kalemtiras e-fanzin sayı 9-21.03.2011

20
 kalemtiras.blogspot.com aylık e-fanzin sayı: 9 pazartesi, 21 mart

Upload: nursah86

Post on 08-Apr-2018

222 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: kalemtiras e-fanzin sayı 9-21.03.2011

8/7/2019 kalemtiras e-fanzin sayı 9-21.03.2011

http://slidepdf.com/reader/full/kalemtiras-e-fanzin-sayi-9-21032011 1/20

 

kalemtiras.blogspot.com

aylık e-fanzinsayı: 9pazartesi, 21 mart

Page 2: kalemtiras e-fanzin sayı 9-21.03.2011

8/7/2019 kalemtiras e-fanzin sayı 9-21.03.2011

http://slidepdf.com/reader/full/kalemtiras-e-fanzin-sayi-9-21032011 2/20

bu sayıda neler var?

yazılı yoklama……….………………………….….…………….

……………………..………..…………..3 murat can kabagözröportaj: erik jelinek…………………………………………………….………………..…….…………..4

 hale akkuşbir hayal-i hikayet....…………........…………..........…………......………………..………….......8

 efe karabulattakvim/ to kalantari…………………………………………………..…...………….……..…….…...15

 nurşah sak

editörden…

merhaba sevgili okurlar,

üzülerek bildiririz ki, eylül ayından beri kendimizce yazıserüvenlerimize yer verdiğimiz kalemtıraş e-fanzin, şimdilik yayınhayatına veda ediyor. biz yazarlar adına büyük bir emeği, yazabilmeözgürlüğünü sunup yaşayabildiğimiz bu mecranın her birimize ayrıayrı bir şeyler kattığına gönülden inanıyoruz. benzer çalışmalarlayeniden okur karşısına çıkana dek bireysel çalışmalarımızla yazmakişini sürdüreceğimizi belirtiriz. Bu kararı herhangi bir süreye ya daformata bağlı kalmaksızın devam etme adına,hem daha rahat hem

de daha iyi yazabilmek adına aldık. dileriz ki ilhamımız bol,kalemimiz esnek olur. dokuz sayı boyunca okurlar olaraksunduğunuz desteğiniz, yorumlarınız, ilginiz için gönülden teşekkürederiz.

yeni bir yazı serüveninde yeniden birlikte olmak, okumak veokunmak dileğiyle…

kalemtıraş dergisi ekibiadına

nurşah sak

2

Page 3: kalemtiras e-fanzin sayı 9-21.03.2011

8/7/2019 kalemtiras e-fanzin sayı 9-21.03.2011

http://slidepdf.com/reader/full/kalemtiras-e-fanzin-sayi-9-21032011 3/20

 

yazılı

yoklamamurat can kabagöz

Baskı altında olmak.

Sen bunu, sen bunu… Yap! Yapabilir misin?Zihnin dolu mu, içindekileri gösterebilir misin, hem neyi göstereceksin,hangi köşesini? İstemediğin bir hayata katlanabilir misin örneğin, hayatının- adı belki de en hayat olan zamanlarını - istemediğin biriyle geçirebilirmisin, üstelik bu senin seçiminse buna dayanabilir misin? Olmadığın gibiolabilir misin, kalkabilir misin her sabahın köründe ya da gece oluncauyuyabilir misin? Düşünmeyen hayvanlar arasında bir bilge olabilir misin,düşünmemeyi düşünebilir misin…

Daha çocukken kadın olmak isteyenleri görebilir misin her gün, ne kadarbüyük olsan da onların erkeği olamayabilirsin, bilir misin? Tahammüledebilir misin örneğin, o henüz çocuk olan kadınlara “seni seviyorum; amayanlış anlama!” diyebilir misin, buna kendini inandırabilir misin…

(… Hem ne demek ki seni seviyorum; ama yanlış anlama? Neden yanlışanlaşılabilirsin, bunda ne yanlışlık var diyebilir misin, sevilmediğini itiraf edebilir misin?)

Gidebilir misin örneğin, devam edecek gücü ya da bitirecek cesaretibulabilir misin…

Cevaplar

• Sen bunu yapıyorsun. İyi yapmıyorsun; çünkü yapmak istemiyorsun.Zihnin dolu; ama gösteremiyorsun. Hangi birini göstereceğini sen de

bilmiyorsun, yani zekisin ama çalışmıyorsun, soru sormuyorsun.

3

Kalemtıraş E-Fanzinaylık serbest çevrimiçi yayın

http://fanzin-kalemtiras.blogspot.com/

Sayı: 921.03.2011

Dergiden Sorumlu Editör: Nurşah SakWeb Sayfasından Sorumlu Editör: Efe Karabulat

İletişim: [email protected]

Page 4: kalemtiras e-fanzin sayı 9-21.03.2011

8/7/2019 kalemtiras e-fanzin sayı 9-21.03.2011

http://slidepdf.com/reader/full/kalemtiras-e-fanzin-sayi-9-21032011 4/20

• İstemediğin bir hayata katlandığını sanıyorsun; ama yanılıyorsun.İstemediklerine katlanamayacağını sen de biliyorsun. Kaybetmektenkorkuyorsun, kaybedeceklerine sahip olduğunu sanıyorsun belki…Belki de geleceği kazanmak istiyorsun; nedense yine çalışmıyorsun.

• Olmadığın gibi olamıyorsun, kaybediyorsun. Ama içten içe

kazanıyorsun ya da kendini kandırıyorsun. Bir ihtimal olmakistediğini olamıyorsun da olduğunla yetiniyorsun. Sabahın köründesen kalkmıyorsun. Düşünmeyen hayvanlar ormanına giderkenbedenin koşuyor, sen geride kalıyorsun. Geceleri sen oluyorsun, busefer de yeni güne korkundan uyuyamıyorsun.

• Her gün çocuk olduğu halde kadın olduğunu sananları - henüzgelişmekte olan - görüyorsun, tahammül ediyor, kabul görmekistiyorsun. Sevdiğin zaman ise yanlış anlaşılmaktan korkuyorsun.Aslında yanlış anlaşılmıyorsun, sadece anlaşılmıyorsun.

(Ne gidebiliyor ne de kalabiliyorsun. İstemiyor ama kalıyor; istiyor amagidemiyorsun. Sadece saçmalıyorsun.)♦

röportaj: erik jelinekhale akkuş

Arkadaşım Can’ın uzaklardan bir misafiri vardı bu ay: Erik. Erik aslında çokfazla kalmayacaktı Ankara’da. Ancak vize işlemleri bir türlüsonuçlanmayınca ayrılamadı buradan.

Gerçek bir gezgin Erik. Konuştukça konuşasınız geliyor.Kendisiyle yapmış olduğum söyleşiyi okuyacaksınız az sonra.

