kamu görevlilerinin performansa dayalı Ödül tercihleri
TRANSCRIPT
A. TOZLU
Maliye Dergisi Sayı 168 Ocak-Haziran 2015 249
Kamu Görevlilerinin Performansa
Dayalı Ödül Tercihleri1
Ahmet TOZLU
Öz
Çalışmada öncelikle performans değerlendirmenin motivasyonel boyutu
üzerinde durulmuş; ardından kamu çalışanlarının motive edilmesinde kullanılması
muhtemel birtakım ödül ve teşvikler tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu doğrultuda
daha evvel İŞKUR bünyesindeki iş ve meslek danışmanlarına yönelik
gerçekleştirilen kapsamlı bir saha araştırması üzerinden danışmanların
performansa dayalı olarak teşvik edilmeleri ve ödüllendirilmeleri konusundaki
tercihleri ölçümlenmiştir. Elde edilen sonuçlar, motivasyon sürecinde çalışanların
özellikle finansal teşvik uygulamalarını benimsediğini göstermekle birlikte
ülkemizdeki çalışma hayatı dinamikleri ve beklentiler dikkate alındığında finansal
olmayan seçeneklerin de kullanılabileceğine işaret etmektedir. Netice itibarıyla
meslek gruplarının kendine has özelliklerini göz ardı etmemek kaydıyla elde edilen
sonuçların kamu görevlilerinin geneli için çeşitli ipuçları taşıdığı düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Performans Değerlendirme, Ödül, Teşvik, İş ve Meslek
Danışmanları, Kamu Görevlileri
Public Employees’ Performance-based Reward Preferences
Abstract
In the study, at first, the motivational dimension of performance evaluation was
elaborated and then a set of rewards and incentives, which is possible to use in
public employees’ motivation process, was tried to determine. Accordingly,
counselors’ preferences about encouraging and rewarding based on performance
were measured through a comprehensive field research already carried out for job
and vocational counselors working under the ISKUR. The conclusions show that
employees especially have been featuring financial-based incentives but they also
1Bu çalışma Planlama Uzmanı Ahmet TOZLU’ya ait “Kamu Kesiminde Performans Değerlendirme
Sistemi: İş ve Meslek Danışmanlarına Yönelik Bir Uygulama Önerisi” adlı uzmanlık tezinden alınarak
geliştirilmiş ve derlenmiştir. Ayrıntılı açıklamalar, şekiller ve anket analizleri söz konusu tezde yer
almaktadır. Planlama Uzmanı, Rutgers University MPA Öğrencisi, Kalkınma Bakanlığı, [email protected]
Kamu Görevlilerinin Performansa Dayalı Ödül Tercihleri
250 Maliye Dergisi Sayı 168 Ocak-Haziran 2015
indicate that non-financial options will be able to be used when the dynamics of
Turkey’s labor life and expectations are considered. After all, the results give
several clues for all public employees so long as considering the idiosyncrasies of
each occupational groups.
Keywords: Performance Evaluation, Reward, Incentive, Job and Vocational
Counselors, Public Employees
JEL Classification Codes: H11, H83, J24, J28, J45, M12, O15
Giriş
Geniş bir yelpazede sosyal fayda amaçlı faaliyet gösteren kamu çalışanlarının
daha kaliteli hizmet sunumu için motive olmalarıyla iş performansları arasında bir
bağlantı kurulması mümkündür (Bella, 2013: 143). Nitekim literatürde teşvik ile iş
tatmini ve performans arasında pozitif yönlü ve sürekli bir ilişki olduğuna dair
birçok çalışma mevcuttur (Chomal ve Baruah, 2014: 58-59; Garbers ve Konradt,
2014: 119). Esasen performans değerlendirmenin önemli bir boyutu da sunacağı
enstrümanlarla çalışanların iş tatminlerinin sağlanması ve çalışma hayatına ilişkin
beklentilerin karşılanmasıdır. Unutmamalıdır ki iş tatmininin sağlanması çalışanları
işten ayrılma ya da işyeri değiştirme gibi düşüncelerden de uzak tutacak, kamuyu ise
doğrudan ve dolaylı istihdam masraflarından kurtaracaktır (Ijigu, 2015: 1).
Literatürde, kamu hizmeti döngüsü açısından “etkinlik” durumunun açıklanmasında
kullanılan bir yöntemin de iç ve dış müşterilerin tatmin edilmesi olduğu
görülmektedir. Bu ikili ayrıma göre, etkin bir kamu yönetimine sahip olabilmek için
kaliteli hizmet sunarak vatandaşların yani “dışsal müşterilerin” tatmin edilmesi;
kaliteli hizmet üretebilmek için ise kamu çalışanlarının yani “içsel müşterilerin”
tatmin edilmesi büyük önem taşımaktadır (Holzer ve Schwester, 2011: 222). Tatmin
sürecine ilişkin öne çıkan bir diğer kavram olan “kamu hizmeti motivasyonu”na
(public service motivation) göre ise kamu görevlileri sahip oldukları kamu yararı
duygusuna ek olarak kendilerini başkalarının endişe ve ihtiyaçlarını gidermeye
adamışlardır. Bu içsel durum kamudaki iş motivasyonunun temelini oluşturmaktadır
(Biget vd., 2014: 807; Cho ve Perry, 2012: 383). Dolayısıyla, kamu görevlileri için
onları daha etkin ve verimli çalışmaya sevk edebilecek teşvikler belirlenirken kamu
hizmeti motivasyonu konseptinin işaret ettiği kamu yararı, vatandaşlık görevi,
göreve olan tutku ve fedakârlık gibi unsurların da dikkate alınması gerekmektedir
(Vandenabeele, 2014: 781).
Çalışanların sosyal varlıklar oldukları ölçme-değerlendirme süreçlerinde
dikkatten kaçırılmamalıdır. Bu sebeple, kamu çalışanlarının işveren olarak
kurumlarından beklentileriyle bütçe ve mevzuata yönelik gerçekler, kamu
sektörünün sahip olduğu iç dinamik ve kamu personel kültürü hep birlikte ele
alınarak fayda maksimizasyonu hedeflenmelidir. Özellikle Türkiye gibi kıdeme
dayalı ve güvenceli kamu personel sistemine sahip ülkelerde performansa dayalı
ödüllendirme mantığının oturtulması zaman alıcı ve çoğu kez tartışmalı bir süreç
olmaktadır. Çalışma barışını zedelemeden verimli ve verimsiz çalışan ayrımını
yapabilmek; verimli çalışan personeli çeşitli araç ve uygulamalarla ödüllendirerek
tatmin etmek; istenilen düzeyde hizmet üretemeyen personeli ise çeşitli
A. TOZLU
Maliye Dergisi Sayı 168 Ocak-Haziran 2015 251
uygulamalarla teşvik ederek ve eksikliklerini gidererek fonksiyonel hale
getirebilmek gerek ekonomik gerekse sosyal açıdan bir kazanım olacaktır.
Nitekim Kalkınma Bakanlığı koordinasyonunda ülkedeki kamu kurum ve
kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler ve ilgili olabilecek diğer tüm
organizasyonların katkılarıyla hazırlanan, dolayısıyla geniş bir perspektife, çoklu
önerilere dayanan ve 2014-1018 dönemini kapsayan Onuncu Kalkınma Planında2 da
“Kamuda İnsan Kaynakları” başlığı yer almış ve bu başlık altında “Kamu
sektöründe hizmet kalitesi ve personel verimliliğini yükseltecek bir insan kaynağı
yönetim modeli oluşturulacaktır”, “Kamu sektöründe işe alım ve terfi süreci liyakat,
şeffaflık, nesnellik, kurallılık temelinde iyileştirilecek, çalışanların niteliklerine
uygun kariyer planlaması yapılacaktır”, “Kamu personelinin verimliliğinin
artırılması amacıyla etkin bir performans sistemi oluşturulacak ve hizmet, personel,
ücret ilişkisi daha sağlıklı hale getirilecektir” gibi politika önerilerine yer verilmiştir
(Kalkınma Bakanlığı, 2013: 58-59). Ülkenin üst politika dokümanlarında da yer
verilen; üç milyonu aşkın kamu görevlisini ve hizmet alıcıları olmaları hasebiyle
dolaylı olarak tüm vatandaşları ilgilendiren kamu hizmeti sunumu döngüsü, kaliteli
üretim, çalışanların performansı, teşvik edilmesi ve ödüllendirilmesi gibi süreçlerin
daha sistematik bir şekilde ele alınmasında yarar görülmektedir. Bu amaçla mevcut
çalışmada performans değerlendirmenin insan kaynakları, motivasyon ve
ödüllendirme boyutlarına ilişkin literatür paylaşımının ve çeşitli yorumlamaların
ardından Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) bünyesinde görev yapmakta olan iş ve meslek
danışmanlarına3 yönelik 2013-2014 yılları arasında yürütülen bir saha çalışmasının
bazı çıktıları paylaşılmaktadır. Ancak odak noktasından sapmamak amacıyla
gerçekleştirilen anketin yalnızca motivasyon ve ödüllendirmeyle ilgili kısımlarına
yer verilmektedir. Elde edilen verilerin Türkiye’de kamu çalışanlarının hangi ödül
ve teşvik araçları ya da uygulamalarıyla daha etkin ve verimli çalışmaya
yönlendirilebileceğine yönelik bilgiler sunacağı düşünülmektedir. Zira çalışan
beklentilerinin tespit edilmesi motivasyon sürecinin ve etkin performans
değerlendirmenin ön koşuludur.
1. Bireysel Performans Değerlendirmenin Ödüllendirme Boyutu
Çalışmada yer alan araştırmanın konusunu oluşturan iş ve meslek danışmanlığı
mesleği, istihdamın artırılması yönünde profesyonel olarak yürütülen önemli bir
aktif işgücü politikası aracıdır. Söz konusu meslek grubunun seçilmesinde;
İŞKUR’un stratejik plan ve dokümanlarında danışmanlara yönelik birtakım
performans hedefleri belirlemiş olmasıyla kurumun ileriye dönük performans
değerlendirme beklentisinin yanısıra iş ve meslek danışmanlığının çalışma süreçleri
açısından diğer birçok meslek grubuna göre göreceli olarak daha sayısallaştırılabilir,
takip edilebilir ve ölçümlenebilir (İŞKUR’a ait iş başvurusu, işe yerleştirme ve açık
iş verileri, ziyaret edilen işyeri sayısı ve benzeri) faaliyetlere sahip olmasıdır.
Dolayısıyla kamu kesiminde performans değerlendirme uygulamasının özel sektöre
2Onuncu Kalkınma Planı, iş dünyası, sivil toplum kuruluşları, düşünce kuruluşları, akademik çevreler,
yerel yönetimler, kamu ve özel sektör temsilcilerinin katılımlarıyla teşkil edilen 66 adet özel ihtisas
komisyonu raporunun katkıları neticesinde Kalkınma Bakanlığı tarafından hazırlanmış ve 01.07.2013
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi kararıyla kabul edilmiştir. 3Anketin gerçekleştirilmekte olduğu dönemde sözleşmeli personel olan iş ve meslek danışmanları
02.08.2013 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olan 6495 sayılı Kanun
kapsamında kadrolu olarak memurluğa geçirilmiştir.
Kamu Görevlilerinin Performansa Dayalı Ödül Tercihleri
252 Maliye Dergisi Sayı 168 Ocak-Haziran 2015
göre sahip olduğu zorluklar düşünülerek iş ve meslek danışmanlarına yönelik teşvik
ve ödüllendirmeye ilişkin bazı sorular da içeren bir anket çalışmasının yürütülmesi
yerinde görülmüştür. Danışmanlara yönelik gerçekleştirilen ve değerlendirme
kriterleri, değerlendirme periyodu, değerlendirici seçimi, yöntem belirlemesi gibi
birçok unsuru içinde barındırmak suretiyle bir performans değerlendirme formatı
oluşturma amaçlı esas çalışma verilerinden burada yalnızca motivasyon, ödül ve
teşvikle ilgili bölümler yorumlanmıştır. İş ve meslek danışmanlığı uygulamasının
“meslek bazında” resmi olarak kısa bir geçmişe sahip olmasının da etkisiyle
literatürde kendilerine yönelik fazla bir çalışma bulunmamasının ve bugüne dek
ülkemizde motivasyon süreçlerini de kapsayacak şekilde yapılan kamuda
performans değerlendirme çalışmalarının genelinin dışında -sağlık çalışanları,
bankacılık sektörü, akademisyenler ya da ögretmenler gibi- bir örneklem grubuna
sahip olunmasının çalışmaya özgünlük ve değer kattığı düşünülmektedir. Böylelikle
literatürdeki çeşitliliğe de katkı sunularak ileride kamu çalışanları için
gerçekleştirilebilecek uygulama ve projelere farklı bir perspektif sağlanması da
hedeflenmektedir.
