kur'an'in anlaŞilmaslnda kavramlarln . Önemi...

16
KUR'AN'IN KAVRAMLARlN ÖNEMi VE . INSANI ANLATAN KUR'AN'IN TEMEL KAVRAMLARI ur'an, insan için, iyiye ve sevketmek, dünya ve ahiret mak için Allah; iyiye ve ama onu bu konuda inanç, söz, fiil ve serbest serbest bütün inanç, söz fiil ve olurdu. Fakat böyle Böyle için ahlaki birbirlerinden Kimisi gayesine uyarak dos- yolunda yürürken kimisi yolunda yürür. Kimisi kafir, kimisi mü'min; kimisi kimisi itaatkar; kimisi adil, muttaki, kimisi zalim, .. Allah, bu ahlaki inanç, söz, fiil ve kavramlarla över veya yerer. Allah fiziki cin- Dr. KARAGÖZ Diyanet Kurulu Üyesi siyetleri, dilleri, renkleri ve mesepleri itibariyle Çünkü bütün yaratan O'durOl. Dilleri, renk- leri, ve cinsiyetleri ne olursa olsun bütün insanlar Adem çocuk- itibarla itibariyle birbirlerinden yoktur. Hepsi bir ana bir babadan mey- dana Zaten fizyolojik ve renklerinin da bir de sözkonusu Bu sebeple de ahirette kimseye nesebinden Dünyada gibi orada neseple övünemez- ler<5l. Çünkü orada neseben bir yokturC6l. Zira o gün dost dos- (*) MeseHi bkz. ei-Kehf, 18/29, ei-Bakara, 2/256; 42/15, 20; 41/46; 45/15; ei-Kiifiriln, 109/1-6. Bkz. Harndi Y Hak Dini Kur'an Dili II 860 863. Eser Kitabevi, ' ' ' (!) ei-Bakara, 2/21, er-Ra'd, 13/16. (2) el-A'riif, 7/189; ez--Zümer, 39/6. (3) el-Hucilrat, 49/13. (4) e1-Mü'miniln, 23/101. (5) ei-Müminiln, 23/101. el-Hazin, Ali b. Muhammed (0. 725/1324),Lübiibü't-Te'vil fi Meani't-Tenzil, IV, 359. (Mecmilatün Mine't- Tefi\sir). (6) Bkz. Kes!r, 'lmadüddin Ebu'I-Fidii (0.774/1372), Tefsiru'I-Kur'ani'I-Azim 256 Beyrut 1983. (el-Mü'miniln, 23/101). ' ' ' 37

Upload: others

Post on 30-Jan-2021

6 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

  • KUR'AN'IN ANLAŞILMASlNDA KAVRAMLARlN ÖNEMi VE . INSANI ANLATAN KUR'AN'IN TEMEL KAVRAMLARI

    GİRİŞ

    ~ ur'an, insan için, insanı iyiye ~ ve doğruya sevketmek, dünya

    ve ahiret mutluluğunu sağla

    mak için gönderilmiştir.

    Allah; insanı, iyiye ve doğruya çağırmış

    ama onu bu konuda zorlamamış, inanç,

    söz, fiil ve davranışlarında serbest bırak

    mıştır(*). Eğer serbest bırakmasaydı

    bütün insanların inanç, söz fiil ve davranışları aynı olurdu. Fakat böyle

    değildir. Böyle olmadığı için insanların

    ahlaki birbirlerinden farklıdır. Kimisi

    yaratılış gayesine uyarak Allah'ın dos-

    doğru yolunda yürürken kimisi d~ şeytanı batıl yolunda yürür. Kimisi kafir,

    kimisi mü'min; kimisi ıl.s'i, kimisi

    itaatkar; kimisi adil, muttaki, kimisi

    zalim, fasık. ..

    İşte Allah, insanların bu ahlaki

    niteliğini, inanç, söz, fiil ve

    davranışlarını çeşitli kavramlarla anlatır,

    değerlendirir, över veya yerer.

    Allah insanları fiziki yapıları, cin-

    Dr. İsmail KARAGÖZ Diyanet İşleri Başkanlığı Teftiş Kurulu Üyesi

    siyetleri, dilleri, renkleri ve mesepleri

    itibariyle değerlendirmez. Çünkü bütün

    insanları yaratan O'durOl. Dilleri, renk-

    leri, ırkları ve cinsiyetleri ne olursa olsun

    bütün insanlar Adem (AS)'ın çocuk-larıdırC2l.Bu itibarla kardeştirler.

