jeolojİ (yerbİlİm) / İÇ kuvvetler jeolojİ geo (yer) logos ...°ç-kuvvetler.pdf · sosyal...

47
SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ https://www.facebook.com/groups/sosyalbilgilerakademi/ Sayfa 1 JEOLOJİ (YERBİLİM) / İÇ KUVVETLER JEOLOJİ Jeoloji yerbilimi anlamına gelir. Eski Yunan dilinde Geo (Yer) ve Logos (Bilim) sözlerinden alınmıştır. Jeoloji arz (yer) kabuğunun yapısından, bunu teşkil eden maddelerden, onun teşekkül ve oluşum tarihinden, ayrıca üzerinde yaşayan hayvan ve bitkilerin ilk yaratılışlarından bugüne kadar olan biyolojik oluşumlardan söz eder. 40-50 Km. kadar bir kalınlığa sahip olan yerkabuğunun organik ve anorganik oluşum tarihi jeolojide esas konuyu teşkil eder. Yerkabuğunun tüm hareketleri ve mekaniği jeolojinin içerisinde yer alır. Jeoloji bir gözlem bilimidir. O kitaplardan, laboratuvardan çok doğadan öğrenilir. Jeoloji; çevremizin tanınmasında, sırlarının çözülmesinde bize yardımcı olur. Jeolojiyi meslek edinen Jeologlar; yerküreyi anlamak, onun sayısız problemlerine çözüm yolu aramak için doğayı irdeler. Dağlar, okyanuslar, denizler, sıcak çöller, derin vadiler jeologların çalışma alanlarıdır. Jeoloji bir bilim olarak yerkabuğunu incelerken bu kabuk içine gizlenmiş bulunan maden, su, kömür, petrol vb. yeraltı servetlerine de özel ilgi gösterir. Bunların oluşumlarını ve dağılışlarını inceler. Bundan dolayı diğer bilim dallarından olan fizik, kimya, biyoloji, jeofizik, maden, coğrafya gibi bilimleri jeolojinin destekçileridirler. Jeolog elde ettiği bulgularla geçmişe giden kapıları açar, karşılaştırır, çözer. Jeolojiyi anlamak; doğayı sevmek ve onun dilini çözmekle mümkün olur. Çünkü geçmiş içinde geleceği barındırır. Bunu keşfetmenin tadına varmak ise doyumsuzdur. Evrenin ve Dünya’nın Yaşı Jeofizikçiler, Astronomi uzmanları ve arkeometri alanında çalışan çok sayıdaki araştırmacının belki de sayamayacağımız kadar çok sayıdaki çalışması evrenin ve dünyanın yaşı ile ilgili bilgiler vermektedir. Bu konuda detaylı bilgiler veren parçacık fiziği uzmanları ve kuantumcu yaklaşıma sahip akademisyenler her geçen gün daha güvenilir bilgiler ortaya koymaktadır. Eldeki veriler evrenin yaşının 13,7 milyar yıl olduğunu göstermektedir. Big- bang (büyük patlama) denen olayla oluşmaya başlayan evrende 10-11 milyar yıl önceleri büyük yıldız sistemleri ve galaksiler meydana gelmeye başladı. Bu galaksilerden biri olan Samanyolu Galaksisi içinde birçok yıldız ve bunlara bağlı sistemler meydana geldi. Bu yıldız sistemlerinden biri olan Güneş Sistemi yıldız, gezegenler, cüce gezegenler, asteroitler, meteorlar, kuyruklu yıldız ve Oort bulutu gibi sistem ve gök cisimlerinden oluşmaktadır. Jeologların edindiği kapsamlı ve geniş bilimsel kanıtlara dayanarak, Dünya'nın yaşının yaklaşık 4,567 milyar yıl (4,567×109 yıl) olduğuna karar verilmiştir. Bu sayı; bilinen en eski karasal minerallerin yaşı (Batı Avustralya'nın Jack Hills bölgesinde bulunan küçük zirkonyum kristalleri) ve Güneş Sistemi'nin yaşı (meteor parçacıkları ve Ay'dan gelen örnekler üzerinde astronot ve paleontologların yaptığı radyometrik ölçümler sonucunda ortaya çıkan sonuçlar) arasında sağlanan uzlaşma ile ortaya çıkmıştır.

Upload: others

Post on 15-Jul-2020

37 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: JEOLOJİ (YERBİLİM) / İÇ KUVVETLER JEOLOJİ Geo (Yer) Logos ...°ç-Kuvvetler.pdf · SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ Sayfa 1 JEOLOJİ (YERBİLİM)

SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ https://www.facebook.com/groups/sosyalbilgilerakademi/ Sayfa 1

JEOLOJİ (YERBİLİM) / İÇ KUVVETLER

JEOLOJİ Jeoloji yerbilimi anlamına gelir. Eski Yunan dilinde Geo (Yer) ve Logos

(Bilim) sözlerinden alınmıştır. Jeoloji arz (yer) kabuğunun yapısından, bunu teşkil eden maddelerden, onun teşekkül ve oluşum tarihinden, ayrıca üzerinde yaşayan hayvan ve bitkilerin ilk yaratılışlarından bugüne kadar olan biyolojik oluşumlardan söz eder.

40-50 Km. kadar bir kalınlığa sahip olan yerkabuğunun organik ve anorganik oluşum tarihi jeolojide esas konuyu teşkil eder. Yerkabuğunun tüm hareketleri ve mekaniği jeolojinin içerisinde yer alır.

Jeoloji bir gözlem bilimidir. O kitaplardan, laboratuvardan çok doğadan öğrenilir.

Jeoloji; çevremizin tanınmasında, sırlarının çözülmesinde bize yardımcı olur.

Jeolojiyi meslek edinen Jeologlar; yerküreyi anlamak, onun sayısız problemlerine çözüm yolu aramak için doğayı irdeler.

Dağlar, okyanuslar, denizler, sıcak çöller, derin vadiler jeologların çalışma alanlarıdır. Jeoloji bir bilim olarak yerkabuğunu incelerken bu kabuk içine gizlenmiş bulunan maden, su, kömür, petrol vb. yeraltı servetlerine de özel ilgi gösterir. Bunların oluşumlarını ve dağılışlarını inceler.

Bundan dolayı diğer bilim dallarından olan fizik, kimya, biyoloji, jeofizik, maden, coğrafya gibi bilimleri jeolojinin destekçileridirler.

Jeolog elde ettiği bulgularla geçmişe giden kapıları açar, karşılaştırır, çözer. Jeolojiyi anlamak; doğayı sevmek ve onun dilini çözmekle mümkün olur.

Çünkü geçmiş içinde geleceği barındırır. Bunu keşfetmenin tadına varmak ise doyumsuzdur.

Evrenin ve Dünya’nın Yaşı Jeofizikçiler, Astronomi uzmanları ve arkeometri alanında çalışan çok sayıdaki

araştırmacının belki de sayamayacağımız kadar çok sayıdaki çalışması evrenin ve dünyanın yaşı ile ilgili bilgiler vermektedir. Bu konuda detaylı bilgiler veren parçacık fiziği uzmanları ve kuantumcu yaklaşıma sahip akademisyenler her geçen gün daha güvenilir bilgiler ortaya koymaktadır.

Eldeki veriler evrenin yaşının 13,7 milyar yıl olduğunu göstermektedir. Big-bang (büyük patlama) denen olayla oluşmaya başlayan evrende 10-11 milyar yıl önceleri büyük yıldız sistemleri ve galaksiler meydana gelmeye başladı.

Bu galaksilerden biri olan Samanyolu Galaksisi içinde birçok yıldız ve bunlara bağlı sistemler meydana geldi. Bu yıldız sistemlerinden biri olan Güneş Sistemi yıldız, gezegenler, cüce gezegenler, asteroitler, meteorlar, kuyruklu yıldız ve Oort bulutu gibi sistem ve gök cisimlerinden oluşmaktadır.

Jeologların edindiği kapsamlı ve geniş bilimsel kanıtlara dayanarak, Dünya'nın yaşının yaklaşık 4,567 milyar yıl (4,567×109 yıl) olduğuna karar verilmiştir. Bu sayı; bilinen en eski karasal minerallerin yaşı (Batı Avustralya'nın Jack Hills bölgesinde bulunan küçük zirkonyum kristalleri) ve Güneş Sistemi'nin yaşı (meteor parçacıkları ve Ay'dan gelen örnekler üzerinde astronot ve paleontologların yaptığı radyometrik ölçümler sonucunda ortaya çıkan sonuçlar) arasında sağlanan uzlaşma ile ortaya çıkmıştır.

Page 2: JEOLOJİ (YERBİLİM) / İÇ KUVVETLER JEOLOJİ Geo (Yer) Logos ...°ç-Kuvvetler.pdf · SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ Sayfa 1 JEOLOJİ (YERBİLİM)

SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ https://www.facebook.com/groups/sosyalbilgilerakademi/ Sayfa 2

Zirkonyum kristalleri üzerinde yapılan radyometrik tarihlendirme dünyanın en azından 4,404 milyar yaşında olduğunu ortaya çıkarmıştır. Güneş sisteminin parçası olan dünya güneşe uzaklığı bakımından 3. Sırada bulunmaktadır.

Yerin katı kabuğunun 550-600 milyon yıl önce oluştuğu, kabuğun buzul ve denizlerle kaplandığı bilinmektedir. 4,5 milyar yaşındaki yerkürenin üzerinde ilk kabuk oluşmadan çok önceleri yaklaşık 3 milyar yıl önce tek hücreli yaşam başlamış ve gelişmiştir.

YERİN (DÜNYANIN) KATMANLARI Yerkabuğunun katmanlarının yeryüzünden direkt gözlenmesi mümkün

olmamaktadır. İnsanoğlunun indiği en derin yer 3800 m dir ve amaç bu derinlikte altın çıkarmaktır. Diğer yandan sondaj yaparak 11.000 m ye kadar inilebilmiştir. Yeryuvarının çapının 12742 km ve yarıçapının 6371 km olduğu dikkate alındığında insanın fiziksel olarak yüzeyden çok az derin bir bölüme inebildiği anlaşılmaktadır.

Page 3: JEOLOJİ (YERBİLİM) / İÇ KUVVETLER JEOLOJİ Geo (Yer) Logos ...°ç-Kuvvetler.pdf · SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ Sayfa 1 JEOLOJİ (YERBİLİM)

SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ https://www.facebook.com/groups/sosyalbilgilerakademi/ Sayfa 3

Yerin katmanları (kadirhoca.com)

Yerin derinliklerine bir kuyu açmak teknik olarak mümkün değildir. Bu durumda yerin iç kesimleri-derinlikleri hakkında bilgilere çeşitli yöntemlerle ulaşılmaktadır. Bunlar; volkanizma ile çıkan malzemenin özelliklerinin değerlendirilmesi; taşların basınç ve sıcaklık karşısında gösterdikleri tepkilerin laboratuvar ortamında incelenmesi; sismik dalgalar yani deprem dalgalarının kullanımıdır.

Yeryuvarı geosfer adı verilen iç içe kürelerden meydana gelmektedir. Geosferde yüzeyden derinlere doğru gidildikçe sıcaklık artar. Bu belirli bir standartla ifade edilir. Her 33 metre derine gidildiğinde sıcaklık 1ºC artar. Bu değere jeotermal gradyan denilmektedir.

Yerkabuğunun katmanları yüzeyden itibaren sırası ile Litosfer (Taşküre / Yerkabuğu), Manto ve Çekirdek olarak üç temel katmanda toplanmaktadır. Bu katmanlar gösterdikleri farklılıklara bağlı olarak kendi içinde alt katmanlara da ayrılmaktadır.

1.Yerkabuğu: Yerkabuğunun ortalama kalınlığı karalarda 35-40 km,

denizlerde ise 8-10 km dir. Yerkabuığunu oluşturan kayaçlar, plastik astenosferden daha sert ve rijittir. Levha (plaka) adı verilen ve büyük kırık zonlarıyla sınırlanan çok sayıda mozaik şeklindeki parçalardan oluşmuştur. Yeryuvarında litosferik levhalar, yine üst mantoya ait olan ve 70-100 km. derinden başlayıp 200 km. derine kadar inen ve düşük hız zonu olarak nitelenen astenosfer üzerinde yüzer durumdadır. Yerkabuğu yoğunluğu ve kalınlığı farklı iki tabakadan oluşur. Bunlar; sial (kıtasal kabuk) ve sima (denizel kabuk) olarak ikiye ayrılır.

a) Sial (kıtasal kabuk): Granitik kabuk olarak da adlandırılır. Üzerinde yaşadığımız katmandır. Katmanı oluşturan taşlar tamamen katılaşmıştır. Yoğunluğu 2,7 gr/cm3 dür. Bu değer yer katmanlarındaki en düşük yoğunluktur. Katmanı oluşturan taşlar daha çok volkanizmanın etkisi ile oluşmuştur. Silisyum ve alüminyum bileşikleri fazla olduğu için bu isim verilmiştir. Sial tabakasının kalınlığı karalarda fazla, denizlerde azdır. Granit, kalker ve kumtaşı gibi hafif olan taşlardan oluşur. b) Sima (denizel kabuk): Bazaltik kabuk olarak da adlandırılır. Sial katmanının altında yer almaktadır. Bu katman henüz katılaşmamış taşlardan oluşur. Yoğunluğu daha fazla olan bazalt türü taşlardan oluşur. Bu kat içindeki yoğunluk 3,3 gr/cm3 dür. Sima katında kalınlık çok fazla bir değişikliği uğramaz. Ancak Sial katmanının tersine kalınlığı karalarda az, deniz diplerinde fazladır.

Page 4: JEOLOJİ (YERBİLİM) / İÇ KUVVETLER JEOLOJİ Geo (Yer) Logos ...°ç-Kuvvetler.pdf · SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ Sayfa 1 JEOLOJİ (YERBİLİM)

SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ https://www.facebook.com/groups/sosyalbilgilerakademi/ Sayfa 4

2. Manto: Yer kabuğunun altında yer almaktadır ve malzemeler koyu eriyik haldedir. Yer hacminin en büyük bölümüdür (%80). İç kuvvetler enerjisini bu katmandan alır. Litosfer ile çekirdek arasındaki katmandır. 100-2890 km’ler arasında bulunan mantonun yoğunluğu 3,3-5,5 g/cm3 sıcaklığı 1900-3700 °C arasında değişir.

Yapısında silisyum, magnezyum, nikel ve demir bulunmaktadır. Mantonun üst kesimi yüksek sıcaklık ve basınçtan dolayı plastik özellik gösterir. Alt kesimleri ise sıvı halde bulunur. Bu nedenle mantoda sürekli olarak alçalıcı-yükselici hareketler görülür.

Mantonun alt ve üst kısımlarındaki yoğunluk farkı nedeniyle magma adı verilen kızgın akıcı madde yerkabuğuna doğru yükselir. Yoğunluğun arttığı bölümlerde ise magma yerin içine doğru sokulur.

Volkanizma sırasında yeryüzüne çıkan malzemeler daha çok bu katmandan gelir. Bazaltik haldeki manto hareket halindedir. Örneğin tektonik depremlerin ve volkanizmanın meydana gelmesi mantoda meydana gelen bu hareketlerle ilgilidir.

Astenosfer: Yeryüzünün 100 km derinliğinden başlayarak manto içindeki

kayaçlar sağlamlıklarını büyük ölçüde kaybedecek kadar yüksek sıcaklığa ulaşırlar. Kayaçların karamele veya zift gibi plastik, kolayca şekil değiştirebilen hale geldikleri bölgelere Astenosfer (zayıf küre) denir. Astenosfer 350 km. derinliğe kadar uzanır.

