international journal of language academy -...

14
International Journal of Language Academy ISSN:2342-0251 DOI Number: http://dx.doi.org/10.18033/ijla.3899 Volume 6/2 June 2018 p. 100 / 113 International Journal of Language Academy Volume 6/2 June 2018 p. 100 / 113 THE RELIGIOUS TERMINOLOGY IN IM-PRAYER STORY Bî-Namaz Hikâyesindeki Dini Terminoloji Murat GÖK 1 Abstract The qualifications and the changes in the historical process of the religious words in the " Bî-Namaz Story", which is a folktale and involves the Reatures of the last period of Ottoman Turkish, are revealed diachronicly and the terms are classified in this study. While it is clarified that how it was approached to some religious values during the last period of the Ottoman society strucucture, what typ of changes this approach had in history, how this affected the language and the words, the past of tuday's terminilogy is also tried to reveal. While the history of the religious terms are discussed the main works of Turkish language in historical periods are examined. The works are chosen among the Karakhanid Period, the Uyghur period, the Kharezm period the Kipczak area, the 15 th. Century, the Old Anatolian period and the Ottoman Period. The religious terms in "Bî-Namaz Story", which is awork of the last Ottoman period, are compared with the ones in the works which are chosen among the historical periods of the Turkish language in terms of semantics and structure. To make the comparison more meaningful the religious terms in the works are given with the sentences in which they exist. The religious terms in the sentences are evaluated in terms of formand meaning more easly. It is observed that in the evaluation the religious terms sometimes proceed without changing and sometimes show a change in terms of form and meaning. The assessments of the religious terms in terms of form and meaning takes place in the study after comparing the terms in the sample sentences. The assessment of form and meaning is done separately for each term. In conclusion, in this study it is revealed that what kind of changes the religious terms has had in terms of form and meaning since the Turks embraced Islam. Key Words: terminology, language, meaning. Özet Bu çalışmada bir halk hikâyesi olan ve son dönem Osmanlı Türkçesi özelliklerini taşıyan Bî-Namaz Hikâyesindeki dini kelimelerin nitelikleri ve tarihî seyir içindeki değişmeleri art zamanlı olarak verildi ve terimler sınıflandırıldı. Son dönem Osmanlı toplum yapısında bir takım dini değerlere nasıl yaklaşıldığı, bu yaklaşımın tarih içinde ne gibi değişmeler geçirdiği, bunun dile ve sözcüklere yansımasının nasıl olduğu, belirginleşirken, aynı zamanda bugünkü terminolojinin geçmişi ortaya koyulmaya çalışıldı. Dini terimlerin geçmişleri ele alınırken, Türk dilinin tarihi devirlerindeki temel eserler incelendi. Bu eserler Karahanlı dönemi, Uygur dönemi, Harezm dönemi, Kıpçak sahası, 15. yüzyıl geçiş dönemi, Eski Anadolu dönemi, Osmanlı dönemi eserlerinden seçildi. Osmanlı son dönem eseri olan Bî-Namaz Hikâyesindeki dini terimler ile Türk dilinin tarihi dönemlerinden seçilen eserlerdeki dini terimler anlam ve yapı olarak karşılaştırıldı. Bu yapılırken karşılaştırmanın daha anlaşılır olması için eserlerdeki dini terimler, içinde yer aldıkları cümlelerle birlikte verildi. Cümle içindeki dini terimler şekil ve anlam bakımından daha kolay değerlendirildi. Değerlendirmelerde dini terimlerin bazen değişmeden devam ettiği bazen de şekil ve anlam olarak değişiklik gösterdiği görüldü. Dini terimlerin şekil ve anlam değerlendirmeleri, örnek cümlelerdeki terimlerin karşılaştırılmasından sonda çalışmada yer aldı. Bu şekil ve anlam değerlendirmesi her terim için ayrı ayrı yapıldı. Sonuç olarak bu çalışmada; Türklerin İslâm dinine girdikleri ilk dönemden günümüze kadar dini terimlerin anlam ve şekil olarak hangi değişimleri geçirmiş olduklarını ortaya kondu. Anahtar Kelimeler: terminoloji, dil, anlam. 1 Erciyes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı, Yeni Türk Dili Bilim Dalı, Doktora Öğrencisi/ elmek: [email protected] ArticleHistory: Received 20/03/2018 Received in revised form 20/03/2018 Accepted 13/06/2018 Available online 20/06/2018

Upload: others

Post on 07-Sep-2019

16 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: International Journal of Language Academy - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/G00034/2018_2/2018_2_GOKM.pdfBî-Namaz Hikâyesindeki Dini Terminoloji International Journal of Language

International Journal of Language Academy

ISSN:2342-0251

DOI Number: http://dx.doi.org/10.18033/ijla.3899

Volume 6/2 June 2018

p. 100 / 113

International Journal of Language Academy Volume 6/2 June 2018 p. 100 / 113

THE RELIGIOUS TERMINOLOGY IN

IM-PRAYER STORY

Bî-Namaz Hikâyesindeki Dini Terminoloji

Murat GÖK1

Abstract

The qualifications and the changes in the historical process of the religious words in the " Bî-Namaz Story", which is a folktale and involves the Reatures of the last period of Ottoman Turkish, are revealed diachronicly and the terms are classified in this study. While it is clarified that how it was approached to some religious values during the last period of the Ottoman society strucucture, what typ of changes this approach had in history, how this affected the language and the words, the past of tuday's terminilogy is also tried to reveal. While the history of the religious terms are discussed the main works of Turkish language in historical periods are examined. The works are chosen among the Karakhanid Period, the Uyghur period, the Kharezm period the Kipczak area, the 15 th. Century, the Old Anatolian period and the Ottoman Period. The religious terms in "Bî-Namaz Story", which is awork of the last Ottoman period, are compared with the ones in the works which are chosen among the historical periods of the Turkish language in terms of semantics and structure. To make the comparison more meaningful the religious terms in the works are given with the sentences in which they exist. The religious terms in the sentences are evaluated in terms of formand meaning more easly. It is observed that in the evaluation the religious terms sometimes proceed without changing and sometimes show a change in terms of form and meaning. The assessments of the religious terms in terms of form and meaning takes place in the study after comparing the terms in the sample sentences. The assessment of form and meaning is done separately for each term. In conclusion, in this study it is revealed that what kind of changes the religious terms has had in terms of form and meaning since the Turks embraced Islam. Key Words: terminology, language, meaning.

Özet

Bu çalışmada bir halk hikâyesi olan ve son dönem Osmanlı Türkçesi özelliklerini taşıyan Bî-Namaz Hikâyesindeki dini kelimelerin nitelikleri ve tarihî seyir içindeki değişmeleri art zamanlı olarak verildi ve terimler sınıflandırıldı. Son dönem Osmanlı toplum yapısında bir takım dini değerlere nasıl yaklaşıldığı, bu yaklaşımın tarih içinde ne gibi değişmeler geçirdiği, bunun dile ve sözcüklere yansımasının nasıl olduğu, belirginleşirken, aynı zamanda bugünkü terminolojinin geçmişi ortaya koyulmaya çalışıldı. Dini terimlerin geçmişleri ele alınırken, Türk dilinin tarihi devirlerindeki temel eserler incelendi. Bu eserler Karahanlı dönemi, Uygur dönemi, Harezm dönemi, Kıpçak sahası, 15. yüzyıl geçiş dönemi, Eski Anadolu dönemi, Osmanlı dönemi eserlerinden seçildi. Osmanlı son dönem eseri olan Bî-Namaz Hikâyesindeki dini terimler ile Türk dilinin tarihi dönemlerinden seçilen eserlerdeki dini terimler anlam ve yapı olarak karşılaştırıldı. Bu yapılırken karşılaştırmanın daha anlaşılır olması için eserlerdeki dini terimler, içinde yer aldıkları cümlelerle birlikte verildi. Cümle içindeki dini terimler şekil ve anlam bakımından daha kolay değerlendirildi. Değerlendirmelerde dini terimlerin bazen değişmeden devam ettiği bazen de şekil ve anlam olarak değişiklik gösterdiği görüldü. Dini terimlerin şekil ve anlam değerlendirmeleri, örnek cümlelerdeki terimlerin karşılaştırılmasından sonda çalışmada yer aldı. Bu şekil ve anlam değerlendirmesi her terim için ayrı ayrı yapıldı. Sonuç olarak bu çalışmada; Türklerin İslâm dinine girdikleri ilk dönemden günümüze kadar dini terimlerin anlam ve şekil olarak hangi değişimleri geçirmiş olduklarını ortaya kondu. Anahtar Kelimeler: terminoloji, dil, anlam.

