hormonlar (endokrİn sİstem) (prof. dr. İsmailhakkı nur)

157
HORMONLAR (ENDOKRİN SİSTEM) Prof. Dr. İsmail Hakkı NUR

Upload: ismail-hakki-nur

Post on 27-Jun-2015

7.297 views

Category:

Education


22 download

TRANSCRIPT

HORMONLAR(ENDOKRİN SİSTEM)

Prof. Dr. İsmail Hakkı NUR

• Endokrin bezler tarafından günlük olarak çok küçük miktarlarda sentezlenip kan yolu ile hedef dokulara ulaşan ve hedef dokudaki metabolik faaliyetleri etkileyen, yön veren kimyasal maddelerdir

• Bazı hormonlar sadece kan yoluyla değil, komşu dokulara diffuze olarak da etkisini gösterir.

• Örn: testesteron hormonu, kortizol, İnsülin

Hormonlar

Hormonlarla vitaminleri ayıran en önemli farklardan bir tanesi, günlük olarak her ikisinin de çok küçük miktarlarına ihtiyaç duyulmasına rağmen hormonların organizmada sentezlenmesi, vitaminlerin de dışarıdan alınmalarıdır.

Bazı vitaminler, gerek vücutta sentez gerekse hedef dokulardaki etki tarzlarına yönünden hormonlara benzerlik gösterirler. (A ve D vitamin.)

Hormonların görevlerini üç başlık altında

toplayabiliriz;

a) Üreme ve neslin devamı

b) Büyüme ve gelişme

c) Metabolizmanın sürdürülmesi

a) ÜREME ÜZERİNE ETKİLERİ

Dişilerde ovulasyon ve erkeklerde spermatogenezis kontrolüyle birlikte anatomik ve fonksiyonel dimorfizmin (erkek ve dişi eşeyler arasında

vücut boyutu ve şekli, renk veya desen bakımından farklılıklar görülmesi ) kontrolünü üstlenmişlerdir.

b)BÜYÜME ve GELİŞMEBüyüme ve gelişme için birçok hormon işbirliği

içinde çalışır. Büyümenin kontrol mekanizmasında, hormonlar arasındaki ilişkiler oldukça karışık olup, çoğu hormon direkt ve

dolaylı yollarla bu regülasyonda rol alır.

C) METABOLİZMANIN SÜRDÜRÜLMESİ ÜZERİNE ETKİLERİ

• Kan basıncının ayarlanması• Vücut sıvılarının kontrolü• Elektrolit dengenin ve asit baz dengesinin sağlanması

• Vücut ısısı ve kalp atım oranının kontrol edilmesi

• Vücut enerji ihtiyacının karşılanması• Fazla enerjinin depolanması

Hormonlar Arası İlişkiler

• Bir hormon çok yönlü fonksiyonlara sahip olabildiği gibi çok sayıda hormon da tek yönlü fonksiyona sahip olabilir.

• Bir hormonun çok yönlü fonksiyonlarına, hatta birbirine zıt yönde fonksiyonlara sahip olan özelliklere de sahip olabilir Ör: testesteronu gösterebiliriz.

• Testesteron hormonu• 1-Dişilerde urogenital organların büyümesini sağlarken• 2-Erkeklerde spermatogenezis , Adale gelişimini

düzenlenmesinde endikedir.

• 3-Erkeklerde Vücutta tüy ve sakalların büyümesini sağlarken

• 4-Dişilerde ise temporal bölgede kıl çıkmasını baskılar

• Organizmada cereyan eden bazı olaylar bazen iki bazen de birçok hormonun ortaklaşa çalışmasıyla da şekillenebilir.• Örneğin kan şeker seviyesine etki edenlere bakarsak:

• Kan şeker seviyelerinin ayarlanmasında, direkt olarak birbirine zıt yönde etki gösteren insülin ve glukagon hormonu rol alırlar.

• Bunlara ilaveten epinefrin, kortizol ve büyüme hormonları da kan şeker seviyeleri üzerinde etkilidir

Hormonlara Genel Bakış

• Hormonlar kan dolaşımında çok küçük konsantrasyonlarda bulunurlar ve etki gösterebilmeleri için spesifik mekanizmalara ihtiyaç duyarlar. Bu spesifik mekanizma hormon-reseptör işbirliği ile ortaya çıkar.

• Hormonların etki gösterebilmeleri için sadece reseptör varlığı yeterli değildir. Hormon reseptör kompleksi şekillenmesi takiben etki gözleninceye kadar bir seri ara ürünler devreye girer. Bunların noksanlıklarında ise hormonal uyarıların ortaya çıkmasında yetersizlik görülür.

• Hormon hedef dokuya kan ve diffüzyon yoluyla ulaşarak etki göstermeleri yanında, bazı hormonların hedef doku hücreleri içerisinde sentezlenerek etki gösterdiği de bilinir.

• Örneğin androjenlerin hedef dokusu olan prostat, dolaşımdan testesteronu olarak dihidrotestesteron şekillenmesini sağladıktan sonra kendi etkisi ortaya çıkar.

GENEL BAKIŞ

• Vücudumuzdaki büyüme, gelişme, üreme, streslere karşı adaptasyon, vücud iç ortam sabitliğinin (homeostazis) korunması 2 temel sistem ile sağlanır :

• 1 – Sinir sistemi (telli sistem)

• 2 – Endokrin sistemi / İç Salgı Bezleri (telsiz sistem)

• İki sistem birbirleri ile çok yakın ilişki içindedir.

• Endokrinoloji – iç salgı bezleri ve bunların salgıladığı hormonların fonksiyonlarını inceleyen bilim dalıdır.

Kontrol sistemleri

Sinir sistemi Hızlı, anlık

değişim ve yanıtlar

Endokrin sistem Saniyelerd

en aylara kadar süren etki ve yanıt

• Endokrin sistem ve sinir sistemi: • Bir takım mesajlar iletir, • Hedef organlar üzerinde kontrol sağlar ve

homeostazda rol oynar.

SİNİR SİSTEMİ VE ENDOKRİN SİSTEM ARASINDAKİ FARKLAR:

SİNİR SİSTEMİ ENDOKRİNSİSTEM

BENZERLİK Mesajların İletimi Mesajlarıniletimi

FARKLILIK Elektriksel- KimyasalHızlı EtkiliKısa Etkili

KimyasalYavaş EtkiliUzun Etkili

ENDOKRİN

Endokrin hücre

Kan akımı

sinaps

hedef hücre

hormon

nörotransmitter

Temel endokrin sistem anatomisi

A. Ekzokrin bez– Kanallı – Lumeni ve yüzeyi vardır

B. Endokrin bez – Kimyasal mesajcı– Kan dolaşımı

ORTAK ÖZELLİKLERİ• İç salgı bezleri > Kanalsız bezlerdir (özel boşaltma

kanalları yoktur).• İç salgı bezleri > Hormon adı verilen kimyasal

maddeler (mesaj taşıyıcı moleküller) aracılığı ile organlara etki yapar.

• Salgılarını direkt kana verdikleri için çok fazla kanlanırlar.

• Hormonları özel hedef hücrelerde etki yapar.• İç salgı bezleri > fonksiyonel bir bütünlük

oluştururlar, anatomik bütünlük içinde değildirler.• Farklı embriyonel tabakalardan orijin alırlar.• İç salgı bezleri normalden fazla hormon salgılama

durumunda Hiperfonksiyon, • Yetersiz salgılama durumunda ise Hipofonksiyon

belirtileri oluşturur.