    Yaratılış itibariyle birbirlerinden farkları

    yoktur. Hepsi bir ana bir babadan mey-

    dana gelmişlerdirC3l. Zaten fizyolojik

    yapılarının, ırk ve renklerinin oluşumun

    da insanların bir dalıli de sözkonusu

    değildir. Bu sebeple de ahirette kimseye

    nesebinden sorulmayacaktırC4l. Dünyada

    olduğu gibi orada neseple övünemez-

    ler

  • DiYANET iLMi DERGi • TEMMUZ- AGUSTOS -EYLÜL 1995 • CiLT:31 • SAYI: 3

    tun halinden sormazOl. Hatta kişi anasın

    dan, babasından, eşinden ve oğullann

    dan kaçar(8l. Dahası mücrimler; azaptan

    kurtulabilmek için oğullarını, eşini,

    kardeşlerini, kendisini içinde banndıran

    ailesini, kabilesini, yer yüzünde bulu-

    naniann hepsini fidye olarak vermek

    isterler, taki kendileri kurtuluşa ere-

    bilsinler(9l, Evet "o gün ne mal ne de

    oğullar (insana) fayda sağlamaz.

    Ancak Allah'a (küfür, şirk, nifak ve

    isyandan korunmuş)OO) sağlam ve temiz

    bir kalple gelen kimse fayda

    görür ."Ol).

    Allah, insanı, "İman" veya "küfür",

    "itaat" veya "isyan", "salih am el"

    veya "kötü am el", "tak va" veya

    "zulüm" sahibi olup olmama açısından

    değerlendirir. Kur' an da insanı baştan

    sona hep bu açıdan ele almış ve "Allah

    katında en üstün en mükerrem

    olanınız en muttaki olanınızdır." 02)

    buyurmuştur. Kur'an'ın tebliğ ve tebyin

    edicisi Hz. Muhammed (AS) da: "Allah,

    sizin suretierinize (fiziki yapılannıza,

    dış görüriüşünüze) ve servetierinize

    (mal-mülk, makam ve mevkiinize} bak-

    maz. Fakat kalpleriniz (de olan iman

    veya inkar haline) ve amellerinize

    bakar", (13) demiştir.

    Bu itibarla Kur'an'da; insanı inancı

    (iman, inkar, şirk, nifak) sözü (doğru,

    yanlış, yalan), fiili (faydalı ve zararlı) ve

    davranışı (iyi ve kötü) yönü ile anlatan,

    niteleyen ve değerlendiren kavramlar ön

    plana çıkmıştır. İnsan ile ilgili kavrarn-

    Iann büyük çoğunluğu, insanın bu yön-

    leriyle ilgilidir. Biz bu makalemizde bu

    38

    kavramların bir listesini· vermek ve·

    kavramıann doğru bir şekilde anlaşıla

    bilmesi için dikkat edilmesi gereken

    hususları zikretmek istiyoruz. Önce

    "kavram" nedir? Bunun anlamını izah

    ettikten sonra kavramıann taksimini ele

    alıp "Allah'ı anlatan kavramlar"a

    değinecek peşinden insan ile ilgili

    "övme ve yerıne ifade eden kavram-

    ları" sunacağız.

    I-KAVRAM

    Bizim "Kavram" dediğimiz şey,

    Arapça'da "Meflıôm", · İngilizcede ·de

    "Term" diye ifade edilen kelimelerdir.

    Bunlara "teknik terim" demek de

    mümükündür.

    Türk Dil Kurumu'nun hazırladığı

    Türkçe Sözlük'te "kavram" şöyle

    tanımlanmıştır: "Bir şey üzerine ve

    özellikle o şeyin nitelikleri ya da imieri

    üzerine taşıdığımız genel düşünce,

    · mefhum"04l. Cümlede geçen "im",

    anlamlı iş ya da davranış, anlam yük-

    Jetilen şey demektir05l, İngilizce

    "Term" sözcüğü "Terim" şeklinde

    Türkçeye de geçmiştir. "Terim", anılan

    sözlükte, "Bir bilim, sanat, meslek

    (7) el-(Vtearic, 70/10. (8) Abese, 80/34-36. (9) el-Mearic, 70/11-14. (10) en-Nesef!, Ebü'l-.Berkat Abdullah b. Ahmed b.

    Malımüd (Ö.701/1301); Medariku't-Tenzil ve Hakaiku't-Te'vil, IV, 479 (Mecmfiatün Mine't Tefasir.)

    (ll) eş-Şuara, 26/88-89. (12) el-Hucfiriit, 49/13. (13) el-Müslim, es-Sahih, Birr, 32; İbn Mace, es-Sünen,

    Zühd, 9; Ahmed b. Hanbel, ei·Müsned, II, 285. (14) Türkçe Sözlük. Türk Dil Kurumu, s.466. (15) A.g.e., s.408.

