küçük anılar Çocukluk ve İlkgençlik anıları€¦ · görmek adlı romanlarını...

122

Upload: others

Post on 24-May-2021

17 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle
Page 2: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlikAnıları

Jose SaramagoCan Yayınları (1998)

Derecelendirme: ★★★★★Etiketler: Anı

Küçük Anılar, 1998’de Nobel Edebiyat Ödülü’ne değer görülen JoséSaramago’nun çocukluk ve ilkgençlik anılarından oluşuyor. Saramago,o kendine özgü şiirsel anlatımıyla ve hiç yakınmadan, büyük biryoksulluk içinde geçen çocukluk çağını anlatıyor. Hayal gücününgenişliği dışında yazar Saramago’ya hiçbir gönderme yapmadan,yoksul bir çocuğun önce köyünde, sonra büyük kentin kenarmahallesindeki yaşamını betimliyor. Ama yine de, Küçük Anılar,sıkıntıları ve büyülü anlarıyla, Saramago’yu büyük bir yazar olmayagötüren kişisel zenginliği gözler önüne seriyor. Daha önce UmutTarlaları, Ricardo Reis’in Öldüğü Yıl, Ressamın Elkitabı, Körlük veGörmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süreönce yayınlanan bu otobiyografisiyle daha yakından ve içeridentanıyacaksınız. Saramago’nun Küçük Anılar adını verdiği bu çok özelkitabını, İnci Kut’un Portekizce aslından yaptığı çeviriyle sunuyoruz.

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

2

Page 3: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

José Saramago

KÜÇÜK ANILAR

Çocukluk ve ilk gençlik Anıları

Portekizce aslından çeviren İNCİ KUT

CAN YAYINLARI

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları

3

Page 4: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

José Saramago, 16 Ekim 1922 tarihinde doğdu. Henüz üçyaşındayken, ailesi Lizbon'a taşındı. Ekonomik sıkıntılarnedeniyle yükseköğrenim yapamayarak başka işlere yönelmekzorunda kaldı; sağlık görevlisi, yayıncı, çevirmen, gazeteci olarakçalıştı. 1947'de ilk romanı olan Günah Ülkesi'ni yazdı. On iki yılboyunca bir yayınevinde yayın yönetmenliği ve Yeni Searadergisinde edebiyat eleştirmenliği yaptı. 1972-1973 yıllarındaLizbon'da siyasi makaleler yazdı. Portekiz Yazarlar Birliği'ninyönetim kurulunda görev aldı. 1976'dan beri ise, yalnızcayapıtlarından gelen gelirle yaşamaktadır. Saramago'nunuluslararası düzeyde tanınmasını sağlayan yapıtı, 1983'teyayınlanan Memorial do Convento'dur. Fernando Pessoa'nıntakma isimlerinden biri olan Ricardo Reis'in Lizbon'a dönüpyaratıcısıyla karşılaşmasını konu alan O Ano da Morte de RicardoReis (Ricardo Reis'in Öldüğü Yıl), 1984'te yayınlandı.Saramago'nun en ironik yapıtı sayılan Historia de Cerco de Lisboada (1988) tarih üzerine kurulu bir denemedir. 1995 yılına aitEnsaio sobre a Cegueira (Körlük) insan varoluşunun özü, Tanrı veŞeytan hakkında bir romandır. 1997'de ise, sıradan bir memurolan Senhor Jose'nin çevresinde dönen bir roman olan Todos osnomes yayınlandı. Saramago'nun yapıtlarının arasında iki şiirkitabı, birçok deneme, oyun ve roman vardır. Bunların arasındaözellikle romanlarıyla birçok ödüller almış olan Saramago'nunedebiyat yaşamının asıl meyvesi, 1998'de aldığı Nobel EdebiyatÖdülü'dür. Yapıtlarındaki hayal gücü, sevecenlik ve ironiyle,anlaşılması zor gerçeklerin kavranmasını sağlayarak çağımızınen önemli edebiyatçıları arasında yerini alan Saramago, KanaryaAdaları'nda yaşamaktadır.İnci Kut, lise öğrenimini Ankara Koleji'nde tamamladıktan sonra

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

4

Page 5: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi İngiliz Dilive Edebiyatı ve Varşova Üniversitesi İspanyol Filolojisibölümlerinden mezun oldu.Türkiye’deki İspanyolca öğreniminekatkıda bulunmak amacıyla, bu alanda ilk kez, İspanyol dili vegrameri üzerine çeşitli yöntemler ve değişik boyutlarda sözlüklerhazırlayarak yayınladı. 1990 yılından başlayarak edebi çevirialanına yönelerek başta Miguel Delibes, Gabriel García Márquez,Isabel Allende, Mario Vargas Llosa vejóse Mauro de Vasconcelosolmak üzere önde gelen birçok İspanyol ve Güney Amerikalıyazarın roman ve öykülerini Türkçe'ye kazandırdı.O zamanlar henüz doğmamış olanve gelmekte öylesine geciken Pilar'aBırak alıp seni götürsünbir zamanlar olduğun o çocukTAVSİYELER KİTABI

Bizim köye Azinhaga derler, hani sözgelimi taulusalcılık hareketlerinin başlangıcından bu yana (XIII. yüzyıldaçoktan belediye sınırları içindeymiş) hep o aynı yerdedir, ama oeski şanından geriye hiçbir şey kalmamış; hemen yanı başından(herhalde dünya yaratıldığından beri) geçen ve, az da olsabildiğim kadarıyla, sayısız kereler yatağının dışına taşmış olsa dayönünü hiç değiştirmemiş olan ırmağın dışında hiçbir şey.Köydeki en son evlerle arasında bir kilometre bile bulunmayanAlmonda, -yani bizim köydeki ırmak- Tejo Irmağıyla birleşir; birzamanlar, kış aylarında sel gibi yağan yağmurlarla bulutlarboşaldığında, bizim Almonda, kısıtlı su miktarının elverdiğiölçüde, Tejo'nun tarlaları kaplamasına yardım eder, ırmağınyukarılarında lebalep dolan barajlar da biriken fazla sularınıboşaltmak zorunda kalırlardı. Burada arazi basıktır, adına yaraşırhiçbir orografik engebeye sahip olmaksızın, tıpkı avuç içi gibidümdüz uzanır; orada burada yükselen birkaç bent ise, sellerincoşkulu akışını zapt etmekten çok, ırmağı daha az zarar

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

5

Page 6: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

verebileceği yerlere doğru yönlendirmeye yarar. Bizim köydedoğmuş ve yaşamış olan insanlar, çok eski zamanlardan beri,köyün kişiliğini şekillendirmiş olan bu iki ırmakla haşır neşirolmayı öğrenmişlerdir: ayaklarının dibinde akıp gitmekte olanAlmonda ve biraz daha ötede, yol boyunca ona eşlik edenkarakavak, dişbudak ve söğütlerden örülü bir duvarın ardınayarı gizlenmiş olan Tejo ırmakları; her ikisi de, şu ya da bunedenle, ailelerin belleklerinde de sohbetlerinde de hiçbir zamaneksik olmaz, işte ben bu yerlerde dünyaya gelmişim ve daha ikiyaşıma varmadan, ihtiyaçlar yüzünden göç etmek zorunda kalanannemle babam, beni buralardan alıp başka tarz duygular, başkatarz düşünceler, başka tarz yaşamlar içinde olan Lizbon'agötürmüşler, sanki benim doğduğum yerde doğmak kaderin biryanılgısının sonucuymuş, talihin umulmadık bir dalgınlığındankaynaklanmış da, bu yanılgıyı onarmak hâlâ onlarınellerindeymiş gibi. Ama öyle olmadı. O çocuk, kimseciklerfarkına varmadan, toprağa kol atıp kök salmış, o zamanki benolan o kırılgan tohum, güvensiz minicik ayaklarıyla yerdekiçamura basarak (o uçsuz bucaksız hava okyanusunun oynakzeminine, bitkisel ve hayvansal artıklardan, her şeyin veherkesin kalıntısından, ufalanıp toz haline gelmiş kayalardan,tıpkı durmadan geri dönen güneşler ve aylar, seller vekuraklıklar, soğuklar ve sıcaklar, rüzgârlı ve sakin havalar, acılarve neşeler, varlıklar ve hiçlikler gibi hayatın içinden geçipgittikten sonra hayata geri dönmüş olan ve kaleydoskopuniçindeki gibi sayısız maddelerden oluşan, kâh kuru, kâh nemli oçamura basarak) toprağın o özgün damgasını bir dahasilinmemek üzere ondan alacak zamanı bulmuştu. Alınyazısınınokunmaz sayfalarında ve kaderin ilerisi görünmeyenkıvrımlarında, yeniden dünyaya gelmek için Azinhaga'ya geridöneceğimin yazılı olduğunu, bildiğimin bilincinde olmadan, birtek ben biliyordum. Bütün çocukluğum boyunca, ayrıca

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

6

Page 7: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

yeniyetmeliğimin ilk yıllarında, zeytinliklerin gümüşsü grirengiyle çevrelenmiş alçacık evleriyle, suyun ve yeşilliklerinmırıltılı sınırları içinde, kimi zaman yaz aylarının yakıcısıcağıyla kavrulan, kimi zaman da kış aylarının öldürücüsoğuğundan perişan olan ya da kapılardan içeri giren sellerdenboğulan bu yoksul ve ilkel köy, kişiliğimin oluşma sürecinintamama erdiği yer olmuştu; benim gibi minik bir keselihayvancağızın, suskun, içine kapalı, münzevi kişiliğinden neyapılabilirse yalnızca onu iyi ya da belki kötü bir şekildeyaratmak üzere içine çekildiği bir keseydi.

Bilenlerin dediklerine göre bizim köy bir keçiyolunun,yani bir azinhaga'nın kenarında doğup o yol boyunca gelişmiş;Arapça'da "dar yol" anlamına gelen az-zinaik'ten gelen bir terimbu; ama kelime anlamı düşünüldüğünde köyün o başlangıçzamanlarında olabilecek bir şey değil, çünkü dar da olsa, geniş deolsa yol her zaman yoldur, oysa keçiyolu, kestirme bir yoldan,istenilen yere daha çabuk gitmek için kullanılan ve genelliklebaşka bir amacı ya da uzaklık konusunda ölçüsüz tutkularıolmayan bir yan yoldan başka bir şey değildir. Geniş alanlarayayılan zeytinciliğin bu bölgede ne zaman başlatıldığınıbilemiyorum, ama yaşlıların anlattıklarına dayanan geleneklerde doğruladığı için hiç kuşkum yok ki, o zeytin ağaçlarının enyaşlılarının üzerinden en azından iki ya da üç yüz yıl geçmiştir.Daha başka yüzyılların geçeceği de yok. Zeytin ağaçları dikilihektarlarca ve hektarlarca arazi bundan birkaç yıl önceacımasızca silinip süpürüldü, yüz binlerce ağaç kesildi, toprağınderinliklerinden söküldü ya da kuşaklar boyunca kandillere ışık,aşlara tat veren o yaşlı kökler çürüsün diye oldukları yerdebırakıldı. Avrupa Topluluğu, yerinden sökülen her bir zeytinağacı için, çoğunluğu büyük toprak ağaları olan sahiplerine birerprim ödedi, bugünse benim çocukluğumdaki insanı biraz datedirgin eden o gizemli zeytin ağaçlarının yerinde, küfler ve

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

7

Page 8: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

yosunlarla kaplı, kertenkelelerin gizlendiği oyuklarla delik deşikolmuş o büklüm büklüm gövdelerin yerinde, siyah zeytinlerle vekuşlarla yüklü dallardan oluşan o gölgeliklerin yerinde,gözlerimizin önünde uzanan tek şey, hibrid tohumdan yetişme,uçsuz bucaksız, tekdüze, bitmek bilmeyen bir mısır tarlası;mısırların her biri aynı yükseklikte, belki de saplarında aynısayıda yapraklara sahip ve belki de yarın sapların aynı yerlerindeaynı sayıda koçanlara, her bir koçanda da belki aynı miktardataneye sahip olacaklar. Şikâyet ediyor değilim, bana ait bileolmayan bir şeyi yitirdim diye ağlıyor da değilim; ben yalnızcabu manzaranın benimki olmadığını, doğduğum yerin burasıolmadığını, burada büyümediğimi anlatmaya çalışıyorum.Mısırın bir ana ihtiyaç maddesi olduğunu, hatta pek çok kimseiçin zeytinyağından önde geldiğini zaten biliyoruz; ben bileçocukluğumda, yeniyetmeliğimin o körpe yıllarında, ırgatlarhasat kaldırdıktan sonra, boynumda asılı bez bir torbayla, gizlikalmış mısır koçanlarını aramak için o zamanki mısırtarlalarının arasında dolaşıp durmuşumdur. Yine de bugün,köydeki insanların, o yaşlı zeytin ağaçlarını sökmenin bir hata,çok büyük bir saçmalık olduğunu söylediklerini duyduğumzaman, hınzırca bir tatminkârlığa benzer bir duyguya,aramadığım ve istemediğim, ama gelip beni bulan bir intikamduygusuna kapıldığımı itiraf edeyim. Ziyan olan oncazeytinyağının ardından da boş yere ağlayacaklar. Şimdi banaanlattıklarına göre yeniden zeytin ağaçları dikiyorlarmış, amakaç yıl yaşarlarsa yaşasınlar, hani şu hep küçücük kalancinsinden. Yok daha çabuk boy atıyorlarmış, yok zeytinler dahakolay toplanıyormuş. Ama benim anlayamadığım,kertenkelelerin nereye saklanacağı.

Benim bir zamanlar olduğum o çocuk, bu manzarayı,sonradan dönüştüğü yetişkinin bulunduğu o yüksek noktadadurup baktığında hayal etme eğiliminde olduğu biçimiyle

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

8

Page 9: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

görmemişti hiç. O çocuk, bütün o çocukluk dönemi boyunca, omanzaranın içinde bulunuyordu yalnızca, onun bir parçasınıoluşturuyordu, o kadar, onu sorgulamıyor, şu sözleri ya dabenzerlerini ne söylüyor ne de düşünüyordu: "Aman ne güzelmanzara, ne harika bir panorama, ne göz kamaştırıcı birgörüntü!" Elbette ki kilisenin çan kulesine çıktığında ya da yirmimetre yüksekliğinde bir dişbudak ağacının tepesinetırmandığında, onun o genç gözleri, önünde açılan enginboşlukların değerini bilip onları belleğine kazıyabiliyordu, amayakınlarda bulunan, elleriyle dokunabildiği, ayrıca kendisibilincine bile varmadan onu anlamaya ve ruhununderinliklerine katmaya zorlayan şeylere ve varlıklara yöneliponların ayırdına varmayı her zaman yeğlediğini de söylemekgerekiyor (o çocuğun, içinde öylesine bir mücevher taşıdığındanhaberi bile olmadığını hatırlatmam mazur görülecektir); bu şey,ister kıvrıla kıvrıla giden bir yılan olsun, ister bir buğdaybaşağını havaya kaldıran bir karınca ya da yem teknesindenkarnını doyuran bir domuz, çarpık bacakları üzerinde salınan birkarakurbağası, ayrıca bir taş, bir örümcek ağı, saban demirinintoprağı kaldırdığında geride bıraktığı yarık, terk edilmiş bir kuşyuvası, şeftali ağacının gövdesinden akmış reçineden birgözyaşı, yerdeki otların üzerinde parıldayan kırağı. Ya da ırmak.Uzun yıllar sonra, o yeniyetme, artık yetişkin olduğundakisözcükleri kullanarak, içinde yüzmüş ve sandala binmiş olduğu -bugün artık kirlenmiş, pis kokulu, küçücük bir akıntı olan- oırmakla ilgili bir şiir yazacaktı: Adım Protoşiir koyduğu mısralarşöyleydi:Belleğimin birbirine dolanmış yumağından, kördüğümlerinkaranlığından çekiyorum uç vermiş görünen bir ipi.Açıyorum onu azar azar, parmaklarımın arasında yok olup giderkorkusuyla. Upuzun bir ip, yeşilli mavili, balçık kokulu, canlıçamurun sıcacık yumuşaklığında. Bir ırmak bu.

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

9

Page 10: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

Akıp gidiyor artık ıslak ellerimin içinden.Suyun tümü geçip gidiyor açık avuçlarımın arasından, ve birdenbilemiyorum sular benim içimden mi doğuyor, yoksa banadoğru mu akıyor.Devam ediyorum çekmeye, artık bir anıyı değil, ırmağın kendibedenini.Tenimin üzerinde tekneler seyrediyor, ben de onların, ve onlarıörten o gökyüzünün, gözlerin ışıltılı zarı üzerinden ağır ağırkayıp giden o upuzun karakavakların ta kendisiyim.Balıklar yüzüyor kanımın içinde, belleğin belirsiz çağrıları gibiiki suyun arasında gidip geliyor.Kollarımın gücünü hissediyorum, ve onların uzantısınıoluşturan oltayı.Irmağın ve benim içimin derinliklerine iniyor, ağır ve güçlü birkalp atışıArtık gökyüzü daha yakın, renk değiştirmiş.Ve tümüyle yemyeşil, şakıyarak, daldan dala uyandırıyorkuşların cıvıltısınıçünkü.Sonra geniş bir düzlükte durduğunda tekne, ışıldıyor çıplakbedenim güneşin altında, suların yüzeyini tutuşturan o enbüyük parlaklığın arasında.Orada eriyor tek bir gerçeğin içinde, belleğimdeki belirsizanılarla geleceğin ansızın ortaya çıkan karaltısı.Adını bilmediğim bir kuş iniyor bilmem nereden ve gidipsessizce konuyor sert pruvasına teknenin.Bekliyorum hiç kımıldamaksızın, sular tümden maviyeboyansın, dallardaki kuşlar karakavakların neden upuzun,yapraklarının neden mırıltılı olduklarını söylesinler diye.işte o zaman ilerliyorum, insan boyutunda bir tekne ve ırmağadönüşmüş bedenimle, çevresini dikey kılıçların sardığı o altınrenkli gölete.

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

10

Page 11: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

Orada gömüyorum oltamı canlı taşa kadar üç karış derinliğe.Ta başlangıçtaki gibi derin bir sessizlik çöküyor ellerbirleştiğinde ellerle.Sonra artık bileceğim her şeyi.

Her şey bilinmiyor, hiçbir zaman da bilinmeyecek,ama öyle zamanlar olur ki bildiğimize inanabiliriz, belki de oanda, ruhumuza, bilincimize, aklımıza, ya da bizleri az çok insanyapmakta olan o şeyin adı her neyse onun içine daha fazla bir şeysığamayacağı içindir. Sarp tepenin üzerinden bakıyorum zar zorkımıldayan akarsuya, sular neredeyse tümden kıpırtısız, sonrasaçma bir şekilde her şeyin yeniden eskisi gibi olabileceğini hayalediyorum, çocukluğumdaki çıplaklığımla yeniden içinedalıversem, o upuzun, ıslak oltayı ya da suda şapırdayan okürekleri bugünkü ellerimin arasında yeniden tutabilsem, birzamanlar ben olan ve zamanın bir yerine takılıp kalmış olarakbıraktığım kişinin düşlerin sınırına kadar alıp götürdüğü o ilkeltekneyi suların pürüzsüz teni üzerinde sürebilsem.Benim doğduğum ev yok artık, ama bu umurumda değil, çünküorada yaşadıklarımla ilgili hiçbir anım yok. Öteki de yok oldu birenkaz yığınının altında, hani on ya da on iki yıl boyunca asılyuvamız olan şu ev, yüreğimizin derinliklerinde candan bağlıolduğumuz yer, anneannemle dedemin -adları Josefa ileJeronimo'ydu- yoksul mu yoksul evi, içinde o çocukla oyeniyetmenin kesin başkalaşımlarının gerçekleştiğini bildiğim osihirli koza. Ancak bu kaybım da uzun zamandan beri artık banaacı vermez oldu, çünkü belleğimin yenileyici gücü sayesinde,onun o bembeyaz duvarlarını her istediğim an yeniden ayağakaldırabiliyor, girişe gölge veren zeytin ağacını yenidendikebiliyorum, ana kapı üzerindeki küçük kanadı ve günlerdenbir gün çöreklenmiş küçük bir yılanı gördüğüm bahçeninparmaklıklı kapısını açıp kapatabiliyorum, süt domuzlarınınmeme emmelerini seyretmek için domuz ağıllarına

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

11

Page 12: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

girebiliyorum, mutfağa gidip o yaz susuzluğumu bininci kezgiderecek olan suyu testiden kalaylı pirinç maşrapayaboşaltabiliyorum. Sonra da anneanneme şöyle diyorum:"Anneanne, gidip şuralarda biraz dolaşacağım." O da diyor ki:"Git, git!" ama bana dikkatli olmamı tembihlemiyor, o zamanlarbüyüklerin kendi baktıkları küçüklere daha fazla güvenleri vardı.Bir lokma mısır ekmeğiyle bir avuç zeytin ve kuru inciriheybeme koyuyorum, bir köpekle tatsız bir karşılaşma olursakendimi savunabileyim diye kendime bir sopa buluyorum vekırlara çıkıyorum. Seçebileceğim pek fazla yer yok: ya ırmak veonun kıyılarını kaplayıp koruyan, neredeyse geçit vermez bitkiörtüsü ya zeytin ağaçları ve çoktan biçilmiş olan buğdaylardankalma kaskatı anızlar ya Almonda'yla birleştiği noktadan sonraTejo'nun kıyılarını izleyen yabangülleri, kayınlar, dişbudaklar vekarakavaklardan oluşan yoğun yeşillikler ya da, son olarak,kuzey yönünde, köyden beş-altı kilometre uzaklıktaki Paul doBoquilobo,( Paul do Boquilobo, Portekizce’de "Kurtağzı Bataklığı" anlamına gelir.(Ç.N.)) yani o manzaraları yaratanın alıp cennete götürmeyiunuttuğu bir göl ya da bir gölet, bir su birikintisi. Pek fazlaseçeneğim yoktu, orası doğru, ama o melankolik çocuk için,dalgın ve sıklıkla hüzünlü olan o yeniyetme için bunlar, her birievrenin tümü değildiyse bile, evrenin bölündüğü dört parçayıoluşturuyordu. Bu serüven saatlerce sürüp gidebilirdi, amaamacına erişmeden asla sona ermezdi. Sıcaktan kavrulan uçsuzbucaksız zeytinlikler arasında tek başıma dolaşmak, her ikiırmağın da kıyılarında neredeyse tıkız bir duvar oluşturanağaççıkların, ağaç gövdelerinin, böğürtlen çalılarının,sarmaşıkların arasından zahmetli bir yol açmak, gölgeli biraçıklıkta oturup ormanın, yalnızca kuşların şakımasının vedalların rüzgârın dürtmesiyle hışırdamasının kesintiye uğrattığısessizliğine kulak vermek, suyun içinde yetişen ağlayansöğütlerle kaplı geniş alanları daldan dala atlayarak bataklığın

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

12

Page 13: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

üzerinde enine boyuna dolaşmak; bütün bunların özelliklesözünü etmeye değecek hünerler olmadığı söylenebilir, hele hele,uygar dünyadaki herhangi bir çocuğun, isterse tembel tembelevinde oturuyor olsun, yolunun üzerine çıkacak ne kadar küçükyeşil adam varsa hepsinin tozunu attırmak için çoktan Mars'ayolculuk ettiği, Knox Kalesindeki altını bekleyen o korkunçmekanik ejderhalar ordusunu çoktan silip süpürdüğü,tiranozorların kralını çoktan havaya uçurup paramparça ettiği,dalgıç giysisi de dalgıç sandığı da kullanmaksızın en derindenizaltı çukurlarına çoktan indiği, insanlığı Dünya'yı yoketmeye gelen korkunç gök cisminden çoktan kurtardığı bizimkigibi bir çağda. Bu kadar müthiş kahramanlıkların yanında,Azinhagalı o küçük oğlanın sunabileceği tek şey, yirmi metrelikdişbudak ağacının tepesine tırmanması ya da, eğer isterseniz,iddiasız bir şekilde ama damak tadının keyfine varmak uğruna,sabahleyin erkenden meyve bahçesindeki incir ağacına tırmanıpgeceki çiyden hâlâ nemli olan meyvelere erişerek, içlerindenfışkıran bal damlalarını, tıpkı tatlı düşkünü bir kuş gibi emmesiolabilirdi ancak. Pek önemsiz şeylerdi bunlar, orası doğru, amatiranozorları yenen o kahraman çocuk da herhalde küçücük birkertenkeleyi eliyle yakalayamazdı.

Manzaranın ruhsal bir durum olduğunu, herhangi birklasik alıntıyla da pekiştirerek ciddi ciddi ileri süren birileri herzaman çıkacaktır, yani daha sıradan sözcüklerle ifade edecekolursak, bir manzarayı seyrederken edindiğimiz izlenim, herzaman mizaç farklılıklarına ve o manzaranın tam dagözlerimizin önünde olduğu anda içimizde harekete geçen neşeya da şiddet unsurlarına bağlı olacaktır. Bundan kuşku duymayacesaret edemem. Böylece, ruhsal durumların insanın yalnızcaolgunluk dönemine, yani yetişkin insanlara, ciddi kavramları şuya da bu şekilde idare edebilen kimselere ait oldukları düşünülürve manzaradaki ince farklılıkların bu kavramlar sayesinde

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

13

Page 14: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

irdelenebileceği, tanımlanabileceği, ayrıntılarıyla elealınabileceği varsayılır. Her şeyi bildiklerini sanan yetişkinlerindüşünceleri bunlar. Örneğin hiç kimse o yeniyetmeye sormadıruhsal açıdan kendini nasıl hissettiğini ve ruhundakidepremölçerin ne gibi ilginç titreşimleri kaydetmekte olduğunu,unutulmaz bir sabahın daha gece denebilecek kadar erken birsaatinde, atların arasında uyumuş olduğu ahırdan çıktığında,insan gözünün o güne kadar gördüğü en ışıltılı dolunayın obembeyaz ışığı alnına, yüzüne, tüm bedenine ve bedeninin deötesinde bir yere dokunduğunda. Artık güneş doğduktan sonra,çoğunu panayırda satmış olduğu domuzları tepelerden vevadilerden güderek geri dönerken, sanki pek iyiyerleştirilememiş gibi duran yassı taşların oluşturduğu kabasaba bir yol kalıntısının üzerinde yürümekte olduğunu farkettiğinde neler hissettiğini de soran olmamıştı; dünya varolduğundan beri terk edilmiş bu ıssız yerde hiç beklenmedik birkeşif olmuştu bu. Ancak çok sonraları, aradan uzun yıllargeçtikten sonra anlayacaktı, hiç kuşkusuz bir Roma yolununkalıntıları üzerinde yürümüş olduğunu.

Her şeye rağmen, bu şaşırtıcı durumlar, yanibenimkiler olduğu kadar, sanal âlemleri vaktinden önce yarataninsanlarınkiler de, bir defasında güneş battıktan sonraAzinhaga'da anneannemle dedemin evinden çıkarak (o zamanlaron beş yaşlarında kadardım), Tejo'nun ta öte yanındaki uzak birköye kadar gidip âşık olduğumu sandığım bir kızcağızlabuluştuğum zamankiyle kıyaslandığında hiç kalır. Irmağın karşıtarafına Gabriel adında yaşlı bir sandalcı geçirmişti beni(köydekiler ona Graviel derlerdi), güneşten ve içkiden suratıkıpkırmızı kesilmiş, ak saçlı, dev gibi bir adamdı, hani AzizCristóbal kadar iriyarıydı. Bizim kıyıda, liman dediğimiziskeledeki tahtaların üzerine oturmuş onu beklerken, bir yandanda, günün son ışıklarının dokunduğu suyun yüzünde küreklerin

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

14

Page 15: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

tempolu sesine kulak veriyordum. Ağır ağır yaklaşıyordu banadoğru, bir daha hiç unutamayacağım bir anı yaşamak üzereolduğumu sezinlemiştim (acaba ruhsal durumumdan mıkaynaklanıyordu?). Karşı kıyıdaki limanın biraz dahayukarısında, çiftlikteki sığır sürüsünün gidip altında öğleuykusuna yattığı kocaman bir çınar ağacı vardı. Hemen yolakoyularak, az bulunur bir avın peşindeki kaçak bir avcı gibi, ekilitarlaların, çalılıkların, hendeklerin, su birikintilerinin, mısırtarlalarının arasında kestirmeden ilerledim. Hava kararmıştı,kırların sessizliği içinde yalnızca benim ayak seslerimduyuluyordu. Talihli bir buluşma oldu mu olmadı mı, orasınısonra anlatacağım. Dans edilir, havai fişekler atılırken geceyarısına doğru çıkmıştım köyden, yani öyle sanıyorum.Öncekinden daha az ışıltılı bir dolunay her yanı aydınlatıyordu.Kırlar arasından kestirme bir yoldan gitmek için sapmakzorunda olduğum noktaya varmadan, üzerinde yürüdüğüm daryol birden sona erip yüksek bir çitin ardına gizlenir gibi oldu vegecenin içinde gökyüzünün saydamlığına karşı ilk andakapkaranlık görünen, çok yüksek, tek bir ağaç, sanki yolumukesmek istermiş gibi dikiliverdi karşıma. Ansızın çıkan kısa biresinti, körpe otları salladı, sazlıklardaki yeşil sazları titretti, birsu birikintisinin kopkoyu sularını dalgalandırdı. Tıpkı bir dalgagibi, hışırtılar içinde ağacın gövdesinden yukarı doğrutırmanarak çevreye yayılan dallarını havaya kaldırdı, işte osırada yapraklar arka yüzlerini aya doğru kaldırdılar ve o kayınağacı (bu bir kayın ağacıydı) en yüksek dalına varana kadartepeden tırnağa beyazlara büründü. Anlık bir olaydı bu, yalnızcabir an sürdü, ama anısı ömrüm oldukça aklımdan silinmeyecek.Orada tiranozorlar, Marslılar ya da mekanik ejderhalar yoktu,gerçi bir gök cisminin gökyüzünü boydan boya geçtiği doğru(öyle olduğuna inanmakta sakınca yok), ama insanlık, dahasonra anlaşılacağı gibi, tehlikede falan değildi. Uzun süre

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

15

Page 16: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

yürüdükten sonra, gün ışığına daha çok vakit varken, kendimikırların ortasında samanlardan ve dallardan yapılma birkulübenin önünde bulmuştum, içeride bulduğum bir parçabayat mısır ekmeğiyle açlığımı bastırabildim. Sonra oracıktauyuyakaldım. Sabahın ilk ışıklarıyla uyanıp da gözlerimiovuşturarak, çevredeki tarlaları zar zor gösteren ışıltılı bir sisiniçine çıktığımda, eğer iyi hatırlıyorsam, eğer şu andauydurmuyorsam, sonunda henüz doğmuş olduğumu ta içimdehissetmiştim. Zaten doğma vaktim gelmişti artık.

Köpeklere karşı duyduğum korku nereden çıktıacaba? Ya atlara duyduğum hayranlık?

