hakkı Şinasi - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/d00206/1972_120/1972_120_coruhhs.pdf · · hakkı...

13

Upload: others

Post on 24-Feb-2020

27 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

·~· -: l ..

ı·· .

·:

. ;,

. . :_ TORJI ANADOLU'DA İLİM TARı:etNtN İLK BÜYÜK SİMA.Si,

,.,. İLK OSMANLI· ŞEYH-ÜL-lSL"AMI MOLLA. ·FENA.El .u ..

r.=

1 ~~1 . . ;

, 'ı . ....

· · •·· · Hakkı Şinasi Çoruh . :

Maveraünnehr'~en Alladolu'ya gelen · molla Jfenari~nin dogum ·yeri üzerine türlü nakiller vardır. Gerede'nin Fener adlı bir mahallesiıiden gös­terdikleri gıôi, Bursa'ya bağlı Yenişehir kazasının Fener köytlnden oldu­ğunu da söylüyorlar ki, btinların ildsi de y:inlı:ştır. Çünkü, kendisi Tür­kisfanlıdır. ·o devirlerde esnaf ve sanatkarlar arasında yakın bir işbirliği vardı. Yapılan işin türüne göre değişen bir birleşme (~ yanyaııa gelm:e) görülürdü. Tahta işleri ile uğraşanlara~ bir ·topluluk .. meydana getirir­lerdi . . Demirciler, bakırcılar, oymacılar, taşçılar, . lrum?-Şçılar, balıaratçılar,

kılıççılar v.b. yani, ne kad~ tür varsa, ;hepsi ayrı ayrı ve kendi araların­da . birleşirleı;, böylece· o a~ ta§ıyan çarşı}.ar ortaya çıkardı: İşte, Molla J!enari'nin. babası Hamıa usta d~ F~qerciler çarşısında isim yapmış iyi bir fen~r ustası idi. Yine o de$'lerde he~_ sanatkar ha~t~ her esnaf kendi işi:­p.i, SaJ?.atını kesin. olarak bir J:>aşkasma öğretmek sorumluluğunu duyardı.

~1;1 onlara ~ynı zaman~a b~ başka z_evk, bir b~ka , gurur verirdi .. Osman­lılarda gördüğümüz "Lonca" bunun belirli. bir sistem içind,e geliştirilmiş şeklinden ib~ettir. · .' ·.:·· ·-·-· _,. . . • (

Selçuk Şeyh-fil-İslamı. S_a.Cfreddin Konevi !İz .. !erinin ! halifesi olarak gösterilen Mevlana Hamza'dan Ekberiye, Abdüllatif Kudsi'den .Zeyniye, Şeyh Ebu ı!amideddin Aksarayi Hz. !erinden Erdebiliye tarikatlarını al:. dığı işaret edilen Molla Fenari,- tam yirmiyedi yaşında Riiailik tarikabnı benimsemiştir. Ahmed bin ebi-1 Hüseyin Ali bin .Yahya el Rifai {1118-1183) Hz; leri, 'Abdülkadir Geylani Hz'lerinin çağdaşidır. "- Ayağım, her ve­linin boynu üzerindedir." diyen Hz. Abdfilkadir Geylani'n4ı sözlerini: ~'.- ·Benim.de boynumun üstµndedir" diye t~dik·eden· Ahmet ~ifai'nin Hz. Ali ve Hz. Fatıma'nın soyun~~ ol~:ı;ığu :;ıöylenir. ) ~--. . . M9lla Fenari, Mekke ve Medine'de btılunduğu yıllarda bu tarikatı be­nimsemiş, tesiri . altında kalmıştır. Ama, sonradan yoksulluğu, riyazeti ve

(41) 1265

BAYI 120 TÜRK KÜLTÜRÜ YlL x

kötülüğe karşı iyilikle davranmayı telkin eden Rif!iliğe bazı acaip haller eklenmiş olduğuna rastlıyoruz, Şezerat-uz-Zeheb (c. 4, s. 260) 'te bütün bunların uydm·ma olarak sonradan yani, Hz. Ahmed Rifai,nin böyle acaip hallere yer vermediği mesela, zebiı'll hayvan yutmak, vücuda şiş yahut bıçak ·sokmak, ateşi ağiza: atmak gibi, v.b.) orfaya çıktıği işaret edilmek­tedir. Zira, Dayısı Mansı.ir~dan ve B~sralı_ ulemadan ders alarak yetişen Hz. Ahmed Rifai ço.k hassas .yapıda bir: şalisiyetti.