• Hormonlar iç salgı bezlerinde yapılırlar ve kana verilirler.

• Kan dolaşımı ile de vücudun her tarafına yayılırlar. Bunların bazıları vücudun her tarafında tesirli oldukları halde, bir kısmı ‘hedef organ’ adı verilen bazı organlarda tesirlerini gösterirler.

• Kandaki miktarları istenilenin ne fazlası ne de azı olmamalıdır.

• Eğer bir hücrede bu reseptör yoksa hormonun o hücreyi etkilemesi söz konusu değildir.

• Bu reseptörler protein yapısında moleküller olup ya hücre zarında, ya sitoplazmada ya da çekirdekte bulunurlar.

• Bazı hormonların salgılanması ise gün boyunca, düzenli, ritmik bir değişiklik gösterir. ÖRN:

• Böbrek üstü bezinin uyarılması için hipofizden salgılanan ACTH hormonu buna en iyi misaldir.

• ACTH salınımı uyku ile birlikte artar, uyanma saatine gelince en yüksek miktarına ulaşır, uyanık olarak geçirilen gün bölümünde gittikçe miktarı düşer ve öteki uyku dönemi başlarken de en düşük seviyesine iner.

• Bu ritm hayatın ilk aylarında yerleşir ve ömür boyu devam eder. Bu sistemde ise dört unsurlu bir kontrol mekanizması görev yapar 

• Özel bezler tarafından kana salgılanan ve kan yolu ile ulaştıkları organ ve dokuları fonksiyon düzenleyici bir etki meydana getiren ve çok düşük miktarları ile görev

yapan organik bileşikler "hormon" olarak tanımlanır.

• Hormon kelime olarak "UYARMA" anlamına gelmektedir.

• Hormonları konu edinen tıp dalına "endokrinoloji" denilir.

Hormonlar enzimler gibi reaksiyonlara katılmazlar fakat reaksiyonun hızı ve oluşması üzerine büyük etkiye sahiptirler.

Hormonların önemli bir kısmı spesifik hücrelerde sentezlendikten sonra aynı hücrede özel granüllerde depolanır ve ihtiyaç halinde dolaşıma verilir.

Glukokortikoidlerde ise depolanma özelliği yoktur ve sentezlenip doğrudan dolaşıma verilir.

Hormonlar hücre içinde sentezlenirken belirli değişikliklere uğrarlar.

Protein yapısındaki hormonlar büyük moleküller halinde sentezlenir ve çeşitli hücre elemanlarında belirli bölgelerden değişime uğrayarak nihai ürün haline gelir.

Bunun tipik örneği preproinsülin’in proinsüline ve daha sonra da insüline dönerek salgılanmasıdır.

ENDOKRİN SALGISININ NEDENLERİ

• Hormonların sentez ve sekresyonlarına etken faktörler• 1-Çevresel (ışık ile melatonin sentezinin azalması),• 2-Psişik (stres ile glukokortikoid sentezinin artması), • 3-Kimyasal (hiperglisemi ile insülin sekresyonunun

artması) • 4-Endojen ortamdaki değişiklikler rol oynar.

(Bir hormon hem kendisinin hem meydana getirdiği değişikliğin (hipoglisemi ile insülin sekresyonunun azalması gibi), başka hormonların (hipoglisemi ile glukagon artması gibi) hem de trofik hormonların (CRH.........> ACTH ........> Kortizol ) etkileşimi sonucu salgılanır.)

ENDOKRİN ORGANLAR• Tüm vücutta dağınık halde yer alırlar.

• Temel endokrin organlar :

• Gl.pituitaria (hipofiz),

• Gl.pinealis (corpus pineale, epifiz),

• Gl.thyroidea,

• Gll.parathyroideae ve

• Gll.suprarenales (böbrek üstü bezleri)

• Endokrin hücreler içeren organlar :

• Pancreas, Thymus, Testis (kadında ovarium), Hypothalamus, Placenta, Gastrointestinal mukoza, Kalp, Deri ve Böbrekler.

A B

HORMONAL ETKİ MEKANİZMALARI

Hormonlar nasıl mesaj iletirler

A) Bir tip hormon, bir zar reseptörüne bağlanır. sitoplazmaya buna bağlı olarak girer . Bu tip hormon, hücre içine girdikten sonra mesajını, ya doğrudan ya da dolaylı olarak gen ifadesini değiştirerek ya da bir özgül kimyasal reaksiyon aracılığıyla iletilir.B) Reseptöre bağlanan Hormon mesajı iletmek için, ikinci bir maddenin hedef hücreye girişini kolaylaştırmaktır. Ör:Ca2+ ileC) Hormon hücre zar proteinine bağlanıp zarı aktive edebilir. Bu da, zarın iç tarafında bir diğer maddenin oluşmasına ya da aktive olmasına neden olur. Örn: İnsülin bağlandığında olduğu gibi.D) Bir tepki proteinin aktivasyonuyla hücre içinde bir haberci meydana gelebilir . Bu yolda, hormonun bağlanması adenilat siklazı aktive eder. Bu da ATP’nin c AMP(Cyclic adenosine monophosphat) adı verilen bir ikinci haberciye dönüşmesini katalizler.

Hormon Receptör

ilişkisi

Yandaki resimde Receptör

Stoplazmada

Adenilat siklazın aktivite

olmasına örnek

Reseptöre bağlanan Hormon mesajı iletmek için, ikinci bir maddenin hedef hücreye girişini kolaylaştırmaktır

Steroit hormonlarının etki yolunun modeli

Yağda çözünür hormon (S), plazma zarını geçebilir ve sitoplazmaya girer. Burada bir reseptör proteine (R) bağlanır ve kompleks daha sonra çekirdeğe girerek genler tarafından RNA sentezlenmesini etkiler. Yeni bir mesaj (yeni RNA halinde) ribozomlara gönderilir. Bunlar da, yeni RNA tarafından kodlanan proteinin sentezine başlarlar. Yeni protein, muhtemelen bir enzim, daha sonra hücrenin kimyasal aktivitesini etkileyecektir.

Hormonların kimyasal yapılarına göre

sınıflanmasıKimyasal olarak 4 tip hormon vardır:

1- Amino asit yapılı (hormonal amin) (Troid, epinefrin, nor epinefrin gibi)

2- Peptit, protein, glikoprotein yapılı Büyüktürler, Membranı geçemezler, Aracı olarak ikincil haberci molekülleri kullanırlar. Örn:İnsülin)

3- Steroid yapılı (testestoron)

4- Eikozanoid yapılı (Eritrositler hariç tüm hücrelerde üretilebilirler. Prostaglandin gibi-Yangıya (enflamasyon) neden olurlar. )

Sentezlendikleri doku ve organlara göre sınıflandırılması:

• 1. Hipotalamus hormonları• 2. Hipofiz hormonları• 3. Gonadotrop hormonlar

• 4. Doku hormonları: Daha ziyade sindirim kanalında yapılırlar (mide, ince bağırsak).Yapıldıkları yer ile etki gösterdikleri yerler birbirine yakın veya uzaktır.Gastrin, pankreosymin, sekretin, Gip,Vip

• 5. Mediatör hormonlar: Organlarda veya kanda yapılırlar.Yapıldıkları yer ile etki gösterdikleri yerler birbirine yakın veya uzaktır Angiotensinogen, angiotensin, kinine, histamin, seratonin, prostaglandinler, neurotransmitter.

