jale gizer’in ardýndan spontan Çift anýlarınları.com/arsiv/0803dergi.pdf · 1 sevgili...

51
MART 2008 Sayý: 471 Fiyat: 3.5 YTL Gizer’in Gizemli Yolculuðu Jale Gizer’in Ardýndan Spontan Çift Anýlar Çocuklarýn Geçmiþ Yaþamlarý

Upload: trinhdien

Post on 25-Apr-2018

226 views

Category:

Documents


2 download

TRANSCRIPT

MART 2008 Sayý: 471 Fiyat: 3.5 YTL

Gizer’in Gizemli YolculuðuJale Gizer’in Ardýndan

Spontan Çift AnýlarÇocuklarýn Geçmiþ Yaþamlarý

ÝÇÝNDEKÝLER

Aylýk Kültürel ve Siyasi Dergi

Onur Baþkaný:Dr. Refet Kayserilioðlu

Sevgi Yayýnlarý Tic.Ltd.Þti. adýnaSahibi ve Genel Yayýn Müdürü:

Ayþegül Kayserilioðlu

Yazý Ýþleri Müdürü:Nihal Gürsoy

Yayýn Kurulu:Güngör ÖzyiðitNelda Bayraktar

Özenç KayserilioðluHale Ürkmezgil

Haberleþme Sorumlusu veOkur/Abone Ýliþkileri:

Kazým Erdemoðlu0212 252 85 8505426768347

Faks: 02122491828P.K: 471 Beyoðlu/Ýstanbul

Yönetim Yeri:Oba Sok. Sýlla Ap. No: 7/1

Cihangir/ÝstanbulBaský:

Ýnkýlap Kitabevi San. Tic. A.Þ.Çobançeþme Mah. Sanayi Cad.

Altay Sok. No:8 Yenibosna/Ýstanbul

Fiyatý: 3.5 YTLYýllýk Abone: 40 YTL

Yurt Dýþý: 50 YTL

Çeþitli NefsaniDavranýþlar .......................................... 2Dr. Refet Kayserilioðlu

Üç SoruÜç Cevap ........................................... 6Ahmet Kayserilioðlu

G,zer’in Gizemli Yolu ......................... 20Güngör Özyiðit

Sen mi Geldin Robby?(Son Bir Kez) ........................................ 28John Edwards/Arýn Ýnan

Spontan Çift Anýlar(Çocuklarýn geçmiþ yaþamlarý) ................. 32Carol Bowman/Nelda Bayraktar

Enerji ve SaðlýkErol Yurderi ile Söyleþi - II ...................... 36Nihal Gürsoy

Özgürlük ve Özgür Düþünce Üzerine .................... 43 Özer Baysaling

Cilt: 40 Sayý:471 Mart 2008

Kapak resmi: Jim Warren

1

Sevgili DostlarMart ayý deyince akla ilk önce Dünya Kadýnlar Günü gelir ve tabii ülke-

mizdeki kadýnlarýn durumu. Kadýn Statüsü Genel Müdürlüðünün bildirdikle-rine göre, kadýnlarýmýzda okullaþma konusunda son yýllarda sevindirici artýþgözlemlendiðini ve özellikle ilköðretim okullaþmasý oranýnda erkek öðrenci-lerle aradaki farkýn gittikçe azalmakta olduðunu, buna karþýlýk iþ gücünekatýlma oranlarýnda azalmayý ve kadýnlarýmýzýn çoðunun herhangi bir güven-lik kurumuna baðlý bulunmadýðýný öðreniyoruz. Kadýnlarla ilgili araþtýrmasonuçlarý detaylarý ile verilirken en çok dikkat çekici sonuç kadýnlarýn þid-detle iliþkisinde görülüyor: Kadýnlarýn büyük bir çoðunluðu (eðitimli olanlar-da oran düþük olmasýna karþýn) cinsel ve ekonomik nedenlerle kendilerineuygulanan þiddeti haklý bulmaktalar. Yani kadýnlarýmýz, kocalarýnýn,babalarýnýn, akrabalarý ve arkadaþlarýnýn fiziksel þiddet göstermelerini haklýbulmakta ve bu tarz hareketlere onay vermekteler. Bu kadýnlar geleceðinannelerini ve kadýn dövmekle kendini haklý ve daha da çok erkek görecek olanerkeklerini yetiþtirmektedirler. Bu gerçekten vahim bir durumdur. Ýnce duygu-larý, ince zekalarý ile, sevgi ve merhamet dolu kucaklayýþlarý ile geleceðinþekillenmesi için gerekli hareketi baþlatabilecek tek güç olan kadýnlar, eminizki, bu durumun vehametini öðrenseler, bir baþka silkinirler ve bir þeylerideðiþtirmeye daha farklý yoldan baþlarlar. Aslýnda o þiddeti haklý görmeleride onlarýn sevecen, baðýþlayýcý, anlayýþlý yönlerinin ne denli kuvvetli ve yük-sek olduðunu göstermektedir. En önce yapýlacak olan, belki de doðruyu yan-lýþtan ayýrmak için daha fazla donanýmlanmak, kendine güvenmek, bireysel veevrensel hak ve hukuk kurallarýný, nizamlarýný, insan ayýrmadan, eþitlikleuygulamaya gönüllü olmaktýr. Hayatýmýzdaki tüm kadýnlarýn Kadýnlar Günükutlu olsun...

SEVGÝ DÜNYASI

En Derin Sevgilerimizle

SEVGÝ DÜNYASI

2

Dr. Refet Kayserilioðlu

Çeþitli NefsaniDavranýþlar

ÖZDEN ÝLE ERDEM KONUÞUYOR

Allah her varlýðý kenditekâmül seviyesine uygunvasat ve þartlarýn içinegöndermiþtir. Daha doðrusu her varlýkÝlâhi nizamýn kendisinetanýdýðý imkânlardan faydalanarak kendisi içinelveriþli vasata doðrukoþmuþtur. Bu elveriþlilik, elbette ovarlýðýn tekâmülihtiyaçlarýna en iyi þekilde cevap vermesinden dolayýdýr.

Erdem - Nefsime,yani ego'ma benimkendime ait ve yalnýzbeni düþünen arzularýmanefsanîyet demiþtiniz.Böyle bencil arzularý birdereceye kadar duy-mamýzýn ve ortaya koy-mamýzýn mazurgörülebileceðini de ifadeetmiþtiniz. Þimdi mazurgörülebilecek bu nefsanîarzular hangileri, mazurgörülmeyecek olanlarhangileridir?

Özden - Umumi vegenel olarak düþünürsekkendimizi hedef tutanher çeþit arzu ve isteklernefsanîyet sýnýfýna girer.Hattâ yememiz veiçmemiz bile, nihayet birhayvan ve bitkiyiöldürmek de nefsanîbirer davranýþtýr. Fakatbunlar dünya düzeniningerekli þartlarý olduðuiçin ve dünyada yaþamakiçin bu gerekli arzularýtatmin etmek zorundaolduðumuz için bunlaracevaz vardýr. Fakat þudurum, yani yaþamamýziçin bir canlýyý öldürmekzorunda kalýþýmýz, insanolarak bizim tekâmülyönünde pek ileriolmadýðýmýzý gösterir.Diyeceksiniz ki, Allahbizi böyle ve bu dünya

þartlarý içinde yarat-mýþtýr, bunda bize yük-lenecek ne kabahat ola-bilir?

Allah her varlýðý kenditekâmül seviyesineuygun vasat ve þartlarýniçine göndermiþtir. Dahadoðrusu her varlýk Ýlâhinizamýn kendisinetanýdýðý imkânlardan fay-dalanarak kendisi içinelveriþli vasata doðrukoþmuþtur. Bu elveriþ-lilik, elbette o varlýðýntekâmül ihtiyaçlarýna eniyi þekilde cevap ver-mesinden dolayýdýr. Ýþtedünya ortamý da insan-larýn tekâmülüne enuygun yerdir. Bu sebepleonun bazý arzularý bugüniçin mazur görülebilir.

Erdem - Madem kiinsan için en elveriþlivasat bu dünyadýr.Öyleyse burada her çeþitarzularýmýzý serbestçeduymamýz lâzýmdýr.Neden þu arzular nef-sanîdir, bu arzular davicdanidir? Nefsanîleriönlemek, vicdanileri deartýrmak lâzýmdýr diyekayýt ve þartlara boyunmu eðeceðiz?

Özden - Dünyanýninsan tekâmülü içinelveriþli ortam olmasýinsanýn serbestçe duya-

bileceði nefsanî arzu-larýnýn, egoistçe istek-lerinin kendi tekâmülüiçin zararlý olduðunuburada en iyi görüpanlayabilmesindendir.Yoksa burada devamlýolarak bu arzularýnpeþinde koþup duracak-sak bizim tekâmülümüznasýl olacak? Yani insandünyada arzularýný tat-min ederken bunlarýnegoistçe olanlarýnýnkötülüklerini ve zarar-larýný görecek, sencilceolanlarýnýn da manevifaydalarýný görecektir.Buna bakarak da arzu-larýna çeki düzen ver-meye baþlayacaktýr.

Erdem - Peki nefsanîhareketler veyadavranýþlar nelerdir?Bunlarý iyice belirtebilirmiyiz?

Özden - Bunlarýnbaþýnda bencillik yaniegoistlik gelir. Bencilinsan "Yalnýz ben"demekle ve kendi men-faati için herkesin men-faatini çiðneyip geçmek-te bir an tereddütetmemektedir. Egoist birkimsenin nazarýndadünyada kendisi yegânesevilecek, saygý gösteri-lecek ve hizmet edilecekinsandýr. Herkes ona

SEVGÝ DÜNYASI3

hizmete mecburdur.Aksini yapanlarýn canýcehenneme gitsin. Okimseye bir þey vermeye,bir hizmet ve yardýmdabulunmaya mecburdeðildir. Çünkü oherkesten daha üstündür,Allah'ýn aziz kuludur.Baþkalarý ondan dahazenginseler bu, ya birilâhi haksýzlýk veyaonlarýn hýrsýzlýðý netice-sidir. Onlarý karýnca gibiezmek lâzýmdýr. Ýþteböylece bencil insan za-limdir, acýmasýz, mer-hametsizdir, yerine görehýrsýz olur, yalancý olur,iki yüzlü olur. Onun içinher yol geçerlidir.Kimseye beþ kuruþ ver-meyen cimriler koyubencil, egoist kimseler-dir. Kýsacasý bencillik,bütün kötülüklerin anasý,bütün kötü neticelerin vekaderlerin de sebebidir.

Erdem - Bütün nefsanîdavranýþlarý bencillikkadrosu içine sokuncabencillikten kurtulan daher çeþit nefsanîyettenkurtulur mu diyeceðiz?

Özden - Gayet tabiikurtulur. Egoistliðikalmamýþ bir insanýnkime ne zararý dokunur?Egoistliði kalmamasý

demek bir kimsenin sen-cil olmasý demektir.Fakat bu öyle pek kolaykazanýlýr bir þey deðildir.Her çeþit bencillikledevamlý mücadele etmeklâzýmdýr. Bunun için debencillikten doðan diðernefsanî davranýþlarý daiyice tanýmak icabeder.Meselâ külâh geçirmek,kazýklamak veya adamaldatmak denen bir takýmdavranýþlar vardýr. Bunuyapan kimseler çok akýl-lýca bir þey yaptýklarýný,insanlarýn enayilik-lerinden iyi bir þekildefaydalandýklarýný sanýrlarve özel dostlarýna bunubir marifetmiþ gibi öðüneöðüne anlatýrlar. Halbukio kimsenin kendi maddimenfaati yönünde de,manevi menfaati yaniruhi tekâmülü yönündende çok zararlý birdavranýþ þeklidir. Oadamýn hilekâr olduðuergeç bir gün müþterilerive onunla iþ yapanlartarafýndan anlaþýlacak vekimse onunla alýþveriþyapmak istemeyecektir.Bu maddi zararýdýr.Manevi zararý ise, bunefsanî davranýþý onubirçok ruhi azaplara vekötü kaderlere sürükleye-

cek, tekâmül yolununuzamasýna veýstýraplarýnýn çoðalmasý-na sebep olacaktýr. Ohalde bu hilekâr adamönce kendisine kötülüketmektedir.

Erdem - O adambunun kendisine böylekötülükler getirdiðinibilse elbette yapmaz. Obunu iyi ve kârlý diyeyapmakta ve bir takýmhaksýz kârlara da ulaþ-maktadýr.

Özden - Elbette hilekâradam bu hilekârlýklarýnkötülüklerini tam mana-sýyla idrâk edemediðiiçin adam kazýklamayaveya külâh geçirmeyekalkmaktadýr. Kötülüðüiyice bilse ve idrâk ede-bilse tabii ki yapmaz.Fakat kötü bir davranýþýnkötülüðünü idrâk etmekiçin de onun acý neti-celeri ile ve zararlarýylayüz yüze gelmesi icapetmez mi? Ýþte o daböyle düzelir. Akýllý biradam ise ayný kötüsonuçlara uðramayalüzum kalmadanbaþkalarýnýn yaþadýk-larýndan ders almasýnýbilir. Ayrýca bir kimseninbu günkü, yani yakýndakiüç kuruþluk kârý için,

SEVGÝ DÜNYASI4

5SEVGÝ DÜNYASI

uzaktaki bin liralýk kârýnýfeda etmesi akýllýca bir iþdeðildir. Ýþte düzenbaz-lýklarýn akýllýlýklarý butarz bir akýllýlýktýr.

Erdem - Ýki yüzlülüðüde bu hilekârlar sýnýfýnasokabilir miyiz?

Özden - Ýki yüzlülükaþaðý yukarý ayný dere-cede kötü bir nefsanîyet-tir diyebiliriz. Ama yeri-ne göre daha fazla dazararlý olabilir. Ýki yüzlü,samimiyetsiz bir kiþidir.Genellikle iki yüzlülerkendilerine karþý dasamimi deðildirler. Yanikendilerini dahi aldatýrve uyuturlar. Böyle birkimsenin düzelme yolunagirmesi, hatalarýndansýyrýlmasý çokmüþküldür. Etrafýna dasinsi sinsi büyükkötülükler yapmaktadýr-lar. Onlara inananlar,kananlar daima hüsranauðramaktadýrlar.

Diðer nefsanîdavranýþlardan biri decimriliktir. Bunlar para,mal, emek hattâ selâmvermekten bile çekinenzavallýlardýr.Kendilerinden bir þeyçýkacak diye ödleri pat-lar! Bunlar çok sevimsiz

ve pis tiplerdir. Her anýstýrap, korku ve endiþeiçinde bulunurlar, hiçkimse tarafýndan dasevilmezler. Cimrilik deher þeyi kendine hasret-meyi isteyen koyu birnefsanî davranýþtýr.

Bir de haksýzolarak baþkalarýnýnönüne geçmeyiisteyen, lâyýkolmadýklarý mevkilere geçmekiçin lâyýk olanlarýkötüleyen, onlaraiftiralar atarak,ayaklarýný kaydýrmak isteyenlervardýr. Bunlar dadaima karanlýk yollarýn bekçiliðiniyapacak olan zavallýlardýr.Etraflarýna çokzararlý olan, kendilerinin de kötü sonlarýný hazýrlayanbu insanlar da nefsanîyetin kurbanlarýdýr. Budüþüncede olan kimselerin tekâmülyolunda, saadet yolunda ilerlemeleride pek güçtür.

Erdem - Peki nedeninsanlar böyle kötü ne-ticeleri olan nef-sanîyetlere maðlupolurlar ve bunlardan kur-tulmak için de ne yap-malarý lâzýmdýr?

Özden - Nefsanîyetleredüþmeleri ruhi bilgi vegörgülerinin noksanlýðýn-dan, bundan dolayý daidrâklerinin kýsa oluþun-dandýr. Cicili bicili dýþgörünüþüne bakarak kötüþeyleri iyi sanmakta, nef-sanîyet tuzaðýna düþmek-tedirler. Kuþlar da aynýþekilde dýþ görünüþebakarak tuzaða düþmez-ler mi?

Bunlardan kurtulmayagelince, nefsanî arzu-larýmýzla devamlýmücadele etmemiz, nefsehakim olmaya çalýþ-mamýz lâzýmdýr. Bununnasýl yapýlacaðýný isegelecek sohbetlerimizdekonuþuruz.

Üç Soru... Üç Cevap...

Ahmet Kayserilioðlu, Psikolog

"AYDINLARIMIZ UYANIYOR MU?"KURAN EVRÝMÝ ONAYLAR MI?"RUHLARLA KONUÞULUR MU?

7

Dikkatinizi mutlaka çekmiþtir:Özellikle türban tartýþmalarýnýn yeniden

alevlendiði son aylarda; lâik, solcu ve li-beral diye tanýdýðýmýz aydýnlarýmýz, köþeyazýlarýnda ve TV konuþmalarýnda, Kuranâyetlerine dayanarak bol bol yorumlaryapmaya baþladýlar nihayet!..

Yýllarca ve yýllarca önerilerini,düþüncelerini desteklemek için yerliyabancý her yazardan, her kitaptan alýn-týlar yapmakta sakýnca görmeyen buaydýnlarýmýzýn; iþ Kuran'a, Hadis'e veÝslâmî literatüre gelince; hiçbir araþtýrma,inceleme zahmetine girmediklerini üzün-tüyle, esefle görüp duruyorduk!..

Milletimizin 1000 yýldanberi içindebulunduðu bu kültür birikimini, bu uygar-lýk atýlýmýný yok sayýp görmezden gelereken ufak bir temastan kaçýnmalarýnaalýþmýþ, kanýksamýþtýk.

Son aylarda tutumlarýndaki bu 180derece deðiþiklik bizlere hoþ bir sürprizoldu gerçekten!..

Bilgisizliklerimizin hepimizi nefelâketlere götüreceðinin; alýþtýðýmýzyaþam düzeninin, özgürlüðümüzün biletehlikede olduðunun iyice farkýna varýl-masýndan; yani býçaðýn kemiðe dayan-masýndan da olsa; dinsel bilgilerin derin-liðine araþtýrýlmaya baþlanmasýndankuþkusuz büyük sevinç duymaktayým!..

Türbaný bahane ederek; kulaktan dolmayaþam görüþlerini; ya da bilinçsizceiçinde yaþadýklarý gelenekleri, hepimizeadým adým dayatma emelinde olan gizliajanda sahiplerine verilecek en iyi ce-vabýn; ancak doðru bilgiden, aydýnlan-madan geçtiðine yüzde yüz inandýðým-dandýr bu sevincim!..

