kızıl bayrak 2014 18

32
Kızıl Bayrak Haſtalık Sosyalist Siyasal Gazete www.kizilbayrak.net Sayı: 2014 / 18 • 2 Mayıs 2014 • 1 TL S.11 S.3 Taksim için militan direniş S.5 Kızılay’da devrimci 1 Mayıs İllerde 1 Mayıs

Upload: kizilbayrak

Post on 24-Mar-2016

253 views

Category:

Documents


5 download

DESCRIPTION

Kızıl Bayrak 2014 18 / 2 Mayıs

TRANSCRIPT

Page 1: Kızıl Bayrak 2014 18

Kızıl BayrakHaftalık Sosyalist Siyasal Gazete www.kizilbayrak.net Sayı: 2014 / 18 • 2 Mayıs 2014 • 1 TL

S.11S.3Taksim için militan direniş S.5Kızılay’da devrimci 1 Mayıs İllerde 1 Mayıs

Page 2: Kızıl Bayrak 2014 18

Geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yılın 1 Mayıs’ına daTaksim kararlılığı damgasını vurdu. Gerici-faşist rejiminfiili bir sıkıyönetim ilan ederek savaşa gider gibikurduğu abluka ve teröre rağmen binlerce işçi, emekçive genç Taksim yolunda büyük bir kararlılıkla mücadeleetti.

Bu kararlı ve militan çatışmalara karşın Taksim’egirilemedi. Fakat bu noktada mesele Taksim’e girilipgirilmemesi değil, bu düzeyde ve sertlikte sürenmücadelede ortaya net bir kararlılık konulupkonulmayacağıydı. Sonuçta net bir sınıf tutumu vefaşizan bir hoyratlıkla işçi sınıfına meydanlarıyasaklamaya kalkan AKP iktidarına karşı bu kararlılıknet bir biçimde ortaya konuldu. Resmi açıklamalaragöre, 39 bin kişiden oluşan ve faşist devlet teröründesınır tanımayan bir polis ordusuna, tüm baskı veengellemelere rağmen sokak sokak çatışıldı. Bu 2014 1Mayısı’nın en başta söylenmesi gereken kazanımıdır.

Ne seçim oyunlarıyla sağlanmış sözde başarıları vene de polisin zorbalığı toplumsal muhalefetinsokaklarda kendisini ortaya koyan gücünü ve kararlığınıkıramayacağı bir kez daha görülmüştür. BöylelikleHaziran Direnişi’nden bu yana kendisini ortaya koyangüçlü toplumsal hareketlilik tüm baskı ve engellemeçabalarına rağmen kendisini bu yılın 1 Mayıs’ına dataşımayı başarmıştır. 1 Mayıs alanları, özelde elbetteTaksim yolunda, ezilemeyen, yorulmayan veengellenemeyen bir güç odağı olarak varlığınıgöstermiştir. Özellikle belirtmek gerekir ki, HaziranDirenişi’ni reformist-parlamenterist anlayışlar eliyleseçim sandığına endeksli politikaların etkisiyle 30Mart’tan sonra kitle hareketi üzerinde ortaya çıkanmoral bozulma, bir kez daha meydanlardaki militanmücadele ruhuyla düzeltilmiştir.

Öte yandan bu 1 Mayıs’ta öne çıkan olgulardan birdiğeri ise aslında daha önce de ortaya çıktığı biçimiyle,farklı alan tercihleri üzerinden ortaya konulmuştutumlardır. Taksim’e karşı Kadıköy, Kızılay’a karşıSıhhiye ve Tandoğan ayrışmaları ortaya çıkmıştır. Buayrışmaların gerisinde açık siyasal ve sınıfsal tercihleryattığı, düzen karşısındaki konumlanmayla ilgili olduğuortadadır. Taksim ve Kızılay 1 Mayıs’larında temsiledilen devrimci ve düzen karşıtı militan ruhun aksinediğer alanlarda düzene boyun eğme ve teslimiyetvardır. Kadıköy 1 Mayısı’nda kurulu düzenle esastansorunu olmayan “ulusalcı” güçlerle sendikalbürokrasinin Taksim 1 Mayısı’na karşı bayrak açtıklarıbir mizansen kurulmuştur. Tandoğan aynı mizanseninAnkara’da kurulduğu alan olmuştur. HaziranDirenişi’nin ruhunu 1 Mayıs’a taşıyanlar Kızılay’dabuluşurken, bu ruhun devrimci özünden uzak icazetçi-reformistler Sıhhiye’de seramonik bir 1 Mayıs’ta ısrargöstermişlerdir.

Fakat her bir 1 Mayıs’ta olduğu gibi bu 1 Mayıs içinde özellikle, 1 Mayıs alanlarındaki işçi sınıfınındurumuna bakılmalıdır. Çünkü her 1 Mayıs esasta ikikarşıt sınıf arasındaki bir karşı karşıya geliş, bir boyölçmedir. Böylelikle 1 Mayıs aynasından hem karşılıklıolarak güçlerini tartarlar, hem de bu boy aynasında

sınıf mücadelesinin yakın geleceği hakkında fikiroluşturmak mümkün olur. Bu gözle 1 Mayıs’abaktığımızda, mevcut ayrışma tablosunda hemenbütün alanlarda belli bir işçi kitlesinin bu alanlardakisiyasal duruşa uygun bir bakış ve duruşla alanlarda yeraldığını söyleyebiliriz.

Taksim yolunda DİSK üyesi işçiler, KESK üyesiemekçiler, ama ağırlıkla da örgütsüz genç işçi yığınlarıboy göstermiştir. Özellikle kendilerini büyük ölçüdeilerici ve devrimci siyasal zeminlere yakın hisseden buörgütsüz işçiler belli bir direngenlikle mücadeleetmişlerdir. Greif işçileri, sermayeye ve sendikalbürokrasiye meydan okuyan bir işçi bölüğü olarak,Taksim cephesinde işçi sınıfını hem siyasal olarak hemde sendikal olarak en ileriden ve ön cephede temsiletmiştir. Greif işçilerinin varlığı aynı zamanda Taksimkararlılığını gösteren güçler içerisinde, özellikle işçisınıfı cephesinden mevcut iç ayrışma ve saflaşmaya dadikkat çekmektedir. Bu ayrışma ve saflaşma Taksimyolunda kendisini, sendikal bürokrasinin seremonik vesınırlı Taksim kararlılığı ile sonuna kadar dişe diş birkararlılıkla barikatlara yüklenen işçi iradesi arasındakibelirgin ayrımlar biçiminde kendisini göstermiştir.

Tandoğan ve asıl olarak Kadıköy 1 Mayıslar’ında isesığ bir AKP muhalefeti yapmak dışında kurulu düzenleherhangi bir sorunu olmayan üst kademe sendikalbürokrasi ile işbirliği yapan ulusalcı sol güçlerindamgasını taşımıştır. Sendikal cephede Türk-İşbürokratlarının inisiyatifiyle örgütlenen bu 1Mayıslar’da kortejlerde önemli sayıda bir işçi kitlesiyürümüş olmakla birlikte, mücadele kararlılığınınzerresi yoktur.

Bu tablodan belki bir parça Türk-İş bürokrasisinesınıftan yana alternatif oluşturmak iddiasında olanSGBP üyesi sendikaların kortejleri ayrılmıştır. Fakat bukortejlerin varlığı, sınıf mücadelesi adına olumlu birkatkıdan ziyade çok temel bir zayıflığı ve bir iflasıgöstermektedir. Çünkü ileri politik iddialarla birliktesendikal bürokrasiye bayrak açmak iddiasındaki altkademe bürokratları, sınıf mücadelesinde çok temelbir politik-sınıfsal ayrışmasında bir kez daha ne kadariradesiz ve Türk-İş ağaları karşısında boyunları eğikolduğunu göstermişlerdir. Kuşkusuz bu utanç vericidurum, herkesten önce bu sendikalar içerisinde mevzitutmuş devrimcilik iddiasında olanlara aittir. Böyleliklesendikaların koltuklarında oturmakla işçi sınıfıdevrimciliği yapmanın temelde iki farklı siyasal-sınıfsalduruş olduğu bir kez daha ispatlanmıştır. Böyle birzamanda sendikal bürokrasiyle cepheden mücadeleetme iradesi gösteremeyen, onlara karşı açıktanbayrak açamayanların iddialarının sınırları bir kez dahanet biçimde görülmüştür. Bunlar bu tutumlarıylaulusalcı güçler ile sendikal bürokrasiye dolgumalzemesi olmuşlardır.

Tüm bunlardan sonra söylemek gerekir ki, bu yılın1 Mayısı’nın aynasından gördüğümüz işçi sınıfı, Greifgibi ileriye yönelik ileri ve devrimci örnekler sunmuşolsa da ve Taksim yolunda mücadelelerde kendisinibelli biçimlerde gösteren ilerici bir kesimiyle boy

gösterse de, genel olarak sermaye düzeninikorkutabilecek düzeyde kitlesel ve kolektif bir güçolarak boy gösterememiştir.

Taksim yolunda çeşitli siyasal zeminler üzerindenkendilerini ifade eden genç işçi kitleleri belli birkararlılıkla boy göstermekle birlikte, sınıfsal talep veörgütlenmelerle kendisini ortaya koymamaktadırlar.DİSK cephesinden ise Greif gibi ayağa kalkışının yolunuaçacak bir işçi dinamiğinden uzak durmayı tercihedenlerin takatsizliği ise bir kez daha net biçimdegörülmüştür. DİSK üyesi sendikaların katılımı oldukçacılız kalmıştır. Greif işçilerini DİSK’ten çıkarmaya çalışanbazı yöneticilerin sendikalarının esamisi dahiokunmamıştır. Anlaşıldığı kadarıyla bazıları sadeceyönetici düzeyinde 1 Mayıs’a katılabilmişlerdir.Durumu anlaşılır kılmak için belirtelim ki, Taksim içinyürüyüşe geçildiğinde DİSK önünde yaklaşık 3 bin kişiyer alıyordu ve bunların neredeyse üçte ikisi sendikaüyesi olmayan devrimci ve ilerici güçlerinkatılımcılarından oluşuyordu. Kuşkusuz uygulananpolis ablukası bu zayıflığı yaratan bir faktör olmuştur.Ancak önceki 1 Mayıslar’dan da biliyoruz ki, busorunun esasını değiştirmemektedir.

Bununla birlikte belirtmek gerekir ki, olduğukadarıyla Taksim yolunda işçi sınıfının ilerici vedevrimci öğeleri belli bir kararlılık gösterirken, Kadıköy1 Mayıs’ında sendikalarda örgütlü kesimler isesendikal bürokrasinin ve dolayısıyla burjuvapolitikasının denetimi altında boy göstermiştir. Buhaliyle de işçi sınıfı cephesinden bir başka zayıflık ya dadaha doğrusu mücadelesinin önündeki bir büyükengelin varlığı da ortaya konmuştur.

Tüm bunlardan çıkarılacak sonuç şudur: İşçi sınıfı bu 1 Mayıs’ta parçalı bir görüntü vermiş,

ama asıl önemlisi ana gövdesiyle 1 Mayıs alanlarınınuzağında kalmıştır. Kurulu düzenin ideolojik-siyasal vefiziksel engelleri, sendikal bürokrasinin bu düzeneverdiği güçlü destek, devrimci ve sol güçlerin işçisınıfından uzaklığı bu tablonun doğmasının başlıcanedenleridir. 1 Mayıs tablosu içerisinde bu nedenlerive daha fazlası net örnekler yardımıyla görülebilir.Burada bu çerçevede tartışmayı derinleştirmeyi tercihetmeyeceğiz. Ancak konumuzla bağlantısı içerisindeşunu söyleyelim ki, işte bu nedenler ya da engellernedeniyle işçi sınıfı kendisini bağımsız ve kolektif birgüç olarak ortaya koyamadığı ölçüde, Taksim yolundaayrışa saflaşa bir kararlılık konsa da, Taksim’eçıkılamamaktadır. Taksim’in anahtarı işçi sınıfındadırama işçi sınıfı bu zayıflıklarını aşamadan Taksim’inyoluna konulan gerici barikatların yıkılması mümkünolmayacaktır.

Olması gerekeni Greif işçileri göstermektedir.Olması gereken işçi sınıfının, sermayeden, sendikalbürokrasiden bağımsız, sınıfın kolektif enerjisini,gözüpekliğini ve mücadele kapasitesini gösteren Greifişçilerinin yoluna girmektir, yeni Greif’ler yaratmaktır.Bu halde işçi sınıfı kendi gücünü, enerjisini, önderliğinibulacak, Taksim’i ve 1 Mayıs’ı gerçek anlamdakazanabilecektir.

Taksim’i kazanmak içindaha fazla Greif gerek!

Page 3: Kızıl Bayrak 2014 18

2014 1 Mayıs’ı mevcut sınıf hareketi tablosunu tümyalınlığıyla gözler önüne serdi. En başta ise sendikalhareketin içler acısı durumunu bir kez daha ve çokyönlü olarak ortaya koydu.

Tepeden tırnağa kastlaşmış bürokrasinindenetiminde olan sendikal hareket, bu yılki 1 Mayıs’ıparçalı bir biçimde karşıladı. Türk-İş ve Hak-İşbürokratları gibi sermaye uşakları tarafından organizeedilen 1 Mayıs eylemleri ise, sermaye düzeninin icazetsınırlarına hapsedilmiş, sönük ve tarihsel-devrimciözünden arındırılmış bir şekilde gerçekleştirildi.

Sermaye düzeninin baskı ve yasaklamalarına karşınTaksim 1 Mayıs’ı üzerinden direnme ve mücadelekararlılığı ortaya koyan DİSK ise, bu tablodan ayrı biryerde dursa da, pratikte ortaya koyduğu iddiaların çokgerisinde bir tutum ortaya koydu.

İşçisiz DİSK korteji

Taksim iradesi beyan eden ve bu konudakikararlılığını her fırsatta dillendiren DİSK’in, 2014 1Mayısı’na dönük elle tutulur bir hazırlık yaptığınısöylemek mümkün değil. Taksim’i kazanmak gibi ciddive büyük bir iddia karşısında hemen hemen hiçbirhazırlık yapmamak, örgütlü olduğu fabrika veişyerlerinden doğru bu iddianın gereklerini yerinegetirecek bir çalışmadan geri durmak, DİSK adınaortaya konulan Taksim iradesini en başta tartışmalıkıldı.

Bu durum tüm sonuçlarını eylem alanında daortaya koydu. Akşamdan itibaren DİSK GenelMerkezi’ne gelen ve önceki gün 1 Mayıs kortejindebuluşan kitlenin neredeyse üçte ikisi ilerici solgüçlerdi. DİSK’e bağlı sendikaların bir çoğu GenelMerkeze hiç uğramazken, gelenler ise temsili birkatılım sağladı. Burada şu noktanın altını özellikleçizmekte fayda var. İşgal barikatlarını ve mücadeleruhunu 1 Mayıs alanlarına taşımaya hazırlanan Greifişçilerini DİSK’ten kovmaya kalkan sendikayöneticilerinin temsil ettikleri sendikalar (Gıda İş gibi)o gün ortalıkta yoktu. Bu sendikal anlayışı temsiledenler birkaç yöneticisi dışında 1 Mayıs’a tek bir işçibile getiremediler, hatta temsili düzeyde bile katılımsağlayamadılar.

Direnme iradesi zayıf ve göstermelik bir DİSK

2014 Taksim 1 Mayıs’ı DİSK’in direnmekararlılığındaki zayıflığa ve bu konudaki tutumlarınıngöstermelik olduğuna da ayna tuttu.

Zira Taksim’i kazanmak için ortaya konan direnişboyunca, 1 Mayıs’ın mücadele ve savaş ruhundanyoksun, hele ki yasak zincirlerini kırma direncindenuzak bir DİSK tablosu vardı. Polis teröününbaşlamasından itibaren -kimi göstermelik hamlelerdışında- DİSK adına bütünlüklü bir direnmeiradesinden söz etmek mümkün değil.

Bütün bu tablo DİSK adına ortaya konan Taksimiddiası ve iradesinin altının boş olduğunu göstermişoldu.

Direnişi ve DİSK’i orta yerde bırakıp gittiler

DİSK adına ciddiyet tartışması yaratacak bir başkatutum ise, hali hazırda Taksim iradesi ile çatışmalardevam ediyorken ve bütün bir kamuoyu eylemkomitesinin direnişe dair tutumunu ilgi ile bekliyorken,DİSK yönetiminin sessiz-sedasız ortalıktan kaybolmasıoldu.

Zira polis terörü karşısında önce Genel Merkezbinasına çekilen DİSK’e bağlı sendika yöneticileri,zaman içerisinde parça parça binayı terk ettiler. Öncekiyıl direniş sürerken bir açıklama yaparak eylemibitirdiklerini söyleyen ve bu nedenle tepki toplayanDİSK yönetimi bu sene bunu dahi yapmayarak adetabir skandala imza attılar.

DİSK yöneticilerinin halihazırda İstanbul’un birçokyerinde süren eylemin kendileri açısından bitirilipbitirilmediği konusunda sorulan soruları yanıtsızbırakması, dahası “eylemimiz devam ediyor ama bireylem programımız yok” demeleri yaşanan skandalınboyutlarını da ortaya koydu. “Akşam üzeri eylemkomitesi tarafından bir yazılı açıklama yapılacak”diyerek DİSK Genel Merkezi’ni terk eden DİSKyönetimi, böylece geçen yıl aldıkları tepkiyi de eylemkomitesi ile paylaşmak üzere fiilen eylemi bitirmişoldular. Akşam yapılan ve “seneye Taksim’deyiz”denen yazılı açıklama ise eylem komitesi adına fiilenbitirilmiş olan eylemin itirafı olmuş oldu.

İşin daha da ilginç olanı, dört bir yanı TOMA ve

çevik kuvvetle sarılı olan, her an polis tehtidi ile karşıkarşıya bulunan DİSK Genel Merkezi’ni de orta yerdebıraktılar. Günler once Greif işçilerini “güvenlik”gerekçesi ile DİSK’ten atmaya çalışan, “burası karargahve biz buranın güvenliğini almalıyız” diyen yönetimkaragahlarını bırakıp parça parça gittiler. Hem dedüşman kuşatması altındayken!

Günlerdir olduğu gibi DİSK’in güvenliği vesavunması ise, 1 Mayıs’ın da en direngen güçlerine,Greif işçilerine ve sınıf devrimcilerine kalmış oldu.

DİSK’in devrimci ruhu ve direngen yanı:Greif işçileri

2014 1 Mayıs’ında DİSK’in tarihine onurlu birdireniş bırakanlarda oldu elbet; Greif işçileri. İşçisınıfının en ileri en devrimci ve en militant bölüğü olanGreif işçileri, 1 Mayıs Taksim direnişine günlerceönceden hazırlandılar. Bu hazırlığın tüm sonuçlarını 1Mayıs direnişinde ortaya koydular.

Saatlerce polis terörüne direnen Greif işçileri, busavaş boyunca DİSK’i de gözü pek bir şekildesavundular. Onlara “sendikamızı yıpratıyorsunuz”diyenler ortada yokken onlar hayatlarını ortayakoyarak sendikalarını savundular. DİSK’in gerçek sahibiolduklarını bir kez daha gösterdiler.

DİSK’in devrimci ruhunu mücadele barikatlarındadövüşerek yaşatan Greif işçileri toplam 1 Mayısdirenişinin de en dinamik ve direngen bölüğünü temsilettiler.

2014 Taksim 1 Mayısı ve DİSK

Page 4: Kızıl Bayrak 2014 18

1 Mayıs’ta 1 Mayıs alanına, Taksim’e gitmek isteyenbinlerce kişi her yeri direniş alanına çevirdi. İstanbul’daçok sayıda noktada çatışmalar yaşanırken,Mecidiyeköy-Şişli ve Beşiktaş direnişin merkezleri oldu.Sermaye devleti Taksim iradesini kırmak için yine azgınpolis terörü estirirken, darbe dönemi uygulamalarınarağmen direnişi engelleyemedi. 2014 1 Mayısı, yineTaksim için devrimci bir ruhla sergilenen direnişesahne oldu.

İstanbul’da 1 Mayıs bu yıl da sert sınıf çatışmasınasahne oldu. Polis günler öncesinden Mecidiyeköymerkezden Taksim Şişhane’ye kadar ana caddeyeaçılan tüm ara sokaklara polis barikatları kurdu. 1Mayıs günü geceden başlanarak bu barikatlarsokaklara örüldü. DİSK Genel Merkezi'ne yakınsokaklardakiler devrimciler arafından dağıtılarak 1Mayıs günü barikatlarda kullanılmak üzere DİSK önünetaşındı.

Özellikle Mecidiyeköy merkez, OsmanbeyHalaskargazi Caddesi, Taksim Meydanı demirbariyerlerle çevrilerek polis ve TOMA’larla tam anlamıile kuşatıldı. Verilen bilgilere göre şehir dışındangetirilenlerle birlikte 50 TOMA, 39 bin polis kullanıldı.Kısacası sermaye devleti bir kez daha işçi sınıfınındankorkusunu darbe dönemi uygulamalarıyla ortayakoydu. Fakat tüm hazırlıklara rağmen devrimci direnişruhunun filizlenmesini engelleyemedi.

İstanbul’da 1 Mayıs’ın kalbi, gece yüzlercedevrimci, işçi ve ilerici kitlenin kaldığı Şişli’deki DİSKbinasında atmaya başladı. Sabah saatlerinden itibarenİstanbul’un birçok noktasında 1 Mayıs direniş ruhuesmeye başladı. Okmeydanı, Beşiktaş’ın ardından DİSKbinası önünde başlayan çatışmalar, sermaye devletinezor anlar yaşatan direnişlere sahne oldu. AyrıcaKadıköy’de Türk-İş’in önderlik ettiği mücadelekaçkınlarının biraraya geldiği bir 1 Mayıs eylemigerçekleştirildi.

Direnişin kalbi Şişli

İçlerinde günlerdir nöbet eylemini binada sürdürenGreif işçileri, ağırlığını DİSK’e bağlı Nakliyat-İşSendikası’na üye işçilerin oluşturduğu Enerji-Sen, DevSağlık-İş, Birleşik Metal-İş, Limter-İş Sendikasıüyelerinin yer aldığı kitle sabaha kadar bina dışında veiçerisinde bekleyişlerini sürdürdüler. Halaylarınçekildiği, sloganların atıldığı bekleyişte kavganıncoşkusunu kuşanmaya başlayan kitle, sabah günışımasıile birlikte kapı önüne çıktı.

DİSK önünde “Zafer direnen işçilerin olacak!”,“Direne direne kazanacağız!”, “Bu daha başlangıç,mücadeleye devam!”, “1 Mayıs kızıldır kızıl kalacak!”,“Yaşasın 1 Mayıs yaşasın sosyalizm!” sloganlarıhaykırıldı. DİSK’in bulunduğu sokaktan HalaskargaziCaddesi’ne çıkılan noktaya polisin gece koyduğubarikatlar işçiler tarafından kaldırılarak bina önündetoplandı.

Greif, Feniş, Kazova, Karşı gazetesi direnişçiişçileri “Direnen işçiler kazanacak!” şiarlı ortakpankartları ile DİSK önündeydiler. Ayrıca BağımsızDevrimci Sınıf Platformu (BDSP), EHP, DAF, SDP,EÖC, Mücadele Birliği, Halk Cephesi, Kaldıraç, HDP,Alınteri, ESP, Halkevleri, TSİP, HKP, Partizan ve TKP1920 de DİSK önündeydiler.

İlk çatışma haberleri Okmeydanı’ndan geldi.Ardından Çağlayan’dan Şişli’ye gelmek isteyengruplara saldırı yapıldı. Polisin yoğun gazlasaldırmasına rağmen kitle direnerek DİSK binasınaparçalı da olsa ulaştı. Burada ayrıca Eğitim-Sen’liler E-5’i keserek eylem geçekleştirdiler. Polissaldırına uğrayan eğitim emekçileri, Mecidiyeköymerkezde barikatla engellendiler.

Yürüyüş saati olan 11.00’e kadar kalabalık DİSKbinasında giderek arttı. Ayrıca DİSK binasınıarasına alan iki sokağın çıkışında TOMA, sivil polis veçevik kuvvet yığınağı yapıldı. Halaskargazi Caddeside saat 08.00 itibari ile Osmanbey tarafına doğruTOMA’lar, Akrep aracı ve yüzlerce polis ile barikatoluşturularak kapatıldı. Aynı zamanda DİSKbinasından Şişli cami yönüde kapatıldı. DİSK’inyürüyüşe başlamadan Abide-i HürriyetCaddesi’nden Şişli Cami yönündeki polise sapanlar,taşlarla saldırıldı. Polis burada çatışmayagirmezken, kitleye gaz ve tazyikli su ile saldırdı.Uzun sürdürülmeyen saldırının ardından kitle,DİSK binasında bekleyen kitle ile birleşti.

Polis ablukası altında DİSK binasında toplanankitle kortej oluşturup sloganlarla yürüyüşebaşladı. DİSK, KESK, TMMOB ve TTB başkan veyöneticilerinin, CHP ve BDP İstanbul

Taksim için militan direniş!

1 Mayıs 2014 / Beşiktaş

1 Mayıs 2014 / Şişli

Page 5: Kızıl Bayrak 2014 18

milletvekilleri, BDP Mersin milletvekili ErtuğrulKürkçü’nün de yer aldığı kortej yolun ortasındailerlerken, bir yanda Greif, Karşı, Feniş ve Kazovadirenişçileri ve hemen ardında Ekim Gençliği,BDSP'liler diğer tarafta da siyasi örgütlerin kortejleripolis barikatına doğru ilerledi. Sloganlarla durmaksızınilerleyen kitle, pois barikatıyla karşı karşıya geldi. Busırada kortej içerisinden çıkan DİSK Başkanı Kani Beko,DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu ve KESK BaşkanıLami Özgen polis müdürüyle bir görüşmegerçekleştirdi.

Sermaye uşağı polis müdürleri ile yapılangörüşmenin sonucunda yürüyüşe polis tarafındanengel olunacağı söylendi. Bunun üzerine kitle TOMA’yıtaş yağmuruna tuttu. Ardından polis önce gaz, sonratazyikli suyla saldırdı. Polis kitleyi gaz yağmurunatutarken kitle basamaklar üzerinden DİSK binasına,diğer yandan da Şişli Etfal Hastanesi yönüne doğruçekildi.

DİSK binasına çekilen kitle Halaskargazi’ye açılanbasamaklara barikat kurarak polisin gelişini engelledi.Bununla birlikte binanın arkasında yer alan Abide-iHürriyet Caddesi’nde hem Şişli Cami hem de Kurtuluşyönüne barikatlar kuruldu. Kitle burada saatleri bulanbir direnişle yine devrimci 1 Mayıs’ın ruhunu yaşattı.Polis saldırısına havai fişek, sapan, taş ve molotoflarlakarşılık veren kitle polisi özellikle Kurtuluş yönünedoğru geriletti. Polisin kullandığı onlarca gaz ve sesbombası, plastik mermi, tazyikli su kitlenin direncinikıramadı. Burada ayrıca Bomonti tarafından caddeylebirleşen sokaktan gelen kitle ile biraraya gelindi. Poliskitle karşısında saatlerde aciz kaldı.

Greif işçileri, BDSP’nin de içerisinde yer aldığıdevrimcilerin muazzam direnişinde, Türkiye Komünistİşçi Partisi (TKİP) İşçi Savunma Birlikleri, MLSPB, DHKC,TKP/ML-TİKKO militanları da yer aldı.

Uzun çatışmanın ardından takviye kuvvetleringelmesiyle birlikte TOMA ve yüzlerce çevik kuvvet ileaynı anda eylemcileri direkt nişan alarak attıklarıonlarca gaz bombası ile kitleyi geriletti. Polisin azgıngaz fişekleri, tazyikli su saldırısı ile DİSK binası veBomonti’nin ara sokaklarına çekilen kitle burada dasaldırılara direndi. Eylem parçalı olarak farklı yerlerdesaat 15.00 civarına kadar devam etti.

BDSP: Kazanan direnenler oldu!

Gerek DİSK önü gerekse de Şişli bölgesi civarındaçatışmalarda yer alan sınıf devrimcileri, eylemdeflamalarını ve "Yaşasın 1 Mayıs!" ve "Kölelik zincirlerinikırmak için direnişe!" şiarlı pankartlarını açtılar. Eylembitiminde DİSK binasında biraraya gelen BDSP’lilerburada basın açıklaması yaptı. BDSP temsilcisi,devletin tüm zorbalığına rağmen Taksim iradesininkıramadığını, kazananın sokak sokak, barikat barikatdövüşen işçiler, emekçiler, gençler ve devrimcilerolduğunu söyledi. BDSP temsilcisinin ardından, ortakpankart arkasında yürüyen direnişçi Greif, Feniş, HEYTekstil işçileri konuşma yaptılar.

DİSK binasında Greif işçileri ve sınıf devrimcileridışında kimse kalmadı. İşçiler ve sınıf devrimcileribinanın önünü ve giriş katını temizlediler.

İlerleyen saatlerde DİSK-KESK-TMMOB ve TTBadına yazılı açıklama yapılarak, hükümetin ve İstanbulValisi’nin sermayenin ideolojisine ve çıkarlarına hizmeteden işçi düşmanlığının polis saldırısı ile bir kez dahaortaya çıktığı belirtildi. Gelecek yıl yine Taksim içinalanlarda olunacağı vurgulandı.

Onlarca yaralı ve gözaltı

İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. ÜmitŞen’in yaptığı bilgilendirmede binlerce kişinin poliscopu, plastik mermi, tazyikli su, biber gazı ve fişeğiyleyaralandığı ifade edildi. 1 Mayıs günü Tabip Odası’naulaşabilen yaralı bilgileri ise şöyle sıralandı: En az 4kafa travması, 1 kulak kesiği, 1 kol kırığı, 15-20 gazkapsülü ile yaralanma, yüzlerce gaz marufiyetinedeniyle klinik başvurusu 1 göz kaybına yolaçabilecek göz yaralanması.

Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi adınayapılan açıklamada da “fiili OHAL uygulaması” sonucu3′ü avukat 266 kişinin gözaltına alındığını ve 50 kişininde yaralandığı belirtildi.

Eylemde Greif direnişçilerinden Engin Yılgın gazbombasıyla kulağından yaralandı. Kızıl Bayrak muhabiriMehmet Ali Karabulut da ayağından gaz kapsülü ilevuruldu. Karşı gazetesi direnişçisi Fethullah Şenocak'ınpolis saldırısında kolu kırıldı. Haseki Hastanesi'nde kolualçıya alındı.

Sınıf devrimcileri Barış Kaya, Zeynel Kızılaslan veHasan Güneş gözaltına alındı. Gülcan Kayhan adlıDLB'li ve Binali Alsaç adlı BDSP'li, DİSK'ten ayrılıpevlerine giderken gözaltına alındı. Polis Kayhan veAlsaç'ın eşyalarına el koydu.

Beşiktaş:Beşiktaş’ta kitle sabah 07.00’den itibaren

meydanda toplanmaya başladı.Polis Zincirlikuyu’dan itibaren Beşiktaş yönüne araç

trafiğini kapatarak insanların toplanma noktasınageçişini engellemeye çalıştı. Fakat buna rağmeninsanlar buradaki toplanma yeri olan BeşiktaşMeydanı’na ulaştı.

Kitlenin toplanmasıyla birlikte polis yaptığıanonslarla bir kez daha miting alanının Yenikapıolduğunu, oraya gitmek isteyenlere yardımcıolunacağını söyleyerek eylemi sürdürenlere saldırıtehditlerine başladı.

Saatler ilerledikçe kitlenin sayısı artarak binleribuldu.

Kitle daha toplu şekilde sloganlar atmayabaşlayınca da polis saldırısı gecikmedi.

Polisin defalarca tekrarladığı saldırılar karşısında

kitle birçok noktada barikatlar kurarak, sapanlarla,taşlarla ve havai fişeklerle karşılık verdi.

