kisa aciklamali riyazus-salihin-1

490
RİYÂZU’S-SÂLİHÎN 1. CİLT ÖN SÖZ Rahman ve Rahim Allah’ın Adıyla! Allah’a sonsuz hamd ü senalar, Âlemlere rahmet olarak gönderilen Son Elçi Hz. Mu- hammed’e salât u selam, Hz. Peygamber’in tertemiz Ehl-i Beyti’ne, güzide As- habı’na ve kıyamete kadar onların izini takip eden bah- tiyar müminlere selam olsun! Bu kitabı hazırlarken, aşağıdaki kaidelere riayet et- meye çalıştık: Hadis metinlerini, sözün akıcılığını bozmamak için ara açıklamalarla şerh etmeye, Hadis-i şerifleri özlü, akıcı, güncel ve anlaşılır bir üs- lupla günümüz Türkçesine aktarmaya, Hadis metni ile şerhi, herhangi bir karışıklığa mey- dan vermeyecek biçimde kesin hatlarla birbirinden ayırmaya, Hadis-i şerifleri, herhangi bir mezhep, fırka veya ideolojiyi desteklemek yahut reddetmek endişesiyle ön yargılı olarak yorumlamamaya; en doğru, en isabetli görüş hangisi ise onu bulup ortaya koymaya gayret et- tik.

Upload: mahmut-kisa

Post on 09-Mar-2016

530 views

Category:

Documents


39 download

DESCRIPTION

KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

TRANSCRIPT

Page 1: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

RİYÂZU’S-SÂLİHÎN

1. CİLT

ÖN SÖZ

Rahman ve Rahim Allah’ın Adıyla! Allah’a sonsuz hamd ü senalar, Âlemlere rahmet olarak gönderilen Son Elçi Hz. Mu-

hammed’e salât u selam, Hz. Peygamber’in tertemiz Ehl-i Beyti’ne, güzide As-

habı’na ve kıyamete kadar onların izini takip eden bah-tiyar müminlere selam olsun!

Bu kitabı hazırlarken, aşağıdaki kaidelere riayet et-meye çalıştık:

• Hadis metinlerini, sözün akıcılığını bozmamak için ara açıklamalarla şerh etmeye,

• Hadis-i şerifleri özlü, akıcı, güncel ve anlaşılır bir üs-lupla günümüz Türkçesine aktarmaya,

• Hadis metni ile şerhi, herhangi bir karışıklığa mey-dan vermeyecek biçimde kesin hatlarla birbirinden ayırmaya,

• Hadis-i şerifleri, herhangi bir mezhep, fırka veya ideolojiyi desteklemek yahut reddetmek endişesiyle ön yargılı olarak yorumlamamaya; en doğru, en isabetli görüş hangisi ise onu bulup ortaya koymaya gayret et-tik.

Page 2: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

2 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

Sayfa altı dipnotlar genellikle okuyucunun sıkılmasına ve metnin akışından, bütünlüğünden kopmasına sebep olduğundan, dipnot kullanmadık. Gerekli notları, hadis metinlerinin aralarına yerleştirdik. Metnin bir parçası olmadıklarını göstermek amacıyla da, bu notlar için hadis metninden farklı bir yazı karakteri kullandık. Yüzlerce parantez ile görüntüyü bozmamak için, paran-tez kullanmamaya gayret gösterdik. Bunun yerine, ana metin olan hadis mealini koyu harflerle, yorum ve açıklamaları ise açık renkli harflerle yazdık.

ÖNEMLİ NOT: Hadislerin aralarına eklenmiş kelime ve cümleler hadisin parçası olmayıp, tarafımızdan ya-pılmış veya iktibas edilmiş yorum ve açıklamalardan ibarettir. Hadis metni ile o metne eklenen açıklamanın birbirine karıştırılmaması için, bu hususun iyi bilinme-si gerekir.

Gayret bizden, başarı Allah’tandır. Mahmut KISA

Page 3: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1. KİTAP: ARİFLERİN YOLU 1. BAB: İHLÂS ve NİYET

GİZLİ-AÇIK BÜTÜN SÖZ ve DAVRANIŞLARDA İYİ NİYET ve İHLÂS

Konu ile İlgili Ayetler 1. Sizden önce kitap verilen Yahudiler ve Hıristiyanlar,

hak dinde ayrılığa düşüp parçalandılar. Oysa onlara, tam bir samimiyetle Allah’a yönelerek yalnızca O’na kulluk etmeleri, namazı dosdoğru kılmaları ve zekâtı vermeleri emredilmişti. İşte budur, insanı dünyada ve ahirette kurtuluşa ileten mükemmel hayat nizamı, dosdoğru din. (Beyyine, 98/5)

2. O kestiğiniz kurbanların ne etleri, ne de kanları

Allah’a ulaşır. Fakat asıl O’na ulaşan, sizin samimiye-tiniz ve iyi bir kul olabilmek için göstermiş olduğunuz gayretleriniz yani takvanızdır. (Hacc, 22/37)

3. De ki: Kalplerinizdeki düşünce ve niyetleri gizle-

seniz de, açığa vursanız da, Allah onları bilir. Bunun da ötesinde, O, göklerde ve yerde ne varsa hepsini bilmektedir. Gerçek şu ki, Allah’ın her şeye gücü ye-ter. (Âl-i İmrân, 3/29)

Konu ile İlgili Hadisler 1. Müminlerin emîri ve devlet başkanı Ömer bin el-

Hattâb radıyallahu anh’dan şöyle dediği rivayet edil-

Page 4: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

4 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

miştir: Ben Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle bu-

yururken işittim: “Ameller, ancak niyetlere göredir. Yapılan bütün iş-

ler, kişinin niyet ve amacına göre değer kazanır. Ve herkese, ancak niyetinin karşılığı vardır. İnsan bir işi hangi niyetle yapmışsa, ona göre ceza veya mükâfat alacaktır. Yaptığı bir iyilik ne kadar değerli görünse de, onu Allah için yapmamışsa sevabını alamaz. Bu ölçü, Mekke’den Medine’ye yapılan hicret için de geçerlidir. Buna göre, kimin hicreti Allah’a ve Elçisi’ne olan sevgi ve itaatinden kaynaklanıyor ise, onun hicreti gerçekten Allah’a ve Elçisi’ne yapılmış bir hicrettir ve bu amaçla hicret eden kişi, mükâfatını mutlaka alacak-tır. Fakat kim Allah için hicret ediyor göründüğü hâlde, aslında elde edeceği bir dünyalığa veya evleneceği bir kadına kavuşmak amacıyla yola çıkmışsa, onun hicreti de gerçekte Allah’a ve Elçisi’ne değil, o hicret ettiği şeyedir. Uğrunda yola çıktığı dünya menfaatleri-ni elde etse de, hicret sevabını alamayacaktır. Öyleyse, bütün iyilik ve ibadetlerinizi yalnızca Allah’ın hoşnutlu-ğunu kazanmak için yapmalısınız.”

2. Peygamber Efendimiz’in hanımı olması hasebiyle

müminlerin annesi konumunda bulunan ve yeğeni Ab-dullah bin Zübeyr’e nispet edilerek Ümmü Abdullah künyesiyle tanınan Hz. Âişe radıyallahu anhâ diyor ki:

Allah’ın Elçisi sallallahu aleyhi ve sellem, ahir zamanda

Page 5: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 5

meydana gelecek birtakım olaylardan söz ederken: — Rabb’imin bana bildirdiğine göre, gelecek çağlarda

büyük bir ordu Kâbe’ye saldırmak üzere yola çıka-cak. Fakat bir vadiden geçerlerken, baştan sona bü-tün ordu yerin dibine batırılacak ve hepsi oracıkta helak olacaktır, buyurdu. Bunun üzerine, ben: — Ey Allah’ın Elçisi, nasıl olur da hepsi birden yere

batırılır? Oysa onların içinde sırf ticaret maksadıyla yo-la çıkanlar olduğu gibi, onlardan olmayan ama mecbu-ren aynı kervanda yer alan masum kimseler de vardır, diye sordum. Buna karşılık Allah’ın Elçisi sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: — Hepsi birden yere batırılacak, sonra da kıya-

met günü niyetlerine göre diriltilip hesaba çekilecek-lerdir. Evet, Ka‘be’yi yıkmaya gelenler arasında, savaşa zorla götürülen veya başka bir yere giderken onlara ka-tılan masum kimseler bulunabilir. Ancak kötülerin ya-nında yer alanlar, onlarla aynı amacı paylaşmasalar bi-le, azap geldiği zaman zalimlerle birlikte helak edilirler. Ahirette ise amellerine ve niyetlerine göre hesaba çekilir-ler. Azabı hak edenler cehenneme, mükâfatı hak edenler ise cennete gider.

3. Yine Âişe radıyallahu anhâ’dan rivayet edildiğine

göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle bu-yurmuştur:

“Fetihten –yani Mekke’nin fethinden– sonra Medine’ye hicret etmeye gerek yoktur. Fakat bundan böyle Allah

Page 6: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

6 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

yolunda cihad etmek ve daima mücadeleye hazır bir halde ihlâs, samimiyet, iyi niyet üzere yaşamak vardır. İslâm’ın ilk yıllarında, Medine İslâm Devleti’nin güçlen-mesi için imkân bulan bütün müminlerin Medine’ye hic-ret etmeleri emredilmişti. Fakat İslâm bütün Arabistan’a yayıldıktan ve küfrün kalesi olan Mekke Müslümanların eline geçtikten sonra,–yeniden hicret şartları ortaya çı-kıncaya dek– hicrete gerek kalmamıştır. Bunun yerine, müminlerin, bulundukları yerde İslâm’ı egemen kılmak için çaba göstermeleri, zulüm ve haksızlığa karşı malla-rıyla, canlarıyla mücadele etmeleri ve Allah yolunda sa-vaş, hicret, infak gibi fedakârlıklara her an hazır olmala-rı gerekmektedir. O halde ey müminler, Allah yolunda cihada çağırıldığınız zaman hemen koşun!”

4. Câbir bin Abdullah radıyallahu anh diyor ki: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile bir savaşta

beraberdik. Bir ara şöyle buyurdu: “Medine’de kalıp da bizimle birlikte savaşa gelemeyen

öyle kimseler vardır ki, siz her adım attığınızda ve her vadiyi geçtiğinizde, onlar mutlaka sizinle bera-berdirler ve Allah yolunda cihada katılmış gibi sevap kazanırlar. Çünkü onlar bizimle birlikte cihada çıkmayı istiyorlardı. Fakat sakatlık, yoksulluk, hastalık gibi meş-ru mazeretler onları Medine’de alıkoymuştur.

Bir başka rivayette şu ifade yer almaktadır: “Onlar si-zin aldığınız mükâfatın aynısını alarak sevap kazan-makta size ortak olurlar.”

Page 7: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 7

5. Enes bin Mâlik radıyallahu anh anlatıyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, kendisiyle bir-

likte Tebük seferinden döndüğümüz sırada şöyle bu-yurdu:

“Medine’de kalıp bizimle savaşa gelemeyen öyle kimseler vardır ki, geçtiğimiz her patikada, aştığı-mız her vadide onlar bizimle beraberdirler. Çünkü hastalık, sakatlık, fakirlik, görevlendirilme gibi birtakım meşru mazeretler, onları Allah yolunda cihada çık-maktan alıkoymuştur.”

6. Hem kendisi hem babası hem de dedesi sahabi olan

(Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’i görüp ona iman etme şerefine erişmiş bahtiyar müminlere sahabi denir) Ma‘n bin Yezîd radıyallahu anhum anlatıyor:

“Babam Yezîd, sadaka olarak vermek niyetiyle yanına birkaç altın almış ve onları mescide götürerek kendi adına bir fakire vermesi için birinin yanına bırakmıştı. Ben de olup bitenlerden habersiz bir hâlde mescide uğ-radım ve fakir olduğum için o altınları alıp babamın ya-nına gittim. Babam durumu öğrenince, yaptığımdan hoş-lanmayarak: — Vallahi ben onları mescide senin için bırakmamış-

tım, dedi. Ben, muhtaç durumda olmam sebebiyle onu alma hakkına sahip olduğumu söyledim. O ise, bu du-rumda sadakasının boşa gidebileceğini söyleyerek parayı iade etmemi istedi. Sonunda, aramızdaki anlaşmazlığı

Page 8: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

8 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

çözmesi için Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in huzuruna çıktık. Peygamber: — Ya Yezîd, sana niyet ettiğin sadakanın sevabı

vardır! Ve ey Ma’n, aldığın para da senindir! Onu he-lal ve hoş olarak yiyebilirsin, buyurdu. Böylece, ben za-ten fakir olduğum için altınları aldım, babam da niyetine göre sevabını kazandı.”

7. Cennetle müjdelenen on sahâbîden biri olan Sa’d

bin Ebî Vakkâs radıyallahu anh anlatıyor: Veda Haccı yılında, Mekke’de yakalandığım şiddetli bir

hastalıktan dolayı Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem ziyaretime gelmişti. Ona: — Ey Allah’ın Elçisi! Gördüğün gibi, hastalığım iyice

ilerlemiş bulunuyor. Ben zengin bir adamım ve bir kı-zımdan başka mirasçım da yok. Malımın üçte ikisini sa-daka olarak verebilir miyim? diye sordum. Peygamber: — Hayır, olmaz! dedi. — Yarısını verebilir miyim? dedim. Yine: — Olmaz, dedi. — Peki, üçte birini versem? diye sordum. — Üçte biri olabilir. Aslında üçte biri bile fazla.

Çünkü mirasçılarını zengin bırakman, onları ihti-yaç içinde, başkalarına el avuç açar bir hâlde bı-rakmandan daha hayırlıdır. Unutma ki, ailen ve çoluk çocuğun için yaptığın harcamalar da sadakadır. Öyle ki, Allah’ın sevgi ve hoşnutluğunu kazanmak amacıyla yaptığın her harcamanın, –eşine yedirdiğin lokma-

Page 9: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 9

ya varıncaya kadar– mükâfatını mutlaka alacaksın, buyurdu. Daha sonra ben: — Ey Allah’ın Elçisi! Siz Medine’ye döneceksiniz de,

ben arkadaşlarımdan geride Mekke’de mi kalacağım? Sizinle birlikte Medine’ye gelemeden burada ölecek mi-yim? Oysa ben Medine’ye Allah rızası için hicret etmiş-tim. Şimdi burada ölür de sizinle gelemezsem hicret se-vabından mahrum kalır mıyım? diye sordum. Bunun üzerine Peygamber: — Hayır, Rabb’imin bana bildirdiğine göre, sen geri-

de kalmayacaksın. Aksine, bu hastalığından kurtula-cak ve Allah rızası için öyle güzel işler yapacaksın ki, her biriyle Allah katında bir derece yükselecek-sin. Allah’tan öyle umuyorum ki, daha nice yıllar ya-şayacaksın ve senin sayende birtakım iyi insanlar fayda görecek, bazıları de zarara uğrayacaktır, bu-yurdu. Sonra ellerini açarak: — Allah’ım! Ashabımın Mekke’den Medine’ye hic-

retlerini tamamla! Onları Medine’den geri döndürüp hicretlerini yarım bırakma, diye dua etti. Sonra bana dönerek: — Ey Sa’d! Asıl acınacak durumda olan, Sa’d bin

Havle’dir, dedi. Sa’d bin Havle Veda Haccı sırasında Mekke’de vefat ettiği için, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onun durumuna üzülmüştü.

Peygamber (as)’ın haber verdiği gibi Sa‘d bin Ebî Vakkâs, bu olaydan sonra 45 yıl daha yaşamış ve gerçek-ten de Müslümanlara büyük hizmetlerde bulunmuş, nice

Page 10: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

10 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

ülkeleri fetheden ordulara başkomutanlık yapmıştır. Al-lah Rasulü, Uhud savaşında gösterdiği sebat ve yararlı-lıktan dolayı onu başka hiç kimseyi övmediği bir şekilde övmüş ve "Anam babam sana feda olsun!" (Müslim, Fe-zailu's-Sahabe 5) sözleriyle taltif etmişti. Hz. Ömer’in, kendisinden sonraki halifeyi seçecek heyette görevlen-dirdiği altı kişiden biri de o idi.

8. Ebu Hureyre künyesiyle tanınan Abdurrahman bin

Sahr radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine göre, Pey-gamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Ey insanlar! Allah sizin bedenlerinize ve dış görü-nüşünüze değil, kalplerinize bakar. Allah sizi şeklini-ze, renginize, ırkınıza, kılık kıyafetinize, sahip olduğunuz makam, servet, güç gibi dünyevi özelliklere yahut yerine getirdiğiniz birtakım dinî formalitelere, kalıplaşmış ha-reketlere bakarak değil; kalbinizdeki iman, ihlâs ve sa-mimiyet derecesine ve ortaya koyduğunuz davranışlara göre değerlendirir. Çünkü Allah katında yegâne üstünlük ölçüsü takvadır. Buna göre en değerli insan, Allah’a karşı en çok sorumluluk bilinci taşıyan, en takvalı, en erdemli insandır.”

Diğer bir rivayet şöyledir: “Allah sizin dış görünüşünüze ve malınıza-

mülkünüze değil, kalplerinize ve davranışlarınıza bakar.”

9. Ebu Musa el-Eş’arî künyesiyle bilinen Abdullah bin

Page 11: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 11

Kays radıyallahu anh anlatıyor: Bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e: — Ya Rasulallah! Kahramanlık için, ganimet elde et-

mek için, ırkını yüceltmek ve sırf vatanını, milletini düş-man istilâsından korumak amacıyla ya da gösteriş için savaşan kimselerden hangisi Allah yolundadır? diye so-ruldu. Allah’ın Elçisi şöyle cevap verdi: — Kim ki İslam’ın yücelmesi ve Allah’ın dininin

yeryüzünde egemen olması uğrunda savaşıyorsa, işte o Allah yolundadır ve öldüğü zaman şehitlik makamı-na erişecektir. Bu yüce amacı göz ardı ederek ganimet elde etme, ırkını yüceltme veya kahramanlık gösterisinde bulunma gibi amaçlar uğruna savaşanlar, Allah yolunda değildirler ve şehadet makamına erişemezler. Bununla birlikte, Allah yolunda savaşan bir kimsenin, aynı za-manda ganimet elde etme, vatanını ve namusunu koru-ma gibi meşru hedefleri de gözetmesi, onun asıl amacına zarar vermez.

10. Ebu Bekre radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine

göre, şöyle demiştir: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: — Her ikisi de haksız durumda olan iki Müslüman

birbirine kılıç çektiği zaman, öldüren de ölen de cehennemdedir, dedi. Bunun üzerine ben: — Ya Rasulallah! Öldüreni anladım da, ölen niçin ce-

hennemdedir? diye sordum. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle cevap verdi:

Page 12: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

12 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

— Çünkü o da, kendisini öldüren arkadaşını öl-dürmek istiyordu. Her ne kadar bu amacını gerçekleş-tirememiş olsa da, haksız yere cana kıyma niyetiyle mu-hatabına saldırdığı için, o da cehenneme girecektir. Bu-rada ölenin de öldürenin de amacı, karşısındakini haksız yere öldürmektir. Aradaki tek fark, birinin daha atik davranıp amacını gerçekleştirmiş olmasıdır. Bununla birlikte, içlerinden biri nefis müdafaası yahut bir zulmü engelleme gibi meşru bir sebeple savaşır da muhatabını öldürmek zorunda kalırsa, bundan dolayı günaha girmiş olmaz. Öldüğü takdirde de şehit olur.

11. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan, Peygamber sal-

lallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

“Bir kimsenin camide cemaatle kıldığı namazın se-vabı, iş yerinde veya evinde kıldığı namazdan yirmi küsur kat daha fazladır. Yatsı ve sabah namazlarında yirmi yedi, diğer namazlarda ise yirmi beş kat daha faz-ladır. Çünkü bir kişi güzelce abdest alır, sonra sade-ce namaz kılmak amacıyla camiye gelirse, camiye girinceye kadar attığı her adım sayesinde bir dere-ce yükseltilir ve bir günahı bağışlanır. Camiye gi-rince de, namaz kılmak için orada durduğu sürece, namaz kılıyormuş gibi sevap kazanmaya devam eder. Sonra da namaz kıldığı yerden ayrılmadığı, kimseye eliyle veya diliyle eziyet vermediği ve abdes-tini de bozmadığı sürece, melekler, “Allah’ım, ona

Page 13: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 13

merhamet et; Allah’ım, onu bağışla; Allah’ım, onun tövbesini kabul et!” diye dua ederler. İşte bu sebep-lerden dolayı, cami veya mescitte cemaatle kılınan na-maz, başka yerde kılınan namazdan –cemaatle kılınmış bile olsa– yirmi yedi kat daha üstündür. Bununla birlikte, cami dışında cemaatle kılınan namaz, tek başına kılınan namaza göre daha çok sevap kazandırır.”

12. Abdullah bin Abbas radıyallahu anhumâ’dan ri-

vayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Rabb’inden bir kutsi hadis naklederek şöyle de-miştir:

Yüce Allah, iyilik ve kötülükleri takdir edip yazdık-tan sonra bunların ceza ve mükâfatlarını şöyle açık-ladı:

“Kim bir iyilik yapmak ister de, elinde olmayan se-beplerle onu yapamazsa, Allah o kişinin iyi niyetinden dolayı bunu tam bir iyilik olarak kaydeder. Eğer o kişi iyilik yapmak ister sonra da onu yaparsa, Allah o iyiliği on mislinden başlayıp yedi yüz misliyle, hatta kişinin durumuna ve samimiyet derecesine göre yüzlerce, binlerce misline kadar kat kat fazlasıyla iyilik olarak yazar.

Kim bir kötülük yapmaya karar verir de, o kötülü-ğü yapabilecek güç ve imkâna sahip olduğu halde, piş-manlık duyup ondan vazgeçerse, Allah bunu tam bir iyilik olarak kaydeder. Tasarladığı kötülüğü yapmaya gücü yetmediği veya buna imkân bulamadığı için yapa-

Page 14: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

14 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

mayan kimseye gelince; onun için hiçbir sevap yoktur. Eğer bir kötülük yapmak ister de onu yaparsa, Al-lah o kötülüğü sadece bir günah olarak yazar.”

13. Abdullah bin Ömer radıyallahu anhumâ’dan şöy-

le dediği rivayet edilmiştir: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyurur-

ken işittim: “Sizden önce yaşayanlardan üç kişi, bir yolculuğa çık-

mıştı. Bunlar, akşam olunca geceyi geçirmek üzere bir mağaraya sığındılar. Fakat dağdan kopan bir kaya, ma-ğaranın ağzını kapattı. Bunun üzerine birbirlerine, “Yapmış olduğumuz iyiliklerin en kıymetlisini Allah’a arz ederek O’na yalvarmaktan başka hiçbir şey, bizi bu kayadan kurtaramaz.” dediler. Böylece, içlerinden biri söze başlayarak şöyle dua etti:

“Allah’ım! Benim çok yaşlı bir annem ve babam vardı. Onlar yemeklerini yemeden, çoluk çocuğuma ve hay-vanlarıma bir şey yedirip içirmezdim. Bir gün odun toplamak üzere dışarı çıktım ve onlar uyuyuncaya ka-dar eve dönemedim. Eve gelir gelmez, hayvanları sağıp sütlerini annemle babama götürdüm. Baktım ki, ikisi de uyumuş. Onları uyandırmaya kıyamadım. Onlardan ön-ce ev halkının ve hayvanların bir şey yiyip içmesini de uygun görmedim. Süt kabı elimde, gün doğuncaya ka-dar uyanmalarını bekledim. Bu arada çocuklar etrafım-da açlıktan sızlanıp duruyorlardı. Nihayet annemle ba-bam uyanıp sütlerini içtiler. Allah’ım, eğer bu işi senin

Page 15: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 15

rızanı kazanmak için yapmışsam, şu kayadan dolayı içine düştüğümüz sıkıntıyı bizden gider.”

Adamın bu duası üzerine, kaya biraz aralandı, ancak çıkılacak kadar değildi. Sonra diğeri söze başlayarak şöyle dedi:

“Allah’ım! Benim amcamın bir kızı vardı ki, onu çok severdim (Bir başka rivayete göre: Bir erkek bir kadını ne kadar sevebilirse, ben de onu o kadar severdim). Ona sahip olmak istedim fakat o kabul etmedi. Derken şiddetli bir kıtlık yüzünden muhtaç duruma düşüp ya-nıma geldi. Kendisini bana teslim etmesi karşılığında ona yüz yirmi altın teklif ettim. O da çaresiz kabul etti. Tam ona sahip olacağım sırada “Allah’tan kork, bana meşru olmayan bir yolla yaklaşma!” dedi. Ben de ona karşı duyduğum şiddetli arzuya rağmen kendisini bı-raktım, verdiğim altınları da geri almadım. Allah’ım, şayet bu işi senin rızanı kazanmak için yapmışsam, ba-şımızdaki sıkıntıyı bizden uzaklaştır.”

Kaya biraz daha açıldı fakat yine çıkılacak gibi değildi. Üçüncü adam da şöyle dua etti:

“Allah’ım! Vaktiyle yanımda birçok işçi çalıştırdım ve hepsinin ücretini verdim. Ancak içlerinden biri ücretini almadan gitti. Ben de onun parasını çalıştırıp çoğalttım. Öyle ki, bu paradan büyük bir servet meydana geldi. Nihayet günün birinde adam çıkageldi ve bana: — Ey Allah’ın kulu, ücretimi ver! dedi. Ben de ona: — Şu gördüğün develer, sığırlar, koyunlar ve köleler

senin ücretinden türemiştir. Hepsi senindir, al götür!

Page 16: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

16 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

dedim. Adamcağız: — Ey Allah’ın kulu, benimle alay etme, deyince: — Seninle alay etmiyorum, diye cevap verdim. O da

geride bir tek şey bırakmadan, hepsini önüne katıp gö-türdü. Allah’ım, eğer bu işi sırf senin rızanı kazanmak için yapmışsam, içinde bulunduğumuz sıkıntıdan bizi kurtar!”

Bunun üzerine, mağaranın ağzını tıkayan kaya iyice açıldı, onlar da çıkıp gittiler.

2. BAB: TÖVBE ALLAH’TAN BAĞIŞLANMA DİLEMEK VE DAİMA O’NA

YÖNELMEK İslâm âlimleri diyorlar ki: “Her türlü günahtan tövbe

etmek farzdır. Eğer bu günah, kul hakkı ile ilgili değil de sadece Allah’a karşı işlenmiş bir suç ise, bundan tövbe etmenin üç şartı vardır:

1. O günahı terk etmek. 2. Yaptığına pişman olmak. 3. Onu bir daha yapmamaya karar vermek. Eğer bu üç şarttan biri eksik olursa, kişinin tövbesi

kabul edilmez. İşlenen günah kul hakkını da ilgilendiriyorsa, bu üç

şartın yanı sıra dördüncü bir şart daha vardır. O da “Hakkını çiğnediği kişiyle helalleşerek kul hakkından arınıp kurtulmaktır.” Bu şöyle olur: Şayet birinin malını haksız yere almışsa, onu sahibine geri verir veya bede-lini öder. Eğer birini işlemediği bir suçla itham etmişse,

Page 17: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 17

hak sahibine kendisini cezalandırma yetkisi verir veya ondan kendisini bağışlamasını ister. Eğer dedikodu yapmış veya birini arkadan çekiştirmişse, o kimseden af dileyerek helallik ister. Samimi olarak tövbe edip bu şartları gücünün yettiği kadar yerine getirdiği takdirde, hak sahibi hakkını helal etmese bile, o kişinin tövbesi ka-bul edilir.

Kişi işlediği her günahtan tövbe etmelidir. Günahları-nın sadece bir kısmından tövbe ederse, Ehl-i Sünnet âlimlerine göre böyle bir tövbe makbuldür, ancak töv-be etmediği günahları devam eder.

Allah’ın Kitabı, Peygamber’in Sünneti ve İslâm âlimle-rinin icmaı yani hepsinin bu konuda ortak görüşe sahip olmaları, günahlardan tövbe etmenin farz olduğunu açıkça göstermektedir.

Konu ile İlgili Ayetler 1. Ey inananlar! Hepiniz kötülüklerden, günahlardan

tövbe edip topluca Allah’a yönelin ki, dünyada ve ahirette kurtuluşa erebilesiniz. (Nûr, 24/31)

2. Ey insanlar! Günahlarınızdan tövbe ederek Rabbi-

niz’den bağışlanma dileyin ve tüm içtenliğinizle O’na yönelin ki, sizi ecel denilen belirli bir süreye kadar huzur ve mutluluk içinde güzelce yaşatsın ve iyilik yapan herkese, iyiliğinin karşılığını dünyada da ahi-rette de tam olarak versin. (Hûd, 11/3)

3. Ey iman edenler! Tüm içtenliğinizle Allah’a yö-

Page 18: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

18 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

nelip günahlarınızdan pişmanlık duyarak tövbe edin! Yüreğinizdeki ümit ışığı hiç sönmesin. Umulur ki, Rab-biniz günahlarınızı bağışlar ve sizi içerisinden ır-maklar akan cennet bahçelerine yerleştirir. (Tahrîm, 66/8)

Konu ile İlgili Hadisler 14. Ebu Hureyre radıyallahu anh, Peygamber sallal-

lahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken işittiğini söy-lemiştir:

“Vallahi ben günde yetmiş defadan fazla Allah’tan bağışlanma diler, tövbe edip O’na yönelirim.”

15. Egarr bin Yesâr radıyallahu anh’dan, Peygamber

sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

“Ey insanlar! Allah’a tövbe edip O’ndan af dileyin. Doğrusu ben, günde yüz defa Rabb’imden bağışlanma dileyerek O’na tövbe ederim.”

Bu iki hadiste geçen yetmiş ve yüz rakamları çokluk, devamlılık bildirmektedir. Yani Hz. Peygamber Allah’ı çokça anmakta, sık sık O’ndan bağışlanma dilemekte ve bize de bunu tavsiye etmektedir. Tövbe eden kişinin gü-nahı varsa bağışlanır, eğer günahsız ise Allah katındaki derecesi yükseltilir. Allah Rasulü, gelmiş geçmiş bütün kusurları bağışlandığı hâlde, Allah’a hakkıyla kulluk edemediğini itiraf ederek eksiklilerinden dolayı af dile-mek, Rabbi’ni zikretmek ve ümmetine örnek olmak ama-

Page 19: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 19

cıyla tövbe ve istiğfarda bulunmuştur. Bu hadisin bir başka rivayetinde Peygamberimiz, “Be-

nim de zaman zaman kalbime gaflet çöker, bu yüzden Allah’a günde yüz defa tövbe istiğfar ederim.” buyurmuş-tur. (Müslim, Zikir 41)

16. Enes bin Mâlik radıyallahu anh’dan rivayet edil-

diğine göre, Allah’ın Elçisi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Kulunun tövbe etmesinden dolayı Allah’ın duy-duğu memnuniyet, sizden birinin ıssız çölde kay-bettiği devesini bulduğu zamanki sevincinden daha fazladır.”

Müslim’deki diğer bir rivayet şöyledir: “Sizden birinizin tövbe etmesinden dolayı Allah’ın

duyduğu memnuniyet, ıssız çölde giderken üzerin-deki yiyecek ve içeceğiyle birlikte devesini kaybe-den, tepeden tepeye koşarak onu bulmaya çalışan, ara-maları sonuç vermeyince ondan tamamen ümit kese-rek ölümü beklemek üzere bir ağacın gölgesine uza-nan, tam o sırada aniden devesini yanı başında gö-rünce yularına yapışan ve aşırı sevincinden dili do-laşarak “Allah’ım; sen benim kulumsun, ben de se-nin Rabb’inim!” diyen kimsenin sevincinden daha fazladır.”

17. Ebu Musa el-Eş’arî radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem

Page 20: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

20 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

şöyle buyurmuştur: “Allah, gündüz günah işleyenin tövbesini kabul

etmek için geceleyin “Ey kulum, tövbe et ki, günahını bağışlayayım!” diyerek adeta rahmet elini açar. Gece-leyin günah işleyenin tövbesini kabul etmek için de, gündüz vakti elini açar. Yani kul ne kadar gü-nahkâr olursa olsun, kaç defa tövbesini bozmuş olursa olsun, samimi bir kalple tövbe edip af dilediği takdirde, Allah onu her zaman bağışlamaya hazırdır. Güneş bat-tığı yerden doğuncaya, yani kıyamet kopuncaya ka-dar bu böyle devam edip gider. O halde, insan yaptığı kötü işlerden dolayı ümitsizliğe kapılmamalı, hiç vakit kaybetmeden Rabb’ine yönelerek günahlarının bağış-lanması için af dilemelidir.”

18. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan, Peygamber sal-

lallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

“Güneş batıdan doğmadan, yani kıyamet vakti gelip de evrendeki sistem bozulup yıkılmaya başlamadan ön-ce kim tövbe ederse, Allah onun tövbesini kabul eder. ”

Bu hadis, tövbeyi insanlık açısından ele alarak, kıyame-te kadar tövbelerin kabul edileceğini bildiriyor. Kişi pla-nında tövbenin kabul edilme sınırına gelince:

19. Abdullah bin Ömer radıyallahu anhumâ’dan,

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyur-

Page 21: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 21

duğu rivayet edilmiştir: “Kul ölüm meleklerini görüp de can çekişmeye baş-

layıncaya, yani dünyadaki imtihan süresi sona erinceye kadar, Allah onun tövbesini kabul eder.”

Öyleyse, insan Rabb’inin sonsuz şefkat ve merhametine sığınarak O’na yönelmeli, ümidini kaybetmeden O’ndan af ve mağfiret dilemelidir. “Daha sonra nasıl olsa tövbe ederim” diyerek tövbeyi ertelememelidir. Çünkü ölüm ge-lip çattıktan, gözlerden perde kaldırılıp hak ve hakikat açıkça ortaya çıktıktan sonra tövbe etmenin faydası yok-tur. Şeytan çoğu zaman, tövbeye meyleden insanı şu söz-lerle engellemeye çalışır: “Bir kere tövbe ettin mi, ada-makıllı tövbe etmelisin. Çünkü daha sonra günah işleyip tövbeni bozarsan, şimdikinden daha büyük günaha gir-miş olursun. Onun için, kötülüklerden tamamen uzakla-şacağın ve bir daha dönmemek üzere tövbe edeceğin bir zamana kadar bekle, o zaman tövbe edersin.” Bu gibi dü-şünceler, şeytanın insanları tövbeden uzaklaştırmak için kalplere soktuğu bir vesveseden, bir aldatmacadan baş-ka bir şey değildir. Böyle şeytanî vesveselere kanıp da tövbeden uzak durulmamalıdır.

20. Sahâbe neslinden sonraki nesil olan tâbiunun bü-

yüklerinden Zirr bin Hubeyş anlatıyor: Mestler üzerine nasıl mesh edileceğini sormak üzere,

Peygamber’in Ashabı’ndan Safvân bin Assâl radıyalla-hu anh’ın yanına uğramıştım. Bana: — Zirr, niçin geldin? diye sordu. Ben de:

Page 22: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

22 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

— İlim öğrenmek için, deyince: — Melekler, ilim elde etmek için çaba harcayan-

lara muhabbetlerinden dolayı onlara kanatlarını gererler. Ben bunu, bizzat Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim, dedi. Ben: — Büyük ve küçük abdestten sonra mestler üzerine

mesh etme konusu kafamı kurcaladı. İnsan ayağını yı-kamayıp sadece ayağındaki mestin üzerini ıslak elle sı-vazlamakla nasıl abdest almış oluyor, anlayamadım. Sen Peygamber’in Ashabı’ndan olduğun için, ondan bu ko-nuda bir şey duydun mu diye sormaya geldim, dedim. Safvân: — Evet, duydum. Allah'ın Elçisi sallallahu aleyhi ve

sellem seferde bulunduğumuz zaman mestleri üç gün üç gece çıkarmamayı, büyük ve küçük abdest bozduk-tan, uyuduktan sonra bile mestler üzerine mesh etme-yi, ancak cünüp olunca mestleri çıkarmayı emrederdi. Yani ayağına kalın çorap veya mest giydiğin zaman, eğer yolcu isen üç gün, değilsen bir gün boyunca o mest üze-rine mesh edebilirsin. Ayaklara mesh şöyle yapılır: Ab-destli iken ayağına mestini giyersin. Abdestini bozduktan sonra, mestlerini ayaklarından çıkarmadan, her abdest aldığında üzerlerini mesh eder, yani ıslak elle sıvazlarsın. Bu sıvazlama, ayak yıkama yerine geçer. Ancak cünüp olduğun takdirde, boy abdesti almak için mestleri de çı-karmalı ve bütün vücudunla beraber ayaklarını da yı-kamalısın, dedi. Daha sonra ben: — Peki, Peygamber’in sevgiye dair bir şey söylediği-

Page 23: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 23

ni işittin mi? diye sordum. — Evet, işittim. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem

ile bir sefere çıkmıştık. Biz onun yanındayken bir bede-vi kaba sesiyle: — Muhammed! diye bağırdı. Peygamber aleyhis-

selâm da bu kişiyi mahcup duruma düşürmemek için, onun sesine yakın bir sesle: — Gel, buradayım! dedi. Ben bedeviye dönerek: — Yazıklar olsun sana! Sen Peygamber’in huzurunda

bulunuyorsun, sesini yükseltme. Allah Hucurat suresi-nin ikinci ayetinde, elçisinin huzurunda yüksek sesle konuşmanı yasakladı, dedim. Bedevi: — Vallahi sesimi kısmayacağım! Peygamber’e mutla-

ka sormam gereken şeyler var, dedi. Sonra Allah’ın Elçi-si’ne: — Bir topluluğu seven, ama aradaki engeller yüzün-

den onlara katılamayan kimse hakkında ne dersin? Ben sizi çok sevdiğim halde, imkân bulamadığım için çoğu zaman huzurunuzda bulunamıyorum. Ahirette de bu yüzden sizden uzak kalır mıyım? diye sordu. Peygamber (s) de cevaben: — Kişi, kıyamet günü sevdikleriyle beraberdir.

Eğer beni ve müminleri seviyor ve bu sevginin gereğini elinden geldiğince yapmaya gayret ediyorsan, inşallah hem mahşerde hem cennette bizimle birlikte olacaksın, buyurdu.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bu konuda bize çok şey söyledi. Hatta Allah’ın ne kadar bağışlayıcı ol-

Page 24: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

24 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

duğunu akılda kalıcı bir misalle ve mecâzî bir üslupla anlatarak, batı taraflarında bulunan, yaya veya atlı bir yolcunun bir ucundan öteki ucuna kırk yahut yetmiş yılda ancak varabileceği kadar geniş bir kapıdan bah-setti.

Suriyeli muhaddislerden Süfyan bin Uyeyne diyor ki: “Allah gökleri ve yeri yarattığı gün, bu kapıyı tövbe

için açık bırakmıştır. Güneş battığı yerden doğuncaya kadar da o kapı kapanmayacaktır. Yani kâinat yaratıl-dığından beri tövbe kapısı açıktır ve kıyamete kadar da açık kalacaktır.”

21. Ebu Saîd el–Hudrî radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Sizden önceki çağlarda yaşamış insanlar arasında, doksan dokuz kişiyi öldürmüş bir adam vardı. Adam bir ara yaptıklarından pişmanlık duyup tövbe etmek istedi. Bu amaçla, o bölgede yaşayan en büyük âlimin kim ol-duğunu soruşturdu. Ona, kendini ibadete vermiş bir ra-hibi tavsiye ettiler. Adam rahibe giderek: — Ben doksan dokuz kişiyi öldürdüm, acaba tövbe

etsem kabul edilir mi? diye sordu. İnsanlar tarafından âlim olarak görülen, fakat aslında ilim ve anlayıştan mahrum olan bu rahip: — Hayır, kabul olmaz! dedi. Bunun üzerine öfkeye

kapılan adam, eski çılgınlığına dönerek kılıcını çekip onu da öldürdü. Böylece, öldürdüğü adamların sayısı yüze

Page 25: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 25

ulaştı. Sonra adam yine pişmanlık duyup tövbe etmek istedi ve

oraların en büyük âliminin kim olduğunu soruşturdu. Ona bir âlimi tavsiye ettiler. Onun yanına giderek: — Ben yüz kişiyi öldürdüm; acaba tövbem kabul edi-

lir mi? diye sordu. Gerçek bir ilim erbabı olan bu âlim: — Elbette kabul edilir. İnsanla tövbesi arasına kim

girebilir ki! Ancak ettiğin bu tövbenin kalıcı olması için, sana tarif edeceğim filan yere git; orada Allah’a kulluk eden iyi insanlar var. Sen de onlarla birlikte Allah’a kul-luk görevini yap ve bir daha da memleketine dönme. Çünkü orası fena bir yerdir, seni tekrar kötülüğün içine çekebilir, dedi.

Böylece adam, âlimin söylediği yere gitmek üzere yola çıktı. Tam yolun yarısına varmıştı ki, ölüm gelip oracık-ta onu yakaladı. Adamın ruhunu alıp götürmeye gelen rahmet melekleri ile azap melekleri, onun rahmete mi yoksa azaba mı lâyık olduğu hakkında tartışmaya baş-ladılar. Rahmet melekleri: — Adam tövbe ederek ve yürekten Allah’a yönelerek

geldi, dediler. Azap melekleri ise: — İyi ama, o hayatında hiç iyilik yapmadı ki, diye iti-

raz ettiler. Bu sırada, insan kılığına girmiş bir melek çı-kageldi. Allah, pişman olup tövbe etmek isteyen kulları-na karşı ne kadar bağışlayıcı ve merhametli olduğunu bize canlı, çarpıcı ve akılda kalıcı bir misalle göstermek istemişti. Bu yüzden rahmet melekleri ile azap melekleri arasında böyle bir münakaşa çıkmasını takdir etmiş ve

Page 26: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

26 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

bu çekişmeyi halletmek üzere bir başka meleğini insan kılığında göndermişti. Sonra onun hakemliğine başvur-malarını dilemiş ve o meleğe nasıl hakemlik yapacağını öğretmişti. Böylece, melekler onu aralarında hakem ta-yin ettiler. Hakem olan melek: — Geldiği yerle gitmek istediği yeri ölçün; hangi ta-

rafa daha yakınsa oraya aittir, dedi. Melekler de her iki mesafeyi ölçtüler ve gitmek istediği yerin daha yakın olduğunu gördüler. Böylece, adamın cennetlik olduğu anlaşıldı ve rahmet melekleri onu alıp götürdü.

Müslim’deki bir başka rivayette, şu ifade yer almakta-dır:

“Adam iyi insanların yaşadığı memlekete bir karış da-ha yakın olduğu için, oranın halkından sayıldı.”

Yine Müslim’de bulunan diğer bir rivayet şöyledir: “Allah, adamın geldiği memlekete uzaklaşmasını, git-

mek istediği memlekete de yaklaşmasını emretti ve meleklere, “İkisinin arasını ölçün!” dedi. Melekler de ölçtüler ve adamın, gitmek istediği yere bir karış daha yakın olduğu gördüler. Böylece adam affedildi.”

Bir başka rivayette ise: “Adam son nefesini verirken, göğsünü iyiler ülkesine

doğru kaydırarak o tarafa yaklaştı.” denilmektedir. 22. Ka‘b bin Mâlik radıyallahu anh yaşlanıp gözlerini

kaybettiği zaman ona kılavuzluk yapan oğlu Abdullah anlatıyor:

Babam Kâb bin Malik’ten dinledim, Peygamber sallal-

Page 27: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 27

lahu aleyhi ve sellem ile birlikte Tebük Gazvesi’ne ka-tılmadığına dair macerasını şöyle anlatıyordu:

Ben Tebük Gazvesi dışında, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in gittiği gazaların hiçbirinden geri kalmamıştım. Gerçi Bedir savaşında da bulunmamış-tım, ama Bedir’e katılmadığı için hiç kimse azarlanma-mıştı. Çünkü Peygamber aleyhisselâm ve Müslümanlar, yalnızca Kureyş kervanını ele geçirmek amacıyla yola çıkmışlardı. Düşman ordusuyla karşılaşmayı beklemi-yorlardı. Ancak yüce Allah, Müslümanlarla düşmanları-nı hiç umulmadık bir anda karşı karşıya getiriverdi.

Aslında ben, daha İslam’ın ilk yıllarında, ikinci Akabe gecesi İslam’a bağlı kalacağımıza dair Peygamber sal-lallahu aleyhi ve sellem ile sözleşirken, onun yanında bulunmuştum. Her ne kadar Bedir savaşı halk arasında Akabe gecesinden daha meşhur ise de, ben Bedir sava-şına katılmayı, Akabe sözleşmesinde bulunmaktan da-ha üstün görmem.

Hicretin dokuzuncu yılında (Miladi 630), Medine’de ve diğer İslam topraklarında büyük bir kuraklık baş gös-termişti. Bunu fırsat bilen Bizans kıralı Heraklius, Müs-lümanlara ani bir saldırıda bulunmak üzere kırk bin kişi-lik bir ordu hazırladı. Durumu zamanında haber alan Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, derhal genel se-ferberlik ilan etti ve düşmanı Suriye sınırlarında karşı-lamak üzere, Tebük’e doğru büyük bir sefer için hazırlık-lara başlanmasını emretti.

Benim Tebük gazvesinde Peygamber sallallahu aleyhi

Page 28: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

28 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

ve sellem ile birlikte bulunmayışım şöyle olmuştur: Ben hiçbir zaman, katılmadığım o gazve sırasında ol-

duğum kadar kuvvetli ve varlıklı olmamıştım. Allah’a yemin ederim ki, Tebük gazvesinden önce hiç iki de-vem olmamıştı; ama bu gazvede iki tane binek devem vardı. Gerçi zengin biri değildim, ama savaşa hazırlana-cak kadar imkânım vardı. Bu gazveden önce Peygamber bir sefere hazırlandığı zaman asıl hedefini gizler, bir başka yere gideceği izlenimini verirdi. Ancak bu gazve sıcak bir mevsimde, uzak bir yere yapılacak ve kalaba-lık bir düşman ordusuyla karşılaşılacaktı. Müslümanlı-ğın kaderi açısından çok önemli olan bu savaşa eli silah tutan herkesin katılması gerekiyordu. Bu yüzden Pey-gamber, savaşın ağır şartlarına karşı iyice hazırlık ya-pabilmeleri için Müslümanlara durumu açıklayarak gi-decekleri yeri söyledi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte sefere çıkan Müslümanların sayısı o kadar çoktu ki, hepsinin ismi yazılacak olsa büyük bir deftere sığmazdı. Takriben otuz bin kişilik bir ordu meydana gelmişti.

Kâb sözlerine şöyle devam etti: Bu sefere hazırlananların sayısı o kadar çoktu ki, insan

savaşa gitmemek için ortalıktan kaybolacak olsa, –hakkında bir ayet nazil olmadıkça– bunun gizli kalaca-ğını zannedebilirdi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem bu gazveyi meyvelerin olgunlaştığı, gölgelerin arandığı sıcak bir mevsimde yapmıştı. Ben de bunlara pek düşkündüm. Peygamber ve Müslümanlar savaş ha-

Page 29: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 29

zırlığına başladılar. Ben de onlarla birlikte hazırlanmak için çıkıyor, fakat hiçbir şey yapmadan geri dönüyor-dum. Kendi kendime, “Daha vaktim var, nasıl olsa ha-zırlanırım.” diyordum. Böylece günler geçip gitti. Her-kes işini sıkı tuttu ve bir sabah Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte Müslümanlar erkenden yola koyuldular. Ben ise hâlâ hazırlanamamıştım. Sabah ev-den çıktım, ama yine hiçbir şey yapamadan geri dön-düm. Hep aynı şekilde davranıyordum. Savaş henüz başlamamıştı, ama mücahitler epey yol almışlardı. Bir ara yola çıkıp onlara yetişeyim dedim, keşke de öyle yapsaymışım; ancak bunu da başaramadım. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem sefere çıktıktan sonra halkın içine çıktığım zaman beni en çok üzen şey, geride ka-lanların ya münafık diye bilinen kimseler veya özürlü oldukları için savaşa katılamayanlar olmasıydı.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Tebük’e varın-caya kadar benden hiç söz etmemiş. Tebük’te Asha-bı’nın arasında otururken: — Kâb bin Malik ne yaptı acaba? diye sormuş. Bu-

nun üzerine, Seleme Oğulları’ndan bir adam: — Ya Rasulallah! Güzel elbiseleri ve sağına soluna

bakıp gururlanması onu Medine’de alıkoydu, demiş. Bunun üzerine, Muaz bin Cebel ona: — Ne fena konuştun, diye mukabele etmiş. Sonra da

Peygamber’e dönerek: — Ya Rasulallah! Biz onun hakkında iyilikten başka

bir şey bilmiyoruz, demiş. Peygamber sallallahu aleyhi

Page 30: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

30 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

ve sellem de Muaz’ı tasdik edercesine susmuş, hiçbir şey söylememiş. O sırada uzaktan beyazlar giymiş bir ada-mın gelmekte olduğunu görmüş ve: — Bu gelen Ebu Hayseme olsa, demiş. Bir de bak-

mışlar ki, gelen gerçekten de Ebu Hayseme el-Ensârî. Bu Ebu Hayseme, bir savaş hazırlığı sırasında bir ölçek hurma verdiği için münafıkların alay ettiği kişidir.

Kâb sözlerine devamla diyor ki: Müslümanların büyük bir orduyla Tebük’e geldiğini öğ-

renen Bizanslılar, onların karşısına çıkmaya cesaret edememiş. Peygamber de o bölgedeki kabileleri İslam devletinin egemenliği altına alıp onlarla birtakım an-laşmalar yaptıktan sonra Medine’ye dönmeye karar vermiş. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in Te-bük’ten Medine’ye hareket ettiğini öğrendiğim zaman, beni bir endişe aldı. Kendi kendime, “Yarın onun öfke-sinden nasıl kurtulacağım?” diyerek yalanlar düşün-meye başladım. Bu konuda yakınlarımdan görüşlerine değer verdiğim herkesten akıl almaya başladım. Ancak Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in gelmek üzere olduğunu söyledikleri zaman, kafamdaki bütün bu saçma düşünceler dağılıp gidiyordu. Artık onun elinden hiçbir şekilde kurtulamayacağımı anladım ve ona her şeyi olduğu gibi anlatmaya karar verdim. Nihayet Pey-gamber sallallahu aleyhi ve sellem sabah vakti Medi-ne’ye geldi. Sefer dönüşünde önce mescide uğrayıp iki rekât namaz kılar, sonra gelip halkın arasına otururdu. Yine öyle yaptı. Bu sırada savaşa katılmayan münafık-

Page 31: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 31

lar, huzuruna gelip yeminler ederek mazeretlerini sa-yıp döktüler. Bunlar seksen küsur kişiydiler. Peygam-ber sallallahu aleyhi ve sellem onların ileri sürdüğü ma-zeretleri kabul etti ve kendilerinden yeniden biat (İs-lam’a bağlılık yemini) aldı. Bağışlanmaları için Allah’a dua etti, iç yüzlerini de O’na havale etti. Nihayet ben huzuruna vardım. Selâm verdiğim zaman öfkeli ve dar-gın bir edayla gülümseyerek: — Gel, dedi. Yanına gidip karşısına oturdum. Bana: — Niçin sefere katılmadın? Binek hayvanı satın

almamış mıydın? diye sordu. Ben de: — Ey Allah’ın Elçisi! Allah’a yemin ederim ki, senden

başka birinin yanında olsaydım, öne süreceğim maze-retlerle onun öfkesinden kurtulabilirdim. Çünkü bana güzel konuşma ve insanları ikna etme yeteneği bahşe-dilmiştir. Fakat vallahi, çok iyi biliyorum ki, bugün sana yalan söyleyip gönlünü kazansam bile, çok geçmeden Allah işin iç yüzünü sana bildirecek ve sen bana darıla-caksın. Gerçi şimdi doğru söylediğim takdirde de bana kızacaksın. Ancak ben doğruyu söyleyerek Allah’tan hayırlı bir netice umuyorum. Evet, vallahi sefere katıl-mamak için hiçbir mazeretim yoktu. Hiçbir zaman bu gazveden geri kaldığım sıradaki kadar da güçlü ve var-lıklı olmamıştım, dedim. Bunun üzerine Peygamber: — İşte bu doğru söyledi. Şimdi kalk evine git, Al-

lah senin hakkında hükmünü verinceye kadar bek-le, buyurdu. Ben kalkıp gidince, Seleme Oğulları’ndan bazıları etrafıma toplanarak:

Page 32: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

32 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

— Vallahi senin daha önce bir suç işlediğini bilmiyo-ruz. Tertemiz bir geçmişe sahip olduğun için kolayca af-fedilebilirdin. Ama sen, savaşa katılmayanların ileri sür-dükleri gibi bir mazeret söyleyemedin. Oysa Peygam-ber’in senin için Allah’a dua etmesi, günahlarının bağış-lanması için yeterliydi, dediler. Onlar beni o kadar çok ayıpladılar ki, tekrar Peygamber’in yanına dönüp az önceki sözlerimi yalanlamayı bile düşündüm. Sonra on-lara: — Benim durumumda olan başka kimse var mı? diye

sordum. Onlar da: — Evet. Senin durumunda olan iki kişi daha var. On-

lar da senin gibi konuştular ve senin aldığın cevabı al-dılar, dediler. — Kim o iki kişi? diye sordum. — Biri Murâre bin Rebî, diğeri de Hilâl bin Ümeyye,

diyerek, ikisi de Bedir savaşına katılmış örnek birer şahsiyet olan iki değerli Müslüman’ın adını verdiler. Bunun üzerine ben birazcık teselli buldum ve geri dön-me düşüncesinden vazgeçerek yoluma devam ettim.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, sefere katılma-yanlardan yalnızca üçümüzle konuşulmasını yasakladı. Bundan dolayı insanlar bizimle konuşmaktan kaçındı-lar ve bize karşı tavırlarını değiştirdiler. O kadar ki, yeryüzü bana yabancı hâle gelmişti. Sanki burası benim tanıdığım, doğup büyüdüğüm memleketim değildi. İşte tam elli gün böyle geçti. Benimle birlikte aynı cezayı alan iki arkadaşım, boyunlarını büküp ağlayarak evle-

Page 33: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 33

rinde oturdular. Ben ise onlardan daha genç ve daya-nıklı idim. Dışarı çıkarak cemaatle namaz kılar, çarşı pazarda dolaşırdım. Fakat kimse benimle konuşmazdı. Namaz bittikten sonra Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in oturduğu yere gelir, kendisine selâm verir-dim. Kendi kendime “Acaba selâmımı almak için du-daklarını kıpırdattı mı, kıpırdatmadı mı?” diye sorar-dım. Sonra ona yakın bir yerde namaz kılar ve fark et-tirmeden kendisine bakardım. Ben namaza dalınca ba-na doğru döner, kendisine baktığım zaman da yüzünü çevirirdi.

Müslümanların bana karşı bu sert tavırları uzun süre devam edince, amcamın oğlu ve en sevdiğim insan olan Ebu Katâde’nin bahçesine gidip duvardan içeri atlaya-rak kendisine selâm verdim. Allah’a yemin olsun ki, o da selâmımı almadı. Ona: — Ebu Katâde! Allah aşkına söyle, sen benim Allah’ı

ve Elçisi’ni sevdiğimi bilmiyor musun? diye sordum. Cevap vermedi. Aynı şeyi bir daha sordum, yine cevap vermedi. Üçüncü kez sorunca: — Allah ve Elçisi daha iyi bilir, dedi. Bunun üzerine

gözlerimden yaşlar boşandı, geri dönüp duvardan atla-dım ve oradan ayrıldım.

Bir gün Medine çarşısında dolaşıyordum. Medine’ye yiyecek satmak üzere gelen Suriyeli bir çiftçi: — Kâb bin Malik’i bana kim gösterir? diye soruyor-

du. İnsanlar beni gösterdiler. Adam yanıma gelerek ba-na Gassani kralından bir mektup verdi. Ben okuma

Page 34: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

34 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

yazma bilirdim. Hemen mektubu açıp okudum. Selâm faslından sonra şunlar yazıyordu:

“Duyduğumuza göre, efendin seni üzüyormuş. Allah seni değerinin bilinmediği ve hakkının çiğnendiği bir yerde yaşayasın diye yaratmamıştır. Gel bize katıl, seni el üstünde tutalım.”

Mektubu okuyunca kendi kendime, “Al sana bir belâ daha!” dedim ve hemen onu ateşe atıp yaktım.

Beklememiz gereken elli günün kırkıncı günüde –ki hâlâ bizimle ilgili bir vahiy gelmemişti– Peygamber’in gönderdiği bir görevli yanıma çıkageldi ve: — Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, sana eşin-

den ayrı oturmanı emrediyor, dedi. Ben: — Onu boşayacak mıyım, ne yapacağım? diye sor-

dum. — Hayır, sadece ondan ayrı duracak, kendisine yak-

laşmayacaksın, dedi. Peygamber diğer iki arkadaşıma da aynı emri göndermiş. Bunun üzerine, eşime: — Allah bu konuda hükmünü verinceye kadar aile-

nin yanına git ve onların yanında kal, dedim. Bu arada, Hilâl bin Ümeyye’nin karısı Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e gelerek: — Ey Allah’ın Elçisi! Hilâl çok yaşlı bir adamdır. Ken-

disine bakacak hizmetçisi de yok, sizce ona hizmet et-memde bir sakınca var mı? diye sormuş. Peygamber de: — Hayır, bir sakıncası yok. Ama kesinlikle sana yak-

laşmasın, buyurmuş. Kadın da şöyle demiş:

Page 35: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 35

— Vallahi onun kımıldayacak hâli bile yok. Allah’a yemin ederim ki, başına bu iş geldi geleli hiç durmadan ağlıyor.

Kâb sözlerine şöyle devam etti: Yakınlarımdan biri bana: — Sen de eşinin sana hizmet etmesi için Peygamber

sallallahu aleyhi ve sellem’den izin istesen olmaz mı? Baksana, Hilâl bin Ümeyye’ye bakması için karısına izin verdi, dedi. Ben de ona: — Hayır, bunun için Peygamber sallallahu aleyhi ve

sellem’den izin isteyemem. Hilâl bin Ümeyye yaşlı ve ba-kıma muhtaç olduğu için ona izin verildi. Ben şu genç hâlimle ondan izin istersem, bana ne cevap vereceğini bilemem, dedim.

Bu durumda on gün daha bekledim. Bizimle konuşul-ması yasaklandığından bu yana tam elli gün geçmişti. Ellinci gecenin sabahında, evlerimizden birinin damın-da sabah namazını kıldım. Allah’ın Tevbe suresinde bi-zim hâlimizi anlatırken buyurduğu gibi, “Bütün genişli-ğine rağmen dünya başıma dar gelmiş ve ruhumu da-yanılmaz sıkıntılar kaplamış” bir hâlde otururken, biri-nin Sel Dağı’nın tepesinden var gücüyle: — Kâb bin Malik, müjde! diye bağırdığını duydum.

Nihayet sıkıntılardan kurtulma zamanının geldiğini an-layarak, hemen Rabb’ime şükretmek üzere secdeye ka-pandım.

Meğer Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem sabah namazını kıldırdıktan sonra, Allah’ın tövbelerimizi ka-

Page 36: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

36 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

bul ettiğini ilân etmiş. Bunun üzerine, ahali bize müjde vermeye koşmuş. Diğer iki arkadaşıma da müjdeciler gitmiş. Bunlardan biri bana doğru at koşturmuş. Eslem kabilesinden bir diğer müjdeci ise, koşup Sel Dağı’na tırmanıp oradan bağırmış. Onun sesi, bana atlıdan önce ulaştı. Sesini duyduğum müjdeci yanıma gelip beni teb-rik edince, sırtımdaki elbiseyi çıkarıp müjdesine karşı-lık ona giydirdim. Vallahi, o gün giyecek başka elbisem yoktu. Emanet bir elbise bulup giydim ve Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’i görmek üzere hemen yola koyuldum. Beni gruplar hâlinde karşılayan sahâbîler, tövbemin kabul edilmesi sebebiyle, “Allah’ın bağışla-ması sana mübarek olsun!” diyerek beni tebrik ediyor-lardı.

Nihayet mescide girdim. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, arkadaşlarının arasında oturmaktaydı. Mane-vi kardeşim olan Talha bin Ubeydullah hemen ayağa kalktı, koşarak yanıma geldi ve elimi sıkarak beni teb-rik etti. Vallahi Mekkeli Muhacirler’den, ondan başka ayağa kalkan olmadı. Peygamber aleyhisselâm Mek-ke’den hicret eden Muhacirler’le Ensar (Medineli Müs-lümanlar) arasında kardeşlik ilan ettiği zaman, beni Talha ile kardeş yapmıştı.

Bu hadisi rivayet eden Abdullah diyor ki: Babam Kâb, Talha’nın bu davranışını hiç unutmazdı.

Kâb sözlerine şöyle devam etti: Ben mescide girip Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-

lem’e selâm verdiğimde, yüzü sevinçten parıldayarak:

Page 37: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 37

— Dünyaya geldiğinden beri yaşadığın bu en ha-yırlı günün sana kutlu olsun, buyurdu. Ben de: — Ya Rasulallah! Bu tebrik senin tarafından mı, yok-

sa Allah tarafından mı? diye sordum. — Benim tarafımdan değil, Allah tarafından, bu-

yurdu. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem sevindiği zaman yüzü ışıl ışıl parlar, ay parçasına benzerdi. Onun sevindiğini böyle anlardık. Neyse, ben Peygamber’in karşısına oturduğumda: — Ey Allah’ın Elçisi! Tövbemin kabul edilmesine

karşılık Rabb’ime şükür nişanesi olarak bütün malımı Allah ve Rasulü uğrunda fakirlere dağıtmak istiyorum, dedim. Peygamber: — Malının hepsini dağıtma, bir kısmı elinde kalsın.

Bu senin için daha hayırlıdır, buyurdu. Ben de: — O zaman Hayber fethinde payıma düşen malı

elimde bırakıyorum, geri kalanı fakirlere dağıtacağım, dedim. Sonra da: — Ya Rasulallah! Allah beni ancak doğru sözlü ol-

mam sayesinde kurtardı. Ben de tövbemin kabul edil-mesine karşılık, artık yaşadığım sürece daima doğru söz söyleyeceğim, dedim.

Allah’a yemin olsun ki, bu sözleri Peygamber sallalla-hu aleyhi ve sellem’e söylediğim günden beri, doğru sözlü olmaktan dolayı Allah’ın hiç kimseyi benden daha güzel mükâfatlandırdığını bilmiyorum. Yine Allah’a yemin ederim ki, Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem’e o sözleri söylediğim günden bu yana, bilerek asla

Page 38: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

38 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

yalan söylemedim. Kalan ömrümde de Cenab–ı Hakk’ın beni yalandan koruyacağını umuyorum.

Demek ki, insan ne kadar büyük günah işlemiş olursa olsun, işlediği günahı asla yalan ve hilekârlıkla telafi et-meye kalkışmamalıdır. Hiçbir zaman ümitsizliğe kapıl-mamalı, pişman olup hatasını kabul ettiği ve içtenlikle Rabb’ine yöneldiği takdirde bağışlanacağını bilmelidir.

Kâb sözlerine devamla şöyle dedi: Daha sonra, yüce Allah şu ayetleri gönderdi: “Hiç kuşkusuz Allah, savaşa katılmak istemeyenlere

izin veren Peygamber’i bağışladığı gibi, içlerinden bir kısmının kalpleri neredeyse kaymak üzerey-ken, Tebük seferinin yaşandığı o sıkıntılı anlarda zor-luklara göğüs gererek Peygamber’in izinden ayrıl-mayan Muhacirler’in ve Ensar’ın tövbelerini de ka-bul etmiştir. Allah, müminlere karşı gerçekten çok şefkatli, çok merhametlidir.

Allah, tövbelerinin kabulü ertelenerek geri bırakılan Kâb bin Malik, Mürâre bin Rebî ve Hilâl bin Ümeyye adındaki üç kişinin de tövbelerini kabul edip onları ba-ğışlamıştır. Öyle ki, bütün genişliğine rağmen dünya başlarına dar gelmiş ve ruhlarını dayanılmaz sıkın-tılar kaplamıştı. Zira Peygamber’in boykot emriyle hiç kimse yüzlerine bakmıyor, en yakın dostları bile selâmla-rını almıyorlardı. Doğup büyüdükleri şehirde adeta ya-payalnız kalmışlardı. Hiçbir yerde huzur bulamaz, hiçbir şeyden tat alamaz olmuşlardı. Pişmanlık ve vicdan aza-bıyla içleri kan ağlıyordu. Allah’ın gazabından kurtul-

Page 39: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 39

mak için, yine O’na sığınmaktan başka bir çare ol-madığını anlamışlardı. Nihayet, elli günlük çetin bir imtihanın ardından Allah onların tövbesini kabul etti ki, kıyamete kadar gelecek bütün tövbekârlar onları ör-nek alsınlar ve en zor, en çaresiz anlarda bile Allah’ın rahmetinden ümit kesmesin, sabırla ve ısrarla Rab’lerine yönelip tövbe etsinler. Çünkü Allah çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.

O hâlde, ey iman edenler! Allah’ın emirlerine karşı sorumsuz, duyarsız olmaktan sakının ve zulme karşı inananların safında yerinizi alarak, daima doğrularla beraber olun!” (9-Tevbe: 117, 118, 119)

Kâb sözlerine devamla şöyle dedi: Allah’a yemin ederim ki, beni Müslümanlıkla şereflen-

dirdikten sonra O’nun bana verdiği en büyük nimet, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in huzurunda doğruyu söyleyişim, yalan söyleyip de helâk olmayı-şımdır. Çünkü Allah, yalan söyleyenler hakkında vahiy gönderdiği zaman, hiç kimse için söylemediği ağır söz-leri söyleyerek şöyle buyurdu:

“O savaştan kaçanların yanına döndüğünüz za-man, kendilerini cezalandırmaktan vazgeçip bırak-manız için Allah’a yemin edecekler. Siz de bırakın onları, fakat arzu ettikleri gibi hoşgörü ve sevgiyle değil, onları cezalandırmak ve tehlikelerinden uzak durmak için. Çünkü onlar, niyet ve davranışları itibariyle birer pisliktirler. Yapıp ettiklerinin karşılığı olarak, va-racakları yer de cehennemdir.

Page 40: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

40 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

Onlar sizi kandırıp gönlünüzü kazanmak için ye-minler edecekler. Ne var ki, siz onlardan hoşnut ol-sanız bile, Allah, Kur’an’ın rehberliğini reddederek yoldan çıkan bu insanlardan asla razı olmayacaktır (9-Tevbe: 95, 96) .”

Kâb, sözlerine şöyle devam etti: Biz üç arkadaşın bağışlanması, Peygamber sallallahu

aleyhi ve sellem’in yeminlerini kabul edip kendilerinden biat (İslam’a bağlılık sözü) aldığı ve Allah’tan affedilme-lerini dilediği kimselerin bağışlanmasından sonraya bı-rakılmıştı. Allah bizim hakkımızda hüküm verinceye kadar, Peygamber bize yapacağı muameleyi ertelemiş-ti. Allah’ın Tevbe suresi 118. ayette bizim durumumuzu anlatırken “Geri kalan üç kişinin de…” diye bahsettiği bu geri kalış, bizim savaştan geri kalışımız değildir. Peygamber, huzuruna gelip yemin ederek mazeret be-yan edenlerin özürlerini kabul ettiği, bize yapacağı mu-ameleyi ise geriye bıraktığı, ertelediği için Allah bizden “Geri kalan üç kişi” diye söz etmiştir.

Diğer bir rivayette: “Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Tebük Gazvesi-

ne perşembe günü çıkmıştı. Sefere çıkacağı zaman, per-şembe günü yola çıkmayı severdi.” şeklinde bir ilave vardır.

Başka bir rivayette ise: “Rasulullah, seferden mutlaka gündüz kuşluk vakti

dönerdi. Dönünce de ilkönce mescide uğrayıp iki rekât namaz kılar, sonra orada otururdu.” denilmektedir.

Page 41: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 41

23. İmrân bin Husayn radıyallahu anhumâ anlatıyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in huzuruna,

Cüheyne kabilesinden, zina ederek hamile kalmış evli bir kadın geldi ve “Ey Allah’ın Elçisi! Ben cezayı gerek-tiren bir suç işledim, cezamı ver!” dedi. Peygamber sal-lallahu aleyhi ve sellem yüzünü çevirdi. Fakat kadın aynı şeyi bir daha söyledi. Rasulullah yine yüzünü çevirdi. Ka-dın ısrarla aynı sözü tekrarlayınca Peygamberimiz, ka-dının en yakın akrabasını çağırttı ve ona, “Bu kadın ger-çekten zina etmişse, evli olduğu için recm edilerek öldü-rülmesi gerekir. Fakat hamileyken ona ceza uygulana-maz. Şimdi onu götür ve kendisine iyi davran. Sakın iş-lediği günahı yüzüne vurup da onu rencide etme! Tüm samimiyetiyle tövbe etmiş ve günahından arınmak için canını vermeyi göze almış birini tekrar utandırmaya kalkmak doğru olmaz. Doğum yaptıktan ve çocuğunu emzirmeyi tamamladıktan sonra onu bana geri getir.” buyurdu.

Adam Peygamber’in dediğini yaptı. Uzun bir zaman sonra da kadını geri getirdi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, kadının üzerine elbisesinin sıkıca bağlanma-sını emretti. Çünkü ceza uygulanırken kadının vücudu açılıp mahrem yerleri görünebilirdi. Sonra Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in emriyle kadın taşlanarak öldürüldü. Ardından Peygamberimiz, bu kadının cena-ze namazını kıldı.

Bunu gören Ömer radıyallahu anh “Ey Allah’ın Rasulü!

Page 42: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

42 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

Zina etmiş bir kadının namazını mı kılıyorsun?” diye sorunca Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“O kadın bir an için şeytana uyup günah işledi, fakat ardından pişman olup öyle bir tövbe etti ki, şayet onun tövbesi Medine halkından yetmiş kişiye dağı-tılmış olsaydı, hepsine yeterdi. Çünkü o, işlediği gü-nahın bedelini ödemek için canını feda etmekten çekin-medi. Sen Cenab-ı Hakk’ın rızasını kazanmak için can vermekten daha üstün bir fedakârlık düşünebi-liyor musun?

24. Abdullah bin Abbas ve Enes bin Mâlik radıyal-

lahu anhum’dan, Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

“İnsanoğlunun bir vadi dolusu altını olsa, bir o ka-darını daha ister. İnsanoğlu o kadar doyumsuz, o ka-dar açgözlüdür ki, onun gözünü topraktan başka bir şey doldurmaz. O halde toprağa girip hesaba çekilme-den önce, cimrilik, dünya malına aşırı bağlılık, haset gibi kötü özelliklerden kurtulmaya çalışmalı, fırsat varken günahlardan tövbe edip Allah’a yönelmelidir. Hiş kuşku-suz Allah, tövbe edenin tövbesini kabul eder.”

25. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan, Peygamber sal-

lallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

“Biri diğerini öldürdüğü halde, her ikisi de cenne-

Page 43: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 43

te giren iki kişiye Allah tebessümle bakar. Yani bu ikisinin ilginç durumu, O’nu son derece hoşnut eder. Şöy-le ki; bunlardan biri Allah yolunda savaşıp şehit olur. Onu şehit eden kişi de daha sonra tövbe edip Müslüman olur ve o da Allah yolunda savaşıp şehit düşer. Böylece, her ikisi de cennete gitmiş olur.”

3. BAB: SABIR BELA VE MUSİBETLER KARŞISINDA YILGINLIĞA DÜŞMEMEK, ALLAH YOLUNDA KARŞILAŞILAN

ZORLUKLARA GÖĞÜS GERMEK

Konu ile İlgili Ayetler 1. Ey iman edenler! Allah yolunda mücadele verirken,

karşınıza çıkabilecek zorluk ve sıkıntılara sabredin, zulme karşı toplumsal direnç göstererek birbirinizle sabırda yarışın. Gerek düşmandan gelebilecek saldırı-lara, gerek şeytanî vesveselere ve ayartmalara karşı her an uyanık ve hazırlıklı olun. Bir de, Allah’tan gelen il-keler doğrultusunda hayatınıza yön vererek kötülüğün her türlüsünden titizlikle sakının ki, böylelikle umdu-ğunuz o zafer ve kurtuluşa erebilesiniz. (Âl-i İmrân, 3/200)

2. And olsun ki, sizi bazen çetin korkularla, bazen

açlık ve yoksullukla, bazen de servetinizi, sağlığını-zı ve ürünlerinizi elinizden alarak imtihan edece-ğim. Sabredenleri müjdele! (Bakara, 2/155)

Page 44: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

44 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

3. Ey Peygamber! De ki: “Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor: “Ey iman eden kullarım! Rabb’inizden gelen ilkeler doğrultusunda yaşayın, dürüst ve erdemli davranışlar göstererek kötülüğün her çeşidinden titizlikle sakının! Şunu iyi bilin ki, bu dünyada güzel davranış göste-renler için, öbür dünyada çok daha güzel bir ödül var-dır.” (Zümer, 39/10)

4. Her kim cahillerin sataşmalarına karşı sabreder ve

onları bağışlarsa, ona ne mutlu! Çünkü bu, gerçekten büyük bir azim ve kararlılıkla yapılmaya değer işler-dendir. (Şûrâ, 42/43)

5. Ey inananlar, sabırla ve namazla Allah’tan yar-

dım dileyin. Kur’ân’ın öngördüğü adalet sistemini ha-yata egemen kılmak için mücadele verirken, yaratıcınız-la aranızdaki gönül bağını namazla, duayla, zikirle sü-rekli canlı tutmaya çalışın. Zorluklar karşısında yılma-dan, umudunuzu ve direncinizi kaybetmeden hedefe doğru adım adım ilerleyin. Ve şunu asla unutmayın: Al-lah, daima sabredenlerle beraberdir. (Bakara, 2/153)

6. And olsun ki, içinizden Allah yolunda mücadele

eden ve bu uğurda karşısına çıkan sıkıntılara sabreden samimi ve fedakâr müminleri ortaya çıkarıncaya ka-dar, hepinizi çetin sınavlardan geçireceğiz. Ayrıca, iman ve itaat konusundaki bütün iddialarınızı birer bi-

Page 45: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 45

rer denemeye tâbi tutacağız. (Muhammed, 47/31)

Konu ile İlgili Hadisler 26. Ebu Mâlik el-Eş’arî radıyallahu anh’dan, Pey-

gamber sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

“Temizlik imanın yarısıdır. Gerek maddî, gerekse ah-lakî bakımdan temiz olmak, mümin olmanın tabiî bir ne-ticesi ve en önemli alametidir.

İhlâs ve şuur ile söylenen “Elhamdulillah” duası, hesap günü mizanı sevap ile doldurur. “Subhânallah” ile “Elhamdulillah” sözleri bir arada söylendiği zaman, bunun sevabı göklerle yer arasını kaplar.

Elhamdulillah duasının anlamı şudur: “Allah’ım! Bizlere bahşettiğin bunca nimetlerden dolayı sana sonsuz şükür-ler olsun! Ya Rab, bütün iyiliklerin, güzelliklerin kaynağı sensin! Her türlü övgüye, teşekküre layık olan da sadece sensin. Seni tüm kalbimle överek yüceltiyor, en derin saygı ve şükran duygularımla hükümlerine boyun eğiyor ve yalnızca sana kulluk ediyorum.”

Subhânallah ise şu anlama gelir: “Allah’ım! Sen her tür-lü noksanlıktan, kusurdan uzaksın! En mükemmel özel-likler, en üstün vasıflar sana aittir. Sen sonsuz ilim, kud-ret, merhamet, adalet, lütuf sahibisin. Her şeyi en iyi bi-len, her konuda en güzel hükmü veren sensin. Bunun için, ben senden başka hüküm koyucu, senden başka otorite yani ilah kabul etmem. Her konuda sana danışır, yalnız-ca senin gösterdiğin yolda yürür, bireysel ve toplumsal hayatımı senin gösterdiğin ilkeler doğrultusunda düzen-

Page 46: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

46 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

lerim.” Namaz insanı kötülüklerden uzaklaştırıp iyiliğe yönel-

ten, kulluk bilincini netleştiren ve gönülleri aydınlatan bir nurdur.

Sadaka burhandır. Allah yolunda harcama yapmak, malının bir kısmını yoksullarla paylaşmak, kişinin Rabb’ine imanının ve sadakatinin en açık delili ve ispatı-dır.

Sabır bütün başarıların, kazançların anahtarı olan bir ışık kaynağıdır. Ancak sabır, zalimlerin zulmüne kat-lanmak, miskin miskin oturmak demek değildir. Sabır, zorluk ve sıkıntılar karşısında yılgınlığa kapılmadan, ümidini kaybetmeden mücadeleye devam edebilmektir. İşte böyle hak yolda mücadelenin sıkıntılarına göğüs ge-renler, eninde sonunda mutlu ve aydınlık bir geleceğe sahip olurlar.

Kur’ân senin ya lehinde ya da aleyhinde delildir. Onu okuyup anlamaya çalışır ve gücün yettiğince uygu-larsan, seni dünyada da ahirette de kurtuluşa iletir. Fa-kat onunla ilgini keser, emirlerine uymazsan, seni felâke-te ve azaba sürükler. Çünkü sen, hesap günü bu Kitap’tan sorguya çekileceksin.

Bu dünya hayatında insanların imtihan edilişi, pazar-yerinde pazarcıların mallarını satmasına benzer. Doğan her gün, insan için yeni bir pazardır. Bu pazarda, insanın dünya ve ahireti alınıp satılmaktadır. Herkes sabahle-yin imtihan pazarına çıkıp kendi varlıklarını satışa arz eder; bu alışveriş sonucunda kimileri kazanç sağ-

Page 47: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 47

layıp kendisini kurtarır, kimileri de zarara uğrayıp kendisini helâk eder.”

27. Ebu Said el-Hudrî radıyallahu anh anlatıyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e bir yerden

zekât veya ganimet malları gelmişti. Medineli Müslü-manlardan bir kısmı Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem’den dünyalık bir şeyler istediler, o da verdi. Sonra yine istediler, yine verdi. Nihayet Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in elinde verecek bir şey kalmayınca onlara dedi ki:

“Elimde verebileceğim bir şey olsa, onu sizden as-la esirgemezdim. Hepsini sonuncusuna kadar aranızda paylaştırırdım. Bununla birlikte, mümkün olduğunca başkalarına el avuç açmamanızı, yüzsuyu döküp insan-lardan istememenizi size tavsiye ederim. Kim dilenmek-ten çekinerek iffetli davranırsa, Allah onu iffetli ve saygıdeğer kılar. Kim tok gözlü davranırsa, Allah onu başkalarına muhtaç olmaktan kurtarır. Kim de sabretmek için gayret ederse, Allah ona zorluklara karşı direnme, dayanma gücü verir. Hiç kimseye sa-bırdan daha hayırlı, daha geniş kapsamlı bir nimet verilmemiştir.”

28. Çocukluğunda Romalılara esir düşüp daha sonra

Arabistan’a geldiği için Suheyb er-Rûmî adıyla tanınan Suheyb bin Sinân radıyallahu anh’dan, Peygamber sal-lallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu rivayet

Page 48: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

48 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

edilmiştir: “Müminin hâli ne kadar ilginç, ne kadar hayranlık

vericidir! Çünkü her hâli kendisi için bir hayır se-bebidir ve bu özellik, sadece müminde vardır: Bol-luk ve nimetlerle karşılaşınca şükreder, bu onun için hayır olur. Sıkıntılarla karşılaştığında sabre-der, yine onun için hayır olur.”

İnsan lütuf ve nimetlerle karşılaşınca şımarmamalı, as-la kibir ve sefahate kapılmamalıdır. Aksine, bu nimetleri kendisine bahşeden Rabb’ine hamd etmeli, o nimetlerin şükrünü eda etmeye çalışmalıdır. Üzücü bir olayla yüz yüze gelince de ölçüsüz şekilde üzüntü ve karamsarlığa kapılmamalı, şer gibi görünen olayların arkasında nice hayırlar bulunabileceğini hesaba katmalıdır. Başına ge-len her şeyin ya onu sınamak ya sarsıp kendine getirmek ya bir hayrın kapısını açmak veya daha büyük bir belayı defetmek için Allah’ın izni ve iradesiyle, belli hikmet ve amaçlar çerçevesinde meydana geldiğini bilmelidir.

Kısacası mümin, gücü yettiğince Allah’a kulluk görevini yaptığı takdirde, dünya hayatında imtihandan geçerken veya zulüm ve haksızlığa karşı mücadele verirken başına ne gelirse gelsin; zafer veya yenilgi, hastalık veya sağlık, zenginlik veya fakirlik, kazanç veya iflas, hayat veya ölüm, başına ne gelirse gelsin, her hâlükârda kazanan kendisi olacaktır.

29. Enes bin Mâlik radıyallahu anh anlatıyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, vefat etmeden

Page 49: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 49

önceki hastalığı ağırlaşınca, ıstırap çekmeye ve sık sık bayılmaya başladı. Durumu gören kızı Fâtıma radıyalla-hu anhâ “Vah babacığım, ne büyük acılar çekiyorsun!” dedi. Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem, “Üzülme kızım, bugünden sonra baban hiçbir acı çekmeyecek.” buyurdu.

Allah’ın Elçisi sallallahu aleyhi ve sellem, haber verdiği gibi o gün vefat edince, Fâtıma radıyallahu anh ağlaya-rak, “Ey Rabb’in çağrısına icabet eden babacığım! Ey mekânı Firdevs cenneti olan babacığım! Ey kara habe-rini ancak dostu Cebrail’le paylaşacağımız babacığım, vah!” diye feryat etti.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem defnedildikten sonra da Fâtıma, “Peygamber’in üzerine toprak atmaya nasıl eliniz vardı, buna nasıl gönlünüz razı oldu?” diye-rek keder ve üzüntüsünü dile getiriyordu.

30. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in hem azat-

lısı hem dostu hem de dostunun oğlu olan Üsâme bin Zeyd bin Hârise radıyallahu anhumâ anlatıyor:

Bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in kızı Zeynep, “Oğlum Ali ölmek üzere, lütfen bize kadar gelir misin?” diye Rasulullah’a haber gönderdi. O anda çok önemli bir işle meşgul olan Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, kızına selam göndererek, “Veren de Al-lah’tır, alan da. O’nun katında her şeyin belirli bir vakti vardır. Kızıma söyle, sabretsin ve mükâfatını Allah’tan beklesin.” buyurdu. Fakat Zeynep Peygam-

Page 50: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

50 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

ber’e yemin verdirerek, “Allah aşkına, mutlaka gelme-nizi istiyorum!” diye tekrar haber yolladı.

Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, yanında Sa‘d bin Ubâde, Muâz bin Cebel, Übey bin Ka‘b, Zeyd bin Sâbit ve diğer bazı sahabiler olduğu halde kalkıp kızının yanına gitti. Çocuğu Peygamber’in kuca-ğına verdiler. Yavrucak can çekişmekteydi. Bunun üze-rine Peygamber’in gözlerinden yaşlar süzülmeye baş-ladı. Durumu gören ve bunu, yasaklanan niyâha (yaka paça yırtarak ve bağırıp çağırarak ağlama) hükmünde sanan Sa‘d, “Ey Allah’ın Elçisi! Ölüye ağlamayı yasakla-dığınız halde, bu gözyaşları da nedir?” diye sordu. Pey-gamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Bu, kullarının kalbine Allah’ın koyduğu merha-met duygusudur. Kalp hüzünlenir, gözler yaşarır. Al-lah’a isyan sözleri söylemeden, feryat figan etmeden ölü-ye ağlamakta bir sakınca yoktur. Bilakis, böyle durum-larda gözyaşı dökmek, Allah’ın, kullarına bahşettiği merhamet ve şefkat hissinin tabiî bir neticesidir ve asla yadırganmamalıdır.”

Hadisin bir başka rivayetine göre Peygamber sallalla-hu aleyhi ve sellem, “Bu, Allah’ın, dilediği kullarının kalbine koymuş olduğu merhamet duygusudur. Al-lah ancak, merhametli kullarına rahmet eder.” bu-yurmuştur.

31. Suheyb–i Rumî radıyallahu anh’dan rivayet edil-

diğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle

Page 51: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 51

buyurmuştur: “Sizden önce yaşamış ümmetler içinde bir padişah, bir

de onun sihirbazı vardı. Bu sihirbaz yaşlanınca, padişa-ha: — Ben artık yaşlandım, bana genç birini göndersen

de ona sihirbazlığı öğretsem, dedi. Padişah da ona zeki ve yetenekli bir genç gönderdi. Her gün evinden çıkıp si-hirbazın yanına giden bu genç adamın yolu üzerinde bir din âlimi bulunmaktaydı. Delikanlı, günün birinde ona uğradı ve yanına oturup konuşmalarını dinledi. Onun söyledikleri çok hoşuna gitti. Artık sihirbaza her gitti-ğinde bu din âlimine mutlaka uğrar ve yanında bir süre kalırdı. Fakat sihirbaz, yanına geç geldiği için genç adamı azarlayıp dövüyordu. Delikanlı durumu âlime şikâyet edince, o da: — Sihirbaz niçin geç geldiğini sorarsa, “Ailem beni

alıkoydu.” dersin; ailen sorduğu zaman da sihirbazın seni geç bıraktığını söylersin, dedi.

Genç adamın bu hâli sürüp giderken, bir gün yolda in-sanların gelip geçmesine engel olan büyük ve yırtıcı bir hayvana rast geldi. Kendi kendine, “Sihirbazın mı, yok-sa âlimin mi doğru yolda olduğunu anlamanın tam za-manı!” dedi. Bunun için, eline bir taş aldı ve “Allah’ım, senin katında âlimin yaptıkları sihirbazın yaptıkların-dan daha değerli ise şu hayvanı öldür ve insanlar yolla-rına devam etsinler!” diyerek taşı hayvana doğru fırlat-tı ve onu öldürdü. Böylece, insanlar rahatça yollarına devam ettiler. Daha sonra delikanlı âlimin yanına geldi

Page 52: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

52 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

ve olup biteni ona anlattı. Âlim: — Genç adam, artık sen benden daha üstünsün. Çün-

kü gördüğüm kadarıyla, büyük bir mertebeye erişmiş-sin. Öyle sanıyorum ki, yakında birtakım belâlarla imti-han edileceksin. Böyle bir şey olduğunda, sakın benim bulunduğum yeri kimseye söyleme, dedi.

Genç adam, gözleri görmeyen ve alaca hastalığına tu-tulmuş kimseleri iyileştirir, diğer birçok hastalıkları da tedavi ederdi. Padişahın o sıralarda kör olmuş yakın bir arkadaşı bunu duydu ve değerli hediyelerle delikanlı-nın yanına gelerek: — Eğer beni tedavi edebilirsen, bunların hepsi se-

nindir, dedi. Delikanlı: — Ben hiç kimseye şifa veremem, şifayı veren ancak

Allah’tır. Eğer sen yüce Allah’a iman edersen O’na dua ederim, O da dilerse sana şifa verir, dedi.

Zaten iyi kalpli olan adam derhal iman etti ve Allah da ona şifa verdi. Sonra padişahın yanına gelip her za-manki gibi mecliste yerini aldı. Padişah onu iyileşmiş görünce: — Senin gözlerini kim iyileştirdi? diye sordu. O da: — Rabb’im iyileştirdi, dedi. Bunun üzerine, Padişah

öfkeyle: — Senin benden başka Rabb’in mi var? dedi. Adam: — Benim Rabb’im de, senin Rabb’in de Allah’tır! diye

karşılık verdi. Bu sözler üzerine çileden çıkan padişah adamı tutuklattı ve gencin yerini söyleyinceye kadar ona işkence ettirdi. Sonunda adam gencin yerini söyle-

Page 53: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 53

di ve delikanlı oraya getirildi. Padişah ona: — Evladım, demek senin sihirbazlığın körleri ve ala-

caları iyi edecek dereceye ulaşmış. Şunları şunları yapmışsın, öyle mi? diye sordu. Delikanlı: — Hayır, ben kimseye şifa veremem. Şifayı veren an-

cak Allah’tır, dedi. Padişah da delikanlıyı yakalattı ve âlimin yerini söyle-

yinceye kadar ona işkence ettirdi. Neticede âlim yaka-lanıp getirildi ve kendisine “Dininden dön, yoksa öle-ceksin!” denildi. Fakat âlim dininden dönmedi. Bunun üzerine padişah bir testere getirtip başının tam orta-sından âlimi ikiye biçtirdi, parçalarının her biri bir ya-na düştü. Sonra padişahın o yakın adamı getirildi ve ona da “Dininden dön!” denildi. Fakat o da kabul etme-di. Padişah onu da parçalarının her biri bir tarafa dü-şünceye kadar testere ile başının ortasından ikiye biç-tirdi. Daha sonra delikanlı getirildi ve “Dininden dön!” denildi. Delikanlı da dininden dönmedi. Bunun üzerine, padişah onu askerlerinden bir gruba teslim ederek on-lara şu talimatı verdi: — Bunu filanca dağın tepesine çıkarın. Dağın tam

zirvesine ulaştığınız zaman ona dininden dönmesini tek-lif edin; dönerse ne âlâ, aksi hâlde bir uçurumdan atın gitsin! Onlar da delikanlıyı götürüp dağın tepesine çı-kardılar. Delikanlı: — Allah’ım, beni bunların elinden dilediğin şekilde

kurtar! diye dua etti. Bunun üzerine dağ sarsıldı ve as-kerler aşağı yuvarlanıp öldüler. Delikanlı ise sapasağ-

Page 54: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

54 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

lam yürüyerek padişahın yanına döndü. Padişah ona: — Yanındakiler ne oldu? diye sordu. Delikanlı: — Allah beni onların elinden kurtardı, dedi. Bunun

üzerine padişah, delikanlıyı adamlarından bir başka gruba teslim etti ve: — Bunu bir gemiye bindirip denizin ortasına götü-

rün. Dininden dönerse ne âlâ, aksi hâlde onu denize atın gitsin, dedi. Onlar da delikanlıyı alıp götürdüler. Delikanlı: — Allah’ım, beni bunların elinden dilediğin şekilde

kurtar! diye dua etti. Bunun üzerine, gemi içindekilerle beraber alabora oldu ve bütün askerler boğuldu. Deli-kanlı ise sağ salim padişahın yanına döndü. Padişah onu yine karşısında görünce: — Yanındakiler ne oldu? diye sordu. Delikanlı da: — Allah beni onların elinden kurtardı. Sana söyleye-

ceklerimi yapmadığın takdirde, beni asla öldüremezsin, dedi. Padişah: — Neymiş o? diye sorunca, delikanlı: — Bütün insanları geniş bir meydanda topla ve beni

bir hurma kütüğüne bağla. Bana ait ok torbasından bir ok al, yayın tam ortasına koy. Sonra da “Bu delikanlının Rabb’i olan Allah’ın adıyla!” diyerek oku at. Beni ancak bu şekilde öldürebilirsin, dedi.

Bunun üzerine Padişah, halkı geniş bir meydanda top-ladı. Delikanlıyı da bir hurma kütüğüne bağladı ve onun sadağından bir ok alıp yayına yerleştirdi. Sonra da, “Bu delikanlının Rabb’i olan Allah’ın adıyla!” diyerek oku

Page 55: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 55

fırlattı. Ok, delikanlının tam şakağına isabet etti. Deli-kanlı elini şakağının üzerine koydu ve oracıkta öldü. Bunun üzerine halk: — Biz delikanlının Rabb’ine iman ediyoruz! dediler.

Daha sonra ileri gelen yöneticiler padişaha gelerek: — Gördün mü, korktuğun başına geldi; halk iman et-

ti, dediler. Bunun üzerine padişah, sokak başlarına bü-yük hendekler kazılıp ateşle doldurulmasını emretti. Sonra da: — Dininden dönmeyen herkesi zorla bu ateşe atın!

dedi. Askerler emri yerine getirdiler. Böylece, hak dini terk etmeyen binlerce insan ateşe atıldı. En sonunda, kucağında çocuğu ile bir kadın getirildi. Ya imanını terk edip yeniden küfre dönecek, ya da yavrusuyla birlikte ateşe atılacaktı. Bir ara kararsız kaldı, ateşe düşmemek için sendeleyip geriledi. İşte o anda, henüz kundakta olan çocuğu dile geldi ve zalimlerin saltanatına son ve-recek yeni bir neslin gelişini müjdelercesine: — Dayan anneciğim, sakın ateşten korkup imanından

dönme; çünkü sen hak din üzeresin, dedi. 32. Enes bin Malik radıyallahu anh’dan anlatıyor: Bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, çocuğu-

nun mezarı başında bağıra çağıra ağlayan bir kadının yanından geçti. Ona: — Allah’tan kork ve başına gelen bu musibete sab-

ret, buyurdu. Kadın da: — Çek git başımdan; benim başıma gelen senin başı-

Page 56: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

56 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

na gelmedi ki! Benim ne çektiğimi nereden bileceksin? dedi. Peygamberimiz daha fazla üstelemeyip yoluna de-vam etti.

Kadın, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’i tanıya-mamıştı. Ona, bu azarladığı kişinin Peygamber olduğu-nu söylediler. Bunu duyunca adeta beyninden vurulmu-şa dönen kadın, çocuğunun acısını unutarak hemen ko-şup Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in kapısına geldi. Kapıda nöbetçilerin bulunacağını ve kendisinin belki de Peygamber’e ulaşamayacağını düşünüyordu. Fakat Peygamber’in kapısında herhangi bir kapıcı veya hizmetçi göremedi. Sonra Peygamber’i gördü ve ona özür beyan ederek: — Kusuruma bakmayın ya Rasulallah, sizi tanıyama-

dım, dedi. Peygamber de: — Önemli değil. Senin ne büyük acılar hissettiğini el-

bette biliyorum. Ancak gerçek sabır, ilk darbe anında kendini kaybetmeden, Allah’a isyan anlamına gelebilecek sözler sarf etmeden acıya dayanabilmektir, buyurdu.

33. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan, Peygamber sal-

lallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

Yüce Allah şöyle buyuruyor: “Dünyada çok sevdiği bir yakınını elinden aldığım zaman sabredip ecrini benden bekleyen mümin kulumun katımdaki mükâfatı, cennetten başka bir şey olamaz.”

