gyrostatic jirostatik - mmo.org.tr · döndüren kayış kasnak sistemi ... hand lift uygun sonsuz...
TRANSCRIPT
gyrostatic jirostatik
gyrus (çoğ. gyri), kıvrım, girus
‐h‐
h loading standart h yüklemesi
h.l. (horizontal interval) yatay aralık
h.p. (horse power) beygir gücü
h.p. (high pressure) yüksek basınç
h.u.c.r. (highest useful compression ratio) en büyük faydalı basınç oranı
habit (a) itiyat, alışkanlık, huy; (b) özel şekilde büyüme veya yetişme
hachure tarama çizgiler (harita vs)
hack çentmek, yarmak, yontmak
hack saw testere/kollu demir
hack saw blade el testeresi ağzı
hacker bilgisayar korsanı
hackle çentmek, yarmak, yontmak
hacksaw testere
hacksaw demir testeresi
hacksaw blade demir testeresi ağzı, demir testeresi bıçağı
hacksaw frame demir testeresi kolu
hacksaw kollu demir testeresi, soğuk demir testere makinası
Hackworth valve ‐ gear kranka karşı olan, içersindeki eksantrik ile diğer ucu meyilli bir kanal
içerisinde kayan ve valf kolununda üzerindeki bir noktaya mafsallandığı uzvu tahrik eden radyal
dişli
hafnium hafniyum
high fatigue ‐ testing machine alternatif akım kullanılarak güçlü elektromagnet uyarılmak sureti
ile malzeme deney çubuklarına değişken yönlü gerilme uygulayan makina, yüksek gerilme test
makinası, yorulma makinası
hair brush kıl fırça
hair clippers sac kesme makası
hair crack kılcal çatlak
hair cracking kılcal çatlama, ince çatlama
hair hygrometer kıl higrometre (nem ölçer)
hair pin bend yol kıvrıntısı, yol dönemeci
hair spring saat yayı
hair spring kıl yay, ince yay
hair tube kılcal boru, kapiler boru
hair wire kılcal tel, ince tel
hairline cracks kılcal çatlaklar
hairspring kıl yay, pandül yayı
hairy 1. kıl veya tüylerle örtülü, kıllı, tüylü; 2. kıla benzer, tüy gibi
halation ışığın ters yönden gelişi nedeniyle cisimlerin bulanık görülmesi, ışığın uygunsuz
aksedişi sonucu görüş alanının netliğini kaybedişi, halasyon
halation hale oluşumu
halazone içme suyunda dezenfektan olarak kullanılan beyaz billüri toz
half yarım
half adder yarı toplayıcı
half closed interval yarı kapalı aralık
half cloverleaf junction yarım yonca yaprağı kavşak (sadece iki gözünde iç halka ve dış bağlantı
yolu bulunan dörtlü katlı kavşak)
half coupling flanşlı kaplin
half dead‐beat escapement geri getirme işlemi kilitleme tırna yüzleri büyük yarıçapta palet mili
tarafından vurulmak sureti ile yapılan maşa
half duplex yarı çift yönlü
half elevation yarım görünüş
half finished yarım bitmiş, tamamlanmamış
half load yarım yük
half load yarı yük, yarım gaz
half nut iki parçalı somun
half plan yarım plan
half round yarım yuvarlak
half round bastard yarım yuvarlak kesitli, çift sıra dişli eğe
half round cabinet rasps törpü, yarım yuvarlak kesitli ağaç eğesi
half round file balık sırtı eğe, yarım yuvarlak eğe
half round nose pliers karga burun
half round wood rasp yarım yuvarlak kesitli ağaç eğesi
half section yarım kesit
half shroud diş boyunun yarısına kadar uzayan dişli çark siperi
half side milling cutter yarım kanallar için freze bıçağı
half space yarı ortam
half span açıklığın yarısı, yarı açıklık
half speed shaft pistonlu makinalarda krank mili devrinin yarı hızında dönen kam mili
half throttle yarım gaz, yarım gazla çalışma
half through truss yol düzeyi kirişin orta kısmında olan bir kafes kirişi
half track yarı paletli
half track vehicle yarı paletli araç
half turn yarım devir
half wave rectifier yarım dalgalı doğrultucu
half year yarı yıl
half‐centre bir motorun iki ölü nokta arasına tekabül eden krank muylusu pozisyonu
half‐crossed belting mil eksenleri birbiri ile 90 derece konumda olan iki kasnağı aynı yönde
döndüren kayış kasnak sistemi
half‐duplex yarı çift yönlü
half‐lap joint lamalı bağlantı prosesi
half‐life yarı‐ömür
half‐life/radioactive yarı‐ömür/radyoaktif
half‐power bandwidth yarım güç bant genişliği
half‐rip saw ince dişli boy testeresi
half‐round screw yuvarlak başlı vida
half‐wave dipole yarım dalga dipolu
halfword yarım sözcük
halituous buhar veya nemle kaplı
hall hol, salon
hall effect hall olayı
hallow tile delikli tuğla
halloysite halloysit; metahalloysit; bileşimi kaoloini andıran ancak yapısal olarak farklı
görünümde bir kil minerali
halloysite, dehdyrated bkz. dehydrated halloysite
hallway koridor, dehliz
halogen halojen
halogen headlight halojen far
halogenated (s) halojenize
halogenide bkz. halide halojen, tuz yapan, tuz yapıcı
haloid 1. tuza benzer tuz nev’inden, 2. birkaç çeşit kimyasal tuz
halt durdurmak
halt, stop durmak
halve 1. ahşapta bindirme ek; 2. yarıya bölmek, yarıya indirmek
halving adjustment telemetrede intibak ayarı
halving yarım kalınlıklı ekleme, iki parçayı yarım kalınlıklarına kadar kesip birleştirme
hamaxophobia taşıt (otomobil, otobüs v,s.)’a binmekten veya taşıtla karşılaşmaktan aşırı ürkme,
taşıt korkusu
hammer tokmak
hammer kırıcı
hammer çekiç, şahmerdan, tokmak, çekiçle vurmak, çekiçle döğmek
hammer arbour saat zili tokmağının üzerine mafsallandığı ana mil
hammer block şahmerdana kırlangıç kuyruğu geçme şekli ile birleştirilmiş buharlı çekiç çelik ön
yüzü
hammer blow şahmerdan darbesi, tokmak darbesi
hammer blow çekiç vuruşu, lokomotif tahrik tekerleği ile ray arasındaki vuruş
hammer drop tokmak darbesi, tokmak düşüş yüksekliği
hammer hardening çekiç ile döğüp sertleştirme
hammer mill tokmaklı değirmen, tokmaklı ezme makinesi, tokmaklı döğme makinesi,
şahmerdan atölyesi, öğütme çekici
hammer pallets saatlerde tokmak mili üzerine tespit edilen iki tanesi saat tokmağı iki tanesi
dakika tokmağı olan tekrariayıcıdaki vurmayı kontrol eden paletler
hammer pin horoz mili
hammer rods kuleli saatlerde kaldırma kamları ile zil tokmağını birleştiren düşey çubuklar,
miller
hammer shaft çekiç sapı
hammer stalk vurma zilli saatlerde tokmağın tespit edildiği çubuk
hammer tail tokmak kolu
hammer tongs baskı kıskacı, takım yapımında özellikle çekiç yapımında iş parçasının
tutturulması için kullanılan belirli açısal konum alabilen mengene, tutkaç
hammer wheel saatlerde kilitleme çarkı ile eş çalışan ve çevresinde sekiz pim taşıyan ve bu
pimlerin saat tokmağının kaldırılıp bırakılmasını sağlayarak zilin çalmasını sağlayan çark
hammer, ball point bkz. ball point hammer
hammer, bush bkz. bush hammer
hammer, riveting bkz. riveting hammer
hammer, sledge bkz. sledge hammer
hammer (a) çekiç, şahmerdan çekici, (b) saat zili kapı zili çalma tokmağı
hammer/ball peen yuvarlak uçlu çekiç
hammer/claw çatallı çekiç
hamming distance hamming uzaklığı
hamulus (çoğ., hamuli), 1. çengelcik; 2. çengelsi (kancası) çıkıntı
hand el, ibre
hand el, manus
hand ibre
hand accelerator el gazı
hand adjustment el ile ayar
hand auger el burgusu
hand bastard dikdörtgen kesitli, paralel, konik uçlu, çift sıra dişli eğe
handbook el kitabı
hand brace el tutamağı
hand brake park freni
hand brake el freni
hand brake adjusting bolt el freni ayar cıvatası
hand brake anchor bar el freni tespit çubuğu
hand brake band el freni kasnağı
hand brake band anchor screw el freni kasnağı tespit vidası
hand brake band lining el freni kasnağı balatası
hand brake cable dash grommet el freni kablosunun ön tablodan geçtiği yerdeki lastik halka
hand brake cam el freni kumanda eksantriği, el frenini tutturan ve boşlayan kam
hand brake cam lever el freni kam mili
hand brake drum el freni kampanası
hand brake indicator el freni ikaz lambası
hand brake lever el freni kumanda kolu, el freni levyesi
hand brake lever pawl el freni levyesi tırnağı
hand brake lever release spoon el frenini boşlamak için levye üzerinde basılan parça
hand brake lever sector el freni levyesi sektörü
hand brake operating lever el freni çalıştırma mafsal bağlantısı
hand brake securing bracket el freni tespit parçası, freni çekilmiş durumda tutan mandal
hand brake signal lamp el freni işaret lambası
hand brake signal lamp cable el freni işaret lambası kablosu
hand brake signal package el freni işaret lambası paketi
hand cart el arabası
hand chain el zinciri
hand choke el jiklesi, hava kelebeği kontrolu
hand control el kumanda tertibatı
hand controlled el ile kumanda edilen, elle idare edilen
hand crank ilk hareket kolu, marş kolu, motoru elle çalıştırma kolu
hand distributor el distribütörü
hand drill el sondajı, el burgusu, el matkabı
hand driven elle harekete geçirilen
hand expansion gear kesme valflerinin kayar valflere göre relatif konumunu ayarlayan ve el ile
ayarlanabilen genellikle sağ ve sol vida içeren değişebilir genleşmeli dişli
hand feed tornada elle verilen talaş payı
hand feed elle besleme, el ile verme
hand feel test el muayenesi
hand held el tipi
hand hold tutamak
hand hole el deliği
hand hole jantın büyük delikleri, bir mahfazanın iç kısımlarına el girebilmesi için konulmuş
delikler
hand holes (a) bakım esnasında makinanın belirli kısımlarına el sokabilmek için makina
üzerinde açılmış olan delikler, (b) basınç tanklarında tank içersine ulaşmak için tank kenarında
açılan ve açılıp kapanabilen bir kapak ile kapatılan küçük delik
hand jack kriko
hand lathe el tornası, fırdöndü torna, el ile çevrilen ağaç tornası
hand lens büyüteç, lup
hand level el nivosu
hand lever kumanda levyesi
hand lever el kontrol mekanizmasi kolu, el levyesi
hand lever ball levye el tutacak kısmı
hand lever shaft el levyesi şaftı
hand lever shaft tie rod el levyesi şaftı bağlama çubuğu
hand lift uygun sonsuz dişli sistemi ile çalışan kasnak ve halattan oluşan elle tahrik olan kaldırıcı,
kaldıraç
handmade elle yapılmış, el işi
hand metering unit (hmu) direksiyon kontrol valfi
hand mixing elle karıştırma (beton vs için)
hand mixing of concrete betonun el ile karıştırılması
hand operated elle kumandalı
hand operated elle çalıştırılan
hand over teslim etmek, devretmek, devir
hand packed elle greslenen
hand placed stone yol temellerinde ve dolguda taşları elle yerleştirme veya istif etme
hand press el presi, ufak tezgah presi
hand pressed elle bastırılarak geçirilmiş
hand pump el pompası, kol ile çalışan pompa
hand pump el tulumbası
hand regulator el regülatörü, el ayar tertibatı
hand roller el silindiri
hand saw el testeresi
hand spike manivela
hand sprayer el püskürtücüsü
hand tap elle vida dişi açmak için kılavuz
hand throttle el gazı kolu, el gazı düğmesi, el gazı, gazı elle kontrol düzeneği
hand tool el takımı
hand tools avadanlık, el avadanlığı, el takımları
hand traverse makina parçasının el ile yapılan yatay hareketi
hand truck el arabası
hand wheel el çarkı
hand wheel (a) makine veya mekanizmayı çalıştırmak için elle döndürülen çark, tekerlek, (b)
torna veya herhangi bir takım tezgahını çalıştırmak için kullanılan elle döndürülür yivli çark
handwork (ayrıca handiwork) el işçiliği
handwork elişi
hand el, akrep, yelkovan, müşir, ibre, kol, yön, taraf, sap, kabza
handbook el kitabı
hand brake el freni
handhole el deliği
handicap engel
handicapped normal hareket ve davranışlarında kusurlar bulunan kimseler için kullanılan bir
deyim, sakat
handicapped engelli, özürlü
handicapped lavatory özürlü lavabosu
handicraft el sanatı
handing sağ ve sol yönlü simetrik iş yapmak, sağdan sola veya
