kur'an'in anlaŞilmaslnda kavramlarln . Önemi...
TRANSCRIPT
-
KUR'AN'IN ANLAŞILMASlNDA KAVRAMLARlN ÖNEMi VE . INSANI ANLATAN KUR'AN'IN TEMEL KAVRAMLARI
GİRİŞ
~ ur'an, insan için, insanı iyiye ~ ve doğruya sevketmek, dünya
ve ahiret mutluluğunu sağla
mak için gönderilmiştir.
Allah; insanı, iyiye ve doğruya çağırmış
ama onu bu konuda zorlamamış, inanç,
söz, fiil ve davranışlarında serbest bırak
mıştır(*). Eğer serbest bırakmasaydı
bütün insanların inanç, söz fiil ve davranışları aynı olurdu. Fakat böyle
değildir. Böyle olmadığı için insanların
ahlaki birbirlerinden farklıdır. Kimisi
yaratılış gayesine uyarak Allah'ın dos-
doğru yolunda yürürken kimisi d~ şeytanı batıl yolunda yürür. Kimisi kafir,
kimisi mü'min; kimisi ıl.s'i, kimisi
itaatkar; kimisi adil, muttaki, kimisi
zalim, fasık. ..
İşte Allah, insanların bu ahlaki
niteliğini, inanç, söz, fiil ve
davranışlarını çeşitli kavramlarla anlatır,
değerlendirir, över veya yerer.
Allah insanları fiziki yapıları, cin-
Dr. İsmail KARAGÖZ Diyanet İşleri Başkanlığı Teftiş Kurulu Üyesi
siyetleri, dilleri, renkleri ve mesepleri
itibariyle değerlendirmez. Çünkü bütün
insanları yaratan O'durOl. Dilleri, renk-
leri, ırkları ve cinsiyetleri ne olursa olsun
bütün insanlar Adem (AS)'ın çocuk-larıdırC2l.Bu itibarla kardeştirler.
Yaratılış itibariyle birbirlerinden farkları
yoktur. Hepsi bir ana bir babadan mey-
dana gelmişlerdirC3l. Zaten fizyolojik
yapılarının, ırk ve renklerinin oluşumun
da insanların bir dalıli de sözkonusu
değildir. Bu sebeple de ahirette kimseye
nesebinden sorulmayacaktırC4l. Dünyada
olduğu gibi orada neseple övünemez-
ler
-
DiYANET iLMi DERGi • TEMMUZ- AGUSTOS -EYLÜL 1995 • CiLT:31 • SAYI: 3
tun halinden sormazOl. Hatta kişi anasın
dan, babasından, eşinden ve oğullann
dan kaçar(8l. Dahası mücrimler; azaptan
kurtulabilmek için oğullarını, eşini,
kardeşlerini, kendisini içinde banndıran
ailesini, kabilesini, yer yüzünde bulu-
naniann hepsini fidye olarak vermek
isterler, taki kendileri kurtuluşa ere-
bilsinler(9l, Evet "o gün ne mal ne de
oğullar (insana) fayda sağlamaz.
Ancak Allah'a (küfür, şirk, nifak ve
isyandan korunmuş)OO) sağlam ve temiz
bir kalple gelen kimse fayda
görür ."Ol).
Allah, insanı, "İman" veya "küfür",
"itaat" veya "isyan", "salih am el"
veya "kötü am el", "tak va" veya
"zulüm" sahibi olup olmama açısından
değerlendirir. Kur' an da insanı baştan
sona hep bu açıdan ele almış ve "Allah
katında en üstün en mükerrem
olanınız en muttaki olanınızdır." 02)
buyurmuştur. Kur'an'ın tebliğ ve tebyin
edicisi Hz. Muhammed (AS) da: "Allah,
sizin suretierinize (fiziki yapılannıza,
dış görüriüşünüze) ve servetierinize
(mal-mülk, makam ve mevkiinize} bak-
maz. Fakat kalpleriniz (de olan iman
veya inkar haline) ve amellerinize
bakar", (13) demiştir.
