issn - trilye restaurant · 8 9 atatürk baflar›l› bir k›ta subay› olmas›na ra¤men çok...

39

Upload: others

Post on 17-Sep-2019

4 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: ISSN - Trilye Restaurant · 8 9 Atatürk baflar›l› bir k›ta subay› olmas›na ra¤men çok sosyal bir liderdi. Cumhuri-yeti kurduktan sonra Ankara’ya gelen ya-banc› büyükelçilerle
Page 2: ISSN - Trilye Restaurant · 8 9 Atatürk baflar›l› bir k›ta subay› olmas›na ra¤men çok sosyal bir liderdi. Cumhuri-yeti kurduktan sonra Ankara’ya gelen ya-banc› büyükelçilerle
Page 3: ISSN - Trilye Restaurant · 8 9 Atatürk baflar›l› bir k›ta subay› olmas›na ra¤men çok sosyal bir liderdi. Cumhuri-yeti kurduktan sonra Ankara’ya gelen ya-banc› büyükelçilerle

Y›l: 6 Say›: 20

Ocak-fiubat-Mart 2011

ISSN:1306-6595

Mavi fiemsiye Turizm Ltd. fiti. Ad›na

‹mtiyaz Sahibi ve Genel Yay›n Müdürü

Süreyya ÜZMEZ

Sorumlu Yaz› ‹flleri Müdürü

Mahmure ÜZMEZ

Yay›na Haz›rlayan ve

Yay›n Koordinatörü

Recep Peker TANITKAN

[email protected]

Editör

Ayflegül DO⁄AN

Reklam Servisi

Mavi fiemsiye Turizm Ltd. fiti.

Yay›n ‹dare Merkezi

Trilye Restaurant

Reflit Galip Caddesi

Hafta Sokak 11/B

Gaziosmanpafla-ANKARA

Tel:(0312) 447 12 00-446 59 76

www.trilye.com.tr

Grafik-Tasar›m

Yusuf MEfiE- (Ajans-Türk)

Bask› & Cilt

Ajans-Türk Gazetecilik Matbaac›l›k

‹nflaat Sanayii A.fi.

‹stanbul Yolu 7. Km. ‹nönü Mahallesi

Necdet Evliyagil Sokak No: 24

Bat›kent / ANKARA

Tel: 03.312 278 08 24 - Fax: 0312 278 18 95

www.ajansturk.com.tr - [email protected]

Bas›m Tarihi: 30.12.2010

Dergideki reklamlar›n sorumlulu¤u firmalara,

yaz›lar›n sorumlulu¤u yazarlar›na aittir. Bu

yay›n›n bir bölümü ya da tamam› yay›nc›s›n›n

izni olmaks›z›n ço¤alt›lamaz ve yay›nlanamaz.

Yay›n Türü: Yerel Süreli Yay›n

Üç ayda bir yay›nlan›r.

Yaz aylarında Göcek’te kısa bir tatil yaptım. Yelkenli katama-ran ile dolaştım tüm koyları. Yavaş yavaş seyrederken oltamıda attım denize ama hiçbir gün tek bir balık yakalayamadım.Çok seviniyorum. Çünkü hiç balık öldürmedim.

Pantolonu birazcık sıkan insanlar hemen feveran ediyor. “Ki-lo aldım” diye yakınıyorlar. Halbuki aç kalmıyorum diye se-vinmek lazım. Gölgeniz sizi izliyorsa, güneş ışığı görüyorsu-nuz demektir. Eğer faturalarınızı ödeyebiliyorsanız bir işinizvar demektir. Yığınla yıkanacak ve ütülenecek çamaşırınızvarsa, yığınla giyeceğiniz var demektir. Akşamları kendiniziçok yorgun hissediyor ve bacaklarınız ağrıyorsa o gün çalış-mışsınız demektir.

Dilerim 2011 yılı güzelliklerin yılı olsun. Her yerde hata ara-yan değil, güzellikleri gören gözler olsun. Çirkinliklerin değilgüzelliklerin ifşa edildiği bir Türkiye olsun.

Bol balıklı ve sağlıklı bir yıl dileğiyle…

Süreyya Üzmez

N‹CE N‹CE YILLARA

Page 4: ISSN - Trilye Restaurant · 8 9 Atatürk baflar›l› bir k›ta subay› olmas›na ra¤men çok sosyal bir liderdi. Cumhuri-yeti kurduktan sonra Ankara’ya gelen ya-banc› büyükelçilerle

Trilye’den Esintiler . . . . . . . . . . . . . . . . . .8

Pazar Günleri Bal›k Yiyoruz . . . . . . . . . .26

Trilye’nin K›fl Bahçesi . . . . . . . . . . . . . . .30

‹lkim Öz & Erkan Tan . . . . . . . . . . . . . .32

Mercan Bal›¤› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .34

fiakran Usulü F›r›nda Mercan . . . . . . . . .35

Üçü Bir Arada . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .36

Bal›kl› ‹çli Köfte . . . . . . . . . . . . . . . . . . .38

Keçi Peynirli Paprika . . . . . . . . . . . . . . .40

Çökertme Kebab› . . . . . . . . . . . . . . . . . .42

Vejeteryanlar ‹çin . . . . . . . . . . . . . . . . . .44

Peynirli Tatl›lar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .46

Fas Mutfa¤› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .48

Apollon Tap›na¤› . . . . . . . . . . . . . . . . . . .52

Kazablanka . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .56

Yüksel Bolay›r . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .62

Tak› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .64

Çubuk Agat Tafl› . . . . . . . . . . . . . . . . . . .66

Erzincan’dan... Kemah’tan... . . . . . . . . . .68

Ferin Batman’dan En ‹yi 10 . . . . . . . . . .72

Trilye’nin Bulmacas› . . . . . . . . . . . . . . . .74

‹Ç‹NDEK‹LER

ŞAKRAN USULÜFIRINDA MERCAN

APOLLONTAPINAĞI

PEYNİRLİ TATLILAR

FERİN BATMAN’DAN

EN İYİ 10KAZABLANKA

ÇUBUK AGAT TAŞI

FAS MUTFAĞI

VEJETERYANLAR İÇİN

ERZİNCAN’DAN...KEMAH’TAN...

BALIKLI İÇLİ KÖFTE

TRİLYE’NİN KIŞ BAHÇESİ

İLKİM ÖZ &

ERKAN TAN

68 46 48

38 66 32

35 44 52

72 30 56

w w w . t r i l y e . c o m . t r

Page 5: ISSN - Trilye Restaurant · 8 9 Atatürk baflar›l› bir k›ta subay› olmas›na ra¤men çok sosyal bir liderdi. Cumhuri-yeti kurduktan sonra Ankara’ya gelen ya-banc› büyükelçilerle

98

Atatürk baflar›l› bir k›ta subay› olmas›nara¤men çok sosyal bir liderdi. Cumhuri-

yeti kurduktan sonra Ankara’ya gelen ya-banc› büyükelçilerle s›k s›k bir araya gelir,balolar düzenlerdi. Ankara’da yabanc› ko-nuklar›n› a¤›rlayaca¤› bir restoran olmay›fl›-na üzülüyordu. Karpiç ve Süreyya onun tefl-vikleriyle Ankara’da varl›klar›n› gösterdiler.

12 Eylül’de Kenan Pafla’n›n hükümeti zam ic-raat› yapmak üzereyken Kenan Evren’in sek-töre darbe vuran talihsiz bir konuflmas› olmuflve “Benim maafl›m bir aflç› maafl› kadar de-¤il” aç›klamas›nda bulunmufltu. Kastetti¤i afl-ç›lar zincir otellerin befl y›ld›zl› çok özel yete-nekli mutfak flefleriydi. Dünyan›n her yerinde

standart böyledir. Son 10 y›lda Türkiye’ninher yerinde hizmet sektörü, restoran, kafe veotel iflletmecili¤i popüler oldu ve süratle gelifl-ti. Ankara da bu h›zl› geliflimden en çok nasi-bini alan bir il oldu. Bu sektöre gönül vermiflbirisi olarak geliflmelerden en çok hoflnutolan benim. Birbirinden güzel restoranlar An-kara’y› sarm›fl durumda. Ankara’da yeme iç-me kalitesinin ç›tas› yükseldi.

2002 y›l›nda Ankara’da faaliyetlerine baflla-yan Gastronomi Birli¤i Rötisörler Zinciri Der-ne¤i 762 y›ll›k bir dernektir. 1248 y›l›nda ku-rulan dernek, 1789 y›l›nda Frans›z ‹htilali s›-ras›nda di¤er derneklerle birlikte kapat›lm›fl-t›r. 1950 y›l›nda tekrar faaliyete geçmifltir.

70’den fazla ülkede faaliyet gösteren der-

ne¤in Ankara’daki kurucular› Metin Mörfi

Menahem, O¤ul Türkkan, Sarp Evliyagil,

Selçuk Börekçi, Ti¤in Sertcan, Yasemin

Köksal, Teoman Seyithano¤lu gibi önde

gelen isimler olmufltur. Her ay ayr› bir res-

toranda yemek düzenlenmektedir. Menüde

yarat›c› yemekler ön plana ç›kmaktad›r.

Gastronomiye gönül vermifl insanlar›n,

herhangi bir kar amac› gütmeden, mutfak

sanatlar›n›, flarap bilgisini ve sofra adab›n›

gelifltirmek amac›yla bir araya gelmesini

sa¤layan dernek, sektördeki e¤itim ve ye-

teneklerin teflvi¤ini ve o flehirdeki yeme iç-

me ç›tas›n›n yükselmesini sa¤l›yor.

ANKARA SÜREKL‹ GEL‹fi‹YOR

Trilye’den Esintiler...

ANKARA SÜREKL‹ GEL‹fi‹YOR

Page 6: ISSN - Trilye Restaurant · 8 9 Atatürk baflar›l› bir k›ta subay› olmas›na ra¤men çok sosyal bir liderdi. Cumhuri-yeti kurduktan sonra Ankara’ya gelen ya-banc› büyükelçilerle

10

SU, TUZ, KARAB‹BER YASAKBu y›l›n ilk yeme¤i Trilye Restoran’da ya-

p›ld›. Türkiye’de dördüncü kez Rötisör

yeme¤i faaliyeti gerçeklefltiren Trilye bir

rekora da imza atm›fl oldu. 62 kiflilik ye-

mekte ayn› anda ritüellere uyularak ser-

vis yap›ld›. Restoran›n yemek lezzetine

mutlak inanç oldu¤u için sofrada tuz ve

karabiber tak›mlar› kullan›lmad›. fiarap

ile su kar›flt›r›lmas›n diye su ayr›ca servis

edildi. fiaraptan al›nan zevki su azalt›r.

Su sadece susuzlu¤u giderir, o nedenle

su servisi yap›lmas› istenmemelidir. Ye-

mek s›ras›nda cep telefonlar› kapal› tu-

tuldu. Her yemek ile ayr› flarap sunuldu.

Yemek öncesi kokteylde ise tek tip flam-

panya ikram edildi. Kokteyl menüsünde

bal›k restoran› ürünlerine sad›k kal›narak

bal›k past›rma, aterina bal›¤›, mürdüm

erikli ahtapot, istiridye, tarak ve kral yen-

geç ikram edildi.

8 y›l önce verdi¤imiz ilk yemekte salonun

yar›s› bofl kalm›flt›. Üye say›s› azd›. 11

Ekim Pazartesi günkü yeme¤i ilan eder

etmez kapasitemiz doldu, inan›lmaz ilgi

ve talep gördü. Ankara nereden nerelere

geldi. Ankara’da iyi fleyler oluyor. Siz de

haftaya kadar güzelliklerle kal›n.

Trilye’den Esintiler...

Page 7: ISSN - Trilye Restaurant · 8 9 Atatürk baflar›l› bir k›ta subay› olmas›na ra¤men çok sosyal bir liderdi. Cumhuri-yeti kurduktan sonra Ankara’ya gelen ya-banc› büyükelçilerle

1312

Trilye’den Esintiler...

YAKIN ARKADAfiININ DO⁄UM GÜNÜNÜ TR‹LYE'DE KUTLADI

Ünlü tiyatro ve sinema oyuncusu Cihan Ünal, geçen günlerde “6 Haftada 6 Dans Dersi”oyunuyla Başkentli sanatseverlerle buluştu. Oyun sonrasında ise rol arkadaşı Nevra Se-

rezli ve yakın dostlarıyla birlikte Trilye’de balık keyfi yapan Ünal, uzun yıllardır arkadaş ol-duğu Sibel ve Zeynep Kurban kardeşlerden Sibel Hanım’ın doğum gününü kutladı. Bir aradakeyifli vakit geçiren eski dostlar, gece boyunca sohbet ederek hasret giderdi. Doğum günükutlamasına eski Bakan Ufuk Söylemez ve eşi de dahil oldu.

MUTFAKTA S‹NERJ‹

YABANCI D‹PLOMATLARIN H‹KMET ÇET‹N ‹LG‹S‹

Dışişleri Bakanlığı görevi sırasında yerli yabancı herkesin gönlünde taht kuran Hikmet Çe-tin ne gündemden düşüyor ne de insanların ona karşı olan sevgisinde bir azalma oluyor.

Trilye’ye ne zaman gelse onu gören yabancı diplomatlar masalarından kalkıp yanına gidiyor.

Kasım ayı içerisinde Norveç Büyükelçisi Cecilie Landsverk’in konuğu olarak Trilye’ye gelen Çe-tin oldukça keyifli görünüyordu.

Uzun yıllar Amerika’da İtalyan mut-fağı üzerinde başarılı çalışmalar ya-

pan Hakan Açıl, iki yıl önce Trilye eki-bine katılmıştı. Geçen yıl 6 ay MutfakSanatları Akademisi’ne devam edipokuldan diplomasını aldı. Mimolettestajını tamamladıktan sonra Trilye’yedöndü ve inovasyon çalışmalarına de-vam ediyor. Kendi özel yeteneklerini ye-nilikçi mutfak anlayışıyla sürekli pekiş-

tiren Hakan Açıl gelecek için umut vaatediyor. Ramazan Ceylan Ankara’nın eneski balık restoranlarından Karaf, dahasonra İstanbul Reina, Ankara Fish Hou-se deneyimlerinden sonra kendi yete-neklerini ön plana çıkarmayı arzuladığıTrilye Restoran’a demir attı. Hakan veRamazan ikilisi Trilye’ye sinerji kattı.Ekibin heyecanını artırıp sevgisini pekiştirdi.

Hakan AÇIL Ramazan CEYLAN

Page 8: ISSN - Trilye Restaurant · 8 9 Atatürk baflar›l› bir k›ta subay› olmas›na ra¤men çok sosyal bir liderdi. Cumhuri-yeti kurduktan sonra Ankara’ya gelen ya-banc› büyükelçilerle

1514

Avrupa’nın ünlü sanat merkezlerinden birin-de gezen çocuğun biri, vitrinde çok hoş bir

tablo görür. Tablo bedeli oldukça pahalıdır. Ço-cuk bu tabloyu bir sonraki sene abisinin doğumgünü için almayı düşünür ve bir iş bulup kıt ka-naat geçinerek biriktirdiği tüm para ile mağaza-ya gider. Şanslıdır, tablo hala satılmamıştır. İçe-ri girer ve tabloyu bir süre yakından izlediktensonra, resmi yapan sanatçıyı bulur ve “Ağabeyi-min doğum günü için bu resmi satın almak isti-yorum, tüm param da bu kadar” der.

Ressam bir süre düşündükten sonra resmi pa-ketler ve satar. Çocuk paketini alır ve teşekkürederek çıkar. Mağazada ressam arkadaşları var-dır ve şaşkın şaşkın sorarlar:

“Sen ne yaptın? O resmin değeri milyonlar eder-di. Neden bu kadar az bir rakama sattın?”

Ressam cevap verir:

“Evet ben bu resme milyonlarını verecek pekçok insan bulabilirdim ancak tüm servetini buresme verecek kaç kişi bulabilirdim?”

Seher Amiklioğlu, Ankara’da uzun yıllar MaliyeMeslek Lisesi Müdürlüğü görevinde bulunmuşçok değerli bir eğitimcidir. Zaman zaman eşi es-ki Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı AteşAmiklioğlu, oğlu Anıl ve kızı Ebru ile birlikteTrilye’ye gelir. Ne zaman restorana girse bazımasalardan koşarak yanına gelip elini öpen öğ-rencileri ile karşılaşır ve duygusal anlar yaşar.Gazi Üniversitesi mezunu Seher Hanım, MaliyeBakanlığı’nda da danışmanlık yapmıştır. Çok iyiderecede Almanca bilen Amiklioğlu, mütercimtercümanlık gibi görevlerde de bulunmuştur.