Page 57: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 57

34. Âişe radıyallahu anhâ’dan rivayet edildiğine göre, kendisi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e veba hastalığı hakkında sorunca Peygamberimiz şöyle de-miştir:

“Veba ve benzeri bulaşıcı hastalıklar, Allah’ın, diledi-ği kimseleri cezalandırdığı bir çeşit azap idi. Fakat Allah, onu müminler için bir rahmet vesilesi kıldı. Şöyle ki; vebaya yakalanan bir kul, tedavi olmak için elinden geleni yapmakla birlikte, bu bela karşısında sabredip mükâfatını Allah’tan bekleyerek ve başı-na ancak Allah ne takdir etmişse onun geleceğini bilerek, hastalığı başka yerlere taşımamak için bulun-duğu yerde kalırsa, orada öldüğü takdirde, kendisine şehit sevabı verilir. Fakat ölüm korkusuyla bulunduğu yeri terk ederse, savaştan kaçmış gibi günaha girer.”

35. Enes bin Mâlik radıyallahu anh, Peygamber sal-

lallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinlediğini söylemiştir:

“Yüce Allah şöyle buyuruyor: “Kulumu iki sevgili-siyle sınadığım, yani iki gözünü kör etmek suretiyle onu imtihan ettiğim zaman sabrederse, bu ikisine karşılık kendisine mutlaka cenneti veririm.”

36. Tâbiun neslinin önde gelen âlimlerinden Atâ bin Ebî

Rebâh diyor ki: Bir gün Abdullah bin Abbas radıyallahu anh, bana: — Sana cennetlik bir kadın göstereyim mi? dedi. Ben

Page 58: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

58 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

de: — Evet göster, dedim. Bunun üzerine bir kadını gös-

tererek dedi ki: — Şu uzun boylu, siyah tenli kadın var ya, Ümmü Zü-

fer adındaki bu kadın, bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in huzuruna geldi ve: — Ya Rasulallah! Beni zaman zaman sara nöbeti tu-

tuyor ve bayılıp yere düştüğümde üstüm başım açılıyor. Benim iyileşmem için Allah’a dua eder misiniz? diye sordu. Her şeyin kendi tabii seyrinde gitmesini ve hasta-lıklarla doğal yollarla mücadele edilmesini isteyen Pey-gamber sallallahu aleyhi ve sellem, kadına: — İstersen sabret ve cennet senin olsun; istersen

sana şifa vermesi için Allah’a dua edeyim, buyurdu. Bunun üzerine kadın: — Ben sabredip cennete gitmeyi tercih ederim. Ancak

beni sara tuttuğu zaman üstüm başım açılıyor, mahrem yerlerimin açılmaması için dua eder misiniz? dedi. Pey-gamber sallallahu aleyhi ve sellem de onun için dua etti. O günden sonra kadının sara nöbetlerinde bir daha üstü başı açılmadı.

37. Abdullah bin Mesud radıyallahu anh şöyle diyor: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in, gönderildiği

kavim tarafından dövülerek yüzü kanlar içinde bırakı-lan ve bir taraftan yüzündeki kanı silerken, bir taraftan da “Halkımı affet Allah’ım, çünkü onlar gerçeği bil-miyorlar!” diyen bir peygamberi anlatırkenki hâli hâlâ

Page 59: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 59

gözlerimin önündedir. 38. Ebu Said ve Ebu Hureyre radıyallahu an-

humâ’dan, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in şöy-le buyurduğu rivayet edilmiştir:

“Yorgunluk, hastalık, tasa, keder, sıkıntı ve gam-dan tutun da, ayağına batan dikene varıncaya ka-dar, Müslüman’ın başına ne zaman bir musibet gel-se, Allah mutlaka bunun karşılığında onun günah-larından bir kısmını affeder.”

39. Abdullah bin Mesud Radıyallahu anh anlatıyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in yanına gir-

dim. Sıtmaya yakalanmıştı. Elimi vücuduna dokundur-dum ve: — Ey Allah’ın Elçisi; gerçekten şiddetli bir sıtma nö-

betine tutulmuşsunuz, dedim. Peygamberimiz: — Evet, sizden iki kişinin çekebileceği kadar ıstı-

rap çekiyorum, buyurdu. Ben: — Herhalde bu, iki kat sevap kazanmanız içindir, de-

dim. O da: — Evet, öyle. Müslüman’ın ayağına bir diken bat-

sa veya başına bundan büyük bir sıkıntı gelse, Al-lah mutlaka bundan dolayı onun günahlarını bağış-lar. Böylece o Müslüman’ın günahları, tıpkı ağacın yapraklarını döktüğü gibi dökülür, buyurdu.

40. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan, Peygamber sal-

Page 60: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

60 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

lallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

“Allah kime hayır vermeyi dilerse, günahlarını bağış-lamak ve derecesini yükseltmek için onu zaman zaman sıkıntıya uğratır.”

41. Enes bin Mâlik radıyallahu anh’dan, Peygamber

sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

“Hiçbiriniz, başına gelen bir beladan dolayı ölümü istemesin. Mutlaka böyle söylemek zorunda kalır-sa, o zaman “Allah’ım! Benim için yaşamak hayırlı olduğu sürece beni yaşat; hakkımda ölüm hayırlı olduğu zaman da beni öldür!” diye dua etsin.”

42. İlk Müslümanlardan Habbâb bin Eret radıyallahu

anh anlatıyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hırkasını başı-

nın altına koymuş Ka‘be’nin gölgesinde dinlenirken, ona müşriklerden gördüğümüz işkencelerden şikâyette bulunarak, “Ey Allah’ın Rasulü! Bizim için Allah’a dua edip yardım dilemeyecek misiniz?” dedik. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle cevap verdi:

“Allah’ın yardımı için acele etmeyin. Sizden önceki ümmetler içinde bir mümin yakalanır ve kazılan bir çukura atılırdı. Sonra da testere ile başından aşağı ikiye biçilir, eti kemiği demir tırmıklarla ta-ranırdı. Fakat bütün bunlar, onu asla dininden

Page 61: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 61

döndüremezdi. Yemin ederim ki, Allah mutlaka bu işi tamamlayacak ve dinini yeryüzünde hâkim kılacak-tır. Öyle ki, yalnız başına bir atlı, Allah’tan ve sürü-süne saldıracak kurtlardan başka hiç bir şeyden korkmadan, San’a’dan Hadramevt’e, yani Arabis-tan’ın bir ucundan diğer ucuna güven içinde gidecek-tir. Fakat ne var ki, sizler acele ediyorsunuz. Bu çe-tin imtihanlardan geçmeden, Allah’ın yardım ve zaferini bekliyorsunuz.”

Buhârî’de yer alan bir başka rivayette, hadisin baş ta-rafı, “Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hırkasına bürünmüştü. Bizler müşriklerden ağır işkenceler görü-yorduk.” şeklindedir.

43. Abdullah bin Mesud radıyallahu anh anlatıyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Huneyn sava-

şında ele geçirilen ganimetleri paylaştırırken, kalplerini İslâm’a ısındırmak istediği bazı kimselere diğerlerinden fazla hisse vermişti. Mesela; birer kabile reisi olan Akra bin Hâbis’e yüz deve, Uyeyne bin Hısn’a da bir o kadar verdi. Arapların ileri gelenlerine de o günkü taksimde biraz fazla pay verdi. Durumun nezaketini ve hikmetini kavrayamayan bir kişi, “Vallahi bu paylaşımda adil dav-ranılmamış, Allah’ın rızası gözetilmemiştir!” dedi. Ben de “Allah’a yemin ederim ki, bunu Peygamber’e söyle-yeceğim.” dedim.

Sonra Peygamber’e gidip adamın söylediklerini anlat-tım. Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-

Page 62: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

62 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

lem’in yüzü öfkeden kıpkırmızı kesildi ve “Allah ve El-çisi de adaleti gözetmeyecekse, başka kim gözete-cek? Allah, kardeşim Musa’ya rahmet etsin. O, bun-dan daha ağır eziyetlere maruz kalmıştı da, sab-retmişti.” dedi.

Abdullah bin Mesud diyor ki: Peygamber’in bu kadar üzüldüğünü görünce, kendi kendime, “Bundan sonra hiç kimsenin sözünü Peygamber’e iletmeyeceğim!” dedim.

44. Enes bin Mâlik radıyallahu anh’dan, Peygamber

sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

“Allah, iyiliğini dilediği kulunun cezasını hemen dünyada verir. Fenalığını dilediği kulunun cezasını ise, Mahşer Günü günahını yüklenip gelsin diye ahirete erteler.”

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem yine buyurdu ki: “Ahirette verilecek mükâfatın büyüklüğü, dünyada

karşılaşılan belanın şiddetine göredir. Allah, sevdiği insanları da çeşitli belalarla imtihan eder. Kim ba-şına gelene rıza gösterirse, Allah da ondan razı olur. Kim rıza göstermeyip öfkeyle karşılık verirse, Allah da ona gazap eder.”

45. Yine Enes radıyallahu anh anlatıyor: Üvey babam Ebu Talha radıyallahu anh’ın, Ebu Umeyr

adında hasta bir oğlu vardı. Bu çocuk benim anne bir kardeşimdi. Ebu Talha dışarıdayken çocuk vefat etti.

Page 63: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 63

Eve dönünce: — Oğlumun durumu nasıl? diye sordu. Çocuğun an-

nesi Ümmü Süleym: — O şimdi her zamankinden daha rahat, dedi. Der-

ken akşam yemeğini hazırlayıp getirdi. Ebu Talha ye-meğini yedi, sonra da hanımıyla birlikte oldu. Daha sonra hanımı ona durumu açıklayarak: — Maalesef yavrumuz vefat etti. Ama ben seni üzme-

mek için hemen söylememiştim. Şimdi çocuğu defnedi-niz, dedi.

Ebu Talha o gece çocuğu defnettikten sonra sabahleyin Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in yanına gitti ve olup biteni ona anlattı. Peygamber: — O gece eşinle birlikte oldun mu? diye sordu.

Ebu Talha: — Evet, dedi. Peygamberimiz: — Allah’ım, doğacak çocuklarını onlara mübarek

kıl! diye dua etti. Enes bin Malik sözlerine devamla diyor ki: Daha sonra,

Ümmü Süleym bir erkek çocuk doğurdu. Ebu Talha ba-na bir miktar da hurma vererek: — Çocuğu al ve Peygamber’e götür, dedi. Ben de de-

diğini yaptım. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bizi görünce: — Çocuğun yanında ona yedirebileceğimiz bir şey

var mı? diye sordu. Ben: — Evet, bir kaç hurma var, dedim. Peygamber sallal-

lahu aleyhi ve sellem hurmaları ağzına alıp çiğnedi. Son-

Page 64: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

64 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

ra çıkarıp çocuğun ağzına koydu ve damağını hafifçe ovdu, adını da Abdullah koydu.

Buhârî’deki bir rivayete göre, büyük hadis âlimi Süfyân bin Uyeyne şöyle demiştir: Ensar’dan biri bana, “Ben bu Abdullah’ın tam dokuz çocuğunu gördüm, hepsi de Kur’an’ı okuyan ve manasını iyi bilen kimselerdi.” dedi.

Müslim’in rivayetinde ise, olay şöyle anlatılmaktadır: Ebu Talha’nın, Ümmü Süleym’den olma bir oğlu vefat

etti. Ümmü Süleym, ev halkına: — Ben Ebu Talha’ya haber vermedikçe, oğlu hakkın-

da ona hiç biriniz bir şey söylemeyin! diye tembihledi. Derken Ebu Talha eve geldi. Ümmü Süleym akşam ye-meğini getirdi. Ebu Talha yemeğini yedi. Yemekten sonra Ümmü Süleym, her zamankinden daha güzel süs-lendi. Daha sonra birlikte oldular. Ümmü Süleym Ebu Talha’nın karnının doyduğunu ve tatmin olduğunu gö-rünce, ona: — Ebu Talha! İnsanlar bir aileye emanet bir şey ve-

rip de sonra emanetlerini geri isteseler, o ailenin onu geri vermemeye hakkı var mıdır, ne dersin? dedi. Ebu Talha: — Hayır, elbette hakları yoktur! diye cevap verdi.

Bunun üzerine Ümmü Süleym: — O hâlde, oğlunu buna kıyas et. Onu da böyle geri

alınmış bir emanet bil. dedi. Ebu Talha bu duruma kıza-rak: — Madem öyle, bunu daha önce niye söylemedin? Ben

kirlendikten sonra mı oğlumun öldüğünü bana söylü-

Page 65: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 65

yorsun? dedi. Sonra kalkıp Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in yanına gitti ve olup biteni ona anlattı. Pey-gamber de: — Allah o gecenizi bereketli kılsın, diye dua etti. Enes sözlerine devamla diyor ki: Böylece Ümmü Sü-

leym hâmile kaldı. Aradan aylar geçti. Peygamber sal-lallahu aleyhi ve sellem bir sefere çıktı. Ümmü Süleym de kocasıyla birlikte bu sefere katıldı. Peygamber, sefer dönüşü Medine’ye geceleyin girmezdi. Medine’ye yak-laştıklarında Ümmü Süleym’i doğum sancıları tuttu. Bu yüzden Ebu Talha onun yanında kaldı, Peygamber de diğer Müslümanlarla birlikte yoluna devam etti. Ebu Talha Rabb’ine niyaz ederek şöyle diyordu: — Ya Rab! Sen çok iyi bilirsin ki, ben senin Rasulün

ile birlikte Medine’den çıkmak ve yine onunla birlikte Medine’ye girmek isterim. Fakat bu defa gördüğün gibi, burada mahsur kaldım. Bunun üzerine Ümmü Süleym: — Ebu Talha! Artık sancım kalmadı, yola çıkabiliriz,

dedi. Enes diyor ki: Biz de yolumuza devam ettik. Me-dine’ye vardıklarında, Ümmü Süleym’i yine doğum san-cısı tuttu ve bir erkek çocuk doğurdu. Annem Ümmü Süleym bana: — Enes, sen bu çocuğu sabahleyin Peygamber’e gö-

türmeden, kimse onu emzirmesin, dedi. Ben de sabah-leyin çocuğu alıp Peygamber’e götürdüm. O sırada Pey-gamber’in elinde, hayvanlara işaret vurmakta kullanı-lan bir dağlama âleti vardı. Beni görünce: — Herhalde Ümmü Süleym doğum yaptı, buyurdu.

Page 66: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

66 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

Ben de: — Evet, dedim. Hemen elindeki dağlama âletini bı-

raktı. Ben de çocuğu kucağına verdim. Peygamber, ‘ac-ve’ denilen Medine hurmasından bir tane istedi. Onu ağzında iyice çiğnedi, sonra çocuğun ağzına sürdü. Ço-cuk da yalanmaya başladı. Bunun üzerine, Allah’ın Elçi-si sallallahu aleyhi ve sellem: — Medinelilerin hurma sevgisine bir bakın, bu-

yurdu. Sonra çocuğun yüzünü okşadı ve ona Abdullah adını verdi.

46. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan, Peygamber sal-

lallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

“Pehlivan dediğin, güreşte rakibini yenen kimse değildir. Asıl pehlivan, öfkelendiği zaman öfkesini yenen ve kendisine hâkim olan adamdır. ”

47. Süleyman bin Surad radıyallahu anh anlatıyor: Bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in ya-

nında oturuyordum. Az ileride iki kişi aralarında tar-tışmaya başladı. Bunlardan birinin yüzü öfkeden kıp-kırmızı olmuş, boyun damarları şişmişti. Bunu gören Peygamber, şöyle buyurdu:

“Ben bir söz biliyorum ki, eğer bu kişi onu söyler-se, üzerindeki bu kızgınlık hâli sona erer. Eğer o, “Eûzu billahi mineş-şeytânir-racîm (ilâhi rahmetten kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım) derse,

Page 67: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 67

kızgınlığı geçer.” Bunun üzerine, orada bulunan birkaç kişi hemen ada-

mın yanına giderek Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem’in tavsiyesini ona ilettiler. O da bu sözü söyledi ve kızgınlığı geçti.

48. Muâz bin Enes radıyallahu anh’dan, Peygamber

sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

“Her kim gereğini yapmaya gücü yettiği hâlde öf-kesini yenerse, Mahşer Günü Allah onu herkesin gözü önünde çağırır ve huriler arasından dilediğini seçmekte serbest bırakır.”

49. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, çabucak sinirlenen, olur olmaz şeylere kızan bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e gele-rek: — Ya Rasulallah, bana tavsiyede bulun, dedi. Pey-

gamber de ona: — Kızma! Öfkene hâkim olmaya çalış, buyurdu.

Adam aynı isteği bir kaç kez tekrarladı. Peygamber de her defasında ısrarla: — Kızma, senin için en faziletli davranış budur, bu-

yurdu. 50. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan, Peygam-

ber sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu riva-

Page 68: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

68 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

yet edilmiştir: “Erkek olsun kadın olsun, müminin canından, ço-

luk çocuğundan, malından bela ve musibetler eksik olmaz. Başına gelen her musibet ve yaşadığı her sıkıntı, bir günahının affedilmesine vesile olur. Nihayet mümin, günahsız bir halde Allah’a kavuşur.”

51. Abdullah bin Abbas radıyallahu anhumâ şöyle

demiştir: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, bazı kabile reis-

lerini İslam’a ısındırmak amacıyla onlara ganimet mal-larından bol miktarda ikramlarda bulunuyordu. Bu uy-gulama, Hz. Ömer radıyallahu anh’ın halifeliği dönemine kadar devam etti. Ömer, “Allah İslam’ı güçlendirdi, artık kimsenin dine ısındırılmasına ihtiyaç kalmadı!” diyerek kabile reislerine ikramları kesti. İşte bu kabile reislerin-den biri olan Uyeyne bin Hısn Medine’ye geldi ve yeğeni Hur bin Kays’a misafir oldu. Henüz genç bir delikanlı olan Hur, Hz. Ömer’in danışma meclisi üyelerindendi. Genç olsun yaşlı olsun, Kur’an’ın mana ve hükümlerini iyi bilen herkes, Hz. Ömer’in danışma meclisinde yer alırdı. Uyeyne, Hur bin Kays’a: — Yeğenim, senin devlet başkanı yanında büyük iti-

barın var. Beni kendisiyle görüştürür müsün? dedi. Hur da bu görüşme için Ömer’den izin aldı. Uyeyne, Ömer’in yanına girince: — Ey Hattab oğlu, Allah’a yemin ederim ki, sen bize

ikramda bulunmuyor, aramızda adaletle hükmetmiyor-

Page 69: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 69

sun, dedi. Bu sözlere çok kızan Ömer, kırbacını eline alıp Uyeyne’yi cezalandırmak istedi. Bunun üzerine Hur: — Ey Müminlerin emiri! Allah, Peygamberi’ne, “Sen

af yolunu tut; iyiliği emret, cahillere uyma.” (7-Arâf, 199) buyuruyor. Benim bu amcam da cahillerdendir, onu affet, dedi.

Abdullah bin Abbas diyor ki: Allah’a yemin ederim ki, Hur bu ayeti okur okumaz, Ömer olduğu yerde adeta donup kaldı, kendisine hatırlatılan ayetin hükmüne tes-lim oldu ve Uyeyne’yi cezalandırmaktan vazgeçti. Çünkü Ömer vakkâf (Allah’ın kitabına derin bir sadakatle bağ-lı) idi. Bir iş yaparken kendisine Kur’an’dan bir ayet ha-tırlatılınca, adeta olduğu yerde donup kalır ve derhal ayetin hükmüne teslim olurdu.

52. Abdullah bin Mesud radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ileride meydana gelecek toplumsal kargaşa ve siyasi sapmalara karşı Ashabı’nı uyararak: — Hiç şüphesiz, benden sonra adam kayırmalar

ve devlet idaresinde kabul edemeyeceğiniz bazı uy-gulamalar olacaktır, buyurdu. Ashab-ı Kiram: — O zaman nasıl davranmamızı tavsiye edersin ya

Rasulallah? diye sordular. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de şunları söyledi: — Onlar genel anlamda İslam’ın hükümlerine bağlı

kaldıkları ve Allah’a isyanı emretmedikleri sürece, siz

Page 70: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

70 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

zekât vermek, cihada katılmak gibi üzerinize düşen görevleri yerine getirin, mahrum bırakıldığınız hak-kınızı da Allah’tan isteyin. Her haksızlık gördüğünüz-de hemen silaha sarılıp ayaklanmaya kalkmayın, sabır ve tahammül gösterin. Yöneticilerinizin size yaptıkları haksızlığı hukuki sınırlar çerçevesinde düzeltmeye çalı-şın. Fakat meşru yönetime başkaldırarak, kargaşa çıka-rarak hak alma yoluna gitmeyin! Ancak bu, yöneticilerin her uygulamasını haklı göreceğiniz veya onlara kayıtsız şartsız itaat edeceğiniz anlamına gelmez. Allah’ın bir emir veya yasağını çiğnemenizi emrettikleri takdirde, onlara itaat etmemelisiniz. Çünkü Allah’a isyan olan yerde, kula itaat yoktur.

53. Useyd bin Hudayr radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Ensar’dan (Medineli Müslümanlardan) biri: — Ey Allahın Elçisi! Filan kişiyi tayin ettiğiniz gibi,

beni de yönetici tayin eder misiniz? diye sordu. Pey-gamber sallallahu aleyhi ve sellem de: — Yöneticilik, ehliyet ve liyakat gerektiren bir iştir.

Eğer birinize hak etmediği bir makamı verecek olursam, o göreve lâyık olanların hakkını çiğnemiş olurum. Oysa ben, asla haksızlık etmem. Ancak sizler, benden sonra birtakım adam kayırma olaylarıyla karşılaşacaksı-nız. O zaman, Mahşer Günü havuz başında bana ka-vuşuncaya kadar haktan ayrılmayın, bu yolda karşıla-şacağınız sıkıntı ve zorluklara sabredin, buyurdu.

Page 71: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 71

54. Abdullah bin Ebî Evfâ radıyallahu anhumâ anla-

tıyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, düşmanla karşı-

laştığı bir savaşta -zannedersem Hendek savaşıydı- öğle vakti güneş tepe noktasından batıya doğru meyledin-ceye kadar bekledi sonra ayağa kalktı ve “Ey Müslü-manlar! Düşmanla karşılaşmayı istemeyin. Al-lah’tan daima sağlık ve afiyet dileyin. Ancak düşman-la karşılaşınca da sabredin ve bilin ki, cennet kılıç-ların gölgesi altındadır!” buyurdu. Sonra ellerini açıp şöyle dua etti:

“Ey Kitabı indiren, bulutları yürüten, düşman or-dularını darmadağın eden Allah’ım! Şu düşmanı da perişan et ve bizi onlara karşı muzaffer kıl!”

4. BAB: DOĞRULUK

Konu ile İlgili Ayetler 1. Ey iman edenler! Allah’tan gelen ilkeleri çiğne-

meme konusunda son derece dikkatli davranın. Dürüst ve erdemlice bir hayat sürerek kötülüğün her çeşidinden titizlikle sakının ve zulme karşı inananların safında ye-rinizi alarak, daima doğrularla beraber olun! (Tevbe, 9/119)

2. Allah, her zaman doğruyu söyleyen, verdikleri söze

bağlı kalan özü sözü bir erkek ve kadınlara, günah-larını bağışlama sözü vermiş ve onlar için cennette bü-

Page 72: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

72 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

yük bir mükâfat hazırlamıştır. (Ahzâb, 33/35) 3. Eğer o münafıklar Allah’a karşı dürüst ve samimi

olsalardı, elbette bu, kendileri için çok daha iyi olurdu. (Muhammed, 47/21)

Konu ile İlgili Hadisler 55. Abdullah bin Mesud radıyallahu anh’dan, Pey-

gamber sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

“Söz ve davranışlarda doğruluk kişiyi iyiliğe, iyilik de cennete götürür. Kişi doğru söyleye söyleye, so-nunda Allah katında ‘sıddık’ (dosdoğru kimse) diye yazılır. Yalancılık ise kötülüğe, kötülük de cehen-neme sürükler. Kişi yalan söyleye söyleye, sonunda Allah katında ‘kezzâb’ (çok yalancı) diye yazılır.”

56. Peygamberimiz’in torunu Hasan bin Ali bin Ebi

Tâlib radıyallahu anhumâ diyor ki: Ben, bizzat Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’den

şu sözleri öğrendim: “Şana şüphe veren şeyleri bırak, şüphe vermeyene

bak. Çünkü doğruluk kalbe huzur, yalan ise tedir-ginlik verir. Müminin gönlü haramdan irkilir ve tedir-gin olur, helalden de sükûn ve huzur bulur. O halde, müf-tüler ve âlimler fetva verseler de, sen içine sinmeyen, gönlünün ısınmadığı işlerden uzak dur.”

Page 73: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 73

57. Ebu Süfyân Sahr bin Harb radıyallahu anh, Bizans Kralı Heraklius ile aralarında geçen uzun konuşmayı naklederken şöyle demiştir:

Heraklius: — O Peygamber olduğunu iddia eden şahıs size neleri

emrediyor? diye sordu. Ben de: — Bize, “Yalnızca Allah’a kulluk edin, O’na hiç bir

şeyi ortak koşmayın! Atalarınızın sözlerine körü kö-rüne uymayın!” diyor. Ayrıca bize namaz kılmayı, söz ve davranışlarda doğru ve dürüst olmayı, iffetli yaşa-mayı ve akraba ile ilgilenmeyi emrediyor, dedim.

58. Bedir mücahitlerinden olan Sehl bin Huneyf radı-

yallahu anh’dan, Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

“Kim samimi bir niyetle Allah yolunda şehit olmayı arzu eder ve bu niyete uygun davranışlar gösterirse, Allah onu, yatağında bile ölse şehitler mertebesine ulaştırır.”

59. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Önceki peygamberlerden –Allah’ın salât ve selâmı üzerlerine olsun– biri, Allah yolunda savaşa çıkmıştı. Yo-la çıkmadan önce ümmetine seslenerek dedi ki: — İçinizden yeni evli olup da henüz gerdeğe gir-

meyenler, ev yapıp da çatısını yapmamış olanlar ve

Page 74: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

74 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

gebe koyun veya deve alıp da yavrulamasını bekle-yenler, benimle savaşa gelmesinler.

Bu sözleri söyledikten sonra yola çıktı. İkindi vakti veya bu vakte yakın bir zamanda düşmanın bulunduğu şehre yaklaştı. Savaş uzadığı takdirde, ikindi namazının vakti geçebilirdi. Güneşe seslenerek: — Ey güneş! Sen de ben de, her ikimiz emir kulu-

yuz, dedi. Arkasından: — Allah’ım, onun batmasını geciktir, diye dua et-

ti. Allah onlara zafer nasip edinceye kadar, güneşin batması geciktirildi. Demek ki, insan Allah’a yürekten boyun eğip O’na hakkıyla kulluk ettiği zaman, İbrahim’e ateşi serinlik kılan, Musa için denizi yaran, Meryem’e ba-basız çocuk armağan eden, İsa’nın eliyle ölülere hayat, hastalara şifa bahşeden, Süleyman’a mahlûkatın dilini öğreten ve Son Elçisini miraca yükseltip katına misafir eden Allah, elbette kulunun yardımına koşacak, gerekir-se bütün kâinatı onun emrine verecek, hatta güneşi bile onun için durduracaktır.

Sonra ele geçen ganimetler bir araya getirildi. Önceki ümmetlere ganimet helal değildi. Gökten bir ateş gelerek ganimetleri yakar, bu da onların Allah tarafından kabul edildiğini gösterirdi. Onları yakmak için gökten ateş in-di, fakat yakmadı. Bunun üzerine peygamber: — Demek ki, içinizde ganimetten çalmış olanlar

var. O hâlde, her kabileden bir temsilci elimi tutup bana bağlılık yeminini tazeleyerek biat etsin, dedi. Biat esnasında, bir kişinin eli peygamberin eline yapıştı. O

Page 75: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 75

zaman peygamber: — Hırsızlık eden, senin kabilendendir. Bu yüz-

den, senin kabilene mensup olan herkes gelip bana biat etsin, dedi. Yine biat esnasında, iki ya da üç kişinin eli peygamberin eline yapıştı. Bu defa onlara: — Çalınan mal sizdedir! dedi. Onlar da, sığır kafa-

sına benzer altından yapılmış bir heykel getirdiler. Peygamber onu öteki ganimetlerin içine koydu. Ateş de hepsini yakıp kül etti. Çünkü bizden önce hiç bir pey-gambere ve ümmetine ganimet helal değildi. Allah bi-zim zayıflık ve acziyetimizi bildiği için onu bize helal kıldı.”

60. Hakîm bin Hizâm radıyallahu anh’dan, Peygam-

ber sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu riva-yet edilmiştir:

“Alıcı ve satıcı, söz kesip pazarlığı bitirdikten sonra birbirlerinden ayrılmadıkları veya herhangi bir şe-kilde anlaşmayı kesin bir neticeye bağlamadıkları süre-ce, alışverişi bozup bozmamakta serbesttirler. Eğer birbirlerine doğruyu söyler, malda bir kusur varsa onu açıkça ifade ederlerse, alışverişleri bereketli olur. Hem ticaretlerinde kazanç sağlamış hem de büyük bir sevap elde etmiş olurlar. Fakat eğer bunları gizler ve birbirlerine yalan söylerlerse, alışverişlerinin bere-keti kalmaz.”

5. BAB: MURAKABE

Page 76: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

76 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

DAİMA ALLAH’IN KONTROL VE GÖZETİMİ ALTINDA BULUNDUĞU BİLİNCİNE SAHİP OLMAK

Konu ile İlgili Ayetler 1. Ey Peygamber! Allah yolunda mücadele ederken,

sonsuz kudret ve merhamet sahibi olan yüce Rabb’ine güven. O Allah ki, senin geceleyin ibadet amacıyla yatağından kalktığını ve O’nun huzurunda saygıyla secdeye kapanan müminler arasında onlara şefkat ve merhametle bakarak dolaştığını görmekte-dir. (Şûra, 26/217-219)

2. Uçsuz bucaksız gökleri ve sayısız nimetlerle dona-

tılmış yeryüzünü altı evrede yaratan fakat sonra bir kenara çekilip mahlûkatı kendi kaderiyle baş başa bı-rakmayan, aksine, sınırsız kudret ve hâkimiyetinin sem-bolü olarak Egemenlik Tahtına oturan O’dur. O, ye-rin içine giren ve oradan çıkan, gökten inen ve ora-ya yükselen her şeyi bilir. Her nerede olursanız olun, O, sonsuz ilim ve kudretiyle her an ve her yerde si-zinle beraberdir. Unutmayın, Allah yaptığınız her şeyi görmektedir ve ona göre karşılığını mutlaka vere-cektir. (Hadîd, 57/4)

3. Gerçek şu ki, ne yerde ne de gökte, hiçbir şey Al-

lah’a gizli kalmaz. (Âl-i İmrân, 3/5) 4. Doğrusu Rabb’in, kullarının her hâlini her an gö-

Page 77: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 77

zetlemektedir. (Fecr, 89/14) 5. O Allah ki, gözlerin sinsi ve haince bakışlarını ve

kalplerde gizlenen niyet ve düşünceleri çok iyi bil-mektedir. (Mümin, 40/19)

Konu ile İlgili Hadisler 61. Ömer bin Hattab radıyallahu anh anlatıyor: Bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in ya-

nında oturuyorduk. O sırada yanımıza, elbisesi bembe-yaz, saçları simsiyah bir adam çıkageldi. Üzerinde her-hangi bir yolculuk alâmeti görülmüyordu. Uzaklardan gelmiş gibi bir hâli yoktu. Bununla birlikte, içimizden hiç kimse onu tanımıyordu. Adam Peygamber’in yanına yaklaştı ve karşısına oturdu. Dizlerini Peygamber’in dizlerine dayadı, ellerini de kendi dizlerinin üstüne koydu ve: — Ey Muhammed, bana İslam’ı anlat! dedi. Peygam-

ber sallallahu aleyhi ve sellem: — İslam, Allah’tan başka ilah olmadığına ve Mu-

hammed’in Allah’ın elçisi olduğuna şehadet etmen, namazı kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman ve gücün yettiği takdirde ömründe bir kez Kâbe’yi hac etmendir, buyurdu. Adam: — Doğru söyledin, dedi. Onun hem soru sorup hem

de cevabı onaylaması tuhafımıza gitmişti. Adam: — Şimdi de bana imanı anlat, dedi. Peygamber sallal-

lahu aleyhi ve sellem: — Allah’a, meleklerine, kitaplarına, Peygamber-

Page 78: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

78 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

lerine, ahiret gününe inanman ve bir de, hayrı ve şerri ile birlikte kadere iman etmendir. Yani iyilik ve kötülük diye nitelendirdiğimiz şeyler de dâhil, Allah’ın her şeyi belli bir ölçü ve plâna göre takdir ettiğine, hiçbir şeyi hikmet ve amaçtan yoksun olarak yaratmadığına, her şeyi mutlak adalet ve hikmet çerçevesinde, belli bir hedef ve amaç doğrultusunda yarattığına iman etmen-dir, buyurdu. Adam tekrar: — Doğru söyledin, diye tasdik etti ve: — Peki, Müslümanlığın en güzel şekli olan ihsan ne-

dir, onu da anlat! dedi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: — İhsan, Allah’ı görüyormuşçasına O’na kulluk

etmendir. Zaten sen O’nu görmüyorsan da, O seni mutlaka görüyor, buyurdu. Adam yine: — Doğru söyledin, dedi. Sonra da: — Kıyamet ne zaman kopacak? diye sordu. Peygam-

ber sallallahu aleyhi ve sellem: — Kendisine soru sorulan, bu konuda sorandan

daha bilgili değildir. Çünkü kıyametin ne zaman kopa-cağını Allah’tan başka hiç kimse bilemez, cevabını verdi. Adam: — O hâlde, onun alâmetlerini söyle, dedi. Rasulullah

sallallahu aleyhi ve sellem: — Cariyenin kendi efendisini doğurması ve yalı-

nayak, çıplak, yoksul koyun çobanlarının, yüksek binalar yapmakta birbirleriyle yarışmalarıdır. Yani annelerin, kendilerine köle kadın muamelesi yapacak asi

Page 79: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 79

çocuklar doğurup büyüttüğünü ve bu durumun yaygın bir hâl aldığını gördüğün zaman, kıyametin kopması ya-kın demektir. Yine insanların çılgınlar gibi mal biriktir-me yarışına girdiğini, mal ve servet tutkusunun, dünün fakirlerini bile büyük ve lüks binalar yapmakta yarışa sokacak kadar arttığını, bunun sonucunda lüks ve safa-hatin yaygınlaştığını, servet ve paranın yegâne değer öl-çüsü hâline geldiğini, tüketim ve gösterişe aşırı düşkün-lük gösterildiğini gördüğün zaman, kıyamet iyice yak-laşmış demektir, buyurdu.

Sonra adam, sessizce çekip gitti. Ben bir süre öylece kalakaldım. Ardından Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: — Ya Ömer, bu soru soran kimdi, biliyor musun?

buyurdu. Ben: — Allah ve Rasulü daha iyi bilir, dedim. Peygamber

sallallahu aleyhi ve sellem: — O Cebrail’di, size dininizi öğretmeye gelmişti,

buyurdu. 62. Ebu Zer ve Muaz bin Cebel radıyallahu an-

humâ’dan ayrı ayrı rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Her nerede ve her ne halde olursan ol, Allah’tan kork! Daima O’nun huzurunda, O’nun kontrol ve göze-timi altında olduğunu unutma! Yalnız veya toplum için-de, belâ veya musibet anında, bolluk veya darlıkta; kısa-cası hayatın her anında Allah’a karşı saygılı ol, O’na kar-

Page 80: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

80 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

şı sorumluluk bilincini asla kaybetme! Kötülük yaptığın takdirde, hemen arkasından bir iyilik yap ki, o kö-tülüğü silip yok etsin. Bir de, insanlara davranışla-rında güzel ahlaklı ol! Sana yapılmasını istemediğin şeyi, sen de başkasına yapma!”

63. Abdullah bin Abbas radıyallahu anhumâ’dan şöy-

le dediği nakledilmiştir: Bir gün Peygamber’in terkisinde bulunuyordum. O

zaman henüz on yaşındaydım. Bana şöyle buyurdu: “Delikanlı, gel sana bazı güzel sözler öğreteyim: Al-

lah’ın emirlerini gözet ki, Allah da seni gözetip ko-rusun. Allah’ı hatırından çıkarma ki, O’nu her muh-taç olduğunda karşında göresin. Bir şey isteyecek-sen, sadece Allah’tan iste. Yardım dileyeceksen, yal-nızca Allah’tan dile. Şunu iyi bil ki, bütün insanlar sana faydalı olmak için bir araya gelseler, sana Al-lah’ın takdir ettiğinin dışında bir fayda sağlaya-mazlar. Yine bütün insanlar sana zarar vermek için toplansalar, sana Allah’ın takdir ettiğinden başka zarar veremezler. Çünkü kaderi yazan kalemler kal-dırılmış, sahifelerin mürekkebi kurumuştur. Yani varlık kanunlarını belirleyen ilahi kurallar ezelden belir-lenmiş ve hiçbir şekilde değişmeyecek şekilde kesinleş-miştir.”

Tirmizî’nin dışındaki rivayetlerde şöyle geçmektedir: “Allah’ın emirlerini gözet ki, O’nu her muhtaç oldu-

ğunda karşında göresin. Sen bolluk içindeyken

Page 81: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 81

emirlerine bağlı kalarak Allah’ı tanı ki, O da dara düş-tüğün zaman yardımını göndererek seni tanısın. İyi bil ki, sana takdir edilmeyen hiçbir şey, başına gelmez. Sana takdir edilen de, seni atlayıp gitmez. Şunu da iyi bil ki, zafer sabırla, sevinç de üzüntüyle birliktedir ve her zorlukla birlikte, muhakkak bir kolaylık vardır. Zafer sabrederek, mutluluk da sıkıntı çekerek elde edilir. Her tasanın sonunda ferahlık, her güçlüğün ardında kolaylık vardır.”

64. Enes bin Mâlik radıyallahu anh şöyle demiştir: “Ey Müslümanlar! Siz kıl kadar bile önemsemediğiniz

birtakım işler yapıyorsunuz ki, biz onları Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem zamanında, kişiyi helâke sü-rükleyen büyük günahlardan sayardık.”

65. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan, Peygamber sal-

lallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

“Gerçek şu ki, Allah Teâlâ da kıskanır. Fakat Al-lah’ın kıskanması, haram kıldığı şeyi kulun yapma-sına razı olmamasıdır. Çünkü kıskanmanın asıl kaynağı sevgi ve koruma duygusudur. Allah da kullarını çok sev-diği ve onların zarar görmesini istemediği için onları bu anlamda kıskanır.”

Bu hadiste geçen “Allah’ın kıskanması” sözü, şu olay es-nasında söylenmiş olmalıdır:

Abdullah bin Abbas anlatıyor: Hilâl bin Ümeyye, (bir

Page 82: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

82 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

gün telâş içinde) Peygamber’in huzuruna geldi ve eşinin kendisini aldattığından şüphelendiğini söyledi. Peygam-ber sallallahu aleyhi ve sellem de Hilâl’e hitaben:

— Bu durumda ya (dört şahit getirerek) iddianı ka-nıtlarsın, ya da (eşine iftira ettiğin için seksen değnek ile) cezalandırılırsın, buyurdu. Bunun üzerine Hilâl:

— Ya Rasulallah! Bizden birimiz kendi karısıyla birlikte bir erkek gördüğü zaman, kanıt bulmak için şahit ara-maya mı gidecek? (Şahit getirinceye kadar adam kaçıp gitmez mi?) diye itiraz etti. Peygamber de tekrar:

— Ya şahit bulursun, ya da sırtına iftira cezası vu-rulur! dedi. (Buhari, 52-Kitabu’ş-Şehadat, 22)

(İşte tam bu sırada,) Ensar’dan Hazrec kabilesinin reisi olan Sa’d bin Ubâde:

— Eğer ben karımın yanında (yabancı) bir erkek göre-cek olsam, vallahi onu kılıcımın keskin tarafı ile doğra-rım, dedi. Rasulullah onun bu sözünü duyunca:

— Sa’d bin Ubâde’nin şu aşırı kıskançlığına hayret mi ediyorsunuz? Vallahi ben elbette Sa’d’den daha kıskancım. Allah da benden daha kıskançtır. İşte Al-lah’ın bu kıskançlığından dolayıdır ki, gizli açık bü-tün çirkin işleri haram kılmıştır. (Buna rağmen Allah, karısının yanında yabancı bir erkek gören kişinin onu kı-lıcıyla doğramasına izin vermez. Çünkü zinayla suçlanan biri, suçu şahitlerle kanıtlanmadıkça cezalandırılamaz. Cezası da mutlaka ölüm değildir; bekâr ise yüz değnek vurulur, evli ise yahut ırza tecavüz etmişse öldürülür.) buyurdu. (Buhari, 98-Kitabu’t-Tevhid, 20)

Page 83: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 83

66. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“İsrail Oğulları arasında, biri cilt hastalığı yüzünden ala tenli, biri saçkıran hastalığı sebebiyle kel, biri de kör olan üç kişi vardı. Bunlar hem hasta, hem de yoksul kim-selerdi. Allah onları imtihan etmek üzere, kendilerine insan suretinde bir melek gönderdi. Melek önce ala ten-liye geldi ve: — Dünyada en çok istediğin şey nedir? diye sordu.

Ala tenli: — Güzel bir renk, güzel bir ten ve insanların iğrendi-

ği şu hâlin benden giderilmesidir, dedi. Melek onu sı-vazladı ve ala tenlilik hastalığı gitti, rengi güzelleşti. Melek bu defa: — En çok sahip olmak istediğin mal hangisidir? dedi.

Adam: — Devedir, dedi. Ona on aylık gebe bir deve verildi.

Melek: — Allah sana bu deveyi bereketli kılsın! diye dua etti.

Sonra kelin yanına gelerek: — En çok istediğin şey nedir? dedi. Kel: — Güzel bir saç ve insanları benden uzaklaştıran şu

kelliğimin iyileşmesidir, dedi. Melek onu sıvazladı, adamın kelliği kayboldu. Kendisine gür ve güzel bir saç verildi. Melek sordu: — En çok sahip olmak istediğin mal hangisidir?

Page 84: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

84 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

Adam: — Sığırdır, dedi. Ona da gebe bir inek verildi. Melek: — Allah sana bunu bereketli kılsın, diye dua ettikten

sonra kör adamın yanına geldi. Ona da: — En çok istediğin şey nedir? dedi. Kör adam: — Allah’ın gözlerimi iyileştirmesini ve insanları

görmeyi çok istiyorum, dedi. Melek onun gözlerini sı-vazladı. Allah da gözlerini ona iade etti. Bu defa Melek: — En çok sahip olmak istediğin şey nedir? dedi. O da: — Koyundur, dedi. Ona da doğurgan bir gebe koyun

verildi. Derken deve ve sığır yavruladı, koyun da kuzuladı. Ne-

ticede birinin vadi dolusu develeri, diğerinin vadi dolu-su sığırları, ötekinin de vadi dolusu koyun sürüsü oldu. Daha sonra melek ala tenliye onun eski kılığında geldi ve: — Fakirim, yoluma devam edecek imkânım yok.

Gitmek istediğim yere önce Allah’ın, sonra senin yar-dımın sayesinde ulaşabilirim. Rengini ve cildini güzel-leştiren Allah aşkına, yolculuğumu tamamlayabilmek için senden bir deve istiyorum, dedi. Adam: — Mal verilecek o kadar çok yer ki, dedi. Bunun üze-

rine melek: — Dur hele, ben seni bir yerden tanıyor gibiyim. Sen

insanların kendisinden iğrendikleri, fakirken Allah’ın zengin ettiği alaca tenli adam değil misin? dedi. Adam: — Hayır, bana bu mal atalarımdan miras kaldı, dedi.

Melek:

Page 85: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 85

— Eğer yalan söylüyorsan, Allah seni eski hâline çe-virsin, dedi.

Sonra melek kelin yanına, onun eski kılığında geldi. Ona da alaca tenliye söylediklerini söyledi. Kel de onun verdiği cevabı verdi. Melek ona da: — Yalan söylüyorsan, Allah seni eski hâline çevirsin,

dedi. — Son olarak körün kılığına girip bu defa da onun

yanına gitti ve: — Fakir ve yolcuyum. Yoluma devam edecek

imkânım kalmadı. Bugün önce Allah’ın, sonra senin sa-yende yoluma devam edebileceğim. Sana gözlerini geri veren Allah aşkına senden bir koyun istiyorum ki, onunla yoluma devam edebileyim, dedi. O da: — Ben bir zamanlar kör bir adamdım. Allah gözleri-

mi iyileştirdi ve bana bunca malı mülkü ihsan etti. İste-diğini alabilir, istediğini bırakabilirsin. Allah’a yemin ederim ki, bugün alacağın hiçbir şeyde sana zorluk çı-karmayacağım, dedi. Melek: — Malın sende kalsın. Bu sizin için birer imtihandı.

Allah senden razı oldu, diğerlerine ise gazap etti, ceva-bını verdi ve oradan ayrıldı.

67. Ebu Ya‘lâ Şeddâd bin Evs radıyallahu anh’dan,

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyur-duğu rivayet edilmiştir:

“Akıllı kişi, Mahşer Günü hesaba çekilmeden önce kendini hesaba çeken ve ölümden sonraki hayat

Page 86: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

86 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

için çalışan kimsedir. Akılsız kişi ise, arzu ve heves-lerinin peşine düşen ve sonra da birtakım kuruntular-la, boş temennilerle kendini avutarak Allah’tan dilek-lerde bulunup duran kimsedir.”

Bu hadis, senet zincirinde yer alan Ebu Bekr bin (Abdul-lah bin) Ebî Meryem’den dolayı zayıftır. Hadis imamları, bu ravinin hafızasının zayıf olduğunu ve hadisleri karış-tırdığını beyan etmişlerdir. Ancak hadisin ihtiva ettiği mana sahihtir.

68. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan, Peygamber sal-

lallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

“Kendisini ilgilendirmeyen yararsız ve lüzumsuz iş-leri terk etmesi, kişinin iyi Müslüman oluşundan-dır. İnsanın dinine ve dünyasına faydası olmayan boş iş-lerle uğraşmayıp gücünü, zamanını ve yeteneğini faydalı ve lüzumlu işlerde değerlendirmesi, onun olgun ve ideal bir Müslüman olduğunun alametidir. Bu, aynı zamanda kulluk bilincinin gereği ve tabiî neticesidir.”

69. Ömer radıyallahu anh’dan, Peygamber sallallahu

aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: “Eşine zulmetmeyecek derecede dürüst ve temiz ahlak

sahibi olduğu bilinen bir kişiye, hanımını niçin döv-düğü sorulmaz. Çünkü bu, aile içi özel hayata müdaha-le anlamına gelir. Oysa ailenin mahremiyeti vardır, bu yüzden teftiş edilemez. Ayrıca olay, açıklanması utanç

Page 87: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 87

verici veya çok özel bir sebebe bağlı olabilir. Ancak erke-ğin, hanımına zulmettiğinden endişe duyulursa yahut bizzat kadın şikâyette bulunarak konuyu hukukî bir ze-mine taşırsa, o zaman olay adlî mercilerce araştırılır ve koca da sorgulanır.”

İsnadında yer alan Abdurrahman el-Müslî’den dolayı bu hadis zayıftır. Abdurrahman el-Müslî meçhul (kim oldu-ğu bilinmeyen) bir ravidir ve bu hadis yalnızca onun ka-nalıyla rivayet edilmiştir.

6. BAB: TAKVA KÖTÜLÜKLERDEN SAKINMAK, İYİLİK VE ERDEM

SAHİBİ OLMAK

Konu ile İlgili Ayetler 1. Ey iman edenler! Allah’a karşı, O’nun şanına ya-

raşır biçimde ve tâbi ki, gücünüz yettiği ölçüde saygı ve bağlılık gösterin ve ancak O’na yürekten boyun eğen bir Müslüman olarak can verin! Son nefesinize kadar Allah’a boyun eğin, hiçbir zaman O’na itaat ve tes-limiyetten ayrılmayın!” (Âl-i İmrân, 3/102)

2. O halde, bu muhteşem ödülü kazanmak için gücü-

nüz yettiğince Allah’a saygıyla bağlanarak kötülükler-den, günahlardan korunun. O’nun çağrısına kulak ve-rin, emirlerine gönülden itaat edin ve size bahşettiği nimetlerden bir kısmını, kendi iyiliğiniz için O’nun yo-lunda harcayın! Unutmayın, her kim kıskançlık, cimri-lik, kibir gibi bencilce tutkulardan kendisini korur-

Page 88: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

88 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

sa, işte dünyada ve ahirette kurtuluşa erenler onlar-dır. (Tegâbun, 64/16)

3. Ey iman edenler! Allah’tan gelen buyruklara sım-

sıkı sarılarak, kötülüğün her çeşidinden titizlikle sakı-nın; sizin veya sevdiklerinizin aleyhine bile olsa, daima doğru söz söyleyin. (Ahzâb, 33/70)

4. Her kim Allah’ın emir ve yasaklarına karşı dikkat-

li ve saygılı davranırsa, Allah ona her dara düştüğün-de bir çıkış yolu gösterecek ve ona hiç ummadığı yerden nimetler bahşedecektir. Evet, her kim Al-lah’a güvenir ve O’nun koruması altına girerse, bilsin ki, Allah ona yeter! Hiç kuşkusuz Allah, emrini mut-laka yerine getirir ve hiçbir güç buna mani olamaz! Ni-tekim Allah, her şey için bir ölçü belirlemiş ve kâina-tı hak, hukuk ve adalet esaslarına göre, belli bir hikmet ve amaç doğrultusunda ve şaşmaz kanunlara bağlı mü-kemmel bir sistem hâlinde düzenlemiştir. (Talâk, 65/2, 3)

5. Ey iman edenler! Eğer siz Allah’a yürekten bir

saygı ile bağlanarak dürüst ve erdemlice bir hayatı ter-cih eder ve gücünüz yettiğince kötülüklerden sakınır-sanız, o zaman Allah size, iyi ile kötüyü birbirinden ayırt edebilmenizi sağlayacak bir kavrayış ve sağlık-lı düşünme yeteneği verecek ve küçük günahlarınızı silerek sizi bağışlayacaktır. Gerçekten Allah, büyük

Page 89: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 89

lütuf sahibidir. (Enfâl, 8/29)

Konu ile İlgili Hadisler 70. Ebu Hureyre radıyallahu anh şöyle demiştir: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e: — Ey Allah’ın Elçisi! İnsanların en üstünü, en değer-

lisi kimdir? diye soruldu. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: — En takvalı, yani Allah’ın emirlerine uyma konusun-

da en dikkatli ve duyarlı olan kimsedir, buyurdu. — Ey Allah’ın Elçisi, biz bunu sormuyoruz, dediler. — O hâlde, Allah’ın seçkin dostu İbrahim peygam-

ber’in oğlu, Allah’ın peygamberi İshak’ın oğlu, Al-lah’ın peygamberi Yakub’un oğlu olan Allah’ın pey-gamberi Yusuf’tur. Hem kendisi, hem babası, hem de-desi ve hem de dedesinin babası peygamber olan bir şa-hıstan daha bahtiyar kim olabilir? buyurdu. — Ey Allah’ın Elçisi, biz onu da sormuyoruz, dediler. — O zaman siz bana, Arap kabileleri arasında en fa-

ziletli, en üstün olanları, yani Arab’ın madenlerini so-ruyorsunuz. Bilin ki, İslam öncesi dönemde hayırlı ve erdemli olanlar, İslam’ı kavradıkları ve ona bağlı kaldıkları takdirde, İslam döneminde de en hayırlı olanlardır, buyurdu.

71. Ebu Saîd el-Hudrî radıyallahu anh’dan, Peygam-

ber sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu riva-yet edilmiştir:

“Dünya nimetleri gelip geçici olmasına rağmen, tatlı

Page 90: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

90 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

ve çekicidir. Dikkat edin, Allah onu sizin emrinize verecek ve bu nimetler karşısında nasıl davranacağı-nıza bakacaktır. O halde, dünyanın bu yalancı cazibe-sine kapılıp aldanmaktan sakının! Özellikle de, kadın-ların açılıp saçılarak bir fitne unsuru hâline getirilmesi-ne karşı dikkatli olun! Çünkü şer odakları, her zaman kadının çekiciliğini kullanarak insanları ifsat etmeye ça-lışmıştır. Nitekim İsrailoğulları arasında ilk fitne, ka-dınlarla ilgili olarak çıkmıştır.”

72. Abdullah bin Mesud radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle dua ederdi:

“Allah’ım! Senden hidayet (hakikate ulaşma bilgisi), takva (kötülüklerden sakınma bilinci), iffet ve edep duygusu ve bir de gönül zenginliği isterim!”

73. Adiyy bin Hâtim et-Tâî radıyallahu anh’dan riva-

yet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem şöyle buyurmuştur:

“Bir kimse herhangi bir konuda yemin eder de sonra yemininin aksini daha hayırlı görürse, derhal yemininden vazgeçsin ve hayırlı olanı yapsın. Ayrıca yeminini bozduğu için de, on fakiri doyurmak veya giy-dirmek yahut bir köle azat etmek suretiyle yemin keffa-reti ödesin. Buna gücü yetmiyorsa, üç gün peşpeşe oruç tutsun.”

Page 91: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 91

74. Ebu Ümâme el-Bâhilî radıyallahu anh diyor ki: Ben Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’i Veda Hut-besi’nde şöyle buyururken dinledim:

“Ey insanlar! Allah’a karşı gelmekten sakının! O’nun emir ve yasakları karşısında daima duyarlı ve bilinçli olun! Beş vakit namazınızı kılın! Ramazan orucunu-zu tutun! Malınızın zekâtını verin! Kur’ân’ın hüküm-lerini uygulayan yöneticilerinize itaat edin! Eğer bu tavsiyelerimi yerine getirirseniz, doğruca Rabb’inizin cennetine girersiniz.”

7. BAB: YAKİN VE TEVEKKÜL ALLAH’A TEREDDÜTSÜZ İMAN VE İTİMAT

Konu ile İlgili Ayetler 1. Gerçek müminler, Peygamber’in kendilerine önce-

den haber verdiği düşman ordularını karşılarında gö-rünce, “İşte bu, Allah’ın ve Elçisinin bize Kur’ân’da (Saf, 8,9) vaad ettiği şeydir. Allah ve Elçisi elbette doğru söylemiştir!” dediler. Münafıkları yoldan çıka-ran bu durum, onların sadece Allah’a imanlarını ve bağlılıklarını pekiştirdi. (Ahzâb, 33/22)

2. Onlar öyle yürekten inanmış kimselerdir ki, düş-

man yurdundan haber getiren bazı kötü niyetli insan-lar, kendilerine “Düşmanlarınız size karşı büyük bir ordu hazırlamış, o halde onlardan korkun da, Allah yolunda cihadı terk edin!” dediklerinde, bu tehditkâr sözler o yiğitleri yıldırmak şöyle dursun, aksine, onların

Page 92: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

92 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

imanını artırdı ve “Bütün tehlike ve korkulara karşı bize Allah’ın yardımı yeter! O ne güzel yardımcı, ne güvenilir vekildir!” dediler. Böylece, Allah’a tam bir teslimiyetle bağlanarak savaşa çıktılar. Fakat o “süper” ordular, onların karşısına çıkmaya bile cesaret edemedi. Sonuçta, Allah’ın lütuf ve nimeti sayesinde başlarına hiçbir kötülük gelmeden sağ-salim, üstelik yaptıkları kârlı ticaretlerle zengin olarak yurtlarına geri döndü-ler. En önemlisi de, böylece Allah’ın hoşnutluğunu ka-zanmış oldular. Hiç kuşkusuz Allah, müminlere karşı son derece cömert, son derece lütufkârdır. (Âl-i İmrân, 3/173, 174)

3. Ey mümin! Asla ölmeyen, gerçek anlamda hayat

sahibi olan yüce Rabb’ine güven; en içten minnet ve şükran duygularıyla Rabb’ine bağlanarak, O’nun sınır-sız kudret ve yüceliğini övgüyle an. (Furkân, 25/58)

4. İnananlar yalnızca Allah’a güvensin, O’na da-

yansınlar. (İbrahim, 14/11) 5. Ey Peygamber! Allah’ın sana bahşettiği o engin şef-

kat ve rahmeti sayesindedir ki, Uhud’da hata yapan arkadaşlarına son derece nazik ve yumuşak davran-dın. Azarlanmayı hak ettikleri durumlarda bile, kusurla-rını yüzlerine vurup onları rencide etmedin. Eğer onlara karşı kaba ve katı yürekli olsaydın, seni terk ederek etrafından dağılıp gitmişlerdi. Bu ise, hem senin için

Page 93: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 93

hem de onlar için en büyük felâket olurdu. Öyleyse, on-ları bağışla ve affedilmeleri için Allah’a yalvar. Yö-netimle ilgili olup da, hakkında kesin bir hüküm indi-rilmemiş olan her konuda onlara danış ve karar verir-ken, onların görüşlerini de dikkate al. İstişareler sonu-cunda belli bir yönde karar verdiğin zaman da Allah’a güven ve bu kararını taviz vermeden uygula! Çünkü Al-lah, üzerine düşeni eksiksiz yapan fakat sonucun elde edilmesi konusunda yalnızca O’na güvenen, O’na daya-nan kimseleri yani tevekkül edenleri sever. (Âl-i İmrân, 3/159)

6. Her kim Allah’a güvenir ve O’nun koruması altına

girerse, bilsin ki, Allah ona yeter! Hiç kuşkusuz Allah, emrini mutlaka yerine getirir ve hiçbir güç buna mani olamaz! Çünkü Allah, her şey için bir ölçü belirlemiş ve kâinatı hak, hukuk ve adalet esaslarına göre, belli bir hikmet ve amaç doğrultusunda ve şaşmaz kanunlara bağlı mükemmel bir sistem hâlinde düzenlemiştir. (Talâk, 65/3)

7. Gerçek müminler ancak o kimselerdir ki, Allah’ın

adı anıldığı zaman yürekleri korku ve heyecanla ür-perir, kendilerine O’nun ayetleri okunduğu zaman bu, onların inancını pekiştirir ve onlar, yalnızca Rab’lerine dayanıp güvenirler. (Enfâl, 8/2)

Konu ile İlgili Hadisler 75. Abdullah bin Abbas radıyallahu anhumâ’dan ri-

Page 94: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

94 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

vayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Miraca çıktığım zaman, gelmiş geçmiş bütün ümmet-ler bana gösterildi. Öyle Peygamberler gördüm ki, yanında ümmet olarak küçücük bir mümin topluluk vardı. Öyle Peygamberler gördüm ki, yanında sade-ce bir veya iki kişi bulunuyordu. Öyle Peygamberler de gördüm ki, yanında kimsecikler yoktu. Bu sıra-da, önüme büyük bir kalabalık çıktı. Onları benim ümmetim sandım. Melekler bana: — Bunlar Musa’nın ümmetidir, kendi ümmetini

görmek istiyorsan ufka bak! dediler. Baktım ki, bir de ne göreyim; ufku boydan boya kaplamış muhteşem bir kalabalık! Sonra melekler: — Diğer ufka bak! dediler. Baktım, orda da muh-

teşem bir kalabalık! — İşte bunlar da senin ümmetindir. İçlerinden

hesaba çekilmeden ve hiç ceza görmeden cennete girecek yetmiş bin kişi vardır, dediler.”

Abdullah sözlerine devamla diyor ki: Peygamber aley-hisselâm bu sözleri söyledikten sonra, kalkıp evine gitti. Oradakiler, bu sorgusuz ve cezasız cennete girecek yetmiş bin kişinin kimler olabileceği hakkında konuş-maya başladılar. Kimileri, “Bunlar Peygamber’in sohbe-tinde bulunan kimseler olmalıdır.” dediler. Kimileri de, “Bunlar İslam geldikten sonra doğan ve hiç şirk güna-hına bulaşmamış kimselerdir.” dediler. Bundan başka görüşler ileri sürenler de oldu. Onlar bu meseleyi arala-

Page 95: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 95

rında tartışırlarken, Peygamber aleyhisselâm çıkageldi ve: — Ne hakkında konuşuyorsunuz? diye sordu. — Sorgusuz ve cezasız cennete gireceklerin kimler

olduğunu konuşuyoruz, dediler. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: — Onlar efsun yapmayan ve yaptırmayan, uğur-

suzluğa inanmayan ve sadece Rablerine güvenen kimselerdir. Onlar, birtakım tılsımlı ifadelerle, büyülü sözlerle, hastalık ve şerlerden kurtulmayı düşlemezler. Bununla birlikte, bazı ayet, sure ve duaları okuyarak Al-lah’a sığınmak, O’ndan şifa dilemek caizdir. Yine onlar, birtakım eşyalarda, hayvanlarda ve tabiat olaylarında uğursuzluk bulunduğuna, böyle uğursuz olarak nitele-nen şeylerden bir kötülük ve zarar geleceğine inanmaz-lar. Her şeyin Allah’ın izni ve takdiri ile gerçekleştiğini bilir, üzerlerine düşen görevi yaptıktan sonra, Rab’lerinin vereceği hükme razı olurlar. Yalnızca O’na dayanır ve O’na güvenirler, buyurdu. O sırada, Ukkâşe bin Mihsan yerinden fırladı ve: — Beni de onlardan kılması için Allah’a dua et ya Ra-

sulallah! dedi. Peygamber aleyhisselâm da: — Sen onlardansın, buyurdu. Sonra bir başkası da-

ha kalktı ve: — Beni de onlardan kılması için dua buyur, dedi.

Peygamber aleyhisselâm, ardı arkası kesilmeyecek bir is-tekler zincirine meydan vermemek için, ona: — Fırsatı değerlendirmekte Ukkâşe senden önce

Page 96: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

96 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

davrandı, buyurdu. 76. Abdullah bin Abbas radıyallahu anhumâ’dan ri-

vayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle dua ederdi:

“Allah’ım! Sana boyun eğdim, sana inandım, sana güvenip dayandım. Tüm kalbimle, tüm varlığımla sa-na yöneldim. Sevdiklerimi senin için sevdim, kızdıkla-rıma senin için kızdım. Senin yolunda ve senin yardımın ile zulüm ve haksızlıklara karşı mücadele ettim.

Allah’ım! Beni saptırmandan, yine senin izzet ve keremine sığınırım. Senden başka kulluk edilecek, hükmüne boyun eğilecek bir otorite, bir ilah yoktur. Melekler, cinler ve insanlar ölümlüdürler; asla öl-meyecek olan gerçek hayat sahibi ise, ancak sen-sin!”

77. Yine Abdullah bin Abbas radıyallahu anhumâ

şöyle diyor: “Allah bize yeter, o ne güzel vekildir!” sözünü ilk

olarak, ateşe atılırken İbrahim aleyhisselâm söylemişti. Allah da onu ateşten korumuştu. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem de bu sözü, düşman yurdundan haber getiren bazı kötü niyetli insanlar, Müslümanlara “İnkâr-cılar size karşı büyük bir ordu hazırlamış, o halde on-lardan korkun!” dediklerinde söylemiştir. Nitekim bu tehditkâr sözler Müslümanları yıldırmak şöyle dursun, aksine onların imanını artırmıştı ve “Bütün tehdit ve

Page 97: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 97

tehlikelere karşı bize Allah yeter! O, ne güzel yardımcı, ne güvenilir vekildir! (3-Âl-i İmrân, 173)” demişlerdi.

Buhârî’nin naklettiği bir başka rivayette, Abdullah şöyle demiştir:

“Ateşe atıldığı zaman İbrahim aleyhisselâm’ın son sö-zü, “Allah bana yeter. O, ne güzel vekildir!” olmuş-tur.”

78. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan, Peygamber sal-

lallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

“Cennete girecek bazı kullar vardır ki, kalpleri kuşların kalbi gibi Allah’a karşı tam bir güven ve te-vekkül içindedir. Görmez misin, kuşlar nasıl her sabah bütün endişe ve tasalardan uzak olarak yeni güne başlı-yorlar da, akşam kursakları dolu bir halde yuvalarına dönüyorlar? İşte böyle Allah’a tevekkül eden müminler de, yersiz sıkıntı ve kaygılara düşmeden, stres ve gergin-liklerden uzak, huzurlu bir hayat yaşarlar ve ahirette de cennete girerler.”

79. Câbir bin Abdullah radıyallahu anh’dan rivayet

edilmiştir: Câbir, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte

Necid taraflarına bir sefere çıkmıştı. Dönüşte, öğle sıca-ğında dinlenmek üzere ağaçlık bir bölgede konakladı-lar. Mücahitler, ağaçlar altında gölgelenmek üzere çev-reye dağıldılar. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem

Page 98: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

98 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

de semure denilen sık yapraklı bir ağacın altına çekilip kılıcını ağacın dalına astı. Daha sonra uzanıp hafif bir uykuya daldı.

Câbir diyor ki: Sonra aniden, Peygamber’in bizi çağır-dığını işittik. Hemen koşup yanına gittiğimizde baktık ki, Peygamber’in yanında, düşman askerlerinden Gavres bin Havis adında bir bedevi duruyor. Peygamber sallal-lahu aleyhi ve sellem dedi ki:

“Ben uyurken bu bedevi kılıcımı almış. Uyandı-ğımda, kılıç kınından sıyrılmış vaziyette elinde du-ruyordu. Bana: — Seni benim elimden kim kurtaracak? dedi. Ben

de üç defa: — Allah! diye haykırdım.” Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem adamı cezalan-

dırmadı. Adam Peygamber’in yanında oturuyor, Pey-gamber de ona İslâm’ı anlatıyordu.

Buhârî’de yer alan bir başka rivayette, Câbir radıyalla-hu anh şöyle demiştir:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte Zâturrikâ gazvesinde bulunuyorduk. Bu uzun sefer es-nasında, yaya mücahitlerin ayakları taş ve dikenlerden dolayı yaralanmış, bu yüzden askerler ayaklarına çaput bağlamak zorunda kalmışlardı. Onun için bu gazveye Zâturrikâ (ayağı sargılılar) gazvesi denilmişti. Seferden dönerken, ağaçlık bir bölgede konakladık. Gölgeli bir ağaç bulduğumuzda onu Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e bırakırdık. Bu defa da öyle yaptık. Ancak müş-

Page 99: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 99

riklerden biri gizlice gelerek Peygamber’in ağaçta asılı olan kılıcını alıp kınından çıkarmış ve: — Benden korkuyor musun? diye seslenmiş. Pey-

gamber sallallahu aleyhi ve sellem: — Hayır, cevabını vermiş. Adam: — Peki, seni benim elimden kim kurtaracak? demiş.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de: — Allah! diye haykırmış. Ebu Bekir el–İsmailî’nin Sahîh adlı eserinde yer alan

bir rivayette, olayın bundan sonraki kısmı şöyle anla-tılmaktadır:

Adam: — Şimdi seni benim elimden kim kurtaracak? dedi.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: — Allah! diye karşılık verdi. Onun bu sarsılmaz irade

ve güveni karşısında dehşete kapılan adam, titremeye başladı. Bunun üzerine, kılıç adamın elinden düştü. Bu sefer Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem kılıcı aldı ve: — Peki, şimdi seni benim elimden kim kurtara-

cak? dedi. Adam: — Sen iyi bir cezalandırıcı ol. Benim gibi kötü biri ol-

ma, dedi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de: — Allah’tan başka ilah olmadığına ve benim Al-

lah’ın Elçisi olduğuma şehadet eder misin? dedi. Adam: — Hayır, etmem. Ancak seninle çarpışmamaya ve

seninle savaşacak herhangi bir topluluk içinde bulun-

Page 100: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

100 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

mamaya söz veririm, dedi. Bunun üzerine, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem adamı serbest bıraktı. O da arkadaşlarının yanına döndü ve onlara: — En hayırlı kişinin yanından geliyorum, dedi. 80. Ömer bin Hattâb radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Sizler Allah’a gereği gibi güvenseydiniz, O tıpkı kuşları doyurduğu gibi sizi de rızıklandırırdı. Bak-sanıza, kuşlar sabahleyin kursakları boş olarak yu-valarından çıkar, akşam dolu kursaklarla dönerler.”

81. Berâ bin Âzib radıyallahu anhumâ’dan, Peygam-

ber sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu riva-yet edilmiştir:

“Ey filân! Yatağına gireceğin zaman şöyle dua et: “Allah’ım! Tüm ruhumla, tüm benliğimle sana bo-yun eğdim. Yüzümü ve gönlümü sana çevirdim. Her işimi sana havale ettim. Lütfunu dileyerek ve aza-bından korkarak sana sığındım. Sana karşı, yine senden başka sığınak yoktur. Senin gazabına karşı, yine senin merhametine sığınmaktan başka bir çare, başka bir kurtuluş kapısı yoktur. Senin indirdiğin ki-taba ve gönderdiğin Peygamber’e iman ettim.”

Eğer bu duayı yaptığın gece ölürsen, anandan doğ-duğun gibi günahsız ve tertemiz bir halde, fıtrat üzere ölürsün. Ölmez de sabaha çıkarsan, iyiliklere nail

Page 101: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 101

olursun.” Buhârî ve Müslim’de yer alan bir başka rivayette, Berâ

bin Âzib şöyle demiştir: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bana şöyle buyurdu:

“Yatağına gireceğin zaman namaz abdesti gibi ab-dest al. Sonra sağ tarafına uzanarak bu duayı oku. Bu sözler, yatmadan önceki en son sözlerin olsun.”

82. Hz. Peygamber’e olan sarsılmaz güveni ve yürekten

bağlılığı sebebiyle “Sıddîk” unvanını alan ve kendisi, ba-bası, annesi ve çocukları sahabi olan Ebu Bekir es-Sıddîk radıyallahu anh’dan şöyle dediği rivayet edilmiş-tir:

Ben hicret yolculuğunda Peygamber ile mağaraday-ken, hemen yanı başımıza kadar gelmiş olan müşrikle-rin ayak uçlarını gördüm ve: — Ey Allah’ın Elçisi! Eğer şunlardan biri eğilip aşağı-

ya bakacak olsa, bizi mutlaka görecektir” dedim. Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: — Üçüncüleri Allah olan iki kişi hakkında ne dü-

şünürsün, ey Ebu Bekir? Allah kendi uğrunda yola çı-kan kullarını yalnız ve yardımsız bırakır mı sanıyorsun? Üzülme, endişelenme, Allah bizimle beraberdir (9-Tevbe suresi, 40).” buyurdu.

83. Asıl adı Hind bint Ebu Ümeyye olan ve Peygam-

ber’in hanımı olması hasebiyle müminlerin annesi ko-numunda bulunan Ümmü Seleme radıyallahu

Page 102: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

102 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

anhâ’dan rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem evinden çıkacağı zaman şöyle dua ederdi:

“Allah’ın adıyla! Ben yalnızca Allah’a güvenir, an-cak O’na dayanırım. Allah’ım! Doğru yoldan sap-maktan ve saptırılmaktan, yanılmaktan ve yanıl-tılmaktan, haksızlık yapmaktan ve haksızlığa uğ-ramaktan, cahilce davranmaktan ve cahillerin sa-taşmasına muhatap olmaktan sana sığınırım!”

84. Enes bin Mâlik radıyallahu anh’dan, Peygamber

sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

“Kim evinden çıkarken, “Allah’ın adıyla! Ben yal-nızca Allah’a güvenir, ancak O’na dayanırım. Güç ve kudret, ancak Allah iledir. Allah izin vermedikçe, hiç kimse hiçbir şeye güç yetiremez. Kudret ve izzet yalnızca Allah’a aittir ve ancak O’nun lütuf ve keremiyle elde edi-lir.” diyerek dua ederse, kendisine “Sen doğru yola iletildin, ihtiyaçların yerine getirildi ve her türlü tehlikeden, zarardan korundun!” diye cevap verilir. Şeytan da kendisinden uzaklaşır.”

Ebu Davud’un rivayetinde şöyle bir ziyade vardır: “O zaman şeytan, yanındaki diğer şeytana, “Doğru

yola iletilmiş, ihtiyaçları giderilmiş ve her türlü teh-likeden korunmuş bir kişiye ne yapabilirsin ki?” der.”

Page 103: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 103

85. Yine Enes radıyallahu anh’dan şöyle dediği rivayet edilmiştir:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem zamanında, aynı evde yaşayan iki kardeş vardı. Bunlardan biri ilim öğ-renmek için devamlı Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem’in meclisine gelir, diğeri ise geçimlerini sağlamak için çalışırdı. Bir gün bu çalışan kardeş, ötekini evin ge-çimine katkıda bulunmadığı için Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e şikâyet etti. Peygamber “Kardeşine kızma. İhtimal ki, sen onun sayesinde iş buluyor, rı-zık elde ediyorsun. Çünkü o burada boşa vakit geçir-miyor, Allah yolunda büyük bir hizmeti gerçekleştirerek, İslâm toplumu için hayati öneme sahip ilimleri tahsil ediyor. Unutma ki, toplumun farklı alanlarda uzman-laşmış bilim adamı, tebliğci ve yöneticilere de ihtiyacı vardır. Bu bakımdan, onun ilim öğrenmesi, en az senin çalışıp rızık kazanman kadar önemlidir.” buyurdu.

8. BAB: İSTİKAMET ALLAH’IN ÇİZDİĞİ YOLDA DOSDOĞRU YÜRÜMEK

Konu ile İlgili Ayetler 1. Ey İslâm toplumunun önderi! Rabb’inin yolunda he-

defe doğru adım adım ilerlerken, sağa sola sapmadan, yalpalamadan yoluna devam et ve sana emredildiği gibi dosdoğru ol! (Hûd, 11/112)

2. “Rabb’imiz Allah’tır!” diyen sonra da dosdoğru

bir hayat yaşayan kimselere rahmet melekleri ine-

Page 104: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

104 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

cek ve onlara şu ilahi müjdeyi verecektir: “Korkmayın, üzülmeyin; size Allah tarafından söz

verilen cennet müjdesiyle sevinin! Biz hem bu dünya hayatında hem de ahirette sizin dost ve yar-dımcılarınızız! Çok bağışlayıcı, çok merhametli olan Rabb’inizden bir karşılama ziyafeti ve sınırsız bir lütuf olarak cennete girecek ve orada canınızın çektiği her şeye, arzuladığınız her nimete sahip olacaksınız!” (Fussilet, 41/30-32)

3. “Bizim önünde boyun eğeceğimiz biricik efendimiz,

Rabb’imiz Allah’tır!” diyen sonra da, bu inanca uy-gun dosdoğru bir hayat yaşayan kimseler yok mu; onlar Hesap Günü ne korkuya kapılacaklar, ne de üzülecekler!

İşte onlar cennet halkıdır ve yaptıkları iyiliklerin mükâfatı olarak, sonsuza dek orada kalacaklardır. (Ahkâf, 46/13, 14)

Konu ile İlgili Hadisler 86. Süfyân bin Abdullah radıyallahu anh anlatıyor: Bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e gele-

rek: — Ey Allah’ın Elçisi! İslam hakkında bana öyle özlü

bir söz söyle ki, bir daha senden başka hiç kimseye sorma ihtiyacı duymayayım, dedim. Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: — Allah’a inandım de, sonra dosdoğru ol! Düşün-

Page 105: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 105

ce ve tasavvurunu, Kur’an’ın ortaya koyduğu tevhit inancıyla şekillendir. Söz ve davranışlarında daima dü-rüst, doğru ve samimi ol. Bunu yaparsan, en güzel Müs-lümanlığı yaşamış olursun, buyurdu.

87. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: — Bütün işlerinizde orta yolu tutun. Gevşekliğe kapı-

lıp ibadetlerinizi ihmal etmeyin. Ama Allah’ın rahmet ve cennetini kazanma gayretiyle aşırı gidip de kendinizi zorlamayın. Cenneti kazanmak istiyorsanız, İslam’ı Kur’an ve Sünnet ölçüsüyle belirlenen mutedil bir çizgide yaşayın ve sözlerinizde, davranışlarınızda dosdoğru olun! Şunu iyi bilin ki, hiç biriniz yaptığı ibadet ve iyilikler sayesinde kurtuluşu hak edemez. Ashab-ı Kiram: — Sen de mi, ya Rasulallah? diye sorunca, Peygam-

ber: — Evet, Allah lütuf ve rahmeti ile beni bağışlamış

olmasaydı, ben de kurtulamazdım. O hâlde, Allah sizden ne kadar ibadet etmenizi istiyorsa o kadarını ya-pın, aşırı gitmeyin. Çünkü ibadetlerinizin çokluğu ile cenneti kazanamazsınız, ama Allah’ın istediği miktar ve şekilde ibadet ederseniz, O’nun hoşnutluğunu ve dolayı-sıyla ebedî saadeti kazanmış olursunuz, buyurdu.

9. BAB: TEFEKKÜR

Page 106: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

106 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

YARATILMIŞLARIN BÜYÜKLÜĞÜNÜ, DÜNYANIN FANİLİĞİNİ, KIYAMETİN KORKUNÇ HÂLLERİNİ,

DÜNYA VE AHİRET İŞLERİNİ DÜŞÜNMEK, NEFSANÎ İSTEKLERE ENGEL OLMAK VE NEFSİ ISLAH EDEREK

DOĞRULUĞA YÖNELTMEK

Konu ile İlgili Ayetler 1. Ey Muhammed! İnkârcıların vicdanlarına, iç dünya-

larına seslenerek de ki: “Bakın, size bir tek öğüdüm var: İster toplu halde birkaç arkadaş kafa kafaya vere-rek, ister tek başınıza, sessiz ve sakin bir ortamda Al-lah’ın huzurunda durun ve samimi olarak bir düşü-nün. Kişisel arzu ve çıkarlardan soyunmuş, önyargılar-dan arınmış bir halde inancınızı yeniden gözden geçirdi-ğinizde, vicdanınızın derinliklerinden şu sesin çınladığını duyacaksınız: Çocukluğundan beri tertemiz ahlakını ya-kından tanıdığınız bu arkadaşınız, asla bir deli değil-dir. O ancak, zalimleri bekleyen şiddetli bir azaba karşı sizi uyaran bir elçidir. (Sebe, 34/46, 47)

2. Doğrusu, göklerin ve yerin o muhteşem yaratılı-

şında ve gece ile gündüzün mükemmel bir uyum ve düzen içerisinde birbiri ardınca gelişinde, aklı, vicdanı ve sağduyusu olanlara Allah’ın sonsuz kudret, adalet ve merhametini gösteren nice deliller vardır. Onlar ki, ayaktayken, otururken ve hatta dinlenmek için uza-nıp yatarken, sürekli olarak Allah’ı anarlar. Göklerin ve yerin akıllara durgunluk veren o muhteşem yaratılı-

Page 107: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 107

şındaki hikmet ve anlamı üzerinde derinden derine düşünür ve Allah’a şöyle niyaz ederler:

“Ey Rabb’imiz! Sen bütün bunları hikmet ve amaç-tan yoksun olarak yaratmış olamazsın. Çünkü sen abesle iştigal etmekten uzaksın, yüceler yücesisin! Hikmet ve adaletinin gereği olarak cennet de haktır, ce-hennem de haktır; o halde, bizi cehennem azabından koru ya Rab!” (Âl-i İmrân, 3/190, 191)

3. Çöl yolculukları için en uygun özellik ve yeteneklerle

donatılmış olan develere bakmıyorlar mı; nasıl muh-teşem bir sanat ve tasarım harikası olarak yaratılmış?

Ve milyarlarca galaksiyi içinde barındıran gökyüzüne; nasıl akıllara durgunluk veren mükemmel bir sistem hâlinde yükseltilmiş?

Ve başı bulutlara değen dağlara; nasıl yere sapasağ-lam çakılmış?

Ve bütün canlıların türlü nimet ve imkânlarla donatıla-rak huzur ve güven içinde yaşadığı yeryüzüne; nasıl halı gibi önlerine serilip döşenmiş?

O halde, ey Peygamber ve onun izinden yürüyen İslâm davetçisi! Bu ayetleri okuyarak insanları uyar! Fakat inatçı zalimleri ikna edeceğim diye de kendini yiyip bi-tirme. Çünkü sen yalnızca bir uyarıcısın. (Gâşiye, 88/17-21)

4. Peki onlar, geçmişte helâk edilen medeniyetlerin

yeryüzünde bıraktıkları harabeleri, yerle bir olmuş şe-

Page 108: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

108 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

hir kalıntılarını dolaşıp da, kendilerinden önceki is-yankâr toplumların, medeniyetlerin sonlarının nasıl olduğunu görmüyorlar mı? Allah’ın onları nasıl yok ettiğini görüp ibret almıyorlar mı? Zulüm temeline da-yanan sistemlerin ayakta kalamayacağını anlamıyorlar mı? Ve düşünemiyorlar mı ki, çağdaş kâfirleri de aynı son beklemektedir! (Muhammed, 74/10)

Bu konuda, daha pek çok ayet-i kerime vardır.

Konu ile İlgili Hadisler Konu ile ilgili hadis, daha önce geçen (Murakabe 5/67)

“Akıllı kişi, Mahşer Günü hesaba çekilmeden önce ken-dini hesaba çeken ve ölümden sonraki hayat için ça-lışan kimsedir. Akılsız kişi de, arzu ve heveslerinin peşine düşen ve sonra da birtakım kuruntularla, boş temennilerle kendini avutarak Allah’tan dileklerde bulunup duran kimsedir.” hadisidir.

10. BAB: HAYIRLI İŞLERE TEŞVİK HAYIR İŞLERİNE KOŞMAK VE HAYRA YÖNELENLERİ, HİÇBİR TEREDDÜDE KAPILMADAN, CİDDİYETLE O

HAYRI YAPMAYA TEŞVİK ETMEK

Konu ile İlgili Ayetler 1. Her toplumun hayatına yön veren, değer yargılarını

oluşturan bir inanç sistemi, yöneldiği bir kıblesi var-dır. O halde, Allah’a kulluk noktasında yapabildiğinizin en iyisini, en güzelini ortaya koyarak hayırlı işlerde birbirinizle yarışın! Unutmayın, her nerede olursa-

Page 109: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 109

nız olun, Allah hepinizi Hesap Gününde toplayıp bir araya getirecektir. Hiç kuşku yok ki, Allah’ın her şeye gücü yeter. (Bakara, 2/148)

2. Haydi, Rabb’iniz tarafından bağışlanmak ve eni

göklerle yer kadar geniş olan cennete girmek için birbirinizle yarışın! Fakat oraya girebilmenin şartı var: Bu cennet, kötü davranışlardan titizlikle sakınıp korunan kimseler için hazırlanmıştır. (Âl-i İmrân, 3/133)

Konu ile İlgili Hadisler 88. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan, Peygamber sal-

lallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

“Hayırlı işler yapmakta acele edin. Zira sizler Allah yolunda yapmanız gereken bu çalışmaları terk ettiğiniz takdirde, meydan kâfirlere, zalimlere kalacak ve karan-lık geceler gibi fitneler ortalığı kaplayacaktır. O zaman inkârcılık o derece etkili olacaktır ki, kişi sabah mümin iken akşama kâfir olacak; akşam mümin iken sabaha kâfir çıkacaktır. Ve küçük bir dünya menfaati karşılığında dinini satacaktır.”

89. Ukbe bin Hâris radıyallahu anh şöyle diyor: Bir keresinde Medine’de Peygamber sallallahu aleyhi

ve sellem’in arkasında ikindi namazını kılmıştım. Pey-gamber selam verip namazı bitirdi ve hızla yerinden kalkıp safları yararak hanımlarından birinin odasına

Page 110: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

110 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

gitti. Cemaat, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in bu telâşlı hâlinden endişeye kapıldı. Peygamber sallal-lahu aleyhi ve sellem kısa bir süre sonra döndü. Kendi-sinin bu acele davranışından dolayı halkın meraklan-mış olduğunu görünce şöyle buyurdu:

“Evde dağıtılması gereken zekât mallarından bir mik-tar altın bulunduğunu hatırladım da, namazımda zihnimi meşgul ederek beni Rabb’imi anmaktan alı-koymasını istemediğim için, hepsinin fakir fukaraya dağıtılmasını emrettim.”

Buhârî’nin bir başka rivayetinde ifade şu şekildedir: “Evde, sadaka olarak dağıtılacak bir miktar altın

bırakmıştım. Onun bu gece evimde kalmasını uy-gun görmedim.”

90. Câbir radıyallahu anh anlatıyor: Uhud Savaşı’nda Sahabe’den biri, bir yandan elindeki

hurmaları yerden, bir yandan da Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e: — Ya Rasulallah! Şimdi Allah yolunda savaşır ve öldü-

rülürsem, ahirette nerede olurum? diye sordu. Pey-gamber sallallahu aleyhi ve sellem de: — Cennette, cevabını verdi. Bunun üzerine, cennet

aşkıyla coşan adam, elindeki hurmaları fırlatıp atarak harbe daldı ve şehit oluncaya kadar kahramanca savaş-tı.

91. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor:

Page 111: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 111

Bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e gele-rek: — Ey Allah’ın Elçisi! En çok sevabı olan sadaka han-

gisidir? diye sordu. Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem şöyle buyurdu: — Sağlığın ve gücün yerindeyken, cimriliğin üze-

rindeyken ve fakir düşmekten endişe edip daha çok zengin olmayı düşlerken verdiğin sadakanın sevabı daha büyüktür. Sakın bu işi, can boğaza ge-lip de, “Falana şu kadar, filana bu kadar miras bıra-kıyorum!” diyeceğin zamana erteleme. Çünkü o za-man artık iş işten geçmiş ve o mallar zaten “falanın ve filanın” olmuştur.

92. Enes bin Malik radıyallahu anh’dan rivayet edil-

diğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Uhud savaşında eline güzel ve gösterişli bir kılıç alarak: — Bunu benden kim almak ister? diye sordu. Mü-

cahitlerin her biri ellerini uzatıp: — Ben, ben! diye cevap verdiler. Allah’ın Elçisi sallal-

lahu aleyhi ve sellem bu defa: — Peki, hakkını vermek üzere onu kim almak is-

ter? buyurdu. Bunun üzerine, herkes durakladı. Fakat Ebu Dücâne radıyallahu anh: — Hakkını vermek üzere onu ben alıyorum, ya Rasu-

lallah! diyerek kılıcı aldı. Sonra düşman saflarına daldı ve o kılıçla, müşriklerin kellelerini ikiye ayırdı.

Page 112: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

112 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

93. Tâbiun neslinin büyük âlimlerinden Zübeyr bin Adiyy şöyle diyor:

Bir gün Enes bin Mâlik radıyallahu anh’ın yanına gi-derek, ona Haccâc’ın yaptığı zulümlerden şikâyet ettik. Enes dedi ki:

“Rabb’inize kavuşuncaya kadar, zalimlere karşı müca-delenizde sabredin! Zira Müslümanlar yeniden toparla-nıp yeryüzünde adaleti sağlayan hâkim bir güç olarak ortaya çıkıncaya dek, her gelen gün bir öncekinden da-ha kötü olacaktır. Ancak her fitne döneminin ardından Allah nurunu tamamlayacak (Saff 61/8, 9) ve İslâm, bü-tün dünyaya yeniden barış ve huzur ortamı getirecektir. Ben bunu, bizzat Peygamberiniz’den duydum.”

94. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan, Peygamber sal-

lallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

“İnsanı iyilik ve ibadetten alıkoyan şu yedi şey gelip çatmadan önce, hayırlı işler yapmakta acele edin: Yoksa siz haram-helal sınırlarını unutturan fakirlik-ten, insanı azgınlığa sürükleyen zenginlikten, sağlığı bozan hastalıktan, bunaklaştıran ihtiyarlıktan, an-sızın gelen ölümden, gelmesi beklenen şeylerin en kötüsü olan Deccâl’den veya daha korkunç ve daha acı olan Kıyametten başka bir şey mi bekliyorsu-nuz?”

Bu hadis, isnadında yer alan Muhriz bin Harun sebebiy-le zayıftır. Muhriz, hadis imamları tarafından zayıf ve

Page 113: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 113

metruk kabul edilmiştir. (Ukaylî, Duafâ, 1822) Ancak hadisin, manası doğru olup benzer manayı ifade eden şahitleri (örneğin 88 no’lu hadis) vardır.

95. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Hudeybiye’den

dönünce, Kureyş’i ve diğer Arap kabilelerini sürekli Müs-lümanlar aleyhinde kışkırtarak fitne çıkartan ve artık bir çıbanbaşı hâline gelen Hayber Yahudilerinin üzerine yürüdü. Fakat Kamus kalesi, Hayber savaşında çok şid-detli bir direniş göstermişti. Fetihten ümit kesilmeye baş-landığı bir sırada, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem eline bir sancak aldı ve: — Bu sancağı, Allah’ı ve Peygamberi’ni seven ve

Allah’ın fethi kendisine nasip edeceği bir yiğide ve-receğim, buyurdu.

Ömer radıyallahu anh diyor ki: “Ben hayatım boyunca, sadece o gün kumandanlığı istedim. Bunun için, belki beni çağırır ümidiyle kendimi Peygamber’e göstermeye çalıştım. Fakat Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Ali bin Ebî Tâlib’i çağırdı ve sancağı ona teslim ederek: — Yürü ya Ali! Ve Allah sana zaferi nasip edinceye

kadar, sağına soluna bakmadan yürümene devam et, buyurdu. — Ali derhal hareket etti, fakat birkaç adım attıktan

sonra aklına bir şey gelmiş olmalı ki, durdu ve arkasına dönmeden, gözlerini hedeften ayırmadan: — Ey Allah’ın Elçisi, onlarla hangi şartlar çerçeve-

Page 114: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

114 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

sinde savaşayım?” diye sordu. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: — Onlarla, teslim olup silahlarını bırakıncaya veya

Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Elçisi olduğuna şehadet edinceye kadar sa-vaş. Eğer bu şehadeti kabul ve ikrar ederlerse, artık onlarla savaşamazsın. Çünkü o zaman düşman konu-mundan çıkmış, böylece canlarını ve mallarını senden korumuş olurlar. Ancak adam öldürmek, hırsızlık yapmak gibi cezayı gerektiren başka bir suç işlemiş-lerse, o başka. Sana düşen, onların beyanlarına ve elin-deki delillere göre hüküm vermektir. Onların gizli niyet-lerinin, iç hâllerinin hesabını görmek ise, Allah’a ait-tir.

11. BAB: MÜCÂHEDE ALLAH’IN RIZASINI KAZANMA YOLUNDA ÜSTÜN

GAYRET GÖSTERMEK

Konu ile İlgili Ayetler 1. Mallarını ve canlarını benim yolumda feda ederek,

Kur’ân’ın öngördüğü adalet sistemini yeryüzünde ege-men kılmak için cihad edenleri, her biri dosdoğru cen-nete ulaştıran yollarımıza ileteceğiz. Unutmayın, Al-lah daima iyilik yapanlarla beraberdir. (Ankebût, 29/69)

2. Ölüm denilen kesin gerçek kapını çalıncaya dek,

Rabb’ine kulluk ve ibadete devam et! (Hicr, 15/99)

Page 115: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 115

3. Her an ve her yerde Rabb’inin ismini an ve seni

gaflete sürükleyebilecek her şeyden sıyrılarak bütün ru-hunla, bütün benliğinle O’na yönel. (Müzzemmil, 73/8)

4. Her kim zerre kadar iyilik yaparsa, yaptığının

mükâfatını mutlaka görecektir; her kim de zerre ka-dar kötülük yaparsa, o da bunun cezasını görecektir. (Zilzâl, 99/7, 8)

5. Ey müminler! Namazı hayatın merkezine yerleştire-

rek, onu dikkatle ve özenle kılın, zekâtı verin ve canı-nızı, malınızı ve tüm yeteneklerinizi Allah’ın istediği doğ-rultuda kullanarak, mükâfatını ahirette almak üzere Al-lah’a güzel bir borç verin. Allah yolunda yaptığınız her harcama, Allah’a verilmiş bir borç ve mukaddes bir emanet olarak kabul edilecek ve ahirette karşılığı da bu-na göre verilecektir. Unutmayın, kendiniz için her ne iyilik yapmışsanız, onu Allah katında daha güzel ve daha büyük bir ödül olarak bulacaksınız. (Müzzem-mil, 72/20)

6. Her ne iyilik yaparsanız, Allah hepsini bilmek-

tedir ve mükâfatını size tam olarak verecektir. (Bakara, 2/273)

Konu ile İlgili Hadisler 96. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

Page 116: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

116 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle demiştir:

“Yüce Allah şöyle buyuruyor: “Kim benim kullarım-dan, ihlâs ile bana kulluk eden bir dostuma düşmanlık ederse, ben de ona karşı harp ilân ederim. Benim dostum olmanın yolu şudur: Kulumu bana yaklaştıran şeylerin benim katımda en değerli olanı, kendisine farz kıldığım ibadetlerdir. Kulum bu farzlara ilave-ten yaptığı nafile ibadetlerle bana o kadar yaklaşır ki, nihayet ben onu severim. Kulumu sevince de, âdeta onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum. Yani o kişi artık yaptığı her işi benim rızam için yapmaya ve bütün hayatında ilahi yar-dımın tecellilerini görmeye başlar. Benden bir şey is-terse onu veririm, bana sığınırsa onu mutlaka ko-rurum. Ancak bu, Allah’ın veli kulları diye nitelenen kimselerin hiç yanılmayacakları, bütün söz ve davranış-larının Allah tarafından onaylandığı anlamına gelmez.”

97. Enes radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine göre,

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in Rabb’inden naklettiği bir kudsî hadiste yüce Allah şöyle buyurmuş-tur:

“Kulum bana bir karış yaklaşırsa, ben ona bir ar-şın yaklaşırım. O bana bir arşın yaklaşınca, ben ona bir kulaç yaklaşırım. O bana yürüyerek gelirse, ben ona koşarak giderim.”

“Bir kol boyu” anlamına gelen arşın, yaklaşık olarak 68

Page 117: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 117

santimetreye eşit uzunluk ölçüsüdür. Kulaç ise, gerilerek açılmış iki kolun parmak uçları arasındaki mesafeye de-nir.

98. Abdullah bin Abbas radıyallahu anhumâ’dan,

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyur-duğu rivayet edilmiştir:

“İki nimet vardır ki, insanların çoğu bu nimetlerin kıymetini bilme ve onları yerli yerince kullanma konu-sunda gafildir: Sıhhat ve boş vakit. İnsanoğlu, bu ni-metlerin hep devam edip gideceğini düşünür fakat gü-nün birinde ansızın uçup gittiklerini gördüğünde, ne bü-yük bir aldanış içinde olduğunu anlar fakat artık iş işten geçmiş olur.”

99. Âişe radıyallahu anhâ’dan rivayet edildiğine göre

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, bazen gece ayak-ları şişinceye kadar saatlerce namaz kılardı. Ben kendi-sine: — Ey Allah’ın Rasulü! Niçin böyle yapıyorsun? Ken-

dini neden bu kadar yoruyorsun? Oysa Allah senin geç-miş ve gelecek bütün hatalarını bağışlamıştır.” dedim. Bunun üzerine Peygamber: — O halde, bana bunca nimetleri bahşeden ve böyle-

sine lütufkâr davranan Rabb’ime şükreden bir kul ol-mayayım mı?” buyurdu.