Kitlenin toplanmasının ilk başlarından itibarengelen CHP İstanbul yöneticileri ve milletvekilleri biryandan polisle görüştü bir yandan da kitleyi kaldırımdatutmaya çalıştı.

CHP, Halkevi, ÖDP, EHP, DİP, DAF, HKP ve çArşıtaraftarları ağırlıklı olarak bu kolda eyleme katıldılar.Eğitim-İş Sendikası 2 No’lu Şube üyeleri de buradaeyleme katıldı.

Bir dizi hareket Taksim iradesiyle sokak aralarındaçatışırken başını CHP’nin çektiği çoğunluk olanhareketler büyük oranda kitleyi çatışmadan uzaktutmaya çalıştı. Buna bağlı olarak Taksim’e çıkmairadesinden uzak bir yaklaşım sergilenmesi kitleyi deuzun süre bu etkide tuttu.

Netice olarak Taksim iradesinden uzak olan siyasalanlayışlar CHP ilçe binasından yaptıkları konuşmalarlaeylemi bitirdiklerini duyurdular.

Buna rağmen kalan kitlenin büyük bir bölümüTaksim’e çıkma eğilimiyle sokak arasında yürüyüşegeçti. Fakat kısa bir süre sonrasında yine azgın polissaldırısıyla karşılaşan kitle ara sokaklara çekildiktensonra eylemi bitirdi.

Gün boyu yaşanan polis saldırısıyla birlikte yirmiyiaşkın kişi polisler tarafından darp edilerek gözaltınaalındı.

Edilgen bir şekilde kitlesini kaldırımda tutanlarpolis barikatının dibinde, meydanda dururken Taksim’eçıkma isteği gösterenlerin yoğun polis saldırısıylaalandan uzak tutulmaya çalışılması da dikkat çeken birdiğer nokta oldu.

Zafer direnen emekçinin olacak!

Önceki yıllara göre katılımın az olduğu bu yılDİSK’in yine temsili denebilecek çok az bir kitle ilealanda olduğu söylenebilir. Genel olarak katılımın zayıfolduğu 1 Mayıs eyleminde yine devrimci ve sol güçlerbelirleyici bir katılım ve Taksim’e çıkma iradesisergilediler. Devletin azgın saldırılarına karşı devrimcibir 1 Mayıs ruhu ile sermayeye bu yıl da anlamlı birdireniş ile yanıt verildi. Polisin karşısında saatlerboyunca direnen sol güçler, bir kez daha direnişiomuzlamanın onurunu yaşadılar.

Kızıl Bayrak / İstanbul

Page 6: Kızıl Bayrak 2014 18

Haziran Direnişi’yle birlikte kitlelerin devrimci öfkeve enerjisinden korkan devlet, Taksim’in ardındanKızılay’ı da yasakladı. Ankara Valiliği birkaç gün önceKızılay’ı yasakladığını ilan ederken 1 Mayıs alanı olarakSıhhiye’yi işaret etti. Devrimci ve ilerici güçler ise bu 1Mayıs’ta Kızılay kararlılığını gösterdiler.

Polis saldırısına militan yanıt!

Devletin Kızılay yasağı ile birlikte sabah saat08.00’den itibaren Güvenpark ve Kızılay’ın dört bir yanıpolis ablukası altına alındı. Binlerce polis Kızılay’ı zaptederken saat 12.00’ye doğru Kızılay’ın dört bir yanındadevrimci ve ilerici güçler toplanmaya başladı.

Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsü’nde birarayagelen devrimci ve ilerici öğrencilerin yanı sıra, KurtuluşKavşağı’nda Halkevleri, Demokratik HaklarFederasyonu, Partizan ve bir dizi ilerici güç de bu koldayerini aldı. Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu İncesu-Kolej tarafında toplanıp Kurtuluş’a kitlenin yanınayürümek istediği sırada polis gaz bombalarıyla saldırdı.BSDP’liler havai fişek ve taşlarla polise karşılık verdi.

Kurtuluş Kavşağı’nda bekleyen kitlenin yanınagelen sivil polisler Kızılay’ı valiliğin yasakladığını,Sıhhiye’de 1 Mayıs kutlaması gerçekleştirildiğini vekitle Sıhhiye’ye giderse saldırmayacağını söyledi.Bunun üzerine 1 Mayıs Komitesi temsilcisi, direnişkararlılığını ifade ederek, Ethem Sarısülük’ünvurulduğu yerde bir anma gerçekleştirileceğini söyledi.Bir süre sonra Cebeci Kampüsü’nde toplananöğrenciler de Kurtuluş’ta bulunan kitleye sloganlarlave coşkularıyla dahil oldu. Kitle Kızılay’a doğruyürümeye başlayınca polis TOMA’lar, akrepler ve çevikkuvvetlerle kitlenin üzerine yürümeye başladı. Polisanons yaparken kitlenin üzerine tazyikli su ve gazbombalarıyla saldırdı. Saldırıya havai fişekler vetaşlarla cevap verildi. Kitlenin bir kısmı Sıhhiye, birkısmı Cebeci, bir kısmı da Kıbrıs Caddesi’ne doğru geri

çekildi. Sıhhiye yönüne doğru giden kitledengözaltına alınanlar oldu.

Saat 12.00’de ise 2 BDSP’li Güvenpark’ta“Yaşasın 1 Mayıs! Yaşasın sosyalizm! /BDSP”pankartı açtı. BDSP’liler, direniş sloganlarınıhaykırdılar, sürüklenerek ve darp edilerek gözaltınaalındılar.

Çatışmalar akşama kadar sürdü

Halkevleri’ne Ziya Gökalp Caddesi’nden depolis TOMA, gaz bombası ve plastik mermilerlesaldırdı. Müdahalenin ardından BDSP’lilerin dearalarında bulunduğu kitle parça parça ZiyaGökalp Caddesi üzerinde toplanmaya başladı. Busırada Sıhhiye’de gerçekleşen mitingden de ilericigüçler Ziya Gökalp Caddesi’ne geldiler.

Ziya Gökalp Caddesi’nde polisin tümsaldırılarına rağmen kitle her seferinde toplandı.Ayrıca polisin saldırılarına yoğun havai fişek vetaşlarla yanıt verildi. Akşam 17.00’ye kadar ZiyaGökalp Caddesi ve ara sokaklarda çatışmalar devametti. Polis Kızılay, İncesu, Cebeci’nin ara sokaklarındagözaltı yapmak için bir süre dolaştı. Yüzlerce kişigözaltına alındı.

Eylemden notlar:* Eylemin başından sonuna kadar coşku

hakimdi. Kitle, 1 Mayıs’ın direngen ruhunukuşanarak her saldırı karşısında yenidentoplanarak yanıt verdi.

* BDSP eylemde “Yaşasın 1 Mayıs-Yaşasınsosyalizm!” pankartı taşırken, DLB “Yolumuz işçisınıfının yoludur!”, Ekim Gençliği “Ferman dabizim, sokaklar da! Özgürlük, Devrim, Sosyalizm!”pankartları taşıdı. Ayrıca önlük ve flamakullanıldı.

Kızıl Bayrak /Ankara

Kızılay’da devrimci1 Mayıs coşkusu!

Sıhhiye 1 Mayısı Kızılay’ın gölgesinde kaldıAnkara’da Kızılay’da direnişin sürdüğü sıralarda Sıhhiye’de de 1 Mayıs kutlaması gerçekleşti. Saat 10.00’da Gar önünde toplanmaya başlayan kitle saat 11.30’a kadar burada bekledi. Ses aracından

yapılan konuşmalar eşliğinde bekleyen kitle Taksim saldırısını da protesto etti. Ses aracı üzerinden sık sık her türlü baskı, zulüm ve “AKP faşizmine karşı direniyoruz” vurgusu yapıldı. Sıhhiye’de toplanan kitlenin olası bir Kızılay zorlaması olmaması için çok sayıda akrep, çevik kuvvet ve

bariyerlerle alan tutulmuştu. Kürsüden sık sık Taksim’deki polis saldırısı protesto edilirken Kızılay’a dairhiçbir vurgu yapılmadı.

Sırası ile sendikalar, siyasi örgütler ve dernekler alana giriş yaptılar. Kızılay’da çatışmaların yoğunlaşmasıüzerine alana giren kitlenin bir kısmı Kızılay’a geçerken Grup Kibele konseri ile etkinlik devam etti.

DİSK adına konuşma yapan Tayfun Görgülü Taksim 1 Mayıs alanıdır diyerek Taksim’de yaşanan saldırıyıprotesto etti. 1 Mayıs mitingi söylenen ezgilerle sonlandırıldı.

Kızıl Bayrak / Ankara1 Mayıs 2014 / Ankara

1 Mayıs 2014 / Ankara

1 Mayıs 2014 / Ankara

Page 7: Kızıl Bayrak 2014 18

Birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs,bu yıl da İzmir’de onbinlerin katılımı ile kutlandı.Direnişin ilk 1 Mayıs’ı olması vesilesiyle 1 yıldırsokaklarda olan kitlelerin alana özel bir yansımasıolmadı. Şiarlara ve pankartlara yansıyan HaziranDirenişi ruhu alanda hakim değildi.

İzmir’de 1 Mayıs birlik, mücadele, dayanışma günübelediye işçilerinin eylemiyle başladı. BucaBelediyesi’nde çalışan belediye işçileri 1 Mayıs’ıHeykel‘den meydana yaptıkları yürüyüşle başlattı. DİSKGenel-İş Sendikası’na üye belediye işçileri sorunlarınadikkat çekerken özel olarak vurgu taşeron çalıştırmayayapıldı. Yüzlerce belediye işçisi taşeron köleliğine karşısloganlarını haykırdı.

DİSK, Türk-İş, KESK, TMMOB, İzmir Barosu, İzmirTabip Odası, Birleşik Kamu-İş tarafından örgütlenenmitinge giriş iki koldan yapıldı. Saat 11.00’de başlayantoplanmaların ardından, Basmane ve Konak yönündengelen on binlerce işçi ve emekçi alanlara aktı.

Basmane kolundan toplanan Türk-İş, DİSK, BDSP,HDP, Alınteri, Halkevi, DİP, MBP, Söz ve Eylem, BDP,SDP, SYKP, YSGP katıldı.

Konak Eski Sümerbank önünde toplanan KESKkolunda, Devrimci Hareket, Partizan, DHF, İHD, ÇHD,Ege Karslılar Federasyonu, İzmir Müzisyenler Derneği,İmece-Der, ÖDP, LGBT kortejlerle katılırken, CHP, DSP,İP, Birleşik Kamu-İş Gündoğdu Meydanı’na direkt girişyaptı.

TMMOB, İTO, Eczacılar Odası, İzmir Barosu iseCumhuriyet Meydanı’nda toplanarak alana girdi.

Sınıf devrimcilerigeleneğin temsilcisi olarak alandaydı

Sınıf devrimcileri de saat 09.30’dan itibarenBasmane Meydanı’nda yerini aldı. En önde Marx,Engels, Lenin ile Türkiye devrimci hareketinin yiğitdevrimcileri, Mustafa Suphi, Mahir Çayan, İbrahimKaypakkaya, Deniz Gezmiş ve Habip Gül, Ümit Altıntaş,Hatice Yürekli, Alaattin Karadağ sancakları yer aldı.Yine en önde “Kahrolsun ücretli kölelik düzeni! Yaşasınsosyalist işçi-emekçi iktidarı!” şiarlı pankart yer aldı.Kortejde ayrıca sınıf hareketi tarihinde yer edinendirenişlerin sıralandığı ve üzerinde “İşgal, grev,direniş!” pankartı da yer aldı. Kortejde kızıl flamalartaşınırken, sınıf devrimcilerinin ses aracından müzikyayını ve konuşmalar yapıldı.

Genç komünistler alanda “Özgürlük, devrim,sosyalizm! /Ekim Gençliği” ve üzerinde HaziranDirenişi’nde katledilenlerin resimlerinin bulunduğu“Berkin’e sözümüz devrim olacak! Gelecek biziz!Özgürlük biziz!/Devrimci Liseliler Birliği” şiarlıpankartlarla yerini aldı.

Basmane kolundan alana giriş yapan Türk-İş enönde “Türk-İş” pankartı, ardından Türk bayrağı ve Türk-İş flamalarıyla katıldı. Türk-İş kortejinin arkasındanBasmane’den gelen DİSK alana girdi. En önde “DİSK”pankartı ve “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam”pankartıyla Genel-İş 5 No’lu Şube, “Çiğli Belediyesi’ndetaşeron istemiyoruz!” pankartıyla Kafesan işçileri,

Merbel ve Karbel emekçileri, Buca Belediye işçileri,Genel-İş 2-3-4 No’lu Şubeleri,”, “Devrimin çiçekleri”pankartıyla İBB’ye bağlı park ve bahçe işçileri, Genel-İş 1 No’lu Şube, “Yaşasın 1 Mayıs!” pankartıylaYatsan işçileri ve DİSK Tekstil, Enerji-Sen, Dev Sağlık-İş, Devrimci Turizm-İş, Sosyal-İş alana davullarlagirdi. Lastik-iş, Emekli-Sen, Birleşik Metal-İş,Armutlu Kültürevi, Maden-İş Soma Şube, EczacılarOdası alana giriş yaptı. Birleşik Metal-İş Sendikasıgeçen yıllarda olduğu gibi fabrika pankartlarıylamitinge katıldı. Direnişçi Luna işçileri depankartlarıyla kortejde yer aldı. Yine aynı koldangelen Genç-Sen ve Arap Alevileri pankartlarıylaalana girdi.

Konak kolunda toplanan KESK’in arkasındaDevrimci Hareket, Partizan, DHF, İHD, ÇHD, EgeKarslılar Dernekleri Federasyonu, İzmirMüzisyenler Derneği, ÖDP, LGBT yürüdü.

KESK kortejinde Eğitim-Sen tüm şubeler,“Rojava devrimini selamlıyoruz” pankartıyla Eğitim-Sen 2 No’lu şube, SES, Yapı-Yol Sen, ESM, Kültür SanatSen, Tarım Orkam Sen, BES yerini aldı.

Taksim ve Kızılay’ın militan direnişiGündoğdu’ya taşındı!

Sınıf devrimcileri, KESK’in arkasından alana girmekistedi. Kura sıralaması ile Alınteri’nin arkasındabulunan komünistler, alana giriş yaparken, Berkin’inkatillerine üst araması yaptırtmayacaklarını, Taksim’deve Kızılay’da emekçilere saldıranlara üstleriniaratmayacaklarını belirterek, üst araması yapmadanalana girmek istedi. Bunun üzerine arama noktasındapolisler tarafından arbede çıkartıldı. Bir kısım geçtiktensonra, demir barikatlar kapatılmaya çalışıldı. Buna izinverilmemesi üzerine polisler saldırıya geçti.Komünistler demirlerin arasına sıkıştırılarak biber gazısıkıldı.

Tertip Komitesi de polisleri engellemek yerine, sınıfdevrimcilerine “sağduyu” çağrısı yaparak, saldırıyıgeçiştirmeye çalıştı. Bu sırada ikinci kez polisbarikatlarına yüklenilerek, bir kısım daha alana geçti.Polisler BDSP’lileri gözaltına almaya çalıştı. Ancak sınıfdevrimcileri kimseyi bırakmadı.

Bu sırada, diğer arama noktalarından Halkevleri,DİP giriş yapmaya başladı. Komünistler, oraya giderek,yan tarafta saldırı olduğu, ortak tutum alınmasıgerektiği çağrısını yaptı. Barikatın önünde diğersiyasetler alana giriş yaparken BDSP’liler konuşmalarlapolis terörünün protesto ettiler. Bu sırada ÖğrenciKolektifleri’nden gençler polisle arbede yaşadı veonlardan bir kişiyi gözaltına almaya çalıştı. Bu sırada,BDSP’liler buna da izin vermeyerek, genci polisinelinden aldı.

Alanın dışında kalan Ekim Gençliği ve DevrimciLiseliler Birliği, aramanın kaldırılması ile alana girişyaptı. Daha sonra arama noktalarından üst aramasıyapılmadı. Komünistler, yoldaşlarını “Baskılar bizi

İzmir’den Taksim’e,Kızılay’a selam!

1 Mayıs 2014 / İzmir

Page 8: Kızıl Bayrak 2014 18

yıldıramaz!”, “Direne direne kazanacağız!” sloganlarıile korteje aldı.

Gündoğdu Meydanı’nda kürsüde “Güvencesizliğe,taşeronlaştırmaya, özelleştirmeye karşı alanlardayız!”pankartı asıldı. Program başlamadan önce İstiklalMarşı okundu. Kürsüden sıklıkla Taksim’e yöneliksaldırı haberleri kitleyle paylaşıldı. Kitle sık sık “Her yerTaksim, her yer direniş!” sloganı attı. Saat 13.45 gibi 1Mayıs programına başlandı. Enternasyonal eşliğindedevrim ve sosyalizm yolunda şehit düşenler için saygıduruşunda bulunuldu. Ardından “Devrim şehitleriölümsüzdür!” sloganı atıldı. 77 1 Mayıs’ında şehitdüşenlerin isimleri okunarak “aramızda” denildi.“Berkin Elvan”, “Ceylan Önkol”, “Gezi şehitleri”sayılarak aramızda diye haykırıldı. Kürsüden ayrıcaİzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHPmilletvekilleri selamlandı. 1 Mayıs Tertip Komitesiadına DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı konuştu.

Sarı konuşmasına Taksim’i selamlayarak başladı.“Yaşasın Taksim, yaşasın direniş!” sözleriyle devamettiği konuşmasında eşitlik, özgürlük, adaletisteyenlerin alanlarda olduklarını söyledi. Taksim’dekipolis saldırısını kınadı ve direniş şehitlerini andı. Sarı,Türkiye’nin kritik bir dönemden geçtiğini belirterekişçi sınıfına yönelik saldırıların arttığına dikkat çekti.Direnişte olan Greif, Luna, Yatağan, MNG Kargo, EgeDoğaltaş, İl Özel İdaresi işçilerine değinerekdesteklerini söyledi. HES’lere ve ülkenin her yanındayükselen inşaatlara tepki gösterdi. Sarı konuşmasını“Taksim Meydanının 1 Mayıs meydanı olduğunuburadan tekrarlıyorum.” sözleriyle bitirdi.

TMMOB’nin önerisi olan Gündoğdu Meydanı’nınEmek ve Demokrasi Meydanı olmasını ve Gezişehitlerinin birer anıtının yapılması taleplerinibelediye başkanına ilettiler. Miting Praksis müzikgrubunun ve Ahura ritim topluluğunun dinletileriylebitirildi.

Saat 15.00 civarı Taksim’deki polis saldırısınıprotesto etmek için Basmane Meydanı’na yürüyüşçağrısıyla miting sona erdi.

Mitingden notlar- Petrol-İş İzmir ve Aliağa Şubesi Belediye-İş,

TÜMTİS kortejleri kitleseldi. Gıda-İş, DERİTEKS, TEKSİFkortejlerinde emekçi kadınların katılımı fazlaydı.

- DİSK Genel-İş her yıl olduğu gibi kitlesel katıldı.Ayrıca Bornova Belediyesi işçileri, Karşıyaka Belediyesiişçileri pankartlarıyla mitinge katıldılar.

- HDP-BDP kortejinin selamlaması Kürtçe yapıldı. 1 Mayıs Tertip Komitesi’nde ilk duyuruda Kamu-

Sen ismi deklare edilmişti, mitingde ise Kamu-Sen’inismi anılmadı.

- Pankartlarda ve şiarlarda Haziran’dakatledilenlerin resimleri ve Haziran şiarları hakimdi.

- Taksim’deki saldırıyı sık sık protesto etmesinekarşın, tertip komitesinin son ana kadar bir eylemçağrısı olmadı. “Taksim saldırısı nedeniyle programıbitiriyoruz” denilerek, son anda kitlenin büyük birkısmı alandan ayrıldıktan sonra, Basmane’yeyürüyoruz denildi. Basmane’ye farklı bir güzergahtangidilerek barikata yaslanıldı. Ancak eylem yarım saatoturma eylemine çevrildi. Ancak kitlenin öfkesi vetepkisi sonucu 3 adet TOMA tazyikli su ve biber gazıeşliğinde kitlenin üzerine sürüldü. Sınıf devrimcileriaçtıkları pankartla TOMA’ların karşısında yer aldı.

Kitlenin geri sürülmesinin ardından da arasokaklara da gözaltı yapıldı. Toplam 36 kişi gözaltınaalındı.

Kızıl Bayrak / İzmir

Manisa’da 1 Mayıs eylemi Manisa Öğretmen Eviönünde başladı.

Saat 14.00’te Öğretmenevi’nin önündetoplanmaya başlayan kitle alkışlar ve sloganlareşliğinde yürüyüşe başladı.

Sınıf devrimcileri saat 13.30 da İşçi Kültür SanatDerneği’nden “Her yer Taksim, her yer direniş!”, “Heryer 1 Mayıs! / İKSD” imzalı pankartla toplanma yerinedoğru coşkulu yürüyüşle geçtiler. Yol boyunca yapılanajitasyon konuşmaları ve sloganlara karşılık büyük birilgi odağı oluştu.

Saat 14.00’te Öğretmen Evi’ne ulaşan sınıfdevrimcileri burada “Kahrolsun ücretli kölelik düzeni!”,“Yaşasın sosyalist işçi-emekçi cumhuriyeti!”pankartıyla halaylar eşliğinde bekleyişe başladılar.

Manisa’da ilk defa alana çıkan sınıf devrimcilerininkortejine işçi ve emekçilerden büyük bir ilgi vardı.Disiplinli ve coşkulu kortejiyle sınıf devrimcileri alandave yol boyu ilgi odağı oldu. Bundan rahatsızolacaklardır ki, iki gündür 1 Mayıs öncesi her türlütacizde bulunan Manisa polisi eylem esnasında da sınıfdevrimcilerine yönelik yakın ve birebir çekim yapmaya

çalışınca, sınıf devrimcileri gereken tutumu göstererekpolisin çabasını boşa düşürdüler.

Yürüyüş kolu sırasıyla en önde 1 Mayıs Emek,Demokrasi ve Barış Platformu olmak üzere, Petrol-İş(direnişçi Standart Profil işçileri), KESK’e bağlı EğitimSen, SES, arkasından TTB, Tüm-Bel-Sen, Alevi KültürDerneği, Hacı Bektaş Veli Kültür Vakfı, Yeni Kuşak KöyEnstitüleri, BDSP, İKSD, CBÜ Demokratik YurtseverÖğrenci Meclisi, Kadın Cinayetlerini DurduracağızPlatformu ve HDP yer aldı.

Öğretmen Evi’nden başlayan yürüyüşle ManisaMeslek Lisesi önünden devam edilerek ValilikKonağı’na oradan da Manisa’nın en merkezi caddesiolan Doğu Caddesi tamamen trafiğe kapatılarakaçıklamanın yapılacağı Manolya Meydanı’na ulaşıldı.

Burada KESK dönem sözcüsü ve SES Şube BaşkanıTaner Yıldız, basın metnini okudu. Basın metnininokunmasının ardından halaylar ve sloganlar eşliğindeeylem sonlandırıldı.

Mitinge 700 kişi katıldı. Kızıl Bayrak / Manisa

Didim’de 1 Mayıs!1 Mayıs kutlamaları için Çarşamba Pazarı’nda toplanan kitle kortejler oluşturarak Didim Kent Meydanı’na

yürüdü. 1 Mayıs Platformu adına yapılan konuşmada Taksim’in emekçilere yasaklanması kınanırken, AKP

hükümetinin bir yandan ileri demokrasiden bahsederken bir yandan da her türlü anti-demokratik saldırılaraimza attığı vurgulandı.

Direnişte olan Greif ve Yatağan işçilerine selam yollanırken ‘’Yaşasın sınıf dayanışması!’’ sloganı kitletarafından hep beraber atıldı.

Mitingde yapılan konuşmalarda AKP’nin “barış görüşmeleri” adı altında Kürtleri oyaladığı, tümaçılımlarında olduğu gibi böylesi içi boş bir yaklaşımın kabul edilemeyeceği, barbarlık düzeni olan kapitalizmsürdüğü sürece hiçbir çözümün gerçek bir çözüm olamayacağı belirtilerek, kapitalizme karşı devrim vesosyalizm şiarıyla “Yaşasın 1 Mayıs!” denilerek mücadele edilmesi gerektiği vurgulandı.

Kitle Haziran direnişinde yitirilen şehitlerin fotoğraflarını taşıdı. Yaklaşık 2500 kişinin katıldığı miting Grup Eflatun’un yaptığı müzik dinletisiyle sona erdi.

Kızıl Bayrak / Didim

Manisa’da 1 Mayıs eylemi

Page 9: Kızıl Bayrak 2014 18

Miting için sendikalar, meslek örgütleri, ilerici vedevrimci güçler saat 13.00’te stadyum önündetoplanmaya başladılar. Saat 14.00’e doğru yürüyüşbaşladı.

Kortejlerin en önünde örgütleyici kurumlarınimzasını taşıyan “Yaşasın 1 Mayıs!” pankartı yer aldı.Türk-İş’e bağlı sendikalardan sadece TÜMTİS’inbulunduğu mitingde, TÜMTİS üyelerinin eşleri veçocuklarıyla mitinge katılım sağladığı görüldü. Coşkulubir havayla 1 Mayıs’ta yer alan TÜMTİS kortejinin enönünde çocuklar vardı. Çocuklar, üzerlerinde “Yaşasın1 Mayıs!” şiarının harflerinden oluşan tişörtle yürüdü.

Bu korteji Çağdaş Gazeteciler Derneği ve DİSK’ebağlı sendikalar izledi. Birleşik Metal-İş’in örgütlüolduğu Asil Çelik, Prysmian ve SCM işçileri fabrikapankartlarıyla katılım sağladı. Ardından DİSK/Tekstil,Genel-İş, Dev Sağlık-İş, Emekli-Sen ve Sosyal-İşpankartlarıyla kortejde yerlerini aldılar. Emekli-Sengeçen seneki gibi DİSK’in en coşkulu kortejiydi.

Bu sene 1 Mayıs alanında Eczane TeknisyenleriDerneği de vardı. Beyaz önlükleriyle coşkulu bir kortejoluşturdular. TKP de bu kortejin ardından yer aldı.

KESK’e bağlı sendikalardan en kitleseli Eğitim-Sen’di. KESK’in ana gövdesini Eğitim-Sen oluşturdu.Gemlik ve Mustafakemalpaşa’dan gelen eğitimemekçileri ve Uludağ Üniversitesi’nden eğitimemekçileri kendi pankartlarıyla katılım sağladılar.KESK’li kadınlar da pankartlarıyla alandaydılar.

Eğitim-Sen’i, Kültür Sanat-Sen, SES, BES, Tüm Bel-Sen, Yapı Yol-Sen, Tarım Orkam-Sen, ESM, Haber-Senizledi.

Meslek örgütlerinden sırasıyla TMMOB, BTO veSMMMO yürüdü.

Bunları Birleşik Kamu-İş’e bağlı sendikalar izledi. Alevi örgütleri de mitingde yer alırken, Cumhuriyet

Kadınları ve ÇHD’nin ardından Halkevleri yürüdü. Onu

Liseli Genç Umut ve Öğrenci Kolektifleri takip etti.Halkevleri miting alanına arama yaptırmadan girdi.

Livane, Doğader, İşçi Hakları Derneği, MudanyaHalk Meclisi, Atatürkçü Düşünce Topluluğu ve CHP demitinge katıldı.

Gezi’den Greif’e direniş büyüyor...

BDSP’liler “Gezi’den Greif’e... Bu daha başlangıç!İşgal, grev, direniş!” pankartıyla alanda yer aldı.Gençlerin ağırlığını oluşturduğu kortejde sık sık Taksimve Kızılay direnişlerini selamlayan sloganlar atıldı.Haziran Direnişi’nde katledilenlerin sloganlarla anıldığıyürüyüş boyunca katil devletten hesap sorma çağrısıyapıldı. Ayrıca Greif direnişi de atılan sloganlarlaselamlandı.

“Yaşasın devrim ve sosyalizm!”, “Kahrolsun ücretlikölelik düzeni!”, “Her yer Taksim-Kızılay her yerdireniş!”, “Yaşasın Greif direnişimiz!”, “İşgal, grev,direniş!” gibi sloganlar atılırken, Haziran Direnişi’ndekatledilenlerin adları sıralanarak “Yaşıyor!” denildi.

DLB’liler de “Özgürlük, devrim, sosyalizm” şiarlı

pankartla BDSP kortejinin arkasında yer aldı.

Katil polislere arama yaptırılmadı

BDSP’liler de alana arama yaptırmadan girdiler.“Haziran Direnişi’nde 8 canımızı alan katil polislerearama yaptırmıyoruz, işçi ve emekçilere meydanlarıyasaklayanlara arama yaptırmıyoruz!” sözleriyle tutumalmaya çağrı yapıldı. Bu sırada polisin aramanoktasından geçiş yapmaya izin vermemesi üzerineyüklenildi ve polisle arbede yaşandı. Polis aramanoktasını barikatla kapatırken, bir BDSP’liyi de darpetti. DHF’nin de katıldığı bu eylemde “Katil polis!”,“Yaşasın devrimci dayanışma!” sloganlarıyla aramayaptırmama kararlılığı bir kez daha ifade edildi. Polisarama noktasını açmak zorunda kaldı.

Bunun ardından DİP alana girdi. ÖDP’nin aynıtutumu izlemesinin ardından polis arama noktasınıkaldırmak zorunda kaldı. Bundan sonra geçişlerserbest bırakıldı.

Bu kortejlerin ardından Jineps ve HDK bileşenleriyer aldı. EMEP, ESP, BAMİS-BATİS-SODAP, Partizan, SDP,Dev-Lis, Yeşiller Partisi yürüdü.

Anarşistler ve Çarşı da pankartlarıyla yürüyüşkolunda yer aldı.Miting programı Taksim’deki devlet terörününlanetlenmesiyle başladı. Haziran Direnişi’ndekatledilenlerin selamlanması ve isimlerininokunmasının ardından miting alanını dolduranemekçiler, kadınlar ve gençler “yaşıyor!” dedi. Çeşitlikonuşmaların ardından Moğollar sahne aldı. Mitingmüzik programının ardından sona erdi.

Mitingden notlar * Öğrenci kortejlerinin geçtiğimiz seneye göre

zayıflaması dikkat çekti.* İşçi sendikalarının katılımının geçtiğimiz yıla

oranla azaldığı görüldü.* Taksim’deki polis terörü yürüyüş kolunda kısa bir

oturma eylemiyle protesto edildi. * Yürüyüş kolunda ve mitingde coşkusuz bir

atmosfer vardı.* Halkevleri Heykel’de AVP önünde toplanarak

burada bir anma gerçekleştirdi. Ardından CumhuriyetCaddesi üzerinden toplanma noktasına geldi.

Kızıl Bayrak / Bursa

Bursa’da 1 Mayıs

Aydın 1 Mayısı saat 13.30’da kitlenin ZaferMeydanı’nda biraraya gelmesi ile başladı.

1 Mayıs’ın öngünlerinde sokak sokak, ev ev, kahvekahve yapılan çalışmaların yansımaları meydanda netbir şekilde görüldü. Sendikalar, kitle örgütleri, siyasipartiler saat 14.00’te kortejlerini oluşturarakyürüyüşe başladı.

Kitle 1 Mayıs coşkusunu, heyecenını sloganları ileyansıttı. Taksim ve Kızılay’da polis tarafından yapılansaldırılar slogan ve ıslıklarla protesto edildi. Kortejleryürürken yol kenarlarından destek alkışları geldi.Alana gelindiğinde Haziran Direnişi’nde katledilenlerşahsında tüm devrim şehitleri için 1 dakikalık saygıduruşu yapıldı.