Seher Amiklioğlu, servetini verenler olsa da aslatablolarını satmayan, kendi el emeğiyle yaptığıçok özel koleksiyona sahip, müstesna bir res-samdır. Yurt dışı seyahatlerimde çok beğendi-ğim tablolarla zaman zaman karşılaşıyorum.Moskova ve St. Petersburg’da beğendiğim bir ikigüzel tabloyu nakliye nedeniyle satın almaktanvazgeçip çok üzülmüştüm. Beğendiklerimin da-ha güzelini bir daha göremem diye hayıflanmış-tım. Ta ki Seher Hanım’ın evinde kendi göz nu-

ru, yetenekli parmaklarının hükmettiği fırçasıy-la yaptığı yağlı boya eserleri görünceye kadar.Demek ki güzelden de güzeller varmış.

Seher Amiklioğlu, sayısız sergi açmış, sergilerinmasrafını kendi cebinden karşılamış fakat tümgelirlerini kimsesiz çocuklara, muhtaç insanla-ra bağışlamıştır. Yardım etmek, onun sanatçı ru-hunun derinliklerine yerleşmiş bir olgudur.

DO⁄AL PERSPEKT‹FÇok değerli ressamların kendisinde gördüğüçok önemli bir yetenek, tablolarında doğal pers-pektif oluşumudur. Tablolarını tek tek hayran-lıkla izledim ama temayı oluşturan tüm canlıobjeler hangi yöne gitsem bana bakıyorlardı.Neredeyse benimle konuşmak istiyorlardı.

Manzara, doğa, İstanbul Boğazı, atlar, saymaklabitiremeyeceğim bir ömür emek verilmiş eseler-den canlılık fışkırıyor. Hepsi birbirinden güzelve gizemli. Gizemleri çözmek için Seher Ha-nım’ın danışmanlığına ihtiyacınız olacaktır.

AÇELYA Ç‹ÇE⁄‹Seher Amiklioğlu’nun tablolarında hissedeceği-niz doğa sevgisi yaşantısının parçası olmuş.1985 yılında İzmir’de Büyük Efes Oteli’nde biraçelya çiçeği görür, çiçeğin rengi ve canlılığıonu çok etkiler. Bunu fark eden otelin genelmüdürü Ankara’ya kargoyla çiçeği gönderir. Se-her Hanım çiçeği görünce çok sevinir ancak çi-çek ölmek üzeredir, tek bir yaprağı kalmış, ku-rumuştur. Çiçeğin karşısına geçen Seher Ha-nım, “Açelyam, benim güzel çiçeğim ne olur öl-me, bir kez daha canlan, benim için lütfen…”der. Çiçeğin saksısına su döküp sevdikten son-ra adeta canlı birisiyle konuşurcasına “İyi gece-ler” diye ekler. Ertesi sabah ne görsün, çiçek aç-mış, canlanmış, adeta gözlerinin içine bakıyor.

Sanat doğada saklıdır ve onu ortaya çıkaranaaittir. Sanatçı eserlerine sevgi kattıkça her za-man güzellikler yaratır. Çünkü sevginin diliyoktur, çiçekler de, sağır ve dilsizler de anlar.Sevgi her zaman kolların açık duruşudur, sevgiiçin kollarınızı kaparsanız, kendiniz dışında tu-tacak hiçbir şey kalmadığını görürsünüz.

Trilye’den Esintiler...

DO⁄A AfiI⁄I ÖZEL YETENEKLER

DÜRÜSTLÜKÖLMED‹

Geçen ay Trilye Restoran’ın kapanışı sıra-sında Kuleli Taksi’den Abdullah Aydın

isimli taksi şoförü heyecanla elindeki lüksçantayı bize getirdi. Hemen sahibini bulmak-ta yararlanabileceğimiz kimlik bilgilerineulaşmak için çantayı açtığımızda 1200 Ame-rikan Doları, 2.000,00 Türk Lirası ve 7 pır-lanta taşlı çok kıymetli bir yüzüğün bulun-duğunu gördük. Çantayı getiren taksici, evli,1,5 yaşında kız çocuğu olan, Etimesgut’ta ki-rada oturan ve ekonomik sıkıntılarla boğu-şan mangal yürekli birisiydi. Ağabeyi ile bir-likte 24 saat esasına göre taksicilik yapan Ay-dın, bankaya olan kredi borcunu ödemekiçin çok çaba sarf ediyor. Kırşehir’in Kamanİlçesi’nden Ankara’ya göç eden şoför Abdul-lah Aydın, çevresinde dürüstlüğüyle tanınan,örnek bir kimse. Çantanın sahibi Eski Dışiş-leri Bakanlarından Ali Bozer’in gelini FatoşBozer öğle saatlerinde bizi arayınca çantası-nın kasada olduğunu söyledik. Hemen gele-ceğini söyledi ve taksiciyi bulmamızı bizdenrica etti. Kahraman taksi şoförü ısrarlara rağ-men Fatoş Hanım’ın vermek istediği teşek-kür bahşişini kabul etmek istemedi. Değerle-rimiz ölüyor diyenlere: çıkmadık candaumut vardır. Asla onu yitirmeyin.

Page 9: ISSN - Trilye Restaurant · 8 9 Atatürk baflar›l› bir k›ta subay› olmas›na ra¤men çok sosyal bir liderdi. Cumhuri-yeti kurduktan sonra Ankara’ya gelen ya-banc› büyükelçilerle

1716

Trilye’den Esintiler...

15Eylül Çarşamba günü Devlet Bakanıve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve

OECD Genel Sekteri Angel Gurria Trilye’debir araya geldi. 2010 Türkiye İnceleme Rapo-ru’nun açıklandığı basın toplantısından son-ra Trilye’ye gelen heyet, Türkiye’nin son yıl-lardaki performansından oldukça etkilenmişgözüküyordu. Övgü dolu sözlerin yer aldığıöğle yemeğinde çok sevecen tavırlarıyla dik-kat çeken Meksikalı Başkan Angel Gurria çokmutluydu. OECD’deki görev süresinin tekrar

uzatılacağı konuşulan ve akabinde de Meksi-ka Cumhurbaşkanlığı adayları arasında ismigeçen Gurria, Türkiye denizlerinin güzideürünlerinden çok keyif aldı. Özellikle kendi-sine sunulan sıvı nitrojende limon sorbe veyemeğin sonunda takdim edilen limonlu ok-sijen terapisinden bir hayli etkilendi. Ünlüfotoğraf sanatçısı Recep Peker Tanıtkan’ın fo-toğraf çekimi sırasında gözlerini Süreyya Üz-mez’den ayırmamasına da espri ile karşılıkverdi. “Patrona torpil yapıyorsun” diyerekherkesi güldürdü.

TR‹LYE’N‹N ‹LK SERV‹S‹

2002yılının karlı bir ocak akşamında Trilye’yidevralmak hazırlıkları yapıyordum. Ak-

şam saatlerinde Trilye’nin sokağına girdiğimde yerlerbuz içindeydi. Güleç yüzlü Cengiz Bey beni karşıladı.Boş sokaktan ve müşterisizlikten yakınıyordu.Trilye’yegelenler önce Cengiz Bey’in güler yüzü ile karşılaşırlar.O emektar, temiz yürekli, sevecen insan, düldülüyleyıllarca Trilye personeline servis hizmeti yaptı. Helebir gece tipi şeklinde yağan karlı akşamda arkadaşlarını eve götürmek üzere yola çıktı. Göz gözügörmediği bir anda uçurumun ucundan aracını kurtarmayı başardı.

“Neler geldi neler geçti felekten / Un elerken deve düfltü delikten”

GÜZELL‹KLER‹ ‹FfiA ED‹N

Hata arayan gözler mükemmeli göremez. Geçen yaz Göcek’te bir İngilizaile ile tanıştım. Çiftçilikle uğraşıyorlarmış. Her yaz yelken yapmaya ge-

lirlermiş Göcek’e. Sevimli çocukları akşamüzeri iskelede balık tutuyordu.Ama tuttuğu balıklar çok küçüktü. Küçük balıkları teker teker öpüp denizebırakıyordu. Büyü de gel dercesine… Kötüleme, berbat etme, yıkma, yakmagibi şeyleri görmekten güzellikleri göremeyen gözlere ithaf etmek için fotoğ-rafını çektim. Güzellik görenin gözündedir…

ANGEL GURRIA TR‹LYE’DEYD‹AYDINERLER‹N MUTLU GÜNÜ

Türkiye’ye inşaat, turizm ve enerji sektöründe yapmış oldukları yatırımlarla her türlü övgü-yü hak eden Aydıner ailesi, geçen akşam Trilye’de toplandı. Çok küçük yaşlarda büyük ye-

tenekler sergileyen torunlar Ilgın ve Çağıl doğduklarından beri haftada iki kez balık yemekte-dirler. Balığı çok seven iki kardeş, Türkiye çapında düzenlenen dans yarışmalarında şampiyon-lukları elden bırakmıyorlar. Ilgın Aydıner’in doğum gününün kutlandığı gecede tüm aile fertle-ri mutlu dakikalar geçirdiler.

Page 10: ISSN - Trilye Restaurant · 8 9 Atatürk baflar›l› bir k›ta subay› olmas›na ra¤men çok sosyal bir liderdi. Cumhuri-yeti kurduktan sonra Ankara’ya gelen ya-banc› büyükelçilerle

1918

1981yılında çiçeği burnunda bir teğ-men olarak İstanbul Kağıtha-

ne’deki Hasdal Kışlası’na tayin olmuştum.Çok çalıştığımı gören komutanlar beni ek gö-revlerle ödüllendiriyorlardı. Bir gün TümeninKarargah Bölük Komutanlığı’na vekalet et-mem istendi. Bu bölükte vatani görevini yeri-ne getiren pek çok futbolcu mevcuttu. Bir ta-nesi de Fenerbahçe’nin ünlü kalecisi Yaşar’dı.İdealist bir teğmen olarak ilk icraatım; diğeraskerlere haksızlık olmasın diye kaleci Yaşar’aizin kısıtlaması getirmem olmuştu.

Ertesi gün ulusal bir gazetenin spor sayfasın-da aynen şöyle başlık vardı: “Birliğinden izinalamayan kaleci Yaşar Fenerbahçe’nin antre-manlarına katılamıyor.” Aynı gün SerkanAcar ve Ali Şen’i Tümen’in bahçesindeki ka-meriyede Tümen Komutanı TümgeneralMustafa Katırcıoğlu ile birlikte çay içerkengörünce “Eyvah” dedim, “Beni şikayete gel-mişler.” Koyu Fenerbahçe taraftarı olan paşaolaya ey koymuştu!

Türkiye’nin yetiştirdiği çok özel bir iş adamıolan Ali Şen’i o günden beri tanırım. Onahayran olan pek çok Galatasaraylı ve Beşik-taşlı dostlarım vardır. Ama ona yakınlığımTürk Tanıtma Vakfı Başkanı Kemal Baytaş’ıntanıştırmasından ve Bodrum Gündoğan’dakikonutunda birkaç kez misafiri olmamdansonra başladı.

EN VEFALI DOSTÇok sağlam dostlukları olan Ali Şen Fener-bahçe Kulübü’nün hiçbir zaman unutamaya-cağı, çok başaralı hizmetler yapmış efsanebaşkanıdır. Kulübüne aşık olduğu kadar ül-kesine olan sevgisi, diğer futbol takımlarınaolan yaklaşımı Ali Şen’i her zaman farklı kılanbir özelliktir.

1996 yılında evdeki bir partide zamanın Yar-gıtay Başkanı Müfit Utku, Kemal Baytaş, Gü-neri Civaoğlu, Yavuz Donat, Sümer Oral ilebirlikte Galatasaray’ın İsviçreli takım Neuc-hatel Xamax’ı 5-0 yendikten sonra uğradığıhaksızlığı tartışılırken Ali Şen hemen yakındostluğu olan UEFA Başkanı’nı arar. Galata-saray’a övgü yağdırırken uğradığı haksızlığıdünyaya yayacağını söyler. Fenerbahçe Baş-kanlığı yapmış bir kişi olarak akabinde göz-lemciyi arar. Ona da gerekli ültimatomu ver-dikten sonra sözü dinlenen, güvenilen birisiolarak hem UEFA Başkanı’nı hem de gözlem-ciyi ikna eder, Galatasaray’ı ipten alır.

YÜRÜYEN KÜTÜPHANE1981 yılı Ali Şen’in Fenerbahçe’de ilk kez baş-kanlık yaptığı bir dönemdir. Gazeteci yazarNecati Zincirkıran bir makalesinde kendisin-den “Yürüyen Kütüphane” olarak bahseder.Gerçekten de Ali Şen, çok okuyan, çok dola-şan, İngilizce, Boşnakça, Rusça ve Danimarkalisanlarını ana dili gibi konuşan, bilgi dolu, ha-yat dolu bir insandır. Zamanın en zor bilgi ya-rışması olan Orhan Boran’ın sunduğu üç aşa-malı yarışmanın üçünü de kazanıp çok büyükpara ödülüne sahip olur. İkinci Dünya Sava-şı’ndan sonraki ilk barış konferansının Pots-dam’da yapıldığını bile bilir. Tarih, felsefe,coğrafya, edebiyat Ali Bey’in en çok ilgi duy-duğu alanlardır. O zamanın parasıyla 28 mil-yon Türk Lirasını kazanarak herkesi şaşırtır.

Dünyanın her yerine dalış yapmaya giden AliŞen, elinden düşürmediği “Ölmeden ÖnceDalınacak 50 Yer” isimli kitapçıkta yazan yer-lerden çoğunda dalış yapmış.

Vefalı dostlukları, yaptığı iyiliklerle 7’den 70’eherkesin sevgisini kazanan Ali Şen, temmuzayında Bodrum’daki Dodo Beach’e birkaç sa-atliğine dinlenmeye geldiğinde 50 metrelikyolu çok uzun bir sürede aşabildi. Onunla fo-toğraf çektirmek isteyen hiç kimseyi kırmadı,tek tek ilgilendi. Dünyada pek çok ülkeninönemli devlet başkanlarıyla arkadaş olan, ba-şarılı işlere imza atan ama bir o kadar da mü-tevazı olan bir iş adamına dünyanın hiçbir ye-rinde rastlamak mümkün değildir.

BORIS YELTSIN’E JESTBoris Yeltsin Cumhurbaşkanı iken Rusya’dabir ihtilal denemesi oldu. Hatta Boris Yeltsintanklar üstüne çıktı. “Beni ezip öyle geçebilir-siniz” dedi. İşte bu olayların yaşandığı gün-lerde o dönemde Ali Şen’in de bir uçak filosuvardı, hatta İstanbul, Ankara ve Bodrum uçakseferleri onun uçak şirketinin (Green Air) te-kelindeydi. Ali Şen ile Boris Yeltsin’in şahsidostlukları vardı. Bu darbe haberlerini du-yunca kendi özel uçağıyla Moskova’ya uçtu.Ayağının tozuyla Boris Yeltsin’e gitti. Dedi ki“Sayın Başkan, Moskova’ya 50-55 km’likuzaklıkta, askeri amaçla kullanılan özel birhavaalanı var, 22 kişilik bir uçak bu havaala-nında zatı alinizin emrini bekliyor. İster Tür-kiye, ister dünyada arzu ettiğiniz bir ülkeyegitmek üzere emrinizdedir.” Boris Yeltsin,“Çok teşekkür ederim, çok duygulandım. Şuanda öyle bir şeye ihtiyaç duyulmuyor. Ge-reksinim olursa sana haber veririm” dedi. Buolay Türk basınına yansımadı. Ali Şen kendijestini açıklamadı. Avrupa, özellikle Almanbasınında geniş bir şekilde yankı buldu.

Danimarka’nın en zenginlerinden birisi ve AliŞen’in çok yakın dostu olan Boje Nielsen’le il-gili yaşadıklarını bir dinleseniz şok olursu-nuz. Eğer bulabilirseniz Rovrendt (KorsanSoygunu) isimli John Lindskog’un yazdığı ki-

tapta Boje Nielsen’in hayatı, 11 Eylül 1980’deİstanbul’a gelişi, 12 Eylül’de gerçekleşemeyenSüleyman Demirel randevusu ve Ali Şen’le il-gili çok ilginç anılar var, bir solukta okursu-nuz ve hayretler içinde kalırsınız.