handle 1. sap, tutamak, kol; 2. ele almak
handle tanıtıcı (değer)
handle kol
handle, draw bar bkz. draw bar handle
handlebar bidon, gidon
handler kotarıcı, işleyici
handling kotarma, işleme
handling atık malzeme, parça vb nin depolanması ve taşınması ile ilgili işlemler, muamele
handling taşıma
handling capacity taşıma kapasitesi
handling operation aktarma işlemi, taşıma işlemi
handling, processing işleme
handmade el yapımı
handover el değiştirme
hardpan mahalli taş (çok sıkı, iyi derecelenmiş, biraz kohezyonlu agrega)
handrail trabzan, korkuluk
handrail korkuluk, makinelerin iskele korkuluğu, köprü korkuluğu
handrail korkuluk, parmaklık, tutamak
handrod merdiven parmaklığı
hands on training pratik eğitim
handsaw el testeresi
handsaw testere/ahşap
handsaw testere/el
handsaw el testeresi, ağaç testeresi
handsaw blade el testeresi ağzı
handset el takımı; telefon ahizesi
handsfree elsiz, el bağlantısız
handshake anlaşma
handshake protocol tokalaşma protokolu
handshaking tokalaşma
handshaking procedure tokalaşma yordamı
handspike manivela
handwheel torna, vs tezgahların kumanda tekerlekleri, el çarkı
handwheel el çarkı, volan
handwheel traversing screw sonsuz yan hareket dişli vidası
handwriting el yazısı
handwriting recognition elyazısı tanıma
handwriting support elyazısı desteği
hang asmak, sarkıtmak
hang asılmak, asmak, askıya almak, askı tertibatı, tespit askı kuşağı
hangar hangar
hanger askılama
hanger askı demiri (çelikleme), askı, kanca, asılı vaziyette tutan, tespit eden askı
hanging indent asılı girinti
hanging scaffold asma iskele
hanging uygun bir şafta kasnak asmak, tespit etmek
haphazard gelişigüzel
happen olmak, meydana gelmek
hapt‐ dokunma, değme, temas anlamında önek
harbour liman, barınak, sığınak
hard şiddetli, ağır
hard 1. sert, katı; 2. güç, zor
hard asphalt sert asfalt, katı asfalt
hard brass sert pirinç alaşımı, sert pirinç döküm
hard brick pişmiş tuğla
hard bronze sert bronz
hard card disk kartı
hard casting sert döküm
hard chrome plated sert krom kaplı
hard clay sert kil
hard coal antrasit kömür, taşkömürü
hard copy basılı kopya
hard crash örseleyen çöküm, onulmaz arıza
hard decision sıfır‐bir kararı
hard disk sabit disk
hard disk controller sabit disk denetleyicisi
hard disk drive sabit disk sürücü
hard disk, disk disk
hard error onulmaz hata
hard grade steel sert çelik
hard hyphen, required hyphen istenen kısa çizgi
hard labour ağır işçilik
hard layer sert tabaka
hard limestone sert kalker taşı, sert kireç taşı
hard limiter kesin kırpıcı
hard metal sert metal, sert alaşım
hard page break istenen sayfa sonu
hard page break, manual pagebreak, required pagebreak istenen sayfa sonu
hard rock sert kaya, sert taş
hard rubber ebonit
hard rubber bakalit niteliğinde sertleştirilmiş yapay kauçuk
hard sector fiziksel kesim
hard shoulder banket
hard shoulder sıcak karışım veya betonla
kaplanmış banket
hard siliceous limestone sert, silis nodülleri veya kristalleri içeren kireçtaşı
hard soil sıkı zemin, sert zemin
hard soldering gümüş kaynağı, sert lehimleme
hard soldering sert lehim
hard space istenen boşluk
hard starting zor çalışma
hard starting motorun ilk hareket zorluğu
hard steel sert çelik, karbonlu çelik
hard stone sert kaya, sert taş
hard stop anında durdurmak
hard stratum sert tabaka
hard surfacing sertleştirilmiş yüzey
hard surfacing electrode sert yüzey elektrodu
hard water acı su, kireçli su, sert su
hard wired logic donanım mantığı
hard wood sert ağaç
hard work ağır işçilik, efor
hardback ciltli
hardboard elyaflı levha
hardcore sert çekirdek (sıkıştırıldıkları zaman stabil bir temel oluşturan taş parçaları, kırılmış
tuğla veya benzerlerinden ibaret malzeme)
harden sertleştirmek, su vermek, tavlamak, sertleşmek hardenability sertleştirme kabiliyeti
hardenability test bir madenin sertleştirilebileceği miktarı ölçme deneyi
hardened sertleştirilmiş
hardener 1. sertleştirici, katılaştırıcı; 2. çu‐ha pekiştirme makinesi
hardening sertleştirme
hardening sertleşme, pekleşme, sertleştirme, su verme, tavlama
hardening process sertleştirme usulü, tavlama işlemi
hardness 1. sertlik, mineral ve kayaçların çizilmeye karşı gösterdikleri direnç; 2. sertlik, bitümün
penetrasyon sertliği
hardness sertlik derecesi
hardness number sertlik numarası
hardness numbers (hardness scale) sertlik numarası, değişik sertlik testleri sonucu hazırlanan
skala, mohs tarafından yapılan sınıflama (1) talk (2) alçı (3) mermer (4) flourit (5) apatit (6)
feldspat (7) ouartz (8) sanyakut (9) zımpara maddesi
(10) elmas, ridgeway sınıflaması bazı ilave
hardness of rock kayanın sertliği
hardness of water suyun sertliği
hardness scale sertlik cetveli
hardness scale sertlik numarası, hardness tests, sertlik testi
hardness test sertlik deneyi
hardness test sertlik testi (brinell, rockwell, shore, vickers, knopp, keep vs yöntemleri ile maden
sertliğinin tayini)
hardness, coefficient of bkz. coefficient of hardness
hardness sertlik, sertlik derecesi
hardpan katı kil, kazılması güç olan toprak tabakası, küskü, sert kabuk
hardware malzeme, hırdavat
hardware donanım, bağlantı malzemesi, madeni eşya, hırdavat
hardware check donanım aksaklığı
hardware compatibility donanım bağdaşırlığı
hardware controlled donanımla denetlenen
hardware description language donanım tasarım dili
hardware encryption donanımla kriptolama
hardware in the loop donanımla benzetim
hardware requirements donanım gereksinimleri
hardware requirements donanım isterleri
hardware security donanım güvenliği
hardware virus donanım virüsü
hardwired fiziksel bağlantılı
hardwood fırınlanmış tahta
hardwood sert tahta
hardy coupling keski kaplini, keski kuplajı
harm zarar
harmful zararlı
harmless zararsız
harmonic armoni
harmonic uyumlu
harmonic katsıklık, harmonik, uyumcul
harmonic uygun, düzenli, ahenkli
harmonic analyzer dalga çözümleyici
harmonic content harmonik içeriği
harmonic distortion harmonik bozunumu
harmonic division armonik bölme
harmonic motion armonik hareket
harmonic motion uyumcul devinim
harmonic oscillation armonik salınım
harmonic pollution harmonik kirlenmesi
harmonic suppression harmonik bileşenlerini bastırma
harmonic vibration harmonik vibrasyon, düzgün titreşim
harmonic wave armonik dalga
harmonic harmonik, düzenli, temel frekansın integral katlarında frekansa sahip periyodik
büyüklüğün sinüzoidal bir bileşeni
harmonious düzenli, birbirine bağlı veya uygun, uyumlu
harmony armoni
harmony uyum
harness donanım, tesisat
harness code kablo demet kodu
harness wire tesisat kablosu
harness koşum, koşum takımı, donatım, kusanım, teçhizat,
harrow tapan, kesek kırma makinası, sürgü, tırmık, asma, parmaklık, karıştırıcı
harsh mixture işlenmesi zor karışım
hartnell govemor düşey zil krank kolları, ağır küreleri taşıyan yatay kolları, regülatörü çalıştıran
yaylı manşona karşı basan silindirler taşıyan yay kuvvetli mekanizma
harvest hasat
harvester biçerdöver
harvester biçici, devşirişci, orak makinesi, biçer
harvester‐thresher biçer‐döver
hash coding; hashing hesaba dayalı adresleme
hasp menteşeli kilit
hasp u cıvatası, kenet, menteşe, kelepçe
hasp screw tespit vidası
hatch 1. taramak; 2. kapak
hatch taramak/gölgeli
hatchet balta
hatching tarama
hatchway ambar ağzı
hatchway tavan arası kapağı
hat‐leather packing deri salmastra
piston veya hidrolik makine koçuna tespit edilen ve sızdırmazlık görevi gören l kesidine sahip
deri yuvarlak salmastra
haul çekmek, taşımak, sürüklemek, yedekte çekmek, yedeğe almak, nakliye, taşıma
haul capacity taşıma kapasitesi
haul distance taşıma mesafesi
haul train katar
haulage taşıma
haulage taşıma işleri
haulage hafriyat nakli
hauling çekme, taşıma
hauling capacity taşıma kapasitesi
hauling hot mix sıcak karışımın taşınması
hauling unit yük taşıyıcı, kamyon
haunch guse, başlıklı bir destekle kollarıgövdeye bağlayan eğik destek
haunched beam guseli kiriş
haunched girder guseli kiriş
hawse pipe (hawser pipe) (a) fıçı zincirini kancaya yönlendiren bir tip boru (b) gemi gövdesinde
çapa zincirinin içersinden geçtiği döküm kısım
hawser laid havzer bükülü
hay rake bearing bahçe makineleri tipi yatak
hay‐loader ot yükleyici, tırmıklan vasıtası ile ot toplayıp arabasına yükleyen tekerlekli makina
hay‐stacker ot yığma makinesi
hazard tehlike, risk
hazard zarar, hasar
hazard flashers flaşör
hazard mitigation tehlikenin azaltılması
hazard warning switch acil ikaz anahtarı
hazardous tehlikeli zararlı
hazardous material tehlikeli madde
hazardous material transportation tehlikeli madde taşımacılığı
hazardous waste zararlı atık, tehlikeli atık (gereğince yönetilmediği taktirde insan sağlığı ve
çevre için tehlike oluşturan, hastalığa ya da ölüme yol açabilen maddeler içeren atıklar)
haze toz bulutu, pus
hazy sisli, puslu
h‐beam geniş başlıklı putrel
hdd; hard disk drive sabit disk sürücü
hdv bkz. heavy duty vehicle
head akışkan yüksekliği
head baş, kafa
head basma yüksekliği
head düşü
head basınç
head (a) heyelanın tepesi, heyelanın üstü; (b). kafa (bilgisayarda biriktirme ortamından bilgiyi
okuyan veya silen bir aygıt); (c). baş, kafa, başlık,
kapak; (d) hidrolik yük (su yüksekliği eşdeğeri olarak ölçülen basınç)
head and chest set kulaklık ve göğüslük (telefonda)
head and rear flanged ön ve arka flanşlı
head and rear screwed ön ve arka dişli
head crash kafa arızası
head difference/total düşü farkı/toplam
head drive pulley baş tahrik tamburu
head drum baş tamburu
head end baş taraf
head flanged and rearwelded ön flanslı ve arka kaynaklı
head gasket kapak contası
head gasket silindir kapak contası, motor kafası contası
head gate baş taraf kapağı
head gates kanal baş kapağı, baş kapak, savak baş kapağı
head grinder motor kafası taşlama tezgahı, yatay döner taşlı düz yüzey taşlama tezgahı
head lamp far
head loss basınç kaybı
head loss seviye kaybı
head of pile kazık başı
head of tripod üç ayak başlığı
head of water hidrolik yük
head office merkez bürosu
head per track disk devinimsiz kafalı teker
head piece başlık
head pressure control bkz. high pressure control yüksek basınç kontrolu
head pulley baş tamburu
head race su ile çalışan makinalarda su veren kanal, üst kanal, verici kanal, baş savak, giriş kanalı
head rest baş dayama
head screwed and rearwelded ön dişli ve arka kaynaklı
head valve bir pompanın dağıtım valfı
head wall menfez, üst kanal duvarı, baş duvarı
head wall on culvert menfez üst kanal duvarı
head, bolt bkz. bolt head
head, cylinder bkz. cylinder head
head, driving bkz. driving head
head (a) bir makine veya takımın önemli ve gerekli kısmı için kullanılan terim, (b) yüksekliği ile
basınç oluşturan akışkan kolon yüksekliği, (c) rayın üst kısmı, (d) vida veya cıvata kafası, içten
yanmalı motorlarda sökülüp takılabilen silindir kapağı
head/critical düşü/kritik
head/design basıncı/proje
head/design düşü/proje
head/dividing divizör
head/equivalent loss of yüksekliği/ kayıplara eşdeğer su
head/geodetic delivery düşü/jeodezik
head/geodetic delivery yüksekliği/su basma
head/gross düşü/brüt
head/loss of yüksekliği/kayıp su