Performans yönetimini bir organizasyonun amaç ve görevlerini en üst düzeyde
yerine getirebilmesi için sahip olduğu tüm kaynakları kullanma, çalışanları teşvik
etme, değerlendirme, ödüllendirme ve yeniden düzenleme faaliyetlerinin tümünü
kapsayacak şekilde yürütülen yönetim döngüsü olarak tanımlamak mümkündür
(Akal, 2005: 9-10; Helvacı, 2002: 155; McDavid ve Hawthorn, 2006: 445; OECD,
2012: 50; Usta, 2010: 33). Performans yönetiminin bir parçası olan performans
değerlendirme ise bir çalışanın çalışmaları, eksiklikleri, yeterlilikleri gibi işyerindeki
tüm davranış ve faaliyetlerini bir bütün olarak gözden geçirerek örgütün başarısına
olan katkısını da değerlendirmek suretiyle planlı bir şekilde kurumsal etkinlik ve
verimliliğe ulaşmayı sağlayan uygulama olarak tanımlanabilir (Barutçugil, 2002:
179; Fındıkçı, 2003: 297; Karwan ve Markland, 2006: 346-350).
Yeni kamu yönetimi yaklaşımının kamu personel sistemi üzerinde yaratmış
olduğu değişimle birlikte kurumların en değerli varlık ve sermayelerinden biri olarak
kabul edilmeye başlanan “insan kaynakları”ndan en etkin şekilde yararlanabilmek
temel amaçlardan birisi haline gelmiştir. Bu minvalde, aslında yeni bir bakış açısını
temsil eden insan kaynakları yönetimi konseptinin ön plana çıkması; kamu personel
sisteminin artık performans değerlendirme ve iş motivasyonu gibi süreçleri de
kapsayan daha kompleks bir yapı olduğunun işaretçisidir.
1.1. Performans Değerlendirmede Karşılaşılan Sorunlar
Özel sektör ve kamu kesimi çalışma hayatının iki temel tarafını temsil etmekle
birlikte benzer yönleri de bulunmaktadır. Ancak performans değerlendirme
açısından bakıldığında sahip olunan farklılıklar ön plana çıkmakta ve bu durum
bireysel değerlendirme sürecini kamu kesimi açısından nispeten daha zor
kılmaktadır.
Özel sektörle kamu kesimi arasında kâr amacı gütme, maliyetin karşılanma şekli,
personel ve kurumsal yapı, müşteri-vatandaş ayrımı, siyasi baskılardan arınarak
tamamen rasyonel davranma, bürokrasinin olmaması, rekabet ortamının ve
dolayısıyla kalitenin, sunulan mal ve hizmetin esas olması, çalışanları seçme,
görevlendirme, ücretlendirme ve görevlerine son verme konusunda daha özgür ve
esnek olunabilmesi gibi açılardan farklılıklar bulunmaktadır (Söyler, 2007: 112,
Ateş ve Okur, 2009: 103). Daha kaliteli hizmet sunarak vatandaş beklentilerini en
A. TOZLU
Maliye Dergisi Sayı 168 Ocak-Haziran 2015 253
üst düzeyde karşılayabilmek modern kamu yönetiminin ve kamu kurumlarının en
temel hedeflerinden birisi olduğu için bu hedefi es geçmeden aynı anda
çalışanlarının değerlendirmesini de yapabilmek zor bir durumdur. Türkiye özelinde
performans değerlendirme sisteminin kamu yönetiminde uygulanması aşamasında
karşılaşılması muhtemel sorun ve zorluklar kısaca aşağıdaki gibi sıralanabilir
(Celep, 2010: 139):
- Kalkınma Planı, Orta Vadeli Programlar ve Yıllık Programlarda değinilmekle
birlikte Türkiye’de henüz konuya ilişkin çalışmalar taslak düzeyde olup, yasal bir
düzenleme bulunmamaktadır.
- Kamu yönetiminde yaşanan değişim sürecinde mevzuata kazandırılan stratejik
plan, performans programı, faaliyet raporu gibi uygulamalar kurumlar tarafından
yeteri kadar benimsenememiştir ve birer formalite olarak algılanmakta görüntüsü
vermektedir.
- Yerleşik statü hukuku sebebiyle kamuoyunda ve bürokraside performans ölçüm
ve değerlendirmesine karşı bir önyargı mevcuttur.
- Sürecin işletilmesine yönelik yönetici ve diğer ilgili çalışanlara gerekli eğitim
verilmemektedir.
Diğer yandan yalnızca Türkiye’de değil genel olarak kamu yönetiminde
performans ölçme ve değerlendirmesi uygulaması konusunda literatürde üzerinde
uzlaşılan diğer zorlaştırıcı durumlar ise aşağıdaki gibi sıralanabilir (Akçakaya, 2012:
192-193; Demir, 2007: 65):
- Kamu kurumları genellikle yasaların da etkisiyle oluşmuş örgüt kültürüne,
bürokrasiye ve hiyerarşiye sahiptir. Ayrıca çok sayıda amir bulunmaktadır.
- Kamuda çoklu görevlendirmelerle çapraz ilişkiler kurulabilmekte özel
sektördeki kâr elde etme gibi temel bir hedef yerine birden fazla hedefle karışık ve
çok yönlü bir yapı oluşturulmaktadır.
- Kamu kurumları kendi hizmet alanlarında genel olarak tekel konumundadır ve
dışsal karşılaştırma olanağı yoktur.
- Kamu kesiminde var olan sosyal ve siyasal süreçler sebebiyle salt piyasa
mantığıyla hareket edilememekte, dolayısıyla zaman zaman piyasa gibi mal üretimi
yapılsa bile fiyatlandırması rasyonel olamamaktadır.
- Devletin yerine getirmek zorunda olduğu ödevlerin somut mamullere
dönüştürülmesi güçtür. Soyut kalan hedefler ve süreçler sebebiyle kamuda ölçümü
sağlayacak performans göstergesi oluşturmak karmaşık ve bazı durumlarda çok zor
bir konudur.
- Kamu hizmeti veren kuruluşlar, birden çok hedef grubunu göz önünde
bulundurmak zorundadır. Özel kuruluşlarda olduğu gibi hedef gruplardan herhangi
bir tanesinin tercih edilmesi mümkün değildir.
1.2. Küresel Dönüşümün Kamu İnsan Kaynakları Yönetimine Etkileri
Küreselleşmenin yansımaları ekonomiyle sınırlı kalmamış; kamu yönetimi,
personel yönetimi gibi farklı alanlarda da kendisini hissettirmiştir. Vatandaş odaklı,
daha esnek ve yerele yakın olmaya çalışan, kamu kaynaklarının kısıtlılığının
bilincinde, verimlilik hususunda en az özel sektör kadar istekli bir kamu yönetimi
vizyonu bu değişimin ürünüdür. Kamu yönetimi düşüncesinin değiştiği, kurumsal
yapı, görev ve hizmet sunma biçimlerinde dönüşümün yaşandığı bu ortamda kamu
kesiminde zamanla performans odaklı hizmet sunumu anlayışı da
yaygınlaşmaktadır. Sonuçlardan ziyade girdi ve çıktı odaklı bir anlayışın yerini,
Kamu Görevlilerinin Performansa Dayalı Ödül Tercihleri
254 Maliye Dergisi Sayı 168 Ocak-Haziran 2015
konunun özüne yönelik ölçüsel ağırlıklı bir performans değerlendirmenin de ötesine
geçen geniş çaplı bir izleme değerlendirme kültürü almaktadır.
Tüm bu sürecin başarıyla yürütülebilmesi için sahip olunması gereken personel
yapısı ise yeniliği ve sürekli gelişimi teşvik edecek, belirlenmiş hedef ve amaçlara
ulaşmayı sağlayacak ve çalışma hayatında esnekliği benimseyecek bir stratejik insan
kaynakları yönetimi (İKY) aracılığıyla oluşturulacaktır (Demir, 2007: 102; Dessler,
2003: 11). Stratejik bir insan kaynakları yönetiminde İKY ile performans arasında
kurulmaya çalışılan güçlü ilişki dikkat çekmektedir (Truss vd., 2013: 2657). Söz
konusu stratejik perspektif, insan kaynağındaki niteliksel gelişim ve çalışma
hayatına ilişkin beklentilerin değişimine paralel gelişmiş ve insan kaynaklarını
motive ederek daha fazla verim almayı mümkün kılacak bir düşünceden
beslenmiştir.
İKY, organizasyonların başarılarında insan sermayesinin ve niteliklerinin
önemine kesin bir vurgu yapmakta (Ijigu, 2015: 1) ve bir kurumun sahip olduğu
insan kaynağının en etkili ve verimli şekilde kullanılmasını sağlamak suretiyle
örgütsel verimliliğin mümkün olan en üst seviyeye çıkarılmasını amaçlamaktadır.
İKY, bahsedildiği üzere personel yönetiminden daha geniş bir kavram olması
sebebiyle bir işyerinde çalışanlara ilişkin birçok süreç ve aşamayı içermektedir. Bir
kamu kurumu için insan kaynakları süreçlerine örnek olarak; çalışanlara ve
işyerindeki teşkilatlanma yapısına göre iş ve görev analizi çalışmaları yürütülmesi,
insan kaynakları planlaması yapılması, çalışanların kişisel ve mesleki gelişiminin
sağlanması ve hizmet içi, yurt dışı vb. eğitimlerle desteklenmesi, çalışanların
performanslarının değerlendirilmesi, ödüllendirilmesi ve ücretlendirilmesi,
çalışanların motive edilmesi, kariyer planlamasının yapılması ve yükseltilmesi ve
kurumsal hedeflerle çalışan bazında hedeflerin uyumlulaştırılması yoluyla vizyon
yönetimi oluşturulmasını saymak mümkündür (Akçakaya, 2012: 172; Bilgin, 2007:
58; Hartle ve Group, 1994: 96; Helvacı, 2002: 156; Holzer ve Schwester, 2011: 104,
Uysal, 2006: 10). Etkin bir Performans Değerlendirme Sisteminden (PDS) ise
yukarıda sayılan tüm İKY faaliyetlerinin daha sağlıklı yürütülmesi için girdi
sağlaması beklenmektedir (Farrell ve Lynch, 2003: 156-157).
1.3. Kamu Görevlilerinin İş Motivasyonu
Ülkemizde ve başka birçok ülkede kamu sektörünün verimsizliği, kamu
yönetiminin etkinsizliği tartışmaları yapılagelmekte ve bu tartışmaların odak
noktalarından birisi de kamu görevlileri olmaktadır. Çalışanların performans
düşüklüğüne ve dolayısıyla tatmin edicilikten uzak kamu hizmeti üretimine çözüm
olarak işlevsel, teşvik gücü yüksek bir kamu insan kaynakları politikası ve daha
motive olmuş bir personel kitlesi oluşturmak gerekmektedir. Bir organizasyonun en
değerli ve yatırım yapılabilir unsurlarından olan çalışanların, bireysel ve mesleki
beceri ve kapasitelerinin geliştirilmesi başarıya ulaşmada kilit rol oynamaktadır.
Birçok kez çalışanların ihtiyaçları, beklentileri ve duygularıyla kısacası işlerinden
sağladıkları tatminle performans seviyeleri arasında güçlü bir ilişki olduğu tespiti
yapılmakta olduğu için (Ijigu, 2015: 7) “teşvik ve ödüllendirme” hususu önemli
kuram ve çalışmalara konu olmuştur.
