İlahİyat lİsans tamamlama programi dİn...

12
1 ATEİZM II 10 Prof. Dr. Metin YASA İLAHİYAT LİSANS TAMAMLAMA PROGRAMI DİN FELSEFESİ

Upload: others

Post on 18-Sep-2019

10 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

1

ATEİZM II10

Prof. Dr. Metin YASA

İLAHİYAT LİSANS TAMAMLAMA PROGRAMI

DİN FELSEFESİ

2

İçİndekİler10.1. Ateizm ve tAnrı’yı KonuşmAK .............................................................................................................. 310.2. Pozitif Ateizm ve tAnrı’nın yoKluğunA yöneliK ileri Sürdüğü KAnıtlAr ....... 3

10.2.1. tanrı’nın varlığına Karşı ontolojik Kanıt .............................................................................................................. 310.2.2. tanrı’nın varlığına Karşı Kozmolojik Kanıtı .......................................................................................................... 410.2.3. tanrı’nın varlığına Karşı varoluşsal Kanıt (ı) ........................................................................................................ 410.2.4. tanrı’nın varlığına Karşı varoluşsal Kanıt (ıı) ....................................................................................................... 4

10.3. neden Ateizm? ................................................................................................................................................... 510.3.1. Ateizmin Kozmolojik Bağlamı ve Kozmolojik yanılgısı ............................................................................... 5

10.4. Ateizmin dinSel BAğlAmı ve Görünen Boşluğu ................................................................... 710.5. Ateizme yöneliK eleştiriler ................................................................................................................... 810.6. Sonuç ve değerlendirme ........................................................................................................................ 810.7. Ateizm ve çıKmAzlArı Sorunu ............................................................................................................. 8

10.7.1. tanrı’nın yokluğu: Ateizm ve çıkmazları Sorunu ........................................................................................... 810.7.2. Ateizm ve Ateizm üzerine Kimi tarihsel Söylemler ....................................................................................... 810.7.3. Ateistik çıkmazlar üzerine Söylenebilecek Birkaç Söz ................................................................................. 9

10.8.  Sonuç ve değerlendirme .....................................................................................................................12

Prof. dr. metin yASA

Ünite: 10ATEİZM II

3

ATEİZM II10

Sevgili Öğrenciler!Bugünkü dersimizde ateizm konusunu işlemeye devam edeceğiz. Bu dersimizde, temel olarak, ateizm ve Tanrı’yı konuşmak, pozitif ateizmin Tanrı’nın yokluğuna yönelik ileri sürdüğü kanıtlar, ateizmin kozmolojik bağlamı ve kozmolojik yanıl-gısı, ateizmin dinsel bağlamı ve görünen boşluğu, ateizmin eleştirisi gibi konular üzerinde duracağız. Şimdi bu konuları sırasıyla görmeye çalışalım.*

10.1. ATEİZM vE TAnrI’yI KonuşMAK Genel olarak ifade etmek gerekirse, Tanrı’nın varlığı hakkında konuşan insanla-rın, özellikle din felsefesi konusunda yazılan günümüz eserlerine bakıldığında, üzerinde ciddi olarak düşünmeye ve tartışmaya değer dört kategoriye ayrıldığı görülmektedir:

• Tanrı’ya inananlar ve O’nun hakkında konuşanlar: O’na inanıyorum ve varlığı-nı rasyonel olarak kanıtlayacağımı düşünüyorum. Bu, inancını rasyonel olarak taklitten tahkike çıkarmak isteyen bir teistin takındığı doğal tutumu yansıtan bir görüştür.

• Tanrı’ya inananlar ve O’nun hakkında konuşmayanlar: O’na inanıyorum ve var-lığına ilişkin kanıt getirmeyi gerekli görmüyorum. Bu, Tanrı’ya inanan ve varlığı hakkında şüphe etmediğinden kanıt getirmeyen gelenekçi dindarın tutumunu içeren bir görüştür. Bu görüş içinde, fideizme düşme pahasına, her hangi bir inanç ilkesinin rasyonel olarak kanıtlanması ya da doğrulanması türünden bir çaba güdülmez.

• Tanrı’nın varlığı ve yokluğuna karşı eşit uzaklıkta sessiz kalanlar: O’na inanmak ile inanmamak arasında bir fark göremiyorum; varlığına ve yokluğuna ilişkin kanıtlar, eşit oranda, geçerlidir. Bu, Evrensel Töz, Yeter Neden, Zorunlu Varlık, İlk Neden, Son Amaç gibi varoluşsal önem ve değer taşıyan kavram ve içerik-leri konusunda bir şey bilinemeyeceği üzerinde ısrar eden bir agnostiğin(1) Tanrı hakkındaki nihai görüşüdür.

• Tanrı’ya inanmayanlar ve O’nun hakkında konuşanlar: O’na inanmıyorum ve varlığını kanıtlamanın mümkün olduğunu sanmıyorum; yokluğuna ilişkin ka-nıtların geçerli olduğunu düşünüyorum. Bu da tipik bir ateist söylemdir. (2)

10.2. PoZİTİf ATEİZM vE TAnrI’nIn yoKluğunA yönElİK İlErİ Sürdüğü KAnITlArAteistler, Tanrı’nın var olmadığına ilişkin görüşlerini desteklemek için, kimi kanıt-lar ileri sürmüşlerdir. Tam da bu noktada, pozitif ateizm devreye girer. Çünkü po-zitif ateizm, negatif ateizmin aksine, Tanrı’nın yokluğunu kanıtlama çabası olarak görülür. Bu bağlamda, kimi kanıtların ileri sürüldüğü dikkat çeker:

10.2.1. Tanrı’nın varlığına Karşı ontolojik Kanıt Ateistler, Tanrı’nın yokluğu konusunda aşağıdaki türden bir ontolojik kanıt ileri sürmüşlerdir.

* Bu dersin içeriği, tarafımızdan yazılan, “Tanrı Kavramının Ateo-lojik Yorumu ve Ateistik Görerek İnan Savı: Bir Paradoksun Aldatı-cı Yönünün Çözümüne Doğru”,

(Ekev Akademi Dergisi, Yıl, 6, Sayı, 13, 73-85, Erzurum Kültür ve Eğitim Vakfı Yayınevi, 2002)

isimli makaleye dayanmaktadır.

