i3 gİrİŞ makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu...

55

Upload: others

Post on 02-Feb-2020

5 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: I3 GİRİŞ Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım Bana
Page 2: I3 GİRİŞ Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım Bana
Page 3: I3 GİRİŞ Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım Bana
Page 4: I3 GİRİŞ Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım Bana

© Revak Kitabevi, 2012

Tüm hakları Revak Kitabevi’ne âittir.

Revak Kitabevi: 10

Rifâîlik Serisi: 3

Şeyh Hayrullah Tâceddin er-Rifâî Külliyâtı

Yayına Hazırlayan: Selami Şimşek

ISBN: 978-605-62635-9-0

Sertifika No: 23108

1. Baskı: Haziran, 2012

Kitap Editörü: Kahraman Özkök

Kapak Tasarımı: Togay Kazım Ataç

Sayfa Düzeni: Mustafa Yiğit

Baskı & Cilt: Step Ajans Matbaacılık Ltd. Şti.

Göztepe Mah. Bosna Cd. No:11

Mahmutbey-Bağcılar, İstanbul

Tel: 0212 446 88 46 E-mail: [email protected]

Matbaa Sertifika No: 12266

Kapaktaki Levha: “Yâ Hazret-i Pîr Seyyid Ahmed er-Rifâî”

Besmele: “Bismillâhirrahmânirrahîm”

Seri Levhası: “Yâ Hazret-i Ebu’l-Alemeyn

eş-Şeyh es-Seyyid es-Sultân Ahmed er-Rifâî”

http://www.revakkitabevi.com

Adres: Aziz Mahmut Hüdayi Mahallesi

Tepsi Fırın Sokak. Şifa Apt. 12/3

Üsküdar, İstanbul

Tel: 0216 342 47 97 Fax: 0216 342 95 92

E-mail: [email protected]

Page 5: I3 GİRİŞ Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım Bana

ŞEYH HAYRULLAH

TÂCEDDİN ER-RİFÂÎ

KÜLLİYÂTI

Yayına Hazırlayan

Selami ŞİMŞEK

Revak Kitabevi

İstanbul, 2012

Page 6: I3 GİRİŞ Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım Bana

İÇİNDEKİLER

Önsöz...............................................................................................i

Kısaltmalar...................................................................................iii

Giriş................................................................................................1

A) Seyyid Ahmed er-Rifâî.......................................................1

B) İstanbul’da Rifâîlik..............................................................5

C) Rifâîlik ve Mûsikî..............................................................16

D) Hayrullah Tâceddin Efendi.............................................21

E) K. Nasûh Tekkesi ve Tâceddin Efendi’nin Silsilesi......38

F) Tâceddin Efendi’nin Eserleri..........................................40

I. Bölüm: Güldeste-i Dervîşân.....................................................61

II. Bölüm: Gülgonca-i Âşıkân....................................................147

III. Bölüm: Mecmû‘a-i İlâhiyyât...............................................245

IV. Bölüm: Mersiye-i Cenâb-ı Seyyidü’ş-Şühedâ......................342

V. Bölüm: Zübdetü’l-Ahlâk.......................................................371

Bibliyografya............................................................................391

Lügatçe.......................................................................................439

Ekler............................................................................................467

Ek 1. Kurban Nasûh Baba Câmii..............................

Ek 2. Hayrullah Tâceddin Efendi’nin kendi el yazısı ile

Meclis-i Meşâyıh’a sunduğu otobiyografisi-1..........

Page 7: I3 GİRİŞ Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım Bana

Ek 3. Hayrullah Tâceddin Efendi’nin kendi el yazısı ile

Meclis-i Meşâyıh’a sunduğu otobiyografisi-2.....................

Ek 4. Hayrullah Tâceddin Efendi’ye ait Sicil Karnesi.............

Ek 5. Hayrullah Tâceddin Efendi’nin gençlik fotoğrafı........

Ek 6. Hayrullah Tâceddin Efendi’nin fotoğrafı.....................

Ek 7. Hayrullah Tâceddin Efendi’nin fotoğrafı...................

Ek 8-9. Hayrullah Taceddin Efendi ve oğlu Ahmed

Kutbeddin Bey’in yeni harflerle yazılmış kabir taşları.......

Ek 10-11. Hayrullah Tâceddin Efendi ve oğlu Ahmed

Kutbeddin Bey’in kabirlerinden görünümler..............

Ek 12. Üsküdarlı Osmân Şems Efendi’nin kabri..................

Ek 13. Kurban Nasuh Baba veya Çarşamba Rifâî

Tekkesi’nin dıştan görünümü..........................................

Ek 14. Kurban Nasuh Baba hazretlerinin kabr-i şerîfi.

Hayrullah Efendi’nin dedesi Seyyid Mehmed Nûri er-

Rifâî, babası Seyyid Tevfik er-Rifâî hazerâtının ve

halasının sandukaları.......................................................

Ek 15. Dergâhın ilk bânîsi Hamzaviye ricâlinden Kurban

Nasuh Baba hazretlerinin kabr-i şerîfi.......................

Ek 16. Seyyid el-Hâc Muhammed Hulûsi Efendi ve Seyyid

İbrahim Surûrî Efendi hazerâtının kabr-i şerîfleri...........

Ek 17. Seyyid Mehmed Nûri er-Rifâî ve Seyyid Tevfik er-

Rifâî hazerâtının sandukaları..................................................

Ek 18. On iki dilimli, siyah destarlı Rifâî tâcı...........................

Notalar

Nota 1. Câm-ı muhabbet içdik.................................................................

Nota 2. Gerçek âşıklara salâ denildi.....................................................

Nota 3. Uyan behey gâfil hâb-ı gafletden..............................................

Nota 4. Ey güzellerden güzel rûhum Resûl-i Kibriyâ...............................

Nota 5. Ey güzellerden güzel rûhum Resûl-i Kibriyâ..............................

Nota 6. Ud an kıta tab gına (Sümer İlahisi).......................................

Nota 7. On sekiz bin âlemin şâhı Muhammed Mustafâ............................

Nota 8. Vak‘a-yı Şâh-ı Şehîd-i Kerbelâ’yı gûş edip..................................

Nota 9. Muhtefî zannile her levha-i dilberde seni.................................

Page 8: I3 GİRİŞ Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım Bana

Nota 10. Derd-i hecrinle bütün âvâreler.................................

Nota 11. Vâdî-i vuslatdan haber çıkmaz neden I..........................

Nota 12. Vâdî-i vuslatdan haber çıkmaz neden II...........................

Güldeste-i Dervîşân Nutuk İndeksi...........................................

Gülgonca-i Âşıkân Nutuk İndeksi.....................................................

Mecmû‘a-i İlâhiyyât İndeksi.............................................................

Karma İndeks................................................................................

Page 9: I3 GİRİŞ Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım Bana
Page 10: I3 GİRİŞ Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım Bana
Page 11: I3 GİRİŞ Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım Bana

i

ÖNSÖZ

Tarîkatlar, müntesiplerine nefis terbiyesi ve tezkiyesi

dışında çeşitli sanat dallarında kendilerini geliştirme imkânı

da vermiştir. Tekke, zâviye ve dergâhlardaki ulvî duygu ve

düşünce ikliminde pek çok ilim, irfân ve sanat erbâbı

kendisine yer bulmuş, şiir, hitabet, hat, resim, tiyatro,

minyatür, mûsikî, ebrû gibi sanat dallarında kendilerini

yetiştirmiştir.

Söz konusu kültürel faaliyetler 19. asırda ve 20. asrın

başlarında yoğun olarak devam etmiş, kendisini daha çok

edebiyat, özellikle şiir alanında kaleme alınan eserlerle

göstermiştir. Dergâhlarda yetişen bir çok şaire, mürşidi veya

tarîkat pîrleri ilham kaynağı olmuş, şairler eserlerinde

mürşid ve pîrlerini tavsif eden şiirler, beyitler kaleme

almışlardır. Elinizdeki çalışmada sözünü ettiğimiz tasavvuf

edebiyatının ve son dönem tasavvuf mûsikîsinin

temsilcilerinden biri olarak gösterebileceğimiz Üsküdar

Çarşamba (Kurban Nasûh) Rifâî Tekkesi’nin son şeyhi

Hayrullah Tâceddin Efendi’nin hayatı ve eserleri hakkında

bilgi verilmeye çalışılmıştır.