100. Yine Âişe radıyallahu anhâ’dan şöyle dediği ri-

Page 118: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

118 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

vayet edilmiştir: “Ramazan ayının son on günü gelince, Peygamber sal-

lallahu aleyhi ve sellem itikâfa girerek gecenin büyük kısmını ibadetle geçirirdi. Ev halkını da namaza kaldı-rır, kendisini her zamankinden daha fazla ibadete verir ve on gün boyunca hanımlarına yaklaşmazdı.”

101. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan, Peygamber

sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

“İnanç, bilgi, zenginlik ve beden bakımından kuvvetli mümin, Allah katında zayıf müminden daha hayırlı ve daha sevimlidir. Gerçi her ikisinde de hayır var-dır. Ancak meşru yoldan elde edilen güce, bilgiye, ma-kama, mala sahip olup da bunları Allah yolunda kulla-nan mümin, bu nitelikleri taşımayan müminden daha üs-tündür. Bunun için, kendine yararlı olan şeyi elde etmeye çalış. Her işinde Allah’tan yardım dile ve en büyük güçlüklerle karşılaşsan da, asla acizlik göster-me. Üzerine düşeni yaptıktan sonra gerisini Allah’a bı-rak. Başına bir şey geldiğinde, “Ah, keşke şöyle yap-saydım, şöyle olurdu!” diye hayıflanıp durma. Bu-nun yerine, “Allah böyle takdir buyurmuş. O, dile-diğini yapar.” de. Çünkü “Keşke şöyle yapsaydım!” sözü, şeytanın işine kapı açar. Yani şeytanı memnun edecek işlerin meydana gelmesine sebep olur. Zaten sen kendini yiyip bitirsen de geçmişi değiştiremezsin fakat hatalarından ders alıp geleceğine yön verebilirsin.”

Page 119: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 119

102. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan, Peygamber

sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

“Cehenneme giden yol nefse hoş gelen şeylerle, cennete giden yol ise nefsin istemediği şeylerle ku-şatılmıştır. Günahlar, pek çoğu yaldızlı ve çekici görün-se de sonuç itibariyle insana zararlıdır. Bu yüzden, onla-rın nefse hoş gelmesine aldanmamak gerekir. Buna kar-şılık ibadet, fazilet, dürüstlük, doğruluk, fedakârlık gibi şeyler nefsin hoşuna gitmese de, insan gerçek mutluluğu, ancak böyle zor işleri başarmakla elde edebilir.”

103. Huzeyfe bin el-Yemân radıyallahu anhumâ di-

yor ki: “Bir gece Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in ar-

kasında namaz kıldım. Fatiha’nın ardından Bakara su-resini okumaya başladı. Ben içimden, “Herhalde yüz ayet okuyup rükûa varacak.” dedim. Fakat yüz ayetten sonra da okumaya devam etti. Ben yine içimden, “Su-renin tamamını bir rekâtta okuyacak.” dedim. O yine devam etti. Tam şimdi rükûa varacak derken Nisâ su-resini okumaya başladı, onu da bitirdi. Sonra Âl-i İmrân suresine başladı; onu da bitirdi. Ayetleri ağır ağır oku-yor, içinde Allah’ı tesbih etme emri bulunan ayetler ge-lince tesbih ediyor, dilek ayetleri gelince “Allah’ım, sen-den cenneti isterim!” diyerek dilekte bulunuyor, sığınma ayetleri gelince de, “Allah’ım, cehennemden sana sığını-

Page 120: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

120 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

rım!” diyerek Allah’a sığınıyordu. Sonra nihayet rükûa vardı. Rükûda “Subhâne Rabbiye’l-azîm: Azamet sa-hibi olan Rabb’imi her türlü kusur ve noksanlıktan tenzih ederim.” dedi. Rükûda kalışı da aşağı yukarı ayakta durduğu kadar uzun oldu. Sonra “Semiallahu limen hamideh! Rabbenâ lekel-hamd: Allah, kendi-sine hamd edeni işitir. Hamd yalnız sanadır, ey Rabb’imiz” diyerek doğruldu. Hemen hemen rükûda kaldığı kadar uzunca bir süre böylece ayakta durdu. Sonra secdeye vardı ve “Subhâne Rabb’iyel-a‘lâ: Yüce Rabb’imi her türlü kusur ve noksanlıktan tenzih ederim” dedi. Secdesi de, aşağı yukarı kıyamı kadar uzun oldu. Sonra bu şekilde bir rekât daha kılarak na-mazı bitirdi.”

104. Abdullah bin Mesud radıyallahu anh anlatıyor: Bir gece Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in arka-

sında namaz kıldım. Gece namazını kılarken ayakta o kadar uzun süre durdu ki, bir ara uygunsuz bir iş yap-mayı bile düşündüm. Abdullah bin Mesud’a: — Ne yapmayı düşündün? diye sordular. O da: — Peygamber’i namazda yalnız bırakıp oturmayı dü-

şündüm, dedi. 105. Enes radıyallahu anh’dan, Peygamber sallallahu

aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: “Şu üç şey ölüyü kabre kadar takip eder: Ailesi, ma-

lı ve yapıp ettikleri. Çoluk çocuğu, dost ve akrabaları

Page 121: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 121

gerçek uğurlayıcılar olarak; malı mülkü, teçhiz, tekfin, defin gibi masrafları ve geride bıraktığı mirası hukukî olarak, ameli de sevap veya günah olarak onu takip eder. Bunlardan ikisi döner, biri kalır. Ailesi ve malı geri döner, yapıp ettikleri ise kendisiyle birlikte kabirde kalır. O halde, en sevdiğin yakınlarının bile seni bırakıp gittikleri an kabirde sana eşlik edecek, yardımcı olacak vefakâr bir arkadaş istiyorsan, güzel davranışlarda bu-lun, ibadetlerini yerine getir ve her fırsatta iyilikler yap-maya bak.”

106. Abdullah bin Mesud radıyallahu anh’dan, Pey-

gamber sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

“Cennet size ayakkabınızın bağından daha yakın-dır. Cehennem de öyle. Cennet de cehennem de, âdeta insanın burnunun dibindedir. Atacağı adımlara, benim-seyeceği hayat tarzına ve ortaya koyacağı davranışlara göre, her ikisine de gitmek kolaydır.”

107. Peygamber’in hizmetinde bulunan ve Suffe Eh-

li’den olan Ebu Firâs Rabîa bin Kâb el-Eslemî radıyal-lahu anh şöyle diyor:

Ben bazı geceler Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem’in odasının hemen yanında kalır, bana seslendiğinde yanına giderek ona abdest suyunu ve ihtiyaç duyduğu diğer eşyalarını getirirdim. Bir gün bana bir ikramda bulunmak isteyerek:

Page 122: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

122 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

— Benden bir şey dile, buyurdu. Ben: — Cennette seninle beraber olmayı isterim, dedim.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: — Başka bir şey istesen olmaz mı? buyurdu. Ben: — Hayır, benim isteğim budur, dedim. Bunun üzeri-

ne Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: — Öyleyse, çokça namaz kılıp secde ederek, iste-

ğinin gerçekleşmesi için bana yardımcı ol, buyurdu. 108. Peygamber tarafından azat edilmiş eski bir köle

olan Sevbân radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine gö-re, Allah’ın Elçisi sallallahu aleyhi ve sellem ona şöyle buyurmuştur:

“Ya Sevbân! Çok secde yapmaya çalış. Zira sen Allah için her secde yapışında, O, seni bir derece yüksel-tir ve senin bir günahını affeder.”

109. Abdullah bin Büsr el-Eslemî radıyallahu

anh’dan, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

“İnsanların en bahtiyarı, ömrü uzun ve ameli güzel olandır. İnsanların en bedbahtı da, ömrü uzun, ameli kötü olandır.”

110. Enes radıyallahu anh anlatıyor: Amcam Enes bin Nadr radıyallahu anh, Bedir savaşına

katılmamıştı. Bu onun yüreğine dert olmuştu. Bu sebep-le:

Page 123: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 123

— Ya Rasulallah! Müşriklerle yaptığın ilk savaşta bu-lunamadım. Ama eğer onlarla yapılacak bir savaşa ka-tılmamı Allah nasip ederse, o zaman benim neler yapa-cağımı elbette görecek ve herkese gösterecektir!” dedi.

Ertesi yıl, Uhud savaşında İslam ordusu dağılmaya başlayınca, arkadaşlarını kastederek; — Allah’ım, şu Müslümanların yaptıkları yüzünden

sana özür beyan ediyorum, dedi. Müşrikleri kastederek de: — Bunların yaptıklarından da uzak olduğumu sana

arz ediyorum, deyip ilerledi. Sonra Sa’d bin Muaz ile karşılaştı ve: — Ey Sa’d, arzum cennettir! Kâbe’nin Rabb’ine ye-

min olsun ki, Uhud dağının ötesinden cennetin koku-sunu alıyorum! dedi. Sa’d sonradan bu olayı anlatırken: — Ben onun yaptığını yapamadım ya Rasulallah,

demiştir. Enes radıyallahu anh sözlerine şöyle devam etti: Sonra amcamı şehit edilmiş olarak bulduk. Vücudunda

seksenden fazla kılıç, mızrak ve ok yarası vardı. Müş-rikler kulaklarını, burnunu ve diğer uzuvlarını keserek ona müsle yapmışlardı. Bu yüzden onu kimse tanıya-madı. Ancak kız kardeşi onu parmak uçlarından teşhis edebildi.

Enes diyor ki: Biz şu ayetin, amcam ve onun gibiler hakkında inmiş olduğunu zannediyoruz:

“Müminler arasında öyle yiğitler vardır ki, Allah’a verdikleri söze sonuna kadar sadık kaldılar. Onlar-

Page 124: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

124 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

dan kimi kanının son damlasına kadar savaşarak sö-zünü yerine getirdi, kimileri de şehadet şerbetini içe-ceği günü sabırsızlıkla bekliyor. Çünkü onlar, verdik-leri sözü hiçbir zaman değiştirmediler. (Ahzâb, 33/23)”

111. Ebu Mesud el-Ensârî künyesiyle meşhur Ukbe

bin Amr el-Bedrî radıyallahu anh şöyle diyor: Sadakayı teşvik eden ayetler nazil olunca, biz sırtımız-

la yük taşımaya ve kazandığımız paradan sadaka ver-meye başladık. Derken bir adam geldi ve bol miktarda sadaka verdi. Münafıklar, “Şuna bakın, gösteriş yapı-yor!” diye adamı kınadılar. Sonra bir başkası geldi ve sadece bir ölçek hurma verdi. Bu defa münafıklar, “Bu-nun bir ölçek hurmasına Allah’ın ihtiyacı yoktur!” diye-rek onu da kınadılar. Bunun üzerine aşağıdaki ayet na-zil oldu:

“Münafıklar, gönülden bağışta bulunan varlıklı mü-minleri gösteriş yapmakla suçlayarak kınıyorlar. Öte yandan, ancak imkânları ölçüsünde bulabildikleri-ni veren yoksul müminlerle de, “Bu üç beş kuruşa Al-lah’ın ihtiyacı mı var?” diyerek alay ediyorlar. Oysa Al-lah, asıl onları alay edilecek duruma düşürmüştür. İşte bunların hakkı, can yakıcı bir azaptır!” (Tevbe 9/79)

112. Ebu Zer radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine

göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in

Page 125: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 125

Rabb’inden naklettiği bir kudsî hadiste, Allah azze ve celle şöyle buyurmuştur:

“Ey kullarım! Ben zulüm ve haksızlığı kendime ha-ram kıldığım gibi onu sizin aranızda da haram kıl-dım. O halde, sakın birbirinize zulmetmeyin!

Ey kullarım! Benim hidayete ulaştırdığım kimse-ler dışında, hiçbiriniz doğru yolu bulamazsınız! Öy-leyse benden hidayet dileyin ki, sizi doğruya ilete-yim.

Ey kullarım! Benim doyurduklarım dışında, hepi-niz açlığa mahkûmsunuz. Şu halde benden yiyecek isteyin ki, sizi doyurayım.

Ey kullarım! Benim giydirdiklerim dışında, hepi-niz çıplaksınız. Benden giyecek isteyin ki, sizi giy-direyim.

Ey kullarım! Sizler gece gündüz günah işlersiniz, ben ise bütün günahları affedebilirim. Öyleyse benden af dileyin ki, sizi bağışlayayım.

Ey kullarım! Bana zarar vermek elinizden gelmez ki, zarar verebilesiniz. Bana fayda vermeye gücü-nüz yetmez ki, fayda veresiniz.

Ey kullarım! Öncekiler ve sonrakiler, bütün insan-lar ve cinler, içinizdeki en dürüst, en takvalı kişinin dürüstlüğüne sahip olsalar, bu benim mülküme hiçbir şey katmaz.

Ey kullarım! Öncekiler ve sonrakiler, bütün insan-lar ve cinler, içinizdeki en günahkâr, en asi kişinin isyankârlığına sahip olsalar, bu da benim mülküm-

Page 126: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

126 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

den hiçbir şey eksiltmez. Ey kullarım! Öncekiler ve sonrakiler, bütün insan-

lar ve cinler, bir meydanda toplanıp benden dilekte bulunsalar ve ben de her birine istediği her şeyi versem, bu benim mülkümden, toplu iğnenin ucu denize batırılıp çıkarıldığında denizden ne kadar eksiltebilirse, işte ancak o kadar eksiltir.

Ey kullarım! Ben ancak sizin yapıp ettiklerinizi kaydeder sonra onların karşılığını size tam olarak veririm. Öyleyse, kim ahirette hayırlı bir neticeyle karşılaşırsa, Allah’a hamd etsin. Kim de başka bir şeyle karşılaşırsa, kendinden başka kimseyi suç-lamasın.”

Bu hadisin ravilerinden Saîd bin Abdülaziz diyor ki: Hadisi Ebu Zer’den rivayet eden Ebu İdris el-Havlânî, bu hadisi rivayet ederken dehşete kapılıp dizlerinin üzeri-ne çökermiş.

Rivayet edildiğine göre, büyük hadis imamı Ahmed bin Hanbel, “Suriyeli hadis âlimlerinin rivayet ettiği en gü-zel, en şerefli hadis budur.” demiştir.

12. BAB: ÖMRÜN SONLARINDA DAHA ÇOK İYİLİK YAPMAYA TEŞVİK

Konu ile İlgili Ayetler 1. Zalimler cehenneme girince, “Ey Rabb’imiz!” diye

feryat edecekler, “Ne olur, bizi buradan çıkar; sana söz veriyoruz, bizi tekrar dünyaya gönderirsen, daha ön-ce yaptıklarımızdan bambaşka güzel işler yapaca-

Page 127: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 127

ğız!” Buna karşılık, Allah onlara diyecek ki: “Ben size, düşünüp ibret almak isteyen birinin düşünebilece-ği kadar uzun bir ömür vermedim mi? Ayrıca, size bu günün gelip çatacağını haber veren uyarıcılar gel-memiş miydi? Geldi fakat siz bile bile kötülüğü tercih ettiniz! Öyleyse yaptıklarınızın cezasını tadın bakalım. Bugün zalimlerin hiçbir yardımcısı yoktur!” (Fâtır, 35/37)

Konu ile İlgili Hadisler 113. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan, Peygamber

sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

“Allah altmış yıl ömür verdiği kişiye, tövbe edip hakka yönelmemesi hususunda hiçbir şekilde mazeret hakkı tanımamıştır. Esasen, iyiyi kötüyü tecrübe edip tanıyacak kadar yaşamış olan bir kimsenin, ahirette herhangi bir mazeret beyan etmeye hakkı yoktur. Hele 60 yıl yaşamış birinin, yaptığı kötülükleri mazur göste-recek hiçbir özrü, mazereti olamaz.”

114. Abdullah bin Abbas radıyallahu anhumâ diyor

ki: Ömer radıyallahu anh, genç yaşıma rağmen beni Bedir

savaşına katılmış yaşlı sahâbîlerle beraber danışma meclisine alıyordu. Onlardan biri olan Abdurrahman bin Avf radıyallahu anh, buna içerlemiş gibiydi. Ömer’e: — Bu delikanlı niçin bizimle beraber toplantılara ka-

tılıyor? Bizim de onun yaşında oğullarımız var, ama biz

Page 128: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

128 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

onları buralara getirmiyoruz, dedi. Ömer: — Sizin de bildiğiniz bir sebepten (yani derin ilmin-

den) dolayı, diye cevap verdi. Derken Ömer bir gün be-ni çağırdı ve onlarla beraber meclisine aldı. Zanneder-sem, o gün sırf beni onlara göstermek ve bu toplantıla-ra katılmaya ehil olduğunu ispatlamak için çağırmıştı. Sahâbîlere: — Nasr suresinde geçen, “Allah’ın yardımı ve fetih

gelince ve insanların akın akın Allah’ın dinine gir-diklerini gördüğün zaman, Rabb’ini övgüyle tesbih et ve O’ndan bağışlanma dile. Hiç kuşkusuz O, töv-beleri kabul edendir.” ayetleri hakkında ne düşünü-yorsunuz? diye sordu. Bir kısmı: — Burada bize, Allah’ın yardımı ve fetih gelince O’na

hamd edip bağışlanma dilememiz emrediliyor, dedi. Bir kısmı da sustu, hiç bir yorum yapmadı. Ömer bu defa bana hitaben: — Abdullah, sen de mi böyle düşünüyorsun? dedi.

Ben: — Hayır, dedim. — Peki, ne diyorsun? diye sordu. Ben de: — Bu ayetlerde Allah, Peygamber sallallahu aleyhi ve

sellem’e görevinin tamamlandığını ve artık ecelinin gel-diğini bildiriyor. Yani “Ey Muhammed, sana Allah’ın yardımı ve fetih gelince –ki bu, senin ecelinin geldiği-nin alâmetidir– o zaman Rabb’ini hamd ile tesbih et ve O’ndan bağışlanma dile. Hiç kuşkusuz O, tövbe-leri kabul edendir.” buyuruyor, dedim.

Page 129: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 129

Bunun üzerine Ömer: — Ben de bu sureden, senin dediğinden başkasını

anlamıyorum, dedi. 115. Âişe radıyallahu anhâ şöyle diyor: “Allah’ın yardımı ve fetih gelince…” ayeti nazil ol-

duktan sonra Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem kıl-dığı her namazda mutlaka “Ey Rabb’imiz! Seni hamd ile tesbih ederim. Beni affet Allah’ım!” diye dua ederdi.

Buhârî ve Müslim’in Âişe radıyallahu anhâ’dan naklet-tikleri diğer bir rivayet ise şöyledir:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem namazda rükû ve secde ederken “Allah’ım, ey Rabb’imiz! Seni hamd ile tesbih ederim! Beni affet Allah’ım!” duasını çok sık tekrarlardı. Bu davranışıyla Peygamber Kur’ân’ı fii-len açıklıyor, onu pratik hayatıyla tefsir ediyordu.

“Ey Muhammed! Allah’ın yardımı ve fetih –yani Mekke’nin fethi– geldiği ve insanların akın akın Al-lah’ın dinine girdiklerini gördüğün zaman, Rabb’ini hamd ile tesbih et ve O’ndan bağışlanma dile. Hiç kuşkusuz O, tövbeleri kabul edendir.”

Âişe radıyallahu anhâ diyor ki: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem vefatından önce, “Allah’ım, seni hamd ile tesbih ederim! Senden bağışlanma diler, sana yönelirim!” duasını sık sık tekrarlardı. Ben: — Ey Allah’ın Elçisi! Sizi ilk defa söylerken duydu-

ğum bu sözler de nedir? diye sordum. Peygamber sal-

Page 130: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

130 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

lallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: — Allah ümmetimin içinde, benim için bir işaret

kıldı. Ümmetimin yeryüzüne hâkim olması ve insanların gruplar hâlinde İslam’a girmesi, benim görevimin bitti-ğini ve artık ecelimin geldiğini gösteren bir işarettir. O işareti gördükten sonra, hep bu duayı yaparım. “Al-lah’ın yardımı ve fetih geldiği zaman…” ayetleri, işte bunu ifade ediyor.

Yine Müslim’in bir başka rivayetinde şöyle geçmekte-dir:

Âişe radıyallahu anhâ diyor ki: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ömrünün sonlarında, “Allah’ı hamd ile tesbih ederim. Allah’tan bağışlanma diler ve yalnız O’na yönelirim!” sözlerini sık sık söyler olmuştu. Ben: — Ya Rasulallah! Görüyorum ki, bu duayı pek sık

söylüyorsunuz, dedim. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: — Rabb’im bana, ümmetim içinde bir alâmet gö-

receğimi bildirdi. Onu gördüğümden bu yana, bu duayı sık sık yaparım. Ben o alameti, Nasr suresinde gördüm:

“Ey Muhammed! Allah’ın yardımı ve fetih –yani Mekke’nin fethi– geldiği ve insanların akın akın Al-lah’ın dinine girdiklerini gördüğün zaman, Rabb’ini hamd ile tesbih et ve O’ndan bağışlanma dile. Hiç kuşkusuz O, tövbeleri kabul edendir.”

116. Enes radıyallahu anh şöyle diyor:

Page 131: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 131

“Allah azze ve celle, Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem’in vefatından önce vahyi sıklaştırdı. Öyle ki, Rasu-lullah sallallahu aleyhi ve sellem vahyin en sık geldiği bir sırada vefat etti. Çünkü artık sistem tamamlanıyor, son talimatlar gönderiliyordu. Aynı zamanda bu yoğun-luk, Peygamber’in dünyadan ayrılma vaktinin yaklaştı-ğının da işaretiydi.”

117. Câbir bin Abdullah radıyallahu anh’dan, Pey-

gamber sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

“Her kul, öldüğü hâl üzere diriltilir. İnsan dünyada nasıl bir hayat yaşamışsa, o hâl üzere son nefesini vere-cek ve o hâl üzere diriltilip hesaba çekilecektir.”

13. BAB: HAYIR YOLLARININ ÇOK OLUŞU

Konu ile İlgili Ayetler 1. Her ne iyilik yaparsanız, Allah onu mutlaka bilir

ve karşılığını mutlaka verecektir.” (Bakara, 2/215) 2. Her ne iyilik yaparsanız, Allah onu bilmektedir.

(Bakara, 2/197) 3. Her kim zerre kadar iyilik yaparsa, yaptığının

mükâfatını mutlaka görecektir. Her kim de zerre ka-dar kötülük yaparsa, o da bunun cezasını görecektir. (Zilzâl, 99/7, 8)

Page 132: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

132 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

4. Her kim dürüst ve erdemlice davranırsa, bunu ancak kendi iyiliği için yapmış olur; kim de kötülük işlerse, o da ancak kendisine zarar vermiş olur. (Câsiye, 44/15)

Konu ile İlgili Hadisler 118. Ebu Zer radıyallahu anh şöyle demiştir: Bir gün

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e: — Ey Allah’ın Elçisi, iyiliklerin en üstünü hangisidir?

diye sordum. — Allah’a inanmak ve yeryüzünde İslam’ı egemen

kılmak için O’nun yolunda mücadele etmektir! bu-yurdu. — Hangi köleyi özgürlüğüne kavuşturmak daha fazi-

letlidir? dedim. — Sahipleri yanında en kıymetli ve bedeli en

yüksek olanı, buyurdu. — Peki, bunları yapacak gücüm yoksa? dedim. — Bu gibi iyilikleri yapanlara yardım edersin veya

işini beceremeyenin işini görürsün, buyurdu. — Ey Allah’ın Elçisi! Ya bunların da hiçbirini yapa-

mazsam? dedim. — O zaman, hiç değilse insanlara zarar vermekten

kaçınırsın. Çünkü bu da kendi adına vermiş oldu-ğun bir sadakadır, buyurdu.

119. Yine Ebu Zer radıyallahu anh’dan, Peygamber

sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu rivayet

Page 133: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 133

edilmiştir: “Şükretmeniz gereken nimetler o kadar çoktur ki, vü-

cudunuzun her bir eklemi için her gün bir sadaka vermeniz gerekir. Bununla birlikte, her “Subhânal-lah: Allah’ım, sen her türlü eksiklikten uzaksın, yücesin!” zikri bir sadakadır. Her “Elhamdulillah: Allah’ım, sa-na hamd ederim. Bütün övgü ve yücelikler sana aittir.” duası bir sadakadır. Her “Lâ ilahe illallah: Allah’tan başka ilah yoktur. Kulluk edilecek, hükmüne boyun eği-lecek tek otorite O’dur.” zikri bir sadakadır. Her “Alla-hu ekber: Allah her bakımdan en büyüktür.” zikri bir sadakadır. İyiliği emretmek bir sadaka, kötülükten alıkoymak bir sadakadır. Kısacası, hayır yolları sayı-lamayacak kadar çoktur. Kuşluk vakti kılacağınız iki rekât namaz ise, bütün bunların yerini tutar.”

120. Yine Ebu Zer radıyallahu anh’dan, Peygamber

sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

“Ümmetimin iyi ve kötü bütün amelleri bana gös-terildi. İyi amellerinin içinde, gelip geçenlere eziyet veren şeylerin yollardan kaldırılmasını da gördüm. Kötü amelleri arasında da, mescitteki bir tükürük veya balgamın temizlenmeden bırakılmasını gör-düm. O halde, yollara çöp atmak, yerlere tükürmek gibi basit görünen davranışların da kişiyi günaha sürükleyen amellerden olduğu unutulmamalıdır.”

Page 134: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

134 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

121. Ebu Zer radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine göre, birtakım fakir insanlar Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e gelerek: — Ya Rasulallah! Bütün sevapları zenginler alıyorlar.

Çünkü onlar da bizim gibi namaz kılıyor, bizim gibi oruç tutuyorlar; fakat bunun yanı sıra mallarından fa-kir fukaraya sadaka veriyorlar, dediler. Peygamber sal-lallahu aleyhi ve sellem: — Allah size sadaka verme imkânı bahşetmedi

mi sanıyorsunuz? İyi bilin ki, her ‘Subhânallah’ sa-dakadır. Her ‘Allahu ekber’ sadakadır. Her ‘Elham-dulillah’ sadakadır. Her ‘Lâ ilahe illallah’ sadakadır. İyiliği emretmek sadaka, kötülükten alıkoymak sa-dakadır. Hatta bir müminin eşiyle birlikte olması bile sadakadır.” buyurdu. — Ey Allah’ın Elçisi, cinsel arzusunu tatmin eden bi-

rine de mi bundan dolayı sevap var? dediler. Peygam-ber sallallahu aleyhi ve sellem: — Düşünün, bu arzusunu haram yoldan gider-

seydi günah olmayacak mıydı? O hâlde, helal yol-dan gidermesinde de elbette sevap vardır.” buyur-du.

122. Yine Ebu Zer radıyallahu anh şöyle diyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bana: “Din kardeşini güler yüzle karşılamak gibi basit

zannedilen bir davranış bile olsa, hiçbir iyiliği küçük görme!” buyurdu.

Page 135: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 135

123. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan, Peygamber

sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

“İnsanın her bir eklemi için, üzerine güneşin doğ-duğu her gün bir sadaka borcu vardır. İki kişi ara-sında adaletle hükmetmen sadakadır. Bir kimseye bineğine binerken yardımcı olman veya yükünü bineğine yüklemen bir sadakadır. Güzel ve tatlı söz söylemen sadakadır. Namaz için camiye giderken at-tığın her adım bir sadakadır. Gelip geçenlere eziyet veren şeyleri yoldan kaldırman da sadakadır.”

124. Âişe radıyallahu anhâ’dan, Peygamber sallallahu

aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: “Gerçek şu ki, her insanın vücudunda 360 eklem

ve kemik bulunmaktadır. İnsan kendisine bahşedilen bu nimetlerin şükrünü eda etmelidir. Her kim günde 360 defa Allahu ekber, Elhamdulillah, Lâ ilahe illal-lah, Subhânallah, Estağfirullah diyerek dua eder, insanların yolu üzerindeki taş, diken veya kemik gibi eziyet verici şeyleri kaldırır, iyiliği emreder ve kötülükten sakındırırsa, o gün kendisini cehen-nemden kurtarmış olarak akşama erişir.”

125. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan, Peygamber

sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

Page 136: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

136 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

“Her kim beş vakit namazını kılmak ve Müslümanlar arasındaki ders, sohbet, yardımlaşma gibi sosyal faali-yetlere katılmak üzere sabah akşam camiye gider ge-lirse, her gidip gelişinde Allah ona cennette bir ik-ram, bir ziyafet hazırlatır.”

126. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan, Peygam-

ber sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu riva-yet edilmiştir:

“Müslüman hanımlar! Hiç biriniz, bir koyunun ayak kemiği bile olsa, komşusunun verdiği hediye-yi veya kendisinin ona vereceği hediyeyi küçük görme-sin. Komşular arasında hediyeleşme ihmal edilmemeli, az çok, büyük küçük demeden ikramda bulunulmalıdır. Verilen ikram da küçük görülmemeli, hele asla geri çev-rilmemelidir.”

127. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan, Peygam-

ber sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu riva-yet edilmiştir:

“İman, yetmiş –veya diğer bir rivayette altmış– kü-sur kısımdan ibarettir. İman bir ağaca benzetilirse, onun kalp ile tasdikten ibaret olan bir gövdesi ve güzel davranışlardan ibaret olan çok sayıda dalı, şubesi vardır. Bunların en yükseği “Allah’tan başka ilah yoktur.” sözünü söylemek, en aşağısı ise gelip geçenlere ezi-yet veren taş, diken, çöp gibi şeyleri yoldan kaldır-maktır. İman, müminin her türlü duygu, düşünce ve

Page 137: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 137

davranışlarına yön veren sınırsız enerji kaynağıdır. Öyle ki, iffet, edep ve utanma duygusu olan hayâ da imanın bir bölümüdür.”

Demek ki, İslâm’da iman ile şu ya da bu şekilde alakası bulunmayan herhangi bir davranış yoktur. Dolayısıyla, din-dünya ikilemi gibi bir anlayış da kesinlikle mevcut değildir.

128. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan, Peygam-

ber sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu riva-yet edilmiştir:

“Vaktiyle bir adam yolda giderken çok susadı. Bir kuyu buldu, içine indi ve suyunu içtikten sonra geri çıktı. Bir de ne görsün, bir köpek, dili bir karış dı-şarıda soluyor ve susuzluktan nemli toprağı yala-yıp duruyor. Adam kendi kendine, “Bu köpek de tıpkı benim gibi susamış olmalı.” diyerek hemen kuyuya indi, ayakkabısını su ile doldurdu, sonra onu ağzıyla tutarak yukarıya çıktı ve köpeği suladı. Allah da onun yaptığı bu iyiliğin karşılığını vererek onu bağışladı.

Bu kıssayı hayretle dinleyen sahâbîler: — Ey Allah’ın Elçisi! Hayvanlara yaptığımız iyilikler-

den dolayı da bize sevap var mı? diye sordular. Pey-gamberimiz de: — Evet, her canlıdan dolayı sevap vardır, buyur-

du. Buhârî’de yer alan bir başka rivayette, “Allah da onun

Page 138: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

138 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

yaptığı bu iyiliğin karşılığını vererek onu bağışladı ve cennetine koydu.” şeklinde geçmektedir.

Buhârî ve Müslim’in diğer bir rivayetlerinde de şöyle denilmektedir:

“Susuzluktan ölmek üzere olan bir köpek bir ku-yunun etrafında dolanıp duruyordu. Derken İsrai-loğulları’ndan ahlaksız bir kadın onu gördü. He-men çizmesini çıkardı ve onunla köpeğe kuyudan su çekerek onu suladı. Allah da kadının bu iyiliği-nin karşılığını vererek onu bağışladı. Yani bu güzel davranışı sayesinde ona tövbe edip tertemiz bir hayata yönelmeyi nasip etti.”

129. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan, Peygam-

ber sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu riva-yet edilmiştir:

“Müslümanları rahatsız eden yol üstündeki bir ağacı kesen bir kişiyi, cennet nimetleri içinde yü-zerken gördüm.”

Bir başka rivayette şöyle geçmektedir: “Adamın biri, yol üzerinde bir ağaç dalı gördü ve

“Allah’a yemin ederim ki, bunu Müslümanları ra-hatsız etmemesi için buradan kaldıracağım.” dedi. Dediğini de yaptı. İşte bu yüzden adam, günahları ba-ğışlanarak cennete konuldu.”

Buhârî ve Müslim’de yer alan bir başka rivayette şöyle buyrulmaktadır:

“Adamın biri yolda yürürken, yol üzerinde bir di-

Page 139: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 139

ken dalı buldu ve gelip geçene eziyet vermemesi için onu yoldan uzaklaştırdı. Allah da bu iyiliğinin kar-şılığını vererek onu bağışladı. Demek ki, ihlâs ve sa-mimiyetle yapılan küçücük bir iyilik bile, insanın hayatı-nın değişmesine, cehenneme dönük olan rotasının cennet yönüne çevrilmesine vesile olabilmektedir.”

130. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan, Peygam-

ber sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu riva-yet edilmiştir:

“Bir kişi güzelce abdest alıp Cuma namazına gider ve hutbeyi ses çıkarmadan dinlerse, iki Cuma ara-sındaki ve fazladan üç günlük daha günahları ba-ğışlanır. Kim hutbe okunurken çakıl taşlarıyla veya elindeki anahtarlık, tesbih gibi bir şeyle oynarsa, abesle iştigal etmiş ve hutbe dinleme sevabından mahrum kalmış olur.”

131. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan, Peygam-

ber sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu riva-yet edilmiştir:

“Bir mümin abdest aldığı zaman, yüzünü yıkarken gözleriyle işlediği günahlar abdest suyunun son damlasıyla dökülür gider. Ellerini yıkarken de, el-leriyle işlediği günahlar abdest suyunun son dam-lasıyla dökülür. Ayaklarını yıkadığında da, ayakla-rıyla işlediği günahları abdest suyunun son damla-ları ile akıp gider. Nihayet o mümin, işlemiş olduğu

Page 140: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

140 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

küçük günahlarından tamamen arınmış, temizlen-miş olur.”

132. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan, Peygam-

ber sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu riva-yet edilmiştir:

“Büyük günahlardan kaçınıldığı takdirde, beş va-kit namaz, iki Cuma namazı ve iki Ramazan orucu, aralarında işlenecek küçük günahların bağışlanma-sını sağlar.”

133. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: — Size, Allah’ın günahları bağışlamasına ve de-

receleri yükseltmesine vesile olan hayır yollarını göstereyim mi? diye sordu. Ashab-ı Kiram: — Evet ya Rasulallah! dediler. Peygamber de: — Bazen meşakkatli de olsa abdesti tam almak,

her namazı cemaatle kılmaya gayret ederek camilere adımları çoğaltmak ve ibadet bilincini zihinde ve gö-nülde sürekli canlı tutarak namazdan sonra gelecek namazı beklemek. İşte bu sayılanlar, cephede nöbet beklemek kadar üstün ve değerli bir ibadetlerdir, bu-yurdu.

134. Ebu Musa el-Eş’arî radıyallahu anh’dan, Pey-

gamber sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

Page 141: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 141

“Kimi gafil insanlar sabah ve ikindi namazlarını uyku, alışveriş, tembellik gibi sebeplerle geciktirir, bezen de hiç kılmazlar. Kim beş vakit namaza devam eder, özellikle de bu iki serinlik namazını aksatmadan kılarsa, bü-yük günah işlemediği takdirde, kesinlikle cennete gi-rer.”

135. Yine Ebu Musa el-Eş’arî radıyallahu anh’dan,

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyur-duğu rivayet edilmiştir:

“Bir kimse hastalanır veya yolculuğa çıkar da, alış-kanlık hâline getirdiği nafile ve sünnet ibadetlerini yeri-ne getiremezse, ona evinde ve sağlıklı iken yaptığı ibadetlerin sevabı yazılır.”

136. Câbir bin Abdullah radıyallahu anh’dan, Pey-

gamber sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

“Yapılan her güzel iş, sadakadır. Yani İslâm’ın güzel gördüğü, insana ve topluma faydalı olan her şey, sadaka hükmündedir.”

137. Yine Câbir bin Abdullah radıyallahu anh’dan,

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyur-duğu rivayet edilmiştir:

“Müslüman bir kişi bir ağaç dikerse, o ağaçtan ye-nilen, çalınan ve herhangi bir şekilde eksiltilen her şey, onun için sadakadır.”

Page 142: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

142 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

Müslim’de yer alan diğer bir rivayet şöyledir: “Müslüman bir kişi bir ağaç diker de ondan insan,

hayvan veya kuş yerse, bu yenen şeyler, kıyamet gü-nüne kadar o Müslüman için sadaka olur.”

Buhârî ve Müslim’in Enes bin Mâlik’ten naklettikleri bir başka rivayet şöyledir:

“Müslüman bir kişi bir ağaç diker veya ekin eker de, ondan insan, hayvan veya herhangi bir varlık yerse, bu yenen şeyler o Müslüman için sadaka olur.”

138. Câbir bin Abdullah radıyallahu anh anlatıyor: Selime Oğulları kabilesi, mescide birkaç kilometre

uzaklıkta bulunan evlerini satıp Mescid-i Nebevî’nin ya-kınına taşınmak istediler. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem durumu haber alınca, onlara: — Duyduğuma göre, mescidin yakınına göç et-

mek istiyormuşsunuz, öyle mi? diye sordu. Onlar da: — Evet ya Rasulallah, bunu yapmayı ve sana komşu

olmayı çok arzu ediyoruz, dediler. Bunun üzerine Pey-gamber sallallahu aleyhi ve sellem: — Selime Oğulları! Bu düşüncenizi takdirle karşılı-

yorum. Ancak Medine’nin güvenliği bakımından, bu stra-tejik bölgeyi terk etmeniz uygun olmaz. Orada kalmaya devam ederseniz, bana komşu olmaktan çok daha büyük sevap kazanırsınız. Onun için yerinizde kalın ki, cami-ye gelirken atacağınız her adım, size sevap olarak yazılsın. Yerinizde kalın ki, atacağınız her adım size sevap olarak yazılsın, buyurdu. Bunun üzerine Selime

Page 143: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 143

Oğulları: — Öyleyse, biz de taşınmaktan vazgeçiyoruz, dediler. Müslim’in naklettiği bir başka rivayette, Peygamber

sallallahu aleyhi ve sellem, “Attığınız her adım karşılı-ğında size bir derece vardır.” buyurmuştur.

Buhârî de aynı anlamdaki bir hadisi Enes bin Ma-lik’ten rivayet etmiştir.

139. Übey bin Kâb radıyallahu anh anlatıyor: Peygamber zamanında bir adam vardı ki, mescide on-

dan daha uzakta oturan bir başkasını bilmiyorum. Bu-na rağmen o, cemaatle kılınan hiçbir namazı kaçırmaz-dı. Ona: Bir merkep satın alsan da, hava karanlık veya sı-

cak olduğunda ona binsen daha iyi olmaz mı? dedim. Adam: Doğrusu, camiye bir binekle gelmeyi veya evimin

caminin hemen yanında olmasını arzu etmem. Çünkü ben, mescide her gelişimde ve evime her dönüşümde, adımlarımın bana sevap olarak yazılacağını ümit ediyo-rum, dedi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de onu tasdik ederek: Allah, bunların hepsini senin için toplayıp se-

vap olarak yazdı, buyurdu. Başka bir rivayette Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-

lem: “Allah’tan umduğun mükâfat, sana verilmiştir.” bu-

yurdu.

Page 144: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

144 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

140. Abdullah bin Amr bin el-Âs radıyallahu an-

humâ’dan, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in şöy-le buyurduğu rivayet edilmiştir:

“Kişiye kolayca sevap kazandıran kırk çeşit iyilik vardır ki, bunların en üstünü, birisine sağması için ödünç bir keçi vermektir. Kim sevabını umarak ve mükâfatını Allah’ın vereceğine inanarak bu kırk iyilikten birini yaparsa, Allah onu bu sayede cenne-te koyar.”

141. Adiyy bin Hâtim radıyallahu anh’dan, Peygam-

ber sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu riva-yet edilmiştir:

“Allah için vereceğiniz yarım hurmayla bile olsa, kendinizi cehennemden koruyun!”

Buhârî ve Müslim’in yine Adiyy bin Hâtim’den naklet-tikleri bir başka rivayette, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Hesap günü Rabb’iniz, sizin her birinizle arada bir tercüman, bir perde olmaksızın konuşacaktır. O zaman kişi sağına bakacak, ahirete gönderdiği iyi-liklerden başka bir şey göremeyecek. Soluna baka-cak, gönderdiği kötülüklerden başka bir şey göre-meyecek. Önüne bakacak, karşısında cehennem ateşinden başka bir şey göremeyecek. Öyleyse, ya-rım hurmayla bile olsa kendinizi ateşten korumaya çalışın! Bunu da bulamayan, güzel ve tatlı sözlerle

Page 145: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 145

kendisini cehennemden korusun.” 142. Enes bin Mâlik radıyallahu anh’dan, Peygamber

sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

“Allah, bir şey yiyip içtikten sonra kendisine hamd eden kulundan muhakkak razı olur.”

143. Ebu Musa el–Eş’arî radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, bir keresinde Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: — Sadaka vermek her Müslüman’ın görevidir.

Her Müslüman’ın verebileceği bir sadaka, yapabileceği bir iyilik mutlaka vardır, buyurdu. — Peki, ya sadaka verecek bir şey bulamazsa? dedi-

ler. — Çalışıp kazanır, böylece hem kendisine faydalı

olur, hem de başkalarına sadaka verir, buyurdu. — Buna gücü yetmezse? dediler. — Darda kalana, ihtiyaç sahibine yardım eder,

buyurdu. — Buna da gücü yetmezse? dediler. — İnsanlara iyiliği tavsiye eder, buyurdu. — Ya bunu da yapamazsa? dediler. — O zaman, hiç değilse kötülük yapmaktan uzak

durur. Bu da onun için sadakadır, buyurdu.

14. BAB: ALLAH’IN EMİRLERİNE UYMADA ÖLÇÜLÜ

Page 146: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

146 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

OLMAK

Konu ile İlgili Ayetler 1. Tâ, Hâ. Ey Peygamber! Hak ve hakikat karşısında

inatla direten zalimlerin davranışlarından dolayı üzül-me, iman etmiyorlar diye kendini heder etme! Unutma ki, biz sana bu Kur’ân’ı, sıkıntıya düşüp mutsuz olasın diye göndermedik. (Tâhâ, 20/1, 2)

2. Ramazan ayında hasta veya yolcu olanlar, diğer

günlerde oruçlarını kaza etsinler. Unutmayın ki, Allah sizin için kolaylık diler, zorluk çekmenizi istemez. (Bakara, 2/185)

Konu ile İlgili Hadisler 144. Âişe radıyallahu anhâ’nın bildirdiğine göre, ken-

disi bir kadınla birlikte otururken, yanlarına Peygam-ber sallallahu aleyhi ve sellem girdi. Kadın gittikten son-ra, Peygamber: — Bu kadın kim? diye sordu. Âişe: — Bu filan hanımdır, dedikten sonra, onun ibadetle-

rine ne kadar düşkün olduğunu, ne kadar çok namaz kıldığını anlatmaya başladı. Kadının bu hâlini Peygam-berin takdirle karşılayacağını zannediyordu. Fakat Pey-gamber: — Bırakın bunları! Allah sizden bunu istemiyor ki!

Siz ancak gücünüzün yettiği kadarıyla sorumlusu-nuz. Farz ve nafile ibadetleri, benim size öğrettiğim şe-kilde ve kendinizi zorlamadan, aşırıya gitmeden yapar-

Page 147: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 147

sanız, bu size fazlasıyla yeter. Allah’a yemin ederim ki, siz ibadetten bıkıp usanmadıkça, Allah sevap vermek-ten bıkıp usanmaz. Yani çok ibadet yapmanın bir sınırı, sonu yoktur. Zaten siz gece gündüz hiç durmadan ibadet etseniz bile, Allah’ın verdiği nimetlerin hakkını ödemiş ve O’na kulluk görevinizi tam olarak yerine getirmiş ola-mazsınız. Fakat az da olsa, benim sünnetime uygun şe-kilde ibadet ederseniz, kendinizi sıkıntıya sokmadan Al-lah’ın rızasını kazanır ve vadettiği nimetlere nail olursu-nuz, buyurdu.

Âişe radıyallahu anhâ diyor ki: “Peygamber’in en sevdiği ibadet, az da olsa devamlı olanıydı.”

145. Enes bin Malik radıyallahu anh diyor ki: Ali bin Ebî Talip, Abdullah bin Amr ve Osman bin

Maz’un’dan oluşan üç kişilik bir grup, Rasulullah sallal-lahu aleyhi ve sellem’in nafile ibadetlerini sormak üzere Peygamber hanımlarının evlerine geldiler. O sırada Peygamber evde bulunmuyordu. Ev halkı tarafından on-lara Rasulullah’ın ibadet hayatıyla ilgili gereken bilgi verilince, Peygamber’in ibadetlerini azımsar gibi oldu-lar ve: — Allah’ın Rasulü nerde, biz nerde? Onun geçmiş ve

gelecek günahları bağışlanmıştır. Bu yüzden çok fazla ibadet etmemesi tabii ki normaldir, dediler. İçlerinden biri: — Ama ben, sağ olduğum sürece, her gece hiç uyu-

madan sabaha kadar namaz kılacağım, dedi. Bir diğeri:

Page 148: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

148 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

— Ben de, hayatım boyunca hiç ara vermeden her gün oruç tutacağım, dedi. Üçüncüsü de: — Ben de ömrümün sonuna kadar hiç evlenmeyecek,

kadınlara asla el sürmeyeceğim. Beni ibadetten meşgul edecek her şeyden; evlilikten, cinsel hazlardan, aileden, çoluk çocuktan, işten güçten uzak duracağım, dedi. Bir müddet sonra durumu öğrenen Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onların yanına geldi ve kendilerine şun-ları söyledi: — Şöyle şöyle diyen sizler misiniz? Bakın, Allah’a

yemin ederim ki, sizin içinizde Allah’tan en çok korkan ve O’na en çok saygılı olan benim! Ama yine de ben, sizin söylediğiniz gibi ibadette aşırı gidip ruh-banlık hayatı yaşamam; bazı günler oruç tutar, bazı günler tutmam. Gecenin bir kısmında namaz kılar, geri kalan kısmında uyurum. Kadınlarla da evleni-rim, çoluk çocuğa karışırım. Aile hayatının meşguliyet ve lezzeti, beni asla Allah’a kulluktan alıkoymaz. İşte be-nim sünnetim budur; kim benim sünnetimden yüz çevirirse, benden değildir! Çünkü ben günahlarım bağışlandığı için değil, ümmetime örnek olmak için böyle aşırılıktan uzak, ölçülü bir ibadet hayatı yaşıyorum. Öy-leyse, Peygamberden daha iyi Müslüman olacağız diye aşırı gitmenize gerek yok. Unutmayın ki, Allah’ın sizin üzerinizde hakkı olduğu gibi, bedeninizin, eşinizin, ço-cuklarınızın ve toplumun da hakkı vardır. En büyük se-vabı kazanmak ve en takvada en öne geçmek mi istiyor-sunuz? Öyleyse benim örnek ibadet hayatımı kendinize

Page 149: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 149

ölçü edinin. Bu ölçüyü aşan veya eksilten hiçbir ibadet şekli, ondan daha fazla sevap kazandırmaz. Benim sün-netime uyarak az ibadet eden mümin, sünnetimi aşarak gereğinden fazla ibadet edenden daha takvalı, daha ha-yırlıdır.

146. Abdullah bin Mesud radıyallahu anh’dan riva-

yet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem:

“Aşırı gidenler, helâk olmuşlardır.” buyurdu ve bu sözünü üç defa tekrarladı.

Sözlerinde, işlerinde ve ibadetlerinde ölçüyü kaçıran, her konuda kılı kırk yararcasına aşırı titizlik gösteren, hep mükemmele ulaşmak isteyen kimseler, hiçbir zaman hedeflerine ulaşamazlar. Ağzını yayarak, kendini sanatlı konuşmaya zorlayarak, halkın anlayamayacağı kelime-ler kullanarak lügat paralayan, insanı rahatsız edecek derecede aşırı nezaket ve kibarlık gösterisinde bulunan kimseler de böyledir. Oysa mümin, her işinde ölçülü ve dengelidir. Son derece doğal ve rahat davranır, hata yapmaktan da çekinmez. En iyiye, en güzele ulaşma duy-gusu onu aşırılığa sevk etmez.

147. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan, Peygamber

sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

“İslâm dini, kolaylıktır. Kim sevabım çok olsun diye ibadette aşırı gidip dinle yarışmaya kalkarsa, din ke-

Page 150: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

150 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

sinlikle ona galebe çalar. İnsan Allah Teâlâ’ya O’nun emrettiği gibi değil de, lâyık olduğu şekilde ibadet ede-ceğim derse, bütün hayatını ibadetle geçirse bile yine de Allah’a hakkıyla kulluk etmiş olamaz. O halde, kendinizi zorlayıp aşırı gitmeyin, orta yolu tutun! Sizden istenen ibadetleri yaparak Rabb’inize yaklaşmaya çalışın ve daima Allah’ın lütuf ve rahmetinden ümitvar olun! Sünnet-i Seniyyede sizlere gösterildiği gibi, günün baş-langıcını, sonunu ve gecenin bir bölümünü nafile ibadetlerle değerlendirin.

Buhârî’nin bir başka rivayeti şöyledir: “Daima orta yolu tutun, size emrettiği ibadetleri ya-

parak Rabb’inize yaklaşmaya çalışın ve günün baş-langıcını, sonunu ve gecenin bir bölümünü nafile ibadetlerle değerlendirin. Aman ha aşırıya gitmeyin; ölçülü ve dengeli olun ki, hedefinize ulaşasınız!”

148. Enes radıyallahu anh anlatıyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir gün mescide

girdiğinde, iki direk arasına uzatılmış bir ip gözüne iliş-ti. Orada bulunanlara: — Bu ip de nedir? diye sordu. Sahâbîler: — Bu, hanımınız Zeynep binti Cahş’a ait bir iptir. O

kadar çok namaz kılıyor ki, namazda ayakta durmaktan yorulunca ona tutunuyor, dediler. Bunun üzerine Pey-gamber: — Hemen o ipi çözün! Uykusuzluk ve yorgunluktan

bitap düşüp ipe tutunacak derecede uzun uzun namaz

Page 151: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 151

kılmanızı, ibadet etmenizi uygun görmüyorum. Sizden biriniz dinç ve istekli olduğu sürece nafile namaz kılsın, yorgunluk ve gevşeklik hissettiği zaman da yatıp uyusun, buyurdu.

149. Âişe radıyallahu anhâ’dan, Peygamber sallallahu

aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: “Sizden birinize nafile namaz kılarken uyku hâli

bastırırsa, uykusunu alıncaya ve kendini zinde, canlı hissedinceye kadar yatıp uyusun. Sonra isterse nama-zına devam etsin. Çünkü uykulu iken namaz kılan kimse, Allah’tan bağışlanma dileyeceğim derken, farkında olmadan kendine beddua edebilir.”

150. Câbir bin Semure radıyallahu anhumâ şöyle di-

yor: “Ben namazlarımı Peygamber sallallahu aleyhi ve

sellem ile birlikte kılardım. Onun namazı da, hutbe-si de orta uzunlukta idi.”

151. Kendisi küçük yaşta iken Peygamber’i görmüş

olan Vehb bin Abdullah radıyallahu anh anlatıyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Mekkeli Muha-

cirler ile Medineli Ensar arasında kardeşlik ilan ettiği zaman, Selmân ile Ebu Derdâ’yı da kardeş yapmıştı. Bir gün Selmân, Ebu Derdâ’yı ziyarete gitti. Fakat Ebu Derdâ henüz eve gelmemişti. Selmân, Ebu Derdâ’nın ha-nımı Ümmü Derdâ’yı eski elbiseler içinde pejmürde bir

Page 152: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

152 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

vaziyette görünce, ona: — Nedir bu hâlin? diye sordu. Ümmü Derdâ: — Kardeşin Ebu Derdâ’nın dünya malına ve zevkle-

rine ihtiyacı kalmamış ki, dedi. Derken Ebu Derdâ eve geldi. Hazırlattığı yemeği Selmân’a ikram edip: — Sen ye, ben oruçluyum, dedi. Selmân da ona: — Sen yemedikçe ben de yemem! diye karşılık verdi.

Bunun üzerine Ebu Derdâ, misafirini kırmamak için mecburen sofraya oturup yemeğini yedi. Gece olunca Ebu Derdâ, teheccüd namazı kılmak üzere erkenden kalktı. Selmân ona: — Henüz vakit çok erken, biraz daha uyu, dedi. Ebu

Derdâ da yatıp uyudu. Bir müddet sonra tekrar kalk-maya davrandı. Selmân yine: — Uyu, dedi. Nihayet gecenin sonlarına doğru

Selmân: — Şimdi kalkabilirsin, dedi ve kalkıp birlikte namaz

kıldılar. Sonra Selmân, Ebu Derdâ’ya öğüt vererek: — Kardeşim, ibadetlerde aşırıya gidip dengeyi bozma!

Unutma ki, Rabb’inin senin üzerinde hakkı olduğu gibi, bedeninin ve ailenin de senin üzerinde hakkı vardır. Her hak sahibine hakkını vermelisin, dedi.

Daha sonra Ebu Derdâ, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e gelip olup bitenleri ona anlattı. Peygamber sal-lallahu aleyhi ve sellem: — Selmân doğru söylemiş, buyurdu. 152. Abdullah bin Amr bin Âs radıyallahu anhumâ

Page 153: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 153

diyor ki: Ben arkadaşlarımla konuşurken, “Allah’a yemin ede-

rim ki, ömrümün sonuna kadar her gün oruç tutacağım, her gece sabaha kadar hiç uyumadan namaz kılacağım!” demiştim. Bu sözlerim Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e ulaşmış. Bunun üzerine, beni yanına çağırarak: — Bunları söyleyen sen misin? diye sordu. Ben de

kendisine: — Anam babam sana feda olsun, evet ya Rasulallah,

bunları ben söyledim, dedim. Peygamber: — Sen buna güç yetiremezsin. Onun için bazı gün-

ler oruç tut, bazı günler tutma. Gecenin bir kısmın-da uyu, bir kısmında da kalk ibadetini yap. Eksiksiz sevap kazanmak istiyorsan, her ay üç gün oruç tut. Çünkü her iyiliğe on kat mükâfat vardır. Böylece, senenin tamamını oruçlu geçirmiş gibi sevap kaza-nırsın, buyurdu. Ben ise: — Bundan daha fazlasını yapabilirim, dedim. Pey-

gamber sallallahu aleyhi ve sellem: — O hâlde her üç günde bir gün oruç tut, iki gün

tutma, buyurdu. Ben: — Bundan fazlasını da yapabilirim, deyince Allah’ın

Rasulü: — Öyleyse bir gün oruç tut, bir gün tutma. Bu Da-

vud aleyhisselâm’ın orucu olup, oruçların en uygunu –bir başka rivayette en faziletlisi– budur, buyurdu. Ben: — Ama ben bundan daha iyisini de yapabilirim, de-

Page 154: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

154 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

dim. Peygamber: — Bundan daha iyisi, daha faziletlisi yoktur. Daha

fazlası aşırılıktır ve sevaptan ziyade günah kazandırır, buyurdu.

Abdullah sözlerine devamla diyor ki: Artık ihtiyarladım, eski gücümü kaybettim. Şimdi düşü-

nüyorum da, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in tavsiye etmiş olduğu ayda üç günlük orucu kabul et-seymişim, bu benim için ailemden ve malımdan daha değerli bir şey olacakmış.

Bir başka rivayette, Abdullah olayı şöyle anlatır: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bana: — Duyduğuma göre her gün oruç tutuyor, her ge-

ce sabaha kadar namaz kılıyormuşsun, doğru mu? diye sordu. Ben de: — Evet, öyledir ya Rasulallah! dedim. Bunun üzerine: — Böyle yapma! Bazı günler oruç tut, bazı günler

tutma. Gecenin bir kısmında uyu, bir kısmında kalk namazını kıl. Unutma ki, senin üzerinde vücudu-nun hakkı vardır, gözlerinin hakkı vardır, hanımı-nın hakkı vardır, ziyaretçilerinin hakkı vardır. Se-vabının eksiksiz olmasını istiyorsan, her ay üç gün oruç tutman sana yeter. Yaptığın her iyiliğe on kat sevap verildiğine göre, hiç ara vermeden her gün oruç tutmuş gibi sevap kazanırsın, buyurdu. Ben fazla ibadette ısrar ettikçe, sırtıma binen yük de ağırlaşıyor-du: — Ya Rasulallah! Bundan daha fazlası için kendimi

Page 155: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 155

güçlü hissediyorum, dedim. Peygamber: — O hâlde, Allah’ın peygamberi Davud’un orucu-

nu tut, daha da ileri gitme, buyurdu. Ben: — Davud’un orucu nasıldı? diye sorunca: — Günaşırı (iki günde bir) oruç tutarak senenin ya-

rısını oruçlu geçirmektir, buyurdu. Abdullah yaşlandıktan sonra, “Keşke Peygamber’in

sunduğu kolaylığı kabul etmiş olsaydım!” der dururdu. Bir başka rivayet şöyledir: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bana: — Duyduğuma göre her gün oruç tutuyor, her ge-

ce sabaha kadar Kur’an okuyormuşsun, doğru mu? diye sordu. Ben de: — Evet, ya Rasulallah! Bunu yapmaktan tek amacım,

çok sevap kazanıp hayra nail olmaktır, dedim. Bunun üzerine Peygamber: — O zaman Allah’ın peygamberi Davud’un oru-

cunu tut. Çünkü o, insanlar arasında ibadete en düşkün olan kimseydi. Kur’an’ı da en fazla ayda bir defa hatmet, buyurdu. Ben ise: — Ya Rasulallah! Benim bundan daha fazlasına gü-

cüm yeter, dedim. Peygamber: — O hâlde, yirmi günde bir hatmet, buyurdu. Ben

yine: — Ya Rasulallah! Bundan daha fazlasını yapabilirim,

dedim. O: — Öyleyse on günde bir hatmet, buyurdu. Ben tek-

rar:

Page 156: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

156 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

— Bundan daha fazlasına da gücüm yeter ya Rasulal-lah, diye ısrar edince: — Şu hâlde, yedi günde bir hatim yap, bundan

daha kısa süreye de düşürme, dedi. Ben fazla ibadet-te ısrar ettikçe, sırtıma binen yük de ağırlaşıyordu. Hâlbuki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bana: — Sen bilemezsin, belki de ömrün uzun olur. Ya-

şın ilerleyip gücün azalınca, bu söz verdiğin ibadetleri yapmakta zorlanabilirsin, buyurmuştu. Şimdi gerçekten de Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in bana söyle-diği hâle geldim. İhtiyarlık belimi bükünce, keşke Pey-gamber’in teklif ettiği kolaylıkları kabul etseydim, de-meye başladım.

Bir rivayette: “Çoluk çocuğunun da senin üzerinde hakkı var-

dır.” denilmiştir. Bir diğer rivayet şöyledir: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, “Yılın her gü-

nünü oruçlu geçiren, hiç oruç tutmamıştır. Hiç ara vermeden sürekli oruç tutan kimse, bu davranışıyla Al-lah’ın emrine karşı geldiğinden, tuttuğu orucun sevabını alamaz!” buyurdu ve bu sözünü üç defa tekrarladı.

Bir diğer rivayette: “Allah katında en değerli oruç, Davud aleyhis-

selâm’ın orucudur. Allah katında en değerli namaz da, yine Davud aleyhisselâm’ın namazıdır. Davud ge-cenin yarısına kadar uyur, sonra kalkıp gecenin üç-te biri kadar bir süre namaz kılardı. Sonra yatar ve

Page 157: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 157

altıda bir süre kadar tekrar uyurdu. Yani geceyi altı eşit parçaya bölerek ilk üç diliminde uyur, dördüncü ve beşinci dilimlerinde kalkıp namaz kılar, altıncı diliminde yine uyurdu. Örneğin, dokuz saatlik bir gecenin ilk dört buçuk saatinde uyur, sonra kalkıp üç saat namaz kılar, son bir buçuk saatinde tekrar yatıp sabah namazına ka-dar uyurdu. Bir gün oruç tutar, bir gün tutmazdı. Düşmanla karşılaştığında da geri dönüp kaçmazdı.”

Başka bir rivayet de şu şekildedir: Abdullah diyor ki: Babam beni soylu bir kadınla evlendirmişti. Zaman

zaman gelininin yanına uğrayıp ona beni sorarmış. O da demiş ki: — Oğlunuz Abdullah ne iyi erkektir; evine geldiğim-

den beri ne benimle yatağa girdi, ne de eteğimi kaldırıp bana baktı.

Bu iş böyle devam edince, babam durumu Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e anlatmış. Peygamber de: — Onu benimle görüştür, demiş. Bir müddet sonra

Rasulullah ile karşılaştım. Bana: — Nasıl oruç tutuyorsun? diye sordu. Ben de: — Her gün, diye cevap verdim. Sonra: — Nasıl hatim yapıyorsun? diye sordu. Ben: — Her gece, dedim. Daha sonra Abdullah, olayın geri kalan kısmını yuka-

rıdaki hadislerde geçtiği gibi anlattı. Rivayet edildiğine göre Abdullah, Kur’an’dan her gün

okuması gereken yedide birlik bölümü, ezberini pekiş-

Page 158: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

158 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

tirmek üzere gündüz aile fertlerinden birine okurdu ki, gece namaz kılarken okuyup bitirmekte zorlanmasın. Biraz kuvvet toplamak istediğinde, bir kaç gün oruç tutmazdı. Sonra oruç tutmadığı günleri sayar, Peygam-ber sallallahu aleyhi ve sellem’e verdiği söze bağlı kal-mak için, tutamadığı günler kadar orucu kaza ederdi.

Bu kitabın müellifi imam Nevevî diyor ki: Bu rivayetle-rin hepsi sahihtir. Büyük bir bölümü Buhârî ve Müs-lim’in sahihlerinde, bir kısmı da bunlardan birinde yer almaktadır.

153. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in kâtiple-

rinden Hanzala bin Rebî‘ diyor ki: Bir gün yolda Ebu Bekir’le karşılaştım. Bana: — Nasılsın Hanzala? diye sordu. Ben: — Hanzala münafık oldu, dedim. Ebu Bekir: — Subhânallah, sen ne diyorsun? dedi. Ben de niçin

münafık olduğumu açıklamak üzere dedim ki: — Biz Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in huzu-

rundayken, o bize cennet ve cehennemden bahsediyor. Biz de sanki onları gözlerimizle görüyormuş gibi oluyo-ruz. Fakat onun huzurundan ayrılıp eşlerimizle ve ço-luk çocuğumuzla kaynaşmaya, işimizle gücümüzle uğ-raşmaya başlayınca, duyduklarımızın çoğunu unutuyo-ruz. Oysa Peygamber’in huzurunda ayrı, dışarıda ayrı bir kimlikle yaşamak ikiyüzlülük alametidir.

Bunun üzerine Ebu Bekir radıyallahu anh, biraz da be-ni teskin etmek için:

Page 159: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 159

— Allah’a yemin ederim ki, biz de aynı durumla karşı karşıyayız, dedi. Sonra Ebu Bekir ile birlikte gidip Pey-gamber sallallahu aleyhi ve sellem’in huzuruna çıktık. Ben: — Ya Rasulallah! Hanzala münafık oldu, dedim. Pey-

gamber sallallahu aleyhi ve sellem: — Bu da ne demek? dedi. Ben: — Ya Rasulallah! Senin huzurundayken, sen bize

cennet ve cehennemden bahsediyorsun. Biz de sanki onları gözlerimizle görüyormuş gibi oluyoruz. Fakat senin huzurundan ayrılıp eşlerimizle ve çoluk çocuğu-muzla kaynaşmaya, işimizle gücümüzle uğraşmaya baş-layınca, duyduklarımızın çoğunu unutuyoruz, dedim. Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Zaten insanın fıtratına uygun olan da budur. Canımı kudret elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, eğer siz benim yanımda bulunduğunuz hâl üzere kalma-ya devam edip söylediklerimi her an hatırınızda tu-tabilseydiniz, melekler size açıkça görünerek otur-duğunuz minderlerde ve yürüdüğünüz yollarda si-zinle tokalaşırlardı. Yani her an zikir ve ibadet üzere olabilmek için insan değil, melek olmanız gerekirdi. Fa-kat ey Hanzala; bazen öyle, bazen böyle…”

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, “Bazen öyle, ba-zen böyle” sözünü üç defa tekrarladı.

Müminin her an aynı ruh hâlini taşıması, aynı manevi hazzı duyması mümkün değildir. Hayatın akışı içinde, in-

Page 160: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

160 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

san bazen duygu yüklü ve coşkulu, kimi zaman da sakin, dalgın ve unutkan olur. Bu olağan bir durumdur. Yeter ki, tamamen gaflete kapılıp Allah’ı ve ahireti unutmasın. Mümin Kur’an tilaveti, sohbet, zikir, tefekkür gibi faali-yetlerle gönlünü diri tutmaya gayret ederken, dünya ile ahiret işlerini birlikte götürmeye, ikisi arasındaki denge-yi ve ölçüyü korumaya çalışmalıdır.”

154. Abdullah bin Abbas radıyallahu anhumâ anlatı-

yor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir gün Mescitte

insanlara konuşma yapıyordu. Oturacak yer olduğu halde, ayakta duran bir adam gördü ve onun kim oldu-ğunu sordu. Ashab “O, Ebu İsrâîl’dir. Güneşte durmayı, oturmamayı, gölgelenmemeyi, konuşmamayı ve oruç tutmayı adamış.” dediler. Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:

“Ona söyleyin; konuşsun, gölgelensin ve otursun. Fakat orucunu tamamlasın. Çünkü konuşmamak, göl-gelenmemek, oturmamak, herhangi bir meyveyi yeme-mek gibi benim sünnetimde yer almayan hiçbir uygula-ma ibadet değildir ve insana hiçbir fayda sağlamaz, belki zararı dokunur.” buyurdu.

15. BAB: İBADETLERİ VE HAYIRLI İŞLERİ YAPMADA SÜREKLİLİK VE İSTİKRAR

Konu ile İlgili Ayetler 1. Müminlerin gönüllerinin Allah’ı anması ve in-

Page 161: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 161

dirdiği hakikat karşısında kalplerinin yumuşayıp saygıyla ürpermesi zamanı hâlâ gelmedi mi? İna-nanlar, zaman zaman puslanan, gaflete meyleden gönül-lerini Kur’ân’la her an yeniden aydınlatıp canlı tutsunlar ki, daha önce kendilerine kitap verilen ve vahiyle tanışmalarının üzerinden uzun bir süre geçtiği için kalpleri gaflet perdesiyle kapanıp katılaşan ve bugün birçokları yoldan çıkmış olan Yahudi ve Hıristiyanla-rın durumuna düşmesinler. (Hadîd, 57/16)

2. Sonra da Meryem oğlu İsa’yı gönderdik ve ken-

disine İncil’i verdik. Onu izleyenlerin kalplerine de-rin bir şefkat ve merhamet duygusu yerleştirdik. Sonraki Hıristiyanların icatları olan ve “nefsi öldürmek” adına bu dünyayı tamamen terk ederek hiç evlenmeden, dünyanın nimetlerinden faydalanmadan çilehanelerde inzivaya çekilme esasına dayanan ruhbanlığa gelince; biz onlara böyle bir şey emretmedik fakat onlar, güya Allah’ın rızasını kazanmak amacıyla bunu uy-durdular. Ne var ki, insan doğasına ters düşen bu sözde ibadete gereği gibi de uymadılar. Biz de içlerinden, gönderdiğimiz mesaja gerçek anlamda iman eden ve ona göre hayat programlarını çizen kimselere mükâfatlarını verdik. Fakat onların çoğu, Hz. İsa’nın getirdiği tevhit dinini özünden saptırarak yoldan çık-mışlardı. (Hadîd, 57/27)

3. Ey müminler! Başladığınız hayırlı işleri sonuna kadar

Page 162: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

162 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

devam ettirin. Bin bir zahmetle eğirip sıkıca sardığı iplik yumağını çözüp dağıtan yaşlı kadınlar gibi ol-mayın. (Nahl, 16/92)

4. Ey hak yolunun yolcusu! Ölüm denilen kesin gerçek

kapını çalıncaya dek, Rabb’ine kulluk ve ibadete de-vam et! (Hicr, 15/99)

Konu ile İlgili Hadisler Bu konuyla ilgili ilk hadis, yukarıda 144 numarayla

geçen ve Âişe radıyallahu anhâ’nın rivayet ettiği “Pey-gamber’in en sevdiği ibadet, az da olsa devamlı ola-nıydı.” hadisidir.

155. Ömer bin Hattâb radıyallahu anh’dan, Peygam-

ber sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu riva-yet edilmiştir:

“Bir kimse, geceleri okumayı alışkanlık hâline ge-tirdiği Kur’ân cüzünün tamamını veya bir kısmını bir mazeret sebebiyle okuyamadan uyur da sonra onu sabah namazı ile öğle namazı arasında okursa, gece okumuş gibi sevap kazanır.”

156. Abdullah bin Amr radıyallahu anhumâ’dan ri-

vayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona şöyle demiştir:

“Ey Abdullah! Sen filan kimse gibi olma. Çünkü o, önceleri gece namazını kılıyordu, fakat artık kıl-

Page 163: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 163

maz oldu.” 157. Âişe radıyallahu anhâ şöyle diyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, herhangi bir

hastalık veya başka bir sebepten dolayı gece namazını kılamadığı zaman, ertesi gün o namazı kaza etmek üze-re, kuşluk vaktinde on iki rekât namaz kılardı. Bazıları-nın kuşluk namazı zannettiği namaz, işte bu namazdır.

16. BAB: SÜNNETİ KORUMAK PEYGAMBER’İN SÜNNETİNİ VE SÜNNETİN ORTAYA

KOYDUĞU ADABI KORUMAK

Konu ile İlgili Ayetler 1. Ey müminler! Peygamber gerek aranızda ganimet-

leri taksim ederken, gerekse Allah’ın diğer emir ve yasak-larını örnek hayatıyla ortaya koyarken size ne verirse onu gönülden benimseyerek alın; size neyi yasaklar-sa, ondan da sakının! (Haşr, 59/7)

2. Peygamber size Rabb’inin mesajını aktarırken, asla

kendi arzu ve hevesinden konuşmaz. Onun size oku-duğu ayetler, kendisine Allah tarafından gönderilen vahiyden başka bir şey değildir. (Necm, 53/3, 4)

3. Ey Muhammed! Allah’ı sevdiğini iddia eden ve O’nun

sevgisini kazanmak isteyen kimselere de ki: “Allah’ı gerçekten seviyorsanız, Allah’ın emirlerini

size ileten bir elçi olarak bana ve bana indirilen Kur’ân’a

Page 164: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

164 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağış-lasın. (Âl-i İmrân, 3/31)

4. Ey iman edenler! Sizin içinizden Allah’ı ve ahiret

gününü arzulayan ve O’nu sürekli anıp yücelten kimseler için, Allah’ın Elçisi o sarsılmayan imanı, ter-temiz ahlakı, fedakârlığı, cömertliği, cesareti, kararlılığı ve çalışkanlığı ile gerçekten size mükemmel bir ör-nektir. (Ahzâb, 33/21)

5. Hayır! İnanan bir insan, Allah’ın kanunlarına nasıl

karşı gelebilir? Ey Muhammed! Rabb’ine yemin olsun ki, onlar aralarında anlaşmazlığa düştükleri konu-larda seni hakem tayin edip de, verdiğin hükme karşı içlerinde en ufak bir burukluk duymadan tam anlamıyla teslim olmadıkları sürece, kesinlikle iman etmiş olmazlar. (Nisâ, 4/65)

6. Ey iman edenler! Allah’a kayıtsız şartsız itaat

edin, O’nun buyruklarını size ileten bir elçi olarak, Pey-gamber’e de kayıtsız şartsız itaat edin; bir de, Kur’ân ve sünnete aykırı hüküm vermedikleri sürece, sizin gibi müminlerden olan ve bu iki kaynak tarafından yetki sahibi kılınan kimselere yani Müslüman ve âdil yöne-ticilere, İslâm âlimlerine, aile büyüklerine vs. itaat edin! Fakat onlara itaat, Allah’a ve Peygamber’e itaat gibi ka-yıtsız şartsız olmamalıdır.

Şayet herhangi bir konuda anlaşmazlığa düşerse-

Page 165: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 165

niz, -eğer Allah’a ve ahiret gününe gerçekten inanı-yorsanız- o anlaşmazlık konusunu Allah’a ve Pey-gamber’e danışmalısınız. Yani, yöneteni yönetileniyle, âlimi cahiliyle, kadını erkeğiyle ey müminler! Sizi yöne-ten idarecilerle, size dininizi öğreten âlimlerle, ailenizin bir ferdiyle veya diğer insanlarla herhangi bir konuda anlaşmazlığa düşerseniz, çözüm için Allah’ın Kitabı’na yani Kur’ân’a ve sünnete başvurmalısınız. Bunu yapmak için de, -en azından ortaya konan delilleri anlayabilecek düzeyde- Kur’ân ve sünnet bilgisine sahip olmanız ge-rekmektedir.

Eğer anlaşmazlığın çözümüyle ilgili Kur’ân ve sünnette açık bir hüküm bulamazsanız, bu iki kaynağın temel prensipleri çerçevesinde çözümler üretmelisiniz.

İşte bu, sizin için en hayırlı ve sonuç itibariyle en güzel davranış şeklidir. (Nisâ, 4/59)

7. Kim Peygamber’e itaat ederse, gerçekte Allah’a

itaat etmiş olur. Kim de yüz çevirecek olursa, üzül-me, sen onların inkârından sorumlu değilsin. (Nisâ, 4/80)

8. Hiç kuşku yok ki, sen ey şanlı elçi, insanlığı dos-

doğru bir yola; göklerdeki ve yerdeki her şeyin yegâne sahibi olan Allah’ın yoluna çağırmaktasın! (Şûrâ, 42/52, 53)

9. Ey iman edenler! Peygamber’in size yaptığı çağrı-

Page 166: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

166 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

yı, birbirinize yaptığınız sıradan çağrılarla bir tut-mayın. Çünkü Peygamber’in çağrısına uymak ve onun bulunduğu meclisi izinsiz terk etmemek, imanın gereği-dir. Nitekim Allah, birbirlerini siper ederek gizlice aranızdan sıvışıp giden o ikiyüzlüleri elbette bil-mektedir ve onların cezalarını verecektir. Öyleyse, onun emrine aykırı davrananlar, başlarına bu dün-yada bir belânın yahut ahirette can yakıcı bir azabın gelmesinden korksunlar! (Nûr, 24/63)

10. Ey Peygamber’in Ehl-i Beyti! Evlerinizde gece

gündüz okunmakta olan Allah’ın ayetlerini ve bu ayetlerin canlı ve mükemmel bir örneği olan Peygam-ber’in hikmet dolu öğüt ve tavsiyelerini düşünün. Şüp-hesiz Allah, sonsuz lütuf ve merhamet sahibidir, her şeyden hakkıyla haberdardır. (Ahzâb, 33/34)

Konu ile İlgili Hadisler 158. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir ko-nuşmasında: — Ey Müslümanlar! Hac size farz kılınmıştır, o hâlde

haccediniz! buyurdu. Akra bin Hâbis adındaki bir sahabî: — Her sene mi, ya Rasulallah? diye sordu. Peygambe-

rimiz cevap vermedi. O da sorusunu üç defa tekrarladı. Bunun üzerine Peygamber: — Şayet “evet” desem, bu size farz olurdu ve buna da

asla gücünüz yetmezdi, dedi (Müslim, Hac 412) ve ardın-

Page 167: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 167

dan şunları söyledi: “Ben sizi kendi hâlinize bıraktığım sürece, siz de

beni kendi hâlime bırakın. Allah bir konu hakkında herhangi bir açıklama yapmamışsa, onu unutmuş veya gözden kaçırmış olduğundan değil, bilakis, dinini kolay-laştırmak ve her mekânda, her çağda yaşayan müminle-re geniş bir içtihat alanı bırakmak istediğinden, bazı ko-nuları bilerek geçiştirmiştir. O hâlde, ben size herhangi bir konuda açık ve net olarak bir emir veya yasak getir-mediğim sürece, o meseleyi kurcalayıp lüzumsuz sorular sormayın. Çünkü sizden önceki ümmetler, çok soru sormaları her soru ile daha da ağırlaşan sorumluluğu yerine getirmeyerek peygamberlerine karşı gelmele-ri sebebiyle helâk olmuşlardı. Din âlimleri, kılı kırk yararcasına ortaya koydukları kurallarla, insanların yü-kümlülüklerini gereksiz yere ağırlaştırmışlardı. Öyle ki, dinî hükümler zamanla uzmanlarının bile içinden çıka-madığı karmaşık meseleler hâline gelmiş ve bu da, hal-kın ve yöneticilerin ilahi vahiyden büsbütün uzaklaşma-sına sebep olmuştu. O hâlde, ben size herhangi bir şeyi yasakladığım zaman ondan sakının; bir şeyi emrettiğimde de, onu gücünüz yettiği ölçüde yap-maya çalışın.”

159. İrbâz bin Sâriye radıyallahu anh anlatıyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir sabah nama-

zından sonra bize kalpleri ürperten, gözleri yaşartan son derece veciz ve etkileyici bir vaaz verdi. Bunun

Page 168: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

168 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

üzerine biz, “Ey Allah’ın Elçisi! Bu bir veda konuşması-na benziyor, eğer aramızdan ayrılacaksan bize tavsiye-de bulun.” dedik. Bunun üzerine, Peygamberimiz şöyle buyurdu:

“Size, Allah’a karşı sorumluluk bilincine sahip ol-manızı, başınıza bir Habeşistanlı köle bile yönetici olarak atansa, İslâm’a aykırı hüküm vermediği sürece, onu dinleyip emrine itaat etmenizi tavsiye ediyo-rum. Benden sonra yaşayanlar, birçok karışıklık, kavga ve ihtilaf göreceklerdir. O zaman yapmanız gereken, benim sünnetime ve doğru yolu takip eden Raşid Halifelerimin sünnetine sarılmaktır. Bu ilkeler son derece hayati öneme sahiptir. Bunun için, on-lara sadece ellerinizle değil, dişlerinizle sımsıkı tutu-nun! Kur’ân ve sünnette yeri olmayan, bu iki temele ay-kırı olarak ortaya çıkan her türlü inanç, ibadet ve uygu-lamadan, din adına uydurulan bütün hurafelerden ve bid’atlerden de şiddetle kaçının! Çünkü her bid’at, bir farzı veya sünneti ortadan kaldıran ve insanların yoldan çıkmasına sebep olan bir sapma, bir dalâlettir! Ve her dalâlet, insanı dosdoğru cehenneme sürükleyen bir felakettir. Bu bakımdan bid’atin iyisi kötüsü olmaz, her türü ve her şekli dalâlettir, dinden sapmadır. Gerçi insan hayatına giren her yeni uygulama bid’at değildir. Örneğin; asr-ı saadette olmayan minare, tesbih vb. alet ve edevatın kullanılması bid’at sayılmaz. Yine teravih namazını cemaatle ve 20 rekât olarak kılmak, Cuma namazı öncesinde yahut birinin vefat haberini bildirmek

Page 169: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 169

için selâ okumak gibi uygulamalar da bid’at kapsamına girmez. Zira bunların, dolaylı da olsa Sünnet’te aslı var-dır.

160. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: — Cennete girmemekte ısrarla diretenler dışın-

da, ümmetimin tamamı cennete girecektir, buyur-du. Bunun üzerine sahabîler: — Ey Allah’ın Elçisi! Kim cennete girmemekte dire-

nir ki? diye sordular. Peygamber de: — Bana itaat edenler cennete girer; bana karşı

gelenler ise, cennete girmemekte diretmiş olurlar, buyurdu.

161. Seleme bin Amr bin Ekvâ radıyallahu anh’dan

rivayet edildiğine göre, Büsr bin Râî adındaki bir adam, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in yanında sol eliyle yemek yiyordu. Peygamber, ona: — Sağ elinle ye, buyurdu. Adam: — Yapamıyorum, dedi. Bunun üzerine, Peygamber: — O hâlde, yapamaz ol, dedi. Çünkü o, sırf kibrinden

dolayı Peygamber’in tavsiyesini reddetmişti. Bu hadi-seden sonra, o adam bir daha sağ elini ağzına götüre-mez oldu. Oysa o, münafıklardan biri de değildi. Zaten öyle olsaydı, Peygamber ona bu kadar sert tepki göster-mez, diğer münafıkların yapmış olduğu küstahlıklarda olduğu gibi, cezası ahirete ertelenirdi. Aslında iyi bir

Page 170: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

170 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

Müslüman olan Büsr’ün, bir mümine asla yakışmayan bu tavrından dolayı ciddi bir şekilde uyarılması, hatta ibret verici bir cezayla terbiye edilmesi gerekiyordu. Tıpkı Te-bük savaşına gitmeyen 80 küsur münafığın “affedilip” suçunu itiraf eden üç Müslüman’ın cezalandırılmasında (22. hadis) olduğu gibi, o da cezalandırıldı.

162. Numân bin Beşîr radıyallahu anhumâ’dan, Pey-

gamber sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

“Ya namaz kılarken saflarınızı düzeltirsiniz ya da Allah yüzlerinizi ayrı ayrı yönlere çevirir! Cemaatle namaz kılarken, tıpkı cephede düşman karşısında saf tu-tarcasına, “tuğlaları birbirine kenetlenmiş bir bina gibi” (Saff 61/4) omuz omuza saf bağlayın. Safları son derece sık ve düzenli tutun. Aksi halde, namaz saflarındaki dü-zensizlik ve eğrilik, sizin bakış açınıza, ruh dünyanıza ol-duğu gibi yansır. Böylece ihtilafa düşer, birlik ve bera-berliğinizi kaybederek siyâsî, askerî, ekonomik alanlarda başarısızlığa mahkûm olursunuz. Düşman karşısında çö-zülür, gücünüzü kaybedip parçalanırsınız. Çünkü na-mazda safların düzenli olmaması, müminlerin ortak he-def ve gayeye sahip olmadıklarının, fikren ve ruhen bö-lünüp parçalandıklarının, aralarında kardeşlik, yardım-laşma ve dayanışma duygularının zaafa uğradığının göstergesidir.”

Müslim’in bir başka rivayeti şöyledir: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem namaza durma-

Page 171: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 171

dan önce, sanki ok kutusundaki okları düzeltir gibi saf-larımızı düzeltirdi. Bizim buna iyice alıştığımızı görün-ceye kadar böyle yapmaya devam etti. Yine bir gün namaza çıkıp namaz kıldıracağı yerde durmuştu. Tam tekbir almak üzereyken, göğsü saf hizasından dışarı çıkmış bir adam gördü ve “Ey Allah’ın kulları! Ya saf-larınızı düzeltirsiniz ya da Allah kalplerinize kin ve düşmanlık koyarak sizi ihtilâfa düşürüp yüzlerinizi ay-rı ayrı yönlere çevirir!” buyurdu.

163. Ebu Musa el-Eş’arî radıyallahu anh şöyle demiş-

tir: Medine’de bir ev, geceleyin ev halkı ile birlikte yan-

mıştı. Durum Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e haber verilince “Size birçok yararları olan bu ateş, aynı zamanda sizin düşmanınızdır. Dikkat edilmediği tak-dirde, çok büyük felaketlere yol açabilir. O halde, uyu-madan önce onu mutlaka söndürün!” buyurdu.

164. Yine Ebu Musa radıyallahu anh’dan, Peygamber

sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

“Allah’ın benim vasıtamla göndermiş olduğu hida-yet ve ilim, tıpkı yeryüzüne yağan sağanak yağmu-ra benzer. Yağmur nasıl kurumuş toprağa yeniden ha-yat vererek orada bitkilerin yeşermesini, rengârenk çi-çeklerin açmasını, tatlı meyvelerin yetişmesini sağlıyor-sa, Allah’ın gönderdiği vahiy de ölü kalpleri öylece diril-

Page 172: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

172 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

tir, inançlı ve ahlaklı bir toplumun yetişmesini sağlar. Ancak her toprak parçası, bu yağmurdan aynı oranda nasip almaz:

Yağmurun yağdığı yerin bir bölümü verimli bir topraktır; yağmur suyunu emer ve bereketli çayır-lar, otlar bitirir. Bir kısmı da çoraktır, suyu emme-yip üstünde tutar. Allah, burada biriken su ile in-sanları faydalandırır. İnsanlar hem o suyu içerler hem de onunla hayvanlarını sular ve ziraatlarını yaparlar.

Yağmurun yağdığı bir yer daha vardır ki, sert ve eğimlidir. Ne suyu tutar, ne de ot bitirir.

İşte bu misalde anlatılan birinci toprak örneği, Al-lah’ın dinini öğrenip benim aracılığımla gönderilen hidayet ve ilimden faydalanan, ikinci toprak örneği onu hem öğrenip hem de başkalarına öğreten ve üçüncü toprak örneği de Allah’ın benimle gönderdiği hidayete hiç ilgi göstermeyen, onu reddeden kim-senin örneğidir.”

165. Câbir bin Abdullah radıyallahu anh’dan, Pey-

gamber sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

“Benim ve sizin durumunuz, yakmış olduğu ateşe doğru uçuşan cırcır böceklerine ve kelebeklere en-gel olmaya, onları kurtarmaya çalışan adamın mi-saline benzer. Adam ateşe düşmesinler diye böcekleri oradan uzaklaştırmaya çalışır fakat ateşin parlaklığına

Page 173: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 173

aldanan böcekler, sonlarının ne olacağını hiç düşünme-den, ısrarla o ateşe doğru uçmak isterler. İşte sizden ba-zıları da dünyanın gelip geçici süsüne, göz kamaştıran sahte cazibesine aldanıp böyle bilinçsizce kendilerini ateşe atmak istiyorlar. Ben ateşe düşmeyesiniz diye sizi elbisenizden, kuşağınızdan tutup çekiyorum, siz ise elimden kurtulup ateşe girmeye çalışıyorsu-nuz. Ben size helal ve haramın sınırlarını öğretiyor, ce-henneme götürecek davranışlar konusunda sizleri uyarı-yorum. Buna rağmen siz arzu ve heveslerinize uyarak haramlara dalmak, sonu ateş ve hüsran olan işler yap-mak istiyorsunuz.”

166. Yine Câbir radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine

göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem zamanında çatal kaşık yoktu. Bu yüzden insanlar elleriyle yemek yi-yorlardı. Peygamberimiz de sulu olmayan yemekleri sağ elinin baş, işaret ve orta parmaklarını kullanarak yerdi. Ancak yemekten önce, ellerin mutlaka yıkanmasını em-rederdi. Yemekten sonra da parmakları yalamayı, ye-mek tabağını silmeyi tavsiye etti ve:

“Bereketin yemeğin neresinde olduğunu bilemez-siniz. Öyleyse, parmaklarınıza yapışan yemek kırıntıla-rını çöpe atıp israf etmeyin. Tabağınıza da sadece yiye-ceğiniz kadar yemek koyun ve içinde yemek artığı bı-rakmayın, iyice temizleyin.” buyurdu.

Müslim’in bir başka rivayeti şöyledir: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyur-

Page 174: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

174 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

muştur: “Birinizin lokması yere düşerse, hemen onu alsın

ve üzerindekileri temizleyip yesin, onu şeytana bı-rakmasın. Parmaklarını yalamadıkça da elini men-dille silmesin. Çünkü bereketin yemeğin hangi kısmında olduğunu bilemezsiniz.”

Yine Müslim’de yer alan bir diğer rivayet şöyledir: Allah Rasulü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyur-

muştur: “Şeytan, sizin her işinizde yanı başınızda bulunur.

Hatta yemek yerken bile sizden ayrılmaz. O halde, birinizin lokması düşerse, üzerindekileri temizle-yip onu yesin. Temizlenmesi mümkün değilse, o zaman kedi, köpek, kuş gibi bir hayvana versin. Allah’ın ihsan ettiği nimetleri israf ederek, çöpe atarak şeytana bı-rakmasın.”

167. Abdullah bin Abbas radıyallahu anhumâ şöyle

diyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, bir gün bize na-

sihatte bulunmak üzere aramızda ayağa kalkıp şöyle buyurdu:

“Ey insanlar! Sizler hesap günü yalınayak, çıplak ve sünnetsiz bir hâlde, yani ilk yaratılış hâlinizle Allah’ın huzuruna çıkarılacaksınız. Tıpkı ayette buyrulduğu gibi: ‘Kâinatı ilkin yoktan var ettiğimiz gibi, onu el-bette yeniden yaratacağız. Yerine getirmeyi taahhüt ettiğimiz bir sözdür bu. Biz elbette sözümüzde dura-

Page 175: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 175

cak, bunu mutlaka yapacağız.’ (21-Enbiya: 104). Ha-beriniz olsun ki, Mahşer Günü insanlar arasında ilk elbise giydirilen kişi, Peygamberlerin önderi İbrahim aleyhisselâm olacaktır. Dikkat edin; o gün ümmetim-den bir takım kimseler getirilip sol tarafa, cehen-nem tarafına konulacaklar. Ben de: — Ey Rabb’im, bunlar benim ashabımdır, diyece-

ğim. Bunun üzerine, bana: — Bunların senden sonra ne işler ortaya çıkar-

dıklarını ve ne kötülükler yaptıklarını sen nereden bi-leceksin? denir. Ben de salih kulun, yani İsa aleyhis-selâmın Mahşer Günü dediği gibi diyeceğim: — Ya Rab! Ben aralarında bulunduğum sürece,

yaptıklarına bizzat şahit idim. Bu süre içinde olup bi-tenlere tanıklık edebilirim. Fakat Sen beni öldürüp aralarından alınca, artık onlar üzerinde tek gözet-leyici sendin. Doğrusu Sen, her an her şeye şahitsin. Eğer onları cezalandıracaksan, şüphesiz onlar Se-nin affına muhtaç aciz kullarındır; ama onları bağış-larsan, doğrusu merhamet ve hikmetinle bunu yapma-ya da kadirsin. Zira Sen, sonsuz kudret ve hikmet sa-hibisin (5-Mâide: 117–118). Bunun üzerine, bana: — Gerçekten onlardan bir kısmı, sen aralarından

ayrıldığın andan itibaren gerisin geriye dinden dö-nüp inkârcılığa, cahiliye adetlerine yönelmeye devam ettiler, denilecek.”

Nitekim Ebu Bekir radıyallahu anh’ın halifeliği zama-nında, birçok bedevi kabile İslam’ın hükümlerini redde-

Page 176: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

176 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

derek dinden dönmüş ve Müslümanlarla savaşmışlardır. 168. Abdullah bin Mugaffel radıyallahu anh şöyle

diyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem sapan taşı at-

mayı yasakladı ve: “O ne avlanmaya, ne de düşman öldürmeye yarar.

O sadece göz çıkarır ve diş kırar.” buyurdu. Müslim’de yer alan bir başka rivayet şöyledir: Abdullah bin Muğaffel’in yakınlarından biri sapanla

taş atıyordu. Abdullah ona bunu yapmamasını söyleye-rek şöyle dedi: — Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, canlı hedef

gözeterek sapanla taş atmayı yasakladı ve “Çünkü bu-nunla av avlanılmaz.” buyurdu. Daha sonra o adam yine sapanla taş atınca, Abdullah bin Muğaffel: — Ben sana Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in

bunu yasakladığını söylüyorum, sen ise hâlâ aynı şeyi yapmaya devam ediyorsun. Eğer bunu bir daha yapa-cak olursan, artık seninle asla konuşmayacağım! Aslın-da bir Müslüman’la üç günden fazla küs kalmak haram-dır. Fakat tüm uyarılara rağmen Allah’ın ve Elçisi’nin emir ve yasaklarını dinlememekte ısrar eden kimselerle ilişkiyi kesmek ve tövbe edinceye dek onlarla konuşma-mak caiz, hatta bazen gereklidir, dedi.

169. Âbis bin Rabîa şöyle diyor: Ben Ömer bin Hattâb’ın, İbrahim Peygamber tarafın-

Page 177: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 177

dan tavafın başlangıç noktasını göstermek üzere Ka‘be’nin yan tarafına konulmuş olan siyah taşı yani Ha-cerü’l-Esved’i öptüğünü gördüm. Fakat Ömer, bir kısım cahiller bunu İslâm öncesi cahiliye döneminde olduğu gibi taşlara ve putlara ibadet zannederler diye korkmuş-tu. Çünkü insanlar putlara tapınma devrinden henüz ye-ni kurtulmuşlardı. Cahiliye devrinde, bir taşa veya puta dokunmanın, onlara saygı göstermenin ve onları öpme-nin kişiyi Allah’a yaklaştıracağına, birtakım hastalıkla-rına şifa olacağına inanılırdı. Onun için Hz. Ömer, zihin-lerde oluşabilecek şüpheleri bertaraf etmek amacıyla, o taşı öperken diyordu ki:

“Ey taş! Ben senin yalnızca bir taş olduğunu, herhangi bir fayda veya zarar veremeyeceğini biliyorum. Seni öpüp selamlayışımın tek sebebi, Peygamber’in bize bunu bir ibadet olarak öğretmiş olmasıdır. Çünkü sebep ve hikmeti bilinip anlaşılmasa bile, Peygamber’in sünnetine tâbi olmak gerekir. Ben nasıl Allah emrettiği için Ka‘be’ye doğru yönelerek namaz kılıyorsam, Peygam-ber’in sünnetine uyarak da seni öpüp selamlıyorum. Eğer Peygamber’in seni öptüğünü görmeseydim, ben de öpmezdim!”

