haftalık dergi / sayı: 270yuruyus.biz/pdf/pdf/270.pdf · Çayan mahallesi’ne hüseyin aksoy...

54
Çayan Mahallesi’nde, Okmeydanı’nda Tutuklamalara Karşı Açlık Grevi 3 Ay Sürecek 5 Kez Söktüler Çadırımızı... 6. Kez Kurduk... Biz Kazandık! Ankara’nın ortasında bir demokratik mevzi savaşı... Dev-Genç’liler, “Parasız Eğitim” çadırlarıyla aylardır bir demokratik mücadele tarihi yazıyorlar... 15 yaşındaki çocuklarımıza işkence, Halka karşı daha fazla kamera, Daha fazla dinleme, ahlaksız aramalar, Niteliği belirsiz gaz bombaları, Demokratik eylemlere saldırı, halka tehdit... Mahallelere derneklere baskınlar, Gözaltı ve tutuklamalar... Seçim aldatmacası sürerken bile zulüm ara vermiyor... SEÇİM DEĞİL, DEVRİM! Kazanan Israrımız ve Meşruluğumuzdur OY YOK! x www.yuruyus.com [email protected] [email protected] Haftalık Dergi / Sayı: 270 29 Mayıs 2011 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) www.yuruyus.com x Halka Düşmanlığın ve Ahlaksızlığın İktidarı AKP’ye, Halka Saldırıları Gündemine Bile Almayan Düzen Muhalefetine

Upload: others

Post on 07-Aug-2020

0 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Haftalık Dergi / Sayı: 270yuruyus.biz/pdf/pdf/270.pdf · Çayan Mahallesi’ne Hüseyin Aksoy Parkı tabelasını ... gö re vi nin ba şı na dön dü. An ka ra Sin - ... ce sin

Çayan Mahallesi’nde, Okmeydanı’nda Tutuklamalara Karşı Açlık Grevi 3 Ay Sürecek

5 Kez Söktüler Çadırımızı... 6. Kez Kurduk... Biz Kazandık!

Ankara’nın ortasında

bir demokratik mevzi savaşı...

Dev-Genç’liler, “Parasız Eğitim” çadırlarıyla

aylardır bir demokratik mücadele

tarihi yazıyorlar...

� 15 yaşındaki çocuklarımıza işkence,� Halka karşı daha fazla kamera, � Daha fazla dinleme, ahlaksız aramalar, � Niteliği belirsiz gaz bombaları, � Demokratik eylemlere saldırı, halka tehdit...� Mahallelere derneklere baskınlar, � Gözaltı ve tutuklamalar... � Seçim aldatmacası sürerken bile

zulüm ara vermiyor...

SEÇİM DEĞİL, DEVRİM!Kazanan Israrımız ve

MeşruluğumuzdurOY YOK!

x

www.yuruyus.com

[email protected]

info

@yu

ruyu

s.com

Haftalık Dergi / Sayı: 27029 Mayıs 2011

Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

ww

w.y

uru

yu

s.c

om x

Halka Düşmanlığın ve Ahlaksızlığın İktidarı AKP’ye, Halka Saldırıları Gündemine BileAlmayan Düzen Muhalefetine

Page 2: Haftalık Dergi / Sayı: 270yuruyus.biz/pdf/pdf/270.pdf · Çayan Mahallesi’ne Hüseyin Aksoy Parkı tabelasını ... gö re vi nin ba şı na dön dü. An ka ra Sin - ... ce sin

Bir isim bıraktı geriye, 16’sında direnişçi18’inde kahraman.

Bir isim bıraktı geriye. Direnişi ile özdeşleşen.

İsmi bir parka isim oldu sonra. Ve şimdi oradabaşka bir direniş var. Okmeydanı’ndaki her direniş birazSibel Yalçın’ın direnişidir. Okmeydanı’ndaki her direniş sokaksokak süren direnişin bir devamı gibidir.

Sibel Yalçın Direniş Parkı...

Tarihte isimler kolay kalıcılaşmazlar. Kalıcılaşan isimlertarihten kolay kazınamazlar. Hele ki, o isimler kanla yazılmış-larsa, hiç silinemezler.

Bu tarihi gerçekten bihaber İstanbul polisi Sibel YalçınParkı’nın adını silmek için çok uğraştı. Parkın girişindekiyazıyı silmek için çok uğraştı. Defalarca denedi silmeyi.Defalarca saldırdı o tabelaya...

Şurası bilmem ne parkı olsun demekle oluşmuyor bu isimler.

O isim nasıl ki tarihe mal olurken kanla yazılmışsa, o isim-leri bugün yaşatmak da, bedeller ödemeksizin mümkün değildir.

Çayan Mahallesi’ne Hüseyin Aksoy Parkı tabelasınıdiktiğimizde, Okmeydanı’ndaki parka Sibel Yalçın

Direniş Parkı adını verdiğimizde belediyeden yetkili-ler gelip onay vermediler. Devrimle karşı-devrim ara-sında devrimci hareketle polis arasında o ismi yoketmek ve yaşatmak isteyenler arasında büyük birirade savaşı yaşandı. Ve savaş bitmiş değildir.

Bugün Çayan Mahallesi’ne gittiğinizde orada dasizi Hüseyin Aksoy Parkı tabelası karşılar ve tutukla-

malara karşı sürdürülen kampanyadaki açlık grevi çadı-rı da oradadır. O tabela sözünü ettiğimiz o irade savaşının

kazanılmasının belgesidir.

Okmeydanı’na gittiğinizde sizi karşılayan Sibel YalçınDireniş Parkı size der ki; “burada büyük ve uzun bir iradesavaşı verilmiş ve kazanılmıştır.”

Türkiye faşizmle yönetilen bir ülkedir. Hiçbir mevzi bedel-siz kazanılmamıştır. Hiç bir mevzi kolay kazanılmamıştır.Aksini düşünenler, diliyle faşist deyip onun gereğinden biha-ber olanlardır.

Sibel, yoksul gecekondu mahallelerinin tüm sokaklarındadirenmeye devam ediyor. Sibel’in Dev-Genç’li yoldaşları,Sibel’in devrimci sanatçı yoldaşları, Sibel’in mahalleli yoldaş-ları, 19 gün önce tıpkı Sibel gibi “teslim ol” diyen katillerinçağrılarını reddettiler. Barikatlar kurdular derneklerine; Sibelişte burada, dediler. Sibel işte burada!

İstanbul’un yoksul gecekondu mahallelerindenhepsi. Gazi’den, Okmeydanı’ndan, Bağcılar’dan, Ça-yan Mahallesi’nden, Küçükarmutlu’dan, Gülsuyu’ndan,1 Mayıs Mahallesi’nden, Sarıgazi’den, Beykoz’dan...

İstanbul polisi durmaksızın saldırıyor onlara.İşte son altı ayda tutuklananların sayısı 100’ü aş-mış... Gözaltına alınanların haddi hesabı yok.

NEDEN? Çünkü onlar, bu halkınonurlu evlatları.

Onurlular; çünkü yozlaştırılmak, çürütülmekistenen mahallelerimizi, yozlaşmaya, uyuştu-rucuya, fuhuşa, kumara karşı onlar uyardı, on-lar savundu.

Onurlular; çünkü yoksul gecekondu halkı,onuruyla insanca yaşasın diye, yoksul halkı bi-linçlendirmeye çalıştılar.

Onurlular; çünkü yoksul gecekondu halkı-nı evlerini yıkarak veya “anlaşma” adı altındagasp ederek, şehrin en dışına sürmek isteyen-ler, karşılarında yine bizim onurlu evlatlarımı-zı buldular.

İçlerinde Enginimiz gibi, uyuşturucu kul-lanımından kurtulanlar var... İçlerinde çete-

ciliğe bulaşmış ama sonra devrimin temizliğini, saflı-ğını, halktan yanalığını görüp gelmiş olanlar var. İçle-rinde çocukluğundan beri Cephelilerle büyüyenlervar.. Bütün hayatı boyunca evinden başını dışarı çıkar-

mamış olanlar var... Halk Cephesi onlara ulaştı, on-ları mücadeleye kattı, onları yozlaşmanın karşı-sına dikti... Onları, anti-emperyalist kavganınbayraktarı yaptı... Onları yoksul halkın öncüle-ri yaptı.

Şimdi polis onları, bu mücadeleden uzaklaş-tırmaya, onları tutuklayıp, mahallelerimizde yozlaş-manın gericileşmenin önündeki halk barikatını kal-dırmak istiyor...

Yoksul gecekondu halkı!Onlara sahip çıkın. Onlar şimdi F Tipi hapisha-

nelerin tecrit hücrelerindeler. Onları tutuklansalar bileonların başlattığı mücadelelerin, örgütlenmelerin ya-rım kalmayacağını gösterin.

Mahallelerimizin gençleri! Şimdi tutuklanan ağabeylerinizin, ablalarınızın, anne

ve babalarınızın bayrağını siz devralacaksınız. Onla-rın mücadelesi eksiksiz, aksaksız devam etmeli. Bugörev ve sorumluluk sizin.

Tutuklananlar, bu halkınonurlu evlatlarıdır

Şehitlerimizle ilgili bilgiler, www.ozgurluk.org sitesine yüklendi... Buradan Şehitlerimiz başlığındantüm bilgilere ulaşmak artık mümkün...Sitede şehitlerimizle ilgili onların yaşamlarını anlatan özgeçmişsayfaları ve onlar hakkında yoldaşlarının, yakınlarının anlatımlarını içeren sayfalar yer almaktadır.

Er zin can do ğum lu. 1989’daİs tan bul Ga zi os man pa şa böl -ge sin de ör güt lü ça lış ma için -de ye ral dı. 2 Ma yıs 1992’detut sak düş tü. Tut sak lı ğı na 19Şu bat 1993’te bir öz gür lükey le miy le son ver di. Ye ni den

gö re vi nin ba şı na dön dü. An ka ra Sin -can’da bir ev de iki yol da şıy la bir lik tey kenpo lis ta ra fın dan ku şa tıl dı lar. Ça tı şa rak ikiyol da şı nın ku şat ma yı yar ma sı nı sağ la dı. 5Ha zi ran 1993’de ge le nek le ri mi ze ye nibir hal ka ek le ye rek ölüm süz leş ti.

Sahibi: Halit GüdenoğluSorumlu Yazıişleri Müdürü: Eda ARIAdres: Katip Mustafa Çelebi Mah.Billurcu Sok. No: 20 / 2 Beyoğlu/İSTANBUL

Ofset Hazırlık: Ozan Yayıncılık

Adres: Gülbahar Mah. Cemal SahirSok. Kral Apt. 7/1 B Blok No: 17Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBULTel: (0-212) 216 41 78

Faks: (0-212) 216 41 79

Yurtdışı Büro: Vakıf EFSANE

Pieter de Hoochstr. 303021 CS Rotterdam/Nederland

ISSN: 1305-7944

Baskı: Ezgi Matbaacılık-SanayiCad. Altay Sok. No: 10Çobançeşme / Yenibosna / İST.Tel: (0-212) 452 23 02

Dağıtım: Turkuvaz DağıtımPazarlama San. ve Tic. A.Ş.Tel: (0-216) 585 90 00

Avrupa: 4 EuroAlmanya: 4 EuroFransa: 4 Euroİsviçre: 6 Frank

Hollanda: 4 Euroİngiltere: £ 3Belçika: 4 EuroAvusturya: 4 Euro

www.yuruyus.com [email protected]ık Süreli Yerel Yayın

Siyasi Dergi Fiyatı: 1 TL

YitirdiklerimizBağımsızlık Demokrasi Sosyalizm Mücadelesinde

Ame ri ka’nın Yu -gos lav ya hal kı nasal dı rı sı nı pro tes toet mek için 4 Ha zi -ran 1999’da ABDİs tan bul Baş kon -so los lu ğu’na kar şıdü zen le nen bir ey -

lem sı ra sın da an ti-em per ya list ge le ne ğin sür -dü rü cü sü ola rak şe hit düş tü ler.

Sa dık Ma ma ti, 1974 Ri ze do ğum lu. Af yonKo ca te pe Üni ver si te si’nde Dev-Genç saf la -rın da mü ca de le ye ka tıl dı. Tut sak lık lar ya şa dı.Her tut sak lık son ra sı hiç bir kay gı ta şı ma danmü ca de le ye de vam et ti. Dev rim ci lik onuniçin bir ya şam bi çi miy di. İs tan bul’da Top ka -pı Böl ge so rum lu lu ğu yap tı. Da ha son ra si -lah lı bir lik ler de gö rev al dı.

Sel çuk Ak gün, 1958 Er zu rum do ğum lu.Mü ca de le ye 12 Ey lül ön ce si baş ka bir si ya siha re ke tin saf la rın da baş la dı. Ad li bir olay ne -de niy le 5 yıl tu tuk lu kal dı. 1993’te ha pis ha -ne den fi rar et ti... Bu dö nem de dev rim ci ha re -ket le iliş ki kur du. Kır da mü ca de le et mek,hal kın umu du için si lah ku şan mak is ti yor du.Hiç te red düt süz mü ca de le nin için de ye r a la -rak, kav ga sı nı sür dür dü. İs tan bul’da si lah lı

bir lik ler de gö rev len di ril di.

Sa dıkMA MA Tİ

Mu rat GÜL

Bul ga ris tan do ğum lu.1978’de Bul ga ris -tan’dan Tür ki ye’yegöç et ti ve bu ra da mü -ca de le ye ka tıl dı. 15yıl lık mü ca de le ha ya -tı nın 8 yı lı ha pis ha ne -ler de geç ti. 1990’da

An ka ra’da gö zal tı na alı na rak iş ken -ce den ge çi ril di. Ağır iş ken ce ler denvü cu dun da olu şan tah ri bat lar ne ti -ce sin de sağ lı ğı gün geç tik çe bo zul -du. Bur sa’da kal dı rıl dı ğı has ta ne de5 Ha zi ran 1993 de ya şa mı nı yi tir -di.

Me tinTÜR KER

1977 Si vas Div ri ği do ğum lu.1992 Ni sanı’n da ör güt lü mü -ca de le ye ka tıl dı. Bir ey lem -den son ra gö zal tı na alın dı, di -ren di. Fark lı gö rev ler ala rakmü ca de le si ni sür dür dü.

9 Ha zi ran 1995’de DYP İs -tan bul İl Mer ke zi’ne kar şı

ger çek leş ti ri len ey le min ar dın dan ge ri çe -kil dik le ri sı ra da ça tış ma çık tı. Bir lik ko -mu ta nı Si bel Yal çın idi. So kak so kak di re -ne rek di ğer yol daş la rı nın ge ri çe kil me si nisağ la dı. “Tes lim ol” çağ rı la rı na “Siz bi zimtes lim ol du ğu mu zu ner de gör dü nüz” ce va -bı nı ta ri he mi ras bı ra kıp şe hit düş tü.

Si belYAL ÇIN

1974 Si vas Za ra do -ğum lu. Köy lü bir ai le -nin ço cu ğu ola rak çe şit -li iş ler de ça lı şa rak bü -yü dü. 1993 yı lın da dev -rim ci mü ca de le ye ka tıl -dı. Ma hal li alan lar dagö rev al dı. 1996 yı lın da

si lah lı alan da gö rev len di ril di. 9 Ha -zi ran 1997’de İs tan bul Ga zi os man -pa şa’da he li kop ter des te ğin de ki yüz -ler ce po lis ta ra fın dan ku şa tıl dı. Sonne fe si ne ka dar di re ne rek şe hit düş tü.

Sü ley manÖRS

Sel çukAK GÜN

4 Haziran-10 Haziran

Tel: (0-212) 251 94 35

“Kendine devrimci diyenler emperyalizmden medet umuyor.Biz emperyalizme vuracağız. Yüreğim kıpır kıpır...Demek ki; Che'nin başka insanlar, halklar için duyduğuduygu bu olsa gerek.” Selçuk AKGÜN

Selman TÖKÜ, Hüseyin TEPE, Soner İLKER, Fırat GELEŞ, Taha Yasin SAKARYA, Hasan KARAKUŞ, Efdal BAYRAM,Deniz KABAK, Kaan NAKAY, Erdal BAYRAM, Umut DAŞDEMİR, Selçuk ŞAHİNOĞLU, Hasan GÜRBEY, MirkanHALİSDEMİR, Nevzat ÖZER, Cem ÖZCAN, Gökhan AKTAŞ, Mesut YAVUZ, Emrah ÇALÇALI, Güven DEMİRCİ, GüvenUSTA, Erzad ÇİFTÇİ, Elif Sultan KALSEN, Zahide DALDA, Meliha AKTAŞ, Tayfun TAŞ, Nadir ÇINAR, Musa KESKİN,Ulaş ALKAN, Hüseyin ÖRDEK, İsmail BİLGİLİ, Özlem YILMAZ, Ali Asker DURGUN, Mehmet YÜCETEPE, Ali EkberDURGUN, Ali KARTAL, Yoldaş AYDOĞAN, Devrim TURAN, Emre TİMUÇİN, Özgür ERDOĞAN, Bayram GÜLEÇ, FıratSelçuk TAŞKARA, Sergen SOLAK, Şahin AKGÜL, Serdar AYDEMİR, Özgür Yiğit TAŞ, Metin DİLSİZ, Şafak ZALOĞLUBerker YENİCİ, Serkan SÜLÜ, Sabri ÇELİK, Cemil VARICI, Kemal AVCI, Erdal ÖĞÜT, Elif KAYA, Mete DİŞ, TolgaBÜLBÜL, Ceyhun BAY, Aygün KUMRU, Baran Kuzey YILDIRIM, Cengiz KARAKAŞ, Cihan ILGIN, Emin ASLAN, EnginATEŞ, Muharrem TUNÇ, Zeki BİTER, Ulaş PEKTAŞ, Erdoğan AKİŞLİ, Hasan ASLAN, Nurhan YILMAZ, Bahar KURT, HakanKARABEY, Emrah DOĞAN, Hasan KAYA, Yasemin ŞEN, Harran AYDIN, Dilek ASLAN, Hazal KAYA

Sibel işte burada!Anıları Mirasımız

Page 3: Haftalık Dergi / Sayı: 270yuruyus.biz/pdf/pdf/270.pdf · Çayan Mahallesi’ne Hüseyin Aksoy Parkı tabelasını ... gö re vi nin ba şı na dön dü. An ka ra Sin - ... ce sin

İ ç i n d e k i l e r

23 Parasız eğitim istemek suçu

24 Biz halkız halkın içindeyiz!Buradayız! Sizin şefleriniz

nerede?

25 MHP-BBPHalk size neden oy versin?

26 Seçim değil, devrim!

29 Savaşan Kelimeler:

Özenticilik ve ölçümüz

30 Devrimci Okul:Seçimler ve alternatifler

33 Katliamlara yol açmadanhelikopterlerinizimahallelerimizden çekin!

34 1 milyon yıkıma karşı

hayatın her alanında direnişi

örgütleyeceğiz

37 Öğretmenimiz: Kolektif

çalışma, örgütlü çalışmaktır.

Kolektif çalışma,

büyük bir iddiadır.38 Ferhat ve Berna için yurdun

dört bir yanında

özgürlük eylemleri

4 Faşizm altında seçim aldatmacası

6 AKP iktidarının özeti:Halka düşman ve ahlaksız

9 AKP’nin zulmüne boyun eğmiyor,direnmeye devam ediyoruz

12 Niye gözaltına alıyor,

niye tutukluyorlar?

13 Cepheli: Cepheli, halkını sevendir

14 Kazanan ısrarımız ve

meşruluğumuzdur

16 Gençliğin Gündeminden

17 Hukuk mukuk değil

Tayyip Erdoğan cezası

19 Herkese anlatacağız!

21 Gençlik Federasyonu’ndan:Parasız eğitim istemeksuç değildir

22 Halk Düşmanı AKP:Halka düşman olan, halkıngençliğine de düşmandır

39 Canan Kulaksız’ın babası soruyor:

Bu nasıl bir görevdir?

41 Canan Kulaksız, Şerzan Kurt, Ömer

ve Ahmet Abi

42 BDP, halkın ve solun önünde özür

dilemelidir! Örtbas etmek çözümdeğildir!

43 Kasetler, çekenlerin de çekilenlerin

de ahlaksızlığının belgesidir!

45 TAYAD’lılar Çayan Mahallesi’nde:

Tecrit Kaldırılsın!

46 Nasıl Bir Yaşam:Mahallelerimizi savunmalıyız!

47 Yürüyüş çalışanları ve

iki devrimci serbest bırakılsın!

48 Haberler

50 Avrupa’da Yürüyüş

52 Milletvekilliği ile

ödüllendirdikleri en çok soyan,

en çok zulmedenlerdir!53 Obama haydutluk politikasını

devam ettiriyor!

54 Yeni değinmeler

55 Yitirdiklerimiz

Ülkemizde Gençlik

BAŞ EĞMEYECEĞİZ

SEÇİM DEĞİL, DEVRİM

TAYAD’ın internet sitesi yayında www.tayad.org

YIKIMLARA KARŞIMÜCADELE KURULTAYI Tarih: 28-29 Mayıs 2011Yer: Türkan Saylan Kültür MerkeziGülsuyu Mah. Nar Sok. E-5 Yanyol üzeri

Maltepe İSTANBUL

“TUTUKLAMALARA KARŞI AÇLIK GREVİ” SÜRÜYOR!

ÇAYAN MAHALLESİ HÜSEYİN AKSOY PARKI’NDA

Page 4: Haftalık Dergi / Sayı: 270yuruyus.biz/pdf/pdf/270.pdf · Çayan Mahallesi’ne Hüseyin Aksoy Parkı tabelasını ... gö re vi nin ba şı na dön dü. An ka ra Sin - ... ce sin

15 yaşındaki bir genç kızımız,yüzlerce işkencecinin karşısında,

yıllarca devrimcilere nasıl boyun eğ-direcekleri konusunda eğitim gör-müş psikolojik savaş uzmanlarınınkarşısında, haklılığı ve meşrulu-ğuyla boyun eğmiyor. Türkiye Cum-huriyeti’nin devasa ordusu, polisi,onu teslim almaya yetmiyor... Gençkızlarımız ve delikanlılarımız adınadirenen Ferhat ve Berna, 14 aydırtecrit altında tutuldukları zulümhücrelerinden mahkemeye getiril-diklerinde, zafer işaretleriyle ini-yorlar o ring araçlarından. Besbel-li ki, oligarşinin sadece devrimcilerideğil, devrimi teslim almak için kur-duğu o F Tipi zindanlar, onları tes-lim almaya yetmemiş... Ankara’daSakarya Caddesi’nde bir irade savaşıcereyan ediyordu aynı günlerde.Parasız eğitim için çadır kurmak is-teyen Dev-Genç’liler 5 kez saldırı-ya uğradılar. 5 kez gözaltına alındılarve 6 kez çadır kurdular. 6’sında dakazanan onlardı. Bir kez, ellerindeçadır kalmamıştı geride kalan Dev-Genç’lilerin. Çöp poşetlerinden birçadır kurdular. Çöp poşetlerinden birdireniş çadırı belki bir ilkti ve o sı-radan poşet, orada dünyanın en es-tetik yenilmezlik anıtı gibi duru-yordu.

İstanbul’un yoksul mahalleleri,aylardır helikopterli baskınlar,

gözaltı operasyonları yaşıyor. Sonaltı ayda, tutuklananların sayısı100’ü aştı... TAYAD’lılar, HalkCepheliler, artık bir zulme, aleni birteröre dönüşen tutuklamaları pro-testo etmek için Çayan Mahalle-si’nde açlık grevine başladılar. OMahalleler, o kadar operasyon al-tında iken, mücadeleyi fiilen ör-gütleyen onlarca Cepheli tutuklan-mışken, Bakırköy’e on binleri taşı-yandılar. Mahalleler bizim olacak.

Dayı’nın her zaman büyük bir id-diayla söylediği bir sözdü. Öyle ola-cak.

15 yaşındaki genç kızımızdanyoksul mahallerimize kadar; her

yerde bir tarih yazılıyor. Bunlara ba-kıp dudak bükebilir belki kimileri.Bunları sınıflar mücadelesi açısın-dan çok önemli görmeyebilirler.Onlar sınıflar mücadelesinin şab-lonlarıyla soyut hayaller kurmayadevam edebilirler. Türkiye halkla-rının umudu işte bu küçük küçükçarpışmalarda büyüyor.

Televizyon ekranlarında, mitingmeydanlarında 12 Haziran’da

yapılacak genel seçimler çerçeve-sinde amansız bir propaganda yarı-şı var. Ancak içi boşaltılmış bir ya-rış bu. Ferhat ve Berna’nın 14 ay-lık tutsaklığı yok o tartışmada. 60yaşındaki TAYAD’lıların işkencetezgahlarına çekilmesi de yok. 2,5yaşında açlıktan ölen Kübra dayok; arada bir dillerine dolasalarda gerçekte Kübralar yok bu tartış-mada. Bu tartışmada 10 milyon aç,40 milyon yoksul yok.

Bu tartışmada ülkemizdeki Ame-rikan üsleri yok. Toprakları-

mıza gizli olarak yerleştirilmiş Ame-rikan füzeleri ve topraklarımızı ale-nen yağmalayan emperyalist tekel-

ler yok. Özelleştirmeler, 4-C, esnekçalışma yok. Eğitimin, sağlığın ti-carileştirilmesi yok. 1 milyon ge-cekondunun yıkımı yok. Düşünce veörgütlenme özgürlüğünün nasıl yokedildiği yok onların meydanlarda-ki gündeminde. F Tipi hapishaneler,F Tipleri’nde hasta tutsakların bir birkatledilmesi yok.

Bunlar yok; ahlaksızlığın kaset-leri var.

Yukarıda sıralananlar, üç başlıktatoplanır: Emperyalizme ba-

ğımlılık, faşizm ve kapitalizminazgın sömürüsü. Halkımızın üçtemel sorunu bunlardır. Bunlar ko-nuşulmuyorsa, hiçbir şey konuşul-muyordur.

Arada bir işsizlikten, yoksul-luktan söz etmiyor değiller,

söz ediyorlar. AKP, yıllardır yaptı-ğı kömür erzak dağıtımından medetummaya devam ediyor; CHP “ailesigortası”nı attı ortaya; sivil faşisthareket de “hilal kart” vadediyor.Bunların her biri, sorunu çözmeyedeğil, yumuşatmaya yönelik ön-lemlerdir. Bu anlamda düzen parti-lerinin birbirlerinden özünde birfarkı yoktur. Olmadığı için de, bir-birlerini ekonomik politikalarıyla,bağımsızlıkçılıklarıyla değil, ka-setlerle altetmeye çalışıyorlar.

Ülkemiz si ya se ti ne ba kan la -rın gö zü ne ilk çar pa cak olan,

oli garşi nin bir çok ke si mi nin ke -li me nin ger çek an la mıy la bir bi ri -ni yi yor ol ma sı dır. Gö zal tı lar, tu -tuk la ma lar, komp lo lar, se nar yo larbir bi ri ni iz lerken, şimdi bu mü-cadele bir “kasetler savaşına” dön-üştü. Ge ne ral ler le AKP, AKP’yleCHP ve MHP ara sın da şid det libir ça tışma sü rü yor. Bu savaşınodağına son zamanlarda kasetler

Faşizm Altında Seçim AldatmacasıDevrimi büyüteceğiz. Kaset savaşları, sandığa bağlanan umutlar,düzen içi solculuk anlayışı onların olsun! Sandığın yolu düzene,

devrimin yolu kurtuluşa çıkar. Devrim yolunda yürüyeceğiz...

Düzen partilerininbirbirlerinden özünde

bir farkı yoktur. Olmadığıiçin de, birbirlerini ekonomik

politikalarıyla,bağımsızlıkçılıklarıyla değil,

kasetlerle altetmeyeçalışıyorlar.

4

Yürüyüş

29 Mayıs2011

Sayı: 270

Page 5: Haftalık Dergi / Sayı: 270yuruyus.biz/pdf/pdf/270.pdf · Çayan Mahallesi’ne Hüseyin Aksoy Parkı tabelasını ... gö re vi nin ba şı na dön dü. An ka ra Sin - ... ce sin

oturdu. Kasetler savaşını sürdürür-lerken, sitemin halka karşı birliğidevam ediyor. Ferhatlar’ın Berna-lar’ın, hapishanelerdeki tutuklularınbir türlü gündem olamaması bu ne-denlerdir.

Demokrasicilik oyunu, her alan-da baskı ve terörle birlikte sü-

rüyor. “Komünist partisi bile seçi-me katılıyor”, "Grup Yorum, yüz-binlere konser veriyor" diye Türki-ye'nin demokratikleştiği hükmünevaranlar, dolup taşan hapishaneleri,hiç durmaksızın süren işkenceleri,gecekondu mahallelerinde kesinti-siz süren resmi faşist terörü, en sı-radan demokratik hakları suç hali-ne getiren tutuklama nedenlerinigörmelidirler. Bunları görenler,içinde yaşadığımız sistemin de-mokrasi olduğu yanılgısından kur-tulup faşizm gerçeğiyle yüz yüze ge-lirler. "Seçim aldatmacası"nda bilezulmü sürdüren bir düzende, seçimaldatmacasına ortak olmak, düzeninömrünü uzatır.

“Çok par ti li re jim” al dat ma -ca sı, oligarşinin demok-

rasicilik oyununun ze mi ni dir. Çokpar ti li re jim le de mok ra si öz deş leş -ti ril miş tir, ancak bu çarpıtılmış birbağdır; böyle bir bağ mutlaklaştırı-lamaz. Çok par ti li bir re jim fa şizmola bi le ce ği gi bi, tek par ti li bir re jimde tersine de mok ra tik ola bi lir. Ni-tekim, sosyalist iktidarlar, prole-tarya diktatörlükleri, böyledir.

ABD’de se çim le re her se fe rin de70-80 ci va rın da par ti ka tı lır.

Ama sis tem, ara la rın da ki farklı esasola rak fark lı te kel le rin çı kar la rı nıtem sil et mek ten iba ret olan Cum hu -ri yet çi ler le De mok rat lar ta ra fın dandö nü şüm lü ola rak yö ne ti lir. Sis -tem, çok par ti li gö rü nü mü ne rağ -men, as lın da di ğer par ti le re ka pa lı -dır ve burjuva diktatörlüğün enanti-demokratik halidir.

Görünürde, seçim yolu kolay,devrim yolu zordur. İkisi de

aynı yere varacak olsaydı, kuşku yokki, kolay olan tercih edilecekti.

Eğer tarihsel olarak parmak kaldı-rıp indirerek sosyalizmin yolu açı-labilseydi, halklar, on binlerce, yüzbinlerce öldükleri, oluk oluk kan-larının döküldüğü, işkencelerden,hapishanelerden geçtikleri zor yolutercih etmeyeceklerdi.

Na sıl bir ül ke de yaşamak isti-yoruz? Na sıl bir halk olacağız?

Nasıl bir sisteme sahip olacak ve na-sıl bir iktidarla yönetileceğiz?.. Po -li ti ka, in san la rın bu so ru la ra ver dik -le ri ce vap lardır. Se çim ler, re fe ran -dum lar, bu sorulara verilen cevap-lar temelinde, çeşitli sınıf ve kat-

manların ira de le ri ni or ta ya koy -duk la rı eylemlerdir. Ancak bunlar,kurallarını burjuvazinin belirlediğikoşullarda, halkın iradesinin çarpı-tıldığı veya bastırıldığı zeminlere dedönebilirler.

İşte bu zemine düşmeden, halk-ların oylarının, bilinç ve iradele-

rinin çarpıtılmasına izin vermeden,ortak olmadan, devrim ve sosyaliz-mi anlatmalıyız halka.

Faşizm altında seçim aldatma-cası yaşıyoruz. Zulüm hüküm

sürüyor. Zulüm "seçim arası" bilevermiyor. Fakat, biz buna rağmenmücadeleyi sürdüreceğiz. Buna rağ-men on binleri yüz binlere, yüz bin-leri milyonlara dönüştüreceğiz. Bumücadeleyi büyüteceğiz. Bütün hal-kı birleştirerek, sömürücüler ve iş-birlikçileri dışında herkesi bir ara-

ya getirerek kavgayı yaygınlaştıra-cağız. Faşizmin saldırıları karşı-sında halkın barikatını örmek, “kumtanelerini birleştirip set yapmak”gibidir; bunu başaracağız. Barika-tımızı sağlamlaştırdıkça, daha büyükkitlelerin gelip katılmasının yolunuaçmış olacağız. Hayatın her alanındabüyük bir mücadele potansiyelininolduğunu biliyoruz. Ancak bundanötesi, sabır, emek, cüret, plan, prog-ramdır. Bu sabrı, emeği, cüreti or-taya koymadan sonuçlarını alama-yız.

Mücadele ilerledikçe, em per ya -liz min, oli gar şi nin, opor tü -

niz min, re viz yo niz min ok la rı üze ri -mi ze yağmaya devam edecektir;buna hazırız. Çünkü o okların, ze-hirli zehirsiz tüm okların altında kal-madan başarılmış bir devrim yokturyeryüzünde. İnfazlar, tecrit altındaölümler, kaybetmeler yaşanacak, FTipi hapishaneler dolup dolup bo-şalacaktır. Bir kehanette bulunmu-yor, sınıflar mücadelesinin en ka-rakteristik kurallarından söz ediyo-ruz. İk ti dar yo lun da bun lar bek len -me si ge re ken en gel ler ve sal dı rı lar -dır. Bunları biliyor olmak ve boşbeklentilere saplanmamak, ağır sal-dırılara hazır olmamızı sağlayantemel nedenlerden biridir.

Solun önemli bir kısmı, bağımsızaday tavrı içinde seçim oyunu-

na, şu veya bu biçimde ortak olmuşdurumdadır. Seçimlerin, parlamen-ter çalışmanın bu şekilde alınması,yanlıştır. Bu ele alış, halkta parla-mentoya yönelik beklentileri bü-yüten bir ele alıştır. BDP’denÖDP’ye, EMEP’e reformizm, asılolarak tercihini düzen içi siyasettenyana yapmışlardır. Politikalarınınözü, parlamenter mücadelenin tümsorunların çözümü için tek doğru ze-min olduğudur. Bu politika niyetler,söylemler ne olursa olsun, düzenibüyütür. Biz devrimi büyüteceğiz.Çünkü halkların kurtuluşu için tekşans budur. Tek zafer şansı, bu sa-vaşı vermektir.

Faşizmin saldırılarıkarşısında halkın

barikatını örmek, “kumtanelerini birleştirip setyapmak” gibidir; bunu

başaracağız. Barikatımızısağlamlaştırdıkça, dahabüyük kitlelerin gelipkatılmasının yolunu

açmış olacağız.

29 Mayıs2011

5

Yürüyüş

Sayı: 270

Page 6: Haftalık Dergi / Sayı: 270yuruyus.biz/pdf/pdf/270.pdf · Çayan Mahallesi’ne Hüseyin Aksoy Parkı tabelasını ... gö re vi nin ba şı na dön dü. An ka ra Sin - ... ce sin

AKP, iktidara gelirken “işkence-ye sıfır tolerans” demişti.

İşte AKP’nin faşizm gerçeği; se-çim aldatmacası sürerken bile zulümara vermiyor.

AKP iktidarında halka, devrimci-lere yönelik terör hiç durmadı. Ve bu-gün en küçük bir muhalefete dahi ta-hammülü yok. İktidarı elinde bulun-durmanın avantajıyla her kesime sal-dırıyor.

AKP’nin faşist yüzü burjuva ba-sın yayın tarafından ancak oligarşi içiçatışma olduğunda gündem yapılıyor.Ancak AKP oligarşi içi çatışmada kul-landığı yöntemlerin on katını, halkave devrimcilere karşı saldırılardakullanıyor.

Bir iktidarın niteliğini belirleyennedir?

Zulüm ve pervasızlık sadece AKPiktidarına özgü bir durum değildir.Baskı mekanizmasını sürekli güç-lendirmek de, gelmiş geçmiş tüm fa-şist iktidarların temel politikalarındanbiri olmuştur. On yıllardır böyle, heryıl binlerce yeni polis alınır. Panzeralınır, son teknoloji silahlar, zırhlıaraçlar, helikopterler alınır. Polisin, as-kerin ihtiyaç duyduğu bir yasa hiçbirhükümet tarafından ikiletmeden he-men çıkartılır.

Halka karşı uygu-lamalarda hemen heriktidar bir öncekini ge-ride bırakan bir zalim-lik sergilemiştir. Hü-kümetler, başka konu-larda bir önceki iktidarıeleştirseler de, halkakarşı saldırılarda biröncekinin politikala-rını olduğu gibi sür-dürmüşlerdir.

Sistem A’sındanZ’sine kadar halka kar-şı şekillendirilmiştir.O hale gelmiş ki diye-lim fişlemeyle ilgiliartık pek ihtiyaç duy-

madığı bir yasayı kaldırıyor. Bunu“demokratikleşme” adına atılmışönemli bir adım olarak sunuyor. Amakaldırdığı maddenin işlevini göreceken az 20-30 yasa, genelge, kararnamevardır. Yani faşist kurumlaşma öyle-sine köklü ve yaygındır ki, bir kaç ya-sal düzenlemeyle hiçbir şey değişe-mez, değişmez durumdadır. Kaldı kideğiştirme gibi bir niyetleri de yok-tur.

15 yaşındaki çocuklarımıza işkence

“İşkenceye sıfır tolerans” dema-gojisini dilinden düşürmeyen AKP ik-tidarının 2003-2009 yılları arasında iş-kence yapmaktan dolayı 34 bin 922polis, jandarma ve gardiyan hak-kında suç duyurusunda bulunuldu.

10 Mayıs’ta İstanbul Okmeyda-nı’nda devrimci kurumlara yönelikyapılan polis baskınında Gençlik Fe-derasyonu’nda estirilen terör,AKP’nin işkenceciliğini bir kez dahagözler önüne sermektedir.

Gençlik Federasyonu’ndan gö-zaltına alınanlara en aşağılık işken-celeri uyguladı. 15 yaşındaki astım-lı bir öğrenciyi gözaltına alırken ağ-zına gaz sıktılar, dövdüler, aramaadı altına ahlaksızca soydular, yerlerdesürüklediler, cinsel saldırıda bulun-dular, diş dolgularını döktüler, böb-reklerini sakat bıraktılar... Evet bütünbunlar 15 yaşındaki bir öğrenciye ya-pıldı. AKP’nin polisi insanlık dışı buişkenceleri yaparken AKP hala riya-karca “işkenceye sıfır tolerans” de-magojilerini yapmaktadır.

AKP, halkı daha fazla izlemek, daha fazla denetim altına almak istiyorİstanbul’da 4 bin adet polis ka-

merası var. 4 bin kamera yetmiyor po-lise, kameraların sayısını 10 bine çı-kartacakmış. Bunların dışında polis,esnaflardaki kamera görüntülerinede istediği zaman el koyup kullana-biliyor. Polis, kameraları o kadaryaygınlaştırdı ki kimi yerlerde poli-sin hizmetinde kullanılmak üzere es-nafa kamera takma zorunluluğu ge-tiriyor.

Polis, yoksul halkın yaşadığı ma-hallelerin giriş çıkışlarına, meydan-larına direklerin tepesine mobese ka-meraları yerleştirip bir mahalledeyaşayan tüm halkı 24 saat izleyip ka-yıt altına alıyor.

Neden?

Mahallelerde hırsızlığın, uyuştu-

AKP iktidarının özeti:

Halka düşman ve ahlaksız � 15 yaşındaki çocuklarımıza işkence

� Halka karşı daha fazla kamera

� Daha fazla dinleme

� Ahlaksız aramalar

� Niteliği belirsiz gaz bombaları

� Demokratik eylemlere saldırı

� Halka tehdit

� Mahallelere, derneklere baskınlar

� Gözaltı ve tutuklamalar

DÜZEN PARTİLERİNE OY YOK!6

Yürüyüş

29 Mayıs2011

Sayı: 270

Page 7: Haftalık Dergi / Sayı: 270yuruyus.biz/pdf/pdf/270.pdf · Çayan Mahallesi’ne Hüseyin Aksoy Parkı tabelasını ... gö re vi nin ba şı na dön dü. An ka ra Sin - ... ce sin

rucunun, fuhuşun, yozlaşmanınengellenmesi için mi?

Hayır, mahallelerimizde hır-sızlığı, kumarı, uyuşturucuyu,fuhuşu, çeteleşmeyi teşvikeden, koruyan bizzat polisler-den başkası değildir zaten. AKPkameraları devrimcilere ve hal-ka karşı kullanıyor. Kameralarla halk-ta; “attığımız her adım izleniyor, ta-kip ediliyoruz” havası yaratarak hal-kı korkutmak, sindirmek istiyor.