Şeyh Hayrullah Tâceddin er-Rifâî Külliyât başlığı altında

hazırladığımız çalışmamız giriş ve beş bölümden meydana

gelmektedir. Giriş kısmında Seyyid Ahmed er-Rifâî, Rifâî

tarîkatinin İstanbul’da yayılışı, Rifâîlik’te mûsikî ve son

asırda İstanbul’da yetişmiş Rifâî mûsikîşinâslar, Hayrullah

Tâceddin Efendi’nin hayatını ve eserleri hakkında bilgi

verilmiştir. Diğer beş bölümde ise sırasıyla Güldeste-i

Dervîşân, Gülgonca-i Âşıkân, Mecmûa-i İlâhiyyât, Mersiye-i

Cenâb-ı Seyyidü’ş-Şühedâ ve Zübdetü’l-Ahlâk adlı eserlerin

yeni harfli orijinal metinleri yer almaktadır. Çalışmanın

sonunda Hayrullah Tâceddin Efendi’nin şahsı, âilesi, tekkesi

ve tarîkatı ile ilgili belge, fotoğraf ve dokümanların yanı sıra,

Page 12: I3 GİRİŞ Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım Bana

ii

eserlerinin bazı bölümlerinden örneklere, güftesi ve bestesi

Hayrullah Tâceddin Efendi’ye âit veya güftesi kendisine

bestesi başka mûsikîşinâslara ait ilâhi ve şarkıların

notalarına yer verilmiştir.

Çalışmam sırasında kıymetli bilgi ve görüşlerinden

yararlandığım Doç. Dr. Mustafa Tatcı Bey’e, çalışmayı

gözden geçirerek katkıda bulunan Abdullah Akın Bey’e,

manzum kısımları okuyarak oldukça önemli tashihler yapan

Prof. Dr. M. Muhsin Kalkışım Bey’e, Hayrullah Tâceddin

Efendi’nin eserlerini temin hususunda kolaylık sağlayan

Atatürk Üniversitesi Kütüphanesi Seyfettin Özege Bağış

Kitapları Bölümü sorumlu şefi Ethem Makas Bey’e,

çalışmanın basılmasını altı yıla yakın bir süredir ısrarla

isteyen ve bu hususta maddî ve manevî yardımlarını hiçbir

zaman esirgemeyen Kahraman Özkök Beyefendi’ye ve

Revak Kitabevi çalışanlarına, bilhassa Dr. Arzu Meral

Hanım’a burada teşekkür etmeyi bir borç bilirim. Gayret

bizden yardım ve inâyet Cenâb-ı Hakk’tandır.

Selami Şimşek

Page 13: I3 GİRİŞ Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım Bana

3

GİRİŞ

Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum

İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm

Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım

Bana mihrâb olup Gavs-ı Rifâ‘î ben cemâl gördüm

A) Seyyid Ahmed er-Rifâî

Ahmed er-Rifâî Hazretlerinin tam adı, Ahmed b. Ali b.

Yahyâ el-Hüseynî er-Rifâî1 el-Ensârî’dir. 1118 (512)’de

Bağdat ile Basra arasında kalan Vâsıt bölgesinde Batâih

mıntıkasına bağlı Ümmü Abîde köyünde dünyaya gelmiştir.

Hayrullah Tâceddin Efendi, Gülgonca’da Ahmed er-Rifâî’nin

aynı yılın Receb ayının 27. Çarşamba günü Vâsıt karyesinde

dünyaya geldiğini kaydetmektedir.2 Seyyid olan ve nesebi,

babası Seyyid Ali vasıtasıyla Hazret-i Ali’ye ulaşan, anne

tarafından Hasenî, baba tarafından Hüseynî olan Ahmed er-

Rifâî, yedi yaşında Kur’ân-ı Kerim’i hıfzetmiş ve yine aynı

yaşta babasını kaybetmiştir. Bu yaştan sonra maddî ve

manevî terbiyesini dayısı Şeyh Mansûr Batâihî üstlenmiş ve

Ahmed er-Rifâî ile annesi ve kardeşlerini Vâsıt,

Nehrdakla’ya yanına almıştır. Dayısı vasıtasıyla tasavvuf

1 Rifâî nisbeti, ceddi Ebu’l-Mekârim Rifâa Hasan dolayısıyladır.

Bazı kitaplarda yazıldığı üzere Rifâa, Araplardan bir kabile

değildir. Bkz. Kenân er-Rifâî, Ebu’l-Alemeyn Seyyid Ahmed er-Rifâî,

haz. M. Tahralı, sad. M. Cunbur, Cenan Eğitim, Kültür ve Sağlık

Vakfı Neşriyatı, İstanbul 2008, s. 225. 2 Hayrullah Tâceddin Efendi, Gülgonca-i Âşıkân, Şirket-i

Mürettibiyye Matbaası, İstanbul 1341/1339, s. 6.

Page 14: I3 GİRİŞ Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım Bana

Şeyh Hayrullah Tâceddin er-Rifâî Külliyâtı

4

yoluna sülûk eden Ahmed er-Rifâî’nin asıl mürşidi ise, Ali

el-Vâsitî el-Kureşî (v. 539/1144)’dir.3

Yirmi yaşına geldiğinde fıkıh başta olmak üzere, hadis,

kırâat ilimlerini tahsil eden Ahmed er-Rifâî, Şâfiî

ulemâsından Ebû Bekr el-Vâsitî’den fıkıh ilminden, Şeyhi

Ali el-Vâsitî’den tasavvuf ilminden icazet almış ve tarîkat

hırkası giymiştir. Şeyhi Ali el-Vâsitî kendisine Hasenî ve

Hüseynî olmasının yanında, zâhir ve bâtına mutasarrıf

bulunmasına binaen, Ebû’l-Alemeyn4 yani iki âlemin babası,

3 Ahmed er-Rifâî hakkında geniş bilgi için bkz.: M. Tahralı,

“Ahmed Rifâî”, DİA, c. II, s. 127-128; a.mlf., “Seyyid Ahmed er-

Rifâî”, Tercüman Mezhepler ve Tarikatlar Ansiklopedisi, s. 182-184;

a.mlf., “Ahmed er-Rifâî”, SGAD, c. VII, s. 70-77; D. S.

Margoliouth, “Ahmed er-Rifâî”, İA, c. I, s. 203-204; Hocazâde

Ahmed Hilmi, Hadîkatü'l-Evliya (Evliya Menkıbeleri), Osmanlı

Yayınevi, İstanbul 1996, s. 263-278; Kenân Rifâî, Ahmed Rifâî,

Matbaa-i Âmire, İstanbul 1326 (Taşbasma), s. 13-14; Y. eş-Şeyh

İbrahim Samarrâî, Es-Seyyid Ahmed Er-Rifâî, Hayatı-Eserleri, çev.

M. Atalar, Ehl-i Beyt Eğitim, Kültür ve Yardımlaşma Vakfı Yay.,

Ankara 1995, 2. Bsk., s. 9-13; Ebu Bekir b. Abdullah el-Aydorûs el-

Adenî, en-Necmu’s-Sâ’î fî Menâkıbi’l-Kutb’i-Kebîri’r-Rufaî (Veliler

Sultanı Seyyid Ahmed er-Rufaî), çev. H. Kaplan, haz. Ömer b.