Danimarkalı iş adamı Boje ile Türkiye’ye ya-pacağı çok önemli bir proje zamanın müste-şarı Kemal Baytaş tarafından reddedildiktensonra Baytaş’a kin beslemeyip nasıl yakındost olduklarının göstergesi Ali Şen’in ne bü-yük bir vefa insanı olduğunu anlatmaya yeter.

Evindeki 55 kedi ve köpeğini sevecenliklebesleyen Ali Şen’in bu zafiyetinden Bodrum-lular çok fazla yararlanıyorlar. Tatil dönüşühayvanlarına bakamayacaklarını anlayanlarhayvanlarını Ali Şen’in kapısına bırakıyorlar.O da göz göze geldiği kedi ve köpeği çiftliği-ne kabul etmekten başka bir şey yapmıyor.

Eşi Benta, gelinleri Begüm ve Aslı, oğullarıAdnan ve Metin bu kadar varlık içinde olupalçakgönüllülüklerinden çok etkilendiğim in-sanlar. Anadolu misafirperverliğinin en gör-kemlisini yaşatıyorlar konuklarına, etkilen-memek mümkün değil. Ali Şen’i anlatmam,dinlediğim pek çok anısını size aktarmamiçin herhalde Sabah Ankara’nın tüm sayfaları-nı doldurmam gerekir ama inanın o da yet-mez.

Gözlerinin ışığı güneş kadar aydınlık olanlar,görülmez olan şeyleri görebilirler.

Trilye’den Esintiler...

B‹L‹NMEYENLER‹YLE AL‹ fiEN

Page 11: ISSN - Trilye Restaurant · 8 9 Atatürk baflar›l› bir k›ta subay› olmas›na ra¤men çok sosyal bir liderdi. Cumhuri-yeti kurduktan sonra Ankara’ya gelen ya-banc› büyükelçilerle

2120

Alışverişe gitmek için evden çıkan bir ka-dın kapısının karşısındaki kaldırımda

oturan bembeyaz sakallı üç yaşlıyı görünceönce duraksadı, sonra onları tüm içtenliğiyleevine davet etti.

Kadının davetine yaşlılardan biri yanıt verdi:“Biz hiçbir eve üçümüz birlikte gitmeyiz” de-di. Ve kısa bir duraksamadan sonra, bir açık-lama yaptı: “Sağ yanımdaki bu arkadaşımınadı Zenginlik’tir. Bu yanımda oturan arkada-şımın adı Başarı, benim adım ise Sevgi’dir”dedi. Kendini ve arkadaşlarını tanıttıktansonra Sevgi, kadına ilginç bir öneride bulun-du: “Şimdi evinize gidin ve eşinizle baş başaverip bir karara varın” dedi. “İçimizden yal-nızca birimizi davet edebilirsiniz evinize.Hangimizi davet etmek istediğinize karar ve-rin sonra gelin kararınızı bize bildirin.”

Kadın Sevgi’nin önerisini eşine anlattığındaadam, “Aman ne güzel, ne güzel” dedi. “Han-

gisini davet edeceğimizi bize bıraktıklarınagöre biz de içlerinden Zenginlik’i davet ede-riz ve evimiz de bir anda zenginliğe kavuş-muş olur.” Eşinin kararına itiraz etti kadın:“Başarı’yı davet etsek daha mantıklı bir kararvermiş olmaz mıyız kocacığım?” Sonra tekrarbaş başa verdiler. “Aslında galiba en iyisi Sev-gi’yi davet etmek. Hem ona yardımcı olmakbize de mutluluk verecek…” kararını verdi-ler. Bu karar üzerine kadın kapıyı açtı ve üçyaşlıya birden sordu: “İçinizde hanginiz Sev-gi idi? Onu davet etmeye karar verdik. Lütfenbuyursun…”

Sevgi ayağa kalktı, eve doğru yürümeye başla-dı. Arkadaşları da ayağa kalktılar ve Sevgi’ninarkasından eve doğru yürümeye başladılar.Kadın büyük bir şaşkınlık ve heyecan içindeZenginlik ile Başarı’ya sordu: “Siz niçin geli-yorsunuz? Hani sadece biriniz gelebilirdi?”

Kadının sorusuna üç yaşlı birlikte cevap ver-

diler: “Eğer içimizden sadece Zenginlik veyaBaşarı’yı davet etmiş olsaydınız, diğer ikimizdışarıda bekleyecektik…” dediler. “Fakat sizSevgi’yi davet ettiniz. Bu durumda üçümüzbirden gelmek zorundayız evinize.” Ve kadı-nın “Niçin?” diye sormasını beklemeden,Zenginlik ve Başarı sözlerini şöyle sürdürdü-ler: “Çünkü Sevgi’nin olduğu her yerde bizZenginlik ve Başarı da her zaman onun yanın-da oluruz…” Mustafa Büyükhanlı ile üç yılönce Kavaklıdere Şarapçılık firmasının bağbozumu için davet ettiği Kapadokya gezisindetanıştım. Sevgi ile işine bağlı, çalışkan, ünlü li-derlerin başarılarını yakından takip eden,prensipli, paylaşmayı seven, çok başarılı bir işadamıdır. Sosyal sorumluluk çerçevesindeAnkara’ya ve Türkiye’ye çok sayıda yararlıhizmetleri vardır. Mütevazıdır, sadedir, Anka-ra tutkusu her şeyin üstündedir Mustafa Beyiçin. Yarım asırdan fazla bir süre önce Ankara-lı bir aile şirketi olarak kurulan Büyükhanlıİnşaat, yurt içi ve yurt dışında önemli inşaatprojeleri gerçekleştirmektedir. Otel yatırımla-rıyla tanınan Büyükhanlı İnşaat son dönemdebirisi Romanya’da ikisi İstanbul’da olmak üze-re üç muhteşem projeye yoğunlaştı. Faaliyet-lerinin büyümesi üzerine tek çatı altında hare-ket etme kararı alan Büyükhanlı İnşaat, 2007yılında SPK’nın onayı ile GYO (GayrimenkulYatırım Ortaklığı) oldu.

Ankara’nın ilk görkemli otellerinden ParkOtel Ankara, Büyükhanlı Otel İstanbul ve İs-tanbul Marriott Hotel Asia başta olmak üzere14 otelin sahibi olan Büyükhanlı Grup’un, Al-tunizade Konutları, Suadiye Vakkorama, Le-vent İş Merkezi gibi pek çok ünlü inşaatta im-zası bulunmaktadır. Sessiz bir şekilde amaemin adımlarla ilerlemektedir.

AVRUPA B‹RL‹⁄‹ OF‹S‹Çankaya semtinde Avrupa Birliği (AB) için 20bin metrekare alan üzerinde 10 katlı ofis yap-maya hazırlanan Büyükhanlı Grubu’nun, An-kara’nın gelişmesinde önemli ölçüde rolü ol-muştur. Ankara kökenli Büyükhanlı ailesi işetuğla ticaretiyle başlamış, ardından 4 kardeşinşaat sektörüne adım atmış. Yıllarca birlikteçalıştıktan sonra yollarını ayırmışlar. 27 ku-zen ikinci kuşak olarak inşaat ve turizm ala-nındaki başarılarından söz ettiriyor.

Sık sık seyahat ettiğim Çin Halk Cumhuriye-ti’nde pek çok Çin atasözünü duyarım ve ba-zılarını not ederim. Bir tanesini sizlerle pay-laşmak istiyorum.

Bir saatli¤ine mutlu olacaksan›z, flekerleme yap›n…

Bir günlü¤üne mutlu olacaksan›z, bal›k avlamaya gidin…

Bir ayl›¤›na mutlu olacaksan›z, evlenin…

Bir y›ll›¤›na mutlu olacaksan›z, bir servete konun…

Tüm yaflam boyu mutlu olacaksan›z, iflinizi sevin…

Trilye Restoran karikatürlere de girdi. Tril-ye, Hürriyet Pazar ekinin en çok okunan

bölümü olan ünlü çizer Latif Demirci'ninPRESS BEY köşesinde yer aldı. Dünyayı sar-san Wikileaks belgelerinde de yer alanABD'nin ünlü eski Ankara Büyükelçisi, EricEdelman'la ilgili bir anı da yer aldı. Edelmano sırada Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yö-netmeni Sedat Ergin'le balık yiyen karikatürkahramanı PRESS BEY'e dönerek Trilye'denövgüyle söz etti ve şunları söyledi: "Nasıl be-ğendiniz mi? Bu balığı İstanbul'da bulamaz-sınız Pires Bey."

Trilye’den Esintiler...

‹S‹MLER‹ ANKARA ‹LE ANILANLAR

TR‹LYE KAR‹KATÜRDE

Page 12: ISSN - Trilye Restaurant · 8 9 Atatürk baflar›l› bir k›ta subay› olmas›na ra¤men çok sosyal bir liderdi. Cumhuri-yeti kurduktan sonra Ankara’ya gelen ya-banc› büyükelçilerle

2322

Ekim ayında dünyanın ünlü dansçı-larının da aralarında bulunduğu

flamenko grupları Türkiye’deydi. 2005yılında İspanya’da dünyanın en iyidansçısı seçilen İspanyol Patricia Guer-rero, arkadaşları Manuel Reina, AnaLIanes, Fanny Montazem ile birliktenefis gösteriler yaptı. Birbiri ardına ya-pılan konserler Ankaralılara hoş vakitgeçirtip, büyük alkış aldı. Nur Özi-nan’ın aylar öncesinden çalışmalarabaşlayıp başarıyla yürüttüğü muhteşemorganizasyon takdir kazandı.

Buharlı gemiyi ilk icat eden bilim adamı Ro-bert Fulton’dur. İlk buharlı gemi modeli

üzerinde çalışırken arkadaşları onu bu düşün-cesinden vazgeçirmek için, “Gerçekleşmesiimkansız bir çalışma, boşuna uğraşıp zamanı-nı tüketme, buharlı gemi yerine, yelkenli ge-milerin süratini ve randımanını artıracak şekil-de çalışırsan daha başarılı olursun” diye uyarı-da bulunurlar.

Bu sözler üzerine Fulton, “Hayır, olmaz” der.“Gelişmek için dış kaynaklara dayanan bir şeybeni ilgilendirmez. Güç o şeyin içinden gel-meli” diyerek tepki gösterir.

Atilla Özçelik babasını kaybettikten sonraiçindeki gücün hem kendisi, hem ailesi, hemde ülkesi için çok önemli olduğunu gençlikyıllarında kavramış çok değerli bir iş adamı-dır.

Globalstar Avrasya Yönetim Kurulu Başkanıolan Atilla Özçelik babası vefat ettikten sonra

çok sevdiği basketbolu bırakmak zorunda kal-dı. Spordaki başarı grafiği oldukça yüksekolan Özçelik, Beşiktaş basketbol takımınınkaptanıydı. Beklenmedik bir anda aile reisiolunca hem üniversite öğrenciliği hem kendimağazalarını işletmenin hem de basketbol oy-namanın zorluğunu anlayınca o zamanlarınkulüp başkanı Baba Hakkı’ya danıştı. “Basket-bolu bırak evlat” diyen Baba Hakkı’nın sözü-nü dinleyen Atilla Bey çok sevdiği bu sporubıraktı.

Sahibi olduğu Globalstar Avrasya şirketi Türki-ye’yi uzay teknolojisiyle tanıştırmıştır. Dünyaüzerindeki 9 bağımsız Globalstar operatörün-den birisidir. Dünyanın pek çok yerinde bulu-nan 25 yer istasyonundan birinin sahibi ve iş-letmecisi olan Özçelik’in Gölbaşı’ndaki yer is-tasyonunda Mısır’dan Azerbaycan’a kadar bü-tün Orta Doğu’ya hizmet verilmektedir. Sık sık“Osmanlı İmparatorluğu’nu havadan kurduk”

Trilye’den Esintiler...

UZAY TEKNOLOJ‹S‹N‹N ÖNCÜSÜ

benzetmesi yapan Atilla Bey Amerikan Ordusu,Rus Kara Ordusu ve İtalyan Donanması’nın ta-mamının kendi uydu telefon sistemini kurduk-larını söylemektedir.

ANKARA TUTKUNU1969 yılında işleri nedeniyle Cenevre’ye yerle-şen Atilla Bey 18 yıl bu kentte yaşamını sürdü-rür. 1988 yılında döndüğü İstanbul artık eskiİstanbul değildir. Bir yerden bir yere gitmek çi-le olmaya başlamıştır. Kararını verip Ankara’yayerleşir. Ankara’nın sıcaklığında mutluluğuyakalar. Brezilya’ya çimento ihracatından, ar-matörlüğe kadar yaptığı her işte başarıyı yaka-lar. Yaz aylarını teknesinde geçiren Özçelik’inAnkara sevdası kış aylarını Başkent’te geçirme-sini sağlar. Çok yönlü bir kişilik olan Atilla Beyile gurme kulübü üyesi olduğu için yolumuzbirçok yerde kesişmektedir. Kendisiyle hersohbetimde balığa olan ilgisi beni son derecemutlu etmektedir. Türkiye’ye güzel işler yap-ma heyecanını her zaman gözlerinde görmek-teyim. Hilton Oteli’ndeki bir yemekte söz sar-dalyeden açılınca birlikte nostaljik dakikalaryaşadık. Küçüklüğünden beri Alaeddin Kon-serve sardalyelerine düşkün olduğunu açıkla-yan Atilla Bey, “Ankara’da Alaeddin Kulüp ku-ralım” önerisinde bulunmuştu. Türkiye’nintek mobil uydu operatörü olarak faaliyet gös-teren Globalstar Avrasya’nın Yönetim Kurulu

Başkanı olarak şirketinde kullandığı ileri tek-noloji ürünlerinin mekanik parçalarının çoğu-nu Ankara’da Ostim’de yaptıran Özçelik, mil-yonlarca liranın da yurt dışına gitmesini de en-gellemektedir. Uydu teknolojileri konusundadünya üzerinde giderek daha çok söz sahibi ol-maya başladıklarını da önemle ve sevinçle vur-gulayan Atilla Bey, eskiden en ufak bir arızadabile Amerika’ya sorduklarını ama kendi uz-manlarının son derece donanımlı hale geldik-lerinden dolayı Amerika’nın bile kendilerinesoran duruma geldiklerini iftiharla anlatmak-tadır. İtalyanların da aynı konulardaki sorula-rını hep kendilerinin yanıtladığını anlatanAtilla Bey, emek yoğun faaliyetlerinden ziyadeteknolojinin yoğun olduğu alanlarda uzmanlı-ğımızın giderek arttığını ve de daha fazla art-ması gerektiğini vurgular. Özçelik ömrü bo-yunca başarılarla donattığı iş hayatı kadar sos-yal hayata da çok önem vermiş ve güzel dost-luklar kurmuştur. El attığı işlerde “Kral” laka-bına bile layık görülen Atilla Özçelik çok mü-tevazı bir insandır. O kadar yalın, kaprissiz, al-çakgönüllü tutumuyla herkesin beğenisini ka-zanmıştır.

Hayatın insanlara sunduğu en iyi ödül, yapma-ya değer bir işte çalışma fırsatıdır. Mükemmelişler ancak, içlerindeki bir şeyin koşullarınüzerinde olduğuna inanma cesaretini göste-renler tarafından yapılmıştır.

ANKARA’DA FLAMENKO RÜZGARI

Page 13: ISSN - Trilye Restaurant · 8 9 Atatürk baflar›l› bir k›ta subay› olmas›na ra¤men çok sosyal bir liderdi. Cumhuri-yeti kurduktan sonra Ankara’ya gelen ya-banc› büyükelçilerle

2524

Trilye’den Esintiler...

Japonya’nın Osaka kentinde dünyanın enhızlı adamını seçme yarışı düzenleniyordu.

Nagai stadyumunda harikulade güzel bir akşa-müstüydü. Açık ve ılık bir esintili gökyüzü at-letlere yetecek kadar değildi. Bilgili ve büyükkalabalık sekiz yarışmacı başlangıç çizgisineyaklaşınca sessizleşiyordu. Yarışmacılar odaklıve özgüvenli görünüyor ama aynı zamandagergin ve korkmuş durumdalardı. Acaba 100metre dünya şampiyonu hangisi olacaktı.