AKP, 73 milyonu dinlemek istiyor

Ceza Muhakemesi Usül Kanu-nu'nun (CMUK) 135'inci maddesinegöre bir kişinin dinlenmesi için, “ge-cikmesinde sakınca bulunan hallerde24 saat içinde mahkeme kararı alın-ması şartıyla” izin veriliyor. Fakat ger-çekte bu, işin kağıt üzerinde olan kıs-mı. Devlet hem bu yasayı yıllarca dev-rimci, demokrat, yurtseverlere karşıkullanmış, hem de bunun yetmediğiyerde keyfi ve yetkisiz olarak en yay-gın dinlemeyi gerçekleştirmiştir. Fa-şizmin kulakları devrimcileri dinler-ken kimsenin sesi çıkmadı. Polisi,MİT’i, JİTEM’i devrimcilere karşıhepsinin ayrı bir fişlemesi vardı.AKP, devrimcilere karşı kullanılandinleme yetkilerini ve mekanizmala-rını bugün oligarşi içi çatışmada bir-birlerine karşı ve 73 milyonluk tümhalka karşı kullanmaktadır. AKP ik-tidarının bunu yasalarla mı yoksayasa dışı mı yaptığının hiçbir önemiyoktur. AKP iktidarı telefon konuş-malarını dinleyerek, şantaj yaparak,ve tehdit ederek 73 milyon insanı-mızda paranoyalar oluşturuyor. Kor-kutuyor, sindiriyor.

AKP, ahlaksız aramalarlahalkın onurunu ezmeyeçalışıyor

Onursuz aramalar oligarşinin tümiktidarları tarafından sürdürülmüş-tür. AKP iktidarı tarafından da sür-dürülüyor. Gözaltına alındığında ka-rakollarda, onursuzca üst aramalarıdayatılır. Amaç aramak değil; gözal-

tına alınan kişinin onurunu ezmek, ira-desini kırmaktır.

Hapishaneye girişte tutsaklaraonursuzca çırılçıplak soyarak aramadayatılır. Amaç yine aynıdır. Dev-rimciler dayatılan onursuz aramayıyıllardır kabul etmiyor, yıllardır di-reniyorlar.

Dayatılan onursuz arama sadecekarakollarda, hapishane girişlerindedeğil; hayatın her alanında karşımızaçıkabiliyor. Polisin özellikle yoksulgecekondu mahallelerinin giriş-çı-kışlarında yol keserek yaptığı ara-malar rutin uygulamalara dönüşm-üştür. Bunların dışında keyfi olarak is-tediği zaman istediği yerde kimlikkontrolü yapıp aşağılayıcı biçimler-de aramalar yapmak istemektedir.

Polisin amacı yine sadece üst ara-mak değildir. Klasik görüntüdür: El-ler başta enseye birleştirilir, bir duvaraya da araca yaslanıp bacaklar açıla-rak arama yapılır. Pekala başka türlüde üst araması yapabilir polis. Fakatbelirttiğimiz gibi amaç arama değil-dir; emirlerine itaat ettirmek ve kişi-nin iradesini kırmaktır.

Bir başka üst araması uygulama-sı mitinglerde kitlenin üzerinin aran-masıdır. Bugüne kadar polis saldırı-sı dışında, mitinge katılanlar tarafın-dan olay çıkartıldığı olmamıştır. Olayçıkartan hep polis olmuştur. O zamanpolisin halkın üstünü aramaya nehakkı vardır? Polisin amacı bu şekil-

de aramalarla halk üzerindebaskı oluşturmaktır.

Halka karşı yeni gaz bombaları

“Atılan gaz vücutta yanmayapıyordu, nefes alıp vermekte zor-lanıyorduk. Gözlerde yanma vardı,vücudun açık olan yerlerinde yanmayapıyordu ve son hareketlerimizikontrol edemiyorduk.”

Evvelki hafta, Okmeydanı’ndapolisin gazlı saldırısına maruz ka-lanlar, gaz bombasını böyle anlatı-yordu.

Polis halka karşı gaz kullanmayıo kadar ifrata vardırdı ki, hemen herolayda kullanıyor. Polis gaz bomba-sı kullanımında hiçbir sınırlama ta-nımıyor. Mesela iki kişi kendi ara-sında tartışıyor. Polis, bunları ayırmakiçin gaz kullanıyor. Faşistler ve din-ciler dışında saldırdığı her eylemdepervasızca gaz kullanıyor.

En son 10 Mayıs’ta Gençlik Fe-derasyonu baskınında kapalı alanda-ki Gençlik Federasyonu üyelerininüzerine niteliği belli olmayan gaz at-tılar. AKP’nin polisine biber gazı, si-nir gazı yetmiyor. Yeni gazlara ihti-yaç duyuyor.

AKP, demokratik eylemleresaldırarak halkın hak almahakkını gaspediyor

AKP, halkın taleplerini dikkate al-madığı gibi birçok eyleme de saldı-rarak hak alma mücadelesini terörleengellemeye çalışıyor. İşçilere saldı-rıyor, memurlara saldırıyor, emekli-lere saldırıyor. Üniversite gençliğine,liselilere saldırıyor.

Parasız eğitim istediği için tutuk-lanan Gençlik Federasyonu üyesiFerhat ve Berna 14 aydır tutuklu. Ma-hallelerde uyuşturucuya, fuhuşa, yoz-laşmaya karşı mücadele eden dev-rimcilere karşı polis savaş açmış du-rumda. Yüzlerce devrimci gözaltınaalındı ve tutuklandı.

AKP, saldırılarla da yetinmiyor. İk-tidarları boyunca bizzat linçleri ör-

Devrimcilerin örgütlüolduğu mahallelerdeAKP’nin yozlaştırma

politikaları boşaçıkartılıyor. Buralardayıkıma karşı direnişlerörgütleniyor. AKP, onuniçin buralarda saldırıyor.

SEÇİM DEĞİL, DEVRİM

29 Mayıs2011

7

Yürüyüş

Sayı: 270

Page 8: Haftalık Dergi / Sayı: 270yuruyus.biz/pdf/pdf/270.pdf · Çayan Mahallesi’ne Hüseyin Aksoy Parkı tabelasını ... gö re vi nin ba şı na dön dü. An ka ra Sin - ... ce sin

gütleyerek hak alma mücadelesini,demokratik mücadeleyi yok etmek,devrimcileri tecrit etmek istiyor.

AKP, mahallelerdederneklerimizi basıpörgütlenme hakkımızıgaspediyor

AKP, yoksul gecekondu mahal-lelerinde sürekli bir terör estiriyor.Gece yarısı helikopterlerle mahalle-lerde bulunan dernekleri, evleri ba-sarak tüm yoksul halka gözdağı ve-riyor. Son 6 ay içinde Gülsuyu Ma-hallesi, 1 Mayıs Mahallesi, Sarıgazi,

Çayan Mahallesi, Gazi Mahallesive Okmeydanı mahallelerinde der-neklere ve onlarca eve baskın dü-zenleyerek terör estirdi. Yüzün üze-rinde kişiyi gözaltına alıp tutukladı.AKP, mahalleleri ve dernekleri ba-sarak halkın devrimcilerin öncülü-ğünde örgütlenmesini engellemeyeçalışıyor. Çünkü devrimcilerin örgütlüolduğu mahallelerde AKP’nin yoz-laştırma politikaları boşa çıkartılıyor.Buralarda yıkıma karşı direnişler ör-gütleniyor. AKP, onun için buralar-da saldırıyor.

Özet olarak AKP, başta devrim-ciler olmak üzere AKP gibi düşün-meyen halkın her kesimine saldırıyor.

Halkı sindirmek için gözaltılardan iş-kencelere, tutuklamalara, linçlerdengazbombalı, coplu saldırılara terör es-tiriyor.

Saldırılarla halkın her kesimineteslimiyeti dayatıyor. Oligarşi içi ça-tışmada da mevzi kazanıp iktidarınıgüçlendiren AKP saldırılarda çokdaha pervasızlaşmıştır.

AKP, saldırılar karşısında direnendevrimcilere de teslimiyeti dayatıyor.Onun için iktidara geldiği günden berisaldırıyor devrimcilere. Ancak dev-rimcilere boyun eğdirememiştir. Dev-rimciler faşist AKP iktidarı karşısın-da tek direnenlerdir.

Burjuva partilerinin seçim mey-danlarında yaptığı konuşmalara ta-nık oluyoruz. Kelimenin gerçek an-lamıyla atıp-tutuyorlar. Çeşitli va-atlerde bulunuyorlar.

Mesela AKP diyor ki; “Eskidenbiz defter, kitap bulamazdık, şimdiokullar açıldığında çocukların sı-ralarının üzerinde kitaplar hazırduruyor” Lütfediyor Başbakan. Nekadar da büyük hizmet.... İşte halkıböyle kandırıyorlar. Siz kime neyibahşediyorsunuz? Birincisi; parasızeğitim okuma çağındaki herkesin entemel hakkıdır. İkincisi, vaat ettik-leri zaten halktan çaldıklarıdır.

Üçüncüsü, bir kaç yalanın dı-şında vaatte bile bulunamamakta-dırlar.

İktidar partisi AKP, “Çılgın Pro-jeler”le halkı kandırmaya çalışıyor.İstanbul, Ankara, İzmir, Van, Di-yarbakır için “çılgın projeleri” var-mış. Nedir “çılgın proje?” İstan-bul’un yağmalanması... Hem deöyle bir yağma ki İstanbul, tarihininen büyük yağmasıyla karşı karşıya.AKP’nin “çılgın proje”sinde halkiçin hiçbir şey yok. Proje milyarla-

ca doları bulan bir yağma projesi.Başbakan Erdoğan, “iki İstanbul”diye yeni bir proje daha açıkladı. Buda yağmanın devamı. İstanbul’da 1milyon gecekondunun yıkımını kap-sayan yağma projesi. AKP bir de,kendisi için yıkım demek olan buprojelerle halkın övünç duymasını is-tiyor.

Sonuçta AKP, bu projelerle hal-ka hiçbir şey vermeyecek. Halk içinaçlık, yoksulluk ve zulüm daha dabüyüyecek.

CHP ise muhalefette olmanınrahatlığıyla bol keseden “vaat” da-ğıtıyor. “İşçiye, taşeronlaşmaya sonvereceğim” diyor. “Çiftçinin, emek-linin yüzü gülecek” diyor. “Hiçbirçocuk yatağına aç yatmayacak” di-yor...

Açlığa son verecekmiş CHP. Aç-lığımız, tekellerin hırsızlığı ve sö-mürüsü nedeniyledir.. Tekellerin sö-mürüsüne karşı çıkmadan açlığa na-sıl son vereceksiniz?

CHP, halkın açlığını, yoksullu-ğunu vaatlerle oya çevirmek istiyor.

Oligarşinin maşası olan MHPise bugünlerde ahlaksızlıklarının or-

taya çıktığı kamera görüntülerininüzerini örtmek için halkın açlık veyoksulluğunu keşfetti.

Düzen partilerinin halka ver-meyi vaat ettikleri şeyler zatenhalktan gasp ettikleridir. Hem gaspedeceksin, hem de seçim zamanı hal-kın oyunu almak için olmadık va-atlerde bulunacaksın...

Halkımız; 1946’dan bu yanaoligarşinin seçim oyunu bize gös-termiştir ki, düzen partileri halkınhiçbir sorununa çözüm olmuyor.

Çünkü düzen partileri halkın de-ğil, oligarşinin ve emperyalist te-kellerin çıkarlarının temsilcileridir.Seçimden seçime bize vermeyi vaa-dettikleri şeylerde yine bizden gaspettikleri haklarımızdır.

Düzen partilerinin oyununakanmayalım!

Çözüm, bizi açlığa mahkum edendüzene karşı mücadeledir.

Çözüm, halkın kendisindedir.

Yoksul halkımız; BİRLEŞE-LİM. Hiçbir düzen partisine oyvermeyelim. Asalakları sırtımızdanatalım.

Vaat ettikleri bizden çaldıklarıdır

TayyipErdoğan

KemalKılıçdaroğlu

DevletBahçeli

DÜZEN PARTİLERİNE OY YOK!8

Page 9: Haftalık Dergi / Sayı: 270yuruyus.biz/pdf/pdf/270.pdf · Çayan Mahallesi’ne Hüseyin Aksoy Parkı tabelasını ... gö re vi nin ba şı na dön dü. An ka ra Sin - ... ce sin

- 17 Mayıs’ta başlatılankampanya sürüyor!

- AKP’nin faşist terörünemahallelerimizi teslimetmeyeceğiz!

- Halka ve devrimcilerekarşı sürdürülen gözaltıve tutuklamalar AKP’ninaczidir!

AKP’nin aylardır yoksul mahal-lelerde halka ve devrimcilere karşısürdürdüğü saldırılarına karşı başlat-tığımız “Keyfi tutuklama zulmüneson!” kampanyası 13’üncü günündebüyük bir kararlılık ve coşkuyla de-vam ediyor.

İstanbul’da Çayan ve Okmeyda-nı’nda açılmış olan çadırlar, zulmekarşı sürdürülen mücadelenin birermevzisi haline geldiler. Onlar saldır-dıkça biz de DİRENİŞİ boyutlandı-rarak, yeni mevziler yaratarak mü-cadeleyi sürdürmeye devam ediyoruz.

Hemen her zaman en zor koşul-larda, kuşatıldığmız her durumda di-

renişimizle kuşatmaları yararak, yo-lumuza devam ettik. Tıpkı bugünkurduğumuz ve demokratik müca-delenin birer mevzileri haline gelençadırları gibi.

Sibel Yalçın ve Hüseyin Ak-soy... Şimdi onların adıyla anılan ikiparkta da direniş çadırlarımız var. Oçadırların varlığı, AKP’nin sürdür-düğü zulüm politikasına da bir cevapniteliğindedir.

Direniş çadırlarımız boş kalma-malıdır. Direniş çadırlarımız AKP’ninzulmüne meydan okuduğumuz, sal-dırılar, gözaltı ve tutuklamalar karşı-sında çaresiz olmadığımızın en iyi ör-nekleridir.

Kızıl bayraklarımız, pankartları-mız, halaylarımızla AKP’nin zulmü-ne meydan okuyoruz.

Çayan’da Hüseyin Aksoy Par-kı’ndaki direniş çadırında süren açlıkgrevi ise AKP’nin saldırıları karşı-sında SUSMAYACAĞIMIZIN, aslave asla BOYUN EĞMEYECEĞİ-MİZİN DE ifadesi olmaktadır.

Çayan’daki direnişten!..22 Mayıs günü Çayan Mahalle-

si’nde, Hüseyin Aksoy Parkı’nda aç-lık grevi yapan TAYAD’lıların yanı-na gidiyorduk. Mahalleye girdiği-mizde kızıl bayraklarla süslü sokak-larımız, duvarlara işlenmiş sloganla-rımız karşıladı bizi önce. Sokak ara-larında toplarının peşinden koşan ço-cuklarımız ve güneşin altına ellerin-deki tığlarla oturmuş elişi ören nine-ler Çayan’ın sokaklarının bir parça-sıydı.

Çayan’da 3 ay açlık grevi yapacakolan TAYAD’lıların, Halk Cephe-li’lerin yanına, Hüseyin Aksoy Par-kı’na doğru yol aldık. Dalga dalga ya-yılan türkülerden ve zılgıtlardan ça-dıra yaklaştığımızı anladık. Parkagirişte kızıl bayraklarımız ve pan-kartlarımız karşıladı bizi önce.

Sonra gözümüze çarpan direniş ça-dırımız!... Çadıra gelen ziyaretçiler, di-renişçilerle türküleri hep bir ağızdansöylüyorlardı. Halaylar, zılgıtlar çe-kiliyor ve herkes direnişi yaşıyor ol-manın sevinciyle hareket ediyordu.Açlık grevinde olanlar son derece coş-kuluydu.

Halk Cepheliler halaylarını çe-kerken parkı dolduran ilköğretim bi-

Çayan’da direnişsürüyor!

Hüseyin Aksoy Parkı’nda aç-lık grevi devam ediyor.

Direnişçilerin ziyaretçileri on-ları yalnız bırakmıyor. Hemenher yerden direniş çadırına ziya-retler yapılıyor.

“Gece tam yatmaya hazırla-nırken saat 12 gibi çadıra, gelinve damat geldi. Düğünleri bitmiş,onlar da hayatlarının en mutlugününü bizimle geçirmek iste-mişlerdi. Öylece gelinlik ve da-matlığıyla gelmişlerdi. Elbetteçadırda bulunanlar da onları al-kışlar ve zılgıtlarla karşıladılar.”

“Keyfi tutuklama zulmüne son!” kampanyası 13’üncü gününde!

AKP’nin zulmüne boyun eğmiyor,DİRENMEYE devam ediyoruz!

SEÇİM DEĞİL, DEVRİM

29 Mayıs2011

9

Yürüyüş

Sayı: 270

Page 10: Haftalık Dergi / Sayı: 270yuruyus.biz/pdf/pdf/270.pdf · Çayan Mahallesi’ne Hüseyin Aksoy Parkı tabelasını ... gö re vi nin ba şı na dön dü. An ka ra Sin - ... ce sin

rinci sınıf öğrencileri duvarlarda gör-dükleri yazılamalara dikkat çekmekister gibi “Kurtuluş Kavgada ZaferCephede” sloganlarını atıyor, park-taki ağaçlara çıkıyorlardı. ÜzerindeDayı’nın siluetinin olduğu flamayıomzuna alan küçük bir çocuk, kala-balık caddeye çıkmak için yol bo-yunca ağır ağır yürüyordu.

Bizim mahallelerimizde mücade-le ve direniş çocukların da yaşamınındoğal bir parçası oluyordu. Bu yüz-den işte Dayı’nın resmi omuzlarda sa-kıncasız, çekincesiz, hiç hesapsız ta-şınıyordu.

İşte o çocuklar annelerinin kolla-rında açlık grevindeki abilerini, ab-lalarını ziyarete geliyorlardı.

Çekilen halaylardan sonra her-kes bulduğu yere oturarak, açlık gre-vindeki direnişçilerle sohbet etmeyebaşladı. Bir yandan çaylarımızı içer-ken bir yandan açlık grevindeki di-renişçileri dinliyorduk. Direnişçiler tu-tuklanan arkadaşlarımızı sahiplen-me konusunda her tür özveriyi yap-maya hazırdılar.

Şunları söylüyorlardı direnişçi-ler; “Arkadaşlar açlık grevindeyiz,seve seve açlık grevi yapıyoruz, ar-kadaşlarımızı tutukladılar, gerekir-

se 3 ay değil hepsi bı-rakılıncaya kadar açlıkgrevinde kalırız. baskı-lar bizi yıldıramaz.”

Çayan’datutuklamaterörünüprotesto

TAYAD’lı Ailelerson aylardaki tutukla-ma terörünü 21 Ma-yıs’ta Çayan Mahalle-si’nde düzenledikleri bir yürüyüşleprotesto ettiler.

Hüseyin Aksoy Parkı’ndan başla-tılan yürüyüşte pankart ve dövizler ta-şındı. Sloganlarla yürümeye başlayanÇayan halkı ve gençlik “TecrideSon”, “Kahrolsun Faşizm YaşasınMücadelemiz”, “Mahir HüseyinUlaş Kurtuluşa Kadar Savaş” slo-ganları ve tutuklananların yazıldığıdövizlerle caddeye çıktılar.

Burada megafonla yapılan açık-lamada saldırılar anlatılarak AKP ik-tidarı ve AKP’nin polisi teşhir edildi.

Tutsak devrimciler Örnektepe’de sahiplenildi

Yoksul mahallelerde ve Okmey-danı’nda AKP’nin polisinin faşist te-rörüyle gözaltına alınıp tutuklananHalk Cepheliler, uzun bir süredir sa-hipleniliyor.

Örnektepe’de yapılan yazılama-larla Halk Cepheliler, tutsaklarını sa-hiplendiklerini gösterdiler. 20 Mayısgünü Halk Cepheliler, Örnektepemahallesi’nin yoksul sokaklarını yol-daşlarının serbest bırakılmasını iste-yen yazılamalarla donattılar.

Halk Cepheliler yazılamalarıyladevrimcilerin mücadeleleri nedeniy-le tutuklanmasının gayri meşruluğu-nu, devrimci mücadeleninse meşru-luğunu yoksul semtlerin duvarlarınaişlemeye devam edecekler.

Tutuklu her bir Halk Cepheli, bu-lunduğu yoksul mahallelerde, yoz-laşmaya, AKP’nin polisinin faşistterörüne karşı mücadele ederken,

halkın sorunlarını da sahiplenmiştir.

Tutuklamalar, halkı örgütsüz bı-rakarak, yoksul mahalleleri yozlaş-maya, fuhuşa, çürümeye açık hale ge-tirmek amacı taşımaktadır. AKP’nintutuklama terörünün arkasında bupolitika vardır.

Halk Cephesi’ndenbaskınları protesto

Halk Cephesi, 21 Mayıs’ta Ga-latasaray Lisesi önünde Okmeyda-nı’nda demokratik kurumlara yönelikolarak gerçekleştirilen faşist terörüprotesto etti.

“Yola Gelmeyeceğiz, Islah Ol-mayacağız Umudun Türküsünü Söy-lemeye Devam Edeceğiz-Halk Cep-hesi” pankartını açan Halk Cepheli-ler, “Devrimci Sanat Engellene-mez”, “Grup Yorum Susturulamaz”,

Çayan’ı baskı ile susturamazlar!

AKP’nin polisi, Çayan’asaldırarak, halkı ve devrimci-leri gözaltına alarak, tutukla-tarak, teslim almaya çalışı-yor.

Çayan halkı, saldırılara di-renerek, AKP’nin polisininsaldırıları karşısında geri adımatmayarak mahallesini sahip-lenmiştir.

Çayan sokaklarından slo-ganlarımız, kızıl bayraklarımızeksik olmayacak.

Direnişçiler’den!..Lerzan Caner(Açlık grevi yapan TAYAD’lı )

- Çayan halkının ilgisi yoğun-du. Sohbete gelirken bize çay ve şe-ker getirdiler.

-Gün boyu Topkapı’daki ma-hallelerden, Alibeyköy’den ve İdilKültür Merkezi’nden de ziyaret-çilerimiz oldu.

-Bir eve ihtiyaç için gidiliyordu.O evdeki baba ile sohbet ettik.Baba 7 yıl çok yoz bir hayat yaşa-mış, bu yüzden eşi onu terketmiş.“Ancak sonraları aklım başımageldi, gittim eşimden de özür dile-dim” diyor. Eşiyle barışmışlar.

“O yoz yaşamdan kurtulmayaçalışırken Cephe’nin de etkisiyleNurtepe’de iyi bir hayat sürdür-meye çalışıyorum” dedi.

DÜZEN PARTİLERİNE OY YOK!10

Yürüyüş

29 Mayıs2011

Sayı: 270

ÇAYAN MAHALLESİ

Page 11: Haftalık Dergi / Sayı: 270yuruyus.biz/pdf/pdf/270.pdf · Çayan Mahallesi’ne Hüseyin Aksoy Parkı tabelasını ... gö re vi nin ba şı na dön dü. An ka ra Sin - ... ce sin

“Parasız Eğitim İstemek Suç Değil-dir”, “Tavır Dergisi Susturulamaz”dövizleri taşındı.

Yine baskın günü polislerin yaptı-ğı işkenceleri, ahlaksızlıkları teşhireden görsel dövizler de taşındı.AKP’nin polisinin baskın sırasında ak-varyuma işeyecek kadar ahlaksız ve in-sanlık dışı davranışları teşhir edildi.

Halk Cephesi adına konuşan Vey-sel Şahin, 10 Mayıs sabahı İdil Kül-tür Merkezi’ne, Okmeydanı Hak-lar ve Özgürlükler Derneği’ne veGençlik Federasyonu’na yapılanbaskınları anlattıktan sonra açıklamayaptı.

Açıklamada; “İşte bizler, kimse-nin kimseyi sömürmediği bağımsız,demokratik, sosyalist bir Türkiye’yisavunduğumuz ve bu uğurda mü-cadele ettiğimiz için gözaltına alın-dık, işkencelerden geçirildik ve tu-tuklandık.... Susmayacağız... Yolu-muza devam ediyoruz...” dediktensonra saldırılara karşı direnmeye de-

vam edeceklerini ifade etti.

Eylem, AKP’nin faşistterörüne boyun eğilmeye-ceğini, ısrarla haklı müca-delenin sürdürüleceğininkararlılığını taşıdı. Eyle-me 85 kişi katıldı.

AKP’nin zulmünekarşı örgütlenmeli,birlikte mücadeleetmeliyiz!

AKP tüm halka ve devrimcilerekarşı saldırılarını pervasızca devamettiriyor. Tayyip Erdoğan’ın açıkla-dığı projeler tekellerin istediği pro-jeler olmakla birlikte, bu halk açı-sından yeni sömürü ve yeni baskılarolacaktır.

AKP iktidarının saldırılarına kar-şı örgütlenmeli ve halkın her kesi-mini birleştirerek mücadele etmeli-yiz. Halk düşmanı AKP sonuç ala-maz.

Çağrı:Çayan Hüseyin Aksoy Par-

kı’nda 17 Mayıs’tan itibarensürdürülen açlık grevi yoksulmahallelere yönelik saldırıları vetutuklama terörünü protesto et-mek için başlatılmıştır.

Süren açlık grevini sahiplen-mek, açlık grevcilerini ziyaret et-mek, açılan çadıra ziyaretlerdebulunmak herkesin görevidir.Bunu unutmamalı, direnişi heryerde anlatmalıyız.

Ankara’daki baskınlar Adana’da protesto edildi

Adana Halk Cephesi, ÇakmakCaddesi Kültür Sokağı önünde yap-tığı eylemle Ankara’daki baskın vegözaltıları protesto etti.

18 Mayıs’da yapılan eylemde“Gözaltılar, Tutuklamalar, BaskılarBizi Yıldıramaz, Gözaltılar SerbestBırakılsın-Halk Cephesi” pankartıaçıldı.

Halk Cephesi adına Emrah Es-kibal’ın okuduğu açıklamada İstan-bul ve Ankara’daki saldırılara deği-nilerek, saldırıların boşa çıkarılacağıvurgulandı.

Eylem boyunca çeşitli sloganlaratıldı.“Halkız Haklıyız Kazanaca-ğız”, “Gözaltılar Serbest Bırakıl-sın” dövizleri taşındı. Mücadele Bir-

liği, DHF, Partizan, ESP veBDSP’nin katılarak destek verdiğiaçıklama sloganlarla sona erdi.

İzmir Halk Cephesi’nden eylem

İzmir Halk Cephesi, 17 Ma-yıs’ta Kemeraltı Girişi’nde eylemyaparak Ankara’da gözaltına alınanTAYAD’lı Ailelerin ve Ankara Hak-lar Derneği üyelerinin serbest bıra-kılmasını istediler.

Eylemde “Baskılar GözaltılarBizleri Yıldıramaz”, “Gözaltılar Ser-best Bırakılsın”, “Kahrolsun Fa-şizm Yaşasın Mücadelemiz” ve “Hal-kız Haklıyız Kazanacağız” sloganlarıatıldı.

Eyleme 20 kişi katıldı. İzmir HalkCephesi yaptığı eylemle TAYAD’lı-ların ve Ankara Haklar Derneği üye-

lerinin yalnız olmadığını da gösterdi.

AKP demokrasisi: Baskın, saldırı ve işkence

Mersin Halk Cephesi, İstanbul veAnkara’daki saldırıları protesto için21 Mayıs’ta Mersin’de Taş Binaönünde açıklama yaptı.

Eylemde“Gözaltılar, Tutukla-malar, Baskılar Bizi Yıldıramaz”pankartı ve kızıl bayraklar taşındı.

Niyazi Harnuboğlu’nun okudu-ğu açıklamaya 17 kişi katılırken,EHP’de eyleme destek verdi.

Mersin halkına AKP’nin saldırılarıve devrimcilerin direnişi anlatıldı.

Adana’da... İzmir’de... Mersin’de...

AKP’nin gözaltı ve tutuklamaterörü protesto edildi!

SEÇİM DEĞİL, DEVRİM 11

ADANA

TAKSİM

Page 12: Haftalık Dergi / Sayı: 270yuruyus.biz/pdf/pdf/270.pdf · Çayan Mahallesi’ne Hüseyin Aksoy Parkı tabelasını ... gö re vi nin ba şı na dön dü. An ka ra Sin - ... ce sin

AKP iktidarının gözaltı ve tutuk-lama terörü sürüyor. Demokratik hak-larını kullanmak, bunun için mücadeleetmek, örgütlenmek ve düşünce öz-gürlüğünü savunmak başlı başına birgözaltı ve tutuklanma nedenidir bugün.

AKP iktidarı özgürlüklerden vedemokrasiden söz ettiği her dönemdeadli ve siyasi nedenlerle binlerce in-sanı gözaltına aldı, tutuklattı.

En azından bunu tıka basa doldu-rulan hapishanelerden görmek müm-kündür. Ülkemizde, toplam kapasite-si 110 bin 740 olan 369 hapishanevar. Hapishanelerde (2010) itibariyle119 bin 112 tutuklu ve hükümlü bu-lunuyor.

AKP iktidarı, 2015 yılına kadar 40bin 26 kişiyi daha hapsedecek, 86 yenihapishane yaptırmaya başladıkları“müjdesi”ni de çoktan verdi!

Nitekim TBMM İnsan Haklarınıİnceleme “Cezaevleri” Alt Komisyo-nu, İzmir’de bulunan Buca Kapalı Ha-pishanesi’nde yaptığı incelemeler so-nucu hazırladığı raporda, kapasitesibin 300 kişi olan hapishanede, 2 bin41 tutuklu ve hükümlünün kaldığı-nı açıkladı.

Buca Hapishanesi’nde 1 yılda 17bin 951 kişinin çeşitli aralıklarla tut-sak kaldığı, kalabalıktan dolayı ran-zaların üç kata çıkarıldığı belirtildi.

Buca Hapishanesi bu konuda tekörnek değildir. Nitekim hapishanele-rin kapasitesinin üzerinde doldurul-ması bir sonuçtur. AKP iktidarının si-yasi ve adli nedenlerle sürdürdüklerigözaltı ve tutuklama politikalarının so-nuçlarıdır bunlar.

Sadece İstanbul’da son 6 aydayoksul halkın oturduğu mahallelerdegözaltına alınan yüzlerce insan için-den 100’ü aşkın kişi tutuklandı. Di-

yarbakır Hapishanesi’ni dol-duran AKP iktidarı, son 4 aydaDoğu ve Güneydoğu’da 4 binkişiyi gözaltına aldı.

Gözaltı ve tutuklamaların sorumlusu AKP’dir

Oligarşinin kendi yasalarına göresiyasi ya da adli nedenlerle bir gözal-tına alma durumunda gözaltına alma-nın şartları şunlardır:

“1) Tutuklanmayı gerektirir birdurumun varlığı

2) Gecikme durumunda bir tehli-ke bulunması durumu

3) Amire başvuramama gibi bir ne-denin varlığı.”

Ancak AKP’nin polisi bunları işi-ne geldiği gibi yorumlamakta ve herşeyi gözaltı gerekçesi yapmaktadır. Birgece yarısı kuşattığı bir gecekondu ma-hallesinde “şüphe üzerine”, “şüpheliolarak” diyerek onlarca insanı göz-altına alabilmektedir.

Ya da bir yerde yaşanan bir olayıgerekçe göstererek, işten eve dön-mekte olan, olayla ilgisi olmayan bi-rini pekala “şüpheli şahıs” olarak göz-altına almaktadır.

Özellikle devrimcilere, devrimci-lerin faaliyet yürüttüğü mahallelerekarşı yürütülen gözaltı saldırılarındapolis için her şey mübahtır. Bir akşamvakti kimlik kontrolü yaptıkları ma-halle girişinde, istedikleri insanları“şüpheli” olarak gözaltına kolaycaalıp, saatlerce işkence merkezlerindetutmakta, tehdit edip, işkence yap-maktadırlar.

Yine oligarşinin kendi yasalarınagöre tutuklama keyfi olarak başvuru-lacak bir yol değildir. Tutuklama içinde belli şartların varlığı durumunda an-cak hakim tutuklamaya karar verebi-lir.

Zira tutuklama kişinin hak ve öz-gürlüklerini bütünüyle ortadan kal-

dırmaktadır. O nedenle kriterleri ol-malıdır. Tutuklama için;

“Ağır cezalık bir ‘suç’un varlığı,kaçma şüphesini oluşturacak belir-tilerin bulunması, suçun izlerini yoketmeye veya suç ortaklarını uydurmabeyanlarda bulunmaya sevk etmesi,yahut tanıkları yalan tanıklığa, ta-nıklıktan kaçınmaya yönlendirece-ğine yönelik belirtilerin bulunması,gösterecek bir adresinin bulunma-ması” durumunda hakim tutuklamakararı verebilir.

Oysa demokratik haklarını kul-landıkları için gözaltına alınıp tutuk-lattırılan TAYAD’lıların, mahalleler-deki devrimcilerin haklarında ne “ağırcezalık bir suç isnadı” ne “adres gös-terememe durumları” vardı.

Gözaltı ve tutuklamalarda oligar-şi kendi yasalarına bile uymamış,gözaltı ve tutuklama zulmünü sürdü-rerek halkı sindirmeyi amaçlamıştır.

Oligarşinin yasaları bir yana amabugün devrimcilere karşı AKP tam birtutuklama terörü uygulamaktadır.Devrimcileri düzenlerinin potansiyeltehdidi olarak görmektedirler. AKP ik-tidarı devrimcileri gözaltına alacak, tu-tuklayacak bir şey bulamıyor. Ortadakendi yasalarına göre delil yok amadüzmece delil yaratıyor, tutukluyor.Hiçbir şey bulamazsa da mahkemelerikullanarak tutukluyor. Tutuklayaraksindirmeye, mücadeleyi bıraktırtma-ya oynuyor. Tutuklamaları halkı sin-dirmenin aracı olarak kullanıyor.

Tutuklama zulmü; teslim almak içindir

Amerika’da 1990’ların başındanberi yaptıkları “reformların” ikiönemli ayağından biri tutuklanmagerekçesi olan suçların çeşitliliğini ar-tırmak olmuştur. Yani o güne kadaryargılanması tutuksuz sürdürülen birçok neden, “tutuklanmayı gerekti-rir suç” haline getirilmiştir.

Niye gözaltına alıyorniye tutukluyorlar?

DÜZEN PARTİLERİNE OY YOK!12

Yürüyüş

29 Mayıs2011

Sayı: 270

BEŞİKTAŞ

Page 13: Haftalık Dergi / Sayı: 270yuruyus.biz/pdf/pdf/270.pdf · Çayan Mahallesi’ne Hüseyin Aksoy Parkı tabelasını ... gö re vi nin ba şı na dön dü. An ka ra Sin - ... ce sin

Hatta bu politikaya bağlı olarak, yargıçların tahliye et-mek için, vicdanı kanatlerini kullanmaları, “iyi hal içinnedenler” bulmaları asgariye indirilmiştir. Tutuklanma ne-denleri kolaylaştırılmış, cezalar ağırlaştırılmış, Amerikantekellerinin ucuz iş gücü deposu hapishaneler ağzına ka-dar doldurulmuştur.

Dünyaya “insan hakları dersi veren”Amerika’da ha-pishanelerde cezaların infazı ağırlaştırılmış, hükümlülüksüresi alabildiğince uzun tutulmuştur. Amaç yüz binler-lerce işsizi, siyahı, kızılderiliyi, düzenin ezdiği yoksullarıhapishanelerde ucuz işçi olarak kullanmaktır. İçerdeuzun süre tutmaktır.

Hapishanelerde kişiliksizleştirerek, insan olmaktan çı-kararak, düzenini posa haline getirdiği milyonlarla kor-kusuzca devam ettirebilmektir.

Emperyalist ülkelerden tecrit politikalarını ve hücre-lerini alan oligarşi aynı zamanda gözaltı ve tutuklama po-litikalarını da almıştır. Özellikle AKP iktidarı, bir yandan“AB’ye girme” ve “demokratikleşme” makyajı ile AKPhalka şirin görünmeye çalışırken asıl olarak yeni saldırıyasaları, tutuklama zulmünün kaynağı olacak TCK veCMUK’ta(Ceza Muhakemeleri Usul Kanunu) değişiklikleryapılarak, CİK (Ceza İnfaz Kurumu) çıkarılıyordu.

2004’de TCK ve CMUK’da tutuklama zulmünü sür-dürmek ve yeni saldırılar için aynı mantıkla düzenleme-ler yapıldı. Tutuklama gerekçeleri ağırlaştırıldı. Tutukluluksüreleri uzatıldı. DGM’ler yerine Özel Yetkili Mahkemeler,Ağır Ceza Mahkemeleri kurularak bu süreç yeni saldırı-lar ile devam ettirildi. Tutuklamalar bu mahkemelerde sür-dürüldü. Polis, bu mahkemelerde devrimcileri kolayca tu-tuklatabildi.

2004 Aralık ayı içinde TBMM Adalet Komisyonu’ndasurdurulen CMUK tartışmaları sırasında dönemin AKP’liAdalet Bakanı Cemil Çiçek, polise yeni yetkiler veril-mesinin sakıncalarını ifade eden kimi milletvekillerine kar-şı polisi savunarak açıktan ;

“Kelle koltukta görev yapıyorlar. Suçlu ve terörörgutlerinin elini kolunu sallayarak suç işlemelerine ze-min hazırlamayalım. Kolluğun elini zayıflatmayalım.”diyordu.

Tıpkı dağda, şehirde devrimcileri, yurtseverleri katledenpolisi savunan Demirel’in, “polisin elini soğutmayalım”dediği gibi faşist Çiçek’te “polisin elini zayıflatmaya-lım” diyordu.

AKP bu yıllarda yaptıkları kimi değişikliklerle, poli-se yeni yetkiler vererek halka yönelik saldırıyı yasal halegetirmiş, tutuklama zulmünün yasal kılıfını hazırlamış-tır.

Nitekim o günden günümüze kadar da çıkardığı ya-salarının arkasına saklanarak gözaltı ve tutuklama zulmünüartırarak sürdürmüştür. Hatta 12 Eylül faşist cuntasına rah-met okutacak kadar sistemli bir zulümdür bu.

Sevginin olmadığı bir dünya, sevginin olmadığı bir kavga,bize ait değildir. Devrimciliğimizin içinde büyük bir sevgi var-dır; vatan sevgisi, halk sevgisidir bu.

Devrimcidir bizim sevgimiz. Kapitalizm kirletiyor, her şeyipazara çıkarıyor, satıyor. Sevgiyi de. Soysuzlaştırıyor, içiniboşaltıyor, ayaklar altına alıyor, yok ediyor. Ve sahtesini yaratı-yor, ticari olanını yaratıyor. Bundandır sevgimizin kavgayya içi-çe, militan, savaşçı bir sevgi olması.

Cepheli’nin sevgisi, Ferhat’ın sevgisidir. Deldiğimiz dağlarsadece Şirin için değildir. Suyu götürürüz susamışa.

Cepheli’nin sevgisi Dadaloğlu’nun sevgisidir. Halk için, onuriçin, namus için çıkmak gerekirse dağlara, çıkarız. Uğrunda öle-cek kadar seviyoruz halkı.

Yüzünü görmediğimiz, adını bilmediğimiz milyonlara olansevgimizdir bizi devrimci yapan. Ve devrimciliğimizin kayna-ğıdır halkımıza olan sevgimiz. Hilesiz, hurdasız, yalansız, ri-yasız, çıkarsız...

Cahil, korkak, yiğit, bilge... Aç, gönlü zengin, çaresiz, umut-lu, eli nasırlı. Yalan söyleyen, doğruluk için ölen, sözünde duran,durmayan, kadın erkek, her ulustan, her inançtan... İşte böyle birhalkı hem de tereddütsüz sevendir Cepheli.

Kişi sevdiği için her türlü fedakarlığı yapar. Korkmaz, kaç-maz, gözünü budaktan sakınmaz. Sevdiği için ölür, öldürür. Aç,susuz kalır. Dağa çıkar, zindana atılır. İnsan olmanın güzelli-ği, erdemidir bu. Böyle sever Cepheli de.

"İnsan sevdiğinin mutluluğunu ister" der halkımız. Cephe-li de, halkın yüzü gülsün ister. Sömürülmesin, aç açıkta kalmasın,geleceği kararmasın ister. Bundandır fedakarlığı, emeği, cüre-ti, devrimci kavgası.

Sevmek, halkın acısını kendi acısı, halkın sevincini kendisevinci bilmektir. Derdini paylaşmaktır. Birlikte çare aramak-tır. Umut vermektir, umut olmaktır. Birlikte dövüşüp umudu bir-likte büyütmektir.

Gerçek sevginin dayanışmak, paylaşmak, zorluklara birlikte gö-ğüs germek olduğunu bilir Cepheli. Sevgisiyle eğitir; değiştirir,dönüştürür; örgütler, militanlaştırır, savaştırır. Doyurur, ısıtır,besler, iyileştirir, neşelendirir, umutlandırır, güçlendirir.

Sevgiyle çalışan bir beyin, sevgiyle atan bir yürek her tür-lü fedakârlığı yapar, her cüreti gösterir. Sonuç alır, ayağa kal-kar ve kaldırır... Cepheli’nin beyni ve yüreği tepeden tırnağa halkve vatan sevgisi ile doludur.

Cepheli’nin sevgisi devrimcidir, militandır, bilimseldir.Sevgisi bu yüzden ölümünedir.

