16

1/5/

1936

Midyat Kaymakamı Rifat Kökel'in Bakanlık emrine alınması. 12

158

30..1

1.1.

0

103.

14..

14

16/9

/193

7

Midyat'ın Işıklar Mahallesi'nde Yusuf'un değirmen açmasına izin

verilmesi. 2/73

99

58-1

51

30..1

8.1.

2

78. 8

0..8

5/5/

1938

Midyat Hükümet Konağı'nın emaneten yaptırılması. 2/

8713

83-7

0

30..1

8.1.

2

83. 3

8.. 1

3

19/8

/193

8

Genelkurmay Başkanlığı'nın, askerin ve sivil halkın su ihtiyacını karşılamak için Mardin-Cizre yolu

üzerinde Epşi, Midyat ve Hazak(İdil) bölgelerinde içme

suyu tesisatı yaptırılması teklifi.

3869

30..1

0.0.

0

46. 2

95..2

15/5

/193

9

Merzifon, Midyat, Araç, Baskil, Bolvadin, Divriği, Erdek, Gördes,

Karaman, Gündoğmuş, Hafik, Haymana, Silivri, Korkuteli,

Sarayköy ve Karaburun kaymakamlıklarına yapılan

tayinler.

1487

2

30..1

1.1.

0

131.

16..

11

Page 634: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

624

30/5

/194

0

Midyat Hükümet Konağı inşaatına ait ihalenin muteber sayılması.

2/13

587

83-9

5

30..1

8.1.

2

91.5

1.7

6/6/

1940

Midyat Halkevi'ne gönderilen kitapların alındığı.

1.B

üro

490.

.1.0

.0

23.1

17..1

0.1

10/1

/194

1

3. sınıf mülkiye müfettişliklerine Halil Tekin, İhsan Nuri Olgun ve

Necdet Yılmaz'ın tayini ile Çerkeş, Kırıkhan, Midyat, Reyhaniye ve Söke kaymakamlıklarına yapılan

tayinler.

1633

2

30..1

1.1.

0

144.

1..1

4

21/3

/194

2

Cizre civarında Midyat postasının soyulduğu, sürücünün

öldürüldüğü.

9121

3

30..1

0.0.

0

105.

686.

. 44

12/4

/194

4

Zonguldak Vali Yardımcılığı, Ahlat, Biga, Boyabat, Cizre,

Çivril, Demirköy, Hassa, Kula, Meriç, Midyat ve Safranbolu kaymakamlıkları ile Burdur,

Çorum ve Sivas mektupçuluklarına yapılan

tayinler.

1859

5

30..1

1.1.

0

166.

10..

17

22/5

/194

7

Yayladağ, Nusaybin, Tortum, Bodrum, Polatlı, Saray, Iğdır,

Örtülü, İnebolu, Midyat ve Feke kaymakamlıkları ile Mahalli

İdareler ve Vilayetler İdaresi genel müdürlükleri şube müdürlüklerine

yapılan tayinler.

2109

5

30..1

1.1.

0

191.

15..5

17/7

/194

8

Midyat Halkodası'nın bina durumunun bildirilmediği.

1.B

üro

490.

.1.0

.0

8.42

..15

Page 635: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

625

9/4/

1949

Mardin'e bağlı Keferbi ve Derömer köylerinin Midyat

ilçesine bağlanması. 2238

7

30..1

1.1.

0

204.

10..

14

23/1

/195

0

Elazığ, Burdur vali yardımcılıkları, Karacasu,

Bozdoğan, Karacabey, Alaçam, Gercüş, Midyat, Kurtalan

kaymakamlıkları ile Çankırı ve Trabzon hukuk işleri

müdürlüklerine yapılan tayinler.

2306

4

30..1

1.1.

0

211.

2..1

9

6/9/

1951

Midyat, Bünyan, Çemişkezek ve Dinar Kaymakamlıklarına yapılan tayinleriyle fiili hizmet sürelerini dolduranların emekliye sevkleri.

2467

2

30..1

1.1.

0

226.

34..

13

10/1

1/19

51

Mardin ili İdil ilçesi Basbirin bucağına bağlı Hirbehalit, Zinol köyleri ile Devrik mahallesinin

Midyat ilçesine bağlanması.

2478

9

30..1

1.1.

0

227.

39..

17

29/1

1/19

55

Midyat Cezaevi'nde tutuklu Ömer Kayapınar hakkındaki kararın

temyiz olunduğu.

E2

30..1

.0.0

55.3

40..

12

Page 636: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur
Page 637: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

CUMHURİYET DÖNEMİ MARDİN HALKEVİ

Serap TAŞDEMİR*1 Özet

Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra, Cumhuriyet rejiminin kazanımları ve değerlerini geniş halk kitlelerine ulaştırma çabalarının başında halkevlerinin kurulması gelmektedir. 19 Şubat 1932 yılında aynı anda 14 ilde kurulan halkevlerinin sayısı hızla artmıştır. 1950 yılında Türkiye çapında 478 halkevi ve bunlara bağlı olarak etkinlikte bulunan 4322 de halk odası vardır.

Halkevlerinin kuruluşundan iki yıl sonra, 23 Şubat 1934’te Mardin Halkevi açılmıştır. Tek odalı bir mekanda faaliyetlerine

1 * Yrd. Doç. Dr. Serap TAŞDEMİR İnönü Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Malatya. [email protected]

Page 638: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

628

başlayan Mardin Halkevi, 1 Temmuz 1938’den itibaren 1 konferans salonu, 4 içtima salonu ve bir çok çalışma odasının bulunduğu betonarme binasına taşınmıştır. 1950 yılına gelindiğinde, Mardin merkez ve ilçelerinde toplam 7 halkevi ve 27 halk odası bulunmaktadır.

Türkiye devleti, 1923’ten sonra Cumhuriyet rejimini benimsemekle birlikte, bu rejimin değerlerini geniş halk kitlelerine kazandırma yönünde çok çeşitli çalışmalara girişmiştir. 1932 yılında halkevlerinin kurulması ve yurt çapında yaygınlaşması ile bu çabalar hem daha düzenli hem de daha geniş alanlarda sergilenmeye başlamıştır. Halkevleri aracılığıyla gerçekleştirilen etkinlikler sosyal, kültürel ve ekonomik yönden çok ciddi gelişmelere olanak sağlamıştır.

Mardin Halkevi de kuruluşundan dört yıl sonra, Dil-Tarih-Edebiyat Şubesi, Ar Şubesi, Gösteri Şubesi, Spor Şubesi, Halk Dershaneleri ve Kursları, Kitap Sarayı ve Yayın Şubesi ve Köycüler Şubesi aracılığıyla pek çok alanda faaliyet göstermiştir. Mardin Halkevi, kentin tarihi dokusunu ortaya çıkarmakla birlikte, eserlerin toplanması, kütüphane kurulması, sinema açılması ve bando takımı oluşturulması gibi başarılı sonuçlara ulaşmıştır.

Bunların yanı sıra, Mardin Halkevi, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel ideolojisini benimsetme ve böylelikle Cumhuriyet’e bağlı yurttaşlar yaratma yönünde önemli adımlar atmıştır. Çağdaş halk eğitim anlayışının ilk izlerini ve uygulama örneklerini Mardin Halkevi gerçekleştirmiştir. Bu bildiride, Mardin Halkevi’nin gerçekleştirdiği etkinliklerden hareketle başarılı konumu değerlendirilecektir.

Anahtar Sözcükler: Halkevleri, Mardin Halkevi.

Cumhuriyetin yarattığı temel kurumlardan olan halkevleri, yapılan reformları ve CHP’nin temel ilkelerini halka anlatmak; şehir ve köy halkını cumhuriyet ve ulusçuluk esaslarına göre hazırlamak ve bu sayede, kurulan Cumhuriyeti sağlam temellere oturtmak amacıyla 19 Şubat 1932 yılında 14 il merkezinde aynı anda açıldı. Kapanış tarihi olan 1951 yılına kadar yaptığı etkinlik ve çalışmalarla hem devrimlerle gerçekleştirilmek istenen toplumsal dönüşümler aktarıldı,

Page 639: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

629

hem de ulus-devletin inşasında etkin yurttaşlar yetiştirme, köyün ve köylünün kalkınması, köy-şehir uçurumunun azaltılması gibi alanlarda çaba gösterdi. Mardin Halkevi açıldığı günden itibaren halkevlerinin genel ilke ve amaçları doğrultusunda çalışmalarda bulundu.

Çalışmamızda, halkevlerinin kuruluşu ile ilgili kısa bir belirlemeden sonra Mardin Halkevi çalışmaları hakkında bilgi verilecektir.

1. Halkevlerinin Kuruluşu

Kurtuluş Savaşı’ndan sonra, 29 Ekim 1923 günü ilan edilen Cumhuriyet ile birlikte Türkiye’de sadece ülkedeki rejim değişmedi. Aynı zamanda geleneksel toplumdan modern topluma radikal bir geçiş yaşandı. Bir taraftan egemenliğin kaynağı tanrıdan halka geçerken diğer yandan mutlakıyetçi bir devlet yapısı ve pek çok dinsel topluluğu içinde barındıran geniş bir toplumsal mozaikten, güçlü, homojenleştirici ve birleştirici dinamiklere sahip üniter bir ulus devlet kuruldu.2 Cumhuriyetin ilanından halkevlerinin kurulduğu tarihe kadar geçen yaklaşık 10 yıllık sürede dışarıda ve içerideki sosyal ve kültürel olaylar bir anlamda halkevlerinin açılma sürecini hızlandırdı.3 1929 Dünya Ekonomik Bunalımı, Türkiye’nin ekonomik ve sosyal yapısında da etkisini gösterdi. Ekonomisi zaten iyi durumda olmayan genç Cumhuriyet, bu dış etki nedeniyle daha da güç duruma düştü. Gerek Cumhuriyetin ilanından sonra hızla gelişen devrimlere halkın gösterdiği tepki, gerek bu tepkileri bastırmak için kullanılan baskı mekanizmaları ve gerekse hükümetin, ekonomik ve sosyal alanda somut başarı sağlayamaması halk ve bürokratlar arasındaki mesafeyi

2 Sefa Şimşek, Bir İdeolojik Seferberlik Deneyimi Halkevleri 1932-1951, Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi, İstanbul, 2002, s. 1-2. 3 1929-1931 yılları arasında dünyada yaşanan büyük ekonomik bunalım, çöken tarım ürünleri fiyatları ve şiddetle aleyhe dönen dış ticaret hadleriyle Türkiye’yi de olumsuz etkiledi. Gülten Kazgan, “Türkiye’de Ekonomik Krizler: (1929-2001) Nedenleri ve Sonuçları Üzerine Karşılaştırmalı Bir İrdeleme”, Uluslar arası Atatürk ve Çağdaş Toplum Sempozyumu, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2002, s. 114.

Page 640: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

630

biraz daha araladı.4 Bu mesafeyi azaltacak, aydın ve halk kaynaşmasını sağlayacak, devrimin öncü kadrosuyla halk arasında bağ kuracak, halkı yapılan devrimler ışığında eğitecek ve yönlendirecek yeni bir yapılanmaya ihtiyaç duyuluyordu.5 Bu ortam içinde parti, halkla teması artırmak ve rejimi halka benimsetme gayretiyle halkevlerini kurdu. Zaten, 1930’lu yıllarda tüm dünyada halkevlerine benzer örgütler vardı.6 Ve halkevleri kurulmadan bu örgütlerin yapısı incelendi. Ayrıca, halkevi kurucularının da ifade ettiği gibi, halkevlerinin örgütlenmesi sırasında Türk Ocakları’nın deneyimlerinden de yararlanıldı. Çalışmalar arasında önemli benzerlikler olmasının nedenlerinden biri de budur.7 Türk Ocakları, 10 Nisan 1931 tarihinde toplanan olağanüstü kongre sonucu, malları Cumhuriyet Halk Partisi’ne aktarılmak suretiyle kendini feshetti.8

Türk Ocakları’nın –biraz da belli bir baskı altında- 1931 yılında fesih kararı vermelerinin ardından9, Cumhuriyet Halk Fırkası’nın 1931 yılındaki Üçüncü Büyük Parti Kongresi’nde gündeme gelen halkevleri, ilk olarak 19 Şubat 1932 yılında Ankara ve 14 il merkezinde aynı anda açıldı. Yurt genelinde hızla yayılan halkevlerinin sayısı 1933 yılında 55’e, 1935 yılında 103’e ulaştı. 1951

4 Doğu vilâyetlerinde başlayan Şeyh Sait İsyanı (Başlaması:13 Şubat 1925–kesin olarak bastırılışı: 31 Mayıs 1925), Menemen’de Derviş Mehmet ve bir kısım arkadaşının başlattığı gerici hareket ve Kubilay adlı yedek subay öğretmenin şehit edilmesi (23 Aralık 1930) gibi tehlikeli teşebbüsler, yeni rejimi tehdit eden ve devleti dinî esaslara dayandırmayı amaçlayan başlıca siyasî hareketlerdi. Ayrıca Atatürk’ün teşvikiyle kurulan Serbest Cumhuriyet Fırkası (Kuruluşu: 12 Ağustos 1930, kendisini feshetmesi 17 Kasım 1930) denemesinin başarısızlıkla sonuçlanması bu dönemdeki önemli iç olaylardandır. 5 Anıl Çeçen, Atatürk’ün Kültür Kurumu Halkevleri, Gen. 2. Bsk., Cumhuriyet Kitapları, İstanbul, 2000, s. 77. 6 Neşe G. Yeşilkaya, “Halkevleri”, Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce:Kemalizm, İletişim Yayınları, İstanbul, 2001, s. 113-114. 7 Neşe Gurallar Yeşilkaya, Halkevleri: İdeoloji ve Mimarlık, İletişim Yayınları, İstanbul, 1999, s. 64-65. 8 Arzu Öztürkmen, Türkiye’de Folklor ve Milliyetçilik, İletişim Yayınları, İstanbul, 1998, s.52. 9 Öztürkmen, a.g.e., s. 71.

Page 641: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

631

yılında kapanırken 478 halkevi ve 4322 halkodası hizmet vermekteydi.10 Gökberk’e göre: “…Halkevleri, Cumhuriyetin dünya görüşünü aydınlar aracılığıyla halka kadar indirme girişimi ve denemesidir. Halkevleri pratik becerilerin kazanıldığı yerler olmaktan çok, türlü sanat dallarındaki çalışma ve gösterileriyle, yöre tarihi ve kültürü üstündeki araştırmalarıyla, çeşitli konulardaki konuşmalarıyla bilinçlenme yerleriydi; yeni çağdaş yurttaşı yetiştirmeye yardımcı olan odaklardı.”11

2. Mardin Halkevi

Mardin Halkevi, 23 Şubat 193412 yılında partinin Mardin’deki bir kültür örgütü olarak, Ulus Sesi Gazetesi matbaasının iki odasında13, partinin de onayladığı bir program dahilinde dil, edebiyat, tarih, ar, gösteri, spor, kütüphane ve yayın ile köycülerden oluşan altı şubesiyle çalışmaya başladı. Her şube, kendi çalışmaları için ayrı bir program hazırlayarak halk kalkınmasına- yani Kemalizm ülküsüne- hizmet etmeye çalıştı.14 1938 yılında yapılan yeni binasıyla Mardin Halkevi konferansları, sahne ve radyofonik temsilleri, kütüphanesi, polikliniği, sineması, her tarafı dolduran hoparlörleriyle, kurs ve

10 Zeki Arıkan, “Halkevlerinin Kuruluşu ve Tarihsel İşlevi”, Atatürk Yolu, VI/23( Mayıs 1999), s. 280-281(261-281.) 11 Macit Gökberk, “Aydınlanma Felsefesi, Devrimler ve Atatürk”, Çağdaş Düşüncenin Işığında Atatürk, Dr. Nejat F. Eczacıbaşı Vakfı, İstanbul, 1983, s. 325. 12 Mardin Halkevi’nin açıldığı gün “15. Cumhuriyet Yılında Mardin” adlı kitapta şu şekilde betimlenmektedir: “Kapalı, karlı, tipili bir Cuma günü..Kulakların tırmalandığı şiddette uğultular hasıl ederek çarpışan rüzgarlar ağacı ve insanı deviriyor. Damlarda, caddelerde, kapı önlerinde kardan tepecikler vücude gelmiş. Kasırga ve soğuk, sanki evinden ayrılanı bekliyor…Fakat hayret, denizden 1300 metre daha yüksek bir dağın yalçın sırtlarında hüküm süren bu dehşete rağmen, büyük cadde güneşli günlerden daha kalabalık…” 15. Cumhuriyet Yılında Mardin, C.H.P. Mardin Halkevi, Mardin, 1938, s. 88. 13 Ulus Sesi Gazetesi Mardin Halkevi’nin açılış tarihini 28 Şubat 1933 olarak vermiştir. Ulus Sesi, 29 Birinci Teşrin 1939, s. 6. 14 Ulus Sesi, 29 Birinci Teşrin 1936, s. 9.

Page 642: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

632

okuma odalarıyla hizmet verdi.15 1941 yılına gelindiğinde dokuz kolun tamamı etkin olarak çalışmaktaydı.16 1949 yılındaki halkevi ve halkodası istatistiklerine göre, Mardin’de 7 halkevi, 27 halkodası vardı.17

2.1. Mardin Halkevi Yönetimi:

Kurulduğu günden itibaren toplumsal değişim öngören Mardin Halkevi, genelde devrime inanan gençler ve öğretmenler tarafından yönetildi. 1936 yılında üye sayısı 426’yı buldu.18 Önemli halkevi başkanları Dr. Aziz Uras ve Dr. Cahit Öztürk’tür.19 Konuyla ilgili olarak Cemal Işınay, Ulus Sesi Gazetesi’ndeki bir makalesinde, başkanların halkevleri için önemini vurgulayarak, Uras ve Öztürk zamanındaki çalışmaların daha verimli olduğunu; diğer yıllardaki çalışmaların ise başkanlığa vekaleten getirilen kişilerin bazılarının memur ve bir kısmının da zaman zaman işsiz olmaları nedeniyle beklentileri karşılayamadığını yazdı. Işınay, enerjik, teşkilatçı, genç ve çalışkan kişilerin yapacağı işlerin başka; kendi işi başından aşkın, bu gibi işleri angarya gibi gören veya sırf şeref olsun diye üstlenen kişilerin çalışmalarının ise başka olduğunu bildirdi. Yeni başkan seçildikten sonra halkevinin durumu ve yaptığı çalışmalar ile ilgili olarak da şunları yazdı: “Geçen yıl başkanlığa seçilen Dr. Cahit Öztürk, Halkevini, gırtlağına kadar borçlanmış, her işi adeta duraklamış ve bocalar bir halde eline almıştır. İlk işi halkevine gelir kaynakları aramak olan yeni başkan, muattal bir halde bulunan sinemayı halkevi eliyle çalıştırmaya maddi imkan bulamayarak sinema makinesini 3600 lira bedel ile icara vermiş, bu paranın bir kısmı ile hariçteki borçları, müstahdemlerin biriken aylıklarını ödemiş, elde kalan az bir para ile de enerjik bir çalışma sahasına

15 Ulus Sesi, 29 Birinci Teşrin 1939, s. 6. 16 “Halkevimizin Önemli Çalışmaları”, Ulus Sesi, 29 Birinci Teşrin 1941, s. 7. 17Arıkan, a.g.m., s. 271. Bu sayı 1945 yılı istatistiklerinde 7 halkevi ve 22 halkodası olarak verilmektedir. CHP 1945 Yılında Halkevleri ve Halkodaları, Ankara, Başbakanlık Basımevi, 1946, s. 30. 18 Ulus Sesi, 29 Birinci Teşrin 1936, s. 9. 19 “Halkevinin Açılış Yıldönümü”, Ulus Sesi, 21 Şubat 1949, s. 1.

Page 643: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

633

atılmıştır. Devam eden bu planlı çalışmanın kısa zamanda verimi görülmüş, tertiplenen müsamere ve toplantılarla halk kendi evi olan halkevinin nurlu çatısı altında toplanmıştır… Bilhassa geçen yaz, büyük bir törenle sünnet ettirilen 50 yoksul ve kimsesiz memleket çocuğunun düğünü, bu münasebetle fakirlere verilen yemekler ve yavruların tedavileri tamamlanıncaya kadar halkevinde yatırılarak yedirilmeleri, bazı kafalarda ‘halkevleri imtiyazlı sınıfın dans salonu ve bedava otelidir’ şeklindeki paslı zihniyeti silmiş ve kendilerini hakikat yoluna getirip çatısı altında toplamıştır.”20

2.2. Halkevi Bütçesi ve Özel İdare Yardımları:

Halkevinin yıllık bütçesi 3500 liraydı. Bu miktar ilk yıldan itibaren hemen hiç değişmedi. Sadece 1938 yılı bütçesi binanın mobilya ihtiyacı göz önüne alınarak sekiz bin lira fazlası ile 11.500 lira oldu. Yıllık bütçenin üç bin lirasını özel idare ve beş yüz lirasını da belediye sağladı. 1938 yılı bütçesindeki artış için birinci umumi müfettişlik ve özel idare bütçelerinden yardım alındı.21

1934 yılı özel idare bütçesi geliri 22832 lira 60 kuruştu. Bunun 20128 lirası bataklık kurutma, köy sandığı, halkevi, spor vesaire gibi işlere harcandı. 1935 yılında gelirler 48238 lira artmak suretiyle 276570 liraya yükseldi; bunun 25199 lirası halkevi, Çocuk Esirgeme Kurumu, spor ve memleket kütüphanesi, telefon vesaire gibi ilin önemli işlerine harcandı. 1936 yılı genel gelir toplamı ise 228757 liraydı.22

2.3. Konferans ve Etkinlikler:

Halkevinde verilen konferanslara kendi üyeleri yanında dışarıdan ilgili kişiler de davet edildi. Konferans konusu olarak ya

20 “Halkevimizin Açılış Yıldönümü ve Dünkü Canlı Vesika”, Ulus Sesi, 21 Şubat 1949, s. 2. 21 15. Cumhuriyet Yılında Mardin, s. 91. 22 Ulus Sesi, 29 Birinci Teşrin 1936, s. 9.

Page 644: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

634

güncel olaylar ya da konferans verilen yerin ihtiyaçlarına öncelik tanınması yoluna gidildi.23

Mardin Halkevi’nde ulusal günlerde24(Birinci ve İkinci İnönü Savaşları, 23 Nisan, 19 Mayıs, Lozan Günü, Cumhuriyet Bayramı, Atatürk’ün ölümü vb.) ve/veya benzer sebeplerle programlar da düzenlendi. Bunlar içinde coşku ile kutlanmasına özen gösterilen günlerin başında halkevleri açılış kutlamaları geldi.25 Yeni kurulacak olan halkevi ve halkodalarının açılışının da aynı tarihe denk gelmesine özen gösterilen bu günde, Ankara’da yapılan tören radyo aracılığıyla halkevlerinde toplanan tüm halka dinletiliyordu.26 Verilen konferans ve/veya açılışla ilgili Ankara’dan gelen telgraflar ise Ulus Sesi Gazetesi’nde yayınlandı.27 1939 yılından bir örnek bildirebiliriz:

“Dün halkevimizin yedinci yıl dönümü şehrimiz halkevinde de bol ışık dekoru ve galebelik aydın ruhlu halk kitlesinin huzurile neşe içinde kutlandı.

Davetliler arasında başta valimiz Cevad Ökmen, vali muavini, mektupçu askeri ve mülki daire rüesası, memurlar, muallimler, talebeler ve salona çıkmayan birçoğu dışarıda hoparlör karşısında bu kutlu günü heyecanla tes’ite koşan binlerce halk hazır bulunuyordu.

Tam saat on beşte Ankara Radyosunun tören programı İstiklal Marşıyla başladığı dakikada yurdun her tarafında olduğu gibi Halkevimizde de herkes bu milli ahengi ayakta ve vecd içinde dinledi. Bundan sonra Başvekil Refik Saydam’ın açılış dönümü münasebetiyle verdiği nutukta en veciz cümleler halinde Halkevinin yüksek manasını 23 Halkevleri ve Halkodalarının 1944 yılındaki istatistiklerine baktığımızda Mardin’de göze çarpan konferans konusu olarak “Ziraat ve Ziraatte Teknik”, “Çocuk Terbiyesi” ile “Bulaşıcı ve Salgın Hastalıklar” adlı konferanslar örnek verilmiştir. Halkevleri ve Halkodaları 1944, Ankara, 1945, s. 6-7. 24 “Halkevimizde Lozan Zaferinin Yıldönümü Merasimle Kutlandı”, Ulus Sesi, 25 Temmuz 1940, s. 2. 25 Ulus Sesi, 19 İkinci Kanun 1937, s. 2.; “Şehrimiz Halkevindeki Tören”, Ulus Sesi, 24 Şubat 1941, s. 2. 26 Ulus Sesi , 20 İkinci Kanun 1937, s. 1 27 Ulus Sesi, 27 Şubat 1937, s. 2; Ulus Sesi, 3 Mart 1937, s. 1.

Page 645: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

635

yurttaşların kalplerine en kuvvetli milli birer kültürel aşı gibi dolduruyordu.

Dakikalarca alkışlanan Sayın Başvekilimizin bu nutkunu müteakip Halkevimiz programının tatbikine başladı. İlk önce Başkan Aziz Uras çok alkışlanan bir nutuk söyledi. Sonra muharririmiz İbrahim Necdet Göker tarafından çok heyecanlı bir söylev verildi. Bunu müteakip de ortaokul müdürümüz Ziya Kızılözlü’nün konuşması, alaka ile dinlendi.

Ortaokul riyaziye ve musiki muallimleri Mahmut Dinçer ve Sabri Özalp tarafından verilen keman konseri de münevverlerimizin yüksek sempati tezahürleriyle karşılandı.

Bundan sonra Halkevimizin Hava Hakimleri isimli Türkçe film seyredildi. Törenin bittiği hoparlörlerle ilan edildi. Bu sırada binlerce halkın dağılışını evimizin bandosu terennüm ettiği milli marşlarla selamlıyordu.”28

Birinci İnönü Zaferinin on sekizinci yıl dönümü dolayısıyla yapılan tören ise gazetede şu şekilde yer aldı:

“Halkevi bandosu çaldı, ebedi şef Atatürk için yapılan saygı duruşundan sonra milli şef Cumhurbaşkanı İnönü perdeye aksettirilerek alkışlandı, halkevi başkanı Aziz Uras’ın toplantı hakkındaki söylevinden sonra eski Gazi Antep saylavı Gümrük İstihbarat Amiri Yasin Kutluğ söylediği bir hitabeyle İsmet İnönü’nün gençliğini ve siyasi hayatını, Kurmay Ziya Arıtan da milli şefin askeri hayatını anlattı. Her iki hatibin yaptığı konuşmadan sonra Ortaokul Matematik öğretmeni Mahmut Dinçer kemanla solo yaptı. Ortaokul Direkrötü Ziya Kızılözlü’de İnönü hakkında özlü bir şiir okudu. Üstad Müzik öğretmeni Sabri Özalp’ın Keman solosundan sonra sinema izlemeye başlandı”.29

28 “Halkevlerimizin Açılma Yıl Dönümü”, Ulus Sesi, 20 Şubat 1939, s. 2. 29 Ulus Sesi, 10 İkinci Kanun 1939, s. 1.

Page 646: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

636

Halkevleri, kendi çalışmaları yanında ildeki Kızılay gibi diğer sivil toplum örgütlerinin etkinliklerine de ev sahipliği yaptı.30 Yine Akrep İmha Cemiyeti adına halkevinde bir gece toplantısı düzenledi. Ayrıca Cumhuriyet Halk Partisi’nin gösterit yayınlarından “Atatürk Köyünde Bir Uçak Günü” adlı Vehbi Cem Aksu’nun kaleme aldığı piyes oynandı.31

Atatürk’ün ölümünden sonra ise bu gün nedeniyle halkevinde anma törenleri düzenlendi. Halkevinden başka orta ve ilkokulda da etkinlikler yapıldı. Bundan başka Ulus Sesi Gazetesi de özel ekler hazırladı.32

Halkevi müfettişleri sadece denetim göreviyle yetinmedi. Aynı zamanda halkevinde konferansçı olarak da görev yaptı.33 Düzenlenen konferanslar şehrin değişik yerlerine yerleştirilen hoparlörler aracılığıyla daha geniş halk kitlelerine ulaştırıldı.34

Ulus Sesi Gazetesi35 incelendiğinde sadece Mardin ve ilçelerindeki halkevleri ve halkodalarıyla değil genel olarak halkevleriyle ilgili haberlerin de yer aldığı görüldü.36

30 “Halkevinde Bu Akşam Enteresan Numaralar Gösterilecek”, Ulus Sesi, 11 Nisan 1940, s. 2. Haberde, “Manyetizma, ispirtizma, ipnotizma ve katelepsi mütehassısı Sadettin Oral, dün akşamdan itibaren Halkevimizde, Kızılay ve Türk Gücü Spor kurumları menfaatlerine hünerlerini göstermeye başlamıştır.” denmekteydi. 31 Ulus Sesi, 18 Ağustos 1939, s. 2. 32 Ulus Sesi, 11 İkinci Teşrin 1939, s.1.; Ulus Sesi, 10-11 İkinci Teşrin 1940, s. 1-2. 33 “Halkevi Müfettişi Doktor Münir Soykam Dün Şehrimiz Halkevinde Bir Konferans Verdi”, Ulus Sesi, 2 Mart 1942, s.1. 34 “Muharririmiz İbrahim Necdet Göker tarafından dün ve evvelki akşam saat 19 da Halkevimizdeki hoparlörden (Büyük Türk Taarruzunun Şanlı Tarihçesi) adı bir konferans verilmiştir. ..Hoparlörler sayesinde binlerce halk bu konferansı büyü bir alaka ile neşe ve sevinç içinde dinlemiştir.” , Ulus Sesi, 30 Ağustos 1939, s. 2. 35 Ulu Sesi Gazetesi 1 Ağustos 1927 tarihinde “Halkın Sesi” adıyla Diyarbakır’da yayın hayatına başladı. Bir yıl Urfa’da çıktıktan sonra

Page 647: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

637

2.4. Mardin Halkevi Çalışma Kolları:

Bir yörede halkevi açılabilmesi için halkevi yönetmeliğinde belirtilen şubelerden en az üçüne sahip olması gerekiyordu. Bu yönetmeliğe göre her şube, kayıtlı üyeleri belirlenip ilan olunacak gün ve saatlerde toplanarak aralarında beşer kişilik birer komite seçmeli, bu komitelerin aralarından seçecekleri birer temsilci de idare heyetini oluşturmalıydı.

Mardin Halkevi çalışmalarında da bu esaslara uyuldu. 1940 yılındaki komite seçimlerinde halkevinde çalışmak isteyenlerin özellikleri şu şekilde belirtildi: “Vatan ve milliyetperverlik hareketlerinin en esaslı bir kaynaşma yuvası olan halkevlerimizde aziz partimizin Dil, Tarih, Edebiyat, Güzel Sanatlar, Temsil, Müzik, Neşriyat, Spor ve bilhassa Köycülük prensiplerini fikir ve ülkü birliğiyle, toplu bir çalışma ile temelleştirmek için, memurlarımızın, öğretmen ve serbest meslek sahiplerimizin, görgülü, bilgili ve kültür almış memleket gençlerinin komite seçimlerinde vazife almaları ve vazifelendirilmeleri lüzum ve ehemmiyeti üzerinde ne kadar durulsa yeri vardır.”37

2.4.1. Dil ve Edebiyat Şubesi:

Türk Dili Tetkik Cemiyeti’nin taşradaki çalışma kolu olarak düşünülen bu şube, Mardin’deki çalışmalarını da Türk Dili Tetkik Cemiyeti’nin amacına uygun olarak sürdürdü. Özellikle Türkçe öğretimi konusunda yoğun çalışmaları görüldü.38 Mardin halkının Türkçe okuyup yazmasını sağlamak için cazip çareler buldu. Her çocuğa halkevi tarafından parasız kitap, defter verildi ve sadece

Mardin’de çıkmaya başlayan Ulus Sesi, 15 Eylül 1936 tarihinden itibaren günlük olarak yayınlamaya devam etti. 36 Ulus Sesi, 10 İkinci Kanun 1939, s. 1; Ulus Sesi,18 Şubat 1939, s. 1. 37 “Halkevimizin Komite Seçimi”, Ulus Sesi, 17 Şubat 1940, s. 1. 38 Mardin’de Türkçe öğretimi konusundaki çalışmalar Türk Ocağı zamanında başladı ve halkevlerinin kurulmasıyla da etkin bir şekilde devam etti. Suavi Aydın (Ve bşk.) Mardin Aşiret-Cemaat-Devlet, Tarih Vakfı, İstanbul, 2000, s. 376.

Page 648: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

638

halkevinde değil sokakta, çarşı pazarda ve zaman yaratılan her yerde çocuklara okuma yazma öğretildi.39 Ayrıca şube, anadili yayma amacıyla kazalarda ve bazı önemli nahiye ve köylerde birçok dernek kurdu ve himayesine aldığı bu dernekleri büyük bir başarıyla yaşattı. Yine bu amaçla merkez ve merkeze bağlı yerlerde her yıl 12 kurs açıldı ve bu kurslara katılan 20 bine yakın yurttaş anadilini öğrendi.