1 Erciyes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı, Yeni Türk Dili Bilim Dalı, Doktora Öğrencisi/ elmek: [email protected]

ArticleHistory: Received

20/03/2018

Received in revised form

20/03/2018

Accepted 13/06/2018

Available online 20/06/2018

Page 2: International Journal of Language Academy - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/G00034/2018_2/2018_2_GOKM.pdfBî-Namaz Hikâyesindeki Dini Terminoloji International Journal of Language

Bî-Namaz Hikâyesindeki Dini Terminoloji

International Journal of Language Academy Volume 6/2 June 2018 p. 100 / 113

101

GİRİŞ

Terim: Çeşitli insan yapıp etmelerinin, herhangi bir alanına ait bilgilerin adları terimdir. Bir alana ait oluşlarıyla, meslek sözlerini de ifade eder. İnsanın her ilgi alanının her mesleğin kendisine ait bilgilerinin adlarından oluşan terim sözlükleri vardır. Terim, bilim, teknik, sanat, spor, zanaat gibi çeşitli uğraşı alanlarının kavramlarına verilen sınırlı ve özel biçim ve anlamları ifade eder. Terim tıpkı diğer iğretilemeler gibi insanın bilgi alanlarından birine veya birkaçına ait bilgilerden birine, sosyal bir uzlaşı ile verilmiş bir

ad oluşuyla özel adlardan ayrılır. Radyo, televizyon, bilgisayar, dil bilimi, yüklem, vb. (Karaağaç, 2013, s. 798)

Terim bilim, Terimleri inceleyen bu incelemeye yön veren ilkeleri belirleyen terim

yaratımıyla ilgili, sorunları ele alan dil bilim dalı. Terimleri dilbilim ilkelerine uygun biçimde belirlemek çözümlemek gereken durumlarda yeni terimler oluşturmak olanaklı durumlarda da oluşturulan terimleri yaygınlaştırmak bu dalın başlıca işlevleri arasındadır. (Vardar, 2007, s. 192)

Din dili, Dinsel iletişim dili, din kitaplarının yazıldığı ve din törenlerinin yapıldığı dile din dili denir. Cami Türkçesi vb. (Karaağaç, 2013, s. 332)

Türkler İslâm dinine girdikten sonra kültür hayatlarında önemli değişiklikler geçirdiler. Yeni kabul ettikleri dinin inanç ve uygulama alanlarında olduğu kadar dillerinde ve kullandıkları kelimelerde de değişiklikler ve yenilikler meydana getirdi. Bu farklılığı ve değişimi dil alanı olarak yazılı eserlerden takip etmek mümkündür.

Bir son dönem Osmanlı eseri olan Kitâbu Îmâniyye adlı eserdeki Bî-namaz Hikâyesinin dini terimlerinden yola çıkarak Türk milletinin İslâmi dönemdeki temel dini terminolojisi şöyle takip edilebilir:

Yöntem

Bu çalışma Türk dilinin tarihi dönemlerini temsil eden temel eserlerden Eski Türkçe dönemi Kutadgu Bilig, Karahanlı Türkçesi İlk Kur’an Tercümesi, Divanü Lûgati’t-Türk, Eski Uygur Türkçesi Sözlüğü, Türk ve İslam Eserleri Müzesi 73 Numaralı Karahanlı Türkçesiyle Yazılmış Satır Arası Kur’an Tercümesi, Orta Türkçe dönemi, Nehcü’l-Ferādîs, Dede Korkut Kitabı I, Dede Korkut Kitabı II, Gülistan Tercümesi, Kitāb Fî ʿilm An-Nuşşāb, Muinü’l-Mürid, İrşâdü’l-Mülük Ve’s-Selâtin, Mukaddimetü’l-Edeb, Harezm Altınordu Türkçesi Sözlüğü, Kıpçak Türkçesi Sözlüğü; Eski Anadolu Türkçesi dönemi Kitâb-ı Gunyâ, Süheyl ü Nevbahar, Eski Anadolu Türkçesi Sözlüğü, Eski Anadolu Türkçesi Dönemine Ait Satır Arası İlk Kur’an Tercümesi; Osmanlı Türkçesi dönemi Kitābu Îmāniyye isimli eserler içindeki dini terimler taranmıştır. Bu dönemlere ait eserlerdeki

dini terimler tarama yoluyla tespit edilmiştir. Bu terimler karşılaştırma yoluyla değerlendirilmiştir. Karşılaştırmanın daha sağlam olması için terimler içinde geçtikleri cümleleriyle birlikte alıntı olarak çalışmamıza alınmıştır. Böylece terimlerin kelime yapıları ve anlamları daha sağlıklı değerlendirilmiştir. Terimlerin yapıları belirlenmiş, Türk dili tarihi içinde dönemlere göre anlam değişiklikleri tespit edilmeye çalışılmıştır.

Bulgular ve Yorumlar

İbadet

1- abdest al-: (Ar. Far. T. b. f.) Abdest almak, bütün Türk dili dönemlerinde namazdan önceki temizlik anlamında kullanılmıştır.

Türkiye Türkçesi: âbdest: Müslümanların belli ibadetleri yapabilmeleri için bir düzen içinde bazı organlarını yıkayıp başlarını mesh etmeleri yoluyla yaptıkları arınma. (TDK, 2011, s. 53)

Page 3: International Journal of Language Academy - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/G00034/2018_2/2018_2_GOKM.pdfBî-Namaz Hikâyesindeki Dini Terminoloji International Journal of Language

Murat GÖK

International Journal of Language Academy Volume 6/2June 2018 p. 100 / 113

102

Karahanlı Türkçesi: yun-, abdest al-, yungu su: yıkanılan su “Meger yol kiçigliler yunġınçaġa tegi.” (Ata, 2013, s. 26), yun-: yıkanmak, abdest almak, “Er suda yundı.” (Atalay, 2006, s. 66)

Harezm Türkçesi: “Ol ābdest ġılmışda ol ābdest suwı ol aʿżādın kelgen yazuġnu ketürür.” (Tezcan, 2014, s. 447)

Kıpçak Türkçesi: “Namāz ḳılmaḳḳa taḳı ol kişi ābdastsız bolsa, ābdast alsun.” (Toparlı, 1992, s. 87)

Dede Korkut: “Ḥaḳḳ Taʿālā dergâhında ḥāṣıl oldu diyüp arı ṣudan ābdest aldı.” (Ergin, 1997, s. 63)

Eski Anadolu Türkçesi: “Eger kimerse tilāvet secdesinde ḳarḳıldayu gülse, secdesi ṣınur ve ābdesti ṣınmaz.” (Akkuş, 1995, s. 38)

Osmanlı Türkçesi: (Bî-namaz Hikâyesi) “Yatdı ḳonuḳ ṭurup abdest aldı.- Farż-ıla sünneti durup ḳılmadı.” (Gök, 2009, s. 75/ 78/ 79)

2- başı secdeye ḳo-: (Ar. T. b. f.) Secde kelimesi namaz, Allah’a ibadet anlamlarında kullanılmıştır.

Türkiye Türkçesi: secde et-: Alnı, eli, ayakları, dizleri, ayak parmaklarını, yere getirmek: “Tozlanmış camların arkasından secde eden ruh ile merkadi tebcile başladı.” (TDK, 2011, s. 2053)

Karahanlı Türkçesi: secde kıl-: “Tesbih ḳılġıl añar hem secde ṣoñlarında” (Ata, 2013, s. 37), “Ḳaçan secde ḳılsalar bolsunlar siziñ kidinleriñizdin.” (Ata, 2013, s. 26),

secde ḳılıġlı: “secde eden kemişildiler cādular secde ḳılıġlılar.” (Ata, 2013, s. 31),

Secde ḳılmaḳ nişanı: Müslümanların yüzlerindeki secde izi. “Belgüleri nişanları yüzleri içre secde ḳılmaḳ nişanıdın.” (Kök, 2004, s. 73)

Harezm Türkçesi: “Ketir ekki secde cevāb oş saʿil ” (Toparlı & Argunşah, 2014, s. 112)

Kıpçak Türkçesi: secde ḳıl-: “Teñrige bir secde ḳılġıl ṭaḳı maña bir secde ḳılġıl tise.” (Toparlı, 1992, s. 14)

Dede Korkut: Bu eserde secde kelimesi bulunamamıştır.