  • DR. iSMAiL KARAGÖZ • KUR'AN'IN ANLAŞILMASlNDA KAVRAMLARlN ÖNEMi

    dahyla ya da bir konu ile ilgili özel ve

    belirli bir kavramı olan sözcük" şek

    linde tarif edilmiştirC16l. Aynı sözlükte

    "mefhum" sözcüğünün karşılığına

    "kavram" kelimesi konulmuştur

  • DiYANET iLMi DERGi • TEMMUZ- AGUSTOS- EYLÜL 1995 • CiLT:31 • SAYI: 3

    ceğimiz Türkçe karşılıklar, o kavramın maya benzeyen tercümeninC29l yapılıp

    ifade ettiği manayı tam olarak yansıtma- . yapılmayacağı tartışılmıştır.

    maktadır. Mesela Kur'an'ın en önemli

    anahtar kavramlarından birisi olan

    "zulüm" kavramını "kötülük etmek"

    veya "haksızlık etmek" diye mana-

    landırdığımız zaman yanlış olmaz ama

    bu kavramın Kur'an'da ifade ettiği

    manayı tamamen yansıtmaz. Zalim

    sadece "haksızlık eden" veya "kötülük

    eden" değildirC25l. Aynı şekilde "cehl"

    ve bunun isim-sıfat şekli olan "cahil"

    sözcüğünün "Aiimin" zıddı dolayısıyla temel anlamının "Bilgisiz" olarak alın

    ması bu kavramın tam anlamını yansıt

    maz. Bu anlam yanlış değildir ama kamil

    değildir, eksiktir, yetersizdirC26).

    Kur'an kavramlarının bu derin ve

    engin, sözlüklerdekinden daha farklı ve

    geniş anlamlarından dolayı bir başka dile

    tercüme edilip edilerneyeceği konusunda

    ihtilafa düşülmüştür(27).

    "Tercüme", bir kelamın manasını

    diğer bir lisanda dengi bir tabir ile aynen

    ifade etmektir. "Tercüme, aslın

    manasma tamamen, mutabik olmak

    için serahatte, de.lalette, icmalde,

    tafsilde, umumda-hususta, ıtlakta

    takyidde, kuvvette-isabette, hüsnü

    edada, üslübu beyanda, hasılı ilimde,

    sanatta, asıldaki ifıideye müsavi

    olmak iktiza eder" diyen(28) müfessir

    Elmalılı Harndi Yazır, böyle bir ter-

    cümede başarının imkansızlığına işaret

    etmiştir. Zaten "Harfi ve lafzi tercüme"

    denilen nazmında ve tertibinde aslına

    benzemesi gözetilen veya diğer bir dey-

    imle müradifi müradifinin yerine koy-

    40

    Tercüme yapanlar nazımda ve tert-

    ibinde aslına benzemesi gözetilmeyen,

    metindeki mana ve gayelerin güzel bir

    şekilde ifadesi olan "Tefsiri Tercüme"

    yapmaktadırlar(30l. Aslında Kur'an'ın

    anahtar terimlerini bir iki kelime ile

    karşılık vererek tam anlamıyla mana-

    landırmak mümkün değildir. Belki bir

    nebze bilgi ve fikir verilebilir.

    Bu durum, Kur' an kavramlarının bir

    başka dile çevirisi için sözkonusu olduğu

    gibi aynı dilde izahı için de söz

    konusudur. Bir cümledeki temel

    kavramlar iyi anlaşılırsa, o cümle ile

    ifade edilen mananın anlaşılması kolay-

    laşır. O halde ne yapılması gerekir?

    Muğlak bir kelimenin manasını açıklığa

    kavuşturmanın en iyi yolunu Prof. Dr. J. Marouzeau,C31) şöyle izah etmektedir:

    "Öncelikle ve herşeyden çok bir araya getirmek, kıyaslama, benzeyen, karşıt

    olan ve tekabül eden tüm kelimenin

    geçtiği bölümün tüm çevresine (siyak

    sibakına) müracatta bulunmak"

    gerekirC32l.

    "Kur'an'ı anlamak isterken (25) Bkz. İzutsu, Kur'an'da Dini ve Ahlaki Kavramlar,

    s. 46-47. (26) Bkz. İzutsu, A.g.e, s.51·61. (27) Bkz. HamdiYazır, Hak Dini Kur'an Dili, I, 9-18.

    İstanbul 1978. İsmail Cerrahoğlu, Tefsir Usulu, s. 215-220, Türkiye·Diyanet Vakfı Yayınları Ankara 1989.

    (28) Hak Dini Kur'an Dili, I, 9. (29) Cerrahoğlu, Tefsir Usülü, s.217. (30) A.g.e. aynı yer. (31) Bu şahıs, klasik Latinceyi tercüme etmek isteyenlere

    bir miktar "pratik tavsiyede bulunmak için yazdığı bir kitapta bu sözü söylemiştir. Izutsu, Kur'iin"ı Kerim'de Dini ve Ahlaki Kavramlar, s. 62.

    (32) İzutsu, A.g.e, aynı yer.