Şubenin dil konusundaki çalışmaları kurslarla sınırlı kalmadı. Memurlar ve esnaf zaman zaman bir araya gelip geceleri kahvelerde toplanarak halka dil ve kültür yolunda konuşmalar yaptı; bunun sonucunda merkezde 46, merkeze bağlı yerlerde 94 konferans verildi.40

Örgün eğitim içinde ya da dışında olanlara Türkçe okuma yazma kursları verildi. Bu kurslara katılımı artırmak için kursa katılanlara haftada bir gün parasız sinema izlettirilmesi kararlaştırıldı. Ayrıca kursa katılıp da başarılı olan birinci ve ikinciye erkek ise bir altın saat ve bir kat elbise, kadın ise bir altın bilezik ve bir manto verileceği; kursun düzenini koruma amacıyla kadın ve erkeklere açılan kursların ayrı salonlarda yapılacağı belirtildi.41

1937 yılı Ulus Sesi Gazetesi’ne göre Dil, Edebiyat, Tarih Şubesi birisi cezaevinde olmak şartıyla iki dil ve hayat bilgisi kursu açmaya karar verdi.42

Dil öğretimi konusundaki çalışmalar sadece açılan kurslarla sınırlı kalmadı. Bunun yanında çarşı pazarda, gazino ve kahvehanelerde, hamam ve otellerde, alışverişte vb. halka açık yerlerde Türkçe’den başka dil konuşmama gibi yaptırımlar

39 “Mardin Halkevi Başkanlığından”, Ulus Sesi, 29 Nisan 1940, s. 2. Bu alanda çok önemli katkıları olan Mardin halkevinin üç üyesi çalışmalara giderken bir kaza sonucu hayatlarını kaybetti. http://w3.balikesir.edu.tr/~mozsari/Halkevleri.htm 40 Cumhuriyetin 15. Yılında Mardin, s. 92. 41 “Mardin Halkevi Başkanlığından”, Ulus Sesi, 29 Nisan 1940, s. 2. 42 “Halkevimizin Çalışmaları”, Ulus Sesi, 6 İkinci Kanun 1937, s. 3.

Page 649: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

639

uygulanarak halkın Türkçe’yi hızlı bir süreçte öğrenmesine katkı sağlandı.43

Dil konusundaki çalışmalar okuma yazma bilmeyen halka Türkçe öğretimi ile sınırlı kalmadı. Belediye Meclisi’nde alınan bir kararla mahalle adları da değiştirildi.44

1934-1938 yılları arasındaki dört yıl yedi ayda 50 şube ve 150 komite toplantısı yapıldı. Şube toplantılarına 2000, komite toplantılarına da 420 üye katıldı.45 1944 yılında ise çeşitli konularda 23 konferans verildi.46

2.4.2. Güzel Sanatlar( Ar) Şubesi:

Bu şube çalışmalarını yürütmek için müzik ve sanat kollarına ayrıldı. Müzik kolu bando, caz ve incesaz teşkilatını tamamladı.47

Atölye ve kurslarla etkili bir şekilde çalışan güzel sanatlar şubesinin müzik kolu halkevinde yapılan hemen her etkinlikte radyo, saz orkestraları, bandoları ve konserleriyle aktif olarak görev aldı.48

43 “Belediye Riyasetinden”, Ulus Sesi, 12 İkinci Teşrin 1939, s. 3. 44 “Şehir Meclisi Toplandı”, Ulus Sesi, 8 Şubat 1939, s. 1-2. Haberde: “Şubat içtimaını akdeden şehir meclisi evvelsi gün saat dokuzda Şarbay Aziz Uras’ın başkanlığında toplanmıştır… Şivemize uygun bulunmayan mahalle adlarının değiştirilmesi üzerinde cereyan eden müzakere neticesinde Mişkin mahallesine Diyarbakır Kapı, Kölesiyan mahallesine Gül, Babıssor mahallesine Savur Kapu, Babülcedide Yeni Kapı, Şeyullah Mahallesine Şar, Camiikebir mahallesine Ulu Cami, Tekke Mahallesine Teker, mahallesi adları verilmesi kararlaştırılmış, belediye fen memuru İbrahim’in ücretinin maktuen 80 liraya çıkarılması da muvafık görülerek gelecek Salı günü saat 10’da tekrar toplanmak üzere celseye son verilmiştir.”denmekteydi. 45 Cumhuriyetin 15. Yılında Mardin, s. 93. 46 “Halkevimizin Bir Senelik Faaliyeti”, Ulus Sesi, 29 Ekim 1944, s. 2. 47 Cumhuriyetin 15. Yılında Mardin, s. 93. 48 “Halkevlerimizin Ar Şubesi”, Ulus Sesi, 21 Şubat 1940, s. 5. Özellikle bando etkinlikleri ülke çapında örnek gösterilecek çalışmalar yapmış, Ulus Gazetesi’nde de bu durum isim verilerek belirtilmiştir. Adem Kara, Halkevleri Nedir?, Halkevleri Yayınları, Ankara, 1999, s. 52.

Page 650: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

640

Ayrıca parti genel sekreterliği tarafından halkevine bir adet piyano hediye edildi.49

Bando haftada üç gün şehir parkında konser veriyordu.Bunun yanısıra Diyarbakır Halkevi’nin 20 kişilik orkestrası davet edilerek iki konser düzenlendi.

Halkevi bandosu merkez ve taşrada oluşturulan Türk Dilini Yayma Cemiyetlerinin açılış törenlerine katılarak halka müzik dinletisi sundu.

Sanat kolu ise şehirdeki küçük sanat erbabını himayesi altına alarak hizmet vermeye çalıştı. Güzel sanatlardan fotoğrafçılık, ressamlık ve heykeltıraşlıktan oluşan mütevazı bir atölye geliştirdi.50

Sergi çalışmaları 1930’lu yıllarda halkevinin çeşitli alanlarda açtığı kurslarla başladı ve yine halkevlerinin kapanmasıyla duraklamaya uğradı.51

Güzel sanatlar Şubesi işe başladığı 23.2.1938’den 1.9.1938 tarihine kadar 191 komite ve 29 şube toplantısı yaptı ve bu toplantılara 3127 kişi katıldı.52 1944 yılında ise bu kol 4 aile toplantısı, 3 nişan balosu ve bir resim sergisi açtı.53

2.4.3. Gösteri Şubesi:

Milli duyguların kitlelere aşılanmasında ve halkevi etkinliklerinin halka ulaştırılmasında radyo ve sinema önemli bir rol oynadı.54 Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreterliği, ticari amaç 49 “Halkevimiz Önemli Çalışmasıyla Partinin Takdirini Kazanmıştır”, Ulus Sesi, 29 Birinci Teşrin 1937, s. 5. 50 Cumhuriyetin 15. Yılında Mardin, s. 93-94. 51 “Mardin İli”, Yurt Ansiklopedisi, Anadolu Yayıncılık, İstanbul, 1982-1983, s. 5836. 52 Cumhuriyetin 15. Yılında Mardin, s. 93-94. 53 “Halkevimizin Bir Senelik Faaliyeti”, Ulus Sesi, 29 Ekim 1944, s. 2. 54 “Dün akşam Halkevimizin Sinemasında iki güzel film seyrettik. Bunlardan biri her Türk gencinin vücutluluğu ve asil sportmenliğini izah eden İstanbul

Page 651: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

641

güdülmeksizin halkevi sinemalarında sadece parti tarafından halkı aydınlatma amacıyla gönderilen filmlerin ücretsiz olarak gösterilmesini bir tamim yayınlayarak belirtti.55

18 Şubat 1938 tarihli Ulus Sesi Gazetesi, halkevinin sesli sinemaya kavuşacağı müjdesi verdi: “Önümüzdeki mart ayı içinde tesisatın kısmı azamı bitmiş olacaktır. Halkevimiz tarafından güzel bir sesli sinema getirtilmiş, elektrik başlayacağı günden itibaren çalışacaktır.”56

Mardin Halkevi’nde etkin çalışan komitelerden birisi de bu şubedir. Gösteri hayatına Cumhuriyet ilan edildikten sonra uyum sağlamaya çalışan Mardin’de tiyatro ve sinema alışkanlığı/zevki halka bu kolun çalışmaları sayesinde kazandırılmaya çalışıldı.57 Özel sinema Mardin’de başarı gösterememiş olsa da, halkevi, 80 metre karelik alanda, kahve sandalyelerinin dizilmesiyle oluşturduğu sinemada çalışmalarını sürdürdü.

Halkevlerindeki tiyatro kolları çalışmalarını gerçekleştirirken başta kadro sorunu olmak üzere nice zorluklarla karşılaştı.58 Bu zorluklara rağmen, Mardin Halkevi’nin adı, 1936 çalışma yıllığında yöredeki halkın ilgisini, yeteneklerini, heveslerini geliştirmek için

Gençlik ve Spor Bayramının canlı tezahürüne ait idi. Diğeri de Atılay denizaltı gemimizin, İstanbul Haliç sahillerindeki tersanemizde Türk emek ve gayreti ile vücuda getirilmesini müteakip denize indiriliş törenini...ifade ediyordu.” Ulus Sesi, 22 Ağustos 1939, s. 2. 55 “Cumhuriyet Halk Partisinin Mühim Bir Tamimi”, Ulus Sesi, 3 Şubat 1940, s. 1. 56 “Halkevimizin Sesli Sineması”, Ulus Sesi, 18 Şubat 1938, s. 2. 57 Temsil Kolu, Mardin’de gösteri sanatları alanındaki ilgisizliğin kanıtı olarak “Birkaç sene evvel Mardin’de açılmış olan sinemanın yaşamamasını” gösterir. Aydın, a.g.e., s. 379. 58 Kadro konusunda tiyatro ile uğraşan kişilere çevrede saygın bir gözle bakılmayıp hafife alındı için yetişmiş bir kadro oluşturulamıyor. Özellikle de kadın rollerinde.( Halkevleri Çalışma Talimatnamesinin Temsil Şubesi ile ilgili 46. maddesinde: “Piyeslerdeki kadın rolleri hiçbir bahane ile erkeklere verilemez.”deniyordu.) Halkevleri Çalışma Talimatnamesi, Ankara, Zerbamat, 1940, s. 14.

Page 652: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

642

yerlerini, dekorlarını, derslerini, toplantılarını ve konuşmalarını en iyi yapan ve bunlara eleman hazırlayan halkevleri arasında yer aldı.59

Cumhuriyetin 15. Yılında Mardin kitabında ilk oyun şu şekilde betimlenmektedir:

“Büyük fedakarlıklar sonucu hazırlanan ilk tiyatro oyununa beklenenin aksine katılım ancak elli kişi kadardı. Bu kalabalığın da tamamına yakınını memur aileler oluşturuyordu. Fakat daha sonraki gösterilerde durum değişmiş, yerli halkın da katılımıyla daha oyun başlamadan birkaç saat önce salondaki yerler dolmuştu. Bu oyunlarda rol alanların çoğu da göbek ve kanto müstesna yaşamları boyunca tiyatro görmemiş gençlerden oluşuyordu. Buna rağmen dört yılda(1934-1938 yılları arası) otuz eser sahneye kondu.”60

1944 yılında ise 3 temsil verildi.61 Tüm eksiklik ve olumsuzluklara rağmen, sürekli olarak temsiller veren Mardin Halkevi, devrim fikir ve duygusunu halka ulaştırmaya çalıştı. Dönemin iletişim olanaklarının kısıtlılığı göz önüne alındığında halkevindeki bu görsel etkinlikler, halkı bir bütün olarak birleştirme konusunda önemli görevler üstlendiği bildirilebilir. Çevre illerden gelen oyunlar da halkevi salonunda sunuldu.62

59 1936 Yılında Halkevleri Nasıl Çalıştı, Ankara, 1937, s. 11’den aktaran: Nurhan Karadağ, Halkevleri Tiyatro Çalışmaları 1932-1951, Kültür Bakanlığı, Ankara, 1988, s. 99. 60 Cumhuriyetin 15. Yılında Mardin, s. 95-96. 61 “Halkevimizin Bir Senelik Faaliyeti”, Ulus Sesi, 29 Ekim 1944, s. 2. 62 “Urfa Halkevi Gösterit Kolu Dün İlk Temsilini Verdi”, Ulus Sesi, 21 Ağustos 1940. Haber gazetede: “Halkevi başkanı bay Nedim Kürkçüoğlu’nun riyaseti altında şehrimize gelmiş olan Urfa Halkevi gösterit kolu, dün akşam halkevi salonunu dolduran kalabalık bir seyirci huzurunda ilk temsilini vermiştir. Halkımızın takdir ve hayranlığını kazanan Urfa temsil kolu, bu akşam da ikinci temsilini verecek ve(Tırtıllar) piyesini oynayacaktır.” şeklinde verildi.

Page 653: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

643

2.4.4. Spor Şubesi:

Bu şubenin amacı, Türk gençliğinde ve Türk halkında spora ve beden hareketlerine karşı sevgi ve ilgi uyandırarak, bunları ulusal bir hareket haline getirmekti.63

Mardin’de halkevi açılmadan önce64 futbolla ilgili olan Türkgücü Spor Kulübü vardı.65 Bu kulüp halkevinin himayesi altına girdikten sonra hızla gelişme göstererek bölgesel yarışmalarda ikinciliği kazandı.66 Ayrıca Kulüp, 1934 yılında halkevi bandosuyla il dahilinde uzun bir yolculuğa çıktı. Voleybol ve basketbol kollarını da açarak halk üzerinde derin bir spor sevgisi uyandırmada başarılı oldu.67

Açıldığı günden itibaren spora gereken önemi veren halkevi, spora yetenekli gençlere yönelik olarak teknik konularda toplantılar/konuşmalar düzenledi. Gençler yeteneklerine göre spor dallarına ayrılarak çalıştırıldı.

Şube, koşu, cirit, bisiklet68, futbol, güreş, boks,basketbol69, atletizm ve avcılık kollarından oluştu. Sporcular için kayda değer bir spor sahası yapıldı.70 Sporcuların teknik eğitimi için gece dersleri bile açıldı.71 1944 yılına gelindiğinde ortaokul öğrencileri halkevi

63 C.H.F. Halkevleri Talimatnamesi, Hakimiyeti Milliye Matbaası, Ankara, 1932, s. 7. 64 Aydın, a.g.e., s. 380-381. 65 Bu tarihten önce kurulan futbol takımlarına Türk Ocağı, Altın Mızrak, Işık İdman Yurdu, Gençler Birliği örnek olarak verilebilir. Gençler Birliği Spor’un 1932 yılında kapanması üzerine 1933 yılında Türk Gücü Spor kuruldu. Aydın, a.g.e., s. 381. 66 Cumhuriyetin 15. Yılında Mardin, s. 97. 67 A.g.e., s. 149. 68 Aydın, a.g.e., s. 382. 69 “Halkevlerimiz Nasıl Çalışıyor”, Ulus Sesi, 10 Şubat 1940, s. 6. 70 Cumhuriyetin 15. Yılında Mardin, s. 98. 71 Aydın, a.g.e., s. 382

Page 654: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

644

salonunda haftada 10 saat jimnastik yapmaktaydı. Ayrıca okuma odasında domino, satranç ve dama oynanıyordu.72

2.4.5. Sosyal Yardım Şubesi:

Asli görevi, halkta sevgi, şefkat ve yardımlaşma duygusu uyandırmak olan Sosyal Yardım Şubeleri üzerlerine düşen görevleri yerine getirme konusunda çok başarılı olmuşlar; halkevlerinin alan ve isteyen değil, veren ve bağışlayan kurumlar olduğunu göstermekte öncülük etmişlerdir.

Bu şube, yoksul hastaları muayene ettirmek, hastaneye yatırmak, tedavi ettirmek ve ilaçlarını vermekte halka yardımcı oldu.73

2.4.6. Halk Dershaneleri ve Kurslar Şubesi:

Halk Dershaneleri ve Kursları Şubesi, halkevi yeni binasına taşındıktan sonra 12.7.1938 tarihinde çalışmaya başladı. İlk iş olarak kadınlar için okuma yazma, biçki dikiş ve nakış, kadın ve erkekler için de Fransızca, İngilizce dil kursları açıldı.

Şube açıldıktan sonraki iki ay içinde yedi şube ve on bir komite toplantısı yaptı ve bu toplantılara 240 vatandaş katıldı.74 1944 yılı çalışmalarına göz attığımızda bir yıl içinde biri cezaevinde diğeri halkevinde erkeklere ve biri de Sakarya okulunda kadınlara özel olmak üzere 3 A. dershanesi açtı. Ve bu kurslar dört ay devam etti. Ayrıca riyaziye, tabiiye ve Fransızca’dan ikmale kalan ortaokul ve lise öğrencilerine iki ay süreli bir kurs açıldı ve başarılı sonuçlar elde edildiği belirtildi.75 1945 yılında matematik ve Fransızca kursları devam etti. Sadece öğrenciler değil, isteyen herkesin bu kurslara katılacağı belirtildi.76

72 “Halkevimizin Bir Senelik Faaliyeti”, Ulus Sesi, 29 Ekim 1944, s. 2. 73 “Sosyal Yardım Şubesi”, Ulus Sesi, 10 Şubat 1940, s. 6. 74 Cumhuriyetin 15. Yılında Mardin, s. 99. 75 “Halkevimizin Bir Senelik Faaliyeti”, Ulus Sesi, 29 Ekim 1944, s. 2. 76 “Halkevimizde Fransızca ve Matematik Kursu Açıldı”, Ulus Sesi, 27 Nisan 1945, s. 2. Gazetede belirtildiğine göre: “Şehir halkevinde Fransızca ve

Page 655: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

645

2.4.7. Kütüphane ve Yayın Şubesi:

Halkevinin ilk kurulma şartlarından biri halkevinde bir kütüphane ve okuma odasının bulunmasıydı. Ancak binada yeterli yer yoksa ayrı bir yerde de kütüphane ve okuma odası açılabilirdi.77 Bir anlamda bu durum halkevlerinin kültürel kalkınmaya verdiği önemin bir göstergesiydi.

Dil ve Edebiyat Şubesiyle işbirliği yapan bu şube, çalışmalarında daha ziyade dil konusuna ağırlık verdi. Ulus Sesi Gazetesi’nde halkevi için ayrılan bir sayfada muntazam dil ve tarih yayınları yapıldı. Ulus Sesi basımevinde ise dört eser bastıran bu şube, iki radyo78 getirerek şehir, kasaba ve köylerde yararlı yayınlar yaparak iki yere konulan hoparlörle halka her akşam değişik konularda konferans, konuşma ve ajans haberleri sundu.

Bir tek salonla işe başlanıldığı günlerde bu salonun bir kısmının kütüphane ve okuma salonu olması mümkün olmayacağı için memleket kütüphanesiyle birleşerek salonun bir tarafı halkevi kütüphanesi ve okuma odası haline getirildi.

Kütüphane ve Yayın Şubesi yeni binaya taşındıktan sonra kitapları sınıflamak, okuma odası ayırmak, belli başlı gazete ve dergilere abone olmak suretiyle çalışmalarda bulundu. Dört yıl içinde 86 komite ve 44 şube toplantısı yapıldı ve bu toplantılara bin küsur yurttaş katıldı.

Matematik kursu açılmıştır. Cumartesi günü saat 13.30’dan 15’e kadar ve diğer günler de 16.30’dan 18’e kadar bu kurslarda herkese ders verilmektedir.” 77 Halkevleri Çalışma Talimatnamesi, s. 24. 78 Radyo, parti tarafından ulusun kültür ve siyasal eğilimi için en önemli araçlardan sayıldı. Bu nedenle kuvvetli verici istasyonları kurulması ve almaçların en ucuz şekilde elde edilmesine gayret edildi. 1935 CHP Programı’ndan aktaran: Taha Parla, Türkiye’de Siyasal Kültürün Resmi Kaynakları: Kemalist Tek Parti İdeolojisi ve CHP’nin Altı Oku, 3. c., İletişim Yayınları, İstanbul, 1995, s. 78.

Page 656: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

646

O dönemde ayrıca şehirde birisi memleket, diğeri Türk Amerikan olmak üzere iki kütüphane vardı. 3620 cilt kitabı olan memleket kütüphanesi halkevi kütüphanesi ile birleşti. Çarşı ortasında bir okuma odası açan Türk Amerikan Kütüphanesi’nin kitap mevcudu ise 2222’idi.79 Ayrıca, okuma odasında satranç, dama ve domino oynanıyordu.80

Mardin Halkevi, halkevinin birinci yıldönümünde Mardin Artıkeli Broşürünü, Cumhuriyetin on beşinci yıldönümünde 15. Cumhuriyet Yılında Mardin, 1939 yılında Ali Enver Toksoy’un yazdığı Milli Mücadelede Mardin kitaplarını yayımladı.81

Mardin’de 1930 yılına kadar ile ait resmi işlerle uğraşan –ve bu arada gazete de çıkarılan- bir matbaa vardı. Devlete ait ilanları yayınlamaktan başka bir hizmet vermeyen bu matbaanın müdürlüğüne Siret Bayar’ın gelmesiyle birlikte başta gazete olmak üzere önemli gelişmeler kaydedildi. 1933 yılında M. Siret Bayar matbaa ve gazetenin sahibi oldu.1936 yılından sonra günlük olarak yayınlanan Ulus Sesi Gazetesi, bir sayfasını halkevi haberlerine ve/veya yazılarına ayırarak bir anlamda halkevinin bir organı gibi çalıştı.82

Halkevi yayınları listesi:

Siret Bayar, Omay Han, Halkevi :1.

Mardin Artıkeli Broşürü, CHP Mardin Halkevi Broşürü, Mardin, Ulus Sesi Basımevi, 1935.

Ziya Kılıçözlü, Öğretmen Evinde, Ulus Sesi Basımevi, Mardin, 1937.

79 15. Cumhuriyet Yılında Mardin, s. 100-101. 80 “Halkevimizin Bir Senelik Faaliyeti”, Ulus Sesi, 29 Ekim 1944, s. 2. 81 Aydın, a.g.e., s. 382. 82 Cumhuriyetin 15. Yılında Mardin, s. 150. Yayın hayatına 1927 yılında başlayan Ulus Sesi Gazetesi 1970’lerde kapanarak Anadolu’da yayınlanan en uzun ömürlü gazeteler arasına girdi. “Mardin İli”, Yurt Ansiklopedisi, s. 5837.

Page 657: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

647

Ziya Kılıçözlü, Zehirli Kucak.

Ali Enver Toksoy, 15. Cumhuriyet Yılında Mardin, CHP Mardin Halkevi sayı:5, İstanbul, Resimli Ay Matbaası, 1938.83

2.4.8. Köycülük Şubesi:

Bu şube, anadilin köylerde yayılması ve köylünün kendi diline kavuşması için çalışmalarda bulundu. Her geziye radyo götürülerek köylüye konser ve konuşmalar dinletildi, bilimsel gelişmeler açık bir dille anlatıldı, heyete katılan bando milli marşları öğretti, birçok konferans verildi. Mardin’in özellikle ağaçsız olan çöl köylerine her yıl 600 fidan dağıttı.

Gezilere doktorların da katılımıyla hasta köylüler muayene ve tedavi edildi, fakirlere ilaç dağıtıldı ve durumu ağır hastalar sağlık yurduna kaldırıldı. Bu gezilerde köylünün merkezdeki işleri not edilerek takip edilmekte, dilekçeleri yazılmakta ve mümkün olan nakdi yardımlar yapılmaktaydı.

Birçok köye yasal tarifeye uygun şekilde bayraklar hediye edilerek çekme ve indirme usulleri gösterildi ve köylünün ulusal bayramlara katılımı sağlandı.

Şehirdeki yatılı okulun lağvedilmesi üzerine açıkta kalan civar köylerden yirmi çocuk koruma altına alınarak bunların yeme içme ve pansiyon ücretleri temin edildiği gibi her yıl zeki köy çocuklarının beşi merkeze getirilerek okutulması sağlandı.

Köycüler Şubesi de 1938 yılına kadar 28 şube, 167 komite toplantısı yaptı ve bu toplantılara 2341 kişi katıldı.84 1944 yılında ise bir yıl içinde üç köy gezisi yapıldı. Yapılan bu gezilerde yoksul hasta

83 Avni Candar, Bibliyografya, Halkevi Neşriyatı, Ankara, 1941, s. 34; Aydın, a.g.e., s. 383. 84 Cumhuriyetin 15. Yılında Mardin, s.102.

Page 658: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

648

köylüler hastaneye yatırıldı. Bir çoklarına göz ilacı, kinin dağıtıldı ve bir çoklarının da mektup ve dilekçeleri yazıldı.85

1938 yılında verilen bilgilere göre halkevinden toplam 186.950 kişi yararlandı. Şehrin o tarihteki nüfusuyla orantı kurulduğunda Mardin şehri vatandaşı halkevine bir yıl içinde 93 defa gelmiş ve evi ziyaret etmiş demektir.86

2.4.9. Tarih ve Müze Şubesi:

Şube, tarih konusunda da yararlı çalışmalarda bulundu. Şehir ve kasabalara gönderilen heyetlerle tarihi araştırma ve incelemeler yapıldı, eserler üzerindeki kitabeler toplandı. Tarihi eserlerden oluşan bir fotoğraf albümü hazırlandı. Mardin tarihinin yazılmasına başlandı. Halkevinin bir yıllık çalışmalarını içeren bir broşür ve Mardin tarihinden Omayhan Menkıbesi kitap halinde basıldı. Mardin’de bulunan Ulus Sesi Gazetesi’yle birlikte gençlik ve kültür yayınları oluşturuldu.87

2.5. Halkevi Binası:

1933 yılında iki odalı bir mekanda faaliyetlerine başlayan Mardin Halkevi binasının yıkılmaya yüz tutması nedeniyle belediye tarafından yıktırıldı.88 Yaklaşık altı ay kadar çalışamayan halkevine yeni bina yapımı için harekete geçildi. Özel idare tarafından inşasına başlanan binanın temel atma töreni 8 Mayıs 1937 yılında gerçekleştirildi.89 1.7. 1938 yılında ise yeni binaya taşınıldı.90 Halkevi

85 “Halkevimizin Bir Senelik Faaliyeti”, Ulus Sesi, 29 Ekim 1944, s. 2. 86 Ulus Sesi, 29 Birinci Teşrin 1939, s. 6. 87 Cumhuriyetin 15. Yılında Mardin, s. 93. 88 Ulus Sesi, 29 Birinci Teşrin 1937, s. 5. 89 Temel atma töreni Ulus Sesi Gazetesi’nde ayrıntısıyla halka duyurulmuştur: “Konferans salonu ve Halkevi Binamızın Temel Atma Töreni Çok Parlak Oldu: Şehrimizin özel idarece yapılmasına başlanmış olduğunu yazdığımız Konferans salonu ve Halkevi Binasının temel atma töreni evvelsi gün çok içten bir tezahürle yapıldı. O gün saat bire doğru başta İlbay Bay Fethi Vural olduğu halde bütün daire reisleri, Vilayet ve Belediye Encümen

Page 659: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

649

binası 48.000 liraya mal oldu. Bu paranın 38.000 lirasını özel idare, 10.000 lirasını da genel merkez sağladı.91

Mimari olarak Cumhuriyet döneminin ilk anıtsal ve modern yapısı olma özelliğini de taşıması düşünülen binanın Mardin’de daha sonra yapılacak yeni binalara da örnek olması; sadece ihtiyaç gidermesi değil, halkta güzel sanat merakını ve zevkini de aşılaması beklenen yararlardandı.92

Halkevi binasında sadece halkevinin kollarına ait etkinliklere değil, ildeki diğer dernek, kurum ve okulların etkinlik ve çalışmalarına da yer verildi.93

Halkevi binası önündeki sahanın ise aile çay bahçesi haline getirilmesi planlandığı için istimlak edilmek suretiyle alınan bir kısım

Üyeleri, Nafia Müdür ve Fen Memurları, Öğretmenler, işyarlar, Esnaf teşekkülleri ve kesif bir halk kütlesi parti bayraklarıyla süslenmiş olan tören yerine gelmişlerdi. Törene Halkevi Bandosu tarafından çalınan İstiklal Marşıyla başlanmış, Şarbay Aziz Uras ve Ortaokul Türkçe öğretmeni Ziya Kılıçözlü orta yerde kurulmuş olan hitabe kürsüsüne gelerek Cumhuriyet hükümetinin Mardin’e armağan edeceği bu anıtsal yapının memleket kültüründe yaratacağı varlığı izah edici birer nutuk söyledikten sonra İlbay Fehmi Vural yapının ilk temel taşını bandonun Cumhuriyet Marşı ve binlerce kişinin sürekli alkışları arasında yerine koymuş, kurbanlar kesilerek törende bulunanlara limonatalar ikram edilmiş ve büyük sevinç içinde törene son verilmiştir.” Ulus Sesi, 10 Mayıs 1937, s. 1-2. 90 15. Yılında Mardin, s.90. 91 15. Yılında Mardin, s.91. 92 “Mardin’de Cumhuriyetin İlk Anıtsal ve Modern Yapısı: Halkevi”, Ulus Sesi, 24 Mart 1937, s. 1.; “Yeni Halkevi Yapımızın Temel Atma Töreni”, Ulus Sesi, 8 Mayıs 1937, s. 1. 93 Örneğin 8 Mayıs 1940 tarihli gazete haberinde Akrep İmha Cemiyeti yararına şehirde bulunan Şark Temsil Kolu’nun 10 Mayıs Cuma günü akşamı halkevinde müsamere vereceği belirtiliyor. “Halkevinde Müsamere Verilecek”, Ulus Sesi, 8 Mayıs 1940, s. 2.; “Halkevimizde Sergi”, Ulus Sesi, 24 Mayıs 1940, s. 2.

Page 660: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

650

toprağın tesviyesi yapıldı.94 Halkevi parkının işlerlik kazanmasıyla törenler bu parkta düzenlendi.95

3. Mardin’in İlçelerindeki Halkevleri ve Halkodaları

Sadece Mardin il merkezinde değil, ilçe ve köylerde de halkevi ve/veya halkodası açıldı.96 Açılan halkevi ve halkodalarının temel amacı halkın okuma yazma öğretimine katkıda bulunmaktı. Ve bu konuda başarılı çalışmalarda bulundular. Halkevleri 1940 adlı kitapta 1940 yılında Mardin, Cizre, Derik, Gercüş, Midyat, Nusaybin ve Savur’da halkevi olduğu97, Kızıltepe’de de halkodası açıldığı belirtildi.98 1945 yılında Mardin il merkezi ve ilçelerde 7 halkevi ve 22 halkodası vardı.99

1946 yılına gelindiğinde gerek Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreterliği bütçesinden, gerekse İl Özel İdare bütçesinden ayrılan paralarla Mardin’de 16 yeni halkevi ve halkodası açıldı. Bundan başka Nusaybin ilçesinde yapılması planlanan modern halkevi binası için Parti Genel sekreterlikçe on bin lira gönderilerek inşaata başlandı.100

94 15. Cumhuriyet Yılında Mardin, s. 91. 95 “Lozan zaferi dün şehrimizde törenle kutlandı”, Ulus Sesi, 25 Temmuz 1945, s. 1. 96 1935 yılında Gercüş’te( 131 üye), 1938’de Cizre’de ( 882 üye), Savur (71 üye) ve Nusaybin’de(100 üye); 1939’da Derik (1498 üye) 1940’da Kızıltepe’de ( 65 üye) halkevi açıldı. Aydın, a.g.e., s. 384. Midyat halkevinin açılış tarihi bulunamamasına rağmen ismi Halkevleri 1940 adlı kitapta geçmektedir. Halkevleri 1940, Ankara, Ulusal Matbaa, 1941, s. 26. 97 Cumhuriyet Halk Partisi, Halkevleri 1940, Ulusal Matbaa, Ankara, 1941, s. 26. 98 Halkevleri 1940, s. 30. 99 CHP 1945 Yılında Halkevleri Ve Halkodaları, Başbakanlık Basımevi, Ankara, 1946, s. 30. 100 “ Bu Yıl İlimiz Köylerinde 16 Halkodası Daha Açıldı”, Ulus Sesi, 29 Ekim 1946, s. 2. Bu bilgiye rağmen inşaatın tamamlandığına dair bir bilgiye herhangi bir kaynakta rastlanmadı.

Page 661: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

651

3.1. Gercüş Halkevi:

Gercüş Halkevi, 1935 yılında açıldı. Üye sayısı 131’di.101

3.2. Cizre Halkevi:

1938 yılında açılan Cizre Halkevinin o yılki üye sayısı 882’ydi.1021939 yılında halkevi başkanı Kaymakam Baki Başaran Bey’dir. Yine aynı yıl yapılan Halkevi Spor Kolu başkanlığına Mehmet Öztürk’ün istifa etmesi nedeniyle malmüdürü Reşat Özdil seçildi.103

3.3. Nusaybin Halkevi:

Nusaybin Halkevi, 1938 yılında çalışmaya başladı. 100 üyesi vardı.104

3.4. Savur Halkevi:

Savur Halkevi, 1938 yılında açıldı. Üye sayısı 72’di.105 Ulus Sesi Gazetesi’nin bildirdiğine göre Savur Halkevi Hazırlık Şubesi bir eşya piyangosu düzenledi ve çekilişte bir altın saat, bir adet kısrak, halı, Gramofon, yazı makinesi, gümüş saat, bir erkek elbiselik kumaş, bir kostümlük kadın elbisesi kumaşı, bir habik şapka, bir kadın iskarpini, bir çift rugan iskarpin, beş adet kravat, 7 çift ipekli çorap, 3 çift ipekli kadın çorabı, 3 adet ipekli gömlek katılımcılara hediye olarak verildi.106

101 Aydın, a.g.e., s. 384. 102 A.g.e., s. 384. 103 “Cizre Halkevi İdare Heyeti” , Ulus Sesi, 4 Birinci Kanun 1939, s. 2. 104 Aydın, a.g.e., s. 384. 105 A.g.e., s. 384. 106 “ Savur Halkevi Hazırlık Şubesinin Eşya Piyangosu Çekildi”, Ulus Sesi, 4 Haziran 1937, s. 1.

Page 662: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

652

3.5. Derik Halkevi:

1939 yılında çalışmaya başlayan halkevinin muhtelif şubelerinde kayıtlı 1498 üyesi vardı.107 Halkevi başkanı başöğretmen Şefik Ural’dı. Halkevi binası 1939 yılı mayıs ayında henüz tamamlanmamış olmasına rağmen Dil, Tarih, Edebiyat, Spor, Gösterit, İçtimai Yardım, Halk Dershaneleri Kursları, Köycülük kolları etkinlik gösterdi.