Merhaba Erik, önceliklekendinden biraz bahseder misin?

30 yaşında bir gezginim. Annemİranlı, babam Çek. İskoçya’dadoğdum ve orada 15 yılgeçirdim. Son 15 yıldır da

İngiltere’deyim.

Gerçekten etkileyici, sen en çok kendini hangi ülkeye ait hissediyorsun?

Hepsine ait hissediyorum, sorduğun zaman İskoç’um derim ama ben bütünbu ülkelere ait hissediyorum kendimi ve bütün bu ülkelerde rahathissediyorum, evde hissediyorum bu bence fevkalade bir şey.

Gezmeye ne zaman başladın?

4

Page 5: kalemtiras e-fanzin sayı 9-21.03.2011

8/7/2019 kalemtiras e-fanzin sayı 9-21.03.2011

http://slidepdf.com/reader/full/kalemtiras-e-fanzin-sayi-9-21032011 5/20

Page 6: kalemtiras e-fanzin sayı 9-21.03.2011

8/7/2019 kalemtiras e-fanzin sayı 9-21.03.2011

http://slidepdf.com/reader/full/kalemtiras-e-fanzin-sayi-9-21032011 6/20

Diyebilirim ki % 50 oranında çevreden ve % 50 oranında ailelerimizdengeçiyorlar. Ama gerçekten bu konularda kesin bir şeyler söylemek çok zor.Çünkü insanlarla deney yapmamız çok zor. İnsanları bir kutuya koyupinceleyemiyoruz. İnsan vücudu çok karmaşık. Ve söyleyebileceğimiz her

şey olasılıktan ve istatistikten ibaret.

Mesela benim babamda intihara eğilim varsa bende de mi olacak demektir?

Muhtemelen. Olası bir durum olabilir ama bu işlerde bir sürü faktör roloynuyor gerçekten.

Gerçekten çok enteresan yani bunlar elle tutulur şeyler değil, peki ozaman ruhun varlığına inanmalı mıyız?

Bu ruhu nasıl tanımladığına göre değişir. Bazı insanlar dini inançlara göreaçıklar ama bazılarına göre ruh, beyindir. Nöronların kombinasyonu senibirey yapar. Ve herkes farklı kombinasyonlardan oluşur. Bu da seninruhundur. İşte bu işler de nereden baktığına göre değişir.

Bazı ilaçlarla beynimize müdahale edebiliyoruz değil mi?

Evet bazı ilaçlar nöronlara müdahale ederek duygularımızıdeğiştirebiliyorlar. Bir de mesela bir operasyon var: bir kazadan sonramesela beynin zarar görmüş ön kısmı alınarak yapılıyor bu operasyon.

Hafızaya ya da bilgiye etki etmiyor. Bununla ilgili oldukça bilinen bir örnekvar. ABD’de demiryolunda çalışan bir işçinin başının ön kısmına bir demirçubuk saplanıyor. Ve adam ölmüyor. Operasyonla beyninin ön kısmıalınıyor. Hafızasını kaybetmiyor ancak kişiliği tamamen değişiyor. Öncedenoldukça sakin, dürüst ve cana yakın biriyken, operasyon sonrasındaşiddete eğilimli, alkolik ve yalancı biri olup çıkıyor.

Geçen bir gazetede okumuştum. Bir kadına bir erkek kalbi naklediliyor. Veameliyattan sonra kadın, erkek gibi davranmaya başlıyor ve kadınlardanhoşlanıyor. Ne düşünüyorsun?

Kulağa biraz garip geliyor. Çünkü kalbin beyinle bir bağlantısı yok, ya danöronlarla. Ama makaleye bir göz atmam lazım.

Ölümden sonra hayatainanıyor musun?

Maalesef hayır. Yani benimiçin her şey bu dünyadaolup bitenlerden ibaret.İnanan insanları daanlayabiliyorum. Çünkü buonlara bir rahatlık duygusuveriyor. Ama daha fazla bir

6

Page 7: kalemtiras e-fanzin sayı 9-21.03.2011

8/7/2019 kalemtiras e-fanzin sayı 9-21.03.2011

http://slidepdf.com/reader/full/kalemtiras-e-fanzin-sayi-9-21032011 7/20

şey söyleyemem. Bir deyiş vardır: Liberal insanlar her şeyi anlayabilirler birtek liberal olmayanları anlayamazlar. O yüzden ben de bazen onlarıanlayamıyorum. Benim için inanmamak gayet akılcı ve mantıklı bir durum.Ama bazı insanlar ihtiyaç duyabiliyorlar sanırım ve ihtiyaç duymalarınıanlayabilirim. Ama benim için inanmamak işleri kolaylaştırıyor diyebilirim.

Çünkü işte hayat budur şu anda devam eden. Bir amaç belirliyorum veelimden gelenin en iyisini yapıyorum.

Son zamanlarda çok tanık oluyoruz; batılılarda doğu mistizmine karşı bir ilgi var.

Yeni bir şey değil aslında bu. Ben de çok etkileniyorum bazen.. Amasanırım bu spritüel duyguya en çok doğada, dağda ya da ormandayürürken yaklaşıyorum.

Son sorum dün de çok tartıştığımız Avrupa kavramı üzerine, nedir sanagöre Avrupa?

Öncelikle tabi coğrafi anlamda cevaplanması gereken bir soru. Ama dahasıvar tabii. Demokrasi, bir yaşam biçimi, eşitlik, herkesin anlayabileceğioldukça iyi bir eğitim sistemi, yine anlaşılır bir politik sistem ve hukukdevleti. Bütün bunlar bir araya geldiğinde Avrupa’yı oluşturur. Neredengeldiğinin ya da hangi ırka mensup olduğun önemli değildir.

Sanki Avrupa’dan ulaştıkça bu saymış olduğun ilkelerin yerinde yeller esiyor; az gelişmiş ülkelerde hala azınlık sorunları tartışılıyor,

demokratikleşme süreci bir türlü gerçekleşemiyor; Avrupa bu sorunlarınasıl çözdü?

Oldukça zaman aldı! Şanslıydılar; Rönesans’ı yaşadılar ve evre evredemokratikleşme süreci tamamlandı. Bence matbaa da çok önemli birunsur. Bildiğim kadarıyla; Osmanlı imparatorluğu tam 500 yıl BatıAvrupa’dan çok daha güçlü idi. Ama matbaa birkaç yüzyıl sonra geldi. İşte

bilginin Avrupa’da çokdaha önce yayılması birneden olabilir. Çin’le ilgilide aynı örneği verebilirim.