Molla Fenari, araştırn;ıa~ı bir ruha_ sa.11ip olduğu için Mekke ve Me­dine,de kaldlğı süı·e boyunca, hem oradaki kütlipbaneleri dblaşnuş hem de böyle nadir yetişen şahsiyetler hakkında yeterli bilgi toplamJ~tır. Onun bu alışkanlığının İznik Medresesinde başlayıp, ömrünün sonuna kadar sür­düğünü de bfüyoruz. Çünkü o çağlarda kitaplar elle yazıldığı için, ancak kopya etmek sureti ile çoğaltılabiliyordu. Molla Fenari, kıymetli · bulduğu kitapları en çabuk şeknde kopya ederdi ve b.u konuda ke~dis~deİ:ı baş)ia kimseye güveıiemezdi: · ,. ·--

Fenari, Anadolu'ya g~ldiğinde henüz Çielikanlı idi. Esmer, orta boylu, geniş yüzlü (bıyık ve sakal bakımından biraz köseµışi), fevkalade ciddi ~ir çlelikanlı. - Konuştuğu ·ZaI?aJ.l karşısınd~ini kesin olarak.ikna ederdi. · ·

!şte, İznik Medresesine · geldiği sıralarda ·(1368/1369?) Tficeddiıi-i Kfi.rdi'nin yerine geçen Alaeddin Esved Hoca'yı da tesiri altında bırakh:

Oı·ban Gazi (1288 - 1360) İznik Medresesine ilk önce başmUdeiriS ·oıa.­rnk Davud bin Mahmud-tir-Rumi-fil-Kayseri (ölm. 1350)'yi -tayin efilii§ti. Derler ki, bu zat Muhyiddin-i Arabt'nin Fusas-ftl-hikem (= -hikmetlerin aslı) ne yazdığı bir şerhte (Matla-1ı hus(),s~a,Z-kilein fi şerli-i fus{},s-Ul-hikeih~ Tahran 1299) tasavvufu savunniu§ ve bu yüzden fasa\ıvÜf Osmanlı ·uıke:. sinde en- anlaşılır şekilde yani kolaylıkla yayiıni.ı§tır. ·Taceddirl-i Kurdi ı:>~~ vud Hoca'dan 'som·a baş mliderris olmuş ve o da yerini .Aıae.di:İin Esved (-?-/1393) Hoca.'ya bıı·akmıştır. Kara .. Hoca adı ile anılan Alaeddiiı Es­ved Hoca, Molla Fenari'.nin medrese tahsilinde. ilki -hocasıdır:

Şurayı ehemmiyetle belirtelim ki, F.eııari tznik'e gelmeden önce mfü kemmel bir şekilde Arapça'ya vakıftı. Hatta o çağıar·ın en ·ünlü 10.gatı olaiı Sıhah-ı Cevheri'yi ezbere biliyordu. Bu lügat bilinmeden hiÇbir medieseye . . hoca olarak girilemiyordu. önce Kara Hoca'ya ve daha som·a Cemfiled~ din-i Aksarayi (-?-i1'388) Hoca'j1a müessir olan Molla: Fenari'nin · keiı'-di devrine göre uzun bir tahsil hayatı. vardlr. ·· · '1: ·

Anadolu'ya geldiğinde onsekiz yaşıiıda olduğuna· göre· tam on yil hiç füsılasız ciddi bir medrese tahsiline s'ahlp bulunuyor. Kaldı ki sıhah-ı Cev­hed gibi büyüle Arapça lfıgatı ezbere bilmek buna dahil değildir:Şıi halde, hepsini toplarsak Fe:t.ari'ıün tahsil hayatı onbeş Yılı geçmektedir. Dalia

1266 (42)

SAYI 120 H. Ş. ÇORUB YIL X

! - :

. ·.

l\[olla. Fen.Ari~ye n.it blr .. tetv~. Alttaki Dil ~atır cevııp kısmı kendi el yazısıdır; . . ... . . .. . . ! r .· -

sonrS:dan ~anastır Medı:e~esmğ.ehl liocalığı Slİ'aS~~a a~·encileri arasİE-d·~ bul~an Kadi-zade-i-Rfunl'ye :· ;,--:;- Semerkant'a git." Orada matefuatik, as(­rotron:ıi hocalap var/dedi~ne gör-~, Anadplu'ya gelıiidaen önce bf~daki 4im dlinyasından haberdardı. Belki de ilk matematik ve astronomi bilgisini Se­ruerkant'ta alınıştı. Fakat Kadi-z&..de:i Riİ.mi'ye tesir ecif p, Semerkant'a.:git­meşi "jolundaki teşvikleri Alt Kuşçi {Kuşçu) ğibi büyük: bir matematik ve astroııor.İ:ıi bilginin. yetişmesini sağlaml§tı: Kadı-zade-i Rfui:ı.i {1337-1412 ?) Molla,lFenari'yi ·her "zaman· hayırla· allin:ış ·-müstesna bir 'şah.Si yetti. j.