Kendini Geliştirmeyen Düzeni Geliştirir

Sevmek, birlikte dövüşüp umudu birliktebüyütmektir... Cepheli, sevgisiyle eğitir,

değiştirir, dönüştürür, örgütler,militanlaştırır, savaştırır.

SEÇİM DEĞİL, DEVRİM

29 Mayıs2011

13

Yürüyüş

Sayı: 270

Cepheli Halkını Sevendir

Page 14: Haftalık Dergi / Sayı: 270yuruyus.biz/pdf/pdf/270.pdf · Çayan Mahallesi’ne Hüseyin Aksoy Parkı tabelasını ... gö re vi nin ba şı na dön dü. An ka ra Sin - ... ce sin

Ülkemizde Gençlik

Ankara’nın ortasındabir demokratik mevzisavaşı... Dev-Genç’liler,“Parasız Eğitim”çadırlarıyla aylardırbir demokratikmücadele tarihiyazıyorlar...

Çadırlarımıza saldırabilirsiniz.Bizleri gözaltına alıp işkencelerdengeçirebilirsiniz. Parasız eğitim iste-diğimiz için tutuklayıp aylarca hapis-hanelerin tecrit hücrelerinde tutabi-lirsiniz!

Ama asla bize boyun eğdiremez-siniz. Asla bizi meşru haklarımızıtalep etmekten vazgeçiremezsiniz.

Başbakan Tayyip Erdoğan’ınRoman Çalıştayı’nda “Parasız Eğitimİstiyoruz Alacağız” yazılı pankartıaçtıkları için Gençlik Federasyonuüyesi Ferhat Tüzer ve Berna Yılmaz14 aydır tutuklu.

Gençlik Federasyonu aylardırİstanbul’un gecekondu mahallele-rinden başlayarak şehir merkezle-rinde ve Anadolu’nun dört bir yanın-da şehir meydanlarına çadır kurarakparasız eğitim talebini ısrarla sürdü-

rüyor.

AKP’nin polisi bir kaç istisnadışında bugüne kadar açılan tümparasız eğitim çadırlarına saldırdı.Çadırların açılmasını engellemek içinaltı ayı aşkın süredir bir irade savaşısürüyor. Polis çadırların açılmasınıengellemek için defalarca saldırdı.Çadırlara el koydu. Onlarca arkada-şımız gözaltına alındı.

AKP’nin terörüne boyun eğmedik Her seferinde irade savaşını biz kazandıkÜç gün boyunca Ankara Kızılay

Sakarya Caddesi’nde Dev-Genç’leAKP’nin polisi arasında bir iradesavaşı yaşandı.

AKP’nin polisleri Dev-Genç’lileritanır. Asla geri adım atmayacakları-nı bilir. Dev-Genç’liler yapacağızdedi mi YAPAR!

Ancak buna rağmen çaresizlikiçinde saldırdı polisler. Neden?

Çünkü parasız eğitim istiyor Dev-Gençliler. AKP’nin parasız eğitimisteyenlere neler yaptığını gösteriyo-ruz. Ve AKP’nin faşist yüzünü orta-ya seriyoruz. Onun için kurdurma-yacağım dedi AKP’nin polisi. “Kura-cağız” dedi Dev-Genç’liler ve çadırKURDULAR.

***

Bir günde üç saldırı; 18 gözaltı!

Ankara Gençlik Derneği öğrenci-leri, Ferhat Tüzer ve Berna Yılmaz’ınserbest bırakılması ve “Parasız Eği-tim İstiyoruz Alacağız” talebiyleAnkara, Kızılay Sakarya Meyda-nı’nda 20 Mayıs günü, saat 13.00’deyaptığı basın açıklamasıyla üç günlükaçlık grevi yapacağını duyurdu. Dahaçadırı kurarken polis saldırarak Halilİbrahim Müjdeci, Gülşah Işıklı,Bahadır Altınok, Alican Gözlekçi veBurcu Gündoğmuş olmak üzere beşkişiyi gözaltına aldı.

Bizi yıldıramazsınız!İlk gözaltıdan 45 dakika sonra bir

grup Dev-Genç’li arkadaşlarının gö-zaltına alındığı aynı meydanda tekrarçadırı kurmaya başladı.

Polis çaresiz. Biraz önce gözaltı-na almışlardı. Ve Çankaya Polis Kara-kolu’nun hücrelerinde hala onlarınsesi yankılanıyor. Şimdi yenileri çadırkuruyor.

Polislerin amiri eyleme son veril-mesini istiyor. Yoksa gözaltına alırımdiyor. Polis yine çaresizlik içindeyapabileceği başka birşey yok.AKP’nin polisi saldırdı ve 13.45’deUfuk Anıl Çalımlı, Sabri Demir,

Kazanan Israrımız ve Meşruluğumuzdur

5 Kez Söktüler Çadırımızı... 6. Kez Kurduk... Biz Kazandık

DÜZEN PARTİLERİNE OY YOK!14

Yürüyüş

29 Mayıs2011

Sayı: 270

Page 15: Haftalık Dergi / Sayı: 270yuruyus.biz/pdf/pdf/270.pdf · Çayan Mahallesi’ne Hüseyin Aksoy Parkı tabelasını ... gö re vi nin ba şı na dön dü. An ka ra Sin - ... ce sin

Ülkemizde Gençlik

Hüseyin Gökoğlu, Hasan Özdemirve Sevil Kalem olmak üzere beşDev-Genç’liyi daha gözaltına alındı.

Gözaltılarla bizi yıldıramazsınız!

Aynı gün Ankara Gençlik Derne-ği üyeleri saat 17.00’de, demokratikkitle örgütlerinden temsilcilerin dekatıldığı, saldırıları protesto edenbasın açıklamasının ardından polisçadıra üçüncü kez saldırdı. GizemOturak, Zeynep Cansu Tatar, UğurTektaş, Ulucan Öztürk, Serhat Arda,Gülçin Cengizoğlu, Dilara Bayramve Yaşar Kaşık’ın da gözaltına alın-masıyla bir günde toplam gözaltınaalınanların sayısı 18 kişiye yükseldi.

Gençlik Derneği üyeleri arka-daşları serbest bırakılıncaya kadarSakarya Caddesi’nde oturma eyle-mi başlattı. Gözaltına alınanlar aynıgün akşam 21.00’dan itibaren serbestbırakılmaya başlandı.

İkinci gün, 4’üncü çadır!Gece gözaltından serbest bırakılan

Dev-Genç’liler 21 Mayıs’ta saat09.00’da Sakarya Caddesi’nde dör-düncü kez çadır kurdular. Çadıraçıldıktan yaklaşık 10 dadika sonrapolis tekrar saldırarak Gülçin Cen-gizoğlu, Mehmet Adıgüzel ve AlicanGözlekçi’yi de gözaltına aldı.

Çadır direnişinsembolüdür:KURACAĞIZ!

Parasız Eğitim İstiyoruz Kam-panyası’nda kurulan çadırlar direni-şin sembolü oldu. Onun içn AKP’ninpolisi çadırlara saldırdı. Her seferin-

de çadırları da gözaltına aldı. Polis,Dev-Genç’lilerin çadırlarını bitirirsedirenişinin de bitireceğini sanıyordu.

Açlık grevinin ikinci günü sabahyaşanan polis saldırısında Gençliğinelindeki son çadırı da gözaltına alındı.

Çadır, direnişin sembolüydü fakattek başına çadırın direnişte bir anlamıyoktu. Çadıra o misyonu kazandıranDev-Gençliler’di. Çatışan direnen Dev-Genç’in iradesiydi. Ellerinde çadırıkalmayan Dev-Gençliler naylon poşetve plastik borulardan çadır yaptılar. Pan-kartlarını, dövizlerini açıp parasız eği-tim ve Ferhat’la Berna’ya özgürlük iste-meye devam ettiler.

Saat 11’de sabahki ve bir günönceki saldırıları protesto eden Anka-ra Gençlik Derneği üyelerine polis5’inci kez saldırdı. Serhat Arda,Onur Kesimal, Sabri Demir, AlicanGözlekçi, Burcu Gündoğmuş veSevil Kalem de bu saldırıda gözaltı-na alınarak toplam gözaltı sayısı yir-mi altıya çıktı.

İrade savaşını Dev-Genç kazandı

Açlık grevinin 2. gününde 5. kezçadır açtıktan sonra işkence yapılarakgözaltına alınan Dev-Genç’liler akşamsaat 21.00 civarında çıkartıldıklarısavcılıktan serbest bırakıldı. Dev-Genç’liler Sakarya Meydanı’na tek-rar girerek bir basın açıklaması yapıpsaldırıları teşhir ettiler. 5. kez gözal-tına alındıkları yere 6. kez çadırları-nı kurdular. İmza masası açıp imzatoplamaya başladılar.

Zafer ısrar ve kararlı direniş sonu-cunda kazanıldı. 5 kez zorla gözaltı-na alınan ve gözaltından çıktıktan son-ra tekrar çadır kuran Dev-Gençliler

esnaflarda saygı ve güven oluşturdu.6. Kez çadır kurulmasına tanık olanSakarya Caddesi’ndeki esnaflar ilgi vecoşkuyla karşıladı Dev-Gençlileri.Her seferinde DevGenç’liler kaldık-ları yerden devam ettiler. Çadırınyanına imza masası açıp imza topla-maya ve bildiri dağıtmaya devam etti-ler. Aynı zmanda AKP polisinin sal-dırılarını teşhir ettiler. Halk ise gün-lerdir saldırıya uğrayan DEV-GENÇ’lileri sahiplendi.

"Yaşasın DirenişYaşasın Zafer"

Dev-Genç’liler 23 Mayıs’ta "Yaşa-sın Direniş Yaşasın Zafer" sloganla-rı atarak yaptığı basın açıklamasında24 Mayıs’ta çadır direnişlerine sonvereceklerini duyurdular.

24 Mayıs’ta ise "Yaşasın DirenişYaşasın Zafer" sloganlarının atılma-sı ve coşkulu halayların çekilmesiy-le üç günlük çadır direnişi bitirildi.

Israrımız ve meşruluğumuzlakazandık! 5 kez saldırdılar. Yılmadık,6. kez kurduk... Çadırların bittiğiyerde naylon poşetlerden çadır yap-tık. Ama direnişten vazgeçmedik.Israr, kararlılık, demokratik mücade-lede devrimci tarz... Zaferi bu tarzlakazandık. Bu tarzı geliştirecek dahabüyük zaferler kazanacağız.

- Burjuva demokrasisi yalan.Burjuva hak ve özgürlükler kağıtüzerinde. İşte sıradan bir hak kulla-nılamıyor. Bir hakkı kullanabilmekiçin onlarcamız gözaltına alınıyor,işkenceleri, tutuklamaları göze alı-yoruz... Parasız eğitim anayasalhaktır. Anayasanız mı yalan söylü-yor, polisiniz mi işkenceci? Yoksaikisi birden mi?

SEÇİM DEĞİL, DEVRİM

29 Mayıs2011

15

Yürüyüş

Sayı: 270

Page 16: Haftalık Dergi / Sayı: 270yuruyus.biz/pdf/pdf/270.pdf · Çayan Mahallesi’ne Hüseyin Aksoy Parkı tabelasını ... gö re vi nin ba şı na dön dü. An ka ra Sin - ... ce sin

Ülkemizde Gençlik

Seçimin yaklaşmasıyla birliktedüzen partilerinin gençlik üzerinde-ki oyunları da gün geçtikçe artıyor.Bugün birçok düzen partisi, gençliğinve eğitimin sorunlarını çözeceklerinisöylüyor. Yalanlarla, uydurma va-atlerle halkımızın çocuklarını kan-dırmaya çalışıyor. Özellikle CHP ik-tidarı, iktidara geldiklerinde gençliğinparasız eğitim ve demokratik üni-versite vb. taleplerine çözüm bula-caklarını söylüyor. Ama bu söyle-nenlerin hepsi yalandır.

Evet! Bugün eğitimin paralı olu-şu, YÖK, üniversitelerdeki anti-de-mokratik uygulamalar gençliğin enönemli sorunlarıdır. Ama bunlarınhiçbirinin çözümü seçim değildir.Gençliğin bu temel sorunlarını se-çimle çözeceklerini söyleyenler dü-zene hizmet ediyordur. CHP de buaçıdan düzene hizmet eden bir parti-dir.

Kemal Kılıçdaroğlu düzenlediğitüm mitinglerde şunları söylüyor;“YÖK'ü kaldıracağız, üniversite yö-netiminde öğrencilere söz hakkı ve-receğiz, üniversitelerde harçları kal-dıracağız.” Kemal Kılıçtaroğlu'na veCHP'ye şunu soruyoruz: Gençlik 42yıldır haklarını kazanmak için kıya-sıya mücadele verirken, bedelleröderken bu sorunlar CHP'nin prog-

ramında var mıydı? Ayrıca aylardırGençlik Federasyonlu öğrenciler İs-tanbul'da ve Anadolu'da parasız eği-tim için çadır kurup açlık grevine gi-rerken, gözaltına alınıp tutuklanırkenCHP neredeydi. CHP bunların ceva-bını veremez. Çünkü gençlik hakla-rı için, 12 milyon öğrencinin talebiiçin militan bir mücadele verirkenCHP bunların hiçbirinde yoktu. Şim-di ise sol söylemleri kullanarak, gen-çliğin sorunlarına değinerek oy almapeşindedir. Şunu da belirtelim ki CHPiktidara geldiğinde de bunların hiçbi-rine çözüm bulamayacak. Çünkü bu ül-kedeki tüm sorunların kaynağı Sa-bancılar ve Koçlardır. Sadece onlarınvarlıklarının korunması için bu ülkedebirçok katliam yapılmıştır. Öğrencigençliğe haklarını savunmaması içinbirçok baskı uygulanmıştır ki bu bas-kılar bugünde devam etmektedir.

Bugün de düzen, gençliğin ka-rarlı mücadelesini sindirmek istiyor.Bunun için de CHP gibi sol söylem-leri kullanan bir partiyle devrimcigençlik düzene çekilmeye çalışılıyor.Çünkü gençlik gerçekten militan birmücadele verdiğinde birçok kaza-nımlar elde edebiliyor. Gençliğinverdiği bu mücadele ve elde ettiği ka-zanımlar da emperyalistleri ve işbir-likçilerini korkutuyor. Bu yüzden;egemen sınıflara göre gençlik düzen

içinde istediği gibi siyaset yapabilir-di ama radikal bir mücadele vere-mezdi. Onlara göre gençlik sadece dü-zenin çizdiği sınırlarda siyaset yap-malıydı. Çünkü gençlik ne zaman mi-litan bir mücadele vermişse, kaybe-denler hep emperyalistler ve işbir-likçileri olmuştur. Emperyalistler debu yüzden yıllardır seçim aldatma-casını kullanıyorlar. Gençliğin mü-cadelesi ülkede ne zaman ivme ka-zandıysa o zaman sol söylemleri kul-lanan bir düzen partisiyle bu müca-dele engellenmek isteniyor. Geçmişzamanlarda bunu Ecevit dönemindede yapmaya çalıştılar. Ecevit de Kı-lıçdaroğlu gibi sol söylemleri kulla-nan, demokrat olarak gözüken vehalkın umudu olarak gösterilen bi-riydi. Ama Ecevit iktidarında da bu ül-kede birçok devrimci katledildi. Bir-çok öğrenci yurtlarından, okulların-dan atıldı. Yani düzenin halka umutolarak gösterdiği bir partinin iktida-rında da bir şey değişmedi. Gençlikbugünde aynı tehlikeyle karşı karşı-yadır. Düzen bugün de gençliğe umutolarak CHP'yi göstermektedir. Fakatgençlik düzenin bu oyununa gelme-yecek ve onların çizdiği sınırlara tabiolmayacak. Öğrenci gençliğin para-sız,bilimsel, demokratik üniversiteiçin, bağımsızlık için verdiği militanmücadele bitirilemeyecek.

GençliğinGündeminden

DÜZEN PARTİLERİNİN SEÇİM VAATLERİNEALDANMAYALIM! HAKLARIMIZI KAZANMANIN

TEK YOLU MÜCADELEDİR!

28 Mayıs 1991: İstanbulÜniversitesi Orman Fakülte-si'ni “kaleleri” olarak gören si-vil-faşistler kantinde kitapstandı açarlar. Bunun üzerinedevrimci-demokrat öğrenci-ler bu katil sürüsünü okuldanatar. Aynı zamanda sivil-fa-

şistlerin hazırladıkları panodevrimciler tarafından par-çalanır.

1 Haziran 1998: İstanbulÜniversitesi Avcılar Kampü-sü'nde 6. Bahar Şenliği yapıl-dı. Şenlik Pazartesi günü Ve-terinerlik Fakültesi önündebaşladı. İYO-DER'li öğrenci-ler stand açtılar ve 31 Mart'tanitibaren haber alınamayan dörtdevrimci için imza topladılar.

gençliğin tarihinden

İspanya’da Gençler Eylemde:

Avrupa'da işsizlik oranının en yüksekolduğu İspanya'da gençler Madrid'deki"Puerto del Sol" (Güneş Kapısı) Meyda-nı’nda "daha iyi yaşam koşulları ve insa-ni bir yaşam" talebiyle eylem başlattılar.Devlete karşı protestolar yasağa rağmensürüyor. Binlerce eylemci, geceyi başkentMadrid'in büyük meydanlarından birin-de geçirdi.

Dünya Gençliğinden

DÜZEN PARTİLERİNE OY YOK!16

Yürüyüş

29 Mayıs2011

Sayı: 270

Page 17: Haftalık Dergi / Sayı: 270yuruyus.biz/pdf/pdf/270.pdf · Çayan Mahallesi’ne Hüseyin Aksoy Parkı tabelasını ... gö re vi nin ba şı na dön dü. An ka ra Sin - ... ce sin

Hangi gerekçeyletutukluluğunu sürdü-rüyorsunuz Ferhat ileBerna’nın?

Savcı, “Sanıklarıneylemleri, anayasaldüşünceyi açıklamave ifade etme sınırla-rı içindedir" diyor.

Peki mahkeme he-yeti hangi kanuna,hangi yasaya dayana-rak tutukluluklarınındevamını istiyor?

14 Mart’ta2010’da Başba-kan’ın da katıldığıRoman Çalıştayında‘PARASIZ EĞİTİMİSTİYORUZ ALA-CAĞIZ GENÇLİKFEDERASYONU’

yazan pankartı açarak milyonların talebini dile getirdi-ği için 14 aydır tutuklu olan Gençlik Federasyonu üye-si Ferhat Tüzer ile Berna Yılmaz’ın mahkemesi 24Mayıs’ta görüldü. Parasız eğitim istedikleri için Beşik-taş Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan Ferhat ileBerna hakkında 15 yıl hapis cezası isteniyor.

Oligarşinin hukuku da değil bu, Tayyip Erdoğan hukuku

Oligarşinin kendi yasalarına göre de hukuk, adalet de-ğil bu. Tayyip Erdoğan fermanı. Geçtiğimiz hafta TayyipErdoğan, kendisi salona girince ayağa kalkmadığı için kontr-gerillacı Engin Alan’a “şimdi bedelini ödüyor” diyordu.

Ferhat ve Berna için olan da budur. Görülen mahke-

meler, duruşmalar hepsi göstermeliktir.

Suç nedir?

Pankart açmak mı? Böyle bir suç yok?

Parasız eğitim istemek mi? Böyle bir suç da yok. Tamtersine parasız eğitim anayasal bir haktır! Bu hakkı talepetmek de tartışılmaz şekilde meşru bir haktır. Bu Ferhat ileBerna anayasal haklarını kullanmışlardır. Ve aynı pankartaylardır memleketin dört bir yanında açılmaktadır.

Peki o zaman nedir suçları? 15 yıl hapis cezasıyla yar-gılanıyorlar. Bilmediğimiz bir suçları mı var?

Hayır o da yok!

Mahkeme heyeti, “kişi hak ve özgürlüklerini gasp” suçu işliyor

Mahkemenin savcısı diyor ki; "Haklarında kapatıl-ma ve yasaklama kararı olmayan dernek ve örgütlerineylemine katılan sanıklara sırf katılmaları nedeniyle so-rumluluk yüklenemez. Bu anayasal hakların etkin birşekilde kullanımının önüne geçer.” 14 aydır mahkemeheyetinin yaptığı budur. Ferhat ile Berna’nın “yasal hak-larını etkin bir şekilde kullanımını” engellemektedirler.Elbette mahkeme heyetinin tek suçu bunlar da değildir.Ferhat ile Berna’nın eğitim hakları gasp edilmektedir. Dahada önemlisi özgürlükleri gasp edilmektedir.

Mahkeme savcısı, “sanıkların eylemleri, anayasal dü-şünceyi açıklama ve ifade etme sınırları içindedir” di-yor.

Ortada ne suç var ne delil. Mahkeme heyeti Ferhat veBerna’nın tutukluluklarının devamına karar verdi. Mah-keme beş ay sonraya, 6 Ekim 2011 tarihine ertelendi.

Yasalara göre Ferhat ile Berna’nın hiçbir suçu yok! Bukarar neye göre verildi?

Bu karar Tayyip Erdoğan cezasıdır!Oligarşinin hukukuna göre de suç olmayan bu karar

� Ferhat ile Berna 14 Aydırtutuklu. Mahkemeler6 Ekim’e ertelendi

� Ferhat ile Berna’yı ASIN!Çünkü onlar TayyipErdoğan konuşurkenpankart açtılar

� Ferhat ile Berna’yı ASIN!Çünkü onlar okuma yazmabilmeyen milyonlarcayoksul için PARASIZEĞİTİM istediler

� Ferhat ile Berna’yı ASIN!Çünkü onlar PARASIZEĞİTİM İSTEMEYEDEVAM EDİYORLAR!

Hukuk mukuk değilHukuk mukuk değilTayyip Erdoğan cezasıTayyip Erdoğan cezası

SEÇİM DEĞİL, DEVRİM

29 Mayıs2011

17

Yürüyüş

Sayı: 270

Page 18: Haftalık Dergi / Sayı: 270yuruyus.biz/pdf/pdf/270.pdf · Çayan Mahallesi’ne Hüseyin Aksoy Parkı tabelasını ... gö re vi nin ba şı na dön dü. An ka ra Sin - ... ce sin

Başbakan Tayyip Erdoğan cezasıdır.

Sen misin “koskoca Türkiye Cumhuriyeti’nin Başba-kanı kürsüde konuşurken pankart açan!..”

Sen misin AKP, ulufe gibi öğrencilere bedava defterkitap dağıtırken “parasız eğitim” isteyen!..

Bu ne cüret! Kimin ne haddine! Atın F tiplerine, atınhücrelere... Bildirin hadlerini...

Evet, Ferhat ve Berna bu düzenin hukukuna göre dedeğil, Tayyip Erdoğan hukukuna göre yargılanmaktadır.Hüküm verilmiştir: F tiplerinde 15 yılla “had” bildirile-cek!

Ferhat ve Berna’nın tutukluluğu Türkiye’de demok-rasinin olmadığının göstergesidir. Haklar ve özgürlüklerdenyararlanılabilir: AKP’yi hedeflememek kaydıyla... Ferhatve Berna hala tutsak çünkü Tayyip böyle buyurdu.

Yanılıyorsun Tayyip Erdoğan, Yanılıyorsunuz faşist mahkeme heyeti...

Karşınızdakiler Dev-Genç’lidir. Cunta mahkemele-rinden beri sizin gibi faşist hakim ve yargıçların cezala-rı karşısında boyun eğmediler. Nedamet getirmediler. On-lar 41 yıllık baş eğmeyen onurlu bir tarihin yaratıcıları-dır.

Berna’nın, Ferhat’ın zafer işareti yapan parmakları“cezalarınız, F tipi hücreleriniz bize vız gelir” diyor...

Hukuksuzluğa bir an önce son verilsin!Ferhat ile Berna’nın mahkemesi görülürken adliye

önünde toplanan Gençlik Federasyonu ve KESK İstanbulŞubeler Platformu, Ferhat ve Berna’yı yalnız bırakmadı. “Pa-rasız Eğitim İstemek Suç Değildir” yazılı pankart açarakKESK İstanbul Şubeler Platformu bir basın açıklaması yap-tı. Açıklamayı, KESK İstanbul Şu-beler Platformu adına Eğitim-Sen 5Nolu Şube Başkanı Mehmet Ay-doğmuş okudu. Ayrıca basın açık-lamasına KESK MYK üyesi AkmanŞimşek, Eğitim-Sen Genel MerkezYönetim Kurulu üyeleri MehmetBozgeyik, Mustafa Ecevit katıldı-lar. Eğitim-Sen yaptığı açıklamada,“Berna ve Ferhat’ın serbest bırakı-larak bu hukuksuzluğa bir an önceson verilmesini istiyoruz.” dedi.

Ferhat ve Berna’yı sanatçılar da yalnızbırakmadı: Bilgesu Erenus ve Ataol Behramoğluda mahkeme önünde destek verenler arasındaydı. Yaptıklarıkonuşmalarla Ferhat ile Berna’ya sahip çıktılar.

Liseliler, üniversiteliler, gençler, anneler, babalar, halkımız! Ferhat ve Berna sizin, halkın evlatlarıdır

Mahkeme süreci boyunca üyelerinin serbest bırakıl-masını isteyen Gençlik Federasyonu bu duruşmada da ad-liye önündeydi. Ferhat ve Berna ring araçlarıyla hapis-haneye tekrar götürülene kadar mahkeme önünde marş söy-leyip sloganlar atarak bekleyen Gençlik Federasyonu üye-leri bir açıklama yaptılar.

Açıklamada şöyle dediler: “Biz Dev-Gençliyiz, iste-diğiniz kadar tutuklayın! Gece yarıları dernek basıp, pis-liklerinizi rezilliklerinizi bize bulaştırmaya çalışın! Bizhalkız siz ise bir avuç korkaktan ibaretsiniz! Biz mil-yonlarız, milyonlarca halk evladını tutuklayabilir misi-niz! Korkun bizden biz her gün yine geleceğiz! Her yer-de yine karşınızda olacağız!”

Mahkeme önündeki eyleme 150 kişi katıldı. Berna Yıl-maz, adliyeye getirilirken jandarmanın saldırısına uğra-dı. Berna’nın jandarmalar tarafından itelenerek yakapaça götürülmesi üzerine Dev-Gençliler sloganlarınıdaha bir gür ve öfkeyle haykırdılar.

Ferhat ve Berna neden tahliye edilmediler?Hakim: “Kuvvetli suç şüphesi var” diyor

Parasız eğitim istemek suç değildir.Berna ve Ferhat suçlu değildir,

şüpheli değildir!Berna ve Ferhat’a Özgürlük İstiyoruzBerna ve Ferhat’a Özgürlük İstiyoruz

DÜZEN PARTİLERİNE OY YOK!18

Page 19: Haftalık Dergi / Sayı: 270yuruyus.biz/pdf/pdf/270.pdf · Çayan Mahallesi’ne Hüseyin Aksoy Parkı tabelasını ... gö re vi nin ba şı na dön dü. An ka ra Sin - ... ce sin

Parasız Eğitim

Kesintisiz KodesKanat Atkaya

Hürriyet, 26 Mayı s 2011

Başbakan Erdoğan’ın geçenyılki Roman Açılımı toplantısındaiki genç pankart açtı.

Pankartta kelimesi kelimesineşöyle yazıyordu:

“Parasız Eğitim İstiyoruz,Alacağız.”

Bu kadar. Paketlendi Berna Yıl-maz ve Ferhat Tüzer; paketlendi vekodese tıkıldı.

15 yıl hapisleri isteniyor.

14 aydır içerideler.

Önceki gün duruşmaları vardı.

Savcı beraat istedi, mahkemeheyeti ‘kuvvetli suç şüphesi var’diyerek talebi reddetti.

***

Sorumuz şu: Parasız eğitim is-temek suç mudur?

“Parasız eğitim olmaz” dersi-niz, bir karşı fikirdir tartışılır.

“Parasız eğitim saçmalığındaniskasıdır” dersiniz, o dildentartışılır.

“Parasız eğitim istemek ah-maklıktır” dersiniz, o tondan tar-tışılır.

Ama “Parasız eğitim istiyo-ruz, alacağız” diyen iki genci ko-

dese tıkıp 14 ay tutarsanız, bununadı başka bir şey olur.

“Oh olmuş!” diyen çıkar, çıktıda zaten. Ama bazıları da “baskırejimi” der, “faşizm” der, “alkışdışındaki sesleri duymayan birtür sağırlık” der, der oğlu der...

***

İki gencin davası 6 Ekim2011’e ertelendi.

“Parasız Eğitim İstiyoruz,Alacağız” yazılı pankartı açan ikigenç, bu yazı da kodeste geçirecek.

Adalet bu mu?

Kalkınma bu mu?

Berbat bir klişeye dönüştü amatekrarlayacağım: “İleri demokrasibu mu?”

Gazete küpürleriadaletsizliği gösteriyor.Bir çok gazete şu veyabu ölçüde yazdı Ferhatile Berna’nın davasını. Adaletsizlik çok açık.Hukuksuzluk çok açık. İki öğrenciye bu zulümyetmiyor ve okulların-dan da atılıyorlar. Polis, YÖK, mahkeme,

bizzat Başbakanlık,“parasız eğitim” isteyeniki öğrenciye karşıseferberlik halinde...Biz de SEFERBEROLMALIYIZ!Kim verecek bununhesabını? Kim?Bu hesabı sormayadevam etmeliyiz .

Üniversiteler!

Öğretmenler!

Öğrenciler!

Halkımız!“Parasız eğitim haktır” sözü

koca bir yalandır.

Bırakın “HAK” olmayı, ülke-mizde “parasız eğitim”i istemek“SUÇ”tur. Ferhat Tüzer ve BernaYılmaz 14 aydır tutuklular ve teksuçları bu!

AKP yalan söylüyor. Doğrubudur. Gerçek budur. 14 aydır tu-tuklular ve daha aylarca tutuklukalacaklar.

İktidar sahipleri şu veya bu uy-gulamaya muhalefet edenlere, ta-leplerde bulunanlara “kamuoyuoluşturun” derler; işte oluşturduk.

Ancak iktidar da, yargı da, baş-ka ilgili kurumlar da, bütün buhaklı, meşru sesleri duymazdangeliyor.

AKP yalancıdır. Gençliğin özgür-

lüğünü gasp eden bir partidir AKP.

Halkımız! Gençlerimiz!Aydınlarımız! İlericiDemokrat TümGazeteciler! Eğitimciler!

Parasız eğitim istediği içingençlerimizin yıllarca hapiste tu-tulduğu bir ülkede, demokrasinin“d”sinden söz edilemez.

AKP’den Ferhat ve Berna’nıntutsaklığının hesabını sorun!

Herkese Anlatacağız!

SEÇİM DEĞİL, DEVRİM

29 Mayıs2011

19

Yürüyüş

Sayı: 270

Page 20: Haftalık Dergi / Sayı: 270yuruyus.biz/pdf/pdf/270.pdf · Çayan Mahallesi’ne Hüseyin Aksoy Parkı tabelasını ... gö re vi nin ba şı na dön dü. An ka ra Sin - ... ce sin

PARASIZ EĞİTİM TALEBİTÜM HALKIN TALEBİDİR!

LİSELİ,ÜNİVERSİTELİGENÇLER, ANNELER BABALAR,HALKIMIZ, FERHAT VE BERNASİZİN, HALKIN EVLATLARIDIR!ONLARIN, SESİNİ PARASIZEĞİTİM TALEBİNİ HER YERDE;OKULDA, İŞYERİNDESOKAKTA, EYLEMDEYÜKSELTELİM!

14 Mart 2010 günü parasız eğitim is-temek için yola çıkmıştı Dev-Gençliler.AKP iktidarının emperyalistlere pa-zarladığı liselerde, üniversitelerde, eği-timin ticarileştirilmesine karşı parasızeğitimi savunuyordu onlar. Hem de tamda olması gereken yerde. Yani ülkemi-zi parsel parsel satan AKP iktidarının,Tayyip Erdoğan’ın karşısında açmışlardıpankartlarını. Pankartta “Parasız Eğitimİstiyoruz Alacağız!” yazıyordu, Baş-bakan “nedense” birden telaşlandı,gözleri büyüdü. Hemen işkenceci ko-rumaları devreye girdiler; dövülerekyaka paça gözaltına alınıp, tutuklandı-lar Ferhat ve Berna.

Biz Dev-Gençliyiz, istediğiniz ka-dar tutuklayın! Gece yarıları dernek ba-sıp, pisliklerinizi, rezilliklerinizi bize bu-laştırmaya çalışın! Biz halkız, siz ise biravuç korkaktan ibaretsiniz! Biz mil-yonlarız, milyonlarca halk evladını tu-tuklayabilir misiniz! Korkun bizden, bizher gün yine geleceğiz! Her yerde yinekarşınızda olacağız!

Ferhat ve Berna 3. duruşmalarındada serbest bırakılmadılar. Hem de bu se-fer savcının tahliye ve beraat talebinerağmen... Keyfilik, hukuksuzluk devametti ve dava 6 Ekim 2011'e ertelendi. Neyapsakta tutuklu kalsalar diye düşünen10.Ağır ceza mahkemesi heyeti her du-ruşma da bir tiyatro misali sabit karar-larını açıklıyorlar.

AKP iktidarı korkuyor Ferhat veBerna'dan. Fakat çoğalmaya devamedecek Ferhatlar, Bernalar...

Çünkü bugün milyonlarca insan pa-rasızlıktan okula gidemiyor ya da oku-lu yarıda bırakmak zorunda kalıyor. Ka-yıt parası, karne parası spor parası, adı

harç olanfakat aslın-da bizler-den topla-nan bir ha-raçtan iba-ret olanbirçok ba-h a n e y l ezorla para toplanıyor. Hatta bu ülkedesınav stresinden intihar eden, çoukla-rınnın eğitim için temizlk işçiliği yapıp,kaza geçiren ve felç kalan anneler var.Aynı şekilde eğitim masrafları için in-şaatlardan düşerek can veren genceciköğrenciler var. Şifre, yalan, ayrımcılık,dayak, şiddet, taciz eğitim sisteminingerçek yüzüdür.

Parasız eğitim için mücadele etmeken meşru hakkımızdır. Bu haklı müca-delemizi hergün daha fazla büyüteceğiz.AKP iktidarı; demokrasi şovları yapmayadevam et, o demokrasi şovlarınız başı-nıza geçmiştir. Bugün Ferhat ve Berna'yıduymayan kalmamıştır. İşte bundankorktuğunuz için saldırıyorsunuz bize.Birçok ilde en son da Ankara’da Ferhatve Berna için açlık grevi çadırları kur-duk meydanlarda. Korktunuz bizdensaldırdınız hem de defalarca, onlarcamızıgözaltına aldınız, çadırlarımızı, malze-melerimizi çaldınız. Ama yine de ira-demizi yenemediniz. Biz kazandık, oncasaldırıya rağmen yılmadık, polisiniz,zabıtanız çaresiz kaldı karşımızda. BizDev-Gençliyiz, 41 yıldır mücadele ettik,nice bedeller ödedik şehitler verdik.

Biz irademizle, halkımızın gücüyleFerhat ve Berna'yı da zulmün elindençekip alacağız. Faşizmin her türlü sal-dırısına rağmen mücadelemizden geriadım atmayacağız.

PARASIZ EĞİTİM TALEBİTÜM HALKIN TALEBİDİR!

LİSELİ, ÜNİVERSİTELİGENÇLER, ANNELER BABALAR,HALKIMIZ, FERHAT VE BERNASİZİN, HALKIN EVLATLARIDIR!ONLARIN SESİNİ, PARASIZEĞİTİM, TALEBİNİ HER YERDE,EYLEMDE, YÜKSELTELİM!

GENÇLİK FEDERASYONU

Hukuk yok! Adalet Yok! Ferhat ve Berna

14 Aydır Tecrit Hücresindeler!Çocuklar birbeş ay daha

içeride!

Mehmet Y. YılmazHürriyet, 26 Mayıs 2011

“Bazen hep aynı şeyitekrarladığım için sıkılıyo-rum, ama hep söylemem ge-rekiyor: Türkiye’de demok-rasinin temel sorunlarındanbiri de yargının elindeki ka-nunları özgürlükleri gelişti-rici yönde yorumlamaması.

Başbakan Recep TayyipErdoğan’ın Roman Açılı-mını yaptığı toplantıda “Pa-rasız Eğitim İstiyoruz” ya-zılı pankart açan ve tutukluolarak yargılanan gençleryine serbest bırakılmadı.

14 aydır tutuklu olarakyargılanan gençlerin bun-dan sonraki duruşması ekimayında yapılacak. Yani bir4.5-5 ay daha hapishanedetutuklu olarak bulunacak-lar.

Savcı duruşmada esashakkındaki görüşünü açık-larken, özgürlükleri geniş-letici bir yorumda bulun-muş, ... sanıkların eylemininanayasal düşünceyi açıklamasınırları içinde bulunduğugerekçesiyle beraat ettiril-melerini istiyor.

Ancak mahkeme sanık-ların tutukluluk halinin de-vamına karar verdi.

... Tutukluluk halinin de-vamına gösterilen gerekçe‘kuvvetli suç şüphesi’.

... Daha da tuhafı, trafikkazasında insanların ölü-müne yol açanlar bile, bu ül-kede bu kadar uzun süre tu-tuklu kalmıyor.”

DÜZEN PARTİLERİNE OY YOK!20

Yürüyüş

29 Mayıs2011

Sayı: 270

Page 21: Haftalık Dergi / Sayı: 270yuruyus.biz/pdf/pdf/270.pdf · Çayan Mahallesi’ne Hüseyin Aksoy Parkı tabelasını ... gö re vi nin ba şı na dön dü. An ka ra Sin - ... ce sin

Ülkemizde Gençlik

Bugün eğitim ve sağlık alanındaki sorunlar ve çarpıklıklarülkemizin yönetim sisteminden bağımsız değildir. Yeni sömürgebir ülke olmamız, emperyalizmin ve onun oluşturduğu işbirlikçihükümetlerin yürüttüğü politikalar özellikle eğitim alanında-ki sorunları ve içinden çıkılamayacak krizleri yaratmıştır.

Bugün ülkemizde eğitim alanı 700 bin öğretmen, 10 milyonüzerindeki veli ve 20 milyon üzerindeki öğrenciden oluşan birkitleye sahiptir. Bu devasa kitle yıllardır çeşitli sorunlara ma-ruz bırakılmaktadır. Kalabalık sınıflar, bahçesi olmayan bina-larla karşı karşıya kalan öğrenciler bunun üzerine bir de paravermek zorunda bırakılmaktadırlar. Okullarda tebeşirden fo-tokopiye, okul temizliğinden okulda kullanılan kağıt kale-me kadar tüm paralar velilerin cebinden çıkmaktadır.

Her eğitim-öğretim döneminde okullarda para toplanmıyoryalanını dinliyoruz ama uygulamada da bir şey değişmiyor. Top-lanan o paralar “okulların fiziki yapısı ve niteliğini artırdığı”yalanıyla meşrulaştırılmaya çalışılıyor.

Bu yalanlar ve pervasızca uygulamalar devletin kendi ya-rattığı hukuku bile çiğnemekten çekinmediğini, anayasanın 42.maddesindeki eğitimin parasız olduğu hükmünü uygulama-masından bellidir. Hatta bu maddenin uygulanmasını bile istemekülkemizde suç kapsamındadır. Ferhat ve Berna bu suçu(!) iş-ledikleri için 15 yılla yargılanmaktadır. Savcı tahliyelerini ta-lep ettiği halde hakim suç işlediklerinde ısrarcı davranmakta-dır.

Neresinden tutsan elinde kalacak durumda olan eğitim sis-teminin sorunları bununla da kalmamakta. Okullarda yapılaneğitim yetersizmiş gibi gösterilip 4. sınıftan itibaren dershanelereyönlendirilen öğrenciler, sınavlarla sınanmaktadır. Yıllardır sı-navsız eğitimi savunmakla ne kadar doğru bir tespitte bulun-duğumuz gün gibi ortadadır. YGS’deki şifre skandalı bu tes-pitin haklılığının göstergesidir. Kopya çekilmesine ön ayak olanAKP iktidarı bunu pervasızca yapmış ve sınavı iptal etmeye-rek bu pervasızlığına bir de hukuksuzluk eklemiştir.

Öğrencisi, öğretmeni, velisiyle tüm halkı ilgilendiren eği-tim sistemini değiştirmenin yolu aslında sosyal-devletin gere-ği olan parasız eğitimi istemek, bu konuda kararlı ve ısrarcı ol-mak, okullarımızda bir lira toplanmayana kadar mücadele et-mekten geçecektir. Ferhat ve Berna’nın kararlılığında, parasızeğitim istemenin suç olmadığını yılmadan, sıkılmadan ifade et-mek gerekmektedir. Şifre skandalında ortaya gün gibi çıkan öğ-rencilerimizin sınavlarla sınanamayacağı tespitimizi ısrarla ifa-de edip mücadele etmemiz gerekmektedir.

Önümüzdeki süreçte para toplamayı reddedip parasız eği-tim istediğimizi, Ferhat ve Berna’nın suçuna ortak olduğumuzubeyan etmek, böyle bir kampanya yürütmek parasız eğitim ta-lebindeki mücadelemize önemli bir ivme kazandıracaktır.