Diyeceksiniz ki: "Ne söylerseniz söy-leyin; hattâ onlarýn en kutsal bildikleriâyetlerden, hadislerden, en tutarlý, en

mantýklý sonuçlarý ard niyetsiz, sevgi dolubir yaklaþýmla onlarla paylaþýn; yine desözünüze kulak veren çýkmayacaktýrhiç!.."

Haklýsýnýz ama bütünüyle deðil!..Çýkarlarýný orada gören, þartlanmýþ,

gönlü intikam arzularýyla tutuþmuþ kiþi-lerin; inandýklarý gerçeklerden de demvursanýz; size katýlmayacaklarý, hattâ bindereden su getirerek sözlerinizi tepkiylekarþýlayacaklarý gün gibi ortada!..

Ama bu bir kýsým insanlar için geçerli,herkes için deðil!..

Tüm insanlarý bu baðlamda düþünürseken büyük yanlýþýn, en büyük ümitsizliðinderin çukurlarýnda debelenir dururuzancak!..

Ýnsanlarýn içindeki doðruyu bulma,gerçeklerin ýþýðýnda yaþama arzusunu veþevkini yok sayarsak;

Ne tutucularýn ve çýkarcýlarýn kolgezdiði yüzyýllarda Batý Dünyasýndakiaydýnlanma baþarýlarýný;

Ne de Ýslâm dünyasýndaki M.S. 750 -900 arasýnda 150 yýl süren o hummalý"çevirmenler çaðýný" ve 900 - 1100arasýndaki "bilimsel altýn devri" açýkla-maya gücümüz yetmez...

Ve o zaman doðaldýr ki Mevlânalarýn,Yunuslarýn içinde yetiþtikleri o büyükkültür birikiminden de haberimiz olmaz!..

Gönlü zorlanmýþ, alabildiðine kirlen-miþ, tecrübelerden, deneyimlerden sonuççýkaramayacak, aklýný çalýþtýramayacakbir þartlanmýþlýk uçurumuna yuvarlanmýþkiþilerin dýþýndaki herkes; aydýnlanma vekendini aþma potansiyeli ile alabildiðinedoludur. Yeter ki, soðukta kalmýþ cýva gibidaralmýþ, büzülmüþ bu potansiyeli, sevgidolu bir doðru bilginin aydýnlýðý ve güzeldavranýþlarýn örnekliði ile ýsýtýp, yük-selmesine imkân saðlayalým!..

SEVGÝ DÜNYASI

8SEVGÝ DÜNYASI

Bu da bitmez tükenmez bir çaba, biremek gerektirir elbet. Nasýl ki Roma birgecede inþa edilmediyse; üç pas bir golhesabý hemen hedefe varacaðýmýzý san-mak ancak bir safdillik olur. "Olacaklaraerken varmak isteyenler aslýndagecikenlerdir" Bebeðimizi çok özledikdiye 9 ay 10 gün dolmadan, anne karnýn-dan çýkarmaya kalkýþýr mýyýz hiç?! Akýllýçiftçilerin yaptýðý gibi, topraðý hazýrlayýp,tohumu atýp beklemekten baþka seçe-neðimiz yok. Doðru bilginin fýsýltýyla bilesöylense, ergeç akýllarda, gönüllerdekendine yer bulduðunu insanlýk tarihibizlere defalarca ve defalarca gösterdi. Ohaþmetli, o ahtapot gibi kollarýyla hertarafý sarmýþ Roma Kilisesi mi; yoksasorguladýklarý, ev hapsinde ölüme gön-derdikleri biçare Galile mi sonunda haklýçýktý ve insanlarca kutsandý?!..

Büyük sabýr ve çabayla insanoðlunupusulayla donattýktan sonra, doðru yolubulmasý an meselesi olur. Hâlâ eðri yol-larda yürümede inat edenlere ise sadeceacýnarak gülünüp geçilir. Ama tekrar ede-lim: Pusulayý donattýktan sonra... Çünkübilgi, kötülere ve kötülüklere karþýyenilmez bir silâhtýr!..

YAZARLARIMIZDAN KISA ÖRNEKLER

Hürriyet Gazetesi'ndeki köþesindeÖzdemir Ýnce'nin Kuran'ý okuyupincelemiþ bir aydýn olarak, yandaþlarýtarafýndan zaman zaman eleþtirilmesineraðmen, âyetlerden örnekler verip okuyu-cularýný aydýnlattýðýný uzun zamandýrgörmekteydik.

Son zamanlarda ona Cumhuriyet'tekiköþesinde Ýlhan Selçuk da katýldý.Kuran'dan alýntýlar yaparak, aþýrý

düzeylerdeki faizin toplumlarý sosyal veekonomik yýkýmlara götürdüðü için hemalýnmasýnýn, hem verilmesinin Allahtarafýndan yasaklandýðý ve haram kabuledildiði; buna raðmen kendini dindar diyeetiketleyen Hükümetimizin yabancý dö-vizlere dünyadaki en büyük yüzdeyle faizvermesindeki anlamý; daha doðrusuanlamsýzlýðý soruyordu defalarcaköþesinde?!.. Bu kesin yasak göz göregöre sürekli çiðnenir dururken; türbangibi, Kuran'daki varlýðý bile tartýþmakonusu olan, üstelik toplumun fakir-liðiyle, zenginliðiyle ilgisi olmayan,bireysel özgürlük alanýndaki bir konuda,bu kadar titizlik göstermelerindekiçeliþkinin altýný çiziyor ve inanýn okuyu-cularý ve kulaktan kulaða duyanlarýüzerinde çok etkili oluyordu. ÖzdemirÝnce ise son zamanlarda neredeyse bir ayboyunca türbanla ilgili Kuran'daki NurSuresinin 31 nci âyetinin doðru yorumlarýüzerinde duruyor, âyetteki anahtarkelimelerin en doðru Türkçelerini bulmakiçin taa 15 nci yüzyýldaki Kuran çeviriler-ine bile baþvurmaktan kendini alamýyor-du. Vardýðý sonuç þuydu: Âyette baþörtüsüyle ilgili bir emir yok, sadecekadýnlarýn göðüslerini kapamalarý, cinselorganlarýný saklamalarý buyruðu var.Vatan Gazetesi'nde Ruhat Mengi de aynýsonuca ulaþýyordu. Sayýn Ýnce vardýðý busonucu irdelemeleri için defalarcaDiyanet Ýþleri Baþkanlýðýna açýk çaðrýdabulunuyordu...

8 Þubat tarihli yazýsýnýn baþlýðý ise neDiyanet'ten ne dindarlardan ve evet, yazýkki ne de bir ikisi hariç aydýnlarýmýzdan birgeri bildirim almamanýn bezginliðiniortaya koyuyordu: Týsssssss...

Bu yazýsýnda vardýðý bir baþka sonucuþöyle açýklýyordu:

SEVGÝ DÜNYASI

"Kuran'ýn Türkçe'ye çevirilerinin yüzde99'una güvenilmez (yüzde 1'ler kusurabakmasýnlar!) Peki bu güvenilmez çeviri-lerle Arapça bilmeyen Müslümanlar, nasýlMüslüman olacaklar. Sahi, aralarýndaProfesör Dr.larý da olmak üzere kaç kiþiklasik Arapça'yý gerçekten bilmektedir?Ýmam-Hatiplileri saymýyorum. Ýslâmonlara emanet edilmeyecek kadar ciddibir bilgi alaný:

“Türkiye'de lise mezunlarý ne kadarÝngilizce, Fransýzca, Almanca bilmektey-seler onlar da o kadar Lisan-ý Arabibilmektedirler..."

Aslýnda Sayýn Ýnce, ciddi bir bilgi alanýolan dini; yalnýzca Ýmam-Hatiplilereemanet etmeyerek soyadý gibi "ince'likli"davranmýþ. Hepsinin hocasý olan, EskiDiyanet Ýþleri Baþkanlarýndan, AraplaraArapça öðretecek kadar Klâsik Arapça'yavakýf Prof. Dr. Süleyman Ateþ; yetiþ-melerindeki aksaklýklardan dolayý Ýlâ-hiyat mezunlarýna ve hattâ akýl süzgecin-den geçirmeden geçmiþ kitaplarakörükörüne baðlý kalan ÝlâhiyatProfesörlerine bile dini emanet etmeyecektitizlikte!.. Bu davranýþýnýn nedenlerinibiraz sonra kendi aðzýndan sizlerle tekrarpaylaþacaðým.

Aydýnlarýmýzýn özellikle türbankonusunda Nur Suresi 31'nci âyetinidikkatle incelemelerinin bir diðer örneði-ni de 6 Þubat gecesi Kanal Türk'te Prof.Dr. Yalçýn Küçük'le yapýlan uzunsöyleþide yaþadýk. Sayýn Profesör, Ku-ran'ýn Türkçe çevirileriyle yetinmemiþ,elinde bir de Fransýzca'sýyla programagelmiþti. O da bu incelemelerinin sonu-cunda diðer yazarlarýmýz gibi Kuran'dabaþ örtüsüyle ilgili bir buyruk bulun-madýðý kanaatine varmýþtý.

Geçmiþ yýllarda Prof. Dr. Süleyman

Ateþ'le yaptýðým söyleþide ÝlâhiyatFakültelerindeki eðitimle ilgili sorumaverdiði uzun cevabýn tümünü sizlerle pay-laþmýþtým. Sayýn Özdemir Ýnce'nin"Emanet edilmeyecekler" kanýsýný doðru-lamak için Sayýn Ateþ'in cevabýnýn az birkýsmýný tekrar aktarýyorum:

"... Peygamberler bile, vahiy dýþýnda,kendilerini yanýlmaz diye takdim etmedi-ler. Biz ise geçmiþ din yorumcularýnýyanýlmaz diye tabulaþtýrarak, onlarýPeygamber üstü bir duruma yükseltiyor,neredeyse "Ýlâhilik sýfatý" veriyoruz...Türkiye'mizde Ýmam-Hatip Okullarýndave Ýlâhiyat Fakültelerimizde öðretilenleriþte bu din uzmanlarýnýn ortaya koyduk-larý kalýplaþtýrýlmýþ dindir. Kuran'ýn dinideðildir. Bu sebepten de bir çoðu Kuran'aterstir, aykýrýdýr. Bu okutulan eserlerinyeni baþtan ele alýnmasý, Kuran ruhuylaaydýnlanmýþ kiþilerce; akýl, mantýk ve bi-limin ýþýðýnda yeniden yazýlmasý gerekir.Bu yapýlmazsa, bugünkü gibi, çokhoþgörüsüz, çok tekelci ve geniþ düþün-mekten çok uzak, þartlanmýþ bir nesilyetiþtirmeye devam eder dururuz...Geçmiþi tabulaþtýrma, doktorasýný bilederme-çatma yapmýþ kiþilerle eðitiminisürdürme yanlýþlarý içindeki bu kurum-larýmýz, "gönül eðitimi" yönünden de çokgeri durumda. Ben istiyorum ki, kendinitamamen Allah'ýn emrine vermiþ, manenolgunlaþmýþ Hocalarýn yönetimindeöðrenciler 2-3 sene gönül eðitimindengeçip saygýyý, sevgiyi iyice kendilerinebenimsetmeliler. Bundan sonra da Kuranýþýðýyla aydýnlanmýþ din uzmanlarýnýneline verilmeliler. Þimdi bunun tam tersiyapýlýyor.

Hz. Muhammed "ÂLEMLERE RAH-MET" idi. Biz, ÂLEMLERE GAZAP"olduk!!!.."

9

10

HZ. ÝSA'NIN BAÐNAZ DÝN ADAMLARINA LÂNETÝ

2000 yýl önce Hz. Ýsa; türlü hüner veçýkarlarla peygamberlerin sevgi ve birlikprensiplerinden saptýrýlmýþ; esasa var-madan, bilmeden öylesine yaþanan, fesatve kin haline getirilmiþ dinin önde gelenadamlarýný: "Yazýcýlarý" "Ferisileri" Ýn-cil'de çok daha aðýr sözlerle þöyle lânet-liyordu:

"Vay size, ikiyüzlü yazýcýlar ve Feri-siler! Çünkü siz Göklerin Ülkesini insan-lara kapatýyorsunuz; kendiniz oraya gir-miyorsunuz, oraya girmek isteyenlere deengel oluyorsunuz.

"Vay size, ikiyüzlü yazýcýlar ve Feri-siler! Çünkü dul kadýnlarýn mallarýnýyutar ve gösteriþ için uzun dualar eder-siniz. Bu yüzden yargýnýz daha aðýr ola-caktýr.

"Vay size, ikiyüzlü yazýcýlar ve Feri-siler! Çünkü bir dindaþ kazanmak içindenizleri ve karalarý dolaþýrsýnýz, onukazandýktan sonra da kendinizin iki mislicehennemlik yaparsýnýz...

"Vay size, ikiyüzlü yazýcýlar veFerisiler! Çünkü siz, nanenin, anasonunve kimyonun ondalýðýný ödersiniz. Amaruhsal yasanýn en önemli taraflarýný,ADALETÝ, MERHAMETÝ ve SADA-KATÝ ihmal edersiniz. Asýl uygulaya-caðýnýz iþler bunlardý. Evet, diðerlerini debýrakmadan. Ey sineði süzüp, öte yandandeveyi yutan kör kýlavuzlar!.. Ýncil Matta23 / (13-15) - (23-24)

ÞÝMDÝ NE YAPMALIYIZ?

Bütün þu tarihte yaþananlarýn, etrafýmýz-da olup bitenlerin, Prof. Dr. SüleymanAteþ Hocamýz gibi gerçekleri en yakýndan

görüp bilenlerin anlattýklarýnýn ýþýðýnda neyapmamýz gerektiði gün gibi aþikârolmuyor mu bizlere?! Kollarý sývayýp,1400 yýl önce çöldeki insanlarýn bileçoðunu anlayabildiði Kuran'ý; doðruçevirilerini ve yorumlarýný arayýp bularak;kendi akýl ve bilgi süzgecinden geçirerekanlamaya çalýþmaktan baþka bir çaremizvar mý?!.. Bizlere inanç getirmese; sadecehalkýmýzla, tarihimizle barýþmamýzý veolaylarýn arkasýndan deðil, önünden gide-bilmemizi bile saðlasa bu çabalarýmýz endoðru karþýlýðýný bulacaktýr. Bu neden-ledir ki, olaylarýn zoruyla da olsa, aydýn-larýmýzýn Kuran'a ve Ýslâm'aeðilmelerinden büyük sevinç duymak-tayým. Sayýn Özdemir Ýnce sesininTýsssss... diye yankýsýz kaldýðýný sanýp,bezginliðe kapýlmýþ ama; ben çokarkadaþýmýn onun yazýlarýndan etkilenipaydýnlandýðýna defalarca tanýk oldum. 99dereceye kadar ýsýtýp hâlâ sývý halinisürdüren sudan ümidimizi kesiyormuyuz? Bir derece daha yükseltince eldeettiðimiz buhardan nice makinelerçalýþtýrýyor, nice fabrikalar iþletmiyormuyuz?

KURAN VE TÜRBAN

Evet, Nur Suresi 31' nci âyette doðrudanbaþ örtüsü kelimesi geçmiyor ve bunedenle bazý aydýnlarýmýz "Kuran'da tür-ban buyruðu yoktur" diyorlar. Ama dahaönceki zamanlarda inmiþ âyetleri ve Hz.Muhammed'in eþlerine, Müslümanhanýmlara öðütlediði, uygulattýðý giyimtarzýný hesaba katmadýklarý için kýsayoldan bu karara varýyorlar diye düþünü-yorum. Kuþkusuz ki Nur Suresi 30 ve 31'nci âyetlerinde hem erkeklere, hem dekadýnlara gözlerini seks dürtülerinden

SEVGÝ DÜNYASI

SEVGÝ DÜNYASI

uzak, edepli kullanmalarý ve ýrzlarýnýkorumalarý öðütlenmektedir. Nur 31'dekadýnlarýn göðüslerini ve cinsel tahrikeneden olacak organlarýný örtmelerisöylendikten sonra; seks yaþýný geçmiþyaþlý erkeklerin, küçük çocuklarýn, kadýn-larýn, yakýn akraba erkeklerin yanýndaistedikleri gibi serbestçe giyinebilecekleribelirtiliyor. Yaradan'ýn kadýnlardan esasisteði, etkilenebilecek kiþilerin yanýndaseksi görünüþ ve davranýþlarla tahrik ediciolmamalarýdýr. Erkek, kadýn her iki cinsiçin de, cinsel yönden edepli davran-malarý, ýrzlarýný korumalarý, kendilerineyapýlmasýný istemediklerini, eþlerine vebaþkalarýna yapmama konusunda gönül-lerini eðitmeleri; iþte Yaradan'ýn hepimiz-den beklediði davranýþ modeli aslýnda

budur. Ne yazýk ki türban tartýþmalarýnadalýp gittiðimizden; Âdem'den, Kýyamet'ekadar deðiþmeyecek olan bu ilâhi yasanýn

üzerinde pek az duruyoruz. Kiþisel vetoplumsal pek çok bunalýmýn, yýkýmýn;cinayet ve intiharlarýn arka planýnda buana kuralýn iyice benimsenmemesi; kýrkdereden su getirerek, aklileþtirip, birbiri-mizi dolduruþa getirerek sýk sýk çiðnen-mesi yatmýyor mu?!!!..

Âyetin gerçek ve her devir için geçerliolan hedefi bu olmakla beraber; bütünpatýrtý, göðüsleri örtmede kullanýlacakgiyim aksamýnýn cinsi üzerinde kopmak-tadýr. Evet, Nur Suresinde bundan sözedilmemiþtir. Ancak daha önce inenAhzap Suresinin 59'uncu âyetindeMüslüman olduklarý belirlensin ve busuretle erkekler tarafýndan rahatsýzedilmesin diye kadýnlara baþý da örten birgiysiye bürünmeleri emredilmiþ vePeygamber eþleri dahil aynen uygulan-mýþtýr. Ýþte daha sonra inen Nur Suresi31'de bu örtünün göðüsleri kapatacak þe-kilde kullanýlmasý öðütlenmektedir.