3. Çekirdek: Yeryuvarlağının en iç kısmında çekirdek bölümü yer almaktadır.

Yoğunluğu ve kalınlığı en fazla olan elementlerin bulunduğu katmandır. 2890 km derinlikten başlayarak 6371 km ‘ye kadar devam etmektedir. İki bölümden oluşmaktadır. Yeryuvarının en ağır elementleri bu katmanda bulunmaktadır. Özellikle Nikel ve Demir’in bu katmanda yoğun olarak bulunması adının NİFE olmasına neden olmuştur.

a) İç Çekirdek: Alt mantodan sonra dış çekirdeğe geçilir. Yerin 2890 km ile 5150 km derinlikleri arasında yer alır. b) Dış Çekirdek: Yerkürenin merkezinde bulunan katıdır. Sıcaklığın 6300 dereceye kadar yükseldiği tahmin edilmektedir. Yoğunluk 13,6 gr/cm3 ‘e kadar ulaşmaktadır. Yoğunluğun fazla olmasından dolayı burada bulunan malzemeler katı haldedir.

BİLGİ KÜPÜ

Yeryuvarlağının içyapısı ile ilgili bilgiler daha çok teorilere dayanmaktadır. Şu ana kadar yerin merkezine doğru açılan en derin kuyu 10 km civarındadır. Yerin merkezi ile ilgili bilgiler şu yöntemlerden yararlanarak elde edilmektedir. Bunlar: Deprem dalgaları, volkanizma sırasında çıkan malzemelerin incelenmesi, taşların incelenmesi, yerkabuğundaki sıcaklık değişimlerinin incelenmesi.

Page 5: JEOLOJİ (YERBİLİM) / İÇ KUVVETLER JEOLOJİ Geo (Yer) Logos ...°ç-Kuvvetler.pdf · SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ Sayfa 1 JEOLOJİ (YERBİLİM)

SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ https://www.facebook.com/groups/sosyalbilgilerakademi/ Sayfa 5

KITALARIN KAYMASI Dünya'nın yüzeyi olan litosfer kesintisizmiş gibi görünmesine rağmen, dev

boyuttaki birbirine geçen parçalardan oluşmaktadır. Bu parçaların her birine levha denir.

Yerkabuğu yani litosfer levha-plaka olarak adlandırılan parçalardan oluşur. Parçaların sayısı farklı kaynaklarda değişik sayıda ifade edilmekle birlikte 20 kadar olduğu konusunda fikir birliği var. Çünkü 100 km² den milyonlarca km² büyüklüğe kadar olmaları, birbirinin parçası veya farklı levha konusunda görüş birliğini zorlaştırıyor. Pasifik ve Antartika levhaları en geniş olanlarıdır. Ana levhalar Afrika, Antartika, Avustralya, Avrasya, Kuzey Amerika, Güney Amerika ve Pasifik levhalarıdır. Okyanusların altında okyanusal levhalar yer alır, bunların kalınlığı 15 km den azdır. Okyanusal levhalar sürekli yenilendiği için en yaşlısı 180 milyon yıl yaşındadır, Karasal levhalar daha kalındır. Karasal levhaların yaşı 4 milyar yıldır. Amerika karasal levhalarının kalınlığı orta kesimlerinde 200 km yi bulmaktadır.

WEGENER VE TEORİSİ (Kıtaların Kayması Teorisi) Başlangıçta tüm kıtaların Pangea adında tek bir kıta olduğu, sonradan

parçalanıp dağılarak zamanla günümüzdeki yerlerine ulaştığı görüşüne dayanan kıtaların kayması kuramını aslında 1912'de bir meteorolog olan Alman bilim adamı Alfred Wegener ortaya attı.

Alfred Wegener (1880 – 1930) Alman yerbilimcidir. Kıtaların kayması kuramını ilk kez ortaya attı. Wegener, başlangıçta tüm kıtaların Pangea adında tek bir kıta olduğunu, sonradan parçalanıp dağılarak zamanla günümüzdeki yerlerine ulaştığını ileri sürdü. Bu teoriyi ve teorinin temellerini ‘’Kıtaların ve Okyanusların Oluşumu’’ adlı eserinde anlatmıştır.

Dünya'nın yüzeyi kesintisiz gibi görünüyorsa da, gerçekte dev boyuttaki bir yap-boz gibi birbirine geçen parçalardan oluşmaktadır. Levha adı verilen bu parçalar, çok yavaş olarak sürekli biçimde birbirlerine göre hareket ederler. Bir levha, yalnızca okyanusal ya da kıtasal litosferden oluşabildiği gibi her iki litosfer türünü de içerebilir. Levhalar, levha sınırı ya da levha kenarı ile sonlanır. Depremlerin ve yanardağların çoğu bu bölgelerde görülür.

Litosfer, levha adı verilen ve kırık zonları ile sınırlanan mozaik şeklinde çok sayıda parçadan oluşmuştur. Konveksiyon akımları şeklinde yerin iç dinamiğinden,

Page 6: JEOLOJİ (YERBİLİM) / İÇ KUVVETLER JEOLOJİ Geo (Yer) Logos ...°ç-Kuvvetler.pdf · SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ Sayfa 1 JEOLOJİ (YERBİLİM)

SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ https://www.facebook.com/groups/sosyalbilgilerakademi/ Sayfa 6

kendi ekseni etrafındaki dönüşlerinden ve diğer çekim güçlerinden kaynaklanan etkiler nedeni ile levhalar birbirlerine göre;

1.Açılma-Yayılma (Diverjan) 2.Transform (doğrultuya karşıt veya paralel) 3.Yaklaşma (Konverjan) hareketleri yapabilmektedir. Wegener’e göre; Pangea verilen tek kıta parçasını çevreleyen denize

Panthalassa denmekteydi. Zaman içerisinde katmanlar hareket ettikçe Pangea ikiye ayrıldı. Kuzeyde Laurasia ve güneyde Gondwanaland oluştu. Bu iki kıta Tethys (Tethys) denizi ile ikiye ayrıldı. Katmanların hareketi ile kıtalar iyice ayrılarak bugünkü halini aldı.

Levha hareketleri Süper Kıta oluşumuna neden olur.300 Milyon yıl önce süper kıta Pangea vardı. Pangea'nın parçalanmasıyla bugünün kıtaları ortaya çıkmıştır. Süper kıta oluşum ve parçalanmasının 500 milyon yıllık periyotlarla tekrarlandığı ileri sürülüyor.

Günümüzden geçmişe doğru varlığı kabul edilen süper kıtalar şunlardır: 1-Pangea, 2-Pannotia, 3-Rodinia, 4-Columbia, 5-Konorland, 6-Ur Bugünkü Ural, Appalaş ve Kaledonyen kuşakları Pangea’da vardı ve daha

önceki parçalı dönemde deniz tabanlarıydı, birleşme sırasında sıkışıp arada kaynak oluşturan denizel alanlardır.

Levha Tektoniği Ay yüzeyine yerleştirilen lazer ölçüm cihazlarıyla yapılan ölçümde 6 yıl içinde

Amerika kıtasının Afrika’dan 6 cm uzaklaştığı tespit edildi. Bu meteorolog ve jeofizikçi Alfred Wegener'in ortaya attığı 'kıta kayması' teorisinin ıspatıydı. Bu süreçte Harry Hess deniz tabanı yayılması görüşünü ileri sürdü.1960 larda jeofizikçi j. Tuzo Wilson öncülüğünde “levha tektoniği kuramı” ortaya atıldı. 1969 da "Levha Tektoniği Kuramı” Mc.Kenzie ve Morgan tarafından tamamlandı. Buna göre tüm levhaların hareket hızlarının toplamı sıfırdır. Yani levha üretim hızı ile levha yok oluş hızı birbirine eşittir, böylece yeryüzünün alanı sabit kalmaktadır.

Yerin içindeki çekirdekten yükselen ısı nedeniyle mantoda ısınma ve genleşme olur. Hacmi artan manto da üzerindeki yerkabuğunu hareket ettirir. Manto içinde ortaya çıkan radyoaktif bozunma süreçleri de mantoda ısı artışı ve genleşmeye neden olur. Bu iki etki levha tektoniğinin enerjisini oluşturur. Dünyanın “iç ısısı olduğu müddetçe dünya aktif” olacaktır.

Peki, bu levhalar nasıl oluşmaktadır ve nasıl hareket etmektedir? Bu sorunun cevabını da "Levha Tektoniği (Plaka Tektoniği)" vermektedir. Levha tektoniği kuramını belgeleyen kanıtlar artık inandırıcı bir düzeye ulaştığından levhaların hareketi kavramı bugün benimsenmiştir. Bundan sonraki aşama söz konusu bu hareketlerin itici gücünü tespit etmek olacaktır. Bu gücün kökeniyse yerkürenin incelenmesi çok zor olan derin katmanlarında aramak gerekir. Levhaların yer değiştirmesinden üst mantoda oluşan konveksiyon akımlarının sorumlu olduğu, genel olarak kabul edilen bir fikirdir. Bu olay "Konveksiyon Akımları Kuramı" olarak ortaya atıldı.

Konveksiyon akımları, radyoaktivite nedeni ile oluşan yüksek ısıya bağlanmaktadır ve şöyle işler: Sıcak maddeden daha soğuk ve yoğun olan madde

Page 7: JEOLOJİ (YERBİLİM) / İÇ KUVVETLER JEOLOJİ Geo (Yer) Logos ...°ç-Kuvvetler.pdf · SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ Sayfa 1 JEOLOJİ (YERBİLİM)

SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ https://www.facebook.com/groups/sosyalbilgilerakademi/ Sayfa 7

aşağı doğru inerken, daha az yoğun olan sıcak madde yukarı çıkar. Karasal mantoda derin kısımlar sıcakken üst magma daha soğuktur. Sıcak madde sürekli yükselirken, soğuk madde aşağı iner. Yukarı-aşağı olan bu hareket sırasında madde hareket ederken yüzeydeki plakaları hareket ettirir. Okyanus yarıklarında konveksiyon, litosferi alt magmanın derinlerine iter. Plakanın diğer ucunda, yarığın olduğu bölümde konveksiyon, iç magmadan gelen sıcak ve daha hafif olan magmanın çıkışını sağlar. Bu hareketler sayesinde yerkürenin yüzeyi ile içi arasında bir dolaşım olur. Dolayısıyla konveksiyon akımları yukarılara yükseldikçe litosferde gerilmelere ve daha sonra da zayıf kuşakların kırılmasıyla levhaların oluşmasına neden olmaktadır.

Halen 10 kadar büyük levha ve çok sayıda küçük levhalar vardır. Bu levhalar üzerinde duran kıtalarla birlikte, Astenosfer üzerinde sal gibi yüzmekte olup, birbirlerine göre insanların hissedemeyeceği bir hızla (ortalama 1-15cm/yıl) hareket etmektedirler. Konveksiyon akımlarının yükseldiği yerlerde levhalar birbirlerinden uzaklaşmakta ve buradan çıkan sıcak magmada okyanus ortası sırtlarını oluşturmaktadır. Levhaların birbirlerine değdikleri bölgelerde sürtünmeler ve sıkışmalar olmakta, sürtünen levhalardan biri aşağıya Manto'ya batmakta ve eriyerek yitme zonlarını oluşturmaktadır. Konveksiyon akımlarının neden olduğu bu ardışıklı olay taşkürenin altında devam edip gitmektedir. İşte yerkabuğunu oluşturan levhaların birbirine sürtündükleri, birbirlerini sıkıştırdıkları, birbirlerinin üstüne çıktıkları ya da altına girdikleri bu levhaların sınırları dünyada depremlerin oldukları yerler olarak karşımıza çıkmaktadır. Dünyada olan depremlerin hemen büyük çoğunluğu bu levhaların birbirlerini zorladıkları levha sınırlarında dar kuşaklar üzerinde oluşmaktadır. Dünya üzerinde meydana gelen depremlerin oluş yerleri ile levha sınırları birbirine uyum göstermektedir.

Levhaların birbirinden ayrıldığını ortaya koyan veriler: 1. Kuzey ve Güney Amerika ile Avrupa ve Afrika kıta sınırlarındaki

mükemmel uyum 2. Kaya benzerlikleri. Kıta sınırlarında aynı yaşlardaki katmanlara

rastlanması ve sıradağların devamlılığı: 3. Ekvatordaki buzul tortuları ve Antartika'daki mercan resifleri. 4. Fosil benzerlikleri. Mesosaurus adlı sürüngenin Güney Amerika ve

Afrika'da yaşamış olması 5. Gondwana’yı oluşturan Afrika, Hindistan, Avustralya, Madagaskar,

Güney Amerika’daki bitki örtüleri ve jeolojik yapının aynen devam etmesi

6. Gondwana’da başlayan buzullaşmanın ayrılan parçalarda da aynı zamanda yaşanmış olması.( karbonifer) Buzul birikinti tabakaları incelendiğinde şimdi ayrı olan kıtalar arasında benzerlikler olduğu ortaya çıkar.

Yerkabuğunda Temel Levha Hareketleri İkinci Dünya Savaşı ve sonrasında denizlerde bilimsel araştırmalar arttı. Deniz

tabanlarında rift-yarıklar olduğu görüldü. Bu çalışmaların sonucunda; gerek deniz tabanı gerekse karasal riftlerde uzaklaşma, yakınlaşma ve yanal şekilde hareketlerin ortaya çıktığı anlaşıldı.

Bu çalışmaların sonucunda Levha Tektoniği Kuramı'na göre depremlerin ve volkanik aktivitelerin meydana geldiği levha sınırları üç tipte bulunmaktadır. Bunlar uzaklaşan, yaklaşan ve yanal yer değiştiren levha sınırlardır.

Page 8: JEOLOJİ (YERBİLİM) / İÇ KUVVETLER JEOLOJİ Geo (Yer) Logos ...°ç-Kuvvetler.pdf · SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ Sayfa 1 JEOLOJİ (YERBİLİM)

SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ https://www.facebook.com/groups/sosyalbilgilerakademi/ Sayfa 8

1-Astenosfer. 2-Litosfer. 3-Sıcak nokta. 4-Okyanus kabuğu. 5-Batan levha. 6-Kıta kabuk. 7-Kıta sırt bölgesi. 8-Yaklaşan sınır tabaka. 9-Uzaklaşan sınır tabaka. 10-Dönüşümsel sınır tabaka. 11-Kalkan şekilli Volkan. 12-Okyanus sırtı. 13-Yaklaşan tabaka sınırı. 14-Strato-volkan. 15-Adalar çizgisi. 16-Tabaka. 17-Astenosfer. 18-Hendek.

a) Uzaklaşan (Ayrılan) Levha Sınırları: Diverjan levha sınırlarında açılma hareketi ile yeni litosfer türemesi, okyanus ortası sırtlarındaki rift adını verdiğimiz açılma eksenlerinde ortaya çıkmaktadır. Bunlar, genişleme gösteren levha sınırlarıdır. Levhalar bu sınırlarda birbirinden açılma gösterirler. Örneğin, Okyanus Ortası Sırtları böyledir. Buralarda Astenosferden yükselen magma araladıkları sınırları yeni malzeme ile doldurarak yeni litosfer üretmiş olurlar. Okyanus ortası sırtları boyunca arz yüzeyine çıkan erimiş manto malzemeleri soğuyarak katılaştıkları jeolojik zamanın arz manyetik alanının yön ve doğrultusunu saklarlar.