PARASIZ EĞİTİMİSTEMEK SUÇ DEĞİLDİR

17 Mayıs’ta Çanakkale’de Halk-Bilim Top-luluğu bağımsızlık gecesi düzenledi. Program ön-cesi sahneyi düzenlemeye giden öğrenciler Gü-venlik Şube’den işbirlikçi polislerin etkinliğindüzenleneceği yere geldiğini ve yetkilileri te-dirgin etmeye çalıştığını gördü. Yetkililerle ko-nuşan öğrenciler Halk-Bilim Topluluğu’nunüniversite bünyesinde bir topluluk olduğunu, ya-pılacak programın polisi ilgilendirmediğini be-lirterek polisi içeri sokmayacaklarını bildirdiler.

Öğrencilerin bu net tavırları sonucu polis içe-ri giremezken gece bitiminde öğrencileri gizli-ce takip etmeye hatta sarhoş görünümünde ge-ceye katılan kız öğrencilerin peşine takılmaya ça-lışırken fark edildi. Programı hazmedemeyen po-lis etkinlik bitiminde de gerçek yüzünü ortayaçıkarmış ama sinsice planı orada bulunan Dev-Genç’lilerce fark edilmiştir.

Polisin bu engellemelerine rağmen 35 kişi-nin katıldığı bağımsızlık gecesi, bağımsızlık, de-mokrasi, sosyalizm yolunda şehit düşenler adı-na yapılan saygı duruşuyla başladı ve bağımsızlıkkonusunun çeşitli açılardan ele alındığı bir ko-nuşmayla devam edildi.

Konuşmada, ülkemizde kimlerin bağımsız-lığı savunup savunmadığından ve son olarakGrup Yorum’un “Tam Bağımsız Türkiye” kon-serinden söz edildi. Konuşmanın ardından Dev-Genç’in 1960’ların ikinci yarısından günümü-ze kadar sürdürdüğü bağımsızlık mücadelesinianlatan sinevizyon izlendi. Sinevizyonda özel-likle Mahir Çayanlar’ın, Çiftehavuzlar’da şehitdüşenlerin görüntüleri, büyük bir coşku yarat-tı.

Son olarak Halk-Bilim Topluluğu’nun mü-zik grubu GRUP GÜNDOĞDU sahneye çıka-rak Grup Yorum marşlarını büyük bir coşkuylaseslendirdi. Gece, gecenin içeriğine uygun ola-rak, Gündoğdu ve Dev-Genç marşlarıyla sonaerdi.

SEÇİM DEĞİL, DEVRİM

29 Mayıs2011

21

Yürüyüş

Sayı: 270

Gençlik Federasyonu’ndanÇanakkale’de

Bağımsızlık Gecesi

Page 22: Haftalık Dergi / Sayı: 270yuruyus.biz/pdf/pdf/270.pdf · Çayan Mahallesi’ne Hüseyin Aksoy Parkı tabelasını ... gö re vi nin ba şı na dön dü. An ka ra Sin - ... ce sin

AKP iktidara gel-diği günden bu

yana emperyalistve işbirlikçi tekelle-

rin çıkarları için halkınbütün kesimlerine karşı saldırı içindeolmuştur.

Kendinden önceki bütün iktidarlargibi AKP de, gençlikten korkmuş; gen-çliği sindirilmesi, susturulması gere-ken bir güç olarak görmüştür. Bununiçin AKP de gençliği yozlaştırmak,bireycileştirmek, duyarsızlaştırmakpolitikalarını sürdürmüştür. Gençliğiyozlaştıran, geleceksiz bırakan, eği-timi tamamen paralı hale getiren,üniversite kapılarını halk çocuklarınakapatan, gençliği polis ve ÖGB(özel güvenlik birimleri) terörü al-tında tutan, soruşturma, okuldanatma cezalarıyla gençliği yıldırmayaçalışan AKP, bir taraftan da gençliğene kadar önem verdiklerine(!) dair ri-yakar söylemlerle gençliği aldatmayaçalışmaktadır.

Başbakan Erdoğan ve Cumhur-başkanı Gül'ün üniversitelerden "öğ-renci temsilcileriyle"(!) görüşme şovututmadı. Herkes, söz konusu temsil-cilerin üniversitelerdeki mücadele-nin dışında olduklarını, dahası onlarındaha çok “zengin öğrencilerin tem-silcileri” gibi düşünüp konuştukları-nı farkediyordu.

Bu manevraları bir yana bırakıpAKP'nin GENÇLİĞE İLİŞKİN pra-tiğine gelecek olursak: HER ŞEYDAHA NETTİR.

- Sadece 2010 yılında 60'a ya-kın üniversite öğrencisi tutuklandı.Bunların 25'i Dev-Genç'lidir. Hala datutukluluğu sürenler vardır. AKP’nin9. yılına giren iktidar döneminin de-ğil, bu dönemin sadece bir yılının dö-kümünü vereceğiz aşağıda:

- 14 Mart 2010: İstanbul’da "Ro-man Çalıştayı"nda Başbakan TayyipErdoğan konuşma yaptığı sırada "Pa-rasız Eğitim İstiyoruz Alacağız" pan-kartı açtıkları için Ferhat Tüzer veBerna Yılmaz gözaltına alınıp, iş-kencelerden geçirilip tutuklandılar.

Hala tutuklular.

- 7 Şubat 2010: Üsküdar’da Af-ganistan'a asker gönderilmesini pro-testo eden Dev-Gençliler ve HalkCepheliler, polisin saldırısına uğradı-lar. Gözaltına alınıp işkencelerdengeçirilen Dev-Genç'lilerden Ali EkberKalender uzun süre tutuklu kaldı.

- Mart 2010: TEKEL işçilerinedestek veren öğrencilere soruşturmaaçıldı.

- 8-9 Mayıs 2010: İstanbul Ok-meydanı Sibel Yalçın Direniş Parkı'ndayapılan Dev-Genç Kültür Şenliği’nepanzerlerle, biber gazlarıyla saldıranpolis birçok Dev-Genç'liyi gözaltınaaldı. 4 Dev-Genç'li tutuklandı ve ay-larca tutuklu kaldılar.

- 15 Mayıs 2010: Erzincan Genç-lik Derneği üyesi öğrencilerin evleri-ne özel harekat polisleri tarafından ya-pılan baskınlarda 7 öğrenci gözaltınaalındı. Aynı günlerde polis İstanbulOkmeydanı'nda da terör estirerek 2Dev-Genç'liyi gözaltına aldı. Toplam5 Dev-Genç'li tutuklandı.

- “Amerika Defol! Bu Vatan Bi-zim” diyen Dev-Genç’liler, Edirne,Erzincan, Kars ve birçok ilde gö-zaltına alındılar, tutuklandılar. Linç sal-dırılarına maruz kaldılar.

- 16 Aralık 2009: Edirne'de 3 öğ-renci tutuklandı. Tutuklanan arka-daşlarını sahiplenen Dev-Gençlilerinsonraki eylemlerinde de polis ve faşistçetelerin saldırıları devam etti. Polis birçok kez Gençlik Derneğinden öğren-cileri gözaltına aldı. 2 Dev-Genç’li tu-tuklandı.

- 3 Kasım 2010: Polis KocaeliGençlik Derneği’ni ve üyelerinin ev-lerini bastı. 18 öğrenci gözaltına alın-dı. 6'sı tutuklandı.

- 11 Mayıs 2010: Muğla'da Sivilfaşistler devrimci, yurtsever öğrenci-lere satırlarla, bıçaklarla saldırdı. Ar-dından polis de devrimci, yurtsever öğ-rencilere ateş açarak Şerzan Kurt’ukatletti. 6 Aralık 2009'da da polisDicle Üniversitesi öğrencisi Aydın Er-dem'i vurarak katletmişti.

AKP iktidarı döneminde Sivas'ta"Ortak Düşman Amerika" konulu

karikatür sergisiaçan Dev-Genç’liler gözaltına alı-nıp tutuklandı.

- "Ne ABDNe AB BağımsızTürkiye" sloga-nıyla kampanyasürdüren Dev-Genç’lilere yönelik sal-dırılarda 198 Dev-Genç’li gözaltınaalındı, onlarcası tutuklandı.

- 2010 Ocak-Ekim arasındaki 10ayda 376 öğrenci çeşitli bahanelerlegözaltına alındı, 50 öğrenci tutuk-landı. Tutukluların 17’si GençlikFederasyonu üyesi öğrencilerdi.

*

Öğrenci gençliğe ilişkin verece-ğimiz bazı genel rakamlar, AKP’ningençlik politikasının, daha doğrusuAKP’nin gençlik düşmanlığının çokdaha net görülmesini sağlayacaktır:

*Eğitim Reformu Girişimi adlıkuruluşun 2009 raporuna göre

sadece 2008-2009 eğitim dönemin-de 360 bin öğrenci ekonomik, siya-si zorluklar ve baskılar nedeniyledevam ettiği okulu bıraktı. (Bugünülkemizde 15-19 yaş grubundakigençlerin ancak yarısı eğitimedevam ediyor. Başka bir ifadeyle“her üç gençten biri ne okuyor, neçalışıyor”. AKP’nin gençlik politi-kasını bunlardan daha iyi özetleyenne olabilir ki!)

*2007-2010 yıllarında, yaniAKP’nin iktidarda olduğu ve

YÖK’e tamamen kendi adamlarınıyerleştirdiği bir dönemde;

131 bin 452 öğrencinin üniversi-telerle ilişkisi kesildi.

497 öğrenci hakkında disiplin so-ruşturması açıldı.

11 bin 482 öğrenci okuldan uzak-laştırma cezası aldı.

*

Ve AKP’nin gençliğe yönelik bas-kısı, terörü sürüyor... Daha geçen haf-ta Gençlik Federasyonu binası basıl-dı, 22 öğrenci gözaltına alındı... Ve Fer-hat’la Berna ve onlarca Dev-Genç’lihala tutsak!

DüşmanıHalk

AKP

Halka Düşman Olan, Halkın Gençliğine de Düşmandır

DÜZEN PARTİLERİNE OY YOK!22

Yürüyüş

29 Mayıs2011

Sayı: 270

Page 23: Haftalık Dergi / Sayı: 270yuruyus.biz/pdf/pdf/270.pdf · Çayan Mahallesi’ne Hüseyin Aksoy Parkı tabelasını ... gö re vi nin ba şı na dön dü. An ka ra Sin - ... ce sin

Ataol Behramoğlu

21 Mayıs 2011, Cumhuriyet

" ‘AKP Demokrasisi’nin işlediğisuçların hangi birinden söz etmeli?

(...) Kapalı cezaevlerinden, hüc-relerden taşan haykırışlar, demokra-tik bir sivil toplumda değil, bir bas-kı rejiminde yaşamakta oluşumuzuunutturmamak istercesine gelip ku-laklarımıza çarpıyor…

Bunlardan biri, "Bakırköy KadınHapishanesi"nden gönderilen birmektup şu anda masamda, gözleriminönünde...

Mektubun yazarı Berna Yılmaz,14 Mart 2010 tarihinde Abdi İpekçiSpor Salonu’ndaki "Roman Çalışta-yı"nda başbakan konuşma yaparken"Parasız Eğitim İstiyoruz" yazılı birpankart açtıkları için yaka paça Zey-tinburnu Emniyet Müdürlüğü’ne,oradan Terörle Mücadele Şubesi’negötürülen, üç gün gözaltında tutul-duktan sonra da tutuklanarak ceza-evine konan iki öğrenciden biri.

Berna Yılmaz; Ankara Üniversi-tesi DTCF Antropoloji Bölümü 4. sı-nıf öğrencisi.

Öteki tutuklu Ferhat Tüzer; Trak-ya Üniversitesi Teknik Bilimler Mes-lek Yüksek Okulu Makine Bölümü 2.sınıf öğrencisi.

Geçen yılın 14Mart’ında tutuklandık-

larına göre, tutukluluklarının 15’in-ci ayına girmek üzereler…

Berna, "Bakırköy Kapalı KadınHapishanesi"nde. Ferhat, Kandıra1No’lu F Tipi Hapishane’de…

Hapishanelerimiz çoğaldı. Tipleri-ni, türlerini akılda tutmak kolay değil…

***

Ben hapishanede yatma süreleri-ni kendi hapishaneciliğimle ölçerekanlamaya çalışırım…

1982 Mart’ında Barış Derneği’nekarşı açılan dava nedeniyle tutukla-nanlardan biriydim.

Maltepe ve sonra Sağmalcılar ce-zaevlerinde aynı yılın Kasım ayına ka-dar, yanlış hesaplamıyorsam eğer,toplam sekiz ay tutuklu kalmışım…

Bu çocuklar 15 aydır cezaevinde.

Biz, yine yanlış anımsamıyor-sam üç ay sonra yargıç karşısına çık-mıştık ve duruşmalar genellikle bir ikihafta sonraya ertelenirdi.

Berna ve Ferhat yargıç karşısına30 Eylül’de, yani tutukluluklarınınneredeyse altıncı ayında çıkarılmış-lar. (...)

***

Berna Yılmaz mektubunda Yük-sek Öğretime Geçiş Sınavı’ndaki(YGS) şifre skandalından söz ediyorve "Bu olayla da görülmüştür kieğitim sistemi çökmüştür. Ne sınav-lara ne ÖSYM’ye ne de YÖK’ekimsenin güveni kalmamıştır" diyeyazıyor…

Haksız mı?

Üniversite dördüncü sınıf öğren-cisi, yirmili yaşlarının başlarındaki birgenç kız, Bakırköy Kapalı Kadın Ha-pishanesi’nden, YGS skandalındauğradıkları haksızlığı sineye çeken yada çekmek zorunda kalan nice gençinsanı ve onların suskun kalan anne-babalarını utandırırcasına bütün bu in-sanların hakkını savunuyor…

Mektubun son paragraflarındanbirini birlikte okuyalım:

"24 Mayıs 2011 tarihinde, Be-şiktaş 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde3. mahkememiz görülecek. Biz yine... bu hakkı dile getirmekten pişmanolmadığımızı söyleyeceğiz. "

Sözüm ona bir darbe dönemindedeğil de "ileri demokrasi" sürecindeimişiz…AKP’nin ileri demokrasi-sinin nasıl bir şey olduğu, Başbakankonuşurken "Parasız Eğitim İstiyo-ruz" yazılı pankart açan çocuklara uy-gulanan zulümde gerçek yüzünü çokiyi gösteriyor…

Berna Yılmaz ve Ferhat Tüzer’in‘seslerine ses olmak’ için, 24 MayısSalı günü Beşiktaş 10. Ağır CezaMahkemesi önünde buluşmak üze-re.."

Umur Talu25 Mayıs 2011, Haber Türk

Dün duruşma vardı yine.İki genç, Ferhat Tüzer ve Berna Yılmaz 14 aydır tu-

tukluydu.Berna Yılmaz’ın cezaevinden mektubu elime ancak ön-

ceki akşam geçti. Duruşmaya yetişemedim. Onun “teşek-kür”üne karşı, gecikme için özür dileyebiliyorum ancak.

Suçları şuydu:Başbakan’ın demokratikleşme maksadıyla düzenledi-

ği “Roman Kurultayı” sırasında, 14 Mart 2010’da, binaönünde “Parasız Eğitim İstiyoruz” yazılı pankart açmak!

O pankartla kimseye işkence yapmadılar.

O pankartla kimseyi soymadılar.

O pankartla kimsenin hanesine tecavüz etmediler;kimsenin telefonunu dinlemediler, kimsenin kasetini ya-yınlamadılar.

(...) Kimsenin alın terini çalmadılar, kimsenin gelece-ğiyle oynamadılar, kimsenin hayatına pusu kurmadılar, seh-ven de olsa şifre mifre düzmediler.

(...) Anayasa’da bile yazılı eğitim hakkını, parasız eği-timi, devlet sorumluluklarını, fırsat eşitliğini, mağdurlarınkorunmasını filan belki fazla ciddiye aldılar.

Kakarakikiri bir gençlik de idrak edebilir, 14 aydır “Ta-kılıp hayatlarını yaşarlar”dı; hayatı fazla ciddi sandılar!

***

Böyle işte. Gençlik ve Spor budur! Demokrasi ve pi-yasa budur! Fazla konuşmak yasak, paralı üniversite iste-mek serbesttir!..

Paralı eğitim istiyoruz!

Parasız Eğitim İstemek Suçu

Ferhat Tüzer ve Berna Yılmaz’ın 24 Mayıs’takimahkemesine Ataol Behramoğlu ve Bilgesu Erenus da katıldı

SEÇİM DEĞİL, DEVRİM

29 Mayıs2011

23

Yürüyüş

Sayı: 270

Page 24: Haftalık Dergi / Sayı: 270yuruyus.biz/pdf/pdf/270.pdf · Çayan Mahallesi’ne Hüseyin Aksoy Parkı tabelasını ... gö re vi nin ba şı na dön dü. An ka ra Sin - ... ce sin

İşkencecilerden değişmeyen de-magojiler: “Sizin başınızdakilerinne yaptığını biliyor musunuz? Siz si-mit ekmek yiyorsunuz, onlar lüks için-de yaşıyor. Siz dolmuş parası bula-mıyorsunuz, onlar taksilerle geziyor,siz eylemden eyleme koşturuyorsu-nuz, onlar yurtdışında rahat rahat ya-şıyorlar...” Yıllardır aynı demagoji-ler.

En son 10 Mayıs’ta Okmeyda-nı’ndaki devrimci kurumlara yöne-lik polis saldırısında gözaltına alınanİdil Kültür Merkezi’nden bir genci-mize işkenceciler işkence tezgahla-rında aynı nakaratı okuyor: “Sizinbaşınızdakilerin ne yaptığını bili-yor musunuz?” diye soruyorlar.

Ama cevaplarını da alıyorlar.

Aynı soruyu o da onlara soruyor:“Siz” diyor, “sizin başınızdakilerinne yaptıklarını biliyor musunuz?”

İşkenceciler cevap veremiyor!

Zavallı işkenceciler... Devrimci-leri karalamak için daha yaratıcı ya-lanlar bulmak zorundasınız. Başka

yalan bulamıyorsunuz. Ondan sonra18 yaşındaki bir devrimci karşısındaacze düşüyor, rezil rüsva oluyorsu-nuz. Ne oldu? Devrimcileri teslim al-mak için diğer numaralarınız işe ya-ramadı mı?

“Bırakın bu işleri, artık devrim-cilik bitti. Bakın Rusya’da bile yı-kıldı... kendinize yazık ediyorsunuz.Biz size iş buluruz. Gezin, tozun, ha-yatınızı yaşayın, yakışıklısınız, gü-zelsiniz, kendinize bir sevgili bu-lun...” deyip duruyordunuz. Tavsi-yeleriniz(!) işe yaramadı mı? Papazgitsin, cellat gelsin.... Sizin işiniz debu... Dünyanın en aşağılık, en onur-suz işi.

Zavallı işkenceciler... 18 yaşındakigençlerin karşısında akılları sıra buucuz karalamalarla gerçeklerin üze-rini kapatacaklar.

Devrimcilerin ne yaptıkları açık-tır. Devrimciler halkın içindedir. Bı-rakın o gençlerin “başlarının” neyaptıklarını? Onların ne yaptıklarınıhalkı biliyor.

Siz kendinize bakın: Şefleriniz ne

yapıyor biliyor musunuz?

Her hafta üst düzey bir polis şefibir uyuşturucu ya da fuhuş operas-yonundan, çek senet işlerinden gözal-tına alınıp tutuklanıyor. Bunlar günyüzüne çıkanlar tabii ki. İçinden po-lis çıkmayan tek bir tane uyuşturucu,fuhuş, hırsızlık çetesi var mı?

Devrimcilerin örgütlü olduğuyoksul gecekondu mahallelerindeelinizi kolunuzu sallayarak rahatçauyuşturucuyu, fuhuşu, kumarı yay-gınlaştıramadığınız için saldırıyor-sunuz devrimcilere. Mahalleleri-mizde ahlaksızlıklarınızı rahat rahatyapamadığınız için saldırıyorsunuz.

Genel müdürleriniz uyuşturucuşefleri ile ortak iş yapıyor, bunun adı-da ticaret özgürlüğü oluyor öylemi...

Zavallı sorgucular; açın gözünü-zü bakın; sizin "başınızdakiler", ah-laksızlığın, yozlaşmanın, uyuşturu-cu fuhuş ticaretinin, mafya çeteleri-nin başında, devrimci önderler ise,halkın anti-emperyalist, anti-oligar-şik savaşının başındadırlar!

Biz halkız, halkın içindeyiz! Buradayız! Sizin şefleriniz nerede?

Bütün çete operasyonlarında polis şef-leri, polisler var. Onlar olmadan çeteler ol-mazdı. Bütün pis işlerde çetelerin içindenonlar çıktı.

Geçen ay İstanbul Beyoğlu’nda yapılanbir operasyonda iki uyuşturucu satıcısı ilebirlikte İstanbul Köprü Koruma Şube Mü-dür Yardımcısı G.K. gözaltına alındı. G.K.kokain kullanıcısı olduğunu söylemişti.

Hem bir kokainman hem de uyuşturucu satıcıları ile içlidışlı, onların pis işlerini yapan “şerefli” bir polis şefi!

Gencecik çocuklarımızı zehirlesinler diye çetelere kol-kanat geren, onların kuryeliğini, satış yaparken koru-malığını yapan polis şefleri ile ilk defa karşılaşmıyoruz.Nitekim Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Ars-lan’dan şube müdürlerine kadar son yıllarda yüzlerce po-lis çetelerin pis işlerini yürütürken, onlara kol kanat ge-reken yakalandı.

İstanbul’da 2009 Eylül ortalarında yapılan bir uyuş-turucu operasyonunda,

“Captagon ve eroin yapımında kullanılan 30 ton kim-yasal madde, 400 kilo amfetamin ele geçirilmişti...” Bu uyuş-

turucunun sahibi olan ve yıllardır büyük partiler halinde uyuş-turucu işi yapan Habib Kanat isimli kaçakcının koruyucu-sunun Emin Arslan ve 2 polis müdürü olduğu açığa çıkmıştı.

Ancak daha sonra polis şefi Hanefi Avcı, Emin Ars-lan’a kefil olmuştu. Emin Arslan’ın tutuklanmasındansonra bu kez de Emniyet Genel Müdür Yardımcısı, birkontrgerillacı olan Mustafa Gülcü ve Emniyet MüdürYardımcısı Celal Uzunkaya’nın da çetelerle ilişkisiaçığa çıkmıştı.

2009 Aralık sonlarında Antalya’da başlatılan bir ope-rasyonda aralarında Ankara, Antalya, Kahramanma-raş Emniyet Mudur Yardımcılarının ve 6 da polisin ol-duğu 24 kişi gözaltına alınmıştı. Ankara Emniyet MüdürYardımcısı Yılmaz Çetin, çete şefi Bayram Sezer’denher ay düzenli para almaktaydı. Ve para bankadaki bir he-saba yatırılmaktaydı.

Yılmaz Çetin, bu ilişkileri nedeniyle tutuklandı o dö-nem. Tutuklanan, açığa çıkan son polis şefi de olmadı. Ogünden sonra da çetelerle ilişkisi olan polis şefleri çıktı.

Nitekim son yapılan bir uyuşturucu operasyonunda,İstanbul Etiler Polis Meslek Yüksek Okulu’nda görev-li Şube Müdürü M.O. ve 6 kişi yakalandı. Zenginlere, yoz-laşmış kesimlere kokain satan bir şebekenin içinden çık-tı polis şefi. Onların koruyucusuydu. Daha çok kokain sat-sınlar diye koruyordu onları.

İşte “başınızdakiler”den biri!

DÜZEN PARTİLERİNE OY YOK!24

Yürüyüş

29 Mayıs2011

Sayı: 270

Page 25: Haftalık Dergi / Sayı: 270yuruyus.biz/pdf/pdf/270.pdf · Çayan Mahallesi’ne Hüseyin Aksoy Parkı tabelasını ... gö re vi nin ba şı na dön dü. An ka ra Sin - ... ce sin

MHP’nin‘90’lı yıllar-dan sonraburjuvazi ta-rafından ıs-rarla “değiş-tiği” vurgusu

yapıldı. Küçükburjuva aydınlar da bukoroya katıldı. Bugün seçimlerdeMHP’nin geniş kesimlerden oy iste-mesi normal gibi görülüyor.

Oysa MHP halk düşmanı, kontr-gerillanın tetikçisi katiller sürüsündenoluşan bir partidir. “MHP değişti” di-yenler MHP’nin ne olduğunu da or-taya koymadan bunu söylüyorlar.MHP neydi ki değişti? AslındaMHP’yi Türkiye halkları on yıllardıriyi tanıyor. “MHP değişti” söylemi-nin altında yatan da MHP’nin bilinenbu yüzünün unutturulmasıdır.

Değişen MHP değildir. Değişenoligarşinin ihtiyaçlarıdır. MHP herdönem oligarşinin politikalarınınpartisi olmuştur. Oligarşi neye ihtiyaçduymuşsa o görevi üstlenmiştir.

16 Mart’larda, özel timlerde,kontrgerilla operasyonlarında oli-garşinin çıkarları doğrultusunda “gö-revler” üslenmiştir.

Oligarşinin “değişmiş” birMHP’ye ihtiyacı olduğunda, değişimdemagojileri yapmış, o gereklilikortadan kalkınca, ortaya “değişme-dik” diye çıkmışlardır. Nitekim linçsaldırılarında değişmediklerini gös-termişlerdir.

Burada BBP’ye (Büyük BirlikPartisi) ayrıca değinmeyeceğiz. BBP12 Eylül’den sonra MHP’den ayrılaneli kanlı kadroların oluşturduğu birpartidir. Kendi aralarındaki ayrılığındışında misyon olarak bir farklarıyoktur. Halk düşmanlığı noktasındaMHP için söylenen her şey BBPiçin de geçerlidir.

12 Eylül sonrasında oligarşiMHP’ye daha sınırlı ihtiyaç duy-muştur. Ancak buna rağmen yine deözellikle Kürt halkının mücadelesi-ne karşı kontgerillaya, Özel Tim’eeleman yetiştirmede, şovenizmin ge-

liştirilmesinde, yine devrimci müca-delenin geliştiği noktada saldırılara,katliamlara başvurmuştur.

Özellikle üniversitelerde dev-rimci gençliğin karşısına oligarşihep MHP-BBP’li faşistleri çıkart-mıştır. Devrimcilere polis ve sivil fa-şistler birlikte saldırmıştır. Ve bugünde MHP ile AKP arasında ne kadarit dalaşı sürüyor olursa olsun dev-rimcilere karşı saldırılarda, linçlerdeiktidar tarafından MHP’li faşistlerkullanılmaktadır.

MHP-BBP’li faşistlerin kullanıl-ması sadece okullarda da değil, işçisınıfının grevlerine bakın, memurla-rın ‘90’ların başından bu yana sür-dürdüğü mücadelesine bakın; faşist-ler hep sınıf mücadelesinin karşısınaçıkartılmıştır.

Sonuç olarak, oligarşi tarafındanher alanda halkın mücadelesinin kar-şısına çıkartılan MHP-BBP gibi halkdüşmanı, halkların katili partilereneden oy verelim?

MHP-BBPHalk size neden oy versin?

Niye SEÇELİM?

Niye DESTEKLEYELİM

CHP, milyonlarca insanın işsizlik, aç-lık ve yoksulluk içerisinde yaşadığıgünümüzde, yoksulluğun çözümüiçin “iktidara geldiğimizde 600 liravereceğiz...” demekten öte bir şeyyapmış değildir.

CHP iktidar olduğunda bu sorunu çö-zer mi? Bizce bu sorunun cevabı net-tir. Bu sorunu çözemeyeceğini bili-yoruz. Ama burada tartışma CHP’ninyürüttüğü muhalefet ile ilgilidir.

CHP hemen her sorunda aynı tarz birmuhalefet yürütmektedir. Buna hayalimuhalefet demek yanlış olmayacak-tır. Daha doğrusu ortada bir muhale-fet de yoktur.

CHP’de dün var, yarın var, BUGÜN

YOK’tur. Bugün halkın yaşadıklarıCHP’yi ilgilendirmemektedir. Halkınacıları karşısında duyarsızdır. Halkakarşı sürdürülen saldırıları adeta gör-mezden gelmektedir CHP.

Düşünün, AKP’nin polisi aylardıryoksul halkın oturduğu mahallelerigece yarıları, helikopter eşliğindekuşatmakta, ağır silahlarla donatılmışkatiller, yoksul halkın evlerini bas-maktadır.

Bugüne kadar yüzlerce insan gözal-tına alınmıştır. Yoksul halkın yaşadığımahallelerde bunlar yaşanırken CHPhalka yönelik saldırıların hiçbirini teş-hir etmemiş, bu konuda bir muhale-fet yürütmemiştir.

Operasyonlar, işkenceler, mahallele-re baskınlar, hiçbiri ilgilendirmiyorCHP’yi. 15 yaşındaki gencecik kız-ların işkence gördüğü, aşağılandığı,

ahlaksızca saldırılara uğradığı bugünCHP kör, sağır ve dilsizi oynamak-tadır.

Umut haline getirilmeye çalışılanCHP işte budur. Bu gerçekleri göre-rek, CHP’yi iyi tanıyarak gerçek yü-zünü görmelidir herkes. Hiç kimseCHP konusunda boş hayallere ka-pılmamalıdır.

CHP’de laf çok ama iş, pratik ve ya-şamda bir tutarlılık yoktur. Halkçı ol-duğunu iddia eden bir parti halkın ya-şadığı baskılara, saldırılara nasıl ka-yıtsız kalabilir?

AKP’nin 1 milyon evi yıkmaya ha-zırlandığı günümüzde, halka söyle-yecek, yapacak hiçbir şeyi yokturCHP’nin. Laf üreten, iş yapmayanCHP halkı yalnız bırakmıştır. Sade-ce “biz iktidar olduğumuzda” di-yerek halkı oyalamaktadır CHP.

CHP, hayali muhalefet yapıyor!

SEÇİM DEĞİL, DEVRİM

29 Mayıs2011

25

Yürüyüş

Sayı: 270

Page 26: Haftalık Dergi / Sayı: 270yuruyus.biz/pdf/pdf/270.pdf · Çayan Mahallesi’ne Hüseyin Aksoy Parkı tabelasını ... gö re vi nin ba şı na dön dü. An ka ra Sin - ... ce sin

Ülkemizde CHP’nin tek parti ikti-darı dönemini dışta bırakırsak,1946’dan bu yana 65 yılda, 15 genelseçim yapıldı. 12 Haziran’da yapılacak16. genel seçimlerle birlikte seçimoyunu devam ettirilecek.

Seçim mi, devrim mi tartışması buoyunun bozulup-bozulmaması tartış-masıdır. Halka net hedefler gösterip-gösterememe tartışmasıdır.

1946’da adına “çok partili sis-tem” diyerek, seçim oyunu ile halkı al-dattıkları demokrasicilik oyunu em-peryalizme bağımlılığın ve sürekli fa-şizmin gizlenmesinden başka bir şey de-ğildir.

Türkiye’de 1946’da seçimler yapı-lıp yeni partiler kurulurken, Amerikanemperyalizmi de yeni sömürgecilikmetodunu geliştiriyordu. Amerikanemperyalistleri yeni sömürgecilik iliş-kilerini Truman, Marshall doktrinlerive askeri paktlarla, ikili anlaşmalarlayerleştirdi.

Burjuvazi, kapıları sonuna kadaremperyalizme açarken; çok partilisistem ve seçim oyunu ile de halkı al-datarak sevinç gösterileri yapıyordu.

Öylesine yalanlar yayıldı ki, artık“demokrasi gelmiş” ve halkın çözül-medik hiç bir sorunu kalmayacaktı.Tüm sorunlar böylece çözülecekti. Ar-tık “demokrasi” vardı.

“Çok partili sistem”den bugüne

“Çok partili sistem” dedikleri dü-zen, emperyalizmin yeni-sömürge üke-lerde kurumlaştırdığı sömürge tipi fa-şizmdir. Bu sistem, tüm yeni-sömürgeülkelerde 2. Paylaşım Savaşı sonrasıadım adım yerleştirilmiştir.

Ülkemiz Amerikan emperyalizmininyeni-sömürgesi olmasıyla birlikte, bunundoğal sonucu olarak ekonomisinden si-yasetine kadar her şeyiyle bağımlı halegelmiştir. Bağımsızlık tarih olmuş; he-

men her şeyi be-lirleyen emperya-lizme bağımlılıkolmuştur.

Türkiye em-peryalizmin yeni-sömürgesi ve sü-rekli faşizmin ol-duğu bir ülkedir.Bu, oligarşininsürekli kriz içindebulunması, yönetememesidir. Oligarşi,iktidarını korumak için halka süreklibaskı ve terör uygulamaktadır.

Bu nesnel durum bize çözüm olarakseçimi değil, devrimi işaret etmektedir.

1946’dan bu yana ülkemiz faşizmile yönetilmektedir. Bu yılların birkısmı, faşist cuntalar, sıkıyönetimler,olağanüstü haller ile geçerken, bunundışındaki dönemlerde de halk üzerin-deki baskı ve faşist terör hiç eksilme-miştir. Haklar ve özgürlükler, faşizm ta-rafından bir lüks olarak, zorunluluktankatlanılması gereken bir yük olarak gö-rülmüştür.

Halkın en haklı talepleri faşist terörile bastırıldı. Faşizmi sürdürebilmek içinbüyük kitle katliamları gerçekleştirildi.Bu koşullarda her demokratik hak vekazanım için büyük bedeller ödendi.

65 yıldır adına demokrasi dedikle-ri düzen, halkın yönetime katılamadı-ğı, söz ve karar hakkının olmadığı,halkın iradesinin esas alınmadığı bir dü-zendir; yönetimde halk temsil edil-mez; işbirlikçi güçlerinin temsil edil-diği bir düzendir. Ne seçimlerin olma-sı ne düzen partilerinin varlığı bugün-kü düzenin demokrasi olduğu anlamı-na gelmemektedir.

Düzen, halkın düşüncelerini ifade et-mesini, örgütlenmesini bugüne kadaryasaklarla, yasalarla, baskılarla engel-lemiştir. İtalyan faşist diktatörü Mus-solini tarafından hazırlatılan Ceza Ka-nunu, Türkiye Cumhuriyeti tarafındanaynen kabul edilmiş ve Türk Ceza Ka-

nunu olarak yürürlüğe konulmuştur.

Yukarıdan aşağıya inşa edilen fa-şizm, ordudan yargıya kadar tüm bu dü-zen kurumlarının faşizme tabi kılın-masıyla şekillenmiştir.

Düşünce ve örgütlenme özgürlü-ğünü engellemek için oligarşi yasa çı-karmakta zorlanmadı. Nitekim uzun yıl-lar bunu Mussoloni’nin iktidarı yılla-rında hazırlanmış, faşist İtalyan yasa-larından alınmış ceza maddeleriniTCK’nın 141-142’nci maddeleri ve146’ıncı maddeleri haline getirerekyaptılar. Bugün yeni yasalarla o saldı-rılarını sürdürmektedirler.

Seçimler ve parlamento oligarşininkendi sınıf egemenliğini devam ettir-mek için kullandığı bir aldatmacadanöteye gitmedi bugüne kadar. Ülkemi-zin demokrasiyle yönetildiği iddia edi-len 65 yıllık tarihine bakıldığında bu-nun tersini hiç kimse söyleyemez.Onun için seçim değil, devrim diyoruz

Oligarşi, seçimleri ve parlamento-yu aynı zamanda halk düşmanı iktida-rının meşruluğunu sağlamak için kul-lanmakta, bunun için de her seçimdekitlelerin en geniş katılımını sağlama-yaya özel bir çaba sarfetmektedir. Dev-rimi savunmak, bu gayri-meşru iktidarıkabul etmemektir aynı zamanda.

Parlamento kimin için var?Burjuvazi seçimleri, parlamento-

yu ve “genel oy” hakkını, demokrasi-nin kanıtları olarak sundu hep. Se-

Seçim Değil, DEVRİM!Düzenin seçim aldatmacasına

ortak olmayalım!

DÜZEN PARTİLERİNE OY YOK!26

Yürüyüş

29 Mayıs2011

Sayı: 270

Page 27: Haftalık Dergi / Sayı: 270yuruyus.biz/pdf/pdf/270.pdf · Çayan Mahallesi’ne Hüseyin Aksoy Parkı tabelasını ... gö re vi nin ba şı na dön dü. An ka ra Sin - ... ce sin

çimler varsa, birden çok parti kurula-biliyorsa, seçimlerle oluşmuş bir par-lamento varsa, “demokrasi tüm kurumve tüm kuralları ile işliyor” demektir!

Düzen partileri bu sistem içinde is-tedikleri gibi halkı aldatabilecek, bir-birleriyle rekabet eder gibi görünüp bas-kı ve terörü birlikte uygulayacak, sö-mürüden elde edilenleri birlikte pay-laşacaklardır. Halkı da umutlarını par-lamentoya bağlamış olarak düzen için-de tutmuş olacaklardır.

Burjuvazinin ideologlarına göre,çok partililik, genel oy hakkı, belirli ara-lıklarla seçimlerin yapılması ve parla-mento, demokrasi için yeterli olmak-tadır! Oysa bunun karşısında Leningenel oy ve parlamento hakkında şöy-le demektedir:

Genel oy ve parlamentonun “Belir-li bir süre için parlamentoda halkı, yö-netici sınıfın hangi bölümünün ayak-lar altına alacağına, ezeceğine, dönemdönem karar vermek” (Lenin, Devlet veİhtilal, syf. 63) dışında bir işlevi yoktur.Sorunun özeti tastamam budur aslında.

Lenin’in de belirttiği gibi genel oyve parlamento emekçilerin, yoksulhalkın özgür iradelerinin geçerli olmasıdeğildir. Tersine seçimler, sömürücüegemen sınıfların hangi kesimlerininhalkı ezeceğine 5 yılda bir karar ver-mekten başka bir şey değildir.

O nedenle burjuvazinin iktidarı al-tında yapılan seçimler emekçilerinözgür iradesini yansıtmaz. Ortadaemekçilerin iradesi diyebileceğimizbir durum yoktur zaten.

Bu gerçeğe karşın, Marksist-Leni-nistler, “parlamento ve seçimler biziilgilendirmez” diye düşünmezler. So-runa ezilen halkları ve mücadelenin çı-karları açısından yaklaşırlar. Parla-menter mücadeleyi de halkın ve dev-rim mücadelesinin çıkarları doğrultu-sunda ele alırlar.

Marksist-Leninistler açısından na-sıl ki, seçimler konusuna kayıtsız kal-mak eksik bir yaklaşımsa, seçimlere ol-duğundan fazla bir rol yüklemek, par-lamentoyu amaçlaştırmak da bir baş-ka yanlıştır.

Parlamentoya bakışta Marksist-Le-ninistlerin tavrı nettir: Lenin’in parla-

menter mücadeleye bakış açısındaki te-mel kıstas, “legal ve illegal mücade-lenin birleştirilerek kitlelerin eğitil-mesi, örgütlenmesi ve ayaklanmayahazır hale getirilmesi”dir.

Rusya’da devrimciler bu bakış açı-sıyla hareket ederek, Çarlık dönemininmeclisi Duma’ya girmiş, meclisi buamaçla kullanmışlardır. Meclisi iktidarmücadelesinde bir araç olarak gör-müşlerdir.

Parlamentodan nasıl ve kimin için yararlanacağız?

Proletarya, gerçekte burjuvazininbaskı aracı olan burjuva demokrasisi-nin tüm imkanlarından yararlanacaktırelbette. Keza aynı şekilde, burjuvazi-nin kendi sistemini meşrulaştırma ara-cı olan parlamentodan da yararlana-caktır.

Birincisi, işçi sınıfını demokrasimücadelesi içinde olgunlaştıracağı, sı-nıf savaşında yeni araçlar ve imkanlarsağlayacağı için; ikincisi, burjuvaziningerici, demokrasi düşmanı yüzünü açı-ğa çıkaracağı için; üçüncüsü, burju-vazinin halkın en geri kesimlerini ya-lanlarla etkilemesinin önüne belli öl-çülerde geçecek bir kürsü olacağı için,bu kurumları kullanırız.

Burjuvazinin sınıf egemenliğinin birkurumu olan parlamentosu tarihselolarak zamanını doldurmuştur. Ancakbunu sadece bizim bilmemiz yetmez.

Parlamento tarihsel olarak ömrünüdoldurmuş olmakla birlikte pratik ola-rak (siyasal olarak) halen halkın genişkesimleri için bir anlam ve önem taşı-maya devam etmektedir. Seçim mey-

danlarının durumu, halkın düzen par-tilerinden beklentileri ve halen oligar-şinin parlamentosunun çözüm yeri ola-rak görülmesi, politik olarak hesaba ka-tılması gereken olgulardır.