Yorumcu kutusunda efsane bir koşucu olanMichael Johnson vardı. Kendisi dokuz defadünya şampiyonu oldu ve hala iki dünya reko-runu elinde bulunduruyor, atletleri yakındanizliyordu. Michael hepsinin formlarının mü-kemmel olduğunu, daha önceki yarışlarda sonderece iyi sonuçlar aldıklarını biliyor ve sani-yenin yüzde birine ulaştıkları zamanları birbiriardına sayabiliyordu. Ama o istatistikler bu ak-şamki kazananı belirlemeyecekti.

O, onların vücut dilini izliyordu. Nasıl yürü-düklerini, başlarını nasıl tuttuklarını, gözlerin-deki bakışı inceliyordu. Hangisi güç ve forma,tutku ve arzuya sahip ama aynı zamanda ka-zanmaya odaklı ve kontrollüydü?

Jamaikalı, İngiliz, Slovak, Amerikalı ve diğerülkelerin atletleri… Bir tanesi farklıydı ve herzaman başı dik bir şekilde koşardı. Ona görebu kazanacağını bilen bir atletin işaretiydi. İşisadece hızlı koşmak değil doğru zamanda doğ-ru planı uygulamakla ilgilidir. Sadece kapasiteve özgüvenle ilgili değil daha zekice düşünmekve diğerlerinden daha hızlı davranabilme yete-neği de gerektirir.

Kadir Yıldırım ile Genelkurmay Karargahı’nda-ki son aylarında tanıştım. Hedef çizgisineodaklanmış başını dik tutan atletler gibi gençyaşta ideallerine erişmek için kendisini yetiş-tirmiş çok farklı özelliklerin sahibi olmuştu.

YEN‹ PROJELER‹ TR‹LYE’DE

KONUfiTULAR

Ankara’nın güven veren bir kurumu olan

Güven Hastanesi’nin sahiplerinden Nü-ket Küçükel Ezberci, ‹stanbul Ayd›n Üni-versitesi Ö¤retim Üyesi ve İş Kadını NurdanTümbek Tekeo¤lu, yurt içi ve yurt dışındaTürk sanatını tanıtıcı sergilerine bir yenisini

kazandıran, Ankara Cer Modern’de ZiraatBankas› Yüzy›l›n Sergisini düzenleyen sanat

yazarı, küratör Prof. Dr. K›ymet Giray, per-formans ve sergileriyle sanat dünyasını sar-

san Topkap› Saray› Derne¤i Baflkan› Günse-li Kato, Ankaralı sanatseverlerin hep hatırla-

dıkları Zon Galeri’yi açarak sanat piyasasınahizmet vermeye başlayan veren son olarak da

Mardin Bienali’ni düzenleyen Fikret Ot-yam’ın kızı Döne Otyam Trilye’nin sıcak veelit atmosferinde derin bir sohbet içindeler.Bu heyecan ve dostluk dolu sohbet mutlakayeni projeler yaratacaktır. Trilye’nin kültürodaklı yemek ritüeli sanat dünyasına yeni et-kinlikleri müjdeleyecektir. Heyecanla bekle-yip görmek gerekir.

KABINA SI⁄MAYANLAR

Zamanın Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hü-seyin Kıvrıkoğlu için hayat damarlarından bi-risini teşkil ediyordu. Kıvrıkoğlu ona çok gü-venir hiç yanından ayırmazdı. Gerek devre ar-kadaşları gerek üst rütbeliler çok kıskanırdı bugenç yeteneği. Daha sonra emeklilik dönemin-de herkes kendi hayat mücadelesine daldığın-dan itibaren koptu Kadir Bey’le.

Hayatta başarılı olmanın ilk kuralı geçmişe ba-ğımlılıktan kurtulmaktır. Onu çekemeyen ar-kadaşları okey ve tavla oynarken, o çarığınıgiydi ve yola koyuldu. Herkes eski yaşantısın-daki kahramanlıklarını anlatırken o gerçek ha-yatla uğraştı. Bir gün Trilye Restoran’ın SatınAlma Müdürü Talat Kılıçarslan’ın oğlu Barışziyaretime geldi. Kendisinin Royal Caribbeanfirmasından sonra Remaxlara eğitim danışma-nı olarak atandığını biliyordum. “Süreyya Ağa-bey, bizim Remax grubunda seni tanıyanemekli bir asker var. Başarıları dudakları uçuk-latıyor. Her yıl Türkiye birincisi oluyor. İnanıl-mazı başarıyor, ödüllere doymuyor” dedi Barış.Çok mutlu oldum. Çünkü Kadir Bey’in vücutdilinden bu yarışı kazanacağını yıllar öncesin-den okumuştum. Çevresindeki herkese yardımetmeyi seven Yıldırım’ın yıllardır en büyükyardımcısı hayat arkadaşı Savet Hanım’dır. Da-ha nice güzelliklere imza atacağına olan inancıhiç sönmeyen Kadir Yıldırım’ın başarısı herke-se örnek olacak niteliktedir. Çok özel yetenek-lere sahip olanlar büyük başarılara imza atar-lar. İnsanlar nişan almadıkları şeyleri nadirenvururlar. Hayatta ne istediğinize karar verin,kalkın ve başarana kadar asla vazgeçmeyin.

Page 14: ISSN - Trilye Restaurant · 8 9 Atatürk baflar›l› bir k›ta subay› olmas›na ra¤men çok sosyal bir liderdi. Cumhuri-yeti kurduktan sonra Ankara’ya gelen ya-banc› büyükelçilerle

2726

Pazar Günleri Balık Yiyoruz...Pazar Günleri Balık Yiyoruz...Suna-Mehmet AliALANAnkara’nın tanınmış avukatlarındanMehmet Ali Alan pazar günleri torun-larıyla Trilye’de balık yemekten büyükkeyif alır. Mehmet Ali Bey, kendisi gibihukukçu ve başarılı bir girişimci olanoğlu Fatih, gelini Filiz, eşi Suna Ha-nım ve torunları Mehmet Ali, ZeynepSude ile birlikte Trilye’de hoş bir güngeçirdiler.

Gülay-MetinfiENYÜREKGülay ve Metin Şenyürek çifti oğullarıEmirhan ile Trilye’nin pazar günü mü-davimlerinden. Arkadaşları Gülşah veEngin Cihangir ile Emirhan’ın doğumgününü kutlayıp keyifli bir pazar günügeçirdiler.

Nermin-Bülent

KILINÇARSLANNermin ve Bülent Kılınçarslan, çocuklarıEfe ve Ata ile Trilye’de pazar günlerinikalamar ve lüfer yiyerek geçirirler. Final-de de sufleyi kesinlikle unutmazlar.

Eda-Dervifl

GÜNDAYEda ve Derviş Günday kızları Seda ilefırsat buldukça Trilye’ye gelirler. Pazargünü hem özel günlerini kutladılarhem de ailece balık keyfi yaptılar.

fiefika-Refik

KUTLUERŞefika ve Refik Kutluer çifti Trilye’yiçok seviyor. Yoğun programlarının ar-dından dostlarıyla pazar günleri Tril-ye’ye gelerek yorgunluklarını atıyorlar.

KOYUNCU

Ailesiİsmail Koyuncu’nun eşi Zeynep Ha-nım, çocukları Refik, Merve ve SafaTrilye’de balık yemekten ve doğum gü-nü kutlamaktan çok keyif aldıklarınısöylüyorlar…

Page 15: ISSN - Trilye Restaurant · 8 9 Atatürk baflar›l› bir k›ta subay› olmas›na ra¤men çok sosyal bir liderdi. Cumhuri-yeti kurduktan sonra Ankara’ya gelen ya-banc› büyükelçilerle

28 29

Ankara’n›n baflar›l› ifl adamlar›ndanAHMET HAMD‹ AYAN’›n torunu UMAYGAYE Trilye’yi çok sevdi. Tontik’le de oynamak ve bal›k yemek için tekrargelece¤ini söyleyip bizi de mutlu etti.

BAfiAK TEMEL’in ikizleri ARDA veSEL‹N deniz ürünleri ve bal›¤a çokdüflkün. SÜREYYA Amcalar›n› çok se-ven ikizlerden ARDA kalamar›n›,SEL‹N ise levrek ›zgaras›n› afiyetleyerken bize de poz veriyorlar.

Londra’daki gururumuz HÜSEY‹N ÖZER,Ankara ziyaretlerinde mutlaka Trilye’yeu¤ruyor. Manevi o¤lu ÖMER FARUK ALIÇTrilye lezzetlerinden en çok çikolatal› sufleyi seviyor.

Prof. Dr. AHMET TÜRKÇAPAR’›n k›z›CEREN tam bir bal›k düflkünü. O yerkenherkesin ifltah› kabar›yor.

BÜLENT NOYAN’›n k›z› ESRA da bal›ktan sonra finali çikolatal› sufleile yapanlardan…

YAVUZ HAL‹L S‹NOPLU’nun torunlar›EMRE ve BATU deniz ürünlerini çokseviyor, bal›k siparifllerini de kendileriveriyor.

Page 16: ISSN - Trilye Restaurant · 8 9 Atatürk baflar›l› bir k›ta subay› olmas›na ra¤men çok sosyal bir liderdi. Cumhuri-yeti kurduktan sonra Ankara’ya gelen ya-banc› büyükelçilerle

Trilye’nin Kış BahçesiTrilye’nin Kış BahçesiSigara yasa¤› yeni yeni sektörler yarat›yor. Kar k›fl

demeden aç›k havada sigara keyfinden vazgeç-mek istemeyenler için tedbir almak iflletmecilerin yenigörevleri aras›nda yer al›yor. Trilye de bu durumdankendine görev ç›kartt›. Is›tmal› masa, ›s›tmal› plat-form, k›fl sobalar› üzerinde patlayan kestaneler…

Page 17: ISSN - Trilye Restaurant · 8 9 Atatürk baflar›l› bir k›ta subay› olmas›na ra¤men çok sosyal bir liderdi. Cumhuri-yeti kurduktan sonra Ankara’ya gelen ya-banc› büyükelçilerle

“TRİLYE MUTFAK SOHBETLERİ” KONUKLARISSosyal medyadaki çal›flmalar›yla da oldukça ilgi çeken Trilye Restoran

“Mutfak Sohbetleri” organizasyonlar›na devam ediyor. Mutfaktaki Cad› la-kab›yla tan›nan Gabriela Olaru’dan sonraki Mutfak Sohbetleri konuklar› Tv8Ankara Temsilcisi ve Tv8 Dan›flma ve ‹cra Kurulu Üyesi Erkan Tan ve Psiko-log Yazar ‹lkim Öz Tan oldu. Trilye’nin mutfa¤›nda, Trilye tariflerini pifliren ‹l-kim Öz ve Erkan Tan’›n nefleli sohbetleri herkese keyifli anlar yaflatt›. TrilyeRestoran’›n online çal›flmalar›n› ve düzenlenecek etkinlikleri http://blog.trilyerestaurant.com adresinden izleyebilirsiniz.

SSosyal medyadaki çal›flmalar›yla da oldukça ilgi çeken Trilye Restoran“Mutfak Sohbetleri” organizasyonlar›na devam ediyor. Mutfaktaki Cad› la-

kab›yla tan›nan Gabriela Olaru’dan sonraki Mutfak Sohbetleri konuklar› Tv8Ankara Temsilcisi ve Tv8 Dan›flma ve ‹cra Kurulu Üyesi Erkan Tan ve Psiko-log Yazar ‹lkim Öz Tan oldu. Trilye’nin mutfa¤›nda, Trilye tariflerini pifliren ‹l-kim Öz ve Erkan Tan’›n nefleli sohbetleri herkese keyifli anlar yaflatt›. TrilyeRestoran’›n online çal›flmalar›n› ve düzenlenecek etkinlikleri http://blog.trilyerestaurant.com adresinden izleyebilirsiniz.

SSosyal medyadaki çal›flmalar›yla da oldukça ilgi çeken Trilye Restoran“Mutfak Sohbetleri” organizasyonlar›na devam ediyor. Mutfaktaki Cad› la-

kab›yla tan›nan Gabriela Olaru’dan sonraki Mutfak Sohbetleri konuklar› Tv8Ankara Temsilcisi ve Tv8 Dan›flma ve ‹cra Kurulu Üyesi Erkan Tan ve Psiko-log Yazar ‹lkim Öz Tan oldu. Trilye’nin mutfa¤›nda, Trilye tariflerini pifliren ‹l-kim Öz ve Erkan Tan’›n nefleli sohbetleri herkese keyifli anlar yaflatt›. TrilyeRestoran’›n online çal›flmalar›n› ve düzenlenecek etkinlikleri http://blog.trilyerestaurant.com adresinden izleyebilirsiniz.

İlkim Öz & Erkan Tan

Page 18: ISSN - Trilye Restaurant · 8 9 Atatürk baflar›l› bir k›ta subay› olmas›na ra¤men çok sosyal bir liderdi. Cumhuri-yeti kurduktan sonra Ankara’ya gelen ya-banc› büyükelçilerle

3534

Mercan BalığıÇanakkale Boğazı’nda Nara Burnu mevkii var-

dır, meşhur Dumlupınar Denizaltısı da obölgede sulara gömülmüştür. Tekneyle demir al-dığınızda, sabaha karşı attığınız her oltaya canlıkoyu kırmızı renkleriyle mercan balığı takılacak-tır. Birkaç dakika sonra dolgun kırmızı renkpembeye dönüşecektir. Ama askeri yasak bölgeolduğu için sık sık nöbetçi askerlerin uyarısınamaruz kalırsınız. Marmara, Ege ve Akdeniz’debatık gemilerin bulunduğu bölgeler hep mercanyuvalarıdır. Lezzeti kadar pembe görünümüylede çok güzel olan mercan balığının fangri, tran-ça, kırma, mandagöz, mırmır gibi türleri vardır.“Her balığın küçüğü lezzetlidir” ilkesi mercan

için geçerli değildir. Yarım kilodan fazla ağırlıktaolanlar lezzet açısından çok daha makbuldür. 15yıl ömrü olan mercan balığının ekonomik değeriyüksektir. Kuvvetli bir çeneye sahip olduğu içinmidyeleri ve küçük kabukluları kırarak yer. Hemdişi hem de erkek olma özelliği bulunan mercanbalığı türlerinin içinde trançanın da ayrı bir özel-liği ve yeri vardır. Diğer mercan türleri asla yaşa-dıkları bölgeyi terk etmezler. Bu nedenle mercanyatağı bulduğunuz zaman hemen kerteriz alın,yani enlem ve boylam yöntemi ile yerinizi tespitedin ve her zaman o bölgeye avlanmaya gidin.Hiç eli boş dönmeyeceğinizden emin olabilirsi-niz. Kömür ızgarasında şişi mükemmel bir lezzetverir, fırında sebzelisi, buğulaması makbuldür.

DEN‹ZLER‹N PEMBE SULTANI

Mercan Balığı

MALZEMELER• 1,5 kg mercan balığı• 1 su bardağı zeytinyağı• 3 adet orta boy domates• 4 adet yeşil sivri biber• 2 adet defne yaprağı• 1 adet orta boy soğan• 10 adet tane karabiber• 1/2 metre yağlı kâğıt• Yeterince tuz

YAPILIfiIMercan balığının pullarını kazıyın ve iyice temizleyin. İçine ikiadet defne yaprağı ve iki adet tane karabiber yerleştirin. Yeşil siv-ri biberleri ortadan ikiye bölün. Soğan ve domatesleri halka halkadoğrayın. Malzemelerin yarısını tepsinin tabanına diğer yarısınıbalığın üzerine serpiştirin. Zeytinyağını balığın üzerinde gezdir-dikten sonra tane karabiberleri serpiştirip, tuzu ekleyip tepsiyiyağlı kâğıtla kapatın ve önceden 180 dereceye ayarlanmış fırında40 dakika pişirin. Afiyet olsun.

fiAKRAN USULÜ FIRINDAMERCAN

Page 19: ISSN - Trilye Restaurant · 8 9 Atatürk baflar›l› bir k›ta subay› olmas›na ra¤men çok sosyal bir liderdi. Cumhuri-yeti kurduktan sonra Ankara’ya gelen ya-banc› büyükelçilerle

3736

Üçü Bir Arada(Levrek-Somon-Karides)

Levrek, somon ve karides birlikteliği. Yepyeni bir tad olarak geli-yor masanıza. Önce gözleriniz doyuyor. Beyine en yakın organ

olan göz hemen olumlu sinyalleri atıveriyor.