Son zamanlarda geçirdiğim birkaç uyumlu deneyimerağmen, köpek türünün bilinmedik bir temsilcisiylekarşılaştığımda zorlukla bastırabildiğim kaygı, şöyle yediyaşlarındayken bir akşam, artık neredeyse gece olmuş ve sokaklambaları yanmışken, Saldanha'da Fernâo Lopes Sokağı'nda ikiaileyle paylaştığımız bir apartman dairesine girmeyehazırlanırken kapıldığım o müthiş panikten kaynaklanıyor,bundan eminim; kapının birdenbire açılmasıyla, komşulardanbirinin en dehşetengiz Asya ya da Afrika canavarlarını andırankurt köpeğinin dışarı fırlaması bir olmuş, adının şanına yaraşırolduğunu kanıtlamak için de hemen üstüme atılmıştı; öfkedenkuduran hayvan, havlamalarıyla ortalığı ayağa kaldırırken,zavallı ben, umutsuzluk içinde, ağaçların arkasına elimdengeldiğince saklanmaya çalışarak imdadıma yetişsinler diyehaykırıyordum. Sırf aynı binada oturuyorlar diye komşumuzolduklarını söylediğim, yoksa altıncı kattaki tavan arasıdairelerinde oturan bizler gibi önemsiz kişilerle aynı düzeydeolmayan o insanların hayvanı yanlarına çağırmaları, içimizdekitemel yardımseverlik duygusunun gerektirdiğinden çok dahauzun sürmüştü. O arada, eğer hafızam beni yanıltmıyorsa, eğerduyduğum korkunun üzerine bir de küçük düşmüş olmanın

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

16

Page 17: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

hoşnutsuzluğunu eklemiyorsam, köpeğin sahipleri olan o narinve zarif gençler (ailenin yeniyetme çocukları olan bir delikanlıylagenç bir kızdı), o zamanlar denildiği gibi, güle güle bir halolmuşlardı. O yaşımdaki bacaklarımın çevikliği sayesindehayvan, beni ısırmak bir yana, bana yetişemedi bile, belki deniyeti beni ısırmak değildi; kapının önünde pat diye karşısınaçıkınca onun benden korkmuş olması çok daha olası. Aslındaikimiz de birbirimizden korkmuştuk, olan buydu. Geri kalanıylason derece sıradan olan bu öykünün en şaşırtıcı yanı, ben dahakapının dışındayken, köpeğin, yani tam olarak o köpeğin,gırtlağıma atılmak üzere beni orada beklediğini biliyorolmamdı... Bunu biliyordum, nasıl olduğunu bana sormayın,ama bunu biliyordum...Ya atlar? Atlarla olan sorunum daha dokunaklı, hani insanınruhunda ömür boyu acısını duyduğu türden bir şey. Anneminkız kardeşlerinden biri -adı Maria Elvira'ydı- Mouchâo dosCoelhos'un bir bölümü üzerindeki Mouchâo de Baixo çiftliğindebekçi olarak çalışan Francisco Dinis diye biriyle evliydi; Tejo'nunsol kıyısındaki geniş bir arazinin tümü bu adla biliniyordu veırmaktan içerilere doğru bir yerde bulunan Vale de Cavalosadında bir köyün aşağı yukarı dümdüz ilerisindeydi. Biz şimdiFrancisco Dinis Enişteme geri dönelim. O büyüklükte ve öylesineönemli bir arazinin bekçisi olmak demek, taşra aristokrasisindenbiri olmak demekti: omzunda çift namlulu av tüfeği, başındayeşil bir şapka, sırtında, sıcaktan kavrulsa da, soğuktan donsa da,yakası her zaman ilikli duran beyaz bir gömlek, belinde ten rengibir kuşak, ayaklarında çiftçi çizmeleri, üzerinde kısa bir ceket - vetabii bir de atı. Şimdi bakın, onca yıl boyunca -sekiz yaşımdan onbeş yaşıma kadar uzun, çok uzun yıllar boyunca-, şu benimeniştemin hiç aklına gelmedi içimin gittiği o eyere benioturtmak; ben de, o zamanlar herhalde bilincinde olamayacağımçocukça gururum yüzünden, hiçbir zaman bunu ondan

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

17

Page 18: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

istemedim. Günlerden bir gün, hâlâ genç sayılan ve o zamankitabiriyle başkentteki tüccarlardan birinin "dostu" olan bir hanım,kimin aracılığıyla olduğunu hatırlamıyorum ama (belkiannemin bir başka kız kardeşi olan Maria da Luz'u tanıdığı için,belki de babamın kız kardeşlerinden biri olan ve Lizbon'da çokuzun yıllar sonra benim gidip oturacağım Estrela'da FerreirosSokağı'nda Formigal ailesinin evinde hizmetçilik eden Natâlia'yıtanıdığından), anneannemle dedemin mütevazı evine ezeldenberi verilmiş adıyla Küçük Ev'de kalmaya gelmişti. Zayıfmış dadinlenmeye ihtiyacı varmış gibisinden bir nedenle, Azinhaga'nıngüzel havasını solumak, o arada da hem varlığıyla hem deparasıyla evin sıkıntısını hafifletmek amacıyla bir süre kalmaküzere gelmişti oraya. Adını tam olarak hatırlayamadığım bukadınla (adı belki Isaura'ydı, belki de Irene'ydi, ama Isaura olsagerek) alt alta üst üste ne zevkli güreşlere tutuşup ne kolgüreşleri yapardık, hadi sen it, dur ben iteyim derken sonundahep o yenik düşer (o zamanlar ben on dört yaşlarında falandım),göğsü göğsüme, orası orama değerek ikimiz birden evdekiyataklardan birinin üzerine yığılırken, anneannem Josefa, bilebile ya da saflığından kahkahalarla güler, benim çok kuvvetliolduğumu söylerdi. Kadın, yüzü kıpkırmızı kesilmiş olarak nefesnefese ayağa kalkıp bozulan saçlarını düzeltirken, ciddi ciddigüreşmiş olsa kendisini yenmeme göz yummayacağına yeminlerederdi. Onun sözüne güvenecek kadar aptal ya da saf olmalıyımki denemeye hiçbir zaman cesaret edemedim. O tüccarla olanilişkisi, ondan olma kızının da kanıtladığı gibi, ciddi ve istikrarlıbir şeydi; annesiyle birlikte temiz hava almaya gelmiş olansolgun benizli, içine kapanık, yedi yaşlarında bir kızdı bu.Eniştem Francisco Dinis, sopa gibi sıska, ufak tefek bir adamdı,evde oldukça kazak bir erkekti ama kişiliğinin uysal yanını heppatronlara, kendinden üst sınıftakilere ve şehirden gelmekimselere gösterirdi. Bu yüzden de misafir hanımın çevresinde

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

18

Page 19: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

kibarlıkla ve nezaketle dönüp durmasında garipsenecek bir şeyyoktu, aslında bu, kırsal kesim insanının içten gelen terbiyesininbir kanıtı olarak algılanabilirdi ama o bunu öyle bir tarzdayapardı ki bana hep basit bir saygıdan çok, köle ruhuyla körükörüne bağlılık gibi görünmüştür. Günlerden bir gün, nur içindeyatsın, bu adam, misafirlere ne kadar iyi davrandığını göstermekçabasıyla, küçük kızı tuttuğu gibi atın üstüne oturttu ve sankiküçük bir prensesin seyisiymiş gibi onu alıp anneannemlededemin evinin önünde bir o yana bir bu yana dolaştırmayakoyuldu; o arada ben de gururu kırılmış olmanın hoşnutsuzluğuiçinde sus pus olmuştum. Aradan birkaç yıl geçtikten sonra,ertesi yıl mekanik çilingir olarak mezun olacağım AfonsoDomingues Meslek Okulu'nun yıl sonu gezisinde, çocukluğumdaelimden alınmış olan bir hâzineyi, yani elimin erişebileceği biryerdeyken dokunmama izin verilmeyen bir macera zevkini belkide yeniyetmeliğimde bana geri verir düşüncesiyle, Sameiro'nuno kederli atlarından birine bindim. Ama artık çok geçti.Sameiro'nun kadidi çıkmış külüstür beygiri beni kendi canınınistediği yere götürdü, keyfi istediğinde durdu, üstelik benieyerden düşürüp o öteki seferki kadar üzüntü içinde bıraktığındaveda etmek için başını çevirip bakmadı bile. Bugün evimin heryanında bu hayvanların resimleri durur. Evime ilk kez gelenherkes binici miyim diye sorar bana hep, oysa tek gerçek, aslabinemediğim bir attan düşmüş olmanın acısını hâlâ çekiyorolmamdır. Dışarıdan bakıldığında hiç belli olmuyor ama, ruhumyetmiş yıldan bu yana topallamakta.

Laf lafı açtı, at konusundan enişteme geçtik,eniştemden de Verdi'nin Otello'sundaki son sahnenin taşraversiyonuna gelelim. Azinhaga'daki en eski evlerin çoğundaolduğu gibi, -tabii ben burada az gelirli insanların evlerinden sözediyorum- teyzemlerin Mouchâo dos Coelhos'daki evi, ki buradayüksekliği iki metreden az olmayan ve kışın seller içeri girmesin

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

19

Page 20: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

diye dışarıdan bir merdivenle çıkılan taştan bir temel üzerineinşa edilmiş olduğunu söylemem gerekir, iki bölümdenoluşuyordu: bunlardan biri sokağa (yani bizimkinde kırlara)bakan bölüm, ki biz buna dış-ev derdik, öteki de, bu kez ahşap birmerdivenle meyve sebze bahçesine açılan ve öndekinden dahabasit olan mutfak bölümü. Kuzenim José Dinis'le ben mutfaktaaynı yatakta yatardık. Bu José Dinis benden üç-dört yaş küçüktü,ama aramızdaki yaş ve güç farkı, tümüyle benim lehimeolmasına karşın, en büyük kuzeninin yöredeki kızların açık ya dakapalı tercihlerinde onun önüne geçmeye çalıştığı kanısınıedindiğinde, benimle kavgaya tutuşmasını hiçbir zamanengellemezdi. Zavallı çocuğun Alpiarçalı bir kız yüzünden çektiğidelice kıskançlık krizlerini hiç unutamam; adı Alice olan bu güzelve narin kız, daha sonra genç bir terziyle evlenecek ve uzun yıllarsonra, terzilik yapmayı sürdüren kocasıyla birlikte Azinhaga'yayerleşecekti. Tatillerin birinde, kızın oraya geri döndüğünü banasöylediklerinde, gidip hiç belli etmeden kapısının önündengeçmiş, o kısacık an içinde, ancak göz açıp kapayana kadar geçenbir sürede, geçmişte kalmış yılların tümünü karşımdabulmuştum. O, başını önüne eğmiş dikiş dikiyordu, benigörmedi, bu yüzden de beni tanıyıp tanımadığını bilemiyorum.Kuzenim José Dinis'le ilgili olarak hatırladığım şeyse şu:Birbirimizle kedi köpek gibi didişmemize rağmen, tatil sonaerdiğinde Lizbon'a geri dönmek üzere ailemle vedalaşırken, onunumutsuzluk içinde kendini yerden yere atıp ağladığını kaç kezgörmüşümdür. Yüzüme bile bakmak istemez, yanınayaklaşmaya yeltenecek olsam beni tekme ve yumruklarlakarşılardı. Teyzem Maria Elvira ne kadar haklıydı oğlu içindediğinde: "Bizim oğlan kötüdür, ama iyi yüreklidir."

José Dinis, dairenin dördülleşmesi gibi son derece zorbir matematik işlemini kimseden yardım istemedençözümlemişti bile, yani kötü bir çocuktu ama iyi yürekliydi...

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

20

Page 21: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

Yani kıskançlık Dinis ailesinin kalıtımsal birhastalığıydı. Hasat mevsimlerinde, ama aynı zamanda tarlalardakavunların artık olgunlaşmaya, mısır tanelerinin dekoçanlarında sertleşmeye başladığı zamanlarda, Francisco DinisEnişte'nin geceyi tümüyle evde geçirdiği pek enderdi. Toprakağalarının uçsuz bucaksız arazileri kadar büyük olan, zatenaslında da o türden bir yer olan çiftliğin içinde at sırtında, tüfeğieyerin üzerine çapraz asılı olarak, büyük ya da küçük çaptakanun kaçaklarının peşinde oradan oraya dolaşırdı. Öyle tahminediyorum ki, ister ayın lirik etkisiyle olsun, ister eyerin bacakarasına sürtünmesinden, kadın ihtiyacıyla sıkışacak oldu mu,eve kadar atını sürer, bir an içinde ihtiyacını görür, harcadığıçabanın üstüne birazcık dinlendikten sonra gece devriyesineyeniden dönerdi. Unutulmaz bir sabah çok erkenden, kuzenimleben o günkü dövüşlerden ve koşuşturmalardan bitkin düşmüşbir halde uyurken, Diniş Enişte, mutfaktan içeri fırtına gibi dalıpelindeki tüfeği havada sallayarak öfkeyle gürledi: "Kim vardıburada? Kimdi burada olan?" diye. İlk başta, uykumdan öylesineşiddetle koparılmış olmanın şaşkınlığıyla, aralık duran kapıdanonların çift kişilik yatağını ve üzerinde beyaz geceliğiyle teyzemizar gör görebilmiştim; zavallı kadıncağız ellerini başınagötürmüş, "Bu adam deli!" diye inleyip duruyordu. Belki delideğildi ama kuşkusuz kıskançlık krizine tutulmuştu. FranciscoDinis, orada neler olup bittiği konusunda ona gerçeğisöylemezsek topumuzu geberteceğini söylüyordu avaz avazbağırarak, oğluna hemen, ama derhal cevap vermesini buyurdu,ama Jose Dinis'in gündelik yaşamda haydi haydi kanıtlanmışolan cesareti, alaybozan tüfeğiyle silahlanmış, ağzındanköpükler saçan bir babaya karşı koymasına yetecek kadardeğildi. Bunun üzerine ben araya girerek eve hiç kimseningirmediğini, her zamanki gibi akşam yemeğinden sonrayattığımızı, başka bir şey de olmadığını söyledim. "Ya sonra, ya

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

21

Page 22: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

sonra, buraya hiç kimsenin girmediğine yemin eder misin?" diyeböğürdü bizim Mouchâo de Baixolu Otello. Neler olup bittiğinikavramaya başlamıştım, zavallı Maria Elvira Teyzem yatağındanyüreklendiriyordu beni: "Sen söyle ona, Zezito, sen söyle, o banainanmıyor," diye. Sanıyorum ömrümde ilk kez şeref sözüveriyordum. Öyle komikti ki, on dört yaşında bir çocukteyzesinin yatağa başka bir adamı almadığı konusunda yeminediyordu, sanki ben orada horul horul uyurken onun koynunakimseyi alıp almadığını bilebilirmişim gibi (yok, yok, alaycıolmamın gereği yok, Maria Elvira Teyzem son derece namuslubir kadındı), ama o şeref sözündeki ciddiyetin, herhalde içerdiğiyenilik nedeniyle olsa gerek, etkisini gösterdiği kesin, çünkükırsal kesim insanının konuşması, -küfürleri ve lanetleri bir tarafbırakacak olursak- tumturaklı söz sanatı savurganlığınakaçmadan, "evet evet"lerle "hayır hayır"lardan oluşurdu. Eniştemyatışmıştı, tüfeğini duvara dayadı ve her şey açıklığa kavuştu.Yattıkları yatak, baş ve ayak uçlarında yerinden çıkabilen pirinççubuklar olan cinstendi; bunlar yandaki dikey borulara aynımetalden yapılma toparlak parçalarla tutturulmuş, iç taraftakisomun zamanla oynayıp yerinden çıkmıştı. Eniştem içeri giripde gaz lambasının fitilini yükselttiğinde, namus lekesinin kanıtıolduğunu sandığı şeyle karşılaşmıştı: Yatağın başucundakiçubuk, yan taraftan kurtulmuş, uykuda olan kadının tepesindentıpkı suçlayıcı bir parmak gibi sarkıyordu. Maria Elvira Teyzemyatakta dönerken herhalde bir kolunu kaldırmış ve çubuğunyerinden fırlamasına neden olmuştu. Francisco Dinis kim bilirne utanılacak sahneler, ne rezil şehvet âlemleri, akla hayalegelebilecek her türlü erotik ahlaksızlıklar içinde kendilerindengeçen bedenlerin ne olmadık çırpınışlarını gözünün önünegetirmişti, o zamanlar ben bunları akıl edebilecek durumdadeğildim, ama o zavallı adamın öyle bir şeyin söz konusu bileolmadığının farkına varacak kadar zekâsının olmaması, en

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

22

Page 23: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

belirgin kanıtlara rağmen kıskançlığın insanın gözlerini nedereceye kadar kör edebildiğini göstermekte. Eğer ben ödlekliketmiş olsaydım (bilmiyorum, görmedim, ben uyuyordumgibisinden), belki de Mouchâo de Baixo'da gecenin sessizliği iki eltüfek sesiyle sesiyle bozulacak ve masum bir kadın, kendisiniöldüren kocasının kokularından ve sıvılarından başkasınıtanımamış olan çarşafların arasında cansız yatıyor olacaktı.

Bu eniştemin, arada bir, çiftlikteki dolaşmalarısırasında avladığı bir dağtavşanı ya da adatavşanıyla çıkageldiğiolurdu. Bekçi olan onun gibi biri için av yasağı içi boş bir kavramolsa gerekti. Günlerden bir gün, kâfirler ordusunu bozgunauğratmış bir haçlı askerinin muzaffer edasıyla döndü eve.Eyerinin çatısına asılı koca bir kuş getirmişti, gri bir balıkçıldıbu, öldürmenin yasal olduğundan kuşku duyduğum yepyeni birhayvandı benim için. Koyuca bir rengi olan eti balık tadınıandırıyordu, o da eğer, damak zevkine hiçbir zamanvarmadığım, boğazımdan da hiç geçmemiş olan lezzetleri şimdibunca yıl sonra hayal etmiyorsam.

Bir ibret dersi olan Kocatoynak'ın hikâyesi deMouchâo de Baixo'dan çıkma; adını unuttuğum ya da belki hiçbirzaman bilmediğim bu kadına çok kocaman ayakları var diye biztakmıştık bu adı; gizleyemediği bir talihsizlikti bu ayaklar onuniçin, çünkü hepimiz gibi (yani biz çocuklardan ve kadınlardansöz ediyorum) o da yalınayak dolaşırdı. Kocatoynak, teyzemlerinbitişik komşusuydu; kocasıyla birlikte bizimkinin eşi olan birevde otururlardı (çocukları var mıydı yok muyduhatırlamıyorum) ve kelimenin tam anlamıyla, iyi tarafıyla dakötü tarafıyla da bedenimin ve ruhumun yetiştiği o yerlerde herzaman olduğu gibi, bu iki aile ayrı telden çalıyorlardı; nebirbirlerine gidip gelirler ne birbirleriyle konuşurlardı, hattabirbirlerine bir günaydın bile demezlerdi. (AnneannemJosefa'nın Taksim denilen yerde otururken yan komşusu, -köyün

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

23

Page 24: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

o bölümüne bu ad verilmişti, çünkü orada yetişen zeytin ağaçlarıfarklı farklı kimseler arasında taksim edilmişti- dedemJerönimo'nun kız kardeşlerinden biri olan Beatriz'den başkasıdeğildi, ama işe bakın ki aynı kandan oldukları halde ve her biriaynı duvarın iki yanında oturan kapı komşuları olmalarınarağmen birbirleriyle ilişkiyi kesmişlerdi, benim çocuk belleğiminerişmediği zamanlardan beri birbirlerinden nefret ederlerdi.Onları ayırmış olan öfkenin nedenlerini hiçbir zamanöğrenememişimdir.) Kocatoynak'ın elbette ki kilisedeki vaftizdeve nüfus dairesinde verilmiş bir adı vardı, ama bizim gözümüzdeKocatoynak'tı o ve bu son derece çirkin lakap her şeyi açıklamışoluyordu. O kadar ki, hiç unutmam, günlerden bir gün (herhaldeon iki yaşlarında falandım), evin kapısında, merdivenin entepesinde otururken, nefret edilen o komşu kadının geçtiğinigörünce (sırf yersiz bir aile dayanışması yüzünden ondan nefretediliyordu, yoksa kadının bana herhangi bir kötülük yaptığındandeğil), içeride dikiş dikmekte olan teyzeme seslendim: '"BizimKocatoynak geçiyor," diye. Sesim umduğumdan daha yüksekçıkmıştı, Kocatoynak beni duydu. Ta aşağıda durduğu yerden,son derece haklı olarak bana söylemediğini bırakmadı, Lizbonluküçükbeyin terbiyesizliğini ele alarak beni adamakıllı azarladı(Lizbonlu bir küçükbeyden başka her şey olabilirdim ya, neyse),anlaşılan büyüklere saygı göstermeyi bana öğretememişlerdi,oysa o zamanlar toplumun düzgün işleyebilmesi için temel birkuraldı bu. Bütün bu sövüp saymasının sonunda da, güneşbattıktan sonra eve döndüğünde hepsini kocasına anlatmaklatehdit etti beni. Günün geri kalanını yüreğim sıkışıp midemkasılarak ve başıma en kötüsünün geleceğinden korkarakgeçirdiğimi itiraf etmekten başka çarem yok, çünkü dediklerinegöre adam kaba saba herifin teki olarak nam salmıştı. Akşamhava iyice kararana kadar görünmez olmaya karar vermiştimiçimden, ama Elvira Teyzem benim bu manevramı fark etmişti,

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

24

Page 25: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

tam ben yakınlarda bir yerde gözden kaybolmaya hazırlanırken,dünyanın en sakin ses tonuyla şöyle dedi bana: "Onun iştengelme saatinde sen git evin kapısında otur, onu bekle. Senidövmeye kalkışacak olursa ben buradayım, ama sakın gidipsaklanma!" Böyle şeyler iyi ders olur insana, bütün ömür boyusürer, tam boyun eğmeye hazırlanırken omzumuzdan tutupsarsar bizi. Çok iyi hatırlıyorum (gerçekten hatırlıyorum, yoksason dakikada uydurduğum edebi bir süsleme değil) o akşamgüneşin harikulade güzel battığını ve benim orada sokakkapısının basamağında oturup kıpkırmızı bulutlarla eflatungökyüzüne baktığımı, başıma ne geleceğini bilmeksizin, amagünümün besbelli kötü biteceğinden emin olarak. Vakit geçolmuş, hava çoktan kararmıştı ki komşu işinden döndü, evinmerdivenini çıktı, ben de "İşte vakit geldi," diye düşündüm. Amaadam bir daha dışarı çıkmadı. Orada içeride neler olduğunubugün hâlâ bilemiyorum. Acaba karısı olanları ona anlattı daadam bir yeniyetmenin terbiyesizliğini ciddiye almayadeğmeyeceğini mi düşündü? Yoksa kadın büyük bir âlicenaplıklabu talihsiz olaydan kocasına tek bir kelime bile etmeyerek,kendisinin hiçbir kabahati olmayan o kocaman ayaklara karşıyapılmış bu hakareti böylelikle kabullenmiş mi oldu? Aşağılayıcıbir ses tonuyla bana takabileceği bütün adları, örneğin kekemedemeyi düşündü de iyi kalpliliği yüzünden mi söylemedi? Kesinolan bir şey varsa o da, teyzem akşam yemeği için beniçağırdığında, düşüncelerimin arasında yalnızca hoşnutlukolmadığıydı. Evet, aslında bana ödünç verilmiş bir cesaretisergilemeyi becerdiğim için kendimi hoşnut hissediyordum,ama aynı zamanda bir şeylerin eksik olduğu şeklinde rahatsız birizlenim de vardı içimde. Yaşım pekâlâ uygun olduğuna göre, sertbir şekilde kulaklarımı çekerek ya da uygun bir yerime birkaçşaplak indirerek beni cezalandırmalarını tercih mi ederdimacaba? Yok, acı çekme isteğim o kadar aşırıya gidemezdi, ama

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

25

Page 26: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

yine de o gece bir şeylerin havada kaldığından hiç kuşkum yok.Ya da, olanları yazdığım şu anda düşünüyorum da, belki de öyleolmadı. Belki de Mouchâo dos Coelhos'dayken aramız açık olan okomşuların davranış biçimi, gereksinim duyduğum ikinci biribret dersinden başka bir şey değildi.

Bu anı kitabıma başlangıçta vermeyi düşündüğümadın -Baştan Çıkarılış Kitabı-nedenlerini açıklamamın vakti geldi;bu adın, ilk bakışta, hatta ikinci ve üçüncü bakışlarda, burayakadar ele alınan konularla ve hele bundan sonraanlatacaklarımın büyük bir çoğunluğuyla hiç ilgisi yokmuş gibigörünüyor. İlk baştaki iddialı düşüncem -yıllar önce ManastırGüncesi üzerinde çalıştığım zamanlardan kalma bir düşünceydibu-, insan ruhundaki ermişliğin, yani bizim kalıcı, göründüğükadarıyla da yok edilemez hayvanlığımızı altüst edebilen bu"teratolojik" tezahürün, doğanın düzenini bozduğunu, onuşaşırttığını ve yanlış tarafa yönlendirdiğini göstermekti.Hieronymus Bosch'un Baştan Çıkarılış adlı tablosunda resmettiğio hayal âlemindeki Aziz Antonius'un, sırf bir ermiş olmasınedeniyle, doğanın gözle görülen ya da görülmeyen tümgüçlerini, aklın içindeki canavarları ve yine onun yarattığıyücelikleri, şehvet düşkünlüğünü ve karabasanları, tüm gizliistekleri ve gün ışığına çıkmış tüm günahları en derinlerdenyukarılara çıkmaya zorladığını düşünüyordum o zamanlar. Negariptir ki bu kadar uzak bir konuyu alıp (ne yazık ki edebiyeteneklerimin bu tasarının ihtişamının çok aşağısında kaldığınıanlamakta gecikmeyecektim) anıların basit bir dökümünegötürme girişimi -ki bu iş elbette daha uygun bir adgerektirecekti-, kendimi o ermişle bir biçimde benzer durumdagörmemi engelleyemedi. Yani demek istiyorum ki, ben de budünyanın bir ferdi olduğuma göre, en azından insan denilen buvarlıktaki "yapısal ayrılmazlık" özelliği nedeniyle, benim de tümarzuların sahibi ve tüm baştan çıkarıcı şeylerin hedefi olmam

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

26

Page 27: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

kaçınılmazdı. Aslında, herhangi bir çocuğu, sonra herhangi biryeniyetmeyi, daha sonra da herhangi bir yetişkini alıp AzizAntonius'un yerine koyacak olsak, aralarındaki farklılıklar nasılifade edilebilirdi? Tıpkı hayal gücündeki canavarların oevliyanın yakasını bırakmadıkları gibi, karanlık gecenin içindekien müthiş korkular da benim bir zamanlar olduğum o çocuğunpeşini bırakmamıştı, gezegendeki tüm Antoniusların önündeşehvetle raksetmeyi sürdüren tüm çıplak kadınlar da, bir gece,âdetim olduğu gibi tek başıma Salon Lizbon Sinemasına doğruyürürken, yorgun ve kayıtsız bir sesle bana "Benimle gelmek istermisin?" diye soran o tombul fahişeden farklı değillerdi. BomFormoso Sokağı'nda, hani oradaki taş merdivenlerin köşesindeolmuştu bu, on iki yaşlarında falan olmalıydım. Bosch'varidoğaüstü sahnelerden bazılarının, ermişle çocuk arasındakiherhangi bir karşılaştırma olasılığının yerini alır gibi göründüğüdoğruysa, bunun nedeni, o zamanlar kafamızın içinden nelergeçtiğini artık hatırlamayışımız ya da hatırlamak istemeyişimizdir. Bosch'un tablosunda ermişi rüzgârların arasından havadataşıyan o uçan balık, bizim uçan bedenimizden pek de farklıdeğil, tıpkı benim bedenimin, Carrilho Videira Sokağı'ndakibinalar arasında uzanan bahçelerin içinde, kâh limon veyenidünya ağaçlarına sürtünerek, kâh kollarımı şöyle biroynatmakla çatıların üstüne yükselerek onca kez uçtuğu gibi.Aziz Antonius'un benimkiler gibi korkular yaşamış olduğunainanamam; durmadan tekrarlayan o karabasanda, ne eşyaları nekapıları ne de pencereleri olan üç köşeli bir odanın içindehapsolduğumu görürdüm hep, bir köşede de "o şey" olurdu(böyle diyorum, çünkü ne olduğunu bir türlü anlayamadım),yavaş yavaş büyümeye başlar, bir yandan hep aynı olan hafif birmüzik çalarken, o şey gitgide büyür, büyür, sonunda beni en sonköşede sıkıştırdığında, boğulurcasına, sıkıntı içinde, terdensırılsıklam uyanırdım, gecenin o meşum sessizliği içinde. Hiç

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

27

Page 28: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

önemli bir şey olmadığı söylenebilir. İşte belki de bu yüzden bukitap isim değiştirip Küçük Anılar adını aldı. Evet,küçüklüğümdeki küçük anılardan başka bir şey değil bunlar.

Devam edelim. Barata ailesi, Cavaleiros Sokağı'ndaki57 numaralı apartmandan Fernâo Lopes Sokağı'nataşındığımızda girdi benim hayatıma. 1927'nin Şubat ayındahâlâ Mouraria'da oturduğumuzu sanıyorum, çünkü Sâo JorgeKalesi'nden VII. Eduardo Parkı'nda kamp kurmuş olan asilerinüzerine açılan top ateşiyle mermilerin çatıların üzerinden ıslıkçalarak geçişini duyduğumu bugün olmuş gibi hatırlıyorum.Kalenin içindeki düzlükten, bizim oturduğumuz binayıortalayacak biçimde çekilecek düz bir çizginin, Lizbon'daki askeriisyanların geleneksel kumanda noktasına varması kesindi.Hedefe isabet ettirebilmek ya da ettirememek artık bir nişancılıkve ustalık sorunuydu, ilk gittiğim okul Martens FerrâoSokağı'ndaki okul olduğuna ve o zamanlar ilkokula yedi yaşındabaşlandığına göre, Cavaleiros Sokağındaki evden ben okulabaşlamadan az önce çıkmış olmamız gerek. (Gerçi göz önünealınması gereken, belki de daha tutarlı bir ihtimal daha var,anlatmaya devam etmeden önce onu da kaydedeyim: O topatışlarının, 7 Şubat 1927'deki başarısız ihtilal girişimindekilerdeğil de ertesi yılki girişimdekiler olabileceği ihtimali. Aslındasinemaya gitmeye ne kadar küçük yaşta başlamış olsam da -hanidaha önce sözünü ettiğim Salon Lizbon, ya da daha bildik takmaadıyla "Bit Sineması", Mouraria'da,-Marqués de AlegreteKemeri'nin yanındaydı-, böyle bir şey daha beş yaşımı bilebitirmemiş olduğum Şubat 1927'de dünyada olamazdı.)Cavaleiros Sokağındaki evi paylaştığımız insanlar arasında birtek evin oğlunu hatırlıyorum. Çocuğun adı Felix'ti, onunlabirlikte en korkunç karabasanları görmüşüzdür, bunların hepside o zamanlar sinemada bize gösterdikleri, bugünse gülmektenkırılacağımız, tüyler ürpertici filmler yüzünden olsa gerekti.

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

28

Page 29: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

Baratalar iki erkek kardeştiler; bunlardan biri, benimbabam gibi polis memuruydu, ama o Kriminal Soruşturmadenilen bir başka bölümdeydi. Birkaç yıl sonra şef yardımcılığınaterfi edecek olan babam, o zamanlar PTAB'de, yani Polis TeşkilatıAsayiş Bölümü'nde, personel durumunun gereğine göre sokaktaya da karakolda görev yapan basit bir polisti ve -her zaman sivilgiyimli dolaşan ötekinin tersine- 567 olan kimlik numarasınıyakasında taşırdı. Sanki şu anda gözlerimin önündeymiş gibikesin bir netlikle hatırlıyorum, yazın gri pamukludan, kışın dakalın mavi abadan dikilen ve dolman denilen üniforma ceketininsert yakasındaki nikelajlı pirinçten yapılmış bu numaraları. Polisteşkilatının Kriminal Soruşturma bölümündeki Barata'nın adıAntönio'ydu, bıyıklıydı ve Conceiçâo adında biriyle evliydi; bukadın yüzünden yıllar sonra sorun çıkacaktı, çünkü annem,babamla onun arasında belli bir yakınlık olduğundankuşkulanmıştı ya da bu konuda yeterli kanıtları vardı, enhoşgörü sahiplerininkiler de dahil olmak üzere her türlüdeğerlendirme ölçütünün ışığında abartılı bir iddiaydı bu.Gerçekte neler olup bittiğini hiçbir zaman öğrenemedim; benyalnızca, artık yeni eve taşındığımızda annemin içini dökmekiçin söylediği yarım yamalak birkaç sözden sonuç çıkarıp hayaledebildiğim şeylere dayanarak anlatıyorum bunları. Çünküailelerimizin oturmakta olduğu Padre Sena Freitas Sokağı'ndanCarlos Ribeiro Sokağı'na taşınmamızın en güçlü nedeni buymuşgibi görünüyor; bu iki sokak da Penha de França Kilisesi'ndenVale Escuro'nun girişine kadar inen yamaçta o zamanlar yeniinşa edilmekte olan mahallenin sokaklarıydı. İşte ben bu CarlosRibeiro Sokağı'ndan çıkmıştım, yirmi iki yaşımdayken, IldaReis'le evlenmek için.

Barata kardeşlerden ötekini daha da az hatırlıyorum,ama yine de onu kısacık boyuyla, şişmana yakın tıknaz haliylegözümün önüne getirebiliyorum. Ne iş yaptığını bir zamanlar

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

29

Page 30: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

biliyorsam da unuttum gitti. Galiba karısının adı Emilia'ydı, eğeryanılmıyorsam adamınki de José: bu isimler, tıpkı sözdehafifmeşrep bir kadın olan Conceiçâo'nunki gibi,unutulmuşluğun alüvyonları altında yıllarca ve yıllarca gömülükaldıktan sonra, suyun altına bağlı bir balık ağı mantarınındipteki çamur katmanlarından birdenbire kurtulması gibi,ihtiyaç olduğunda belleğin derinliklerinden yavaşça yüzeyeçıkıverdiler. İki çocukları vardı, Domitilia ile Leandro, ikisi debenden biraz daha büyüktü; her ikisi hakkında da anlatılacakhikâyeler var, hele o kızla ilgili olarak, ne mutlu bana,hatırlanacak çok tatlı şeyler var. Leandro'yla başlayalım. Ozamanlar Leandro, oldukça akılsızdı demeyeyim ama, pek zekigörünmüyordu ya da zekâsını göstermek için pek fazla çabaharcamıyordu. Amcası Antonio Barata, imalı sözlerle,benzetmelerle, üstü kapalı laflarla nefesini tüketmez, dosdoğru"eşşek" derdi ona, hem de üstüne basa basa. O dönemde hepimizJoâo de Deus'un Temel Okuma Kitabı'ndan söküyorduk okumayı;kendisi çok saygıdeğer bir kişi, harika bir eğitimci olarak dahahayattayken layık olduğu üne kavuşmuş olmasına rağmen,alfabedeki dersler boyunca sözcüklerle ilgili birkaç tuzak kurmakgibi sadistçe bir eğilimden kaçmayı bilememiş ya da istememişti,belki de saf bir kayıtsızlıkla, okumanın gizemleri konusundadoğanın daha az yetenekli yarattığı bazı acemi öğrenciler içinbunların birer tuzak olabileceği aklının ucundan bilegeçmemişti. Leandro'nun amcasından aldığı fırtınalı derslerihatırlıyorum da (o günlerde Morais Soares yakınlarında CarrilhoVideira Sokağı'nda oturuyorduk), zavallı çocuğun, hatırladığımkadarıyla, hiçbir zaman doğru söyleyemediği zor bir kelimeyetakıldığı her defasında sille tokat sona ererdi bu dersler (avuçiçine vurulan ve "beş gözlü kız" olarak da bilinen değnek gibi,tokat da o zamanlar geçerli olan eğitim yöntemleri içinvazgeçilmez bir araçtı). Söyleyemediği o uğursuz kelime

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

30

Page 31: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

"acelga"ydı, ama çocuk onu hep “a cega,(Acelga Pazı. A cega:Körkadın(Ç.N)) diye telaffuz ederdi. Amcası bas bas bağırırdı: "Acelga,eşşek herif, acelga diye. Leandro da, bir yandan şamarın inmesinibeklerken, tekrar ederdi: “A cega!" Ne birinin saldırganlığına nede ötekinin çektiği azaba değecek bir şeydi bu; zavallı çocuk,kafasını kesseler her defasında "a cega" diyecekti. BesbelliLeandro disleksi(Disleksi:Okumayı örenme güçlüğü. (Ç.N)) hastasıydı,ama bu sözcük, sözlüklerde var olsa da, bizim sevgili, iyi yürekliJoâo de Deus'un okuma kitabında yer almıyordu.