Çeşitli kesimlerdeki halk ve gençler gazete okumak ve radyo yayınını dinlemek için de halkevinde toplandı. Ulusal günlerde ve uygun zamanlarda temsiller verilmek suretiyle halkın gösteri/tiyatro ihtiyacı giderildi.108

3.6. Midyat Halkevi:

1939 yılında çalışmaya başlayan halkevinin 146 üyesi vardı.109

3.7. Kızıltepe Halkodası:

Halkevlerinin sekizinci yılının kutlandığı 1940 yılında 6 halkevi ve 141 halkodası açıldı. Açılan halkodalarından birisi de Kızıltepe halkodasıdır.110 Halkodasında toplanacak halka dilimiz, tarihimiz, güzel sanatlarımız hakkında bilgi verilmesi, okuma yazma öğretilmesi, dünyada olan biten şeylerin duyurulması kararlaştırıldı.111

3.8. Mazıdağı Halkodası:

2 Mart 1945 tarihli Ulus Sesi Gazetesi’nde Mazıdağı halkodası açıldığına dair şu haber yer aldı: “İlçemiz öteden beri susadığı halkodasına en nihayet 945 yılı şubatında kavuştu. C.H. Partisi,

107 Aydın, a.g.e., s. 384. 108 “İlçe Röportajları: Derik’te İmar Faaliyeti, Belediye ve Halkevi Çalışmaları”, Ulus Sesi, 26 Mayıs 1939, s. 3. 109 Aydın, a.g.e., s. 384. 110 “ Kızıltepe’de Bir Halkodası Açıldı”, Ulus Sesi, 21 Şubat 1940, s. 2. 111 “Köylü Dayılar”, Ulus Sesi, 21 Şubat 1940, s. 5.

Page 663: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

653

açılmasına karar verdiği bu odanın açılma töreni, 25.2.945 Pazar günü tam saat 15’de kaymakam Yakup Akman’ın güzel ve özlü bir nutku ile bütün ilçe halkının faydalanmasına açmış ve törene katılan 58 üyenin kendi aralarında yaptıkları idare heyeti seçimi sonunda asli üyeliğe malmüdürü Bekir Topçuoğlu, Sulh hakimi Mehmet Sadis Özinal, Maarif memuru Tevfik Öztekin, Manifaturacı Abdülkadir Telli, Halktan Arzuhalci Bışar Abatan ve yedek üyeliğe de Özel İdare memuru Seyfettin Yardımcı, Maliye Varidat memuru Selim Ergin, Bakkal Salih Usta, Kasap Emin Açılan, çiftçi Osman Aba’yı seçmişlerdir.

Müteakiben idare heyeti toplanarak Malmüdürü Bekir Topçuoğlu’nu oda başkanlığına seçmişlerdir. Toplantı geç vakte kadar devam etmiş, ve en son olarak tertip heyeti kaymakam Yakup Akman’ın imzasıyla sayın Cumhurbaşkanı Milli Şefimize, C.H.P. Genel Sekreterliği’ne, Birinci Umumi Müfettişliğe ve değerli valimiz Cavit Kınay’a tazim telgrafları çekilmiş ve bu kutsal günün şerefine gece aile toplantısı tertip edilerek geç vakte kadar devam etmiş ve bu suretle güzel ve neşeli bir gece geçirilmiştir.”112

4. Sonuç

Cumhuriyet rejimi, kendini gerçekleştirmek ve halkla bütünleşebilmek için 1930’lu ve 1940’lı yıllara damgasını vuran Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu, Halkevleri ve Halkodaları ve Köy Enstitüleri gibi bir dizi toplumsal kurum yarattı.

Bunlar içinde halkevleri, ülkemizin kırsal yapı ve tarım ekonomisine dayalı; dinsel cemaatlerin ağırlıkta olduğu geleneksel toplumdan, ulus-devlet modeline dayalı modern topluma geçişinde önemli görevler üstlendi. Halk kitleleri ile Cumhuriyet rejimi arasında bir köprü konumunda olan halkevleri, il merkezinden en ücra köye kadar toplumun bütün bireylerine kültür hizmeti götürecek şekilde örgütlenerek hizmet verdi. Bir anlamda halkevi özellikle gençler için tek kültür kapısıydı: “İlk tiyatroyu orada seyrettik. İlk sinemayı orada seyrettik. İlk baloya orada şahit olduk. İlk münazaralara orada şahit 112 “Mazıdağı Halkodasına Kavuştu”, Ulus Sesi, 2 Mart 1945, s. 2.

Page 664: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

654

olduk. ..Piyanoyu ben orada gördüm. ..Dümbüllü İsmail’i orada seyrettim ben; Zati Sungur’u orada seyrettim.”113

Eğitim ve kültür kurumlarının tam olarak örgütlenemediği bir ortamda, çok sayıda insan Cumhuriyetin getirdiği olanaklara/yeniliklere halkevlerinin çalışmaları sayesinde kavuştu.

Halkevleri halkı her alanda aydınlatacak ve onları Cumhuriyet’e layık yurttaşlar olarak yetiştireceklerdi.

Nitekim, Mardin’de halkevinin çalışmaları sonucu, sosyal kalkınma hız kazandı. Kentin tarihi benliği ortaya konuldu. Tarihi eserleri toplanıp tanıtılmasına başlandı. Şehrin sinema ihtiyacı giderildi.

Haftada bir gece düzenlenen aile toplantılarına daha ziyade yerli halk katıldı ve bu toplantılar kıyafetlerin kendiliğinden düzelmesine katkı sağladı. Mardin Halkevi çalışmaları sonucu çarşaf, peçe ve kara don mücadelesinde başarılı olundu. 114

Mardin Halkevi’ndeki çalışmalarda öğretmenler büyük fedakarlık gösterdiler. Sadece örgün eğitim kurumlarında değil, aynı zamanda eğitim çağı geçen halkın bu eksikliğini gidermek için halkevlerinde açtıkları çalışma kollarıyla etkin bir şekilde hizmet verdiler.

Mardin Halkevi’nde tiyatro ve sinema etkinlikleri aracılığıyla sosyal kalkınmanın gerçekleştirilmesine ve devrimlerin en iyi şekilde halka aktarılmasına çabalandı.

113 Sayın Nejat Eldem’le 21 Ekim 1998’de yapılan görüşme’den aktaran: Aydın, a.g.e., s. 384. 114 15.Cumhuriyet Yılında Mardin, s. 90.

Page 665: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

655

Kaynakça

“Mardin İli”, Yurt Ansiklopedisi, Anadolu Yayıncılık, İstanbul, 1982-1983.

15. Cumhuriyet Yılında Mardin, C.H.P. Mardin Halkevi, Mardin, 1938.

1936 Yılında Halkevleri Nasıl Çalıştı, Ankara, 1937.

Aydın, Suavi(Ve bşk.), Mardin Aşiret-Cemaat-Devlet, Tarih Vakfı, İstanbul, 2000.

C.H.F. Halkevleri Talimatnamesi, Hakimiyeti Milliye Matbaası, Ankara, 1932.

Candar, Avni, Bibliyografya, Halkevi Neşriyatı, Ankara, 1941.

CHP 1945 Yılında Halkevleri ve Halkodaları, Ankara, Başbakanlık Basımevi, 1946.

CHP 1945 Yılında Halkevleri Ve Halkodaları, Başbakanlık Basımevi, Ankara, 1946.

Cumhuriyet Halk Partisi, Halkevleri 1940, Ulusal Matbaa, Ankara, 1941.

Çeçen, Anıl , Atatürk’ün Kültür Kurumu Halkevleri, Gen. 2. Bsk., Cumhuriyet Kitapları, İstanbul, 2000.

Gökberk, Macit, “ Aydınlanma Felsefesi, Devrimler ve Atatürk”, Çağdaş Düşüncenin Işığında Atatürk, Dr. Nejat F. Eczacıbaşı Vakfı, İstanbul, 1983.

Halkevleri Çalışma Talimatnamesi, Ankara, Zerbamat Matbaası, 1940.

Halkevleri ve Halkodaları 1944, Ankara, 1945.

Page 666: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

656

http://w3.balikesir.edu.tr/~mozsari/Halkevleri.htm

Kara, Adem, Halkevleri Nedir?, Halkevleri Yayınları, Ankara, 1999.

Karadağ, Nurhan, Halkevleri Tiyatro Çalışmaları 1932-1951, Kültür Bakanlığı, Ankara, 1988.

Kazgan, Gülten, “Türkiye’de Ekonomik Krizler: (1929-2001) Nedenleri ve Sonuçları Üzerine Karşılaştırmalı Bir İrdeleme”, Uluslar arası Atatürk ve Çağdaş Toplum Sempozyumu, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2002, s. 112-134.

Öztürkmen, Arzu, Türkiye’de Folklor ve Milliyetçilik, İletişim Yayınları, İstanbul, 1998.

Parla, Taha, Türkiye’de Siyasal Kültürün Resmi Kaynakları: Kemalist Tek Parti İdeolojisi ve CHP’nin Altı Oku, 3. c., İletişim Yayınları, İstanbul, 1995.

Şimşek, Sefa, Bir İdeolojik Seferberlik Deneyimi Halkevleri 1932-1951, Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi, İstanbul, 2002.

Ulus Sesi Gazetesi, 1934-1951 yılları arasındaki sayıları.

Yeşilkaya, Neşe G., “Halkevleri”, Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce:Kemalizm, İletişim Yayınları, İstanbul, 2001.

Yeşilkaya, Neşe Gurallar, Halkevleri: İdeoloji ve Mimarlık, İletişim Yayınları, İstanbul, 1999.

Zeki Arıkan, “Halkevlerinin Kuruluşu ve Tarihsel İşlevi”, Atatürk Yolu, VI/23( Mayıs 1999), s. 261-281.

Page 667: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

CUMHURİYET DÖNEMİNDE NUSAYBİN∗

Ramazan GÜNAY∗∗

Özet: Bu çalışma, Nusaybin’in coğrafi konumunu ve yapısını, Cumhuriyet dönemindeki idari yapısını, Nusaybin belediyesi ve köylerini, Nusaybin’deki eğitim-öğretim, ekonomi, tarım ve hayvancılık, ticaret, sanayi, nüfus, iklim, ulaşım ve haberleşmeyi anlatmaktadır.

Nusaybin, 1515 tarihinde Yavuz Sultan Selim zamanında Osmanlı Devletine bağlanmış ve Diyarbekir Beylerbeyliğine bağlı olarak, bazen nahiye, bazen kaza, bazen de nahiye müdürlüğü haline gelmiştir. Yapılan ilk tahrirlerde Nusaybin’i, Diyarbekir eyaletinde Mardin sancağına bağlı bir nahiye olarak görmekteyiz1. 1518, 1523 ve

∗∗ Okutman Ramazan GÜNAY Dicle Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi

Tarih Bölümü. “Geçmişten Günümüze Nusaybin Sempozyumu” 27,28 Mayıs 2004

1 Bu konuda bakınız 998 Numaralı Muhâsebe-i Vilâyet-i Diyâr-i Bekr ve ‘Arab ve Zu’lkâdiriyye Defteri (937/1530) I, Ankara 1998, (Tıpkı Basım),s. 8-9.

Page 668: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

658

1530 (asıl tahrir zamanı 1526’dır.) tahrirlerinde nahiye olan Nusaybin, 1540 yılında Mardin’e bağlı bir kaza durumundadır2.

Coğrafi bakımdan el-Cezire’nin bir kısmı olan Mardin ve yöresi, idari bakımdan da Bizanslılardan beri Diyarbekir’e bağlı idi. Diyarbekir’in bir parçası olarak düşünülmesinde, eskiden beri sürüp gelen bu idari bağlantının da rolü vardır3. Bu taksimat, daha sonraki zamanlarda bazı değişikliklere uğramasına rağmen genelde bu şekilde kabul edilmiştir.

Nusaybin’in bugün bağlı olduğu Mardin ili, Osmanlı idari taksimatında da çoğunlukla Diyarbekir eyaletine bağlı sancak veya kaza statüsündedir. Mardin kazası, 1834 tarihinden önce Diyarbekir vilayetinden ayrılarak Bağdat eyaletine bağlanmış, ancak Mardin’in Bağdat’a olan uzaklığı sebebiyle 1834 tarihinde yeniden Diyarbekir eyaletine bağlanmıştır. Bu uygulamanın 1839 tarihinden önce tekrar edildiği görülmektedir. Mardin kazası, bu sefer de Musul vilayetine bağlanmış ancak Musul’a olan uzaklığı ve Diyabekir’e olan yakınlığı nedeniyle, daha önce olduğu gibi, Temmuz 1839 tarihinde Diyarbekir eyaletine bağlanmıştır4. Nusaybin daha sonraki dönemlerde kaza statüsünü kaybederek nahiye müdürlüğü durumuna gelmiştir5. Ancak 1870-71 yılında Nusaybin’in tekrar Mardin livasına bağlı kaza statüsüne ulaştığını görmekteyiz6. Nusaybin’in idari bakımdan değişkenliği Osmanlı Devleti’nin sonlarına kadar devam etmiştir.

30 Ekim 1918 yılında Mondros Mütarekesinin imzalanması Osmanlı için bir dönemin sonu ve yeni bir dönemin başlangıcı olmuştur. Bu dönem, Osmanlı Devletinin I. Dünya Savaşı’ndan çekilmesi ve Anadolu topraklarının işgali olarak tarih sayfalarına

2 Mehmet Salih Erpolat, XVI. Yüzyılda Diyarbekir Beylerbeyliği’ndeki Yer

İsimleri, Konya 1999, s. 597-608 (Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Basılmamış Doktora Tezi).

3 Ramazan Günay, 259 Numaralı Hicri 1006-1008 (Miladi 1598-1600) Tarihli Mardin Şer’iyye Sicilinin Transkripsiyon ve Değerlendirmesi, Diyarbakır 2002, s. 10 (Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi).

4 İbrahim Yılmazçelik, XIX. Yüzyılın İlk Yarısında Diyarbakır (1790-1840), Ankara 1995, s. 138.

5 Diyarbakır Salnâmeleri, C. I, İstanbul 1999, s. 55. 6 Diyarbakır Salnâmeleri, C. I, s. 117.

Page 669: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

659

geçmiştir. Nusaybin’in içerisinde bulunduğu ve medeniyetlere beşiklik etmiş olan bu topraklar, yeni bir maceraya sürüklenmiş ve üzerinde yeni devletler kurulmaya çalışılmıştır.

Nusaybin’in içerisinde bulunduğu Mardin bölgesi Mondros Mütarekesi sonrasında yabancı güçler tarafından işgal edilememiştir. Fakat, civardaki iller (Urfa, Antep, Musul… ) itilaf güçleri tarafından işgal edildiğinden, diğer birçok yerde olduğu gibi burası da savaştan etkilenmiştir. Musul’da bulunan VI. Ordu, mütareke gereğince, Mardin yöresine taşınınca, I. Dünya Savaşı esnasında Almanlar tarafından yapılan demiryolu vasıtasıyla bu ordunun teçhizatı Nusaybin istasyonuna taşınmış, arkasından da ordu bu yöreye gelmiş ve ordunun terhis edilmesi işlemi burada gerçekleşmiştir.

Nusaybin yöresi, VI. Ordu’nun dağıtılmasından sonra karargahı Diyarbakır’da bulunan XIII. Kolordunun denetim alanına girmiştir. Bu kolorduya bağlı 24. piyade alayının karargahı Nusaybin’de bulunmaktaydı7.

Bölge, öncelikli olarak, İngilizler tarafından işgal edilmeye çalışılmıştır. Musul’dan 7 Nisan’da hareket eden Binbaşı Noel, 12 Nisan’da Nusaybin’e gelmiş8, 20 Nisan’da Mardin’e geçerek burada 21 Nisan’da Amerikan misyonerleri ile temas kurmuştur. Daha sonra Süryani Kadîm, Süryani Katolik ve Keldani önderlerle görüşen Binbaşı Noel, burada bulunduğu esnada Müslüman halkın İngilizlere karşı silahlandığını görmüştür. Binbaşı Noel, bölgeyi ele geçirmek için halkın ileri gelenlerinden şehri istemiş ancak halkın bu duruma karşı çıkması sebebiyle şehri terk etmek zorunda kalmış ve daha sonra da buradan Halep’e dönmüştür9.

İngilizler bölgenin işgalinde başarılı olamayınca bölgenin işgalini Fransızlara bırakmışlardır. 15 Eylül 1919’da İngiltere ve Fransa, Suriye İtilafnâmesi’ni imzalamışlardır. Böylelikle İngiltere Urfa ve öteki Güneydoğu illeri üzerindeki isteklerinden, Fransa, Musul üzerindeki emellerinden vazgeçerek bölgenin paylaşımı konusunda anlaşmışlardır. Bundan sonra Fransızlar bölgeyi işgale başlamış ve 1919’un son aylarında birçok yeri işgal etmişlerdir.

7 “Mardin” maddesi, Yurt Ansiklopedisi, C. VIII, s. 5770. 8 Tarihin Tanığı Nusaybin, Nusaybin Belediyesi, Nisan 2001, s. 55. 9 Tarihin Tanığı Nusaybin, Nusaybin Belediyesi, Nisan 2001, s. 55.

Page 670: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

660

Mardin, işgal edilen yerlerin dışında kalmış, ancak Fransızlar bir süre sonra Mardin’in de işgali için hazırlıklara başlamışlardır. Fransız Albay Norman, işgal edilmiş ve edilecek bölgeleri tanımak ve buralar hakkında bilgi toplamak amacıyla geziye çıkmıştır. Yanındaki subaylarla Mardin’e giden Norman, halkın ve yöneticilerin tepkisiyle karşılaşmıştır. Kentte umduğu etkiyi yaratamayınca aynı gün şehri terk etmek zorunda kalmıştır. Böylece Fransa’nın Mardin’in işgaliyle ilgili hazırlıkları da sona ermiştir.

7 Haziran 1926 tarihli Türkiye, Fransa ve Suriye ile Türkiye, İngiltere ve Irak hükümetleri arasında Ankara’da imzalanan anlaşmalar sonucunda güney sınırı çizilmiştir10.

1- Coğrafi Konum ve Yapı

Nusaybin’in batısında Kızıltepe, kuzeybatısında Mardin merkez ve Ömerli ilçesi, kuzeyinde Midyat, doğusunda İdil ilçesi, güneyde Suriye’nin Kamışlı kasabası bulunmaktadır.

Mardin’ in Suriye sınırına yakın kesimleri doğu-batı yönünde uzanan geniş düzlüklerle kaplıdır. Bu düzlüklere, Mardin dağlarının güney yamaçlarından başlayan çok sayıda küçük vadiler açılır. Nusaybin yöresindeki Çaçak vadisi bunların en önemlilerinden birisidir11.

Nusaybin’in yüz ölçümü 1.177 km2 olup bunun 2/3’ü ova, kalan kısmı dağlıktır (Güneydoğu Toroslar). En yüksek yeri Bagok dağıdır12.

Güneydoğu Anadolu bölgesinin Dicle-Fırat havzasında yer alan ve Mardin iline bağlı olan Nusaybin, Tur ‘Abidin olarak tabir edilen Mardin-Midyat eşiği sırtlarının eteğinde Suriye çölüne doğru alçalan bir ovada kurulmuştur.

I. Dünya Savaşı sırasında Almanlar tarafından inşa edilmiş olan Anadolu-Bağdat demiryolu, doğuda Bağdat, batıda Haydarpaşa hattına bağlanmıştır. Nusaybin, bu demiryolunun Türkiye sınırları

10 1967 Mardin İl Yıllığı, s. 5. 11 “Mardin” maddesi, Yurt Ansiklopedisi, C. VIII, s. 5753. 12 “Mardin” maddesi, Yurt Ansiklopedisi, C. VIII, s. 5753.

Page 671: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

661

içerisindeki son istasyonudur. Bu demiryolu, buradan Suriye topraklarına ve 100 km kadar güneydoğuda Irak topraklarına geçer13.

Midyat ile Nusaybin arasında Dalin köyünün güneyinde14, Sivrice köyü arazisinden doğarak Nusaybin ovasını sulayan ve Çağçağ hidroelektrik santralini çalıştıran Aksu (Beyazsu) ve Karasu (Siyahsu) suları bulunmaktadır. Bu sular iki ayrı kaynaktan çıkmakta ve daha sonra birleşmektedirler. Çağçağ suyu, Nusaybin ovasını geçtikten sonra Türkiye sınırından çıkmakta ve Suriye sınırları içerisinde akmaya devam etmektedir.

2- İdari Yapı

Cumhuriyet döneminde Türkiye sınırları dahilinde kalan Nusaybin, Mardin iline bağlı ilçe statüsündedir. Nusaybin, buraya tayin olunan kaymakamlar tarafından olunmaktadır. Nusaybin’de görev yapan kaymakamların 1961’den önceki tam listesi maalesef elimizde bulunmamaktadır. Bununla birlikte 1926, 1928 ve 1942 yılında Nusaybin’de kaymakam olarak tayin olunan kimselerin isimleri mevcuttur. Yalnız 1926 yılında tayin olunan kaymakam dışında buradaki kaymakamların burada ne kadar süreyle görev yaptıklarını bilememekteyiz. 5/6/194215 ve 17/2/194416 tarihlerinde burada yeni kaymakamların tayin edildiğini biliyoruz.

Nusaybin kaymakamları Göreve başlama Görevden ayrılma

Celal Bey17 …… 9-2-1926

Şükrü Bey18 15/2/1926 ...…

Necmeddin Bey19 31/10/1926 22-4-192820

13 E. Honigmann, “Nasîbin” maddesi, İslam Ansiklopedisi, C. IX, s. 103. 14 1967 Mardin İl Yıllığı, s. 43. 15 Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi (BCA), Tarih: 5/6/1942, Sayı: 17373,

Dosya:… , Fon Kodu: 30..11.1.0, Yer No: 154.18..4. 16 BCA, Tarih: 17/2/1944, Sayı: 18480, Dosya:… , Fon Kodu: 30..11.1.0,

Yer No: 165.5..9. 17 BCA, Tarih: 9/2/1926, Sayı: 6/444, Dosya:… , Fon Kodu: 30..11.1.0, Yer

No: 21.5..13. 18 BCA, Tarih: 15/2/1926, Sayı: 6/526, Dosya:… , Fon Kodu: 30..11.1.0,

Yer No: 22.6..19.

Page 672: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

662

……………. 5/6/1942 …...

Hüsnü Erkin21 9/5/1942 …...

…………… 17/2/1944 ……

…………… 31/5/1945 ……

…………… 22/5/1947 ……

Ekrem Şenay* 1961 1961

Tekin Alp* 1961 1963

Ergün Doğanay22 Eylül 1967 ……

Önder Bıçakçı 1971 1972

Ümit Oltulu 1972 1972

Yücel Türkben 1972 1973

İrfan Kurucu 1973 1974

Hanefi Demirkol 1974 1977

Nazmi Kahraman 1977 1978

Günhan Sarıkaya 1978 1980

Atilla Koç* 1980 1983

Taner Günkut* 1983 1984

Halil Yılmaz 1984 1986

Adnan Yılmaz 1986 1989

Özay Kara 1989 1990

19 BCA, Tarih: 31/10/1926, Sayı: 6/4107, Dosya:… , Fon Kodu: 30..11.1.0,

Yer No: 28.38..11. (Necmeddin Bey, Kurmay Yüzbaşılıktan istifa etmiştir.)

20 BCA, Tarih: 22/4/1928, Sayı: 1583, Dosya:… ,Fon Kodu: 30..11.1.0, Yer No: 39.12..17.

21 BCA, Tarih: 9/5/1941 , Sayı: 16530, Dosya:… , Fon Kodu: 30..11.1.0, Yer No: 146.11..8.

22 1967 Mardin İl Yıllığı, s. 5. (Göreve başlama ve görevden ayrılış tarihi bilinmemektedir.)

Page 673: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

663

Ümit Karahan 1990 1991

Mustafa Esen 1991 1993

Halil İbrahim Türkoğlu 1993 1994

Kenan Yozgatlı 1995 1995

Bülent Pakdmir23 1995 1997

Sabri Başköy 1997 1997

Şükrü Kara 1997 2000

M.Suat İlhan 2000 2001

Ömer Ulu 2001 ……

*Bu kişiler kaymakam olup aynı zamanda belediye başkanlığı görevini yürütmüşlerdir.

3- Nusaybin Belediyesi ve Köyler

Nusaybin’de Belediye teşkilatının 1882-1883 senesinde kurulduğunu ve ilk belediye başkanının da vekaleten bu görevi yürüten Sadun Ağa isimli birisi olduğunu görüyoruz24. 1932 yılında, Nusaybin Belediyesi, şu anda kullandığı binasına taşınmıştır.

Nusaybin Belediye Başkanları Göreve başlama Görevden ayrılma25:

Kaddur Beg (Kaddur Uluğ) …… ……

Refik Nizamettin Zade …… ……

Hacı İbrahim Gencoğlu …… ……

Muhittin Avaz (Akın) …… ……

Rıza Rauf (A.Rıza Ünal)(*) …… ……

23 Nusaybin ilçesinde 14.09.1995 tarihinde kaymakam olarak göreve

başlayan Bülent PAKDEMİR, görevde iken 26.01.1997 tarihinde geçirdiği kaza sonucunda hayatını kaybetmiştir.

24 Diyarbakır Salnameleri, C. III, s. 162. 25 Tarihin Tanığı Nusaybin, Nusaybin Belediyesi, Nisan 2001, s. 60.

(Sıralamanın düzenli olarak yapılmadığını –özellikle ilk zamanlar- tespit ettik.)

Page 674: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

664

Haluk Nihat Pepeyi(*) …… ……

Osman Sabri Adal(*) …… ……

Mustafa Gözü …… ……

Emin Mungan …… ……

Hüseyin Önder 1940 1944

Şehmus Kerimoğlu 1944 1950

Ali Aslan 1950 1960

Ekrem Şenay(*) 1961 1961

Tekin Alp(*) 1961 1963

Kemal Gözü 1963 1969

Nayif Aslan 1969 1973

İbrahim Aslan 1973 1977

Hasan Yıldırım 1977 1980

Atilla Koç(*) 1980 1983

Taner Günkut(*) 1983 1984

Ahmet Münip Yıldızoğlu 1984 1989

Müslüm Yıldırım 1989 1994

Kazım Aslan 1994 1999

Mehmet Tanhan 1999 …… (*) Bu kişiler kaymakam olup aynı zamanda belediye başkanlığı

görevini yürütmüşlerdir.

1967 senesinde Kemal Gözü’nün belediye başkanlığı yaptığı Nusaybin’de meclis üyeleri ise şu isimlerden oluşmaktaydı26: Hüseyin Öztürkan, Tevfik Kaplan, Ali Aslan, Hadi Sunal, Kemal Özkan, Ömer Moğol, Abdurrahman Alan, Hikmet Gözü, Naif Aslan, Zeki Tepret, İbrahim Güneş, Seracettin Müftüoğlu, Şefik Akikol, Nezir Erdeve, Şükrü Eroktay, Ahmet Süder. Bu dönemde Abdurrahman Yücesoy,

26 1967 Mardin İl Yıllığı, s. 11.

Page 675: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

665

Girmeli, Atilla Öztürk de Akarsu bucağının müdürlüğünü yapmaktadır27.

Cumhuriyet dönemi boyunca Mardin iline bağlı olan Nusaybin’in şu anda 8 mahallesi bulunmaktadır. Bunlar Zeynelabidin, Kışla, Yıldırım, Çelikyurt, Yenituran, Yenişehir, Abdulkadirpaşa ve Yeşilkent mahalleleridir.

İlçenin 65 köy ve 28 mezrası bulunmaktadır. Ayrıca ilçeye bağlı Akarsu (Cumhuriyet, Kale ve Mercan mahallesi), Girmeli (Sabri Turgay, Nezirhan ve Şehit Fatih Duru mahallesi) ve Duruca (Cihan ve Yeşil mahallesi) beldeleri bulunmaktadır28.

03.03.1947 tarihinde Mardin ili Nusaybin ilçesine bağlı Habab bucağı merkezi, Hasantepe köyünden Girmeli köyüne kaldırılmış ve bucağın adı da Girmeli olarak değiştirilmiştir29.

Tablo 1:

Nusaybin İlçesine Bağlı Köylerin Eski ve Yeni İsimleri, İlçeye Uzaklığı İle Yıllara Göre Nüfusları30:

Yeni Adı Eski Adı İlçeye mesafe 1980 1985 990 997 2000

Açıkköy Bamıdi 20 45 33 67 51 25

Açıkyol* Aferi 15 47 30 7

Akağıl Deyrzendik 8 39 96 2 5 38

Akçatarla Dala 8 10 110 33 81 174

Bahçebaşı Baverni 6 48 33 41 1 89

Bakacık* Kınıki 48 98 71 2

Balaban Bırguriya 30 31 83 26 21

Beylik Bakısyan 7 1 95 2 35 1

27 1967 Mardin İl Yıllığı, s. 11. 28 Nusaybin Belediyesi tarafından bastırılan “Tarihin Tanığı Nusaybin”

kitabında köy sayısı 68, mezra sayısı da 28 olarak verilmektedir (s. 58). Yine aynı eserde köy isimlerinin geçtiği tabloda köy sayısının 81 olduğunu görmekteyiz. Bunların bir kısmı mezra olmalıdır (s. 83).

29 BCA, Tarih: 3/3/1947, Sayı: 20902, Dosya:… , Fon Kodu: 30..11.1.0, Yer No: 190.6..2.

30 Bu köylerin eski isimleri, yıllara göreve nüfusları ve ilçeye olan mesafeleri “Tarihin Tanığı Nusaybin” kitabından alınmıştır (s. 83).

Page 676: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

666

Büyükkardeş Cınata Mıho 45 33 63 428 34 53

Çağlar Şanişin 6 46 32 42 10 16

Çalı(köy)* Çali 55 40 71 26

Çatalözü Gundıki halit 4 14 68 77 34 32

Çiğdem Gıri mara 26 24 94 22 89 74

Çilesiz Mezra Mıhoka 33 86 63 30 8 4

Çölova Menderi 15 80 37 1 8 94

Dağiçi* Harabi Mışka 30 45 14 0

Dallıağaç Harbi 50 96 68 45 3 43

Değirmencik* Kollıkân 40 73 41 14

Demirtepe Girhessin

Dibek* Badıbi 33 51 18 9

Dirim* Şabani 22 8 8 5

Doğanlı* Talati 48 99 75 0

Doğuş* Kûzo 30 8 7 25

Durakbaşı Kesra serçıhani 17 41 70 44 43 53

Düzce* Sırıncik 17 92 93 78

Eskihisar* Marini 22 46 79 77

Eskimağara* Zıvıngi 30 5 24 20

Eskiyol Çuva 8 4 9 6 9 0

Görentepe* Bızguri 40 94 50 66

Günebakan Zorava 23 44 66 57 25 28

Güneli* Geli soran 30 92 57 0

Günyurdu* Merbab 26 53 50 21

Gürün Gurini 8 70 47 67 18 29

Güvenli* Hırbeka 50 0 72 81 26

Hasantepe Til Haseni 26 9 74 68 62 21

Heybeli* Dercemi 64 87 22 56

İkiztepe Tezherab 38 98 55 92 11 12

İlkadım Habisi 40 48 39 59 9 55

Page 677: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

667

Kalecik Kelehi 14 86 34 57 56 51

Kaleli* Efşi 44 44 59

Kantar Kanteri 22 3 0 72 83 75

Karacaköy* Hırab reşık 60 44 21 30

Kayadibi* Mendıkani 18 31 72 91

Kocadağ* Mezra Geli Pira 60 69 46 19

Kuruköy* Herabbaba 40 27 48 27

Kuyular Cıbıl Gıravi 51 51 89 71 63 95

Küçükkardeş Cınata Hiso 48 12 95 33 9 5

Nergizli Nergız loki 14 25 37 59 0 6

Odabaşı Gundık şıkro 25 40 85 21 77 0

Pazar* Bazari 50 2 4

Sınırtepe Eznavuri 30 30 58 70

Söğütlü Gıri biya 33 36 45 81 59 6

Taşköy* Arabani 56 35 61 6

Tekağaç* Mışavuli 40 52 56 48

Tepealtı Til yakubi 18 147 306 603 150 343

Tepeören* Hırbi Zıl 30 32 36 39

Tepeüstü Til mınari 22 304 507 601 5 482

Turgutlu Kemina 51 99 77 90 79 96

Üçköy Harabi Ali 36 57 86 23 87 75

Üçyol* Sideriyi 31 7 43 1

Yandere* Hathi 26 64 87 7

Yavruköy Kuruki 38 20 72 76 82 90

Yerköy Bınardka 33 72 25 89 95 57

Yolbilen Arbeti 14 79 135 26 76 39

Yolindi Cıbıltini 18 25 49 9 74 98

* Boşalmış köyler.

1967 Mardin il yıllığında Nusaybin’e bağlı köyler arasında geçen Gürkaynak, Yakınköy ve Kutlubey köyleri bu gün için Nusaybin’e bağlı köyler arasında bulunmamaktadır.

Page 678: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

668

Tablo 2:

1967 Yılında Nusaybin’e Bağlı Mezralar31:

Mezra Bağlı olduğu Köy Mezra Bağlı

olduğu Köy

Oğulcuk Açıkyol Şekerin mağaraları Kaleli

Tekağaç Bakacık Gedikli Odabaşı

Sapanlı Bakacık Taşağıl Pazar

Kulaçlı Beylik Sayar Söğütözü (Söğütlü)

Mağaracık Çilesiz Ocaklı Söğütözü (Söğütlü)

Yelekli Dağiçi Dursun Tepeören

Uzuntaş Dağiçi Erdoğdu Tepeören

Arpalı Değirmencik Topaçlı Tepealtı

Hırbehınar Dirim Küme Tepealtı

Sarnıç Düzce Yakınca Taşköy

Nuartlı Gürün Güzelsu Üçköy

Harep şemdina Hasantepe Kuşkaya Yandere

Tekir İkiztepe Sınırtepe Yerköy

Şenlik Kalecik Sürmeli Yolbilen

Hop mağaraları Kalecik Yamaç Yolbilen

1967 yılında Nusaybin’e bağlı mezralar yukarıdaki tabloda verilmiştir. 1967 yılında Nusaybin’e bağlı mezraların bazıları, Nusaybin kaymakamlığından aldığımız 2004 yılına ait listeden farklılıklar göstermektedir.

31 1967 Mardin İl Yıllığı, s. 33-34.