“Bur ju va par la men to su nun gö -rül me miş öl çü de teş hir ol ma sı na,inan dı rı cı lı ğı nı yi tir me si ne kar şın,halk kit le le ri ye te rin ce ör güt len me mişve dev rim ci al ter na tif ken di si nin tekse çe nek ol du ğu nu, he nüz halk kit le -le ri ne gös te re me miş tir... Bur ju va zi -nin ye ni den halk kit le le ri ni pe şi ne ta -ka rak ik ti da rı nı sür dür me si nin ko şul -la rı nı oluş tur mak ta dır.” (Dayı, SeçmeYazılar, Boran, syf: 211)

Emekçi sınıfların beklentileri, par-lamentonun hala bir çözüm yeri olarakgörülmesi ve devrimcilerin halka siyasigerçekleri yeterince açıklayamamışolması, halkı örgütleyememesi sonucuparlamento pratik olarak varlığını de-vam ettirir. Yoksa parlamento burjuvazigibi tarihsel olarak ömrünü doldurmuş,halka düşman bir kurumdur.

İşte bu nedenlerden dolayı dev-rimciler şartları oluştuğunda parla-mentoyu, parlamenter mücadeleyi biraraç olarak kullanırlar.

Devrimciler seçimlere ya da parla-mentoya ilişkin olarak adım atarken, el-bette burjuva demokrasisinin teşhirinive devrim mücadelesini geliştirmeyi te-mel alırlar. Bunların yapılamadığı ko-şullarda, parlamentoya girmeyi sa-vunmak, objektif olarak burjuvazininsistemini meşrulaştırır bir konumadüşmek demektir.

Devrimciler, burjuvazinin parla-mentosunu ya da düzenden çözümbekleyen anlayışları güçlendirmeyecek,bu düşüncelerin etkisini kıracak, kit-leleri düzene bağlayacak değil, dü-zenden koparacak bir mücadele sür-dürmeli, politika ve taktiklerini bunagöre belirlemelidirler.

Onun için ısrarla seçimlerin çözümolmadığını anlatıyor, devrimi savunu-yoruz.

Seçimler konusunda niyetlerle tavır alınamaz

Parlamento ve seçimler konusundadevrimcilerin tutumu nettir. Seçimler ve

Devrimciler, burjuvazininparlamentosunu ya da

düzenden çözüm bekleyenanlayışları güçlendirmeyecek,

bu düşüncelerin etkisinikıracak, kitleleri düzene

bağlayacak değil, düzendenkoparacak bir mücadelesürdürmeli, politika vetaktiklerini buna göre

belirlemelidirler.

SEÇİM DEĞİL, DEVRİM

29 Mayıs2011

27

Yürüyüş

Sayı: 270

Page 28: Haftalık Dergi / Sayı: 270yuruyus.biz/pdf/pdf/270.pdf · Çayan Mahallesi’ne Hüseyin Aksoy Parkı tabelasını ... gö re vi nin ba şı na dön dü. An ka ra Sin - ... ce sin

parlamento bir amaç haline getirilemez.Seçimleri ve parlamentoyu temelalarak bir yere varılamayacağı orta-dadır.

Nitekim bugüne kadar emekçilerinseçimlerle iktidar olduğu hiçbir yerdegörülmemiştir. Emekçiler burjuvazininiktidarını oy ile ya da seçim sandıkla-rıyla devirmemişlerdir.

Paris Komünü’nden başlayarak,Sovyet devrimine, Çin devriminden Kü-ba’nın kurtuluşuna kadar hemen tümdevrimlerde halkın örgütlü gücü ve mü-cadelesi ile, aşağıdan yukarıya kitlele-rin devrimci zoru ile iktidarlar ele ge-çirilerek burjuvazinin iktidarına son ve-rildi.

Parlamento ile ya da seçimler ilesosyalizme geçildiği görülmedi. Böy-le bir öngörüyü, politikayı veya stra-tejiyi doğru gösterecek tek bir örnek or-tada yoktur. Buna karşın sömürücüegemen sınıf iktidarlarının devrim-lerle yerle bir edildiğinin onlarca örneğivardır. Devrimleri gerçekleştirme mü-cadelelerinin, sosyalizmi inşa etmemücadelesinin yeryüzünde gerçekleşentek biçimi, ezilenlerin zorudur. Parmakindirip kaldırarak bunun mümkün ol-duğu görülmemiştir. Buna rağmen, ha-len parlamentoyu temel alan, kırıntılarile yetinilen düşüncelerin savunulma-ya devam edilmesi ya siyasi körlüktürya düzen içilik tercihidir.

1970’li yılların başında Şili’de “par-lamenter yoldan sosyalizme geçiş” an-lamında bir “deney” kısmen yaşanmış,ama sonuçsuz kalmıştır. Faşist cunta,sosyalist Salvador Allende iktidarınıAmerika’nın tezgahladığı faşist darbeile yıkarken, Allende’yi de katletmiş-tir.

Bugün Latin Amerika’da çeşitli solilerici hareketler, seçimlere girerekparlamentoda “başarı”lar kazanmış,iktidara gelmişlerdir. Ancak bu geliş-meler, halklar cephesinden emperyalizmkarşısıda ilerici bir nitelik taşısa da, bi-rincisi bu gelişmeleri devrim diye ni-telendirmek mümkün değildir; ikinci-si, bu iktidarların varlığı aynı zaman-da devrimci mücadelesinin önünde birsete de dönüşebilir...

Tüm bu nedenlerden dolayı seçimdeğil devrim diyoruz. Parlamenter mü-

cadeleyi reddetmiyoruz. Belirli koşul-lar altında değerlendirebiliriz. Amaona yükleyeceğimiz anlam; daha çoksistemi teşhir etmek temelinde yürüte-ceğimiz bir mücadele olacaktır. Mü-cadelemiz düzeni teşhir eden bir rol oy-nayacaktır.

Seçim değil devrim diye belirlemeyaparken, emperyalistlerin ve burju-vazinin parmak hesabı ile iktidarı ver-meyeceğini biliyoruz. Yani seçim ile de-ğişecek bir iktidar yoktur ortada.

Emperyalist tekeller on yıllardırdünya çapında bir sistem kurmuştur.Kurdukları bu sömürü sistemi için kandökmüş, işgaller gerçekleştirmişlerdir.Bunun için ordular kurmuş, halklarakarşı silahlanmışlardır. Emperyalist-lerin sömürü, yağma ve talan demekolan bu sistemlerini bir çırpıda mecliste3 parmak hesabı ile terketmeyeceğiaçıktır. Emperyalistler dünya çapında-ki vurgun ve talan düzenlerini bozmakistemeyeceklerdir. Hele kendisine soldiyen düzenin solundaki partiler se-çimleri kazandı diye emperyalistlerkurdukları düzenden vazgeçmeyecek-lerdir.

Bugüne kadar parlamenter yoldanemperyalizmi tamamen kovan, faşizmiyıkan bir gelişme olmamıştır. Parla-menter yol ile devrim arasındaki terciho siyasi partinin ne istediği ile de ilgi-lidir. Bir siyasi parti eğer kırıntılar is-tiyorsa, kırıntılar ile yetinecekse se-çimlerde yer alır ve tüm hedefi par-lamentoya girmek olur.

Reformlarla, kırıntılar ile yetinme-yecekse, iktidar hedefi varsa, devrimihedeflemek ve bunun için mücadele et-mek zorundadır. Yoksa boşa kürek çe-kilmiş olur. Hem halkın beklentilerihem de o kadar enerji heba olup, gider.

Bugüne kadar seçimler gösterdi ki,seçimler burjuvazinin düzenini akladığı,halka boş umutlar vaat edildiği biryutturmacadan başka bir şey değildir.

Meclise halkın temsilcileri seçil-memektedir. O meclisler halk içinoluşturulmuş meclisler de değildir.Orada halk için kararlar alınıyor de-ğildir. Meclisler bir avuç sömürücününKoçlar’ın, Sabancılar’ın, Doğan-lar’ın, Ülkerler’ın çıkarı için vardır.Yoksulların bırakın meclise girmeleri-ni, aday olma şansları dahi yoktur.

Çürümüş bir düzenin parlamento-sunun halk düşmanı yüzünü, halkakarşı çıkardıkları yüzlerce yasayı, par-lamentonun burjuva feodal pislikleriniher gün görüyoruz.

Böylesi bir parlamentoda gerçeklerianlatıp sistemi değiştirmek olabilecekbir şey değildir. Tüm bunları bir yanabırakıp, bir an için iktidara gelindiğinidüşünsek bile; o zaman da oligarşininve emperyalizmin silahlı güçleri, or-dusu, polisi buna izin vermeyecektir.

Gerçekler; burjuvazinin iktidarını yıkın, diyor

Tüm bu tarihsel deneylerden vebunların bilimsel tahlilinden yola çı-karsak, açık olan şudur ki, hakların kur-tuluşu oligarşi ve emperyalizme karşıverilecek anti emperyalist, anti oligar-şik bir devrim ile gerçekleşecektir.

Seçim ve parlamento, halkların hiç-bir yakıcı sorununu çözemez. Çünkütüm bunlar bir avuç asalak ve sömürücüiçin vardır. Onların düzenlerinin gele-ceği için vardır. Onların düzenini ko-rumak için çalışmaktadır düzenin bu ku-rumları.

Seçim değil, devrim derken bu ger-çeğe işaret ediyoruz. Halkın içindebulunduğu yoksulluğu, açlığı, halka yö-nelik baskıları halkın iktidarını kur-madan karşılayabilmek imkansızdır.Parlamentodan çıkarılacak milletve-killeri ile olabilecek bir şey değildir.

Ülkemizin bağımsızlığı, demokra-si ve sosyalizm seçimler ile sağlanma-yacaktır. Bunları gerçek kılmak ancakdevrim ile mümkündür. Aksi haldeparlamentarizm batağına sonuna kadarsaplanmak kaçınılmaz olacaktır.

Seçim ve parlamento,halkların hiçbir yakıcı

sorununu çözemez. Çünkütüm bunlar bir avuç asalakve sömürücü için vardır.

Onların düzenleriningeleceği için vardır.

Onların düzenini korumakiçin çalışmaktadır düzenin

bu kurumları.

DÜZEN PARTİLERİNE OY YOK!28

Yürüyüş

29 Mayıs2011

Sayı: 270

Page 29: Haftalık Dergi / Sayı: 270yuruyus.biz/pdf/pdf/270.pdf · Çayan Mahallesi’ne Hüseyin Aksoy Parkı tabelasını ... gö re vi nin ba şı na dön dü. An ka ra Sin - ... ce sin

Dilde özenticilik, kendi dışımız-da sık sık, kendi içimizde de zamanzaman karşımıza çıkan bir özelliktir.

Özenticiliğin yönü, kişiden kişi-ye, o özentiyi doğuran nedenleregöre değişir. Kimi, başta İngilizce ol-mak üzere, yabancı kelimeleri kul-lanmaya özenir. Kimisi teknik, teo-rik, akademik kavramlarla konuş-mayı “sever”. Kimisi, “öz Türkçe”kelimeleri, kimi de “eski” kelimele-ri kullanmaya özel anlamlar yükler.

Rövanşist, reality, reel sos-yalizm, ambiyans, entegre olmak, an-gaje olmak, ironi, referans, first ley-di, back graund, moderatör, dizayn...Aydınların, reformist oportünist so-lun, mimar-mühendis, doktor, ecza-cı gibi yüksek okul mezunu kesim-lerin veya gazeteciler, öğretim üye-leri gibi kesimlerin dilinde bu tür ke-limeleri daha yoğun olarak görebili-yoruz. Bazen burjuvazi tarafından or-taya yeni atılmış bir kelime görül-

memiş bir hızla bu kesimlerin dilin-de yaygınlaşabiliyor. Bu tür yaban-cı sözcükleri niye kullanırız?..

Veya eski kelimeler... riayet, te-veccüh, muttali, mübalağa, kesafet,tevatür, müteyakkuz... Solun yazıla-rından bunlar. Hatta bazen bakarsınız,bunları kullanan çok yaşlı biri de de-ğildir.

Ne yabancı kelimelerde ne eskikelimelerde sorun bir alışkanlıktankaynaklanmaz genel olarak. Sorundaha çok bir özentidir. Bazen farkındabile olunmaz bu özentinin ama dü-zenin yarattığı bir şartlanmadır;bu tür kelimeler kullananlar “dahaçok okumuş, daha çok bilen” in-sanlardır.

Bu kullanımlar dilde bozulmaya,kirlenmeye ve bir yanıyla da muğ-laklaşmaya yol açar.

Bizim meselemiz şu anda özTürkçecilik, Osmanlıcılık değil... Butür kelimeleri kullanıp kullanma-

makta bizim ölçümüz, anlaşılırlık ol-malıdır. Halkımız, yoldaşlarımız an-lattığımızı en iyi hangi kelimelerle an-layacaksa, o kelimeleri kullanmalı-yız... Eğer kullandığımız kelimeler,anlaşılmıyorsa, alternatifini bulmayaçalışmalıyız. Konuştuğumuz işçi,memur, ev kadını, “reel sosyalizm” de-nildiğinde, ironi denildiğinde, anga-je olmak denildiğinde ne dediğimizitam anlamıyorsa, karşımızdaki gençarkadaşa eski kelimeler kullanmakverimli olmayacaksa, alternatiflerinibulmalıyık.

Bir şeyi anlatmak, karşımızdakibilinçlendirmek, öğretmek içindir;kendimizin ne kadar bildiğini gös-termek için değil... Bu noktada birkaygımız olmazsa, özenticilikle çokkolay mücadele ederiz...

Gerçekte dilimizde böyle bir bo-zulmaya veya muğlaklaşmaya izinvermek, iktidar iddiasını yazımız-da ve sözümüzde yeterince somut-layamamak demektir. İktidar iddia-sı, kitleleri örgütleme iddiası ve zo-runluluğudur. Kitleleri örgütlemezorunluluğunun bilincinde olanlarkitlelerin anlayacağı şekilde konuşur.

SavaşanKelimeler

Özenticilik ve ölçümüz

Evrensel gazetesi, geçen hafta, Ankara’da Halk Cep-heliler’e yönelik son gözaltılarla ilgili bir haber yaptı.

Evrensel muhabiri, bu son gözaltı teröründe eşi Şeri-fe Yılmaz gözaltına alınan 63 yaşındaki TAYAD’lı Meh-met Yılmaz’la görüşmüş; onun ağzından son saldırılar-daki tahammülsüzlüğü aktarıyordu.

Haberin başlığı da Mehmet Yılmaz’ın konuşmasındanalınmıştı: “Bu kadar pervasızlık olur mu?”

Normalde ilerici, demokrat her gazetenin yapması ge-reken bir haberdi bu. Evrensel’in bu haberi yapması da do-ğal olandı bu nedenle. Ancak ülkemizde “doğal olan” ye-rine getirilmediği için, bu tür haberler bazen bir “duyar-lılık” ifadesi haline geliyor. Haberi görünce, “iyi, seyir-ci kalmamışlar en azından” diye düşünüyorsunuz. Ancakokuyunca görüyorsunuz ki, Evrensel’deki bu “duyarlı” ha-berin içinde önemli bir eksik var.

Haberde, ne Mehmet Yılmaz’ın TAYAD’lı oluşundanne haberdeki gözaltı operasyonlarının Halk Cephesi’neyönelik oluşundan tek bir kelime bile bahsedilmiyor.

TAYAD’lılara yönelik operasyonun haberini veriyorama TAYAD’ın adı yok... Bu nasıl bir habercilik anlayı-

şı, nasıl bir kültür?Basit bir unutkanlıkmı yoksa? Cevabın

bu olmadığını iyi biliyoruz. Evrensel’in habercilik anla-yışı, subjektiftir. İflah olmaz grupçu kültürü nedeniyle Ev-rensel, yıllardır benzer bir çok haber yapmıştır. Biz de hepeleştirmişizdir. Yanlışlığından emin olduğumuz ve dev-rimci, ilerici gazetecilik anlayışıyla bağdaştırılamayacakbu yayıncılığı teşhir etmeye ve değiştirmek için ısrarla çabasarfetmeye devam edeceğiz. İdeolojik mücadele, bir ısrarmücadelesidir.

Evrensel’in bir türlü görmek istemediği şudur: Siz yoksayınca hiçbir şey yok olmuyor. Siz yazmadınız diye Meh-met Yılmaz TAYAD’lı olmaktan çıkmıyor. Siz yazmayıncao operasyonun Halk Cephesi’yle bağı ortadan kalkmıyor.

Ne düşünüyorsunuz? Yoksa tıpkı egemen sınıflargibi, katliamlarda, infazlarda bile “örgütün adını yazmayın,propagandaları olur!” diye mi düşünüyorsunuz? Bu san-sürcülük niye? İnanın, siz Halk Cephesi’ni gazetenizin hersayfasında yazsanız, ne Halk Cephesi’nin başı göğe de-ğer ne de siz yazmadınız diye Halk Cephesi yok olur... Sizeğer bir günlük gazete iseniz, olması gerektiği gibi 5 N1 K kuralına ve devrimci sorumluluğunuza uygun olarakhaberinizi yaparsınız.

Evrensel’e 5 N 1 K hatırlatması

SEÇİM DEĞİL, DEVRİM

29 Mayıs2011

29

Yürüyüş

Sayı: 270

Page 30: Haftalık Dergi / Sayı: 270yuruyus.biz/pdf/pdf/270.pdf · Çayan Mahallesi’ne Hüseyin Aksoy Parkı tabelasını ... gö re vi nin ba şı na dön dü. An ka ra Sin - ... ce sin

Sevgili arkadaşlar, merhaba. 12Haziran seçimlerine fazla bir zamankalmadı. Günlük ilişkilerde, sohbet-lerde de haliyle seçimler konusudaha fazla yer almaya başladı.

Bizim tavrımız belli. Biz esasolarak devrimci bir alternatifi öne çı-karmaya çalışacağız. Halkımıza ül-kemizin ve halkın sorunlarının par-lamenter yoldan çözülemeyeceğinianlatacağız. Buna ikna etmeye çalı-şacağız.

“İkna” etmek önemli ve zorunlu.

Sonuçta kitleleri bir-tavrımızın, bir politikamı-zın yanına çekmek, onuikna etmektir. Kitleleriikna etmeden hiçbir şey ol-maz.

Seçimler konusunda dahalkın çok geniş kesimle-ri, çoğu zaman söyledik-lerimizin haklılığına büyükölçüde katılırlar. Düzenle,düzen partileriyle ilgili şeyler, köy-lediğimizde çoğunlukla “haklısınızama...” diye başlayan cümleler ku-rarlar.

“Ama...” sorusunda ikna olma-dıkları noktalar vardır. “Ama...” so-rusunda kitlelerin siyasal ideolojikgerçeklerle pratik arasında gördüğüçelişkiler vardır.

Bu yaklaşım bugün karşımıza birkaç şekilde çıkmaktadır: “Oy ver-me- diğimizde AKP güçlenir, yinegericilik hakim olur.”... “Bir tek bizoy vermeyince, elimize ne geçecek?”

Seçim çalışmalarımız, bu sorula-ra cevap vermeli, halkın kafasındakibu yanlış, çarpık düşünceleri yık-malıyız.

��Kötünün iyisi mi?Seçimde tavrımız, kendimizi kö-

tünün iyisine mahkum etmek olma-malıdır. Halk kitlelerine bunun yan-lışlığın anlatmalıyız.

"Kötünün iyisi"yle yetinme tavrı,halka, burjuvazinin dayattığı bir dü-şünüş tarzıdır. Halkı her şeyin en iyi-sinden, en güzelinden mahrum edenburjuvazi, halka "en azla yetinme";"ehven-i şer" olanla yetinme kültü-rünü kabul ettirmeye çalışmıştır.

"Kötünün iyisi"yle yetinmek,BAŞKA BİR ALTERNATİFİN ol-mayacağını kabul etmektir.

"Kötünün iyisi"yle yetinmek, so-nuçta kendimizi burjuvazinin sun-duklarından birine mahkum etmek de-mektir.

Tam tersine, esas olarak da se-çimlerde, biz düzenin bize sunduk-larının tamamen dışında bir alterna-tife sahibiz.

Sandık düzendir, bizim alternati-fimiz ise devrimdir.

Seçim sandıklarından devriminçıkması ihtimal dahilinde değildir; oli-garşinin kurduğu seçim sandıkların-dan her koşulda düzen çıkacaktır.

Oligarşinin seçim sandıklarındandemokrasinin, adaletin, özgürlüğünçıkması da mümkün değildir.

Bu anlamda şunu unutmayalım:"Kötünün iyisi"nde hiçbir iyilik yok-tur.

Aslında bizi kötüye mahkum et-mekte, bunu da "kötünün iyisi" diye

meşrulaştırmaktadırlar.

�� Düzenin seçimlerindegericilik-ilericilik saflaşmasıyoktur.

Devrimcilerin "düzen partilerineoy yok" tavrı karşısında bir başka iti-raz noktası da oy vermemenin geri-ci partileri güçlendireceği düşünce-sidir.

Devrimci, ilerici kesimlerin yay-gın biçimde oy kullanmaması duru-munda, sistemin daha gerici kesim-lerinin, özel olarak da AKP'nin güç-leneceği düşüncesi özellikle işçi ke-siminde, yoksul alevi gecekondu hal-kı içinde kendine yer bulabilen bir dü-şüncedir.

Fakat seçim aldatmacasının "al-datmaca" olduğu nokta tam da bura-sıdır.

Bu saflaşma gerici-lik-ilericilik saflaşma-sı değildir. Bu saflaş-ma, aslında "bizi kimsömürsün" saflaşma-sıdır.

Bizi Koçlar, Sa-bancılar mı sömürsün?Yoksa Ülkerler, Al-bayraklar mı sömür-sün saflaşmasıdır.

Bize kim işkence yapsın saflaş-masıdır?

İki taraf da sömürücüdür. İki ta-raf da emperyalizm işbirlikçisidir. İkitaraf da faşizmin savunucusu veuygulayıcısıdır.

Şimdi AKP ile CHP arasında ter-cih yapmak, bağımlılıkla bağımsızlıkarasında bir tercih yapmak mıdır? El-bette hayır.

CHP, muhalefette olduğu tüm buyıllar boyunca emperyalizmle hangibağımlılık ilişkisine son verilmesiniistedi?

NATO’dan çıkılmasını mı savu-nuyor CHP? NATO’dan çıkmamayısavunmak, bugün Libya’ya emper-yalist saldırıyı desteklemektir. Kı-lıçdaroğlu’nun CHP’si bu emperya-list saldırının arkasındadır.

CHP’nin kıdemli başkanlarındanHikmet Çetin, ABD-NATO tarafından

Ders: Seçimler ve Alternatifler

“Kötünün

iyisi”ni seçmeye

mahkum değiliz!

DÜZEN PARTİLERİNE OY YOK!30

Yürüyüş

29 Mayıs2011

Sayı: 270

Page 31: Haftalık Dergi / Sayı: 270yuruyus.biz/pdf/pdf/270.pdf · Çayan Mahallesi’ne Hüseyin Aksoy Parkı tabelasını ... gö re vi nin ba şı na dön dü. An ka ra Sin - ... ce sin

işgal edilen Afganistan’da,uzun yıllardır NATO adınagörev yapmaktadır veCHP’nin buna da itirazıyoktur... CHP’de kötününiyisini görenler, bütün bun-ları görmelidirler. Cepheli-ler, kötünün iyisi diye, ge-riciliğe karşı hiç yoktaniyidir diye CHP’yi destek-lemeyi savunan herkese bugerçekleri bıkmadan, usanmadan an-latmalıdırlar. Mesela CHP’ye yöne-lik destek eğiliminin güçlü olduğu ke-simler arasında pekala bu konuda ya-yınlanmış dergi yazıları çoğaltılarakda dağıtılabilir.

��Sorular soralım:Niye destekleyelim?

Seçim çalışmasında halkımıza se-çim politikamızı anlatırken, kullana-cağımız bir başka etkili yöntem, herzeminde sorular sormaktır.

Neden destekleyelim?

CHP'yi neden destekleyelim?

Ne yaptılar halk için?

Demokrasi için, bağımsızlık için,sömürü ve zulme son vermek için neyaptılar?

Daha çıplak sorular soracağız:CHP işkencelere karşı mıdır? Peki öy-leyse 15 yaşındaki kızlarımıza işkenceyapılırken, nerededir bunlar?

CHP katliamlara karşı mıdır? Peki19 Aralık katliamını yapan hangikadrolardı?

Aynı soruyu elbette AKP için desoracağız, MHP için de...

Ancak özellikle Alevi halkımız veişçi kesimler arasında asıl tartışmaCHP üzerinden çıkmaktadır.

Bu konudaki yanılgı ve beklenti-ler, uzun yıllardır sürmektedir.

Kötünün iyisini seçmek, AKP ge-riciliğine karşı hiç değilse bunlar dabiraz solcu diye CHP'yi destekle-mek, özellikle halkımızın bu iki ke-siminde tarihsel kökleri olan bir dü-şüncedir.

Doğrudur, ülkemiz 1950’lerden buyana, faşist, gerici, dinci, milliyetçi,açıkça Amerikan yanlısı partiler ta-

rafından yönetilmiştir. “Düzenin solu”olarak CHP, 50’lerden bu yana çok aziktidar olmuştur. Emperyalizm işbir-likçisi ve faşizmi savunan bir çizgi-de iktidara gelmekten umudunu kesenCHP, kendini “ortanın solu” demo-kratik sol” diye adlandırarak, kitlelerinsol taleplerine sahip çıkmıştır. CHP(keza onun devamı olan SHP, DSPgibi partiler) kısa iktidar dönemlerindesolculukla hiçbir ilgilerinin olmadığınıkanıtlamış olsalar da kitlelerde hala buyönde, CHP’yi sol olarak gören birdüşünce varlığını devam ettirmekte-dir.

Ancak bu demokrasicilik oyunu-nun en temel aldatmacalarından bi-ridir. CHP’yi güçlendirmek düzenigüçlendirmektir.

Kitlelerin CHP’ye yedeklenmesidemek, düzenin sağlamlaşması de-mektir. Çünkü bu yöntem, kitleleri sü-rekli olarak devrimden uzaklaştırıpdüzene yaklaştırmaktadır.

��Seçim çalışması halkakendi gücünü göstermeçalışmasıdır

Halkın belli ölçüde bilinçli ke-simleri, tek yol devrim deyişimize de,tek çözüm sosyalizm deyişimize dehak verebilirler. Ancak bu noktada asılçelişki, asıl güvensizlik, ama bu ger-çekleştirilemez ki... diye ortaya çık-maktadır.

Bu anlamda seçim çalışmasındakitlelere çarenin seçim değil; devrimolduğunu gösterirken, bunun tek ba-şına yetmeyeceğini de bilmeliyiz. Odevrimi halkın kendi gücüyle ger-çekleştirebileceği güvenini taşımalı-yız.

Kuşku yok ki, bu sadece propa-

gandayla sağlanabilecekbir güven değildir. Bugüven kitlesel mücadele-ler pratiği içinde oluşur.Ama biz bugünden o gü-venin temellerini atıyo-ruz.

��Seçim çalışmasıaynı zamanda bir

TARİH çalışmasıdır Kitleler, daha iyinin mümkün ola-

bileceğine inanmadıkları, bunu ger-çekleştirebileceklerine güven duya-madıkları noktada kötünün iyisine yö-nelirler.

Kendilerine güveni, kendi pra-tikleri içinde kazanacaklardır. Ama birde halkların yüzyıllar boyu yaşadık-ları vardır.

Bu anlamda TARİH, seçim çalış-mamızda iki yönüyle yer almalıdır.

Birincisi, ülkemiz seçim tarihiaçısından;

Ülkemizde bugüne kadar kaç se-çim yapılmış, kaç hükümet kurulmuşve bunun sonucunda ne olmuş soru-sunun cevapları son derece çarpıcıdır.Düşünün, kaç kez seçim sandığı ge-tirilmiş halkın önüne ve her seferin-de denilmiş ki, bak bu sefer senin so-runlarını çözeceğiz.

Ama çözülmemiş!

Seçim çalışmasında bizim gücü-müz, gerçeğin gücüdür.

Seçim çalışmasında bizim gücü-müz, oligarşinin halkın sorunlarınıçözmek konusundaki güçsüzlüğü-dür. Bizim gücümüz, sosyalizmin çö-züm gücüdür.

Evet çözememişlerdir.

Halkın konut sorununu çözeme-mişlerdir. Halkın yarısını gecekon-dularda sağlıksız evlerde yaşamayamahkum etmiş bir düzen var karşı-mızda. Sağlık, eğitim sorunlarını çö-zememişlerdir.

65 yılda 15 genel seçim yaypıl-mış... 88 yılda, 60 hükümet kurul-muş. 60 kez TBMM kürsüsündeyeni hükümet programı okunmuşve halka vaatler edilmiş... Sonuç

AKP-CHP saflaşması gericilik ilericilik

saflaşması değildir. Bu saflaşma,

aslında "bizi kim sömürsün"

saflaşmasıdır.

Bizi Koçlar, Sabancılar mı sömürsün?

Yoksa Ülkerler, Albayraklar mı sömürsün

saflaşmasıdır.

Bize kim işkence yapsın saflaşmasıdır?

SEÇİM DEĞİL, DEVRİM

29 Mayıs2011

31

Yürüyüş

Sayı: 270

Page 32: Haftalık Dergi / Sayı: 270yuruyus.biz/pdf/pdf/270.pdf · Çayan Mahallesi’ne Hüseyin Aksoy Parkı tabelasını ... gö re vi nin ba şı na dön dü. An ka ra Sin - ... ce sin

malumdur.

Burjuvazi, 4-5 yıldabir seçim sandıklarını ku-rarken, halkın bir önce-kileri unutmuş olmasınagüveniyor.

Biz unutmamaya gü-veniyoruz.

Unutanlar bir kezdaha aldanırlar çünkü. Ohalde halkımıza günlük ko-nuşmalarda, seçim çalış-malarında bu kadar yılda şukadar seçim oldu, ne oldu? diye bık-madan usanmadan soralım.

��Anlatacağımız TARİHİNikinci yönü; halklarınzaferlerle dolu tarihidir

Halklar başarmıştır.

Devrimler, “kötünün iyisi”yle ye-tinmeyi reddeden halkların eseridir.

Devrimler, düzen içi çatışmalardataraf olmayı reddedip, tüm düzengüçlerine karşı savaşanların zaferidir.

Ama nasıl olacak sorusunun ce-vabı, yine bizzat halktadır. Güç halk-tadır. Yıkacak ve yapacak olan halk-tır.

Her devrim, kendinden kat be katgüçlü bir düşmana karşı gerçekleşti-rilmiştir.

Halklar, düzenli ordulara karşısavaşıp kazanmadılar mı bu savaşla-rı?

Seçim çalışması bu yanıyla Cep-heliler’in kitleleri dünya halklarınınzaferlerini ve nasıl zafer kazandıkla-rını da anlattıkları bir çalışma olma-lı. (Burada hemen elbette şunu hatır-lamadan geçmeyelim; kitlelere öğ-retmek için öğrenmek gerekir. HerCepheli, asgari olarak bu zaferlerledolu tarihten bir özet yapabilecek du-rumda olmalıdır.)

��CHP’ye verilenher destek karşılığındahalk ağır faturalar ödemiştir

“Kötünün iyisini”, “ehven-i şer”olanı tercih etmek, zaman zaman

solda da görülmüştür. Sol da zamanzaman düzen partileri arasındaki saf-laşmaları yanlış değerlendirebilmiş-tir.

l975 seçimlerinde böyle olmuşturörneğin; TKP'nin başını çektiği re-formist-revizyonist çevreler blok ha-linde CHP'yi destekleme kararı aldı-lar. Temel gerekçeleri de, AP-MHP-MSP tarafından oluşturulan l. Milli-yetçi Cephe hükümetinin faşist te-rörüne karşı çıkmaktı. Faşist terörekarşı kendi üzerlerine düşeni yapmı-yor, CHP’yi destekleyerek, faşist te-rörün durdurulmasını CHP iktidarınahavale ediyorlardı. Faşist teröre kar-şı, CHP’nin de içinde olduğu birUDC (Ulusal Demokratik Cephe)kurma hayali içindeydiler.

1977 seçimlerinde de devam ettibu durum.

1991 seçimlerinde Kürt yurtse-verlerinin SHP ile ittifakı, soldaCHP’ye ilişkin yanlış tavırların birbaşka örneği oldu. Burada hiç unu-tulmaması gereken gerçeklerden biride şudur; CHP’yi desteklemenin,CHP’yi kötünün iyisi olarak sol ola-rak meşrulaştırmanın halka faturasıher zaman ağır olmuştur. Bu fatura-ların içinde 1 Mayıs 1977 katliamıvardır, Maraş katliamı vardır, 1993 Si-vas katliamı vardır... 19-22 Aralık2000’deki hapishaneler katliamı var-dır.

Kötünün iyisine mahkum olmayıreddetmemiz, BDP’li adayları, çeşit-li sol grupların oluşturduğu blokunadaylarını neden desteklemediğimi-zi de açıklamaktadır. Bu adaylar, tektek kişiler olarak ilerici insanlar ola-bilirler. TBMM kürsülerinde belki

bazı şeyleri de dile getirebi-lirler.. Ama o kadar... Sonrasıyoktur. Oysa biz, seçimlersöz konusu olduğunda, sıra-dan imkanlardan, sıradankazanımlardan değil, AL-TERNATİFTEN söz edi-yoruz. Alternatif devrimiddiası, iktidar perspekti-fidir. Sol bağımsız adaylar,bu iddiadan, bu alternatiftenuzaklaşmanın, bu yanıylada siyasi olarak düzene tabiolmanın adaylarıdırlar. Ül-

kemizin karşı karşıya olduğu sorun-ları ve çözümlerini yanlış bir nokta-dan ortaya koymaktadırlar.

Mesela, reformizme göre, “Tür-kiye'nin temel sorunu demokratik birseçim ve Siyasi Partiler Yasası'nın de-ğiştirilmesi sorunudur. Veya onlarınbir kesimine göre demokrasi sorunueşittir Kürt sorunudur. Bunlar yanlış,dolayısıyla kitlelere de yanlış hedef-ler gösteren tespitlerdir.

��Seçimler, halka gerçeklerigöstermek, alternatiflerianlatmak için iyi birzemindir!

Ekonomik demokratik mücadeleveren, düzenin yasal imkanlarındanyararlanmayı bir politika olarak be-nimseyen her örgütlenme, seçim dö-nemleri gibi, halkın politikleşmesininşu veya bu ölçüde arttığı koşulları de-ğerlendirmek durumundadırlar. Seçimmeydanları dikkat çekici şekilde ka-labalıktır. Televizyon kanallarınıngeniş kitlelere uzattığı mikrofonlardansöylenenlerin de gösterdiği gibi, in-sanların önemli bir kısmı, ülke ger-çeğinin en azından belli yönleriyle deolsa farkındadır.

Bundan ötesinde kitleleri seçim al-datmacasından çıkarmak Cepheli-ler’in işidir. Bundan ötesini anlatmak,göstermek, ikna etmek ve kazan-mak Cepheliler’in işidir. Bu görevibüyük bir güvenle yerine getirmeliyiz.

Sevgili okurlarımız, bu haftakidersimizi de burada noktalıyoruz;haftaya görüşmek üzere şimdilik hoş-çakalın.

Kitleler, daha iyinin mümkün

olabileceğine inanmadıkları, bunu

gerçekleştirebileceklerine güven

duyamadıkları noktada kötünün iyisine

yönelirler. CHP’yi kötünün iyisi olarak

sol olarak meşrulaştırmanın halka

faturası her zaman ağır olmuştur.

Seçimlerde, sıradan imkanlardan,

sıradan kazanımlardan değil,

ALTERNATİFTEN söz ediyoruz.

DÜZEN PARTİLERİNE OY YOK!32

Yürüyüş

29 Mayıs2011

Sayı: 270

Page 33: Haftalık Dergi / Sayı: 270yuruyus.biz/pdf/pdf/270.pdf · Çayan Mahallesi’ne Hüseyin Aksoy Parkı tabelasını ... gö re vi nin ba şı na dön dü. An ka ra Sin - ... ce sin

SEÇİM DEĞİL, DEVRİM

29 Mayıs2011

33

Yürüyüş

Sayı: 270

İstanbul'un Beykoz ilçesinde Ana-dolu Kavağı yakınlarında AL-02 tipibir polis helikopteri düştü.

Düşen helikopterde, Bilgi İşlemŞube Müdürü Ragıp Ali Bilgen ve 10yaşındaki oğlu Deniz Bilgen, Komi-ser Murat Güçlü ve THY Uçuş Aka-demisi 2. pilot adayı Mehmet OraySarıçay öldüler.

Emniyet Müdür Yardımcısı PilotKemal Özdemir kazadan yaralı kur-tuldu. Yaptığı açıklamada şöyle dedi:“Motor aniden durdu. Helikopteri ka-raya yetiştirmek için çabaladım an-cak yetiştiremedim. Yumuşak inişyapmaya çalıştım. O da olmadı."

*

21 Mayıs’ta meydana gelen “ka-zada” helikopterin motoru, boğazınsuları üzerinde değil, bir yerleşim böl-gesinin, sık sık üzerinde uçtukları biryoksul gecekondu mahallesinin üze-rinde durabilirdi.

Yürüyüş’ün 257. sayısında çokaçık bir uyarı yapmıştık.

“Helikopterleriniz, yoksul evleri-mizin üzerinde hem bir tehdit ve göz-dağı, hem de katliama açık daveti-yedir!”

Ve buradan hareketle de şöyle de-miştik: “Helikopterlerinizi mahalle-lerimizin üstünden çekin! Mahalle-lerimiz ne düşman toprağıdır, ne sa-vaş alanı!”

Suç duyurusunun haklılığı kanıtlanmıştır:

Helikopterlerin yoksul gecekondumahallelerinin üzerinde boy göster-diği, hatta dergi büromuza yönelik biroperasyonda bile kullanıldığı gün-lerde, 11 Mart’ta, Halkın Hukuk Bü-rosu avukatları, helikopterlerin Sa-rıgazi Özgürlükler Derneği, Gül-suyu-Gülensu Haklar Derneği ile

Ozan Yayıncılık’a yönelikbaskınlarda kullanılması hakkındasuç duyurusunda bulunmuşlardı.

Helikopterlerin operasyonlarda kul-lanımı için, operasyon bölgelerininüzerinde “saatlerce uçurulması”için,kendi yasalarına göre bile hiçbir ge-rekçeleri yoktu.

Tek “gerekçeleri”; “Halkta korkuve panik yaratmak”tı.

Söz konusu suç duyurusunda de-niliyordu ki: “Helikopterin kullanıl-dığı yerlerin yoğun yerleşim bölgeleriolmaları özellikle elektrik hatlarıaçısından ciddi bir tehdite nedenol...maktadır...”

Tehdit, gerçekleşmiştir.

İstanbul Boğazı’nın sularının üze-rinde olması tesadüfidir.

Bu noktadan itibaren polis tümoperasyonlarda helikopter kullanı-mına derhal son vermelidir.

Şimdi bazı aklı evveller diyebi-lir ki iyi ama koskoca kentte polisordu, helikopter kullanmayacakmı? Eğer halkın can güvenliğini

tehlikeye sokuyorsa, kullanılma-malıdır.

Yoksul gecekondu mahalleleri-mizde şu andan itibaren meydana ge-lebilecek tüm katliamlardan, tek birkişinin bile burnunun kanamasın-dan, İstanbul Emniyet Müdürü, İs-tanbul Valisi, İçişleri Bakanı ve tümAKP iktidarı sorumlu olacaktır.

Bu da bir katliamdır!Daha sonra açığa çıkan bilgiler,

helikopterin sürekli arıza yaptığını, pi-lot Komiser Murat Güçlü’nün İstan-bul Emniyet Müdürü Hüseyin Çap-kın’a “ne olur yeni bir helikopteralın” dediğini söylüyordu.

Peki mahallelerimizin üzerindeuçurdukları helikopterlerin arızalı ol-madığından nasıl emin olacağız?

İçinde kendi polisleri de olduğuiçin bozuk helikopter uçurmazlardiye düşünenler, Beykoz’da düşen he-likoptere baksınlar.

İstanbul polisinin operasyonlardahelikopter kullanımını kapak konusuyaptığımız Yürüyüş’ün 257. sayısın-da bakın ne demiştik:

“Olası bir kazanın adı,katliamdır!

Olası bir kazanın faturası bir kat-liamdır. Mahallelerimizin her birininüzeri açıktan geçen düzensiz elektriktelleriyle doludur; siz de bilirsinizbunu. Ama ne halkın canı, ne de hat-ta o helikopteri kullandırdığınız pi-lotun canının sizin için önemi yok-tur... Çekin helikopterlerinizi halkıntepesinden. Katliama neden olursu-nuz; asla “kaza” sayılmayacaktırböyle bir olay.”

Bu da bir katliamdır ve bu kez üçkuruşluk değer vermedikleri kendipersonellerini katletmişlerdir.

Katliamlara Yol AçmadanHelikopterlerinizi Mahallelerimizden Çekin!