Domitilia'ya gelince; bir gün ikimiz, bedenlerimizdedokunulacak, içine girilecek, hareket ettirilecek ne varsa hepsinimerak ederek, pürheves sevgilicilik oyunu oynarken yataktayakalanmıştık. O zamanlar kaç yaşındaydım diye merakediyorum da, on bir yaşlarımda ya da belki biraz daha küçükolmam gerektiğini sanıyorum (aslında tam olarak bilmemimkânsız, çünkü Carrilho Videira Sokağı'nda aynı evde iki kezoturmuştuk). Pervasız yumurcaklar (kim bilir ikimizdenhangimizin fikriydi bu, ama girişimin benden çıkmış olmasıdaha muhtemel), kıçlarına birkaç şaplak yediler, ama pek deşiddetli olmayan, göstermelik bir dayak olduğunu hatırlıyorum.Annem de dahil olmak üzere evdeki üç kadının, öylesinemahrem keşiflerde bulunabilmek için gerekli olan uzun zamanıbeklemeye dayanamamış olan aceleci günahkârlara bellietmeden, aralarında ne kadar gülmüş olduklarından hiç kuşkumyok. Evin arkasındaki terasta (çok yüksek olan beşinci katta),çömelip suratımı parmaklıkların arasına sokmuş olarakağladığımı, o arada Domitilia'nın da öteki tarafta gözyaşlarımaeşlik ettiğini hatırlıyorum. Ama ıslah olmaya hiç niyetimizyokmuş. Aradan birkaç yıl geçtikten sonra, ben artık Padre SenaFreitas Sokağı'nda 11 numarada otururken, kız bir günConceiçâo Yengesini ziyarete gelmişti, işe bakın ki ne yengesioradaydı ne de amcası, annemle babam da evde değillerdi de bu

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

31

Page 32: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

sayede bol bol vakit bulabilmiştik birbirimize yaklaşıp araştırmayapmaya, gerçi işi sonuna kadar vardırmamıştık ama herikimizde de paha biçilmez anılar bırakmıştı, yani en azındanbende, çünkü şu anda bile onu belden aşağısı çırılçıplak olarakgözümün önüne getirebiliyorum. Daha sonraları Baratakardeşler artık Chile Meydanı'nda otururlarken, Domitilia'ya gözkoymuş olarak onları ziyarete giderdim, ama o zamanlar artıkbüyümüş ve her şeyi yapabilecek durumda olduğumuzdan, başbaşa kalacak zamanı pek bulamazdık. Yine bu Padre Sena FreitasSokağı'ndayken bir gecenin birkaç saatini kuzinlerimden biriyleuyuyarak (ya da uyumayarak) geçirmiştim (onun adı daanneminki gibi Maria da Piedade'ydi, annem onun teyzesi olduğugibi aynı zamanda vaftiz annesiydi de), o benden biraz dahabüyüktü, aynı yatağın içinde, o başucundan ayakucuna doğruyatmıştı, ben de ayakucundan başucuna doğru yatıyordum.Annelerimizin saflıkla aldığı yararsız bir önlemdi bu. Onlarbizim duymamamız gereken sohbetlerine bizi yatırmak için aravererek, o sevgi dolu elceğizleriyle bizi güzelce yatırıp üstümüzüörttükten sonra mutfakta yeniden sohbete dalarlarken, birkaçdakikalık arzu dolu bir bekleyişten sonra, yüreklerimiz güm gümatarken, çarşafla battaniyenin altında, karanlıkta, mazurgörülecek bir gereksinim ve heyecan içinde, ama ayrıcaanatomik görüş açısı bakımından erişebileceğimiz mesafede olanşeyler konusunda yalnızca metodik değil aynı zamandaaydınlatıcı bir tarzda birbirimize karşılıklı dokunarakbedenlerimizi inceden inceye keşfe çıktık. Hatırlıyorum da,benim tarafımdan gelen ilk hareket, yani tabir yerindeyse ilkbordalama hareketi, sağ ayağımı alıp Piedade'nin çoktan çiçekaçmış olan orasına dokundurmak olmuştu. Gecenin ilerlemiş birsaatinde, babamın Francisco adındaki bir kardeşiyle evli olanMaria Mogas Yengem, eve dönmek üzere bizi yataktankaldırmaya geldiğinde, ikimiz de melek gibi uyuyor pozuna

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

32

Page 33: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

geçmiştik. Ne masum zamanlarmış onlar.Padre Sena Freitas Sokağı'nda iki ya da üç yıl oturmuş

olmamız gerekiyor. İspanyol İç Savaşı başladığında biz o sokaktaoturuyorduk. Carlos Ribeiro Sokağı'na taşınmamız 38'de, hattabelki de daha önce 37'de olsa gerek. Hâlâ anlatılmaya değer olanbu anımın yepyeni noktaları ve yepyeni tarihleri su yüzüneçıkarmasını saymazsak, bazı olayları zamanın içinde yerli yerineoturtmak bana imkânsız değilse bile oldukça zor geliyor, amaeminim şimdi bu anlatacağım şey İspanya'da İç Savaşbaşlamadan önce olmuştu. O zamanlar alt tabakadan insanlararasında pek makbul olan ve herkesin kendi evinde imaledebildiği bir oyun vardı (benim pek az oyuncağım olmuştur,genellikle tenekeden olan bu oyuncaklarım da sokaktaki seyyarsatıcılardan alınmış olurdu); bu dediğim oyun, üzerine her ikiyanında on birer tane olmak üzere yirmi iki adet çivi çakılmışdikdörtgen bir tahtadan oluşuyordu; bu çivilerin dağılımı,şimdiki modern taktikler ortaya çıkmadan önce futbolsahalarında oyuncuların yer aldığı biçimde olurdu, yani önsırada beş tane, bunlar forvetler, sonra üç tane, bunlar ortaoyuncular, aynı zamanda İngilizce'deki gibi half da denirdibunlara, onların arkasında iki tane savunma oyuncusu ya daback, en sonda da kaleci ya da keeper. Küçük bir misketleoynanabilirdi, ama tercihen madeni bir bilye kullanılırdı, hani şurulmanlarda bulunanlardan; bu bilye, küçük bir spatulaylaçivilerin arasından sırayla bir o yana bir bu yana sürülürdü, ta kikaleye girene (kaleler de vardı) ve böylelikle gol olana kadar. Buson derece ilkel malzemelerle insanlar eğlenirlerdi, hem küçüklerhem de büyükler, kavgalı gürültülü karşılaşmalar veşampiyonalar yapılırdı. Şimdi bu kadar uzaktan bakıldığında biraltın çağmış gibi görünebilir, belki de birkaç dakika boyunca öyleolmuştur. Ama şimdi görüleceği gibi her zaman öyle olmuyordu.Bir gün babamla ben evin arkasındaki terasta bu oyunu

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

33

Page 34: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

oynuyorduk (hatırlıyorum da o zamanlar imkânları kıt olaninsanlar vakitlerinin çoğunu evin arkasında, özellikle demutfaklarda geçirirlerdi), ben yerde oturuyordum, babam daküçük bir tahta tabureye oturmuştu, hani şu her zamankullanılan, özellikle de üzerlerine oturup dikiş diken kadınlartarafından vazgeçilmez olarak görülenlerden. Antönio Barataarkamda ayakta durmuş, oyunu seyrediyordu. Benim babamdaöyle kolay kolay oğluna yenilecek göz yoktu, bu yüzden de benimacemiliğimden yararlanarak acımasız bir şekilde gol üstüne golatıyordu. Bizim bu Barata, polis teşkilatında bir KriminalSoruşturma memuru olarak, gözetimi altındaki tutuklularüzerinde etkili bir psikolojik baskı kurmak için kullanılan çeşitliyöntemler konusunda yeterinden fazla antrenman yapmış olsagerekti, ama biraz daha fazlasını yapmak için bu fırsattanyararlanabileceğini düşünmüş olmalıydı. Ayağıyla sürekli olarakarkamdan dürterken bir yandan da "Kaybediyorsun,kaybediyorsun!" deyip duruyordu. O küçük çocuk kendisiniyenmekte olan babasına ve kendisini küçük düşürmekte olankomşuya dayanabildiği kadar dayandı, ama birden çiledençıkarak Barata'nın ayağına bir yumruk indirdi (zavallıcık, onunyumruğu bir köpek yavrusunun vurduğu fiske gibi olmuştu), biryandan da bu gibi durumlarda kimseyi gücendirmedensöylenebilecek bir çift sözle içini boşalttı: "Rahat dursana!" Sözüdaha bitmemişti ki, oyundan galip çıkan babasının suratına ikitokat aşketmesiyle çocuk terasın beton zemine yuvarlandı.Büyüğüne saygıda kusur ettiği için vurmuştu elbette. Her ikiside, yani baba da komşu da, asayişin korunmasıyla görevli dürüstpolis memurları oldukları halde, sonunda bu üzücü hikâyeyi -hem kendisininkini hem de onlarınkini- anlatabilmek için henüzçok büyümesi gereken bir kişiye saygıda kusur ettiklerini hiçbirzaman fark edememişlerdi.

Daha sonraları, o aynı terastan, benden üç-dört yaş

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

34

Page 35: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

büyük olan Deolinda adında bir kıza âşık olmuştum; bizimkineparalel olan Travessa do Calado Sokağı'nda, arkası bizim evebakan bir apartmanda oturuyordu. O zamanlar sevgili olmakdemek, konuşma teklif edip az ya da çok sürekli olacağına dairsözler vermek demekti ("Benimle çıkmak ister misin?" "Olur, eğerniyetin ciddiyse."), ama burada açıklamam gerekir ki bizimaramızda böyle bir şey asla olmadı. Uzun uzun bakışır,birbirimize işaretler yapardık, aradaki avluların ve çamaşıriplerinin üzerinden terastan terasa konuşurduk, ama söz vermekonusunda fazla ileri gitmemiştik. Çekingen ve içime kapanıkhalimle birkaç kez evine de gitmiştim (büyükannesi vebüyükbabasıyla oturduğunu hatırlıyorum), ama aynı zamandaher şeye ya da olabilecek her şeye kararlıydım. Bu her şey,sonunda bir hiçle noktalanacaktı. Kız çok güzeldi, küçük,yuvarlacık bir yüzü vardı, ama dişleri çürük çarıktı, bu da hiçhoşuma gitmiyordu, üstelik duygusal olarak banabağlanamayacağı kadar küçük olduğumu düşünüyordu galiba.Kendi yaşıtı olan başka bir talibi olmadığından birazcık gönüleğlendiriyordu yine de aramızdaki yaş farkının bu kadar gözeçarpmasından üzüntü duyuyordu ya da ben o gün bu gündüryanılgı içindeyim. Bir an geldi, ben bu girişimden vazgeçtim.Kızın soyadı Bacalhau'ydu, ben de, anlaşılan daha o zaman bilesözcüklerin sesleri ve anlamları konusunda duyarlıolduğumdan, karımın hayatı boyunca Deolinda BacalhaoSaramago(Bacalhao:Morina balığı; saramago:yabani turp.(ç.n)) gibi bir adınyükünü çekmesini istememiştim.

Bir başka yerde anlatmıştım soyadımın nedenSaramago olduğunu; bu Saramago'nun babamın soyadı değil,ailemizin köyde herkesin bildiği lakabı olduğunu da. Babam,ikinci oğlunun doğumunu bildirmek üzere Nüfus Müdürlüğü'negittiğinde, görevli nüfus memuru (adı Silvino'ymuş) sarhoşmuş(babam inadına hep öyle olmakla suçlardı adamı) ve alkolün

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

35

Page 36: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

etkisiyle, hiç kimse bu isim sahtekârlığının farkına varmadan,babamın bana vermeyi istediği kısa ve özlü José de Sousa adınınarkasına bir de Saramago'yu eklemeye, tehlikeyi göze alıp kendihesabına karar vermiş. Böylelikle, en sonunda, tüm ilahı güçlerinaraya girmesi sayesinde -burada elbette şarabın ve onu içmekteaşırıya kaçan herkesin tanrısı olan Baküs'ten söz ediyorum-,gelecekte kitaplarımı imzalamak için bir takma ad uydurmaihtiyacını duymadım. Şanslıymışım, hem de çok şanslıymışımki, o zamanlar ve daha sonra da uzun yıllar boyunca Pichatada,Curroto ve Caralhana (Pichatada: Çükübaglı; curroto: kıçıkırık; caralhana:kaltak (Ç.N.)) gibi müstehcen namıdiğerleri sırtlarında taşımakzorunda kalan Azinhagalı bazı ailelerin çocuğu olarak dünyayagelmemişim. Ailemin aklının ucundan bile geçmeyen buSaramago soyadıyla damgalanmış olarak atılmışım hayata veancak yedi yaşıma geldiğimde beni ilkokula yazdırmaya götürüpde nüfus kâğıdımı göstermeleri gerektiğinde, gerçeklerbürokratik gayya kuyusunun içinden bütün çıplaklığıylaçıkıvermiş; bu işe çok sinirlenen babam, zaten Lizbon'ataşındığından beri bu lakaptan çok rahatsız oluyormuş. Ama işindaha da beteri, evraklarında da görüleceği gibi babamın adıyalnızca José de Sousa'yken, her zaman sert ve güvensiz olanYasa, o halde bu adamın nasıl olur da tam adı José de SousaSaramago olan bir evladı olabileceğini öğrenmek istemiş.Böylelikle bir uyarı alan babamın, her şeyi sağlıklı ve dürüst birşekilde yerli yerine oturabilmesi için, adını yeniden kaydettirmeyoluna gitmekten başka çaresi kalmayınca kendisi de José deSousa Saramago adını almış. Herhalde insanlık tarihinde evladınbabaya adını verdiği tek vaka budur. Bu durum pek fazla işimizeyaramadı, yani ne bizim ne de insanlık tarihinin, çünkühoşlanmadığı şeyler konusunda azimli olan babam, her zamankendisine yalnızca Sousa denmesini istedi, öyle olmasını dasağladı.

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

36

Page 37: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

Bir gün, komşularımızdan biri, -yani aynı sokaktaoturduğumuz için komşu diyorum (hâlâ Padre Sena FreitasSokağı'ndaydık), yoksa birbirimizi tanıdığımızdan değil, genç biradamdı, belki yirmili yaşlarındaydı- aklını kaçırdı. Dediklerinegöre fazla okumaktan, fazla çalışmaktan çıldırmış. Tıpkı DonKişot gibi. Bir kriz geçirdiğini hatırlıyorum, gözümüzlegördüğümüz tek kriz olmuştu zaten, çünkü daha sonra ondan birdaha haber alamamıştık, herhalde onu, o zamanlar tımarhanediye algılanagelen Rilhafoles'e kaldırmışlardı. Birdenbiredışarıdan yürek parçalayıcı, canhıraş feryatlar duymayabaşlamıştık, hemen pencereye koştuk, annem, Conceiçâo ve ben,neler oluyor görelim diye. O, sokağın karşı tarafında,bizimkinden oldukça yüksek bir binanın en üst katındaoturuyordu, bizim oturduğumuz binanın biraz daha sağındaolan bu bina Cesârio Verde Sokağı'nın köşesindeydi. Tekrartekrar pencereye çıktığını gördük, hani sanki kendini aşağıatmak istermiş gibi; öyle olduğunu, hemen arkasındanbirilerinin uzanıp onu tutmalarından anlıyorduk, o isedebeleniyor, insanın içini parçalayan bir sesle bağırarak hep aynısözcükleri tekrarlıyordu: "Ay, Aziz Hilario! Ay, Aziz Hilario!" diye.Aziz Hilario'yu neden böyle çağırıp duruyordu hiçbir zamanöğrenemedik. Bir süre sonra bir ambulans göründü, herhaldeitfaiyenin ambulansı olsa gerekti, onu alıp içine koydular, birdaha da geri dönmedi, en azından biz orada oturduğumuzsürece.

O sıralarda ben artık Xabregas'daki Afonso DominguesMeslek Okulu'na gidiyordum, ama bir zamanlar Sâo Vicente deFora Manastırının içinde bulunan Gil Vicente Lisesi'ndegeçirdiğim kısacık iki yıldan sonra. Tam olarak söylemekgerekirse, kısa süreli öğrenimimin kronolojisi şöyle oldu:Ortaokula 1933'te daha on yaşımdayken girdim (dersler ekimayında başlıyordu, benim yaş günümse kasımdaydı), 1933-34 ve

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

37

Page 38: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

1934-35 ders yıllarında oradaydım, sonra on üç yaşımıbitirmeme az kala Afonso Domingues'e gittim. Besbelli lisemüfredat programında bulunmayan Atölye Çalışması, Mekanikve Makine Çizimi gibi teknik dersler nedeniyle, AfonsoDomingues'de bir yıl geriden gittiğimi de göz önündebulundurmak gerekiyor, yani bu dersler için birinci sınıfa, gerikalan dersler içinse ikinci sınıfa gidiyordum. Böylelikle TeknikOkul'a devam durumum şöyle olmuştu: 35-36, ikinci ve birincisınıflar; 36-37, üçüncü ve ikinci sınıflar; 37-38, dördüncü veüçüncü sınıflar; 38-39, beşinci ve dördüncü sınıflar; 39-40,beşinci sınıf. Sameiro'ya yaptığımız gezi, hani şu benden birtürlü ayrılmak istemeyen atın olduğu gezi, 38-39 ders yılınınsonunda, ama sınavlardan önce yapılmıştı; oyun sırasında birara atlayayım derken büyük bir şanssızlıkla sol ayağımınburkulması sonucu ökçe kemiğim kırılmış, bir aydan uzun birsüre, dizime kadar çıkan, alçıdan yapılma bir tür çizmeyledolaşmak zorunda kalmıştım; alçının içine giren, üzengidediğimiz kıvrık bir demir parçası sayesinde yerebasabiliyordum. Bu bacak alçısı, okul arkadaşlarımın imzaları,resimleri ve karalamalarıyla pek eğlenceli bir hal almıştı. Hattaiçlerinden biri, yazılı matematik sınavında alçımdan kopyaçekmekte yararlanabileceğimi bile düşünmüştü: "Paçanı yukarıçekiverir-sin, işte o kadar." Onun bu tavsiyesine uymadığımhalde sınavda geçmiştim.

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

38

Page 39: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

Bu dünyaya gelmemle ilgili bir başka öyküyüanlatmam için uygun zamanın geldiğini sanıyorum. Soyadımınneden olduğu o nazik kimlik sorunum yetmiyormuş gibi, onunyanında bir başka sorun daha çıkmıştı, o da doğum tarihimdi.Ben aslında 16 Kasım 1922 günü öğleden sonra saat ikidedoğmuşum, yoksa nüfus kâğıdımda yazılı olduğu gibi ayın18'inde değil. Olan şu ki, o sıralarda köyden uzakta bir yerdeçalışmakta olan babam, oğlunun doğumunda hazırbulunamamış olması bir yana, eve de ancak 16 Aralık'tan sonra,büyük bir olasılıkla da günlerden pazar olan 17'sinde dönebilmiş.O zamanlar, herhalde bugün de öyledir, herhangi bir doğumolayının otuz günlük bir süre içinde nüfusa kaydedilmesigerekiyormuş, yasanın ihlali durumundaysa para cezasıuygulanırmış. Ataerkil aile düzeninin geçerli olduğu ozamanlarda, meşru bir çocuk söz konusu olduğunda nüfuskaydının çocuğun annesi ya da herhangi bir akrabası tarafındanyapılması hiç kimsenin aklının ucundan bile geçmediğinden,doğumun tek faili olarak da resmen babanın kabul edildiği gözönüne alındığından (Gil Vicente Lisesi'ne kayıt kâğıdımdaannemin değil, yalnızca babamın adı geçiyor), babamın köye geridönmesini beklemişler, para cezasını ödemekzorunda kalmamak için de (az da olsa herhangi bir miktar ailebütçemiz için fazla gelecekmiş), doğumun gerçek tarihini iki günileri almışlar ve böylelikle sorun çözümlenmiş. Azinhaga'dahayat hep öyle, hep zahmetli ve zor olduğundan, erkekler çoğuzaman haftalar boyunca çalışmak için köyden uzaklaragiderlerdi, dolayısıyla bu olay bu tür küçük sahtekârlıkların neilki olsa gerekti ne de sonuncusu olacaktı. Nüfus kâğıdımdakidoğum tarihime gelince; öldüğümde iki gün daha yaşlı olacağım,ama aradaki farkın fazla dikkat çekmeyeceğini umuyorum.

Aynı merdiven sahanlığının sağ tarafında (hâlâ PadreSena Freitas Sokağında oturuyorduk), bir karı kocayla bir de

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

39

Page 40: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

oğullarından oluşan bir aile oturuyordu. Adam, IntendenteMahallesindeki Viüva Lamego seramik fabrikasında ressamolarak çalışıyordu. Karısı İspanyol'du, ama İspanya'nınneresinden olduğunu bilmiyorum, adı Carmen'di; çocukları daküçücük sarışın bir oğlandı, o zamanlar üç yaşında kadardı (benonu öyle hatırlıyorum, hani sanki biz orada oturduğumuz süreboyunca hiç büyümemiş gibi). O ressamla ikimiz iyi arkadaştık,bu size şaşırtıcı gelebilir, çünkü söz konusu olan, benim küçücükdünyamda sıra dışı bir mesleği olan yetişkin bir insandı, oysaben, kafası kuşkular ve kesin kanılarla dolu, ama her ikisinin debilincinde olmayan, şaşkın bir yeniyetmeydim. Adamın soyadıChaves'di, adı neydi hatırlamıyorum, belki de hiçbir zamanöğrenmemiştim, benim için o her zaman yalnızca Bay Chaves'di.İşinde vakit kazanmak ya da belki fazla mesai parası almak içinevde de seramik yapardı, ben de o saatlerde onu ziyaretegiderdim. Kapıyı çalardım, karısı açardı, her zaman suratsızdı,benimle pek ilgilenmezdi, küçük yemek odasına geçerdim, orada,hareketli bir masa lambasının aydınlattığı bir köşede, adamınçalıştığı çömlekçi tornası dururdu. Benim üzerine oturacağımyüksek sıra da orada beni bekliyor olurdu. Piştikten sonra bu türseramiklerdeki o bildik mavi renge dönüşen neredeyse gridenebilecek bir boyayla üzerleri sırlı çanak çömleği boyamasınıseyretmeye bayılırdım. Çiçekler, sarmal kıvrımlar, arabesksüslemeler, örgülü kordonlar onun fırça darbeleriyle meydanaçıkarken, biz de sohbet ederdik. Ben çok genç olduğum ve hayattecrübem tahmin edilebileceği gibi olduğu halde, bu duyarlı veince ruhlu insanın kendini yalnız hissettiğinisezinleyebiliyordum. Bugünse bundan eminim. Ailem CarlosRibeiro Sokağı'na taşındıktan sonra da onu evinde ziyaretetmeyi sürdürdüm ve bir gün ona halk edebiyatı tarzındayazılmış bir mani götürdüm, o da onu kalp biçiminde küçük birtabağın içine yazdı, bu hediyeyi vereceğim kişi, kur yapmaya

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

40

Page 41: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

başlamış olduğum IIda Reis olacaktı. Eğer belleğim beniyanıltmıyorsa, bu benim ilk "şiirsel eserim" olacaktı, doğrusunusöylemek gerekirse, henüz bitirmediysem bile on sekiz yaşımıbitirmek üzere olduğumu düşünürsek, oldukça geç bireser sayılabilirdi. Dostum Chaves tarafından hararetle tebrikedilmiştim: Süslemeli söz sanatı oyunlarına, yani o zamanlar sonderece moda olan ve ancak içtenliğin gülünç olmaktankurtarabildiği o enfes şiir yarışmalarına katılmam gerektiğikanısındaydı. Aldığım ilhamın meyvesi şu mısralardı: "Amanduymasın kimse / verdim bu sırrı sana: / sırlı bir kalp verdimse /benimki senden yana." En azından, ama en azından GümüşMenekşe madalyasına layık görüleceğimi kabul etmeniz gerekir...

Karı-koca iyi anlaşamıyor gibi görünüyorlardı; osevimsiz İspanyol kadın, Portekiz'in kokusunu taşıyan ne varsanefret edilecek bir şey olarak görüyordu. Adam ne denli sabırlı venazikse, ne kadar sözünü sakınır, ölçülü konuşursa, kadın da okadar jandarma gibi kaba saba, suratsız, enine boyuna iriyarı,Camöes'in (Luis Vaz de Camoes:1524-1580 Portekizl'in Homeros, Vergilius veDante'yle eşdeğer görülen en büyük şairi. (Ç.N.) dilini acımasızca katledensivri dilli bir hatundu. Hele o saldırgan karakterinin yanındabütün bunlar hiç kalır. İç Savaş patlak verdiğinde ben onlarınevinde dinlemeye başlamıştım Radyo Sevilla'yı. Ne tuhaftır kikavgada kimden yana olduklarını bir türlü kesinolarak anlayamamıştım, özellikle de bir İspanyol olarak kadınınkimi tuttuğunu. Yine de Bayan Carmen'in daha ilk baştanitibaren Franco'dan yana olduğundan kuşkulanıyorum... RadyoSevilla'yı dinlerken, kafamın içinde uzun bir süre silinmeyecekcehennemi bir kargaşa yaratmıştım. O zamanlar radyodaGeneral Queipo de Llano siyasi söyleşiler yapardı, kusurabakmasınlar ama bunların tek kelimesini bile hatırlamıyorum,Belleğimde hiç silinmeden kalan şeyse, söyleşinin ardındangelen bir reklamdı, şöyle diyordu: "Ah, ne kadar güzel renkler,

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

41

Page 42: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

Revi Boyaları, en güzel renkler." Siyasi konuşmalar bittiktensonra Queipo de Llano'nun bizzat kendisinin bu neşelireklamı okuduğuna inanmış olmasam, bu anının pek öyle özelbir yanı olmazdı. İspanya İç Savaşı'nın "küçük tarihi" içinde buolayın eksik kalmasına gönlüm razı olmazdı. Bu boş laflar içinkusura bakmayın. Oysa, aradan birkaç ay geçtikten sonra, her ikitaraf ordularının ilerlemelerini ve geri çekilmelerini işaretlemekiçin renkli toplu iğneler batırdığım İspanya haritasını tutup çöpeatmış olmam gerçekten ciddi bir olay. Tek bilgi kaynağımınsansür uygulanan Portekiz basını olduğunu söylememe gerekyok, o da, tıpkı Radyo Sevilla gibi, Cumhuriyetçilerin zaferini aslahaber yapmazdı.

İşin aslına bakarsanız benim de disleksi hastalığına yada ona benzer bir şeye tutulduğum anlar olmuştur, Leandro bukonuda tek değildi. Örneğin, "sacerdote(Din adamı(Ç.N)) kelimesinin"saquerdote" diye okunması gerekir diye tutturmuştum, amaaynı zamanda yanılıyor olabileceğimden de kuşkulandığımdan,bu kelimeyi söylemem gerektiğinde (çok "entel" bir kelimeolduğundan onu kullanmam pek sık gerekmiyordu, gerçi bugünçok daha az gerekli, çünkü din adamları o kadar az bulunur olduki), beni düzeltmek zorunda kalmasınlar diye, söylediğim şeyinneredeyse anlaşılmaz olması için elimden geleni yapardım.Kuşkunun yararı denilen şeyi herhalde ben icat etmiş olsamgerek. Bir süre sonra bu zorluğu kendi olanaklarımlaçözümlemeyi becermiştim ve bu kelime ağzımdan düzgün çıkarolmuştu. Ters söylediğim başka kelimeler de vardı (bunlarilkokul dönemi hikâyelerim), örneğin "sacavertense" Bu kelime,doymak bilmez bir ejderhaya dönüşmüş olan Lizbon tarafındangünümüzde yenilip yutulmuş olan Sacavém beldesinden olankimse anlamının yanı sıra, aynı zamanda, günümüzdekizorbalıklar ve ikinci ya da üçüncü ligdeki tasfiye

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

42

Page 43: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

hareketleri karşısında ayakta kalmayı becerip beceremediğinibilemediğim bir futbol kulübünün de adıydı. Peki ben o zamanlarbu kelimeyi nasıl mı telaffuz ediyordum? Beni duyanlarınayıpladığı, hiç olmadık bir şekilde söylüyordum: "Sacanavense"diye. Sonunda o asi hecelerin konumlarını değiştirebildiğimdene kadar rahatladığımı hâlâ hatırlarım.

Bir kez daha Cavaleiros Sokağı'na geri dönmemgerekiyor. Bizim oturduğumuz evin arkası, bir zamanlar adı Sujaolan Guia Sokağı'na bakıyordu, fado'ların güftelerinin ve gitarlaiçki eşliğinde söyleyen Maria Severa ile Marqués deMarialva'nın hatıralarının kaçınılmaz olduğu şu ünlü CapelâoSokağı da oraya açılıyordu. Bizim sokak kaleyi de görüyordu,yukarıdan ateş edildiğinde ıslık çalarak bizim çatının üstündengeçip giden top mermileriyle ilgili anım da işte oradan geliyor.Biz en üst katta oturuyorduk (biz zaten hemen her zaman en üstkatlarda oturmuşuzdur, çünkü oraları daha ucuz oluyordu), ozamanlar ev ilanlarında belirtildiği gibi, mutfağı kullanmahakkıyla birlikte ikinci elden kiralanmış bir odada yaşıyorduk.Banyonun sözü bile edilmezdi, çünkü o tür lüksler o zamanlaryoktu. Köşesinde açıkta diyebileceğimiz bir pis su borusu, katıolduğu kadar sıvı da olmak üzere her türlü atık için işe yarardı.Ressamın Elkitabı'nın bir yerinde, geceden ve gündüzden kalmaatıkların kaplarını götürüp genellikle bembeyaz, tertemiz birbezle üzeri örtülü olan söz konusu boruya boşaltan kadınlardansöz etmiştim; bunlara oturak, lazımlık ve tükürük hokkası dadenilirdi, ama aslında bu sonuncusu, belki de bayağılığı ailelerinsözcük dağarcığındaki hoşgörü sınırlarını aştığından pek enderkullanılırdı. Lazımlık daha kibarcasıydı. Cavaleiros Sokağı'ndadaracık, dimdik bir merdiveni olan bu ev, uyurken ya dagözlerim açık olarak gördüğüm karabasanlar dönemime aittir,çünkü gece olup da kıyı köşenin gölgelerle dolmaya başlaması,onların her birinden bir canavarın pençelerini bana doğru uzatıp

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

43

Page 44: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

şeytani yüz göz hareketleriyle beni dehşete düşürmesi içinyeterliydi. Annemle babamın odasında yerde yattığımıhatırlıyorum (dedim ya, zaten tek oda içindeydik), korkudan tirtir titreyerek oradan onlara seslenirdim, çünkü yatağın altındakiya da askıya asılı bir paltonun içindeki yahut oradakiiskemlelerin birinin üstündeki tanımlanamaz varlıklarkımıldayıp bir lokmada yutmak için üstüme atılmakla tehditederlerdi beni. Bu tür korkularımın sorumlusu, öyle sanıyorumki Mouraria'daki o ünlü "Bit Sineması"ydı: Arkadaşım Félix'lebirlikte orada, Lon Chaney'in binbir yüzüyle, kötü insanlarla veen rezil türünden hayasızlarla, hayalet görüntüleriyle,büyücülüklerle, lanetli kulelerle, kapkaranlık deniz dipleriyle,uzun lafın kısası, az paraya bireysel ve kolektif korkuyu yaratanve o zamanlar henüz emekleme döneminde olan her türlü gözaldatıcı efektlerle ruhumuzu doyururduk. O filmlerden birininbir yerinde, romantik bir tavırla terasta oturmuş, yüzündekiifadeden anlaşıldığı kadarıyla sevdiği kadını düşünmekte olanbaş kahraman çıkıyordu (o zamanlar öyle denirdi, ama "BitSinemasındaki bizler, herhangi bir etikete gerek kalmadan "esasoğlan" derdik yalnızca), adam sağ kolunu oradaki bir duvarınüstüne dayamışken, bir anlık bir duraksamadan sonra, duvarınarkasından, uğursuz görünümlü bir kukuletanın altınagizlenmiş bir cüzamlının son derece ağır hareketlerle çıkarak,hastalığın kemirdiği ellerinden birini baş aktörün kar gibi beyazelinin üzerine koymasıyla, hemen oracıkta, gözlerimizin önünde,Hansen'in hastalığına tutulması bir olmuştu. Bütün tıp tarihindebu kadar hızlı bir hastalık bulaşması vakasına aslarastlanmamıştır. Böylesine bir korkunun sonucu olarak, ogece Félix'le ikimiz aynı yatakta yatarken (neden öyle, onu dabilmiyorum, çünkü bu alışılmış bir şey değildi), sabahın körkaranlığında uyandım ve aynı zamanda öteki ailenin yemekodası olan yatak odasının orta yerinde filmdeki cüzamlıyı

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

44

Page 45: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

gördüm, tıpkı filmde göründüğü gibiydi, kapkara giysiler içinde,kafasında sivri uçlu kukuletası, elinde kendi boyunda bir hacıdeğneğiyle. Uyumakta olan Félix'i sarsarak kulağına fısıldadım:"Baksana, şuraya bak." Félix dönüp baktı, şimdi bunuaçıklayabilecek kimse varsa beri gelsin, benim gördüğümüneşini gördü, yani o cüzamlıyı. Dehşet içinde kafalarımızı çarşafınaltına soktuk ve uzun bir süre öyle kaldık, korkudanve havasızlıktan boğulacak hallerdeyken sonunda çarşafınkenarından şöyle bir bakmaya cesaret edebildik de o zavallıyaratığın çekip gitmiş olduğunu anlayıp rahat bir nefes alabildik.Filmin sonunda oğlan, gidip Lourdes'daki mağarada yıkanmasınısağlayan inanç gücüyle iyileşiyor ve lekeler içinde girdiğimağaradan tertemiz çıkarak kendisini bekleyen sevgilisinin yada bizim aynı teklifsizlikle dediğimiz gibi saf kızın kollarınaatılıyordu. Bu korkularımız Fernâo Lopes Sokağı'nataşınmamızla sona erdi, orada da yeni bir korku, köpek korkusubekliyordu beni. Cavaleiros Sokağındaki evimiz çatı katıydı,Fernâo Lopes'deki de öyle olacaktı. Bizim katın arka tarafındanbakıldığında bina bana öyle yüksek görünürdü ki, daha sonraları,hatta artık yetişkin bir erkek olduğumda, pek çok kez rüyamdaoradan aşağı düştüğümü görmüşümdür, ama düşmek derkenkelimenin sözlük anlamıyla düşmek fiili anlaşılmamalı, yanikorumasız bir biçimde düşmek değildi benimkisi, çünkügördüğüm şey şuydu: Alt katların teraslarına, iplere asılıçamaşırlara, çiçek saksılarına hafifçe sürtünerek ağır ağır aşağıiniyordum, ta ki sonunda hiçbir yerime bir şey olmadan GuiaSokağı'nın taşlarına yumuşacık bir hareketle konana kadar. Ogünlerden kalma çok canlı bir anım da, annemin isteğiyle,karşıdaki bakkaldan tuz almaya gitmem, sonra da, bir yandanmerdiveni çıkarken, külahı açıp birkaç tuz kristalini ağzımaatmamdır, tuz taneleri eridiğinde, aynı zamanda hem garip hemde bildik bir tat bırakırdı ağzımda. Ömrümde boğazımdan

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

45

Page 46: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

geçmiş en ilkel meşrubatı keşfetmem de o döneme rastlar: Su,sirke ve şeker karışımı olan bu içecek, şekerini saymazsak,İncil'imde, Hz. İsa'nın son susuzluğunu gidersin diyekullanacağım aynı şeydi. Yine o zamanlar başlamıştım "artistik"resim becerilerimi geliştirmeye. Hep aynı çizgilerle bir leylek, birde transatlantik çizmeyi öğrenmiştim, üst üste defalarca çizerekeriştiğim bu kusursuzluk, bilmem ki bu nedenle mi, sonundabeni bıktırmıştı. O noktadan sonra artık her ne olursa olsunresmini çizmek elimden gelmez oldu, bir tek, oda mecburiyetten, yıllar sonra Afonso Domingues MeslekOkulu'nda resmini çizmek zorunda kaldığım motor parçalarıdışında (örneğin bir otomobil karbüratörünün kesitini çizmek,on dört yaşında bir çocukcağızın gördüğünden sonuç çıkarmaktasınırlı yeteneğinden çok, Sherlock Holmes'un kıvrak zekâsınaçok daha uygun bir işti). Transatlantiği ve leyleği çizmebecerisini bana öğreten, Felix'in babası olmuştu; şimdi aklımageliyor da, bu adamın o dönemin pedagoji yöntemlerinin eniyileri konusunda son derece kesin fikirleri vardı: Oğlunu birdikiş ipliğiyle ayak bileğinden masanın ayağına bağlar, okulödevlerini bitirmesi için gerekli olan bütün süre boyunca onuorada bırakırdı. Ben henüz okula gitmiyordum. Bu utanç dolugörevinde Felix'e eşlik eder, acaba günün birinde bana da aynışeyi yaparlar mı diye merak ederdim.