head/lost yüksekliği/kayıp edilen su
head/manometric delivery yüksekliği/ pompa manometrik basma
head/net düşü/net
head/rated düşü/nominal
head/rated net yüksekliği/net nominal
head/static statik düşü
head/static statik yükseklik
head/suction yüksekliği/emme
head/total static düşü/toplam statik
head/velocity yüksekliği/hız basınç
head‐end kablo başı
header başlık; üstbilgi
header 1. kuyruklu bağlantı taşı (kargir köprüde); 2. ön pervaz
header sayfa başlığı
header ana boru, kollektör
header label başlık etiketi; önetiket
header pipe toplama borusu, toplayıcı kanal, toplama veya taksim borusu
header record başlık kayıdı
header tank radyatör üst deposu
header tank basınç tankı
header başlık, başlık bölmesi, kereste baş kesme makinesi, cıvata başı açma makinesi, başak
kesme makinesi, travers, boru bağlama başlığı, birbirine parelel birçok boruyu birleştiren veya
bir çok tüpe akışkan sevk eden manifolt
header/outlet kollektörü/çıkış
heading kömür galerisi
heading 1. ilerleme galerisi; 2. başlık
heading başlık
heading level işletme katı
heading machine vida başı makinası
heading machine vida, somun başı yapma presi, başak biçme makinesi
headlamp far, ön lambalar, ön farlar
headlamp beam indicator farın yandığını belirten gösterge
headlamp beam indicator bulb far göstergesinin ampulü
headlamp beam indicator light socket far göstergesi ampül duyu
headlamp beam indicator socket far göstergesi duyu
headlamp bulb far ampulü
headlamp lens far merceği, far camı
headlamp reflector far aynası
headlamp seal beam far tası
headlamp sealed beam unit komple far tası ve camı
headlamp shell far mahfazası, far yuvası, far kovanı
headlamp switch far düğmesi, far anahtarı
headlight far
headlight bkz. headlamp
headlight adjustment far ayarı
headlight bulb far ampulü
headlight lens far merceği, far camı
headlight reflector far aynası
headlight seal beam far tası
headlight shell far mahfazası, far tası, far kovanı
headlight switch far düğmesi, far anahtarı
headlight/acetylene far/asetilen
headlight/fog far/sis
headlight/high beam far/uzun
headlight/quartz iodine fog farı/iyotlu sis
headlight/retracting far/açılır
headlight/swiveling far/döner
headlining and listing otomobilin tavan ve yan üst duvar kaplamaları
headlining cloth otomobil tavan ve yan üst duvar kaplamasında kullanılan kumaş
head‐on collision kafa kafaya çarpmalı kaza
headphone (telefon) kulaklık
headphone jack kulaklık prizi
headphone jack kulaklık çıkışı
headphones telefon kaskı
headrace su alma ağzı
headroom üst boşluk
headset kulaklıklı (telefon)
headstock rulmanlı yatak
headstock torna fener mili
headstock motor torna fener mesnedini tahrik eden motor
headstock (a) bir makinenin kafa kısmını destekleme kısm örneğin sabit torna kafasını tutan
mesnet, hareketli olana ‘torna punta başlığı’ adı verilir, (b) planya tezgahı kesici takım mesnedi,
(c) tren vagonlarında şasi altı takozu,
head‐to‐head collision kafa kafaya çarpışma
headwall kafa duvarı
headwater kaynak yönündeki su
headwater level kaynak yönündeki su düzeyi
headway aralık, taşıt aralığı, taşıtlar arasındaki mesafe (aynı trafik şeridinde birbirini takip eden
iki taşıtın ön tamponlarının, yolun aynı noktasından geçişi için gereken saniye cinsinden zaman
aralığı)
health sağlık
health sıhhat, şifa
healthy 1. zinde, sıhhatli; 2. sıhhi
heap yığmak
heap yığın, küme, tepe
heap loading tepeleme yüklü
heaped tepeleme
heaped capacity yığma kapasite
hear duymak, işitmek
heart cam (a) dönü hareketini doğrusal harekete dönüştüren yürek biçimindeki kam, (b) salınım
hareketi üreten yürek biçimindeki eksantrik kam, c) kronometre ve stop saatlerinde kayıt
kolunu sıfıra getirmek içim kullanılan yürek biçimindeki kam
hearth fırın, ocak, şömine
hearth fire ocak ateşi
heat sıcaklık, hararet, ısı, ısıtmak
heat (f) ısıtmak
heat anticipation ısıyı hissetmek
heat balance ısı bilançosu
heat balance ısı dengesi
heat bonded ısı ile yapıştırılmış (jeotekstillerde dokuma ipliklerinin temas noktalarının yüksek
ısıyla eritilmek suretiyle kaynatılmış yapıştırılmış)
heat bridge ısı köprüsü
heat build up ısı oluşumu
heat capacity ısı kapasitesi
heat coil ısı sargısı
heat coil ısıtıcı bobin
heat combustion sıcaklık etkisiyle ateşleme
heat conduction ısı iletimi
heat conductor ısı iletkeni
heat conductor ısı iletkenliği
heat consumption ısı tüketimi
heat consumption ısı sarfiyatı
heat content ısı içeriği
heat control knob kalorifer kumanda düğmesi
heat control tube termostat vazifesi gören kılcal boru
heat demand bkz. heat requirement ısı ihtiyacı
heat engine buhar makinası
heat engine termik makine
heat engine ısı enerjisini mekanik enerjiye çeviren makine
heat exchange ısı değişimi
heat exchanger eşanjör, ısı dönüştürücü
heat exchanger ısı değiştirici, eşanjör
heat flow ısı akışı
heat flow ısı akımı, bir cisimden diğer cisme birim zamanda geçen ısı
heat gain ısı kazanımı
heat gain calculation ısı kazancı hesabı
heat gain ısı kazancı, insanlardan, cihazlardan ve lambalardan yayılan ısı veya güneş radyasyonu
ile direk olarak ısıtılan belirli bir hacmin sıcaklığındaki artım
heat gauge ısı ölçme aleti, hararet göstergesi
heat generation ısı üretimi
heat generation ısı açığa çıkması, ısı üretimi
heat indicator ısı göstergesi
heat indicator cable ısı göstergesi kablosu
heat input ısı girişi
heat insulating material ısı izolasyon malzemesi
heat insulation ısı izolasyonu, ısı yalıtımı
heat lag ısı gecikmesi
heat load ısıtma yükü
heat loss ısı kaybı
heat loss calculation ısı kaybı hesabı
heat loss rate ısı kaybı oranı
heat loss ısı kaybı, bir sistemden enerji veya gücün ısı şeklinde kaybı
heat meter ısı ölçer
heat number heat number, ısı numarası
heat of fusion eritme ısısı
heat of hydration hidratasyon ısısı
heat output (rating) ısı kapasitesi
heat pipe ısı nakil borusu
heat pipe iki ucu kapalı içerisi çok ince fitile benzer malzeme ile kaplı metal borudan oluşan ve
içersinde kısmi vakumda çok az akışkan olan, akışkanın borunun bir ucunda iken buharlaşarak
ısı yuttuğu (aldığı) diğer uca geldiğinde yoğuşarak ısı verdiği bir tip ıs
heat power station ısı merkezi
heat production ısı üretimi
heat pump ısı pompası, düşük sıcaklıktan yüksek sıcaklığa ısı transfer eden makine, sıkıştırılmış
bir soğutucu tarafından akan bir sudan ısı alınarak bu ısıyı diğer bir akışkana aktarıp sonunda
genleştiriciden geçip aynı işlemi tekrarlayan makine
heat pump/coefficient of performance of ısı pompası güç katsayısı
heat rate ısı katsayısı
heat recovery ısı geri kazanımı
heat recovery steam generator ısı geri kazanım buhar üreticisi
heat recovery system ısı geri kazanım sistemi
heat recovery system isı geri dönüşüm sistemi
heat recovery sıcaklığı yeniden kazanma, ısıyı yeniden kazanma, sıcaklık kurtarma
heat requirement ısı talebi
heat resistance ısı direnci (özel elyafların, yüksek sıcaklıkta bozulmaya karşı direnç özellikleri)
heat resistant ısıya dayanıklı
heat resistant (s) ısıya dirençli
heat science ısı bilimi
heat sink ısı deposu, ısı yutumu
heat sink ısı alıcı, soğutucu
heat sink soğutma yüzeyi
heat source ısı kaynağı
heat stabilized ısı ile stabilize edilmiş (yüksek sıcaklıkta yük altında jeotekstil liflerin büzülme
veya uzama eğilimleri ısı ile azaltılmış)
heat station ısı santralı
heat storage ısı depolama
heat storage ısı deposu, su sıcaklığın günlük veya yıllık değişimlerinden dolayı denizlerin ısı
deposu gibi görev yapması
heat storage medium ısı toplayıcı ortam
heat tracing ısıtma
heat tracing refakatçı
heat tracing refakatçı ısıtma
heat tracing pipe refakatçı boru
heat tracing pipe ısıtma borusu
heat tracing/electrical refakatçı/elektrikli
heat tracing/steam refakatçı/buharlı
heat transfer ısı aktarımı, ısı transferi
heat transfer coefficient ısı transfer katsayısı
heat transfer oil ısı transfer yağı
heat transfer ısı iletimi, ısı transferi, radyasyon, konveksiyon veya kondüksiyon yolu ile ısının bir
cisimden diğerine hareketi
heat transmission ısı geçişi
heat transmission sıcaklık geçmesi, ısı geçmesi, ayrıca heat flowa bkz
heat trap ısı kapanı
heat treated sıcak tavlanmış, ısıl işleme tabi tutulmuş
heat treated alloy steel tavlanmış alaşım çelik
heat treatment ısıl işlem
heat treatment su verme, tavlama, ısıtma yolu ile sertleştirme, ısıl işleme tabi tutma
heat up ısıtmak, normalin üzerinde ısıtmak
heat value/high ısıl değer/üst
heat value/low ısıl değer/alt
heat, evolution of bkz. evolution of heat
heat, specific bkz. specific heat
heat ısı, hararet, kızgınlık, tav, ateş
heat dissipation ısı kaybı
heated ceiling tavandan ısıtma
heated to the critical point kritik dönüşüm noktasına kadar ısıtılmış
heat‐engine cycles bkz. Camot cycle, diesel cycle internal‐combustion engine cycle, Otto cycle,
Rankine cycle, steam‐engine cycle, Wankle engine cycle
heater ısıtıcı, kalorifer, ısıtma tankı (yol katranı veya bitüm için)
heater ısıtıcı, ocak, radyatör, soba
heater arrangement ısıtma düzeni, kalorifer düzeni
heater back plate kalorifer arka plakası
heater band kaloriferin ön tarafını saran ince krome şerit
heater blower wheel kalorifer sıcaklık üfleyen çarkı
heater coil spiral sarılmış ısıtma tertibatı, ısıtma elemanı
heater core ısıtma radyatörü, kalorifer peteği
heater core tube kalorifer peteği borusu, ısıtma radyatörü borusu
heater decorative band kaloriferin önündeki krome ince süs şeridi
heater defroster kalorifer defrosteri
heater defroster control knob kalorifer defrosteri kumanda düğmesi
heater defroster control shaft kalorifer defrosteri kumanda mili
heater fan kalorifer vantilatörü
heater fan shroud kalorifer vantilatörü mahfazası
heater hose kalorifer hortumu
heater inlet duct kalorifer girişi
heater knob kalorifer düğmesi
heater motor otomatik kaloriferlerde vantilatör motoru
heater motor brush set kalorifer motoru karbon fırça takımı
heater motor shield kalorifer motoru kalkanı
heater outlet duct kalorifer çıkışı
heater outlet duct grille kalorifer çıkışı ızgarası
heater plug dizel motorlarını çabuk başlatmak için elektrikli silindir, ısıtma bujisi
heater signal ısıtıcı bujisi sinyali
heater switch kalorifer anahtarı
heater temperature control kalorifer ısı ayar tertibatı
heater temperature control knob kaloriferin sıcaklığını ayarlama düğmesi
heater water shutoff valve kalorifer suyunu
kapatma valfı
heater water valve kalorifer suyu valfı
heater soba, ısıtıcı, kazan, boyler, kızdırıcı, ocakçı radyatör, kalorifer, elektrikli ısıtıcı
heat exchanger ısı eşanjörü, metal yüzeyler vasıtası ile ısıyı bir ortamdan diğer ortama iletme
cihazı
heat flow ısı akışı
heating ısıtma, kızdırma
heating appliance ısıtma cihazları
heating coil ısıtma rezistansı, ısıtma serpantini
heating coil spiral sarılmış ısıtma tertibatı, ısıtma elemanı
heating costs ısıtma masrafları
heating curve ısıtma eğrisi
heating cycle ısıtma çevrimi
heating degree day ısıtılan gün sayısı
heating economics ısıtma ekonomisi
heating element ısıtma elemanı
heating fluid ısıtıcı akışkan
heating installation ısıtma tesisi
heating load ısı yükü
heating medium ısıtma maddesi, sıvı akaryakıt
