geleceğin genç kalemleri
DESCRIPTION
Ali Dilmen İlköğretim Okulu 6B 7A 8B 8D sınıflarının hazırlamış olduğu dergiTRANSCRIPT
Ali Dilmen İlköğretim Okulu
önsöz
Değerli okurlarımız,
Bu dergiyi hazırlamakta ve size sunmaktaki amacımız Türkçe dersindeki yaptığımız etkinlikleri tanıtmak, bizden
sonraki öğrencilere bir iz bırakmaktır. Dergimizi hazırlarken yaklaşık üç ay boyunca yoğun bir şekilde çalıştık. Bu yoğun
çabalarımızın sonucunda çok güzel bir ödül aldık. Ödülümüz şu an elinizde. Ben ve arkadaşlarım ve en önemlisi bizi
yönlendiren Türkçe öğretmenimiz Lale Bozbaş “Söz uçar , yazı kalır” sözününden esinlenerek dergimiz için büyük emek
sarf ettik. Sınıf ortamında yaptığımız Türkçe etkinliklerinden de yararlanarak dergimizi hazırladık. Unutmadan Türkçe
öğretmenimiz Lale Bozbaş’a bizi bu tür etkinliklere yönlendirdiği ve özgüvenle yetiştidiği için binlerce kez teşekkürler …
“Baki kalan bu kubbede hoş bir seda imiş.” umarız ki hazırladığımız ve size sunduğumuz bu dergi sizlerde hoş bir seda
bırakır.
Şevval KARATAŞ
HAYAT
Hayat mı?
Hayat herkes senin güldüğünü zannederken, aslında senin içten içe ağlamandır…
Bir gün her şeyin biteceği bildiğin halde yaşam savaşı vermendir…
İmkansız olduğunu bildiğin halde bazı şeylerin peşinden koşmandır…
Nazım Hikmet’in de söylediği gibi “Elmanın da seni sevemeyeceğini bildiğini halde elmayı
delicesine sevmendir…”
Geri dönemeyeceğini bildiğin halde geçmişe ”keşke” demendir…
Hayat mı?
Şimdi sana soruyorum …
Pişman mısın?
Yoksa…
Bazı şeylerin farkına mı vardın?
Buse GÖNÜL 8/B
"Güzel gören güzel düşünür. Güzel düşünen hayatından lezzet alır.”
SANA DAİR
Ben her sabah sana bakan pencereden İzliyorum hayatı.
Ve yalnızca sen takılıyorsun gözlerime Alabildiğince…
Hiç bıkmıyorum seni gözlemekten Bakışlarını, dalga dalga saçlarını
İzlemekten. Anladım, vazgeçemem asla
Seni sevmekten.
İşte karşımdasın Gözlerim kenetlenmiş gülüşüne
Sonra saçlarına ve gözlerine Herkesi, her şeyi unutturan, gözlerine
Keşke buluşsa gözlerimiz
Sadece bir saniyeliğine İnan, ömre bedel bir bakışın…
Ama gidiyorsun Ben de gidiyorum
Yanımdan bir an bile ayırmadığım hayalinle Ve ben…
Seni sevmek için uyanıyorum her sabah, her güne HURİNUR ÖZTÜRK/8B 1603
SALINCAK
Issız bir parkta sallanırken insan gökyüzüne dokunabileceğini düşünür bazen… Sonsuz mavinin
derinliklerinde kaybolup gideceğini ifade eder. Mutlulukla ilgili hayaller kurar.İçinden şarkılar söyler, biraz
hüzünlü, biraz aşk kokan. Salıncak git gide hızlanır sonra birden ya ipleri kopar salıncağın, tüm düşler
suratına yapışır insanın . Mavilikler siyah olur ansızın mutluluk hüzün, hüzünler acı, şarkılar birer feryat
olur. Duyan olmaz salıncağın ardında kimse kalmamıştır. O an karanlık çöker. Başta parka sonra tüm
şehre. Ve sen siyah görürsün her şeyi. Konuşmak istersin ama konuşamazsın. Konuşursun ama anlayan
olmaz. Yine susarsın gidersin. Sonra karanlıklar içinde ağlarsın herkesten gizli. Herkes başında toplanır.
Gözlerinde alaycı gülümsemeler. İnsanlardan nefret edersin. Kaçarsın bilmediğin yerlere. . .Yerde akan
gözyaşlarının izlerine basmadan, üzerine koşarsın, koşarsın, koşarsın. . .
Bir uçurum çıkar karşısına durup kalırsın bir süre sonra bakarsın ardını. Herkes ardında atla, atla,
atla diye tempo tutarken görürsün. Dostlarına gülümsersin son bir defa bırakırsın kendini boşluğa
rüzgârda savrulur sallanırsın. Salıncakta olmasan da son sallanışındır bu. Birden sesler duyarsın.
Gözlerini açarsın. Etrafına bakınırsın. Sonradan anlarsın ki; hepsinin birer hayal olduğunu, sevinirsin ve
gülümsersin. Hayata başka bir bakış açısıyla bakarsın. . .
ŞEHADET ZÜMRA KARAKAYA
7/A
Muhammet Çelik ve Halil Özenç- 6-B Sorular
1. Bu göreve nasıl geldiniz? 2. Buradaki göreviniz hakkında kısa bir bilgi verir misiniz? 3. Belediyede hangi birimler bulunuyor? 4. Belediye meclisinin görevleri ve yetkileri nelerdir? 5. Belediyenizde toplam kaç kişi bulunuyor? 6. Belediyeniz hangi hizmetleri gerçekleştiriyor?
Cevaplar
1. Bu göreve seçim ile geldik. 2. İlçeye en iyi hizmeti vermek, herkesi tek tek dinlemek,sorunları
dinlemek,imar kirliliğini ortadan kaldırmak.Belediyenin mali işlerini yapmak.Meclis kararlarını uygulamak.Belde halkının huzuru için önlemler almak.Yoksul ve muhtaçlara yardım etmek.Özürlü merkezleri oluşturmak.
3. İmar ve şehircilik müdürlüğü, yazı işleri müdürlüğü, fen işleri müdürlüğü,mali hizmetler,işletme ve iştraklar,temizlik işleri,özel kalem,ruhsat ve denetim,zabıta,basın ve halkla ilişkiler,destek hizmetleri.
4. Bütçe ve kesin hesabı kabul etmek, belediyenin imar planlarını görüşmek ve onaylamak, borçlanmaya karar vermek,kanunlarda vergi,resim,harç ve katılma payı konusu yapılmayan ve ilgililerin isteğine bağlı hizmetler için uygulanacak hizmet tarifesini belirlemek,şartları kabul etmek,meclis başkanlık divanını ve encümen üyeleri ile ihtisas komisyon üyelerini seçmek,belediye tarafından çıkarılacak yönetmelikleri kabul etmek,meydan,cadde,sokak,park,tesis ve benzerlerine ad vermek,mücavir alanlara belediye hizmetlerinin görülmesine karar vermek.
5. Belediyede toplam 148 kişi bulunuyor. 6. Yolları yapar, düzenler,parklar yapar,yeşil alanlar yapar,ilçenin ihtiyacı
olan tüm hizmetleri gerçekleştirir.(Kreş,eğitim merkezi,hasta bakımevleri vb.)