Ayağında tulum pantolonuyla, saçları fırça gibikesilmiş oğlan çocukların girebildiği sinema salonlarında her şeykorkudan ibaret değildi elbet. Komik filmler de vardı, Şarlo,Buster Keaton ya da Şişko'yla Sıska, yani Laurel ile Hardy gibileri,ama benim en sevdiğim aktörler Pat'la Pataşon'du, bunlar bugüntümden unutulmuşa benziyor. Kimse artık onlar hakkında birşey yazmıyor, filmleri televizyonda da gösterilmiyor. Ben onlarıen çok, arada bir gittiğim Animatograf Sineması'ndaseyrederdim; hatırlıyorum da bir defasında onların değirmenci

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

46

Page 47: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

oldukları bir filmde (şu anda bile gözümün önündeler) ne kadarçok gülmüştüm. Onların Danimarkalı olduklarını çok sonralarıöğrenmiştim, adları da, uzun boylu, sıska olanınki CariSchenström, kısa boylu, şişman olanınki de Harald Madsen'miş.Bu fiziksel özellikleri nedeniyle, bir gün gelecek, birinin DonQuijote, öbürünün de Sancho Panza rollerini oynayacaklarıkesinlikle biliniyordu. 1926 yılında o gün gerçek oldu, ama ben ofilmi görmedim. Benim hiç sevmediğim biri varsa o da HaroldLloyd'du. Hâlâ da hoşuma gitmez.

Büyükbabamla babaannem hakkında henüz bir şeysöylemedim. Şair Murilo Mendes'in cehennem için söylediği gibi,onlar var olmasına vardılar da, bir işlevleri yoktu.Büyükbabamın adı Joâo de Sousa'ydı, babaanneminki de Carolinada Conceiçâo; sevecenlik konusunda daha bin fırın ekmekyemeleri lazımdı, ama yine de, doğrusunu söylemek gerekirse,karşılıklı sevgi gösterileri söz konusu olduğunda ne dereceyekadar hazır olduğumuzu öğrenebilmek için onların da benim deçok az fırsatımız olmuştu. Onları pek ender görürdüm, herikisinde de karşılaştığımı sandığım soğukluk, gözümükorkuturdu. Ben beğensem de beğenmesem de bir arayagelen birtakım koşullar, Azinhaga'daki sığınağımın, her zamanbüyük bir doğallıkla ve kendiliğinden, anneannemle dedemin eviolmasına neden olmuştu, hatta Maria Elvira Teyzemin Mouchâode Baixo'daki evinden daha fazla. Her ne olursa olsun,babaannem Carolina duygularını göstermeyen biriydi, örneğinbir gün olsun beni öptüğünü hatırlamam, öptüyse bile, hani kuşgagalaması gibi, kupkuru dudaklarıyla öpmüştür (aradaki farkkolaylıkla anlaşılır), bence beni öyle öpeceğine hiç öpmeseydidaha iyiydi. Anneannemle dedemi böyle koşulsuz tercih etmemihiç anlamayan biri varsa o da babamdı; bir gün, annemin tarafınıkastederek "ninemle dedem" demiştim de, hoşnutsuzluğunuörtbas etme zahmetine girişmeden, "Ötekiler de var ya," demişti.

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

47

Page 48: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

Elimden ne gelirdi ki? Hissetmediğim bir sevgiyi var gibi migöstermeliydim? Duygular yönlendirilemez ki, o an işimizegeldiği gibi takılıp çıkarılabilen şeyler değildir onlar, hele hele,yaşımız dolayısıyla, el değmemiş, özgür bir yüreğe sahipsek.Babaannem Carolina ben on yaşımdayken ölmüştü. Bir sabahannem felaket haberini vermeye gelmişti Largo do Leâo'dakiokula. Benim hiç haberim olmayan, ama görünüşe göre, ailebüyükleri öldüğünde torunların derhal okuldan alınmalarınızorunlu kılan bir sosyal davranış kuralı nedeniyle mibilemiyorum ama, beni okuldan almaya gelmişti. Tam o sıradaokulun holünde, kapılardan birinin üstünde asılı duran duvarsaatine baktığımı hatırlıyorum; sanki gelecekte kendisine yararlıolabilecek bilgileri bilinçli bir şekilde toplamaya çalışanbiriymişim gibi, o saati aklımda tutmam gerektiğinidüşünmüştüm. Saat sabahın onunu biraz geçiyordugibi hatırlıyorum. Benim o el değmemiş, özgür çocuk yüreğim,hayatta bir rol üstlenmeye karar vermişti sonunda: olgularıtarafsız bir gözle kaydederken duygularını ikinci plana itensoğukkanlı bir gözlemci rolü. Bunun böyle olduğunu da,yüreğimden daha da el değmemiş ve özgür olan ikinci bir fikirgöstermişti bana: Bu da, annemin ve okul müdürü BayVairinho'nun önünde duygusuz bir torun gibi görünmemek içinbir-iki- damla gözyaşı dökmenin iyi olacağı fikriydi. Çok iyihatırladığım bir şey varsa o da, babaannem Carolina'nın bir sürebizim evde hasta yattığı. İçinde yattığı yatak annemle babamınyatağıydı, ama o günlerde onlar nerede yatıyorlardı hiçbir fikrimyok. Bana gelince; ben oturduğumuz evin öteki odasında yerdehamamböcekleriyle birlikte yatardım (uyduruyor falan değilim,geceleri üstümde dolaşırlardı). Hatırlıyorum da annemle babambir kelimeyi tekrar edip duruyorlardı, ben de onu babaannemingeçirdiği hastalığın adı sanıyordum: "Albümin" diyorlardı, onunalbümini olduğunu söylüyoyorlardı şimdi düşünüyorum da

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

48

Page 49: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

herhalde albüminüri hastasıydı, ama aslına bakılırsa ikisi aynıkapıya çıkar, çünkü ancak albümini olan kimse albüminürihastası olabilir). Annem ona sıcak sirkeli pansumanlar yapardı,bilmiyorum ne için. Sıcak sirke kokusu, çok uzun bir süreBabaannem Carolina'yla ilgili olarak kalmıştır belleğimde.

Bazen merak ediyorum acaba kimi anılarım gerçektenbenim miydi, yoksa bilinçsizce kahramanı olduğum ve kendilerigerçekten orada bulunmuş kişiler bana anlattıkları için sonradanöğrendiğim olaylar hakkında başkalarının anıları mıydı diye, hoşbelki onlar da başkalarından duydukları şeyleri anlatıyorlardı ya.Ama Cava-leiros Sokağı'na taşınmadan önce, Morais SoaresSokağındaki bir binanın dördüncü ya da beşinci katında alfabeyiöğrenmeye başladığım o küçük özel okul öyle değildi. Alçacık birsandalyeye oturur, ağır ağır, özenle çizerdim harfleri taştahtaya,o zamanlar arduvaza taştahta denirdi, belki de onun neolduğunu bile bilmeyen bir çocuğun ağzından doğru düzgünçıkamayacak kadar iddialı bir kelimeydi arduvaz. Bu bana ait biranı, kişisel, bir resim kadar net; içine eşyalarımı koyduğum,kahverengi çuvalbezinden yapılma, omuzda taşımak için askısıda olan torbam da eksik değil o resmin içinde. Arduvazın üzerinekırtasiyecilerde iki cinsi satılan bir tebeşirleyazardım, bunlardan daha ucuz olan biri, üzerine yazdığım taşkadar sertti, oysa daha pahalı olan öteki beyazdı, yumuşacıktı,renginden dolayı "sütlü" derdik ona, tam olarak söylemekgerekirse, süt beyazına kaçan açık gri renkteydi. Ancak resmiokula girdikten sonra, o da ilk aylarda değil ha, parmaklarımsonunda dokunabilmişti daha güncel olan yazı tekniklerinin oküçücük harikasına.

Bugünün çocukları bunu nasıl kavrayacaklardırbilemiyorum ama, o uzak dönemlerde, bizim gibi çocuklar içinzaman, hepsi de bitmek bilmez bir şekilde ağır ağır sürüklenenözel birtakım saatlerden oluşuyor gibiydi. Bunlardan her birinin

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

49

Page 50: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

ancak altmışar dakikadan oluştuğunu artık çaresiz bir şekildeanlamaya başlamamız için aradan birkaç yıl geçmesigerekiyordu ve ondan daha da sonra, istisnasız bütün budakikaların altmışar saniyede sona erdiğinden emin oluyorduk...

Bir bakkal dükkânının kapısında annemle çekilmiş (vene yazık ki kaybolmuş) bir fotoğrafımız, Alto do Pina'da, Sabinode Sousa Sokağı'nda oturduğumuz zamana aittir; resimde annembir sırada oturuyor, ben de ayakta durup onun dizlerinedayanmışım, yanımızda da bir çuval patates var, üzerindeki elleyazılmış bir kâğıt, o zamanlar ve daha sonra da yıllar boyumahalle arasındaki dükkânlarda kullanılageldiği gibi, müşteriyedaha dükkâna girmeden önce malın fiyatını bildiriyor: kilosu50 kuruş. Görünüşüme bakılırsa üç yaşlarımda olmalıyım, bu dabenim en eski resmim olsa gerek. Francisco'nun, yani 1924'ünAralık ayında dört yaşındayken bronkopnömoniden ölenkardeşimin daha bebekken çekilmiş bir resmini de saklarım.Birkaç kez düşünmüşümdür o resmin benim olduğunu söyleyipböylelikle kişisel resim albümümü zenginleştirmeyi, ama bunuhiç yapmadım. Oysa dünyanın en kolay şeyi olurdu; annemlebabam bir kez öldükten sonra yalanımı meydana çıkaracakkimse kalmazdı, ama hayatını zaten kaybetmiş olan biriningörüntüsünü çalmak affedilmez bir saygısızlık gibi geldi bana,mazur görülecek tarafı olmayan bir rezillik olurdu bu. ÖyleyseSezar'ın hakkını Sezar'a vermek gerek, Francisco'ya da yalnızcaona ait olan şeyi.

Köydeki aileme geri dönüyorum. DedemJerönimo'nun Misericördia de Santarem Manastırınınkapısındaki turnikeli kapıya bırakıldığı söylenirdi, bunun böyleolduğuna da hiç kuşku yok, çünkü anneannem Josefa, belkikendisi de bilmediğinden ya da susmayı yeğlediğinden, fazlaayrıntıya girmeden birkaç kez bundan söz etmişti bana. Dedeminkız kardeşinin, yani araları açık olan büyük halam

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

50

Page 51: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

Beatriz'in doğumu ve hayatıyla ilgili olaylar hakkındaysa dahada az şey biliyordum. Ondan söz etmek, asılmış birinin evindeipten söz etmekten farksızdı. En şaşırtıcı soru da annemin nüfuskaydında ortaya çıkıyordu, çünkü meçhul bir büyükbabaylaBeatriz Maria'nın torunu olduğu yazılıydı nüfus cüzdanında.Kimdi bu kadın? Bu konuda en küçük bir fikrim bile yok, ama buisim benzerliği, hani eğer gerekecek olsa, Jerönimo'nunannesinin, yandaki evde oturan Beatriz'in de annesi olduğunudoğrulayacak kanıtlara bir yenisini eklemiş olurdu. Büyük halamBeatriz'in nüfus cüzdanı eğer elimizde olsaydı, bu sorunuhemencecik açıklığa kavuştururdu. Ama bütün bu hikâyedetuhaf olan bir konu daha var: Köyde oturmakta olan ve kimolduğunun bilinmesi için pek çok neden bulunan biri, neden kimolduğu bilinmeyen bir kişi olarak görünüyordu? Besbelli kidedem Jerönimo'nun annesi, oğlunu yanında alıkoymakistememiş ya da bunu yapamamış, bu yüzden de onu manastırınkapısına bırakmıştı, ama ben kızı Beatriz'e ne olduğunu da hâlâbilmiyorum. Acaba o da mı bir hayır kurumuna verilmişti?Görünüşe bakılırsa, kalpleri fethetmesiyle ve çam yarmasıgibi olmasıyla nam salmış olan, anneannem Josefa'nın sırvermesi sayesinde benim de kulağıma gelen o ünlü Berberi(herhalde Mağripli olsa gerekti), büyük halam Beatriz Maria'yı ikikez gebe bırakmıştı, meğer ki o ikisi arasındaki gözle görülürfarklılıklara rağmen -dedem uzun boylu, büyük halam kısacıktı-,iki kardeş ikiz olmasınlar, gerçi öyle olsa işler çok dahakolaylaşacaktı. Kimseyi asla aldatamayan bir şey varsa o da dışgörünüştü, yani fersahlarca öteden tanınabilen bir tür klaniçinde dedem Jerönimo'yla kız kardeşini, annemi ve onun bütünkardeşlerini, Maria Elvira'yı, Carlos'u, Manuel'i ve Maria da Luz'ubirleştiren aynı aile havasıydı (esmer ten, belirgin yüz hatları,küçük ve çekik gözler). Onları yaratan erkek soyu, o kıyıyöresinden biri değildi. Herhangi bir kimsenin

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

51

Page 52: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

düşünebileceğinin tersine, Azinhaga'dan gelip geçmesiyle ilgiliolarak ardında en küçük bir yazılı belge kalmamış gibi görünenMağripli büyük büyükbabam, ailemizin son derece mütevazısoyağacını süslemek için benim romantik bir uydurmam değil,doğrulanmış bir genetik gerçekti. Köyün dışında, söğüt ağaçlarıarasında bir kulübede yaşarmış, havlamadan sessizce bakarakgelen ziyaretçileri korkutan, onlar uzaklaşmadan daüzerlerinden gözlerini ayırmayan koskocaman iki köpeği varmış.Anneannem Josefa'nın anlattığına göre, o ziyaretçilerden biriölmüş ve oracıkta defnedilmiş. Adam, karısını neden baştançıkardığı (terbiyeli bir kelime kullanmış) konusunda Mağriplidenaçıklama istemek üzere gitmişmiş oraya ve göğsünün ortasınakurşunu yemiş. Katilin bu suçundan dolayı mahkemeyeçıkarıldığı konusunda hiçbir kayıt yok. Acaba kimdi bu adam?

Fernâo Lopes Sokağı'nın yanındaki Casal RibeiroBulvarı'nda paldır küldür düşmem de bir gerçekti, hem de en katıgerçeklerden biriydi, üstelik hem insanların esenliği hem deTanrı'nın inayeti açısından hayırlı olması gereken günlerdenbirine rastlamıştı, çünkü o gün, adaletin savunucusu ve neredeolurlarsa olsunlar unutulmuşların en büyük koruyucusu olanAziz Antonius yortusuydu. Belki de bu feci düşüş, yoldan gelipgeçenlerden dilendiğim birkaç kuruşun, binanın girişindedindar olsun olmasın bütün iyi insanlar için bir sığınak olanküçük mihrapta ibadete değil, karamela satın alıp en büyükgünahlardan biri olan oburluğumu doyuma ulaştırmaya yönelikolduğunun farkına varan ermişin alçakça bir intikamıydı (buolasılığı da göz ardı etmemek gerek). O üzücü olay şöylegelişmişti: Ben, mahalledeki meslektaşlarımla yarış halinde o herzamanki nakaratı yüksek sesle tekrarlayıp duruyordum: "AzizAntonius rızası için birkaç kuruş, Aziz Antonius rızası için birkaçkuruş," diye, tam o sırada Casal Ribeiro Bulvarı'nın öte yanındanyaşını başını almış bir beyefendinin geçtiğini gördüm, o uzak

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

52

Page 53: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

geçmişte Lizbon sokaklarında sık sık rastlanılan biçimde koyurenk giyinmişti, başında şapkası, elinde bastonu vardı. Onugörmemle, aynı sadakanın peşinde olan rakiplerimden öncedavranmak için koşmaya başlamam bir oldu. Bulvarda yolçalışması vardı, bütün taş döşeme kaldırılmıştı (galiba çarpıkçurpuk eski bazalt taşları asfaltla değiştiriyorlardı) ve yerde birtimsahın bile derisini sıyırabilecek kadar sert bir mıcır vardı. İşteorada ayağım takıldı, orada düştüm ve orada dizim patladı,sonunda bacağımdan aşağı şakır şakır kanlar akarak yerdenkalkabildiğimde, yaşlı başlı beyefendi bana baktı, yüzüne sahtebir merhamet ifadesi takındı, sonra belki de o terbiyesiz sokakçocuklarından öylesine farklı olan kendi sevgili torunlarınıdüşünerek yoluna devam etti. Dizimin acısından, amaaynı zamanda yerden kalkmam için bana en küçük bir yardımdabulunmayan birinin ayaklarının dibinde düşmüş olmaktangururum kırılmış olarak, ağlaya ağlaya eve kadar zorluklasürükledim kendimi, orada annem dizimi o kaçınılmaztentürdiyotla ve beni günlerce dizimi bükemez halde bırakacaksımsıkı bir bandajla tedavi etti. Şimdi düşünüyorum da bu üzücüolayın, henüz başlamakta olan dinsel eğitimimin gösterdiğidoğru yoldan ayrıldığım için gerçekleşmiş olması pek muhtemel.Aynı apartmanda, eğer yanılmıyorsam ikinci katın sol tarafında,son derece koyu Katolik bir aile oturuyordu (anne, baba, biroğlan, bir de kız çocuk); evin hanımı, benim genel olarakKilise'nin, özel olarak da Aşai Rabbani ayininin sırlarınıöğrenmeye başlamam için Bayan Piedade'ı ikna etmişti. Yaniuzun lafın kısası beni kilisede ayine götürmek istiyorlardı.Annem olur hanımefendi demiş, o nazik ve seçkinkomşuların oğluna gösterdikleri ilgi için teşekkür etmişti, amasonradan onu tanıdığım kadarıyla, hayatının son zamanlarındaartık dul kaldığında mahalledeki arkadaşlarıyla birlikte kiliseyegitmeye başlamış olmasının dışında, din konusu hiç ilgisini

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

53

Page 54: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

çekmediğinden kuşkucu olan annem, öyle sanıyorum ki burızayı, benim o ya da başka komşularla birlikte plaja gitmemeizin verebileceği aynı tavırla göstermişti. Şimdi benim çözmemgereken sorun, acaba bu olay o düşme olayından önce miolmuştu, sonra mı? Her ne zaman olduysa, beni ön sırada kendiyanlarına oturttukları halde, bir-iki kez kiliseye gitmem pek fazlabir gelecek vaat etmiyordu. Rahibin çömezi çıngırağı çalıp damüminler itaatkârlıkla başlarını önlerine eğdiklerinde, benbaşımı hafifçe yana çevirip görülmemesi gereken neler olupbittiğini anlamak için belli etmeden gözetlemiştim. Soruna geridönecek olursak, o düşme olayı eğer daha önce olduysa, demekoluyor ki beni ayine götürdükleri zaman ben, azizlerden birinedeniyle hayal kırıklığına uğramış ve geri kalan hepsinin aynıolduğuna inanmış olduğumdan oraya zaten tecrübe sahibi biriolarak gidiyordum. Yok eğer daha sonra olduysa, yediğim budarbe, beni cennete götürmesi gereken doğru yoldan ayrıldığımiçin bana verilmiş bir ceza olarak görülebilirdi, böyle birolasılıktaysa Tanrı, benim bir pagan olarak birkaç yıllık çıraklıkdönemimi göz önüne almadan, küçücük bir kabahatin kefaretinihepten ödeten son derece hoşgörüsüz biri gibi utanç verici birşekilde davranmış demekti. Öyle olup olmadığını hiçbir zamanbilemeyeceğim. Yine de unutmamak gerekir ki İlahi güçler, benive yine Femâo Lopes Sokağı'nın sakinlerinden olan ikiarkadaşımı hiç değilse bir kez olsun gözetmişlerdi. Nasılolduğunu hatırlamıyorum, evde bir av tüfeği kurşunu bulmuş,arkadaşlarıma göstermeye götürmüştüm; yalnızca göstermeklede kalmamıştım, bir komplo hazırlıyormuşuz gibiheyecandan zangır zangır titreyerek yakındaki merdivenlerdenbirinde bir araya gelmiş, içindeki barutla saçmaları dışarıçıkarmak için kurşunu açmıştık. Girişteki taşbasamakların üstüne oturarak, bir kibrit yakıp üstüne tutarsakne olacağını görmek için küçük barut kümesinin çevresini

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

54

Page 55: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

sarmıştık. Barutun birden parlaması pek önemsenecek türdendeğildi ama adamakıllı bir korku geçirmemize yetmişti.Yüzümüz ve ellerimiz yanmadıysa, kesinlikle Aziz Antonius yada onun o çok sayıdaki semavi meslektaşlarından biri mucizevielini bizimle patlamanın arasına koymuştu da ondan. Eğer öyleolduysa ben dizimdeki yarayı tercih ederdim.

Casal Ribeiro Bulvarındaki düşme olayını anlatmayıdüşündüğümde, Maria Natâlia Teyzemle birlikte VII. EduardoParkı'nda bir sokak fotoğrafçısı tarafından çekilmiş bir resimvardı aklımda; zengin evlerde çalışan ne kadar hizmetçi,Lizbon'un bütün kışlalarında da ne kadar er varsa hepsi pazargünleri mutlaka o parkta dolaşmaya çıkarlardı. Pek çok başkalarıgibi kaybolan o resimde, üzerimde gömlekle kısa pantolon vardı,dizlerime kadar çıkan siyah renkli çoraplarım beyaz bir lastikletutturulmuştu. iyi giyinme sanatının ana kurallarından biri,çorabın koncunu, görünmesin diye lastiğe sarmaktı, amagörünüşe bakılırsa ben sosyal yaşantının o rafine ayrıntılarıkonusunda henüz bilgi sahibi değildim. Sol dizimdeki kabukbağlamış yara açık seçik görülüyordu, ama Casal RibeiroBulvarı'ndaki yara değildi o. Ondan birkaç yıl sonra Gil VicenteLisesi'nin yakınlarında bir yerde olmuş, bir sağlık ocağındatedavi edilmişti. O zamanlar "kenet" denilen, aşağı yukarı pensbiçiminde bir metal parçası takmışlardı dizime, yaranınkenarlarını birleştirmek için iki kenarına saplanır, kenarlarınbirbirine değmesiyle yaranın kabuk bağlaması hızlandırılmışolurdu. Yaranın izi uzun yıllar silinmeden kaldı, hatta bugün bilehafif bir iz seçilebiliyor. O zamanlardan kalma bir başka yara izide, ta Mouchâo de Baixo'dayken, bir gün bir mantar parçasındankendime gemi yontayım derken usturayla açılan ince birçizginin izidir. Geminin içini oymak için usturanın ucunumantara batırırken, yayın yumuşaklığından ustura birdenkapanıverdi ve keskin kenarı, sağ elimin işaretparmağının dış

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

55

Page 56: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

kenarında, tırnağa yakın bir yerinde önüne ne geldiyse keserekkendine yol açtı. Neredeyse etimi doğruyordum. Sonra ozamanki mucizevi ilaçlardan biri olan kınaçiçekli alkolle iyileşti.Yara mikrop kapmadan mükemmel kapandı gitti. Zaten MariaElvira Teyzem benim iyi et tuttuğumu söylerdi.

Bay ve Bayan Formigalların evinde çalışırdı MariaNatâlia Teyzem (onlardan söz ederken hep çoğul kullanılırdı); birde sokak işlerine bakan bir hizmetçileri vardı, alışveriş etmek yada dışarıdaki başka işleri görmek için sokağa çıkan oydu.Hatırlıyorum da bir sabah (acaba iki haftada bir pazar günlerigezmeye gitmek için teyzemle buluşmaya mı gitmiştim?) evinmutfağındaydım (çünkü pırıl pırıl bakırdan çerçeveleriyle farklıbüyüklüklerdeki kapakları, üzerinde her zaman içinde sıcaksu bulunan kazanıyla oradaki siyah renkli ocak kadar benibüyüleyen başka bir şey hiç görmemiştim), yaşlı Bay Formigalçıkageldi, yanında da eşi Bayan Albertina, o da yaşını başınıalmış bir kadındı, ama gayet iyi görünüyordu. Aşçı kadınla ikihizmetçi -biri iç işlere, biri dış işlere bakan hizmetçiler-, reveransyaptıktan sonra bir kenara dizilip emirlerini beklemeyekoyuldular, ama saçları gibi bembeyaz bıyığı ve sivri bir sakalıolan Bay Formigal, Casal Ribeiro Bulvarı'nda dizimde açılanyarayı görmeye gelmişti yalnızca (sırf nezaketinden, yoksadoktor ya da hastabakıcı falan olduğundan değil). Tıpkı birkoruyucu havasında, acıyan gözlerle baktı bana ve sordu:''Demek dizkapağından yaralandın, öyle mi?" O cümleyi hiçunutmadım. Aslında yaralanmış olan dizkapağım değil dizimdi,ama o kelimenin kendi kişiliğine hiç yaraşmayan, fazlasıylaavam bir kelime olduğunu düşünmüş olsa gerekti. Gözlerimiörselenmiş eklem yerime indirerek bir tek "Evet efendim,"diyebildim. Yanağımı okşadı, sonra arkasında BayanAlbertina'yla birlikte çekip gitti. Gururdan göğsü kabarmış olanMaria Natâlia Teyzem, aşçı kadın ve dış işlere bakan hizmetçi,

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

56

Page 57: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

sanki kafamın üstünde semavi bir hale varmış, sanki iç işlerebakan hizmetçi kadının adı sanı olmayan yeğeninin içinde ozamana kadar hiç bilinmeyen hünerler ve değerler ansızıntomurcuklanmış da Bay Formigal'ın o bakımlı, bembeyaz elininyüzümü ve kısa kesilmiş saçımı hafifçe okşamasıyla sonundaçiçek açıvermiş gibi bakıyorlardı bana. Bay ve Bayan Formigallar,herhalde kilisede ayine gitmek için olacak, dışarı çıkmaküzereydiler, ama Bayan Albertina mutfağa geri döndü. Elinde birtorba dolusu çikolata vardı. "Al, bunlar senin, dizini bir an önceiyileştirsin," dedi, sonra arkasında tuvalet pudrasınınkokusundan bir iz ve dizkapağımı yerli yerinde bırakarak çekipgitti. Teyzem beyefendiyle hanımefendinin yatak odasınıgöstermek için beni o zaman mı yukarı çıkardı bilmiyorum, amasanmıyorum. Oda çok şatafatlıydı, ağır havalıydı, neredeysekilisenin içi gibiydi, her taraf kırmızı kadifeyle süslenmişti,yatağın başucu, yatak örtüsü, yastıklar, perdeler, sandalyelerinkumaşları. "Bunların hepsi en iyi cins Şam işi kadife, hem de enâlâsından," diye bilgi verdi teyzem, sonra ben ona yatağınayakucundaki kanepenin neden S biçiminde olduğunusorduğumda şöyle açıkladı: "Bu bir fiskos, beyefendi bir yanınaoturuyor, hanımefendi öteki yanına, böylece birbirlerinebakmak için kafalarını çevirmek zorunda kalmıyorlar, çokkullanışlı." Hazır oradayken bir denemek isterdim, ama MariaNatâlia Teyzem kapının eşiğinden içeri adımımı almama bile izinvermedi. O çikolatalarla başıma gelenleri ise hiç sormayın. Bayve Bayan Formigalların evinden çıkmadan önce birkaç tanesiniyemiştim de ağzımda sanki cennet taamıymış gibi bir tatbırakmıştı, ama Maria Natâlia Teyzem kesin bir dille açıkçauyarmıştı beni: "Sakın başka yeme, dokunabilir," diye, ben de herzamanki gibi uslu çocuk olduğumdan sözünü dinlemiştim.VII. Eduardo Parkı'nda elimde bir torba dolusu çikolatayla, hemde ağzıma atmam yasaklanmış olarak dolaştığımı hiç

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

57

Page 58: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

hatırlamadığıma göre, oradan dosdoğru Fernâo Lopes Sokağı'nagitmiş olmamız gerek; teyzem beni eve bırakmadan önce olanbiteni anlattı; mutfakta olanları, yeğenine gösterilen şefkati, BayFormigal'ın kafamı okşamasını, işte bu çikolataları dahanımefendi .verdi, ne kadar da iyi bir insan şu hanımefendidiye artık nasıl ballandıra ballandıra anlattığını tahminedebiliyorum. Derken gece oldu, o zamanlar müzikli oyunlarınmanilerini dinlemek için radyomuz olmadığından tavuklar gibierkenden yattığımız için annem de beni yatmaya göndermektefazla gecikmedi. Annemlerle ben aynı odada yatardık, onlarkendi çift kişilik yataklarında, ben de eğik olan çatının en alçakyerinde küçük bir sedirde, daha doğrusu açılır kapanır birkaryolada. Öteki tarafta, duvara dayalı bir sandalyenin üzerinde,canımın o kadar çektiği bir torba dolusu çikolata duruyordu.Annemle babam yattıklarında -her zamanki gibi önce babam,sonra da bulaşıkları yıkamaya ya da bir çorap yamamayakoyulan annem yatmıştı ben gözlerimi yummuş, uyur gibiyapıyordum. Işığı kapatıp uykuya dalmışlardı, ama beni bir türlüuyku tutmuyordu. Gecenin geç bir saatinde, oda karanlıklariçindeyken, usulcacık yatağımdan kalktım, ayaklarımın ucunabasa basa çikolata torbasına kadar gittim, sonra üç adımdasessizce yatağıma dönüverdim, çarşafın altına girerek o nefisçikolataları mest olmuş bir halde yemeye koyuldum, ta kisonunda kendimden geçene kadar. Sabahleyin gözlerimiaçtığımda, akşamki ziyafetten arta kalan ne varsa hepsinigöğsümün alt tarafında ezilmiş bir halde buldum, cıvıyıp yapışyapış olmuş bu kahverengi çikolata hamuru o güne kadargördüğüm en pis, en iğrenç şeydi. Hem üzüntümden, hem deutancımdan ve hayal kırıklığından öyle çok ağladım ki, belki debu yüzden annemle babam beni ne cezalandırdılar ne deazarladılar. Gerçekten de bu talihsiz olaydan dersimi almıştım.Oburluğun cazibesine kapılmıştım ve oburluk beni dayak

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

58

Page 59: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

yememe gerek kalmadan cezalandırmıştı.Arada bir pazar günleri öğleden sonra kadınlar vitrinlere bakmakiçin Baixa'ya inerlerdi. Genellikle yayan olarak giderler, bazentramvaya binerlerdi, o yaştayken başıma gelebilecek en kötüşeydi bu, çünkü o sıcak havada içerideki neredeyse iğrençdenebilecek kokudan çok geçmeden başım döner, mideminbulanmasıyla birkaç dakika içinde kusardım. O konuda çoknazenin bir çocuktum. Bu koku hoşgörüsüzlüğü (buna dahabaşka ne ad verebileceğimi bilmiyorum) zamanla azalmıştı, amayıllar boyu tramvaya biner binmez başımın dönmeye başladığıkesin. Bana acıdıklarından mı, yoksa bacaklarını biraz hareketettirmek istedikleri için mi, nedeni her neyse, o pazar günüyayan olarak inmiştik Fontes Pereira de Melo Bulvarından aşağı,sonra Liberdade Bulvarı'na, en sonunda da Ali Baba'nın endeğerli hâzinelerinin sergilendiği Chiado'ya çıkmıştık, annem,Conceiçâo, sanıyorum Emilia da vardı, bir de ben. Vitrinlerihatırlamıyorum, zaten amacım onlardan söz etmek değil,o dakikalarda aklımı meşgul eden çok daha ciddi meseleler vardı.Grandella Mağazalarının kapılarından birinde adamın biri balonsatıyordu, ya kendim istediğim için (ki bundan çok kuşkuluyum,çünkü ancak kendisine bir şeyin verileceğini uman kişi onuistemeyi göze alır) ya da belki annem istisnai bir şekilde banaherkesin ortasında bir sevgi gösterisinde bulunmak istemişti, obalonlardan biri benim elime verildi. Hiç hatırlamıyorum, yeşilmiydi yoksa kırmızı mı, sarı mıydı mavi mi, yoksa yalnızca beyazmıydı? Ondan sonra olan şey, gözlerime sonsuza dek kazınmışolması gereken o rengi belleğimden silip götürecekti, çünkü nede olsa o benim altı ya da yedi yıllık ömrümün tamamında sahipolduğum ilk balondu. Artık eve dönmek üzere Rossio'dayürüyorduk, ben sanki bütün dünyayı bir ipin ucuna bağlıolarak havada götürüyormuşçasına gururluydum, tam o sıradabirden birinin arkamdan güldüğünü duydum. Dönüp bakınca

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

59

Page 60: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

gördüm. Balon sönmüş, ben farkına varmadan yerlerdesürünmekten pis, buruşuk, biçimsiz bir şey olup çıkmıştı,arkadan gelen iki adam da gülerek parmaklarıyla benigösteriyorlardı, herkesin içinde rezil olan beni. Ağlamadım bile,ipi elimden bıraktım, sanki bir cankurtaran simidiymiş gibiannemin koluna yapışarak yürümeye devam ettim. O pis,buruşuk, biçimsiz şey aslında bütün dünyaydı.

Aşağı yukarı o dönemlerde bir gün Mafra'ya geziyegitmiştik. Azinhaga'da doğmuştum, Lizbon'da oturuyordum vebu kez, kim bilir belki de kaderin bir cilvesiyle, o zamanlaranlamını kimsenin çözümleyemeyeceği bir kaş göz hareketisonucu, elli yıldan fazla bir süre sonra bir yazar olarakgeleceğimin kesin olarak kararlaştırılacağı bir yere beni gezmeyegötürmüşlerdi. Barataların da bizimle geldiklerinihatırlamıyorum. Dahası babamın bir tanıdığının bizi orayaarabasıyla götürdüğünü hayal meyal hatırlıyorum, o kadar ki okişinin hayatımızdan geçerken geride başka bir iz bırakmadığınıbiliyorum. O kısa geziden (manastıra girmemiş, büyük kiliseyişöyle bir dolaşmıştık) aklımda kalan en canlı anı, içeri girince soltaraftaki, yani sanıyorum kilise dilinde İncil tarafı denilenyerdeki ikinci şapele yerleştirilmiş olan, hâlâ da orada duran birAziz Bartolomeus heykeli olmuştur. Yaşım dolayısıyla heykellerâlemi konusunda öylesine bilgisiz bir halde orada dolaşırken,şapelin içinde de öylesine az ışık varken, rehberin gevezeliği ve ozavallı din şehidinin elleri arasında tuttuğu (mermerden de olsa)pörsümüş deri kıvrımlarını işaret ederkenki etkileyicihareketi olmasaydı, herhalde bahtsız Bartolomeus'un derisininyüzülmüş olduğunun farkına bile varmayacaktım. Ne korkunçşeydi. Manastır Güncesi'nde Aziz Bartolomeus'dan söz edilmez,ama 1980 ya da 1981 yıllarına doğru sarayın o muazzamkütlesini ve büyük kilisenin kulelerini bir kez daha seyrederkenyanımdakilere, "Günün birinde bunu bir romanımın içine

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

60

Page 61: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

koymayı isterdim," dediğimde, o acılı anın anısınınkafamın içinde bir yerde pusuda beklemekte olması pekmuhtemel. Yemin etmiyorum, yalnızca muhtemel olduğunusöylüyorum.