Bütün bunlardan anladığıinıza göre, Molla Feiıari, Türltistanlıdır. Hem sonra, Bursalı Mehmet ·Tabir'iıı "Osmanlı Müellifleri'; adlı eserinde belirt­tiği gibi, Yıldırım Bayazid'in kızı Hundi Sultan'la evlenen Buhara'lı Emir Sultan Hz. !erine fevkalD.de ·süslü ·bir fener hediye etmesi ve bunu bizzat kendi eli ile yapması bize O'nun fener ustası Hamza -ustanın oğlu oldu-ğunu · da· ispatlar. · ·

Bazı Arap tarihçilerinin basmakalıp naklettikle.ri bilgileri araştırma­dan aktaran tarihçilerimiz maalesef bu gibi konuların inceliğini kavraya­mamışlardır. Hatta, An.kara Barosu üyesi sayın Avukat Dr: AbdWkadir Altunsu {ki, kitabın önsözünü Ord. Prof. Vasfi. Raşit Sevig yazm1§tır),

"Osmanlı Şeyh-iil-Jsltı.mları" adlı eserinde (sahife 1) Molla Fenaı:i'yi Da-

{43) 126.7

SATI 120 T tt R K - K tt L T tt R tt YJL ·x

vud-ı Kayseri'nin ve Muhiddin-i Arabi'nin öğrerrctsi olarak gösteıiyor. Da­ha· sonra da Bursa'nın Yenişehir ile İnegöl taraflar~da Fenar köyünde doğmuş bulunduğuna işaret ediyor. . '· ·

Kimse alınmasın, pek değerli hocam Ord. Prof. Dr. A. Süheyl ün­ver'in "İlim tasniftir" dedikleri gibi, hiç olmazsa bu tasnife biraz saygı göstermenin gerekli olduğuna inanmak şart. nı~. dünyaamda: "- Affe­dersiniz, bunu bilmiyordum." denmez. "- Bildiğim ve araştırmasını yap­bğım bu kadar" denlı'.. O da bütün ara.Ştırmalar yerıne getirilQikten sonra olur. Mola Fenari'yi Muhiddin-i Arabi'nin öğreµcis~ y~pmak demek, !bn­fil-Arabi'yi tanımamak demektir. Zira İbn-fil-Arabi ·Sadreddin-i Konevi'yi yetiştiren o büyük ünlü din bilgiıiidir. Kaldı. Jti Sadreddin-i Konevi Selçuk Şeyh-ül-tsıa.mıdır. Ve Mevlana Celfilecfdin-i Rfuni (_:,-/1273)'nin en ya­kın dostudur. İbn-fil-Arabi nerede, Molla Fe~ari".ner_ede? Yer~de il­min kapsadığı bazı bölümler varclir ki; onları tam bilmek mecburiyetini kabul gerekir. Çünkü, hepsi biribiri ile ilgilidir. Yani içiçedir . . 'I'.abii bütün bunları yeri geldiği için söylüyoruz. Maksadımız kiıiiseyi tenkid etmek değil doğruyu (bildiğimiz kadarı ile) nakletmektir. · · ·

Tiirk bilim tarihine hizmeti geçmiş 'bu ünlü bilgiiiliı annesi hakkında maalesef hiçbir şey bilmiyoruz . . Kaynaklar. ]?u ko-!ıuda bizi: ay.dııilatnıaktan uzak. O'nun babası .Hamza uita hakkında değişik. nakiller · (Sadreddin-i Konevi'çlen yetiştiğini .b~lil'ten nakill~r v.b:) ,var.sa. da, biz bur.ada bunlar)

•• • 'I '. 1 ·ı• · . • ,,

cidpi blı: Jiakil olJI-nılf ,kabul: etmiyo.;tjz. ~~;]Vfoll~ .Fenari Anadolu'y~ ba:. bası ile ;J?eraber ge~e~tir. Ge~?iğini ka~ul et~~k bile,_ :fenari'nin hiç çı:. ~azş~ (bütün ömrüride) bµ- def:fbab,asımp._ ~ezarını Ziyaret e~ş bulun-mas1 .gei·ekir ki, böyle bir kayıt ôa yoktur~ ..... . i' .'

·. . . . ! - ;,. - . :~ . )

. ;Yukarda işş.ret ettiğimiz gibi, Molla Fen~i önce ~eçldin Esved H9-c.a.'dan~ders g9rmüş _ve üç yıldan fazl_a süren bu devreden sonra Çemfiled­~-i Aksarayi Hoca'.dan· der~. _alına.J.r:·· üzerE? .Konya-~sarayı'na-gitmiştl!. UZiın sür~ Zinciriye Medrese~inde öğre~ci 2lar~ gördüğümüz F'.enari'nin, bir süre de, Amasya'da Ce~fileddin Hoga !Je beraber bulundukl8:1'ını öğre­niyoruz.:· Orada Hacı-Şa.dgeldi!nin nezd~de. ~aldıktan som·a, Fenari Mı~ sır'a, Cemaleddin Aksarayi'Ho_ca da R;araman'a gitmiştir. Amasya .beyi . bulunan Hacı-Şadgeldi, genç Molla Fenarl'yi kendi şanına ya.kışır şekilde yolcu etmişti. Yani, O'nu manen Aksaray! Hoca desteklerken; 'maddeten de Hacı-Şadgeldi yard,µncı Ölmuştu. · ~ ·