Yüzde doksan dokuzumuz Müslüman'ýzdiye sürekli övündüðümüz Ülkemizde,Peygamber döneminde olduðu gibitanýnýp ayýrt edilme problemi kalmadýðýnagöre, Ahzap 59'daki gibi baþý örten kýya-fete de gerek kalmamýþtýr diye düþünüyo-rum. Saçýn görünmesi erkekler için birtahrik nedeni deðildir. Nur Suresi 30 ve31 de önerilen þekilde her iki cinsin degöz, söz ve davranýþlarýyla cinsel kýþkýr-týcýlýktan uzak edepli yaþamalarý vekadýnlarýn baþlarý açýk olmakla beraber,cinsel uyarýya neden olmayacak tarzdagiyinmeleri yeterli olacaktýr kanaatin-deyim.

Kimse kendi vardýðý sonucu ve kanaati-ni baþkasýna, baþýna kaka kaka inanmayave davranmaya zorlayamaz. Burada sonsözü söyleyecek kimseler de; yüzyýllardýryönetmeye alýþmýþ erkekler asla olamaz.

11

12

Köprülerin altýndan nice sular aktý,ekonomik ve sosyal hayatta çok þeylerdeðiþti ve daha da deðiþecek. Býrakalýmkýzlarýmýz, kadýnlarýmýz kendi kýyafetleri-ni kendileri seçsinler!..

Geç yaþýmda 1994-1998 yýllarý arasýndaÝstanbul Üni.Psikoloji bölümünde türban-lý pek çok sýnýf arkadaþlarýmla nice soh-betlerim oldu (o zamanlar türban serbestidi). Gelenek ve çevre baskýsýyla türbantakanlarýn yanýsýra; kiþilik sahibi, okuyan,düþünen, kendi kararýný kendi verenleri deepeyce vardý aralarýnda. AtatürkTürkiye'sinin serbest düþünce ve tartýþmaortamýný; gerçek demokratik ve lâikdüzeni korumada asla ödün vermememizþartýyla; eðer gölge etmez ve kamplaraayrýlýp aklýmýzý kaybetmezsekkýzlarýmýzýn zaman içinde en doðru yolubulacaklarýna güvenim tamdýr!..

KURAN'A GÖRE EVRÝM TEORÝSÝ

Prof. Dr. Süleyman Ateþ Hocamýzýn"Bir Ömür Böyle Geçti" isimli iki ciltlikaný kitabýndan geçen sayýlarýmýzda uzun-ca bahsetmiþtim. Ýslâm'a sonradan sokul-muþ yanlýþ inançlar ve geleneklerle sürek-li savaþtýðý için, Ýslâm Cemaatleri ve hattâmeslektaþlarý tarafýndan nasýl dýþlandýðýnaHocamýz anýlarýnda sýk sýk deðiniyordu.Bunlardan bazýlarýný sizlere aktarmýþtým.

Sayýn Ateþ'i, ateþ çemberine sokankonularý dört baþlýkta özetlemiþtik:

1- Cennetin sadece Müslümanlara deðil,iyi iþler, hizmetler yapan diðer inançsahiplerine de açýk olduðunu söylemesi.

2- Buhari, Müslim dahil saygý duyulan6 kitaptaki (Kütüb-i Sitte) hadislerin deyanlýþ olabileceðini kitaplarýnda, konuþ-malarýnda dile getirmesi.

3- Reenkarnasyon (insanlarýn tekrar

tekrar dünyaya gelmesi) inancýnýnKuran'a aykýrý olmadýðýný, tefsirinde dilegetirmesi; hattâ bazý âyetleri bu þekildeyorumlamasý.

4- Evrim Teorisinin Kuran'a aykýrýolmadýðýný, Darwin'den çok daha önceÝslâm bilginlerinin evrimden bahsettik-lerini açýkça ortaya koymasý...

Hocamýzýn ilk üç konudaki düþünceleri-ni ve tutucu çevrelerle çatýþmalarýný geçensayýlarýmýzda okudunuz. Son konudakiyazýsý "Kuran'ý Kerim'e Göre EvrimTeorisi" baþlýðý altýnda 1974 yýlýndaÝlâhiyat Fakültesi Dergisinde yayýnlanmýþve fýrtýnalar koparmýþtý. Baþka yerde bula-madýðýmdan bu yazýyý kendisinden ricaetmiþtim. Sayýn Ateþ'in bana e-mail ilegönderdiði bu yazýsýný kýsaltarak vesadeleþtirerek sizlere sunuyorum. Ýnsanýnyaratýlýþý ile ilgili Kuran âyetlerini veorada geçen kelimelerin gerçek anlam-larýný merak edenler bu yazýdan çokyararlanacaklardýr:

*Andolsun biz insaný piþmemiþ çamur-dan, deðiþmiþ cývýk balçýktan yarattýk....Bir zaman Rabbin meleklere demiþti ki:"Ben kupkuru çamurdan, deðiþken balçýk-tan bir insan yaratacaðým!"...(Ýblîs): "Benbir çamurdan, deðiþken bir balçýktanyarattýðýn insana secde etmem!" dedi.(Hicr: 26, 28, 33)

*Ýnsaný fahhâr gibi bir salsâl'dan(kiremit gibi piþmiþ bir çamurdan) yarattý;Cinni de mâric bir ateþten (ýþýndan) yarat-tý. (Rahmân: 14-15)

Hicr: 28, 30'ncu âyetlerde, insanýnaslýnýn bir salsâlden, bir mesnûn hame'-den yaratýldýðý; Rahmân: 14'ncü âyette deinsanýn fahhâr gibi bir salsâl'denyaratýldýðý anlatýlmaktadýr. Salsâl, vuru-lunca ses veren, çýnlayan, piþmeden kuru-muþ çamurdur. Piþmiþ çamura fahhâr

SEVGÝ DÜNYASI

SEVGÝ DÜNYASI

denilir. Salsâl, bozulmuþ, kokuþmuþçamurdur. Hame' kokuþmuþ, kara balçýk,mesnûn ise niteliði deðiþmiþ demektir.Hame-i mesnûn: Kala kala kokuþmuþ,niteliði deðiþmiþ kara çamurdur."Nihayet güneþin battýðý yere ulaþýnca onu,hami'e bir 'ayn'de (kara balçýklý birgözede) batar buldu. (Kehf: 86) âyetindegeçen hamie de kara balçýk veya baþka birkýrâete göre hâmiye (sýcak su) demektir.Bu âyetlerde anlatýlanlar, çamurun çeþitliaþamalarýný belirtir. Müminûn: 12 veSecde: 7 ye göre insanýn yaratýlýþý, çamur-dan baþlamýþtýr. Fakat deðiþik âyetlerdeinsanýn yaratýlmaða baþladýðý çamurun daçeþitli durumlarýndan söz edilir:Sâffât 11'e göre insan tîn-i lâzib (yapýþkançamur)dan; Hicr: 26'ya göre insan hame-i

mesnûn (uzun süre su ile karýþýp cývýmýþ,yahut kokuþmuþ çamur)dan yaratýlmýþ;Nûh:13'e göre insan çeþitli aþamalardan

geçirilerek yaratýlmýþ; yine Nûh 17'yegöre insan bitki olarak yaratýlmýþ;Kýyâmet: 37'ye göre insan nutfe(sperm)den yaratýlmýþ; Ýnsan suresi 2'yegöre insan nutfe-i emþâc'dan (yani zigotdenilen döllenmiþ yumurtadan)yaratýlmýþtýr.

A'râf: 11'e göre insan önce yaratýlmýþ,sonra biçime konmuþ, sonra meleklere,insana secde etmeleri, yani boyun eðiphizmet etmeleri emredilmiþtir.

Tâhâ: 118-119'da insanýn, acýkma vesusama duyularýnýn olmadýðý bir aþamasý-na iþâret edilmiþtir.

Bütün bunlar, insan yaratýlýþýnýn çeþitliaþamalarýný anlatan ifadelerdir. Ýnsan, bir-denbire oluvermiþ basit bir yaratýk deðil,belki milyonlarca yýlda özene bezene,

evrimleþerek yara-týlmýþ bedenselvarlýklarýn en þe-reflisi olan biryaratýktýr. YüceAllah, su ile karýþ-mýþ çamuru insanolma yoluna yö-neltmiþ, kala kalaniteliði deðiþen buçamurdan oluþanhücreler süzülesüzüle çeþitli aþa-malar geçirerekinsan düzeyineulaþmýþtýr.

Allah'a göreÎsâ'nýn durumu,Âdem'in durumugibidir: Onu, top-raktan yarattý,

sonra ona "Ol" dedi, artýk olur... (Âl-iÝmrân: 59) âyetinde Allah'a göre Îsâ'nýndurumunun, Âdem'in durumu gibi

13

14

olduðu; Âdem'i topraktan yaratýp sonraona "Ol" dediði ve onun da olmaða devamettiði anlatýlmaktadýr. Bu, köken itibarýylaböyledir. Çünkü yalnýz Âdem'in deðil,bütün insanlarýn da topraktan yaratýldýðýifade edilmiþtir: Allah sizi topraktan,sonra nutfeden yarattý." (Fâtýr:11), O'durki sizi çamurdan yarattý." (En'âm: 2), O'dur ki sizi topraktan, sonra nutfe(sperm)-den, sonra alaka (embriyo)dan yarattý."(Mü'min:67), O'nun âyetlerinden biri desizi topraktan yaratmasýdýr. Sonra sizyeryüzünde yayýlan insanlar olu-verirsiniz." (Rûm: 20) âyetlerinde, bütüninsanlýða hitâben, Allah'ýn, kendilerinitopraktan yarattýðý bildirilmektedir.

Nasýl bu âyetlerdeki, topraktan yaratýl-ma ifadesi, köken itibarýyla topraktanyaratýlma þeklinde anlaþýlýyor ise,Âdem'in topraktan yaratýlmasý da onunköken itibarýyla topraktan yaratýldýðý þek-linde anlaþýlmalýdýr. Yoksa zaten Âdem dedahil, bütün insanlarýn, nutfedenyaratýldýðý vurgulanmýþtýr:

Doðrusu biz insaný, imtihan etmek içinkarýþýk bir nutfeden yarattýk da onu iþitici,görücü kýldýk." (Ýnsan: 2). Râzî'nin dedediði gibi, nutfeden yaratýlmýþ olanbütün insanlar, gerçekte yine topraktanyaratýlmaktadýrlar. Çünkü sperm veyumurta, yenilen besinlerden oluþur.Besinler ya hayvansaldýr veya bitkisel.Hayvansal ve bitkisel besinlerin de anasýtopraktýr. Öyle ise insanlarýn da, diðeryaratýklarýn da yaratýlýþlarý yine topraðabaðlý olarak sürmektedir.

Burada Âdem'in birdenbire topraktaninsan olduðu deðil, orijininin topraðadayandýðý anlatýlmaktadýr. Çünkü Allah,topraktan insan yaratmak istemiþ, topraðýinsan olmaða yöneltmek üzere ona "Ol!"demiþtir. Fakat âyette bu emrin ardýndan

"oldu" deðil, süreklilik bildiren "oluyor,olmaða devam ediyor" denmesi çokanlamlýdýr. Bu da topraðýn, uzun bir süreçiçinde insan haline geldiðini gösterir.Ayrýca topraðýn insan olmasý da bir kereolmuþ bitmiþ deðil, süregelen bir olguolduðu da âyetin ifadesinden anlaþýlmak-tadýr. Topraðýn insan haline gelmesi,mucizevî bir olaydýr. O yasalarý yaratanAllah, Îsâ'yý da babasýz yaratabilir. O'nuniçin zorluk söz konusu olamaz.

Demek ki ilk yaratýlýþýnda insanýn aslýtopraktýr. Fakat toprak birden deðil, çeþitliaþamalardan geçirilerek insan halinegetirilmiþtir. Önce su ile karýþan toprakçamur olmuþ: "Ben çamurdan bir beþeryaratacaðým", sonra su ile topraðýnkarýþýmý olan sahil çamuru, kala kaladeðiþiklikler geçirmiþ, kokuþmuþ, vasfýdeðiþmiþ, ondan hücreler süzülmeðebaþlamýþ: "Biz insaný çamurdan birsülâleden (süzmeden) yarattýk." Ýnsanolacak hücre, önce kendi kendine bö-lünerek üremiþ, eþi kendisinden yara-týlmýþ: "Sizi bir tek candan yarattý,ondan eþini yarattý.", daha sonra diþi-siyle birleþmek suretiyle üreme düzeyinegelmiþ ve erkekle diþinin birleþmesindeninsanlar çoðalmaða baþla-mýþtýr: "Oikisinden birçok erkekler ve kadýnlaryaratýp yeryüzüne yaydý."

Kuran yorumcularý, âyetteki insansözüyle Âdem'in kastedildiðini söylerler.Fakat Âlûsî'nin, aktarýmýna göreÝmâmiyyeden Câmiu'l-ahbâr adlý eserinsahibi, bu kitâbýn beþinci bölümünde:"Atamýz Âdem'den önce, her biri arasýn-da bin yýl bulunan otuz Âdem gelip geç-miþtir. Onlardan sonra ellibin yýl harâbkalmýþ, sonra ellibin yeniden þenlenmiþ;sonra atamýz Âdem yaratýlmýþtýr."demiþtir.

SEVGÝ DÜNYASI

Ýbn Bâbveyh de, Kitâbu't-Tevhîd'indeCa'fer-i Sâdýk'ýn: "Siz sanýrsýnýz ki yüceAllah, atanýz Âdem'den baþka insan yarat-mamýþtýr. Hayýr vallahi, bin kere bin (birmilyon) Âdem yaratýlmýþtýr. Siz o Âdem-lerin sonuncususunuz." MuhammedBâkýr'ýn "Bizim atamýz olan Âdem'denönce bin kere bin (yani bir milyon) yahutdaha fazla Âdemler gelip geçmiþtir"dediði rivâyet edilmiþtir. Þeyh-i Ekber(Muhyi'd-dîn ibn Arabî'nin Futûhat'ýndakiifadesinden de Âdem'den kýrkbin yýl öncebaþka bir Âdem'in yaþamýþ olduðuanlaþýlmaktadýr." Bize göre bu ifade, ilkinsandan halîfe düzeyine getirilmiþ insanolan Âdem'e kadar birçok insanlarýn gelipgeçtiðini, yani insanýn evrimleþe evrim-

leþe arz meleklerinin boyun eðdiði mü-kemmel, halîfe insan Âdem düzeyineulaþtýðýný gösterir.

*Biz sizi yarattýk, sonra biçimlendirdik,sonra meleklere: 'Âdem'e secde edin!'dedik." Ýnsanýn yaratýlýþýný anlatan buâyetteki (sonra)lar, insanýn kökeninden,meleklerin boyun eðdiði halîfe Âdemhaline gelinceye dek çok aþamalardangeçirildiðini gösterir. Demek ki Âdem,hemen bir anda çamurdan bir heykelyapýlarak içine üflenmekle meydanagelmiþ bir varlýk deðil, uzun yaratýlýþsürecinin sonunda aþamadan aþamayageçirilerek evrim yasasýna göre süzüle,süzüle yaratýlmýþ mükemmel bir varlýktýr.

Bazý basit düþünceli insanlar, insanýnevrimini kabul etmeyerek: "Allah'ýn,Âdem'i bir anda yaratmaða gücü yetmezmi ki bu kadar uzun zamanda yaratsýn?"der ve evrim düþüncesini Kur'ân'a veAllah'ýn kudretine aykýrý bulurlar.Düþünmezler ki Allah için zaman sözkonusu deðildir. O'na göre milyonlarca yýlile bir ân birdir. Biz yaratýklara göre mil-yonlarca yýl süren olay, Allah için bir andameydana gelmiþtir. Çünkü sonlu varlýklarolan bizler, zamaný böler ve parça parçaalgýlarýz. Ama Allah, parçalarý bütün-leþtirir. Çokluklar O'nda bir olur. Katrelerdenizde birleþir. Kesret, vahdete döner.Allah'ý insan ile karýþtýrmak, sýnýrsýzkavramý sýnýrlý algýlarla karþýlaþtýrmakinsaný yanlýþ yargýlara götürür.

Kaldý ki birdenbire yaratývermek basitbir þeydir. Ama ince plânlar, yasalar ilemilyonlarca yýl içinde dünyâdan süzülesüzüle meydana getirilmiþ varlýðýn deðeribüyüktür. Bundan dolayý Allah, insaniçin: "Gerçekten biz, insan oðluna çokikrâmda bulunduk, onu çok deðerli,þerefli yaptýk!" buyurmak suretiyleinsanýn deðerini belirtmiþtir.

Kâinâtýn tamamý tekâmül kanununagöre yaratýlmýþtýr. Kur'ân-ý Kerîm'in

15SEVGÝ DÜNYASI

ifadesine göre üzerindeki canlýlarýn anasýolan þu dünyâ, dört Ýlâhî günlük, yani dörtbüyük zamanlý evrim sürecinden geçiri-lerek bu þekline sokulmuþtur. Canlýlarýnzübdesi olan insan da çok derin bilgi, incehesap ve planlarýn sonucunda süzülesüzüle tabiat güçlerine hükmeden,dünyâyý onaran, daima ilerleyen, kalkýnanbir mükemmel varlýk haline getirilmiþtir.Ama yine tekrarlayalým ki bu uzun sürebize ve bizim ölçülerimize göredir. Bizegöre milyonlarca yýlda yaratýlmýþ olaninsan, Allah'a göre bir anda yaratýlmýþdemektir. Çünkü O'nun için bütün zamanbir ân'dan ibarettir. Zamanýn parçalarýO'nun katýnda bütünleþir. Milyonlarca yýl,ân-i vâhide'ye (tek âna) döner. GerçeðiAllah bilir.

Evrim teorisini müslümanlar iþlemiþ vegeliþtirmiþlerdir. Ýlk defa Câhiz (ö.255/868), göçlerin ve genel olarakçevrenin, kuþlarýn hayatýnda yaptýðýdeðiþikliðe dikkati çekmiþtir. Daha sonraBîrûnî'nin çaðdaþý Ýbn Miskeveyh (ö.421/1030), el-Favzu'l-Asgar adlý eserindebu evrim görüþüne daha belirgin bir þekilvermiþtir:

Ýbn Miskeveyh'e göre: "Yüksek âlem-den inen nefs, yani ruh, çeþitli dünyâ var-lýklarýnda kendini göstermiþ ve tekâmülederek insanlýk mertebesine gelmiþtir. Buyüce hayat eserini kabul eden ilk varlýkbitkidir. Aþaðý düzeyinde bitki, tohumsuzürer. Otlar gibi. Bunlar minerallerden,azýcýk hareket yeteneðiyle ayrýlýrlar.Hayat eseri nefs, bitkilerde güçlenmeðedevam eder, geliþir, tohumla üreyen bitki-ler meydana gelir. Bunlardan sonra köklü,yapraklý ve meyvalý aðaçlar türer.Aðaçlarýn da ilk mertebesi daðlarda,çöllerde, adalarda kendi kendine biten-lerdir. Bunlar türlerini tohumla sürdür-

mekle beraber aðýr hareketlidirler. Sonrazeytin, nar, elma, incir ve benzeri gibigüzel topraða, tatlý suya, ýlýmlý havayaihtiyacý olan aðaçlar ürer.