Page 679: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

669

Tablo 3:

2004 Yılında Nusaybin’e Bağlı Mezralar ve Bağlı Bulundukları Köyler:

Mezra Bağlı Olduğu Köy Mezra Bağlı

Olduğu Köy

Aydınlar çiftliği Akçatarla Ocaklı Söğütlü

Nizamettin çiftliği Akçatarla Sayar Söğütlü

Sapanlı Bakacık Yakıncı Taşköy

Bastunke Çatalözü Topaçlı Tepealtı

Marincik Çilesiz Dursunlu Tepeören

Yelekli Dağiçi Servan Turgut(lu)

Tekir İkiztepe Güzelsu Üçköy

Taşlıca Kalecik Kuşkaya Yandere

Gedikli Odabaşı Kasrık Yolbilen

4- Eğitim-Öğretim

Nusaybin’de 1884-1885 senesinde bir iptidai mektebinin açılmış olduğunu32, 1900 yılında da 1 sıbyan mektebinin bulunduğunu görmekteyiz33. Cumhuriyet döneminde ise kurulmuş olan en eski okul (1927 yılında) Merkez İlkokulu’dur. Okulun şimdiki adı Atatürk İlköğretim Okuludur. Okul 1964 yılında yıktırılmış ve tekrar yaptırılarak yeni eklemelerle şimdiki halini almıştır.

Daha sonra, şimdi ilköğretim okulu olarak hizmet veren Yıldırım İlkokulu (1960), Cumhuriyet (Devrim) İlkokulu (1964), Yavuz Selim İlkokulu (1976), Edip Mungan İlkokulu (1985), Fatih Sultan Mehmet İlkokulu (1988), Gazi Paşa İlkokulu (1993), Zeynel Abidin İlkokulu (1994), Bülent Pakdemir İlköğretim Okulu (1998), Misak-ı Milli İlköğretim Okulu, Merkez İlköğretim Okulu (1998) ve bir ana okulu açılmıştır. Yatılı İlköğretim Bölge Okulu (YİBO) 1984-85 eğitim-öğretim yılında sekiz yıllık temel eğitim halinde hizmete

32 Diyarbakır Salnâmeleri, C. III, s. 351. 33 Diyarbakır Salnâmeleri, C. V, s. 203.

Page 680: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

670

girmiştir. 2000-01 eğitim-öğretim yılında da Oğuzhan İlköğretim Okulu açılmıştır. Halk Eğitim Merkezi 1947’de hizmete açılmıştır34.

1973 yılında burada bir lise ve akşam kız sanat okulu bulunmaktadır35. 1987 yılında ise; Nusaybin Lisesi, Endüstri Meslek Lisesi, Ortaokul, Yatılı İlköğretim Bölge Okulu ve Kız Sanat Okulu bulunmaktadır. Ayrıca Akarsu beldesinde de bir ortaokul mevcuttur36.

Tablo 4:

Nusaybin’de 1923-1973 Yılları Arasındaki Okul Durumu37;

Yıllar Şehir Köy 1923 - - 1923-1933 1 - 1933-1943 1 - 1943-1953 2 6 1953-1963 2 16 1963-1973 3 39

1967 senesinde okuma-yazma bilen kişi sayısı 5.792’dir38 ve halkın yaklaşık %30’u okur-yazardır. Köylerde ise kadın ve kızların çoğunluğu okur-yazar olmadığı gibi Türkçe’yi de bilmemektedirler39. 1980’lerde başlatılan okuma-yazma kursları nedeniyle ilçede okuma-yazma bilenlerin sayısı artmıştır. Bunun sonucu olarak okuma-yazma bilenlerin oranı gittikçe yükselmiş, 2000 yılı itibariyle Nusaybin’de okuma-yazma oranı % 74’e ulaşmıştır40.

34 Tarihin Tanığı Nusaybin, Nusaybin Belediyesi, Nisan 2001, s. 127. 35 1973 Mardin İl Yıllığı, s. 139. 36 1987Mardin İl Yıllığı, s. 147. 37 1973 Mardin İl Yıllığı, s. 142. 38 1967 Mardin İl Yıllığı, s. 93. 39 1967 Mardin İl Yıllığı, s. 62. 40 Tarihin Tanığı Nusaybin, Nusaybin Belediyesi, Nisan 2001, s. 128.

Page 681: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

671

Tablo 5: 1967’de

Nusaybin’de Orta Öğretim (Nusaybin Ortaokulu) Durumu41:

Öğrenci sayısı

Öğretmen sayısı Öğrenci

Erkek Kız Erkek Kadın Toplamı

Öğretmen Toplamı

197 53 4 2 250 6

Tablo 6:

1967 Yılında Nusaybin’de İlk Okul Durumu42:

Merkez Okul Sayısı

Öğretmen Sayısı

Köy Sayısı

Nahiye ve Köy

Okulları Sayısı

Okulsuz Köy

Sayısı

Öğrenci Sayısı

4 50 67 32 35 2.760

Tablo 7:

1997-2000 Yılları Arasında Liselerde Bulunan Toplam Öğretmen ve Öğrenci Sayısı43:

1997-1998 1998-1999 1999-2000

Öğretmen 42 65 67

Öğrenci 1.456 1.357 1.503

Nusaybin’de 2001 yılı itibariyle bir Genel Lise, bir Mesleki Teknik Eğitim Merkezi (METEM) ve bir İmam Hatip Lisesi bulunmaktadır. 1992 yılında toplam 27 okul kapanmış ancak 2002-2003 yılında bunlardan 4 tanesi tekrar eğitim-öğretime başlamıştır. Daha sonra 1 okul öğrenci azlığı nedeniyle kapanmıştır. 2003-2004 eğitim-öğretim yılında 41 köyün okulu açık bulunmaktadır. Ancak 24

41 1967 Mardin İl Yıllığı, s. 93. 42 1967 Mardin İl Yıllığı, s. 95-99. 43 Tarihin Tanığı Nusaybin, Nusaybin Belediyesi, Nisan 2001, s. 127.

Page 682: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

672

köyün ise okulu kapalı durumdadır. Bu dönemde köylerdeki toplam öğrenci sayısı 5770, öğretmen sayısı da 135’tir44.

Eskiden yöre halkı ilköğretimden sonra çocuklarını -özellikle kız çocukları- okula göndermemekteydi. Halkın ilkokuldan sonra çocuklarını okula göndermemesinin nedeni, orta öğretim kurumlarının yaygın olmaması, bu okulların bulunduğu yerlerde de öğrencilerin barınma probleminin olmasından kaynaklanmaktaydı. Sekiz yıllık mecburi ilköğretimle beraber yaygınlaşan yatılı okullar nedeniyle öğrencilerin barınma ihtiyacı karşılandığından, öğrenim gören öğrenci sayısında büyük artış olmuştur. Bu da doğal olarak bütün bölgede okuma-yazma bilen nüfusun hızla artması anlamına gelmektedir. İlköğretimden sonra ortaöğretim okullarının yaygınlaştırılması veya ortaöğretimlerin bulunduğu yörelerde öğrencilerin barınma ihtiyaçlarının karşılanması gerekmektedir.

5- Ekonomi

Nusaybin, yerleşim bölgesi olarak ovada kurulduğundan, Mardin il merkezi ve diğer birçok ilçeye oranla daha kolay gelişmiştir.

1967 yılında ilçede elektrik üreten iki tane küçük dizel elektrik motorunun mevcut olması ilçede elektrik kullanıldığını göstermektedir45.

Birleşen bu akarsular üzerinde kurulan Çağçağ hidroelektrik santralinden Nusaybin’in ihtiyacı olan enerjinin bir kısmı karşılanmaktadır46. Nusaybin’in 5 km kuzeyinde; Bahçebaşı köyünde kurulan Çağçağ hidroelektrik santralinin yapımına 1963 yılında başlanmış ve santral 1968 yılında işletilmeye başlanmıştır. Bu santral Nusaybin ilçesi gibi birçok merkezin elektrik ihtiyacının bir kısmını karşılamaktadır47. 1987 yılında toplam 61 köyde elektrik bulunmaktadır ve bu dönemde elektrifikasyon oranı % 87,14’tür48.

Çağçağ’ın ana kollarından olan Beyazsu’dan 256 bin kişinin su ihtiyacını karşılayacak şekilde tasarlanan proje, 2001 yılının

44 Nusaybin Milli Eğitim Müdürlüğü Verileri. 45 1967 Mardin İl Yıllığı, s. 62. 46 Tarihin Tanığı Nusaybin, Nusaybin Belediyesi, Nisan 2001, s. 75. 47 “Mardin” maddesi, Yurt Ansiklopedisi, C. VIII, s. 5792. 48 1987 Mardin İl Yıllığı, s. 79.

Page 683: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

673

başlarında tamamlanmış ve buradan sağlanan su kente verilmeye başlanmıştır49. İlçe içme suyunun bir kısmının buradan karşılanması ve sulamada kullanılması nedeniyle bu su kaynaklarının Nusaybin için önemi büyüktür.

6- Tarım ve Hayvancılık

Mardin şehri önlerinden başlayıp Nusaybin’e kadar devam eden 800 km2’lik alanı kapsayan Nusaybin ovası verimli bir tahıl ambarı50 niteliğindedir. Burası Mardin eşiğinin güneyinde kalan ve tarihte ünlü Mezopotamya ovalarının kuzey kesimini oluşturan düz bir alandır. Bu ova; Şanlıurfa il alanında kalan Ceylanpınar ovasının doğu uzantısı durumundaki Kızıltepe ovasının doğuya doğru devamı durumundadır. Bu ovada sulama olanakları son derece kısıtlıdır. Çünkü yöredeki akarsular genellikle yaz aylarında kurumaktadır. Yazları çok sıcak ve kurak geçtiğinden burada çoğunlukla tahıl ve baklagiller yetiştirilmektedir51.

Arazinin engebeli olduğu yerlerde modern araçlar kullanılamadığından, topraklar insan ve hayvan gücü ile işlenmektedir.

Nusaybin ekonomisi temelde tarıma dayanmasına rağmen, ilçedeki tarımsal yapı, meydana gelen gelişmelere ayak uyduramamış, geleneksel, kapalı ve durağanlıktan kurtulamamıştır52. İlçedeki tarımsal üretim büyük ölçüde doğal koşullara bağlıdır. Çağçağ Barajı’nın yapılmasıyla birlikte modern tarıma geçme çabaları da hız kazanmıştır.

Ziraatı yapılan ürünlerin çeşidi az olup, üretimde gelişmiş teknoloji fazla kullanılmamaktadır. Bunun yanında elde edilen ürünlerin pazarlanmasında da zorluklar yaşanmaktadır. Bu durum ilçe tarımının yapısal özelliğini yansıtmaktadır.

Nusaybin’de tarımdan elde edilen ürünlerin yeri büyük önem arz etmektedir. Ovalarda büyük çapta zirai üretim yapılmaktadır. Yer yer çöl ve Akdeniz ikliminin etkisinde kalan, çok az yağış alan ve

49 Tarihin Tanığı Nusaybin, Nusaybin Belediyesi, Nisan 2001, s. 75. 50 1967 Mardin İl Yıllığı, s. 43. 51 “Mardin” maddesi, Yurt Ansiklopedi., C. VIII, s. 5753. 52 “Mardin” maddesi, Yurt Ansiklopedisi, C. VIII, s. 5777.

Page 684: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

674

zaman zaman kuraklık tehlikesiyle karşılaşan (ovalık) yörenin bir çok yerinde pamuk, kuru tarımın büyük bir kısmını teşkil eden buğday, arpa ve mercimek yetiştirilmektedir. Bu ürünler arasında yer alan mercimek, ülke çapında önem taşımaktadır. Bunlardan sonra diğer baklagiller, mısır ve susam da yetiştirilmektedir. Dağlık yörelerde bağcılık yapılmaktadır ve az da olsa uğraş verilen zeytincilik son yıllarda önemli gelişme kaydetmiştir. Çağçağ akarsuyunun etrafında da sebzecilik ve bostancılık yapılmaktadır. Ayrıca bu su ile sulanan Nusaybin ovasında önceleri çeltik yetiştirilmesine rağmen sonraları daha kârlı olan pamuk ekimine başlanmıştır.

İlçenin ekime elverişli olmayan yörelerinde başlıca etkinlik büyük ve küçük baş hayvan besiciliğidir. İlçe tarımı için en büyük sorunlardan bir tanesi sulamadır. Havaların çok sıcak olması sonucunda buharlaşmanın yüksek oluşu ve sulama imkanlarının kısıtlı olması nedeniyle ilçede büyük çapta kuru tarım yapılmaktadır. Daha fazla yerde sulu tarıma geçilmesi halinde tarımsal üretimin verimlilik düzeyinde büyük artış görülecek, yetiştirilen ürün türünde değişiklik olacak ve ürün çeşitliliği artacaktır. Böylece yalnız tarımsal üretimde değil, genel olarak ekonomide ve dolayısıyla toplumsal yapıda bir canlanma gerçekleşebilecektir.

1970’lere gelinceye kadar ilçede nadas oranının çok daha yüksek olduğu görülmektedir. Ancak 1970’lerde özellikle Nusaybin ovasında sulu tarımın giderek yaygınlaşması ve dönüşümlü ekimi kolaylaştıran baklagiller üretiminin de artmasıyla, nadas alanları daraltılmıştır. Tarımda sanayi makinelerinin kullanılmasıyla birlikte yeni alanlar tarıma açılmıştır. Bu nedenle ekili alanların hızla genişlediği görülmüştür53.

Nusaybin ilçesinde, tarım sektöründe faal bir nüfus bulunmaktadır. Fakat sektördeki bu faal nüfustan, gerek ürün çeşitliliğine gidilmemesi gerekse aynı sezonda başka ürün alınmaması gibi sebeplerle istenilen verim elde edilmemektedir. Bölgede yetiştirilen ürünler arasında büyük bir oranı oluşturan buğday-arpa üretimi devamlı bir meşguliyeti gerektirmemekte, halkın geleneksel üretim anlayışına uygun düşmektedir.

53 “Mardin” maddesi, Yurt Ansiklopedisi, C. VIII, s. 5784.

Page 685: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

675

Oran olarak faal gözüken ilçe nüfusunun, ekonomik kriterler ele alındığında, faal olmadığı görülmektedir. Dolayısıyla büyük bir oranda gizli işsizlik mevcuttur. Bir taraftan işsizliğin ortadan kaldırılması gerekmekte, diğer taraftan da boş zamanların değerlendirilmesi zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Klasik tarım yöntem ve teknikleri hala terk edilemediğinden teknolojinin gelişmesine paralel olarak tarımsal üretim yapılamamaktadır.

Hayvancılık da Nusaybin ekonomisinde önemli bir yer tutmaktadır. Ancak gerek sanayileşme gerekse otlak ve meraların tarıma açılması gibi nedenlerle hayvancılıkta gerileme görülmektedir.

Yüksek dağ yamaçlarında ve akarsu boylarında meşe ve benzeri ağaçlardan oluşan ormanlar vardır. Fakat büyük bir kısmı bozkır görünümündedir54.

İlçe orman bakımından çok fakirdir. Usulsüz kesimler, tarla açmalar v.b. gibi sebeplerle ormanların sınırları daralmış, ormanlar sarp kayalara, sığınmış durumundadır. Yüksek tepeliklerde muhtelif cins meşe topluluklarının arasına sakız ağacı, söğüt ve çınar dağılmış ve bunlar ilçenin bitki örtüsünü oluşturmuştur55.

7- Ticaret

Osmanlı döneminde İstanbul merkez olmak üzere Anadolu ve Rumeli’de sağ, orta ve sol kol şeklinde üç ana kol halinde uzanmaktaydı. Bu yollar içersindeki Anadolu’daki orta kol yolu Nusaybin’in de içerisinde bulunduğu alanı kapsamaktaydı ve Üskür’dan başlayıp Diyarbekir üzerinden Bağdat ve Basra’ya ulaşmaktaydı56. Günümüzde de aynı şekilde bu bölge ticari önemini korumaktadır. Ortadoğu ile kara yolu ulaşımını sağlamada Nusaybin büyük bir öneme sahip bulunmaktadır. Nusaybin’in ticaret yolları üzerinde önemli bir kavşak olması, gerek Suriye ve gerekse Irak sınırına yakın oluşu gibi nedenlerle ticaret ile taşımacılık Nusaybin ekonomisinde önemli bir yere sahiptir.

54 “Mardin” maddesi, Yurt Ansiklopedisi, C. VIII, s. 5756. 55 1967 Mardin İl Yıllığı, s. 44. 56 Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, İstanbul 1989, Çağ yay. , C.

XII, s. 441.

Page 686: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

676

Bir sınır kasabası olan Nusaybin’de yakın zamanlara kadar yasa dışı sınır ticareti çok yaygındı. Suriye eşkıyası tarafından Nusaybin'de koyunların çalındığını, bunun sonucun rapor tutulduğunu görüyoruz57.

Nusaybin eskiden beri komşu ülkelerden Suriye ile ticaret yapmakta, canlı hayvan, kumaş, halı, bakır ve gümüş gibi ürünler satarak gelir sağlamaktaydı. 1980’den sonra alınan önlemler ve Suriye tarafının da konuya gösterdiği ilgi sonucunda yasa dışı sınır ticareti büyük oranda ortadan kalkmıştır58. Şu anda Nusaybin’den Suriye’ye (Kamışlı kasabası) açılan sınır kapısı ile sınır ticareti gerçekleştirilmektedir.

Akdeniz kıyılarından kara yolu ile Ortadoğu ülkelerine gönderilecek olan mallar Nusaybin üzerinden taşınmaktadır. Bu nedenle Nusaybin ekonomisi için, Habur sınır kapısına bağlı olarak yapılan nakliyecilik büyük bir önem arz etmektedir.

İlçede gelişmiş bir ticaretten söz edilemez. İlçede sermaye birikimi çok düşük düzeyde olduğundan, ticaret kuruluşlarının büyük çoğunluğu yerel gereksinimleri karşılamaya dönük iş yerleri olup küçük ölçeklidirler.

8- Sanayi

Nusaybin’in sanayisi Cumhuriyet’in kurulmasından beri çok fazla değişmemiştir. Enerji, ulaşım ve sulama gibi alanlardaki alt yapı yetersizliği, büyük ticari merkezlere uzak olması ve sermaye birikiminin fazla olmaması, buradaki sanayinin gelişmemesinin nedenlerindendir. Tarım alanındaki durağan ve geleneksel yapının da sanayiyi olumsuz etkilediği söylenebilir. Bu nedenle ilçe, dış sermaye için bir cazibe merkezi olamamaktadır. Yerli sermaye de daha kârlı bir alan olan ticarete yönelmektedir. Sanayinin gelişmesine yol açacak sermaye birikimi uzun süre sağlanamamıştır.

Yeterince sanayileşemeyen Nusaybin’de, özellikle kırsal kesimdeki gençler büyük şehirlerde inşaat işçiliği yapmakta, çevre il ve ilçelerde mevsimlik olarak çalışmaktadırlar.

57 BCA, Tarih: 29/4/1929, Sayı:… , Dosya: 106581, Fon Kodu: 30..10.0.0,

Yer No: 127.914..4. 58 “Mardin” maddesi, Yurt Ansiklopedisi, C. VIII, s. 5794.

Page 687: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

677

Mardin’deki madenlerden biri çimento hammaddesidir. 70.000.000 ton toplam rezervli bu damarlar merkez ilçe ve Nusaybin dolaylarındadır59.

9- Nüfus

Tablo 8:

1927-2000 Yıları Arasında Nusaybin’de Nüfus Durumu;

Yıllar Merkez Köyler Toplam

1927 2.851 9.571 12.422

1935 1.931 14.634 16.565

1940 2.074 14.229 16.303

1945 2.311 13.820 16.131

1950 2.647 17.716 20.363

1955 3.104 20.043 23.147

1960 5.011 24.674 29.685

1965 7.584 28.533 36.117

1970 13.941 29.372 43.313

1975 23.684 31.950 55.634

1980 30.981 32.580 63.561

1985 45.178 37.542 82.720

1990 49.671 35.777 85.448

1997 56.305 24.943 81.248

2000 81.858 15.798 119.196

*(1970 yılına kadarki nüfus oranları 1973 il yıllığından alınmıştır.)

59 “Mardin” maddesi, Yurt Ansiklopedisi, C. VIII, s. 5753.

Page 688: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

678

Tablo 9:

1970 Yılında Nusaybin’de Kadın-Erkek Nüfusu;

Şehir Köy

Kadın Erkek Toplam Kadın Erkek Toplam

6.582 7.359 13.941 14.407 14.495 29.372

1927 yılında 2851 olan Nusaybin merkez nüfusu, 1935 yılında 1931’e düşmüştür. Tarıma elverişli topraklar üzerinde kurulmuş olan Nusaybin ilçesinin nüfusu 1950’den sonra hızla artmaya başlamıştır. 1950-1980 döneminde Nusaybin ilçesinin nüfusu % 211 artmıştır60. 1939-1945 yılları arasında devam eden II. Dünya savaşından dolayı erkekler askere alındığından dolayı ülkenin bütününde olduğu gibi Nusaybin’de de bu dönemde nüfus artışı olmamıştır. Aksine az da olsa nüfusta bir azalmanın olduğu görülmektedir.

Tablo 10:

Nusaybin’in 1980 Yılı Nüfus Yoğunluğu61:

Yüz Ölçümü

Toplam Nüfus

Kent Nüfusu

Kır Nüfusu

Nüfus Yoğunluğu

1.177 63.561 30.981 32.580 54

1980 yılı nüfus sayımına göre nüfus büyüklüğü bakımından Nusaybin ilçesi, Merkez ilçe dışında Midyat ve Kızıltepe ilçelerinden sonra gelmekteydi. Nüfus yoğunluğu bakımından ise bu sıralama değişmektedir. 1980’de km2’de 54 kişi ile nüfus yoğunluğu bakımından Nusaybin ve Midyat birlikte Mardin’de üçüncü sırada yer alıyorlardı62. Şehirleşme ve diğer nedenlerden dolayı özellikle 1985’lerden itibaren köy nüfusunda azalma olduğu, şehir nüfusunda ise artış olduğu görülmektedir.

60 “Mardin” maddesi, Yurt Ansiklopedisi, C. VIII, s. 5758. 61 D.İ.E. Genel Nüfus Sayımı – 1980. 62 “Mardin” maddesi, Yurt Ansiklopedisi, C. VIII, s. 5788.

Page 689: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

679

Fazla gelişmemiş ilçelerden biri olan Nusaybin’de artan nüfusa, ilçe ekonomisi gerekli iş olanakları sağlayamamakta, bu nedenle gerek köyden ilçeye gerekse ilçe dışına bir göç hareketi yaşanmaktadır. Bir çok aile çocuklarına daha iyi gelecek hazırlamak ve onları daha iyi şartlarda okutmak için buradan göç etmektedir. Bu durum da ilçede göç hareketini hızlandırmaktadır.

10- İklim

Nusaybin, çöl iklimine yakın karasal iklimin ve Akdeniz ikliminin etkisi altındadır. Yağışlar genellikle kışın ve ilkbaharda düşer. Ancak sıcaklar çok erken bastırdığından, çok kısa bir bahar yaşanır ve yağışlar sona erer.

Bu yöredeki topraklar, ilin ekip-biçmeye en elverişli toprakları arasında olmakla beraber aynı zamanda burası ilin en az yağış alan kesimlerindendir. Bu nedenle tarımsal üretimi kısıtlayan en büyük sorun susuzluktur. Yağışların az olduğu yıllarda su yetersizliği kuraklığa dönüşür63.

Nusaybin’in iklimi üzerinde, kuzeydeki yüksek dağlar etkili olmaktadır. Bölgede kış döneminde oluşan yüksek basınç, kış aylarının soğuk geçmesine neden olur. Güneydeki çöl ikliminin etkisi altında bulunması nedeniyle de yazlar çok sıcak geçmektedir64.

11- Ulaşım-Haberleşme

1960’larda köyler ile ilçe, dolayısıyla il arasında ulaşım yollarının olmayışı ve ulaşım araçlarının yokluğu gibi sıkıntılar bulunmaktaydı. Ulaşımda olduğu gibi iletişimde de sıkıntılar bulunmaktaydı. Bu dönemde Nusaybin merkezde telefon santralinin mevcut olduğunu görüyoruz65. Köylerin tamamı bu dönemde modern haberleşme imkanlarından yoksundur. 1987 yılında ise telefon bağlantısı olmayan köy sayısı azdır ve yine bu dönemde Nusaybin ilçesi otomatik telefon santraline kavuşmuştur66.

63 “Mardin” maddesi, Yurt Ansiklopedisi, C. VIII, s. 5780-1. 64 “Mardin” maddesi, Yurt Ansiklopedisi, C. VIII, s. 5755. 65 1967 Mardin İl Yıllığı, s. 73. 66 1987 Mardin İl Yıllığı, s. 110.

Page 690: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

680

12- Diğer

İlçe merkezinde Bizans döneminden kaldığı tahmin edilen Maryakup kilisesi ve kilisenin 5-6 zemin katı derinliğinde Maryakup mezarı, bu kilisenin etrafında yapılan kazılar sonunda yer altında kalmış bir çok bina ve binaların harabelerinin kalıntılarının mevcut olduğu görülmüştür. Ayrıca Hz. Muhammed’in soyundan geldiği iddia edilen Zeynel Abidin ve onun kız kardeşi Zeynep’in türbelerinin bulunduğu camii ile yine Hz. Muhammed’in berberliğini yapmış olduğu söylenen Selmâni Pâk (Selmân-ı Farisi) ziyaretgâhı mevcuttur67.

Nusaybin’in 15 km kuzey doğusundaki Merdis-Marin kalesi ve harabeleri, 20 km kuzey doğusundaki Rhabdium-Hafemtay kalesi, 14 km kuzey doğusundaki Aznavur kalesi, Günyurdu ile Dibek köyleri arsındaki Haytam (Dimitriyus) kalesi, Günyurdu köyünün kuzey doğusundaki Turgutlu ve Değirmencik köyleri arsındaki Sirvan kalesi gibi daha birçok tarihi eser bulunmaktadır68.

Mardin müzesinde bulunan tarihi eserlerin önemli bir kısmı, Nusaybin yakınlarındaki Gırnavas Höyüğünden, 1980’lerde başlayan kazılar sonucunda ortaya çıkarılan eseler oluşturmaktadır. Nusaybin yöresinde yapılacak yeni kazılar ve bu yöreyle ilgili arşiv araştırmaları dünya uygarlığı ve bu uygarlık tarihi için şu anda bilinmeyen bir çok yeni ve değerli bilgiyi ortaya çıkaracaktır. Bunların ışığında elimizdeki mevcut bilgiler daha da zenginleşecek veya mevcut olan bu bilgiler değişecektir. Böylece karanlıkta kalmış olan tarihi konular aydınlığa kavuşacaktır.

67 1967 Mardin İl Yıllığı, s. 32. 68 1967 Mardin İl Yıllığı, s. 121-122.

Page 691: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

CUMHURİYET DÖNEMİNDE MİDYAT∗

Ramazan GÜNAY∗∗

Özet: Bu çalışma, Midyat’ın coğrafi konumunu, Cumhuriyet dönemindeki idari yapısını, Midyat belediyesi ve köylerini, Midyat’ın ekonomisini anlatmaktadır.

Değişik din, dil ve kültüre mensup insanları bünyesinde bulunduran Midyat; sayılan bu özellikleri ve tarihî dokusu itibariyle araştırıcıların dikkatini çeken bir konuma sahiptir.

Midyat’ın adı, bazı kaynaklara göre, birçok değişmelerden sonra Farsça, Arapça ve Süryanice karışımından meydana gelmiş, “ayna” anlamına gelmektedir. Başka bir rivayete göre de Midyat, mağaralar kenti anlamına gelen “Matiate” kelimesinden ismini almıştır. Bu görüşü ileri sürenler, “Matiate” isminin Asur yazıtlarında M.Ö. IX. yüzyılda geçtiğini ifade etmektedirler1.

∗∗ Okutman Ramazan GÜNAY Dicle Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü.” Geçmişten Günümüze Midyat Sempozyumu “19,21 Haziran 2003 1 İbrahim İşler-Mehmet Çetin, Dinler ve Diller Diyarı Midyat, s. 14.

Page 692: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

682

Mardin’in kimler tarafından kurulduğu bilinmediği gibi, Midyat’ın da kimler tarafından ve ne zaman kurulduğu bilinmemektedir. Fakat Mardin’in kuruluşu, eski Yakındoğu tarihine göre Sümerlere kadar dayandırıldığına göre, Midyat’ın tarihinin de çok eski olduğu düşünülebilir.

Asur metinlerindeki “Nirbu” coğrafi terimi ile de Tur ‘Abidinin orta kısmı kastedildiği zannedilmektedir. Midyat, Tur ‘Abidin olarak adlandırılan bölgenin merkezi konumundadır2.

Mardin ve havalisi savaş yapılmadan3, Yavuz Sultan Selimin takip ettiği Doğu siyasetinin bir neticesi olarak, Şah İsmail ile 23 Ağustos 1514 (2 Recep 920)’de Çaldıran’da4 yapılan ve Osmanlı ordusunun galebesi ile biten savaştan sonra Osmanlı Devletine bağlanmıştır. Bölge Diyarbekir Eyaleti’ne bağlanmış, merkezi Amid olmak üzere Diyarbekir Beylerbeyiliği meydana getirilmiştir.

1) Coğrafi Konum ve Yapı

Kuzeyde Batman’a bağlı Gercüş, kuzey doğuda Dargeçit, doğuda İdil, batıda Ömerli, kuzey batıda Savur ve güneyde Nusaybin ilçeleri ile komşu olan Midyat, Mardin’e 65 km. uzaklıktadır. Yakınında bulunan tepeler arasında ve Mezopotamya’nın münbit ovalarının birinin ortasında yüksek bir noktada bulunmaktadır.

Midyat’ta ilk yerleşim yerlerinin mağaralar olduğunu gösteren “Eleth” mevkiinin Romalılar döneminden günümüze kadar geldiği söylenmektedir. Midyat’a 3 km uzaklıkta ve Acırlı Beldesi yakınlarında bulunan “Eleth” mevkii Hasankeyf’e benzer özellikler gösterir5.

Arazi yapısı genel olarak “Midyat kalkeri” olarak adlandırılan kayalık bir yapıya sahip olup, bu katmanın meydana getirdiği derin vadi ve tepeler şeklindedir6.

2 Nejat Göyünç, XVI. Yüzyılda Mardin Sancağı, Ankara 1991, s. 2. 3 N. Göyünç, a.g.e., s. 20. 4 N. Göyünç, a.g.e., s. 16. 5 Dinler, Diller ve Kültürler Şehri Midyat, Midyat Kaymakamlığı, 2000, s.

4. 6 Midyat Kaymakamlığı, a.g.m., s. 4.

Page 693: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

683

Bölgedeki Mardin-Midyat eşiği adı verilen ve üzerinde bir çok tepeler bulunan yüksek plato, batıda Diyarbekir’in güneybatısındaki Karacadağ’dan, güneydoğuda Dicle kenarından Cizre’ye kadar devam eder. Bu plato, aynı zamanda, yukarı Mezopotamya’nın su bölümü hattını teşkil eder7.

Midyat, 1083 km2 yüz ölçümünde ilçenin merkezidir. Arazileri genellikle engebeli olmakla beraber, çok yüksek dağları bulunmamaktadır. İlçe merkezi 800-1100 metre arasında değişen bir yaylada kurulmuştur8.

Midyat’ın bulunduğu bölgenin eskiden ormanlarla kaplı bir alan olduğu bu gün Midyat bölgesinde bulunan palamut ve meşe köklerinden anlaşılmaktadır. Günümüzde ise bölgenin dağ ve arazileri genellikle bitki örtüsünden yoksundur. Buralarda bitki örtüsünün bulunmaması, ağaçların bilinçsizce kesilmesi ve yerlerine yenilerinin dikilmemesi sebebiyledir.

Midyat ilçesinde belli başlı Aksu (Beyaz su) ve Karasu (Siyah su) çayları bulunmamaktadır.

2) İdari Yapı

Midyat, XIX. yüzyılın ortalarında Osmanlı idarî teşkilatlanmasında kaza statüsüne erişmiştir. Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında Midyat’ın idaresi Estel9 kesiminde bulunmaktaydı. Ancak idare merkezi 1932 senesinde Midyat kesimine taşınmıştır.

05.05.1938 tarihinde Midyat Hükümet Konağı’nın emaneten yaptırılmasına karar verilmiş10 ve 30.05.1940 tarihinde Midyat Hükümet Konağı inşaatına ait ihale muteber sayılmıştır11. Midyat kesiminde bulunan Hükümet Konağı 194012 senesinde tekrar Estel 7 N. Göyünç, a.g.e., s. 1. 8 İ.İşler-M.Çetin, a.g.e., s. 15. 9 Midyat ilçesinin iki kesiminden biri olan “Estel kesimi” olarak

adlandırılan yerleşim yeri Tur ‘Abidin bölgesinin önemli yerlerinden biridir. 1703 yılında burada yayılan veba salgını nedeniyle adeta boşalan bu kesimde daha sonraki zamanlarda tekrar nüfus artışı olmuştur.

10 Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi (BCA), Sayı:2/8713, Dosya:83-70, Fon Kodu:30..18.1.2,Yer No: 83.38..13.

11 BCA, Sayı:2/13587, Dosya:83-95,Fon Kodu:30..18.1.2, Yer No:91.51..7. 12 1973 Mardin İl Yıllığında 1944 tarih gösterilmektedir. s. 83.

Page 694: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

684

kesimine alınmıştır. Şu anda ise Hükümet Konağı olarak hizmet gören yeni bina Midyat-Estel arasında bulunmaktadır13.

Midyat ve Estel kesimi olarak iki kısma ayrılan ilçenin, 1967 yılında Midyat kesiminde Gölcük, Akçakaya, Işıklar ve Cumhuriyet mahalleleri; Estel kesiminde de Ulucami, Yenimahalle, Ortaçarşı, Bağlar ve Bahçelievler mahalleleri bulunmaktadır14.

1973 yılında Midyat’a bağlı bir bucak ve 81 köy bulunmaktadır. Şu anda Mardin iline bağlı olan Dargeçit ilçesi daha önceden Midyat ilçesine bağlı iken 19 Haziran 1987 tarih ve 3392 sayılı yasa ile ilçe olmuş ve 1990 tarihinde 35 köy ile Midyat ilçesinden ayrılmıştır15.