Bu itibarla Kur'an'da; insanı inancı
(iman, inkar, şirk, nifak) sözü (doğru,
yanlış, yalan), fiili (faydalı ve zararlı) ve
davranışı (iyi ve kötü) yönü ile anlatan,
niteleyen ve değerlendiren kavramlar ön
plana çıkmıştır. İnsan ile ilgili kavrarn-
Iann büyük çoğunluğu, insanın bu yön-
leriyle ilgilidir. Biz bu makalemizde bu
38
kavramların bir listesini· vermek ve·
kavramıann doğru bir şekilde anlaşıla
bilmesi için dikkat edilmesi gereken
hususları zikretmek istiyoruz. Önce
"kavram" nedir? Bunun anlamını izah
ettikten sonra kavramıann taksimini ele
alıp "Allah'ı anlatan kavramlar"a
değinecek peşinden insan ile ilgili
"övme ve yerıne ifade eden kavram-
ları" sunacağız.
I-KAVRAM
Bizim "Kavram" dediğimiz şey,
Arapça'da "Meflıôm", · İngilizcede ·de
"Term" diye ifade edilen kelimelerdir.
Bunlara "teknik terim" demek de
mümükündür.
Türk Dil Kurumu'nun hazırladığı
Türkçe Sözlük'te "kavram" şöyle
tanımlanmıştır: "Bir şey üzerine ve
özellikle o şeyin nitelikleri ya da imieri
üzerine taşıdığımız genel düşünce,
· mefhum"04l. Cümlede geçen "im",
anlamlı iş ya da davranış, anlam yük-
Jetilen şey demektir05l, İngilizce
"Term" sözcüğü "Terim" şeklinde
Türkçeye de geçmiştir. "Terim", anılan
sözlükte, "Bir bilim, sanat, meslek
(7) el-(Vtearic, 70/10. (8) Abese, 80/34-36. (9) el-Mearic, 70/11-14. (10) en-Nesef!, Ebü'l-.Berkat Abdullah b. Ahmed b.
Malımüd (Ö.701/1301); Medariku't-Tenzil ve Hakaiku't-Te'vil, IV, 479 (Mecmfiatün Mine't Tefasir.)
(ll) eş-Şuara, 26/88-89. (12) el-Hucfiriit, 49/13. (13) el-Müslim, es-Sahih, Birr, 32; İbn Mace, es-Sünen,
Zühd, 9; Ahmed b. Hanbel, ei·Müsned, II, 285. (14) Türkçe Sözlük. Türk Dil Kurumu, s.466. (15) A.g.e., s.408.
-
DR. iSMAiL KARAGÖZ • KUR'AN'IN ANLAŞILMASlNDA KAVRAMLARlN ÖNEMi
dahyla ya da bir konu ile ilgili özel ve
belirli bir kavramı olan sözcük" şek
linde tarif edilmiştirC16l. Aynı sözlükte
"mefhum" sözcüğünün karşılığına
"kavram" kelimesi konulmuştur
-
DiYANET iLMi DERGi • TEMMUZ- AGUSTOS- EYLÜL 1995 • CiLT:31 • SAYI: 3
ceğimiz Türkçe karşılıklar, o kavramın maya benzeyen tercümeninC29l yapılıp
ifade ettiği manayı tam olarak yansıtma- . yapılmayacağı tartışılmıştır.
maktadır. Mesela Kur'an'ın en önemli
anahtar kavramlarından birisi olan
"zulüm" kavramını "kötülük etmek"
veya "haksızlık etmek" diye mana-
landırdığımız zaman yanlış olmaz ama
bu kavramın Kur'an'da ifade ettiği
manayı tamamen yansıtmaz. Zalim
sadece "haksızlık eden" veya "kötülük
eden" değildirC25l. Aynı şekilde "cehl"
ve bunun isim-sıfat şekli olan "cahil"
sözcüğünün "Aiimin" zıddı dolayısıyla temel anlamının "Bilgisiz" olarak alın
ması bu kavramın tam anlamını yansıt
maz. Bu anlam yanlış değildir ama kamil
değildir, eksiktir, yetersizdirC26).
Kur'an kavramlarının bu derin ve
engin, sözlüklerdekinden daha farklı ve
geniş anlamlarından dolayı bir başka dile
tercüme edilip edilerneyeceği konusunda
ihtilafa düşülmüştür(27).