ŞEHİTLER HAYKIRIR BİZİM KALBİMİZDE
Tüm Dünya Bilir ki bu vatan bölünmez , Düşmanlar istese de bu vatan verilmez, Sınır çizdik her yere buraya girilmez ,
Ve düşman da dedi ki “Çanakkale Geçilmez”.
Askerlerin kanına bulandı yurdumuz, Sevgiyle Saygıyla koruduğumuz, Koruyarak kazandık bu yurdu ,
Şehit kanıyla kurduğumuz .
Mustafa Kemal önderliğinde , Kurşunlar altında sınav verdiğimizde ,
Kalbimizle inandığımız bütün şehitlerimize, Bir vatan borçluyuz o büyüklerimize .
Gelecek bizim elimizde, İnanarak gezdiğimizde,
Canlanır o anlar gözümüzde, Şehitler Haykırır bizim kalbimizde.
Şevval Karataş 8/B
Kurtuluş Savaşı’nda kahraman bir Türk kadını cephane taşır cepheye.
Sırtında küçük yavrusu.
Tam düşman ordusunun yakınından geçerken çocuk başlar ağlamaya.
Eyvah der kahraman kadın.
Çocuğun sesini düşman duyarsa.
Kendi canını düşünmez. Vatana feda olsun canı.
Yavrusu da değil endişesi.
Vatana kurban olsun bebesi.
Mermiler düşmanın eline geçer de savaşta üstünlük sağlarlarsa
Kaygısı kaplar içini.
Canından sevgili bebeğinin ağzını eliyle kapatır sımsıkı.
Havasız kalan yavru ölür.
Ağlamaya başlar kadın.
Dudaklarından acı dolu şu sözler dökülür.
“Sen öl yavrum vatan sağ olsun.”
TÜRKÇE’NİN SORUNLARI
Dilin, insanlığın en büyük buluşu olduğu daha fazla ilgi göstermemiz gerektiğinin
kanısındayım.
İnsanın yaşamında ve kişilik gelişiminde ana dilinin çok önemli bir yeri vardır.Dilini
yeterli düzeyde kullanabilen kişi, sağlıklı ilişki kurur ve hayatta daha çok başarılı olur. Ama
dilini kullanmasını bilmeyen bir kişi için bu geçerli değildir.
Bir duyarsızlık, almış başını gidiyor. Yazar – çizer takımı, medya mensupları, halkın
karşısına çıkan birçok kişi, dili istediği gibi kullanıyor. Hele deyimlerimiz bu amatör,
bilinçsiz ellerde neredeyse yok ediliyor.
Anlamlarına, esprilerine, ince noktalarına dikkat edilmeden kullanılıyor deyimler.
Bir haber spikeri hiç istifini bozmadan: “ Bursa, elim bir trafik kazasına ev sahipliği yaptı.”
diyebiliyor. İşin en acı tarafı da bu duruma kimsenin hiçbir şey demeyişi.
Üzülüyorum ki gelecek nesil bilmeyerek kullanacak; dilini, Türkçesini, deyimini,
atasözünü…
Bu konuda insanların yapması gereken: dilini daha iyi, daha düzgün ve doğru bir
şekilde kullanabilmesidir.
İnsanlar dilini en iyi düzeyde kullanabilir ise geleceği parlak olur “TÜRKÇENİN…”
ZEYNEP DEMİR 8-B
ANNEMİN MEZARINDAKİ KIRMIZI LALELER
Bugün anneler günü ,
Bir kırmızı lale alıp yanına gelmiştim,
Hatırlar mısın dikmiştik onu beraber bahçeye,
Gökte parlayan yıldızımsın anne.
Şimdi mezardasın kara toprakta ,
Yoksun artık yanımda,
Nerdesin anne bahçedeki laleler soldu sen yoksun diye,
Mezarında kırmızı bir lale kaldı sadece o da sensizliğe hasret anne.
Bugün yine elimde kırmızı bir lale ,
Mezarına diktim onu tek başıma ,
Sensiz bir anneler günü daha,
Büyüttü yaramı anne.
Sensiz günlerim geçmez oldu,
Sensizlik kalbimi yordu ,
Benim de evlatlarım oldu,
Seni çok özledim anne.
Aradan yıllar geçti,
Mezarında laleler bitti,
Sensizlik bitiyor şimdi,
Bekle yanına geliyorum anne.
Zülal bakırtaş 1433 8/D
Adapazarı’nın yetiştirdiği değerlerden birisi olan Yazar Selim GÜNDÜZALP, 27 Nisan 2012 Cuma günü Kütüphanecilik Kulübü rehber öğretmeni Ayşegül Öğütçü’nün davetiyle okulumuza gelerek öğrencilerimizle söyleşi yaptı, hayat tecrübelerini paylaştı. Söyleşi sonunda öyküler serisi kitaplarını okuyan öğrencilerimizin kitaplarını imzaladı.
Selim Gündüzalp
HAYAT YOLU DÜZ DEĞİL
İNİŞİ DE var, çıkışı da hayatın. Acısı da var, tatlısı da. Mühim olan acıyı bal eylemek. Yunus gibi. İnsan ne kadar zayıf bir varlık. En büyükten en küçüğe kadar her şey ona ilişir. Sevdiğiniz bir insan, bir hayvan ölse, sevdiğiniz bir ağaç kesilse, saksıdaki bir çiçek solsa dünyanız kararıverir, üzülürsünüz. Sevdiğiniz biri ayrılıp gitse, unutamazsınız bir türlü. Kalbiniz burkulur. Gönlünüz de onun ardı sıra gider durur. Hayat böyle… Düşe kalka gidiyoruz. Hayat yolu düz değil… Çok hastalanan doktor olurmuş, çok yürüyen de yolcu! Rabbim yine de bir an olsun hiç yalnız bırakmıyor. Bazen öylesine daralıp sıkılıyorsunuz ki, nerede ise patlayacak bir hâle geliyorsunuz. Bir dost yüzü görmek, bir dost sesi duymak ihtiyaç oluyor. Kışımız bahara dönüyor birden. Can dostları bir başkadır. Mal dostu malından geçmez, ama can dostu canından geçer. Bazı insanlarda böyle bir sır, böyle bir cazibe var. Onların bir an olsun yüzlerini görmek bile ferahlatır içimizi. Âlemimizi değiştirir. Allah dostları böyledir. Aldıkları manevî bir işaret üzerine, vazifeli oldukları yere giderler. Allah bir kulunu sevdi mi, ona ihtiyaç duyulan yere gönderir. Bir dert bir sıkıntı varsa, iki de ferahlık var. Her zorluğa karşılık iki kolaylık var.
Sen benim için meleksin, Dünyada her şeyimsin,
Kalbimde teksin, Sevginin adı sensin. Sen benim canımsın,
Meleğimsin, Kimselere vermem, Sevginin adı sensin.
Sen kalbimde parlayan, Bir ışıltısın,
Yüreğinle ışık saçan perimsin, Sevginin adı sensin.
EDA AYDIN 7/A
Annenizin ayağını öpün çünkü;
Cennet anaların ayakları altındadır.
Hz. Muhammed (sav )
BİLMECELER
01- Ateş olmayan yerde ne olmaz? 02- Hangi yolda trafik kazası olmaz?
03- Yankesiciler neden modayı takip ederler? 04- Hiç kar yağmayan hava hangisidir?
05- Çalındığı halde görülmeyen şey nedir? 06- Horoz nerede öter? 07- Hangi top zıplamaz?