Eski Anadolu Türkçesi: secde “Anuñ içine ürsem cānı pes düşüñüz aña secde eyleyü dedi, pes secde etdi Ādem'e.” (Küçük, 2014, s. 494)

Osmanlı Türkçesi: (Bî-namaz Hikâyesi) “Ḥîç secdeye ḳomaz başı. - Ḥey ne melʿundur bî namāz.” (Gök, 2009, s. 78)

3- duʿā ḳıl-: (Ar. T. b. f.) Dua kelimesi Allah’a yakarış, ondan dileme anlamlarında kullanılmıştır.

Türkiye Türkçesi: dua Tanrıya yalvarma. “Pazartesi, perşembe geceleri yatağında gizli gizli

Arapça dua okurdu.” (TDK, 2011, s. 720)

Karahanlı Türkçesi: duʿā ḳıl-: “Ey cādu duʿā ḳılġıl biske idigni ol kim ʿahd ḳıldı seniñ” (Ata, 2013, s. 36), “ duʿā ḳılġıl rabḳa kötürdi elig.” (Arat, 2008, s. 3051)

Harezm Türkçesi: duʿā ḳıl-: “Ḥuccet birle tek ḳoydı dölendürdi anı duʿā ḳıldı.” (Toparlı & Argunşah, 2014, s. 67)

Kıpçak Türkçesi: duʿā oḳu-: “Yatur ayıttı bu duʿnı muna oḳup baḳayım tirilür.” (Karamanlıoğlu, 1989, s. 190)

Page 4: International Journal of Language Academy - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/G00034/2018_2/2018_2_GOKM.pdfBî-Namaz Hikâyesindeki Dini Terminoloji International Journal of Language

Bî-Namaz Hikâyesindeki Dini Terminoloji

International Journal of Language Academy Volume 6/2 June 2018 p. 100 / 113

103

Dede Korkut: “Ağ alnuñda biş kelime duʿā ḳılduḳ ḳabul olsun.” (Ergin, 1997, s. 66)

Eski Anadolu Türkçesi: duʿā eyle-: “Cehennem ḫāzinine kim duʿā eyle senüñ Tañruñ bizüm cānımuz alsuñ eyide siz hergiz bundan çıḳmazsız diye.” (Küçük, 2014, s. 533)

Osmanlı Türkçesi: (Bî-namaz Hikâyesi) Melekler rayḥāsından ʿāciz oldı. - Duʿā ḳıldı cümle bir yirde geldi. (Gök, 2009, s. 76)

4- ehl-i ṣalāt, namaz kılan: (Ar. tam.) Namaz, Türklerin İslâm inine girdikten sonraki Türk dili dönemlerinde önem verilen bir ibadet olarak değerlendirilmiştir.

Türkiye Türkçesi: Namaz kılan, namaz ehli.

Karahanlı Türkçesi: namāz ḳılġan…ḳunçuy: namaz kılan kadın: “Tegürgey añar cüftler yaḫşı sizdin boyun suġanlar, bitgenler, namāz ḳılġanlar.” (Ata, 2013, s. 38)

namāz ḳıl-: “Namāz ḳıldı özke yrup edgü fal.” (Arat, 2008, s. 4969)

namāz yetür-: Namaz görevini yerine getirmek. “Yidi içdi yundu yitirdi namāz.” (Arat, 2008, s. 4962)

Harezm Türkçesi: “Ġayu mü’min ve muvaḥḥid beş namāznı vaḳtında ġılur bolsa.” (Tezcan, 2014, s. 240)

Kıpçak Türkçesi: “Namāz ḳılmasa taḳı zekat birmese taḳı.” (Karamanlıoğlu, 1989, s. 456)

Dede Korkut: “Muḥammediñ ṣaġ yanında namāz ḳılan Ebubekir ṣıddıḳ görklü.” (Ergin, 1997, s. 5)

Eski Anadolu Türkçesi: “Tābūta ḳoyup namāzın ḳıldılar.” (Yıldız, 2008, s. 51)

Osmanlı Türkçesi: (Bî-namaz Hikâyesi) Fāṭıma anıñ sözüni diñledi. - Anı ehil ṣalāt diyü añladı. (Gök, 2009, s. 74)

5- farżı ḳıl-: (Ar. T. b. f.) Farz kelimesi yapılması şart olan ve farz namaz anlamlarında kullanılmıştır.

Türkiye Türkçesi: farz: Müslümanlıkta özür olmadıkça yapılması zorunlu, yapılmaması günah sayılan ibadet. Farz namaz, kılınması zorunlu namaz. (TDK, 2011, s. 852)

Karahanlı Türkçesi: Fārîzā: “Bütünlükin namaz erür mü’minler üze fārızā.” (Ata, 2013, s.26), fārîzā ḳıl-: “Fārîzā ḳıldımız olar üze cüftleri içre.”, “Yoḳ yalavaçlar üze tarlıḳdın anıñ içinde kim fārîzā ḳıldı añar.” (Kök, 2004, s. 33), fārîzā: lazım, gerek “Cemaʿāt bile ḳıl fārîzā namāz.” (Arat, 2008, s. 3239)

Harezm Türkçesi: “Vācip fārîzā te’ḫîr ḥaḳı.” (Toparlı & Argunşah, 2014, s. 113)

Kıpçak Türkçesi: “Ayıttuḳ biz eyle kerek kim bilgey rāstı kesb ḳılmaḳ farz bolur.” (Toparlı, 1992, s. 179)

Dede Korkut: Farz kelimesi Dede Korkut kitabında bulunamamıştır.

Eski Anadolu Türkçesi: “Borçdan soñra żarar olmasun anlara bu farżları vaṣiyyet eyledi

Tañrı.” (Küçük, 2014, s. 78)

Osmanlı Türkçesi: (Bî-namaz Hikâyesi) “Yatdı ḳonuḳ ṭurup abdest aldı.- Farż-ıla sünneti durup ḳılmadı. (Gök, 2009, s. 75)

6- ẕikir-it-: (Ar.T.b.f.) Zikir kelimesi söylemek, Allah’ı anmak, ona yalvarmak anlamlarında kullanılmıştır.

Türkiye Türkçesi: zikir: Anma, söyleme, sözünü etme. (TDK, 2011, s. 2659)

Page 5: International Journal of Language Academy - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/G00034/2018_2/2018_2_GOKM.pdfBî-Namaz Hikâyesindeki Dini Terminoloji International Journal of Language

Murat GÖK

International Journal of Language Academy Volume 6/2June 2018 p. 100 / 113

104

Zikretmek: Anmak, okunması adet olan duaları ve Kur’an ayetlerini sürekli tekrarlamak: “Geceleri Hüsnü’nün evinde toplanır, zikreder, evrat çekerlermiş.” (TDK, 2011, s. 2659)

Karahanlı Türkçesi: ẕikrir ay ay-: zikretmek, yad etmek. “ Ḳatıġlanıñlar tañrınıñ ẕikrin aymaḳ tapa.” (Ata, 2013, s. 38)

Harezm Türkçesi: “Kötürdi ānı ẕikri birle, açuḳ ögdi aña.” (Yüce, 2014, s. 52 )

Kıpçak Türkçesi: ẕikr: “Daġı faḳîrler ṭarîḳi ẕikr ve şükr durur daġı ḫıḍmat.” (Karamanlıoğlu, 1989, s. 159)

Dede Korkut: aŋ-: söylemek, ifade etmek. “ kāfirleri ḳırduğın aŋmadı.” (Ergin, 1997, s.120)

Eski Anadolu Türkçesi: ẕikr: Allah’ı tesbih etme. “Eyit getürüñüz hüccetlerüñüzi bu Kur’ān ẕikridür.” (Küçük, 2014, s. 347)

Osmanlı Türkçesi: (Bî-namaz Hikâyesi) “Dünyādan gitmesin fikr [idelim.] - Yana yana Mevlā’yı ẕikir idelüm” (Gök, 2009, s. 78)

7- ṣalavāt vir-: (Ar. T. b. f.) Salavat kelimesi, duaların başında besmele ile beraber anılmış, Peygamberimize dua anlamında kullanılmıştır.