Page 20: ISSN - Trilye Restaurant · 8 9 Atatürk baflar›l› bir k›ta subay› olmas›na ra¤men çok sosyal bir liderdi. Cumhuri-yeti kurduktan sonra Ankara’ya gelen ya-banc› büyükelçilerle

39

Balıklı İçli KöfteBalıklı içli köfte olur mu? Vallahi oluyor-

muş. İnovasyon çalışmaları bizi her yeni-liğe açık bir restoran kıldı. Mutlaka yeni ürü-nümüzü deneyin. Lezzeti sizi çok şaşırtacak.

Page 21: ISSN - Trilye Restaurant · 8 9 Atatürk baflar›l› bir k›ta subay› olmas›na ra¤men çok sosyal bir liderdi. Cumhuri-yeti kurduktan sonra Ankara’ya gelen ya-banc› büyükelçilerle

40

Keçi Peynirli

PaprikaPaprikaya ne yakışmıyor ki? Kömür ızgarasında özenle

pişirildikten sonra kabukları soyulmuş paprikanın içi-ne keçi peynirini sarın. Muhteşem bir meze.

Page 22: ISSN - Trilye Restaurant · 8 9 Atatürk baflar›l› bir k›ta subay› olmas›na ra¤men çok sosyal bir liderdi. Cumhuri-yeti kurduktan sonra Ankara’ya gelen ya-banc› büyükelçilerle

42

Çökertme ve Mazı benim Türkiye’de en sevdiğim ba-kir iki koy. Gözleme ve çökertme iki gözde yemek-

tir Muğla’nın Bodrum İlçesi’nin bu iki koyunda. Çökert-meyi balık ve deniz ürünlerine alerjisi olup arkadaşlarıy-la Trilye’ye gelen konuklarımıza alternatif yemek olaraksunduk. Aman parmaklara dikkat!

Çökertme

Kebabı

Page 23: ISSN - Trilye Restaurant · 8 9 Atatürk baflar›l› bir k›ta subay› olmas›na ra¤men çok sosyal bir liderdi. Cumhuri-yeti kurduktan sonra Ankara’ya gelen ya-banc› büyükelçilerle

44

Vejeteryanlar İçinVejeteryanlar da Trilye’yi tercih ediyor. Onları da sıradan yek-

nesak yemeklerin dışına çıkardık. Hem lezzet hem de su-num güzelliği vejeteryanları cezbediyor.

Page 24: ISSN - Trilye Restaurant · 8 9 Atatürk baflar›l› bir k›ta subay› olmas›na ra¤men çok sosyal bir liderdi. Cumhuri-yeti kurduktan sonra Ankara’ya gelen ya-banc› büyükelçilerle

4746

Peynirli TatlılarPeynir her şeye yakışıyor. Soğuk başlangıçlara,

ara sıcaklara, ana yemeklere ve nihayetinde tat-lılara. Soğuk kış günlerinde içinizi ısıtacak cheese-cakeler sofralara renk katıyor ve lezzetli yemekle-rin sonunda iyi bir final yapmanızı sağlıyor.

Page 25: ISSN - Trilye Restaurant · 8 9 Atatürk baflar›l› bir k›ta subay› olmas›na ra¤men çok sosyal bir liderdi. Cumhuri-yeti kurduktan sonra Ankara’ya gelen ya-banc› büyükelçilerle

48

Fas mutfağı, yüzyıllar boyunca etkileşim için-de yaşadığı Akdeniz, Arap ve Berber kültürle-

rinden edindiği özelliklerle zenginleşmiş ve öz-günlük kazanmış bir mutfak. Fas yemeklerinintemelini Akdeniz sebzeleri, koyun ya da sığır etive bir deniz ülkesi olduğu için de, balıklar oluş-turuyor. Ama yüzyıllardır hemen hemen bütün

yemeklerin vazgeçilmezi baharat. Fas en çok ba-harat kullanan mutfaklardan biri olarak biliniyor.Bu nedenle, acılı yemeklere dikkat!

Fas’ta sabah kahvaltıları oldukça hafif. Biraz tere-yağı, reçel veya bal ve tabii ki ekmek. Faslılar içinekmek çok önemli. Genellikle siyah ekmek tüke-tiliyor. Beyaz ekmek, bayramlarda ve özel günler-de tercih ediliyor. Evde ekmek yapmak da olduk-ça yaygın. Bir çok evde hamur hazırlanıp fırınagönderiliyor. Zaten Fas’ta, yakınında fırın olanbir ev, iyi bir ev sayılıyor.

Günün en önemli yemeği ise, öğle yemeği. Akşam yemeği genellikle hafif geçiyor.

Millî yemek: Tajin Fas mutfağı deyince, akla ilk gelen yemek Tajinoluyor. Tajin, bir çeşit türlü. Aynı adı taşıyan piş-miş ve sırlanmış toprak kaplarda hazırlanıyor veo kapla sofraya geliyor. Koni şeklinde kapaklarıolan tajinler, çok süslü olabiliyor. Kısık ateşte, fı-rında pişen tajin, et, sebze ve baharat karışımın-dan oluşuyor. Etin türüne göre birçok çeşidimevcut. Kuzu, tavuk ya da balıkla yapılabiliyor.Bu leziz yemeğin güvece benzeyen bir tadı var.İçine konan, domates, patates, havuç gibi sebze-ler, ya da kayısı, ayva, erik, hurma, badem, kuruüzüm gibi taze ve kuru meyveler değişiklik gös-terse de, bütün tajinlerde mutlaka soğan, sarım-sak, toz zencefil, safran, kimyon, kişniş, portakalsuyu, maydanoz ve karabiber bulunuyor.

Fas’ta çok yaygın olan diğer bir yemek de Kus-kus. Aslında bütün Magrep ülkelerinde yaygın

olan Kuskus, bir Berberi yemeği, ince irmiktenyapılan, bir tür pilav. Tek başına da yenebiliyorama, genellikle et veya sebze yemekleri yanındaservis ediliyor. Dana, kuzu, tavuk eti veya sadecesebzeyle birlikte yenilen kuskus, kendine has

“Kuskus tenceresi”nde ve hafif ateşte pişiriliyor.

Kuskus tenceresi, iki parçadan oluşan, bir çeşitbuharlı tencere. Et ve sebze alt kısma, kuskus iseüst bolüme konuyor. Böylece alttaki yemeğin bu-harı ve lezzeti üsteki kuskusa geçiyor. Kuruüzümlüsü pek makbul.

Fas çorbaları da hem çok çeşitli, hem de lezzetli.Çorbalar genellikle nohut, mercimek, buğday ya

da bakla ile yapılıyor. En yaygın olanı Harira, ya-ni kuzu etli nohut çorbası. Başlıbaşına bir yemekolarak da yiyebilirsiniz. İçinde soğan, sarmısak,domates, taze nane, safran, şehriye, limon, kişnişvar, bazen hurma ya da pirinç eklendiği de oluyor.İçine konan malzemeler bölgelere göre değişiyor.

Fas’lıların diğer favori yiyecekleri arasında,

“Siyah erikli tavuk”, baharat ve otla terbiyelen-

miş balık, “Meflui” diye bilinen kuzu çevirme,kuzu kıymasından yapılmış köfte ve Kuzey Afri-ka ülkelerinde çok yaygın bir sucuk türü olan

“Mergez” sayılabilir. Ayrıca tadına doyum olma-yan mezeler ve salatalar da Fas mutfağının diğerzenginlikleri. Ülkede, ayrıca hamur işleri de birhayli yaygın. Özellikle de, etli, sebzeli ya da ba-lıklı, kızartılmış küçük börekler. Fas yemeklerihem göze hitap ediyor, hem de biz Türklerin damak tadına çok uyuyor.

FAS MUTFA⁄I

Fas mutfa¤›, Arap, Berberi, ‹spanyol, Frans›z, ‹talyan veYahudi kültürlerinden etkilenmifl. Bu nedenle, çok de¤iflik tatlar bar›nd›ran, bol çeflnili ve özgün bir mutfak.

Tajin, Kuskus veNane Çay›

Page 26: ISSN - Trilye Restaurant · 8 9 Atatürk baflar›l› bir k›ta subay› olmas›na ra¤men çok sosyal bir liderdi. Cumhuri-yeti kurduktan sonra Ankara’ya gelen ya-banc› büyükelçilerle

Nane Çay› ve Tatl›larNane çay› Fas mutfağının vazgeçilmez bir unsuru.Bir bardak sıcak suyun içine taze nane yapraklarıatılarak, ya da yeşil çay ile taze nanenin birliktedemlenmesiyle elde ediliyor. Genellikle şekerli içi-liyor, o yüzden şekersiz ya da az şekerli içmek içinönceden belirtmek gerek. Nane çayı, özellikle ye-meklerden sonra ikram ediliyor, hazma iyi geldiğiiçin. Son derece ferahlatıcı olan bu çayı, her za-man, her yerde bulmak mümkün. Yeşil çay-tazenane karışımına bazen çam fıstığı ve portakal çiçe-ği de ekleniyor. Gümüş, emaye ya da kalaylı dem-liklerde hazırlanarak küçük, renkli cam bardaklariçinde ikram ediliyor. Çay, bardağa yüksekten bo-şaltılıyor.

Tatlılarda ise, “fekkas” adı verilen kuru pastalar vekurabiyeler öne çıkıyor. Badem ya da fıstık ezme-sine portakal çiçeği esansı ve tarçın katılarak yapı-

lan Kaab el gazal, yani “ceylan boynuzu”, ay çöre-ği türünde hafif bir tatlı. Nane çayına da çok yakı-şıyor. Üzerine bal döküleni de var ve o da kahve ileiyi gidiyor. Kuru yemişle doldurulmuş kuru mey-veler, şambaba tatlısı ve lokma tatlısı da en beğeni-

len tatlılardan ama “Pastilla”nın yeri ayrı.

Pastilla, baklava hamuru ile yapılan tatlı-tuzlu birbörek türü. Bayramlarda ve özel günlerde yapılı-yor. İçine, çekilmiş badem, kuru üzüm, tarçın, bal,maydanoz, tavuk veya güvercin göğsü, yumurta,portakal çiçeği esansı, şeker, tereyağı, sıvıyağ, ka-rabiber ve tuz konuyor. Taze kişniş, zencefil, saf-ran, doğal sakız, hindistan cevizi de eklenebiliyor.

Fas’ta her yemekten sonra meyve mutlaka yeniyor.Hurma, özel bir öneme sahip ve bol miktarda ye-tiştiriliyor.

Fas fiaraplar›Son olarak, Fas’ta kaliteli şaraplar üretildiğini de belirte-lim. Meknes ve Fes, önde gelen bağcılık merkezleri. Sondönemde Fas şarapları pek rağbette. En çok tutulanmarkalar ise Guerruan, Vieux-Papes ve Ustalet şarapları.

Page 27: ISSN - Trilye Restaurant · 8 9 Atatürk baflar›l› bir k›ta subay› olmas›na ra¤men çok sosyal bir liderdi. Cumhuri-yeti kurduktan sonra Ankara’ya gelen ya-banc› büyükelçilerle

5352

Altınkum veya Akbük Plajları’nda serinlemekarzusuyla dar bir asfaltta yol alırken, Ay-

dın’ın Didim İlçesi’nin eski bölümünde anidenbir ören yeri ile karşılaşırsınız. Evlerin arasına sı-kışmış gibi görünen bu taş yığınları, tarihinönemli bir kehanet merkezidir. Günümüzde ar-tık kurumuş olan bir pınarın üzerine kurulmuş-tur. Kahinlerinin ünü tüm antik dünyaya yayıl-mış olan Apollon Tapınağı’dır burası. Çevresindebelli başlı bir yerleşim yerinin olmadığı, İyon-ya’nın en büyük kenti Miletos’a bağlı olduğu bi-linmektedir.

Mitolojiye göre Apollon, Didimli çoban Brank-hos’tan hoşlanmış ve ona kehanet yeteneği ver-miş. Çoban da, defne ormanı içindeki bir su kay-nağının kenarına ilk Apollon Tapınağı’nı kur-muş. Uzun süre onun soyundan gelen kahinlertarafından yönetilmiş. Arkaik döneme ait bu eskitapınağın çok meşhur olduğunu, Lidya KralıKrezüs’un ziyaret ettiğini biliyoruz.

M.Ö. 494 yılında meşhur Darius komutasındakiPersler, tapınağı yıkıp yağmalamışlar. Esirlerlebirlikte bronz Apollon heykelini de alıp götür-

müşler. 150 senelik bir kesintinin ardından Bü-yük İskender’in desteğiyle tapınak tekrar canlan-mış. Kahinler hemen İskender’in tanrı Zeus’unoğlu olduğunu söylemişler ve kazanacağı zaferle-ri müjdelemişler.

Proje o kadar büyük düşünülmüş ki; bir türlü bi-tirilememiş. Miletosluların hazinesi bu projeninaltından kalkamamış. Parasını alamayan ustalargreve gitmiş. Belki de tarihin kayıt altına aldığıilk grevdi. İskender’in ölümünden sonra SuriyeKralı ünvanını alan generali Seleukos ta projeyedestek vermiş oysa.

O dönemde çepeçevre ormanlarla kaplı olduğu-na, Mavişehir yakınlarındaki Panormas Li-man’ından deniz yoluyla ulaşıldığına ve liman-dan tapınağa uzanan 4 kilometrelik Kutsal Yol ilebağlantının sağlandığına inanılmaktadır.

Kehanetlerden faydalanmak isteyen misafirler,limanda karşılanmaktaymış. İster kral olsun, is-ter yoksul köylü, herkes dilekte bulunabilirmiş.Nisan – mayıs ayları daha makbul imiş. Ormanve heykellerin çevrelediği yoldan rahiplerin ön-derlik ettiği ayinler eşliğinde geçerlermiş.

Apollon Tap›na¤›Apollon Tap›na¤›

Didim’in Göklere Yükselen Sütunlar› veY›lanl› Kad›n Medusa

Belk›s Ceyla ÇET‹NSOY • [email protected]

Page 28: ISSN - Trilye Restaurant · 8 9 Atatürk baflar›l› bir k›ta subay› olmas›na ra¤men çok sosyal bir liderdi. Cumhuri-yeti kurduktan sonra Ankara’ya gelen ya-banc› büyükelçilerle

Ancak dış avluda kalırlarmış. Anıtsal kapının 1.45 metrelikyekpare mermer eşiği daha ileri gidilmesine engeldir zaten. Sü-tunların boyutları o kadar yüksek tutulmuş ki, bu boyut karşı-sında etkilenmemek mümkün değilmiş. Bu yolculuk esnasındaikram edilen şarapların etkisiyle önemli misafirler konuşturu-lur ve siyasi sırlara vakıf olunurmuş. Sırların öğrenilmesi kıs-mının çok önemli olduğunu ve tapınak kehanetlerinin isabetyüzdesini arttırdığını, bilmem söylememe gerek var mı? Misa-firlerin alınmadığı keza üstü açık iç avluda bakire Apollon Ra-hibeleri’nin yaşadığı bölmeler varmış. Bu bölmelerin kapılarıkalın kumaşlarla örtülüymüş. Kutsal suyun buharını soluyarakyaptıkları ayin neticesinde kendilerine vahiy gelirmiş ve keha-netlerde bulunurlarmış. Bu kehanetler rahipler tarafından di-lekte bulunan kişiye iletilirmiş. Kehanetler şiir şeklinde imiş,yanıtlar kesin olmazmış ve yoruma açıkmış. Nasıl yorumlanır-sa yorumlansın Apollon Kahinleri her koşulda haklı çıkarlar-mış. Misafirler de tapınağa değerli hediyeler sunarlarmış. Apol-lon Rahip ile Rahibeleri kutsal kabul edilirmiş ve toplumdaresmi saygın bir konumları varmış.

Roma döneminde ise Büyük Didim Şenlikleri yapılmış. Müzik,tiyatro ve spor yarışmaları düzenlenirmiş. Miletoslular bu şen-likler için kentlerindeki büyük tiyatro yerine, Apollon Tapına-ğı’nın bahçesini tercih etmişler.

Tarihin farklı zamanlarında işgalci güçler ya da depremler iletahrip olmuş ve yeniden inşa edilmiş. Hristiyanlığın Anadolu’dayaygınlaşması ile önemini yitirmiş ve hiçbir zaman tamamlana-mamış. Yarım kalmış taş yontular, parlatılmamış heykel ve ka-bartmalar; bunun delili olarak günümüze kadar gelmiştir.

