i 960882docs.neu.edu.tr/library/1593675393.pdf · 2016-09-11 · i Ç i n d e k i l e r *ybnetin...
TRANSCRIPT
SUNULAN
HAZIRLAYAN
OKUL NO
BaLUM
KONU
ı PROF. DR. FiKRET KUTSAL
ı MUSTAFA TABAR
I 960882
ı iŞLETME
ı VaNETiN EKONOMtSi
i Ç i N D E K i L E R
* YbNETiN EKONOMiSiNiN MAHiYETi VE AMACIYönetim ve OrganizasyonYönetim sureciYönetim Ekonomisinin Diger Konularla ilişkileriNormatif Ekonomi ve Deskriptif EkonomiKapital PlanlamasıTahminleme (Forecastıng)Yönetim Kararlarında Temel Yaklaşımlar ve Deyimler
* TALEP TEOR±Si VE TALEP ANALİZİYönetim Kararları ile Talep ilişkisiNokta Esnekliai ve Yay EsnekliaiTalebin Fiyat EsnekligiTalebin Gelir EsnekligiÇapraz EsneklikTalep Teorisi Açısından Artan Gelir ve Marjinal GelirDetjişik Pazarlarda Talep Analizi
* üRETiM EKONOMiSiüretim FonksiyonuTek üretim FaktörU KullanımıDegişen Oranlar Kanunuiki üretim Faktörü KullanımıMarjinal ikame (Yerini Tutma Oranı>iki üretim FaktörU Kullanılmasında Talep ürUn Egrisiüretimin üç Aşamasıüretim FaktörUndeki Artışın üretime Etkisiüretim ve üretim FaktörU ilişkisinin En iyilenmesi
* MALiYET TEOR±SiMaliyet FonksiyonlarıKısa ve Uzun Dönem Faaliyetler
* YbNETiM EKONOMiSiNE GLOBAL BiR BAKIŞDış TicaretKarşılaştırmalı üstUnlUkTalep ve Kaynak Egrilerini ülkenin ihraç Edece9iürUnU Belirlemede KullanmakKur Payları ve EtkenleriTarife ve KotalarKoruma Yönteminin Geçmişteki Ani ÇıkışıStratejik Ticaret PolitikasıUluslararası Ticaret TartışmalarıYurt Dışında Doarudan Yatırım YapmakUluslararası Teknoloji Transferinin KanallarıMalların ihracıPatent AnlaşmalarıTransfer Kanalları Arasında Bir Seçim YapmakStratejik ittifak
Sayfa 1-44-10
10-1111-1414-16
192(>·-2:-~2~~;-2·7
c~·7-·3(:> 31-33
-- -·~~-~~34-35-r -- ~~-~b
3E:,37-40
'-~0--·L~ lLı-l-4c:'.Lt i::: ..... Lı. :3
44444445
45-474848
,'.,. '::) ·-::'"j o50
so-s ı
57-5858
59-60
60-Şi.=:'.bc:·-6363-EA
,- ı:· ..o.::ıE,~5-66E,E,-E,767-68
68f.,8-69
6'::)6'3-7070-71
1
YöNETİM EKONOMİSİNİN MAHİYETİ VE AMACI
İşletme kararlarında uygulanan ekonomi bilimidir. Genelekonominin, teori ile uygulama arasındaki baglantıyı kurmayaçalışan özel bir daldır. işletme problemlerinin açıklıtja kavuşturulması, yönetim için gerekli bilgilerin organizasyonuve analizi, işletmenin sahip oldugu hareket seçeneklerininkarşılaştırılması ile uaraşır.
Yönetim Ekonomisi, tırmanın veya herhangi bir yönetimbiriminin elde bulundurdutju sınırlı kaynaklarını, kendi faaliyetleri arasında en iyi şekilde daaıtım çalışmasıdır.
Yönetim Ekonomisi hedeflere dönük ve açıklayıcıdır. Neyin, neden ve nasıl oldugu üzerinde durur. Hedeflere en iyişekilde şekilde ulaşmayı amaç edinir. Seçenekler arasında eniyinin seçimi ile ilgilenir. Uygulamada kendini kabul ettirmiş olan veya gelecekte karar vermeyi geliştireceiji umulanfaydalı bilimsel araçları ele alır.
İş idaresi ve yör.etim]
IEkorıomi Te,:,risi ı-- Yönetim Ekonomisi ı-- Yör,etim Prı:,b lem l eri r,e
ve Metodları Er, iyi çözümL_ __
Yönetim ekonomisinin ekonomi teorisi,problemleriyle ilişkisi
iş idaresi ve yönetim
Yönetim Ekonomisinin gerçek amacı uygulamadır. Yönetimekonomisi araştırmacılarının (Yönetim ekonomistlerinin) görevi, işletmenin karşı karşıya oldugu problemi tanımlamadan önce başlar. işletmenin çalışma şartlarını, çevresindeki gelişmeleri ve diher işletmelerle olan ilişkilerini sürekli incelerler, ileriye dönük tahminlerde bulunurlar.
Beklenen sonuçlar ve çıkabilecek problemlere karşı degişik seçenekleri tesbit ederler. Ne tip problemlerde hangi seçenegin daha iyi sonuç vereceDini önceden araştırırlar. işletmenin problemlerini zamanında tesbit etmek de onların görevidir. Problem tanımlandıijında devamlı gözlemledikleri işletmenin çalışma şartlarını, çevresindeki gelişmeleri ve diaer işletmelerle olan ilişkilerini tekrar gözden geçirereken uygun seçenekte karar kılarlar. Uygulamaya geçildiktensonra da sonuçları yakından gözlemleyip, beklenen sonuçlaraulaşılıp ulaşılmadıgı kontrol edilir.
Yönetim Ekonomisti
Si.irekli Gözlemi I I !Problem SeçenekEleştirmesi
ProbleminTesbitive Tanımı
iyi Seçim Uygulama Di.izeltrııe
Yönetim ekonomistinin görevleri
Yönetim ekonomisinin diDer bir tanımı ise, ekonomik teori ve rııetodların iş idaresi ve yönetime uygulanmasıdır.
Yöneticiler, nasıl, iyi kararlar alırlar? Nelere dikkatetmelidirler? Bir pazarın, bir iş çizgisinin ya da bir endi.istrinin özellikleri çok iyiken, nasıl olur da giriş muhalefet haline gelir? Ne zaman, şartlar tam tersine döner yani
2
3
büyüme garantilenemez, çıkış da sürekli bir operasyonla tercih edilir hale gelir? Neden bazı işler çok iyi para getirir'de di9erleri çok az bir parayla yetinir? Çalışanları nasıl motive edersiniz? Bu soruların tümü yönetimsel kara vermesürekli meydan okumaya sebep olan ekonomik alanları kapsar.
Bu kararları vermede ilk adım; verilecek kararlar içinaçık bir taban oluşturmak amacıyla tUm ekonomik bilgileri ortaya dökmek ve organize etmektir. Organizasyonunu hedefleriçok iyi ve açık belirlenmeli ki onlara uygun yönetimsel hedefler de oluşturulabilsin. Hammaddeyi etkili bir şekilde yararlı hale getirmek, düşünülecek en önemli konu olmalıdır.Sermaye elde edilmeli ve işletilmeli; çalışanlar egitilmelive gUdülenmeli; bilgi sistemleri öyle hazırlanmalı ki, istenildiginde o anki verimi dogrudan rapor edebilsin ve monitörde gösterebilsin. Geniş ve kapsamlı bilgi, çok çeşitli yetenekler; bu kararları vermede ve bu surecin her bir aşamasınıtamamlamada çok gereklidir. Başarılı bir yönetici olmak içingereken ilk şey; iyi karar verebilme yetenegidir. Başarılıyönetici tarafından kullanılacak en önemli araçlardan biri deyönetim ekonomisi yöntemleridir.
Yönetim ekonomisi, iş ve organizasyon kararlarını verirken, ekonomik teori ve yöntemlere başvurur. Yönetim ekonomisiyönetimsel problemleri çözerken; ekonomik analiz tekniklerinive araç gereçlerini kullandıgından, yönetimsel kararlar içinyeni ve güncel araçlar geliştirmeye karar verme bilimleriylegeleneksel ekonomiyle de alakalıdır.
Yönetimsel kararların degeri, onları açıklayıcı ve kesinkurallı kısımlarını tetkik etmekle anlaşılır. Yönetim ekonomisi, yönetim kararlarını oluşturmak için kesin kararlar belirtmiştir. Bu kararlar, yöneticilere, organizasyonla ilgilihedeflere etkili bir şekilde ulaşmak için gerekli şeylerinnasıl yapılması gerektigini anlatır. Yönetim ekonomisi, ayrıca, ekonomik güçlerin yapılacak organizasyonları nasıl etkileyebilecegini tanımada yöneticilere yardımcı olur ve yönetsel davranışın ekonomik sonuçlarını tanımlar.
Yönetim ekonomisinin, hem k&r amaçlı olan, hemde k&r amaçlı olmayan sektörlerde deDişmez katı kuralları vardır. brnegin, k&r amacı gütmeyen bir hastane organizasyonu, sınırlı
tıbbi elemen,' ekipman ve ilgili kaynaklarla en iyi tıbbi bakımı yapmaya çalışır. Yönetim ekonomisi araç-gereçlerini vekavramlarını kullanarak, organizatör, bu sınırlı kaynaklarıntahsisatını yapabilir. Kısacası, yönetim ekonomisi, kıt sermaye ve insan kaynaklarından etkili biçimde yararlanılmasınayardımcı ı:,lacak bir dizi kuralları ı:ılu',}tı.rrmada yöy,eticilereyardımcı olur.
Do~ru ve kabuledilebilir kuralları oluşturmak için, yöneticilerin; çalıştıkları ekonomik çevreyi ve koşulları iyitanımaları gerekir. Yönetim ekonomisi, ekonomik güçlerin, kararları nasıl etkilediYini ve kararların da ekonomik güçlerinasıl etkiledigini açıklar.
YöNETiM VE ORGANiZASYON
Yönetim, insanların işbirligi saylama ve onları bu amacadogru yürütme iş ve çabalarının toplamıdır. Bir işletmede yöır,etim faaliyetlerini yi.irUter, kişiler veya guruplar "Yör,etimOrganları" veya "Yör,et im Kademesi", faaliyet gurupları ise"Fonks ı yorı o l ar-a k ad Land ı r ı Lmakt ed ı r-,
Yönetim Faaliyetinin Aşamaları
Yönetim işletme amaçlarına ulaşma faaliyetleri oldugunagöre, amaçların belirlenmesi, amaçları arasında tercihlerinyapılması ve amaca ulaştıracak araçların seçimi, yönetimin enbaşta gelen görevleri arasındadır. Yönetim faaliyetinin aşamaları:
I- Plarılama:
işletmeler amaçlarına ulaşmak için neyin, nerede, ne zaman, nasıl ve ne ile yapılacaijını belirlemek zorundadır. Bubelirleme işlemine planlama faaliyeti adı verilmektedir. Birbaşka deyişle işletmelerde plan, yarının faaliyetlerini bugünden belirleyen bir sistemdir. işletmelerde amaçların, politikaların, prosedürlerin, kuralların, programların, bütçeve stratejilerin tesbit ve tayini planlamanın başlıca görev-
4
5
leri arasındadır. işletme planların kapsadıkları zamanın uzunluguna göre, Uç çeşide ayırabiliriz.
1- Uzun Vadeli Planlar:
işletmenin dahil olduDu sektörUn genç ya da yaşlı olmasıekonomide geleceiji degerlendirme olanaklarının genişlik derecesine göre 5-25 yıllık sUreleri kapsarlar. Bu planlar uzunbir sureyi kapsadıklarından belirsizligin etkisi altındadırlar. Bu nedenle uzun vadeli planların ayrıntı ve kesin rakamlar yerine, amaca ulaşabilecek genel prensipler ortaya dahaiyi olur.
2- Orta Vadeli Planlar:
Orta vadeli planlar 1-5 yıllık sureleri kapsarlar. Uzunvadeli planlara oranla daha kesin rakamlar ifade eden bu planbir uygulama planı niteliaindedir. Bir yıldan fazla sureyikapsayan yatırım projeleri, orta vadeli planların en gUzelörneaidir.
3- Kısa Vadeli Planlar:
En fazla bir yıllık sUreyi kapsayan uygulama planları,bu planlama gurubunu oluşturur. BUtçe böyle bir plan çeşididir. Kısa sUreyi kapsadıklarından tahminlerde isabet derecesifazladır.
Tanımı yapılan Uç plan çeidi de görUnUşte birbirindenfarklı olmasına rarımen, aynı amaca hizmet etmekdtedirler. Aslında kısa ve orta sureli planlar, genel amaçları belirleyenuzun sUreli planların bir uygulama ve kontrol aracıdır.
II- Organizasyon:
Hazırlanmış planların işletme amaç ve hedeflerine ulaşabilmesi için gerekli koşulların yaratılması ve korunması faaliyetidir. Yapılacak iş ve bu işi yUrUtecek kişileri belirlemek ve seçmek, iş bölUmUnU gerçekleştirmek, görev, yetki vesorumlulukları belirlemek organizasyonun başlıca görevleridir
Organizasyonlarda Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar
işletmelerin organizasyonu yapılırken bazı ilkelerin bilinmesi ve dikkate alınması gerekir. Koontz ve O'Donnell tarafından bu ilkeler şöyle özetlenmiştir.
1- Amaç Birligi ilkesi:
Organizasyonun tamamı veya kısımları aynı amaçları gerçekleştirecek bir şekilde düzenlenmelidir.
2- Yeterlilik ilkesi:
Organizasyon,çekleştirebilmesiişletme amaçlarınadir.
işletme amaçlarını en az maliyet ile gerve işletmedeki her bölüm, dal veya kısım,ulaşmadaki katkılarıyla deDerlendirilmeli-
3- işbölUmü ve ihtisaslaşma ilkesi:
Organizasyonda her kişiye mümkün oldugu kadar tek bir işverilmelidir. Böylece emekle daha çok üretim saDlanır. Kişiler bilgi ve gayretlerini belli bir iş veya iş alanına yogunlaştırarak o işe hakimiyet ve nUfuz edebilme oranı artar.
4- Görevlerin Tarifi ilkesi:
i5letmenin amaçlarına uyması için gerekli faaliyetlerinbelirlenmesi, gruplara ayrılması ve görevlerin tesbiti gereklidir. Görevlerin açıkça tanımlanması ve koşullarının belirlenmesi şarttır. işletme bUnyesindeki faaliyetlerin gruplandırılmasına, bölUmlere (daireler) ayırma denir. Bu ayırımda,bölümlerin fonksiyonlarının açık bir şekilde tanımlanması,fonksiyonların gerçekleştirilmesi ve gerekli koordinasyonunsaDlanması için otoritenin temini gereklidir.
5- Hiyerarşi ilkesi:
Otorite, organizasyonun temel unsuru; hiyerarşi ise otoritenin işletme içindeki dagılımıdır. üstten asta dogru zincirleme otorite ilişkileri iyi bir şekilde tarif ve tayinedilmelidir. Otoritenin açık bir şekilde tanımlanmış olmasıkara verme ve haberleşmenin etkinliDini arttırır.
E,
6- istisna ilkesi:
Ast, kendi otoritesi içindeki sorunlar hakkında, kendikarar verme yetkidine sahip olmalıdır, ancak, otoritesi dışında kalan durumlarda UstUne başvurmalıdır.
7- Kumanda Birligi ilkesi:
Her ast, sadece bir Uste tabi olamlıdır. Astın birkaçListen emir alması halinde, ast hangi Uste tabi oldugu konusunda tereddUte düşer. üstler de, asta verilen görevlerin neler oldugu ve ne ölçüde otorite devredildiDini bilemezler.
8- Yönetme Birligi ilkesi:
Yönetme birliGi, politika, plan ve faaliyetlerin aynıhedefe, belli bir politika, plan ve program içinde yUrUtUlmesini gerektirir.
9- Sorumluluk ilkesi:
üst, astı bir işin yapılması için görevlendirdihinde astbu görevin yerine getirilmesinden Uste karşı sorumludur. Ayrıca, List de asta verilen görevlerin yerine getirilmesindenve sonuçlarından sorumlu olmaya devam eder.
10- Otorite ve Sorumlulugun Denkligi ilkesi:
Otorite ve sorumluluk birbirineverilen kişi, bu görev için gerekligetirilmelidir.
denk olmalıdır. Görevotoriteye de sahip hale
11- Denge ilkesi:
Organizasyonlarda denge esastır. brneffin otoritenin merkezleşmesiveya merkezleşmemesi dengeli bir şekilde belirlenmelidir.
12- Esnekli! ilkesi:
Sosyal, teknolojik ve biyolojik koşullardaki degişmelerkarşısında organizasyon, degişebilir bir yapıya sahip olmalıdır.
7
13- Devamlılık ilkesi:
Gerekli hallerde amaçlarda degişiklik yapılarak, organizasyonlarda devamlılık saglanabilmelidir.
14- Liderli~in Kolaylaştırılması ilkesi:
Organizasyonda otorite devri ve ilişkileri yöneticininliderligini destekleyici olmalıdır.
Bu ilkeler esas alınarak yapılan organizasyonlar, işletmenin özellikleri ve amaçlarına göre, işletmeden işletmeyefarklılıklar gösterirler. Ancak her organizasyonda şu temelunsurlar vardır:
Amaçlar,Eylemde rol alan kişiler,Eylemde yardımcı kişiler,Bagıntılar, edimler.
III- Kumanda:
Yöneticilerin en önde gelen görevi olan kumanda, hareketve işletme emrini vermek olarak tanımlanabilir. Bu tanıma göre, işletmeyi faaliyete geçirmek ve tum organları o amaç doarultusunda çalışmasını saglamak kumandanın en başta gelen görevidir.
işletmelerde kumanda görevine sahip kişilerin verdiDi emirler eksiksiz olarak yerine getirilmelidir. Ancak uygulamada verilen emirlere karşı, alt kademelerdeki personelin farklı davranışlar gösterdigi görülmektedir. Bir kısmı emirleriaynen uygularken diger bir kısmının bu emirleri önemsemedikleri gözlenmektedir. Bu durum işletmede veya işletmenin birbölUmUnde bulunan personelden en fazla verimin elde edilmesine, işlerin en uygun, sUratli ve elverişli bir şekilde yapılmasına engel olmaktadır.
işletmelerde başarılı kumanda emirleri verilmesi ve buemirlerin başarılı bir şekilde uygulanması başlıca iki faktöre baglıdır. Bu faktörlerden ilki kumanda eden kişinin kişisel kabiliyeti ve deneyimleri, ikincisi bu yöntemin prensiplerine baglılıaı ile ilgilidir.
a
H. Fayol kumandayı kolaylaştıracak, başarıya götUreceksekiz tane prensip göstermektedir. Bunlar;
1- Astlar hakkında etraflı bilgi sahibi olmak,
2- Yeteneksiz kişileri işten çıkarmak,
~- işletme ile işletmedebagları ve iş koşullarını
çalışanlar arasındakiiyi bilmek,
i 1 iş ki 1 eri,
4- Başarılı örnekler göstermek,
5- Eksik denetim yapmamak,
6- Yönetimde birlik meydana getirmek, ilgililere danışarakkara oluşturmak,
7- Detaya girmemek,
8- Çalışanlar arasında birlik ve beraberliDi saglamak, onlaraçalışkanlık ve itaat duygularını aşılamak,
Kişisel kabiliyetler ile birlikte bu prensiplere de uyuldugu takdirde kumanda'nın başarısı en fazla olur.
IV- Denetim:
işle ilgili faaliyetlerin, planlarda öngörUldUgU gibiyUrUtUlrııesi standartların tesbiti, sapmaların tayini ve gerekli dUzeltmelerin yapılması işlemine denetim adı verilmektedir.
işletmelerde birbirinden farklı iki grup ve amaç oldugusöyl0?r,ebilir. Bun l ar-, 1. işletme, işletmenin ihtiyaç ve amaçları, 2. işletmede çalışanlar ve onların ihtiyaç ve amaçları'dır. Yönetimde başarı saglamak bu iki grubun amaçları açısından paralellik saijlamaya baglıdır. Denetim bu paralelligisatlayan bir araçtır. Denetim faaliyeti ele aldıgı konular itibariyle başlıca iki ana bölUme ayrılır.
9
1- Sistemin denetlenmesi ve gerekli düzeltmeler.
2- Sistemleri veri alarak, faaliyetlerin denetlenmesi ve gerekli düzeltmeler.
Burada sistem kelimesinden, işletmenin tedarik, Uretim,sUrUm, muhasebe ve bu gibi sistemleri kastedilmektedir. Sistem denetlemesinde, sistemler eleştirilir, faaliyet standartlarını yükseltebilmek için gerekiyorsa degişiklikler önerilir
Faaliyetlerin denetlenmesinde ise, işletme faaliyetlerinin tabi olduDu çeşitli sistemler veri olarak alınıp, fiilidurum ile bu sistemlerin belirleditji amaçlar arasında kıyaslama yapılarak sapmalar tesbit edilir, deijerlendirilir ve gerekli düzeltmeler yapılır.
YöNETiM SüRECi
Başkalarının aracılıgı ile amaçlara ulaşmak veya başkalarına işgördUrme faaliyetlerinin toplamı yönetim sürecini oluşturur.