17. BAB: ALLAH’IN HÜKMÜNE İTAAT İLAHİ HÜKÜMLERE BOYUN EĞMENİN GEREKLİLİĞİ VE

BU HÜKÜMLERE DAVET EDİLEN, İYİLİK YAPMA VE KÖTÜLÜKTEN UZAKLAŞMA TAVSİYESİNE MUHATAP

OLAN KİŞİNİN NASIL KARŞILIK VERECEĞİ

Page 178: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

178 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

Konu ile İlgili Ayetler 1. Hayır! İnanan bir insan Allah’ın kanunlarına nasıl

karşı gelebilir? Ey Muhammed! Rabb’ine yemin olsun ki, onlar, aralarında anlaşmazlığa düştükleri konu-larda seni hakem tayin edip de, verdiğin hükme karşı içlerinde en ufak bir sıkıntı duymadan tam anlamıyla teslim olmadıkları sürece, iman etmiş olamazlar! (Nisâ, 4/65)

2. Gerçek müminler, aralarında hükmetmesi için

Allah’a ve dolayısıyla Elçisi’ne çağrıldıkları zaman, ancak “İşittik ve itaat ettik!” diye cevap verir ve derhal Allah’ın hükmüne boyum eğerler. İşte kurtuluşa erecek olanlar, yalnızca bunlardır. (Nûr, 24/51)

Konu ile İlgili Hadisler 170. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e: “Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah’ındır. İçi-

nizdeki kötü niyet, duygu ve düşünceleri açığa vursa-nız da gizleseniz de, Allah sizi ondan dolayı hesaba çeker. Sonra dilediğini bağışlar, dilediğini cezalan-dırır. Hiç kuşku yok ki, Allah’ın her şeye gücü ye-ter.” mealindeki Bakara suresinin 284. ayeti nazil olun-ca, bu ayetin hükmünü yerine getirmek Peygamber sal-lallahu aleyhi ve sellem’in arkadaşlarına çok ağır geldi. İlâhî hükümlere itaat konusunda son derece duyarlı ve dikkatli olan bu insanlar, gönüllerinden geçiveren her

Page 179: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 179

şeyden dolayı hesaba çekileceklerini, ellerinde olmayan bu gibi hususlardan da sakınmaları gerektiğini zannet-mişlerdi. Bunun üzerine, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in huzuruna geldiler ve dizlerinin üzerine çöke-rek: — Ey Allah’ın Elçisi! Bizler şu ana kadar namaz, ci-

had, oruç ve sadaka gibi gücümüzün yettiği ibadetlerle yükümlü tutulduk ve hepsini de gücümüz yettiğince ye-rine getirdik. Fakat şimdi sana, kalbimizden geçen şey-lerden de hesaba çekileceğimizi haber veren bu ayet na-zil oldu, işte buna güç yetiremeyiz, dediler. Bunun üze-rine, Peygamberimiz: — Siz şimdi, sizden önce kendilerine kitap veri-

len Yahudi ve Hıristiyanların dediği gibi, “İşittik ve isyan ettik!” mi demek istiyorsunuz? Hayır, bilakis “İşittik ve itaat ettik! Bizi bağışla, ey Rabb’imiz! Dönüşümüz elbet sanadır!” deyin, buyurdu.

Sahâbîler bu sözleri iyice öğrenip içlerine sindirince, yüce Allah şu ayeti gönderdi:

“Peygamber, Rabb’inden kendisine gönderilen her şeye gönülden iman etmiştir, ona tâbi olan müminler de… Onların hepsi de Allah’a, meleklerine, kitapla-rına ve elçilerine inanırlar. Bütün peygamberlerin aynı kaynaktan geldiğini, aynı mesajı taşıdığını bilerek, “Biz onlar arasında hiçbir ayrım gözetmeyiz.” der-ler. En çetin ve dayanılmaz imtihanlarda, en ağır şart-larda bile:

“Çağrını işittik ve tüm kalbimizle emrine boyun eğ-

Page 180: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

180 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

dik, fakat yine de lâyık olduğun itaati sana göstereme-dik, bağışla bizi ey Rabb’imiz; dönüşümüz elbet Sa-nadır!” dediler (2-Bakara: 285).”

Ashab bu ayetin gereğini yapıp onda emredilen tesli-miyet tavrını ortaya koyunca, Allah, “İçinizdekileri açığa vursanız da, gizleseniz de, Allah sizi ondan dolayı hesaba çeker; sonra dilediğini bağışlar, dilediğini cezalandırır.” ayetini neshetti. Yani, aşırı hassasiyetlerinden dolayı As-hab’ın o ayetten anladıkları yanlış manayı izale etti ve ayette bildirilen sorumluluk sınırının doğru anlaşılması-nı sağlayan şu ayeti indirdi:

“Allah hiç kimseye, gücünün üstünde bir sorumlu-luk yüklemez. İnsanın kendi özgür iradesiyle, bilerek ve isteyerek yaptığı iyilikler kendi lehine, bilerek ve is-teyerek işlediği kötülükler de kendi aleyhinedir. Hani siz Peygamber’in huzurunda şöyle dua etmiştiniz:

“Ey Rabb’imiz, eğer unutur veya yanılır isek, iste-meden, bilmeden işlediğimiz günahlardan dolayı bizi sorumlu tutma!”

Allah da, “Evet, duanızı kabul ettim!” buyurdu. “Ey Rabb’imiz! Bizden önceki ümmetlere isyankâr-

lıklarından dolayı yüklediğin gibi, bize de ağır görev ve yükümlülükler verme!”

Allah yine, “Evet!” dedi. “Ey Rabb’imiz, güç yetiremeyeceğimiz sorumlulu-

ğu bize yükleme. İnsanın dayanma gücünü esasen aş-masa bile, bizim eksikliğimizden ve irademizin zayıflı-ğından kaynaklanan sebeplerle başarmakta zorlanaca-

Page 181: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 181

ğımız, altından kalkamayacağımız ağır sorumluluklarla, dehşet verici belâ ve imtihanlarla yüz yüze getirme bizi ya Rab! Günahlarımızı bağışla, bizi affet, bize mer-hamet eyle. Sensin bizim Mevla’mız, efendimiz, ger-çek dostumuz. O hâlde, senin ayetlerini inkâr eden şu inkârcı topluma karşı Sen bize yardım et! (2-Bakara: 285)”

Allah bu duaya da, “Evet, kabul ettim!” buyurdu. Böylece, “İçinizdekileri açığa vursanız da, gizleseniz de,

Allah sizi ondan dolayı hesaba çeker; sonra dilediğini bağışlar, dilediğini cezalandırır.” ayetinin, “Elinizde ol-madan aklınıza geliveren kötü düşüncelerinizi bağışlar, bilerek ve isteyerek kurduğunuz haince niyet ve düşünce-lerinizi de –eğer cezayı gerektiriyorsa– cezalandırır. Çünkü Allah, hiç kimseye gücünün üstünde bir sorumlu-luk yüklemez.” şeklinde anlaşılması gerektiği ortaya çık-tı.

18. BAB: BİD’AT VE HURAFELERDEN SAKINMAK BİDATLERDEN VE DİNDE ASLI OLMAYIP SONRADAN

DİNE EKLENEN ŞEYLERDEN UZAK DURMAK

Konu ile İlgili Ayetler 1. Hakikatin ötesinde, sapıklıktan başka ne var ki?

Kur’ân ve sünnette yeri olmayan, bu iki temele aykırı olarak ortaya çıkan her türlü inanç, ibadet ve uygulama, insanların yoldan çıkmasına sebep olan bir sapma, bir dalâlettir. (Yunus, 10/32)

Page 182: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

182 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

2. Yeryüzünde yürüyen ve sürünen ne kadar hayvan, gökyüzünde kanat çırparak uçan ne kadar kuş varsa, hepsi sizin gibi ekolojik denge içinde yer alan birer topluluktur. Biz, evren kanunlarının yazılı olduğu o Ki-tap’ta hiçbir şeyi eksik bırakmadık. (En’âm, 6/38)

3. Ey iman edenler! Allah’a kayıtsız şartsız itaat

edin, O’nun buyruklarını size ileten bir elçi olarak Pey-gamber’e de kayıtsız şartsız itaat edin. Bir de, Kur’ân ve sünnete aykırı hüküm vermedikleri sürece, sizin gibi müminlerden olan ve bu iki kaynak tarafından yetki sahibi kılınan kimselere itaat edin. Fakat onlara itaat, Allah’a ve Peygamber’e itaat gibi kayıtsız şartsız olma-malıdır.

Şayet herhangi bir konuda anlaşmazlığa düşerse-niz, -eğer Allah’a ve ahiret gününe gerçekten inanı-yorsanız- o anlaşmazlık konusunu Allah’a ve Pey-gamber’e danışmalısınız. Yani, yöneteni yönetileniyle, âlimi cahiliyle, kadını erkeğiyle ey müminler! Sizi yöne-ten idarecilerle, size dininizi öğreten âlimlerle, ailenizin bir ferdiyle veya diğer insanlarla herhangi bir konuda anlaşmazlığa düşerseniz, çözüm için Allah’ın Kitabı’na yani Kur’ân’a ve sünnete başvurmalısınız. Bunu yapmak için de, -en azından ortaya konan delilleri anlayabilecek düzeyde- Kur’ân ve sünnet bilgisine sahip olmanız ge-rekmektedir.

Eğer anlaşmazlığın çözümüyle ilgili Kur’ân ve sünnette açık bir hüküm bulamazsanız, bu iki kaynağın temel

Page 183: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 183

prensipleri çerçevesinde çözümler üretmelisiniz. İşte bu, sizin için en hayırlı ve sonuç itibariyle en

güzel davranış şeklidir. (Nisâ, 4/59) 4. İşte benim uymakla yükümlü olduğum ve tavsiye et-

tiğim dosdoğru yolum budur! Öyleyse bu yolu izle-yin, batıl yollara yönelmeyin; aksi halde bunlar, sizi paramparça edip Allah’ın yolundan ayırırlar. (En’am, 6/153)

5. Ey Muhammed! Allah’ı sevdiğini iddia eden ve O’nun

sevgisini kazanmak isteyen kimselere de ki: “Allah’ı gerçekten seviyorsanız, Allah’ın emirlerini

size ileten bir Elçi olarak bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın.” (Âl-i İmrân, 3/31)

Konu ile İlgili Hadisler 171. Âişe radıyallahu anhâ’dan, Peygamber sallallahu

aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: “Kim inanç, ibadet, muamelat gibi konularda, bizim

dinimizde olmayan yeni bir şey uydurup dine ka-tarsa, bu kesinlikle kabul edilemez. Sözde daha din-dar olabilmek adına Kur’ân’da ve Peygamber’in sünne-tinde bulunmayan birtakım ibadetler ortaya çıkaran kimse daha dindar değil, dine ilavelerde bulunan bir bid’atçidir. Kendisi ve yaptığı işi asla kabul edilemez. Bunun aksine, Kur’ân ve sünnettin öngördüğü ibadet ve amelleri yok sayan, noksanlaştıran veya değiştiren, böy-

Page 184: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

184 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

lece dini tahrif eden kişiler de bid’atçidir. Ancak zamanla ortaya çıkan ihtiyaçlar sebebiyle geliştirilen farklı uygu-lamalar, bir takım icat ve yenilikler, Kur’ân ve Sünnet öl-çülerine aykırı olmadıkça, reddedilen bid’atler sınıfından sayılmaz.”

Müslim’de yer alan bir diğer rivayet şöyledir: “Kim bizim üzerinde bulunduğumuz yola –yani

Kur’ân ve sünnetin ortaya koyduğu prensiplere– aykırı bir iş yaparsa, bu kesinlikle kabul edilemez.”

172. Câbir bin Abdullah radıyallahu anh şöyle diyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bize hutbe ve-

rirken gözleri ışıl ışıl parlar, sesi iyice yükselirdi. Tıpkı, “Düşman bu sabah veya akşam vakti üzerinize hü-cum edecek, kendinizi koruyun!” diye ordusunu uyaran bir kumandan edasıyla, son derece heyecanlı ve etkileyici konuşmalar yapardı. Yine bir gün bize hitap ederken, şehadet parmağı ile orta parmağını yan yana getirerek:

“Benimle kıyametin arasının, şu iki parmağın ara-sı kadar yakın olduğu bir zamanda ben peygamber olarak gönderildim!” dedi. Sonra da sözlerine şöyle devam etti:

“Bundan sonra söyleyeceğim şudur: Sözlerin en gü-zeli Allah’ın Kitabı, yolların en hayırlısı Muham-med’in yoludur. Müminler, her konuda Kur’ân’a ve sünnete danışmalı, bütün problemlerinin çözümünü bu iki kaynakta aramalıdırlar. İşlerin en kötüsü ise, son-

Page 185: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 185

radan ortaya çıkarılmış olan bid’atlerdir. Her bid’at, kişiyi doğru yoldan saptırıp cehenneme sürükle-yen bir dalâlettir.”

Sonra şöyle buyurdu: “Ben müminlere, kendi nefislerinden daha yakı-

nım. Onlar beni nasıl kendi canlarından önde görüyor-larsa, ben de onların bütün dertlerini, ihtiyaçlarını göze-tirim. Dolayısıyla, bir mümin ölürken mal bırakırsa, o mal kendi yakınlarına aittir. Fakat miras bırakacak herhangi bir malı olmadığı hâlde, geride borç veya ye-timler bırakırsa, o borcu ödemek ve o yetimlere bakmak, İslâm devletinin başkanı ve müminlerin yöne-ticisi olarak –devletin gücü ve imkânları elverdiği ölçü-de– benim görevimdir.”

Yukarıda geçen ve İrbâz bin Sâriye radıyallahu anh tarafından rivayet edilen 159 no’lu hadis de bu konuyla ilgilidir.

19. BAB: İYİ VEYA KÖTÜ ÇIĞIR AÇANLAR

Konu ile İlgili Ayetler: 1. Onlar, “Ey yüce Rabb’imiz!” diye yalvarırlar, “Bi-

ze, yüzümüzü güldürecek, gözümüzün aydınlığı ola-cak tertemiz eşler ve çocuklar bahşet ve bizi dürüst ve erdemlice yaşayan, çirkin davranışlardan sakınan kimseler için dünyada iyilik ve güzellikleri yayma ko-nusunda örnek ve öncü kıl!” (Furkan, 25/74)

2. Biz onları, buyruklarımız doğrultusunda insanlı-

Page 186: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

186 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

ğa doğru yolu gösteren birer önder yaptık ve onla-ra iyi işler yapmayı, namazı kılmayı ve zekâtı ver-meyi emrettik. Çünkü onlar, hayat programlarını gönderdiğimiz hükümler doğrultusunda şekillendirerek, yalnızca Bize kulluk eden kimselerdi. (Enbiya, 21/73)

Konu ile İlgili Hadisler: 173. Cerir bin Abdullah radıyallahu anh anlatıyor: Bir gün erken vakitlerde Peygamber sallallahu aleyhi

ve sellem’in huzurunda bulunuyorduk. Derken tamamı-na yakını, belki de hepsi Mudar kabilesine mensup bir topluluk çıkageldi. Örtülerini ve abalarını delerek baş-larından geçirip kendilerine elbise yapmış, kılıçlarını da boyunlarına asmışlardı. Fakirlikten yarı çıplak bir vaziyetteydiler. Onların bu içler acısı hâlini görünce, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in yüzünün rengi değişti. Hemen odasına girdi, sonra çıkıp Bilâl’e ezan okumasını emretti. Bilâl ezan okudu, ardından kamet getirdi ve Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem cemaa-te namaz kıldırdı. Sonra bir konuşma yaparak şunları söyledi:

“Ey insanlar! Sizi bir tek candan yaratan, sonra ondan eşini var eden ve bu ikisinden birçok erkek-ler ve kadınlar üretip yeryüzüne yayan Rabb’inize karşı gelmekten sakının!”

“Evet, adına yeminler edip dileklerde bulunduğu-nuz Allah’a karşı sorumluluğunuzun bilincinde

Page 187: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 187

olun ve aranızdaki akrabalık bağlarını koparmama-ya büyük özen gösterin! Unutmayın ki, Allah hepinizi görüp gözetmektedir (Nisâ, 4/1).”

Sonra da Haşr suresinin sonundaki şu ayeti okudu: “Ey iman edenler! Allah’ın emirlerine karşı duyar-

lı ve saygılı olun! Herkes kendini şimdiden hesaba çeksin ve yarınki ebedî hayat için ne hazırladığına baksın (Haşr, 59/18).” Sonra sözlerine devamla:

“Her biriniz sahip olduğu altından, gümüşten, el-biseden ve bir ölçek bile olsa buğdayından, hurma-sından Allah için şu fakirlere sadaka versin. Hatta bu-lamayan, yarım hurma bile olsa bir şeyler versin!” buyurdu.

Bunun üzerine Medineli Müslümanlardan biri, ağırlı-ğından dolayı kaldırmakta zorluk çektiği, hatta kaldı-ramadığı bir torba getirdi. Yiyeceklerle dolu bu torbayı Allah için verdiğini söyledi. Bunu gören ahali, birbiri pe-şine gelip sadaka vermeye başladı. Sonunda yiyecek ve giyecekten iki büyük yığın meydana geldiğini gördüm. Baktım ki, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in yü-zü gülüyor, altın gibi parlıyordu. Sonra Allah Rasulü şöyle buyurdu:

“Kim İslam yolunda yaptığı güzel bir davranışla bir hayra öncülük ederek iyi bir çığır açarsa, ona hem bu iyiliğinin sevabı, hem de kendisinden sonra onu ör-nek alıp açtığı yolda yürüyenlerin sevabı –onların sevabından hiçbir şey eksilmeksizin– verilecektir. Her kim de İslam yolunda kötü bir işe öncülük ederek

Page 188: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

188 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

kötü bir çığır açarsa, ona da hem kendi kötülüğü-nün günahı, hem de kendisinden sonra onun açtığı yolda yürüyenlerin günahı –onların günahlarından hiçbir şey eksilmeksizin– verilecektir.”

174. Abdullah bin Mesud radıyallahu anh’dan riva-

yet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem şöyle buyurmuştur:

“Haksız yere öldürülen her insanın ölümünde, Âdem’in Kâbil adındaki ilk oğlunun mutlaka bir gü-nah payı vardır. Çünkü o, kardeşi Hâbil’i öldürerek adam öldürme çığırını ilk başlatan kişidir. Kâbil, kendisinden etkilenerek masum insanların kanını akıtan, böylece onun açtığı bu kötü çığırda yürüyen herkesin günahından bir pay alır ve bu, onların günahından hiç-bir şey eksiltmez.”

20. BAB: HAYRA ÖNCÜLÜK ETMEK BİR İYİLİĞİN YAPILMASINA VESİLE OLMAK,

İNSANLARI DOĞRU YOLA VEYA DALALETE ÇAĞIRMAK

Konu ile İlgili Ayetler: 1. Ey mümin! Sana Allah’ın ayetleri ulaştıktan son-

ra, artık hiç kimse ve hiçbir güç seni ondan alıkoyma-sın. Tam tersine; bıkıp usanmadan, ulaşabildiğin bütün insanları Rabb’ine kulluk ve ibadete çağır ve sakın O’ndan başka varlıkların egemenliğine boyun eğen o müşriklerden olma! (Kasas, 28/87)

Page 189: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 189

2. İnsanları tatlı dille, hikmetle ve ibret verici güzel öğütlerle Rabb’inin yoluna çağır. Tartışmak gerekti-ğinde, kaba ve kırıcı davranmadan, gönül incitmeden, akıl ve sağduyularına seslenerek onlarla tatlı bir üslup-la, en güzel şekilde tartış. (Nahl, 16/25)

3. Ey iman edenler! (…) Yeryüzünde zulüm ve haksız-

lığı ortadan kaldırmak üzere, kitleler hâlinde örgütlene-rek zalimlere karşı ortak bir cephede birleşin. Ahlakî de-ğerleri yeniden yücelterek iyilikleri yaygınlaştırma ve zulme karşı tek yumruk olarak kötülükleri engelleme konusunda birbirinizle yardımlaşın; günah işlemek ve düşmanlıkları körüklemek amacıyla yardımlaş-mayın. (Maide, 5/2)

4. İçinizden insanlığı hayra çağıran, Kur'an’ın öngör-

düğü evrensel adalet ölçüleri çerçevesinde iyiliği emre-den ve kötülükleri önlemeye çalışan yönetme ve yön-lendirme yetkisine sahip organize bir topluluk bulun-sun. İşte gerçek anlamda mutluluğa ve kurtuluşa erenler, bunlardır. (Âl-i İmran, 3/104)

Konu ile İlgili Hadisler: 175. Bedir mücahitlerinden Ukbe bin Amr radıyalla-

hu anh’dan rivayet edildiğine göre, Peygamber sallalla-hu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Bir iyiliğin yapılmasına öncülük eden, o işin ya-pılmasında oynadığı role göre, o iyiliği yapan kişinin aldığı gibi sevap alır.”

Page 190: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

190 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

176. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Kim insanları iyiliğe, doğru yola çağırırsa, o kimse-ye, kendisine uyanların sevapları kadar sevap veri-lir. Ona uyanların sevaplarından da hiçbir şey ek-silmez. Her kim de insanları kötülüğe, eğri yola çağı-rırsa, ona da kendisini izleyenlerin günahları ka-dar günah verilir. Ona uyanların günahlarından da hiçbir şey eksilmez.”

177. Sehl bin Sa’d es–Sâidî radıyallahu anh’dan riva-

yet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem Hayber savaşı sırasında şöyle buyurmuştur: — Yarın bu sancağı öyle bir kahramana teslim

edeceğim ki, Allah onun eliyle Hayber kalesinin fet-hini nasip edecektir. O Allah’ı ve Elçisini sevmekte, Allah ve Elçisi de onu sevmektedir.

Bunun üzerine sahabîler, sancağın içlerinden kime ve-rileceğini konuşarak geceyi geçirdiler. Sabah olunca, hepsi sancağın kendisine verileceği ümidi ile Peygam-ber sallallahu aleyhi ve sellem’in huzuruna koştular. Rasulullah: — Ali bin Ebî Tâlib nerede? diye sordu. Sahâbîler: — Ya Rasulallah! O gözlerinden rahatsızdır, savaşa-

maz, dediler. Peygamber: — Ona birini gönderin, hemen buraya gelsin! bu-

Page 191: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 191

yurdu. Ali radıyallahu anh derhal oraya getirildi. Pey-gamber sallallahu aleyhi ve sellem onun gözlerini tükü-rüğü ile sıvazladı ve kendisine dua etti. Ali radıyallahu anh’ın gözleri iyileşiverdi, sanki hiç hastalanmamış gibi oldu. Sonra Peygamber sancağı ona verdi. Ali radıyalla-hu anh: — Ya Rasulallah! Bizim gibi mümin oluncaya kadar

mı onlarla savaşacağım? diye sordu. Peygamber de bu-yurdu ki: — Onları hiç ürkütmeden, gayet sakin bir şekilde

yanlarına var. Sonra onları İslam’a davet et ve uy-maları gereken ilahi yükümlülükleri kendilerine bildir. Allah’a yemin ederim ki, senin vasıtanla Al-lah’ın bir tek kişiyi doğru yola iletmesi, senin için kırmızı develere –yani dünyanın en kıymetli nimetleri-ne– sahip olmaktan daha hayırlıdır.

178. Enes bin Malik radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Eslem kabilesinden bir genç: — Ya Rasulallah! Ben savaşa katılmak istiyorum, fa-

kat gerekli malzemelere sahip değilim, dedi. Peygam-ber sallallahu aleyhi ve sellem: — Filan kişiye git. O harbe gitmek üzere hazır-

lanmıştı, fakat hastalandı, buyurdu. Delikanlı o ada-mın yanına gitti ve: — Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem sana selam

ediyor ve savaş için hazırladığın araç gereçlerini bana vermeni söylüyor, dedi. Bunun üzerine adam, hanımına

Page 192: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

192 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

seslenerek: — Hanım! Hazırladığım savaş malzemelerinin hepsi-

ni bu delikanlıya ver ve onlardan geriye hiçbir şey bı-rakma. Allah aşkına, onlardan hiçbir şey bırakma ki, bu sayede hayır ve bereketlere nail olalım, dedi.

21. BAB: İYİLİK VE TAKVADA YARDIMLAŞMAK

Konu ile İlgili Ayetler: 1. Ey iman edenler! (…) Ahlakî değerleri yeniden yü-

celterek iyilikleri yaygınlaştırma ve zulme karşı tek yumruk olarak kötülükleri engelleme konusunda birbirinizle yardımlaşın; günah işlemek ve düş-manlıkları körüklemek amacıyla yardımlaşmayın. (Maide, 5/2)

2. Akıp gitmekte olan zamana, asra andolsun ki, in-

sanoğlu gerçekten ziyandadır! Ve insanlık tarihi buna şahittir. Ancak Allah’a ve ahiret gününe iman eden, bu imana yaraşır güzel ve yararlı davranışlar ortaya koyan, birbirlerine hakkı hukuku, adaleti, doğruyu ve gerçeği öğütleyen ve zulme karşı verdikleri mücadelede birbirlerine güç ve cesaret vererek, bu yolda karşılaşa-cakları zorluk ve sıkıntılar karşısında ümitsizliğe kapıl-madan, yılgınlığa düşmeden direnmeyi öğütleyenler müstesna. İşte yalnızca bunlardır, hüsrandan kurtulup –dünyada ve ahirette– kurtuluşa erecek olanlar. (Asr, 103/1–3)

Page 193: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 193

Konu ile İlgili Hadisler: 179. Zeyd bin Hâlid el–Cühenî radıyallahu anh’dan

rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Kim bir mücahidin Allah yolunda savaşması için gerekli olan araç gereç ve diğer ihtiyaçlarını karşı-larsa, cihada gitmiş gibi sevap kazanır. Kim Allah yolunda cihada çıkan bir mücahidin geride bıraktı-ğı ailesine güzelce bakıp onların ihtiyaçlarını karşı-larsa, o da cihada gitmiş gibi sevap kazanır.”

180. Ebu Saîd el–Hudrî radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, o zamanlar henüz Müslüman olmayan Hüzeyl kabilesinin Lihyân Oğulları kolu üzerine bir ordu göndermeye ka-rar verince:

“Bir ailede bulunan her iki kişiden biri cihada git-sin. Geride kalanlar cihada gidenlerin ailelerinin geçi-mini temin edip ihtiyaçlarını karşıladıkları, çoluk çocuk-larıyla ilgilenerek onlara yardımcı oldukları takdirde, kazanılacak sevap ikisi arasında ortaktır.” buyurdu.

181. Abdullah bin Abbas radıyallahu anhumâ’dan ri-

vayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Medine yakınlarındaki Ravha denilen yerde bir deve kervanına rastladı. Onlara selam verdikten sonra: — Sizler kimlersiniz? dedi. Onlar: — Biz Müslümanlarız, ya sen kimsin? diye sordular.

Page 194: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

194 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

Peygamber efendimiz: — Ben Allah’ın Elçisiyim, dedi. Sonra kafileden bir

kadın, kucağındaki küçük bir çocuğu Peygamberimize doğru kaldırarak: — Bu çocuğun haccı olur mu ya Rasulallah? diye sor-

du. Peygamber: — Evet, ayrıca onun haccına vesile olduğun için sana

da sevap vardır, buyurdu. 182. Ebu Musa el–Eş’arî radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Kendisine emanet edilen sadaka malını, gönül hoşluğu ile ve eksiksiz olarak, verilmesi istenen kimselere veren güvenilir Müslüman emanetçi, o sadakayı veren kişi gibi sevap kazanır.”

22. BAB: NASİHAT

Konu ile İlgili Ayetler: 1. Müminler birbirlerine düşman olamazlar, onlar an-

cak kardeştirler. O hâlde, müminler arasında çıkabi-lecek anlaşmazlıklara seyirci kalmayın, tatlı dille öğüt verip uyararak din kardeşlerinizin arasını düzeltin. (Hucurat, 49/10)

2. Nuh aleyhisselâm kavmine seslenerek dedi ki: “Ben

size kendi görüşlerimi, kuruntu ve saplantılarımı değil, doğrudan doğruya Rabb’imin mesajlarını iletiyor ve

Page 195: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 195

size güzelce öğüt veriyorum. (Âraf, 7/62) 3. Hud Peygamber dedi ki: “Ey halkım! Ben size

Rabb’imin mesajlarını iletiyorum. Emin olun ki, ben size güzelce öğüt veren ve iyiliğiniz için çırpınan ger-çek bir dost, güvenilir bir kimseyim.” (Âraf, 7/68)

Konu ile İlgili Hadisler: 183. Temîm bin Evs ed–Dârî radıyallahu anh’dan ri-

vayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: — Din, esas olarak ihlâs ve samimiyetten ibarettir.

Dinin özü, her işinde, her sözünde dürüst ve samimi ola-bilmektir, buyurdu. Biz kendisine: — Kime karşı, ya Rasulallah? dedik. Peygamber

Efendimiz: — Allah’a, Kitabına, Peygamber’ine, müminlerin

yöneticilerine ve tüm Müslümanlara karşı dürüst ve samimi olmaktır. Yöneticiler başta olmak üzere bütün müminlere iyiliği, güzelliği tavsiye etmek ve bunları yal-nızca Allah rızası için, O’nun kitabına ve Peygamberi’nin sünnetine uygun olarak yapmaktır, buyurdu.

184. Cerîr bin Abdullah radıyallahu anh şöyle diyor: Ben namazı güzelce kılmak, zekâtı vermek ve bütün

Müslümanlara karşı dürüst ve samimi davranarak on-lara daima nasihatte bulunmak üzere, Peygamber sal-lallahu aleyhi ve sellem’e bağlılık sözü vererek biat et-tim.

Page 196: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

196 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

185. Enes bin Malik radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Sizden biriniz kendisi için arzu ettiği dünya ve ahi-ret nimetlerini din kardeşi için de arzu etmedikçe, gerçek anlamda iman etmiş olmaz.”

23. BAB: İYİLİĞİ EMRETMEK, KÖTÜLÜKTEN SAKINDIRMAK

Konu ile İlgili Ayetler: 1. İçinizden, insanlığı hayra çağıran, iyiliği emre-

den ve kötülükleri önlemeye çalışan organize bir topluluk bulunsun. İşte gerçek anlamda mutluluğa ve kurtuluşa erenler, bunlardır. (Âl-i İmran, 3/104)

2. Siz, insanlığın kurtuluş ve mutluluğu için yeryüzü

sahnesine çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. Hayata doğrudan müdahale eden toplumsal bir güç olarak in-sanlara adaleti, doğruluğu, iyiliği emreder; zulme, haksızlığa, isyankârlığa, günaha, kötülüklere engel olursunuz. Çünkü siz Allah’a ve O’nun gönderdiği bü-tün kitaplara ve elçilere gerektiği gibi inanırsınız. (Âl-i İmran, 3/110)

3. Ey mümin! Hakikati görmekte zorluk çeken insanla-

ra kaba ve sert davranma, sen af yolunu tut ve daima iyiliği emret, hakikati bildiği hâlde, inatla ona karşı ko-

Page 197: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 197

yan cahillere aldırış etme. Bu çağrıya kulak verecek tertemiz gönüllere ulaşıncaya dek, bıkıp usanmadan teb-liğine devam et. (Âraf, 7/199)

4. Hangi çağda ve hangi toplumda olursa olsun, erkek

ve kadın bütün müminler, birbirlerinin yardımcıları, koruyucuları ve velisidirler. Onlar iyilikleri emreder, kötülükleri engellemeye çalışırlar. Namazlarını kı-lar, zekâtlarını verirler. Allah’a ve Elçisine her ko-nuda içtenlikle itaat ederler. Allah’ın rahmetiyle kuşatacağı kimseler, işte bunlardır. Hiç kuşkusuz Allah, sonsuz kudret ve hikmet sahibidir. (Tevbe, 9/71)

5. İsrail Oğulları arasından Allah’ın elçilerini inkâr

edenler, Davud’un ve İsa’nın diliyle lânetlenmiş-lerdir! Çünkü bunlar, hem Allah’ın emirlerine karşı geliyor, hem de saldırganca davranıp azgınlık ediyor-lardı. Onlar, içlerinden biri kötülük yapınca, onu bundan vazgeçirmeye çalışmazlardı. Kendileri iba-detlerini eksiksiz yapar, fakat bunu başkalarına tebliğ etmezlerdi. Kendileri kötülüklerden uzak durur, fakat yapanları engellemeye çalışmazlardı. Böylece kötülükler karşısında susmakla onu onaylamış ve işlenen suça işti-rak etmiş olurlardı. Bu davranışları, gerçekten ne kadar çirkindi! (Maide, 5/78, 79)

6. De ki: “İşte size Rabb’inizden, hakikatin ta kendisi

Page 198: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

198 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

olan Kur'an geldi. Artık dileyen ona inansın, dileyen inkâr etsin. (Kehf, 18/29)

7. O hâlde, ey İslam davetçisi! Sen, çağdaş Firavunları

ürkütmeme adına veya kitlelerin anlayışına ters düşüyor gerekçesiyle bir kısım inanç ve ilkeleri örtbas etmeden, fakat nezaket ve hikmeti de elden bırakmadan ve bıkıp usanmadan, sana açıklaman emredilen hakikatleri korkusuzca haykır. (Hicr, 15/94)

8. Sizden önceki devirlerde yaşamış mümin bir toplum

vardı. Bunlar, içlerinden biri kötülük yapınca onu uyarıp engellerlerdi. Fakat zamanla kötülükler artınca, yaptık-ları öğüt ve uyarılar fayda vermemeye başladı. Bu yüz-den içlerinden bir topluluk, kötülük yapanları engel-lemeye çalışanlara seslenerek, “Allah’ın zaten yeryü-zünden silip helâk edeceği yahut şiddetli bir şekilde azaba uğratacağı besbelli olan bir topluma hâlâ ne diye boşu boşuna öğüt verip duruyorsunuz? Belli ki, bu adamların sizi dinlemeye niyetleri yok, artık niçin on-lara tebliğ edeceğiz diye çırpınıp duruyorsunuz?” de-mişti.

Doğruları anlatmaya kararlılıkla devam edenler, onla-ra şöyle karşılık verdiler: “Biz, üzerimize düşeni yap-tığımıza dair Rabb’inize karşı bir mazeret sunabil-mek için onlara öğüt veriyoruz. Hem ne biliyorsunuz, bakarsınız öğüdümüzden etkilenirler de, dürüst ve er-demlice bir hayatı tercih ederek günah işlemekten vaz-

Page 199: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 199

geçerler!” Derken oradaki zalimler, kendilerine yapılan öğüt

ve uyarıları göz ardı edip unutunca, kötülükleri en-gellemeye çalışanları büyük azaptan kurtardık; zulmetmekte direnenleri ve onları uyarma görevini terk ederek bu zulme seyirci kalanları ise, işledikleri günahlardan dolayı şiddetli bir azap ile cezalan-dırdık. (Ârâf, 7/164, 165)

Konu ile İlgili Hadisler: 186. Ebu Saîd el–Hudrî radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Sizden her kim bir kötülük yapıldığını görürse, hemen müdahale edip onu eliyle değiştirsin. Aksi hâlde, o kötülüğe ortak olmuş sayılır. Eğer eliyle değiş-tirmeye gücü yetmezse veya fiili müdahale daha bü-yük bir kötülüğe sebep olacaksa, diliyle değiştirsin. Buna da gücü yetmezse, o zaman hiç olmazsa o kötü-lüğü benimsemesin, kalbiyle onu reddetsin ki, bu ima-nın en zayıf derecesidir. Bunu da yapmıyor ve gördü-ğü günahlardan, kötülüklerden hiçbir rahatsızlık duy-muyorsa, artık onda zerre kadar iman kalmamış demek-tir.”

187. Abdullah bin Mesud radıyallahu anh’dan riva-

yet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem şöyle buyurmuştur:

“Allah’ın benden önce gönderdiği her peygambe-

Page 200: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

200 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

rin ümmeti içinde, onun sünnetine sarılan ve emri-ne uyan ihlâslı ve seçkin bir topluluk vardı. Fakat bu temiz neslin ardından, sözleri ile davranışları birbirine uymayan, kendilerine emredilen şeylerin tersini yapan kimseler geldi. Benim ümmetimde de böyle kimseler gelecektir. İşte onlara karşı eliyle mü-cadele eden mümindir, onlara karşı diliyle müca-dele eden mümindir, onlara karşı kalbiyle öfke du-yarak karşı koyan da mümindir. Bunu da yapmıyor ve haksızlığa karşı mücadele edenlerin safında yerini almadığı gibi, zalimlere karşı yüreğinde en ufak bir ra-hatsızlık, bir öfke duymuyorsa, onun kalbinde zerre ka-dar iman yoktur!”

188. Ubâde bin Sâmit radıyallahu anh diyor ki: Biz Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e; Zorlukta ve kolaylıkta, sevinçli ve kederli anlarda,

başkaları bize tercih edildiği zamanlarda bile başımız-daki meşru yöneticilerin emrini dinleyip itaat etmeye,

Allah’ın Kitabına göre apaçık inkâr sayılan bir söz ve-ya davranış ortaya koymadıkları ve namazı da terk et-medikleri sürece onlara karşı gelmeyeceğimize,

Her nerede olursak olalım, daima doğruyu söyleyece-ğimize ve Allah’ın emirleri söz konusu olduğunda, hiç kimsenin tehdit ve kınamasından korkmayacağımıza dair kendisine bağlılık sözü vererek biat ettik.

189. Numan bin Beşir radıyallahu anhumâ’dan riva-

Page 201: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 201

yet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem şöyle buyurmuştur:

“Allah’ın çizdiği sınırlara riayet edenlerle bu sınır-ları çiğneyenlerin durumu, çektikleri kura sonucu bir kısmı geminin üst katına, bir kısmı da alt katına yerleşen insanların durumuna benzer: Alt kattaki-ler su almak istediklerinde, üst kattakilerin yanın-dan geçmektedirler. Alt katta oturanlar, kendi ara-larında:

“Geminin bize ait olan alt kısmında bir delik açıp suyu oradan alalım, böylece üst katımızda oturanla-rı rahatsız etmemiş oluruz.” derler.

Şayet üstte oturanlar, alttakileri bu istekleriyle baş başa bırakır ve gemiyi delmelerine seyirci kalırlar-sa, gemi su alır ve hep birlikte batıp helâk olurlar. Eğer onlara engel olurlarsa, hem kendileri kurtu-lur, hem de onları kurtarmış olurlar.”

190. Peygamber’in hanımı ve müminlerin annesi

Ümmü Seleme radıyallahu anhâ’dan rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle bu-yurmuştur: — Ey müminler! Benden sonra başınıza birtakım za-

lim yöneticiler tayin edilecektir. Onların bazı uygu-lamalarının İslam’a uygun, bazılarının da aykırı ol-duğunu göreceksiniz. Her kim onların İslam’a aykı-rı icraatlarını çirkin bulup reddederse, kendisini sorumluluktan kurtarmış ve selamete ermiş olur.

Page 202: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

202 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

Her kim de zulme rıza gösterir ve zalim yöneticilerin emirlerine uyarsa, Allah’a isyan etmiş ve kendisini ateşe atmış olur.

Bunun üzerine sahâbîler: — Ya Rasulallah! Bu durumda, onlarla savaşacak mı-

yız? diye sordular. Peygamber Efendimiz de: — Aranızda namazı ikame ettikleri sürece, hayır!

Onlar namaz, oruç, hac, zekât gibi temel İslami yükümlü-lükleri yerine getirdikleri ve bu prensiplerin toplumda egemen olmasını sağladıkları sürece, –birtakım yanlış iş-ler yapsalar bile– onlara karşı hemen silahlı bir ayak-lanmaya kalkışmayın. Onlara güzelce öğüt ve nasihat-lerde bulunun. Dinlemezlerse, muhalefetin şiddetini artı-rın, ama bunu silahlı bir ayaklanmaya dönüştürmeyin. Ancak namaz ibadeti ile sembolleşen temel İslami yü-kümlülükleri de terk ederlerse, onlara karşı şiddetli bir mücadele başlatın. Hatta müminler arasında bir iç sava-şa meydan vermemek şartıyla, gerekli imkân ve şartlar oluştuğunda onlarla savaşın, buyurdu.

191. Müminlerin annesi Zeynep binti Cahş radıyalla-

hu anhâ’nın bildirdiğine göre, bir gün Peygamber sallal-lahu aleyhi ve sellem korkudan titreyerek onun yanına girdi ve: — La ilahe illallah! Yaklaşan büyük fitnelerden

dolayı vay Arab’ın hâline! Bugün Yecûc ve Mecûc denilen saldırgan, istilâcı ve sömürgeci toplumları diz-ginleyen setlerden şu kadar yer yıkılıp açıldı! Yani o

Page 203: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 203

toplumların yeryüzünde fitne çıkarma zamanı biraz da-ha yaklaştı.” buyurdu ve bunu söylerken, setlerden yıkı-lan parçanın büyüklüğünü göstermek üzere, başparmağı ile işaret parmağını birleştirerek halka yaptı. Bunun üzerine, ben: — Ey Allah’ın Elçisi! İçimizde iyi insanlar varken de

helâk edilir miyiz? diye sordum. Peygamberimiz de: — Kötülük ve günahlar yaygınlaştığı ve iyi insan-

lar buna müdahale etmediği zaman, evet! Öyleyse, “Yalnızca zalimleri helak etmekle kalmayacak, bütün toplumu kasıp kavuracak bir fitneden kendinizi koru-yun!” (8-Enfâl: 25) buyurdu.

192. Ebu Saîd el–Hudrî radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: — Yollarda ve sokak kenarlarında oturmaktan

sakının, buyurdu. Sahâbîler: — Ya Rasulallah! Buralarda oturmaya mecburuz,

çünkü lüzumlu işlerimizi orada konuşuyoruz, dediler. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de: — Mutlaka yol kenarlarında oturmak zorunday-

sanız, o zaman yolun hakkını verin, buyurdu. — Yolun hakkı nedir, ya Rasulallah? diye sordular.

Peygamberimiz: — Gözü haramdan korumak, gelip geçeni rahat-

sız etmemek, verilen selâmı almak ve iyiliği tavsiye edip kötülükten sakındırmaktır, buyurdu.

Page 204: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

204 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

193. Abdullah bin Abbas radıyallahu anhumâ’dan ri-vayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir adamın elinde altın bir yüzük gördü. Hemen onu çıkarıp attı ve: — Sizden biriniz ateşten bir kor parçasını alıp

onu yüzük diye parmağına mı takıyor? buyurdu. Pey-gamber gittikten sonra o adama: — Yüzüğünü al da ondan başka bir şekilde faydalan,

dediler. O da: — Hayır, Allah’a yemin ederim ki, Peygamber onu at-

tıktan sonra ben artık onu asla almam, dedi. 194. Hasan-ı Basri’den rivayet edildiğine göre, Âiz bin

Amr radıyallahu anh, Kerbelâ’da Hz. Hüseyin’i şehit et-miş olan Basra valisi zalim Ubeydullah bin Ziyad’ın ya-nına girdi ve: — Ey oğul! Ben Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-

lem’in, “Yöneticilerin en kötüsü, idaresi altındakile-re sert ve kaba davrananlardır.” buyurduğunu işit-tim, sakın sen onlardan olma! dedi. Ubeydullah da ona: — Otur yerine! Çünkü sen, Muhammed sallallahu

aleyhi ve sellem’in Ashabı’nın döküntü takımındansın, dedi. Bunun üzerine Âiz: — Onlar arasında döküntü takımından olan var mıy-

dı ki? Döküntü takımından olanlar, onlardan sonrakiler arasından çıktı, diye cevap verdi.

195. Huzeyfe radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine

Page 205: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 205

göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle bu-yurmuştur:

“Canımı kudret elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, ya siz iyiliği emredip kötülükten alıkoyarsınız, ya da Allah size yakında öyle bir bela gönderir ki, o zaman Allah’a yakarıp dua edersiniz, ama duanız kabul edilmez.”

196. Ebu Said el–Hudrî radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Allah yolunda yapılan mücadele ve cihadın en fazi-letlisi, zalim yöneticiler karşısında hakkı ve adaleti haykırmaktır.”

197. Târık bin Şihâb el–Becelî radıyallahu anh’dan

rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bineğinin üzerinde ayağını üzengiye koymuş va-ziyette iken, bir adam: — Ya Rasulallah! En üstün, en faziletli cihad hangisi-

dir? diye sordu. Peygamber de: — Zalim yönetici karşısında söylenen hak söz-

dür, buyurdu. 198. Abdullah bin Mesud radıyallahu anh’dan riva-

yet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem şöyle buyurmuştur:

“İsrail Oğulları arasında dinden sapma, ilk defa

Page 206: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

206 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

şöyle başladı: Bir adam günah işlemekte olan bir kimseyle karşıla-

şınca: “Ey falanca, Allah’tan kork ve bu yaptığından vaz-

geç! Çünkü bu sana helal değildir!” derdi. Fakat er-tesi gün o adamla aynı işi yaparken tekrar karşıla-şınca, onu yaptığı kötülükten engellemeye çalışmadığı gibi, onunla birlikte oturmaktan, yiyip içmekten çekinmezdi. Onlar böyle davranınca, Allah zalimle-rin ve zulme seyirci kalanların kalplerini birbirine benzetti.”

Peygamber bunları söyledikten sonra, şu ayetleri okudu:

“İsrail Oğulları’ndan inkâr edenler, Davud ve İsa Peygamberlerin diliyle lânetlenmişlerdir. Çünkü onlar hem Allah’ın emirlerine karşı geliyor, hem de saldırganca davranıp azgınlık ediyorlardı. Bütün bun-ların da asıl sebebi şuydu:

Onlar, içlerinden biri kötülük yapınca onu bundan vazgeçirmeye çalışmazlardı. Kendileri kötülüklerden uzak durur, fakat yapanları engellemeye çalışmazlardı. Böylece kötülükler karşısında susmakla onu onaylamış ve işlenen suça iştirak etmiş olurlardı. Bu davranışları, gerçekten ne kadar çirkindi!

Onlardan çoğunun, ilahi vahiy ve ahiret gerçeğini inkâr eden kâfirlerle samimi bir ittifak ve dostluk içinde olduklarını görürsün. Bencillikleri, kendile-rine ahiret hayatında ne kötü bir şey hazırladı: Allah

Page 207: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 207

onları gazaba uğrattı ve bu yüzden onlar, sonsuza dek azap çekecekler.

Eğer onlar Allah’a, Elçisine ve ona indirilen ayetle-re iman etmiş olsalardı, kâfirleri dost edinmezler-di. Ne var ki, onların çoğu yoldan sapmış kimseler-dir (Mâide, 5/78–81).”

Peygamber aleyhisselâm bu ayetleri okuduktan sonra, şöyle buyurdu:

“Hayır; Allah’a yemin ederim ki, ya siz iyiliği em-redip kötülükten alıkoyar, zalimin yakasına yapı-şıp zulmüne engel olur, onu hakka çevirir ve hak üzerinde tutarsınız; ya da Allah kalplerinizi birbi-rine benzetir, sonra da İsrail Oğulları’nı lânetlediği gibi, sizi de lânetler.”

Hadisin yukarıdaki metni Ebu Davud’a aittir. Tir-mizî’de yer alan ifade şöyledir:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: “İsrail Oğulları günahlara daldıklarında, âlimleri

onları engellemeye çalıştıysa da, onlar bundan vaz-geçmediler. Ama yine de o âlimler, onlarla birlikte oturmaya, beraberce yiyip içmeye devam ettiler. Allah da onların kalplerini birbirine benzetti. Son-ra da Davud ve İsa Peygamberlerin diliyle onları lânetledi. Bu, isyan etmeleri ve haddi aşmaları se-bebiyle idi.”

Sonra Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem yaslandığı yerden doğrularak:

“Hayır; canımı kudret elinde tutan Allah’a yemin

Page 208: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

208 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

olsun ki, zalimleri tatlı dille, nasihatle uyarmak yetmez; siz onları zorla hakka boyun eğdirmedikçe, onlar asla zulüm ve haksızlıktan vazgeçmeyeceklerdir!” bu-yurdu.

Bu hadisi Ebu Ubeyde, babası Abdullah bin Mesut’tan rivayet etmiştir. Oysa Tirmizi’nin beyanına göre, Ebu Ubeyde babasından hadis işitmemiştir. Bu inkıta sebebiy-le hadis zayıftır. Ancak hadisin muhtevası, Kur’an’a ve sahih Sünnet’e uygundur. Bu hadis, farklı lafızlarla da ri-vayet edilmiştir. (Tahâvî, Müşkilu’l-Âsâr, 984-985)

199. Ebu Bekir Sıddık radıyallahu anh şöyle diyor: Ey insanlar! Görüyorum ki, sizler “Ey iman edenler!

Siz kendinize bakın! Sizler doğru yolda olduğunuz sürece, sapıklığa düşenler size zarar veremezler (Mâide, 5/105).” ayetini okuyorsunuz. Ve bu ayeti, “iyi-liği emretme ve kötülüğü engelleme” görevinin gereksiz-liği konusunda delil olarak öne sürüyorsunuz. Oysa ayet-te “Siz kendi kabuğunuza çekilin, başkasıyla ilgilenme-yin!” demiyor. Orada kastedilen mana şudur: “Ey iman edenler! Siz zalimlerle uğraşayım derken, kendinizi, aile-nizi ve toplumunuzu ihmal etmeyin. Öncelikle kendinizi düzeltmeye bakın. Siz “iyiliği emretme ve kötülüğü en-gelleme” görevi de dâhil, İslam’ın emirlerini uygulayarak doğru yolda yürüdüğünüz sürece, bu yoldan sapanlar si-ze asla zarar veremeyecektir.” Nitekim ben, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken işittim:

“Gerçek şu ki, eğer insanlar zalimi görür de onun

Page 209: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 209

zulmüne engel olmazlarsa, Allah’ın onlara umumi bir bela göndermesi çok yakındır!”

24. BAB: İYİLİĞİ EMREDİP KÖTÜLÜKTEN SAKINDIRDIĞI HÂLDE SÖZÜ İLE DAVRANIŞI

BİRBİRİNE AYKIRI OLAN KİMSENİN ÇEKECEĞİ ŞİDDETLİ CEZA

Konu ile İlgili Ayetler: 1. Siz insanlara iyiliği öğütler de, kendinizi unutur

musunuz? Oysa kitabı okuyup duruyorsunuz, hiç aklınızı kullanmaz mısınız? (Bakara, 2/44)

2. Ey iman edenler! Neden içinizden bazılarının söz-

leri ve davranışları birbirine uymuyor? Allah yolunda fe-dakârlık konusunda iddialı sözler sarf ettikten sonra, neden kararlılığınızı yitirip zaafa düşüyorsunuz? Niçin yerine getiremeyeceğiniz taahhütlerin altına giriyor, yapmadığınız ve yapamayacağınız şeyleri söylüyor-sunuz? Oysa yapmadığınız şeyi söylemeniz, Allah nazarında gerçekten ağır bir suç, çok çirkin bir dav-ranıştır. (Saf, 61/2, 3)

3. Şuayb aleyhisselâm, “Ey halkım!” dedi, “Bakın,

eğer ben Rabb’im tarafından bana lütfedilen ve aklı başında her insanı kolayca ikna edecek apaçık bir deli-le dayanıyorsam ve Allah, kendi katından peygam-berlik lütfederek bana güzel bir rızık bahşetmişse, bu durumda ne büyük bir hayırdan mahrum kaldığınızın ve

Page 210: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

210 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

ne büyük bir azaba müstahak olduğunuzun farkında mı-sınız? Bakın, benim amacım, şahsi bir çıkar elde etmek değildir. Ben, sizi engellemeye çalıştığım şeylere kendim konmak maksadıyla size karşı çıkıyor değilim. Siz çalmayın ben çalayım, siz aldatmayın ben aldatayım, halkın malını siz yemeyin ben yiyeyim, demiyorum. Ben sadece gücümün yettiği kadar zulüm ve haksızlıklara bir son vererek toplumu ıslah etmek istiyorum. Fakat başarıya ulaşmam, ancak Allah’ın yardımı sayesinde olacaktır. Çünkü ben, yalnızca O’na dayanmışım ve tüm benliğimle, daima O’na yöneliyorum.” (Hud, 11/88)

Konu ile İlgili Hadisler: 200. Üsâme bin Zeyd bin Hârise radıyallahu anhumâ

şöyle diyor: Ben Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle bu-

yururken işittim: “Kıyamet günü bir adam getirilip cehennem ateşi-

ne atılır. Bağırsakları karnından dışarı fırlar ve on-larla birlikte değirmen taşını döndüren merkep gi-bi olduğu yerde dönmeye başlar. Cehennem halkı onun yanına toplanıp sorarlar: — Ey filân, nedir bu hâlin? Sen dünyadayken iyiliği

emredip kötülükten alıkoymaz mıydın? O da: — Evet, başkalarına iyiliği emreder, fakat kendim

onu yapmazdım. İnsanları kötülükten alıkoyar, fa-kat o kötülüğü kendim yapardım, diye cevap verir.”

Page 211: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 211

25. BAB: EMANETE SADAKAT GÖSTERMEK

Konu ile İlgili Ayetler: 1. Allah size, emanet ve yetkileri o konuda güvenilir

ve yetenekli olan ehline vermenizi ve insanlar ara-sında hüküm verdiğiniz zaman, kim olursa olsun adaletle hükmetmenizi emrediyor. Bakın, Allah size ne güzel öğüt veriyor. Hiç kuşkusuz, Allah her şeyi işi-tendir, bilendir. (Nisa, 4/58)

2. Allah’ın bahşettiği akıl, irade, vicdan, muhakeme gibi

üstün yetenekleri kullanarak yeryüzünde O’nun adına, O’nun hükümlerini egemen kılma mücadelesi o kadar ağır, o kadar ciddî bir görevdir ki; Biz bu emaneti önce göklere, yere ve dağlara teklif ettik; fakat onlar bu büyük sorumluluğu göze alamadıklarından, onu yüklenmekten çekindiler. Böylece bu yükümlülü-ğü, küçücük cüssesine rağmen, Allah’ın kendisine bahşet-tiği müthiş yetenekler sayesinde göklere, yere ve dağlara hükmetme gücünü elinde bulunduran insanoğlu kabul etti. Düşünsenize; bunca nimetlerle donatıldığı hâlde, yüklendiği emanetin hakkını veremeyen insan ne kadar zalim, ne kadar cahildir! (Ahzab, 33/72)

Konu ile İlgili Hadisler: 201. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Münafığın alâmeti üçtür: Konuşunca yalan söyler,

Page 212: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

212 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

söz verince sözünden cayar, kendisine bir şey emanet edilince insanların güvenini kötüye kullanarak emanete hıyanet eder.”

Bir başka rivayette şöyle bir ilave vardır: “Oruç tutsa, namaz kılsa ve Müslüman olduğunu

iddia etse bile, bu çirkin vasıfları üzerinde taşıyan kişi münafık, yani ikiyüzlüdür. Bu ikiyüzlülük imanına sira-yet etmiş ise, o kişi kâfirdir; fakat sadece davranışlarda ise, kalben mümin olmakla birlikte, amel bakımından münafıktır.”

202. Huzeyfe bin el–Yemân radıyallahu anh şöyle

diyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, bize gelecekte

vuku bulacak iki olayı haber verdi. Bunlardan birinin gerçekleştiğini gördüm, diğerini de bekliyorum. Pey-gamber bize şunları söyledi:

“Emanete sadakat duygusu, yaratılıştan insanların kalplerine kök salıp yerleşmiştir. Sonra Kur’an gönderildi. Böylece, insanlar Kur’an’dan ve onun pratik hayata uygulanmasında mükemmel bir örnek olan Sünnetten bu emanet duygusunu koruyup geliş-tirmeyi ve onu en güzel şekilde kullanmayı öğrendiler.”

Sonra Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, emanet duygusunun nasıl ortadan kalkacağını bize anlatarak dedi ki:

“İnsan, Kur’an’dan ve Sünnetten ilgisini keserek bir gaflet uykusuna dalar ve kalbinden emanet duygu-

Page 213: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 213

su çekilip alınır. Ondan geriye, belli belirsiz bir iz kalır. Sonra bir kere daha gaflete dalar ve yine kal-binden emanet alınır. Ondan geriye de, insanın ayağına düşen ateş korunun meydana getirdiği ka-barcığa benzer bir iz kalır. Onun şişkin, kabarık ol-duğunu görürsün, ama içi bomboştur.” Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bunu söylerken, anlattıklarını daha somut hâle getirmek için eline çakıl taşları alarak onu ayağının üzerinde yuvarladı. Sonra sözlerine şöyle devam etti:

“Sonunda toplum o denli bozulur ki, insanlar alış-veriş yaparken güvenebilecekleri bir tek kişi bile bulamaz hâle gelirler. O kadar ki, “Filan mahallede güvenilir bir adam varmış.” diye konuşulur. Değer ölçüleri o denli bozulur, ahlaki değerler o kadar yozlaşır ki, kalbinde hardal tanesi kadar iman olmayan biri hakkında, ‘Ne kadar cesur, ne kadar zarif, ne kadar akıllı adam!’ denir.”

Huzeyfe diyor ki: Gerçek şu ki, bir zamanlar hanginizle alışveriş yapacağım diye düşünmezdim. Acaba bu adam beni kandırır mı diye hiç endişe etmezdim. Çünkü alışve-riş yaptığım kişi Müslüman ise, imanı onu hakkımı vermeye yöneltirdi. Şayet Hıristiyan veya Yahudi ise, o zaman yaşadığı bölgenin Müslüman yöneticisi onu hak-kımı vermeye zorlardı. Bugün ise, güvenebileceğim filan filan kişiler hariç, sizden hiç kimseyle alışveriş yapmı-yorum.

Page 214: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

214 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

203. Huzeyfe ve Ebu Hureyre radıyallahu an-humâ’dan ayrı ayrı rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Yüce Allah, Mahşer Günü bütün insanları bir araya toplar. O zaman müminler ayağa kalkarlar ve cen-net kendilerine yaklaştırılır. Ancak cennetin kapıları hemen açılmaz. Onlar da Âdem aleyhisselâm’a gelip: — Ey atamız! Cennet kapılarının bize açılması

için dua et, derler. Âdem: — Sizi cennetten çıkaran, atanızın hatasından

başka nedir ki? Hayır, ben umumi şefaate yetkili değilim. Siz en iyisi Allah’ın dostu olan oğlum İbra-him aleyhisselâm’a gidin, diye cevap verir. Onlar da İbrahim’e giderler. O da: — Ben şefaate yetkili değilim. Ben uzaktan uzağa

Allah’ın dostu idim. Aramızda bir perde vardı. Siz iyisi mi, Allah’ın kendisiyle aracısız konuştuğu Musa aleyhisselâm’a gidin, der. Onlar da Musa’ya giderler. Musa onlara: — Ben şefaate yetkili değilim. Siz Allah’ın keli-

mesi ve ruhu olan İsa aleyhisselâm’a gidin, der. İsa’ya geldiklerinde: — Ben şefaate yetkili değilim, diye karşılık verir.

Bunun üzerine, Muhammed sallallahu aleyhi ve sel-lem’e giderler. O da hemen ayağa kalkıp Allah’a dua eder ve kendisine şefaat için izin verilir. Böylece, cennetin kapıları açılır ve müminler sırat köprüsünden geçip cennete girmeye başlarlar. Derken, emanete sa-

Page 215: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 215

dakat ve akrabalık bağlarını gözetme sorumluluğu, canlı birer varlık suretinde gelir ve biri sırat köprü-sünün sağında, değeri solunda durur. Sizin ilk kafi-leniz sıratı şimşek gibi geçer. Ebu Hureyre diyor ki: Bunun üzerine ben: — Anam babam sana feda olsun, şimşek gibi geçmek

nasıl olur? diye sordum. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: — Şimşeğin nasıl göz açıp kapayıncaya kadar kı-

sa bir anda geçip gittiğini görmediniz mi? Sonraki-ler de kimisi rüzgâr gibi, kimi kuş gibi, kimi de ko-şucular gibi geçerler. Onları yaptığı iyilikler böyle süratli geçirir. Sonra sizin Peygamberiniz sırat üze-rinde durup şöyle dua eder: — Ey Rabb’im! Müminleri selâmete çıkar, esenliğe

ulaştır! Fakat bir zaman sonra, kulların iyilikleri onları sı-

rat köprüsünden geçiremez olur. Öyle ki, yürüme-ye gücü yetmeyip de sürünerek geçenler bile olur. Sıratın iki yanına asılmış olan ve kendilerine em-redilen kişileri yakalamakla görevli çelik kancalar vardır. Oradan geçenlerin bir kısmı yaralı vaziyette kurtulur, bazıları da tepetaklak cehenneme yuvar-lanır.”

Ebu Hureyre hadisi rivayet ettikten sonra dedi ki: Ebu Hureyre’nin canı elinde olan Allah’a yemin ederim ki, cehennemin dibi, taş atımıyla yetmiş yıllık derinlikte-dir.

Page 216: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

216 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

204. Abdullah bin Zübeyr radıyallahu anhumâ anla-

tıyor: Hz. Ali ile Hz. Âişe arasında cereyan eden Cemel savaşı

sırasında, bir ara savaş durunca, babam Zübeyr bin Av-vam beni yanına çağırdı. Ben de hemen kalkıp yanına vardım. Bana dedi ki: — Oğlum! Bugün öldürülenler ya zalim, ya da maz-

lumdur. Ben bugün mazlum olarak öldürüleceğimi zannediyorum. En büyük endişelerimden biri, geride bırakacağım borçlarımdır. Bilmiyorum, borçlarımızı ödedikten sonra malımızdan geriye bir şey kalır mı? Oğlum! Ben ölünce malımı sat ve borçlarımı öde. Borç-ları ödedikten sonra malımdan kalan olursa, üçte birini fakir fukaraya verilmek üzere vasiyet ediyorum. Bu va-siyet ettiğim payın üçte birinin de, senin çocuklarına verilmesini istiyorum, dedi.

Bu hadisi Abdullah’tan rivayet eden yeğeni Hişâm diyor ki:

Abdullah’ın bazı çocukları, onun Hubeyb ve Abbâd gi-bi bazı kardeşleriyle aynı yaştaydılar. O gün Abdullah’ın dokuz oğlu ve dokuz kızı bulunuyordu.

Abdullah sözlerine devamla diyor ki: Babam bana borcunu vasiyet edip duruyor ve: — Oğlum! Eğer borcumdan bir kısmını ödeyemeye-

cek olursan, Mevlâm’dan yardım iste, diyordu. Allah’a yemin ederim ki, ben ne demek istediğini önce anlaya-madım ve:

Page 217: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 217

— Babacığım, Mevlân kimdir? dedim. O da: — Mevlâm Allah’tır! dedi. Allah’a yemin olsun ki, ne

zaman onun borcunu ödemekte sıkıntıya düşsem: — Ey Zübeyr’in Mevlâsı, onun borcunu ödememe

yardım et, diye dua ederdim. O da hiç umulmadık anda rızık kapıları açarak ödememde bana kolaylık gösterir-di.

Abdullah sözlerine devamla diyor ki: Zübeyr öldürüldüğünde, geride ne altın, ne de gümüş

bıraktı. Sadece, bir bölümü Gâbe’de bulunan araziler bırakmıştı. Bir de, on bir tanesi Medine’de, ikisi Bas-ra’da, biri Kûfe’de ve biri de Mısır’da evler bıraktı.

Babam aslında borçlanmayı sevmezdi. Onun borçlan-masının sebebi şuydu: Bazı kimseler ona malını getirip emanet olarak bırakmak isterdi. Babam ise: — Hayır, emanet olmaz, fakat istiyorsan borç olarak

bırak. Çünkü onun zayi olmasından ve böylece emanete hıyanet etmiş olmaktan korkarım, derdi.

Babam Zübeyr, hayatı boyunca ne bir valilik, ne vergi memurluğu, ne de başka bir idari görevde bulunmuştu. Sadece Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem veya Ebu Bekir, Ömer ve Osman ile birlikte savaşlara katılmıştı.

Babamın borçlarını hesapladım, tam iki milyon iki yüz bin dinar olduğunu gördüm.

Sonra Hakîm bin Hizâm ile karşılaştım. Hakîm bana: — Yeğenim, kardeşimin borcu ne kadar? diye sordu.

Borcu gizledim ve: — Yüz bin dinar, dedim. Bunun üzerine Hâkim:

Page 218: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

218 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

— Allah’a yemin ederim ki, malınızın buna yeteceği-ni sanmam, dedi. Abdullah: — Peki, ya iki milyon iki yüz bine ne dersin? deyince,

Hâkim: — Hele bu kadarına gücünüzün yeteceğini hiç san-

mıyorum. Eğer borcu ödemekte sıkıntıya düşerseniz, benden mutlaka yardım isteyin, dedi.

Bu hadisi Abdullah’tan rivayet eden yeğeni Hişâm diyor ki:

Abdullah’ın babası Zübeyr, Gâbe’deki araziyi vaktiyle yüz yetmiş bin dinara satın almıştı. Abdullah da orayı bir milyon altı yüz bine sattı. Sonra insanların kalabalık olduğu bir ortamda kalkıp: — Kimin Zübeyr’den alacağı varsa, Gâbe’de bize gel-

sin, diye ilan etti. Bunun üzerine Zübeyr’den dört yüz bin dinar alacaklı olan Abdullah bin Cafer, Abdullah’a gelerek: — Dilerseniz, alacağımdan vazgeçip bağışlayayım,

dedi. Abdullah: — Hayır, dedi. Bunun üzerine Abdullah bin Cafer: — Şayet borcunuzdan bir bölümünü ertelemek ister-

seniz, benim alacağımı geriye bırakabilirsiniz, dedi. Abdullah bin Zübeyr: — Hayır, bunu da istemiyoruz deyince, Abdullah bin

Cafer: — O hâlde, bana araziden bir parça ayırın, dedi. Ab-

dullah bin Zübeyr de: — Şuradan şuraya kadar olan arazi senin olsun, dedi.

Page 219: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 219

Abdullah, kalan araziden bir bölümünü daha sattı. So-nunda, babası Zübeyr’in bütün borçlarını ödeyip bitir-di. Araziden dört buçuk hisse de arttı. Sonra Abdullah, Muâviye’nin yanına gitti. Orada Amr bin Osman, Mün-zir bin Zübeyr ve İbn-i Zem’a da vardı. Muâviye, Abdul-lah bin Zübeyr’e: — Gâbe’ye ne kadar değer biçildi? diye sordu. Abdul-

lah: — Her hisse için yüz bin dinar, dedi. Muâviye: — Bunlardan ne kadarı kaldı? dedi. Abdullah: — Dört buçuk hisse, dedi. Bunun üzerine Münzir bin

Zübeyr: — Ben ondan bir hisseyi yüz bine alıyorum, dedi.

Amr bin Osman: — Bir hisseyi de ben yüz bine alıyorum, dedi. İbn-i

Zem’a: — Bir hisseyi de ben yüz bine alıyorum, dedi. Muâvi-

ye: — Şimdi geriye ne kadar kaldı? diye sordu. Abdullah

bin Zübeyr: — Bir buçuk hisse, dedi. Muâviye: — Kalan bir buçuk hisseyi de ben yüz elli bine satın

alıyorum, dedi. Daha sonra Abdullah bin Cafer, kendi hissesini Muâviye’ye altı yüz bine sattı.

Abdullah bin Zübeyr, babasının borçlarını ödeyip biti-rince, kardeşleri: — Artık mirasımızı aramızda taksim edebilirsin, de-

diler. Abdullah da:

Page 220: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

220 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

— Hayır, Allah’a yemin ederim ki, dört sene süreyle hac mevsiminde: — Kimin Zübeyr’den alacağı varsa bize gelsin, bor-

cunu ödeyelim! diye ilan etmedikçe, babamın mirasını paylaştırmayacağım, dedi. Dört sene boyunca bu şekil-de ilan etti. Dört sene geçince, mirası taksim etti ve ba-basının vasiyeti olan üçte birini ayırdı. Zübeyr’in dört karısı vardı. Onlardan her birine bir milyon iki yüz bin dinar düştü. Buna göre Zübeyr’in bütün malı, elli mil-yon iki yüz bin dinar tutmaktadır.

26. BAB: ZULMÜN HARAM OLUŞU ve HAKSIZ OLARAK ELDE EDİLEN BİR ŞEYİ SAHİBİNE GERİ

VERMENİN GEREKLİLİĞİ

Konu ile İlgili Ayetler: 1. Ey İslam davetçisi! İnsanları, yaklaşmakta olan

güne, hesap gününe karşı uyar: O gün gelip çatınca, korkudan yürekler ağızlara dayanacak ve inkârcılar, sıkıntı ve zillet içinde acıyla yutkunup duracaklar. O zaman zalimler için ne sıcak bir dost bulunacak, ne de sözü dinlenir bir şefaatçi. (Mümin, 40/18)

2. Zulüm ve haksızlık yapanların, dünyada ve ahi-

rette hiçbir yardımcısı yoktur. (Hac, 22/71)

Konu ile İlgili Hadisler: 205. Câbir bin Abdullah radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem

Page 221: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 221

şöyle buyurmuştur: “Zulüm ve haksızlıktan sakının! Çünkü zulüm, kı-

yamet günü zalimin karşısına zifiri karanlıklar ola-rak çıkacaktır. Cimrilikten de uzak durun! Çünkü cimrilik, sizden önceki toplumları birbirlerinin kanlarını dökmeye, dokunulmaz haklarını çiğne-meye sevk ederek felakete sürüklemiştir.”

206. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Kıyamet günü, her hak sahibine hakkı mutlaka verilecektir. Hatta boynuzsuz koyunun hakkı bile, onu süsüp yaralayan boynuzlu koyundan alınacaktır. İrade ve sorumluluk sahibi olmayan hayvanlara bile böy-le adil davranılacaksa, her hareketinden sorumlu olan insana yapılacak muamelenin ne derece adil olacağını varın siz düşünün.”

207. Abdullah bin Ömer radıyallahu anhumâ şöyle

diyor: Biz henüz Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ara-

mızda iken Veda Haccı’ndan söz ediyor, ama onun ne olduğunu bilmiyorduk. Nihayet, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hac esnasında hutbeye çıktı ve Allah’a hamd ve senada bulunduktan sonra uzun uzadıya ahir zaman fitnesi olan Deccal’den bahsederek şunları söy-ledi:

Page 222: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

222 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

— Allah’ın gönderdiği her peygamber, ümmetini Deccal konusunda mutlaka uyarmıştır. Nuh ve on-dan sonraki peygamberler de ümmetlerini bu ko-nuda uyarmışlardır. Deccal, ahir zamanda ortaya çı-kacak büyük fitnelerin ve bu fitneleri körükleyen inkârcı sistemlerin, liderlerin, toplumların ve küresel güç odak-larının genel adıdır. Şayet o sizin zamanınızda ortaya çıkarsa, onun durumu size gizli kalmayacaktır. Çünkü hepiniz, Rabb’inizin tek gözlü olmadığını gayet iyi bilirsiniz. Deccal’in ise sağ gözü kör olup, sanki salkımından dışarı fırlamış üzüm tanesi gibi-dir. Yani batıl inanç sahiplerinin ortaya koyduğu kural-lar ve hayat tarzı çirkin, zararlı ve insan doğasına aykı-rıdır. Onun batıl olduğunu buradan anlarsınız. Allah’ın gönderdiği din ise insan fıtratına uygun, faydalı, güzel ve tertemizdir. Onun da hak din olduğunu bu özelliklerin-den anlarsınız.

İyi dinleyin, Allah şu mübarek bayram gününüzde, şu kutsal hac ayınızda, şu emin şehrinizde size birbi-rinizin kanlarını ve mallarını nasıl haram kıldıysa, müminler arasında zulüm ve haksızlığı, kıyamet gününe kadar her yerde ve her zamanda aynı şekilde haram kılmıştır. Dinleyin, size bildirmem gereken ilahi yü-kümlülükleri tebliğ ettim, değil mi?

Ashab–ı Kiram hep bir ağızdan: — Evet, tebliğ ettin, ey Allah’ın Elçisi! diye cevap ver-

diler. Peygamberimiz: — Allah’ım, şahit ol! dedi ve bu sözünü üç defa tek-

Page 223: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 223

rarladı. Sonra da: — Bakın! Sakın benden sonra birbirinin boynunu

vuran kâfirlerin hâline dönmeyin, yoksa size ger-çekten yazık olur, buyurdu.

208. Âişe radıyallahu anhâ’dan rivayet edildiğine gö-

re, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyur-muştur:

“Kim bir karışlık toprak parçasına haksız yere sa-hip olursa, Mahşer Günü o yerin yedi katı onun boy-nuna geçirilir ve o, bu hâliyle Rabb’inin huzuruna va-rır.”

209. Ebu Musa el–Eş’arî radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Doğrusu Allah, tövbe edip hakka yönelmeleri için za-lime birazcık mühlet verir. Fakat onu bir de yakala-dı mı, artık kaçmasına asla fırsat vermez!” Sonra Peygamberimiz şu ayeti okudu:

“Rabb’in, zulüm ve haksızlıkta direten bir ülkeyi azabıyla yakaladı mı, işte böyle yakalar. O’nun ya-kalaması, gerçekten çok acı ve çetindir.” (11-Hud: 102).

210. Muaz bin Cebel radıyallahu anh diyor ki: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, beni vali olarak

Yemen’e gönderirken şu tavsiyelerde bulundu:

Page 224: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

224 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

“Sen Kitap Ehli bir topluma gidiyorsun. Allah’a, ahi-ret gününe, önceki Peygamberlere ve kitaplara inanan, fakat benim Peygamberliğimi reddeden Yahudi ve Hıris-tiyanlardan oluşan bir topluma yönetici olacaksın. On-ları, öncelikle Allah’tan başka ilah olmadığına ve benim Allah’ın Elçisi olduğuma şahitlik etmeye ça-ğır. Şayet bu çağrına uyup sana itaat ederlerse, o zaman Allah’ın onlara günde beş vakit namazı farz kıldığını bildir. Eğer buna da itaat ederlerse, Al-lah’ın onlara, zenginlerinden alınıp fakirlerine ve-rilmek üzere zekâtı farz kıldığını bildir. Buna da it-aat edip uydukları takdirde, zekât alırken onların mallarının en gözde ve kıymetli olanlarını almak-tan sakın. Mazlumun bedduasından da kork, çünkü onun duası ile Allah arasında perde yoktur.”

211. Abdurrahman bin Sa’d es–Sâidî radıyallahu anh

anlatıyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Ezd kabilesin-

den İbn-i Lütbiyye adındaki birini zekât toplamak üze-re görevlendirmişti. İbn-i Lütbiyye görevini tamamla-yıp Peygamber’in huzuruna gelince: — Şu mallar sizindir, şunlar da bana hediye edilen-

lerdir, dedi. Bunun üzerine, Peygamber sallallahu aley-hi ve sellem öfkeli bir hâlde minbere çıktı ve Allah’a hamd u senâdan sonra şöyle buyurdu: — “Dinleyin! Ben sizden birisini Allah’ın beni gö-

revlendirdiği bir işe tayin ediyorum, o ise dönüp

Page 225: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 225

bana geliyor ve “Şunlar size ait olanlar, şunlar da bana hediye edilenler.” diyor. Eğer o kişi sözünde doğru ise, babasının veya anasının evinde oturur-ken kendisine o hediyeler verilseydi ya! İyi bilin ki, devlet memurlarının işlerini yaparken aldıkları her şey –hediye adı altında bile olsa– rüşvettir ve kesinlikle ha-ramdır. Allah’a yemin ederim ki, sizden biriniz böyle haksız olarak bir şey alırsa, Hesap Günü o aldığı şeyi sırtında yüklenmiş olarak Allah’ın huzuruna çıkar. Sakın birinizin, sırtında bağıran bir deve, bö-ğüren inek yahut meleyen bir koyun yüklenmiş olarak Allah’ın huzuruna çıktığını görmeyeyim!”

Sonra Peygamber koltuklarının altındaki beyaz teni görülecek kadar ellerini yukarıya kaldırdı ve üç defa: — Şahit ol Allah’ım, senin emirlerini tebliğ ettim,

değil mi? dedi. 212. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Kim din kardeşine ırzı, namusu, malı veya başka bir hususla ilgili herhangi bir haksızlıkta bulunmuş ise, altının gümüşün olmadığı o büyük gün gelme-den önce, zulmettiği kişiye hakkını iade ederek ondan helallik istesin. Yoksa hesap gününde, yaptığı zulüm miktarınca, iyiliklerinin sevabından alınıp hak sa-hibine verilecektir. Eğer hiçbir iyiliği yoksa, zulüm yaptığı kişinin günahlarından alınıp onun sırtına

Page 226: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

226 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

yüklenecektir.” 213. Abdullah bin Amr bin Âs radıyallahu an-

humâ’dan rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Müslüman, elinden ve dilinden Müslümanların zarar görmediği, emin olduğu kimsedir. Gerçek Müs-lüman, insanlara daima güven teklin eder. İnsanlar onun ne küfür, hakaret, dedikodu, gıybet, iftira gibi diliyle; ne de dayak, cinayet, hırsızlık gibi eliyle bir kötülük yapma-yacağını bilirler. Muhacir ise, zannedildiği gibi yalnızca bir yerden başka bir yere hicret eden kimse değil, asıl Al-lah’ın yasakladığı şeylerden uzak duran kimsedir.”

214. Yine Abdullah bin Amr bin Âs radıyallahu an-

humâ’dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in yolculuk eş-

yaları üzerinde bekçilik yapan Kirkire adında siyah bir adam vardı. Adam öldü. Bunun üzerine Peygamber sal-lallahu aleyhi ve sellem:

“O adam cehennemdedir.” buyurdu. Sahâbîler, acaba neden cehennemdedir diye ona bak-

maya gittiler ve adamın ev eşyaları arasında, ganimet malından çaldığı bir hırka buldular.

215. Ebu Bekre Nüfey bin Hâris radıyallahu anh’dan

rivayet edildiğine göre, haram aylar konusunda İbrahim aleyhisselâm’ın dinine riayet eden câhiliye Arapları, ya-

Page 227: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 227

sak aylarda savaşmak istediklerinde, yasak ayı daha sonraki aylardan biriyle değiştirerek öne veya ileriye alı-yor, böylece kutsal ayda savaşma günahını güya işleme-miş oluyorlardı. Bu işe yıllarca böyle devam ederek ayla-rın yerini kaybetmiş, yılları şaşırmışlardı. Veda haccı se-nesinde ise hac mevsimi Zilhicce ayına, yani tam olması gereken zamana denk gelmişti. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hem bunu hatırlatmak hem de ayın bir başka aya tehirinin caiz olmadığını açıklamak üzere şöyle buyurdu: — Zaman ölçüleri, şimdi Allah’ın gökleri ve yeri

yarattığı günkü şekline dönmüştür. Buna göre, bir yıl on iki aydır. Bunlardan dördü, savaşmanın ha-ram olduğu aylardır: Üçü birbiri ardınca gelen Zil-kade, Zilhicce ve Muharremdir. Biri de Mudar’ın Cemaziyelâhir ile Şaban arasındaki Receb’idir. Yani Cemaziyelâhir ile Şaban ayları arasında bulunan ve özel-likle Mudar kabilesinin çok değer verdiği, saygı gösterdi-ği Receb ayıdır.

Daha sonra Peygamber: — Bu içinde bulunduğumuz ay hangi aydır?” diye

sordu. Biz de edep ve terbiyemiz gereği: — Allah ve Rasulü daha iyi bilir, dedik. Bunun üzeri-

ne, Peygamber sustu. O kadar ki, o aya başka bir isim verecek sandık. Sonra: — Bu ay mübarek Zilhicce değil mi? dedi. Biz de: — Evet, dedik. — Bu şehir hangi şehirdir? diye sordu. Biz yine:

Page 228: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

228 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

— Allah ve Rasulü daha iyi bilir, dedik. Bunun üzeri-ne, Peygamber bir süre sustu. Öyle ki, bu şehre başka bir isim vereceğini zannettik: — Burası emin belde, yani güvenli şehir Mekke de-

ğil mi? dedi. Biz de: — Evet, dedik. — Bu hangi gün? diye sordu. Biz: — Allah ve Rasulü daha iyi bilir, dedik. Bir müddet

sustu. Öyle ki, o güne başka bir isim vereceğini zannet-tik. — Bugün Zilhicce’nin onu, yani en önemli günlerden

biri olan kurban günü değil mi? dedi. Biz de: — Evet, diye cevap verdik. Bunun üzerine, Allah Ra-

sulü şöyle buyurdu: — İşte sizin kanlarınız, mallarınız, ırz ve namu-

sunuz, şu mübarek günde, şu kutsal şehirde, şu ha-ram ayda nasıl birbirinize haram ise, kıyamete kadar her zaman ve her yerde aynı şekilde haram kılınmış-tır. Unutmayın ki, bir gün mutlaka Rabb’inize kavuşa-caksınız ve O, yapıp ettiklerinizden sizi hesaba çe-kecektir. O hâlde, sakın benden sonra, birbirinizin boynunu vuran inkârcılara dönmeyin! Dikkat edin; burada bulunanlar, bulunmayanlara sözlerimi ulaştırsın. Umulur ki, sözlerimin tebliğ edildiği bazı kimseler, onu bizzat işitenlerin bir kısmından daha iyi kavrayıp öğrenirler.” Daha sonra Peygamberimiz: — Dikkat edin, tebliğ ettim, değil mi? diye sordu.

Biz:

Page 229: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 229

— Evet, tebliğ ettin ya Rasulallah! diye cevap verdik. Bunun üzerine Peygamber ellerini açıp: — Allah’ım, sen şahit ol! dedi. 216. İyâs bin Sâlebe el–Hârisî radıyallahu anh’dan

rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: — Her kim yalandan yemin ederek bir insanın,

özellikle de bir Müslüman’ın hakkını elinden alırsa, Allah ona cehennemi vacip, cenneti de haram kılar, buyurdu. Bir adam: — O aldığı şey küçük ve değersiz bir şey olsa da mı,

ya Rasulallah? diye sorunca, Peygamber: — Evet, haksızlık edip aldığı şey misvak ağacından

bir çubuk bile olsa –Allah’ın affına nail olmadığı tak-dirde– cezası cehennemdir, buyurdu.

217. Adiyy bin Amîre radıyallahu anh rivayet ediyor: Ben Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle bu-

yururken işittim: — Mal tahsili için görevlendirdiğimiz bir kimse,

bizden bir iğneyi veya ondan daha küçük bir şeyi gizlerse, emanete hıyanet etmiş olur ve Mahşer Günü o gizlediği şeyi ile Rabb’inin huzuruna gelir.

Bunun üzerine Ensar’dan, yani Medineli Müslümanlar-dan siyah tenli bir adam –ki hâlâ gözlerimin önünde-dir– ayağa kalktı ve: — Ya Rasulallah, bana verdiğiniz görevi geri alın, de-

Page 230: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

230 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

di. Peygamberimiz: — Sana ne oldu? diye sordu. Adam: — Sizin söylediklerinizi işittim. Böyle tehlikeli bir yü-

kü üzerime almak istemiyorum ya Rasulallah! dedi. Pey-gamber efendimiz: — O sözü yine söylüyorum: Mal tahsili için görev-

lendirdiğimiz bir kimse, o malın azını da çoğunu da bize getirsin. O maldan kendisine bizim tarafımızdan verileni alsın, verilmeyenden ise uzak dursun, bu-yurdu.

218. Ömer bin Hattab radıyallahu anh anlatıyor: Hayber savaşı sırasında, Peygamber sallallahu aleyhi

ve sellem’in Ashabı’ndan bir grup geldi ve Allah yolunda can veren mücahitleri yad ederek: — Falanca şehittir, falanca da şehittir, dediler. Sonra

bir adamın yanından geçerken: — Bu da şehittir, dediler. Peygamber sallallahu aley-

hi ve sellem de: — Hayır! Çünkü ben onu, ganimetten çaldığı bir

hırka içinde cehennemde gördüm. Şehadet, kişinin birçok günahına kefaret olsa da, devlet malına hıyaneti ve kul haklarını ortadan kaldırmaz, buyurdu.

219. Ebu Katâde radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir sa-vaş öncesinde arkadaşları arasında ayağa kalkarak, on-lara Allah yolunda cihadın ve Allah’a imanın en üstün,

Page 231: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 231

en değerli ameller olduğunu anlattı. Sahabîlerden biri ayağa kalktı ve: — Ya Rasulallah! Şimdi ben Allah yolunda şehit olur-

sam, bu benim günahlarıma kefaret olur mu? diye sor-du. Bunun üzerine Allah Rasulü sallallahu aleyhi ve sel-lem: — Evet! Eğer sabrederek, mükâfatını yalnızca Al-

lah’tan bekleyerek ve cepheden kaçmadan Allah yolunda öldürülürsen, bu senin bütün günahlarına kefaret olur, buyurdu.

Bir süre sonra Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, o adama: — Nasıl demiştin? diye sordu. Adam: — Eğer ben Allah yolunda öldürülürsem, bu benim

günahlarıma kefaret olur mu? diye sormuştum, dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: — Evet, eğer sen sabrederek, mükâfatını sadece

Allah’tan bekleyerek ve cepheden kaçmadan Allah yolunda öldürülürsen, bu senin bütün günahlarına kefaret olur. Ancak borçların bunun dışındadır. Bunu bana demin Cebrail söyledi, buyurdu.

220. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir gün arkadaşlarına: — Müflis (iflas etmiş kişi) kimdir, biliyor musu-

nuz?” diye sordu. Sahabîler: — Bizim bildiğimize göre müflis, ticarette zarar ettiği

Page 232: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

232 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

için hiç parası ve malı olmayan kimsedir, dediler. Bu-nun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, şöy-le buyurdu: — Benim ümmetimin müflisi şu kimsedir: Mah-

şer günü Allah’ın huzuruna namaz, oruç, zekât gibi sevaplarla gelir. Cennetlik olacağını düşünerek sevin-mektedir. Fakat şuna sövmüş, buna iftira etmiş, bi-rinin malını yemiş, ötekinin kanını dökmüş, filanı dövmüş olduğu için, iyiliklerinin sevabı o zulmetti-ği kişilere dağıtılır. Eğer üzerindeki kul hakları bitmeden sevapları tükenirse, bu sefer hak sahip-lerinin günahları kendisine yükletilir. Böylece, cen-nete girmeyi umut ederken, yüzüstü cehenneme atılır. İşte gerçek anlamda zarar ve ziyan, işte hakiki iflas bu-dur.

221. Ümmü Seleme radıyallahu anhâ’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Bakın, ben de sizin gibi bir insanım. İçinizden geçen gizli düşünceleri bilemem. Sizler, aranızda çıkan an-laşmazlıklarda hüküm vermem için bana başvuru-yorsunuz. Ben ise, o konuda vahiy gelmediği sürece –ki çoğu zaman gelmez– şahitlerin ifadesi, ortaya konan de-liller ve yemin gibi esaslara dayanarak kararımı veririm. Ancak sizden biriniz haksız olduğu bir davada, delil getirmekte diğerinden daha inandırıcı olabilir. Ben de, duyduklarıma göre o kimsenin –haksız olduğu

Page 233: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 233

hâlde– lehinde hüküm verebilirim. Fakat bu, onu Al-lah katında sorumluluktan kurtarmaz. Dikkat edin, ben kimin lehine böyle hükmedip kardeşinin hakkını ona vermişsem, kendisine cehennem ateşinden bir parça ayırmışım demektir. Yarın cehennem ateşiyle yüz yüze gelmek istemiyorsanız, hâkimler ve müftüler si-zin lehinize karar vermiş olsalar bile, kardeşinizin hak-kını yemekten sakının!”

222. Abdullah bin Ömer radıyallahu anhumâ’dan ri-

vayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Haram kan döküp haksız yere adam öldürmediği sürece, mümin dininden yana genişlik içindedir. Günahlarının bağışlanacağını, Rabb’inin lütuf ve kere-miyle cennete gireceğini ümit edebilir. Haksız yere cana kıyan kimsenin ise, samimi olarak tövbe etmediği tak-dirde, Allah’ın rahmetinden ümit beklemeye hakkı yok-tur.”

223. Hz. Hamza’nın hanımı Havle binti Sâmir radı-

yallahu anhumâ diyor ki: Ben Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu işittim:

“Bazı kimseler Allah’ın malını –yani İslam devletinin yetki ve imkânlarını veya kamuya ait mal, eşya ve araç gereçleri– haksız yere kullanıyorlar. Dikkat edin, He-sap Günü böyle kimselere cehennem azabı vardır!”

Page 234: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

234 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

27. BAB: MÜSLÜMANLARIN DOKUNULMAZ HAKLARINA SAYGI GÖSTERME, ONLARA KARŞI ŞEFKATLİ, MERHAMETLİ OLMA GEREĞİ ve BU

HAKLARIN NELER OLDUĞUNUN BEYANI

Konu ile İlgili Ayetler: 1. Her kim Allah’ın saygıdeğer kıldığı şeyleri

önemser ve O’nun çizdiği sınırlara uymakta dikkat ve özen gösterirse, şüphesiz bu, Rabb’inin katında onun için en hayırlısıdır. (Hac, 22/30)

2. Evet, her kim Allah’ın şiarlarına, O’nun dininin

sembolleri olan kurban, namaz, ezan, Mushaf gibi ilahi sembollere yürekten saygı gösterirse, hiç kuşkusuz bu, kalplerdeki derin bilinç ve duyarlılıktan kay-naklanmaktadır. (Hac, 22/32)

3. Ey Peygamber ve Peygamber’in izinden yürüyen

mümin! Bazı insanlara geçici olarak verdiğimiz dün-ya malına gözünü dikip de, lüks ve şatafatlı bir hayata tamah etme. Ve size karşı üstünlük taslıyorlar diye on-lardan dolayı da üzülme. Sen, onların hor ve hakir gördüğü müminlere tam bir alçakgönüllülük ve şefkat-le kol kanat ger. (Hicr, 15/88)

4. Her kim haksız yere cana kıymamış veya yeryü-

zünde yol kesme, eşkıyalık, ırza tecavüz gibi fesat çı-karmamış olan bir insanı öldürecek olursa, adeta

Page 235: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 235

bütün insanlığı öldürmüştür. Bir insanın canına kıya-bilen kişi, binlerce ve hatta milyonlarca insanı katlet-mekten de çekinmez. Kim de bir hayat kurtarırsa, adeta bütün insanlığı kurtarmış kadar güzel bir iş yapmış ve bu derece sevap kazanmış olur. (Maide, 5/32)

Konu ile İlgili Hadisler: 224. Ebu Musa el–Eş’arî radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Müminin mümine karşı durumu, parçaları birbi-rine sımsıkı kenetlenmiş bir binanın tuğlaları ara-sındaki durum gibidir. İslam toplumu, tıpkı tuğlaları birbirine perçinlenip kenetlenmiş bir bina gibi birlik, be-raberlik ve dayanışma içinde olmalıdır. Eğer Müslüman-lar birbirlerine sımsıkı kenetlenmez, birlik ve beraberlik içinde bulunmazlarsa, güçlerini ve etkinliklerini kaybe-derler. Tıpkı tuğlaları gevşeyip dağılan bir bina gibi, en ufak bir rüzgâr veya sarsıntıda yıkılır giderler.”

Peygamberimiz bu sözü söylerken, iki elinin parmakla-rını birbirine geçirerek kenetledi.

225. Yine Ebu Musa radıyallahu anh’dan rivayet edil-

diğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Yanında ok varken mescitlere veya çarşı pazara uğrayan kimse, Müslümanlardan birine zarar gel-memesi için okunun sivri ucunu eliyle tutsun. İn-sanların toplu hâlde bulunduğu yerlere, silah ve benzeri

Page 236: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

236 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

öldürücü, yaralayıcı aletlerle yahut yırtıcı hayvanlarla gelmeyin. Mutlaka gelmeniz gerekiyorsa, başkalarına zarar vermemek, toplumun huzurunu bozmamak için emniyet tedbirinizi iyi alın.”

226. Numan bin Beşir radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Birbirlerini sevme, birbirlerine merhamet gös-terme ve birbirlerini koruma hususunda mümin-ler, tıpkı bir vücuda benzerler. Öyle ki, vücudun bir uzvu hastalandığında, diğer bütün uzuvlar uyku-suzluk ve yüksek ateşte ona eşlik ederler. Bir insa-nın herhangi bir uzvundaki rahatsızlık nasıl bütün vücu-dun acı duymasına sebep oluyorsa, yeryüzünün herhangi bir yerindeki müminin acı ve ıstırabı da diğer müminleri rahatsız etmeli ve bütün müminler elbirliği ederek, o sı-kıntının giderilmesi için gayret göstermelidirler.”

227. Ebu Hureyre radıyallahu anh şöyle diyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Ali radıyallahu

anh’ın oğlu Hasan’ı öpmüştü. O sırada, bedevi kabile re-islerinden biri olan Akra bin Hâbis de Peygamberimizin yanında bulunuyordu. Akra: — Benim on tane çocuğum var, ama onlardan hiç bi-

rini öpmedim, dedi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem ona hayretle baktı ve: — Merhamet etmeyene merhamet edilmez, bu-

Page 237: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 237

yurdu. 228. Âişe radıyallahu anhâ anlatıyor: Çölde yaşayan bedevilerden bir grup, Peygamber sal-

lallahu aleyhi ve sellem’in huzuruna geldiler. Peygam-ber’in torunlarıyla oynadığını, onları kucaklayıp öptü-ğünü görünce, bunu garipseyerek: — O da ne, siz çocuklarınızı öpüyor musunuz? diye

sordular. Peygamberimiz: — Evet, buyurdu. Onlar: — Fakat biz, Allah’a yemin ederiz ki, çocuklarımızı

asla öpmeyiz! dediler. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de: — Allah sizin kalplerinizden merhamet duygu-

sunu çekip almışsa, ben ne yapabilirim ki, buyurdu. 229. Cerîr bin Abdullah radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“İnsanlara merhamet etmeyene, Allah da merha-met etmez.”

230. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Sizden biriniz insanlara namaz kıldırdığı zaman, namazı fazla uzatmasın, hafif tutsun. Çünkü cemaat içerisinde muhtemelen zayıf, hasta ve yaşlı kimseler

Page 238: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

238 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

vardır. Tek başınıza namaz kıldığınızda ise, diledi-ğiniz kadar uzatabilirsiniz.”

231. Âişe radıyallahu anhâ şöyle diyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bazı ibadetleri

yapmayı çok istediği hâlde, diğer müminler de bunu yapmaya kalkar da bu onlara farz kılınır veya zamanla halk arasında farz gibi algılanır endişesiyle, o ibadetleri yapmaktan vazgeçerdi.

232. Yine Âişe radıyallahu anhâ diyor ki: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Ashabı’na mer-

hametinden dolayı, onların iftar ve sahur yapmadan peş peşe birkaç gün oruç tutmalarını yasakladı. Onlar: — Fakat sen bunu yapıyorsun, dediklerinde: — Ben sizin gibi değilim, Rabb’im beni yedirip

içirir, buyurdu. 233. Ebu Katâde radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Ben çoğu kere kıraati uzatmayı arzu ederek namaz kıldırmaya başlar, fakat arka saflardan bir çocuğun ağlamasını işitince, annesine sıkıntı vermemek için namazı kısa keserim.”

Peygamberimiz zamanında kadınlar cuma ve bayram namazlarına katılırlardı. Beş vakit namazı da çoğunluk-la camide cemaatle kılarlardı. Hatta bazı kadınlar ce-

Page 239: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 239

maatle namazı kaçırmamak için kucaklarında çocukla-rıyla, bebekleriyle camiye gelirlerdi ve hiçbir mümin on-ları bundan dolayı kınamazdı.

