gazi dis fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/gazi_dis_fak_s01-02_y... ·...

292
GAZİ ÜNİVERSİTESİ DİŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERG İ S İ THE JOURNAL OF THE DENTAL FACULTY OF GAZt UNIVERSITY CİLTî I OCAK 1984 SAYIî 1-2

Upload: haque

Post on 22-Mar-2019

237 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

DİŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ D E R G İ S İ

THE JOURNAL OF THE DENTAL FACULTY OF GAZt UNIVERSITY

CİLTî I OCAK 1984 SAYIî 1-2

Page 2: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

<\

i

Page 3: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

GAZİ ÜNİVERSİTESİ YAYIN NO. : 46

DİŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ YAYIN NO. : 2

• • •

GAZI ÜNİVERSİTESİ

DİŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ D E R G İ S İ

THE JOURNAL OF THE DENTAL FACULTY OF GAZİ UNIVERSITY

CİLT: I OCAK 1984 SAYI: 1-2

Page 4: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

GAZİ ÜNİVERSİTESİ BASIN - YAYIN YÜKSEKOKULU BASIMEVİ ANKARA, 1984.

Page 5: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

«HAYATTA EN HAKİKÎ MÜRŞİT İLİMDİR*

K. ATATÜRK

**•«££

Page 6: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ
Page 7: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Dergi çıkarma gayretlerinizi duyduğumda, Üniversitem ve mes-leğim adına sevinç duydum. Bugün bu gayretlerinizi noktalıyarak sevincimi gurura döndürmüş bulunuyorsunuz.

Derginizin bir büyük boşluğu dolduracağı inancı içinde, yoğun emeklerle ortaya getirdiğiniz bu çalışmanın Üniversitemize hayırlı olmasını diler, tüm yapımcılarını candan kutlarım.

Prof. Dr. Şakir AKÇA REKTÖR

Page 8: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ
Page 9: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Bilimsel Dergimizi elinize aldığınız şu anda fakültem engin sevinçlerinden birini yaşamaktadır. Çünkü, yıllardır sıkıntısını ve özlemini çektiği dergisine ilk kez kavuşmuş bulunmaktadır.

inancıma göre bu tür yayınlar, bilimsel kuruluşların gücünü, seviyesini ve geleceğini gösteren ve oluşturan belgelerdir. Bu bel-gelerle mevcut bilimsel potansiyel değerlenir, yayılır, kuruluşun varolduğu ispatlanır, yetişen gençlere araştırma ve yayın yapma şevki verilebilir.

Bizlere dergimizi kazandıran, uzun süre çalışmaları sürdüren Prof. Dr. Oktay Üner'e ve Prof. Dr. Hüsnü Yavuzyılmaz başkanlı-ğındaki yayın komisyonumuza teşekkürler sunarak,

Gazi Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Dergisi'nin ebedi ve dolu olmasını diliyorum.

Prof. Dr. Koksal BALOŞ

DEKAN

Page 10: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ
Page 11: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

YAYIMLANACAK YAZILARLA ÎLGİLÎ AÇIKLAMALAR

1 — Gazi Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Dergisi, Fakülte- nin yayın organıdır. Dişhekimliği ve Tıp Dalında yapılan

orijinal çalışmalar, araştırmalar, derlemeler ve vak'a gözlemleri yayınlanır.

2 — Gazi Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Dergisi yılda 1 sayı olarak yayımlanır ve iki sayıda bir cilt tamamlanır.

3 — Başka yerde yayımlanan yazılar dergiye alınmaz. Tercü- meler eser sahibinin müsaade belgeleri ve asılları ile birlikte gönderilmelidir.

4 — Dergide yayımlanan yazıların telif hakkı Gazi Üniversite- si Dişhekimliği Fakültesi'ne aittir, başka yerde yayımlanamaz.