Literatürde çalışanların beklenti ve ihtiyaçlarıyla daha verimli çalışmaları için
gerekecek motivasyon sürecine yönelik birçok motivasyon kuramı yer almaktadır.
Hemen hepsi birtakım teşvik ya da ödül sınıflandırmasına sahip kuramlar genel bir
ayrıma göre “süreç kuramları” (process theories) ve “içerik kuramları” (content
A. TOZLU
Maliye Dergisi Sayı 168 Ocak-Haziran 2015 255
theories) olarak gruplandırılmaktadır (Rainey, 2006: 270). Genel olarak süreç
kuramları motivasyonun altında yatan fizyolojik ve davranışsal süreçleri açıklamaya
çalışırken (Rainey, 2006: 274) içerik kuramları insanları motive etme gücüne sahip
belirli değerleri, ihtiyaçları, ödül ya da teşvikleri belirlemeye odaklanmıştır
(Mullins, 2002: 426).
İçerik kuramları arasında en bilineni şüphesiz Maslow’un “İhtiyaçlar Hiyerarşisi
Kuramı”dır (Needs Hiearchy). Buna göre çalışanlar, aralarında hiyerarşi bulunan ve
birisi tatmin edilmeden diğerine geçilemeyecek beş ana ihtiyaca sahiptir; fizyolojik
ihtiyaçlar, güvenlik ihtiyacı, sosyal (sevgi) ihtiyaçlar, kendine saygı/benlik ihtiyacı
ve kendini gerçekleştirme ihtiyacı (Holzer ve Schwester, 2011: 111; Maslow, 1970:
35-46). Bunun yanında Douglas McGregor’un geliştirdiği “X-Y Kuramı” (X-Y
Theory) ve Herzberg’e ait “İki Faktör Kuramı” (Two Factor Theory) da yine bilinen
ve içerik kuramları arasında yer alan teorilerdendir (Rainey, 2006: 274-280).
Nispeten daha ön plana çıkan süreç kuramlarına örnek olarak da Edwin Locke’a ait
“Amaç Saptama Kuramı” (Goal Setting Theory) ya da Victor Vrooum’un “Beklenti
Kuramı”nı (Expectancy Theory) vermek mümkündür (Jeffrey, 2014: 123).
Söz konusu tüm kuramlar birçok motivasyon aracı içermekle birlikte
uygulamada çalışanların motivasyonu açısından akla ilk gelen hususlardan birisi
finansal-finansal olmayan araçlar ayrımıdır. Ekonomik teşviklerin daha fazla dile
getirildiği günümüz koşullarında aslolan; kurumsal dinamiklere, çalışan
beklentilerine, ilgili meslek grubunun hassasiyetlerine, ülkenin personel kültürüne
ve geçmişine ters düşmeyecek teşvik araçlarını tespit ederek uygulayabilmektir.
Diğer yandan, söz konusu tespit sürecinde yaş, eğitim, temel beceriler, cinsiyet gibi
kişisel özellik ve arka planların da etkili olması muhtemel bir durumdur. Aynı
şekilde birçok kuramın mantıksal olarak altında yatan temel ayrımlarından bir diğeri
de “dıştan güdümlü-içten güdümlü müşevvikler” (extrinsic-intrinsic incentives)
ayrımıdır (KasengaveHurtig: 2014: 488). Buna göre dıştan güdümlü teşvikler
başkaları tarafından sağlanan çeşitli ödül ve uygulamalarken içten güdümlü teşvikler
iş performansından kaynaklanarak ve doğrudan içsel bir tatmin, bireysel potansiyeli
gerçekleştirme, kendini kanıtlama gibi sonuçlara yol açacak uygulamalardır (Frey ve
Gallus, 2014: 1-2; Lau ve Roopnarain, 2014: 228; Rainey, 2006: 256).
2. Türkiye’de Kamu Çalışanlarının Motivasyon Süreçlerine ve Teşvik
Edilmelerine Yönelik Alan Çalışmalarına Bir Bakış
Türk kamu yönetiminde tüm personeli kapsayacak şekilde tek bir düzenleme
bulunmamakta; personelin verimliliğini artırmak amacıyla yapılan düzenlemeler
personel gruplarına müstakil yasal düzenlemelerle gerçekleştirilmektedir (Ceylan,
2009: 63). Ancak genel olarak uygulamalarda ücret-performans ilişkisi önemli bir
husus olarak karşımıza çıkmaktadır. Dikkat çeken bir diğer nokta ise ücretin
tamamının doğrudan performansla oranlanması yerine ödenecek ek ücretin
performansla ilişkilendirilmesidir. Zaten mevzuatta yer alan münferit uygulamalar
dışında 5018 sayılı Kanun’la da artık iyice hissedilen TBMM tarafından kabul edilen
ancak yürürlüğe giremeyen “Kamu Yönetiminin Temel İlkeleri ve Yeniden
Yapılandırılması Hakkında Kanun” ya da benzeri tasarı-taslak aşamasında kalan
bazı mevzuat girişimlerinden de anlaşılan izleme-değerlendirme ve etkinlik-
verimlilik çizgisindeki kamu yönetimi anlayışı, kamu personelinin performansı
doğrultusunda değerlendirilip ücretlendirilmesi düşüncesini de kapsama
Kamu Görevlilerinin Performansa Dayalı Ödül Tercihleri
256 Maliye Dergisi Sayı 168 Ocak-Haziran 2015
eğilimindedir. Ülkemizdeki uygulamaların önemli bir kısmı gerçek anlamda bir
ücret-performans ilişkisi kurmaktansa genel olarak personelin aldığı ücrete ek bir
gelir işlevini görerek rutin birer uygulama haline gelmişlerdir. Türkiye’de sınırlı
uygulama alanına sahip, parçalı bir görünüm sergileyen performansa dayalı
ücretlendirme uygulamaları özellikle memuriyetteki sicil sisteminin 6111 sayılı
Kanun marifetiyle kaldırılması ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na (DMK)
performans değerlendirmeye yönelik ilave hükümler konulması doğrultusunda daha
fazla tartışılmaya başlanmıştır. Diğer yandan salt ücrete odaklı bir değerlendirme ve
motivasyon modeli yerine daha kapsamlı insan kaynakları uygulamalarına yönelen
ve çok çeşitli teşvikler içeren bir sistem ihtiyacı hâlâ varlığını sürdürmektedir.
Bahsedilen mevcut durum küresel düzeyde yeni kamu yönetimi ve söz konusu
perspektifin öngörüleriyle birleşmiş; doğal olarak ülkemizde kamu çalışanlarının
performansa dayalı olarak değerlendirilmeleri, motive edilmeleri ve
ödüllendirilmeleri yönündeki bilimsel çalışmaların sayısını artırmıştır. Literatürdeki
çalışmalara yalnızca çalışan motivasyonunu sağlayabilen olası unsurları tespit edip
edememesi açısından değil aynı zamanda nasıl bir performans değerlendirme yapısı
tespit ettiklerine, sistemin hangi yönlerinin isleyip işlemediğine yönelik
değerlendirmelerine de dikkat ederek bakmakta fayda görülmektedir.
2013 yılında Adana il merkezinde görev yapmakta olan aile hekimleri özelinde
yürütülen çalışmada4 aile hekimlerinin işlerine dair bir doyuma sahip olup
olmadıklarını ölçümlemek için sekiz adet ifade kullanılmış ve bu ifadelere katılıp
katılmadıkları ölçülmüştür. Bu ifadeler sırasıyla; “İşim geleceğimi güvence altına
alıyor”, “Şu anki işim yeterli maaş ve terfi şansı veriyor”, “İşim kişisel gelişim
sağlıyor”, “İşimi yaparken takdir edildiğimi hissediyorum”, “İşimden gerçekten haz
alıyorum”, “İş değiştirmeyi düşünmüyorum”, “Çoğu zaman, işim konusunda
istekliyimdir” ve “Yöneticim beni destekler ve bana yol gösterir” şeklindedir ve her
bir ifadenin aslında bir teşvik ve motivasyon unsurunun uzantısı olduğu
görülebilmektedir. Sonuçlara göre, çalışmaya katılan aile hekimlerinin %42,2’si
işinin geleceğini güvence altına aldığı; %32,6’sı işinin yeterli maaş ve terfi şansı
verdiği; %25,2’si işinin kişisel gelişim sağladığı, %36,3’ü işini yaparken takdir
edildiğini hissettiği ve %34,0’ı da yöneticisinin onu desteklediği ve ona yol
gösterdiği yönünde fikir beyan etmiştir (Efeoğlu ve Özcan, 2013: 572). Söz konusu
çalışmada yer alan ifadeler ve verilen cevaplar motivasyon ve tatmin sürecinde
finansal tabanlı seçenekler dışında -daha ziyade soyut nitelikli- seçeneklerin de
düşünülebileceğine işaret etmektedir.
Afyon Kocatepe Üniversitesinde görev yapan hemşirelere yönelik yapılan bir
başka çalışmada ise Herzberg’in Çift Etmen Motivasyon Faktörlerinin hemşirelerin
motivasyon süreci üzerindeki etkisi ölçümlenmiştir.5 Buna göre hemşirelere dokuz
4Söz konusu çalışma ve sonuçları “Aile Hekimlerinin İş Doyumu: Adana İl Merkezinden Bir Çalışma”
başlığıyla yayımlanmıştır. Adana il merkezinde çalışan 458 aile hekimi arasından 152 kişilik örneklem
grubu üzerinden analiz gerçekleştirilmiştir. Elde edilen “sonuç ve yapılan değerlendirmelerin Adana’daki
aile hekimleriyle sınırlı tutulmak yerine yerel düzeyde çözümler üretilebilme potansiyeline de ayrıca
değinilmiştir” 5Söz konusu çalışma 2015 yılında Afyon Kocatepe Üniversitesinde çalışan 129 hemşirenin vermiş olduğu
cevaplar neticesinde gerçekleştirilmiş ve “Bir Üniversite Hastanesinde Hemşirelik Mesleğinde İş Tatmini
ve Motivasyon” adıyla yayımlanmıştır. Çalışma kapsamındaki örneklem üzerinden ve elde edilen
sonuçlara dayanılarak “yalnızca Afyon Kocatepe Hastanesi için değil diğer kurumlar için de motivasyon
sürecine ilişkin çıkarım ve yorumlarda” bulunulmuştur.
A. TOZLU
Maliye Dergisi Sayı 168 Ocak-Haziran 2015 257
adet motive edici faktör, sekiz adet hijyen faktörü sorulmuştur. İş tatminine yönelik
veriler bir yana bırakılırsa çalışılan kurumun hijyen ve motive faktörleri sağlama
yetkinliği açısından “yaş aralığı, medeni durum, çocuk sayısı, hemşirelik mesleğinde
çalışma yılı, kurumda çalışma yılı, çalışma düzeni, ek görev varlığı, kurumda sorun
yaşama sıklığı” gibi unsurlar üzerinden çalışan motivasyonunu etkilediği sonucuna
ulaşılmıştır (Kundak vd., 2015: 9). Bu noktada, demografik özelliklerden ziyade
çalışma düzeni, ek görevin varlığı, kurum içi sorun yaşama gibi kurumsal olarak
doğrudan müdahale edilebilen durumların motive edici yönü dikkat çekmektedir.