"Nihayet evrim, üzüm ve hurma aðacý-na varýr. Bitki, hurma ile tekâmülün sonsýnýrýna varmýþ, hurmada artýk hayvanözelliði belirmeðe baþlamýþtýr. Hurma ilehayvan arasýnda çok benzerlik vardýr.Hurmanýn erkeði, diþisi vardýr. Meyvavermesi için týpký hayvanlardaki birleþ-meye benzer biçimde tozlanmasý gerekir.Kök ve damarlarýndan ayrý olarak hurma-da temel bir organ daha vardýr ki buna birþey oldu mu hurma ölür. Bu organ,topraðýn içindeki baþtýr. Bu baþ, hayvanbeyni gibi görev yapar. Bu, topraktakaldýkça hurmanýn hayatý sürer. Hurma,bitkinin son ve hayvanýn ilk derece-sindedir.

"Bundan sonra azýcýk hareket yete-neðine sahip, köksüz yaþayabilir, yalnýzdokunma duyusu bulunan hayvanlar mey-dana gelir. Irmak ve deniz kýyýlarýndabulunan sedef ve salyangoz gibi. Evrimdevam eder, kurtlarda, kelebeklerdeolduðu gibi duyu gücü artar. Hayat eserinefs, evrimle güçlenir, köstebek ve ben-zeri gibi dört duyu sahibi hayvanlara,oradan da karýnca, arý ve gözleri boncuðabenzeyen, göz kapaklarý olmayan hayvan-lara varýr. Bunlarda henüz görme duyusuzayýftýr. Daha sonra beþ duyu sahibi hay-vanlar türer. Bunlar da derece derecedir.Kimi aptaldýr, hisleri cevvâl deðildir; kimizekîdir, hisleri latîftir, eðitilebilir, emir veyasaðý kabul eder, sözden anlar, ayýrýmyeteneðine sahiptir: Hayvanlardan at,kuþlardan doðan gibi.

"Nihayet evrim insan sýnýrýna yak-laþmýþtýr. Hayvanlýk mertebesinin sonu,insanlýk mertebesinin baþýnda maymunlar

SEVGÝ DÜNYASI16

SEVGÝ DÜNYASI

ve benzeri hayvanlar vardýr. Bunlarlainsan arasýnda azýcýk bir mesafe kalmýþtýr.Burasý atlanýnca nefs, insan olur. Bu nok-taya gelince nefsin boyu düzelir, azýcýkayýrým gücü, bilgi kazanma yeteneðioluþur. "Daha da evrimleþen orta kuþakta-ki insanlar, iþte gördüðün bu zekâ, bilgi vebeceri düzeyine gelmiþlerdir."

Evrim Teorisinin kurucusu olan Darwin(1809-1882)'den çok önce Erzurumlu Ýb-rahîm Hakký (1703-1772) müslümanlarýngeliþtirdiði bu evrim tezini ünlü Ma'rifet-nâme'sinde özetlemiþtir. Vahdet-i Vücûdsistemini bilgilerine temel yapan muta-savvýf filozoflarýn görüþüne göre varlýk,Hakk'ýn isim ve sýfatlarýnýn iniþinden veevrimleþerek insân-ý kâmil mertebesinedönüp tekrar Hakk'a yükseliþinden ibâret-tir. Bu esasa baðlý kalarak evrimi izaheden Ýbrâhîm Hakký da özetle der ki:

"Varýn yok olmasý, yokun var olmasýmümkün deðildir. Var dâima var, yok dadâimâ yoktur. Fakat var, bir mertebedendiðer mertebeye, bir halden diðer halegeçebilir. Allah'ýn emriyle felekler veyýldýzlar hareket edip dört eleman evrimile birbirine karýþmýþ, elemanlarýn karýþý-mýndan önce madenler, ondan bitkiler,ondan hayvanlar vücuda gelmiþ ve hay-van da tekamül ederek insan meydanagelmiþtir. Madenlerle bitkiler arasýnda aravarlýk mercân'dýr; bitkilerle hayvanlararasýnda ara varlýk hurma'dýr; hayvanlarlainsanlar arasýnda ara varlýk maymun'dur.Zirâ tüm organlarý, kýl ve kuyruk hariçinsana benzer.

"Ýþte insan düzeyinde iken ahlâken yük-selip Tanrý huylarýyla bezenen kiþi, üstüninsan olgunluðuna ulaþýp bütünsel aklasahip olur. O artýk bir kamil insandýr."

ÖTE ÂLEMDEN BAYRAM ZÝYARETÝ

Prof. Dr. Süleyman Ateþ Hocamýzlageçmiþte yaptýðým söyleþide "RuhlarlaKonuþma" konusuna da kýsaca deðin-miþtik. Son olarak sizlere bu konuþma-mýzý aktaracaðým. Ancak yeri gelmiþkengeçen Kurban Bayramýnýn ikinci günü 21Aralýk 2007 öðleden sonra aðabeyimeyaptýðýmýz bayram ziyaretindeyaþadýðýmýz çok ilginç bir ruhsal olayýanlatmak istiyorum:

Kardeþim Fizyoloji Profesörü Dr.Abidin, yeðenlerim Y. Müh. MimarAyþegül ve Barýþ, eþim eczacý Þule,oðlum Boðaziçi Üni. Fizik Doktoru Ufuk,gelinim koordinatör Emine, iktisatçýaðabeyim Ziya, ameliyat sonrasý yatakistirahatýndaki yengem Pervin Veeee...Üçbuçuk yaþýndaki torunum Serin'le on kiþi-lik bir Kayserilioðlu grubuyuz. Öncetorunumun yuvada öðrendiði ÝstiklâlMarþý'nýn iki kýtasýný söz ve melodisinibirlikte mükemmel okuyuþunu candanalkýþlayýp, diðer marifetlerini de dinledik-ten sonra biz büyükler kendi âlemimizedalýp yoðun sohbete koyulduk. Bu aradatorunum, babasý ile Ayþegül'ün aralarýndadurup balkon kapýsýndan denizi seyret-meye baþladý. Ancak bu seyir esnasýndagarip bir þekilde kendi kendine mýrýldanýpduruyordu. Þarký veya þiir söylediðinisanýyorduk. Babasý dayanamadý:

"Sen böyle kiminle konuþuyorsunkýzým?!.."

Cevabý hepimizi þoke etmiþti:"Zeliha teyzemle konuþuyorum!!!.."40 gün önce kaybettiðimiz Dr. Refet

Aðabeyimin eski eþi yengem ZelihaHanýmla torunum tek defa bile karþýlaþ-

17

SEVGÝ DÜNYASI

mamýþ, adý bir kere olsun yanýnda telâffuzedilmemiþti. Yeðenim Ayþegül yakýn ta-rihte kaybettiði annesinin adýný duyarduymaz büyük bir heyecanla buolaðanüstü ziyareti sonuna kadar deðer-lendirmek arzusundaydý:

"Sor bakalým" dedi Serin'e "Burayagelir mi?..."

Torunum aldýðý cevabý hemen aktardý:"Hayýr gelmiyor"Ayþegül devam etti:"Sor bakalým mutlu muymuþ?"Serin önce cama ve sonra bizlere

dönerek:"Mutluymuþ, gülüyor ama BÝR DAHA

GELMEYECEKMÝÞ!.." demez mi?!..Daha sonra yine dýþarýya bakarak:

"Zeliha Teyze, seninle tanýþtýðýma çokmemnun oldum" diyerek el sallayýp

vedalaþtý..."Bir daha gelmeyecekmiþ" cümlesinin

anlamýný da Ayþegül açýkladý. Ýyi birmedyum bulsam da son yýllarýnda çokhastalýklar çeken annemden mutlulukhaberi alsam diye planlar yapýyormuþmeðer. Annesine haberleþme için tekdefalýk bir izin verildiðini de böyleceanlamýþ olduk.

Torunum birkaç gün sonra bizegeldiðinde eþim sordu:

"Sen Zeliha Teyze'yi hiç tanýmýyorsunki, onun ismini nereden bildin?!.."

"Bana kendisi 'Ben senin ZelihaTeyzenim' dedi"

"Üzerinde ne vardý, ne giymiþti?"Torunumun cevabý yine þaþýrtýcý olmuþ-

tu: "Elbisesi yoktu, ama çýplak da deðil-di!.."

18

19SEVGÝ DÜNYASI

RUHLARLA KONUÞMA

1993 yaz ayýndaki söyleþimizde SayýnAteþ'in diðer konularda olduðu gibi"Ruhlarla Konuþma" ve "Ruhsal mesaj-lara deðer verme" konusunda da gerçekçiyaklaþýmlar içinde olduðunu görmüþ vekendisini tebrik etmiþtim. Son olaraksizlere bu konuþmamýzý aktarýyorum:

"AK- Biraz da ölmüþ kiþilerin ruhlarýy-la konuþma konusundaki bugünkü görüþ-lerinizi almak istiyorum. Bu tür ruhsalgörüþmelerin olmadýðýna, sadece cinlerlekonuþulduðuna inandýðýnýzý geçmiþ yýl-lardaki yazýlarýnýzdan hatýrlýyorum.Fakat geçen zaman içinde bu kanaatinizindeðiþtiði anlaþýlýyor. Çünkü "Ýnsan veÝnsanüstü" isimli kitabýnýzda kendinizinve tanýdýklarýnýzýn baþlarýndan geçenruhsal olaylardan ve özellikle gelecekteolacaklarý bildiren rüyalardan bahsedi-yorsunuz.

SA- Evet. 1969'larda "Ruh Çaðýrma"ve "Reenkarnasyon" aleyhine yazdýðýmyazýlar var. Þimdiki düþüncelerim, ozamanlarýn tamamen tersi.

AK- "Ýnsan ve Ýnsanüstü" kitabýnýzdaMuhiddin-i Arabi'yle ölmüþ bir þeyhinbedenlenerek konuþmasý, teselli etmesive Hadimî Hazretlerinin, babasýnýnkabri baþýndayken, babasýnýn beden-lenerek kendisine verdiði öðütlerianlatýyorsunuz. Bunlar da mý cin iþi?!:

SA- Veliler, açlýk ve susuzlukla beden-lerini terbiye ederek yüzyüze veya ilhamyoluyla ölmüþ büyük zatlarýn ruhlarýylagörüþebilirler kanaatindeyim. MeselâHazreti Muhammed, Miraç'ta ikengeçmiþ peygamberlerle görüþmüþtür.

AK- Sýradan insanlarýn da bu tür olay-larý oluyor. Nitekim kitabýnýzda böyleörnekler var.

SA- Ancak Cin de gelebilir. Bunlarýnhepsini insan ruhu diye kabul etmekdoðru olmaz. (Dolaylý olarak incelediðiiki olayda bu tür olumsuz sonuçlaraldýðýný detaylarýyla anlattý)

AK- Doðru; iyice ölçüp tartmadankarara varmak yanlýþ olur. Nitekim SevgiDünyasý'nda aðabeyim Dr. Refet Kayse-rilioðlu'nun birkaç yýl önce yayýnladýðýbir yazýnýn baþlýðý bile bu uyarýyý yapar:"Ruhlarla Konuþmak Kolay, Doðru BilgiAlmak Zordur" Düalite dünyasýnda oldu-ðumuz için ruhsal kanallar hayra da þerrede kullanýlabilir. Hayrýný inkâr edersek,nimetinden yararlanamaz; þerrini inkâredersek yýkýcýlýðýndan korunamayýz.

SA- Ben ruhsal mesajlara deðer verdiði-mi, "Yüce Kuran'ýn Çaðdaþ Tefsiri"kitabýma yaptýðým alýntýlarla gösterdimsanýrým. Asrýmýzýn ilk yarýsýnda Mýsýr'daÞeyh Tantavi Cevheri'nin yazdýðý 30 cilt-lik "El Cevahir Fi Tefsir'il Kuran-ilKerim" kitabýnda "Alem-i Ervah" isimliArapça bir kitaptan alýnmýþ ruhsalmesajlar var. Ben de bunlardan deðerlibulduðum birkaç tanesini kendi tefsi-rimde okuyucularýma aktardým."

Gelecek Sayýda: Canlýlarýn Oluþumu konusundaYüzyýllardýr süregelen tartýþmalar...

Resim: Serin’in Zeliha Teyze ile konuþmasýnýntanýklarý, bayram ziyaretindeki KayserilioðluAilesi. Ön sýra: Þule ve Ahmet Kayserilioðlu, UfukKayserilioðlu. Arka sýra: Ziya ve PervinKayserilioðlu, Ayþegül Kayserilioðlu, AnnesiEmine Kayserilioðlu’nun kucaðýnda Serin veAbidin Kayserilioðlu. Resmi çeken: Barýþ Kayserilioðlu.Yazýnýn diðer resimleri: Salvador Dali

Gizer’inGizemli YoluGüngör Özyiðit, Psikolog

21SEVGÝ DÜNYASI

Acý, eninde sonundaBir sýçrama tahtasý deðilse ne?Acýdaki anlamý sýyýrýp çýkaran iseGerçek bilge.

Çocuklar doðduklarýnda aðlarken,herkes sevinir, güler. Ama kimi insan-lar öyle bereketli bir hayat yaþarlar ki,herkes aðlarken ölümlerine, onlargüler.

Geçen ay sonsuz yolcuðunauðurladýðýmýz Jâle Gizer Gürsoy, iþteböyle gülerek gitmeyi hak edenlerdenve hakerenlerden biriydi.

Hayatýnýn son deminde, yýllardýryazarý olduðu dergimizde, kendisiyleyapýlan söyleþide söyledikleri vedatadýnda sözlerdi.

Sessiz sedasýz hizmeti öylesine be-nimsetmiþti ki, bu söyleþinin kiþisel birþova dönüþmemesi konusundakidikkati her satýrýnda belli oluyordu.

O, kiþiliðini öne sürmek yerine, nef-sini silmeyi seçenlerdendi.

Bir konuþmamýzda, kendini hiç his-settirmeden bilge insanlarýn sohbetindebulunmanýn, onlarý dinlemenin, onuniçin en büyük mutluluklardan biri ola-bileceðini söylemiþti.

Ustanýn huzurundayken varolmamahaline Sufizim'de âdap denir. Bu aynýzamanda orda olup da, orda deðilmiþgibi olma sanatýdýr. Yol eri, ustanýnyanýnda saydam hale gelip, kapýlarýnýpencerelerini açmalý ki, ustanýn ýþýðýiyice içine girebilsin.

Jâle Haným'ýn dinleme saygýsý,konuþan kim olursa olsun kendini onaaçmasý, ayný ruh halinin bir yansý-masýydý. O kadar ki, onun dinlediðikiþiler, kendilerini deðerli hissederlerdi.

Gerçeðe ve derin, hikmetli bilgiyeolan özlemi, onu ruh dünyasýndayücelmiþ rehber varlýklarýn da bilgisineve sevgisine açýk hale getirmiþti.

1960'lý yýllarda Türk kamuoyu,Ýngiltere'de bir medyum kanalý ile bil-giler veren Silver Birch isimli ruhsalrehberi, Jâle Haným'ýn dilinden ve kale-minden tanýma mutluluðuna ermiþti:

"Hayatlarýný ruhun hizmetine vakfe-denlerle buluþmaktan büyük memnun-luk duyarým."

Hannen Swaffer'in hususi celselerinekatýlan misafirlere rehber ruh SilverBirch'ün tipik selâmlama tarzýydý bu.

Ruhun ýstýrap ateþinde piþip olgunlaþ-masý gereðini rehber varlýk þöyle dilegetiriyordu:

"Büyük, derin ve ulvi hakikatler,ancak ruhun ýstýrap, þüphe ve zorluklar-la geçirdiði bir imtihan devresindensonra bulunabilir. Ruhun kendi kendisi-ni bulabileceði baþka bir vasýta yoktur.Ruhun mükâfatlarý kolay kazanýlýrþeyler deðildir; aksi halde sahip olun-maya deðmezdi."

"Hizmet ruhun yegâne deðerölçüsüdür" diyen Silver Birch,hizmetin bir imtiyaz (ayrýcalýk) olduðu-na da deðinerek þunlarý söylüyordu:

"Üzerime aldýðým vazifeyi yerinegetirmeye çalýþtýðým için, asla teþekkürkabul etmiyorum. Tek bir ruha bileyardým edebilmeyi baþarýrsam, bu vazi-feyi yerine getirebildiðim için kendimibahtiyar addedebilirim." Büyük Ruh'ungücünün öncüler kanalýndan dünyayaaktýðýný belirten rehber ruh, gönülleregerçek tohumlarýný ekiyordu:

"Sevininiz ki hizmet imkânlarý sizeverilmiþ, siz hizmet ettikçe, size hizmet

SEVGÝ DÜNYASI22

edilir. Daha geniþ bir hayatýn, dahaüstün kuvvetleri sizinle iþbirliði yap-mak üzere size doðru eðilirler. Yukarýbakýn, aþaðý deðil. Nur yukarýdan gelir,aþaðýdan deðil. Güneþ göklerdedir,yerin altýnda deðil. Baþýnýzý kaldýrýn,ona bakýn ki nuru yüzünüzü aydýnlat-sýn, varlýðýnýzý verebileceði bütün sevgive kudretle doldurup taþýrsýn."

Silver Birch'ün birçok celsede, kliþehalinde, nakarat gibi tekrar ettiði þusözler ise, onun yolharitasýný çiziyor-du:

"Baðlýlýðýmýz nebir dine, ne birkitaba, ne birkiliseyedir; fakathayatýný BüyükSahibine ve O'nunezelî ebedî tabiîkanunlarýnadýr."

Rehber Varlýk'ýnsözleri herkes içindoðru olmaklaberaber, Jâle Hanýmiçin sanki daha birgeçerliydi.

Daha 4-5yaþlarýndayken kalp romatizmasý onubir ucundan yataða baðlamýþtý. Diðeryandan hastalýk onu dünya iþlerindenbiraz uzaklaþtýrarak, ona kiþisel geliþimiçin özgürlük de saðlamýþtý. Ve o,yaþamýndaki bu en büyük engeli,engelli bir koþuya çevirmesini bilmiþti.Rüyada yatak görmek, yol diye yorum-lanýr. Jâle Haným için de yatak, yolunubelirleyen bir simge olarak, onun ruh-

sal yükseliþinde bir sýçrama tahtasýolmuþtur.