  • DR. iSMAiL KARAGÖZ • KUR'AN'IN ANLAŞILMASlNDA KAVRAMLARlN ÖNEMi

    elfazının ve terkibierinin bütün ince-

    Iiklerini gözetmek lazımdır." diyen

    Harndi Yazır, Fatiha suresinin altıncı

    ayetinin tefsirini yaparken, "Tarik"

    (yol) demeyip "Sırat" (yol) demesi,

    "Müstevi" (doğru) demeyip

    "Müstakim" (doğru) demesi re'sen

    düşünülecek ve manaları ona göre

    tasavvur olunacak hikmeti tazammum

    ederler. Kur'an, bir kitabı hakimdir.

    Bunun için;

    I-Kelimelerin mefhumlarını ıyıce

    tesbit etmek,

    2-yerlerinde lafzen veya manen

    ilgili olabileceği kelimeleri ve manaları

    ile mukayese eylemek,

    3-Tertib biçimlerini, siyilk ve si bak-

    larını mülahaza etmek,

    4-Bunlardan murild edilen asıl anlam

    ile tezyİnatını temyiz eylemek, lazımdır

    demiştiı-

  • DiYANET iLMi DERGi • TEMMUZ- AGUSTOS- EYLÜL 1995 • CiLT:31 • SAYI: 3

    müştür. Artık "gün" (el-yevm) alaiade

    bir gün değil "ahiret günü"dür.

    Aynı şey "saat" kelimesi için de

    sözkonusudur. Kur'an sisteminde "saat"

    bir günün (l/24)i değil "kıyamet saati"

    dir.

    İşte böyle, kelimeler, Kur'an sistem-

    ine girince "asli mana"lanndan farklı

    man1Har yüklenmişlerdir. Kur'an'ın

    "anahtar kelimeleri"nin hepsi için aynı

    durum geçerlidir.

    Mesela, "küfr, şükr, zulm, takva ... "

    gibi sözcükler Kur'an sisteminde "asli

    mana"larının dışında tamamen "özel

    mana"lar kazanmışlardır.

    "Küfr" kelimesinin asli manası, ört-

    rnek, gizlemek, birinin yaptığı iyiliğe

    veya verdiği nimete karşı kadir bilmeyip

    nankörlük etmektir. "Teşekkür etmek"

    anlamındaki "şükr" ün tam karşıtıdır.

    Küfr kelimesi, Kur' an sisteminde mana

    değişimine uğramıştır. Artık "küfr"

    basit bir nankörlük değil, Allah 'a, O'nun

    nimetlerine karşı nankörlüktür, O'nu,

    ayetlerini ve elçilerini inkar etmektir.

    Küfr kelimesi bu "nankörlük"

    anlamının ötesinde yeni bir mana kazan-

    mıştır. Bu yeni mana "inkar, inançsı

    zlık"tır. Artık "küfr" kelimesi "şükr"

    kelimesinin değil "iman" (İnanmak)

    kelimesinin karşıtı olmuştur. Böylece

    sernantİk bir değişime uğramıştır.

    "Küfr" kelimesi gibi "şükr" kelimesi

    de anlam değişikliğine uğramış "iman"

    manasma yaklaşmıştır. Kur'an'da bir

    çok yerde "şükr", "iman"ın hemen

    sinonimi olmuştur03/1). "Küfr" ise inkar

    42

    (Bakara,_ 2/6), hakkı bile bile kabul

    etmeme (cuhd, Bakare, 2/289) nankörlük

    (Bakare, 2/15) beri olmak, tanımamak

    (İbrahim, 14/22) ve örtrnek (Ankebut,

    29/7) anlamında kullanılmıştır.

    IV- KA VRAMLARIN SEMANTİGİ

    "Semantik" bir dilin anahtar terim-

    leri üzerindeki tahlili bir çalışmadır.

    Anahtar sözcükler; Kur'an'da tek başı

    na, birbirinden ayrı ve yalın halde bulun-

    mazlar. Her anahtar sözcük, diğer

    anahtar sözcüklerle yakın ilişki

    halindedir. Bu kelimeler kendi araların

    da büyük küçük çeşitli gruplar teşkil

    ederler ve birbirlerine çeşitli yollarla

    bağlanırlar(34). Böylece bir "semantik

    saha" oluşur, yani anahtar sözcükler

    örgüsü teşekkül eder(35). Anahtar terim-

    ler, kendi aralarında bir "kelime hazine-

    si" meydana getirirler. Bu "kelime hazi-

    nesi" kelimelerin birbirleriyle değişik ve

    çeşitli ilişkilerinden doğar(36l. "Kelime

    hazinesi" soyut bir kelimeler yekunu

    değildir. Bu kelimeler bir çok bakımdan

    birbirlerine bağlanırlar

  • DR. iSMAiL KARAGÔZ • KUR'AN'IN ANLAŞILMASlNDA KAVRAMLARlN ÖNEMi

    nesinde önemli bir "mana alanı" mey-

    dana getirirler. Bu anahtar terimler,

    "olumlu" veya "olumsuz" mahiyette-dirler(38). Mesela biz zulüm kavramını

    "odak-kelime" kabul edersek bu odak

    kelimenin etrafından "olumlu" ve

    "olumsuz" mahiyette anahtar terimler

    yer alır.