Ebubekir er-Rufaî, Ehl-i Beyt Eğitim, Kültür ve Yardımlaşma

Vakfı Yay., Ankara 1996, s. 17-19, 85-92, 110-114; Hafız Nûri,

Mir’ât-ı Seyyid Ahmed er-Rifâî, Hurşid Matbaası, İstanbul 1316;

Mehmet Ali Okhan, Büyük Mutasavvıf Seyyid Ahmet Rufai, Gayret

Kitabevi, İstanbul 1954; A. Akçiçek, “Ahmed el-Rüfaî

Hazretlerinin Hayatı”, Ahmed er-Rufâî, Hâletü Ehli’l-Hakîkati

Maallah (İçinde), Beyda Yay., İstanbul 1996, s. 39-63; H. Küçük,

Osmanlı Devletini Tarih Sahnesine Çıkaran Kuvvetlerden Biri

Tarîkatlar ve Türkler Üzerindeki Müsbet Tesirleri, TÜRDAV Yay.,

İstanbul 1976, s. 78-80; S. Ateş, İslâm Tasavvufu, Yeni Ufuklar

Neşriyat, İstanbul 2004, 4. Bsk., s. 163-167. 4 Kenân er-Rifâî, Ahmed er-Rifâî’ye “Ebu’l-Alemeyn” denilmesinin

sebebini şu şekilde açıklar: “Seyyidimiz Abdülkâdir el-Geylânî

(r.a.) hazretlerinin bu dünyadan göçüşlerinden sonra gavsiyyet

de kendilerine verilmiş ve bu sûretle kutupluk ile gavslığı

Page 15: I3 GİRİŞ Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım Bana

5

lâkabını vermiştir. Seyyid Ahmed er-Rifâî, Şeyh Ali el-

Vâsitî’nin vefatı üzerine, memleketine dönerek, babasının

dergâhında şeyhlik postuna oturmuştur. Yirmi sekiz yaşında

iken dayısı Şeyh Mansûr Batâihî’nin emri ile anne tarafından

dedesi Şeyh Yahyâ en-Neccârî’nin Ümmü Abîde’deki

tekkesine gelen Ahmed er-Rifâî, Hazret-i Mansûr Batâihî’nin

540 (1145) yılında vefatı üzerine yerine geçerek postnişîn

olmuştur. Tasavvuf geleneğinde Aktâb-ı Erbaa (Dört

Kutup)’dan biri olduğu belirtilen Ahmed er-Rifâî aynı

zamanda, Kutbu’l-Evhad (Biricik Kutup), Üstâdu’l-Ulemâ

(Âlimlerin Hocası), İmâmü’l-Evliyâ (Velîlerin Önderi),

Bahru'ş-Şerîâ (Şeriatin Denizi) şeklinde de anılmaktadır.

Yakalandığı şiddetli bir ishâl hastalığı sebebiyle 1182

(578)’de vefat eden Ahmed er-Rifâî’nin türbesi, Bağdat’ın

güneyinde bulunan Vâsıt yakınlarındadır.5 Hayrullah

Tâceddin Efendi, Ahmed er-Rifâî’nin 24 Eylül 1182 (22

Cemâziye’l-evvel 578) tarihinde Perşembe günü 66 yaşında

olduğu hâlde Ümmü Abîde’de bekâ yurduna göçtüğünü

kaydetmektedir.6

Üç kez evlenen Seyyid Ahmed er-Rifâî’nin soyu kız

çocuklarıyla devam etmiştir. Oğulları ise kendisinden önce

bekâ âlemine göçmüştür. Kendisinden sonra tarîkat şeyhliği

kız kardeşinin oğlu Ali b. Osman’a intikal etmiştir.7 Seyyid

Ahmed er-Rifâî kaynaklarda, muâşereti güzel, maîşeti kolay

ve sade, gönlü zengin, ilmi çok, sözünde duran, kusurları

kendisinde toplamış, zâhir ve bâtın ilimlerinde yüzyıllarının

eşsizi olmalarından dolayı kendilerine Ebu’l-Alemeyn

denilmiştir.” Bkz. Kenân er-Rifâî, Ebu’l-Alemeyn Seyyid Ahmed er-

Rifâî, s. 225. 5 Margoliouth, a.g.m., c. I, s. 204; Tahralı, a.g.m., DİA, c. II, s. 128. 6 Hayrullah Tâceddin Efendi, Gülgonca, s. 6. Ahmed er-Rifâî, esasen

12 Cemâziye’l-evvel’de bekâ âlemine göçmüştür. (Bu bilgiyi bize

veren Kahraman Özkök Beyefendi’ye teşekkür ederiz.) 7 Abdülhay İbn İmad, Şezeretü’z-Zeheb, c. IV, s. 261’den naklen,

Ateş, İslâm Tasavvufu, s. 166.

Page 16: I3 GİRİŞ Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım Bana

Şeyh Hayrullah Tâceddin er-Rifâî Külliyâtı

6

örten, fukara ile oturan, ezaya, cefaya sabır gösteren,

düşmana bile nasihat eden, kanâatkâr, asla kötü söz

söylemeyen, insanların her işlerine koşan, onlara faydalı

olmaya çalışan, hastaları ziyaret etmeyi, açları doyurmayı,

çıplakları giydirmeyi seven bir zât olarak tanıtılır.8

Yirmiye yakın eseri olduğu kaydedilen Ahmed er-

Rifâî’nin, eserlerinden pek çoğu günümüze ulaşmış olup,

Türkçe’ye de tercüme edilmiştir. Bu eserlerden Kırk Hadis, el-

Hikemü'r-Rıfâî ve en-Nizâmu’l-Hâs, Yaman Arıkan tarafından

Hak Yolcusunun Düsturları adıyla yayımlanmışken (Erkam

Yay., İstanbul 1985), el-Burhânü'l-Müeyyed H. Kâmil Yılmaz

tarafından Delilleriyle Mârifet Yolu (Erkam Yay., İstanbul

1995), Kırk Hadis’in şerhi mahiyetindeki Hâletü Ehli'l-Hakîka

Ma‘allah ise Onların Âlemi adıyla Abdülkadir Akçiçek

tarafından (Beyda Yay., İstanbul 1996), el-Mecâlisu's-Seniyye,

Sohbet Meclisleri adıyla Ali Can Tatlı tarafından (Erkam Yay.,

İstanbul 1996) neşredilmiştir. Eş‘âr (Şiirler) ile el-Ahzâb ve’l-

Evrâd ise, Kenân er-Rifâî tarafından Ahmed er-Rifâî adlı

eserinde Arap harfleri ile yayımlanmıştır (Matbaa-i Âmire,

İstanbul 1326). Sözünü ettiğimiz bu eserleri dışında Seyyid

Ahmed er-Rifâî’nin Şerhu’t-Tenbîh9 adında fıkha dâir bir

eseri olduğundan da bahsedilir.10

8 Tahralı, a.g.m., DİA, c. II, 128-129; M. İz, Tasavvuf, Kitabevi Yay.,

İstanbul 1995, 4. Bsk., s. 189-190; Y. N. Öztürk, Tasavvufun Rûhu

ve Tarîkatlar, Yeni Boyut, İstanbul 1992, 3. Bsk., s. 291-292;

Akçiçek, “Ahmed el-Rüfaî Hazretlerinin Hayatı”, s. 49-54. 9 Şeyh İbrâhim Samarrâî, bu eserin, altı ciltlik Ebû İshak Şirâzî’nin,

Şâfiî fıkhına dair kitabının, Ahmed er-Rifâî tarafından kaleme

alınmış altı ciltten oluşan şerhi olduğunu kaydetmektedir. Bkz.

Samarrâî, a.g.e., s. 48. 10 Ahmed er-Rifâî’nin eserleri hakkında geniş bilgi için bkz.:

Samarrâî, a.g.e., s. 47-48; Ö. R. Kehhâle, Mu‘cemü’l-Müellifîn

Terâcimü Musannifi’l-Kütübi’l-Arabiyye, Müessesetü’r-Risâle,

Beyrut 1993, c. I, s. 213.

Page 17: I3 GİRİŞ Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım Bana

7

Page 18: I3 GİRİŞ Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım Bana

Şeyh Hayrullah Tâceddin er-Rifâî Külliyâtı

8

I. BÖLÜM

GÜLDESTE-İ DERVÎŞÂN11

Muhteviyyâtı: E‘âzım ve ricâl-i dîn-i mübîn, Âl ü

Evlâd-ı Resûlu’s-Sakaleyn ve bi’l-cümle pîrân-ı

mükerremîn hazerâtının hakk-ı vâlâlarında yazılmış

münakkah manzûm parçalar ve müntahab kıt‘alardır.12

Muharriri: Şeyh Hayrullâh Tâceddin

İstanbul, Şirket-i Mürettibiyye Matba‘ası 1341-1338

11 Dervişlerin gül demeti. 12 İçeriği: Büyük zâtlar, Efendimizin âilesi, evlâtları ve pîrân

hakkında yazılmış manzumlardan seçmeler.