Silver Birch'ün sözünü ettiði "telâfive dengeleme" kanunu onun için çokgüzel bir þekilde iþlenmiþtir. Öyle ki,Afganistan'da kendisine doktor olarakgelen Bedri Ruhselman'dan, spiritüa-lizmin Türkiye'deki ilk önderinden ruh-sal bilgiler alma þansýna ermiþtir. Oarada Ýngilizce'yi de, daha çok kendiçabasýyla en iyi þekilde öðrenmiþ, ayrý-

ca anadilini deustaca kullana-bilmesi ona yetkinbir çevirmen kim-liði kazandýrmýþtýr.Öylece JâleHaným, ruhsalkültür konusundaTürkiye'yi dünyayaaçmakla kalmamýþ,öte dünyaya dauzanarak, oradakirehber varlýklarýnTürkiye'deki diliolmuþtur.

1960'lý yýllarýnortalarýnda Ýstan-bul'da büyük bir

Ruh Rehber'in celselerine katýlarak, alý-nan doðru yaþama bilgilerini benim-seyip yaymayý görev bilmiþ ve bumisyonu son nefesine dek sürdür-müþtür. Görev arkadaþlarýyla yaptýðýçalýþmalar ve düþünsel faaliyetlersonunda Rehber Varlýk'ýn "Aranýzdaöyle þeyleri, öylesine düþünenler varki, sizin için çalýþmaktan kendimizialamýyoruz" övgüsünü hak edenlerden

Resim: Silver Birch. Günümüzden 3000 yýl önce yaþamýþ ve ölmüþ olan Rehber Varlýk Silver Birch’ün buresimi, sanatçý Morel Poncin tarafýndan ruhsal yoldan ilham alýnarak yapýlmýþtýr.

23SEVGÝ DÜNYASI

biri olmuþtur. Yine bir sorusunun,"O'na bir selâm kadar" makbul olduðubildirilmiþtir. Ve çalýþmalarýnýn öteâlemde de takdirle karþýlandýðý söylen-miþtir.

1970'li yýllarda Jâle Haným bizi,Ýskoçya'da Findhorn grubuna "Elexir"ismiyle bilgi vermekte olan bir rehber-ruh'la tanýþtýrýyordu. Söze "Sevgililer"hitabý ile baþlayan ruh rehberi,gökyüzünü sýnýr göstererek þunlarýsöylüyordu:

"Size hep söylüyorum ki, içindeyaþadýðýnýz zamanlar (1970'li yýllar)alelâde zamanlar deðil. Bu gerçeðeuyanýn ve sevinin, sevinin, sevinin!..Bu yeni çaðdýr ve sizler Yeni Çaðadamlarýsýnýz. Sýnýr gökyüzüdür."

Elexir isimli varlýk, birliði ve bütün-lüðe iþaret ederek, sevgiyi yaþayarakþükretmemizi öneriyordu:

"Sevgililer,Hayat sevinçle, ümitle ve sevgi ile

doludur. Ve siz, hepiniz o hayata dahil,o hayatýn birer parçasýsýnýz. Bundanþuurla haberdar olduðunuz zaman, sizsevinci, ümidi ve sevgiyi aksettirecek,birçoklarýna yardým ve ilham olacak-sýnýz."

Rehber Varlýk, O'nun yeryüzünde eliolmak gibi bir potansiyele sahipolduðumuza deðinerek sözlerine devamediyordu:

"O sizlerin alelâde (sýradan), hâki(süfli) bir hayat yaþamanýzý istemiyor.O ister ki, sizin her yaptýðýnýz iþteherkes O'nun varlýðýný ve O'nun elinitanýsýn. O ister ki, her þeyin mümkünolduðu o yükselmiþ ruh hali içindebulunasýnýz. O ister ki ýþýk içindeyaþayýp, ýþýk içinde yürüyesiniz. Küçük

çocuklar gibi olun. Bütün o yükleriatýn, hür ve sevinç dolu olun."

Elexir, güne doðru bir þekilde baþla-manýn yolunu da gösteriyordu:

"Sevgililer,Gün'e doðru bir þekilde, yani

uyandýðýnýz andan itibaren O'nu anarakve kendinizi O'na akort ederek (ayarla-yarak) baþlayýn. Yataktan derbederceinip, O'nu bir an bile düþünmeksizin,elbisenizi sýrtýnýza geçirmeyin. Lâkinçoðunuz böyle yapýyorsunuz ve sonrada merak ediyorsunuz, gün boyuncaneden her þey ters gidiyor diye. Sizekendinizi akort etmeniz söyleniyor. Sizbir keman veya herhangi bir müzik âle-tini akortsuz olduklarý zaman çala-mazsýnýz. Siz de akortsuz olduðunuzdaO sizi kullanamaz."

Elexir, toplantýyý bitirirken, topluluðason sözleri genellikle þunlar oluyordu:

"Sevgililer,O'nun sevgisi her birinizi doldursun

ve kuþatsýn. Gönüllerinizi, O'nun sizeaçýkladýklarýna derin sevgi, övgü veþükür ile açýn. O'nun iradesini yerinegetirir, O'nun yollarýnda yürür ve O'nuöverken tam huzur içinde olun."

Jâle Haným, dergi yazýlarýný tamzamanýnda verir, bir gün bile aksat-mazdý. Kendisiyle baþka konularda daçalýþmýþ bir görev arkadaþý olarak,onun görev bilinci, ciddiyeti, disiplinliçalýþkanlýðý her türlü takdire deðerdi.Ciddiyeti, Fransýzlarýn humor dedikleriince, hoþ esprilerle yumuþatmasýný dabilirdi. Onunla her buluþmamýzda yeniþeyler öðrenir ve yeniden buluþmayýözlerdik. Hiç hissettirmeden öðretir;bilgi veriþi bir dost sofrasýnda paylaþý-ma dönüþtürürdü.

SEVGÝ DÜNYASI24

PLEÝADES TAKIM YILDIZINDAN P'TAAH

1991 yýlýnýn ikinci yarýsýnda çok özelve olaðandýþý bir olay oldu dünyada.Avustralya'nýn kuzey Queeslandsahilinin tepelerindeki bir evde, birgrup insan on altý hafta boyunca, yýldýzhalkýndan birinin öðretisini dinlemeküzere düzenli bir biçimde toplandý. Vemedyum Jani King kanalý ile Pleiadestakým yýldýzýndan P'taah isimli rehbervarlýktan sevgi ve bilgelik dolumesajlar alýndý.

P'taah, insanlýðý ayrýlýktan Birliðegeçirecek olan büyük deðiþime hazýr-layan yüce varlýklardan biri. Dünyagezegeni için gelecek olan büyük deði-þimlerden söz ediyordu. Ve bize korku-

yu sevgiye dönüþtürmemiz, gerçektekim olduðumuzu keþfetmemiz için yenibir anlayýþ sunuyordu:

"Güvenli bir evrende yaþadýðýnýzý,kendi realitenizi kesinlikle kendinizyarattýðýnýzý anladýðýnýz zaman, çoðul-evrenlerde en büyük gücün SEVGÝolduðunu anladýðýnýz zaman, hiçkimseden ve hiçbir þeyden ayrýolmadýðýnýzý, gördüðünüz her þeyinTÜM-VAROLAN olduðunuanladýðýnýz zaman, iþte o zaman sizdünyaya bir ýþýk olacaksýnýz ve hepi-nizin arzuladýðý deðiþimi yaratacak-sýnýz." Yýldýz halkýnýn insanlara olansevgisini ve ilgisini P'taah, Gizer'indilinden þu sözlerle belirtiyordu:

"Sizi yuvaya getirmek için her þeyiyapacaðýz!.."

Resim: Jim Warren

25SEVGÝ DÜNYASI

BARTHOLOMEW BÝLDÝRÝLERÝ

Yine 90'lý yýllarda New Mexico,Socorro'da yaþayan Mary-MargaretMoore, zen öðretisi alýrken, güçlü birenerji girdabý ile karþýlaþtý. VeBartholomew isimli bu rehber varlýk'-tan, üstün doðalarýný uyandýrýcý vegeliþtirici bilgiler aldý. Ve bu bildirilerüç kitap halinde, Jâle Gizer Gürsoy'unçevirisi ile yayýnlandý. Özetle þunusöylüyordu Bartholomew:

"Siz bu gezenin mutlak kaderi olanküresel barýþ, küresel sevgi ve küreseluyum yönünde çalýþtýðýnýz zaman,Tanrý'nýn iradesini yerine getiriyor-sunuz. Sizin ödülünüz bedeninizi, zih-ninizi ve duygularýnýzý birbiriyle uyumiçine sokarken hissedeceðiniz ahenk vegeniþleme olacak. Dünya için umutettiðiniz, dua ettiðiniz þeyler, sizin biz-zat almaya baðlayacaðýnýz þeylerdir.Tanrý'nýn nimetleri hemen burada,bizim sizden istediðimiz türden eylem-lerin içindedir. Baþkalarýna nasýl verir-seniz, siz de öyle alýrsýnýz. Bu biryasadýr. Ruhen geliþmiþ insanlarýn hari-ka coþkusuyla, kalbinizde bu gezegenisevgi ve uyum içinde tuttukça, bizzatbu vermekte olduðunuz þeyler halinegeleceksiniz."

RUHSAL BÜYÜME

Binlerce insanýn ruhsal geliþimini devbir sýçrayýþla hýzlandýran ruhsal rehberOrin'in bildirileri ve önerdiði yöntem-ler, kiþisel geliþimin baþucu kitaplarýn-dan biri. Yine Jâle Haným'ýn olaðanüstüçevirisiyle Akaþa'dan yayýnlandý.

Dergimizde, Nihal Haným'la yaptýðýsöyleþide, o güne dek okuduklarýarasýnda, onu en çok etkileyen kitabýnHalil Cibran'ýn "Hak Erenleri" olduðu-nu söylüyordu. Bir görevlinin, dünya-dan giderayak, halkýna, halkýn sorduðudeðiþik konulardaki sorulara karþýlýkverdiði cevaplarý içeren bu kitap, JâleHaným'ýn görev bilinci ve çizgisi iletam tamýna örtüþüyordu. Jâle Hanýmyaþamý boyunca öðretmekten çoköðrenmeyi, düþündürmeyi, insanlarýniçinde varolaný tetiklemeyi sevmiþ vehep öðrenci kalarak birlikte öðrenmeyiseçmiþti. Onun en çok yaþayýphissederek çevirdiðini söylediði kitapise "Ben O'yum"du.

BEN O'YUM

"Ben O'yum" kitabý, aydýnlanma yo-lunda olanlar için eþsiz bir kaynaktý.Bu kitapta çaðýmýzýn, belki de insanlýktarihinin en büyük bilgelerinden biriolarak tanýmlanan Sri Nisargadatta,insanlarý kendini bilmeye, özünü idraketmeye ve iç huzuruna kavuþmayaçaðýrýyor ve þöyle diyordu:

"Gerçek bir arayýþ içinde olan kiþi,kendisini arayan kiþidir. Biri dýþýndatüm sorulardan vazgeç: Ben kimim?Her þeyden öte, emin olduðun tekgerçek senin varolduðundur. 'Ben'kesindir. 'Ben buyum' ise deðildir.Gerçekte ne olduðunu bulmak içinuðraþ. Ne olduðunu bilmek için öncene olmadýðýný araþtýrýp bilmelisin."

"Ben" duygusunu, onun kaynaðýnaulaþmak için derinlemesine araþtýrmakNisarga Yoga'nýn özüdür.

SEVGÝ DÜNYASI26

"Iþýk Habercileri" ve "Ruhsal ÞifaTeknikleri" Jâle Haným'ýn Türkçe'yekazandýrdýðý iki önemli kitap. Kendisi,konulara ve dile olan hakimiyeti ileruhsal kültürümüze çok büyük katkýlar-da bulunmuþtur. Hastalýðýna hiç yakýn-madan, hattâ bunu sorun bile etmeden,istikrarlý çaba ve çalýþkanlýðý ile örnekalýnacak bir GÖREVLÝ profiliçizmiþtir. Ýnsanave inancýna olansaygýsý ile,çevresinde saygýuyandýrmayýbilmiþtir.

Hayatýn son veçok özel "ölümdeneyimini" tekbaþýna yaþamakiçin, baþýnda bulu-nanlarýn bir-ikidakikalýðýna dýþarýçýkmalarýný sankibeklemiþ gibi,sanki onlarýn yok-luðunu fýrsatbilmiþ gibi, oarada Jâle'ce birþakayla sývýþýpgiderek ruhunuteslim etmiþtir.

Geriye beþ binsayfayý bulan ruh-sal bir hazinebýrakmýþtýr.Dünya durdukça,insanlar bu kay-naktan hep yarar-lanacak. ÖyleceJâle Haným'ýnsevap defteri hep

açýk kalacak.Onun hem gizemli hem de aþikâr

yaþamý iþte böyle geçip gitmiþti,gerisinde ýþýktan izler býrakarak.

Hayatý boyunca sözcülüðünü yaptýðýöte dünyada onurlu bir törenlekarþýlanacaðýna inanýyor, kendisineyeni yolunda hayýrlar ve esenliklerdiliyoruz.

Jale Gizer’in Sevgili Anýsýna...

Yürü, can gözünü aç,þu âþýklara bir bak hele:

Nasýl sarmaþdolaþ, gönül gibi bir þey olmuþlar,nasýl gelmiþler can gibi elsiz, ayaksýz hale...

Bahçeden daha güler yüzlü onlar,gülden daha güler yüzlü.

Bilgiden daha doðru,akýldan daha hünerli,

sevgiden daha hür.Ölmezlik suyundan daha arý, duru...

Hep zerreler gibi havadalar.Güneþ onlara kaftan.Balçýða ayak basmýþlar,

baþ komuþlar gönül dizine.Kanlarýn üzerinden geçmiþler,

kan denizlerinin dalgalarý arasýndan.Etekleri gene tertemiz, bir þey bulaþmamýþ eteklerine.

Diken içindeler, ama gül gibiler.Hapisteler, ama þarap gibiler.Balçýk içindeler, ama gönül gibiler.Gece içindeler, ama sabah gibiler...

Sen onlarýn þarabýný bir iç de gör...Nasýl birdenbire ferah olur, aydýnlanýr yüreðin,

birdenbire nasýl unutulur her þey,nasýl birdenbire gözlerinin içi güler...

Mevlânâ Celâleddin Rûmi(Bugünün Diliyle Mevlânâ - A.Kadir)

SEVGÝ DÜNYASI28

Psiþik Medyum, öte alemdeki sevdiklerimizle konuþuyor

Sen mi GeldinRobby?John Edwards/Çeviri: Arýn Ýnan “SON BÝR KEZ” adlý kitaptan

Hatýrlayacaðýnýz gibi geçen ay,John Edwards, Randi adýndaki birmüþterine trans okumasý yapmýþtý.On iki yýl önce Randi'nin kendisin-den dokuz yaþ küçük olan kardeþiRobby bir cinayete kurban gitmiþti.Ýki adet þehir eþkiyasý Robby'ninkafasýna bir beyzbol sopasýylavurarak, onu katletmiþlerdi. Kafasý

parçalanan Robby'nin beyin ölümü gerçekleþmiþ, yaþamdestek ünitesinin fiþi ise ertesi gün çekilmiþti. Randiyýkýlmýþtý. Ýki kardeþ birbirlerine çok yakýn olmuþlardýhep. Kardeþinin ölümünü bir türlü içine sindiremeyenRandi o günden beri çocuðu kadar sevdiði Robby'nin ha-yali ile birlikte yaþar olmuþtu.

29SEVGÝ DÜNYASI

Robby arada bir ablasýnýn eviniziyaret ediyordu ve ne zaman gelseRandi bunu hissediyordu. Ancak bunundaha da ötesini bilmek istiyordu. Ýlkziyareti ölümünden üç ay sonra gerçek-leþmiþti. Evde otururken yukarýdansarkan bir örümcek aðý hiç bir havacereyaný ya da klima esintisi olmak-sýzýn çýlgýnca sallanmaya baþlamýþtý.Randi bunu sallayanýn Robby olduðunudüþünerek: "Robby bu sen misin?" diyesorduðunda örümcek aðýnýn sallanmasýdurmuþtu.

Ayný olayý, ondan baðýmsýz bir þekil-de annesi de yaþayýnca, Randi'nin öteâlemle ilgili düþünceleri þekillenmeyebaþladý. Randi'nin önceki inancýna göreinsanlar öldükleri zaman geride enerji-lerini býrakýyorlardý ve bilinmeyennedenlerden dolayý bazýlarý bu ener-jilere dokunabiliyordu.

Robby yýlbaþýnýn kutlanacaðý günölmüþtü ve bir sonraki ölüm yýldönümüyaklaþýyordu. Randi, kardeþiyle ölümyýldönümüne yakýn günlerde irtibatkurabileceðine dair içinde yoðun birduygu hissediyordu.

Ancak Robby ile irtibat kurma yoluuzun ve dolambaçlý bir yoldu. Randibenden özel bir trans okumasý yapmamiçin randevu istemiþti. Tek dileði benimona telefonla olsa dahi geri dönmemdi.Ama ne yazýk ki biraz daha bekleye-cekti çünkü randevularým inanýlmazyoðundu. Bundan sonra neler olduðuyaþamdaki güçlerin ne kadar kararlý vegüçlü olduðunu da bize gösterecekti.

Ocak ayýnda bir gece Sandra ileberaber bir akþam yemeðine çýktýk.Yanýmýzda sevdiðimiz iki arkadaþýmýz

daha vardý. Yemeðimizi tam bitiriyor-duk ki masamýzýn yanýna bir hanýmgelerek, beraber olduðumuz kiþileremerhaba dedi. Sonra yanýmýzdaki çiftbizi bu gelen hanýmla tanýþtýrdý. Kadýn,benim kim olduðu öðrenince yüzüdeðiþti. Beni tanýdýðý gayet açýktý amaben onun kim olduðunu çýkara-mamýþtým.