1 Mayıs’a katılımcı yapılar adına ortak metiniEğitim-Sen Aydın Şube Başkanı Ali Gün okudu. AliGün, Haziran Direnişi ile artık yeni bir dönemegirildiğini, Yatağan termik santrali işçilerininözelleştirme karşıtı direnişin haklılığını, taşerona karşıGreif işçilerinin işgal eyleminin meşruluğunu ve artıkhiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını, mücadelenindaha yeni başladığını, işçi sınıfının sınıf bilincini

sokaklarda mücadele ederek öğrendiğini ifade etti.Konuşması sloganlarla karşılandı.

Ardından 1 Mayıs, marşlarla ve halaylarla saat16:30’a kadar devam etti. Alana yaklaşık 3 bin işçi veemekçi katıldı. Kitle ara ara yağan sağanak yağmurarağmen baştan sona coşkusunu kaybetmeden katıldı.

Mitingden notlar:* Aydın’da 1 Mayıs’a ilk defa bu kadar yoğun bir

ön çalışma ile hazırlandı. 10 gün boyunca her gün 4-5grup şeklinde bildiri dağıtımı yapıldı. Aydın’ın birçokyerine pankartlar ve şehrin en işlek noktalarındaafişler asılarak emekçiler 1 Mayıs’a çağrıldı.

* Kitle baştan sona coşkusunu hiç kaybetmedi. * Tüm-Bel-Sen Aydın Şube Başkanı Münir Ali Koç

Aydın 1 Mayısı’nın kendi iradesini temsil etmediği(Eğitim-İş’le ortaklaşılmadığı) gerekçesi ile Nazilli’yekatılma kararı aldığını belirterek Aydın 1 Mayısı’nakatılmadı.

* 1 Mayıs etkinliğinin sonunda herkes tüm alanıtemizleyerek gitti.

Kızıl Bayrak / Aydın

Aydın’da 1 Mayıs

Page 10: Kızıl Bayrak 2014 18

Adana’da 2014 1 Mayısı geçen yıla göre dahacoşkulu ve daha geniş katılımlı geçti. Yürüyüşkollarında genel olarak Haziran Direnişi’yleözdeşleşmiş sloganlar yer buldu.

Saat 15.00’te Mimar Sinan Açık Hava Tiyatrosuönünden başlayacak yürüyüş için öğlen saatlerindenitibaren toplanılmaya başlandı. Miting alanı olan UğurMumcu Meydanı’na doğru yürüyüş yan yana iki koldanyapıldı. DİSK, KESK ve bağlı sendikalar, TMMOB, ATOgibi meslek örgütlenmelerinin arkasında, aralarındaBDSP’nin de olduğu devrimci ve ilerici yapılarınkortejleri yürüdü. Diğer koldan ise Türk-İş ve bağlısendikaların yanı sıra CHP, İP gibi düzen partileri de 1Mayıs’a katıldı.

Sendikaların katılımı göze çarptı

İşçi sendikalarının katılımının da bu sene daha fazlaolduğu gözlenirken, Genel-İş, TÜMTİS, Tez Koop-İş,Petrol-İş sendikalarından işçilerin katılımı dikkatçekiciydi. Çukurova Belediyesi taşeron işçileri depankartlarıyla yürüdüler.

Kamu emekçileri ise yürüyüş boyunca oldukçacoşkulu bir şekilde mücadele taleplerini haykırırken,Haziran Direnişi’nin coşkusu atılan sloganlara dayansıdı. Haziran Direnişi’nde katledilenlerinanılmasının yansıra devrim ve sosyalizm sloganları daEğitim-Sen kortejinde atıldı. Kamu emekçileri içindekien kitlesel kortej Eğitim-Sen’e aitti.

Sol siyasal yapıların gençlik kortejlerindeki katılımdikkat çekerken, gençlik alana coşkusunu verdi. Buyılki 1 Mayıs’ta HDP kortejiyle birlikte BDP’lilerinkatılımı dikkat çekiciydi. Taraftar gruplarının katılımınında Haziran Direnişi’nin de etkisiyle bu yıl daha fazlaolduğu gözlendi.

Komünistler devrim sloganlarıyla yürüdü

Komünistler 1 Mayıs’a “Emperyalist saldırganlığa,kapitalist sömürüye, faşist baskıya karşı yaşasınişçilerin birliği halkların kardeşliği” sloganı yazılıpankartla katılırken, arkada devrimci önderlerin,devrim ve parti şehitlerinin resimleri olan pankart ileHaziran Direnişi’nde katledilenlerin olduğu pankarttaşındı. BDSP kortejinde ayrıca “Taksim’e selam,direnişe devam” yazılı Meydan-Dumlupınar-Gülpınar-Emek Mahalleri Halk İnisiyatifi” imzalı pankartlayüründü.

Yürüyüş boyunca devrim ve sosyalizm sloganlarıhaykırıldı. Taksim, Greif işçilerinin direnişi ile ilgilisloganların yanı sıra, parti, devrimci önderler veHaziran Direnişi’nde katledilenler anısına sloganlarcoşkuyla atıldı.

Direnenler selamlandı

Miting 1 Mayıs Marşı eşliğinde devrim ve sosyalizmmücadelesinde yaşamını yitirenler anısına saygıduruşu ile başladı. Saygı duruşunun ardından “Devrim

şehitleri ölümsüzdür!” sloganı atıldı. Kürsüden, kitleyiTürkçe, Kürtçe ve Arapça olarak selamlayankonuşmalar yapıldı. İşçiler ve kamu emekçileri adına ikiayrı basın metni okundu. İşçiler adına basın metniniNazire Erdinç okudu. Basın metninde, güvencesizliğe,işsizliğe, yoksulluğa karşı insanca yaşam koşulları içinmücadele talepleri yer aldı.

Kamu emekçileri adına basın metni ise TekinMüjde tarafından okundu. Müjde konuşmasınaHaziran Direnişi’nde katledilenleri selamlayarakbaşladı. AKP’nin faşizan uygulamalarının teşhir edildiğimetinde Greif direnişine de yer verildi. Basın metnindetoplu iş sözleşmesi sürecinde taleplerininkarşılanmasını isteyen Greif işçilerinin direnişine dikkatçekilerek şunlar söylendi: “Taşeron ve sömürüdüzenine karşı direnen, emeklerinin karşılığı içinmücadele eden Greif işçileri sadece haklarını gaspeden patrona karşı değil, gazıyla copuyla ve tümtehditleriyle polis şiddetine karşı da direnişinisürdürmektedir. 1 Mayıs Tertip Komitesi olarak Greifişçilerinin haklı ve meşru mücadelesinin yanındaolduğumuzu bir kez da belirtiyor, emeğinin hakkı içindirenenlere dönük saldırıları kınıyoruz. İşçilerintalepleri karşılanmalı, haklar iade edilmelidir.”

Basın metninde ayrıca şu ifadelere yer verildi: “Güngeldi, devran dönüyor! AKP 8 Mart’tan Newroz’aGezi’den 1 Mayıs’a işyerlerinde, alanlarda, sokaklarda,direnen, mücadele eden emekçilere er ya da geç hesapvermekten kurtulamayacak. AKP TOMA’larla, gaz,copla plastik mermileriyle bizleri engelleyeceğinisanıyorsa yanıldığını görecek. Çünkü bizler sokaklardameydanlarda işyerlerinde okullarda, yoksulmahallelerde ayağa kalkıp yüzlerini güneşedönenleriz.”

Kürsüden Taksim’deki polis saldırısı kınanarak, “Heryer Taksim her yer direniş!” sloganları atıldı.

Kürsüden ayrıca Abdullah Öcalan’ın 1 Mayıs içinyazdığı mesaj okundu. Mesaj okunurken Türk-İş’ingerici başkanı Edip Gülnar’ın da etkisiyle sıklıklakesilen konuşma nedeniyle mesaj daha sonra ikinci keztekrar okundu.

Miting programı da konuşmalardan sonrahalaylalar eşliğinde son buldu.

Programdan sonra miting alanı için kısa bir sokakoyunu hazırlayan Sanayi işçileri Derneği Tiyatro Grubuoyununu sergiledi. Greif, Seyitömer, Yatağan ve Lunaişçilerinin direnişlerini konu alan oyun çevreden ilgiyleizlendi.

Kızıl Bayrak / Adana

Adana’da 1 Mayıs!Mersin’de 1 Mayıs’a

on binler katıldı

Mersin’de 2014 1 Mayısı’na onbinler katıldı. Yürüyüş kollarında Taksim 1 Mayısı’na yapılan

saldırılara karşı ve Haziran Direnişi’yle özdeşleşmişsloganlar atıldı.

Saat 15.00’te İstasyon Meydanı’nda başlayanyürüyüş için 14.00’te toplanılmaya başlandı. Mitingalanı olan Cumhuriyet Meydanı’na doğru yürüyüşcaddenin iki tarafı kapatılarak yapıldı. DİSK, KESK vebağlı sendikalar, TMMOB, TTB gibi meslekörgütlenmelerinin arkasında yöre dernekleri, Alevidernekleri ile devrimci ve ilerici yapıların kortejleriyürüdü.

Bu yıl Türkiye Kamu-İş ve Eğitim-İş de mitingekatıldı. HDP, ÖDP, EMEP, SDP, SYKP ve düzenpartilerinden CHP de 1 Mayıs’a katıldı.

İşçi sendikalarının katılımının bu sene daha fazlaolduğu gözlenirken, Genel-İş, BMİS ve taşeronişçilerinin örgütlendiği sendikaların katılımı dikkatçekiciydi. Mezitli ve Yenişehir belediye işçileri ilesözleşme yapan CHP’li belediye başkanlarıyla katılımsağladılar.

Kamu emekçileri ise yürüyüş boyunca oldukçacoşkulu bir şekilde mücadele taleplerini haykırırken,Haziran Direnişi’nin coşkusu ile Taksim’le dayanışmasloganları sık sık atıldı.

Sol siyasal yapıların gençlik kortejlerindeki katılımdikkat çekerken, gençlik alana coşkusunu verdi. Buyılki 1 Mayıs’ta HDP kortejiyle birlikte BDP’lilerinkatılımı dikkat çekiciydi.

Miting 1 Mayıs Marşı eşliğinde devrim ve sosyalizmmücadelesinde yaşamını yitirenler anısına saygıduruşu ile başladı. Saygı duruşunun ardından “Devrimşehitleri ölümsüzdür!” sloganı atıldı.

Kürsüden Taksim’deki polis saldırısı kınanarak, “Heryer Taksim, her yer direniş!” sloganları atıldı.

Emek ve Demokrasi Platformu adına iki konuşmayapıldı.

İlk Konuşmayı DİSK Genel-İş Şube Başkanı yaptı.Yapılan konuşmada mücadele ve Haziran Direnişi öneçıkarken Taksim ve Kızılay’da direnenleri selamladı.

Ayrıca Direnişte olan Greif, Luna, Karşı gazetesi veYatağan işçilerini selamlayarak mücadelelerininyanında olduğunu açıkladı.

Mersin Emek ve Demokrasi Platformu adınayapılan konuşmanın ardından Kadın Platformu adınabir konuşma yapıldı. Tüm ötekileştirilenler ve kadınlarselamlanarak mücadele günlerinde birlikte olmaçağrısı ile konuşma bitirildi.

Konuşmaların ardından Kardeş Türküleri’n söylediğitürkü ve halaylarla miting sona erdi.

Kızıl Bayrak /Mersin

Page 11: Kızıl Bayrak 2014 18

Kayseri’de 1 Mayıs alanı olan Mimar Sinan Parkıyanında yer alan otoparka farklı yönlerden kortejoluşturan sendikalar ve ilerici siyasi yapılar yürüdüler.

KESK’e bağlı Eğitim-Sen, BES ve SES sendikabinalarının önünden kortej oluşturarak saat 15.00’tenitibaren Mimar Sinan Parkı otoparkına yürüdü.

DİSK, DİSK Bölge Başkanlığı’nın bulunduğu binaönünde kortej oluşturdu. Saat 15.15’de 1 Mayıs mitingalanına doğru yaklaşık 150 işçinin katılımıyla yürüdü.

Kamu emekçileri Salih Avgunpaşa İlköğretim Okuluönünde toplandı. BDSP pankartı altında birleşenKayseri İşçi Derneği, Organize Sanayi İşçileri, Metalİşçileri, Gıda İşçileri Eski Adliye binası önünde kortejoluşturdular. 1 Mayıs alanına doğru saat 15.30’dayürüyüşe geçtiler.

EMEP, CHP, SDP, Genç-Sen, Dev-Lis, Ceha işçileri,Eğit-Der, Eğitim-İş KESK Kayseri Şubeler Platformu,TÜMTİS, ESP, SDP 1 Mayıs eylemine katıldı.

Yoğunburç’ta toplanan HDK bileşenlerinden EMEPve Emek Gençliği burada kortej oluşturdular. SDP iseayrıca kortej oluşturdu.

Geçen yıl Birleşik Metal-İş üyesi Ceha işçilerieyleme katılmıştı. Bu yıl çok az sayıda CEHA işçisieyleme katıldı.

Kortejler Hüseyin Avgun Paşa İlköğretim Okuluönünde buluştular. Yaklaşık 3 bin işçi ve emekçi 1Mayıs mitinginin yapılacağı Mimar Sinan Parkı yanındabulunan otoparka yürümeye başladı.

Ağırlığını organize sanayi bölgesindeki işçilerinoluşturduğu yaklaşık 90 işçi ve emekçi BDSP’nin“Yaşasın sosyalist işçi-emekçi iktidarı!” pankartıaltında bir araya geldiler. Özelleştirmeye karşı bayrakaçan karayolu işçileri de özelleştirme saldırısı veişbirlikçi sendika ağalarını protesto ettiler.

Miting devrim şehitleri için 1 dakikalık saygı duruşuile başladı. Disk Bölge Temsilcisi Cumali Sağlam, KESKDönem Sözcüsü Orhan Karakaya ve TÜMTİS TemsilcisiYaşar Alicanoğlu konuşma yaptı.

Tertip Komitesi adına konuşan KESK DönemSözcüsü Orhan Karakaya, Kayseri Müftüsü’nün “1Mayıs’ta eylem yapmayın. İsyan etmeyin ibadetedin” dediğini belirterek bunu kınadığını söyledi.Karakaya, şunları söyledi:

“Bizler bu ülkenin ötekileriyiz. Dinimiz,

mezhebimiz, dilimiz, kültürümüz, cinsiyetimiznedeniyle ikinci sınıf yurttaş muamelesi görmek, yoksayılmak istemiyoruz. Bizler bu ülkenin sanatçılarıyız,bilim insanlarıyız, gazetecileriz, aydınlarız. Özgürcedüşünmek, araştırmak, kendimizi ifade etmekistiyoruz. Ve bizler Ali İsmail’iz. Ethem’iz, Ahmet’iz,Abdocan’ız, Mehmet’iz, Medeni’yiz, Hasan Ferit’iz,Berkin’iz. Biz başka dünya isteyenleriz. Ve bu dünyayıkendi elimizle kuracağımızı biliyoruz.”

DİSK Bölge Başkanı Cumali Sağlam yaptığıkonuşmada Greif işçilerinin direnişini selamladı. AKPiktidarının ekonomik-sosyal-siyasal saldırılarınıeleştirdi.

TÜMTİS İl Temsilcisi Yaşar Alicanoğlu ise şunlarısöyledi: “İşçilerin emekçilerin uluslararası birlikmücadele ve dayanışma günü. Bugün emeğin bayramı,işçilerin bizim bayramımız. 1 Mayıs’ı güvenceli iş,güvenceli gelecek için kutluyoruz.”

Yerel sanatçılar Sercan-Yusuf ikilisi, Ali İsmailKorkmaz için ‘Magusa Limanı’, Taksim’de ölen 1 Mayısşehitleri için ise ‘Şişli Meydanı’ şarkısını katılımcılarlahep birlikte söylediler. 1 Mayıs eylemi, katılımcılarınhep birlikte davullar eşliğinde hayal çekmesiyle sonbuldu

Mitingden notlar:* Bu yıl üniversite ve liseli gençliğin 1 Mayıs’a

katılımı da oldukça yoğundu.* Reformist partiler içinde en fazla katılımı EMEP

sağladı. * Önceki yıllara göre düzen solunun temsilcisi

CHP’nin katılımı da oldukça fazlaydı.* 1 Mayıs’a yaklaşık 3 bin işçi ve emekçi katıldı.* Kayseri’de BDSP 1 Mayıs’ın tarihsel anlamına ve

devrimci ruhuna uygun gerçekleşmesi için azami çabagösterdi. Ancak komünistler bununla yetinmediler.Polis komplosunun devrimci sınıf mücadelesindeyarattığı zayıflıkları bertaraf etmek çerçevesinde 1Mayıs’ı ele aldılar. BDSP devirmeyen darbeningüçlendirdiğini 1 Mayıs’ta gösterdi. Üç aylık yoğun birçalışmanın ortaya çıkardığı tablo son dereceanlamlıydı.

Kızıl Bayrak / Kayseri

Kayseri de 1 Mayıs!

Hak-iş’in 1 Mayıskomedisi…

Hak- İş’in 1 Mayıs komedisi başladı. Kayseri’degövde gösterisi yapacağını ilan eden Hak-iş ağalarınınhiçbir çalışma yapmadıkları ortaya çıktı. 2 bin işçininkatıldığı 1 Mayıs tablosu bu gerçeğin ifadesiydi.

1 Mayıs’a katılmak için gelen işçilerin içinde olduğuotobüs kaza yaptı. Otobüsün devrilmesi sonucunda 38işçi yaralandı.

Hak- İş ağası Mahmut Arslan ve beraberindekisendikaların genel başkanları ve temsilcileri,sendikanın Kayseri Şubesi’nin önünden İnönüBulvarı’nda davul zurna eşliğinde ‘Şirket işçileri kadrobekliyor!’, ‘Alanlar bizimdir, bizim kalacak!’, ‘Yaşasınişçilerin kardeşliği!’ pankartları eşliğinde işçilerlebirlikte yürüdü.

Yürüyüş öncesi gazetecilere açıklamalarda bulunanHak-iş ağası Mahmut Arslan, “Bugün Kayseri’de 20ilden gelen kardeşlerimizle Hak-İş olarak ideolojikkalıplara sıkıştırılan bu karabulutları kaldırmak için 1Mayıs’ı kutluyoruz. Buradan işverene, işçilere, siviltoplum örgütlerine mesajlar vereceğiz. Herkes içinsöylenecek sözümüz var” diyerek, 1 Mayıs meydanıolan Taksim Meydanı’nı işçilere kapatan AKP iktidarınatam destek verdi. İdeolojik olarak burjuvaziye aitolduğunu gösterdirdi.

Kayseri’de 1 Mayıs’a mesafe koyan birçok örgütünde kendilerine destek verdiğini kaydeden Arslan,“Buradan illa da örgütlenme diye haykıracağız. Hak-İşolarak herkesi ideolojik kalıplara sıkıştırılan bukarabulutları kaldırmak için 1 mayısı kutluyoruz. Barışıöne çıkaracağız. 1 Mayıs barış içinde, kardeşlik içindenasıl kutlanır onu göstereceğiz. Bugün buradaaramızda Suriyeli kardeşlerimiz de var. Güvenceli vegüvenilir bir çalışma hayatı için, taşeronlaşmaya vemevsimlik işçi sorununu çözmek için, ücretlerdeki ağırvergi baskısına hayır demek için, daha fazla sendikalörgütlenme için 1 Mayısı coşku içinde kutluyoruz” diyekonuştu. Sermaye ile barış politikasını savunan Hak-iş’in ağası güvenceli çalışma, taşeronluğun, mevsimlikişçiliğin son bulması için ne yaptığı konusunda tek birşey söylemedi. Zira Hak-iş ağası taşeronluk, mevsimlikişçilik köleliğinin devamı için mesai yaptı.

Belediye mehter takımının rol aldığı 1 Mayıskomedisinde sanatçılar da yer aldılar. Alanda 1Mayıs’ın içini boşaltan her şeyi yapan Hak-İştablosundan başka hiçbir şey yoktu.

Kızıl Bayrak / Kayseri

Page 12: Kızıl Bayrak 2014 18

Balıkesir’in Burhaniye İlçesi’nde 1 Mayıs,yürüyüşün ardından yapılan mitingle kutlandı. KESK veDİSK öncülüğünde düzenlenen yürüyüşe Eğitim-Sen,DİSK Emekli-Sen, ÖDP, EMEP, HDP ve Alevi DernekleriFederasyonu katıldı. Halk Kütüphanesi önündetoplanan kitle, Hürriyet Caddesi’nden sloganlarlayürüyerek Cumhuriyet Meydanı’na geldi.

Yağmura rağmen programa katılım sonuna kadarcoşkusunu yitirmedi. Saygı duruşuyla başlayan miting1 Mayıs’ın anlamını ve önemini anlatan konuşmalarlave atılan sloganlarla devam etti. Ardından bir eğitimemekçisinin bağlama eşliğinde söylediği direniştürküleriyle, marşlarla ve davul-zurna eşliğinde çekilenhalaylarla miting sona erdi.

Bolu’da 1 Mayıs’ı karşılamak için saat 11.00’deAkbank önünde bir araya gelen emekçiler yaklaşık 600kişilik bir kortejle Kardelen Meydanı’na yürüdü.

Islık ve coşkulu sloganlarla yürüyüşlerinigerçekleştiren emekçiler ve gençler, meydanda1977’de katledilenler için saygı duruşunda bulundu.KESK ve üniversiteli gençler adına konuşmalar veokunan şiirlerle birlik, mücadele ve dayanışma işlendi.Ardından söylenen türküler ve halaylarla kutlamayason verildi.

Alanda sık sık “Yaşasın 1 Mayıs!”, “Bıjî Yek Gulan!”,“Direne direne kazanacağız!” sloganları atıldı. Taksimve Kızılay’da direnenlere atılan sloganlarla selamgönderildi.

Zonguldak’ta saat 11.00’de kentin dört biryanından İstasyon Meydanı’na yürüyen maden işçileri,13.00’te İstasyon Meydanı’nda emekçiler ve emekdostları ile buluştu. Burada kortejlerindüzenlenmesinin ardından Madenci Anıtı’na yüründü.Madenci anıtında ölümsüzleşen emekçiler için 1dakikalık saygı duruşunun ardından etkinlik başladı.Konuşmaların ardından Edip Akbayram konseri ileetkinlik devam etti.

Malatya’da 1 Mayıs kutlaması için Emeksiz AltKavşağı’nda biraraya gelen işçi ve emekçiler ‘Yaşasın 1Mayıs, Her yer Taksim, her yer direniş!’, ‘Direne direnekazanacağız!’, ‘Bijî berxwedana Rojava!’ sloganlarıylayürüdü.

Eylemde yapılan konuşmalarda AKP’nin işçi veemekçilere dayattığı anti-demokratik uygulamalarakarşı mücadeleyi büyütme çağrısı yapıldı.

Eylem, Eğitim-Sen müzik grubu, Koma Aram veNiyazi Koyuncu’nun seslendirdiği şarkı ve türkülereşliğinde çekilen halaylarla sona erdi.

Edirne’de Zübeyde Hanım Parkı önünde buluşanişçi ve emekçiler Saraçlar Caddesi’ne yürüyüşe geçti.Binlerce kişinin katılımıyla gerçekleşen kutlamayaKESK, TMMOB, Tüm-Bel Sen ve Türk-İş’e bağlısendikalara üye işçi ve emekçiler katıldı.

Nevşehir’de, DİSK, Eğitim Sen, Eğitim-İş, SES veTüm Bel-Sen üyesi emekçiler, Hacıbektaş-ı Veli KültürDerneği gibi kitle örgütleri Hükümet Konağı’na biryürüyüş gerçekleştirdi. PTT önünde gerçekleşeneyleme katılan işçi ve emekçiler AKP’nin sosyal veekonomik politikalarına tepki gösterdi.

Nevşehir’de yol işçileri taşeron köleliğine dikkat

çeken pankartlarıyla alandaydı. Ordu’da üç ayrı 1 Mayıs kutlaması gerçekleştirildi.

Birinci eylem taşeron işçileri tarafından gerçekleştirildi. KESK’in çağrısıyla yapılan ikinci 1 Mayıs, 19 Eylül

Ortaokulu önünden yürüyüşle başladı. SırrıpaşaCaddesi, Süleyman Felek caddelerinde yapılanyürüyüşle sahil yolundan Atatürk Anıtı Meydanı’nagelen kitle “Her yer Taksim, her yer 1 Mayıs” sloganlarıattı.

Eğitim İş’in çağrısıyla yapılan üçüncü eylemi iseTGB, ADD ve İP örgütledi.

Sinop Diyojen Heykeli önündeki alanda toplananemekçiler yürüyerek Uğur Mumcu alanına gitti. Eylemyapılan konuşmaların ardından sona erdi.

Tokat’ta Gaziosmanpaşa Stadyumu önündetoplanan işçi ve emekçiler, Cumhuriyet Meydanı’nayürüdü ve burada bir kutlama yapıldı.

Sivas’ta 1 Mayıs, Mevlana Caddesi’deki EthembeyParkı önünde başladı. 1 Mayıs etkinliklerine CHP SivasMilletvekili Malik Ecder Özdemir, EMEP, HDP, KESK’ebağlı sendikalar, Cumhuriyet Kadınları Derneği, TürkiyeGençlik Birliği, Halkevleri ile çeşitli kitle örgütlerikatıldı. Etkinliğe üniversite öğrencilerinin katılımıbelirgindi.

Kırıkkale Cumhuriyet Meydanı’nda 1 Mayısetkinliği davul-zurna eşliğinde çekilen halaylarlakutlandı.

Konya’da DİSK ve KESK’in ortak çağrısı ilegerçekleşen 1 Mayıs’ta Taksim’deki polis saldırısıkınandı.

Trabzon’da 1 Mayıs Cumhuriyet Caddesi’ndetoplanan 1500 kişinin, Atatürk Alanı’na yürüyüşü ilebaşladı. Eylemde hükümet aleyhine sloganlar atıldı.

Muğla’nın Yatağan ilçesindeki 1 Mayıs’aözelleştirme karşıtı mücadele yürüten enerji ve madenişçileri damgasını vurdu. Milas, Yatağan, Muğla merkezve çeşitli ilçelerden 1 Mayıs’a katılan yüzlerce kişienerji ve maden işçilerinin yanında olduklarını dilegetirdiler.

Sabahın ilk saatlerinden itibaren Kemerköy veYeniköy termik santralleri işçileri aileleriyle birlikteotobüslerle Yatağan’a geldiler. Burada Yatağan

işçileriyle buluşan kitle sloganlarla AKP’yi protesto etti. Sabah gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Bisiklet

Yarışları’nda maden ve enerji işçileri eylem yaptı.Eylemde 8 işçi gözaltına alındı.

Aydın’ın Nazilli İlçesi’nde işten çıkarılan belediyeişçileri 1 Mayıs’ta da eylemdeydi.

Gaziantep’te binlerce işçi ve emekçi DİSK, Türk-İşve KESK’in çağrısıyla İstasyon Meydanı’nda birarayageldiler. Sendikalar, sol siyasi partiler ve derneklerinyanı sıra Başpınar OSB ve Ayakkabıcılar Sitesi’ndenişçiler de kendi talepleriyle mitinge katıldı. İstasyonMeydanı’nda hak gasplarına karşı sloganların yanı sıra,Taksim’deki polis şiddetine karşı da ‘Her yer Taksim,her yer direniş!’ sloganı sık sık atıldı.

Çorum’da KESK ve DİSK tarafından gerçekleştirilen1 Mayıs mitingine yüzlerce işçi ve emekçi katıldı.

KESK ve DİSK’in çağrısıyla Özdoğanlar önündetoplanan işçi ve emekçiler, sloganlarla ve marşlarlamitingin yapılacağı Saat Kulesi’ne doğru yürüdüler.

Türk-İş’in katılmadığı mitingde KESK DönemSözcüsü Mehmet Öztürk ve DİSK Emekli Sen BaşkanıÖmer Sözüdoğru konuşma yaptı

Antalya’da 1 Mayıs kitlesel katılımla yapıldı.Trabzon’da 1 Mayıs mitingi için işçi ve emekçiler

Meydan Parkı’nda buluştu. Miting alanında halaylarçekildi, horon tepildi.

Kocaeli’de 1 Mayıs yürüyüşü Cumhuriyet Parkı’nabinlerin katılımıyla sürüyor. 1 Mayıs mitingi öncesindeCumhuriyet Parkı’nın bir bölümünü kapattı.

Karaman’da kitle Kale Arkası’nda biraraya geldi.Buluşma şenlik havasında geçti, halaylar çekildi.

Dersim’de 1 Mayıs için Devlet Hastanesi önündetoplanan binlerce kişi sloganlarla Seyit RızaMeydanı’na yürüdü.

Miting alanında Terip Komitesi adına konuşanGenel-İş Şube Başkanı Hasan Çiçek, “Henüz doğmamışçocuklarımız için, eşit, özgür ve ipotek altına almamışbir gelecek istiyoruz” dedi.

İllerde 1 Mayıs

Page 13: Kızıl Bayrak 2014 18

Diyarbakır 1 Mayısı, Dağkapı Meydanı’nda binlercekişinin katılımı ile kutlandı. Sabah saatlerinde toplananemekçiler, 3 koldan yürüyerek kutlamaların yapıldığıDağkapı Meydanı’na geldi. KESK, DİSK, TMMOB, Türk-İş ve TTB’nin çağrısıyla Dağkapı Meydanı’nda birarayagelen işçi ve emekçiler adına ilk konuşmayı tertipkomitesi sözcüsü Uğur Yaman yaptı.

TES-İŞ Şube Başkanı Ali Öncü ve HDP MuşMilletvekili Demir Çelik de eylemde konuşma yaptı.

Ağrı’da Serhat bölgesinin ortak kutlaması yapıldı. 1Mayıs için sabahın erken saatlerinden itibaren Serhatillerinden Ağrı’ya hareket eden binlerce emekçi, ikikoldan mitingin gerçekleştirileceği Xanî BabaCaddesi’nde bulunan Newroz alanına yürüdü. BDPAğrı İl Örgütü öncülüğünde oluşturulan kortej Eski VanCaddesi’nde bulunan merkez ilçe binasından, KESKbileşenleri ve DİSK ise Kütüphane Caddesi’ndebulunan KESK binası önünden yürüyüşe geçti

Saygı duruşunun ardından Tertip Komitesi adınaKESK Ağrı Şubeler Platformu üyesi Aslı Engin Aslankonuştu.

1 Mayıs’ı Taksim Meydanı’nda kutlamak isteyenemekçilere saldırıldığını belirten Aslan, “Taksim’deyoldaşlarımız şu an direnmektedirler. Buna yol açanzihniyeti kınıyoruz. Direnen işçi sınıfının zaferi yakındır.Hepinizin 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı kutluyorum” dedi.

Aslan’ın ardından Genel İş Şube Başkanı ve DİSKBölge Sorumlusu Ersin Erincik ve HDP Ağrı MilletvekiliHalil Aksoy konuştu.

Mitingde konuşma yapan BDP Ağrı Belediye EşBaşkan Adayı Sırrı Sakık da, “Emek düşmanları bizdenkorkun. Sizleri yeneceğiz. Olgunlaşmış bir fikrinönünde dünyanın en güçlü ordusu duramadı ve dizçöktü” dedi.

Konuşmaların ardından sahneye çıkan FerhatTunç’un okuduğu ezgiler eşliğinde halaylar çekildi.

Kars’ta da emek örgütleri sabahın erkensaatlerinden itibaren Faik Bey Caddesi’nde bulunanEğitim-Sen Şube binası önünde toplandı. Kortejhalinde, 1 Mayıs’ın kutlanacağı CumhuriyetMeydanı’na yürüyüş gerçekleştirildi. Sendikalarınpankart ve dövizlerinin taşındığı yürüyüşte, “Yaşasın 1Mayıs!”, “Direne direne kazanacağız!”, “Faşizme karşıomuz omuza!” sloganları atıldı.