Çin de yüzyıllar boyuncaoldukça büyük, zengin vegelişmiş bir uygarlıktı, amadışarıdan hiçbir şey kabuletmediler. Ve sonrasındaonlar da batıyı örnekalmaya başladılar. Değişimkolay bir şey değildir.İnsanlar bilmedikleri birşeyden korkarlar ve kabuletmek istemezler. Veneredeyse dünyanın her

yerinde bu böyledir. Zor bir süreçtir. Bazen bunun için savaşmanız gerekir.

7

Page 8: kalemtiras e-fanzin sayı 9-21.03.2011

8/7/2019 kalemtiras e-fanzin sayı 9-21.03.2011

http://slidepdf.com/reader/full/kalemtiras-e-fanzin-sayi-9-21032011 8/20

Mesela Afganistan’a ya da Kuzey Irak’a demokrasi getirilmeye çalışılıyor.Seçim yapılıyor ama göstermelik bir seçim. Eğitimli insanlar olmalı busüreci yönetecek. Özgür bir basın olmalı. Hukuk olmalı. Ama bunlarınhiçbiri buralarda yok. Hazırlık olmadan sonuç bekleniyor. Günümüzdeinsanlar demokrasiye bir anda ulaşmaya çalışıyorlar, sabırsızlar. Ama bu

bir süreçtir. Ve sonuca ulaşabilmek için bir sürü işin yapılmasını gerektirir.

Not: Erik’in kişisel sitesi : http://tchecossais.blogspot.com/

 

bir hayal-i hikâyetefe karabulat

Rahlenin başında ayakta bekleyen adam herhalde delirmişti, kendini

eski Osmanlı dönemlerinde bir hoca sanıyor olmalıydı ve rahlenin başındaders verdiği çocuğunsa muhtemelen tahsilini Frengistan’da yapmış,Venedik göçmeni bir aileye mensup bol paralı kalantor bir tüccarın çocuğu

olduğunu düşünüyordu. Ölmez bir aşkla bağlandığıedebiyatı ve hiç ayrılamadığı süslü kelimeleriniöğrencisine aktarabilmek için tüm hünerinigösteriyor fakat öğrencisinin onu bıyık altındangülerek izleyen gözlerini bir türlü fark edemiyordu.

Gerçekte bir süvari tahsildarının tek oğlu olanöğrenci ise sıkıcı nutukların doldurduğu zamanını bu

delirmiş adamın yanına neden verildiğinidüşünmekle geçiriyordu. Kendisinde muazzam bir

şiir yeteneği görmekte olan bu adam, öğrencisine dairbüyük umutlar besliyor ve onun kelimeleriişlemekteki başarısını elmas işleyenlerin ince

hünerine benzetiyordu. Böylesi bir yeteneği yetiştirmekten müthiş bir zevkduyan bu adam, ona öğretilen her şeyi aktarmaya çabalarken, öğrencisi bueski kafaya isyan etmek için fırsat kolluyordu.

''Artık edebiyat ruhunu, amaçlarını ve tekniğini özümsedin'' dedi hoca

kendince pek tok ve güzel bulduğu sesini yükselterek, ''artık biraz dahaince işe girişmek gerekiyor, şiirdeki o güzelim söz oyunlarını öğreneceksin

8

Page 9: kalemtiras e-fanzin sayı 9-21.03.2011

8/7/2019 kalemtiras e-fanzin sayı 9-21.03.2011

http://slidepdf.com/reader/full/kalemtiras-e-fanzin-sayi-9-21032011 9/20

artık ve kelimelere raks edercesine hükmedeceksin bundan sonra''.Öğrencisi kaşlarını kaldırarak baktı ona, aslında hiç de kelime oyunlarınaihtiyaç duyduğunu sanmıyordu. Edebiyat onun tecrübesiz ve körpe zihninegöre kimsenin göremediğini görmek ve bunu herkesin anlayabileceğikadar basit bir yolla anlatabilmekti. Söz oyunları onun ve onu anlaması

gerekenlerin işini zorlaştırmaktan başka bir şeye yaramazdı fakat herzaman olduğu üzere hocasını dinlemek zorundaydı. En azından şimdilik...

''Şairin hüneri saymakla tükenmez'' diyerek başladı dersine hoca ''lakinbu hünerlerin en güçlüsü bir gerçeğin nedenini kendi isteğiyledeğiştirmesidir. Tüm çiçekler şairin aşkı için açar, güneş onun ayrılığıylabatar ve tüm nehirler onun sevdiceğine akar. İşte bu hüner 'Hüsn-i Talil'dir.Pirim ve üstadım Fuzuli'nin söylediği üzere: ''Hâk-i pâyine yetem dirömrlerdir muttasıl/ Başını taşdan taşa urup gezer avare su'' dizelerindesuyun akışını bile şair kendi keyfince sebebe bağlar.'' diyerek kısaca bilgiverdi ve daha sonra konuyu derinleştirip, örnekleri çeşitlendirereköğrencisinin bu hünere iyice hâkim olmasını sağladı.

''Yarın yanıma geldiğinde'' dedi hoca ''biricik kaleminden çıkan bir ufakşiir isterim ki içinde böyle bir hüner bulunsun.''

''Başüstüne'' dedi öğrencisi, içinden hocasına iyi niyetlerle dolu birkaçkaside yazarken.

Hocasının yanından ayrıldığında tabakasından sardığı bir cigarayıçıkarıp usulca yaktı ve batmakta olan güneşin hafifçe ürperttiği

kaldırımlarda usulca kaybolurken gerçeğin şairler bozmadan da yeterikadar güzel olabileceğini düşündü. Gerçek, aslında yarattığımız tümyalanlardan, tüm o -sözümona güzel- sebeplerden daha güzel ve estetikti.

Tam bu sırada aklına gelen bir fikir ile neredeyse sevincinden çocuklargibi zıplayacaktı.Yarım kalmış cigarasını fırlatıp eve koşmaya başladı, neyapacağını bulmuştu.

***

Ertesi gün şehir güneşli bir sabaha uyandığında, bütün gecesini bir

dörtlük yazmaya harcamış olan süvari tahsildarının biricik oğlu yorgunadımlarla hocasının evine doğru yol almaya başlamıştı bile. Kolununaltında taşıdığı rulo biçimindeki kağıtta pekbeceriksizce yazılmış olduğunu düşündüğüeserini taşımakta ve bunu bir an öncehocasına yetiştirmek için heyecanduymaktaydı.