Bu tanımdan anlaşılacaaı gibi, yönetim amaçlara yönelmişinsan ve psiko toplumsal özde olan bir süreçtir. Yönetim surecinde rol alan, yani ortak çaba ve çalışmalar katılan bireyler (iştirakçiler), işgören ve işgördUren (iş yapan ve işyaptıran), yönetilen ve yöneten, ast ve Ust, memur ve amirgibi çeşitli terimlerle anılan bir toplumsal farklılaşmayauararlar. Gerçekten, yönetim sUreci ve olaylarının varolduDudurumlarda, emir verenler ve emir alanlar vardır. Böylece, oluş~n emir - komuta zinciri (hiyerarşi> nde yer alan kişiler,astarına göre Ust, Ustlerine göre ast olurlar ve kendile~indehem astlık, hem UstlUk sıfat ve işlevlerini toplamış olurlar.
Yönetim Sürecinin önemi ve Kapsamı:
insanların toplum halinde yaşadıkları ve toplum olarak(kurum ve kuruluşlar halinde) çalıştıkları her zaman ve heryerde, yönetim sureci var olmuştur.
10
Yönetim surecinin ne kadar geniş kapsamlı (evrensel) oldugu kolayca gözlenebilir. cince, toplumun bir devlet olarakörgUtlenmesi ve amaçlarına dogru yöneltilmesi, ancak yönetim,ilke, yöntem ve kurallarının uygulanması sayesinde olanaklıolur. ikinci olarak, toplum içinde oluşması zorunlu olan ikinci derecedeki guruplaşmalar, yani işbölUmU ve uzmanlaşmayadayanan kuruluşların ortaya çıkması ve amaçlarına dogru yUrUtUlmeleri, yönetim surecinin uygulanmasıyla gerçekleşir. Bukuruluşları devlete ait olup kamu hizmeti (milli savunma dahil) görenler, aile ve ev idareleri, dar anlamda ekonomik kuruluşlar olan işletmeler, her çeşit kUltUrel ve toplumsal amaçlı kurumlar diyerek ayırırsak, amaçları ne olursa olsunhepsinin yönetim ilkelerine baglı olduklarını görUrUz.
Kuruluşların örgUt yapılarında yer alan tUm emir - komuta (hiyerarşi) kademelerinde de aynı uygulama zorunlulugu varoldugu gibi, işletmelerin baDlı oldukları her çeşit Uretimkolunda (tarım, sanayi gibi mal, ticaret, okullar, hastanelereglence yerleri gibi hizmet Uretimi dallarında) da başarılıbir çalışma ve hatta varlıgını sUrdUrebilme, yönetim kurallarının uygulanması koşuluna baglıdır. işte, genişliffine ve derinliDine olmak Uzere, bu kadar geniş bir uygulama alanınasahip olan yönetim süreciyle bu sUrecin etkili ve verimli birbiçimde gerçekleştirilmesine yardım eden ilke, kural ve yöntemlerin önemina anlamak için yeterlidir.
YöNETİM EKONOMİSİNİN Dİ~ER KONULARLA İLİŞKİLERİ
Yönetim Ekonomisi, mikro ekonomi, makro ekonomi, istatistik, yöneylem araştırması, karar verme teorisi ve iş idaresi ile yakından ilgilidir. Bunların her biri ile bazı ortakkonuları vardır. Konuların detayına inmese de onların uygulama alanlarını, nasıl uygulanacaklarını ve uygulama sonuçlarını inceler. Yönetim ekonomisti olarak yetiştirilen bir kişi,bu konuların kapsam ve metodlarını biraraya getirip, bununişletme problemlerine uygulanmasını ötjrenmelidir.
Mikro Ekonomik Teori:
Yönetim ekonomisinin ve kullandıgı araçların ana kayna-aı, mikro ekonomi teorisidir. Mikro ekonomi teorisi, firma ve
11
pazar teorisi veya fiyat teorisi olarak da bilinir. Yönetimekonomisi, mikro ekonominin konusu olan talep esnekligi, marjinal maliyet, kısa ve uzun dönem pazar yapısı ile yakındanilgilenir. Tekel fiyat modelinin ve fiyat farklılaştırmasımodelinin uygulanmasını ele alır. Elbette mikro ekonomi yalnızca bu konulardan oluşmaz. Yönetim ekonomisi uygulamalı olma çabasında oldugu için, mikro ekonomi içersindeki bazı konuların uygulama zorlugu gözönUnde tutularak, yönetim ekonomisi konuları arasına alınmadıgı görUlUr. cirneDin, farksızlık(kayıtsızlık) egrileri, mikro ekonomide önemli bir yer tutmakla beraber yönetim ekonomisi içinde ele alınmazlar. ÇUnkUkayıtsızlık analizinin uygulanması için gerekli degişkenlerinölçülebilmesi olanaksız veya çok zordur.
Makro Ekonomik Teori:
Her firmanın neler yaptıaı ve neler yapabileceDi, o ülkedeki ve dUnyadaki genel iş ortamına baDımlıdır. Bunu dogalsonucu olarak da firmanın ileriye dönük tahminleri, o Ulke ekonomisinin tahminleri ve dUnyadaki ekonomik geleceain birparçasıdır. O halde yönetim ekonomisi, firmanın talep, üretimve maliyet tahminlerin, yaparken, makro ekonomi teorisindenve özellikle makro düzeyde tahminleme (forecasting) konusundan yararlanmak zorundadır. Bu yararlanma, teoriden geliştirilmiş modellerin kullanımı şeklinde olur. Makro ekonomidenalınıp yönetim ekonomisinde en yaygın şekilde kullanılan araçlar ise, ekonomik tahminleme yöntemleri ile girdi - çıktıanalizleridir.
İstatistik:
Yönetim ekonomisinin hedefi uygulamadır. Uygulamanın başarısı veya başarısızlıgı ise, verilerle sonuçların veya beklenenle elde edilenin karşılaştırılması ile ortaya çıkar.
Karşılaştırma aşamasında sayıları tek tek ele almaktansaonların istatistiksel dagılımlarını, ortalama degerlerini veortalamadan sapmalarını ele alıp karşılaştırmaya gitmek dahakolaydır. Bunlar istatistigin konularıdır. Ayrıca, verilerinsonuçlarını, beklenen degerlerin ve elde edilen degerlerin
12
sonuçlarını, beklenen deaerlerin ve elde edilen deDerlerinkendi aralarında ve birbirleriyle korelasyonlarını bulmak dayönetim ekonomisti için yararlıdır. Bu aşamada da istatistikten faydalanılır. istatistik model ve yöntemlerin test edilmesinde de kullanılır. Ayrıca, risk halinde karar verirken,olasılık konusundan da yönetim ekonomistinin yararlanması gerekir. Olasılıklar, model parametrelerinin saptanmasında dabüyük çapta kullanılır.
Yöneylem Araştırması:
Yöneylem araştırmasının, yönetim ekonomisi ile ilişkisibir çok araştırmacı tarafından tartışmasız kabul edilmiştir.Başka bir gerçek ise, yöneylem araştırmasının karar vermedeyardımcı olacak teorik modeller üzerinde çalıştıDıdır. Yönetim ekonomisinin de modellerle ugraştıaı açıkça görUlUr. Yöneylemcinin hedefi optimumu (en iyiyi) bulmaktır. Yönetimekonomisti ise, kArın en yüksek veya maliyetin en düşUk olmasıiçin çalışır. GUn geçtikçe, yönetim ekonomisi (ve ekonomi)daha matematiksel olduguna göre, iki bilim dalı arasınada bukonuda da paralellik oldugu söylenebilir. Yönetim ekonomistleri ve yöneticiler tarafından doDrusal programlama en yaygınkullanılan yöneylem araştırması tekniDidir.
Karar Verme Teorisi:
Karar verme teorisi yeni bir konu olmasına ragmen yönetim ekonomisinde oldukça fazla kullanım alanı bulmuştur. Ekonomik teori, tek amaç varsayımına oturtulmuştur. Bu amaç, kişiler için faydanın, firmalar için de kArın en yüksek yapılmasıdır. Bunun yanısıra ekonomik teori, belirlilik varsayımına dayalıdır. Karar verme teorisi ise, birden çok amacın olabilecegini ve gerçek hayatta belirsizliDin varlıDını kabuleder. Karar verme teorisi, ayrıca en iyi bulmaya çalışmaktançok, yeterli olanı bulmaya çalışır. Belirsizlik halinde beklenen defferi bulmaya yönelir. Bilgi toplamanın ve işlemeninde bir maliyeti olduDunu kabul eder ve ek bilgilerin yararlı
13
olup olmayacaaına bu maliyetlerin ışıaında karar verilmesineyardımcı olur. Zaman zaman yönetim ekonomisi ve karar vermeteorisi birbirleriyle çelişkiye dUşerler. Birisinin digerinden daha iyi oldugunu, söylemek oldukça gUçtUr. Amacı açıkçabelirlenmiş olan, yavaş degişen basit durumlarda ekonomi teorisini (yönetim ekonomisini), amacın birden fazla ve belirsizlik derecesi~in yi.iksek oldugu hallerde karar verme teorisini uygulamak daha yararlı olur.
iş idaresi:
Yönetim ekonomisi ile iş idaresi arasındaki ilişki, dahaönce ele alınan diger konuların yönetim ekonomisi ile olan ilişkisinin tersidir. Yönetim ekonomisi, makro ve mikrodan bazı teori ve metodları almış, istatistik ve karar vermeyi de.araç olarak kullanmıştır. iş idaresi ise, Yönetim Ekonomisinebirşeyler vermekten çok, onu araç olarak kullanmaktadır. işidaresinin beş fonksiyonu; muhasebe, finansman, pazarlama,personel ve Uretimdir. Bu fonksiyonların bir koordinasyon içinde yi.iri.iyUp, işletmeyi başlangıçta belirlenen hedeflere göti.irmesi, işletme ekonomisi veya yönetim ekonomisi aracılıijıile saglanabilir.
Kısacası, yönetim ekonomisi iş idaresi için iki yönlübir araçtır. Birinci yöni.iyle, yöneticiye fonksiyonlararasıkoordinasyonu göstererek yardımcı olur. ikinci yöni.iyle de yöneticiye gerektiginde kullanılmak üzere yeni teknik ve metotlar sunar.
NORMATİF EKONOMi VE DESKRiPTiF EKONOMİ
Yönetim ekonomisi deskriptif (genelleştirici) olmaktançok normatif (dUzgUsel; örnekli) ekonominin bir böli.imi.idUr.Hangi kararın alınması gerektigi ile ilgilenir. cite yandan,ekonomik teorinin bUyi.ik kısmı destriptif hipotezlerle ugraşırve neyin arzulandıgını ya da arzulanmadıgını yargılamaksızındegişkenler arasındaki ilişkileri genelleştirmeye çaba harcar. drneDin, azalan randımanlar kanunu fix inputlara (girdi)degişik inputlar katıldıDında output (çıktı; üretim) taki degişirıılı:-2riı"ı gerıelleştirilmesi olup, oı.ıtputul'·ı "iyi" ye:.~ da "1·<.ö·t i.i 11 1 iXg'i.ini.i yargı 1 amaz.
14
Normatif ekonomi, ekonominin politika sonuçlarına varmakiçin deskriptif ekonomi ile deger yargılarını (veya amaçlarhakkındaki kararlar) birleştirmeye çaba harcayan bölümlerinden oluşmuştur. HUkümetin ekonomik politikası normatif ekonomiye bir örnek; yönetim ekonomisi başka bir örnektir. Yönetimekonomisinde bazı önermeler çok dedUktiftir. brnegin, marJınal gelir marjinal maliyete eşit olduaunda <MR= MC) kazancınmaximuma eriştigi ifadesi, gerçekle karşılaştırmaya lüzumgöstermeyen tum bir mantık gereDidir. Ancak neyin yapılmasıgerektigi hakkında spesifik kararlara varabilmek için bu mantıki çerçeveye, doaru verilerin yerleştirilmesi gereklidir.Bu konuda doffrusal programlama belli varsayımlar altında mantıki ardışık sonuçları gösterir. Dogrusal programlamanın uygulanabilmesi için de kapasitler, ihtiyaçlar, maliyetler vediDer gerekli hususlara ilişkin verilerin elde edilmesi gerekir. Ne zaman doijrusal programlamanın yararlı ve kazançlı oldugu hakkında karar vermek bazen güçleşir. G&yelere erişmeveya amaçların optimizasyonu ile sürekli olarak ilgilendiginden, yönetim ekonomisinin uygulanması degerler ya da normların tetkikini ihmal edemez.
Optimizasyon kavramı hem yönetim ekonomisi, hem de operasyon araştırması için temel bir kavramdır. Bu konudaki modeller ve prensipler kazancın maximizasyonu veya maliyetinminimizasyonu varsayımlarına dayandırılmış bulunmaktadır. Uygulamacı bu varsayımlara dogru bileşik bir davranış kabul etmelidir, çünkü gerçek davranışın bir açıklanması olarak buvarsayımlar hat&lı ve çok yalınlaştırılmıştır. Ancak, karışıklıktan bir düzen yaratmak için bu gibi yalınlaştırıcı varsayımlar temeldir ve gereklidir.
Aslında bir tek amacın maximumuna erişmeye çalışacak çokaz sayıda yönetmen vardır, çünkü tek bir amacın yükseltilmesive geliştirilmesi başka bir amacın kısmen feda edilmesi anlamına gelebilir: bu nedenle yöneticiler çeşitli amaçların (gayelerin) kısmen saglanmaları için hazırlıkta bulunurlar, tedbirler alırlar. Yönetmen bir tek hedef Uzerinde dursa bilebunun 11 gerçek 11 ı:ıpt i mumu nu sati 1 ı yamaz, çüır,ki.i düş üırıU 1 eırı herhan-·gi bir sistemde uygun degişkenlerin sayısı ve karşılıklı etkilerinin deDişikligi çok geniş ve komplextir. Elektronikkomputerler (hesap makineleri) eskiden olanaklı olandan çokdaha fazla degişkenlerin modele sokulmasına imkAn vermektedirler, ancak komputer modelleri de gerçek durumun soyutlaştırılması olup, basitleştirmeyi gerektirmektedir. Sonuç olarak, yönetim ekonomisi çoDunlukla belli bir amacı optimize
15
tmek arzusunu varsaymaklaaşarısızlıga neden olacak
r.
beraber, optimumun saalanmasındabiçimlerde de sorunu yalınlaştı-
Opersayon araştırmacıları, ''alt - optimizasyon" teriminicat ederek realitenin toplam komplexliginden ve amaçların
~eniş degişikliliginden yapılan soyutlaştırmayı açıklamayaalışmıştır. Tam optimalligi saglamaya çalışmak yerine realienin ancak bir kısmını yansıtan ve insani rasyonelliDin sıırlarını tanıyan modeller kurmuşlardır. Bu gibi modeller,ayandıkları (istisna ettikleri) limitler veya varsayımlar iinde kalan optimal durumları gösterirler. Sonuç eksiksiz olasa bile, yalnızca gelişi güzel tahmine veya geçmişteki kaarların yalın tekrarına dayanan kararlardan mutlaka daha Us~n olur. Alt optimizasyon görüşünün büyük bir avantajı es-ekligidir: Kararlar mevcut koşullara uydurulmalı ve ihtim&l~alizlerine dayandırılmalıdır. Yönetim ekonomisi bir uzlaşayı (uyuşma, tahkim) gerektirir; örnetjin, teorinin duyarlıkarı ile onların uygulanabilme yetenekleri arasında bir uzaşmayı öngörür; kusursuzlugun maliyetleri ile basitleştirmeın hat&larını hesaplar. Sonunda, degerinin ölçüsü yararlılııdır.
FiRMA TEORiSi (Mikro Ekonomik Teori)
Yönetim ekonomisi çalışmaya başlamada en yararlı yol;~k önce yönetimsel kararların, içinde analiz edildigi geniş
~erçeveyi anlamakla başlamıştır. Bir iş girişimi; insan, fiziksel ve finansal fonlar, (finansal, teknik ve pazarlamaylaı!gili vs.) bilgi kombinasyonudur. Dogrudan dahil olmuş kişi-er; hissedarlar, idari merciideki kişiler, çalışanlar, desekleyenler ve müşterilerdir. Toplum, genel olarak ''iş giriirııl£~ri"rıden etkilenir çürıki.i iş kı:,mitesi, kıt kaync.üdarı ı<.ı.ıl-··
.anır, vergi öder, iş alanları saglar ve toplumun maddi ve-izmetle ilgili ihtiyaçlarır,ı kar-ş ı La r-, "Firma" l ar- bu yi.i~:den
ardır, çUnki.i firmalar; mal ve hizmet üretim ve dagıtımında-~rinci elden faydalıdırlar. Firmalar, ekonomik işletmelerdir
e bir ekonomik modelde en iyi analiz edilen şirketlerdir.
"iş girişimi" n i n esas mod£~li; "firma teorisi" olaraklandırılır. En basit uyarlamasında bile, k&rı en yUksegekartmak, firmanın ilk hedefi olarak kabul edilir. Firmanın
16
sahibi ve yöneticisinin ilk işi, firmanın kısa vadeli k&rınıen yUksege taşımak olarak kabul edilir. Bugün, k&rın önemi,belirsizlik ve paranın güncel deijerinin de işin içine girmesiyle artmıştır.
Firmalar ve diger organizasyonlar, genellikle, yetenekliişçi, esas hammadde, enerJı, uzmanlaşmış mekanizma ve antrepodepo yerleri gibi en gerekli girdilerin sınırlılıgıyla karşılaşır. Yöneticiler ayrıca, belli proje ya da faaliyetler içingerekli yatırım fonlarında kısıtlamaya yol açan ana para zorunluluklarıyla da karşılaşırlar.
Yönetimsel kararlar, ayrıca, akdi gereklilikler yüzündende kısıtlanabilir. brnegin, iş sözleşmeleri; işçi çalışma saatleri ve programındaki esnekligi sınırlar ve bazen de iş maliyetlerinin sabit veya degişken oluşunu etkiler. Akitler(kontratlar) genelde, dagıtım ihtiyacını karşılayacak en düşük derecede bir üretim yapılmasını talep ederler.
Yönetimin ilgili bölümünde, tatmin ediciliDin karşılıgı,masrafların hesaplanıp analizler yapıldıktan sonraki deQerimaximuma çıkartma tavrıdır. Bunu gibi; büyük firma kavramınınüretim, dagıtım ve promasyonla ilgili avantajları daha iyianla5ıldıffında; kısa vadeli büyümeyi maximumlama stratejisiyle uzun vadeli deQeri maximumlama stratejisi birbirine uyar.
Sonuç olarak, defferifirmanın karşılıksız sosyalgetirir. Firma teorisininyapmanın tam zamanı.
maxsimumlama modeli, ayrıca, birsorumluluk tavrına da bir anlayış
amacı olan k&rla ilgili inceleme
K.fir:
Bir firmanın özgür girişim ekonomisindeki rolünü ve firma teorisini anlamak için, k&rın yapısın anlamak gerekir. K&rözgür girişim sisteminde öyle bir anahtar elemandır ki sistemk~r motifi olmadan işlemleri yapmada başarısız olur. Planlanmış ekonomilerde bile, (ki bu ekonomilerde, özel teşebbüsünyerini kamu sahipliDi alır.) k&r motifi, etkili kaynak kulla~ımını te5vik etmede, artarak kullanılmaktadır. Eski DoguBloku ülkelerinde, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birligi'ndeÇin'de ve bunu gibi milletlerde; çalışanlar ve yöneticileriçin kullanılan yeni k&r müşevvikleri, yüksek ürün kalitesine
17
ve masrafların dUşUşUne ön ayak olmuştur. Bu yUzden, k&rlarve 11kı\.~r11 mı:,tifi; ekı:•l'"ıı:•mik harıımaddenil'"ı d tirıy a ç ap ı ncı e etk.ili veadil bir şekilde dagıtılmasında önemli ve gittikçe bUyLiyenbir role sahiptir.
Ekonomik KAra Karşı iş
Toplumda ve iş dUnyasında k&r, sayılabilen bir kavram oları::ık f:?le a Lı n ı r-, Bu görUş, 111-<.;ir"ın, s.;.,tış gelirleril"ıdel"ı masraf giderleril'"ıil'"ı çıkartılması soı•,ı_ıcu "kalan" o l ar-ak algılanmasında artış saglamıştır. K&r, firmanın kullandıgı hammaddeye yaptıTiı ödemeden sonra, özsermayeyi oluşturmak için kalanm ı k t ar-d ı r-, "K&r" ı r, bu şekilde b arı ı m l anme a ı , 11kı\.~r11 ı n sayılabilir bir kavr.:u,ı ya da "iş k&rı" anlarıııY,dii:, ku Ll arı ı Ld ı q ı z emarıge~~'er1 idir.
Ekonor,ıistler "ki\rı" yapılan masrafıl"ı UzeriYıdE?l"ı gelirlerden kalan diye tanımlarlar. Ekonomistler, iş k&rını hesaplarken, öz sermaye Uzerinden normal bir kazanç payı artı, işiçin yapılan yatırım ve çalışanlara ödenen maaşlar gibi yapı:an işin masrafları olarak sahip-girişimcinin çabası için o!ası masraftır.
Sermaye Uzeril"ıden "rıor-ma l kazanç payı" yapılar, yatırım•.~degecek ve yatırımı karşılayacak miktarda en az kazançtır.=konı:,r,ıik terr,ıir,ı:,lojide "k.t~r", iş k.f:\rından, anaparanır, masraf.arının ve diaer sahibin saaladıaı girdilerin (firma tarafındarı kullanılan) çıkartılmasıyla bu Lurıerıd ı r-, Bu "k.f:\r" kavramıda, diger "iş k.ı\.~rı" kavramındar, ayrılsın diye "ekor,ı:,rııik k,bl.r"~ıarak adlandırılmıştır.