heating method ısıtma metodu (yöntemi)
heating of bearings yatak ısınması, yatakların ısınarak sürtünmenin artması veya millerin veya
krank milinin kaynaması
heating of combustion yanma sıcaklığı, ateş alma ısısı
heating oil kalorifer yakıtı
heating panel ısıtma paneli
heating plant ısıtma tesisi
heating plant ısı merkezi
heating plate ısıtma levhası
heating season ısıtma sezonu
heating stack loss bacadaki ısı kayıpları
heating stove soba
heating surface ısıtma yüzeyi
heating system ısıtma sistemi
heating up ön ısıtma
heating up time ön ısıtma zamanı
heating value ısıl değer
heating value/gross ısıl değer/üst
heating wire ısıtma teli
heating ısıtma, kızdırma
heating/apartment ısıtma/apartman merkezi
heating/bivalent ısıtma/çift enerjili
heating/block ısıtma/toplu
heating/ceiling ısıtma/tavandan
heating/central ısıtma/merkezi
heating/convective ısıtma/konvektör
heating/district ısıtma/bölge
heating/domestic ısıtma/evsel
heating/dry return system ısıtma/kuru dönüşlü sistem
heating/electron bombardment ısıtma/ elektron bombardımanıyla
heating/floor ısıtma/yerden
heating/gas ısıtma/gazlı
heating/gas‐fired central ısıtma/gazlı merkezi
heating/gas‐fired hot water ısıtma/gazlı sıcak su
heating/geothermal district ısıtma/ jeotermal bölge
heating/group ısıtma/grup
heating/hot water ısıtma/sıcak sulu
heating/incremental ısıtma/artan
heating/indirect ısıtma/endirek
heating/individual ısıtma/bireysel
heating/induction ısıtma/endüksiyon
heating/infrared ısıtma/enfraruj
heating/infrared kızılötesi ısıtma
heating/laser ısıtma/lazer
heating/low pressure steam ısıtma/ düşük basınçlı buhar
heating/microwave ısıtma/mikrodalga
heating/ohmic ısıtma/omik
heating/one pipe ısıtma/tek borulu
heating/panel ısıtma/panel
heating/plasma ısıtma/plazma tekniğiyle
heating/program controlled ısıtma/ program kontrollü
heating/radiant ısıtma/ışıma ile, ıstma/ radyant
heating/radio frequency ısıtma/radyo frekansı ile
heating/regenerative ısıtma/rejeneratif
heating/remote ısıtma/uzaktan
heating/residential ısıtması/ev
heating/resistance electric ısıtma/ dirençli elektrik
heating/shock wave ısıtma/şok dalga
heating/space ısıtması/mahal
heating/steam ısıtma/buharlı
heating/stove ısıtma/sobalı
heating/supplemental ısıtma/tamamlayıcı
heating/turbulence ısıtması/türbülans
heating/two‐pipe ısıtma/gidiş geliş borulu
heating/vacuum steam ısıtma/vakum buharlı
heating/wall ısıtma/duvardan
heating/warm air ısıtma/sıcak havalı
heating/windowsill ısıtma/pencere eşiğinden
heave kaldırmak, yükseltmek, kabarmak
heave, frost bkz. frost heave
heave, local bkz. local heave
heave, magnitude of bkz. magnitude of heave
heaving kabarma (su emme, üstünden su kalkması, kazık çakılması, donma etkisi veya çevre
alanın yüklenmesi sonucunda zeminin yukarı doğru hareketi)
heaving failure kabarma ile kırılma
heaving of the soil zeminin kabarması, tabanın yükselmesi
heavy ağır
heavy bare wire kalın çıplak tel
heavy clay ağır kil
heavy duty ağır hizmet, ağır iş, ağır yük
heavy duty ağır hizmet tipi
heavy duty battery yüksek verimli akümülatör
heavy duty bucket ağır hizmet tipi kepçe
heavy duty coil yüksek verimli bobin, büyük bobin
heavy duty disc bearing ağır yük disk yatak
heavy duty oil büyük makine ve mekanizmalarda kullanılan yağ, özel ağır iş yağı
heavy duty tyre büyük makineler için özel olarak imal edilmiş ağır iş lastikleri
heavy duty truck büyük kamyon, inşaat, vb ağır işlerde kullanılan ağır yük kamyonu
heavy duty vehicle (hdv) ağır hizmet aracı
heavy industry ağır sanayi
heavy liquid ağır sıvı, yoğun sıvı
heavy metal ağır metal
heavy metals ağır metaller (kurşun, cıva, çinko gibi çevre açısından tehlikeli nitelik taşıyan
metaller)
heavy minerals yoğunluğu 29’dan yüksek olan mineraller
heavy oil kalın yağ
heavy oil mazot
heavy oil 1. ağır yağ (kömür katranının destilasyonunda elde edilen ağır fraksiyon); 2.
buharlaşmaz ve uçmaz yağ, ağır yağ
heavy pre‐load fazla ön yük
heavy traffic ağır trafik
heavy vehicle ağır taşıt (normal işletim süresince dört tekerden fazla sayıda tekeri yol yüzeyine
değen herhangi bir taşıt)
heavy water ağırsu
heavy‐duty machine ağır yük makinası
heavy‐duty trailer ağır yük römorku
heavy‐duty vehicle ağır vasıta
hectare hektar, 10000 m2
hecto‐ yüz anlamı veren birleştirici
hectogram yüz gram, hektogram
hectoliter yüz litre, 26.42 galon, hektolitre
hectometer yüz metre, 109, 36 yarda, hektometre
hectorite hektorit
heddle gücü, kancalı şiş, kroşe
hedge çit, çalı
heel topuk
heel of dam baraj topuğu
heel testere dişi kesme kenarı arka ucu
height yükseklik, kot
height irtifa, yükseklik
height above sea level deniz yüzeyine göre yükseklik
height gain yükseklik kazancı
height of capillary rise kılcal yükseklik, kapiler yükseklik, kapiler emme yüksekliği
height of drop düşme yüksekliği, düşüş yüksekliği
height of eye göz yüksekliği
height of fill dolgu yüksekliği, imla yüksekliği
height of instrument alet yüksekliği
height of object cismin yüksekliği (cismin yol yüzeyinden olan yüksekliği)
height of rise of the ground water yeraltı su seviyesinin yükselme miktarı
height of slope şev yüksekliği
height of target hedef yüksekliği, gözleme noktası yüksekliği
height of the crest kret yüksekliği
heighten yükselmek, yükseltmek
heir varis, mirascı
heli(o) (ön‐ek) güneş
helical helisel, helezoni
helical helis, helezon, spiral
helical (s) helisel, sarmal
helical auger helisel burgu
helical gear helisel dişli
helical gear transmission helisel dişli hız kutusu
helical gear helezon dişli, burma dişli, burma dişli çark
helical gear‐tooth helezon dişli dişi
helical rack helezon krameyer dişli
helical screw sonsuz vida
helical spring sarmal yay
helical spring helezon yay, bir silindir çevresine telin sarılması ile oluşturulan yay
helical spur gear helis dişli
helical stairs helezoni merdiven
helico‐ spiral anlamı veren birleştirici
helicoid burma yüzü, salyangoz biçimi, helikoid, helezon
helicoid helikoit, sarmal, helisel
helicoids spiral yüzeyi
helicoil helikoil
helicon gears hız oranının 1/10’dan daha küçük olması duruımunda kullanılan helikon , dairesel
dişli
helicopter helikopter
helio‐ güneş anlamı veren birleştirici
heliograph helyograf
helium helyum
helix helis, helezon
helix helezon, silindirik veya konik bir yüzeyde oluşturulan her noktasındaki teğeti kesiştiği
silindirle sabit açı yapan eğri
hellenistic civilization helenistik uygarlık
helmet baret, başlık, miğfer
help yardım, yardım etmek
help desk yardım masası
help for help yardım kullanımı
help function yardım işlevi
help index yardım dizini
help menu yardım menüsü
hemi‐ (ön‐ek) 1. yarım, yarı; 2. tek taraf
hemi‐ yarım anlamı veren birleştirici
hemicycle yarım devir
hemidiaphragm diyafragmanın yarı parçası
hemisection ikiye bölme
hemisphere yarım küre, yarıküre
hemispheric yarım küre biçiminde
hemoxial birbirine benzer eksenleri olan
hemp kendir, kenevir
hemp fiber kenevir lifi
hemp packing kenevir salmastra
hemp rope kendir halat
hemp rope kenevir halat
henosis 1. iyileşme, şifa bulma; 2. birleşme, bitişme
henotic 1. iyileşme ile ilgili; 2. iyileşmeye yardımcı, iyileşmeyi hızlandırıcı
henry (h) elektrik indüktans birimi akımın saniyede 1 amper sabit miktarda değişmesi
durumunda 1 volt değerinde elektromotor kuvveti üreten kapalı elektrik devresi indüktansıdır
hepa filter bkz. absolute filter çok hassas hava filtresi
hepta‐ yedi anlamı veren birleştirici
heptagon yedigen
herbert pendulum numune yüzeyi üzerinde salınım yapan 1, 588 mm çapındaki çelik bilye bu
bilyenin periyotu ve sönüm miktarı numune malzemenin sertliği ve yumuşaklığının ölçülmesine
olanak sağlar
hercules crane bkz. crane
here burada
here at şimdi
hereafter bundan sonra
herein burada
hereinafter bundan sonrakinde
hereinbefore bundan öncekinde
hereinto buraya
hereof bununla ilgili
hereon bundan hemen sonra
hereto buna
heretofore şimdiye kadar
hereunto buna
hereupon bundan hemen sonra
herewith bununla beraber
hermetic hava sızdırmaz
hermetic hermetik
hermetic hava geçmez, hava geçirmez
hermetic (s) hermetik (tam sızdırmaz)
hermetic centrifugal liquid chiller hermetik santrifüj sıvı çilleri
hermetic compressor hermetik kompresör
hermetic condensing unit hermetik kondenser
hermetical bkz. hermetic (s) hermetik (tam sızdırmaz)
hermetically sealed (s) hermetik sızdırmaz
hermitian matrix eşlenik bakışımlı matris, hermit matris
herring bone gear çift helisli dişli
herringbone balık sırtı şeklinde
herringbone gear çift helisli dişli
hertz (hz) frekans birimi saniyede bir devir (bir çevrim) yapılmasına bir hertz denir
hetero‐ farklı anlamı veren birleştirici
heterodyne reception ara katlı alış
heterogeneous çokyapılı, heterojen
heterogeneous computer network türdeş olmayan bilgisayarlar ağı
heterogenity heterojenlik (farklı noktalarda farklı özelliğe sahip olma)
heterogenous heterojen
heterology 1. yapı, şekil veya oluşum tarzı bakımından normalden uzaklaşma, özellikle yeni
gelişen hücrelerin, yapı ve gelişim tarzı bakımından ana hücrelerden farklı oluşu, normal dışı
gelişme; 2. yapı bakımından benzer olmalarına rağmen bazı maddelerin farklı özel
heuristic buluşsal
heuristic routing buluşsal yol atama
heuristic search buluşsal arama
heuristics buluşsal yöntemler
hewn timber balta ile biçilmiş kereste
hex‐ altı anlamı veren birleştirici
hex(a)‐ (ön‐ek) altı
hexadactylism el veya ayakta altı parmak bulunuşu hali
hexadecimal digit onaltılı sayamak
hexadecimal number system onaltılı sayı sistemi
hexagon altı köşe, altıgen
hexagon bolt altı köşe başlı civata
hexagon head altı köşe baş, altı köşeli cıvata veya somun başı
hexagon head plug altıgen başlı tapa
hexagon head screw altıgen başlı vida, anahtar başlı vida, makine vidası
hexagon nut altı köşe somun
hexagon wrench alyan anahtar
hexagonal altı köşeli, altı kenar ve altı açılı, hegzagonal
hexagonal lattice altıgenel örgü
hexagonal nut altıköşe somun
hexagonal plates altıgen veya hegza‐gonal yapraklar
hexangular altı açılı
hexwrench (allenwrench) altıköşe gömme anahtar, allen anahtar
hidden gizli, kapalı
hidden file gizli kütük, gizli dosya
hidden file saklı kütük
hidden layer saklı katman
hidden markov model, hmm saklı markov modeli
hidden, confidential gizli
hide gizlemek
hierarchical sıradüzensel
hierarchical abstraction sıradüzensel soyutlama
hierarchical decomposition sıradüzensel ayrıştırma
hierarchical filtering sıradüzensel süzgeçleme
hierarchical network sıradüzensel ağ
hierarchical routing sıradüzensel yol atama
hierarchical structure sıradüzensel yapı
hierarchy sıradüzen, hiyerarşi
high yüksek
high yükseklik
high accident location yoğun kaza mahali
high alkali cement kuvvetli alkali çimento, yüksek alkali çimento, bazikliği fazla olan çimento
high beam yüksek huzme, uzun far
high carbon yüksek karbon, yüksek karbonlu
high carbon and alloyed steel electrode yüksek karbonlu ve alaşımlı çelik elektrot
high compression yüksek basınç, yüksek kompresyon
high compression cylinder yüksek kompresyon silindiri, yüksek basınç hücresi