5 — Orijinal çalışmalar, araştırmalar ve derlemeler 15, vak'a gözlemleri 5 daktilo sayfasını geçmemelidir. Daha uzun yazıları yayın kurulu kısaltmakta serbesttir. Metinler daktilo ile standart daktilo kâğıdına ve sayfanın bir yüzüne iki satır aralıklı olarak yazılarak yayın kuruluna iki nüsha halinde teslim edilmelidir. Sayfanın sağ ve solunda ikişer santimetre aralık bırakılmalıdır. Pelür ya da başka tür kâğıda yazılmış nüshalar kabul edilmez.

6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır. Ya- zarın veya yazarların adları ve soyadları başlığın alt ve ortasına konmalıdır. Yazarların akademik unvanları ve adresleri soyadının sonuna konulacak (*) işareti ile birinci sayfanın altında not halinde bildirilmelidir.

7 — Araştırmaların yazılış düzeni şöyle olmalıdır: Giriş, Ma- teryal ve Metod, Bulgular, Tartışma, Özet, (Türkçe) Özet (Yabancı dilde, konu başlığı ile birlikte), Yararlanılan kaynaklar.

8 — Yabancı dilde özet; yazının anlamım ifade edecek nitelik- te İngilizce, Almanca veya Fransızca ve en az 5 satır ol-malıdır.

9 — Resimler net ve parlak fotoğraf kâğıdına basılmış olmalı- dır. Grafik, diyagram ve şemalar çini mürekkebi ile aydınger kâğıdına veya şablon kartonuna çizilmelidir. Bunların arkasına yazar adı, yazı başlığı ve şekil numarası yer-

— XI —

Page 12: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

ler ayrı bir zarf içinde yazıya eklenmelidir. Klişelerin ko-nulacağı yerler yazı içerisinde de işaretlenmelidir. Grafik, diyagram ve şekil altı yazılar metin dışında ayrı bir daktilo kâğıdına yazılmalıdır.

10 — Yararlanılan kaynaklar ya metindeki geçiş sırasına göre veya yazarların soyadlarma göre alfabetik olarak düzenlenmelidir. Yararlanılan kaynakların yazılış şekli şu sıraya göre olmalıdır. a—Dergiler: Yazarın soyadı, adının ilk harfleri, yazının

başlığı, derginin kısaltılmış adı, cilt numarası, sayfa numarası, yılı. Dergi isimleri «Index Medicus» da verilen listeye göre kısaltılmalıdır.

b — Kitaplar: Yazarın soyadı, adının ilk harfleri, kitabın adı, baskı veya cilt numarası, basıldığı basımevi, basıldığı şehir, yılı.

11— Dergiye gönderilecek yazılarda imlâ ve terminoloji yönünden şu noktalara dikkat edilmesi gerekmektedir. Anatomi terimlerinin latinceleri kullanılmalı ve bunlar tırnak içerisinde orj inal imlâsı ile yazılmalıdır. Dişhekimliği ve Tıp dilimize yerleşmiş terimler söylendiği şekilde yazıldıktan sonra parantez içerisinde orjinal yazılış şekli belirtilmelidir.

12 — Dergi ile ilgili her hususta Gazi Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Dergisi Yayın Komisyonu Başkanlığı'na başvu-rulmalıdır.

13 — Dergiye gönderilen yazılar yayınlansın veya yayınlanma- sın yazar yada yazarlara telif ücreti ödenmez.

— XII —

Page 13: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

T. C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ

DİŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİ YAYIN KOMİSYONU

B a ş k a n Prof. Dr.

Hüsnü YAVUZYILMAZ

üye Doç. Dr.

Tamer KINOĞLU

Üye Doç. Dr.

Çetin SUCA

Üye Doç. Dr.

Nadir GÜNGÖR

U y e Yard. Doc.

Dr. Gönen ÖZCAN

CİLT I OCAK 19 84 SAYI 1-2

İ Ç İ N D E K İ L E R

ARAŞTIRMALAR

Yegane GÜVEN Meral EYİGÖR Ahmet SİVAS

Oktay ÜNER Müfide DİNÇER Sevil YEŞİLOVA Sema ILGAR Ali GÜLTAN Neslihan KARABEKİR

Ağız Sağlığı normal ve Akut Gingivitisli Şahısların Tükrük-lerinde Laktat Dehidrogenaz (LDH) Düzeyleri ......