"Tercüme", bir kelamın manasını
diğer bir lisanda dengi bir tabir ile aynen
ifade etmektir. "Tercüme, aslın
manasma tamamen, mutabik olmak
için serahatte, de.lalette, icmalde,
tafsilde, umumda-hususta, ıtlakta
takyidde, kuvvette-isabette, hüsnü
edada, üslübu beyanda, hasılı ilimde,
sanatta, asıldaki ifıideye müsavi
olmak iktiza eder" diyen(28) müfessir
Elmalılı Harndi Yazır, böyle bir ter-
cümede başarının imkansızlığına işaret
etmiştir. Zaten "Harfi ve lafzi tercüme"
denilen nazmında ve tertibinde aslına
benzemesi gözetilen veya diğer bir dey-
imle müradifi müradifinin yerine koy-
40
Tercüme yapanlar nazımda ve tert-
ibinde aslına benzemesi gözetilmeyen,
metindeki mana ve gayelerin güzel bir
şekilde ifadesi olan "Tefsiri Tercüme"
yapmaktadırlar(30l. Aslında Kur'an'ın
anahtar terimlerini bir iki kelime ile
karşılık vererek tam anlamıyla mana-
landırmak mümkün değildir. Belki bir
nebze bilgi ve fikir verilebilir.
Bu durum, Kur' an kavramlarının bir
başka dile çevirisi için sözkonusu olduğu
gibi aynı dilde izahı için de söz
konusudur. Bir cümledeki temel
kavramlar iyi anlaşılırsa, o cümle ile
ifade edilen mananın anlaşılması kolay-
laşır. O halde ne yapılması gerekir?
Muğlak bir kelimenin manasını açıklığa
kavuşturmanın en iyi yolunu Prof. Dr. J. Marouzeau,C31) şöyle izah etmektedir:
"Öncelikle ve herşeyden çok bir araya getirmek, kıyaslama, benzeyen, karşıt
olan ve tekabül eden tüm kelimenin
geçtiği bölümün tüm çevresine (siyak
sibakına) müracatta bulunmak"
gerekirC32l.
"Kur'an'ı anlamak isterken (25) Bkz. İzutsu, Kur'an'da Dini ve Ahlaki Kavramlar,
s. 46-47. (26) Bkz. İzutsu, A.g.e, s.51·61. (27) Bkz. HamdiYazır, Hak Dini Kur'an Dili, I, 9-18.
İstanbul 1978. İsmail Cerrahoğlu, Tefsir Usulu, s. 215-220, Türkiye·Diyanet Vakfı Yayınları Ankara 1989.
(28) Hak Dini Kur'an Dili, I, 9. (29) Cerrahoğlu, Tefsir Usülü, s.217. (30) A.g.e. aynı yer. (31) Bu şahıs, klasik Latinceyi tercüme etmek isteyenlere
bir miktar "pratik tavsiyede bulunmak için yazdığı bir kitapta bu sözü söylemiştir. Izutsu, Kur'iin"ı Kerim'de Dini ve Ahlaki Kavramlar, s. 62.
(32) İzutsu, A.g.e, aynı yer.
-
DR. iSMAiL KARAGÖZ • KUR'AN'IN ANLAŞILMASlNDA KAVRAMLARlN ÖNEMi
elfazının ve terkibierinin bütün ince-
Iiklerini gözetmek lazımdır." diyen
Harndi Yazır, Fatiha suresinin altıncı
ayetinin tefsirini yaparken, "Tarik"
(yol) demeyip "Sırat" (yol) demesi,
"Müstevi" (doğru) demeyip
"Müstakim" (doğru) demesi re'sen
düşünülecek ve manaları ona göre
tasavvur olunacak hikmeti tazammum
ederler. Kur'an, bir kitabı hakimdir.
Bunun için;
I-Kelimelerin mefhumlarını ıyıce
tesbit etmek,
2-yerlerinde lafzen veya manen
ilgili olabileceği kelimeleri ve manaları
ile mukayese eylemek,
3-Tertib biçimlerini, siyilk ve si bak-
larını mülahaza etmek,
4-Bunlardan murild edilen asıl anlam
ile tezyİnatını temyiz eylemek, lazımdır
demiştiı-
-
DiYANET iLMi DERGi • TEMMUZ- AGUSTOS- EYLÜL 1995 • CiLT:31 • SAYI: 3
müştür. Artık "gün" (el-yevm) alaiade
bir gün değil "ahiret günü"dür.
Aynı şey "saat" kelimesi için de
sözkonusudur. Kur'an sisteminde "saat"
bir günün (l/24)i değil "kıyamet saati"
dir.
İşte böyle, kelimeler, Kur'an sistem-
ine girince "asli mana"lanndan farklı
man1Har yüklenmişlerdir. Kur'an'ın
"anahtar kelimeleri"nin hepsi için aynı
durum geçerlidir.