    OdakKelime Anahtar Terim

    Burada "zulüm" kavramı odak-

    kelimedir. Bu kelimenin etrafındakiler ise anahtar terimlerdir. "Allah" olumlu

    ve olumsuz kavramların yöneldiği

    "obje"; "insan" ise, bu terimierin ifade

    ettiği eylemlerin failidir. "Ş irk, küfür,

    nifak, fısk ve tekzib" kelimeleri "zulüm" odak-kelimesi ile "olumlu";

    "iman, ibadet, ihlas, itaat ve tasdik"

    kelimeleri de "olumsuz" mana ilişkisi

    içindedirler. Başka bir ifade ile, "şirk,

    küfür, nifak, fısk ve tekzib", 'zulüm"

    ile eş anlamda; "iman, ibadet, ihlas,

    itaat ve tasdik" ise zıt anlamdadır.

    "olumlu" ve "olumsuz" değer ifade

    eden "anahtar-terimler" kendi

    aralannda "semantik alan" meydana

    getirirler. "Zulüm" ve"takva" kavram-

    larını örnek verebiliriz.

    "Takva" ve "zulüm" kelimeleri odak kelimelerdir. "Zulüm"

    kelimesinin etrafındaki kelimeler

    "zulüm" ile yakından ilgisi olan

    manalar taşır. "Takva" kelimesinin etrafındaki kelimeler de aynı şekilde

    "takva" ile anlam ilişkisi içindedirler.

    "Takva" ve "Zulüm" kelimeleri ve

    semantik alanlarının birbirleriyle zıt

    anlam ilişkisi vardır.

    Bir alanın odak kelimesi başka bir

    alanın normal anahtar-kelimesi ola-bilidği gibi, bir alanda normal anahtar-

    kelime olan bir sözcük de başka bir alan-da odak-kelime olabiliı-

  • DiYANET iLMi DERGi • TEMMUZ- AGUSTOS- EYLÜL1995 • CiLT:31 • SAYI: 3

    amel ile ilgili kavramlar değil, bütün ve davranışlarını anlatan kavramlar.

    moral kavramlar, hatta evlenme, boşan

    ma, miras, ticareti ilgilendiren, senetler,

    borçlar, faiz, ölçü-tartı gibi her şey bu

    düşünce ile yakından alakalıdır(40.

    V-ALLAH'IN V ASIFLARINI

    ANLATAN KAVRAMLAR

    Bunlar "esma'ül-hüsna" diye

    Kur'an'ın "Allah" kavramından adlandırılan Allah'ın güzel isimleridir.

    sonra en çok üzerinde durduğu "insan"

    kavramıdır. Kur'an düşüncesi, insanın

    kurtuluşu meselesi ile ilgilenir. Bu mese-

    le olmasaydı Kur'an gönderilmezdi. İşte

    taşıdığı bu özel önemden dolayı insan,

    Allah kavramı karşısında ikinci bir kutup

    teşkil eder. En büyük önemi taşıyan

    kutup Allah ise diğeri de insandır(42).

    İki veya daha fazla anahtar terim, bir-

    birleriyle bir mana ilişkisi. kurup bir

    "semantik alan" meydana getirirler. Bu

    semantik alan (örgü) üç şekilde olur:

    a-Bir kavramın iç yapısının tahlili.

    b-Anlamdaşlık ilişkisi.

    c-Zıtlık ilişkisi(43).

    Kur'an'da insanların uyması veya

    kaçınması istenilen inanç, söz, fiil ve

    davranışların, Allah'ın istediği şekilde

    oluşabilmesi bu kavramların iyi ve doğru

    anlaşılınasma bağlıdır. Eğer Kur'an'da

    kullanılan kavramlar yanlış anlaşılırsa

    uygulama da yanlış olur. Bu takdirde

    istenilen sonuca ulaşmak mümkün

    olmaz. Bu se-beple Kur'an kavram-

    lannın çok iyi anlaşılması, izah ve tahlil

    edilmesi gerekir.

    Kur'an'ı incelediğimiz zaman onda

    iki değişik "ahlaki vasıf'' anlatan

    kavram katagorisi olduğunu görürüz(44);

    Allah 'ı, Allah 'ın vasıflannı anlatan

    kavramlar; insanı, insanın inanç, söz, fiil

    44

    Bu isim ve sıfatlar, Allah'ı, O'nun fiil ve

    davranışını anlatır. Birkaç örnekle yetin-

    mek istiyoruz. Çünkü bu, asıl konumuz

    değildir.

    "Rahman-rahim", Yaratıkianna

    karşı çok merhametli

  • DR. iSMAiL KARAGÖZ • KUR'AN'IN ANLAŞILMASlNDA KAVRAMLARlN ÖNEMi

    "Gafllr", çok bağışlayanC49l.