high compression engine yüksek kompresyonlu motor (dizel motorları gibi)
high contrast yüksek kontrastlı
high definition television yüksek tanımlı televizyon
high density yüksek yoğunluklu
high density (disk) yüksek yoğunlukta
high derivative yüksek dereceden türev
high discharge temperature cutout aşırı sıcaklık kesici şalter
high discharge tester akümülatörün yüksek deşarj gücünü ölçen alet
high duty cable yüksek gerilim kablosu
high duty coil yüksek voltaj bobini
high efficiency yüksek verim
high efficiency filter yüksek verimli filtre
high end üst uç
high expansion büyük genleşme
high explosive yüksek patlamalı, güçlü patlayıcı
high flash point yüksek yanma derecesi
high frequency yüksek frekans
high frequency reciprocating rig (hfrr) yüksek frekanslı git‐gel tezgah testi
high frequency resistance yüksek frekansa karşı olan direnç
high frequency vibration yüksek frekanslı titreşim
high gear son vites, yüksek vites
high grade yüksek değerde, üst sınıf
high idle yüksüz yüksek devir, motorun boşta tam gaz devri
high idle yüksek rölanti
high idle speed yüksüz yüksek devirdeki devir sayısı
high idling yüksek rölanti
high impedance state yüksek çelili durum
high level yüksek seviye
high level language üst düzey dil
high level protocol üst düzey protokol
high level representation üst düzey gösterim
high level safety cut‐out yüksek seviye emniyet şalteri
high lift option yükseğe kaldırma seçeneği
high low action alçak yüksek eylem
high lube oil consumption motorun fazla yağ sarfetmesi
high occupancy vehicle lane doluluğu yoğun olan trafik şeridi
high octane yüksek oktan
high octane yüksek oktanlı
high pass filter yüksek geçiren süzgeç
high pass process yüksek geçen süreç
high performance yüksek verim
high performance file system yüksek başarımlı kütük sistemi
high permeability yüksek geçirgenlik
high point yüksek nokta
high power büyük güç, yüksek güç
high precision yüksek hassasiyet, yüksek kesinlik, yüksek doğruluk
high pressure yüksek basınç
high pressure boiler yüksek basınç kazanı
high pressure boiler yüksek basınçlı kazan
high pressure compressor yüksek basınçlı kompresör
high pressure control yüksek basınç kontrolu
high pressure gas holder basınçlı gaz tankı
high pressure hot water kızgın su
high pressure mercury lamps yüksek basınçlı cıva buharlı lambalar
high pressure pump yüksek basınç pompası
high pressure safety cut‐out yüksek basınç emniyet şalteri
high pressure sodium lamp yüksek basınçlı sodyum buharlı lamba
high pressure steam yüksek basınçlı buhar
high pressure water pipe yüksek basınçlı su borusu
high quality iyi kalite
high resolution yüksek çözünürlük
high rise cold store kule tipinde soğuk depo
high seas açık deniz
high silica cement silikat miktarı yüksek çimento, silikat modülü yüksek çimento
high speed yüksek devir, yüksek hız
high speed bleeder karbüratör ana gaz memesi
high speed circuit yüksek hız devresi
high speed circuit, carburetion bkz. carburetion high speed circuit
high speed discharge karbüratör ana memesi borusu
high speed memory yüksek hızlı bellek
high speed cut‐off blade seri çelikten torna keski kalemi
high speed steel hava çeliği, seri çelik
high speed steel tool bit seri çelikten torna kalemi
high speed tire yüksek hız lastiği
high steel yüksek kaliteli çelik
high strength bar yüksek mukavemetli çubuk
high strength bolt yüksek mukavemetli cıvata
high temperature yüksek sıcaklık
high temperature coke yüksek sıcaklık koku
high temperature water kızgın su
high tension yüksek gerilim, yüksek voltaj, yüksek tansiyon
high tension cable yüksek gerilim hattı
high tension lead yüksek voltaj kablosu
high tension wire yüksek voltaj kablosu
high vacuum yüksek vakumlu
high velocity yüksek hız
high velocity fan yüksek basınç vantilatörü
high visibility curve iyi görüşü olan kurp, görüşü açık kurp
high volatile coal yağlı kömür
high voltage yüksek gerilim
high voltage yüksek voltaj
high water yüksek su
high water level yüksek su seviyesi
high water mark yüksek su seviyesi
high‐class birinci sınıf
high‐early strength cement çabuk sertleşen çimento
highest en yüksek
highest bid en yüksek teklif
highest common divisor en büyük ortak bölen
highest common factor ortak bölenlerin en büyüğü
high‐grade yüksek vasıflı
high‐grade fuel yüksek ısı değerli yakıt
high‐level language üst düzey dil
highlight (to) vurgulamak
highlighting vurgulama
high‐low control iki nokta kumandası
high‐low range section yüksek‐düşük vites kısmı (şanzuman)
highly permeable çok geçirgen
highly sensitive çok duyarlı
high‐power yüksek güç(lü)
high‐pressure cylinder yüksek basınç silindiri, kademeli buha makinelerinde buharın ilk
genleştiği silindir
high‐pressure engine, (a) direk olarak atmosfere egzoz bırakan buhar makinesi, (b) yüksek
basınçlı buhar ile çalıştırılan buhar makinesi
high‐pressure hot water heating kızgın sulu ısıtma
high‐pressure steam atmosfer basıncı üzerinde bir basınca sahip olan buhar
high‐rise gökdelen
high‐speed steam‐engine yüksek hızlı buhar makinesi, hareketli parçaları olan piston ve
sübabları kapalı olan basınçlı bir yağlamaya sahip, genellikle kademeli düşey buhar makinesi
high‐temperature forming yüksek sıcaklıkta şekil verme, şarjörlü tip veya sıcak sıvı akışkanlar
kullanarak yüksek enerjiyi ısı şeklinde ortaya çıkararak işlem icra edilir, burada isi ve basınç
sıcak akışkan metal alaşım tarafından sağlanmaktadır
high‐velocity air conditioning yüksek hızlı klima tesisatı
highway anayol
highway ayrılmış yol
highway karayolu
highway bridge karayolu köprüsü
highway capacity karayolu kapasitesi (hakim yol ve trafik koşulları altında verilen bir zaman
süresi içinde, bir yolun belli bir kesiminden mantıki ölçüler içerisinde geçmesi beklenen
maksimum taşıt sayısı)
highway clearance yol gabarisi
highway construction yol yapımı
highway crossing karayolu geçidi
highway design karayolu projesi
highway design standards karayolu proje standartları
highway embankment karayolu dolgusu
highway grade separation yol seviye ayırıcı (bütün yollardaki trafiklerin, diğer bütün yolları,
müdahale olmaksızın aşması için iki veya daha fazla kesişen platformu düşey yönde birbirinden
ayıran bir yapı)
highway loading karayolu yükü
highway underpass karayolu alt geçidi
highway, arterial bkz. arterial highway
highway, rural bkz. rural highway
highway, urban bkz. urban highway
hill 1. dağ, tepe; 2. yokuş, bayır, eğim
hillside yamaç, dağ eteği
hilly dağlık, tepelik
hilly ground dağlık arazi
hilly terrain engebeli arazi
hi‐lo ingilizce “high low” ifadesinin kısaltılmışı
hi‐lo gear ileri vites dişlisi
hi‐lo gear shifter ileri vites dişlileri değiştirme kolu
hi‐lo gear shifter arm and shaft ileri vites dişlileri değiştirme kolu ve şaftı
hi‐lo range idler ileri vites avara dişlisi
hi‐lo range idler shaft ileri vites avara mili
hi‐lo shifter ileri vites dişlileri değiştirme kolu
hinder geride kalan
hinder engel olmak
hinder engellemek
hindrance engel
hinge menteşe, mafsal
hinge bolt mafsal cıvatası
hinge joint menteşeli bağlantı
hinge pin mafsal pimi, menteşe pimi
hinge point düğüm noktası
hinge point dönme eksen noktası
hinge restrainer mafsal tutucusu
hinge type ripper menteşe tipi riper
hinged menteşeli
hinged menteşeli, açılıp kapanabilir, mafsallı
hinged cover menteşeli kapak
hinged immovable support mafsallı sabit mesnet
hinged lid kapatma klapesi
hinged movable support kayıcı mafsallı mesnet
hinged triangular hook mafsallı hamut
hint ipucu
hip kalça
hip roof sarkık çatı
hiperbola hiperbol
hire kira, ücret
hire kiralamak, ücretle tutmak
hires purchase plans kredili satış planları
historical reputational area tarihi sit alanı
historical site tarihi sit (önemli tarihi olayların geçtiği ve bu sebeple korunması gereken yerler)
history tarih, özellikle hastanın geçmişini kapsayan hikayesi, öz geçmişi
history file geçmiş kütüğü
history log geçmiş günlüğü
hit vurmak, çarpmak
hit isabet ettirmek, vurmak
hit vurgun, yakalama
hit and miss transform ıskala yakala dönüşümü
hit ratio yakalama oranı
hitch düğüm, bağ
hitch bağlantı
hitch pins bağlantı pimleri
hitchhiking otostop
hob diş frezesi, klavuz, freze bıçağı, kesmek, freze etmek, klavuz salmak
hobbing machine freze makinesi
hobbing frezede iş açmak
hobby kişinin boş zamanlarında yapmaktan zevk aldığı herhangi bir şey, zevki için yapılan
uğraşı, hobi
hodograph hodograf, yol eğrisi, hareket yörüngesine teğet olan hız vektörlerinin aynı noktaya
taşınmaları sonucu bu hız vektörlerinin uç noktalarından geçecek şekilde oluşturulan eğri
hodometer bkz. odometer
hodophobia yolculuk etmekten, sebepsiz yere korkma, seyahat korkusu
hoe çapa
hogger pump derin kuyu(maden) pompasının üst kısmı
hoggin killi kum ve çakıl (sıkıştırıldığı zaman karışımın dağılmasını sağlayacak kadar kil içeren
doğal yollarla oluşmuş çakıl ve kum karışımı)
hoist kaldırıcı, vinç
hoist kaldırma makinası
hoist kaldırmak, kaldırma tertibatı, küçük vinç, palanga, karoseri krikosu, elevatör, caraskal
hoist yük asansörü
hoist yukarı kaldırmak
hoist kaldırma tertibatı
hoist ırgat
hoist block kaldırma bloğu
hoist bracket kaldırma tertibatı tespit kulağı
hoist chain yük zinciri
hoist cylinder kaldırma silindiri (damper)
hoist power kaldırma gücü
hoist power take‐off tahrikli karoserli kamyonların sandık kaldırma tertibatına hareket veren
mekanizma
hoist power unit kamyon sandık kaldırma tertibatı
hoist shaft kaldırma kolu
hoist way asansör kuyusu
hoist kaldırmak, vinç ile kaldırmak, yükseltmek, macuna, çıkrık ile çekmek, asansör, kasnağı
etrafına sarılan halat ile çekme işlemi yapılan makina
hoist/pneumatic havalı vinç
hoisting kaldırma, çekme, yükseltme
hoisting cable kaldırma halatı
hoisting crab vinç, ırgat, kuyu çıkrığı, vargel, kriko
hoisting device kaldırma düzeneği
hoisting machine or engine bkz. crab, differential pulley block, hydraulic lift, jack, jigger, lift,
winch
hoisting mechanism kaldırma mekanizması
hoisting rope kaldırma halatı
hoisting speed kaldırma hızı
hold tutmak
hold bekletmek
hold tutma, meşgul etme
hold gemi ambarı
hold down tespit etmek
hold down (mouse button or key) basılı tutmak (fare düğmesi veya tuşunu)
hold down bolt tespit cıvatası
hold down bracket tespit kulağı
hold down screw tespit vidası
hold grip tutamak
holdback tek yön kilidi
holder tutucu
holder askı, tutucu, tespit tertibatı
holdfast sabit nokta kazığı, taşıtların vinçle çekilişinde kablonun takıldığı kazıklar
holding bağlama, tespit, tutturma
holding meşgul etme
holding coil tutma bobini, röle bobini
holding current tutunma akımı
holding relay tutma rölesi
holding time tutma süresi
hole boşluk, çukur, delik
hole foramen, delik
hole basis limit system bakınız limit system
hole conduction deliklerle iletim
hole gauge delik kumpası, iç çap mikrometresi
hole/inspection kontrol deliği
hole‐grinding machine delik taşlama makinası, taşlanacak parçanın ekseni ile taşlama mil
ekseninin şakulde
olduğu makine
holeplate bölmeli plaka
holes (in structures for services) duvar delikleri (çeşitli amaç için)
hollander (beating engine) ezme değirmeni, hamur makinesi, ezme makinesi, cendere