(1) Agnostik’in içinde bulunabi-leceği çelişkili durumun özgün

bir analizi konusunda bkz.: Aydın, s. 165.

(2) Ateizme ilişkin, Tanrı düşüncesine sahip olmamak, Tanrı’nın varlığını reddetmek,

Tanrı’yı yaşama sokmamak ve Tanrı’noın varlığına ilgisiz

kalmak gibi farklı dört yaklaşım konusunda ayrıntılı bilgi için bkz.:

Aydın Topaloğlu, Tanrıtanımaz-lığın Felsefi Boyutları: Teizm ya

da Ateizm, Kaknüs Yayınları, İstanbul 2001, s. 15vd.

DİN FELSEFESİ

4

110

Şöyle: • Tanrı, tanım gereği, zorunlu varlıktır.• Zorunlu varlık zorunlu olarak var olacaktır.• Fakat varlıkla ilgili kavramlar zorunlu olamazlar.• O halde Tanrı’nın var olması olanaksızdır. (3)

Çoğu teist, ilk iki öncülü onaylar, ancak üçüncü öncülü yadsır. Teistlere göre, eğer varlıkla ilgili önermeler, ateistlerin iddiası gereği zorunlu değilse, bu durumda üçüncü önermenin içeriğinin de zorunlu olmaması gerekir. Çünkü üçüncü öner-menin içeriğinin zorunlu olarak doğru kabul edilmesi halinde, ilgili önerme kendi kendini çürütür. Bu durumda da Tanrı’nın zorunlu olarak var olması gerekir. (4)

10.2.2. Tanrı’nın varlığına Karşı Kozmolojik KanıtıTanrı’nın varlığına karşı ileri sürülen kozmolojik kanıt, genelde, Sartre gibi düşü-nürlerin adıyla anılır. Bu kanıt aşağıdaki şekilde ortaya konulabilir:• Tanrı, tanım gereği, kendi kendisinin nedeni olan varlıktır.• Bir varlığın, kendi kendisinin nedeni olması olanaksızdır.• O halde Tanrı’nın varlığı olanaksızdır. (5) Çoğu teist, Tanrı’nın varlığına karşı ileri sürülen bu tür bir kozmolojik kanıt içinde, birinci öncülü yadsır, buna karşılık ikinci öncülü kabul eder. Teistin birinci öncü-lü yadsımasının nedeni, Tanrı’yı Nedensiz kabul etmesi ve bu anlamda Tanrı’nın Nedensiz bir varlık olarak çelişkili olmamasıdır. İkinci öncül bağlamında ise teist, evreni nedenli görmemeyi çelişik bulur. Bu durumda bir teiste göre, nedensiz Tanrı algısı, nedensiz evren algısından daha anlamlıdır. (6)

10.2.3. Tanrı’nın varlığına Karşı varoluşsal Kanıt (I)Tanrı’nın varlığına karşı ileri sürülen varoluşsal kanıtın bir örneğini aşağıdaki ifa-delerde bulmak olasıdır. Şöyle denilir:• Eğer Tanrı var olsaydı yaşam anlamlı olurdu.• Yaşam boş ve anlamsızdır.• O halde Tanrı yoktur. (7)

Anılan bu kanıta yönelik dile getirilecek en temel eleştirilerden biri, köklü bir sub-jektivizmdir. Daha açık konuşmak gerekirse, bu ifadeler, hayatın anlamsız oldu-ğunu göstermekten uzaktır. Bu tür ifadeler, yalnızca, bu tür ifadeler kullananların hayatın anlamını bulamadıklarını gösterir. (8)

10.2.4. Tanrı’nın varlığına Karşı varoluşsal Kanıt (II)Tanrı’nın varlığına karşı ileri sürülen varoluşsal bir başka kanıt örneğini de aşağı-daki ifadelerde bulmak olasıdır. Şöyle denilir:• Tanrı varsa ben özgür değilim• Fakat ben özgürürm• O halde, Tanrı yoktur. (9)

Bu tür varoluşsal kanıt karşısında bir teist, özgürlük ile Tanrı’nın varlığının bağ-daşabileceğini ifade eder. Nitekim bir tesite göre, sözgelimi ateist bir düşünür olarak Sartre’a özel atıfla, insanın özgürlüğünün kabul edilmesi halinde zorunlu olarak Tanrı’nın var olmadığı sonucu çıkmaz. Eğer Tanrı varsa, ben özgür değilim ifadesi bir ya/ya da yanılgısıdır. Oysa, Tanrı-insan özgürlüğü açısından asıl önemli

(3) Norman L. Geisler, “Ateizm ve Bilim”, çev.: Cafer Sadık YARAN, Din ve Bilim, der.: Cafer Sadık YARAN, Sidre Yayınları, Samsun, 1997, s. 132.

(4) Geisler, “Ateizm ve Bilim”, s. 133.

(5) Geisler, “Ateizm ve Bilim”, s. 132.

(6) Geisler, “Ateizm ve Bilim”, s. 132.

(7) Geisler, “Ateizm ve Bilim”, s. 140

(8) Geisler, “Ateizm ve Bilim”, s. 140.

5

ATEİZM II10

olan nokta, bir şeyi özgürce seçmemizi Tanrı’nın belirlemesidir ve belirleme ile seçme arasında da bir çelişki söz konusu olmamaktadır. (10)

Ateistlerce ileri sürülen bu kanıtlar konusunda, üç temel noktaya işaret etmek gerekir:• Pozitif ateizm, doğrudan, teistik kanıtların ters çevrilmesinden beslenen bir

doktrin görünümündedir.• Nietzsche’nin, bir ateistik ve nihilistik söylem olarak dillendirdiği ‘Tanrı öldü’

ifadesi, gerçekte Tanrı inancını ortadan kaldırmak değil, aksine anılan inancı, deyim yerindeyse, düşüncede çökertme çabasıdır.

• Sartre’nın, öz ve varoluşu, teistik düşünceden ödünç alarak, somut varlıklara iliştirdiğinin iyi algılanması gerekir. (11) Durum bu olmakla birlikte, artık günü-müzde, teizm lehine, bize göre bir şekilde “varlık zincirinin son halkası olmadı-ğımızı artık anladık” (12) çıkarımına vurgu yapma gereksinimi vardır.