Levhaların Uzaklaştığı Yerlerdeki Oluşumlar ve Olaylar 1-Okyanus ortası sırtları,(Atlas Okyanusundaki sırt 2500m yüksekliktedir.) 2-volkanik adalar, 3-Kabuk oluşumu, 4-Okyanus tabanı genişlemesi olayları yaşanır. 5-Uzaklaşmayla oluşan kırıklardan magma yeryüzüne çıkar ve volkanizma

olayları oluşur. Birbirinden uzaklaşan denizel levhalarda; riftden çıkan magma deniz

tabanlarında sırtlar oluşturur. Magma, aradaki boşluğun kapanıp kaynamasına neden olur. Uzaklaşma devam ettiği sürece tekrar çatlamakta, bu olay milyonlarca yıldır yinelenmektedir. Su ile temas eden magma tipik 'yastık lav' şeklinde donar. Atlas okyanusu deniz tabanı sırtı İzlanda ve Asor adalarında yeryüzüne çıkar. İzlanda'da 27 km uzunluğundaki riftden magma yeryüzüne çıkmıştır. Atlas Okyanusu sırtı kuzeyden güneye uzanır. Güney ucunda doğuya dönüp Hint ve Pasifik

Page 9: JEOLOJİ (YERBİLİM) / İÇ KUVVETLER JEOLOJİ Geo (Yer) Logos ...°ç-Kuvvetler.pdf · SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ Sayfa 1 JEOLOJİ (YERBİLİM)

SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ https://www.facebook.com/groups/sosyalbilgilerakademi/ Sayfa 9

Okyanuslarına ulaşır. Denizaltı açılma yarıklarının uzunluğu 80 000 km yi bulur. Asor adaları, sırtın su üstüne çıkmış başka bir parçası olup volkanik etkinliklerden kaynaklanan termal sularından sağlık amaçlı yararlanılır. Atlantik Sırtının kuzey ucundaki İzlanda da termal sular yönünden zengindir, karların ortasında sıcak su keyfi yaşanır. Başkent Reykjavik'in anlamı 'tüten körfez'dir.1963 yılında balıkçılar İzlanda açıklarında yanan bir gemi gördüklerini sandılar. Bunun su altında etkinleşen bir volkan olduğu anlaşıldı.10 Günde 200 metre yükselen bir ada ortaya çıktı. Ateş devi surt'dan dolayı Surtsey diye adlandırıldı bu ada.

Karasal uzaklaşan levhalar üzerindeki yarılmalar geleceğin okyanuslarının ilk adımlarıdır. Atlas Okyanusu 200 milyon yıl önce yoktu. Eski ve yenidünyanın arasında ortaya çıkmıştır. Günümüzde devam eden okyanus oluşum süreci Hatay-Doğu Afrika arasında yaşanmaktadır. Hatay’dan başlayan yarıkta Asi nehri, Şeria nehri, Taberiye gölü, Lut gölü, Vadi Araba, Akabe körfezi, Kızıldeniz, Afar, Doğu Afrika gölleri çanağı yer alır.20-30 milyon yıl önce Afrika ve Arabistan tek parça idi, Kızıldeniz yoktu. .Arabistan levhasının kuzey-kuzeybatı yönüne hareketiyle oluşum başladı. Uzaklaşan karasal levhalar arasında çökme de görülür. Lut gölünün bulunduğu çanakta su yüzeyi -394metre ve göl tabanı -720 metredir. Buzul çağlarında Ölüdeniz vadisi canlı, verimli, tatlı su gölleriyle kaplı yeşil vadi idi. Ölüdeniz fayı bitki örtüsünden yoksun ve üzerinde yerleşim alanları az olduğu için rahatça gözlenebilmektedir.

Afar çukuru da Kızıldeniz’in güneyindeki Cibuti'dedir. Deniz seviyesinden 120 metre aşağıda bulunan Afar, Kızıldeniz’den koparak ayrılmıştır. Kalın tuz tortularıyla kaplıdır.1978 de volkanik etkinlikte Afrika-Arabistan levhalarının arası bir günde 120 cm açılmıştır. Kızıldeniz tabanındaki riftden çıkan magma da deniz tabanında donup kalmaktadır.

b) Yakınlaşan (Çarpışan) Levha Sınırları: Bunlar birbirine yaklaşma, sıkışma

gösteren levha sınırlarıdır. Bu sınırlar okyanuslarda ve kıtalar arasında farklı yaklaşım sergilerler. Okyanuslarda genelde daha yoğun, ağır ve ince olan litosfer tabakası kıtasal olan litosferin altına dalarak, astenosfer derinliklerinin sıcaklığı ile eriyerek yok olurlar. (dalma-batma zonları) Kıtalar arası yakınlaşma, aslında karşılıklı bir çarpışmadan ibarettir. Çarpışmanın olduğu bu sınırlarda deprem kuşağı ve dağ silsileleri meydana getirirler. Yakınlaşan levhaların bulunduğu alanlarda yeni türeyen litosfer kadar eski litosfer, yüzeyde hendeklerin izlendiği dalma batma zonunda (yitim zonu) alta dalarak, 700 km. derine kadar sokulma yapabilmektedir. Dalma batma olayının oluştuğu levha sınırları konverjan levha sınırı olarak nitelendirilir.

Levhaların Yakınlaştığı Yerlerdeki Oluşum ve Olaylar 1-Dalma –batma olayı oluşur. 2- Okyanusal ve bir kıtasal levhanın çarpışmasıyla derin okyanus çukurları

meydana gelir. 3-Volkanizma, Volkanik ada yayları ortaya çıkar, 4-Bir bariyer gibi dizilen volkanik ada yayları kıtalar ile okyanuslar arasında iç

denizleri oluşturmaktadır. 5- Depremler oluşmaktadır. 6- Kabuk erimesi ve magma oluşumu gerçekleşir. 7- Metamorfizma olayları meydana gelmektedir. 8- İki kıtasal ya da bir kıtasal ve bir okyanusal levhanın çarpışmasıyla kıvrımlı

dağ sıraları oluşur.

Page 10: JEOLOJİ (YERBİLİM) / İÇ KUVVETLER JEOLOJİ Geo (Yer) Logos ...°ç-Kuvvetler.pdf · SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ Sayfa 1 JEOLOJİ (YERBİLİM)

SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ https://www.facebook.com/groups/sosyalbilgilerakademi/ Sayfa 10

Yanardağlar birbirine yakınlaşan levhaların sınırlarını oluşturan bölgelerde etkindir. Bu alanlar dalma batma zonları olarak adlandırılmaktadır. Pasifik Okyunusu çevresinde sıralanan yüzlerce volkan “ateş çemberi” olarak adlandırılır. Dalma-batma alanlarında denizaltı çukurları oluşur. Dünyanın derin çukurları, Pasifik levhasının Avrasya levhasının altına daldığı batı Pasifik kıyılarında sıralanmıştır. Dünyanın en derin çukuru olan Mariana-Guam (11034 metre derinlikte), Pasifik levhasının Filipinler levhası altına daldığı alanda oluşmuştur. birbirine yakınlaşan karasal levhalarda kırılma, yükselme, dağ oluşumları görülür. Hindistan levhası güney Asya’ya çarparak Himalayalar ve Tibet platosunu oluşturmuştur. Kuzeye hareket devam ettikçe yörede depremler var olmaktadır. Everest'in 8848 m olarak ifade edilen yüksekliği son ölçümlerde 8850 metre olmuş yani Everest de yükselmeye devam etmektedir. Avrasya ve Afrika levhalarının arasındaki sınır Akdeniz içinden İstanbul boğazına kadar uzanır. Bu sınır boyunca Akdeniz çanağı daralmaktadır. Dalma-batma ve çarpışma alanlarında derin odaklı depremler oluşur. Volkanik etkinlikler de dalma-batma ve rift -yarık alanlarda ortaya çıkar.

c) Yanal Yer Değiştirme (Transform Fay Sınırları): Okyanus sırtlarında birbirlerinden konveksiyon akımları ile ayrılan litosferin bir çeşit yırtılması söz konusudur ki, böyle yırtılma hallerinde düz bir doğrultu takip edilmeyip zayıf yerlerin tercih edeceğini hepimiz deneylerimizden biliriz. Okyanus sırtları zayıf yerlere sıçrama yaptığında birbirine yanal atımlı faylarla bağlanırlar. Bu fayların doğrultuları hemen hemen sırtlara diktirler, yani, dönüşüm yapmışlardır. Bu nedenle bu faylara transform faylar denir. Faylar yanal atım yapmışlardır.

Bu üç tip yapıda da görüldüğü gibi levhaların birbirine temas ettiği, birbirini ittiği veya diğerinin altına daldığı iki levha arasında, harekete engel olan bir sürtünme kuvveti vardır.

Bir levhanın hareket edebilmesi için bu sürtünme kuvvetinin giderilmesi gerekir. Bu kuvvetin aşılması ile çok kısa bir zaman biriminde gerçekleşen şok niteliğinde bir hareket oluşur. Yerkabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimler dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yer yüzeyini sarsarlar. Sonunda çok uzaklara kadar yayılabilen deprem (sarsıntı) dalgaları ortaya çıkar. Bu dalgalar gözle görülmesi güç olan fakat enerjisi uzaklarda hissedilebilen elastik dalgalardır. Deprem dalgaları geçtiği ortamları sarsarak ve depremin oluş yönünden uzaklaştıkça enerjisi azalarak yayılır. Bilim adamları, bu olayı "Elastik Dalga Yayılımı Kuramı" ile açıklamaktadırlar. Bu kurama göre, herhangi bir noktada, zamana bağımlı olarak, yavaş yavaş oluşan birim deformasyon birikiminin elastik olarak depoladığı enerji, kritik bir değere eriştiğinde, fay düzlemi boyunca var olan sürtünme kuvvetini yenerek, fay çizgisinin her iki tarafındaki kayaç bloklarının birbirine göreli hareketlerini oluşturmaktadır. Bu olay ani yer değiştirme hareketidir. Bu ani yer değiştirmeler ise bir noktada biriken birim deformasyon enerjisinin açığa çıkması, boşalması, diğer bir deyişle mekanik enerjiye dönüşmesi ile ve sonuç olarak yer katmanlarının kırılma ve yırtılma hareketi ile olmaktadır.

Aslında kayaların, önceden bir birim yer değiştirme birikimine uğramadan kırılmaları olanaksızdır. Bu birim yer değiştirme hareketlerini, hareketsiz görülen yerkabuğunda, üst mantoda oluşan konveksiyon akımları oluşturmakta, kayalar belirli bir deformasyona kadar dayanıklılık gösterebilmekte ve sonrada kırılmaktadır. İşte bu kırılmalar sonucu depremler oluşmaktadır. Bu olaydan sonra da kayalardan uzak zamandan beri birikmiş olan gerilmelerin ve enerjinin bir kısmı ya da tamamı giderilmiş olmaktadır.

Page 11: JEOLOJİ (YERBİLİM) / İÇ KUVVETLER JEOLOJİ Geo (Yer) Logos ...°ç-Kuvvetler.pdf · SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ Sayfa 1 JEOLOJİ (YERBİLİM)

SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ https://www.facebook.com/groups/sosyalbilgilerakademi/ Sayfa 11

Yanal hareketli-transform faylar daha çok depremlere buna karşın volkanik etkinlik görülmez. Türkiye’de “Kuzey Anadolu Fay Zonunda (KAF)” yanal hareketli faylardandır. Fay boyunca Anadolu Bloku batıya kayarken fayın kuzeyindeki Avrasya levhası doğuyu kaymaktadır. Fayın kuzey ve güneyindeki şehirler birbirinden uzaklaşmaktadır. Yanal hareketli faylardan biri da Kaliforniya’daki San Andreas fayıdır

Güney Afrika’nın altındaki sıcak bir alan Güney Afrika’yı yukarı doğru itmektedir. Yerkürenin erimiş dış çekirdeğinden gelen ısı ağır ağır yükselerek yerkabuğuna baskı yapıyor. Kabuk parçalanıyor, magma yeryüzüne çıkıyor. Aynı türden bir sıcak bölge de güneybatı Pasifik altında bulunuyor. Deprem dalgaları soğuk ortamda hızlanır, sıcak ortamda yavaşlar. Bundan yola çıkılarak yapılan manto sismik görüntülemesinde iki sıcak sütun hemen fark ediliyor. İki 'süper sütun' Ekvatorun iki yanında yer alıyor. Afar bölgesinde sıcak alan yeryüzüne kadar ulaşarak yükselmesine ve volkanik etkinliklere neden oluyor. Levha Tektoniği kavramının içine ""süper sütun"" un da katılması gerektiği belirtiliyor çünkü levha hareketlerinde süper sütunların da önemli rolleri olduğu belirtiliyor.

Dünya milyarlarca yıl sonra iç ısısını kaybettiğinde neler olacak? Yukarıda anlatılanlardan da anlaşılacağı gibi levha tektoniğinin temel sebebi

Dünya’nın çekirdek ve manto kökenli iç ısının varlığıdır. Bu durumda iç ısının sona ermesinin bir takım büyük değişmeleri yaratacağı söylenebilir. İç ısı kaybedildiğinde;

1-Yeryüzünün suları yüzeyden derine doğru donacak 2-Atmosfer gazları önce sıvılaşıp sonra donacak. 3-Litosfer kalınlaşıp levhalar birbirine kaynayacak 4-Tektonik hareket, deprem, volkan, kaplıca olmayacak 5-Dış çekirdek katılaşacak elektrik üretmeyecek 6-Dünyanın manyetik alanı ve kalkanı olmayacak 7-Pusula yön göstermeyecek 8-Aktif Dünya artık olmayacaktır.

KAYAÇLAR (YERKABUĞUNUN YAPI ELEMANLARI) Kayaçlar yerkabuğunu meydana getiren katı maddelerden oluşan fiziksel

unsurlardır. Kayaçları da yapısını ve kimyasal bileşimini meydana getiren minerallerdir. Farklı jeokimyasal özelliklere sahip minerallerin bir araya gelmesi ile farklı kayaç türleri oluşmaktadır. Bu açıdan kayaçlar konusu için öncelikle minerallere bakılması gerekmektedir.

Mineral; doğal şekilde oluşan, homojen, belirli kimyasal bileşime sahip inorganik kristalleşmiş katı bir maddedir. Minerallerin sertlik özellikleri kayaçların dayanıklılığını belirlemektedir. Buna göre minerallerin özelliklerini şöyle sıralanabilir:

1. Doğal olarak oluşur. 2. Herhangi bir parçası bütününün özelliklerini taşır. 3. Belirli bir kimyasal formülü vardır. 4. Katı halde olup nadiren sıvıdır. 5. İnorganiktir.