İki ile dört-beş yaşlarım arasındayken anneminkucağında bazı yolculuklar yapmış olmalıyım. Eskiden omzundaçapasıyla kaba saba bir ırgat, şimdiyse bir devlet memuru, yanibaşkentle ilgili olarak anlatılacak bir sürü yeni haberle doludağarcığıyla çiçeği burnunda bir polis memuru olan babamınyıllık izinlerini Lizbon'da geçirmesi mantıklı olmazdı, çünkü onaasıl saygınlık kazandıracak şey, eski iş arkadaşlarının karşısınaçıkıp kibar laflar etmek ya da hiç değilse fazla taşralıgörünmemek için şivesini elinden geldiğince düzeltmek ve birmeyhanenin samimi havası içinde bir-iki kadeh atarken onlarakadınlarla ilgili hoşlarına gidecek öyküler anlatmak olurdu, hanikimden olduğunu asla itiraf etmese de polisten göreceği belli birkorumanın karşılığını bedeniyle ödeyen bir fahişenin, hattaFigueira Meydanındaki pazarda kolay lokma olan bir satıcıkadının hikâyesi türünden şeyler. Uzun yıllar sonraanneannemin anlattığına göre, bana baksın diye onun yanınabıraktıklarında beni dış odada yere serilmiş bir battaniyeninüzerine oturtur, oradan arada bir seslendiğimi duyarmış:"Anâne, anâne!" diye. "Ne istiyorsun yavrum?" diye sorarmış. Bende gözyaşları içinde, sağ elimin başparmağını emerek (sağeliminki miydi?) cevap verirmişim: "Kaka istiyorum," diye. Amabenim imdat çağrıma koştuğunda iş işten geçmiş olurmuş."Çoktan altına etmiş olurdun," derdi anneannem, gülerek. Yaniannem, Francisco ve ben 1924 ilkbaharında Lizbon'agittiğimizde benim hayat tecrübem bir buçuk yıldan fazladeğilken, başkalarıyla iletişim kurma yeteneğim pek de gelişmişolamazdı. Bu yüzden, demin bahsettiğim açık saçık olaylarınsonradan, tatilleri geçirmek için Azinhaga'ya gidişlerimizde

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

61

Page 62: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

gerçekleştiğini tahmin ediyorum, annem beni anneannemJosefa'ya emanet ederek gençlik arkadaşlarıyla hasret gidermeyekoşar, onlara uygarlıkla ilgili olarak kendi deneyimlerini anlatır,hatta gururu ve utancı konuşmasına engel olmazsa, Lizbon gibibüyük bir metropolde erotik eğlencelerle doğru yoldan sapmışbir kocanın kötü muamelesini de bunların arasına katardı. Öyletahmin ediyorum ki bu üzücü sahnelerin şaşkın ve korkmuştanığı olduğumdan ben ömrümde asla bir kadına elkaldırmamışımda. Bunlar bana ibret olmuştur.

Evde işler iyi gitmediğinde kadınların falcıya gittiklerizamanlardı bunlar. Biz daha Fernâo Lopes Sokağı'nda otururken,annemin odaya kapanıp uzun uzadıya okuduğu duaları veyaktığı tütsüleri hatırlıyorum; koyu renkli birtakımküçücük, yuvarlak tohumları ocaktaki korların üzerine atarkenbir yandan da şu sözlerle başlayan bir büyü duası okurdu:"Kokalar, benim kokalarım, hem de ayrıca..." O sonu gelmeyenduanın gerisini hatırlamıyorum, ama o tohumların kokusunuöyle yoğun olarak hatırlıyorum ki, şu anda bile buram buramburnumda. Aynı zamanda hem iç bayıltıcı hem de başdöndürücü kokusuyla insanı sersemleten, sağlıksız, ince birduman çıkarırlardı. Onların nasıl "kokalar" olduğunu hiçanlayamamışımdır, herhalde Şark işi bir şey olmalıydılar. Belkide bu hatırladıklarım yüzünden olacak, günümüzde tinsel biratmosfer yarattıklarını sanarak, bazı evlerde son derece ağır birkoku yayan Doğu kökenli günlüklerle havayı arındırmalarına hiçdayanamam...

Bir gün, Maria Elvira Teyzem, Jose Dinis ve ben,Mouchâo de Baixo'da bir kavun tarlasındayken, nasıl olduhatırlamıyorum, ama eminim öyle sıradan bir rastlantı değildi,Alice ve annesi babasıyla karşılaştık ve benim o kindar kuzenim,kızın ona gösterdiği ilgiden çok daha fazlasını bana gösterdiğinigörünce, ondan bekleneceği gibi öyle bir kıskançlık krizine

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

62

Page 63: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

tutuldu ki, elindeki kavun dilimini tutup suratıma fırlattı.Yüzüme nişan almıştı ama isabet ettiremedi, yalnızcagömleğime geldi kavun. Dedim ya, her şey için ve bir hiçyüzünden kedi köpek gibi durmadan didişirdik. Ama bu kezsorun Alice'ti, Şimdiye kadar yaptığımdan daha ayrıntılı birşekilde ondan söz etmemin zamanı geldi. O olaydan bir süresonra (sanıyorum bir sonraki yazdı) biz üçümüz, kızın ailesinintaşınmış olduğu (daha önce Alpiarça'da oturuyorlardı) Vale deCavalos'a gittik, hatta eğer belleğim beni fazla yanıltmıyorsa,onları evlerinde de ziyaret ettik. (Olayların bu şekildegeliştiğinden kesin olarak emin değilim, ama nasıl olduysa oldu,bir fırsat çıkmıştı da -işte belki de o zaman olmuştu bu-,patikalardan ve kestirme yollardan tarlalar arasından geçerekMouchâo de Baixo'dan Vale de Cavalos'a giden bir yolukeşfetmiştim.) Derken, bir-iki hafta sonra orada bir şenlikkutlanıyordu, ben de ne yapıp edip Alice'i görmem gerektiğinekarar vermiştim. On beş yaşımdaydım, o yaz on altı yaşımıdoldurmama az kalmıştı. Tejo üzerindeki gezintilerim, Graviel'inkıyıya demir atmışken yerdeki küçük taşlara dibi sürten sandalı,alacakaranlıktaki solgun ışık, gidiş-dönüş yaptığım uzunyürüyüşler gibi duygusal birtakım serüvenlerimle ilgilihikâyeleri bu kitabın ilk sayfalarında bırakmıştım. Bu yüzdenonları tekrarlayacak değilim, şimdi madalyonu çevirip öbüryüzünü gösterecek cesareti bulmam gerekiyor. Köy meydanındadans ediliyordu, yerel filarmoni bandosu bu vesileye yaraşır bircoşkuyla çalıp duruyordu. Alice'le konuşmuştum, beni fazlaaşırıya kaçmadan iyi karşılamıştı, onunla dans etmiştim(eğer ona dans denilebilirse, benim onu idare etmemden dahafazla o beni idare ediyordu; eminim diyemeyeceğim ama öyleolduğundan kuşkulanıyorum, bir ara yakınımızda dans etmekteolan bir kız arkadaşına ne yaparsın gibilerden bir işaret yaptı). Ensonunda, artık geç bir saatte (Alice'ten sonsuza dek vazgeçmeme

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

63

Page 64: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

onun bu hareketinin neden olduğunu bugün artık biliyorum),yenilgiyi kabul edip kızın yanından ayrıldım. Daha birkaç yılönce karanlıkta ve onun yarattığı canavarlar karşısındakorkudan tir tir titrerken, hışırtılar ve gölgelerle dolu o geceniniçinde nasıl olup da kaybolmadığımı hâlâ merak ederim.Yürüyüşümün sonunda bacaklarım şişmiş olarak bitkin birhalde sığındığım o kaba saba ahşap kulübe, sonradanöğrendiğime göre, eniştem Francisco Dinis'in çiftliğin içindegeceleri dolaşırken mola verdiğinde girip dinlendiği bir yerdi.Karnım acıktığından içeride el yordamıyla yiyecek birşeyler arandım, daha önce sözünü ettiğim ve sabahleyin artanınıyediğimde anlama fırsatını bulacağım gibi küflenmiş olan omısır ekmeği parçasını bulabildim bir tek. Portatif yatağın şiltesiyoktu, ama yorgun kemiklerimle uzandığım yaprak tabakasıhoş kokuyordu. Sabaha kadar kalan birkaç saati uyuyarakgeçirdim, sabahleyin eniştem çıkageldi. Yanından hiçayrılmayan köpeğinin havladığını duydum -adı Pilot'tu-, uykumahmurluğu içinde gözlerim ışıktan kamaşarak kulübedendışarı çıktım. Mouchâo de Baixo'ya vardığımda başımdan geçenmacerayı Maria Elvira Teyzemle José Dinis'e anlattım, yaşadığımduygusal fiyaskonun sonunda gururumun kırıldığını ele verecekher türlü ayrıntıyı atlamaya özen gösterdiğimden, kuzenimbüyük bir öfkeyle dinlemişti beni. Alice kendisini dansakaldırmamı istemişti ve ben dans etmeyi bilmiyordum. Terzibenden daha talihli çıkmıştı. Hiçbir zaman öğrenemeyeceğimama acaba kız da talihli miydi, Allah bilir.

Balık tutmakta hiçbir zaman usta olamamışımdır.Kendi yaşıtım olan ve benimkiler kadar mütevazı olanaklarasahip herhangi bir çocuk gibi, misinasının ucuna olta iğnesi,kurşunu ve mantarı bağlı olan sıradan bir kamış kullanırdım,yani sonraları bizim oralarda ortaya çıkacak olan ve ben artıkepeyce büyüyüp balıkçılık hayallerimi bir yana bıraktığımda

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

64

Page 65: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

yöredeki bazı meraklıların ellerinde görme fırsatını bulduğum omodern gereçlere benzer bir yanı hiç yoktu. Bu yüzden de benimtuttuklarım, birkaç sazanla az sayıdaki küçük boy bıyıklı sirozunve boşa harcanmış pek çok saatin ötesine hiçbir zaman geçmezdi(daha doğrusu boşa geçmiş denemezdi, çünkü ben hiç farkınavarmadan, gelecekte benim için daha az önemli olmayacakşeyleri "tutuyordum": hayalleri, kokuları, sesleri, esintileri,duyguları). Güneş tepemde fazla kaynamıyorsa güneşin altındaya da herhangi bir ağlayan söğüdün gölgesinde oturupbeklerdim balık oltaya gelsin diye. Genellikle, suyun kenarınaoturmuş olarak, "bizim köyün suyu"nda, yani Almonda'daavlanırdım akşamüstleri, çünkü hava çok sıcak olduğundabalıkların taşların arasına girdiklerini ve oltaya gelmedikleriniherkes bilirdi. Kimi zaman da bizim suyun ötekiyle birleştiğiyerde, buradaki ya da karşı taraftaki kıyıda oturur, belirli bazızamanlarda da daha uzaklara doğru kürek çekerek Tejo Irmağı'nıgüneye doğru geçip en hoşuma giden şekilde, sanki bir gölgeliğinaltındaymışım gibi kıyıdaki kum çıkıntılarının gölgesinesığınırdım. O yörelerin en tecrübeli balıkçıları, kendi yöntemleri,kendi stratejileri, kendi sihirli becerileri olduğunu söyleyerekböbürlenirler, bunlar genellikle bir sezon sürdükten sonra herdefasında bir öncekilerden daha etkili olan başka yöntemlere,başka stratejilere, başka sihirli becerilere bırakırlardı yerlerini.Ben bunların hiçbirinden yararlanmayı asla becerememişimdir.Bunlardan aklımda kalan en sonuncusu, ünlü bir gül fidanıtozuydu (o zamanlar duyduğum, bugüne kadar da sürmüş olanmerakım, bu işten anlayanların gül fidanının neresini tozhalinde püskürtüyor oldukları konusundaydı; çiçeği olduğunainanmak geliyor içimden); şiirsel bir tuzak olarak daha öncedensuya atılan bu toz sayesinde balıklar, biraz yersiz bir benzetmeolursa kusura bakmayın ama, sığırcıklar gibi tuzağayakalanıveriyorlardı. Zavallı ben, bu işe layık olmayan

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

65

Page 66: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

parmaklarımla hiçbir zaman dokunabilmiş değildim o altıntozuna. Zaten Tejo'nun balıkçılık tarihindeki en büyük (ama aslagözle görülmemiş olan) bıyıklı siroz karşısında uğradığımbaşarısızlığın nedeni de herhalde buydu. O üzücü olayı en basitşekilde anlatayım: Elimde balık tutma gereçlerimle Almonda'nınöteki suyla birleştiği yere gitmiştim, "ırmak ağzı" dediğimizyerde kumdan dar bir uzantının üzerinden o dönemde Tejo'yageçilirdi, işte orada duruyordum, gün ışığı artık çekip gitmeküzereydi ve oltanın mantarı suyun altında en küçük bir hareketbelirtisi göstermemişti, sonra birdenbire, iğneye takılan balığınçırpınışlarını bildiren o heyecanlı titreyişten eser olmadan,oltayı neredeyse elimden söküp alırcasına suyun derinliklerinedalıverdi. Oltayı çektim, o da beni çekti, ama bu mücadele fazlauzun sürmedi. Belki misina pek iyi bağlanmamıştı ya da belkiçürümüştü, şiddetli bir çekişle balık, iğneyi de, mantarı da,kurşunu da, hepsini birden alıp götürdü. Şimdi siz düşünebiliyormusunuz benim ne hale geldiğimi? Irmağın kıyısında, onamussuzun saklanmış olması gereken yerde, elimde hiçbir işeyaramayan o gülünç kamışla, ne yapacağımı bilemez halde,yeniden durulmuş olan sulara bakakalmıştım. işte o sıradaömrümdeki en saçma fikir geldi aklıma: koşa koşa eve gidipoltayı yeniden hazırlamak ve o canavarla kesin olarakhesaplaşabilmek için ırmağa geri dönmek. İyi güzel de,anneannemlerin evi benim bulunduğum yerden birkilometreden fazla uzaklıktaydı; o bıyıklı sirozun, yeni tayınıgelene kadar, yalnızca balık yemini değil aynı zamanda iğneylekurşunu, hatta o arada mantarı da sindirmekle vakit geçirerekbeni bekliyor olacağı gibi saçma bir umuda kapılmak için insanınhepten salak olması (ya da en azından saf olması) gerekirdi. Yinede, bütün mantık ve sağduyu kurallarının tersine, ırmağınkıyısından bir koşu tutturdum, yolu kısaltmak için zeytinliklerinve anızla kaplı tarlaların içinden geçtim, soluk soluğa evin içine

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

66

Page 67: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

dalarak, bir yandan oltayı hazırlarken anneanneme olanlarıanlattım, o da bana balığın hâlâ orada olduğuna inanıpinanmadığımı sordu, ama ben onu duymuyordum, duymakistemiyordum, duyacak halde değildim. Aynı yere geri döndüm,güneş batmıştı bile, oltayı atıp bekledim. Dünyada suyunsessizliğinden daha derin bir sessizlik olduğunu sanmıyorum. Osaatte onu duymuş, bir daha da unutmamıştım. Yalnızcasuyun akıntısının bir parçacık salladığı mantarı seçemeyecekhale gelene kadar kaldım orada ve sonunda, ruhuma işlemiş birhüzünle, oltayı toplayarak eve döndüm. O bıyıklı siroz çok uzunyaşamıştı, o kadar güçlü olmasına bakılırsa çok iri bir balıkolmalıydı, ama eceliyle ölmeyeceği kesindi, günün birinde birisionu avlayacaktı. Yine de,her ne olursa olsun, benim olta iğnemtakılmıştı solungaçlarına, benim işaretimi taşıyordu, benimdi o.

Günlerden bir gün Tejo'nun ağzında balık tutmayagitmiştik, bir kerecik olsun Jose Dinis'le barış halinde, uyumiçindeydik (ırmağın ağzında olduğumuzdan kuşkuluyum, çünküne o kadar uzaklara yürümüştük ne de o yöne de gitmiştik;herhalde yaz sıcaklarının kurutamayacağı kadar derin olan veyükselen sularla birlikte sürüklenerek gelmiş birkaç balıksürüsünün bulunduğu bir su birikintisi olsa gerekti), bir-iki sıskabalık yakalamıştık ki, aşağı yukarı bizim yaşımızda iki oğlançıkageldi, Mouchâo de Cima'dan olsalar gerekti, bu yüzden de, birtaş atımı uzaklıkta bulunmasına rağmen onları tanımıyorduk(tanımamız da pek tavsiye edilmezdi ya). Bizim arkamızda birvere oturdular ve her zamanki konuşma başladı: "E, balık var mıbari?"', biz de “Eh şöyle böyle' dedik, onların güvenini kazanmayakesin kararlı olarak. Yine de, bize gülmesinler diye, tuttuğumuziki parçanın kazanın içinde olduğunu söyledik. Kazan dediğimizşey, silindir biçiminde bir teneke kutuydu, üzerine oturan birkapağı vardı, bir de kolumuza asmaya yarayan yuvarlak teldensapı. Genellikle bir sopanın ucunda omuzda taşınan bir tür

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

67

Page 68: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

sefertası olan bu kutuların içinde ırgatlar tarlaya giderkenyiyeceklerini taşırlardı, her birinin olanaklarına göremevsiminde soğuk domates çorbası, kuru fasulye çorbası, artıkne olursa. Göründüğümüz kadar beceriksiz olmadığımızı açıkçabelli ettikten sonra, suyun kurşun gibi ağır yüzeyinde hiçkıpırdamadan duran mantarlara çevirdik dikkatlerimiziyeniden. Ortalığı bir sessizlik kaplamıştı, vakit geçip gidiyordu,bir süre sonra ikimizden biri dönüp arkasına baktığında o ikisiartık orada değildi. Yüreklerimiz hop etti, gidip kazanın kapağınıkaldırdık. O iki balığın yerinde iki dal parçası yüzüyordu suyunüstünde. O iki haylaz, en küçük bir ses çıkarmadan, kutununkapağını nasıl açıp da balıkları oradan alıp atmışlardı, bugünekadar anlayabilmiş değilim. Eve dönüp de başımıza gelenlerianlattığımızda, Maria Elvira Teyzemle Francisco Eniştem bizimhesabımıza gülmekten katıldılar. Şikâyet edecek halimiz yoktu,bunu hak etmiştik.

Avcılık yeteneğimin balıkçılık becerilerimin de altındakaldığı gerçeğini söylemek zorundayım. Bir defasında sapanımlabir serçe avladığım olmuştu, ama onu o kadar isteksizce veöylesine acıklı bir şekilde öldürmüştüm ki, günün birindepişmanlıktan kıvranarak içimi döktüğüm bir yazımda bu iğrençolayı anlatmaktan kendimi alamamıştım. Yine de, gökteki minikkuşlara karşı nişancılığım her zaman fiyaskoyla sonuçlanmışolsa bile, Almonda'daki kurbağalar konusunda hiç de öyle olmaz,hem isabetli hem de acımasız olan sapanımla onları kırıpgeçirirdim. Doğrusu çocuklardaki acımasızlığın haddi hesabı yok(büyüklerinkinin de sınırsız olmasının en büyük nedeni de buzaten): Dalgalanan balçığın üzerine güzelce oturup aynı zamandahem yukarıdan gelen sıcacık havanın, hem de aşağıdan gelenserinliğin tadını çıkararak güneşlenen o masum kurbağalarınbana ne zararı vardı ki? Attığım taş vınlayarak gidip tam yerineisabet eder, bahtsız kurbağalar hayatlarının son perendesini

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

68

Page 69: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

attıktan sonra sırtüstü düşüp ayakları havada kalırlardı. Oölümlerin failinde merhametten eser olmadığı gibi, ırmak dadöktükleri azıcık kanı alıp götürür, o arada ben de, zaferkazanmışçasına bir edayla, aptallığımın bilincine varmaksızın,yeni kurbanlar peşinde ırmağın bir aşağısına bir yukarısınadolaşıp dururdum.

Ne gariptir ki başka yerlerdeki başka insanların '"terzikadın"dan söz ettiklerini hiç duymadım. Vaktinden önce akılcıolduğumu daha o küçük yaşlarımda kaç kez göstermiş biri olarak(hani kilisede ayine gittiğim zaman, çıngırak çalındığındaneyi görmemi istemediklerini anlamak için başımı yana çeviripbaktığım o sapkınlık öyküsü var ya, onu hatırlamak yeterli), o"terzi kadın" ın olsa olsa bir "tahta böceği" ya da ona benzer birhayvancık olacağını düşünmüş, hatta hatırladığım kadarıylabunu anneme de söylemiştim; ama tümüyle yersiz birdüşünceydi bu, çünkü "tahta böcekleri" (yani bildiğimiz tahtakurtları), modern betonların çimentoları kadar olmasa da, ozamanki kemirilmesi zor olan kaba saba yapı harçlarının içindeyaşayamazlardı.Öyleyse neydi bunlar? Evin sessizliği içinde birara annem, sanki dünyanın en doğal şeyini söylermiş gibi şöylederdi: "işte yine başladı o terzi kadın." Ben de kulağımı duvardaonun işaret ettiği yere yaklaştırır, orada bir dikiş makinesininyanılgıya meydan vermeyen sesini duyardım, yemin ediyorumki duyardım, hani şu pedallı olan makinelerden (zaten başkasıyoktu ya), onun dışında arada bir de yine ona özgü bir başka sesdaha duyardım, sanki sürüklenir gibi bir ses, terzi kadın iğneninhareketini durdurmak için sağ elini kaldırıp tekerleğedokundurduğunda çıkan fren sesi. Lizbon'dayken deduymuştum onu, ama Azinhaga'da anneannemlerin evindeykende duymuştum, anneannem Josefa, Maria Elvira Teyzeme şöylederdi: "İşte terzi kadın, bak yine başladı." Kireç badanalı duvarınmasum beyazlığından çıkan sesler aynı seslerdi. O zamanlar

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

69

Page 70: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

bana yaptıkları masalsı -başka türlü olamazdı- açıklama, net birşekilde duyduğumuz o şeyin, pazar günü çalışmış olan imansızbir terzi kadının acıklı alınyazısının sonucu olduğubiçimindeydi; bu büyük kabahati yüzünden evlerin duvarlarınıniçinde sonsuza dek makinede dikiş dikmeye mahkûm edilmişti(ama yargıcın kimliği hakkında hiçbir kayıt yoktu). Pazar günleriçalışmak ihtiyacında olan herhangi bir Hıristiyan'ı hiç acımadanve kılı kıpırdamadan cezalandırma merakı, uzak geçmişte birbaşkasını daha kurban seçmişti kendine: Ay'daki adam, haniburadan aşağıdan bakıldığında son derece belirgin bir şekildegördüğümüz, sırtında bir çalı çırpı demeti taşıyan şu adam, kötüörnek olmaya devam etmekten kendilerini alamayanpervasızlara ibret olsun diye, o yükü sonsuza kadar taşımaküzere yerleştirilmişti oraya. Duvarların içindeki "terzi kadın"ageri dönecek olursak, dünyada ne haltlar olup bitti de öylesineortadan kayboluverdi bilemiyorum, çünkü yetmiş yıldan fazlaoluyor, ne onun sesini duyuyorum ne de ondan söz edebilecekbirine rastladım. Belki de ceza indirimine uğramıştır. Eğer öyleolduysa, umarım aynı merhamet Ay'daki adama da gösterilir.Zavallıcık artık yorulmuştur.Hem de onu oradan indirecek olsalar, o gölgeyi oradan yoketseler, Ay daha fazla ışık verir, bu işten hepimiz kazançlıçıkardık.

Dedim ya, anneannemlerin evine Küçük Ev derlerdi,bulunduğu yerin adı da Taksim'di, belki de karşısındaki seyrek vedağınık zeytinlik (sonradan futbol sahası olmuştu, sonzamanlarda da park yapıldı) başka başka kimseler arasındataksim edilmiş olduğundandı: Sanki ağaçlar yerine sığırlar sözkonusuymuş gibi, zeytin ağaçlarının gövdelerine sahiplerininadlarının baş harfleri kazınmıştı. Ev, o zamanlar yapılageldiğigibi son derece kaba saba, tek katlı kerpiç bir binaydı., amazemini, ırmağın yükselmesine karşı bir önlem olarak, yerden bir

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

70

Page 71: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

metre kadar yükseltilmişti, hiçbir penceresi bulunmayan körcephesinde geleneksel küçük bir kapıdan başka bir şey yoktu,içerisi geniş iki bölümden oluşuyordu, sokağa baktığı için dış odadenilen bir tanesinde iki yatakla birkaç sandık -belleğim beniyanıltmıyorsa üç tane sandık-dururdu, onun devamında damutfak yer alıyordu; ikisinin de tepesinde çatı boşluğu vardı vezeminleri topraktandı. Geceleri, gaz lambası söndürüldüğünde,çatıdaki çatlakların arasından serseri bir yıldızın ışıltısıseçilebilirdi. Dedem, belirsiz aralıklarla, belki iki ya da üç aydabir, dış odanın zeminini çamurla sıvardı. Bir kova suyun içindeyeterli miktarda çamuru eritir, sonra dizleri üzerine çökerek,çamurlu karışımın içine batırdığı bir bezle kollarını bir o yana birbu yana gezdirir, ön taraftan başlayıp arkaya doğru gelerekzeminin her yanını yeni bir çamur tabakasıyla kaplardı. Çamurtamamen kurumadıkça üstüne basmamız yasaktı. O ıslakçamurun kokusu hâlâ burnumda, suyu buhar olup uçtukçayavaş yavaş solan o kırmızı renk de hâlâ gözlerimin önündedir.Hatırladığım kadarıyla mutfak hiç çamurla sıvanmazdı,süpürülmesine süpürülürdü ama yine de aşırıya kaçmadan.Çamurla sıvandığı asla görülmemişti. Dış odada, yataklarlasandıklardan başka ham ahşaptan, yani boyanmamış bir masavardı, bu yüksek ayaklı masanın üzerinde de kenarlarızımparalanmış, cıvalı sırları yer yer dökülmüş eski bir ayna, birşapel saati ve hiçbir değeri olmayan birkaç ıvır zıvır dururdu.(Çok sonraları, kırk yaşımı çoktan aştığım zamanlarda,Lizbon'daki bir antikacıdan ona benzer bir saat satın almıştım,sanki çocukluğumdan ödünç alınmış bir şeymiş gibi onu hâlâsaklarım.) O ayna, yine boyalı olmayan, küçük, kaba saba birtuvalet masasının parçasıydı; ortadaki bir, yanlardaki ikişerçekmenin içi, hiçbir işe yaramayan ve yıldan yıla gözle görülürhiçbir değişikliğe uğramayan ufak tefek şeylerle doluydu.Masanın üzerindeki beyaz duvarda, tıpkı yüzlerden oluşan bir

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

71

Page 72: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

galaksi gibi aile resimleri yer almıştı; dış odanın kireç badanalıduvarlarına onları süs eşyaları olarak dağıtmak kimsenin aklınagelmemişti. Mihraptaki azizler gibi duruyorlardı orada; ortak birkutsal emanet odasındaki yerleri değiştirilemez sabit eşyalargibiydiler. Mutfak bizim bütün dünyamızdı. Orada iki taneyatak, düzgün olmayan zeminde sallanıp duran ve kımıldamasındiye her defasında ayağının altına bir şey konması gereken birmasa, maviye boyalı iki iskemle, arka duvarında belli belirsiz dışhatlarıyla az çok insan biçimindeki "ocak tanrıçasının durduğubir ocak vardı, geri kalan her şey gibi o da yok oldu gitti;dayılarımın en genci ve babam gibi polis memuru olan ManuelDayım, anneannem öldüğünde eve konup da onun yerine, ortakarar zevk sahibi olan herhangi bir kimseye iğrenç gelen,ama kendisinin göz kamaştırıcı bulduğu bir bina çıktığında. Bueseriyle mutlu olup olmadığını hiç sormadım ona, çünkü köklüaile geleneklerimize uyarak birbirimizle konuşmaz olmuştuk. O"ocak tanrıçası"nın, pagan bir ev perisinin küçültülmüş temsiliolduğunu tahmin ediyorum, hani Romalıların ev tanrıları gibi (ozamanlar sıklıkla kullanılan bir sözü hatırlıyorum, "tanrınınyanına gitmek" demek sadece "eve dönmek" anlamına gelirdi). Okabartmadan anlaşılabildiği kadarıyla, tanrıça dört köşelituğlalardan yapılmış ve bunlar öyle bir biçimde yerleştirilmiştiki, en altta iki tanesi gövdenin üst kısmına benzeyecek şekildeyan yana, onların üzerinde boynu oluşturacak şekilde ortaya birtane, en üste de kafa olacak şekilde yanlamasına üçüncü bir tuğladuvara gömülmüştü. Anneannem buna "ocak tanrıçası" derdi,ben de bu bilgiyle yetinmiştim, ta ki yıllar sonra, kitap okumanınöğretici erdemleri sayesinde, sanıyorum asıl cevabı bulanakadar. Gerçekten öyle bir şey miydi o tanrıça? Ocak küçüktü,içine ancak iki kişi sığabiliyorduk, genellikle de anneannemleben. Her zaman olduğu gibi, kışın soğuktan ibriklerin içindekisular geceleyin donunca, sabahleyin suyun üzerinde oluşan buz

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

72

Page 73: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

tabakasını bir sopayla kırmamız gerektiğinde, ön tarafımızsıcaktan kavrulur, arkamız soğuktan donardı. Hava adamakıllısoğuk olduğunda, evin içinde olmakla dışarıda olmak arasındafazla bir fark yoktu. Mutfağın bostana açılan kapısı öylesineeskiydi ki, arasına elimin sığdığı aralıklarıyla kapıdançok parmaklığı andırırdı, ama en acayip tarafı, yıllar boyuncaöyle kalmış olmasıydı. Sanki menteşelerine taktıklarında zateneskiydi. Ancak çok sonraları, dedem Jerónimo vefat ettiğinde(dedem, 1948'de bu dünyadan çekip gitmişti), aslında basitbirkaç yamadan öteye geçmeyecek şekilde birazcık tamir gördü.Yine de öyle sanıyorum ki yerine hiçbir zaman yenisinikoymadılar. Anneannemle dedem evlendikten sonra bütünötekiler kadar yoksul olan bu eve yerleşmişler; biri, o zamanlarherkesin dediği gibi Azinhaga'nın en güzel kızıymış, Misericordiade Santarém'in turnikeli kapısına bırakılmış bir kimsesiz çocukolan ötekine de esmer teni yüzünden "kara değnek" derlermiş.Hep o evde oturmuşlar. Anneannemin anlattığına göre,dedem Jerónimo, evlendiklerinin ilk gecesini o rutubetli havadaevin kapısında oturarak geçirmiş; dizlerinin üzerinde birsopayla, çatıyı taş yağmuruna tutmaya yemin etmiş olankıskanç rakiplerini bekliyormuş. Sonunda hiç kimseciklergörünmemiş ve dolunay gökyüzünde bütün gece yol almış(bırakın da öyle olduğunu hayal edeyim), o arada anneannem deyatağa uzanmış, gözlerini yummadan kocasının gelmesinibekliyormuş. Birbirlerine sarıldıklarında artık sabah olmuşmuş.

Yirmili yıllarda Lizbon'un mütevazı mahallelerindekiailelere onca gözyaşı döktüren o ünlü Ormanlar Perisi Mariaromanından bahsetmenin vakti geldi. Yanılmıyorsam RomanoTorres Yayınevi tarafından basılmış olan bu roman, on altı sayfatutan haftalık fasiküller ya da kitapçıklar halinde belli günlerdeabonelerin evlerine dağıtılırdı. Cavaleiros Sokağı 57 numaranınen üst katindayken bize de gelirdi, ama o dönemde, arduvaz

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

73

Page 74: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

üzerine harfler çizmekten aklımda kalmış olan kıt ve herhalükârda yetersiz bilgimin dışında, hiyeroglifleri çözümlemekgibi zor bir zanaate henüz başlamış değildim. Annemle ben debilgi sahibi olalım diye -çünkü ikimizin de okuması yazmasıyoktu; ben daha bir süre öyle kalacaktım, annemse bütün ömrüboyunca cahil kalacaktı- bunları yüksek sesle okuma işiniüstlenmiş olan da, Félix'in, hafızamı ne kadar zorlarsamzorlayayım adını bir türlü hatırlayamadığım annesiydi.Okuyucu ile dinleyicileri olarak üçümüz, o alçak taburelereoturur, kelimelerin kanatlarına binerek bizimkinden çok farklıbir dünyaya giderdik. Kudretli ve kötü kalpli bir rakibeninnefretinin ve kıskançlığının kurbanı olan bahtsız Maria'nınhaftalar boyunca aman vermeden başına gelen binlerce felaketinarasında bir tanesi vardı ki sonsuza dek belleğime kazınmıştır.Zamanla aklımdan silinen, ama zaten burada anlatılmasınagerek olmayan türlü maceralar sırasında Maria, amansızdüşmanının şatosunun karanlık mahzenlerine kapatılmıştır;düşmanı da, değerli okurların daha önce anlattıklarımdan zatenbildikleri şeyleri, yani daha doğuştan içinde var olankötü kalpliliğini sanki doğrulamak ihtiyacındaymış gibi, o zavallıkızcağızın iş işleme sanatında ve kadınlara özgü daha başka evişlerinde Allah vergisi yeteneğinden yararlanıp onu bildikbilmedik en ağır cezalarla korkutarak, kendisi için çalışmasınıemreder. Görüyorsunuz ya, yalnızca kötü kalpli değil, aynızamanda sömürücüymüş de. O arada Maria'nın zindanakapatıldığı bütün o süre boyunca işlediği dünya güzeli parçalararasında muhteşem bir déshabillé (ince ve süslü sabahlık(ç.n)) vardırki hınzır İspanyol dilber onu kendine ayırmaya karar vermiştir.Derken, ancak romanlarda geçen ve onlar olmasa kimsenin buromanları yazma zahmetine girişmeyeceği o inanılmazrastlantılardan biri sonucunda, Maria'ya âşık olan, ondan dabüyük bir sevecenlikle karşılık gören kibar bir beyefendi,

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

74

Page 75: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

sevgilisinin orada mahpus tutulduğundan ve zindanda oturup işişlemekten parmaklarının delik deşik olduğundan habersiz,kalkıp o şatoyu ziyarete gider. Uzun zamandan beri ona gözkoymuş olan İspanyol kadın -zaten yukarıda kısa ve öz birşekilde değinilen o korkunç rekabetin nedeni de budur-, onuhemen o gece baştan çıkarması gerektiğine karar verir. Ve bunudüşünmesiyle gerçekleştirmesi de bir olur. Gecenin geç birsaatinde, üzerinde o déshabillé'yle, iç gıcıklayıcı kokularsürünerek, cefakâr ve melekler kadar saf Maria'ya ne kadar âşıkolursa olsun hayatın gereği olarak içinden güç fışkıran obeyefendiyi bir yana bırakın, gökyüzündeki tüm azizlerin başınıdöndürecek kadar şuh bir tavırla, konuğunun yatak odasınausulca girer. Koynuna girmiş olan o ahlaksız yaratığınkollarında, dantellerin arasından kuşkuya yer bırakmayacakşekilde görünen o yusyuvarlak, sarhoş edici memelerinüzerindeyken, yenilgiyi kabullenip o baştan çıkarıcı uçurumayuvarlanmasına ramak kaldığı bir sırada, birdenbire, tam da ohain kadın zaferini ilan etmeye hazırlanırken, o kibar beyefendi,sanki Kleopatra'nın memelerinin arasındaki engerek tarafındansokulmuşçasına geri çekilir ve titreyen elini uzatarak o işlemeleritutup çekerken bir yandan da avaz avaz bağırır: "Maria! Maria!"diye. Ne olmuştur? Biliyorum inanılması zor, ama romanda öyleyazıyordu. Maria zindandayken, tıpkı denizdeki bir kazazedeninsuya bir şişe atıp da içindeki mesajın kendisini kurtaracak olanbir el tarafından günün birinde bulunmasını beklemesi gibi, odéshabillé'nin üzerine kendi adını ve hapsedildiği yerin neresiolduğunu belirten bir yardım çağrısı işlemiştir. Son anda bualçakça tuzaktan kurtulan beyefendi, o şehvet düşkünükadını kendinden uzaklaştırarak taparcasına sevdiği bakireMaria'yı tutsaklıktan kurtarmaya koşar. İşte aşağı yukarı osıralarda Femâo Lopes Sokağı'na taşınmış olmamız gerek, çünküromana abone olan Felix'in annesi olduğundan, Ormanlar Perisi

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

75

Page 76: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

romanı biz oradayken sona ermişti. Biz yalnızca haftalık bedavaokuma seansından yararlanıyorduk, o da az şey değildi, özelliklede, o zamanlar çok küçük yaşta olmama rağmen, öylesinedramatik ve insanı altüst eden bir olaylar zincirinin anısıbelleğimden asla silinip gitmeyecek olan benim için.