Türkiye Türkçesi: Salavat getir-, ṣalavāt: Hazreti Muhammed’e saygı bildirmek için okunan dua. (TDK, 2011, s. 2117)

Karahanlı Türkçesi: Salavat kelimesi bulunamamuştır.

Harezm Türkçesi: “Namāz ḳıldı Tañrıġa ögdi ıydı Peyġambarġa ṣalavāt ıydı.” (Yüce, 2014, s. 106 )

Kıpçak Türkçesi: “Ābdest öze ṭaḳı ṣalavāt birgey.” (Toparlı, 1992, s. 92)

Dede Korkut: “Aġladı Ḳadîr Tañrıdan ḥācet diledi, yüzin yire sürdi, Muḥammed’e ṣalavāt getürdi.” (Ergin, 1997, s.147)

Eski Anadolu Türkçesi: salavat ver-: “Nebî’ye duʿā edüp ṣalavāt verüñüz.” (Küçük, 2014, s. 459)

Osmanlı Türkçesi: (Bî-namaz Hikâyesi) “Fāṭıma, segirtdi bābāsına vardı.- Yüzin görüben ṣalavāt virdi.” (Gök, 2009, s. 76/ 79)

8- sünnet: (Ar.is.) Sünnet kelimesi prensipler, Peygamberimizin davranışları ve sünnet namaz anlamlarında kullanılmıştır.

Karahanlı Türkçesi: “Taŋrı sünneti anlar içinde geçtiler.” (Ata, 2013, s. 633)

Harezm Türkçesi: “Namāz buzmas ol hem vācib ḳılmas ol, velî sünnet edeb bolmaġay terki.” (Toparlı & Argunşah, 2014, s. 116)

Kıpçak Türkçesi: Sünnet: Hazreti Peygamber'in yaptıkları ve tavsiye ettikleri. “Birdi ol ḥüḳm bilen kim daʿvetniñ icap et sünnet” (Karamanlıoğlu, 1989, s. 211)

Dede Korkut: Sünnet kelimesi bulunamamıştır.

Eski Anadolu Türkçesi: “Burun enbiyā zamānında daḫı Tañrı sünnetine giderici tapmazsın daḫı ol Tañrı Taʿālā yıġdı anlarnıñ siziñ üstüñüze sizüñ eliñizi anlardan.” (Küçük, 2014, s. 554)

Osmanlı Türkçesi: (Bî-namaz Hikâyesi) “Yatdı ḳonuḳ ṭurup abdest aldı. - Farż-ıla sünneti durup ḳılmadı.” (Gök 2009: 76)

Page 6: International Journal of Language Academy - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/G00034/2018_2/2018_2_GOKM.pdfBî-Namaz Hikâyesindeki Dini Terminoloji International Journal of Language

Bî-Namaz Hikâyesindeki Dini Terminoloji

International Journal of Language Academy Volume 6/2 June 2018 p. 100 / 113

105

9- şükürler ḳıl-: (Ar. T. b. f.) Şükür kelimesi Allah'a teşekkür, Allah'ın verdiklerinden duyulan memnuniyet anlamlarında kullanılmıştır.

Türkiye Türkçesi: 1. Tanrıya duyulan minneti dile getirme 2. Mutlu bir olay veya durumdan yapılan bir iyilikten duyulan hoşnutluğu bildirme. “Hava kapanık geçti ama yağış olmadı şükür Allah’a.” (TDK, 2011, s. 2233)

Karahanlı Türkçesi: şükür ay-: hamd etmek “Tesbih ayġıl iḍiñe şükr aymaḳ birle.”, şükür ḳılġan: şükreden. “Yanut berür Tañrı şükr ḳılġanlarḳa.” şükr ḳılġlı: “Eger berseñ bizke

eḍgü ʿayāl bolur miz şükr ḳılġlılardın.” şükr öte-: Şüketmek. “Tilese sizler ānıñ artuḳlıḳındın bolġay kim sizler şükr ötegey sizler.” (Ata, 2013, s. 25)

Harezm Türkçesi: “Peyġambār aydı: Şükür ol Tañrıya kim sizlerni İslāmġa köndürdi.” (Tezcan, 2014, s. 26)

Kıpçak Türkçesi: Allah’a hamd etmek. “Şükr ḳıl kim bir muʿcîb yigit iliñe tüşmediñ ” (Karamanlıoğlu, 1989, s. 26)

Dede Korkut: “Allāh’a şükürler eyledi.” (Ergin, 1997, s. 198)

Eski Anadolu Türkçesi: şükür: Allah’a hamd etmek. “Pes ānı işidici ve görücü yaratduḳ biz āña gösterdük doğrı yolı yā şükr ede yā kāfir ola.” (Küçük, 2014, s. 624)

Osmanlı Türkçesi: (Bî-namaz Hikâyesi) “Döndi ʿAlî andan evine geldi. - Allāh’a çoḳ çoḳ şükürler ḳıldı.” (Gök, 2009, s. 76)

İnanç:

1- āḫiret: (Ar. is.) Ahret kelimesi, hesap günü anlmında kullanılmıştır.

Türkiye Türkçesi: āḫiret: Dini inanışa göre insanının öldükten sonra irilip sonsuza dek kalacağı ve Tanrı’ya hesap vereceği yer, öbür dünya, öteki dünya. “Artık sana dünyada rastlayamazsam yarın ahrette on parmağım yakanda olsun!” (TDK, 2011, s. 54)

Karahanlı Türkçesi: āḫıret, ahret: öbür dünya. “Tañrı üskinde dünya yazutı hem āḫıret yanıtı.” (Ata, 2013, s. 26), “H araynu bilgey ṣılar kimḳa bolur añat āḫıret saray.” (Kök, 2004, s. 108)

Harezm Türkçesi: “Yaʿni dünyāda taġı āḫıratda selāmatlıq bolsun.” (Tezcan, 2014, s. 58)

Kıpçak Türkçesi: āḫıret: öbür dünya. “Ṣāḥib-i dünye ve āḫıret bu melik ḳulları bigin kim özü durur.” (Karamanlıoğlu, 1989, s. 317)

Dede Korkut: āḫıret: “Ağça yüzlü görklümi oġlına alı birsün, āḫıret ḥaḳḳını ḥalal itsün.” (Ergin, 1997, s. 299)

Eski Anadolu Türkçesi: “Başladum adıyıla Tañrı taʿālānuñ ki rızḳ viricidür, āḫıret saña yigdür.” (Küçük, 2014, s. 643)

Osmanlı Türkçesi: (Bî-namaz Hikâyesi) “Yārın āḫiretde yirinür. - Böyle ẓālimdür bî-

namāz.” (Gök, 2009, s. 79)

2- Allāh (Ar. is.): Allah kelimesi "tek ilah" olarak, İslâmiyet’i kabulden sonra Tengri kelimesi ile beraber kullanılmıştır.

Türkiye Türkçesi: Allah: Kâinatta var olan her şeyi yaratan, koruyan tek ve yüce varlık, Tanrı. (TDK, 2011, s. 2264)

Karahanlı Türkçesi: Allāh: “Anlar kim tartışurlar Allah’nıñ āyatları içinde.”, “Tañrı: Tañrı bilür ol kim kökler içinde ol kim yer içinde.” (Ata, 2013, s. 35)

Page 7: International Journal of Language Academy - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/G00034/2018_2/2018_2_GOKM.pdfBî-Namaz Hikâyesindeki Dini Terminoloji International Journal of Language

Murat GÖK

International Journal of Language Academy Volume 6/2June 2018 p. 100 / 113

106

Harezm Türkçesi: “Eger Tañrı ʿömr berse, barġay men tedi.” (Tezcan, 2014, s. 23)

Kıpçak Türkçesi: Allāh: “Allāh ḳılmas men munuñ kibi tip.” (Karamanlıoğlu, 1989, s. 383)

Dede Korkut: “Allāh Allāh dimeyinçe işler oñmaz.” (Ergin, 1997, s. 2)

Eski Anadolu Türkçesi: “Allāh ol nesneleri tapardı.” (Küçük, 2014, s. 408)

Osmanlı Türkçesi: (Bî-namaz Hikâyesi) “Döndi ʿAlî andan evine geldi. - Allāh’a çoḳ çoḳ şükürler ḳıldı.” (Gök, 2009, s. 76/ 78)

3- ʿaẕāb id-: (Ar. T. b. f.) Azap kelimesi sıkıntı veya cehennem cezası anlamlarında

kullanılmıştır.