2011 yılında Konya ilinde özel okullarda ve kamu okullarında görev yapmakta
olan fizik öğretmenleri arasında gerçekleştirilen çalışmada söz konusu grubu daha
etkin bir şekilde çalışmaları yönünde motive eden faktörler araştırılmıştır.6 Fizik
öğretmenlerini motive eden faktörler arasında ilk sırayı avantajlara ilişkin faktörler
(maaşlar ve maddi imkânlar, yaz tatilinin uzunluğu, çalışma saatlerinin uygunluğu
vb.) almıştır. İkinci sırayı okul içi ortama ilişkin faktörler (iş ortamının huzuru ve
çağdaş oluşu, gerekli tüm imkânların sağlanması vb.), üçüncü sırayı öğrencilere
ilişkin faktörler (öğrenci ile diyalog, öğrencinin istekli olması, öğrencilerin başarısı
ve yapılanların işe yaradığını görme), dördüncü sırayı taraflar arası ilişkilere yönelik
faktörler (başarıların değerlendirilmesi, çocuk ve velilerden gelen olumlu tepkiler,
eski öğrencilerin arayıp sorması, öğrencilerin geri bildirim sağlaması, karşılıklı sevgi
ve saygıyı hissetme vb.), beşinci sırayı kişiliğe ilişkin faktörler (insanlarla uğraşma,
kendini kanıtlama, yeni bilgi edinme hazzı, sürekli zinde, aktif, yenilikçi olmak
zorunda kalma, gençleri ve okulu sevme vb.), son sırayı ise mesleğe ilişkin faktörler
(değişik ders yapabilme, yeni kaynakları izleyebilme, meslektaşlar ile bilgi
alışverişi, eğitim teknolojisinin varlığı, iyi öğrenci yetiştirme) almıştır (Güzel, 2011:
1045). Elde edilen sonuçlar araştırmaya katılan fizik öğretmenlerinin finansal nitelik
taşıyan ya da literatürdeki içsel tatmine yönelik kavram ve teşviklerden uzak
seçenekleri öncelikli olarak benimsediğini göstermektedir.
Motive edici faktörlerin iş performansı ve işten ayrılma niyeti üzerindeki etkisini
analiz etmek amacıyla Türkiye’de yürütülmüş bir başka çalışmaysa daha evvel
özelleştirilmiş bir kamu işletmesinde çalışan işçiler arasında gerçekleştirilmiştir.7
Anket ve analiz çalışmasından çıkan sonuçlara göre çalışanları motive eden
faktörlerin öncelikli sıralaması “işin kendisi, işbirliği, ücret ve çalışma koşulları,
amirle ilişkiler, yükselme olanakları ve ödüllendirme” olarak tespit edilmiştir (Yıldız
vd. 2014: 247).
3. Kamu Görevlilerinin Ödül Tercihlerine Yönelik Bir Alan Çalışması
İş ve meslek danışmanlarına yönelik gerçekleştirilen çalışmanın sonuçlarının
genel olarak Türkiye’deki diğer kamu görevlilerinin konuya ilişkin görüşlerine
yönelik “ipuçları” taşıdığı düşünülmektedir. Zira evren büyüklüğü yaklaşık 4.000
kişi olan iş ve meslek danışmalarına yönelik çalışmada 1.000 kişiye yakın cevap
elde edilmesi ve bunların rastgele seçimle 400 cevaba indirilerek analiz edilmesinin
6“Fizik Öğretmenlerinin Demografik Özellikleri ve Motivasyon Faktörlerinin Araştırılması” başlığıyla
yayımlanan çalışmanın evreni Konya ili genelindeki özel ve kamu liselerinde görev yapmakta olan 266
fizik öğretmenidir. Toplam sayı içerisinden 103 kişilik bir örneklem oluşturulmuş ve araştırmanın
sonunda bir kısmı “ülke genelindeki tüm öğretmenleri de kapsayacak şekilde” önerilerde bulunulmuştur. 7Çalışma söz konusu özelleştirilmiş kamu işletmesinin altı ildeki 515 kişilik evreni arasından 130 işçinin
seçilmesiyle gerçekleştirilmiş; 2012 yılında bildiri olarak sunulmuş ve 2014 yılında “Motive Edici
Faktörlerin Çalışanların İş Performansına ve İşten Ayrılma Niyetine Etkisi” başlığıyla yayımlanmıştır.
Kamu Görevlilerinin Performansa Dayalı Ödül Tercihleri
258 Maliye Dergisi Sayı 168 Ocak-Haziran 2015
söz konusu meslek grubunun motivasyon ve ödüllendirme sürecine ilişkin olarak
doğrudan bilgi sağlar nitelikte olduğu istatistiksel olarak ispat edilmiştir. Öte yandan
seçilmiş meslek grubu iş süreçleri ve değerlendirme yapısı açısından literatürdeki
çoğu çalışmanın içeriğinden farklı dinamikler taşımakta; kamu çalışanlarının
motivasyon süreçleri açısından literatürel anlamda da özgün bir katkı
sunabilmektedir. Bu doğrultuda çalışanların gözünden motivasyon-performans
değerlendirme sistemi arasındaki ilişki ve olası ödül tercihlerine yönelik sonuçlar
aşağıda analiz edilmektedir. Diğer yandan kontrol grubu niteliğindeki yönetici,
akademisyen, uzman, sendikacı ve toplumun diğer kesimlerinden temsilcilerin
katılımıyla teşkil edilen “çalışanlar dışındaki grubun” da aynı sorulara ilişkin
cevapları da paylaşılarak konuya dair farklı bir bakış açısı elde edilmeye
çalışılmıştır.
3.1. Anketin Amacı, Kapsamı ve Analiz Yöntemi
Kendi alanından bugüne kadar ülkemizde iş ve meslek danışmanlarına yönelik
yapılan en kapsamlı araştırmalardan birisinin parçası olan anketin amacı iş ve
meslek danışmanlarının PDS hakkındaki genel düşüncelerine erişilerek gerçek
gereksinimlerini de tespit etmek suretiyle rasyonel ve işlevsel bir PDS modeli
kurgulamak; danışmanlara ve İŞKUR’a uygun bir PDS sürecinin ayrıntılarına ışık
tutmak olmuştur. Bu kapsamda “Performans Değerlendirme Sistemine Yönelik
Kurum İçi Anket ve Değerlendirmeler Çalışması” adıyla bir anket formu
hazırlanmıştır. Google Drive ortamında doldurulması ve geri dönüşü internet ortamı
üzerinden sağlanan 28 sorudan oluşan anket süreci olabildiğince şeffaf tutulmuştur.
10 adet tanıtıcı-genel sorunun dışındaki 18 adet sorunun 11 tanesi 5'li değerlendirme
ölçeği (Likert Ölçeği) şeklinde tasarlanmış, 7 soru ise sınıflandırma ve açık uçlu
sorular şeklinde hazırlanmıştır. 50 günlük sürenin ardından toplam sayıları yaklaşık
4.000 olan danışmanlara ait olarak 71 ilden elde edilen 1.000 adet cevap içerisinden,
illerdeki mevcut danışman sayıları da gözetilerek rastgele seçilen 400 anket cevabı
analize tabi tutulmuştur. Söz konusu örneklem sayısı seçilirken %95 güven
seviyesine denk gelen 351 kişilik örneklem büyüklüğü sınırının aşılması
amaçlanmıştır. Zira yapılan hesaplama neticesinde 4.000 kişilik bir evrende sağlıklı
bir şekilde istatistiksel çalışma yapılabilmesi ve uygun görülen %95 güven seviyesi
şartının sağlanabilmesi için en az 351 kişilik bir örnekleme ulaşmanın gerektiği
görülmüştür.
Ayrıca İŞKUR tarafından söz konusu danışmanlara yönelik oluşturulması
muhtemel bir PDS hakkında diğer ilgili kişi veya grupların sistemin temel
unsurlarına ilişkin görüşlerini de çalışmaya yansıtmak amacıyla temel nitelikte
olduğu düşünülen bazı sorular seçilerek ikinci bir anket çalışması yürütülmüştür. Bir
kontrol grubu niteliği taşımayan söz konusu grubun oluşturulmasının nedeni
danışmanların performans değerlendirme sürecinde “değerlendirici pozisyonunda
olabilecek” ve “iş ve meslek danışmanlığı mesleğine dair bilgi sahibi olabilecek”
kimselerin konuya ilişkin bakış açılarına da hususen değinmektir. Toplam 59 kişiden
oluşan grubun oluşturulmasında da hem performans değerlendirme sürecine hem de
iş ve meslek danışmanlığına yönelik bilgi sahibi olabilecek kişilerin sayısının
azlığından ötürü seçici olunmuştur. Dolayısıyla söz konusu ikinci grup istatistiksel
olarak içlerinde bulundukları evreni temsil etmemekle birlikte konuya farklı bir
bakış yansıtabilmek ve ileriki çalışmalara ışık tutabilmek maksadıyla araştırmaya
eklemlenmiştir. Çalışanlar dışındaki grupta danışmanların amirleri konumunda yer
A. TOZLU
Maliye Dergisi Sayı 168 Ocak-Haziran 2015 259
alan çeşitli kademelerdeki İŞKUR merkez ve taşra yöneticileri konuyla ve İŞKUR
ile olan ilişkileri sebebiyle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Devlet
Personel Başkanlığı yöneticileri yer almıştır. Ek olarak konuya ilişkin sendikal bakış
açısını daha iyi yansıtmak amacıyla KAMUSEN, TÜRK-İŞ, HAK-İŞ gibi
konfederasyonların ilgili uzman veya danışmanlarıyla işveren ve esnaf kesiminin
düşüncelerine de yer verebilmek amacıyla TİSK, TOBB ve TESK gibi sivil toplum
kuruluşlarının temsilcileri de anket sürecine dahil edilmiştir. Diğer yandan çeşitli
üniversitelerin kamu yönetimi ve çalışma ekonomisi bölümlerinden
akademisyenlerle Türkiye’de iş ve meslek danışmanlarının sertifikalandırılma
sürecinde temel rol oynayan bazı üniversitelerin akademisyenlerinin de görüşlerine
yer verilmiştir.
Çalışmalarına 17.03.2013 tarihinde başlanan ve iş ve meslek danışmanlarına
yönelik gerçekleştirilen anket Mesleki Yeterlilik Kurumunun mesleğe yönelik
yapmış olduğu tanımlarla belirlemiş olduğu başarım ölçütleri doğrultusunda
şekillenmiştir. Ayrıca İŞKUR tarafından yayınlanmakta olan iş ve meslek
danışmanlığı faaliyetleri istatistikleri ve diğer istatistikler İŞKUR İş ve Meslek
Dairesi Başkanlığıyla yapılan istişareler ve 02.05.2013 tarihinde İŞKUR Altındağ
(Ankara) Şube Müdürlüğünde görevli 10 iş ve meslek danışmanıyla gerçekleştirilen
pilot çalışma ve görüşmeyle de anketin olgunlaşması sağlanmıştır. Alınan geri
beslemeyle son şekli verilen anket, resmi yazışmaların ardından 18.06.2013 tarihli
ve İŞKUR Genel Müdürü adına imzalı yazıyla tüm İŞKUR İl Müdürlükleriyle
paylaşılmıştır.
Anketin gerçekleştirilmesi için “Google Drive” programı kullanılmış; SPSS
istatistik programının 16.0 ve 21.0 versiyonlarının ve Microsof Excel programının
da yardımıyla sonuçlar tahlil edilerek yorumlanmıştır. Çapraz tabloların
yorumlanmasında iki veya daha fazla değişken grubu arasında ilişki bulunup
bulunmadığının tespitini sağlayan Ki-kare (χ2) testi yapılmıştır.8
3.2. Anketin Geçerliliğine Yönelik Analizler
Anket çalışmasının sağlıklı bir şekilde yürütülüp yürütülmediğini ölçmek ve
kanıtlamak amacıyla çeşitli testler gerçekleştirilmiştir. Bu amaçla ilk olarak ölçüm
aracının ölçülmek istenen özelliği tam ve doğru bir şekilde ve bir başka özellikle
karıştırmadan ölçebilme derecesini tespit etmeye yarayan “geçerlik testi” yapılmış
ve aşağıdaki sonuç elde edilmiştir.
KMO ve Bartlett Testi
Kaiser-Meyer-Olkin Measure of Sampling Adequacy 0,795
Bartlett's Test of Sphericity Approx. Chi-Square 515,590
Df 55
Sig. 0,000
Testin geçerliği için KMO katsayısının 0 değerinden uzaklaşarak en az 0,5
değerinde çıkması (en fazla 1) gerekmektedir. Yapılan test sonucu 0,5<KMO<1
8Daha evvel de bahsedildiği üzere orjinal anketin yalnızca bazı sorularına ilişkin şekil ve sonuçlara yer
verileceği için bu çalışmada çapraz tablo ve benzeri içerik bulunmamakta ancak verilerin geçerliliğini
göstermek amacıyla SPSS programına ait bir takım güvenilirlik ve geçerlilik testleri de ayrıca
paylaşılmaktadır. Ayrıntılı bilgi için ilgili tez çalışmasına bakınız.