Okumayı kısa zamanda sökmüştüm. Martens FerrâoSokağındaki -yalnızca girişiyle her zaman karanlık olanmerdivenlerini hayal meyal hatırlayabildiğim- ilkokulda almayabaşladığım o özenli eğitim sayesinde, neredeyse hiçbir geçişdönemi yaşamadan, bir gazetenin sayfalarında üst düzeylerdekiPortekiz dilini düzgün bir biçimde okuma aşamasına geçmiştim;Haber Gazetesi adındaki bu gazeteyi babam her gün eve getirirdi,öyle sanıyorum ki iyi satış yapan gazetelerin dağıtıcısı, hattabelki kendisi de bir gazete bayiinin sahibi olan bir arkadaşı onahediye ediyordu bu gazeteyi. Yoksa, bizim buna benzer lükslereharcayacak paramız olamayacağına göre, onu satın aldığını hiçsanmıyorum. Durumumuz hakkında açık bir fikir sahibi olmanıziçin şu kadarını söyleyeyim yeter: Annem, yıllar boyunca, hermevsim şaşmaz bir dakiklikle, kış sona erdiğinde battaniyelerialıp rehinciye götürür, sonra parasını santim santim biriktiripher ayın faizlerini ve son taksidi bu şekilde ödeyerek, ilk soğuklarbastırmaya başlarken onları rehinden kurtarabilirdi ancak.Elbette ki artık tarihe karışan o sabah gazetesini hiçduraksamadan okuyor değildim, ama benim için apaçık olan birşey vardı: Gazete haberleri, adlarını, işlevlerini ve aralarındakiilişkileri okulda öğrenmekte olduğum aynı karakterlerleyazılıyordu (biz onlara karakter değil, harf diyorduk). Bu yüzdende daha harfleri sökmeyi yeni öğrenmiştim ki, okuduğumuanlamasam da, okumaya başlamıştım bile. Gazeteyi okurkenbildiğim bir kelimeyi sökmek, sokakta giderken doğru yoldaolduğumu, doğru yönde ilerlediğimi söyleyen bir işaret görmekgibiydi. İşte böylece, pek rastlanmadık bir şekilde, Gazete üzerine

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

76

Page 77: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

Gazete, bir ay derken bir ay daha, sanki duvara bakarmışım gibigazeteye baktığımı gördükçe beni alaya alan evdeki büyükleriduymazdan gelerek, sonunda bir gün hiç kekelemeden,heyecanlı ama muzaffer bir edayla, art arda birkaç satırı yükseksesle bir defada okuyarak onları şaşkınlıktan ne diyeceklerinibilemez halde bırakmıştım. Okuduklarımın hepsinianlamıyordum, ama bunun önemi yoktu. Önceleri kuşkuluykenbu kez yenilgiyi kabul eden o dediğim büyükler, annemlebabamın dışında bir de Baratalardı. Şu işe bakın ki, hiç kitapolmayan o evde aslında bir tane kitap vardı, tek bir tane; kalın birkitaptı, yanılmıyorsam cildi açık maviydi, adı A Toutinegra doMoinho'ydu, yazarı da, eğer belleğim yine yanıltmıyorsa, Emilede Richebourg'du; Fransız edebiyatı tarihlerinin, hatta enayrıntılı olanların bile, onun adına pek itibar ettiklerinisanmıyorum, ama duyarlı kalpleri ve en ateşli türdenbir romantizmi kelimelerle keşfetme sanatında onun üstüneyoktu. Yine fasiküller halinde basılmış olduğu her halinden belliolan bu müthiş edebiyat şaheserinin sahibi, onu pelür kâğıdınasarılı olarak naftalin kokuları içinde konsolun bir çekmesindetıpkı bir hazine gibi saklayan Conceiçâo Barata'ydı. Bu roman, birokuyucu olarak benim ilk büyük deneyimimi oluşturacaktı.Galveias Sarayı'nın kütüphanesinden henüz çok uzaktaydım,ama oraya ulaşmak için ilk adım atılmıştı artık. AilemleBarata ailesinin oldukça uzun bir süre bir arada oturmalarısayesinde, bu kitabı okumayı sona erdirip yeniden başadönmeme yetip de artacak kadar vaktim olmuştu. Yinede, Ormanlar Perisi Maria'yla olduğunun tersine, ne kadarçabalarsam çabalayayım, bu kitabın tek bir pasajını bilehatırlayamıyorum. Toutinegra'smı silinmez mürekkepleyazdığını sanan Emile de Richebourg'un herhalde hiç hoşunagitmezdi bu dikkatsizlik. Ama iş o kadarla da kalmamıştı. Yıllarsonra, Molière'i de Fernâo Lopes Sokağındaki o altıncı katta

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

77

Page 78: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

okumuş olduğumu büyük bir şaşkınlıkla keşfedecektim.Günlerden bir gün, babam elinde bir kitapla eve gelmişti (onunasıl ele geçirdiğini düşünemiyorum), Portekizce-Fransızca birkonuşma kılavuzundan başka bir şey değildi bu, sayfaları üçsütuna bölünmüştü, soldaki birincisi Portekizce'ydi, ortadakiİkincisi Fransız dilindeydi, onun yanındaki üçüncüsü de ikincisütundaki kelimelerin telaffuzunu gösteriyordu. Konuşmakılavuzunun yardımıyla bir Fransız'la iletişim kurmasıgerekecek olan bir Portekizlinin karşılaşabileceği çeşitlidurumlar arasında (tren istasyonunda, otel resepsiyonunda,araba kiralama bürosunda, limanda, tiyatroya bilet alırken,terzide giysi prova ederken, vb.), iki kişi arasındaki birdiyalog beklenmedik bir şekilde insanın karşısına çıkıveriyordu;bu iki erkekten biri öğretmen gibi bir şeydi, öteki de bir türöğrenci gibiydi. Bunu pek çok kereler okumuştum, çünküöğretmenin açıklamakta olduğu şeye, yani doğduğundan beridüzyazı dilinde konuşmakta olduğuna inanamayan o adamınhayreti çok komiğime gidiyordu. Ben Molière hakkında hiçbirşey bilmiyordum (nasıl bilebilirdim ki?), ama daha a-e-i-o-u'danöteye geçmemişken, ana kapıdan girmiştim onun dünyasına. Hiçkuşku yok, çok şanslı bir çocuktum ben.

Birinci sınıfı Martens Ferrâo Sokağı'nda okuduktansonra transfer olduğum Largo do Leâo okulunun -ilk adını birtürlü hatırlayamadığım- müdürünün Vairinho diye az rastlanırbir soyadı vardı (bugün Lizbon telefon rehberinde bir tane bileVairinho yok); uzun boylu, zayıf, ciddi suratlı bir adamdı; tıpkıbabamın yaptığı gibi, saçını bir taraftan alıp öteki tarafagötürerek briyantinle tutturmak suretiyle gizlerdi ini, ama itirafedeyim ki bence öğretmenin saçı bizim pederinkinden çokdaha hoş görünüyordu göze. Babamın görünümü, o küçükyaşımda bile parodilerdeki kadar gülünç geliyordu bana

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

78

Page 79: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

(saygısızlığımı bağışlayın), özellikle de onu yataktan kalktığında,dağınık saçlarını normal tarafına düşmüş olarak ve kafasınınbeyaz derisini yumuşacık bir solgunlukta gördüğüm zamanlar,çünkü polis memuru olduğu için çoğunlukla üniformasınınkasketini kafasına geçirmiş olarak dolaşırdı. Largo do Leâookuluna gittiğim zaman, ikinci sınıfı okutan öğretmen hanım,yeni gelen çocuğun verilen derslerden ne dereceye kadaryararlanmış olduğunu bilmediğinden ve benim gibi birindendikkate değer bir bilgelik beklemesi için hiçbir nedenbulunmadığından (başka türlü düşünmek zorunda olmadığınıkabul etmek gerekir), benim gidip en geri kalmış öğrencilerarasında oturmamı istemişti; bunlar, sınıftaki sıraların dağılımınedeniyle, öğretmen hanımın sağ tarafında, kendilerine örnekolmaları gereken en çalışkanların karşısında hiçbir şeydenhabersiz durumdaydılar. Dersler başladıktan birkaç gün sonraöğretmen hanım, yazım kuralları bilimine ne derece aşinaolduğumuzu anlamak amacıyla bir metin yazdırdı. O zamanlarbenim yuvarlak ve dengeli, düzgün, yaşıma göre güzel bir yazımvardı. Neyse, olan şu ki bizim Zezito (adımın bu kısaltmasındabenim hiç kabahatim yok, aile içinde beni bu adla çağırırlardı,adım Manuel olsaydı da bana Nelinho deselerdi çok daha beterolurdu ya...), diktede bir tek yazım hatası yapmıştı, o da çokönemli bir şey değildi, düşünün ki kelimenin bütün harflerioradaydı ama ikisi yer değiştirmişti: "Sınıf" yazacağıma "sınfı"yazmıştım. Belki de fazla dikkat harcamaktan olmuştu. Şimdidüşünüyorum da, hayatımın hikâyesi işte orada başladı. (Ookulun sınıflarında, büyük bir olasılıkla da ülkedekilerinhepsinde, o zamanlar oturduğumuz ikişer kişilik sıralar,aradan elli yıl geçtikten sonra 1980'de, Portekiz'e Yolculuk adlıkitabıma koymak amacıyla insanları ve yöreleri tanımak içingitmiş olduğum Pinhel ilçesindeki Cidadelhe Köyü' nünokulunda karşılaştıklarımla tıpatıp aynıydı. Hayatımın

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

79

Page 80: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

ilkbaharında onlardan birinde oturmuş olabileceğimidüşündüğümde heyecanımı saklayamadığımı itiraf edeyim.Özensizce kullanılmaktan bizimkilerden daha kırık dökük, hertarafı daha lekeli ve çiziklerle dolu olsalar da, sanki 1929'unLargo do Leâo'sundan oraya getirilmiş gibiydiler.) Hikâyeninbıraktığımız yerine geri dönelim. Sınıfın en çalışkan öğrencisi,giriş kapısının tam yanındaki bir sırada oturur, son dereceonurlu bir şey olan sınıf kapıcılığı görevini yerine getirirdi,çünkü dışarıdan birisi kapıyı vurduğunda kalkıp açmak onadüşüyordu. Derken, başka bir okuldan yeni gelmiş olan, yanikötü bir öğrenci olduğundan kuşkulanılan bir çocuğun yazımyeteneğine şaşıran öğretmen hanım, benden gidip sınıfbirincisinin yerine oturmamı istedi, tabii ki orada bulunan vetahtından indirilen kralın da yerinden kalkmaktan başka çaresikalmamıştı. Eşyalarımı alelacele toplayıp sınıf arkadaşlarımınşaşkın bakışları karşısında (hayranlık mı doluydu bu bakışlar?Yoksa kıskançlık mı?) sınıfı boydan boya geçerek, kalbim küt kütatar bir halde gidip yeni yerime oturmam, bugün gibigözümün önündedir. PEN Kulüp, Levantado do Châo adlıromanıma ödül verdiğinde, orada hazır bulunanlara, ne şimdikine de gelecekteki hiçbir övünç kaynağımın ogünküyle kıyaslanabileceğini belirtmek için bu öyküyüanlatmıştım. Oysa bugün, çocuk pedagojisinden, ancak benim -eğer o zaman öyle bir şeyden söz ediliyor idiyse- atomzerreciklerinden anladığım kadar anlayan bir öğretmen hanımtarafından acımasızca yerinden edilmiş olan o zavallıçocukcağızı düşünmeden edemiyorum. Evlatlarıyla haklı olarakiftihar eden ana babasına nasıl anlatmıştır acaba, hani sankiTom Mix'le atı Şimşek gibi, ufkun öte yanından ansızın belirmişolan bilinmedik bir yabancının yüzünden tahtından alaşağıedildiğini? Bu bahtsız sınıf arkadaşımla sonunda dostlukkurabildim mi hatırlamıyorum, herhalde suratımı görmek bile

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

80

Page 81: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

istememiştir. Dahası, eğer belleğim beni yanıltmıyorsa, ondankısa bir süre sonra, kim bilir belki de öğretmen hanımınduyarsızlığı yüzünden çıkan sorunu çözümlemek için, başkabir sınıfa verildiğimi sanıyorum. Öfkeden kuduran bir babanın,oğlunun kurbanı olduğu ayrımcılığı (acaba o zamanlar bu kelimekullanılıyor muydu?) şiddetle protesto etmek için Okul MüdürüVairinho'nun ofisine dalmasını hayal etmek hiç de zor değil.Gerçi, doğrusunu isterseniz, o ilkel zamanlardaki ana babalarınbu tür ayrıntıları pek de umursamadıkları gibi bir izlenim varbende. Her şey sınıfı geçtin mi geçmedin mi, sınavı verdin mivermedin mi sorusuna indirgenmişti. Geri kalanı vız geliyordu.

ikinci sınıftan üçüncü sınıfa geçtiğimde ProfesörVairinho babamı çağırttı. Dediğine göre çalışkan, iyi biröğrenciymişim, bu yüzden de üçüncü ve dördüncü sınıflarınikisini birden bir yılda yapabilecek yetenekteymişim. Üçüncüsınıfı normal derslikte okuyacaktım, oysa dördüncü sınıfınkarmaşık dersleri, evi aynı okulun en üst katında olanVairinho'nun kendisi tarafından özel derslerde öğretilecektibana. Babam kabul etmişti, özellikle de bu düzen ona bedavayageleceğinden; öğretmen sırf iyilik olsun diye yapıyordu bunu. Buözel anlaşmadan yararlanacak tek kişi ben olmayacaktım, aynıdurumda olan üç arkadaşım daha vardı, bunlardan ikisi halivakti yerinde ailelerin çocuklarıydı. Üçüncüsü hakkında bir tekannesinin dul olduğunu duyduğumu hatırlıyorum. Buçocuklardan birinin adı Jorge'du, birininki Mauricio'ydu, yetimolan çocuğun adı bile aklımdan çıktı, ama zayıf, birazcık kamburhali gözümün önünde. Jorge'un, eğer yanılmıyorsam, bıyığıterlemeye başlamıştı bile. Mauricio'ya gelince; tam bir başbelasıydı o, kavgacı, kuduruk, hep dövüşmeye bahane arayan birçocuktu; bir defasında bir öfke krizine tutulduğunda sınıfarkadaşlarından birinin üstüne atladığı gibi elindeki mürekkeplikalemi çocuğun göğsüne saplayıvermişti. Böyle bir yaradılışta,

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

81

Page 82: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

böylesine kötü huyları olan bir çocuk hayatta ne yapmıştıracaba? Onlarla arkadaştık, ama pek fazla samimiyetimiz yoktu.Onlar bizim eve hiç gelmemişlerdi (ikinci elden kiralanmışodalarda oturduğumuzdan, onları davet etme fikri aklımınucundan bile geçmemişti), ben de onların evlerinehiç çağrılmamıştım. Birlikteliğimiz, ilişkilerimiz, oyunlarımızyalnızca teneffüslerde olan şeylerdi. Aklıma gelmişken (olasıdisleksi hastalığımın bir başka şekilde ortaya çıkması mıydıacaba?), hatırlıyorum da o günlerde "retardador” kelimesini"redentor' kelimesiyle karıştırıyordum, hem de akla gelebileceken olmadık yerlerde. Sinema görüntülerini ağır çekimlekaydetme efekti o zamanlar yeni yeni kullanılıyordu ya da ben ozaman keşfetmiştim, buna da "ağırlaştırıcı efekt" deniyordu.Derken, bir oyun sırasında kendimi yere atmam gerekiyordu,ama bunu çok ağır bir şekilde yapmaya karar vermiştim ve biryandan da şöyle diyordum: "Bakın bu kurtarıcı efekt!"Ötekiler kullandığım bu kelimeye aldırmamışlardı; belki debenim iyi bilmediğim bir şeyi onlar hiç bilmiyorlardı.

Okul dışında, başka apartmanlardaki çocuklarlamuhteşem birkaç kavgayı hatırlıyorum, birbirimizi taşyağmuruna tuttuğumuz bu savaşlarda neyse ki ne kandökülmüştü ne de gözyaşı, ama adamakıllı ter dökmüştük.Kalkanlarımız, gidip çöplüklerden bulduğumuz tencerekapaklarıydı. Gerçi ben öyle pek fazla yararlık gösterebilmişdeğildim ama hatırlıyorum da bir keresinde bir taş yağmurualtında saldırıya geçmiştim de sırf bu kahramanca hareketimsayesinde bize karşı koymakta olan düşmandan iki-üç kişiyibozguna uğratmıştım. Bugün bana öyle geliyor ki, yüzüm açıkolarak öylece ilerlerken, açıkça söylenmese de herkesin bildiği birsavaş kuralına itaatsizlik etmekteydim, o da her ordunun kendipozisyonunu koruması ve doğrudan saldırıya ya da karşısaldırıya geçmeden oradan düşmana ateş açması gerektiği

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

82

Page 83: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

kuralıydı. Aradan yetmiş yıldan fazla bir süre geçtikten sonra,belleğimin sisleri arasında, iki tarafın yaylım ateşi kafamınüzerinde geçip giderken, kendimi sol elimde bir tencere kapağı,sağ elimde bir taşla (iki tane de pantolonumun ceplerinde vardı)görür gibi oluyorum. Profesör Vairinho'nun özel derslerinden eniyi hatırladığım şey, ders sona erdiğinde, biz dördümüz tahtaplatformun üzerindeki kürsünün karşısına sıralanmış olarakdururken, kara kaplı defterlerimizin içine o günün notlarını, ogüzel el yazısıyla K, O, İ ve P olarak kısaltarak yazardı: kötü, orta,iyi ve pekiyi. Benimkini hâlâ saklarım, o zamanlar ne kadar iyibir öğrenci olduğum oradan anlaşılabilir: "Kötü"ler çok azdı,"orta"lar pek fazla yoktu, "iyi"lerden bol bol vardı, "pekiyi" ler deeksik değildi. O günkü sayfanın altını babam imzalar, yalnızcaSousa diye atardı imzasını, dedim ya, oğlunun onu almakzorunda bıraktığı Saramago soyadı hiçbir zaman hoşunagitmemişti. Dördüncü sınıf sınavını, hem şehirdeki hemde köydeki aileme bir gurur kaynağı olacak şekilde başarıylavermiştim. Sözlü sınav zemin kattaki bir sınıfta yapılmıştı(binanın teneffüse çıktığımız avlusuna açılan arka tarafınakıyasla zemin kattı, ama sokaktan gelindiğinde birinci katoluyordu), güneşin pırıl pırıl parladığı berrak bir sabahtı, her ikitarafın da açık olan pencerelerinden içeri rüzgâr esiyordu,avludaki sık yapraklı ağaçlar yemyeşildi (onların gölgesinde birdaha hiç oynayamayacaktım), eğer belleğim beni yanıltmıyorsa,yeni giysim kollarımın altında dar geliyordu. Öğretmenlerheyetinin sorduğu bir soru karşısında duraksadığımıhatırlıyorum (belki de yanıtı bilmiyordum ya da belki arada birolduğu gibi kekemeliğim yüzünden dilim tutulmuştu), okuldadaha önce hiç görmediğim genç bir adam, avluya açılankapılardan bana en yakın olanın menteşelerine dayanmış olaraküç adım ötemde dururken, sorunun yanıtını usullacıkfısıldamıştı bana. Ne işi vardı o adamın orada, neden herkes gibi

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

83

Page 84: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

sınıfın içinde oturmuyordu? Anlaşılır şey değil. Bu olay 1933'teolmuştu, ocak ayında, ve ben ekim ayında, o zamanlar eski SâoVicente de Fora Manastırının içinde bulunan Gil Vicente Lisesi'negirecektim. Bir süre bu iki adın, yani lisenin adıyla azizin adınınmutlaka birlikte olmaları gerektiğini sandım... Bu Gil Vicente'ninkim olduğunu bilmem beklenemezdi.(Cil Vicente, 1465-1537 yıllarıarasında yaşamış ünlü Portekizli tiyatro yazarı ve şair. (Ç.N.))

Öyle sanıyorum ki (ama kesin olarak emin değilim), oPortekizce-Fransızca konuşma kılavuzundaki "dersler" ve ozamanlar belleğimin kuvvetli olması sayesinde, lisedeyken beniilk kez tahtaya kaldırdıklarında çok sükse yapmıştım; papierkelimesini ve daha başka birkaç kelimeyi öyle büyük birkolaylıkla yazmıştım ki öğretmen, belki de Moliere'in dilindeuzmanlaşmış biriyle karşılaştığını düşünerek, pek memnunkalmıştı. Beni yerime yolladığında başarılı olmamdanduyduğum sevinç o kadar büyüktü ki, platformdan aşağı inerkenarkadaşlarımı güldürecek bir yüz ifadesi takınmadan edemedim.Sırf heyecanımdan olmuştu bu, ama öğretmen bunungelecekteki yaramazlıkların bir habercisi olmasından korkmuşolmalı ki hemen o anda bana vermek niyetinde olduğu notudüşüreceğini söyledi. Yazık olmuştu, o kadar da ciddi bir şeydeğildi yaptığım. Daha sonra, zaman geçtikçe, sınıfındaprofesyonel bir tahrikçi olmadığını anlayacak fırsatı bulacak vealelacele verdiği bu yargıyı değiştirecekti. Matematiköğretmenine gelince; tabii ki öğretmen kadrosundanhabersiz olan acemi birinci sınıf öğrencileri olarak içimizdenhiçbiri ondan söz edildiğini duymamıştı. Bu yüzden de, kendisinitanıtmaya girişmeden, derslerimizi yaparken izleyeceğimizkitabın kendisininki, yani kendi yazdığı kitap olacağınısöyleyince şaşırmıştık. Tabii hiç kimse sormaya cesaretedememişti, "Peki sizin adınız ne?" diye. Sonradan imdadımızayetişen bir okul görevlisi olmuştu. Öğretmenin adı

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

84

Page 85: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

Germano'ydu. Soyadını hatırlamıyorum.Birinci sınıfta bütün derslerim iyiydi, bir tek koro

dersi dışında, ondan ucu ucuna geçiyordum. Şöhretim öyle biryayılmıştı ki birkaç kez daha yüksek sınıflardan büyüköğrencilerin bizim sınıfa gelip, herhalde öğretmenlerin benimhakkımda söyledikleri sözler yüzünden olacak, Saramagoadındaki öğrencinin kim olduğunu sordukları olmuştu.(Babamın arkadaşlarına göstermek üzere cebinde bir kâğıtparçası taşıdığı mutlu zamanlardı onlar, aldığım notlarındaktiloyla yazılı olduğu kâğıdın başlığı "Şampiyonumun notları"idi. Hem de büyük harflerle.) Ünüm öyle olmadık bir şekildeyayılmıştı ki, ikinci sınıfın başında, Öğrenci Derneği için seçimyapılırken, düşünebiliyor musunuz, beni veznedarlık görevineseçmişlerdi. On iki yaşındaydım... Hatırlıyorum da elime birsürü kâğıt tutuşturmuşlardı (harçlar ve bilançolar), ne işeyaradıklarına pek aklım ermiyordu, gerçekten de sonunda hiçbirişe yaramamışlardı. İkinci sınıf kötü geçti. Kafamın içinde nelerolmuştu bilemiyorum, belki ayaklarımın bu yollar içinyaratılmadığından kuşku duymaya başlamıştım, belkide ilkokuldan getirmiş olduğum bilgi birikimi ve enerji artıktükenmişti. Ayrıca babamın hayatın ve baştan sona bir liseöğreniminin hesabını yapmaya başladığını da unutmamakgerekir, daha sonra ne gibi bir geleceğim olabilirdi ki? Notlarımgenelde düşüktü, örneğin matematikte ne birinci dönemdesınavı geçebilmiştim ne de İkincisinde, sonunda asgari notunbirazcık fazlasıyla geçebildiysem, sınava girmemi sağlayacakşekilde durumumu düzeltmiş olmamın son ve umutsuz birçabayla kendimi dersime vermiş olmamdan kaynaklandığınıkimse sanmasın. Bunun başka bir açıklaması vardı. Bize vermeyeniyetlendiği notları açıkladığı gün, sınıftakilerin kanısına göre,benim sayılar bilimi konusundaki bilgimin sınavda kalacağımıbelli eden iki düşük nottan daha fazla olup olmadığı gibi hoş bir

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

85

Page 86: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

soru sormak esmişti Profesör Germano'nun aklına; çocuklar datam bir dayanışma içinde oybirliğiyle evet efendim, o dahafazlasını biliyor diye cevap vermişlerdi... Aslında bilmiyordum.

Gil Vicente'ye, Sâo Vicente Meydanı'ndan Campo deSanta Clara'ya giden dar sokağa paralel çıkan bir yokuştangirilirdi. Ana kapıdan içeri girer girmez büyük bir avlu vardı,teneffüslerde oraya çıkardık. Burasını çok geniş bir alan olarakhatırlıyorum (eğer hâlâ varsa, bugün nasıldır bilemiyorum),belki de birinci sınıftan yedinci sınıfa kadar tüm öğrencilerinoraya sığabildiğim, yine de boş yer kaldığını sanıyorum. Dahaönce de anlattığım gibi, bir defasında orada çok kötü düşmüştümde sol dizim yarılmıştı, yara izi yıllarca silinmemişti. Beni reviregötürmüşlerdi, oradaki hastabakıcı (hep nöbetçi bir hastabakıcıolurdu) bana bir "kenet" takmıştı, Daha önce de yazdığım veburada ek bir ayrıntı için tekrarlayacağım gibi, göze basit birkıskaç gibi görünen, uçları dik açı biçiminde kıvrılmış, dar birdikdörtgen metal parçasıydı bu, yaranın kenarlarınageçirildikten sonra olabildiğince düzgün bir şekilde yavaşçasıkıştırılır, böylece kesik dokuların kapanma sürecihızlandırılmış olurdu. Metalin ete girmesini görmemin (ve çokfazla olmadığını kabul etsem de, hissetmemin) bende yarattığıizlenimi bugün gibi hatırlıyorum. Daha sonra, "kenet" içıkarsınlar diye revire geri döndüğüm güne kadar, dizim bandajlıolarak, bacağımı bükemeden dolaşmıştım. O metal parçasınıyavaşça çekip çıkaran pens ve artık kanamayan iki küçük açıkyara da çok canlı olarak hatırladığım şeyler. Ben daha fazlasınıbekliyordum.

Lisenin upuzun, geniş koridorlarını da neredeysefotoğraf gibi denebilecek bir netlikte hatırlıyorum; koyu renkliyer döşemesi cilalanmışa benzeyen vişneçürüğü karolarlakaplıydı, bütün gün onca bot ve ayakkabının bastığı yeri temiztutmak o kadar zahmetli ve bitmek bilmeyen bir iş olmalıydı ki

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

86

Page 87: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

belki de cilalı değildi, ama eğer tahmin edileceği gibi cilalıdeğildiyse, nasıl oluyordu da o kadar parlıyordu anlayamıyorum.Duvarlarda ne bir çizik yerlerde ne bir kâğıt parçası ne bir sigaraizmariti olurdu, bugünkü gençliğin davranışında öylesine olağanolan o aşırılıkların ve kayıtsızlıkların hiçbiri yoktu, sanki ozamandan bugüne kadar geçen süre bunları mükemmel bireğitim formasyonu için vazgeçilmez öğeler haline getirmiş gibi.Belki de Ahlak ve Yurttaşlık Bilgisi dersinde öğrendiklerimizsayesinde öyle oluyordu, ama doğrusunu isterseniz bizeöğretilmiş olan kurallardan bir tekini bile hatırlayamıyorum.Öğretmeni kimdi? Onu da hatırlamıyorum, rahip olmadığınıbiliyorum, Gil Vicente Lisesi'nde din dersi olmadığını dabiliyorum. Ne yazık ki, o zamanlar hâlâ laik ve cumhuriyetçi olano dersler, orada geçirdiğim iki yıl içinde, özellikle de ikinciyıl, daha önce kadar hiç olmadığım kadar büyük bir yalancıyadönüşmemi engelleyememişti. Hiç nedensiz yalan söylüyordum,sağa sola yalanlar atıyordum, her konuda ve bir hiç için yalansöylüyordum. Şimdi dedikleri gibi, tutku halinde yalansöylüyordum. Siyasete karışacak adam olmadığı halde, amaotoritenin temsilcisi olarak amirlerinin sözünü dinleyipemirlerini yerine getirmekten başka çaresi olmayan, bundan dakaçınmayan babam hakkında bile bir şey uydurmuştum;sınıfların bulunduğu koridora açılan galerinin üst katında birarkadaşımla dolaşıyorduk (sıska bir çocuktu, dişlekti, herAllah'ın günü öğle yemeğinde arasında sade bir omlet bulunanbir parça ekmek yerdi), dediğim gibi, babamın Kitap Fuarı'ndaAntönio Ferro'nun Salazar adlı kitabını satın aldığı yalanınıuydurmuştum. Bu arkadaşımın adını hatırlamıyorum. Çok iyihatırladığım bir şey varsa o da suskunluğu ve bakışıydı:Herhalde evinde ayaklanmadan yana olmuşlardı... En mazurgörülebilecek yalanlarım, hiç görmediğim filmlerin olaylarınıuydurmaktı. Bizim oturduğumuz Penha de França ile lise

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

87

Page 88: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

arasında, bugün General Roçadas Bulvarı ile daha ileride GraçaSokağı'nın bulunduğu yolda iki tane sinema vardı, biri SalonOriente, biri de Sinema Royal, o taraflarda oturan arkadaşlarımlaben, o zamanlar bütün sinemalarda âdet olduğu gibifilmlerin dışarıda sergilenen resimlerine bakarak oyalanırdık.Sekizi ya da onu geçmeyen o birkaç resme bakarak, başı, ortası vesonuyla bütün hikâyeyi baştan sona oracıkta kuruverirdim, hiçkuşkusuz bu şekilde kendi kafama göre kurgulamamanevrasında, Moureria'daki "Bit Sineması "nın altın çağındaYedinci Sanat hakkında vaktinden önce edinmiş olduğumbilgilerin de yardımı olmuştur. Arkadaşlarım, birazcık dakıskanarak, pürdikkat dinlerlerdi beni, arada bir kuşkulu bir yeriaçıklığa kavuşturmak için sorular sorarlar, ben de yalan üstüneyalan atardım, öylesine uydurduğum şeyleri gerçektengördüğüme neredeyse kendim de inanarak...

Gil Vicente Lisesi'ne gitmeye başladığımda hâlâ Heröisde Quionga Sokağı'nda oturuyorduk. Öyle olduğundan eminim,çünkü dersler başlamadan birkaç gün önce, annemle babamınyatak odası olmayan bir odada yerde oturmuş (o zamanlarartık sosyal merdivende bir basamak yükselmiştik, bir apartmandairesinin bir bölümünü işgal ediyorduk) Fransızca kitabımıokuduğumu hatırlıyorum. Bu Heröis de Quionga Sokağındakievde bir biz vardık, bir Fernâo Lopes Sokağındaki evden burayataşınırken bizimle birlikte gelen Baratalar vardı, bir de onlarınbilmem nereden gelen bir teyzeleri vardı, yaşını başını almış bukadının adı, büyük Barata'nın karısınınki gibi Emilia'ydı. Aradabir, sanıyorum ayda bir-iki defa, bir akrabaları onlarıziyarete gelirdi, yeğenleri ya da kuzenleriydi, adı Jülio'ydu,gözleri görmüyordu ve bilmem hangi yurtta kalıyordu. Açık grirenkli pamuklu bir forma giyerdi. Köse suratlıydı ve kafasındaazıcık saçı vardı, o da fırça gibi kesilmişti, gözleri neredeysebeyazdı, her gün mastürbasyon yapıyormuş gibi bir havası vardı

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

88

Page 89: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

(bunu şimdi düşünüyorum, o zamanlar öyle düşünmezdim),ama onda en hoşuma gitmeyen şey, etrafa yaydığı kokuydu,bayat bir şey kokusu, hüzünlü ve soğuk yemek kokusu, doğrudürüst yıkanmamış çamaşır kokusu gibi bir şey, belleğimde herzaman körlükle bağlantılı olarak kalacak olan duygulardı bunlar,büyük bir olasılıkla da Körlük adlı deneme kitabımda yenidenortaya çıkan aynı duygular. Bana sımsıkı sarılırdı, bu da hiçhoşuma gitmezdi. Yine de yazı yazmaya hazırlandığını gördümmü hemen gidip yanma otururdum. Amacına uygun olan kalınbir tabaka kâğıdı iki metal levhanın arasına yerleştirir, sonra dasivri uçlu bir aletle, sanki dünyanın en sağlam gözlerinesahipmiş gibi, hiç duraksamadan, büyük bir hızla kâğıdı delmeyekoyulurdu. Jülio'nun, belki de, o şekilde yazı yazmakla,körlüğünün çaresiz karanlığı içinde yıldızların ışıklarınıyaktığını düşündüğünü hayal etmek istiyorum şimdi ben.