Page 12: JEOLOJİ (YERBİLİM) / İÇ KUVVETLER JEOLOJİ Geo (Yer) Logos ...°ç-Kuvvetler.pdf · SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ Sayfa 1 JEOLOJİ (YERBİLİM)

SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ https://www.facebook.com/groups/sosyalbilgilerakademi/ Sayfa 12

Minerallerin sertliği; Avusturyalı mineralog Friedrich Mohs tarafından 1812 de ortaya konulan ve Mohs sertlik dizisi adı verilen bir ölçek yardımıyla nisbi olarak ölçülür. Mohs sertlik skalasına (çizelge-cetvel) göre bir mineralin sertliğini bulmak için, sertliği bilinen mineral veya minerallerle, sertliği saptanacak olan mineral birbirine sürtülür ve sertliği bilinmeyen mineralin hangi minerali çizdiği ve hangisiyle çizildiği belirlenir. Sonuçta bu işleme göre mineralin sertliği bulunmuş olur. Örneğin, Apatit'i çizip kuvars ile çizilen bir mineralin Mohs skalasına göre sertliği 6 dır. Diğer bir yöntem Mohs skalasında bilinen değerleri olan bir seri madde ile çizme deneyi şeklindedir. Örneğin bir madde flüoriti ile çizilmez apatit'le çizilirse Mohs sertlik derecesi 4 ile 5 arasındadır.

Kırılgan olan mineraller diğer minerallere sürtülünce kırılıp, ufalandıkları için oldukları sertlik derecesinden daha düşük değerlerde gibi görünebilirler.

Çok yumuşak (sertliği az olan) mineraller sürtülme esnasında tozlarını sert mineral üzerinde bırakabileceğinden, sanki sert minerali çizmiş gibi bir görüntü verebilmektedir.

Minerallerin çizilmeye karşı gösterdikleri direnç sertlik olarak bilinmektedir. Dolayısıyla sertlik mineralin çizilebilirlik özelliği olarak da adlandırılabilir. Minerallerin sertliği doğrudan kristal yapıları ve atomlar arasındaki bağ kuvvetleri ile ilintilidir. Bağ kuvvetleri arttıkça minerallerin sertliği de artmaktadır. Sertlik bağıl bir kavram olup, sertlik derecesinin saptanması sertliği bilinen bir mineral veya çakı, iğne vb malzemelerle deneme yoluyla yapılır. Bunun için en yaygın olarak kullanılan skala (çizelge) Mohs'un geliştirdiği çizelgedir. Mohs sertlik dizisinde 10 mineralin sertliği en yumuşak olandan en sert olana doğru sıralanmıştır. Bu çizelgeye göre en yumuşak olandan sert olana doğru yapılan sıralama aşağıdaki tabloda görüldüğü gibidir;

Kayaç Döngüsü Tüm jeolojik çalışmaların sonuçlarına göre dünyamız üzerinde 3 çeşit ana

kayaç grubu olduğu bilinmektedir. Bunlar magmatik kayaçlar, metamorfik kayaçlar ve sedimanter kayaçlardır. Bu kayaçların oluşumları oldukça uzun zamanlar alır. Bu uzun süreçlerinde birçok etkileşim ve değişim gösterirler.

Tüm bu kayaç türlerinin ana kökeni magmadır. Magma kayaç döngüsünün ve oluşumunun ilk materyalidir. Magmanın soğuması ile magmatik kayaçlar oluşur. Bunlar başka bir evrim geçirmeden, direkt olarak magmadan meydana gelen kayaçlardır. Şu sonuca varabiliriz ki dünyamızın soğuma evresi başladığında ilk

Page 13: JEOLOJİ (YERBİLİM) / İÇ KUVVETLER JEOLOJİ Geo (Yer) Logos ...°ç-Kuvvetler.pdf · SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ Sayfa 1 JEOLOJİ (YERBİLİM)

SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ https://www.facebook.com/groups/sosyalbilgilerakademi/ Sayfa 13

olarak magmatik kayaçlar oluştu ve diğer kayaç türleri yoktu. Bu magmatik kayaçlar rüzgâr, akarsu, yağışlar gibi fiziksel etkiler neticesinde aşınmaya ve tortul-toz halinde boyutları değişken olan küçük birimlere ayrıştılar. Böylece sedimanlar meydana geldi. Sedimanların uzun süreli birikimleri ve istifler halinde sıkışıp sertleşerek tabakalı kayaçlar meydana getirmesi ile Sedimanter Kayaçlar meydana geldi.

Bir yandan magmatik kayaçlar tekrar magmaya gömülerek sıcaklık ve basınç altında kaldılar fiziksel yapılarının değişmesinin yanı sıra kimyasal özelliklerini de yitirdiler, yeni kimyasal özellikler kazandılar. Yani başkalaşım geçirdiler. Böylece başkalaşım kayaçları dediğimiz Metamorfik Kayaçlar oluştu.

Konunun çabuk kavranması adına sedimanter ve metamorfik kayaçların magmatik kayaçlardan oluşum şeklini ifade ettik. Fakat bu kayaçlar sadece magmatik kayaçlardan meydana gelmiyor. Bir sedimanter kayacın ya da sedimanın başkalaşım geçirmesiyle sedimanter yapılardan magmatik kayaçlar oluşabiliyor. Aynı şekilde bir metamorfik kayacın aşınması ile tortullaşarak sedimanlar ve bu sedimanların birikimiyle sedimanter kayaçlar oluşabiliyor. İlk başta magmatik kayaçlardan yola çıkarak konuyu anlattık bunun üzerine her biri arasında bir çevrim, döngü olduğundan bahsettik. Şu halde tüm kayaç türleri arasında bir geçiş, döngü olduğunu kolaylıkla kavrayabiliyoruz. Ve hatta sadece kayaçlar arası değil bir kayacın magmada ergimeye uğrayarak tamamen magma bünyesine katılması durumu da söz konusudur.

Sonuç olarak kayaçların bir döngü halinde olduğu ifade edilebilir. Bu döngüye Kayaç Döngüsü denilmektedir. En kısa ifadesiyle; eski litosfer üst mantonun alt sınırında oradaki fizikokimyasal koşullarda özümlenerek tekrar manto gerecine dönüşür. Böylece manto gerecinden türeyen litosfer yine manto gerecine dönüşmüş olur. Bu olgu litosferik döngünün bir bakıma büyük dolaşımını oluşturmaktadır. Şu halde sadece magmatik kayaçların direkt olarak magmadan oluştuklarını diğer kayaçların ise birbirleri arasında değişerek meydana geldiği bilinmektedir. Kayaç Döngüsünü özetleyen bir Çevrim Tablosu şu şekildedir.

Page 14: JEOLOJİ (YERBİLİM) / İÇ KUVVETLER JEOLOJİ Geo (Yer) Logos ...°ç-Kuvvetler.pdf · SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ Sayfa 1 JEOLOJİ (YERBİLİM)

SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ https://www.facebook.com/groups/sosyalbilgilerakademi/ Sayfa 14

KAYAÇLAR (TAŞLAR)

1-Katılaşım (Magmatik) Kayaçları; İç ve Dış püskürükler olmak üzere iki

gurupta toplanmaktadır. 2-Tortul (Sedimanter) Kayaçlar; Kimyasal, Fiziksel ve Organik tortullar olmak

üzere üç grupta ele alınmaktadır. 3-Başkalaşım (Metamorfik) Kayaçlar 1. Katılaşım (Magmatik-Püskürük) Kayaçları; Katılaşım kayaçlar mantodan gelen yüksek sıcaklıkta, eriyik haldeki

magmanın, yerkabuğu içerisinde ya da yeryüzüne çıkarak soğuması ile oluşur.

Magma soğurken genellikle çeşitli kristaller meydana getirir. Katılaşım kayaçları

oluştuğu yere göre İç Püskürükler ve Dış Püskürükler diye ikiye ayrılır.

a-İç Püskürük Kayaçlar (Plütonik Kayaçlar): İç püskürük kayaçlar magmanın yer kabuğunun derinliklerinde soğumasıyla

oluşmaktadır. Granit, diyorit ve gabro başlıcalarıdır. Granit, bunlar içinde en yaygın olanıdır. Yerkabuğu içinde yavaş yavaş soğuyan magma iri kristaller geliştirir. Elinize bir granit aldığınızda kendisini oluşturan kuvars, feldspat ve mikaları çıplak gözle ayırt edebilirsiniz. İç püskürükler yer kabuğunun 2 km den daha derinde oluşmaktadır. Bugün üzerindeki kalın örtülerin aşınarak ortadan kalkması ile iç püskürükler yeryüzünde görülmektedir.

Asit bileşimli bir iç püskürük kaya olan granitler üzerinde de ilginç yer şekilleri gelişmektedir. Nemli iklim bölgelerinde dirençli bir kaya olan granitler, nemli iklim bölgelerinde ise zayıf bir kayaca dönüşür. Bu kayaçlar içerisinde yer alan feldspatlar su ile temas edince kolayca çözünmeye uğrar. Bu kayalar üzerinde nemli iklim bölgelerinde tor topografyası adı verilen yer şekilleri gelişir. Tor topografyasına İskoçya’nın kuzeyinde yaygın olarak rastlanır. Türkiye’de Aydın-Çine çevresi ile Uludağ üzerinde görülmektedir.

b. Dış Püskürük Kayaçlar: Dış püskürükler, yüzeye kadar ulaşan magmanın yeryüzünde soğuması ile

oluşmaktadır. Bazalt, andezit ve riyolit başlıca görülen dış püskürük kayaçlarıdır. Ayrıca volkan camı (obsidiyen), sünger taşı ve tüfler de yeryüzünde magmanın

Page 15: JEOLOJİ (YERBİLİM) / İÇ KUVVETLER JEOLOJİ Geo (Yer) Logos ...°ç-Kuvvetler.pdf · SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ Sayfa 1 JEOLOJİ (YERBİLİM)

SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ https://www.facebook.com/groups/sosyalbilgilerakademi/ Sayfa 15

soğuması ile oluşur. Dış püskürük kayaçlar yeryüzünde hızlı bir şekilde soğuduğu için ince kristallidir. Örneğin: bir bazaltı elinize aldığınızda onu oluşturan kristalleri gözle ayırt etmeniz zordur. Ya da obsidiyen çok hızlı soğuduğu için kristal yapısı geliştiremez ve camsı doku kazanır.

En yaygın rastlanan örneği bazalttır. Hindistan’daki Dekan Platosu ve Doğu Anadolu’da ki platolar genellikle bazalt lavları üzerinde oluşmuş platolardır.

Andezit veya riyolit gibi içerisinde silisyum oranı yüksek olan asit magma yapışkan özellikte olduğu için daha eğimli ve yalçın topografyalar oluşturur. Örneğin dik yamaçlı volkan konileri genellikle asit magmadan oluşur.

Volkanik faaliyetler sırasında çıkan tüfler aşınmaya karşı dirençli değildir. Bu kayaçlar içerinde volkanik faaliyet sırasında gelip düşen bazalt ya da ignimbirit gibi kayaçlar aşınmaya karşı dirençlidir.

Bu malzemelerin kalın tabakalar oluşturduğu sahalarda karasular ve sel sularının aşındırması sonucunda peribacaları oluşmaktadır.

Peribacalarının en gelişmiş örneklerine Türkiye’de İç Anadolu’da Ürgüp, Göreme, Avanos ve Uçhisar çevresinde yaygın olarak bulunur. Burada yer alan Erciyes ve Hasan Dağı’ndan çıkan kül ve tüfler üzerinde peribacaları oluşmuştur.

Püskürük kayaçların Özellikleri Yapıları kristallidir. Tabakalaşma yoktur. İçlerinde fosil bulundurmazlar. Kütleler halindedir. Asitten etkilenmezler. Katılaşım Kayaçlarının Kullanımı Birçok katılaşım kayacı sert, yoğun ve dayanıklı olduğu için tarihi devirlerde

insanlar tarafından yaygın olarak kullanılmıştır. Önceleri volkan camı parçaları ok ve mızrak ucu olarak kullanılmış, daha sonra ise heykel yapımında ve konut yapımında katılaşım kayaçları kullanılmıştır. Bugün de özellikle iç püskürük kayaçları işlendikten sonra zemin kaplaması olarak tercih edilmektedir.

Ayrıca sünger taşı hafif olduğu için, perlit ise ısı yalıtımına uygun olduğu için inşaatlarda yaygın olarak kullanılmaktadır.

2. Tortul (Sedimanter) Kayaçlar; Yeryüzünde bulunan kayaçların tümü dış kuvvetler tarafından ayrıştırılarak

tahrip edilmektedir. Erozyon, akarsular ve rüzgârlar yardımıyla parçalanarak ayrışmış olan bu kaya parçalarının taşınmasıdır.

Kaya parçacıklarını taşıyan akarsu ya da rüzgâr gücünün tükendiği yerde bu tortulları biriktirmeye başlamaktadır. Şayet taşıyıcı güç su ise tortulları ve kaya parçalarını göl ya da denizlere ulaştırmaktadır. Tortular taşınıp biriktirildikten sonra çimentolaşma süreçleri ile tortul kayaçlar meydana gelmektedir.

Tortulanmada kaya parçalarının yanında canlı kabukları, bitki artıkları ve diğer canlı artıktan da birikmektedir. Zamanla bu canlı artıkları tortul kayalar içindeki fosilleri oluşturmaktadır.

Gevşek olan tortul tabakalar, milyonlarca yıllık dönemde üzerlerine gelen diğer tabakaların ağırlığı altında kalarak sıkışmaktadır. Üst üste biriken tortullar yeni tabakalar oluşturmakta ve bu tabakalar, alttakileri sıkıştırarak yoğunluğunu artırmaktadır.

Page 16: JEOLOJİ (YERBİLİM) / İÇ KUVVETLER JEOLOJİ Geo (Yer) Logos ...°ç-Kuvvetler.pdf · SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ Sayfa 1 JEOLOJİ (YERBİLİM)

SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ https://www.facebook.com/groups/sosyalbilgilerakademi/ Sayfa 16

Tortulanma alanlarında yoğunlaşma ile birlikte su içerisinde eriyik halde bulunan mineraller tortulların arasına sızmaktadır. Çimentolaşma suda çözünmüş olan minerallerin tortulların arasında kristalleşerek onları birbirine bağlaması işlemidir.

Tortul kayaçlar, kayacı oluşturan tortul tipine göre sınıflandırmaktadır. 1-Kırıntılı (mekanik) 2-organik 3-kimyasal, olmak üzere üç büyük grup tortul kayaç vardır. Tortul kayaç

gruplarının her biri farklı süreçlerden geçerek oluşmuştur. Tortul Kayaçların Özellikleri Kristalli bir yapıya sahip değildirler. Tabakalıdırlar. Fosil bulundururlar. 1.Kırıntılı Tortul Kayaçlar Dış kuvvetlerin etkisiyle parçalanan diğer kayaçların oluşan kırıntıların bir

araya gelerek çimentolaşması sonucunda kırıntılı tortul kayaçlar oluşmaktadır. Tortullar arasına giren çimento ise kil ya da kalkerdir. Kil parçacıklarının taşlaşmasıyla kil taşı, kum taneciklerinin taşlaşmasıyla kumtaşı, çakılların taşlaşması ile de konglomera oluşmaktadır.

2.Organik Tortul Kayaçlar Organik tortul kayaçlar, bitki ve hayvan kalıntılarının tabakalar halinde

birikmesiyle oluşmaktadır. Bunların en bilinen örnekleri taş kömürü, linyit, tebeşir ve mercanlardır. Bitki

artıkları bir araya gelerek kömürleri oluşturmaktadır. Kömürlerden antrasit en eski olanıdır. Paleozoik sonlarında taş kömürü,

Tersiyerde linyit, Kuvaternerde ise turba oluşmuştur. Mercanlar su sıcaklığının 20°C nin üzerinde olan sığ ve berrak denizlerde

yaşayan canlıların iskeletlerinin birikmesiyle oluşmaktadır. Tebeşir ise mikroskobik deniz hayvanlarının kalker kabuk ve iskeletlerinden

meydana gelmiş dayanıksız, bir kayaçtır. Gerek kimyasal gerekse mekanik aşınım sonucu kolaylıkla parçalanır. Üzerinde karstik yer şekilleri gelişebilir.