Alana gelen emekçiler, 1 Mayıs 1977’de Taksim’deyaşamını yitirenler anısına saygı duruşunda bulunuldu.Ardından sendika temsilcileri platforma çıkarakemekçilerin bayramını kutladı.

Konuşmanın ardından sağanak yağmurunbastırması üzerine kutlama erken sonlandırıldı.

Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde ise İpek YoluCaddesi üzerinde bulunan VEDAŞ Arıza Servisi önündebir araya gelen taşeron işçiler, kurum bahçesindekutlama gerçekleştirdi. Şemdinli ve Çukurca’dan gelenVEDAŞ işçilerinin de katıldığı kutlamada, işçiler halayçekip ve sloganlar attı. Elektrik, Gaz, Su, BarajÇalışanları Sendikası (Enerji-Sen) üyesi taşeron işçileradına açıklamada bulunan sendika üyesi Hikmet Zirek,bütün işçilerin ve özellikle taşeron işçilerin bayramınıkutlarken, 1 Mayıs vesilesi ile taşeron işçilerin yaşadığı

sıkıntıları dile getirdi. İşçiler, açıklamanın ardından halaylar çekerek

kutlama yaptılar. Hakkari’nin Çukurca ilçesinde ise Çukurca Emek ve

Demokrasi Platformu tarafından düzenlenen 1 Mayısmitinginde emekçiler alana çıktı.

Sabah saatlerinde Cumhuriyet Mahallesi PTT binasıönünde bir araya gelen bileşenler, sık sık, “Her yerTaksim her yer direniş!”, “Savaşa değil, emekçiyebütçe!”, “AKP’ye kul sermayeye köle olmayacağız!”,“Faşizme karşı omuz omuza!” sloganları atarak,kutlamanın yapılacağı belediye binası önüne geldi.Yürüyüşün sonunda Sağlık Sen İlçe Temsilcisi Dr. CemÇimen basın açıklaması yaptı.

Açıklamanın ardından yerel sanatçıların Kürtçe veTürkçe şarkıları eşliğinde halaylar çekildi.

TMMOB’ye bağlı İnşaat Mühendisleri Odası (İMO)Van Şubesi de 1 Mayıs etkinlikleri kapsamında SanatSokağı’nda stand kurdu.

Şırnak’ın Silopi ilçesinde de KESK ve DİSKöncülüğünde, 1 Mayıs kutlaması Sanat Sokağı’ndayapıldı.

Mardin’de, Emek Platformu bileşenleri tarafındanArtuklu ilçesindeki Karayolları Parkı’nda düzenlenenmitinge binlerce işçi ve emekçi katıldı. Mitingin açılışkonuşmasını KESK Mardin Şubeler Platformu BaşkanıHamdullah Yıldırım yaptı. Ardından DİSK/ Genel-İşiçinde yer alan taşeron içleri adına Fatma Akda veMardin Büyükşehir Eşbaşkanı Ahmet Türk konuştu.

Konuşmaların ardından sahne alan Grup Zanax,Nisibis Rıbab, Çarnowa, Sterya’nın seslendirdiği ezgilereşliğinde halaylar çekildi.

Batman’da Atatürk Parkı’nda yapılan mitinge işçi veemekçiler iki koldan oluşturulan kortejler halindekatıldı. Eğitim Sen, Petrol-İş, Genel-İş Sendikası ile HDPkorteji Dörtyol Kavşağı’nda bir araya gelerek mitingalanına yürürken, Tes-İş, TMMOB ve Tüm Bel-Sen deGrosmar Kavşağı’nda bir araya gelerek alana yürüdü.

Emekçilerin taleplerini içeren pankart, döviz ilesloganlar eşliğinde gerçekleştirilen yürüyüşünardından kutlama alanına gelen emekçiler, davul zurnaeşliğinde halay çekti. Saygı duruşunun ardından açılışkonuşmasını 1 Mayıs Tertip Komitesi adına konuşanGenel-İş Batman Şube Başkanı Murat Akınyaptı. Sonrasında da KESK Batman Şubeler Platformuadına SES Batman Şube Eş Başkanı Mustafa Yurtseverkonuştu.

Petrol-İş Şube Başkanı Mustafa Mesut Tekik ise,AKP’nin ve sömürge devletlerinin Kürdistan’dakipetrolden elini çekmesini talep etti. Tekik, bu talepleridoğrultusunda Pazartesi günü iş bırakma eylemigerçekleştireceklerini belirtti. Tekik’ten sonra konuşanTabipler Odası MYK üyesi Zülfikar Cebe de, emeğinenternasyonal birliğinin sağlanması gerektiğinikaydetti.

Daha sonra HDP Batman İl Eş Başkanı MahmutÇiftçi ve HDP Batman Milletvekili Ayla Akat Atakonuşma yaptı. Ata’nın ardından Koma Lorîna Dûr veKoma Hivron sahne aldı.

Siirt Emek ve Demokrasi Platformu tarafından KESKve Türk-İş öncülüğünde düzenlenen 1 Mayıs mitingi,Siirt Üniversitesi Merkez Kampüsü önünde bulunanboş arazide biraraya gelinmesiyle başladı. KutlamayaKESK ve Türk-İş’e bağlı sendikalar ile İHD, Kurdî-Der,Meya-Der, Tuhad-Der, MKM-Der, Botan DemokratikÖğrenciler Derneği, Siirt Barosu, Türk Tabipler Birliği,Barış Anneleri Meclisi, BDP ve HDP Siirt İl ve İlçeörgütleri ve Siirt Belediye Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan’ınyanı sıra yüzlerce kişi katıldı.

Mitingde KESK Siirt Şubeler Platformu DönemSözcüsü Serdar Batur ve Siirt Belediye EşbaşkanıTuncer Bakırhan konuşma yaptı.

Kutlama konuşmaların ardından Koma Şemrend veCevdet Bağca’nın sahne almasıyla sona erdi.

Kaynak: ANF

Kürdistan’da 1 Mayıs eylemleri

Page 14: Kızıl Bayrak 2014 18

İsviçre Çalışma Partisi’ndenGreif’e mesaj

Greif işçilerinin direniş kararlılığı Avrupa’da dayankısını buluyor. Direnişle dayanışmayı ören İsviçreÇalışma Partisi de polis saldırısının ardındandayanışma mesajı gönderdi. Mesajı sunuyoruz.

“Sevgili direnişçi işçiler, Haftalar boyunca GREIF fabrikasının işgali ve

direniş grevlerinin ardından, 10 Nisan’da maruzkaldığınız şiddeti İsviçre Çalışma Partisi olarak derinbir öfke ile karşıladık.

İsviçre Çalışma Partisi dünya genelindeki işçilerinçıkarlarını ve özgürlüklerini savunmakta. Bu yüzden,onurlu ücret için ve taşeron çalışmasınınkaldırılmasına karşı verdiğiniz fiili meşru mücadelenizidestekler ve dayanışmada olduğumuzu belirtiriz.

Sizin mücadele yoluyla, patrona karşı sergilediğinizmuazzam cüret ve örnek gösterilecek işçidemokrasisini selamlıyoruz. Mücadelenizin karşılığıolacağına eminiz.

Sizleri dayanışma duygularımızla selamlıyoruz. İsviçre Çalışma Partisi Yönetim Kurulu”

Greif işçileri yalnız değildirYakın geçmişte bir sloganımız vardı: “Metin olma

zamanı!”Ben de bir şiirimde, “Metin olma zamanı değil,

Göktepe'nin mücadelesine sahip çıkma zamanıdır”demiştim. Şimdi bakıyorum; Greif işçileri greve gitmiş,patrona direnmiş, haklarını alabilmek için mücadeleyibir üst boyuta taşımış, işyeri işgaliyle mücadeleyitaçlandırmış. Şimdi de sokaklarda seslerini duyurmayaçalışıyorlar. Üstüne üstlük patron işyerini kapatmış veonların sayelerinde varlıklarını devam ettirensendikaları, bir haberden çok karşılarında olmuş.

Çatlak sesler duyuyorum: “Greif işçileri yalnızdeğildir!”, “Greif işçilerini destekliyoruz!” vs., vs...Orada direnen işçilerin bir partisi yok. Bir grupları,yani bir siyasi oluşumun iş tarafı da değiller. Bizişçilerden de başka dostları yok. Yetersiz kalsa da, tamdestek olanları da görüyorum.

Bu çağrım, sınıf mücadelesindeki devrimcileredir.İşi gücü, tüm çabası devrim olanlara, “elbetteTürkiye'de devrimi fabrikalar başta olmak üzere, işçisınıfı direne direne, grevlerle, işgallerle yapacak”diyen dostlarıma, yoldaşlarıma ve sınıfdaşlarımadır.

Daha ne bekliyorsunuz! Greif işçilerinin bayrağınıyükseltelim. Direnişlerine güç, seslerine ses katalım.Patrona, sendikaya, dosta-düşmana duyuralım;grevlerde sınıf bilincine erişip, direne direnekazanacağımızı. Birleşen işçilerin gücünü gösterelim kiörnek olsun, “olur mu ki”cilere, “sakin olun,bekleyin”cilere, “atarım, öldürürüm”cülere. Ve hattabizlere, ki dersler çıkartacağımız güzel bir örnek olsun.

Şehir şehir, fabrika fabrika destek grevlerine...Direnişlerle mücadeleyi birleştirmeye...Hepimiz Greif işçileri olmaya...

Batıkent'ten bir işçi

Arkadaşlar,DİSK yöneticilerini zevk duyduğumuz için

eleştirmiyoruz. En başından itibaren görevleriniyapmadıkları, savsakladıkları, bize verdikleri sözleritutmadıkları için eleştiriyoruz-eleştirmek zorundakalıyoruz.

Paylaşımlarımızı dikkatle takip edenler bunurahatlıkla görebilir. Örneğin sadece şu son 10 günebakan bu gerçeği görebilir.

Yalnız bırakılan biz, ihmal edilen biz, söz verilip deortada bırakılan biz. Onlar yönetici-yani sorumlumevkide biz üyeyiz.

Buna rağmen bizden susmamız, bu durumueleştirmeden, tepki göstermeden kaderimize razıgelmemiz isteniyor. Ne adına? DİSK’in yıpranmamasıadına?

Yani aslında diyorlar ki sorunlarımızı halının altınasüpürelim. Aman kimse duymasın. Hiçbir şey olmamışgibi yapalım. Birbirimize DİSK tarihi üzerine nutuk atıp,hem kendimizi, hem de düşmanlarımızı kandıralım...

Sevgili arkadaşlar, DİSK üyeleri...İnanın bunun DİSK’e faydası yok. Ama birileri bunu

kendilerine paravan yaparak DİSK’in birikimleriniyıllardır tüketiyor. DİSK’i anılarıyla yaşayan bir tabelasendikasına çeviriyorlar.

Şu 60 günlük işgal eylemimiz ve son 10 günlük DİSKnöbetimiz boyunca, sendikalarımızın ne kadarçürüdüğünü, sendikalarımızın başında oturanların onutemsil konumundan ne kadar uzak olduğunuyaşayarak gördük. Bazı şeyleri biliyorduk, amayakından görünce durumun olduğundan da kötüolduğunu anladık. DİSK’in nasıl da içi boş bir kabuğaçevrildiğini gördük. DİSK’in yönetici koltuklarındaoturanların nasıl da sorumsuz davrandığını, sınıfkültürü, ahlakı ve bilincinden uzak olduğunu gördük...

Ama buna rağmen bu yöneticiler ve onlarınoyunlarına aldananlar, tutup bizi sendikadan dışarıatmaya kalkıyorlar. Böylelikle DİSK’i rezil ediyorlar.Sormak lazım böyle bir durumda biz susmalı ve herşeyi sineye mi çekmeliyiz?

Düşünün bir fabrikada DİSK üyeleri, “söz, yetki,karar bizim” diyerek bizzat kendi inisiyatifleriyle ve

tümüyle kendi imkanlarıyla 60 günlük işgal eylemiyapıyor ama bu yöneticiler bu eylemi kayıtsızcaizliyorlar. Onu zayıflatmak için ellerinden geleni deyapıyorlar. Buna rağmen sonuna kadar direnen, gözaltıgören, TOMA’lı saldırılara uğrayan bu işçiler tutupsendikasına geliyor, ama daha on gün geçmedenkapının önüne konulmaya çalışılıyor, bu eylemikaralıyor, öncülerini çetecilikle suçluyor. Dahası bunuyapanlar, bu tutumlarını o denli rahatlıklasavunuyorlar ki, ya kulakları dediklerini duymuyor, yada bu kadar DİSK’e ve sınıfa uzaklar. Örneğin 60 günboyunca işgal eylemi yapan, sonra devletin zulmüneuğrayan üyeleri için tek bir eylem yapmamış olanlar,bu aynı işçileri “size DİSK önlüğü gönderdim gözünüzedizinize dursun” diyebiliyor.

Sonuçta deneyimlerimizle DİSK’e hakim yönetimanlayışının sendikayı getirdiği içler acısı hali tanıdık,gördük, anladık ve üzüldük.

Ne biz ne sınıfımız ne de gerçek DİSK üyeleri bunuhak ediyor...

İşte durum buyken bize DİSK’i yıpratmamak içinsusmamızı söyleyenler gerçekte sorunları halınınaltına süpürmemizi önermiş oluyorlar. Aslındaanlıyoruz ki bunca yıldır yapılan da bu... Bunun içinDİSK’in adıyla gerçeği arasında büyük bir uçurumyaratılmış durumda.

Greif işçileri olarak biz bugün “Kral çıplak” diyoruz.Evet kral çıplak! DİSK o bildiğimiz DİSK değil. DİSK’inyöneticileri anlayış ve pratikleriyle DİSK’e yakışmıyor.DİSK’in değerleri ve ilkelerini çiğniyor.

Bu gerçekleri söyleyeceğiz, çünkü canımız acıdı. Bugerçekleri söyleyeceğiz çünkü biz, DİSK’i şu ya da buküçük çıkarlar uğruna değil samimiyetle benimseyenişçileriz. Bu gerçekleri söyleyeceğiz çünkü, başkaişçilerin de canı acımasın istiyoruz.

Bunun için sorunlarla gerçek bir hesaplaşma yerinedurumu idare edenler ve mevcut yapıyla uzlaşanlarDİSK’e en büyük kötülüğü yapıyorlar. Böylelikle DİSK’iniçler acısı durumun sürüp gitmesine ve aynı zamandanice Greif’in harcanmasına sebep oluyorlar. Greif’lerharcandıkça da DİSK, DİSK olmaktan biraz dahaçıkıyor...

Lütfen bu samimi çağrımızı görün ve bizi anlayın... Direnişçi Greif işçileri

Greif işçileri: Kral çıplak!

Page 15: Kızıl Bayrak 2014 18

74. gün: DİSK Genel Merkezi’nde nöbeti sürdürendirenişçiler nöbet değişimi yaptıktan sonra öğlesaatlerinde Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencileriylesöyleşi yapmak üzere üniversiteye geçtiler.

Tonoz Cafe önünde öğrencilerle yapılan söyleşidedireniş süreci anlatılarak sorulan sorular yanıtlandı.

Söyleşinin ardından öğrencilerle birlikte yemekyiyen direnişçiler sendikaya geri döndüler.

Diğer işçiler de dava süreci için vekalet vb. eksikevrakları tamamlamak için sendikaya geldiler.

DİSK Tekstil bürokratlarının, Greif temsilcilerindenFerhat Alsaç üzerinden yaptığı karalamalar karşısındabir açıklama yapıldı. Sağlık sorunlarından dolayı direnişalanında olamadığını belirten Alsaç, direnişe devamedildiğini ve sonuna kadar arkadaşlarının yanındaolduğunu belirtti.

Dudullu’da grev kırıcılığına onay vermediği içinişten atılan Serdar Uçar da bir konuşma yaparakarkadaşlarının kendisini aradığını ve pişman olduklarınısöylediklerini aktardı. Dudullu’da kazanılan çok küçükhakların dahi Hadımköy’de sergilenen direnişinsayesinde elde edildiğini söyleyen Uçar, temsilciCihangir’in yaptığı ihaneti teşhir etti ve direnişçilerinyanında olmaktan pişman olmadığını belirtti.

Mersin’den “Direnişe Özgürlük Platformu”gönderdiği mesajla dayanışma duygularını iletti.

Polisin fabrikaya saldırısı sırasında vahşice darpedilen BDSP temsilcisi Murat Yıldırım sendikayagelerek işçileri ziyaret etti.

***75. gün: İşçiler Samandıra’daki Greif fabrikası

önünde yapacakları eylemi DİSK yönetimininkendilerini binadan çıkarmak istemesi üzerine iptaletti. 1 Mayıs hazırlıkları sırasında “güvenlik zaafiyeti”bahanesiyle işçiler çıkarılmak istendi. Fakat bunubaşaramayan sendika yöneticileri “toplantı yapacağız”diyerek işçileri sendikanın alt katına aldılar, arkasındanda apar topar Celal Ovat’ın başında olduğu ekipişçilerin eşyalarını asansörle girişe indirerek üst kataçıkış kapısını ve asansörü kilitledi.

İşçiler kendilerine yönelik bir saldırıyla binadançıkarılma yönündeki tutumlar karşısında destek çağrısıyaptı. Bu çağrı karşısında Kazova işçileri, EHP ve ÇHD’liavukatlar desteğe geldi. Eğitim Sen İstanbul 6 No’luŞube yöneticisi Arif Ekinci de direnişçilere desteğegeldi.

Saat 18.00’de bir basın açıklaması yapandirenişçiler DİSK yönetiminin bu tutumunu teşhir etti.

Daha sonra Celal Ovat direnişçilerin yanına gelerekbirkaç direnişçi dışında destekçilerin çıkmasıdayatmasında bulundu. Fakat direnişçiler başındanberi kendilerinin yanında olanların çıkarılmasına karşıdurdular. Ovat, Haziran Direnişi’nde de sıkça kullanılanbir dille Greif işçilerine destek verenlere hakaret etti.“Ne idüğü belirsizler”, “çete” gibi terimler kullananOvat “Greif işçileri olmasa ben size yapacağımıbiliyorum” dedi.

BELTAŞ işçileri ve DİH de desteğe geldi.Dayanışmalar da getirdikleri battaniyeleri direnişçilerevererek desteklerini sürdürdüler. Kararlı duruş

sonucunda işçiler ve destekçileri sendikada kalmayısürdürdüler.

***76. gün: DİSK yönetiminin tutumu sonrasında

direnişçilerin yeni mekanı binanın giriş katı oldu.Asansör ve mutfak işçilere kapatıldı.

Dayanışmalar Greif Çalışma Grubu, direnişçi Fenişişçileri, DİH, Karşı gazetesi çalışanları desteğe geldi.Paşabahçe Hastanesi’nde tek başına direnen TürkanAlbayrak da direnişçilerin yanına geldi.

Sendikanın kapısına yer sofrası kurularak hepbirlikte yemekler yenildi.

Biraraya gelen direnişçiler 1 Mayıs’ı tartışarak ortakpankartla hep birlikte katılma kararı aldılar.

Greif işçileri Biber Gazı Yasaklansın İnisiyatifi’ninBeşiktaş’ta yaptığı eyleme destek verdi. KadıköyYoğurtçu Parkı’nda düzenlenen İşçi Forumu’nakatıldılar.

Foruma katılan Greif işçileri direnişçi Greifişçilerinden Musa Ceco ve Sevim Öztürk’ün düğününekatılmak için Esenyurt’a geçti. ÇHD’li avukatlar evlenenişçileri düğünlerinde de yalnız bırakmadılar.

***77. gün: Greif direnişçileri sendikada bırakılan

nöbetçiler dışında BDSP’nin düzenlediği 1 Mayıspikniğine katılarak yaptıkları konuşmalarla işçi veemekçilere süreçlerini ve sendikal bürokrasinintablosunu anlattılar.

İÜ ÖKM sahnesinden bir öğrenci DİSK’e gelerekGreif işçileri ile dayanışmak için ‘Japon Kuklası’ adlıoyunlarını oynamak istediklerini söyledi.

Çağrı merkezi çalışanları da işçileri ziyaret etti.***

78. gün: Aldıkları baretler ve gaz maskeleriyle 1Mayıs hazırlıklarını sürdüren işçiler 1 Mayıs’ta ortakpankart arkasında yürüyecekleri diğer direnişçilerleGalatasaray Lisesi önünde bir basın açıklamasıgerçekleştirerek 1 Mayıs’ta Taksim’de olacaklarınıdeklare ettiler.

Ayrıca işçiler 1 Mayıs Tertip Komitesi’nin 1 Mayısşehitleri için yaptığı anmalara da katıldılar.

Avrupa’dan İşçilerin Birliği Halkların KardeşliğiPlatformu (BİR-KAR) Gençliği, Greif işçilerini ziyaretegeldi.

Küçükçekmece BDSP de direnişçileri ziyaret etti.Küçükçekmece Müzik ve Şiir Komisyonu, hazırladıklarıezgi ve şiirleri Greif işçileri ile paylaştı.

***79. gün: Greif işçileri bir yandan kendi 1 Mayıs

hazırlıklarını sürdürürken bir yandan da DİSKçalışanlarının hazırlıklarına yardım ettiler.

Kanal D ekibi DİSK’e gelerek 1 Mayıs hazırlıklarınıçekti. Kanal D muhabirleri DİSK Genel Sekreteri ArzuÇerkezoğlu ve Greif işçilerinden 1 Mayıs ile ilgili görüşaldı. İşçiler çekim sırasında “İşgal, grev, direniş!” ve “1Mayıs’ta 1 Mayıs alanındayız!” sloganlarını attılar.

Akşam yapılan toplantıyla direniş süreci ve 1 Mayısüzerine bir toplantı gerçekleştirdiler.

Rhein main BİR-KAR’dan bir temsilci gelerek Rheinmain Demokratik Güç Birliği Platformu’nun Greifdirenişi için topladığı maddi yardımı ve dayanışmamesajlarını getirdi.

***80. gün: İstanbul Üniversitesi’nden ÖKM Sahnesi,

Greif işçileri için DİSK önünde tiyatro gösterimiyaptılar.

Greif işçilerinin yemeklerini Kazova işçileri karşıladı.İşçiler yemeklerini Kazova Kültür Merkezi’nde yedilerve Kazova işçilerine içten teşekkürlerini ilettiler.

Direnişçiler 1 Mayıs’ı sokakta karşıladı. Gece24.00’ten sonar direnişçi Greif, Karşı gazetesi, Feniş veKazova işçilerinin ortak pankartı açılarak 1 Mayıscoşkusu sokağa taşındı.

Greif işçileri direnişin 81. gününde Karşı, Feniş veKazova direnişçileri ile birlikte hazırladıkları ortakpankartla 1 Mayıs’a katıldılar.

Kızıl Bayrak / İstanbul

Greif direniş günlüğü

Page 16: Kızıl Bayrak 2014 18

‘71 Devrimci Hareketi’nin simge isimleri MahirÇayan, Deniz Gezmiş, İbrahim Kaypakkaya veyoldaşları her yıl ölüm yıldönümlerinde anılmakta,devrimci kadro tipinin seçkin örnekleri olarak,devrimci harekete kattıkları olumlu değerlere vurguyapılmaktadır. Ancak Türkiye devrim mücadelesininyüzakı olan bu devrimcileri ananlar, dahası onlarındevrettiği mirası yaşattığını öne sürenler arasında ciddifarklar bulunmaktadır. Öte yandan, özellikle idamedilerek katledilen Deniz Gezmiş ve yoldaşları,reformistinden devlet solcusuna, gericisinden ırkçı-şoven zihniyetin bazı temsilcilerine kadar bir takımsoysuzlar tarafından istismar konusu da edilmektedir.

Türkiye’deki devrimci örgüt ve partiler uzun yıllar‘71 Devrimci Hareketi’nin şu veya bu akımınınmirasçısı olduğunu savunmuştur. Halen de bu çizgideısrar eden, yaklaşık 40 yıl önce bu genç devrimcilertarafından ortaya konulan düşünsel düzeyin ötesinegeçemeyen akımlar vardır. Henüz yirmili yaşlardakidevrimcilerin ortaya koyduğu ideolojik-politik tahlilleretakılıp kalanların, ‘71 Devrimci Hareketi’nin mirasınıyaşattıklarını sanmaları kolay anlaşılır bir durumdeğildir. Böyleleri, genç devrimcilerin 40 yıl önceortaya koyduğu düşünsel ürünlere sıkı sıkıya sarılarak,teorik üretim için çaba harcama “yükü”nden dekurtulmuş oluyorlar.

Reformizmden devrimci kopuş,seçkin devrimci kişilik…

Komünistler, ‘71 Devrimci Hareketi’ni Türkiye’ninreformist geleneğinden devrimci bir kopuş olarakdeğerlendirmişlerdir. Bu kopuşa asıl anlamını veren,küçük devrimci grupların kent veya kırda silahlıeylemler yapması değildir elbette. Kopuşun asılanlamı, bu akımların ideolojik-politik bilinç planındagerçekleştirdiği sıçramadır. Bilinç planındaki sıçrama,bu akımların devlet konusunda, şiddete dayalı devrimkonusunda, kapitalizmin temel noktalardan reddikonusunda radikal, devrimci bir ideolojik-politik tutumgeliştirebilmesinin yolunu açmıştır ki, kopuşa asılanlamını veren de budur.

‘60’lı yıllar sosyal uyanışın yaygınlaştığı, toplumsalmuhalefetin hızla gelişip kabardığı bir dönemdir. İşçisınıfı, kentin ve kırın emekçileri, Türkiye tarihinde ilkdefa bu dönemde, bu kadar kitlesel bir şekilde eylemalanlarında, grevlerde, direnişlerde, toprak işgallerindesözünü söylemeye, sola, sosyalizme yakınlaşmayabaşlamıştır.

Mücadele alanlarında işçi sınıfı ve emekçilerolduğu halde, dönemin sosyalist olma iddiasında olanakımlarının çizgileri, büyük ölçüde orta sınıf aydınlarıtarafından belirlenmiştir. TİP, YÖN, MDD, dönemin öneçıkan sol akımlarıdır. Ancak bu akımların hiçbiri,devrimci iktidar perspektifi bir yana, düzeni cepheden

karşıya alabilecek bir çizgiyi temsil edebilecekdurumda değildi. ‘71 Devrimci Hareketi, dönemeegemen olan reformist cendereyi kırmış, bu devrimcikopuş sayesinde radikal devrimci akımlaroluşturabilmiştir. Burjuva sosyalizmi olaraktanımladığımız TİP, YÖN, MDD ise, 1974’ten sonradevrimci akımların güçlenmesiyle esas olarakdönemini kapatmıştır.

Reformizmden devrimci kopuşun sağlanmasınaönderlik eden kadroların, Mahirler, Denizler,Kaypakkayalar ve onların yoldaşlarının devrimcikişiliklerinde içselleştirdikleri üstün nitelikler de,Türkiye devrimci hareketine ‘71’den miras kalanönemli kazanımlardır. Her yönüyle düzeni cephedenkarşıya alan devrimci bir duruş, düzenin cellâtlarıkarşısında hiçbir koşulda eğilmeme, tereddütsüz birşekilde davaya adanma, devrimci dayanışma ve siperyoldaşlığı konusunda pürüzsüz bir içtenlik, devrimciörgüt ve pratiğe olduğu kadar teoriye, düşünselgelişim ve üretime önem veren bir devrimci kadro…

‘71 devrimci akımlarının ideolojik-politik çizgilerini,pratik eylem tarzlarını burada tartışmak gerekmiyor.Zira bu alanda düşülen yanlışlar veya acemilikler,devrimci harekete miras bırakılan seçkin devrimcikadro örneğinin değerini hiçbir koşulda eksiltmez.Önemli olan reformizmden gerçekleşen devrimcikopuşun bu erken döneminde bile bu üstünlüklerindevrimci kişiliklere içerilebilmiş olmasıdır. Örnekalınması, yaşatılması, yeniden ve daha ileridenyaratılması gereken yön de budur.

‘71’den miras kalandevrimci değerlerin tüketilmesi…

Devrimci mirası ve değerleri yaşatmanın yolu,günün koşullarına göre yeniden üretmekten geçer.Ancak bu kadarı yeterli değil. Bundan da önemli olanı,bu mirasın yetişen devrimci kadroların bilicindeiçselleşmesini sağlamak ve devrimci kişiliğe içerilmişdeğerler bütününe dahil edebilmektir. Ancak o zamanbu devrimci mirasın, devrimci kadronun düşünce veeylemine yol gösterici olması sağlanabilir.

Bunu başarmak sanıldığı kadar kolay değildir. Zirabu niyetleri aşan bir sorundur; örgüt veya partilerinideolojik-politik çizgileri, ilkesel tutumları, devrimciörgüt anlayışları ile yakından ilgilidir. Gelenekseldevrimci-demokrat akımlar, ‘71 devrimci akımlarınınortaya koyduğu ideolojik-programatik düzeyin ilerisineçıkmadıkları ölçüde, geçmişe sımsıkı sarılıyorlar. Bu isedüşünsel alanda bir kısırlık, kendini yenileyememe vekapitalist toplumun tek tutarlı devrimci sınıfı olanproletaryanın tarihsel devrimci rolünü gerçek içeriğiylekavrayamama noktasında takılıp kalmalarına yolaçıyor.Böylece, devrimci değerlerin daha ileriden üretilmesibir yana, var olan mirasın gerisine düşme, dahası odeğerleri tüketme noktasına varılabiliyor.

Sınıf ve kitle hareketinin zayıflığı koşullarındayetişen kadro tipinin sorunlu yapısı, semt kökenli bukadroların devletin sistemli yozlaştırma saldırısına

Devrimci mira daha ileriye taşım

Page 17: Kızıl Bayrak 2014 18

maruz kalmaları ise soruna bambaşka bir boyutkatıyor. Sorunlu haline rağmen bu “kadro” tipinin,üstelik devrimci bir kimlik geliştirmeden bünyeyealınması nedeniyle, ‘71’in devrimci kadro kişiliğininniteliklerine fazlasıyla uzak, devrimci mirası ancaksöylem düzeyinde savunabilen bir anlayış hakim halegelebiliyor. Öyle ki, bu kişiliklerin pratiği, kimi zamandevrimcilerin emekçiler nezdindeki itibarlarınınsarsılmasına yol açabilecek derecede sorunluolabiliyor.

Bazı ara akım kadroları üzerinden yansıyan sorunlukişiliklerde, devrimci değerlerin önemli ölçüdeyitimine tanık olmaktayız. Devrimci samimiyetinibüyük oranda tüketmiş olan bu kesim dar grupçu,fazlasıyla faydacı, ortamına göre kibirli ve saldırganolabilmektedir. Bunlar, uzun zamandır reformistlerleaynı kulvarda bulunmanın da etkisiyle, burjuva siyasettarzının olmazsa olmazları olan hile, ayak oyunları, içhesaplar, perde arkası kulisler vb. “haslet”leri, pekçokyerde politik çizgilerine dahil etmekte bir sakıncıgörmeyebilmektedirler.

Dejenerasyonun böylesi uç noktalara varmasını,devrimci değerlere sırt çevirip reformistlerlekucaklaşmanın sonuçlarından biri saymakmümkündür.

‘71 Devrimci Hareketi’ni değil fakat Denizler’i öneçıkaran, onları “ikon”laştırıp siyasi rant aracı olarakkullanmak isteyen ırkçı-şoven zihniyetin temsilcileri devar. Bu gerici çevrelerin ayırdedici özelliği, Kürt halkınadüşmanlık ve devletin militarist güçlerine payandalıketmektir. Oysa Deniz Gezmiş’in idam sehpası önündehaykırdığı “Yaşasın Marksizm-Leninizm! Yaşasın Türkve Kürt halklarının kardeşliği!” şiarı bile, bunlarınDenizler’le karşıt dünyalara ait olduklarını kanıtlamayayeter. İdam sehpasında ölüm yiğitlikle göğüslenirkenhaykırılmış bu şiarlar, devrim ile düzen arasında

aşılmaz bir uçurum olarak durmaktadır. Türkiye’nin sosyal reformist partileri de, ‘71

Devrimci Hareketi’nin önderlerini öne çıkartmatutumunu, onların miras bıraktığı değerlerin arkasındadurma iddiasını halen terk etmiş değiller. Komünistyazında pek çok kere dile getirildiği gibi bunlar, burjuvakarşı-devriminin zoru karşısında sinmiş, ihtilalciçizgiden yüzgeri etmiş, devrimci örgüt anlayışını vepratiğini terk etmiş, devrimci miras ve değerleri düzenbekçilerinin ayakları altına sererek burjuvazininicazetine sığınmışlardır. Düzen bataklığına boyluboyunca uzanan bu “tövbekar”lar, artık sermayeninparlamentosuna kapağı atma hayalleriyle avunuyorlar.İşi soysuzluğa vardıran bazıları ise, “Deniz Gezmişler’inyolu bugün parlamentoya çıkmıştır” diyebiliyorlar.