Normal Oklüzyonlu Erkeklerde ve Kızlarda Ön Kafa Tabanı Uzunluğu .................................. . .

— XIII —

Page 14: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Oktay ÜNER Sevil YEŞİLOVA Sema ILGAR Ali GÜLTAN Neslihan KARABEKİR Müfide DİNÇER

Normal Oklüzyonlu Erkeklerde Büyüme ve Gelişimin Ön Kafa Tabanı Uzunluğuna Etkisi . . 13

Oktay ÜNER Sema ILGAR Ali GÜLTAN Neslihan KARABEKİR Müfide DİNÇER Sevil YEŞİLOVA

Diş Kronu - Alveol Yüksekliği İlişkisi ............................................ 21

Oktay ÜNER Mete AKHUNLAR

Aeratör ile Çalışma Sırasında Hastadan Saçılan Mikroorganizma Sayısı . . . . . ... 29

Koksal BALOŞ Gönen ÖZCAN Coşkun BARAN

Farklı Yöntemlerle Ölçülen Keratinize Dişeti Genişliğine Ait Değerlerin Karşılaştırılması . 37

Tezer BERK Alev CONKBAYIR

Flunitrazepam ile Çocuklarda Anestezi Korkusunun Azaltılması Konusunda Bir Çalışma ... 45

Koksal BALOŞ Ateş PARLAR

Deneysel Gingivitis Oluşturulmuş Köpekte Farklı Plak Kontrolü Yöntemlerinin Dişeti Dokularına Etkisinin Ultrasûtrük-türel Olarak Karşılaştırılması . 51

Tansev MIHÇTOĞLU Klasik Bir Amalgam Olan Lu-micon'un İçerdiği Fazların Elec-tron Microprobe Analizörü ile İn-celenmesi ......... 67

Ateş ERİNANÇ Dilşat ALASYA

Gömülü Cisim ve Dişletin Yerle-rinin Uygulama ile Belirlenmesi 77

— XIV —

Page 15: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Tamer KINOĞLU Tuğrul ATINÇ Mete AKHUNLAR

Kompositlerin Bazı Özellikleri nin Akril ve Silikat Dolgu Mad deleri ile Deneysel Karşılaştırıl maları ................... '...... 83

Tamer KINOĞLU Ertan ERSÖZ

Seçilmiş Öğrenci Gruplarında Birinci Molar Kayıpları . . . 91

Tansev MIHÇIOĞLÜ Gamma ve Non - Gamma Amal-gam Tozlarının Değişik Civa O-ranları ile Oluşturdukları Alaşım-ların Baskıya Dayanıklılık Yö-nünden Karşılaştırılması . . . 103

Tansev MIHÇIOĞLÜ Electron Micropcobe Analyzec'in Çalışma Sistemi ve bir NON -GAMMA - 2 Amalgam Olan Dis-persalloy'un Fazlarının Saptan-masında Kullanılması .... 129

VAKA TAKDİMLERİ

Mustafa N. TÜRKER Ergun YÜCEL Ertan DELÎLBAŞI

Dentigeröz Kist 139

M. Ateş ERÎNANÇ Ergun YÜCEL Ertan DELİLBAŞI Mustafa N. TÜRKER

Tükrük Bezi Taşları ...................... 143

Hüsnü YAVUZYILMAZ Bengül YURPUKORÜ Ayla ARIKAN

Posterior Bölgede «Adhesive Köprü» Yapımı .............................149

Tamer KINOĞLU Hüma ÖMÜRLÜ Güliz GÖRGÜL Mehmet YALIM

Endodantik - Periodontel Prob-lerler (Üç Olgu Nedeniyle) . . 157

— XV —

Page 16: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

DERLEMELER

Hüsnü YAVUZYILMAZ

Celil DİNÇER Hüsnü YAVUZYILMAZ

liter UZEL

Tamer KINOĞLU

Tamer KINOĞLU

Füsun AYABAKAN Meral EYİGÖR

Selda İSEN Hüsnü YAVUZYILMAZ

Ergun YÜCEL Ertan DELİLBAŞI Mustafa TÜRKER

Tansev MIHÇIOĞLU

Tansev MIHÇIOĞLU Tamer KINOĞLU Tuğrul ATINÇ Mete AKHUNLAR î. Süha TONGUÇ

Diş Kesiminde Paralelometrele- rin Kullanılması . . . . . . . 169

Hareketli Protezlerde Kullanılan Çeşitli Posterior Suni Diş Form ları . .............................................. 177