234. Cündüb bin Abdullah radıyallahu anh’dan riva-

yet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem şöyle buyurmuştur:

“Beş vakit namazı, özellikle de sabah namazını cema-atle kılan bir mümin, bizzat Allah’ın koruma garanti-si altındadır. Onun malına, canına ve namusuna kast eden, doğrudan Allah’a savaş açmış demektir. Sakın Al-lah, kendi himayesi altında bulunan bir şeyi ihlal et-tiğiniz için sizden hak talebinde bulunmasın! Çünkü Allah, bu konuda hak talep ettiği kimseyi yakalayıp yüzüstü cehenneme atar. Gerçi sabah namazını kıl-masa ve hatta ibadetlerini yerine getirmese bile, her müminin malı, canı ve namusu dokunulmaz olup koruma altındadır. İman etmeyenler dahi böyledir. Ancak kulluk görevini titizlikle yerine getiren bir mümine karşı işlenen suç, diğerlerine göre çok daha ağır bir cezayı gerektirir. Örneğin, sıradan bir insana küfretmek ile bir sahabiye küfretmek arasında çok büyük fark vardır.

Bu hadisten şöyle bir mana da anlaşılabilir: Bir düşman topluluğa baskın yapacağınız zaman, şafak vakti girin-ceye kadar bekleyin. Orada sabah ezanının okunduğunu duyarsanız, sakın onlara saldırmayın. Çünkü sabah na-mazını kılan bir mümin, Allah’ın koruma garantisi altın-dadır. Onunla savaşan, bizzat Allah’a savaş açmış de-

Page 240: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

240 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

mektir. 235. Abdullah bin Ömer radıyallahu anhumâ’dan ri-

vayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Müslüman Müslüman’ın kardeşidir. Ona haksız-lık etmez, onu zor anında yalnız bırakmaz. Kim Müslüman kardeşinin bir ihtiyacını karşılarsa, Allah da onun bir ihtiyacını karşılar. Kim bir Müslü-man’ın bir sıkıntısını giderirse, Allah da onun He-sap Günü onun sıkıntılarından birini giderir. Kim bir Müslüman’ın mutlaka açıklanması gerekmeyen bir ayıbını örterse, Allah da Hesap Günü onun bir ayı-bını örter.”

236. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Müslüman Müslüman’ın kardeşidir. Ona ihanet etmez, ona yalan söylemez ve onu zor anında yalnız bırakmaz. Her Müslüman’ın namusu, malı ve kanı dokunulmaz olup, diğer bütün Müslümanlara ha-ramdır. İşte gerçek kulluk bilinci, gerçek takva budur. Müslüman kardeşini küçük görmesi, kişiye günah olarak yeter!”

237. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem

Page 241: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 241

şöyle buyurmuştur: “Ey müminler! Birbirinize haset etmeyin! Almaya-

cağınız bir malın fiyatını, sırf müşteri kızıştırmak için artırmayın. Birbirinize kin ve nefret besleme-yin. Birbirinize darılıp yüz çevirmeyin. Bir başka-sının pazarlığını bozarak kendi malınızı satmaya kalkmayın. Ey Allah’ın kulları, kardeş olun! Müs-lüman Müslüman’ın kardeşidir. Ona haksızlık et-mez, onu küçümsemez ve onu zor gününde yalnız bırakmaz.”

Bu sözleri söyledikten sonra Peygamberimiz, kalbine işaret ederek üç defa, “İşte Allah’a karşı sorumluluk bi-linci, yani takva buradadır!” buyurdu. Sonra sözlerine devamla dedi ki:

“Müslüman kardeşini küçük görmesi, bir kimseye kötülük olarak yeter. Müslüman’ın kanı, malı ve ır-zı diğer bütün Müslümanlara haramdır.”

238. Enes bin Malik radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Sizden biriniz, kendisi için arzu ettiği dünya ve ahiret nimetlerini din kardeşi için de arzu etmedikçe, gerçek anlamda iman etmiş olmaz.”

239. Yine Enes radıyallahu anh anlatıyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, cahiliye devrin-

den kalma bir Arap atasözünü bize hatırlatarak:

Page 242: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

242 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

— Zalim de olsa mazlum da olsa, kardeşine yar-dım etmelisin, buyurdu. Bir adam: — Ya Rasulallah! Mazlum iken kardeşime yardım

edeyim de, zalim ise nasıl yardım edebilirim, söyler mi-siniz? diye sordu. Tam da bu soruyu bekleyen Peygam-berimiz: — Onu zulümden alıkoyar, yapacağı haksızlığa

engel olursun. İşte bu, ona yardım etmektir, buyur-du. Böylece Peygamber aleyhisselâm, herkes tarafından bilinen bir atasözünü İslam’a uygun bir tarzda yeniden yorumlayarak, zulme karşı koymanın önemini ilginç ve akılda kalıcı bir üslupla ifade etmiş oldu.

240. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Müslüman’ın Müslüman üzerindeki hakkı beştir: Selâm verdiği zaman selâmını almak, hastalandığı zaman ziyaretine gitmek, vefat edince cenaze mera-simine katılmak, düğün, sünnet, nişan gibi önemli bir merasime veya yemeğe davet ettiği zaman davetine icabet etmek, aksırdığı zaman “Yerhamukellah (Al-lah sana rahmet ve merhametini ihsan etsin.)” diye karşılık vermek. Aksıran kişi de, “Yehdîkumullahu ve yuslihu bâlekum” (Allah sizi hidayet üzere daim kılsın, ihlâs ve samimiyetinizi artırsın.) şeklinde karşılık verme-lidir.”

Müslim’de yer alan bir başka rivayet şöyledir:

Page 243: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 243

“Müslüman’ın Müslüman üzerindeki hakkı altıdır: Karşılaştığın zaman ona selâm ver, özellikle de dü-ğün, nişan, sünnet gibi önemli bir merasime seni davet ederse davetine git, senden nasihat isterse ona na-sihat ver, aksırıp “Elhamdülillah!” deyince “Yerha-mukellah!” diye karşılık ver, hastalandığında onu ziyaret et, öldüğü zaman cenaze merasimine katıl ve onun için dua et.”

241. Berâ bin Âzib radıyallahu anhumâ şöyle diyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bize yedi şeyi

emretti, yedi şeyi de yasakladı: Bize hastayı ziyaret et-meyi, cenaze merasimine katılmayı, aksıran kişiye “Yerhamukellah!” diyerek hayır dilemeyi, yemine bağlı-lık göstermeyi veya yemin eden kişiye, yeminini yerine getirmesi için yardım etmeyi yahut yemin eden kimseyi tasdik etmeyi, zulme uğrayana yardım etmeyi, davet edenin çağrısına uymayı ve selâmı yaygınlaştırmayı emretti. Yüzük –veya altın yüzük– takmayı, gümüş kap-tan su içmeyi, ipek minder kullanmayı, kassî, istebrak, dîbac denilen ipek karışımlı lüks ve gösterişli kumaşlar-dan ve halis ipekten yapılmış elbise giymeyi yasakladı.

Müslim’in bir rivayetinde, “Bulduğu bir malı herkese ilân etmek” de emredilen şeyler arasında sayılmıştır.

28. BAB: MÜSLÜMANLARIN HATA ve KUSURLARINI ÖRTMEK ve ZORUNLU OLMADIKÇA ORTAYA

ÇIKARMAKTAN SAKINMAK

Page 244: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

244 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

Konu ile İlgili Ayetler: 1. Müminler arasında ahlaksızlığın, çirkin davranış-

ların, fuhşiyatın yayılmasını isteyenlere, hem bu dünyada, hem de ahirette can yakıcı bir azap var-dır. (Nur, 24/19)

Konu ile İlgili Hadisler: 242. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Bir kul, bu dünyada başka bir kulun ayıbını veya kusurunu örterse, Allah da Hesap Günü onun ayı-bını örter.”

Burada gizlenilmesi istenen ve Allah’ın da kıyamet gü-nü örteceği hatalar, söylenilmesi hâlinde kimseye fayda vermeyecek türden hatalardır. Kul hakkını ilgilendiren yahut toplumda fesada yol açabilecek günahlara gelince, bunlar gizlenmemeli, bilakis derhal müdahale edilmeli ve gerekirse ilgili mercilere bildirilmelidir.

243. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“İşlediği günahları övüne övüne anlatarak açığa vu-ranlar hariç, ümmetimin tamamı affedilmiştir. Bir kimsenin, geceleyin kötü bir iş yaptıktan sonra –Allah bu günahı örttüğü hâlde– sabahleyin kalkıp: — Ey falan, ben dün gece şöyle şöyle yaptım! de-

Page 245: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 245

mesi, günahını açığa vurmasıdır. Rabb’i geceleyin onun günahını örtüyor, o da ‘Allah’ın bildiğini kuldan mı saklayayım?’ gibi aptalca bir bahaneyle, sabahleyin bu örtüyü kaldırıp atıyor!”

244. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Bir cariye, yani kadın köle zina eder de zina yaptığı delillerle kesinleşirse, sahibi, yetkili makamların göze-timinde ona elli değnek vurarak cezasını uygulasın. Fakat suçunu başına kakmasın. Sonra ikinci kez zi-na ederse, yine cezalandırsın, ama yine suçunu yü-züne vurup onu kınamasın. Sonra bu cariye üçüncü kez zina ederse, artık sahibi, kıldan bir ip gibi de-ğersiz bir şey karşılığında bile olsa, –bu kusurunu da belirterek– onu satsın. Belki yeni sahibi onu güzelce eğiterek yola getirebilir.”

245. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in huzuruna içki

içmiş bir adam getirdiler. Peygamber Efendimiz: — Onu cezalandırın, dedi. Bunun üzerine, kimimiz

eliyle, kimimiz ayakkabısıyla, kimimiz elbisesiyle ona vurmaya başladık. Ceza uygulandıktan sonra adam oradan ayrılırken, sahabîlerden bazıları ona kızarak: — Allah seni kahretsin, rezil etsin! diye beddua etti-

ler. Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-

Page 246: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

246 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

lem: — Böyle söyleyip de ona karşı şeytana yardımcı

olmayın! Onun iyice rezil olması için beddua edeceğini-ze, doğru yola gelmesi için dua etmelisiniz, buyurdu.

246. Abdullah bin Ömer radıyallahu anhumâ’dan ri-

vayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Müslüman Müslüman’ın kardeşidir. Ona haksız-lık etmez, onu zor gününde yalnız bırakmaz. Kim Müslüman kardeşinin bir ihtiyacını giderirse, Allah da onun bir ihtiyacını giderir. Kim bir Müslü-man’dan bir sıkıntıyı giderirse, Allah da onun He-sap Günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim bir Müslüman’ın kusurunu örterse, Allah da Hesap Günü onun kusurunu örter.”

29. BAB: MÜSLÜMANLARIN İHTİYAÇLARINI KARŞILAMAK

Konu ile İlgili Ayetler: 1. Ey iman edenler! Allah’ın huzurunda rükûa eğilin,

secdeye kapanın ve yalnızca Rabb’inize kulluk edin! Ve daima hayır hasenat işleyin, güzel ve yararlı dav-ranışlar ortaya koyun ki, dünyada da ahirette de kur-tuluşa eresiniz. (Hac, 22/77)

Konu ile İlgili Hadisler: 247. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

Page 247: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 247

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Kim bir müminin dünya sıkıntılarından birini gi-derirse, Allah da onun Hesap Günündeki sıkıntıla-rından birini giderir. Kim darda kalan birine borcu-nu ödemede kolaylık gösterirse, Allah da ona dünya ve ahirette kolaylık gösterir. Kim bir Müslüman’ın kusurunu örterse, Allah da onun dünya ve ahiret-teki kusurlarını örter. Mümin kul, din kardeşine yardım ettiği sürece, Allah da o kulun yardımcısı-dır. Bir kimse ilim tahsil etmek için bir yola girerse, Allah ona cennetin yolunu kolaylaştırır. Bir toplu-luk, Allah’ın adının anıldığı ilim ve sohbet evlerinden bir evde toplanıp Allah’ın kitabını okur ve onu ara-larında müzakere eder, anlayıp kavramaya çalışır-larsa, Kur’an’ın nuru kalplerini aydınlatır ve üzerlerine ilahi bir güven duygusu, bir iç huzuru ve sekinet iner ve kendilerini ilahi rahmet kaplar. Ayrıca melekler onları çepeçevre kuşatırlar. Onlar Allah’ı andıkça, Al-lah da onları kendi yanındaki meleklerin arasında övgüyle anar. Şunu iyi bil ki, takva yarışında bir insanı yapıp ettikleri geride bırakıyorsa, malı mülkü, ma-kamı, şöhreti ve soyu sopu onu asla öne geçiremez.”

30. BAB: ŞEFAAT

Konu ile İlgili Ayetler: 1. Kim güzel ve yararlı bir işe aracılık ederse, o iş-

ten kazanılacak mükâfatta kendisine de bir pay var-

Page 248: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

248 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

dır. Kim de kötü ve zararlı bir işe aracılık ederse, ondan doğacak zararlarda kendisine de bir sorumlu-luk payı vardır. (Nisa, 4/85)

Konu ile İlgili Hadisler: 248. Ebu Musa el–Eş’arî radıyallahu anh şöyle diyor: Peygamber aleyhisselâm’a sıkıntı içinde bulunan biri

geldiği zaman, yanındakilere dönerek: “Bu adama yardım ediniz. Yapamıyorsanız, onun sıkın-

tıdan kurtulması için aracılık ediniz ki, Allah’ın rızasını kazanıp sevaba nail olasınız ve böylece Allah, Pey-gamberi’nin diliyle dilediğini gerçekleştirsin. Yani benim bu teşvik edici sözlerim vesilesiyle, Allah bir ihti-yaç sahibini sıkıntıdan kurtarsın, buyururdu.

249. Abdullah bin Abbas radıyallahu anhumâ, Berîre

ile kocası Muğîs arasında geçen olayı anlatırken, şunları söyledi: Berîre, Ensar’dan birinin cariyesiydi. Hz. Âişe, onu efendisinden satın alarak özgürlüğüne kavuşturdu. Berîre, cariye iken kendisi gibi bir köle olan Muğîs ile ev-liydi. Hürriyetine kavuşunca, artık Muğîs ile evli kalma mecburiyetinde olmadığını öğrendi ve ondan ayrıldı. Fa-kat Muğîs, Berîre’yi çok seviyordu. Onun kendisini terk etmesine dayanamadı. Medine sokaklarında ve Berîre’nin etrafında ağlayarak dolaşmaya başladı. Onun bu hâline acıyan Peygamber aleyhisselâm, Berîre’ye: — Keşke tekrar kocana dönsen, buyurdu. Berîre: — Ya Rasulallah! Böyle yapmamı bana emrediyor

Page 249: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 249

musunuz? Eğer bu bir emir ise, hoşlanmasam bile koca-ma geri dönerim, dedi. Peygamberimiz de: — Hayır, bu bir emir değil, tavsiyedir. Ben sadece

hayırlı bir işe aracılık etmek istiyorum, buyurdu. Bu-nun üzerine Berîre: — O hâlde, beni mazur görün, ondan boşanmaya kesin

kararlıyım. Çünkü ona karşı içimde en ufak bir yakınlık, bir sıcaklık hissetmiyorum, dedi.

31. BAB: İNSANLAR ARASINDA BARIŞ VE KARDEŞLİĞİ SAĞLAMA

Konu ile İlgili Ayetler: 1. İkiyüzlülere gelince: Onların gizli konuşmalarının

çoğunda hayır yoktur. Fakat yoksullara verilecek bir sadakayı veya yapılması gereken başka bir iyiliği ya da insanlar arasında barış ve uzlaşmayı tavsiye eden kimselerin gizli toplantıları başka. Kim Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak amacıyla bu tür iyilikler yaparsa, yakında ona büyük bir ödül bahşedeceğiz. (Nisa, 4/114)

2. Eğer bir kadın, kocasının kötü tutum ve davranı-

şından rahatsızlık duyar veya kendisine yeterince ilgi göstermediğinden şikâyetçi olursa, karı kocanın kendi aralarında anlaşarak karşılıklı fedakârlıklarla bir çözüme ulaşmalarında her ikisine de günah yoktur. Sulh daima hayırlıdır. Belli şartlarda anlaşıp barışmak, geçimsizliğe düşüp boşanmaktan daha iyidir.

Page 250: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

250 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

Unutmayın ki, kıskançlık ve bencillik insanın doğa-sında vardır. Ey müminler! Eşlerinize güzellikle dav-ranır ve onların haklarını çiğnemekten kaçınırsanız, bunun mükâfatını mutlaka göreceksiniz. Unutmayın, Al-lah bütün yaptıklarınızdan haberdardır. (Nisa, 4/128)

3. Ey müminler! Aranızdaki ilişkileri iyileştirip ge-

liştirmeye, müminler arasında dostluk ve kardeşlik bağlarını güçlendirmeye çalışın ve gerçekten inanan kimseler iseniz, Allah’a ve Elçisine kayıtsız şartsız it-aat edin. Yani toplumsal ve bireysel hayat programınızı Kur’an’a ve Kur’an’ın pratik hayata uygulanmasında mükemmel bir örnek olan Peygamber’in Sünnet’ine göre şekillendirin. (Enfal, 8/1)

4. İnananlar birbirlerine düşman olamazlar, onlar an-

cak kardeştirler. O hâlde, müminler arasında çıkabi-lecek anlaşmazlıklara seyirci kalmayın, din kardeşleri-nizin arasını düzeltin. Allah’tan gelen ilkeleri çiğne-meme konusunda son derece titiz ve dikkatli davranın. Müminlerin birlik ve beraberliğini bozup İslam toplu-munu zayıflatacak her çeşit olumsuz davranıştan sakı-nın ki, O’nun tarafından şefkat ve merhamete lâyık olabilesiniz. (Hucurat, 49/10)

Konu ile İlgili Hadisler: 250. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

Page 251: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 251

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“İnsanın her bir eklemi için, üzerine güneşin doğ-duğu her gün bir sadaka borcu vardır. İki kişi ara-sında adaletle hükmetmen sadakadır. Bir kimseye bineğine binerken yardımcı olman veya yükünü bineğine yüklemen bir sadakadır. Güzel ve tatlı söz söylemen sadakadır. Namaz için camiye giderken at-tığın her adım bir sadakadır. Gelip geçenlere eziyet veren şeyleri yoldan kaldırman da sadakadır.”

251. Ukbe bin Ebu Muayt gibi azılı bir İslam düşmanı-

nın kızı olduğu hâlde çok iyi bir Müslüman olan Ümmü Külsüm radıyallahu anhâ diyor ki: Ben Peygamber sal-lallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken işitim:

“İnsanların arasını bulmak amacıyla birinden di-ğerine hayırlı haber götüren ve taraflar arasında kin ve nefreti azaltacak olumlu ve güzel sözler söyleyen kimse, söyledikleri gerçek olmasa bile, yalancı sayıl-maz.”

Müslim’in rivayetinde şöyle bir ilave vardır: Ümmü Külsüm diyor ki: Ben Peygamber sallallahu

aleyhi ve sellem’in, şu üç husus haricinde, insanların ya-lan söylemesine izin verdiğini duymadım:

Savaşta düşmanı aldatmak için, İki kişinin arasını bulmak amacıyla, Kocanın karısına, karının da kocasına aile düzenini

korumak maksadıyla söylediği yalan.

Page 252: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

252 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

252. Âişe radıyallahu anhâ şöyle diyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, bir gün kapısı-

nın önünde bağıra çağıra birbiriyle tartışan iki kişinin sesini duydu. Borçlu adam, alacaklıdan, alacağının bir kısmını bağışlamasını ve kendisine anlayışlı davranma-sını istiyordu. Alacaklı olan ise: — Vallahi bunu yapmayacağım, diyordu. Peygamber

sallallahu aleyhi ve sellem onların yanına çıktı ve: — Kimmiş o iyilik yapmayacağına dair yemin

eden adam? diye sordu. O da: — Buradayım, ey Allah’ın Elçisi! Bir anlık öfkeye ka-

pılıp arkadaşımın kalbini kırdım. Şimdi tövbe ediyor ve yeminimden vazgeçiyorum. O nasıl istiyorsa öyle olsun, dedi.

Demek ki, insan birine yardım etmek, alacağını bağış-lamak, hasta ziyaretinde bulunmak, sahip olduğu bir alet veya aracı ihtiyacı olan birine emanet vermek, biri-nin yuva kurmasına yahut iş sahibi olmasına aracılık etmek gibi herhangi bir hayrı yapmayacağına dair ye-min etmemelidir. Kazara böyle bir yemin etmişse bile ‘Ne yapayım, yeminliyim, yeminimden dönersem günah olur.’ dememeli, derhal kefaretini verip yemini bozmalı ve ha-yırlı olanı yapmalıdır.

253. Sehl bin Sa’d es–Sâidî radıyallahu anh anlatıyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Medine’ye üç ki-

lometre kadar uzaklıktaki Kuba kasabasında oturan

Page 253: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 253

Amr bin Avf Oğulları arasında bir kavga çıktığını duy-du. Aralarını bulmak için bir grup sahâbî ile birlikte oraya gitti. Onları barıştırmak için bir müddet orada kaldı. Bu arada ikindi namazının vakti gelmişti. Bilal ezanı okudu ve Ebu Bekir radıyallahu anh’ın yanına ge-lerek: — Ya Ebu Bekir! Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-

lem galiba gelemeyecek. Namaz vakti de girdi. Sen imam olup halka namaz kıldırır mısın? diye sordu. Hz. Ebu Bekir de: — Peki, nasıl istersen, dedi. Bunun üzerine Bilâl ka-

met getirdi. Ebu Bekir öne geçip tekbir aldı, Müslüman-lar da ona uydular.

Onlar namaz kılarlarken, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem çıkageldi ve ümmetin önderi olması hasebiyle, safların arasından geçip imamın hemen arkasındaki ilk safta namaza durdu. Bunun üzerine cemaat, Peygam-ber’in geldiğini Ebu Bekir’e haber vermek için el çırpma-ya başladı.

Ebu Bekir, namaz kılarken başını çevirip sağa sola bakmazdı. Cemaat uzun süre el çırpmaya devam edin-ce, dönüp baktı ve yanı başında Peygamber’i görüverdi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, ona yerinde kalmasını işaret etti. Ebu Bekir, Peygamberimizin bu il-tifatı karşısında ellerini kaldırarak Allah’a hamd etti ve geri geri gidip arkadaki saffa girdi. Bunun üzerine, Pey-gamber sallallahu aleyhi ve sellem öne geçerek namazı kıldırdı. Namaz bitince, cemaate dönerek şunları söyle-

Page 254: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

254 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

di: — Ey insanlar! Namazda bir aksaklık meydana

gelince neden el çırpmaya başladınız? Oysa el çırpmak kadınlara mahsustur. Namazda böyle bir durumla karşılaşan kimse, insanları uyarmak istiyor-sa, yüksek sesle “Subhânallah!” desin. Onun bu sözü-nü duyanlar, mutlaka dönüp ona bakarlar.”

Sonra Peygamberimiz Ebu Bekir’e dönerek: — Ya Ebu Bekir! Sana yerinde kal diye işaret et-

tiğim hâlde, niçin namazı kıldırmaya devam etme-din? diye sordu. Hz. Ebu Bekir: — Ebu Kuhâfe’nin oğluna, yani benim gibi aciz bir ku-

la, Peygamber’in önüne geçip namaz kıldırmak yakış-mazdı, diye cevap verdi.

32. BAB: ZAYIF, FAKİR ve ADI SANI ANILMAYAN MÜSLÜMANLARIN (ALLAH KATINDAKİ) DEĞERİ

Konu ile İlgili Ayetler: 1. Ey Peygamber! Rab’lerinin hoşnutluğunu arzu

ederek, sabah akşam O’na yalvaran yoksul, zayıf fa-kat gönülleri imanla dopdolu o fedakâr insanlarla bir-likte candan sabret. Onların dertlerine, sevinçlerine or-tak ol ve sakın dünya hayatının göz kamaştırıcı cazi-besine kapılıp da, gözlerini onların üzerinden bir an olsun ayırma. Bencil arzularının kölesi olan, bu yüzden yüreğini Kur'an’da dile getirdiğimiz öğüt ve uyarılarımıza, yani Zikrimize karşı duyarsız kıldığı-mız ve işi gücü zulüm, haksızlık ve taşkınlık olan

Page 255: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 255

kimselere sakın itaat etme. Yoksul ve zayıf müminleri yanından uzaklaştırdığın takdirde sana iman edecekle-rini söyleyen bu kendini beğenmiş kâfirlerin teklifine uymayı aklından bile geçirme. (Kehf, 18/28)

Konu ile İlgili Hadisler: 254. Hz. Ömer’in üvey oğlu Hârise bin Vehb radıyal-

lahu anh diyor ki: Ben Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken işittim:

“İyi dinleyin, size cennet ehlinin kimler olduğunu bildireyim mi? Onlar zayıf ve son derece mütevazı kimselerdir. İnsanlar tarafından hor görülürler. Fakat “Vallahi bu iş böyle olacak!” diye yemin etseler, Allah onları yeminlerinde yalancı çıkarmaz.

Size cehennemliklerin kimler olduğunu söyleye-yim mi? Onlar da katı kalpli, kaba, cimri ve kibirli kimselerdir.”

255. Sehl bin Sa’d es–Sâidî radıyallahu anh anlatıyor: Bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in ya-

nından bir adam geçti. Peygamber, yanında oturan kimseye: — Şu adam hakkında ne dersin? diye sordu. O da: — Bu zat ileri gelen kişilerden biridir. Vallahi böyle

bir adam bir kıza talip olsa evlendirilmeye, birine aracı-lık etse sözü dinlenmeye lâyıktır, diye cevap verdi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir şey söyleme-di. Sonra oradan biri daha geçti. Peygamber aleyhis-selâm yine ona:

Page 256: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

256 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

— Peki, bu adam hakkında ne dersin?” diye sordu. Bu defa o: — Ya Rasulallah! Bu adam fakir Müslümanlardan bi-

ridir. Bir kıza talip olsa, istediği kız verilmez. Birine aracılık etse, ricası kabul edilmez. Konuşmaya kalksa, sözü dinlenmez, dedi. Bunun üzerine Peygamber sallal-lahu aleyhi ve sellem: — Bu fakir adam, şunun gibi dünya dolusu adam-

dan daha hayırlıdır, buyurdu 256. Ebu Saîd el–Hudrî radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, ahiret âlemini temsilî bir üslupla anlatarak şöyle bu-yurmuştur:

“Cennet ile cehennem, her biri kendisinin daha üstün olduğunu söyleyerek aralarında münakaşa ettiler. Cehennem: — Bende ceza gören zorbalar ve kibirli kimseler

var, dedi. Cennet ise: — Bende de mükâfatı hak eden zayıf ve yoksul in-

sanlar var, dedi. Bunun üzerine Allah, şu sözlerle aralarındaki çekişmeyi halletti: — Ey cennet! Sen benim rahmetimsin, dilediğime

seninle merhamet ederim. Ey cehennem! Sen de benim azabımsın, dilediğime seninle azap ederim. Her ikiniz de gereklisiniz ve ikinizi de doldurmak ba-na aittir.”

Page 257: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 257

257. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Hesap günü dünyada büyük ve değerli diye bilinen gösterişli, şişman bir adam huzur–u ilahiye gelir ki, Allah katında onun sinek kanadı kadar bile değeri yoktur.”

258. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Rasulullah zamanında, camiyi süpürüp temizleyen Ümmü Mihcen adındaki siyah bir kadın –veya siyah bir genç– vardı. Bir ara Peygamber sallalla-hu aleyhi ve sellem o kadını –veya genci– göremeyince, nerede olduğunu sordu. Ashab: — O dün gece vefat etti. Biz de onu aceleyle defnettik

ya Rasulallah, dediler. Hz. Peygamber: — Bana da haber verseydiniz ya! dedi. Sahâbîler, o

kadını –veya genci– pek önemsememişlerdi. Sonra Peygamberimiz: — Bana onun mezarını gösterin, dedi. Peygamber’i

o kadının mezarına götürdüler. Allah Rasulü sallallahu aleyhi ve sellem, onun cenaze namazını kıldı ve şöyle buyurdu: — Doğrusu şu kabirler, içinde yatanlar için zifiri

karanlıktır. Onlar için ettiğim dualar ve kıldığım namaz sayesinde, ümit ederim Allah onların kabirle-rini aydınlatacaktır.”

Page 258: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

258 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

259. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan, Peygam-ber sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu ri-vayet edilmiştir:

“Saçı başı dağınık, eli yüzü toz toprak içinde, hor görülüp kapılardan kovulan öyle insanlar vardır ki, vallahi bu şöyle olacak diye yemin etseler, Allah onla-rı yeminlerinde yalancı çıkarmaz.”

260. Üsâme bin Zeyd radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber aleyhisselâm şöyle buyur-muştur:

“Miraca çıktığımda Rabb’im bana, cennet ve cehenne-min kıyametten sonraki hâlini gösterdi. Cennetin kapı-sında durup baktığımda gördüm ki, oraya girenle-rin çoğu yoksullardı. Zenginler ise, hesapları görül-mek üzere bekletiliyorlardı. Ancak onlardan cehen-nemlik olanlar, çoktan cehenneme girmişlerdi. Sonra cehennemin kapısında durup baktım. Gör-düm ki, oraya girenlerin de çoğu, Allah’ın bahşetmiş olduğu güzellik ve cazibelerini kötü yönde kullanan ve böylece şeytanın insanları yoldan çıkarmasına alet olan kadınlardı”.

261. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Üç kişiden başka beşikte konuşan olmamıştır. Bun-lardan biri Meryem oğlu İsa, diğeri Cüreyc kıssasında

Page 259: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 259

adı geçen çocuktur. Üçüncüsü ise, bu kıssanın sonunda anlatılacaktır.

Cüreyc, ibadete düşkün bir kimseydi. Kendine bir ma-bet yapıp orada ibadete kapandı. Bir gün annesi geldi ve: — Cüreyc! diye seslendi. Cüreyc içinden: — Ya Rab, bir yanda annem, bir yanda namazım. An-

neme mi cevap versem, yoksa namazıma devam mı et-sem, dedi. Namazı bırakıp annesiyle ilgilenmesi gerekir-ken, o namazına devam etti. Annesi de kızgın bir hâlde dönüp gitti.

Ertesi gün yine Cüreyc namaz kılarken annesi geldi ve: — Cüreyc! diye seslendi. Cüreyc yine kendi kendine: — Ya Rab, annem mi, yoksa namazım mı? diye söy-

lendi. Sonra namazına devam etti. Üçüncü gün annesi yine Cüreyc namaz kılarken geldi ve: — Cüreyc! diye seslendi. Cüreyc yine içinden: — Ya Rab, annem mi, yoksa namazım mı? diye söy-

lendi. Fakat yine namazına devam etti. Bunun üzerine annesi: — Allah’ım! Onu kötü kadınlarla yüz göz etmeden

canını alma! diye beddua etti. Bir gün İsrail Oğulları, Cüreyc’in ibadete düşkünlüğü

hakkında konuşuyorlardı. Güzelliği ile meşhur bir kötü kadın: — Eğer isterseniz, ben onu baştan çıkarabilirim, de-

di. Sonra Cüreyc’in yanına gidip kendini onu arz etmek istedi. Fakat Cüreyc onun yüzüne bile bakmadı.

Page 260: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

260 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

Bunun üzerine kadın, Cüreyc’in kaldığı mabede sığın-mış bir çobanın yanına geldi. Bu adamı baştan çıkara-rak ondan hâmile kaldı. Çocuğunu dünyaya getirince de, onun Cüreyc’ten olduğunu söyledi. Bunu duyan halk, Cüreyc’in yanına gelerek onu alaşağı ettiler ve mabedini yıkarak kendisini dövmeye başladılar. Cü-reyc: — Niçin böyle yapıyorsunuz? diye sorunca: — Sen o kötü kadınla zina etmişsin ve o senin çocu-

ğunu doğurmuş, dediler. Cüreyc: — Çocuk nerede? diye sordu. Çocuğu alıp getirdiler.

Cüreyc: — Bırakın beni namaz kılayım, dedi. Namazını kıl-

dıktan sonra çocuğun yanına geldi ve karnına dokuna-rak: — Söyle çocuk, senin baban kimdir?” diye sordu. Ço-

cuk o anda dile gelerek: — Babam filan çobandır, diye cevap verdi. Bunu gören halk, Cüreyc’in ellerine kapanarak öpme-

ye, az önce yumrukladıkları vücudunu şefkatle okşama-ya başladılar. Sonra da: — Sana altından bir mabet yapacağız, dediler. Cü-

reyc: — Hayır, eskiden olduğu gibi yine kerpiçten yapın,

dedi. Onlar da ona kerpiçten bir mabet yaptılar. Beşikte konuşan üçüncü çocuğa gelince: Bir kadın bebeğini emzirirken, cins bir at üzerinde, iyi

giyimli ve güzel görünümlü bir adam önlerinden geçti.

Page 261: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 261

Onu gören anne: — Allah’ım, benim oğlumu da böyle yap! diye dua et-

ti. O sırada bebek emmeyi bıraktı ve adama bakarak: — Allah’ım, beni onun gibi yapma! dedi. Sonra yine

emmeye devam etti. Ebu Hureyre diyor ki: Bebeğin emmesini bize anlatırken, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in işaret parmağını ağzına alıp emişi hâlâ gö-zümün önündedir. Allah Rasulü sözlerine şöyle devam etti: Sonra bebek ile annesinin önünden bir köle kadın geçti. İnsanlar: — Sen zina ettin, hırsızlık yaptın! diyerek onu dövü-

yorlardı. O ise: — Allah bana yeter, O ne güzel vekildir! diyordu. Bu-

nu gören anne: — Allah’ım, çocuğumu onun gibi yapma! diye dua et-

ti. Bebek tekrar memeyi bırakıp cariyeye baktı ve: — Allah’ım, beni onun gibi yap! dedi. Bunun üzerine,

anne ile bebeği konuşmaya başladılar. Anne: — İyi giyinmiş, güzel görünümlü bir adam geçti. Ben

de, “Allah’ım, benim oğlumu da böyle yap!” diye dua et-tim. Sen ise “Allah’ım, beni onun gibi yapma!” dedin. O köle kadını “Zina ettin, hırsızlık yaptın!” diye döverek götürdüler. Ben de “Allah’ım, çocuğumu onun gibi yapma!” diye dua ettim. Sen ise “Allah’ım, beni onun gibi yap!” dedin. Niçin böyle yaptın? diye sordu. Bebek şöyle cevap verdi: — O adam son derece varlıklı ve güzel görünümlü ol-

masına rağmen, Allah’a başkaldıran zalim ve zorba bir

Page 262: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

262 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

kimseydi. Onun için “Allah’ım, beni onun gibi zalim biri yapma!” diye dua ettim. O zina ve hırsızlık ile suçlanan o cariye ise, aslında ne zina etmiş, ne de hırsızlık yap-mıştı. Bunun için de, “Allah’ım, beni onun gibi masum ve günahsız yap!” diye dua ettim. Çünkü ben Allah’a is-yan eden bir kral olmaktansa, O’na kulluk eden bir köle olmayı tercih ederim.”

33. BAB: YETİMLERİ, ZAYIF, KİMSESİZ ve GÖNLÜ KIRIK KİMSELERİ ŞEFKATLE KUCAKLAMAK, ONLARA MÜTEVAZI DAVRANIP KOL KANAT

GERMEK

Konu ile İlgili Ayetler: 1. Ey Peygamber ve Peygamber’in izinden yürüyen

mümin! Bazı insanlara geçici olarak verdiğimiz dün-ya malına gözünü dikip de, lüks ve şatafatlı bir hayata tamah etme ve size karşı üstünlük taslıyorlar diye on-lardan dolayı da üzülme. Sen, onların hor ve hakir gördüğü müminlere tam bir alçakgönüllülük ve şefkat-le kol kanat ger. (Hicr, 15/88)

2. Ey Peygamber! Rab’lerinin hoşnutluğunu arzu

ederek, sabah akşam O’na yalvaran yoksul, zayıf, fa-kat gönülleri imanla dopdolu o fedakâr insanlarla bir-likte candan sabret. Onların dertlerine, sevinçlerine or-tak ol ve sakın dünya hayatının göz kamaştırıcı cazi-besine kapılıp da, gözlerini onların üzerinden bir an olsun ayırma. Bencil arzularının kölesi olan, bu

Page 263: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 263

yüzden yüreğini Kur'an’da dile getirdiğimiz öğüt ve uyarılarımıza, yani Zikrimize karşı duyarsız kıldığı-mız ve işi gücü zulüm, haksızlık ve taşkınlık olan kimselere sakın itaat etme. (Kehf, 18/28)

3. Ve ey yetim Peygamber, sakın yetimi incitme. Her-

hangi bir konuda senden yardım isteyeni de asla azar-lama. Ona yardım elini uzat, eğer gücün yetmiyorsa, tat-lı bir üslûpla özür dile, fakat hiçbir zaman onu kapından kovma. (Duha, 93/9, 10)

4. Ey insan! Görünüşte namazını kılan, ibadetlerini ye-

rine getiren, fakat ahlaksız, kişiliksiz, saygısız ve mer-hametsiz tavırlarıyla cenneti, cehennemi ve hesabı ya-lanlayanın kim olduğunu bilir misin? İşte odur yeti-mi itip kakan, yoksulu doyurmaya gayret gösterme-yen, insanları bu tür iyiliklere teşvik etmeyen. (Maun, 107/1–3)

Konu ile İlgili Hadisler: 262. Sa’d bin Ebî Vakkâs radıyallahu anh diyor ki: Mekke’de, İslam’ın ilk yıllarında yaşadığım bir olayı an-

latacağım. Bizler altı kişi olarak, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in yanındaydık. Altımız da fakir ve zayıf kimselerdik. Bizim varlığımızdan rahatsızlık duyan müş-rikler, Peygamber aleyhisselâm’a gelerek: — Seni dinlememizi istiyorsan, şunları yanından

uzaklaştır ki, pis kokularıyla ve bayağı davranışlarıyla bizi rahatsız etmesinler, dediler.

Page 264: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

264 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

Orada benden başka Abdullah bin Mesud, Hüzeyl ka-bilesinden bir adam, Bilal ve adlarını vermek istemedi-ğim iki kişi daha vardı.

Müşriklerin bu teklifi üzerine, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in kalbinden, bizim kendisine gücenme-yeceğimizi bildiği için, o müşrikleri İslam’a ısındırmak amacıyla bizi oradan uzaklaştırma düşüncesi geçti. Bu-nun üzerine, Allah şu ayeti indirdi:

“Rab’lerinin hoşnutluğunu kazanmak için sabah akşam O’na yalvaran o fakir, fakat tertemiz Müslü-manları yanından kovma. Kendini beğenmiş inkârcılar bu müminleri yanından uzaklaştırmadın diye iman et-meyeceklerse, varsın iman etmesinler!” (6-Enâm, 52)

263. Hudeybiye’de, müşriklerle son nefesine kadar sa-

vaşacağına dair Peygamberimize bağlılık yemini ederek Rıdvan beyatına katılan sahâbilerden Âiz bin Amr el–Müzenî radıyallahu anh rivayet ediyor:

Hudeybiye barış antlaşmasından sonra, müşrikler ra-hatça Medine’ye gelip gidebiliyorlardı. Bir gün Ebu Süf-yân, aralarında Selmân-ı Fârisî, Suheyb-i Rûmî ve Bilâl-i Habeşî’nin de bulunduğu bir grup Müslüman’ın ya-nından geçiyordu. Vaktiyle Ebu Süfyân’dan ağır eziyet ve işkenceler gören bu Müslümanlar: — Allah’ın kılıçları, maalesef Allah düşmanından in-

tikamını alamadı, dediler. Bu sözleriyle, Ebu Süfyân’ın Müslümanlar tarafından öldürülmüş olmasını temenni ettiklerini ifade ediyorlardı. Bunu duyan Ebu Bekir ra-

Page 265: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 265

dıyallahu anh, Ebu Süfyân’ın kırılıp kalbinin iyice katı-laşmasından korkarak: — Bu sözü Kureyş’in büyüğü ve efendisi olan birine

mi söylüyorsunuz? dedi. Sonra Peygamber aleyhis-selâm’ın yanına gelerek olup biteni ona anlattı. Pey-gamber sallallahu aleyhi ve sellem de: — Ya Ebu Bekir! O Müslümanlara nasıl bunu söyler-

sin? Belki de bu sözlerinle onları kırmışsındır. Eğer onları gücendirdiysen, Rabb’ini de gücendirdin demektir, buyurdu. Bunun üzerine, Ebu Bekir hemen o yoksul Müslümanların yanına gelerek: — Kardeşlerim, yoksa sizleri gücendirdim mi? diye

sordu. Onlar: — Hayır, sana gücenmedik. Allah seni bağışlasın

kardeş, dediler. 264. Sehl bin Sa’d radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem işaret parmağıyla orta parmağını –araları biraz açık kalacak şekilde– birleştirerek: — Ben ve yetimi koruyup gözeten kişi, cennette

işte böyle yan yana olacağız, buyurdu. 265. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Kendi akrabasına veya başkalarına ait bir yetimi koruyup gözeten kimse ile ben, cennette şu iki

Page 266: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

266 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

parmağım gibi yan yana olacağız.” Hadisi rivayet eden Malik bin Enes, Peygamber aley-

hisselâm’ın yaptığı gibi, işaret parmağıyla orta parma-ğını birleştirerek gösterdi.

266. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Bir iki hurma veya bir iki lokmayla kapıdan sa-vuşturulan kimse yoksul değildir. Asıl yoksul, onurlu davranan ve muhtaç olduğu hâlde kimseye el avuç açmayan kimsedir.”

Buhârî ve Müslim’deki diğer bir rivayette şöyle geç-mektedir:

“Kapı kapı dolaşarak bir iki lokma veya bir iki hurmayla savuşturulan kimse yoksul değildir. Asıl yoksul, kendisine yetecek malı bulunmayan, fakat muhtaç olduğu bilinmediği için kendisine sadaka verilmeyen ve hiç kimseden bir şey dilenmeyen kimsedir. İşte böyle fakirleri arayıp bulmalı, asıl onlara yardım elini uzatmalısınız. Kapı kapı dolaşan dilencilere vereceğiniz birkaç kuruşla, fakir fukaraya karşı sorumlu-luğunuzu yerine getirmiş olmazsınız. Nitekim Rabb’imiz buyuruyor ki: “Sadakalar, kendilerini Allah yoluna ada-yan fakirler içindir. Onlar, yeryüzünde gezip dolaşamaz-lar. İşin içyüzünü bilmeyenler, iffet ve hayâlarından do-layı onları zengin sanır. Sen onları simalarından tanır-sın. Onlar yüzsüzlük edip insanlardan bir şey istemezler.

Page 267: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 267

(İşte böyle fakirlere) her ne iyilik yaparsanız, Allah hep-sini bilmektedir (ve mutlaka karşılığını verecektir).” (2-Bakara: 273) Muhtaç olmadıkları hâlde dilencilik yapan, adeta dilenciliği meslek hâline getiren kimselere gelince, onlar böyle yüzsüzlük yaptıkları için, Hesap Günü surat-larında bir parça bile et kalmamış bir vaziyette Allah’ın huzuruna geleceklerdir.”

267. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Dul kadınların ve yoksulların işlerine yardım eden kimse, Allah yolunda savaşa gitmiş gibi sevap kazanır.”

Ebu Hureyre diyor ki: Hatta zannedersem Peygamber şunu da söyledi:

“O kimse, tıpkı geceleri durmadan namaz kılan, gündüzleri hiç ara vermeden oruç tutan kimse gi-bidir.”

268. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber aleyhisselâm şöyle buyur-muştur:

“Yemek davetlerinin en kötüsü, yemek için gelen fakirlerin alınmadığı, fakat o yemeğe ihtiyacı olma-yan zengin ve varlıklı kimselerin davet edildiği dü-ğün yemekleridir. Her kim bir mazereti olmadığı hâlde, böyle düğün, nişan, sünnet gibi önemli bir davete

Page 268: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

268 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

icabet etmezse, Allah’a ve Elçisine karşı gelmiş olur. Çünkü müminler birbirlerinin acılarına ortak ol-dukları gibi, sevinçlerine de ortak olmalıdırlar. Ancak haram içeceklerin içildiği, insanların kadın erkek iç içe dans edip eğlendiği davetlere gidilmemelidir.”

Ayrıca Buhârî ve Müslim’de, Ebu Hureyre’ye ait şöyle bir söz nakledilmektedir:

“Zenginlerin davet edilip fakirlerin çağırılmadığı düğün yemeği, ne fena bir yemektir!”

269. Enes bin Malik radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: “Her kim iki kız çocuğunu yetişkinlik çağına gelin-

ceye kadar büyütüp güzelce terbiye ederse, Hesap Günü onunla ben şöyle yan yana olacağız.” buyurdu ve bu sözü söylerken, parmaklarını birbirine bitiştirdi.

270. Âişe radıyallahu anhâ şöyle diyor: Bir gün fakir bir kadın, yanında iki kız çocuğuyla bir-

likte yanıma gelerek benden karnını doyuracak bir şey-ler istedi. Evde ise bir tek hurmadan başka bir şey yok-tu. Onu çıkarıp kadına verdim. Kadın hurmayı ikiye bö-lüp çocuklarına paylaştırdı. Kendisi ondan bir lokma bile tatmadı. Sonra kalkıp gittiler. Bu sırada Peygamber aleyhisselâm çıkageldi. Ben olup biteni kendisine anla-tınca, şöyle buyurdu:

“Her kim böyle kız çocukları ile imtihan edilir de onlara iyi bakar ve onları terbiye edip güzelce yetiştir-

Page 269: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 269

mek için elinden geleni yaparsa, bu çocuklar Mahşer Günü onu cehennem ateşinden koruyan bir siper olurlar.”

271. Yine Âişe radıyallahu anhâ anlatıyor: Bir gün kapıma, iki çocuğunu sırtına almış yoksul bir

kadın geldi. Ona üç tane hurma verdim. Kadın çocukla-rına birer tane hurma verdi. Sonuncu hurmayı da ken-disi yemek için ağzına götürmüştü ki, çocukları onu da istediler. Kadıncağız yemek istediği bu hurmayı da bö-lüp çocuklarına paylaştırdı. Onun bu davranışına hay-ran kalmıştım. Sonra bunu Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e anlattım. Peygamber:

“Hiç şüphesiz Allah, bu şefkati sebebiyle o kadına cenneti vacip kılmış yahut –diğer bir rivayette– bu sayede onu cehennemden kurtarmıştır.” buyurdu.

272. Ebu Şüreyh Huveylid bin Amr el–Huzâî radıyal-

lahu anh’dan rivayet edildiğine göre, Peygamber aley-hisselâm şöyle buyurmuştur:

“Şahit ol Allah’ım! İki zayıf kimsenin, yetimin ve kadının hakkını yemekten ümmetimi şiddetle sa-kındırıyorum!”

273. Sa’d bin Ebî Vakkâs radıyallahu anh’ın oğlu

Mus’ab diyor ki: Babam Sa’d, malıyla ve canıyla Allah yolunda cihad et-

tiği için, kendisini zayıf ve fakir müminlerden daha fazi-

Page 270: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

270 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

letli zannedermiş. Bunun üzerine, Peygamberimiz sal-lallahu aleyhi ve sellem:

“Eğer Allah sizi savaşta düşmana karşı destekliyor ve size nimetlerini bahşediyorsa, bu ancak, aranız-daki zayıf ve güçsüz kimseler sayesindedir.” bu-yurmuş.

274. Ebu’d–Derdâ Uveymir radıyallahu anh şöyle di-

yor: Ben Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle bu-

yururken işittim: “Zayıf ve yardıma muhtaç kimseleri koruyup göze-

tin! Unutmayın ki, sizler ancak aranızdaki zayıf ve muhtaç kimseler sayesinde Allah’tan yardım görü-yor, O’nun lütuf ve nimetlerine mazhar oluyorsu-nuz.”

34. BAB: KADINLARA İYİ DAVRANMAK

Konu ile İlgili Ayetler: 1. Ey iman edenler! (…) Hanımlarınıza güzel dav-

ranın. Onlara sevgi ve merhametle yaklaşın, tatlı dilli, güler yüzlü ve insaflı olun. Onlardan hoşlanmayacak olsanız bile, sırf bu yüzden yuvanızı yıkmayın. Bilemez-siniz, sizin hoşlanmadığınız bir şeyi, Allah pek çok hayra sebep kılmış olabilir. (Nisa, 4/19)

2. Gerçi birden fazla kadınla evlendiğiniz takdirde ne

kadar isteseniz de, eşleriniz arasında her birine hak

Page 271: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 271

ettiği ilgi ve şefkati gösterme konusunda tam olarak adaleti sağlayamazsınız. O hâlde, birden fazla kadın-la evliliğin omzunuza yükleyeceği sorumluluğun bilin-cinde olun! Eşleriniz arasında tam bir eşitlik sağlayama-sanız bile, hiç değilse bütün ilginizi içlerinden birine yöneltip de, diğerini tamamen ihmal etmeyin.

Unutmayın, eğer elinizden geldiğince yanlışlarınızı dü-zeltir ve günaha düşmekten titizlikle sakınıp korunur-sanız, bilin ki, Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet-lidir. (Nisa, 4/129)

Konu ile İlgili Hadisler: 275. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Size, kadınlara iyi davranmanızı tavsiye ediyo-rum. Gerçekten kadın, kaburga kemiğinden yara-tılmış gibi narin ve kırılgandır. Kaburga kemiğinin en eğri yeri, üst tarafıdır. Aşağıdan yukarı doğru sırala-nan kaburga kemiklerinin en eğri olanı, en üsttekidir. Aynen bunun gibi, kadının da zenginlik, soyluluk, güzel-lik, makam, bilgi… gibi özellikler bakımından en üst sevi-yede olanı; en nazlı, en kırılgan ve memnun edilmesi en zor olanıdır. Şayet o eğri kemiği zorla dümdüz yap-maya kalkarsan, kırarsın. Yaratılış gereği son derece duygusal, asabi, heyecanlı, hassas ve narin olan kadını bu özelliklerinden soyutlayarak istediğin şekle getirmek için kendisine baskı yapmaya kalkarsan, sana olan sevgi-sini kaybedersin. Ama büsbütün kendi hâline de bı-

Page 272: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

272 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

rakırsan, hep öyle eğri kalır. Öyleyse, kadınlar hakkındaki tavsiyemi tutunuz. Onları döverek, üzer-lerinde baskı kurarak istediğiniz şekle getirmeye çalış-mayın. Onlara karşı hiddet ve şiddet yerine, ülfet ve şef-kat yolunu tutun.”

Buhârî ile Müslim’deki diğer bir rivayete göre, Pey-gamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Kadın, kaburga kemiği gibidir. Onu doğrultmaya kalkarsan, kırarsın. Eğer amacın onunla mutlu bir hayat yaşamaksa, bu hâliyle de onda huzur ve mut-luluk bulabilirsin.”

Müslim’deki bir başka rivayete göre ise, Peygamber aleyhisselâm şöyle buyurmuştur:

“Kadın, âdeta kaburga kemiğinden yaratılmıştır. Her zaman seni memnun edecek şekilde davran-mayabilir. Amacın onunla mutlu bir hayat yaşa-maksa, bu hâliyle de onda huzur ve mutluluk bula-bilirsin. Eğer onu zorla, baskıyla düzeltmeye kalkar-san, kırarsın. Kadının kırılması ise, boşanmasıdır.”

276. Abdullah bin Zem’a radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, kendisi bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’i hutbe verirken dinlemiş. Abdullah di-yor ki:

Peygamberimiz hutbe esnasında, Salih aleyhisselâm’ın dişi devesinden ve onu öldüren adamdan bahsederek:

“Onların en azgını ileri atıldı!” ayetini okudu ve bu ayeti, “Semud kavmi içinde nüfuz sahibi, son derece

Page 273: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 273

güçlü ve aynı zamanda zorba, şirret bir adam deve-yi öldürmek için ileri fırladı.” sözleriyle açıkladı.

Sonra kadınlardan söz etti. Onlara iyi davranılmasını tavsiye ederek şöyle buyurdu:

“Duyuyorum ki, bazılarınız kalkıp köle döver gibi karısını dövüyor. Sonra da muhtemelen, o gece onunla aynı yatağa girecek. İnsan aynı gece beraber olacağı eşine nasıl el kaldırabilir? Veya onu böyle aşağı-layıp incittikten sonra, onunla bir daha nasıl duygusal bir beraberlik içine girebilir? Nasıl hiçbir şey olmamış gibi onu şefkatle bağrına basabilir? Gerçi Allah, iffetsizce davranan ve nasihat, korkutma, yatağını ayırma gibi yollar denendikten sonra, hâlâ bu tür davranışlara de-vam eden bir kadının, aşırı olmamak kaydıyla dövülme-sine izin vermiştir (4-Nisa: 34). Ancak bu, yuvanın yıkıl-masını önlemek için son çare olarak öngörülmüş bir ted-birdir. Böyle olağan dışı bir durum söz konusu olmadığı sürece, birtakım hata ve kusurları olsa bile, kadınlarını-za el kaldırmayınız.”

Sonra cemaatten birinin yellenmesinden dolayı gülüş-meler oldu. Peygamberimiz, yellenmeden ötürü güldük-leri için onları uyararak:

“İnsan bizzat kendisinin de yaptığı bir şeye niye güler ki? Yellenme gibi tabii bir olayı alay konusu yap-manız ve yellenen kimseyi utandırmanız doğru bir dav-ranış değildir.” buyurdu.

277. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

Page 274: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

274 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Hiçbir mümin erkek, birtakım kusurlarından dolayı hanımını beğenmezlik etmesin. Şayet onun bir hu-yunu beğenmiyorsa, onda beğeneceği başka nice güzel huylar vardır. Hiçbir insan mükemmel yaratıl-mamıştır. Mükemmel olan sadece Allah’tır. Bu yüzden erkek, eşinin beğendiği yanlarını hesaba katmalı, iyi ta-raflarını görmeye çalışmalıdır. Meselâ şöyle düşünmeli-dir: “Karım biraz hırçın, fakat doğrusu dindar kadındır. O kadar güzel değil, ama namuslu kadındır. Benim iste-diğim kadar becerikli değil, fakat güzelliğine diyecek yoktur.” Kadın da kocası için aynı şeyleri düşünmelidir.”

278. Amr bin Ahvas el–Cüşemî radıyallahu anh anla-

tıyor: Veda Haccı’nda Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in hutbesini dinledim. Allah’a hamd ettikten sonra, insanlara birtakım öğütler vererek şöyle buyur-du:

“Bakınız! Ben size, kadınlara iyi davranmanızı tavsiye ediyorum. Zira onlar, sizin sorumluluğunu-za teslim edilmiş birer emanettirler. Onlara karşı sert ve katı davranmaya hakkınız yoktur. Ancak kesin kanıtlarla ispatlanan bir ahlaksızlık yapar-larsa, o zaman başka. Eğer böyle bir şey yaparlarsa, önce Allah’ı ve ahiret gününü hatırlatarak onlara güzel-ce nasihat verin. Eğer vazgeçmezlere, sizi kaybettikleri takdirde neler hissedeceklerini onlara göstermek için bir

Page 275: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 275

süre ilginizi azaltarak onları yataklarında yalnız bı-rakın. Bu da fayda vermeyecek olursa, bir aile faciasını önlemek için son çare olarak, bir yerlerini incitmeye-cek şekilde onları dövün. Eğer size itaat ederlerse, geçmişte olanları affedin, önceki kusurlarını bahane ederek onları incitmeye kalkmayın (Nisa, 4/34).

Şunu bilin ki, sizin kadınlar üzerinde haklarınız olduğu gibi, onların da sizin üzerinizde hakları vardır.

Sizin onlar üzerindeki haklarınız, namusunuzu korumaları ve izin vermediğiniz kimseleri evinize almamalarıdır.

Onların sizin üzerinizdeki hakları ise, giyim ku-şam ve yeme içme konularında gücünüz nispetinde onlara iyi bakmanız ve ailenin geçimini güzelce sağ-lamanızdır.”

279. Muâviye bin Hayde radıyallahu anh şöyle diyor:

Bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e: — Ey Allah’ın Elçisi! Hanımlarımızın bizim üzerimiz-

deki hakları nelerdir? diye sordum. Rasulullah buyurdu ki: — Giyim kuşam ve yeme içme gibi ihtiyaçlarını

karşılaman, ona el kaldırmaman, özellikle de yüzüne vurmaman, kendisine kötü söz söylememen ve onu yatağında yalnız bırakmak zorunda kalırsan, bu işi başkalarına sezdirmeden, sadece kendi evinde yap-mandır.”

Page 276: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

276 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

280. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Müminlerin iman bakımından en üstünü, huy ve ahlak bakımından en güzel olanıdır. En hayırlıları-nız da, hanımlarına karşı en hayırlı olanlarınızdır.”

281. İyâs bin Abdullah bin Ebu Zübâb radıyallahu

anh’dan rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: — Hanımlarınızı dövmeyiniz, buyurmuştu. Aradan

bir süre geçince, Ömer radıyallahu anh Peygamber aleyhisselâm’ın huzuruna geldi ve: — Ya Rasulallah! Kadınlar sizin bu sözünüzden cesa-

ret alarak kocalarını dinlemez oldular, dedi. Peygam-ber de, kadınların belli şartlarda dövülmesine izin ver-di. Bu sefer de birçok kadın Peygamber sallallahu aley-hi ve sellem’in hanımlarına gelerek kocalarını şikâyete başladılar. Bunun üzerine Peygamberimiz: — Birçok kadın, benim aileme gelerek kocalarını

şikâyet ediyor. Şunu iyi bilin ki, kadınlarını döven o kimseler, sizin hayırlılarınız değildir, buyurdu.

282. Abdullah bin Amr bin Âs radıyallahu an-

humâ’dan rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Dünya hayatı, gelip geçici bir faydalanmadan iba-

Page 277: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 277

rettir. Onun en hayırlı nimeti ise, dindar ve güzel ah-laklı kadındır.”

35. BAB: KOCANIN KARISI ÜZERİNDEKİ HAKLARI

Konu ile İlgili Ayetler: 1. Erkekler, hanımlarını koruyup gözetmekle yüküm-

lü olup, onlar üzerinde âmir ve yöneticidirler. Çünkü Allah, insanlardan bazılarını yaratılışça diğerlerin-den daha üstün kılmıştır. Kadın, tabiatı gereği duygu-sal, yufka yürekli, zayıf ve narin olduğundan, aileyi yö-netme ve onu dış tehlikelerden koruma görevi onun sır-tına yüklenmemelidir. Daha güçlü, cesaretli ve dayanıklı olan erkek, bu görev için daha uygundur. Ayrıca erkek-ler, çalışıp para kazanmak ve mallarından harcama yaparak ailenin geçimini sağlamakla yükümlüdürler. Yükümlülük de aynı oranında yetki gerektirdiğinden, ai-le reisi erkek olmalıdır.

O hâlde, iyi kadınlar, Allah’a gönülden boyun eğen, İs-lam’a aykırı bir istekte bulunmadıkları sürece kocaları-na itaat eden ve Allah’ın koruduğu ve korunmasını emrettiği namuslarını, aile içi mahremiyet ve gizlilikle-ri koruyan kadınlardır. (Nisa, 4/34)

Konu ile İlgili Hadisler: Daha önce geçen 278 numaralı hadis bu konuyla da il-

gilidir. Diğer hadisler şunlardır: 283. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

Page 278: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

278 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Bir erkek hanımını yatağına çağırır da hanımı hiçbir mazereti olmadığı hâlde onu reddeder ve erkek de ona dargın olarak gecelerse, melekler sabaha kadar o kadına lânet ederler. Şayet kadın kendisini eşiyle birlikte olmaya hazır hissetmiyorsa yahut bir sı-kıntı, üzüntü sebebiyle ruhi bir gerginlik içinde bulunu-yorsa, bunu kocasına söyleyerek ondan anlayış bekler. Böylece hem eşini üzmemiş, hem de günaha girmekten kurtulmuş olur.”

Buhârî ile Müslim’de geçen bir diğer rivayet şöyledir: “Kadın, kocasının yatağını mazeretsiz olarak terk

edip başka yerde gecelerse, melekler sabaha kadar ona lânet ederler.”

Bir başka rivayete göre de, Peygamber sallallahu aley-hi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Canımı kudret elinde tutan Allah’a yemin olsun ki, bir erkek karısını yatağa çağırır da kadın mazeretsiz olarak onu reddederse, kocası ondan memnun oluncaya kadar gökteki melekler o kadına lânet eder.”

284. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Bir kadın, kocası yanındayken onun izni olmadan nafile oruç tutamaz. Ayrıca, kocasının izni olmadan

Page 279: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 279

kadın olsun erkek olsun, hiç kimseyi evine alamaz.” 285. Abdullah bin Ömer radıyallahu anhumâ’dan ri-

vayet edildiğine göre, Peygamber aleyhisselâm şöyle buyurmuştur:

“Ey insanlar! Her biriniz birer yöneticisiniz ve her biriniz, yönetiminiz altındakilerden sorumlusunuz. Devlet görevlisi, emri altındakilerin yöneticisidir ve onlardan sorumludur. Erkek, ailesinin yöneticisidir ve onlardan sorumludur. Kadın da kocasının evinin ve çocuklarının yöneticisidir ve onlardan sorumlu-dur. Kısacası, her biriniz birer yöneticisiniz ve her biriniz, yönetiminiz altındakilerden sorumlusu-nuz.”

286. Talk bin Ali radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Erkek hanımını bir ihtiyacı için çağırdığı zaman, kadın ocak başında bile olsa, kocasının birlikte olma isteğini geri çevirmesin, işini bırakıp kocasının yanına gelsin.”

287. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Ailesine karşı görevini hakkıyla yerine getiren fedakâr bir kocanın hanımı üzerindeki hakkı o kadar büyüktür

Page 280: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

280 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

ki, insanın insana secde etmesini emredecek olsay-dım, kadının, kocasına secde etmesini emrederdim. Çünkü ailenin geçimini üstlenen koca, ailesini geçindire-cek imkânı alın teri ve göz nuruyla kazanmakta, gerekir-se onlar için hayatını dahi tehlikeye atmaktadır. Böylesi fedakâr kimseler, her türlü sevgi ve saygıya lâyıktırlar. Ama buna rağmen, onların dahi huzurunda eğilmek, secde etmek caiz değildir. Çünkü secde, yalnızca Allah’a yapılır.”

288. Ümmü Seleme radıyallahu anhâ’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Herhangi bir kadın kocası kendisinden razı oldu-ğu hâlde ölürse, erkeklerin bin bir zahmetle yaptığı birçok ibadeti bizzat yapmış gibi sevap kazanarak cen-nete girer.”

Bu hadisin senet zincirinde yer alan Müsavir el-Humeyrî ve annesi meçhul (güvenilir olup olmadıkları bilinmeyen) ravilerdir. Bu sebeple hadis zayıftır. Ancak ihtiva ettiği mana sahihtir.

289. Muaz bin Cebel radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Dünyada kötü huylu bir kadın kocasına eziyet edip onu üzerse, o kimsenin hurilerden olan ve kendisini cennette bekleyen hanımı, o kadına:

Page 281: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 281

— Allah canını alsın, üzme onu! O senin yanında şimdilik misafirdir. Dünya hayatı çok kısa olduğu için, yakında senden ayrılıp bize kavuşacaktır, diye ses-lenir.”

290. Üsâme bin Zeyd radıyallahu anhumâ’dan riva-

yet edildiğine göre, Peygamber aleyhisselâm şöyle bu-yurmuştur:

“Benden sonra erkekler için, şeytanın oyunlarına alet edilen kadınlardan daha tehlikeli bir fitne ve bozgunculuk unsuru bırakmadım. Çünkü şer odakları, her zaman kadının çekiciliğini kullanarak insanları ifsat etmeye çalışacaktır. Ayrıca çoğu kadın kocasına, “Sen ölür veya hapse girersen bize kim bakar?” diyerek onu Allah yolunda malı ve canı ile mücadeleden alıkoymaya çalışır. Fakat kocanın eşine ve çocuklarına duyduğu sev-gi, onu inancına göre yaşamaktan alıkoymamalıdır.”

36. BAB: AİLENİN GEÇİMİNİ SAĞLAMAK

Konu ile İlgili Ayetler: 1. Annelerin yiyecek, giyecek, barınma, vs. ihtiyaç-

larını uygun biçimde karşılamak, çocuğun babasına düşen bir görevdir. (Bakara, 2/233)

2. Zengin olan zenginliği oranında, imkânları sı-

nırlı olan da Allah’ın kendisine verdiği ölçüde na-faka vermelidir. Çünkü Allah hiç kimseye, kendisine vermiş olduğu güç ve imkânların üstünde bir sorum-

Page 282: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

282 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

luluk yüklemez. (Talak, 65/7) 3. Allah yolunda her ne harcarsanız, O size bunun

karşılığını hem dünyada, hem de ahirette kat kat fazla-sıyla verecektir. O, rızık ve nimet verenlerin en ha-yırlısıdır. (Sebe, 34/49)

Konu ile İlgili Hadisler: 291. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Allah yolunda cihad edilmesi için, köleyi hürriyeti-ne kavuşturmak için, fakirlere sadaka olarak ver-mek için ve ailenin geçimini sağlamak için yaptığın harcamalar içerisinde sana en çok sevap kazandı-racak olanı, –lüks ve israfa kaçmamak şartıyla– ailen için yaptığın harcamalardır.”

292. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem tarafından

özgürlüğüne kavuşturulan eski bir köle olan ve Ebu Abdullah –yahut Ebu Abdurrahman– künyesiyle tanı-nan Sevbân bin Bücdüd’den rivayet edildiğine göre, Allah’ın Elçisi aleyhisselâm şöyle buyurmuştur:

“Bir insanın yaptığı harcamaların en değerlisi, ön-ce ailesinin ihtiyaçlarını karşılamak için yaptığı harcama, sonra Allah yolunda cihad için beslediği atına yaptığı harcama ve son olarak, Allah yolunda cihada çıkan arkadaşları için yaptığı harcamadır.”

Page 283: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 283

293. Ümmü Seleme radıyallahu anhâ diyor ki: Bir

gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e: — Ya Rasulallah! Eski kocam Ebu Seleme’nin çocuk-

larına yardımda bulunsam sevap kazanır mıyım? Çünkü bu çocuklara bakmak aslında benim görevim değil. Ne var ki, onları başkasına muhtaç durumda bırakamam, bu yavrular benim öz çocuklarım. Bu sebeple kendileri-ne yardım ediyor ve geçimlerini sağlıyorum. Acaba kendi yetimlerime yaptığım bu yardımdan dolayı sevap kaza-nır mıyım? diye sordum. Peygamber de: — Evet, onlara yaptığın her harcamanın sevabını

alırsın, buyurdu. 294. Sa’d bin Ebî Vakkâs radıyallahu anh’ın rivayet

ettiği ve bu kitabın baş tarafındaki iyi niyet ve ihlâs bö-lümünde yedi numarayla takdim ettiğimiz uzunca bir hadiste, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Sa’d’a hi-taben şöyle buyurmuştu:

“Allah’ın sevgi ve hoşnutluğunu kazanmak ama-cıyla yaptığın her harcamanın, hatta eşinin ağzına koyduğun lokmaya varıncaya kadar, hepsinin mükâfatını mutlaka alacaksın.”

295. Bedir mücahitlerinden Ebu Mesud el–Bedrî ra-

dıyallahu anh’dan rivayet edildiğine göre, Peygamber aleyhisselâm şöyle buyurmuştur:

“Bir kimse Allah’ın sevgi ve hoşnutluğunu kazan-

Page 284: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

284 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

mak amacıyla ailesinin geçimini sağlarsa, yaptığı her harcama ona sadaka sevabı kazandırmış olur.”

296. Abdullah bin Amr bin Âs radıyallahu an-

humâ’dan rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Geçimini sağlamakla görevli olduğu kimseleri ihmal etmesi, kişiye günah olarak yeter.”

Müslim’in Sahîh’inde yer alan bu manadaki bir hadise göre ise, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:

“Emri altında bulunan işçi, memur, hizmetçi gibi kimselerin zaruri ihtiyaçlarını karşılayacak nafa-kayı vermemesi, kişiye günah olarak yeter.” bu-yurmuştur.

297. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Kulların sabaha eriştiği her gün, yeryüzüne iki me-lek iner ve onlardan biri: — Allah’ım, senin rızan için malını harcayanlara

daha iyisini ver, diye dua eder. Diğeri de: — Allah’ım, cimrilik edenlerin malını yok et, diye

beddua eder.” 298. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

Page 285: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 285

“Üstteki el, alttaki elden hayırlıdır. Yani yardım eden güçlü ve zengin mümin, yardıma muhtaç olan zayıf ve fakir müminden daha faziletli, daha üstündür. Sen yardım etmeye, geçimini üstlendiğin kimselerden başla. Sadakanın en hayırlısı, ihtiyaç fazlası maldan verilendir. Kim insanlara el avuç açmaktan kaçınarak iffetli davranırsa, Allah onu saygıdeğer kılar. Kim kanaatkâr davranır ve açgözlülükten uzak durursa, Allah da onu başkalarına muhtaç olmaktan kurta-rır.”

37. BAB: SEVDİĞİ DEĞERLİ MALLARDAN (ALLAH İÇİN) HARCAMAK

Konu ile İlgili Ayetler: 1. Sevdiğiniz şeylerden bir kısmını Allah yolunda

harcamadıkça, asla iyiliğe ulaşamazsınız. Açgözlü-lük ve cimrilik hastalığından kurtulup da servetinizi, sağlığınızı, canınızı... Allah yolunda feda etmeye hazır olmadığınız sürece, O’nun hoşnutluğuna asla kavuşa-maz, gerçek erdemliliğe ulaşamazsınız.

Öyleyse az çok demeyin, Allah yolunda harcayın. Unut-mayın ki, her ne harcarsanız, Allah hepsini bilir ve mükâfatını mutlaka verir. (Âl-i İmran, 3/92)

2. Ey iman edenler! Gerek sizin çalışıp üreterek ka-

zandığınız, gerekse yerden sizin için çıkardığımız toprak ürünleri, maden, define ve petrol gibi nimetlerin temiz ve helal olanlarından bir kısmını Allah yolunda

Page 286: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

286 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

ihtiyaç sahiplerine harcayın. Size verilecek olsaydı, be-ğenmediğiniz için yüzünüzü buruşturmadan almaya-cağınız döküntü, bozuk, çürük ve değersiz malları sa-kın sadaka olarak vermeye kalkışmayın. (Bakara 2/276)

Konu ile İlgili Hadisler: 299. Enes bin Malik radıyallahu anh anlatıyor: Medine’de Ensar arasında en fazla hurmalığı olan,

üvey babam Ebu Talha idi. En sevdiği malı da Mescid–i Nebevî’nin hemen karşısında bulunan Beyruhâ adında-ki hurma bahçesiydi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, zaman zaman bu bahçeye girer ve oradaki tatlı sudan içerdi.

“Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadık-ça, gerçek iyilik ve erdemliliğe ulaşamazsınız.” ayeti nazil olunca, Ebu Talha Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in huzuruna geldi ve: — Ya Rasulallah! Allah sana, “Sevdiğiniz şeylerden

Allah yolunda harcamadıkça, gerçek iyilik ve er-demliliğe ulaşamazsınız.” ayetini gönderdi. Benim en sevdiğim malım, Beyruhâ adlı bahçedir. Onu Allah rıza-sı için sadaka olarak adıyorum. Rabb’imden, bunun be-nim için bir sevap ve ahiret azığı olmasını diliyorum. Ya Rasulallah, Beyruhâ’yı Allah’ın sana bildirdiği şekilde kullanabilirsin, dedi. Bunun üzerine Peygamber sallal-lahu aleyhi ve sellem: — Bravo, tebrik ederim! İşte kazanç getiren tica-

Page 287: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 287

ret budur. Dediklerini duydum, fakat bana kalırsa, onu akrabaların arasında paylaştır. Çünkü yardım etme konusunda akrabanın öncelik hakkı vardır, buyur-du. Ebu Talha: — Peki, öyle yapayım, ya Rasulallah! dedi ve bahçeyi

amca oğulları ile diğer akrabaları arasında taksim etti. 300. Ebu Hureyre radıyallahu anh şöyle diyor: Hz. Ali’nin henüz beş altı yaşlarında olan oğlu Hasan

radıyallahu anhumâ, sadaka olarak fakirlere verilmek üzere mescide bırakılan hurmalardan birini alıp ağzına atmıştı. Bunu gören Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem, torununun bir lokma dahi haram yemesine müsaa-de etmeyerek: — Tuh, tuh, at onu ağzından! Zekât ve sadaka al-

mak Ehl-i Beyt’e haram kılındığı için bizim sadaka mallarından yemediğimizi bilmiyor musun? buyur-du.

Bir başka rivayette, Peygamberimiz: “Biz Ehli Beyt’e sadakanın helal olmadığını bilmi-

yor musun?” buyurmuştur. 301. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in üvey oğ-

lu Ömer bin Ebu Seleme radıyallahu anhumâ anlatı-yor:

Ben Peygamber aleyhisselâm’ın himayesinde yetişen bir çocuktum. Bir gün genişçe bir yemek tabağının etra-fında oturmuş, hep birlikte yemek yiyorduk. Yemek yer-

Page 288: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

288 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

ken, elim yemek tabağının her tarafında dolaşırdı. Bu-nun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:

“Çocuğum, yemeğe Allah’ın adıyla başla. Sağ elinle ve önünden ye.” buyurdu. Ben de bundan sonra, ye-meğimi hep bu şekilde yedim.

302. Abdullah bin Ömer radıyallahu anhumâ’dan ri-

vayet edildiğine göre, Peygamber aleyhisselâm şöyle buyurmuştur:

“Ey insanlar! Her biriniz birer yöneticisiniz ve her biriniz yönetiminiz altındakilerden sorumlusunuz. Devlet görevlisi emri altındakilerin yöneticisidir ve onlardan sorumludur. Erkek, ailesinin yöneticisi-dir ve onlardan sorumludur. Kadın da kocasının evinin yöneticisidir ve ondan sorumludur. Hiz-metkâr efendisinin malının yöneticisidir ve onlar-dan sorumludur. Netice itibariyle, her biriniz birer yöneticisiniz ve her biriniz yönetiminiz altındaki-lerden sorumlusunuz.”

303. Abdullah bin Amr bin Âs radıyallahu an-

humâ’dan rivayet edildiğine göre, Peygamber aleyhis-selâm şöyle buyurmuştur:

“Çocuklarınız yedi yaşına geldiğinde, onlara na-mazı emredin. On yaşına geldikleri hâlde hâlâ kıl-mazlarsa, önce nasihat verin, bu fayda vermezse onları azarlayın. Yine de namaz kılmamakta ısrar ederlerse, o zaman, bir yerlerini incitmeyecek şekilde ve yüzlerine

Page 289: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 289

vurmadan onları hafifçe dövün. Böylece, namazı terk etmenin ciddi bir suç olduğunu iyice anlasınlar. Ayrıca, çocuklarınız aynı yatakta yatıyorlarsa, on yaşına geldik-leri zaman –cinsiyetleri ne olursa olsun– yataklarını ayırın. Çünkü cinsiyet duygusu gelişmeye başlayan ço-cukların vücutlarının birbirine temas etmesi, onlarda bazı cinsî sapmalara yol açabilir. Maddi imkânsızlık se-bebiyle her bir çocuğa ayrı yatak temin etme imkânı bu-lamazsanız, hiç değilse vücutlarının birbirine temas et-memesini sağlayın.”

304. Sebre bin Mâbed el–Cühenî radıyallahu anh’dan

rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Çocuğa yedi yaşındayken namaz kılmayı öğretin. On yaşına geldiği hâlde hâlâ kılmazsa, onu hafifçe dövün.”

Ebu Davud’da ifade şöyledir: “Çocuk yedi yaşına girince, ona namaz kılmasını

emredin.”

39. BAB: KOMŞU HAKKI ve BU KONUYLA İLGİLİ TAVSİYELER

Konu ile İlgili Ayetler: 1. Yalnızca Allah’a kulluk ve ibadet edin, hiçbir şeyi

ve hiç kimseyi O’na denk ve ortak tutmayın. Ana ba-baya ve diğer yakın akrabaya, yetimlere ve yoksul-lara, gerek soy, gerek mesafe bakımından size yakın ve

Page 290: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

290 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

uzak komşulara, birlikte olduğunuz iş, yol veya hayat arkadaşınıza, yolda kalmış kimselere, emriniz al-tındaki köle, cariye, hizmetçi ve işçilere iyi davranın. (Nisa, 4/36)

Konu ile İlgili Hadisler: 305. Abdullah bin Ömer ile Âişe radıyallahu an-

humâ’dan ayrı ayrı rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Cebrail bana komşuya iyilik etmeyi o kadar çok tavsiye edip durdu ki, neredeyse bu konuda Allah’tan bir emir getirecek ve komşuyu komşuya mirasçı kıla-cak sandım.”

306. Ebu Zer radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine

göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona şöyle buyurmuştur:

“Ya Ebu Zer! Çorba veya sulu bir yemek pişirdiğin zaman, suyunu bol koy ve ondan biraz da komşula-rına dağıtarak onları da gözet.”

Müslim’in Ebu Zer’den naklettiği bir diğer rivayet şöy-

ledir: Dostum Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bana

şöyle vasiyet etti: “Çorba pişirdiğin zaman suyunu bol koy. Sonra da

komşularını gözeterek, o çorbadan onlara da gü-zelce ver.”

Page 291: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 291

307. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: — Vallahi iman etmiş olmaz, vallahi iman etmiş

olmaz, vallahi iman etmiş olmaz, dedi. Sahâbîler: — Kim iman etmiş olmaz, ya Rasulallah? diye sordu-

lar. Peygamber: — Komşusu şerrinden emin olmayan kimse, bu-

yurdu. Müslim’de yer alan bir başka rivayette Peygamberi-

miz: “Komşusu şerrinden emin olmayan kimse, cenne-

te giremez.” buyurmuştur. 308. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Müslüman hanımlar! Hiç biriniz, bir koyunun ayak kemiği bile olsa, komşusun verdiği hediyeyi veya kendisinin ona vereceği hediyeyi küçük görmesin. Komşular arasında hediyeleşme ihmal edilmemeli, az çok, büyük küçük demeden ikramda bulunulmalıdır. Ve-rilen ikram da küçük görülmemeli, hele asla geri çevril-memelidir.”

309. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

Page 292: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

292 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

“Hiçbiriniz, duvarına ağaç çakmak veya kiriş koy-mak isteyen komşusuna engel olmasın. Bitişiğinizde-ki komşunuz inşaat yaptırırken sizin duvarınızdan fay-dalanmak zorunda kalırsa, –evinize zarar vermemesi şartıyla– ona izin vermelisiniz.”

Ebu Hureyre, hadisi rivayet ettikten sonra, oradakile-re:

“Neden bu sünneti yerine getirmekten çekiniyorsu-nuz? Vallahi sizin hoşunuza gitmese de, ben bu sorumlu-luğu omuzlarınıza yükleyeceğim!” dedi.

310. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Allah’a ve ahiret gününe iman eden, komşusuna eziyet etmesin. Allah’a ve ahiret gününe iman eden, misafirine ikramda bulunsun. Allah’a ve ahiret gü-nüne iman eden, ya güzel söz söylesin, ya da hiç de-ğilse sussun.”

311. Ebu Şüreyh el–Huzâî radıyallahu anh’dan riva-

yet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem şöyle buyurmuştur:

“Allah’a ve ahiret gününe iman eden, komşusuna güzel davransın. Allah’a ve ahiret gününe iman eden, misafirine ikram etsin. Allah’a ve ahiret gü-nüne iman eden, ya hayırlı söz söylesin, ya da hiç değilse sussun.”

Page 293: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 293

312. Hz. Âişe radıyallahu anhâ diyor ki: Bir gün Pey-

gamber sallallahu aleyhi ve sellem’e: — Ya Rasulallah! Benim iki komşum var, öncelikle

hangisine hediye vermeliyim? diye sordum. Peygamber de: — Kapısı sana daha yakın olana, buyurdu. 313. Abdullah bin Ömer radıyallahu anhumâ’dan ri-

vayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Allah katında arkadaşların en hayırlısı, arkada-şına faydalı olandır. Yine Allah katında komşuların en hayırlısı, komşusuna faydalı olandır.”

40. BAB: ANA BABAYA İYİLİK ve HISIM AKRABAYI KORUYUP GÖZETME

Konu ile İlgili Ayetler: 1. Yalnızca Allah’a kulluk ve ibadet edin, hiçbir şeyi

ve hiç kimseyi O’na denk ve ortak tutmayın. Ana ba-baya ve diğer yakın akrabaya, yetimlere ve yoksul-lara, gerek soy, gerek mesafe bakımından size yakın ve uzak komşulara, birlikte olduğunuz iş, yol veya hayat arkadaşınıza, yolda kalmış kimselere, emriniz al-tındaki köle, cariye, hizmetçi ve işçilere iyi davranın. (Nisa, 4/36)

2. Ey insanlar! Sizi ilkönce Âdem olarak bir tek can-

Page 294: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

294 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

dan yaratan, sonra onunla aynı özden, aynı unsurdan Havva adındaki eşini var eden ve böylece, bu ikisin-den birçok erkekler ve kadınlar üretip yeryüzüne yayan Rabb’inize gönülden bağlanarak buyruklarına itaat edin, dürüst ve erdemlice bir hayat sürerek kötülü-ğün her çeşidinden titizlikle sakının.

Öyleyse, “Allah aşkına! Allah’a yemin olsun! Allah şa-hittir ki!” diyerek adına yeminler edip dileklerde bu-lunduğunuz Allah’a karşı gelmekten sakının, emirleri-ne sımsıkı sarılarak kötülüklerden korunun ve aranız-daki akrabalık bağlarını koparmamaya büyük özen gösterin.

Unutmayın ki üstünüzde, sizi sürekli gözetleyen bir Allah var. (Nisa, 4/1)

3-Hakiki müminler; akraba, komşu, yoksul, yetim ve

yardıma muhtaç kimselere gereken ilgi ve yakınlığı gös-tererek Allah’ın geliştirilmesini emrettiği ilişkileri geliştirip canlandıran, Rab’lerine karşı yürekleri saygıyla titreyen ve Mahşer Günü kötü bir şekilde hesaba çekilmekten korkarak, o gün gelip çatmadan önce kendilerini hesaba çeken kimselerdir. (Râd, 13/21)

4-Biz insana, anne ve babasına daima iyi davran-

masını öğütledik. Fakat onlar, kendilerine kayıtsız şartsız itaat edileceğine dair elinde hiçbir bilgi ve ka-nıt bulunmayan birtakım putları veya putlaştırılan in-

Page 295: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 295

sanları Bana eş ve ortak koşmanı sana emrederler-se, o zaman onlara itaat etme.

Unutma ki, hepiniz hesap vermek üzere bir gün benim huzuruma geleceksiniz. İşte o zaman Ben, dünya-dayken yapıp ettiğiniz her şeyi en ince ayrıntısıyla si-ze bildireceğim. (Ankebut, 29/8)

5. Rabb’in, yalnızca kendisine kulluk etmenizi ve

ana babanıza iyi davranmanızı emrediyor. Onlar-dan biri yahut her ikisi sana sığınır da senin yanında ihtiyarlık çağına erişirlerse, onlara karşı son derece saygılı ve sevecen davran. Değil kötü bir söz söylemek, onlara “öf!” bile deme. Hele onları sakın azarlama, tam tersine, onlara saygı ve sevgi dolu, gönül alıcı tatlı sözler söyle.

Onlara en içten şefkat ve alçak gönüllülük duygula-rıyla kol kanat ger ve “Ey Rabb’im, onlar beni ço-cukluğumda nasıl büyütüp yetiştirdilerse, sen de onlara öylece merhamet et!” diye onlar için dua et. (İsra, 17/23, 24)

Yaşlı annesini sırtına almış, kan ter içinde Kâbe’yi tavaf etmekte olan bir adam, orada Peygambere rastlayınca, “Ey Allah’ın elçisi! Ne dersiniz, şimdi annemin hakkını ödemiş oldum mu acaba?” diye sordu. Bunun üzerine Peygamber, “Hayır, daha seni karnında taşırken aldığı bir nefesin dahi hakkını ödeyebilmiş değilsin.” diye cevap verdi. (Ebu Bekir Bezzâr)

Page 296: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

296 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

6. Biz insanoğluna, ana babasına güzelce itaat etme-sini ve onlara her zaman iyi davranmasını emrettik. Fakat annenin yeri bambaşkadır. Çünkü annesi, nice sıkıntı ve meşakkatlere katlanarak onu dokuz ay boyunca karnında taşıdı. Bununla da kalmadı, tam iki yıl boyunca onu emzirdi ve gece gündüz demeden uy-kusunu, rahatını terk ederek onun bakımıyla ilgilendi. Öyleyse, ey insan; Bana ve ana babana şükret! Unut-ma ki, dönüşün Banadır. (Lokman, 31/14)

Konu ile İlgili Hadisler: 314. Abdullah bin Mesud radıyallahu anh anlatıyor: Bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e: — Ya Rasulullah! Allah’ın en sevdiği amel hangisidir?

diye sordum. — Vaktinde kılınan namazdır, diye cevap verdi. — Sonra hangisi? dedim. — Ana babaya iyilik etmek, buyurdu. — Ondan sonra hangisi gelir? diye sordum. — Allah yolunda cihad etmek, buyurdu. Peygam-

ber aleyhisselâm bu tür sorulara, soran kişinin seviyesini, artı ve eksilerini dikkate alarak farklı cevaplar verirdi.

315. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Hiçbir çocuk, babasının hakkını ödeyemez. Şayet onu köle olarak bulur ve satın alıp özgürlüğüne ka-

Page 297: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 297

vuşturursa, ancak o zaman onun hakkını ödemiş olur.”

316. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Allah’a ve ahiret gününe iman eden, misafirine ikramda bulunsun. Allah’a ve ahiret gününe iman eden, akrabasını görüp gözetsin. Allah’a ve ahiret gününe iman eden, ya hayırlı söz söylesin, ya da hiç değilse sussun!”

317. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, akrabalar arasındaki sevgi ve saygı bağlarının ve akra-bayı gözetmenin Allah katındaki önemini canlı bir misal-le anlatarak şöyle buyurmuştur:

“Allah varlıkları yaratma işini bitirince, akrabalık bağı canlı bir varlık gibi Allah’ın huzurunda durarak: — Bu makam, akrabalık bağını koparanlardan

sana sığınma makamıdır. Onları sana şikâyet ediyor, şerlerinden sana sığınıyorum, ya Rab! dedi. Allah: — Pekâlâ, seni koruyup gözeteni gözetmemi, se-

ninle ilgisini kesenden rahmetimi kesmemi iste-mez misin? diye sordu. Akrabalık bağı: — Evet, isterim ya Rab! dedi. Bunun üzerine Al-

lah: — O hâlde, bu isteğin gerçekleşmiştir, buyurdu.

Page 298: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

298 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bunları anlattık-tan sonra: — İsterseniz, bu hakikati anlatan şu ayeti okuyun,

buyurdu: “Demek ey münafıklar, fırsatını bulup yönetimi ele

geçirecek olsanız, yeryüzünde bozgunculuk çıkara-cak ve komşuluk, arkadaşlık, akrabalık bağlarını ko-parıp atacaksınız, öyle mi? İşte onlar, Allah’ın lâne-te uğratarak kulaklarını sağır, gözlerini kör ettiği kimselerdir.” (47-Muhammed: 22–23)

Buhârî’de yer alan bir diğer rivayette, Cenab–ı Hak

şöyle buyurmuştur: “Ey akrabalık bağı! Seni gözeteni gözetir, seninle

ilgiyi kesenden de ilgiyi keserim.” 318. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: Bir

adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e gelerek: — İnsanlar arasında kendisine en iyi davranmam ge-

reken kimdir? diye sordu. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: — Annendir, buyurdu. — Ondan sonra kimdir? — Yine annen. — Ondan sonra? — Yine annen. — Daha sonra? — Baban, cevabını verdi.

Page 299: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 299

Müslim’de yer alan bir rivayete göre, o adam: — Ey Allah’ın Rasulü! Kendisine en iyi davranılması

gereken insan kimdir? diye sordu. Peygamberimiz: — Önce annen, sonra annen, sonra yine annen,

sonra baban, sonra da yakınlık derecesine göre di-ğer akrabaların, buyurdu.

319. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Anne babasına veya onlardan sadece birine yaşlı-lık günlerinde yetişip de onlara yaptığı iyilikler saye-sinde cennete giremeyen kimseye yazıklar olsun, yazıklar olsun, yazıklar olsun!”

320. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e gelerek: — Ya Rasulallah! Benim bazı akrabalarım var. Ben

onları ziyaret ediyorum, fakat onlar bana gelmiyorlar. Ben onlara iyilik ediyorum, onlar bana kötülükle karşı-lık veriyorlar. Ben onlara anlayışlı davranıyorum, onlar ise bana sert ve kaba davranıyorlar, dedi. Bunun üzeri-ne Peygamberimiz: — Eğer durum dediğin gibi ise, onların kötülükle-

rine iyilikle karşılık vermekle, kendilerine kızgın kül yedirmiş oluyorsun. Yani sana kötü davranan yakınla-

Page 300: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

300 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

rın, bu asil davranışın karşısında ezilip mahcup olacak-lardır. Onlar ne yaparlarsa yapsınlar, sen onlara iyi dav-ranmaya, akrabalık ilişkini devam ettirmeye çalış. Sen böyle davrandığın sürece, Allah’ın yardımı senin-ledir, buyurdu.

321. Enes bin Malik radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Kim rızkının çoğalmasını ve ömrünün uzamasını istiyorsa, akrabasını kollayıp gözetsin.”

322. Yine Enes radıyallahu anh şöyle diyor: Medine’de Ensar arasında en fazla hurmalığı olan,

üvey babam Ebu Talha idi. En sevdiği malı da Mescid–i Nebevî’nin hemen karşısında bulunan Beyruha adında-ki hurma bahçesiydi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem zaman zaman bu bahçeye girer ve oradaki tatlı sudan içerdi.

“Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadık-ça, gerçek iyilik ve erdemliliğe ulaşamazsınız.” ayeti nazil olunca, Ebu Talha Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in yanına geldi ve: — Ya Rasulallah! Allah sana, “Sevdiğiniz şeylerden

Allah yolunda harcamadıkça, gerçek iyilik ve er-demliliğe ulaşamazsınız.” ayetini gönderdi. Benim en sevdiğim malım, Beyruha adlı bahçedir. Onu Allah rıza-sı için sadaka olarak adıyorum. Rabb’imden, bunun be-

Page 301: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 301

nim için bir sevap ve ahiret azığı olmasını dilerim. Ya Rasulallah! Beyruha’yı Allah’ın sana bildirdiği şekilde kullanabilirsin, dedi. Bunun üzerine Peygamber sallal-lahu aleyhi ve sellem: — Bravo, tebrik ederim! İşte kazanç getiren tica-

ret budur. Dediklerini duydum, fakat bana kalırsa, onu akrabaların arasında paylaştır. Çünkü yardım etme konusunda akrabanın öncelik hakkı vardır, buyur-du. Ebu Talha: — Peki, öyle yapayım, ya Rasulallah, dedi ve bahçeyi

amca oğulları ile diğer akrabaları arasında taksim etti. 323. Abdullah bin Amr bin Âs radıyallahu anhumâ

diyor ki: Bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem’in yanına gelerek: — Mükâfatını yalnızca Allah’tan umarak, O’nun yo-

lunda hicret ve cihad etmek üzere sana bağlılık yemi-niyle biat etmek istiyorum, dedi. Peygamberimiz: — Annen ve babandan hayatta olan var mı? diye

sordu. Adam: — Evet, her ikisi de hayatta, dedi. Peygamber sallal-

lahu aleyhi ve sellem: — Allah’tan sevap kazanmak istiyorsun, değil

mi? diye sordu. Adam: — Evet, deyince: — Öyleyse, ana babanın yanına dön ve onlara

hizmet et. Genel seferberlik ilan edilmediği ve eli silah tutan her mümin savaşa çağırılmadığı takdirde, muhtaç

Page 302: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

302 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

durumda olan anne babaya bakman, senin için Allah yo-lunda hicret ve cihad etmekten daha üstün bir ibadettir, buyurdu.

Hadis bu şekliyle Müslim’den alınmıştır. Buhârî ile Müslim’in bir başka rivayeti ise şöyledir:

Bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in ya-nına gelerek, Allah yolunda cihad etmek için ondan izin istedi. Peygamberimiz: — Annen baban sağ mı? diye sordu. Adam: — Evet, deyince: — Öyleyse, ana babana hizmet etmeye çalışarak on-

lar için cihad et. Böylece, Allah yolunda cihad etmiş gi-bi sevap kazanırsın, buyurdu.

324. Yine Abdullah bin Amr bin Âs radıyallahu

anh’dan rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Akrabasının gösterdiği ilgiye aynıyla karşılık ve-ren, gerçek anlamda akrabalığı gözetmiş sayılmaz. Asıl akrabalığı gözeten, kendisiyle ilgiyi kestikleri hâlde, akrabasıyla ilgilenmeye ve onlara iyilik yapmaya devam edendir.”

325. Hz. Âişe’den rivayet edildiğine göre, Peygamber

sallallahu aleyhi ve sellem, akrabalar arasındaki sevgi ve saygı bağlarının ve akrabayı gözetmenin Allah katındaki önemini canlı ve akılda kalıcı bir misalle anlatarak şöyle buyurmuştur:

Page 303: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 303

“Akrabalık bağı, Allah’ın varlıklar üzerindeki kudret ve egemenliğinin sembolü olan Arşa tutunarak –yani Allah’ın kudret ve azametine sığınarak– şöyle dedi: Kim beni koruyup gözetirse, Allah da onu koruyup gözetsin. Kim benimle ilgiyi keserse, Allah da on-dan rahmet ve ikramını kessin.”

326. Peygamber’in hanımı ve müminlerin annesi

Meymûne binti Hâris radıyallahu anhâ’dan rivayet edildiğine göre, kendisi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e haber vermeden bir câriye azat edip hürriyeti-ne kavuşturmuştu. Meymûne, kendi nöbet gününde Resûl–i Ekrem yanına gelince: — Ya Rasulallah, bilmem farkında mısınız, cariyemi

azat ettim, dedi. Peygamberimiz: — Gerçekten bunu yaptın mı? diye sorunca,

Meymûne: — Evet, dedi. Bunun üzerine Peygamberimiz: — Azat edilmek için henüz yeterli olgunluğa erişme-

miş olan o cariyeyi dayılarına hediye etseydin, daha çok sevap kazanırdın. Bir daha iyilik yapacağın za-man, öncelikle yardıma muhtaç akrabanı gözet, buyur-du.