Oysa ‘71 devrimcileri, Deniz Gezmişler, MahirÇayanlar, İbrahim Kaypakkayalar, TİP’in parlamenterçizgisini reddederek devrimi seçmişlerdi. Onlarkurtuluşun reformlarda değil, devrimde olduğunu farketmiş, gerçekleştirdikleri sıçrama ile devrimciakımların kurucuları olmuşlardır. Başka bir ifadeyle,‘71’in devrimci akımlarını devrimci yapan, reformistpartilerin bugün içinde bulundukları düzen içi zeminimahkum ederek aşabilmiş olmalarıdır.

Geleceği kucaklamak için geçmişi aşmak!

Devrimci mirasın değerler planında erozyonauğraması bir rastlantı olmadığı gibi, niyetlerle deaçıklanamaz. Sorunun esası, uzun süredir devam edentasfiyeciliğin yarattığı bozulmanın yanı sıra, devrimcimirası aşındıran örgüt/partilerin programatik,ideolojik-politik çizgilerinden kaynaklanıyor. Bu alandayaşanan tıkanma ve belirsizliklere rağmen, gelenekselçizgileriyle devrimci tarzda hesaplaşma cesareti

gösteremeyenler, kendilerini devrimci değerleriöğüten bir çark işlevi görmekten alıkoyamadılar.Sorunun bu boyuta varması, geleneksel solun içinedüştüğü “ciddiyet ve samimiyet bunalımı” ile yakındanbağlantılıdır. Devrimci kadronun kişiliğinde boy verensorunlar, bütünün parçadaki yansımasıdır aynızamanda.

Belirtmek gerekir ki, komünistlerin de güçlerinikadrolaştırmada, kadrolarını yetkinleştirmedekarşılaştığı sorunlar, zorlandığı alanlar vardır. Ancakburada tartıştığımız sorunun mahiyeti, komünistlerinzorlanma alanlarının çok ötesindedir.

Devrimci mirasın aşınmasında pek çok faktörünrolünden söz etmek mümkündür. Fakat buna rağmensorunun özü, geçmişi anlamak ve devrimci tarzdaaşmakla ilgilidir. Bunun anlamı ise, geçmişindevrimciliğinden daha ileri bir devrimcilik düzeyine,küçük-burjuva devrimciliğinden işçi sınıfıdevrimciliğine erişebilmektir. Komünistler, devrim vesosyalizm davasına samimiyetle bağlı olandevrimcilere, bu temel önemdeki hatırlatmayı sık sıkyaptılar. Ancak halihazırda bunu başarabilen tek akımpartimiz TKİP’dir. Bu durum, devrimci mirası geliştiripyeniden üretme noktasında da komünistlere, komünistkadro ve militanlara önemli sorumluluklaryüklemektedir.

Burjuvazinin her cepheden yönelttiği azgınsaldırılara karşı durmanın özel bir önem taşıdığı verilikoşullarda, ‘71 mirasının devrimci özüne uygun tarzdave daha ileriden yaşatılmasının önemi yeterince açıktır.Komünistlerin devrim ve sosyalizm davasınasamimiyetle bağlı olan kesimlere yönlettiği, “geçmişidevrimci tarzda aşma” çağrısı da güncelliğinikorumaktadır.

Sermaye devletinin illegal devrimci çalışmayıbaltalamak için azgınca saldırdığı, sol akımların iseönemli ölçüde illegal devrimci siyasal faaliyet yürütmerefleksini yitirdiği şu dönmede, Denizler’in 25. ölümyıldönümü, bu durumu sorgulamanın vesilesiyapılabilmelidir. En azından devrim ve sosyalizmdavasına samimiyetle bağlı olanlar bu özgüven vecesareti göstermelidir. Zira devrimci faaliyeti düzenindayatmasıyla belli alanlara hapsedenlerin, bugünükurtarıp kurtarmayacakları belli değil ama geleceğikaybetme olasılıkları fazlasıyla yüksektir.

Marksist bir partinin temeli olan devrimci teori,devrimci örgüt, devrimci sınıf diyalektik bütünlüğünübünyesinde toplayabilen TKİP, bu net çizgiye ve tokiddiaya yaslanarak devrimci mirasın ve değerlerinsavunulmasının, daha ileriden yaşatılmasınıngüvencesidir. Bu noktada öncülük misyonunu hakkıylayerine getirdiğinde, devrim ve sosyalizm davasınasamimiyetle bağlı olan diğer devrimcilerin de önünüaçacaktır.

(Ekim, Sayı: 247, Haziran 2007)

ası yaşatmak, makla mümkündür!

Page 18: Kızıl Bayrak 2014 18

Kübaİşçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve

dayanışa günü 1 Mayıs, Küba'da her yıl olduğu gibigörkemli ve kitlesel bir gösteri ile kutlandı. BaşkentHavana’da gerçekleştirilen kutlamaya 1 milyonu aşkınkişinin katıldığı bildirildi.

Küba sendikaları, 1 Mayıs kutlamasında yaptıklarıaçıklamada Venezüellalı işçilerle dayanışma içindeolduklarını belirttiler. “Sosyalizmimiz için birlik” şiarıaltında düzenlenen bu yılki 1 Mayıs için ülkenin dörtbir yanından yüz binlerce işçi ve emekçi Havana’yaakın etti.

CTC sendikası sekreteri 1 Mayıs yürüyüşünü“Yaşasın sosyalizm!” “Yaşasın Küba ve tüm dünyanınişçileri!” diyerek başlattı.

Saatlerce süren yürüyüş kortejinde sendikacılar,politik partilerin temsilcileri, diğer uluslardanmisafirler de vardı. Gösteriler için bu yıl 68 ülkeden1760 sendikacı ve 687 kurum Küba’ya davet edildi.

MoskovaRusya başkenti Moskova’da bu yılki 1 Mayıs

kutlamaları, 1991 yılından bu yana ilk defa ünlü KızılMeydan’da kitlesel gösteri ve yürüyüşlerle gerçekleşti.Moskova genelinde 1 Mayıs vesilesi ile düzenlenen 13ayrı etkinliğe yüz binlerce kişi katıldı.

Yürüyüşte, “İyi bir işe uygun ücret” pankartıtaşınırken, ABD ve NATO protesto edildi. Yürüyüşe 5binden fazla komünist partisi üyesi katıldı. KızılMeydan’da işçi sendikaları, dernekler 100 bin kişininkatılımı ile 1 Mayıs’ı kutlarken, diğer muhalefetpartileri ise farklı meydanlarda 1 Mayıs kutlamalarıgerçekleştirdiler. Coşkulu kitleler Putin’i öven veKırım’ın Rusya’ya katılmasını destekleyen pankartlar dataşıdılar.

KazakistanKazakistan’da “1 Mayıs Halkların Birlik Günü”, yurt

genelinde bayram havasıyla kutlandı. BaşkentAstana'daki Kazak Eli Meydanı'nda kurulan devsahnede ülkedeki kültürel çeşitliliği gösteren yaklaşıkyedi yüz sanatçı ve dansçı sahne aldı.

Yaklaşık 20 bin kişinin doldurduğu meydanda millispor gösterileri ve yarışmalar düzenlendi.Kazakistan’da 1996’dan beri 1 Mayıs Kazakistan"Halkları Birlik Günü" olarak kutlanıyor.

Kamboçya1 Mayıs nedeniyle yapılan kutlamalara polisin

saldırdığı ülkelerden biri de Kamboçya oldu. Ocakayında ülkede yaşanan kanlı protesto gösterilerininardından polis 1 Mayıs için olağanüstü önlemler aldı.Ülkenin başkenti Punon Pen'de hükümet karşıtıgösterilerin merkezi olarak bilinen Özgürlük Parkı,diğer adıyla Demokrasi Parkı İstanbul Taksim Meydanıgibi protestoculara kapatıldı.

Konfeksiyon işçileri tüm yasaklamalara rağmen 1Mayıs'ta sokağa çıktılar. Polis Özgürlük Parkı'ndatoplanan işçilere azgınca saldırdı. Saldırıya karşıdirenen işçiler, devletin estirdiği teröre boyuneğmediler.

MalezyaMalezya’nın başkenti Kuala Lumpur’da 1 Mayıs’ta

alanlara çıkan işçi ve emekçiler vergilerin artırılmasınakarşın maaşların düşüklüğünü protesto ettiler.Hükümetin sosyal yıkımı saldırılarına tepki gösterenemekçiler, hak gasplarının son bulmasını talep ettiler.

Hong KongHong Kong’taki 1 Mayıs kutlamalarında işsizlik

sorunu ön plan çıktı. İşsizliğin artmasını protesto edenişçiler, çalışma koşullarının düzeltilmesini talep ettiler.

Hong Kong’un güçlü ekonomisi olduğu, ancak buzenginliği üreten işçilerin bundan faydalanamadığıvurgulanarak, gelir dağılımındaki adaletsizliğe dikkatçekildi.

TayvanTayvan'da düzenlenen 1 Mayıs gösterilerinde de

işsizlik ve taşeronlaştırma protesto edildi.Hükümetin özel şirketlerin geçici işçi çalıştırmasına

izin veren yasa hazırlığına tepki gösteren işçiler,ücretlerin arttırılmasını talep ettiler. Gösterilere onbinlerce işçi katıldı.

EndonezyaEndonezya'da 1 Mayıs, başkent Jakarta’da on

binlerin katılımıyla düzenlenen gösteriyle kutlandı. 50bini aşkının kişinin katıldığı 1 Mayıs eyleminde neoliberal politikalar protesto edilirken, işçi ve emekçilerçalışma ve yaşam koşullarının düzeltilmesi taleplerinide yükselttiler.

Çin1 Mayıs’ın farklı şekilde kutlandığı Çin’de,

etkinlikler, dört gün olan tatil boyunca devam ediyor. 1Mayıs’ı bayram havasında kutlayan işçi ve emekçilerparklara, tarihi yerlere ve eğlence merkezlerine akınediyor.

BangladeşBangladeş'in başkenti Dakka'da sokaklar, 1 Mayıs’ı

kutlayan on binlerce tekstil işçisinin protestogösterilerine sahne oldu. İşçiler, çalışma koşullarınındüzeltilmesi ve maaşların artırılması talebiyleyürüdüler.

Bangladeş'te geçen yıl iş hanı olan bir binanınçökmesi sonucu bin 100’den fazla tekstil işçisi yaşamınıyitirmişti. İşçi sendikaları katliamın sorumlularınıncezalandırılmasını, faciada hayatını kaybettiği haldecesetleri hala kayıp olan işçilerin ailelerine ve sakatkalan işçilere tazminat ödenmesini talep ediyorlar.

Vahşi sömürü koşullarının egemen olduğuBangladeş’te, sık sık militan eylemler düzenleyentekstil işçilerinin hak arama mücadelesi devam ediyor.

Filipinler1 Mayıs'ta Filipinler'de de işçiler eylemdeydi.

Ülkede “1 Mayıs Hareketi”nin organize ettiği birgösteri gerçekleşti.

Gösteriye katılmak isteyen işçiler, ülkenin farklıyerlerinden başkent Manila’ya geldiler. Gösterilerdedüşük ücret, kötü çalışma konuşları, hükümetin rüşvetve yolsuzluk skandalları protesto edildi. Çalışmakoşulları ve ücretlerin iyileştirilmesini talep edenişçiler, Cumhurbaşkanlığı Ofisi'ne yürüdüler.

Göstericiler Filipinler Devlet Başkanı BenignoAquino’nun dev kuklasını protesto amacıyla yaktı.

KosovaKosova'da işçilerin birlik mücadele ve dayanışma

günü 1 Mayıs, başkent Priştina’da düzenlenen bireylemle kutlandı.

Kosova Elektrik Kurumu (KEK) güvenlik işçileri dahaiyi çalışma koşulları talep ederek, önce kurum önündeprotesto gösterisi düzenlediler. Buradan EkonomikKalkınma Bakanlığı önüne geçen işçiler, ardındanPriştine merkezinde yürüdüler.

KEK güvenlik çalışanları adına yapılan konuşmada10 yıldan bu yana Kosova Elektrik Kurumu'nun,güvenlik çalışanlarını aylık listelerinden silip, taşerongüvenlik firmalarında çalıştırdığı belirtilerek, buradagüvenlikçi olarak uzun yıllar emek veren işçilere büyükhaksızlık yapıldığına dikkat çekildi. Konuşmada, KEK ilebu kurumun çalışanı olan güvenlik işçileri arasında işkontratlarının yapılması talep etti.

Kosova Bağımsız Sendikaları ise, 1 Mayısgösterilerine katılmak yerine, panel düzenlemeyitercih etti.

Senegal1 Mayıs’ın resmi tatil olduğu Senegal’de kutlamalar,

coşkulu bayram havasında gerçekleşti.Bu yılda başkent Dakar’daki 1 Mayıs etkinliği sabah

yürüyüş ile başladı. “Sağlıklı yaşama ve sağlıklı çalışmaortamları” sloganı ile yapılan yürüyüşe, on binlerce kişikatıldı.

7 km’lik güzergahı yürüyerek aşan işçi ve emekçiler,şehir merkezinde bulunan “Demba Diop”stadyumunda toplanarak buradaki kutlamalara katıldı.Kutlama çerçevesinde yapılan konuşmalarda işçilerinsorunlarının çözülmesi, düşük maaşların iyileştirilmesive ağır çalışma şartlarının düzeltilmesine dönüktalepler öne çıkartıldı.

İngiltereİngiltere'de on binlerce kişi, 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı

kutlamak için başkent Londra’daki TrafalgarMeydanı'nda toplandı. 1 Mayıs’ı düzenleyen işçisendikaları, özel ve kamu çalışanları sendikaları şehrinfarklı bölgelerinden Trafalgar Meydanı'na yürüdüler.

Londra Borsası işgal grubu 'Occupy London' borsabinası önünde polis gözetiminde başladıkları yürüyüşteyer yer trafiği durduran eylemlerde bulundu.

Gösterilerde hükümetin sağlık, eğitim ve engelliyardımı gibi alanlardaki kemer sıkma politikalarıprotesto edildi, sosyal hakların gaspının durdurulmasıtalep edildi.

Dünyada 1 Mayıs

Page 19: Kızıl Bayrak 2014 18

Tüm dünyada milyonlarca işçi, emekçi, genç vekadın mücadelelerle kazanılmış işçi sınıfının birlik,mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs’ta sokaklaraçıkarak, sınıfın kazanımlarını korumak, daha iyi çalışmave yaşam hakkı, daha iyi bir gelecek için sınıfsız,sömürüsüz sosyalist toplum idealleri uğruna sokaklaraçıktı.

Yaygın 1 Mayıs kutlamalarının yapıldığı kıtalardanbiri de Avrupa oldu.

Avusturya 1 Mayıs birlik, mücadele dayanışma bayramı

kutlamaları, Avusturya’nın başkenti Viyana’da yaklaşık100 bin kişinin katılımıyla, Viyana Eyalet Parlamentosuönünde yapıldı.

Mitinge, işçi sendikaları başta olmak üzere çoksayıda emek örgütü ve sosyal kuruluşun oluşturduğukitlesel bir katılım sağladı.

Viyana’daki mitinge Türkiyeli ve Kürdistanlı solörgütler de katıldı.

FransaFransa’da 1 Mayıs, hükümetin 29 Nisan günü

meclisten geçirdiği 50 milyar Euro’luk tasarrufpaketinin gölgesinde geçti. Paris’te iki gösteridüzenlendi.

Paketi protesto eden sendikalar CGT, CFDT ile FSU,Solidaires ve UNSA Bastille Meydanı’na yürüdü.Bastille Meydanı’ndaki yürüyüşe, Türkiyeli veKürdistanlı sol örgüt ve çevreler de katıldılar.

Bu sene düzenlenen 1 Mayıs gösterilerine katılımıngeçen yıllara oranla düşük olduğu gözlenirken, Fransızpolisinin aldığı geniş güvenlik önlemleri de dikkatçekti.

Sendikaların yaptığı açıklamaya göre, Fransagenelinde 289 ilde düzenlenen kutlamalara yüzbinlerce kişi katıldı.

CGT Paris’teki kutlamalara 250 bin kişininkatıldığını açıkladı; katılımın 48 bin kişi olduğunu iddiaeden polis ise, rakamı düşük göstermeye çalıştı.Kutlamalara geçen yıl yüz binler katılmış, 2009’da ise 1milyonu aşkın kişi 1 Mayıs için sokakları ve meydanlarıdoldurmuştu.

Yunanistan1 Mayıs vesilesiyle Yunanistan’ın Atina ve Selanik

kentlerinde biraraya gelen on binlerce işçi, emekçi vegenç ülkede kemer sıkma politikalarını ve AB ileIMF’nin dayatmalarını protesto etti. Mitinglerin ortaksloganı ise, ‘‘İşsizlik koşullarında 1 Mayıs’ı bir daha aslakutlamayacağız!’’ oldu.

Gösterilere iki büyük işçi konfederasyonu olanYunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu (GSEE) veKamu Çalışanları Konfederasyonu (ADEDY) çağrı yaptı.Gösterilerde “Zenginliği kapitalistler değil, işçileryaratır!”, “Tefeciler, muhtıralarınızı alın ve ülkemizdendefolun!”, “İşten atılmalara ve maaş kısıtlamalarınason!”, “IMF defol!” sloganları öne çıktı ve aynı içeriktedövizler taşındı.

Yunanistan Komünist Partisi’nin (KKE) Mücadeleciİşçiler Cephesi (PAME) üyeleri ise, SintagmaMeydanı’nda ayrı bir kutlama

gerçekleştirdiler.Göstericiler parlamentoya kadaryürüdü. Atina’daki gösterilere on binlerce kişininkatıldığı bidirildi. Göstericilerin arasında kadınların öneçıkması dikkat çekti.

Yunanistan’da 1 Mayıs tatil günü olmamasınarağmen kamuya ait kara ve deniz ulaşımında çalışanişçiler, AB nin dayattığı ve Yunan hükümetininuyguladığı kemer sıkma politikalarına ve yükselenişsizliğe karşı greve gitti.

Dört yıldır borç kriziyle mücadele edenYunanistan’da çalışabilir nüfusun %26,7’si işsiz. Gençlikiçindeki işsizlik oranı ise %60’lara varmış durumda.

KıbrısKıbrıs’ta 1958 yılından bu yana ilk kez Kıbrıslı Türk

ve Rum işçi ve emekçileri ortak bir 1 Mayıs mitingidüzenledi.

Miting çağrısı Rum solcu İşçi SendikalarıFederasyonu (PEO), Devrimci İşçi SendikalarıFederasyonu (DEV-İŞ), Kıbrıs Türk ÖğretmenlerSendikası (KTÖS) ve Belediye Emekçiler Sendikası (BES)tarafından yapıldı.

Rum ve Türk işçi ve emekçiler, ara bölgedeki TaksimSahası’na doğru ellerinde pankartlar ve flamalarıylageldiler. Burada gerçekleştirilen mitingde Türkçe veRumca “Kıbrıs’ta barış engellenemez!” sloganları atıldı.

Türkiye’deki 1 Mayıs’a polisin saldırması üzerineyaralananlara selam gönderilen mitingde, aylarcadirendikten sonra yaşamını yitiren Berkin Elvan daunutulmadı.

Mitingde yapılan konuşmalarda Dev-İş GenelBaşkanı Mehmet Seyis, 1 Mayıs 1958 mitinginden 56yıl sonra düzenlenen bu mitingin bir borç olduğunuvurguladı.

Miting Türkçe ve Rumca şarkılarla sona erdi.

İspanyaİspanya’da 1 Mayıs, faşist Franco diktatörlüğünden

sonra, 1978 anayasası ile özgür şekilde kutlanmayabaşlandı.

Ülkenin iki büyük işçi sendikası CCOO ve UGT ‘nin70 şehirde organize ettiği gösterilere yüz binlerce işçi,emekçi ve genç katıldı.

Başkent Madrid’de ünlü Sol Meydanı’na toplanangöstericiler, “Kaliteli istihdam olmadan büyümeolmaz!” sloganları altında hükümetin ekonomipolitikalarını protesto etti.

Barcelona’da da 70 bin kişi sokağa çıkarken,tasarruf politikalarının başarısız olduğuna vurgu yapıldıve maaş artışı talep edildi.

46,7 milyon nüfusu olan ve krizin kıskacındabulunan İspanya’da işsizlik oranı yüzde 25,93.

İtalyaİtalya’da başkent Roma başta olmak üzere onlarca

kentte 1 Mayıs kutlamaları gerçekleştirildi. İşçisendikalarının düzenlediği 1 Mayıs gösterilerindehükümetin “tasarruf” adı altında işçi ve emekçileredayattığı kemer sıkma politikaları protesto edildi.

İtalya’nın işçi kentlerinden Turin’de hükümetinkrize karşı aldığı tedbirler ile Torino-Lyon arasındayapılacak olan çok hızlı tren projesini protesto eden

göstericilerle polis arasında çatışmalar yaşandı. Rietikentinde ise ülkenin en büyük sendikalarınındüzenlediği yürüyüşte, işçiler ve emekliler üzerindekifazla vergi yükünü kaldırması için Hükümet uyarıldı.Roma’daki San Giovanni Meydanı’nda düzenlenen 1Mayıs kutlamaları bir gençlik şöleni şeklindegerçekleşti. 300 bin kişinin katıldığı, “Umudun müziği,gelecek, tutku” temalı kutlamalarda çeşitli konserlerdüzenlendi.

İtalyan ekonomisi İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yanaen büyük durgunluk dönemini yaşıyor ve işsizlik oranıMart ayı itibariyla yüzde 12,7.

DanimarkaDanimarka’nın başkenti Kopenhag’taki 1 Mayıs

kutlamalarında konuşan Başbakan Helle ThörningSchmidt, hükümetin politikasından memnun olmayangençlerin protestoları ile karşılaştı.

Kopenhag’da1 Mayıs kutlamaları her yıl olduğu gibiFaelledparken parkında gerçekleşti. 1 Mayıskutlamalarına yaklaşık 50 bin kişi katıldı.

Başbakan Helle Thörning Schmidt konuşmayapmak için sahneye çıkınca, otonom gençler veöğrenciler, düdüklerle, sloganlarla başbakanı protestoederek konuşmasını engellemeye çalıştılar. 10dakikalık konuşmasını güçlükle tamamlayan HelleThörning Schmidt, sahneden protestolar arasında indi.Ardından sahnenin yanındaki canlı yayın içinhazırlanan TV stüdyosunda yerini aldı. Ancak gençlerdüdükleri ve protestoları ile röportajı engellediler.Gençlerin protestoları artıp başbakanın üzerineyürüyünce başbakan çareyi kaçmakta buldu.

İsviçreİsviçre’nin en büyük şehirlerinden Zürih’te 1

Mayıs’ı kutlamak için 14 bin kişi sokaklara çıktı.Gösterileri İsviçre Sendikalar Birliği (SGB) ve SosyalDemokrat Parti’nin (SPS) yanı sıra 60’a yakın sol vegöçmen örgütten oluşan “1 Mayıs Komitesi” organizeetti.

1 Mayıs’ın bu yılki ana temasını, ülke genelindeasgari ücretin 4 bin Frank (yaklaşık 9 bin 600 TürkLirası) olmasını öngören ve 18 Mayıs’ta referandumdaoylanacak öneri oluşturdu.

Gösterilere Türkiyeli ve Kürdistanlı örgüt ve çevrekatılırken Berkin Elvan pankartları da taşındı.

Şehir merkezinde başlayan yürüyüşün sonundaSosyal Demokrasi Partisi (SP) Genel Başkanı ChristianLevrat, yaptığı konuşmada “İsviçre’nin kazanımlarınıkaybetmesine izin vermeyiz” diyerek, göçmenlere kotauygulama kararını eleştirdi. SP başkanı asgari ücretkonusuna da değinerek İsviçre’nin buna ihtiyacıolduğuna değindi. İsviçre’de halen 330 bin işçi talepedilen asgari ücretin çok altında ücret alıyor ve düşükkazançlıların üçte ikisi kadınlardan oluşuyor.

İsviçre’de sendikalar birliğinin 1 Mayıs gösterilerine51 kentte ve merkezde “Güzel iş, asgari ücret!” sloganıaltında düzenlendi. Almanya’nın Rostock kentinde depolis ve sol görüşlü göstericiler karşı karşıya geldi. Polisbiber gazı kullandı.

Avrupa’da 1 Mayıs

Page 20: Kızıl Bayrak 2014 18

Köln 1 Mayıs’ı her zamanki gibi Alman SendikalarBirliği (DGB) binasının önünde toplanılması ile başladı.Saat: 12.00’den itibaren kortejler oluşturularakyürüyüşe geçildi.

Yürüyüş kolunun en önünde DGB’ye bağlı işçisendikaları yer aldı. En önde DGB imzalı “İyi iş, sosyalAvrupa!” yazılı pankartın arkasında dizilen işçisendikalarından en kitleseli, her zamanki gibi Fordişçilerinin de yürüdüğü IG Metal korteji idi. BunuVer.di, IG Bau vb. sendikalar izledi. IG Metalkortejinde, Ford’un yeni modeli olan Fiesta’nın Köln’deüretilmesi talebi öne çıktı. Yanı sıra, düşük ücret, asgarisaat ücretinin 8.50 Euro olması, meslek yapangençlerin kadroya alınması vb. talepler de yükseltildi.

Yerli devrimci partilerden MLPD, “İnsanın vedoğanın sömürülmesine karşı, gerçek sosyalizm içinmücadele et!” yazılı pankartla katıldı. KPD Yeniden İnşaÖrgütü ise “Taşeronlaştırmaya, zorla çalıştırılmaya,yıkım ve savaşa karşı çözüm elimizde: Sosyalizm! Onuniçin mücadele edelim!” yazılı bir pankart taşıdı.

Die Linke’nin yanı sıra burjuva partilerinden SPD veYeşiller 90 ve Attac da yürüyüşe katılırken, İranlılar,çevre ile ilgili talepler ile yaşanabilir ve ucuz konutsorununu dile getiren çeşitli örgütlemelerin deyürüyüşe katıldıkları gözlendi.

Türkiyeli parti ve örgütlerin bir kısmı ile bazı yerligruplar “Devrimci 1 Mayıs Bloku” adıyla ortak birpankart arkasında yürüdü. Bu blokta ADHK, TİKB, MalaKurda, EÖC, Rote Aktion ve IAB bayrak ve flamalarıylayer aldılar.

TKP/ ML, Halk Cephesi, Dev-Yol, ÖDP, DİDİF dekendi pankart ve bayrakları ile yürüyüşe katıldılar.

Her zaman olduğu gibi, yürüyüşün en canlı vecoşkulu kesimini teşkil eden Türkiyeliler’inkortejlerinde geçen seneye göre kısmi bir artış olduğugözlendi.

Komünistler ise üzerinde “Kapitalizm işsizlik, ırkçılıkve savaş demektir, yaşasın sosyalizm!” yazılı olan TKİPimzalı bir pankart ile parti ve Bir-Kar bayraklarınıntaşındığı bir kortej ile katıldılar. Komünistlerinkortejinde kapitalizm karşıtı, devrim ve sosyalizmeilişkin Almanca ve Türkçe sloganlar sık sık atılırken, hepbir ağızdan 1 Mayıs, Çav Bella ve Avusturya İşçimarşları coşku ile söylendi. Yine özellikle gençkomünistler tarafından Almanca ve Türkçe olarakbaşarıyla yapılan ajitasyon konuşmalarında kapitalizmteşhir edilirken, Taksim 1 Mayısı’na da selamgönderildi ve İstanbul’daki polis terörü protesto edildi.Greif işçileri de unutulmayarak, direnişleri “İşgal-grev-direniş!” sloganıyla selamlandı.

Gözlemciler tarafından geçen seneden dahakalabalık olduğu belirtilen yürüyüşe binlerce kişikatılırken, yürüyüşün ardından HeumarktMeydanı’nda bir miting gerçekleştirildi. Mitinge 7 ile 8bin arasında kişi katılırken, miting alanı kurulan yemekve bilgilendirme standlarından dolayı oldukçadaraldığından kitlenin bir kısmı alana giremedendağıldı.

Mitingde DGB ve çeşitli sendikaların temsilcileri ilesendikaların gençlik örgütleri adına konuşmalaryapıldı. Kürsüde yine hiçbir devrimci-sosyalist sese yerverilmedi. Sendikacıların konuşmaları genellikle dahaiyi bir iş, yaşam ve “daha sosyal bir Avrupa” içerikliydi.Demagoji yaparak kendi rollerini unutturan sendikabürokratları, işçi sınıfının taleplerinin nasılkarşılanacağı veya neden karşılanmadığındanbahsetmekten özenle kaçındılar.

Konuşmaların ardından yapılan müzik dinletisiylemiting sona erdi.

Kızıl Bayrak / Köln

Köln’de 1 Mayıs!Dortmund’da 1 Mayıs

DGB’nin “İyi iş, daha adaletli bir sosyal Avrupa!”şiarıyla düzenlediği Dortmund’daki 1 Mayıs kutlamasısaat 11.00’de Şehir Tiyatrosu’nun önünde başladı.Göstericiler buradan Westafalen Park’a kadar süren biryürüyüş yaptılar. Her zamanki gibi bu yılki yürüyüş deresmi bir geçit havasında geçti.

Dortmun’daki 1 Mayıs gösterisine yerli ilerici vedevrimci partilerden MLPD ve DKP katıldı. AyrıcaMLPD gençlik örgütü Rebell ve Kadın örgütü Courageda gösterideki yerini aldı. MLPD’nin bu yılki temel şiarı“İnsanın ve doğanın sömürülmesine karşı, gerçeksosyalizm için mücadeleye!” idi.

Gösteriye Türkiyeli ilerici ve devrimci parti vekurumlardan PKK, DİDİF, Alevi Dernekleri, AGİF veAnadolu Federasyonu katıldı. Türkiyeli devrimci güçlerher zamanki gibi gösterinin canlı geçmesinde roloynadı. Yol boyunca canlı ve coşkulu sloganlar attılar.En fazla attıkları sloganlar ise, “Yaşasın enternasyonaldayanışma!”, “Faşizme karşı omuz omuza!” ve“Yaşasın 1 Mayıs!” sloganlarıydı.

Yürüyüşün ardından mitingde çeşitli konuşmalaryapıldı. Konuşmalarda gösterinin temel şiarına uygunvurgular yapıldı. Ancak, insanca yaşamaya yeterli ücretsorunu özel biçimde öne çıkartıldı.

TKİP taraftarları 1 Mayıs gösterisine üzerinde“Kapitalizm barbarlıktır, çözüm sosyalizmdedir!” yazılıTKİP imzalı pankart ve kızıl bayraklarla katıldılar. Bir-Kar flamaları da taşındı. Ayrıca alanda bir yemekstandı açtılar.

Dortmund’daki 1 Mayıs kutlamaları her zamanNeo-Naziler’in karşı gösterisi ile lekeleniyordu. Bu yılda böyle oldu. Neo-Naziler 1 Mayıs günü yine, elbetteki polisin sıkı koruması altında yürüdüler. Anti-faşistlerve devrimciler ise onları yürütmemek için gün boyuçaba gösterdi.