{~rın Ekonomideki Rolü:
Ekonomik k&rlar, pazar bazlı bir ekonomide önemli bir·ol oynar. Normalin Ustünde kazanç payı degerli bir işaret o~arak gösterirki firmanın ya da endüstrinin randımanı yUksel
elidir. Kurulu firrııaların yelpazesinin genişletmesi ya daeni rakiplerin tUrerııesi, çoTiunlukla, yUksek k&r dönemlerinde:ur. Normal Ustu k&rların, genişleme ve pazara yeni firmalaın girmesinde bir işaret oluşu gibi, normalin altındaki k~r-
18
lar da anlaşma ve pazardan ayrılmanın işaretini verir. Ekonomik k&rlar, kıt ekonomik kaynakların eşit datjılımını saaıayanen önemli faktörlerden biridir. Normalin üstündeki k&rlar,etkili ve tatmin edicilitjin önemli bir ödülü oldutju gibi,normalin altındaki k&rlar da; etkisizliDin ve piyasadaki durgunlutjun müeyyidesi olarak algılanır. Böylece k&rlar, hem kıtkaynakların adil bir şekilde dagıtımında hem de üretken veyotjun bir etkililik yaratmada kritik bir rol oynar.
K&rların, iş stratejisini nasıl etkilediDini anlamak;firma ve toplum arasındaki ilişkiyi kavramak için de bir bakış açısı getirir.
KAPiTAL PLANLAMASI
Kapitalin Yönetimi:
Yönetim ekonomisinin önemli dallarından biri, kapitalplanlamasıdır. Buna kapitali mevcut alternatiflere göre yönetimi de denebilir.
Kapital planlaması, kapital kaynaklarının ve kapital yatırımının planlanması olarak tanımlanabilir. Kapitalin oluşumu ve kullanılışı genellikle ekonomik kalkınmaya ve sosyalgüce etki yapan en önemli faktörlerden biri olara kabul edil~ektedir. Kapital planlaması prosesi sonunda erişilen yönetimKararları pek çok ticari teşebbüslerin uzun süre başarılarıiçin son derece önemi haizdirler. brneDin, kapital yatırımıekonomik hayatı yakın gelecegin ötesine taşan ve umulan eko~omik çıkarları birçok muhasebe dönemleri boyunca sürüp giden~addi yatırım tutarıdır. Kapital harcamaların tUm işletme di-
inmeleri üzerindeki temel etkisinedeniyle, kapital planlaması için tesbit olunacak saDlam bir prosedür iyi dengeli fi~ansal yönetim sisteminin vazgeçilmez bir tamamlayıcısıdır.~apital yönetimine ilişkin temel işlemler tüm firmalar için~ygundur.
19
TAHMİNLEME (FORECASTING>
Amaç daha iyi hizmet oldugunda, verilecek hizmetin kalitesini yUkseltebilmek için miktarını bilmemiz gerekir. üretilen malın piyasayı doyurması ve tUketicinin gereksiniminikarşılaması amacı ise, bu durumda bu mala olan istemi dahaönceden bilmek gerekir. Eger işletmenin amacı k&rı en yüksekseviyede yapmak ise (optimum veya maksimum yapmak), bu durumda k&rın ne olduaunu bilmek gerekir:
K&r = Toplam Gelir - Toplam Maliyet
K~r = Satılan Miktar x Fiyat - Birim Maliyeti x Satılan Miktar
Elde envanter (stok) kalmadıffını varsayarak:
K&r = Satılan Miktar x Fiyat - üretim Miktarı x Birim Maliyet
KArı maksimum yapabilmak için satılan miktar, fiyat, üretim miktarı ve maliyetin ne oldugunu daha önceden, yani satış ve Uretim yapılmadan önce bilmek gerekir. Bu olabilir mi?rabi ki, satacagımız miktarı, Uretecegimiz miktarı, satış fiyatı ve maliyeti daha önceden bilmek mUmkUn deijildir. Bu yUzden en az birini ilgili verilere dayalı olarak tahmin etmek(forecasting) ve digerlerini buna dayalı olarak kararlaştırrıak gerekir.
Satılan miktar, fiyat, Ugretim miktarı ve maliyetten~angisini ele alırsak alalım, karşılaşılacak sorun aynıdır.3enelde satılabilecek miktarın tahminlenmesi daha yaygındır.falep tahminlendikten sonra buna dayalı olarak Uretim mi~ta-ına ve kArı en yUksek yapacak satış fiyatına karar verilebilir ve üretim miktarı bilindiDine göre birim maliyetde yaklaşık olarak tahminlenebilir. Satılan miktarın tahminlenmesiışletme sevyesinde olabileceiji gibi, genel ekonomi sevyesinde~e olabilir. <Milli gelirin tahminlenmesi gibi). Her tip faa:iyette, talep tahminlemesi önemli bir yönetim elemanıdır.
20
Tahminleme Tekniklerinin Sınıflaması:
Wilson ve Darr tahminleme amaçlarına göre, tahminlemetekniklerine göre şöye sınıflamışlar;
ı. Makro ekonomik tahminleme
a> Ekonometrik teknikler,b) Barometrik (indeks ve gösterge) teknigi,c) Sayısal olmayan teknikler,
2. Endüstri talep tahminleri
a) Regresyon modelleri,b) Ekonometrik modeller,c) Box - Jenkins modelleri,d> Girdi - çıktı (input - output) modeli,e> Sayısal olmayan teknikler
3. ürUn talep tahmini
a) Regresyon modeli,b) Box - Jenkins modeli,c) Sayısal olmayan teknikler
4. üretim ve envanter kontrolüne dönük tahminler
a) Zaman serisi analizi (time series),b) Hareketli ortalamalar (moving average),c) üstel düzeltme <exponential smoothing),d) Sayısal olmayan teknikler.
Amaca dönük olarak yapılan sınıflamada bazı tekniklerinbirden fazla sınıfta yer aldıtjı görülüyor. Bu da amaca yönelik sınıflamada sınıflar arası sınırın kesinkes belirlenememesinden kaynaklanmaktadır.
Tahminleme tekniklerini amaçlarına dönük sınıflamaktansatekniklerin yapılarına göre sınıflamak daha uygun olur. Tahminleme teknikleri, yapılarına göre iki ana guruta toplanabilir. Birinci gurup, gözlem (survey) teknikleri, ikinci gurupsa istatistiksel tekniklerdir.
21
Tahminlemede Güven ve Hatanın ölçümü:
Tahminleme için herhangi bir teknik seçildikten sonra bukullanılarak ileriye dönUk tahminde bulunulur. Kullanılacakteknige göre tahminler farklı olacaktır. O halde akla gelenilk soru hangi tekniai kullanalım? Ve daha sonra elde edilentahmini degere gUvenebilirmiyiz?
Elde edilen tahmini degerin iyi olup olmadıDını o dönemle ilgili gerçek degerler elimize geçtigi zaman ölçebiliriz.Amaç, olabilecegi önceden tahminlemek olduauna göre, tahminedilen deaerle gerçek deger arasında fark olmaması idealdir.Bu ise olanaksız denebilecek kadar gUçtUr. Bu yUzden hiç farkolmasın ilkesini, az fark olsun ilkesi şeklinde yumuşatabiliriz. Tahminleme de gUven elde edilen degerle o dönem içintahmin edilen deger arasındaki farkın ölçümü (hata ölçUmU)ile belirlenir.
Burada iki ayrı sorun karşımıza çıkıyor. ilki, bu farkınnasıl ölçUlecegi; aritmetik fark mı, işareti gözönUnde tutmadan elde edilen fark mı <mutlak fark mı>, farkın gerçek eldeedilen degere oranı mı, yoksa farkların karesi mi ele alınmalıdır? ikincisi ise daha önemli bir sorundur. Hatanın, eldeedilen degerle tahminlene deaer arasındaki fark olduaunu söyledik. Ama elde edilen deger tahminleme yapılırken bilinmiyorO halde hatanın az olduaunu (veya çok oldutjunu> diger bir deyişle seçilen tahminleme tekniginin güvenilir (veya güvenilmez) olduffunu nasıl bilebiliriz?
Daha öncede, verilerde bir eDilim oldugunu ve geçmiştevarolan eDilimin gelecekte de devam edecegi varsayımı ile gelecege dönük tahminde bulundugumuzu belirtmiştik. Aynı varsayımı kullanarak, seçtigimiz tahminleme tekniDini geçmişe uygulayarak geçmişin tahmin degerlerini buluruz. Bunları geçmişte elde edilen degerlerle karşılaştırarak, tahminleme tekniijinin, verilerde var olan egilimi yansıtma derecesini ölçmeye çalışırız. Kısaaca eldeki gerçek degerler yokmuş gibio dönemler için gerekli tahmini yaparız ve gerçek degerlerlebu tahmini degerlerin farkını (genellikle farkların karesininortalamasını> minimum yapmaya çalışırız. Akla neden farklarınKaresinin ortalaması alınıyor diye bir soru gelebilir. Bununiki nedeni vardır:
1- Farkların karesini almazsak, bazen (-) farklarla (+) farklar birbirini götürür ve sonuçta az fark (hata) varmış gibigözükür, ama gerçekte birim hatalar yüksek olabilir.
2- Farkların karesini almakla büyUk hataları daha· da büyütmüşoluruz. Böylece hatası büyük olan tahminleme tekniklerinikı.ıllarımarııaya çalışırız t~:rr·ıe'ç;ıir,, f ar-k 1 ise bu hesaplarııaya 1ol arak geçer, etJer fc:,rk-4 i se1 bu hesc,,pl amaya 1 E, o larcık geı~;er)
Güvenilirlik, iki veya daha fazla tahminlerııe tekniDindenhangisinin daha iyi olduaunu belirlememize yardırııcı olduaugibi, elde ettigimiz ileriye dönük tahminlere de ne kadar güvenebileceaimizi gösterir.
YöNETiM KARARLARINDA TEMEL YAKLAŞIMLAR VE DEYiMLER
Artar, Maliyet - Artar, Gelir:
Artan maliyet bir karar sonucu maliyette meydana gelenartış olarak tanımlanabilir. Buna paralel olarak artan gelirde bir karar sonucu gelirden meydana gelen artıştır. Artangelir artan maliyetten yüksekse net gelir oluşur ve bu türkararlar kArlıdır. Net gelir şu ilişkilerden doaar:
1- Gelir maliyetten çok artarsa,
2- Maliyet gelirden daha çok düşerse,
3- Bazı maliyetlerdeki düşüş diger maliyetlerdeki artıştanfazla olursa,
4- Bazı gelirlerdekiolursa.
artış diger gelirlerdeki düşüşten fazla
Bilimsel işletmecilikte amaç her işten mutlak k&r dehildir. Bunu yerine alınan her kararın işletmenin deijerini arttırıcı olması istenir. Bazen bir siparişten k&r etme olanagıolmasada, bazı nedenlerle o siparişi yerine getirmek işletme
23
için iyi bir karar olabilir. Buna örnek olarak, boş kapasitesi olan firmaların herhangi bir siparişten k&r etmeseler debirim UrUn başına düşen sabit maliyeti azaltmak için siparişikabul etmeleri gösterilebilir. Boş kapasitesi olan A işletmesinin tanesi 110 liradan 100 adet Alfa UrUnU siparişi aldıgını kabul edelim. Yapılan incelemelere göre bu siparişi karşılayabilmek için işletmenin günde 500 liradan 4 gün yeni birişçi çalıştırması gerekiyor. Birim başına işçilik yeni işçinin katkısı da göz önünde tutulmak üzere 35 liradır. Birimbaşll'"ı~ hammad~e ~i~eri _ ise bi~~ir'.ı başırı~- işçi~ik ~.ad~r'l:r·~ Ge····nel gıderler ışçılık gıderlerının ~ 1~u ve ıdarı gıd~ler deişçilik ve hammadde giderlerinin ~ 20'si dir. Bu durumda Aişletmesi 100 adet Alfa siparişini kabul etmelimidir?
Birim başına maliyet:
işçilikHammad deGenel Gideridari Gider
3~.i35L~5. 514
129.5
OlduDuna göre, ilk göze çarpan satış (sipariş) fiyatınınmaliyetten az olduijudur. Bu nedenlede bu siparişi kabul etmemek dUşUnUlebilir. Eaer sipariş üzerinde artan gelir ve artanmaliyet analizi yaparsak, daha iyi bir karar verme olanaaımızolur.
Bu siparişi kabul edersek, maliyetlerimiz ne kadar artarsa? Hammaddeyi dışarıdan aldıgımıza göre (üretimle orantılı olduaundan) 35 x 100 = 3500 lira hammaddeden dolayı maliyet artışı bekleniyor. işçilikte günde 500 liradan 4 gUnyeni bir işçi tutmamız gerekiyor ve ek Cartan) işçilik maliyeti 2000 liradır. DiQer kısım boş duran işçiler tarafındantamamlanacaktır. Genel giderlerdeki artış 2000 liranın~ 130'~ 2600 lira olacaktır. idari giderlerdeki artış 3500 + 2000 =5500 liranın~ 20'si olacaktır. Böylece artan maliyet 3500 +2000 + 2600 + 1100 = 9200 liradır. Artan gelir ise 110 x 100=11000 liradır. ilk analizde 12950 - 11000 = 1950 lira zarargörUnUrken, artan maliyet ve artan gelir karşılaştırıldıgında11000 - 9200 = 1800 lira k&r (net gelire ek katkı) elde edildiffi görülür. Bu açıklamadan artan maliyet - artan gelir kar-
24
şılaştırmasının k&rı en yUksek yapma girişimlerine ters dUştUgU anlaşılmamalıdır. Burada vurgulanmak istenen artan gelirartan maliyet karşılaştırmasının yönetici ve karar verenleridaha iyi karar almaya yönelttigidir. Ancak yönetici k~rlılıkları farklı olan iki seçenekten k~rı en yUksek yapan seçenegi seçecektir. Artan maliyet - artan gelir karşılaştırmasıhiçbir zaman daha çok k&r veren seçenege karşı az karlı seçenegi seçmemizi önermez.
Artan maliyet - artan gelir karşılaştırması marjinal al'H'Üize ber,zer. Ç,ıralarır,daki tek bUyUk fark: Marjir,al j-'tl'iıalizde
1birim başına degişiklik esas alınırken artan maliyeef -Vartangelir karşılaştırmasında herhangi bir karar sonucu maliyetteve gelirde oluşan degişiklik esas alınır. Marjinal maliyetüretimi bir birim arttırdıaımızda maliyette meydana gelen artıştır. Artan maliyet ise herhangi bir karar sonucu üretimibelli miktarda arttırdıgımızda bu üretim artışının sonucu maliyette meydana gelen artıştır.
Fırsat Maliyeti:
Herhangi bir karardan dogan fırsat maliyeti, o kara sonucu vazgeçilen şeçenekleridir. işletme, alınan bir karar sonucu, elindeki sınırlı kaynaklarını belli bir yöne kanalizeeder. Böylece bu kaynakların başka bir şeçenek için kullanılmasından vazgeçer. Fırsat maliyeti yaklaşımı ile gUnlUk yaşantıda da sık sık karşılaşılır. brnek olarak, hisse senedineyatırım yapıp yapmama kararı gösterebilir. Herhangi bir kişielindeki parayı hisse senedine yatırırken, başka seçeneklereyatırım yapmaktan (örneaim; tahvil, k&r ve zarar ortaklıaıbelgesi veya bankaya yatırmak) vazgeçmiş olur. Böylece buseçeneklerin getirecegi gelirlerden de vazgeçmiş olur. byleysehisse senedine yatırım yapmanın fırsat maliyeti, diijer seçeneklerden elde edebileceDi gelirdir. Bu açıklamaların ışıgında fırsat maliyetini tanımlayacak olursak; Belli bir kararınfırsat maliyeti, o kararla elimine edilen seçeneklerin maliyetidir diyebiliriz. Kararla elimine edilen herhangi birseçenek veya seçenegin maliyeti yoksa, bu durumda fırsat maliyeti de söz konusu deaildir. Seçenekleri karşılaştırabilmekve dolayısı ile fırsat maliyetini belirleyebilmek için, elimine edilen seçeneklerin maliyetlerini ölçmek gerekir. Yönetim kararlarının, başarılı olabilmesi için fırsat maliyetigözönünde tutulmalı ve bunun yönetim kararları Uzerindeki etkisi açıkça anlaşılmalıdır.
25
Artan maliyet ile fırsat maliyetini karşılaştıracak olursak her ikisinin de yönetim kararlarında kullanılan ayrıyaklaşımlar oldugunu görUrUz. Artan maliyet belli bir kararabagımlı olarak maliyetlerde meydana gelen farktır. Artan maliyet, artan gelirden çıkarılarak, o kararla meydana gelecekolan deDişikliDin kara verici için kazançlı olup olmadıgı belirlenir. Fırsat maliyeti ise bir kıt kaynagın ekonomik maliyetidir. Toplam gelirler fırsat maliyetinin farkı alınarakkıt kaynaaın önerilen şekilde kullanılması halinde ekonomikbir k&r olup olmadıgı saptanır.
Katkı Payı:
üretilen her UrUnUn, toplam degişmez giderler ve karıkarşılama oranına katkı payı denir. Bir birim UrUnUn saglayacagı gelir ile, o birimin üretilmesi için direkt olarak kullanılan üretim faktörlerinin maliyetleri farkı katkı payınıverir. Bir birimin sagladıgı gelir fiyattır. O birimin Uretilmesi için direkt olarak kullanılan üretim faktörlerininmaliyeti ise birim degişir giderlerdir. Böylece katkı payınıneşitlitji oluşturulabilir.
Bir atölye veya fabrikanın herhangi bir siparişi kabuledip etmeme kararı verilirken katkı payının göz önünde tutulması çok yararlı olur. Ayrıca bir işletme için en iyi (k&rlı)UrUn bileşiminin hesaplanmasında da katkı payından yararlanılır. Gerçek maliyeti (degişmez maliyet payıda dahil) 1000 lira olan bir malın fiyatı 930 lira ise, muhasebe yönünden birim başına 7 lira zarar oldugu görUlUr. Aynı UrUnUn birim başına degişir giderleri 710 lira ise katkı payı bu UrUn için22 liradır. işletmede boş kapasite olması halinde böyle birUrUnU üretmek yararlı olabilir. ÇUnkU üretilen her birim firmanın degişmez maliyetini 22 lira azaltacaktır. Ama işletmenin aynı makinaları kullanarak daha yüksek katkı payı olan UrUnleri Uretme olanaaı varsa elbette 22 lira katkı payı olanbu UrUnU üretmekten vazgeçecektir.
Dikkat edilmesi gereken başka bir nokta da, aynı miktarda Uretim faktörü kullanan UrUnlerin bu şekilde karşılaştırılabilecegidir. Eger iki UrUnUn kullandıkları üretim faktörümiktarları aynı detjilse bu UrUnlerin katkı payları karşılaştırılamaz. üretim faktörü miktarının farklılıgı halinde birimUretim faktörüne düşen katkı paylarını hesaplayarak oranlarıkarşılaştırmak gerekir.
26
Bugünkü Deı;ter:
Ekonomide gelir ve maliyetler yalnızca sayısal deaerleriyle ele alınmamalıdır. Bu gelir ve maliyetin (zaman olarak)ne zaman meydana geleceDide analize katılmalıdır. ÇUnkU yarınki 1000 lira bugUnkU 1000 liradan daha az bir degere eşittir. Böyle bir farkı doguran ilk faktör risktir. Bir kişiyeyarın 1000 lira verileceDi söylendiginde, gerçekten bunun yarın yerine getirilip getirilmeyeceginden o kişi emin olamaz.ikinci faktör, zaman içersindeki deger kaybıdır. Bu ikincifaktör eı~.c,nc,rıı~k açıdarı birirıcisirıderı daha da örıemlidir. l·<işiyarırı c~lirı~? 'g'e-ı;.ecek 1000 lirayı bugUrıderı elde edebilse idibunu yatırıma dönUştUrerek yarın 1000 daha fazla bir detjereulaştırabilirdi. Bir gUnUn farkı önemsenmeyecek kadar kUçUkolabilir ama zaman aralıgı bUyUdUkçe bu fark da bUyUyecektir.
Marjinal Verimlilik:
Yönetim kararlarında, marjinal verimlilik oldukça önemlibir yer tutar. Yönetim ekonomisinde, eldeki fazla (kullanılmayan) kaynakların degişik kullanım alanları arasında dagıtımı yapılırken bir birim girdinin eklenmesi ile Uretimde (veyadegerde) meydana gelecek deQişimin bUtUn kullanım alanlarındaaynı olmasına dikkat edilir. Bu prensip azalan verimlilikvarsayımına dayalıdır. Azalan verimlilige göre, herhangi birUretim faktörU miktarı arttırıldıgında Uretimde (veya detjerde) meydana gelecek artış ters orantılıdır. Yani, girdi 5 birimden 6 birime çıkarıldıgında degerdeki artış 3 birim ise,girdi 8 birimden 9 birime çıkarıldıgında degerdeki artış 2birim olur. Genel Uretim faktörU miktarı ile marjinal verimliliain grafigi çizildiQinde azalan bir egimle karşılaşılır.