Eğer sokaklarda macun satan bir ufaktüccar olsaydınız ve o an hocanın darsokağına yolunuz düşmüş olsaydı, yücehazret Ahmed-i Mahmud-u MuhammedMustafa'nın omuzlarına Cebrail'in örttüğü

9

Page 10: kalemtiras e-fanzin sayı 9-21.03.2011

8/7/2019 kalemtiras e-fanzin sayı 9-21.03.2011

http://slidepdf.com/reader/full/kalemtiras-e-fanzin-sayi-9-21032011 10/20

kıyafetini savurarak yetmiş iki hurisi ve cümle melaikesiyle ile dünyayageri dönmüş olduğunu yahut bizim hocanın yıllar önce kaybettiğimuhterem pederini bulduğunu düşünebilirdiniz. Öğrencisini, kendisini Ruszulmünden kurtarmaya gelmiş haşmetli bir Türk hükümdarını karşılamaktaolan ufak bir derebeyi edasıyla selamlıyordu zira o sabah. Kolunun altında

bir ordu getirmişti hükümdar, başka bir deyişle bir savaş sebebi.

Gözlüğünü elleri titreyerek taktıktan sonra büyük bir iştahla kağıdasarılıp bütün gece uyumadan beklediği dörtlüğü okumaya başladı:

''Tüm dünya ona ait olmuş sanır da yazar şairBir hüsn-ü kuruntu her şeyin onun için yapıldığına dairBilmez ki her şey olması gerektiğinden olurLaf-ı güzaftır hüsn-ü talil ve sair''

Hoca dörtlüğü birkaç defa okudu, kaçırdığı bir şeyler olduğunudüşünerek birkaç sefer daha okudu, anlam verebilmek için birkaç defaokudu fakat hiçbir yere varamadı. Öğrencisi anlattıklarından hiçbir şeyanlamamış mıydı? O, öğrencisinden içinde hüsn-ü talil olan bir şiir istemiştifakat öğrencisi sanatın değil tamlamanın şiirde bulunması gerektiğinidüşünmüş olmalıydı, üstelik bir de bu eşsiz sanat ile alay etmişti.

''Evladım, herhalde evvelki dersimizde senden istediğimi tam olarakanlayamamışsın'' dedi onu kırmak istemeden ve sonra ne istediğini tekraranlattı. ''Mademki bu konu seni biraz zorlayacak, o halde çok de deruni biranlamı olmayan, safi bir harf oyunu olan bir sanat üzerinde duralım seninle

bugün'' diye devam etti sözlerine.

''Lebdeğmez, aslında şairin asli görevini ve hislerini ifade eden birsanattır evladım'' dedi ''şair isterse umutsuz bir aşktan söz etsin, istersesevdiceğine olan o yıkılmaz sadakatinden, daima şiiri yazarken duyduğuhasreti de bir şekilde anlatır. Yalnızca o an için bile sevdiceğinden uzaktaolsa, dudaklarının ona dokunamayışını sitem ve üzüntüyle ince bir sanatadöker ve dudaklarının ondan başkasına dokunamayacağını kendidudaklarını bile birbirine değdirmeyerek anlatır. Esasen muhteşem birsadakat yeminidir lebdeğmez, fakat bu ince mevzu sana ağır geliyorsa sensırf şiirin içinde dudakların birbirine değmesine sebep olan ''b,f,m,p,v''

harflerini kullanmaman gerektiğini bilsen yeter.''

Hoca uzun konferansını bu ve buna benzer sözlerle sürdürürken,öğrenci kah pencereden kah gözlerinin ardından geçen kayıkları izliyordu.''Ne zavallılık!'' diye geçirdi aklından ''şair sırf dudakları birbirine değmesindiye 'seni seviyorum' diyemeyecek, aslında kendisiyle ilgili hiçbir şeysöyleyemeyecek. Yaptığı işlerden bahsedemez çünkü ''yaptım'' diyemez''sevdim'' diyemez 'm' harfi yasaktır ona, en azından 'ben' bile diyemez. Bunasıl bir anlayış, ne köhneliktir!''

Hoca ona muhtelif lebdeğmez örnekleri okurken dinlemeyi tamamenbırakmıştı. Komşu evdeki Arap göçmeni kızıl saçlı güzel sevdiceğinidüşünüyordu, aklında sevdiceğinin 'v' harfini, sevmenin 'm' harfini

10

Page 11: kalemtiras e-fanzin sayı 9-21.03.2011

8/7/2019 kalemtiras e-fanzin sayı 9-21.03.2011

http://slidepdf.com/reader/full/kalemtiras-e-fanzin-sayi-9-21032011 11/20

sansürlemeksizin. Özgürce sevmeyi arzuluyordu o, her ne kadar güzelşiirlerle sevdiceğinin aklını daha çok çelme olanağına kavuşup asmaaltında bir busecik alabilmek de hoş bir fikirdi ama saçma sapan bir sanatile öldüğünde dahi sıkıca kenetlenip birbirinden ayrılmayacak dudaklarınıaldatmanın hiç alemi yoktu.

Bugünlük alacağını almıştı, evden ayrılırken Arap kızının saçlarınıokşadığını avuçlarında hisseder gibiydi.

 

***

Hocası onu hem küçümsemiş hem deyüceltmişti fakat delikanlı her ikisini de haketmiyordu.Ne kendisine verilen dersi yanlışanlayacak kadar ahmaktı, ne de hocasınınöğretisine onun sandığı gibi sadıktı. İlkdörtlüğünün esasen bir hata olmadığını,bilinçli bir başkaldırı olduğunu anlatabilmeninen iyi yolu bu yanlışlığı bir sefer daha tekraretmekti ancak bu kez niyetini daha açık bir şekilde belli etmeliydi. Bununasıl yapacağını bulmak için fazla kafa yorması gerekmedi, gece yarısıkemerli penceresinden Arap kızının siluetini izlerken ne yapacağını çoktanbulmuştu.

Lambasını yakıp kalemini büyük bir hızla işletmeye başladı, yaklaşık ikisaatlik bir çalışmadan sonra eseri hazırdı. Büyük bir hayranlıkla eserinebaktı ve bu hayranlığın kaynağını düşünerek müthiş bir hazla duvarına astıArap kızının acemice çizilmiş portresini. O kadar güzeldi ki, ne kadaracemice çizdiğinin hiçbir önemi kalmıyordu. En kötü resmi bile o İpekYolu'ndan gelme kıyafetleriyle süslenmese de, tüm sokağı hayran bırakanportakal çiçeği kokmasa da, güneşi örten gölgesi olmasa da muhteşemdi.

Artık yazabilirdi.

Dörtlüğü bitirdiğinde, önce odasından çıkıp evi dolaştı. Babasının

cariyesinin koynunda, annesininse bir başka odada derin uykulardaolduğundan emin olduktan sonra odasına kapanıp gizlice İran'dan gelmetütünden bir sarımlık tattı. Daha sonra ahıra inip babasının yüz yıllık biricikdostu ve iş ortağı Delioğlan'ı sevdi. Güçlü kuvvetli at boynunu bükerekteslim oldu onun okşamalarına ve sonra yeniden uykuya daldı. Sabaholmak üzereydi.