Mısır'da devrin en ünlü hoc3:}armdaıi biri olan Muhammed ibn-i Mah­mud Ekmelüddin-il'baberti, Iraklıdır. Baberta.·Bağdat~ civarında bir mev­kidir. Ekmeliiddin-il'baberti Hanefi fukahasmdandır. Fenari, fıkıh bilgi­sini bu hocadan: tamamlamıştm

1268 (44) '

SAYI 120 .. · . ~· Ş. ÇORUH , . YIL X

Yirmiyedi yaşına kadar Mısır'da kalan Fenari, oradan Arabistan'a geçmiş ve ilk haccını yapm.ışbr. Bu hacc seyabatı bir yıldan fazla sürmüş­tür. Dönüşte tekra~r Cemfileddin-i A.ksarayi Hz. leri ile buluşan Fenari; Ka­raman beyi ile de tanışmıştır. Ak.s.3.rayi Hoca'ya göre, büyük öğrencisi Molla Feniri zor raştlanan şahsiyetlerdendi ki, bütün ' ilimlerden haber­dardı. o devirde matematik, astronoini, tıp, coğrafya, tarih ilmine sahip olduktan başka; tefsir ve hadis bilgilerinin tamamına da vakıf bulunmak küçümsenecek bir durum değildi: Günümüzde ilim, sınıflara ayrılmış ve hepsi ayrı ayrı kendi çapında.derinlemesine bir yön tutmuştur. Ama, unu­tulmasın ki ; Molla Fenari'nin yaşadığı. çağ, orta çağdır. ·

Anladığımız kadarı ile söyleyelim ki, devrinin en büyük dimağların­dan biri idi O'nun lfıgatında unutmak diye bir şey yoktu. Fevkalade üs­tün bir hafızası vardı. Bunu biraz da sistemli çalışmasına borçluydu. Arap­ça'ya, Farsça'ya vakıftı. ·Ari:ıa, grameri ile _beraber biliyordu. Aristo'yu Anadolu'ya belki ilk tanıtan yine Molla Fenari olmuştur. Zira, yazdığı mantık kitabı medresenin ·son yıllarına kadar okutulmuştur.

Bursa'ya geldiğinde I. Murad (Hüdavendigar) hükümdardı. Kendisi ile görüşmeyi isteyen I. Murad'a (1325-1389) memleketi olan Maveraün­nehr'den söz etmiş, İznik ·medresesi ile Cemaleddin-i Aksarayi Hocadan ve Baberti Hoca'dan nakiller yapmıştı. I. Murad babası Orhan Gazi gibi disiplini seven bir zattı. Küçük defterine bazı notlar almayı alışkanlık ha­line getirmişti. İznik Medresesinde okuyan öğrencilerin adlarını ve durum­larını tek tek bilirdi. Aslında,- Molla Fenari'yi ta öğrenciliği yıllarından ta­nıyordu. Alaeddin Esved Hoca O'nun adını hükümdara not ettirmişti. .. .

L Murad, Molla Fenari'yi önce Orhanbey Camiine tayin etti. Bu sır­da Fenari, 'tam yirmisekiz yaşında bulunuyordu. Ve bu zamana kadar da biç evlenmemişti. O'nu Mısır'da bulunurken Simavna Kadısıoğlu Şeyh Bed­reddin'le birlikte. gösteren kaynaklar .da vardır. Fakat, bunun gerçekle il­gi&i yoktur. Zira, Mısır'daki öğrencilik yıllarında .O'nu yalnız görüyoruz. Ve kendisi Amasya' dan Mısır'a gelm,işti. Yam, tek başına gelmişti.

:Molla Fenari, yirmisekiz yaşında. evleniyor. Ama, kimin kızı ile ev­lendiğini bilmiyoruz. Yalnız yine o yıllarda Bursa'da bir Kazzaz dükkanı açtığını görüyoruz. Bu dükkanın geliri ile daha rahat bir geçim sağladığı muhakkaktır.

Niçin kazzaz dükkanı açmıştı? Çünkü, o devirde Bursa' da ipekçilik çok yaygındı ve Bizanslı tacirler ipek alışyerişini Bursa'dan yapıyorlardı. !pek ipliği yani, ibrişim sata.q Molla Fenari, önce bir ev yaptırmış, sonra da O'nu ziyarete gelenleri oturtmak için ayrı bir bina inşa e~ti. Ay7 nca, şunu belirtelim ki, Fenari'nin Jln;ıinin şöhreti yanında misafirperver­liğinin de çok yaygın bir Ün~ vardı. Kiinse Ö'nun kapısından geri dönme-. - . . .. . - .. . .