Türkiye Türkçesi: azap: işkence, keder. (Devellioğlu, 1998, s. 57)

Karahanlı Türkçesi: Aẕāb: işkence, eziyet. “Bütmezler āḫiretḳa aẕāb içre ıraḳ ”, ʿaẕāb ḳıl-: azap et-: “Aẕāb ḳıldımız añar ḳatıġ ḳın.” (Ata, 2013, 33)

Harezm Türkçesi: “Eger bermes erse tükenmes ʿaẕāb.” (Toparlı & Argunşah, 2014, s. 192)

Kıpçak Türkçesi: “Elḥamdülillāhi ol ol ʿaẕāb-ı elîmden ḳutulup bu niʿmet-i muḳîm-ġa tüştüm.” (Karamanlıoğlu, 1989, s. 268)

Dede Korkut: “ Hay Dirse Ḫan baŋa ḳazap itme.” (Ergin, 1997: 80)

Eski Anadolu Türkçesi: ʿaẕāb: Allah’ın gazabı, işkence. “Eyit yā Muḥammed ey benüm kavmüm ʿamel eyleñüz ḥāliñüz ḳadarınca men daḫı ʿamel eyler men bileceksiz kime geldügin rüsvāy edici ʿaẕāb.” (Küçük, 2014, s. 500)

Osmanlı Türkçesi: (Bî-namaz Hikâyesi) “Münkir ve Nekîr eşeddi ʿaẕāb ider.- Cennete girmez cehenneme gider.” (Gök, 2009, s. 74/ 77/ 78)

4- cehennem: (Ar. is.) Cehennem kelimesi günahların hesaptan sonra cezalarının verildiği yer anlamında kullanılmıştır.

Türkiye Türkçesi: Cehennem: Dini inanışlara göre, dünyada günah işleyenlerin öldükten sonra ceza görecekleri yer, tamu. “Cennet, cehennem, ebedi hayat hayallerimize bir daha dönmemize imkân yoktur.” (TDK, 2011, s. 449)

Karahanlı Türkçesi: Tamuġ: Cehennem. “ Bu ögür tamuġ eşleri ol.” (Ata, 2013, s. 77)

Tamuġ otı: Cehennem ateşi. “Añar turır tamuġ otı ölmez, onuñ içinde hem tirilmez.” (Ata, 2013, s. 31)

Harezm Türkçesi: “Peyġambār ʿaleyhisselām aydı: ol yeriñ atı cehennem turur.” (Tezcan, 2014, s. 14)

Kıpçak Türkçesi: “Cehennemge tise kāfir bolmas.” (Karamanlıoğlu, 1989, s. 146), Tamuġ: “Ve eger bu kimerse tamuġluġ bolsa.” (Karamanlıoğlu, 1989, s. 420)

Dede Korkut: “Tur ḳız oynar iseñ oyna oynamaz iseñ cehennemde oyna.” (Ergin, 1997, s.

114)

Eski Anadolu Türkçesi: “Ḳaçan ki gökler götürülse ve ḳaçan ki cehennem ḳatı ḳızışsa ve ḳaçan ki cennet bizenilse.” (Küçük, 2014, s. 633)

Osmanlı Türkçesi: (Bî-namaz Hikâyesi) “Key ṣaḳın kim bî-namāz olmayasın. - Cehennemde ebedî ḳalmayasın.” (Gök, 2009, s. 77/ 78/ 79)

5- cennete gir-: (Ar. T. b. f.) Cennet, hesaptan sonra iyi amellerin mükâfatlandırıldığı yer olarak kullanılmıştır.

Page 8: International Journal of Language Academy - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/G00034/2018_2/2018_2_GOKM.pdfBî-Namaz Hikâyesindeki Dini Terminoloji International Journal of Language

Bî-Namaz Hikâyesindeki Dini Terminoloji

International Journal of Language Academy Volume 6/2 June 2018 p. 100 / 113

107

Türkiye Türkçesi: cennet: Dini inanışlara göre, imanlı, dünyada iyi işler yapmış kimselerin öldükten sonra sonsuz bir mutluluğa kavuşacakları yer, uçmak, behişt. “Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?” (TDK 2011, s. 453)

Karahanlı Türkçesi: (Soğ.) uştmaḫ: “Kigrür miz olarnu uştmaḫlarka.” (Ata, 2013, s. 26)

Uçmak: “Türlüg çeçek yarıldı, barçın yaḍım kerildi, uçmaḳ yeri körildi, tumluġ yana kelgüsüz.” (Atalay, 2006, s. 119), “Bayat Birge uçmaḳ kör ornuñ töre” (Arat, 2008, s. 3503)

Harezm Türkçesi: uştmaḥ “Bularnu uştmaḥġa eletiñler tep.” (Tezcan, 2014, s. 407)

Kıpçak Türkçesi: “Bolmaġa zaḫm-ı tiken cennet idi gül ṣuḥbeti.” (Karamanlıoğlu, 1989, s.

250)

Dede Korkut: uçmağ: “Ölüm vaḳtı geldüginde aru îmāndan ayırmasun, ağ ṣaḳallu babañ yiri uçmağ olsun, ağ pürçekli anañ yiri behişt olsun.” (Ergin, 1997, s. 303)

Eski Anadolu Türkçesi: “Ẕikir eyle Ḳur’ān’da İdrîs’i taḥḳîḳ ol girçeklerden idi daḫı götürdük ānı yüce menzile yetişdürdük ki cennetdür.” (Küçük, 2014, s. 330)

Osmanlı Türkçesi: (Bî-namaz Hikâyesi) “Münkir ve Nekîr eşeddi ʿaẕāb ider. - Cennete girmez cehenneme gider." (Gök, 2009, s. 77/ 78)

6- dinsiz: (is.) Dinsiz: kötü, inancı olmayan, aşırı acımasız anlamlarında kullanılmıştır.

Türkiye Türkçesi: dinsiz: 1. dini inancı olmayan 2. mec. Acımasız. “Bana yollarsın onu, dinsizin hakkından imansız gelir, korkma sen.” (TDK, 2011, s. 672)

Karahanlı Türkçesi: “Her āyine Tañrı yarattı kâfirlerni, anuttı olarka köyürgen ot.” (Ata, 2013, s. 33)

Harezm Türkçesi: “İman etmeyen: Taġı barḳın bu mü’min, kāfir ġarındaşı ḳatınġa keldi.” (Yüce, 2014, s. 425)

Kıpçak Türkçesi: “Munça türli ʿilm fażlı bilen bir dı nsiz.” (Karamanlıoğlu, 1989, s. 106)

Dede Korkut: kafir “Yorıyuban kafire at saldılar.” (Ergin, 1997, s. 290)

Eski Anadolu Türkçesi: kāfir: “Bir kāfırlıḳdan, ikinci ḳul olmaḳdan üçünci öldürmekden ve kāfir musulmān ve musulmān kāfirdan miras yimez.” (Akkuş, 1995, s. 153)

Osmanlı Türkçesi: (Bî-namaz Hikâyesi) “Gice gündüz yanār teni. - Böyle dinsizdür bî-namāz.” (Gök, 2009, s. 78)

7- Ḥabîbu’llāh: (Ar. tam.) Habibullah kelimesi Allah’ın ve Müslümanların en sevdiği insan anlamında kullanılmıştır.

Türkiye Türkçesi: 1. Habib: Sevgili. (TDK, 2011, s. 1020), 2. Muhammed Allah’ın sevgilisi, Hz. Muhammed. (TDK, 2011, s. 304)

Karahanlı Türkçesi: ḥabîb: Hz. Peygamber karşılığı, “Ḥabîb sawçı ḥaḳḳı üçün sew adaş.”