Ezanla beraber yola çıktı, dar sokaklarda biraz gezinip tüm şehrinuyanmasını bekledikten sonra yeniden hocasının evine doğru yola koyuldu.Bu kez boynuna astığı Rum diyarından gelme deri çantasında duruyorduşiir, bir de tabii terzi Mahmut'a bir buçukluk karşılığında yaptırdığı gizlibölmesinde artık yanından hiç ayırmayacağı resim.

11

Page 12: kalemtiras e-fanzin sayı 9-21.03.2011

8/7/2019 kalemtiras e-fanzin sayı 9-21.03.2011

http://slidepdf.com/reader/full/kalemtiras-e-fanzin-sayi-9-21032011 12/20

Hocası yine bekletmeden içeri aldı onu ve bu kez daha büyük biraceleyle şiire gömüldü. Kelimelere bakmıyordu bile, sadece o hınzır,münafık, arabozucu, yuva yıkıcı beş harfi arıyordu dörtlükte:

'' Gel ey güzeller güzeli Kızıldeniz'in kızı

Gel de yaz eyle naçiz gönüldeki kışıGönül çekse de seni her yalnız gece yarısıUzaklardan izler, yâre lebdeğmez''

Memnun bir ifadeyle satırlara gözgezdirirken son kelimeyi gördü ve içindedevasa bir öfkenin yükseldiğini hissetti,istemsiz bir şekilde kağıdı elindenfırlatarak öğrencisine müthiş bir tokatvurdu. Kaşları neredeyse bir anda gecegibi kararan gözlerini örtecek kadarçatılmış bir vaziyette haykırdı: ''Senbenimle alay mı ediyorsun çocuk? Bensenden lebdeğmez kullanmanı

istiyorum, sen tutmuş kusursuzca bunu uygularken son kelimende'lebdeğmez' diyerek lebdeğmezi bozuyorsun! Eğer böyle devam edersenseni babana geri götürüp hiçbir işe yaramadığını söylemek zorundakalacağım.''

Daha sözlerini bitirmeden sakinleşmişti bile. Doğrusu ya hiç de işe

yaramaz olduğunu düşünmüyordu biricik öğrencisinin lakin bu inatçılığı veher fırsatta başkaldırma çabası onu iyi bir şair olmaktan alıkoyuyordu.Hocasına değil de kendisine kötülük yaptığının bir ayırdına varabilseydi!

Öğrencisinin gözünden süzülen tek damla yaşı kendi elleriyle silip onabal ve kaymak ikram etti. Attığı tokadı sonuna kadar haklı görse de elkadar çocuğu döverek bir yere varamayacağının da farkındaydı. Kalbinigeri kazanmak için nazik ikramlarda bulundu, öğrencisi de bu ikramlarıgeri çevirmedi.

Her şey yeniden sütliman olduğunda hoca derse geçti.

''Teşhis'' diye başladı, ''insan olmayan varlıklara da insana özgünitelikler kazandırma sanatıdır.'' Öğrencisinin dinleyip dinlemediğinigözünün ucuyla süzerek devam etti: '' Allah-ü Teala'nın subuti sıfatlarınasıl ki pek ufak da olsa insanlara atfediliyorsa, şair bu müstesna sanat ilekendi sıfatlarını insan dışı varlıklara atfetmiş olur. Haşa! Hak Teala gibigöremeyiz kendimizi, sadece ufak birer aracı olarak görev yaparız. Allahbize 'kelam' sıfatını kendi kelamının küçücük bir zerresi kadar da olsavermiştir. Biz insan alemi içinde 'kelam'ın gerçek sahibi olan şairlerse bukelamı en güzel bir biçimde kullanarak kulluk görevimizi yaparız'' diyerekher zaman olduğu gibi büyük şairlerin teşhis örneklerinden bahsetmeyebaşladı.

12

Page 13: kalemtiras e-fanzin sayı 9-21.03.2011

8/7/2019 kalemtiras e-fanzin sayı 9-21.03.2011

http://slidepdf.com/reader/full/kalemtiras-e-fanzin-sayi-9-21032011 13/20

Tokat. Sesi, hissi, hocanın çatıkkaşları. 

***

Her şeyi bitirmek gerekliydi artık,bu tokada çok daha sert bir tokatlacevap vermeliydi. Öğrenci büyük birhırsla her şeyi bitirecek teşhisi yazdıgece, resme bir kez olsun bakmadan.Sabahın olmasını bekleyemedendivane gibi dolandı evin içinde vehatta kızılının bütün gece onu seyrettiğini bile fark etmedi. Sabaha doğruhuzursuz bir uykuya daldı.

Rüyası karanlık, rüyası ölüm. Bir buseyle ölüm cezasına çarptırıldığınıgördü, cellâdı elinde kılıcıyla beklerken.

Uyandığında güneş iyiden iyiye yükselmişti, hemen toparlanıphocasının evine gitti.Öfkesini saklayabilmek için tüm gücünü harcaması gerekti ama biliyordu kifazla uzun sürmeyecekti, hemen ev ödevini hocasına teslim etti veolacaklara hazırlandı.

''Sanat için adam döver de

İnsan görünür insanlıktan anlamazBaytar böylesini teşhis eder deHayvandan başka bir şey bulamaz''

Her şeyin o an orada bitmesini engelleyen hocanın bir kılıcı olmayışıydıherhalde. İradesi üzerindeki tüm hakimiyetini yitirerek öğrencisine saldırdı,yüzünde belirgin bir ifade kalmayana kadar dövdü ve hatta dayanamayıprahleyi kafasında paraladı.''Demek hayvanım ben öyle mi!'' diye bağırdıkçadaha da hırslanıyor, hırslandıkça daha da sert vuruyordu.

Daha sonra onu kolundan tutup sokağa fırlatırken ''Sakın bir daha

buraya yaklaşma, öldürürüm seni!'' diye bağırdı. O an sokaktan geçen birmacuncu olsaydınız belki tepki gösterirdiniz fakat ne yazık ki sokaktakimse yoktu.

Hocası eve girdikten sonra saatlerce düşündü, neydi Allah aşkına bubüyüklenme? Yüzlerce yıllık şiir geleneği, bu insanı derin zevklere garkeden sanatlar, hepsi bir çocuğun ayakları altında alay edilmek için misüregelmişti? Öğrencisi tüm çabalarına rağmen neden bu yüce dağatırmanıp ufkunu açmak yerine elinde kof bir kürekle saldırıp dağı yıkmayaçalışıyordu ki?