hollow oyuk, çukur, delik, girinti, oluk, kavite, boşluk, çukurluk, içi boş, oyulmuş, boş, boru gibi
hollow beam boşluklu kiriş
hollow brick delikli tuğla
hollow conductor ortası boş iletken
hollow floor içi boş, boşluklu döşeme
hollow fusee hareket yükseltisini indirgemek için üst pimi gövdeye gömülmüş çark, kasnak
hollow fusee bkz. fusee
hollow mandrel lathe delik milli, merdaneli, torna, devamlı iş için içinden iş parçası olarak çubuk
beslenen torna
hollow punch kösele zımbası
hollow rocker arm shaft içi boş külbütör mili
hollow screw kanallı vida
hollow shaft boru şeklinde içi boş şaft
hollow shaft içi boş mil
hollow shaft içi boş mil, kaval mil, kovan mil
hollow slab bridge boşluklu plak köprü
hollow spindle lathe bkz. hollow mandrel lathe
holmium cıva
holmium ho sembolü ile bilinen atom no:67 ve atom ağırılğı: 164, 94 olan kimyasal element
holocene sand aktüel kum
horn boynuz, boru, çatal, düdük, koma
home 1. yerel, ekran başı; 2. başkonum; 3. ana; 4. ev
home appliance beyazeşya
home automation ev otomasyonu
home directory ana dizin
home page ana sayfa
home position başkonum (ekran)
home wiring ev elektrik tesisatı
home, to hedefe yaklaşmak
homing beacon yaklaşma radyo parıldağı
homo (ön‐ek) benzer aynı
homogeneity bütünüyle aynı yapı ve özellikleri gösterme hali
homogeneity homojenlik
homogeneous tek cinsli, mütecanis, homojen
homogeneous computer network türdeş bilgisayarlar ağı
homogeneous function tektürel işlev
homogeneous function homojen fonksiyon
homogeneous linear equation homojen lineer denklem
homogeneous network tektürel ağ
homogeneous process türdeş süreç
homogeneous solution tektürel çözüm
homogeneous specimens of soil homojen zemin numuneleri
homogenization yapı bakımından bütünlük kazandırmal, tümüne aynı yapıyı verme,
homojenleştirme
homogenize, to homojenleştirmek
homogenizer homojenleştirici (dispers fazı oluşturan zerreciklerin boylarını oldukça iri
damlacıklardan küçük damlacıklar haline
indiren cihaz)
homolateral aynı tarafta
homologous yapı ve kaynak bakımından birbirine benzeyen
homologue yapı bakımından başka bir organın benzeri, homolog
homology benzeyiş
homothetic transformation benzeşim dönüşümü
homotonic aynı ton veya basınçtan olan
hone ince taşlamak, parlatmak, bilemek, honlamak, bileyi taşı, burç ve silindir temizleyici, döner
bileyi taşı ile ince rektifiye yapan cihaz
hone (oilstone) bileği taşı, yağ taşı, kum sulu veya yağlı olan bileme taşı
hone, honig perdahlama, honlama
honeycomb radiator petek radyatör
honeycomb structure petek yapı
honeycombed petekli
honing ince taşlama, honlama
honing cylinder taşlayarak silindiri rektifiye etme
honing machine honlama tezgahı
honing machine silindirik boruları hassas olarak taşlama, ray malama makinası
honing kılağılama, zağlama, ince perdah, bileme, alıştırma, rayma etme, taşa çekme, perdah,
perdahlama, taşlama
hood kaput, motor kaputu
hood davlumbaz
hood başlık
hood kaput, örtü, motor kaputu
hood motor kaputu
hood sırt teknesi
hood check strap kaputun açılma miktarını sınırlayan askı çemberi
hood hinge kaput menteşesi
hood lock kaput kilidi, kaput mandalı
hood lock pawl spring kaput kilidi yayı
hood medallion kaputun önündeki fabrika forsu
hood support kaput mesnedi, kaputu açık tutan payanda kolu
hook çengel, kanca, kaldırma çubuğu, iğne kancası, kroşe, kopça, askı, bağlamak, takmak,
kancalamak, kanca takmak
hook (lift) kanca, kaldırma
hook assembly kanca bloku
hook block kanca bloku
hook bolt kanca cıvata
hook casing kanca bloğu
hook nut kanca somunu
hook tool çengel çakı, çengel torna kalemi, karga bumu kalem, kanal açma makinesi koçu
eksenine yanal yönde yerleştirilen ve düşey kanal açma için kullanılan takım
hook turning tool çengel torna kalemi
hook up kanca ile asmak, tespit etmek, bir cihazın bağlantısını yapmak, kabloları elektrik
hatlarına bağlamak
hook wire bağlama teli
hook, angle of testere dişi ön yüzünden çizilen çizgi ile dairesel testere merkezinden radyal
yönde diş ucu noktasına çizilen çizgi
hooked bağlı, takılmış, vazife görmeğe hazır durumda
hooked up elektrik devresine bağlanmış, yerine takılmış, ilgili mekanizmaya tutturulmuş
hook‐on geçmeli
Hooke’s coupling çatallı mafsal, istavrozlu mafsal
Hooke’s joint kardan kavraması, fır döndü, oynak mafsal, mafsallı kavrama
Hooke’s Law Hook Kanunu, bir malzemenin elastik sınırlar içersindeki gerilme uzama oranı
hoop 1. çember, kuşak, askı kuşağı, kasnak, tekerlek taban demiri; 2. yuvarlak etriye
hoop stress çember gerilmesi, ilmik gerilmesi
hooped çemberli, kasnaklı
hooped pile yuvarlak etriyeli kazık
hoot klakson çalmak, korna sesi
hop count sekme sayısı
hopper besleme gözü (bilgisayar)
hopper silo, beslenme hunisi, konkasör ve elek makinasının besleme hunisi, tremi
hopper hazne, silo, bunker, besleme haznesi, huni
hopper bottom huni ağzı
hopper bunker besleme hunisi
hopper dredge besleme tarağı
hopper dredger alt kapaklı tarak dubası
hopper equipped with scale kantarlı silo
hopper firing bunkerli yakma
hopper gate hazne kapağı
hopper outlet silo hunisi, silo çıkışı
hopper bir makineye malzeme besleme veya malzeme alma haznesi, korrteyneri
hopper‐fed boiler bunkerli kazan
horizontal seismograph depremin yatay bileşenlerinden birini ya da ikisini yazan veya kaydeden
deprem ölçer
horizon ufuk
horizon, artificial suni ufuk, yapma ufuk, civalı ufuk
horizon/apparent ufuk
horizon/artificial ufuk/yapay
horizon/artificial ufuk/suni
horizon/astronomic ufuk/astronomik
horizon/visible ufuk
horizontal yatay, ufki, ufka paralel
horizontal ufki, yatay, horizontal, horizontalis
horizontal accuracy yatay doğruluk
horizontal alignment yatay güzergah
horizontal angle yatay açı
horizontal asymptote yatay asimptot
horizontal axis yatay eksen
horizontal axis yatay eksen, apsis
horizontal bar graph yatay sütun grafik
horizontal boring machine yatay delme tezgahı
horizontal boring machine yatay matkap, yatay burgu
horizontal change yatay değişme
horizontal circle yatay kadran
horizontal clearance yatay gabari, yatay açıklık
horizontal collimation yatay kolimasyon (paralel yapma)
horizontal component of vector yatay bileşeni/vektörün
horizontal contact pressure yatay temas basıncı, yatay efektif gerilme
horizontal coordinates yatay koordinatlar
horizontal crane yatay vinç
horizontal crane yatay silindirli portatif buharlı dengeli kren
horizontal curve yatay kurb, viraj, dönemeç (yolun eksen hattının yatay bir düzlem üzerindeki
izdüşümünün kurbu)
horizontal direction yatay doğrultu
horizontal distance yatay mesafe
horizontal drain yatay akaç, yatay dren
horizontal earth pressure yatay toprak basıncı
horizontal earth pressure active aktif halde yatay toprak basıncı
horizontal earth pressure at rest durgun halde yatay toprak basıncı
horizontal effective stress yatay efektif gerilme, yatay temas basıncı
horizontal engine yatay motor, silindir eksenleri yatay olan motor
horizontal escapement yatay maşa
horizontal filter well yatay filtre kuyusu
horizontal flue yatay çekiş (alev, duman)
horizontal force yatay yük
horizontal lathe büyük motor silindirlerini delmek için kullanılan düşey eksenli delme makinesi
horizontal line yatay doğru
horizontal marking yatay işaretleme
horizontal milling machine yatay freze tezgahı
horizontal motion yatay hareket
horizontal parity check yatay eşlik denetimi
horizontal permeability yatay geçirgenlik, yatay permeabilite
horizontal plane yatay düzlem
horizontal projection yatay izdüşüm
horizontal rotation yatay dönüklük
horizontal scale yatay ölçek
horizontal shear yatay kesme
horizontal sight distance yatay görüş mesafesi
horizontal slow motion screw alidat az hareket vidası
horizontal tangent screw yatay az hareket vidası, alidat az hareket vidası
horizontal winch yan çerçevede yatay silindirlere sahip buharlı vinç
horizontal, landscape (page orientation) yatay
horn klakson, korna, düdük
horn boynuz
horn boynuz anten
horn adjusting lock nut korna ayar vidası kontra somunu
horn adjusting screw korna ayar vidası
horn armature korna armatürü
horn assembly komple korna
horn balance uçak hareket kontrol düzeni için gerekli kuvveti azaltan ve kısmi aerodinamik
denge sağlayan uçak kontrol düzeninin dış uç uzantısı
horn blowing ring direksiyonda bulunan korna çemberi
horn blowing ring retainer korna çemberi tutucusu
horn bracket korna tespit kulağı
horn button korna düğmesi
horn cable korna kablosu
horn cable terminal korna kablosu bağlama ucu
horn collector korna ses toplayıcısı
horn dome korna başlığı, korna domu
horn insulator korna askı kulakları altındaki titreşim izolatörü, korna düğmesini etrafındaki
madeni aksamdan izole eden izolatör
horn plates araba çatal lehvası
horn projector korna borusunun geniş ağızlı kısmı
horn relay korna rölesi
horn ring direksiyonda bulunan korna çemberi
horn wheel direksiyon korna çemberi
hornblock demir yolu tekerlekli dingil kutusunu içersine alan ve onun düşey düzlemde hareket
etmesini sağlayan döküm kısım
horns planya tezgahı yanına mafsallanmış takıma gerekli beslemeyi ve tablaya geri gelme
hareketini vermesi için itici çubuklar tarafından kontrol edilen eğri şekle sahip levye, kol
horsepower beygir gücü
horsepower (h.p.). beygir gücü, beygir kuvveti 1 buhar beygir =75 n, m/s, = 736 watt = 0, 736
kw, veya 1 kw = 102 n, m/s, =1, 36 bb
horsepower (hp) beygir gücü (bg)
horsepower, transmitted tahrik makinesinden tahrik olan mekanizmaya kayış, zincir, dişti vs, ile
iletilen beygir gücü
horsepower/brake beygir gücü/fren
horsepower/indicated beygir gücü/ belirtilen
horsepower/nominal beygir gücü/ nominal
horsepower/rated beygir gücü/anma
horsepower/transmitted beygir gücü/ aktarılan
horse‐power, indicated horse‐power, nominal horse‐power beygir gücü, indikatör beygir
kuvveti, itibari beygir kuvveti
horseshoe gauge dış çap mastarı
horseshoe gauge iş parçasının dış boyutunu ölçmek için kullanılan at nalı şeklindeki sabit mastar
horseshoe magnet at nalı şeklinde mıknatıs
horst çevresindeki katmanlara göre yüksek durumda bulunan, kırıklarla sınırlı bir blok
hose yangın hortumu
hose hortum, bükülebilir boru
hose clamp hortum kelepçesi, hortum sıkma kelepçesi
hose connection hortum bağlantısı
hose coupling hortum kavraması
hose coupling hortum kaplini
hose fitting hortum rakoru
hose reel yangın hortum makarası
hose reel hortum dolabı, hortum çıkrığı, hortum kasnağı
hose station yangın dolabı
hospital hastane
host computer anasistem
host computer ana bilgisayar; hizmet bilgisayarı
host interface ana bilgisayar arabağı
host node ana bilgisayar düğümü
host system (iletişim) anasistem(i)
host, to barındırmak, konakçı olmak
hot sıcak, kızgın, üzerinde kuvvetli akım bulunan
hot air sıcak hava
hot air apparatus sıcak hava apareyi
hot air equipment sıcak hava cihazı
hot bin sıcak silo
hot cable elektrik cereyanı taşıyan kablo
hot cell radyoaktif çalışma hücresi
hot dip galvanizing daldırma banyo galvanizleme
hot dipped galvanized (s) daldırma banyoda galvanizlenmiş
hot dry rock sıcak kuru kaya