13-18. Yüzyıllar Arasında Ana-doluda Ağız ve Diş Hastalıkları Tedavisi . . . . . . ■ . . . . 187

Süt Dişlerinde Pulpa Tedavileri . 201

Endodonti Klinik Mikrobiyoloji . 211

Ağız Mukozasının Yüzeysel Be yaz Lezy onları .................................. 219

Mevcut Hareketli Parsıyel Protez ile Uyum Sağlıyacak Destek Diş Restorasyonları ..... 229

Kanser Kemoterapötikleri ve A- ğız Mukozası Üzerine Olan Etki leri ........................... . . . ... 239

Dünden Bugüne Dental Amal gam.....................................................247

Dişhekimliğinde İlâçlara ve Biyolojik Ajanlara Allerjik Reaksiyonlar . . . . . . . . . . 259

Ergun YÜCEL Ertan DELİLBAŞI

Radyoterapi ve Komoterapi Uygulanan Kanser Hastalarında Gözlenen Oral Komplikasyonlar. 285

— XVI —

Page 17: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

T.C. THE JOURNAL OF THE DENTAL FACULTY OF

GAZİ UNIVERSITY

VOL : I JANUARY 1984 NO: 1

C O N T E N T S

RESEARCH

Yegane GÜVEN Meral EYİGÖR Ahmet SİVAS

Oktay ÜNER Müfide DİNÇER Sevil YEŞİLOVA Sema İLGAR Ali GÜLTAN Neslihan KARABEKİR

LDH Activities in the Salivas of the Patients with Normal Oral Health and Acute Gin givitis .............................................

Anterior Cranial Base Length in Boys and Girls with Normal Occlusion ...........................................

Oktay ÜNER Sevil YEŞİLOVA Sema ILGAR Ali GÜLTAN Neslihan KARABEKİR Müfide DÎNÇER

The Effect of Growth and Development on the Anterior Cranial Base Length in the Boys with Normal Occlusion ...... 13

Oktay ÜNER Sema ILGAR Ali GÜLTAN^ Neslihan KARABEKİR Müfide DİNÇER Sevil YEŞİLOVA

The Correlation Between the Tooth Crown Height and Alveo lar Crest Height During the Eruption of Teeth.............................. 21

.— XVII

Page 18: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Oktay ÜNER Mete AKHUNLAR

The Numbers of Microorganisms which were Scattered from Patients During Operating with the Air Turbine .... 29

Koksal BALOŞ Gönen ÖZCAN Coşkun BARAN

The Comparison of the Values Concerning About the Mea-surement the width of the Ke-ratinized Gingiva by Different Methods ......... 37

Tezer BERK Alev CONKBAYIR

A clinical Study in Reduction of Anesthesia Fear with Flunitra-zepam in Children . . . . . 45

Koksal BALOŞ Ateş PARLAR

Electron Microscopic Comparison of the Effects of Different Modes of Plaque Control on the Gingival Tissues of a Dog with Experimentally Induced Gingivitis . . . . . . . . . . . 51

Tansev MIHÇIOĞLU The Investigation of the Phases of Luvicon, a Classical Amal gam by Electron Microprode Anlyser ....................................... 67

Ateş ERİNANÇ Dilşat ALASYA

Localisation of Foreign Bodies and Unerupted Teeth By Means of A Clinical Application ... 77

Tamer KINOĞLU Tuğrul ATINÇ Mete AKHUNLAR

Experimental Comparison of Some Properties of Composites with Acrylic and Silicate Filling Materials ......... 83