Kadýn: "Sizinle tanýþmýþtýk. Benihatýrlayýp hatýrlamayacaðýnýzý doðrusubilmiyorum ama bir kaç ay önce sizebir trans okumasý için gelmiþtim" dedi.Bu kadýn Alexandra idi. Meðerseilerideki masada Randi ve Peter ile bir-likte oturuyorlarmýþ. Yüksek bir para-vanýn ardýnda olduklarý için onlarýgörememiþim. Bütün yemek boyuncabeni konuþup, randevularýmýn yoðun-

SEVGÝ DÜNYASI30

luðundan dolayý müþterilerime geridönemediðimden yakýnmýþlar. Yanmasada oturanlarýn kendisiyle ilgilikonuþtuklarýný sezmekten aciz birpsiþik medyum olduðumu düþündünüzdeðil mi? Aslýnda ben size bununnedenini anlatmýþtým. Hatýrlayacaðýnýzgibi kendimi bazen isteyerek kapatýyo-rum. O gece akþam yemeðine çýk-mýþtým ve amacým sadece yemekyemekti. Bilmem anlatabildim mi!

Alexandra hemen onlarýn masasýnadoðru koþtu ve Randi'yi getirdi. Randibana bir türlü ulaþamadýðýný söyleyinceeþim Sandra ona: "Telefon numaranýyaz, ben sana mutlaka geri dönülmesinisaðlayacaðým, merak etme" dedi.Karýma biraz ikircikli baktým. Sandrahayatýnda ilk kez böyle bir þey yap-týðýndan beni þaþýrtmýþtý doðrusu.Aslýnda yeni evli sayýlýrdýk amagördüðüm kadarýyla iþime oldukçaalýþmýþtý. Sonradan ona bunu nedenyaptýðýný sorduðumda: "Bunun nedeni-ni ben de bilmiyorum" diye cevapladýbeni.

Hafta sonundan sonra SandraRandi'nin verdiði telefon numarasýnýbenim yardýmcýma ulaþtýrdý. Ancakbaþka numaralarla karýþmýþ olduðu içinyardýmcým yine de hemen dönemedi.Randi daha sonra bana: "Beklemektenyorulmuþtum. Bu nedenle baþka birmedyuma gittim ancak bu medyum birtürlü trans okumasý yapmayýbeceremediðinden bana kötü bir kar-mam olduðunu ve bu nedenle beniokuyamayacaðýný bildirdi. Ben de orayýhemen terk ettim. Ýki gün sonra da

senin ofisten arayarak baþka birisininrandevusunu iptal ettiðini, þayetistersem gelebileceðimi söylediler.Zaten ertesi sabah annenle ilgili rüyayýgördüm" dedi.

Gördüðünüz gibi, Randi'nin enindesonunda bana ulaþmasýnýn ardýnda nekadar ilginç rastlantýlar ve birbirinebaðlý olaylar varmýþ.

Bu iþi yaparken bazen kendimi ruh-larla röportajlar yapan bir gazeteciyebazen de bir dedektif gibi hissederim.Ýnsanlar sorularýna cevap bulmak içingelirler bana. Öte aleme geçmiþ yakýn-larýnýn kendilerini hala sevip sevmedik-lerini merak ederler. Týpký Randi'ninkardeþi Robby gibi ani ölümler neti-cesinde ölenlerin yakýnlarý ise gönül-lerindeki boþluðu doldurmak isterler.Bazýlarýnýn ise hala bitirilmemiþ iþlerivardýr. Kýsacasý insanlar öte alemdekiyakýnlarýyla SON BÝR KEZ görüþmekisterler. Aþaðýdaki vaka da iþte buörneklerden birisini teþkil etmektedir.

ECZACI VE KAN BAÐIÞLAYICISI

Yaklaþýk 40 yaþlarýnda olan Dave,hayatýndaki önemli bir boþluðudoldurabilmek amacýyla bana gelmiþti.Bana sonradan söyleyeceði gibi ölüm-den sonra hayatla ilgili neye inanýpneye inanmadýðýný tam olarak bilmi-yordu. Ama bir medyumla yaþayabile-ceði kiþisel bir deneyim belki perspek-tifinde bir deðiþiklik yapabilirdi. Davezor inanan birisiydi aslýnda. Ancak birkez inandýktan sonra kazanacaklarýn-dan habersizdi.

31SEVGÝ DÜNYASI

Dave'in ilk trans okumasýnda erkeksibir figürün gelmekte olduðunu hisset-tim. Bu kiþi, Dave'den yaþça dahabüyük olmalýydý. Ona: "Baban öldümü?" diye sordum. O da "Evet" dedi.Bu kez: "Tamam, bana gelen kiþidemek ki baban. Babanýn yaþarkengöðüs bölgesinde aðrýlarý var mýydý?Çünkü göðsünü iþaret ediyor" dedim.

"Evet yaþamýnýn sonlarýna doðruböyle bir aðrýsý vardý"

"Peki baban öldüðünde senden ayrýbir yerde miydi? Çünkü fiziksel uzak-lýðý iþaret ediyor. Bu duygusal bir uzak-lýk olamaz. Belki de senin hayatýna birgirip bir çýktýðýný söylemeye çalýþýyor.Sanki bir hayalet gibi.."

"Evet söyledikleriniz çok doðru""Peki annen öldü mü?""Hayýr""Annenin yanýnda aynen onun gibi

anne özelliðine sahip baþka kim var?Bu kiþi de senin annen olduðunusöylüyor. Eðer üvey annen deðilse, bukim olabilir? Bu kiþi bir kalp sorununedeniyle ölmüþ. Ya da onun dagöðsünde problemi olmuþ olabilir.Suzanne veya Susan kim olabilir?Ýsminin içinde "S" harfi olan kim? Bukiþi annenin ailesiyle baðlantýlý olabilirmi?"

"Susan" dedi Dave"Senden daha büyük. Anneanne veya

teyze de olabilir. "Sanýrým teyzem" "Baban sanki çok iyi tanýnmýþ birisi.

Ölünce hakkýnda yazýlar yazýlmýþbirisi"

"Evet bu doðru"

"Baban vurulduktan sonra mý öldü?Çünkü sanki bir darbeye maruzkaldýðýný da söylemek istiyor, göðüsbölgesini iþaret ederek. Peki sen bil-gisayarýnda baban ile ilgili bir þey yap-týn mý ya da bilgisayarýnda babanlailgili bir þey var mý?"

"Evet, bilgisayarda bir yazý yazdým.Bu ona bir methiye idi.!"

"Bu hâlâ bilgisayarýnda mý duruyor?""Sanýrým evet""Bana "P-A" harflerini iþaret ediyor,

bunun anlamý ne olabilir?""Bu benim eþim Pat olabilir""Eþin muhasebecilikle mi uðraþýyor?""Muhasebeci olan benim""O zaman eþin saðlýk sektöründe

çalýþýyor. Bedeninin etrafýnda beyazrenk var. Eþinin hem holistik hem despiritüel bir dünya görüþü var. Belki dealternatif týp bilimiyle uðraþýyor ola-bilir"

"Tam üstüne bastýnýz. Eþim masajlatedavi yapan bir þifa uzmanýdýr vegerçekten de holistik bir dünyagörüþüne sahiptir."

Gelecek Ay, konumuza kaldýðýmýzyerden devam edeceðiz.

SEVGÝ DÜNYASI32

SpontanÇiftAnýlarCarol Bowman'ýn, "Children's Past Lives" Kitabýndan Çeviren: Nelda Bayraktar

ÇOCUKLARIN GEÇMÝÞ YAÞAMLARI

Geçen ay, yazarýmýz Carol Bowman, Dr. Woolger'ýnNewYork'taki atölye çalýþmasýnda katýldýðý bir regresyon de-nemesinde kendini 17.yy.daki bir Amish cemaatinde bulmuþtu.O zamanlar, cemaatin koyu ve baðnaz yasalarýna uyumgösteremeyen 12 yaþýnda bir çocuk olan Bowman, ruhundaduyduðu yaratýcýlýðý bu nedenle ortaya çýkaramýyordu.Okulda müdürüyle sürekli olarak çatýþýyor ve kýrbaç cezasýnaçarptýrýlýyordu. Yaþadýklarýný içine sindiremeyen çocuk isekendini asarak intihar etme yolunu seçiyordu. Asýlýrken elle-rine dolan acýtýcý enerji bu kez 19. yy.da bir piyanist olarakyeniden dünyaya gönderildiðinde piyanonun tuþlarýnda gezin-mesine hizmet ediyordu. Ancak baþarýlý bir piyanist olmasýnaraðmen, akciðerleri zayýf olduðundan hasta birisi olarakyaþamaya mahkum oluyordu.

Bu ay konumuza "Spontan Çift Anýlar" baþlýðý ile devamediyoruz.

SEVGÝ DÜNYASI33

Sarah ve Chase kendi-lerine John adýnda yenibir arkadaþ bulmuþlardý.Sarah'la ayný yaþta olanbu çocuk bizim evinyakýnýnda oturuyordu.Üç çocuk bisikletleriylemahallenin sokaklarýndagezinmekten çokhoþlanýyorlardý. Yediyaþýndaki Chase, John'ýadeta taparcasýna sevi-yordu ve nereye gidersegitsin arkasýndan onutakip ediyordu. Çocuk-larýmýn her ikisinin desevdiði ortak birarkadaþlarýnýn olmasý çokhoþuma gidiyordu.

Ancak bu barýþ vesevgi ortamý fazla uzunsürmedi. Sarah, Chase ileJohn arasýndaki sýkýdostluðu ve sevgiyikýskanmaya ve sürekliolarak John'ý, Chase'eþikâyet etmeye baþladý.Chase'e, John'ýn sýkýldýðýiçin kendisiyle birlikteolmak istediðini söyledi.Tahmin edebileceðinizgibi Chase derindenincindi ve duygularýzedelendi.

Bir Cumartesi günüöðleden sonra Chase veJohn büyük karton kutu-lar toplayarak günboyunca onlarý kestiler.

Chase evin içinde dörtdönerek çekmeleri vedolaplarý karýþtýrýyordu.Evin içindeki buhareketliliðin nedeniniöðrenmek için baþýmýodaya doðru uzattýðýmdadev gibi kartondan birþato yapmaya çalýþtýk-larýný gördüm. Bu þato-nun büyük kuleleri,pencereleri, kapýlarý vede yukarýya doðru zincir-le çekildiðinde kapananbir ana kapýsý vardý.Model, neredeyse odanýnyarýsýný kaplamýþtý. Heryere karton parçalarýsaçýlmýþtý. Video oyunlarýoynamaktansa bu tarz birhobiyle uðraþmalarýnadoðrusu çok sevinmiþ-tim. Sarah da arada birodaya baþýný uzatýpbakýyordu ve üzgün birþekilde arkasýný dönüpgidiyordu.

John günün sonundaevine gittiðinde, Sarahyeniden Chase'in yanýnagelip, John'ýn dediko-dusunu yapýyordu.Sonunda Chase patladý.Histerik bir þekilde aðla-maya baþlayarak, odasýnadoðru koþtu ve kapýsýnýsert bir biçimde kapadý.Evin içinde adetakýyamet kopmuþtu. Önce

Chase'in odasýna giderekonu yatýþtýrdým. Sarah iledaha sonra uðraþa-bilirdim. Chaseyüzükoyun biçimdeyataðýna uzanmýþ vehýçkýrarak aðlýyordu. Neyazýk ki, onu yatýþtýrmaçabalarým iþe yaramadý.

Sonra hýçkýrýklarýnýnarasýnda, gözünün önünearada bir þato görüntü-lerinin geldiðini söyledi.Sanki þatolarýn olduðubir dönemde yaþamýþtý.Ona bu imajlara kon-santre olmasýnýsöylediðimde bana: "Bengenç bir kadýným. Üze-rimde uzun bir elbise var.Taþtan yapýlmýþ bir þato-dayým. Çok ama çoküzgünüm. Kalbim öle-siye aðrýyor" dedi.

Bu arada Chasedönerek, kendini sýrtýüstü pozisyonuna getirdive hiç hareket etmedenbana hikâyesini anlat-maya baþladý. Cümlelerarasýnda duruyor sonrayeniden baþlýyordu.Alçak sesle konuþuyor-du, öyle ki, onu duymakiçin kulaðýmý onun aðzý-na doðru uzatmak zorun-da kalýyordum.

"Kalbin ölesiye miaðrýyor?" diye onu

SEVGÝ DÜNYASI34

cesaretlendirmeyeçalýþtýðýmda bana: "Evet.Beni niþanladýlar. Amaben onu sevmiyorum.Ben baþka birisini sevi-yorum. Babam dahafazla toprak sahibi ola-bilmesi için benim bukiþiyle evlenmemi isti-yor. Beni asla düþünmü-yor. Tek düþündüðü þeysahibi olacaðý topraklar.Onun benim için seçtiðiinsaný ben sevmiyorumve onunla evlenmek

istemiyorum. Babambana karþý son derecekýzgýn olduðu için benibir odaya kilitledi.Buradan çýkamýyorum.Ben de yemek yemeyibýraktým. Artýk yaþamakdahi istemiyorum.Kalbim ölesiye aðrýyor.Ben kalp aðrýsýndan öle-ceðim" dedi. Sonra daortalýðý derin bir sessizlikkapladý. Bir kaç saniyesonra Chase þunlarý ekle-di: "Sarah benim babam,

John ise benim evlenmekistediðim adam"

Chase hikayesini tümaçýklýðýyla anlatýrken,Sarah odasýndaki minitramplen üzerindezýplayýp duruyordu.Aniden zýplamalar kesil-di ve Sarah bulunduðu-muz odaya yýldýrýmhýzýyla girerek: "Bir babaolarak bunu yapmayahakkým vardý. Çünkü otoprak kanunuydu" dedive topuklarýnýn üzerinde

Resim: Adam Emory Albright (1862 - 1957)

35SEVGÝ DÜNYASI

gerisin geriye dönerekodadan koþarcasýna uzak-laþtý.

Bu öylesine þaþýrtýcý birdeneyim idi ki: "AmanAllahým! Az önceyaþadýklarým neydi?"diye kendime sormakzorunda kaldým.Gerçekten de yaþadýk-larýmýz olaðanüstü idi.Sarah bir anda Chase'ingeçmiþ yaþam anýlarýnadalmýþ ve oradaki kendianýlarýný da su üstüneçýkarmýþtý. Ayný anda ikiyerde olabilmek ne güzeldiye düþündüm.

Chase sakinleþirkenona hemen geridöneceðimi söyleyerekodadan çýktým. Hemenaþaðý kata inerek, Sarah'ýbuldum. Sarah kollarýnýgöðsüne kavuþturmuþoturuyordu. Çenesinisinirli bir þekilde ileriyedoðru uzatmýþtý. Yüzünübile döndürmeden amasicim gibi akangözyaþlarý yanaklarýnýdoldururken bana: "Birbaba olarak bunu yap-maya her yönden hakkýmvardý. Çünkü bu, toprakkanunuydu" dedi.

"Peki, bu eyleminhakkýnda þimdi nedüþünüyorsun?" diye sor-

dum ona. Bu sorum üze-rine giderek daha dahýçkýrmaya baþladý.Bana: "Kalbimin sözünüdinlemeliydim.Kanunlarýn deðil. Onu buevliliðe zorlamamalýy-dým" dedi.

"Tamam, o halde nedenþimdi nasýl hissettiðiniChase'e anlatmýyorsun?"diye sordum ona. Sarah,gözlerinden hala yaþlarakýtarak doðrucaChase'in odasýna gitti veona geçmiþ hayatýndakendisine yapmýþ olduðuhaksýzlýktan dolayý,ondan özür diledi.Gözleri aðlamaktan kýp-kýrmýzý olan Chase iseburnunu çekerek Sarah'ýnaçýklamasýný dinledi.Sonunda Sarah'asarýlarak onu affettiðinisöyledi. Tüm aðlamalarve çeliþkiler bir anda sonbulmuþtu.

Odadan hýzla çýkarakSteve'e neler olduðunubir an önce anlatmakistiyordum. Sarah veChase spontan ve simul-tane bir þekilde birliktepaylaþtýklarý bir geçmiþyaþam anýlarýný hatýr-lamýþlardý. Þimdiki ha-yatlarýnda sahne çokdeðiþmiþ olmasýna rað-

men, geçmiþ hayattangetirdikleri çözülmemiþsorunlar bugünlerini bileetkileyebiliyordu.

Az önce yaþadýklarýmýngerçek olduklarýnýhücrelerime kadarhissedebiliyordum. Buanýlarýn spontan birbiçimde gelmiþ olmasýbeni þaþýrtmýþtý doðrusu.Peki Sarah, diðer odadaiken nasýl olup daChase'in bana anlattýk-larýnýn içine girebilmiþti?Sarah'ýn anlattýklarýtümüyle Chase'inkiler ileörtüþüyordu.

Hatýrlayacaðýnýz gibiSarah, Mýsýr'daki haya-týnda da: "Kanunlarýndeðil, kalbinin sesini din-lemelisin" mesajýnýçýkartmýþtý. Her ikihikaye arasýndaki tematiktutarlýlýk oldukça belir-gindi. Sarah'ýn o hayatýn-da da, bildiðiniz gibiSarah ve Chase þimdikigibi kardeþ idiler.

Gelecek Ay: Konumuzakaldýðýmýz yerden devamedeceðiz

Bir ruhsal enerji merkezi

ENERJÝ VE SAÐLIK Nihal Gürsoy

Erol Yurderi ile Söyleþi - II

SEVGÝ DÜNYASI37

Nihal Gürsoy - Erol Bey, geçensayýmýzda saðlýk konusuna alternatiftýp ve alternatif tedaviler yönündenyaklaþmýþtýk. Hastalýklarýn teþhis vetedavisinde yararlanýlan alternatiftedavi yöntemlerinde aura vechakralarýn öneminden, etkiledikleriorganlardan söz etmiþtik. Enerji bede-nimizin saðlýklý ve dengeli çalýþmasýnýngenel saðlýðýmýzý nasýl olumlu yöndeetkilediðini öðrenmiþtik. Bu konuda enönemli çabanýn kiþiye düþtüðünü,doðru nefes, fiziksel egzersiz,imgeleme çalýþmalarý yapmak, dengelibeslenmek, uyku düzenine dikkatetmek ve meditasyon yaparak mükem-mel saðlýk konusunda kendimizidestekleyebileceðimizi söylemiþtiniz.Dilerseniz okuyucularýmýza öncelikledoðru nefes konusundan baþlayaraksýrasýyla bilgilerinizi aktaralým bu sayý-da.

Doðru nefes nedir ve saðlýðýmýza negibi katkýlarý vardýr?