Page 19: I3 GİRİŞ Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım Bana

9

Bismillâhirrahmânirrahîm

{1}

Münâcât13

Mef‘ûlü / Mefâ‘îlü / Mefâ‘îlü / Fe‘ûlün

Ey âlemi yokdan yaratup vâr eden Allâh

Kullarına tevhîdini14 envâr15 eden Allâh

Tâcî-i günâhkârı amân mazhar-ı afv et

Âşıkları müstağrak-ı esrâr16 eden Allâh

13 Münâcât: Allah’a dua etme, yalvarma. 14 Tevhîd: Birlik. 15 Envâr: Ziyâlar, nurlar. 16 Müstağrak-ı esrâr: Sırlara gark olmuş.

Page 20: I3 GİRİŞ Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım Bana

Şeyh Hayrullah Tâceddin er-Rifâî Külliyâtı

10

{2}

Na‘t-ı Nebî aleyhi’s-salâtu ve’s-selâm17

Mefâ‘îlün / Mefâ‘îlün / Mefâ‘îlün / Mefâ‘îlün

Cemâlin hüsnüne18 cânlar fedâdır Yâ Resûlallâh

Kelâmın kalb ü rûha hoş gıdâdır Yâ Resûlallâh

Yolunda cân verenlere beni sultânım ilhâk et19

Bu Tâcî’nin niyâzı bir ricâdır Yâ Resûlallâh

17 Efendimizi metheden şiir, naat. 18 Hüsn: Güzellik. 19 İlhâk etmek: Katmak.

Page 21: I3 GİRİŞ Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım Bana

11

{3}

Kıt‘a-i Mi‘râciyye

(Der hakk-ı Cenâb-ı Risâlet-penâh

Sallallâhu Te‘âlâ aleyhi ve sellem)20

Mefâ‘îlün / Mefâ‘îlün / Mefâ‘îlün / Mefâ‘îlün

Vücûdun taht-ı levlâkın21 muazzam bir şehenşâhı22

Zuhûrun nûr-i tevhîdin dil-i âşıkdaki mâhı23

Geçüb de kâbe kavseyni24 makâmın lâ-mekân25 oldu

Cenâb-ı Fahr-i Âlem26 cân gözüyle gördün Allâh’ı

20 Hazret-i Muhammed’in mîracı hakkında dörtlük. 21 Levlâk: “Levlâke levlâk le-mâ halaktu’l-eflâk: Sen olmasaydın, sen

olmasaydın felekleri yaratmazdım.” hadîs-i kudsîsine işâret

edilmektedir. 22 Şehenşâh: Şahların şâhı. 23 Mâh: Ay. 24 Kâbe kavseyn: “İki yay aralığı kadar.” Necm sûresinin 9. âyetine

işâret edilmektedir. 25 Lâ-mekân: Belli bir yeri olmayan, mekânsız. 26 Cenâb-ı Fahr-i Âlem: Âlemin övüncü. Hazret-i Muhammed.

Page 22: I3 GİRİŞ Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım Bana

Şeyh Hayrullah Tâceddin er-Rifâî Külliyâtı

12

Page 23: I3 GİRİŞ Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım Bana

13

II. BÖLÜM

GÜLGONCA-İ ÂŞIKÂN27

Mündericâtı: Çâr-deh-i Ma‘sûmân-ı Pâk ve ba‘zı

evliyâullâh-ı kirâm hazerâtının hakk-ı vâlâlarında

yazılmış kıt‘alar ile ba‘zı müntahab gazeliyyât ve âsâr-ı

manzûmeyi hâvîdir.28

Muharrir ve Nâzımı29

Şeyh Hayrullah Tâceddin

İstanbul, Şirket-i Mürettibiyye Matba‘ası 1339-1341

27 Âşıkların henüz açılmamış gülü. 28 İçeriği: On dört mâsum ve bazı evliya hakkında yazılmış

dörtlükler, seçilmiş gazeller ve manzum eserler içerir. 29 Yazan ve düzenleyen.

Page 24: I3 GİRİŞ Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım Bana

Şeyh Hayrullah Tâceddin er-Rifâî Külliyâtı

14

{1}

Gazel

Cenâb-ı Şâh-ı Velâyet

İmâm Ali ibn Ebî Tâlib (k.v; r.a)30

Fâ‘ilâtün / Fâ‘ilâtün / Fâ‘ilâtün / Fâ‘ilün

Gözlerin nûr-i muhabbet hel etânın31 mazharı

Kâbe kavseyn oldu kaşın zülfün ev ednâ32 Ali

Sözlerin âşıklarına nefha-i Rûhu’l-Kuds

Leblerin33 câm-ı hakîkat34 alleme’l-esmâ35 Ali

Vechin üzre yazdı Hakk innâ fetahnâ36 sûresin

Kâf ve’l-Kur’ân cemâlin Yâsîn ü Tâ-hâ Ali

30 Hazret-i İmâm Ali efendimiz için yazılmış gazel. 31 Hel etâ: İnsan sûresine işâret edilmektedir. 32 Ev ednâ: “Veya daha yakın.” Necm sûresinin 9. âyetine işâret

edilmektedir. 33 Leb: Dudak. 34 Câm-ı hakîkat: Hakikat kadehi. 35 Alleme’l-esmâ: “Ve alleme Âdeme’l-esmâe küllehâ: Allah Âdem’e

bütün isimleri öğretti.” Bakara sûresinin 31. âyetine işâret

edilmektedir. 36 İnnâ fetahnâ: Fetih sûresine işâret edilmektedir.

Page 25: I3 GİRİŞ Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım Bana

15

Hâver-i ilm-i me‘ârif dâr-ı irfânındadır

Kıble-i fazl u kemâlât Ka‘be-i ulyâ37 Ali

Bâb-ı Hayder’dir hulâsa gâye-i cümle turuk38

Ser-firâzısın39 cihânın şâh-ı evliyâ Ali

Aşkına bel bağlamışdır ser-be-ser40 sâliklerin

Kıl nigâh-ı lûtfun ile anları ihyâ Ali

İktibâs-ı feyz ederler âşık u sâdıkların

Sırr-ı pâk-i Mustafâ’sın hem yed-i beyzâ41 Ali

Tâc-ı ehlullâhsın sırr-ı vesâyet sendedir

Hâmil-i râz-ı emânet42 kenz-i lâ-yefnâ43 Ali

Bâb-ı ihsânın senin kıtmîridir Tâcî kulun

Zâhir u bâtında şâhsın cümleye mevlâ Ali

37 Ulyâ: En yüce. 38 Turuk: Yollar, tarîkatler. 39 Ser-firâz (ser-efrâz): Benzerlerinden üstün. 40 Ser-be-ser: Büsbütün. 41 Yed-i beyzâ: Beyaz, nûranî el. 42 Hâmil-i râz-ı emânet: Emanet sırrın taşıyıcısı. 43 Kenz-i lâ-yefnâ: Bitmez, tükenmez hazine.

Page 26: I3 GİRİŞ Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım Bana

Şeyh Hayrullah Tâceddin er-Rifâî Külliyâtı

16

{2}

Kasîde Der Hakk-ı

Cenâb-ı Aliyyü’l-Murtazâ (k.v; r.a)44

Fâ‘ilâtün / Fâ‘ilâtün / Fâ‘ilâtün / Fâ‘ilün

Nûr-i tâc-ı evliyâ vü etkıyâsın45 Yâ Ali

Sen emîr-i mü’minîn şîr-i Hudâ’sın Yâ Ali

Demmüke demmî46 dedi hakkında şâh-ı enbiyâ

Ayn-i Fahr-i Kâinât sâhib-i atâsın47 Yâ Ali

Cismüke cismî dedi şânında mahbûb-i Hudâ

Nûr-i pâk-i Mustafâ hayrü’l-verâsın Yâ Ali

Rûhüke rûhî buyurdu pîşvâ-yı ârifîn

Rûh-i âlem melce-i şâh u gedâsın48 Yâ Ali

44 Hazret-i İmâm Ali efendimiz hakkında kaside. 45 Etkıyâ: Allah korkusu ile günah işlemekten çekinenler. 46 Demmüke demmî: Hazret-i Peygamber’in Hazret-i Ali efendimize

buyurdukları “Rûhun rûhumdur, etin etimdir, cismin cismimdir,

kanın kanımdır.” meâlindeki hadîs-i şerîfe işâret edilmektedir. 47 Sâhib-i atâ: İhsân, bağış sahibi. 48 Melce-i şâh u gedâ: Hükümdarların, yoksulların sığınağı.