Kamu Görevlilerinin Performansa Dayalı Ödül Tercihleri
260 Maliye Dergisi Sayı 168 Ocak-Haziran 2015
olması gereken KMO katsayısının yaklaşık olarak 0,80 değerinde çıktığı
görülmektedir. Böylelikle gerçekleştirilen anketin örneklem büyüklüğü anket
sorularının yeterliliği ve tutarlılığı ve benzeri açılardan bilimsel olarak geçerlilik
taşıdığı görülmüştür. Ankete yönelik güvenilirlik analizi ise ağırlıklı olarak Likert
ölçeğine uygun sorular kullanıldığı için bu sorular üzerinden Cronbach Alfa yöntemi
kullanılarak yapılmıştır. Cronbach alfa katsayısı 0 ile 1 arasında bir dağılım
göstermekte ve negatif değer çıkması ölçeğin benzer özellikleri ölçmediğinin bir
göstergesi olarak kabul edilmektedir. Alfa değerinin düşük çıkması testin homojen
olmadığını (birkaç özelliği bir arada ölçtüğü gibi sorunların varlığını)
göstermektedir.
Güvenilirlik İstatistikleri
Cronbach's Alpha N of Items
0,782 11
On bir adet beşli Likert ölçeği sorusu üzerinden yapılan güvenilirlik analizinde
0,78 değeri elde edilmiş ve “0.60< Cronbach's Alpha < 0.80 oldukça güvenilir”
kabul seviyesi yakalanmıştır.
3.3. Anket Sonuçları ve Yorumlanması
3.3.1. Çalışanlara İlişkin Demografik Veriler
Örneklemde yer alan çalışanların yaş aralığı 23-45 olarak ölçümlenmiş ve
ortalama yaş 29,4 olarak tespit edilmiştir. %50,25’i erkek, %49,75’i kadın olan
çalışanların cinsiyet dağılımı birbirine yakın gerçekleşmiştir. En düşük KPSS puanı
59, en yükseği 93 iken ortalama KPSS puanı 83,0’dır. Buna göre katılımcı
çalışanların %44,5’inin 85 ve üzerinde puan aldığı görülmüştür. 400 çalışandan
321’inin herhangi bir yabancı dil puanı yok iken KPDS (YDS) ve ÜDS ağırlıklı
olmak üzere 79’unun çeşitli düzeylerde puanı bulunmaktadır. 51 farklı üniversiteden
mezun çalışanların %23,2’sinin lisansüstü eğitime sahip olduğu, %9,8’inin ise
eğitimlerinin devam ettiği görülmüştür. Tanımlayıcı bilgilerden son olarak
danışmanların daha önce bir meslek deneyimlerinin olup olmadığı incelenmiş ve
büyük çoğunluğun daha önce çeşitli işlerde çeşitli sürelerde çalıştıkları
gözlemlenmiştir. Buna göre iş ve meslek danışmanlarının %84’ü daha önce bir işte
çalıştığını ve meslek deneyimi olduğunu belirtmişken yalnızca %16’sı bu işin ilk
işleri olduğunu ifade etmiştir.
3.3.2. Çalışanlar ve Çalışanlar Dışındaki Grubun Cevapları
Bu bölümde “Performans Değerlendirme Sistemine Yönelik Kurum İçi Anket ve
Değerlendirmeler” adlı orjinal anket formunda yer alan “Kurum içerisinde etkin bir
şekilde uygulanan performans değerlendirme sistemi, çalışma ortamında rekabeti ve
motivasyonu artıracaktır” ve “Aşağıda çalışma sonuçlarınıza ve iş başarınıza göre
verilmesi mümkün olabilecek bazı ödüller sıralanmıştır. Buna göre sizi en çok
motive edecek ve verimliliğinizi artıracak beş ödül uygulaması hangisidir” soru ve
yorum cümlelerine verilen cevaplardan hareketle çalışanların ve çalışanlar dışındaki
grubun konuya bakış açıları paylaşılmaktadır. Ankete katılanlara sunulan 20 adet
ödül uygulaması mümkün olduğunca somut, yasal değişiklikler neticesinde
uygulanabilir, insan kaynakları faaliyetleriyle ilişkili, finansal ya da başka açılardan
tek tip değil çeşitli ihtiyaçlara hitap edecek şekilde tasarlanmıştır. Gerçekleştirilen
performans değerlendirme modeli oluşturma çalışması; danışmanların konuyla ilgili
A. TOZLU
Maliye Dergisi Sayı 168 Ocak-Haziran 2015 261
düşünce ve tercihlerini saptamaya yönelik olmakla birlikte sonunda çok yönlü
değerlendirmeye imkân tanıyan 360 derece performans değerlendirme yönteminin
ayrıntılandırılıp insan kaynakları faaliyetleriyle de sıkı bir şekilde
bağlantılandırılarak uygulanması yönünde tespit ve önerilerde bulunmuştur. Ayrıca
doğrudan herhangi bir motivasyon teorisinden hareketle tasarlanmayan anket
çalışmasında, motivasyon sürecine yönelik seçeneklerin somutluk arz etmesine özen
gösterilerek katılımcılar arasındaki “gerçeklik ve işlevsellik” algısının artırılması
hedeflenmiştir. İlgili kurum yöneticilerinin gözlemleri ve pilot çalışma
kapsamındaki iş ve meslek danışmanlarının eleştirileriyle de desteklenen ödül
önerileri, teorilerde genel olarak ön plana çıkan içten-dıştan güdümlü, işyerindeki
fiziksel ortamın iyileştirilmesine dönük, finansal-finansal olmayan gibi ayrımlara
uygunluk göstermiştir. Diğer yandan aynı saikle; sunulan teşvik ve ödül unsurları
arasında mesleki ya da kişisel gelişimi amaçlayan seçenekler olduğu gibi görevde
yükselme/yetki ve sorumlulukların artırılması gibi süreçlerin tatmin edilmesine
yönelik alternatifler de bulunmaktadır. Sonuçların İŞKUR ve danışmanlar başta
olmak üzere genel olarak tüm kamu personelinin daha etkin ve verimli çalışmasının
özendirilmesi ve teşvik edilmesi amacıyla ileride yapılabilecek kurumsal ve yasal
çalışmalara9 ışık tutacağı düşünülmektedir
Şekil 1: Performans Değerlendirme ile Rekabet ve Motivasyon Artışı
Arasındaki İlişki (%)
9Ülkemizde kamu görevlilerinin işle ilgili yeterliliklerini ölçmek amacıyla uzun bir süredir kullanılmakta
olan sicil sistemini kaldıran 6111 sayılı Kanun’un 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 122’nci
maddesinde yapmış olduğu değişiklikle kamu kurum ve kuruluşlarına, yürütmekte oldukları hizmetlerin
özelliklerini göz önünde bulundurarak memurlarının başarı, verimlilik ve gayretlerini ölçmek üzere
Devlet Personel Başkanlığından uygun görüş almak kaydıyla, değerlendirme ölçütleri belirleyebilme
imkânı getirmiştir. Diğer taraftan Kalkınma Planları ve Yıllık Programlarda kendine yer bulan kamu
personeline yönelik performans vurgusu Onuncu Kalkınma Planında da devam etmiş; verimliliğin
artırılması amacıyla işlevsel bir performans değerlendirme sistemi oluşturulması bir politika aracı olarak
öngörülmüştür. Söz konusu ihtiyaca yönelik çalışmalar Plan ve Programlarla verilen görev ve sorumluluk
gereği Devlet Personel Başkanlığı koordinasyonunda devam etmektedir.
30,0
36,2
10,2
17,8 5,8
Kesinlikle Katılmıyorum
Katılmıyorum
Kararsızım
Katılıyorum
Kesinlikle Katılıyorum
Çalışanların Yorumu
1,7
12,1 5,2
56,1
24,1
Çalışanlar Dışındaki Grubun
Yorumu
Kesinlikle Katılmıyorum
Katılmıyorum
Kararsızım
Katılıyorum
Kesinlikle Katılıyorum
Kamu Görevlilerinin Performansa Dayalı Ödül Tercihleri
262 Maliye Dergisi Sayı 168 Ocak-Haziran 2015
PDS’nin çalışma ortamında rekabeti ve iş ve meslek danışmanlarının
motivasyonunu artıracağı yönündeki yorum cümlesine danışmanların %30’u
kesinlikle katılmadıklarını, %36,2’si de katılmadıklarını ifade etmişlerdir.
Çalışanların yalnızca %17,8’i katılıyorum, %5,8’i ise kesinlikle katılıyorum
şeklindeki cevaplarıyla performans ölçümü ve değerlendirmesi yönünde yapılacak
muhtemel uygulama girişimlerinin iş motivasyonlarını artıracağını ifade etmiştir.
Performans değerlendirme-motivasyon artışı arasındaki doğru orantılı ilişkinin
varlığına dair önermeye çalışanların büyük bir kısmının inanmamasına rağmen
amirler, akademisyenler, konuyla ilgili uzmanlar vb. kesimlerden oluşan çalışanlar
dışındaki grubun ezici bir çoğunluğu böyle bir ilişkinin varlığına inanmaktadırlar.
Söz konusu grubun %24,1’i kesinlikle katılıyorum, %56,1’i ise katılıyorum cevabını
vermiştir. Bu konuda “muhtemel değerlendirilme adaylarıyla “muhtemel
değerlendirici adayları” arasındaki keskin görüş farkı kendini göstermektedir.
Şekil 2: Performansa Göre Verilebilecek Ödüllerin Çalışanlar Tarafından
Tercih Edilme Oranları (%)10
Şekil 2’de çalışanların daha verimli ve performansı yüksek bir şekilde çalışmak
için kendilerini teşvik edeceklerini düşündükleri ödül ve uygulamalara yönelik
tercihleri paylaşılmaktadır. 20 öneri arasından en fazla tercih edilen on seçenek
10Sürece ilişkin getirilen teşvik ve ödül seçeneklerinin uygulanması genel olarak mevcut mevzuat
kapsamında mümkün olmayıp 657 sayılı DMK’nın 122/4’üncü maddesi hükmünde düzenlenen
performans değerlendirme sürecinin somutlaştırılması sonrasında gündeme alınabilecektir. Ancak sunulan
seçenekler üzerinden çalışanların beklentilerine, tercihlerine ve bakış açılarına ilişkin bir bilgi havuzu
elde etmek amaçlanmıştır. Seçenek olarak sunulan tüm ödül ve teşvik uygulamaları şu şekildedir:
Performansa dayalı ödenecek ek ücret (prim), hediye çeki, performansla ilişkili zam oranı, yabancı dil
eğitimine hak kazanma, ekstra izin, yurt dışı eğitimlere, panel, seminer vb. faaliyetlere katılıma doğrudan
ya da öncelikli olarak hak kazanma, yıllık izinde kullanım önceliği, yurt dışı-yurt içi staj programlarına
katılıma doğrudan ya da öncelikli olarak hak kazanma, yazılı ya da sözlü takdir, tanınırlık uygulamaları
(ayın elemanı, kuruma ait dergi kapağında resim vb.), kademe-derece artışı, belirli sınırlar dahilinde
çalışma zamanı ve ortamını belirleme hakkı (esneklik), tatil, tur gezisi vb. aktivite imkânı, laptop, ipad vb.
imkânlar, lojman vb. sosyal imkânlarda öncelik tanınması, başarılı olan il müdürlüğü veya şubeye o anki
herhangi bir ihtiyaç temininde öncelik (araç, klima vb.), şehir değişikliği (tayin) imkânı, tiyatro, sinema,
konser, maç vb. aktivitelere bilet imkânı, ekip liderliği vb. kariyer basamakları, diğer.