(Arat, 2008, s. 4339)

Harezm Türkçesi: ḥabîb: Peygamber. “Ḥabîb ümmetinġa ḥabîblük revā.” (Toparlı & Argunşah, 2014, s. 377)

Kıpçak Türkçesi: Habib: Sevgili. “Dostın ol ḥabîb ḳatl ḳılur.” (Karamanlıoğlu, 1989, s. 227)

Dede Korkut: Hazreti Muḥammed. “Yığışdırsun dürüşdürsün günāhuñuzı Muḥammed Muṣṭafāya bağışlasun ḫānum hey.” (Ergin, 1997, s. 304)

Page 9: International Journal of Language Academy - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/G00034/2018_2/2018_2_GOKM.pdfBî-Namaz Hikâyesindeki Dini Terminoloji International Journal of Language

Murat GÖK

International Journal of Language Academy Volume 6/2June 2018 p. 100 / 113

108

Eski Anadolu Türkçesi: “Muḥammed kim ol sırr-ı levlākdur, ḳadem baṣduġı farḳ-ı eflākdur.” (Cin, 2012, s. 9)

Osmanlı Türkçesi: (Bî-namaz Hikâyesi) “Aña ol Resūl-i bā ṣafa. - Ol Ḥabîbu’llāhu Muḥammed Muṣṭṭafā” (Gök, 2009, s. 76)

8- Ḥaḳḳ: (Ar. is.) Hakk, Allah anlamında kullanılmıştır.

Türkiye Türkçesi: Ḥaḳḳ: Tanrı “Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklâl. ” (TDK, 2011, s. 1027)

Karahanlı Türkçesi: Hak(k): hak, gerçek “Din tutmazlar ḥaḳ dinini anlardın kim berildiler bitigni.” (Ata, 2013, s. 29)

Harezm Türkçesi: “Netek kim Ḥaġ tut aytur Kelāmı içinde.” (Karamanlıoğlu, 1989, s. 47)

Kıpçak Türkçesi: ḥaḳ: “Ḳul, Ḥaḳ Taʿālā ḥażretine kilip ʿinābet ilin.” (Tezcan, 2014, s. 305)

Dede Korkut: “Ḥaḳ Taʿālā’ya Dumruluñ sözi ḫoş gelmedi.” (Ergin, 1997, s. 156)

Eski Anadolu Türkçesi: Hak: Allah “Ḥaḳ yolında kitap indüginde soñra.” (Küçük, 2014, s. 9)

Osmanlı Türkçesi: (Bî-namaz Hikâyesi) “ʿAlî didi. Ḥaḳ emr-itdi bunda bunı.- Resūlullāh böyle buyurdı bunı.” (Gök, 2009, s. 76/ 77/ 78)

9- Tañrı: (öz. is.) Tanrı, Allah anlamında kullanılmıştır.

Türkiye Türkçesi: Tanrı: Kâinatta var olan her şeyi yaratan, koruyan, tek yüzce varlık, Yaradan, Allah, Rab, İlah, Mevla, Halik, Hüda, Hu, Oğan. “Lakin Tanrı’ya şükür beş on gün geçmeden bütün üzüntülerimin ne kadar boşuna olduğunu anlamıştım.” (TDK, 2011, s. 2264)

Karahanlı Türkçesi: Tañrı: Allah “Aydı oş bulġay oḳ sen meni eger tilese Tañrı serigli yazmaġay men saña bir işde.” (Kök, 2004, s. 73)

Harezm Türkçesi: “Teɲri ferişteleri ḳavi turur.” (Ata, 1997, s.14)

Kıpçak Türkçesi: Tañrı: “Men daġı Tañrıġa tevekkül ḳılıp himmet bilin baġlap.” (Karamanlıoğlu, 1989, s. 11)

Dede Korkut: “Ana ḥaḳḳı Tañrı ḥaḳḳı degül imiş ise.” (Ergin, 1997, s. 282)

Eski Anadolu Türkçesi: İlah “Gözleriñüzi kör eylese daḫı mühr ursayürekleriñüz üstine ḳanḳı tañrı Tañrı Taʿālādan özge getüre size.” (Küçük, 2014, s. 132)

Osmanlı Türkçesi: (Bî-namaz Hikâyesi) “Didi, ev ıssı Tañrı dostı. - Gice yatup ḳonuḳ olmaḳ-idi ḳaṣdı.” (Gök, 2009, s. 74)

10- ḳabir: (Ar. is.) Kabir, ahiret hayatının başlangıç noktası olarak kullanılmıştır.

Türkiye Türkçesi: kabir: mezar sin. “Ve serin serviler altında kalan kabrinde / Her seher

bir gül açar, gece bir bülbül öter.” (TDK, 2011, s. 1251)

Karahanlı Türkçesi: ḳaburçaḳ: mezar “Aydı anlarḳa yalvaçları anıñ erklginiñ nişānı bilmeki sizlerke ḳaburçaḳ anıñ içinde köñül omrulmaḳı.” (Kök, 2004, s. 733)

Harezm Türkçesi: “Ḳaçan men öldüm erse bu bitigni kefenimge çulġap meniɲ birle ḳabrde ḳoyun. ” (Ata, 21997, s. 285)

Kıpçak Türkçesi: “Oġlın kördim atası ḳabri öze oturup.” (Karamanlıoğlu, 1989, s. 299)

Page 10: International Journal of Language Academy - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/G00034/2018_2/2018_2_GOKM.pdfBî-Namaz Hikâyesindeki Dini Terminoloji International Journal of Language

Bî-Namaz Hikâyesindeki Dini Terminoloji

International Journal of Language Academy Volume 6/2 June 2018 p. 100 / 113

109

Dede Korkut: Kelime bu eserde bulunamamıştır.

Eski Anadolu Türkçesi: “Durma ānuñ ḳabri üstine.” (Küçük, 2014, s. 207)

Osmanlı Türkçesi: (Bî-namaz Hikâyesi) “Ṣoñ nefes olup sîne varıcaḳ - ḳabir ḳabūl itmez anı göricek.” (Gök, 2009, s. 77)

11- kıyāmet: (Ar. is.) Kıyamet kelimesi dünyanın sonu hesap günü anlamlarında kullanılmıştır.

Türkiye Türkçesi: kıyamet: 1. Tek tanrılı dinlerin inanışına göre dünyanın sonu ve bütün

ölülerin dirilerek mahşerde toplanacağı zaman, hesap günü, kıyamet günü 2. mec. Gürültü karışıklık, gürültü patırtı. “ Bağırma, çağırma kıyamet polisler Mustafa’yı çalyaka

götürürler.” (TDK, 2011, s. 1431)

Karahanlı Türkçesi: Kıyamet: “K orkıtsa sen ḳıyāmet küninde şek yok.” (Ata, 2013, s. 36)

Harezm Türkçesi: “Ol bolur kim dünyadın özüni yıraḳ tutsa taġı āḫiretġa ḳayıtsa taġı ġıyāmat kün istiʿdādını tamām ġılsa.” (Tezcan, 2014, s. 423)

Kıpçak Türkçesi: “Amma yaḳın ḳıyāmet turur taḳı andan yaḳınraḳ.” (Toparlı, 1992, s. 486)

Dede Korkut: “ Ḳıyāmat güninde menüm elüm Ḳazan Ḫanuŋ yaḳasında olsun.” (Ergin, 1997, s. 249)

Eski Anadolu Türkçesi: “Geldi özlerine ʿuḳūbet Tañrı ʿaẕābından ya gele ḳıyāmet añsızın.” (Küçük, 2014, s. 260)

Osmanlı Türkçesi: (Bî-namaz Hikâyesi) “Bî-namāzıñ yüzine baḳmaz-idi. - Ḳıyāmet ʿaẕābın çekmez-idi.” (Gök, 2009, s. 74/ 76)

12- ḳurtar-: (T. f.) Kurtarmak kelimesi, bir sıkıntıdan, cezadan uzaklaştırmak anlamında kullanılmıştır.

Türkiye Türkçesi: kurtar: Bir canlıyı felaketten, tehlikeden veya zor durumdan uzaklaştırmak. “ İşte böyle bir eser onları bu külfetten kurtarmış olur. ” (TDK, 2011, s. 1534)

Karahanlı Türkçesi: ḳurtġar “Ḳurtġarur sizlerni ol aġrıġlıḳ ḳındın.” (Ata, 2013, s. 28)

Harezm Türkçesi: “Taġı meni bu Firʿavnnuñ ʿaẕābındın ḳurtġarġıl. ” (Tezcan, 2014, s. 165)

Kıpçak Türkçesi: “Ānıñ belāsından ḳurtarġay daġı ānı Teñriʿaẕābından ḫalāṣ itkey. ” (Karamanlıoğlu, 1989, s. 326)

Dede Korkut: “Erlik ile ḳardaşuñ ḳanın alduñ ḳalın oğuz biglerini yükden ḳurtardın.” (Ergin, 1997, s. 235)

Eski Anadolu Türkçesi: “Ḳurtar bizi cehennem odından,ʿaẕābından.” (Küçük, 2014, s. 31)

Osmanlı Türkçesi: (Bî-namaz Hikâyesi) “Melekler çaġrışdılar Allah diyü.- Bizi sen ḳurtar yā Allah diyü.” (Gök, 2009, s. 76/ 77)

13- murdār: (Far. is.) Pis, kötü, namaz kılmayan anlamlarında kullanılmıştır.