Page 27: I3 GİRİŞ Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım Bana

17

Lahmüke lahmî buyurdu reh-nümâ-yı âşıkîn

Teşnegân-ı49 Kevser’e sen mültecâsın Yâ Ali

Âfitâb-ı âşıkânsın50 mâh-tâb-ı sâlikân51

Şu‘le-i nûr-i Muhammed’den ziyâsın Yâ Ali

Kesret-i cûdun52 içün şânında nâzil Hel etâ

Evvel ü âhirde53 şâh-ı eshıyâsın54 Yâ Ali

Bende-i hâssın olanlar gayre etmez ser-fürû

İlticâgâh-ı cihân Âl-i Abâ’sın Yâ Ali

Seyyid-i âlem ledün esrârını verdi sana

Hâmil-i râz-ı butûn55 vahy-âşinâsın Yâ Ali

Zâhir u bâtın tasarruf dest-i ihsânındadır

On sekiz bin âleme sen muktedâsın56 Yâ Ali

Âsitân-ı lûtfunun bir efkarı57 Tâcî kulun

Vâkıf-ı sırr-ı Muhammed Mustafâ’sın Yâ Ali

49 Teşnegân: Susamışlar. 50 Âfitâb-ı âşıkân: Âşıkların güneşi. 51 Mâh-tâb-ı sâlikân: Sâliklerin, dervişlerin ay ışığı. 52 Kesret-i cûd: Cömertliğin çokluğu. 53 Evvel ü âhir: İlk ve son. 54 Eshıyâ: Cömertler. 55 Hâmil-i râz-ı butûn: Soyların sırrını taşıyan. 56 Muktedâ: İktida edilen, uyulan, örnek alınan. 57 Efkar: En fakir, en muhtaç kimse.

Page 28: I3 GİRİŞ Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım Bana

Şeyh Hayrullah Tâceddin er-Rifâî Külliyâtı

18

Çârdeh-i Ma‘sûmân-ı Pâk rıdvânullâhi Te‘âlâ

aleyhim hazerâtının hakk-ı vâlâlarında yazılmışdır.58

{3}

Der hakk-ı Cenâb-ı Ma‘sûm

Seyyid Muhammed Ekber İbn Cenâb-ı Şâh-ı Velâyet

İmâm Ali (k. v. ve r.a.)59

Fâ‘ilâtün / Fâ‘ilâtün / Fâ‘ilâtün / Fâ‘ilün

Çârdeh-i ma‘sûm-ı pâkın60 bir perî-peykeri61

Hem Hasen şâhım Hüseyin tâcdârın dâderi62

Tıfl63 iken bir zâlim-i bî-dâd64 kıydı ana âh

Korkmadan Hakk’dan şehîd etdi Muhammed Ekber’i

58 Hazerât-ı müşârun ileyhim ma‘sûm ve sabî oldukları hâlde

rahîk-i şehâdet ile mütena‘im olmalarına ve on dört dürdâne-i

giran-bahâ bulunmalarına binâen ehlullâh-ı kirâm hazerâtı çâr-

deh-i ma‘sûmân-ı pâk tesmiyesiyle yâd u tezkâr buyurmuşlardır. 59 Hazret-i İmâm Ali’nin oğlu Muhammed Ekber hazretleri. 60 Çârdeh-i ma‘sûm-ı pâk: On dört mâsum. 61 Perî-peyker: Peri yüzlü. 62 Dâder: Kardeş. 63 Tıfl: Küçük çocuk. 64 Bî-dâd: Zâlim, zulüm, işkence.

Page 29: I3 GİRİŞ Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım Bana

19

{4}

Der hakk-ı Cenâb-ı Ma‘sûm

Seyyid Abdullâh İbn İmâm Hasen-i Müctebâ (r. a)65

(Medîne-i Tâhire’de Bakî’de medfûndur.)

Fâ‘ilâtün / Fâ‘ilâtün / Fâ‘ilâtün / Fâ‘ilün

Kurretü’l-ayn-i66 Hasen ferzendi Abdullâh dahi

Yedi yaşında şehîd oldu gönül mahzûndur

Âl-i evlâd-ı Resûlullâh’a eyle hürmeti

Cennetü’l-Bakî‘de bu pâk neseb medfûndur67

65 Hazret-i İmâm Hasan efendimizin oğlu Hz. Abdullah hakkında. 66 Kurretü’l-ayn: Göz nuru. 67 Medfûn: Defnedilmiş.

Page 30: I3 GİRİŞ Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım Bana

Şeyh Hayrullah Tâceddin er-Rifâî Külliyâtı

20

{5}

Der hakk-ı Cenâb-ı Seyyid Ma‘sûm Abdullah ve

Seyyid Kâsım İbn İmâm Hüseyn İbn Murtazâ (r. a)68

(Vâlid-i zî-şânları İmâm Hüseyn (r. a) Efendimizin

Kerbelâ’da nezd-i âlîlerinde medfûndur.)

Fâ‘ilâtün / Fâ‘ilâtün / Fâ‘ilâtün / Fâ‘ilün

Ol Hüseyn-i Kerbelâ’nın muhterem mazlûmları

İsmi Abdullâh birinin birisi Kâsım’dır

Sad hezâr la‘net Yezîd’e bunları etdi şehîd

Ol adüvv-i bî-hayâ69 kim şübhesiz âsimdir70

68 Hazret-i İmâm Hüseyin efendimizin oğulları Hz. Abdullah ve

Hz. Kâsım hakkında. 69 Adüvv-i bî-hayâ: Arsız, utanmaz düşman. 70 Âsim: Günahkâr, kabahatli.

Page 31: I3 GİRİŞ Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım Bana

21

Page 32: I3 GİRİŞ Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım Bana

Şeyh Hayrullah Tâceddin er-Rifâî Külliyâtı

22

III. BÖLÜM

MECMÛ‘A-İ İLÂHİYYÂT71

Muhteviyâtı: Tekâyâ ve sâire içün Ramazân-ı

Şerîf’e mahsûs birinci def‘a olarak otuz geceye

müretteb ve müntahab ilâhiyyâtı makâmları ve

usûllerini hâvî ve câmi‘dir.72

Muharrir ve Câmi‘î: Üsküdar’da kâin

tarîkat-i âliyye-i Rifâ‘iyye’den

Çehârşenbe Dergâh-ı şerîfi seccâde-nişîni

Şeyh Hayrullah Tâceddin.73

İstanbul, Asr Matba‘ası, Bâb-ı Âlî Caddesinde

Numara 4, 44

1326

71 İlâhiler derlemesi. 72 İçeriği: Ramazan ayında tekke ve sâir yerlerde okunmak üzere

makâm ve usûlleriyle birlikte seçilmiş ilâhiler. 73 Düzenleyip yayına hazırlayan: Üsküdar’da ikamet eden Rifâî

şeyhi ve Çarşamba Dergâhı seccadenişîni Hayrullah Tâceddin

Efendi.