10.3. nEdEn ATEİZM?Neden ateizm sorusunun cevabı, genel olarak, evrene işlevsellik kazandıran ni-telikler ve ilettiği bilimsel/mantıksal sonuçlar ile dinsel öğreti ve inanç ilkelerinin bağlayıcılığı gibi noktalarda ortaya çıktığı görülmektedir. Bunun dışında, bireyin ateizmi seçmesinde, geleneksel olarak anne-baba etkisinin, aldığı eğitimin niteli-ğinin ve içinde barındığı sosyal çevre ve koşulların yapısal farklılığının önemli rol oynadığı bilinmektedir.

10.3.1. Ateizmin Kozmolojik Bağlamı ve Kozmolojik yanılgısı Evren ve ona ilişkin a posteriori olayların, ateizm lehine, geçerli kanıtlar ola-rak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği sanırız üzerinde durulması gereken önemli bir konudur. Bir makalenin sınırlarını zorlamayacak şekilde, ateizmin koz-molojik bağlamı ve kozmolojik yanılgısına ilişkin bir kaç önemli hususa işaret et-mekte yarar vardır.

• Bilim çağında yaşamamıza ve çağımızın gelinen noktasında bilimsel biriki-me rağmen, yorum eksikliği ya da yanlışlığı nedeniyle, evrende somut olarak gözlemlenen kimi olayların, gizemlerinden bir şeyler kaybetmeksizin, anlaşı-lamamakta devem etmesi. Bu çıkarım doğrultusunda, evren içinde varolan farklı varlıklar olarak, sözgelimi, a, b’den; b, c’den ... oluştu düşüncesinin, ad infinitum, gideceği ateistlerce mümkün görülür. Ne var ki böyle düşünmek, paradoksal olarak ilgili nedensel zinciri dayanaksız kabul etmekle aynı kapı-ya çıkar. Çünkü, her ne kadar zaman zaman bu ad infinitum gidiş, sözgelimi yağmur olayında ya da ana rahmindeki bir bebeğin gelişim sürecinde olduğu gibi, nedenlerin ard arda sıralanmasıyla, daha fazla ilerleyebilirse de bu, onun bir noktada durmayacağı anlamına gelmez. Artık burada, neden-sonuç ya da yaratan-yaratılan ilişkisine açıklık kazandırmada pek çok boşluk ortaya çıkar.(13) Dolayısıyla her şeyiyle sınırlı olan insan, bu kez, öyle de, böyle de, şöyle de olabilir ya da olmayabilir diyerek kendini saçmanın, çözümsüzün ve daha başka anlamsızlıkların içinde bulur.

• Evrende, olaylara açıklama getirilirken, can alıcılıkla niteleyebileceğimiz kimi noktaların karanlıkta kalmasının neden olduğu güçlükler. Bu bağlamda, evren

(9) Geisler, “Ateizm ve Bilim”, s.139.

(10) Geisler, “Ateizm ve Bilim”, s. 140.

(11) Söz gelimi Bkz.: Paul Foulquie, Varoluşçuluk,

çev.: Yakup Şahan, İletişim Yayınları, İstanbul 1995,

.s. 52-53.

(12) Zalman Schachter-Shalomi, “Manevi Ülfet”, Robert Frager (ed.), Ma-

nevi Rehberlik ve Benötesi Psikoloji Üzerine Paylaşım-

lar, çev.: Ömer Çolakoğlu, Kaknüs Yayınları, İstanbul,

2009, s. 80.

DİN FELSEFESİ

6

110

ve içindekiler açısından önemli olan, öyle anlaşılıyor ki, tatmin edici bir te-melin bulunmasıdır. Çünkü düzgün işleyen bir doğal sistemin merkezinde ne olduğu sorusu, ancak bu şekilde açıklık kazanabilir. Bundan sonra, yukarıda tartıştığımız ilk çıkarım içinde, a’nın b’ye, b’nin c’ye, veya tersi, dayandırılma-sı arasında bir fark gözetilmez. Çünkü, sorun büyük ölçüde, çözüme kavuş-muş demektir. (14) Doğrusu, ağır bir yük olarak temelsizlikten kaynaklanan o önemli boşluk ya da nihai nokta Tanrı tarafından yüklenilmezse, evrenin işle-yişe ilişkin kapalılık varolmakta devam eder. Aslında bu bağlam içinde, sadece din ve felsefe değil, bilim de evrende gözlemlenen fenomenlere gerekli önemi verir. Bu anlamda ne bilimin, ne de teoloji ve felsefesinin somut gerçeklikleri göz ardı ettiği iddia edilebilir. Dolayısıyla, teistik bir dinin akla yeterince atıfta bulunması, Tanrı’nın, kendini insanlardan sadece dinsel metinler aracılığıyla değil, felsefi düşünceler hatta bilimsel veri ve çıkarımlar aracılığıyla da tanıma-ları gerektiğine işaret eder. Bu hususun kabul edilmesi halinde, ‘Tanrı, insan-ların Tanrı gerçeğini kabul ettiklerini göstermelerini ister’ şeklindeki bir iddia, son tahlilde, anlamdan uzak görülemez.

• Tanrı’nın evrenle olan ilişkisinin, O’nun aşkınlığını zedelediğine ilişkin genel bir kanının gereğinden fazla sorun çıkardığının ileri sürülmesi. Bu söylem doğrul-tusunda, evreni yaratan ve onu yöneten varlık Tanrı ise, geriye sadece güç, bilgi ve iyiliği sonsuz, öncesiz, sonrasız, zorunlu (15) ve daha da önemlisi gö-rünmeyen Tanrı’nın görünen’e nasıl neden olduğu sorusu ortaya çıkar. Bu so-ruya verilecek dinsel bir cevap, teizm açısından, yeterince tatmin edici görülür. Çünkü, bu soruya, dindar biri, vahyin mutlaklığını kabul etsin ya da etmesin, çok rahat bir biçimde vahiy ile diyebilir; bir başkası, sözgelimi bu kimse eğer bir Müslüman ise, “O, her an ayrı bir iştedir.” (16) ayeti ışığında karşılık ve-rebilir. Bu sonuncu cevap, aynı zamanda, Tanrı’nın sadece bir ‘ibadet obje’si olmadığı hususuna açıklık kazandırmaktadır. (17) Aynı soruya, bir başkası da, M. İkbal ile birlikte “Beşer benliği ... ebedi olan ile temas ederek faniliğini te-lafi etmiştir. ... Benliğin asıl hedefi bir şey görmek değil bir şey olmaktır.” (18) şeklinde cevap verebilir. Burada her üç cevap ile de, öncelikli olarak, kuşkusuz, Tanrının nitelikli bir varlık olduğu vurgulanmak istenir. Çünkü, bizler, o nite-likler sayesinde, ancak Tanrı ile bir bütün halinde varolanlar arasında bir ilişki kurabilmekteyiz.