08- Hangi karnede sıfır olmaz? 09- Hangi bağda üzüm yetişmez? 10- En güzel kokan fil hangisidir?
11- İlk Türk bayrağını kim dikmiştir? 12- Gözlemeyi en çok kim sever?
13- Hangi kazanın kaymakamı yoktur? 14- Arı ile eşek arasında ne fark vardır?
15- Beş yıllık okulu otuz yılda bitirene ne denir? 16- Hangi macunla diş fırçalanmaz?
17- Kim evini kiraya vermez? 18- Dokunmadan tutulan şey nedir?
19- Denizler niçin tuzludur? 20- Hangi istasyonda tren durmaz?
CEVAPLAR
01- İtfaiye 02- Samanyolu'nda
03- Ceplerin yerini öğrenmek için! 04- Oyun havası
05- Islık 06- Kendi çöplüğünde
07- Kartopu 08- Sağlık karnesinde 09- Ayakkabı bağında
10- Karanfil 11- Terzi
12- Nöbetçi 13- Trafik kazasının
14- Arının eşeği vardır ama eşeğin arısı yoktur
15- Öğretmen 16- Lahmacunla 17- Kaplumbağa
18- Oruç 19- Balıklar kokmasın diye 20- Benzin istasyonunda
Kitap okumanın yararları nelerdir? Okumak insan için en kolay ve en etkili öğrenme yoludur. Gelişmiş ülke toplumları sahip oldukları
bilgilerin % 60’ ını bu yolu kullanarak edinmişlerdir. Geri kalmış toplumların karşılaştıkları sorunların birçoğunun kaynağında ise eğitimsizlik yer almaktadır. Geri kalmış toplumlarda kişiler okuyarak geçirebilecekleri zamanı çoğunlukla yararsız işlerle harcamaktadırlar. Kitapla yetişen nesiller başarı dolu ve iyi yetişmiş olacaktır. Kendisini yetiştirmiş okuyan fertlerin günlük sohbetleri bile farklıdır. Kitap okumanın sınav hazırlığına da katkısı vardır. Kitap okuyan ve okuduklarını çok iyi değerlendirebilen öğrenciler diğer öğrencilere göre çok daha başarılı olmaktadırlar. Kitap okumanın zihni gelişmeye katkısı aslında anne karnında başlar. Anne karnındaki bebek 6. ya da 7.aydan itibaren dış dünyayı işitebilir. Kendisine kitap okunan çocukların dil gelişimi sağlıklı olmaktadır. Kitap okunan ve kitap okuyan çocukların düşünceleri diğer çocuklara göre çok daha zengin olur. Kitap okuyan çocukların iletişim kapasiteleri artmaktadır. Okuma çocuğun kelime hazinesini de arttırmaktadır. Birçok aile çocuklarının kitap okumamasından şikayetçidir. Kitap okurken sıkılan çocuk nedense saatlerce televizyon ya da bilgisayar karşısında kalabilir ve nedense sıkılmaz. Bilgisayarda oyun oynayaraktelevizyon seyrederek büyüyen çocuklarımız gittikçe okuma isteklerini yitirmekte ve okumanın sağladığı imkandan mahrum kalmaktadırlar. Karakter gelişimi bilgiyi ve araştırmayı seven insanların yetiştirilmesi ile mümkün olur. Çocukların kendilerini okuyarak yetiştirmeleri gerekir. Çünkü eğitim sürecinde çocuklara her şey anlatılmaz yani buna imkan yoktur. Yanlış bilgi ile doğru bilgiyi ayırabilen kişilerin sayısının artması için kişiye çocukluktan itibaren kitap okuma alışkanlığının kazandırılması gerekmektedir. Kitap okuma alışkanlığı olan çocukların eğitim süreçleri de çok daha başarılı olmaktadır. Buda anne – babaların işlerini kolaylaştırmaktadır. Kitap okumayan nesillerin fikir üretme kabiliyetleri körelmektedir ve başarılı bir iletişim kuramamaktadırlar. Çoğunlukla iş sonrası – okul sonrası ya da evde televizyon karşısında amaçsızca elimizde kumanda kanal kanal dolaşarak boşa geçirilen zamanlar kitap okuyarak geçirilebilecek en verimli zamanlardır. Yine bunun gibi tren otobüs taksi uçak gibi ulaşım araçlarında seyehat ederken de kitap okuyabiliriz ve zorunlu olarak geçen bu boş zamanları değerlendirebiliriz. Sahip oldukları her boş anda yanlarında bulunan kitabı okuyan batılılar kitap okuma alışkanlıkları ile göz doldurmaktadırlar. Ne yazık ki biz onlar gibi olamadık hala. Gazete ve dergilere oranla çok daha kapsamlı bilgi içerir kitap. Kitaplar hakikaten çok faydalıdır. Bazılarına pahalı gelir kitap. Ama aynı kişiler mevzu içki sigara alkol vb olunca çok rahat para harcayabiliyor. Üstelik bu miktar kitaba verilecek olanın kat kat fazlasını bulabilmektedir. Kitap bize kattıklarını düşünürsek hiç de pahalı değil. Lütfen kitap okuyalım!
CANIM KİTAP
Kitaptır en yakın arkadaşım,
Sırdaşım, yoldaşım,
Karanlıkta ışığım,
Canım kitabım…
Yalnız kaldığımda,
Sana ihtiyacım olduğunda,
Koşa koşa gelirsin,
Canım kitabım…
.Beni cehaletten kurtarırsın.
Her yerde elimi tutarsın,
Sana çok teşekkür ederim
Canım kitabım
Gökçen Sude Aydınoğlu 6/B
Ağlamak ve Gülmek
Ağlamak ve gülmek arasındaki o kısa çizgiyi siz de Fark edebiliyor musunuz? Hani insan çok mutluyken ağlamaya başlar ya…
Buna mutluluk gözyaşları der... Sonra bir olay olur ve suratındaki o mutlu tebessüm değişir…
Ama hala ağlarsın… Peki bu akıtılan gözyaşı mutluluktan mıdır ?
Tabi ki HAYIR… İşte ağlamak ve gülmek arasındaki kısa çizgi, gözyaşlarının anlamını değiştiren çizgi… Buna belki bir insan belki de bir hatıra neden olur.
Ama önemli olan neden olması değil, senin üzerinde bıraktığı etkiyle o kısa çizgi oluşturabilme çabasıdır…
Ağlamak ve Gülmek arasındaki o kısa çizgiyi…
Buse GÖNÜL 8\B 1110
Sen çiçek olup etrafa gülücükler saçmaya söz ver. Toprak olup seni başının üstünde taşıyan bulunur. Hz. Mevlana
“ TÜRK MİLLETİNİN FEDAKARLIKLARI…”
Türk milleti savaşlarda yaptığı fedakarlıkları ile bu vatanı düşmandan temizlemiştir. Mesela
Türk kadını, cephede savaşan erkeklere yemek, su,giyecek en önemlisi de cephane taşıyordu.
Çocuğunun battaniyesini üzerinden alıp donmasın diye cephanenin üzerine koyan, cepheye
geldiğinde ise çocuğu donarak ölen bir annenin hakkı nasıl ödenebilir ki? Cephede savaşan
erkeğe, içsin diye su götürürken kalbine isabet eden bir kurşun yüzünden ölmek üzere olan
bir kadının cephedekilerin dikkatinin dağılmaması için, içine attıklarının hesabını kim
ödeyebilir ki? Hiç kimse, bu fedakarlıkların sadece bir tanesini bile ödeyemez. Ne o donarak
ölen ana ne de cephede acı ağıtlarını içine atan kadının acısının hesabını asla ödeyemeyiz.