Page 33: I3 GİRİŞ Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım Bana

23

Birinci Gece Tertîbi

1. Uşşâk/Düyek

Ey enbiyâlar serveri ey evliyâlar rehberi

Ey ins ü cân74 peygamberi ehlen ve sehlen75 merhabâ

Yâ merhabâ dost merhabâ şehr-i Ramazân merhabâ76

2. Bestenigâr/Düyek

Yâ İlâhî cümle sensin cümle sen

Sen dururken diyemezim bana ben

Zât-ı Hakk’a vâsıl olmaz ol kişi

Geçmeyince cümle kendü kendüden77

74 İns ü cân: İnsan ve cinler. 75 Ehlen ve sehlen: Hoş geldin, merhaba. 76 TRT repertuarında 16313 numara ile kayıtlı olan ilâhinin güftesi

Yûnus Emre’ye, bestesi Muhammed Sıddık’a âittir. 77 TRT repertuarında 14647 numara ile kayıtlı olan ilâhinin güftesi

Seyyid Nizâmoğlu Seyfullah’a, bestesi Dede Efendi (v.

1262/1846)’ye âittir. İlâhi için bkz. Seyyid Nizâmoğlu, Külliyât,

Matbaa-i Ahmed Kâmil, İstanbul 1326, s. 55.

Page 34: I3 GİRİŞ Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım Bana

Şeyh Hayrullah Tâceddin er-Rifâî Külliyâtı

24

3. Hüzzâm/Evsat

Menba‘-ı ilm-i Hudâ’sın Yâ Muhammed Mustafâ

Dem-be-dem vahy-âşinâsın78 Yâ Muhammed Mustafâ

Şerbet-i vaslınla dermân eyle Hakkî hasteye

Sen kabûl eyle ricâsın Yâ Resûlallâh79

78 Burası bir hayli zamândan beru feyz diye okunduğu duyulmuş

ise de fikr-i dervîşâneme kalırsa vahy okunması daha muvâfıkdır.

(H.T.E.) 79 TRT repertuarında 14288 ve 14316 numarada kayıtlı olan ilâhinin

güftesi İsmâil Hakkı Bursevî’ye, besteleri Hacı Fâik Bey (v.

1308/1891) ile Selâhattin Demirtaş’a âittir. Türk Musikisi Vakfı

repertuarında bir bestesinin de Rıfat Bey (v. 1305/1888) tarafından

yapıldığı kaydedilmektedir.

Page 35: I3 GİRİŞ Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım Bana

25

4. Evc

Gönül yüz sürmek ister hâk-i pâye Yâ Resûlallâh

Ere tâ rütbesi fevka’l-ulâya Yâ Resûlallâh

Hayâl-i ravza-i pâkin velî reşk-i cinân etdi80

Mahâl olsa n’ola zevk ü safâya Yâ Resûlallâh81

5. Acem

Merhabâ ey şehr-i rahmet merhabâ

Oldu bugün yevm-i vuslat merhabâ

Kalmadı dillerde hasret merhabâ

Merhabâ ey şehr-i rahmet merhabâ

80 Reşk-i cinân etmek: Cennetleri kıskandırmak. 81 TRT repertuarında 16319 numara ile kayıtlı olan ilâhinin güftesi

Vahyî’ye, bestesi Mutafzâde Ahmed Efendi’ye âittir. S. Nüzhet

Ergun da aynı şekilde bu ilâhinin Vahyî’ye âit olduğunu

belirterek tamamını yayımlamıştır. Bkz. Ergun, TMA, c. I, s. 286.

Page 36: I3 GİRİŞ Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım Bana

Şeyh Hayrullah Tâceddin er-Rifâî Külliyâtı

26

İkinci Gece Tertîbi

1. Uşşâk/Evsat

Müştâk olup özlediğim

Şehr-i Ramazân merhabâ mâh-ı mübârek merhabâ

Bakıp yolun gözlediğim

Şehr-i Ramazân merhabâ mâh-ı mübârek merhabâ82

2. Hicâz/Devr-i Revân

Esmâ-i ilâhiyyede bî-had hünerim var

Her demde semâvât-ı hurûfa seferim var

Bununla bir oldu dem-i Îsâ ile Mısrî

Gönlümce dahi ne gelür ne giderim var83

82 TRT repertuarında 14304 ve 18728 numaralarda kayıtlı olan

ilâhinin güftesi Yûnus Emre’ye, bestesi Rıfat Bey ve Hasan

Şanlıtürk’e âittir. Türk Musikisi Vakfı repertuarında eserin Erdinç

Çelikkol tarafından yapılan bir bestesinin de olduğu

kaydedilmektedir. Ancak eser Yûnus Emre Dîvân’ında değil, Âşık

Yûnus Dîvân’ında kayıtlıdır. Dolayısıyla ilâhi, Yûnus Emre’ye

değil, Âşık Yûnus’a âittir. İlâhi için bkz. Tatcı, Âşık Yûnus-IV, s.

25. 83 TRT repertuarında 14481 numara ile kayıtlı olan ilâhinin

güftesinin Niyâzî-i Mısrî’ye âit olduğu, bestekârının ise

bilinmediği kaydedilmektedir. İlâhi için bkz. Erdoğan, Niyâzî-i

Mısrî Dîvânı, s. 64.

Page 37: I3 GİRİŞ Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım Bana

27

3. Hüzzâm/Düyek

Merhabâ ey fahr-i mâh (ım) merhabâ

Merhabâ ey mihr-i a‘zam merhabâ

Zat-ı pâkin eylemiş Rabbü’l-A‘lâ

Bâ‘is-i îcâd-ı eşyâ mutlakâ

Eyzan84

4. Evc/Evsat

Mefhar-i cümle cihânsın ey şefâ‘at ma‘deni

Mekke’de doğdun Medîne içre kıldın meskeni

Vaslın ile biz fakîri eyle mesrûr Yâ Ganî

Düşdü gönlüm Yâ Muhammed canım arzûlar seni85

5. Acem-Aşîrân

Merhabâ ey pertev-i zât-ı Hudâ

Merhabâ ey nûr-i çeşm-i enbiyâ

Eylesin ümmetlerin canlar fedâ

Merhabâ ey nûr-i çeşm-i evliyâ

84 Eyzan: Tekrar. 85 Kibâr-ı evliyâullâhdan Şeyh Vefâ hazretlerinin nutk-i

pâkîzeleridir. (H.T.E.)

TRT repertuarında 14313 numarada kayıtlıdır. Güftesi Şeyh Vefâ

Efendi (v. 896/1490)’ye, bestesi Hacı Fâik Bey’e âittir. Türk

Musikisi Vakfı repertuarında eserin Hâfız Zeki Altun, Tevfik

Soyata, Kemal Tezergil tarafından da bestelendiği

belirtilmektedir.

Page 38: I3 GİRİŞ Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım Bana

Şeyh Hayrullah Tâceddin er-Rifâî Külliyâtı

28

Üçüncü Gece Tertîbi

1. Uşşâk/Düyek

Ey beni aşk âteşine yandıran

Aşk senin âşık senin ma‘şûk senin

Hem seven hem sevilen hem sevdiren

Aşk senin âşık senin ma‘şûk senin86

2. Hicâz/Düyek

Dil hânesi pür-nûr olur envâr-ı zikrullâh ile

İklîm-i dil ma‘mûr olur mi‘mâr-ı zikrullâh ile

Ahmed seni ikrâr eder hem zikrini tekrâr eder

İhlâsını iş‘âr eder esrâr-ı zikrullâh ile87

86 TRT repertuarında 16098 ve 16233 numarada kayıtlı olan ilâhinin

güftesi Şeyh Abdulahad Nûrî-i Sivâsî’ye, bestesi Şeyh Çâlâk

Ahmed Efendi (v. 1122/1711) ile Muhibbî mahlaslı Sefer Dal (v. 21

Şubat 1999)’a âittir. Ergun da aynı bilgileri kaydetmiş, ancak

dipnotunda Müstakîmzâde’nin eseri, oğlu Şeyh Mustafa nâmına

tesbit ettiğini söylemiştir. Bkz. Ergun, TMA, c. I, s. 173-174. 87 Ricâl-i evliyâullâhdan Ahmed Sarbânî hazretlerinindir. (H.T.E.)

Türk Musikisi Vakfı repertuarında bu eserin Sultân I. Ahmed

(Bahtî)’e âit olduğu, Tanburî Hâfız Kemal Batanay, Mustafa Cahit

Atasoy, Osman, Tolga Bektaş, Yakup Gören tarafından

bestelendiği belirtilmektedir.