POLİS HALK İÇİNTEHDİT VE

TEHLİKEDİR!Halkın “huzuru ve güvenliği”için var olduğu iddia edilenpolis, her şeyiyle, helikopterleri,panzerleriyle, bizzat varlığıylahalk için bir tehdit ve tehlikedir. Halkın CAN GÜVENLİĞİNİyok edendir. İşkencede tecavüz-den, ahlaksızca aramadan mahal-lelerde fuhuşu, uyuşturucuyu teş-vike kadar, halkın NAMUSU-NA saldırandır. Halka, devrim-cilere karşı komplolar kuran,meydanlarda coplayan, “dur”ihtarlarında kurşunlayandır. Bupolis bizim polisimiz değildir.

Page 34: Haftalık Dergi / Sayı: 270yuruyus.biz/pdf/pdf/270.pdf · Çayan Mahallesi’ne Hüseyin Aksoy Parkı tabelasını ... gö re vi nin ba şı na dön dü. An ka ra Sin - ... ce sin

AKP, 9. yılına giren iktidarındahalkın barınma sorununu çözmemiş,halkın içinde olmadığı çözümler üret-miştir.

AKP’nin halkın barınma sorunu-nu çözme gibi bir isteği, bir çabası dayoktur esasen. Çünkü soruna halk açı-sından bakmıyor. Halkı düşünerek ha-reket etmiyor. İmkanları halk için se-ferber etmiyor.

Halkın barınma sorununu çöz-meyen AKP, 1 milyon evi yıkmak içintüm hazırlıklarını tamamlamıştır. Se-çim sonrası yıkımlar konusunda adım-lar atacaktır.

Halkın evlerini yıkmak için ha-zırlık yapan AKP öte yandan İstan-bul’a iki yeni şehir daha kurmaktansöz etmektedir.

Halkın barınma sorununu çöz-meyen, tekelleri bu projelerle ihyaeden AKP iktidarına karşı mücadeleetmekten başka bir seçenek yoktur.

Yıkımlara karşımücadeleyi, her alandabüyüteceğiz

Bugün yoksul halka karşı yönelti-len saldırıların başında yıkımlar gel-mektedir. AKP iktidarı başta İstanbulolmak üzere Ankara ve Anadolu’nunbir çok şehrinde yıkımlarla yoksul hal-ka saldırılarını sürdürmektedir.

Bu saldırıları AKP’den aman di-leyerek, AKP iktidarının vicdanlı ol-masını bekleyerek, uzlaşma adınaevlerimizi kendimiz yıkarak göğüs-leyemeyiz. Yapılacak tek şey vardır;oda yıkımlara karşı mücadeleyi heralanda büyütmektir.

Yıkımlara karşı mücadeleyi heralanda büyüteceğiz. Nitekim halkınmühendis, mimar ve şehir plancıla-rının düzenlediği “Yıkımlara KarşıMücadeye Kurultayı” böyle bir ça-

banın sonucudur.

Mühendis, mimar ve şehir plan-cıları günlerdir yoksul mahallelerdekapı kapı bunun çalışmasını yürüt-mektedir. Yıkımlara karşı yoksulhalk ile birlikte çözümler üretmek-tedirler.

Halkın avukatları, İstanbul’da,Ankara’da gecekondu yıkımlarınakarşı yoksul halkın yanında yer al-makta, yıkımlara karşı mücadeleyiyoksul halk ile birlikte omuzlamak-tadırlar.

Dev-Genç’liler, yıkımların oldu-ğu yoksul mahallelerde çalışmalar yü-rütmüş, yıkım saldırısının yaşandığıDerbent’te yoksul halk ile barikat ba-şında yer almışlardır.

Dev-Genç’liler, bugün de yıkım-lara karşı mücadelede yoksul halkınyanındadırlar.

Yoksul mahallelerde yıkımlara kar-şı mücadeleyi örgütleyen Halk Cep-heliler yürüyüşlerle, imza kampanya-sı ile halka gerçekleri açıklamaktadır.

İddiamız büyüktür. Yıkımlar kar-şısında çaresiz değiliz. Yoksul gece-kondu halkı ile mühendis mimar veşehir plancıları, halkın avukatları ileDev-Genç’liler ile birlikte yıkımlarakarşı mücadeleyi her alanda büyüt-meye devam edeceğiz.

Mücadele aynı zamandaişçi, memur sendikalarınınmücadelesidir

Mücadele işçi, memur sendikala-rının ve diğer meslek odalarının damücadelesidir. İşçi, memur sendika-ları ve meslek odaları yıkımlara kar-şı mücadeleyi kendi sorunları olarakgörmelidir.

AKP’nin yıkım saldırılarına kar-şı mücadele etmesi gerekenler sade-ce yoksul halk değildir. Yıkımlar sa-

dece yoksul halkın sorunu değildir.Nasıl ki tecrite karşı mücadele sade-ce tutsakların ve tutsak yakınlarınınsorunu değil, tüm halkın sorunu ise;yıkımlara karşı mücadele de böyle elealınmalıdır.

Zira evleri yıkılacak yoksul ma-hallelerde işçiler, memurlar, esnaflar...oturmaktadır. İşçilerin, memurların vediğer meslek odalarının kendi üyele-rinin barınma sorununu sahiplenme-lerinden daha doğal bir şey yoktur.

Oligarşinin bugüne kadarki te-mel taktiği de halkı bölmek olmuş-tur. Halkı bölerek, emekçileri birbi-rinden kopararak, her kesimi kendi so-runlarına hapsederek güçlü direnişlerörgütlemelerinin önüne geçmiştir.

O halde yıkımlara karşı mücadeleyisadece evleri yıkılacak yoksul halk ilesınırlı görmeyecek, düşünmeyeceğiz.Yıkımlara karşı mücadele işçilerin, me-mur sendikalarının ve diğer meslekodalarının sorunu da olmalıdır.

“Ayaklarınız gecekonduçamurundan çıkmasın!”

Tayyip Erdoğan 25 Mayıs’ta An-kara için açıkladığı “yeni projeleri”içinde Ankara’nın kimi yoksul semt-lerinin tümden yıkılması gerektiğinisöyledi. Sadece Mamak’ta kendi ra-

Mimar-mühendisler yıkıma karşı kurultay düzenliyor!

1 milyon yıkıma karşı hayatın her alanında direnişi örgütleyeceğiz

DÜZEN PARTİLERİNE OY YOK!34

Yürüyüş

29 Mayıs2011

Sayı: 270

Page 35: Haftalık Dergi / Sayı: 270yuruyus.biz/pdf/pdf/270.pdf · Çayan Mahallesi’ne Hüseyin Aksoy Parkı tabelasını ... gö re vi nin ba şı na dön dü. An ka ra Sin - ... ce sin

kamları ile 13 bin 750 , 50. Yıl Ma-hallesinde 2600 evin yıkılacağını be-lirtti.

Yoksul halkın, evlerini yıkacakhem de bir çırpıda koca bir mahalle-yi ortadan kaldıracak halk düşmanıAKP iktidarına güvenmesi için tek birneden yoktur.

O zaman geriye, tek bir şey kalı-yor. Halk kendi gücüne, kendi ör-gütlülüğüne ve kendinden gördükle-rine güvenecek, inanacak!

Yoksul halk, kendisine yalan söy-lemeyen, kendisi ile omuz omuza mü-cadele eden ve bunun için hiçbirkarşılık beklemeyen, halkın mü-hendislerine, mimarlarına ve şehirplancılarına güvenecek.

Bu güveni yaratmanın öncelikleyolu, gecekondu mahallerinde ol-maktır. Bu güveni yaratmanın yolugecekonduların çamurlu yollarındaayaklarının hiç çıkmaması demektir.Bu güveni yaratmanın yolu onlaragerçekleri anlatmaktır. Onları müca-deleye katmaktır. Onlarla gerçeklerüzerine tartışmaktır.

Yoksul halkın güvenini kazan-mak, onun yaşamının bir parçası ol-maktan geçmektedir. Sadece bilgi-lendirmeden bilgilendirmeye git-mek, sorunun önemini anlamamaktır.

AKP “Ya evini yıkmayı ka-bul edersin ya da ben sana ha-yatı zindan ederim” diyor. Ah-laksızca saldırılar, baskılarla,kuşatarak halka boyun eğdir-meye çalışıyorlar.

Bu gerçek, halkın mühendismimar ve şehir plancılarınınomzundaki sorumlulukları daartırmaktadır. AKP iktidarınınhalkı tecrit etmesine, baskı ile bo-yun eğdirmesine hiç kimse se-yirci kalamaz.

Tersine yasakları, baskıları boşa çı-karacak adımlar atmalıyız. Orada, oçamurlu yollarda olursak, onlar gibiyaşar, onlar gibi düşünürsek ancak çö-zümler üretebiliriz.

Halkın mühendisleri mimarlarışehir plancıları olarak, ayaklarımız ça-murlu yollardan çıkmayacak. Halkınevlerini yıkmalarına izin vermeye-ceğiz. Bunun yolu ısrarla gerçeklerianlatmaktan geçmektedir.

Yeni şehirler,yıkımlar üzerinekurulacak

Tayyip Erdoğan, bir milyon ge-cekonduyu yıkmaya hazırlandıkları İs-tanbul’da halka, “yeni bir kanal”açacaklarını ve “iki yeni şehir” ku-racaklarını açıkladı.

Esasen açıkladıkları yeni şehirprojelerini yıkımlar üzerine inşa edi-yorlar. Halkın evlerini yıkararak, hal-kın on yıllardır oturdukları mahalle-lerini dağıtarak, halkı şehir dışına sü-rerek inşa edecekler yeni şehirlerini.

Yoksul halkın gündeminde yenişehirler değil evlerinin yıkılmamasıvardır. Barınma sorununu çözmeyenhalk düşmanı bir iktidarın, halkınevlerini yıkarak yeni şehirler kurma-sı sorunun çözümü değildir.

AKP iktidarı, yeni kanal projesi-ni de, iki yeni şehir projesini de hal-kı düşünerek gündemine almış de-ğildir. Bu projeler, işbirlikçi tekelleriçin yeni pazar alanları, yeni vurgunkapıları olacak, onları yağma ve talanile büyütecektir.

Bu demektirki, önümüzdeki yıl-larda Türkiye’deki dolar milyarder-lerinin, yeni asalakların sayısı arta-

TOKİ kimin içinkonut yapıyor?

Toplu Konut İdaresi (TOKİ)AKP açısından sadece konut üretenbir inşaat şirketi değildir. SadeceAKP’nin denetlediği, onun dışındadenetim dışında tutulan, AKP içinbir arpalık olan, yeni zenginler ya-ratmak için ihaleler dağıtan, yağ-maya ortak olan bir kurumdurTOKİ.

TOKİ kayıtlarına göre, 2003-2010 yılları arasında 419 bin konutüretildi. Bunların yüzde 90'ınınsosyal konut niteliğinde olduğunuve halkın barınma sorununu bunlarlaçözdüğünü iddia etti TOKİ.

TOKİ ve AKP’liler, “yoksullariçin konut üretiyoruz” diyerek burakamları verdiler hep.

Yoksullar için ev ürettiğini söy-leyen TOKİ açıkça yalan söylüyor-du. TOKİ'nin en büyük 25 proje-si asalaklara lüks daireler yapmak veonlar için alışveriş merkezleri kur-maktı. TOKİ, en büyük yatırımları-nı yine asalaklar için yapmıştı.

Ürettiği 419 bin konuttan 382binini satan TOKİ, tüm bunlar içinhalkın olan, “kamu” arsalarını kul-landı. Buradan vurgunlar vurdu.

TOKİ’nin kasası her zamanAKP’nin denetiminde oldu. Bu TO-Kİ’nin vurgunlarının AKP’nin ka-sasına akması demektir.

AKP halkın değil, asalaklarınlüks konut sorununu çözmüştür.Stadyumlardan jandarma karakol-larına kadar her alanda ve onlarınihtiyaçları için vardır TOKİ.

TOKİ açılışında HalkCepheliler’den protesto

23 Mayıs’ta Tayyip ErdoğanMamak’taki TOKİ açılışında ko-nuşma yaparken, “Evlerimizi yık-tırmayacağız! Halk Cephesi” im-zalı pankartı açmak isteyen SerhatParlak, Mehmet Güzel ve HakanTemiz isimli üç Halk Cepheli gözal-tına alındı.

Mamak’ta 17 bin gecekonduyuyıkmak isteyenler karşısında HalkCepheliler bu protesto ile sessiz kal-mayacaklarını gösterdiler.

Halk Cepheliler yaptıkları açık-lamada, barınma hakkının savu-nulmasının suç olmadığını belirte-rek, gözaltına alınan 3 kişinin ser-best bırakılmasını istediler.

Gözaltına alınan Halk Cephesiüyeleri daha sonra serbest bırakıldı.

SEÇİM DEĞİL, DEVRİM

29 Mayıs2011

35

Yürüyüş

Sayı: 270

Page 36: Haftalık Dergi / Sayı: 270yuruyus.biz/pdf/pdf/270.pdf · Çayan Mahallesi’ne Hüseyin Aksoy Parkı tabelasını ... gö re vi nin ba şı na dön dü. An ka ra Sin - ... ce sin

caktır. Tersinden de yoksulların sayısıdüşünülmeyecek kadar artacak, ev-sizler, açlar çoğalacaktır.

AKP’nin yeni şehirler kurma pro-jesi halkı aldatma projesidir aynı za-manda. Öyle ki, halkın evlerini, yok-sul mahalleleri yıkarak kurulacak şe-hirler, halkın ihtiyaçlarına göre de ku-rulmayacaktır.

Yıkmak ve yeni şehirler kurmakbirbirinin alternatifi değildir. Yıkım ol-madan da, barınma sorunu konusun-da çözümler bulunabilir. İşte AKP hal-kın çözümlerine karşıdır.

Halkın çözümünde yeni şehirle-

rin kurulması, yıkımlar değil; yerin-de ıslah vardır. Halkın oturduğu yok-sul mahallerin ıslah edilerek, oturu-lacak, insanca yaşanacak hale geti-rilmesi bugün halkın gündemindedir.Halkın çözümü budur.

Halkın evlerini yıkmayı tek çözümolarak sunan AKP iktidarı, yeni şe-hirler kurmayı düşünürken bunu hal-ka sormuş da değildir. Halkın istek-lerini hesaba katmayanlar, halkın dü-şüncelerini, taleplerini yok sayanla-ra halkın cevabı da evleri için diren-mek olacaktır.

Yoksul halkın yıkımakarşı direnişi etrafındakenetlenelim!

AKP iktidarı yoksul halkın kon-dularını yıkmakta kararlıdır. Biz dekondularımızı yıktırmamakta o ölçüdekararlı olmalıyız. Bunun için tümyoksullar, tüm emekçiler; kadını, er-keği, yaşlısı, genci ile birlikte yoksulhalkın barınma sorunu ve direnişi et-rafında bir araya gelmeli, kenetlen-meliyiz.

Yoksul halkı böylesi bir saldırıdatek başına bırakmamalıyız. Yapılan busaldırı hepimize karşı yapılmış bir sal-dırıdır. Bu gerçeği hiçbir zaman unut-mamalıyız. Birleşir, birbirimize ke-netlenirsek, kazanan biz olacağız.Bu gerçeği unutmamalıyız.

Ankara’da yıkımlarakarşı halk toplantısı

Ankara’da, 19 Mayıs’ta, Tepe-cik, Dostlar, Köstence ve Der-bent mahallelerinde çalışma ya-pan Halk Cepheliler, 21 Mayıs’tayapılan halk toplantısının duyuru-sunu yaptılar.

Mahallenin merkezi yerlerineozalitler yapıldı. Ayrıca 800’ü aşkınbildiri, tek tek konuşularak dağıtıl-dı ve mahalle halkı toplantıya çağrıldı.

+İVME DERGİSİ tarafındanİstanbul'da düzenlenecek olan “Yı-kımlara Karşı Mücadele Kurul-tayı” için çağrı yapılarak halka ku-rultay davetiyeleri dağıtıldı.

Geçtiğimiz hafta boyunca AKP'liMamak Belediyesi tarafından evlere“son kez” diyerek tebligatlar gön-derildi.

Halk Cepheliler ve yine böl-gede çalışma yapan ÇHD ve+İVME dergisi çalışanları yıkımakarşı mücadelenin sürdürüldüğüMamak’ta 21 Mayıs günü halktoplantısı yaptılar. 200 kişinin ka-tıldığı toplantı Çobançeşmesi SonDurak Meydanı’nda yapıldı.

ÇHD’den Av. Özgür Yılmazsöz aldı önce. 2005 yılından beriMamak’ta yıkımlara karşı mücadeleedildiğini belirterek, hiçbir belgeninimzalanmaması gerektiğini belirte-rek, halkın kondularına sahip çık-ması durumunda yıkımların engel-lenebileceğini anlattı.

Halkın mühendislerinden inşaatmühendisi Barış Önal ise yerinde ıs-lah talebinin nasıl hayata geçirilece-ğini anlattı konuşmasında. Mahalle-nin birlikte savunulması gerektiğinibelirterek yıkımlar için düzenlenenkurultaya katılma çağırısı yaptı.

Yıkıma karşı mücadeleyi sür-düren komitenin temsilcisi söz ala-rak; “Barınma hakkımızla birlik-te gasp edilen tüm haklarımızı sa-vunacağız. Sağlık, giyim, beslenme,evlerimizin tamiratı gibi tüm ihti-yaçlarımız için de ayrı ayrı örgüt-lenmelerimizle direnişi büyütece-ğiz. Birlikteyiz, birlikte kazanaca-ğız” dedi.

Kurultay çalışmasındanAnkara:

* Ankara’da 21 Mayıs’ta yapılanhalk toplantısında, +İvme dergisiadına konuşan Barış Önal, kurulta-ya çağrı yaptı.

Mahallede bildiri dağıtımı yapıl-dı, sergi açıldı.

19 Mayıs’ta Mamak'ta Tepecik,Dostlar ve Derbent mahallelerindedernek, kahvehane, market gibi top-lu kullanım alanlarında bildiri dağı-tarak kurultay çağrısı yapıldı.

*İvme-Genç 24 Mayıs’ta OD-TÜ'de Yıkımlara Karşı Mücadele Ku-rultayı çağrısı yapmak için masa açtı.

ODTÜ’de, SBF (Siyasal BilimlerFakültesi)’de öğretim üyelerine ku-rultay çağrısı iletildi.

ODTÜ’de Sosyoloji bölümündekurultaya çağrı afişleri asıldı, kurul-tay duyurusunun yapıldığı bir masa vesergi açıldı. Sergi öğrencilerden ol-dukça ilgi gördü.

İstanbul:*Pendik'e bağlı Sülüntepe Ma-

hallesi'nde bildiri dağıtımına devamedildi.

* 20 Mayıs’ta Maltepe Beledi-yesi’nin değişik katlarına 7 adet afişasıldı.

*21-22 Mayıs’ta Gülsuyu, Başı-büyük ve Aydost’a afişleme yapıldı,bildiri dağıtıldı, kurultaya çağrı ya-pıldı.

DÜZEN PARTİLERİNE OY YOK!36

Yürüyüş

29 Mayıs2011

Sayı: 270

Page 37: Haftalık Dergi / Sayı: 270yuruyus.biz/pdf/pdf/270.pdf · Çayan Mahallesi’ne Hüseyin Aksoy Parkı tabelasını ... gö re vi nin ba şı na dön dü. An ka ra Sin - ... ce sin

Örgütlü çalışma büyük bir so-rumluluktur.

Örgütlü çalışma büyük bir iddia-dır.

Örgütlü çalışma devrimi büyüt-mektir.

Bireysel çalışmaya karşı kolektifçalışma, bizi birçok açmazımızdankurtaracaktır.

Kolektivizm;

büyük bir güçtür.

Ne demek kolektif çalışmak?HERKESİ KATMAK MI? Elbetteolanak olduğu sürece katabildiğimizkadar çok insanı katmak, birçok ki-şinin fikrini almak önemlidir.

Ama yoksa ne yapacağız?

Yanıbaşımızdakine sorarız.

Yanımızdakinin fikrini alırız.

Mütevazı bir adımla baş-larız.

HERKESTEN ÖĞRENECEĞİZ?

Halktan,

doğadan,

bir çocuktan bile öğrenerek baş-layabiliriz.

Örgütlü çalışmayı öncelikle her-kesten öğrenerek başlatırız.

Kişisel bilgelik,

kolektif bilgelikle birleştiği zamandaha az hata yapmamıza yardım eder.

Kolektivizmi işletmek, işlevli ol-ması için ısrar etmek ve emek vermekzorundayız.

Kolektivizm; aklımızı, tecrübe-lerimizi, yeteneklerimizi birleştir-memiz demektir.

Ancak böyle daha güçlü oluruz.

Ancak böyle daha az hata yaparız.

DÜZENE KARŞI ALTERNATİFBİR YAŞAM VE ÇALIŞMA TARZI,

KOLEKTİF ÇALIŞMA TARZI-DIR.

Sorunlar üzerinde ayrıntılı dü-şünmediğimizde yanlış sonuçlara va-rabiliriz. Bu da bizi pasifleştirir. Aş-manın yolu kolektif düşünmek, ko-lektif üretmektir.

Kolektif düşünmek ve üretmekbirbirimizden sorumlu olmaktır.

Eksik ya da fazla, doğru ya da yan-lış ne varsa kendimizin kabul edece-ğiz.

Miyop olmayacağız.

Bizi miyop eden, gözümüze per-de indiren subjektivizmimizdir.

Doğru gözlük; tarihimiz,

geleneklerimiz,

kitaplarımız,

aklımız ve devrimci mantığımız-dır.

Subjektif değil, kolektif olmalıyız.

KOLEKTİF ÇALIŞMA, ÖRGÜTLÜ ÇALIŞMAKTIR!

KOLEKTİF ÇALIŞMA, BÜYÜK BİR İDDİADIR

31 yıl önce, 19 Ma-yıs 1980'de Ordu’nunAybastı ilçesinde faşist-ler tarafından katledi-len Devrimci Sol mili-tanı Aykut Kaynar, içinölüm yıldönümündemücadele arkadaşları,yoldaşları tarafından Bolu'da mezarı başında biranma yapıldı.

Anmada Aykut Kaynar ile aynı dönemde müca-dele eden arkadaşları yer aldığı gibi Aykut Kaynar’ıngenç yoldaşları da vardı. Anma, devrim şehitlerininunutulmadığını, unutulmayacağını bir kez daha gös-terdi.

Bolu’da mücadelenin en ön saflarında yer almışolan Aykut Kaynar daha sonra Ordu Aybastı bölge-sinde görevlendirildi. Faşist teröre karşı mücadele eder-ken faşistler tarafından katledildi.

ÖğretmenimizÖğretmenimiz

Devrimci öğretmen Murat Yıldız, 18 Mayıs2011 tarihinde sabaha karşı kalp krizi sonu-cunda aramızdan ayrıldı.

İbrahim Turhan Lisesi’nde öğretmenlikyapan Murat öğretmen, 55 bin kişilik İnönü

konseri’nden, Bakırköy Tam Bağımsız Türkiye Konseri’ne,30 bin kişiyle yürüdüğümüz 1 Mayıs’ta kamu emekçilerininve mahallelerin çalışmalarında yer alan bir emekçiydi.

Düzenin dayattığı bencil, duyarsız, bananeci bir öğretmendeğil, devrimci bir öğretmendi Murat Yıldız. Öğretmenliği de-mokrasi mücadelesinde bir mevzi olarak ele alıyordu.

Mahallesindeki dernek çalışmalarında da yer alan, ma-hallelerde çalışırken hem halka öğreten hem halktan öğrenenbiriydi.

Kamu Emekçileri Cephesi tarafından Murat Yıldız’la il-gili yapılan açıklamada şöyle denildi: “Halk değerlerine, kül-türüne bağlı bir evladınızı yitirdiniz. Biz Murat’ın yoldaşla-rı olarak diyoruz ki; ... o değerleri daha da büyüteceğiz.”

DEVRİMCİ BİRÖĞRETMENİYİTİRDİK

Aykut KaynarAnıldı

Halkın ve Devrimin Vefası Tükenmez

SEÇİM DEĞİL, DEVRİM

29 Mayıs2011

37

Yürüyüş

Sayı: 270

Page 38: Haftalık Dergi / Sayı: 270yuruyus.biz/pdf/pdf/270.pdf · Çayan Mahallesi’ne Hüseyin Aksoy Parkı tabelasını ... gö re vi nin ba şı na dön dü. An ka ra Sin - ... ce sin

Mersin

Çanakkale

Çanakkaleİstanbul

İstanbul: Galatasaray Li-sesi’ne yapılan yürüyüş

23 Mayıs saat 19:00’da Gençlik Fe-derasyonu Ferhat Tüzer ve Berna Yıl-maz’ın mahkemesinden bir gün önceTaksim Tramvay Durağı’ndan Gala-tasaray Lisesi’ne kadar yürüyerek ba-sın açıklaması yaptı.

“Parasız Eğitim İstiyoruz Alaca-ğız”yazılı pankart taşıyan Gençlik Fe-derasyonu üyeleri Taksim TramvayDurağı’ndan Galatasaray Lisesi’neyaptıkları yürüyüşten sonra burada 1 sa-atlik oturma eylemi yaparak halkı 24Mayıs 2011 günü Beşiktaş Adliye-si’nde görülecek mahkemeye çağırdı.

Eyleme yaklaşık 150 kişi katıldı.Oturma eylemi söylenen marşlarlaçekilen ajitasyonlarla sona erdi. Hal-kın büyük ilgisi vardı. Halk Dev-Genç’lileri “ Gençler bu işi yaparsa-nız siz yaparsınız, diyeni bu çocuklarbizim isteklerimizi haykırdıkları için tu-tuklandı” sözleriyle destekledi.

Çanakkale Gençlik DerneğiGirişimi topladığı imzalarıAdalet Bakanlığı’na gönderdi

17 Mayıs günü saat 15.00’da Ça-nakkale Gençlik Derneği GirişimiCumhuriyet Meydanı’nda basın açık-

laması düzenleyerek Ferhat ve Ber-na’nın serbest bırakılması için topla-dığı imzaları Adalet Bakanlığı’na gön-derdi. İmzalar postaneden gönderilir-ken açıklamaya katılan 25 öğrencioturma eylemine başladı. Yaklaşık 1saat süren oturma eylemi halaylarlason buldu.

Çanakkale’de Ferhat veBerna için zincir eylemi

Çanakkale Gençlik Derneği giri-şimi üyeleri Ferhat Tüzer ve Berna Yıl-maz için 19 Mayıs günü saat 14.30 dazincirleme eylemi yaptılar.

19 Mayıs’ın sadece göstermelik birgençlik bayramı olduğunu, bu ülkedehakkını arayan, vatanını sahiplenmekisteyen gençliğin yerinin ancak bu ül-kenin hapishaneleri olabileceğini an-latmak isteyen Dev-Genç’liler 3 saatboyunca direniş yaptıkları cumhuriyetmeydanında halka Ferhat ve Ber-na’nın yaşadığı hukuksuzluğu anlat-tılar. 3 saatin sonunda Dev-Genç’lilereylemlerine iradi olarak basın açıkla-masıyla son verdiler.

Mersin’de Ferhat ve Bernaiçin afiş

Mersin Üniversitesi Gençlik Fe-

derasyonu üyesi öğrenciler, 24 Ma-yıs’ta Mersin çarşı merkezinde Fer-hat ve Berna’nın serbest bırakılmasıiçin afiş astılar.

1x2 metre ebadında Gençlik Fe-derasyonu imzalı afişte; “ParasızEğitim İstedikleri İçin TutuklananFerhat Tüzer ve Berna Yılmaz SerbestBırakılsın” yazıyordu.

İzmir’de Ferhat ve Bernaiçin eylem

İzmir Gençlik Derneği Girişimi ta-rafından “parasız eğitim” ile “Ferhatve Berna’nın serbest bırakılması”için,17 Mayıs’ta Kemeraltı girişinde20 kişinin katıldığı basın açıklamasıyapıldı.

Okunan açıklamada, parasız eğitimiçin sürdürülen mücadele anlatıldı.Ardından 15 dakika oturma eylemi ya-pıldı. Gündoğdu, Çavbella, Zafer Ya-kında ve Dev-Genç marşları söylendi.Sloganlar atıldı.

Kampanya doğrultusunda toplanan8626 imza oturma eyleminden sonrameclise postalandı.

Yine 21 Mayıs’ta Konak Ke-meraltı girişinde bildiri dağıtıldı.

Liseli Dev-Genç’liler ise ‘’Parasız,Bilimsel, Demokratik Liseler İstiyo-ruz, Alacağız.’’ kampanyası ile ilgiliimza topladılar.

Ferhat ve Berna için yurdun dört bir yanında Ferhat ve Berna için yurdun dört bir yanında

özgürlük eylemleriözgürlük eylemleri

Eskişehir’de faşist saldırıAnadolu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakül-

tesi kantininde iki faşistin dövülerek cezalandırılmasındansonra , elli faşist polislerin yönlendirmesiyle ellerinde bı-çaklarla devrimci-demokrat kırk öğrenciye saldırdılar.

Faşistleri püskürten, aralarında Dev-Genç’lilerin de ol-duğu kitle rektörlüğe yürüyerek saldırıyı protesto etti.

Gündüz okuldan atılan faşistler bunu hazmedemeye-rek silahlarla, taşlarla gece Dev-Genç’lilerin kaldığı eve

saldırdılar. 8-10 el ateş eden faşistler dakikalarca camla-ra kocaman taşlar atarak, evin içini harap etti.

Bu saldırıda şans eseri evdeki Dev-Genç'lilerden ölen yada yaralanan olmadı. Silah sesleri kesilip, eve atılan taşlarınınkesilmesinin ardından Dev-Genç'liler evin önüne çıktılar. O sı-rada etraftaki evlerde oturanlar da sokağa çıktılar.

Dev-Genç’lilere yönelik faşist saldırı daha sonra üni-versitede de bir yürüyüş ile protesto edildi. Faşist saldırı-lar Dev-Genç’lileri yollarından döndüremez.

Ülkemizde Gençlik

DÜZEN PARTİLERİNE OY YOK!38

Yürüyüş

29 Mayıs2011

Sayı: 270

Page 39: Haftalık Dergi / Sayı: 270yuruyus.biz/pdf/pdf/270.pdf · Çayan Mahallesi’ne Hüseyin Aksoy Parkı tabelasını ... gö re vi nin ba şı na dön dü. An ka ra Sin - ... ce sin

Ülkemizde Gençlik

Canan Kulaksız’ın Babası Soruyor:

Bu nasıl bir görevdir?Ne zamandır devrimci bir grubun

sahnesini işgal etmek görevlerimiz arasınayazıldı... Hoşçakal kızım. Canan'ım. Seneyetekrar görüşeceğiz.

Yıllar önce iki kızım vardı. Yıllar önce dediysem 10 yılönceden bahsediyorum. Evet, iki kızım vardı, üniversite öğ-rencisi. Biri, büyük olanı İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi,küçük olanı Ege Üniversitesi Biyoloji Bölümü’nde okumaktaidiler. Elbette sadece okul okumuyorlardı. Bu ülkenin, bu top-rakların duyarlı gençleri olarak yaşanmakta olan gelişmele-re, toplumsal ve siyasal olaylara duyarlı idiler. Aynı zaman-da gençliğin akademik, demokratik mücadelesine katılarak,ülkemizde yaşanan saldırılara karşı da kendilerini sorumluhissediyorlardı. Bu saldırılardan biri de hapishanelerde bu-lunan tutsaklara karşı geliştirilmek istenen teslim alma ve imhaetme saldırısıydı. Bunun için egemenler F Tipi hücre hapis-hanelerini inşaa etmişlerdi. Devrimci tutsakları bu hücrele-re koyacaklar, tecrit edecekler ve inançlarını terketmelerinive teslim olmalarını sağlayacaklardı. Bütün hesap bunun üze-rine kurulmuştu.

Bu arada bir şeyi hesaba katmamışlardı: Tutsakları ve on-ların dışarıdaki ailelerini ve yoldaşlarını. İşte o noktada butopyekün saldırıya karşı önce devrimci tutsaklar içeride, son-ra da onların yakınları ve yoldaşları dışarıda ölüm orucunayattılar. Sonraki yıllarda çok şey söylendi onlara dair. Elbettebu söylenenler hep olumlu şeyler değildi. Süreci anlamayanya da anlamak istemeyenler tarafından hor görüldüler, bir sürühaksız saldırıya uğradılar. Böyle süre gide 7 yıl bu direnişisürdürdüler. 122'si düştü toprağa ard arda. Genci vardı,yaş-lısı vardı. Analar, babalar, genç kızlar ve erkekler vardı dü-şenlerin arasında. Velhasıl yaşamayı en çok hak edenlerdi buyürüyüşte düşenler.

İşte onların içinde iki kız kardeş en fazla öne çıkanlar ol-dular. Türküler yakıldı, söylendi, kitaplara konu oldular. Bü-yüğünün adı Zehra, küçüğünün Canan'dı. Tarihin o anındateslim olmak yerine direnerek yaşamını feda eden devrim-ci tutsaklara bir ses, bir haykırış oldular. Ölüm orucunda şe-hit düştüler. Yaşamlarının baharında kendilerini feda ettiler.Unutulmayacaklarını bilerek, yoldaşlarına sonuna kadargüvenerek, arkalarına dönüp bakmadılar. Türkiye devrim ta-rihine ölüm orucunda şehit düşen iki kız kardeş, iki yoldaş,iki kahraman olarak yazıldılar.

İşte bu kız kardeşlerden küçüğü Canan için okuduğu okul-dan genç yoldaşları bir gelenek başlattılar. Adının konduğubir alternatif öğrenci şenliği düzenlemeye başladılar. Önce-leri üniversite yönetimi “olmaz” dedi. “Şenlik düzenleye-mezsiniz” dedi. Sonra demekle kalmadı. Canan'ın yoldaşlarınasaldırdı. Ama ne yaptıysa boşunaydı. Karar bir kez verilmiş,

Malatya İnönü Üniversitesi’nde alternatif şenlik

Malatya İnönü Üniversitesi geleneksel Ümit CihanTarho Alternatif Bahar Şenlikleri’nin beşincisi 16 Ma-yıs’ta yapıldı.

3 gün süren şenlikte 3 gün boyunca çeşitli etkinlikleryapıldı.

Şenliğin ilk günü şenlik alanı ve standlar düzenlendi.‘Geleneksel Ümit Cihan Tarho Alternatif Bahar Şenli-ğine Hoşgeldiniz’ pankartının asılmasının ardından mü-zik dinletileri yapıldı. Dev-Genç’lilerin standında da Yü-rüyüş ve artı İvme dergilerinin tanıtımı ve satışı yapılırkenaynı zamanda el yapımı ürünlerin de satışı gerçekleştirildi.

İkinci gün şenlik duyurular ile başlatıldı. Akşam, Ma-latya Haklar Derneği müzik grubu Grup Harman’ın ve-receği konser için duyuru yapıldı.

Standlar açılarak Yürüyüş ve artı İvme dergilerinintanıtımı yapıldı. Ses sisteminin kurulmasıyla birlikte açı-lış konuşması yapıldı. Tüm devrim şehitleri için saygı du-ruşunda bulunulmasından sonra Malatya Haklar Derneğimüzik grubu Grup Harman konserine başladı.

Grup Yorum türkülerinin ve marşlarının seslendiril-diği konserde halk türküleride seslendirildi. Şenliğe yak-laşık 350 kişi halaylarla, sloganlarla eşlik etti.

Üçüncü gün standların kurulmasıyla halaylar çekildi.ÖGB’ler üniversite girişinde davul ve zurnaya el koya-rak engellemeye çalıştılar. Dev-Genç’lilerin kararlılığı so-nucunda başarısız olacaklarını anlayınca Dev-Genç’lile-re saldırdılar. Şenlik alanından saldırıyı görenler Dev-Genç’lilere destek olunca ÖGB’liler ile çatışma çıktı. Sal-dırı sonucu yaralanan öğrenciler oldu. Davul ve zurnayıkaçırmış olan ÖGB’ler öğrencilerin kararlı tavrı üzerinedavul ve zurnayı geri getirdiler. Yine sloganlar ve halay-lar eşliğinde alternatif şenlik alanına doğru yürüyüşe ge-çildi. Programa yaklaşık 700 kişi katıldı.

İnönü Üniversitesi’ndeŞerzan Kurt anıldı

Muğla Üniversitesi’nde öğrenci iken polis kurşunuylakatledilen Şerzan Kurt, 20 Mayıs’ta İnönü Üniversite-si’nde yapılan eylemle anıldı.

Malatya

SEÇİM DEĞİL, DEVRİM

29 Mayıs2011

39

Yürüyüş

Sayı: 270

Page 40: Haftalık Dergi / Sayı: 270yuruyus.biz/pdf/pdf/270.pdf · Çayan Mahallesi’ne Hüseyin Aksoy Parkı tabelasını ... gö re vi nin ba şı na dön dü. An ka ra Sin - ... ce sin

söz bir kez ağızdan çıkmıştı. Gayrı durdurak yoktu. Bu etkinlik yapılacaktı.Hem de her yıl yapılacaktı. Ve so-nunda öyle de oldu. Geleneksel halegeldi. Artık o üniversitede egemen yozkültüre karşı halkımızın kültürünü ya-şatmaya çalışan etkinliğin adını koy-dular; CANAN KULAKSIZ AL-TERNATİF ÖĞRENCİ ŞENLİĞİ.

İşte o şenliğe adını veren Ca-nan'ın babasıyım. Bugüne kadar 7 kezyapılan bu etkinliğe birisi hariç hepkatıldım. Kızım Canan'la beraber ol-dum. Onu ne çok sevdiğimi ve özle-diğimi her seferinde bir kez daha ha-tırladım. Bir kez katılamadım. Çün-kü kalbimin azizliğine uğradım. Kalpameliyatı geçirdim ve o yıl kızımı yal-nız bırakmak zorunda kaldım. Gel-medim diye bana gücendi mi bilinmezama ertesinde karşılaştığımızda du-rumu anlatınca, anladı. Tatlı bir te-bessümle bana baktığını düşledim.Gözlerinin içi gülüyordu. Bıraksalarbüyük boy posterden fırlayıp boynu-ma sarılacak diye düşündüm.

Yine buluşmak, hasret gidermek,sarılıp koklamak için bu yılda bera-ber olmak için oradaydım. Etkinlikboyunca yaşanan bazı olayları bura-da uzun uzun anlatma derdim yok.Eğer o kadarla kalsa herkes gibi be-nim de söyleyecek bir çift sözüm olur-du. Sonunda karşılıklı diyalog yoluylameseleye bir hal çaresi bulunurdu. Ya-zık ki bu diyalog yolu açılmadı. Ge-lişmeler son geceye taşındı.

Yoğun bir katılımın olduğu ge-ceydi. Birkaç gün önce İstanbul'da bü-yük bir operasyon yapılmış, elliye ya-kın kişi devrimci kurumları ve evle-ri basılarak, vahşice saldırıya uğra-yarak gözaltına alınmıştı. Biraz son-ra sahneye çıkacak Grup Yorum'un üçelemanı da bu gözaltılardan nasibinialmıştı. Ama onlar arkadaşlarını fa-şizmin eline bırakmadı. Eylem ve pro-testolarla arkadaşlarını zulmün elin-den çekip aldılar.

Etkinlik başladı. Canan'ın babasıolarak sahneye davet edildim. Kızı-mı ve mücadelesini özetlemeye ça-lıştım. Orada bulunan bütün Ca-nan'ların gözlerinden öperek yerimegeçip oturdum. Sonra umudun, kav-

ganın, direnişin ve devrimin türküle-rini söylemek üzere sahneye Grup Yo-rum çıktı. Elbette bir müzik grubu ol-manın ötesinde siyasi görüşleri doğ-rultusunda düşüncelerini izleyicile-riyle paylaştılar. Sonra türkülere, şar-kılara sıra geldi. Bir, iki ,üç... beş. Bir-den o ana kadar dışarıda sloganlar atanbir grup önce meydana girdi. İzle-yenler henüz ne olduğunu anlamadanaynı grup sahneyi işgal etti. Herkesgibi ben de ne olduğunu anlamaya ça-lıştım. Sloganlardan bu grubun dost-larımız olduğunu anladım. Ama na-sıl olur da dostlarımız sahnemizibasmışlar, işgal etmişlerdi?

Bilirsiniz, bazı anlar vardır, her şeygözünüzün önünde yaşanıyordur amasiz buna inanmak istemezsiniz. Düşgördüğünüzü düşünür, öyle inanmakistersiniz. Bu siyasi algının da ötesin-de bir şey. Bir hayal kırıklığı, birtravma olarak karşınızda cereyan eder.Ve siz kalakalırsınız. İşgal edilmişsahneden tribünlere doğru öfkeli slo-ganlar atılıyor. İzleyenler şaşkın, ki-mileri öfkeli. Ben sahnenin arkasındaCanan'ın büyük boy posterine bakı-yorum. İşgal edilmiş sahneye bakma-ya yüreğim dayanmıyor. Canan'ımınbakışlarına sığınıyorum. İçimden “yar-dım et kızım, yardım et” diye sesle-niyorum. O gözlerini bir sahneye, birbana çeviriyor “bir şeyler yapmalısınbaba” diyor belli belirsiz. Kalbimin sı-kıştığını hissediyorum. Sahneye çıkıpmüdahale edecek gücüm yok. Göğ-sümde sancı, sırtıma doğru yayılıyor.Bu kez olmamalı diyorum. Kalbimesöz geçiremiyorum. Canan'ımın ba-kışlarına sakınıyorum.