Ören yeri, yüz sene önce Osmanlı İmparatorluğu dönemindeİngilizler tarafından keşfedilmiş ve bazı eserler Londra’dakiBritish Museum’a taşınmıştır. Kazılar günümüzde de sürmek-tedir. Düzenli tasnif edilmiş taş yığınları arasından iri basa-makları tırmanarak iki dev sütunun arasında geçmeyi deneyinbakalım. Şu haliyle bile etkileyici olan tapınağın ana planınıkolaylıkla algılayabilirsiniz. Eksik kalmış birçok figürle karşı-laşırsınız. Limandan gelen Kutsal Yol’un bir kısmını görebilir-siniz. Ayrıca Miletos ile Apollon Tapınağı arasında var olduğubilinen 26 kilometrelik Kutsal Cadde üzerine araştırmalar dasürdürülmektedir.

Türkiye’yi tanıtan turistik afiş ve broşürlerde gördüğünüz meş-hur Medusa kabartması buradadır. Antik Yunan’da önemli ya-pılara koruma amaçlı mutlaka Medusa kabartmaları yapılırmış.Yunan mitolojisinin bu ölümlü ve dişi yeraltı canavarının özelyerleri kötülüklerden koruduğuna inanılırmış. Saçları yılanlar-dan oluşurmuş ve gözünün içine bakanları taşa çevirirmiş.

Turizm sezonunda Didim’e giderseniz Apollon Tapınağı’nın ge-ce ışıklandırılmış halini mutlaka görün ve bir anı fotoğrafı çek-meden ayrılmayın.

Page 29: ISSN - Trilye Restaurant · 8 9 Atatürk baflar›l› bir k›ta subay› olmas›na ra¤men çok sosyal bir liderdi. Cumhuri-yeti kurduktan sonra Ankara’ya gelen ya-banc› büyükelçilerle

BEYAZIN KRALLI⁄I

KazablankaKazablankaKazablanka, Arapçada “Dar-ül Beyza”, Türkçede ise “Beyaz Ev” an-lam›na geliyor. Gerçekten de, flehrin surlar› üzerinde yan yana dizi-len beyaz evlerin manzaras› görülmeye de¤er.

Kazablanka, 3,5 milyonu aşan nüfusuyla,hem Fas’ın, hem de tüm Magreb bölgesi-

nin en büyük şehri. Eskiden burası adı Anfaolan sakin bir Berberi köyü iken, 15.yüzyıldakorsan diyarına dönüşmüş. Ardından Porte-kizliler gelmişler ve Atlas okyanusu kıyısında-ki bu topraklara “Casa Branca” adında küçükbir kent kurmuşlar. 1755'teki büyük depremleyıkılıp boşaltılan şehir daha sonra Arapçada

“Beyaz Ev” anlamına gelen “Dar-ül Beyza”adıyla yeniden kurulmuş. İspanyol tüccarlarıngelişiyle “Casa Blanca” adı yeniden öne geçmişve ticaretin hızla gelişmesi kenti Fas ekonomi-sinin merkezi haline getirmiş. Eskiden dalgala-rın yaladığı kırmızı tuğladan surların önündebugün, denizin doldurulmasıyla yapılmış birsahil yolu uzanıyor. Ve Faslılar artık kente kı-saca “Casa” (Kaza) diyorlar.

Page 30: ISSN - Trilye Restaurant · 8 9 Atatürk baflar›l› bir k›ta subay› olmas›na ra¤men çok sosyal bir liderdi. Cumhuri-yeti kurduktan sonra Ankara’ya gelen ya-banc› büyükelçilerle

Şehrin batısındaki Ain Diab bölgesi, dizi diziplaj, cafe ve güzel yazlık evlerin bulunduğu, ha-yat standardı yüksek bir yerleşim alanı. Buradadeniz çok dalgalı olduğu için kıyıda deniz suyuhavuzları var. Ama rüzgar sörfü meraklıları içintam bir cennet burası. Kordon boyunda balık lo-kantaları, oteller ve gece kulüpleri sıralanıyor.Kazablanka’nın renkli bir gece hayatı var. Anfabulvarı 1930’ların mimarisini yansıtan villaları,yemyeşil parkları, şık butikleri ile göz kamaştı-ran bir yer. Kazablanka, modern mimarinin debaşkenti olarak anılıyor. Kent, 20.yüzyılda birmimarlık atölyesine, bir tür laboratuara dönüş-müş. Değişik ülkelerden ünlü mimarlar Fransız,Arap-Endülüs, art nouveau, art deco, kubizm,modern akım tarzında çok değişik eserler ver-mişler. Bazen şaşırtıcı, ama kesinlikle çok lüks.1950’lerde ultra modern bir stille Amerikan ha-vası da gelmiş. 1900’lerin başında şehir nüfusu-nun yüzde 60’ı Avrupalıymış. II.Dünya savaşın-dan sonra Fas’ta bağımsızlık hareketinin en yo-ğun yaşandığı yer olan Kazablanka, bağımsızlıksonrasında ülkenin modern ve dinamik yüzü-nün simgesi haline gelmiş.

Medina ve II. Hasan CamiiKazablanka iki bölümden oluşuyor; surlarlaçevrili olan Medina ve Fransızların sur dışındakurdukları yeni yerleşim alanı. Medina sokakla-

rı dar, birbirinin benzeri ve oldukçakarmaşık. Burası şehrin tam merke-zi. Medina’ya hemen girişte, büyük

bir saat kulesi ilginizi çekiyor. Her taraf, akşamgeç saatlere kadar açık küçük dükkanlarla dolu.Bu dükkanlarda “pazarlık” yapmak adeta ticariilişkilerin kilit noktası ve yerleşmiş bir gelenek.Günün her saatinde hummalı bir devinim için-de olan bu çarşıda, gözünüz en çok ahşap oymaeşyalara ve el dokuması halılara takılıyor. Bolmiktarda müzik ve film CD’si satan tekerleklitezgah var. Yüksek volümlü Arap müziği her ye-ri sarıyor. Açık hava bit pazarı diyebileceğimizDerb Hallef mahallesi, “Cutiya” pazarı olarak daanılıyor. Burası elektronik ürünler ve taklit mal-larıyla meşhur. Avrupa ve ABD’de henüz piyasa-ya çıkmamış bilgisayar ürünleri bile satılıyor.

Kentin Medina dışında kalan yeni mahalleleriise, Fas’ın diğer şehirlerine göre daha moderngörünüyor. Zaten bu bölgeyi Miami'ye, ya daMarsilya’ya benzetenler az değil. İki tarafınıağaçların süslediği caddeler geniş ve düzenli.Portakal ağaçlarının kokusu tüm şehri sarıyor.Güneş kış aylarında bile içinizi ısıtıyor. Günlükyaşamın her alanında hissedilen başka bir etkiise Fransız kültürünün ağırlıklı varlığı. Kazab-lanka’nın elit kesiminde sohbetler Fransızca ya-pılıyor. Bu kesimde her yerde cafe bulabilirsiniz.Masalar ve sandalyeler cadde ve sokaklara taş-mış, keyifli bir cıvıltı kulaklarınızı okşuyor. Ok-yanus kıyısında da film platoları var; güneş ışın-

larının dikliği ve açısı çok uygunmuşçekimler için. Zaten, ünlü Truva fil-mi de burada çekilmiş.

Kazablanka'da mutlaka görülmesigereken yerlerden biri olan II.HasanCamii, Mekke ve Medine'den sonradünyanın üçüncü büyük camii. Okyanus dol-durulmasıyla elde edilen bir alan üzerine Fran-sız mimar Michel Pinseau tarafından inşa edil-miş. Sanki denizin üzerindeymiş gibi duruyor.Avlu dahil 105 bin kişinin aynı anda namaz kı-labileceği söylenen ve yapımı 7 yıl süren buheybetli dini ve kültürel yerleşkede kongre sa-lonları, kütüphane, medrese, hamam ve müzede var. Geleneksel ve modern tarzın iç içe geç-tiği, her yeri dantel gibi nakışlı, büyüleyici birgüzelliğe sahip bu yapı 1993'te tamamlanmış.210 m. yükseklikteki minaresi, dünyanın enuzun olanı ve Kazablanka’nın her sokağındanrahatlıkla görülebiliyor. Rengarenk, oya gibi iş-lenmiş olan minare tam bir sanat eseri. Yerdenısıtma, otomatik kapı gibi teknolojiler kullanıl-mış camide. Özel günlerde ibadet edenleringökyüzünü görebilmeleri için çatısı açılabiliyor.Bu çatı kubbe şeklinde değil düz, minaresi dekare. Kapıları tamamen gümüşten, mihrab isebeyaz mermerden yapılmış. Abdest almak için41 çeşme ve yüzlerce musluk var. Her yer pırılpırıl, çok bakımlı. Avluyu geçince de, masmaviokyanus ve yılların deniz feneri karşınızda.

Görülmesi Gereken YerlerFas Kralının ikamet ettiği görkemli saray, Habussemtinde. Saray için çalışanların girip çıktığı ka-pılar, ait oldukları meslek gruplarınınadını taşıyor: Balıkçılar kapısı, sepet-çiler kapısı, demirciler kapısı gibi.

Şehirde görülebilecek diğer yerler arasındaSanat Müzesi ile, turistlerin favorisi “Birleş-miş Milletler” ve “V.Muhammed” Meydanlarıvar. Yasmina parkı keyifli bir alan. Los Ange-les’tan sonra dünyanın ikinci büyük ekranınasahip Megarama ise, Afrika’nın en büyük si-nema kompleksi olarak biliniyor. Fas Muse-vileri Müzesini ve Eski Sacré-Coeur katedra-lini de unutmamak gerekiyor. 1930’larda go-tik ve art-deco karışımı bir stille inşa edilengösterişli katedralin çok geniş bir bahçesi var:buraya “Arap Ligi Parkı” adı verilmiş. Kated-ral bugün ibadetin değil, sergi ve kültürel et-kinliklerin mekanı. Genç müzisyenler festi-vali, Kazablanka festivali gibi etkinlikler deşehre ayrı bir dinamizm getiriyor.

Anfa limanı, Krallığın ilk modern limanı. Su-ni bir yapı olan Kazablanka limanı ise Afri-ka’nın ikinci büyük limanı. Ayrıca, dünyanında en büyük yapay limanı olarak biliniyor.Kentteki taksiler günde 1,2 milyon insan ta-şıyor. Kırmızı taksiler (küçük taksi), en fazla3 kişi alıyor. Genellikle 30 yaşın üstündekieski Mercedes’lerden oluşan beyaz ya da fıstıkyeşili taksiler (büyük taksi) ise, 6 yolcu alı-yorlar ve bizim dolmuşlar gibi çalışıyorlar.

Page 31: ISSN - Trilye Restaurant · 8 9 Atatürk baflar›l› bir k›ta subay› olmas›na ra¤men çok sosyal bir liderdi. Cumhuri-yeti kurduktan sonra Ankara’ya gelen ya-banc› büyükelçilerle

Tüm Zamanların En İyi Aşk FilmiBaflrollerini Humphrey Bogart ve Ingrid Bergman’›n oyna-d›¤›, yönetmenli¤ini Michael Curtiz'in yapt›¤› efsanevi filmCasablanca (1942 yap›m›), flehrin simgesi olmufl. Asl›n-da, Fas’› ve Kazablanka’y› dünyaya tan›tan Oscar ödüllübu Hollywood klasi¤inin hiçbir sahnesi Fas’ta çekilmemifl.Ama, flehirde, filmin ünlü mekan› “Rick’s Bar”›n pek çoktaklidi var. ‹çlerinde asl›na en uygun olan›, Medina’n›n de-nizi gören surlar› üzerindeki Rick’s Cafe. Mekan döneminmobilyalar› ile döflenmifl, duvarlarda filme ait afifller ve efl-yalar var. Restoran ve bar k›sm›ndaki büyük ekranlardafilmin gösterimi yap›l›yor; bir köflede de ünlü piyanistSam. Mekana girdi¤inizde heyecanlan›yorsunuz, gerçek-ten “Casablanca” filminin bir sahnesindeymifl gibi hissedi-yorsunuz kendinizi.

“Trilye’nin Bal›k Sevdas›”Tüm Seçkin Kitapevlerinde

Reflit Galip Caddesi Hafta Sokak 11/B G.O.P. ANKARATEL: 0.312 447 12 00 - www.trilye.com.tr

Page 32: ISSN - Trilye Restaurant · 8 9 Atatürk baflar›l› bir k›ta subay› olmas›na ra¤men çok sosyal bir liderdi. Cumhuri-yeti kurduktan sonra Ankara’ya gelen ya-banc› büyükelçilerle

B ‹ R P O R T R E

‹Y‹L‹KLER‹N AÇTI⁄I KAPILAR

Yüksel Bolayır

6362

Yaşlı bir adam kulübesinin önünde toru-nuyla oturmuş, az ötede birbirleriyle bo-

ğuşup duran iki köpeği izliyorlardı. Köpek-lerden biri beyaz, diğeri siyahtı ve on iki ya-şındaki çocuk kendini bildi bileli o köpeklerdedesinin kulübesi önünde boğuşup duru-yorlardı.

Dedesinin sürekli göz önünde tuttuğu, yanın-dan ayırmadığı iki iri köpekti bunlar. Çocukkulübeyi korumak için biri yeterli gözükürkenniye ötekinin de olduğunu, hem neden renkle-rinin illa da siyah ve beyaz olduğunu anlamak

istiyordu. O merakla sordu dedesine. Yaşlı re-is, bilgece bir gülümsemeyle torunun sırtını sı-vazladı.

“Onlar” dedi, “benim için iki simgedir evlat.”“Neyin simgesi” diye sordu çocuk.

“İyilik ve kötülüğün simgesi. Aynen şu gör-düğün köpekler gibi, iyilik ve kötülük içimiz-de sürekli mücadele eder durur. Onları sey-rettikçe ben hep bunu düşünürüm. Onun içinyanımda tutarım onları.”

Çocuk, sözün burasında, mücadele varsa, ka-zananı da olmalı diye düşündü ve her çocuğa

özgü bitmeyen sorulara bir yenisini ekledi.

“Peki, sence hangisi kazanır bu mücadeleyi?”Bilge reis derin bir gülümsemeyle baktı toru-nuna:

“Hangisi mi evlat, ben hangisini iyi beslersemo kazanır!” diye cevapladı. Yüksel Bolayır, sa-dece uyku için boş zaman bulan, çok çalışkanve zeki olduğu kadar yeteneklerini başarıyayönlendirebilen Ankara’nın değil Türkiye’nintanıdığı girişim dehası bir işadamıdır. Kızı Me-lisa ve oğlu Gökmen de başarılarıyla gelecekvaat etmektedirler.

1984 yılında Amerika’nın başkenti Washing-ton D.C.’de, Sistem ve Servis Mühendisi olarakçalışırken, okul yıllarında başladığı ek işte ça-lışma alışkanlığını da sürdürür. ElektronikMühendisi olan Bolayır, sıcak bir yaz günü ça-lıştığı şirketin genel merkezinin kafeteryasındacoca cola almak için sıra beklerken, önündekişahsın makineye attığı bir doların iade edildi-ğini görür, hemen cebindeki tüm bozuk para-ları makineye atar ve aldığı coca colayı önündebekleyen o tanımadığı kişiye ikram eder. Nere-den bilsin ki bu kişi şirketin satın alma birimi-nin şefidir. Yüksel Bey’in kafasında kurmayıplanladığı temizlik şirketi birden bire hayatageçmiştir. Çalışmalarında referansa ihtiyaç ol-duğunda da her zaman şans meleği olarak ad-landırdığı, sarı sayfalara reklam alan şirketteçalışan eşi Sevgi Hanım devreye girmektedir.Sevgi Hanımın yakın bir dostu olan Mitch ikiyıl kadar önce kendi temizlik şirketini kurmuş,alanında büyümüştür. Mitch kendisini çok yo-ran ve devamlı sorun çıkartan kilisenin temiz-lik işlerini, Yüksel Beyin şirketine pas etmiştir.Ama iş virtiözü olan Bolayır kısa sürede kilise-nin papazı ile yakın dostluk kurar ve müthişbir iş performansı göstererek onu memnun et-mekle kalmayarak papazın kendisine dahasonraki yıllarda en iyi referans olmasını bilesağlamıştır.