Yine de ona saldırmakta haksız olduğunu en baştan kabullendi, hele kiölüm tehdidine binlerce defa pişman oldu. Zabitlerden ya da babasından

13

Page 14: kalemtiras e-fanzin sayı 9-21.03.2011

8/7/2019 kalemtiras e-fanzin sayı 9-21.03.2011

http://slidepdf.com/reader/full/kalemtiras-e-fanzin-sayi-9-21032011 14/20

bir korkusu olduğundan değil, bu güzelliğe kan ve gözyaşı bulaşmasındanrahatsızdı sadece. Şimdiyse her şeyin bitmiş olmasından dolayı hem birrahatlama duyuyor hem de bu kadar yanlış davrandığı için huzursuzoluyordu.

Oysa ki bugün tam da onun sevebileceği bir sanattan bahsedecekti,'tecahül-ü arif'i anlatacaktı ona.''Bilipde bilmezlikten gelmek''ti bu, tıpkıonun yaptığı gibi. Oysa ki arif birçocuktu o, isteseydi dağları yerindenoynatabilirdi şiirleriyle ama çok dahadeğersiz bir geleceği seçmişti kendielleriyle. O halde bu kendi bileceğiişti...

Hoca bunları düşünürken öğrencisiyüzünü herkeslerden saklayarak eve

gelmiş ve karanlıktan cesaret alıp Arap kızını izlemek için pencereninbaşına gelmişti. ''Senin bu yaptığın nedir Ey güzel? Sevildiğini bilip debilmezlikten gelmek gibi bir azap çektirilir mi insana?'' diye fısıldadıduymasını umut etmeyerek.

Hoca aklına geldi sonra, dehşetli bir öfkeye düştü ama dudaklarındakialaycı kıvrım hiç bozulmadı.''Beni öldüreceksin demek'' dedi ''görüşürüz...''

***

Hocanın uykusu kapıya vurulan yumruklarla bölündü, üzerindegeceliğiyle kapıya doğru sallanarak gittiğinde iki zabitin onu beklediğinigördü.Zabitleri görür görmez anladı öğrencisinin şikayette bulunduğunuama bunu zaten bekliyordu. Toplum içindeki saygın konumu ve birazcık darüşvet ile bu sorunu rahatlıkla çözebilirdi.

Cinayet mi? Uyku mahmurluğuyla yanlış anlıyor olmalıydı.

''Öğrenciniz dün evinizin yanındaki sokakta ölü bulundu. Cebinden

katilini açıkça ortaya koyan bir mektup çıktı. Kadının önüne çıkıp adaletleyargılanacaksınız'' diyordu zabit. Hoca hiçbir anlam veremiyordu buduruma. Biraz kendisini toparlayınca ''mektubu görebilir miyim?'' diyesordu:

''İşte'' dedi zabit, ''göğsündeki cebinde bulundu'':

''Hak vaki oldu bir gece öldümSöyle hoca Baki, bu kimin tezahürü?Ben bilsem de katilimi bu şiirde söylememBilesin ki hoca Baki, bu arifin tecahülü''

14

Page 15: kalemtiras e-fanzin sayı 9-21.03.2011

8/7/2019 kalemtiras e-fanzin sayı 9-21.03.2011

http://slidepdf.com/reader/full/kalemtiras-e-fanzin-sayi-9-21032011 15/20

***

Divan'da hazır bulunan adam herhalde delirmişti, kendini eski Osmanlıdönemlerinde bir kadı sanıyor olmalıydı. Davayı incelemiş ve hocayı suçlu

bularak anında ipe çektirmişti. Meydanda hazır bulunan onlarca kişi buçocuk katili canavarın suratına tükürebilmek ve hatta zabitler engellemeselinç etmek için birbirlerini eziyorlardı.

İlmek hocanın boynuna geçti, imam istemeyerek duasını mırıldandı.Taburesi tekmelendiğinde hoca son nefesini verirken soruyu tekrarladı:''Söyle hoca Baki, bu kimin tezahürü?''

Son nefesini verdiğinde kemerli penceresinden bakan Arap kızı başınıüzüntüyle eğdi. Kan kızılı saçları gözyaşlarını gizleyemiyordu. Bir geceyarısı acemice karaladığı resme birkaç saniye baktıktan sonra ondangeriye kalan son mirası yeniden göğsüne soktu.

 ♦

bir albüm:takvim - tokalantari

nurşah sak 

Bilen bilir, müziğe düşkünüm oldum olası. Her ne kadar bu sevdaya yöneliksomut bir adım atmamış olsam da, belli alanlarda ortalamanın üzerinde bir

15

Page 16: kalemtiras e-fanzin sayı 9-21.03.2011

8/7/2019 kalemtiras e-fanzin sayı 9-21.03.2011

http://slidepdf.com/reader/full/kalemtiras-e-fanzin-sayi-9-21032011 16/20

müzik bilgimin olduğunu söylesem yanlış olmaz. Gerek radyoprogramlarımdan gerekse kişisel deneyimlerimden dolayı değişik türlerdensanatçıları dinleyip albümlerinden çeşitli seçkiler yapmam gerekebiliyor.Birazdan sizlere tanıtacağım albümü 2011’e girmek üzere olduğumuzhafta keşfetmiştim, öyle ki ilk defa deneyeceğim gayet öznel ve sohbet-

deneme türü bir tanıtım yazısı yazmaya sevk etti beni. Yunan müziğindenbir albüm bu, ama Yunan müziğinin alışılageldik tınılarından çok ama çokuzak, özel bir albüm. Anlatmaya başlamadan evvel ise ufak bir ricam var.Bu yazının okurunu keyifli bir müzik yolculuğuna çıkarmasınıdilemekteyim, bu nedenle müzikle iyi gidebilecek bir koyu kahve varkenyanı başınızda, daha da anlamlı olacak sanırım bu anlatacaklarım.Albümdeki şarkılar da neymiş diye merak ederseniz, Grooveshark* adlısiteden albümün adını aratarak ve albüme şöyle bir kulak kabartarakalbüm hakkında bir fikir sahibi olabilirsiniz diye de tavsiye etmekte faydavar.

Evet, albümün adı 'To Kalantari', 'Takvim' anlamına gelmekte. 2006 yılınınKasım ayında sunulmuş dinleyicinin beğenisine. Albümde on iki ayın herbirini temsilen birer şarkı bulunuyor. Piyasaya sürülen versiyonunda ise bir

de röportaj içeren DVD'si varalbümün, en kısa zamandaedineceğim diye not düştümkişisel haneme. Zira albümünkapağından iç tasarımına kadarher bir ayrıntı birer inceliğinsimgesi... Bu resim ağustos ayı

için yapılmış bir resim, albümünkartonetini ise bunun gibi aynıressamın elinden çıkmış resimlersüslemekte, her resim her bir ayiçin... Ressamımızın adı da YoulaRozakis. Bir de albümde herşarkıda adı geçen, bahsedilenşiirlerin, şarkıcıların ve sözlerininkartonette ayrıntılarıylasunulması da ayrıca ilgimi çekti.Ne bileyim, sanat böyle

incelikleri temsil ettikçe gözümde öyle yüce bir konuma erişiyor ki,hayranlığımı tarif edecek ifade bulamıyorum, sonra da yenidensevdalanıyorum şarkılara, resme, renklere, hikayelere...