Yukarıdaki kozmolojik bağlam ve yanılgılara ilişkin verdiğimiz öz cevaplar, inancın gereği gibi yorumlanma durumunda olduğuna ve Tanrı’nın yokluğunu kanıtla-ma yolunda ateistik çabanın yetersizliğine işaret eder. Bu cümleden olarak, ate-izm konusunda özellikle ad hominem kanıtlar söz konusu olduğunda ateistlerin “rastgele deliller ileri sürmekten hiç kaçınmadıklarını ve bilhassa meselenin ciddi bir biçimde dikkatlerini çekmediğini”(19) iddia etmek daha da kolaylaşmakta-dır. Kozmolojik açıdan, doğrusu, nitelikli bir Tanrı devreye sokulmadığı taktirde, evreni ve içindekileri anlamlandırmak oldukça zor gözüküyor. Tanrı, sadece koz-molojik açıdan anlamlandırmada işlevsel değil, aynı zamanda evrendekilerin bir parçası olarak insan, duygu ve düşünceleri söz konusu olduğunda, antropolojik açıdan da bireysel ben’in nereden geldiği, nerede olduğu ve nereye gittiği şeklin-deki egzistansiyal içerikli soruların cevabını özünde taşıyan biricik Neden olarak dikkat çekmektedir. Belki de sırf bu nedenle insan, Tanrı’nın gizemli doğasından süzülen gerçek yansımalar sayesinde, somut ve sonlu objelerde Sonsuz’u yaka-lama zevkine ulaşabilmektedir. Artık bu noktada, araştıran aklın hem evreni ve insanı bir bütün olarak değerlendirebilme, hem de nitelikli Tanrı anlayışını he-

(13) Bilimin dayandığı, ‘olaylar arasında neden-sonuç ilişkisi vardır’ şeklindeki temel öncülün modern fizik alanındaki gelişim-lere bağlı olarak kıyasıya eleşti-rildiğini burada hatırlatmakta yarar vardır. Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz.: Max Planck, Mo-dern Doğa Anlayışı ve Kuantum Teorisine Giriş, çev.: Yılmaz Öner, Spartaküs Yayınları, İstanbul, 1996; krş.: Robin Le Poidevin, Ateizm: İnanma, İnanmama Üzerine Bir Tartışma, çev.: Ab-dullah Yılmaz, Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 2000, s. 41vd. (14) Krş.: R.G. Swinburne, “Teizm ve Bilim”, (çev.: Cafer S. YARAN), Din ve Bilim, der.: Cafer S. YARAN, Sidre Yayınları, Samsun 1997, s. 118.

(15) Zorunlu kavramının Tanrı kavramı ile olan mantıksal ilişkisi konusunda bkz.: Nadim Macit, “Teolojik Dilin İmkanı Üzerine –Doğrulayıcı Analiz Mantığı- Ekev Akademik Dergisi, Yıl 6, Sayı 10, Kış 2002,Erk Yayıncılık, Ankara, 2002, s. 24. Tanrının varlığının kozmolojik kanıtlarını bütünüyle etkisiz bıraktığı iddia edilen kötülük probleminden başka, sözgelimi, “ateist olduğunu açıkça söyleyen günümüz filo-zoflarından J. N. Findley, ‘zorunlu varlık’ kavramını çözümleyerek bir tür ‘ontolojik ateistik kanıt’ çıkarmaya çalışmıştır.” (Bkz.: Aydın, s. 180.) (16) Kur’an-ı Kerim, 55: 29. (17) Dile getirilen her iki cevap da, teleolojik kanıt bağlamın-da, evrenden alınan estetik analoji örnekleriyle desteklene-bilir. Evrenden alınan güzel bir görünüm’ün, Yüce Varlık’a işaret ettiği gerçeği üzerinde durabilir.

7

ATEİZM II10

saba katmak suretiyle önemli tahliller yapabilme imkanına kavuşacağını hatırda tutmak önemlidir.

10.4. ATEİZMİn dİnSEl BAğlAMI vE GörünEn BoşluğuGelinen bu aşamda, ateizmin dinsel bağlamı ve görünen boşluğu konusunda yal-nızca birkaç noktaya tekrar değinmekle yetineceğiz. Bilindiği gibi, ateizmin dinsel bağlamı söz konusu edildiğinde, genellikle dinsel içerikli, çoğu kez de kanıtlan-maktan uzak, daha da önemlisi insan aklının anlamakta güçlük çektiği kimi dinsel inançlar öne çıkarılır, sonuçta, ilgili inançlar üzerinde, yorum, kanıtlama ve ön ka-bule dayalı deyim yerindeyse bir inançsal ve zihinsel parçalanmışlığın söz konusu olduğu dile getirilir. Bu iddialardan bir kaçı şu şekilde sıralanabilir:

• Kimi dinlerin; Budizm gibi, Tanrısız da olabildiğinin, Hinduizm gibi, insan aklı-nın rahatlıkla kabul edemeyeceği bir takım inançlar ya da tanrılar içermesinin, benzer şekilde, Hıristiyanlık gibi, monoteist olmadığı halde, kendini monoteist gibi savunan, ama monoteizmini temellendirme konusunda sessiz kalabildik-lerinin söz konusu edilmesi. (20)