327. Hz. Ebu Bekir’in kızı ve Hz. Âişe’nin kız kardeşi

olan Esmâ radıyallahu anhâ anlatıyor: Peygamber zamanında, henüz bir putperest olan an-

nem beni ziyarete gelmişti. Bu konuda Peygamber’in

Page 304: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

304 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

görüşünü almak için: — Ya Rasulallah! Annem beni özleyip ziyaretime

gelmiş. Müslüman olmadığı hâlde ona ikramda buluna-bilir miyim? diye sordum. Peygamber aleyhisselâm: — Evet, annene iyilik ve ikramda bulunabilirsin.

Müslümanlara fiilen saldırıda bulunmadıkları sürece, kâfir bile olsalar akrabana gereken ilgi ve yakınlığı gös-terebilir, kendilerine iyilik ve ikramda bulunabilirsin, buyurdu.

328. Abdullah bin Mesud radıyallahu anh’ın hanımı

Zeynep es–Sekafiyye radıyallahu anhâ’dan rivayet edildiğine göre, bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: — Ey kadınlar! Gerdanlık, kolye, bilezik gibi takı ve

süs eşyalarınızdan bile olsa, Allah için yoksullara, muhtaçlara sadaka verin, buyurdu. Bunun üzerine, ben kocam Abdullah bin Mesud’un yanına giderek: — Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bize sadaka

vermemizi emrediyor. Sen de eli dar bir adamsın. Ona git de bir soruver, vereceğim sadakayı sana versem olur mu? Olmazsa, başkasına vereyim, dedim. Abdul-lah: — Benim sormam yakışık almaz. Git kendin sor, dedi.

Ben de gidip Peygamber’in kapısına varınca, Medineli bir kadının orada beklediğini gördüm. Meğer o da aynı meseleyi soracakmış. Peygamber’in heybetinden, biz kadınlar onun huzuruna girmeye çekinirdik. Derken

Page 305: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 305

Bilâl Peygamber’in yanından çıkıp yanımıza geldi. Ona: — Peygamber’e git ve “Kapıda bekleyen iki kadın,

kendi kocalarına ve evlerindeki yetimlere verecekleri sadakanın kabul olup olmadığını soruyorlar, de. Ama bizim kim olduğumuzu söyleme!” dedik. Bilal de Pey-gamber sallallahu aleyhi ve sellem’in huzuruna girerek meseleyi ona anlatmış. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: — Kim onlar? diye sorunca, Bilal: — Medineli bir kadınla Zeynep, diye cevap vermiş.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de: — Hangi Zeynep? diye sorunca, Bilal: — Abdullah bin Mesud’un hanımı, demiş. Bunun

üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: — Onlar böyle yapmakla, iki sevap birden kazanır-

lar. Biri yakınlarını görüp gözetme sevabı, diğeri de sadaka sevabı, buyurmuş.

329. Ebu Süfyân Sahr bin Harb Radıyallahu anh, Bi-

zans Kralı Heraklius ile aralarında geçen uzun konuş-mayı naklederken şöyle demiştir:

Heraklius: — O Peygamber olduğunu iddia eden şahıs size neleri

emrediyor? diye sordu. Ben de: — Bize, “Yalnızca Allah’a kulluk edin, O’na hiç bir şe-

yi ortak koşmayın. Atalarınızın sözlerine körü körüne uymayın!” diyor. Ayrıca bize namaz kılmayı, söz ve davranışlarda doğru ve dürüst olmayı, iffetli yaşamayı

Page 306: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

306 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

ve akraba ile ilgilenmeyi emrediyor, dedim. 330. Ebu Zer radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine

göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle bu-yurmuştur:

“Muhakkak siz yakında öyle bir yer fethedeceksi-niz ki, orada para birimi olarak dirhem ve dinar yerine kırat kullanılmaktadır.”

Diğer bir rivayete göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Siz, kıratın kullanıldığı Mısır’ı fethedeceksiniz. Size oranın halkına iyi davranmanızı tavsiye ediyo-rum. Çünkü onlarla sizin aranızda bir antlaşma ve akrabalık bağı vardır.”

Bir başka rivayette ise, ifade şöyledir: “Mısır’ı fethettiğiniz zaman, oranın halkına iyi

davranın. Zira onlarla sizin aranızda bir antlaşma ve akrabalık –diğer bir rivayete göre hısımlık– bağı vardır. İsmail Peygamber’in annesi Hacer de, oğlum İb-rahim’in annesi Mariye de Mısırlıdır. Bu bakımdan, Mısır halkı ile aranızda hem baba tarafından akrabalık, hem de anne tarafından hısımlık bağı vardır.”

331. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Yakın akrabalarını uyar!” (26-Şuara: 214) ayeti na-

zil olunca, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Kureyş kabilesini yemeğe davet etti. Onlar da gelip toplandılar.

Page 307: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 307

Peygamber aleyhisselâm, yemekten sonra genel ifade-lerle kabilelere, özel olarak da şahıslara hitap ederek şöyle dedi:

“Ey Abdi Şems Oğulları! Ey Kâb bin Lüey Oğulları! Kendinizi cehennemden kurtarmaya bakın!

Ey Abdi Menaf Oğulları! Kendinizi cehennemden kurtarmaya bakın!

Ey Hâşim Oğulları! Kendinizi cehennemden kur-tarmaya bakın!

Ey Abdulmuttalib Oğulları! Kendinizi cehennem-den kurtarmaya bakın!

Ey kızım Fâtıma! Sen de kendini cehennemden kurtarmaya bak! Babam Peygamberdir diye bana gü-venme. Çünkü eğer siz kendinizi cehennemden kurtara-cak güzel işler yapmazsanız, ben sizi Allah’ın azabın-dan kurtaramam. Şu kadar var ki, aramızdaki ak-rabalık bağı sebebiyle sizinle ilgimi kesmeyecek, akrabalık görevimi yerine getireceğim.”

332. Amr bin Âs radıyallahu anh diyor ki: Ben Pey-

gamber sallallahu aleyhi ve sellem’i öyle gizli kapaklı değil, açıkça şunları söylerken işittim:

“Benimle akrabalık bağı olan herhangi bir kabile ve-ya sülale benim dostum değildir. Benim dostum, ancak Allah ve O’nun yolunda yürüyen salih mümin-lerdir. Bununla birlikte, bazı kabile ve kişilerle aram-da akrabalık bağı bulunduğu için, onlara karşı ak-rabalık görevimi yerine getiririm. Çünkü akrabam

Page 308: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

308 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

olmaları sebebiyle, onların benim üzerimde hakları var-dır.”

333. Ebu Eyyûb el–Ensârî radıyallahu anh anlatıyor: Bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e gele-

rek: — Ya Rasulullah! Cehennemden uzaklaşmamı ve

cennete girmemi sağlayacak güzel davranışın ne oldu-ğunu bana bildir, dedi. Bunun üzerine Peygamber aley-hisselâm: — Yalnızca Allah’a kulluk et; hiç kimseyi ve hiçbir

şeyi O’na ortak koşma. Namazı güzelce kıl, zekâtı ver. Akrabanı da koruyup gözet. Bu dediklerimi ya-par ve Allah’ın diğer emir ve yasaklarına da riayet eder-sen, muhakkak cennete girersin, buyurdu.

334. Selmân bin Âmir radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber aleyhisselâm şöyle buyur-muştur:

“Sizden biriniz orucunu açacağı zaman, hurma ile açsın. Çünkü hurma, bereketli ve besleyici bir meyve-dir. Eğer hurma bulamazsa, su ile açsın. Çünkü su, doğallık, saflık ve temizliktir.”

Peygamber aleyhisselâm sözlerine şöyle devam etti: “Fakire verilen sadaka, bir sevap olarak yazılır.

Fakir akrabaya verilen sadaka ise, iki sevap olarak yazılır: Biri sadaka sevabı, öteki de akrabayı koru-yup gözetme sevabı.”

Page 309: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 309

335. Abdullah bin Ömer radıyallahu anhumâ’dan ri-

vayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Ben çok sevdiğim bir kadınla evliydim. Fakat babam

Hz. Ömer o kadını beğenmiyor, onu boşamamı söylü-yordu. Bense boşamak istemiyordum. Bunun üzerine, babam Peygamber aleyhisselâm’a gelerek durumu ona anlatmış. Peygamber aleyhisselâm da bana:

“O kadını boşa!” diye emretti. Demek ki Hz. Ömer, gelininde bağışlanması mümkün

olmayan büyük bir hata görmüştü. Oğlu Abdullah ise, karısına âşık olduğu için eşinin bu kusurunu göremiyor-du. Fakat bu gün bir müminin, babasının veya annesinin şikâyetlerine bakarak eşini boşaması doğru olmaz. Çün-kü günümüzde İslam’ı yeterince bilmeyen anne ve baba-lar, Hz. Ömer’in ve diğer Sahabe’nin gösterdiği hassasi-yeti gösteremiyor, en ufak bir kusurundan dolayı gelinle-rine kızarak lüzumsuz yere yuvanın yıkılmasına sebep olabiliyorlar. Bu yüzden insan, anne ve babasının eşiyle ilgili şikâyetlerini salim bir kafayla değerlendirmeli, din-dar ve aklı başında kimselerin de görüşlerinden yararla-narak bu konuda kararı bizzat kendisi vermelidir.

336. Ebu’d–Derdâ radıyallahu anh’dan rivayet edil-

diğine göre, bir adam onun yanına gelerek: — Benim çok sevdiğim bir eşim var. Fakat annem

onu boşamamı söylüyor, ne yapayım? diye sordu. Ebü’d–Derdâ radıyallahu anh da ona şu cevabı verdi:

Page 310: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

310 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

— Ben Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in: “Anne ve baba, cennet kapılarının ortasıdır. Cenne-

tin en yüksek makamına ulaşmak istiyorsan, –başka bi-rinin hakkının çiğnenmesi söz konusu değilse– anne ba-banın sözünü dinle. En değerli kapıdan cennete girmeni sağlayacak kişileri üzme!” buyurduğunu işittim. Artık sen bilirsin, o kapıyı ister bırak, ister elinde tut. Eğer annen gerçekten telafi edilemeyecek bir büyük kusurun-dan dolayı hanımını boşamanı istiyorsa, sözünü dinle. Yok, Allah’ın razı olmayacağı bir boşamaya seni teşvik ediyorsa, o zaman eşine ve çocuklarına zulmetme.

337. Bera bin Âzib radıyallahu anhumâ’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber aleyhisselâm: “Teyze, anne yerindedir. Yetim kalan bir çocuğun

emanet edileceği kadın, öncelikle onun annesi, ablası, teyzesi gibi yakını olmalıdır.” buyurmuştur.

Ayrıca, ileride, “Allah’ın rahmetini ümit etme” bölü-

münde tamamını zikredeceğimiz uzun bir hadiste Amr bin Abese diyor ki:

Mekke’de peygamberliğin ilk günlerinde, Rasulullah aleyhisselâm’ın huzuruna vardım ve ona: — Sen kimsin? diye sordum. — Ben peygamberim, diye cevap verdi. — Peygamber ne demektir? dedim. — Yani beni Allah gönderdi, dedi. — Seni hangi görevle gönderdi? diye sordum.

Page 311: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 311

— Akrabayı koruyup gözetmek, putları kırıp şirk düzenini ortadan kaldırmak ve Allah’ın bir olduğunu ilan edip ona asla ortak koşulmaması gerektiğini anlatmakla görevlendirdi, dedi.

41. BAB: ANA BABAYA KARŞI GELMENİN ve AKRABAYLA İLGİYİ KESMENİN HARAM OLUŞU

Konu ile İlgili Ayetler: 1. Demek ey münafıklar, fırsatını bulup yönetimi ele

geçirecek olsanız, yeryüzünde bozgunculuk çıkara-cak ve akrabalık, komşuluk, arkadaşlık gibi değerleri hiçe sayarak akrabalık bağlarını koparıp atacaksı-nız, öyle mi? İşte onlar, Allah’ın rahmetinden uzaklaş-tırıp lânetleyerek kulaklarını sağır, gözlerini kör et-tiği kimselerdir. (Muhammed, 47/22-23)

2. Yaratılışları itibarıyla, benliklerine nakşedilen doğal

bir eğilim olarak Allah’a vermiş oldukları sözü hem de onu yeminleriyle pekiştirdikleri hâlde bozan, in-sanın gerek Rabb’iyle, gerek içinde yaşadığı toplumla ve gerekse diğer varlıklarla kurması gereken sevgi ve şefka-te dayalı ilişkileri baltalamak suretiyle Allah’ın gelişti-rilmesini emrettiği ilişkileri kesip atan ve yeryü-zünde fesada, yozlaşmaya yol açarak bozgunculuk yapan kimselere gelince, onlara dünyada da, ahirette de lânet vardır ve yurdun kötüsü olan cehennem, on-ların sonu olacaktır. (Râd, 13/25)

Page 312: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

312 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

3. Rabb’in, yalnızca kendisine kulluk etmenizi ve ana babanıza iyi davranmanızı emrediyor. Onlar-dan biri yahut her ikisi sana sığınır da senin yanında ihtiyarlık çağına erişirlerse, onlara karşı son derece saygılı ve sevecen davran. Değil kötü bir söz söylemek, onlara “öf!” bile deme. Hele onları sakın azarlama, tam tersine, onlara saygı ve sevgi dolu, gönül alıcı tatlı sözler söyle.

Onlara en içten şefkat ve alçak gönüllülük duygula-rıyla kol kanat ger ve “Ey Rabb’im, onlar beni ço-cukluğumda nasıl büyütüp yetiştirdilerse, sen de onlara öylece merhamet et!” diye onlar için dua et. (İsra, 17/23, 24)

Konu ile İlgili Hadisler: 338. Ebu Bekre Nüfey bin Hâris radıyallahu anh’dan

rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir konuşmasında, araka arkaya üç defa: — Size günahların en büyüklerini söyleyeyim mi?

dedi. Biz: — Evet ya Rasulallah! dedik. Peygamberimiz de: — Allah’a ortak koşmak ve ana babaya karşı

gelmek, buyurdu. Sonra yaslandığı yerden doğrularak oturdu ve: — İyi dinleyin, bir de yalan söylemek ve yalancı

şahitlik yapmak, dedi. Bu sözü o kadar tekrarladı ki, daha fazla üzülmesini istemediğimiz için içimizden, “Keşke artık sussa!” diye temennide bulunduk.

Page 313: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 313

339. Abdullah bin Amr bin Âs radıyallahu an-

humâ’dan rivayet edildiğine göre, Peygamber aleyhis-selâm şöyle buyurmuştur:

“Büyük günahlar içinde en tehlikeli olanlar şunlar-dır: Allah’a ortak koşmak, ana babaya karşı gel-mek, haksız yere adam öldürmek ve birinin hakkını çiğnemek için yalan yere yemin etmek.”

340. Yine Abdullah bin Amr radıyallahu anhumâ’dan

rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: — Bir kimsenin kendi ana babasına sövmesi bü-

yük günahlardandır, buyurdu. Ashab: — Ya Rasulallah! İnsan hiç kendi ana babasına söver

mi? deyince: — Evet, tutar birinin annesine veya babasına sö-

ver, o da buna karşılık vererek onun annesine veya babasına söver. Netice o kişi, kendi ana babasına söv-müş olur, buyurdu.

Buhârî’de yer alan başka bir rivayete göre, Peygamber

sallallahu aleyhi ve sellem: — İnsanın kendi ana babasına lânet etmesi en

büyük günahlardandır, buyurdu. Ashab: — Ya Rasulallah! İnsan kendi ana babasına nasıl

lânet eder ki? deyince: — Birinin annesine veya babasına söver, o da bu-

Page 314: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

314 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

na karşılık onun annesine veya babasına söver. Böy-lece o, kendi ana babasına lânet etmiş olur, buyurdu.

341. Cübeyr bin Mut’im radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Akrabasıyla ilgisini kesen kimse, bunun cezasını çekmedikçe cennete giremez.”

342. Muğire bin Şube radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Allah size annelere karşı gelmeyi, verilmesi gere-ken şeyleri vermemeyi, hak edilmeyen şeyleri is-temeyi ve kız çocuklarını diri diri toprağa gömmeyi haram kıldı. Dedikodu yapmayı, lüzumsuz yere çok soru sormayı –yahut hep başkalarından bir şeyler iste-yerek insanlara yük olmayı– ve malı kötü yollarda har-cayarak yahut har vurup harman savurarak telef et-meyi de mekruh kıldı.”

42. BAB: ANNE BABANIN DOSTLARINA, AKRABAYA, HAYAT ARKADAŞINA ve İKRAMA LÂYIK OLAN

DİĞER İNSANLARA İYİLİK ve İKRAMDA BULUNMAK

Konu ile İlgili Hadisler: 343. Abdullah bin Ömer radıyallahu anhumâ’dan ri-

vayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

Page 315: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 315

“İyiliklerin en güzeli, baba dostu ile dostluğu de-vam ettirmek ve onu koruyup gözetmektir.”

Abdullah bin Dinar’dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:

Abdullah bin Ömer, bir gün Mekke yolunda bir bedevi ile karşılaştı. Bedeviye selâm verdikten sonra, kendi bindiği eşeği ve başındaki sarığı o kişiye hediye etti. Biz de Abdullah’a: — Allah iyiliğini versin, bu adam bir bedevi. Onlar

aza da kanaat ederler, ona niçin bu kadar çok hediye verdin? deyince, bize şunları söyledi: — Bu bedevinin babası, babam Ömer bin Hattab’ın

dostuydu. Ve ben, Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem’in şöyle buyurduğunu işittim:

“İyiliklerin en güzeli, kişinin baba dostu ile dost-luğu devam ettirmesi ve onu koruyup gözetmesi-dir.”

Abdullah bin Dinar’ın, Abdullah bin Ömer’den bir baş-ka rivayeti de şöyledir:

Abdullah bin Ömer, Mekke’ye gitmek üzere yola çıktığı zaman yanına, deveye binmekten usanınca üzerinde is-tirahat edebileceği bir merkep ve başına saracağı bir de sarık alırdı. Bir gün yine eşeğinin üzerinde dinlenirken, bir bedeviye rastladı. Ona: — Sen filan oğlu filan değil misin? diye sordu. Bede-

vi: — Evet, deyince, hemen eşeği ona vererek: — Buna bin, dedi. Sonra sarığını ona uzatarak:

Page 316: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

316 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

— Bunu da başına sar, dedi. Arkadaşlarından biri Abdullah’a: — Allah iyiliğini versin, üzerinde dinlendiğin eşek ile

başına sardığın sarığı şu bedeviye boşuna verdin, de-yince, Abdullah bin Ömer şunları söyledi: — Ben Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in, “İyi-

liklerin en değerlisi, insanın babası öldükten sonra, baba dostunun ailesi ile dostluğu devam ettirmesi ve onları koruyup gözetmesidir.” buyurduğunu işit-tim. İşte bu adamın babası, babam Ömer radıyallahu anh’ın dostuydu.

344. Ebu Useyd Malik bin Rabîa es–Sâidî radıyallahu

anh anlatıyor: Bir gün biz Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in

huzurunda otururken, Seleme Oğulları kabilesinden bir adam çıkageldi ve: — Ya Rasulallah! Annem babam öldükten sonra, on-

lar için yapabileceğim bir iyilik var mıdır? diye sordu. Peygamber aleyhisselam şöyle buyurdu: — Evet, var. Onlar için dua edip günahlarının ba-

ğışlanmasını dilemek, adak ve vasiyetlerini yerine getirmek, onların akrabalarını koruyup gözetmek ve dostlarına ikramda bulunmak. Bunları yaptığın takdirde, ölümlerinden sonra dahi onlara sevap kazan-dırmış olursun. Senin dünyaya gelmene, büyüyüp yetiş-mene onlar vesile olduğu için, yaptığın her iyilikten sana nasıl sevap veriliyorsa, onlara da katkıları oranında pay

Page 317: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 317

verilir ve bu senin sevabından bir şey eksiltmez.” “Ya Rab! Hesabın görüleceği gün beni, ana babamı ve

bütün müminleri bağışla.” (İbrahim, 14/41) Ölünün arkasından yapılacak ve ölüye fayda verecek

başka ameller de olsaydı, Peygamberimiz onu da mutla-ka bildirirdi. Çünkü “İhtiyaç anında beyanın geciktiril-mesi caiz değildir.” Yani ümmet için hayırlı olan bir şeyi Peygamberimizin söylememesi, gizlemesi düşünülemez.

345. Âişe radıyallahu anhâ şöyle diyor: Ben Peygamber aleyhisselâm’ın hanımlarından hiçbi-

rini, Hatice’yi kıskandığım kadar kıskanmadım. Hâlbuki ben onu görmüş bile değildim. Fakat Peygamber onu çok anıyordu. Bir koyun kesip etini parçaladığında, Ha-tice’nin dost ve yakını olan kadınlara da ondan mutlaka gönderirdi. Bazen dayanamayıp Peygamber’e: — Sanki dünyada Hatice’den başka kadın kalmadı!

derdim. O da Hatice’nin özelliklerini sayarak: — O şöyle şöyleydi, üstelik Mariye’den doğan İbra-

him dışındaki bütün çocuklarım ondan oldu, derdi. Buhârî’de yer alan bir başka rivayette, Hz. Âişe: “Peygamber aleyhisselâm ne zaman bir koyun kesecek

olsa, mutlaka Hatice’nin arkadaşlarına da ondan yeteri kadar gönderirdi.” demiştir.

Müslim’de geçen bir başka rivayete göre ise, Hz. Âişe

şöyle demiştir:

Page 318: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

318 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

“Peygamber aleyhisselâm koyun kestiği zaman, ‘On-dan Hatice’nin arkadaşlarına da gönderin!’ derdi.”

Buhârî ve Müslim’de geçen diğer bir rivayette, Hz. Âi-

şe şöyle demiştir: “Hz. Hatice’nin kız kardeşi Hâle binti Huveylid, bir gün

Peygamber’in huzuruna girmek için izin istemişti. Onun sesini işiten Peygamber, Hatice’nin sesini hatırlayarak duygulandı da:

‘Allah’ım, bu Huveylid kızı Hâle!’ dedi.” 346. Enes bin Malik radıyallahu anh şöyle diyor: Cerîr bin Abdullah el–Becelî radıyallahu anh ile bir

yolculuğa çıkmıştım. Cerîr bin Abdullah, Yemen’de bulu-nan Becîle adlı kabilenin reisiydi. Peygamber aleyhis-selâm’ın vefatından birkaç ay önce bir heyet ile Medi-ne’ye gelip Müslüman olmuştu. Cesaret ve kahramanlı-ğıyla ün salmış bir komutandı. Üstelik yaşça da benden büyüktü. Buna rağmen Cerîr, yolculuk esnasında sürekli bana hizmet ediyordu. Ona: — Böyle yapma, beni utandırıyorsun, deyince bana

şunları söyledi: — Ben Ensar namıyla bilinen Medineli fedakâr Müs-

lümanların Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e ne büyük hizmetlerde bulunduğunu görünce, kendi ken-dime, “Eğer Ensar’dan biriyle arkadaşlık edersem, mut-laka ben de ona hizmet edeceğim!” diye yemin etmiş-tim. Allah’ın dinine ve Peygamberi’ne hizmet edenler, her

Page 319: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 319

türlü hizmet ve hürmete lâyıktırlar. İşte bu yüzden ben de sana hizmet ediyorum.

43. BAB: PEYGAMBER ALEYHİSSELÂM’IN EHL-İ BEYTİNE SAYGI ve ONLARIN FAZİLETİNİN BEYANI

Konu ile İlgili Ayetler: 1. Ya Ehl-i Beyt! Ey Peygamber hanımları! Ey Fatıma,

ey Ali, ey Hasan, ey Hüseyin! Allah sizi her türlü günah ve kirlerden arındırıp tertemiz kılmak istiyor. (Ah-zab, 33/33)

2. Her kim Allah’ın şiarlarına, O’nun dininin sembol-

leri olan kurban, namaz, ezan, Mushaf gibi ilahi sembol-lere yürekten saygı gösterirse, hiç kuşkusuz bu, kalp-lerdeki derin bilinç ve duyarlılıktan kaynaklan-maktadır. (Hac, 22/32)

Konu ile İlgili Hadisler: 347. Tâbiun neslinin büyüklerinden Yezîd bin Hayyân

rivayet ediyor: Bir gün Husayn bin Sebre ve Amr bin Müslim ile bera-

ber, Zeyd bin Erkam radıyallahu anh’ın evine gittik. Zeyd’in yanına oturduğumuzda, Husayn bin Sebre dedi ki: — Ya Zeyd! Sen pek çok lütfa nail olmuş bir kimse-

sin. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’i gördün, onun sözlerini dinledin, onunla birlikte savaşlara katıl-dın ve arkasında namaz kıldın. Sen gerçekten de sayısız

Page 320: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

320 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

lütuf ve hayırlara nail oldun. Ya Zeyd, Peygamber sal-lallahu aleyhi ve sellem’den duyduklarını bize de anlatır mısın? Bunun üzerine Zeyd şunları söyledi: — Yeğenim! Vallahi yaşım epey ilerledi, aradan da

çok zaman geçti. Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem’den duyup öğrendiklerimin bir kısmını unuttum. Şimdi size anlatacaklarımı tereddütsüz kabul edin, söz etmediğim hususlarda da beni zorlamayın.

Sonra Zeyd, bize şu hadisi rivayet etti: Bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Mekke

ile Medine arasında “Hum” denilen bir su kaynağının başında ayağa kalkarak bize bir konuşma yaptı. Allah’a hamd ve sena ettikten sonra, bize birtakım öğütler ve-rerek uyarılarda bulundu. Sonra şunları söyledi:

“Ey insanlar! Şunu iyi bilin ki, ben de sizin gibi fâni bir insanım. Yakında Rabb’imin elçisi Azrail bana da gelecek ve ben O’nun davetine uyup aranızdan ayrılacağım. Ancak benden sonra sapmamanız için, si-ze iki kıymetli emanet bırakıyorum: Biri, insanı doğru yola ileten bir rehber ve ışık kaynağı olan Al-lah’ın Kitabı Kur’an’dır. Ona var gücünüzle, sımsıkı sarılın! Kur’an’ı okuyup manasını anlamaya çalışın, üzerinde tefekkür edin ve hayatınızın her alanında onun hükümlerini uygulayın. Kur’an’ı anlamaya çalışırken de, onun en güzel tefsiri ve pratik hayata yansıması olan Sünnet’i kendinize temel ölçü edinin.”

Peygamber aleyhisselâm Kur’an’a sarılma ve ona bağ-lanma konusunda gerekli tavsiyelerde bulunduktan

Page 321: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 321

sonra, sözlerine şöyle devam etti: “Size bıraktığım ikinci emanet de, benim ev halkım

ve ailem başta olmak üzere, izimden yürüyen ve davama sahip çıkan takva sahibi âlimler, yani Ehli Beyt’imdir. Onların sözünü dinleyin, zalimlere karşı mücadelelerinde onları yalnız bırakmayın! Dikkat edin, Ehli Beyt’ime saygı ve itaat konusunda size Allah’ı hatırlatıyorum; Ehli Beyt’ime saygı ve itaat konusunda size Allah’ı hatırlatıyorum!”

Husayn bin Sebre: — Ya Zeyd! Peygamber’in Ehli Beyt’i kimlerdir?

Onun hanımları da Ehli Beyt’ten değil midir? diye so-runca, Zeyd: — Evet, Peygamber’in hanımları da Ehli Beyt’tendir.

Fakat bugün itibariyle onun asıl Ehli Beyt’i, kendisinden sonra da zekât ve sadaka almaları haram olan kimse-lerdir, dedi. Husayn: — Zekât ve sadaka almaları haram olanlar kimlerdir?

diye sordu. Zeyd: — Peygamber’in amca oğulları Ali, Akîl, Câfer, amcası

Abbas ve bunların aileleridir, dedi. Husayn: — Bunların hepsine zekât ve sadaka almak haram

mıdır? diye sorunca, Zeyd bin Erkam: — Evet, cevabını verdi. Peygamber’in yakın akrabalarına ve soyundan gelenle-

re, zekât ve sadaka almak yasaklanmıştır. Onlara zekât yerine, devlet bütçesinden maaş verilir.

Page 322: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

322 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

Bir başka rivayete göre, Resûl–i Ekrem şöyle buyur-muştur:

“Size iki değerli emanet bırakıyorum. Bunlardan biri Allah’ın Kitabıdır ki, o Allah’ın ipidir. Kim ona sımsıkı sarılırsa, doğru yolu bulur. Kim de onu terk ederse, doğru yoldan sapar.”

348. Abdullah bin Ömer radıyallahu anhumâ, Ebu

Bekir Sıddık radıyallahu anh’ın şöyle dediğini rivayet ediyor:

“Ehli Beyt’i hakkında Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’e hürmet gösterin. Peygamber’in Ehli Beytini, ya-ni ev halkı ve ailesi başta olmak üzere, onun izinden yü-rüyen ve davasına sahip çıkan takva sahibi âlimleri sevip sayarak, onların sözünü dinleyip zalimlere karşı müca-delelerinde kendilerini destekleyerek Peygamber’e olan sevgi ve saygınızı gösterin.”

44. BAB: ÂLİMLERE SAYGI ÂLİMLERE, BÜYÜKLERE VE FAZİLET SAHİBİ KİŞİLERE SAYGI GÖSTERMEK, ONLARI BAŞKALARINDAN ÖNDE

TUTMAK, MECLİSLERDE ONLARA YER VERMEK VE ÜSTÜNLÜKLERİNİ BELİRTİP ONLARI TAKDİR ETMEK

Konu ile İlgili Ayetler: 1. Ahiret azabının dehşetinden korkarak ve

Rabb’inin rahmetini umarak gece vakitlerinde na-maz için yatağını terk eden, bazen secde ederek, bazen kıyamda durarak O’na içtenlikle ibadet eden kim-

Page 323: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 323

se, bu özelliklere sahip olmayan insanlarla bir olur mu? De ki: “Öyle ya, hiç bilenlerle bilmeyenler Allah ka-tında eşit olabilir mi? Ancak akıl ve sağduyu sahip-leri bu tavsiyelerden öğüt alırlar.” (Zümer, 39/9)

Konu ile İlgili Hadisler: 349. Ebu Mesud Ukbe bin Amr el–Bedrî el–Ensârî ra-

dıyallahu anh’dan rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Cemaate, Kur’an’ı en doğru şekilde okuyan ve hü-kümlerini en iyi bilen kişi imamlık yapsın. Kur’an bilgisinde eşit iseler, sünneti en iyi bilenleri, sün-net bilgisinde de denk olurlarsa, önce hicret etmiş olanları, hicret etmekte de eşit iseler, en yaşlı olan-ları imamlık yapsın. Hiç kimse, bir başkasının yet-kili olduğu bir yerde o kişi izin vermedikçe onun önüne geçip imamlık yapmaya kalkmasın. Ve hiç kimse, başkasının evinde, ev sahibinin izni olma-dan onun özel yerine oturmasın.”

Müslim’in bir rivayetinde, “en yaşlı olanları” yerine,

“daha önce Müslüman olanları” ifadesi geçmektedir. Bir başka rivayette, “Cemaate, Allah’ın kitabını en

iyi bilen ve onu en doğru okuyan kişi imam olsun. Eğer okuyuşları aynı ise, daha önce hicret edeni imam olsun. Eğer hicrette de eşit iseler, yaşça en büyükleri imam olsun.” şeklindedir.

Page 324: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

324 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

350. Yine Ebu Mesud radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, namaza başla-yacağımız zaman eliyle omuzlarımıza dokunarak safla-rımızı düzeltir ve şöyle buyururdu:

“Safları sık ve düzgün tutun, eğri büğrü durmayın. Sonra kalpleriniz de eğrilir, birbirinize düşman olur-sunuz. Namazda benim hemen arkamda, bilgi ve tec-rübe sahibi kimseler dursun. Onların arkasında da, geriye doğru sırayla, bilgi ve tecrübesi daha az olanlar saf tutsun.”

351. Abdullah bin Mesud radıyallahu anh’dan riva-

yet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem şöyle buyurmuştur:

“Namazda benim hemen arkamda, bilgi ve tecrübe sahibi kimseler dursun. Onların arkasında da, geri-ye doğru sırayla, bilgi ve tecrübesi daha az olanlar sat tutsun. Peygamber aleyhisselâm, bu son cümleyi üç defa tekrarladı. Sonra sözlerine devamla, “Safları sık ve düzgün tutun, çarşı pazarlardaki gibi kargaşa ve dü-zensizlikten sakının.” buyurdu.

352. Sehl bin Ebu Hasme el–Ensârî radıyallahu anh

anlatıyor: Abdullah bin Sehl ile Muhayyısa bin Mesud, Yahudiler-

le barış içinde olduğumuz günlerde Hayber’e gitmişler-di. Sonra işlerini görmek için birbirlerinden ayrıldılar.

Page 325: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 325

Muhayyısa işini bitirip buluşma yerine geldiğinde, Ab-dullah bin Sehl’i boğazı kesilerek öldürülmüş bir hâlde buldu. Onu defnetti ve daha sonra Medine’ye döndü. Abdullah’ın kardeşi Abdurrahman bin Sehl durumu öğ-renince, Muhayyısa ve onun kardeşi Huvayyısa ile bir-likte Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in huzuruna çıktılar. İçlerinden yaşça en küçük olan Abdurrahman, hemen söze girip olayı anlatmaya başladı. Peygamber de: — Sözü büyüğüne bırak, sözü büyüğüne bırak,

buyurdu. Bunun üzerine Abdurrahman sustu ve olayı diğerleri anlattı. Peygamber onları dinledikten sonra: — Katil üzerinde hak iddia edebilmek için, Abdul-

lah’ın Hayber halkı tarafından öldürüldüğüne yemin eder misiniz? buyurdu. Onlar yemin etmeyince, Pey-gamber maktulun diyetini devlet bütçesinden ödedi.

353. Câbir bin Abdullah radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Uhud savaşında şehit düşenleri, her mezara iki kişi ko-nacak şekilde defnetmişti. Onları defnederken, “Bu iki-sinden hangisi daha çok ayet biliyor?” diye sorar ve şehitlerden hangisi gösterilirse, onu kıble tarafına ko-yardı.

354. Abdullah bin Ömer radıyallahu anhumâ’dan ri-

vayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

Page 326: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

326 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

“Rüyamda dişlerimi misvakla temizlerken, biri di-ğerinden daha yaşlı iki kişi yanıma geldi. Ben de misvakı ikram olsun diye küçüğüne vermek istedim. Cebrail tarafından bana: — Onu büyük olana ver. Yaşça büyük olanlara, her

konuda öncelik hakkı tanımalıdır, denildi. Ben de onu büyüğe verdim.”

355. Ebu Musa radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine

göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle bu-yurmuştur:

“Saçı sakalı ağarmış Müslüman’a, tegannide aşırı gitmeyen ve Allah’ın kitabına göre yaşamaktan gafil olmayan Kur’an hafızına ve adaleti sağlayan yöne-ticiye saygı gösterip ikramda bulunmak, Allah’a duyulan saygı ve sevgiden kaynaklanır.”

356. Abdullah bin Amr radıyallahu anhumâ’dan ri-

vayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Küçüklerimize merhamet etmeyen ve büyükle-rimize saygı göstermeyen, bizden değildir. Yani bi-zim yolumuzu izleyen kâmil ve üstün ahlak sahibi Müs-lümanlardan değildir.”

Hadisin son kısmı Ebu Davud’un rivayetinde, “Büyük-

lerin hakkını gözetmeyen” şeklindedir.

Page 327: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 327

357. Kûfeli hadis ravilerinden Meymûn bin Ebu Şebîb rivayet ediyor:

Bir gün Hz. Âişe’nin evine bir dilenci geldi. Aişe radı-yallahu anhâ ona bir parça ekmek verdi. Sonra kılık kı-yafeti düzgün bir başka adam geldi. Onu ise sofraya oturtarak kendisine yemek ikram etti. Bu farklı davra-nışının sebebi sorulunca, Âişe şöyle cevap verdi:

Çünkü Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, “İnsan-lara seviyelerine göre muamele ediniz.” buyurdu. Ben de kapıma gelen bu iki insandan her birine, kendile-rine uygun muamelede bulundum. İlk gelen dilenci, bir parça ekmekle savuşturulması gereken biriydi. Sonraki gelen ise, iffetinden dolayı insanlara el açıp dilenmeyen, dış görünüşüyle fakir birine benzemese de, aslında muh-taç ve ikrama lâyık bir kimseydi. Bu yüzden ona ikramda bulundum.

Bu hadisi rivayet eden Ebu Davud, Meymûn bin Ebu Şebîb’in Hz. Âişe ile görüşmediğini söylemektedir. Se-net zincirindeki bu kopukluk sebebiyle, bu hadis sahih değildir.

Müslim, Sahîh adlı eserinin giriş bölümünde (I, 6) bu hadisi senetsiz olarak şöyle nakleder:

Hz. Âişe radıyallahu anhâ’dan şöyle dediği rivayet edi-lir: “Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, insanlara seviyelerine göre davranmamızı bize tavsiye etti.”

Öte yandan Hâkim Ebu Abdullah, Marifetu Ulûmi’l–Hadîs adlı eserinde bu hadisi nakletmiş ve sahih oldu-ğunu söylemiştir.

Page 328: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

328 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

Oysa yukarıda Ebu Davud’un beyan ettiği gibi, Meymûn bin Ebu Şebîb Hz. Âişe ile görüşmemiştir. Senedindeki bu kopukluktan dolayı hadis zayıftır. Nitekim Müslim de bunu “Ve kad zukira” (anlatıldığına göre) lafzıyla riva-yet ederek zayıflığına işarette bulunmuştur. Ancak doğru yorumlandığı takdirde, hadisin metninde İslam’ın genel prensiplerine aykırı bir husus bulunmamaktadır.

358. Abdullah bin Abbas radıyallahu anhumâ anlatı-

yor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, bazı kabile reis-

lerini İslam’a ısındırmak amacıyla onlara ganimet mal-larından bol miktarda ikramlarda bulunurdu. Bu uygu-lama, Hz. Ömer radıyallahu anh’ın halifeliği dönemine kadar devam etti. Ömer, “Allah İslam’ı güçlendirdi, artık kimsenin dine ısındırılmasına ihtiyaç kalmadı!” diyerek kabile reislerine ikramları kesti. İşte bu kabile reislerin-den biri olan Uyeyne bin Hısn Medine’ye geldi ve yeğeni Hurr bin Kays’a misafir oldu. Henüz genç bir delikanlı olan Hurr, Hz. Ömer’in danışma meclisi üyelerindendi. Genç olsun yaşlı olsun, Kur’an’ın mana ve hükümlerini iyi bilen herkes, Hz. Ömer’in danışma meclisinde yer alırdı. Uyeyne, yeğeni Hurr bin Kays’a: — Yeğenim, senin devlet başkanı yanında büyük iti-

barın var. Beni kendisiyle görüştürür müsün? dedi. Hurr da bu görüşme için Ömer’den izin aldı. Uyeyne Ömer’in yanına girince: — Ey Hattab oğlu, Allah’a yemin ederim ki, sen bize

Page 329: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 329

ikramda bulunmuyor, aramızda da adaletle hükmetmi-yorsun! dedi. Hz. Ömer bu sözlere o kadar kızdı ki, kır-bacını eline alıp Uyeyne’yi cezalandırmak istedi. Bunun üzerine Hurr: — Ey Müminlerin emiri! Allah, Peygamberi’ne, “Sen

af yolunu tut; iyiliği emret, cahillere uyma.” (7-Arâf, 199) buyuruyor. Benim bu amcam da cahillerdendir, onu affet, dedi.

Abdullah bin Abbas diyor ki: Allah’a yemin ederim ki, Hurr bu ayeti okur okumaz, Ömer olduğu yerde adeta donup kaldı, kendisine hatırlatılan ayetin hükmüne tes-lim oldu ve Uyeyne’yi cezalandırmaktan vazgeçti. Çünkü Ömer vakkâf (Allah’ın kitabına tam bir sadakatle bağlı bir kimse) idi. Bir iş yaparken kendisine Kur’an’dan bir ayet hatırlatılınca, adeta olduğu yerde donup kalır ve derhal ayetin hükmüne teslim olurdu.

359. Ebu Saîd Semüre bin Cündeb radıyallahu anh

şöyle diyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hayattayken,

ben genç bir delikanlıydım. Bu yüzden, kendisinden duyduklarımı kolaylıkla ezberliyordum. Yani Kur’an ve Sünnetin hükümlerini bilmez değilim. Ne var ki, burada hazır bulunan yaşlı sahabilere duyduğum saygı, bildik-lerimi söylemekten beni alıkoyuyor.

360. Enes bin Malik radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem

Page 330: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

330 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

şöyle buyurmuştur: “Bir genç, yaşından dolayı bir ihtiyara saygı göste-

rirse, Cenab-ı Allah da muhakkak o gence, yaşlılı-ğında kendisine hizmet edecek kimseler lütfeder.”

Senet zincirinde yer alan Yezîd bin Beyân ve hocası Ebu’r-Rahhâl zayıf raviler olduğundan bu hadis zayıftır. Ancak hadisin manası İslam’ın genel ilkelerine uygun-dur.

45. BAB: FAZİLET SAHİPLERİYLE HEMHÂL OLMAK FAZİLET SAHİBİ KİMSELERİ ZİYARET ETMEK,

ONLARLA OTURUP SOHBETLERİNDE BULUNMAK, ONLARA SEVGİ BESLEMEK, ONLARIN DA ZİYARETE

GELMELERİNİ RİCA ETMEK, DUALARINI İSTEMEK ve (MÜMİNLERİN BİR ARAYA GELDİĞİ CAMİ, İLİM

MECLİSİ GİBİ) GÜZEL YERLERİ ZİYARET ETMEK

Konu ile İlgili Ayetler: 1. Hani bir zamanlar Musa, yardımcısına: — Yıllarca yürümem gerekse bile, iki denizin bir-

leştiği yere varıncaya dek durup dinlenmeden yolu-ma devam edeceğim, demişti. Uzun bir yolculuğun ardından, nihayet iki denizin birleştiği yere vardık-larında, yanlarında getirdikleri ve içinde balık olan se-peti bir kenara bırakarak, dinlenmek üzere bir kayanın gölgesine çekildiler. Bu arada, ikisi de balığı unutmuş-lardı. Musa uykuya daldığı bir sırada balık, Yuşa’nın şaşkın bakışları altında sepetten çıkıp denize atlamış ve kendisine bir yol tutup gitmişti. Derken Musa

Page 331: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 331

uyandı. Yuşa, gördüğü bu ilginç olayı Musa’ya anlatmayı unutmuştu. Bu yüzden, buranın buluşma yeri olduğunu anlayamadan, kalkıp tekrar yola koyuldular. Oradan biraz uzaklaşınca, Musa yardımcısına: — Azığımızı getir de karnımızı doyuralım. Doğrusu

bu yolculuk bizi epeyce yordu, dedi. Yardımcısı: — Tüh, gördün mü? dedi, kayanın yanında mola

verdiğimiz sırada balığın kaçıp gittiğini sana söyle-meyi unutmuşum. Bunu söylememi, herhalde bana şeytan unutturdu. Bir görseydin, balık nasıl da şaşıla-cak biçimde suya atlayıp denizde yolunu tutup git-tiydi! Musa heyecanla: — Demek aradığımız yer orasıydı, dedi. Sonra iz-

lerini takip ederek, gerisin geriye mola verdikleri ye-re döndüler. O kayanın yanı başında, peygamberler arasında seçkin bir yere sahip olan Hızır adındaki bir kulumuzla karşılaştılar ki, ona katımızdan engin bir lütuf ve rahmet bahşetmiş ve yine katımızdan, onu evrenin bilinmezliklerine ve ilahi kaderin sırlarına dair bazı Peygamberlerin bile sahip olmadığı özel bilgilerle donatmıştık. Musa ona: — Sana Allah tarafından öğretilen hikmet ve bilgi-

den bana da öğretip beni bir öğrencin olarak eğitmen için seninle gelebilir miyim? diye sordu. (Kehf, 18/60–66)

2. Ey Peygamber! Rab’lerinin hoşnutluğunu arzu

ederek sabah akşam O’na dua eden o fedakâr mü-

Page 332: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

332 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

minlerle birlikte sen de sabret. Onların dertlerine, se-vinçlerine ortak ol. Dünya hayatının göz kamaştırıcı cazibesine kapılıp da, gözlerini onların üzerinden bir an olsun ayırma. Bencil arzularının kölesi olan, bu yüzden yüreğini Kur'an’da dile getirdiğimiz öğüt ve uyarılarımıza, yani Zikrimize karşı duyarsız kıldığı-mız ve işi gücü zulüm, haksızlık ve taşkınlık olan kimselere sakın itaat etme. Yoksul ve zayıf müminleri yanından uzaklaştırdığın takdirde sana iman edecekle-rini söyleyen bu kendini beğenmiş kâfirlerin teklifine uymayı aklından bile geçirme. (Kehf, 18/28)

Konu ile İlgili Hadisler: 361. Enes bin Malik radıyallahu anh anlatıyor: Ebu Bekir radıyallahu anh, Peygamber sallallahu aley-

hi ve sellem’in vefatından sonra Ömer’e seslenerek: — Kalk, Ümmü Eymen radıyallahu anhâ’nın yanına

gidelim. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in yaptı-ğı gibi, biz de onu ziyaret edelim, dedi. Kalkıp gittiler. Yanına vardıklarında, Ümmü Eymen ağlamaya başladı. Onlar: — Niçin ağlıyorsun? Allah katındaki nimetlerin Pey-

gamber sallallahu aleyhi ve sellem için çok daha hayırlı olduğunu bilmiyor musun? dediler. Ümmü Eymen: — Ben onun için ağlamıyorum. Allah katındaki ni-

metlerin Peygamber aleyhisselâm için daha hayırlı ol-duğunu elbette biliyorum. Ben, gökten vahyin inişinin kesilmiş olmasına ağlıyorum, dedi. Ümmü Eymen’in bu

Page 333: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 333

sözleri Ebu Bekir ve Ömer’i de duygulandırdı, onunla birlikte onlar da ağlamaya başladılar.

Aslen Habeşistanlı olan Ümmü Eymen, Peygamber aleyhisselâmın babası Abdullah’ın cariyesi idi. Peygam-berimizin annesi Âmine vefat edince, Ümmü Eymen onu yetiştirip büyütmüş, kendisine annelik etmiştir. Peygam-berimiz onun hakkında “Ümmü Eymen benim ikinci an-nemdir.” der, ona annesi gibi saygı gösterir ve sık sık zi-yaretine giderdi.

362. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Bir zat, başka bir köyde bulunan din kardeşini zi-yaret etmek için yola çıktı. Allah da, o adamı koru-yup gözetlemesi için, geçeceği yol üzerinde bir me-lek görevlendirdi. Adam meleğin yanından geçer-ken, melek: — Ey Allah’ın kulu! Nereye gidiyorsun? diye sordu.

Adam: — Şu ileriki şehirde bir din kardeşim var, onu zi-

yarete gidiyorum, cevabını verdi. Melek: — O adamdan elde etmek istediğin bir menfaatin

mi var? dedi. Adam: — Hayır, ben onu yalnızca Allah rızası için sevi-

yorum. Bu yüzden onu ziyarete gidiyorum, dedi. Bu-nun üzerine melek: — Ben, Allah tarafından sana gönderilen bir elçi-

Page 334: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

334 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

yim. Allah beni, şu müjdeyi sana iletmem için gönderdi: “Sen onu Allah için nasıl seviyorsan, Allah da seni öylece seviyor!” diye karşılık verdi.

363. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan nakledil-

diğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Kim Allah rızası için bir hastanın hâlini hatırını sormaya gider veya din kardeşini ziyaret ederse, Al-lah tarafından görevlendirilen bir melek ona şöyle seslenir:

Ne mutlu sana! Güzel bir yolculuk yaptın ve ken-dine cennette yüksek bir makam hazırladın.”

364. Ebu Musa el-Eş’arî radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“İyi arkadaş güzel koku satıcısına, kötü arkadaş ise körük çeken demirciye benzer: Güzel koku sa-tan kişi, ya sana kokularından bir parça ikram eder, ya da sen ondan satın alırsın. Bunların hiç bi-ri olmasa bile, onunla beraber olduğun sürece, en azın-dan güzel kokusundan istifade edersin. Körük çe-ken kimseye gelince, ya ateşinin kıvılcımları üzerine sıçrayıp elbiseni yakar, ya da körüğünden çıkan kö-tü kokular seni rahatsız eder.”

365. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

Page 335: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 335

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Kadınlarla, genellikle şu dört özelliğinden dolayı evlenilir: Zenginliği, soyu, güzelliği ve dindarlığı için. Sen zenginlik, makam, asalet, güzellik gibi gelip geçici özellikleri asla birinci tercih sebebi olarak görme. Kendine hayat arkadaşı ararken dindar ve ahlaklı olanı seç ki, dünyada da ahirette de huzurlu ve mutlu ola-sın.”

366. Abdullah bin Abbas radıyallahu anhumâ’dan ri-

vayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Cebrail aleyhisselâm’a, “Bizi neden daha sık zi-yarete gelmiyorsun?” diye sordu. Bunun üzerine, şu ayet nazil oldu:

“Biz melekler, ancak Rabb’inin emriyle ineriz. Çün-kü bizim önümüzde, arkamızda ve bu ikisi arasında bulunan her şey O’nundur. Gerek bizim algılayış sınır-larımız içinde, gerek bilmediğimiz âlemlerde var olan her şeyin sahibi O’dur. O hâlde hiç endişe etme, senin Rabb’in hiçbir şeyi unutacak değildir.” (19-Meryem: 64)

367. Ebu Said el–Hudrî radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Müminden başkasını kendine dost edinme. Kâfir ve münafıklarla sıkı fıkı olma, onlarla samimi ilişkiler

Page 336: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

336 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

içine girme. Sırlarını açabileceğin, dertlerini paylaşaca-ğın kişi mutlaka Müslüman olsun. İkram amacıyla yedi-receğin yemeğini de, Allah’ın emirlerine karşı saygı-lı olanlardan başkasına yedirme. Fakir ve muhtaçla-ra yardım edeceğin zaman, öncelikle dürüst ve samimi müminleri tercih et.”

368. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Kişi, dostunun dini üzeredir. Yani insan beğendiği kişilere benzeme ve onları taklit etme eğilimine sahip ol-duğundan, sürekli birlikte olduğu arkadaşının inancın-dan, hayat tarzından, kültür ve alışkanlıklarından mut-laka etkilenir. O hâlde, kimleri dost edindiğinize dikkat edin!”

369. Ebu Musa el–Eş’arî radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: “Kişi sevdiği ile beraberdir. Bu dünyada kimleri se-

ver, kimlerin yaşantısına özenir ve kimleri alkışlayıp des-teklersen, ahirette de onlarla birlikte olursun.” buyur-muştur

Bir başka rivayet şöyledir: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e: — Ya Rasulallah! Bir topluluğu seven, fakat elinde

olmayan sebeplerle onlara katılamayan yahut fazilet

Page 337: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 337

bakımından onların derecesine ulaşamayan kimse hak-kında ne buyurursunuz? diye soruldu. Peygamberimiz de: — Kişi, sevdiği ile beraberdir, buyurdu. 370. Enes radıyallahu anh anlatıyor: Bir bedevi, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e ge-

lerek: — Ya Rasulallah! Kıyamet ne zaman kopacak? diye

sordu. Peygamber: — Kıyametin ne zaman kopacağını bilmek sana bir

şey kazandırmaz. Sen asıl onun için ne hazırladın, onu söyle, buyurdu. — Allah ve Rasulü’nün sevgisini hazırladım. Benim

en büyük sermayem, Allah’a ve Peygamberi’ne duymuş olduğum sevgi ve muhabbettir, dedi. Bunun üzerine Peygamberimiz: — O hâlde, sen sevdiklerinle berabersin, buyur-

du. Bu rivayet Müslim’e aittir. Buhârî ve Müslim’de geçen

diğer bir rivayette, bedevinin cevabı şöyledir: “Ben ahiret için fazlaca nafile oruç, namaz ve sada-

ka hazırladığımı söyleyemem, fakat Allah’ı ve Elçi-sini çok seviyorum!”

371. Abdullah bin Mesud radıyallahu anh şöyle di-

yor:

Page 338: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

338 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e bir adam geldi ve: — Ey Allahın Elçisi! Bir topluluğu seven, fakat iyilik

ve fazilet bakımından onların derecesine ulaşamayan kişi hakkında ne buyurursunuz? dedi. Peygamberimiz de: — Kişi, sevdiği ile beraberdir. Bir mümin, sevip

saydığı, desteklediği ve birlikte olmaya çalıştığı İslam âlimlerinin, önderlerinin fazilet derecesine ulaşamasa bi-le, inşallah ahirette o kimselerle birlikte olacak, onlarla beraber cennete girecektir, cevabını verdi.

372. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“İnsanlar, altın ve gümüş gibi değerli madenlere benzerler. Madenler ancak topraktan çıkarılıp güzelce işlendiği takdirde değerleri ortaya çıktığı gibi, insanın içinde yatan gizli güzellikler de, ancak İslami eğitim sü-recinden geçmesiyle ortaya çıkar ve meyvelerini verir. Bununla birlikte, İslam öncesi dönemde hayırlı ve er-demli olanlar, İslam’ı kavradıkları ve ona bağlı kaldık-ları takdirde, İslam döneminde de en hayırlı olan-lardır. Ruhlar da bölük bölük ayrılmış ordulara benzer. Birbirini benimseyen, yani huy ve mizaç ba-kımından birbirlerine yakın olan ruhlar hemen kayna-şıverirler. Birbirini yadsıyan ruhlar ise, kolay kolay birbirlerine ısınamazlar.”

Page 339: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 339

373. İbn-i Câbir adıyla da bilinen ve Peygamber zama-

nında 10–11 yaşlarında bir çocuk olan Üseyr bin Amr radıyallahu anh anlatıyor:

Ömer bin Hattab radıyallahu anh halife iken, Ye-men’den ne zaman kendisine destek bölükleri gelse: — İçinizde Üveys bin Âmir (Veysel Karani) diye biri

var mı? diye sorardı. Nihayet Üveys’i buldu ve ona: — Sen Üveys bin Âmir misin? diye sordu. O da: — Evet, dedi. — Murad kabilesinin Karan kolundan mısın? — Evet. — Sende alaca hastalığı vardı, fakat hastalığın geçti,

ancak bir dirhem büyüklüğünde bir yer kaldı, öyle mi? — Evet. — Annen var mı? — Evet. — Ben Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in: “Üveys bin Âmir, size Yemenli destek bölükleri

içinde gelecektir. Kendisi Murad kabilesinin Karan kolundandır. Alaca hastalığına tutulmuş, fakat iyi-leşmiştir. Ancak bir dirhem miktarı bir yerde o hastalık kalmıştır. Onun, çok iyi baktığı bir annesi vardır. Üveys şey için Allah’a dua etse, Allah onun duasını geri çevirmez. Ey Ömer, Üveys’in senin için Allah’tan bağışlanma dilemesini sağlayabilirsen, bunu yap!” buyurduğunu işittim. Şimdi benim için Al-lah’tan bağışlanma diler misin?

Page 340: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

340 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

Üveys, Ömer için Allah’a dua edip af diledi. Daha sonra Ömer: — Nereye gitmek istiyorsun? diye sordu. Üveys: — Kûfe’ye, dedi. Ömer: — Senin için Kûfe valisine bir mektup yazmamı ister

misin? dedi. O da: — Hayır, fakir fukara arasında sade bir mümin ola-

rak yaşamayı tercih ederim, diye cevap verdi. Ertesi yıl, Kûfe’nin ileri gelenlerinden biri hacca geldi.

Ömer radıyallahu anh’la karşılaşınca, Ömer ona Üveys’i sordu. O da: — Ben buraya gelirken, o yıkık dökük bir evde, az bir

yiyecekle geçiniyordu, dedi. Ömer de Peygamberimizin o hadisini anlattı: — Ben Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in: “Üveys bin Âmir, size Yemenli destek bölükleri

içinde gelecektir. Kendisi Murad kabilesinin Karan kolundandır. Alaca hastalığına tutulmuş, fakat iyi-leşmiştir. Ancak bir dirhem miktarı bir yerde o hastalık kalmıştır. Onun, çok iyi baktığı bir annesi vardır. Üveys bir şey için Allah’a dua etse, Allah onun duasını geri çevirmez. Ey Ömer, Üveys’in senin için Allah’tan bağışlanma dilemesini sağlayabilirsen, bunu yap!” buyurduğunu işittim.

O Kûfeli adam memleketine döner dönmez, Üveys’in yanına uğradı ve: — Benim için Allah’tan af diler misin? diye ricada bu-

lundu. Üveys:

Page 341: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 341

— Sen mübarek bir yolculuktan daha yeni geldin. Asıl sen benim için dua et, diye karşılık verdi. Adam dua isteğinde ısrar edince, Üveys: — Yoksa sen Ömer’le mi karşılaştın? dedi. Adam: — Evet, dedi. Bunun üzerine Üveys, onun bağışlan-

ması için Allah’a dua etti. Böylece, halk Üveys’in kim olduğunu anladı. Bunun

üzerine Üveys, oraları terk edip başka yere gitti. Müslim’in yine Üseyr bin Câbir’den yaptığı bir diğer

rivayete göre, Kûfelilerden bir heyet, Ömer’in yanına gelmişti. İçlerinden Üveys’in kabilesine mensup biri, Üveys ile alay ediyordu. Ömer: — İçinizde Karan kabilesinden biri var mı? diye sor-

du. Hemen o adam Ömer’in yanına geldi. Ömer radıyal-lahu anh ona dedi ki: — Gerçek şu ki, Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-

lem, “Yemenden size Üveys adında bir adam gele-cektir. Annesinden başka kimsesi olmayan bu adam, sadece annesine hizmet maksadıyla Yemen’den ayrılmıyordu. O, alaca hastalığına tutulmuştu. Al-lah’a dua etti de, dinar veya dirhem büyüklüğün-deki bir yer dışında, Allah onu hastalığından kur-tardı. Ona hanginiz rastlarsa, sizin için Allah’tan bağışlanma dilemesini istesin!” buyurdu.

Yine Müslim’in bir başka rivayetinde, Ömer radıyalla-

hu anh’ın şöyle dediği nakledilmiştir:

Page 342: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

342 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

Ben, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle bu-yururken işittim:

“Sahabe’den sonraki nesil olan tâbiîlerin en hayırlısı, Üveys adındaki kişidir. Onun çok iyi baktığı, yanından hiç ayrılmadığı bir annesi vardır. Sırf annesine hizmet-te kusur etmemek için Medine’ye gelememiş, Sahabe ol-ma bahtiyarlığına nail olamamıştır. Kendisi alaca has-talığı geçirmiştir. Eğer ona rastlarsanız, sizin için Al-lah’tan bağışlanma dilemesini isteyiniz.”

374. Ömer bin Hattab radıyallahu anh şöyle diyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’den umre yap-

mak için izin istedim. Bana izin verdi ve: “Sevgili kardeşim, duanda bizi de unutma.” dedi. Ömer diyor ki: Peygamber aleyhisselâm bu sözüyle ba-

na öyle büyük bir iltifatta bulundu ki, bütün dünya be-nim olsaydı bu kadar sevinmezdim.

Başka bir rivayette Peygamberimiz, “Sevgili karde-şim, bizi de duana ortak et.” buyurmuştur.

Senet zincirinde yer alan ve muhaddislerce zayıf kabul edilen Asım bin Ubeydullah bin Asım bin Ömer bin El-Hattab sebebiyle bu hadis zayıftır. Ancak hadisin ihtiva ettiği mana sahihtir.

375. Abdullah bin Ömer radıyallahu anhumâ diyor

ki: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, her hafta binek-

le veya yaya olarak Kuba Mescidi’ni ziyaret eder ve

Page 343: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 343

orada iki rekât namaz kılardı. Diğer bir rivayette, “Peygamber sallallahu aleyhi ve

sellem her cumartesi binekle veya yaya olarak Kuba Mescidi’ne giderdi. Abdullah bin Ömer de Peygamberi-mizin sünnetine uyarak böyle yapardı.” denilmektedir.

46. BAB: ALLAH İÇİN SEVMEK ALLAH İÇİN SEVMENİN ve İNSANLARI BUNA TEŞVİK

ETMENİN FAZİLETİ; KİŞİNİN SEVDİĞİ KİMSEYE SEVGİSİNİ SÖYLEMESİ ve SEVİLDİĞİNİ ÖĞRENEN

KİŞİNİN NE SÖYLEYECEĞİ

Konu ile İlgili Ayetler: 1. Muhammed Allah’ın Elçisidir. Onun yanında yer

alan Müslümanlar ise, inkârcılara karşı son derece kararlı ve çetin, birbirlerine karşı ise alabildiğine şefkatli ve merhametlidirler. Onlar imanlarının sağ-lamlığı, prensiplerinin kesinliği, düşüncelerinin netliği sayesinde, kâfirlerin baskı ve dayatmaları karşısında çe-lik gibi sağlam dururlar. Onların, namazda eğilerek ve secdeye kapanarak Allah’ın lütuf ve rızası için yal-vardıklarını görürsün. Secde izinden oluşan nişan-ları, yüzlerinde tevazu, şefkat, sevecenlik ışıltısı hâlinde parlamakta, ibadetin kazandırdığı güzellik, letafet ve aydınlık, bütün tavır ve davranışlarında görülmektedir. Bu, onların Tevrat’ta anlatılan nitelikleridir. İn-cil’deki nitelikleri ise şöyledir: Mümin, tıpkı filiz ve-ren bir tohuma benzer ki, bu minicik filiz zamanla

Page 344: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

344 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

güçlenir, serpilir ve kökü üzerinde dimdik ayağa kalkar. Öyle ki, kendisini yetiştiren çiftçileri hayran bırakır. İşte Allah, her devirde böyle müminler yetişti-recektir ki, onlar sayesinde, mazlumlara zulmeden inkârcıları çileden çıkarsın ve zulmün saltanatını, on-ların eliyle alaşağı etsin.

İşte bu yetişmekte olan taptaze filizler var ya, Allah on-lar arasından Kur’an’a yürekten inanan ve bu imana yaraşır güzel ve yararlı davranışlar gösterenlere, kendi katından bir bağışlama ve muhteşem bir ödül vaad etmiştir. (Fetih, 48/29)

2. Vaktiyle Medine’yi yurt edinmiş ve gönüllerine

imanı yerleştirmiş olan Medineli fedakâr Müslüman-lar, kendi ülkelerine göç eden Mekkeli Muhacirleri canları gibi severler ve onlara fazladan verilen gani-metlerden dolayı içlerinde en ufak bir kıskançlık, bir burukluk duymazlar. Hatta kendileri ihtiyaç içinde olsalar bile, daha muhtaç durumda olan mümin kar-deşlerini kendilerine tercih ederler. Unutmayın; her kim nefsinin bencillik, kıskançlık, cimrilik gibi ihtiras-larından korunursa, işte dünyada ve ahirette kurtu-luşa erecek olanlar onlardır. (Haşr, 59/9)

Konu ile İlgili Hadisler: 376. Enes bin Malik radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

Page 345: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 345

“Kimde şu üç özellik varsa, o kişi imanın tadını tatmış demektir:

Allah ve Rasulü’nü her şeyden ve herkesten fazla sevmek.

Sevdiğini yalnızca Allah için sevmek. Sevmediğini de yine sadece Allah için sevmemek.

Allah kendisini inkâr bataklığından kurtardıktan sonra tekrar küfre dönmeyi, ateşe atılıyormuş gibi çirkin ve tehlikeli görmek.”

377. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Allah, kendi rahmet gölgesinden başka hiçbir göl-geliğin bulunmadığı ve insanların müthiş bir sıcaklıkta kan ter içinde kalacağı mahşer gününde, şu yedi sınıf insanı arşının gölgesinde barındıracaktır:

Âdil yönetici, Rabb’ine kulluk ederek tertemiz bir hayat içinde ye-

tişip büyüyen genç, Gönlünde mescit sevgisi bulunan ve namazlarını

mescitlerde cemaatle kılmaya özen gösteren Müslü-man,

Birbirlerini yalnızca Allah için seven, Allah için bir araya gelen ve yine Allah için ayrılan iki insan,

Güzel ve çekici bir kadının gayrimeşru teklifine, ‘Ben Allah’tan korkarım, O’na asla ihanet etmem!’ di-ye karşılık veren iffetli adam,

Page 346: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

346 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

Sağ elinin verdiğini sol elinin bilemeyeceği kadar gizli sadaka veren kimse,

Yalnızken Allah’ı anıp gözyaşı döken kişi.” 378. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

Mahşer Günü Allah: “Yalnızca benim rızam için birbirlerini sevenler

nerede? Benim rahmet gölgemden başka hiçbir göl-geliğin bulunmadığı ve herkesin sıcaktan bunaldığı bugün, onları kendi rahmet gölgemde barındıraca-ğım!” buyurur.

379. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Canımı kudret elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de, gerçek anlamda iman et-miş olamazsınız. Birbirinizi sevmenizi sağlayacak güzel bir davranışı size bildireyim mi? Tanıdığınız ve tanımadığınız her mümine selâm vererek aranızda barışı, huzuru ve selâmı yayınız.”

380. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

Page 347: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 347

“Bir zat, başka bir köyde bulunan din kardeşini zi-yaret etmek için yola çıktı. Allah da o adamı koru-yup gözetlemesi için, geçeceği yol üzerinde bir me-lek görevlendirdi. Adam meleğin yanından geçer-ken, melek: — Ey Allah’ın kulu! Nereye gidiyorsun? diye sordu.

Adam: — Şu ileriki şehirde bir din kardeşim var, onu zi-

yarete gidiyorum, cevabını verdi. Melek: — O adamdan elde etmek istediğin bir menfaatin

mi var? dedi. Adam: — Hayır, ben onu yalnızca Allah rızası için sevi-

yorum. Bu yüzden onu ziyarete gidiyorum, dedi. Bu-nun üzerine melek: — Ben, Allah tarafından sana gönderilen bir elçi-

yim. Sana müjdeler olsun! Sen onu Allah için nasıl se-viyorsan, Allah da seni öylece seviyor, diye karşılık verdi.

381. Berâ bin Âzib radıyallahu anhumâ’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Ensar (Mekke’den gelen Müslümanlara kucak açan, on-lara yardım eden Medineli Müslümanlar) hakkında şöy-le buyurmuştur:

“Ensar’ı ancak müminler sever ve onlara ancak münafıklar düşmanlık eder. Kim Ensar’ı severse, Allah da onu sever. Kim de müminlere yardımcı oldu-lar diye onlara düşmanlık ederse, Allah da ona

Page 348: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

348 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

düşmanlık eder.” 382. Muaz bin Cebel radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle demiştir:

Allah celle celâluhu buyurdu ki: “Benim rızam için birbirlerini sevenlere, cennette peygamberlerin ve şehitlerin bile imreneceği yüce makamlar ve nurdan yapılmış yüksek koltuklar vardır.”

383. Tâbiûn neslinin büyük âlimlerinden olan ve Âiz

bin Abdullah adıyla da tanınan Ebu İdris el–Havlânî ra-himehullah anlatıyor:

Bir gün Şam mescidine gitmiştim. Bir de baktım ki, gü-leç yüzlü bir delikanlı ve başına toplanmış bir grup in-san var. Bunlar bir konuda görüş ayrılığına düştüler mi, hemen o delikanlıya soruyor ve söylediklerini kabul ediyorlardı. Bu gencin kim olduğunu sordum, “Muaz bin Cebel radıyallahu anh’tır.” dediler.

Ertesi gün erkenden mescide koştum. Baktım ki, o genç benden evvel gelmiş namaz kılıyor. Namazını biti-rinceye kadar bekledim. Sonra karşısına geçerek selâm verdim ve: — Allah’a yemin ederim ki, ben seni seviyorum, de-

dim. — Allah için mi seviyorsun? dedi. — Evet, Allah için, dedim. O yine: — Gerçekten Allah için mi seviyorsun? dedi. Ben de:

Page 349: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 349

— Evet, gerçekten Allah için seviyorum, dedim. Bu-nun üzerine, elbisemden tutarak beni kendisine doğru çekti ve şöyle dedi: — Kutlarım seni! Zira ben, Peygamber sallallahu

aleyhi ve sellem’i şöyle derken dinledim: Allah celle celâluhu buyuruyor ki: “Yalnızca benim rı-

zam için birbirini seven, benim rızam için bir araya gelen, benim rızam için birbirini ziyaret eden ve benim rızam için hayır yollarında gayret gösteren-ler, benim sevgimi hak etmişlerdir.”

384. Mikdâd (veya Mikdâm) bin Ma’dîkerib radıyalla-

hu anh’dan rivayet edildiğine göre, Peygamber sallalla-hu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Din kardeşini seven kişi, müminler arasındaki dost-luk ve kardeşlik bağlarının gelişip kuvvetlenmesi için, kendisini sevdiğini ona söylesin. Çünkü sevgi, payla-şıldıkça artar.”

385. Muaz bin Cebel radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onun elini tutarak şunları söyledi:

“Ey Muaz! Allah’a yemin ederim ki, seni gerçekten seviyorum. Ey Muaz! Sana her namazın ardından şu duayı mutlaka okumanı tavsiye ediyorum:

“Allah’ım! Seni anmak, sana şükretmek ve sana güzelce kulluk etmekte bana yardım et.”

Page 350: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

350 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

386. Enes bin Malik radıyallahu anh anlatıyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in huzurunda

bir sahabi bulunuyordu. Bir başka sahabi yanlarından geçti. Peygamber’in huzurundaki sahabi: — Ey Allah’ın Elçisi! Ben bu kişiyi gerçekten seviyo-

rum, dedi. Peygamber aleyhisselâm: — Peki, sevdiğini ona söyledin mi? buyurdu. Sa-

habi: — Hayır, dedi. Peygamber: — Hemen git ve bunu ona söyle, buyurdu. O da der-

hal kalkıp o şahsın arkasından yetişti ve: — Ben seni Allah için seviyorum, dedi. O da: — Beni kendisi için sevdiğin Allah da seni sevsin,

karşılığını verdi.

47. BAB: ALLAH’IN SEVGİSİNİ KAZANMAK KİŞİNİN ALLAH TARAFINDAN SEVİLDİĞİNİ GÖSTEREN

AHLAKİ ÖZELLİKLER, BU ÖZELLİKLERİ HUY EDİNMEYİ TEŞVİK ETMEK ve ONLARA SAHİP OLMAK

İÇİN GAYRET GÖSTERMEK

Konu ile İlgili Ayetler: 1. Ey Muhammed! Allah’ı sevdiğini iddia eden ve O’nun

sevgisini kazanmak isteyen kimselere de ki: “Allah’ı gerçekten seviyorsanız, Allah’ın emirlerini

size ileten bir elçi olarak bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah, piş-manlıkla tövbe edildiği takdirde, en büyük günahları bile bağışlayandır, merhamet edendir. (Âl-i İmran, 3/31)

Page 351: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 351

2. Ey iman edenler! İçinizden her kim dininden

dönecek olursa, Allah onları yok eder ve yerlerine öyle bir toplum getirir ki, hem Allah onları sever hem de onlar Allah’ı severler. İnananlara karşı alabildiğine merhametli ve alçakgönüllü, kâfirlere karşı da son derece şahsiyetli ve onurludurlar. Kur’an’ın öngördüğü adalet sistemini yeryüzünde hâkim kılmak için Allah yo-lunda mallarıyla ve canlarıyla cihad ederler. Bu yolda karşılarına çıkabilecek hiçbir engel onları durduramaz. Çünkü onlar hiç kimsenin kınamasından, tehdit ve iş-kencesinden korkmazlar. Yalnızca Rab’lerinin rızasını kazanmak amacıyla, emin ve kararlı adımlarla hedefe doğru yürürler.

İşte bu Allah’ın lütfudur, onu dilediğine bahşeder. Ayrıca, ilahi lütfa nail olmak isteyen ve bu yolda gereken çabayı harcayan her kuluna –hangi ırka, hangi topluma, hangi cemaate mensup olursa olsun– rahmet kapılarını sonuna kadar açar. Öyleyse, güzel davranışlar göstere-rek O’nun lütfuna lâyık kullar olmaya çalışın. Unutmayın ki, Allah’ın lütuf ve merhameti sınırsızdır, O her şeyi bilendir. (Maide, 5/54)

Konu ile İlgili Hadisler: 387. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle demiştir:

“Yüce Allah buyuruyor ki: “Kim benim kullarımdan, ihlâs ile bana kulluk ederek

Page 352: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

352 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

sevgimi kazanan bir dostuma düşmanlık yaparsa, ben de ona karşı harp ilân ederim. Benim sevgimi kazanmanın yolu şudur: Kulumu bana yaklaştıran şeylerin benim katımda en değerli olanı, kendisine farz kıldığım ibadetlerdir. Kulum bu farzlara ilâve-ten yaptığı nafile ibadetlerle bana o kadar yaklaşır ki, nihayet ben onu severim. Kulumu sevince de, âdeta onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum. Yani o kişi artık yaptığı her işi benim rızam için yapmaya ve bütün hayatında ilahî yar-dımın tecellilerini görmeye başlar. Benden bir şey is-terse onu verir, bana sığınırsa onu mutlaka koru-rum. Ancak elbette bu, Allah’ın veli kulları diye nitelenen kimselerin hiç yanılmayacakları, bütün söz ve davranış-larının Allah tarafından onaylandığı anlamına gelmez.”

388. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

Allah bir kulu sevdiği zaman, Cebrail’e: — Ben filanı seviyorum, sen de onu sev, diye em-

reder. Cebrail de o kulu sever, sonra gök halkı olan me-lekler topluluğuna: — Allah filanı seviyor; onu siz de sevin, diye seslenir.

Göktekiler de onu severler. Sonra da yeryüzündekilerin gönlünde, o kimseye karşı bir sevgi uyanır.

Nitekim Rabb’imiz buyuruyor ki: İman eden ve (bu imanın gereği olarak) güzel ve yararlı

Page 353: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 353

davranışlar ortaya koyanlara gelince, sonsuz merhamet sahibi (Allah, sevgisiyle onları ödüllendirmek, kendilerini şefkatli, merhametli ve sevecen insanlar hâline getirmek ve böylece onların bütün varlıklar tarafından sevilip sa-yılmasını sağlamak üzere) onlar için bir sevgi yarata-caktır. (Meryem, 21/96). Yani Günahkâr, kibirli, ahlaksız insanlar hiçbir zaman kalpleri fethedemeyeceklerdir. Fakat insanları doğrulukla, samimiyetle ve örnek davra-nışlarıyla doğru yola çağıranlar, işin başında düşmanlık ve ilgisizlikle karşılaşsalar bile, sonunda halkın sevgisini kazanmayı başaracaklardır

Müslim’in bir rivayetinde, Peygamber sallallahu aleyhi

ve sellem’in şöyle buyurduğu kaydedilmektedir: Allah bir kulu sevdiği zaman, Cebrail’e: — Ben filanı seviyorum, sen de onu sev, diye em-

reder. Cebrail de onu sever ve gök halkına: — Allah filanı seviyor, onu siz de sevin, diye seslenir.

Gök halkı da o kimseyi sever, sonra yeryüzündekilerin kalbinde o kimseye karşı bir sevgi uyanır.

Allah bir kula gazap ettiği zaman da, Cebrail’e: — Ben filanı sevmiyorum, sen de onu sevme, diye

emreder. Cebrail de onu sevmez. Sonra gök halkına: — Allah filan kişiyi sevmiyor, onu siz de sevmeyin,

der. Göktekiler de o kimseyi sevmezler. Sonra da yer-yüzündekilerin kalbine, o kimseye karşı bir kin ve nef-ret uyanır.

Page 354: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

354 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

389. Âişe radıyallahu anhâ’dan rivayet edildiğine gö-re, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ashaptan biri-ni, küçük bir askerî birliğin başında komutan olarak göndermişti. Bu kişi, bölüğe her namaz kıldırışında, İhlâs suresini okuyarak kıraatini bitirirdi. Birinci ve ikinci rekâtın sonunda, zammı surenin ardından mutla-ka bu sureyi de okurdu. Dönüşte, onun bu hâlini Pey-gamber sallallahu aleyhi ve sellem’e anlattılar. Allah Ra-sulü: — Ona niçin böyle yaptığını sorun, buyurdu. Onlar

da sordular. Adam: — Ben namazı kısa tutmak istediğim veya başka sure

bilmediğim için böyle yapıyor değilim. İhlâs suresi Rah-man olan Rabb’imin özelliklerini anlattığı için, onu okumayı çok seviyorum, dedi. Onun bu sözleri Peygam-ber’e nakledilince, Allah Rasulü, “Bu adam yeni ibadet şekilleri mi icat ediyor? Bu yaptığı sünnete aykırıdır ve bidattir. Söyleyin ona, bunu bir daha yapmasın.” demedi. Bilakis, Kur’an ve Sünnet’in özüne ve genel ilkelerine uy-gun olan bu davranışı överek: — Öyleyse, Allah’ın da onu sevdiğini kendisine

müjdeleyin, buyurdu.

48. BAB: İYİ KİMSELERE, ZAYIF, FAKİR ve DÜŞKÜN İNSANLARA EZİYETTEN SAKINDIRMA

Konu ile İlgili Ayetler: 1. Mümin erkeklere ve mümin kadınlara, işleme-

dikleri bir işten dolayı suç isnat edip eziyet edenler,

Page 355: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 355

gerçekten çirkin bir iftira atmış ve böylece, apaçık bir vebal yüklenmişlerdir. (Ahzab, 33/58)

2. Öyleyse, sakın yetimi incitme. Herhangi bir konu-

da senden yardım isteyeni de azarlama. Ona yardım elini uzat. Eğer gücün yetmiyorsa, tatlı bir üslûpla özür dile. Fakat hiçbir zaman onu kapından kovma. (Duha, 93/9, 10)

Konu ile İlgili Hadisler: 390. Cündüb bin Abdullah radıyallahu anh’dan riva-

yet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem şöyle buyurmuştur:

“Beş vakit namazı, özellikle de sabah namazını cema-atle kılan bir mümin, bizzat Allah’ın koruma garanti-si altındadır. Onun malına, canına ve namusuna kast eden, doğrudan Allah’a savaş açmış demektir. Sakın Al-lah, kendi himayesi altında bulunan bir şeyi ihlal et-tiğiniz için sizden hak talebinde bulunmasın! Çünkü Allah, bu konuda hak talep ettiği kimseyi yakalayıp yüzüstü cehenneme atar. Gerçi sabah namazını kıl-masa ve hatta ibadetlerini yerine getirmese bile, her müminin malı, canı ve namusu dokunulmaz olup koruma altındadır. İman etmeyenler dahi böyledir. Ancak kulluk görevini titizlikle yerine getiren bir mümine karşı işlenen suç, diğerlerine göre çok daha ağır bir cezayı gerektirir. Örneğin, sıradan bir insana küfretmek ile bir sahabiye küfretmek arasında çok büyük fark vardır.

Bu Konu ile İlgili Hadisler çoktur. Daha önce 387 nu-

Page 356: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

356 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

marayla geçen “Kim benim sevdiğim bir kuluma düşmanlık yaparsa, ben de ona karşı harp ilân ede-rim.” anlamındaki Ebu Hureyre hadisi bunlardan biri-dir. Bir diğeri de, yetimle ilgilenme konusunda 263 nu-marayla geçen Sa’d bin Ebî Vakkâs’ın rivayet ettiği ha-dis ve o hadisteki Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem’in:

“Ya Ebu Bekir! Eğer o fakirleri gücendirdiysen, bil ki Rabb’ini de gücendirdin.” sözüdür.

49. BAB: İNSANLARIN DIŞ GÖRÜNÜŞLERİNE GÖRE HAKLARINDA HÜKÜM VERMEK GİZLİ HÂLLERİNİ

ALLAH’A HAVALE ETMEK

Konu ile İlgili Ayetler: 1. Sizinle yaptıkları antlaşmaya ihanet eden kâfirlerle

savaşıp onları ele geçirirseniz, şayet özgür iradeleriyle Müslümanlığı tercih ederek tövbe eder ve bu tövbenin göstergesi olan namazı kılar, zekâtı verirlerse, dış görünüşlerine göre hüküm vererek onları serbest bı-rakın. Kalplerinde gizledikleri niyetlerini de Allah’a bı-rakın. Onları, İslam’ı kabul etmeye zorlamayın (2-Bakara: 256). Bir zamanlar size en ağır işkenceleri yap-mış olsalar bile, onlara karşı merhametli ve affedici olun. Unutmayın ki, Allah çok bağışlayıcı, çok şefkatlidir. (Tevbe, 9/5)

Konu ile İlgili Hadisler: 391. Abdullah bin Ömer radıyallahu anhumâ’dan ri-

Page 357: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 357

vayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Ben İslam’a karşı savaş açan insanlarla, ancak Al-lah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in O’nun Elçisi olduğuna şehadet edinceye, namazı kı-lıncaya ve zekâtı verinceye kadar savaşmakla em-rolundum. Bunu yaptıkları zaman, aramızdaki savaş bitmiş, kanlarını ve mallarını benden korumuş olur-lar. Yani benim korumam altına girerek mal ve can gü-venliğine kavuşmuş olurlar. Ancak İslam’a göre cezayı gerektiren cinayet, hırsızlık, gasp gibi başka bir suç işlerlerse, o zaman başka. Kelime-i şehadet getiren herkesi Müslüman kabul etmek durumundayım. Onların gizli niyetlerinin hesabı ise Allah’a aittir. İnsanların niyetlerini sorgulamak ve onları bundan dolayı yargıla-mak benim görevim değildir.”

392. Târık bin Eşyem radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Bizimle savaşanlar arasından her kim ‘Lâ ilahe illal-lah Muhammedun Rasulullah’ der ve Allah’tan başka tapınılan her şeyi reddederse, onun malı ve kanı haram olur. Böyle birinin canını, malını ve ırzını koru-mak, Müslümanların görevidir. Biz onun niyetini sorgu-lamayız, açık beyanını esas alırız. İç dünyasının, gizli ni-yetinin hesabı ise Allah’a aittir.”

Page 358: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

358 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

393. Mikdâd bin Esved (veya diğer adıyla Mikdâd bin Amr) radıyallahu anh anlatıyor:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e: — Ya Rasulallah, şöyle bir mesele hakkında ne dersin?

Ben kâfirlerden biriyle savaşta karşılaşıp onunla çar-pışsam ve o kılıcıyla vurup benim bir kolumu koparsa, sonra da ben onu tam öldürmek üzereyken elimden kur-tulmak için bir ağacın arkasına sığınıp “Ben Müslüman oldum!” dese, böyle dedikten sonra onu öldürebilir mi-yim? diye sordum. Peygamberimiz: — Hayır, onu öldüremezsin, buyurdu. Ben: — İyi ama ya Rasulallah, adam benim kolumu kesip

kopardı, ondan sonra da büyük bir ihtimalle ölümden korktuğu için bu sözü söyledi, dedim. Bunun üzerine, Peygamberimiz: — Onu sakın öldürme! Çünkü bu sözü samimi ola-

rak söyleyip söylemediğini asla bilemezsin. Şayet iman etmiş olduğu hâlde onu öldürürsen, o senin kendisini öldürmezden önceki durumunda olur. Yani Allah yo-lunda savaşan bir mücahit gibi şehit olur. Sen ise, onun bu sözü (kelime-i şehadeti) söylemeden önceki du-rumuna düşersin, buyurdu.

394. Üsâme bin Zeyd radıyallahu anhumâ anlatıyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, bizi Cüheyne

kabilesinin Huraka kolu üzerine savaşa göndermişti. Sabahleyin onlara, sularının başında iken ani bir baskın yaptık. Ben ve Medineli Müslümanlardan bir kişi, on-

Page 359: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 359

lardan birine yetiştik. Diğerleri kaçtığı hâlde, o olduğu yerde duruyordu. Biz onun üzerine yürüyünce, adam “Lâ ilahe illallah!” dedi. Bunun üzerine, Medineli arka-daşım ona saldırmaktan vazgeçti. Fakat ben mızrağımı saplayarak onu öldürdüm. Biz Medine’ye dönünce, bu olayı Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e anlattılar. Peygamber beni yanına çağırtarak: — Üsâme, sen o adamı “Lâ ilahe illallah” dedikten

sonra mı öldürdün? buyurdu. Ben: — Ya Rasulallah! O bunu, sadece canını kurtarmak

için söylemişti, dedim. Peygamber tekrar: — Demek sen, “Lâ ilahe illallah” dediği hâlde o

adamı öldürdün, öyle mi? diye sordu. Bu sözü o ka-dar çok tekrarladı ki, ben içimden, “Keşke bu olaydan önce Müslüman olmamış olsaydım da, bugün tertemiz, günahsız bir şekilde İslam’a girseydim!” diye arzu ettim.

Müslim’de yer alan bir diğer rivayet şöyledir: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: — Adam “Lâ ilahe illallah” dedi ve sen de onu öl-

dürdün, öyle mi?” diye sordu. Ben: — Ya Rasulallah! O bu sözü, sadece silahtan korktu-

ğu için söyledi, dedim. Peygamber de: — Sen onun kalbini mi yarıp baktın ki, bu sözü

samimiyetle söyleyip söylemediğini bilesin?” buyur-du. Peygamberimiz bu sözü o kadar çok tekrarladı ki, ben bu olaydan önce İslam’ı tanımamış olmayı ve o gün tertemiz, günahsız bir şekilde İslam’a girmiş olmayı te-

Page 360: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

360 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

menni ettim. 395. Cündeb bin Abdullah radıyallahu anh’dan riva-

yet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem Müslümanlardan oluşan bir askerî birliği, müşrik-lerden bir kavme karşı savaşmaları için göndermişti. Nihayet Müslümanlar, müşriklerle karşı karşıya geldi-ler. Müşriklerden bir adam, Müslüman askerlerden hangisini gözüne kestirse, onu takip edip öldürüyordu. Müslümanlardan biri de bu adamın boş bulunduğu bir anı gözlüyor, onu tepelemek için fırsat kolluyordu. Biz bu Müslüman’ın Üsâme bin Zeyd olduğunu aramızda konuşuyorduk. Üsâme kılıcını çekip de tam adamı öl-düreceği sırada, o aniden: — Lâ ilahe illallah! dedi. Fakat Üsâme onu yine de

öldürdü. Derken, Peygamber’e zafer haberini ileten müjdeci geldi. Peygamberimiz, ona ordunun durumunu sordu. O da olup biteni kendisine haber verdi. “Lâ ilahe illallah” diyen o adamın durumunu ve Üsâme’nin ona ne yaptığını da anlattı. Bunun üzerine Peygamber Üsâme’yi çağırdı ve ona: — O adamı niçin öldürdün? diye sordu. Üsâme: — Ya Rasulallah! O adam Müslümanların canını yak-

tı, filanı ve filanı öldürdü, diyerek bir kaç şehidin adını saydı. Sonra sözlerine devamla: — Ben de onun üzerine yürüdüm. Fakat o kılıcı gö-

rünce, “Lâ ilahe illallah” dedi. Peygamber: — Müslüman olduğunu söylediği hâlde sen onu öl-

Page 361: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 361

dürdün, öyle mi? dedi. Ben: — Evet, dedim. Bunun üzerine Peygamberimiz: — Peki, “Lâ ilahe illallah” sözü Mahşer Günü kar-

şına geldiğinde ne yapacaksın? Allah’a bunun hesabı-nı nasıl vereceksin? dedi. Üsâme: — Ya Rasulallah! Beni bağışlaması için Allah’a dua

edin, dedi. Fakat Peygamber onu hiç duymuyormuş gibi, sürekli olarak: — Mahşer Günü “Lâ ilahe illallah” sözü karşına

geldiğinde ne yapacaksın? Söyle, Mahşer Günü “Lâ ilahe illallah” sözü karşına geldiğinde ne yapacak-sın? diyor, başka bir şey söylemiyordu.

396. Ömer bin Hattab radıyallahu anh şöyle diyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem zamanında, Al-

lah’tan gelen vahiy sayesinde insanlar gizli hâllerinden de sorumlu tutuluyorlardı. Fakat artık vahiy kesilmiş-tir. Bu yüzden artık biz insanları, yalnızca gördüğümüz davranışlarınıza göre değerlendiririz. Bize iyi davranış-lar gösteren kimseyi güvenilir kimse bilir, ona yakınlık duyarız. O kişinin gizli hâllerini araştırmak, niyetini sorgulamak bize düşmez. Onun gizli işleriyle ilgili he-sabını Allah görecektir. Bize karşı kötü davranışlar ser-gileyen bir kimseyi de güvenmez biri olarak kabul ede-riz. Maksat ve niyetinin iyi olduğunu söylese bile, söz-lerine inanmayız.

50. BAB: ALLAH KORKUSU

Page 362: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

362 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

Konu ile İlgili Ayetler: 1. Ey İsrail Oğulları, size bahşettiğim nimetleri ha-

tırlayın. Siz Bana verdiğiniz sözü tutun ki, Ben de size verdiğim sözü tutayım. Size dünya ve ahirette mutluluk bahşetmemi istiyorsanız, gönderdiğim tüm el-çilere iman edin. Bu dünyanın gelip geçici çıkar endişele-ri sizi inkâra ve zulme sürüklemesin, zalimlerin tehditle-rine de aldırmayın; başkasından değil, sadece Benden korkun. (Bakara, 2/40)

2. Elbette Rabb’inin zalimleri yakalayışı çok şiddet-

lidir. (Buruc, 85/12) 3. İşte Rabb’in, zulüm ve haksızlıkta direten bir

ülkeyi cezalandırdı mı böyle cezalandırır. Unutma-yın, O’nun azabı gerçekten can yakıcıdır, çok çetin-dir. Bu anlatılanlarda, ahiret azabından korkanlar için apaçık uyarılar ve ibret verici dersler vardır. O gün, bütün insanların bir araya toplanacağı bir gündür. O gün, yapıp ettikleriniz hakkında en âdil bi-çimde şahitliğin yapılacağı bir gündür. Ve o günün gelmesi, hiç de uzak değildir. Biz onu, ancak kıyamet denilen belirli ve sayılı bir süreye kadar erteliyoruz. O gün gelip çattığı zaman, Allah’ın izni olmadan hiç kimse konuşamayacak. Büyük mahkeme kurulacak ve herkese yaptığının karşılığı verilecek. Böylece insanlar iki gruba ayrılacak; kimileri bedbaht ve perişan, kimi-leri mutlu ve bahtiyar. Bedbaht olanlar, ateşte azap

Page 363: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 363

çekecekler. Orada, acı ve ıstıraptan, çocuklar gibi hıçkı-ra hıçkıra ağlayacaklar. Cehennemin alevleri arasında öyle bir iç çekip inleyecekler, öyle feci bir şekilde soluk alıp verecekler ki… (Hud, 11/102–106)

4. İnananlar, din kardeşleri olan müminleri bir tara-

fa bırakıp da, kâfirleri kendilerine samimî dost, koru-yucu, yönetici, yandaş, müttefik, veli edinmesinler. Her kim bunu yapacak olursa, Allah ile bütün bağlarını koparmış olur. Ancak onlardan gelebilecek bir tehli-keye karşı korunmak amacıyla ve Müslümanlara zarar vermemek şartıyla zalimlerle iyi geçinip onlara dost gö-rünerek kötülüklerinden sakınabilirsiniz. Bununla bir-likte, Allah asıl kendisinden korkmanızı size öğüt-lüyor. O hâlde, zalimlerin tehditlerinden korkmayın, asıl Allah’ın emirlerini çiğnemekten sakının. Unutmayın ki, eninde sonunda dönüş Allah’adır. (Âl-i İmran, 3/28)

5. O gün her günahkâr insan, kendi canının derdine

düşecek. Öz kardeşini, kendisini yetiştirip büyüten an-nesini, babasını, bir ömür aynı yastığa baş koyduğu hayat arkadaşını ve hatta bir zamanlar üzerlerine tit-rediği, öpmeye bile kıyamadığı çocuklarını ve tüm ya-kınlarını, sevdiklerini bırakıp kaçacak. Çünkü o Gün, her birinin başından aşkın işi ve kendisine yetecek kadar derdi olacaktır. (Abese, 80/34–37)

6. Ey insanlar, Rabb’inizden gelen ilkeler doğrultu-

Page 364: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

364 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

sunda yaşayın, dürüst ve erdemlice davranışlar göstere-rek, kötülüğün her çeşidinden titizlikle sakının. Çünkü kıyametin sarsıntısı gerçekten çok korkunçtur! O gün gelip çattığında, her emzikli kadın kucağında emzirmekte olduğu yavrusunu bırakıp kaçacak ve bütün hamileler, korku ve dehşetten çocuğunu düşü-recek. Öyle ki, o an hâllerini görsen insanları sarhoş sanırsın, oysa sarhoş değildirler, ne var ki, Allah’ın azabı çok çetindir. (Hac, 22/1,2)

7. Rab’lerinin huzurunda hesaba çekilmekten kor-

kup kötülüklerden sakınan kimselere iki cennet bah-çesi verilecektir. (Rahman, 55/46)

8. Cennetteki müminler birbirlerine bakıp geçmişte

yaşadıklarını hatırlayarak sohbete koyulacaklar: “Doğrusu biz.” diyecekler, “geçmişte en mutlu ol-

duğumuz anlarda, çoluk çocuğumuz arasında yaşar-ken bile, Rabb’imizin azabından çok korkardık. Fakat şükürler olsun ki, Allah bize lütfetti de, alevleri insanın iliklerine işleyen o korkunç azaptan bizi korudu. Çün-kü biz, dünyadayken yalnızca O’na kulluk eder ve sa-dece O’na yalvarırdık. Gerçekten Allah iyilik eden-dir, çok merhametlidir.” (Tur, 52/25–28)

Konu ile İlgili Hadisler: 397. Abdullah bin Mesud radıyallahu anh diyor ki: Her konuda doğru söz söyleyen ve doğruluğu bizzat

Page 365: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 365

Allah tarafından onaylanmış olan Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, bize şöyle haber verdi:

“Sizden birinizin yaratılışının başlangıcı olan temel maddeler, annesinin karnında kırk gün içinde nutfe hâlinde derlenip toparlanır. Sonra ikinci bir kırk günlük süre içinde, rahim duvarına yapışan döllenmiş bir yumurtaya, yani alakaya dönüşür. Sonra bir o ka-dar süre içinde, birçok uzvu henüz yaratılmamış olan bir et parçasına dönüşür. Daha sonra Allah bir me-lek gönderir ve melek ona ruh üfler. Melek şu dört şeyi yazmakla görevlidir: Onun rızkını, ecelini, ya-pıp edeceklerini, iyi (cennetlik) mi yoksa kötü (ce-hennemlik) mü olacağını. Çünkü Allah bütün bunları henüz olmadan, ezeli ilmiyle bilmekte ve her şeyin ilmi-nin kendi katında olduğunu göstermek üzere, meleğe yazmasını emretmektedir. Dolayısıyla, insan bunları me-lek yazdığı için yapmaz. Aksine, o kişi öyle yapacağı için melek onları yazar. Aksi hâlde, insanın irade sahibi ol-masının bir anlamı olmaz, yaptıklarından sorumlu tutu-lamazdı. Her şeyin kader defterine yazılmasının sebebi, insana Allah’ın her şeyi bildiği, olup biten her şeyin O’nun kontrol ve gözetimi altında olduğu bilincini ka-zandırarak, imtihan hikmetince kendisine bahşedilen nimetlerle şımarıp gevşekliğe kapılmamasını, başına ge-len musibetler karşısında da sarsılıp yılgınlığa düşme-mesini sağlamaktır.