(~) l,269

SAYI 120 T Ü R K K ü ·L T Ü R Ü YIL X

mi,Şlli: Herkesi sonuna kadar dinler, sonra da isteneni yerine ·getirmeye çalıŞırdj. Derler -ki, o misafirine ·en· guzeı yiy~ce~eri sunarken kendisi az bir şeyi~ iktifa eder, hatta; çoğu defa perhiz-yapar yahut oruç-tutardı. · ·

' Mısrr'da~ ".Ar~bis'tan'da . ve ·öteki ülkeierde gördüğil pano~amalar O'ria tarifsh tesir

1etmişti .. __ Zlı'a, ih. Peygamber önce insanların temiz olmasını iş~ret ediyordtC Oysa, bütUh gezip g'ördliğü" yerlerde temizliğe dikkat ~{len yoktu. Yalan; ' iki,'')rüzlülük, dal~vere, adam çekiştirmek, hlı·sıziık, 'yollarda soyguncµİuk hatta adam öldürıiıek v.b. yaygındı~ ·Molla Fenari'yl' bu 'Ciu­rum çolt üzmüştü. Bundan. dolayı, 'Orhan bey cainiiııde· yerdiği deı·slerde en fazla Fatiha ve Hz. Peyğaİnber konularını aÇıkıamaya çalışıyordu. Çün­kü, Hz. Peygamber bilJfuneden, İslam dini .öğrenilemezdi. En büyük örnek R~sfilfillah'tı. O'nun yaşayışı (ta baştan sona kadar) Kur'an:.ı Ker!m'in t~fsiri idi. DaJıri. kı~ası, · Hz. l:>ey'gamber yol ·gösterici idi. Böyle bil' ·yol gös­ferici asla ihmal edilemezdi. Şu halde, O'nu iyi Öğrenmek gerekti. -.. .

!stanbul'da, Fatih Çarşanb;:ı.sı denen semtte kazasker Mtll'ad Molla (1 '(15-1776) 'nın yaptırmış. ol~uğu k~ndi adı i!e. ;mılan l,lir kütüphane; var­dJr; ·Buradaki el yazması eserler arasında 136 numarada kayıtlı ve üzerin­de vakıf mührü olmayan kit~bın bazı sayfalarını güve .yemiş. Bütün bu tajµibata rağmen onun çok güzel bµ- Arapça il~ yazılmış dünyada tek nüs­ha olduğunu söyleyebiliriz. Zira, bu kitap Tafs1/r a?-fatiha/d~r. Yam1 1;>iz­zat Şemseddjn Muh~ed el-Fen?.ri'nin yazdığı ve. ümmül kitap, ümmlıı­Kur'an diye manalandırdığı Fatiha tefsiridİ!'. ~ü, O, fa.tiha'ya kitabill. anas~, Kur;an-ı Kerimin anası-esası-temeli diyordu. Bu kitap 109 sayfa ve el yazmasıdıı~. Mahmud Paşa kütüphanesinde bunun müsvedd,~_ş~ olduğunu naklediyorlar. Biz bizzat Murad Molla'dakini tedkik .ettik, müsveddesini görmedik. ·

Evet çok tefsir vardır fatiha 'Üzerine. Ama, hu tefsiriiı yazılışı çok daha başka önemdedir.

Yıldırım Bayezid Niğbolu zaferinden sonra (1396) Bursa'da ünlif Ulu Camii inşa ettiriyor. Camiin yapımı üç yıl sürüyor, 1399 yılı sonlarında bir Ctima günü camiiıı açllışı yapılıyor. İşte o gün meşhur meHlmi şeyhi ve Hacı Bayram-ı Veli'nin hocası şeyh Ehil Hamideddin-i Aksarayi Hazret­leri bir hutbe veriyor. Bu hutbe doğrudar. doğruya fatiha suresi. ile ilgi­lidir. ·

Moll'a Fenari heyecam'nı yenemiyor, ayağa kalkar'ak: -"-Vallahi ·di­yor, ilk manaları belki bilirdik. Ama, üçüncü manadan sonrasına ilmimiz kafi gelmiyor." · · -

Yıldırım Bayezid bu hutbenin damadı tarafında~ verilmesini ister. Fa­kat, Buharilı Veli Emir Siıltan Hazretleri: "-Burada bizden hüYuk ze:-t-

1270 _(46)

SAYI 120 a Ş. ÇORtlB

Molla Fent\rl Oamll

lar var'' cevabını veriyor. Padişah: "- Kimdir?" diye sorunca, Buharalı Veli: "- Ekmeksi koca vardır. Somun yapıp, ·Bursa {= Berusa) pazarla­rında satar. Ebu Hamideddin-i Aksaray! derler adına" diyor.

!şte, böylece, ilk hutbe verme şerefi, ekmekçi babamn oluyor. O gün Ulucami'de fatiha sfıresine yedi ayn mana veren koca Melami {= parıl­tılar, aydınlıklar) ~eybi, Molla Fenari'ye tarifsiz bii şekilde tesir ediyor.

,(47) 1271

SAYI 120 TÜRK , K .U L TÜR Ü · YIL X

Ve bu ünlü Bursa kadısı kendi kendine karar veriyor: "-Tekrar dinleyip yazacağım diyor, fatiha tefsirini".