• 6. Glandüler hormonlar: Endokrin bezlerde yapılırlar (hypophyse ön lobu, böbrek üstü bezi, tiroit bezi, epiphyse, thymus)

Depolanan ve depolanmayan hormonlar

Peptit ve protein yapılı hormonlar, granüllü endoplazmik retikulumda sentez edildikten sonra Golgi sisteminde membranöz veziküller içinde depolanırlar

Amino asit türevi hormonlar- Katekolaminler (böbrek üstü bezinin bir ürünü-adreanlin gibi), suda çözünür özellikli proteinler olan kromograninler ve ATP ile birlikte granüllerde depolanırlar

Tiroid bezindeki Tiroglobulin yapısındaki tiroit hormonları, tiroit follikülleri içinde depolanırlar

Steroid hormonlar, sentez sonrası hemen salgılanırlar, depolanmazlar

• Hormon sentezi kontrol sisteminin en üst basamağında beyin tabanını teşkil

eden "Hipotalamus" yer alır.

• Hipotalamusa varan herhangi bir sinirsel uyarım, buradan mekanizmayı işleten çok az miktarlardaki özel hormonların salınımına yol açar. Bunlara "Releasing Factor» denir.

ENDOKRİN BEZLER FİDBEK MEKANİZMASI İLE DÜZENLENİR

• Bez, kandaki Hormon seviyesine göre cevap verir. Seviye düşmüşse hormon salımını arttırır, artmışsa bez hormon salımını azaltır. İkisi arasındaki denge feedback mekanizması olarak tanımlanır.

• Bir hormon diğer bir hormonun salgılanmasını azaltabilir. Buna negatif feed-back etki denir ve endokrin sistemde bunun çok sayıda örneği vardır (kortizolün ACTH hormonunu baskılaması gibi).

• Nadir durumlarda bir hormon diğer bir hormonun salgılanmasını arttırabilir. Buna pozitif feed-back mekanizması denir ve klasik örneği östrojenin ovulasyon sırasınsa LH üzerine olan artırıcı etkisi gibi.

FEEDBACK (GERİ BESLEME) MEKANİZMALARI

• Negatif feedback:

Plazma hormon konsantrasyonu artmış ise Kendi salınımını yapan organı baskılar ve Salınım durur

• Pozitif feedback:

Plazma konsantrasyonu artan madde (hormon) Salınımını yapan organı uyarır Salınım patlama tarzında artar

• Hormon salınımı kontrolünde hakim olan genel mekanizma negatif feedback’tir.

• Pozitif feedback nadiren görülür:• Ovulasyon döneminde östrojen artışı• Gebelik döneminde dişi seks hormonları

artışı• Puberte döneminde cinsiyet hormonları

artışı• Kan pıhtılaşması sırasında oluşan az

miktardaki trombinin kendi oluşumunu patlama tarzında artırışı gibi

Feedback, kısa veya uzun yolla oluşabilir.

Sinir sinyalleri

Hipotalamus

Hipofiz

Endokrin Bez

Hedef Organ

Hipotalamikhormonlar

Hipofiz hormonları

Hormon Uzu

n h

alk

a fe

edb

ack

Kıs

a h

alk

a fe

edb

ack

RELEASİNG (izin veren) FAKTÖR

• Salınan bu hormonlar sinir lifleri aracılığı ile beynin orta yerinde bulunan kemik boşluğu içine yerleşmiş bulunan hipofiz bezinin ön lobuna ulaşırlar.

• Hipotalamustan salınan her salgılama faktörü, hipofiz bezinin ön lobundan özel bir hormonun salınımına yol açar.

• Sonra bu özel hormonlar hedef dokulara giderek, hedef dokunun kendine özgü hormonların salınımını uyarırlar.

• Hipotalamus uyarıcı faktörlerin yanı sıra inhibe edici faktörleri de salgılar.

HİPOTALAMUS

• Beyinde yer alır.• Uyarıcı ve baskılayıcı hormonlarla özellikle

ön hipofizi denetler

Hipofiz (Pitüiter bez)

Corpus callosum

HipotalamusTalamus

Corpus callosum

Thalamus

Hypothalamus

Hypophysis

Hipotalamus ve Nöyrohipofiz Hormonlar

• Hipotalamus hormonları hipofiz hormonlarını kontrol eder

• Sentez ve salgılanmayı artırır veya durdurur. • (Releasing veya inhibiting faktörler)

• Hipotalamus-Hipofiz arasındaki bu kontrol sistemi, sinirsel ve endokrin kontrolün birleştiği bir sistemdir. Nörohipofiz, miyelinsiz aksonlardan meydana gelir.

Pituitary________(hypophysis)

Hypothalamus________

Hypothalamus__ Anterior pituitary__

(adenohypophysis)__________Posterior pituitary (neurohypophysis)

Hipotalamus ve hipofiz

Hipotalamus niçin çok önemlidir?

Düzenleyici hormonları üretirRH (salgılatıcı

hormonlar)RIH (inhibe edici

hormonlar)

Doğrudan hipofizi etkiler

Hypothalamus • Hipofiz ile bağlantılı

– Sinirler ile ARKA (posterior) HİPOFİZE

– Endokrin (arter) ile ÖN (anterior) HİPOFİZE bağlantılıdır.

Hypothalamus Hormonları

Adenohipofiz hormonlarının sekresyonunu düzenleyen hormonlar:

1.Tirotropin salgılatıcı hormon (TRH): Tirotropinin sentez ve salınımını uyarır. 2.Kortikotropin salgılatıcı hormon (CRH): ACTH salgısını uyarır.3.Gonadotropin salgılatıcı hormon (GnRH): Gonadotropik hormon (LH ve FSH) salgılanmasını uyarır.4.Büyüme hormonu salgılatıcı hormon (GHRH): Büyüme hormonu sentez ve salınımını uyarır.5.Somatostadin (GH salınımını inhibe edici hormon): Büyüme hormonu inhibe eder.6.Prolaktin salgılatıcı hormon (PRH): Prolaktin salgılanmasını uyarır7.Prolaktin salınımını inhibe edici hormon (PIH): Prolaktin salgılanmasını inhibe eder.

Arka Hipofizz

Posterior pituitaryKAN

1. Nöronlar hormon salgılar

3. Ön hipofiz, kana hormon salınımını uyarır

2. Nörohormonlar ön hipofize kan yoluyla ulaşır

Anterior

Pituitary

Hormonların Etki Şekli

• Bunlardan

• Birincisini "hormon reseptör sistemi"

• İkincisini ise "hücre içi protein sentez sistemi" oluşturmaktadır.

Hormon reseptör sistemi

• Özellikle hipofiz ön lob hormonları olan, Adrenokortikotropik hormon (ACTH),

• Troid stimüle edici hormon (TSH),

• Luteinleştirici hormon (LH),

• Folikül stimüle edici hormon (FSH),

• Arka lob hormonlarından vazopressin, paratiroid hormonu, glukogan, epinefrin, sekretin, hipotalamustan salınan faktörler hormon reseptör sistemi yoluyla etki yapan hormonlardır.