Mesela, "küfr, şükr, zulm, takva ... "
gibi sözcükler Kur'an sisteminde "asli
mana"larının dışında tamamen "özel
mana"lar kazanmışlardır.
"Küfr" kelimesinin asli manası, ört-
rnek, gizlemek, birinin yaptığı iyiliğe
veya verdiği nimete karşı kadir bilmeyip
nankörlük etmektir. "Teşekkür etmek"
anlamındaki "şükr" ün tam karşıtıdır.
Küfr kelimesi, Kur' an sisteminde mana
değişimine uğramıştır. Artık "küfr"
basit bir nankörlük değil, Allah 'a, O'nun
nimetlerine karşı nankörlüktür, O'nu,
ayetlerini ve elçilerini inkar etmektir.
Küfr kelimesi bu "nankörlük"
anlamının ötesinde yeni bir mana kazan-
mıştır. Bu yeni mana "inkar, inançsı
zlık"tır. Artık "küfr" kelimesi "şükr"
kelimesinin değil "iman" (İnanmak)
kelimesinin karşıtı olmuştur. Böylece
sernantİk bir değişime uğramıştır.
"Küfr" kelimesi gibi "şükr" kelimesi
de anlam değişikliğine uğramış "iman"
manasma yaklaşmıştır. Kur'an'da bir
çok yerde "şükr", "iman"ın hemen
sinonimi olmuştur03/1). "Küfr" ise inkar
42
(Bakara,_ 2/6), hakkı bile bile kabul
etmeme (cuhd, Bakare, 2/289) nankörlük
(Bakare, 2/15) beri olmak, tanımamak
(İbrahim, 14/22) ve örtrnek (Ankebut,
29/7) anlamında kullanılmıştır.
IV- KA VRAMLARIN SEMANTİGİ
"Semantik" bir dilin anahtar terim-
leri üzerindeki tahlili bir çalışmadır.
Anahtar sözcükler; Kur'an'da tek başı
na, birbirinden ayrı ve yalın halde bulun-
mazlar. Her anahtar sözcük, diğer
anahtar sözcüklerle yakın ilişki
halindedir. Bu kelimeler kendi araların
da büyük küçük çeşitli gruplar teşkil
ederler ve birbirlerine çeşitli yollarla
bağlanırlar(34). Böylece bir "semantik
saha" oluşur, yani anahtar sözcükler
örgüsü teşekkül eder(35). Anahtar terim-
ler, kendi aralarında bir "kelime hazine-
si" meydana getirirler. Bu "kelime hazi-
nesi" kelimelerin birbirleriyle değişik ve
çeşitli ilişkilerinden doğar(36l. "Kelime
hazinesi" soyut bir kelimeler yekunu
değildir. Bu kelimeler bir çok bakımdan
birbirlerine bağlanırlar
-
DR. iSMAiL KARAGÔZ • KUR'AN'IN ANLAŞILMASlNDA KAVRAMLARlN ÖNEMi
nesinde önemli bir "mana alanı" mey-
dana getirirler. Bu anahtar terimler,
"olumlu" veya "olumsuz" mahiyette-dirler(38). Mesela biz zulüm kavramını
"odak-kelime" kabul edersek bu odak
kelimenin etrafından "olumlu" ve
"olumsuz" mahiyette anahtar terimler
yer alır.
OdakKelime Anahtar Terim
Burada "zulüm" kavramı odak-
kelimedir. Bu kelimenin etrafındakiler ise anahtar terimlerdir. "Allah" olumlu
ve olumsuz kavramların yöneldiği
"obje"; "insan" ise, bu terimierin ifade
ettiği eylemlerin failidir. "Ş irk, küfür,
nifak, fısk ve tekzib" kelimeleri "zulüm" odak-kelimesi ile "olumlu";
"iman, ibadet, ihlas, itaat ve tasdik"
kelimeleri de "olumsuz" mana ilişkisi
içindedirler. Başka bir ifade ile, "şirk,
küfür, nifak, fısk ve tekzib", 'zulüm"
ile eş anlamda; "iman, ibadet, ihlas,
itaat ve tasdik" ise zıt anlamdadır.
"olumlu" ve "olumsuz" değer ifade
eden "anahtar-terimler" kendi
aralannda "semantik alan" meydana
getirirler. "Zulüm" ve"takva" kavram-
larını örnek verebiliriz.