Erol Yurderi - Batý insaný için nefesalmak yeterlidir. Nasýl doðru nefes alý-nacaðýnýn pek fazla önemi yoktur.Modern týbba göre nefes almak çokönemli bir fizyolojik olaydýr. Nefeslebirlikte sisteme alýnan oksijen, metabo-lizmaya enerji saðlamada çok önemlibir rol oynar. Çünkü alýnan oksijenbesin maddelerini yakarak enerjiyedönüþtürür. Beden ihtiyacý olan buenerji ile yaþamýný devam ettirir. Ýnsangünde yirmi iki bin kere nefes alýr.Nefes durduðu zaman ise yaþam dadurur. Doðu týbbýnda ise nefes bilimineçok fazla önem verildiðini görüyoruz.Hattâ nefes çalýþmalarý yapan manastýr-

lar bile vardýr. Yogilerin elde ettiðibirçok baþarýnýn nefes denetiminedayandýðý bilinmektedir. Sanskritdilinde nefes bilimi "prana yama"olarak bilinir. Prana (enerji) yama ise(ona hakim olma) durumudur. Hintfelsefesine göre prana evrenin sonsuz,varolan her þeye yayýlan yaþama enerji-sidir. Evrenin bütün deðiþik biçimleriprana enerjisi ile beslenir. Öðretiyegöre insan bedeni de evreni var kýlanayný hayat enerjisinden (prana)beslenir. Prana'yý denemek için yogilerbirçok nefes alma egzersizi yaparlar.Günümüz bilimi ise nefes almayaancak oksijen alma açýsýndan önemverirler. Amaç, sinir sistemini can-landýrmak için bol miktarda oksijenalýnmasýdýr.

Yogilere göre bütün beden "nadi" adýverilen binlerce kanaldan oluþan bir aðile sarýlýdýr. Nefes yoluyla alýnan prana,bu aðýn içinden akarak bedenin herbölümünü enerjiyle besler. Belkemiðiboyunca sýralanan baðlantý kanallarýnadaha önce de sözünü ettiðimiz gibichakra ya da tekerlek adý verilir.

Nadi ve chakra tanýmlarý, çaðdaþanatomi biliminin sinirler ve aðlarlailgili tanýmlarýna çok benzemektedir.Bazý bilim adamlarý her iki sistemarasýnda baðlantý kurmaya çalýþmýþtýr.Ancak bu giriþimin temelindekivarsayým sinir ve aðlarýn fizikselbedene, nadi ve chakralarýn ise yogabiliminde ince beden olarak bilinenenerji bedene ait olduðudur. Diðer birdeðiþle nadi ve chakralar, sinir veaðlarýnýn daha ince düzeylerdekikarþýlýðýdýr. Yogilere göre fiziksel

SEVGÝ DÜNYASI38

bedene yaþam gücü veren, nadi aðýn-dan akan prana enerjisidir. Birçok yogauygulamasýnda bedenle zihnin birbirinietkilediðini biliyoruz. Ýçinde bulun-duðumuz duygular nefes alýp vermemizüzerinde etki yapar. Örneðin zihintedirginken solunum da bozulur vehýzlanarak düzensiz hale gelir. Bilinçliolarak derin ve düzenli nefesaldýðýmýzda gerginlik durumunu büyükölçüde azaltabilir ve sakinleþebiliriz.

Kendinizi bedenen ve zihnen saðlýkiçinde tutmak istiyorsanýz doðru vedüzenli nefes almasýný öðrenmelisiniz.Her nefes alýþta, ciðerlerinizi bütünüyledoldurmanýz gerekir. Nefesi aceleetmeden büyük bir sükûnetle alýp ver-melisiniz. Doðal olarak, bir çiçeði kok-luyor gibi. Bilinçli olarak alacaðýnýzderin ve rahat nefesler size enerjisaðlayarak günlük veriminizi artýracak-týr. Ayrýca zihin daha rahat çalýþacak,sinir sisteminiz her zaman dengedekalarak, uykularýnýz ise düzene gire-cektir.

Nihal Gürsoy - Teþekkür ediyorum.Gevþeme üzerine de konuþabilir miyiz.Gevþemeyi becerebiliyor muyuz?

Erol Yurderi - Günümüz insanýnda,yaþamýn getirdiði sosyal ve ekonomikbaskýlar sonucu zamanla ortaya çýkanstres, onda psikolojik gerilimlere vebedende fizyolojik kasýlmalara sebepolmaktadýr. Çünkü zihinsel gerginlik,bedensel gerginliði de beraberindegetirir. Bu durumun sürekli olmasýzamanla bedensel hastalýklarý da daveteder. Bugün psikosomatik rahatsýzlýk-larýn çoðunun asýl nedeninin çeþitligerginlikler ve stresler olduðu bilin-

mektedir. Günlük yaþantýdakarþýlaþtýðýmýz gerilimlerden kurtul-manýn birçok yolu vardýr. Doðru nefesalmak, fiziksel egzersiz yapmak,kendimizi tanýma çalýþmalarý gibi.Bunlardan biri de bilinçli bir biçimdeyapýlan gevþeme egzersizidir.Gevþemenin deðiþik türleri vardýr.

Gevþemeyi öðrenmek zaman isteyenbir iþtir. Ayrýca disiplin gerektirir.Çünkü iyi kavranmýþ bir gevþemetekniði kiþiyi gerginliklerden kurtara-rak, kýsa zamanda bozulmuþ olan zihin-sel ve bedensel dengeyi geri getirir.

Çoðu zaman, çalýþýrken, yürürken,otomobil kullanýrken veyakarþýlaþtýðýmýz herhangi bir problemiçözerken, kaslarýmýz farkýnda olmadangerilir. Bir kas gerildiði zaman kýlcaldamarlar kan dolaþýmýný durduracakkadar daralýrlar. Dolayýsýyla çevredekihücreler veya organlar kan dolaþýmýn-dan yeterince beslenemezler ve birik-tirdikleri toksinleri atamazlar. Budurumda olan bir beden hastalanmayadaha yatkýndýr. Demek ki, bir kas ya dabir organýn çevresindeki hücrelerin kandolaþýmýndan tam anlamýyla yararlan-malarý isteniyorsa, kaslarýn gerilme,enerji harcama, gevþeme dairesinitamamlamasý gerekir. Onun için gevþe-menin hastalýklarý önlemedeki önemibüyüktür.

Gevþeme tamamen zihinsel olarakyapýlan bir egzersizdir. Kaslarýnýzý zih-ninizle idare edebileceðinize inanýn.Nasýl ki, el parmaklarýnýzý hareketettirip oynatabiliyorsunuz, zihinle elparmaklarýnýz arasýnda bir iliþki mev-cuttur. Dolayýsýyla zihinle bütün organ-

SEVGÝ DÜNYASI39

lar ve kaslar arasýnda da ayný iliþkimevcuttur. Siz, bir kasýnýzý gevþetmeyidüþünüp, onu hissettiðiniz zaman o,kesinlikle gevþeyecektir. Ayný þekildebütün kaslarýnýzý da bilinçli olarakgevþetip dinlendirebilirsiniz.

Rahat bir gevþeme yapabilmek içinkimsenin sizi rahatsýz etmeyeceði ses-siz bir yer seçin. Üstünüzde rahat birkýyafet olsun. Yere sýrt üstü uzanýn.Eðer bulunduðunuz ortam birazserinse, üzerinize hafif bir örtü ala-bilirsiniz. Çünkü gevþeme esnasýndametabolizma çok yavaþ çalýþacaktýr.Nefes alýp verme, kalp atýþlarý ve kan-dolaþýmý yavaþlayacaktýr. Dolayýsýylabeden ýsýsý düþecektir. Üþüyen bir kaskendiliðinden kasýlýr, kasýlmýþ bir kasýnise gevþemesi zordur. Amaç, kaslarýgevþetmek olduðundan üzerinize örtüalabilirsiniz.

Þöyle bir örnek vererek anlatayým.Bacaklar ve kollar vücuttan hafifçeayrýlmýþ bir durumda yere sýrt üstüyatýn. Avuç içleriniz havaya dönükolsun. Gözlerinizi kapatýn. Önce birkaçdefa derin nefes alýp verin. Kendiniziserbest býrakarak bedeninizin bütünaðýrlýðýný yerde hissedin. Daha sonrazihinsel dikkatinizi ayak parmak-larýnýza çevirin ve parmaklarýnýzýn var-lýðýný hissedin ve gevþetin. Sýrayla,ayak tabanlarýnýz, topuklarýnýz, ayakbilekleriniz, bacak adaleleriniz, dizkapaklarýnýz, baldýrlarýnýzýn alt ve üstkýsýmlarý kaba etleriniz, bel kaslarýnýz,karýn kaslarýnýz, göðüs adaleniz,sýrtýnýzýn yerle temasýný hissedin vegevþetin. Daha sonra dikkatinizi el par-maklarýnýza çevirerek, parmaklarýnýzýn

varlýðýný hissedin ve gevþetin. Avuçiçlerini, bileklerinizi, kol kaslarýnýzý,dirseklerinizi, pazýlarýnýzý ve omuz-larýnýzýn yerle temasýný hissedin vegevþetin. Þimdi dikkatinizi boðazýnýzaçevirin, boðazýnýzý hissedin vegevþetin. Alt çene hafif ayrýk, altçeneyi hissedin ve gevþetin. Aðýzetrafýndaki bütün adaleleri gevþetin.Yanaklarý ve þakaklarý gevþetin. Gözkapaklarýnýzý iki kaþýn ortasýný hissedinve gevþetin. Alný gevþetin, baþýnýzýnyerle temasýný hissedin ve gevþetin.Þimdi bütün bedeninizin aðýrlýðýnýyerde hissedin ve gevþetin. Çok rahat-ladýðýnýzý, huzur ve sükûnet içindeolduðunuzu hissedin. (Bazen zih-ninizde çeþitli düþünceler oluþabilir,onlarý analiz etmeyin... Býrakýn onlar,akýp geçsin.) Ýki, üç dakika bu þekildekalýn. Daha sonra el ve ayak parmak-larýnýzý oynatarak yavaþça açabilirsiniz.Ýlk önceleri bu egzersizi yaparkenhiçbir þey olmuyormuþ gibi gelebilir.Ama yýlmayarak devam ederseniz dahasonralarý çok daha rahat gevþeye-bilirsiniz.

Gevþemeyi, yorgunluk hissettiðinizzaman vücudunuzu dinlendirmek, öfke,üzüntü, endiþe gibi duygularýbedeninizden ve zihninizden atmak,hastalýk belirtileri farkedince kandolaþýmýný hýzlandýrýp hastalýðý önleye-bilmek, zihninizi rahatlatýp iyi biruykuya hazýrlanmak, tansiyonu normalhale getirmek, mide ve baðýrsakhastalýklarýnda (spazm, ülser, kabýzlýk)ve dinlenmiþ bir zihinle daha rahathareket edebilmek için kullanabi-lirsiniz.

SEVGÝ DÜNYASI40

Nihal Gürsoy - Çok teþekkürler.Meditasyonun da günlük yaþantýmýzdakarþýlaþtýðýmýz gerilimlerden kurtulmakiçin iyi bir araç olduðunu söylemiþ-tiniz. Meditasyon nedir? Nasýl yapýlýr?Kolayca uygulanabilecek bir örnekgösterebilir misiniz? Yararlarý nelerdir?

Erol Yurderi - Meditasyon,Sanskritçe "dhayana" kelimesininkarþýlýðýdýr. Yoga biliminin kurucusuolan Patanjali, meditasyonu "zihni bellibir þey üzerinde yoðunlaþtýrma" olarakaçýklamýþtýr. Bugün düzenli bir þekildeyapýlan meditasyon insan üzerindefiziksel, zihinsel ve ruhsal etkiler yarat-maktadýr. Yapýlan bilimsel araþtýr-malara göre meditasyonun fiziksel etki-lerini þöyle sýralayabiliriz: Kalp atýþlarýve solunum yavaþlamakta, kandaki lak-tik asit miktarý düþmekte, tansiyon nor-mal düzeyini korumakta, vücudun oksi-jen tüketimini azaltmakta (bu metabo-lizmanýn yavaþladýðýný gösterir), kýsacabeden tam bir dinlenme haline geçmek-tedir. Zihinsel etkilerine gelince;Meditasyon hafýza gücünü ve kon-santrasyonu geliþtirdiði gibi dikkati deartýrýr. Yaratýcýlýk, verimlilik ve ener-jide bir artýþ saðlar.

Ruhsal olarak ise, kiþide varolandepresyon, hoþnutsuzluk ve diðernegatif ruhsal durumlarda bir azalmasaðlar. Huzur ve iyimserlikte artýþgörülür. Kýsaca meditasyon insanýngenel saðlýðýný daha iyiye götürdüðügibi, onun gerginliklerden kurtulmasýnayardýmcýdýr. Meditasyonun pek çok tür-leri vardýr ama size kolaylýkla uygula-nabilecek bir örnek anlatacaðým.Soluðunuzu (nefes alýp vermeyi)

izleme meditasyonu dediðimiz bu me-ditasyon, doðal nefes alýp veriþe karýþ-madan sadece nefesin bilinç tarafýndanizlenmesi þeklinde yapýlan bir medi-tasyondur. Meditasyonu yapmak için,sizi kimsenin rahatsýz etmeyeceðiuygun bir yer seçin, hareketsiz rahat vedengeli bir þekilde oturun. Lotus þek-linde olabilir, baðdaþ kurarak otura-bilirsiniz bu da zor gelirse bir sandal-yeye oturup el bilerlerinizi lotusduruþunda olduðu gibi dizlerinizinüzerine yerleþtirebilirsiniz. Önemli olansýrtýnýzýn dik olmasýdýr. Oturuþundüzgün olmasý meditasyonun saðlýklýolmasý için önemlidir. Baþýnýz dik dur-sun, gözlerinizi kapatýn. Birkaç derintam nefes alýn ve bütün bedeni gevþekbýrakýn.

Þimdi dikkatinizi, nefes alýp veri-þinize çevirin, kendiliðinden, doðalolarak nasýl nefes alýp verdiðinizi göre-ceksiniz. Nefeslerinizi izlemek bir süresonra sizi zihinsel sükûnete götürecek-tir. Nefesin kolayca izlenmesini saðla-mak için nefes alýþ veriþlerinizi saya-bilirsiniz. Nefes alýrken bir, verirken ikidiye zihinsel saymayý sürdürebilirsiniz,saymayý on'a kadar sürdürün bitinceyeniden baþlayýn. Bu þekilde on dakikakadar devam edin. Birtakým düþüncelerzihninize gelirse onlara takýlmayýnbýrakýn gitsinler siz nefesinize odak-lanýn. Meditasyon sabýr isteyen bir iþtir,yýlmadan devam edin. Zamanla çokdaha iyi yaptýðýnýzý göreceksiniz.

Nihal Gürsoy - Bu anlamda yapýla-bilecek egzersizler nelerdir?

Erol Yurderi - En etkin doðal terapiyollarýndan biri de, Yoga'nýn bir türü

41SEVGÝ DÜNYASI

olan "Hatha Yoga'dýr" Temel özelliði,beden yoluyla zihni etkilemektir. HathaYoga üç ana bölümden oluþur. Bunlar,Asanalar (duruþlar), hareketler, PranaYama (nefes egzersizleri) ve Savasana(gevþeme egzersizi). Bedenle, zihninbirlikteliðini, bütünselliðini içerir.Hareketler dikkatli ve bilinçli bir þekil-de uygulandýðý zaman kiþiye pek çokyararlar saðlar. Omurga ve eklemleresnek kalýr.Özellikleromatizma-kireçlenme,sindirimbozukluklarý,damarsertliði,dolaþýmbozukluðugibi çaðdaþhastalýklarönlenir.

Doðru vedüzenli alý-nan nefeslerbizi nefesdarlýðýndan,astýmdankorur. Kandolaþýmýnormalegirer. Beyinve sinir sis-temi olumluolarak etkilenir.

Nihal Gürsoy - Ýmgelemenin desaðlýðýmýza olan olumlu katkýlarýndansöz etmiþtiniz. Bu konudaki yorum-larýnýzý da öðrenebilir miyiz?

Erol Yurderi - Bütün þifa çalýþ-malarýnda imgeleme gücü çok önem-lidir. Ýmajinasyon, ruhun yetenek-lerinden biridir. Tarif edecek olursak,herhangi bir þeyin zihinde þekil-lendirilmesi, resimlendirilmesi olayýdýr.Ýmajinasyon gücümüz sayesinde olay-lara ve maddeye hakim olabiliriz. Ruhbir þeyi biçimlendirmek istediði zaman,bunu imajinasyon yeteneðinin yardýmý

ile yapar.Ýmajineedilen þeyveya obje,fizik plandakendinigösterme-den önceastral plan-da oluþur.Ýmaji-nasyondaön plandaolan þey,kendiduygu-larýmýzdankopup,duyular öte-sinegeçmektir.Herhangibir þeyinolabilmesiiçin, önce

onu kuvvetle tahayyül etmek gerekir.Zihinde canlandýrýp, resimlendirerekonu adeta elle tutulur hale getirmekdemektir. Bu ruhsal istek, ruhsal etkimaddelere imajinasyon yoluyla ulaþýr.

SEVGÝ DÜNYASI42

Ýradesini ve imajinasyon yeteneðinigeliþtirmiþ olan bir insan, saðlýk vehuzuru için, mutluluðu için olumludüþünerek, tahayyül ederek çok þeyyapabilir.

Düþüncelerimiz, duygularýmýz birerenerjidir. Olumlu düþünceler auramýzýgüçlendirir, enerjimizi artýrýr ve saðlýkiçinde olmamýzý saðlar. Olumsuzdüþünce ve duygular ise, enerjimiziazaltýr, hastalýða davetiye çýkartýr. Onedenle düþünce ve duygularýmýzý kon-trol etmeyi, enerji tüketen duygu vedüþüncelerimizi, enerji üreten duygu vedüþünceler haline getirmeliyiz.

Ýlerlemek, yükselmek, bilgilenmek,þifa almak için bizim evrenimizderuhun ve bedenin uyum içinde olmasýgerekmektedir. Bedenimize gerekenönemi vermeliyiz. Çünkü bedenimiztekâmülümüzdeki en önemli yardým-cýmýzdýr. Ona zarar vermemeliyiz, hýr-palamamalýyýz, her türlü zararlýalýþkanlýktan uzak tutmalýyýz. (Alkol,uyuþturucu, sigara, beslenme alýþkan-lýklarý, hareketsizlik, uyku bozuk-luðu.... v.s.) Ona gereken saygýyýgöstermeliyiz, çünkü bedenimiz ruhu-muzun evidir ve ruhsal tekâmül, ruhunve bedenin uyumu ile olur.