Amerika’ya zamanında cebinde 250 dolarla gi-den ve kiraladığı evin komisyon bedelini em-lakçısına borçlanarak birkaç ay sonra ödeyebi-

len Yüksel Bey, Amerika’daki pek çok öğrenci-ye bir ağabey desteği sağlamanın yanı sıra, AtaDerneğine üye olarak toplantılara katılır ve heryıl düzenlenen (Green Card) lotosuna dasponsorluk yapmaktadır. Şans daima hazır ka-falara konar ama Yüksel Bey’in yaptığı iyiliklerkalbinin temizliğinden ve paylaşma arzusun-dan kaynaklanıyor, hiçbir yardımı beklenti içinyapmıyor. Denize atılan bir taş bütün okyanus-ların seviyesini yükseltir sözüne olan inancınıyüreğinden hiç eksik etmiyor Yüksel Bey.

1988 yılında New York Havaalanından kendisi-ni telefonla arayan ve Bolayır’ın zar zor hatırla-yabildiği, altı ay kadar önce sponsorluk deste-ğinde bulunduğu, diyaliz teknisyeni Ahmetisimli bir Türk gencini, hiç üşenmeden herkeseyaptığı gibi dört saatlik bir yolculuk sonrasındakendi evine getirip uzun bir süre misafir eder.Ahmet’in kafasında oluşturduğu ve YükselBey’in hayatını değiştirecek olan iş projesiniöğrenince, Ahmet’le beraber sıcak bir yaz günüOhio eyaletinin yolunu tutar. Dünyaca ünlü birdiyaliz şirketi Türkiye’ye bayilik vermeye ya-naşmıyordur. Ama şirket patronunun, Muğ-la’nın Dalyan ilçesinden ev alma fikrini öğre-nen Yüksel Bey’in karşısında tüm prensipler biranda bozulmuş ve istenilen bayilik alınmıştır.Ankara’da diyaliz sektörüne giren Bolayır, kısasürede Türkiye’de şirketini ikinci konuma yük-selterek İsveç’li diyaliz devi olan bir şirkete sa-tar ve yedi yıl o şirketin genel müdürlüğünüyapar. Uzun, sağlıklı ve mutlu bir hayat başka-larına yardımda bulunmanın; insanı heyecan-landıran ve başkalarının hayatlarına katkıdabulunarak, bu hayatları kutsayan anlamlı pro-jelere sahip olmanın bir sonucudur. 2005 yılın-da Ankara’da Opel ana bayisi olan Opal şirketi-nin de ortağı olarak atılımcı girişimlerine de-vam eden Yüksel Bolayır genç yaşına rağmenmüthiş İngilizcesi ve yüksek performansı iledaha pek çok başarıya imza atacağa benziyor.Bir engelle bir fırsat arasındaki fark nedir? Onakarşı olan tutumunuz. Her fırsatın bir zorluğuve her zorluğun bir fırsatı vardır.

Page 33: ISSN - Trilye Restaurant · 8 9 Atatürk baflar›l› bir k›ta subay› olmas›na ra¤men çok sosyal bir liderdi. Cumhuri-yeti kurduktan sonra Ankara’ya gelen ya-banc› büyükelçilerle

64

‹nsanl›k tarihi var oldu¤undanbu yana tak›n›n varl›¤› yap›-lan arkeolojik çal›flmalarla an-

lafl›lm›flt›r. Günümüzden yedibin y›l önce hayvan diflleri vekemiklerinden büyü amaçl› ya-p›lan ve kullan›lan tak›lara gör-sellikten ziyade anlamlar yük-lenmifltir. Daha sonra tak› kifli-nin statüsünü belirleyen bir araçolmufltur. ‹nsano¤lu M.Ö. 7250Neolitik çagda göçebelikten yer-leflik düzene geçince tak›y› gör-sellik unsuru olarak sanata dönüfltürmüfller vetafllar› keflfedip ifllemeye bafllam›fllard›r. Günü-müzde insanlar, vazgeçemedikleri tak›y› taflla-r›n özel anlamlar›ndan etkilenerek, süslen-mek, k›yafetlerin tamamlay›c› unsuru v.s. gibipek çok nedenle kullan›yorlar. Tak›ya olan ilgive talep bu konuda tasar›mc›lar› yeni mater-yaller ile farkl› yarat›c›l›klara yönlendiriyor.De¤erli tafllar, kurdele, boncuk, cam, kumafl,farkl› metaller, ahflap, keçe gibi pek çok mater-

yal tak› yap›m›nda kullan›l›yor.‹nsanlar, tarz›na ve bütçesinegöre pahal› mücevherler, otantiktak›lar, manevi anlamlar tafl›yanve sade materyallerle üretilmiflpek çok alternatiften kendileri-ne uygun olan tak›lar› tercih edi-yorlar. Tak›lar, gerek tafllar›n vemadenlerin tafl›d›¤› manevi an-lamlar, gerekse süs amaçl› kulla-n›ls›n hayata renk katan bir es-tetik unsuru olarak varl›¤›n› herzaman sürdürecek...

ANKARALI MODACIAnkaral› modac› N. Nihan Bay›nd›r, 1990 y›l›ndaModa Tasar›m dal›nda bir yar›flmada Türkiye Bi-ricisi oldu. Avrupa finallerinde Türkiye’yi temsiletti ve ilk modaevini açt›. Modac› olarak sür-dürdü¤ü çal›flmalar›n›n yan› s›ra hobi olarak daresim e¤itimi dersleri ald›. Bay›nd›r ilginç tak›tasar›m çal›flmalar›yla dikkat çekiyor.

[email protected]

Boncuk ve gümüfl montür ile haz›rlanm›fl kolye

YAZI VE FOTO⁄RAFLAR: Selim KÜÇÜKKUTLU

Cam boncuk ve alt›n kaplama montür

ile haz›rlanm›fl kolye, bilezik

Adaletin ve cesaretin simgesi olan Ametist tafllar› ve alt›nkaplama montür ile çal›fl›lm›fl kolye,küpe ve yüzük

Mercan rengi do¤al tafllar ve gümüfl montür ile çal›fl›lm›fl kolye

Mercan rengi Sedef ,cam boncuklar ve alt›n rengifigür ile çal›fl›lm›fl kolye ve küpe

Petrol rengi Swarovski tafllar ile haz›rlanm›fl kolye ve küpe

Page 34: ISSN - Trilye Restaurant · 8 9 Atatürk baflar›l› bir k›ta subay› olmas›na ra¤men çok sosyal bir liderdi. Cumhuri-yeti kurduktan sonra Ankara’ya gelen ya-banc› büyükelçilerle

66

Kaynaklara göre Agate, Achat isminiSicilya’da bulunan Achates Neh-

ri’nden al›yor. En çok bulunan tafllardanbirisi olmas›na ra¤men, renklerindeki vehalkalar›n›n da¤›l›m›ndaki çeflitlili¤in s›n›r-s›zl›¤› nedeniyle her zaman en gözde tafl-lardan biri olmufltur. Ankara’n›n Çubuk il-çesinde de önemli miktarda bulunan AgatTafl› kente gelen yerli ve yabanc› turistlertaraf›ndan ilgiyle karfl›lan›yor. Çubuk’tasay›lar› çok az olan küçük atölyelerde ta-mamen el iflçili¤i ile ifllenen Agat Tafl› ken-

tin önemli simgelerinden biri. Atefl Agat›

denilen tafl atefl ya da kor renginde olan

Agat de¤ildir, bu Karnelyan tafl›d›r, yani

bildi¤imiz Agat’t›r.

Atefl Aki¤i yada Atefl Agat›; aki¤in de¤er-

li opal tafl›na benzeyen, yar›-fleffaf olup

içerisinde katmanlar› görünen, k›smi sar›-

yeflil ›fl›lt›lara sahip oldu¤u bir türüdür ve

Agat›n en de¤erli türlerinden biridir. Taflta

ne kadar çok ›fl›lt› varsa de¤eri de o dere-

ce fazlad›r.

AGAT’IN F‹Z‹KSEL ETK‹LER‹Bedenin gerginlik olan k›s›mlar›na s›cakl›k hissiverir ve gerginli¤i azalt›r. A¤r›lar› gidermek içinkullan›labilir. Cilt hastal›klar›na karfl› etkilidir. Da-marlar› kuvvetlendirir. Güçlü ve erkeksi bir ener-jiye sahip olan akik, cinsel organlar ve cinselgüç için faydal›d›r. Hamilelikte hem annehem de bebe¤in sa¤l›¤› için fayda-l›d›r ve bu süreç içerisinde kulla-n›lmas› özellikle önerilir. Kemikve difl yap›s›n›n korunmas›ndafaydal›d›r. Mavi renkli olan di¤ertafllar gibi, mavi tonlar›nda olan akikler de aki¤indi¤er türlerinden farkl› olarak bo¤az çakras›ndaetkilidir ve bo¤az ile ilgili sorunlarda kullan›labilir.

AGAT’IN METAF‹Z‹KSEL VEPS‹KOLOJ‹K ETK‹LER‹Canl›l›k veren enerjisiyle, kendinizi s›k›nt›l› ve kö-tü hissetti¤iniz anlarda olaylar›n iyi yönünü degörmenizi sa¤lar. ‹nsanlar›n olumsuzluklar›ndankolayca etkileniyorsaniz AGAT size iyi gelecektir.

Dünyada baflar›y› simgeleyen AGAT, negatif

enerjiye karfl› koruma sa¤lar ve tükenmifl olancesareti canland›r›r. ‹fladamlar›n›n bu tafl›, özel-likle belin alt›nda (cepte veya yüzük olarak olabi-

lir) tafl›malar› faydal›d›r. Özellikle yüzükolarak kullan›ld›¤›nda, kiflinin kendisi-ne güvenini art›r›r.

Kendisini tafl›yan kifliye güç, keyif veiyimserlik hissi verir. Ceplerinde bu tafl› ta-

fl›yan çocuklar› olumsuz duygulardan ve tar-t›flmalardan uzak tutar. K›rm›z›ms› turuncu

renkteki Agatlar fiziksel canl›l›¤› art›rarak tem-belli¤i giderir. Yaflan›lan ana yo¤unlaflma iste¤i-ni güçlendirir.

Mavi dantelli Agat Tafl›; sosyal ortamlarda gerek-sinim duyulan serinkanl›l›k ve özgüven duygula-r›n› güçlendirir. Konuya yo¤unlaflmaya ve konufl-maya yard›mc› olur. Sinir bozukluklar›n› yat›flt›r›rve topluluk önünde yap›lacak konuflmalarda du-yulan heyecan› giderir. Mavi renkli olan Agatlarnazara karfl› etkilidir. Ayr›ca; sadece rengiyle bi-le kiflinin içini ferahlatan mavi agat, konuflmagüçlü¤ü çekenler için faydal›d›r. Yosun agat, in-san›n içini koflulsuz sevgi ile doldurur ve kiflininruhsal geliflimine yard›mc› olur.

Çubuk Agat Tafl›G‹ZEM‹ FOS‹LLER‹NDE SAKLI Dünya litaretüründe Çubuk Agat tafl› olarak ge-

çen ve sadece ilçemizin kuzey bölgesinde bulu-nan Çubuk Agat tafl›n›n gün yüzüne ç›kmas›n›istiyoruz. Bu güne kadar ne yaz›k ki yasal olma-yan yollardan yurt d›fl›na götürülen bu yar› de-¤erli tafllar›m›z, ifllenerek yeniden ülkemizeyüksek fiyatlara sat›lm›flt›r. ‹lçemizde Kayma-kam, Belediyemiz ve Çubuk Platformu taraf›n-dan ilk defa bir atölye aç›lm›fl ve bu güne kadarda ham tafllar›n ifllenmesi konusunda atölyedeözürlü vatandafllar›m›za kurslar verilmifltir. 6.Uluslararas› Turflu ve Kültür Festivali ile bu tafl-lar›n ve bu tafllarla ifllenmifl ürünlerin, pazar›n›noluflturulmas› konusunda giriflimler yap›lm›fl vegiriflimcilerimizi de desteklemeyi sürdürüyoruz .Bizim amac›m›z bu tafllar› iflleyen ve ifllenmifltafllar› tak› ve tasar›mda etkin bir flekilde kulla-nan yeni bir çok iflletmenin ilçemizde aç›lmas›-n› sa¤lamakt›r.

Lokman ÖzdenÇubuk Belediye Baflkan›

“Çubuk Agat›’n› Dünyaya Tan›t›yoruz”

Page 35: ISSN - Trilye Restaurant · 8 9 Atatürk baflar›l› bir k›ta subay› olmas›na ra¤men çok sosyal bir liderdi. Cumhuri-yeti kurduktan sonra Ankara’ya gelen ya-banc› büyükelçilerle

Bir Kemah türküsü flöyle der: “Irmak susuz olur mu / Dibi kumsuz olur muBen müftüye dan›flt›m / Yi¤it yars›z olur mu”

Erzincan’dan...Kemah’tan...

YAZI: Muzaffer Ayhan KARAFOTO⁄RAFLAR: Kemah Belediyesi ARfi‹V‹

Erzincan’dan...Kemah’tan...

Page 36: ISSN - Trilye Restaurant · 8 9 Atatürk baflar›l› bir k›ta subay› olmas›na ra¤men çok sosyal bir liderdi. Cumhuri-yeti kurduktan sonra Ankara’ya gelen ya-banc› büyükelçilerle

Kemah, Doğu Anadolu’nun en batısına yakın bir noktada,Karasu (Fırat) vadisinin sol kıyısında, Munzur dağlarından

inen Tanasur deresi ağzında, denizden 1038 metre yüksekliktesakin ve yavaş bir hayat süren konumda 2-3 bin kişilik bir ilçemerkezi. Demiryolu hattında olsun karayolu ulaşımında olsunErzincan-İliç arasında kalan Kemah, şimdilerde tarihini arıyor.Ünlü cevizinin, tuzlalarının yanında rafting, yamaç paraşütü gi-bi etkinliklere kucak açarak; Tarihi Kentler Birliği üyesi bir yer-leşim birimi olmasının yanında son olarak 14.sü yapılan gele-neksel Kemah Sultan Melik Kültür ve Spor Şenlikleri ile kıpır-danmaya çalışıyor. Şimdilerde Kemah için heyecan verici birolay da iki yıl önce açılışında bulunduğum ve çok heyecan veri-ci olan Kemah Meslek Yüksek Okulu’nun kurulmuş ve öğretimebaşlamış olması. Erzincan Üniversitesi’ne bağlı bu okul, Kemahiçin adeta bir hayat öpücüğü gibi.

Iss›zlaflma, Yaln›zlaflma S›z›s›Çünkü, bilinen nedenlerden dolayı insan çekiliyor buralardan,Kemah da Erzincan’ın geneli gibi öksüzleşiyor, ıssızlaşıyor. Den-gesiz kalkınma, bu güzelim doğayı, tarihsel atmosferi yalnızlaştı-rıyor. Kemah, kendi insanıyla, kendi yatırımcısıyla bu makus ta-lihi yenmeye çalışıyor. Kemahlı, her şeye karşın Kemah’ın ıssız-laşmaması için gayret gösteriyor. Kendisi de Erzincan-Refahiyeliolan Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Erzincan’ın çalışkan valisiAbdülkadir Demir, Kemah Belediye Başkanı Hüsamettin ŞanalKemah’ın başını dik tutmak için çaba harcıyor. İstanbul ve Anka-ra’daki Kemahlı iş adamları, vakıf ve dernekler de. Bütün Kemah-lılar her yıl İstanbul’daki EMİTT fuarında ve Kemah’taki SultanMelik Şenlikleri’nde bir araya geliyor.

Kemah, can suyu arıyor, bir hayat öpücüğü… Anadolu’da kade-riyle baş başa olan birçok yerleşim birimi gibi.