"Takva" ve "zulüm" kelimeleri odak kelimelerdir. "Zulüm"
kelimesinin etrafındaki kelimeler
"zulüm" ile yakından ilgisi olan
manalar taşır. "Takva" kelimesinin etrafındaki kelimeler de aynı şekilde
"takva" ile anlam ilişkisi içindedirler.
"Takva" ve "Zulüm" kelimeleri ve
semantik alanlarının birbirleriyle zıt
anlam ilişkisi vardır.
Bir alanın odak kelimesi başka bir
alanın normal anahtar-kelimesi ola-bilidği gibi, bir alanda normal anahtar-
kelime olan bir sözcük de başka bir alan-da odak-kelime olabiliı-
-
DiYANET iLMi DERGi • TEMMUZ- AGUSTOS- EYLÜL1995 • CiLT:31 • SAYI: 3
amel ile ilgili kavramlar değil, bütün ve davranışlarını anlatan kavramlar.
moral kavramlar, hatta evlenme, boşan
ma, miras, ticareti ilgilendiren, senetler,
borçlar, faiz, ölçü-tartı gibi her şey bu
düşünce ile yakından alakalıdır(40.
V-ALLAH'IN V ASIFLARINI
ANLATAN KAVRAMLAR
Bunlar "esma'ül-hüsna" diye
Kur'an'ın "Allah" kavramından adlandırılan Allah'ın güzel isimleridir.
sonra en çok üzerinde durduğu "insan"
kavramıdır. Kur'an düşüncesi, insanın
kurtuluşu meselesi ile ilgilenir. Bu mese-
le olmasaydı Kur'an gönderilmezdi. İşte
taşıdığı bu özel önemden dolayı insan,
Allah kavramı karşısında ikinci bir kutup
teşkil eder. En büyük önemi taşıyan
kutup Allah ise diğeri de insandır(42).
İki veya daha fazla anahtar terim, bir-
birleriyle bir mana ilişkisi. kurup bir
"semantik alan" meydana getirirler. Bu
semantik alan (örgü) üç şekilde olur:
a-Bir kavramın iç yapısının tahlili.
b-Anlamdaşlık ilişkisi.
c-Zıtlık ilişkisi(43).
Kur'an'da insanların uyması veya
kaçınması istenilen inanç, söz, fiil ve
davranışların, Allah'ın istediği şekilde
oluşabilmesi bu kavramların iyi ve doğru
anlaşılınasma bağlıdır. Eğer Kur'an'da
kullanılan kavramlar yanlış anlaşılırsa
uygulama da yanlış olur. Bu takdirde
istenilen sonuca ulaşmak mümkün
olmaz. Bu se-beple Kur'an kavram-
lannın çok iyi anlaşılması, izah ve tahlil
edilmesi gerekir.
Kur'an'ı incelediğimiz zaman onda
iki değişik "ahlaki vasıf'' anlatan
kavram katagorisi olduğunu görürüz(44);
Allah 'ı, Allah 'ın vasıflannı anlatan
kavramlar; insanı, insanın inanç, söz, fiil
44
Bu isim ve sıfatlar, Allah'ı, O'nun fiil ve
davranışını anlatır. Birkaç örnekle yetin-
mek istiyoruz. Çünkü bu, asıl konumuz
değildir.
"Rahman-rahim", Yaratıkianna
karşı çok merhametli
-
DR. iSMAiL KARAGÖZ • KUR'AN'IN ANLAŞILMASlNDA KAVRAMLARlN ÖNEMi
"Gafllr", çok bağışlayanC49l.
"Aziz, Hakim", daima üstün, çok
hikmet sahibiC50l.
"Seri'u'I-Hisab", hesabı çok çabuk görenC51),
"Şedidü'l-İkab", Cezası çok şiddetli olanC52l.
.... gibi.
Allah'ı anlatan bu kavramları,
Kur'an'ın başından sonuna her tarafında
sıkça görmek mümkündür. Bu kavram-
lar, Allah'ın iki yönünü anlatır: Allah bir
yandan çok merhametli, çok affedici, öte
yandan hesabı süratli, cezalandırması
şiddetlidir. Allah 'ın bu veeheleri insan-
ların iman ve inkanna, itaat ve isyanına
göre değişir. Mü'mini ve itaatkan ödül-
lendirir, katiri ve isyankan cezalandırır.