Hücre içi protein sentez yoluyla etki yapan hormonlar,

• Hücre içi protein sentez yoluyla etki yapan hormonlar, steroid yapıda olan (Testosteron ve estrogen, kortizol, progesteron) hormonlardır

Hypophysis (pituiatry) Bezi:

• Okestra şefi olarak adlandırılan Master Bez dir. Çünkü bütün diğer bezler üzerinde kontrol gücüne sahiptir.

• • Os sphenoid kemik üzerinde Sella turcica denilen

çukurlukta blunur. Etrafı beyin zarlarından Duramater ile çevrilmiştir.

• Hipofiz bezi bir sap benzeri yapıyla beynin alt kısmına (hypothalamus) bağlanmıştır.

• Hipofiz bezi embriyolojik gelişim ve fonksiyonel özelliği nedeniyle iki farklı kısım gösterir. Ön lob (ADENO HİPOFİZ), arka lop (NÖRO HİPOFİZ) olarak adlandırılır. Arka lob beynin bir uzantısıdır

HİPOFİZ HORMONLARI

• Hipofiz ön lob hormonları yavaş fakat devamlı,

• arka lob hormonları çabuk ve kısa süreli etki gösterirler.

• ÖN LOB (adenohipofiz): Bu bölümde 6 adet önemli hormon salgılanır

ÖN HİPOFİZ HORMONLARI:

• GH: (Somatotropin): Büyüme hormonu• TSH: Tiroid bezini uyaran hormon• FSH: Folikül uyaran hormon• LH: Lutheinizan hormon• ACTH: Adrenokortikotrop hormon• PRL: Prolaktin

1- STH protein metabolizmasını uyarır. Amino asitlerin kas hücrelerine girişini ve protein sentezini hızlandırır. 2- Normal gelişme fonksiyonlarından yani büyüme ve kilo alma gibi gelişmelerden sorumludur.3- Lipit metabolizmasını da uyarıcı yönde etki yapar.

1) STH (GH, Somatotropin)( Büyüme hormonu):

•STH metabolizması bozuklukları: Patolojik durumlara bağlı olarak salınım ve sentezindeki değişiklikler vücutta bozukluklara neden olur. •Puberte öncesinde fazla sentezine bağlı olarak Gigantizm (devlik), •Puberte sonrası Akromegali ve yetersiz senteze bağlı olarak ta Dwarfism (cücelik) bozuklukları gözlenebilir. •STH hormonu somatostatin hormonu tarafından kontrol edilir.

•Kemik epifizlerin kapanmasından önce büyüme hormonunun fazla salgılanması gigantism bulgularının ortaya çıkmasına neden olur ki bunlar: Uzun kemiklerde, yüz kemiklerinde ve vücutta boyuna büyüme ve genişleme, proporsiyonel (ölçüsel büyüme) vücut gelişimidir.                                      Eğer büyüme hormonu kemik epifizlerinin kapanmasından sonra aşırı salgılanmaya başlarsa akromegalinin bulguları ortaya çıkar bunlar: ellerde, ayaklarda, burun, çene ve dilde büyüme, cildde ve yüzde kalınlaşma ve kabalaşmadır.

GİGANTİZM

GİGANTİZM

Gigantizim/Akromegali

2) Thyrotopic hormon -TSH( Thyroid Situmile edici Hormon)

• Troid bezine etki ederek thyroid hormonunun salgılanmasını sağlar.

• Bunun dışında temel metabolizmayı ve sinir sistemi fonksiyonlarını uyarıcı etkileri de vardır.

• Bazal metabolizmada yükselme, kalp atışlarının hızlanması, sinir sistemi fonksiyonlarının uyarılması, karaciğer glikojeninin azalması gibi metabolik olaylara katılır.

3) Folikül Sitümüle edici Hormon (FSH):

• Dişilerde Östrojen hormonunun salgılanması ve graft folikülün büyümesi olgunlaşması için,

• Erkeklerde ise sperm hücrelerinin ve Tubulus seminiferiler’ in gelişimi için gerekli hormon dur.

4)Luteinize Hormon (LH):

• Dişilerde : Folikül artıklarından corpus luteum’un şekillenmesi ve östrojen ile progesteron salgılanmasını sağlar. – Ayrıca sıcaklık artışı ve östrus ile ilişkilidir,

• Erkelerde ise İntersititial (leydig) hücrelerinden testesteron hormonunun salgılanması ve gelişim için gerekli hormondur.

• Gebelik süresince göğüslerin gelişimini alveol dokusunun süt yapacak şekilde gerekli değişimi ile sütün üretimini düzenler.

• Laktasyonun başlaması ve devamlılığı için gereklidir.

• Hipofizin prolaktin salgılayan bir tümörüne (prolaktinoma) bağlı olarak hiperprolaktinemi ve sonuçta menstrüel düzensizlik ile meme bezlerinden süt gelmesi (galaktore) neden olur

• Erkeklerde fizyolojik dozlarda normal testosteron üretiminin devamlılığına katkıda bulunur, sperm motilitesini ve fertiliteyi etkiler.

5) Prolactin( lactogenic) Hormon

6) Adrenocortikotropic Hormon (ACTH)

Derinin pigmentasyonu ile yakın ilişkisi olması yanında, adrenal(böbrek üstü) bezin büyümesi, adrenal cortikosteroid’ lerin salgılanmasını düzenler. (soğuk, sıcak, travma, yaralanma, hipoglisemi, kas çalışması…vb) artar

ACTH Biyolojik etkileri: Kolesterolün pregnanolona dönüşümünü uyarır adrenokortikal hormonların (glikokortikoidler ve mineralkortikoidler) sentez ve salınımını artırır. Damar permeabilitesini azaltarak yangıyı önler. Protein ve RNA sentezini uyararak adrenal korteksin büyümesini uyarır. Glukoneogenezi arttırır ve kan şekerini yükseltir. Fazla salgılanırsa Cushing sendromu ortaya çıkar ve aşırı kilolar oluşur.

• Hipoifiz ön lobunun son hormonudur. Kıl ve derinin melanin pigmentinin düzenlemesini sağlar.

• MSH aynı zamanda bazı canlıların (bukalemun) epidermal granüllerin dağılımını ve toplanmasındaki değişiklikleri sağlar.

• Bazı hayvan türlerinde (balık, kurbağa ve sürüngenler) orta lobta sentezlenip buradan salgılanır. Işık artarsa MSH azalır ve pigmentler hücre etrafında toplanarak derinin açık renk almasına neden olur. Işık azalırsa MSH artar ve pigmentler dağılır böylece deri koyu renk alır

7) Melanocyte Sitümüle edici Hormon (MSH)

MSHMSH: Bazı hayvan türlerinde (balık, kurbağa ve sürüngenler) orta lobta sentezlenip buradan salgılanır. Işık artarsa MSH azalır ve pigmentler hücre etrafında toplanarak derinin açık renk almasına neden olur. Işık azalırsa MSH artar ve pigmentler dağılır böylece deri koyu renk alır.

Ara lop insan embriyosunda görüldüğü halde, ergin insanda körelmiştir.