TALEP TEORİSİ VE TALEP ANALİZİ
Herhangi bir ekonomide tum faaliyetler (girişimler) tUketicinin talebine yöneliktir. üretim ise, tUketicinin tatminini hedef alan bir metotdur. Firmalar yatırımlarını tüketicitalebine göre yönlendirirler. Tahminleme yöntemleriyle ulaşılan şonuçlar tUketici talebinin yUksek olacaQını gösterirse,
27
firmalar Uretimlerini artırmak isterler. Firma kagasitesi üretimdeki bu artışı karşılayacak düzeyde degilse, kapasiteartırıcı yatırımlar söz konusu olur. Bu nedenle ekonomik analiz genellikle taleple başlar ve daha sonra bu talebi karşılayacak olan Uretim ve maliyet teorisine yönelir. TUketici veUreticilerin ayrı ayrı analizlerinden sonra piyasadaki kararların oluşumuna, yani fiyat teorisine geçilir.
Talep analizleri ve talep teorisi yalnızca kısa dönemkararlar alınırken deail, aynı zamanda uzun dönem kararlardada yörıeticirıir, 1-<.ul]lar,dıf:lı vazgeçilmez tekniklerder, birisidir.Herhangi bir işl~ veya fabrikanın yeri ve kapasitesi belirlenirken bölgesel ve Ulke dUzeyinde talep tahminlemelerive bu tahminlerin analizi gereklidir. Yönetici Uretim ve envanter sistemlerini kurarken üretilecek UrUnUn talep yapısınıgözönünde tutmak zorundadır. Analizler sonucu reklamın talepUzerinde etkili oldugu belirlenirse reklem harcamaları daharasyonel bir şekilde planlanabilir.
Talep deyimi deijişik alanlarda, degişik kişilerce, farklı anlamda kullanılır. Bazıları için, özellikle satıcılar için, talep satılan veya satılma olanagı olan miktardır. Ekonomistler talep denildiginde, bir mala karşı satın alma gücüile desteklenmiş satın alma isteDini anlarlar. Talep tanımlanırken işletme ekonc~istleri ve yönetim ekonomistleri de belli bir tanım üzerinde birleşememişlerdir.
Firmanın amacı kar etmek veya karını yükseltmek olarakortaya kondugunda, talep k&rın ilişkisini açıklamamız gerekirTalep, firma karlılıgı için çok önemlidir. Firmanın üretimsistemi ne kadar verimli olursa olsun, firmada çalışanlar nekadar iyi yönetici olurlarsa olsunlar, firmanın UrünUne talepyoksa veya yaratılamıyorsa o firmanın kar etmesi mümkün degildir. Talebin karla bu yakın ilişkisinden dolayı ileriyedönük tum planlarda beklenen talebin bulunması önemli bir yertutar. üretim kararları firmanın talep tahminlerine ve dolaylı olarak firmanın talep fonksiyonuna baDlıdır. Talebin oldukça tek düze oldugu hallerde sürekli bir üretim programıuygulanırken, tek düze olmayan talep halinde esnek bir üretimprogramı tercih edilir. Aksi halde firma çok yUksek envantermaliyeti ile karşı karşıya kalır. Firmanın finansman ve personel kararları da talep tahminlerine baDımlıdır. Gelecektemallarına olan talebin yükselecegini bekleyen firma, bu yüksek talebin gerektirdigi finansal yüke kaynak ararken aynışekilde yüksek talebin gerektirdiDi üretim düzeyine ulaşabilmek için gerekli iş gUcünü de bulmalıdır.
28
Talep Fonksiyonları:
Yönetim ekonomistleri talebi deaişik şekillerde ifade ederler. Bunlardan en yaygını fonksiyonel bir ilişki olarakgösterilmesidir. O halde öncelikle taleple ilişkisi olan baaımsız degişkenleri, yani talebi etkileyen faktörleri inceleyelim. Talebi tanımlarken de degindi9imiz gibi, mal ve hizmetin fiyatı, tUketici gurubunun bUyUklUau, tUketicilerin o dönemdeki net gelirleri, tUketici etjilimleri (renge, görUnüşe,dayanıklılıtja, vb.) rakip ve tamamlayıcı malların fiyatları,talebi etkileyen belli başlı faktörlerdir.
~',Te l e p f orrka i y orı Larvı eşitlil-<.teki ,!g_ajjımsız de"r,1işkel'"ı sayı-·
sına göre tek degişkenli ve çok detjişkenli olarak gruplanabilf?cegi gibi foı--ıksiyı:ıı--ıel i Lı ş k ı n i rı ti.iri.i.,.-,e göre do"flrusal, lo~Ja·ritmik, hiperbolik, üstel ve tersten üstel şeklinde de gruplanabi 1 ı r-,
Yönetici karar verirken talep fonksiyonundan yararlanmakistiyorsa, öncelikle bu fonksiyonun yapısını ve daha sonradakatsayılar bilmek zorundadır. Talep fonksiyonunun yapısı oluşturulurken, talep üzerinde etkisi olan faktörler, geçmiştecrübe, gözlem ve pazar yoklamaları ile saptanır veya alternatif faktörler denenerek saptamaya çalışılır. Daha bilimselyaklaşım ise, korelasyon ve regresyon analizidir. Taleple alternatif faktörler arasındaki kı:ırelasyon katsayısı hesaplanarak bu faktörlerin modelde yer alıp almayacagına kara verilebilecegi gibi, her seferinde yeni bir faktör regresyon modeline ilave edilerek regresyon katsayiları karşılaştırılır.Yeni faktörUn modele katılması ile regresyon katsayısında oluşan artış yeterli bulunursa faktör modele alınır. Aksi halde talep üzerindeki etkisinin yeterli olmadıgına karar verilip modele alınmaz.
Modelin (talep fonksiyonunun) hangi faktörlerden oluştuguna karar verildikten sonra, fonksiyonun hangi tür olduaununsaptanmasına geçilir. En yaygın talep fonksiyonları:
Q =a+ bP + cA + dY ve Q = aP. A. Y dir.
Burada Q talep miktarını, P fiyatı, A reklam harcamalarıve Y de kişi başına harcanabilecek geliri göstermektedir. b,cve d sırası ile yukarıda belirtilen faktörlerin katsayılarıdır. a ise adı geçen faktörlerin etkisi olmadan o mala olan
29
talebi gösterir. Bazı modellerde nüfus, zaman (yıl) ve ikidönem arasında gelirde meydana gelen deyişikliDe de yer verilir.
Fonksiyonel ilişkinin dogrusal olmaması halinde, eşitliDin her iki yanında aynı aritmetik işlemler uygulanarak yenidegişkenler tanımlanır, bunlardan yeni ve dogrusal olan başkabir eşitlik satllanır.
Dogrusal talep fonksiyonları iki nedenle talep analizinde önemli yer tutar. Bunlar; verilerin elde edildigi dönemiçin bir çok talep fonksiyonunun yaklaşık olarak dogrusal oldugu deneylerle saptanmıştır. Dogrusal fonksiyonlarda katsayıların tıesaplarırııası erı ki.içi.ik ka{eler metodu ile çok daha kı:,-··laydır. ~
TALEP CETVELi
Ekonomiciler ve yönetim ekonomistleri talebin diger faktörlerle ilişkisini bir cetvel şeklinde de ifade ederler. Tekdeffişkenli talep ilişkilerinde oluşturulan cetvel iki kolonlubir tablo iken, çok degişkenli ilişkilerde bu cetvel çok boyutlu olur.
Tek degişkenli talep ilişkilerinde talep çizelgeleri
I-< işi Başı naFiyat Talep Milli Gelir Talep
------,:;:- 3'+0 90 150;J
E, 3i.~5 95 1877 300 100 f~OO
8 250 105 22L~
9 2i.=?4 110 25(>
10 200 11'.':5 260
30
Çok detjişkenli ilişkilerde talep cetveli
Kişi Başına Harcanabilecek Gelir
90 100 110
Reklam Harcamaları Reklam Harcamaları Reklam HarcamlarıFiyat
100 150 200100 150 200 100 150 200··---·-------- ..,..
5 80 90 100 '30 95 105fı 75 85 95 80 88 1007 70 80 85 70 85 95B 65 75 80
~80 '::30
92 '36 10890 90 10080 85 '3670 81 92
Talep analizinde, asıl amaç tUm ilişkileri bir grafik vecetvelde görmekten çok, etki eden faktörlerden birinde meyda~a gelen degişikligin talep üzerindeki etkisini görmektir.Faktörlerde meydana gelen deffişiklik talebi iki yönde etkilerBirincisi, aynı talep eDrisi üzerinde bir noktadan digerinegeçmek şeklinde olur. ikincisi ise, belli bir talep eDrisi üzerindeki noktadan başka bir talep egrisindeki noktaya geçişşeklinde olur.
YöNETiM KARARLARI iLE TALEP iLiŞKiSi
Talep herhangi bir işletmenin oluşumunun ilk şartıdır.Firmanın hedefi kAr ve satış yapmaktır. Belki k~r ve satışıetkileyen tek faktör talepdir diyemeyiz, ama talep olmadanK~r ve satışın olmayacaDını rahatlıkla söyleyebiliriz. üretimfteklam, maliyet datjılım, fiyatlama ve envanter bulundurma ka-arları hep talep analizini gerektirir. Bir firmanın ne kadarJretebileceai o firmanın kapasitesine batjlıdır, ama firmanınne kadar üretmesinin uygun olacatjı ise firmanın ürettiklerineolan talebe batjlıdır. Bir ürüne hiç talep olmaması halinde oJrUnü hiç üretmemek gerekir. Talep üretimden daha düşük ise~eklam harcamaları ile talebi arttırmak problemin çözümünebir yaklaşım olabilir.
31
Bir firma uzun dönem planlama ve kısa dönem yönetim kararlarının etkili ve yararlı olması için kendi malının talepfonksiyonunu iyi bilmelidir. brneDin, fiyattaki deijişimlerintalep üzerindeki etkisini bilmek böyle bir uygulamaya kararvermek için ve gerektiDinde böyle bir uygulamadan vazgeçmekiçin şarttır. Aynı şekilde taksitle satış uygulamasının talepüzerindeki etkisini bilmek taksit şartlarını belirlemek içing~reklidir. Uzun dönem planlamada, nüfus ve gelirdeki deUişikliklerin talep üzerindeki etkisini bilmek firmanın gelecekteki gelişme potansiyelinin tahminlenmesinde yardımcı olurve böylece firma etkili uzun dönem programlar yapabilir.
Karar verme açısından firma şunu bilmek ister: Talepfonksiyonundaki baDımsız deDişkenlerde meydana gelen bir degişiklik talebi nasıl ve ne kadar etkiler. Bazı dehişkenlerif ı r-ma kerıdisi k,:,~~01 edebilir. Fiyat ve reklam harcamalarıbunlara örnek ola~lir. Elbette iyi bir fiyat ve reklam politikasından söz edebilmek için öncelikle onların talep Uzerindeki etkisini bilmek gerekir. Bazı de9işkenler ise firma tarafından kontrol edilemez. Ama yinede firma bu deijişkenlerintalep üzerindeki etkisin iyi bilmek zorundadır. Aksi takdirdeekonomik çevrede meydana gelen degişikliklere karşı kararlaralamaz veya geç kalır. brnegin, tUketici gelirlerindeki degişiklikler ve rakiplerin fiyatları iyi takip edilmeli ve firmanın talebini ne şekilde etkiledigi saptanıp, bunlardakiherhangi bir deDişiklik halinde firmada dUzenlemelere gidilmelidir.
BaDımsız degişkenlerdeki herhangi bir deDişikliDin talepüzerindeki etkisi esneklikle ölçUlUr. Genel olarak esneklik,talepte meydana gelen bir deijişiklik yUzdesinin, bu deDişikligi meydana getiren baijımsız degişkendeki degişiklik yUzdesine oranıdır. Buna göre esneklik şöyle formile edilebilir:
Talepteki Degişiklik Yüzdesi Q/QEsmekl ik - ---------------·------------------- =
Bagımsız Degişkendeki Deg. YUzdesi X/X
Q X·- ------ . -----
X Q
32
Burada Q talepte degişen miktarı (artan veya azalan),X batjımsız detjişkende meydana gelen degişiklitji, X batjımsızdeDişkenin miktarını ve Q da talep miktarını gösterir. Firmanın talep fonksiyonundaki her batjımsız degişken için böylebir ilişki vardır.
NOKTA ESNEKLi~i VE YAY ESNEKLi~i
Esneklik iki şekilde tanımlanabilir, bunlar nokta esnekligi ve yay esnekliDidir. Talep esneklitji talep fonksiyonunundegişik noktalarında farklılıklar gösterir. Nokta esneklitjibelli bir noktadaki esnekligi ölçer. Yay esneklitji ise, talepfı:,rıksiyor,uırıdaki iki rıokta arasırıdaki bir bölger,ir~rtalamaesnekli.~irıi ölçer. Esneklik, talep rııiktarır,daki de~~işil-<likyUzdesinin, herhangi bir baDımsız detjişkendeki degişkenlikyUzdesine oranı olarak tanımlandıgından kendi başına bir detjerdir. Para, lira, kilo veya fayda cinsinden detjildir. Bunedenlede deaişik malların esnekliklerinin karşılaştırılmasısaglanır, Butjday için esneklikle, et için esneklitjin karşılaştırılması anlamlıdır ve ekonomik analizlerde bu tUr karşılaştırmalar yararlıdır. Ayrıca esneklitjin oran olarak yazılması bazı karışıklıkların dogmasını önler. Herhangi bir batjımsız degişkenin bir birim artması halinde bu artışın ikitür mala etkileri farklı olacaktır. brneOin, deterjanın fiyatının 100 lira artması ile, halı fiyatının 100 lira artmasıher iki malın talebini detjişik şekilde etkileyecektir. Bu nedenle detjişimleri oran olarak almak daha yararlı olur.
TALEBiN FiYAT ESNEKLi~i
Herhangi bir batjımsız detjişkendeki belli bir detjişmenintalebi nasıl etkileditjini araştırmıştık. Şimdi ise bu detjişkeni fiyat olarak belirleyecetjiz. Talep fonksiyonunun detjişikbatjımsız degişkenlerden oluştugunu vurgulamıştık. brnek olarak, talep fonksiyonunun aşatjıdaki gibi oldutjunu vurgulayalım
Q = 3000 P + 2500 Y + 0.05 N + 0.05 A
33
Burada Q talep, P fiyat, Y kişi başına harcanabilecekgelir, N nUfus ve A da reklam harcamalarıdır. Daha önce herhangi bir baijımsız deDişkenin deijişmemesinin Q ye etkisiniölçmUştUk, şimdi ise yalnızca P, yani fiyattaki bir deaişikligin Q ye etkisini bilmek istiyoruz. Bunun için Y, N ve Adeijerleri belirli bir düzeyde tutularak, analiz P detjerinideDiştirerek yapılır. brnegimizde ikinci varsayım olarak;
2500 Y + 0.05 N + 0.05 A= 16500 oldugunu kabul edelim.Buna göre talep fonksiyonu sadeleştirilebilir.
Fiyatın 2,5 liradan 3 liraya yUkselmesi halinde yay esnekligini hesaplamak istersek öncelikle her iki noktada Q degerinin ne olacaijını bulmamız gerekir.
16500:::: 16500
3000 (2,5) :::: 90003000 (3) = 7500
Ql ::::
f)2 == 3 G!i~:
Buna göre iki nokta arasında yay esnekliai
Qi.:: - Ql P2 + Pl - 1500 5 .. 5 E::::: _____ - --··--. ::: -1
Pi.:: -· Pl Qi.::'. + Qi (),. 5 16500
Bu hesaplamanın yorumu ise fiyatın 2,5 ve 3 arasında olması şartıyla fiyattaki ~ l'lik bir fark, taleptede ~ l'likbir fark doguracaktır. (-) işareti ise bu farkları ters yöndeolacagını gösterir. Yani fiyat ~ 1 arttıgında talep~ 1 azalacaktır.
TALEBiN GELiR ESNEKLi~i
Birçok mal için tUketici talebini yaratan önemli faktörlerden biri, tUketicinin gelirindeki bir degişikliktir. Burada gelir olarak ele alınan milli gelir, kişi başına milli gelir, harcanabilir gelir veya kişi başına harcanabilir gelirolabilir. Gelirdeki artış ve azalışlar, tUketicilerin bazı
34
mallara olan taleplerini de9iştirirken, bazılarını degiştirmez. drneain, tuz, ekmek ve şeker kullanımı kişilerin gelirlerindeki degişiklikten bağımsızdır.
Gelir esnekliai, talep edilen miktardaki deaişim yüzdesinin, alıcıların (tüketicilerin) gelirdeki degişim yUzdesinebölümü ile ölçülür. Gelir ve talep edilen miktar arasındakiilişki aynı yöndedir. Genelde gelir yükselince talep edilenmiktarında yükselmesi beklenir. Bazı mallarda bunun doaru olmadıaı görUlUr ve bu tür mallara aşaaı seviyedeki (inferior)mallar denir. Gelir düzeyi yUkseldikçe bu tür mallara olantalepte azalma oldugu görülür. Yüksek seviyedeki (superior)mallarda ise gelir yUkseldikçe talep edilen miktarında arttı-aını görUrUz.
Tal£~ıbi etkileyen ti.im deI;iişkenlersabit tutuldı.ıgı.ıırıdc:\, ~~maldan talep edilen miktarın ti.iketiciningeliri arttıkça artacağını, buna karşılık gelir azaldıkça talep edilen miktarınazalacatjını biliyoruz, ama bu degişimin hangi oranda olacagını bilmiyoruz. Talebin gelir esnekligi bize bu oranı verir:
Talep Miktarındaki De§işim OranıE ·-
Tüketici Gelirindeki Degişim Oranı
Talebin gelir esnekliDi eksi oldugunda ele alınan malıninferior mal oldutjunu anlarız. Belli bir mal için talep edilen miktar, gelirde bir detjişim olduaunda degişmiyorsa geliresnekliai sıfır olur. Superior mallar için talebin gelir esnekligi sıfırdan büyüktür. Talep edilen miktardaki artış yi.izdesi gelirdeki artış yüzdesine eşitse gelir esnekliiji bir olu ve buna birim esnekligi denir.
ÇAPRAZ ESNEKLiK
Talep edilen miktar ile fiyat arasındaki ilişkiyi ölçenbaşka bir esneklik tUrüde çapraz esnekliktir. Çapraz esnekli-
35
ain diDerlerinden farkı iki ayrı malın miktar ile fiyat arasındaki ilişkisini ortaya koymasıdır. A malının fiyatında birdegişiklik oldugunda, B malından talep edilen miktar hangiyönde ve ne oranda dehişecektir? Çapraz esneklik bu soruyuyanıtlamaya çalışır.
Çapraz esnekli9in hesaplanmasında B malının talebindemeydana gelen degişiklik yUzdesi, A malının fiyatında meydanagelen degişiklik yUzdesine bölUnUr. Bu nedenle çapraz esneklik formülü fiyat esnekligi formUlUne benzer, tek fark formülde kullanılan fiyat ve miktarların degişik mallar için olmasıdır.
TALEP TEORİSİ AÇISINDAN ARTAN GELİR VE MARJİNAL GELİR
Artan gelir (G) toplam gelirde yönetim kararlarının sonucu meydana gelen herhangi bir deaişikliktir. Yönetimin aldıDı bir kararın uygulanması sonucu oluşan gelir G2 ve kararuygulanmadan elde edilen gelir 81 ise;
G = Gi:-.'. -- G 1 di r.
Artan gelir, talep edilen (satılan miktardaki) bir artışa, fiyatlardaki bir artışa veya firmada daha verimli çalışmadan doffan bir artışa baDımlı olabilir. Yeni bir UrUnUn piyasaya sürülmesi ile gelirde meydana gelen degişiklige de artan gelir denir.
Marjinal gelir artan gelirin özel bir halidir. Daimamiktar artışından dogar. Son birimin eklenmesiyle gelirdemeydana gelen degişikligi gösterir. Talebin esnek olduDu bölgede marjinal gelir pozitif işaretlidir. Birim esneklik halinde marjinal gelir sıfırdır ve talebin esnek olmadıgı (veyaçok az esnek oldugu) bölgede marjinal gelir negatiftir.
Fiyat ve esneklik bilindiginde marjinal gelirin bulunması Uretimin arttırılıp arttırılmaması kararlarında yararlıdır.
36
DE~İŞİK PAZARLARDA TALEP ANALİZİ
Konumuz açısından firma bagımsız bir ticari işletmedir.Firmanın talep egrisi deDişik fiyat düzeylerinde satılabilecek miktarları gösterir. Firmanın gelir egrisi ise degişikfiyat düzeylerinde elde edilecek geliri verir. Toplam gelirinbirim sayısına bölUmU ile gösterilen ortalama gelir ve marjinal gelir egrileri ise toplam gelir egrisinden türetilir. Daha öncede vurguladıgımız gibi tUm bu gelir egrileri (toplamgelir, ortalama gelir ve marjinal gelir) talep egrisi ile yakın bir ilişki içersindedir. Dolaylı olarak talep esnekliginde gelir eDrileri ile ilişkili oldugunu söyleyebiliriz.
Talep effrisi ve gelir egrileri, yalnızca bagımsız degişkenlerden etkilenmeleri degişik oldugu için farklılık göstermezler. Onlar firmanın içinde bulunduiju pazara görede farklıdırlar. Pazar türleri degişik şekillerde guruplanabilir.
1- Tam tekel (Monoplo)2- Tam rekabet (Arı rekabet)3- Oligopol4- Tekelci rekabet
Gerçek hayatta pazar yapısının bunlardan birine kesinkesuydutju söylenemez. Analizlerde kolaylık saDladıDı için böylebir ayırıma gidilir.