• Kutsal metinlerde sıkça karşılaşılan antropomorfik ifadelerin varlığı ve bu ifa-deleri yorumlamada insanın akıl ve düşünce gücünün başarısız olmasının öne sürülmesi. (21)

• Dinlerin ön görüsü doğrultusunda, ateizmin insan ruhuna yabancı olduğu konusunda sanki bir görüş birliğine varıldığının teistlerce kabul edilmesi. Bu iddianın, teizm aleyhine en güçlü yanı yukarıda da kısaca ifade ettiğimiz gibi, kuşkusuz, kimi Tanrısız dinlerin, şöyle ya da böyle, varlığını sürdürmeleridir. Bununla birlikte, burada bizi ilgilendiren şey, inanç söz konusu olduğunda, insan psikolojisinin bilinmeyen bir yönünün kendini ele vermesidir. Nitekim, Vahidüddin Han’ın ifade ettiği gibi “evrensel bir septisizmin imkansız olduğunu ve insanın ... hangi türden olursa olsun bir dine inanması gerektiği” (22) üze-rinde ısrarla duran ateistler vardır.

Tüm bu farklılıklara rağmen bir kimsenin, Tanrı’nın; varoluşa anlam kazandıran bir Üst Neden ve bunun kaynağının da din olduğunu ileri sürmesi son derece rasyoneldir. Nitekim Tanrı’nın aşkın yönü, ancak, mitolojiden arınmış, ilkeleri te-mellendirilebilir, özünde tutarlı ve beşer ruhunu tatmin eden bir din içerisinde belirir. Tanrı’ya ilişkin dini açıklama, ötekine oranla, elbette sade, açık ve doyuru-cudur. Din, insanı, belli bir süreç içinde, bir Üstün Varlık’a ulaştırır. Bu süreç, öteki tarafından başlatıldığında, Üstün Varlık, dinsel olmadan başka, herşey olabilir. Bu herşey, kozmik olma iddiasında bulunan pek çok doktrin içinde iyiden iyiye belirmiş durumdadır. Bu noktada insan artık, Tanrı dışında, niteliklerini göz önün-de bulundurmaksızın gözünde büyüttüğü yahut özlemini çektiği ya da bağlan-mak istediği herşeye tanrısallık atfedebilir bir psikolojik düzeye ulaşabilir. Aslında Bertrand Russell şöyle demekte haklıydı: “İnsanlar Tanrı sözcüğünden vazgeçe-mezlerse de bu sözcüğün bu güne değin dile getirmiş olduğu anlamdan kolay-ca vazgeçebilirler.”(23) Bu durum, doğrusunu söylemek gerekirse, eşit oranda Tanrı’nın yokluğuna ilişkin sıralanan deliller için de geçerlidir.(24)

(18) Muhammed İkbal, İslamın Ruhu, çev.: E. A.,

Dogan Güneş Yayınevi, İstanbul, 1963, s. 69; krş.:

Georges Gusdorf, İnsan ve Tanrı, çev.: Zeki Özcan,

Alfa Yayınları, İstanbul, 2000, s. 15.

(19) Etienne Gilson, Ateiz-

min Çıkmazı, çev.: Veysel Uysal, Marmara Üniversi-

tesi İlahiyat Vakfı Yayınları, İstanbul, 1991, s. 24.

(20) Krş.: Aydın, s. 183.

(21) Burada, sözgelimi Kur’an-ı Kerim’de geçen, Üzeyir’in Tanrı’nın oğlu (

Tevbe: 30) ya da Melekle-rin Tanrı’nın kızları (Nahl:

37; Zuhruf: 19)olduğu şek-lindeki ifadeleri ayrı bir ka-

tegoride değerlendirmek gerekir. Çünkü, bilindiği

gibi bunlar, Kur’an-ı Kerim aracılığıyla inançsızların

dilinden, kınama, doğru-sunu öğretme, muhatabı

ikna etme vb. gibi amaçlar güdülerek doğrudan akta-

rılan ifadelerdir.

DİN FELSEFESİ

8

110

10.5. ATEİZME yönElİK ElEşTİrİlEr• Ne evrenin yaratılışı ne de tanrı’nın varlığı bütünüyle yadsınabilir.• Modern bilimsel gelişmelere rağmen, yine de insanlar kendini aşan bir varlığa

kalben bağlanmak isterler.• Evren, özellikle de işleyişi dikkate alındığında, maddenin toplamından daha

fazla bir şeydir. • İnsan, temel gereksinim, lüks gereksini ve düşsel gereksinim olmak üzere farklı

gereksinimleri olan bir varlıktır. İnsanın temel gereksinimlerinden biri de Tanrı inancıdır.

10.6. Sonuç vE dEğErlEndİrMESonuç olarak, Tanrı’nın varlığı lehine getirilen delilleri hiçe saymak, her hangi bir sorunu çözmesi şöyle dursun, her şeyi daha da içinden çıkılmaz bir duruma sok-maktadır. Varlığa ilişkin sorunlara inkarla bir açıklama getirilemeyeceği gibi, ileri sürülen ateistik her cevabın beraberinde cevaplanması gereken daha başka soru-lar getireceği oldukça anlaşılır görünmektedir. Burada anlaşılan, ateistik tablo ya da söylemin parça parça olduğu ve onda devamlılığı sağlayacak bir üst nedenin olmadığıdır.

10.7. ATEİZM vE çIKMAZlArI Sorunu

10.7.1. Tanrı’nın yokluğu: Ateizm ve çıkmazları Sorunu Din felsefesinde, dinsel yorumlar eşliğinde ulaşılan sonuçlarla felsefi araştırmalar ışığında ulaşılan sonuçlar aynı değildir. Din felsefesine ister dinsel yorumlar ister-se felsefi araştırmalar yön versin, din felsefesi yapan biri, inancı ile aklı arasına ne katı bir set ne de ışık sızdırmaz bir perde (25) çekebilir. Bu durum, aynı zaman-da, din felsefesi yapan birinin bir yandan din felsefesinin kendisini öte yandan araştırma objesini yadsımasının doğru olmadığı yönünde sağlam bir veri olarak görülür. (26)

Bütüncül ve eleştirel din felsefesi modeli, ateizmin sorun olarak ele alınması ha-linde, aşağıdaki kimi hususların dikkate alınması gerektiğine vurgu yapar:

• Teizmin kendi varlığı açısından sorun olarak gördüğü kimi hususlar, ateistlerce, dine yönelik sorunlar olarak algılanır. Oysa teizm, dinsel olandan beslenen, yorum niteliği taşıyan bir doktrindir.