VI- İNSANlN İNANÇ, SÖZ, FİİL
VE DA VRANIŞINI ANL;\.TAN
KAVRAMLAR
Bu kavramlar, insanın Allah'a, nef-
sine ve diğer insanlara karşı fiil ve
·davranışlarını, "ahlaki vasfını" anlatır.
Bu dini-ahlilld kavramlar insanı, inanç
ve aksiyon yönünden hem tasvir eder,
. anlatır ve tanıtır, hem de onu değer
lendirir, hakkında hüküm ortaya koyar,
över veya yerer (medh ve zem)C53l,
Kur'an'a göre insanın iman ve amel
bakımından devramşı, ahiald niteliği,
"iyi ve kötü", "doğru ve yanlış" diye-
bileceğimiz birbirine kökünden karşıt iki
katagoriye bölünmektedir. Kur'an'ın her
yerinde insanın inanç ve amel bakımın
dan ahlaki değerlerine ilişkin bu ikilemi
görmek mümkündür. İman noktasında,
"iman-küfür"C54l "iman-nifak"C55l,
"iman-fısk"C56) ikilemi, amel noktasın
da: "itaat-isyan"C57l ikilemi, inanç ve
amel her iki açıdan "takva-zulüm"C58l,
"İhsan-zulüm"C59l ikilemi Kur'an'da
yanyana, peşpeşe zikredilmiştir.
"Müslim-Mücrim"(60l, "Mü'min-
Kafir"(6Il, "Mü'min-Fasık"C62l,
"Mü'min-Münafık"C63l, "Mütakki-
Kafir"C64l, "Muttaki-Facir",
"Muttaki-Taği"C65l, "Müstakim-
Zalim"C66J, "Muhsin-Zalim"C67l,
"Müflih-Zalim"C68l, "Tayyib-
Zalim"C69l, "Muhtedi-Fasık"(7oı,
"Muslih-Müfsid"C71), "Said-Şaki"C72l,
"Tayyib-Habis"03l, (49) el-Bakara, 2/218. (50) el-Bakara, 2/240. (51) el-Bakara, 2/202. (52) Mücadele, 58/21.
"Ebrar-
(53) İzutsu, Kur'an'da Dini ve Ahlaki Kavramlar, s.36-45. Çev. Selahattin Ayaz, Panar Yay. İstanbul 1991,2. baskı.
(54) Bkz. Muhanuned, 47/1-3 (İnanmak-inkar etmek). (55) Bkz. el-AnkebGt, 23/11 (İnanmak-iki yüzlülük
etmek). (56) Al-i İmriin, 3/1 10 (İnanmak-İtaatsizlik etmek). (57) en-Nisii, 4/13-14 (itaat etmek-isyan etmek). (58) ez-Zümer, 39/24 (Allah'a karşı gelmekten sakınmak-
zulme dalmak). (59) en-Nemi, 27/11 (iyilik etmek-zulmetmek). (60) el-Kalem, 68/35 (Müslüman-suçlu) . (61) et-Teegabün, 64/2 (inanan-inkar eden). (62) Al-i İmriin 2/110 (Mü'min-iki yüzlü). (63) el-Ankebut, 29/11 (Mü'min-iki yüzlü). (64) ez-Zümer, 39/71-73; er-Ra'd, 13/35. (65) Sad, 38/28, 48-49, 55 (Muttaki-yoldan çıkan,
Muttaki-Azgın).
(66) ez-Zümer, 39/24 (Doğru yolda olan-zalim). (67) el-Ahkiif, 46/12 (İyilik yapan-zalim). (68) en-NOr, 24/50-52 (Kurtuluşa eren-zalim). (69) en-Nahl, 16/28-32 (İyi-zalim). (70) el-Hadid, 57/26 (Hidayete eren-zalim). (71) el-Bakara, 2/220 (Islah edici-Bozguncu). (72) el-Hud, I 1/l 05 (Cennetlik-cehennemlik). (73) Al-i İmriin, 3/179 (Temiz olan--pis olan).
45
-
DiVAN ET iLMi DERGi • TEMMUZ- AGUSTOS- EYLÜL 1995 • CiL T:31 • SAYI: 3
Füccar"04 ı, "Hayru '1· Beriyye-Şer
ru '1· Beriyye"(75l, "Sadık-Kazib"
-
DR. iSMAiL KARAGÖZ ~ KUR'AN'IN ANLA ILMASINDA KAVRAMLARlN ÖNEMi
h'a ibadet eden(86l.