0,0 2,0 4,0 6,0 8,0 10,0 12,0 14,0
Çalışma esnekliği (yer ve zaman açısından)
Yurt dışı-yurt içi staj programlarına hak kazanma veya öncelik
Performansla ilişkili zam oranı
Ekip liderliği vb. kariyer basamakları
Yabancı dil eğitimine hak kazanma
Tatil, tur gezisi vb. aktivite imkânı
Ekstra izin
Yurt dışı eğitim, seminer vb. faaliyetlere hak kazanma veya
öncelik
Performansa dayalı ödenecek ek ücret (prim)
Kademe-derece artışı
4,9
5,1
5,7
6,0
6,6
6,9
8,3
10,2
11,3
12,2
A. TOZLU
Maliye Dergisi Sayı 168 Ocak-Haziran 2015 263
arasında ilk sırayı %12,2 ile “kademe-derece artışının” aldığı görülmektedir.
Çalışanların başarılı performans göstermeleri halinde elde etmek istedikleri ödüllerin
ikinci sırasındaysa %11,3’lük tercih oranıyla “performansa dayalı ödenecek prim vb.
ek ücretin” gelmesi dikkat çekmektedir. Zira doğrudan finansal müşevvik
niteliğindeki bir diğer ödül olan “performansla ilişkili zam oranı” da %5,1 oranında
tercih edilerek sekizinci sırada yer almıştır. Bu durum birçok motivasyon kuramı
açışından gerçek anlamda tatmin edici niteliğe sahip bir araç olmadığı iddia edilen
ve kimilerince “yanlış hesaplanmış” güdeleyiciler olduğu ifade edilmiş (Frey ve
Gallus, 2014: 5) finansal/ekonomik uygulamaların ülkemizdeki çalışanlar açısından
hala cazip görüldüğüne işaret etmektedir. “Yurt dışı eğitim, seminer vb. kişisel ve
mesleki gelişim faaliyetlerine katılıma doğrudan ya da öncelikli olarak hak
kazanma” seçeneği iş performansı ve verimliliğin artırılmasında bir diğer ödül aracı
olarak karşımıza çıkmaktadır. Söz konusu seçeneğin çalışanlar tarafından tercih
edilme oranı %10,2 iken yıllık izne ek olarak kullanılacak “ekstra izin” imkânı da
%8,3 oranıyla dördüncü sırada yer almıştır.
Şekil 3: Performansa Göre Verilebilecek Ödüllerin Çalışanlar Dışındaki
Grup Tarafından Tercih Edilme Oranları (%)
Çalışanlar dışındaki grubun ilk tercihi çalışanların tercihleriyle birebir
örtüşmemekle birlikte uyumlu olacak şekilde %14 oranla “performansa dayalı
ödenecek ek ücret” olmuştur. Grubun %12,9 oranla iki adet ikinci tercihi olmuş;
buna göre çalışanlara benzer olarak “yurt dışı eğitim, seminer vb. faaliyetlere
katılıma doğrudan ya da öncelikli olarak hak kazanma” ile çalışan tercihlerinden
oldukça yüksek bir oran ve sıralamayla “ekip liderliği vb. kariyer basamakları” daha
işlevsel müşevvikler olarak değerlendirilmiştir. Dikkat çeken bir başka husus ise
%8,6 tercih oranıyla “kademe-derece artışı” seçeneğinin dördüncü sırada yer alması
ve üç ve dördüncü tercihlerin esasen ülkemizde bugüne dek olageldiği gibi kıdeme
göre değil performansla ilişkili olacak şekilde görev ve sorumlulukta yükselme
arzusuna işaret etmesidir.
0 2 4 6 8 10 12 14
Laptop, ipad vb. imkânlar
Tanınırlık uygulamaları
Yabancı dil eğitimine hak kazanma
Performansla ilişkili zam oranı
Yazılı ya da sözlü takdir
Yurt dışı-yurt içi staj programlarına hak kazanma veya öncelik
Kademe-derece artışı
Ekip liderliği vb. kariyer basamakları
Yurt dışı eğitim, seminer vb. faaliyetlere hak kazanma veya
öncelik
Performansa dayalı ödenecek ek ücret (prim)
3,9
4,7
5,0
5,7
5,7
7,9
8,6
12,9
12,9
14,0
Kamu Görevlilerinin Performansa Dayalı Ödül Tercihleri
264 Maliye Dergisi Sayı 168 Ocak-Haziran 2015
Şekil 4: Cinsiyete Göre Performansa Dayalı Ödül Tercihleri (%)
Cinsiyet ile performans değerlendirme sonrası verilmesi muhtemel ödüllerin
tercihi arasındaki ilişki incelendiğinde sayıları birbirine çok yakın olan kadın (199
kişi) ve erkeklerin (201 kişi) seçimlerinin büyük ölçüde benzerlik gösterdiği
anlaşılmaktadır. Şekil 4’e göre hem kadınların hem de erkeklerin kendileri için daha
güdüleyici olacaklarını düşündükleri ilk üç ödül sırasıyla “kademe-derece artışı”,
“performansa dayalı ödenecek ek ücret” ve “yurt dışı eğitim, seminer vb. faaliyetlere
katılıma doğrudan ya da öncelikli olarak hak kazanma” olarak görülmektedir. Diğer
yandan kadın çalışanlar için “ekstra iznin” daha cazip bir ödül olduğu da
görülmektedir. Çalışma hayatında yer alan kadınların ülkemizdeki geleneksel ve
kültürel değerler sebebiyle günlük hayattaki diğer sorumluluklarının çeşitliliği de
düşünüldüğünde daha fazla izne yönelik bir talebinin olması sebep sonuç ilişkisinin
tezahürü olarak açıklanabilmektedir. Ödül tercihleri cinsiyet, yaş, eğitim seviyesi
veya türü, çeşitli beceri ve kalifikasyonlara bağlı olarak çeşitlenebilmekte hatta bazı
çalışmalara göre ödüllerin çalışanları teşvik etme gücü takım bazlı-bireysel bazlı
verilmeye bağlı olarak değişebilmektedir (Garbers ve Konradt, 2014: 102).
12,0
11,3
9,5
7,1 6,6
0,0
2,0
4,0
6,0
8,0
10,0
12,0
14,0
Kademe-derece
artışı
Performansa
dayalı ödenecekek ücret (prim)
Yurt dışı eğitim,
seminer vb.faaliyetlere hak
kazanma veya
öncelik
Tatil, tur gezisi
vb. aktiviteimkanı
Ekstra izin/Ekip
liderliğivb.kariyer
basamakları
Erkek Çalışanların Ödül Tercihleri (%)
12,4
11,3 11,1
10,0
7,3
0,0
2,0
4,0
6,0
8,0
10,0
12,0
14,0
Kademe-derece
artışı
Performansa
dayalı ödenecekek ücret (prim)
Yurt dışı eğitim,
seminer vb.faaliyetlere hak
kazanma veya
öncelik
Ekstra izin Yabancı dil
eğitimine hakkazanma
Kadın Çalışanların Ödül Tercihleri (%)
A. TOZLU
Maliye Dergisi Sayı 168 Ocak-Haziran 2015 265
Şekil 5: Yaşa Göre Performansa Dayalı Ödül Tercihleri (%)
Ankete katılan danışmanlar 234 kişiden oluşan 30 yaşın altı ve 166 kişiden
oluşan 30 yaş ve üstü grup olacak şekilde iki gruba ayrılmış; ödül tercihlerinde
yüzdesel ya da sıralamaya dair bir değişiklik olup olmadığı ölçümlenmeye
çalışılmıştır. Buna göre her iki grubun da ilk beş tercihinin dördünün aynı olduğu
tespit edilmiş; farklı olarak 30 yaşın üstündeki çalışanların “performansla ilişkili
zam oranı” seçeneğine de önem atfettiği, 30 yaşın altındaki grupta ise bu seçeneğin
yerini “yabancı dil eğitimine hak kazanma”nın aldığı görülmüştür. Şekil 5’e göre her
iki grubun da ilk dört ödül tercihi “kademe-derece artışı”, “performansa dayalı
ödenecek ücret (prim)”, “yurt dışı eğitim, seminer vb. faaliyetlere hak kazanma veya
öncelik” ve “ekstra izin” olarak gerçekleşmiştir. Burada dikkat çekici olarak ifade
edilebilecek husus, 30 yaşın altında yani nispeten daha genç olan çalışanların
kariyerleri için katkı sağlayacak ve kişisel-mesleki gelişimin de bir parçası olarak
değerlendirilebilen “yabancı dil eğitimine hak kazanma” ödülüne daha fazla önem
göstermiş olmalarıdır. Netice itibarıyla genel olarak iki grup da aynı uygulamalarla
daha fazla motive olabileceklerini göstermişlerdir.
12,8
12,7
9,7
8,6
6,7
0 2 4 6 8 10 12 14
Kademe-derece artışı
Performansa dayalı ödenecek
ek ücret (prim)
Yurt dışı eğitim, seminer vb.
faaliyetlere hak kazanma
veya öncelik
Ekstra izin
Performansla ilişkili zam
oranı
30 Yaş ve Üstü Çalışanların Ödül Tercihleri
(%)
11,7
10,6
10,4
8,0
7,5
0 2 4 6 8 10 12 14
Kademe-derece artışı
Yurt dışı eğitim, seminer vb.
faaliyetlere hak kazanma
veya öncelik
Performansa dayalı ödenecek
ek ücret (prim)
Ekstra izin
Yabancı dil eğitimine hak
kazanma
30 Yaş Altı Çalışanların Ödül Tercihleri
(%)
Kamu Görevlilerinin Performansa Dayalı Ödül Tercihleri
266 Maliye Dergisi Sayı 168 Ocak-Haziran 2015
Şekil 6: Yurt Dışı veya Yabancı Dil ile İlişkili Ödül Tercihleri (%)11
Anket kapsamında iş ve meslek danışmanlarına çalışma sonuçlarına ve iş
başarısına göre verilmesi muhtemel bazı ödül seçenekleri sunulmuş ve beş adet
tercihte bulunmaları istenmiştir. Bu ödüllerden üçü (yabancı dil eğitimine hak
kazanma, yurt dışı eğitim, panel, seminer vb. faaliyetlere hak kazanma veya öncelik,
yurt dışı-yurt içi staj programlarına katılmaya hak kazanma veya öncelik) yabancı
dille doğrudan ya da dolaylı olarak ilişkili seçeneklerdir. Şekil 6’da herhangi bir
seviyede dil puanı beyan eden meslek danışmanlarının ödül seçimlerini yabancı dille
ilgili olanlardan yana kullanma yatkınlığı ölçümlenmeye çalışılmıştır. Yabancı dil
puanı beyan eden danışmanların (79 kişi) yabancı dille ilgili ya da yabancı dil
bilmeyi gerektirecek ödül alternatiflerini seçme oranı %28,9 olarak gerçekleşmiştir.
Aynı oran yabancı dil puanı sahibi olmayan danışmanlarda (321 kişi) %19,5’e
düşmüştür. Dolayısıyla kişisel ve mesleki bir kalifikasyon olarak nitelendirilebilecek
yabancı dil sahibi olma durumunun ödül tercihleri üzerinde belirleyici olabileceği
tespit edilmiştir.
Sonuç
Kamu personelinin verimliliğinin artırılarak kamu yönetiminde kaliteli hizmet
sunumunun sağlanması hem kamu kurum ve yöneticileri için hem de vatandaşlar
için tatmin edici sonuçlar doğuracaktır. Performans değerlendirmenin bir aracı işlevi
görebileceği bu süreçte önemli olan değerlendirme sonuçlarına çalışanları cezbedici
ödüllerin eklemlenmesidir. Başka bir deyişle en hassas olan noktalardan birisi
çalışanların, kendileri açışından beklenen, arzulanan, tatmin edici ve güçlü
teşviklerle motive edilerek daha verimli ve yüksek performanslı çalışmaya
özendirilmesidir. Zira kaldırılan sicil sisteminde olduğu gibi işlevsiz değerlendirme
süreçlerinin ya da istisnai haller dışında sıradan hale gelmiş kıdeme bağlı
ilerlemenin çalışanlar açısından özendirici nitelikte olmadığı Türk kamu personel
sisteminin gerçeklerinden birisidir. Türkiye’de farklı kurumlar ve uygulamalar
yoluyla denenen performans değerlendirme çalışmalarının tamamına yakınının
ücrete odaklandığı ya da rutin, etkisiz bir hal aldığı gözlemlenmektedir. Dolayısıyla
modern insan kaynakları uygulamalarından yoksun biçimde yürütülen süreçler
çeşitli teşvik ve ödülleri içermek yerine finansal tabanlı ödemelere odaklanmış; bu
11Burada dil belgesinde yer alan puanın yüksek ya da düşük olmasından ziyade, çalışanların yabancı dil
sahibi olmayı bir gereklilik olarak hissetmesi ve bu konuda istek göstermesi pozitif bir özellik olarak
yorumlanmaktadır.