Türkiye Türkçesi: murdar: 1.kirli, pis “Bu murdar kümeste nasıl oturuyorsunuz bilmem.” (TDK, 2011, s. 1712)

Karahanlı Türkçesi: murdār: ölmüş “Sever mü biriñiz yemekni ḳadaşı etni murdār.” (Kök, 2004, s. 73)

Page 11: International Journal of Language Academy - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/G00034/2018_2/2018_2_GOKM.pdfBî-Namaz Hikâyesindeki Dini Terminoloji International Journal of Language

Murat GÖK

International Journal of Language Academy Volume 6/2June 2018 p. 100 / 113

110

Harezm Türkçesi: pis “Yaḫşı bilür men evveliñ bir pāra murdār suw erdi taġı āḫiriñ hem murdār ölügse bolġay.” (Tezcan, 2014, s. 373)

Kıpçak Türkçesi: “Ve eger murdār taş atsa revā bolur, meger kim yawuz ḳılmış bolur.” (Toparlı, 1992, s. 328)

Dede Korkut: pis “Altmış ṭutam gönderüñi ne ögersin murdār kafir.” (Ergin, 1997, s. 41)

Eski Anadolu Türkçesi: “Eger murdār olmış anlar andı şerîklerden ceza eylese gerek.” (Küçük, 2014, s. 146)

Osmanlı Türkçesi: (Bî-namaz Hikâyesi) “Bî-namāzdur ḳoca ṭoñuz. - Murdar gezer gice gündüz.” (Gök, 2009, s. 78)

14- şeyṭān: (Ar. is.) Şeytan kelimesi, Allah’ın ve insanların düşmanı anlamında kulla-nılmıştır.

Türkiye Türkçesi: şeytan: 1.Din: Hz. Adem’e secde etmediği için cennetten kovulan, insanlar Allah’ın emirlerine karşı kışkırtan, kötülüğe yönelten cin, iblis. 2. mec. Kötü düşünceli, kötü niyetli kimse. 3. Çok uyanık, çok kurnaz kimse. (TDK, 2011, s. 2219)

Karahanlı Türkçesi: “Erür tanıġlı iḍisi üze yaʿni şeyṭanġa yariçi.” (Kök, 2004, s. 73)

Harezm Türkçesi: “Ḳaḥır ḳıl āña şeyṭan ortaḳı ol.” (Toparlı & Argunşah, 2014, s. 319)

Kıpçak Türkçesi: “Ḥikmet şeyṭān muḫlisler bilen çıḳsa.” (Karamanlıoğlu, 1989, s. 343)

Dede Korkut: “Yücelerden yücesin yüce Tañrı, kimse bilmez niçesin görklü Tañrı, sen Ādem’e tāc urduñ, şeyṭana laʿnet ḳılduñ.” (Ergin, 1997, s. 251)

Eski Anadolu Türkçesi: “ Ol şeyṭan çoḳ cemāʿatlar azdurdı.” (Küçük, 2014, s. 479)

Osmanlı Türkçesi: (Bî-namaz Hikâyesi) “Anıñ şeyṭāndur ḳardaşı. - Ḳaradur hep içi ṭaşı.” (Gök, 2009, s. 78)

15- Velî: (Ar. is.) Veli kelimesi, din büyüğü veya koruyucu anlamlarında kullanılmıştır.

Türkiye Türkçesi: veli: 1. Bir çocuğu koruyan, işlerine bakan ve her tür davranışlarında sorumlu kimse, ege, iyi. 2. Ermiş “Anadolu’da hele Rumeli’de her yol üstünde her tepede görülen türbelerde yatan veliler…” (TDK, 2011, s. 2478)

Karahanlı Türkçesi: Pîr uluġ: yaşlı kişi “Aydılar ay ʿazîz mırs çın aña turur pîr uluġ.” (Kök, 2004, s.180)

Harezm Türkçesi: veli, ermiş kişi: “Biliñ baba erdi ḥaḳiḳat velî.” (Toparlı & Argunşah 2014, s. 381)

Kıpçak Türkçesi: “Taḳı ḳaçan kim ḥāżır bolsa iki velîniñ birisi.” (Toparlı, 1992, s. 461)

Dede Korkut:eren: “Erenler evreni Ḳaraçuḳ Çoban sapanınuŋ ayasına taş ḳodu atdı.” (Ergin, 1997, s. 98)

Eski Anadolu Türkçesi: velî: Yardımcı dost “Anlar Mekkenüñ vilāyetine anıñ velîsi

degüldür.” (Küçük, 2014, s. 186)

Osmanlı Türkçesi: (Bî-namaz Hikâyesi) “Ġazāya gitmişdi ḥażreti ʿAlî. – Tañrınıñ arslanı ol girçek velî.” (Gök, 2009, s. 74/ 75/ 76)

16- ẓālim: (Ar. is.) Zalim kelimesi, acımasız, kötü, Allah’tan korkmayan anlamlarında kullanılmıştır.

Page 12: International Journal of Language Academy - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/G00034/2018_2/2018_2_GOKM.pdfBî-Namaz Hikâyesindeki Dini Terminoloji International Journal of Language

Bî-Namaz Hikâyesindeki Dini Terminoloji

International Journal of Language Academy Volume 6/2 June 2018 p. 100 / 113

111

Türkiye Türkçesi: zalim: Acımasız ve hakısız davranan zulmeden: “Malumatlı ve kuvvetli bir vükelâ heyeti zalim olamaz.” (TDK, 2011, s. 2640)

Karahanlı Türkçesi: ütrük: Hileci, ütücü adam. “Ütrük ötün aġrılayu yüzge baḳar, ekin ṭaşup bermiş aşıġ başra baḳar.” (Atalay, 2006, s. 101)

Harezm Türkçesi: “Keçdi haddin orıḳdın, aşdı żulum ḳıldı żālim.” (Yüce, 2014, s. 191)

Kıpçak Türkçesi: “Ve eger ẓālim taḳı bolsa taḳı ḳılġay cumʿe namāznı.” (Toparlı, 1992, s. 33)

Dede Korkut: ẓālim “Ana ẓālim ana.” (Ergin, 1997, s. 259)

Eski Anadolu Türkçesi: ẓālim: zulmeden “ʿilimsiz taḥḳîḳ Tañrı Taʿālā hidāyet vermez ẓālim ḳavimlere.” (Küçük, 2014, s. 148)

Osmanlı Türkçesi: (Bî-namaz Hikâyesi) “Yārın āḫiretde yirinür.- Böyle ẓālimdür bî-namāz.” (Gök, 2009, s. 78/ 79)

Sonuç

Sonuç olarak Türk dilinin dönemlerini temsil eden eserlerindeki dini terimler şu yapı ve anlam değişikliklerini göstermektedir:

İbadet ile ilgili terimler:

abdest: yunmak, abdest ġılmaḳ, abdest suwı, abdast, ābdest şekillerindedir ve namaz kılmadan önce yapılan yıkanma anlamında kullanılmıştır.

secde: secde, secde kılmak şekillerindedir ve namaz anlamında kullanılmıştır.

dua: dua ḳıl, dua oḳu, dua eyle şekillerindedir, Allah'a yalvarmak anlamında kullanılmıştır.

ehl-i salat: namaz ḳılġan, namaz ḳılan şekillerindedir, namaz kılan kişi anlamında kullanılmıştır.

farzı ḳıl-: fārızā, fārîzā ḳıl, farżları vaṣiyyet eyle, farż şekillerindedir, kılınması zorunlu namaz anlamında kullanılmıştır.

ẕikr-id-: ẕikr-i ay, ẕikr ve şükr dur şekillerindedir, Allah'a yalvarmak, Allah' ı anmak anlamlarında kullanılmıştır.

ṣalavāt vir-: ṣalavāt ıy, ṣalavāt getür, ṣalavāt ver, ṣalavāt vir şekillerinde kullanılmıştır ve Peygamberimize dua anlamındadır.

sünneti ḳıl-: sünnet, Tañrı sünneti şekillerindedir, sünnet namaz, Allah'ın nizamı, Peygamberimizin yaptıkları anlamlarında kullanılmıştır.