Yıllardır mücadele etmeye çalışı-yorum. Saldırıya uğradım, gözaltınaalındım, tutuklandım. Ama kendimihiç bu kadar naçar hissetmedim. He-men on adım önümde asla görmek veduymak istemediğim olaylar yaşanı-yor, ben kıpırdayamıyorum. Bir yu-

dum su içmek istedim, boğazıma ta-kıldı yutamadım. Arada Grup Yorumüyesinin sesi yankılanıyor; “Arka-daşlar yapmayın, yoldaşlar arasısorunların çözüm yolu diyalogdur”diye. Boşlukta yankılanıyor bu söz-ler. Hiçbir karşılığı yok. Böylece da-kikalar geçiyor. Grubun sloganları ke-silmiyor. Neden sonra bir ses duyu-luyor “Arkadaşlar görevimizi yaptık,çekiliyoruz”. Anlamaya çalışıyorum.Bu nasıl bir görevdir? Ne zamandırdevrimci bir grubun sahnesini işgal et-mek görevlerimiz arasına yazıldı.Yazık... Grup sahneden ayrılıyor. Hertaraf darmadağınık. Ses düzeni bo-zulmuş. Yeniden kurmanın imkanıyok. Çaresiz son birkaç türküyü mü-zik olmadan izleyenlerle beraber söy-lüyor grup. Canan'a bakıyorum. Kü-çücük yüreğine dünyalar sığdıranCanan izliyor olup biteni. Nasıl ya-parlar? Benim yoldaşlarımın sahne-sini nasıl işgal ederler? Onlar benimiçin buradalar. Beni yaşatmak, benianlatmak, ödediğimiz bedellere sahipçıkmak için buradalar. Onlara yapılanbu saldırının tüm şehitlere yapıldığı-nı nasıl görmezler? Daha geçen yılkatledilen yoldaşlarına dönüp bak-mazlar mı? Onun ne düşündüğününönemi yok mu? Dönüp son kez kızı-ma, Canan'ıma baktım. Yüreğiminferyadını duyduğunu hissettim.

Üzülme kızım, zor günlerden ge-çiyoruz. Nice zor günler bizi bekliyor.Demek ki bunu da görmek varmış.Ama inan kızım yazık ettiler. Şehit-lerine saygı bekleyenler sana bunuyaptılar ya daha ne diyeyim. Onlaradına üzüldüğümü söylesem bir an-lamı olur mu? Bu günahın vebalininasıl ödeyeceksiniz diye sorsam bircevap verirler mi? Cevap verseler debu yarayı tamir etmeye yeter mi?

Hoşçakal kızım. Canan'ım. Sene-ye tekrar görüşeceğiz. Unutma bu yü-rek susmadıkça baban hep seninle kut-layacak bu etkinliği ve bu etkinliksonsuza dek kutlanmaya devam ede-cek. Sen ve senin yoldaşların bunufazlasıyla hak ediyorsunuz.

Seni çok seviyorum CANAN’IM.

BABAN

AHMET KULAKSIZ

DÜZEN PARTİLERİNE OY YOK!40

Yürüyüş

29 Mayıs2011

Sayı: 270

Page 41: Haftalık Dergi / Sayı: 270yuruyus.biz/pdf/pdf/270.pdf · Çayan Mahallesi’ne Hüseyin Aksoy Parkı tabelasını ... gö re vi nin ba şı na dön dü. An ka ra Sin - ... ce sin

Sırrı Süreyya ÖNDER(Özgür Gündem, 17 Mayıs 2011)

137 gün süren ölüm orucu direnişisonunda hayata gözlerini kapadığın-da, 2001 yılıydı ve Canan 18’ini he-nüz bitirmişti.

Ablası Zehra Kulaksız ile birlik-te başlamışlardı ölüm orucu direnişi-ne.

Yaklaşık 2 ay sonra, Zehra’yı dakardeşi Canan’ın yanına uğurlamış-tık.

Ölüm orucu direnişi, tüm kulaklarsağır, tüm gözler kör olduğunda, ge-riye kalan tek eylem biçimidir.

Zindanın dört duvarı arasına sı-kıştırılmış bedeninizi, bir tokat gibi,zalimlerin yüzüne çarpmaktır.

Cephanesiz kalan bir devrim sa-vaşçısının son mermisidir.

Gözlerin kör, kulakların sağır ol-duğunu, kardeşinin ölüme yürüme-sinden iki gün sonra eve doluşanmedya ordusuna şöyle haykırmıştıZehra: “Biz bugün çıkmadık ortaya.Uzun zamandır buradayız. Ama si-zinle ilk kez bugün, şimdi görüşebi-liyoruz. Medya, kan kokusunu alın-ca geldi buraya belki de gönderilme-diniz. Bilmiyorum. Bu sadece sizin so-rununuz...”

Tahmin etmiş olmalısınız, bu söz-leri de yer bulamadı medyada.

Canan ve Zehra’nın babası AhmetKulaksız ya da bizim Ahmet Abimiz,varlığı, dirayeti ve insanı utandıran va-kur duruşuyla, o günden sonra üç kişiolarak hayata devam etti.

“Ortadoğu Halkları ve Devrim”kurultayında, Grup Yorum üyeleriile birlikte, Mısırlı, Tunuslu direniş-çileri ağırlıyordu en son gördüğüm-de.

Geçen yıl 12 Mayıs günü, Muğ-la’da, Batmanlı Kürt genci ŞerzanKurt, sivil ve resmi faşistlerin ortaksaldırısında katledilmişti.

Oğlunun ölümünün ardından has-tanede bir konuşma yapan ŞerzanKurt’un babası Ömer Kurt, oğlununsadece barış talebi nedeniyle öldü-rüldüğünü ifade ederek, “Oğlum me-zun olup kalemiyle Anadolu ve Me-zopotamya halklarının kardeşliğini ya-zacaktı, ama olmadı” dedi.

Bu sözlerin sahibi Ömer Kurt, Bat-man Eğitim - Sen’in başkanlığını dayapmış, hayatını eğitim ve mücade-leye adamış bir güzel abimizdir, tıp-kı Ahmet Abi gibi...

Heredot, barış ve savaş arasında-ki farkı şöyle tarif eder: “Barış gün-lerinde evlatlar babalarını toprağaverir, savaş günlerinde babalar evlat-larını...”

Bu yıl, Canan Kulaksız’ı anmakiçin İzmir’e davet edildim.

Gitmeyi bir onur borcu saydı-ğımdan, seçim çalışmalarına rağmengitmek istedim.

Fakat devletin geliştirdiği siyasioperasyonlardan dolayı bir türlü baş-layamadığımız seçim çalışmalarındabir hayli geç kalmıştık.

Bu yüzden affımı istedim arka-daşlardan.

Grup Yorum ve İdil Kültür Mer-kezi’ne yapılan operasyonlardan do-layı bu mazeretimi bildirdiğim arka-daşlar, İzmir’e haber verememişler.

Bu durum birçok karışıklığa yolaçmış.

Bir de anma gecesinde Şerzan’ıanmak isteyenlerle Canan’ın anısınakonser veren Grup Yorum arasında sı-kıntılar doğmuş.

Grup Yorum’a reva görülen en-gelleme çabalarını hiçbir şekilde ka-bul etmediğimi bildirmek istiyorum.

Bu yapılanları, Şerzan’a ve Ca-nan’a yapılmış en büyük haksızlık ola-rak görüyorum.

Grup Yorum, bu topraklarda birmüzik grubu olmanın çok ötesinde birdevrimci işlev görmüştür, görmekte-dir.

Varlığını her daim halk güçlerininyanında konumlandırmış ve devrim-ci tarih hafızamızın sembollerinden bi-rine dönüşmüş kardeşlerimdir.

“Kim ne demiş, nasıl başlamış?”bahsine girmeyi bile yitip giden can-larımıza saygısızlık sayarım.

Halk güçlerinin birbiriyle olananlaşmazlıklarını nasıl çözecekleri,devrimci mücadele tarihimizde çoknet olarak bellidir.

Üstelik gün, daha da sıkı kenet-lenme günüdür.

Bu meselede sorumsuzca davra-nan herkes devrimci sorumluluğun ge-reğini yerine getirmekle yükümlüdür.

Ben gidebilseydim iki anmayı birarada yapmak isterdim.

Egemenlerin katlederken ayırma-dığı kardeşlerimizi, bizim anarkenayırmaya hakkımız olmadığını an-latmaya çalışırdım.

Kendi adıma, Ahmet Kulaksız veÖmer Kurt’tan özür diliyorum.

***

Sırrı Süreyya Önder: “100 binleri konser alanlarınatoplayıp bu toprakların en kadimdireniş sözünü söyleyen geleneğinadıdır Grup Yorum. Bundan o kadarrahatsız oldular ki bu taham-mülsüzlükleri zorbalığa dönüştü.Sözüm egemenlere: Hepsini de als-anız, bu gelenek yüzlerce GrupYorum çıkarır, devrimciler bubaskıları ve zulmü boşa çıkaraca-ktır. Sonuna kadar bu geleneğinyanındayım.” (Basından)

***

"Bugün şöhretlerin toplayamadı-ğı yüz binleri meydanlara toplayıp di-reniş türküleri söyleyen geleneğinadıdır Grup Yorum. Siz Grup Yo-rum'un hepsini de alsanız, bu gelenekyüzlerce Grup Yorum çıkaracak ve on-lar aynı çizgiyi sürdürecektir" dedi.(Basından)

Canan Kulaksız, Şerzan Kurt, Ömer ve Ahmet Abi

SEÇİM DEĞİL, DEVRİM

29 Mayıs2011

41

Yürüyüş

Sayı: 270

Page 42: Haftalık Dergi / Sayı: 270yuruyus.biz/pdf/pdf/270.pdf · Çayan Mahallesi’ne Hüseyin Aksoy Parkı tabelasını ... gö re vi nin ba şı na dön dü. An ka ra Sin - ... ce sin

İzmir Ege Üniversitesi’nde buyıl 7’ncisi yapılan Canan Kulaksız Al-ternatif Öğrenci Şenliği’nin yapıl-maması için her türden provakatif gi-rişimde bulunan BDP çizgisindekigençlik örgütlenmesi, şenliğin songünü Grup Yorum sahnedeyken sal-dırıya geçmiş ve sahneyi dağıtarak,müzik aletlerini parçalayarak, GrupYorum'un konserini fiilen engelle-miştir.

Demokratik Yurtsever Gençlik’in(DYG) saldırısı esnasında devrimcihareketin değerlerine, önderine ve şe-hitlerine hakaretler edilmiş, şehitle-rin resimleri yırtılıp yere atılmış,tam bir güruh halinde davranılmıştır.

Bu saldırıdan sadece 3 gün öncepolis, İdil Kültür Merkezi’ne saldır-mış ve Grup Yorum üyelerinin deiçinde olduğu onlarca kişiyi gözaltı-na almıştı.

Kendilerine yurtsever diyenlerinbu saldırının üzerinden birkaç güngeçmişken, susturmak ve sindirmekiçin, Grup Yorum’a saldırması, hiç-bir gerekçeyle izah edilemez.

On yıllardır bizi susturmaya vesindirmeye çalışan, oligarşidir.

Kendini ilerici, yurtsever olaraktanımlayan bir örgütün, Grup Yo-rum’a ve Halk Cephesi’ne karşı aynıamacı, aynı hedefi paylaşması, sal-dırıyı gerçekleştirenleri nereye sa-vurur, kiminle aynılaştırır? Böylebir saldırı kime hizmet eder?

Grup Yorum, bugün, bu ülkedeyüreği halk için atan bütün insanla-rın, devrimci, demokratik, ilerici ör-gütlenmelerin ortak bir değeri halinegelmiş, oligarşiyle halk arasında yü-rütülen mücadelede halkların önem-li bir moral değeri ve sanatsal an-lamda kendini ifade etme aracı ol-muştur.

Bu yanıyla saldırı Grup Yo-rum’dan öte halkın, mücadelenindeğerlerine yapılmış bir saldırıdır. Do-layısıyla da saldırıya karşı geniş bir

kesim tepki göstermiştir.

Bu tepkiler karşısında, BDP’liler,saldırılarını savunamaz hale gelmiş,Grup Yorum'dan özür dilemek için gi-rişimlerde bulunmuşlar ve 18 Ma-yıs’ta da Grup Yorum üyeleriyle gö-rüşmüşlerdir.

18 Mayıs'taki bu görüşmede,BDP yetkilileri, saldırıyı kınadıkla-rını, en üst düzeyde konuyu araş-tırdıklarını ve Grup Yorum’danözür dilediklerini belirtmişlerdir.

*

Belli bir sorumluluk içeren hiçbirtavrı yok saymıyoruz. BDP’lilerin busaldırıda dolaylı da olsa sorumluluküstlenip özür dilemeleri olumludur.

Ancak bu özür, sağlıklı temeller-den yoksun, bir anlamda sorunun üs-tünü örtüp geçiştirme amaçlı bir özürolarak gözükmektedir.

Çünkü:

Kim, NEDEN SALDIRDI; or-taya konulmalıdır.

İkincisi; bundan sonra saldırıl-masını önlemenin en temel yolların-dan biri, bu özürü halkın önünde di-lemektir.

Ancak böylelikle, böyle bir an-layışın mahkum edildiği kendi kitle-si dahil, tüm halka ilan edilmiş olur.

Ancak halkın ve tüm solun hu-zurunda özür dilenirse, kendilerinibağlamış ve denetime, hesap sor-maya açmış olurlar.

Oysa BDP bütün bunlardan uzakbir özürle sorunu geçiştirmek istiyor.

BDP’lilere, böyle bir özürün, sal-dırının muhtevası göz önüne alındı-ğında yeterli olmadığı ve meselenintemelden çözülmesine hizmet etme-yeceği, en azından bir daha olması-nın önüne geçmeyeceği belirtildi.

Bu gerçeğe rağmen BDP temsil-cileri, halka bir açıklama yapa-mayacaklarını, kitlelerini denetle-yemediklerini, özerk örgütlenmeleremüdahale edemeyeceklerini... belir-

terek sorunu ortada bırakmışlardır.

Bu kabul edilemez.

Artık Kürt milliyetçi çizgisin sal-dırıları haddini aşmıştır. Saldır, der-nekleri yak, insanlarımızı yakmayakalk, sonra da hiçbir şey yokmuş gibidevam et... Hayır, böyle olamaz.

Denetleyemiyoruz... bilgimiz dı-şında... özerktirler... biz karışamayız...araştırıp soruşturacağız... gerekçe-leriyle sorumluluğu üstlenmemeve sorunu çözümsüz bırakma tav-rından vazgeçilmelidir.

Haberiniz yoksa, bilginiz hari-cinde ise ve SALDIRIYI DA YAN-LIŞ BULUYORSANIZ, saldırganlarıaraştıracağız, saldırı talimatını ve-renleri ve saldırıyı gerçekleştirenle-ri tespit edip kendi içimizde CEZA-LANDIRACAĞIZ deyin.

Bunu diyebiliyor musunuz?

Bunu demiyorsanız, araştırma so-ruşturma, sorunu zamana yaymaktanbaşka neye hizmet edecek?

Devrimciler, demokratlar, ilerici-ler, yurtseverlerin halktan gizleyecekbir özürleri olamaz.

BDP’nin “özür diliyoruz amabunu halka açık olarak yapmayız” de-mesi ne anlama gelir?

Özürü halkın ve devrimcilerinhuzurunda dilememek, aynı şeyi ya-rın yine yapmanın kapısını açık bı-rakmak demektir.

Ancak aynı şeyi daha sonra yineyapabileceğini düşünenler, açık birözeleştiriden kaçarlar. Özeleştirinincaydırıcılığı açıklığından geçer.

BDP’nin Grup Yorum’a, GrupYorum dinleyicilerine, Halk Cephe-si’ne ve orada çiğnenen değerleri ya-ratan halka özür borcu vardır. BDP’li-ler, saldırırız, gizli kapaklı bir özür-le geçiştiririz, yanımıza kar kalır” diyedüşünüyorlarsa, yanılıyorlar. Dev-rimcilere yönelik her saldırı, kendi-lerini biraz daha çürütmekte, birazdaha kirletmektedir.

BDP, Halkın ve Solun Önünde Özür Dilemelidir!

Örtbas Etmek, Çözüm Değildir! GRUP YORUM'a saldırı, kapalı kapılar ardında özürlerle; hesap vermeyen,

benzeri saldırıları önlemeye yönelik hiçbir önlem içermeyen yaklaşımlarla geçiştirilemez

DÜZEN PARTİLERİNE OY YOK!42

Yürüyüş

29 Mayıs2011

Sayı: 270

Page 43: Haftalık Dergi / Sayı: 270yuruyus.biz/pdf/pdf/270.pdf · Çayan Mahallesi’ne Hüseyin Aksoy Parkı tabelasını ... gö re vi nin ba şı na dön dü. An ka ra Sin - ... ce sin

“Milli ve manevi değerlerimiz”deyişini, "Türk aile değerleri"ni, na-musu, ahlakı dilinden hiç düşürme-yenlerin ahlaksızlıklarına bakın.

“Farklıülkücülük” adlı bir internetsitesi, ellerinde, MHP’nin üst düzeyyöneticilerinin ahlaksızlıklarını ser-gileyen kasetlerin olduğunu, istifa et-memeleri durumunda bu kasetleriinternette yayınlayacakları yönündetehditlerde bulundu ve MHP’ye bukonuda süre tanıdı.

Kasetlerin bir bir internet sitesin-de yayınlanmaya başlaması sonu-

cunda MHP Genel Başkan Yardım-cıları Prof. Dr. Osman Çakır, Meh-met Ekici, Ümit Şafak, Deniz Bö-lükbaşı, Başkanlık Divanı ÜyesiMehmet Taytak ve MHP GenelSekreteri Cihan Paçacı olmak üze-re on üst düzey MHP’li istifa etti.

Bunlar oligarşi içi çatışma so-nucu ortaya çıkan pisliklerdir.

İddia ediyoruz; “Türklüğünonuru, vatan, millet, örf-adet, ahlak”kelimelerini ağzından hiç düşürme-yen “milliyetçi”lerden, “Allah’ı, Ku-ranı, kitabı” dillerinden düşürme-yen en dincisine kadar, oligarşininparlametosunda yer alan tüm düzenpolitikacılarının benzer pisliklerivardır. Ve hepsi birbirlerinin pislik-lerinden haberdardırlar. Olay olan, bupisliklerin halkın gözleri önüne se-rilmesidir.

MHP’li faşistler, yolda el ele yü-rüyen ya da bir parkta oturan çift gör-seler “Türk aile değerlerine aykırı”diye saldırırlar. Namus bekçisi kesi-lirler. Ama görüldüğü gibi en üst yö-neticilerinden en alttaki kadrolarınakadar hepsi de namussuzdurlar, ah-laksızdırlar. Büyük çoğunluğununbir metresi vardır. Açığa çıkınca“imam nikahlı eşim” derler. Özel-likle AKP gibi dinci geçinenler veMHP gibi milliyetçi geçinen faşist-ler ahlaksızlıklarını imam nikahıylaörtmeye kalkarlar.

MHP’li milletvekili adaylarınınahlaksızlıklarının internet sitelerindeyayınlanması üzerine MHP’liler dev-letin internet yayınını engelleme-mesinden yakınıyor.

MHP Genel Başkanı Devlet Bah-çeli ise yaptığı yazılı açıklamada“Devlet yok millete gidiyorum.”dedi.

Faşist Devlet Bahçeli, o devlet ne-rede var nerede yok iyi bilir. O dev-let; haksızlığın, hukusuzluğun, gay-ri meşruluğun önlenmesi gerekenyerde hiçbir zaman olmamıştır zaten.Tersine siz çok iyi bilirsiniz ki, o dev-

let, nerede hukuksuzluk varsa, nere-de bir komplo, nerede bir halka sal-dırı varsa oradadır.

Devlet Yokmuş, Millete Gide-ceklermiş... Hangi yüzle gideceksi-niz millete? İşte böyle yapar sizin fa-şist devletiniz. Oligarşi kurulduğugünden beri MHP’yi halka karşı sal-dırılarda bir maşa gibi kullandı.Kontrgerilla eylemlerinde, 16 Mart’ta,Maraş’ta, Çorum’da, Bahçelievler’de,Piyangotepe’de ve daha yüzlercedevrimcinin katledilmesinde tetikçiolarak kullandı. MHP, oligarşininkanlı elidir.

MHP’nin bugün veryansın ettiğiAKP, dün Milliyetçi Cephe iktida-rında halka ve devrimcilere karşıbirlikte saldırdıkları MSP’lilerdir.

‘90’lı yıllardan beri MHP’ye de-ğişti diyen küçük-burjuva aydınlar!MHP hiçbir zaman değişmemiştir.Oligarşinin ihtiyaçları değişmiştir.MHP, 12 Eylül öncesinde olduğugibi yine eli kanlı, katliamcılarınpartisidir ve yine hep olduğu gibi ah-laksızlığın, mafyanın, kadın tica-retinin, uyuşturucunun, kumarın,kaçakçılığın içindeki bir partidir.

İlkeler, töreler, dokuz ışık... hep-si ahlaksızlıklarını ve katliamcılık-larını gizlemek içindir.

Kontrgerilla devletine eleman ye-tiştiren ırkçı, şovenist faşist bir par-tidir.

MHP doktrinlerin, fikirlerin partisi değil, emperyalizmin uşağıdır

Yıllardır emperyalizme uşaklıkyaptınız. Gelsin kurtarsın şimdi sizi.İnternete düşen ahlaksız görüntülerinAmerika’dan yayına konulduğu söy-leniyor. Yıllarca o Amerika’ya uşak-lık yaptınız. Şimdi ahlaksızlıklarını-zın gözler önüne serilmesi Ameri-ka’dan yapılıyor.

MHP’nin dokuz ışık doktrinindenbirincisi milliyetçiliktir. Ama MHPkurulduğundan beri Amerika’nın

� MHP’nin yedi GenelBaşkan Yardımcısı, birGenel Sekreter, birBaşkanlık Divanı Üyesi,bir eski İl Başkanı,ahlaksızlıklarının sergi-lendiği kasetler ortayaçıkınca istifa ettiler.

� İnternette yayınlanangörüntüler 60 yıldır halkı"Milliyetçilikle,muhafazakarlık"laaldatanların gerçekyüzüdür...

� Halkımız! Bunların"milliyetçilik”,“muhafazakarlık” kılıfıaltında sakladıkları iştebu ahlaksızlıklarıdır...

Kasetler, çekenlerin de, çekilenlerin de,

ahlaksızlığının belgesidir!

SEÇİM DEĞİL, DEVRİM

29 Mayıs2011

43

Yürüyüş

Sayı: 270

Page 44: Haftalık Dergi / Sayı: 270yuruyus.biz/pdf/pdf/270.pdf · Çayan Mahallesi’ne Hüseyin Aksoy Parkı tabelasını ... gö re vi nin ba şı na dön dü. An ka ra Sin - ... ce sin

uşaklığını yapmıştır. Top-raklarımız Amerikan veNATO üsleriyle dolarkenemperyalist üslere karşı tekbir eylem yapmamıştır.Tam tersine emperyalizminülkemizdeki gizli işgalinekarşı mücadele eden dev-rimcilerin karşısına çıkmış-lardır.

Devrimciler 19 Ni san1966’da CEN TO top lan tı sı nagelen ABD Dı şiş le ri Ba ka nıDe an Ruck’u, Dev rim ci Genç liktarafından “Ame ri ka lı it evi negit” slo ganıy la protesto eder-ken ge ri ci le rin ve faşistlerin o dö -nem de ki örgütlenmelerindenolan MTTB (Mil li Türk Ta le beBir li ği) “Ko mü niz mi Tel’in”mi ting le ri dü zen le yip, efen di le -ri ne hi ta ben “ko nuk se ver Türkgenç li ği, Mel’un ha di se yi Tel’ineder, De an Ruck’a ‘Hoş gel di -niz’ der” di yordu.

Uşaklık yaptığınız Ameri-ka’ya yalvarın şimdi; pislikleriniziortalığa sermesin!

AhlakçılıkBakın şu ahlaksızlara, MHP’nin

dokuz ışığından üçüncüsü “Ahlakçı-lık!” Bunlar mı ahlakçı? Namustan,ahlaktan, törelerden söz edenlere ba-kın. İçinde olmadıkları ahlaksızlıkyoktur faşistlerin. Başka türlüsü de ola-maz zaten. Faşizmin kendisi ahlak dı-şıdır. İnsanlık dışıdır. Çürümüş, ko-kuşmuş emperyalizmin ortaya çıkar-dığı bir düşüncedir.

‘Kaset’ üzerinden siyaset yapılmazmış!

Düzen politikacıları, kan emiciler,halk düşmanları, çıkar ve iktidar sa-vaşında öne geçmek için birbirlerinintelefonlarını dinletmekten en mahremaile sırlarını çarşaf çarşaf yayınlatmayakadar, komplo, yalan, tehdit, şantaj,akla gelebilecek her yönteme başvu-rurlar. Ki bugüne kadar defalarca baş-vurmuşlardır.

CHP eski Genel Başkanı DenizBaykal için çıkan kasetlerin üzerin-

den çok geçmedi.

2009 yerel seçimlerinde AnkaraBüyükşehir Belediye Başkanlığı se-çiminden önce AKP Ankara Büyük-şehir Belediye Başkanı Melih Gökçekrakibi Turgut Altınok’u böyle bir ka-set sonucunda devre dışı bırakmıştır.Yine 1998’de ülkemizde böyle bir“kasetler savaşı” yaşanmıştı. Peşpe-şe ortaya atılan veya ortaya çıkarılmatehditleri yapılan kasetlerle herkes bir-birine bir şeyler yaptırmaya çalışı-yordu. DYP Genel Başkan YardımcısıMeral Akşener tarafından açıklanankasetlerden birinde, Hürriyet GazetesiYayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök'ünAydın Doğan adına ihale takipçiliğiyaptığı belgelenmişti.

Kasetleri çekenler, islamimuhafazakar; kasetiçekilenler milliyetçimuhafazakar

Dincisi, gericisi, faşisti budur.Temizi yoktur. Hepsi kirlidir... Mil-liyetçi geçinip Amerika'ya hizmetettikleri gibi, "maneviyatçı" kesilip fu-

huşun, yozluğun göbeğinde ol-dukları da açığa çıktı.

Tekellerin çıkarları ve is-tikrarı için hep kullanıldılar.Boğazlarına kadar halkın vedevrimcilerin kanına gömül-müşlerdir.

Oligarşi, MHP’yi 12 Ey-lül’den sonra da kullandı. Üni-versitelerde, hak alma müca-delelerinin karşısında hep faşistMHP’liler çıkartıldı. Bugün dedevlet MHP’li faşistleri dev-

rimcilere karşı linçlerde kullan-maktadır.

Burjuvazi, değerleri ayakları-nın altına alarak ezmiş, yerinepara ilişkilerini, her şeye mal ola-rak bakan bir anlayışı egemenkılmıştır. Burjuvazinin düzenininçürümesinin, ahlaksızlığının in-sanın insana yabancılaşmasınınnesnel yanını “tek geçer akçeninpara olması” oluşturmuştur. Onuniçindir ki, burjuvazinin tüm ku-rumları, tüm bürokratları çürüm-üştür. Çürüme şu ya da bu partiyle,

bürokratla sınırlı değildir.

Kullanılmayan, ahlakın veonurun tek temsilcisi devrimcilerdir.

Devrimciler bu ülkenin onurudur.İnsanlığın sahip olduğu değerlerintemsilcileridir.

Burjuvazi kendi çürümüşlüğünü,ahlaksızlığını gizlemek için yıllarcadevrimcilere, sosyalizme en alçak ya-lanlarla saldırdı, onları ahlaksız gös-termek için her türlü propagandaaracını kullandı. Ama her şey orta-dadır...

Düzen içinde yaşayan her kesim,çürümeyle bir şekilde uzlaşma için-de olmak durumundadır. Uzlaşmayanyalnız devrimcilerdir. Çürümeyle,ahlaksızlıklarla, namussuzlukla, şe-refsizlikle uzlaşmayan tek kesimdirdevrimciler. Bu yanıyla düzenin ki-rine, pisliğine bulaşmamış, hem dü-zenin pisliklerinden uzak hem dedüzenin dalga dalga yaymaya çalış-tığı pisliklere, yozlaşmaya karşı mü-cadele eden tek güç devrimcilerdir.

MHP doktriner bir parti olduğunu söyler. Diğerdüzen partilerinden farklı olarak bir ideolojile-rinin, bir “ülkü”lerinin olduğunu savunurlar. İşte MHP’nin Milli Doktrini:MHP’nin dokuz ışık safsatası 1-Milliyetçilik, 2-Ülkücülük, 3- Ahlakçılık, 4-İlimcilik, 5-Toplumculuk, 6- Köylülük, 7- Hürriyetve Şahsiyetçilik, 8- Gelişmecilik 9- Endüstri veTeknikçilikBunların her biri de sahtekarlıktır ve doktrinlefalan ilgisi yoktur. Katiller her şeyi yüksekidealler için yaptıklarına inanacaklardır.Katiller partisi de bir “fikir hareketi”

DÜZEN PARTİLERİNE OY YOK!44

Yürüyüş

29 Mayıs2011

Sayı: 270

Page 45: Haftalık Dergi / Sayı: 270yuruyus.biz/pdf/pdf/270.pdf · Çayan Mahallesi’ne Hüseyin Aksoy Parkı tabelasını ... gö re vi nin ba şı na dön dü. An ka ra Sin - ... ce sin

TAYAD’lı Aileler, F Tipi hapishane-lerde süren tecriti ve işkenceyi anlatma-ya, AKP iktidarını teşhir etmeye devamediyorlar.

İstanbul Şişli Cevahir Alışveriş Mer-kezi önünde ve Gazi Mahallesi’nde yap-tıkları eylemlerle TAYAD’lılar yoksulhalka tecriti anlatmaya devam ediyorlar.

25 Mayıs’ta bu kez de İstanbul ÇayanMahallesi’nde süren eylem içinde tecritihalka duyurmak için kefenli eylem yap-tılar.

Hüseyin Aksoy Parkı’nda yürüttükle-ri kampanya nedeniyle 8 gündür açlık gre-vinde olan TAYAD’lılar tecrit ile ilgili ey-lem de yaptılar.

“Hapishanelerde İşkence ve TecritHala Sürüyor! Sohbet Hakkı Uygulan-sın” yazılı pankart açarak “Tecrite Son!,Sohbet Hakkı Uygulansın!” sloganlarınıattılar.

Atılan sloganların ardından açlık gre-vinde bulunan Sezai Demirtaş yaptığı ko-nuşmada “Arkadaşlarımızı, bizi F Tipihücrelerde katlediyorlar. Bizi tecrite ko-yuyorlar. Bizim yasal olan derneklerimi-zi ve onların da bunu bilmesine rağmenkendi kurallarını, yasalarını tanımayıpderneklerimizi basıyorlar.” diyerek tec-riti ve süren saldırıları anlattı.

Demirtaş’ın ardından açıklamayı oku-yan Nagehan Kurt F Tipi hapishaneler-de on yıldır uygulanmakta olan tecritinağırlaştığını belirterek “Adalet Bakanlı-ğı adeta yeni yasaklar, yeni cezalar içinkafa yoruyor. Akla ziyan uygulamalarısadece tutsaklara işkence yapmak içinuyguluyor” dedi. Kurt, son olarak hastatutsakların tedavilerini engellemek içinmuayenelerinin aylarca geciktirildiğini,teşhis konulmadığı için tedavi edilmedi-ğini söyledi.

Eylem sloganlarla sona erdi.

Ölümün eşiğinde hala tutsak!

Hastalığının oldukça ileri aşamala-rında bulunan kanser hastası tutsak Meh-met Aras, hala tahliye edilmiyor.

Avukatları halen Erzurum Araştırma veEğitim Hastanesi’nde tutulan MehmetAras’ın tahliye edilmesi için gerekenbelgelerin Adalet Bakanlığı’nda bekletil-diğini açıkladılar.

Vücudu artık tedaviye cevap vermeyenMehmet Aras’ın kardeşi Tayfur Aras,herkesin bu konuda tavır alması gerekti-ğini belirtti.

Tecritve

işkencesürüyor!

TAYAD’lılar AKP’nin tecrit ve

işkencesinezulmüne

karşıSUSMUYOR!

TAYAD’lılar ÇayanMahallesi’nde:

“Tecrit kaldırılsın”

Sağlık sorunları olmasına karşın, teda-vi edilmemiş, ölüme terkedilmişti. 23 Ma-yıs sabahı Viterbo Hapishanesi’ndeki hüc-resinde ölü bulundu.

Avukatının Roma'da görülen duruş-ması sırasında siyasi tutsak Luigi Falli-co’nun tedavi edilmesini isteyen talebinimahkeme dikkate bile almadı.

Siyasi tutsaklara, hasta tutsaklara kar-şı sürdürülen politika Türkiye’de de,İtalya’da da olsa değişmiyor. İtalya’nın“demokrasisi” ile övünmesi boşunadır.O sözünü ettikleri “AB kriterleri” tut-

saklara tecriti gizle-yen bir örtüden baş-ka bir şey değildir.

Rote Hilfe Inter-national, Luigi Fal-lico hakkında şu bil-gileri veriyor: “59 yaşındaki Luigi Fallicohayatını devrimciliğe adamış ve ömrü si-lahlı mücadele içinde geçmiştir. Kızıl Tu-gaylar’la mücadeleye başlamıştı.

Son olarak 10 Haziran 2009'da yol-daşları ile birlikte gözaltına alınmış, tu-tuklanmıştı.”

Tecrit sürüyor!

İtalyan siyasi tutsağı Luigi Fallico tecritte öldürüldü

SEÇİM DEĞİL, DEVRİM

29 Mayıs2011

45

Yürüyüş

Sayı: 270

Page 46: Haftalık Dergi / Sayı: 270yuruyus.biz/pdf/pdf/270.pdf · Çayan Mahallesi’ne Hüseyin Aksoy Parkı tabelasını ... gö re vi nin ba şı na dön dü. An ka ra Sin - ... ce sin

Bir mahallenin orta yerinde bir di-rek ve direğin tepesinde 180 derece-lik alanın tamamını tarayan poliskameraları... 24 saat kayıt yapıyorlar.Aynı şekilde mahallenin değişikmeydanlarına konulan mobese ka-meralarla mahallenin tamamı izleni-yor ve kayıt yapılıyor.

Polis bunları açıktan yapıyor.Gizlisi saklısı yok: Ben sizi izleye-ceğim, diyor.

Polis, mahallelerimizin giriş çı-kışlarında yaptığı keyfi kimlik kont-rolleri, helikopterli, gaz bombalımahalle baskınlarıyla, devrimci de-mokrat kurumlara, evlere yönelikbaskınlar ve gözaltılarla, tutuklamaterörü ve kameralarla halk üzerindeyoğun bir baskı oluşturmaya çalışı-yor.

Bunlar kabul edilemez. Etme-meliyiz. Burada polisin bunları yapıpyapmamaya yetkisinin olup olmadı-ğı tartışma konusu dahi yapılma-malıdır.

Polisin kameralarla tüm mahalleyiizlemesinin hiçbir meşruluğu yoktur.

Bu ahlaksızlıktır. "Gizleyecek,saklayacak şeyleri olanlar korksun”gibi söylemler, zulmü meşrulaştı-ran söylemlerdir. Kabul edilemez.

Polis, kameralarla neyi çekiyor?Neyi izliyor? Ne yapmak istiyor?Suçluları mı yakalamak istiyor? Suçumu önlemek istiyor?

Biliyoruz ki, polis mahallelerimizene kadar çok girip yerleşirse uyuş-turucusu, fuhuşu, kumarı da o oran-da artmaktadır. Bu pisliklerin ma-hallelerimize girmesi polis olmaksı-zın mümkün değildir. Uyuşturucu, fu-huş bizzat polisler tarafından ma-hallelerimize sokuluyor.

Devrimciler yıllardır mahalleler-de uyuşturucuya, fuhuşa, yozlaşma-ya karşı mücadele veriyor. Bu mü-cadelede devrimcilerin karşısına heppolis çıkıyor. Kameralar da bu andadevreye giriyor. Hırsızları, uyuştu-

rucuyu, fuhuşu engellemek için ko-nulmuyor kameralar. Kameralar, yoz-laşmaya karşı mücadeleyi engellemekiçin konuluyor.

Peki ne yapacağız?

Yozlaşmaya karşı mücadele sa-dece devrimcilerin görevi mi?

Mahallede yaşayan esnafı, işçisi,memuru, ev kadını, yaşlısı, genci ola-rak bizler ne kadar ilgilendik? Ne ka-dar karşı duruyoruz mahallemizepisliklerin sokulmasına? Ne kadar du-yarlıyız? Kaldı ki, bu bir duyarlılıksorunu da değil. Mahallemizin orta-sına konulan kameralar gözümüzüniçine sokula sokula bizi kaydediyor.Polis mahallelerimizde her türlü key-fi uygulamaları yapıyor. Buradamesele duyarlılık meselesi de değil.AKP’nin polisi hiçbir şeye sesimi-zi çıkarmayalım istiyor. Sesini çı-kartanlara destek olmayalım istiyor.

Uyuşturucuyu bizim çocukları-mıza satıyorlar. Fuhuşu, yozlaşmayıbizim insanlarımız içinde yaygın-laştırıyorlar. Buna karşı çıkmak el-bette bizim görevimizdir. Hiç kim-senin “banane, beni ilgilendirmez”demeye hakkı yok. Bu kendi yaşa-dığımız sorunlara, kendimize ya-bancılaşmaktır. Yozlaşmaktır.

Oligarşi on yıllardır bunu geliş-tirmeye çalışıyor. Yanı başımızdakibir olaya karşı kayıtsız kalmamızı is-tiyor. Kendi sorunlarımıza sahip çık-mamamızı istiyor. Vurdumduymaz-lığı, bananeciliği, adam sendeciliğigeliştirmeye çalışıyor.

Hayır! Mahallemizde yaşananher olay bizi doğrudan ilgilendir-mektedir. Hiç kimse hiçbir olayakayıtsız kalamaz. Her olay sonuçla-rıyla, mutlaka yaşadığımız mahalle-de şu ya da bu kadar herkesi ilgilen-dirmektedir. Bana dokunmayan yılan

bin yıl yaşasın demeye hakkımızyok.

AKP’nin polisi halkı düşman ola-rak görüyor. Yozlaştırmayı, uyuştu-rucuyu, fuhuşu düşman olarak gör-düğü halkı etkisizleştirmek için kul-lanıyor.

Oligarşinin, halkı düşman olarakgören bu politikasına karşı mücade-le yaşadığımız mahallelerimizde her-kesin mücadelesidir. Hiç kimse bunasessiz kalamaz. Kalmamalıdır. Bumücadelede esnafından, işçisine, me-muruna, işsizine, emeklisine, ev ka-dınından yaşlısına gencine, fırıncı-sından bakkalına, berberine, kahve-hanecisine, mahallelerimizde bulunanokuldaki öğretmenine kadar herkesinyapabileceği, yapması gereken birgörevi, sorumluluğu vardır.

Bu sorumluluğu yerine getirmeninyolu örgütlenmektir. Örgütlenmektenbaşka saldırıları boşa çıkarmanınyolu yoktur. Devrimciler on yıllardırbüyük bedeller ödeyerek mahallelerdeçeşitli örgütlenmeler altında faaliyetyürütüyor. Devrimciler her zaman hal-kın yanında yer almıştır. Halkın en te-mel sorunlarının çözümünde halka yolgöstermiştir. Sorunlarımızın çözü-mü için devrimci-demokrat kurum-larda görev ve sorumluluklar alma-lıyız. Birçok sorunumuzu Halk Ko-miteleri kurarak örgütlülük içindeçözebiliriz. Halk Komiteleri, halkınkendi sorunlarının çözümü içinoluşturduğu en basit en sade ör-gütlenme biçimidir.

Sorun nedir?

Bu sorunun çözümü için “ben neyapabilirim” diyerek herkes yapa-bildikleri oranda komitelerin içindegörev alır.

Amacımız halkı düşman olarakgören AKP iktidarının zulmüne bo-yun eğmemektir. Dayattığı onursuz-luğa teslim olmamaktır. Çocukları-mızın, geleceğimizin uyuşturucuyla,fuhuşla, kumarla zehirlenmesine izinvermemektir. Meseleye bu sadeliktebaktığımızda yaşadığımız mahalle-lerde oluşturulacak Halk Komitele-ri içinde herkesin yapacağı bir şeyinolduğunu görürüz.

Mahallelerimizi savunmalıyız!Vurdumduymazlığı,

bananeciliği, adam sendeciliğigeliştirmeye çalışıyorlar.

İzin vermeyelim!