1- Tam Tekelde Talep Analizi:
Tam tekel tUrU pazarlarda tek bir satıcı vardır. Bu teksatıcının sattıtjı UrUnUn yerini tutacak başka bir Urun yokturveya bulmak çok güçtür. Pazarda tek bir satıcı oldugu içinfirma endüstri demektir. Firmanın UrUnUne olan talep endüstrideki toplam taleptir. Rakip mal olmadıgı için firmanın talebi differ fiyat ve satış miktarlarından etkilenmez. Böyleceçapraz esnekligin olmadıgını veya önemsenmeyecek kadar dUşUkoldugunu söyleyebiliriz. Firma kendi satış fiyatını belirlerken çok rahattır. bzellikle zaruri ihtiyaç mallarını üretenfirmaların tekel olması halinde devlet fiyat belirlemedeki burahatlıtja bazı sınırlamalar getirir.
Firmanın talep etjrisi bize endüstrinin talep egrisiniverir. Bu talep egrisi bUtUn uygun fiyatlarda pazardan satı~
37
alınacak UrUn miktarını gösterir. Firma fiyatı belirlemedeserbest oldugu için tüketicinin bu fiyatlara uymasını bekler.Pazar talep eijrisi belli fiyatlardan satılabilecek miktarıverdiDi için, tekelci firma fiyatları belirlerken pazar talepegrisinin sınırları içinde hareket eder. Ya fiyatı düşürerekdaha fazla satar veya fiyatı yükselterek daha az miktar satarFirma bu seçenekler arasında seçim yaparken kendi kaynaklarına, maliyet hesaplarına ve k&r durumuna bakar.
Tekelci firma talep eijrisini daha esneksiz yapmak içinonu saga dotjru kaydırmak ister. Bunu gerçekleştirmek içinreklam harcamalarını arttırmaya yönelebilir. Talep egrisininsaaa doaru kayması, satışı arttırır.
2- Tam Rekabet Altında Talep Analizi:
Tam rekabet altında, piyasada çok sayıda satıcı vardır.Fiyat satıcı firmanın dışında oluşur. Firma bu fiyattan istediDi kadar (veya elinde bulunan kadar) UrUn satabilir. Firmafiyatını piyasada oluşan fiyatı~ üzerine çıkarmak isterse satış yapamaz. Pazarda çok sayıda firma aynı UrUnU sattıtjı içinherhangi bir fiyat artışında, tüketiciler diher firmalara yönelir. Elindekilerin tamamını pazar fiyatından satma olanaaıolunca firmanın fiyat kırmasına da bir neden yoktur. Fakatfiyat kırması halinde satabilecetji miktar deDişmedihi içintoplam gelir, pazar fiyatından elde edece9i toplam gelirdendaha az olur. Satıcının sundugu miktar piyasanın degişmesineneden olmaz, çünkü firma toplam talebin ancak çok kUçUk birparçasını piyasaya sürebilir. Tam rekabet halinde endüstrininve firmanın talep egrileri farklıdır. Endüstrinin fiyatı (pazar fiyatı) pazardaki arz ve talep etjrilerinin kesiştiai noktada oluşur. Firma için fiyat ve miktar ilişkisi ise tam esnektir. Firma talep eDrisi aynı zamanda firmanın ortalama gelir eDrisidir. Fiyatta pazarda oluştuau için sabittir ve ortalama gelire eşittir. Fiyatlar arttıkça firmaların pazarasundukları miktar artacak ama tüketicilerin satın almak isteyecekleri miktar azalacaktır. Bu iki eGrinin kesiştigi noktada pazar fiyatı oluşacaktır.
Tam rekabet altındaki iş adamı, Urettigi ve sattıgı UrUnU diQer rakip UrUnlerden farklılaştırmaya çalışmalıdır. Aksihalde piyasa gelişmelrini (özellikle fiyatları) kabul etmekten başka çaresi yoktur. Tüketici UrUnU farklı bulursa, diQerUrUnler tüketicinin gözünde o UrLinün yerini tutmayacaDı için,firma fiyatı da farklılaştırma olanaaını elde eder.
38
3- Oligopol Piyasadaki Talep Analizi:
Bu piyasanın en büyük özelligi piyasadaki satıcı firmasayısının tekelden çok ama tam rekabet halinden daha az sayıda olmasıdır. Ditjer bir özellik ise firmaların fiyatı oluşturmada etkileri vardır. Az sayıda firmanın pazarda sattiaımal aynı ise (aralarında herhangi bir fark yoksa) bu tür piyasaya tam oligopol piyasası denir. Bu tür piyasada bir firmanın fiyatını deDiştirmesi diQer firmaların satışlarını etkiler. Yani firmalar birbirlerine baaımlıdırlar. Tam oligopolde firmaların pazara sürdükleri mallar aynıdır. Farklı oligopolde ise, her firma kendi ürününe bazı özellikler kazandırmıştır. Bu farklılaşma ürünün yarattıaı fayda ve UrUnUnkendisinde olmasa bile tüketici gözünde bir farklılık vardır.
Oligopol piyasasında, rakip firmaların fiyat politikalarının karşılıklı baijımlı olması, bir firmanın kendi talep earisini kesinkes belirlemesine engel olur. Bu tür piyasalardafirmanın tutumu kendi davranışlarına diaerlerinin nasıl karşılık vereceDini firmanın tahmin etmesine dayanır. Diger firmalar, firmanın tahmin ettiDi gibi davranırsa, bu davranıştanfirma kazançlı çıkar.
Endüstrideki birkaç firmadan biri sattıaı malın fiyatınıyükseltmek isterse, bu durumda rakip firmaların kendisini takip etmeyeceaini bilir. Fiyattaki yükseliş firmanın malına olan talebi azaltacagı için <tüketiciye pahalı geleceginden)bazı tüketiciler bu mala olan ihtiyaçlarını diDer firmalardansaDlama yoluna gideceklerdir. Yani diger firmaların mallarınaolan talep artacaktır. Diijer firmalar sattıkları miktar arttıDı için bir gelir artışı elde edeceklerinden fiyat artışınabaş vurmazlar. Bunun aksine firmalardan biri sattıDı malınfiyatını düşürmek isterse, rakip firmaların onu takip edeceaini bilir. Böylece pazarda genel bir fiyat düşmesinden dogantalep artışı firmaya yansır. Fiyat düşmesi halindeki talebinfiyat esnekliiji, fiyat yükselmesi halindeki talebin fiyat es-neklitjinden daha dUşUktUr.
Bu nedenlerle oligopol piyasasında fiyatlar kararlıdır.Fiyat deijişiklitjine başvurmak sakıncalıdır, çUnkU bir fiyatsavaşının başlangıcı olabilir. Genelde firmalar mal farklılaştırmayı, fiyat düşürmeye tercih ederler.
39
3- Tekelci Rekabet Piyasasında Talep Analizi:
Tekelci rekabet, noksan rekabetin bir tUrUdUr. Birbirinden az farklı UrUnlerin çok sayıda firma tarafından Uretilipsatıldıijı bir piyasadır. ürünler arasındaki fark bUyUk olmadıgından ve firmalarda birbirlerinin pazara girmesini önleyecek kadar kuvvetli olmadıgından firma kendi hareketleriylefiyatlara fazla miktarda etki edemez. A malını Ureten firmafiyatını rakiplerin fiyatının UstUne çıkarırsa A malına olantalep dUşer ama sıfıra inmez. ÇUnkU bazı tüketiciler A malındaki farklılık için kUçUk çaptaki fiyat artışlarını kabullenirler. Tam aksine fiyatını düşürmek isterse, diger rakipmalları kullanan bir kısım tüketici A malına kayacaktır. Amabazı tUketiciler fiyat daha yüksek olmasına ragmen rakip malları kullanmaya devam ederler, çünkü onlara çekici gelen bazı farklılıklar vardır.
üRETİM EKONOMİSİ
üretim teorisi genel olarak Uretim metodları, UrUn fiyatı, üretim miktarı, fabrika yeri ve kapasitesi ile ilgili kararların alınmasında yöneticiye ve karar veren kişiye yardımcı olur. Yöneticilerin üretim teorisi yardımıyla yanıtlamayaçalıştıijı sorulara örnek olarak şunlar sıralanır:
1- Firma ürününe olan talebi biliyorsa, en iyi üretim miktarını ve programını nasıl belirler?
2- Birden çok Uretim metodu olması halinde,seçmelidir?
firma hangisirı:i
3- Herhangi bir nedenledurumu ile karşı karşıyaartar mı, dUşer mi ?
firma Uretim kapasitesini arttırmaise bu degişiklik sonucu maliyetler
4- Bir defada çok miktarda Uretmek mi, yoksa az az deQişikzamanlarda üretmek mi daha iyidir?
5- Dışardan satın almak mı daha iyidir, yoksa kendi olanaklarıyla Uretmek mi daha iyidir?
40
Bu tUr soruları yanıtlayabilmek için; belirli bir zamanbiriminde kullanılan Uretim faktörleri miktarı ile Uretim oranı arasındaki ilişki, Uretim faktörleri ve üretilen ürünlerin parasal degerleri, ilk iki ilişkiye baijımlı olarak en iyiüretim kombinasyonu belirlenmelidir.
Talep teorisi bir ekonomide tüketicilerin davranışlarınıtemel alır, bu davranışların nelerden etkilendigini ve nasıldegiştigini inceler. üretim teorisi ise ekonominin diger yanını yani Ureticilerin davranışlarını temel alır. TUketici veUretici davranışları karşılıklı etkileşim içindedir. TUketicibelli bir ürüne olan talebini artırdıgında Ureticininde o Urunun Uretimini artırması beklenir. Aynı şekilde, Uretici birUrUnU talep edilenden az Uretirse o UrUnUn fiyatının yükselmesi beklenir.
Genel anlamda Uretim bir veya birden çok girdiyi bellibir çıktıya (veya çıktılara) dönüştüren bir süreçtir. Yerinegöre bu süreç yapı deaişikliaini, yer dehişiklihini veya zaman deDişikliijini gerektirir. Tarım ve sanayi yapı degişikligi ile üretime örnek olabilir. Depolama zaman dehişiklihi vetaşımada yer degişikligi ile üretime örnektirler. Mallarınyapısının, yerini ve kullanım zamanını degiştirmek onlarındegerini artırır. Tüketici istediffi yerde, istedigi zamanda,istedigi şekilde malları elde ederek gereksinimlerini tatminedecegine göre, üretimi daha geniş çapta şöyle tanımlayabiliriz: Mal ve hizmetlerin tüketiciye faydasını artıran her türlü girişime üretim denir.
üretimde, eldeki en iyi teknik veya bilinen metodlarkullanılarak, belli bir çıktıyı <UrUn) elde etmek için deDişik girdiler bir araya getirilir. Belli bir üretim sürecinde,bazen yalnızca iş gücü, makina gUcU, hammadde, toprak veyabina kullanılırken bazende hepsinin bir arada kullanıldıgıgörUlUr. Belli miktarlarda bu Uretim faktörlerinden kullanarak elde edecegimiz UrUn miktarı kullanılan Uretim teknolojisine göre farklı olacaktır.
üRETiM FONKSiYONU
Giderlerin deDişik oranlardaki kombinasyonu ile, bunlardan elde edilen en yUksek çıktı oranı arasındaki ilişkiye ''üretim fonksiyonu'' denir. Girdileri bir araya getiren en iyi
41
teknoloji bir tane ise tek deaerli bir fonksiyon oluşur. Eniyi teknoloji birden çoksa çok degerli bir fonksiyon oluşur.
üretim fonksiyonu belli bir miktardaki giderlerden eldeedilecek en yUksek çıktıyı belirlediiji gibi, belli bir çıktıyı elde etmek için gerekli en az girdi miktarınıda belirler.üretim fonksiyonları oluşturulurken en verimli şekilde çalışıldı9ı kabul edilir.
üre~ım fonksiyonu, firmanın elindeki olanaklar ve teknoloji ile belirlenir. Teknolojik bir gelişme yeni bir üretimfonksiyonu oluşturulmasını gerektirir.
üretim fonksiyonundaki girdilerin bir kısmının detjişmesizaman alır. brnegin, makina sayısının artırılması veya fabrika kullanım alanının bUyUtUlmesi kısa sUrede gerçekleştirilemez ve daha önceden planlanması gerekir. BUtUn girdilerin deI1işebi lecegi kadar uzun oları z arnarı aral. ıgına "u a urı d ö nem " d e-..nir. Kısa dönemde girdilerdeki de9işiklik, fazla mesai yapılarak veya makinaların çalışma hızı artırılarak satjlanır.
TEK üRETiM FAKTöRü KULLANIMI
Bir an için Uretime katılan üretirıı faktörUnUn bir taneolduijunu kabul edelim. Buna göre Uretim miktarı yalnızca işgücüne bagımlıdır. (üretim için başka faktörler kullanılamamaktadır veya kullanılsa bile diger faktörler sabit kabuledilmiştir) denir. üretime katılan her birim Uretim faktörününtoplam UrUne etkisi farklı olacaktır. Yukarıdaki varsayımlarıele alacak olursak, ilk işçinin üretime katılması ile UçUncUveya altıncı işçinin üretime katılmasının toplam üründekimeydana gelen detjişiklik aynı deQildir. ilk başlangışta işçilerin üretime katılması toplam UrUnU daha yüksek oranda artırırken bir işçi sayısından (veya işgUcU saatinden) sonra Uretime katılan işçilerin toplam ürüne katkıları daha düşük oranda olacaktır. işçi sayısı dahada artırılırsa, üretime katılan yeni işçilerin toplam ürüne hiçbir katkısının olmadıgıdUzeye ulaşır ve bu noktadan sonra üretime katılan her işçinin toplamUrUnU azalttıaı görülür. üretimde kullanılan işgUcUmiktarı ile elde edilen toplam ürün miktarı arasındaki böylebir ilişki sayısal olarak aşayıdaki tabloda gösterilmiştir.
42
üretimde KullanılanişgUcU Miktarı
Toplam üretimMiktarı
o1
o
2
ı;:;..J
1215
B'+
Birinci işçi üretime katılınca toplam UrUn sıfırdan beşeçıkmıştır. r k i ric i işçi Uretime kac ı Lı nce toplam Uri.il", 5'1den12'ye çıkmıştır. Yani birinci işçinin toplam Uri.ine katkısı 5iken iki işçinin toplam Uri.il"ıe kat kı a ı (12 - 5 = 7) o Lmuşb ur-,üçUncU işçinin üretime katılması ile toplam Uri.in 3 birim artarak 15'e çıkmıştır. Bu durumda UçUncU işçinin katkısı yalnızca 3 birim olduDunu söyleyebiliriz. DördUncU işçinin Uretime katkısı i=-,e olur,ısuzdur, ı;U~.U orıurı üretime katılması iletoplam UrUn 15'den B'e dUşmUşt~. üretime katılan her işçininüretime katkısını marjinal Uri.in vermektedir. Ortaları, Uri.in isetoplam Uri.ini.in o üretimi saglayan işgUcU sayısına böli.irııi.i ilebulunur ve işgi.ici.i başına üretime olan ortalama katkıyı gbste·r.•. i r-,
işgUcU Top l am ürUn Marji nal ürUl"ı Ort a 1 arıı ürUl"ı
5 5 523
1 ....ı::. 73 51 ı;:;
. ..J
8 -74
Karar verme açısından marjinal UrUn önemli bir araçtır.üretim kararlarında bu araçtan yaygJ.n şekilde yararlanılır.Yukarıda gösterildigi gibi marjinal UrUn, üretime katılan yeni ışgUcUni.in (genel Uretim faktörlerinin birindeki artışın)toplam UrUnde meydana getirdiDi artıştır. Marjinal UrUnUn sıfır oldugu noktada (işgUcU dUzeyinde) toplam UrUn en yüksekdüzeye ulaşJ.r. Ortalama UrUnUn sıfır oldugu noktada toplam Uri.inde sıfır olur.
43
DE~iŞEN ORANLAR KANUNU
Degişen oranlar kanunu özet olarak; diDer Uretim giderlerine göre herhangi bir Uretim faktörU miktarı göreceli olarak arttırıldıtjından belli bir noktadan sonra marjinal UrUnazalır.
Belli bir noktadan sonra marjinal UrUn azalacagına göreüretime katılacak en iyi Uretim faktörU miktarınında sınırları vardır. Bir birim fazla üretim faktörü kullanmanın firmayamaliyeti o üretim faktörUnUn birim fiyatıdır. Bu birim fiyat,marjinal UrUn geliriyle karJılaştırılmalıdır. üretime katılanbelli bir üretim faktörünü bir birim arttırdıDımızda, toplamüründeki artışa marjinal UrUn demiştik. Bu marjinal UrUn marjinal gelirle çarpıldıaında marjinal UrUn gelirini buluruz.
Marjinal UrUn gelirini, üretime katılan Uretim faktörlerinden birini artırdıaımızda (diDerleri sabit kaldıtjından) buartışın gelirle meydana getirdiDi artış olarak tanımlayabiliriz. Etjer marjinal UrUn geliri, üretim faktörünUn birim fiya+ ı nde n fazla ise f<3-~ııa, bu Uretirıı faktörU artışını uygular.Aksi halde Uretim~aktörU artıştan vazgeçer. Buna göre, marjinal UrUn gelirini girdi fiyatına eşitleyen Uretim faktörüdüzeyi üretime katılacak en iyi girdi düzeyidir.
iKİ üRETİM FAKTöRü KULLANIMI
üretim fonksiyonunun temel özellikleri iki deijişik Uretim faktörU kullanan ve bunlarla tek bir UrUn üreten basitbir modelde daha iyi görUlUr. Belli bir Uretim surecinin X veY üretim faktörlerinden deDişik miktarlarda kullanarak Q LirUnUnU elde ettigini kabul edelim.
MARJİNAL İKAME (YERİNİ TUTMA) ORANI
üretimde birden çok Uretim faktörü kullanılması halinde,yalnızca herhangi bir üretim faktörUndeki degişikliDin toplamUrUne olan etkisini bilmek yetmez. Aynı zamanda bu Uretimfaktörlerinin birbirlerinin yerine kullanılıp kullanılmayaca-
44
hını ve kullanılabilmeleri halinde aralarındaki ikame oranınıda bilmemiz gerekir. Buna göre marjinal ikame oranını şöyletanımlayabiliriz: Toplam UrUn degişmeksizin, bir Uretim faktörUnUn Uretimde kullanımını bir miktar azalttıgımızda, diijerUretim faktörUnUn kullanımında meydana gelen artış miktarı.
İKİ üRETİM FAKTöRü KULLANILMASINDA TOPLAM üRüN E~RİSİ
Herhangi bir işletme için toplam UrUn etjrisini belirlerken, Uretim faktörUndeki degişikligin toplam UrUnde meydanagetirdihi dehişiklihi bilmemiz gerekir. üretime giren birdençok Uretim faktörU olması halinde bunlardan birinin dışındadigerleri sabit tutularak, tek bir Uretim faktörUndeki degişimlerin toplam UrUne etkisi saptanmaya çalıtılır.
~üRETİMİN üÇ AŞAMASI
Firma elindeki Uretim faktörlerini verimli bir şekildekullanmak istediffinde toplam, ortalama ve marjinal UrUn earilerinden yararlanır. üretim faktörleri olarak işgUcU ve sermayeyi kullandıffımızı varsayalım. incelemelerde Uretim faktörünUn yalnızca biri degişir kabul edildi§inde analiz daha kolaylaştıgı için bu açamada sermayeyi sabit ve işgUcUnU degişir Uretim faktörU olarak ele alalım:
ilk aşama, bir işgUcU biriminin kullanılmasıyla başlarve ortalama UrUnUn en yUksek olduffu noktaya kadar devam eder.Bu aşamada toplam UrUn artmaktadır, buna bahımlı olarak sermayenin verimide artar. ilk aşamanın başlangıcında marjinalUrUnUn de hızla arttıgını görUrUz. Bir sUre sonra marjinal Urun en yUksek noktasına ulaşır ve daha sonra dUşmeye başlar.ilk aşamanın sonunda marjinal UrUnUn ortalama UrUne eşitlendigini görUrUz. ilk aşama aralıgında marjinal UrUn ortalamaUrUnden yUksektir ama ilk aşamanın başlangıcında ve sonundabirbirlerine eşittirler. Bu aşamada sermayenin verimi ve işgUcUnUn ortalama verimi arttıgı için firma iş gUcUnU artırmaya devam eder, yani ilk aşamanın sonuna ulaşmaya çalışır.
45
ikinci aşamada, hem marjinal marjinal UrUn hemde ortalama UrUn azalmaktadır, ama toplam UrUn yine de artar. Bu aşamanın sonunda toplam UrUn en yUksek düzeye ulaşır ve aynı anda marjinal UrUnde sıfırdır. işgUcU, sermayeye oranla dahapahalı ise firma işgUcUnU ikinci aşamanın başlarında tutarçUnkU birim işgUcU başına toplam UrUn bu kımımda en yUksektir. Sermaye işgUcUnden daha pahalı ise firma ikinci aşamanınsonlarına ulaşmak ister. drnek olarak işgUcU birim maliyetini10.000 ve 100.000 liralık sermayenin maliyetininde 10.000 lira olduDu bir durumda işgUcU birim maliyetinin 5.000 ve 100.000 liralık sermayenin maliyetininde 30.000 lira olduau ikinci bir durumu karşılaştıralım. ikinci aşamanın başında kullanılan işgUcU (işçi sayısı) 5 dir ve toplam UrUnde 1350 dir.ikinci aşamanın sonunda kullanılan işgUcU 10 dur ve toplamUrUnde 2079 dur.