Kızıl Bayrak / Dortmund

Paris’te 1 MayısParis’te 1 Mayıs, CGT FSU, FO ve Solidaires

sendikalarının ortak çağrısıyla saat 15.00’te BastilleMeydanı’ndan Nation’a yürüyüş gerçekleşti.Sendikaların yanısıra Fransız sol partiler NPA, FransızKomünist Partisi, Front de Gauche, Lutte Ouvriere ,yerli ve göçmen demokratik kitle örgütleri de katıldılarTürkiyeli örgütlerden TKİP, TKP/ML, MKP, MLKP, TİKBve Direniş Hareketi‘nin oluşturduğu 1 MayısPlatformu’nun kürsüden okunan Fransızca ve Türkçeortak bildirisinin yanı sıra kurumlar adına bildirilerokundu marşlar eşliğinde halaylar çekildi. Okunanortak metinde ve kurumlar adına yapılankonuşmalarda işçi sınıfının tarihteki direnişlerininyanısıra Greif işçileri ve Yatağan maden işçileri veTaksim direnişi selamlandı. Fransız sendikalar vepartilerin kortejlerindeki pankart, döviz ve sloganlardaHollande hükümetinin sosyal yıkım politikalarına,işsizliğe yoksulluğa karşı talepler ön plandaydı. 1 MayısPlatformu’nun yanısıra ayrıca PKK, DHKP-C, Dev Yol,DİDİF, KDÖ ve Paris Alevi Kültür Derneği dealandaydılar. Yoğun yağmura rağmen kortejlere coşkuhakimdi. Sendikalara göre Paris’teki yürüyüşe 65 binişçi ve emekçi katıldı.

Page 21: Kızıl Bayrak 2014 18

Bielefeld’de 1 MayısAlmanya’nın Bielefeld kentinde 1 Mayıs, yağışlı

havaya rağmen belli bir kitlesellikle kutlandı.Saat 10.00’a doğru toplanma yerinde buluşan kitle,

kortejler oluşturarak yürüyüşe geçti. Kentmerkezindeki caddelerde gerçekleşen yürüyüş11.30’da miting alanında son buldu.

Kortejlerin alanda yerini almasından sonrabaşlayan mitingde, Alman sendikaları ve sol partileradına, 1 Mayıs gündemi ve sistemin sosyalsaldırılarıyla ilgili konuşmalar gerçekleştirildi.

Yürüyüş esnasında ve miting alanındaenternasyonal ve diğer devrimci marşlar çalındı. İlericibir Alman müzik grubu, miting alanında konser verdi.

Yürüyüş sırasında Türkiyelilerin kortejlerinde “Heryer Taksim her direniş!”, “Bu daha başlangıç,mücadeleye devam!”, “Taksim kızıldır, kızıl kalacak!”,“İşgal, grev, direniş!”, “Yaşasın devrimci dayanışma!”,“Tek yol devrim, kurtuluş sosyalizm!”, “İşçilerin birliğisermayeyi yenecek!”, “Faşizme karşı omuz omuza!”sloganları atıldı.

Kızıl renklerin belirgin olduğu yürüyüşe Almansendikaları IG Metal, Ver.di, DGB ile sol partiler vegençlik örgütleri katıldı. Alman sol partilerinkortejlerinde, gençliğin belirgin bir katılım sağlamasıdikkat çekti.

Türkiyeli ilerici-devrimci güçlerden TKİP, AnadoluFederasyonu, Türkiyeli göçmen dernekleri, DemokratikGüç Birliği (DGB), ÖDP, Beşiktaş Çarşı ve AleviDernekleri yürüyüşte pankart açtı. Ortak pankartarkasında yürüyen DGB bileşenleri kendi flamalarınıtaşıdılar.

Yapılan konuşmalar ve müzik dinletisinin ardından,eylem bitirildi.

Kızıl Bayrak / Bielefeld

Beklendiği gibi Almanya’nın büyük-küçük pek çokkenti gün boyu 1 Mayıs gösterilerine sahne oldu. 1Mayıs gösterilerine sahne olan kentlerden biri deWuppertal’dı. Wuppertal’daki yürüyüşe bin kişi katıldı.

Wuppertal’da DGB’nin organize ettiği 1 Mayısyürüyüş ve mitingi, her yıl olduğu gibi oldukça barışçılbir resmi geçit biçiminde gerçekleşti. 1 Mayıs öncesiruhsuz sendika bürokratları katılım için hiçbir ciddiçalışma yürütmediler. Bu hainler ve yol arkadaşlarıpolitikacılar genlerine adeta sinmiş ruhsuzluklarınısendika kortejlerine de yansıtmıştı. Gösteriye bir parçacanlılık kazandıran, attıkları sloganlar, yol boyuncayaptıkları kısa ajitatif konuşmalar ve zaman zamansöyledikleri devrimci marşları ile Türkiyeli devrimcigüçler oldu.

Wuppertal’daki 1 Mayıs yürüyüşü için kitle öncesaat 10.00’da DGB binasının önünde toplandı.Ardından yürüyüşe geçildi. Yürüyüşün en önündesendika kortejleri vardı. Kimya Sendikası kortejigiydikleri önlükler ve katılımı ile dikkati çeken kortejoldu.

Sendika kortejlerinin arkasında ise, Türkiyelidevrimci ve ilerici parti ve kurumlar yer aldı. Bu yılsözkonusu parti ve kurumlar 1 Mayıs’ı ortaklaşakutlama kararı almıştı. Bu çerçevede bir 1 MayısPlatformu oluşturmuştu. Bu birlikteliği anlatmaküzere, gösteri sırasında komite bileşenleri kendilerineait pankart, döviz ve bayrakların yanısıra, bir deüzerinde Almanca “Yaşasın 1 Mayıs!” yazılı ortak birpankart taşıdılar. Bu pankart en öndeydi, onu platformbileşenlerinin kortejleri izledi.

Türkiyeli devrimci güçlerin kulağı her anTürkiye’deydi. Türkiye’deki, özellikle de İstanbul’daki 1Mayıs gösterisinden alınan haberler doğallıkla kitledebelirgin bir öfkeye yol açtı, kortejleri otomatikmandalganlandırıcı ve canlandırıcı rol oynadı. Bu,sloganlara da yansıdı. “Kahrolsun faşist diktatörlük!”,Almanca ve Türkçe “Faşizme karşı omuz omuza!”,“Yaşasın enternasyonal dayanışma!” ve “Her yerTaksim, her yer direniş!” sloganları sıklıkla atıldı. TKİPkortejinde ise, ek olarak Almanca ve Türkçe olarak“İşgal, grev, direniş!” şiarı haykırıldı. Böylece Greifdirenişinin sesi 1 Mayıs gösterisine de taşınmış oldu.

Kentin en kalabalık caddelerinden geçilerekLaurentiusplatz Meydanı’na gelindi. Gösteri bu kezmiting olarak devam etti. Burada her zamanki gibibelediye başkanı, sendika temsilcileri ve politikacılartümüyle ruhsuz, hiçbir inandırıcılığı olmayan hamasinutuklar attılar. Miting alanında, inandırıcı olupolmamaktan bağımsız olarak, gasp edilen hakların geriverilmesi, insanca yaşamaya yeterli bir ücret gibisorunlar dillendirildi. Bunlar için mücadele çağrısıyapıldı.

Miting alanında ayrıca müzik dinletileri de yapıldı.1 Mayıs kutlaması bu dinletilerin ve anti-faşist otonomgurupların saat 18.00’de bir başka noktadagerçekleştireceği gösteriye katılma çağrısının ardındansona erdi.

Komünistler Wuppertal’daki 1 Mayıs gösterisineTKİP imzalı büyük boy bir pankartla katıldılar. Kortejdeçok sayıda kızıl bayrak taşındı. Toplanma yerinde vealanda yaygın biçimde Kızıl Bayrak satışı yapıldı. Yanısıra Greif işçilerine bağış olarak çok sayıda kızıl fularsattılar. Alanda ise, Greif direnişi ile ilgili kısabilgilendirmeler eşliğinde bağış toplandı.

BİR-KAR da gösterideki yerini almıştı. BİR-KAR’ın,üzerinde Almanca olarak, “Yaşasın Greif işçilerinindirenişi!” yazılı bir pankart taşıdığı gözlendi.

Alevi Kültür Merkezi’ndeortak 1 Mayıs kutlaması

Wuppertal 1 Mayıs Platformu gösterilerin ardındanbir de AKM’de ortak bir kutlama düzenleme kararıalmıştı. Bu karar gereği 1 Mayıs yürüyüş ve mitingininardından AKM’ye gidildi.

Dikkate değer bir katılımın olduğu AKM’dekikutlama, AKM başkanının kısa açılış konuşması ilebaşlatıldı. Sonra emeğin kurtuluşu mücadelesindeyitirilen tüm değerlerimiz için saygı duruşu yapıldı.Arada, bir sanatçı devrimci türküler söyledi.

Program gereği sırasıyla AKM, AnadoluFederasyonu, ATİK, BİR-KAR ve DİDİF temsilcileri kısakonuşmalar yaptılar. BİR-KAR temsilcisi, kısakonuşmasında ilk elden Avrupa’daki 1 Mayıslar’ınsendika merkezlerinin başına çöreklenmiş sermayeuşağı bürokratların marifetiyle resmi tören olarakyapıldığının, buna karşın Türkiye’de militan gösterilerhalinde gerçekleştiğinin altını çizdi. 1 Mayıs’ınTürkiye’de devrim ve sosyalizm kavgası ileözdeşleştiğini, her daim bu niteliği ile kutlandığını dilegetirdi. Buna karşın işçi, emekçi, ilerici ve devrimcilerinmilitanca direndiğini, her yeri 1 Mayıs alanınaçevirdiklerini, her kentin yine, “Her yer Taksim, her yerdireniş sloganı!” ile çınladığını vurguladı. HaziranDirenişi’ni hatırlattı, Berkin Elvan gösterilerine değindi.Ardından 81 gündür direnen Greif işçilerinden söz etti.BİR-KAR temsilcisi konuşmasını “1 Mayıs Haziran’dır,Berkin’dir, Greif’tir… Yaşasın 1 Mayıs!” sözleriylebitirdi.

AKM’deki 1 Mayıs kutlaması AKM KadınKorosu’nun söylediği türkülerle devam etti. Korobeğeni topladı. Kutlama müzik dinletisi eşliğindeçekilen halayların ardından sona erdi.

Kızıl Bayrak / Wuppertal

Wuppertal’da 1 Mayıs

Fransa’nın Bretagnebölgesinde 1 Mayıs!

Fransa’nın Bretagne bölgesinin Hennebontkentinde 1 Mayıs yürüyüşü gerçekleştirildi.

Yürüyüşü Fransız işçi Sendikaları (CGT, FSU, UNSAve Solidaires) organize etti. Yürüyüşe Fransız solpartileri (NPA, Fransız Komünist Partisi, Front deGauche, Jeunesse Communiste) ve demokratik kitleörgütleri de katıldılar.

Bu yıl 1 Mayıs yürüyüşü cumhurbaşkanlığınseçimlerinin arkasından gerçekleşti. Bu nedenle işçisendikalarında ve aynı zamanda sol partilerde deayrışmalar yaşandı. Bu sene sol partiler 1 Mayıs’a dahagüçlü katılım sağladılar.

Hennebont’daki yürüyüşe 600’ü aşkın kişi katıldı.Havanın yağışlı olması katılımı olumsuz etkiledi.

Alanda Fransızca Greif direnişi ve TKİP imzalı ikibildiri dağıtıldı. Komünistler yürüyüşe BİR-KARflamaları ve kızıl bayraklarla katıldı.

Yürüyüşe bu yıl Kürtler ve Morbihan Alevi KültürDerneği de katılım sağladılar.

Bretagne bölgesinin St-Brieuc kentinde de 1 Mayısyürüyüşü gerçekleştirildi. Bu kentte de BİR-KARflamalarıyla yüründü.

Carhaix’de yapılan 1 Mayıs yürüyüşüne ise katılımönceki yıllara göre bu yıl az oldu.

Kızıl Bayrak / Brotanya - Fransa

Page 22: Kızıl Bayrak 2014 18

İşçi sınıfının uluslararası birlik, dayanışma vemücadele günü 1 Mayıs, Stuttgart’ta yapılan yürüyüş,miting ve toplantılarla kutlandı.

Alman Sendikalar Birliği’nin (DGB) “İyi iş, sosyalAvrupa!” şiarı altında yaptığı çağrıyla, Almanya’nınbirçok yerinde yapılan yürüyüşlere toplam olarak 400binden fazla işçi ve emekçi katıldı.

DGB’nin çağrısını yaptığı ve saat 10.00’dayürüyüşle başlayan eylem, saat 11.00’de kentmerkezinde yapılan miting ve kültürel programlarlasaat 13.00e kadar devam etti.

Sendikal bürokrasi burjuvazinin hizmetinde

Yerli ve göçmen işçi ve gençlerin oluşturduğuyürüyüş kortejindeki çok renklilik, siyasal duruşlardave öne çıkarılan talep ve şiarlarda da kendisini dışavuruyordu. Sendikal bürokrasi sendikal hiyerarşidedevletin ve kapitalist tekellerin desteğiyle elde ettiğiayrıcalığı işçi sınıfına karşı kullanmakta yeminliolduğunu bu eylemde de ortaya koydu. Resmi geçithavasına sokmaya çalıştığı eylemi, “İyi iş, sosyalAvrupa!” şiarıyla da burjuvazinin kölelik ideolojisiniyaygınlaştırmanın aracına dönüştürmeye çalıştı.

Yürüyüş kortejlerinde yer alan devrimci ve anti-kapitalist güçler taşıdıkları flamalar ve kurdukları sescihazlarıyla bu kapı kullarının zehirlerini saçmalarınakarşı mücadele ettiler. “İnsanın ve doğanınsömürülmesine karşı, gerçek sosyalizm için mücadeleet!” pankartı altında yürüyen MLPD, açık mikrofonuaktif olarak kullanarak değişik devrimci görüşleri alanataşıdı.

BİR-KAR bu yıl 1 Mayıs eylemlerine, Greif vedirenişteki işçilerin sesini taşımayı asıl görev olarakönüne koydu. Yürüyüşlerde Almanca ve Türkçe olarakhazırlanan ‘Yaşasın 1 Mayıs!’ pankartı altında devrimcigüçlerle birlikte yürüyen BİR-KAR, 1 Mayıs bildirilerininyanı sıra, miting alanında sabah erkenden açtığıbilgilendirme standında ağırlıklı olarak Greif direnişinive amaçlarını anlatan bildirileri dağıttılar. Sendikalihaneti teşhir eden ve sendika yönetimlerini işçilerekarşı yükümlülüklerini yerine getirmeye çağıran imzakampanyasını yaygın olarak sürdürdüler.

Saat 11.00’de başlayan mitingde, sendikabürokratları yaptıkları ruhsuz ve içi boş konuşmalarlainsanları oyalamaya çalışsalar da eylemciler bu hainlertakımının konuşmasına karşı ilgisizdiler. Daha mitingbitmeden alanı boşaltmalar ve otonom güçlerinçağrısını yaptığı yürüyüşe katılmak için alandanayrılmalar başladı. Bu yürüyüş oldukça canlı vemücadeleci bir havada başlayarak, polisin provokatif

saldırısını boşa çıkartarak başarıyla tamamlandı. Yolboyu yapılan konuşmalarda kapitalizm doğrudansuçlanarak, alternatif olarak komünizm gösterildi.

Her iki yürüyüşte de BİR-KAR güçleri, açtıklarıpankartlarıyla yer aldılar.

Enternasyonal 1 Mayıs etkinliği

Her yıl olduğu gibi bu yıl da, 1 Mayıs sokakeylemlerinden sonra MLPD ve BİR-KAR’ın hazırladıkları1 Mayıs kutlaması yapıldı. İşçi Eğitim Merkezi/ABZ’desaat: 15.00’de başlayan etkinlik, konuşmalar vekültürel programlarla saat 18.30’a kadar sürdü. Buetkinliğe İranlı devrimciler de katıldılar.

MLPD ve BİR-KAR adına yapılan konuşmalarda 1Mayıs’ın devrimci anlamı öne çıkartılarak, bu özelgünün kapitalizme karşı mücadeledeki anlamına vurguyapıldı. MLPD adına yapılan konuşmaya, bu yılkieylemde öne çıkardıkları “İnsanın ve doğanınsömürülmesine karşı, gerçek sosyalizm için mücadeleet!” şiarının detaylandırılmasına girilerek, gerçek vekalıcı çözümün komünizmle elde edilebileceğinin altıçizildi. Ayrıca, AB parlamentosu için Mayıs ayındayapılacak olan seçimler üzerinde durularak, devrimcigüçleri ve işçileri MLPD’nin anti-emperyalist anti-kapitalist programını desteklemeye çağırdılar.

BİR-KAR adına iki dilden yapıla konuşmada, çokkısa olarak son bir yılın Türkiye tablosu ortayakonularak, Haziran Direnişi ve peşinden yükselen yeniiçerik ve nitelikteki işçi hareketlerinin anlamı üzerindeduruldu. Konuşmada sermaye devletinin 1 Mayıs’ıyasaklamasının arkasındaki politik nedenlere dikkatlerçekildi. Türkiye’nin son aylarına damgasını vuranişçilerin işyerlerini işgal ederek ortaya koyduklarıdirenişlerin önemine işaret edilerek, direniştekiişçilerin ortaklaşa kurdukları komite altında 1Mayıslar’a katılmasının tarihsel anlamı ve kazanımınaltı çizildi. Yasakları dinlemeyen ve devlet terörüneboyun eğmeyip hakları için alanlara çıkan eylemcilerselamlandı. “Muğla’da, Avrupalı turistlerin vemedyanın çokça bildikleri yalnızca Fethiye yoktur. İşçidirenişleriyle ünlü Yatağan da bu ile bağlıdır ve siz işçi,devrimci ve sendika aktivisti dostlarımızı işçilerin budirenişlerini yerlerinde görerek, izleyerek orada ortayaçıkan deneyleri bu topraklara taşımaya çağırıyoruz”denilerek, enternasyonal dayanışmanın daha dabüyütülmesin önemine vurgu yapıldı.

Hep bir ağızdan ve coşkuyla söylenenEnternasyonal marşıyla 1 Mayıs etkinliği saat 18.30’dasona erdi.

Kızıl Bayrak / Stuttgart

1 Mayıs’ta direnişçiişçilerin sesi vardı

Frankfurt’ta 1 Mayıs Frankfurt’taki 1 Mayıs kutlaması kitlenin saat

09.30’da Günthersburg Parkı’nda toplanmasıylabaşladı. Saat 10.00’da ise kortejler oluşturularakyürüyüşe geçildi.

Yürüyüş kolunun en önünde DGB’nin bu yılki 1Mayıs sloganı olan “İyi iş, sosyal Avrupa!” yazılıpankart taşındı.

DGB’ye bağlı sendikaların kortejleri yürüyüşkitlesinin büyük kısmını oluştururken, bunlardan enkitlesel olanları İG Metal ve Ver.di sendikalarıydı.Sendikaların talepleri arasında 8,50 Euro asgari saatücreti, meslek yapan gençlerin kadrolaştırılması,taşeronlaştırmanın kaldırılması, daha iyi iş ve çalışmakoşullarının sağlanması gibi istemler vardı.

Yerli devrimci demokrat partilerden Die Linke,MLPD, DKP, Attac pankart, döviz ve bayraklarıylayürüyüşe katıldılar.

Her zamanki gibi yürüyüş kitlesinin en canlı ve encoşkulu kitlesini Türkiyeliler’in kortejlerioluşturuyordu. Türkiyeliler’in yanısıra İranlıdevrimciler ve Kürt hareketi de pankartlarıylagösteriye katıldılar.

Komünistler yürüyüşte “Yaşasın 1 Mayıs, yaşasınsosyalizm!” yazılı TKİP imzalı pankart ve partibayrakları taşıdılar. Ayrıca BİR-KAR’a ait bir pankart ileflamalar taşındı. Komünistlerin kortejinde, atılandevrimci sloganlar ve söylenen devrimci marşlarlaoldukça coşkulu ve canlı bir atmosfer hakimdi.

Yürüyüşün ardından şehir merkezindeki bir alandamiting gerçekleştirildi. Mitingde DGB ve çeşitlisendikaların temsilcileri, sosyal adalet, daha iyi iş veçalışma koşulları, ücretlerin yükseltilmesi ve dahasosyal bir Avrupa’nın sağlanması içerikli konuşmalargerçekleştirdiler.

Olumsuz hava şartlarına rağmen Frankfurt 1Mayısı’na yaklaşık 10 bin işçi ve emekçi katıldı.

Mitingin ardından Bir-Kar çalışanları Frankfurtbelediyesi tarafından organize edilen Enternasyonal 1Mayıs Şenliği’ne katıldı. Burada Greif direnişiyledayanışma amacıyla bir stand açarak işçi ve emekçilereGreif direnişiyle ilgili bilgilendirmede bulunuldu.Ayrıca burada kurulan ortak sahnede şiir ve müzikdinletisi yapıldı.

Kızıl Bayrak / Frankfurt

Page 23: Kızıl Bayrak 2014 18

Kapitalizmin krizinin işçi ve emekçilercephesinde yarattığı yıkıma, biriken öfkeye ve buöfkenin sokaklara taşınması gereken bir günde,düzene hizmette kusur etmeyen sendikabürokratlarının ihaneti ve ne kadar alçalabildikleri,bu 1 Mayıs’ta da bir kez daha ortaya çıktı.

Dünya işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadeleve sermaye sınıfına karşı bir kavga günü olan 1Mayıs uzun yıllardır, Avrupa’nın tümünde resmigeçit törenlerine dönüştürülmüş bulunmaktadır.

Hem 1 Mayıs’a ilişkin ön hazırlıkçalışmalarında, hem de 1 Mayıs günü alanlardabu durum açıkça görülmektedir. Artık buülkelerde 1 Mayıs yürüyüşleri bir avuç duyarlıişçinin özel duyarlılıkları sonucugerçekleşmektedir. Sendika bürokratlarının özelbir çabasının ürünü olarak yürüyüşlerde yerinialması gereken binlerce işçi, her türlü devrimci özüboşaltılmış olan karnaval havasındaki alankutlamalarına yöneltilmektedirler. Bunun bir sonucuolarak yürüyüşler ne yazık ki güçsüz geçmekte ve sınıfkendi kimliğine yabancılaştırılmaktadır.

Essen’de de ne yazık ki 1 Mayıs yürüyüşleri her yılolduğu gibi bu yıl da bu şekilde gerçekleşmiştir. Buseneki yürüyüşe başta ilerici devrimci işçilerin özel birçabası sonucu farklı işkollarından işçiler sendikapankatlarıyla katılırken DKP, MLPD ve Sol Parti eylemekatılmışlardır.

Göçmen örgütlerden ise DİDİF her sene olduğu gibisuya sabuna dokunmayan, geri reformist taleplerin önplana çıkartıldığı pankatlarıyla katıldılar. Essen TKİPtaraftarları ise üzerinde “Özgürlük, devrim vesosyalizm için, bütün ülkelerin işçileri birleşiniz!” şiarıyazılı TKİP imzalı bir pankartın yanısıra kızıl bayraklarlagörsel bir zenginlikle yürüyüşe katıldılar. Ayrıca

yürüyüşte Greif işçilerininin dövizleri ve BİR-KARbayraklarıyla birçok emekçinin de yürüyüşte yerinialdığı gözlemlendi.

Essen TKİP taraftarları 1 Mayıs yürüyüşlerindensonra her yıl yapılan, Enternasyonal KültürFestivali’nde hem bilgilendirme masası hem de yemekstandtları açarak bu yıl da yerini aldı.

TKİP bayrakları ve pankartı ile bezenmiş stand yineemekçilerin ilgi merkezi oldu ve akşamın geçsaatlerine kadar standı ziyaret eden emekçilerle, hemTürkiye’deki hem de Avrupa’daki politik gündemlerüzerinden sohbetler edildi. Her anlamıyla sabahın saat10.00’undan akşamın 22.00’sine kadar dolu dolu bir 1Mayıs geçirildi. Ayrıca bu kültür festivalinde yine EssenBİR-KAR çalışanlarınının Greif direnişi ile ilgilibilgilendirme standı açtığı ve konuyla ilgili yaygın birşekilde bildiri dağıtımı yaptığı gözlemlendi.

Kızıl Bayrak / Essen

Essen’de 1 Mayıs!

Berlin’de 1 Mayısİşçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve

dayanışma günü olan 1 Mayıs Berlin’de yapılan farklıeylemlerle kutlandı.

Bunlardan ilki 1 Mayıs’tan bir gün önce Çarşambagünü ağırlıklı olarak otonom gruplardan oluşançevrelerce Wedding semtinde yaklaşık 3 bin kişininkatıldığı yürüyüştü.

Sendikaların düzenlediği yürüyüş ise 1 Mayıs günütarihi Alexanderplatz yakınında Hackescher Markt’daDGB binası önünde saat 10.00 da başladı.

Kortejin en önünde DGB’nin bu yıl şiarlaştırdığı 1Mayıs sloganı “İyi iş. Sosyal bir Avrupa.” yazılı pankarttaşındı. DGB pankartının arkasında IG Metal, Ver.di,GEW vb. sendikalar kortejlerini oluşturdular. Busendika kortejlerinin arkasında göçmenlerinoluşturduğu kortejler yer aldı. Kortejlerin katılımıgeçen seneye oranla daha düşüktü. Yürüyüşe yaklaşık4-5 bin kişi katıldı. Yürüyüşte öne çıkan pankart vedövizlerde daha çok iş güvencesi, işçi ücretlerininyükseltilmesinin yanısıra kapitalizm ve krizinineleştirisi ve sosyal bir Avrupa vurgusu öne çıkarken,yürüyüş kortejlerinde coşku zayıftı. Yürüyüş saat12.00’de tarihi Brandenburger Tor’da yapılan mitingleson buldu.

Miting alanında DGB Berlin-Brandenburg başkanıtemsilcisi Christian Hossbach, IG Metall Berlin-Brandenburg başkanı Irene Schulz birer konuşmayaptılar. Miting alanına katılım ise yaklaşık 10 bincivarında oldu. Komünistler yürüyüşe, “Hep birliktesosyal yıkıma, ırkçılığa ve emperyalist saldırganlığakarşı!” şiarlı TKİP imzalı pankartla katıldılar.

1 Mayıs’ın içeriğini boşaltma karnavalı

Berlin’de düzenlenen bir diğer 1 Mayıs eylemi iseKreuzberg semtinde yapılan “May Fest” festivali oldu.1 Mayıs’ın içeriğini boşaltmaya dönük olarak yapılanbu festival tam anlamıyla bir karnaval gibi geçti.Yüzlerce yiyecek ve içecek standının yanısıra dans veher yüz metrede bir müzik standı kurulmuştu. Yüzbinlerce insanın katıldığı “May Fest” akşam saatlerindebaşlayan yürüyüşle devam etti.

Anti-faşist grupların yürüyüşüne polis saldırısı

Anti-faşist, otonom gruplarının düzenlediği yürüyüşKreuzberg semtinde Lausitzer Platz’da saat 18.00’denitibaren kitlenin bir araya gelmesiyle başladı.

Anti-faşist, otonom grupların gerçekleştirdiği buyürüyüşe yaklaşık 20 bin kişi katıldı. Çoğunluğugençlerden oluşan eylemcilere yer yer polis saldırdı.Yürüyüş saat 21.00’de SPD merkez binasında sonbuldu.

Berlin polisi yapılan bu yürüyüşler için 7 bin polisingörevlendirildiğini açıkladı.

Kızıl Bayrak / Berlin

1 Mayıs 2014 / Essen

Page 24: Kızıl Bayrak 2014 18

1 Mayıs Basel’de sendikaların ve kitle örgütlerininyanı sıra “Devrimci 1 Mayıs Platformu” tarafındankutlandı. 1 ay önce oluşturulan “Devrimci 1 MayısPlatformu” özüne uygun bir 1 Mayıs için kullanılacakmateryallerin içeriğine ve alandaki görselliğe ilişkin birdizi tartışmalar yürütülmesi sonucu ortak bildiri ve afişçıkardı, taşınacak ortak pankartın şiarı saptandı. Önçalışma olarak bildiri ve afişler kullanıldı. Son hafta ise“Devrimci buluşma” şiarıyla kültürel programı da olanaçık hava şenliği yapıldı. Alanın dört bir yanına asılanpankartlar arasında Greif direnişini selamlayanpankart da kullanıldı.

Devrimci 1 Mayıs Platformu; İsviçre Devrimci İnşa,Sosyalizm için Hareket, Emperyalist Savaşa KarşıBirlik, İsviçre İşçi Partisi gibi İsviçreli devrimciörgütlerin yanısıra Türkiyeli gruplardan da TKİP, İDHF,MLKP ve İTİF bileşenlerinden oluşuyordu. TKEP/L dealanda Devrimci 1 Mayıs Platformu’nun bileşeniydi.Devrimci 1 Mayıs Platformu 9.30’da alanda toplanarakyürüyüş hazırlıklarına başladı. Büyük bir aracayerleştirilen ses cihazıyla sloganlar attırıldı, müzikyayını yapıldı ve konuşmalar yapıldı.

Saat 10.30’da yürüyüş başladı. Yürüyüş kortejininen önünde sendikalar ve çeşitli kitle örgütleri yeralıyordu. Sendikaların taşıdığı pankartlarda daha iyi işkoşulları ve 4000 Frank asgari ücret talebi öne çıktı.Sendika kortejinin ardında sendika gençliği ayrı kortejoluşturdu. Bunu çeşitli kitle örgütleri izledi. Ardında“Kapitalizme, Irkçılığa ve emperyalist savaşa karşısınırsız direniş” şiarlı ortak pankartla “Devrimci 1Mayıs Platformu” ve arkasında ise platform bileşenlerikendi pankartlarıyla kortej oluşturdular. TKİPtaraftarları orak-çekiç amblemli ve TKİP imzalı “Sosyalhak gasplarına, işsizliğe, ırkçılığa ve savaşa karşısosyalizm için mücadeleye!” pankartıyla yürüyüşte yeraldılar. BİR-KAR ise kendi bayraklarıyla katıldı. Türkiyelive Kürdistanlı gruplardan Sosyalist Yeniden KuruluşPartisi, TKEP/Leninist, DİDİF, KOMKAR, Kürt yurtseverhareket ve Alevi kurumları da pankart ve flamalarıylakatıldı.

Yürüyüş boyunca Devrimci 1 Mayıs Platformu ortakkortejinde “Krizin ve savaşın arkasında sermaye var,

sermayeye karşı mücadelemiz enternasyonaldir!”,“Yaşasın uluslararası dayanışma!”, “Her yerdefaşizme karşı omuz omuza”!, “Politikalarınızayanıtımız, sokaklarda direniş, fabrikalarda grevdir!”,“Yaşasın 1 Mayıs!”, “Yaşasın Marksizm-Leninizm!”,“Devrim, Devrim, Devrim!” vb. sloganlar coşkuylave sıkça atıldı. Yürüyüş boyunca ses cihazıylayapılan konuşmalar, atılan sloganlar ve okunanEnternasyonal ve 1 Mayıs marşlarıyla, gençlikağırlıklı kitleselliğiyle, canlılık ve coşkusuylaDevrimci 1 Mayıs Platformu dikkat çekici bir duruşsergiledi.

Devrimci 1 Mayıs Platformu, miting alanınavarmadan önce ayrı bir güzergahtan yürüyerek ırkçı veyabancı politikaları protesto etmek amacıylayabancılar polisine yürüdü. Buraya varıldığındakitledeki coşku daha da yükseldi. Polisin herhangi birmüdahalede bulunmadığı kortej alana coşkulusloganlarla girdi.