Tamer KINOĞLU Ertan ERSÖZ

The Loss of First Molars in Chosen Student Groups ... 91

— XVIII ~~

Page 19: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Tansev MIHÇIOĞLU The Comparison of Alloys, That is Prepared by Gamma and Non-Gamma. Amalgam Powders with Different Ratios of Mercury, for Their Compression Strength . . 103

Tansev MIHÇIOĞLU The Working System of Electron Microprobe Analyzer and its Use in Detecting the Phases of a Non-Gamma-2 Amalgam, Dis- persalloy ........................................129

CASE REPORTS

Mustafa N. TÜRKER Ergun YÜCEL Ertan DELİLBAŞI

Dentigerons Cyst, A Case Report 139

M. Ateş ERİNANÇ Ergun YÜCEL Ertan DELİLBAŞI Mustâfa N. TÜRKER

Sialolithiasis, A Case Report . 143

Hüsnü YAVUZYILMAZ Bengül YURDUKORU Ayla ARIKAN

The Construction of Adhesive Bridge for Posterior Teeth . . 149

Tamer KINOĞLU Hüma ÖMÜRLÜ Güliz GÖRGÜL Mehmet YALIM

Endodontic - Periodontal lems (3 Cases) ....

Prob- 157

REVIEWS

Hüsnü YAVUZYILMAZ

Celil DİNÇER Hüsnü YAVUZYILMAZ

Using Parallelometers in Tooth Preparation ....................................169

Various Posterior Artificial Tooth Forms for Removable Prostho-dontics . . . . . . . . . . 177

_X.iJrv

Page 20: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

liter UZEL : Soins Dentaires du 13e Jusqua 18e Siecle Chez Les Turcs . . . 187

Tamer KINOGLU Endodontic Treatment of Per manent Teeth................................ 201

Tamer KINOĞLU Clinical Microbiology in Endo dontics ....................................... 211

Füsun AYABAKAN Meral EYİGÖR

White Lesions of Oral Mucosa . 219

Selda ISEN Hüsnü YAVUZYILMAZ

Abutment Restorations that Can Fit with the Existing Removable Partial Dentures . . . .... 229

Ergun YÜCEL Ertan DELİLBAŞI Mustafa TÜRKER

The Effects of Cancer Chemother apeutics on Oral Mucosa . . 239

Tamer KINOĞLU Dental: Amalgam, From Past to Present .......................................... 247

Tuğrul ATINÇ Mete AKHUNLAR î. Süha TONGUÇ

Ergun YÜCEL Ertan DELİLBAŞI

Allergic Reactions Against Drugs and Biological Agents in Den tistry .......................................... . 259

Observation of Oral Complica-tions in Cancer Potrents Under tions in Cancer Patients Under Radiotherapy and Chemothe-

Page 21: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

AĞIZ SAĞLIĞI NORMAL VE AKUT GÎNGİVİTİSLİ ŞAHISLARIN TÜKRÜKLERİNDE LAKTAT DEHİBROGENAZ

(LDH) DÜZEYLERİ

Yard. Doç. Dr. Yegane GÜVEN* Dr. Asis. Meral EYİGÖR** Doç. Dr. Ahmet SİVAS***

GİRİŞ

Vücut sıvılarında ve dokularında bulunan enzim aktivite-lerinin ölçülmesinin kliniksel uygulamada büyük önemi vardır. özellikle zedelenmiş dokulardaki enzim değişiklikleri son yıllarda bir çok araştırıcının dikkatini çekmiştir. 1976'da Bell ve Larmas zedelenmiş pulpada, diğer iltihaplı dokularda olduğu gibi, aminopeptidaz aktivitesinde bir artış olduğunu göstermişlerdir (1). Laikkö ve arkadaşlarının yaptığı bir araştırmaya göre insan çürük dişinde ve yaralı pulpada asid fosfataz düzeyinin arttığı tesbit edilmiştir (5). Ishikawa ve Cimasoni, dişeti oluğu sıvısındaki alkali fosfataz düzeylerini incelemişler ve periodon-titisle olan yakınlığını araştırmışlardır. Araştırmaya göre dişeti oluğu sıvısında alkali fosfataz düzeyi, kan serumundakinden 3-4 defa daha fazla bulunmuştur (3).