    "Aziz, Hakim", daima üstün, çok

    hikmet sahibiC50l.

    "Seri'u'I-Hisab", hesabı çok çabuk görenC51),

    "Şedidü'l-İkab", Cezası çok şiddetli olanC52l.

    .... gibi.

    Allah'ı anlatan bu kavramları,

    Kur'an'ın başından sonuna her tarafında

    sıkça görmek mümkündür. Bu kavram-

    lar, Allah'ın iki yönünü anlatır: Allah bir

    yandan çok merhametli, çok affedici, öte

    yandan hesabı süratli, cezalandırması

    şiddetlidir. Allah 'ın bu veeheleri insan-

    ların iman ve inkanna, itaat ve isyanına

    göre değişir. Mü'mini ve itaatkan ödül-

    lendirir, katiri ve isyankan cezalandırır.

    VI- İNSANlN İNANÇ, SÖZ, FİİL

    VE DA VRANIŞINI ANL;\.TAN

    KAVRAMLAR

    Bu kavramlar, insanın Allah'a, nef-

    sine ve diğer insanlara karşı fiil ve

    ·davranışlarını, "ahlaki vasfını" anlatır.

    Bu dini-ahlilld kavramlar insanı, inanç

    ve aksiyon yönünden hem tasvir eder,

    . anlatır ve tanıtır, hem de onu değer

    lendirir, hakkında hüküm ortaya koyar,

    över veya yerer (medh ve zem)C53l,

    Kur'an'a göre insanın iman ve amel

    bakımından devramşı, ahiald niteliği,

    "iyi ve kötü", "doğru ve yanlış" diye-

    bileceğimiz birbirine kökünden karşıt iki

    katagoriye bölünmektedir. Kur'an'ın her

    yerinde insanın inanç ve amel bakımın

    dan ahlaki değerlerine ilişkin bu ikilemi

    görmek mümkündür. İman noktasında,

    "iman-küfür"C54l "iman-nifak"C55l,

    "iman-fısk"C56) ikilemi, amel noktasın

    da: "itaat-isyan"C57l ikilemi, inanç ve

    amel her iki açıdan "takva-zulüm"C58l,

    "İhsan-zulüm"C59l ikilemi Kur'an'da

    yanyana, peşpeşe zikredilmiştir.

    "Müslim-Mücrim"(60l, "Mü'min-

    Kafir"(6Il, "Mü'min-Fasık"C62l,

    "Mü'min-Münafık"C63l, "Mütakki-

    Kafir"C64l, "Muttaki-Facir",

    "Muttaki-Taği"C65l, "Müstakim-

    Zalim"C66J, "Muhsin-Zalim"C67l,

    "Müflih-Zalim"C68l, "Tayyib-

    Zalim"C69l, "Muhtedi-Fasık"(7oı,

    "Muslih-Müfsid"C71), "Said-Şaki"C72l,

    "Tayyib-Habis"03l, (49) el-Bakara, 2/218. (50) el-Bakara, 2/240. (51) el-Bakara, 2/202. (52) Mücadele, 58/21.

    "Ebrar-

    (53) İzutsu, Kur'an'da Dini ve Ahlaki Kavramlar, s.36-45. Çev. Selahattin Ayaz, Panar Yay. İstanbul 1991,2. baskı.

    (54) Bkz. Muhanuned, 47/1-3 (İnanmak-inkar etmek). (55) Bkz. el-AnkebGt, 23/11 (İnanmak-iki yüzlülük

    etmek). (56) Al-i İmriin, 3/1 10 (İnanmak-İtaatsizlik etmek). (57) en-Nisii, 4/13-14 (itaat etmek-isyan etmek). (58) ez-Zümer, 39/24 (Allah'a karşı gelmekten sakınmak-

    zulme dalmak). (59) en-Nemi, 27/11 (iyilik etmek-zulmetmek). (60) el-Kalem, 68/35 (Müslüman-suçlu) . (61) et-Teegabün, 64/2 (inanan-inkar eden). (62) Al-i İmriin 2/110 (Mü'min-iki yüzlü). (63) el-Ankebut, 29/11 (Mü'min-iki yüzlü). (64) ez-Zümer, 39/71-73; er-Ra'd, 13/35. (65) Sad, 38/28, 48-49, 55 (Muttaki-yoldan çıkan,

    Muttaki-Azgın).

    (66) ez-Zümer, 39/24 (Doğru yolda olan-zalim). (67) el-Ahkiif, 46/12 (İyilik yapan-zalim). (68) en-NOr, 24/50-52 (Kurtuluşa eren-zalim). (69) en-Nahl, 16/28-32 (İyi-zalim). (70) el-Hadid, 57/26 (Hidayete eren-zalim). (71) el-Bakara, 2/220 (Islah edici-Bozguncu). (72) el-Hud, I 1/l 05 (Cennetlik-cehennemlik). (73) Al-i İmriin, 3/179 (Temiz olan--pis olan).