"Salih", Ha - rlı ve yararlı işler
yapan, salih amel işleyen(87).
"Muslih", İslah eden, d~zeltenC88l.
"Muhlis", Samimi ve ih~aslı olanC89l.
"Sadık", Doğru olan
-
DiYANET iLMi DERGi • TEMMUZ- AGUSTOS- EYLÜL 1995 • CiLT:31 • SAYI: 3
"Amil", Çalışan O 09).
"Ebrar", İyiler
-
DR. iSMAiL KARAGÖZ • KUR'AN'IN ANLAŞILMASlNDA KAVRAMLARlN ÖNEMi
İnsanların, yerilen, yapılmaması iste-
nen ve yapanına ceza olduğu bildirilen
"olumsuz inanç, söz, fiil ve
davranışları"nı anlatan Kur'an kavram-
larının belli başlı ve en bariz olanlarının
bir listesini sunmak istiyoruz:
"Zillim", Zulmeden O ı8).
"Zalum", Çok zulmeden o ı8/l), "Kafir", KMir, İnkar eden(119l.
"Keffir", Nimetiere nankörlük eden O ı9;ıı.
"Keffar", Çok nankörO ı9/2l.
"Münkir", İnkar eden
-
DiYANET iLMi DERGi • TEMMUZ- AGUSTOS- EYLÜL1995 • CiLT:31 • SAYI: 3
"Mücrim", suç işleyen040).
"Füccar", Hak yoldan çıkanlar04I).
"Facir", Hak yoldan çıkan042).
"Cair", Hak yoldan sapan
-
DR. iSMAiL KARAGÖZ • KUR'AN'IN ANLAŞILMASlNDA KAVRAMLARlN ÖNEMi
lannın ve yaşantılarının böyle olma-
masını istemektedir. Bu şekilde dav-
rananları yermekte ve onları cezalandıra
cağını bildirmektedir.
Bu kavramlarla aniatılmak istenen
insan davranışı özet olarak "inkar ve
isyan"dır. İnsanların bu "inkar ve
isyan" hilli değişik kavramlarla çeşitli
şekillerde anlatılmıştır. Bu kavramlar iç
içe ve birbirleriyle anlam ilişkisi
içindedirler. Bir kavramın muhtevası
başka bir kavramın anlamını da içine
alabilmektedir.
Kur'an'da insanların "olumsuz yön-
lerini" anlatan kavramların en şumül
lüsü, en kapsamiısı "zulüm" kavramıdır.
"Zulüm" kavramı, diğer kavramların
tamamının ifade ettiği anlamları genel
olarak ifade etmektedir. Kur'an'da en
çok kullanılan kavramlardan biridir.
İnsanların "olumlu" ve "olumsuz"
yönlerini anlatan bu kavramların ifade
ettiği davranışlar ayrı ayrı insanlarda
veya bir insanda bulunabilir, mesela,
"iman" ve "küfür" ayrı insanlarda
bulunur. Bir insanda bulunmaz. Ama
"iman" ve "günah" aynı insanda bulun-
abilir. Övrtıe ve yerıne, sevap ve ikab,
insanın itaat ve isyan olan fiilerine karşı
yapılır. Övme ve sevabı, itaat eden ve
çirkin fiilieri yapmayanlar, yerıne ve
cezayı ise, ma'siyeti işleyen ve farzları ihlal edenler hakeder066).
SONUÇ Allah, Kur'an'ı insan ıçın gönder-
miştir. Onu imana, iyiye ve doğruya
çağırmış; şirk, nifil.k, isyan ve her türlü .
kötülükten sakındırmıştır. Ancak insanı
bu konuda zorlamamıştır. İnanç ve irade
hürriyeti içinsinde insanlar, inanç, söz,
fiil ve davranış itibariyle farklı durumlar
sergilemişlerdir. İnsanlardan kimisi
mü'min, muttaki ve iyi, kimisi kil.fir,
müşrik, münil.fık, asi ve kötü nitelik
kazanmıştır. Allah, insanları ırkları, ren-
kleri, cinsiyetleri ve fiziksel yapılan
itibariyle değil inançları, arnelleri ve
ahlaki yönleriyle değerlendirmiş ve
insanı hep bu yönü ile ele almıştır.
Kur'an'da ınsanı anlatıp değer
lendirirken onun inacı, söz, fiil ve
davranışına göre farklı kavramlar kullan-
mıştır.