Page 39: I3 GİRİŞ Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım Bana

29

3. Şevk ü Tarab/Evsat

Bir mu‘azzam pâdişâhsın ki kulundur cümle şâh

Kurb-i ev ednâda va‘z oldu senin-çün tahtgâh

Nüh felek heft ü zemîn ancak sana bir bârgâh

Emrine mahkûmdur âlem her sözün vahy-i İlâh88

4. Acem/Düyek

Feyz-i Hudâ Nûr-i safâ Ahmed Muhammed Mustafâ

Nûru’l-Hüdâ Bedrü’d-dücâ Ahmed Muhammed Mustafâ89

5. Acem-Aşîrân/Evsat

Nûr ile doldu yine kevn ü mekân

Geldi lûtf ile mübârek Ramazân

Zeyn olub açıldı ebvâb-ı cinân

Geldi lûtf ile mübârek Ramazân90

88 Türk Musikisi Vakfı repertuarında kayıtlı olan ilâhinin,

güftesinin Nakşî şeyhlerinden Mustafa Selâmi Efendi’ye,

bestesinin Zekâi Dede (v. 1314/1897)’ye âit olduğu

belirtilmektedir. İlâhi için bkz. M. Selâmi, Dîvân, Yahyâ Efendi

Matbaası, İstanbul 1287, s. 45. 89 TRT repertuarında 14192 numara ile kayıtlı olan ilâhinin güfte ve

bestesinin kime âit olduğu belirtilmemiştir. Türk Musikisi Vakfı

repertuarında güftesinin Kemânî Üsküdarlı Rızâ Efendi’ye,

bestesinin ise M. Kâmil Dürüst’e âit olduğu kaydedilmektedir. 90 TRT repertuarında 14329-30 numaralarda kayıtlı olan ilâhinin

güftesinin Azîz Mahmûd Hüdâyî’ye âit olduğu, bestekârının

bilinmediği kaydedilmektedir. Türk Musikisi Vakfı repertuarında

bir bestesinin de Hakan Alvan-ve Neyzen Mustafa tarafından

yapıldığı belirtilmektedir. İlâhi için bkz. Azîz Mahmûd Hüdâyî,

Dîvân-ı İlâhiyât, s. 65.

Page 40: I3 GİRİŞ Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım Bana

Şeyh Hayrullah Tâceddin er-Rifâî Külliyâtı

30

Page 41: I3 GİRİŞ Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım Bana

31

IV. BÖLÜM

MERSİYE-İ CENÂB-I SEYYİDÜ’Ş-ŞÜHEDÂ

Nâzımı: E‘âzım-ı ricâl-i Kâdiriyye’den Üsküdârî

merhûm Osmân Şems Efendi hazretleridir.91

Müellifi: Üsküdar’da kâin tarîkat-i aliyye-i

Rifâ‘iyye’den Çehârşenbe Dergâh-ı şerîfi seccâde-nişîni

Şeyh Hayrullah Tâceddin92

İstanbul

Uhuvvet Matba‘ası, Bâb-ı Âlî Cadddesi, Numara: 20

1327

Bu mersiye, daha önce tarafımızdan “Bir Gönül Tekkesi Şeyhi

Seyyid Osman Nureddin Şems (v. 1300/1883) ve Mersiye-i Cenâb-

ı Seyyidü’ş-Şühedâ’sı” adıyla Atatürk Üniversitesi Türkiyat

Araştırmaları Enstitüsü Dergisi’nde (Yıl: 11/2004, Sayı: 26, s. 119-

148) yayımlanmıştır. Ancak gerek ilk yaptığımız çalışmalardan

biri olması, gerek imkânlarımız sebebiyle metnin transkribinde

bazı kusurlarımız olduğu tespit edilmiştir. Bu hususları bize

söyleyerek gözden geçirme zahmetinde bulunan Prof. Dr.

Muhammet Muhsin Kalkışım Bey’e teşekkürü bir borç bilirim.

Biz burada eserin orijinal metnine bağlı kalarak tashih edilmiş

şeklini vereceğiz. 91 Yazan: Kâdiriyye tarîkatinden Üsküdarlı Osman Şemsî Efendi

hazretleridir. 92 Yayınlayan: Üsküdar’da oturan Çarşamba Dergâhı seccâde-nişîni

Şeyh Hayrullah Tâceddin Efendi.

Page 42: I3 GİRİŞ Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım Bana

32

Page 43: I3 GİRİŞ Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım Bana

33

Bismillâhirrahmânirrahîm

Mersiye-i Cenâb-ı Seyyidü’ş-Şühedâ

Mefâ‘îlün / Mefâ‘îlün / Mefâ‘îlün / Mefâ‘îlün

Bugün mâh-ı Muharrem vakt-i mâtemdir safâ olmaz

Fürûg-i dîde-i giryân93 gamdan rûşenâ94 olmaz

Gönül âyînesinde gerd-i95 mâtemden cilâ olmaz

Derûn içre hüzünden gayri sûret rû-nümâ96 olmaz

Muhibb-i Âl’e97 bu mâtem gibi derd ü belâ olmaz

Gözüm kan ağla mâh-ı mâtem-i Âl-i Abâ98 geldi

Zamân-ı kürbet-i99 Şâh-ı Hüseyn-i Kerbelâ geldi

Girân-bâr-ı100 belâlarla zamân-ı pür-cefâ geldi

Bu mâtemle dil-i nâlân101 ezelden mübtelâ geldi

Muhibb-i Âl ü Evlâd olmayanlar mübtelâ102 olmaz

93 Fürûg-i dîde-i giryân: Ağlayan gözün nûru. 94 Rûşenâ: Parlak. 95 Gerd: Toz, toprak, gam, keder. 96 Rû-nümâ: Yüz gösteren, meydana çıkan. 97 Muhibb-i Âl: Efendimizin âilesini sevenler. 98 Âl-i Abâ: Ehlibeyt. 99 Kürbet: Gam, tasa, kaygı. 100 Girân-bâr: Yüklü. 101 Dil-i nâlân: İnleyen gönül. 102 Mübtelâ: Tutkun, tutulmuş.

Page 44: I3 GİRİŞ Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım Bana

34

Bil ey dil vakt-i ser-mestân-ı103 bezm-i Kerbelâ’dır bu

Şeb-i sür-hâb-ı çeşm104 nûr-i çeşm-i enbiyâdır bu

Sehergâh-ı humâr-ı105 teşne-i Şîr-i Hudâ’dır106 bu

Dem-i subh-i sabûh-âşâm-ı107 vasl-ı Kibriyâ’dır bu

Bu meyden108 içmeyenler Ehlibeyt-i Mustafâ olmaz

Bu râzı109 duymak istersen eger sen ey dil-i dânâ110

Edersin cür‘a-i câm-ı Hüseynî’den111 nevâ112 peydâ113

Bulub bezm-i şehâdetde mezâk-ı114 teşne-i Yahyâ115

Muhakkak olmayanlar mazhar-ı esrâr-ı mâ evhâ116

Dem-i râz-ı Hüseyn-i Müctebâ’ya117 âşinâ olmaz

103 Ser-mestân: Sarhoşlar. 104 Şeb-i sür-hâb-ı çeşm: Kanlı ve kederli gözün gecesi. 105 Sehergâh-ı humâr: Sarhoşluk sonrası sersemliğin erken saati. 106 Teşne-i şîr-i Hudâ: Allah’ın arslanına susamış. 107 Subh-i sabûh-âşâm: Mahmurluk bozmak için sabah içilen içkiyi

içenin sabahı. 108 Mey: Şarap. 109 Râz: Sır. 110 Dil-i dânâ: Gönlüyle anlayan. 111 Cür‘a-i câm-ı Hüseynî: Hüseynî kadehten yudum. 112 Nevâ: Ses, sada, âhenk. 113 Peydâ: Meydanda, açıkta. 114 Mezâk: Zevk, tad. 115 Teşne-i Yahyâ: Hazret-i Yahya (a.s.) gibi şehadete susamış. 116 Mâ evhâ: “Kuluna, vahyettiğini vahyetti.” Necm sûresinin 10.