Melanositler, insan derisine rengini veren özelhücrelerdir. Deriyi Güneş yanıklarından insan cildinin bronzlaşmasına sebep olan melanin isimli bir pigment oluşturarak korurlar

Akson

Arka hipofiz

ADH Salınımı

İdrar miktarı

ADH

ARKA HİPOFİZ HORMONLARI:

• ADH• Oksitosin

Pituitarygland

Corpus callosum

Hypothalamus

Thalamus

Optic tract

Arka lop (NÖRO HİPOFİZ): Hipofiz bezinin arka lobudur ve 2 önemli hormon salgılar.

A) Antidiüretic Hormon (Vazopressin Hormon-ADH): , böbreklerde suyun geri emilimini sağlar ve damarları daraltarak arteriyal kan basıncını artırır.

ADH yokluğunda vücut suyunun büyük bölümü böbreklerden geri emilmeyerek kaybedilir. Bu nedenle hasta çok su içer ve çok idrar yapar. Bu duruma “ diabetes insipidus” denir.

B) Oksitosin Hormonu:1) Düz kasların uyarılmasında etkilidir. 2) Bağırsak peristaltizmini uyarır. 3) Uterusun kasılmasını sağlayarak doğumu hızlandırır. 4) Emziklilik döneminde yavrunun anne memesini emmesi sırasında

meme başının uyarılmasıyla oksitosin salgısı artar. Artan oksitosin süt bezlerini etkileyerek fazla süt salgılanmasını gerçekleştirir.

5) Gebelik döneminde büyüyen uterusun doğum sonrasında küçülmesine ve eski haline dönmesine yardımcı olur.

•Oksitosin kısaca: •Uterus kasılmasını arttırır. •Doğum yapan kadınlarda süt salınımını uyarır.

Sosyal biliş ve sosyal davranışın gelişimiAnnelik davranışıBağlanmaCinsellik, çiftleşme

TİROİD BEZİ:

• Larynx’in altında trachea’nın sağ ve solunda yerleşmiş bir çift bezdir. Yumuşak dokusu, yüksek kanla beslenmesi, kahverengimsi kırmızımtırak renkte olması, içinde jelatinimsi görünümünde colloid adı verilen sarı renkte sıvı bulunan küçük kese yada folikül içeren yapısı ile diğer bezlerden ayrılır

• Salgısı yani hormonu colloid’lidir ve kana kollodli haliyle karışır.

• Salgılanmış hormon Hipofiz bezinin ön lobu tarafından kontrol edilir.

• Troid dışındaki hormonlar, hücre içinde oldukları halde, burada hücre dışında yani folikül boşluğunda oluşur.

• Yapısında iyot bulunur.

• Tiroid bezinin normal çalışması için iode ihtiyacı vardır.

• İod gereksinimini gıdalardan karşılar. Beslenmede iod eksikliği sonucunda GUATR meydana gelir.

• Hipofiz ön lobu ile fedback mekanizması ile çalışır.

• Hipofizin ön lobundan salgılanan troid situmüle edici hormon (TSH) troid bezinden thyroxinin salgılanmasını başlatır.

• Eğer kandaki thyroxin seviyesi düşükse ön lobdan daha çok TSH salgılanır. Kandaki troksin seviyesi yükseltilir. Seviye normalin üstüne çıktığı zaman TSH salınlanması azaltılır.

TİROİD HORMONU

• Yağ asitlerini mobilize ederek bütün aktif dokularda O2 tüketimini arttırır

• Beden ısısını, metabolizmayı düzenler • Kardiyak outputu arttırır • Normal beyin gelişimi ve beyin işlevleri için

gereklidir• Normal büyüme ve iskelet gelişimi için gereklidir• Düşük dozları depresyona, bilişsel bozulmaya ve

kretenizm (Zeka geriliği-kızlarda erkeklere göre 3 kat fazla) gelişmesine neden olur

Bezin iki hormonu vardır(Troksin ve calsitonin)

A) Thyroxine(T4) ve triiodothyronin(T3) hormonları olarak adlandırılırlar.

• Bunlar: Tuz, büyüme, metabolik gelişme etkisi yanı sıra salgılarındaki değişim ile psikolojik demans olarak da adlandırılan stres ve ruhi çöküntüyü de tetikler. Hormon, tuz; kandaki protein-tuz miktarını düzenler.

B) Calsitonin Etkileri

• Calcitonin kandaki kalsiyum konsantrasyonu düşürür.

• Paratiroid hormonunun antagonistidir.

• Vücudun kullandığı kalsiyuma karşılık dengeyi korur.

• kanatlılarda tüy dökümüne ve gün ışığındaki davranışlarına etki eder.

• Kalsitonin azlığında kandaki kalsiyum miktarı azalır, buna bağlı olmak üzere kaslarda özellikle el ve yüz kaslarında kasılmalar –tetani görülür.

• Larynx kaslarını da etkileyecek seviyede azalmışsa solunum güçlüğü şekillenir, ölüme sebebiyet verilebilir

CT (Calsitonin): Kemik rezorbsiyonunu (Osteoporozu) engeller

Calsitonin Fazlalığı

• Hormonun kandaki fazlalığında ise kemiklerdeki kalsiyum depoları boşaltılır böylelikle kemiklerin yumuşamasına esnemesine kırılmasına neden olur.

• Kemiklerin erimesiyle Kandaki fazla kalsiyum böbreklerle atılacağından bu sefer idrar taşlarının oluşumu söz konusu olacaktır.

TROİD BEZİNİN ÇALIŞMASI AZ veya ÇOK OLURSA?

Tiroid bezinin herhangi bir nedenle az çalışması ve az troksin salgılanmasına Hipotroidizm denir. Cücelik ve zekada geriliğe neden olur.

Tiroid bezinin her hangi bir nedenle fazla çalışmasına ve fazla tirioksin salgılamasına “hipertiroidizim” denir.

Tiroid (T3,T4) hormonu_

_

TiROİD

Tiroid stimulatingHormon

TSH

+

HİPOTALAMUS

HİPOFİZ

Tiroid releasing hormon (TRH)

+

STİMULUS (soğuk vb)

• Kolay yorulma, yorgunluk• Hatırlamada zorluk, unutkanlık, yavaş

düşünme, konsantre olamama•    Hareketlerde yavaşlık•    Sabahleyin uyanmada zorluk, daha çok uyku isteği, gün içinde uyuklama•    Üşüme veya kendini soğuk hissetme•    Terlemenin azalması•    Kuru, soğuk, kalın ve kaşınan bir deri•    Sarı veya portakal renginde bir deri Kuru, kaba ve kolay kırılan tırnaklar•    Saç ce kaşlarda dökülme •    İştah kaybı•    Kilo alma ve kiloyu verememe•    Horlama  başlaması•    Tiroid bezinin küçülmesi (tiroid bezi iltihaplarına veya Hashimotonun son evresine bağlı olarak)

•  Kalp hızının ve nabız sayısının azalması 

• Kan kolesterol  düzeyinde artma

•    Kas krampları •    Kaslarda iğne batması hissi veya karıncalanma•    Kabızlık•    Göz etrafının ve  göz altının şişmesi •    El, ayak ve eklemlerde şişlik•    Karpal tünel sendromu denilen el bileğinde sinir sıkışması ve ağrı•    Adet kanamalarının daha fazla miktarda olması,

Bazı kadınlarda adet sıklığının azalması veya adetlerin  kesilmesi•    Depresyon•    Sesin kalınlaşması ve ses kısıklığı•    İşitmede azalma oluşması•    Guatr oluşması (Hashimoto hastalarında olur)  •    Libido (Cinsel istek) azlığı ve, Gebe kalamama (kısırlık)

Reflekslerin  yavaş olması, kekemelik

Hipotiroidi belirtileri:

 

guatr

• Graves hastalığı Hipertiroidi.