Cephede tutsak edilen Türklerin çektikleri acılara ne diyeceksiniz peki? Orada yakılan o
ağıtların hesabını istesek de ödeyemeyiz.
Bize düşen, hiç değilse onların bize bıraktığı daha doğrusu bize emanet ettikleri bu
toprakları layıkıyla korumak. Unutmayın biz bu vatanın sahibi değil, sadece emanetçisiyiz.
Şevval KARATAŞ 8-B
HALİL ÖZENÇ- 6/B
HAZIRLAYAN: YUSUF FELEKOĞLU 6/B
Okulumuzun Kültür ve Edebiyat Kurulunun düzenlediği bu yarışmada sıralamalar şöyle;
Resimler;
Sıralama Sınıf Adı ve Soyadı Şiir 1. 8-B Şevval Karataş Sevi Şiiri 2. 4-C Yusuf Emir Yıldız Kubbeler 3. 7-D Ömer Faruk Uzunoğlu Sokak Çocuğu
YALNIZLIK
Her varlık yaşamını sürdürmek için şefkate , sıcacık bir kucağa, sevgi dolu
sözlere hatta hoş bir sohbete ihtiyaç duyar. Bir gülümseme ufacık bir tebessüm
insanları başka diyarlara götürür.
İnsan yaşamının en büyük kaynağı bu yoldan geçer, kendimizi yalnız, çaresiz ve
duygusuz hissederiz .Aslında yalnız olmak kişiyi daha iyi hayata hazırlar.Çünkü o
insan kendisinin ayaklarının üzerinde durur.Her zaman arkasında kimsenin
olmayacağını bilir.Daha yeni doğan bebeğin bile kendini yalnız hissetmesine kendi
gözlerimizle şahit oluruz. Hayatımız süresince yalnızlıktan kaçınırız,
toplumumuzun genel kavramı bunu gösterir. Çocukluk , annelik ,doğum itibarı
ile hayata bizi bağlar.Gerçek olan hiçbir kişi kendini yalnızlığa atmak istemez.En
doğal olan da budur.Hani bir söz vardır: “Yalnızlık ALLAH’ a mahsustur” derler.
İşte bu çok önemli duygu ve düşünce ile karamsar olmayıp güzel dostluklar
edinmeliyiz.
NİSA TOPAL 8 D / 359
Dostluk omuzunda bir eldir.
DOSTLUK
Dostluk iki ayrı bedende tek bir ruhtur.
Öyle bir sevgidir ki dostluk,
Bütün insanların vazgeçilmezidir.
Sevgi ve arkadaşlıkla başlar her şey,
Dostluk öylece devam eder.
Dostluk bazen bir hayata benzer,
Bazen de bir gökyüzüne.
Dostluk gökyüzüne benzerken değişir.
Değişirken bir başka güzeldir,
Gökyüzü, gece-gündüz gülümser.
Dostlukla başkadır, aynı gökyüzü,
Hep gülümser insanlara .
Sadece Yüreğiniz Sevgi Dolu Olsun
O Sevgi Yeter
O Dosta…
Nurşah Kosova 7/A
CAN ÖĞRETMENİM
Bütün başarımı arttıran, Tüm emeğini bize veren, Her zaman bilgi saçan,
Canımsın, kanımsın, Can öğretmenim…
Bütün sırrımı verecek, Tek öğretmenimsin sen benim.
Canımsın, kanımsın, Can öğretmenim…
Kelimeler seni anlatmaya yetmez, Yanında sevgim bitmez. Her zaman neşe saçan,
Canımsın, kanımsın, Can öğretmenim…
Sen ancak bizim için çalışırsın. Aman dersin bilgi saçarsın.
Her zaman çiçek açan, Canımsın, kanımsın, Can öğretmenim…
Şeymanur Doğan 7A/ 1
DENİZDEKİ YILDIZLAR
Denizlerde başka olur yıldızlar.
Gündüz değil gecelerin bağrında,
Öylesine bir coşkuyla parlar.
Bir başka olur denizlerde yıldızlar.
Bir martı yavrusunu kaybetmiş ağlar.
Bir balıkçıl bakıp ona umutlar bağlar.
Gelse de geçse de asırlar çağlar
Bir başka olur denizdeki yıldızlar.
6/B ESRA ÖLMEZ
HAYATIN DİLİNDEN ANLAMAK
Öncelikle hayatın dilini anlamak için şöyle güzelce etrafımıza bakıp nesnelerin
dilini anlamalıyız. Hiç değilse anlamaya çalışmalıyız. Hayatın dilini anlamak için
yapacağımız bazı şeyleri de şöyle anlatmak isterim; bunu yazarken yanımdaki
camın ötesinde kar yağıyor ve ben şöyle düşündüm: Ya insan olmayıp bir kar tanesi
olsaydım en fazla yaşama sürem şöyle olurdu; bir dakika yada bir buçuk dakika.
Peki hep kötü mü düşünmeliyiz. Hayır mesela bir kar taneciği olmak bir yandan da
güzel bir şey. Düşünsenize insanları eğlence kaynağısınız. Tabi hayatın dilini
anlamak bu kadar kolay değil. Kısacası hayatın dilinden anlamak için kendimizi
etrafımızdakilerin yerine koyarak empati kurmalıyız.
BAHADIR ÖZKAN 8/B
Kaybedeceğini bile bile neden mücadele ediyorsun, dedi. Öleceğini
bile bile yaşadığını unutmuştu o an… Bozmadım. Özdemir Asaf
İLK AŞKIM
İlk baharda gördüm seni,
Mevsim gibi ilktin benim için,
İlkbaharda açan bir çiçeğe çevirdin yüreğimi,
Açtım yapraklarımı sevgiye.
Güneş gibi parladın gökyüzünden,
Deniz gibi dalgalandı saçların,
Oturup seyretmek geldi içimden,
Seyretmeme fırsat kalmadı.
Senle tattım ilk defa aşkın tadını,
İlk defa tanıştım sevgiyle,
Sen doldurmuştum kalbimi,
Sevgi dolu yüreğinle.
Zamanla kayboldun batan güneş gibi,
Dalgalandı saçların,
Sel gibi akıp gitti sevgi dolu yüreğin,
Doldurduğun kalbimi benden geri aldın.
METEHAN KOCAMAN/8-B
KÜRESEL ISINMA
Hepimizin de bildiği gibi küresel ısınma büyük bir sorun. Bu sorun Dünya’nın yok
olmasına sebep olabilir. Bu sorunu çözmek için henüz geç sayılmaz. İnsanlar küresel ısınma
hakkında pek bilgi sahibi olmadıkları için bu konuyu pek önemsemiyorlar. Fakat bu çok
büyük bir sorun.
Bu sorunu insanoğlu kendi eliyle hazırlıyor. Ayrıca insanlar kendilerine değil diğer
canlılara zarar veriyorlar. Bu sorun nasıl mı oluşuyor? İnsanlar fazla ve boş yere lambaları
yakıyor, aşırı parfüm kullanıyor vs. . Bunun gibi bir çok örnek verilebilir. Böylece bu
parfümlerle ozon tabakası deliniyor ve Dünya giderek ısınmaya başlıyor. Buzullarda bile kar
kütleleri erimekte ve canlılar kendilerine yiyecek bulamamaktadır. Bu da hayvanların neslinin
tükenmesine neden olur.