Şimdi gelelim, Murad Molla küt~plianesindeki o muaz~all! Tefsir al-fütiha'nın y~a hikayesine.. · · . · .

Bursa'da ~Ôlla Fenari'nin bir camii vardır. Kendi yaptırmıştır. Ma­hallenin adı da öyle ge·çer~ aynı n;l'ahallede Somlı:ncu Bs,b,a'ya ait iki küçük fırın ha.la durur. O zamanlar, Şeyh Ebu Hamideddin-i Aksarayi Hz. leri orada otururmuş. Molla Fena.ti kalkar gider oraya: "-Şeyhim der, ne olursunuz; sizin Ulu Camünae yaptığınız f!tiha tefs~ini bil' defa daha dinlemek istiyorum. Bunun karşılığı olarak ta hocalıktan aldığım şu beş bin akçayı helfilinden kabul ediniz."

Somuncu Baba uza:nır bir akça alır. "- Bununla der, bizim .hımar'a (= merkebe) kıyak (= ot) alsunlar. Görelim bakalım, haram mı? He­lal mi?" Otu alıp getirdikleri zaman merkep şöyle bir koklar, fakat ye­mez. Ve döner ota }?evleder. O zaman Somuncu Baba: "- Gördün mü der, bizim hımarımız bile haramı helfilden ayırır." Sonra ciddiyetle ekler: "- Paranı aL Haramdır."

Molla Fena.ri. "~ Aman. şeyhim der, bunca yıllık medrese hocalığı maaşından biriktirdim bunları, nasıl helal değildir?" çok ısrar ederse de kabul ettiremez beşbin akçayı ama, Somuncu Baba O'na orada fütiha tef­sirini yazdırır. ·

Daha sonra, bazı pnemli noktalarını Emir Sultan Hazretl~rinin işare­ti üzerine genişleten Molla Fenari'nin fatiha tefsiri'nden başka yüzü aş­kın eser bırakmış olduğu· nakledilir ki, bunl~rm içinde en Ünlüleri şun­lardır. ·

- Şerku Ala' nusUsi li'ş-ş~yh Sadreddin Konevı. - Şerhu ·Aza miftq,hi'ı-Gaybi li'§.-şeyh Sadreddin Konevi. - Usulu Be<layi li UsıUli'ş-Şerayi.

(Şeriat usulünde ye~er m'eydana getirme). - En Müzeci'l-mum.

(YÜz kadar' bjliı:n ... dalında · ansiklopedik bllgi veren. bu eserin Türkçedeki asıl karşılığı "Bilimler örneği"dir.).

- Esasüt'-Tasrif. - Avisatü/l-Efkt!-r fi ihtiyari uli'l-Ebsar. - Risale-yi Usulüefdin fi. esra~'l''VUSUli vel'-yakin. - Risale fi beyani valıdet-i 1>ii.cud. - Şerku isa Goci - · - Hô.şiye-i Dibai~-yi risuli Pezdevı. - Hô.§iy°e-i Telhis Oamii Ahldtt · · . . . . .. ., ...

-.

1272 (48)

SAYI 120 B. Ş. ÇORUB YIL X

- Httşiye-i Oaberi. -Şerhu metni f eraiz-i secavendi.

- Mühimma:tı Fenari. :-- Şerlıu Mevakife talikat. - Şerhu muhtasarı mevakvf, - Ta'likttt ala istilahatı't-TasaV'VUfiye li'l-Ka§dni.

Molla Fenad dört Osmanlı hükümdarının zamanını idrak etmiştir. Anadoluya ilk geldiğinde Orhan Gazi vefat edeli 9-10 yıl oluyordu. V_e O'nun o.ğlu I. Mın·ad (Hüdavendigar) hükümdardı. I. Bayezid (Yıldırım) 1389'dan 1402 Ankara Meydan savaşına kadar hüküm sürmüştü. Bundan sonra !. Mehmed (Çelebi) geliyor. II. Murad ise 1402'de Anadolu Beyle­rinden Zülkadiroğlu Suli Bey'in kızından dünyaya gelmiş ve 1421'de yani tam ondokuz yaşında babası L Mehmed (Çelebi'nin) 'in ölümünden sonra idareyi ele alınıştı. İşte, Molla Fenari'nin Şeyh-fil-İslamlığı bu hükümdar zamanındadır.

Fenari, Yıldırım Bayezid la.rafından Kadılığa getirilmiştir. Ve Şeyh­fil-İslam olduğunda Bın·sa kadılığını bırakmış değildir. Aynı zamanda med­resedeki hocalığına da devam ediyordu.