O zamanlar Müneccim Krallar henüz yoktu (ya da benonları hatırlamıyorum), Hz. İsa'nın doğum sahnesinin inekle,öküzle ve geri kalanlarla temsil edilmesi diye bir âdet de yoktu.En azından bizim evde yoktu. Akşamdan ayakkabı("ayakkabıcık") ocağın üstüne, gaz lambalarının yanına bırakılır,ertesi sabah da gidip bakılırdı acaba Çocuk İsa oraya ne bıraktıdiye. Evet, o zamanlar bacadan aşağı inen Çocuk İsa'ydı, çobanlarona süt ve peynir götürsünler diye bekleyerek, göbeği açıkta,samanların içinde yatmazdı, öyle ya, hayatta kalmak için onlaraihtiyacı olacaktı o çocuğun, yoksa Müneccim Kralların getireceğive bilindiği gibi kendisine hayatta yalnızca acılar tattıracak olanaltın, günlük ve mür lazım değildi ona. O dönemdeki Çocuk İsahenüz çalışan bir Çocuk İsa'ydı, topluma yararlı olmak için çabagösteren biriydi, yani kısaca pek çok başkası gibi bir proleterdi.Her ne olursa olsun, evdeki biz en küçüklerin bazı kuşkularıvardı: Çocuk İsa'nın bacaların içlerini kaplayan o kapkara,yapışkan ise bulanmış duvarlardan bütün gece inip çıkarak

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

89

Page 90: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

bembeyaz giysilerini bu şekilde kirletmeye hevesli olabileceğineinanmak zor gelirdi bize. Belki de bu sağlıklı kuşkuculuğumuzuyarım yamalak sözcüklerle belli ettiğimizden, bir Noel gecesibüyükler, doğaüstü bir şeyin gerçekten var olması bir yana,üstelik de bizim evin içinde olduğuna bizi inandırmakistemişlerdi. İçlerinden ikisi, sanıyorum iki kişiydiler, belkibabamla Antönio Barata'ydı, koridora gidip oyuncak arabaları biruçtan öbür uca sürüklemeye başladılar, mutfakta bizimyanımızda kalanlar da şöyle diyorlardı: "Duyuyor musunuz?Duyuyor musunuz? Bunlar melekler!" Ben o koridoru sankiiçinde doğmuşçasına iyi bilirdim, örneğin ellerimle veayaklarımla iki yana tutunup kafam tavana değene kadartırmandığımda, meleklerin varlığıyla ilgili herhangi bir belirtiyeasla rastlamış değildim. Orada yukarıda dururken ne melek nede peri, ilaç olsun diye bir tane bile bulunmazdı. Gel zaman gitzaman, artık delikanlı olduğumda, bu becerimi yinelemeyekalkışmıştım da yapamamıştım. Bacaklarım uzamıştı, ayakbileklerimin ve dizlerimin eklemleri eskisi kadar esnek değildi,kısacası yaşlanmanın ağırlığı vardı üzerimde...

Bir başka anım (Ressamın Elkitabı'nda anlatmıştım),Emilia Teyze'yle ilgili, pek de hoş olmayan bir olaydı; daha öncede dediğim gibi ensesinde toplayıp bir kurdeleyle bağladığıbembeyaz saçlarıyla yaşını başını almış bir kadındı, iriyarıydı,dimdik dururdu, hem yaradılıştan hem de fazla içkiden yüzükıpkırmızıydı, hep görülmedik derecede temiz bir insan olduğuizlenimi bırakmıştır bende. Bizden biraz daha aşağıda, MoraisSoares Sokağı'yla Heröis de Quionga'nın köşesindeki birmeyhanenin kapısında, mevsiminde kestane kebap satardı, amaayakları katlanabilen bir masanın üzerinde daha başka aburcubur da bulundururdu: karamelalar, balbadem çikolatalar, balıolmayan sade çikolatalar, kolye dediğimiz ipe geçirilmiş fıstıklarfalan. Arada bir şarabı fazla kaçırır, kafayı bulurdu. Bir gün

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

90

Page 91: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

evdeki kadınlar onu odasında yerde boylu boyunca yatarkenbulmuşlardı, bacaklarını açıp eteğini kaldırmış, bilmem hangişarkıyı söylüyor, bir yandan da mastürbasyon yapıyordu. Ben desokulmuştum merakla seyretmek için, ama kadınlar önümdeengel oluşturmuşlardı, asıl önemli olanı zar zor görebilmiştim...Dokuz yaşlarında falandım, daha fazla değil. Temel cinsellikeğitimimin en baştaki bölümlerinden birini oluşturmuştu buolay.

Daha az eğitici olmayan bir üçüncü anım, Sularidaresini aldatmak için evde yapılan numaraydı. İnce bir iğneylekurşun borunun gözle görülür bir yerine bir delik açılır, burayabir bez parçası bağlanarak bir ucu bir kabın içine sarkıtılırdı.Böylelikle ağır ağır, damla damla dolardı kap, bu su saattengeçmediği için de tüketim kaydedilmiş olmazdı. Aktarımtamamlandığında, yani kap dolduğunda, bir bıçakla o minicikdeliğin üzerine bastırılır, yerine oturan kurşun suçu örtbasederdi. Bu ne kadar sürdü bilemiyorum, ama onca kez delinenboru günün birinde bu sahtekârlığa suç ortağı olmayı daha fazlaistemeyerek, yeni de olsa eski de olsa her delikten su akıtmayabaşladı. "Şirketin adamı"nı acilen çağırmak şart olmuştu. Adamgeldi, baktı, borunun bozuk kısmını kesti, kendisi için herhaldebir yenilik olmayan bu hileden haberdar olduğunu belli etmekistemeyerek, borunun içine bakıp şöyle dedi: "Evet, her tarafıçürümüş." Yeni boruyu lehimle tutturduktan sonra çekip gitti.Şirket'e rapor ederek bizi sıkıntıya sokmak istemediğine göre iyibir adam olsa gerekti. Hatırladığım kadarıyla, aile reislerinin üçüde bu olay sırasında Allahtan evde yoktu, yoksa evin içinde ikitane polis memuru varken, hele bunlardan biri emniyetin suçmasasındayken, böyle kanunsuzluklar yapmaya nasıl cesaretedebildiğimizi onlara anlatmak kolay olmazdı. Ciddi bir şekildegöz önüne alınması gereken bir başka olasılık da, şirketgörevlisinin babam ya da öteki ikisinden biri tarafından önceden

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

91

Page 92: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

haberdar edilmiş olmasıydı. Bu da pekâlâ olabilirdi.Heröis de Quionga Sokağı hakkında söyleyebileceğim

pek az şey kaldı, çok da önemi olmayan tek tük anılar: yerdeuyurken üzerimde dolaşan hamamböcekleri; annemle benimaynı kâsenin başına oturup bir kaşık o, bir kaşık ben, her birimizkendi tarafımızdan çorba içmemiz; çok yağmur yağdığı birsabah, annemin çok kızmasına rağmen, hasta olmadığım vedaha başka önemli bir nedenim de olmadığı halde derslerikaçırmaya cesaret edebildiğim için kendim bu işe daha da çokşaşırarak, okula gitmemeye karar verişim; evin arka tarafındakiboydan boya terasa açılan pencerelerin birinde camdan aşağı ipgibi kayan yağmur sularını seyretmem; camın üzerindekidüzgün olmayan yerlerde öteki taraftaki şeylerin biçimsizleşengörüntülerine bakmanın ne kadar hoşuma gittiği; fırındanaldığımız ve "yedi buçukluk" dediğimiz, mis gibi kokan, sıcacıkminik ekmekler; daha ince hamurdan yapılan ve daha pahalıolan, büyük bir iştahla yeme zevkine kırk yılda bir eriştiğimiz"vanilyalılar"... Zaten ekmeğe her zaman bayılmışımdır.

Daha önce söylediğimin tersine, Barata ailesiCavaleiros Sokağı'ndan Fernâo Lopes Sokağı'na taşındığımızdagirmedi benim hayatıma. Kayıp olduğunu sandığım ve başka birşeyler ararken Allah'ın hikmetiyle hiç beklenmedik bir şekildeönümeçıkıveren birtakım kâğıtların sayesinde, yönünü şaşırmışolan belleğim, dağılmış olan bazı şeyleri bir araya getirip yerliyerine oturtabilmiş, kuşkulu ve belirsiz olan şeylerin hükümsürdüğü yere en sonunda kesin ve gerçek olanları koyabilmişti.Bunun anlaşılabilmesi için, sık sık gerçekleşen taşınmalarımızıntam ve kesin güzergâhını vereyim: ilk taşındığımız yer,Picheleira'da Quinta do Pemade-Pau diye bilinen bir yerdi, sonraAlto do Pina'da E Sokağı (burası sonradan Luís Monteiro Sokağıolacaktı), daha sonra sırasıyla Sabino de Sousa Sokağı, CarrilhoVideira Sokağı (işte Baratalar ilk olarak burada ortaya

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

92

Page 93: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

çıkmışlardı), Cavaleiros Sokağı (Baratalar yoktu), Fernao LopesSokağı (yine onlarla birlikte), Heróis de Quionga Sokağı(yine onlarla birlikte), bir kez daha Carrilho Videira Sokağındakiaynı ev (hep Baratalarla birlikte), Padre Sena Freitas Sokağı(yalnızca Antonio Barata ve Conceiçâo ile birlikte) ve CarlosRibeiro Sokağı (en sonunda bağımsız olarak). On yıldan birazfazla bir süre içinde on ev, hem de kirayı ödemediğimizden değil,yani ben öyle sanıyorum... Görüldüğü gibi, Carrilho VideiraSokağı'nda iki kez oturduğumuzu yazdığımdayanılmıyormuşum, ama cinsel fizyolojinin ve hormonalgelişmenin bazı temel sorunları üzerinde durup düşünmeden,Domitilia'yla başımdan geçen o olay sırasında yaklaşık on biryaşımda olduğumu söylemem son derece ciddi bir hataymış.Gerçek hiç de öyle değilmiş. Aslında ben altı yaşımdan büyükdeğilmişim, kız da sekizinde falan olmalıymış. O zamanki inceuzun halimle eğer on bir yaşlarımda olsaymışım kızın da on üçyaşında olması gerekirdi ki, bu durumda işler çok daha vahim birhal alır ve suçumuzun cezası her birimizin kıçına inen ikişerşaplakla sınırlı kalmazdı... Artık kuşku ortadan kalktığına vevicdanım yanılgının ağırlığından kurtulduğuna göre hikâyemedevam edebilirim.

O zamanlar âdet olduğu gibi, kamyonete paraveremeyen kimselerin evden taşınmaları, sırık, halat veçuvallardan başka gereç kullanılmadan, sırt hamallarınınomuzlarında gerçekleştirilirdi. Ve bu iş sabır isterdi, hem de çokbüyük sabır. Ama ufak tefek şeyleri onlar taşımazlardı, buyüzden de annem, bütün o yıllar boyunca (bu fantezi değil, kendigözlerimle gördüm) kafasının üstünde sepetler vebohçalar taşıyarak, ya da daha uygun olduğunda kalçasınınüstüne oturtarak, iki ev arasında kilometrelerce mekik dokumakzorunda kalmıştı. Belki de bu gidip gelmeler sırasındahatırlamıştır, köydeyken babam çeşme başında kendisine

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

93

Page 94: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

teklifte bulundu diye aklı başından gitmiş bir halde şaşkın şaşkınyürürken, tepesinde testiyle evin içine girebilmek içinçömelmesi gerektiğini unuttuğu günü. Bunu akıl etmeyince testikapının üstüne çarpıp yeri boylamış. Tuzla buz olan testi, akıpgiden su, anneannemin öfkesi, belki de kazanın nedeniniöğrenince gülüşmeler. Benim hayatımın da oracıkta, kırık birtestiyle başladığı söylenebilir.

Anneyle çocukları Lizbon'a 1924 ilkbaharındagelmişler. Aynı yıl aralık ayında Francisco ölmüş.Bronkopnömoniden gittiğinde dört yaşındaymış. Noelarifesinde defnedilmiş. Aslında ben yanlış anılar diye bir şeyolmadığını düşünüyorum, yanlış olarak hatırladıklarımızşeylerle kesin ve güvenilir olarak kabul ettiklerimizin arasındakifark, basit bir güven sorunuyla sınırlıdır; kesinlik dediğimiz oiflah olmaz belirsizliğin içindeki her durumda duyduğumuz birgüvendir bu. Francisco'yla ilgili tek anım yanlış mıydı? Belki deöyleydi, ama doğrusu ben seksen üç yıldır onu doğru olarakgörüyorum... Alto do Pina'da E Sokağı'nda bir bodrum katı,duvardaki yatay bir açıklığın altında bir konsol var, bu ince uzunaçıklık, pencereden çok, sokağın kaldırımıyla aynı hizada birhava deliği gibi (perde olduğunu tahmin ettiğim şeyinarkasından gelip geçenlerin bacaklarını görüyorum), konsolunen alttaki iki çekmecesi açık duruyor, en sonuncusu bir öncekiylebir tür merdiven oluşturacak şekilde daha fazla dışarı çekilmiş.Francisco'nun öleceği yılın yaz ayları ya da belki sonbahar. Osıralar (görmek isteyenler için resmi orada duruyor) neşeli,sağlıklı, kusursuz bir yaratık, anlaşılan konsolun üzerinde duranbir şeye erişmek için bedeninin büyümesini, kollarınınuzamasını beklemeye sabrı yok. Hatırladıklarımın hepsi bu. Osırada Francisco'nun dağcılık hevesini kökünden yok etmeküzere annem çıkıp geldi mi, bunu bilemiyorum. Onun evde olupolmadığını bile bilmiyorum, yoksa yakınlardaki bir apartmanın

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

94

Page 95: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

merdivenlerini temizlemeye mi gitmişti? Daha sonraları, benneler olup bittiğini anlayacak kadar büyüdüğümde, ihtiyaçtanbunu yapıyor idiyse, ihtiyacın daha da büyük olduğu o zamanlarda yapmış olması pek muhtemel. Francisco'nun kardeşi, şayetdüşecek olursa o pervasız dağcıyı koruyacak hiçbir şeyyapamazdı. Ağzında emziğiyle yerde oturuyor olmalıydı, ancakbir buçuk yaşındaki haliyle, ne yaptığının farkında bile olmadan,görmekte olduğu şeyleri sonradan, aradan bir hayat boyu süregeçtikten sonra, kalkıp saygıdeğer okurlara anlatmak için oküçücük beyninin bir köşesine kaydetmekle meşguldü. İşte bubenim en eski anım. Belki de yanlıştır...

Oysa şimdi anlatacağım şeyde bir yanlışlık yok. Acı vegözyaşları şimdi buraya çağrılacak olsalar, o şiddet dolu,acımasız gerçeğin tanıkları olurlardı. Francisco ölmüştü, ben desanıyorum iki-üç yaşlarındaydım. Evin biraz ötesinde (hâlâ ESokağı'nda oturuyorduk), bir inşaattan kalma bir kireçtaşı yığınıvardı. Üç-dört tane büyük çocuk beni zorla oraya götürdüler(karşı koymak için gösterdiğim güçsüz çabalar hiçbir işeyaramamıştı). Beni itip yere düşürdüler, pantolonumla donumuaşağı indirdiler, birileri kollarımla bacaklarımdan tutarlarken,bir tanesi sidik yoluma bir tel sokmaya başladı. Bağırdım,umutsuzca debelendim, becerebildiğim kadar tekmeler attım,ama o gaddarca hareket devam ediyor, tel daha derine giriyordu.Belki de eziyet çeken o küçücük çükümden şakır şakır akmayabaşlayan kanlar beni daha beterinden kurtardı. Oğlanlarkorktular ya da sadece yeterince eğlendiklerini düşündüler kikaçıp gittiler. Oralarda yardımıma gelecek kimse yoktu. Kanlarbacaklarımdan aşağı akarken, giysilerimi kireçtaşı yığınınınüstünde bırakarak, ağlaya ağlaya eve kadar kendimi zorluklasürükledim. Annem zaten beni aramaya çıkmıştı (neden sokaktatek başıma olduğumu hatırlayamıyorum) ve beni o perişan haldegörünce feryadı bastı: "Ah canım yavrum! Kim yaptı bunu sana?"

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

95

Page 96: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

diye, ama çığlıklar ve gözyaşları bir işe yaramıyordu, suçlularçoktan uzaklaşmışlardı, belki de o mahalleden değillerdi. Çokşansım varmış ki içerdeki yaralarım geçti, çünkü yerden alınanbir telde her şey olabilirdi, hepsinden önce de tetanos için açıkbir kapıydı. Francisco'nun ölümünden sonra sanki talihsizlikyakamızı bırakmak istemiyordu. Bir süre sonra, artık beşyaşımdayken, boğazımda bir sorun çıkınca beni kardeşiminölmüş olduğu o aynı hastaneye götürmek zorunda kaldıklarındaannemle babamın ne kadar kaygılandıklarını tahminedebiliyorum. Daha sonra hastalığımın yalnızca anjin ve sinüzitolduğu anlaşılmıştı, beş-altı günde geçmeyecek bir şey değildi,gerçekten de öyle olmuştu. Aradan bunca zaman geçtikten sonrabütün bu ayrıntıları nasıl olup da bildiğimi soracaklardır bana.Bu uzun bir hikâye, ama birkaç kelimeyleözetlenebilir. Küçüklüğümün anılarını ve deneyimlerini yazmafikri bundan yıllar önce aklıma geldiğinde, kardeşimFrancisco'nun ölümünden de bahsetmem gerektiğini biliyordum(çünkü hayatı o kadar kısa sürmüştü ki). Onun Câmara PestanaBakteriyoloji Enstitüsü'nde difteriden ya da annemin ifadesiylekuşpalazından öldüğünü aile içinde her zaman duymuşumdur.Oysa ölümün gerçekleştiği tarihten söz edildiğinihiç hatırlamıyorum. Konuyu araştırmaya başlayarak CâmaraPestana Enstitüsü'ne mektup yazdım, onlar da büyük birnezaketle bana cevap yazarak, giriş kayıtlarında Francisco deSousa adında dört yaşında bir çocuk bulunmadığını bildirdiler.Herhalde beni uğratacakları hayal kırıklığını telafi etmek içinolacak, 4 Nisan 1928 tarihinde José Sousa adıyla benim kendigirişimin kaydının bir kopyasını yolladılar bana (aynı ayın 1Tinde taburcu olmuşum), isim aynen böyle, yani iki kezkısaltılmış olarak yazılmış. Saramago'nun izi bile yok, bu dayetmiyormuş gibi, José ile Sousa arasına konulan "de" tanımedatı da yok olmuş. En azından bu kâğıt sayesinde o günlerde

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

96

Page 97: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

geçirdiğim anjin ve sinüzit sırasında ateşimin kaça yükseldiğiniöğrenebildim... Annemle babamın bana yaptıkları ziyaretlerinbirini gayet net olarak hatırlıyorum. Ben tecrit odası dedikleriyerdeydim, bu yüzden de birbirimizi ancak bir camın arkasındangörebiliyorduk. Yatağımın üstünde topraktan yapılma oyuncakbir ocak olduğunu da hatırlıyorum, bir muz kabuğunu yelpazegibi kullanarak ocağın olmayan ateşini canlandırıyordum. Evdeöyle yapıldığını görmüştüm, aslında hayat hakkında daha fazlabir şey bildiğim de yoktu...

Kardeşime geri dönelim. Doğal olarak her şeyden önceilk yaptığım şey, doğduğumuz köyün bağlı olduğu GolegâKaymakamlığınım Nüfus Müdürlüğümden, Jose de Sousa ileMaria da Piedade'ın Azinhaga doğumlu oğulları olan Francisco deSousa'nın doğum sertifikasını bana yollamalarını istemek oldu,çünkü öldüğü tarihin de aynı belgede görünmesi gerekiyordu.Ama hayır efendim, öyle olmadı, ölüm tarihi görünmüyordu. Buresmi belgeye bakacak olursanız, Francisco ölmemişti.Câmara Pestana Bakteriyoloji Enstitüsü'nün yöneticilere yakışırbüyük bir ciddiyetle onun oraya asla yatırılmamış olduğunusöylemesi zaten şaşırtıcıyken -oysa ben son derece kesin birkaynaktan onun oraya yatırıldığını biliyordum-, bu kez GolegâNüfus Müdürlüğü, üstü kapalı bir şekilde, kardeşimin hayattaolduğunu bildiriyordu bana. Geriye bir tek çare kalıyordu: Lizbonmezarlarının uçsuz bucaksız arşivlerinde araştırma yapmak. Buişi benim yerime yapmayı kabul edenler oldu, onlara herzaman minnettar kalacağım. Francisco 22 Aralık günü öğledensonra saat dörtte ölmüş, ayın 24'ünde neredeyse aynı saatteBenfica Kabristanına defnedilmişti (annemle babam için kimbilir ne kadar hüzünlü bir Noel olmuştur). Yine de Francisco'nunöyküsü burada bitmiyor. İçtenlikle inanıyorum ki 1966 yılındaben nüfus müdürlüklerinde neler olup bittiği konusuna öylesine

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

97

Page 98: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

dalıp gitmiş olmasaydım, Bütün isimler adlı romanım bugünokuduğumuz şekliyle var olamazdı...

Adı Francisco Carreira'ydı ve ayakkabıcıydı. Dükkânıpencereleri olmayan izbe bir hücreydi, ancak çocuklarıneğilmeden geçebilecekleri bir kapısı vardı, çünkü bir buçukmetreden biraz yüksek olsa gerekti. Onu hep taburesinde otururgörürdüm, önündeki tezgâhın üzerinde meslek aletleri dururdu,bunların arasında, ne zamandan kaldığı bilinmeyen bir artıktabakasının içinde, çarpılmış başsız çiviler, kösele kırpıntıları,küt burunlu bir iğne, işe yaramaz bir pens görünürdü. Çarpılmışbelkemiğiyle vaktinden önce yıpranmış hasta bir adamdı. Bütünkuvveti, birer levye kadar güçlü olan kollarıyla omuzlarındabirikmişti. Bunlarla köseleleri yumuşatır, ipliklere mum sürer,ilmikleri çeker, isabet ettiremediğini hiç görmediğim iki küçükçekiç darbesiyle kabaraları çakardı. Ben bir deri parçasınazımbayla delikler açmakla oyalanır ya da tanenin etkisiyleköseleye dönüşecek kıvama gelsin diye deriyi içine bastırdığısuyla oynarken, o da bana gençlik hikâyelerini, belirsiz siyasiemellerini, korkunç bir uyarı olarak kendisine gösterilmiş olanve -uyaran kişinin ifadesiyle-davaya ihanet edecek olanayöneltilecek tabancanın öyküsünü anlatırdı... Sonra bana okulunnasıl gittiğini, Lizbon'da olan bitenlerle ilgili ne gibi haberlerimolduğunu sorardı, ben de onun merakını giderebilmek için lafıelimden geldiğince uzatırdım. Bir gün onu çok endişeli buldum.Seyrek saçlarını elindeki bizle düzeltiyor, ipliği çekerken durupkalıyordu, benim iyi bildiğim ve özellikle önemli olan bir sorusoracağına işaret eden belirtilerdi bunlar. Derken az sonraFrancisco Carreira sakat bedenini geriye doğru yasladı,gözlüğünü alnına kaldırıp birden soruverdi: "Sen dünyalarınçokluğuna inanıyor musun?" Fontenelle'i okumuştu, benokumamıştım, bu konuda kulaktan dolma azıcık bilgiyesahiptim. Gök cisimlerinin hareketleri hakkında bir cevap

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

98

Page 99: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

çırpıştırıverdim, Kopemik'in adından şöyle bir bahsettim veorada bıraktım. Her ne olursa olsun, evet, ben başka dünyalarınolduğuna inanıyordum, bütün sorun oralarda kimse olupolmadığını bilmekte yatıyordu. Tatmin olmuştu ya da bana öylegelmişti de rahat bir nefes almıştım. Uzun yıllar sonra onunhakkında iki sayfalık bir yazı yazacak, başlığını da, besbelliLorca'dan esinlenerek, "Mucizevi Ayakkabıcı" koyacaktım.Bundan başka hangi kelimeyi kullanabilirdim?Düşünsenize, bizim köyde, otuzlu yıllarda, Fontenelle'den sözeden bir ayakkabıcı...

Daha önceki bir sayfada domuzları satmak içinpanayıra gitmemi anlatırken söyleyecek bir şeyim kalmıştı. O yılkomşular arasındaki süt domuzu satışı az olmuş, bunun üzerinededem, kalan domuz yavrularını Santarém Panayırınagötürmenin en iyisi olduğuna karar vermişti. Manuel Dayımayardım etmek üzere benim de gitmek isteyip istemediğimisordu, ben de iki kez düşünmeye gerek bile görmedenevet efendim dedim. Yolculuk için botlarımı cilaladım (çıplakayakla yürünecek yol değildi), gidip sundurmanın altından daboyuma en uygun sopayı seçtim. Öğleden sonra yola koyulduk,süt domuzları yoldan ayrılmasın diye pürdikkat kesilmiş olandayım arkadan yürüyordu, ben de, onları bir arada tutan,bazılarının gerçek annesi, bazılarının de bu defalık analığı olandişi domuz ayağımın dibinde, en önde yürüyordum. Arada birdayım benim yerime geçiyordu, bana da, onun daha önce yaptığıgibi, huzursuz hayvanların ayaklarıyla yoldan kaldırdıkları tozuyutmaktan başka çare kalmıyordu. Cruz de Légua Çiftliğinevardığımızda neredeyse gece olmuştu, orada yatmamız öncedenayarlanmıştı. Domuzları büyük bir barakanın içine soktuk, yaiçeri girmek istemediğimizden ya da daha büyük bir olasılıklaçiftlik kâhyası bizi davet etmediğinden, bir pencereden vuranışığın altında ayaküstü torbamızdakileri yedik. Biz yemek yerken

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

99

Page 100: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

bir uşak gelip atların yanında yatabileceğimizi söyledi. Bize ikitane battaniye verdikten sonra çekip gitti. Ahırın kapısı açıkduruyordu, bu da işimize geliyordu çünkü panayırın açılışsaatinde Santarém'e varabilmemiz için sabah erkenden, dahagünün ilk ışıkları gökyüzünü aydınlatmadan yola çıkmamızgerekiyordu. Yatağımız, ahırın bütün arka duvarı boyuncauzanan yemliğin iki ucundan biri olacaktı. Atlar kişniyor,ayaklarını taş döşeli yere vuruyorlardı. Yemliğin içinetırmanıp tıpkı beşikte yatar gibi taze samanların üzerineuzandım, battaniyeye sarınmış yatarken hayvanların ağırkokusunu soluyordum, hayvanlar bütün gece huzursuzolmuşlardı ya da ara ara uykumdan uyandığımda bana öylegelmişti. Hiç olmadıkları kadar perişan durumdaki bacaklarımve ayaklarım yüzünden kendimi çok yorgun hissediyordum.içerideki karanlık sıcak ve yoğundu, atlar yelelerini şiddetlesallıyorlar, kafası neredeyse ayaklarıma değen dayım horulhorul uyuyordu. Daha yeni daldığım derin uykudan, sabahın körkaranlığında dayımın seslenmesiyle uyandım: "Hadi kalk Zé,gitmemiz gerekiyor." Yemliğin içinde kalkıp oturduğumda,uykudan kapanan gözlerim beklenmedik bir ışıkla kamaşmıştı.Yere atlayıp dışarı çıktım: Karşımda yusyuvarlak, koskoca bir ayduruyordu, mehtabın tüm gücüyle aydınlattığı ışıltılı birbeyazlık, bunun karşıtı olarak da gölgeli yerlerde son dereceyoğun bir siyahlık görünüyordu. Ömrümde bir daha böyle birmehtap görmedim. Gidip domuz yavrularını bularak vadiyekadar indik, her taraf yüksek ağaççıklarla, böğürtlen çalıları vederin hendeklerle kaplıydı, sabah karanlığında şaşkın haldeki sütdomuzları kolaylıkla dağılıp kaybolabilirlerdi, bu yüzden binbirdikkatle ilerliyorduk. Vadinin dibine indiğimizde her şey dahakolaylaşmıştı. Üzümleri artık olgunlaşmış olan bağlar boyunca,gecenin serinliğinin bastırdığı toz kaplı bir yoldan yürüdük, bağkütüklerinin arasına atlayarak iki koca üzüm salkımı kesip

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

100

Page 101: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

gömleğimin altına soktum, bir yandan da acaba bekçi var mıdiye etrafı gözlüyordum. Yola geri dönüp salkımlardan birinidayıma ikram ettim. Hem yürüyor, hem de buz gibi soğuk vetatlı üzümleri yiyorduk, taneler öyle sertti ki sanki kristalizeolmuş gibiydi. Güneş doğduğunda Santarem'e doğrutırmanmaya başlamıştık. Bütün sabahı ve öğleden sonranın birbölümünü panayırda geçirdik. İşler fena gitmemişti ama domuzyavrularının hepsini satamamıştık. Nedenini artıkhatırlamıyorum -herhangi bir neden göstermiş olması da pekolası değil ya-, dayım eve dönüş yolculuğunun Tejo'nun bubölümü boyunca yayılan alçak tepeler üzerinden yapılmasınakarar vermişti. Onun bu kaprisinden Allah razı olsun, o sayedeilk Roma yolumu tanımış oldum...

Yağmur yağıyor, rüzgâr yaprakları dökülmüşağaçları sallıyor ve geçmiş zamanlardan bir görüntü çıkıpgeliyor, uzun boylu, zayıf; yaşlı bir adam, şimdi daha yakındanbakınca görülüyor sellerin bastığı bir yoldan yürüyüp geldiği.Omzunda bir çoban asası var, çamur içinde, eski püskükabanının üzerinden gökyüzünün tüm suları süzülüyor. Önüsıra domuzlar yürüyor, kafalarını öne eğmişler, burunları yeresürtünüyor. İp gibi yağan yağmurun arasında görüntüsübulanarak yaklaşan bu adam benim dedem. Yorgun argınyürüyor yaşlı adam. Yokluklarla, cehaletle geçmiş yetmiş yıllıkzor bir hayatı sürüklüyor arkasında. Yine de bilge bir adam,suskun, yalnızca kaçınılmaz olanı söylemek için açıyor ağzını. Okadar az konuşuyor ki, yüzünde uyarı ışığına benzer bir şeyyandığında ona kulak vermek için hepimiz susuyoruz. Garip birtarzda bakıyor uzaklara, hatta o uzaklar karşısındaki duvar olsada. Yüzü sanki keserle yontulmuş, durağan ama anlamlı bir ifadetaşıyor, keskin bakışlı küçük gözleri ara sıra ışıldıyor, sankidüşünmekte olduğu şeyi kesin olarak anlamış gibi.Bu topraklardaki, bu dünyadaki onca kişiden biri o, belki de bir

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

101

Page 102: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

olanaksızlıklar dağı altında ezilmiş bir Einstein, bir filozof,okuması yazması olmayan bir büyük yazar. Hiçbir zamanolamayacağı bir şey. O koca incir ağacının altında yattığımızda,yaşadığı hayatı, kafalarımızın üzerinde parıldayanSamanyolu'nu, yetiştirdiği hayvanları, ta uzaklarda kalmışçocukluğunun hikâyelerini ve efsanelerini anlatmasınıdinlediğim o ılık yaz gecelerini hatırlıyorum. Sabaha yakın çıkansoğuktan korunmak için battaniyelerimize sıkı sıkı sarınarak geçvakit uykuya dalardık. Ama şu melankoli anımda kafamdansilinmeyen görüntü, yağmurun altında, sankideğiştiremeyeceği bir kadere boyun eğen biri gibi inatla, sessizceilerleyen o yaşlı adamın görüntüsü. Belki de ölümün kendisi.Neredeyse ellerimle dokunabildiğim bu yaşlı adamnasıl öleceğini bilmiyor. Son gününden birkaç gün önce sonunungeldiğini sezinleyeceğini, meyve bahçesinde ağaçtan ağacadolaşarak gövdelerine sarılıp onlarla, dost gölgelerle, bir dahayiyemeyeceği meyvelerle vedalaşacağını henüz bilmiyor. Çünküo büyük gölge gelmiş olacak, sular altındaki o yolda ya dagökkubbenin ve gök cisimlerinin o sonsuz sorgulamasınınaltında anılar onu hayata geri döndürmedikçe. O zaman nediyecek acaba?

Evinin kapısında oturuyordun sen, anneanne,yıldızlı, uçsuz bucaksız geceye açılan kapısında evinin, hakkındahiçbir şey bilmediğin ve asla yolculuk yapamayacağıngökyüzünün altında, büyülü tarlaların ve ağaçların sessizliğiiçinde, sonra doksan yaşının vakarı içinde ve hiçbir zamankaybetmediğin bir gençlik ateşiyle dedin ki: "Dünya öyle güzel,öleceğime öyle yanıyorum ki." Aynen böyle dedin.Ben oradaydım.

Yeni doğmuş süt domuzlarının arasında, arada bir,ötekilerden daha zayıf olan birkaç tanesi çıkar, özellikle demevsim kışsa, kaçınılmaz olarak gecenin

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

102

Page 103: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

soğuğundan etkilenirlerdi, onlar için ölümcül olabilirdi bu soğukhava. Yine de bildiğim kadarıyla bu hayvanlardan hiçbiriölmemişti. Her gece dedemle anneannem domuz ağıllarına gidipsüt domuzları arasında en zayıf olan üç-dört tanesini alır,ayaklarını temizledikten sonra onları kendi yataklarınayatırırlardı. Orada koyun koyuna yatarlardı, insanları örten aynıbattaniyelerle aynı çarşaflar hayvanları da örterdi,anneannem yatağın bir yanında, dedem yatağın öbür yanında,ikisinin arasında da herhalde kendilerini gökyüzü cennetindesanan üç-dört tane domuz yavrusu...