Nihal Gürsoy - Çok teþekkürler ErolBey, ilave etmek istediðiniz herhangibir þey var mý?

Erol Yurderi - Evet. Þifa konusundapiyasada yayýnlanan kitaplarýn çoklu-ðundan, yakýn çevremde gördüklerim-den ve internetteki paylaþýmlarýmdankendime göre çýkardýðým bir sonuç var.Görüyorum ki insan, ruhsal ve

bedensel saðlýðýna kavuþabilmek içingerçekte yapmasý gerekeni bir kenarabýrakmýþ, iþin teknik tarafýyla uðraþý-yor. Günümüzde birçok insan öðrendiðitekniklerle ruhsal ve bedensel olarakkendisini þifalandýrmaya çalýþýyor.Halbuki, gerçek þifa içimizdedir.Bedene yönelik þifa, bir yere kadarbozulan dengelerin yerine getirilmesiaçýsýndan doðrudur ama, insan nedenhastalandýðýný, hastalýðýn nereden kay-naklandýðýný genellikle düþünmemekte-dir. Oysa hastalýklar genellikle olumsuzduygu ve düþüncelerin sonucudur.Ýnsan evrensel deðerler ýþýðýnda dönüpkendisine bakmadýkça, düþünce veduygularýný gözden geçirip, gerekliiçsel deðiþimi ve dönüþümü yap-madýkça hastalýklar tekrarlanacaktýr.Dolayýsýyla; en büyük þifa, insanýnkendini bilmesi, tanýmasýdýr. Bu tanýmaçabasý ayný zamanda insanýn kendiözüne yaptýðý bir yolculuktur. Bunugerçekleþtiren insan evrensel konularauygun yaþayacaðýndan bedensel olarakda saðlýk içinde yaþar. Ruhen güçlüolanlar, bedenen de güçlü olurlar.

Kýsaca, kendini tanýma yolunda iler-leyip sevgiyi kendi içinde bulmuþ veevrensel yasalarla uyum içinde yaþayaninsan, her zaman gerçek ÞÝFAiçindedir. Böyle insan, sözleriyle veeylemleriyle çevresini de þifalandýrýr.

Nihal Gürsoy - Gerçekten çok yarar-lý bir sohbet oldu, teþekkür ediyorum.

Erol Yurderi - Ben de teþekkür edi-yorum. Okuyucularýnýza da sevgi veselâmlarýmý iletiyorum.

43SEVGÝ DÜNYASI

Özgürlük ve Özgür Düþünce ÜzerineÖzer Baysaling

SEVGÝ DÜNYASI44

Oldum olasý, özgürlük ve özgürdüþünce hakkýnda kafa yorarým. Ancakgerçek anlamda tam olarak sahip oluna-bileceðinden de kuþku duyarým. Ýnsaninandýklarýna göre yaþayamazsa, güngeliyor yaþadýklarýna inanýyor.

Montesquieu özgürlüðü "Yasalarýn izinverdiði her þeyi yapma hakký" olaraktanýmlar. Hukuk da bunu temin eder. Birbaþka açýdan, yasalar mutlak özgürlüðütemin etmeye çalýþýrken, birçok þeydende kýsýtlamalar getirir. Sýrf bu açýdanbakýnca hapishanelerin acý hali gözümdecanlanýr.

Avukatlýk mesleðimde müvekkillerimlegörüþmeye gittiðim için oralarýn duru-munu bilirim. Hele tutuklu yakýntanýdýðýnýz olursa, onu o durumdagörmek daha da acý verir. Karþýnýzdaelleri sýranýn altýnda iki büklüm dururlar.Gardiyanlarýn gözü hep üstlerindedir.Mahzun ve yýlgýn bakarlar gözlerinize.Aðlayamazlar, göz yaþlarýný içlerineakýtýrlar. Bir süre sonra gardiyan"görüþme bitmiþtir" diye seslenir. Kalkýpsýra olurlar. Boynuma sarýlmamak içinkendilerini zor zapt ederler. Giderkensadece "Ona selam söyle" diyebilirler.Adeta ayaklarýný sürüyerek odadan çýkar-lar. Arkalarýndan demir kapý "güüümm"diye, sessiz ve karanlýk koridorlardayanký yaparak kapanýr. Her þey tekrareski sessizliðine bürünür.

Ýnsanlar birçok þeyin kýymetini, onlarýkaybettikten sonra anlýyor. Özgürlük deböyle. Buna raðmen birçok insan daözgürlüðün ne olduðunu düþünemiyorbile. Yaþadýðý durumu oldum olasý nor-mal sayýp, ondan baþka bir yaþam veolasýlýklar olduðunu ve olabileceðinibilmeyenler, söylenenleri ve yaþadýðý

hayatý kabul edip baþka bir þey dedüþünemiyorlar.

Özgürlük ve özgür düþünce; felsefianlamda, doðanýn ve toplumun nesnelyasalarýna egemen olmak ve her türlüinaklara karþý, baðýmsýz önyargýlardan vealýþýlmýþ bilgilerden kurtulmuþ, bilimselnitelikteki araþtýrýcý düþüncedir. Kavramkargaþasýna girmek istemeyenler bunu"tutsak olmamak" þeklinde özetliyorlar.

Çocuk doðduðu zaman mutlaközgürdür. Bilinçli bilinçsiz veya doðanýnetkisiyle dilediðini yapar, hareket eder,baðýrýr. Buna karþý ilk sýnýrlamalar aileve çevresinden baþlar. Zamanla çevregeniþler, akraba, öðretmen, komþular,yöneticiler vs. devreye girerler. Doðadasalt özgür olan çocuk, artýk toplumunmalý olmaya baþlamýþtýr.

Bu yüzden doðuþtan var olan fikirleryoktur. Bunun neticesi olarak, hiç kimsede doðuþtan dogmatik deðildir. Fikirleryaþanýlan toplumda, o toplumun deðer-leriyle eþdeðerli olarak þekillenir.

Devlet, din, millet, ekonomik düzenlervs. hepsi gerekli kuruluþlardýr. Bunlarýnolmadýðý toplum da düþünülemez. Buaçýdan da gene özgürlük ve özgürdüþünce olamayacaðý sorusu aklagelebilir. Ancak bunlarýn çeþitli menfaatgruplarýnýn eline geçerek, toplumyararýndan, kiþisel çýkarlar yararýna göreinsanlara yönlendirilmesi, esas anlamdaözgürlük ve özgür düþünce yeteneðiniortadan kaldýrýr.

Düþünce insan beyninde üretilir. Yanidüþünce beynin içinde özgür olup,özgürce üretilir. Sözle eylemedönüþmeyen düþünce, kanunlar karýþýndaözgür olup hiçbir dýþ baský altýnda dadeðildir. Ancak düþüncenin oluþmasý için

45

çevreden alýnan algý ve bilgilerin etkisialtýnda kalýnýr. Ýnsanlar hangi bilgi vealgýlarla yetiþtirilirlerse, düþünceleri de oyönde oluþur. Bu sebeple özgür düþünce,toplum baskýlarý ve kurallarla kýsýtlandýðýgibi, yönlendirme ile de pasif þekildekýsýtlanmýþ olur.

Aydýn insan, kendisini bilinçlendirerekdoðmalarýn, politik ve ekonomik baský-larýn etkisinden kurtulup düþünebildiðisürece özgür düþünceli olur.

Çin atasözü gibi; "Eðri aðaçlar bahçý-vanýn eline muhtaçtýr."

Ýnsanlarýn kendilerine göre deðiþikinançlarý da olabilir. Demokratik veözgür ülkelerde kiþiler bu inançlarýnýrahatça açýklayabilirler. Bu "inanç özgür-lüðü" dür. Bunun siyasi bir boyutu dayoktur. Çünkü inanç tabu olduðundantartýþýlamayacaðý için, siyasi ve diniboyuta da ulaþmamasý gerekir.

Düþünce özgürlüðü; insan beyninde,özgürce üretilen ve tartýþmalý gerçekleredayanan düþüncelerin, korkusuzca vebaský altýnda kalmadan açýklanabilme-sidir. Bu yüzden düþünce özgürlüðüevrensel tartýþmalara açýktýr.

Önyargýlar aklýn bilinçsiz þartlan-masýdýr. Bilgisizlik, baðnazlýk, duygusalsapmalar, benlik endiþesi vs. gibi birçoketken önyargý yaratýr. Akýl ve bilimdenuzaklaþmýþ dar görüþlüler önyargýlýinsanlardýr. Kendi inançlarýný ve kendidüþüncelerini paylaþmayanlara düþmanolurlar.

Bu yüzden özgürlük ancak bilim, bilgive bilgelikle geliþir. Ýnsanýn olumlu bil-gisi arttýkça özgürleþir, yetkinleþir veerdemli olur.

Tek bir inanca saplanýp, akýl ve bilgiyikullanmayan ve özgür düþünce boyutuna

eriþmemiþ insan, doðmalar içinde yüzenbakar kör gibidir. Görmek istemeyendendaha kör insan da olamaz.

Fichte; "Özgürlüðüm bana dýþarýdanverilmiþ deðildir. Özgürlüðümü benkendi varlýðýmda taþýyorum. O ancakbenimle vardýr ve ancak eylemimlegerçekleþir" diyor.

Doðanýn yýldýramadýðý ruhlar, özgürolan ve tehlikeden çekinmeyen ruhlardýr.

Tarihi Açýdan Bakýþ ve Özgür Düþüncenin Bilime Etkisi

Esas anlamýnda özgür düþünce çatýþ-malarý M.Ö. 5 Yüz Yýlda din güçleri ileözgür düþünmek isteyenler arasýndabaþlamýþ. Protagoras, Aristoteles,Sofokles, Sokrates vs. gibi birçokdüþünür o zaman (henüz Hýristiyanlýk veMüslümanlýk da yokken) dinadamlarýnýn, dini ve iktidar güçlerininkoyduðu dini inançlarý ve kurallarýeleþtirdikleri için baský görüp, sürülmüþ,kitaplarý yakýlmýþ hatta öldürülmüþler.

Hýristiyanlýk öncesinde Roma'daÇiçeron ve Lukretius özgür düþüncebayraðýný açmaya çalýþmýþlar ise de, ozamanki dini inanýþlar karþýsýnda baskýgörmüþlerdir.

Hýristiyanlýktan sonra da ayni baskýlar,Hýristiyan din adamlarý ve güçlerini din-den alan Ýmparatorlar tarafýndan devamettirilmiþtir. Bunlarýn arasýnda en tipikmisal, dinine baðlý bir insan olanBacon'un sýrf bilimsel araþtýrmalar yap-mýþ olmasý yüzünden on iki sene hapisyatmasýdýr.

Müslümanlýkta ise; büyük Ýslam alim-leri Cabir Ýbni Hayyan, Ýmam Gazali,Farabi, Ýbni Sina vs. bilime ve özgür

SEVGÝ DÜNYASI

SEVGÝ DÜNYASI46

düþünceye ýþýk tutmalarýna raðmen baskýda görmüþlerdir.

Buna raðmen; baðnazlýk, kaba güç, kinve zulümle yapýlan her þey yýkýlýp yokolmuþtur. Özgürlük ve özgür düþüncefikriyle bilim ve bilgi her geçen gün dahafazla önem kazanmýþtýr.

Özgürlük ve bilimin geliþmesine etkiliolan birçok neden vardýr. Ancak bunlarýnen önemlisi matbaanýn icadýdýr. Bilimselgeliþmeler kitapla yayýlma kolaylýðý gös-terdiði gibi, bundan daha da önemlisi,

matbaa ile seri olarak basýlan "Ýncil" leriherkesin okuyabilmesidir. Bu suretle din-lerini kendi baþlarýna daha iyi anlayarak,din adamlarýný aradan çýkarmýþlardýr.

Montaigne aklý ve dini birbirindenayýrmýþ ve doðmalara karþý çýkmýþtýr.

Giordano Bruno ise; evrenin sonsuz-luðunu düþünmüþ, tanrýyý bu sonsuz-luðun içinde görmüþ ve evreni bilmeyitanrýyý da anlama sonucuna baðlamýþtýr.Tabi cezasý ölüm olmuþ ve kararý okuyanengizisyon yargýcýna "siz benden daha

47

çok korkuyorsunuz" demiþtir. Bununüzerine önce dili koparýlmýþ, sonra dayakýlmýþtýr.

Esasýnda reform olaylarý dine karþýyapýlmýþ bir ayaklanma deðildir. Ancakreform akýlcýlýk yolunda geçiþ rolü oyna-yarak doðmalara karþý çýkmýþtýr.

Lucilio Vanini ruhun ölümsüzlüðünüreddettiði için, o da dili kesilerek veyakýlarak öldürülmüþ.

Galileo Galilei astronomi dalýndabirçok keþif yapmýþtýr. Güçlü dürbünler

oluþturarak güneþteki lekeleri ortayaçýkarmýþtýr. Özellikle güneþteki lekebuluþu kiliseyi çok rahatsýz etmiþ.Kilisenin "Meryem'i güneþ gibi lekesiz"görüþüne ters olan bu buluþ Galileo'yuyargýlamaya götürmüþ, kendisiniarkadaþlarýnýn da baskýsýyla, savlarýndanvazgeçmek suretiyle ölmekten kurtar-mýþtýr. Oysa Katolik Kilisesi YüksekKurulu 1978 de Galileo'nun haklý, kilis-enin haksýz olduðu yargýsýna vardý.

Milton düþünce özgürlüðünü, siyasalözgürlüklerden üstün tutarak; "banabütün özgürlüklerden önce öðrenmek,söyleme, vicdan ve serbestçe tartýþmaözgürlüðünü verin" diyerek özgürlük vedüþünce özgürlüðüne yeni bir boyutgetirmiþtir.

18.Yüz yýlda Kant; "aklýný kullanmakgücünü göster" diyerek aklý ön planaçýkarmýþtýr. Tabi bu þekilde düþünenlerarasýnda akla tam üstünlük vererek diniyadsýyan düþünürler de çok olmuþtur.

Middleton buna birleþtirici bir düþüncetarzý getirmiþ. Ona göre: "Hýristiyanlýksahtekarlýk olsa bile onu yýkmak yanlýþolur. Bu dinin ardýnda uzun bir gelenekyatmaktadýr. Geleceðe dayanan dinlereinsanlarýn ihtiyacý vardýr." Birçokdüþünür ise hem dini kabul etmiþ hem deakýl ve bilimle bütünleþtirmeyeçalýþmýþtýr.

19.Yüz yýlda geliþen Antropoloji bilimidinlerdeki birçok inanýþýn, dinlerdenevvelki ilkel kavimlerde de mevcutolduðu savýný ortaya atmýþtýr. Bu da din-ler tarihi açýsýndan inceleme alaný yarat-mýþ ve din ile özgür düþünce çekiþmesiayrý bir yön kazanmýþtýr.

20.Yüz yýl baþlarýndan itibaren ise"Laiklik" fikri geliþmeye baþlamýþtýr.

SEVGÝ DÜNYASI

SEVGÝ DÜNYASI48

Tüm bu geliþmelere ve 20.Yüz yýlbitmesine raðmen insanlarýn kafasý halakarýþýk. Bir yanda medyum vebüyücülerden hala medet umanlar, yo-bazlar, diðer taraftan insaný düþ kurmayazaman býrakmayacak kadar hýzlailerleyen teknik geliþim.

Bertrand Russel þöyle ifade ediyor;Bilim ve teknik sayesinde insanlýk, sankiiyilik için deðil de kötülük için bir arayagelmiþ... Çaðýmýz bilgi konusunda, bütünçaðlarý geride býrakmýþ ama, ayni þeyibilgelik için söyleyemiyoruz.

Özgürlük Aristo'nun "özgürlük cehalet-ten kurtulmadýr" ifadesinde yerini bulupçok uzun evrelerden sonra bu günleregelmiþ.

Özgürlük ve özgür düþüncenin baskýgördüðü ülkelerde bilim ve sanatýngeliþmesi de imkansýz oluyor. Tarihitetkikte, düþünceyi yargýlayanlarýn,ileride zavallý duruma düþtüklerigörülmüþtür. Oysa var olan toplumunsürekli eleþtirisi, onun dönüþümüne

neden olup bu da ortaya özgürlüðüçýkarýyor. Yani doðayý deðiþtirip kendiiçin kýlmaya çalýþan insan, ayni zamandakendini de deðiþtirebiliyor. Bu da ondaözgür düþünce alýþkanlýðý yaratýyor.

Toplumsal hayatta dünya koþullarýnýndeðiþmesi, haklar ve yasalarla çeliþmeyeve çekiþmeye baþlar. Yasalar da yenikoþullara göre düzenlendikçe, özgürlük-ler de geliþir. Özgürlükler eþitliði, eþitlik-ler de dayanýþma þeklinde kardeþliðigetirir. Özgürlüklerin kendini geliþtirmiþen üst düzeyde kiþilerde þekillenmesi isebilgeliði meydana getirir. Bilgeliði, bil-gili olmaktan ayýran þey, bilinenlerinözümsenerek davranýþlara yansýtýl-masýdýr.

Bilim, akýl ve bilgelik, özgür düþünceiçinde geliþip, tekrar özgürlük, eþitlik vekardeþliðe dönüþür.

Gelecekte bilgiyi üreten ve kullana-bilen özgür insanlarýn, ön planda ola-caðýný düþünmek bile beni mutlu edipumutlandýrýyor.

DeðerliOkuyucularýmýzSevgi Dünyasý DergimizHaziran 2007 tarihindenbaþlamak üzere yalnýzcaabonelerimize ulaþacaktýr. Bizlerle olmaya devametmek istiyorsanýz,Oba Sok. Sýlla Ap. No: 7/1 Cihangir/Ýstanbul adresine mektuplaveya Haberleþme Sorumlusu ve Okur/Abone Ýliþkileri: Kazým Erdemoðlu’na (0212) 252 85 85 no’lu telefonla, (0212)249 18 28 no’lu faxla abone adresinizi bildirmenizi rica ederiz.En içten sevgilerimizleSevgi Dünyasý

Adý, Soyadý: .....................................................Adres: .....................................................Posta Kodu: .....................................................Ýlçe: .....................................................Ýl: .....................................................Tel: .....................................................Abone ücreti: Yurt içi (40 YTL) ................

Yurt dýþý (50 YTL) ................Posta Çeki No: 385999 (Sevgi Yayýnlarý)