Sendikaların katılımı bu yıl daha da yüksekti. 4000

Franklık asgari ücret, daha iyi çalışma ve daha iyiemeklilik koşulları sendikanın öne çıkardığı taleplerdi.Yaklaşık 2000 kişinin katıldığı 1 Mayıs yürüyüşününönemli bir kitlesini “Devrimci 1 Mayıs Platformu”oluşturuyordu. Bitiş yeri olan Marktplatz’da yapılankonuşmalarla etkinlik sonlandırıldı ve başka bir alandakültürel programlarla etkinlik sürdürüldü.

Kızıl Bayrak / Basel

Basel’de 1 Mayıs kutlaması

19 Nisan 2014 / Galatasaray Lisesi önü

2014 1 Mayısı dünyanın her yerinde işçiler,emekçiler ve ezilen halklar tarafından coşkuylakarşılandı. İşçi ve emekçiler her yıl olduğu gibi bu yılda sokaklara çıkarak emek sömürüsüne veemperyalist saldırganlığa karşı kardeşlik, özgürlük vesosyalizm şiarlarıyla kendi taleplerini haykırdı.

İsviçre’nin Lozan kantonunda 1 Mayıs yapılanyürüyüş ve etkinlikle coşkuyla kutlandı. Lozan’daİsviçre’nin en büyük sendikası olan UNI tarafındanörgütlenen 1 Mayıs yürüyüşüne 1500’ü aşkın işçi veemekçi katıldı.

Her yıl olduğu gibi bu yıl da UNI sendikasına bağlıinşaat işçileri yoğun bir katılım sağladı. İsviçre

genelinde olduğu gibi Lozan 1 Mayısı’nın da enönemli şiarı son yıllarda sendikalar ve demokratikkurumlar tarafından gündemde tutulan asgari ücretınherkes için 4000 Fr olması talebiydi.

Bu yıl Lozan’da gerçekleşen 1 Mayıs yürüyüşüönceki yıllara oranla daha coşkulu ve kitleseldi.Kantonda bulunan yerli ilerici parti ve kurumlarınkatılım sağladığı etkinliğe, Türkiyeli siyasal çevrelerherhangi bir katılım sağlanmadığı gibi, Türkiyeli işçi veemekçilerin katılımı da sınırlı oldu. Kantonda bulunanTürkiyeli siyasal çevreler bireyler temelinde 1 Mayısetkinliğine katıldılar.

Lozan’da saat 17.00’de başlayan 1 Mayıs

yürüyüşüne, Lozan TKİP taraftarları “Yaşasın 1Mayıs!”, “Bıji yek gulan!”, “Viv Le 1. Mai!” şiarlarınınyazılı olduğu TKİP pankartını açarak ve coşkulu birkortej oluşturarak katılım sağladılar.

Yanı sıra Greif Direnişi’ne ilişkin çeşitli karelerdenoluşan bir döviz taşıyarak, 10 Nisan günü polisin GreifDirenişi’ne yönelik saldırısını teşir ettiler. Saldırıyailişkin Fransızca hazırlanan kısa bir açıklamayıdağıttılar. Ayrıca bu açıklamayı sürekli ses cihazındaokuyarak Greif işçilerinin direnişini Lozan 1 Mayısı’nataşıdılar.

Yürüyüş boyunca TKİP Yurtdışı Örgütü’nün 1Mayıs’a ilişkin Türkçe ve Fransızca bildirilerinin dedağıtımı yapıldı.

Kızıl Bayrak / Lozan

Lozan’da 1 Mayıs!

Page 25: Kızıl Bayrak 2014 18

27 Nisan günü, Güney Afrika Cumhuriyeti (GAC)Apartheid rejiminden kurtuluşunun 20. yılını kutladı.1994 yılındaki ilk seçimlerde, ANC (Afrika UlusalKongresi) lideri Nelson Mandela devlet başkanıseçilmişti. ANC yönetimi o günden bu yanaiktidardadır. Bu yönetim ANC, Güney Afrika KomünistPartisi (SACP) ve COSATU sendika federasyonubileşenlerinden oluşmaktadır.

20. yıl kutlamalarında konuşan Devlet BaşkanıJacob Zuma, 7 Mayıs’ta yapılacak seçimleri degözeterek, ANC’nin bu geçen süre içinde ekonomik,sosyal ve politik başarılarını sayarak seçimpropagandasına başladı. 20. yıl kutlamaları veseçimler, ilk kez, geçen Aralık ayında yaşamını yitiren(siyahi emekçiler üzerindeki etkisi güçlü olan) NelsonMandela’nın yokluğunda yapılacak.

Güney Afrika’da siyah halkın mücadelesi egemenkapitalist sistemin sömürü çarkının yükseldiği tarihselbir süreçte, 1948 yılından sonra ivme kazandı.Apartheid ekonomik bir sistemden öte, sistematik birbaskı ve kontrol mekanizmasını uygulayarak varlığınıkorumaktaydı. Siyahi halk dışlanarak kurumlaştırılanırkçı sistem, sömürünün en önemli öğesiniuyguluyordu.

Bu sistemde siyahi emekçiler, bütün ekonomik,demokratik, sosyal haklardan yoksun, ucuz işgücüolarak sömürü çarklarına hayat veriyordu.

1948 ve 1960 yılları arasında iç üretimdeki büyümeoranı ve buna bağlı olarak“milli gelir”, yüzde 67oranında arttı. Güney Afrika,“Beyaz Kapitalist Gruplar”ınazami kâr elde ettikleri birsömürü cennetiydi. Baştaİngiltere olmak üzere birçokAvrupa ülkesinden yoğunsermaye yatırımıgerçekleşiyordu. Demokrasive insan hakları üzerine vaazvermeye meraklı batılıemperyalistler, 20. yüzyılınen iğrenç rejimlerinden biriApartheid’i desteklediler. ZiraAvrupa sermayesi de oradakivahşi sömürüdennemalanıyordu.

Apartheid rejimi sermayegruplarına aşırı derecede kârvaat ediyordu. Fakat siyahemekçilerin, halkın buboğucu insanlık dışı sisteme karşı başkaldıracaklarınıhesaplayamıyordu. Her direniş, başkaldırı büyük birvahşet ve katliamla bastırılıyordu.

Tam da bu sosyo-ekonomik koşullar altında NelsonMandela ve arkadaşları direnişi örgütlemeyebaşladılar.

Burjuva demokratik perspektif

Başından itibaren ANC, hedeflediği program vetoplumsal perspektif olarak Güney Afrika toplumunudevrimci bir temelde dönüştürme, kapitalist sistemi

yıkma hedefinden yoksundu. NelsonMandela liderliğindeki ANC’nin siyahhalk için ileri sürdüğü programatiktalepler, eşit ekonomik, toplumsal vesiyasal katılım sınırlarını aşmıyordu.Bu program, esas olarakküçükburjuva ve orta katmanlarınistemlerini ifade ediyordu. Ancak busınırlardaki talepler bile, ırkçı rejiminbaşını çeken beyaz oligarşi tarafındanbaşkaldırı olarak değerlendiriliyor vevahşi bir şekilde bastırılıyordu.Apartheid rejiminin bu tutumu,ANC’yi, mücadeleyi diğer toplumsalkatmanlara yayarak, silahlı direnişibaşlatmaya zorladı.

ANC’nin yasadışı-illegal ilanedilmesi, ardından Güney AfrikaKomünist Partisi (SACP) ile ittifakkurması ve silahlı direnişinbaşlatılması, Apartheid karşıtımücadeleye yeni bir karakter

kazandırıyordu. Sınıfın değişik katmanları içinde etkiliolan SACP tarafından isçi sınıfının doğrudan mücadelesürecine katılması, Apartheid rejimine karşı direnişisosyal ve politik açıdan güçlendiriyor, mücadeleye yenibir boyut kazandırıyordu. ANC, ulusal demokratikdevrimle sosyalizme varmayı söylemde de olsa

kabulleniyordu. Mandela, “ben komünist değildimama bizi en iyi onlar anladı” diyecekti. 1963 yılındazindana atılan Mandela destansı bir direnişgösterecekti.

Nelson Mandela, 27 yıl hapishanede yattıktansonra 1990 yılında -ANC’nin ırkçı hükümetle yaptığıgizli görüşme ve uzlaşmaya bağlı olarak- serbestbırakılacak ve dört yıl sonra Güney Afrika’nın ilk siyahibaşkanı olacaktı. Nitekim egemen beyaz oligarşi rejimi,uluslararası konjonktürü de gözeterek, ANC’ninsisteme politik entegrasyonunu başarıyla sağlamayaçalışıyordu. Toplumdaki esas ekonomik gücü elindetutan oligarşik sınıf bütün ayrıcalıklarını koruyacaktı.

Apartheid sistemine son verilmesi ve bununNelson Mandela kişiliğinde somutlaması özellikle siyahhalk için büyük bir zaferdi. Bu zafer, on yılları bulanmilitan direnişler ve ödenen ağır bedeller sayesindekazanılmıştı. Ancak burjuva hukukunun tanıdığı “eşitvatandaşlık hakları”nın, sosyal sorunlara çözümgetirmediği, kısa sürede ortaya çıkacaktı.

Nitekim aradan geçen 20 yıla rağmen beyazsermaye hala toplumsal zenginliğin gerçek sahibi; yanisosyal Apartheid rejimi bütün çıplaklığıyla sürmekte.16 Ağustos 2012’de 34 maden isçisinin Marikanakentinde katledilmesi hala belleklerde yerini koruyor.Sisteme entegre olan ANC şefleri, maden ocağınınortakları ve gelinen yerde işçileri katlediyorlar. ANC’nin20 yıldır izlediği ekonomik politikalar da, sermaye veemek arasındaki uçurumu derinleştirmiştir.

Nelson Mandela politik aktivitesinin esas amacını“barış ve uzlaşmaya” odaklarken, Afrika kıtasının enzengin ülkesindeki işsizlik oranı yüzde 25’in üzerinde.Yedi milyon kişi iş aramakta. 15 milyon insan ayda1000 Rand (70 €) ile geçinmek durumunda. 1.5 milyonkişi hala barakalarda yaşamakta. 16 milyon kişi sosyal

“A Luta Continua” - Mücadele devam ediyor!

A. Eren

Apartheid sistemine sonverilmesi ve bunun NelsonMandela kişiliğindesomutlaması özellikle siyahhalk için büyük bir zaferdi. Buzafer, on yılları bulan militandirenişler ve ödenen ağırbedeller sayesindekazanılmıştı. Ancak burjuvahukukunun tanıdığı “eşitvatandaşlık hakları”nın,sosyal sorunlara çözümgetirmediği, kısa süredeortaya çıkacaktı.

Page 26: Kızıl Bayrak 2014 18

yardımla geçinmek zorunda. Eğitim ve sağlıkalanındaki sınıfsal eşitsizlik daha da derinleşmektedir.

Geçen 20 yıl içinde küçük bir siyah azınlık beyazsermaye ile iç içe girerek ayrıcalıklı bir konuma geldi.Borsadaki siyah orta sınıfın oranı ve fabrikamüdürlerinin sayıları artış gösterdi. Burjuvaziyeeklenen siyahiler, artık sistemin bir parçası halinegelmiş; sömürü ve köleliğe karşı mücadele eden siyahişçi sınıfına karşı, beyaz burjuvaziyle aynı safta yeralıyorlar.

“Haklarımız için mücadeleyi geliştirmekzorundayız. Geçmişte olduğu gibi, bugün de esas olanmücadelenin bu boyutudur. Siyahlar arasındakimücadele bu kadar vahşet boyutuna ulaşmamıştı.Marikana katliamıyla hayallerimizi de öldürdüler.” Busözler, Apartheid rejimine karşı mücadele edensanatçılardan Juda Ngwenya’ya ait.

20 yıllık ANC yönetimi, sosyal eşitsizlikleri ortadankaldırmak bir yana, kapitalizmin vahşi sömürüsünüayakta tutan esas güç haline geldi. Yönetimi hedef alaneleştirilere, “özgürlük savaşına yoksul kalayım diyegirmedim” sözleriyle yanıt verebilecek derecedeyozlaşmış şefler, ANC yönetiminin başını çekiyor.

Halihazırda, 20 milyon dolara özel villa yapanANC’nin Devlet Başkanı Zuma’ya karşı durabilecek biralternatif bulunmuyor; büyük bir olasılıkla seçimleriyeniden kazanacak. Zira eski sendikacı olan yardımcısı-şimdi multi milyoner- Cyril Ramaphosa, seçimçalışmaları için kesenin ağzını açmış bulunuyor. Bu daözellikle işçi sınıfı cephesinde büyük tepki vedirenişlere yol açmaktadır. İşçi sınıfı için artık önemliolan seçim sonuçları değil, meşru/militan sınıfmücadelesinin geliştirilip güçlendirilmesidir.

***

“Sınıf düşmanınınprogramı uygulandı”

ANC’nin izlediği ekonomik ve sosyal program hiçbirşekilde egemen mülkiyet ilişkilerine, beyaz oligarşikkastın çıkarlarına ters düşmedi. Ekonomik gücü elindetutan sınıf politikada da esas güçtür. Beyaz oligarşininmülkiyetine el koymadan, ekonomik ve politik gücünedokunmadan, tarihsel olarak ortaya çıkmış uzlaşmazsınıfsal çatışmaları uzlaşma yoluyla çözmek mümkündeğildir.

Hümanizm, ahlaki değerler her sınıfın toplumsalkonumu tarafından biçimlenir. Mandela’nın “iyi niyeti”ve beyaz sermayeyi ikna çabası, sonuçta sınıfgerçekliğinin duvarına çarparak tuzla buz olmuştur.Nitekim ANC yönetiminin 20. yılında SACP GenelSekreter Yardımcısı Jeremy Cronin, “bizde güçlüoligarklar var, hükümetin yaptırım gücü oldukça az”tespiti yaparken de, sadece burjuva sosyaldemokratizmin ufuksuzluğunu sergiliyor.

Mandela’nın mücadele arkadaşı ve SACP temsilcisiDenis Goldbeg, Metal İsçileri Sendikası’nın ANCyönetimine dönük eleştirilerine katıldığını belirtiyor,fakat yaptırım güçlerinin olmadığını iddia ediyor.Goldbeg şöyle diyor: “Devletin gaz, petrol, havacılık,tren yolları sektöründe yönetici konuma getirdiğimizyoldaşlar ceplerini doldurdular. Rüşvet ticaretin birparçası. COSATU sendika federasyonunun banka, diğerekonomik alanlardaki yatırımları düşünüldüğünde,kendileri bu kapitalist sistemin bir parçası konumunda.Kapitalist sistemi yıktıklarında, paralarınıkaybedeceklerini biliyorlar.”

Goldbeg (1933 doğumlu) işçi sınıfı hareketiningelişmesi önünde örülmüş bir sendikal tuzağa dikkatçekiyor: “Uzun bir dönemdir yaşıyorum. Almansendikalarını, İngiliz sendikalarını gördüm: En kritikekonomik değişim durumlarında kıvırırlar. Bunlarbüyük Kosern’lerin yönetimlerinde, egemen sınıfın birparçası konumunda…”

Bu tespit ile sendikanın serteleştirilerini biraz yumuşatmakistemekte. Diğer taraftan birçıkmaza işaret etmektedir.Burjuvazi egemenliği altındaemekçilerin durumunudüzeltilecek sosyal programlarancak devrimci çıkışlamümkündür. Bunun için deegemen kapitalist düzeninsınıfsal ilişkilerini tasfiyeyihedefleyen, iktidarı elegeçirmeye odaklanmış,devrimci-sosyalist program veperspektif zorunludur.

Metal İsçileri SendikasıNUMSA, ANC yönetiminin işbaşında bulunduğu 20 yıllıkdeneyimin de, devrimci anti-kapitalist perspektifin temelalınması gerektiği gerçeğini birkez daha kanıtladığını vurgulamaktadır.

“Yeni bir işçi partisi kurulmak zorunda”

NUMSA, sermaye lehine politikalar izleyenhükümetin, buna bağlı olarak işçi düşmanlığı yaptığınıda belirtiyor. Somut olaylar, bu tespiti doğruluyor.

İşçi sınıfının maden ocaklarında ucuz işgücü olarakpeşkeş çekilirken, her direniş, iş ve barınmakoşullarının düzeltilmesi, ücret artışı talepleri, eskiANC kadroları ve şimdiki fabrika yöneticileri tarafındançoğu kez kanla bastırıldı. “Beyaz” kapitalist sınıf, eskiANC kadrolarını ve sendika federasyonu COSATUyöneticilerinin önemli bir kesimini, sermayeninsömürü sürecini işleten kurumlarda görevlendirerek,sisteme entegre etti.

Bu sürece ilk örgütlü tepki Metal İsçileriSendikası’ndan (NUMSA) geldi. 338 bin üyesi olansendika 17-20 Aralık 2013’te 1200 delegeninkatılımıyla gerçekleştirdiği olağanüstü kongreyleaçıktan ANC’ye ve onun bileşeni olan Komünist Partisi(programatik olarak sosyal demokrat bir parti) SACP ve

Sendika Federasyonu COSATU’yabayrak açtı.

NUMSA, 2012 yılındahükümetin uygulamaya koyduğu“Ulusal Gelişme Planı”, Apartheiddöneminde imzalanan “ÖzgürlükSözleşmesi”ni rafa kaldırarak, sınıfdüşmanının programınınuygulandığını belirtmektedir.

Özgürlük sözleşmesi; GüneyAfrika’da halk demokrasisiningelişmesi, büyük sanayininmillileştirilmesi, toprak reformu, iş,barınma, sağlık ve eğitimde eşitliksağlanması, basın, toplantı vegösteri özgürlüğü gibi maddeleriçeriyordu. Kalkınma planı ise,uluslararası sermaye gruplarınıyatırıma özendirmek için GüneyAfrika’yı “serbest sömürü cenneti”haline getirmeyi hedefliyor.

NUMSA Kongresi’nde alınankararların başında isçi sınıfına önderlik edecek gerçekbir partinin kurulması, yeni bir birlik cephesi kurularakGüney Afrika’da sosyalizmin inşa edilmesi çağrısı yeralmaktadır. ANC’nin eski radikal konumunaevrimleşmesinin olası olmadığı ve SACP’nın işçisınıfının çıkarlarını temsil etmediğini belirten açıklama,gerçek bir işçi partisi kurma kararını aldı. Zira SACPkadroları tamamen devlet aygıtı içinde erimişdurumda. Örneğin genel sekreter yardımcısı JeremyCronin, 2012 yılından bu yana devletin sanayisektöründen sorumludur.

20 yıl sonra etnik, ulusal kimlikler değil, sınıfsalkonumlar üzerinde şekillenen politik tutum, mücadeleve savaşlar belirleyici olacak.

***

Halihazırda, 20 milyondolara özel villa yapanANC’nin Devlet BaşkanıZuma’ya karşı durabilecek biralternatif bulunmuyor; büyükbir olasılıkla seçimleriyeniden kazanacak. Zira eskisendikacı olan yardımcısı -şimdi multi milyoner- CyrilRamaphosa, seçimçalışmaları için kesenin ağzınıaçmış bulunuyor. Bu daözellikle işçi sınıfı cephesindebüyük tepki ve direnişlere yolaçmaktadır.

Page 27: Kızıl Bayrak 2014 18

Reform ya da devrim?Güney Afrika’da Apartheid rejiminin yıkılmasından

20 yıl sonra, isçi sınıfı hareketine yol gösterecek,önderlik edecek, devrimci programı temel alan bir sınıfpartisine duyulan ihtiyaç, her zamankinden dahabelirgin bir hale gelmiştir. Belirtelim ki, devrimciprogram ve örgüt ihtiyacı, sadece ANC yönetimindekiGüney Afrika ile sınırlı değil; bu, işçi sınıfı veemekçilerin, kapitalizme karşı mücadelelerinin nihaihedefe ulaşabilmesi için, olmazsa olmaz bir ihtiyaçtır.

Reform ya da devrim sorusu iki alternatifi özetliyor:Reform kurulu toplumsal düzen yapısı içindekideğişimleri; devrim ise buna karşıt temel birdönüşüme, özellikle politik bir devrim olarak iktidarın,sosyal devrim olarak üretim ilişkilerinin aşılmasınıkapsıyor. Şüphesiz ki, bu alternatifler soyut biçimdebirbirini tamamen dışlamıyor, tersine diyalektik birbütünlük arz ediyor.

Lenin, reform kavramının devrim kavramının tamkarşıtı olduğunu söylüyor ve bu iki kavram arasındakitam karşıtlığın gözetilmemesi, ikisini ayrıştıran sınırlarıgörmezlikten gelmenin, tarihsel gözlem vedeğerlendirmelerde ciddi hataların yapılmasına yolaçacağının altını çizer. Fakat ikisi arasındaki karşıtlıkmutlak değil, sınırları arasındaki bağ canlı, her somutolayda yeniden değerlendirilmek durumunda.

Lenin, reform ancak bir ileri adım (yani gericiönlem anlamında değil) gelişmede bir “üst basamak“oluşturduğu ölçüde reform olarak adlandırılabilir.Reform bu boyutuyla ancak devrimci kitlemücadelesinin sonucu olarak kazanılabilir. Bu açıdanuzlaşmaz sınıf çatışmalarının olduğu toplumlarda,egemen gücü elinden tutan sınıflar reform yapabilecekgüç ve yetkiye sahiptir.

Egemen sınıf bunu kendi amaçları doğrultusunda,devrimci mücadeleyi yumuşatmak, önünde setçekmek, zayıflatmak, devrimci sınıfın güç ve enerjisiniparalize etmek, “bilincini karartmak” (Lenin) içinreformları gündeme getirir.

Uzlaşmaz sınıf çatışmalarınadayalı kapitalist toplumda herreform, bir taraftan sınıfçatışmalarının üzerinde yükseldiğitemel bir konu olarak, diğertaraftan mücadelenin ortayaçıkardığı sonuç açısından “ikilikarakter” (Lenin) taşır.Devrimciler bunu sınıfındevrimleştirilmesinin önemli biradımı olarak görürler. Burjuva veküçük reformist yaklaşım ise,reform propagandasıyla temeltoplumsal dönüşümün adım adımgerçekleşeceğini iddia ederler.

“Biz kapitalist bir toplumdayaşıyoruz. Bir sosyal demokrasiiçin mücadele ediyoruz veumuyoruz ki uzun süredesosyalizme ulaşacağız…”Mandela’nın mücadele arkadaşıve komünist partisi temsilcisiDenis Goldbeg, Metal İsçileri Sendikası’nın (NUMSA),isçi sınıfına dayanarak hemen sosyalizme yürümetalepleri karşısında bu açıklamayı yapıyor. (3 Mart3013 Junge Welt gazetesinde yayınlanan uzunsöyleşiden...)

Burada iki yaklaşım arasında önemli bir ayrım

ortaya çıkıyor. Reform veya reform mücadelesi içindedevrim yeşerebilir mi? Ya da reformlar, devrimi boğmatehditliyle yüz yüze mi bırakır? Her somut olaydaçelişkili bir durumun ortaya çıkması kaçınılmazdır.Komünistlerin sınıfın devrimleştirilmesinde birilerleme, devrim yolunda kazanılan bir mevzi olarakdeğerlendirdikleri bu tavizler, devrimci mücadeledeyer alan bazı güçler ve reformistlerde ise, düzen içindekonumlanarak elde edilmiş kazanımlarınkorunabileceği, ilerletilebileceği vehminingüçlenmesine ve politik angajmanda gevşemeye yol

açar. Nitekim mücadelenin

devrimci-proleter birprogramatik perspektiftenyoksun olduğu durumlarda, buulusal kurtuluş hareketleri, enradikal biçimiyle devrimcidemokratizmin sınırları içindekalabilmişlerdir. Egemen kuruludüzenin yıkılmasını ve özelmülkiyet ilişkilerinin tasfiyesinimücadelesinin merkezinekoymayan bir hareketin, eldeedilen ekonomik, sosyal, politikkazanımları koruma şansı dahiolamayacaktır. Egemen sınıfınsiyasal iktidarı olan devlet,“reform” adı altında verdiğitavizleri koşullar değiştiği andageri alacaktır.

Nitekim sistemin bir parçasıhaline gelen Denis Goldbeg

söyle diyor: “NUMSA birçok sınıfı bir arada tutan birkurtuluş hareketinin yapamayacağı şeyleri istiyor.”

Marx’ın deyimiyle, bütün devrimlerin ortakkaderidir bu durum. Ve bu dersin hiçbir zamanunutulmaması gerekiyor. Belli ölçüde bir devriminzaferi için farklı sınıfların ittifakı, zorunlu bir önkoşuldur. Fakat bu ittifak uzun sürmez. Ortak düşman

üzerinde zafer sağlandığı andan itibaren farklıkamplara bölünürler ve silahlarını birbirinedoğrulturlar. Esasen bu farklı sınıf ve katmanların, yenioluşan parti ve ittifakların hızlı, tutkulu çatışmalar,devrimci organizma için muazzam itici bir güçoluşturur. Tarihsel süreç böyle dönemlerde sıçramayapar. (1848 Mart Devrimleri değerlendirmesi).

Ulusal kurtuluş, bağımsızlık hareketleri içinde yeralan burjuva ve küçük burjuva güçler genellikle kuruludüzenin sınırlarını aşmayan radikal reform talepleriyleyetinirler. Her sınıf ve toplumsal katman sürece kendiözgün çıkar ve sosyal, ekonomik, politik talepleriylekatılır. Bu açıdan ulusal olan başından itibaren sosyalboyutuyla vardır. Geçmişteki bütün ulusal kurtuluşhareketlerinde farklı sınıf ve katmanlar, köylü kitleleri,orta burjuvazinin bazı kesimleri, küçük burjuva arakatmanlar ve işçi sınıfı yer aldı. Objektif, sınıfsalkonumlarından dolayı, mücadelede yer alan her güç,kurtuluşun kazanılması yolu ve beklentileri, alternatiftoplumsal düşünceleriyle yer aldı. Bu heterojen sosyalbileşim ideolojik ve politik açıdan kurtuluşmücadelesinin sürecini belirledi. Burjuva ve küçükburjuva katmanların emperyalizm ve sömürge karşıtlığıbazı toplumsal, siyasal engellerin kaldırılmasıylasınırlıydı.

Bu bağlamda ANC, Güney Afrika’da emperyalizmebağımlı Apartheid rejiminin sosyal temelini, yanikapitalizmin tasfiyesini hedefine koymadı. Başka birçokhareket de bazı politik tavizlerle yetinerek, egemensiteme angaje oldular ve elde edilen ekonomik politikkazanımları koruyarak mücadelelerini reformlarlasınırladılar. Oysa Güney Afrika’da olduğu gibi, sosyalkurtuluş olmadan, diğer bir ifadeyle sömürü ve kölelikilişkilerinin kaynağı olan kapitalist sistem yıkılmadanApartheid sisteminden kurtulmanın olanaklıolamayacağını, son 20 yıllık ANC yönetimi deneyimi desomut olarak göstermiştir. Maden işçilerinin bu açıkfakat geç kalmış çıkışı yeniden gösteriyor ki, 21.yüzyılda tek gerçek devrimci sınıf proletaryadır vegerçek ulusal kurtuluşu da ancak bu sınıf sağlayabilir!

Lenin, reform ancak bir ileriadım (yani gerici önlemanlamında değil) gelişmedebir “üst basamak“oluşturduğu ölçüde reformolarak adlandırılabilir.Reform bu boyutuyla ancakdevrimci kitle mücadelesininsonucu olarak kazanılabilir.Bu açıdan uzlaşmaz sınıfçatışmalarının olduğutoplumlarda, egemen gücüelinden tutan sınıflar reformyapabilecek güç ve yetkiyesahiptir.

Page 28: Kızıl Bayrak 2014 18

Ukrayna’da odaklanan hegemonya çatışmalarıgenelde Rusya ile batılı emperyalistler arasındacereyan etse de, ABD ile AB emperyalistleri arasındada bir rekabet olduğu gözleniyor. Kanada veJaponya’nın gerici rejimleri, ABD emperyalizmininizinden giderken, AB şefleri bu konuda dahatemkinliler.

Duruşu net olan Rusya ise, doğu kentlerindeki kitlehareketlerini destekliyor, ancak Ukrayna sorunununulusal diyalog ve uzlaşmayla çözülmesi gerektiğini desavunuyor. AB şefleri, özellikle de Almanemperyalizmi, Ukrayna’da etkili olmak için Rusya ilerekabet ederken, ABD’ye tam teslim olmak daistemiyor. Özellikle Rusya’ya uygulanacak ekonomikyaptırımlar konusunda ABD ile AB farklı teldençalıyorlar.

Doğu kentlerinde “halk cumhuriyetleri…”

Ezici çoğunluğu Rus asıllı veya Rusça konuşan doğukentlerindeki halklar, Kiev’deki sağcı-faşist koalisyonutanımayı kesin olarak reddediyorlar. Rusya sınırına dayakın olan doğu kentlerinin çoğunda yerelparlamentolar, refarandum talep eden göstericilertarafından ele geçirildi. Bu kentlerin çoğunda Kiev’ebağlı yerel parlamentolar feshedildi ve her kentte yerel“halk cumhuriyeti” kuruldu.

Doğu kentlerinde “halk savunma birlikleri” kurangüçler, referandum düzenlenmesi talebiyle her günkitle gösterileri düzenliyorlar. Kitlesel katılımın olduğugösterilerde Kiev’deki darbe yönetimini ve yeniNazileri hedef alan şiarlar yükseltiyorlar.

Doğu kentlerine sızan faşist çeteler ise, kitleeylemlerine ve “halk savunma birlikleri”nin kurduğukontrol noktalarına saldırıyorlar. Bazı bölgelerdensilahlı çatışmaya da dönüşen saldırılarda, onlarca kişiöldürüldü. Kiev’deki darbeci yönetimin, elindeki tekişlevli araç, faşist çetelerdir. Provokasyon yaratmak vekitlelere karşı faşist şiddet uygulamak için doğukentlerine sevk edilen bu çeteler, henüz çok etkilisayılmazlar. Ancak kullandıkları provokatif yöntemler,iç çatışma riskini de arttırıyor. Nitekim faşist çetelerinyaygınlaşan saldırılarına dikkat çeken birçok gazetecive siyasi analizci, Ukrayna’da iç savaş riskinin yüksekolduğunu ifade ediyorlar.

Faşist çetelerin, Nazi SS’lerinin kuruluşyıldönümünde gösteri düzenlemeleri ve bazıbölgelerde referandum talep eden göstericileresaldırmaları, doğu kentlerindeki halkın öfkesinibüyütmektedir. Faşist Nazi işgaline karşı savaşan veağır bedel ödeyen kuşağın torunlarına meydanokuyarak, SS’lerin kuruluş yıldönümünde sokaklaraçıkarak küstahça provokasyon yaratmaya çalışan faşistçetelerin arkasında, Kiev’deki darbeci yönetim vebizzat batılı emperyalistler bulunuyor. Batılıemperyalistlerin, özellikle de ABD’nin faşist çetelerdenmedet umması, Kiev’deki kukla yönetimin aczinin degöstergesidir. Faşist çetelerin ortalığı terörize etmekamacıyla teşvik edilmeleri, doğu kentleri halklarınınöfkesini daha da arttırmaktan başka bir sonuçyaratmıyor.

ABD’den Rusya’ya yeni yaptırımlar

Ukrayna’nın karıştırılmasından birinci derecedesorumlu olan ABD emperyalizmi, bu uğursuz rolünühalen en kirli yöntemleri kullanarak sürdürüyor. Üstdüzey ABD’li yetkililerin Kiev’i yol eylemleri, iç çatışmariskinin artış sebebini de açıklıyor.

Kırım’ı Rusya’nın elinden almak için yollar arayanBarack Obama yönetimi, bir yandan kuklaları eliylefaşist çeteleri organize ediyor, öte yandan ise, Rusya’yakarşı uyguladığı yaptırımı genişletiyor. Bu çabaların ilki,gizli tutulmaya çalışılırken, ikincisi ise, doğrudan BeyazSaray şefleri tarafından ilan ediliyor.