Midyat Kaymakamları16: Göreve Başlama Görevden ayrılma

Rifat Köke ………… 01.05.193617

A.Rahmi Kocamanoğlu 15.05.1936 14.09.1936

M.Ali Durusoy 05.07.1936 10.01.1941

Niyazi Arı 10.01.1941 12.04.1944

Necmettin Kutes 30.05.1944 13.06.1945

Ali Akseven 18.10.1945 22.05.1947

Çetin Sururi 25.06.1947 05.02.1949

Adnan Onurkan 20.04.1949 22.02.1950

İlhami Erten 04.03.1950 05.10.1951

R.Bilge Gurun 26.09.1951 25.07.1952

Osman Hepdoğan 13.08.1952 02.07.1953

A.Sami Gözen 18.09.1953 03.08.1956

M.Raif Güney 27.08.1956 10.12.1956

13 İ.İşler-M.Çetin, a.g.e., s. 19. 14 1967 Mardin İl Yıllığı, s. 28. 15 İ.İşler-M.Çetin, a.g.e., s. 17. 16 İ.İşler-M.Çetin, a.g.e., s. 17. 17 BCA, Sayı: 12158, Fon Kodu: 30..11.1.0, Yer No: 103.14..14.

Page 695: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

685

Fikri Kiper 13.12.1956 18.05.1958

Rıfat Alkan 29.10.1958 06.08.1959

M.Ekrem Senay 29.03.1959 18.07.1960

Şerafettin Tarhan 19.07.1960 21.04.1961

Adnan Darendeliler 26.03.1962 05.12.1964

Bayram Özen 18.12.1964 02.08.1965

Sadrettin Yedidağ 16.09.1967 10.09.1970

A.Turhan Sarıca 22.09.1970 19.04.1971

Yavuz Mete 30.04.1971 02.07.1971

A.İlter Taner 05.08.1971 15.10.1972

Cemalettin Özdal 15.12.1972 06.08.1976

Erol Ertuğrul 28.08.1976 19.07.1979

Halis Peker 27.09.1979 10.12.1980

Hüseyin Önal 29.11.1980 07.08.1981

Ferhat Baştürk 01.09.1981 ………….

Muzaffer Dilek 15.05.1984 …………..

O.Nuri Çobanoğlu 19.01.1984 22.10.1986

M.Kemal Özgün 13.11.1986 21.09.1988

Hayrettin Altınok 21.09.1988 06.08.1990

Mustafa Karslıoğlu 03.09.1990 23.07.1992

Abdullah Kalkan 14.09.1992 22.08.1994

Mehmet Okur 30.09.1994 17.10.1996

Feyzullah Özcan 02-09-1996 16-10-2000

Kemal Adil 18-10-2000 23-10-2001

Ahmet Turhan 23-10-2001 09-10-2004

Mustafa Yılmaz 09-10-2004 …………

Page 696: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

686

3) Midyat Belediyesi ve Köyler

1890 yılında belediye teşkilatı kurulan18 Midyat’ta, 1925 tarihinde iki ayrı belediye (Midyat-Estel) kurulmuştur. Bu dönemde;

Estel kısmında belediye başkanı olarak görev yapanlar:

İbrahim Delibalta

Abdulgani Efendi

Ömer Kayapınar (Vekaleten)

Hüseyin Atalay (Vekaleten)

Midyat kısmında belediye başkanı olarak görev yapanlar:

Gelli Hımıs

İsa Zatte

Reşit Aziz

1930 senesinde iki ayrı belediye birleştirilerek tek çatı altında toplanmıştır.

Midyat ilçesinde görev yapan belediye başkanları

Arif Rahmi Kocamanoğlu 1930 ……

Mahmut Arıkan 1930 1943

Selim Önen 1943 1950

Seyfi Güneştan 1950 1957

Nuri Midyat 1957 5 ay

Zekiye Midyat 1957 1961

Necati Gürel 1961 ……

Mahmut Öztoprak 1962 ……

Adnan Darendeliler 1962 1963

Ziver Midyat 1963 1977

Cemil İşler 1977 1984 18 1973 Mardin İl Yıllığı, s. 83.

Page 697: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

687

Ziver Midyat 1984 1989

İsa Ekingen 1989 1994

Felemez Aslan 1994 1999

Şehmus Nasıroğlu 1999 ……

1967 yılında Midyat belediyesi; bir başkan, 19 üye ve bir muhasip ile dört zabıt memurundan ibarettir19.

Tablo 1:

1965-1967 yılları arasında Midyat belediyesinin gelir-gider durumu20;

1965 1966 1967

Gelir 279.511 410.875 234.094

Gider 226.642 444.249 282.360

Midyat’ta ilçe merkezi dışında 6 belde bulunmaktadır. Merkez belediyesinden başka mevcut olan belediyeler şunlardır21:

Acırlı (Derizbin): İlçenin batı tarafına düşen ve ilçeye 5 km uzaklıkta bulunan beldedir. İlçenin eğitim yönüyle en gelişmiş beldesidir.

Çavuşlu (Şorusbah): 1992 senesinde belediye olup, Midyat’a 16 km uzaklıktadır.

Gelinkaya (Kefarhevar): 1992 senesinde belediye olup, ilçeye 12 km uzaklıktadır. Söğütlü (Kinderip): 1998 yılında belediye olup, ilçeye 13 km uzaklıktadır.

19 1967 Mardin İl Yıllığı, s. 169. 20 1967 Mardin İl Yıllığı, s. 169. 21 İ.İşler-M.Çetin, a.g.e, s. 60-61.

Page 698: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

688

Şenköy (Epşi): Midyat-Mardin yolunun 12. km’si üzerindedir. 1992 yılında belediye olmuştur. Burada bulunan “Kefilmelap” mağarası tarihi bir değere sahiptir.

Yolbaşı (Kefar’ılleb): 1992 senesinde belediye olup, ilçeye 5 km uzaklıktadır.

Bu gün Midyat, 61 köy ve 28 mezradan oluşmaktadır22. Şu anda Mardin iline bağlı Dargeçit ilçesi daha önceden Midyat ilçesine bağlı bir belde iken 1990 tarihinde 35 köy ile Midyat ilçesinden ayrılmıştır. Bu nedenle, 1990 öncesinde ve sonrasında, Midyat’a bağlı köy sayılarında ve nüfusunda değişiklik bulunmaktadır.

1973 senesinde Mardin İl Genel Meclisinin 28 üyesinden 5’i Midyat’ı temsil etmekteydi.

Tablo 2: Midyat ilçesine bağlı köylerin eski ve yeni isimleri23:

Yeni Adı Eski Adı Yeni Adı Eski Adı

Adaklı İkizdere Düben

Alagöz Bakıysan İzbırak Zaz

Altıntaş Keferzi Kayabaşı Şakolini

Anıtlı Hah Kayalar Keferzota

Bağlarbaşı Arnas Kayalıpınar Mıkri

Bardakçı Bate Kutlubey Tınat

Barıştepe Salhi Mercimekli Hapsinas

Başyurt Zahuran Narlı Halah

22 Midyat Kaymakamlığı, a.g.m., s. 6. 23 İ. İşler-M. Çetin, a.g.e., s. 62-66

Page 699: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

689

Budaklı Kerşaf Ortaca Hiştirek

Çaldere Hevirin Ovabaşı Kastaluni

Çalpınar Site Oyuklu Taka

Çamyurt Mesken Pelitli Ba’bunus

Çayırlı Kefnas Sarıkaya Haldah

Doğançay Mizizah Sarıköy Sa’ri

Doğanyazı Pirkan Sivrice Dallin

Dolunay Kefsenk Taşlıburç Kelehi Şeyh Ahmet

Düzgeçit Zernoke Tepeli Suvayi

Düzova Riş Toptepe Nebıl

Eğlence Zinevle24 Turgalı Hırba Halit25

Elbeğendi Harab-ı Kefri Üçağıl Köze

Erişti26 Yayvantepe Kartmin

Gülgöze Aynverd Yemişli Enhıl

24 Bu köy arşiv belgesinde Zinol olarak okunan köy ile aynı ise daha

önceden Mardin ili İdil ilçesi Basbirin bucağına bağlı iken 10.11.1951 tarihinde Midyat ilçesine bağlanmıştır. BCA, Sayı:24789, Fon Kodu:30..11.1.0, Yer No:227.39..17.

25 Daha önce Mardin iline bağlı olan İdil ilçesi-Basbirin bucağına bağlı Hirbehalit köyü, 10.11.1951 tarihinde Midyat ilçesine bağlanmıştır. BCA, Sayı:24789, Fon Kodu:30..11.1.0, Yer No:227.39..17.

26 Bu köy 2005 yılında Batman ili, Gercüş ilçesinden Midyat ilçesine bağlanmıştır.

Page 700: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

690

Gülveren Bahvar Yenice Tarabya

Güngören Keferbi27 Yeşilöz Kenani

Güven Bacın Ziyaret Ziyare (t)

Hanlar Hanika

Harmanlı Biydermemo

1967 yılında, Estel kesimi tamamıyla Müslümanlardan oluşmaktaydı. Midyat kesimi ise % 90 Katolik, Protestan, Ortodoks ve Süryani Kadim Hıristiyanlardan, % 10’u ise yerli Müslümanlardan oluşmaktaydı28. 1987 yılında bu oranların değiştiğini görüyoruz.. Yine Estel kesiminde tamamen Müslüman nüfus bulunmaktaydı ve Midyat kesimindeki nüfusun % 75’i Kadim Hıristiyanlardan, geri kalan % 25’i de Müslümanlardan meydana gelmekteydi29.

1987 yılında Midyat’a bağlı köy halkının % 90’ını Müslümanlar, % 9’unu Süryaniler % 1’ini de diğer unsurlar oluşturmaktaydı30.

4) Eğitim-Öğretim

Tablo 3:

1967 yılı itibariyle Midyat’ta bağlı 81 köy dahil okuma-yazma durumu31;

Köy adedi Okuma-yazma bilen kişi sayısı Genel nüfusa göre %

81 14.528 23,7

27 Mardin'e bağlı Keferbi köyü 09.4.1949 tarihinde Midyat ilçesine

bağlanmıştır. BCA, Sayı:22387, Fon Kodu:30..11.1.0, Yer No:204.10..14. 28 1967 Mardin İl Yıllığı, s. 62. 29 1987 Mardin İl Yıllığı, s. 222. 30 1987 Mardin İl Yıllığı, s. 222. 31 1967 Mardin İl Yıllığı, s. 93.

Page 701: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

691

Tablo 4:

1923-73 yılları arsında Midyat’ta ilköğretimde okul durumu32;

-192

3

1923

-193

3

1933

-194

3

1943

-195

3

1953

-196

3

1963

-197

3

Merkez - 1 2 2 4 5 Köy - - - 9 32 59

Toplam - 1 2 11 36 64

Tablo 5:

1967 Yılında orta öğretim33;

Öğrenci Sayısı Öğretmen sayısı

Erkek Kız Erkek Kız

398 31 6 2

Toplam: 429 Öğrenci Toplam: 8 Öğretmen

32 1973 Mardin İl Yıllığı, s. 142. 33 1967 Mardin İl Yıllığı, s. 93.

Page 702: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

692

Tablo 6:

2003 Yılında orta öğretim34;

Okullar Öğrenci Sayısı

Orta Dereceli Okul Sayıları Kız Erkek Toplam

Merkez 5 454 1460 1914

Belde 3 43 279 322

Toplam 8 2236

Okullar Öğrenci Sayısı

İlköğretim Okul Sayıları Kız Erkek Toplam

Merkez 13 5072 6154 11226

Belde 7 2174 2616 4790

Köy 48 1708 2071 3779

Toplam 68 19795

Yukarıdaki tabloya baktığımızda 2003 yılında 22.031 öğrencinin öğrenim gördüğü Midyat’ta halkın eğitim-öğretim konusunda belli bir bilince ulaştığını söyleyebiliriz.

1967 yılında Midyat merkezde 4, köylerinde ise 55 İlkokul bulunmaktadır. Toplam olarak 81 köye sahip olan Midyat’ın 26

34 2003 yılına ait bu bilgiler “Midyat İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün

14.04.2003 Tarihi İtibariyle Eğitim-Öğretim Durumları” verilerinden alınmıştır.

Page 703: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

693

köyünde ise bu dönemde okul bulunmamaktadır. Bu okullarda ise 6.369 öğrenci öğrenim görmektedir35. Bu öğrencilerin 3.874’ü erkek, 1.153’ü kız olmak üzere toplam 5.027 öğrencisi köyde okuyan öğrencilerden oluşmaktadır36.

1973 Öğretim yılında Midyat’ta; 1 lise, Midyat’a bağlı Dargeçit beldesinde 1 ortaokul ve 1 Akşam Kız Sanat Okulu olmak üzere 3 orta dereceli okul, 5 tane de ilkokul bulunmaktadır37. 1987 yılında Midyat merkezde Midyat Lisesi, Midyat Endüstri Meslek Lisesi, Midyat Ticaret Lisesi, Midyat Ortaokulu ve Midyat Pratik Kız Sanat Okulu bulunmaktadır.

1973 senesinde Midyat ilçesinde muhasebe kursu ile yetişkinlere 60 saat süreyle İngilizce kursu açılmıştır.

1970 yılında kurulan Midyat İl Halk Kütüphanesi 13.06.1972 tarihinde faaliyete geçmiştir.1973 yılında 1254 eser bulunmaktadır38.

1973 yılının Kasım ayında, ilçe Halk Kütüphanesi binasında, geçici olarak açılan Halk Eğitim Merkezi, kütüphanenin faaliyete girmesiyle kiralık bir binaya taşınmış, bina için 1973 yılında arsa temin edilmiştir39. İlçe Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğünün yetişkin nüfusa götürdüğü mesleki-teknik bilgi ve beceri ile sosyal ve kültürel kurslar sayesinde çevrede olumlu gelişmeler kaydedilmiştir. Bu kursların başında biçki-dikiş, makine nakışları, el sanatları, trikotaj, daktilografi, telkari gümüş işlemeciliği, üniversiteye hazırlık kursları, ev ekonomisi ve dil kursları gelmektedir40.

Bazı okullar göç nedeniyle 2003 yılı itibariyle hala kapalı durumda bulunmaktadır41. Bunlar; Çandarlı İlköğretim Okulu, Çayırlı İlköğretim Okulu, Çörekli İlköğretim Okulu, Elbeğendi İlköğretim Okulu, Güven İlköğretim Okulu, Taşlıburun İlköğretim Okulu,

35 1967 Mardin İl Yıllığı, s. 95. 36 1967 Mardin İl Yıllığı, s. 99. 37 1973 Mardin İl Yıllığı, s. 139-141. 38 1973 Mardin İl Yıllığı, s. 126. 39 1973 Mardin İl Yıllığı, s. 154. 40 1987 Mardin İl Yıllığı, s. 222. 41 2003 yılına ait bu bilgiler “Midyat İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü

14.04.2003 Tarihi İtibariyle Eğitim-Öğretim Durumları” verilerinden alınmıştır.

Page 704: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

694

Üstünbağ İlköğretim Okulu, Yenice İlköğretim Okulu ve Oyuklu İlköğretim Okulu’dur

2003 yılında Kayabaş, Çandarlı ve Yuvalı Köyleri ile Kuyucak, Yarımca (Başyurt Köyü) ve Yuvalı mezralarında okul bulunmadığı için buradaki öğrenciler başka okullarda eğitim görmektedirler.

İlçede okuma-yazma oranı gittikçe yükselmekte, halkın kız çocuklarını okutmama veya ilk öğretimden sonra çocuklarını okula göndermeme durumu zaman geçtikçe azalmaktadır. Halkın ilk öğretimden sonra çocuklarını okula göndermeme eğiliminde olmasının nedeni muhtemelen orta öğretim kurumlarının yaygın olmaması, bu okulların bulunduğu yerlerde de öğrencilerin barınma probleminin bulunması ve halkın bu yükü karşılayabilecek gücünün olmaması gibi nedenlerdir.

5) Ekonomi

Midyat’ın ekonomisi tarım, hayvancılık, taşımacılık, ticaret ve küçük el sanatları işlemeciliğine dayanmaktadır. Arazinin dağlık ve engebeli olduğu yerlerde, dağların yamaçlarında üzüm bağları bulunmaktadır. Ovalarda genellikle tahıl yetiştirilir. Suyun bulunduğu yerlerde sebze ve meyve de yetiştirilmektedir.

Arazinin engebeli olduğu yerlerde modern araçlar kullanılamadığından topraklar insan ve hayvan gücü ile işletilmektedir. Midyat’ta tarım ve tarımdan elde edilen ürünlerin yeri büyük öneme sahiptir. Toplam olarak 1.027.504 dekar araziye sahiptir.

Page 705: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

695

Tablo 7:

Midyat’ın arazi dağılımı42:

Sulanmayan arazi 200.693 dekar

Sebze ve çiçek için 15.633 dekar

Uzun ömürlü bitkiler için 28.128 dekar

Kavak ve söğüt için 245 dekar

Koruluk ve ormanlık için 154.136 dekar

Daimi çayır ve otlak için 147.395 dekar

Tarıma elverişli olduğu halde ekilmeyen 51.719 dekar

Tarıma elverişsiz 234.325 dekar

Diğer 195.230 dekar

Midyat ve çevresinde tahıl (buğday, arpa, mercimek, nohut vs.), meyve (kiraz, ceviz, badem, karpuz, kavun, antep fıstığı, üzüm v.s. ) ve sebze (domates, patlıcan, acur, biber v.s. ) üretimi yapılmaktadır. Bu ürünler arasında yöreye has olan acur43 ve gri-beyaz karışımı renkteki kiraz yörede yetiştirilmektedir. Osmanlı dönemine ait belgelerden buradaki acur yetiştiriciliğinin çok eskilere dayandığını öğrenmekteyiz. Hicri 1006 (miladi 1598) senesi Zilhicce ayına ait bir belgede; Mardin halkından Ni’metullah bin Abdullah’ın “ …sepet içerisindeki acurları su kuyusuna bıraktığını (soğumaları için) ve kızının bu acurları çıkarmak için kuyunun başına gittiğinde

42 D.İ.E.1997 Köy Envanteri Çalışması’na göre hazırlanmıştır. 43 Çok eski zamanlardan beri Midyat’ta yetiştirilen acur, tamamen susuz

şartlarda yetişen ve tadı oldukça hoş olan Midyat’a has bir meyvedir.

Page 706: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

696

boğulduğu…” şeklindeki ifadesinden bu yörede eskiden beri acur yetiştirildiğini anlamaktayız44.

Tahıl ürünleri arasında buğday ilk sırayı almaktadır. Buğdaydan sonra sırayla arpa, mercimek ve nohut yetiştirilmektedir. Köylüler ürettikleri malları ilçe merkezinde pazarlamaktadırlar.

Hayvancılık da Midyat ekonomisinde önemli bir yer tutmaktadır. Ancak gerek sanayileşme gerekse otlak ve meraların tarıma açılması gibi nedenlerle hayvancılıkta da gerileme görülmektedir.

Gerek Suriye ve gerekse Irak sınırına yakın oluşu nedeniyle ticaret ve taşımacılığın Midyat ekonomisinde önemli bir yeri bulunmaktadır. Midyat ekonomisi için Habur sınır kapısına bağlı olarak yapılan nakliyecilik büyük bir önem arz etmektedir.

İlçede geleneksel el sanatları arasında, küçük işletmelerde işlenen ve “telkari”45 adı verilen gümüş işlemeciliği, bakırcılık, kilim dokumacılığı, çömlekçilik ile Midyat’ın kendisine has taşlarının işlenmesi ve bütün bunların ticareti halkın başlıca geçim kaynakları arasındadır. Ancak bu alanda uğraş verenlerin sayısı gittikçe azaldığından bu alanların Midyat ekonomisindeki oranı da gittikçe azalmaktadır.

İlçede, Midyat taşı olarak nitelendirilen kireç taşı oldukça fazla kullanılmaktadır. Ancak bunun kullanımı da giderek azalmaktadır. Bu taşlarla yapılan duvarların kalınlığı bazen 1,5 metreye ulaşmaktadır. Duvarların bu özelliği, evlerin kışın sıcak, yazın serin olmalarını sağlamaktadır. Bu taşlar bina yapımı, restorasyon ve süs eşyası olarak kullanılmaktadır.

Midyat’ta tarihi eser ve inanç merkezlerinin bulunması, turizmin ilçe ekonomisinde önemini arttırmaktadır. İlçede belli başlı 44 Ramazan Günay, 259 Numaralı Hicri 1006-1008 (Miladi 1598-1600)

Tarihli Mardin Şer’iyye Sicilinin Transkripsiyon ve Değerlendirmesi, Belge No: 19, Diyarbakır 2002, (Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Basılmamış Yüksek Lisans Tezi).

45 Telkari, tel halinde gümüş veya altını tahta üzerinde açılmış oyuklara kakarak ve gömerek yapılan süslemedir. Gümüş ve altınlardan yapılan motiflerle süs eşyası yapılmaktadır. Bu uğraş yöreye özgü olup, bunu başka yerlerde görmek mümkün değildir.

Page 707: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

697

tarihi eserler arasında; Ulu camii, Hacı Cevat Paşa ve Abdurrahman camileri, Mor Gabriel (Deyrü’l-Umur) manastırı, Mor Şmuni kilisesi, Meryem Ana kilisesi, Hah harabelerini sayabiliriz.

Sivrice köyü arazisinden doğarak Nusaybin ovasını sulayan ve Çağçağ hidroelektrik santralini çalıştıran Aksu (Beyaz su) ve Karasu (Siyah su) çayları bulunmaktadır. Bu sular iki ayrı kaynaktan çıkarak daha sonra birleşirler. Bu su Nusaybin ovasını geçtikten sonra Türkiye sınırından çıkarak Suriye sınırları içerisinde akmaya devam eder. Bu akarsuların geçtiği yerlerde sebze ve meyve yetiştirilmektedir. Bu akarsular üzerinde kurulan Çağçağ hidroelektrik santralinden Midyat’ın bir kısmının enerji ihtiyacı giderilmektedir. İlçenin içme suyunun bir kısmının bu akarsulardan karşılanması, üzerinde hidroelektrik santrali kurulması ile ilçenin elektrik ihtiyacının buradan sağlanması ve sulamada kullanılması nedeniyle bu su kaynaklarının önemi büyüktür.

Nusaybin’in 5 km kuzeyinde; Bahçebaşı köyünde kurulan Çağçağ hidroelektrik santralinin yapımına 1963 yılında başlanmış ve santral 1968 yılında hizmet vermeye başlamıştır. Santral, Mardin merkez ile bazı ilçelerin elektrik ihtiyacının bir kısmını karşılamaktadır46.

1968 yılında Çağçağ hidroelektrik santralinin açılmasıyla elektriğe kavuşan Midyat ilçesinde, 1959 senesinde dizel motorla çalışan elektrik şebekesi bulunmaktaydı47.

1967 yılında Midyat’ta 25 yataklı Devlet Hastanesi bulunmaktadır. Ancak bu hastane ihtiyacı karşılayamamış olacak ki ek bir bina yapımına başlanarak ihtiyacın giderilmesi için çalışmalar başlatılmıştır. Buraya tahsis edilen doktor kadrosu 7 olmasına rağmen bu tarihte hastanede 2 doktor bulunmaktadır48. Muhtemelen yapımına 1967 yılında başlayan ek binanın yapımı tamamlanmamıştır. Çünkü 1987 yılında hastanenin halen 25 yataklı olduğu görmekteyiz49.

46 “Mardin” Mad., Yurt Ansk., C.VIII, s.5792. 47 İ.İşler-M.Çetin, a.g.e., s. 15. 48 1967 Mardin İl Yıllığı, s. 73. 49 1987 Mardin İl Yıllığı, s. 123.

Page 708: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

698

1972 yılı Aralık ayı itibariyle Midyat’ta 1 hekim, 1 diş hekimi, 2 eczacı, 18 sağlık memuru-ebe-hemşire, 4 sağlık ocağı ve 3 sağlık evi bulunmaktadır50.

1973 yılında ise sağlık alanında yatırımlar yapılmış sağlık memuru sayısı 5, sağlık ocağı sayısı 7, sağlık evi sayısı 7 olmuştur51. 1986 yılında da Midyat’ta verem savaş taraması yapılmıştır52.

50 1973 Mardin İl Yıllığı, s. 190. 51 1973 Mardin İl Yıllığı, s. 260. 52 1987 Mardin İl Yıllığı, s. 126.

Page 709: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

699

Yıllar Merkez Köyler Erkek Kadın Toplam

1927 3918 28027 31945

1935 7519 38628 46147

1940 9475 37179 46645

1945 7660 31296 38956

1950 8106 38924 47030

1955 8106 44632 52738

1960 9621 50560 60181

1965 10391 53555 63946

1970 11729 58999 36465 34263 70728

*1975 16905 …….. 41671 39307 80978

*1980 19951 64647 42375 42250 84625

*1985 22169 66869 44044 44994 89038

*1990 29569 43360 36764 36165 72929

1997 61378 66739 128117

*2000 67480 60605 128085

Tablo 8:

Midyat’ın 1927-2000 Yılı nüfusu:

*2000 yılı D.İ.E. verilerine göre hazırlanmıştır.

Şu anda Mardin iline bağlı Dargeçit ilçesi daha önceden Midyat ilçesine bağlı bir belde iken 19 Haziran 1987 tarih ve 3392 sayılı yasa ile ilçe olmuş ve 1990 tarihinde 35 köy ile Midyat ilçesinden ayrılmıştır. Bu nedenle 1990 yılında yapılan nüfus sayımında bariz bir azalma görülmektedir.

Midyat’a bazı kişilerin vatandaşlıktan çıkarıldığını bazılarının da yerlerinden göç ettirildiğini görüyoruz. Mesela 19.03.1933 tarihinde Midyatlı Abdülkerim İsacevriyes adındaki birisi izin almadan uyruk değiştirdiğinden dolayı53 ve belgeden anlaşılamayan

53 BCA, Sayı:14027, Dosya:2-345, Fon Kodu:30..18.1.2, Yer No: 34.18..10.

Page 710: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

700

bir nedenden dolayı 29.12.1934 tarihinde de Süleyman adındaki birisi vatandaşlıktan çıkarılmıştır54.

Hoybun Cemiyeti'nin Temsilcisi Midyatlı Şerif Mahruz, ailesi ile birlikte, 20. 09. 1934 tarihinde Tekirdağ iline yerleştirilmiştir55. 16.10.1927 tarihinde Midyat halkından Mehmet Selim oğlu Abdullah'ın Konya'da ikamete memur edildiği56, 09.011.1927 tarihinde de Balya'da ikamete mecbur edilen Midyatlı Çelebi oğlu Hüseyin'in57 memleketlerine dönmek istediğini görüyoruz.

54 BCA, Sayı:2/1780, Dosya:2-397, Fon Kodu:30..18.1.2, Yer No:50.88..16. 55 BCA, Sayı:2/1292, Dosya:95-63, Fon Kodu:30..18.1.2, Yer No: 48.64..12. 56 BCA, Sayı:..., Dosya:..., Fon Kodu:272..0.0.11, Yer No: 22.117..7. 57 BCA, Sayı:..., Dosya:..., Fon Kodu:272..0.0.11, Yer No: 23.118..25.

Page 711: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

ĞURS VADİSİ

Nurettin TURGAY1

GİRİŞ

Mardin’in il sınırları dahilinde Beyaz Su, Sürgücü bahçeleri, Şeyhan bahçeleri, Derik ilçesinde bulunan ve Ğab adı ile bilinen mesire yerleri, Mardin kalesinin arka tarafında bulunan Zınar bahçeleri, Ömerli ve Midyat bağları, Mazıdağı yöresindeki bahçeler, Yeşilli bahçeleri, Cevzat pınarları, Ğurs vadisi ve görülmeye değer daha nice güzel yerler vardır. Mardin’in her tarafında bu tür yeşilliklere ve tarih kokan yerlere rastlamak mümkündür..

Yöremizin tarihi, coğrafi ve tabii güzelliklerini tanıma bakımından bu gibi yerlerin ayrı ayrı tanıtılmasını, yerine getirilmesi gerekli olan bir görev olarak düşünüyorum. Dolayısıyla bu makalede, doğup büyüdüğüm Ğurs vadisini tanıtmaya çalışacağım.

Makalemizde, bazen isimlerin Türkçe ve yörede kullanılan Kürtçe veya Arapça isimlere beraber yer verdik; yörede kullanılan melle kelimesi yerine, molla kelimesini kullandık.

1 Doç. Dr. Nurettin TURGAY Dicle Üniversitesi

Page 712: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

702

1 – ĞURS’UN COĞRAFÎ YAPISI

Ğurs vadisi, Mardin, Kızıltepe ve Derik üçgeninde dağların arasında bulunan yemyeşil bir vadidir. Bu vadide bulunan köyler, idari olarak Kızıltepe ilçesine bağlıdırlar.

Ğurs suyu, iki ayrı pınardan kaynaklanmaktadır. Bunlardan biri, Ğurs’un kuzey batı tarafındaki dağların dibinde bulunan bir kayanın altından çıkmaktadır. Buna, Molla Ali pınarı (Kaniya Melle Ali veya Sere Kaniye) denmektedir. Bu pınarın baş tarafında, kayanın önünde kuyu gibi derin görünen yerler vardır ve su, bu gözelerden kaynayıp akmaktadır. Zaman zaman kış ve bahar mevsimlerinde sular taştığında, bu kuyu gibi olan yerlerden gelen sular, taşmakta ve kayaların tepesine kadar fırlamaktadır. Ğurs suyunun ikinci pınarı, Ğurs’un kuzey doğusunda, Mardin tarafındaki dağların arasında bulunan sarp kayalıkların arasındaki mağaralardan akıp gelmektedir. Bu pınara da Ayn Mecnun pınarı denmektedir. Arapça bir terim olan Ayn Mecnun, deli pınar anlamındadır.

Bu iki pınar, aşağı doğru akıp Ğurs vadisinin ortasında birleşmekte, biraz daha aktıktan sonra Ğurs vadisinden çıkmakta ve Kızıltepe’nin içinden geçtikten sonra Suriye topraklarında Fırat nehrine karışmaktadır. Ğurs’un çeşitli yerlerinde bu suya karışan başka pınarlar da vardır. Molla Ali pınarının biraz aşağısında Merce pınarı, Orta Ğursa varmadan Ajbib pınarı bulunmaktadır. Bu iki pınarın suyu da Ğurs suyuna karışmaktadır. Ancak Ajbib sunun bir kısmı, yarım asırdan bu yana Mardin il merkezine verilmektedir. Orta Ğurs civarında da, Ğurs suyunun mecrası içerisinde birbirine yakın yerlerde Abbas ve Melho pınarları vardır. Haliyle onların da suları, Ğurs suyuna ilave olmaktadır. Bu iki pınarın bulunduğu yerlerde çok güzel göletler ve şelaleler vardır. Bu göletlerin suyu yazın sıcak günlerinde çok serin olmakta ve gençler bu sularda yüzerek serinlemektedirler. Ğurs suyuna karışan daha pek çok ufak pınarlar da vardır. Ğurs suyu, kış mevsimlerinde taşıp çoğalmakta ve bazen yaz mevsimlerinde Kızıltepe’ye varmadan kurumaktadır.

Ğurs vadisi, sulu bir yer olduğu için yerleşime elverişli bir yer konumundadır. Molla Ali pınarının bulunduğu yer, Ulu (Üzeyir) köyü

Page 713: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

703

arazisi içerinde bulunmaktadır. Üzeyir köyü, derenin batı yakasında, onun karşı tarafında Yedi kardeş (Hefté Xvehan) ve onun aşağı hizasında Erdem (Meşkina) az daha aşağıda da Ayaz (Çelebiya) köyleri kurulmuş bulunmaktadır. Mardin tarafındaki dağların arasından kaynaklanan Ayn Mecnun pınarının aktığı derenin sağ ve solunda ise, Soğanlı (Hubas) köyü bulunmaktadır. Ondan sonra iki derenin birleştiği yerde, Orta Ğurs, belediyelik olan Yüceli köyü bulunmaktadır. Orta Ğurs, derenin doğu yakasına yayılmış bir şekilde gelişmektedir. Derenin güney tarafında, kayalıkların tepesinde kurulmuş bulunan Tuzla (Babına) köyü vardır. Orta Ğursun paralelinde aşağı doğru Ali Paşa, Karaman (Hamziya) ve Kocalar (Hacı Faris) köyleri bulunmaktadır. Hacı Faris köyünün güney batısınde, derenin karşı yakasında da, Sancarlı (Küre) köyü vardır. Daha aşağıda, tarihi Ziyâret (Harzem) köyü ve ondan sonra da Ğurs vadisinin bitiminde, Mardin hava alanının karşısında Eroğlu (Hanika Harzem) köyü yer almaktadır.

Ğurs vadisinin her tarafı dağlarla çevrilidir. Ancak Kocalar ve Sancarlı köylerinden itibaren ovaya açılmaktadır.

Ğurs vadisinin kuzey tarafı, Mardin il merkezine bağlı Cevizli ve Akbağ köylerinin yaylalarına dayanmakta; batısında, Derik ilçesine doğru uzanan ve Mardin eşiği diye bilinen dağlar bulunmakta; doğusundaki dağlar, Mardin istasyonuna dayanmakta ve güneyi ise, Kızıltepe ovasına açılmaktadır.