hot forming sıcak şekillendirme
hot iron saw sıcak demir testeresi
hot joint sıcak derz, sıcak ek yeri
hot key geçiş tuşu
hot laid mixtures sıcak serilen karışımlar
hot lava yüksek sıcaklıkta lav
hot line service yardım hattı hizmeti
hot link sıcak bağ
hot link; dynamic link dinamik link
hot loaded; factory installed fabrikada yüklenmiş, kurulmuş
hot mix asphalt sıcak karışım asfalt
hot plant radyoaktif onarım ve bakım atölyesi
hot plate ısıtma plakası
hot pres sıcak presleme
hot roll sıcak hadde
hot rolled asphalt sıcak silindirlenmiş asfalt
hot room sıcak hava odası
hot saw (hot iron saw) ısıtılmış demir vs gibi metalleri kesmek için kullanılan dairesel, metal
testeresi, testerenin alt kısmı soğuk su içersinde bulunur
hot screen sıcak elek
hot spot kızgın nokta
hot stanby otomatik yedekleme
hot start otomatik başatma, sıcak başlatma
hot well sıcak su deposu, sıcak su haznesi buhar makinesi veya türbin kondenserinden
kondens(çiğ) suyun içine pompalandığı
oradanda besleme pompası ile kazana döndüğü tank
hot water kızgın su
hot water sıcak su
hot water boiler sıcak su kazanı
hot water demand kızgın su talebi
hot water demand sıcak su talebi
hot water demand sıcak su ihtiyacı
hot water distribution sıcak su dağıtımı
hot water distribution kızgın su dağıtma
hot water heater/cupper kazan/bakır
hot water storage sıcak su deposu
hot water storage cylinder boyler
hot water storage heater boyler, termosifon
hot water supply sıcak su temini
hot water supply kızgın su temini
hot water supply boiler sıcak su hazırlayıcısı
hot water system sıcak su sistemi
hot water system kızgın su sistemi
hot water sıcak su, kaynar su
hot weather precaution sıcak havada alınan tedbirler
hot well ısı kaynağı
hot wire kızgın tel
hot wire cereyanlı tel, cereyan geçmekte olan tel
hot wire anemometer anemometre/ kızgın telli
hot wire anemometer kızgın telli anemometre
hot‐air engine sıcak hava kuvvet makinesi, ısı çevrimi için kullanılan akışkanı hava olan makina,
bir çok tip sıcak hava kuvvet makinesi mevcut olup hiçbirinin verimi yüksek değildir
Hotchkiss drive yaprak yaylı süspansiyon sistemli dingilin tahriği
hotline yardım hattı
hour saat
hourglass kum saati
hour wheel saatlerde akrep ibresini taşıyan çark
hourly rate saat ücreti
hourmeter araç çalışma saatini tespit eden gösterge
house 1. ev, yuva; 2. derin
house connection ev bağlantısı (tesisat için)
house dead end line abone bağlantısı
house lateral abone bağlantısı
housekeeping toparlama, bakım için yapılan işlemler
housekeeping (program) önişlemleri
housekeeping toparlama
housekeeping operation destek işlem, iç yönetim işlemi
housing gövde
housing kılıf
housing muhafaza, kompartman
housing 1. barınak, konut, yuva; 2. kutu, mahfaza, yatak, yuva
housing bkz. casing yuva, kılıf, gövde
housing and base of filter filtre gövdesi ve altlığı
housing cover kutu kapağı, mahfaza kapağı
housing cover, steering gear bkz. steering gear housing cover
housing of fuel injection pump yakıt püskürtme pompası gövdesi
housing shield mahfaza kalkanı
housing shield spring mahfaza kalkanı yayı
housing gövde, taşıyıcı kısım, gömlek, muhafaza, zıvana, gövde, dingil yatağı, poyra
hov lane bkz. high occupancy vehicle lane
hovercraft hoverkraft, hava yastıklı kara ve deniz taşıtı
hub göbek, poyra (kasnak, tekerlek, dişli, vb göbeği), kama yuvası
hub (network) yıldız göbek, kablo göbeği
hub bolt jantı tekerlek göbeğine tespit eden cıvata
hub cap poyra kapağı, göbek kapağı, tekerlek göbeği kapağı
hub of final drive cer göbeği
hub plate göbek plakası
hub spline göbek frezeli dişlisi
hub tekerlek göbeği, tekerleğin mile geçtiği ve tekerlek parmaklarının bağlandığı göbek
Hubbard‐Field Method Hubbard‐Field Metodu (asfalt kaplama karışımlarının laboratuvardaki
dizaynları için uygulanan bir metot)
hue renk tonu, renk özü
hum horultu, besleme gürültüsü
hum‐bucking coil homurtu‐önler bobin
humectant 1. ıslatıcı, nemlendirici; 2. sulandırıcı (eritici) ilaç
humectation 1. nemlenme, rutubetlenme; 2. nemlendirme, tedavi amacıyla nemli tutma; 3. doku
hücreleri arasına seröz sıvı sızması
humic acid hümik asit
humid nemli, rutubetli, yaş
humid nemli, rutubetli, ıslak
humid (s) nemli
humid climate nemli iklim, nemli hava, orman havası, oksijenli hava, “forest climate” olarakta
anılır
humid soil sample ıslak zemin numunesi
humidifıer (a) bir oda veya binada gerekli nem miktarını kontrol eden aygıt, (b) bir oda, kabin,
vs içersindeki havaya nem ilave eden aygıt
humidification nemlendirme, nemlenme, rutubetlenme, ıslanma
humidification bir gazın nem miktarını arttırma eylemi, nemlendirme, rutubetlendirme, tavlama
humidifier nemlendirici
humidify nemlendirmek
humidifying equipment nemlendirme cihazı
humidistad bkz. hygrostad nem ölçer
humidity nem, rutubet, nemlilik, ıslaklılık
humidity control nemlilik kontrolü
humidity control nem kontrolü
humidity control rutubet kontrolu, nem ayarlaması, nem ayarlama cihazı
humidity controller nemlilik kontrolörü
humidity losses nem kaybı, rutubet kaybı
humidity of the air, relative bkz. relative humidity of the air
humidity room nem odası
humidity sensor nem hissedicisi, nem sensörü
humidity sensor nem algılayıcısı
humidity, constant degree of bkz. constant degree of humidity
humidity, relative bkz. relative humidity
humidity değişik şekilde ifade edilen atmosferdeki nem miktarı, nem, rutubet, tav, yaşlık
humidness rutubet, nem, nemlilik
humidifiers havadaki istenen nem oranını muhafaza etmek için havaya nem veren cihaz,
nemlendirici, rutubetlendirme cihazı, tavlama cihazı, tavlaycı
Humpage’s gear makine şaftının hızını düşürmek için kullanılan planet dişli düzeni
Humphrey gas pump çıkış valfı olan bir boruda mevcut salınımlı su kolonu üzerindeki gaz/hava
karışımının periodik patlaması ile çalışan pompa, pompa su işlerinde kullanılıp 50 m yüksekliğe
kadar basma yapabilir
hundred yüz
hundred call seconds yüz saniyedeki çağrılar
hundreds yüzler basamağı
hundredth yüzüncü
hundredth/one yüzde bir
hundredths yüzde birler basamağı
hunting dalgalanmak
hunting salınıma girme
hunting boş hat arama (telefon), çevrinme (kontrol sistemi)
hunting cog çark atlama dişi, çark atlama çivisi
hunting tooth dişli çarkta, eş çalıştığı pinyon dişli diş sayısının katları olmaması için mevcut olan
bir fazla diş
hunting (a) bir mekanizmanın kontrol geri beslemesinden kaynaklanan dengeli çalışma
şartlarından arzu edilmeyen sapmalar, (b) uçak pervanesinin sürükleme menteşesi etrsafındaki
açısal dönüsü, (c) kısma valfının açılma ve kapanma zamanı arasındaki anormal aksamala
Hurwitz polynomial Hurwitz çokterimlisi
Hveem method Hveem metodu (stabilometre deneyi, kohezyometre deneyi, cke deneylerini
içine alan ve laboratuvarda asfalt karışımların hazırlanması ve arazide denenmesi için kullanılan
metot)
Hveem method of mix design hveem karışım dizayn metodu
hyaline 1. cam gibi, şeffaf, saydam, camsı; 2. nitrojenli bir bileşim, hiyalin
hyaloid 1. camsı, saydam, hialoid; 2. cama ait
hybrid melez, karışık, karma
hybrid hibrit
hybrid coil hibrit bobini
hybrid computer karma bilgisayar
hybrid control karma denetim
hybrid interface karma arayüz
hybrid junction karma kavşak
hybrid matrix karma matris
hybrid parameter karma parametre
hybrid system karma sistem
hybrid virus melez virüs
hybridism 1. melezlik; 2. melezleştirme
hybridity melezlik
hybridization melezleştirme
hybridization hibridleşme (iki farklı türün çaprazlanması)
hybridize melez olarak yetiştirmek
hydr‐ su anlamı veren birleştirici
hydracid oksijen içermeyen asit
hydrant hidrant
hydrant yangın musluğu
hydrant/indoor hidrant/iç ortam
hydrant/outdoor hidrant/dış ortam
hydrant/underground hidrant/yer altı
hydrapneumatic booster hidropnömatik basınç arttırıcı
hydrargillite hidrarjilit, aliminyum hidroksit, yaprak yapılı kil
hydrargyrate 1. civa ile ilgili; 2. yapısında civa bulunan, civalı
hydrargyrism civa zehirlenmesi
hydrargyrum bkz. mercury
hydrate hidrat
hydrated lime sönmüş kireç, kalsiyum hidroksit
hydraulic hidrolik, sıvı basıncı ile çalışan
hydraulic (force) pump bir krank etrafında radyal yönde hareket eden birçok piston içeren
yüksek basınçta su basan kuvvet pompası
hydraulic action hidrolik etki
hydraulic activation control lever hidrolik emniyet levyesi
hydraulic actuator hidrolik iş elemanı
hydraulic belt zincir pompa gibi çalışan, alt kısmı su içersinde bulunan yüksek hızlı, gözlü
süngerimsi malzemeden yapılmış sonsuz kayış
hydraulic booster hidrolik basınç arttırıcı
hydraulic booster hidrolik buster, hidrolik destekleyici
hydraulic boundary conditions hidrolik sınır şartları
hydraulic brake hidrolik fren
hydraulic brake cup hidrolik fren silindir kapı
hydraulic brake fluid hidrolik fren sıvısı
hydraulic brake (a) taşıtlardaki hidrolik fren (b) içi hidrolik dolu (genellikle yağ) bir silindir
içersinde mevcut piston üzerindeki deliklerden akışkan geçmesi ile oluşan frenleme düzeni,
(c)yutucu dinamometre
hydraulic cab riser hidrolik kabin kaldırıcı
hydraulic cement hidrolik çimento, su kireci
hydraulic chuck hidrolik ayna
hydraulic circuit hidrolik devre
hydraulic circuit diagram hidrolik devre şeması
hydraulic component hidrolik eleman
hydraulic concrete hidrolik beton
hydraulic conductivity hidrolik geçirimlilik, permeabilite katsayısı
hydraulic conductivity of the soil zeminin hidrolik iletkenliği, zeminin permeabilitesi, zeminin
geçirgenliği
hydraulic conveyor hidrolik konveyör
hydraulic coupling hidrolik kavrama
hydraulic crane hidrolik vinç, hidrolik çalışan vinç
hydraulic crane su vinci
hydraulic cylinder rod hidrolik silindir mili
hydraulic cylinder hidrolik silindir, hidrolik preslerde kullanılan akışkan basıncı ile pistonun
kaldırıldığı silindir
hydraulic damper hidrolik sönümleyici
hydraulic directional valve hidrolik yön valfı
hydraulic dredger su kuvveti ile çalışır tarak makinesi
hydraulic drift hidrolik kaçak
hydraulic drive hidrolik tahrik
hydraulic drive hidrolik tahrik düzeni
hydraulic dynamometer hidrolik dinamometre
hydraulic dynamometer gömlek (gövde) içersindeki hareketsiz ceplere santrifüj kuvvet ile
fırlatılan sudaki açısal momentum değişimini ölçen dinamometre
hydraulic efficiency (a) bir türbinin işi ile bu işi yapan bir birim ağırlığındaki suyun belirli bir
düşme yüksekliğindeki işi oranı, (b) bir su pompasının gerçek su sütünü yüksekliği ile bu
yüksekliği sağlayan pompanın basma yüksekliği oranı, verimlilik
hydraulic engine su gücü ile çalışan makina
hydraulic equilibrium hidrolik denge
hydraulic experiments hidrolik araştırma deneyleri
hydraulic fill hidrolik dolgu
hydraulic fill dam hidrolik baraj dolgusu
hydraulic filling hidrolik dolgu yapma
hydraulic filter hidrolik filtre
hydraulic forging press su presi, su presi ile dövme
hydraulic fracturing hidrolik parçalanma
hydraulic fracturing kuyuda hidrolik çatlatma
hydraulic governor hidrolik regülatör
hydraulic gradient hidrolik eğim
hydraulic gradient, critical bkz. critical hydraulic gradient
hydraulic gradient, upward bkz. upward hydraulic gradient
hydraulic hammer hidrolik çekiç