Kendisinden başka ilah olmayan Allah’a yemin ederim ki, bazen bir insan, cennetliklerin yaptığı iş-

Page 366: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

366 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

leri yapar ve kendisi ile cennet arasında sadece bir karış mesafe kalır, fakat anne karnında yazılan hü-küm gerçekleşir de, cehennemliklerin yaptığı işleri yapar ve cehenneme girer. Yine bazen bir insan ce-hennemliklerin yaptığı işleri yapar ve kendisi ile cehennem arasında bir karış mesafe kalır; fakat anne karnında yazılan hüküm gerçekleşir ve o kişi cennetliklerin yaptığı işleri yapmaya devam eder de, neticede cennete girer. O yüzden, hiç kimse kendi-sini kesin cennetlik görüp de gururlanmasın, nasıl olsa kurtuldum deyip gevşekliğe kapılmasın. Ve hiç kimse, iş-lediği günahlar yüzünden Allah’ın rahmetinden ümidini kesmesin. Bir insanın her hâl ve hareketiyle cehenneme doğru yol aldığını görseniz bile, son nefesine kadar onun imana geleceğinden ümit kesmeyin. Son dakikaya, son saniyeye kadar bıkıp usanmadan onu hakka çağırmaya devam edin.”

398. Yine Abdullah bin Mesud radıyallahu anh’dan

rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, cehennemin ne kadar büyük ve dehşet verici ol-duğunu anlatmak üzere şöyle buyurmuştur:

“Hesap Günü, cehennem de mahşer meydanına geti-rilecektir. Onun yetmiş bin dizgini vardır ki, her bir dizgini yetmiş bin melek çekmektedir.”

399. Numan bin Beşir radıyallahu anhumâ’dan riva-

yet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-

Page 367: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 367

lem şöyle buyurmuştur: “Mahşer Günü cehennemliklerin azabı en hafif

olanı, ayaklarının altına birer kor konulan ve bun-ların etkisiyle beyni fokur fokur kaynayan kişidir. O adam cehennemlikler içinde en hafif azap gören ki-şi olduğu hâlde, hiç kimsenin kendisinden daha şiddetli azap görmediğini zanneder.”

400. Semure bin Cündeb radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Zalimler ve kâfirler cehenneme girdiği zaman, ateş onlardan kiminin topuklarına, kiminin dizlerine, kiminin beline, kiminin da köprücük kemiklerine kadar çıkacaktır.”

401. Abdullah bin Ömer radıyallahu anhumâ’dan ri-

vayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Mahşer Gününün dehşetini anlatırken, şöyle bu-yurmuştur:

“O gün insanlar, kabirlerinden kalkar ve yaptıklarının hesabını vermek üzere, âlemlerin Rabb’inin huzurun-da dururlar. Zalimler, tepelerindeki yakıcı güneş, karşı-larındaki cehennem ateşi ve hesaplarının zorluğu sebe-biyle hissettikleri büyük sıkıntı ve bunalım içinde o dere-ce terlerler ki, âdeta bir ter deryasının içinde kalırlar. Öyle ki, onlardan bazıları kulaklarının yarısına ka-dar ter içindedirler.”

Page 368: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

368 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

402. Enes bin Malik radıyallahu anh diyor ki: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bize, daha önce

eşi benzerini duymadığım son derece etkileyici bir ko-nuşma yaptı. Kıyametin, Hesap Gününün, cehennemim korkunç hâllerinden bahsettikten sonra şöyle buyurdu:

“Eğer benim bildiklerimi bilmiş olsaydınız, vallahi az güler, çok ağlardınız.” Bunun üzerine Peygam-ber’in Ashabı, yüzlerini kapatarak hıçkıra hıçkıra ağla-maya başladılar.

Müslim’de yer alan bir diğer rivayet şöyledir: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e, Ashabı’ndan

bazılarının, gaflete kapılıp dünya nimetlerine dalma, iyi-lik ve ibadetler konusunda gevşeklik gösterme gibi bir-takım olumsuz hâller içine girdiklerine dair haber ulaştı. Bunun üzerine, hutbeye çıkıp şöyle bir konuşma yaptı:

“Bakın, cennet de cehennem de gözlerimin önüne serilip bana açıkça gösterildi. Ben hayrın ve şerrin o günkü kadar büyüğünü asla görmedim. Eğer benim bildiklerimi bilmiş olsaydınız, vallahi az güler, çok ağlardınız!” buyurdu. Peygamber’in Ashabı, bundan daha ağır, daha şiddetli bir gün yaşamamıştı. O kadar derinden sarsıldılar ki, başlarını örterek hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladılar.

403. Mikdâd bin Esved veya diğer adıyla Mikdâd bin

Amr radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine göre, Pey-gamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

Page 369: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 369

“Ahiret âlemi için yaratılacak olan güneş, Mahşer Gü-nü insanlara bir mil mesafe kalıncaya kadar yak-laştırılacaktır.”

Hadisi Mikdâd’tan rivayet eden Süleym bin Âmir: Vallahi, Peygamber bu “mil” kelimesiyle, takriben bir

buçuk kilometrelik uzunluk ölçüsü olan mili mi, yoksa göze sürme çekmek için kullanılan mili mi kastetti bil-miyorum. Mikdâd’a bunu sormayı da unuttum, demiştir. Mikdâd, hadisin geri kalan kısmını rivayet ederek şöyle dedi: Sonra Peygamberimiz:

“İnsanlar, işledikleri kötü ameller ölçüsünce tere batarlar. Onlardan kimi topuklarına, kimi dizleri-ne, kimi bellerine kadar ter içinde kalır. Bazıları-nın da teri çenesine kadar çıkarak âdeta ağzına gem vurur.” buyurarak eliyle ağzına işaret etti.

404. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Mahşer Günü günahkâr insanlar o kadar çok ter-lerler ki, onlardan çıkan ter, yerin yetmiş arşın de-rinliğine kadar ulaşır. Terden oluşan bir deryanın içinde gibidirler. Öyle ki, ter onlardan bazılarının ta kulaklarına kadar çıkar, âdeta ağızlarına gem vu-rur.”

405. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: Bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile bir-

Page 370: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

370 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

likteydik. O sırada Peygamber, düşen bir şeyin gümbür-tüsünü işitti. O korkunç sesi biz de duyduk. Peygamber aleyhisselâm: — Bu sesin ne olduğunu biliyor musunuz? diye

sordu. Biz: — Allah ve Rasulü daha iyi bilir, dedik. Bunun üzeri-

ne Peygamberimiz: — Bu, yetmiş sene önce cehenneme atılmış olan

bir taştır. O, şimdiye kadar cehenneme yuvarlanıp gidiyordu, nihayet onun dibine ulaştı. İşte siz onun gümbürtüsünü işittiniz, buyurdu.

406. Adiyy bin Hâtim radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Hesap Günü Rabb’iniz, sizin her birinizle arada bir tercüman, bir perde olmaksızın konuşacaktır. O zaman kişi sağına bakacak, ahirete gönderdiği iyi-liklerden başka bir şey göremeyecek. Soluna baka-cak, gönderdiği kötülüklerden başka bir şey göre-meyecek. Önüne bakacak, karşısında cehennem ateşinden başka bir şey göremeyecek. Öyleyse, ya-rım hurmayla bile olsa, kendinizi ateşten koruma-ya çalışın! Bunu da bulamayan, güzel ve tatlı sözlerle kendisini cehennemden korusun.”

407. Ebu Zer radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine

göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle bu-

Page 371: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 371

yurmuştur: “Şüphesiz ben sizin bilmediklerinizi biliyor, görme-

diklerinizi görüyorum. Gök, Allah’ın heybet ve azame-tinden dehşete düşüp inledi ve inlemekte de haklı idi. Göklerde, meleklerin Allah için secdeye kapanma-dığı dört parmaklık bile boş yer yoktur. Allah’a yemin ederim ki, eğer benim bildiklerimi bilmiş ol-saydınız az güler, çok ağlardınız. Dünyanın nimetle-rinden tat alamaz hâle gelerek döşeklerinizde kadın-larınızla oynaşmaz, Allah’a yalvarıp feryat ederek evinizi barkınızı terk edip dağlara, bayırlara koşar ve orada secdeye kapanıp o hâlde ruhunuzu teslim ederdi-niz.”

408. Nadle bin Ubeyd el–Eslemî radıyallahu anh’dan

rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Mahşer Günü hiçbir kul, ömrünü nerede tüketti-ğinden, ilmiyle ne gibi işler yaptığından, malını ne-reden kazanıp nerede harcadığından, vücudunu ve sıhhatini nerede ne amaçla yıprattığından sorguya çekilmedikçe, yerinden kıpırdayamayacaktır.”

409. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, “İşte o gün,

yeryüzü haberlerini bir bir anlatacaktır.” (99-Zilzâl: 4) ayetini okudu. Sonra da: — Yerin haberlerinin ne olduğunu biliyor musu-

Page 372: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

372 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

nuz? diye sordu. Ashap: — Allah ve Rasulü daha iyi bilir, dediler. Bunun üze-

rine Peygamberimiz: — Onun haberleri, kadın erkek bütün insanların

kendi üzerinde neler yaptığına şahitlik ederek, “Sen şu gün, şunu şunu yapmıştın.” demesidir. İşte yerin haberleri budur, buyurdu.

Senet zincirinde yer alan ve muhaddislerce zayıf kabul edilen Yahya bin Ebî Süleyman sebebiyle bu hadis zayıf-tır. Ancak hadisin ihtiva ettiği mana sahihtir.

410. Ebu Saîd el–Hudrî radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem konuşma yaparken:

“Sura üfleyecek olan İsrafil aleyhisselâm boruyu ağ-zına dayamış, kendisine verilecek üfleyeme emrini beklerken, ben nasıl gamsız ve kedersiz yaşayabilir dünyanın gelip geçici nimetleriyle sevinebilirim?” dedi. Bu sözler, Peygamber’in Ashabı’nı korkutmuş, derin-den sarsmıştı. Onların bu hâlini gören Allah Rasulü:

“İşte bu imtihandan başarıyla çıkabilmek için, ‘Hasbu-nallahu ve ni’me’l-vekîl (Allah bize yeter, O ne güzel koruyucu, ne güzel vekildir!)’ deyin.” buyurdu.

411. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Tehlikeden korkan yolcu, erkenden yola koyulur.

Page 373: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 373

Erken yola çıkan da, hedefine vaktinde ve güvenli şe-kilde ulaşır. Öyleyse, siz de imtihan amacıyla yaşadığı-nız bu dünya hayatının tehlikelerinden korunup başarılı bir şekilde ahiret hedefine ulaşmak istiyorsanız, bu yolda gereken tedbirleri almalı, her an uyanık ve dikkatli ol-malısınız. Gerekirse, bu uğurda malınızı ve canınızı seve seve feda etmeye hazır olmalısınız. İyi bilin ki, Allah’ın satışa sunduğu nimet çok pahalıdır. İyi bilin ki, Al-lah’ın satışa sunduğu bu nimet, cennettir.”

Nitekim yüce Rabb’imiz buyuruyor ki: “Allah müminlerden, canlarını ve mallarını cennet kar-

şılığında satın almıştır.” (9-Tevbe: 111) 412. Âişe radıyallahu anhâ diyor ki: Peygamber sallal-

lahu aleyhi ve sellem: — Mahşer Günü insanlar yalınayak, çıplak ve

sünnetsiz olarak hesap meydanında toplanacaklar, dedi. Ben de: — Ey Allah’ın Elçisi! Kadınlar ve erkekler birlikte

olunca, birbirlerine bakmazlar mı? diye sordum. Bunun üzerine Peygamberimiz: — Ya Âişe! Mahşer Günü insanların durumu öyle

korkunç olacak ki, o an herkes kendi canının derdine düşecek ve bu dediğin şeyler hiç kimsenin aklına bi-le gelmeyecek, buyurdu.

Bir başka rivayette, Peygamber: — Mahşer Günü insanların durumu öyle korkunç

olacak ki, o anda hiç kimse bir başkasına dönüp

Page 374: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

374 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

bakamayacak bile, buyurdu.

51. BAB: ALLAH’IN RAHMETİNİ ÜMİT ETMEK

Konu ile İlgili Ayetler: 1. De ki: “Bakın Rabb’imiz ne buyuruyor: “Ey kendile-

rine yazık eden günahkâr kullarım! Sakın Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Unutmayın ki, Al-lah –tövbe edildiği takdirde– bütün günahları bağış-lar. Çünkü O çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.” (Zümer, 39/53)

2. O zalimleri, nankörlükleri yüzünden işte böyle

cezalandırdık. Öyle ya, Biz nankörlük ve inkârda di-retenlerden başkalarını cezalandırır mıyız? (Sebe, 34/17)

3. Musa ve kardeşi Harun, Firavunun karşısına çıkarak

şöyle dediler: Bize Allah tarafından bildirildi ki, inkâr eden ve O’nun ayetlerinden yüz çeviren kimseler, ahi-rette korkunç bir azaba uğrayacaklar.” (Taha, 20/48)

4. Musa, ellerini açıp Allah’a şöyle yalvardı: “Ya Rab,

bize hem bu dünyada hem de ahirette iyilikler ve güzellikler nasip eyle. Biz, affını ümit ederek yalnızca Sana yöneldik.”

Buna karşılık Allah buyurdu ki: “Azabımla, kullar arasından dilediklerimi cezalandırırım. Rahmetime gelince, o her şeyi tamamen kuşatmıştır. Onu, dü-

Page 375: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 375

rüst ve erdemlice bir hayat sürerek kötülüğün her çeşi-dinden korunanlara, zekâtını verenlere ve ayetle-rime yürekten inananlara nasip edeceğim. (Âraf, 7/156)

Konu ile İlgili Hadisler: 413. Ubâde bin Sâmit radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Her kim; Eşi ve ortağı olmayan bir tek Allah’tan başka ilah

olmadığına, Muhammed’in O’nun kulu ve elçisi olduğuna, İsa’nın da O’nun kulu ve elçisi olup, Allah tarafın-

dan Meryem’e “Ol” emriyle iletilmiş bir kelime ve di-ğer bütün insanlar gibi Allah tarafından yaratılmış olan bir can, bir ruh olduğuna,

Cennet ve cehennemin hak olduğuna iman ederse, Allah o kimseyi, –iyilik ve ibadetlerinin derecesine

göre– mutlaka cennete koyar.” Müslim’in bir başka rivayetinde, Peygamberimiz: “Her kim Allah’tan başka ilah olmadığına ve Mu-

hammed’in O’nun kulu ve elçisi olduğuna iman eder ve bu imana yaraşır dürüst ve erdemli davranışlar ortaya koyar ise, Allah o kimseye cehennemi haram kılar.” buyurmuştur.

414. Ebu Zer radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine

Page 376: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

376 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle de-miştir: Allah celle celâluh buyuruyor ki

“Kim bir iyilik yaparsa, ona yaptığı iyiliğin on ka-tını, hatta daha da fazlasını veririm. Kim bir kötü-lük yaparsa, ona da ancak yaptığı kötülük kadar ceza verir yahut onu affederim. Kim bana bir karış yaklaşırsa, ben ona bir arşın yaklaşırım. Bana bir arşın yaklaşana, ben bir kulaç yaklaşırım. Kim ba-na yürüyerek gelirse, ben ona koşarak giderim. Ku-lum yeryüzünü dolduracak kadar günahla huzu-ruma gelse, fakat bana hiçbir şeyi ortak koşmamış, benden başkasına kulluk ve itaat etmemiş olsa, ben de onu yeryüzü dolusu af ve mağfiretle karşılarım.”

415. Câbir bin Abdullah radıyallahu anh anlatıyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e bir bedevi gel-

di ve: — Ey Allah’ın Elçisi! Kişiyi cennete veya cehenneme

götüren en önemli iki etken nedir? diye sordu. Peygam-ber sallallahu aleyhi ve sellem: — Kim Allah’a kulluk eder ve yalnızca O’nun hüküm-

lerine boyun eğerek, hiç kimseyi ve hiçbir şeyi O’na ortak koşmadan ölürse, cennete girer. Kim de Allah’tan başka kişileri, kurumları, ideolojileri, haram helal sınır-larını çizmeye, hayat programını belirlemeye yetkili oto-riteler kabul eder ve böylece O’na şirk koşarak ölürse, cehenneme girer, buyurdu.

Page 377: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 377

416. Enes bin Malik radıyallahu anh anlatıyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, bir yolculuk es-

nasında terkisine aldığı Muaz bin Cebel’e: — Ey Muaz! diye seslendi. Muaz: — Buyur ey Allah’ın Rasulü, emrinizdeyim! diye ce-

vap verdi. Peygamber, söyleyeceği şeye Muaz’ın dikkati-ni çekmek için, tekrar: — Ey Muaz! diye seslendi. Muaz yine: — Buyur ey Allah’ın Rasulü, emrinizdeyim! dedi.

Peygamber üçüncü kez: — Ey Muaz! diye seslendi. Muaz yine: — Buyur ey Allah’ın Rasulü, emrinizdeyim! dedi. Bu-

nun üzerine Peygamber: — Kim Allah’tan başka ilah olmadığına ve Mu-

hammed’in O’nun kulu ve elçisi olduğuna içtenlikle şehadet ederse, Allah onu cehenneme haram kılar, buyurdu. Muaz: — Ya Rasulallah, bu müjdeyi müminlere haber vere-

yim de sevinsinler mi? diye sordu. Peygamber sallalla-hu aleyhi ve sellem: — Hayır, çünkü o zaman onlardan bazıları sözlerim

yanlış yorumlar ve buna güvenip hayırlı işler yapmakta gevşeklik gösterirler, buyurdu.

Muaz, bu hadisi hayatı boyunca hiç kimseye anlatmadı. Ancak ölümüne yakın bir zamanda, İslami bir hakikati gizlemekten dolayı günaha girmemek için, onu ölüm dö-şeğinde iken haber vermiştir.

Page 378: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

378 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

417. Ebu Hureyre yahut* Ebu Said el–Hudrî radıyal-lahu anhumâ şöyle demiştir:

Tebük seferi sırasında sahâbîler, şiddetli açlıkla karşı karşıya kalınca: — Ya Rasulallah! İzin verseniz de, develerimizi kesip

yesek ve iç yağı elde etsek, dediler. Peygamber sallalla-hu aleyhi ve sellem: — Peki, öyle yapın, buyurdu. Fakat Ömer radıyalla-

hu anh gelerek: — Ey Allah’ın Rasulü! Eğer develeri kesmelerine izin

verirsen, orduda binek hayvanı azalır. Fakat isterseniz, onlara ellerinde bulunan azıklarını getirmelerini emre-din. Sonra da bereketlenmesi için Allah’a dua edin. Umulur ki, Allah bereket ihsan eder ve yiyeceklerimizi bollaştırır, dedi. Bunun üzerine, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: — Evet, öyle yapalım, buyurdu ve deriden bir yaygı

getirip sermelerini, sonra da herkesin elinde kalan yi-yecekleri getirip oraya koymasını emretti.

Müslümanlardan kimi bir avuç darı, kimi bir avuç hurma, kimi de bir parça ekmek getirdi. Nihayet, yaygı üzerinde bir miktar yiyecek birikti. Peygamber sallal-lahu aleyhi ve sellem, onun bereketlenmesi için Allah’a dua etti. Sonra da: — Şimdi herkes kaplarına bu yiyecekten doldur-

sun, buyurdu. Onlar da kaplarını getirip doldurmaya başladılar. Öyle ki, askerlerden hiçbirinin doldurulma-dık bir tek kabı kalmadı. Sonra da, kalan yiyecekten

Page 379: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 379

doyuncaya kadar yediler. Yine de ondan bir miktar art-tı. Bunun üzerine, Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem: — Allah’tan başka ilah olmadığına ve benim Al-

lah’ın Peygamberi olduğuma şehadet ederim. Bu iki iman esasına içtenlikle inanmış bir hâlde Al-lah’ın huzuruna gelen bir kimsenin cennetten mah-rum kalması mümkün değildir, buyurdu.

*Burada râvi, hadisin bu iki sahâbîden hangisinden ri-vayet edildiğinde tereddüt etmiştir. Sahâbîlerin hepsi de udûl (din konusunda yalan söylemeyen güvenilir kimse-ler) olduğundan, onlardan hangisinin hadisi rivayet etti-ğine dair tereddüt hadisin sıhhatine zarar vermez.

418. Bedir savaşı gazilerinden İtbân bin Malik radı-

yallahu anh anlatıyor: Ben Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem zamanında,

kendi kabilem olan Sâlim Oğulları’na imamlık yapıyor-dum. Benim evim ile onlar arasında bir dere yatağı vardı. Yağmur yağdığı zaman o dereyi geçip mescitleri-ne gitmek benim için çok zor oluyordu. Fakat camiye gitmemek münafıklık alameti sayıldığından, bunca zor-luğa katlanıp gitmek zorunda kalıyordum. Farz namaz-ları evimde kılabilmek için, Rasulullah’tan izin almak zo-rundaydım. Bu yüzden Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e gelip: — Ya Rasulallah! Gözlerim artık iyi görmüyor. Yağ-

mur yağdığı zaman, kabilemle benim aramdaki dere ta-

Page 380: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

380 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

şıyor ve onu geçmekte çok zorlanıyorum. Bunun için, evimi teşrif edip bir yerinde namaz kılsanız da, ben de sizin namaz kıldığınız yeri kendime namazgâh edin-sem, dedim. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: — Olur, inşallah yarın gelirim, buyurdu. Ertesi sabah Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem,

yanında Ebu Bekir ile birlikte, kuşluk vakti güneşin yükseldiği bir zamanda evime geldi. İzin isteyip içeri girdiler. Peygamber daha oturmadan: — Evinin neresinde namaz kılmamı istersin? diye

sordu. Namaz kılmasını istediğim yeri kendisine gös-terdim. Peygamber de orada tekbir alıp namaza durdu. Biz de arkasında saf bağladık. İki rekât namaz kıldır-dıktan sonra selâm verdi, biz de selâm verdik. Namaz-dan sonra, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’i ken-disi için hazırlanan hazireyi yemesi için alıkoyduk. Ha-zire, kıyılmış et ile undan yapılan bulamaç türü bir ye-mektir. Yemekten sonra, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in bizde olduğunu duyan mahalle halkından bir grup daha yanımıza geldi. Böylece evde epeyce insan toplandı. İçlerinden biri: — Malik bin Duhşum nerede? Onu göremiyorum, de-

di. Bir başkası: — O adam, Allah ve Rasulü’nü sevmeyen bir müna-

fıktır, dedi. Oysa Malik bin Duhşum, Bedir savaşına ka-tılmış samimi bir Müslüman idi. Ancak münafıkları kont-rol edebilmek için, onlarla iyi geçinmesi gerekiyordu. Ni-tekim münafıkların inşa ettiği dırar mescidini yakması

Page 381: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 381

için Peygamber’in göndereceği ekipte o da yer alacaktı. Bu yüzden Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, ona münafık diyen kişiye derhal müdahale ederek: — Böyle söyleme! Onun, sırf Allah’ın rızasını ka-

zanmak için “Lâ ilahe illallah” dediğini bilmiyor musun? buyurdu. Bunun üzerine adam: — Allah ve Rasulü daha iyi bilir. Ancak biz, Allah’a

yemin olsun ki, onun münafıkları sevdiğini ve hep on-larla sıkı fıkı olduğunu görüyoruz, dedi. Peygamber sal-lallahu aleyhi ve sellem de: — Allah, rızasını umarak “Lâ ilahe illallah” diyen

kimseyi, bazı kusurları olsa bile cehenneme haram kılmıştır, buyurdu

419. Ömer bin Hattab radıyallahu anh anlatıyor: “Bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e bir

grup esir getirdiler. Bunlar, Huneyn savaşında İslam or-dusu karşısında yenilgiye uğrayan Hevazin kabilesine ait esirlerdi. Esirler arasında bulunan bir kadın, kaybettiği çocuğuna bulmak için sağa sola koşuşuyor, yavrusuna duyduğu özlemden dolayı rastladığı her çocuğu kucaklı-yor, göğsüne bastırıp emziriyordu. Sonunda kadın yav-rusunu buldu ve gözyaşlarıyla onu sevip okşamaya baş-ladı. Kadının her hareketini dikkatle izleyen ve gördüğü manzaradan son derece müteessir olan Peygamberimiz, bize onu işaret ederek: — Ne dersiniz, bu kadın çocuğunu hiç ateşe atar

mı? diye sordu. Biz:

Page 382: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

382 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

— Hayır, vallahi atmaz, dedik. Bunun üzerine Pey-gamberimiz: — İşte kullarına karşı Allah, yavrusunu şefkatle

kucaklayan şu kadından çok daha merhametlidir. Bir anne bütün yaramazlığına rağmen çocuğunu nasıl şefkat ve hoşgörü ile kucaklıyor ise, Allah da kullarına bir anneden çok daha ileri derecede şefkat ve merhamet-le muamele eder, buyurdu.

420. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

Allah varlıkları yarattığı zaman, kudret ve egemenlik tahtının üzerinde bulunan ve kendi katındaki değişmez ilahi kanunları ihtiva eden bir kitaba, “Rahmetim ga-zabıma daima üstün gelir.” diye yazmıştır.

Buhârî’de yer alan bir rivayette, “Rahmetim, gaza-bıma üstün gelmiştir.” şeklindedir. Bir başka rivayet-te ise, “Rahmetim, gazabımı geçmiştir.” ifadeleri yer almıştır.

421. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, şöyle demiştir: Ben Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle bu-

yururken işittim: “Allah, rahmet ve merhametini yüz parçaya ayır-

mış ve doksan dokuz parçasını kendi katında tut-muş, yüzde birini de yeryüzüne indirmiştir. İşte bü-

Page 383: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 383

tün varlıklar, bir hayvanın, yavrusunun üzerine basmamak için ayağını kaldırmasına varıncaya ka-dar, bu bir parça rahmet sayesinde birbirlerine şefkat ve merhamet göstermektedirler.”

Müslim’deki bir başka rivayet şöyledir: “Allah’ın yüz bölümden oluşan rahmeti vardır. Allah

bunlardan birini insanlar, cinler, hayvanlar ve bö-cekler arasına indirmiştir. Bu sayede onlar birbir-lerini sever ve birbirlerine acırlar. Yabani hayvan da, bu rahmet sayesinde yavrusuna şefkat gösterir. İşte Allah, o doksan dokuz parça rahmeti, Mahşer Günü kullarına merhamet etmek için katında tut-muştur.”

Müslim’in Selmân–ı Fârisî’den naklettiği bir başka ri-

vayette, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Allah’ın yüz parça rahmeti vardır. Bunlardan sa-dece biri sayesinde, bütün varlıklar birbirlerine merhamet ederler. Geri kalan doksan dokuzu ise, Mahşer Günü günahkârların affedilmesi için bekle-tilmektedir.”

Yine Müslim’de yer alan bir başka rivayette, Peygam-

ber aleyhisselâm şöyle buyurmuştur: “Allah gökleri ve yeri yarattığı gün, her biri bütün

kâinatı kuşatacak büyüklükte yüz adet rahmet ya-ratmış ve bunlardan sadece bir tanesini yeryüzüne

Page 384: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

384 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

indirmiştir. İşte anne yavrusuna, bu rahmet saye-sinde şefkat gösterir. Yabani hayvanlar ve kuşlar, bu sayede birbirlerine merhamet ederler. Mahşer Günü gelince, Allah bu bir rahmetini doksan doku-za ekleyip tamamlayacak ve yüz rahmetinin tamamını birden o gün ortaya koyacaktır.”

422. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Rabb’inden kudsi bir hadis naklederek şöyle demiştir:

Allah’a karşı görevlerini yapmaya çalışan mümin bir kul, bir an gaflete düşüp günah işler de, peşinden: — Allah’ım, günahımı bağışla, diye yalvarınca, Allah

celle celâluh: — Kulum bir günah işledi, fakat günahını affede-

cek veya günahı sebebiyle kendisini cezalandıra-cak bir Rabb’i olduğunu unutmadı, der. Aynı kul tek-rar günah işleyip peşinden: — Allah’ım, günahımı bağışla, diye yalvarınca, Allah

celle celâluh yine: — Kulum bir günah işledi, fakat günahını affede-

cek veya günahı sebebiyle kendisini cezalandıra-cak bir Rabb’i olduğunu unutmadı, der. Sonra o kul tekrar günah işleyip peşinden yine içtenlikle tövbe ede-rek: — Allah’ım, günahımı bağışla, diye yalvarınca, Allah

celle celâluh bu sefer: — Kulum bir günah işledi, fakat günahını affede-

Page 385: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 385

cek veya günahı sebebiyle kendisini cezalandıra-cak bir Rabb’i olduğunu unutmadı. O hâlde, ben de kulumu affettim, böyle yürekten tövbe ettiği sürece, di-lediğini yapsın, buyurur.

423. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Canımı kudret elinde tutan Allah’a yemin olsun ki, şayet siz hiç günah işlememiş ve dolayısıyla O’na töv-be ve istiğfar etmemiş olsaydınız, Allah sizi yok eder ve yerinize, günah işleyen ve daha sonra Allah’tan af dileyen bir toplum getirir de, rahmet ve mağfiret sıfatlarının tecelli etmesi için onları bağışlardı. Demek ki Allah, sizin melekler gibi hiç günah işlemeyen varlıklar olmanızı istemiyor. Aksine, gücü yettiğince kulluk göre-vini yapmaya çalışan, fakat günah işlediği zaman da ümitsizliğe kapılmayan, tövbe edip Rabb’ine yönelen kul-lar olmanızı istiyor.”

424. Ebu Eyyûb Halid bin Zeyd radıyallahu anh diyor

ki: Ben Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken işittim:

“Eğer siz hiç günah işlemeseydiniz, Allah günah iş-leyen ve günahlarından tövbe ve istiğfar eden bir topluluk yaratır da, onları bağışlardı. O hâlde, ey in-sanlar! Ne kadar günahkâr olursanız olun, Allah’ın rah-metinden asla ümit esmeyin!”

Page 386: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

386 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

425. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte otu-

ruyorduk. Aramızda Ebu Bekir, Ömer ve bir kaç kişi daha vardı. Bir ara Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem kalkıp yanımızdan ayrıldı. Dönmesi gecikince, bir şey mi oldu diye endişelendik. İlk endişelenen ben ol-dum. Hemen kalkıp onu aramaya başladım. Sonunda, Medineli bir Müslüman’a ait bir bahçe duvarına kadar geldim. (...) Sonra Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Şimdi git ve bu duvarın arkasında, Allah’tan baş-ka ilah olmadığına gönülden inanarak şehadet ge-tiren kime rastlarsan, ona cennetlik olduğunu müjdele!”

426. Abdullah bin Amr radıyallahu anhumâ’dan ri-

vayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, İbrahim aleyhisselâm hakkındaki:

“Ey Rabb’im! Gerçekten bu tapınılan nesneler, bir-çok insanın yoldan çıkmasına sebep oldu. Artık kim bana uyarsa, o bendendir. Kim de bana isyan ederse, hiç kuşkusuz sen çok bağışlayıcı, çok mer-hametlisin.” (14-İbrahim: 36) ayeti ile İsa aleyhisselâm hakkındaki:

“Ya Rab! Ümmetimden günahkâr olanlar var. Eğer on-lara azap edersen, şüphesiz onlar senin affına muh-taç aciz kullarındır. Ama onları bağışlarsan, doğru-

Page 387: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 387

su merhamet ve hikmetinle bunu yapmaya da kadirsin. Zira sen, sonsuz kudret ve hikmet sahibisin.” (5-Mâide: 118) ayeti okudu ve ellerini açıp yalvararak: — Allah’ım, ümmetimi koru, ümmetime merha-

met et, dedi ve ağlamaya başladı. Bunun üzerine Allah: — Ey Cebrail! Gerçi Rabb’in daha iyi biliyor ya, Mu-

hammed’e git ve niçin ağladığını ona sor, buyurdu. Cebrail gelip sordu. Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem de –Allah bunu daha iyi bildiği hâlde– ümmeti için ağladığını söyledi. Allah da Cebrail’e şöyle buyurdu: — Ey Cebrail! Muhammed’e git ve ona tarafımızdan

de ki: “Biz ümmetin konusunda seni razı edeceğiz, seni

asla üzmeyeceğiz.” 427. Muaz bin Cebel radıyallahu anh anlatıyor: Bir gün bir merkep üzerinde, Peygamber sallallahu

aleyhi ve sellem’in terkisinde idim. Peygamber: — Ya Muaz! Allah’ın kullar üzerindeki, kulların

da Allah üzerindeki hakkı nedir, bilir misin? buyur-du. Ben: — Allah ve Rasulü daha iyi bilir, dedim. Bunun üze-

rine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: — Allah’ın kullar üzerindeki hakkı, onların sade-

ce Allah’a kulluk etmeleri ve hiçbir şeyi O’na ortak koşmamalarıdır. Kulların Allah üzerindeki hakkı ise, kendisine hiçbir şeyi ortak koşmayan kimsele-re azap etmemesidir, buyurdu. Ben hemen:

Page 388: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

388 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

— Ya Rasulallah, bunu insanlara müjdeleyeyim mi? dedim. — Hayır, bunu onlara müjdeleme. Çünkü o zaman,

içlerinden bazıları buna güvenip hayırlı işler yapmakta gevşeklik gösterirler, buyurdu.

428. Berâ bin Âzib radıyallahu anhumâ’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Müslüman kabirde sorguya çekildiği zaman, ‘Al-lah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in Al-lah’ın Elçisi olduğuna şehadet ediyorum!’ der ve bu şehadetiyle birçok hayırlara nail olur. İşte bu hakikat, Allah’ın kitabında şöyle ifade edilmektedir: “Allah bu dosdoğru söz (kelime-i şehadet) sayesinde, iman edenleri hem dünya hayatında, hem de ahirette sağlam ve sabit tutar.” (14-İbrahim: 27)

429. Enes bin Malik radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Kâfir bir kimse iyilik yaptığı zaman, kendisine dünyada tattırılan nimetlerle bu iyiliğinin karşılı-ğını almış olur. Mümine gelince, Allah onun asıl mükâfatını ahirete erteler. Fakat bu dünyada da, yaptığı iyiliklerden dolayı ona bu birtakım nimet-ler verir.”

Page 389: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 389

Bir başka rivayette, Peygamber aleyhisselâm şöyle bu-yurmuştur:

“Allah, hiçbir müminin yaptığı iyiliği karşılıksız bırakmaz. Ona hem bu dünyada, hem de ahirette mükâfatını verir. Kâfire gelince, Allah için yaptığı iyilikler karşılığında, ona dünya nimetlerinden tat-tırılır. Fakat ahirete vardığında, mükâfatını göre-ceği hiçbir iyiliği kalmamış olur.”

430. Câbir bin Abdullah radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Beş vakit namaz, sizden birinizin kapısının önünden akan ve her gün içinde beş defa yıkandığı büyük bir ırmağa benzer. Her gün beş kez bu ırmakta yıkanan bir insan nasıl her türlü kirden arınıp tertemiz olursa, günde beş vakit Rabb’inin huzurunda duran bir insan da namazın etkisiyle kötülüklerden uzaklaşıp iyi-liklere yönelir ve İslam’a uygun bir hayat yaşar. Böylece, günahlarından arınarak iman ve ahlak bakımından ter-temiz, pırıl pırıl bir mümin olur.”

431. Abdullah bin Abbas radıyallahu anhumâ’dan ri-

vayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Bir Müslüman ölür de Allah’a ortak koşmayan kırk kişi onun cenaze namazını, kılarsa, onların o ölen kişi hakkındaki dualarını Allah mutlaka kabul

Page 390: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

390 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

eder. Yani bir beldede yaşayan fazilet ehli, doğruluk ve ihlâs sahibi Müslümanların, ölen birinin iyi bir mümin olduğuna şahitlik etmeleri ve bağışlanması için Allah’a dua etmeleri, o kişinin gerçekten ilahi lütuf ve rahmeti hak etmiş iyi bir Müslüman olduğunun işaretidir. Yine fazilet ehli müminlerin bir cenaze hakkında olumsuz şe-hadette bulunmaları, ondan rahatsızlık duymaları ve ona haklarını helal etmemeleri, o kişinin de azaba müs-tahak biri olduğunun alametidir. O hâlde, öldüğünüzde Müslümanların hakkınızda güzel şehadette bulunacak-ları tertemiz bir hayat yaşamaya çalışın. Böyle bir şeha-det, hem sizin için kurtuluş işareti hem de geride bırak-tıklarınız için teselli vesilesi olacaktır.”

432. Abdullah bin Mesud radıyallahu anh anlatıyor: Deriden yapılmış bir çadır içinde, kırk kadar kişi Pey-

gamber sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte bulunu-yorduk. Peygamber bize: — Ey ümmeti Muhammed! Sizler diğer ümmetlere

oranla, cennetliklerin dörtte biri olmak ister misi-niz? diye sordu. Biz: — Evet, elbette isteriz! dedik. Peygamber: — Peki, cennetliklerin üçte biri olmak ister misi-

niz? diye sordu. Biz yine: — Evet, elbette isteriz! dedik. Bunun üzerine Pey-

gamberimiz: — Muhammed’in canı kudret elinde olan Allah’a

yemin ederim ki, ben sizin cennetliklerin yarısı

Page 391: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 391

olacağınızı umuyorum. Çünkü cennete ancak, Al-lah’ın gönderdiği bütün kitaplara ve peygamberlere iman ederek Müslüman olan kimseler girebilecektir. Peygamberlerin bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr eden, onların getirdiği inanç sistemini tahrif edip değiş-tiren diğer ümmetlerin cennetteki sayıları da haliyle az olacaktır. Gerçi sizler şimdilik müşriklere nispetle dahi, siyah öküzün derisindeki beyaz bir kıl gibi ya-hut kırmızı öküzün derisindeki siyah bir kıl gibisi-niz. Yani henüz sayıca onlardan çok azsınız. Fakat gün geçtikçe sayınız artacak ve nihayet ahir zamanda o ka-dar çoğalacaksınız ki, cennetteki müminlerin yarısını oluşturacak meblağa ulaşacaksınız, buyurdu.

433. Ebu Musa el–Eş’arî radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Mahşer Günü Allah, her Müslüman’a bir putperest, Yahudi veya Hıristiyan verecek ve ‘Bu senin cehen-nemden kurtuluş fidyendir.’ buyuracaktır. Aslında onlar Müslümanların yerine azap çekmek için değil, kendi günahlarının cezasını çekmek üzere cehenneme gireceklerdir. Bu da, cehennemden azat edilen Müslü-manlar için bir çeşit kurtuluş fidyesi olacaktır. Allah her insana, biri cennette diğeri cehennemde olmak üzere iki makamı takdir etmiştir. (İbn-i Mace, Zühd, 4341) İnsan-lar yapıp ettiklerine göre bu iki yerden birine gidecek ve müminlerin cehennemdeki yeri kâfirlere, kâfirlerin cen-

Page 392: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

392 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

netteki yeri müminlere kalacaktır.” Rasulullah aleyhisselâm buyuruyor ki: “Cennete girecek her insana, şayet dünyada iken kö-

tü işler yapmış olsaydı, cehennemde azap çekeceği yer kendisine gösterilecektir. Bu, şükrünün artması içindir. Cehenneme girecek her insana da, şayet dün-yada iken güzel işler yapmış olsaydı, cennette ulaşa-cağı makam kendisine gösterilecektir. Bu da, üzüntü ve pişmanlığının artması içindir.” (Buhari, Rikak, 152)

Müslim’in Ebu Musa radıyallahu anh’dan naklettiği bir başka rivayette, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Mahşer Günü bazı Müslümanlar, dağlar kadar bü-yük günahlarla Allah’ın huzuruna gelecekler. Fakat yine de Allah, yaptıkları büyük iyilikler sayesinde onla-rı affedecektir.”

434. Abdullah bin Ömer radıyallahu anhumâ diyor

ki: Ben Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken işittim:

Mahşer Günü mümin, Rabb’inin lütuf ve keremine o kadar yakın olur ki, Allah onun birçok günahlarını ör-tüp affeder. Şöyle ki, önce günahlarını itiraf ettirmek üzere ona: — Şu günahını, şu günahını hatırlıyor musun? diye

sorar. Mümin de: — Evet, hatırlıyorum ya Rab, der. Bunun üzerine Al-

Page 393: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 393

lah: — Ben senin işlediğin, ama hayâ ve edebinden dolayı

başkalarına anlatmaktan çekindiğin o günahları dün-yada örtüp gizlemiştim, işte bugün de onları affedi-yorum, buyurur. Böylece o kimseye, günahlarının yer almadığı, sadece iyiliklerinin kaydedildiği defter verilir.

435. Abdullah bin Mesud radıyallahu anh anlatıyor: Ebu’l-Yusr adında bir sahabi, kendisinden hurma satın

almak için evine gelen bir kadını zorla tutup öpmüştü. Sonra da yaptığına pişman olarak Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e geldi ve gözlerinden yaşlar boşanarak durumu ona anlattı. Aslında Ebu’l-Yusr, Akabe biatlerine ve Bedir savaşına katılmış iyi bir Müslümandı. Fakat na-sıl olduysa, bir an gaflete düşüp bu günahı işlemişti. Bu-nun üzerine Allah, “Gündüzün iki ucunda bulunan sa-bah, öğlen ve ikindi vakitlerinde ve gecenin gündüze yakın saatlerindeki akşam ve yatsı vakitlerinde nama-zı özenle ve dikkatle kılmaya devam et! Çünkü ibadet ve iyilikler, küçük günahları siler atar, insan ruhunu eğitip olgunlaştırarak kötülükleri ortadan kaldırır.” (11-Hud: 114) ayetini indirdi. Aslında bu ayet, bundan yıllar önce Mekke’de indirilmişti. Fakat Allah, o gün o meseleye çözüm olarak o ayeti okumasını Peygamberi’ne ilham etmişti. Bunun üzerine Ebu’l-Yusr: — Ey Allahın Rasulü! Ayette bildirilen bu af müjdesi

yalnızca benim için mi geçerlidir? dedi. Peygamberimiz de:

Page 394: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

394 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

— Hayır! Bu müjde, senin durumunda olan, yani yap-tığı kötülüğün hemen ardından samimi olarak tövbe eden bütün ümmetim içindir, buyurdu.

436. Enes bin Malik radıyallahu anh anlatıyor: Bir adam telâşla Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-

lem’e geldi ve: — Ey Allah’ın Rasulü! Ben cezayı gerektiren bir gü-

nah işledim, cezamı ver, dedi. Tam o sırada namaz vak-tiydi. Adam, Peygamberle birlikte namazı kıldı. Namaz-dan sonra: — Ey Allah’ın Rasulü! Ben cezayı gerektiren günah

işledim, cezamı ver! dedi. Aslında işlediği günah, öyle büyük günahlardan da değildi. Peygamber: — Sen demin bizimle birlikte namaz kıldın, değil

mi? diye sordu. Adam: — Evet, dedi. Bunun üzerine Peygamberimiz: — Öyleyse, senin günahın affedilmiştir, buyurdu. 437. Yine Enes radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine

göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle bu-yurmuştur:

“Allah, kulunun bir şey yedikten veya içtikten son-ra kendisine hamd etmesinden muhakkak hoşnut olur.”

438. Ebu Musa radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine

göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle bu-

Page 395: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 395

yurmuştur: “Allah, gündüz günah işleyenin tövbesini kabul

etmek için geceleyin, “Ey kulum, tövbe et ki, günahını bağışlayayım!” diyerek rahmet elini açar. Geceleyin günah işleyenin tövbesini kabul etmek için de, gündüz vakti elini açar. Yani kul ne kadar günahkâr olursa olsun, kaç defa günah işlerse işlesin, tövbe edip af dilediği takdirde, Allah onu her zaman bağışlamaya ha-zırdır. Güneş battığı yerden doğuncaya, yani kıyame-te kadar bu böyle devam edip gider. O hâlde, insan günahlarından dolayı ümitsizliğe kapılmamalı, hiç vakit kaybetmeden Rabb’ine yönelerek günahlarının bağış-lanması için af dilemelidir.”

439. Ebu Necîh Amr bin Abese es–Sülemî radıyallahu

anh anlatıyor: Ben İslam öncesi cahiliye devrindeyken, insanların

yanlış yolda olduklarını, putlara tapmakla kötü bir iş yaptıklarını düşünürdüm. Sonra Mekke’de, Muhammed adında birinin birtakım önemli haberler getirdiğini duydum. Derhal bineğime atlayıp onun yanına gittim. Fakat Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in, kavmi-nin sert tutumundan dolayı davetini gizli yaptığını gör-düm. Bunun üzerine, kimseye hissettirmeden gizlice Mekke’de kendisini buldum ve: — Sen nesin? diye sordum. — Ben peygamberim, cevabını verdi. — Peygamber ne demektir? dedim.

Page 396: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

396 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

— Yani beni Allah gönderdi, dedi. — Hangi vazifeyle gönderdi? dedim. — Akrabayı görüp gözetme, putları kırma, Allah’ı

bir olarak kabul edip O’na hiçbir şeyi ortak koş-mama vazifesiyle gönderdi, buyurdu. — Yanında, bu konuda sana yardımcı olacak kim

var? dedim. — Biri hür, diğeri köle iki kişi, diye cevap verdi. O

gün Peygamber’in yanında, mümin olarak sadece Ebu Bekir ve Bilâl radıyallahu anhumâ vardı. — Ben de sana tâbi olup yanında kalmak istiyorum,

dedim. — Bugün buna gücün yetmez. Benim ve diğer

Müslümanların ne hâlde olduğunu görmüyor mu-sun? Sen şimdilik ailene dön. Benim açıkça ortaya çıktığımı duyduğun zaman da yanıma gel, buyurdu. Ben de ailemin yanına döndüm. Ben memleketimde iken, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Medine’ye hicret etti. Gelip gidenlerden onun durumunu sorarak hakkında haber almaya çalışıyordum. Derken Medineli-lerden bir kaç kişi yanıma geldi. Onlara: — Medine’ye gelen o zat ne yaptı? diye sordum. — Kavmi onu öldürmek istemiş, ama başaramamış.

Şimdi Medineli halk sevgi seli hâlinde ona koşuyor, ce-vabını verdiler. Ben de derhal Medine’ye gelip Pey-gamber’in huzuruna çıktım ve: — Ey Allahın Rasulü, beni tanıdınız mı? diye sordum. — Evet, Mekke’de yanıma gelmiştin, buyurdu.

Page 397: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 397

Ben: — Ya Rasulallah! Allah’ın sana öğrettiği ve benim

bilmediğim bir konuda, namaz konusunda bana bilgi verir misin? Hangi vakitlerde namaz kılınır, hangi vakit-lerde kılınmaz? dedim. Peygamber: — Sabah namazını kıldıktan sonra, güneş doğup

bir mızrak boyu yükselinceye kadar farz olsun, sün-net olsun, hiçbir namaz kılma. Çünkü güneş, şeytanın iki boynuzu arasından doğar ve kâfirler, bu esnada güneşe secde ederler. Yani güneş doğarken ve batar-ken, bazı putperestler ona secde ederler. Şeytanlar da bu esnada, tam o kâfirlerin önünde durarak onlarla alay ederler. Siz de o vakitlerde namaz kılarsanız, güneşe ta-panlara benzemiş olursunuz. Ayrıca onlar, İslam’ın gü-neşe tapmayı yasaklamadığını zannedebilirler. Bu yüz-den, güneş doğarken ve batarken farz olsun sünnet olsun hiçbir namaz kılma. Ancak o günkü sabah namazının farzına başladıktan sonra güneş doğmaya başlasa bile, o namazı tamamlamalısın. Güneş bir mızrak boyu yük-seldikten sonra da, gölge en az seviyeye gelinceye, yani güneş tam tepe noktasına ulaşıncaya kadar nafile namaz kılabilirsin. Sakın namazı ihmal etme. Çünkü namaz, bizzat meleklerin hazır bulunarak şahitlik yaptığı bir ibadettir. Güneş tepe noktasına geldiği zaman, yine hiçbir namaz kılma. Çünkü o an, cehen-nemin kızdırıldığı andır. Yani hava müthiş derecede sıcak ve bunaltıcıdır. Sonra gölge batıdan doğuya doğru dönmeye başladığı zaman, öğle namazını kıl. Unut-

Page 398: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

398 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

ma ki, namaz bizzat meleklerin hazır bulunarak şa-hitlik yaptığı bir ibadettir. Öğle namazından sonra, her şeyin gölgesinin iki misli olduğu ikindi vaktine dek dilediğin kadar namaz kılabilirsin. İkindi namazını kıldıktan sonra, güneş batıncaya kadar yine namaz kılma. Çünkü güneş, şeytanın iki boynuzu arasın-dan batar ve kâfirler, o esnada güneşe secde eder-ler. Onlara benzememek için, güneş batarken farz veya sünnet hiçbir namaz kılma. Ancak o günkü ikindi nama-zının farzına başladıktan sonra güneş batmaya başlasa bile, o namazı tamamlamalısın, buyurdu. Ben: — Ya Rasulallah! Bana abdest hakkında da bilgi verir

misin? diye sordum. Peygamberimiz: — Sizden biriniz ne zaman abdest suyunu hazır-

layıp ağzını çalkalar ve burnuna su verip temizler-se, ağzında ve genzinde bulunan bütün günahlar su damlalarıyla birlikte dökülüp gider. Sonra Allah’ın emrettiği gibi güzelce yüzünü yıkarsa, yüzünün gü-nahları da su ile birlikte sakalının etrafından dökü-lüp gider. Sonra dirsekleriyle birlikte kollarını yı-karsa, kollarının günahları su ile beraber parmak uçlarından akıp gider. Sonra başını meshederse, başının günahları su ile birlikte saçlarının ucundan dökülüp gider. Sonra topuklarıyla beraber ayakla-rını yıkarsa, ayaklarının günahları su ile beraber ayak parmaklarının ucundan akıp gider. Sonra da namaza durur, Allah’a hamd ve senâ eder, O’nu lâyık olduğu vasıflarla yüceltir ve her şeyden geçip

Page 399: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 399

tüm kalbiyle Allah’a yönelirse, bütün günahların-dan arınır ve anasından doğduğu günkü gibi terte-miz olur, buyurdu.

Amr bin Abese, bu hadisi Peygamber’in Ashabı’ndan Ebu Ümâme’ye haber verince, Ebu Ümâme: — Ey Amr! Abdest gibi küçük bir amelden dolayı kişi-

ye verilen bu büyük mükâfat hakkındaki ne dediğini iyi düşün! Bu sözleri Peygamber’den duyduğuna emin mi-sin? diyerek uyardı. Bunun üzerine Amr: — Ya Ebu Ümâme! Yaşım ilerledi, kemiklerim zayıf-

ladı, ecelim de iyice yaklaştı. Bu yaştan sonra, Allah ve Elçisi adına yalan söylemeye ne ihtiyacım var ki! Eğer ben bu hadisi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’den sadece bir, iki, üç hatta yedi kere işitmiş olsaydım, ke-sinlikle rivayet etmezdim. Fakat ben bu hadisi, bundan da fazla duydum. Bu yüzden, hiç tereddüt etmeden onu rivayet ediyorum, diye cevap verdi.

440. Ebu Musa el–Eş’arî radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Allah bir ümmete lütufta bulunmak isterse, onla-rın peygamberini kendilerinden önce öldürür. Böy-lece onu, kendileri için ahirette öncü ve kılavuz ya-par. Bu ümmetin bağışlanma ihtimali çok yüksektir. Bir ümmeti de helâk etmek isteyince, daha peygamber-leri hayatta iken onlara azap eder ve onun gözü önünde onları mahveder. Böylece Allah, elçisini ya-

Page 400: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

400 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

lanlayıp emrine karşı gelmeleri yüzünden onları helâk ederek peygamberini teselli etmiş olur. Böyle bir ümmetin bağışlanması ise çok zordur.”

52. BAB: ALLAH’IN RAHMETİNİ ÜMİT ETMENİN FAZİLETİ

Konu ile İlgili Ayetler: 1. Firavunun önde gelen adamlarından biri iken, son-

radan Musa’ya iman eden bir adam, Firavun ve kurmay-larını hakka davet ederken şunları söyledi:

“Ey kavmim! Ben bunları söylerken, zalimlerin şimşek-lerini üzerime çektiğimin farkındayım. Fakat ne olursa olsun, gerçekleri haykırmaktan asla geri durmayacağım. Çünkü ben her işimi Allah’a havale ettim ve yalnızca O’na güvendim. Doğrusu Allah, kullarının her hâlini görmektedir.” İman eden adam bu sözleri söyledikten sonra müminlerin safına katılıp mücadelesine devam et-ti. Allah da onu Firavunun çirkin tuzaklarından ko-rudu. Firavun ve adamlarına gelince, onlar da Kızıl-deniz’de boğulduktan sonra, kabir hayatı denilen ruhlar âleminde korkunç bir azaba mahkûm edildiler. (Mümin, 40/44–45)

Konu ile İlgili Hadisler: 441. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle demiştir:

“Allah celle celâluh buyuruyor ki:

Page 401: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 401

‘Ben, kulumun beni düşündüğü gibiyim. Kulum gü-nah işler veya haksızlık yaparsa, vicdanı onu rahatsız ederek yaptığı işin kötü olduğunu söyler. O da buna rağmen tövbe etmez, bile bile isyankârlıkta ısrar ederse, benim kendisini cezalandıracağımı hisseder. Ve Mahşer Günü, beni aynen beklediği gibi bulur. Fakat bana iman eder ve güzel davranışlar ortaya koyarsa, Mahşer Günü kendisine rahmet ve lütuf ile muamele edeceğimi umar. Ben de onun bu umudu asla boşa çıkarmam ve o gün ona aynen umduğu ve beklediği gibi muamele ederim. Mü-min kulum beni her nerede anarsa, ben rahmet ve yardımımla daima onun yanındayım.’

Peygamberimiz sözlerine devamla buyurdu ki: Allah’a yemin ederim ki, kulunun tövbe etmesin-

den dolayı Allah’ın duyduğu sevinç, herhangi biri-nizin ıssız çölde kaybettiği devesini bulduğu za-manki sevincinden daha büyüktür. Nitekim Allah şöyle buyuruyor:

“Kulum bana bir karış yaklaşırsa, ben ona bir ar-şın yaklaşırım. O bana bir arşın yaklaşırsa, ben ona bir kulaç yaklaşırım. Kulum bana yürüyerek gelir-se, ben ona koşarak giderim.”

Müslim’e ait olan bu metin, daha önceki bölümde, 414

numarayla kısmen geçmişti. Burada “Kulum beni her nerede anarsa” şeklinde geçen hadis, Buhârî ve Müs-lim’in başka rivayetlerinde “Her ne zaman anarsa” ifadesiyle geçmektedir ki, her iki rivayet de doğrudur.

Page 402: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

402 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

442. Câbir bin Abdullah radıyallahu anhumâ şöyle

diyor: Ben, vefatından üç gün önce Peygamber sallallahu

aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken işittim: “Sizden hiç biriniz, Allah hakkında güzel düşünce-

ler beslemeksizin, O’na karşı güzel duygular ve bek-lentiler içinde olmaksızın ölmesin. Yaşadığınız sürece, Allah’ın affını ve merhametini dileyin. O’nun sınırsız rahmet ve keremiyle sizi affedip ebedî mutluluğa kavuş-turacağından bir an olsun kuşkuya kapılmayın. Son ne-fesinize kadar, Rabb’inizin lütuf ve rahmetinden ümidi-nizi kesmeyin. Ölüm anında güzel duygular ve beklenti-ler içinde olabilmek için de, hayatınızı güzel amellerle süsleyin. Çünkü hayatını zulüm, isyan ve haksızlıklar içinde geçirmiş olanlar, son demlerinde ilahi rahmet ve mağfiretten yana hiç de ümitli olamayacaklardır.”

443. Enes bin Malik radıyallahu anh, Peygamber sal-

lallahu aleyhi ve sellem’in şöyle dediğini naklediyor: Allah celle celâluh buyuruyor ki: “Ey âdemoğlu! Sen bana dua ettiğin ve benden af-

fını umduğun sürece, işlediğin günahlar ne kadar çok olursa olsun, onların büyüklüğüne bakmadan seni bağışlarım.

Ey âdemoğlu! Günahların gökleri dolduracak ka-dar çok olsa da, benden bağışlanma dilersen, senin bütün günahlarını affederim.

Page 403: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 403

Ey âdemoğlu! Sen yeryüzünü dolduracak kadar günahla huzuruma gelsen, fakat bana hiçbir şeyi ortak koşmamış, benden başkasına kulluk ve itaat et-memiş olsan, ben de seni yeryüzü dolusu af ve mağ-firetle karşılarım.”

53. BAB: KORKU İLE ÜMİT ARASINDA YAŞAMAK

Konu ile İlgili Ayetler: 1. O zalimler, Allah’ın azabından nasıl emin olabili-

yorlar? Oysa ancak hüsrana mahkûm olmuş bir toplum ilahi azabı ciddiye almaz, kendisini Allah’ın azabına karşı güvende hissedebilir. (Âraf, 7/99)

2. Yakup Peygamber dedi ki: “Oğullarım, şimdi tekrar

Mısır’a gidin ve Yusuf ile kardeşi hakkında geniş bir araştırma yapın. Bu arada, sakın Allah’ın rahmetin-den ümidinizi kesmeyin. Gerçek şu ki, Allah’ın rahmetinden ancak inkârcı bir toplum ümit keser.” (Yusuf, 12/87)

3. O gün nice yüzler sevinçten ışıl ışıl parlayıp ağara-

cak, nice yüzler de utanç ve pişmanlıktan kapkara kesilecektir. Yüzleri kapkara kesilen o bedbaht ve mahvolmuş kimselere denilecek ki:

“Demek iman ettikten sonra yeniden inkâra sap-landınız, öyle mi? O hâlde, inkâr etmenize karşılık, korkunç azabı tadın bakalım!” (Âl-i İmran, 3/106)

Page 404: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

404 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

4. Şüphesiz Rabb’in cezayı çabuk verendir. Dilerse, tüm günahkârları derhal yok edebilir. Ama O, aynı za-manda çok bağışlayıcı, çok merhametlidir. (Âraf, 7/167)

5. O Gün iyiler, sonsuz cennet nimetleri içinde mutlu-

luğu tadarken, kötüler cehennemde, ebedî azaba mahkûm olacaklar. (İnfitar, 82/13–14)

6. O gün kimin iyilik tartıları ağır basarsa, işte o

cennette ebediyen mutlu bir hayat yaşayacak. Kimin de iyilik tartıları hafif gelirse, onun da anası, kucağı-na yaslanacağı yeri, varacağı ana vatanı, yatağı, Haviye denilen derin uçurum olacak. Alevler saçan bu uçurum, onu bir ana gibi sarıp kucaklayacak. Bilir misin, nedir o Haviye? O, zalimleri bekleyen kızgın bir ateştir. (Kâria, 101/6–11)

Konu ile İlgili Hadisler: 444. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Eğer müminler Allah’ın azabının ne kadar şiddetli olduğunu bilselerdi, hiç biri cennet ümidine kapıl-mazdı. Allah’ın azabı karşısında müminler bile cenneti ümit edemeyecek hâle geliyorlarsa, Allah’a başkaldıran-lar, boş bir kuruntuya kapılıp da cenneti hayal etmesin-ler. Öte yandan, kâfirler de Allah’ın rahmetinin ne

Page 405: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 405

kadar geniş ve sınırsız olduğunu bilselerdi, asla O’nun cennetinden ümit kesmezlerdi. Allah’ın sınırsız rah-met ve merhameti karşısında kâfirler bile ümit besleye-cek hâle geliyorlarsa, müminler asla ümitsizliğe kapıl-mamalıdırlar.”

445. Ebu Said el–Hudrî radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Cenaze tabuta konulup da insanlar tarafından omuzlandığı zaman, eğer iyi bir kişi ise, kendisini bekleyen nimetlere bir an önce ulaşma isteğiyle, “Beni çabuk götürün, beni çabuk götürün!” der. Eğer kötü biri ise, başına gelecekleri anlayarak, “Eyvah, nereye götürüyorsunuz beni?” diye bir çığlık atar. Onun bu feryadını, insandan başka bütün varlıklar duyar. Eğer insan bu korkunç sesi duysaydı, düşüp bayılır-dı.”

446. Abdullah bin Mesud radıyallahu anh’dan riva-

yet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem şöyle buyurmuştur:

“Cennet size ayakkabınızın bağından daha yakın-dır. Cehennem de öyle. Cennet de cehennem de, âdeta insanın burnunun dibindedir. Atacağı adımlara, benim-seyeceği hayat tarzına ve ortaya koyacağı davranışlara göre her ikisine de gitmek kolaydır. O hâlde, insan aynı derecede kendisine yakın olan cennet ve cehennemi de-

Page 406: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

406 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

vamlı hatırlamalı, hemen yanı başında duran cenneti kaçırmamak için ibadete, iyiliklere düşkünlük gösterme-lidir. Öte yandan, insan hiçbir zaman kendini kesin cen-netlik görerek gevşekliğe kapılmamalı, cehennemlik diye gördüğü günahkârların tövbe edip hakka dönmesinden de asla ümit kesmemelidir.”

54. BAB: (ALLAH SEVGİSİ ve AHİRET ENDİŞESİNDEN DOLAYI) AĞLAMANIN FAZİLETİ

Konu ile İlgili Ayetler: 1. O müminler ki, Allah’ın ayetlerini dinledikçe, O’na

karşı saygı ve duyarlıkları zirveye ulaşır, gözyaşları içinde yüzüstü secdeye kapanmaktan kendilerini alamazlar. (İsra, 17/109)

2. Şimdi, ey inkârcılar! Siz kendi hâlinize değil de, sizi

uyaran bu mübarek sözlere mi şaşıyorsunuz? İçler acısı hâlinize ağlamıyorsunuz da, uyarıları alaya alıp gülüyor musunuz? (Necm, 53/59, 60)

Konu ile İlgili Hadisler: 447. Abdullah bin Mesud radıyallahu anh anlatıyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bana bir gün: — Bana Kur’an oku, dedi. Ben: — Ey Allah’ın Rasulü, Kur’an sana indirilmişken, ben

onu sana nasıl okuyayım? dedim. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: — Ben Kur’an’ı başkalarından dinlemeyi seve-

Page 407: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 407

rim, buyurdu. Bunun üzerine, ona Nisa suresini oku-maya başladım. “Peki, Mahşer Günü her ümmetten bir peygamberi kendi ümmetine karşı şahit getirdiğimiz ve seni de ey Muhammed, bu ümmete şahit tuttuğu-muz zaman onların hâli nice olur?” (4-Nisa: 41) ayeti-ne gelince: — Tamam, bu kadar yeter, buyurdu. Kendisine dö-

nüp baktım, gözlerinden yaşlar akıyordu. 448. Enes bin Malik radıyallahu anh diyor ki: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bizlere, daha

önce eşi benzerini duymadığım son derece etkileyici bir konuşma yaptı. Kıyametin, hesap gününün, cehennemim korkunç hâllerinden bahsettikten sonra şöyle buyurdu:

“Eğer benim bildiklerimi bilmiş olsaydınız, vallahi az güler, çok ağlardınız. Dünyanın nimetlerinden tat alamaz hâle gelerek yataklarınızda kadınlarınızdan uzaklaşır, Allah’a yalvarıp feryat ederek evinizi barkınızı terk edip dağlara, bayırlara koşar ve oracıkta secdeye kapanıp ruhunuzu teslim ederdiniz.” Bunun üzerine Peygamber’in Ashabı, bu sözlerden o derece etkilenip sarsıldılar ki, yüzlerini kapatarak hıçkıra hıçkıra ağla-maya başladılar.

449. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Sağılan süt tekrar memesine dönmedikçe, Allah’a

Page 408: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

408 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

duyduğu saygı ve haşyetten dolayı gözyaşı döken kişi de cehenneme girmez. Allah yolunda savaşan mücahidin çıkardığı toz ile cehennem dumanı da asla bir araya gelmez.”

450. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Allah, kendi rahmet gölgesinden başka hiçbir göl-genin bulunmadığı gün, şu yedi sınıf insanı arşının gölgesinde barındıracaktır:

Âdil yönetici, Rabb’ine kulluk ederek tertemiz bir hayat içinde ye-

tişip büyüyen genç, Gönlünde mescit sevgisi bulunan ve namazlarını

mescitlerde cemaatle kılmaya özen gösteren Müslü-man,

Birbirlerini yalnızca Allah için seven, Allah için bir araya gelen ve yine Allah için ayrılan iki insan,

Güzel ve çekici bir kadının gayrimeşru teklifine, “Ben Allah’tan korkarım, O’na asla ihanet etmem!” diye karşılık veren iffetli adam,

Sağ elinin verdiğini sol elinin bilemeyeceği kadar gizli sadaka veren kimse,

Yalnızken Allah’ı anıp gözyaşı döken kişi.” 451. Abdullah bin Şıhhîr radıyallahu anh anlatıyor: Bir keresinde, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in

Page 409: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 409

yanına gitmiştim. Namaz kılıyor ve ağlamaktan dolayı göğsünden, kaynayan bir tencerenin fokurdaması gibi iniltili sesler geliyordu.

452. Enes bin Malik radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Yahudi âlimlerinden biri iken İslam’ı kabul edip iyi bir Müslüman olan Übey bin Kâb radıyallahu anh’a: — Allah sana Beyyine suresini okumamı emretti, de-

di. Übey bin Kâb: — Bizzat benim adımı açıkça söyledi mi? diye sordu.

Peygamberimiz de: — Evet, dedi. Bunun üzerine Kâb, bu büyük iltifat

karşısında duygulanarak ağlamaya başladı. 453. Yine Enes bin Malik radıyallahu anh anlatıyor: Ebu Bekir radıyallahu anh, Peygamber sallallahu aley-

hi ve sellem’in vefatından sonra Ömer’e seslenerek: — Kalk, Ümmü Eymen radıyallahu anhâ’nın yanına

gidelim. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in yaptı-ğı gibi, biz de onu ziyaret edelim, dedi. Kalkıp gittiler. Yanına vardıklarında, Ümmü Eymen ağlamaya başladı. Onlar: — Niçin ağlıyorsun? Allah katındaki nimetlerin Pey-

gamber sallallahu aleyhi ve sellem için çok daha hayırlı olduğunu bilmiyor musun? dediler. Ümmü Eymen: — Ben onun için ağlamıyorum. Allah katındaki ni-

metlerin Peygamber aleyhisselâm için daha hayırlı ol-

Page 410: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

410 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

duğunu elbette biliyorum. Ben, gökten vahyin inişinin kesilmiş olmasına ağlıyorum, dedi. Ümmü Eymen’in bu sözleri Ebu Bekir ve Ömer’i de duygulandırdı, onunla birlikte onlar da ağlamaya başladılar.

Aslen Habeşistanlı olan Ümmü Eymen, Peygamber aleyhisselâmın babası Abdullah’ın cariyesi idi. Peygam-berimiz daha 4–5 yaşlarında iken annesi Âmine vefat edince, Ümmü Eymen onu yetiştirip büyütmüş, kendisine annelik etmiştir. Daha sonra Peygamber, onu cariyelik-ten azat ederek Zeyd bin Hârise ile evlendirmiştir. Pey-gamberimiz onun hakkında “Ümmü Eymen benim an-nemdir.” der, ona annesi gibi saygı gösterir ve sık sık zi-yaretine giderdi.

454. Abdullah bin Ömer radıyallahu anhumâ diyor

ki: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in vefat hastalığı

ağırlaşınca, kendisine namazı kimin kıldıracağı soruldu. O da: — Ebu Bekir’e söyleyin, namazı kıldırsın, buyur-

du. Namaz kıldırma görevinin, aynı zamanda İslam top-lumunun siyasî önderliğini üstlenme anlamına geldiğini çok iyi bilen Âişe radıyallahu anhâ, babasını bu büyük sorumluluktan kurtarmak isteyerek: — Ebu Bekir yufka yüreklidir, Kur’an okurken ken-

disini tutamayıp ağlar. Başkasına emretseniz de namazı o kıldırsa, dedi. Bunun üzerine, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hiddetlenerek:

Page 411: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 411

— Söyleyin Ebu Bekir’e, namazı o kıldırsın, bu-yurdu.

455. Abdurrahman bin Avf radıyallahu anh’ın oğlu

İbrahim’den rivayet edildiğine göre, bir gün Abdur-rahman bin Avf oruçlu iken, önüne mükellef bir iftar yemeği getirdiler. Abdurrahman, sofrada bulunan çeşit-li yiyecekleri görünce:

Mus’ab bin Umeyr, Uhud savaşında şehit oldu. Mus’ab, bu rahat günlere kavuşamadı. Oysa o, benden daha ha-yırlı biriydi. Ama öldüğünde, üzerine kefen olarak örte-ceğimiz kaftanından başka bir şeyi yoktu. Onunla da başı örtülse ayakları, ayakları örtülse başı açıkta kalı-yordu. Bu yüzden, ayaklarını otlarla örtmek zorunda kalmıştık. Derken, dünya nimetleri bütün güzelliğiyle önümüze konuldu. Acaba iyiliklerimizin karşılığı bize dünyada peşin olarak mı verildi diye endişe ediyorum, deyip ağlamaya başladı. Sonra da, iftar yemeğine elini bile sürmeden kalkıp gitti.

456. Ebu Ümâme el–Bâhilî radıyallahu anh’dan riva-

yet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem şöyle buyurmuştur:

“Allah katında, şu iki damladan ve şu iki izden da-ha kıymetli hiçbir şey yoktur:

Allah’a saygı ve haşyetten dolayı akıtılan gözyaşı damlası ve Allah yolunda dökülen kan damlası. İki iz ise, Allah yolunda çarpışırken alınan yara izi ve Al-

Page 412: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

412 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

lah’ın emrettiği namaz, oruç, hac gibi farzlardan bi-rini yerine getirirken kişinin vücudunda meydana gelen izdir.”

457. Bu konuyla ilgili daha pek çok hadis bulunmak-

tadır. Meselâ, “Peygamber Sünnetini ve Sünnetin Orta-ya Koyduğu Adabı Koruma” bölümünde geçen ve İrbâz bin Sâriye radıyallahu anh tarafından rivayet edilen şu hadis bunlardandır:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir sabah nama-zından sonra bize kalpleri ürperten, gözleri yaşartan son derece veciz ve etkileyici bir vaaz verdi. Bunun üzerine biz: — Ey Allah’ın Elçisi! Bu bir veda konuşmasına benzi-

yor. Eğer aramızdan ayrılacaksan, bize tavsiyede bulun, dedik. Bunun üzerine, şöyle buyurdu: — Size, Allah’a karşı sorumluluk bilincine sahip

olmanızı, başınıza bir Habeşistanlı köle bile yöneti-ci olarak atansa, İslam’a aykırı hüküm vermediği süre-ce, onu dinleyip emrine itaat etmenizi tavsiye ede-rim. Benden sonra yaşayanlar, birçok karışıklık, kavga ve ihtilaf göreceklerdir. O zaman yapmanız gereken, benim sünnetime ve doğru yolu takip eden Raşid Halifelerimin sünnetine sarılmaktır. Bu ilkelere sadece ellerinizle değil, dişlerinizle tutunun! Kur’an ve Sünnette yeri olmayan, bu iki temele aykırı olarak ortaya çıkan her türlü inanç, ibadet ve uygula-madan, din adına ortaya çıkarılan bütün hurafelerden ve

Page 413: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 413

bidatlerden de şiddetle kaçının. Çünkü her bidat, bir farzı veya sünneti ortadan kaldıran ve insanların yoldan çıkmasına sebep olan bir sapma, bir dalâlettir.

55. BAB: ZÜHD DÜNYA NİMETLERİNE TAMAH ETMEMENİN FAZİLETİ, ONA KARŞI DÜŞKÜNLÜK GÖSTERMEMEYE TEŞVİK ve

FAKİRLİĞİN ÜSTÜNLÜĞÜ

Konu ile İlgili Ayetler: 1. Bu dünya hayatının göz alıcı ve gönül çelici, fakat

bir o kadar da gelip geçici oluşunun misali, aynen şuna benzer:

Gökten bereket yüklü bir yağmur indiririz de, insan-ların ve hayvanların beslendikleri yeryüzü bitkileri onun sayesinde filizlenir, boy atar ve dal budak salıp birbirine girer. Nihayet yeryüzü rengârenk çiçeklerle, iştah kabartıcı tatlı meyvelerle süslenip bezenerek tüm görkem ve güzelliğiyle bir gelin gibi arzı endam ettiği ve sahiplerinin, orada yetki ve egemenlik sa-hibi olduklarını ve onu keyiflerine göre kullanabilecek-lerini sandıkları bir sırada, bir gece veya gündüz vakti oraya emrimiz –korkunç bir afet şeklinde– gelir ve o bağı bahçeyi, sanki daha dün orada değilmiş gibi kökünden biçip yok ederiz. İşte ey insan, dünya-nın nimet ve zevkleri de gün gelecek böyle yok olup gide-cektir. Bakın, düşünüp ibret alacak insanlar için, ayetlerimizi böyle açık ve net olarak ortaya koyu-

Page 414: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

414 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

yoruz. (Yunus, 10/24) 2. Güzelliğiyle insanoğlunu cezbeden şu gelip geçici

dünya hayatının gerçek yüzünü ortaya koymak için, şu çarpıcı örneği anlat onlara: Gökten yağmur yağdırı-rız da, yeryüzünün bitki örtüsü onun sayesinde ye-şerip boy verir ve renk renk, çiçek çiçek birbirine karı-şır. Fakat bunca göz kamaştırıcı güzellikler çok geçme-den sararıp ufalanır ve sonunda, rüzgârların önünde savrulup giden çöp kırıntılarına dönüşür. İşte dünya nimetleri de aynen böyle yok olup gidecektir. O hâlde, yok olup gitmeye mahkûm olan şu evrende sınırlı bir gü-ce sahip olan insanoğlu, bir Yüce Kudrete muhtaç: Allah, her şeye kadirdir.

Gerçi mallarınız, servetiniz, eşiniz ve çocuklarınız, dünya hayatının süsleridir. Bunlara sahip olmayı, in-sanlar arasında üstünlük ölçüsü ve değer yargısı yap-mamak ve helal sınırlarını aşmamak şartıyla mal mülk sahibi olabilir, evlenip çoluk çocuğa karışabilir, hayatın güzelliklerinden yeterince istifade edebilirsiniz. Fakat dünya ile ahiret arasında tercih yapma durumunda kal-dığınızda elbette ahireti seçmelisiniz. Unutmayın ki, ürünleri sonsuza dek kalıcı olan güzel davranışlar, Rabb’inin katında hem mükâfat bakımından daha iyidir, hem de gönüllere huzur veren bir ümit kaynağı olarak daha tatmin edicidir. (Kefh, 18/45, 46)

3. İyi bilin ki, iman ve ahlaktan soyutlanmış bir dünya

Page 415: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 415

hayatı, ancak gelip geçici bir oyun, gaflete düşüren bir eğlence, aldatıcı bir süs, birbirinize karşı övünme sebebi ve daha çok servet ve övünülecek nesiller ço-ğaltma yarışından ibarettir. Onun vadettiği zevkler, tıpkı yağmurun yeşerttiği bitkilerin hâline benzer ki, onun sulayıp yetiştirdiği bitkiler çiftçilerin pek ho-şuna gider, fakat bu göz alıcı bitkiler ve rengârenk çi-çekler zamanla kurumaya yüz tutar. Bir de bakarsın ki tamamen sararıp solmuş ve sonunda çerçöp hâli-ne gelmişler. İşte dünyanın lüks ve ihtişamı da böyle yok olup gidecektir. Ahirette ise, ya zalimleri bekleyen çetin bir azap vardır, ya da müminler için Allah’ın bağışlaması ve hoşnutluğu. Demek ki, ahireti ka-zanmak için yaşanmayan bir dünya hayatı, sonu felâketle biten aldatıcı bir zevkten başka bir şey de-ğildir. (Hadid, 57/20)

4. Güzelliğiyle büyüleyen kadınlara, güçlü kuvvetli

oğullara, yığın yığın altınlara, gümüşlere, soylu ve endamlı atlara, etinden, sütünden vs. faydalandığınız evcil hayvanlara ve bağlara, bahçelere, ekinliklere karşı aşırı düşkünlük, insanoğluna çekici kılınmış-tır. Bütün bunlar, dünya hayatının gelip geçici ni-metlerdir. İnsan hayatının ve neslinin devamı için veri-len bu nimetlerden uygun biçimde yararlanabilirsiniz, fakat onlara tutkuyla bağlanıp ahireti unutmayın. Çün-kü asıl ulaşılması gereken en güzel hedef, Allah katın-da sizleri bekleyen ebedî ahiret hayatıdır. (Âl-i İmran,

Page 416: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

416 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

3/14) 5. Ey insanlar! Allah’ın yeniden dirilme vaadi ger-

çektir. Öyleyse, sakın şu dünya hayatının sahte cazi-besi sizi aldatıp Allah’a kulluktan alıkoymasın! Hele he-le o aldatıcı şeytan ve dostları, Allah’ın ayetlerini çarpı-tarak veya Rabb’inizin şefkat ve merhametine güvendi-rerek sizi Allah ile aldatmasın. (Fatır, 35/5)

6. Daha çok mal, servet, makam, şöhret elde etme tut-

kusuna kapılarak dünyanın gelip geçici zevklerini ço-ğaltma yarışı ve bunlarla birbirinize karşı üstünlük tas-lama hastalığı, sizi öylesine derin bir gaflete düşürdü, insanî ve ahlakî değerlerden uzaklaştırarak o kadar oyaladı ki, ölüp mezarı boylayıncaya kadar bu gaflet uykusundan uyanamadınız.

Dikkat edin, büyük bir yanılgı içindesiniz ve bunu ya-kında anlayacaksınız. Evet, yakında ne büyük bir al-danış içinde olduğunuzu anlayacaksınız. Ama o zaman iş işten geçmiş olacak.

Bakın, şayet aklınızı kullanıp ilahi vahye kulak vererek gerçeği doğru kaynaktan ve kesin olarak bilmiş ol-saydınız, zalimleri bekleyen cehennemi daha bu dün-yada, akıl ve bilinç gözüyle görecek ve bu tavrınızdan vazgeçecektiniz. Fakat bugün görmezlikten gelseniz bi-le, onu Mahşer Gününde gözlerinizle apaçık görecek-siniz. Ve o Gün, size bahşedilen her nimetten sorguya çekileceksiniz. (Tekasür, 102/1–8)

Page 417: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 417

7. Bu dünya hayatının zevk ve eğlenceleri, aldatıcı bir

oyalanmadan ve gelip geçici eğlenceden başka bir şey değildir. Oysa özenip imrenmeye değer gerçek hayat, sadece ahiret yurdudur, bir bilselerdi! (An-kebut, 29/64)

Konu ile İlgili Hadisler: 458. Amr bin Avf el–Ensârî radıyallahu anh’dan riva-

yet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem Ebu Ubeyde bin el–Cerrâh radıyallahu anh’ı vergi tahsili için Bahreyn’e göndermişti. Ebu Ubeyde, yanın-da çok miktarda değerli mal ile Bahreyn’den geldi. En-sar adıyla bilinen Medineli Müslümanlardan bir grup, Ebu Ubeyde’nin geldiğini duyunca, sabah namazını Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile kılmak üzere camiye geldiler. Daha önce namazı kendi mahallelerin-deki camide kılarlardı. Peygamber Bahreyn’den gelecek mallardan kendilerine de pay vereceğini söylediği için, bu sefer Mescid-i Nebevi’ye gelmişlerdi. Hepsi de yardıma muhtaç kimselerdi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem namazı bitirince, karşısına geçip beklediler. Al-lah’ın Rasulü onları bu hâlde görünce, gülümseyerek: — Zannedersem Ebu Ubeyde’nin Bahreyn’den bir

şeyler getirdiğini duydunuz, dedi. Ensar: — Evet, ya Rasulallah! diye cevap verdiler. Bunun

üzerine Peygamberimiz: — Sevinin ve ileride sizi sevindirecek şeyler bek-

leyin. Allah’a yemin olsun ki, ben sizin için fakirlik-

Page 418: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

418 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

ten endişe etmiyorum. Ben asıl, sizden öncekilerin önüne serildiği gibi dünya nimetlerinin sizin önü-nüze serilmesinden, onların dünya için yarıştıkları gibi sizin de yarışa girmenizden ve dünyanın onları helâk ettiği gibi sizi de helâk etmesinden korkuyo-rum, buyurdu.

459. Ebu Saîd el–Hudrî radıyallahu anh şöyle diyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem minbere çıkmış,

biz de onun etrafında oturmuştuk. Buyurdu ki: “Benden sonra, size dünya nimetlerinin, süs ve gü-

zelliklerinin açılmasından ve bu nimetlerin size ahire-ti unutturmasından korkuyorum.”

460. Yine Ebu Saîd el–Hudrî radıyallahu anh’dan ri-

vayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Dünya nimetleri gelip geçici olmasına rağmen, tatlı ve çekicidir. Allah onu sizin emrinize verecek ve bu nimetler karşısında nasıl davranacağınıza bakacak-tır. O hâlde, dünyanın bu yalancı cazibesine kapılıp al-danmaktan sakının. Özellikle de, kadınların açılıp saçı-larak bir fitne unsuru hâline getirilmesine karşı dikkat-li olun! Çünkü şer odakları, her zaman kadının çekicili-ğini kullanarak insanları ifsat etmeye çalışmıştır.”

461. Enes bin Malik radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem

Page 419: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 419

şöyle dua etmiştir: “Allah’ım! Gerçek hayat, ebedî ahiret hayatıdır.

Dünya hayatı ise, gelip geçici bir oyalanmadan ibaret-tir.”

462. Yine Enes radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine

göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle bu-yurmuştur:

“Şu üç şey ölüyü kabre kadar takip eder: Ailesi, ma-lı ve yapıp ettikleri. Çoluk çocuğu, dost ve akrabaları gerçek uğurlayıcılar olarak; malı mülkü, teçhiz, tekfin, defin gibi masrafları ve geride bıraktığı mirası hukukî olarak, ameli de sevap veya günah olarak onu takip eder. Bunlardan ikisi döner, biri kalır. Ailesi ve malı geri döner, yapıp ettikleri ise kendisiyle birlikte kabirde kalır. O hâlde, en sevdiğin yakınlarının bile seni bırakıp gittikleri anda sana kabirde eşlik edecek, yardımcı ola-cak vefakâr bir arkadaş istiyorsan, güzel davranışlarda bulun, ibadetlerini aksatma, her fırsatta iyilikler yapma-ya bak.”

463. Yine Enes radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine

göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle bu-yurmuştur:

“Cehennemliklerden olup da, dünyada en büyük nimetler içinde yaşayan biri Mahşer Günü getirilip cehenneme bir kerecik daldırılıp çıkarılır. Sonra da:

Page 420: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

420 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

— Ey âdemoğlu! Şimdi söyle bakalım, dünyada yaşa-dığın sürece hayırlı bir gün gördün mü, en küçük bir nimete kavuştun mu? diye sorulur. O da: — Hayır, vallahi görmedim ya Rab! Cehennem aza-

bını tadınca, dünyanın bütün nimet ve zevklerini unutu-verdim, der.

Sonra cennetliklerden olup da, dünyada en büyük sıkıntıları çeken biri getirilip cennete bir kere dal-dırılır. Ona da: — Ey âdemoğlu! Sen dünyada herhangi bir yok-

sulluk gördün mü, hiç sıkıntı çektin mi? diye soru-lur. O kişi de: — Hayır, vallahi hiçbir yoksulluk ve sıkıntı gör-

medim, zorluk ve darlık çekmedim ya Rab! Cennet nimetlerini tadınca, dünyanın bütün acı ve ıstıraplarını unutuverdim, der.”

464. Rasulullah’ın vefatı sırasında henüz çocuk dene-

cek yaşta olan Müstevrid bin Şeddâd radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Ahirete göre dünya hayatı, ancak sizden birinin parmağını denize daldırmasına benzer. Ahiret haya-tı uçsuz bucaksız bir okyanus kadar, dünya hayatı ise bu okyanusa bir parmak batırıldığında o parmağa değen su kadardır. İnsan parmağıyla denizden ne kadarcık su aldığına bir baksın da, dünya hayatının gelip geçici nimetlerinin, ahiretteki sonsuz nimetlere oranla ne ka-

Page 421: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 421

dar az, ne kadar değersiz olduğunu anlasın.” 465. Câbir radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine gö-

re, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir gün yanın-da Ashabıyla birlikte çarşıya uğramıştı. Küçük kulaklı bir oğlak ölüsüne rastladı. Onun kulağından tutarak: — Hanginiz bunu bir dirheme satın almak ister?

diye sordu. Ashab: — Daha ucuza bile olsa almayız. Çünkü o hiçbir işi-

mize yaramaz, dediler. Peygamberimiz: — Peki, size bedava verilse onu ister miydiniz?

diye sordu. Onlar da: — Vallahi o diri bile olsa kulaksız olduğu için kusur-

ludur, ölüsünü ne yapalım? diye cevap verdiler. Bunun üzerine Peygamber: — Allah’a yemin olsun ki, işte şu oğlak leşi sizce

ne kadar değersiz ise, dünya hayatı Allah’a göre ondan daha değersizdir, buyurdu.

466. Ebu Zer radıyallahu anh anlatıyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte, Me-

dine’nin Harra bölgesinde yürüyordum. Yürürken, kar-şımıza Uhud dağı çıktı. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: — Ya Ebu Zer, dedi. Ben: — Buyur ya Rasulallah! dedim. Peygamber: — Şu Uhud dağı kadar altınım olsa, bundan dola-

yı sevinmezdim. Borcumu ödemek için ayırdığım

Page 422: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

422 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

miktar dışında, ondan bir tek dinarın bile üç gün yanımda durmasına izin vermezdim. Elimde ne varsa, hepsini, “Şu sana, şu sana, şu da sana!” diye-rek Allah’ın kullarına dağıtırdım. Peygamber bunu söylerken, önüne, sağına, soluna ve arkasına elleriyle bir şey veriyor gibi işaretler yaptı. Sonra yoluna devam ederek: — Dünyada mal ve serveti çok olanlar, ahirette se-

vapları az olanlardır. Ancak o maldan sağına, soluna ve ardına şöyle, şöyle ve şöyle dağıtanlar başka. Fakat onlar da ne kadar azdır, buyurdu. Sonra bana döndü ve: — Ben yanına gelinceye kadar yerinden ayrılma,

diye tembihleyerek gecenin karanlığında yürüyüp göz-den kayboldu. Sonra yüksekçe bir ses duydum. Birinin Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e saldırmış olma-sından endişe ederek yanına gitmek istedim. Fakat “Ben yanına gelinceye kadar yerinden ayrılma!” sözünü hatırladım ve yerimden ayrılmadım. Nihayet Peygam-ber yanıma gelince, ona: — Bir ses işittim ve bu yüzden endişeye kapıldım,

diyerek duyduğum sesten bahsettim. Peygamberimiz: — O sesi duydun mu? diye sordu. Ben: — Evet, diye cevap verdim. Peygamber de: — O gelen Cebrail idi. Bana, ‘Ümmetinden her

kim Allah’a ortak koşmadan, O’ndan başkasına kulluk ve itaat etmeden ölürse, eninde sonunda cennete gi-rer.’ dedi. Ben:

Page 423: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 423

— Ya Rasulallah! Zina etse de, hırsızlık yapsa da mı? dedim. Peygamber: — Evet, zina da etse, hırsızlık da yapsa da, cezasını

çektikten sonra mutlaka cennete girer, buyurdu. 467. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Uhud dağı kadar altınım olsa, borcumu ödemek için ayırdığım miktar hariç, onu üç gün bile yanım-da tutmak istemezdim.”

468. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Mal, servet, çoluk çocuk, sıhhat, güzellik, makam gibi dünya nimetleri bakımından sizden üstün seviyede olanlara değil, aşağı seviyede olanlara bakın. Bu bakış açısı, Allah’ın size bahşettiği nimetlerin kıy-metini bilmeniz için en uygun olanıdır. Müslüman dünya nimetleri açısından daima kendinden aşağıda olanlara bakmalı, ibadet ve kullukta ise kendisinden ön-de olanlara bakıp onlara ulaşmaya çalışmalıdır.”

Yukarıdaki metin Müslim’e aittir. Buhârî’nin rivayeti

ise şöyledir: “Sizden biriniz mal ve yaratılış bakımından kendi-

sinden üstün birini görürse, kendisinden aşağıda

Page 424: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

424 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

olanlara baksın. Böylece, kendi hâline hamd ve şük-retme imkânına kavuşmuş olur. İnsan gelip geçici dünya metaına değil, kalıcı ve Allah katında değeri olan şeylere özenmelidir. Zengin olup zenginliğini Allah yolunda har-cayan, ilim sahibi olup ilmini Allah yolunda kullanan takva ehli ve dindar kimselere özenmeli ve onlar gibi ol-maya çalışmalıdır. Çünkü bunlar, Allah katında değerli olan ve kişiyi ebedî mutluluğa kavuşturan özelliklerdir.”

469. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Altına, gümüşe, paraya, pula, kadına, makama, şöh-rete, eve, arabaya, yiyeceğe, lüks kumaş ve elbiseye kul olanlar, helâk olmuşlardır. Bu gibi dünyevi men-faat ve lezzetlere ulaşmayı hayatının biricik gayesi ya-parak onları ilahlaştıran kimse, dünyada da ahirette de azabı hak etmiş demektir. Böyle menfaat düşkünü kimse-ler, kendilerine arzu ettikleri şeyler verildiğinde hoş-nut olur, verilmediği zaman da isyan ederler.”

470. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh şöyle diyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Mescid-i Ne-

bevî’nin arka kısmında, kalacak yeri yurdu ve ailesi ol-mayan sahâbîlerin barınması için üstü örtülü bir yer yaptırmıştı. Bu yere “Suffe”, burada kalıp ilimle meşgul olan sahabilere de “Ehl-i Suffe” veya “Ashab-ı Suffe” de-nirdi. Ben de onlardan biriydim. Suffe Ehli’nden yetmiş

Page 425: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 425

kişiyi gördüm ki, onlardan bir tek kişinin bile üzerinde bütün vücudunu örtecek altlı üstlü elbisesi yoktu. Üzer-lerinde, ya belden aşağı giydikleri peştamala benzeyen bir izâr, ya da belden yukarı giyinip askısını boyunlarına bağladıkları fistana benzeyen bir kisâ vardı. Kiminin el-bisesi baldırının yarısına, kimininki topuklarına varır-dı. Oturup kalkarken avret yerleri görülmesin diye, el-biselerini elleriyle toplarlardı.

471. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Dünya müminin zindanı, kâfirin de cennetidir. Al-lah müminler için cennette öyle muhteşem nimetler ha-zırlamıştır ki, bu dünyanın en göz alıcı nimetleri bile, onun yanında bir zindan, bir cezaevi sayılır. Kâfirleri ce-hennemde bekleyen ceza ve azap da o derece büyüktür ki, bu dünyanın en sıkıntılı hayatı bile, onun yanında âdeta bir cennet sayılır.”

472. Abdullah bin Ömer radıyallahu anhumâ anlatı-

yor: Bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, söyleye-

ceği sözlere dikkatimi çekmek için iki omzumu tuttu ve: “Ya Abdullah! Dünyaya ve dünya nimetlerine tutkuyla

bağlanıp kalma. Şu gelip geçici hayatı, ebedî bir vatan gibi görme. Dünyada bir garip veya bir yolcu gibi ol. Bu dünya, ahiret yolculuğunda konakladığın bir menzil

Page 426: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

426 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

gibidir. Konakladığın yeri imar edeceğim derken, asıl ulaşman gereken hedefi ihmal etme. Yolculuk yapan biri konakladığı yere ne kadar değer verirse, sen de dünyaya ancak o kadar değer ver.” buyurdu.

Abdullah bin Ömer derdi ki: “Ey Müslüman kardeşim! Akşama ulaştığında sabahı

gözetme, sabaha kavuştuğunda da akşamı bekleme. Ar-dı arkası kesilmez arzulara kapılıp da, geleceğe dair boş hayallerle kendini avutma. O an ne yapman gerekiyorsa, onu yap. Unutma ki, ölüm meleğinin ne zaman kapını ça-lacağı belli değildir. Bunun için, sağlığın yerindeyken hastalığın için, hayatta iken de ölümün için hazırlık yap.”

473. Sehl bin Sa’d es–Sâidî radıyallahu anh anlatıyor:

Bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e geldi ve: — Ya Rasulallah! Bana öyle bir davranış öğret ki, onu

yaptığım zaman hem Allah hem de insanlar beni sev-sinler, dedi. Peygamberimiz de: — Dünya nimetlerine fazla rağbet etme ki, Allah

seni sevsin. Başkalarının elinde bulunan şeylere tamah etme ki, insanlar da seni sevsin. Açlığını gide-recek miktarda yiyecek, bedenini örtecek kadar giyecek, seni soğuktan ve sıcaktan koruyacak bir meskenle yeti-nirsen; dünya sevgisini Allah’ın sevgisinin üzerine çıkar-maz ve sahip olduğun her şeyi gerektiğinde Allah yolun-da feda etmeye hazır olursan, Allah’ın sevgisini kazanır-

Page 427: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 427

sın. Başkalarının elinde bulunan mala, mülke ve dünya varlıklarına göz dikmez, bunlara sahip olanlara karşı kin, haset ve kıskançlık hisleri beslemezsen insanların sevgisini kazanırsın, buyurdu.