Ğurs vadisi, suyu bol olması nedeniyle yemyeşildir. Zaten ismini de bundan almıştır. Ğurs kelimesi, Arapça kökenli bir kelime olup yeşillik anlamındadır. Bu vadide başta nar ve incir olmak üzere, bol miktarda kaysı, ceviz, zeytin, erik ve benzeri meyveler yetişmektedir. Ayrıca Ğurs’un sebzesinin tadına da doyum olmaz. Ğurs’un tarlalarında ise, en çok tütün ekilmektedir. Şu anda nispeten ihmal edilmiş olmakla beraber, Ğurs’un çeşitli yerlerinde üzüm bağları vardır. Bu bağlarda yetişen çeşitli üzümlerin bambaşka tadı ve güzelliği vardır. Ğurs dağlarında, suyun ulaşmadığı yerlerde çok sayıda meşe (palamut) ağaçları vardı. Hala yukarı köyler denilen Üzeyir ve yedi kardeş köylerinin arazilerinde ve özellikle Molla Ali pınarının civarında bu ağaçlar yaygın bir şekilde bulunmaktadır. Sıcak yaz günlerinde, bu palamut ağaçlarının gölgesinde oturup dinlenmenin

Page 714: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

704

ve ayranla beraber tandır ekmeğini yemenin ayrı bir zevki vardır. Bilhassa Molla Ali pınarı çevresindeki palamut ağaçlarının altında oturup dinlendiğiniz zaman, o civardaki kayalıklarda öten bülbül ve keklik sesleri, sizi apayrı bir dünyaya götürmektedir. Sıcak bir yaz günü, bir arkadaşımı dinlenmek üzere Molla Ali pınarına götürdüm. Orada oturup dinlenirken, arkadaşım etrafına baktı ve duygularını, “Burası dünyanın yedi harikasından biridir” diyerek dile getirdi. Ğursluların anlattığına göre, Sayın Celal Kayacan Mardin valisi iken, Ğursa uğramış ve orada, “Ben Ğurs’a gelmeden Mardin’den ayrılsaydım ve birileri bana Mardin yöresinde böyle sulu, yeşil ve güzel bir yer olduğunu söyleseydi, doğrusu pek inanmayacaktım. İyi ki Mardin’den ayrılmadan Ğurs’a uğradım ve onun bu güzelliklerini gördüm” demiştir.

Ğurs vadisinde bulunan köylerin bir kısmı, 2000’den önceki yıllarda boşaltıldı, yakılıp yıkıldı. Fakat son senelerde bu köylerin tümüne dönüş başladı ve şimdi bütün bu köyler, yerleşim alanı halindedir.

Bazı kaynaklarda verilen bilgilere göre, 1700 yıllarından beri Ğursluların yöredeki çeşitli aşiretler ve idarelerle siyasi pek çok ilişkileri olmuştur. 2 1869 tarihli belgelere göre, o zaman Ğurs nahiye idi ve ona bağlı on bir köy vardı. 3

2 – TARİHÎ YERLERİ Ğurs vadisinde su bulunduğu için, çok eski bir yerleşim yeri

olduğu düşünülebilir. Bu vadide bulunan tarihi eserler de, böyle bir görüşü destekler mahiyettedir. Burada, Ğurs vadisinde bildiğimiz bazı tarihî yerler hakkında bilgi vermek istiyoruz:

Ğurs suyunun, Mardin tarafındaki Ayn Mecnun denilen çıkış yerinin yanında, “Harabajar” diye bilinen bir dağ vardır. “Harabajar”, harabe şehir anlamındadır. Bu dağın bu isimle anılması ve onun altında bulunan tarihî mağaralar, buranın çek eski bir yerleşim yeri

2 Suavi Aydın ve diğerleri, Mardin Aşiret – Cemaat – Devlet, Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı, İstanbul 2001, s. 178, 179, 180, 182, 184, 186, 187, 189, 2009. 3 Aydın, Mardin, s. 219.

Page 715: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

705

olduğunu göstermektedir. Bu dağın iç taraflarında yer altı çarşı ve yerleşim yerlerinin olduğu söylenmektedir. Dağın altından suyun geçmesi, bu tür iddialara doğruluk payı vermektedir. Bu dağın tepesinde bulunan kayalar, yontularak oluşturulmuş bir kale yapısındadır. İhmal edilen ve henüz yeterince tanınmayan bu yerin, arkeologlar tarafından incelenmesi ve turizme elverişli bir hale getirilmesi gerekmektedir. Şu anda buraya giden normal bir yolun bulunmamasını, acı verici bir olay olarak düşünmekteyim. Ayrıca buradaki Ayn Mecnun pınarının çıkış yeri, bir mağara şeklindedir. Kış mevsimlerinde bu mağaradan taşan sular, her tarafı basıp geçmektedir. Bazı kişilerin bu mağaranın iç taraflarında yer altına doğru saatlerce gittikleri ve yer altında baraj gibi su bentlerini gördükleri söylenmektedir. İşin uzmanları bu konuda araştırma yapsalar, Mardin ovasını sulayacak miktarda suyun ortaya çıkarılması mümkün olabilmektedir. Bunu, işin ekli olan yetkililere hatırlatmak istiyoruz.

Bildiğimiz kadarıyla Üzeyir köyü arazisinde Zemberûr diye bilinen geniş bir arazi vardır ve bu arazide tarihî bir mağara bulunmaktadır. Yedi kardeş ile Üzeyir köyleri arasında eski bir yerleşim alanı söz konusudur.

Orta Ğurs’un kuzey batı tarafında, Ayaz köyü sırtlarında “Şeyhulkasr” diye bilinen mağaralar vardır. Arapça bir kelime olan “Şeyhulkasr”, sarayların şahı anlamındadır. Bu mağaralar, planlı bir şekilde yontularak yapılmış geniş, müsait ve muhkem bir yerleşim yeridir.

Ğurs’un hemen hemen her tarafından haşmetli bir şekilde görülebilen, Orta Ğurs’un güney batısında ve Tuzla köyünün arka tarafında yer alan Hacı Osman kalesi, tarihî bir yer olarak bilinmektedir; zirvesinde hala duvar kalıntıları bulunmaktadır. Bu kalenin kayalıklarının yüksek bir yerinde bir mağara bulunmaktadır. Bu mağaranın içinden, birkaç yüz metre yer altından, kalenin gölgesinde bulunan Ali Paşa köyünün sularına varıldığı söylenmektedir. Kalenin dibinde, derenin karşı tarafında bulunan Ali Paşa köyü, birçok tarihî evleri ve mağaralarıyla, turistik bir yer konumunda bulunmaktadır. Ali Paşa köyü ile Orta Ğurs arasında Şeyh Muhyeddin türbesi bulunmaktadır. Bu türbenin bulunduğu bahçelere, kilize yeri denmektedir.

Page 716: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

706

Karaman köyünde, eski Ğurs Ağalarına ait sarayların kalıntıları, hala mevcuttur. Karaman köyünden Kocalar köyüne doğru giderken, muattal Ğurs elektrik santralının olduğu yerde eski Kocalar köyünün yerleşim yeri olarak bilinen mağara ve yerleşim kalıntıları yer almaktadır.

Kocalar köyünün batı tarafında, Ğurs deresinin öbür yakasında Sıbeha diye bilinen eski bir yerleşim yeri vardır. Burada hala yerleşim kalıntıları ve çok sayıda mağaralar bulunmaktadır. Buranın yukarı taraflarında, Şeyh Türkmen türbesi ve birçok şehidin mezarı vardır.

Sancarlı köyü civarında, fevkalade tarihî ve turistik bir konumda bulunan “Bırbır” mağaraları vardır. Kızıltepe’deki Ulu Caminin, bu mağaralardan yontularak getirilen taşlarla yapıldığı söylenmektedir. Zaten Kürtçe olan “Bırbır” kelimesi, Türkçe’de “kes kes” anlamındadır. Bu mağaralar, düz bir yerde olduğu için, ancak yanına varıldığı zaman fark edilebilmektedir. Bu mağaralar, bir köy kadar geniştir, içinde büyük sayıda tank, top ve mühimmatı saklamak mümkündür. Onun için ABD’nin, Irak savaşı için bu bölgeye yerleşmek istediği zaman, bu mağaraları yüz bin dolar karşılığında kiralamak istediği söylenir. Bu mağaraların içinde, yer altına doğru bir menfez devam etmektedir. Buradan Kızıltepe’ye kadar bir yer altı yolunun olduğu söylenmektedir. Kış mevsimlerinde bu mağaralarda yağan yağmur suları bu menfeze akmakta ve nereye kadar gidebildiği bilinmemektedir. Ayrıca bu mağaraların güney doğusunda, Sancarlı köyünün güneyinde bulunan Harzem tepesi ve çevresi, tam bir tarihî yer durumundadır. Orada, yörede (Gırıke Dere) Kilize tepesi diye bilinen bir tepecik vardır. Çocukluğumda, bu tepenin yamacında büyük bir kilisenin kalıntılarına bizzat şahit oldum. Köylüler, o kalıntılardaki taşları söküp ev yapımında kullandılar ve yerini düzeltip tarla haline getirdiler. O tepeden, Harzem tepesine doğru her yerde tarihî temellere rastlamak mümkündür. Harzem, tarihî bir yerleşim alanının yeridir. Harzem tepesi, köprüsü ve çeşitli kalıntıları, tarihî birer abidedir. Burada, hem Hıristiyan hem İslâm dinine ait kalıntılar bulunmaktadır. Kaynaklardaki bilgilere göre burada Hıristiyanlar da Müslümanlar da yaşamış ve burada medeniyetler kurmuşlardır. Yakut el-Hamevî (ö. / ), Harzem hakkında şu bilgileri vermektedir: “Harzem, Mardin ve Duneysir (Kızıltepe) arasında suyu akan yeşillikli bir derede kurulmuş bulunan bir köydür. Harzem’de

Page 717: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

707

yaşayanların ekseriyeti, Hıristiyan Ermenilerdir. Harzem’de, kendisinden istifâde edilen “el-Firind el-Harzemî” yetişir. 4 “Firind” kelimesi, hem nar ve hem de gül anlamına gelmektedir. Ğurs toprakları, bunların ikisi için de elverişli bulunmaktadır. “Mardin Tarihi”ni yazan Abdulgani Efendi, kitabında Harzem köprüsü ve külliyesinden bazı resim ve bilgilere yer vermektedir. 5 Başka kaynaklarda da, Artuklu Meliklerinden Nasiruddin’in Harzem’de yaptırdığı medresedn bahsedilmektedir. 6 Harzem, Artukoğullarının en güzel kasırlarının bulunduğu yerdir. Artuklu emiri Mansûr, kış mevsimlerini Harzem’de geçirirdi. 7 Harzem’de, başka birçok alim tarafından medreseler inşa edilmiştir. 8

Sancarlı köyünün tam ortasında, Aro ailesine ait olduğu söylenen bir kasrın (sarayın) üçte ikisi hala ayakta durmaktadır.

Ğurs’un su değirmenlerini de burada anmak istiyoruz. Elektrikle çalışan değirmenler gelişmeden önce, Ğursun hemen hemen her tarafında yapılan çok sayıda değirmen, günün yirmi dört saatinde çalışır durumdaydı. Suriye hududundan tutun da Derik ve Mazıdağı’na kadar, yörenin pek çok yerinden insanlar buğdaylarını öğütmek için Ğurs değirmenlerine geliyorlardı. Fakat zamanla bu değirmenler, elektriğin gelişmesiyle fonksiyonlarını kaybettiler. Hala, bu değirmenlerden bazılarının kalıntıları ayakta bulunmaktadır.

4 Şihabuddin Ebû Abdillah Yakut b. Abdillah el-Hamevî, Mu’cemu’l-Buldân, Dâru İhyâi’t-Turâsi’l-Arabî, Beyrut 1979, II, 240. 5 Bkz. Abdulgani Efendi (Abdulgani Fahri Bulduk), Mardin Tarihi, Yayına Hazırlayan: Burhan Zengin, GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı, Ankara 1999, s. 63 vd. 6 Bkz. Katip Ferdi, Mardin Artuklu Melikleri Tarihi, Nşr. Ali Emiri, Hazırlayan: Y. Metin Yardımcı, Editör: İbrahim Özcoşar ve Hüseyin H. Güneş, Mardi Tarihi İktisat Kütüphanesi, İstanbul 2006, s. 18 vd. 7 Aydın, Mardin, s. 102. 8 Bkz. Ebû Hafs Ömer b. el-Hıdır b. İlalmış, Târîhu Duneysir, thk. İbrâhim Salih, Dâru’l-Beşâir, Dımaşk 1992, s. 89, 104.

Page 718: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

708

3 – SOSYO EKONOMİK DURUMU

a – Sosyal Yapısı

Ğurs’un Ali Paşa ve Karaman köylerinde hem Arapça hem Kürtçe, diğer köylerinin tümünde ise Kürtçe konuşulmaktadır.

Ğurs halkının tamamı sünni Müslüman olup, az bir kısmı Hanefî ve diğer çoğunluğu ise Şafiî mezhebine mensuptur.

Ğurs’un Kocalar köyünde doğmuş olan Abdulkadir Özmen, bir dönem Mardin milletvekilliğini yaptı. Onun iki oğlu, İbrahim Özmen ve Hüsamettin Özmen birer dönem Kızıltepe belediye başkanlığını yaptılar. Yine Ğurs’un Üzeyir köyünde doğmuş olan Genco Aydemir de, bir dönem Kızıltepe belediye başkanlığını yaptı. Son zamanlarda Ğurs’tan pek çok kişi okuyup çeşitli ilmi, idari ve kültürel derecelere ulaştılar. Ğurstan pek çok mühendis, doktor, avukat, eczacı yetişti. Üzeyir köyü doğumlu Prof. Dr. Salahattin Aslan, Ankara’da Ziraat Fakültesinde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Ğurslu Rıdvan Karaaslan ve Rahim Koseri, çeşitli eserleri ortaya koyan yazarlardır. Müftü M. Mesut Örnek, müftü M. Ali Ceylan ve Diyanet İşleri Başkanlığı teşkilatında çalışan daha birçok kişi, Ğursun yetiştirdiği din adamlarıdır. Ayrıca Ğursl’u daha pek çok arkadaş, Mardin ve ilçelerinde başta Mili Eğitim olmak üzere çeşitli dairelerde öğretmen, idareci ve memur olarak çalışmaktadırlar.

Yine Ğurs’lu Molla M. Salih Ekinci, önceleri Mardin yöresinde, uzun zamandan beri de Konya’da medrese usulü eğitim vermektedir ve pek çok Arapça kitap yazmış olup kitapları dış ülkelerde de rağbet görmektedir. Onu yetiştiren hocası Molla Aziz Aygün, ama olmasına rağmen İslâmî ilimler alanında çok öğrenci yetiştirmiştir. Siyer, mevize ve tefsir kitaplarını yazan, uzun süre medrese usulü talebe okutan, yörede çok sevilen ve yıllarca bölge insanlarına fetva veren Molla Ali Turgay da Ğurs’lu olup Üzeyir köyü doğumludur. Ğurslu rahmetli Molla Osman Özmen, Ğursta uzun zaman kadılık ve Kızıltepe’de müftülük yaptı. Bu hocalar, mum ışığında, çok ağır hayat şartlarında yoksulluk içinde okudular ve talebe okuttular. Mardin yöresinde Şeyh Hamid ailesi olarak bilinen Hamidilerden bazıları, zamanında Ğursta manevi eğitimin liderliğini yapıp büyük iz bırakmışlardır.

Page 719: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

709

Ğurslular okumaya meraklı kültürlü insanlardır. Belki daha Kızıltepe’de herhangi bir okul açılmadan önce Orta Ğursta ilk okul vardı ve Ğurs’un diğer köylerinden gelen gençler burada okuyorlardı.

Ğurslular, damak tadına önem veren insanlardır. Mardin yöresinde bilinen tüm yemekler, Ğurs’ta bilinmekte ve Ğurs kültüründe yer almaktadır.

Birer halk ozanı olup hala yaşamakta olan Devreşe Sılo ve Broke Melle, güzel sesleri nedeniyle Ğurs’ta halk tarafından son derece sevilen kişilerdir. Rahmetli Şeyhmuse Haseno, büyük bir nüktedan ve büyük bir ozandı. Günümüzde de bazı gençler halk müziği alanında sivrilip kendilerini kabul ettirmektedirler. Mesela büyük bir şöhrete sahip olan Şehriban, bunlardan biridir. Ahmet Örnek (Ahmede Ğursî), İbrahim Yücedağ (İbrahime Ğursî) ve Salahattin Emen’i de zikretmek istiyoruz. Rahmetli Haydar ve Bekir, Ğurs’un düğünlerinde davul-zurna çalıp büyük şenliklerin kaynağı oluyorlardı. Şimdi onların çocukları aynı görevi sürdürmektedirler.

Ğurs’un mizah ve güldürü edebiyatında Nasrettin hoca misali Amerbal adında bir isim, halk arasında çokça kullanılmaktadır.

Ğurs hakkında pek çok fıkra ve hikayeler halk arasında dilden dile dolaşmaktadır.

b – Ekonomik Yapısı

Ğurs’un ekonomik alanda baş geliri tütündür. Ğurs, tütünü ile meşhur olmuştur. Ğurs tütünü, Güneydoğu bölgesinin her tarafında hatta bu bölgenin dışında, Suriye’de bile bilinmekte ve sigara içenler tarafından beğeni ile takdir edilmektedir. Hatta, zaman zaman tütün satıcıları, başka yerlerin tütününü pahalı satmak için onu Ğurs tütünü diye takdim etmektedirler. Dolayısıyla Ğurs, uzun zaman kaçakçıların merkezi olarak kabul edilmiştir. Ğurslular, tütün satmak için çeşitli yerleri gezdikleri için, çok gezen ve bilen insanlar olarak kabul edilmektedirler. Bunun yanında Ğurs’ta, çeşitli meyve ve sebze de yetiştirilmektedir. Ğurs’un havası, suyu ve toprağı nedeniyle tütünü başka yerlerin tütününe fark attığı gibi, Ğurs’un meyve ve sebzesi de, başka yerlerin meyve ve sebzesinden daha lezzetli kabul edilmektedir. Ayrıca Ğurs’ta, hayvancılıkla uğraşanlar da vardır.

Page 720: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

710

Yukarıda da değindiğimiz gibi, bir zamanlar Ğurs değirmenleri birer sanayi merkezi durumundaydı, ancak şimdi bu değirmenler fonksiyonlarını yitirmiş bulunmaktadır.

Özellikle Orta Ğurs, belediyelik bir yerleşim alanı olduğu için, burada ticaret diğer köylere nazaran daha fazla gelişmiştir. Bu nedenle Orta Ğurs’ta çeşitli dükkanlar ve lokantalar bulunmaktadır. Ğurs’un diğer köylerinde ise, birer veya ikişer bakkal bulunmaktadır.

Ğurs’ta özellikle sanayi hiç gelişmediği, ürettikleri şeyler değer kazanmadığı ve gelirinin artırılması için herhangi bir çalışma yapılmadığı için, Ğursluların çoğu, başka yerlere göç etmek mecburiyetinde kalmıştır. Bu gün Kızıltepe nüfusunun büyük bir oranı, Ğurslulardan oluşmaktadır. İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Mersin ve benzeri şehirlerde, şu anda Ğurs’ta yaşayanlar kadar, hatta daha fazla Ğurslu bulunmaktadır.

SONUÇ

Her yönüyle gelişmeye elverişli olan Ğurs vadisi, bu güne kadar ihmal edilmiştir. Kendisine sahip çıkacak, kendisini değerlendirecek ve çok daha ileri bir düzeye getirecek insanları beklemektedir.

Ğurs’ta suyun ulaşabildiği ve ulaşamadığı toprağın tümü, işlenmeye ve verimli hale getirilmeye müsaittir. Ğurs’un boş arazileri bağ, Antep fıstığı, badem, susuz incir ve nar ağaçları ile doldurulup verimli hale getirilebilir. Meşe ağaçlarında yetişen palamut ve kabukları, geliştirilip sanayiinin boya gibi çeşitli alanlarında ve son derece besleyici hayvan yemi olarak kullanılabilir. Ayrıca Ğurs’ta çok güzel güller yetişmektedir. Ğurs’ta yetişen güller, her yönüyle Isparta güllerini geride bırakmaktadır. Ğurs gülleri geliştirilirse, reçeli, yağı ve suyu ile bölge ekonomisine büyük çapta katkısı olur.

Ğurs’ta bulunan çok sayıdaki gölet ve şelaleler, bakımlı hale getirilerek onlara turistik değer kazandırılabilir.

Ğurs’ta bulunan Harabajar, Bırbır mağaraları, Şeyhulkasr, Harzem harabeleri gibi tarihi yerler, turizme açılarak dünya kültürüne kazandırılabilir.

Page 721: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

711

Tabiî ve coğrafî yapısı gereği olacak ki, Ğurs’ta yetişen çocuklar temiz hava, temiz su ve temiz gıda ile beslendikleri için, çok zeki olmaktadırlar. Tabiatın bu güzel çocuklarına sahip çıkıp onların elinden tutmak, onlara imkan sağlamak ve onları okutup hak ettikleri yerlere gelmelerini sağlamak gerekir.

Ğurs vadisi ile ilgili ziraat, biyoloji, arkeoloji, tarih, kültür ve edebiyat alanlarında çeşitli araştırmalar hatta yüksek lisans ve doktora çalışmaları yapılabilir.

Page 722: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur
Page 723: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

ONOMASTİK AÇIDAN NUSAYBİN KÖY ADLARI ÜZERİNE BİR İNCELEME∗

Kenan Ziya TAŞ∗

Onomastik, genel olarak ad bilimi demektir ve esas olarak yer adı (toponomi), kişi adı (antroponomi,) kollarından oluşur.1 Yer adları bilimi (Onamastik), dilbilimin bir kolunu oluşturduğu gibi halkbilimi, coğrafya, tarih, gibi insan ve tabiat ile ilgili diğer alanlarla da doğrudan ya da dolayı olarak ilişkilidir. Bu bakımdan adbilimi, bir ülkenin kültür, yerleşim tarihi, dilbilimi ve halkbilimi çalışmalarının ortaya çıkarılması yönünden önem taşımaktadır.

Bu incelemede yer adları ele alınacaktır. Bir ülkenin coğrafyasında yer alan adlar, o coğrafya üzerinde yaşayan uygarlıklar ve en önemlisi coğrafyanın yaşadığı tarihi sürec hakkında araştırmacıya değerli bilgiler vermektedir. Geçmişe dönük birer pencere olan yer adları, bölgenin yer yapısından, ikliminden, bitki örtüsünden ve canlılarından da etkilendiği için kentlerin, caddelerin,

∗Yrd.Doç.Dr. Kenan Ziya TAŞ Dicle Üniversitesi Ziya Göklalp Eğitim Fakültesi “Geçmişten Günümüze Nusaybin Sempozyumu “27,28 Mayıs 2004 1 Ad bilimi üzerine yapılan çalışmalar için bkz. Esat Bozyiğit, Türkiye Ad bilimi Bibliyografyası, İstanbul 2001.

Page 724: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

714

sokakların, nehirlerin, dağların vb. yerlerin tanıtım kartıdır. Bir Rus araştırıcının çarpıcı bir benzetmesinde: Coğrafyanın aynası olan yer adları için Puşkin araştırmacısı Nadejdin: "Yer kitaptır, insan tarihini coğrafi adlar belirtir" denilmektedir.2 Başka bir ifade ile harita, yer adlarından oluşan bir yeryüzü resmidir.

Tarih içinde yer biçimlerinde, birçok deniz kıyıları değişmiş, göller, çekilmiş, kurumuş ve suları yükselmiştir. Bazı yerlerde toprak kaymaları, sel, yangın, deprem olmuş, orman örtüleri yer değiştirmiş, büyümüş veya küçülmüştür. Böylece bir coğrafya üzerinde kurulan bir yerleşim yeri, ya eskidir, ya da sonradan doğmuş veya inşa edilmiş olabilir. Bu şekilde bir yerleşim yerinin kurulduğu tarih, adında meydana gelen değişiklikler, bu adların anlamları, büyüyüp küçüldükleri dönemler, stratejik bir mevkide olup olmadığı, stratejik bir mevkide ise müstahkem olup olmadığı, el değiştirip değiştirmediği varsa bunların tarihleri önemlidir. Ayrıca kurulduğu mekanın deniz, göl, nehir gibi bir su kenarında mı olduğu, bir tepe üstünde, dağ yamacında, geçitte, ovada veya bir adada mı kurulduğu, içme ve kullanma suyunu varlığı veya nasıl temin edildiği, tabii bitki örtüsü ve üzerindeki vahşi hayat veya ziraatin tarzı hep yerleşim yerlerinin adları üzerinde etkilidir.3

İskân ve kültür tarihi bakımından çok önemli olan Anadolu’daki yer adları meselesi üzerinde şimdiye kadar ciddi, plânlı ve akademik anlamda yapılan çalışmalar çok azdır.4 Biz burada bugün Mardin iline bağlı Nusaybin ilçesinin köy adları üzerinde kısa da olsa bazı değerlendirmeler yapacağız.

2 Y. M. Pospelov, İmena Garadov: Vçera i Segodniya (1917-1992), Russkiye Slavari Yayınları, Moskova 1993, s. 6. (2) Y. M. Pospelov, a.g.e., s. 17. dan naklen http://www.bkd.org.tr/ozeldosya/dip1#dip1). 3 Hüseyin Dağtekin, “Türk Tarihi Bakımından Yer Adlarının Önemi”, XII.Türk Tarih Kongresi, Kongreye Sunulan Bildiriler, C.2, Ankara, 1999, s.385, 386. 4 Türkiye’deki yer adları üzerine yapılan çalışmalar için müracaat edilecek bir kitap ve örnek birer çalışma için bkz. Türkiye Yer Adları Sempozyumu Bildirileri, Ankara, 1984; Tuncer Gülensoy, “Orta Asya’daki Türk Yer Adlarının Anadolu’daki İzleri”, XII.Türk Tarih Kongresi, Kongreye Sunulan Bildiriler, C.2, Ankara, 1999, s.365-376; Bilge Umar, Türkiye’de Tarihsel Adlar, İstanbul, 1993.

Page 725: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

715

Nusaybin köyleri ile ilgili değerlendirmeleri yaparken, bildiri içinde listesini verdiğimiz bugün itibariyele Nusaybin’e bağlı köy adları üzerinden değerlendirme yapılacaktır. Aslında bugünkünden farklı olarak, Nusaybin tarihi itibariyle çok daha geniş bu coğrafya ile ilişkilidir. Ancak bu, bilidirinin konusunu ve sınırları aşan bir durumdur. Bununla beraber söyleyeceklerimize zemin teşkil etmek üzere tarihi durum ile ilgili kısa bir kaç şey söylemek gerekiyor.

Seyyah İbn Battuta’ya göre 1335-36’da Nusaybin, bir kısmı harap olan orta büyüklükte bir şehirdir. Bir hastane ile iki medresesi bulunmaktadır.5

1518 ve 1523 tarihlerine ait tahrir defterlerinde Nusaybin (Nisibin) mahalleleri hakkında bir bilgi verilmiyor. 1540 tarihli tahrirde “Mahalle-i İmam-ı Zeynel Abidin” ve “Mahalle-i Doğan” adında iki mahalle mevcut. 1567’de sadece Zeynel Abidin Mahallesi kayıtlı. Son tahrirde 6’ müslüman, 2’si gayri müslim mahallesi olmak üzere 8 mahallesi bulunur. Gayrimüslim mahalleleri cemaat adıyla kayıtlıdır ve biri cemaât-ı yahudiyândır.6

Nusaybin 1518’de Mardin sancağında bir nahiye olup 13 köyü vardı. 1518-1523 tahrirlerine nazaran Nusaybin’in 69 köyü bulunmaktadır. Nusaybin 1552’de müstakil bir sancak haline getirilerek Mardin’den ayrılmıştır.7 Tapu Tahrir Defterlerine göre 16.yüzyılda Nusaybin sancağına bağıl nahiyeler ve köy sayıları şöyledir8: Nahiye-i Nehr-i Çalı 58 köy (34 mezraa), Nahiye-i Nehr-i Dere 31 köy (8 mezraa), Nahiye-i Nehr-i Kertuvan (Girtevan ?) 87

5 İbni Battuta Seyahatnâmesi (Tuhfetü’n-Nuzzâr fî Garâbi’l-Emsâr), Neşr. Mümin Çevik, C.I-II, İstanbul 1993, s.162. 6 M.Salih Erpolat, XVI.Yüzyılda Diyarbekir Beylerbeyliğindeki Yer İsimleri, Selçuk Ünv. Sosyal Bilimler Enstitüsü basılmamış Doktora Tezi, Konya 1999, s.15. 7 M.S.Erpolat, Diyarbekir Beylerbeyliğindeki Yer İsimleri, s.119. 8 Burada 16.yüzyıl idari taksimatında nahiyenin nasıl bir idari birim olduğunu gözden kaçırmamak gerekir., Nahiyenin, her zaman sabit bir mekânı ve aynı adla anılan meskun bir araziyi ifade etmediğini belirtelim. Bu konuda Osmanlı devletinin sancakları üzerine yapılan çaılşmalarda bilgi ve misaller bulmak mümkündür. Mesela bkz. Kenan Ziya Taş, Tapu Tahrir Defterlerine Göre 16.Yüzyılda Bolu Sancağı, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü basılmamış Doktora Tezi, Ankara, 1993.

Page 726: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

716

köy (21 mezraa), Nahiye-i Sarılu Cemaati 17 köy. Bunlardan günümüze ulaşanların eski ve yeni adları şöyledir: Kertuvan (Duruca), Telyakup (Tepealtı), Maarin (Eskihisar), Nergislü (Nergizli), Görin (Gürün), Hacı Yusuf (Hacı Yusuf).9

H.1286 (1860-1870) tarihinde Nusaybin Mardin Sancağının Mardin kazasına bağlı bir nahiye müdürlüğüdür. Bu tarih itibariyle Nusaybin nahiye müdürlüğüne bağlı nahiyeler ve köy sayıları şöyledir:Nusaybin 14, Bunesri 10, Pınar Ali 15, Aznavur 74, Çılloğa -, İlyan 51, Hasenan 15.10

Bir sene sonra yani H.1287 (1870-1871) tarihi itibariyle Nusaybin Mardin sancağına bağlı bir kaza olunca Yukarıdaki nahiyelere ve köylere ilave olarak aynı Nusaybin gibi bir nahiye müdürlüğü olan Hams (Hums ?), bir nahiye olarak Nusaybin’e bağlanmıştır. Bağlı köyleri ve nahiyeleri şunlardır. Hams, Diyetli 5, Şeyhân 2, Mazıdağı 3, Lif 5, Gurs 11 . Böylece Hams (Hums)’a bağlı köy sayısı 26, Nusaybin’e bağlı köy sayısı 205’tir.11

1899 tarihi itibariyle Nusaybin Mardin sancağına bağlı kaza merkezidir ve 2 nahiye ve 243 köy kendisine bağlı olup 30.000 ahali ile meskun olduğu bildirilmektedir.12 H.1318 (1900-1901) tarihli Diyarbakır Salnamesinin zeylindeki kayıtlara göre 1 kasaba, 1 nahiye ve toplam 285 köyü bulunmaktadır. Bu köylerin 223’ü müslim, 25’i gayrimüslim ve 37’si de karışık nüfusa sahiptir.

Kadim (eski kayıtlar diyebileceğimiz Osmanlı alfabesiyle tutulmuş kayıtların sonuncusu olan 1928 tarihli Son Teşkilat-ı Müliyede Köylerimize göre Mardin Vilayetinin bir kazası olan Nusaybin Şu nahiyelerden ve bağlı köylerden oluşmaktadır: Nusaybin nahiyesi aynı adı taşıyan nahiye merkezi üç mahalleden oluşmakta ve 16 (listede 18 köy görünüyor) köy bağlı bulunmaktadır. Merkezi da aynı adı taşıyan İstilil nahiyesine 15 köy bağlı bulunmaktadır. Merkezi

9 Bu tebliğde 16 yüzyılda Nusaybin sancağının idari yapısı ve köylerinin listesini vermeyiyoruz. Çünkü bu listeler, bu konuda doktora tez çalışması olan ve aynı zamanda bu sempozyuma katılanlar arasında bulunan M.Salih Erpolat’ın bildirisinde veriliyor. 10 Diyarbakır Salnameleri I, İstanbul, 1999, s.78 11 Diyarbakır Salnameleri I, s.140. 12 Şemseddin Sami, Kâmusu’l-A’lâm, Tıpkıbasım/Faksimile, C. 6, s.4581.

Page 727: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

717

Bağ köyü olan İlyan nahiyesine 16 köy bağlıdır. Yine merkezi de aynı adı taşıyan Hubab nahiyesine 21 köy bağlıdır.13

2004 TARİHİ İTİBARİYLE NUSAYBİNE BAĞLI KÖYLER VE ESKİ ADLARI14

Köyün Bugünkü Adı

Köyün Eski Adı

Bucağı 1968

1 Açıkyol Haferi Merkez

2 Akağıl Deyrzendik Merkez

3 Akçatarla Dala Merkez

4 Bahçebaşı Baverni Merkez

5 Bakacık ----- Girmeli

6 Balaban ----- ----

7 Beylik Bakisyan Merkez

8 Büyükkardeş Cinatamiho Akarsu

9 Çağlar Şanişin Merkez

10 Çalı(köy) ----- ------

11 Çatalözü Girincik Merkez

12 Çiğdem Girimara Merkez

13 Çilesiz Mezraimihoke Merkez

14 Çölova Menderi akarsu

15 Dağiçi Harapmişki Merkez

16 Dallıağaç Harbi Akarsu

13 Son Teşkilât-ı Mülkiyede Köylerimizin Adları, İstanbul, 1928, s.931. 14 http ://www.yerelnet.org.tr/il/koy.php?koyid=255505 Nusaybin Belediyesi tarafından hazırlanan bir kitapta (Tarihin Tanığı Nusaybin, İstanbul, 2001, s.83-84.) verilen Nusaybin köy ve mezraalarını gösterir liste idari teşkilatta verilen liste ile örtüşmüyor. Tablonun altına eski ve yeni adlarıyla verilen bu köylerden hangisinin mezraa olduğu belirtilmiyor. Ayrıca bu liste eski adlar verilirken kullanılan imla İçişleri bakanlığının yaynladığı köylerimiz kitabındaki imladan farklıdır. Ayrıca bazı köylerin adındaki teleffuz farklılığı eski ve yeni ad ayrımının kıstası olarak kullanılmış ki, bunun geçerli olmadığı açıktır.