3.Kimyasal Tortul Kayaçlar Suyun içinde erimiş halde bulunan maddelerin çökelmesiyle

oluşmaktadır. Kireç taşı, göllerde, denizlerde ve yeraltı sularında yaygın olarak bulunan kirecin çökelmesiyle oluşmaktadır. Kimyasal kayaçlara; Kireçtaşı (kalker), traverten, kaya tuzu, jips (alçı taşı) ve dolomit örnek verilebilir.

Kimyasal tortul kayaçlar su ile temasa geçince kolayca çözünmektedir. Bundan dolayı nemli ve sıcak iklim koşulları altında kimyasal tortul kayaçların bulunduğu sahalarda lapya, dolin, uvala, obruk ve polye gibi karstik şekiller oluşmaktadır. Karstik şekiller özellikle saf ve kalın kireç taşları üzerinde daha iyi gelişme göstermektedir. Jips, anhidrit ve kaya tuzları üzerinde oluşan karstik şekiller ise kolayca tahrip olmaktadır.

Tortul Kayaçların Kullanımı Kumtaşı ve kireç taşını yüzyıllardır inşaat malzemesi olarak kullanılmaktadır.

Gerçekten de birçok tarihi yapıda yaygın olarak bu kayaçlara rastlanılmaktadır.

Page 17: JEOLOJİ (YERBİLİM) / İÇ KUVVETLER JEOLOJİ Geo (Yer) Logos ...°ç-Kuvvetler.pdf · SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ Sayfa 1 JEOLOJİ (YERBİLİM)

SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ https://www.facebook.com/groups/sosyalbilgilerakademi/ Sayfa 17

Ayrıca kireç taşı ve kil taşı çimento, jips ise alçı yapımı için sanayide kullanılmaktadır. Kömür ise ısınma amaçlı kullanılmaktadır.

3. Başkalaşım (Metamorfik) Kayaçlar Yerin derinliklerindeki yüksek sıcaklık ve basınç koşulları altında kayaların

değişime uğramasına metamorfizma denir. Meta "değişim" morfo "şekil" anlamına gelir. Bir kaya metamorfizmaya uğrayınca görünümü, bileşimi, kristal yapısı ve mineral içeriği değişir.

Başkalaşım kayaları tortul ya da volkanik kayaların metamorfizma geçirmesi sonucunda oluşur. Yer kabuğundaki hareketler sonucunda bir kaya derinlere doğru iner. Burada mantodan gelen sıcaklık ve üzerindeki büyük basınç kayaların başkalaşmasına neden olur.

Yüksek sıcaklık ve basınç altında kalan kayaların mineralleri ince tabakalar halinde dizilerek yapraklı bir yapı kazanır. Kırıldıklarında ince katmanlara ayrılır. Şist, gnays ve arduaz yapraklı bir yapı kazanmıştır.

Metamorfizma olayı sonucunda Kireçtaşı(kalker) ---- Mermere, Kil taşı ---- Şiste, Granit ---- Gnaysa, Kumtaşı ---- Kuvarsite Taş kömürü ---- Elmasa dönüşmektedir.

Başkalaşım Kayaçların Özellikleri Tabakalar halindedir. Sert bir yapıya sahiptirler. Fosil bulundurmazlar. Başkalaşım Kayaçlarının Kullanımı Mermer ve arduaz en çok kullanılan iki başkalaşım kayacıdır. Mermer birçok

mimar ve heykeltıraşın eserlerinde yaygın olarak kullanmaktadır. Hindistan'ın Agra kentindeki sanat şaheserlerinden biri olan Taç Mahal bunlardan biridir.

Yapraklı bir yapıda olması sebebiyle arduaz zemin, çatı ve kaldırım kaplaması olarak kullanılmaktadır. Ayrıca gri, siyah, kırmızı ve mor gibi renklere sahip olan arduaz binalarda dekor malzemesi olarak da kullanılmaktadır.

JEOLOJİK DEVİRLER Yaklaşık 4,5 milyar yaşında olan Dünya, günümüze kadar çeşitli devirlerden

geçmiştir. Jeolojik zamanlar adı verilen bu devirlerin her birinde, değişik canlı türleri ve iklim koşulları görülmüştür. Dünya'nın yapısını inceleyen jeoloji bilimi, jeolojik zamanlar belirlenirken fosillerden ve tortul tabakaların özelliklerinden yararlanılır.

1-İlkel Zaman (Prekambriyen): Günümüzden yaklaşık 600 milyon yıl önce

sona eren jeolojik zamandır. Yaklaşık 4 milyar yıl sürmüştür. Bu devrin önemli olayları:

Sularda tek hücreli canlıların ortaya çıkışı,

En eski kıta çekirdeklerinin oluşumu,

Page 18: JEOLOJİ (YERBİLİM) / İÇ KUVVETLER JEOLOJİ Geo (Yer) Logos ...°ç-Kuvvetler.pdf · SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ Sayfa 1 JEOLOJİ (YERBİLİM)

SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ https://www.facebook.com/groups/sosyalbilgilerakademi/ Sayfa 18

İlkel zamanı karakterize eden canlılar alg ve radiolariadır.

Devrin sonuna doğru soğuk bir iklim ve buzullaşma görülür.

2. Birinci Zaman (Paleozoik): Günümüzden yaklaşık 225 milyon yıl önce sona eren jeolojik zamandır. Permiyen, Karbonifer, Devoniyen, Silüryen, Kambriyen alt devirleridir. Birinci zaman yaklaşık 375 milyon sürmüştür. Bu devirde kıta çekirdekleri yeni kıvrımların eklenmesiyle büyümektedir. Bu devrin önemli olayları:

Kaledoniyen ve Hersiniyen kıvrımlarının oluşumu,

Karbon devrinde kömür yatakları (taşkömürü) oluşmuştur (Zonguldak).

İlk kara bitkileri ortaya çıkışmıştır.

Balığa benzer ilk organizmalar ortaya çıkmıştır

Birinci zamanı karakterize eden canlılar graptolit ve trilobittir.

Jeolojik Zamanların Genel karakteristikleri 3. İkinci Zaman (Mesozoik): Günümüzden yaklaşık 65 milyon yıl önce sona

eren jeolojik zamandır. Kratese, Jura, Trias alt devirleridir. İkinci zaman yaklaşık 160 milyon yıl sürmüştür. Bu devrin önemli olayları:

İklim bölgeleri kısmen belirgin hale gelmiştir

Ekvatoral ve soğuk iklimler belirmiştir.

Volkanizma çok zayıftır.

Tektonik hareketler yok denecek kadar zayıftır.

Yerkabuğu kırıklarla parçalanarak ayrı kıtalara bölünmeye başlamıştır

Kimmerid ve Avustrien kıvrımları oluşmuştur.

Türkiye'nin bulunduğu sahada Tetis jeosenklinali oluşmuştur,

Page 19: JEOLOJİ (YERBİLİM) / İÇ KUVVETLER JEOLOJİ Geo (Yer) Logos ...°ç-Kuvvetler.pdf · SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ Sayfa 1 JEOLOJİ (YERBİLİM)

SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ https://www.facebook.com/groups/sosyalbilgilerakademi/ Sayfa 19

İkinci zamanı karakterize eden canlılar ammonit ve dinozordur.

Detaylı jeolojik zaman ve alt devir tablosu

4. Üçüncü Zaman (Tersiyer): Günümüzden yaklaşık 2 milyon yıl önce sona

eren jeolojik zamandır. Pliyosen, Miyosen, Oligosen, Eosen, Paleosen alt devirleridir. Üçüncü zaman yaklaşık 63 milyon yıl sürmüştür. Bu devrin önemli olayları:

Linyit havzalarının oluşmuştur.

Kıtalar bugünkü görünümünü kazanmaya başlamıştır.

Volkanik ve tektonik faaliyetler belirginleşecek şekilde görülmüştür.

Bugünkü iklim bölgeleri ve bitki toplulukları belirmeye başlamıştır.

Alp kıvrım sistemi gelişmiştir.

Şiddetli volkanik olaylar ve depremlerin görülmüştür.

Atlas ve Hint okyanuslarının oluşmuştur.

Page 20: JEOLOJİ (YERBİLİM) / İÇ KUVVETLER JEOLOJİ Geo (Yer) Logos ...°ç-Kuvvetler.pdf · SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ Sayfa 1 JEOLOJİ (YERBİLİM)

SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ https://www.facebook.com/groups/sosyalbilgilerakademi/ Sayfa 20

Çok sayıda deniz ilerlemesi ve gerilemesi olmuştur.

Türkiye'nin ana yer şekilleri gelişmiştir.

Türkiye de linyit, tuz, petrol ve borasit yatakları oluşmuştur.

Üçüncü zamanı karakterize eden canlılar nümmilit, hipparion, elephas ve mastadondur.

5. Dördüncü Zaman (Kuvaterner): Günümüzden 2 milyon yıl önce başlayan

ve halen devam eden jeolojik zamandır. Aluviyum (Holosen), Diluviyum (Pleistosen) alt devirleridir.

İklimde büyük değişikliklerin ve dört buzul dönemi (Günz, Mindel, Riss, Würm, Donau (Tuna) yaşanmıştır.

Batı Avrupa, İskandinavya ve Kanada buzullarla kaplanmıştır.

Denizler şimdiki seviyesine ulaşmıştır.

İnsanın ve eski medeniyetleri ortaya çıkmıştır.

Kültür bitkileri yetiştirilmeye başlanmış ve hayvanlar evcilleştirilmiştir.

Egeid karasının çökmesi sonucunda İstanbul ve Çanakkale boğazları ve Ege Denizi oluşmuştur.

Karadeniz Akdeniz'e bağlanmıştır.

Dördüncü zamanı karakterize eden canlılar mamut ve insandır.

İÇ KUVVETLER Yerin şekillenmesi üzerinde etkisi olan ve enerjisini magmadan diğer bir

değişle yerin iç bölümünden alan güçlere iç kuvvetler denilmektedir. İç kuvvetlerin etkisi ile volkanizma, depremler, epirojenik ve orojenik hareketler meydana gelir.

EPİROJENEZ (KITA OLUŞUMU) Yer kabuğunda meydana gelen geniş alanlı alçalma ve yükselme

hareketlerine epirojenez denir. Bir yerde epirojenik hareketlerin olabilmesi için izostatik dengenin bozulması

gerekir.

İzostatik denge: Katı haldeki yer kabuğunun sıvı haldeki Manto üzerinde batmadan kalabilmesine denir.

İzostatik Dengeyi Bozan Faktörler:

Karalarda aşınmanın, çukur alanlarda ve denizlerde birikmenin fazla olması,

İklim değişmelerinin sonucunda buzullaşma,

Dağ oluşumu hareketleri,

Volkanik malzemenin birikmesi ve yan basınçlardır.

Page 21: JEOLOJİ (YERBİLİM) / İÇ KUVVETLER JEOLOJİ Geo (Yer) Logos ...°ç-Kuvvetler.pdf · SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ Sayfa 1 JEOLOJİ (YERBİLİM)

SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ https://www.facebook.com/groups/sosyalbilgilerakademi/ Sayfa 21

Epirojenez yeryüzünü en uzun sürede şekillendiren iç kuvvettir. Epirojenez

sonucunda; 1)Jeoantiklinal (Kıta) ve jeosenklinal (okyanus) meydana gelir.

2)Deniz ilerlemesi (Transgrasyon) ve deniz gerilemesi (Regresyon)

meydana gelir.

Transgresyon (Deniz ilerlemesi)

Page 22: JEOLOJİ (YERBİLİM) / İÇ KUVVETLER JEOLOJİ Geo (Yer) Logos ...°ç-Kuvvetler.pdf · SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ Sayfa 1 JEOLOJİ (YERBİLİM)

SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ https://www.facebook.com/groups/sosyalbilgilerakademi/ Sayfa 22

Regresyon (Deniz gerilemesi)

Türkiye’de epirojenez sonucunda, Anadolu yarım adası bütünüyle yükselirken; çevresindeki Akdeniz, Ege, Karadeniz çanakları ile Ergene havzası çökmektedir. Anadolu bu hareketlerle, özellikle Ege ve İç Anadolu 10–15 milyon yıldan beri yükselirken Karadeniz ve Akdeniz havzası Karadeniz ve Akdeniz deniz tabanları çökmekte yani bu denizler gittikçe derinleşmektedir.

Türkiye’de yüksek ova ve platoların yaygın olmasının nedeni: 3.zaman sonları, 4.zaman başlarında Anadolu yarımadasının bütünüyle yükselmesidir.

Page 23: JEOLOJİ (YERBİLİM) / İÇ KUVVETLER JEOLOJİ Geo (Yer) Logos ...°ç-Kuvvetler.pdf · SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ Sayfa 1 JEOLOJİ (YERBİLİM)

SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ https://www.facebook.com/groups/sosyalbilgilerakademi/ Sayfa 23

Dünya üzerinde ise;

İskandinavya yarımadası yükselmekte

Almanya ve Hollanda çökmektedir

Tokyo deprem olmadığı zaman yılda 2 cm çöker.

Venedik yılda 4 mm. alçalır.

Grönland ve Antarktika kalın buzullardan dolayı mantoya gömülmüştür.

Deniz ilerlemesinin görüldüğü yerde akarsuyun ağız kısmı deniz suları altında kalır. Akarsuyun enerji potansiyeli azalır ve biriktirme yapar. Deniz gerilesi var ise akarsuyun yatak eğimi artar ve aşındırma gücü artar. Deniz ilerlemesinin görüldüğü yerde akarsuyun ağız kısmı deniz suları altında kalır. Akarsuyun enerji potansiyeli azalır ve biriktirme yapar. Deniz gerilesi var ise akarsuyun yatak eğimi artar ve aşındırma gücü artar. Eğer bir yerde akarsu vadisi deniz içinde de devam ediyorsa; deniz ilerlemesinden bahsedilebilir. Kıyı şekilleri yüksekte veya kara içlerinde kalmış ise deniz gerilemesi olmuştur.

Page 24: JEOLOJİ (YERBİLİM) / İÇ KUVVETLER JEOLOJİ Geo (Yer) Logos ...°ç-Kuvvetler.pdf · SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ Sayfa 1 JEOLOJİ (YERBİLİM)

SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ https://www.facebook.com/groups/sosyalbilgilerakademi/ Sayfa 24

OROJENEZ (DAĞ OLUŞUMU) Kıvrılma ile dağ oluşumu Kıvrım Dağlar (Genç Dağlar): Dış kuvvetler yeryüzünü aşındırır. Aşındırılan

parçalar denizlerde ve deniz kıyılarında birikir. Bu birikim alanlarına jeosenklinal alan denir. Binlerce metre kalınlıktaki bu tortul tabakalar yerkabuğu hareketleri ile yan basınca uğrar ve kıvrılarak su yüzeyine çıkar. Bu kıvrımların yüksek kısımlarına yani sıradağlara “Antiklinal”, çanak şeklindeki çukur yerlere ise “Senklinal” denir.

Tabakalı kayaçların sıkışmalı bölgelerde kırılmaya uğramadan deforme olmaları sonucu Kıvrımlar gerçekleşir. Kıvrımlar kendileri birer süreksizlik değildirler ancak, foliasyon gibi metamorfik kayalarda sıklıkla rastlanılan süreksizlikler, kıvrımlanma ile kontrol edildiğinden kıvrımlara da kısaca değinmekte fayda vardır.