• Tiroid bezi aşırı çalışması hastalığı olan kişilerin % 60-90’nını yani çoğunluğunu Graves hastalığı oluşturur. 

Az salgılanırsa• Neonatal tiroid yetmezliğinde

kretinizm oluşur. • Fiziksel büyüme geri kalır

beyin olgunlaşamadığı için büyüme hormon yetmezliğinde görülen gelişme geriliğinden farklı olarak zeka geriliği görülür.

• Tiroid bezinin konjenital yokluğu, gebelik döneminde annenin yeterli iyotu diyetle almamış olması, hormon sentezindeki bozukluk gebelikte alınan ilaçlara bağlı olarak gelişir.

• Hastalığın belirtileri birkaç haftalık bebekte bile görülebilir. Bu tarz bebekler az ağlar ve gereğinden fazla uyurlar. Uyanık oldukları zaman da çok hareketli bebek değillerdir. Meme emmede tembel davranırlar ve acıktıkları zaman ağlamazlar. Bağırsakları normal çalışmaz ve çoğunlukla kabızlık yaşarlar. Soluk almaları hırıltılı olup kalp atışları yavaş ve vücut ısıları normalden daha düşüktür. Alındaki saçlı bölge kaşlara doğru inmiştir. Boy büyümesi yaşıtlarından geride ve suratında gerizekalı ifadesi vardır. Dil genellikle büyüklüğünden dolayı ağzına sığmaz ve dışarıdadır. Hastalığın erken zaman da teşhisi tedaviyi kolaylaştırır. Tedavi ise eksik olan tiroksin hormonu dışarıdan verilerek yapılır.

Troid hormonu az salgılanırsa

PARATİROİD BEZİ

PARATHYROİD BEZİ:

• Troid bezinin hemen yanında arka tarafında gizlenmiş olarak bulunan 4 adet küçük düz bir bezdir Prathyroid hormonu (PTH) salgılar,

• Kemik ve kandaki kalsiyum ve fosfor metabolizmasını düzenler.

• Eksikliğinde hipokalsemi olur.

• Kasların uyarılabilirliğini ve kemiklerin direncini kontrol eder.

• Sinirlerin neromuskuler kavşaklarında, süt üretiminde, kanın pıhtılaşmasında etkilidir.

• Kandaki seviyesi arttığında tiroid hormonun calsitonin tarafından dengelenir Buna kalsiyum balansı denir

Adrenal medulla (merkezi)Epinefrin (adrenalin) ve

norepinefrin (noradrenalin) hormonları üretilir.

Adrenal korteks (kabuk)Kortikosteroid adı verilen

lipidlerden steroid hormonlar üretilir. Bunlar; Mineralokortikoidler

Örn. aldesteron Glikokortikoidler

Kortizol gibi.Adrenokortikal

androjenler

BÖBREK ÜSTÜ BEZLERİ (ADRENAL BEZ) (SURRENAL BEZ

CORTEX HORMONLARI

• 1-Mineralocorticoid’ler: Dış kabuktan salgılanırlar. Sodyum potasyum düzenlemesini yapar.

• Başlıca salgısı olan Aldesteron kandaki sodyum konsantrasyonu üzerinden vücudun su-tuz dengesini düzenler.

2- GLUKOCORTİCOİD

• Glucocorticoid’ler: Cortisol (hidrocortisone) ve corticosteron hormonlarını salgılar.

• Kortizon: Kortizolün yıkım ürününe denir

• Katabolizan etkisi vardır (protein yıkımı),

• Glikokortikoidler vücuttaki bütün hücrelere etki eder, Yaşam için zorunludur..

• Hücrelerde şeker kullanımını azaltarak beyin için kandaki şeker seviyesini yükseltir. Diğer vücut hücrelerini yağ ve amino asitlerini enerji vermeleri için Glukoneogenesisi düzenler

• Vücudu birkaç dakika içinde stres ortamlarından korumaya çalışır– Fiziksel: travma, operasyon, ekzersiz– Psikolojik: ankisiyete (kaygı), depresyon, kalabalık– Fizyolojik: açlık, hipoglisemi, ateş, enfeksiyon

Kortizol devam

• lenfatik fonksiyonlarda antibody (antikor) üretiminde,• Patojenlerin bulunduğu yerlere Lenfositlerin yere

yönlendirilmesinde• Yüksek düzeyleri immun ve inflamatuvar sistemi baskılar.

• Hiperfonksiyonuna; cushing sendromu denir.

Hipofonksiyonu ; ölümle sonuçlanır.(Eskiden ölümle sonuçlanabilirken, günümüzde sentetik hormonlarla kesin olarak tedavi edilmektedir.)

3- Adrenokortikal androjenler

• Az miktarda salınır. • Kadınlarda fazla salınımı virilizasyon

(erkekleşme) ve hirsitizm (aşırı kıllanma) oluşturur

• Adrenalin (Epinefrin), Noradrenalin (Norepinefrin): • PARA GANGLİON’dur• Sempatik sinirlerin postganglioner nöronlarında transmitter

olarak görev yaparlar. • Güçlü sempatomimetik• Asetilkolin antagonizasyonu.• O2 tüketimini arttırır.

• İnsülin antagonizasyonu.• Sempatik aktivasyon.• Kan basıncı artışı.• Kalp hızı ve iş gücü artışı.• Glikojenden glikoz dönüşümü.• Kan şekeri artışı

ADRENAL MEDULLA HORMONLARI

EKSİKLİK BELİRTİLERİ:

1- Aşırı yorgunluktur. Hasta bitkinlik duyar ve ilerlemiş olgularda yataktan kalkıp yürüyecek gücü kendinde bulamaz. 2- Gittikçe zayıflar. Tansiyonu sürekli düşük kalır. 3- En tipik belirtisi ise deri renginin koyulaşmasıdır (melanodermi). Deri özellikle yüz, el ve kollarda koyu, bronz bir renk alır. Elin üstündeki deri koyulaşarak, avuç içiyle belirgin bir karşıtlık oluşturur. 4- Meme başları ve varsa yara izleri siyaha çalan koyu kahverengiye döner. 5-Dişetleri, yanaklar ve üreme organlarında koyu renkli lekeler belirir. 6-Erkeklerde cinsel güçsüzlük, 7-Kadınlarda adet düzensizlikleriyle birlikte özellikle koltukaltı ve dış üreme organları çevresinde kıl dökülmesi hastalığın öbür belirtileridir.

Cushing’s sendromu

Hipofize bağlı Cushing’s sendromu: Aşırı kortizon üretimine hipofiz tümörleri neden olur.Adrenal bezlere bağlı Cushing’s sendromu: Adrenal bezlerin tümörlerinden kaynaklanır.İatrogenic Cushing’s sendromu: Bazı hastalıkların tedavisi için uzun süreli steroidler kullanılır. Bu hastalarda aşırı kortizon alınımına bağlı Cushing’s sendromu oluşabilir.