    45

  • DiVAN ET iLMi DERGi • TEMMUZ- AGUSTOS- EYLÜL 1995 • CiL T:31 • SAYI: 3

    Füccar"04 ı, "Hayru '1· Beriyye-Şer

    ru '1· Beriyye"(75l, "Sadık-Kazib"

  • DR. iSMAiL KARAGÖZ ~ KUR'AN'IN ANLA ILMASINDA KAVRAMLARlN ÖNEMi

    h'a ibadet eden(86l.

    "Salih", Ha - rlı ve yararlı işler

    yapan, salih amel işleyen(87).

    "Muslih", İslah eden, d~zeltenC88l.

    "Muhlis", Samimi ve ih~aslı olanC89l.

    "Sadık", Doğru olan

  • DiYANET iLMi DERGi • TEMMUZ- AGUSTOS- EYLÜL 1995 • CiLT:31 • SAYI: 3

    "Amil", Çalışan O 09).

    "Ebrar", İyiler

  • DR. iSMAiL KARAGÖZ • KUR'AN'IN ANLAŞILMASlNDA KAVRAMLARlN ÖNEMi

    İnsanların, yerilen, yapılmaması iste-

    nen ve yapanına ceza olduğu bildirilen

    "olumsuz inanç, söz, fiil ve

    davranışları"nı anlatan Kur'an kavram-

    larının belli başlı ve en bariz olanlarının

    bir listesini sunmak istiyoruz:

    "Zillim", Zulmeden O ı8).

    "Zalum", Çok zulmeden o ı8/l), "Kafir", KMir, İnkar eden(119l.

    "Keffir", Nimetiere nankörlük eden O ı9;ıı.

    "Keffar", Çok nankörO ı9/2l.

    "Münkir", İnkar eden

  • DiYANET iLMi DERGi • TEMMUZ- AGUSTOS- EYLÜL1995 • CiLT:31 • SAYI: 3

    "Mücrim", suç işleyen040).

    "Füccar", Hak yoldan çıkanlar04I).

    "Facir", Hak yoldan çıkan042).

    "Cair", Hak yoldan sapan

  • DR. iSMAiL KARAGÖZ • KUR'AN'IN ANLAŞILMASlNDA KAVRAMLARlN ÖNEMi

    lannın ve yaşantılarının böyle olma-

    masını istemektedir. Bu şekilde dav-

    rananları yermekte ve onları cezalandıra

    cağını bildirmektedir.

    Bu kavramlarla aniatılmak istenen

    insan davranışı özet olarak "inkar ve

    isyan"dır. İnsanların bu "inkar ve

    isyan" hilli değişik kavramlarla çeşitli

    şekillerde anlatılmıştır. Bu kavramlar iç

    içe ve birbirleriyle anlam ilişkisi

    içindedirler. Bir kavramın muhtevası

    başka bir kavramın anlamını da içine

    alabilmektedir.

    Kur'an'da insanların "olumsuz yön-

    lerini" anlatan kavramların en şumül

    lüsü, en kapsamiısı "zulüm" kavramıdır.

    "Zulüm" kavramı, diğer kavramların

    tamamının ifade ettiği anlamları genel

    olarak ifade etmektedir. Kur'an'da en

    çok kullanılan kavramlardan biridir.

    İnsanların "olumlu" ve "olumsuz"

    yönlerini anlatan bu kavramların ifade

    ettiği davranışlar ayrı ayrı insanlarda

    veya bir insanda bulunabilir, mesela,

    "iman" ve "küfür" ayrı insanlarda

    bulunur. Bir insanda bulunmaz. Ama

    "iman" ve "günah" aynı insanda bulun-

    abilir. Övrtıe ve yerıne, sevap ve ikab,

    insanın itaat ve isyan olan fiilerine karşı

    yapılır. Övme ve sevabı, itaat eden ve

    çirkin fiilieri yapmayanlar, yerıne ve

    cezayı ise, ma'siyeti işleyen ve farzları ihlal edenler hakeder066).

    SONUÇ Allah, Kur'an'ı insan ıçın gönder-

    miştir. Onu imana, iyiye ve doğruya

    çağırmış; şirk, nifil.k, isyan ve her türlü .

    kötülükten sakındırmıştır. Ancak insanı

    bu konuda zorlamamıştır. İnanç ve irade

    hürriyeti içinsinde insanlar, inanç, söz,

    fiil ve davranış itibariyle farklı durumlar

    sergilemişlerdir. İnsanlardan kimisi

    mü'min, muttaki ve iyi, kimisi kil.fir,

    müşrik, münil.fık, asi ve kötü nitelik

    kazanmıştır. Allah, insanları ırkları, ren-

    kleri, cinsiyetleri ve fiziksel yapılan

    itibariyle değil inançları, arnelleri ve

    ahlaki yönleriyle değerlendirmiş ve

    insanı hep bu yönü ile ele almıştır.