Kemah, 6. Cumhurbaşkanımız Fahri S. Korutürk’ün memleketi.CHP İstanbul Milletvekili, bir süre Ecevit Hükümetinde TurizmBakanlığı da yapan Dr. Ahmet Tan’ın memleketi. Korutürk Ailesiile Tan ile ne zaman bir araya gelsek araya bir Kemah da girer.Hatta, Tan, soyadını Kemah’ın Tan köyünden alır, kökeni orasıdır.Cumhurbaşkanı Korutürk, ilk yurt gezisinde Erzincan ve Kemah’ıda ziyaret eder. Aile arazisini de okul yapımı için devlete bağışlar.O arazinin üzerinde şimdi Kemah MYO yükselmektedir. Üsküdarile Kemah da “kardeş şehir”dir. Nedeni, Üsküdar’da çok sayıdaKemah kökenli Üsküdarlı olması. Üsküdar Belediye Başkanı Mus-tafa Kara da bu kardeşliğe çok önem verir. Daha önce iki dönemÜsküdar Belediye Başkanlığı yapan Yılmaz Bayat da Kemah’ın Tanköyündendir. Tarihi İpek Yolu güzergahındaki tarihi atmosferiyle,doğal güzellikleriyle, içinden Fırat geçen Kemah’a bir gün yolu-nuzu düşürün. Bir türkü tutturun derinden, Fırat’a bakın ve sesi-ni dinleyin. Başınızı kaldırıp sağ yana dönün; Fırat’ın öte tarafın-da Munzur dağlarını göreceksiniz, etrafa tespih tanesi gibi serpil-miş yalnızlığını yaşayan köyleri bir de… Dağların başı karlıdır,çobanlar efkarlıdır, sürüler azalmıştır çünkü insanlar gibi…

Ne diyordu türkü; “yiğit yarsız olur mu”… Evet, aşikar ki, ne yi-ğit yarsız oluyor ne de Kemah insansız.

Osmanl›’da, Otlukbeli Savafl› sonras›nda “sancak”, yani vilayet olarak yönetsel yap›dayer alan ve uzun süre bu niteli¤ini koruyan Kemah’› Osmanl›’n›n son dönemlerinde “ka-za”, yani ilçe olarak görüyoruz. Sancak oldu¤u için döneme özgü bir kaleye sahip. Ke-mah Kalesi, Gülalibey Camii, Gülalibey Hamam›, Sultan Melik Kümbetleri bugün tari-hin Kemah’a b›rakt›¤› miras›n önde gelen yap›lar›. Do¤al kale olarak büyüklük bak›m›n-dan dünyada ikinci s›rada yer alan ve Hitit, Asur, Bizans, Urartu uygarl›klar›na, pek çokbeyli¤e ev sahipli¤i yapm›fl; Roma, Selçuklu ve Osmanl› himayesinde stratejik bir önemtafl›yan Kemah Kalesi flu s›ralar arkeolojik kaz›-restorasyona haz›rlan›yor.

UYGARLIKLAR KENT‹

Page 37: ISSN - Trilye Restaurant · 8 9 Atatürk baflar›l› bir k›ta subay› olmas›na ra¤men çok sosyal bir liderdi. Cumhuri-yeti kurduktan sonra Ankara’ya gelen ya-banc› büyükelçilerle

73

Kad›nlar ‹çin En ‹yi 10 Yiyecek

Kad›nlar ‹çin En ‹yi 10 Yiyecek

FER‹N BATMAN’DAN EN ‹Y‹ 10Beslenme ve Diyet Uzman› - www.ferinbatman.com

Bir • Yeşillikler, kalp (ve diğer organlarımı-zın) dostu yeşillikler. Eğer çocukken zorla seb-ze yedirilmiş iseniz belki yeşilliklerden uzakduruyorsunuzdur. Ancak bu önemsemediği-miz sebzeler yüksek miktarlarda magnezyum,kalsiyum ve potasyum içerirler. Tabii bu aradakanser savaşçıları olan phytokimyaları daunutmamalı! Kışlık bir salata içine bahar yeşil-liği katın, sosisin ve fasulye çorbanın içine kı-vırcık lahana ekleyin veya makarnayı renklen-dirmek için pazı gibi, yeni bir şey deneyin.

‹ki • Bulgur daha iyi! Bulgur, kırılmış kepek-li buğdaydır. Bu tip buğdayın içinde yüksekoranda lif bulunur. Bundan dolayı insanda da-ha uzun zaman tokluk hissi verir ve kabızlığı,kolon ve göğüs kanserini engeller. Aynı zaman-da diyabet ve kalp hastalığı riskini de azaltır.Çok yönlü bir hububat olduğu için örneğindomates, limon suyu ve bol şifalı bitkiler ile deçok lezzetli bir kısır yapılabilir!

Üç • Lahana çok önemli bir beta karotin veFolat kaynağıdır. Bu basit sebzenin ne kadarbesin değeri yüksek olduğunu nereden bilebi-lirdik? Folat, doğum sakatlıklarını önlemeyeyarayan önemli bir besindir ve aynı zamandavücudumuzu kanserden ve kalp hastalıkların-dan da korur.

Dört • Çilek gibi yumuşak, kabuksuz mey-velerde bol lif ve C vitamini vardır. Bunlar bizikataraktan ve içerdikleri zengin antioksidan-lardan dolayı da çeşitli iltihap risklerinden ko-rur. 100gr çilekte 77 miligram C vitamini bu-lunur. Bu da aynı porsiyon greyfurttan iki katdaha fazla C vitamini demektir.

Befl • Diyet yapanlar yıllardır avokadodanuzak durmuşlardır. Avokadonun içerdiği yük-sek yağ oranı, düşük yağ diyeti yapanları kor-kutabilir, ancak avokado zengin Folat ve potas-yum kaynağıdır ve meyvenin gücü özellikle ya-ğından gelmektedir. Avokadoda bulunan buyağlar, özellikle oleik asit, vücudumuzun ko-lesterol seviyesini düzeltmeye yarar ve diyabe-ti kontrol eder. İçerdiği lif de çok fazladır.

Alt› • Turşu halinde, pişirilmiş veya pastadabile (havuçlu pasta gibi) kök pancarı, her şe-kilde porsiyonunuzda bulunmalıdır. Kansere

karşı koruma ve demir deposu olarak pancarçok etkilidir. Folat bakımından zengindir vekadınlar için B vitamini sakat doğumlardan ko-rur. Salata içinde veya fajitada (Meksika dürü-mü) kullanılabilir.

Yedi • Lezzetli bir muz hem tansiyonumu-zu azaltır, aynı zamanda da mide ekşimemiziengeller. Ne kadar çekici değil mi? Bir yıldayaklaşık 27 pound muz tüketiyoruz (bu rakamda fena sayılmaz), böylece de vücudumuza ye-terince potasyum zengini bir besin girmiş olu-yor. Muz, aynı zamanda seratonine dönüşenbir protein olan trytophan zengini bir besin ol-duğu için depresyona da iyi gelir.

Sekiz • Yeşil çay ve siyah çayda, çok iyi an-tioksidan özellikleri olan flavonoidler mevcut-tur. Bazı araştırmalar düzenli çay tüketiminin(günde üç bardak), kalp rahatsızlıklarını vekalp krizi riskini azalttığını gösteriyor. Diyetyapanlar için müjde: diğer araştırmalar da ça-yın, ağır bir yemek sonra içilmesi, bazı yağlarınkötü sonuçlarını engellediğini göstermiştir.

Dokuz • Mantarda iki önemli B vitaminiolan niacin ve riboflavin vardır. Bu iki besinvücudumuzun metabolizmasının daha iyi ça-lışması için gerekli olan enzimlerine yardımcıolur. Hem kurutulmuş hem de taze şekilde bu-lunan shitake mantarlar, sade beyaz düğmemantarlara göre daha egzotik, ancak inanılmazbağışıklık arttıran mantarlardır. Bu mantarlarıaynı zamanda bazı bilim adamları, HIV virüsü-ne karşı kullanılmak için test ediliyorlardır. Biruyarı: çiğ olarak toksin içerirler ve zehirlenme-ye sebep olan bir mikrop da taşıyabilirler. 100gramda 13 kalori içerdiklerinden dolayı, diyetyapanlar için bir rüyadırlar!

On • Soğanlar her zaman kalbimizde olma-lılar (!) çünkü onların iyi kolesterol (HDL) dü-zeylerini arttıran ve aynı zamanda da tansiyo-nu düşüren güçleri vardır. Havasızlık ve boğaz-burunda tıkanıklık mı hissediyorsunuz? So-ğanlar size daha rahat nefes almanızı sağlar vetıkanıklığı rahatlatır. Eskiden soğuk algınlığıtedavisinde soğan lapası kullanılırdı. Gözünü-zü yaşartan (kükürt) soğanlar, şişkinlik gider-me özellikleri taşır ve aynı zamanda da doğaliyileştirici görevini yürütürler.

Hiçbir zaman bitmeyen “yap›lacaklar listesi”, günlükhayat›m›z› bir hayli strese sokuyor. Her zamanyap›lacak al›fl-verifl, temizlik ve çamafl›r vard›r.Çocu¤umuzu futbol ve piyano derslerine götür-mek gibi bitmek bilmeyen iflleri de katarsak…liste sonsuzdur! Birçok kad›n da bunlar› çal›fl-ma hayatlar›yla beraber yürütüyor. Peki, ka-d›nlar nas›l baflar›yorlar? Bu sorunun bir ce-vab› tercih ettikleri yiyeceklerdir. Art›k sa¤-

l›kl› ve koruyucu yiyecekleri ö¤ünlerekatmak daha da önem tafl›mayabafllad›. Afla¤›da belirtece¤imiz bu“kad›nlar için en iyi 10 yiyecek” si-zin çamafl›r›n›z› veya haz›rlama-n›z gereken dosyay› tamamla-mayacak, ancak sizin bunlar›gerçeklefltirmek için zinde kal-man›za yard›mc› olacakt›r.

Page 38: ISSN - Trilye Restaurant · 8 9 Atatürk baflar›l› bir k›ta subay› olmas›na ra¤men çok sosyal bir liderdi. Cumhuri-yeti kurduktan sonra Ankara’ya gelen ya-banc› büyükelçilerle

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 181

2

3

4

5

6

7

8

9

10

11

12

1314

15

161718

ANAHTAR KELİME

T R Lİ Y E1 2 3 4 5 6

Soldan Sağa1.Adalete uygun olarak, hakça - Ud çalan kimse- Matematikte herhangi bir sayıda hanesi olan 2.Mecazi anlamda ilişkileri biraz bozuk olan - Akla uygun, yalnız akladayanan - “Daha söze başlanırken ne denmek istenildiğini çabucak anlamak” anlamındaki söz 3.Tarikattan olanların barındıkları, ibadet ve tören yaptıkları yer, dergâh- Sporla ilgili olan - Yüce, Eşsiz, benzersiz özellikler taşıyan 4.Edep,namus - Halk dilinde Herhangi bir işde ilk başarı - Dünya,Evren - Kalıtım,Soyaçekim 5.Maya ilekatılaştırılarak sütten yapılan ve birçok türü olan besin - Barış,Uzlaşma - Kuruş simgesi - Alfabedeki 14.harfin okunuşu 6.”O” zamirinin yönelme durumu eki almış biçimi- orta büyüklükte, çok pullu, küt başlı, gümüş renginde, beyaz etli bir balık, topbaş balık (Mugil cephalus) - Bir dinin öğrenilmesi gereken inançlarının ve tapınma kural-larının tümü-Kilometre kısaltması 7.Gelişme, ilerleme göstermeyen-duruk - Fransa, İsviçre, Belçika ülkelerin para birimi 8.Hava basıncı birimi -eski dildepostacı,haberci - yabancı - Formülü C8H18 olan doymuş hidrokarbonlara verilen ad 9.Birden çok eşe sahip olan,çok eşli - isim, nam-Binek hayvanı-halk dilindeyine,tekrar 10.Yılın on iki bölümünden her biri-sevgili,yavuklu - başkalarına geçme, bulaşma,yayılma - Havada beyaz ve hafif billurlar biçiminde donarak yağan subuharı 11.Kemikli balıklardan, hanigiller (Serranidae) familyasından, boyu 10 cm olabilen, Akdeniz’de yaşayan bir tür - İçki içmeye yarayan ayaklı bardak - sözgelimi,söz gelişi 12.Fasıla - Kölelik, tutsaklık, esirlik-gülgiller ağacında yetişen tatlı bir meyve 13.Gösteri amacıyla veya bir olaya dikkati çekmek için genellikle açık yer-lerde yapılan toplantı - halk dilinde Hangi yer 14.Yöntemine uygun olarak - Bir tür ipekli kumaş 15.bir pudra çeşidi - Uzak, yabancı ülkelerle ilgili, bu ülkelerden getir-ilmiş, yabancıl 16.Tekrarlama sonucu kazanılan yatkınlık, alışkanlık - Selüloz esterlerinin çözeltilerinin genel adı 17.İskambil kâğıtlarında birli - vilayet - Halk dilindeAhlaksız, hoppa kadın 18.Yan yüzergillerden, büyük, yassı, derisi düğme veya çivi denilen birtakım sivri kemiklerle örtülü, beyaz etli balık - Dil yardımıyla bir şeyintadının nasıl olduğunu anlamak.Yukarıdan Aşağıya1.Kafadan bacaklılardan, dokunaçlı bir mürekkep balığı türü (Octopus) - Uskumrugillerden, ortalama 1-2 kilogram gelen, eti esmer, büyüklüğüne göre torik, sivri, altı-parmak, piçuta” adlarını alan, pulsuz bir balık -Kar, süt vb.nin rengi, beyaz,kara ve siyah karşıtı 2.Ermiş,Dost - Tuna bölgesinde,Transilvanya'da,Rusya'da soylularaverilen unvan -Baklavaya benzeyen bir tür hamur tatlısı 3.Zaman, sıra, yer ve önem bakımından ötekilerden önce gelen, son karşıtı -Yasanın, dinin ve kamu vicdanınındoğru bulduğu, yasalara uygun, kanuni - Kâğıt dolgu maddesi 4.Bir mantarla bir su yosununun ortak yaşamasıyla ortaya çıkan bitkilerin genel adı -üçlü,üç kişidenoluşan -ilk yapılan işlerde yaşanan duygu 5.Dünya üzerinde yer alan bir kıta -Politika, ekonomi, kültür ve daha başka konularda haber ve bilgi vermek için yorumluveya yorumsuz, her gün veya belirli zaman aralıklarıyla çıkarılan yayın - bir göz rengi 6.İngilizcede hayır - Fransızcadan gelme “yaya kaldırımı” - Çift kanatlılardan, bir-takım uçucu böceklerin genel ad 7.Boynun arkası -Sinemalarda gösterilen eser - hayati sıvı -Ateşli silâhlarda namlunun gerisinde bulunan ve doğru nişan almayayarayan kertik 8.Onun ..... kuyuya inilmez -bir kuş türü -Bir çeşit kılıç balığı - köpek 9.Her türlü eğitim ve öğretimin toplu olarak yapıldığı yer, mektep - Kural - Üç par-maklı dirgen 10.Hep aynı durumda ve değişmeden kalan - XX. yüzyılın başlarında kullanılan bir zırhlı tipi - Litre kısaltması 11.Girişilecek bir işin hayırlı olup olmadığınırüyadan anlamak için abdest alıp dua okuyarak uyuma - bir acı ünlemi - Sindirilmiş besinlerin vücudun çeşitli bölgelerine taşınmak üzere, sindirim kanalının epitelyumhücreleri tarafından emilmesi 12.Halk dilinde Ölü gömülen yer, kabir - Gümüş renkli, yumuşak, dövülgen, sünek bir metal - İri taneli bezelye 13.Sıkıntı, çarpıntı - Ciritucu - Ana maddeleri yumurta, un ve şeker olan, içerisine kuru üzüm, kakao, fındık vb. konularak fırında pişirilen tatlı çörek 14.Kırmızı - Örülerek dokunan bir cins yünkumaş - geçirmeli elektron mikroskobu 15.Kilogram kısaltması - Başlıca içeceğimiz 16.halk arasında Yabancılar, başkaları - . Bir malın tür, miktar, fiyat vb. nitelikleriveya kitap, defter vb. şeylerin kime ait olduğunu belirtmek için üzerlerine konulan küçük kâğıt 17. eti beyaz, üzeri pullu iri bir balık (Labrax labrax)-Anüsle ilgili18.Leyleksilerden, Afrika ve Batı Asya'nın sulak yerlerinde yaşayan bir kuş - Anorganik tepkimelerle oluşmuş, belirli bir kimyasal yapısı olan doğal bileşikler.

Haz

ırlay

an:S

erka

nYI

LMA

Zbu

lmac

acoz

@ho

tmai

l.com

1

2

3

45

6

TR‹LYE’nin Bulmacası

Page 39: ISSN - Trilye Restaurant · 8 9 Atatürk baflar›l› bir k›ta subay› olmas›na ra¤men çok sosyal bir liderdi. Cumhuri-yeti kurduktan sonra Ankara’ya gelen ya-banc› büyükelçilerle