Çeşitli mezenkimal dokuların akut zedelenme durumlarında değişikliğe uğrayan enzimlerden biri de Laktat Dehidrogenaz (LDH) dır. Glikoz enzimlerinden biri olan LDH pirüvik asidin laktik aside indirgenmesini katalizler (2, 7). Burada hidrojen verici olarak Nikotin Amid Adenin Dinukleotid (NADH) kullanılır.

Laktik asid, oksijenin dokuda azaldığı koşullarda (hipoksik) oluşur. Dokuda anaerobik koşul üstünse, ortamda çoğalan NADH koenzimi pirüvik asidi laktik aside indirger.

(*) İ.Ü. Dişhek. Fak. Biok'mya BIrmi. (**) İÜ. Dişhek. Fak. Ağız Hastalıkları Birimi. (*•*) İ.Ü. Tıp Fak. Bloklmya Bilim Dalı.

1

Page 22: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

LDH'm vücut sıvılarmdaki değişiklikleri çeşitli hastalıkların tanısında yardımcı bir faktör olabilir. Örneğin, miyokard in-farktüsünde serum LDH konsantrasyonu, infarktüs husule geldikten sonraki 24 saat içinde yükselir, 5-6 günde normal sınırlara döner. Bunun dışında serum LDH düzeyi, akut ve kronik lösemide, akut hepatitte yükselir. Serebrospinal sıvıda LDH artışı menenjit ve serebral trombozda görülür. Böbrek nakillerinde, vücudun yeni böbreği reddetmesi halinde de sorum ve idrar LDH'ı yükselir.

Yaptığımız literatür araştırmasında tükrükte LDH ile ilgili ayrıntılı bir çalışmaya rastlayamadık. Bu nedenle, ağız sağlığı normal şahısların ve akut gingivitisli hastaların tükrüklerinde LDH aktivitesinde meydana gelen değişiklikleri incelemeyi amaçladık.

GEREÇ VE YÖNTEM

Bu çalışmada, Î.Ü.D.H. Fakültesi Merkez Polikliniğine başvuran 10 akut gingivitisli şahsın ve ağız sağlığı bakımından kontrol edilmiş 10 sağlıklı kişinin tükrükleri materyal olarak kullanılmıştır. Aç karnına alman tukrüklerde bekletilmeden enzim tayini yapümıştır.

Enzim aktivitesinin tayininde LDH-Test kitlerinin dilüsyon yöntemi kullanılmıştır. Kitler (Wake Pure Chemical Industries, LTD. Osaka - Japan) dan temin edilmiştir.

Kullanılan ayıraçlar şunlardır: 1— Substrat tampon çözeltisi 2 -— Renk reaktifi (1 mM 2,4-dinitrofenil hidrazin çözeltisi) 3 — 4N Sodyum Hidroksid çözeltisi (Bu çözelti kullanılaca-

ğı zaman distile su ile 10 defa seyreltilir) 4 — NADH Tableti (1 tablet 1.0 mg NADH kapsar).

YÖNTEMİN PRENSİBİ

Dilüe edilen tükrük numunesi pirüvik asid ve NADH kapsayan tampon çözeltiye ilave edilip 37°C de 15 dakika bekletilir. Numune içindeki LDH, pirüvik asidi laktik aside indirger. Daha sonra reaksiyon karışımına renk reaktifi ilave edilir. Enzim reaksiyonu biter ve kalan pirüvik asid hidrazona dönüşür. Bu da

2

Page 23: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

CH3 I LDH C=0 + NADH + H+ — -- -* I *---- COOH CH3 I ' . '

H-C-OH + NAD+ I COOH

0.4 N NaOH ilavesiyle kırmızı renk verir ve 500 nm de absorbans ölçülür.

İŞLEM

0.1 mi. tükrük üzerine 0.5 mi. fizyolojik tuz çözeltisi konarak seyreltildi. 1 NADH tableti üzerine 1 mi. substrat tamponu kondu. Tablet karıştırılarak çözüldü. Su banyosunda 37°C de 5 dakika bekletildi. 0.1 mi. tükrük numunesi kondu. Su banyosunda 37°C de 30 dakika bekletildi. İmi, renk reaktifi kondu. Oda tem-peratüründe 20 dakika bekletildi. 10 mi. 0.4N Sodyum Hidroksid konup karıştırıldı. 5 dakika sonra spektrofotometrede absorban-sı ölçüldü. LDH aktivitesi, daha önce çizilen kalibrasyon eğrisinden tayin edildi.