Bu sorunu çözmek için insanların bir araya gelip sesini duyurması gerekir. Yani
dernekler, vakıflar kurarak insanlar bilinçlendirilmedir. Bunun için insanlar bu konuyu
gereksiz görmemelidir. Bütün gayretlerini göstererek gelecek adına iyi bir Dünya bırakmalıdır.
Ali Metehan Çamlık 8-B
OKULUMUZDAN HABERLER MERT ÇİÇEK 6-B
Ali Dilmen İ.Ö.O
Yeşillendirme Çalışmaları
Ali Dilmen İ.Ö.O’da yeşillendirme çalışmaları yapıldı ve bu etkinlik başarılı oldu.Öğrencilerimiz iş başına geçti.Getirilen fidanlar öğrencilerimiz ve müdürlerimiz tarafından dikildi. Erenler Belediyesinin temin etmiş olduğu fidanlar okulumuz bahçesine dikildi.Fidanların dikiminde Erenler Belediyesi çalışanlarına, Okulumuz Müdürü Mehmet KARAKAŞ, Okulumuz Müdür Baş Yardımcısı Hüseyin SEYHAN ve okulumuz öğrencileri yardımcı oldular.
HURİNUR ÖZTÜRK 8/B
YEŞİL
Yeşil rengini çok severim ben.
Çünkü o özgürlük, mutluluk gibi,
O daldan dala konan bir kuş,
O yaprak üzerinde bir su damlası gibi.
Yeşilin sesini çok severim ben.
Kuşlardan, derelerden,
Yapraklardan oluşan
Bir müzik orkestrası gibi
Yeşilin kokusunu çok severim ben,
Sanki kocaman bir çiçek bahçesi,
Ve onda doğal olan bir şeyler,
Toprak gibi, hava gibi, su gibi.
Yeşilde huzur var, sevinç var,
Yeşilde gelecek için, umut var,
Onda sevgi, onda yaşam,
Yeşilde her canlı için nefes var
Ne olur yok etmeyelim.
Kirletmeyelim onu,
Kesmeyelim umudumuzu
Yeşilin rengi, sesi, kokusu Ormanlarımız gibi.
Kaderine Mahkûm
Soğuk bulutlar arasında dünyaya gülümseyen güneş bir nebzede olsa içimde yanan ateşe biraz su serpmişti. Hayat belki biraz sıkıcı gelmeye başlamıştı. Çünkü hayatta olacağım derslerin hepsini almıştım. Hayatım daha başlamadan bitmişti. Artık bağlıydım. Yolda giderken ayağıma takılıp düşmeme neden olan taş ‘kaderim’ oturduğum sandalye ‘hayatım’ beni sarıp sımsıkı bağlayan ip ise’ aşkımdı. Bu üçlünün içine girdikten sonra artık kader mahkûmuydum. Çünkü bunların hepsine sebep olan tek şey kaderimdi. Artık görebileceğim tek şey aşkımla bağlıyken kaderime mahkûm olmak.
Nedendir bilmem ama artık kendime savaşacak gücü bulamıyorum. Ne yapsam? Ne çözüm arasam? Demek beni yoruyor devam edemiyorum. Sandalyem kazandı bu savaşı, ama kazandığım tecrübelerimle artık sırtım yere gelmeyecek ve tuzaklara karşı güzümün açık olacağı biliyordum. Belki gelecekte bu düşüncelerim değişir bilmem, belki hayata bakış tarzım değişecek, belki de her şey aynı kalacak ben kadere mahkûmken yapacağım tek şey sadece susup sandalyemin ipimi ve taşımı götürdüğü yere kadar gideceğim.
Belki bir gün…
Büşra Karagöz
7/A
KİTAPLAR
Bazen güldürür, bazen heyecanlandırır,
Kitaplar can yoldaşımız, dostumuzdur bizim.
Bazen duygulandırır, ağlatır,
Kitaplar en iyi arkadaşımız bizim.
Öğretmenimiz gibi bilgilendirir,
Annemiz gibi hayatı öğretir.
Eğlendirirken düşündürür,
Kitaplar bir parçamızdır bizim.
Uykuya dalmadan önce kitap okurken,
Yıldızlar ve ay daha çok parlar, ışıldar,
Karanlıkla birlikte cahillik de kaybolur,
Kitaplar aydınlığımızdır bizim.
Hiç bitsin istemeyiz bazen,
Yanından ayırmaz kitapları çok seven,
Kitaplar uyur kitapla kalkarız bazen,
Kitaplar hayatımızdır bizim.
Huri Nur ÖZTÜRK 8-B
HAZIRLAYAN: ŞEVVAL KARATAŞ
ALİ DİLMEN İLKÖĞRETİM OKULU TÜRKÇE ÖĞRETMENi LALE BOZBAŞ VE
İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ AYŞEGÜL ÖĞÜTÇÜ’NÜN HAZIRLADIĞI ŞİİR
DİNLETİSİYLE 10 MAYIS 2012 GECESİNE DAMGASINI VURDU….
Ali Dilmen İlk Öğretim Okulu bir ilke imza attı. Değerli isimlerin de izleyicilerin
arasında bulunduğu bu program 10 Mayıs akşamında gerçekleşti.
Programın çok beğenilmesi bir yana izleyiciler için hazırlanan ikramlar vardı.
Programda şiir okuyan öğrenciler ve sesleriyle programa renk katan öğretmenlerle birlikte yapılan koreografi de muhteşemdi. Mumlarla loş bir
ortam yaratan Ali Dilmen İlk Öğretim Okulu öğrencileri ve öğretmenleri büyük beğeni topladı.
Program izleyiciler tarafından akıma uğradı. 300 kişilik olan salonda yaklaşık olarak 400 kişi vardı. Sahnedekilerde olduğu kadar perde arkasında da
büyük heyecan vardı.
HAZIRLAYAN : YUSUF FELEKOĞLU
Bir kilo limonda, bir kilo çilekten daha fazla şeker olduğunu, Sadece erkek kanaryaların öttüğünü, Tarantulaların iki buçuk yıl hiçbir şey yemeden yaşayabildiklerini, Çin’de yere tükürmenin serbest ama balgama basmanın yasak olduğunu, Dünya nüfusunun %50’sinin hiç telefonla konuşmadığını, İnsana yemek için saldıran tek hayvanın ayı olduğunu, Polonya kralı August’un 350 tane çocuğu olduğunu, Salatalığın %96’sının su olduğunu, Birinci Dünya Savaşı’nda 2.500.000 tane at kullanıldığını, Bir camın kırıldığında saatte üç bin millik bir yol aldığını, Beethoven’ın beste yapmadan önce kafasını soğuk suya soktuğunu, Dünyadaki hayvanların %80’inin 6 ayaklı olduğunu, Yusufçuk böceğinin 30.000 tane gözü olduğunu, Salyangozların 25.000 civarında dişleri olduğunu, Zürafaların, 35 santimetre uzunlukta siyah bir dile sahip olduğunu, Baykuşun mavi rengi görebilen tek kuş olduğunu, Sıcak suyun soğuk sudan daha iyi olduğunu, Bir hamam böceğinin kafası koptuktan sonra açlıktan ölmeden 9 gün
yaşayabildiğini, Farelerin kusamadığını, Kirpilerin suda batmadığını, Yılanların duyamadığını,
18 MART ÇANAKKALE ZAFERİ
Tarihimizin en hüzünlü zaferidir Çanakkale. Yokluklar içinde bir milletin çağın en güçlü devlet ve
silahların direnişinin gerçek bir destanıdır. Bu destanın her satırında insanlık onuru vardır. Bu onur,
düşmana sadece silahlı mücadelede değil, verdiği insanlık dersi örnekleriyle de baş eğdiren Aziz
Mehmetçiklerimize aittir.