âyetine işâret edilmektedir. 117 Müctebâ: Seçilmiş, seçkin.

Page 45: I3 GİRİŞ Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım Bana

35

Page 46: I3 GİRİŞ Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım Bana

Şeyh Hayrullah Tâceddin er-Rifâî Külliyâtı

36

V. BÖLÜM

ZÜBDETÜ’L-AHLÂK

Muharriri: Rüsûmât Emânet-i Celîlesi

Muhâsebe-i Tahrîrât Kalemi’nden

Muhammed Hayrullâh

Nâşiri: Tefeyyüz Kütübhânesi sâhibi

Ma‘ârif Nezâret-i Celîlesi’nin

fî 16 Cemâziye’l-Âhir sene 1321

fî 27 Ağustos 1319 târîhli ve

666 numaralı ruhsat-nâmesiyle tab‘ olunmuşdur.

İstanbul, A. Asaduryan Şirket-i Mürettibiye Matbaası

Bâb-ı Âlî Caddesi’nde Numara: 52, 1320

Page 47: I3 GİRİŞ Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım Bana

37

Bismillâhirrahmânirrahîm

ZÜBDETÜ’L-AHLÂK

I) Ahlâk, insanın gerçek mesleğini ta‘yîn eden ve diğer bir

ta‘bîrle nefs-i nâtıkanın kuvvetini ihtiyârî fiil i‘tibâriyle güzel

fiillere sevk eyleyen kâidelerden bahsedici bir ilimdir.

Mahlûkât ve mevcûdâtın hiçbiri yaratılış gâyesinden

haberdâr değildir. Lâkin insân Cenâb-ı Hakk tarafından

kendisine ihsân buyurulan akıl ve ferâset sayesinde yaratılış

gâyesinden haberdârdır.

Kavâid-i ahlâka teba‘iyyet eden kişi gâye-i hilkati tanır.

Fıtratın muktezâ ve gâyesini hâsıl iden bir vücûd-i kemâl-i

bahtiyâriyyeye ermiş olur. Binâen-aleyh ilm-i ahlâk birdir

ya‘nî kavânîn ve kavâidden bütün benî beşere şâmil olup,

mezheb ve milliyetle tagayyür etmez. Ahlâk ile mahâreti

yek-ser yek-sere karıştırmamalıdır. Bunlar başka başka

şeylerdir. Akvâmın biri birine uymayan bir kavimce makbul

dîgerince makbul olmayan emre âdet denir. Âdetin ilm-i

ahlâka dahli yokdur. Anın içün yukarıda kavâid-i ahlâkiyye

kâffe-i benî beşere şâmildir didik.

“Ben mekârim-i ahlâkı tetmîm etmek içün ba‘s olundum.”

meâlini mukîr olan “Bu‘istu li-ütemmime mekârime’l-ahlâk.”118

hadîs-i şerîfiyle, “Leyse li’l-mü’mini min şey’in ahsene min

hüsni’l-hulki. (Bir mümine güzel ahlâktan daha güzel bir şey

verilmemiştir.)”119 hadîs-i şerîfleri bu ilmin fazlı şerefi

hakkında vâki‘ olan işârâtdan addolunur.

118 Mâlik b. Enes, el-Muvatta, thk. M. Fuad Abdülbâki, c. I-II, Dâru’l-

Hadîs, Kahire tsz., Hüsnü’l-Hulk, 8. 119 Benzer hadîs için bkz. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. IV, s. 278.

Page 48: I3 GİRİŞ Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım Bana

Şeyh Hayrullah Tâceddin er-Rifâî Külliyâtı

38

II) Güzel Hûy-Çirkin Hûy: İnsan iki şeyden mürekkebdir.

Biri cesed, diğeri nefisdir. Cesed göz ile mahsûmâtı görüp

idrâk ider. Nefis basîret ile ma‘kûlâtı idrâk eyler. Bu nefse

rûh dahi dinilir. Gerek cesed, gerek nefsin, birer hey’et ve

sûreti vardır ki bunlar ya güzel veya çirkin olurlar. Cesedin

hey’et ü sûreti ma‘lûmdur. Her zaman göz ile görülebilir.

Nefsin hey’et ve sûreti Arapça “hulk”, Türkçe “huy” denilen

şeydir. Huy, nefisde birleşip fikr yormaya muhtâc

olmaksızın kendisinden ef‘âl ve a‘mâl kolaylıkla husûle

gelen bir melekedir. İşte bu meleke kendinden ef‘âl-i hüsne

sudûr idici bir haysiyetde bulunursa güzellikle tavsîf olunup

“güzel huy” ve eger ef‘âl-i kabîhe sâdır olursa çirkinlikle

tavsîf olunup “çirkin huy” dinilir. Cesede nisbetle nefsin

ya‘nî rûhun kadir ve kıymeti daha âlîdir. Bunların güzelliği

ile mukâyese idilecek olursa nefs cesedden nasıl a‘lâ ise hûy

güzelligi cesed endâm güzelliğinden ulu cihetle a‘lâ olup

herkesçe daha makbûl ve mu‘teberdir. Huyu fenâ olan güzel

kimseler hakkında “Yüzü güzel ama, ne fâide ki ahlâkı fenâ.” ve

“Yüz güzelliği pâre etmez huy güzel olmalı.” sözleri darb-ı

mesel hükmünde söylenmekdedir. Hükemâ-yı meşhûreden

Eflâtun, fenâ huydan sakınmak herkese lâzım olduğunu

beyân etdiği zaman, “Bir adam aynaya bakıp yüzünü görmeli

kendisini güzel bulup beğenirse işbu güzelligine fi‘l-i kabîh

ilâvesiyle halel getirmemeli ve egerçi çirkin görünüp beğenmezse o

hâlde ef‘âl-i kabîhe irtikâbıyla, eski çirkinliğine bir çirkinlik daha

ilâve etmemeli.” nasîhatını îrâd etmişdir.

II) Terbiye: Pedagoji ya‘nî “fenn-i terbiyye-i etfâl”de dahi

şöyle ta‘rîf edilmişdir: Terbiye, selâmet-i dîniyye ve sa‘âdet-i

dünyeviyye ve mehâsin-i ahlâkıyyeyi iktisâb içün etfâle

meslek-i âtîsini ta‘yîn ve ta‘lîm etmekdir. Binâen-aleyh

mürebbî tabîbe benzer. Tabîb hastanın ârıza-i vücûdiyyesini

tedâvî eyler. Mürebbî ise cehâlet hastalığına çâre-sâz olur.

Page 49: I3 GİRİŞ Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım Bana

39

Page 50: I3 GİRİŞ Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım Bana

Şeyh Hayrullah Tâceddin er-Rifâî Külliyâtı

40

EKLER

Page 51: I3 GİRİŞ Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım Bana

41

Ek 1. İçinde Rifâî Tekkesi kurulan Kurban Nasûh Baba Câmii

(Haskan, Üsküdar Tarihi, I, 499)

Page 52: I3 GİRİŞ Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım Bana

Şeyh Hayrullah Tâceddin er-Rifâî Külliyâtı

42

Ek 5. Hayrullah Tâceddin Efendi’nin gençlik fotoğrafı.

(C. Server Revnakoğlu Arşivi’nden)

Page 53: I3 GİRİŞ Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım Bana

43

Ek 18. On iki dilimli, siyah destarlı Rifâî tâcı.

(Kahraman Özkök Arşivi)

Page 54: I3 GİRİŞ Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım Bana

Şeyh Hayrullah Tâceddin er-Rifâî Külliyâtı

44

Nota 4. “Ey güzellerden güzel rûhum Resûl-i Kibriyâ” adlı güftesi

Hayrullah Tâceddin Efendi, bestesi Hüseyin Sebilci’ye ait ilâhinin

Cüneyt Kosal tarafından yapılmış notaları.

http://www.sanatmuziginotalari.com/arama.asp.png (09.01.2012)

Page 55: I3 GİRİŞ Makâm-ı pîrde mürşide niyâz idüp elin tutdum İçüp de câm-ı tevhîdi bu erkânda kemâl gördüm Şeb-i vuslatda Tâcî şâh-ı aşkdan ben nasîb aldım Bana

45