    Kur'an'da ınsanı anlatıp değer

    lendirirken onun inacı, söz, fiil ve

    davranışına göre farklı kavramlar kullan-

    mıştır.

    "Kavram", bir fikri, bir düşünceyi,

    bir sistemi ve bir konuyu anlatmak için

    kullanılan, o fikrin, o düşüncenin, o sis-

    temin ve o konunun ifade edilmesinde

    önemli rolü oynayan sözcüklerdir. Bu

    sözcüklere önemine binaen "anahtar

    terim" denir.

    Arapça kelimeler Arapça olan

    Kur'an'da kullanılırken cil.hiliyye döne-

    mindeki anlamlarını aynen muhafaza

    etmemişler, önemli seviyede mana

    değişimine uğramışlardır. Kur' an' da

    özellikle "anahtar terimler"e yeni ve

    sözlüklerdekinden tamamen farklı

    anlamlar yüklenmiştir. Kur'an, arapların

    inanç ve yaşam tarzlarını tamamen

    değiştirdiği gibi kavramların anlam ve

    kullanım sahalarını da değiştirmiştir. Bu

    itibarla Kur' an' ın iyi anlaşılabilmesi için

    (166) Kadi 'Adülcebbiir, Şerhu'I·Usulü'I·Hamse, s.638. Kahira ı 384/1965.

    51

  • DiYANET iLMi DERGi • TEMMUZ- AGUSTOS- EYLÜL 1995 • CiLT:31 • SAYI: 3

    kavrarnlara yüklenen maniHann çok iyi

    bilinmesi gerekir. Sözlük anlamlan bu

    kavramların gerçek manalarını asla ifade

    edemez.

    Kavramlar, Kur'an'da tek başianna

    ve yalın halde bulunmazlar. Diğer

    kavramlarla eş veya zıt anlamda bir

    mana ilişkisi kurarak bir "semantik

    saha" oluştururlar. Birbirleriyle anlam

    ilişkisi olan kavramlardan biri "odak

    kelime" kabul edilirse, bu odak keli-

    menin etrafında bir çok "anahtar

    kavramlar" dizilir ve birlikte bir

    "mana alanı" meydana getirirler.

    Kur'an'ın en büyük odak kelimesi

    "Allah", ikinci büyük odak kelimesi de

    "insan" dır.

    Kur'an'da iki değişik "ahlaki vasır'

    anlatan kavram katagorisi vardır. Biri

    Allah 'ı ve O'nun vasıflarını anlatan

    kavramlar, diğeri ise insanı, insanın

    inanç, söz, fiil ve davranışlannnı anlatan

    kavramlar.

    İnsanın "ahlaki vasfım" anlatan

    kavramlar temelde iki kısma ayrılır:

    Övme ifade eden kavramlar, yerıne ifade

    eden kavramlar. Bu kavramlar, insanı

    inanç ve amel yönünden nitelerler ve iyi

    ve kötü, doğru ve yanlış diyebileceğimiz

    birbirine zıt değerde anlamlar taşırlar.

    Bu kavramlardan bazısı insanın sadece

    inancını ve amelini, bazısı da hem

    52

    inancını hem de arnelini anlatır. İnsan

    Iann "olumlu" veya "olumsuz" yönleri-

    ni anlatan kavramların ifade ettiği

    davranışlar ayrı ayrı insanlarda veya bir

    insanda bulunabilir. Mesela iman, şirk,

    küfür, nifak ayrı insanlarda, iman ve fısk

    aynı insanda bulunabilir.

    İnsanı öven ve failine mükafat

    va' dedilen kavramların mana alanı

    itibariyle en kapsamlı olanı "ittika-

    takva-muttaki" kavramı, insanı yeren

    ve failine ceza va'dedilen kavramların

    en kapsamiısı ıse "zulüm-zalim"

    kavramıdır.

    Kur'an'a göı:e bu kavramiann ifade

    ettiği manalarla nitelenen insanlar inanç

    bakımından "mü'min-münafık-kafir"

    amel bakımından "nefsine zulmeden,

    muktesit (orta hareket eden)-hayırda

    öncü olanlar", kayamette ise "ashab-ı

    yemin (kitabı sağ elinden verilecek olan-

    lar) -ashab-ı şimal (kitabı sol eline ver-

    ilecek olanlar)-sabikun-mukarrebun

    (öncüler-Allah'a yakın olanlar) olmak

    üzere üç grubta değerlendirilmiştir.

    Ancak inanç, söz, fiil ve davranış

    itibariyle insanlar temelde iki gruptur.

    Mü 'minler-kafirler, itaatkarlar-asiler.

    Mü'minler de kafider de, itaatkarlar da

    asiler de Kur'an'da farklı kavramlarla

    nitelendirilmişlerdir. Her bir kavram,

    insanın farklı bir boyutunu ifade eder.