Emir Suİtan Hazretlerinin Yıldırım Bayezid'in kızı Hundi Sultaıı'la nikahını kıyan Molla Fenan'dir. Hatta, bu nikah meselesi dedikodusu yüzünden yanlış olarak hükümdarın nakledenlere kandığı ve bu sebeple ildsinin de kafalarının kesilmesine emir verilmesi kaı·şısında Yıldırım Ba­yezid'e mektubu bizzat Fenari yazmıştır. Mektupta Emir Sultan'ın Hz. Peygamber soyundan olduğu belirtiliyor ve bu asalette bir zatın o güne kadar Anadolu topraklarına ayak basmamış bulunduğu da işaret edili­yordu.

Hükümdaı· bu mektubu aldıktan sonra bir daha aynı konuda tek ke­lime söyİememiştir. Yıldırım Bayezid Molla Fenari'ye layık bulunduğu say­gıyı göstermekten çekinmemiş hatta, O'nun kendisine: "- Namaz kılma­yanın şahadetini şeriata uygun bulmuyorum" deyip mahkemede konuşma fırsatı vermemesi karşısında bile susmasını ve nezaket göstermesini bil­mişti.

Fenari'nin beş erkek ve bir kız çocuğu dünyaya geldiği nakledilir. Bunlar sırası ile: Muhammed Şah, Yusuf Bali, Hasan Paşa, 4hi Yusuf, Halil Paşa, Ümmü Gülsüm'dür.

Il. Murad 1424'de Onu Şeyh-fil-İslam tayin etm.i.Ştir. Bu görevi 1431 ' yılının Mart sonuna kadar sürmüştür. Yalnız şunu önemle belirtelim ki, zaman zaman Molla Fenari'nin yerine vekalet eden bir zat vardı. Kadılık hocalık ve şeyh-fil-islamiık görevlerinde O'nun yerine aynı işleri yapan

(4.9) 1273

SATI 120 Tt.tRK Kt.tLTt.tRt.t YlL x

Molla .ll'enAri Camii bahçesi ve bahçede yatanlar. Camlin pen.ceresi önündeki demir parmaklık Molla FeııAri'ye alttir.

bu zatın adı: Molla Mehmed ibni Armağan'dır. O'na kısaca : Molla Yegan · . '

da derler. Fenari'nin öğrencisi olan Molla Yegan (-?-/1436) Fatih Sul-tan Mehmed'in hocası Şemseddin Ahmed ibni İsmail (Molla Gürani) 'i Mısır­dan getiren ve II. Murad'a takdim eden zattır. Aynı zamanda Fenari'den sonra Osmanlı tarihinde ikinci Şeyh-ül-islamdır. Molla Fenari kendisini en gözde öğrencisi olarak görür ve takdir edermiş. Bir gün kızı Ümmü .Gfil­sümü· O'na vermek isteyince, Molla Yegan ~'evliyim!' -cevabım vermiş.- ,.-~

Fenari'nin hayatı hiç de sanıldığı gibi rahat geçmemiştir. tfi niyetli, efendmği, asil davranışları çok defa istismara uğramıştır. Halkın saygı ve sevgi gösterdiği bu büyük şahsiyeti çekemeyenlerin başında Hacı İvaz Paşa (Hacı-Mehmed İvaz (-?-/1429) -geliyordu. Tokat aliilerinden Ahi Bayezid bin İvaz'ın oğlu ofan bu paşa Buı·sa kalesini· tam kırk gün Kara­manoğlu Mehmed Bey'e karşı başarı ile savunmuştur. 1414'teki bu başa­rısından dolayı vezirliğe getirildi. Fakat, Molla Fenari'yi sinsice takip et­tiriyor ve O'nu Simavna Kadısıoğlu Şeyh Bedreddin'le aynı sırada görüyor her davranışından ayrı anlam çıkarıyordu. Hatta Şeyh-fil İslam'a: "-Ölü­mü benim elimdedir" haberini bile göndermekten çekinmemişti. Yaptığı:.

1274 :cso)

S,A.YI. 120 H. Ş. ÇORUH YIL X

mız araştırmalara göre ~facı İvaz Paşa'nın Molla Fenari'ye olan düşman­lığı Karamanoğlundan ileri gelmektedir. Zlı:a, Fenari'nin öğrencilik yilla:.. rının önemli ·bir bölü.mü Karamano.ğulları nezdinde geçmiştir. Fakat dai­ma kötü düşünen insanların sonları, çok ibret verici olarak tarihte ayn bir panorama çizmekt~dir. ·Hacı İvaz Paşanınki de öyle olmuştur. O: "- Ölümü benim elimdedir'' diye haber gönderdiği zaman Molla Fenari de: "-Biz Şeyh-ül-İslamız . . Cenaze namazlarını paşalar değil, Şeyh-fil İslam­lar kılar. Ola ki( Hacı İvaz'!ll namazını kılmak bize düşer." cevabını ve­riyoı-. Bu arada bir noktayı açıklayalım ki, durum daha iyi anlaşılsın. ı: Mehmed (Çelebi) Simavna Kadısıoğlu Şeyh Bedı·eddin'i Serez çarşısında idam ettirdiği zaman Molla Fenart henüz Mısır'da bulunuyordu. Ve. bu defa ki gidişi için hükümdardan izin istemişj:i. Bir yıldan fazla Mısır'da ve Arabistan'da kaldığını öğreniyoruz. Mısır hükümdarı Melik Müeyyed'in O'nu ·çok iyi karşıladıği ve ulemanın saygı .gösterdiği nakledilir. · · · .