• Değişik ateist iddiaların gerçeği ne ölçüde yansıtıp yansıtmadığı hususu üze-rinde derinlemesine düşünülmesi gerekir.

• Ateizmin, teizmden kaynaklanan ve teistik yorumların neden olduğu herhangi bir veriyi ters çevirmesini ateistik bir zafiyet olarak görmek önemlidir. (27)

10.7.2. Ateizm ve Ateizm üzerine Kimi Tarihsel SöylemlerEn çarpıcı tarihsel örneğini Protagoras da gördüğümüz agnostisizm, doğru anla-şılmak koşuluyla, bir ara yoldur.(28) Bu ara yolun Tanrı’nın var olmayışı doğrultu-

(22) Vahidüddin Han, Bilim ve Uygalık Açısından İslam, çev.: Bekir Karlığa, İşaret Yayınları, İstanbul, 1989, s. 321.

(23) Bertrand Russell, Din ve Bilim, çev.: Akşit Göktürk, Say Yayınları, Ankara, 1994, s. 151. Ayrıca, Ateistik bağlam içinde Tanrı kavramına yüklenen yeni anlamlar konusunda sözgelimi bkz.: Poidevin, s. 172.

(24) Mohapatra, “Tanrı’nın Varlığı”, s. 214.

(25) Krş.: Tillich, a.g.e., s. 37; krş.: Mehmet Bayrakdar, Din Felsefesine Giriş, Fecr Yayınevi, Ankara, 1997, s. 180vd.

(26) Tillich, a.g.e., s. 38.

(27) Bkz.: Metin Yasa, “Çağdaş Dünyada Dinin Ateist Yorumu”, Ekev Akademi Dergisi, Yıl, 7, Sayı, 16, Erzurum Kültür ve Eğitim Vakfı Yayınevi, 2003, ss. 35-42.

(28) Paul Newall, “Introducing Philosophy 15: philosophy of religion”, http://www.galilean-library.org/int15.html/ (Erişim: 09.09.2005).

(29) Newall, a.g.m., http://www.galilean-library.org/int15.html/

(30) http://www.philosophyof-religion.info/godismeaningless.html/ (Erişim: 09.09.2005). (31) http://www.philosophyof-religion.info/omnipotence.html/ (Erişim: 09.09.2005).

9

ATEİZM II10

sunda dile getirilen söylemler dikkate alındığında, açıklayıcı bir rol üstlendiği ileri sürülür. Bu cümleden olarak, her agnostik tutum gibi, Protagoras’ın agnostisizmi de ‘bilmiyorum’ söylemine bağlı bir koşulu ifade eder. Bu koşul, Tanrı konusun-da, inanç yokluğundan çok epistemolojik bir boşluğa işaret eder. (29) Gelinen bu aşamadan sonra, ateizm konusunu sorun yönüyle biraz daha genişletmekte yarar vardır. Her şeyden önce ateizm, farklı teistik verileri sorun olarak algılar. Bu sorunlara, yaptığımız araştırma açısından, kısaca değinmekte yarar vardır. Ateis-tik iddiaya göre:

• Tanrı Kavramı Anlamsızdır: Bu görüş, çoğu teistik iddianın anlamsız olduğu ve çelişki içerdiği düşüncesini temel alır. Bu iddialardan biri de Tanrı kavramının anlamsızlığı ve yüklendiği işlevdir. (30)

• Tanrısal Mutlak Güç Sorun İçerir: Bu görüşe göre, eğer Tanrı varsa, Tanrı’nın bir niteliği de onun her şeye gücü yeten olmasıdır. Ancak bu nitelik, özü gere-ği, çelişkilidir. İddia edilen çelişki şöyle ifade edilebilir: Tanrı, kaldıramayacağı kadar ağır bir taş ya yaratır ya da yaratamaz. Tanrı; kaldıramayacağı kadar ağır bir taş yaratırsa, kaldıramadığından, kaldıramayacağı kadar ağır bir taş yarata-mazsa, yaratamadığından, her iki halde de her şeye gücü yeten olamaz. (31)

• Tanrı’nın Her Şeyi Bildiğini Söylemek Çıkmaz Nedenidir: Bu düşünceye göre, eğer Tanrı varsa, Tanrı’nın bir niteliği de her şeyi bilen olmasıdır. İddiaya göre, bu noktada kimi çıkmazlardan söz edilir:

1. deneyime Konu Bilgi Sorunu: Bazı bilgiler, yalnızca kimi deyimler sonucu elde edilir. Sözgelimi günahın ne ol-duğunu bilmek, ancak günah işlemekle mümkündür. Oysa günah işleme gibi bir eylem Tanrı’ya atfedilemez.

2. önceden Bilme ve insan özgürlüğü SorunuEğer Tanrı gelecekteki tüm eylemlerimizi biliyorsa ve ilgili eylemler değişmez bir biçimde belirlenmişse, değiştirme girişiminde bulunacağımız hiçbir eylem olma-malıdır. Oysa gelecek eylemlerimizi belirlemek, insanın özgür oluşunun bir kanı-tıdır. Bu durumda Tanrı’nın her şeyi bildiğini söylemek, insanın özgürlüğünü yok saymak anlamına gelir. (32)

Doğrusu, ateizm konusunu sorun yönüyle ele almak, ne basitçe Tanrı’nın varlığını inkara yönelen zayıf ve olumsuz türünü ne de Tanrı’nın yokluğunu kanıta dayalı olarak tartışmaya çalışan güçlü ve pozitif türünü tartışmaktır. (33) Bütüncül ve eleştirel din felsefesi modeli açısından asıl dikkate değer husus, ateizmi, teistik çıkarımlarla olan bağlantısını dikkate alarak derinlemesine ve yeni bakış açılarıyla irdelemek olmalıdır.