DÜZEN PARTİLERİNE OY YOK!46

Yürüyüş

29 Mayıs2011

Sayı: 270

Page 47: Haftalık Dergi / Sayı: 270yuruyus.biz/pdf/pdf/270.pdf · Çayan Mahallesi’ne Hüseyin Aksoy Parkı tabelasını ... gö re vi nin ba şı na dön dü. An ka ra Sin - ... ce sin

Gemlik:20 Mayıs günü 5 Yürüyüş oku-

ru önlüklerini giyerek megafonlahalkın susturulamayan sesi Yürü-yüş dergisinin tanıtımını yaptılar.Dereboyu ve Eşref Dinçer Mahal-lesi’nde süren tanıtım süresince25 dergi satıldı.

Malatya:19 Mayıs’ta Yeşilyurt Cadde-

si’nde önlüklerle ve sesli ajitasyon-larla Yürüyüş dergisi tanıtımı ve sa-tışı gerçekleştirildi. 50 dergi halkaulaştırıldı.

Mersin:Mersin’de Yürüyüş dergisinin ta-

nıtım ve satışlarına devam edildi. 17

Mayıs tarihinde Mer-sin Merkez ve MenteşMahallesi’nde yapılantanıtım ve satışlarda 20dergi halka ulaştırıldı.18 Mayıs tarihinde Tar-sus’ta yapılan tanıtım vesatışta 32 dergi halkaulaştırıldı. Halk Yürü-yüş dergisini alarak sa-

hiplendi. Bu da gösteriyor ki yapılanbaskınlarla tutuklamalarla Yürüyüşdergisi susturulamaz. Umut biziz, güçbiziz; çünkü biz halkız. Bu hafta top-lam 52 dergi halka ulaştırılarak Umu-dun sesini kısamayacakları gösterildi.

Adana:Adana’da 19 Mayıs günü Yürü-

yüş okurları Akdeniz Mahallesi’ndeYürüyüş dergisini halka ulaştırdılar.4 Yürüyüş okurunun katıldığı dergisatışında AKP iktidarı ve İstan-bul’daki kurum baskınları teşhiredildi. 32 Yürüyüş dergisi halkaulaştırıldı.

Yürüyüş’e saldırıdagözaltına alınıp tutuklanan

Remzi UçucuKaan ÜnsalHalit Güdenoğlu

ANLATIYOR

- Nasıl gözaltına alındık?- Neden tutuklandık?- Tutuklanma

gerekçelerimiz; demokratikhakların rafa kaldırılmasıdır.

- Yürüyüş’edüşmanlıklarının nedeni?

- Hangi koşullardayaşıyoruz?

- Tecrit nasıl uygulanıyor?

271. sayıdan itibaren

Yürüyüş’te

Antalya Özgürlükler Derneği 20Mayıs’ta Attalos Heykeli önünde has-ta tutsakların özgürlüğü için eylemyaptı. Eylemde okunan açıklamadahasta tutuklu Mehmet Ali Uğurlu’nundurumu ve uğradığı hukuksuzluk an-latıldı.

Halktan insanların sorular sormakiçin eylem sonuna kadar beklemesi isehalkın ilgisinin göstergesiydi.

Sloganlarla bitirilen eylem, 15 da-kika sürdü. 36 kişinin katıldığı eyle-me ÖDP, Sosyalist Parti ve DHFtemsilciler düzeyinde destek verdi.

Kaan Ünsal, HalitGüdenoğlu, NaciyeYavuz, Musa Kurt,Cihan Gün, RemziUçucu, Mehmet Ali

Uğurlu’ya

ÖZGÜRLÜK

Yürüyüş

çalışanlarına ve iki

devrimciye

1000 Kitap

1000 Mektup

Mehmet Ali Uğurlu ve Hasta Tutsaklar Serbest Bırakılsın!

Anadolu’da Yürüyüş

Satışları Sürüyor

SEÇİM DEĞİL, DEVRİM

29 Mayıs2011

Yürüyüş

Sayı: 270

47

MALATYA GEMLİK

Page 48: Haftalık Dergi / Sayı: 270yuruyus.biz/pdf/pdf/270.pdf · Çayan Mahallesi’ne Hüseyin Aksoy Parkı tabelasını ... gö re vi nin ba şı na dön dü. An ka ra Sin - ... ce sin

Yıkımlaragerekçe olandeprem yalanıSimav’da çöktü

Tayyip Erdoğan’dan İstanbul BüyükşehirBelediye Başkanı Kadir Topbaş’a kadarAKP’liler, İstanbul’da bir milyon evin yıkıl-masının gerekçesi olarak, İstanbul’un “dep-remde yıkılacak” olmasını gösterdiler.

Erdoğan yaptığı bir konuşmada bunu birkez daha vurguladı; “İstanbul’un birinciderecede deprem tehdidi altında olduğunuunutmamalıyız. En güvenli bölge şu andaüzerinde şehirleri kuracağımız yerler...Deprem riski altındaki bölgeler taşına-cak... İstanbul’umuzu kurtaralım istiyo-ruz. Taşınma gönüllülük esasına göre ola-cak. Kimse mağdur edilmeyecek. ”(Bugün,12 Mayıs 2011)

İstanbul’daki yıkımları deprem ile açık-layan Erdoğan’ın yalanı bir kez dahaSimav’daki deprem ile ortaya çıktı.

Geçtiğimiz günlerde Simav’da yaşanandeprem ile ilgili olarak Kütahya Valisi KenanÇiftçi “İncelenen 16 bin 448 konuttan 2 bin208’ine ‘hasarlı, oturulamaz’, 3 bin 373’üne‘hasarlı, oturulabilir’ raporu verildi ve acilboşaltılması gereken konut sayısı 277, yıkıkkonut sayısı 86’dır’’ diyordu.

Bu depreme kayıtsız kaldı AKP iktidarı.Acil olarak boşaltılması gereken 277 konu-tu boşaltamamıştır AKP iktidarı. Simav dep-remi yaşandığında kılını bile kıpırdatmayıp,halkı, depremle başbaşa bıraktılar. Simav hal-kı da bunu protestoları ile gösterdi. Temiz suistedi, barınma sorununun çözülmesini iste-di.

Simav’da halkı yalnız bırakanlar birİstanbul depreminde halkı hiç sahiplenme-yeceklerdir. Esasen halk düşmanı iktidarla-rın halkı düşünmeleri düşünülemez. O neden-le, İstanbul’daki yıkımların deprem gerek-çesiyle yapıldığı ve halkın depremden zarargörmemesi için yıkılacağının da yalan oldu-ğu ortadadır.

AKP’nin gündeminde halk yoktur. Halkınbarınma sorununun çözümü yoktur. Tersinehalkın evlerini yıkarak, işbirlikçi tekelleresunulan koskoca bir pazar vardır.

TAYAD’lılar serbest bırakıldı

NİYE GÖZALTINA ALDINIZ? NİYE BIRAKTINIZ?

17 Mayıs’ta gözaltına alınan 11 TAYAD’lı ve Ankara HaklarDerneği üyeleri çıkarıldıkları mahkeme tarafından serbest bırakıl-dılar.

Gözaltına alınışlarının dördüncü günü olan 20 Mayıs’ta AnkaraAdliyesi’ne getirilen TAYAD’lılar ve Ankara Haklar Derneği üye-leri önce savcılığa çıkartıldı. Savcının tutuklama isteğiyle mahke-meye sevkedildiler.

Savcı, saldırganlığı sürdürerek TAYAD’lılar ve Haklar Derneğiüyeleri için tutuklama istedi. Ancak nöbetçi mahkeme, 11 kişiyi ifa-delerinin ardından tutuksuz yargılanmak üzere serbest bıraktı.Böylelikle basına her zamanki gibi “DHKP-C Operasyonu” diye sunu-lan bir operasyon daha “fiyaskoyla” sonuçlanmış oluyordu.

Serbest bırakmayıp da ne yapacaklardı?

İsnat edilen “suç”, daha önce tutuklanan TAYAD’lıların tutuk-lanmasını protesto etmek için basın toplantısı yapmaktı. O kadar!

Ama oligarşinin hukuku bu; böyle büyük bir “suç” için değil tutuk-lama, “ağırlaştırılmış müebbet” bile isteyebilirlerdi.

Gözaltındaki 11 kişinin ifade işlemleri sürerken sabah saatlerindenitibaren Ankara Halk Cepheliler, TAYAD'lılar ve gözaltına alınan-ların yakınları Ankara Adliyesi önüne gelerek gözaltına alınanlarısahiplendiler. Öğleden sonra Halk Cephesi adına yapılan açıklamadada gözaltıların keyfi ve hukuksuz olduğu dile getirildi.

Trakya Kültür Merkezi’nin gele-nekselleştirdiği yaz pikniği, KakavaFestivali’nin bitiş günü olan 22Mayıs’ta yapıldı.

Babaeski, Kırklareli ve Tekir-dağ’dan katılımın olduğu pikniğe ayrıca PSAKD Çerkezköy Şubesiyöneticileri de katıldı.

Kahvaltı, pikniğe ilk kez katılanların çokluğu nedeniyle daha çokbir tanışma şeklinde geçti. Daha sonrasında türküler söylenip, soh-betler edildi ve maçlar yapıldı.

Kırklareli yakınlarındaki Kavaklı Korusu Piknik Alanı’ndayapılan pikniğe 58 kişi katılırken, konuşmalarda bu tür piknikleringençlerimizi tehdit eden kültürel yozlaşmaya karşı daha güçlü müca-dele araçları yaratacağı vurgulandı.

Trakya KültürMerkezi

Yaz Pikniği Yapıldı

DÜZEN PARTİLERİNE OY YOK!48

Yürüyüş

29 Mayıs2011

Sayı: 270

Page 49: Haftalık Dergi / Sayı: 270yuruyus.biz/pdf/pdf/270.pdf · Çayan Mahallesi’ne Hüseyin Aksoy Parkı tabelasını ... gö re vi nin ba şı na dön dü. An ka ra Sin - ... ce sin

SP seçim bürosu tahrip edildiTüm uyarılara rağmen Küçükarmutlu’da seçim büro-

su açmaya devam eden Saadet Partisi’nin seçim büro-su, 25 Mayıs gece saat 3:30'da Cepheliler tarafından taş-lanarak ve ateşe verilerek tahrip edilmiştir.

SP daha önce de uyarılmış, 2 kez seçim bürosununbayrakları indirilmiş, bir kez de camları kırılmıştır.

Kakava FestivalindeDevrimci Sanata Engelleme

Kırklareli’nin Babaeski ilçesinde faaliyetlerini sür-düren Trakya Kültür Merkezi, bu yıl 21’incisi düzenle-nen geleneksel Kakava Festivali’nde stand açtı. TrakyaKültür Merkezi Müzik Grubu da bu yıl festivalde sah-ne almak istemiş, bunun için belediyeye başvurmuştu.Ancak son üç yılda olduğu gibi bu yıl da TKM MüzikGrubu programa alınmadı.

Başvuran hemen tüm gruplara sahneye çıkma imka-nı tanınırken TKM Müzik Topluluğu açıkça sansür edil-di. Stand konusunda da benzer bir sansüre niyetlenildiancak TKM’nin ısrarları sonucu bu konudaki engelle-me aşıldı.

Açık ki engellemeler, devrimci bir sanatın, devrim-ci kültürün Kakava Festivali’nde kendini göstermesin-den duydukları korku ve rahatsızlığın ürünüdür.

Dört gün boyunca açık kalan TKM standına, özellikleüniversiteli ve liseli öğrenciler ilgi gösterdi. Stand çev-resinde Grup Yorum türküleri eşliğinde halaylar çekil-di. Akşamları Grup Yorum İnönü Konseri DVD’sinin veFOSEM’in “ Ortak Düşman Amerikadır” belgeseliningösterimleri yapıldı.

26 Nisan günü Halk Cephesi Ankara’da görülenMehmet Ağar’ın davası konusunda eylem yaptı. Sultanahmet Adliyesi önünde bir araya gelen Halk Cepheliler’denMehmet Güvel önce sözlü bir açıklama yaptı: “Şu andaAnkara’da yargılanan kontrgerilla şefi Mehmet Ağar herşeyi itiraf etmesine rağmen ona sadece altı aylık bir cezaisteniyor. ‘1000 operasyon yaptık’ diyen faşist şefMehmet Ağar evlatlarımız olan devrimcileri katletmiştir.Biz adalet istiyoruz. ‘Adalet İstiyoruz’ derken halkın ada-leti mutlaka yerini bulacaktır diyoruz” dedi.

“Bin Operasyonun Hesabını Vereceksin” pankartı ve“Susurluk Devlettir”, “Mehmet Ağar Yargılansın” döviz-lerinin taşındığı eylemde bir de yazılı bir metin okundu.Açıklamayı da okuyan Güvel kısaca Ağar’ın işlediği suç-lara değinerek “Mehmet Ağar başta olmak üzere tüm halkdüşmanlarının da bildiği gibi kana susayan katillerin oldu-ğu yerde adalete susayanlar da olacaktır. İşkencelerdeöldürdüğünüz, sokak ortalarında vurduğunuz, kaçırıp kay-bettiğiniz tüm şehitlerimizin dökülen kanı, adalete olanözlemimizdir. Elbet bir gün Mehmet Ağar başta olmak üze-re tüm halk düşmanları, halkın adaletiyle yüzleşecektir.”ifadelerine yer verdi.

Afyon Halk Sofrası Pikniği15 Mayıs Pazar günü Afyon’da Halk Sofrası Pikniği

yapıldı. Kahvaltı ile başlayan piknikte sohbetler edil-di, türküler söylendi. Günışığı’nın sahneye çıkması ilecoşku arttı. Söylenen türkülere halaylarla eşlik edildi.Halat çekme yarışmasının da düzenlendiği piknik,akşam saatlerine doğru sona erdi.

Gülsuyu’nda Çete Saldırısı

DEVRİMCİLERE EL KALDIRMAK ŞEREFSİZLİKTİR!

İstanbul Maltepe Gülsuyu Mahallesi Son Durak’taçeteler Halk Cepheliler’e saldırdı.

15 Mayıs Pazar günü, saat 16.00 sıralarında meydanagelen saldırıda, çeteler bıçaklarla ve baltalarla devrim-cilere saldırmışlardır.

Daha önceden mahallede uyuşturucu satıcılığı yapanve çeşitli bahanelerle mahalle halkına saldıran çeteler tes-bit edilmiş ve devrimciler de uyuşturucu satıcısına hakettiği cezayı vermişlerdi. Saat 16.00 sularında toplanançeteciler, bıçaklarla ve baltalarla devrimcilere saldırarakkaçtılar.

Halk Cepheliler, akşam saat 20.00 sıralarında semt-te yaptıkları eylemle çetecilere göz yummayacaklarınıilan ettiler. Eylemde okunan açıklama şöyle başlıyordu:"ÇETELERDEN HESAP SORACAĞIZ!

Eylemin ardından sokaklarda devriye gezenCepheliler, mahalleye giren, "akrep" adlı zırhlı aracı attık-ları taşlarla kovdular. Bu arada görüntü almaya çalışanbir polisin kamerası kırıldı.

“Bin OperasyonunHesabını Vereceksin”

SEÇİM DEĞİL, DEVRİM

29 Mayıs2011

49

Yürüyüş

Sayı: 270

Page 50: Haftalık Dergi / Sayı: 270yuruyus.biz/pdf/pdf/270.pdf · Çayan Mahallesi’ne Hüseyin Aksoy Parkı tabelasını ... gö re vi nin ba şı na dön dü. An ka ra Sin - ... ce sin

Yürüyüş

29 Mayıs2011

Sayı: 270

DÜZEN PARTİLERİNE OY YOK!50

Yürüyüş

29 Mayıs2011

Sayı: 270

ALMANYAStuttgart: Bilgilendirme standı

18 Mayıs’ta Stuttgart-Bad-Canns-tad şehrinde Halk Kültürevi üyele-ri, stand açılıp bildiriler dağıtılarakOkmeydanı’ndaki saldırılar anlattılar.

Berlin: THY önünde protesto

13 Mayıs’ta Türk Hava YollarıBerlin Şubesi önünde bir protesto ey-lemi yapıldı. İstanbul'daki saldırılarınprotesto edildiğı eylem marş ve slo-ganlarla bitirildi.

18 Mayıs’ta Berlin KreuzbergMeydanı’nda 3 saat boyunca GrupYorum türküleri ve marşları çalındı.Pankartın, Mahir, Dayı ve Che'nin re-simlerinin asıldığı standa gelen in-sanlarla sohbet edilerek bildiriler da-ğıtıldı. Ayrıca saldırıya uğrayan ku-rumlar aranarak mücadele mesajla-rı iletildi.

Essen: Türkiye Büyükelçiliğiönünde protesto

13 Mayıs’ta Halk Cepheliler, Tür-kiye’deki saldırıları protesto etmekiçin, dövizleri ve kızıl bayraklarıylaEssen Kentinin Türkiye Büyükelçi-liği’nin önünde toplandılar.

Yapılan açıklamada saldırılar kı-nandı. Eylem sloganlar ile sürerken el-çilikten çıkan Türkiyeliler zafer işaretiyaparak “Biz de sizdeniz, sizi destek-liyoruz” dediler ve eyleme katıldılar.

Eylemin sahiplenilmesinin de et-kisiyle, Büyükelçiliğin tahammül-süzlüğü üzerine polis müdahale ede-rek Halk Cepheliler’i elçilik önündenuzaklaştırmak istedi.

Müdahaleyi sloganlarla protestoeden Halk Cepheliler eylemi karşıdasürdürdü ve daha sonra iradi olarak bi-tirdiler.

Düseldorf: Konsoloslukönünde “Yaşasın devrimciler”

Halk Cepheliler 11 Mayıs’taTürkiye Konsolosluğu önünde, slo-ganlarla eyleme başladılar. Yarımsaat süren eylemde Halk Cephesiaçıklaması okundu. Konsoloslukönünde bulunan Türkiyeliler açıkla-mayı ilgiyle dinlediler ve “Yaşasın

Devrimciler” diyerek desteklediler.Eylem açıklamanın okunmasının ar-dından atılan sloganlarla bitirildi.

Hamburg: Konsoloslukönünde açıklama

Hamburg Halk Cepheliler, 10 Ma-yıs’ta Türkiye Konsolosluğu önündebir gösteri düzenledi.

Ellerinde kızıl bayrak ve dövizle-ri olan Halk Cepheliler saldırıları kı-nayan bir açıklama yaptılar.

AVUSTURYAViyana: Bağımsızlık istemeksuç değildir!

Türkiye’deki saldırıları protestoiçin 12 Mayıs’ta 13.Viyana’da bulunanTürkiye Konsolosluğu’nun önünündeaçıklama yapıldı. 20 kişi dövizleri kı-zıl bayrakları, pankartlarıyla slogan-ları ile saldırıları protesto ettiler.

Eylemde Halk Cephesi’nin 23numaralı açıklaması okunarak vekonsoloslukta işlem yapan Türkiye-lilere yönelik konuşmalarla AKP’ninterörü teşhir edildi.

Eylem sırasında işlem için Kon-solosluğa girip çıkan insanlar açık-lamayı büyük ilgiyle dinlediler. Kon-solosluk binasının içinden ve dışarı-dan eylemi destekleyenler çıkarken,bazı kişilerse Halk Cepheliler’in ya-nına gelerek bilgi aldı.

İnnsbruck: Baskınlara protesto

14 Mayıs’ta, saldırıları protesto

için eylem yapıldı. Eyleme 25 kişi ka-tıldı.

Saldırıların kınandığı açıklamadansonra atılan sloganlar ve çekilen ha-laylarla eylem bitirildi.

FRANSAParis: Umudu büyütmeyedevam edeceğiz

İstanbul’daki saldırılar, Fran-sa’nın başkenti Paris’te Halk Cephe-si tarafından düzenlenen basın açık-lamasıyla protesto edildi. Yapılanbasın açıklamasında; “…Bizim ço-ğalmamızdan korktular, bu korku-larını büyüteceğiz.”diyerek devrim-ci iradenin kararlılığı vurgulandı.

35 kişinin katıldığı basın açıkla-masına Atılım okurları da destekçiolarak katıldılar.

AKP’nin polisinin saldırılarıAvrupa Parlamentosu’nda

Yunanistan SYRIZA (RadikalSol Birlik Partisi) Avrupa MilletvekiliNikoalos Hountis AKP’nin polisiningeçen yıldan beri sürekli hale gelensistemli saldırıları ve en son Ok-meydanı’nda yapılan baskınlara iliş-kin Avrupa Parlamentosu na yazılısoru önergesi verdi.

Yunanistan sınıf sendikacılığı ha-reketi PAME (Militan İşçi Cephesi)İstanbul ve Ankara’daki saldırıları kı-nayan açıklama yaptı.

Av ru pa’da

Okmeydanı'ndaki BaskınlarYurtdışında Protesto Edildi

Essen

Innsbruck

Paris

Page 51: Haftalık Dergi / Sayı: 270yuruyus.biz/pdf/pdf/270.pdf · Çayan Mahallesi’ne Hüseyin Aksoy Parkı tabelasını ... gö re vi nin ba şı na dön dü. An ka ra Sin - ... ce sin

SEÇİM DEĞİL, DEVRİM 51

Şadi Özbolat ve Ünal Düzyar'ın mahkemeleri başladı

24 Şubat 2010 tarihinde tutukla-nan ve hala ağır tecrit koşullarında tut-lan devrimci tutsaklar Şadi Özbolatve Ünal Düzyar' ın mahkemeleri19 Mayıs tarihinde Düsseldorf Yük-sek Eyalet mahkemesinde başladı.

Mahkemeye katılan yaklaşık 100kişi tek tek aranarak mahkeme salo-nuna alındı. Tutsakların salona girmesiile “Devrimci Tutsaklar Onuru-muzdur”, “Vatan Bizim Halk BizimKahrolsun Emperyalizm” sloganlarıatıldı.

Tutsakların sahiplenilmesinden,sloganlardan rahatsız olan hakim,salondakileri duruşma salonunu bo-şaltmakla tehdit etti.

Mahkeme kimlik tespiti, iddiana-menin okunması ile devam etti. Du-ruşma bittiğinde hakimin uyarılarınakarşın tutsaklar sloganlarla selam-landı.

20 Mayıs günü de mahkeme de-vam etti.

Faruk Ereren’in davasındadinlenecek tanık kalmadı

18 Mayıs’taki duruşma çok kısasürdü. Mahkeme artık dinlenecektanığın kalmadığını, mahkemeninnasıl devam edeceğinin görüşülece-ğinin bildirilmesi için duruşma birhafta sonraya ertelendi.

ALMANYABerlin: Halk Pazarındatutsaklar için stant açıldı

Almanya’nın başkenti Berlin’de13 Mayıs’ta Kreuzberg'de bulunanHalk Pazar’ında açılan standa Al-manya'daki tutsakların resimleri asıl-dı. “Baskılara Son” ve Berlin HalkCephesi imzasıyla İstanbul Okmey-danı'ndaki baskın ve gözaltıları be-

lirten dövizler asıldı.

Bildiriler dağıtıldı, tutsaklar içinimza toplandı. Eylem boyunca GrupYorum'un türküleri çalındı. Çeşitli slo-ganlar atıldı.

Şadi Özpolat ve Ünal KaplanDüzyar mahkemesine katılma çağrı-sı yapıldı.

Duisburg: Tecrit anlatıldı

13 Mayıs’ta Özgürlük Komitesiçalışanları König-Heinrich meyda-nında ve 14 Mayıs ve 21 Mayıs’taHamborn Pazar Meydanında; 5 Tür-kiyeli devrimci tutsak için imza stan-dı açtı.

“Tecrite Yüzbin Kere Hayır” ya-zılı pankart altında, açılan davalarınhukuksuzluğunu, keyfiliğini anlatanyüzlerce bildiri dağıtıldı.

Bildiri dağıtımı sırasında bir öğ-rencinin “insan olan hiç kimsenin butür konulara duyarsız kalmaması ge-rektiğini, kendisinin ne yapabile-ceğini” sorması halka gerçekleri niyeanlatmamız gerektiğinin de cevabıy-dı.

Ayrıca Şadi Naci Özpolat ve ÜnalKaplan Düzyar'ın mahkemelerinekatılım çağrısı da yapıldı.

Özgürlük nöbeti 79. haftasında

Köln: Tüm siyasi tutsaklaraözgürlük

21 Mayıs’ta Özgürlük Komitesiüyeleri “Tüm Siyasi TutsaklaraÖzgürlük” talebiyle, Köln KentininDom Meydanın’da pankartlarını aça-rak özgürlük nöbeti tuttular.

Özgürlük nöbetinin 79. haftasın-da Türkiye faşizmini ve Alman em-peryalizmini teşhir eden Almancabildiriler dağıtıldı.

İNGİLTERELondra: Özgür tutsaklara destek

Almanya Hapishanelerindeki dev-

rimci tutsaklar için 1 hafta sürecek birimza kampanyası başlatıldı. 12 Ma-yıs’ta Türkiyeli halkın da çoğunluk-ta olduğu Woodgreen Kütüphanesiönünde imza standı açıldı.

“Tercite Yüzbin Kere Hayır” baş-lıklı Türkçe ve İngilizce bildirilerdağıtıldı, imza toplandı. Okmeyda-nı’ndaki baskınlar ile ilgili bildirilerdağıtıldı.

Her gün 13.00-17.00 arası açılanstand boyunca, halk eylemi ve dev-rimcileri sahiplendi.

Bir hafta süren eylem boyunca1000 adet Türkçe, 2300 adet İngiliz-ce bildiri dağıtıldı. 1272 imza top-landı. Stantta ayrıca Yürüyüş dergi-sinin tanıtım CD’leri, Yürüyüş dergisi,Grup yorum DVD’leri de halka ulaş-tırıldı.

Şadi Özpolat ve Ünal K. Düzyar'ınmahkemelerine katılım çağrısı ilestand 18 Mayıs günü sona erdi.

Alman emperyalizmi devrimcileri yargılayamaz!

Londra

Duisburg

Berlin

Page 52: Haftalık Dergi / Sayı: 270yuruyus.biz/pdf/pdf/270.pdf · Çayan Mahallesi’ne Hüseyin Aksoy Parkı tabelasını ... gö re vi nin ba şı na dön dü. An ka ra Sin - ... ce sin

DÜZEN PARTİLERİNE OY YOK!52

Yürüyüş

29 Mayıs2011

Sayı: 270

Düzen partileri, bugüne kadar, se-çip, el üstünde tuttukları, halk düş-manlarını, işkencecileri, hırsızları, ka-tilleri, ırz düşmanlarını, “o sizdenbiri”, “o sizin adayınız” diyerekyalan kampanyaları ile açıkladılar.Halka benimsetmeye çalıştılar.

Düzen partilerinin, kadrolarınıniçinde, en çok soyan, en çok zulme-denlerdi bunlar. Onun için bunları se-çerek, milletvekilliği ile ödüllendir-diler.

Halk adına, halk düşmanlarını seçtirdilerDüzen partileri bugüne kadar ya-

pılan seçimlerde toprak ağalarındanşeyhlere, işbirlikçi tekellerin temsil-cilerine, kontrgerillacı general vepolis şeflerine, Maraş’ın, Sivas’ın ka-tillerine, onlarca faşist katliamın so-

rumlularına, işkencecilere kadar he-men tüm halk düşmanlarını adaygösterip seçtirdiler.

Meclis, halk düşmanlarının meş-rulaştırıldığı, “aklanmaya” çalışıl-dığı yerlerdi. Her birine birer doku-nulmazlık zırhı giydirip korudular.

Meclis işçilerin, köylülerin, kamuemekçilerinin ve tüm halkın temsil-cilerine kapalı tutuldu. Halk seçim-lerde sadece oy kullanan “bir figü-ran” olarak kullanıldı.

Tansu Çiller gibi başbakanlıkyapmış emperyalizm uşağı bir işbir-likçi; “A takımı” kurup, halkın geriyanlarına seslenerek, “anarşi ve teröredebiyatı” ile halkı korkutarak; Meh-met Ağar gibi “1000 operasyon”yapan kontrgerillacıları, Ünal Er-kan, Necdet Menzir, Hayri Kozak-çıoğlu gibi adı işkence, katliam ile anı-lan polis şefleri ve Kürt halkının ka-

tillerini, Doğan Güreş gibi GenelKurmay Başkanlarını, işbirlikçi te-kellerin temsilcilerini seçtirdiler.

Turgut Özal gibi emperyalizmehizmet etmiş, Dünya Bankası’nda,IMF’de çalışmış, “Özal’ın prensle-ri” dedikleri emperyalizmin me-murlarını seçtirdiler.

Tayyip Erdoğan gibi belediyebaşkanlığı döneminde yolsuzlukla-rına, hırsızlıklarına ortak olmuş,yağma ve vurgunları örgütleyen on-larca suç ortağını seçtirdiler.

Onun için Muammer Güler’i,Engin Alan’ı, Sinan Aygün’ü, Hik-met Sami Türk’ü, Erdoğan Bay-raktar’ı aday yaptılar. Daha önce ka-tilliği, hırsızlığı, halk düşmanlığıbelgeli onlarca milletvekilini yenidenlistelere koyarak, seçtirmelerininönünü açtılar. Halk düşmanlarınıseçtirmek için seferberler.

Milletvekilliği ile ödüllendirdikleri, en çok soyan, en çok zulmedenlerdir!

Yaz ayları Avrupa’da tatil ayla-rıdır. Kapitalizm iliklerine kadarsömürdüğü, emeğini çaldığı, sosyal-kültürel bir yaşam alanı ve zamanı bı-rakmadığı halklara üç haftalık, bir ay-lık tatil zamanı tanıyor.

On bir ay boyunca emekçilerivahşice sömürürken, tatil hayali ilesömürüyü sözde katlanılır hale geti-riyor. Aldatmaca propaganda içindebu üç hafta-bir ay “senenin tümyorgunluklarının atıldığı, çalışmaenerjisinin yeniden toplandığı” birdönem oluyor.

Yıl boyunca tüm ihtiyaçlardankısılarak biriktirilen paraları “tatil”adı altında koparıp alıyor.

Çünkü dinlenmeyi, dinçleşmeyi,mutluluğu aylak aylak su kenarındayatmakta, bol- bol iradesizce yiyip -içmekte ve gözün gördüğü her şeyinsatın alınmasında gösteriyor.

Tatil yapmak adına, bireycilik,yozluk özendiriliyor. Her şeyin bir çır-pıda tüketilmesinin önü açılıyor.

Bir tatil dönemi kapansa da ne vü-cutlar ve zihinler dinleniyor ne de dinç-leşiyor. Yaşam sorunlarıyla, kaldığıyerden devam ediyor.

Tatil iyi değerlendirilirse, yoz vesavruk eğlence anlayışından uzakdurulursa, insanın sorunlarını, sıkın-tılarını çözebilecek moral ve fizikigücü sağlayabilir.

Aile ve arkadaşlık ortamlarıyla

dostluk ilişkilerinin pekiştirildiği,birbirimize daha çok zaman ayırdı-ğımız, birbirimizi daha çok tanıdığı-mız birliktelikleri yaratabiliriz.

Kendi topraklarımızda bir arayagelebilir, tatilimizi kendi halkımıziçinde birlikte geçirebiliriz. Bu hemmoral değerlerimiz açısından hem va-tan topraklarına özlemimizi gidermekaçısından yararlı ve dinlendirici ola-caktır.

Asıl olarak da, bize çok şey kata-cak olan ancak bizim ortak prog-ramlarımız, birlikteliklerimizdir. Yı-lın bir iki haftası hem dinlenmek, hemeğlenmek hem de bir sonraki yıldahalk olarak direncimizi diri tutabil-mek için ihtiyacımız olan kendi tati-limizi örgütlememizdir.

Örgütlediğimize çoluk çocuk tümailemizle geniş katılım sağlamamız,ortaklıklarımızı büyütmemizdir.

Tatil yerlerinde

birlikte olmalıyız

AVRUPA’dakiBİZ

Page 53: Haftalık Dergi / Sayı: 270yuruyus.biz/pdf/pdf/270.pdf · Çayan Mahallesi’ne Hüseyin Aksoy Parkı tabelasını ... gö re vi nin ba şı na dön dü. An ka ra Sin - ... ce sin

Emperyalizm dünyanın her ye-rinde politikalarını işbirlikçilerineyaslanarak sürdürüyor. Libya’yaNATO şemsiyesi altında saldırıkararı aldıklarında da asıl güven-dikleri Libya’daki işbirlikçilerdi.

Amerika, geçen hafta bir yan-dan Libya’nın başkenti Trablus-grap’ı yoğun bir biçimde bomba-larken, diğer yandan Libya’daki iş-birlikçi unsurları daha aktif hale ge-tirmeye yönelik girişimlerde bu-lundu.

Gazeteler bombalamaların ya-nısıra Amerika’nın Libya muha-lefetine Washington’da temsilcilikaçma daveti yaptığını yazdı.

Aynı günlerde Türkiye oli-garşisi, Cumhurbaşkanı ve Dışiş-leri Bakanı düzeyinde işbirlikçi,vatan haini Libya muhalefetini

resmi olarak kabul etti ve görüş-meler yapıldı. Ardından AKP hü-kümeti Libyalı vatan hainlerine100 milyon dolar yardımda bu-lunmayı taahhüt etti.

Amerikancı dış politika, bun-dan başka nasıl olur! AKP hükü-meti bugünlerde benzer bir ma-nevrayı Suriye için de yapmakta.Düne kadar “müdahaleye karşıçıkıyor” görünümü veren AKP,şimdi de Suriye’deki işbirlikçi mu-halefeti örgütlemek için onlara evsahipliği yapıyor. Durum şudur:Amerika tanı diyor, AKP tanıyor;yardım et diyor; ediyor, etme diyor,etmiyor; işbirlikçiliği tam belli ol-masın diye de arada bir İsrail’e ikiçift kelime söylemesine izin veri-liyor. Adeta Amerika’nın Orta-doğu ve Afrika’da ki taşeronu!

Emperyalist haydut Obama’nındilinden bugünlerde “reform”, “eko-nomik kalkınma planı”, Ortadoğuve Kuzey Afrika ülkelerine yönelikolarak “yardım” sözcükleri düşmü-yor.

Obama başta Tunus ve Mısır gibiülkelere “yardım” edeceklerini, Mı-sır'ın 1 milyar dolarlık borcunun si-lineceğini, 1 milyar dolar mali yar-dım verileceğini açıkladı.

Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülke-lerindeki yeni sömürge ülkelere yö-nelik Dünya Bankası ve IMF'nindevreye sokulacağını, ABD'nin böl-gede “Ticaret ve Yatırım OrtaklıkGirişimini” başlatacağını belirtti.

Emperyalistler, tüm kaynaklarınıyağmaladıkları yeni sömürge ülkelerebugüne kadar karşılıksız tek bir ku-ruş bile vermediler.

Emperyalist Amerika nerede ve

ne zaman “reformlar” dan, “eko-nomik yardımlar” dan söz etmişseorada yeni sömürge ülkelerin dahabüyük talanlara uğrayacağı gerçeğivardır.

Yardım, kredi, borç adı altındaverdikleri her şeyin karşılığı, dahaçok sömürü ve daha çok bağımlılıkolmuştur.

Nitekim 1946’dan sonra başlat-tıkları “yardımlar”ın amacı, halk-ların sosyalizmden etkilenmemelerive yeni sömürgecilik ilişkilerininyerleştirilmesiydi.

Obama’nın yardım edeceklerinisöyledikleri ülkelerin tümü, BüyükOrtadoğu Politikası (BOP) içindegeçen, 22 ülkedir. ABD’nin daha çokbağımlılık ilişkisi yaratmak, daha çoksömürmek, kendisine tabii kılmak is-tediği ülkelerdir bunlar.

Ayrıca bu tür kırıntılarla birlikte

bu ülkelerde, halkların öfkesini tör-pülemeye çalışmaktadırlar.

“Reform”lar, “ekonomik yar-dımlar” bir yalandan öte bir şey de-ğildir. ABD’dir eski ABD ve Oba-ma’da emperyalist tekellerin söz-cüsüdür.

Emperyalist haydut Obama, Lib-ya ve Suriye halklarını tehdit ederken,geçen hafta BM'nin Filistinle ilgili1967 kararını tanımıştır. Ancak busözlerinin hükmü de çok kısa sürdü.

“1967 sınırları” sözleriyle, 6Gün Savaşı'nın başladığı 5 Haziran1967’deki sınırları kastetmediğinibelirtmiştir Obama. Ve bu da şaşır-tıcı değildir.

Çünkü Obama ve ABD, emper-yalist bir haydut ve dünya halkları-nın düşmanıdır.

Obama haydutluk politikasını

devam ettiriyor!

AKP Amerikancıdır!Dış Politikası Amerika’nın Emrindedir

İngiltere:Dergimiz Çocuklarımızın Ellerinde

15 Mayıs’ta Lon-dra’da Stoke Newingtonbölgesinde Yürüyüş der-gisi satışı ve tanıtımı ya-pıldı. Burda ki Türkiyeliesnaflar ziyaret edildi. Bukez çocuklarımız da hal-kın sesi Yürüyüş’ü sa-hipleniyordu. 3 çocuğumuzun da katıldığı Yürüyüşdergisi tanıtımında 48 dergi halka ulaştırıldı.

Hollanda:Anadolu Gençlik Pikniği

15 Mayıs’ta, Hollanda’nın Rotterdam şeh-rinde, Nesselande piknik alanında AnadoluGençlik tarafından Aile ve Gençlik pikniğidüzenlendi.

100 kişinin katıldığı piknik, sabah Dev-Genç ve “Anadolu Gençlik Pikniğine Hoş-geldiniz” pankartlarının asılmasının ardındantopluca yapılan kahvaltı ile başladı.

Daha sonra futbol maçı, ip atlama, soh-betler ve yemeklerin yenmesi ile piknik biti-rildi.

OBAMA

SEÇİM DEĞİL, DEVRİM

29 Mayıs2011

53

Yürüyüş

Sayı: 270

İngiltere

Page 54: Haftalık Dergi / Sayı: 270yuruyus.biz/pdf/pdf/270.pdf · Çayan Mahallesi’ne Hüseyin Aksoy Parkı tabelasını ... gö re vi nin ba şı na dön dü. An ka ra Sin - ... ce sin

değinmelerdeğinmeleryeni"Hedefe sadece

eylemin götürdüğüyerde, gevezelik etmek,

kavrayışsızlıktır"(Lenin)

söz

Provokasyondurprovokasyon

Simav’da devlet bir avuç depremze-denin ihtiyaçlarını karşılayamadı. Simavlı’laröfke dolu.

Zaman gazetesi, (25 Mayıs) bu durumuşöyle yansıttı haberlerinde:

“Simav’daki eylemlerde provokasyonşüphesi!”

Fethullah’ın Zaman gazetesine göreaslında depremden sonra her şey vardıama işte halk provokatörlerin oyununageliyordu. Oysa Hocaefendi’yi dinleyip,AKP’yi alkışlasalar, ne iyi olacak!

Tencere

yuvarlanmış

kapağını.. .Fotoğrafa bakın; “islamcı” kimlik-

leriyle bilinen iki sapık, eskiden beri“dost” imişler. Müslüm Gündüz’ün birkadınla birlikte basıldığı ev, HüseyinÜzmez’e aitmiş. Yani Gündüz’ün “gar-soniyerlik” işlerini Üzmez ayarlıyormuş.

Şimdi oturmuş sohbet ediyor MüslümGündüz ve Hüseyin Üzmez.

Ne konuşuyorlar dersiniz?

Fadime Şahinler’i, B.Ç.’lerinasıl tuzağa düşüreceklerininplanlarını yapıyor olmalılar!

Başka ne konuşacaklar?

Sap ile samanKılıçdaroğlu 15 Mayıs’ta Maraş’ta yaptığı seçim konuşmasında “Ba-rış içinde yaşamalıyız. Kahramanmaraş hem Necip Fazıl’ı hem Mah-suni Şerif’i yetiştirdi. İkisiyle de onur duyuyoruz.” diyor. İşte “devrimci”Kemal böyle. Oy için her şeyi kullanıyor. Mahsuni’ye birazcık saygınvarsa eğer ömür boyu karşı olduğu bir düşüncenin savunucusuyla aynıanda kullanmazdın. Necip Fazıl yaşamı boyunca faşizmin ideologla-

rından olmuştur.

Şükürfırçası

Şükret, biat et, duacı ol; kessesini! AKP’nin “hak talep-leriyle ilgili politikasının öze-ti bu. ” Görme engelli Nurullah Meh-metoğlu, Batman’da sorunla-rını anlatıyor: Sağlık BakanıRecep Akdağ kör vatandaşı fır-çalıyor: “Gözlerin görmediğihalde sana iş vermişiz daha neistiyorsun...”

Çizgiyle

Özel il,Dersim!

Dersim’de bir teksanayi kuruluşu yok.Türkiye’de herhangibir sanayi kuruluşuolmayan tek il imiş.

Ama Dersim’deolup da başka şe-hirlerde olmayanlar davar.

Mesela, TOKİtarafından daha öncehiç denenmemiştekniklere sahip, başkahiçbir ilde yapılmamış4 adet karakol yapıla-cakmış Dersim’de...