Birim Maliyet
Birinci.Durum ~işgU~k ap ı b a l eşıt)
ikinci Durum (ucuzişgUcU pahalı kap.
10.000 + 10 (10.000) 30.000 + 5 (5.000)- Lı-4. '+4 ~~~--~~~~~~~~~~~ :::: 40, 74
1350 1350
10.000 + 5 (10.000) 30.000 + 10 (5.000)_.. 38, 65
2070 2070
üçUncU aşama, toplam UrUnUn en yUksek ve marjinal UrUnUnsıfır olduau noktadan başlıyarak, toplam urun ve ortalama urunun sıfır olduDu noktaya kadar devam eder. Bu aşamada toplam Urun, ortalama UrUn ve marjinal Urun beraberce azalmaktadır. üçUncU aşamanın başlangıcı sermaye verimliliginin enyüksek oldugu noktadır.
işgUcU başına verimin en yUksek olduDu birinci aşamanınsonunda daha fazla işgUcU kullanmama kararı yalnızca sermaye-
4fı
nin bedava oldutju hallerde uygun olabilir. Aksi halde dahafazla işgUcU kullanarak ikinci aşamaya geçmek gerekir. Sermayenin bedava olması genelde dUşUnUlmemekle beraber özel birdurum olarak bir makinanın ekonomik ömrünün tamamlanmasınaraamen üretimde kullanılması gösterilebilir.
Tablo: Sermaye sabit olması halinde işçi sayısına göre toplam, marjinal ve ortalama UrUn:
Kapital İşçi Sayısı Toplam Ort al.am Mc."\rj i r,al<TU Uri.in Uri.in Uri.in
---100.000 1 i:~50 250 250100.000 ~. 520 260 270C.
100.000 3 798 266 i::'.78100.000----- 4 1080 270 278100. 00(~ 5 1350 i:~70 i:::70100.000 E, 1595 255 2'+6:LOO. 000 7 1820 i::~60 ;:=~24100.000 8 2000 250 180100.000 9 2070 23(> 70100.000 :LO 2070 207 o100.000 11 1980 180 --90100.000 1 ~·, 1800 150 -180c,
İşgUcU ve sermayenin her ikisininde kıt ve pahalı olmasıhalinde firmanın birinci aşamada veya UçUncU aşamada Uretimdebulunması gerekmez, çUnkU her ikisininde en iyi şekilde kullanılması en iyi dUzeyde deaildir. Birinci aşamada her ikiside verimli di.izeye ulaşmamıştır ama UçUncU aşamada ikisinindeverimleri azalmaktadır.
Sonuç olarak Uretim noktasının daima ikinci aşamada olacaaını söyleyebiliriz. üretim noktasının ikinci aşamanın başlangıç veya bitimine yakınlıaını ise üretime katılan üretimfaktörlerinin fiyatlarının birbirine oranı belirleyecektir.
47
üRETiM FAKTöRLERiNDEKi ARTIŞIN üRETiME ETKiSi
üretim faktörleri belli bir oranda arttırıldıgında buartış toplam Uretimi Uç şekilde etkiler. üretimdeki artış yaUretim f~ktörU kullanımındaki artışa eşit olabilir, ya da Uretim faktörU kullanımındaki artıştan az veya fazla olabilir.BiriYıci duruma "sabit verimlilik" durumu diyebiliriz. ÇLiı"ıki..iaynı anda bUtUn Uretim faktörlerinin kullanımı mevcut durumuniki katına çıkarılırsa toplam Uretim de iki katına çıkar.
üretimdeki artış Uretim faktörU kullanımındaki artıştanf a z La ise bu duruma ''artan verimlilik'' dur-umu deYıir. Artanverimlilik durumunda Uretim faktörU kullanımı iki kata çıktıtjında Uretirııdeki artış iki kattan fazla olur. üretimdeki artış Uretim faktörU kullanımındaki artıştan daha az ise bu duruma "c.~zalan verimlilik" durumu dE?Yıir. Bu son durumda i.iretimfaktörU kullanımı iki katına çıkarıldıgında toplam Uretimdekiartış iki kata çıkmaz, daha az bir di.izeyde gerçekleşir.
üretyı1- faktörleri kullanımı ile toplam i.irUYı arasındakiilişki ge~llikle sıralaYıaı"ı Uç d urumurı karışımı c Lar-a k karşı-··mıza çıkar. bnce artan verimlilik şeklinde olan ilişki dahasonra bir si.ire için sabit verimlilik şeklini alır ve dahasonra da azalan verimlilik şeklinde devam eder.
üRETiM VE üRETiM FAKTöRü iLiŞKiSiNiN EN iYiLENMESi
Firmanın amacı iki şekilde ortaya konulabilir:
1- Belli bir bUtçe ile en yUksek Uretim miktarına ulaşma is~tet{i,
2- Belli bir i.iretim miktarına en di.işUk maliyetle ulaşma isteai.
Her iki durumda da eşitlik halinde belirli sınırlar vardır ve yerine göre maliyet veya i.iretim miktarı en iyilenmekistenmektedir. Lagrange tekniiji bu ti.ir problemler için kullanılan yaygın bir çözi.im yoludur. Effer amaç fonksiyonu ve sınırlar doDrusal ise ve firma birden çok Uri.in i.iretiyorsabuti.ir problemlerin çözUrııi.i için dogrusal programlama yaygın olarak kullanılır.
48
MALiYET TEORiSi
Maliyet analizi yönetim ekonomisinde önemli bir rol oynar. BUtUn yönetim kararlarında seçeneklerin yUkledikleri maliyet ve getirdikleri <veya getirecekleri) fayda karşılaştırılır. brnegin, bir reklam projesinin uygulanıp uygulanmamasına kara verirken o projenin yUkleyecegi maliyetle saalayacaaı fayda gözönUnde tutulur. Yeni bir makinanın alınması kararı da makinaya yapılacak yatırım ile o makinanın saalayacaaı faydanın karşılaştırılmasına baalıdır. Çalışanlara yapılacak giyecek yardımının saaladıaı fayda onun maliyetinden dahayüksek ise işletme böyle bir girişimde bulunur. yukarıda verilen örneklerin hepsinde belli bir karara dayalı olarak maliyetteki artışla (marjinal maliyet veya genel anlamıyla artan maliyet) saaladıgı faydadaki artış <marjinal fayda) karşılaştırılır.
Maliyetle ilgili bilgiler uygun şekilde tutulan kayıtlardan~de edilebilir. Yeni bir üri.irıle ilgili maliyetler isetahmi~erle veya belirli standartlara göre hesaplanır. Maliyetle ilgili bilgilerin ana kaynaaı muhasebe kayıtları olmakla beraber, bu amaca yönelik eldeki tek kaynak bunlar deUildir. Tablo, grafik v~ istatistiklerde bu konuda yardımcı kayr,aklardır.
Maliyetin birden çok tanımı vardır. Bunlardan hangisinindogru oldugu konusunda fikir yürütmek ise zordur. Amaçlara,içinde bulunulan duruma ve kullanılacak kişilere göre maliyettanımı farklı olacaktır. Ama genel anlamda maliyet denildiginde herhangi bir şey (mal veya hizmet) için ödenen fiyatanlaşılır. Mellerowicz'e göre maliyet Uretimde bulunmak amacıyla çeşitli madenlerin tUketimini gösterir. Bu tanımda sözUedilen madenler; hammaddeler, yardımcı maddeler, sermaye,toprak gibi maddesel deDerlerle haklar ve know-how gibi maddesel olmayan degerler ve hizmeti kapsar.
Maliyetler sınıflanmak istendiginde ilk ayırım aşamalaragöre yapılabilir. Aşamalara göre sınıflama alım maliyeti, depolama maliyeti, yapım maliyeti ve pazarlama maliyeti şeklinde olur. Bu sınıflama da verginin maliyetin hangi sınıfınagirecegi meslek dallarına ve işletmenin bünyesine göre degişir. Temel maliyetler yapım ile dogrudan bagıntısı bulunanmaliyetler yani hammadde ve işçiliktir. Yönetim giderleri,büro giderleri, satış giderleri ve sosyal giderler genel maliyetler sınıfına girer. Yönetim ekonomisi açısından en yaygın ayırım ise sabit maliyet ve deaişir maliyet ayırımıdır.
49
Herhangi bir ürün veya hizmetin maliyeti hesaplanmak istendiginde, o ürün veya hizmetle ilgili maliyetlerin bilinmesi gerekir. ilgili maliyet deyimi aslında açık olmayan birdeyimdir. Bu nedenle bir ürün veya hizmetin maliyeti hesaplama amacına göre farklılık gösterebilir. brnegin, vergi amacıyla hesaplanan bir ürünün maliyeti, ihaleye girmek amacıylaaynı ürünün hesaplanan maliyetinden farklı olacaktır.
MALiYET FONKSiYONLARI
Firmalar için iki tür faliyetten söz edilir. Bunlar; sabit maliyetler ve deffişken maliyetlerdir. Sabit maliyetlerüretim miktarındaki degişmelerden etkilenmez. Yani firma ektesisler kurmaksızın üretim miktarını arttırmak isterse sabitmaliyetlerde bir degişiklik olmaz.
~iyetler erı yi.iksek işletme l·{c.~pasitesirıe k a d ar- irıcelen-"·diijinde sabit maliyetin bir dogru ile gösterilme olanaaınınolmadıaı göri.ilür. Degişmez oldugu varsayılan (sabit) maliyetler ancak belirli bir üretim kapasitesinde bu özelligi taşır.üretim miktarı arttıkça, sabit maliyetler belirli aralıklarlabasamaklı biçimde büyür.
ikinci tur maliyetler ~egişken maliyetlerdir. işçilik,hammadde ve enerji maliyetleri bu tür maliyetlerdir. Bunlarüretim miktarına dohrudan baDlı olan maliyetlerdir. üretimmiktarının artması ile toplam degişken maliyetlerde artar.Matematiksel olarak bu ilişki toplam deaişken maliyetler Uretim miktarının fonksiyonudur şaklinde açıklanabilir.
KISA VE UZUN DöNEM MALiYETLER
Yönetim ekonomisi içinde karar verirken iki temel maliyet fonksiyonundan sözedilebilir. Kısa dönem maliyet fonksiyonu genellikle günlük kararlarda kullanılırken uzun dönemmaliyet fonksiyonu daha uzun pl&nlama dönemini ilgilendirenkonularda kullanılır. Yönetim açısından kısa dönem dendiijindefirmanın girdilerinden bazılarının degişmeden kaldıgı dönem
50
)anlaşılır. Diger bir deyişle uzun dönemde firmanın bütün gir~dilerinin deaişebilecegi kabul edilir. drneffin, kısa dönemdefirma kararlarının mevcut sermaye ve yatırımlarla sınırlı oldugu kabul edilir. Uzun dönem için ise böyle bir sınırlamadansöz edilemez. Kısa ve uzun dönemin tanımı firmadan firmayafarklılık gösterebilecegi gibi firmanın bölümleri arasındaveya firmanın bir karar ortamından diger bir kara ortamına dafarklılık gösterebilir.
Çıktı yani üretim miktarı ile ilişkili olarak degişmeyenmaliyetlere sabit maliyet denir. Uzun dönemde hiçbir şekildesabit maliyetin varlıgından söz edilemez. ddünç alınan sermayeniırı f a i z i , ki r-a l arıe.n fabrika, b i na VF:! mc.üdnalarırıkirası,amortismanlar, vergiler ve üretim miktarı azaldıgında iştenişten çıkartılamayan personele ödenen ücretler sabit maliyetlere örnek olarak gösterilebilir. Degişir maliyetler ise üretim miktarına bagımlı olan maliyetlerdir. üretim miktarı arttıkça onlarda artar. Uzun dönemde bütün maliyetler degişkendir. ~
Daha öncede vurgulandıgı gibi kısa dönemde toplam maliyetler sabit maliyetlerle degişir maliyetlerin toplamıdır.Gerçek hayatta toplam maliyetler degişir maliyetlerin etkisialtında kalarak belli bir noktaya kadar artan verimlilik ve onoktadan sonra azalan verimlilik gösterir. Toplam maliyetleriTM, toplam degişir maliyetleri TDM ve toplam sabit maliyetleri TSM ile gösterirsek ilişki şöyle özetlenebilir;
TM:::: TDM + TSM
Yönetim kararlarında genellikle ortalam ve marjinal maliyetlerden yararlanıldıQına göre onlarında toplam maliyetlerle ilişkisinin gösterilmesi gerekmektedir.
TMOrtalama Toplam Maliyet (OTM) -
UM
TSMOrtalama Sabit Maliyet <DSM) ::::
UM
51
TDMOrtalama Detjişir Maliyet (ODM) -
üM
ATMArtan Maliyet
AüM
dTMMarjinal Maliyet <MM) :::
düM
Toplam maliyet earisinin şekli tamamen toplam degişirmaliyet egrisi ile belirlenir. Di9er bir deyişle de9işik Uretim miktarlarında toplam maliyet egrisinin ve toplam degişirmali~ e/(;frisirıir-ı eI7jimlerirıe bek ı Ld ı q ı nda bun l ar-ı n eşit o ı du- ..au gorUlUr. Buna göre sabit maliyetler şeklini degiştirmeksizin toplam maliyetleri daha yukarıda bir dUzeye çıkarırlar vebu ilişkinin sonucu olarak artan maliyetlerin ve marjinal maliyetlerin hiç bir şekilde sabit maliyetlerden etkilenmediaigörUlUr. Artan maliyetler Uretim miktarındaki belli bir de-9işmeye göre toplam maliyetlerde meydana gelen de9işme şeklinde tanımlandıaına göre sabit maliyetlere bagımlı olmamasıdogaldır. Marjinal maliyetler ise toplam maliyetlerin Uretimmiktarına göre türevi alınarak bulunur. Sabit maliyetler toplam maliyetlerin içinde Uretim miktarı ile deDişmeyen kısımyani sabit bir sayı ve sabit bir sayınında türevi sıfır olduauna göre marjinal maliyetleri hiç bir şekilde etkilemeyecektir.
Kısa dönemde toplam maliyet egrisinin ve toplam deQişirmaliyet ehrisinin şeklini belirleyen diger bir faktörde Uretimde kullanılan girdilerin verimliligidir. Toplam maliyet vetoplam degişir maliyet eijrileri önceleri daha az oranda artarken sonra daha yUksek oranda artmaktadır. Girdi fiyatlarının sabit oldugu kabul edersek bunun anlamı; degişir üretimgirdilerinin marjinal verimi önceleri artarken sonra azalmaktadır. Bunun sonucu olarak birinci bölgede marjinal maliyetler azalırken, ikinci bölgeye geçildikten sonra hızla artmayabaşladıgı görUlUr. Belli bir noktadan sonra marjinal maliyetortalama toplam maliyetinde UstUne çıkmaktadır.
52
Uzun dönemde firma için herhangi bir sınır sbzkonusu degildir. Bu nedenle herşey degişebilir ve uzun dönem sabit maliyet earisi yoktur. Uzun dönemde yöneticinin ilgilenditji maliyetler uzun dönem ortalam maliyetle uzun dönem marjinal maliyettir. Uzun dönem ortalama maliyet egrisi, degişik özelliklerde en iyi fabrika bUyUklUgU için elde edilen kısa dönemortalama maliyet etjrilerinden oluşur.
Birden çok UrUn Ureten veya birden çok fabrikası olanfirmaların uzun dönem ortalama maliyet fonksiyonları bu fonksiyonların veya UrUnlerin her biri için elde edilen ortalamamaliyet fonksiyonlarının toplamıdır. Böyle bir durumda uzundönem ortalam maliyet egrisinin şekli ya sabittir, ya azalandır ya d a 11U11 şekliYıc:ledir.
Başdbaş Noktası Analizi:~
işletmelerin en yaygın şekilde kullandıkları karar vermetekniklerinden biridir. işlatme yöneticileri gelecegi dahaiyi planlayabilmek ve geçmişte alınan kararları daha iyi deijerlendirebilmek için, işletmenin hangi Uretim düzeyinde karageçtiaini bilmek isterler. Bu tUr analizlerde yöneticiye vekarar vericiye yardımcı olması için düzenlenen başabaş grafikleri gelirle maliyetlerin ilişkisini kesin bir şekilde ortaya koyar.
Bunun yanında Uretilen malların belirli bir miktarda olması ile birim maliyetler en dUşUk düzeyde tutulabilir veböylece k&rı yükseltme gerçekleştirilebilir. Genel anlamda;
K&r = Toplam Gelir - Toplam Maliyet
olarak tanımlanabilir. Toplam gelir, satılan miktar ve birimsatış fiyatı ile belirlenir. Mal ve hizmete olan talep ileonların birim satış fiyatı genellikle yönetici ve karar vericinin dışında oluşur. Toplam maliyet ise sabit maliyetlerledegişken maliyetlerin fonksiyonudur.
Belli bir Uretim düzeyine kadar işletmenin toplam maliyeti toplam hasılatından daha yUksek olur. Geçmişte alınan
53
kararların deaerlendirmesi ve geleceae dönük kararları~ başarılı olması için işletme yöneticileri toplam hasılatın toplammaliyete eşit oldugu başabaş noktasını bilmelidir.
işletmeci ikis~ptamaya yönelir:
ilişkiden faydalanarak başabaş noktasını
1- Herhangi bir işlemin toplam maliyeti, o işlem için yapılanve işin miktarına baaımlı olmayan deaişmez maliyetle, işinmiktarına bahımlı olan deDşir maliyetin toplamıdır.
2- Bu işlemden doDan gelir,miktarının çarpımıdır.
o işir, fi yatı ile yapılan işin
Bir numaralı ilişkide belirtilen de9işir maliyet matematik~ ,:,larak Uretirıı miktc.~rır,ıır, f onkss i ycmu şeklirıde göst<?rilir. Degişken maliyetler üretilen miktarın fonksiyonudur dendiDinde bunun tek anlamı bir dotjru çizmek detjildir. Bu ilişkiparabolik bir egride olabilir ve bazı durumlarda basamaklıbir fonksiyon da olabilir. Başabaş noktası analizi de kullanılan fonksiyonlara göre dogrusal eDrisel (parabolik) veyabasamaklı olur. Kullanılan fonksiyona göre yaptıgımız bu ayırımdan başka başabaş analizleri kullanılıkları ortama göre debelirlilik, risk ve belirsizlik halinde başabaş analizleri olarak gruplanabilirler. Bunların arasında en yaygın olarakkullanılanları ve literatürde de en çok rastlanılanları belirlilik halinde dogrusal başabaş noktası analizleridir. işlemleri basitleştirmek amacıyla doarusal başabaş noktası analizlerinde şu varsayımlar yapılmaktadır:
1- Satış fiyatı satış miktarından baDımsızdır ve kesinliklebilinir.
2- Kesinlikle bilinen birim başına de9işir maliyet sabittirve toplam degişir maliyet üretim miktarının dogrusal birfonksiyonudur.
3- Toplam degişmez maliyet (F) başabaş analizi yapılan dönemiçin sabittir ve üretim miktarından baaımsızdır.
54
4- Satış fiyatı birim başına degişir maliyetten daha yUksektir. <p>v>
5- üretim faktörlerinin Uretim miktarını sınırlamadıDı kabuledilir.
6- Birden fazla UrUn Uretimi durumunda UrUn bileşimi içindeUrUnlerin birbirine oranı sabittir.
Bu varsayımlardan ilk UçU dogrusal bababaş noktası analizinde gerklidir. Aksi halde doijrusallık prensibi zedelenir.DördUncUsU başabaş noktasının oluşması için zorunludur. Analize alınan tUm noktalar için p(v olursa o veriler için başabaş noktasından söz edilemez. ilişki doijrusal deijilse en azbelirli bir kesimde p>v olması gerekir. Başabaş noktası analizlerine grafikle yaklaşımda beşinci varsayıma dolaylı olarak y~r verilir. Ancak probleme doijrusal programlama yaklaşımında ~~tirı1 faktörleri sır,ır koşulu olarak ele a t ı n ı r-. Ge-··nelde başabaş noktası analizleri tek UrUn yapılır. Birdenfazla UrUn Uretimi söz konusu oldugunda altıncı varsayıma ge-rek vardır.
Dogrusal Başabaş Analizi:
Birim satış fiyatının Uretim miktarına baijımlı olarakdegişmedigi varsayımı ile toplam satış gelirleri de orjindenbaşlayan ve sabit oranda yUkselen bir dogru ile gösterilebilir. Toplam gelir ve toplam maliyet dogrusal olduguna göre buiki dogrunun kesişmeleri ile başabaş noktası oluşacaktır. Daha önce sıraladıgımız varsayımlardan dbrdUncUsUnUn gerekliligi burada kendisini göstermektedir. p~v olması halinde toplamgelir ve toplam maliyet dogruları kesişmeyecegi için başabaşnoktasıda oluşmayacaktır.
Egrisel Başabaş Analizi:
Toplam gelir ve toplam maliyet her zaman dogrusal bireşitlikle gösterilemez. Zaman zaman birim satış fiyatı (p) nin
55
veya birim degişken maliyet (v) nin sabit kabul edilmesi mümkün olmayabilir. Yerine göre, daha önce sıraladıgımız varsayımlardan birincisi veya ikincisi kaldırılarak (bazende herikisi) başabaş analizine geçilir. Bu fonksiyonlardan her ikiside doGrusal olmadıgında tek bir başabaş noktasından sözedilemez. Belli bir üretim miktarına kadar belkide tek bir başabaş noktası vardır. Fakat üretim miktarına bir sınır getirilmediginde birden fazla başabaş noktası ile karşılaşılacaaıaçıkça görülür.