Albümdeki bütün şarkıların sözleri Ilias Katsoulis'e ait, müzikleri isePantelis Thalassinos'un eseri. Yunan müziğinde güzel bir uygulama bu, ikikişi yan yana geldi miydi biri söz yazar diğeri besteler, sonra bir ıslık çalıporkestra bulurlar, bir de kayıt dedin miydi albüm çıkar ortaya. Gerçi buoluşumun tamamlanması 2002'den 2006'ya 4 yıl sürmüş, Üstelik gayetspontane bir şekilde gelişmiş albüm fikri. Ama burada asıl önemli olan, buiki kişinin birbirini ve sanatlarını ne kadar yakından tanıdığı, birbirine nekadar yakın olabildiğidir. Eğer gerçekten iyi bir iş çıkmışsa ortaya, bununarka planında muhteşem bir paylaşım var demektir.

16

Page 17: kalemtiras e-fanzin sayı 9-21.03.2011

8/7/2019 kalemtiras e-fanzin sayı 9-21.03.2011

http://slidepdf.com/reader/full/kalemtiras-e-fanzin-sayi-9-21032011 17/20

Bu albüm benim için çok önemli bir yere geldi, sanki insan hayatının heryılını, bu yılların her bir ayını, bu şarkılarla yeniden gözden geçiriyor gibioluyor. albümün hakim olduğu müzik tarzı dikkatini çekmiş olmalıdinleyicilerin. geleneksel çizgilerin yanında yer yer caza kaçan melodiler,

klasik müzik türünden esintiler, elektroya varan ezgiler, daha kaçırdığımneler var kimbilir. Ama şu var ki bu kullanılan türlerin hiçbiri özensizcesağa sola serpiştirilmiş değil. Her biri parçayla, sözlerle, konuyla tam biruyum içinde. Her şarkının bir girişle başlaması da aslında her ay ve herşarkı için bir mizansen hazırlanmasıyla ilgiliymiş biraz da. Buna herşarkının bir sürprizi var demiş eleştirmenlerden biri.

Bazı şarkıların girişlerindeki çocuk sesleri için Kastoria'da bir ortaokul-liseye gitmiş söz yazarı ile besteci. Burada çocukların ses kayıtları mı alındı

onu bilemedim ama, çocukların bu şarkıları bayılabayıla dinledikleri yazılmış bir blogda. Sanırımprojenin çıkışının da çocuklarla bir bağlantısı var,yoksa bu kadar saf, doğal, naif olamazdı albüm.

Daha da ilginci, albümde besteci PantelisThalassinos'un şu sözlerine yer verilmiş: "Besteler vesözler, bir de çizimler beni büyüledi; her biri adetakağıt, materyal, yapıştırıcı gibi önümde duruyordu.Hani bir ip taksam, kanatlanıp uçurtma gibi uçacaktı.

Uçmayacağını bilsem de, bir acıyla gökyüzüne salacaktım onu, öyle ki onugökyüzüne saldıkça gözlerim o çocukluğun büyüsüyle dolacaktı yeniden."

Şimdi şarkılara gelecek olursak, ayrıntılarını verirken sözleriniingilizcelerinden kabataslak çevirdim ama çok kurcalamadım anlamıyitmesin diye. Buyuralım bakalım neler anlatmış şarkı sözleri:

O hronos tou Genari: 'Ocak zamanı' anlamında. Şarkının girişindeduyduğumuz halay, yanılmıyorsam Girit'te yeni yıl kutlamalarındasöylenen ilahi türünde bir şarkı, 'christmas carol' dediklerinden. Şarkı dabiraz bunu anlatır gibi. Diyor ki: Ocak'ın gecelerinin ağzı var, Noel masallarıanlatır. Şairleri içer, sarhoş olur. Ocak'ın günlerinin gözleri vardır, ışığı çalıpyayan, öğle üzerleri terk edilmiş odalarda hatırlayıp sevenlere. Ocak'ın

günleri ve geceleri, ağaçlarda asılıdır yağmur gibi, takvime şarkı sözleriyazar, kalbe bir dilek bırakarak. Ocak zamanı hatıraların penceresi açılır,Kavafis anımsanır, Aleksandria'ya veda edilirken.

Flevaris ton flevon: Şubat'ın damarları demekmiş. Girişteki telefonkonuşması şarkıya bir mizansen katmak için konmuş. Şu şekilde, besteciPantelis telefonla söz yazarı Ilias'ı arar, der ki: Abi nakaratın ilk cümlesinasıldı? İlias da söyler böyle böyle diye, Pantelis daktiloyla yazar sözü,teşekkür eder, telefonu kapatır, kağıdı daktilodan çıkarır. stüdyoya girer,hazır mıyız deyip şarkıya başlar.Peki ne der bu şarkıda? Şubat'ın melankolisi yüklüdür, Ağustos ondan birgün çalmıştır örtmek için kendini, günleri eksilir Şubat'ın, nehirleridamarları gibi kurur. Cumartesilerin ruhları ağlar gizlice. Şarkıda çok

17

Page 18: kalemtiras e-fanzin sayı 9-21.03.2011

8/7/2019 kalemtiras e-fanzin sayı 9-21.03.2011

http://slidepdf.com/reader/full/kalemtiras-e-fanzin-sayi-9-21032011 18/20

sağlam edebi ve dini göndermeler var, ne yalan söyleyeyim boyutları beniaştı. :) Ama melankolik olduğunda hemfikiriz görüş bildirenlerle. “Ne var kigeceyarısının güneşi, gösterişin karını eritecek.” anlamına gelen bir cümlevar nakaratında, pek hoş geldi.

O Martis Martis milise: Bu şarkıda da Mart'ın sırtını kışa karnını baharadayadığından bahsediyor alaycı bir dille. Mart, geç kaldım der ama hemyağmuru hem karı indirir birlikte. Ankara’nın son zamanlarına da nasıluyuyor bu şarkı. Bir ağaç duyar bunu,direnmeye gider, ama derim ki sabır,yenilginin korkusundandır.Her şey yavaş ve dünyada ne varsagizli, ışık da arınacak günahından vekutsanmış olarak gelecek. Mart'ındudakları güneşe saplı, gülerek gelir,ama dünyayı mahvedecek. Baharardından yetişir, kalanı güzelleştirmek için.