474. Numan bin Beşir radıyallahu anhumâ anlatıyor: Ömer bin Hattab radıyallahu anh halife iken, Müslü-

manların elde ettikleri servet ve zenginlikten bahsede-rek şöyle dedi:

“Oysa ben Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in bü-tün gün açlık çektiği ve karnını doyurabileceği döküntü bir hurma bile bulamadığı günleri bilirim.”

475. Âişe radıyallahu anhâ diyor ki: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem vefat ettiğinde,

yemek dolabımda bulunan azıcık arpadan başka, evi-mizde bir canlının yiyebileceği hiçbir şey yoktu. Ben ondan uzun süre yedim. Sonra bitecek diye telaşlanıp onu ölçtüm de, Allah’a tevekkül ve teslimiyet ruhuna ay-kırı olan bu davranışımdan dolayı, arpa bereketini kay-betti ve kısa zaman içinde tükeniverdi.

Bitiverecek endişesiyle evdeki yiyecek ve gıda maddele-rini ikide bir ölçüp hesaplamak, onlardaki bereketi azal-tır. Fakat azığın miktarını bilip ona göre hareket etmek ve hazırlıklı bulunmak amacıyla ölçüp tartmakta bir sa-kınca yoktur. Bilakis bu, bereketin artmasına vesile olur. Nitekim Peygamber aleyhisselâm, “Azığınızı ölçün ki, si-zin için bereketlendirilsin (Buhârî, Buyû 52) buyurmuş-

Page 428: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

428 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

tur. Ayrıca Peygamberimizin, ailesine ait bir senelik gıda maddesini evinde bulundurduğu sahih rivayetlerde (Buhârî, Nafakât 2, Cihad 79, Humus 1) bildirilmiştir.

476. Müminlerin annesi Cüveyriye binti Hâris’in kar-

deşi Amr bin Hâris radıyallahu anhumâ şöyle diyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem vefat ettiğinde,

geride ne altın, ne gümüş, ne köle, ne cariye ve ne de başka bir şey bıraktı. Geride sadece, bindiği beyaz katı-rıyla silahını ve bir de, yolcular için vakfettiği Fedek adındaki araziyi bırakmıştı.

Vefatı anında Peygamberimizin geride bıraktıkları, onun bu dünyada nasıl lüks ve gösterişten uzak, kanaat-kâr bir hayat yaşadığını göstermektedir.

477. Habbâb bin Eret radıyallahu anh diyor ki: Bizler, Allah’ın rızasını kazanmak amacıyla Peygam-

ber sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte Medine’ye hic-ret ettik. Böylece, Allah tarafından mükâfatı hak etmiş olduk. Kimilerimiz, kazandığı mükâfattan hiçbir şey ta-damadan vefat edip gittiler. Onlardan biri de Mus’ab bin Umeyr radıyallahu anh’dır. O, Uhud savaşında şehit düşmüş ve geride, yalnızca kefen olarak üzerini örtece-ğimiz bir kaftan bırakmıştı. O kaftanla başını örttüğü-müzde ayakları açılıyor, ayaklarını örttüğümüzde başı açıkta kalıyordu. Sonunda Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem başını örtmemizi, ayaklarını da ızhır denen otlarla kapatmamızı emretti.

Page 429: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 429

Bizden bazıları da vardır ki, Allah yolunda yaptıkları iyiliklerin meyveleri iyice olgunlaştı, şimdi bolluk ve re-fah içinde yaşayarak o meyveleri devşiriyorlar. Acaba iyiliklerimizin karşılığı bize dünyada peşin olarak mı ve-riliyor diye çok endişe ediyorum.

478. Sehl bin Sa’d es–Sâidî radıyallahu anh’dan riva-

yet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem şöyle buyurmuştur:

“Eğer dünyanın Allah katında sivrisinek kanadı kadar değeri olsaydı, hiçbir kâfire dünyadan bir yudum su bile içirmezdi.”

Nitekim Allah buyuruyor ki: Sonsuz ilahi nimetler ya-nında bu dünyanın süs ve güzellikleri o kadar değersiz-dir ki, eğer insanlar lüks ve refah içerisinde azgınlaşıp bir tek inkârcı toplum hâline gelecek olmasalardı, Rahmân’ı inkâr edenlerin evlerinin tavanlarını, çıka-cakları merdivenleri, odalarının kapılarını ve oturacak-ları koltukları hep gümüşten, altından yapardık. Fakat bütün bunlar, dünya hayatının basit ve gelip geçici zevklerinden ibarettir. Rabb’inin katındaki ahiret ni-metleri ise, dürüst ve erdemli bir hayatı tercih ederek kötülüklerden sakınan kimseler için elbette çok daha değerlidir. (43-Zuhruf: 33–35)

479. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

Page 430: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

430 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

“Şunu iyi bilin ki, dünya ve içindekiler Allah’ın rahmetinden uzaktır, değersizdir. Ancak Allah’ı anmak, O’nun sevgisini kazandıran güzel işler yapmak ve Allah’ın dinini öğrenen ve öğreten kişi olmak müstesnadır.”

480. Abdullah bin Mesud radıyallahu anh’dan riva-

yet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem şöyle buyurmuştur:

“Aşırı derece mal mülk edinerek dünyaya dalma-yınız.”

481. Abdullah bin Amr bin Âs radıyallahu anhumâ

anlatıyor: Bir kulübemizi tamir ederken, Peygamber sallallahu

aleyhi ve sellem yanımıza uğradı ve: — Ne yapıyorsunuz? diye sordu. Biz: — Kulübe yıkılmak üzereydi de, onu tamir ediyoruz,

dedik. Bunun üzerine: — Ecelin bundan daha çabuk geleceğini zannedi-

yorum. O hâlde ölüm gelip çatmadan hayırlı işler yap-makta acele edin. Kısa bir süreliğine sizi barındıracak olan şu kulübeyi onarıp güzelleştirdiğiniz gibi, sonsuza dek içinde kalacağınız ahiret hayatınızı da güzelleştir-meye bakın, buyurdu.

482. Kâb bin Iyâz radıyallahu anh, Peygamber sallal-

lahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu işitmiştir:

Page 431: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 431

“Gerçek şu ki, her ümmetin zor bir imtihanı vardır. Benim ümmetimin en ağır, en çetin imtihanı, dünya malı ve servetidir. Ben ümmetimin küfre girmesinden değil, dünya malına dalıp Allah’ı ve ahireti unutmasın-dan korkuyorum.”

483. Osman bin Affân radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Aslında âdemoğlunun, şu zaruri ihtiyaçlarının dı-şında dünyadan bir hakkı yoktur: Başını sokacağı bir ev, bedenini örteceği elbise, yiyeceği ekmek ve içeceği su.”

Bu hadisin senet zincirinde yer alan Hureys bin es-Sâib, İsrailiyyat kaynaklı bazı sözleri yanlışlıkla hadis diye ri-vayet eden bir ravidir. (el-Muntehab, İbn-i Kudame) Bu hadis de onlardandır. Nitekim Ahmed bin Hanbel, bu ri-vayeti Katade kanalıyla, “Kitap Ehli bir adamdan” riva-yet etmiştir. Ancak doğru yorumlandığı takdirde, hadisin ihtiva ettiği mana sahihtir.

484. Abdullah bin Şihhîr radıyallahu anh şöyle di-

yor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in yanına gel-

miştim. Tekâsür suresini okuyordu. Sureyi okuyup biti-rince şöyle buyurdu:

“Âdemoğlu ‘Malım, mülküm!’ deyip duruyor. Ey âdemoğlu! Senin yiyip tükettiğinden, giyip eskitti-

Page 432: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

432 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

ğinden yahut sadaka olarak verip ahirete gönderdi-ğinden başka ne malın var ki?”

TEKÂSÜR SURESİ Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla! Ey dünya hayatının zevk ve sefahatine dalıp Rabb’ini ve

O’nun mesajını unutan insan! 1. Daha çok mal, servet, makam, şöhret elde etme tut-

kusuna kapılarak dünyanın gelip geçici zevklerini ço-ğaltma yarışı ve bunlarla birbirinize karşı üstünlük tas-lama hastalığı sizi öylesine derin bir gaflete düşürdü, in-sanî ve ahlakî değerlerden uzaklaştırarak o kadar oya-ladı ki,

2. Sonunda ölüp mezarı boylayıncaya kadar bu gaf-let uykusundan uyanamadınız.

3. Dikkat edin, büyük bir yanılgı içindesiniz ve bunu yakında anlayacaksınız.

4. Evet, yakında ne büyük bir aldanış içinde olduğunu-zu anlayacaksınız. Ama o zaman iş işten geçmiş olacak.

5. Yoo, eğer aklınızı kullanıp ilahi vahye kulak vererek gerçeği doğru kaynaktan ve kesin olarak bilmiş olsay-dınız,

6. Zalimleri bekleyen cehennemi daha bu dünyada iman, akıl ve bilinç gözüyle görecek ve bu tavrınızdan vazgeçecektiniz.

7. Fakat bugün görmezlikten gelseniz bile, onu Mahşer gününde gözlerinizle apaçık göreceksiniz.

8. Ve o Gün, size bahşedilen her nimetten sorguya çe-

Page 433: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 433

kileceksiniz. 485. Abdullah bin Muğaffel radıyallahu anh anlatı-

yor: Bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e: — Ya Rasulallah! Allah’a yemin ederim ki, seni çok

seviyorum! dedi. Peygamber ona: — Söylediğin bu sözün sana ne büyük bir sorumluluk

yüklediğini iyi düşün, buyurdu. Adam yine: — Allah’a yemin ederim ki, seni çok seviyorum ve bu

sevginin gereği ne ise onu yerine getirmeye hazırım, dedi ve bu sözünü üç defa tekrarladı. Bunun üzerine Pey-gamberimiz: — Eğer beni seviyorsan, o zaman fakirliğe karşı

kendine bir zırh hazırla. Yani beni sevip küfre ve zul-me karşı benim yanımda mücadele edeceksen, bu uğurda karşılaşacağın zorluklara şimdiden hazır olmalısın. Çelik gibi bir iradeyle sıkıntılara göğüs germeli, Allah’ın rıza-sını ve cenneti kazanmak için büyük fedakârlıklar gös-termelisin. Dünyanın lüks ve şaşaasından uzak durmalı, son derece sade ve mütevazı bir hayata razı olmalısın. Çünkü beni seven birine fakirlik, dağlardan vadilere akan selin varacağı yere varmasından daha çabuk ulaşır, buyurdu.

486. Kâb bin Malik radıyallahu anh’dan rivayet edil-

diğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

Page 434: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

434 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

“Mal mülk ve makam sevdasına kapılmış bir ada-mın kendi dinine verdiği zarar, bir koyun sürüsü-nün içine salıverilmiş iki aç kurdun o sürüye verdi-ği zarardan daha büyüktür.”

487. Abdullah bin Mesud radıyallahu anh anlatıyor: Bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir hasır

üzerinde yatıp uyumuştu. Uyandığında, vücudunda ha-sırın izleri vardı. Biz bunu görünce: — Ya Rasulallah! Sizin için rahat ve yumuşak bir dö-

şek temin etsek olmaz mı, dedik. Bunun üzerine Pey-gamberimiz: — Benim dünyanın lüks ve konforu ile ne işim ola-

bilir ki? Ben bu dünyada, bir ağacın altında gölge-lenen, sonra da kalkıp yoluna devam eden bir yolcu gibiyim, buyurdu.

488. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Fakir müminler, cennete zengin müminlerden beş yüz sene önce gireceklerdir.”

489. Abdullah bin Abbas ve İmrân bin Husayn ra-

dıyallahu anhum’dan rivayet edildiğine göre, Peygam-ber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Cennete baktım, orada bulunanların çoğunluğu-nun fakirler olduğunu gördüm. Onlar kendilerinin ve

Page 435: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 435

ailelerinin rızkını meşru yoldan temin etmek için ellerin-den gelen gayreti gösterir, fakat buna rağmen birtakım bela ve sıkıntılarla imtihan edildikleri zaman sabreder, haram yollara sapmazlardı. Azla yetinmek zorunda kal-salar bile, Rablerine asla isyan etmezlerdi. Cehenneme de baktım, orada bulunanların çoğunluğunun, şey-tanın oyunlarına gönüllü olarak alet olan kadınlar ol-duğunu gördüm. Çünkü şer odakları, her zaman kadı-nın çekiciliğini kullanarak insanları ifsat etmeye çalış-mıştır.”

490. Üsâme bin Zeyd radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber aleyhisselâm şöyle buyur-muştur:

“Miraca çıktığımda Rabb’im bana, cennet ve cehenne-min kıyametten sonraki hâlini gösterdi. Cennetin kapı-sında durup baktığımda gördüm ki, oraya girenle-rin çoğu yoksullardı. Varlıklı kimseler ise, hesapları görülmek üzere bekletiliyorlardı. Ancak onlardan cehennemlik olanlar, çoktan cehenneme girmiş-lerdi.”

491. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Şairlerin söylediği sözlerin en doğrusu, ünlü cahi-liye şairi Lebid’in şu sözüdür: Şunu iyi bil ki, Al-lah’tan başka her şey yok olmaya mahkûmdur.”

Page 436: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

436 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

Lebîd bin Rabia, İslam öncesi cahiliye döneminin en ün-lü şairlerinden biriydi. Daha sonra Peygamberimizin hu-zuruna gelerek Müslüman olmuştur. Müslüman olduktan sonra, “Allah bana (sözlerin en güzeli olan) Kur’an’ı öğ-rettikten sonra, ben artık şiir söylemem.” demiştir.

56. BAB: SADE ve MÜTEVAZI YAŞAMAK AÇLIĞIN ve SADE YAŞAMANIN FAZİLETİ; YİYECEK, İÇECEK, GİYECEK ve NEFSİN HOŞLANDIĞI DİĞER

ŞEYLERDE AZ İLE YETİNMENİN ve ŞEHEVÎ ARZULARI TERK ETMENİN ÜSTÜNLÜĞÜ

Konu ile İlgili Ayetler: 1. Derken onların ardından öyle bir nesil geldi ki,

Allah ile aralarındaki en sağlam bağ olan namaz kılma duyarlılığını kaybettiler. Bunun doğal sonucu olarak da arzu ve heveslerinin peşine takıldılar ve bu büyük Peygamberlerin mirasını hoyratça tahrip ederek ahlak-sızlığın en aşağı derecesine düştüler. Fakat azgınlıkla-rının cezasını, yakında görecekler. Ancak yol yakın-ken hatasından dönüp tövbe eden, Allah’ın gönderdiği bütün kitaplara inanan ve bu imanın gereği olarak gü-zel ve yararlı davranışlar ortaya koyan kimseler başka. İşte onlar, en ufak bir haksızlığa uğratıl-maksızın dosdoğru cennete gireceklerdir. (Meryem, 19/59, 60)

2. Karun, göz kamaştırıcı bir görkem ve gösteriş için-

de soydaşlarının karşısına çıktı. Dünya hayatına

Page 437: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 437

düşkün olanlar ona imrenerek, “Ah, keşke Karun’a verilen şu servet ve nimetlerin bir benzeri bize de verilseydi. Doğrusu o, gerçekten de çok şanslı biri!” dediler.

Fakat kendilerine sağlam bir iman ve derin bir ilim bahşedilmiş olan akıllı ve dirayetli kimseler bu şaş-kınlara seslenerek, “Yazıklar olsun size!” dediler, “İman eden ve bu imana yaraşan güzel davranışlarda bulunanlar için Allah’ın vereceği ödül, dünyanın bü-tün zenginliklerinden daha iyidir. Ne var ki, fedakârlı-ğın getireceği sıkıntılara sabredenlerden başkası bu-na erişemez.” (Kasas, 28/79, 80)

3. Mahşer Günü, size bahşedilen her nimetten sor-

guya çekileceksiniz. (Tekasür, 102/8) 4. Her kim yalnızca şu gelip geçici olan dünyanın

zevk ve arzularını istiyorsa, bu dünyada dilediğimiz kimseye dilediğimiz kadar nimeti peşin olarak he-men veririz. Öyle ki, hepsi çalışmasının karşılığını tam olarak alır. Fakat sonunda, ona cehennemi ebedî yurt yaparız. Alçaltılmış ve Allah’ın rahmetinden kovul-muş bir hâlde oraya girer. (İsra, 17/18)

Konu ile İlgili Hadisler: 492. Âişe radıyallahu anhâ diyor ki: Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in ailesi, onun

vefat ettiği ana kadar iki gün peş peşe arpa ekmeğiyle karnını doyurmuş değildir.

Page 438: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

438 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

Müslim’de yer alan bir başka rivayet şöyledir: Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in ailesi, Medi-

ne’ye geldiği günden vefat ettiği ana kadar, üç gün arka arkaya buğday ekmeğiyle karnını doyurmamıştır.

493. Urve bin Zübeyr, Âişe radıyallahu anhâ’dan riva-

yet ediyor: Teyzem Âişe, geçmişte yaşadığı sıkıntılı gün-leri anlatırken, bana: — Ey kız kardeşimin oğlu! Allah’a yemin ederim ki,

biz iki ayda peş peşe üç hilâl görürdük de, bu zaman zarfında Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in evin-de hiç ocak yanmazdı, dedi. Bunun üzerine ben: — Teyzeciğim, o hâlde ne yiyip içiyordunuz? dedim.

Âişe: — İki esmer gıda, yani hurma ve su... Bir de, Pey-

gamber sallallahu aleyhi ve sellem’in Ensar’dan sağmal hayvanları bulunan komşuları vardı. Onlar bazen Pey-gamber sallallahu aleyhi ve sellem’e bu hayvanların süt-lerinden gönderirlerdi, o da onu bize verirdi, dedi.

494. Ebu Saîd el–Makburî’nin rivayet ettiğine göre, bir

gün Ebu Hureyre radıyallahu anh, önlerinde kızartıl-mış bir koyun bulunan bir topluluğa rastladı. Onu ye-meğe davet ettiler, fakat Ebu Hureyre: — Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem arpa ekme-

ğine bile doymadan dünyadan göçüp gitti, ben nasıl böyle lüks yiyecekler yiyebilirim? diyerek yemeği red-

Page 439: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 439

detti. 495. Enes bin Malik radıyallahu anh diyor ki: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem vefat edinceye

kadar, masa veya sini üzerine kurulmuş bir sofrada ye-mek yemedi. Yine vefatına kadar, ince ve elenmiş un-dan yapılmış ekmek de yemedi.

Buhârî’nin bir diğer rivayeti şöyledir: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in gözleri, hiçbir

zaman kızartılmış bir koyun görmedi. 496. Numân bin Beşîr radıyallahu anhumâ şöyle di-

yor: Ben Peygamberiniz sallallahu aleyhi ve sellem’in, kar-

nını doyurabileceği döküntü bir hurma bile bulamadı-ğını gördüm.

497. Sehl bin Sa’d radıyallahu anh, Peygamber’in sade

ve mütevazı hayatını anlatırken: — Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Allah’ın

kendisini peygamber olarak gönderdiği andan ruhunu kabzedeceği ana kadar elenmiş has un görmedi, dedi. Bunun üzerine, ona: — Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem zamanında

elek kullanmaz mıydınız? diye sordular. Sehl: — Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Allah’ın

kendisini peygamber olarak gönderdiği andan ruhunu kabzedeceği ana kadar elek de görmedi, dedi. Onlar:

Page 440: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

440 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

— Peki, elenmemiş arpa ununu nasıl yiyordunuz? diye sordular. Sehl de: — Arpayı öğütüp savururduk. Uçan uçar, kalanını da

ıslatıp hamur yapardık, dedi. 498. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir gün –veya

bir gece– evinden dışarı çıkmıştı. Ebu Bekir ile Ömer radıyallahu anhumâ’nın da dışarıda olduklarını görün-ce, onlara: — Sizi bu saatte evinizden dışarı çıkaran nedir?

diye sordu. Onlar: — Açlık, ya Rasulallah! dediler. O dönemde Müslü-

manlar, en sıkıntılı günlerini yaşıyorlardı. Peygamberi-miz: — Canımı kudret elinde tutan Allah’a yemin olsun

ki, beni çıkaran sebep de aynıdır. O hâlde, kalkın gidelim, buyurdu. Onlar da kalkıp, Peygamberle birlik-te Ensar’dan Ebu’l-Heysem Malik bin Teyyihân adındaki bir sahabinin evine gittiler. Ebu’l-Heysem, o sırada evinde değildi. Fakat hanımı Peygamber’i görünce der-hal tanıdı ve: — Hoş geldiniz, buyurun, dedi. Peygamber sallallahu

aleyhi ve sellem: — Ebu’l-Heysem nerede? diye sordu. Kadın: — Bize tatlı su getirmek için gitmişti, dedi. O sırada

Ebu’l-Heysem geldi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem ile iki arkadaşını görünce:

Page 441: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 441

— Elhamdülillah! Bugün ağırladığı misafirler bakı-mından, benden daha bahtiyar hiç kimse yoktur, dedi. Hemen gidip onlara, üzerinde koruk, olgun ve taze hurmalar bulunan bir salkım getirdi: — Buyurun yiyin, dedi. Sonra bir hayvan kesmek üze-

re bıçağı eline aldı. Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem ona: — Süt veren hayvanı kesme, dedi. Ebu’l-Heysem,

onlar için bir koyun kesti. Onlar da koyunun etinden ve hurmadan yediler, tatlı sudan da içtiler. Hepsi yemeğe doyup suya kanınca, Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem Ebu Bekir ve Ömer’e: — Canımı kudret elinde tutan Allah’a yemin ede-

rim ki, Mahşer Günü bütün bu nimetlerden sorguya çekileceksiniz. Sizi evinizden açlık çıkardı, sonra daha evinize dönmeden bu nimetlere kavuştunuz, buyurdu.

499. Bazı kaynaklara göre muhadram (yani Peygam-

ber zamanında yaşayıp Müslüman olduğu hâlde, Pey-gamber’i görme imkânı bulamayan kişi), bazılarına göre de sahabi olan Hâlid bin Umeyr el–Adevî radıyallahu anh anlatıyor:

Basra valisi olan ve Sahabe-i Kiram’ın önde gelen sima-ları arasında yer alan Utbe bin Gazvân radıyallahu anh, bize bir konuşma yaptı. Allah’a hamd ve senada bulunduktan sonra, şunları söyledi:

“Şüphesiz dünya, faniliğini ilan ederek arkasını dön-

Page 442: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

442 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

müş hızla gitmektedir. Ondan geriye, ancak su kabının dibindeki su artığı kadar bir miktar kalmıştır. Şüphesiz siz bu dünyadan ebedî bir yurda göçeceksiniz. Oraya, yanınızda güzel şeylerle gitmeye bakın. Çünkü bize an-latıldığına göre, cehennemin kenarından atılan bir taş, yetmiş sene yol aldığı hâlde yine de onun dibine ulaş-mayacaktır. Allah’a yemin ederim ki, cehennem mutla-ka doldurulacaktır. Ne o, yoksa şaşırdınız mı? Yine bize anlatıldığına göre, cennet kapılarının iki kanadı arasın-da kırk senelik mesafe vardır. Buna rağmen, öyle bir gün gelecektir ki, cennet aşırı kalabalık yüzünden sıkı-şacaktır. Yani cennete o kadar çok sayıda insan girecek-tir. Ben, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile birlik-te olan yedi kişinin yedincisi olduğum zamanı bilirim. O günlerde, ağaç yaprağından başka yiyeceğimiz yoktu. Öyle ki, dudaklarımız yara olurdu. Üzerimize örteceği-miz bir elbise bile bulmakta zorlanırdık. Ben giyecek bir örtü bulmuştum da, ikiye bölüp Sa’d bin Malik ile pay-laşmıştık. Yarısını ben, diğer yarısını da o beline dola-mıştı. Şimdi her birimiz, birer şehrin valisi olduk. Fakat bununla asla övünmüyorum. Ben, kendimi büyük ve önemli bir kişi olarak görüp de, Allah katında küçük ve değersiz olmaktan O’na sığınırım.”

500. Ebu Musa el–Eş’arî radıyallahu anh’ın oğlu Ebu

Bürde şöyle diyor: Âişe radıyallahu anhâ’yı evinde ziyaret etmiştik. Bize,

kaba kumaştan yapılmış bir gömlek ve peştamal çıkar-

Page 443: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 443

dı ve: — Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, işte bu eski

ve keçeleşmiş elbiseler içinde vefat etti, dedi. 501. Sa’d bin Ebî Vakkâs radıyallahu anh anlatıyor: İslam tarihinde, Allah yolunda ok atan ilk Arap benim.

Biz Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte savaşa giderdik de, çölde yetişen sarmaşık ve dikenli çalı yapraklarından başka yiyeceğimiz olmazdı. Hatta bu yüzden, tıpkı koyunlar gibi sert, kuru bir şekilde def-i hacet yapardık.

502. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Allah’ım! Muhammed ailesine, kendilerine yete-cek kadar rızık ihsan eyle. Azdıran zenginliğin, isyana sürükleyen fakirliğin şerrinden beni ve ailemi koru ya Rab!”

503. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: Kendisinden başka ilah olmayan Allah’a yemin ederim

ki, ben Peygamber zamanında o kadar fakirlik çekerdim ki, bazen açlıktan karnımı yere dayar, kimi zaman da karnıma taş bağlardım. Bir gün, yine aç bir hâlde insan-ların mescitten çıkıp gittikleri yol üzerine oturmuştum. Birinin beni fark edip karnımı doyurmasını bekliyordum. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem benim yanımdan

Page 444: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

444 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

geçti ve beni görünce gülümsedi. Kalbimden geçeni yü-zümden anlamıştı. — Ebu Hureyre! diye seslendi. Ben: — Buyur ya Rasulallah! dedim. — Beni takip et, diyerek yoluna devam etti. Ben de

peşinden yürüdüm. Peygamber evine girdi, ben de gir-mek için izin istedim. İzin verdi ve içeri girdim. Pey-gamber, bir kap içinde süt gördü ve: — Bu süt nereden geldi? diye sordu. — Filan adam veya filan kadın onu size hediye etti,

dediler. Bunun üzerine Peygamber: — Ebu Hureyre! diye seslendi. Ben: — Buyur ya Rasulallah! dedim. — Suffe Ehli’ne git ve onları da buraya çağır, bu-

yurdu. Ebu Hureyre diyor ki: Suffe Ehli, İslam misafirleri idiler. Sığınacak aileleri,

malları ve dayanacak kimseleri yoktu. Peygamber’e bir sadaka geldiğinde, kendisi ondan hiçbir şey almadan tamamını onlara gönderirdi. Zaten sadaka, ona ve aile-sine helal değildi. Bir hediye geldiğinde ise, kendisi on-dan bir parça aldıktan sonra hediyeyi Suffe Ehli’ne göndererek onlarla paylaşırdı. Peygamber’in Suffe Eh-li’ni davet etmesi pek hoşuma gitmedi. Kendi kendime, “Bu süt Suffe Ehli’nden kime yetecek ki! Oysa bana bi-razcık takat verecek o sütü içmeye, en çok benim ihti-yacım vardı. Şimdi onlar gelince, Peygamber sütü onla-ra vermemi emredecek ve belki de o sütten bana hiç kalmayacak.” dedim. Fakat Allah’ın ve Peygamber’in

Page 445: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 445

emrine itaat etmekten başka çare de yoktu. Neticede onlara gidip kendilerini davet ettim. Onlar da davete icabet ederek gelip içeri girmek için izin istediler. Ken-dilerine izin verildi ve onlar da evde yerlerini alıp oturdular. Peygamber: — Ebu Hureyre! diye seslendi. Ben: — Buyur ya Rasulallah! dedim. — Sütü al ve misafirlere ver, buyurdu. Ben de süt

kabını alıp gezdirmeye başladım. Kabı alan kişi kanın-caya kadar süt içiyor, sonra geri veriyordu. Ben bir başkasına veriyordum, o da kanıncaya kadar içiyor, sonra geri veriyordu. En sonunda kabı Peygamber sal-lallahu aleyhi ve sellem’e verdim. Bütün misafirler süte kanmışlardı. Rasulullah kabı alıp elinde tuttu ve bana bakıp gülümseyerek: — Ebu Hureyre! diye seslendi. Ben: — Buyur, ya Rasulallah! dedim. — Bir ben kaldım, bir de sen, buyurdu. Ben: — Doğru söylediniz, ya Rasulallah! dedim. — Sen de otur ve sütünü iç, buyurdu. Ben de oturup

içtim. Sonra yine: — Otur ve iç, buyurdu. Yine oturup içtim. Peygam-

ber durmadan: — İç, iç, diyordu. Sonunda ben: — Seni hak dinle gönderen Allah’a yemin olsun ki,

artık içecek yerim kalmadı, dedim. — Şimdi onu bana ver, buyurdu. Kabı ona verdim.

Allah’a hamd etti, besmele çekti ve kalan sütü de ken-

Page 446: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

446 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

disi içti. 504. Muhammed bin Sîrîn’den nakledildiğine göre,

Ebu Hureyre radıyallahu anh şöyle demiştir: Ben, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in minberi

ile Âişe’nin odası arasında açlıktan bayılıp düştüğümü biliyorum. Gelip geçen beni sara hastası zannederek ayıltmak için ayağını boynumun üzerine koyardı. Oysa ben sara hastası filan değildim, açlıktan başka bir der-dim yoktu.

505. Âişe radıyallahu anhâ diyor ki: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, zırhı otuz ölçek

arpa karşılığı Ebu Şahm adındaki bir Yahudi’nin yanın-da rehin iken vefat etmiştir. Peygamber aleyhisselâm, bu Yahudi’den borca otuz ölçek arpa almış, teminat ola-rak da zırhını ve kalkanını ona bırakmıştı. Onun vefatın-dan sonra Hz. Ebu Bekir bu borcu ödemiş ve rehin olarak bırakılan zırh ve kalkanı alıp Hz. Ali’ye vermişti.

506. Enes bin Malik radıyallahu anh anlatıyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, bir Yahudi’den

borca aldığı arpa karşılığında zırhını ona rehin bırak-mıştı. Ben Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e bir arpa ekmeği ve erimiş içyağı götürmüştüm. Onun şöyle buyurduğunu işittim:

“Muhammed ailesinin, yanlarında bir ölçek yiye-cek bulunmadan sabahlayıp akşamladıkları olur.”

Page 447: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 447

O sırada Peygamber’in ailesi, dokuz haneden ibaretti. 507. Ebu Hureyre radıyallahu anh şöyle diyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Mescid-i Ne-

bevî’nin arka kısmında, kalacak yeri yurdu ve ailesi ol-mayan sahâbîlerin barınması için üstü örtülü bir yer yaptırmıştı. Bu yere “Suffe”, burada kalıp ilimle meşgul olan sahabilere de “Ehl-i Suffe” veya “Ashab-ı Suffe” de-nirdi. Ben de onlardan biriydim. Suffe Ehli’nden yetmiş kişiyi gördüm ki, onlardan bir tek kişinin bile üzerinde bütün vücudunu örtecek altlı üstlü elbisesi yoktu. Üzer-lerinde, ya belden aşağı giydikleri peştamala benzeyen bir izâr, ya da belden yukarı giyinip askısını boyunlarına bağladıkları fistana benzeyen bir kisâ vardı. Kiminin el-bisesi baldırının yarısına, kimininki topuklarına varır-dı. Oturup kalkarken avret yerleri görülmesin diye, el-biselerini elleriyle toplarlardı.

508. Âişe radıyallahu anhâ diyor ki: Peygamber aleyhisselâm, yaşadığı devrin her türlü

imkânına sahip olmasına rağmen, son derece sade ve mütevazı bir hayat yaşadı. Kullandığı eşyaları, ümmeti-nin en fakirinin sahip olabileceği türden eşyalardı. Örne-ğin, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in yatağının yüzü tabaklanmış deriden, içi de yumuşak hurma lifin-dendi.

509. Abdullah bin Ömer radıyallahu anhumâ anlatı-

Page 448: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

448 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

yor: Biz Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte

otururken, Ensar’dan (Medineli Müslümanlardan) biri geldi ve kendisine selam verip geri döndü. O günlerde, Ensar’ın ileri gelenlerinden Sa’d bin Ubâde hastalanmış-tı. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: — Ey Ensar’ın kardeşi! Kardeşim Sa’d bin Ubâde

nasıl? diye sordu. O da: — Hamdolsun iyidir, cevabını verdi. Bunun üzerine

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: — İçinizden kim onu ziyaret etmek ister? buyura-

rak ayağa kalktı. Biz de on, on beş kişi onunla birlikte kalktık. Biz o zamanlar, yokluk ve sıkıntı içindeydik. Ne ayağımızda ayakkabı ve mest, ne başımızda başlık, ne de üstümüzde gömlek vardı. Bu durumda, o çorak ara-zide yürüye yürüye Sa’d’ın yanına vardık. Sa’d’ın yakın-ları, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ve yanındaki arkadaşlarının ona yaklaşması için kenara çekildiler (…).

510. İmrân bin Husayn radıyallahu anhumâ’dan ri-

vayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Sizin nesil olarak en hayırlı olanınız, benim zama-nımda yaşayanlarınızdır. Sonra zamanımda yaşa-yanlara yakın olanlar, sonra da onlara yakın olan-lardır. En hayırlı nesil sahabe neslidir. Onlardan sonra tâbiun ve daha sonra tebe-i tâbiun nesli gelir. Onlardan

Page 449: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 449

sonra ise bu ümmet zaman zaman hayırda geride kala-rak, zaman zaman da yükselerek kıyamete kadar devam edecektir.” İmrân der ki:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, “Sonra onlara yakın olanlardır.” sözünü iki defa mı, yoksa üç defa mı söyledi, bilemiyorum. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem sözlerine şöyle devam etti:

“Sonra onların ardından öyle bir nesil gelir ki, bilmedikleri konularda yalan yere şahitlik yaparlar. Emanete hıyanet ederler, kendilerine asla güve-nilmez. Adakta bulunurlar, fakat yerine getirmez-ler. Hayatı yeme içme ve eğlenmeden ibaret gören bu insanlar arasında, tıka basa yiyip içmeden dolayı şiş-manlık yaygınlaşır.”

511. Ebu Ümâme radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Ey âdemoğlu! İhtiyacından fazla olan malını sa-daka olarak vermen senin için hayırdır. Vermeyip elinde tutman da senin için şerdir. Sana yetecek kadar mala sahip olmaktan dolayı Allah katında sorumlu tutulmazsın. Öyleyse, ihtiyacından fazlasını Allah yolunda infak et. Harcamaya, bakmakla yüküm-lü olduğun kimselerden ve yakın akrabalarından, komşularından başla.”

512. Ubeydullah bin Mihsan el–Ensârî el–Hatmî ra-

Page 450: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

450 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

dıyallahu anh’dan rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Sizden biriniz can ve mal güvenliği içinde, vücut sağlığına ve günlük azığı da sahip olarak sabaha kavuşursa, adeta bütün dünya kendisine bağışlan-mış gibidir.”

513. Abdullah bin Amr bin Âs radıyallahu an-

humâ’dan rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Müslüman olup da kendisine yetecek kadar rızkı bulunan ve Allah’ın verdiklerine kanaat eden kim-se, gerçekten kurtulmuştur.”

514. Fadâle bin Ubeyd el–Ensârî radıyallahu anh’dan

rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“İslam hidayetiyle şereflenen ve yeterli bir geçime sahip olup da buna kanaat etmesini bilen kişiye ne mutlu!”

515. Abdullah bin Abbas radıyallahu anhumâ diyor

ki: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, bazen peş peşe

bir kaç gün aç olarak gecelerdi. Bu zaman zarfında, ağ-zına tek lokma koymazdı. Ailesi de, çoğu zaman yiyecek akşam yemeği bulamazdı. Yedikleri ekmek de, genellik-le arpa ekmeği idi.

Page 451: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 451

516. Fadâle bin Ubeyd radıyallahu anh anlatıyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Müslümanlara

namaz kıldırırken, onlardan bazıları açlığın verdiği ta-katsizlikten ayakta duramaz, düşüp bayılırdı. Bunlar Suffe halkı idi. Çölden gelen bedeviler, düşüp bayılan bu insanları görünce, onları sara hastası zannederlerdi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem namazı bitirince, açlıktan bayılanların yanına gider ve onlara:

“Allah katında sizi ne büyük nimetlerin beklediği-ni bilseydiniz, bundan daha yoksul ve muhtaç ol-mayı arzu ederdiniz.” buyururdu.

517. Mikdâd bin Mâdîkerib radıyallahu anh’dan ri-

vayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“İnsanoğlu, midesinden daha kötü bir kap dol-durmamıştır. Çünkü yeme içmeyi hayatın gayesi hâline getiren ve midesini tıka basa dolduran bir insan, bunun bedelini hem dünyada, hem de ahirette çok acı biçimde ödeyecektir. Oysa insana, kendini ayakta tutacak bir kaç lokma yeter. Şayet mutlaka çok yiyecekse, o zaman midesinin üçte birini yemeğe, üçte birini içeceğe, üçte birini de nefes alıp vermeye ayırmalı-dır.”

518. Ebu Ümâme İyâs bin Sâlebe el–Ensârî el–Hârisî

radıyallahu anh anlatıyor:

Page 452: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

452 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

Bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in ya-nında, dünyadan ve dünyanın güzelliklerinden gıpta ve sitayişle bahsedildi. Bunun üzerine Peygamber sallalla-hu aleyhi ve sellem, onları uyarmak üzere buyurdu ki:

“Siz Kur’an’da dile getirilen öğüt ve uyarıları işitmiyor musunuz? Allah’ın vaat ve tehditlerini duymuyor mu-sunuz? İyi bilin ki, sade ve mütevazı yaşamak imandandır; sade ve mütevazı yaşamak imandan-dır.”

519. Câbir bin Abdullah radıyallahu anhumâ anlatı-

yor: Mekke müşrikleri, Medine’ye hicret eden Müslümanla-

rın geride bıraktıklara bütün mallara el koymuş ve bu mallardan elde ettikleri paralarla, Müslümanlara karşı hazırladıkları orduyu finanse etmek üzere kervanlar ha-zırlayıp göndermişlerdi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Ebu Ubeyde radıyallahu anh’ı başımıza kuman-dan tayin ederek, Kureyş’in kervanlarından birinin yo-lunu kesmek ve düşmanın ekonomik gücüne darbe vur-mak üzere bizi gönderdi. Bize azık olarak da, sadece bir heybe dolusu hurma verdi. Çünkü verecek başka bir şey bulamamıştı. Yolumuz uzun ve yiyeceğimiz az oldu-ğundan, Ebu Ubeyde hurmaları bize tane tane veriyor-du. Dinleyenlerden biri: — O hurmalarla nasıl yaşayabiliyordunuz? diye sor-

du. Câbir: — Onları çocuğun meme emmesi gibi emer, sonra

Page 453: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 453

üzerine su içerdik, o gün geceye kadar bize yeterdi. So-palarımızla ağaç yapraklarını silker, sonra onları su ile ıslatıp yerdik, dedi. Sonra da sözlerine şöyle devam et-ti: Böylece, deniz sahili boyunca yürüdük. Derken sahil kenarında, karşımıza büyük kum tepesi gibi bir şey çık-tı. Onun yanına kadar geldik, bir de baktık ki, amber denilen ve balinagillerden olup adabalığı olarak da bili-nen 20–25 metre boyunda dev bir balık. Ebu Ubeyde: — Bu ölü bir hayvandır, yenilmez, dedi. Sonra fikrini

değiştirerek: — Hayır, bizler Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-

lem’in elçileriyiz ve Allah yolundayız. Siz de son derece zorda kalmış bulunuyorsunuz, o hâlde yiyin, dedi. Biz üç yüz kişi idik ve bir ay boyunca onun etinden yiyerek orada kaldık, hatta kilo bile aldık. Balığın göz çukurun-dan, testilerle yağ aldığımızı biliyorum. Ondan öküz büyüklüğünde parçalar kesiyorduk. Ebu Ubeyde bizden on üç kişiyi alıp, onun göz çukuruna oturttu. Kaburga kemiklerinden birini alıp dikti, sonra yanımızdaki en büyük deveyi semerledi ve bir mücahidi deveye bindire-rek o kaburga kemiğinin altından geçirdi. Balığın etin-den pastırma da yaptık. Medine’ye dönüce, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e gelip olup bitenleri anlattık. Peygamber: — O, Allah’ın sizin için çıkardığı bir rızıktır. Onun

etinden yanınızda bir miktar varsa bize de verin, buyurdu. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e ondan bir parça gönderdik, o da bu etin helal olduğunu gös-

Page 454: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

454 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

termek üzere ondan yedi. 520. Esmâ binti Yezîd radıyallahu anhâ şöyle diyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in gömleğinin

kolları, ancak bileğine kadar inerdi. O, giyim kuşamında israftan sakınır, lüks ve gösterişli elbiseler giymezdi.

Bu hadisin senet zincirinde, hafızasının zayıflığı sebe-biyle tenkit edilen Şehr bin Havşeb bulunmaktadır. (İbn-i Hacer, Takribu’t-Tehzib, 2830) Bu yüzden hadis zayıf kabul edilmiştir. Ancak ihtiva ettiği mana sahihtir.

521. Câbir bin Abdullah radıyallahu anhumâ anlatı-

yor: Hendek savaşı sırasında hendek kazarken, çok sert bir

kayaya rastlamıştık. Sahâbîler Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e gelerek: — Ya Rasulallah! Hendek kazarken karşımıza çok

sert bir kaya çıktı, dediler. Peygamber: — Bir inip bakayım, buyurdu. Sonra ayağa kalktı,

açlıktan karnına taş bağlamıştı. Biz de üç gündür bir şey yememiştik. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hendeğe inip kazmayı eline aldı ve o kayaya öyle bir vurdu ki, kaya parçalanıp kum yığınına döndü. Ben: — Ya Rasulallah, eve gitmeme izin verir misiniz? de-

dim. O da bana izin verdi. Eve gidince, eşime: — Ben Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’i daya-

nılmayacak bir hâlde gördüm, evde yiyecek bir şeyler var mı? diye sordum. Eşim:

Page 455: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 455

— Biraz arpa ve bir de oğlak var, dedi. Ben oğlağı kestim, arpayı da öğüttüm. Eti tencereye koyduk. Ek-mek pişmek üzere, tencere de taşlar üzerinde kayna-mak üzere iken, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e geldim ve: — Ey Allah’ın Rasulü! Birazcık yemeğim var, bir iki

kişiyle birlikte bize buyurmaz mısınız, dedim. Peygam-berimiz: — Yemek ne kadar? diye sordu. Ben de olanı söyle-

dim. Bunun üzerine: — Oo, hem çok, hem de güzel. Hanımına söyle,

ben gelinceye kadar tencereyi ateşten indirmesin, ekmeği de fırından çıkarmasın, buyurdu. Sonra As-habına: — Kalkın, gidiyoruz! dedi. Muhacirler ve Ensar, hep

birlikte kalktılar. Ben telaşla eşimin yanına varıp: — Vay başımıza gelenler! Peygamber sallallahu aley-

hi ve sellem yanında Muhacirler ve Ensar ile birlikte ge-liyor, dedim. Eşim: — Sana ne kadar yemeğimiz olduğunu sormadı mı?

dedi. Ben: — Evet sordu, dedim. Derken, Peygamber ve arkadaş-

ları çıkageldiler. Peygamberimiz, Ashabı’na: — Birbirinizi sıkıştırmadan, onar kişilik gruplar

hâlinde içeri girin, buyurdu. Peygamber ekmeği kopa-rıp üzerine et koyuyor, her defasında tencereyi ve fırını kapatıyor, hazırladığı yiyecekleri Ashabı’na uzatıyordu. Onların hepsi doyuncaya kadar, ekmeği koparıp üzeri-

Page 456: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

456 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

ne et koymaya devam etti. Hatta bir miktar yiyecek de arttı. Peygamber aleyhisselâm, eşime dönerek: — Kalan yemeğin bir kısmını yiyin, bir kısmını

da komşulara verin, çünkü açlık insanları perişan etti, buyurdu.

Bir başka rivayette, Câbir olayı şöyle anlatır: Hendek kazılırken, Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-

lem’in açlık çektiğini gördüm. Hemen eşimin yanına va-rıp: — Evde yiyecek bir şey var mı? Çünkü ben Peygam-

ber sallallahu aleyhi ve sellem’in çok acıktığını gördüm, dedim. Eşim de, içinde bir miktar arpa olan bir heybe çıkardı. Besili bir de kuzumuz vardı. Ben kuzuyu kes-tim, eşim de arpayı öğüttü. İkimiz aynı anda işimizi bi-tirdik. Eti parçalayıp tencereye koydum. Sonra Pey-gamber sallallahu aleyhi ve sellem’in yanına gitmek üzere evden ayrılırken, eşim bana: — Sakın gereğinden fazla kişi getirip de, beni Pey-

gamber sallallahu aleyhi ve sellem ve arkadaşlarının yanında mahcup etme, dedi. Ben de bu yüzden, Pey-gamber’e gizlice: — Ya Rasulallah! Küçük bir kuzumuz vardı, onu kes-

tik. Bir ölçek kadar da arpa öğüttüm. Bir kaç kişi birlik-te bize yemeğe buyurun, dedim. Bunun üzerine Pey-gamber sallallahu aleyhi ve sellem yüksek sesle: — Ey Hendek ehli! Câbir bir ziyafet hazırlamış,

haydi buyurun! diye bağırdı. Sonra bana dönerek:

Page 457: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 457

— Ben gelinceye kadar tencereyi ocaktan indir-meyin, hamuru da ekmek yapmayın, buyurdu. He-men eve geldim. Sonra da Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, arkasında bir kalabalıkla çıkageldi. Ben eşi-min yanına varınca, bana: — Ah seni seni, dedi. Ben de: — Ne yapayım, senin söylediğini aynen yaptım, de-

dim. Eşim hamuru çıkardı. Peygamberimiz de bereketli olması için dua edip ona üfledi. Sonra tencerenin yanı-na gelip ona da bereket duası yapıp üfledi. Sonra da eşime: — Bir ekmekçi kadın çağır da, seninle birlikte

ekmek yapsın. Yemeği de tencereden kepçe ile al ve onu ateşten indirme, buyurdu. Evime yemeğe ge-lenler, aşağı yukarı bin kişi idiler. Allah’a yemin ederim ki, hepsi ondan yiyip karınlarını doyurdular ve kalanı da bırakıp gittiler. Tenceremiz eksilmeden kaynıyor, azalmayan hamurumuzdan da iki hanım tarafından sü-rekli ekmek yapılıyordu.

522. Enes radıyallahu anh anlatıyor: Üvey babam Ebu Talha, annem Ümmü Süleym’e: — Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in sesi kula-

ğıma pek zayıf geldi. Kendisinin aç olduğunu biliyorum. Evde yiyecek bir şeyler var mı? dedi. Ümmü Süleym: — Evet var, diyerek birkaç arpa ekmeği çıkardı. Son-

ra ekmekleri bir başörtüsünün içine doladı. Başörtüsü-nü elbisemin altına yerleştirdi, uçlarını da belime bağ-

Page 458: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

458 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

layıp beni Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e gön-derdi. Ekmekleri Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem’e götürdüm. Baktım, mescitte cemaatle birlikte oturuyordu. Hemen gelip yanlarına dikildim. Peygam-ber sallallahu aleyhi ve sellem: — Seni Ebu Talha mı gönderdi? diye sordu. — Evet, dedim. — Yemek için mi? dedi. — Evet, dedim. Bunun üzerine, Peygamber sallallahu

aleyhi ve sellem yanındakilere: — Haydi kalkın! buyurdu. Onlar da kalkıp bize doğ-

ru yürümeye başladılar. Ben de önlerinden koşup Ebu Talha’ya gelerek durumu ona anlattım. Bunun üzerine Ebu Talha, telâşla: — Ümmü Süleym! Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-

lem kalabalık bir cemaatle geldi, oysa bizde onları do-yuracak kadar yemek yok, dedi. Ümmü Süleym: — Allah ve Rasulü daha iyi bilir. Böyle kalabalık ile

geliyorsa, mutlaka bir bildiği vardır, dedi. Ebu Talha ko-şup Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’i karşıladı. Peygamberimiz Ebu Talha ile birlikte içeri girdi. Sonra anneme seslenerek: — Ümmü Süleym! Yanında bizim için hazırladığın

ne varsa getir, buyurdu. Annem de o ekmekleri getir-di. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ekmeklerin parçalara ayrılmasını söyledi. Ümmü Süleym de, yağ tu-lumunu sıkarak o ekmek parçaları üzerine yağ sürdü. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, ekmeğin üzerine

Page 459: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 459

birtakım bereket duaları okudu. Sonra Ebu Talha’ya: — İçeri on kişi al, buyurdu. Ebu Talha on kişiyi içeri

aldı. Onlar doyuncaya kadar yediler, sonra çıktılar. Peygamber: — On kişi daha al, buyurdu. Ebu Talha on kişiyi da-

ha içeri aldı. Onlar da doyuncaya kadar yedikten sonra çıktılar. Peygamber: — On kişi daha al, buyurdu. Böylece, orada bulunan

yetmiş veya seksen kişinin tamamı, onar kişilik gruplar hâlinde o yemekten yiyip karınlarını doyurdular.

Bir başka rivayet şöyledir: İnsanlar hiç durmadan, onar kişilik gruplar hâlinde gi-

rip çıkıyorlardı. Nihayet, içeri girip karnını doyurma-yan bir tek kişi bile kalmadı. Sonra Ebu Talha sofrayı topladığında bir de ne görsün, yemekler sanki hiç el değmemişçesine, olduğu gibi duruyordu.

Bir diğer rivayet de şöyledir: İnsanlar, onar onar girip yemek yediler. Böylece, sek-

sen kişinin hepsi yemeğini yemiş oldu. Sonra Peygam-ber sallallahu aleyhi ve sellem ve ev sahipleri de yediler. Yine de bir miktar yemek arttı.

Başka bir rivayet ise şöyledir: Onlardan, bütün komşulara yetecek kadar yemek art-

tı. Enes’ten nakledilen bir diğer rivayet de şöyledir: Bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in yanı-

na gelmiştim. Onu arkadaşları ile otururken buldum. Karnına bez bağlamıştı. Orda bulunanlardan bazılarına:

Page 460: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

460 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

— Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem karnına ni-çin bez bağladı ki? diye sordum. Onlar da: — Açlıktan, diye cevap verdiler. Bunun üzerine, an-

nem Ümmü Süleym binti Milhân’ın eşi, yani üvey babam olan Ebu Talha’ya gittim ve: — Babacığım! Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-

lem’in karnına bez bağladığını gördüm. Bunu niçin yap-tığını Ashabı’na sorunca, açlıktan olduğunu söylediler, dedim. Bunun üzerine, Ebu Talha hemen annemin ya-nına gelerek: — Evde yiyecek bir şey var mı? diye sordu. Annem

de: — Evet, bir parça ekmek ve bir kaç hurma var. Pey-

gamber sallallahu aleyhi ve sellem bize tek başına gelir-se, kendisini doyurabiliriz. Ama onunla birlikte başka-ları da gelirse, yemek onlara yetmez, dedi.

Enes, hadisin geri kalanını yukarıdaki gibi anlattı.

57. BAB: KANAAT ve TOKGÖZLÜLÜK KANAATKÂR ve TOKGÖZLÜ OLMANIN, GEÇİMDE

ORTA YOLU SEÇMENİN, ALLAH İÇİN HARCAMANIN FAZİLETİ ve ÇOK ZOR DURUMDA KALMADIKÇA

DİLENMENİN ÇİRKİNLİĞİ

Konu ile İlgili Ayetler: 1. Yeryüzünde yaşayan ne kadar canlı varsa, hep-

sinin rızkını veren Allah’tır. Küçücük bir serçenin ya-şadığı yuvayı, minicik bir sineğin sığındığı deliği bilen ve ihtiyaç duydukları her şeyi onlara sağlayan, O’dur. Canlı-

Page 461: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 461

ları yedirip içiren, aldıkları besinleri kimyasal işlemler-den geçirerek vitamin ve proteinlere dönüştüren; ondan hücreler, dokular, kan vs. yaratan O’dur.

Ayrıca O, her canlının yerleşip kaldığı ve emanet durduğu yeri bilir. Onların nerede barındığını, nereden gelip nereye gittiğini, nerede hareket edip nerede durdu-ğunu bilir. Sizin hayat yolculuğunuzu; babanızın belin-den anne rahmine, rahimden dünyaya, dünyadan kabre, kabirden mahşere, mahşerden cennet veya cehenneme varıncaya kadar geçirdiğiniz ve geçireceğiniz aşamaları bilir. İşte bütün bunlar, varlık yasalarının belirlendiği apaçık bir kitapta kayıtlıdır. (Hud, 11/6)

2. Zekât ve yardım paraları, öncelikle Allah yolunda

düşmana karşı nöbet bekleyen yahut ilim tahsil eden, yani kendisini İslam yolunda hizmete adamış, bu yüzden de darlığa düşen ve geçimini kazanmak amacıyla yer-yüzünde gezip dolaşacak gücü olmayan yoksullara verilmelidir. Yardıma hiç ihtiyaçları yokmuş gibi sadaka istemekten çekindikleri için, işin içyüzünü bilmeyen-ler onları zengin sanır. Onları, yüzlerine ve kıyafetle-rine dikkatlice bakınca simalarından tanırsın, çünkü insanlara el açıp dilenmezler.

İşte böyle muhtaç insanlara her ne iyilik yaparsanız, Allah hepsini bilmektedir. Dolayısıyla, mükâfatını da tam olarak verecektir. (Bakara, 2/273)

3. Onlar Allah yolunda bir harcama yaptıklarında,

Page 462: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

462 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

ne kendilerini ve ailelerini muhtaç duruma düşürecek şekilde her şeylerini harcayıp savurganca davranırlar, ne de mala mülke aşırı bir tutkuyla bağlanıp cimrilik ederler. Bu ikisi arasında orta bir yol tutarlar. (Furkan, 25/67)

4. Ben cinleri ve insanları, başka bir gaye için değil,

ancak Beni Rab ve İlâh olarak tanımaları ve yalnızca Bana kulluk ve itaat etmeleri için yarattım. Bu kullu-ğun yararı Bana değil, bizzat kendilerine olacaktır. Öyle ya, ben diğer sözde ilahların kendilerine tapanlardan is-tediği gibi, onlardan ne bir rızık istiyorum, ne de beni beslemelerini. (Zariyat, 51/56, 57)

Konu ile İlgili Hadisler: 523. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Zenginlik, mal çokluğu değildir. Asıl zenginlik, gönül zenginliğidir. Dünyaya aşırı bir tutkuyla bağla-nan insan ne kadar zengin olursa olsun, sahip oldukla-rıyla asla yetinmez. Kazanç hırsıyla, başkalarının hakkı-nı çiğnemekten çekinmez. Böyle birinin zenginliği ne kendisine, ne de topluma yarar sağlar. Kanaatkâr ve tok gözlü insan ise, Allah’ın verdiği nimetlere şükretmesini bilir. Toplumla ve kendi iç dünyasıyla barışıktır. Zengin-lik onu şımartıp azgınlaştırmaz, fakirlik de isyana sürük-lemez. Daha fazla kazanmak ve üretmek için çaba gös-

Page 463: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 463

terse bile, asla haksızlığa, zulme tevessül etmez. Başka-larının kazancına göz dikmez, haset etmez. Sahip olduğu nimetleri, gerektiğinde başkalarıyla paylaşmaktan çe-kinmez. İnsana huzur ve mutluluk verecek olan gerçek zenginlik, işte budur.”

524. Abdullah bin Amr bin Âs radıyallahu an-

humâ’dan rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Müslüman olup da, kendisine yetecek kadar rızkı bulunan ve Allah’ın verdiklerine kanaat eden kim-se, gerçekten kurtulmuştur.”

525. Hakîm bin Hizâm radıyallahu anh şöyle diyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’den kendisine

gelen zekât mallarından istedim, verdi. Bir daha iste-dim, yine verdi. Tekrar istedim, tekrar verdi. Sonra bu-yurdu ki: — Ey Hakîm! Şu dünya malı, gerçekten çekici ve

tatlıdır. Kim onu ihtirasa kapılmadan, tok gözlülük-le alırsa, o malda kendisine bereket verilir. Kim de onu açgözlülükle alırsa, o malda bir bereket olmaz. Böyle biri, yiyip yiyip de bir türlü doymayan aç göz-lü kimse gibidir. Şunu hiçbir zaman unutma ki, veren el, alan elden daima daha hayırlıdır.

Bunun üzerine ben: — Ey Allah’ın Rasulü! Seni hak din ile gönderen Al-

lah’a yemin ederim ki, yaşadığım sürece senden sonra

Page 464: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

464 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

hiç kimseden bir şey kabul etmeyeceğim, dedim. Hakîm, gerçekten de o günden sonra hiç kimseden bir

şey almadı. Hatta Hz. Ebu Bekir halife iken, ganimet mallarından pay vermek için Hakîm’i çağırır, fakat Hakîm ondan hiçbir şey kabul etmezdi. Daha sonra Hz. Ömer halife olduğu zaman kendisini bir şeyler vermek için çağırdı, Hakîm ondan da bir şey kabul etmedi. Bu-nun üzerine Ömer: — Ey Müslümanlar! Siz şahit olun ki, ben Hakîm’e şu

ganimetten Allah’ın ona ayırdığı payı veriyorum, fakat o almak istemiyor, dedi.

Böylece Hakîm, Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem’in vefatından sonra, ölünceye kadar hiç kimseden bir şey kabul etmedi.

526. Ebu Bürde’den rivayet edildiğine göre, Ebu Mu-

sa el–Eş’arî radıyallahu anh şöyle demiştir: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte bir

savaşa çıkmıştık. Son derece kısıtlı imkânlara sahiptik. Öyle ki, altı kişi bir deveye nöbetleşe biniyorduk. Sıcak kumlar üzerinde yürümekten ayaklarımızın altı delin-mişti. Benim de ayaklarım delinmiş ve tırnaklarım düşmüştü. Ayakkabılarımız parçalandığından, ayakla-rımıza bez parçaları sarıyorduk. Bu yüzden o savaşa “Zâtürrikâ” (Yamalılar Savaşı) ismi verilmişti.

Ebu Bürde diyor ki: Ebu Musa bunları söyledikten sonra, yaptığına pişman olarak, “Bunları ne diye anlatı-yorum ki!” dedi. Sanırım, Allah yolunda yaptığı bir iyili-

Page 465: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 465

ği ifşa etmeyi doğru bulmamıştı. 527. Amr bin Tağlib radıyallahu anh anlatıyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e birtakım ga-

nimet malları –yahut esirler– getirilmişti. O da bunları kimine verip kimine vermemek suretiyle Müslümanlar arasında dağıtmıştı. Pay vermediği kişilerin söylendik-lerini haber alınca, konuşma yapmak üzere cemaati top-ladı ve Allah’a hamd ve senâ ettikten sonra şöyle bu-yurdu:

“Bakın, Allah’a yemin ederim ki, ben bilinçli olarak kimilerine bu mallardan veriyor, kimilerine vermi-yorum. Aslında mal vermediğim kimseler, bence verdiklerimden daha sevgilidirler. Ama bazı kimse-lerin kalbinde, dünya malına karşı zaaf ve düşkünlük gördüğüm için kendilerine dünyalıktan veririm. Bazı kimselere de, Allah’ın kalplerinde yarattığı kanaat ve tokgözlülüğe güvenerek bir şey vermem. Amr bin Tağlib de bunlardan biridir.”

Amr bin Tağlib der ki, “Vallahi Peygamber aleyhis-selâm’ın benimle ilgili söylediği bu sözünü, dünyanın en kıymetli mallarına değişmem.”

528. Hakîm bin Hizâm radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Üstteki el, alttaki elden hayırlıdır. Yani yardım eden güçlü ve zengin mümin, yardım edilen zayıf ve fakir

Page 466: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

466 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

müminden daha faziletli, daha üstündür. Sen yardım etmeye, geçimini üstlendiğin kimselerden başla. Sadakanın en hayırlısı, ihtiyaç fazlası maldan veri-lendir. Kim insanlara el avuç açmaktan kaçınarak if-fetli davranırsa, Allah onu saygıdeğer kılar. Kim kanaatkâr davranır açgözlülükten uzak durursa, Allah onu başkalarına muhtaç olmaktan kurtarır.”

529. Muâviye bin Ebî Süfyân radıyallahu an-

humâ’dan rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Benden dünya malı istemekte ısrar etmeyin. Al-lah’a yemin ederim ki, sizden biri benden bir şey ister de razı olmadığım hâlde benden bir şey alırsa, verdiğim malın asla bereketini görmez.”

530. Ebu Abdurrahman Avf bin Malik el–Eşcaî radı-

yallahu anh şöyle diyor: Biz bir gün yedi, sekiz veya dokuz kişi Peygamber sal-

lallahu aleyhi ve sellem’in yanındaydık. Bize: — Allah’ın Elçisine biat etmez misiniz? buyurdu.

Oysa daha az önce, emirlerine bağlı kalacağımıza dair söz vererek ona biat etmiştik. Bu yüzden: — Ya Rasulallah, sana demin biat ettik ya, dedik. O

yine: — Allah’ın Elçisine bir kez daha biat etmez misi-

niz? buyurdu. O zaman biz de biat için ellerimizi uzata-rak:

Page 467: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 467

— Ya Rasulallah, biz sana bağlı kalacağımıza dair söz vererek biat etmiştik, şimdi hangi konuda biat edece-ğiz? dedik. — Allah’a kulluk edip O’na hiçbir şeyi ortak koş-

mayacağınıza, beş vakit namazı aksatmadan kılaca-ğınıza, Allah’ın bütün emirlerine itaat edeceğinize ve –burada dikkatimizi çekmek üzere sesini alçaltarak– kimseden bir şey istemeyeceğinize dair biat ede-ceksiniz, buyurdu.

Avf bin Malik diyor ki: Allah’a yemin ederim, Peygam-ber’e biat eden o insanlardan öylelerini gördüm ki, bi-neğinin üzerindeyken kamçısı yere düşerdi de, kimse-den onu kendisine vermesini istemezdi. Bineğinden iner ve kamçısını yerden kendisi alırdı.

531. Abdullah bin Ömer radıyallahu anhumâ’dan ri-

vayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“İhtiyacı olmadığı hâlde yüzsüzlük edip dilencilik ya-pan ve bu işi meslek hâline getiren kişi, böyle yüz-süzlük yaptığı için Mahşer Günü suratında bir parça et bile olmaksızın Allah’ın huzuruna çıkacaktır.”

532. Yine Abdullah bin Ömer radıyallahu an-

humâ’dan rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir gün minber üzerinde hutbe verir iken, sadaka vermenin ve başkalarına el açmayıp onur-lu davranmanın faziletinden bahsederek şöyle buyur-

Page 468: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

468 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

muştur: “Üstteki el, alttaki elden hayırlıdır. Üstteki el sada-

ka veren, alttaki el ise o sadakayı alan eldir. Öyleyse sen alan el değil, veren el ol!”

533. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Malını çoğaltmak için dilenen kişi, gerçekte ken-dini cehennemde yakacak ateş koru dileniyor demek-tir. Artık kendisi bilir; ister az mala kanaat etsin, is-ter cehenneme girme pahasına malını çoğaltsın.”

534. Semure bin Cündeb radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“İnsanın dilenmesi, kendi yüzünü tırmalayıp yara-laması demektir. Başkalarına el açıp dilenen insan, kimlik ve kişiliğinin zedelenmesine, izzet ve şerefinde ka-ra lekelerin meydana gelmesine sebep olur. Ancak yö-neticilerden hakkını istemek ya da zaruret sebebiy-le dilenmek böyle değildir.”

535. Abdullah bin Mesud radıyallahu anh’dan riva-

yet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem şöyle buyurmuştur:

“Kim muhtaç duruma düşer de hâlini Allah’a arz etmek yerine insanlara açarsa, ihtiyacı giderilmez.

Page 469: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 469

Fakat ihtiyacını Allah’a arz eden kişiye, Allah hiç ummadığı yerden kapılar açarak er geç rızkını verir ve onu sıkıntıdan kurtarır.”

536. Sevbân radıyallahu anh anlatıyor: Bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: — Kim bana hiç kimseden bir şey dilenmeyece-

ğine söz verir ki, ben de ona cenneti garanti ede-yim? diye sordu. Bunun üzerine: — Ben söz veriyorum, dedim. Bu hadisi Sevbân’dan rivayet eden râvi diyor ki:

Sevbân, ömrünün sonuna kadar verdiği söze bağlı kaldı. Hangi durumda olursa olsun, hiç kimseden bir şey iste-mezdi. Hatta bineğinin üzerinde iken kamçısı elinden düşse, kimseden yardım istemez, inip onu kendi alırdı.

537. Ebu Bişr Kabîsa bin el–Muhârik radıyallahu

anh şöyle diyor: Üstlendiğim bir kefalet borcu yüzünden Peygamber

sallallahu aleyhi ve sellem’e gelip kendisinden bir şeyler istemiştim. Bana:

“Biraz bekle de, zekât malları gelsin. Ondan sana borcuna yetecek kadar verilmesini emrederiz.” dedi. Sonra şöyle buyurdu:

“Ey Kabîsa! Şu üç kişiden başkasına dilenmek he-lal olmaz:

1. Birine kefil olup borç altına giren kişi ki, bor-cunu ödeyinceye kadar dilenmesi helaldir. Fakat

Page 470: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

470 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

borcu biter bitmez, dilenmekten vazgeçmelidir. 2. Bütün mal varlığını yok eden büyük bir felâke-

te uğramış kişinin, ihtiyacını giderinceye kadar di-lenmesi helaldir.

3. Kendisini tanıyanlardan aklı başında üç kişi-nin, “Bu adam fakir düştü.” diyecekleri kadar yok-sulluğa düçar olan kişinin, geçimini temin edecek kadar dilenmesi helaldir.

Ey Kabîsa! Bunların dışında dilenmek haramdır, dilenen kişi haram yemiş olur.”

538. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Kapı kapı dolaşarak bir iki lokma veya bir iki hurmayla savuşturulan kimse yoksul değildir. Asıl yoksul, kendisine yetecek malı bulunmayan, fakat muhtaç olduğu bilinmediği için kendisine sadaka verilmeyen ve hiç kimseden bir şey dilenmeyen kimsedir. İşte böyle fakirleri arayıp bulmalı, asıl onlara yardım elini uzatmalısınız. Yoksa kapı kapı dolaşan di-lencilere vereceğiniz birkaç kuruşla, fakir fukaraya karşı sorumluluğunuzu yerine getirmiş olmazsınız.”

58. BAB: MALA MÜLKE TAMAH ETMEDEN ve BAŞKASININ HAKKINA GÖZ DİKMEDEN YARDIM ve

SADAKA ALMANIN CAİZ OLUŞU

Konu ile İlgili Hadisler:

Page 471: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 471

539. Ömer radıyallahu anh’dan rivayet ettiğine göre, şöyle demiştir:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, bazen bana ga-zilik bahşişi verirdi. Ben kendisine: — Onu benden daha muhtaç birine verseniz, dedim.

Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: — Bunu al, ya Ömer! Göz dikmediğin ve istekli

olmadığın hâlde sana böyle bir mal verilirse, onu alabilirsin. O malı alıp sahiplendikten sonra ister kendin yer, ister senden daha muhtaç gördüğün birine sadaka olarak verirsin. Fakat durum böyle değilse, yani bir mal sana verilmemişse, onun da peşine düş-me, buyurdu.

Bu hadisi Hz. Ömer’den nakleden torunu Sâlim diyor ki: Babam Abdullah hiç kimseden bir şey istemez, fakat kendisine verilen hediyeyi de geri çevirmezdi.

59. BAB: ELİNİN EMEĞİYLE GEÇİNMEYİ ve HİÇ KİMSEDEN BİR ŞEY DİLENMEYİP İFFETLİ

YAŞAMAYI TEŞVİK

Konu ile İlgili Ayetler: 1. Cuma namazını kıldıktan sonra, yeryüzüne da-

ğılarak Allah’ın lütfundan rızkınızı aramaya devam edin ve Allah’ı sürekli hatırlayıp gündeme getirerek anın ki, dünyada ve ahirette kurtuluşa erebilesiniz. (Cuma, 62/10)

Konu ile İlgili Hadisler:

Page 472: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

472 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

540. Zübeyr bin Avvam radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Sizden birinizin baltasını ve iplerini alıp dağa gi-derek sırtına yüklediği bir demet odunu getirip pa-zarda satması ve böylece Allah’ın onun kişilik ve onurunu koruması, insanlardan bir şeyler dilen-mesinden –istediği verilse de verilmese de– daha hayırlıdır.”

541. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Sizden birinizin sırtına bir bağ odun yüklenip satması, herhangi bir kişiden dilenmesinden –o ki-şi ona istediğini verse de vermese de– daha hayırlı-dır.”

542. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Davud aleyhisselâm çok büyük maddi imkânlara ve güçlü bir siyasi otoriteye sahip olmasına rağmen, demir-cilik yaparak geçimini temin eder, alın teri ve el eme-ğiyle kazandığından başka bir şey yemezdi.”

543. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem

Page 473: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 473

şöyle buyurmuştur: “ Zekeriya aleyhisselâm marangozluk yapardı. Yani

o da elinin emeğiyle geçinirdi.” 544. Mikdâm bin Mâdîkerib radıyallahu anh’dan ri-

vayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Hiçbir kimse, elinin emeğinden daha hayırlı bir rızık yememiştir. Allah’ın Peygamberi Davud aley-hisselâm da elinin emeğiyle geçinirdi.”

60. BAB: CÖMERT ve LÜTUFKÂR DAVRANMAK, ALLAH’A GÜVENEREK HAYIR YOLLARINDA

HARCAMA YAPMAK

Konu ile İlgili Ayetler: 1. Servetinin eksileceğinden korkarak yoksullara yar-

dım etmekten kaçınanlara de ki: “Hiç kuşkusuz Rabb’im, dilediğine sınırsız nimetler bahşeder, di-lediğine de ölçülü ve idareli verir. Öyleyse, malınızı cömertçe harcamaktan korkmayın. Unutmayın ki, Allah yolunda her ne harcarsanız, O size bunun karşılığını hem dünyada, hem de ahirette kat kat fazlasıyla vere-cektir. Çünkü O, rızık ve nimet verenlerin en hayır-lısıdır.” (Sebe, 34/39)

2. Ey inananlar! İyilik namına yaptığınız her har-

cama, aslında kendi faydanızadır. Çünkü siz, yalnızca Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için harcama ya-

Page 474: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

474 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

pıyorsunuz. O hâlde, şu müjde ile sevinin: Yaptığınız bütün iyilikler, size tam olarak –hem de kat kat faz-lasıyla– geri ödenecek ve kesinlikle haksızlığa uğra-tılmayacaksınız. (Bakara, 2/272)

3. Her ne iyilik yaparsanız, Allah hepsini bilmek-

tedir ve mükâfatını da elbette verecektir. (Bakara, 2/273)

Konu ile İlgili Hadisler: 545. Abdullah bin Mesud radıyallahu anh’dan riva-

yet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem şöyle buyurmuştur:

“Ancak şu iki grup insan gıpta edilmeye, imrenil-meye lâyıktır: Biri Allah’ın kendisine bahşettiği malı mülkü yine O’nun yolunda harcayan kimse, diğeri de Allah’ın kendisine verdiği ilim ve hikmet ile yerli yerince hükmeden ve onu başkalarına öğ-reten kimse.”

546. Yine Abdullah bin Mesud radıyallahu anh’dan

rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir gün Ashabı’na: — Hanginize mirasçısının malı, kendi malından

daha sevimlidir? Yani hangi biriniz malının mülkünün elinden alınıp miras bırakacağı kişilere verilmesini arzu eder? diye sordu. Onlar da: — Ey Allah’ın Rasulü! Elbette hepimize, kendi malı-

Page 475: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 475

mız daha sevimlidir. Her insan, doğal olarak malının kendisinde kalmasını ister, dediler. Bunun üzerine Pey-gamberimiz: — Kişinin Allah yolunda harcayarak ahirete gön-

derdiği kendisinin malı, harcamayıp geriye bıraktığı ise mirasçısının malıdır. Öyleyse, malınızın sizinle bir-likte ahirete intikal edip size ebedî hayatı kazandırması-nı istiyorsanız, ihtiyacınızdan fazlasını Allah yolunda harcayın, buyurdu.

547. Adiyy bin Hâtim radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Allah için vereceğiniz yarım hurmayla bile olsa, kendinizi cehennem ateşinden koruyun!”

548. Câbir bin Abdullah radıyallahu anh anlatıyor: Allah’ın elçisi, insanların en cömerdi idi. Öyle ki, Pey-

gamber sallallahu aleyhi ve sellem’den bir şey istendi-ğinde asla yok demezdi. Varsa ve vermesi mümkünse verir, verecek bir şeyi yoksa, güzel sözler söyleyerek iste-yenin gönlünü alırdı.

549. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber aleyhisselâm şöyle buyurmuştur: “Kulların sabaha eriştiği her gün, yeryüzüne iki me-

lek iner ve onlardan biri: — Allah’ım, senin rızan için malını harcayanlara

Page 476: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

476 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

daha iyisini ver, diye dua eder. Diğeri de: — Allah’ım, cimrilik edenlerin malını yok et, diye

beddua eder.” 550. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle demiştir:

Allah celle celâluh buyurdu ki: “Ey âdemoğlu! İnfak et ki, sana da infak edilsin.

Yani benim yolumda malını harca ki, ben de sana dün-yada şeref ve zenginlik, ahirette cennet vereyim!”

551. Abdullah bin Amr bin Âs radıyallahu an-

humâ’dan rivayet edildiğine göre, bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e: — İslam’da kişiye sevap kazandıran en güzel davranış

hangisidir? diye sordu. Peygamberimiz: — Muhtaçlara, kimsesizlere ve misafirlere yemek

yedirmen ve tanıdık tanımadık herkese selâm vermendir, buyurdu.

552. Yine Abdullah bin Amr bin el-Âs radıyallahu

anhumâ’dan rivayet edildiğine göre, Peygamber sallal-lahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Kişiye kolayca sevap kazandıran kırk çeşit iyilik vardır ki, bunların en üstünü, birisine sağması için ödünç bir keçi vermektir. Kim sevabını umarak ve mükâfatını yalnızca Allah’tan bekleyerek bu kırk

Page 477: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 477

iyilikten birini yaparsa, Allah bu sebeple onu cen-nete koyar.”

553. Ebu Ümâme radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Ey âdemoğlu! İhtiyacından fazla olan malını sa-daka olarak vermen senin iyiliğine, vermeyip elin-de tutman da kötülüğünedir. Sana yetecek kadar mala sahip olmaktan dolayı Allah katında sorumlu tutulmazsın. Öyleyse, ihtiyacından fazlasını Allah yo-lunda infak et ve harcamaya, bakmakla yükümlü ol-duğun kimselerden ve yakın akrabalarından, komşu-larından başla. El açıp yardım dilenen değil, yardım eden kişi ol. Unutma ki, veren el, alan elden üstün-dür.”

554. Enes bin Malik radıyallahu anh anlatıyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem İslam’ın yayıl-

ması için, kendisinden dünya malı olarak ne istenirse mutlaka verirdi. Bir defasında, yanına gelen Safvan bin Ümeyye adındaki bir adama iki dağ arasını dolduran bir koyun sürüsü vermişti. Adam kabilesine dönünce:

“Arkadaşlar, hemen Muhammed’e gidip Müslüman olun! Çünkü Muhammed, fakirlik ve ihtiyaç korkusu duymadan büyük ikram ve ihsanlarda bulunuyor.” de-mişti.

Enes diyor ki: Peygamber aleyhisselâm’ın ikramda bu-

Page 478: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

478 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

lunduğu bazı insanlar, sırf dünyalık elde etmek için Müslüman olurlardı. Fakat İslam’ı tanıdıktan kısa bir süre sonra, Müslümanlık onların gözünde dünyadan ve dünya üzerindeki her şeyden daha değerli hâle gelirdi.

555. Ömer radıyallahu anh şöyle diyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir gün aramız-

da ganimet malı dağıtıyordu. Ben: — Ey Allah’ın Rasulü! Kendilerine pay verdiğiniz şu

insanlardan başkaları o mala daha lâyıktırlar, dedim. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: — Doğru söylüyorsun, ama kalplerinde dünya malına

karşı zaaf ve düşkünlük olan bu insanlar, beni iki se-çenekle karşı karşıya bıraktılar: Ya yüzsüzlük edip benden mal isteyecekler ve ben de o malı onlara vere-ceğim ya da istediklerini vermeyeceğim, bu defa da cim-ri olmadığım hâlde beni cimrilikle suçlayacaklar. Böylece, üç beş kuruş için gereksiz yere yakışıksız sözler söyleyerek günaha girecekler. Ben de bunu engellemek için, o maldan onlara vereceğim, buyurdu.

556. Cübeyr bin Mut’im radıyallahu anh anlatıyor: Huneyn savaşı dönüşü Peygamber sallallahu aleyhi ve

sellem ile birlikte yürürken, bizimle birlikte düşmana karşı savaşmış olan bazı bedeviler, Peygamber’in yanı-na sokularak ganimet mallarından istediler. Hatta üze-rine bindiği devesini ürküterek, onu dikenli bir ağaca doğru sıkıştırdılar. O sırada Peygamber’in cübbesi ağa-

Page 479: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 479

cın dallarına takıldı. Bunun üzerine, Peygamber sallal-lahu aleyhi ve sellem devesini durdurdu ve:

“Cübbemi verin bana! Eğer şu gördüğünüz ağaçlar kadar hayvanım olsaydı, onların tamamını aranız-da paylaştırırdım. O zaman benim cimri, yalancı ve korkak olmadığımı görürdünüz!” buyurdu.

557. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Sadaka vermek malı eksiltmez. Kul başkalarının hatalarını bağışladıkça, Allah da onun izzet ve şere-fini arttırır. Her kim Allah için alçak gönüllü davra-nırsa, Allah da onun derecesini yükseltir.”

558. Ebu Kebşe Amr bin Sa’d el–Enmârî radıyallahu

anh, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyu-rurken işitmiştir:

“Üç şey vardır ki, onların doğruluğuna yemin ede-rek size bir söz söyleyeceğim, onları iyi belleyin:

1. Sadaka vermekle kulun malı eksilmez. Sadaka veren kişiye Allah, hiç ummadığı yerden kapılar açarak rızkını bereketlendirir. Ayrıca ahiret gününde, verdiğinin kat kat fazlasıyla onu ödüllendirir.

2. Bir kul haksızlığa uğrar da intikam almaya gücü yettiği hâlde affedip sabrederse, Allah onun izzet ve şerefini arttırır.

3. Kul fakir ve düşkün olmadığı hâlde dilenmenin

Page 480: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

480 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

kapısını açarsa, Allah da ona fakirliğin kapısını açar. (Yahut buna benzer bir cümle söyledi.)

Size bir söz daha söyleyeceğim, onu da iyi belleyin. Dünyada dört çeşit insan vardır: 1. Bir kul vardır ki, Allah ona hem mal hem ilim

vermiştir. O, kendisine bahşedilen nimetler konu-sunda Rabb’ine karşı sorumluluk sahibidir. Akra-balarını görüp gözetir. Malında, Allah için fakirlere, muhtaçlara verilmesi gereken bir hak olduğunu bilir. Bu kişi, en üst derecededir.

2. Bir kul da vardır ki, Allah ona ilim vermiş, fa-kat mal vermemiştir. Bu kişi samimi bir niyetle, “Eğer malım olsaydı, ben de falan kimse gibi ya-pardım, akrabama ve fakir fukaraya yardım ederdim.” der. O da iyi niyetinin karşılığını görür. Böylece, bu ikisinin sevabı birbirine denk olur.

3. Bir kul da vardır ki, Allah ona mal vermiş, ama ilim vermemiştir. O, cahilliği yüzünden malını geli-şigüzel harcar. Allah’a karşı sorumluluğunu yerine getirmez. Akrabasını da görüp gözetmez. O malda, Allah’ın hakkı olduğunu idrak etmez. Bu kişi de en aşağı derecededir.

4. Bir kul daha vardır ki, Allah ona ne mal, ne de ilim vermiştir. O kişi, “Eğer malım olsaydı, ben de falan kimse gibi yapardım, fakir fukarayı gözetmez, haram helal demeden yer içerdim.” der. O da kötü niye-tinin karşılığını görür. Böylece, bu son ikisinin gü-nahı da birbirine denk olur.”

Page 481: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 481

559. Âişe radıyallahu anhâ’dan rivayet edildiğine gö-

re, Peygamber ve ailesi bir koyun kesmişlerdi. Peygam-ber sallallahu aleyhi ve sellem: — Ondan geriye ne kaldı? diye sordu. Aişe: — Sadece bir kürek kemiği kaldı, gerisini dağıttık,

cevabını verdi. Bunun üzerine Peygamberimiz: — Demek ki, kürek kemiği hariç, hepsi ahirette

bizim için duruyor, dedi. 560. Hz. Ebu Bekir’in kızı Esmâ radıyallahu an-

humâ’dan rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Esmâ’ya:

Allah için yapacağın iyilik ve ihsanları kısma, yoksa Allah da sana yapacağı ikramları kısar, demiştir.

Bir başka rivayet şöyledir: “İhtiyacından fazlasını Allah yolunda harca, onu fakir

fukaradan esirgeme. Yoksa Allah da senden nimetle-rini esirger. Paranı yığıp saklama, yoksa Allah da senden lütuf ve ihsanını saklar.”

561. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in şöy-le buyurmuştur:

“Cimri insanla cömert insanın ruh hâli, göğüsleri üzerine zırh giyinmiş iki kişinin durumuna benzer. Şöyle ki, cömert olan kişi Allah için harcadıkça, üze-rindeki zırh genişler ve ayak parmaklarını örtecek,

Page 482: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

482 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

hatta ayak izlerini silecek kadar uzar. Cömert adam, iyilik ve yardımseverlikten duyduğu huzurun, ta parmak uçlarına kadar bütün vücudunu kapladığını hisseder. Cömertlik sayesinde görünür ve görünmez ayıplarının örtülmüş olmasından dolayı son derece mutlu olur. Cim-riye gelince, o bir şey vermek istediğinde, zırhın halkaları birbirine iyice geçerek onu sıkıştırmaya başlar. Zırhı genişletmek için ne kadar çalışsa da, bunu bir türlü başaramaz. Cimrilik duygularının bas-kısından kurtulup da iyilik yapamaz. Başkalarına yar-dım etmiş olmanın huzur ve rahatlığını gönlünde yaşa-yamaz.”

562. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Her kim helal kazancından bir hurma miktarı sa-daka verirse –ki Allah helalden başkasını kabul etmez– Allah o sadakayı sağ eliyle (yani razı olarak, güzelce) kabul eder ve herhangi birinizin tayını bü-yütüp yetiştirdiği gibi, onu sahibi adına özenle bü-yütüp yetiştirir. Nihayet o küçücük hurma büyüklü-ğündeki sadaka, büyüye büyüye kocaman bir dağ kadar olur.”

563. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

Page 483: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 483

Adamın biri kırlarda yürürken, yağmur yüklü bir bu-luttan, “Ey bulut! Git filanın bahçesini sula!” diye bir ses işitti. Bunun üzerine bulut hareket ederek, suyunu ka-yalık bir yere boşalttı. Adam bir de baktı ki, derelerden biri o suyun tamamını alıp bir yere doğru götürüyor. Sonra suyu takip etmeye başladı. Nihayet, elindeki kü-rekle suyu oraya buraya çevirip bahçesini sulayan bir çiftçiyle karşılaştı. Ona: — Ey Allahın kulu, senin adın nedir? diye sordu. Çift-

çi de, adamın buluttan işittiği ismi söyledi ve: — Adımı niçin sordunuz? dedi. O da: — Ben şu suyu yağdıran buluttan, senin ismin söyle-

nerek, “Filanın bahçesini sula!” diye bir ses duymuştum da onun için soruyorum. Sen ne yapıyorsun ki, böyle büyük bir lütfa nail oluyorsun? dedi. Bahçe sahibi: — Madem sordun, söyleyeyim. Ben bu bahçeden el-

de ettiğim ürünü hesap ederim. Üçte birini fakir fuka-raya sadaka olarak dağıtır, üçte birini çoluk çocuğumla yer, üçte birini de tohumluk olarak ayırırım, dedi.

61. BAB: CİMRİLİK VE AÇGÖZLÜLÜKTEN SAKINMAK

Konu ile İlgili Ayetler: 1. Her kim de cimrilik eder, ahmakça gurura kapıla-

rak kendisini her türlü ihtiyacın üstünde görür, böylece en güzel inanç, ahlak ve hukuk sistemin olan İs-lam dinini yalanlarsa, ona da zorluk ve sıkıntıya gi-den ve sonu cehennemle biten yolu kolaylaştıracağız. Ve nihayet bir mezar çukuruna yuvarlandığı zaman, o

Page 484: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

484 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

yığıp biriktirdiği malı mülkü kendisini gazabımızdan kurtaramayacak. (Leyl, 92/8–11)

2. Her kim kıskançlık, cimrilik, kibir gibi bencilce tut-

kulardan kendisini korursa, işte dünyada ve ahirette kurtuluşa erenler onlardır. (Teğabün, 64/16)

Konu ile İlgili Hadisler: 564. Câbir bin Abdullah radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Zulüm ve haksızlıktan sakının! Çünkü zulüm, kı-yamet günü zalimin karşısına zifiri karanlıklar ola-rak çıkacaktır. Cimrilikten de uzak durun! Çünkü cimrilik, sizden önceki toplumları birbirlerinin kanlarını dökmeye, dokunulmaz haklarını çiğne-meye sevk ederek felakete sürüklemiştir.”

62. BAB: BAŞKALARINI KENDİNE TERCİH ETMEK ve MUHTAÇLARA YARDIMDA BULUNMAK

Konu ile İlgili Ayetler: 1. Vaktiyle Medine’yi yurt edinmiş ve gönüllerine

imanı yerleştirmiş olan Medineli fedakâr Müslüman-lar, kendi ülkelerine göç eden Mekkeli Muhacirleri canları gibi severler ve onlara fazladan verilen gani-metlerden dolayı içlerinde en ufak bir kıskançlık, bir burukluk duymazlar. Hatta kendileri ihtiyaç içinde olsalar bile, daha muhtaç durumda olan mümin kar-

Page 485: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 485

deşlerini kendilerine tercih ederler. Unutmayın, her kim nefsinin bencillik, kıskançlık, cimrilik gibi ihtiras-larından korunursa, işte dünyada ve ahirette kurtu-luşa erecek olanlar onlardır. (Haşr, 59/9)

2. O fedakâr müminler, mala mülke karşı yüreklerinde

sevgi duydukları hâlde, sırf Allah rızası için yoksulu, yetimi ve esiri doyurur, onlara maddî manevî her tür-lü yardım ve desteği sağlamak için çırpınırlar. Onlara:

“Biz sizi yalnızca Allah rızası için doyuruyoruz, sizden herhangi bir karşılık, bir teşekkür beklemi-yoruz. Çünkü biz, asık suratlı ve dehşet verici Gün gelip çattığında, Rabb’imizin huzurunda hesaba çekil-mekten korkuyoruz.” derler.

Allah da, bu davranışlarına karşılık onları o korkunç Günün dehşetinden koruyacak ve yüzlerine aydın-lık, yüreklerine sevinç verecektir. (İnsan/Dehr, 76/8–11)

Konu ile İlgili Hadisler: 565. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: Yoksul ve kimsesiz bir adam, Peygamber sallallahu

aleyhi ve sellem’e gelerek: — Ya Rasulallah, açlıktan hâlsiz düştüm, dedi. Bunun

üzerine Peygamberimiz, hanımlarından birine haber göndererek yiyecek bir şey göndermesini istedi. O da: — Seni hak dinle gönderen Allah’a yemin ederim ki,

evde sudan başka bir şey yok, dedi. Bu sefer Rasulullah, bir başka hanımından yiyecek bir şeyler istedi. O da

Page 486: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

486 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

aynı cevabı verdi. Sorduğu diğer hanımları da aynı ce-vapları verince, Allah Rasulü sallallahu aleyhi ve sellem Ashabı’na dönerek: — Bu gece bu şahsı kim misafir etmek ister? diye

sordu. Ensar’dan biri: — Ben misafir ederim, ya Rasulallah, diyerek o yok-

sulu alıp evine götürdü. Eve varınca karısına: — Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in misafirini

iyi ağırlayalım, dedi. Bir başka rivayete göre, o sahabi, hanımına: — Evde yiyecek bir şey var mı? diye sordu. Hanımı: — Hayır, çocuklarımın yiyeceğinden başka bir şey

yok, dedi. O da: — Öyleyse çocukları bir şeylerle avut, sofraya gel-

mek isterlerse onları uyut. Misafirimiz içeri girince de kandili söndür. Sofrada biz de yiyormuş gibi yapalım, adamı utandırmayalım, dedi. Böylece sofraya oturdular. Misafir karnını doyurdu, onlar ise hiçbir şey yemeden aç yattılar.

Ertesi sabah, o sahâbî Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in yanına gitti. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onu görünce: — Allah, bu gece misafirinize yaptıklarınızdan

razı olmuştur, buyurdu. 566. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

Page 487: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 487

“Müslüman tokgözlü ve kanaatkârdır. Midesine düşkün olmadığı için, tıka basa yemek yemez. Sofrasında mutla-ka fakirlere, muhtaçlara yer verir. Buna göre iki kişinin yiyeceği üç kişiye, üç kişinin yiyeceği de dört kişiye yeter.”

Müslim’in Câbir bin Abdullah’tan rivayet ettiği bir ha-dise göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Bir kişinin yiyeceği iki kişiye, iki kişinin yiyeceği dört kişiye, dört kişinin yiyeceği ise sekiz kişiye ye-ter.”

567. Ebu Saîd el–Hudrî radıyallahu anh anlatıyor: Bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile bir

seferde bulunuyorduk. Derken, sefere katılan Müslü-manlardan biri, devesine binmiş bir vaziyette yanımıza çıkageldi. Son derece aç ve bitkin görünen bu adam, yar-dım umuduyla sağa sola bakınmaya başladı. Bunun üze-rine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem:

“Yanında ihtiyacından fazla binek hayvanı olan, olmayana versin. Fazla azığı olan da, azığı olmaya-na versin.” buyurdu. Ayrıca, yolculukta lazım olan elbi-se, ayakkabı, su, kap kaçak, çadır, para gibi daha birçok mal çeşidi saydı. Öyle ki, biz içimizden hiç kimsenin, ih-tiyacından fazla bir şey bulundurmaya hakkı olmadığı-nı zannettik.

568. Sehl bin Sa’d radıyallahu anh anlatıyor:

Page 488: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

488 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

Bir kadın, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e do-kunmuş bir elbise getirip verdi ve: — Bunu giyesiniz diye kendi ellerimle dokudum ya

Rasulallah, dedi. Böyle bir elbiseye zaten ihtiyacı olan Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onu aldı ve giyi-nip yanımıza geldi. Sahabîlerden biri, Peygamber’e: — Ne güzel bir elbiseymiş, onu bana verseniz de giy-

sem, dedi. Peygamber sallallahu aleyhi ve selem de: — Olur, diye cevap verdi. Orada biraz oturduktan

sonra evine döndü ve elbiseyi katlayıp o adama gön-derdi. Ashab–ı Kiram o sahâbîye: — Hiç de iyi yapmadın. Peygamber sallallahu aleyhi

ve sellem bu elbiseye ihtiyacı olduğu için onu giymişti. Fakat sen, kendisinden bir şey isteyeni geri çevirmedi-ğini bildiğin hâlde onu Peygamber’den istedin, dediler. Bunun üzerine, o kişi: — Vallahi ben o kumaşı giyinmek için değil, kendime

kefen yapmak için istedim, dedi. Hadisin râvisi Sehl bin Sa’d diyor ki: O elbise, gerçek-

ten de onun kefeni oldu. 569. Ebu Musa el–Eş’arî radıyallahu anh’dan rivayet

edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Eş’arî kabilesi, seferde azıkları tükenmeye yüz tuttuğu veya Medine’de ailelerinin yiyeceği azaldığı zaman, hepsi yanlarında bulunan yiyeceği getirip bir sergiye dökerler. Sonra toplanan yiyeceği bir

Page 489: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

1 . A R İ F L E R İ N Y O L U 489

kapla aralarında eşit olarak paylaşırlar. İşte bu yüzden Eş’arîler bendendir, ben de onlardanım. Yani mükemmel bir yardımlaşma ve dayanışma örneği gösterdikleri için onları sever ve takdir ederim.”

63. BAB: AHİRET İŞLERİNE ÖNEM VERMEK, HAYIR ve BEREKETLERE VESİLE OLACAK İŞLERİ ÇOK

YAPMAK

Konu ile İlgili Ayetler: 1. Gerçek mutluluğu yakalamak için gayret sarf eden-

ler, cennet nimetlerini elde etmek için birbirleriyle yarışsınlar. (Mutaffifîn, 83/26)

Konu ile İlgili Hadisler: 570. Sehl bin Sa’d radıyallahu anh anlatıyor: Bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e içecek

bir şey getirildi. O da ondan içti. Sağ tarafında bir genç, sol tarafında ise yaşlı insanlar vardı. Allah Rasulü sal-lallahu aleyhi ve sellem, o gence dönerek: — Sağ tarafta bulunduğun için, aslında ikramda önce-

lik senin hakkındır. Ama izin verirsen, bunu yaşlılara verebilir miyim? diye sordu. Delikanlı, Peygamberimi-zin mübarek dudaklarının temas ettiği yerden ilk önce içmenin hayır ve bereketini arzu ederek: — Hayır, ya Rasulallah! Vallahi senden gelecek nasi-

bimi hiç kimseye bağışlayamam, dedi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de kabı o gence

verdi.

Page 490: KISA ACIKLAMALI RiYAZUS-SALiHiN-1

490 KISA AÇ IKLAMA LI RİYAZU’S-SÂ LİHÎN

571. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildi-

ğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Eyyûb peygamber bir gün elbiselerini çıkarmış yıkanırken, Allah tarafından üzerine altın çekirgeler dökülmeye başladı. Eyyub da onları toplayıp elbi-sesine doldurdu. Bunun üzerine Allah, verdiği nimet-ler karşısında Eyyûb’un sevinç ve şükrünü ifade etmesine imkân hazırlamak üzere: — Ya Eyyub! Ben sana, şu gördüklerine ihtiyaç

duymayacak kadar lütuf ve ikramda bulunmadım mı? diye seslendi. Eyyûb da: — Evet, kudret ve şerefine yemin olsun ki, bana

pek çok lütufta bulundun. Fakat ben, her zaman senden gelecek hayır ve bereketlere muhtacım. Se-nin yardım ve ikramına asla ihtiyacım yokmuş gibi dav-ranamam, dedi.” Demek ki, şükrü eda edildiği takdirde, helal yoldan kazanıp zengin olmanın bir sakıncası yok-tur.