Girdiği çatışmada yaralandığı düşman askerini canını tehlikeye atarak, sırtına alıp düşman siperlerine
kadar götürme cesaretini gösteren Mehmetçik, düşmanın her bir rütbesindeki askerini kendisine hayran
bırakacak kadar asil bir davranış sergileyerek, savaşın yalnızca öldürmekten ibaret olmadığını tüm
dünyaya bir kez daha hatırlatmıştır,
Cephenin isimsiz kahramanları, vatanın her bir köşesinden Çanakkale’ye koşarken, asla geri dönmeyi
düşünmemişler, Türklük onur ve haysiyetini en güzel şekilde korumakla üzerlerine düşen görevi layıkıyla
yerine getirmişlerdir. Onlar, Çanakkale Zaferi’ni elde etmekle, sadece bir zafer değil Türk milletinin
Anadolu’daki varlığının devamını da sağlamıştır. Övgülerin en güzeline layık olan Çanakkale Şehitleri asla
unutulmayacak, Türk milletinin kalbinde ebedi yaşacaktır. Ruhların şad olsun!
Dilara Nur SALMAN 7-A
GÖKKUŞAĞI Dünyanın bütün renkleri bir gün bir araya toplanmışlar ve hangi rengin en önemli en özel olduğunu tartışmaya başlamışlar: YEŞİL demiş ki: "Elbette en önemli renk benim.Ben hayatın ve umudun rengiyim.Çimenler,ağaçlar,yapraklar için seçilmişim. Şöyle bir yeryüzüne bakın, her taraf benim rengimle kaplı." MAVİ hemen atılmış: "Sen sadece yeryüzünün rengisin. Ben hem gökyüzünün hem denizin rengiyim. Gökyüzünün mavisi insanlara huzur verir, ve huzur olmadan siz hiçbir işe yaramazsınız." SARI söz almış: "Siz dalga mı geçiyorsunuz? Ben bu dünyaya sıcaklık veren rengim..Güneşin rengiyim.Ben olmazsam soğuktan donarsınız hepiniz." onun sözünü kesmiş: TURUNCU "Ya ben?? Ben sağlık ve direncin rengiyim.İnsan yaşamı için gerekli vitaminler hep benim rengimde bulunur..Portakalı, havucu düşünün…" KIRMIZI daha fazla dayanamamış: "Ben hepinizden üstünüm! Ben kan rengiyim! Kan olmadan hayat olur mu? Ben tehlike ve cesaretin rengiyim! Savaşın ve ateşin rengiyim! Aşkın ve tutkunun rengiyim! Bensiz bu dünya bomboş olurdu!" MOR ayağa kalkmış: "Hepinizden üstün benim.. ben asalet ve gücün rengiyim. Bütün krallar, liderler beni seçmişlerdir. Ben otorite ve bilgeliğin rengiyim, insanlar beni sorgulamaz,dinler ve itaat ederler" Ve bütün renkler hep bir ağızdan kavgaya tutuşmuşlar. Derken bir anda şimşekler çakmış ve yağmur damlacıkları gökten düşmeye başlamış. Bütün renkler neye uğradıklarını şaşırmış, korkuyla birbirlerine sarılmışlar. Ve YAĞMUR'un sesi duyulmuş... "Bu kavganızın anlamı ne, bu üstünlük çabanız neden? Siz bilmiyor musunuz ki her biriniz farklı bir görev için yaratıldınız, birbirinizden farklısınız ve her biriniz kendinize özelsiniz... Şimdi el ele tutuşun ve bana gelin" Renkler bunun üzerine kendilerinden çok utanmışlar. El ele tutuşup birlikte gökyüzüne havalanmışlar ve bir yay seklini almışlar.Yağmur onlara "bundan böyle..." demiş.."her yağmur yağdığında siz birleşip bir renk cümbüşü halinde gökyüzünden yeryüzüne uzanacaksınız ve insanlar sizi gördükçe huzur duyacaklar, güç bulacaklar.İnsanlara yarınlar için umut olacaksınız. Size G Ö K K U Ş A Ğ I diyecekler.Anlaştık mı?" Bu yüzden ne zaman dünyamız yağmurla yıkansa, ardından gökyüzünde G Ö K K U Ş A ĞI belirir...Biz de gökkuşağındaki o renkler gibi birbirimizden farklıyız ve hepimiz özeliz... Bunu bilerek etrafımızla uyum içinde yaşamalıyız
Taçlı Dağlar
Dağlar var karanlık, dağlar var beyaz.
Korka korka gezilen dağlar var.
Dolaşır dolaşır bir türlü aşılmaz.
Tacı olan tahtı olan dağlar var.
Şimdi o dağlardan yere beyaz örtü
Çıksan çıkılmaz aşılmaz.
Yolda kalanlar, hastalar
Yazık o taçlı dağlara.
Emre AYDIN 8-B
Aşktır insanı birbirine bağlayan,
Yokluğunda oturup ağlatan,
Kalbini ona doğru uzatan,
Aşktır bir ömür boyu can yakan.
Aşktır mutluluğu sana sunan,
Huzuru ayaklarına buyuran,
Kalbini parçalarcasına acıtan,
Aşktır bir ömür boyu can yakan.
Bir gün gelip karşısına çıktığında,
Her şeyi konuşan dilin tutulduğundu,
Ayakların havalandığında,
Aşktır sana cesaret veren gözlerine baktığında,
Karnında kelebekler uçuşmaya başladığında ,
Onun güzelliğinden gözlerin kamaştığında,
Aklında ondan başka kimse olmadığında,
Aşktır sana cesaret veren gözlerine baktığında.
Kalbin kırıldı yapışmaz sana,
Sakın aşkın arkasında kalma,
Bir gün gelip sakın bana çatma,
Dikkat et bir gün geldiğinde yalnız kalma.
SEVVAL KARATAS
8\B
KAR
Kardır yağan üstümüze geceden
Yağmurlu, karanlık bir düşünceden;
Ormanın uğultusuyla birlikte
Ve dörtnala, dümdüz bir mavilikte
Kar yağıyor üstümüze.
Sesin nerde kaldı, her günkü sesin,
Unutulmuş güzel şarkılar için
Bu kar gecesinde uzaktan yoldan,
Rüzgar gibi ta eski Anadolu’dan
Sesin nerde kaldı? Kar içindesin!
Ne sabahtır bu mavilik, ne akşam!
Uyandırmayın beni, uyanamam.