Enas efaisthitos Aprilis: Nisan'ın hassaslığından dem vuruyor, onu baharıkorkuyan bir asker gibi resmetmiş şarkıda. Girişin azameti de bundan olsagerek. Nefes kesen bahçelerden ve leylak dolu vadilerden terk edilmişenkazları süslemeye gidermiş. Kalp savaşta, aşkta ve dansta....

O Mais exei mystika: Girişte okuduğu şarkının sözleridir, ve sonra şarkıbaşlar. Mayıs gizemlidir, gizli bir anahtarı vardır, gözleri ve kapalı dudaklarıaralayan. Bir deli rüzgarı vardır, taşır poleni ve ateşler yüreği, sen ortalığa

çıktığında. Mayıs eski bir şarkının müziğidir, Mayıs bir ateştir, güneşavcılarını salar ortaya, kuyuya büyüyü atanı bulmak için.

Ton ekto mina ton kalo: Bir haziran akşamının şen hüznü var bu şarkıda,duygusallık yaz kış dinlemez ki efendim. "güzeldir yılın altıncı ayı" demiş,serin sular derin uykudayken bir pınarda. Altıncı ayda, gemi kıyıdan gider,geceyi geçip getirir haziranı.

Ioulios porthitis: Bu albümdeki en kan kaynatıcı şarkıdır bu, fenadır.Etmeyin İlias aga, eylemeyin Pantelis efendi, bu şarkıyı dinleyip kanı nasılkaynamasın insanın? Yine masal anlatır bu şarkıda. Ateşten atlarla güneş

gezer, gider rüyasını görmeye cennetin altın caddelerinin. Esen rüzgarlayanar bir ruh, kaybolur bulutlarda ve bir kahvaltının sigarasında.

Augoustos einai: Bu şarkı, albümdeki en çok sanatsal göndermeye sahipolan şarkı. Nikos Papazoglou'nunAugoustos isimli şarkısının ezgisi ile başlar,Pantelis de kendi şarkısının başında demişki Augoustos Nikola'nın şarkısıdır,hayatımın bazı gecelerini dolaşır, bir sarılışve Sokratis Malamas’ı, Orfeas Peridis'i,Lidakis'i çalan bir radyo istasyonu gibi. Buüç sanatçı yine çağdaş anlamda başarılıeserleri müziğe armağan etmiş

18

Page 19: kalemtiras e-fanzin sayı 9-21.03.2011

8/7/2019 kalemtiras e-fanzin sayı 9-21.03.2011

http://slidepdf.com/reader/full/kalemtiras-e-fanzin-sayi-9-21032011 19/20

sanatçılardır. Bu tür göndermeler kolay kolay rastlanmıyor şarkılarda,bildiğimiz üzere. Göndermeler edebiyata da yöneliyor bu şarkıda. Ağustos,Ritsos'un sonesidir, bazense çikolatadan bir külah, ay ışığı bir ziyafetdüzenler, sanki hiç ölüm yokmuş gibi...

Enas mikros glykos palios Septembris: Küçük tatlı eski eylül... İlk kıtadaküçük bir eylül, harfleri öğrenmeye giderken bir şarkıyı yürütür, çalar.Yıldızlarla oynamak ister. Tatlı bir eylül ikinci kıtada, bal damlatır geçtiğiyerlere. Gençliği gözleri kamaştırır. Eski bir eylül, ayrılmaz dostlarından.Yılların geçtiğini fark etmez, gece büyür, ağlara ışığını düşürür... Girişi deyine şarkı sözlerinin okunuşudur, onu da not düşeyim.

O Oktobris simaia sta balkonia: Ekim ayının şarkısı, Faidra isimli birsanatçının da vokali var bu şarkıda. Baharın çiçeklerinin veda ettiğizamanın hüznü yansır bu şarkıya, güneş, yağmurun gözlerindedir artık.Eski anılar anımsanır, balkonlarda ise ekim ayının bayrakları vardır. Buşarkıda şehre ve tarihe dair göndermeler var, ve özellikle de kırklı yıllarınAtina'sına.

Novembris minas taksidevei: Kasım ayının gezgin bir ay olduğunu ifadeeden bu şarkı yağmur ve tren sesiyle başlıyor. Atina- Larissa- Teselya arasıbir tren bu. Eski bluesdan (rembetiko) bir yarayı dinler. Selanik'te öğlesonrası saat 6'yı vurur, yağmurun saatini. Kasım gemiye de biner,Hanya'ya, Heraklion'a gider (ah girit, ah...) Lir çalınır, aşkın ve kaderintutkuları söylenir şarkı diye bu ayda. Kasım ayı otobüse binip gezer, hattahayal eder gezdiğini, otuz gün boyunca elinde bir çanta ile. Sonra da bu

gezgin aya dair masalla bir çocuk dalga geçer, 'kasım ayı, aaaa' diye,şarkının sonunda.

Doksa Dekembri mina: Aralık ayının görkemi... Bu albümü keşfetmemevesile olan şarkıdır kendisi. Yıl biter, bayram gelir, ağaçlar karla süslenir.Yeni yıl öper ve bir dua bırakır dudaklarına, zamanını açar, rüyandagördüğün bir peri masalı gibi genişletir yavaşça. Sevgiyi ve tatlı bir çöreğide dağıtınca (noel göndermesi) çocuklar gülümseyerek aralık ayınıngörkeminden bahseder.

Zaman gelir geçiverir, bir yıl biter, ama bu albüm kolay kolay bitmez

bence. Elimden geldiğince anladığım kadarını ifade etmeye çalıştım, sürç-ilisan ettimse affola. Ezcümle, 'To kalantari' kültürden, sanattan,insanlıktan, doğadan çokça izler taşıyan, değerli bir albüm. Bunupaylaşmak, albüme dair bir iki çift kelam etmek de en az albümü dinlemekkadar güzel oldu. Son bir şey daha, bu albümü dinledikçe insanın içindemüziğe dair bir şeyler yapma hissi, müziğe daha da bağlanma arzusubeliriyor. Hayalleri gerçek etmek için çaba göstermek gerekiyor değil mi?Bir de zaman, böyle albümdeki gibi, ayları saya saya... Sonra belki de birbakmışız biz dinleyenler, hayalini kurduğumuz bütün müzikler kulağımızındibinde, ruhumuzun berisinde çalınıyor. Çok şey olmasa gerek...

Müzik ve sanat dolu upuzun zamanlar dileklerimle...

19

Page 20: kalemtiras e-fanzin sayı 9-21.03.2011

8/7/2019 kalemtiras e-fanzin sayı 9-21.03.2011

http://slidepdf.com/reader/full/kalemtiras-e-fanzin-sayi-9-21032011 20/20

♦http://fanzin-kalemtiras.blogspot.com♦