Küçük Ev'in meyve sebze bahçesi, biçim ve büyüklükolarak birbirinden farklı iki bölümden oluşuyordu. Bunlardandaha küçük ve aşağı yukarı dört köşe olan birincisine, mutfakkapısındaki iki taş basamaktan inilir ya da doğrudan doğruyasokağa açılan parmaklıklı bir kapıdan girilirdi; açıkça söylemekgerekirse bu kapı, şafak vakti parlayan ilk yıldızla birlikteanneannem domuzları alıp dışarı çıkarken ya da neredeysegünbatımında onları eve geri getirirken domuzların giripçıkmasına yarardı. Elbette biz de kullanırdık o kapıyı, amahayvanların dışarı çıkmak ya da içeri girmek için başkaseçenekleri yoktu. Bahçenin bu bölümünde, bana hepyıkılmak üzereymiş gibi görünen bir sundurmanın altında dört-beş tane ağıl vardı, burada yan yatıp memelerini ortaya çıkarandişi domuzlar yavrularını emzirir, bütün gece ve onları oradabıraktıkları gündüz saatlerinde yavrularla birlikte uyurlardı.Aslında her dişi domuzun, arkasında bir batın yavruyla birlikte,kendine ait yere girmesi için ağılların kapılarını açmakyeterliydi. Ben onların yuvalarını şaşırdıklarını hiçhatırlamıyorum, ama telaştan gözleri hiçbir şey görmeyen bir-ikidomuz yavrusunun yanlış kapıdan içeri girmeleri de enderrastlanan bir şey değildi. Gerçi orada fazla kalmazlardı. Böyleşeyleri görmemiş ya da duymamış olanlar için ne kadar

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

103

Page 104: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

inanılmaz görünse de, anne domuz, her bir yavrusunun sütüiçmek için memeyi emme tarzını tanır, bu yüzden de arayasokulan yabancı yavru bir burun darbesiyle derhal kovulurdu.En fazlasından bir ısırıkla karşılaşabilirdi ki ben öyle olduğunuhiç hatırlamıyorum. Zavallı domuzcuk, o annenin kendisininkiolmadığını çok geç olarak anlar, imdadına koşsunlar diye telaşiçinde homurdanırdı. Dedem ya da anneannem, "Zezito,"derlerdi, "git şuna bir bakıver." Ben de, domuzgillerinyetiştirilmesi konusunda artık deneyimli bir çırak olarak gidipyanlış eve giren yavruyu arka ayaklarından birindenyakaladığım gibi öteki elimle karnından tutarak tatlı yuvasınayönlendirir, sefih evladı yuvasına geri dönüş yolunu buldu diyemeşru anasının keyiften homur homur homurdanmasını duymazevkine erişirdim. Peki ben nasıl biliyordum yolunu kaybedenyavrunun hangi ağıla ait olduğunu? Ondan kolay ne var? Her birsüt domuzunun derisine ağıl sayısı kadar kesik atardık, birinciiçin bir kesik, ikinci için iki kesik ve böylece birbiri ardındandevam ederdi. (Anneannemin dükkânda ne kadar paraharcadığını gösteren işaretler yöntemi bundan çok dahakarmaşıktı ve onun bir kuruş bile yanıldığını görmemiştim. Birdefterin içine, ortalarında çarpı işareti olan birtakım halkalar,halkaların dışında olan çarpılar, kendisinin çubuklardediği çizgiler, şimdi hatırlayamadığım daha başka işaretlerçizerdi. Bazen kendi hesaplarını, adı Vieira olan dükkânsahibinin tuttuğu kâğıtla karşılaştırdığını görürdüm debu ayarlamadan hep anneannem kazançlı çıkardı. O defterlerdenbirini ondan istemediğim için kendimi hiç affetmeyeceğim,anneannem Josefa'nın aritmetiği yeniden icat ettiğini gösterenharika bir belgesel kanıt olurdu, hatta bunun bilimsel olduğunubile söyleyebilirdik; Jose Dinis'in daha on yaşında bile yokkendairenin dördülleşmesi gibi tarihi bir problemi çözdüğünühatırlayacak olursak, benimki gibi bir aile için bu hiç de

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

104

Page 105: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

olağandışı ya da önemli sayılmaz...) Domuz ağıllarından vedomuzların ara sıra birkaç avuç mısır unuyla çeşnilendirilen suve hamur karışımını şapırdata şapırdata yedikleri hamurteknelerinden başka, bahçenin bu kısmında bir tavuk kümesi, birtavşan kümesi, bir de eşek ahırı vardı. Tavuk kümesiyle ilgiliolarak, insan kendini ne kadar zorlarsa zorlasın, anlatılacak fazlabir şey hiçbir zaman olmaz; bunların içinde birkaç tavukla onlarıdölleyen bir horozun birlikte yaşadıkları, satmak içinyumurtalar, civcivlerin çıktığı yumurtalar, kralın doğumgününde sofrada yemek için yumurtalar bulunduğu varsayılır.Anneannemlerin kümesi de bir istisna değildi, bütün ötekikümeslerde olan şeyler onda da vardı ama sülüngillerfamilyasından olanların miktarı ve onların ürünleri bakımındanherhalde ötekilerden daha fakirdi. Tavşan kümesine gelince;onun bir hikâyesi var. Carlos Dayım, arada bir,meydandaki hapishanede yattığı zamanlarla -özellikle aranan birmeta olan ve dayımın aklını resmen başından alan bakır telefontellerini direklerin tepesinden aşırdı diye- hırsızlık kuşkusuylaherhangi bir yerde firarda olduğu zamanlar arasında kalan boşvakitlerinde, hep de gecenin geç saatlerinde ziyaret ederdiorasını. Kötü insan değildi ama çok fazla içerdi ve kendisininolanı başkasınınkinden ayırt etmekte zorluk çekerdi. Ben onuntavşan etini tavuk etine tercih ettiğini pek sanmıyorum, amatavşangiller, deyim yerindeyse, dilsizdiler; birkaç homurtudanbaşka ses çıkmaz, onları kulaklarından tutup da bir çuvalın içinekoyarlarken seslerini yükseltmeyi hiç bilmezlerdi, oysa tavuklarbütün konu komşuyu ayağa kaldırabilecek yaygarayı kopartacakkadar çocukça davranırlardı. Anneannem, genel kural olarakgünün ilk belirtileri daha çok uzaklardayken yataktankalktığında, Carlos Melrinho, geceki gezintilerinden sonra birevlat yadigârı olarak ona bir-iki tavşan bırakma hayırseverliğinigöstermişse, kendini dünyanın en mutlu kadını sayabilirdi.

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

105

Page 106: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

Bunun atfedilebilecek bir şey olmadığı söylenebilir, ama en iyiailelerde bile her şeyin güllük gülistanlık olmadığını hepimizbiliriz. Her halükârda, orada burada telefon telleriyletavşanlardan çok daha fazlasını götürenler hiç eksik olmaz amayine de dünyanın gözünde namuslu insan olarak kabul görmeyibecerirler. O zamanlar, o yörelerde, her şey göründüğü gibiolurdu, olduğu gibi de görünürdü. Küçük Ev'deki tek istisna belkide az önce sözünü ettiğim eşek ahırıydı. Benim tanıma fırsatınıbulamadığım bir merkebin barındığı zamanlardan kalmıştı buad. Aradan uzun yıllar geçmesine rağmen de adı hep öyle kaldı;kökeni hakkında herhangi bir kuşkuya yer vermemek için ahırıniçinde eski yemlik hâlâ dururdu, sanki baklaların ve samanlarınanısıyla karnını doyurmak için her gece oraya dönmek eşekruhunun kaderiymiş gibi. Mutfağın yanında bulunan ekmekfırınından başka, yalnızca dişi domuzlarla yavrularının -o daancak tıkış tıkış- sığdığı ağıllardan daha büyük olan bir başkaahırdan daha söz edersem, bahçenin bu bölümünün dökümütamamlanmış olur. Bu büyük ahırda, her yıl olmasa da,semirtilmek için seçilmiş bir domuz barınırdı; haftada en az birkere, elimde yabayla, bu nankör hayvanın yattığı yerideğiştirmek, sidik ve dışkılarla kirlenmiş pis kokulu samanlarıkaldırıp yerine, doğal kokusunun tazeliğini bir saatevarmadan kaybedecek olan yeni samanlar koymakzorundaydım. Bir gün ben bu işle uğraşırken yağmur yağmayabaşladı, önce koca koca seyrek damlalar, derken sonunda şakırşakır boşandı. Eşek ahırına sığınıp yağmurdan korunmamın iyiolacağını düşündüm, ama dedemin sesi beni yarı yoldadurdurdu: "İnsan başladığı işi bitirmeli, yağmur ıslatır amakemikleri kırmaz." Doğruydu. Dönüp yabayı elime alarak hiçaceleye getirmeden, hiç telaş etmeden, iyi bir ırgat gibi işimibitirdim. Sırılsıklam olmuştum, ama mutluydum.

Toprağa saplanmış sırıklardan yapılma kaba saba

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

106

Page 107: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

bir çit, bahçenin iki bölümünü birbirinden ayırıyordu; bunlarınbirinden ötekine geçişi de yine kaçınılmaz olan parmaklıklı birkapı sağlıyordu. İçeri girince sol tarafta, altı dört köşeli olupyukarı doğru daralan tipik piramit biçimiyle ortası sırıklıkoskoca bir saman yığını vardı; anneannemin, elinde bir tırmık,bir bez, bir de iple, yanında öteki yoldaşlarıyla birlikte, buğdayhasatlarından arta kalan sapları bekçilere belli etmedentoplamak için sabahın kör karanlığında gizli gizli yaptığızahmetli çalışmanın meyvesiydi bu yığın. Onun yanında, dallarısaman yığınının üst tarafına değecek kadar yakınında, o büyükincir ağacı vardı ya da sadece Bizim incir, çünkü başka bir incirağacı daha vardı ama o hiçbir zaman fazla büyümezdi, hemdoğası gereği, hem de öteki emektar ağacın onda uyandırdığısaygı nedeniyle. Yıllanmış bir zeytin ağacı da vardı, bahçeyi ikiyebölen çit onun çarpılmışgövdesine dayanırdı. Çevresini saranböğürtlen çalıları ve ona korkutucu bir bekçilik görevi yapan birakdiken yüzünden, anneannemlerin evinin civarında hiçtırmanmadığım tek meyve ağacıydı bu. Pek fazla olmasa dabirkaç ağaç daha vardı: ellerinden geleni yapan bir-iki yabanierik ağacı, az meyve veren bir nar ağacı, meyveleri on adımöteden mis gibi kokan birkaç ayva ağacı, bir zeytin ağacı daha.Geri kalan azıcık toprak sebze yetiştirmek içindi, özelliklede bütün yıl yaprak veren, bu yüzden de yerel mutfakkültürünün temel malzemesini oluşturan Portekiz lahanası;içinde zeytinyağından başka çeşni olmaksızın kuru fasulyeylepişirilmiş lahana; arada bir de, üstüne gündelik tayındökülmeden önce tabağın dibine mısır ekmeğinin içi döşenirdi.Bahçenin bu bölümü, Salvador'unki dedikleri bir zeytinlikboyunca uzanan, elli-altmış metre uzunluğunda dar bir toprakparçasıydı; öteki yanında da, onu yoldan ayıran, yeşil sazlardan,böğürtlen çalılarından, her yerde bulunan agavelerden ve birkaçmürver ağacından oluşan kalın bir çit vardı. Bu çitin

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

107

Page 108: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

yakınlarında, iki-üç kere, yılanların içine sığmadıklarındaattıkları kurumuş yılan gömleklerinden bulmuştum. Bu derilerdomuzların bilmem hangi hastalığına iyi gelirmiş. Sonuna doğruyaklaştıkça arazi daralır, en sonunda da kaplumbağa kuyruğugibi sivrilirdi. Anneannemle ben, sıkışıp da zeytinliklerin içinedalmaya vakit olmadığında işte orada defi hacet ederdik. (Dedembu sorunu domuzlarla nerede dolaşırsa orada hallederdiherhalde.) Okuyucu defi hacet etmek biçimindeki örtmeceliifademe şaşırmasın. Doğanın yasasıydı bu. Adem'le Havva dacennetin herhangi bir köşesinde aynı işi yapmak zorundakalmışlardır.

Sandık maviydi, yağlıboyayla boyanmıştı, kirli birgökyüzününki gibi yorgun bir rengi vardı. Dış odada dururdu,kapıdan girince sağ tarafta. Büyüktü, kocamandı, içine kurubaklaların konulduğu sandıktı bu. Anneannem onu açmamamıtembih eder, baklaların çıkardığı tozun, bunu yapacak tedbirsizkişinin derisini isilikle kaplayarak (o rahatsız edici fiskelere bizöyle derdik) korkunç bir kaşıntıya neden olduğunu söylerdi.Dedem, insanın karakterinin oluşmasıyla ve ruh gücününsağlamlaştırılması yöntemleriyle ilgili karmaşık sorunlarkonusunda son derece katı birtakım fikirlere sahipti, bu türtembihlere ve endişelere bıyık altından güler, arada bir, güneşbattıktan sonra sığırlarla birlikte eve döndüğünde, sandığı açıpaçmadığımı sorardı bana.

O zamanlar kaşıntı yapan bu sebzeye pek meraklıolmadığımdan -hâlâ öyleyimdir ya-, sandığın dışında dagörebileceğim ve hiçbir tehlikeye maruz kalmadandokunabileceğim baklaların aynısına bakacağım diye sandığın ohaşmetli kapağını kaldırmak, Almonda'nın ve Tejo'nunkıyılarında ya da Boquilobo Bataklığının labirenti andırankarmaşası içinde keşfe çıkmak gibi başka ölçekteki serüvenleredalmış benim gibi on yaşında bir çocuğun merakını kabartacak

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

108

Page 109: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

bir iş değildi. Ancak dedenin o sessiz alaycılığı, torununun kolayetkilenirliğine o kadar çok dokunmuş, onun o küçük gururunu okadar çok kışkırtmıştı ki, bir gün evde yalnızken sandığın başınageçti, o ağır kapağı kollarının erişebildiği yüksekliğe kadar ıkınasıkına kaldırarak kireç badanalı duvara çarpana kadar geri itti,işte orada duruyordu baklalar. Koyu renklerinin üzerini bir tülgibi örtmüş olan incecik bir toz, o ani hava akımıyla yerindenkalkarak elleriyle kollarına konmuş, önceden söylendiği gibikabarcıkların çıkması ve kaşıntının başlaması birkaç saniyedenfazla sürmemişti. Ancak, sanki ellerinin bu hali o inatçıçocukcağız için yeterli bir kanıt değilmiş gibi, bir de ellerini ohınzır baklaların içine daldırıp onları çakıl taşları gibitıkırdatmış ve bu kez gerçekten de bir toz bulutunun kalkmasınaneden olmuştu. Anlatacağım başka bir hikâye olmasa, o rahatsızedici sonucu burada uzun uzadıya tarif etmem yersiz kaçmazdı.Ellerimi sandığın köşelerinden birinden döndürüp kapağın üstkenarına kolaylıkla eriştikten sonra aşağı indireyim diyedolaştırırken, sandığın iç tarafının gazete kâğıdıyla kaplanmışolduğunu fark etmiştim. Anneannemlerin evi kitap okuyaninsanların evi değildi, daha önce de kaç kere dediğim gibi ikisininde okuması yazması yoktu. Diyelim ki dayılarımdan biriaskerden izinli olarak bir süre kalmak için geldi, birkaç harfiokuyabilecek yetenekte olsa bile ancak büyük harfleri, hem de enbüyükleri okuyabilirdi. O Século gazetesinin o sayfalarınınoradaki varlığı -son derece haklı bir nedene dayanarak, sayfabaşında ülkenin her tarafında okunan bir gazeteolduğunu duyuruyordu, "son derece haklı bir nedene dayanarak"dememin nedeni de, Azinhaga'ya ulaşan tek gazete olmasıydı-,dediğim gibi o sayfaların oradaki varlığı, ancak anneanneminonları, artık okunup bir tarafa atıldıktan sonra, her zamanalışveriş yaptığı Bay Joâo Vieira'nın dükkânından istemiş olduğuanlamına geliyordu. Bu benim anneannemler narin ve nazenin

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

109

Page 110: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

insanlar olsalardı, ben bugün o kâğıtların o eski ahşap sandığınkapağında gerçekten de var olan yarıkları tıkamak veböylelikle baklaların o tehlikeli kahverengi tozunun savunmasızMelrinho, Caixinha ve Saramago klanlarına acımasızca saldırıyageçmelerini engellemek için orada bulundukları olasılığını kabulederdim. Bu kez sanatsal olan bir başka varsayım da,harflerin, kelimelerin ve resimlerin, anneannemin gözüne, fazlauzağa gitmeye gerek yok, Çinlilerin ya da Arapların yazılarınınyıllar sonra torununun gözüne görüneceği kadar çekicigörünmüş olması. Bu anlaşılmaz şey hâlâ aydınlatılmayıbekliyor.

On yaşımdaydım, ama su gibi okuyor, okuduğumu dagayet güzel anlıyordum, üstelik çok küçük olmama rağmenyazım hataları da yapmıyordum; gerçi bu, yeri gelmişkensöyleyeyim, o zamanlar madalya almayı gerektirecek bir marifetdeğildi. Bu yüzden de, o dayanılmaz kaşıntılar bir kova soğuksuyun iksir gibi gelecek serinliğini ya da sirkeyle ovulmayıbekliyor olsa da, bir rastlantının karşıma çıkardığı değişik okumaparçalarının içine dalmak için bu fırsattan yararlanmış olmamanlayışla karşılanacaktır. 1933 yılının yaz aylarıydı, onyaşımdaydım, bir önceki yılın belli bir gününde O Séculogazetesinin o sayfalarında yayınlanmış olan bütün haberleriniçinde aklımda yalnızca tek bir anı kaldı: altında açıklayıcıyazısıyla birlikte, Avusturya Şansölyesi Dollfuss'un ülkesindeaskeri bir geçit törenine katılmasını gösteren bir fotoğraf. 1933yılı yazı, Hitler Almanya'da iktidara geçeli altı ay olmuş, ama benbu haberi Lizbon'dayken babamın eve getirdiği Diario de Noticiasgazetesinde o zaman okuyup okumadığımı hatırlamıyorum.Anneannemlerin evinde tatildeyim, bir yandan dalgın dalgın veyavaşça kollarımı kaşırken, bir şansölyenin (şansölye deneyin nesiydi?) bu kadar kısa boylu olabileceğine şaşırıyorum.

Dollfuss'un ertesi yıl Avusturyalı Naziler tarafından

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

110

Page 111: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

öldürüleceğini ne o biliyor ne de ben biliyorum.Yine o dönemlerdeydi (belki hâlâ 1933 yılıydı, belki de

1934 olmuştu bile, eğer tarihler beni yanıltmıyorsa), bir günoturduğumuz Penha de França'yla o zamanlar Gil VicenteLisesi'nin bulunduğu Sâo Vicente arasındaki her günkü yolumolan Graça Sokağı'ndan geçerken, tam eski Sinema Royal'inkarşısındaki bir tütün ve gazete bayiinin kapısında asılı birgazete görmüştüm, ilk sayfasında bir şey yakalamaya hazırlanırgibi bir pozisyonda mükemmel çizilmiş bir el resmi vardı.Altında şöyle yazıyordu: "Kadife eldiven giymiş bir demiryumruk." Haftalık mizah dergisi Sempre Fıxe'ydi bu, resmi çizenFrancisco Valença'ydı; elin de Salazar'ın eli olduğu anlaşılıyordu.

Bu iki görüntü -biri, birliklerin geçişini seyrederkengülümseyen Dollfuss, Hitler tarafından çoktan ölüme mahkûmedilmiş miydi Allah bilir, biri de, Salazar'ın riyakâr bir kadifeninyumuşaklığının ardına gizlenmiş demir yumruğu- ömrümboyunca kafamdan çıkmadı. Nedenini sormayın. Hatırlamakisteyeceğimiz şeyi çoğu kez unuturuz, bazen de geçmiştengörüntüler, tek tek sözcükler, debdebeli sahneler, tasvirler çıkıpgelir, saplantı halinde, tekrar tekrar, en küçük uyarıya tepkigöstererek; bunun hiçbir açıklaması yoktur, öylece oradadırlar.Ta o zamanlar bile, elbette yeterince bilgi sahibi olmaktan çokönsezilerime dayanarak, benim için Hitler'in, Mussolini'nin veSalazar'ın aynı topun kumaşı olduklarını, aynı soydangeldiklerini, demir yumruk olarak birbirlerinin eşi olduklarını,yalnızca kadifenin kalınlığı ve yumruğu sıkma konusundabirbirlerinden farklı olduklarını işte bütün bunlar sayesindebilirim.«

İspanya'da iç savaş başladığında ben, Gil VicenteLisesi'nden Xabregas'daki Afonso Domingues Meslek Okulu'naçoktan geçmiştim; Portekizce, Matematik, Fizik, Kimya, Mekanik

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

111

Page 112: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

Çizim, Mekanik ve Tarih derslerinin yanı sıra biraz da Fransızcave Edebiyat öğrenmek (düşünsenize, o zamanlar bir mesleklisesinde Fransızca ve Edebiyat okutuluyordu...) ve mekanikçilingirlik mesleğinin sırlarını yavaş yavaş anlayabilmek için -çünkü ne de olsa bunun için gidiyordum oraya- elimden geleniyapıyordum. Gazetelerde okuduğuma göre, bir tarafınsavaşçılarına kızıllar deniyor, öteki tarafınkiler milliyetçilerolarak tanınıyordu; gazeteler kimi zaman haritalarıyla birlikteçarpışma haberlerini verdiklerinden, daha önce de anlattığımgibi, ben de kendi haritamı yapmaya karar vermiştim veçarpışmaların sonuçlarına göre farklı renklerdeki -sanıyorumkırmızı ve sarı renkli- küçücük bayrakları bu haritanın üzerinesaplıyor, bu sayede, o zamanki devamlı kullanılan deyimiyle,operasyonların gelişmesini izleyebildiğime inanıyordum. Ta kiaradan fazla bir zaman geçmeden gelip çatan günün birindeemekli askerler tarafından aldatıldığımı anlayana kadar;bunlar kendilerini basına sansür uygulama işine vererek, demiryumrukla kadife eldiveni, saygıda kusur etmeden, kendilerinemal etmişlerdi. Yalnızca Franco'nunkiler olmak kaydıyla bütünzaferlere onlar karar veriyorlardı. Benim harita çöpe atılmış,bayraklar kaybolup gitmişti. Mocidade Portuguesa'nın yeşillikahverengili üniformalarının dağıtıldığı Camöes Lisesi'ndekiarkadaşlarımla bağlantılı olarak, sokağa kadar varan kuyruğunsonundan hiçbir zaman ayrılmamanın bir yolunu bulmamınnedenlerinden biri de büyük bir olasılıkla buydu, ben hâlâoralardayken mezunlardan biri gelip (ona öyle diyorlardı)üniformaların tükendiğini haber vermişti bize. Ondan sonrakihaftalarda birkaç kez daha bere, gömlek ve pantolon dağıttıklarıoldu, ama ben, yanımda birkaç kişiyle birlikte, hep sivil giyimliolarak gitmiştim eğitime, geçit törenlerine son derece karşıydım,silah kullanmakta son derece beceriksizdim, hedefe ateş etmekteson derece tehlikeliydim. Kaderim değildi bu benim.

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

112

Page 113: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

Lisedeki arkadaşlarımdan biri şişko birçocukcağızdı, hüzünlü bir hali vardı, yuvarlak camlı kocaman birgözlük takardı, her zaman ilaç kokuyormuş duygusunu verirdiinsana. Sınıfa gelmediği çok olurdu, ama hastalık mazeretiyledevamsızlıktı onunki. Ne sabahleyin derse gelip gelmeyeceğibilinirdi ne de bütün gün kalıp kalmayacağı. Yine de zeki veçalışkan olduğundan en yüksek notları alanlardanbiriydi. Jimnastik dersinden izinliydi, bizim gürültülü patırtılıoyunlarımızınsa yanına bile yaklaşamazdı. Teneffüslerde onuyakından hiç görmemiştim. Onu liseye arabayla getirirler, sonrada arabayla gelip alırlardı. Okulda yemekhane olmadığından,biz öğrenciler yemeğimizi nerede olursa orada yerdik,koridorlarda, avluda, manastır avlusunun lisenin bulunduğukata ait olan galerisinde. Müdürün verdiği özel bir izin sayesinde,bir hizmetçi kadın onun yemeğini daha sıcakken getirir, aşağıkattaki salonlardan birinde, yaygaralardan ve kavga gürültüdenuzakta, sessiz sakin bir ortamda, örtüsü ve peçetesi olan birsofrada yedirirdi. Acırdım ona. Belki de bunu fark etmişti, çünkübir gün kendisine eşlik etmek isteyip istemeyeceğimi sordu.Besbelli yemek yemek için değil, yalnızca ona arkadaşlık etmekiçin. Ben de evet dedim. Yukarı katta her zamanki sucuklu,peynirli ya da omletli sandviçimi bitirdikten sonra onakatılmama ve sınıfa birlikte çıkmamıza karar verdik. O yuvarlakyüzünde hüzünlü bir ifadeyle, iştahsız bir tavırla ağır ağırçiğniyordu lokmasını, hizmetçi kadının "Birazcık daha, yavrum,hadi birazcık daha..." diye yalvarmalarına kulak asmadan.Derken, bu durum karşısında, ikinci gün yanına gittiğimde, onucanlandırmak için soytarılıklar yapmaya başladım, diyelimsanki kendi kendimle çarpışıyormuşum gibi yapıyordum, işebakın ki komedyenlik sanatının bu kadar ilkel gösterilerisonuç vermişti. Çocuk gülüyor, neredeyse farkına bile varmadanyemeğini yiyordu, hizmetçi kadın bayılmıştı bu işe. Aile içinde

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

113

Page 114: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

benden söz etmiş olmalılar ki bir gün beni evine davet etti, evtam bir malikâneydi (bana saray gibi görünmüştü), Cruz dePedra Bulvarı'nda, Tejo'ya bakan kat kat bir bahçenintepesindeydi. Onun yanına gittiğimde kendinden küçük bir kız.kardeşi de oradaydı, annesi bizlerle birkaç dakika kaldıktansonra çıkıp gitti. Çay saatiydi. Küçük bir salonda kahvaltı ettik.Salonun mobilyası Bay ve Bayan Formigalların evinihatırlatmıştı bana, ama onun kadar debdebeli değildi, o Şam işikadifeler yoktu. Fincanımın ve sofra örtüsünün altına konulanve arkadaşımın masanın ta öbür ucundan küçük bir şırıngayısıkmasıyla şişen lastik bir boruyla oyun yaparak beni korkutmakistediler. Tabakla fincanın atlayıp sıçramaya başladığını gördümama korkmadım. Orada bir şeyin etkisi görülüyordu ve bununnedenini bulmam gerekiyordu. Örtüyü kaldırdım ve sonundahepimiz birden gülmeye başladık. Sonra bahçeye inip eşek oyunuoynadık (üzerinde bölmelerle bunların içinde numaralar olan birtahtanın adıydı bu, taşları atarak en fazla sayıyı yapmayaçalışıyorduk) ve ben kaybettim. Artık Afonso Domingues'edevam ederken onun evine son kez gittim. Sahte olduğunubildiğim bir gururla, teknik öğretim öğrencisi olduğumukanıtlayan kimlik cüzdanımı gösterdim ona, ama hiçönemsemedi, şöyle bir göz attı, o kadar. Bir daha da onlardanhaber almadım. Afonso Domingues'e giderken onlarınmalikânesi yolumun üstündeydi, ama gidip kapılarını çalmakiçin gerekli olan o birkaç metreyi aşacağım diye hiçbir zamanyolumu değiştirmedim. Herhalde orada artık yararlıolmadığımın bilincine varmış olmalıydım.

Bir gün mekanik dersinde işaret sopasını kırdım.Öğretmen daha gelmemişti, biz de fırsattan yararlanarak herzamanki gibi şamata yapıyorduk, kimileri fıkra anlatıyor,kimileri de avuç içi oyununu oynuyorlardı (refleksleri harekete

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

114

Page 115: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

geçirmek için harika bir oyundur, çünkü avuçları aşağı doğruduran oyuncu, avuçları yukarı doğru olanın kendisine indirmeyideneyeceği şaplaktan kaçmaya çalışır), ben de, artık hangiamaçla olduğunu bilmiyorum ama belki bir filmdegördüğümdendir, mızrağın nasıl kullanıldığını göstermek içinişaret sopasını mızrak tutar gibi kavrayarak, herhalde atındandüşürmem gereken düşmanım olan karatahtaya doğrukoştum. Uzaklığı iyi hesaplayamamışım, öyle bir çarptım ki sopaelimde üç parçaya ayrıldı. Bu marifetim kimileri tarafındanalkışlarla karşılanmış, kimileri de yüzlerinde dünyanın herdilinde "hapı yuttun" anlamına gelen o eşsiz ifadeyle bakaraksusmuşlardı, o arada ben de sanki bir mucizenin gerçekleşmesinibeklermişim gibi, sopanın iki parçasının kırık uçlarını birbirineuydurmaya çalışıyordum. Mucize gerçekleşmeyince kırıkparçaları götürüp kürsünün durduğu platformun üstünekoydum, tam o sırada öğretmen içeri girdi. "Ne oldu?" diye sordu.Ben olmadık bir cevap verdim ("Sopa yerdeydi de istemedenüstüne basmışım, öğretmenim"), o da kabul eder gibi göründü."Biliyorsun ya, yenisini getirmen gerekecek," dedi. Bu kuraldı veöyle olması gerekiyordu. İşin kötüsü, okul malzemeleri satılanbir dükkâna gidip bir işaret sopasının kaç para olduğunu sormakevde kimsenin aklına gelmemişti. Hemencecik fazlasıyla pahalıolacağı prensibinden hareketle, en iyi çözüm yolunun birmarangozhaneden aynı boyda, işlenmemiş durumda, yuvarlakbir sopa satın alıp, gerçek bir işaret sopasına olabildiğincebenzemesini sağlayana kadar üstünde çalışmam olduğuna kararverildi. Öyle de yapıldı. Annem de babam da, ne lehime ne dealeyhime, bu işe karışmamışlardı. Cumartesi öğleden sonralarıve pazarlar da dahil olmak üzere belki de iki hafta boyunca,elimde çakıyla, tıpkı bir mahkûm gibi, o lanet sopayı yonttum,rendeledim, törpüledim, eğeledim, cilaladım durdum.Azinhaga'da edindiğim deneyim, alet edevat kullanmamda işe

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

115

Page 116: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

yaramıştı. Yaptığım iş öyle mükemmel denebilecek bir şeyolmamıştı, ama idarenin onayı ve öğretmenin anlayışlı birtebessümüyle, kırılan sopanın yerini şerefle almıştı. Benimmesleki uzmanlık alanlının marangozluk değil, mekanikçilingirlik olduğunu da göz önünde bulundurmak gerekiyordu...

José Diniş genç öldü. Çocukluğumuzun altın yıllarısona ermişti, her birimiz hayata atılmak zorunda kalmıştık,aradan bir süre geçtikten sonra bir gün Maria Elvira Teyzemesordum, "José Dinis'e ne oldu?" diye. O da, fazla açıklamayapmadan"José Diniş öldü” diye cevap verdi. Zaten biz böyleydik,içimiz kan ağlardı, ama dışımızdan belli etmezdik. Dünyaböyledir, şimdi doğarsın, sonra yaşarsın, sonunda da ölürsün,bunun üzerinde daha fazla düşünüp taşınmaya değmez, JoséDiniş de geldi geçti, zamanında birkaç gözyaşı dökülmüştür, amadoğrusu insanlar hayatlarını ölülerine ağlamakla geçiremezler.Bu sayfalar yazılmış olmasaydı, bugün kimsenin José Dinis'ihatırlamayacağına inanmak istiyorum. Ekin biçme makinesininbasamağına çıkıp dengemizi zar zor bularak buğday tarlasını biruçtan bir uca dolaşırken, başakların nasıl kesildiğiniseyrettiğimizi ve tepeden tırnağa toza bulandığımızıhatırlayabilen bir tek ben varım. Tejo'nun kıyısında yediğimizkoyu yeşil renkli o nefis karpuzu, yaz aylarında suyunazalmasıyla ortaya çıkarak kimi zaman genişleyip dil gibi uzanano kumlu toprak parçalarından birinin üzerinde, adetaırmağın içinde yer alan kavun tarlasını hatırlayabilen bir tek benvarım. Çakının gıcırtısını, siyah çekirdeklerle kıpkırmızıdilimleri, art arda kestikçe (çakı meyvenin eksenini boydan boyakesmeye yetişmezdi) ortasında meydana çıkan göbeğini (bazıyerlerde ona yüreği derler), gırtlağımızdan aşağı göğsümüzekadar akan suyunu hatırlayabilen bir tek ben varım. Ama birkeresinde José Dinis'e sadakatsizlik ettiğimi hatırlayabilen de bir

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

116

Page 117: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

tek ben varım. Maria Elvira Teyzemle birlikte mısır koçanlarınıaramaya giderdik; her birimiz boynumuzda asılı bir torbaylakendi yolunda yürürken, hasat mevsiminde dikkatsizliklesapında unutulmuş koçanları toplardık. Derken José Dinisenyürüdüğü yolda kocaman bir koçan gördüm, acaba farkınavarmadan geçip gider mi diye hiç sesimi çıkarmadım. Kısaboyunun kurbanı olarak görmeden geçince ben de gidip onukopardım. Malı gasp edilen zavallı çocuğun öfkesi görülecekşeydi, ama Maria Elvira Teyzem ve yakınlarda bulunan ötekibüyükler bana hak verdiler, onu kendisi görmüş olsaydı bengidip elinden almayacaktım ki. Yanılıyorlardı. Ben cömert birinsan olsaydım, o koçanı ona verirdim ya da ona yalnızca şöylederdim: "José Dinis, bak karşında bir tane var." Kabahat sürekliolarak içinde bulunduğumuz rekabetteydi, ama bana öyle geliyorki Kıyamet Günü, yaptığım iyiliklerle kötülükleri teraziyekoyduklarında, o koçanın ağırlığı yüzünden cehennemindibini boylayacağım...

Anneannemlerin meyve sebze bahçesinin birazuzağında birtakım yıkıntılar vardı. Eskiden kullanılan domuzbarınaklarının kalıntılarıydı bunlar. Biz bunlara Veiga'nınbarınakları derdik, bir zeytinlikten ötekine kestirmeden gitmekistediğimde geçerdim oradan. On altı yaşlarımda falandım, birgün onun içinde otların arasında ayakta durmuş eteklerinidüzelten bir kadınla pantolonunu iliklemekte olan bir adamarastladım. Kafamı çevirip yoluma devam ettim, biraz uzakta,birkaç gün önce altında kocaman yeşil bir kertenkeleyi görmüşolduğum bir zeytin ağacının yakınında, yolun kenarındaki çitinüstüne oturdum. Aradan birkaç dakika geçtikten sonra kadınınkarşımdaki zeytinliğin içinden geçtiğini gördüm. Koşar adımgidiyordu. Adam da yıkıntıların içinden çıkıp yanıma yaklaştı (oyöreden geçmekte olan, özel bir iş için tutulmuş bir traktörcüolsa gerekti) ve yanıma oturdu. "Temiz kadınmış,"

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

117

Page 118: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

dedi. Hiç sesimi çıkarmadım. Kadın zeytin ağaçlarının gövdeleriarasında, gittikçe uzaklaşarak, bir görünüyor, bir kayboluyordu."Dediğine göre onu tanıyormuşsun, gidip kocasına haberverecekmişsin." Yine cevap vermedim. Adam bir sigarayaktı, ağzından iki duman bulutu çıkardı, sonra çitin üzerindenatlayarak vedalaştı: "Hoşça kal." Ben de "Güle güle," dedim. Kadınhepten gözden kaybolmuştu. O yeşil kertenkeleyi bir daha hiçgörmedim.

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

118

Page 119: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

Albüm

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

119

Page 120: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

s. 97. Aradan yıllar geçmiş, bu belki de babamın son resmi.

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

120

Page 121: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

Saçmalıklarına rağmen kötü insan değildi. Ben artık koca adamolmuştum, bir gün bana "Sen gerçekten de her zaman iyi bir evlatoldun," dedi. O anda bütün yaptıklarını affettim. Birbirimize hiçbu kadar yakın olmamıştık.

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

121

Page 122: Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları€¦ · Görmek adlı romanlarını yayınladığımız Saramago’yu, kısa bir süre önce yayınlanan bu otobiyografisiyle

Table of ContentsStart

Küçük Anılar Çocukluk ve İlkgençlik Anıları Jose Saramago

122