Kaybolmuş sevdiklerimiz aşkına,
Allah aşkına, gök deniz aşkına
Yağsın üstümüze kar buram buram,
Dilaranur Salman 7-A
İNSAN NE İLE YAŞAMALI
İnsanı var eden ya da insanı insan yapan şey nedir? Hırs mı? Öfke mi ? Kızgınlık
mı? İnsanı insan yapan gururu, onuru ve insanlara karşı kalbinde taşıdığı sevgidir. O sevgi
öyle bir sevgidir ki insan o sevgiyi yaşamadıkça yani insanları insan olduğu için sevmedikçe
hayatlarında başarılı olamaz ve her zaman dışlanır. Kimi insanlar vardır ki hayatlarını
yaşarlar fakat yaşadığı hiçbir şeyden zevk alamazlar. Neden? Çünkü kalplerinde insan
sevgisi yoktur. Bu insanlar onurundan vazgeçmiş insanlardır. Çünkü insanı insan olduğu
için sevmeyen biri onurlu bir insan olamaz. Bu insanlar tıpkı güneş görmeyen çiçeğe
benzerler. Yaşarlar ama güneşin verdiği o sıcaklığı o yaşama sevincini hissetmez ve kısa
zamanda solup gider.
Bizler hepimiz yüreğimizde insan sevgisini taşımalıyız. İnsanı insan olduğu için
sevmeli. Yardıma muhtaç olanlara her zaman yardım etmeliyiz. Bu dünyada sadece
kendimiz ve çıkarlarımız için yaşamamalıyız. İnsan zaten bir kere bir insana yardım
ettiğinde o sıcaklığı o mutluluğu hissettiğinde yaşadığını daha hisseder. İnsanlara karşı her
zaman sevgili ve haklarına saygılı olmalıyız. Aksi taktirde biz de güneş görmeyen bitki gibi
solarız. CANSEL SEVİNDİ 8-B
AŞK
Arasına konmuş iki gündüzün, Umut dediğin gecelerin Sana getirdiği mutluluktur Aşk, “Leyla” denen o çöl kızı Mecnun her gece kendinde bulur muydu? Rüya değil, masal değildi bu Diller, bu destana “Aşk” diyor uzatmadan.
REYHAN TALE 998 8/B
Yoksulluğu anladık da SEVMEK neden kıt kanaat, Yoksa yürekler mi YOKSUL, Kimler biçmiş AŞK’a fiyat? Hz. Mevlana
GÜZEL TÜRKÇEMİZ
Herkesin bildiği gibi dil insanların iletişim aracıdır. Dilimizle düşüncelerimizi paylaşır ya da duygularımızı
ifade ederiz. İnsanların hayatında böyle kalıcı bir yer edinen dil, hepimiz için kutsaldır. Kişiliğimizi yansıtır,
benliğimizdir. Bağımsızlığın sembolüdür.
Bizim de bağımsızlığımızın sembolü güzel Türkçemizdir. Bence bu dil dünyanın en güzel dilidir
ama bir dili güzel yapan saflığı, özgürlüğü ve duruluğudur. Ne yazık ki son zamanlarda güzel Türkçemizi
yabancı kelimeler istila etmiş durumda. Bu yabancı kelimeler hızla hayatımızda yer edinmeye başlıyor.
Artık konuşurken bazı kelimeleri İngilizce veya başka bir lisanla ifade ediyoruz. Kendi ürünlerimize,
mağazalarımıza yabancı isimler veriyoruz. Ülkemiz, Türkçemiz bunlarla kirleniyor. Peki neden? Biz güzel
Türkçemizden utanıyor muyuz yoksa? Başka lisanlara mı imreniyoruz? Başta dediğim gibi dil
benliğimizdir. Türkçemiz yabancı kelimelerle dolmaya devam ederse kişiliğimizde yabancılaşır. Buna bir
son vermeliyiz. Özgün bir Türkçe için hayatımıza girmeye çalışan bu yabancı kelimeleri Türkçemizden
arındırmalıyız. Böylece diğerlerinin imreneceği bir Türkçemiz olsun…
HURİ NUR ÖZTÜRK 8/B
“Bugünden sonra divanda, dergâhta, barigahta, mecliste, meydanda, Türkçeden başka dil kullanılmayacaktır ” 1277 Karamanoğlu Mehmet Bey
HAZIRLAYAN:EDA AYDIN 7-A
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?
♥ 18 Şubat 1979 yılında sahra çölüne kar yağmıştı. ♥ Açık bir gecede, çıplak gözle iki bin ayrı yıldızı görmek mümkündür. ♥ Albert Einstein dokuz yaşına kadar düzgün konuşamamıştı. ♥ Amerika’da her saat 40 kişi kanserden hayatini kaybediyor. ♥ Baykuş mavi rengi görebilen tek kuştur. ♥ Beethoven beste yapmadan önce kafasını soğuk suya sokardı. ♥ Bir devekuşunun gözü beyninden büyüktür. ♥ Bir hamamböceği kafası koptuktan sonra açlıktan ölmeden
dokuz gün yaşayabiliyor. ♥ Bir karınca kendi ağırlığının elli kati ağırlığı kaldırabilir. ♥ Bir karıncanın koku alma yeteneği en az bir kopeğinki kadar gelişmiştir. ♥ Bir kilo limonda bir kilo çilekten daha fazla şeker vardır. ♥ Bir kromozom bir genden daha büyüktür. ♥ Bir okyanusun en derin yerinde, demir bir topun dibe çökmesi bir saatten uzun sürer. ♥ Bir timsahın gözlerinin arasındaki mesafe, ayaklarının büyüklüğüne eşittir. ♥ Birinin yüzünü hatırlamak için beynin sağ tarafı kullanılır. ♥ Bugüne kadar kaydedilmiş en büyük dalga, 1971 yılında Japonya’nın İshigaki Adası’nda 85 metre yüksekliğine ulaşmıştır. ♥ Bugüne kadar ölçülmüş en büyük buz dağı, 200 mil uzunluğunda ve 60 mil genişliğindedir ve Belçika’dan daha büyük bir yüzölçümüne sahiptir. ♥ Bukalemunların dilleri, vücutlarından iki kat daha uzundur. ♥ Değerli taşların çoğu birkaç elementten oluşur, sadece pırlanta tamamen karbondan oluşur. ♥ Dünyada her dakika iki tane düşük şiddette deprem olmaktadır. ♥ Dünyada insan başına düşen karınca sayısı bir milyondur. ♥ Dünyadaki hayvanların yüzde sekseni altı ayaklıdır. ♥ Dünyanın en hızlı büyüyen bitkisi bambu, bir günde 90 cm kadar uzuyor. ♥ Eğer Barbie gerçekten yaşasaydı vücut ölçüleri 97–72 82 cm olacaktı. ♥ Eiffel Kulesi’nin tepesine çıkana kadar 1792 basamak vardır. ♥ Elektrikli sandalye bir dişçi tarafından icat edilmiştir. ♥ En fazla asfaltlı yola sahip ülke Fransa’dır. ♥ Filler zıplayamayan tek memelidir. ♥ Gözleri açık tutarak hapşırmak imkânsızdır. ♥ Gözlerimiz hiçbir zaman büyümez. Ama burnumuz ve kulaklarımızın büyümesi asla sona ermez.
HAYATTAKİ MUTLULUK
Ayların sıraya dizildiği kim bilmiş ki . Günler, haftalar, aylar, yıllar… Sen ilerledikçe
aksine kaçar hayat. Kara kara soğuk tipiler vardır. Belki gözlerini kapadığındaki, fırtına
açtığında daha fazladır. Sen hep güneş olmak istersin. Işıltılı, göz alıcı… Ama herkesin kara
bulutları vardır. Her an sağanak bırakacak, ürkütücü, korkunç… Sen bilirsin ya neyse.