Basamaklı Başabaş Analizi:
' Deaimez oldugu varsayılan maliyetler, ancak belirli birüretim kapasitesinde bu özelligi taşır. üretim miktarı arttıkq~ c:legişmez oldı_t"çjı.ı vars.ayılan maliyetler belirli ar,,:\lıklarl~ ~asamaklı biçimde büyür.
önerilen Yaklaşım:
Bu yaklaşım başabaş noktası aralıgı tanımına dayanmaktadır. Başabaş noktsı aralıgı maliyet fonksiyonu ve gelir fonksiyonunun (veya toplam degişmez maliyet fonksiyonu ile toplamkatkı fonksiyonunun) kesiştikleri ilk ve son noktalar arasında kalan aralık olarak tanımlanabilir.
Yukarıda da a~ıklandıgı gibi maliyet ve gelir fonksiyonuveya toplam degişmez maliyet ve toplam katkı payı fonksiyonualındıgında çözüm degişmeyecek ve amaç bu fonksiyonların kesiştikleri ilk ve son basamakları saptamak olacaktır.
Toplam degişmez giderler, üretim düzeyine göre basamaklar halinde artar. Bu basamakların en düşük noktaları birleştirilditjinde alt limit bulunur. Aynı basamakların en yükseknoktaları birleştirildiginde üst limit bulunur.
Başabaş noktası aralıgı, tanımda da belirtildigi gibi,toplam degişmez maliyet fonksiyonu ile toplam katkı fonksiyonunun ilk ve son kesiştiiji noktalar arasında oluşur. Altlimitle toplam katkı fonksiyonunun kesiştiai noktadan daha
56
öncede toplam deDişmez maliyet fonksiyonu ile toplam katkıfonksiyonu kesişmez çUnkU bu alt limitin tanımına ters düşer.Buna ilaveten toplam katkı fonksiyonu alt limiti ve toplamdeDişmez maliyet fonksiyonunu ilk kez aynı basamakta keser.
Aynı şekilde List limitle, toplam katkı fonksiyonunun kesiştigi noktadan daha sonra da toplam deijişmez giderler fonksiyonu ve toplam katkı fonksiyonu kesişemez ve yine toplamkatkı fonksiyonu List limiti ve toplam deijişmez giderler fonksiyonunu son kez aynı basamakta keser.
Açıklamaların ışıijında, başabaş noktası aralıljı, alt limitle toplam katkı fonksiyonunun kesiştiai nokta ile, List limitle toplam katkı fonksiyonunun kesiştigi nokta arasındakiaralıktır denebilir.
Eilon' ın yaklaşımında da ilk bulunanlar başabaş noktasıar,ııgının alt ve List basamaklarıdır. Daha sonra bu iki basarnak:t~i toplam det}işrııez maliyet ayrı ayrı hesaplaır,arak, bulu····nan toplam degişmez maliyetleri toplam katkıya eşitleyen üretim miktarının saptanması yoluna gidilir. bnerilen yaklaşımile Eilon' ın yaklaşımı arasındaki fark, yukarıdaki açıklamalarda da vurgulandıaı gibi, başabaş noktası aralıgının alt veList basamaklarının bulunması aşamasındadır. bnerilen yaklaşımda da ilk aşamadan sonra i' ve i'' basamakları için toplamdeijişmez maliyet ayrı ayrı hesaplanır ve bu degerleri toplamkatkıya eşitleyen iki ayrı üretim miktarı bulunur. Başabaşnoktası 1 ve başabaş noktası 2 diye adlandırılan bu noktalaryönetici ve araştırmacıya fiyatlama, maliyet kontrolü ve üretim miktarını saptama aşamalarında karar verirken yardımcı ol ur-,
YöNETiM EKONOMiSiNE GLOBAL BiR BAKIŞ
Çogu endüstride rekabet globaldir. Otomobil, elektronik,makina parçaları, bilgisayar ve benzer endüstriler, Japon,Avrupa ve Amerikan firmaları, bazen hükilmetlerinden yardın daalarak başı çekmeye çalışıyorlar ya da en azından ayakta kalmak için ugraşıyorlar. Eger bu tip endüstri dallarında yönetici olmak istiyorsanız, uluslararası ekonominin görecelikavramlarını anlamalısınız. Bu bölUmde, bir firmanın, bir malı ihraç ya da ithal ederken etkisi altında kaldıgı faktörle-
57
ri, kazanç paylarının saptayıcılarını, tarifelerin ve kotaların mahiyetini ve etkileri ile stratejik ticaret politikasınıele alacagız. Ayrıca, yöneticilerin, yurt dışında bir şube açacaaı zaman, bunun nerede olması gerektigini, ne kadar çabukolabilecegini ve deniz ötesine teknoloji transferinin nasılyapılacagı konularındaki faktörleri inceleyeceaiz. Bu başlıklar, bugünün dünyasında merkez önemi olan başlıklardır çünkübunlar, Tokyo ve Londra'yı birbirine, New York ya da Los Angeles'ten (haritanın belirttiainden) daha yakın hale getirenkambinasyon ve ulaşım gelişmelrini içerir.
DIŞ TiCARET
ı·icaret niçin milletler arası yapılır? Ekonomistlerinhemen hemen yüzyıldır üzerinde önemle durdugu bir görüş vardır ki; o da ticaretin özelleştirmeyi getirdigi, özelleştirmıeır;i~e kazancı yUkseltti"ğidir. Ame)rika ditJer Ulkelerle ticaret yapabileceginden, bu; mal ve hizmetlerin özelleştirilmesine ve iyi, ucuz üretilmesine sebep olur. Diger ülkelerinözellikle, Uretimde iyi oldukları mal ve hizmetlerinin ticaretinin yapılmasına yol açar. Sonuç: Hem Amerika hem de ticaret partnerleri çıkar elde eder.
Kaynak saglanmasında ve insani ve insani olmayan kaynakların degişik tiplerinin degişken miktarlarda görülen milletlerarası farklılıklar, özelleştirme için en gerekli kaynaklardır. Çok miktarda verimli topraaı, çok az sermayesi ve çokmiktarda vasıfsız işçisi bulunan milletleri dUşünUn. Bu tUruluslar, tarımsal mamüller üretmeyi daha avantajlı bulurlar,diger; verimsiz topraaı bol, sermayesi ve vasıflı işgUcU çokuluslar, sermaye yogunlugu ve yüksek teknoloji UrUnleri üretmeyi tercih ederken. Ama, özelleştirmenin kaynakları, hep aynı kalmaz. Bilakis, degişik ulusların hammadde kaynakları veteknolajinin degişmesiyle ve uluslararası özelleştirmenin alanı yaygınlaştıkça kılık deQiştirir. cirneDin, Amerika, yüzyıl önce, hammadde ve yiyecek kaynaklarını şimdiye oranla daha fazla özelleştiriyordu.
58
KARŞILAŞTIRMALI üSTüNLüK
Eijer bir ülke, her şeyi diger ülkeden daha ucuza üretebiliyor olsa bile, her ikisi de özelleştirme ve ticaret dolayısıyla ki::ız;;n-,ç sa·~p.c:."ıyabi 1 ir. 111-<arşı La ş t ırmal ı Mer,fc:.,at Kanı.mu"diye bilinen bu teklif anlaşılmalıdır. Amerika'nın, bilgisayar üretiminde Çin'den iki kat fazla ve tekstil üretiminde de~ 50 daha UstUn olduaunu varsayalım. Dahası, Amerika'nın birUnite hammaddeyle 6000 poundluk tekstil ya da iki bilgisayarUrettigini, buna karşılık Çin' in de bir Unite hammaddeyle4000 poundluk tekstil ya da bir bilgisayar ürettiaini varsayalım. Bu durumda; Amerika, hem tekstilde hem de bilgisayarüretiminde Çin'den daha etkili bir üreticidir ama tekstildedegilse de, bilgisayar üretiminde karşılaştırmalı bir Ustünlüijü vardır. Başka bir deyişle, Amerika'nın Çin üzerindekiet~ili UstUnlüijU bilgisayar üretiminde daha fazladır, yanikarşılaştırmalı üstünlügü bilgisayarlara dayanır. (Amerika'nın UstünlüDU neden tekstil deijil de bilgisayar üretimindege~ 1 idir ? Çünkü Ar,ıeri ka, iki kat f a z la bi 1 g i sayar i.iretebi--1 ir ama Çin' in yapabilecegi tekstil üretiminden sadece% 50fazlasını yapabilir. Eger ülkeler, karşılaştırmalı bir üstünli.itje sahip olduiju mal ve hizmet sektörlerinde, özelleştirmeyegiderlerse, her bir ülke kendi standardını oluşturabilir.
Karşılaştırmalı üstünlükte De~işmeler:
Her iyi yönetici şunu bilmelidir ki; eijer bir ülke, belli bir malı üretmede karşılaştırmalı bir üstünlüije sahip ise,bunun sonsuza kadar böyle sürmesini bekleyemez. Bunu somutlaştırmak i ç i r», ko I saatleri durı..ununu ele a l a l a m, 1':3L~5 yılıı"ı-··da, isviçre dünya kol saatleri ve saat hareketlerinin~ 90'ını üretmiştir. Kol saati üretimi, dar alanda çok fazla istihdam yoaunluUu gerektirir. Bir kol saati üretiminin maliyetinin yaklaşık% 60' ı, istihdam için gider. isviçre firmalarıyüksek kalitede, pahalı saatler üretme Uzerine yogunlaşmış-1 ardır. ( Bı.ı yi.izden bu saat 1 ere "rııi.icevher 1 eştir i 1 rıı iş saat 1 E•r"denir> Bu firmalarda i.iretilen saatler, çogunlı.ıkla mücevherdükkanlarında satılır. Buralarda k&r rııarjı da % 50 dolaylarındc:."ıdır. 1950 ve 1960' lı y ı Ll ar- boyurıc a , İsviçrE?'r,ir, d iirry akol saati piyasasındaki kazanç payı düşmüşti.ir. Belki Amerika'nın ürettiiji pahalı olmayan Tımex sattlerinden, belki de Japonya'nın kol saati pazarında daha bUyUk bir faktör haline
59
gelmesinden dolayı. Buna karşın,deyse dünya tüketiminin yarısını
isviçreliler,karşılamıştır.
1 '370' te nE~re···
1970'ler boyunca, saat yapımı teknolojisi gelişmiş veQuartz saatleri yapılmaya başlanmışdı. Bu yeni teknoloji, sonderece belirgin ve klasik saat biçimlerini de degiştirdi, saatleri küçülttü ve dijital yazı gelenegini başlattı. Quartzsaatleriyle benzer oldugu için, ortalama çeşitli üretim masrafları, 1974 ve 1979 arasında, yaklaşık 1- 83 düşmüştür. 1979itibariyle, benzer bir Quartz saatin~ 20'den daha az üretimmasrafı için, dogrudan istihdam saglanmıştır. Dijital Quartzsaatlerin, durumunda ise, genellikle Amerika ve Hong Kong'taolmak üzere, çogu yarı kondüktör (dagıtıcı yarı yarıya ortak)firmalar, bu saatleri yapmak için tamamen otomatik bir üretimsüreci oluşturmuşlardır.
1980 itibariyle, isviçre'nin artık, kol saati sektöründekarşılaştırmalı üstünlügü kalmamıştır. Ancak, dünya kol saati
. ~.töri.i ihtiyacırıırı 1- 15' ı n i i.irEıtmiştir ve bu m i kt sr- da J·a-. ~~ya veya Hong Kong'dan çok daha düşüktür. Lider üretici ar
tık Hong Kong'tu ve Hong Kong'ta, saat i.iretimi; gelenekselsaat üreticileri tarafından degil, yarı yarıya ortak kondi.iktör firmalar tarafından yapılıyordu. isviçre saat endi.istisi1980 yılında düşüş yaşadı. 1970'teki firma sayısının yarısıkadar firmaya ve yine 1970'teki çalışan sayısının yarısı kadar çalışana sahipti.
Açıkçası, dış pazarlara bi.iyi.ik ölçüde satış yapan ya dayerel pazarlarda, yabancı rakipleriyle rekabet eden bir firmanın yöneticileri, kesinlikle karşılaştırmalı i.isti.inli.igi.i kaybetme riskine karşı dikkatli olmalıdırlar. Bazı durumlarda;eger böyle bir kayıp olursa, çözi.im; i.iretim masraflarının di.işUk oldugu ülkenin diger kesimlerinde fabrikalar kurmak olur.örrıe"ç,j"ir,; "Timex" firması, r-ırııı::-ırika'da sattıI;iı saatlerin ç,:,·~unudeniz aşırı ülkelerde Uretmiştir. Başka şekillerde, yani, oişten vazgeçip başka bir işe yatırım yapmak gibi çözi.imler deb u Lı..mabi 1 ir.
Talep ve Kayr,ak Etfrilerini ülkenin ihraç Edecetfi ürünü Belirlemede Kullanmak
Bir yönetici, Ulkesinin belli bir Uri.ini.in üretiminde karşılaştırmalı i.istünli.ige sahip oldugunu nasıl söyleyebiliriz?
60
Buna kara veren birinci faktör, o Ulkenin firmalarının o UrUnU üretmekten ve ihraç etmekten para kazanıp kazanmadıklarıdır.Sadece Almanya ve Amerika'da üretilip satılan yeni bir Urunun yaratıcısından Wilton Şirketi'ni dUşUnUn.
Bu yeni UrUnUn; ilk defa Amerika ve Almanya'da tanıtıldıaı için, her iki ülkedeki yönetici ve analistler; bu ikiülkede kurulan pazarlar dışında, UrUnUn ihraç edilip edilmeyeceaini ve eijer edilirse, bu ülkelerden hangisi tarafındanyapılacaTiını tahmin etmeye çalışıyorlar. Bu soruya cevap vermek için, önce, eger UrUnUn Amerika'dan Almanya'ya ya da tamtersi nakliyat masrafına ehemmiyet verilmezse, UrUnUn fiyatının her iki ülkede de aynı olması gerektigine dikkatleri çekmemiz gerekir.
ÇUnkU eger farklı olursa; bir firmanın, fiyatının dahadl.işi.it. oldugu i.ilkede, i.irUni.i satıı·, alarak; fiyatır,ır, daha y u l« .. ·sek'oldutlu ülkede de satarak para kazanabilir. Böyle olursa;
rfiyatır,ın dUşi..ik o l clu ğ u i..ilkedf,? fiyat yi..ik1;f.?lir; fiyatınırı yük-·':§ek olclutıu Ulkecle.> is£~, fiyat eli.işer. Bu durum fiyat her ikiülkede eşitlenene kadar devam eder.
ı'.:\rııc:\, 11h£~r iki Ulkede fiyatlarırı ayn ı olması" ndar, ka~;;tı-..mız, Amerika'da fiyatlar; dolarla, Almanya'daysa markla kotalanmıştır. Demek istedigimiz, kur paylarına egemen olarak fiyatların eşitlenmesidir. Eger bir Amerikan doları (bankalarveya başka yerlerde) 1.6 Alman markına karşılık geliyorsa;Amerika'da 10 dolarlık bir fiyat, Almanya'da 16 marklık birfiyata denk gelir.
Eger, bu UrUnUn pazarında herhangi bir devlet mUdahelesiyoksa ve pazar rekabet pazarıysa; bu Uri..inUn fiyatı; toplamdi..inya talebinin, toplam dünya kaynagıyla eşitlendiai çizgideoluşur.
Kur Payları
Pratik olarak, bUyi..ik bir firmanın yöneticisi ya da kUçUkfirmaların yöneticileri kur paylarıyla ilgili olmalıdır. brneain, bir Amerikan firmasının, bir Japon firmasından makinaparçası almak istediaini varsayalım. Makina parçası alırkenbu parçayı yapana karşılıgında Japon yeni verilmesi gerekir.
61
Etler parçayı üreten firma kabul ederse, Amerikan firması ödemeyi Amerikan Doları olarak yapabilir. Ama Japon firma bu dolarları, yenle degiştirmek durumunda kalacaktır. Çünkü faturayı yen karşılıaında ödemek zorundadırlar. Ne olursa olsun,Amerikan ya da Japon firması dolarları yene çevirmek zorundadır~ çUnkU uluslararası iş faaliyetleri, Ulke içindeki faaliyetlerden farklı olarak, iki farklı tedavül içerir.
Bildiffiniz gibi; kur payı (parite), başka bir Unite tedavül parası için deDiştirilen tedavülün Unite sayısıdır.1995 yılında, bir Amerikan doları, 85 Japon yeni ediyordu. Buda iki farklı tedavül parası arasındaki deDişimdir. Kur payları, zamanla büyük ölçüde detjişir; drneain, 1970 yılında birdolar 360 Japon yeni ediyordu. Geniş anlamıyla, kur payları,bir rekabet piyasasındaki herhangi bir fiyat gibi, arz ve taleple belirlenir.
~ Talep egrısi, doları olan insanların; bir yenin deijişikfiyatlarında talep ettikleri Japon yeni miktarını gösterir.Arz earisi, Japon yeni olan insanların, bir yenin debişik fiyatlarında arz ettikleri Japon yeni miktarını gösterir. Japonyeninin talep ve arz edildigi miktarların eşitlenmesi gerektiginden, bir Japon Yeni'nin eşitlenmiş fiyatı, arz ve talepe°!;l_r i I E•ri ni l'"ı kesişmesiyle belir 1 enir.
Kur payındaki detjişmeler, her firma üzerinde pratiktemüthiş bir etkisi olabilir. brneain,eger Amerikan Doları,alakalı oldugu diger tedavüllerdeki paralara göre, çıkış yaptıysa; bu, rakip olduDu yabancı firmalara göre, Amerikan mal vehizmetlerinin fiyat olarak bir çıkış yaşamış oldugunu gösterir. Sonuç olarak, Amerikan firmaları için yurt dışında satmak daha zor; yabancı üreticiler için Amerika'da satmak dahakolay hale gelir. 1980' lerin başlarında,dolar büyük bir çıkışyapmıştır,ve Amerikan firmaları, yurt dışında satmanın ve ithalatın zorlaştıaından yakınır olmuşlardır.drneain, Japon rakibi Komatsu tarafından belirlenen fiyatlarla buluşmakta zorluk yaşamış olan Caterpillar traktörlerinin geri çagrılması.
Kur Payının Etkenleri
Kur paylarının arz ve talep tarafından etkilendigini belirttikten sonra, şimdi de bu arz ve talep egrilerini belirleyen temel faktörlerden bahsetmeye geçebiliriz. Uzun vadede,
62
kur payı saptanmasının satın alma gücü parite teorisi diyeadlandırılan teoriye göre, iki para cinsi arasındaki kur payının, iki ülkedeki fiyat çizgilerinin farklılaşmasına yansıması beklenebilir. Bunun neden oldutjunu görmek için, Almanya veAmerika'nın dünyadaki tek, otomobil ihracatçıları ya da ihracatçıları olduklarını ve bu ülkelerin ihraç ya da ithal ettiDi tek ürünün otomobil oldutjunu varsayalım. Eger bir otomobilAmerika'da 10000 dolara ve Almanya'da benzer bir otomobil20000 marka mal oluyorsa;dolar ve mark arasındaki kur payı neolmalıdır? Açıkçası, bir mark 0.50 dolara deger gelmelidir,aksi takdirde, bu iki ülkenin otomobilleri, dünya pazarındarekabet içinde olamaz.Etjer bir mark 0.60 dolara karşılık gelseydi, bu bir Amerikan otomobilinin mal oldutju fiyattan dahayüksek olan 12000 dolara mal oluyor demektir bir Alman otomobili. Böylece, yabancı alıcılar, otomobillerini Amerika'danalırlar.
~ Bu teori ye dayanarak; "A Ul kesi nele erıf lasyorı ı:,rarıı B ül-·kesindekinden daha yüksekse, A Ulkesinin parası, B ülkesininkine göre deDer düşüklüDü yaşamaya daha meyillidir'' diye düşUnülebilir.Amerika'da masrafların ikiye katlandıgını ama buna karşılık Almanya'da sadece %50 arttıtjını di.işünelim.Enflasyonun bu ani çıkışından sonra Amerika'da bir otomobil 20000dolarş, Almanya'daysa 30000 marka malolmaya başlar. Böylece,satın alma gücü parite teorisine dayanarak, markın yeni detjeri 0,67 dolar olmalıdır. (Çünki.i, Amerika'da bir otomobil maliyetirıi yül.{.selterı kur p ay ı d ı r- "i:~0000 dolar" Bu maliyet deAlmanya'daki 30000 marklık üretimle paraleldir.) Çi.inkü Amerika'da enflasyon oranı daha yüksektir ve dolar, marka göre deaer kaybediyordur. Nisbi fiyat çizgileri, uzun vadede önemlibir rol oynayabiliyorken; diaer faktörler, kısa vadede kurpayları üzerinde daha çok etki etmeye elverişlidirler. Kısmeneaer bir ülkenin ekonomik büyüme oranı, dünyadaki diaer Ulkelerin hepsinde yüksekse; o Ulkenin para birimi bi.iyük ihtimalle degerinden kaybeder. Eger bir ülkenin ekonomisi geriliyorsa; bu o Ulkenin ithalatının artmasına sebep olur.