Nitekim Barack Obama’nın Rusya’ya yönelik yeniyaptırımların geleceği yönündeki açıklamasınınüzerinden çok zaman geçmeden, dün Beyaz Saray’danyeni yaptırım açıklaması geldi.

Konuyla ilgili açıklamada, dört bankanın daaralarında bulunduğu 17 şirkete ve Putin’e yakın ikikişinin yer aldığı üst düzey yedi Rus yetkiliye yeniyaptırımlar getirildiği söylendi.

ABD’nin yeni ilan ettiği yaptırımlar Rus veUkraynalı kişi ve şirketlere getirilen yaptırımların dadördüncüsü oldu. Son açıklama ile ABD’nin yaptırımuyguladığı kişi sayısı 45’e şirket sayısı ise 19’a yükseldi.

Rusya tarafından sert açıklamalarla protesto edilsede, şu ana kadar ilan edilen yaptırımların, etkisisınırlıdır. Yeni açıklanan listede Rusya Devlet BaşkanıVladimir Putin’e yakın isimlerin de hedef alınmasıdikkat çekti. Fakat yine de bu yaptırımların Rusya’nınUkrayna politikasını değiştirmesine yol açması olasıdeğil.

AB yaptırımlara hevesli değil

ABD’nin yaptırımları ağırlaştırma yönünde attığıadımlar, AB üzerinde bir basınca dönüşüyor. ZiraRusya’ya karşı ABD ile aynı safta yer almasına rağmen,yaptırımların şirketleri de kapsayacak şekildegenişletilmesi, AB şeflerinin işine gelmiyor. Bundandolayı AB, sadece 15 kişiyi “kara liste”ye aldı. AncakAB, Rus şirketleriyle bankalarını listeye almaktan yanadeğil.

AB’nin yaptırımlar konusunda ayak sürümesirastlantı değil. ABD ve Rusya arasında ticaret hacmi2012 yılında 26 milyar dolar iken, AB ülkeleri ile Rusyaarasındaki ticaret hacmi 370 milyar dolara ulaştı.Yanısıra, AB şirketlerinin, özellikle de Alman şirketlerinRusya’da pekçok alanda yaptırımları var. Yani Rusya’yıhedef alacak yaptırımlar, bu şirketlere de zararverecektir. Bundan dolayı AB şefleri, yaptırımlarıkişilerle sınırlı tutmaya çalışıyor.

AB’nin bu tutumu, ABD yaptırımlarının etkisinidaha da sınırlıyor. Ayrıca Ukrayna’yı birlikte karıştıranABD-AB ikilisinin, yaptırımlar konusundaortaklaşmaları zor. Bu da Obama yönetimininçırpınışlarının devam edeceği anlamına geliyor.

Rusya tarafsız Ukrayna istiyor

ABD ve işbirlikçilerinin Rus yetkililere veyaşirketlere yaptırım uygulama kararı almaları, Rusya’nınsert tepkisiyle karşılanıyor. Batılı emperyalistlerin çiftestandarda dayalı, ikiyüzlü politikaları teşhir ediliyor,faşist çetelere destek vermeleri kınanıyor.Yaptırımların tek taraflı kalmayacağını, Rusya’nın dakendi önlemlerini alacağını ve bunun batılı şirketleri dezarara uğratacağı konusunda uyarılar yapan Rusyetkililer, tek çözüm yolunun, Ukraynalıların ulusal birdiyaloga girmeleri ve tüm tarafların hassasiyetlerinigözeten bir uzlaşmaya varmaları olduğu vurgulanıyor.

Doğu kentlerindeki kitle hareketlerini destekleyenRusya, Kiev’deki yeni Nazilerin yönetimdentemizlenmeleri gerektiğinin altını çiziyor. Varılacakuzlaşmada doğu kentlerindeki halkın ve azınlıklarıntaleplerinin de dikkate alınması gerektiğini savunuyor.

Kendi çizgisinde gerçekçi bir politika izleyen Rusya,batılı emperyalistlerle anlaşarak, Ukrayna’da orta yolubulmaya çalışıyor. Ukrayna’nın NATO üssü olmasınıkabul etmeyen Rusya, bu ülkenin kaosasürüklenmesini ve iç savaşla parçalanmasınıengellemek için bu ara çözümün şart olduğunusavunuyor.

Hegemonya çatışmasının arenası haline gelenUkrayna, ekonomik iflasın da eşiğinde bulunuyor.Enflasyon yükseliyor, hayat pahalılaşıyor, işsizlikartıyor, işçi ve emekçilerin gelir düzeyi düşüyor.Ülkenin toplumsal servetini gasp ederek dolarmilyarderi olan oligarklar, şimdi de batılıemperyalistlerin Ukrayna’ya musallat olmalarınaaracılık ediyorlar.

Batılı emperyalistler Rusya’yı kuşatma derdinde,soyguncu oligarklar ise, emperyalist efendilerinindesteği ile iktidarı ele geçirme derdindeler. Kendiçıkarlarını korumaya odaklanan Rusya ise, batılıemperyalistlerin planını bozmaya çalışıyor.

Bu iktidar ve hegemonya savaşında taraf olmayanişçi ve emekçiler ise, çatışmanın bedelini ödüyorlar. Butrajik duruma son vermek, ancak işçi sınıfı ileemekçilerin devrimci siyasal önderliğe kavuşmasıylamümkün olacaktır. Aksi durumda egemenlerarasındaki çatışmanın kaybedenleri ve kurbanlarıolmaktan kurtulamayacaklar.

Ukrayna krizi farklı cephelerde sürüyor

Page 29: Kızıl Bayrak 2014 18

Kızıl Ordu’nun faşizmi ezerek kazandığı zaferin69’uncu yıldönümü önümüzdeki günlerde kutlanacak.20. yüzyılın en görkemli zaferlerinden birini insanlığaarmağan eden Sovyet Kızıl Ordu’su, 19 Nisan-2 Mayıs1945 tarihleri arasında cereyan eden “BerlinMuharebesi”nde Nazi ordularına nihai darbeyiindirmiş; Berlin’in bazı bölgelerinde çatışmalar devametse de Nazi orduları 9 Mayıs’ta Kızıl Ordu’ya teslimolmuştu.

Orak-çekiçli kızıl bayrağı Brandenburg’un tepesinedikerek zaferini dünyaya ilan eden Kızıl Ordu, böyleceİkinci Emperyalist Paylaşım Savaşı’na noktayı dakoymuştu. Kızıl Ordu’nun zaferinden yaklaşık bir aysonra Japonya’nın Hiroşima ve Nagazaki kentlerineatom bombası atarak yüz binlerce insanı katleden ABDemperyalizmi, insanlığa karşı bu ağır suçu, savaşdevam ettiği için değil, kapitalist/emperyalizmin yenijandarması olduğunu dünyaya ilan etmek için işledi.

Atom bombasının Japon halkı üzerinde denenmesi,biten Nazizm barbarlığının yerini Amerikanemperyalizmi barbarlığının alacağını dünyaya gösterdi.Bir ay arayla geçekleşen bu iki olay, kapitalizm varoldukça barbarlığın ortadan kalkmasının olanaksızolduğunu gözler önüne sermişti.

Nazizm, kapitalist/emperyalizmin eseridir!

Alman burjuvazisi, 1929’da baş gösterenkapitalizmin derin krizinin bir devrime yol açmasınıönlemek için faşist rejimi tercih etti. İtalya, Portekiz veiç savaştan sonra İspanya da aynı yolu izledi. Diğer BatıAvrupa ülkelerinde faşist yönetim başa geçmemişse,bu, ya toplumsal muhalefetin direnişinikıramadığından ya da koşullar bunu zorunlukılmadığındandır. Yani faşist rejim, tüm Avrupaburjuvazisinin gönlünden geçen yönetim biçimiydi. Butarihsel olgu, faşizmin kapitalizmin özbeöz çocuğuolduğunu o dönemden kanıtlamıştı.

Başında Hitler’in bulunduğu emperyalist Almanrejiminin Sovyetler Birliği’ne saldırması hem Avrupa’dahem Atlantik’in ötesindeki ABD ve Kanada’da sevinçlekarşılandı. Zira dünyada işçi sınıfı ve emekçileriniktidarda olduğu tek ülke olan Sovyetler Birliği’ninyıkılması, kapitalist/emperyalist güçlerin arzusuydu.

1944 yılının yaz aylarına kadar Naziler’e karşı ikincicephe açmaktan kaçınan ABD-İngiltere ikilisi, faşistAlman ordularının Moskova’yı işgal edip, Sovyetyönetiminin yıkılmasını dört gözle beklediler. Ancak bubeklenti kursaklarında kaldı. Zira Ruslar, Kazaklar,Ukraynalılar, Özbekler, Türkmenler, Beyaz Ruslar veKafkas halkları, Kızıl Ordu saflarında kenetlenerekdestansı bir savaş yürütüyorlardı. Naziler’in işgal ettiğibölgelerde ise, yaygın bir gerilla hareketi örgütleyenSovyet halkları, işgalcilerin ikmal yollarına etkilidarbeler indirebiliyorlardı.

Nazileri Sovyet yönetimine, Hitler’i Stalin’e tercihedeceklerini gizlemeyen ABD-İngiltere ikilisi, ancakKızıl Ordu’nun tüm Sovyet topraklarını kurtarıp,Berlin’e doğru ilerleyişe geçince, Normandiya

çıkarmasını başlattılar. Burada amaç faşizme karşısavaşmak değil, Avrupa’da direnen komünistlerin KızılOrdu’nun da desteğiyle Avrupa’nın önemli birbölümünde yönetimi ele geçirmesini önlemekti.Nitekim ikinci cephenin açılmasının üzerinden bir yılgeçmeden Kızıl Ordu doğrudan Berlin’e girdiğinde,ABD ordusu da Batı Berlin’e girmişti.

ABD ile İngiltere emperyalistlerinin Hitler veNaziler’i “kendilerinden” görmeleri hem doğal hemisabetlidir. Zira onların tümü aynı dünyaya, kapitalistbarbarlık dünyasına aittiler. Oysa Sovyetler Birliği ozaman karşıt dünyayı, büyük sosyalist Ekim Devrimi’ylekurulan ilk sosyalist işçi-emekçi iktidarını temsilediyordu.

Tarihi çarpıtma girişimlerikapitalizmi aklayamaz!

Faşizme karşı kazanılan zaferde Kızıl Ordu vekomünistlerin rolünü yok saymaya çalışan batılıemperyalistlerin tarihi çarpıtma girişimleri sürüyor. Bugirişimlerin en iğrenç olanı, bir süre önce AvrupaParlamentosu’nun faşistlerle komünistleri aynı kefeyekoyan bir öneriyi kabul etmesidir.

Nazi artıklarının torunları tarafından alınan bukarar, ne Kızıl Ordu’nun ne komünistlerin şanlıdirenişini gölgeleyebilir. Bu, ancak sözkonusu kararıalma ihtiyacı duyan Avrupa burjuvazisinintemsilcilerinin, alınlarına sürülen faşizm lekesindenkurtulma çırpınışı sayılabilir. Oysa hiçbir bir girişimonları bu lekeden kurtaramaz. Çünkü onlar, faşizmeanalık eden kokuşmuş bir dünyanın, kapitalistbarbarlık dünyasının temsilcileri olma talihsizliğineuğramışlar bir kere. Dolayısıyla kapitalistemperyalizmin temsilcileri, sistemleri tarihinçöplüğüne atılana kadar bu kara lekeyi alınlarındataşıyacaklardır.

Faşizmin üstesinden Sovyet halkları,Kızıl Ordu ve komünistler geldi!

Alman emperyalizminin başını çektiği faşist güçler,hem doğu hem batı Avrupa’yı işgal etmiş, kanalın

ötesindeki İngiltere ile savaşıyordu. Bu geniş alandasavaşan Hitler orduları aynı zamanda Moskovakapılarına da dayanmıştı.

Hitler, Avrupa’daki tüm cephelerde 69 tümenkullanırken, Sovyetler Birliği’ne karşı 279 tümeniseferber etmişti. Bu tablo, Nazilerin faşist ordularıylaesas olarak kimlerin savaştığını ortaya koyuyor.

Sovyetler Birliği’nde amansız bir savaş sürerkenbatı ve doğu Avrupa devletleri, kayda değer tek birdireniş göstermeden Hitler’in kuklaları olmayı kabulettiler. Sovyetler Birliği dışında faşizme karşı direnentek güç komünistlerdi.

Sovyet halkları ise sadece Kızıl Ordu ile değil,topyekûn bir direniş içindeydi. Stalingrad Direnişi, KızılOrdu ile bütünleşen Sovyet halklarının tutumunaörnektir. Bir milyon Sovyet insanının hayatınıkaybettiği bu muazzam direnişte, kentteki 46 binbinadan 41 bini yerle bir oldu.

Almanya 330 bin kişilik vahşi bir orduyla saldırmıştıStalingrad’a. Halk ve Kızıl Ordu ise her sokakta ev ev,oda oda bir direniş örgütleyerek Nazi orduları içinsonun başlangıcı olan darbeyi indirdi. 900 günboyunca kuşatma altında kalan Leningrad ise, sonderece kıt olanaklara rağmen sonuna kadar direnerek,Nazi ordularının şehre girişini önlemişti.

Avrupa’da direnen tek güç olan komünistler ise,kıta halklarının onurlarını kurtardılar. Sadece Fransa’da80 bin şehit veren komünistler, Nazi orduları veişbirlikçilerinin Avrupa’da rahat gezmelerini önleyerek,egemen sınıfları ve onların devletleri teslim olsa da,halkların teslim olmayacağını kanıtladılar.

Halkları faşizm belasından kurtaran Kızıl Ordu vekomünistler, en güçlü, en donanımlı, en vahşiemperyalist gücün bile ezilebileceğini Berlin’e kızılbayrağı dikerek kanıtladılar. Buna rağmen insanlık neNazizm’den ne faşizmden nihai olarak kurtulabildi. Zirafaşizmin anası kapitalizmin egemenliği halen sürüyor.

Irkçılık ve faşizmin her türünden arınmış bir dünya,ancak kapitalizmden arınmış bir dünyada mümkündür.Bu dünyayı kurmak için esas olan ise Nazizmi ezen KızılOrdu ve komünistlerin kararlılığı ile direnmektir. Ancakbu mücadeleyi faşizm karşıtlığı ile sınıflama hatasınadüşmeden, yok edilmesi gereken esas belanınkapitalizm olduğunu bir an bile unutmadan…

Nazizmi ezen Kızıl Ordu ve direnen komünistlerdir!

Page 30: Kızıl Bayrak 2014 18

Greif işçilerinin direnişi, işçi sınıfının karşı karşıyaolduğu çok yönlü ablukayı yeniden ortaya çıkardı. Greifişçileri Greif kapitalistlerini karşılarına alırken,örgütlenmeyi seçtikleri DİSK Tekstil’i de karşılarındabuldular.

DİSK Tekstil’in adını anan işçilerin aklına gelen“ihanet” olmaktadır. Özellikle Çukurova Bölgesi DİSKTekstil için önemli bir aynadır. Bölge tekstil işkolununyoğunluğuyla bilinmektedir. Tekstil işçilerininörgütlendiği sendika ise DİSK Tekstil olmuştur. Kezasendikanın en çok üye potansiyelinin olduğu bölgeÇukurova’dır. Elbette bir zamanlar… Şimdilerde Greifişçilerine ihanetlerini, 1500 işçi üzerinden yaptıkları“sorumluluk” çarpıtmasıyla aklamaya çalışanların,bölgedeki sorumsuzluklarını anlatmak için sayfalaryetmez.

İhanetin yeşerdiği topraklar: Çukurova!

Antep Çemen Tekstil işçileri bölgede yakınzamanda yaşanan bir ihanet belgesidir. Ancak busadece Çemen işçileriyle sınırlı değildir. Çukurova’dayaşamını tekstil işkolunda çalışarak sürdürmeye çalışaneski tekstil işçileri bilir ki Çukobirlik ve MENSA, DİSKTekstil ile birlikte anılmaktadır. Ancak bu hatıralar“lanet olsun” beddualarıyla son bulmaktadır. Lanetokunan ise DİSK Tekstil’in başına çöreklenen“ağa”lardır. Rıdvan Budak ve Muzaffer Subaşı,Çukurova’da eski tekstil işçileri tarafından hak ettiklerigibi anılmaktadırlar.

Binlerce Bossa işçisinin değerisadece aidatları

Elbette Adana ve tekstil denilince akla Bossagelmektedir. 20 yıl boyunca binlerce Bossa işçisindenkestikleri aidatlarla sefa sürenlerin BOSSA işçileri içinyaptığı taşeronlaştırma, düşük ücretler, güvencesizçalışma olmuştur. BOSSA fabrikalarında güvencesizçalışma o kadar yaygındır ki her ay beşer-onar işçiçıkarma olağan hale gelmiştir. İmzalanan TİS’lerdeişçinin değil, sermayenin çıkarı belirleyici olmuştur. Birzamanlar Sabancılar için sendikacılık yapanlar, BOSSAel değiştirince zor durumda kalmışlardır. Yeni BOSSAkapitalisti işçiyi daha kolay sömürmek için kendinebaşka bir “oyuncak” yaratmıştır.

2012 yılında BOSSA’daki saltanatını kaybeden DİSKTekstil için bu beklenen bir son olmuştur. Bir zamanlaruyum içinde ihanet sözleşmelerine birlikte imzaattıkları çıkar ortakları, DİSK Tekstil’in eski Adana şubeyöneticileri, Budaklar’ın BOSSA saltanatına sonvererek kendi saltanatlarını kurmuşlardır. Sermayeninyeni oyuncağının adı Öz İplik-İş’tir. Ancak esasındaBOSSA işçileri için sadece sendikanın adı değişmiştir.Çizgisi aynı kaldığı gibi sendikacıları da değişmemiştir.

2000’li yılların başından beri BOSSA’ya zaten Özİplik-İş getirilmek istenmiştir. Ancak şartlar

olgunlaşmadığından BOSSA’nın yeni kapitalistitarafından bu hayata geçirilememiştir. 2012’dekoşullar uygun hale gelince düğmeye basılmıştır. DİSKTekstil patronu Rıdvan Budak’ın yöntemi ise sorununçözümünü eski efendisinden beklemek olmuştur.Sabancıları BOSSA’yı geri almaya çağıran Budak,böylece bir sendikacının düşeceği rezil durumu dagöstermiştir. Budak’a göre “BOSSA işçileriningeleceğinin kararmaması” Sabancılar’a bağlıdır.Vaktiyle BOSSA işçisinin hiçbir sorunuylailgilenmeyenlerin, BOSSA işçilerinin geleceğiyle ilgileride bu kadardır.

Aynı dönemde Budak’ın şu sözleri kendisinifazlasıyla anlatmaktadır: “Sendikacı satın alaraksanayicilik yapmak etik değildir. Daha açık ifade ileahlaksızlıktır. Bu yaşanan olaylardan en büyük zararıise ne yazık ki BOSSA çalışanları görecektir. İşvereninhedefi, kısa vadede üyelerimizi istedikleri gibiyönlendirebilecekleri taşeron sendikaya götürmektir.”

Şube yönetim, denetim, disiplin kurulu vetemsilcilerin DİSK Tekstil’den istifa ederek Öz İplik-İş’egeçmelerinin ardından, DİSK Tekstil kendilerinin deparçası oldukları bataklığı itiraf etmek zorunda kaldı.BOSSA’da 1700 işçinin aidatından mahrum kalan DİSKTekstil adına Genel Sekreter Muzaffer Subaşı, konu ileilgili sendika binasında 2012’nin 28 Şubat’ında yaptığıaçıklamada eski yönetimi “bir avuç çıkar çetesi” olaraksuçlamıştı. Muzaffer Subaşı’ya göre bu çetenin başındaRecep Türkyılmaz (eski DİSK Tekstil Genel Sekreteri),Sedat Çetin (Adana Şube Sekreteri) ve MuzafferÖzbulut (BOSSA Şube Başkanı) ile bir grup arkadaşlarıvardı. O gün Subaşı, istifa dilekçelerinin işçilere zorla

imzalatıldığını söyleyerek, bu yolla dün “DİSK bizimnamusumuzdur” diyenlerin şimdi bir ihanet içindeolduğunu söylemişti. Bugün bir kez daha Greifvesilesiyle anlaşılmıştır ki aslında hepsi ihanetiçindedirler.

Yine dağıtılan basın metninde ve DİSK/TekstilHaber özel sayısında, “çıkar çetesi” olarak adlandırılaneski DİSK Tekstil BOSSA yöneticilerinin icraatlarına dairbelgeler de paylaşılmıştı. “Taşeron patronu sendikacı”olarak suçlanan eski yönetimin girmiş olduğu çarpıkçıkar ilişkileri teşhir edilmişti. Bugün değişen neyinolduğunu görmek için DİSK Tekstil’e bakılacak olursaher şeyin aynı yerde durduğu görülecektir.

Ne kirli ilişkiler değişmiştir ne de sendikacılıkanlayışı. DİSK Tekstil’e hakim olan anlayış öyle birbataklıktır ki bir taraftan ihanet, diğer taraftan hertürlü dalavere ve kirli işler üretmektedir. Bu çizgiarkasında, örgütlenmek için DİSK Tekstil’e üye olarakişten çıkarılmayı göze alan, adına güvenerek onunlayola çıkan, her TİS ile aldatılan, taşeronlara mahkumedilen on binlerce tekstil işçisinin ahını bırakmıştır.DİSK Tekstil’de sendikacılık, her defasında iştençıkarılan arkadaşlarını işçilere sessizce izlettirip, sıranınkendilerine gelmesini beklettirmektir. İnisiyatifleri,sendikanın gücü onlar için, BOSSA’da yaptıkları gibiçıkarılacak işçilerin gizlice listesini tutmaktır.

Şanlı işgal eylemi karşısında kendi sorumluluklarınıyerine getirmeyip, direnişçileri suçluyanlar BOSSAişçilerini DİSK’ten koparanın da kendi yarattıkları vebeslendikleri bataklık olduğunu fazlasıylabilmektedirler.

DİSK/Tekstil’inAdana Bossa işçisine ihaneti

Page 31: Kızıl Bayrak 2014 18

Tayyip Erdoğan Ermeni soykırımının 99. yıldönümüvesilesiyle yaptığı açıklamada Ermeni halkına yönelikolarak bir mesaj yayınladı. Yayınladığı mesajda;“Yirminci yüzyılın başındaki koşullarda hayatlarınıkaybeden Ermeniler’in huzur içinde yatmalarını diliyor,torunlarına taziyelerimizi iletiyoruz” dedi. Buaçıklamanın ikiyüzlüce bir yaklaşımın, samimiyettenyoksunluğun göstergesi olduğunu kanıtlamak için özelbir inceleme ve araştırma yapmak gerekmiyor. ZiraErdoğan Ermeniler’e yönelik taziye açıklamasını yaptığıgün Ermenistan’la ilişkilerin normalleşmesi taleplerinetepki göstermiş ve “Karabağ sorunu çözülmedennormalleşme olmaz” demişti.

AKP iktidarı ve şefi 2009 yılında da Ermenistan’lanormalleşmeye ilişkin açıklamalarda bulunmuştu. TıpkıAKP şefinin son açıklaması gibi, 2009 yılında da yapılanaçıklama da sermaye basınında geniş yer bulmuş,sorunun çözümünde önemli bir adım olaraksunulmuştu. Çok geçmeden yapılan açıklamanınsamimiyetsizliğini gösteren AKP şefinin açıklamasıgündeme bomba gibi düşmüştü. 13 Mayıs 2009’daBakü’de yaptığı açıklamayla Ermenistan’la ilişkilerinnormalleşmesi için Karabağ kriterini öne süren AKPşefi ‘normalleşme’ diye bir derdi olmadığınıgöstermişti.

AKP şefinin açıklamaları ve gerçekler!

Erdoğan’ın taziye mesajının ardında yatannedenlerinden biri Ermeni soykırımının 100yıldönümünde dünya çapında ortaya çıkacakduyarlılığın ve katliamcı devleti algısınınzayıflatılmasıdır. İkincisi ise AKP iktidarının uluslararasıdüzeyde giderek daha fazla öne çıkan yasakçı ve faşisttutumundan kaynaklı ortaya çıkan ağır tablonun birparça hafifletilmesidir. Zira son internet yasaklarıylaAKP iktidarı önemli oranda tepkilere maruz kalmıştır.

Ermeni halkının uğradığı katliamın üzerinden tam99 yıl geçti. 1915 sürecinde Ermeniler’in önemli birkısmı yok edildiler. Ya da yurtlarını zorla terk etmekzorunda kaldılar. On yıllar boyunca sermaye devleti vebugün üzüntülerini dile getiren Erdoğan vb. sermayesiyasetçileri Ermeni düşmanı söyleme dört ellesarıldılar. İşçi ve emekçileri Ermeni düşmanıpolitikalarla kesintisiz olarak zehirlediler.

Sadece Erdoğan değil 1915’te yaşanan Ermenikatliamını burjuva siyasetçilerin tümü biliyor. Türkburjuvazisi ve siyasetçilerinin inkara ve yalana dayalıyaklaşımları katliam gerçeğini kapatmaya yetmiyor.Buna rağmen soykırıma dönüşen ve 1 milyonErmeni’nin yaşamına mal olan tehcir gerçeğini özenlesakladılar. Hala da saklıyorlar. Bu kadar açık olan birkatliamı kabaca bir yaklaşımla inkar etmek artık hızlainandırıcılığını yitiren bir tutum olarak algılanıyor. ZiraAnadolu’yu Türkleştirerek halklar mozaiği olancoğrafyayı tek kimlikli hale getirme politikası, tekçianlayışa dayalı imha ve inkar politikalarının ipliği hergün daha fazla pazara çıkıyor.

Mülkiyet ve çıkar uğruna gerçekleştirilen oncazalimliğin ardından Erdoğan vb. burjuva siyasetçilerin

Ermeni katliamı gerçeğini tüm açıklığı ile itiraf etmeleriham hayaldir. Zira burjuva siyasetçiler gerçeğin diliylekonuşmaya başladıkları anda işçi ve emekçilerinzihinlerine kazıdıkları “Türk asla katliam yapmaz, bizimtarihimizde utanılacak bir şey yoktur” türündenyalanlarla avutulmuş emekçilerin aydınlanmasınıönlemek için vardırlar. Milliyetçiliğin prangalarınıkalınlaştırmak için vardırlar. Ermeni sorunuçerçevesinde söylenen yalanları emekçilerinanlamaması, gerçeklerin karartılması için mesaiyaparlar.

Erdoğan ve burjuva siyasetçilerin Ermeni katliamıgerçeğini tüm açıklığıyla ortaya koymamalarınınönemli ekonomik nedenleri de vardır. Zira Ermenisoykırımının kabul edilmesi durumunda,topraklarından sürgün edilmiş Ermeniler’intorunlarının gasp edilen arazileri için tazminat talepedeceklerini en iyi devletliler bilirler. Açgözlü Türkburjuvazisinin gasp edilen topraklar için tazminatvermesini düşünmek ölüden gözyaşı beklemekle eşdeğerdir.

Ermeni, Kürt vb. sorunları konusunda burjuvasiyasetçilerin yaşanan pratikleri ortadadır. Burjuvasiyasetçiler katliamı inkar anlayışıyla hareket etmiş, bututumlarını kararlılıkla sürdürmüşlerdir. TayyipErdoğan türünden düzen siyasetçileri ise inceltilmişinkar politikasına omuz vermişlerdir. Devletliler Ermenisorununun tam anlaşılmaması için kaba sansürcüpolitik yaklaşıma omuz vermişlerdir. Bu atmosfer,yasakçı abluka, aydınları bile Ermeni katliamına ilişkininceleme ve araştırma yapmaktan alıkoymuştur.Aydınlar Ermeni sorununa ilişkin olarak görüşleriniyayınlamaktan bile korkmuşlardır.

Yakın geçmişe kadar akademisyenler ve aydınlarErmeni sorununa, katliamına ilişkin görüşleriniyayınlamaktan özenle kaçınırlardı. Görüşleriniyayınlamaya bile cesaret edemezlerdi. OsmanlıErmenileri’nin akıbeti hakkında sempozyum ya datartışma düzenlemeye kalkışan, ya da bu halkın başınagelenlerden ötürü üzüntülerini dile getirmek isteyenaydınlar bakanlar tarafından azarlanmış, şoven basınıntacizine hedef olmuş ve kovuşturmalarla tehditedilmişlerdi. Bu baskılara maruz kalanlardan biri deHrant Dink’ti. En sonunda Hrant Dink vahşicekatledildi. Tüm bunları yapan sermaye düzeni vedüzenin öznesi siyasetçilerin bu kanlı geçmişleyüzleşmeleri mümkün değildir.

İşçilerin birliği halkların kardeşliği için…

Tayyip Erdoğan’ın Ermeniler’e yönelik taziyesöylemleri sahte bir manevradan ibarettir. Düzensiyasetçilerinin katliamlarla ilgili olarak döktüklerigözyaşları timsah gözyaşlarıdır. Sermaye devleti vehizmetkarları hala Osmanlı’dan devraldıkları Ermenikatliamı mirasına sıkı sıkı sahip çıkmaktadırlar. Haklarıve gelecekleri için ayağa kalkan Kürt halkı dakatliamlardan payını aldı ve hala da almaktadır. HrantDink bu yalın gerçeğin en güncel örneğidir. ErmeniHrant Dink’i katledenler, Kürt halkının tepesine bombayağdıranlardır. Devrimciler sokakta, cezaevlerindekatledenlerdir. Yaklaşık 90 yıldır Ermeni halkınınhafızasından silinmeyen soykırım gerçeği, TayyipErdoğan’ın açıklamalarıyla da silinmeyecektir.

Anadolu’da yaşanan tüm katliamların ve özelde deErmeniler’e yönelik katliamların hesabını sormakdüzenin ve düzen siyasetçilerinin yapacağı bir işdeğildir. Halklara yönelik suçların hesabını soracakbiricik güç halkların kardeşliği mücadelesinin öznesiçeşitli milliyetlerden işçi ve emekçilerdir. Katliamlarınhesabını sormak için yapılması gereken halklarınmücadele birliğini sağlamak, tüm katliamların kaynağıolan emperyalist-kapitalist sisteme karşı devrimcipolitik mücadelenin öznesi olmaktır.

Baskı ve imha politikalarının hedefinde olan halklarkatliamlara, asimilasyona karşı mücadele bayrağınıyükselttikçe yeni katliamların önüne geçilir, yaşanmışkatliamların hesabı sermaye iktidarından sorulur. Onyıllardır, baskı, imha, ve asimilasyon saldırılarınadirenen Kürt halkı, katledilen ve soykırıma maruzbırakılan Ermeni halkı ve dilleri, kültürleri yok sayılantüm halkların mücadelesi, halkların kardeşleşmesininkalıcılaşmasının adı olan devrim ve sosyalizmmücadelesine omuz vermesi hesap sormanın biricikyoludur. Halkların kardeşliğinin kalıcılaştırılması vegönüllü birliğin, eşitliğin egemen olduğu bir ülke vedünyanın kazanılması sosyalizmin kazanılmasıyladoğrudan bağlantılıdır.

Ermenilere yönelik taziye açıklamasıve gerçekler!

H. Yağmur

Kızıl BayrakHaftalık Sosyalist Siyasal Gazete

Yönetim Adresi:Eksen Yayıncılık Millet Cd. Selçuk

Sultan Cami Sk. No 2 / 9 Fatih / İstanbulTlf. No: (0212) 621 74 52 - 0536 285 73 25

e-mail: [email protected]: @kizilbayraknet

http://www.kizilbayrak.net

Baskı: ESMAT MatbaacılıkM. Nezih Özmen Mah. Yüksel Sk. No: 19

Güngören / İstanbul

Sayı: 2014/18 * 2 Mayıs 2014Fiyatı: 1 TL

Sahibi ve Y. İşl. Md.: Tayfun AltıntaşEKSEN Basım Yayın Ltd. Şti.

Yayın türü: Süreli Yaygın

Page 32: Kızıl Bayrak 2014 18