Kıvrımlanmayı basitçe yatay bir tabaka grubunun kanatlarının aşağı veya yukarı doğru bükülmesi olarak tanımlayabiliriz. Tabakaların iki kanadının aşağıya doğru bükülmüş olduğu durumlarda kıvrımlar Antiklinal, bunun tersi olarak kanatlarının yukarıya doğru büküldüğü durumlarda ise kıvrımlar Senklinal adını alır.

Birbirini izleyen antiklinal ve senklinal yapıları beraberce bir kıvrımı oluştururlar. Kıvrımın iki kanadının birleştiği noktalardan geçen Kıvrım Eklem Düzlemini oluşturur. Kıvrım eksen düzleminin yatayla yapmış olduğu açıya bakılarak kıvrıma Dik, Eğik, Yatay Kıvrım gibi adlar verilir. Ayrıca kıvrımın kanatlarının kıvrım eksen düzlemi ile yapmış olduğu açıların eşit veya farklı olması, o kıvrımın Simetrik veya Asimetrik kıvrım olarak tanımlanmasına neden olur. Kıvrım kanatlarının ve eksen düzleminin birbirine paralel olması durumunda ise, İzoklinal Kıvrım adı verilen özel bir kıvrım türü gelişir.

I. Jeolojik Zamanda oluşanlara Eski Kıvrımlar, III. Jeolojik Zamanda oluşanlara

ise Genç Kıvrımlar denir. Ülkemizde Yıldız Dağları, K. Anadolu Dağları, Karasu–Aras Dağları ve Toroslar ile Ergene Havzası, İç Anadolu Düzlükleri kıvrılma sonucunda meydana gelmiştir.

Dünya'mız oluşumundan beri üç büyük orojenez, yani dağ oluşumuna sahne olmuştur. I. Jeolojik Zamanda Kaledoniyen dağ oluşumu sırasında İskoçya ve Norveç'teki dağlar oluşmuştur. 1. Jeolojik Zamanın sonlarına doğru gerçekleşen dağ

Page 25: JEOLOJİ (YERBİLİM) / İÇ KUVVETLER JEOLOJİ Geo (Yer) Logos ...°ç-Kuvvetler.pdf · SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ Sayfa 1 JEOLOJİ (YERBİLİM)

SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ https://www.facebook.com/groups/sosyalbilgilerakademi/ Sayfa 25

oluşum sürecinde Appalaşlar, Urallar ve Orta Ren Dağları meydana gelmiştir. III. Jeolojik Zamandaki son dağ oluşumunda ise Alpler, Andlar, Kayalık Dağları ve Himalayalar ortaya çıkmıştır.

b)Kırılma İle Dağ Oluşumu Eski kara parçaları ve eski kıtalar yan basınçlar etkisiyle kırılmayacak şekilde

sertse bunlar kırılır. Bu kırık hattına fay denir. İki fay arasında oluşan yükseltilere Horst, çukurlara ise Graben denir. Ülkemizde Biga, Kaz, Madra, Yunt, Menteşe, Aydın, Bozdağlar, birer Horst, Menderes Ovaları, Gediz Ovası, Bakırçay ve Hatay çukurluğu birer Grabendir.

Kırık hatları yeryüzünün zayıf yerleri olduğu için deprem, volkanizma ve kaplıcalar bu fay hatları boyunca uzanırlar.

Dünyanın en uzun grabeni Hatay’dan başlayarak güneye doğru Suriye, Lut Gölü, Kızıldeniz’den geçen D. Afrika’ya kadar uzanan çöküntü alanıdır. Dünya üzerindeki başlıca kıvrım dağları III. Zamanda oluşmuş Alp-Himalaya kıvrımları ile Amerika kıtasının batısındaki Kayalık ve And dağlarıdır.

VOLKANİZMA Magmanın yerin derinliklerinden hareket ederek yeryüzüne çıkması veya

yeryüzüne yakın derinliklere kadar gelerek soğuması olayına volkanizma denir. Volkanik faaliyetler meydana geldikleri yere göre derinlik ve yüzey volkanizması olarak adlandırılarak iki grupta ele alınır adlandırılır.

1-Derinlik Volkanizması Yer kabuğunun tabakaları arasına sokulan magma yüzeye çıkmadan çeşitli

derinliklerde katılaşarak batolit, dayk, lokolit, sill gibi değişik şekiller oluşturur. Bu şekiller dış kuvvetlerin üstteki tabakları aşındırması sonucu yüzeye çıkabilirler.

Page 26: JEOLOJİ (YERBİLİM) / İÇ KUVVETLER JEOLOJİ Geo (Yer) Logos ...°ç-Kuvvetler.pdf · SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ Sayfa 1 JEOLOJİ (YERBİLİM)

SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ https://www.facebook.com/groups/sosyalbilgilerakademi/ Sayfa 26

2-Yüzey Volkanizması

Yer kabuğundaki kırık hatları boyunca magmanın yeryüzüne çıkmasıyla

volkanik püskürmeler meydana gelir. Volkanizma sırasında magma katı, sıvı ve gaz halinde yeryüzüne çıkar. Çıkan sıvı maddelere lav, katı maddelere tüf denir. Gazların çoğu ise su buharıdır.

Yüzeysel volkanizmada bazı durumlarda lav akıntısı ve volkanik patlamalar meydana gelirken volkan tüfü, lapilli ve volkan bombası gibi volkanik malzemeler de yeryüzüne çıkar. Volkanizma ile çıkan malzemeler çıktığı yerde birikerek volkan konilerini oluşturur. Bunların tepesinde bulunan

Page 27: JEOLOJİ (YERBİLİM) / İÇ KUVVETLER JEOLOJİ Geo (Yer) Logos ...°ç-Kuvvetler.pdf · SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ Sayfa 1 JEOLOJİ (YERBİLİM)

SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ https://www.facebook.com/groups/sosyalbilgilerakademi/ Sayfa 27

çukurluğa krater denir. Magmanın koni içinden yükselerek kratere ulaştığı yere ise volkan bacası denir.

Bazı volkan dağları oluştuktan sonra tekrar püskürme olabilir. Daha sonra meydana gelen püskürme ile koninin tepe kısmı parçalanabilir. Böyle oluşmuş çanaklara kaldera denir. Nemrut gölü böyle bir kaldera içinde oluşmuştur.

Volkanik alanlarda gazların basıncı ile üstteki kütleyi patlatarak oluşturduğu

çukurluğa patlama çukuru veya maar denir. Bu çukurlukta su birikmesi sonucu göl

oluşur. Yurdumuzda Konya-Karapınar’da oluşmuş Meke Tuzlası (gölü) buna iyi bir

örnektir.

Meke Tuzlası (Konya-Karapınar) / Maar

Page 28: JEOLOJİ (YERBİLİM) / İÇ KUVVETLER JEOLOJİ Geo (Yer) Logos ...°ç-Kuvvetler.pdf · SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ Sayfa 1 JEOLOJİ (YERBİLİM)

SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ https://www.facebook.com/groups/sosyalbilgilerakademi/ Sayfa 28

Volkanik şekillerin biçimi, volkanlardan çıkan maddelerin özelliğine ve volkanik faaliyetlerin süresine bağlıdır. Kalkan volkanlar, Tabakalı volkanlar veTüf konileri olarak 3 başlıkta ele alınabilir.

1-Kalkan Volkanlar: Lavların akıcılığı fazla (bazik karakterli) ise yükseltisi az

olan yayvan görünüşlü volkan konisi oluşur. Bunlara kalkan veya plato volkanlar denir. Örnek: Karacadağ volkan dağı (Diyarbakır).

2-Tabakalı Volkanlar: Magmadan gelen malzemenin asit karakterli ve yoğun

lavlar şeklinde yüzeye çıktığı arazilerde dik volkan konileri oluşur. Lavların fazla akışkan olmaması nedeniyle tabakalar halinde biriktiği bu konilerde, ana koninin etrafında daha küçük parazit koniler de yer alır. Japonya’daki Fuji, Filipinler’deki Mayon, Türkiye’deki Ağrı Dağı bu tür dağlara örnektir.

3-Tüf Konileri: Volkanlardan çıkan kül, kum ve çakıl gibi katı maddelerin

birikmesiyle oluşan küçük konilerdir. Örnek; Kula Volkanları-Manisa.

YERYÜZÜNDEKİ BAŞLICA VOLKANİK BÖLGELER

Page 29: JEOLOJİ (YERBİLİM) / İÇ KUVVETLER JEOLOJİ Geo (Yer) Logos ...°ç-Kuvvetler.pdf · SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ Sayfa 1 JEOLOJİ (YERBİLİM)

SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ https://www.facebook.com/groups/sosyalbilgilerakademi/ Sayfa 29

Volkanizma en fazla Büyük Okyanus çevresinde görülmektedir. Bu sebeple buraya Pasifik Ateş Çemberi denir. Bunun yanında; Atlas Okyanusunun orta kesimi, Akdeniz ve çevresi, Doğu Afrika diğer önemli volkanik alanlardır.

Türkiye deki Başlıca Volkanik Dağlar

Doğu Anadolu Bölgesindekiler: Ağrı, Tendürek, Süphan, Nemrut.

İç Anadolu Bölgesi: Erciyes, Hasan dağı Melendiz dağı, Karadağ, Karacadağ.

Akdeniz Bölgesi: Hassa ve çevresi (Hatay)

G.D Anadolu Bölgesi: Karacadağ

Ege Bölgesi: Kula volkanları

FAYLAR Üzerlerinde gözle görülür bir yer değiştirme meydana gelen yerkabuğu

kırıklarına fay adı verilir. Fay oluşumunu meydana getiren etkin hareketler üç gurupta toplanır. Bunlar; gerilmeye, sıkışma ve makaslama hareketleri ve buna bağlı güçlerdir.

Bu hareketler levha tektoniği daha önce kuramının anlatıldığı bölümde değinildiği gibi mantodaki konveksiyonel hareketlerin sonucunda meydana gelmektedir. Bu hareketler ısı adacıkları ve çevrimi şeklinde derinlerden yukarı ve yukarıdan derinlere doğru sarmal hareketler şeklindedir.

Faylar gerilme sırasında incelmeye, sıkışma sırasında kıvrılmaya ve makaslama sırasında yatay doğrultuda harekete veya çarpılmaya neden olurlar. Temel üç fay modeli de bu hareketlerle ilişkilidir. Fayların büyüklüğü bulunduğu kıtanın ve yerkabuğu parçasının özelliklerine bağlıdır. Fay kuşakları boyunca fayın varlığını işaret eden faya ait bir takım oluşumlar veya şekiller bulunmaktadır. Bunlar fayın ortaya çıkması ile birlikte gelişmiştir ve fay hareketi devam ettiği sürece yenileri oluşmaktadır.

Page 30: JEOLOJİ (YERBİLİM) / İÇ KUVVETLER JEOLOJİ Geo (Yer) Logos ...°ç-Kuvvetler.pdf · SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ Sayfa 1 JEOLOJİ (YERBİLİM)

SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ https://www.facebook.com/groups/sosyalbilgilerakademi/ Sayfa 30

Faylanma sırasında, kaymanın gerçekleşmiş olduğu yüzeye fay düzlemi veya

fay aynası denir. Bu düzlem farklı genişliklerde deforme olmuş ve ezilerek parçalanmış malzemeden oluşan bir zon olduğundan, bu zona fay zonu adı da verilir.

Fay zonu boyunca ezilip parçalanan kayaç malzemesi, çakıldan kuma kadar değişen boyutlarda köşeli kırıklı bir ezik zon oluşturursa buna fay breşi denir.

Fay düzlemleri boyunca düzlem üzerinde ayrıca, fayın varlığını tanımlayan kayma çizikleri ve kayma kertikleri de oluşur.

Atım yönlerine göre faylar

Faylar, en yaygın şekilde blokların hareket yönü ile fay düzlemi arasındaki

ilişkiye göre sınıflandırılarak değerlendirilmektedir. Diğer bir değişle atım yönlerine göre sınıflandırmadır.

Bunlar; Eğim atımlı Normal, Eğim Atımlı Ters, Doğrultu Atımlı, Yanal Atımlı Oblik faylar olarak adlandırılır. Bunlar sıkışma, gerilme ya da makaslama kuvvetlerinin etkisi ile gelişir, kendilerini oluşturan kuvvete bağlı olarak farklı şekiller

Page 31: JEOLOJİ (YERBİLİM) / İÇ KUVVETLER JEOLOJİ Geo (Yer) Logos ...°ç-Kuvvetler.pdf · SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ Sayfa 1 JEOLOJİ (YERBİLİM)

SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ https://www.facebook.com/groups/sosyalbilgilerakademi/ Sayfa 31

alırlar. Doğrultu atımlı fay hareketi ile birlikte gelişen normal fay hareketini birlikte bulunduran faylara Yanal Atımlı Oblik Faylar adı verilir.

1- Eğim Atımlı Normal Faylar: Gerilmeli bölgelerde, eğik bir fay düzlemi

üzerinde kalan bloğun, düzlemin altında kalan bloğa göre aşağı doğru hareket etmesi yani kayması sonucu gelişen faylara Eğik Atımlı Normal Faylar adı verilir. Fay düzleminin altında kalan bloğa Taban Bloğu, fay düzleminin üzerinde kalan bloğa ise Tavan Bloğu denir. Bazen iki yanı da normal faylar tarafından düşürülmüş olan tavan blokları, çevrelerini sınırlayan taban bloklarına göre derin vadiler oluşturabilirler. Her iki yanı normal faylarla sınırlandırılmış olan bu tür çöküntü alanlarına Graben adı verilir. Bunun karşıtı olarak da her iki yanı normal faylarla sınırlandırılmış yükselti alanları ise Horst olarak adlandırılır. Ege bölgesinin iç kesimlerinde gelişen büyük akarsu vadileri ve bu vadiler arasında yer alan faylarla sınırlandırılmış yüksek sırtlar ile kıyılardaki koy-körfez ve aralarındaki yarım adalar, gerilme rejimi altında gelişen Horst-Graben Sisteminin bir ürünüdürler.

2- Eğim Atımlı Ters Faylar ve Bindirimler: Sıkışmalı bölgelerde gelişen Ters

Faylar, eğik bir fay düzlemi üzerinde kalan bloğun, düzlemin altında kalan bloğa göre yukarı doğru hareket etmesi, yani yükselmesi sonucu gelişirler. Bu tür fay gelişmelerinde fay düzleminin yataya yakın olduğu ve yükselen tavan bloğunun, taban bloğu üzerinde uzun mesafelerde ilerlemesi sonucu gelişen özel tür ters fay, bindirme (şaryaj-ekay) olarak adlandırılır. Bu tür faylar sıkışmalı bölgelerde geliştiğinden fayın her iki bloğundaki tabakaların da, ilksel şekillenmeleri kıvrılarak bozulur ve Kıvrımlı Yapılar gelişir. Bu tür fayların yükselen ve kıvrımlanan tavan blokları yeryüzündeki dağ kuşaklarını oluştururlar. Anadolu’nun, Karadeniz ve Akdeniz kıyıları boyunca yer alan Karadeniz ve Toros dağları ile Doğu Anadolu’daki yüksek dağlık alan, ters fay ve bindirmeler sonucu gelişen yapılardır.