şükürler ḳıl-: şükr ay, şükr ḳıl, şükr öte, şükürler eyle şekillerindedir, Allah'a teşekkür etmek anlamında kullanılmıştır.

İnançla ilgili Terimler:

āḫiret: āḫıret, āḫıret, āḫırat şekillerindedir, öldükten sonra dirilip hesap verme günü anlamında kullanılmıştır.

Allāh: Tañrı, Allāh şekillerinde kullanılmış ve tek ilah anlamındadır.

ʿaẕāb: aẕāb şeklindedir ve cehennemde verilecek ceza anlamında kullanılmıştır.

Page 13: International Journal of Language Academy - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/G00034/2018_2/2018_2_GOKM.pdfBî-Namaz Hikâyesindeki Dini Terminoloji International Journal of Language

Murat GÖK

International Journal of Language Academy Volume 6/2June 2018 p. 100 / 113

112

cehennem: tamuġ, tamuġluġ, cehennem şekillerindedir, caza çekilen yer anlamında kullanılımıştır.

cennete gir-: uştmaḫ, uçmağ, cennet, uçmaḳ şekillerindedir, ahirette mükâfat verilen yer anlamında kullanılmıştır.

dinsiz: kâfir, kāfir, kāfır, kāfir, dinsiz şekillerindedir ve acımasız, inançsız anlamlarında kullanılmıştır.

Ḥabîbu’llāh: Ḥabîb, Hazreti Muḥammed, Muḥammed, Resūl-i bā ṣafa şekillerindedir,

Peygamberimiz Hazreti Muhammed anlamındadır.

Ḥaḳḳ: ḥaḳ, Ḥaġ, Ḥaḳ, Ḥaḳ yolı şekillerindedir ve doğru, gerçek, yüce anlamlarında

kullanılmıştır.

Tañrı: Tañrı şeklinde eşi benzeri olmayan ilah anlamında kullanılmıştır.

ḳabir: ḳaburçaḳ, ḳabir şekillerindedir, ölünün gömüldüğü yer anlamında kulanılmıştır.

Ḳıyāmet: ġıyāmat, ḳıyāmet şekillerindedir ve hesap günü anlamında kullanılmıştır.

ḳurtar-: ḳurtġar, ḳurtar, ḳurtarġay şekillerindedir, azaptan kurtulmak anlamında kullanılmıştır.

murdār: murdār şeklindedir, pis, kirli, değersiz anlamlarında kullanılmıştır.

şeyṭān: şeytān şeklindedir, Allah' karşı gelen anlamında kullanılmıştır.

velî: uluġ, velî şekillerindedir ve ermiş, büyük, vali anlamlarında kullanılmıştır.

ẓālim: ütrük, żālim, ẓālim şekillerindedir ve acımasız, dinsiz anlamlarında kullanılmıştır.

Dini terminoloji, döneme, coğrafyaya ve zamana göre değişiklik göstermektedir; ancak bu incelememizde de görüldüğü gibi dini terimler sıfat tamlaması, birleşik fiil, isim yapılarında, anlam ise İslami gelenekten uzaklaşmamakta yani korunmaktadır. Bir millet ne kadar geniş coğrafyaya, geniş bir kültür çeşitliliğine ve uzun bir tarihi sürece sahip olursa olsun kültürel yapısındaki algılamalar birbirinden çok uzaklaşmamaktadır. Bu yakınlık sözcüklere de yansımakta, anlam ve kelime yapısı çok değişmemektedir. Türk milleti, Müslüman olduğu günden bugüne kadar yaşadığı sosyal, siyasi, coğrafi süreçte İslami duyarlılığını konuştuğu dilin sözcüklerinde saklamıştır. İslam dini ile ilgili sözcüklerdeki anlam derinliği Türk dilinin her döneminde Türk milletinin İslam dinine sarsılmaz bağlılığını ve saygısını ifade etmektedir.

Kısaltmalar:

Ar. Arapça

b. birleşik

f. fiil

Far. Farsça

is. isim

mec. mecaz

öz. özel

sf. sıfat

Soğ. Soğdakça

Page 14: International Journal of Language Academy - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/G00034/2018_2/2018_2_GOKM.pdfBî-Namaz Hikâyesindeki Dini Terminoloji International Journal of Language

Bî-Namaz Hikâyesindeki Dini Terminoloji

International Journal of Language Academy Volume 6/2 June 2018 p. 100 / 113

113

T. Türkçe

tam. tamlama

Kaynakça

Akkuş, M. (1950). Kitâb-ı Gunyâ. Ankara: TDK Yayınları.

Arat, Reşit R. (2008). Kutadgu Bilig. İstanbul: Kabalcı Yayınları.

Ata, A. (2013). Karahanlı Türkçesinde İlk Kur’an Tercümesi (Rylands Nüshası). Ankara: TDK Yayınları.

Ata, A. (1997). Kısasü'l-Enbiya I. Ankara: TDK Yayınları.

Atalay, B. (2006). Divanü Lûgati’t-Türk, Ankara: TDK Yayınları.

Atsız, B., Türkmen, S. (2004). Ed-Dûretü’l-Mudiyye Fi’l-Lügâti’t-Türkiyye. Ankara: Akçağ Yayınları.

Caferoğlu, A. (2011). Eski Uygur Türkçesi Sözlüğü. Ankara: TDK Yayınları.

Cin, A. (2012). Süheyl Ü Nevbahar. Konya: Eğitim Yayınları.

Devellioğlu, F. (1998). Osmanlıca Türkçe Ansiklopedik Lûgat. Ankara: Aydın Yayınları.

Ergin, M. (1997). Dede Korkut Kitabı I. Ankara: TDK Yayınları.

Ergin, M. (2009). Dede Korkut Kitabı II. Ankara: TDK Yayınları.

Gök, M. (2009). Kitābu Îmāniyye. Kayseri: Erciyes Üniversitesi Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi.

Kanar, M. (2011). Eski Anadolu Türkçesi Sözlüğü. İstanbul: Say Yayınları.

Karaağaç, G. (2013). Dil Bilimi Terimleri Sözlüğü. Ankara: TDK Yayınları.

Karamanlıoğlu, A. F. (1989). Gülistan Tercümesi. Ankara: TDK Yayınları.

Kök, A. (2004). TİEM 73, Türk ve İslâm Eserleri Müzesi 73 Numaralı Karahanlı Türkçesiyle Yazılmış Satır Arası Kur’an Tercümesi. Ankara: Ankara Üniversitesi Yayımlanmamış Doktora Tezi.

Küçük, M. (2014). Eski Anadolu Türkçesi Dönemine Ait Satır Arası İlk Kur’an Tercümesi.

Ankara: TDK Yayınları.

Öztopçu, K. (2002). Kitāb Fî ʿilm An-Nuşşāb. İstanbul: Türk Dilleri Araştırmaları Dizisi.

Paçacıoğlu, B. (2006). VIII.- XVI. Yüzyıllar Arasında Türkçenin Sözcük Dağarcığı. Ankara: Bizim Büro Basımevi.

Parlatır, İ. (2014). Osmanlı Türkçesi Sözlüğü. Ankara: Yargı Yayınları.

TDK Türkçe Sözlük, (2011). Ankara: TDK Yayınları.

Tezcan, S., Zülfikar, H. (2014). Nehcü’l-Ferādîs. Ankara: TDK Yayınları.

Toparlı, R., Argunşah, M. (2014). Muinü’l-Mürid. Ankara: TDK Yayınları.

Toparlı, R. (1992). İrşâdü’l- Mülük Ve’s-Selâtin. Ankara: TDK Yayınları.

Toparlı, R. (2014). Kıpçak Türkçesi Sözlüğü. Ankara: TDK Yayınları.

Ünlü, S. (2012). Harezm Altınordu Türkçesi Sözlüğü. Konya: Eğitim Yayınları.

Ünlü, S. (2012). Karahanlı Türkçesi Sözlüğü. Konya: Eğitim Yayınları.

Vardar, B. (2007). Açıklamalı Dilbilim Terimleri Sözlüğü. İstanbul: Multilingual Yayınları.

Yüce, N. (2014). Mukaddimetü’l-Edeb. Ankara: TDK Yayınları.