Page 728: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

718

17 Değirmencik Kolikân Merkez

18 Demirtepe Girhessin Merkez

19 Dibek Badip Girmeli

20 Dirim Şabani Akarsu

21 Doğanlı Talât Akarsu

22 Doğuş Kuzu Akarsu

23 Durakbaşı Sercehan Akarsu

24 Düzce Şölbabekir Merkez

25 Eskihisar Marin Merkez

26 Eskimağara Zifink Akarsu

27 Eskiyol Çufa Akarsu

28 Görentepe Bizgür Akarsu

29 Günebakan Zorfa Akarsu

30 Güneli Gelisoran Merkez

31 Günyurdu Merhap Merkez

32 Gürkaynak Hacırlu Merkez

33 Gürün ----- Merkez

34 Güvenli Hirbika Akarsu

35 Hasantepe Telhasan Girmeli

36 Heybeli Dercem Akarsu

37 İkiztepe Tezharap Merkez

38 İlkadım Habis Akarsu

39 Kalecik Kale Merkez

40 Kaleli Efşi Girmeli

41 Kantar ----- Merkez

42 Karacaköy Harapreşik Akarsu

43 Kayadibi Mendikan Merkez

44 Kocadağ Mezregelipira Girmeli

45 Koruköy Harapbaba Akarsu

46 Kuyular Cibilgirav Akarsu

47 Küçükkardeş Cinatahiso Akarsu

48 Nergizli ----- Merkez

Page 729: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

719

49 Odabaşı Gündükşükrü Merkez

50 Pazar (köy) ----- Girmeli

51 Sınırtepe ----- -----

52 Söğütlü Giribiya Merkez

53 Taşköy Arbo Girmeli

54 Tekağaç Müşavil -----

55 Tepealtı Telyakup Girmeli

56 Tepeören Hirbezil Akarsu

57 Tepeüstü Telminar Girmeli

58 Turgutköy(lu) ----- ----

59 Üçköy ----- -----

60 Üçyol Sideri Girmeli

61 Yandere* Adih Akarsu

62 Yavruköy* Adih Akarsu

63 Yerköy Binar(t)ke Merkez

64 Yolbilen Arbet Merkez

65 Yolindi Cibiltin Akarsu

*Yandere ile Yavruköy muhtemelen ikiye ayrılmış

1928’de NUSAYBİN KÖYLERİ

MERKEZ Nahiyesi:

1928’deki İmlâsı

Muhtemel anlamı

1 Bakisiyan باقسيان Süryanice,

2 Baverni باوهرنى Fr. Kani olmamak

3 Tiliagop تل آغوب

4 Haferi حفرى Süryanice

5 Harbezezil خربه ززل Süryanice

6 Dale داله Süryanice Çömlek

7 Deyrülzındık Zındık ديرالزنديقmanastırı

Page 730: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

720

8 Şahinişin شاهينيشين Fr. Şah

konağı, şah merkezi

9 Şolbekir شول بكر

Fr. Ar. Çöl-i bekr: Bekir

çölü? Bozma

10 Arbet عربت Süryanice

11 Karahasan قره حسن

12 Kal’a قلعه

13 Girancık آرعنجك ? Gir (=Til= Tepe)

14 Girtuvan آرتوان

15 Girhesin آرهسن Kaletepesi

16 Görin آورين Mezarlık

17 Letife لطيفه

18 Nergizlü نرآزمو Nergizli

İSTİLİL Nahiyesi

1928’deki İmlâsı

Muhtemel Anlamı

1 Adih ادخ Süryanice

2 İstilil استليل Süryanice

3 Bamidi بامدى Sür.

4 Cibeltin جبيل تين Az.Zeytindağı

5 Çonan جونان Fr. Nasıl ki.

6 Hıbissi حيبسى ...

7 Harabbaba خراب بابا

8 Hırbezil بهزلجر Fr. (Taşlı yol) Farsça

9 Zifingi زفنكى Süryanice

10 Zoraba زورابا Kürtçe Müstahkem

11 Şabani شعبانى Ar. Fr. Şabanlı

12 Kasrısercihan Fr.Cihanbaşının قسر سرجهانsarayı

Page 731: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

721

13 Görikistilil آورك استليل Sür.

14 Görik آورك Sür.

15 Menderi مندهرى Fr.pehlevice bir

kelimeden bozma olabilir

İLYAN Nahiyesi

1928’deki İmlâsı

Muhtemel anlamı

1 Bağ باغ

2 Telsıkan تلسقان

3 Telafrit تلعفريت

4 Hacıkesan حاجى آسان

5 Harabgöze خراب آوزه

6 Harabbudegan .Fr خراب بودآانHarabedilmişler

7 Harabsusna وسناخراب س

8 Harabzeri خراب زرى Fr.Tükenmiş altınmadeni,

Sarıyer?

9 Velafigiran والفى آران ......

10 Abdigan عبدآان Ar. Fr.Kölecikler

11 Kara Harab قره خراب

12 Kanibeni آانى بنى Kürtçe Pınaraltı

13 Giri آرى Yumru

14 Mustafaviye مصطفاويه

15 Narinci ينجىنار

16 Hifindin هيفبدن Süryanice

Page 732: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

722

HUBAB Nahiyesi

1928’deki İmlâsı

Muhtemel Anlamı

1 Arbo اربو Süryanice

2 Aznavur ازناور

3 Badip بادب Süry.

4 Bamunim بامنعم Ar.

İkramedenin babası

5 Berhük برهوك Sür.

6 Telciyan تلجيان Ciyantepesi

7 Telhasan حسنتل Hasan tepe

8 Telminar تلمنار

Arapça: menar tepe,

menar: fener,

minare, gözetleme

imkanı veren

yüksekçe yer

9 Hubab حباب Ar. Tanecikler

10 Harabeli خراب الى

11 Sideri سيدهرى Süryanice

12 Şirkin شكرين Sür.

13 Şevişgi شويشكى Sür.

14 Kantar قنطر

15 Girimiran آريمران Mirler tepesi

16 Giriliyan آريليان Liyan tepesi

17 Gelisoran آلى صوران Kür. Kızılkaya ?

18 Göndikşükrü Şükrüköyü آوندوك شكرو

19 Güyvah آيوخ Sür.

20 Merbab مرباب Sür.

21 Mendigan مندآان Fr. Bozma olabilir

Tel (Til) adlarının, tabii tepeler anlamı yanında höyük olma ihtimalleri de mevcut. Tel: önek, tepe höyük. Yaygın kullanımı var

Page 733: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

723

Kullanılan adlara baktığımızda şu şekilde bir ana tasnife tabi tutabiliriz:

1-Adın ait olduğu dil.

2-Adın verilişinde, bulunduğu yerin coğrafi özelliği.

3- Adın kullanıldığı yerin beşeri bir özelliği yansıtması veya kurucusu ve sakinlerinin durumu.

4-Adın kullanıldığı yerdeki, mimari veya insan yapı, bir esere dayanması.

1-Adın ait olduğu dil: Genel olarak isimlerin çok değişikliğe maruz kaldığı gerçeği çerçevesinde, dili, anlamı ve değişim aşamalarını bu haliyle tespit oldukça zor olup tarihi gelişiminin takibi gerekmektedir. Bir filologun yapması gereken titiz bir değerlendirmenin haricinde çok kabaca ve kısaca şunlar söylenebilir: Kelime sonlarındaki -an, in eki gibi bazı ekler arapça ve farsçanın dil yapısına uygundur, ancak bu isimlerde daha çok farsça özelliği vardır. Diğer taraftan, 1928 tarihli “Son Teşkilat-ı Mülkiyede Köylerimizin Adları” isimli kitabı esas alarak oluşturulan listede köyün eski adının Latince ile Arap harfli yazılışları arasında önemli farklar görülüyor. Bazı isimler de değişik okumalara müsaittir, bu da anlam açısından bir sorun olmuştur. Muhtemelen adların teleffuzunun tam olarak bilinmeyişi bunun en büyük sebebi olmalıdır.

2-Adın verilişinde, bulunduğu yerin coğrafi özelliği: Özellikle bugün Nusaybin’e bağlı olan köy adlarının büyük ekeseriyeti köyün bulunduğu yerin öne çıkan herhangi bir coğrafi niteliğini belirtir bir adın seçildiği açıkça görülüyor.

∗.

Page 734: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur
Page 735: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİNDE COĞRAFİ KONUMUN DEMOGRAFİK YAPISINA ETKİSİ

Hüseyin Haşimi GÜNEŞ∗

Murat PIÇAK*∗

Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Coğrafi Konumunun

Güneydoğu Anadolu Bölgesi, bölgelerimiz içinde 75.358 km²’lik yüzölçümüyle en küçüğüdür. Türkiye yüzölçümüne oranı % 9,7’dir.1 Bölge Hatay ve Kahramanmaraş’ın doğusu, Güneydoğu Toroslar’ın güney etekleri ile güneyde Suriye, kısmen de Irak sınırları arasında kalmaktadır. Karacadağ ve Mardin dağları bölgeyi batıda Orta Fırat, doğuda Dicle olmak üzere iki bölüme ayırmaktadır.2 Bölge

∗ Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Haşimi GÜNEŞ Dicle Üniversitesi. Mardin Meslek Yüksekokulu ∗ Okt Murat PIÇAK Dicle Üniversitesi 1Cemil Cangir ve Duygu Boyraz, “Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin Arazi Varlığı ve Tarım Topraklarının Konumu ve Yörede Çevre Düzeni Planı ve Toprak Amenajmanı Projelerinin Önemi”, 3. GAP ve Sanayi Kongresi Bildiriler El Kitabı, Diyarbakır: TMMOB, 18-19 Ekim 2003, s. 404. 2Besim Darkot, “Türkiye’nin Coğrafi Bölgeleri Hakkında”, Türk Coğrafya Dergisi, C. 16, Sayı: 62, (Şubat-Mart 1987), s. 22.

Page 736: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

726

Gaziantep, Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin, Adıyaman, Batman, Siirt, Kilis ve Şırnak illerini kapsamaktadır.

1.1. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin İklim Yapısı

Bölgede kara/akdeniz iklim türü hakimdir; doğusu kara ikliminin, batısı ise daha çok akdeniz ikliminin etkisindedir.3 Yıllık yağış miktarı kuzeyden güneye doğru azalmaktadır. Toros Dağları dış eteklerinde ve yüksek yerlerde yıllık ortalama yağış 1200-1300 mm. iken, alçak bölgelerde 300 mm.ye kadar düşmektedir Bölgede ortalama buharlaşma 1500-2500 mm. arasında, yıllık ortalama sıcaklık 12º-18º arasında değişmektedir. Nem oranı yaz ve kış ayları arasında büyük farklılık göstermektedir; yıllık ortalama nem oranı % 42’den (Şırnak) % 65’e (Savur) kadar değişmektedir. Yaz ayları ile sınırlı olmayan uzun ve kurak bir dönem vardır; hatta çok nadir de olsa, bu süre 10 aya kadar çıkmaktadır. Bölgede en sıcak ay ağustos, en soğuk ay ocak ayıdır.4

Ürünleri büyük ölçüde etkileyen ortalama güneş ışıklı süre en uzun 8,6 saat (Cizre), en kısa 7,8 saat (Siirt)’tir. Bölgede yıllık ortalama güneşlenme süresi 3000 saatten fazla olup 3250 saati aşan alanlar bulunmaktadır; yıl boyunca günde 8-9 saat güneşlenme süresi devam etmektedir. Ülkemizin 480.000 km² genişliğindeki en uzun güneş alan kesimi bu bölgededir. Fotosentez için gerekli olan (en az +5 ºC) sıcaklık bölgede 294–332 gün arasında değişmektedir. Bu durum bölgede yılda 2–3 ürün almayı mümkün kılmaktadır.5

3Başbakanlık GAP-BKİ Başkanlığı, GAP Pazarlama ve Ürün Deseni Çalışmaları, C. 2, Ankara, Ağustos 2002, s. 95. 4Ahmet Yıldırım, “Bölgenin Meteorolojik ve Klimatolojik Özellikleri”, Bilim ve Teknik Dergisi, C. 73, Sayı: 292 (Kasım-Aralık 1992), s. 53-54. 5Başbakanlık GAP-BKİ Başkanlığı, GAP Pazarlama ve Ürün Deseni Çalışmaları, C. 2, Ankara, Ağustos 2002, s. 96.

Page 737: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

727

1.2. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin Demografik Yapısı

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin ekonomik yapısını incelemeden önce, temel demografik göstergelerini inceleyeceğiz. Söz konusu verilerin Türkiye ortalamalarıyla karşılaştırılması, bölgeyle ilgili önemli ipuçları verecektir.

1.3. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin Nüfusu

Nüfusun ekonomik açıdan önemi istihdamın kaynağı olduğu gibi, aynı zamanda işsizliğin de kaynağı olabilmesidir. Bölgenin nüfusu 1990 yılında 5.157.160 kişi iken, 2000 yılında 6.608.619’a yükselmiştir; bölge 1990 yılında Türkiye toplam nüfusunun % 9,13’üne sahipken, bu oran 2000 yılında % 9,75’e yükselmiştir.

Tablo 1

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde Kentsel ve Kırsal Nüfus

1990 2000

İl ve İlçe Merkezleri

Bucak-Köy

İl ve İlçe Merkezleri

Bucak-Köy

Nüfus

(%) (%)

Nüfus

(%) (%)

Bölge 5.157.160 55,72 44,28 6.608.619 62,69 37,31

Türkiye 56.473.035 59,6 40,4 67.803.927 64,9 35,1

Page 738: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

728

Kaynak: Başbakanlık GAP-BKİ Başkanlığı, GAP’ta Son Durum. Ankara, Mayıs 2005, s.10.

1990-2000 döneminde bölgede kentsel nüfus artış hızı yıllık ortalaması % 3,65, kırsal kesim % 0,76 ve ortalama yıllık nüfus artış hızı % 2,48 iken; Türkiye genelinde ise kentsel nüfus artış hızı yıllık ortalaması % 2,68, kırsal kesim % 0,42 ve ortalama yıllık nüfus artış hızı % 1,82 olarak gerçekleşmiştir. Bu veriler bölgede nüfus artış hızının Türkiye ortalamasının üzerinde olduğunu ve nüfusun giderek kentlerde yığıldığını göstermektedir. Kentsel nüfustaki yüksek artış hızı, sadece altyapı sorunlarını artırmakla kalmamış; aynı zamanda giderek artan oranlarda istihdam sorununu da beraberinde getirmiştir.6Bölge nüfusunun % 62’si Şanlıurfa, Diyarbakır ve Gaziantep’te yaşarken; % 18’i Batman, Şırnak, Siirt ve Kilis illerinde ikamet etmektedir. Bölgede % 62.69 olan kentleşme oranı, % 64.90 olan Türkiye ortalamasından düşüktür. Bölgede km²’ye 88 kişi olan nüfus yoğunluğu, Türkiye ortalaması ile aynı seviyededir. Bölgede 6,55 kişi olan ortalama hane halkı büyüklüğü, 4,50 olan Türkiye ortalamasının üzerindedir. Bölgede 4,86 olan ortalama doğurganlık hızı, 2,53 olan Türkiye ortalamasının üzerindedir. Bölgede % 6 olan bebek ölüm hızı, % 3,53 olan Türkiye ortalamasının üzerindedir.

6Türkan Kejanlı, “Diyarbakır’da Kentleşme Hareketleri ve Buna Bağlı Sorunlar”, 2. GAP Sanayi Kongresi Bildiriler El Kitabı, Diyarbakır: TMMOB, 29–30 Ekim 2001, s. 340-341.

Page 739: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

729

Tablo 2

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde Temel Demografik Göstergeler (2000)

Ken

tleşm

e O

ranl

arı

Nüf

us

Ort

alam

a H

ane

Hal

Büy

üklüğü

Doğ

urga

nlık

Hızı

Beb

ek Ö

lüm

Hızı

(%)

Yoğ

unluğu

(Kiş

i)

(Çoc

uk S

ayısı)

(%)

İLL

ER

İlle

rin

Nüf

us İç

inde

ki P

ayla

rı (%

)

(Kiş

i/Km

2 )

Adı

yam

an

9 54,3

3

88,7

6,26

3,66

4,91

Diy

arba

kır

21

60

90,5

6,76

4,51

5,5

Gaz

iant

ep

19

78,5

2

188,

48

5,23

3,83

4,84

Mar

din

11

55,4

9

80,0

7

7,72

4,98

7,11

Siirt

4 58,2

2

48,1

8

7,48

6,05

5,86

Şanlıu

rfa

22

59,8

3

76,9

2

6,93

4,83

3,74

Bat

man

7 66,6

98,0

3

7,6

5,27

6,89

Şırn

ak

5 65,3

6

49,3

8

8,25

7,06

6,76

Kili

s

2 62,3

6

80,3

4

5,05

3,54

4,62

Page 740: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

730

Böl

ge

100

62,6

9

88

6,55

4,86

6

Türk

iye

64,9

88

4,5

2,53

3,53

Kaynak: Başbakanlık GAP-BKİ Başkanlığı, GAP’ta Son Durum. Ankara, Mayıs 2005, s.10.

1.4. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki Göç Durumu

Kent, köy gibi bir yerleşme biriminden diğerine yerleşmek amacıyla yapılan nüfus hareketlerine göç denir.7 Yatırımların gelişmiş bölgelerde yoğunlaşması bölgeler arasında ekonomik dengesizlik oluşturmakta; bu durum gelişmiş il ya da bölgelere doğru göç hareketi meydana getirmektedir.8 Güneydoğu Anadolu Bölgesi sosyo-ekonomik problemlerden dolayı oldukça yüksek oranlarda göç hareketine sahne olmuştur.

Bölgedeki şehirlerin son yirmi yılda hızlı ve yoğun şekilde bir göç alması, işsizlik sorununu ve yoksulluğun etkilerini artırmıştır. Köyden kente göç edenler çoğunlukla düşük ücret/gelir karşılığı, marjinal alanlarda, kayıt dışı ya da mevsimlik işlerde çalışmakta; çocuklar da hane geçimine katkıda bulunmaları amacıyla çalıştırılmaktadır.9

1990-2000 döneminde bölgede yerleşim yerlerine göre en çok göç alan il % 24,96 oranıyla Diyarbakır, en az göç alan il % 1,95 oranıyla Kilis’tir; aynı şekilde en çok göç veren il % 24,29 oranıyla Diyarbakır, en az göç veren il % 1,94 oranıyla Kilis’tir.

7Türkan Kejanlı, “Diyarbakır’da Kentleşme Hareketleri ve Buna bağlı Sorunlar”, 2. GAP Sanayi Kongresi Bildiriler El Kitabı, Diyarbakır: TMMOB, 29–30 Ekim 2001, s. 338. 8Melih Pınarcıoğlu ve Oğuz Işık, Yeni Kalkınmacılık: Bölgesel Kalkınmada Arayışlar, Ankara: GAP-GİDEM, Yayın Nu: 4, 2004, s. 81. 9Melih Pınarcıoğlu ve Oğuz Işık, Yeni Kalkınmacılık: Bölgesel Kalkınmada Arayışlar, Ankara: GAP-GİDEM, Yayın Nu: 4, 2004, s. 84.

Page 741: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

731

Tablo 3

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde Yerleşim Yerlerine Göre İllerin Aldığı ve Verdiği Göç (1990–2000)

İller Aldığı Göç

Aldığı Göç

Adıyaman 31.446 72.191

Batman 29.185 47.217

Diyarbakır 109.499 157.562

Gaziantep 96.971 93.472

Kilis 8.585 12.627

Mardin 38.147 80.229

Siirt 23.641 40.702

Şanlıurfa 66.354 115.667

Şırnak 34.788 28.837

Bölge Toplamı 438.616 648.504

Kaynak: Başbakanlık GAP-BKİ Başkanlığı, GAP’ta Son Durum. Ankara, Mayıs 2005, s.15.

*1990 Genel Nüfus Sayımının kesin sonuçları, 2000 Genel Nüfus Sayımı günündeki idari bölünüşe göre yeniden düzenlenmiştir.

**Yerleşim yerlerine toplam göre göç miktarı, şehirden şehire, köyden şehire, şehirden köye, köyden köye yapılan göçlerin toplamıdır.

Page 742: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

732

Bölge içinde kırdan kente ve kuzeydeki dağlık bölgelerden güneydeki ovalara doğru hızlı ve yoğun şekilde göç edilmiş; Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa illeri yüksek oranlarda göç almıştır. Göç olgusunda terör olayları başta gelen nedendir.10

Bir ülke içinde bölge, kent, kasaba ve köy gibi bir yerleşim yerinden diğerine yerleşmek amacıyla gerçekleşen nüfus hareketlerine “iç göç” denir. Kentleşme hareketleri de iç göçlerden sayılır. Uzun süre kalmak, çalışmak ya da yerleşmek amacıyla, ülke sınırlarını aşan nüfus hareketlerine ise “dış göç” adı denir. Net göç, bir yerleşim yerinin aldığı göçle verdiği göç arasındaki farktır; aldığı göç verdiğinden fazla ise net göç pozitif, aldığı göç verdiğinden az ise net göç negatiftir.11

1990-2000 döneminde, bölgedeki net göç hızı en yüksek il binde 21,8 oranıyla Şırnak; en düşük il ise binde -70,2 oranıyla Adıyaman’dır. Dönem içinde bölgede yurt dışından en fazla göç alan il Gaziantep’tir.

10Kamuran Sami, GAP Uygulamasıyla Ortaya Çıkacak Konut Gereksinmesi İçin Tasarım Kriterlerinin Belirlenmesi, Diyarbakır: DTSO, Yayın Nu: 7, 1999, s. 67. 11Türkan Kejanlı, “Diyarbakır’da Kentleşme Hareketleri ve Buna bağlı Sorunlar”, 2. GAP Sanayi Kongresi Bildiriler Kitabı, Diyarbakır: TMMOB, 29–30 Ekim 2001, s. 340.

Page 743: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

733

Tablo 4

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde İllerin Aldığı ve Verdiği Göç

(1990-2000)

Yurt İçi

İller Aldığı Göç

Verdiği Göç

Net Göç

Net Göç Hızı

(Binde)

Yurt Dışından

Aldığı Göç

Adıyaman 17.624 58.369 -40.745 -70,2 396 Batman 20.133 38.165 -18.032 -45,2 232 Diyarbakır 62.996 111.060 -48.064 -40 863 Gaziantep 68.550 65.051 3.499 3,1 2.166 Kilis 7.157 11.199 -4.042 -38,9 105 Mardin 26.083 68.165 -42.082 -67,6 744 Siirt 17.932 34.994 -17.062 -75,1 113 Şanlıurfa 38.320 87.632 -49.312 -38,9 803 Şırnak 28.457 22.507 5.950 21,8 445 Bölge Toplamı 287.252 497.142

-210.890 -43,8 5.867

Kaynak: Başbakanlık GAP-BKİ Başkanlığı, GAP’ta Son Durum. Ankara, Mayıs 2005, s.16.

*1990 Genel Nüfus Sayımının kesin sonuçları, 2000 Genel Nüfus Sayımı günündeki idari bölünüşe göre yeniden düzenlenmiştir.

1990-2000 döneminde bölgelere göre göç durumu incelendiğinde, Güneydoğu Anadolu Bölgesi en fazla İstanbul, Akdeniz ve Ege bölgelerinden göç alırken; bölgeye en az göç Doğu Karadeniz, Kuzeydoğu Anadolu ve Batı Karadeniz bölgelerinden olmuştur. Bölge en fazla Akdeniz, İstanbul ve Batı Anadolu’ya göç verirken; bölgeden en az göç Doğu Karadeniz, Kuzeydoğu Anadolu ve Batı Marmara bölgelerine olmuştur.

Page 744: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

734

Tablo 5

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin Bölgelere Göre Aldığı ve Verdiği Göç (1990–2000)

Bölgeler Aldığı Göç Verdiği Göç

İstanbul 90.840 31.312

Batı Marmara 16.464 9.267

Ege 84.344 24.305

Doğu Marmara 29.198 14.279

Batı Anadolu 34.851 22.855

Akdeniz 90.190 57.102

Orta Anadolu 21.648 10.476

Batı Karadeniz 11.304 11.085

Doğu Karadeniz 5.203 5.224

Kuzeydoğu Anadolu 10.171 7.133

Ortadoğu Anadolu 28.102 19.387

Kaynak: Başbakanlık GAP-BKİ Başkanlığı, GAP’ta Son Durum. Ankara, Mayıs 2005, s.17.

Bölgede mevsimlik göç yüksek düzeydedir. Ancak, 1995 yılında sulamaların başlamasıyla birlikte, sulanan alanlardaki mevsimlik göç oranları düşmüştür. 1999 yılında Harran ovasında örneklem yöntemiyle seçilen 450 hane üzerinde GAP Bölge İdaresi’nce yapılan bir araştırmaya göre, görüşülen kişilerden % 70,4’ü sulamalardan önce Çukurova bölgesine mevsimlik tarım işçisi olarak gittiklerini; ancak sulamalarla oluşan istihdam imkanlarından

Page 745: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

735

dolayı, sadece % 11,6’sı bu bölgeye gitmeye devam ettiklerini,12 ifade etmişlerdir.

1.5. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde Eğitim Durumu13

Ekonomik gelişmenin belirleyicileri arasında eğitim seviyesi ile ilgili göstergeler de yer almaktadır. Bu göstergeler içerisinde en çok kullanılanlar okur-yazarlık oranları, okullaşma oranları, işgücünün eğitim seviyesi, okul ve öğretmen başına düşen öğrenci sayılarıdır. Bu göstergeler, diğer bazı göstergelerle birlikte doğrudan doğruya iktisadi gelişme düzeyinin belirleyicisi olarak kullanılmakta, dolayısıyla iktisadi gelişme olgusuyla doğrudan ilişkili olmaktadırlar. Eğitim, oluşturduğu ekonomik etkiler sayesinde, iktisadi gelişmeyi hızlandıran bir olgudur.

Eğitim, iktisadi gelişme veya iktisadi büyümenin temel kaynağı olan nitelikli emeğe önemli katkılar sağlayarak, sonuçta iktisadi büyümenin hem temel belirleyeni hem de sürekliliğini sağlayan en önemli unsurdur. Eğitim sayesinde oluşan bazı gelişmeleri özetlersek:

Kaynakların daha etkin kullanımını sağlar.

Geleneksel üretim yöntemlerinin terk edilerek, teknoloji kullanımının yaygınlaşmasını sağlar.

Bireylerin beslenme, sağlık, eğitim, konut ve kültürel içerikli ihtiyaçlarının karşılanmasında töre ve geleneklerin etkisini azaltarak, tüketim kalıplarının çağdaş standartlara yaklaşmasını sağlar.

Nüfus artış hızının düşürülmesini, kadınların okur-yazarlık oranlarının yükseltilerek iktisadi kalkınma sürecine entegrasyonu ile ilgili gelişmeleri sağlar.

Eğitim, üretimde dışsallık ortaya çıkartır. Eğitim seviyesinin artmasıyla üreticiler gelirlerini harcamada öncelik sırasını değiştirip daha verimli alanlara yatırım yapmaya başlar, böylece artan üretim ve verim diğer üreticileri de harekete geçirir.

12Başbakanlık GAP-BKİ Başkanlığı, Dünyada Türkiye’de ve GAP’ta Tarım, Ankara, Mayıs 2005, s. 30. 13 Abidin Öncel, “Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin Gelişmişlik Düzeyine Eğitim Kalkınma İlişkisi Düzeyinde Bir Bakış ve Mardin İli’nin Konumu, www.sakarya.edu.tr.

Page 746: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

736

Kırsal yoksulluk ve eşitsizliği azaltarak, yaşam kalitesi yükselterek ekonomik büyümenin istikrara kavuşmasını sağlar.

Gerek özel sektörün ve gerekse kamu sektörünün eğitim ihtiyacının karşılanması için gerçekleştirilen yatırımların ekonomiye hem gelir hem de istihdam artırıcı etkileri vardır. Gelir ve istihdam seviyesindeki yükselmeler ise iktisadi gelişmenin önemli unsurları arasında yer almaktadırlar.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin sosyal yapısına ve sorunlarına çözüm bulmak amacıyla, sürdürülebilir kalkınmaya yönelik olarak hazırlanan GAP Sosyal Eylem Planı’nda öngörülen politika hedefleri farklı sektörler itibariyle ayrı ayrı oluşturulmuştur. Bu hedeflerden “Nüfusun büyük bölümünü oluşturan genç nüfusu, kısa ve orta vadede ekonomide etkin kılıcı, mesleki ve teknik eğitim programlarına önem vermek” maddesi oldukça önemlidir.

1990–2000 döneminde, bölgedeki genel okuryazarlık oranında % 18,28’lik bir gelişme kaydedilmesine rağmen; bölgedeki okur-yazarlık oranları Türkiye ortalamalarının çok altındadır. Türkiye genelinde düşük olan kadın okur-yazarlık oranları, bölgede daha belirgindir; 2000 yılında bu fark Türkiye genelinde % 16,2 iken, bölgede % 26,23 düzeyindedir. Bu veriler, bölgede uygulanan eğitim politikalarının yetersiz kaldığı ve arzulanan eğitim düzeyi hedeflerinin, özellikle kız çocuklarının eğitimi açısından, büyük oranda gerçekleştirilmediği şeklinde yorumlanabilir.

Tablo 6

Cinsiyete Göre Okur-yazarlık Oranlarındaki Gelişmeler, (%)

Güneydoğu Anadolu Bölgesi Türkiye

Kadın Erkek Toplam

Kadın-Erkek Oranı Farkı Kadın Erkek Toplam

Kadın-Erkek Oranı Farkı

1990 38,66 72,79 56,21 34,43 67,4 89,8 78,4 22,4 2000 55,6 81,83 68,79 26,23 78,3 94,5 86,4 16,2

Page 747: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

737

Kaynak: Abidin Öncel, “Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin Gelişmişlik Düzeyine Eğitim Kalkınma İlişkisi Düzeyinde Bir Bakış ve Mardin İli’nin Konumu, www.sakarya.edu.tr.

Eğitim düzeyinin bir göstergesi olan okul ve öğretmen başına düşen öğrenci sayıları incelediğinde, bölgede mesleki ve teknik ortaöğretim haricinde, diğer bütün eğitim kademelerinde okul ve öğretmen başına düşen öğrenci sayılarının Türkiye ortalamalarının üzerinde olduğu görülmektedir. Bu durum fiziki imkanlar açısından bölgenin Türkiye ortalamalarının altında bir düzeye sahip olduğunu gösterir. Okul ve öğretmen başına düşen öğrenci sayılarının yüksek olması eğitimde verim düşüklüğüne neden olmaktadır.

Tablo 7

Okul Ve Öğretmen Başına Düşen Öğrenci Sayıları, (2000)

Okul Öncesi İlköğretim Ortaöğretim Mesleki ve

Teknik Ortaöğretim

Okul Başına

Öğretmen Başına

Okul Başına

Öğretmen Başına

Okul Başına

Öğretmen Başına

Okul Başına

Öğretmen Başına

Bölge 31,25 18,19 264,74 37,7 698,31 27,52 157,21 10,98

Türkiye 26,59 17,66 295,14 27,55 564,77 20,53 241,37 12,5

Kaynak: Abidin Öncel, “Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin Gelişmişlik Düzeyine Eğitim Kalkınma İlişkisi Düzeyinde Bir Bakış ve Mardin İli’nin Konumu, www.sakarya.edu.tr..

Bölgenin belirgin demografik özelliklerini özetlersek;

a) Doğurganlık oranı, buna bağlı olarak nüfus artış hızı ve göç oranı yüksek düzeydedir.

b) Kentleşme oranı düşüktür.

c) Okur-yazarlık oranı düşüktür.

Page 748: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

738

1.6. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki Alt Bölgelerin Temel Özellikleri, Üstünlük ve Kısıtları

Önceki bölümlerde bazı ekonomik göstergelerle Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin Türkiye içindeki konumunu inceledik. Ancak bölgenin kendi içindeki farklılıklarını görmezlikten gelerek, homojen bütünmüşçesine incelenmesi eksik bir yaklaşımdır. Bölge içi farklılıkların ortaya çıkartılması, bölgeye yönelik strateji ve politikaların farklılaşması açısından önemli pratik sonuçlar sağlayabilir.14 Güneydoğu Anadolu Bölgesi ekonomik yapı ve oluşumlar açısından çeşitlilik arz etmektedir. Bu bağlamda bölgeyi temel özellikleri itibariyle Batı, Orta ve Doğu kesimi olarak üç kesime ayırarak inceleyeceğiz.

1.6.1. Batı Kesimi (BK)

Adıyaman, Gaziantep, Kilis ve Şanlıurfa illerinden oluşan bu kesim Fırat Havzası’ndadır. Alt bölgenin coğrafyası tekdüze değildir, kuzey ve kısmen kuzeybatı engebeli, güney ise sulanabilir düzlüklerle kaplıdır.15

BK-1 olarak adlandırılan ve Adıyaman İli’nin yer aldığı engebeli kesim, son yıllarda kırsal kesimden yüksek oranlarda göç almıştır. Önemli kentlere yakınlık ve kolay erişebilirlik, imalat sanayinin son yıllarda atılım içinde bulunması ve girişimciliğin canlanması, rekreasyon ve tatlısu balıkçılığı imkanlarının bulunması, kentsel altyapıda bazı gelişmelerin olması göreli üstünlükleridir.16 Alt bölgenin engebeli yapıda olması ve tarım topraklarının azlığı, Atatürk Barajı sonrası kentsel nüfusun önemli ölçüde artması, aktivite oranının

14Melih Pınarcıoğlu ve Oğuz Işık, Yeni Kalkınmacılık: Bölgesel Kalkınmada Arayışlar, Ankara: GAP-GİDEM, Yayın Nu: 4, 2004, s. 81-82. 15Cemil Cangir ve Duygu Boyraz, “Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin Arazi Varlığı ve Tarım Topraklarının Konumu ve Yörede Çevre Düzeni Planı ve Toprak Amenajmanı Projelerinin Önemi”, 3. GAP ve Sanayi Kongresi Bildiriler El Kitabı, Diyarbakır: TMMOB, 18-19 Ekim 2003, s. 404-405. 16GAP-GİDEM ve ABİGEM, Güneydoğu Anadolu Bölgesi Yatırım Rehberi - 2, Ankara, 2005, s. 44 -48.