28,9
19,5
0,0
5,0
10,0
15,0
20,0
25,0
30,0
35,0
Yabancı Dil Puanı Belgesine Sahip Olanlar Yabancı Dil Puanı Belgesine Sahip Olmayanlar
A. TOZLU
Maliye Dergisi Sayı 168 Ocak-Haziran 2015 267
da kamu sektöründe zaten zayıf olan girişimlerin gerçek anlamda teşvik edici bir
özelliğe sahip olmasını engellemiştir.
Ülkemizdeki mevcut uygulamaların işlevsizliği, uluslararası alanda kamu
yönetimi ve insan kaynakları yönetiminin sahip olduğu yeni perspektif ve
mevzuatımızdaki değişikliklerle performans değerlendirme konusuna dair artan
beklentiler neticesinde kamu çalışanları için performans değerlendirmenin nasıl
yapılabileceği, motivasyon sürecinin nasıl etkin hale getirilebileceği ve teşvik için ne
tür ödül mekanizmalarının kullanılabileceği konuları birçok araştırmaya konu
olmaya başlamıştır. Kamu görevlileri için yapılan çalışma, anket ve analizlere
bakıldığında yine ücretin ön planda olduğu görülmekle birlikte alanda önde gelen
motivasyon teorilerinin önermeleri doğrultusunda yapılan çalışmalar da
bulunmaktadır. Ancak, araştırmaların birçoğunun sağlık sektörü ve bankacılık
sektörü personeline yönelik olduğunu; bunun yanında öğretmenlerin performans ve
motivasyon süreçlerinin de sıklıkla inceleme kapsamında olduğunu belirtmekte
fayda bulunmaktadır. Bu durumun sebeplerinden birisi şüphesiz kamuda sağlık
sektöründe yakın geçmişimizde başlatılan performansa dayalı ödeme uygulamaları
neticesinde alanın araştırmacılar için cazip ve uygulanabilir görülmesidir.
Literatürde kamu bankaları ve çalışanlarına yönelik çalışmaların çokluğunda ise
bankacılık sektörünün yapılan iş itibarıyla özel-kamu ayrımı gözetmeksizin para ve
finansal ürünlere dayalı olması dolayısıyla da kamu bankalarının kamu sektörü
içerisindeymiş gibi görünse de bireysel ve kurumsal anlamda tıpkı özel sektörde
faaliyet gösteriyormuş gibi nispeten “ölçülebilir, takip edilebilir ve
değerlendirilebilir” iş süreçlerine sahip olmasıdır. Diğer yandan hemen hemen tüm
çalışmalar yalnızca gözlem yapılan araştırma grubuna yönelik değil kimi zaman
ilgili meslek grubunun tamamına yönelik kimi zamansa ülke genelinde tüm kamu
çalışanlarına yönelik öneri ve çıkarımlara sahiptir. Yapılan araştırmaların kendi
sahip olduğu örneklem ve evrenin de dışına çıkarak birtakım ipuçları ve
değerlendirmeler barındırması; bilimsel ilerlemeye, ulusal literatürün gelişmesine ve
motivasyon süreciyle çalışanların teşvik edilmesi hususunun daha fazla
sahiplenilmesine paha biçilmez katkılar sunmaktadır.
Mevcut çalışma kapsamında yürütülmüş anket ve analiz çalışmasının sonuçları
itibarıyla ileriki dönemde iş ve meslek danışmanlarının performanslarına göre teşvik
edilmeleri ve ödüllendirilebilmeleri yönünde yapılabilecek proje ve uygulamalara
katkı sunmakla kalmayıp gerek İŞKUR gerekse ülke genelinde kamu çalışanlarının
motivasyon süreçlerinin analiz edilmesi ve geliştirilmesi çalışmalarına da girdi
sağlayabileceği düşünülmektedir. Üç milyonun üzerinde kamu çalışanına yönelik tek
bir çalışma üzerinden örneklem yaratarak analizlerde bulunmak oldukça zor bir
süreç olduğu gibi birçok kurumun ve çalışan grubunun birbirinden farklı iş
süreçlerine -dolayısıyla motivasyon süreçlerine- sahip olmaları sebebiyle bu tip bir
tek tipleştirmenin makul olmadığı da düşünülmektedir. Diğer yandan araştırma için
seçilen grubun ülkemizdeki genel literatürün aksine yeni ve farklı bir meslek grubu
olması sebebiyle elde edilen sonuçların bundan sonraki çalışmalara yeni bir
perspektif kazandırması ümit edilmektedir. Son olarak araştırma kapsamında
çalışanlara teşvik ve ödül önerisi olarak gruplandırma ya da benzeri yöntemlerle
soyut alternatifler sunmak yerine her biri ayrı ve bağımsız mümkün olduğunca
somut seçenekler sunulmuştur.
Kamu Görevlilerinin Performansa Dayalı Ödül Tercihleri
268 Maliye Dergisi Sayı 168 Ocak-Haziran 2015
Tüm bu bilgiler ışığında; gerçekleştirilen anket çalışmasında öncelikle
performans ölçme ve değerlendirmenin iş motivasyonunu artıracağı yönündeki
önermeye çalışanların önemli bir kısmının katılmıyor olması ancak bir nevi olası
değerlendirici pozisyonunda olan kişilerden oluşan grubunsa aksi bir biçimde tersini
düşünüyor olması dikkat çekicidir. Bu durum, performansa göre değerlendirilmekten
memnun olmayacak bir personel kitlesi ile çalışan-çalışmayan, verimli-verimsiz gibi
ayrımlardan yoksun insan kaynakları yönetimini değiştirmek isteyen bir
yönetici/değerlendirici kitlesinin varlığını göstermektedir.
Her ne kadar motivasyon kuramlarında genel olarak finansal teşvikler; daha
içsel, kendini kanıtlamaya ve saygınlığa yönelik teşvik unsurlarına göre geri planda
kalsa ve ilkel olarak değerlendirilse de meseleye ekonomist gözüyle yaklaşarak
parasal ödemelerin diğer ödüllerden daha kullanışlı ve ön planda olduğunu iddia
eden uzmanlar da mevcuttur (Frey ve Gallus, 2014: 1). Nitekim gerçekleştirilen
anketlerde de gerek çalışanlar gerekse çalışanlar dışındaki grup tarafından doğrudan
finansal nitelikli ödemeler kayda değer oranlarda ve sıralamalarla tercih edilmiştir.
Örneğin Maslow’un belirlemiş olduğu ihtiyaçlar hiyerarşisine göre piramidin en
altında ücret unsurunu da içine alan fizyolojik ihtiyaçlar bulunmasına rağmen, söz
konusu en basit -ve kurama göre nispeten önemsiz nitelikteki ihtiyaç/teşvik unsuru-
anket çalışmasında her iki grup tarafından etkili bir performans artırıcı araç olarak
algılanmıştır. Bu sonuç daha önce yapılan (Güzel, 2011; Yıldız vd., 2014) başka
anket ve araştırma sonuçlarıyla da paralellik arz etmektedir. Dolayısıyla ilerleyen
dönemlerde ülkemizde kamu personelinin daha verimli ve etkin çalışmasını
sağlayabilmek amacıyla “performansa dayalı olarak ödenecek prim vb. ek ücret” ya
da benzeri ekonomik nitelikli ödül ve teşviklerin kullanılması bu anlamda
beklentileri karşılayacak bir girişim olabilecektir. Ancak çalışma boyunca edinilen
bilgiler ve yapılan gözlemler ışığında ücretle performans arasında güçlü ve doğrudan
bir ilişki kurulmasının, özellikle Türkiye gibi köklü bir sicil ve statü memuriyeti
sistemine sahip ülkelerde çalışma barışını zedeleyebileceği düşünülmektedir. Bu
sebeple kamu görevlilerini daha verimli çalışmaya teşvik etmek amacıyla
kullanılacak performansa dayalı ek ödeme ve benzeri uygulamaların personelin
maaşları arasında fazla hissedilir farklılıklara yol açacak boyutta olmamasına dikkat
edilmesi yararlı olacaktır.
Diğer yandan “yazılı ya da sözlü takdir” ve “tanınırlık uygulamaları” gibi içsel
tatmine yönelik ödül tercihlerinin de en azından çalışanlar dışındaki grup tarafından
tercih edilmesi bir işaret olarak algılanabilir ve bu anlamda bir zihniyet
değişikliğinin başlangıcı olarak kabul edilebilir. Çalışanların bu gibi ödüller
karşısında kayıtsız kalması ülkemiz kamu personel sistemi kültürünün sorgulanabilir
yanları arasındadır. Zira bu durum daha evvel de bahsedilen kamu hizmeti
motivasyonu konseptinde yer alan ve kamu görevlilerini kendiliğinden güdülediği
iddia edilen; işini kamu yararı amacıyla yapma, görev aşkıyla hareket etme, kamu
hizmetini vatandaşlık görevi olarak algılama, bu amaçla çeşitli fedakârlıklardan
kaçınmama gibi davranış ve düşünce kalıplarının geri planda kalmış olabileceğini;
dolayısıyla bu hususların vurgulanarak zihinlere yerleştirilmesinin hem çalışanlar
hem kamu kurumları hem de vatandaşlar nezdinde faydalı sonuçlar doğurabileceğini
göstermektedir (Vandenabeele vd., 2014: 779-781). Örneklem grubunda ve daha
evvel yürütülmüş bazı çalışmalarda (Efeoğlu ve Özcan, 2013) yaptığı işin takdir
edilmesine önem veren, görevini insanlara hizmet sunabilme saikiyle yerine
A. TOZLU
Maliye Dergisi Sayı 168 Ocak-Haziran 2015 269
getirmeyi amaçlayan çalışanlar tespit edilmiştir. Diğer yandan Güzel’in (2011)
gerçekleştirdiği çalışmada olduğu gibi mesleğe ilişkin motive edici faktörler; taraflar
arası ilişkilere ilişkin motive edici faktörler ve kişiliğe ilişkin motive edici faktörler
benzeri “kamu hizmeti motivasyonu” süreci kapsamına dahil edilebilecek faktörleri
motive etme derecesi bakımından daha geri planda tespit eden ya da Kundak vd.nin
(2015) gözlemlediği gibi mesleğe bağlılık düşüncesinin işe duyulan tatmini
artırdığını belirten çalışmalar da mevcuttur. Genel olarak çalışanlar ve çalışanlar
dışındaki katılımcıların “yurt dışı eğitim, seminer vb. kişisel ve mesleki gelişim
faaliyetlerine katılıma doğrudan ya da öncelikli olarak hak kazanma”, “yurt dışı-yurt
içi staj programlarına katılıma doğrudan ya da öncelikli olarak hak kazanma” ve
“yabancı dil eğitimine hak kazanma” gibi eğitime ve mesleki gelişime katkı
sağlayabilecek ödül önerilerini göreceli olarak önemsiyor olması Türkiye’de kamu
insan kaynakları yönetiminin yeniden inşası sürecinde umut vericidir. Son olarak
görevde yükselme, kurum/departman içerisinde daha etkin bir pozisyona sahip olma
gibi terfi süreçlerinin rutin ya da kıdem esaslı uygulamalarla belirlenmesi yerine bu
gibi yetki ve görevlerin birer motivasyon unsuru olarak kullanılarak daha verimli
çalışmanın sonucu olarak ele alınmasında yarar görülmektedir. Her iki grubun
tercihlerinin de bu çizgiye yakın olması, ileride yapılabilecek yasal ve kurumsal
çalışmaların uygulanabilirliği açışından avantaj olarak değerlendirilmektedir. Hatta
çalışanların karar alma süreçlerine katılımlarının sağlanarak bazı kuramlarda da altı
çizildiği üzere etkisi daha düşük dıştan güdümlü ödüllere yönelmektense öz
saygınlığa, içsel tatmine ya da kendini gerçekleştirmeye yönelik uygulamalara yer
verilmesi modern ve etkili bir yaklaşım olacaktır (Chomal ve Baruah, 2014: 56).