3- Doğrultu (Yanal) Atımlı Faylar: Doğrultu Atımlı Faylar, fay düzlemi

boyunca blokların birbirine oranla yanal yönde hareket etmesi sonucu oluşurlar. Bu tür faylarda bloklar birbirlerine göre sağa veya sola doğru hareket ederler. Fayın hareket yönü, dere, yol, duvar gibi daha önce ötelenmemiş olan bir doğrusal hattın, faylanma sonrası göreceli olarak hangi tarafa doğru ötelenmiş olduğunun belirlenmesi yoluyla bulunur. Buna göre, gözlemcinin karşısında duran bloktaki obje (

Page 32: JEOLOJİ (YERBİLİM) / İÇ KUVVETLER JEOLOJİ Geo (Yer) Logos ...°ç-Kuvvetler.pdf · SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ Sayfa 1 JEOLOJİ (YERBİLİM)

SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ https://www.facebook.com/groups/sosyalbilgilerakademi/ Sayfa 32

yol, duvar vs. ) fay hareketinin ardından sağa doğru kaymışsa, söz konusu fay Sağ Yanal Doğrultu Atımlı Fay, sola doğru kaymışsa Sol Yanal Doğrultu Atımlı Fay olarak adlandırılır. Dünyadaki en önemli fay zonlarından ikisini; Amerika’da bulunan San Andreas Fayı ve ülkemizde doğuda Karlıova’dan başlayıp, Anadolu’yu Karadeniz kıyısına paralel olarak kat ederek Marmara Denizi içerisine oradan da Ege Denizine ulaşan Kuzey Anadolu Fayı ( KAF ) oluşturur. Her ikisi de sağ yanal doğrultu atımlı nitelikte olan bu faylar, oluşturdukları 7 ve üzerindeki büyüklüğe sahip depremler nedeniyle son derece yıkıcı özelliğe sahiptirler.

4- Yanal Atımlı Oblik Faylar: Doğada, oluşan gerilmelerin yönü, kayaçlarda

oluşan kırılmaların doğrultusu ile mükemmel paralellik göstermediğinden, bu gerilme sonucu gelişen faylar da genellikle tek bir yöne atım göstermezler. Bu durum fayların hemen tamamında değişik miktarlarda gözlenen ikinci nitelikli ve farklı yönlerde ( örneğin bir doğrultu atımlı fay üzerinde ikincil düzeyde gelişen ters fay bileşenleri ) gelişen atımların oluşmasını sağlar. Ana hareket yönüne ek olarak bir ikincil harekete sahip olan bu tür faylara Oblik Atımlı Faylar denir. Kuzey Anadolu Fayı, Anadolu boyunca sağ yanal hareketinin yanı sıra pek çok yerde, bu harekete eşlik eden ters veya normal fay bileşenli ötelenmeler geliştirmiştir.

Bu dört temel fay modeli üzerinde yapılan sınıflandırmanın yanında jeolog ve

jeofizikçiler tarafından kullanılan farklı sınıflandırmalar da mevcuttur. Bunlara kısaca değinmek yerinde olacaktır.

Fayları birçok özelliklerine göre sınıflandırmak olanaklıdır. Başlıca sınıflandırmalar

1- Mekanik özelliklerine göre;

Normal (Gravite veya Tansiyon) faylar

Ters (Bindirme) faylar

Yırtılma (doğrultu atımlı) faylar olmak üzere başlıca 3 ana gruba ayrılır. 2- Geometrik özelliklerine (atım türlerine) göre;

Eğim atımlı faylar

Doğrultu atımlı faylar

Verev (oblik) atımlı faylar olmak üzere başlıca 3 ana gruba ayrılır.

3- Çevre yapısı ile olan ilişkilerine göre;

Mostra (Yüzlek) görünümlerine göre

Tabakalara göre

Kıvrımlara göre olmak üzere başlıca 3 ana gruba ayrılır.

4- Eğim derecelerine göre (Harita ve enine jeolojik kesitlerde);

Büyük açılı

Küçük açılı

DEPREMLER Depremler, yerkabuğundaki fay adı verilen kırıklarda meydana gelir. Faylar,

kayanın kırılgan özelliğe sahip olmasından dolayı yüksek basınç (gerilme, sıkışma veya bükülme) altında kırılmasıyla oluşur. Gerilme levhaların kademeli hareketi

Page 33: JEOLOJİ (YERBİLİM) / İÇ KUVVETLER JEOLOJİ Geo (Yer) Logos ...°ç-Kuvvetler.pdf · SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ Sayfa 1 JEOLOJİ (YERBİLİM)

SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ https://www.facebook.com/groups/sosyalbilgilerakademi/ Sayfa 33

sonucunda yerkabuğunun değişik noktalarında meydana gelir. Depremler, kayalık bir alanda oluşan gerilmenin ani bir harekete yol açacak kadar yükselmesiyle olur. Bu hareket, kayanın en zayıf noktasında kırılmasıyla yeni bir fay oluşturabilir ya da kaya var olan fay boyunca kayar. Bunun sonucunda, gerilmenin boşalmasıyla olağanüstü büyük boyutta enerji açığa çıkar. Bu enerjinin çevredeki kaya kütlelerinde oluşturduğu titreşim depremi yaratır. Depreme yol açan kayalardaki kırılma ya da kaymanın başladığı noktaya deprem odağı, bu noktanın tam üzerine rastlayan alana da deprem merkezi denir.

Deprem Türleri Depremler oluş nedenlerine göre değişik türlerde olabilir. Dünyada olan

depremlerin büyük bir bölümü yukarıda anlatılan biçimde oluşmakla birlikte az miktarda da olsa başka doğal nedenlerle de olan deprem türleri bulunmaktadır.

Tektonik Depremler Yerkabuğunu oluşturan levhaların hareketi sonucu olan depremler genellikle

"TEKTONİK" depremler olarak nitelenir ve bu depremler çoğunlukla levhalar sınırlarında oluşurlar. Yeryüzünde olan depremlerin %90'ı bu gruba girer. Türkiye'de olan depremler de büyük çoğunlukla tektonik depremlerdir.

Volkanik Depremler Bu tip depremler volkanların püskürmesi sonucu oluşurlar. Yerin derinliklerinde

ergimiş maddenin yeryüzüne çıkışı sırasındaki fiziksel ve kimyasal olaylar sonucunda oluşan gazların yapmış oldukları patlamalarla bu tür depremlerin meydana geldiği bilinmektedir. Bunlar da yanardağlarla ilgili olduklarından yereldirler ve önemli zarara neden olmazlar. Japonya ve İtalya'da oluşan depremlerin bir kısmı bu gruba girmektedir. Türkiye'de aktif yanardağ olmadığı için bu tip depremler olmamaktadır.

Çöküntü depremleri Çöküntü depremleri yer altındaki boşlukların (mağara), kömür ocaklarında

galerilerin, tuz ve jipsli arazilerde erime sonucu oluşan boşlukları tavan blokunun çökmesi ile oluşurlar. Hissedilme alanları yerel olup enerjileri azdır fazla zarar getirmezler. Büyük heyelanlar ve gökten düşen meteorların da küçük sarsıntılara neden olduğu bilinmektedir.

Deprem mekanizmasının teknik bileşenleri İç Merkez (Hiposantr): Depreme neden olan tektonik olayın ortaya çıktığı

noktaya odak ya da iç merkez denir. Dış Merkez (Episantr): Yeryüzünde depremin iç merkezine en yakın olan

noktaya dış merkez adı verilir. Şok dalgaları: Bir depremin titreşimleri yerin derinliklerinden geçer. Bilim

adamları, bunlara şok dalgaları ya da sismik dalgalar adını vermişlerdir (sismik sözcüğü, Yunancada "titreyen Dünya" anlamına gelen "seismos" sözcüğünden türetilmiştir). Deprem odağından yayılan farklı türdeki şok dalgaları, içinden geçtikleri kayalarda değişik titreşimler oluşturur.

Page 34: JEOLOJİ (YERBİLİM) / İÇ KUVVETLER JEOLOJİ Geo (Yer) Logos ...°ç-Kuvvetler.pdf · SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ Sayfa 1 JEOLOJİ (YERBİLİM)

SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ https://www.facebook.com/groups/sosyalbilgilerakademi/ Sayfa 34

Şok dalgalarının başlıca iki türü primer (birincil) ve sekonder (ikincil) olarak adlandırılır. Primer ya da P dalgaları, içinden geçtikleri kayaları sıkıştırır ve gerer. Sekonder ya da S dalgaları kayaları aynı anda hem yukarı-aşağı, hem de iki yana doğru hareket ettirir. Yüzey dalgaları adı verilen diğer türdeki şok dalgalarının da değişik sarsıntı yaratıcı etkileri vardır. Bunlar her depremde görülmez. Ancak görüldüklerinde deprem merkezine çok uzak yerlerde bile hasara yol açabilirler.

Deprem sırasında açığa çıkan enerji, ses veya su dalgalarına benzeyen ve

sismik dalgalar adı verilen dalgalar ile yayılır. Bu dalgalardan Cisim Dalgaları, P dalgaları ve S dalgaları olarak ikiye ayrılır. P dalgaları, en hızlı yayılan bu yüzden deprem kayıt aletlerinde (sismograf) en önce görülen dalgalardır. P dalgalarında, titreşim hareketi yayılma doğrultusu ile aynıdır. Daha yavaş yayılan S dalgaları, kayıt aletlerinde ikincil olarak görülen ve titreşim hareketi yayılma doğrultusuna dik olan dalgalardır. S dalgaları sıvı içinde yayılamazlar. Yüzey Dalgaları ise Cisim Dalgalarına göre daha yavaş yayılırlar ancak genlikleri daha büyüktür. Hızı daha fazla olan Love ve genliği daha büyük olan Rayleigh dalgaları olarak ikiye ayrılırlar. Yapılarda yıkıma yol açan dalgalar S dalgaları ile yüzey dalgalarıdır.

1- P (Primer) dalgaları

2- S (sekonder) dalgaları

3- Love Dalgaları

4- Rayleigh Dalgaları

Page 35: JEOLOJİ (YERBİLİM) / İÇ KUVVETLER JEOLOJİ Geo (Yer) Logos ...°ç-Kuvvetler.pdf · SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ Sayfa 1 JEOLOJİ (YERBİLİM)

SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ https://www.facebook.com/groups/sosyalbilgilerakademi/ Sayfa 35

Deprem sırasında yer yüzeyinde meydana gelen olaylar-değişmeler Yüzey Kırıkları: Deprem odağı eğer yüzeye yakınsa yüzeyde de kırılmalar

görülür. Heyelanlar, Çökmeler: Sağlam olmayan zeminlerde, sismik dalgalar

nedeniyle toprak hareket eder. Çamur Akıntıları: Yeraltı sularının harekete geçmesi ile oluşur. Zemin Sıvılaşması: Suya doygun zeminler sismik dalgalar nedeniyle sıvı gibi

davranır. Tsunami: Odağı deniz dibinde olan Derin Deniz Depremlerinden sonra,

denizlerde kıyılara kadar oluşan ve bazen kıyılarda büyük hasarlara neden olan dalgalar oluşur ki bunlara (Tsunami) denir. Deniz depremlerinin çok görüldüğü Japonya'da Tsunami'den 1896 yılında 30.000 kişi ölmüştür.

Depremler çok değişik derinliklerde oluşabilir. 0-60 km. arası derinliklerde

oluşanlar, sığ depremler olarak adlandırılır ve genelde kıtasal alanlarda (örn. Türkiye) meydana gelir. 60-300 km. derinliklerde oluşanlar, orta derinlikli depremler adıyla anılır ve bir levhanın diğer bir levha altına daldığı bölgelerde (örn. Japonya, Şili) görülür. Derin depremler ise yine aynı bölgelerde levhanın dalan ucunda 300-700 km. derinliklerde oluşan depremlerdir.

Depremlerin Yerküre Üzerinde Dağılışı Yeryüzünde depremlerin sık ve şiddetli yaşandığı kuşak III. jeolojik zamanda

oluşmuş Alp-Himalaya orojenezi kuşağıdır. Bu kuşak; 1. Büyük Okyanus çevresi (Japonya, Çin, Endonezya, ABD, Meksika, Şili 2. Alp-Himalaya Dağ Kuşağı (İspanya, Fransa, İtalya, Yunanistan, Türkiye,

İran, Afganistan, Pakistan, Hindistan) olmak üzere iki koldan yayılış gösterir. Gelişmişlik düzeyleri birbirinden farklı olan iki ülkede (Japonya ve Pakistan

gibi) meydana gelecek aynı büyüklükteki iki ayrı depremin verdiği zarar çok farklı boyutlarda olabilir.

Depremlerin küresel dağılışının pasifik ateş çemberi ile de uyumlu olduğu dikkati çekmektedir.

Page 36: JEOLOJİ (YERBİLİM) / İÇ KUVVETLER JEOLOJİ Geo (Yer) Logos ...°ç-Kuvvetler.pdf · SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ Sayfa 1 JEOLOJİ (YERBİLİM)

SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ https://www.facebook.com/groups/sosyalbilgilerakademi/ Sayfa 36

DEĞERLENDİRME TESTİ-1

1. Aşağıdaki ülkelerden hangisi etkili deprem kuşağı üzerinde yer almaz? A) Japonya B) Filipinler C) İsveç D) İtalya E) Türkiye 2. Aşağıdakilerden hangisi sıcak su kaynaklarına ait özelliklerden biri değildir? A) Suları mineralce zengindir. B) Sıcaklığı yıl boyunca değişiklik göstermez. C) Fay hatlarının olduğu yerlerde yaygındır. D) Şifalı suları bazı hastalıklara iyi gelir. E) Sularının debisi yazın artar, kışın azalır. 3. Aktif volkanların çevresi ile fay hatları deprem riskinin fazla olduğu yerlerdir. Buna göre, aşağıda verilen yerlerin hangisinde deprem olma olasılığı en azdır? A) Japonya B) Güneydoğu Asya C) Endonezya ve Malezya D) Akdeniz çevresi E) İskandinavya Yarımadası 4. Levha sınırları ile aşağıdakilerden hangisinin dağılımı arasında bir paralellik

yoktur? A) Volkanik faaliyetler B) Karstik kaynaklar C) Deprem alanları D) Fay hatları E) Kaplıca ve ılıcalar

Page 37: JEOLOJİ (YERBİLİM) / İÇ KUVVETLER JEOLOJİ Geo (Yer) Logos ...°ç-Kuvvetler.pdf · SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ Sayfa 1 JEOLOJİ (YERBİLİM)

SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ https://www.facebook.com/groups/sosyalbilgilerakademi/ Sayfa 37

5. Fay hatları ile aşağıdakilerden hangisi arasında bir paralellik yoktur? A) Sıcak su kaynakları B) Graben alanları C) Volkanik alanlar D) Petrol yatakları E) Deprem alanları 6. Yer kabuğunun zayıf yapılı ve hareket halindeki bölgeleri sıcak su kaynaklarının

bulunduğu alanlardır. Kaplıca turizmi bu bölgelerde gelişmiştir. Buna göre, yer yapısı dikkate alındığında aşağıdaki ülkelerden hangisinde kaplıca

turizminin geliştiği söylenemez? A) İtalya B) Türkiye C) Japonya D) İngiltere E) Yunanistan 7. Yüzey suları faylar aracılığıyla sıcak alanlara kadar iner. Burada magmanın etkisiyle

ısınır ve yine fayları takip ederek yüzeye ulaşır. Böylece sıcak su kaynakları oluşur.