Konuşmazsın da bazen kapılmak istersin . Boşver zaten kimse bilmez ki kendini. Tam
anlamıyla bulamaz, hissedemez. Sen çözebilirsin kendini. Bana da ulaş . Hangi ücrada
günlerimi sayıyor olurum bilinmez, ama sen beni bulabilirsin . Yani mutluluğu bulabilirsin
yakınlarında. Belki de ben çok yakınlarında olurum. Seni mutluluğumla beraber
bekleyerek. Hayat işte, kimi ne zaman ne ile karşı karşıya bırakacağı belli olmuyor ama
hayatındaki mutluluğu sen yakalıyabilirsin,çünkü mutluluk her zaman senin yanındadır.
ZUHAL KABA 8/D
v
HAZIRLAYAN: YUSUF FELEKOĞLU 6/B
Okulumuz 8. sınıf öğrencilerine kendilerine uygun üst öğretim kurumlarını tanıtmak amacıyla gezi düzenlendi. Mesleki Rehberlik çerçevesinde yapılan geziye, Okul Müdür Yardımcımız Aydın ÖZKAN ve Okul Rehber Öğretmenimiz Asuman AK 8. Sınıf öğrencilerimize eşlik etti. Yapılan gezi ile öğrencilerimiz, Sakarya Cevat Ayhan Fen Lisesi ve 75.Yıl Cumhuriyet Anadolu Sağlık Meslek Lisesi'ni tanımış oldular. Liselere bizleri misafir ettikleri için teşekkür ederiz.
ANNE ŞEFKATİ
Gül gibi kokan annem,
Bana kollarını açan annem,
Beni şefkatiyle büyüten annem,
Hayatımın anlamı annem,
Kızdırsam da seni
Hep sev beni
Dünyaya açtım gözlerimi
İlk seni gördüm annem.
NİSA TOPAL 8/D
Ünlü doğa parkı Yellowstone National Park’da çıkan bir yangın sonrası görevliler hasar tespit çalışmaları için ormanda geziyorlardı. Görevlilerden biri bir ağacın dibinde küller içinde neredeyse kömürden bir heykele dönüşmüş bir kuş gördü. Görevli elindeki çubukla hafifçe dokundu kömürleşmiş kuşa. Dokunur dokunmaz kuşun kanatları altından üç küçük kuş yavrusunun cıvıldayarak çıktığını gördü. Anne kuş, gelen tehlikeyi farkederek yavrularını bir ağacın arkasına getirmiş, kendisinin yanacağını bile bile onları kanatlarının altında saklamıştı. Yangın yayılmadan çok rahatlıkla uçup oradan uzaklaşması mümkünken yavrularının yanında kalmayı tercih etmişti. Alevler bulunduğu yere varıp küçücük bedenini kavurmaya başladığında hiç kıpırdamadan kalmıştı. Bedeni yanıp kavrulmuştu ama geriye hiç ölmeyecek bir “anne” heykeli bırakmıştı… Hayatın Bize Sunduğu En Büyük Nimetin Kıymetini Bilelim...
GECE
Geceyi sevmiyorum ben..
Gece olunca ay çıkınca daha bir yalnız olduğumu hissediyorum çünkü.
Ay'ı sevmiyorum ben .Ay bana baktıkça daha uzak ,daha ulaşılmaz olduğunu anlıyorum çünkü.
herkes diyor ki bana:"Üzme kendini bu kadar çaresiz değilsin, yalnız da değilsin o ulaşılmaz
değil"
Oysa yanılıyorlar...
Sen benim Ay'ımsın. Gözlerimi sabah açtığımda akşamı bekleyen, akşam olunca da sabahı dileyen..
Adının anlamını gayet iyi taşıyorsun evet.Sakın üzülme ve yalnız olduğunu düşünme;
Çünkü senin etrafında parlayan milyonlarca yıldız var…Benimse tek ışık kaynağım sensin.Kendini asla
çaresiz hissetme. Sana çok ihtiyacım var.sen daima saç o görkemli ışığını...Hadi yanımda ol ,yol göster
bana.
Elimi tut , karanlıkta kaybolmayayım, Aydınlat beni… İHTİYACIM VAR SANA.
Cansel Sevindi/8B 1029
YILIN EN GÜZEL ZAMANI
Bu sabah rüzgarın sıcak esintisiyle uyandım.
Pencerem açık kalmış.
İçeriye girmiş çiçeklerin mis kokuları,
Anladım, o gelmiş
Yılın en sevdiğim zamanı.
Odama kuş cıvıltıları dolmuş.
Yaprakların hışırtıları,
Çok mutluyum o gelmiş,
Yılın en sevdiğim zamanı.
Bütün pencereleri açtım.
Hepsi girsin odama
Kuşlar, çiçekler ,gün ışığı
Biliyorum, o gelmiş .
Yılın en güzel zamanı
İLKBAHARI… HURİ NUR ÖZTÜRK 8/B
O YAZILMIŞ DEMEKTİR ALNINA
Kalbin gelince aşkın ayaklarına
İltifat notları astığında kapına
Kalbin hükmettiğinde aklına
O yazılmış demektir alnına
Gökteki yıldızlara baktığında
Onlara bakıp dilek tuttuğunda
Gözlerin onun gözlerine vurulduğunda
O yazılmış demektir alnına
Onun deli rüzgârına kapıldığında
Kuzeyden gelen aşk sesini duyduğunda
Onun kaderin olduğuna inandığında
O yazılmış demektir alnına
Onunla birlikte çimenler uzandığında
Dalgalar arasında koştuğunuzda
Gün miyadını doldurduğunda
O yazılmış demektir alnına
Aşk sözleri fısıldadığında kulağına
Dudakları yalnız onu konuştuğunda
Hülyalarında o olduğunda
O yazılmış demektir alnına ŞEVVALKARATAŞ 8/B
ŞEVVAL KARATAŞ8/B ŞEHADET KARAKAYA/7A DİLARA NUR SALMAN 7/A HURİ NUR ÖZTÜRK8/B
ALİ METEHAN ÇAMLIK/8/B HATİCE BETÜL AYDIN/7A ESRA ÖLMEZ/6B BUSE GÖNÜL 8/B
GÖKÇEN AYDINOĞLU/6B ŞEYMA NUR DOĞAN/7A NİSATOPAL/8/D EDA AYDIN/7A
NURŞAH KOSOVA/7A ZEYNEP DEMİR /8/B BÜŞRA KARAGÖZ7/A BAHADIR ÖZKAN/8B
REYHAN TALE/8B CANSEL SEVİNDİ/8B METEHAN KOCAMAN/8B ZUHAL KABA/8/D
BAHADIR ONAT/7A BATUHAN DEMİRKAPI/6B METEHAN KOCAMAN/8B BAHADIR ÖZKAN/8B
MERT ÇİÇEK 6-B YUSUF FELEKOĞLU 6-B ŞEVVAL KARATAŞ 8-B HALİL ÖZENÇ 6-B
GÖKÇEN SUDE AYDINOĞLU 6-B Oğuzhan Kırık 7-A Muhammed Çelik 6-B Fatmanur Gülmez 7-A
Muhammed Ali Şimşek 7-A Şeyma Nur Doğan 7-A Rümeysa Ayhan 8-B Eda Aydın 7-A