10.7.3. Ateistik çıkmazlar üzerine Söylenebilecek Birkaç SözYukarıda da bir nedenle ifade ettiğimiz üzere, ateizmin sorun yönüyle ele alın-ması halinde, inanç yokluğundan çok, bilgi boşluğuna atıfta bulunmak son dere-ce önemlidir. Bununla birlikte, ateizmin bütüncül ve eleştirel din felsefesi modeli ışığında ve arada olma metoduna dayalı bir biçimde tartışıldığında, sanıldığının aksine güçlü bir doktrin olmadığı gerçeği çok geçmeden anlaşılır.

(32) http://www.philo-sophyofreligion.info/om-

niscience.html/ (Erişim: 09.09.2005).

(33) Newall, a.g.m., http://www.galilean-ib-

rary.org/int15.html/ (34) İbn Arabi, el-Futuhat

el- Mekkiyye, II, Beyrut, trsz, ss. 297-299; krş.: İbn Arabi, aynı eser, I, s. 118.

(35) Ali B. Ebi Talib, Nehcü’l - Belağa, der.: Şe-rif er- Razi, tah.: Dr. Subhi es –Salih, Daru’l Kitabı’l – Lübnani, Beyrut, 1967, s. 39. (Ayrıca anılan eserin

yine Nehcü’l-Belağa adı altında iyi ve anlaşılır bir çevirisi Adnan Demircan

tarafından yapılmış ve Beyan Yayınları arasında

çıkmıştır). (36) Ali B. Ebi Talib,

a.g.e., s. 212.

DİN FELSEFESİ

10

110

Bize göre, biraz önce anılan bilgi boşluğu konusunun açılımı bağlamında görüşle-rine atıfta bulunulacak önemli bir İslam düşünürü, kuşkusuz, İbn Arabi’dir. O’nun, Tanrı’yı ve isimlerini bilme konusunda yaptığı dörtlü ayırım, Protagorasçı agnos-tik söylem karşısında, yeterince dikkat çekici görünmektedir: • Tanrı’nın Zatı’na Yönelik Bilgi: Burada, Tanrı’nın İlk ve Son oluşu öne çıkar,• Tanrı’nın Niteliklerine İlişkin Bilgi: Bu bilgi iki türe ayrışır:

• Varlığı mutlak olan niteliklerin bilgisi: Tanrı’nın yaratıcı olması gibi.• Varlığı görece olan niteliklerin bilgisi: Bu nokta, doğrudan, Tanrı’nın her

şey olmasıyla ilgilidir. Eğer Tanrı her şey olmasaydı, ne Tanrı, ne de öteki var olurdu.

• Açık ve gizli olabilen eylem niteliklerinin bilgisi.• Bir ucundan tutulunca eylem, bir ucundan da tutulunca aşkınlık işlevi gören

ortak özlü niteliklerin bilgisi. (34)

Öte yandan, yukarıda sıralanan ateistik iddiaların teistik söylem ve çıkarımlar açı-sından fazlaca bir değer taşımadığı geleneksel İslam düşüncesinden kimi örnek alıntılar eşliğinde rahatlıkla ortaya konabilir. Sözgelimi, ‘Tanrı kavramının anlam-sızlığı’ karşısında,

Niteliğinin sınırı, var olan niteliği, sayılı zamanı ve uzayan süresi yoktur. (35)

O’nu niteleyen, sınırlamış; O’nu sınırlayan, sayıya dökmüş olur, O’nu sayıya dö-ken, öncesizliğini yadsımış olur. Nasıl? Diyen O’nu nitelemek istemiş; nerde? Di-yen mekanlaştırmış olur. Oysa O, bilinen olmadan, Bilendir; korunan olmadan, Koruyandır; güç yetirilen olmadan, güç sahibidir. (36) Türü dile getirilen ifadeler karşısında bir ateist ne söyleyebilecektir? Ya da ‘Tanrı’nın her şeyi bildiğini söy-lemek çıkmaz nedenidir’ söylemi karşında, Tanrı, kuşkusuz, gizlilikleri bilir, gö-nülleri tanır, her şeyi kuşatır, her şeye üstünlüğü vardır”(37) şeklindeki bir ifade ateistlerce nasıl yorumlanacaktır? Yine ‘Tanrısal Mutlak Güç Sorun İçerir’ türü ateistik bir iddia karşısında, Her nitelik, nitelenenden başkadır, her nitelenen de nitelikten başkadır. Yüce Allah’ı niteleyen, nitelediğiyle belirlemiş, O’nu belirle-yen ikilemiş, O’nu ikileyen parçalamış, O’nu parçalayan O’nu bilememiş, O’nu bi-lemeyen O’na işaret etmiş, O’na işaret eden O’nu sınırlamış, O’nu sınırlayan O’nu saymış sayılır.(38) şeklindeki teistik bir açıklama nasıl karartılacaktır?

Dahası; ateizmin bir tür teistik çıkmazlar olarak iddia ettiği, ‘ Deneyime Konu Bilgi Sorunu’ ile ‘Önceden Bilme ve İnsan Özgürlüğü Sorunu’ bağlamında, bir te-istin, O, aydınlığıyla her karanlığı aydınlatan, karanlığıyla her aydınlığı karartan bir Allah’tır. (39)

Her ilkten önce İlk olan, her sondan sonra Son olan, ilk oluşu nedeniyle ilk olma-ması zorunlu olan, son oluşu nedeniyle son olmaması zorunlu olan Allah’a hamd (40) olsun! Yaratmasını varlığına, yaratılmışın önceliliğini öncesizliğine, varlıkların benzerliğini benzersizliğine kanıt olarak sunan Allah’a hamd olsun (41) şeklin-de atıfta bulunabileceği çok sayıda söyleme yer verilebilir. Bunlar, yukarıda dile getirilen ateistik iddialar karşısında, kendi geleneksel kültürümüze özgü Nehcü’l Belağa’dan alıntılanmış yalnızca birkaç ifade örneğidir. Bütüncül ve eleştirel din felsefesi açısından, kuşkusuz, daha fazlasına da atıf yapılabilir.

Ateizm konusu sorun yönüyle ele alınınca, ateizmin Tanrı’yı deyim yerindeyse ‘içi boş bir şeyleştirme’ çabası içine girdiği üzerinde de durulabilir. Ancak, yukarıda

(37) Ali B. Ebi Talib, a.g.e, s. 116.