Buna göre, yukarıdaki haritada işaretli alanlardan hangisinde sıcak su kaynakları

yaygın değildir? A) I B) II C) III D) IV E) V 8. Aşağıdaki haritada işaretli olan I ve II nolu alanlarda soğuk su kaynağı, III ve IV nolu

yerlerde ise sıcak su kaynağı bulunmaktadır.

Bu durumun III ve IV nolu yörelerin hangi bakımdan benzer olduklarının

göstergesidir? A) Jeolojik yapı B) Yer şekilleri C) İklim özellikleri D) Kayaç yapısı E) Bitki örtüsü

Page 38: JEOLOJİ (YERBİLİM) / İÇ KUVVETLER JEOLOJİ Geo (Yer) Logos ...°ç-Kuvvetler.pdf · SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ Sayfa 1 JEOLOJİ (YERBİLİM)

SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ https://www.facebook.com/groups/sosyalbilgilerakademi/ Sayfa 38

9. Yeryüzünde sayıları 450'yi bulan volkanların yaklaşık 350 tanesi Büyük Okyanus çevresinde yer alır. Bu nedenle buraya "ateş çemberi" adı verilir. Aşağıdaki ülkelerden hangisi ateş çemberinin bulunduğu ülkeler arasında

gösterilemez? A) Japonya B) Peru C) Filipinler D) Endonezya E) İtalya 10. Aşağıdaki haritada yeryüzünde aktif volkanların en yaygın olarak bulunduğu alanlar

gösterilmiştir.

Buna göre, aşağıdaki ülkelerden hangisi haritada işaretli olan volkanik alanların

içerisinde yer almaz? A) Filipinler B) Japonya C) Norveç D) İtalya E) Malezya 11. Türkiye sıcak su kaynakları açısından dünyada ilk sıralarda yer almaktadır. Türkiye'nin sıcak su kaynakları bakımından zengin olmasının temel nedeni

aşağıdakilerden hangisidir? A) Dağların geniş alan kaplaması B) Kırıklı yer yapısına sahip olması C) Üç tarafının denizlerle çevrili olması D) Karstik arazilerin geniş alan kaplaması E) Yarı kurak iklim koşullarının yaygın olması 12. Türkiye, İtalya ve Yunanistan sıcak su kaynaklarının yoğun olarak bulunduğu

ülkelerdendir. Bu ülkelerde sıcak su kaynaklarının fazla olmasının nedeni ülkelerin hangi

bakımdan benzer olmalarının bir (bilgi yelpazesi.net) sonucudur? A) Yerşekilleri B) Jeolojik yapı C) İklim tipleri D) Kayaç türleri E) Taban suyu seviyeleri 13. Aşağıdaki I. haritada deprem kuşakları, II. haritada ise volkanik alanların dağılışı

gösterilmiştir.

Page 39: JEOLOJİ (YERBİLİM) / İÇ KUVVETLER JEOLOJİ Geo (Yer) Logos ...°ç-Kuvvetler.pdf · SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ Sayfa 1 JEOLOJİ (YERBİLİM)

SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ https://www.facebook.com/groups/sosyalbilgilerakademi/ Sayfa 39

Deprem kuşakları ile volkanik alanların dağılışının paralellik göstermesinin nedeni

aşağıdakilerden hangisidir? A) Yerkabuğunu oluşturan levhaların karşılaşma alanlarında oluşmaları B) Yeryüzünü kısa sürede şekillendiren iç kuvvetler olmaları C) Magmanın dikey yönlü hareketleri sonucunda oluşmaları D) Volkanik patlamalar sırasında depremlerin de oluşması E) Buraların yeryüzünün ilk karalaşan alanları olmaları

CEVAP ANAHTARI 1.C, 2.E, 3.E, 4.B, 5.D, 6.D, 7.D, 8.A, 9.E, 10.C, 11.B, 12.B, 13.A DEĞERLENDİRME TESTİ-2

Soru1. Aşağıdaki şekilde yer yuvarlağının enine bir kesiti verilmiştir.

Page 40: JEOLOJİ (YERBİLİM) / İÇ KUVVETLER JEOLOJİ Geo (Yer) Logos ...°ç-Kuvvetler.pdf · SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ Sayfa 1 JEOLOJİ (YERBİLİM)

SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ https://www.facebook.com/groups/sosyalbilgilerakademi/ Sayfa 40

Buna göre aşağıda verilen izohips haritalarından hangisinde Sial tabakasının kalınlığı

diğerlerine göre daha fazladır?

Soru2. Aşağıdaki bilgilerin hangileri mantoya aittir?

I. Yer hacminin en büyük bölümünü oluşturur.

II. Yoğunluğu en fazla olan katmandır.

III. İç kuvvetlerin enerjilerini aldıkları katmandır.

IV. Kalınlığı en az olan katmandır.

V.Yerin merkezine en yakın katmandır

A) I ve II B) I ve III C) II ve III

D) II ve IV E) I ve IV

Soru3. Yerkabuğunun kırıklı ve hareketli olduğu bölgelerde görülen olaylar aşağıdaki

seçeneklerin hangisinde bir arada verilmiştir?

A) Rüzgarlar - Volkanizma - Gel-git

B) Volkanizma - Depremler - Sıcak su kaynakları

C) Depremler - Grabenler - Peneplenler

D) Yüksek dağlar - Epirojenez – Menderesler

E) Rüzgarlar - Mantarkaya – Horstlar

Page 41: JEOLOJİ (YERBİLİM) / İÇ KUVVETLER JEOLOJİ Geo (Yer) Logos ...°ç-Kuvvetler.pdf · SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ Sayfa 1 JEOLOJİ (YERBİLİM)

SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ https://www.facebook.com/groups/sosyalbilgilerakademi/ Sayfa 41

Soru 4. Aşağıdakilerden hangisi tortul kayaçların özelliklerinden biri değildir?

A) Yüksek sıcaklık ve basınca maruz kalmaları

B) İçlerinde fosil bulundurmaları

C) Tabakalar halinde bulunmaları

D) Ufalanmayla meydana gelmeleri

E) Dış kuvvetlerin etkisi sonucu oluşmaları

Soru 5. Jeosenklinal; Dış kuvvetlerin taşıdığı malzemelerin biriktiği büyük okyanus

çukurluklarına denir. Orojenez ise jeosenklinallerde biriken tortullaşma alanlarının yan

basınçların etkisiyle kıvrılması yada kırılması ile meydana gelen dağ oluşumudur.

Buna göre, aşağıda verilen eşit sertlikte ve kalınlıktaki tortul tabakaların

hangisinin kıvrılmasında basıncın şiddeti en fazladır?

Soru 6. Aşağıdaki şeklin yaygın olarak görüldüğü bölgelerde aşağıdaki yorumlardan

hangisi yapılamaz?

A) Sıcak su kaynakları yaygındır.

B)Depremler sık ve şiddetli olarak görülebilir.

C) Esnek yapıdaki tortul tabakalar halinde oluşmuştur.

D) Orojenez sonucu kırılmalar yaygındır.

E)Fay kaynakları yaygın olarak görülebilir.

Page 42: JEOLOJİ (YERBİLİM) / İÇ KUVVETLER JEOLOJİ Geo (Yer) Logos ...°ç-Kuvvetler.pdf · SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ Sayfa 1 JEOLOJİ (YERBİLİM)

SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ https://www.facebook.com/groups/sosyalbilgilerakademi/ Sayfa 42

Soru 7. Kaynağını yerin içinden alan kuvvetlere iç kuvvetler denir.

Aşağıdaki yer şekillerinden hangisinin oluşumunda iç kuvvetler etkilidir?

A) Kayaların ufalanması

B) Peneplen oluşumu

C) Dağ oluşumu

D) Mağara oluşumu

E) Falez oluşumu

Soru 8. Aşağıdaki jeolojik zamanlardan hangisinde Zonguldak kömür havzaları

oluşmuştur?

A) İlkel Zaman (Prekambrien)

B) I. Zaman ( Paleozoik)

C) II. Zaman ( Mesozoik)

D) III. Zaman ( Senezoik)

E) IV.Zaman ( Kuaterner)

Soru 9.

Yukarıdaki haritada Ülkemizdeki başlıca kırık hatlarının yerleri gösterilmiştir.

Buna göre aşağıda ki tesbitlerden hangisini doğru olarak söyleyebiliriz?

A) Ülkemizin çok az bir bölümünde fay bulunmaktadır.

B) Ülkemizde en büyük fay Güneydoğu Anadolu bölgesindedir.

C) Ülkemizin her yeri hemen hemen aynı derecede deprem bölgesidir.

D) Güneydoğu Anadolu ve Trakya'nın bazı kısımlarında depremin etkisi azdır.

E) Akdeniz bölgesinin tümü kırıkların etkisi altındadır.

Page 43: JEOLOJİ (YERBİLİM) / İÇ KUVVETLER JEOLOJİ Geo (Yer) Logos ...°ç-Kuvvetler.pdf · SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ Sayfa 1 JEOLOJİ (YERBİLİM)

SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ https://www.facebook.com/groups/sosyalbilgilerakademi/ Sayfa 43

Soru 10. Tektonik depremler yerkabuğundaki kırık hatları boyunca oluşan yer

hareketleri sonucunda meydana gelir.

Türkiye'nin jeolojik yapısı göz önüne alındığında aşağıdaki yörelerin hangisinde tektonik

deprem olma olasılığı en azdır?

A) Erzincan Ovası

B) Konya Ovası

C) Bolu - Gerede Yöresi

D) Büyük Menderes Havzası

E) Muş - Varto Yöresi

Soru 11. Volkanik dağlarının çevreleri, deprem, kızgın lav örtüleri, çamur selleri, kızgın

bulut ve küller gibi çeşitli tehlikelerle dolu yerlerdir. Fakat buna rağmen bu bölgelerde

çok önemli yerleşim merkezleri kurulmuş, önemli tarım alanları olmuştur. Bu

durumun temel nedeni aşağıdakilerden hangisidir?

A) Yeraltı suyunun kolayca sağlanması

B) Tarım topraklarının yetersiz kalması

C) Topraklarının verimli olması

D) Bitki örtüsünün zengin olması

E) Otlak ve meraların fazla olması

Soru 12. Ege Bölgesi'ndeki Menderes Ovası, Bozdağlar ile Akdeniz Bölgesi'ndeki Amik

Ovası ve Amanos Dağlan, oluşumları bakından aynı gücün etkisi ile meydana gelmiştir.

Bu yer yüzü şekillerinin oluşumunu sağlayan güç aşağıdakilerden hangisidir?

A) Deprem

B) Orojenez

C) Epirojenes

D) Akarsu

E) Volkanizma

Page 44: JEOLOJİ (YERBİLİM) / İÇ KUVVETLER JEOLOJİ Geo (Yer) Logos ...°ç-Kuvvetler.pdf · SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ Sayfa 1 JEOLOJİ (YERBİLİM)

SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ https://www.facebook.com/groups/sosyalbilgilerakademi/ Sayfa 44

Soru 13. Büyük okyanus çukurluklarındaki tortulaşma alanlarına Jeosenklinal denir. Bu

alanlarda çok önemli birikmeler meydana gelir.

Jeosenklinaldeki bu birikmeler yan basınçlara maruz kaldıklarında

kıvrılamayacak kadar sert karakterli ise aşağıdaki oluşumlardan hangisinin oluşması

beklenir?

A) Senklinal

B) Antiklinal

C) Horst

D) Orojenez

E) Regresyon

Soru 14.

Yukarıdaki yer yüzü şeklinde iç kuvvetlerin etkisiyle oluşmuş bir oluşum

gösterilmektedir.

Aşağıdaki yer şekillerinden hangisinin oluşumu yukarıdaki şekle benzerlik

göstermektedir?

A) Kaçkar

B) Erciyes

C) Toroslar

D) Melendiz

E) Aydın

Soru 15. Türkiye'nin jeolojik yapısı göz önüne alındığında aşağıdaki alanların

hangisinde şiddetli yer sarsıntılarının görülmesi olasılığı en fazladır?

A) Gediz Havzası

B) Taşeli Platosu

C) Mardin Eşiği

D) Ergene Havzası

Page 45: JEOLOJİ (YERBİLİM) / İÇ KUVVETLER JEOLOJİ Geo (Yer) Logos ...°ç-Kuvvetler.pdf · SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ Sayfa 1 JEOLOJİ (YERBİLİM)

SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ https://www.facebook.com/groups/sosyalbilgilerakademi/ Sayfa 45

E) Konya ovası

Soru 16. Çöküntü hendekleri içinde oluşan büyük göller, aşağıdaki bölgelerin hangisinde

en çoktur?

A) Doğu Afrika

B) Kuzey Amerika

C) Batı Asya

D) Kuzeybatı Avrupa

E) Güney Amerika

Soru 17. ‘’Türkiye'de akarsular, saniyede akıttıkları toplam su miktarı bakımından fazla

zengin sayılmaz. Ancak enerji potansiyeli bakımından oldukça zengindir.’’

Bu durum aşağıdakilerden hangisine kanıt olabilir?

A) Akarsu yataklarında eğimin fazla olduğuna.

B) Akarsu havzalarının geniş olduğuna.

C) Akarsuların kar suyuyla beslendiğine.

D) Akarsu rejimlerinin düzensizliğine.

E) Akarsuların sık sık yatak değiştirdiğine.

Soru 18. Aşağıdakilerden hangisi, Türkiye'nin bugünkü jeomorfolojik görünümünü

kazanmasında en az etkili olmuştur?

A) Dağ oluşumu

B) Kıta oluşumu

C) Buzullaşma

D) Akarsu aşındırması

E) Volkanizma

Soru 19.

Page 46: JEOLOJİ (YERBİLİM) / İÇ KUVVETLER JEOLOJİ Geo (Yer) Logos ...°ç-Kuvvetler.pdf · SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ Sayfa 1 JEOLOJİ (YERBİLİM)

SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ https://www.facebook.com/groups/sosyalbilgilerakademi/ Sayfa 46

Yukarıdaki harita, aşağıdakilerden hangisinin dağılışını göstermektedir?

A) Yüksek ovaların

B) Ormanların

C) Geniş düzlüklerin

D) Deprem alanlarının

E) Kıvrım dağlarının

Soru 20. Aşağıdaki coğrafi bölgelerimizden hangisinde horst ve grabenlere sıklıkla

rastlamaktayız?

A) Karadeniz

B) Akdeniz

C) Ege

D) Marmara

E) G.D.Anadolu

Soru 21.

I. Melendiz

II. Kaçkar

III. Köroğlu

IV. Karacadağ

Yukarıdaki dağlardan hangileri volkanizmanın etkileri sonucu oluşmuşlardır?

A) I ve II

B) II ve III

C) III ve IV

Page 47: JEOLOJİ (YERBİLİM) / İÇ KUVVETLER JEOLOJİ Geo (Yer) Logos ...°ç-Kuvvetler.pdf · SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ Sayfa 1 JEOLOJİ (YERBİLİM)

SOSYAL BİLGİLER AKADEMİ GRUBUNA KATILMAK İÇİN TIKLAYINIZ https://www.facebook.com/groups/sosyalbilgilerakademi/ Sayfa 47

D) I ve IV

E) II ve IV

CEVAP ANAHTARI

1.E, 2.B, 3.B, 4.A, 5.E, 6.C, 7.C, 8.D, 9.C, 10.B, 11.C, 12.B, 13.C, 14.E, 15.A, 1.6A, 17.A,

18.C, 19.D, 20.C, 21.D