"Kavram", bir fikri, bir düşünceyi,
bir sistemi ve bir konuyu anlatmak için
kullanılan, o fikrin, o düşüncenin, o sis-
temin ve o konunun ifade edilmesinde
önemli rolü oynayan sözcüklerdir. Bu
sözcüklere önemine binaen "anahtar
terim" denir.
Arapça kelimeler Arapça olan
Kur'an'da kullanılırken cil.hiliyye döne-
mindeki anlamlarını aynen muhafaza
etmemişler, önemli seviyede mana
değişimine uğramışlardır. Kur' an' da
özellikle "anahtar terimler"e yeni ve
sözlüklerdekinden tamamen farklı
anlamlar yüklenmiştir. Kur'an, arapların
inanç ve yaşam tarzlarını tamamen
değiştirdiği gibi kavramların anlam ve
kullanım sahalarını da değiştirmiştir. Bu
itibarla Kur' an' ın iyi anlaşılabilmesi için
(166) Kadi 'Adülcebbiir, Şerhu'I·Usulü'I·Hamse, s.638. Kahira ı 384/1965.
51
-
DiYANET iLMi DERGi • TEMMUZ- AGUSTOS- EYLÜL 1995 • CiLT:31 • SAYI: 3
kavrarnlara yüklenen maniHann çok iyi
bilinmesi gerekir. Sözlük anlamlan bu
kavramların gerçek manalarını asla ifade
edemez.
Kavramlar, Kur'an'da tek başianna
ve yalın halde bulunmazlar. Diğer
kavramlarla eş veya zıt anlamda bir
mana ilişkisi kurarak bir "semantik
saha" oluştururlar. Birbirleriyle anlam
ilişkisi olan kavramlardan biri "odak
kelime" kabul edilirse, bu odak keli-
menin etrafında bir çok "anahtar
kavramlar" dizilir ve birlikte bir
"mana alanı" meydana getirirler.
Kur'an'ın en büyük odak kelimesi
"Allah", ikinci büyük odak kelimesi de
"insan" dır.
Kur'an'da iki değişik "ahlaki vasır'
anlatan kavram katagorisi vardır. Biri
Allah 'ı ve O'nun vasıflarını anlatan
kavramlar, diğeri ise insanı, insanın
inanç, söz, fiil ve davranışlannnı anlatan
kavramlar.
İnsanın "ahlaki vasfım" anlatan
kavramlar temelde iki kısma ayrılır:
Övme ifade eden kavramlar, yerıne ifade
eden kavramlar. Bu kavramlar, insanı
inanç ve amel yönünden nitelerler ve iyi
ve kötü, doğru ve yanlış diyebileceğimiz
birbirine zıt değerde anlamlar taşırlar.
Bu kavramlardan bazısı insanın sadece
inancını ve amelini, bazısı da hem
52
inancını hem de arnelini anlatır. İnsan
Iann "olumlu" veya "olumsuz" yönleri-
ni anlatan kavramların ifade ettiği
davranışlar ayrı ayrı insanlarda veya bir
insanda bulunabilir. Mesela iman, şirk,
küfür, nifak ayrı insanlarda, iman ve fısk
aynı insanda bulunabilir.
İnsanı öven ve failine mükafat
va' dedilen kavramların mana alanı
itibariyle en kapsamlı olanı "ittika-
takva-muttaki" kavramı, insanı yeren
ve failine ceza va'dedilen kavramların
en kapsamiısı ıse "zulüm-zalim"
kavramıdır.
Kur'an'a göı:e bu kavramiann ifade
ettiği manalarla nitelenen insanlar inanç
bakımından "mü'min-münafık-kafir"
amel bakımından "nefsine zulmeden,
muktesit (orta hareket eden)-hayırda
öncü olanlar", kayamette ise "ashab-ı
yemin (kitabı sağ elinden verilecek olan-
lar) -ashab-ı şimal (kitabı sol eline ver-
ilecek olanlar)-sabikun-mukarrebun
(öncüler-Allah'a yakın olanlar) olmak
üzere üç grubta değerlendirilmiştir.
Ancak inanç, söz, fiil ve davranış
itibariyle insanlar temelde iki gruptur.
Mü 'minler-kafirler, itaatkarlar-asiler.
Mü'minler de kafider de, itaatkarlar da
asiler de Kur'an'da farklı kavramlarla
nitelendirilmişlerdir. Her bir kavram,
insanın farklı bir boyutunu ifade eder.