• BELİRTİLERİ• Birkaç ay ile yıllar arasında değişen bir süreden sonra yüz

yuvarlaklaşır ve daha kırmızı bir görünüm alır. • Omuzlar arasında ve üstünde kambura benzer yağ birikimi • Gövdenin alt kısmında cilt üzerinde çatlaklar • Bitkinlik ve kaslarda zayıflık • Su toplanması (ödem) • Hipertansiyon (yüksek tansiyon) • Aşırı kıllanma • Ruhsal sarsıntı • İktidarsızlık veya seksüel siklustan kesilme • Özellikle omurga ve leğen kemiklerinde osteoporoz • Şeker hastalığının başlaması

Cushing’s Sendromu

Supraclavicular yağ

Cushing’s sendromu

PİNEAL (EPİFİZ) BEZİ: • Beyin dördüzlerini arasında orta beyinde(diencephalon), beynin üst

kısmında yerleşmiş, arpa tanesi benzeri oval bir bezdir.

• Flogenetik olarak sürüngenlerin parietal gözünün ışığa duyarlı reseptörlerinin sekretorik hücrelere dönüşmesiyle meydana gelmiştir. Başta Melatonin hormonu ve serotonin salgılar.

• Deri renginin açılmasına neden olur. Aynı zamanda epifiz bezi, hipofiz bezinden salgılanan lüteinize hormon ile ovaryumun fonksiyonunu azalttığı da ileri sürülür. Melatonin hormonu Vücudun biyolojik ritmini düzenlediği gibi kuşlarda yön bulmayı sağlar.

• Serotonin, insanda mutluluk, canlılık ve zindelik hissi veren bir hormondur. Eksikliğinde depresif, yorgun, sıkılgan bir ruh hali görülür. Triptofan aminoasitinden sentezlenir.Beyinde serotonin kimyasalı salındığında kan damarları kasılarak daralır ; serotonin düzeyi düştükçe genişler .

PANKREAS

• Duodenuma sindirim enzimleri ........• Eksokrin Bez• Kana insülin ve glukagon .......... • Endokrin Bez

PANCREAS:

• Sindirim sisteminin bir parçası gibi gözükse de karın tükrük bezidir.

• Yapısında özelleşmiş Langerhans adacıkları olarak tanımlanan hücreler vardır. ADA ORGANDIR.

• Endokrin ve ekzokrin iki tip salgı yapan bir bezdir.

• Ekzokrin salgıları sindirim sistemindeki gıdaların parçalanmalarında fonksiyon gören lipaz amilaz,tripsin gibi enzimleri salgılar.

• Endokrin salgısı ise: İnsülin, glukagon ve pancreatic polipeptit(PP)’i dolaşım sistemine verir.

Insulin ve

Glucagon

İnsülin:

Beta hücrelerde yapılır.

• Kandaki ŞEKERİNİ DÜŞÜRÜR.

• Karbonhidratların depolanmasını sağlar.

• Eksikliğine DİABETES MELLUTİS denir

• İnsülin, Kandaki şekerin kandan ayrılarak hücre içine girmesini sağlar.

• Böylelikle kandaki şeker düzeyi de azalmış olur.

Glukogon: Alfa hücrelerde yapılır.

• Karaciğerden glükoz salınımını arttırır.

• KAN ŞEKERİNİ YÜKSELTİR

Glukagon, insüline antagonist etkilidir. Karaciğerde glikojenolizi ve glukoneojenezi hızlandırarak kan şekerini yükseltici etki gösterir (hiperglisemik glikojenolitik faktör)

Yağ dokudan gliserol ve yağ asitlerinin açığa çıkışını uyarır. Karaciğerde yağ asitleri ve kolesterolün sentezinde asetil-CoA kullanılmasını kısıtlar, artan yağ asitleri keton cisimlerine dönüşür (ketojenik etki)

Glukagon, hücrelerinden insülin salınımını artırır

İnsülin ile birlikte kan glukoz düzeyini ayarlarlar

• İNSÜLİN:• Hiper fonksyonu: tümörlerde görülür.

konvulsiyonlarla seyreden ölümler şekillenir.

• Hipofonksiyonu: şeker hastalığında diabetus mellutis de görülür. Bununla birlikte şeker rahatsızlığı hiper glisemi, glikozüri, poliüri ile seyreder.

• Yediğimiz besinler sindirime uğradıktan sonra vücudumuzda bulunan enzimler sayesinde şekere parçalanır.

• • Şeker (glikoz) kan akımı ile vücudun tüm

bölümlerine taşınır.

• Vücudun ana besin kaynağı olan şeker, enerji sağlayabilmek için kandan vücut hücrelerinin (kas hücreleri, yağ hücreleri ve karaciğer hücreleri) içine girmelidir.

• Bunun için insüline ihtiyaç vardır

• Kısaca; her gıda alımı sonrası pankreas alınan besinlerin enerji haline dönüşmesini sağlamak için insülin üretir.

• Bu demektir ki tüm memeliler insüline bağımlıdır.

• Diyabetlilerde ise, pankreas yeterli miktarda insülini üretmez veya üretilen insülin hedef hücreler (kas, yağ ve karaciğer hücreleri) tarafından kullanılmaz ise bu durumda vücudumuz için hayati öneme sahip olan insülini dışarıdan vücuda sağlamamız gereklidir.

DİABET TİPLERİ• Şeker hastalığının birkaç

nedeni vardır. • Bunun sebebi vücudun

glikozu yeterli seviyede kullanamamasıdır.

• Vücuttaki insülin hormonu yetersiz kalmakta ya da görevini tam anlamıyla yerine getirememektedir.

• Bu hastalıkta sadece kandaki şeker oranı değil idrardaki şeker oranı da yüksek miktarda bulunabilir.

• Tip I Diabet, çok genç yaşlarda başlar. Bu tipte, pankreasta üretilen insülin miktarı çok düşüktür veya üretim tamamen durmuştur

• Tip II Diabet, yetişkin yaşlarda başlar. Burada insülin üretiminin eksikliğinden ziyade, üretilen insülin gerektiği şekilde etki gösterememektedir ve hastaya insülin enjekte edilir.

• Özet olarak: Pancreasta insülin üreten Beta hücrelerin sayısı az ise bu tip rahatsızlık çok genç dönemlerde ortaya çıkar ve kandaki şeker seviyesi, insilün yetersizliğine neden olmasına TİP-I, denir ve insülin enjekte edilir.

• Beta hücreleri yeteri kadar insülin üretir ama hücreler bu insülini kullanamazlarsa kandaki glukoz seviyesi artmasına TİP-II denir.

• Hücreler enerji kaynağı olarak bu sefer yağ asitlerini enerji olarak kullanmaya çalışır ve hiper glisemi şekillenir.

• Normalde idrarda glikoz gözükmez. Görülmesi kandaki glukozun yükseldiğini diabetik bir sorunla karşılaşıldığının en önemli işaretidir.

Akut komplikasyonlar hipoglisemi (kan şekerinin düzeyinin normalin altına inmesi),

hiperglisemi (kan şekerinin düzeyinin normalin üzerine çıkması) gelişir ve buna bağlı olarak kanda keton cisimciklerinin artışıyla gelişen “ketosiz”dir.