TARiFE VE KOTALAR
EDer bir endüstri, yabancı bir rekabetin tehditi altındaysa; devletiırı i b h a l malli:.\ra koydu·~u vergi oları "tarife" n ı nbaskısı altındadır. Tarife'nin amacı, yerel endüstriyi ve ça-
63
lışanlarını yabancı rekabetten korumak için ithalatı düşürmektir. Açıkçası, e'ger y ab.anc ı firmalar "tarife" ile kar ş ıkarşıya kalırlarsa, tarifeye maruz kaldıkları ülkeye yaptıkları ihracatı hemen keserler. Gerçekten, eger tarife yeterince yüksekse, (ki bul'"ıa "yasak tarife" demir.) yabal'"ıcı f i r-ma Larbu Lilkeye ihracat yapmayı çıkarlarına uygun bulmazlar.
cirnegın, 1950 yılı başlarında, ±sviçre'den ithaledilensaat oranı, amerika pazarında% 38'den % 58'e çıkmıştır. 1954yılında, Amerikan saat üreticileri, devletten, isviçre saatleri üzerinden alınan tarifelerin yükseltilmesini istediler.isviçre'nin dUşük maaş oranları yüzünden maliyet avantajı olduaunu ve saat Uretim teknolojisinin, milli müdafaa için önemli olduDunu tartıştılar. Ve hUkUmet tarifeleri~ 50 oranında artırmaya kara vermiştir.
r--- "Tarife" leriY·, y e n ı nda, özr..ıUr girişime ket vuran; yıllık~hal edilen belli malların miktarına ilişkin konulan sınırlar olal'"ı; kotalar var-d ı r-. Birçok durumda "kota" yerel enc.His-..triyi y abarıc ı rekabette .•..,, "tarife" ır,iı"ı k,:,rudu'g·ur,dal'"ı daha çı:ıl-{korur. Yabancılar, e9er maliyetleri yeterince dUşUkse, tarifebariyerini aşabilir ama eger bir kota mevcutsa, kotayı aşmanın hiçbir yolu yoktur. Amerika, tUm diger emtia arasında sadece şeker ve çelik üzerine kota koymuştur. Amerikan çelikşirketinin 1980'lerin başında yaşadıkları maddi kayıplardansonra, şirketler devletten yardım istemişlerdir. 1992'nin başında, Bush hUkUmetinin iş başına gelmesiyle, Amerikan çelikşirketlerinin durumu düzeltildi ve çelik kotalarına son verildi.
Ekonomistler yıllardan beri özgUr ticareti tartışa dursunlar; toplumun bakış açısının, tarifelerin ve kotaların belirlediDi koşullar vardır. Eger belli bir endUstri, milli mUdafaa için gerekliyse, onu bu yolla korumak akılcı olabilir.Ayrıca, e9er bir endüstriyse daha yeniyse (ki çocuk endüstridiye adlandırılır.>, hUkUmetin geçici olarak uluslararası rekabetin zorluklarından korumak için sınırlaması da mantıklıolur. Böylece, daha gUçlU ve dayanaklı noktaya gelinceye kadar, o endüstriye fırsat tanımış olur.
Ama, eDer yerel endUstriyi korumak için bu anlamlardakanuni bir düzenleme varsabile, devlet yardımları bu anlamdakota ve tarifeden çok daha doijrudan bir koruma yolu olur.
64
KORUMA YöNTEMiNiN GEÇMiŞTEKi ANİ ÇIKIŞI
2.DUnya Savaşı'ndan sonraki zamanın büyük kısmında, Amerika ticareti iyileştirmek için kota, tarife ve diDer engellemelerde azaltmaya gitmiştir. 1974 yılında, Amerika ve 22 ulus daha Tarife ve Ticaret Uzerine Genel bir anlaşma imzaladılar. (GATT> Bu anlaşma, tUm Uye Ulkelerin di.izenli olarakbuluşup tarife kesintileri Uzerine çift taraflı mi.izakereyevarmalarını gerektiriyor. Bu toplantılarda görüşülen herhangibir tarife kesir,tisi, ti.im Uye ülkelerde geçerli olacak. 1960'lar boy unca , 111-'~er,nedy H.;.,ı.md" görüşmeleri, tarifeleri azaltmakiçin 40 Ulke arasında yerini buldu ve 1970' ler boyun, yUzdenfazla ülke, ticareti göri.işme toplantıları için Tokyo'da toplandı. Sonuç, tarifelerin ve diaer bariyerlerin maddi olarakazaltılması oldu.
STRATEJİK TİCARET POLİTiKASI
Yıllardan beri ekonomistler, özgür girişimin toplumunilgilerini bir bi.iti.in olarak teşvik etmek için en iyi yol olupolmadıtlını tartışırlar. Böylece, genel olarak 1960' lı ve 1970li yılarında yapılan tarife kesintilerini dogru bulup; 1980'lerdeki korumacılık anlayışının büyümesine pek de sıcak bakmazlar. Ama bazı ekonomistler, artık bu gelenekselleşmiş dUşUnceleri sorgulamaya başladılar. Onlara göre, Amerikan hükUmetinin dış sermayenin Amerikan pazarına girişini kontrol etmesi gerektigi gibi, Amerikan firmalarının dış pazarlara a-
_çılmasını da teşvik etmesi gerekir. cirneDin, belli yüksekteknoloji endüstriler, diger yerel endüstrilerin büyük teknolojik çıkarlar elde etmesine sebep olabilir. HUkUmet, bu endüstrileri korumak ve teşvik etmek için maddi yardımlar ya datariflere kullanarak bunu dengeleyebilir. Ve eDer denge ekonomisi; belli bir Urün için sadece iki tane, yüksek k&r eldeeden üreticinin bulunması demekse; hükUmet bu şanslı iki firmadan birinin bir Amerikan firması olması şansını yükseltmekiçin maddi yarımlar ve tarifeler uygulayabilir.
Bu ekonomistlere göre; bir Ulkenin bakış açısına göre,korunmaya deaer bazı stratejik endüstriler vardır. Ama, hangiendüstrilerin bu kategoriye girecegini tayin etmek ve ülkeninbu tip politikalardan ne kadar kazanacaaını öngörmek çok zor-
65
dur. Sonuç olarak, stratejik ticaret politikası eleştirmenleri, bazı özel çıkar guruplarının, bu tip politikaları ulusçıkarları yerine kendi çıkarları için kullanabilecekleri konusunda endişelidirler. Hangi endüstrilerin korunması gerektiiji konusundaki belirsizlik; birçok endüstrinin, korumanınhakkını vermek için, bu korumaya deger olup olmadıgına bilebakmaksızın bu fikirleri kullanmasına yol açabilir.
ULUSLARARASI TiCARET TARTIŞMALARI
Birçok Amerikan endüstrisi, uluslararası ticaret tartışmaları nedeniyle önemli yönde etkilenmiştir. drnegin, yarıkatılımcı endüstri, Japonlarla yapılan birçok münakaşaya dahilolmuştur. Diger şeylerin arasında, yarıkatılımcı firmalar Ja-
rfiol'"ılar' ı n chip' leri, Amerika' da, Japonya' d ek i rıd en ve belki de~maliyetinden daha ucuza satmasına ve böylece Japonlar' ın,
Amerikan firmalarının, Japon pazarına girmesine izin vermemesine sebep olmuşlardır.
1974'te, Kongre (1974 Ticari Akdi diye anılan) uluslararası ticaretle ilgili yasal düzenlemeye gitmiştir. Bu akdin301. bölümü, Amerika Başkanı'na dış ticaret bariyerlerini detjiştirme hakkı vermiştir. 1988'de, Genel Ticaret Tasarı veRekabet Akti, Amerikan Ticaret Bankası'na, herhangi bir dışpazar eyleminin geçerli olup olmadıgına kara verme hakkı vermiştir. Ticaret Bakani, Amerika Başkanı'nın kararı dogrultusunda hangi eylemin yapılması gerektigine karar verir.
Bu yasal düzenlemeler, Başkan'a diger ülkelere karşı netür bir misilleme programının uygulanacagına kara vermede ayrıtalık tanır. Başkan, herhangi bir yasal hakkı (ticari) geriçekebilir veya toptan durdurabilir; diijer ülkelerden yapılanithalata tarife ya da kısıtlama getirebilir ve şikayet olarakbahsedilen mal ve hizmetlere misilleme yapabilir.
Egere Amerikan firmalarının Ticaret Bakanı'ndan bir şikayetleri olursa, ya da Ticaret Bakanı'nın kendisi böyle birkara verirse, 301. bölüme mUracaat edilir.
1985'te yarı katılımcı firmalar, Japonlar'a karşı 301.BölUm'ün kullanılması için federal hUkümete bir dilekçe sunmuşlar, Ticaret Bakanı da firmaların durumuna destek vermiştir. Japonlar, yarı katılımcı ürünler üzerinde Amerika'da ya
6,E,
I
da başka bir yerde kullanılan açık pazar deaerlerinin altınadüşmesini engellemek için, kendi ülkelerinin ihracat fiyatlarınıkullanmayı ve ithal Chip alımlarını yükseltmeyi kabul etmişlerdir. Sonra Amerika da 301 durumun iptal etti. Ama problemler devam etti. Yarı katılımcı firmalar, sürekli Japonlar'ın bu ve di§er anlaşmaları ihlal etmelerinden yakındılar.
Bu tip uluslararası ticaret tartışmalarını bir sona ulaştırmak oldukça zordur. Amerika'nın herkesçe bilinen ekonomik, politik ve askeri gücüne ragmen, Amerika dünyanın gerikalan kısmına hükmedemez. Aslınd, Amerika'nın süper güç statüsüne ragmen, Amerika'nın diger ülkelerin ekonomileri üzerindeki etkisi bazen çok az olur. Dahası, her tartışmada oldutju gibi, konunun iki yönü vardır; Amerika'nın haklı bir tekelciliae sahip oldutjuna inanmak fazla saflık olur
~ 1944' Un soırıunda, Koırıgre GATT' ı genişletmeyi kararlaştır- ..~ış, Bu kara neredeyse 100 ulusu kapsıyor ve uzlaşmayı zorun
lu kılan bir DüNYA TiCARET ORGANiZASYONU yaratmıştı. Ziraitarifeleri de dahil ederek, tarifelerde ve kotalarda indirimbu anlaşmanın kapsamı çerçevesindeydi. Ama, vergiden büyükölçüde muaf olan, telekominikasyon, çelik, deniz taşımacılıaıve sivil uçak ünitelerine yapılan, devlet yardımını sınırlamaya ilişkin hiçbir karar alınmadı.
YURTDIŞINDA DO~RUDAN YATIRIM YAPMAK
Hayatta kalmak ve kazanç elde etmek için çogu firma, birsUrU ülkede üretmek ve satmak zorundadır. Çok çeşitli endüstri yöneticilerinin karşılaştıaı en önemli sorunlardan biri,tabii olabilirse satış aglarını, Utretim mekanizmalarını ve Rve D laboratuarlarını nereye kuracaklarıdır. Başka bir deyişle, diDer ülkelerde ne tür bir dogrudan yatırım yapılmalıdır?Birçok firma çok ulusludur. Bu da, onların diaer ülkelerdezaten üretim mekanizmaları olduaunu ifade eder. Alüminyum vebenzin gibi bazı endüstrilerde, firmalar yabancı hammaddekaynaklarını tetkik etmek için denizötesinde mekanizmalar kurarlar. Yani firmalar, onların rekabet durumlarını savunmakadına bir teşebbüs olarak denizaşırı yerlerde yatırım yaparlar. Birçok durumda firmalar, teknolojik gelişmeden yararlanmak için yabancı şubeler açmışlardır. Yeni bir UrUnU yabancı
67
bir pazara ihraç ettikten sonra, firma yeni pazarını desteklemek için denizaşırı bir yerde şube açmaya karar verebilir.ilk önce, yabancı bir pazar minimum etkili bir kurum açmak için uygun sayılabilecek kadar geniş olmalıdır. Ve bu karar,denge ekonomisiyle de çelişmez. Dahası nakliyat masrafları buyolla azaltılabilir ve bazı durumlarda, firmanın yaptıaı biryeniliDi yabancı pazara tanıtmanın tek yolu, orada bir Uretimmekanizması kurmak olabilir.
Yeni bir kurumun nerede açılacaUını belirlemede en önemli faktörler; Firmalar, genellikle yerel pazarın bUyUklUaUyleilgilenirler, çUnkU bUyUk bir yerel pazar hem nakliyat veteslimat masraflarının azalmasına hem de tarifelerin dUşmesine sebep olur. bnemli bir di§er faktör de, Ulkenin yatırım vepolitik iklimidir. Yani, Ulkenin yabancı sermayeye izin veripvermediai, hUkUmetinin deaişmez olup olmadıgı, k~rların Ulke
pşır,a ç ı kar ı Lrne s ı ne i z ı n verilip verilmedi-~i gibi ö z e Ll a k Le r~e önemlidir. Asıl önemli faktör ise, yetişmiş iş gUcU ve yapılacak işle ilgili teknolojinin olup olmadıgı ya da Ulkede oişin nasıl yapılacaaının bilinip bilinmediffidir.
ULUSLARARASI TEKNOLOJİ TRANSFERİNİN KANALLARI
BugUnUn glaobal ekonomisinde, çogu endUstri dalında uluslararası teknoloji transferinin hayati önemi vardır. Firmalar, hem diUer Ulkelerdeki kendi teknolojilerinin k~rlıkullanımını hem de yabancı firmalardan, Universitelereden vediUer kaynaklardan mUmkUn olabildigince az maliyete teknolojielde etmeyi istemektedirler. Böyelece, uluslararası teknolojitransferi çift yönlü bir cadde haline gelir.Uluslararası teknoloji transferinin mahiyetini anlamak için öncelikle, millisınırlar arasında transfer edileceffi belli başlı yolları tanımlamak gerekir.
MALLARIN İHRACI
Bir malın yabancı bir ülkede en önemsizsı bile teknoloji transferiyle sonuçlanır.ithalatçılarına mal hakkında bilgi verir.
şekilde varolmaÇUnkU mal, malın
Böylece, gelişmiş
68
bilgisayarların belli bir Ulkeye ihracaatı, teknoloji trans~feriyle sonuçlanır. Ayrıca ithalatı yapan ülke teknoloji deelde eder, çünkü malın ihracatçıları satışlarını teşvik etmekiçin, ithalatı yapan ülkenin personeline malı dogru ve etkilibir biçimde kullanmaları için yardım edebilirler. Bu yardımbile bir nevi teknoloji transferidir. Ayrıca malı ithal edenülke, ters mühendislik denen (nasıl yapıldıaını keşfetmek için parçalara ayırmak) işi yababiliyorsa, daha fazla teknoloji transferi için fırsat var demektir.
PATENT ANLAŞMALARI
Belli yeni ürünlerin ya da süreçlerin üretici firmaları,~abaıırıcılarla ger-,ellikle, patantleri, ticari marka, imtiyaz,~teknik yardım ve bunun gibi şeyleri içeren anlaşmalar yapar
lar. Bu anlaşmalar, genelde ürUnU satın alanın, satışlar içinUrUnü satana ödemesi gereken belli bir yüzdeyi, bazı durumlarda da teknik yardım için bakım ücretini de içerir. Bazıpatent anlaşmaları, alıcıların; satıcıların bazı masraflarınıödemesini gerektirir.
TRANSFER KANALLARI ARASINDA BİR ŞEÇiM YAPMAK
Firmalar, teknolojilerini transfer etmek için hangi yolutercih ediyorlar? Anlaşıldıaı kadarıyla, tümden sahip olunan,t~li şirketlerde dogrudan yatırım, genellikle patentçiliffin,gelecekte büyük ihtimalle rakip olacak yabancı firmalara, nasıl yapacaQını bilmeyi ögretenecegine inanan ve gerekli hammaddeyi elde edebilecek firmalar tarafından tercih edilir.Tabii ki bir yeniligin hesaplanmış hayatı ne kadar uzun olursa, o firma patent anlaşmasına da o kadar az meylettirilir.Ayrıca firmalar, teknoloji sofistike oldugunda ve yabancılar"nası 1 y apacakl e r-ı n ı bilmek" ter, aciz o l du kl ar-a nd a ya d a birf ı r-rnen ı n k a Lib e star-,dartlarınJ. korumayla ilgiler-,dit'finde, "pa-·t.: ent ç i 1 i k " yo 1 undan ç,~ok cıo·!drudan y at ı r ı rıı ı tere i h eder 1 er. ör-··neffin, eger bir firma teknolojinin patentini daha az yetenekli yabancı bir firmaya verirse, o yabancı firma da ıskartamal üretirse, bu teknolojisi kullanılan firmaya ters yöndeyar-,s ı y s bi 1 i r.
69
Bir diger taraftan, patent verme yöntemi; yabancı pazardogrudan yatırımı garanti edemeyecek kadar kUçUk olduQunda,teknolojisi olan firmanın doDrudan yatırım için gerekli kaynaklara sahip olmadıgında veya patent vermeye saglanabilecekavantajlar arttıaında tercih edilir. Ayrıca, bazı ülkelerde,doffrudan yatırım hükümet tarafından kösteklenir. (cizellikleaz gelişmiş ülkelerde, çok uluslu şirketlere karşı her zamanbir yakınlık olmuştur.) Ortak girişimlere dönerek, ev sahibiülkelerle yaşadıkları, sahte iyi ilişkiler yönünden avantajlıdırlar ama işlemde, kişisel işlerde ve karların adil birşekilde pay edilmesinde hep problem yaşamışlardır.
Bu, teknoloji elde etmenin alternatif yolları arasındanbir tercih yapmak, ev sahibi ülkenin hükümetine, teknolojisiolan firmaya nazaran daha farklı görünebilir. Ev sahibi hUkümete göre, dohrudan yatırım birçok problemler yaratır çünkU
/-:ıir f ı r-man ı n tümdt~?ı'ı sc.1hip o Lun.s n t:fAli şirketi, kısmer, hi..iki.ir,ıe-~~in kontrolü dışındadır. Dogrudan girişimci, ev sahibi ülke
nin ekonomik politikalarına kısmen baglıdır. Yatırımcı, kaynakları ve fonları Ulke dışında oluşturabilir. Dahası, yatırımcının ev sahibi hükilmetin bakış açısından t:fAli şirketinsonuç operasyonundan daha dilşilk sevyede olan global bir stratejisi olabilir. Ortak girişimler, dogrudan yatırımın köti..iyanlarının bazılarının üstesinden gelebilir ama onların da,ev sahibi ülkenin daha çok sermaye yatırımında bulunması gibibir dezavantajları vardır. Patent ayarlamaları, kontrol sorunlarının çogunu halleder ama teknolojisi olan firmanın,teknolojiyi sattıgı firmaya yönetimsel ve teknik problemlerdeyardım etme şansı çok azdır.
STRATEJiK iTTiFAKLAR
Her geçen yıl firmalar, başka ülkelerdeki firmalarla oldugu kadar kendi Ulkelerindeki firmalarla da stratejik ittifaklar kurar oldular. Otomobil endüstrisinde, başlıca firmalar ortak gelişmelere katıldıları ve araçları, motorları veulaşımı tamamlayarak katkıda bulundular. cirnegin, 1980 yılıboyunca, bir Fra~sız firması olan Renault; Alman Volkswagenfirmasıyla ortak nakliyat; isveçli Volvo ve Peuget (Fransız)firmalarıyla ortak gazolin motorları; italyan Fiat firmasıylaortak diezel motorların Liretine geçti ve böylece otomobil endUstrisindeki başlıca şirketler global ortaklık agında birleşmiş oldu.
70
Çogu stratejik ittifak, teknolojik bilgiyi paylaşmayıgerektirir. Yarı katılımcı endüstride, Amerikan firmaları, ürünlerine bakarak, Japon firmalarının üretim tekniklerini içeren bilgi için tasarı bilgisini kullanırlar. drnegin, Amerikan VLSI teknolojisi ve Japon Hitachi teknolojisi arasındaki ittifakta; VLSI teknolojisi, Hitachi'nin eglence programlarındaki süreç teknolojisi için desen teknolojisini pazarlamıştır.
Stratejik ittifakların çok büyük deDeri vardır, çünkü busayede, firmalar kendi teknolojilerini tamamlayıcı olan başkabir teknolojiyi kullanma hakkına sahip oluyorlar yine bu sayede yeni pazarlara giriyorlar ve varolan pazar konumlarınımuhafaza ve müdafa ediyorlar. Ama yine de bu tip ittifaklar,çok tehlikeli de olabilir. Eger bir firma, digerlerine deDerli bir teknoloji üretir ve bundan çok az bir pay alırsa, bu
~
ip bir ittifak t;ı:,k paha Lı y a malolabilir. Maalesı::~f bazı firalar böyle bir şeyin olmasına fırsat verdiler. Bir firmanınöneticilerinin bu konuda uyanık olması, bu tip bir ittifakın
ne gibi menfaatler getirecebini iyi kestirmesi ve bu menfaat-lerin nelere sebep olacaDından emin olması gerekir.
71
B:ird,:ıl, İlker
~lans-fıeıld, Edwı r·,
Yılrııaz, Cengiz
BiBLiYOGRAFYA
işletme Ekonomisi. Çatjlayan Basımevi.:r.star-,bul, 1986
Managerıal Economıcs.Arııı~rika, 1 996
işletme Yönetimi. Savaş Yayıları.Ankara, 1992
Yönetim Ekonomisi. Erciyes üniversitesiİktisadi ve idari Bilimler Fakültesi cig-ret im üyesi. Kayseri , 1 ':385