Page 749: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

739

düşüklüğü, sulamaların büyük ölçüde pompaja bağlı olması ve yatırımların yetersizliği ise göreli kısıtlarıdır.17

Gaziantep, Kilis ve Şanlıurfa illerinin önemli bir kısmı, batı kesiminin güneyinde yer almaktadır. BK-2 olarak adlandırılan bu alt bölgenin belirgin özellikleri yüksek oranlarda işgücü ve nüfus varlığı, Gaziantep’te imalat sanayinin yığılmış olması ve Şanlıurfa’nın son yıllarda sanayide atılım yapması, sulama alanlarının fazla olması ve kolay erişilebilir olmasıdır. Bu alt bölge önemli beşeri ve ekonomik birimlere sahiptir. BK-2’nin Doğu Akdeniz limanlarına, büyük kentlere ve güney komşularımıza yakınlık ve kolay erişilebilirlik avantajları vardır. Bölgenin 1. ve 3. büyük kentleri bu kesimdedir.18 Gaziantep, metropol kentleşme sürecini yaşamaktadır.19 Alt bölgedeki zengin kültür varlığı turizm açısından umut vaat etmektedir. Son yıllarda özellikle büyük kentlerin hızlı nüfus artışına sahne olmaları ve istihdam/nüfus oranın düşük olması, BK-2’nin en önemli sorunudur.20

1.6.2. Orta Kesimi (OK)

Bölgenin orta kesimi batısında olduğu gibi iki farklı coğrafyayı sergilemektedir. Diyarbakır, Batman ve Mardin illerini kapsayan bu alt bölgenin güneyi önemli ölçüde sulanabilir topraklara sahipken, kuzey çeper engebelidir. Alt bölge Dicle Havzası’nda yer almaktadır.21 Terör olayları nedeniyle, kentsel kesim son yıllarda önemli miktarda nüfus almıştır.

Orta Kesim’in kuzeyi (OK-1) pek çok gösterge itibariyle Doğu Kesimi’ne benzemektedir. Doğu Anadolu’ya açılma imkanlarının olması, düzgün karayolu bağlantılarının bulunması, hayvancılık 17Başbakanlık GAP-BKİ Başkanlığı, GAP Bölgesel Ulaşım ve Altyapı Geliştirme Çalışması -2, Ankara, Temmuz 2001, s. 8. 18GAP-GİDEM ve ABİGEM, Güneydoğu Anadolu Bölgesi Yatırım Rehberi - 2, Ankara, 2005, s. 62-73, 86-91. 19TOBB, Gaziantep Ekonomik Yapısı ve Uygun Yatırım Alanları, Ankara, Temmuz 2001, s. 13. 20Başbakanlık GAP-BKİ Başkanlığı, GAP Bölgesel Ulaşım ve Altyapı Geliştirme Çalışması -2, Ankara, Temmuz 2001, s. 8. 21Cemil Cangir ve Duygu Boyraz, “Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin Arazi Varlığı ve Tarım Topraklarının Konumu ve Yörede Çevre Düzeni Planı ve Toprak Amenajmanı Projelerinin Önemi”, 3. GAP ve Sanayi Kongresi Bildiriler Kitabı, Diyarbakır: TMMOB, 18-19 Ekim 2003, s. 403-404.

Page 750: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

740

potansiyelinin yüksekliği, baraj göllerinde su ürünleri üretim imkanlarının bulunması OK-1’in avantajları iken;22 arazi yapısının engebeli olması ve tarımsal toprakların azlığı, sulanabilir alanların kısıtlı olması, büyük ölçüdeki altyapı eksiklikleri ve sosyal donatı yetersizliği ise kısıtlarını oluşturmaktadır.23

Orta Kesim’in güneyi (OK-2) kuzey çepere göre daha gelişmiştir. Bununla birlikte terör olaylarından dolayı kentsel kesim, özellikle Diyarbakır ve Batman il merkezleri, 1990’lardan sonra yüksek oranlarda göç alarak, önemli altyapı ve sosyal sorunlarla karşılaşmıştır. OK-2’nin sulama potansiyeli yüksektir ve ulaşım avantajları mevcuttur.24 Diyarbakır’ın bölgenin geleneksel merkezi olması ve ekonomisinin çeşitliliği, üniversite ve sağlık tesisleri gibi bölgesel ölçekli donatıların olması, Mardin ve Diyarbakır kentlerinde girişimciliğin yaşıyor olması, kültür varlıklarının zenginliğinin kültür turizmi için yüksek potansiyel arz etmesi göreli üstünlükler olarak nitelendirilebilir.25 Ancak, son yıllarda kentsel nüfusun hızla artması, genç nüfus oranının yüksekliği ve istihdam/nüfus oranının düşüklüğü, kentsel kesimde altyapı ve sosyal donatı yetersizliği OK-2’nin göreli kısıtlarıdır.26

1.6.3. Doğu Kesimi (DK)

Siirt ve Şırnak illerinin oluşturduğu Doğu Kesimi, bölgenin en dezavantajlı altbölgesidir. Yöre, terörden ve Körfez Savaşı’ndan en fazla etkilenmiş altbölgedir. Bu olumsuzluklar alt bölge mekanında hızlı ve sağlıksız kentleşmeye neden olmuştur. Bu kesim de Dicle

22GAP-GİDEM ve ABİGEM, Güneydoğu Anadolu Bölgesi Yatırım Rehberi - 2, Ankara, 2005, s. 74-79.

23Başbakanlık GAP-BKİ Başkanlığı, GAP Bölgesel Ulaşım ve Altyapı Geliştirme Çalışması -2, Ankara, Temmuz 2001, s. 8-9. 24GAP-GİDEM ve ABİGEM, Güneydoğu Anadolu Bölgesi Yatırım Rehberi - 2, Ankara, 2005, s. 50-61. 25TOBB, Diyarbakır Ekonomik Yapısı ve Uygun Yatırım Alanları, Ankara, Eylül 2002, s. 13. 26Başbakanlık GAP-BKİ Başkanlığı, GAP Bölgesel Ulaşım ve Altyapı Geliştirme Çalışması -2, Ankara, Temmuz 2001, s. 9.

Page 751: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

741

Havzası’nda yer almaktadır ve sulama projeleri büyük ölçüde gerçekleşememiştir.27

Güneybatı kesiminde önemli bir sulama potansiyeli bulunmaktadır. Sınır ticareti ve uluslararası taşımacılık imkanları, hayvancılık faaliyetlerinin gelişmesi için ekosistemin avantajlı olması, kültür varlıklarındaki zenginliğin kültür turizmi potansiyelini oluşturması bazı avantajlardır.28 Tarıma elverişli toprakların göreli kıtlığı, son yıllarda kentsel nüfusun artmış olması ve istihdam/nüfus oranının düşüklüğü, altyapı ve sosyal donatı eksikliği belirli kısıtlarıdır.29

Bu değerlendirmeler, alt bölgelerarası gelişmişlik ve olanak farklılıklarını göstermektedir. Gelişmiş bölgelere yakın olan ve Fırat üzerindeki hidrolik yapıların tamamlanmış bulunduğu Batı Kesimi imkanlar ve konum itibariyle daha avantajlı durumdadır. Buna karşılık Dicle Havzası’nda yer alan Orta Kesim ve Doğu Kesimi’nin sahip olduğu su ve toprak kaynakları büyük ölçüde harekete geçirilememiştir. Öte yandan terör, Körfez Savaşı ve Irak Ambargosu gibi dışsal faktörlere bağlı olumsuzluklar, tüm bölgeyi etkilemekle birlikte, en fazla Doğu Kesimi’nde hissedilmiştir. Alt bölgelerarası gelişmişlik farklılıkları her alt bölgede farklı stratejilerin uygulanmasını gerekli kılmaktadır.

27Cemil Cangir ve Duygu Boyraz, “Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin Arazi Varlığı ve Tarım Topraklarının Konumu ve Yörede Çevre Düzeni Planı ve Toprak Amenajmanı Projelerinin Önemi”, 3. GAP ve Sanayi Kongresi Bildiriler El Kitabı, Diyarbakır: TMMOB, 18-19 Ekim 2003, s. 406. 28GAP-GİDEM ve ABİGEM, Güneydoğu Anadolu Bölgesi Yatırım Rehberi - 2, Ankara, 2005, s. 92-98. 29 Başbakanlık GAP-BKİ Başkanlığı, GAP Bölgesel Ulaşım ve Altyapı Geliştirme Çalışması -2, Ankara, Temmuz 2001, s. 10-11.

Page 752: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur
Page 753: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

NUSAYBİN’İN FİZİKİ COĞRAFYA ÖZELLİKLERİ

Taner KILIÇ∗

1- Coğrafi Konum

Nusaybin İlçesi 37º 02´-37º 13´ kuzey enlemleri ile 41º 03´-41º 45´ doğu boylamları arasında, Mardin İli’nin güneydoğusunda yer alır. Mardin İli yüzölçümünün (8891 km²) % 13.2’sini meydana getirir (1177 km²). Batısında Mardin merkez ilçesi, kuzeybatısında Ömerli İlçesi, kuzeyinde Midyat İlçesi, doğusunda Şırnak ili ve güneyde de Suriye ile çevrilidir (Harita-1).

2- Doğal Coğrafya Özellikleri

A- Yeryüzü Şekilleri

Eski adı Turabdin, Tur Abidin olan Mardin Midyat basamağının güney kesimi Nusaybin ilçesi sınırları içerisinde kalır. Kabaca doğu-batı doğrultulu uzanan bu yöre tepelik bir görünümdedir. Orta Eosen kalkerlerinden meydana gelen bu tepelik alanda, karstik yeryüzü şekillerinden olan lapya, dolin ve mağaralara da rastlanır. Tepelik alanın güneyinde, Suriye düzlüklerinin kuzey kenarlarını oluşturan

*Taner KILIÇ Dicle Üniversitesi Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi Coğrafya Eğitimi Anabilim Dalı DİYARBAKIR.”Geçmişten Günümüze Nusaybin Sempozyumu “27,28 Mayıs 2004

Page 754: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

744

ova şeridinin bölümleri yer alır. Nusaybin’in doğusunda, İdil ve Cizre İlçelerinde ve Suriye topraklarında da süren genç bazalt lavları yayılmıştır. Pliosen çökellerini örten bu bazalt akıntıları Pleistosen yaşlıdır. En genç tortullar üzerinde yer almaları nedeniyle bu bazalt akıntılarının Güneydoğu Anadolu’nun en genç lavları olduğu anlaşılır. İlçe topraklarında yer alan akarsular açtıkları vadilerle araziyi parçalamışlardır (Harita-2ve 3).

a) Tepelik Alanlar

Midyat Formasyonu büyük ölçüde Orta Eosen transgresyonu neticesinde birikmiş olan kalkerlerle temsil edilmektedir (Midyat karbonatları). Alt kısmı kireçtaşı, üst kısmı dolomitten oluşan bu seri bölgede en yaygın ve türdeş Tersiyer formasyonudur. Yöre Oligo-Miosen’de karalaştıktan sonra, Üst Miosen’de başlayıp Pliosen boyunca (Olasılıkla Pleistosen’de de) süren tektonik hareketler sebebiyle sürekli bir aşınım alanı olarak belirmiştir.

Yörenin en yüksek noktasını oluşturan Bagok dağı (1254m) ve Ömeryan dağı (1100m) ile ova kenarı (550m) arasında iki aşınım yüzeyi oluşmuştur. Yükseltinin kuzeyden güneye doğru azaldığı bu alanda K-G yönlü sıkıştırma gerilimleriyle D-B doğrultusunda, kıvrılmalar sonucunda antiklinaller ve senklinaller oluşmuştur. Morfolojik evrim içerisinde ilk eğime göre kurulan akarsu ağı da K-G yönlüdür.

Kıvrım olayları sırasında, kıvrım eksenlerini kesen akarsular aşındırmalarını sürdürmüşler ve ilk aşınım yüzeyi oluşuncaya kadar bu aşınıma etki eden faktörler değişmemiştir. İlk aşınım yüzeyi oluştuktan sonra, bir gençleşmeye bağlı olarak, bu yüzeyde yarılmaya ve parçalanmaya başladı. Böylece aşınımın ilerlemesiyle, ikinci aşınım yüzeyi de ortaya çıktı.

Yukarıda da belirtildiği gibi aşınım yüzeylerinde güneyden kuzeye doğru aşamalı bir yükseliş vardır. Bu yükselme, özellikle alçak aşınım yüzeyinde daha belirgin olup, 550m’den 750m’ye çıkar. Bu durum, aşınım döngüsünde yüzey oluşumunun karakterinden gelmektedir. Bu aşınım yüzeyi üzerinde bulunan tepeler 850-950m’lerdeki aşınım yüzeyi ile aynı yükseklikte bulunurlar. Bunlar ilk aşınım yüzeyinin kalık tepeleridir. İlk aşınım yüzeyi üzerinde yükselen Bagok dağı, Ömeryan dağı ve 1000-1200m arasındaki

Page 755: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

745

yükseltiler, büyük bir olasılıkla, karalaşan eski yüzeyin aşınmış, kalık tepeleridir.

b) Ova

Suriye düzlüklerinin kuzey kenarını oluşturan ve tepelik alan ile Türkiye-Suriye sınırı arasında yer alan ova şeridi Kuaterner dolguları ile oluşmuştur. Yüksekliği 500-550m arasında değişen ovanın kuzeyden güneye doğru alçalan çok hafif bir eğimi vardır.

Kuaterner dolguları Neojen kalkerleri üzerinde yer almaktadır ve ovanın oluşumu ve gelişimi günümüzde de sürmektedir. Birçok yerde ova hafif dalgalı bir görünüme sahiptir.

Nusaybin tarımının en önemli etkinlik alanı olan ova, kuzeydeki engebeli alandan akarsuların getirdiği aşıntı, sürüntü maddelerinin oluşturduğu birikinti koni ve yelpazelerinin zamanla büyüyerek birbirlerine bitişmeleriyle bugünkü görünümünü almıştır.

c) Vadiler

Nusaybin yöresindeki vadileri üç guruba ayırabiliriz: Çağçağa (eski adı Korgarbonizra) suyunun içinde aktığı antesedant yarma vadi, tepelik alandaki kertik vadiler ve ovadaki kuru dere yarıntılarıdır.

Çağçağa suyu yukarı kesiminde tabanlı bir vadide akmakta olup vadi yamaçları çok diktir. Bu yamaçlarda eğim % 60-70 arasında değişir. Tepelik alandaki vadiler fazla derin değildir; vadi tabanı düzlükleri gelişmemiştir. Ovada gelişen yarıntıların da derinlikleri azdır; genişlikleri de çok değildir. Yazın kuruyan ve yağışlı mevsimde yatağında su akıtan bu vadiler derine gömülememişlerdir. Çağçağa suyu bile ovada ancak 2m derinlikte bir yatak açabilmiştir.

d) Karstik Şekiller

Yörenin büyük bir bölümü kalkerlerden oluşan bir yapı gösterdiği halde, karstik şekiller pek fazla gelişememiştir. Çünkü kalkerler marn içermektedir ve ince ara tabakalı bantlar halinde bulunurlar. Karstik şekil olarak en çok dikkati çekenler lapya, dolin ve mağaralardır. Lapyalar en çok eğimi az olan yamaçlarda gelişmişlerdir. Nemli iklim koşullarında oluştuktan sonra daha kurak bir döneme girilmesi nedeniyle mağaraların gelişmesi durmuştur denilebilir. Mağaraların büyüklüğü, derinliği çok fazla değildir; bir ya

Page 756: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

746

da iki küçük galeriye sahiptirler. Dolinler küçük tarım alanları halinde kullanılmakta olup, sığ bir toprak yapısına sahiptirler.

B- Nusaybin’in İklim Özellikleri

Nusaybin İlçesinin İklim özellikleri ele alınırken, 37.14 enlem ve 41.13 boylamda yer alan ve 500 m yüksekliğe sahip olan Nusaybin meteoroloji istasyonunun verilerinden yararlanılmıştır.

a) Sıcaklık

Nusaybin’in ortalama sıcaklığı 18.9ºC’dir. Yaz ve kış mevsimleri ortalama sıcaklıkları arasındaki farkın yüksek olması ise karasallığı ortaya koyması bakımından oldukça önemlidir. Yaz mevsimi ortalama sıcaklığı 31ºC iken, kış mevsimi ortalama sıcaklığı 7.2 C’dır. Özellikle yaz aylarında yüksek sıcaklık ortalamalarının 30ºC ve daha fazla olduğu gün sayısı, yaz aylarının tamamının kapsamaktadır. Sıcaklıkların 30ºC üzerine çıktığı günler nisan ayından başlayarak, kasım ayı başına kadar sürmektedir. Yaz mevsiminde havadaki bağıl nemin düşük olması buharlaşmayı artırır. Havadaki nem oranının az olması ise gece ve gündüz arasındaki sıcaklık farkının yüksek olmasına sebep olur. Sıcaklığın 0ºC altına düştüğü günler ise oldukça sınırlıdır (Tablo-1).

Page 757: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

747

Ayl

ar

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10

11

12

Yıllık

Orta

lam

a Sı

caklık

(C)

06.Ş

ub

07.H

az

11.M

ar

16.H

az

22.Ağu

29.O

ca

32.6

31.4

27.O

ca

20.T

em

13.M

ay

07.E

yl

18.E

yl

Orta

lam

a Y

ükse

k Sı

caklık

10.T

em

12.H

az

16.Ağu

22.N

is

29.N

is

36.1

40.2

39.5

35.3

28.0

19.M

ay

12.M

ay

25.M

ar

Orta

lam

a D

üşük

caklık

02.Ağu

03.T

em

06.Ağu

11.N

is

16.M

ar

21.H

az

24.Ağu

23.T

em

20.Ş

ub

15.M

ar

09.Ş

ub

04.T

em

13.N

is

Yük

.Sıc

. >=

30

Ort.

Gün

.S.

01.M

ay

15.O

ca

29.2

31.0

31.0

28.H

az

11.M

ay

0.1

148

Düş

.Sıc

. <=

-5

Ort.

Gün

.S.

0.1

0.4

0.1

0.2

0.8

Düş

.Sıc

. <=

-10

Ort.

Gün

S.

0.0

0.0

Tablo 1- İstasyonun Çalışma Süresi (1966-2002)

Şimdiye kadar ölçülmüş en yüksek sıcaklık 47.5ºC’dir (30 Temmuz 2000). En düşük sıcaklık ise -10ºC’dir (22 Şubat 1985). (Tablo-2).

Page 758: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

748

Ayl

ar

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10

11

12

Yıllık

En Y

ükse

k Sı

c. G

ünü

3 23

31

13

31

21

30

4 3 1 2 31

30

En Y

ükse

k Sı

c. Yılı

1971

1977

1993

1970

1990

1998

2000

1977

1979

1981

1971

1999

2000

En Y

ükse

k Sı

caklık

C

23.0

23.0

27.Ş

ub

36.2

39.3

43.2

47.5

47.2

44.2

38.0

31.4

22.M

ar

47.5

En D

üşük

c. G

ünü

24

22

1 12

9 7 6 25

26

30

15

28

22

En D

üşük

c. Yılı

1972

1985

1985

1997

1995

1993

1982

1992

1992

1969

1988

1992

1985

En D

üşük

caklık

C

-5.5

-10

-8.2

0.0

05.M

ay

10.E

yl

16.Ağu

17.N

is

10.0

03.O

ca

-1.6

-7.0

-10.

0

Tablo 2- İstasyonun Çalışma Süresi (1966-2002)

b) Yağış

Nusaybin’de ortalama yağış miktarı 470.2mm’dir. Yağışın mevsimlere dağılımına baktığımızda en fazla yağışın kış mevsimine düştüğünü görmekteyiz (%51.8). Kış mevsimini ilkbahar (%34.9), sonbahar (%12.7) ve yaz mevsimi (%0.6) takip etmektedir. (Tablo-3).

En fazla yağışın kış mevsiminde düşmesi Orta Akdeniz üzerinden gelen cephelerin yöreyi etkisi altında bulundurması ile ilgilidir. Bu yağışlara sebep olan cephe faaliyetleri nisan ayına kadar devam eder. İlkbahar yağışlarının fazlalığında karasallığın da etkisi vardır. Özellikle mayıs ayında konveksiyonel yağışlar görülmektedir. Yaz aylarında hemen hiç yağışın görülmemesi, yazın Basra Alçak Basınç merkezinin etkisi altında kalmasından ileri gelmektedir.

Page 759: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

749

Sonbaharda yağışın azlığı ise, yaz kuraklığının sürmekte olması ile açıklanabilir.

Günlük en çok yağış miktarlarına baktığımızda kış ayları da dahil diğer aylarda ortalama yağış miktarlarına çok yakın hatta bu miktarları geçen yağış miktarlarına rastlanmaktadır. Bu durum Nusaybin yöresinde sonbahar ve kış aylarında cephe faaliyetlerinin, diğer aylarda ise sağanak karakterdeki yağışların(karasallık) etkili olduğunu göstermesi bakımından önemlidir. Yağışın >=10mm olduğu gün sayısının azlığı da bu durumu desteklemektedir (Tablo-3).

Aylar

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10

11

12

Yıllık

Ort.Top.Yağış Mik.(mm)

84.2

72.9

75.3

57.8

31.O

ca

02.H

az

0.4

0.0

0.7

21.N

is

37.6

86.2

470.

2

Günlük En Çok Yağış

Mik.

54.1

48.9

55.5

64.4

52.0

28.0

8.0

0.6

09.T

em

46.9

47.8

81.5

81.5

Yağış>=10mm

Olduğu Gün S.

03.N

is

02.Ağu

02.T

em

01.E

yl

01.O

ca

0.1

0.7

01.N

is

03.M

ar

17.N

is

Yağış>=50mm Olduğu Gün

S.

0.0

0.1

0.0

0.0

0.0

0.1

Tablo 3- İstasyonun Çalışma Süresi (1966-2002)

Nusaybin’de ortalama kar yağışlı gün sayısı 2.4’tür. Kar uzun süre yerde kalmaz. Nitekim karla örtülü günler sayısına baktığımızda 1.8 gündür. En yüksek kar örtüsü kalınlığı ocak ayında 12cm’dir. Aralık ve şubat aylarında 10cm’i bulmaz. Nusaybin çevresinde sis olayına da fazla rastlanmamaktadır. Sisli günler sayısı 7.4 gündür. Sis olayına en fazla kış aylarında rastlanır. Ortalama dolulu günler sayısı yıllık 1.7 gündür. Dolu yağışı en fazla bahar aylarında görülmektedir (Tablo-4). Nusaybin’de önemli yağış sapmaları da görülmektedir. Bu durum yörede tarımsal faaliyetleri önemli ölçüde etkilemektedir.

Page 760: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

750

Aylar 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10

11

12

Yıllık

Ort.Kar Yağışlı Gün S.

1.0

0.6

0.1 0.0

0.7

02.N

is

Ort. Kar Örtülü Gün S.

0.8

0.7

0.1 0.2

01.Ağu

En Yüksek

Kar Örtüsü Kalın. (cm)

12.0

9.0 5.0

12.0

Ort. Sisli Günler Sayısı 02

.Mar

01.H

az

01.Ş

ub

0.2

0.4

0.2 0.2 0.2

01.Ağu

03.H

az

07.N

is

Ortalama Dolulu Günler Sayısı

0.1

0.2

0.5

0.6

0.1 0.0

0.1

0.1

01.T

em

Tablo 4- İstasyonun Çalışma Süresi (1966-2002)

c) Rüzgar

Nusaybin’de ortalama rüzgar hızı 1.5m/sn’dir. En hızlı esen rüzgar yönlerine baktığımızda kuzey sektörlü rüzgarların egemen olduğu görülmektedir. Kuzey sektörlü rüzgarları güneydoğu yönünden esen rüzgarlar takip etmektedir. Nusaybin’de ortalama fırtınalı gün sayısı 1 gündür. Nusaybin’de etkili olan rüzgarlar genellikle hafif esen rüzgarlardır. Ortalama kuvvette esen rüzgarlı gün sayısı ise 13.8 gündür. Bu da bize Nusaybin’de hafif ve orta kuvvette esen rüzgarların etkili olduğunu göstermektedir (Tablo-5).

Page 761: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

751

Aylar 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10

11

12

Yıllık

Ortalama Rüzgar

Hızı(m/s) 01.H

az

01.E

yl

01.Ağu

01.T

em

01.Ağu

01.E

yl

01.M

ar

01.O

ca

01.O

ca

01.M

ar

01.N

is

01.M

ay

01.M

ay

En Hızlı Esen Rüzgarın Yönü SS

E

NN

W

NN

E

NW

NN

W

NE N

N

SE

N

NN

E

SE

NN

E

En Hızlı Esen Rüzgarın Hızı(m/s) 20

.Oca

17.N

is

20.T

em

17.N

is

18.N

is

18.N

is

12.0

09.N

is

11.H

az

15.E

yl

14.Ağu

14.Ş

ub

20.T

em

Ort. Fırtınalı Gün S.(Rüz.

Hızı>=17.2m/s)

0.3

0.1

0.1

0.1

0.3

0.1 1.0

Ort. Kuv.Rüz. Gün S.(Rüz. Hızı 10.8-17.1m/s) 01

.Mar

01.O

ca

01.M

ay

01.M

ar

01.M

ar

01.M

ar

01.T

em

1.0

1.0

01.M

ar

1.0

13.Ağu

Tablo 5- İstasyonun Çalışma Süresi (1966-2002)

Rüzgarın esme sayıları toplamına baktığımızda ilk sırada N (3722) yer almakta, N’yi NW (3595) takip etmektedir. En az esen rüzgarın yönü ise S(851)’dir (Tablo-6).

Nusaybin’de N sektörlü rüzgarların egemen olmasında kış aylarında Sibirya yüksek basınç merkezinin etkisinde kalan Doğu Anadolu Bölgesinden, Güneydoğu Anadolu Bölgesine doğru esen rüzgarların etkisi vardır. Ayrıca Akdeniz üzerinden gelen cephelerin varlığı W sektöründen esen rüzgarlarında fazla olmasına sebep olmaktadır. Yaz döneminde ise Basra alçak basınç merkezine doğru genel bir hava akımı olduğundan kuzey sektörlü rüzgarlar etkili olmaktadır.

Page 762: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

752

Aylar

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10

11

12

Yıllık

N

304

277

269

248

304

295

299

318

365

362

354

327

3722

NE

175

148

161

127

146

125

119

101

103

139

134

154

1632

E

297

195

304

279

175

87

88

83

81

130

192

299

2210

SE

174

148

175

156

117

102

155

101

67

123

130

160

1608

S

78

59

52

94

83

78

75

86

50

58

76

62

851

SW

72

68

89

91

102

113

102

110

84

64

59

62

1016

W

49

52

78

139

166

211

213

209

139

114

73

70

1513

NW

237

229

265

273

360

428

382

306

310

346

240

219

3595

Tablo 6- Rüzgarın Esme Sayıları Toplamı. İstasyonun Çalışma Süresi (1966-2002)

C- Hidrografya

Nusaybin çevresinde periyodik akarsuların fazlalığı dikkat çeker. Kışın ve ilkbaharda yağışlarla birlikte vadilerde akarsular oluşur; yazın sıcakların bastırmasıyla aşırı sıcaklık ve buharlaşma sebebiyle kururlar.

Vadisinde sürekli olarak bir akarsuya yer veren Çağçağa Suyu yörenin en önemli akarsuyudur. Bu durumuyla Çağçağa suyuna “allokton akarsu” diyebiliriz. Savur-Midyat çevresinden birçok suyun toplanmasıyla oluşan Çağçağa suyunu iki kaynak güçlendirir. Karasu ve Beyazsu kaynağı. 4.2m³/sn akımı olan Karasu Nusaybin’in 8 km kuzeyinden, 4m³/sn akımlı Beyazsu kaynağı ise 2 km kuzeyden yüzeye çıkarlar. Bu iki kaynağın sularının birleşmesiyle Çağçağa suyu

Page 763: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

753

10m³/sn akımı olan bir akarsu olarak ve yaz kış kurumadan akabilme durumunu kazanır.

Çağçağa suyunun gücüyle bir hidroelektrik santrali çalışmakta ve Nusaybin ilçesine elektrik vermektedir. Ayrıca aynı su üzerinde, 8000 hk alanı sulama suyuna kavuşturan bir regülatör yapılmıştır. Sulama kanalları 8 ve 30 km uzunluktadır. Bu su kanalları ile Nusaybin ovası sulanabilmektedir. Nusaybin İlçesinin içme ve kullanma suyunu da Çağçağa vermektedir.

İlçenin doğusunda Değirmencik-Turgutköy dolaylarındaki kaynakların beslediği Bavur deresi de az akımlı olmasına karşılık, sürekli akan bir çaydır. 40-50 hk bir araziyi suladıktan sonra İkiztepe köyü batısında Suriye’ye geçen Bavur deresinin Nusaybin yöresine katkısı çok değildir.

Şehbat ve Rişvan derelerinin yukarı çığırlarını besleyen karstik kaynaklarda sebze ve meyve yetiştirme işlerinde gereksinme duyulan suyu verirler. Köylerin suyunu sağlarlar. İlçenin birçok köyü ise içme ve kullanma sularını kuyulardan, sarnıçlardan sağlarlar.

D- Doğal Bitki Örtüsü

Nusaybin Yöresinde 800m’den daha yüksek kesimlerde seyrek dokulu palamut (Quercus ithaburensis) ve mazı meşesi (Quercus infectoria) topluluklarına rastlanır. Büyük ölçüde tahribe uğrayan bu alanlar orman vasfını kaybetmiştir. Akarsu boylarında karakavak (populus), söğüt (Salix triandra), çınar (Platanus orientalis) ile halkın yetiştirdiği meyve ağaçları önemli bir yer tutar. Asli olarak step bitkileriyle kaplı olması gereken düzlükler ekin tarlalarıyla çevrilmiştir. Bundan dolayı step bitkileri ekilip dikilmeyen alanlarda daha çok yayılma fırsatı bulur. Stebin doğal görünümü İç Anadolu steplerini anımsatır.

Page 764: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

754

E-Toprak Özellikleri

Nusaybin Yöresinde kapladığı alan bakımından sırasıyla kırmızı kahverengi, kahverengi orman, kolüvyal ve alüvyal topraklara rastlanır.

a) Kırmızı Kahverengi Topraklar

Nusaybin yöresinde en yaygın toprak grubu olup, genellikle kireçtaşı ot ve çalı örtüsü altında oluşmuşlardır. Kırmızı renk, topraktaki demirin oksitlenmesi ile ilgilidir. Çoğunlukla düz veya hafif eğimli olan bu toprakların yarıdan fazlası 50cm’den daha fazla derinliğe sahiptir. Bir kısmını taşlı olduğu bu toprakların doğal verimlilikleri yüksektir. Kullanım çoğunlukla kuru tarım ve otlaklar biçimindedir. Sulanabilen yerlerde ise pamuk yetiştirilir.

b) Kahverengi Orman Toprakları

Bu topraklar genellikle kireçtaşı, marn, kiltaşı, şist ve gnaystan oluşmuştur. Toprak örtüsünün çoğu ancak birkaç cm derinliğe sahiptir. Toprak kaya kırıntıları ile karışık bir durumdadır. Toprak yüzeyi çoğunlukla taşlıdır. Derin kesimler çok dar alanlıdır. Eğimler, çoğunlukla dik ve dike yakındır. Genellikle otlak olarak kullanılan bu toprakların bazı kesimlerinde küçük alanlı kuru tarım ve bağcılık yapılmaktadır.

c) Kolüvyal Topraklar

Yüzeysel akımla veya yan derelerle, kısa mesafelerden taşınarak, eğimin azaldığı yerlerde depo edilen materyallerin oluşturduğu genç topraklardır. Toprak karakterleri, daha çok yakınındaki yüksek arazi topraklarınınkine benzer. Bu toprakların işlenebilir olanlarında, sebzecilik, meyvecilik, bostan tarımı ve kavakçılık yapılmaktadır.

d) Alüvyal Topraklar

Akarsu boylarında görülen genç topraklardır.

Yukarıda sayılan bu toprak gruplarından başka çıplak kayalık ve molozlardan meydana gelmiş olan arazi tipine de rastlanmaktadır. Bu kısımlar iri kaya bloklarından veya parçalanmış sert kayaçlarla kaplı alanlardır. Kalker yapılı bu arazi tarıma uygun değildir. Bu kısımlarda erozyon toprak birikmesinden daha hızlıdır. Bu alanlardan

Page 765: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Tarih-Coğrafya

755

taş ocağı olarak yararlanılmaktadır. Bu kısımlarda zayıf bir bitki örtüsüne de rastlanabilmektedir.

Yeni toprak sınıflandırma sisteminde Nusaybin çevresinde yer alan topraklar vertisol ve inceptisol ordolarına dahil edilen topraklardan oluşmaktadır. Vertisoller pamuk tarımı için uygun topraklardır.

Page 766: MAKALELERLE MARDİN - alonot.com · edilmektedir. Kivah ve Midyat arasında 30 km lik bir mesafa bulunmaktadır. Bu mesafa bir gün içinde yaya gitme suretiyle aşılabilir. Assur

Makalelerle Mardin

756

KAYNAKÇA

Atalay, İ. 1994, Türkiye Vejetasyon Coğrafyası, Ege Üniversitesi Basımevi, İzmir.

Atalay, İ. 1999, Türkiye Toprakları, Ç. Ü. Ziraat Fak. Gen.Yay No: 51, Ders Kitapları Yay No: A-12. Adana.

Atalay, İ. & Mortan, K. 2003, Türkiye Bölgesel Coğrafyası, İnkılap Kitabevi, İstanbul.

Güney, E. 1989, Nusaybin’de Coğrafya Araştırmaları, Diyarbakır (Yayınlanmamış).

Güney, E. 2001, Türkiye Hidrografyası, Dicle Üniversitesi Eğitim Fakültesi Yayınları. Diyarbakır.

Gürgen, G. 2002, Güneydoğu Anadolu Bölgesinin İklimi, Dicle Üniv. Ziya Gökalp Eğ.Fak. Yay No:12. Diyarbakır.

İlhan, E. 1976, Türkiye Jeolojisi, ODTÜ Mühendislik Fak.Yay No: 51 Nuray Matbaası. Ankara.

Mater, B. 1998, Toprak Coğrafyası, Çantay Kitabevi. İstanbul.

Tolun, N.1962, 1/500 000 Ölçekli Türkiye Jeoloji Haritası: Diyarbakır, Tertipleyenler: Cahit Erentöz & İhsan Ketin.

Türkünal, S. 1980, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun Jeolojisi, TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Yayını: 8. Ankara.

Mardin İli Toprak Kaynağı Envanter Raporu ve Haritası, Köy İşleri Bakanlığı Topraksu Genel Müd. Yay No:131. Ankara.

Nusaybin Meteoroloji İstasyonu Verileri.