Molla Fenari'yi mel8:mi taraftarı göreııler arasında Hacı İvaz Paşa'da vardı. Şeyh-fil-İslam bünun farkında idi. Yanlış aıılaşİlırım endişesi ile hacc bahane edip Anadolu' dan uzaklaşmıştı. Zira, Simavna · Kadısıoğlu Şeyh Bedreddin'le aynı yolda düşüncesi hakim· olabilirdi. Kendisiı:ie göre bu bir tedbirdi. Ve gerçekten de en ·iyi yolu seçmişti. Bu arada Hacı İvaz Paşa'yı II. 'Murad'a: "-Huzura gelirken içine zırh takıyor. Kuşkulanıyor sizden" diye· haber verdiler. Hükümdar bir gün elbisesinin içine zırh kuşandığını tesbit edince. "-Yatırın, gözlerine mil çekin" diye ·emir vei'iyor. ·Ve emir derhal yerine getiriliyor. Hacı İvaz Paşa bir süre kör dolaşıyor. Daha son­ra da 1429 veba salgınında ölüyor ve cenaze namazını Fenari kıldırıyor. Emir Sultan Hazretleri de aynı salgında vefat etmiştir. Namazını vasi­yeti üzerine Hacı Bayram-ı Veli Hz. leri kıldırmıştır. Fenari'nin büyük oğ­lu Muhammed Şalı da 1429' da vebadan kurtulamamış üç gün içinde öl­müştür. Derler ki, Fenari üzüntüsünden göremez oldu. Bu olayı iki türlü naklederler. Birincisi oğlunun acısına dayanamıyarak gözleri geçici olarak görmedi şeklindedir. öteki de "Yer ilmi ile amel eden bilginler, salih kul­ların cesetlerini yemez" hadisinin doğruluğunu kontrol için hocası Alaed­din Esved'in mezarını açıp, cesede baktığı ve bu yüzden kör olduğudur. Oysa gerçek ne o, ne de ötekidir. Molla Fenari şeker hastalığına tutul­muştu ve kendisinde müşahede edilen geçici körlük hastalığın getirdiği bir sonuçtu. Sonradan tekrar gözleri görme gücüne kavuşmuştur.

Fenari önce ünlü bir bilgin, sonra yüksek meziyetlere sahip salih bir kuldu.

O'nu evliya olarak kabul edenler de vardır. Muhakkak ki, İslamiyetin her emrini yerine getirme alışkanlığını ölünceye kadar bırakmamış, yalan­dan nefret eden çok seçkin bir zattı.

(51) 1275

SAYI 120 TÜRK KÜLTÜRÜ YIL X

Hocam Prof. A. Süheyl Ünver 14.2.1972'de yazdığı mektupta aynen şu nakli yapıyor: "- .... Bu zat hakkında bazı rivayetler var, mesela ya­nındaki çeşmenin musluğu yoktur. Su fasılasız akar. Halk ona isteklerini bildiren dilekçesini yazıp atar. Su onu kabri yanından geçirir, önce o okur. İcabeden yere havale eder. Molla bunu yolladı diye yaparlarmış. Daha ne­ler neler ... "

"Et yerken yanında yoğurt bulundurunuz", "Bal yiyiniz", "Perhiz yapınız", "Az'la zarar gelmez, çok'la zarar gelir", "sebze yiyiniz", "Er­ken yatıp, erken kallonız", "Sabrı ve ciddiyeti bırakmayınız", "Bilen in­sanları dinleyiniz", "Hakk'm dostluğunu kazanmak için şu iki yolu takip efil$: İbadet ve sabır", "Vermeyi unutmayınız. Daima veriniz. Zira: Hakk'm önünde en makbtil bul; veren ~uldur", ''Bereket, vermekle artar." v.b.

Molla Fenari, 1431'de vefat ettiği zaman özel kütüphanesindeki ki­tapların 10.000 ciltten fazla olduğu tesbit- edilmiş.

Eski kaynaklar bazı önemli noktaları bir takım yuvarlak sözler ve cümlelerle geçiştiriyorlar. Mesela, Molla Fenari'nin cenaze namazını kıl­dıran şahsın kim olduğunu bilmiyoruz. Yalnız kendinden sonra Şeyh-ül­!slam olan Molla Yegan bu işi yapmış olabilir sanıyoruz. Bugün mezarı Bursa'dadır. Yanında da 15.5.196.9'da Bursa Eski Eserleri Sevenler Kuru~ munun tamir ettirdiği camii vardır. .

Bu aziz Türk büyüğünün habrası önünde saygı ile eğilir, örneklerinin çoğalmasını dileriz.

1276 (52}