Nitekim Yıldız vd.’nin (2014) gerçekleştirmiş olduğu çalışmada ve benzer bazı
çalışmalarda da görevde yükselme olanaklarının motive edici gücü tespit edilmiştir.
Tanımlayıcı istatistikler üzerinden yapılan kıyaslamalara bakıldığında ise
cinsiyet ayrımında çalışanlar arası tercihlerde önemli bir farklılık olmadığı
görülmüştür. Yalnızca kadınların, iş performanslarına dayalı olarak yapılacak
değerlendirme neticesinde ekstra izin elde etme yönünde bir irade ortaya koymuş
olması dikkat çekmiştir. Bu durum, ülkemizdeki ev ve iş yaşamının
uyumlulaştırılması çalışmalarının da çıkış noktalarından birisi olarak kabul edilen
“kadınların özel ve sosyal hayatlarında ev, çocuk, yaşlı bakımı gibi ekstra
sorumluluklara sahip olduğu” tespitiyle örtüşmektedir. Dolayısıyla kadınların bu
gibi sorumluluklarını hafifletebilecek bir ödüllendirme portföyü oluşturabilmek;
ülkemizdeki çalışma hayatı sorunlarından birine çözüm getirebilecek ve kamu iş
yerlerinde de zaman zaman görülebilen işgücü-çalışma saati kayıplarını
azaltabilecektir. Ankete katılan çalışanlar açısından bir başka ayrım 30 yaş sınırı
üzerinden yapılmış ve 30 yaşın üstünde (30 yaş dahil) olan danışmanların
“doğrudan” finansal nitelik gösteren performansa dayalı ödenecek ek ücretle
performansla ilişkili zam oranı seçeneklerini ilk beş tercih arasına aldıkları
görülmüştür. Diğer yandan 30 yaşın altındaki grupta ise farklılık olarak yabancı dil
eğitimine hak kazanma tercihi dikkat çekmiştir. Yaş üzerinden yapılan tespitlerden
anlaşılacağı üzere ülkemizdeki tartışmalarda da öncelikli olarak düşünülen,
doğrudan finansal teşviklerle verimliliği artırmak yerine çalışanların çeşitli gruplara
ayrılabileceğini hesaba katarak herkesi kapsayabilecek ödüller sunabilmek yerinde
bir karar olabilecektir. Son olarak yabancı dil belgesine sahip olup olmama
ayrımının da ödül tercihlerinde bir değişiklik yaratabildiğinin görülmesi; cinsiyet
Kamu Görevlilerinin Performansa Dayalı Ödül Tercihleri
270 Maliye Dergisi Sayı 168 Ocak-Haziran 2015
ayrımında olduğu gibi yalnızca sahip olunan sorumlulukların değil niteliklerin de
olası ödül tercihlerini etkileyebileceğini göstermiştir. Bu varsayıma dayanan bir
insan kaynakları politikasının ve motivasyon sürecinin çalışanları daha kolay ve
doğal bir şekilde teşvik edebileceği; kamudaki verimliliği arttırabileceği
düşünülmektedir.
Genel olarak kamu yönetimi alanında başat olan perspektife göre diğer birçok
ülkede olduğu gibi Türkiye’de de özellikle kısıtlı bütçe imkânlarının olduğu,
verimliliğin sorgulandığı, vatandaş tatmininin öncelikli ve olmazsa olmaz hale
geldiği kamu hizmeti sunumu sürecinde kurumların en değerli varlığı olarak insan
kaynakları ön plana çıkmaktadır. Bu sebeple kamu çalışanlarının hizmet üretme ve
sunma sürecinde daha istekli, konsantre ve güdülenmiş olmalarını sağlamak için
olası birçok teşvik ve ödül unsurundan yararlanmak insan kaynaklarını geliştireceği
gibi kamu yönetimi içindeki finansal ya da diğer tüm süreçleri verimli kılacaktır.
Kaynakça
Akal, Z. (2005), İşletmelerde Performans Ölçüm ve Denetimi Çok Yönlü
Performans Göstergeleri, Altıncı Basım, Ankara: MPM Yayını.
Akçakaya, M. (2012), “Kamu Sektöründe Performans Yönetimi ve Uygulamada
Karşılaşılan Sorunlar”, Karadeniz Araştırmaları, 32, 171‐202.
Ateş, H. ve Okur, Y. (2009), “Kamu Kurumlarında Performans ve Denetimin
Etkinliğinin Artırılması İçin Bir Alternatif: Yurttaş Şartları”, Kocaeli
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 18, 101-125.
Barutçugil, İ. (2002), Performans Yönetimi, İstanbul: Kariyer Yayıncılık.
Bella, N. (2013), “Experimental Evidence on the Relationship between Public
Service Motivation and Job Performance”, Public Administration Review, 73,
January-February, 143-153.
Biget, S.A., Frederic, V. ve Giauque, D. (2014), “Policy Environment and Public
Service Motivation”, Public Administration, John Wiley & Sons Ltd, 92(4), 807-
825.
Bilgin, K.U. (2007), "Kamuda Ölçülebilir Denetime Hazırlık: Performans
Yönetimi", Sayıştay Dergisi, 65, 53-87.
Celep, H. (2010), “Kamu Sektöründe Performans Yönetimi ve Ölçümü”, Maliye
Bakanlığı Mesleki Yeterlilik Tezi, Ankara.
Ceylan, Z. (2009), “Performansa Dayalı Ücretlendirme Modelleri ve Türkiye
Açısından Bir Değerlendirme”, Sayıştay Dergisi, Sayı: 74-75, 45-72.
Cho, Y.J. ve Perry, J.L. (2012), “Intrinsic Motivation and Employee Attitudes: Role
of Managerial Trustworthiness, Goal Directedness, and Extrinsic Reward
Expectancy”, Review of Public Personnel Administration, 32, 382-406.
Chomal, N. ve Baruah, P. (2014), “Performance Linked Reward and Job
Satisfaction: Banking Sector”, SCMS Journal of Indian Management, October-
December, 53-60.
Demir, S. (2007), “Performansa Dayalı Ücret Sistemleri", Ankara Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Doktora Tezi, Ankara.
Dessler, G. (2003), Human Resource Management, 9th Edition, New Jersey:
Prentice Hall.
Efeoğlu, İ.E. ve Özcan, E. (2013), “Aile Hekimlerinin İş Doyumu: Adana İl
Merkezinden Bir Çalışma”, Çukurova Medical Journal. 38(4), 567-573.
A. TOZLU
Maliye Dergisi Sayı 168 Ocak-Haziran 2015 271
Farrell, B.J. ve Lynch, A.M. (2003), Performance Appraisal and Feedback
Programs, The Human Resurces Program Evaluation Hvebook, Edit. J.E.
Edwards, J.C. Scott ve N.J. Raju, London: Sage Publications.
Fındıkçı, İ. (2003), İnsan Kaynakları Yönetimi, 5.Baskı, İstanbul: Alfa Basım Yayım
ve Dağıtım.
Frey, B.S. ve Gallus, J. (2014), “The Power of Awards”, Economists' Voice, 11(1),
1-5.
Garbers, Y. ve Konradt, U. (2014), “The Effect of Financial Incentives on
Performance: A Quantitative Review of Individual and Team-based Fnancial
Incentives”, Journal of Occupational and Organizational Psychology, 82, 102-
137.
Güzel, H. (2011), “Fizik Öğretmenlerinin Demografik Özellikleri ve Motivasyon
Faktörlerinin Araştırılması”, Kuram ve Uygulamada Eğitim Bilimleri, 11(2),
1031-1054.
Hartle, F. ve Group, H. (1994), Performance Management-Where is it Going?,
Competency Based Human Resource Management, Ed.Alain Mitrani vd.,
London: Kogan Page.
Helvacı, M.A. (2002), "Performans Yönetimi Sürecinde Performans
Değerlendirmenin Önemi", Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi
Dergisi, 35(1), 155-169.
Holzer, M. ve Schwester, R.W. (2011), Public Administration: An Introduction,
New Delhi: PHI Learning.
Ijigu, A.W. (2015), “The Effect of Selected Human Resource Management Practices
on Employees’ Job Satisfaction in Ethiopian Public Banks”, Emerging Markets
Journal, 5(1), 1-16.
Jeffrey, S.A. (2014), “The Motivational Power of Incentive Travel: The
Participant’s Perspective”, Journal of Behavioral & Applied Management, May,
122-139.
Kalkınma Bakanlığı (2013), Onuncu Kalkınma Planı, Ankara: Kalkınma Bakanlığı
Yayınları.
Karwan, K.R. ve Markland, R.E. (2006), " Integrating Service Design Principles
and Information Technology to Improve Delivery and Productivity in Public
Sector Operations: The Case of South Carolina DMV", Journal of Operations
Management, 24, 347-362.
Kasenga, F. ve Hurtig, A.K. (2014), “Staff Motivation and Welfare in Adventist
Health Facilities in Malawi: A Qualitative Study”, BMC Health Services
Research, 14, 486-502.
Kundak, Z., Taş, H.Ü., Keleş, A. ve Eğicioğlu, H. (2015), “Bir Üniversite
Hastanesinde Hemşirelik Mesleğinde İş Tatmini ve Motivasyon”, Kocatepe Tıp
Dergisi, 16, 1-10.
Lau, M.C. ve Roopnarain, K. (2014), “The Effects of Nonfinancial and Financial
Measures on Employee Motivation to Participate in Target Setting”, The British
Accounting Review, 46, 228-247.
Maslow, A. (1970), Motivation and Personality, 2nd Edition, USA: Harper & Row
Publishers.
McDavid, C.J. ve Hawthorn L.R.L. (2006), Program Evaluation&Performance
Measurement An Introduction to Practice, California: Sage Publications.
Kamu Görevlilerinin Performansa Dayalı Ödül Tercihleri
272 Maliye Dergisi Sayı 168 Ocak-Haziran 2015
Mullins, L.J. (2002), Management and Organizational Behaviour, 6th Edition, UK:
Prentice Hall.
OECD (2012), Human Resources Management Country Profiles: Germany, France,
Italy, USA, UK, New Zeland.
Rainey, H.G. (2006), Understveing and Managing Public Organizations, 4th
edition, USA: John Wiley & Sons Inc.
Söyler, İ. (2007), "Kamu Sektöründe Stratejik Yönetim Uygulanabilir mi?", Maliye
Dergisi, 152, 103-115.
Truss, C., Shantz, A., Soane, E., Alfes, K.ve Delbridge, R. (2013), “Employee
Engagement, Organizational Performance and Individual Well-Being: Exploring
The Evidence, Developing The Theory”, The International Journal of Human
Resource Management, 24(14), 2657-2669.
Usta, A. (2010), “Kamu Kurumlarında Örgütsel Performans Yönetim Süreci”,
Sayıştay Dergisi, 31, 31-58.
Uysal, G. (2006), İnsan Kaynakları Yönetimi Ders Notları, Ondokuz Mayıs
Üniversitesi İİBF İşletme Bölümü, Samsun.
Vandenabeele, W., Brewer, G.A. ve Ritz, A. (2014), “Past, Present, and Future of
Public Service Motivation Research”, Public Administration, 92(4), 779-789.
Yıldız, S., Savcı, G. ve Kapu, H. (2014), “Motive Edici Faktörlerin Çalışanların İş
Performansına ve İşten Ayrılma Niyetine Etkisi”, Yönetim ve Ekonomi, 21(1),
233-249.