hydraulic hammer hidrolik çekiç, hidrolik press
hydraulic handling hidrolik taşıma
hydraulic head hidrolik yük, hidrostatik yük, piyezometrik seviye farkı, düşme yüksekliği
hydraulic hoist hidrolik vinç
hydraulic hose layout hidrolik horum yerleşimi
hydraulic index hidrolik indeksi
hydraulic jack hidrolik kriko
hydraulic jack su krikosu, hidrolik kriko, kaldırma kafasını taşıyan pistonun silindir içersindeki
hareketi, pompa veya el pompası basıncı ile sıkıştırılan su veya yağ ile sağlanan böylece
kaldırma işlemi oluşturulan kriko
hydraulic jump yüzeysel sıçrama, hidrolik sıçrama
hydraulic lift hidrolik asansör
hydraulic lift su kuvveti ile kaldırma, su asansörü
hydraulic lime su kireci
hydraulic lines hidrolik hatları
hydraulic lines hidrolik boruları
hydraulic logic network maksimum sinyal basıncı tespit ağı
hydraulic model tests hidrolik model deneyleri
hydraulic motor hidrolik motor, hidromotor
hydraulic motor basınçlı su ile tahrik olan çok silindirli motor
hydraulic oil hidrolik yağ
hydraulic oil hidrolik yağı
hydraulic oil supply hidrolik yağ deposu
hydraulic operated valve hidrolik çalışan valf
hydraulic piston kuvvet pompaları ve hidrolik silindirlerde kullanılan rijit pompa
hydraulic power hidrolik kuvvet, hidrolik güç
hydraulic power pack hidrolik güç ünitesi
hydraulic press hidrolik basınç, hidrolik pres
hydraulic press su cenderesi, hidrolik pres, su presi
hydraulic pressure fitting gresörlük
hydraulic properties hidrolik özellikler
hydraulic pump hidrolik pompa
hydraulic quick change coupler hidrolik çabuk bağlantı ataşmanı
hydraulic radius hidrolik yarı çap (akarsuyun enine kesitinin suyun aktığı kanalın su ile temas
halinde olan ıslak çevresine oranı)
hydraulic ram hidrolik çektirme
hydraulic ram su koçu
hydraulic riveter hidrolik perçin makinası
hydraulic shear hidrolik makas
hydraulic shearing machine hidrolik kesme, makaslama makinası
hydraulic snow blower hidrolik kar rotatifi
hydraulic steering cylinder hidrolik dönüş silindiri
hydraulic structures su yapıları
hydraulic system hidrolik sistem
hydraulic tank hidrolik tank
hydraulic telemotor pozitif bir yerdeğiştirme sağlayabilmesi için hava geçirmez sızdırmazlığı
olan içersinde akışkanın hareket ettiği, girdi hareketinin çıktı hareketini oluşturduğu, uzaktan
çalıştırılan hidrolik mekanizma
hydraulic test hidrolik test
hydraulic test bir tanka belirtilen bir basınca kadar su basarak yapılan, sızdırmazlık, mukavemet,
yorulma testi
hydraulic track adjuster palet hidrolik ayar silindiri
hydraulic turbine (water turbine) su türbini
hydraulic valve hidrolik valfi
hydraulic valve lifter hidrolik supap iteceği
hydraulic winch hidrolik vinç
hydraulically homogeneous hidrolik olarak homojen
hydraulically isotropic hidrolik olarak izotrop
hydraulically‐operated disc brake basıncın hidrolik pistonlarla uygulandığı disk fren
hydraulicity hidrosilite
hydraulicity su olanakları oranı
hydraulics cereyan (hareket) halindeki sıvılardan bahseden bilim
hydraulics hidrolik
hydraulic crane hidrolik güç ile çalışan kren
hydric 1. su ile ilgili; 2. hidrojen’le ilgili; 3. hidrojenle birleşik
hydride hidrid
hydro (ön‐ek) 1. su anlamına önek;
2. hidrojen anlamına önek
hydro‐ su anlamı veren birleştirici
hydrocarbon hidrokarbon (genellikle fosil yakıtlarda bulunan ve bu maddelerin kısmen
yanmasından oluşan, yanlızca karbon ve hidrojenden oluşan organik bileşik)
hydrocarbon hidro karbon
hydrocarbon reserve hidrokarbon rezervi
hydrocarbonism hidrokarbon bileşikleriyle zehirlenme (petrol arıtma işinde çalışanlarda sık
görülür)
hydrochloric klorhidrik
hydrochloric hidroklorik
hydrochloric acid hidroklorik asit, tuz ruhu
hydro‐cushion içinde su bulunan çarpma yastığı
hydrodynamic hidrodinamik
hydrodynamic development of the settlement oturmanın hidrodinamik gelişmesi
hydrodynamic governor hidrodinamik regülatör, hızla değişen ve ayarlama valfına bağlı piston
üzerine etki eden basınç kafasına sahip ve böylece regülatör olarak görev yapan küçük santrifüj
pompa
hydrodynamic pressure hidrodinamik basınç
hydrodynamic suspension hidrodinamik süspansiyon, birbiri ile bağlı iki veya daha fazla akışkan
yay elemanını içeren ve bir elemandaki yer değişiminin diğer elemanı etkilediği süspansiyon
sistemi, bu sistem genellikle karayolu taşıtlannda yol kasislerinden etkilenmemek için kull
anılır
hydroelectric hidroelektrik
hydroelectric hidrolik enerji
hydroelectric dam hidroelektrik baraj
hydroelectric generator hidroelektrik jeneratör
hydroelectric plant hidroelektrik santral
hydroelectric power hidrolik enerji
hydroelectricity hidrolik enerji
hydroextractor santrifüj makinası
hydroextractor su süzdürücü, santrifüj, su cenderesi, santrifüj kurutucu
hydroflation araç lastiğinin su ile şişirilmesi
hydrogen hidrojen
hydrogen H sembolü ile bilinen, atom no: 1 ve atom ağırlığı: 1, 0080 olan kimyasal element,
hidrojen
hydrogen peroxide oksijenli su, hidrojen peroksit
hydrogen sulphide hidrojen sülfür
hydrogeological hidrojeolojik
hydrogeological flow hidrojeolojik akış
hydrograph hidrograf
hydrographic survey hidrografik alım (su yapıları, su kaynakları ile ilgili su içindeki ölçümler)
hydrological hidrolojik
hydrological investigation hidrolojik inceleme
hydrological regime yağış rejimi
hydrological research hidrolojik araştırma
hydrology hidroloji
hydrolysis maddelerdeki su molekülünün çözümlenmesi ile meydana gelen parçalanmaya,
hidroliz
hydrolysis hidroliz
hydromatic transmission hidromatik vites, hidromatik hız kutusu
hydromechanical worktools hidro‐mekanik ataşmanlar
hydromechanics akışkanlar mekaniği
hydrometer hidrometre, areomete, yoğunluk ölçeri, hız kutusu süspansiyonun yoğunluğunu
ölçen alet
hydrometer sıvıların yoğunluğunu ölçmeğe mahsus bir laboratuvar aleti, hidrometre
hydrometer areometre
hydrometer densimetre, özgül ağırlık ölçer
hydrometer suölçer
hydrometer analysis Stokes kanunu esaslarına göre, sedimantasyon metodu ile yapılan, dane
boyutu dağılımının tayini metodu
hydrometer, storage battery testing bkz. storage battery testing hydrometer
hydrometer/constant volume özgül ağırlık ölçer/sabit hacimli
hydrometer/constant weight özgül ağırlık ölçer/sabit ağırlıklı
hydrometry hidrometre ile sıvı yoğunluğunun ölçülmesi
hydrophilic suyu emebilen su emici, nem alıcı
hydrophone hidrofon
hydropneumatic hidropnömatik
hydropneumatic hidro‐pnömatik
hydropower hidrolik enerji
hydropower plant hidrolik santral
hydroscopic hidroskopik, nem çeker
hydroscopic moisture hidroskopik nem
hydroscopic water hidroskopik su
hydrosphere hidrosfer
hydrospring hidrolik yayı
hydrostatic hidrostatik
hydrostatic bearing hidrostatik yataklama
hydrostatic compression hidrostatik basınç
hydrostatic conditions hidrostatik şartlar
hydrostatic distribution of the earth pressure hidrostatik toprak basıncı dağılımı
hydrostatic equilibrium hidrostatik denge
hydrostatic head hidrolik yük, hidrostatik yük, piyezometrik seviye farkı, düşme yüksekliği
hydrostatic pres hidrostatik pres
hydrostatic press (Bramah’s press) hidrostatik pres, değişik çaplı birbirine bağlı silindirier
içersinde sızdırmaz pistonları içeren farklı çaplardan dolayı mekanik avantaja sahip düzenek
hydrostatic pressure hidrostatik basınç, su basıncı, bir sıvıda statik durumlardaki basınç
hydrostatic pressure distribution hidrostatik basınç dağılımı
hydrostatic pressure gradient hidrostatik basınç eğimi
hydrostatic pressure line hidrostatik basınç çizgisi
hydrostatic pressure ratio hidrostatik basınç oranı
hydrostatic pull hidrostatik çekme
hydrostatic test hidrostatik test, hidrostatik deneyi, bağlama deneyi
hydrostatic uplift hidrostatik kaldırma, arşimet etkisi
hydrostatics hidrostatik
hydrostatics makina biliminin sıvılar dengesinden bahseden dalı
hydrothermal hidrotermik
hydroxyl tek değerli ho radikali, hidroksil
hygienic (s) hijyenik
hygiene sağlık bilgisi, hıfzısıhha, hijyen
hygienic sıhhi
hygro‐ nem anlamı veren birleştirici
hygrometer havanın rutubetini ölçme aleti, higrometre
hygrometer rutubet ölçeği, nem ölçeği,
rutubet ölçme aygıtı
hygrometer/dew point higrometresi/çiy noktası
hygrometer/dimensional change higrometre/ölçü değişiklikli
hygrometer/electrical impedance higrometresi/elektriksel empedans
hygrometer/electrolytic higrometre/ elektrolitik
hygrometer/gravimetric higrometre/ ağırlıklı
hygrometer/hair higrometre/kıl
hygrometry havanın rutubet derecesini ölçme bilimi
hygroscope higroskop
hygroscopic nem çeker
hygroscopic nem çekici, nem çekme özelliği olan
hygroscopic (s) higroskopik
hygroscopic moisture higroskopik su
hygrostat nem duyar elemanı, higrostat, nem ölçer
hyle ana madde
hyper üzerinde anlamı veren birleştirici
hyper (ön‐ek) yukarı, çok, hiper
hyperactivity aşırı faaliyet
hyperanakinesis aşırı mekanik faaliyet
hyperbola hiperbol
hyperbola/directions of a hiperbol doğrultmanları
hyperbola/eccentricity of a hiperbolün dışmerkezliği
hyperbola/equation of a hiperbol denklemi
hyperbola/foci of a hiperbol odakları
hyperbolic hiperbolik
hyperbolic function hiperbolik fonksiyon
hyperbolic navigation system hiperbolik yöngüdüm sistemi
hyperstatic hiperstatik
hyperstatic girder hiperstatik kiriş
hypersthenia kuvvet artması, aşırı kuvvetsizlik
hypersurface aşırıyüzey
hypertext üstün metin, yardımlı metin
hypertext yardımlı metin
hyper‐thermal area hipertermal alan
hyper‐thermal area yüksek sıcaklık alanı
hyperthermalgesia sıcaklığa karşı anormal duyarlık
hyperthermia anormal yüksek ısı, hipertermi
hypertrophic hipertrofi ile vasıflı, hipertrofik
hyphen kısa çizgi, tire
hyphenate tirelemek, sözcük bölmek
hyphenate sözcük bölmek
hypocenter deprem ocağı, deprem odağı, depremin yer içinde başladığı yer
hypochromasia see: hypochromatism
hypoid hipoid
hypoid and spiral gear set hipoid ve helis dişli takımı
hypoid bevel gear hipoit mahrut dişli
hypoid gear hipoid dişli
hypoid gear pinyon ve çark dişli eksenleri
birbirleri ile kesişmiyecek veya birbirine parelel olmayacak şekilde dizayn olup eş çalışan hipoid
dişliler
hypoid offset konik hipoid dişlilerde kesismiyen eksenler arası dik mesafe
hypoid pinion konik dişli
hypoid ring gear ayna dişli
hypothenar hipotenar, karşı tenar
hypothermal 1. düşük ısı ile ilgili; 2. hafif sıcak, ılık
hypothermia soğutma
hypothesis hipotez, varsayım
hypothesis bir şeyin sebep veya oluşumunu, delillere dayanmaksızın tahmin üzerine izah etme,
varsayım teori, hipotez
hypothetical varsayıma dayanan, nazari, teorik
hypothetical varsayımsal, düşüncel
hypothetical reference circuit varsayımsal dayanak devresi
hypso‐ (hyps‐) yükseklik anlamı veren birleştirici
hypsometry yükseklik ölçüm
hyzone üç atomlu hidrojen (H3)
‐I‐
I beam putrel
I beam axle dingil
I head I başlıklı
I. atalet momenti sembolü
I.C.E. (internal combustion engine) içten yanmalı motor
I.D. cebri hava akımı
I/O bkz inlet/outlet giriş/çıkış
IAQ bkz. indoor air quality iç hava kalitesi
LB. libre (kuvvet veya kütle)
ice‐rink buz patent sahası, buzlu alan, buzlu meydan
ID number kimlik numarası
IDB bkz. Islamic development bank