(38) Ali B. Ebi Talib, a.g.e., s. 39-40.

(39) Ali B. Ebi Talib, a.g.e., s. 262.

(40) Ali B. Ebi Talib, a.g.e., s. 146.

(41) Ali B. Ebi Talib, a.g.e ., ss. 211-212.

(42) J. Donald Walters, Modern Düşüncenin Krizi: Anlamsızlık Sorununa Çözümler, çev.: Şa-habeddin Yalçın, İnsan Yayınları, İstanbul, 1995, s. 35.

11

ATEİZM II10

ateistik iddialar karşında atıfta bulunduğumuz teistik söylemler, ‘içi boş bir şey-leştirme’ çabası karşısında da yeterince açıklayıcı görünmektedir

Ateizmin, sorun olarak ele alınması halinde, Tanrı’nın varlığını yadsırken, varlığını yadsıdığı Tanrı hakkında kullanılan teistik kavramlara atıfta bulunması açık bir çelişki arz eder. Bu demektir ki, teistik veriyi temel alan bir ateizm varsa, bu tür-den bir ateizmin teizmin onayından geçmesi gerekir. Eğer bu çıkarım doğru ise, ateizme ister kendi içinden ister teizm içinden bakılsın, ateizmin tek başına kendi dinamikleri olan bir doktrin olmadığına kapı aralanmış olur.

Ateizm sorun olarak irdelenirken, bu sorunun aynı zamanda egzistansiyal bir yö-nünün var olduğu dikkate alınmak durumundadır. Nitekim ateist egzistansiya-lizmin, özgürlük konusundaki önemli bir çıkmazı, özgürlüğü sınırsız ve koşulsuz kabul etmesidir. Burada, her hangi bir standarda bakılmaz. Ancak bu türden bir iddianın kimi basit ama gerçekçi örneklere dayanacak kadar güçlü olmadığını ifa-de etmek gerekir. Sözgelimi, “biri”, diyor Walters, “özgür iradesiyle her gün eroin almayı seçti. Nitekim pek çok insan bunu yapmış ve bunda özgür olduğunu zan-netmiştir. Fakat onları girdabına alıp zulmeden ve sonra da yok eden bir zaman gelip çatacaktır. Bu andan sonra onlar artık özgür değil, köledirler, bu da eroinin gücüdür.”(42) Doğrusu, insanın özgürlüğü sorunu, teizm ile ateizm içinde or-taklaşa anılan egzistansiyal bir öz taşır. Bu durumda, hem teizmin kendi sınırları içindeki aşkın ve içkin yapı, hem de ateizmin içinde barındırdığı belirsiz öz dikkate alındığında, anılan tartışma sürecini arada olma metodu ile sürdürmek yeterin-ce rasyonel görünmektedir. Bu nedenle, teizm ile ateizm arasındaki çatışmanın, bütüncül ve eleştirel din felsefesi modelinin güçlü bir halkasını oluşturduğu ifade edilebilir.

Ateizmin sorun yönüyle ele alınması bağlamında dile getirilen bilgiler ve yapılan çözümlemeler dikkate alındığında:

• Arada olma metodu, ateizmi tamamen sok saymayı öngörmez, aksine ateiz-min zayıf noktalarını bularak bütüncül ve eleştirel din felsefesinin gelişim sü-recine katkı sağlamasının önünü açar. Aksi bir durum, başka bir deyişle, bütü-nüyle ateizmi bitirme çabası içinde olmak zaten gerçekçi görünmemektedir.

• Ateizmin sorun yönüyle ele alınması halinde, Tanrı konusunun derinlikli ola-rak tartışılma gereği söz konusudur. Sözgelimi, Nietzsche’nin Tanrı’nın ölümü söylemi neyi dile getirir ya da Sartre’nın öz ve varoluş konusundaki çıkarımları ne ifade eder?

• Ateizmin sorun yönüyle ele alınması, arada olma metoduna dayalı olarak ifade edilecek olursa, bir yandan, ateizmin teizme yaklaşımını olumsuz bulma ile ateizmin ne ifade ettiğini anlama konularını ayrı şeyler olarak görmeye işaret eder, öte yandan, ateizmin bir yönüyle de olsa teizmi anlamada belli bir işlev yüklendiğini öngörür.

• Ateizmin, tek yönden değil, çok boyutlu bir biçimde ele alınması gerekir. Bu cümleden olarak, sözgelimi, ateizme yönelik bir sorun yeniden ele alınırken, ona karşıt teistik her söylemin de çözümleyici bir biçimde yeniden gözden ge-çirilmesi gerekir. Bu öneri, aynı zamanda, bütüncül ve eleştirel din felsefesi modeli ışığında din felsefesi yapan birinin, ‘Tanrı’ya inanma’ ile ‘Tanrı’ya inan-mama’ ikileminde değil, arada olma metoduna dayalı olarak düşünülebilecek üstün amaçlar doğrultusunda ilerlemesini öngörür.

DİN FELSEFESİ

12

110

10.8.  Sonuç vE dEğErlEndİrMESonuç olarak, özelde İbn Arabi’nin görüşlerine çok şey borçlu olan bütüncül ve eleştirel din felsefesi modelinin, ateizmi ve çıkmazlarını arada olma metodu ışığı altında tartışması, ateizmi teistik çerçevede ele alma olanağı sunması açısından son derece önemlidir. Bu nokta, üzerinde teizmin etkisinin varlığı tartışmasız ka-bul edilen bir konu ve sorun olarak ateizmin din felsefesi konu bütünlüğünün dışında kalmasının kabul edilir bir şey olamayacağı gerçeği açısından da ayrıca dikkate değer görünür.

Öte yandan, ateizmi sorun yönüyle ele almak, ilgi doktrini bitiş aşamasına ge-tirmekle aynı kapıya çıkmaz. Çünkü ateizmin, kendini yenileyebileceği seçeneği yerine bitiş aşamasına geleceği beklentisi içinde olmak, ne bütüncül ve eleştirel din felsefesi modeli açısından ne de kullandığı arada olma metodu açısından ger-çekçi ve gerekçeli bir durum arz eder.