  Kronik komplikasyonlar:

Kalp-damar hastalıkları; Yüksek tansiyon; Gözde katarakt, retinopati; Böbrekte yetmezlik nefropati; Sinir sisteminde nöropati; Deri, ayaklar, üreme organları,

idrar yolları, akciğer gibi bölgelerde yerleşen enfeksiyonlar...

• Beta hücreleri yeteri kadar insülin üretir ama hücreler bu insülini kullanamazlarsa kandaki glukoz seviyesi artar. Hücreler enerji kaynağı olarak yağ asitlerini kullanmaya çalışır ve hiperglisemi şekillenir.

• Normalde idrarda glikoz gözükmez.

• Görülmesi kandaki glukozun yükseldiğini, diabetik bir sorunla karşı karşıya kalındığının en önemli işaretidir.

GONADLAR:

• Erkek ve dişi gonadlar; ürogenital sistemin bir parçası olarak kabul edilir.

• Endokrin bezler olarak dişilerde ovaryum, erkeklerde testisler hormon üretirler. Bu bezler Hipofiz bezinin ön lobun etkisi altında canlı puberte döneminde aktif hale gelirler.

• İkincil Seks karakterlerinin ortaya çıkmasına neden olurlar.

LH & FSH

• Gonad Hormonları

• Erkek cinste• Androjenler (Testosteron)

• Dişi cinste• Östrojenler (Östradiol) • Progestinler (Progesteron)

Testesteron, hedef hücrede hücre içinde etki gösterirler.Ciltte, prostatta, seminal veziküllerde ve epididimiste.

• Androjenlerin etkileri

• Testosteron başta olmak üzere androjenler,

• Cinsel farklılaşmada, Erkek tipi davranışlarda,

• İkincil seks karakterleri ve aksesuar yapıların gelişimi ve fonksiyonlarında,

• Anabolik metabolizma ve gen düzenlenmesinde etkilidirler.

•  

• Plazmada bulunan testosteronun yaklaşık %98 kadarı albümin tabiatlıdır.

• Hipofiz hormonlarından follikül stimüle edici hormon (FSH)

• lüteinize edici hormon (LH),

• erkek ve dişilerde internal seks organlarındaki farklı işlevleri ve gonad hormonlarının sentez ve salınımlarını etkilerler.

Östrojenler

• Östradiol (E2), Östron (E1), Östriol (E3)

• Temel üretim yeri overlerdir, • Hamilelikte plasental birimde sentez edilmektedir. 

• Östrojenler, dişide iç ve dış genital organların gelişimini, olgunlaşmasını ve devamlılığını sağlarlar.

• Meme kanallarında proliferasyon oluştururlar.• İkincil seks karakteristiklerinin sürdürülmesinde

etkilidirler.• Kemik ve kıkırdak dokuları üzerinde anabolik etkileri

vardır.• Pıhtılaşma faktörlerinden Faktör II, VII, IX ve X

düzeylerini dolaşımda artırırlar.

Plazmada yağ miktarları azalırken, yağ depolanma artar.

Erkeklerde üreme organlarının normal fizyolojik fonksiyonları için de gereklidir.

Kemik gelişimi ve büyümesini baskılar.

-Epifizde kalsifikasyona yol açar. Bu yüzden dişilerde pubertal dönem sonrası büyüme ve gelişme durur.

-Erkeklerde androjenler, östrojenlerin kemik baskılayıcı rollerini engellediklerinden dolayı erkekler vücut yapısı olarak dişilerden daha gelişmiş durumdadır.

CORPUS LUTEUM

• Progesteron• Korpus luteumun

temel hormonudur.

• Gebelikte başlıca plasentadan sentez edilir

• Progesteronun etkileri

• uterusun embriyoyu kabul etmeye ve beslemeye hazırlar

• Progesteron, gebeliğin sürmesini sağlar.

• Progesteron, meme bezlerinin gelişimini artırır.

• Hamileliğin son dönemlerinde süt üretimini ve salgılanmasını baskılar. Doğumda hızla azalmasıyla laktasyon başlar.

• Periferik kan akımını azaltarak ısı kaybını azaltır (vücut ısısında artış).

 • Timus hormonları

• İmmunolojik etkileri (lenfosit hücrelerin tip ve sayıları üzerine)

• Metabolik etkileri (büyüme ve gelişme ile Ca-P metabolizması üzerinde etkilidir.

DİĞER BEZLERBAZI DOKU HORMONLARI

Pineal bez; Melatonin ;deri pigmentleri ile ilişkilidir.

Timus bezi T lenfositlerinin oluşumu ile ilgili hormon ve

maddeler salgılar. Kalp

Atriopeptin adı verilen bir hormon sentezler, depolar ve salgılar

Atriopeptin sıvı-elektrolit dengesi ile ilşkilidir, aşırı yükselmiş kan basıncını ve kan mikatarını düşürür.

DİĞER BEZLERBAZI DOKU HORMONLARI

Sindirim sistemi; Gastrin, sekretin ve kolesistokinin hormonları salgılanır.

Gastrin mide mukozasından salınır ve midenin asit salgılamasını uyarır.

Sekretin düedönum mukozasından salınır ve pankreastan bikoarbonattan zengin sıvı salgılatarak mideden gelen içeriğin asiditesinin nötralize edilmesini sağlar.

Kolesistokinin de düedonumdan salgılanır ve safra kesesinin kasılmasını uyarır. Safra keseside yağ sindiriminde görev alan safra salgısını yapar.

PROSTAGLANDİNLER(PG)

• Ayrıca prostaglandin E2 lokal böbrek hormonu olarak etkir ve renin'in salınımını stimüle eder. Birçok hedef organ üzerinde de prostaglandin E ve F antagonistik olarak etkirler.

• Çoğunlukla düz kasların kontraksiyonlarına neden olurlar.

• Yüksek C sayılı doymamış yağ asitlerinden (araşidonik asit) çok fazla sayıda PG sentezlenir.En az 6adet birincil PG varlığı gösterilmiştir(.PGE1, PGE2, PGE3, PGF1α ,PGF2α ,PGF3α) Görevleri arasında herşeyden önce kan basıncının regülasyonuna katılmaları sayılabilir.

•-Kan hücreleri üzerine etkirler ve yangı olaylarında varlıkları gösterilmiştir.

• Mide salgısını azaltırlar

DİĞER BEZLERBAZI DOKU HORMONLARI

HİPOFİZ BEZİÖn Hipofiz(Adenohipofiz)1-Büyüme hormonu(BH), growth

hormon(GH)2-Adrenokortikotropik hormon(ACTH)3-Tiroid stimüle edici hormon(TSH)4-Follikül stimüle edici hormon(FSH)5-Luteinleştirici hormon(LH)6-Prolaktin7-Melanosit stimüle edici hormon (MSH)

Arka Hipofiz(Nörohipofiz)1-Antidiüretik hormon(ADH)2-OksitosinTİROİD BEZİ1-Triiodotyronine(T3), Tyroxine(T4)2-KalsitoninPARATİROİD1-Kalsitonin

BÖBREKÜSTÜ BEZİ(BÜB), Korteks1-Kortizol2-AldosteronMedülla1-Epinefrin(E),(adrenalin)2-Norepinefrin(NE),(Noradrenalin)PANKREAS1-İnsülin2-GlukagonOVERLER(YUMURTALIKLAR)1-Östrojen2-ProgesteronTESTİSLER1-Testosteron

Endokrin bezler ve hormonları