BULGULAR

Ağız sağlığı normal kişilerin tükrüğünde ve akut gingivitis-le şahısların tükrüklerinde bulunan LDH düzeyleri tablo (1-2) de gösterildi. Bu değerlerin istatistik bakımından anlamlı olup olmadıkları t testi ile araştırıldı.

LDH düzeyinin, ağız sağlığı normal kişilerin tükrüğünde 75 -150 ünite/L arasında değiştiği ve ortalamasımn III ünite/L olduğu saptandı. Akut gingivitisli hastaların tükrüklerinde ise, LDH düzeyi 230 - 470 ünite/L arasında olup, ortalaması 346.166 ünite/L ünitedir.

Yapılan istatistik araştırmasıyla t = 8,98 ve p 0.0001 bulundu. Bu sonuca göre, iki grubun LDH düzeyleri arasındaki fark ileri derecede anlamlıdır.

3

Page 24: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Vaka No. LDH düzeyi (IU/L)

1 75

2 84

3 95

4 98

5 105

i 6 110

7 113

8 135

9 145

10 150

TabiO 1 : Ağız sağlığı normal ki-şilerin tüknigündeki LDH dü-zeyleri.

Vaka No LDH düzeyi (IU/L)

1 230

2 250

3 275

4 305

5 310

6 310

7 364

8 370

9 380

10 430

11 460

u $70

T^blo 2 : Akut g'ngivitisli hastaların tükrüğündeki LDH düzeyleri.

TARTIŞMA

Dokularda akut zedelenme durumlarında, bazı enzimlerin değişikliğe uğradığı bilinmektedir. Bu durum vücut sıvıları için de geçerlidir. Plazma enzimlerini bu bakımdan fonksiyon gören ve fonksiyon görmeyen enzimler olarak gruplandırmak mümkündür.

Fonksiyon gören plazma enzimleri, karaciğer tarafından kan dolaşımına aktif bir şekilde salgılanır. Plazmadaki aktivi-teieri yüksek olan bu enzimlerin fizyolojik fonksiyonları vardır.

Substratları ve kofaktörleri plazmada bulunmayan, fonksiyon görmeyen enzimlerin plazmada fonksiyonu yoktur. LDH gibi fonksiyon görmeyen bu enzimlerin ölçülmesi, bazı hastalıkların tanısında yardımcı olabilir (4). Fonksiyon görmeyen enzimlerin yüksek düzeyde bulunması hücresel nekroz olarak yo-

4

Page 25: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

rumlanır (2). Ancak söz konusu enzimin hücre içinde bulunduğu yer, ekstrasellüler sıvıda çözünebilme yeteneği, yaralanmış alanın damardan zenginlik derecesi ve ilt'ihabi bir durumun varlığı ya da yokluğu, dikkate alınmalıdır (2).

Lâikkö ve Larmas (5), insan çürük dişinde ve yaralı pulpa-da asid fosfataz aktivitesindeki artışın, enzim lizozomal serbest-leşmesinin yanısıra bakteriyel orijinli olabileceği görüşüne var-mışlardır. Lizozomal serbestleşme, hücre ölümü sonucu artmaktadır (6).

Ishikawa ve Cimasoni, periodontal hastalığı olan şahısların dişeti oluğu sıvısındaki alkalan fosfatazın kaynağında, doku orijininin ve bakterilerin etkileri olduğunu bildirmişlerdir (3).

Bell ve Larmas, gangrenli pulpada, LDH aktivitesindeki artışın kısmen mikroorganizmaların varlığından, kısmen de doku zedelenmesinden kaynaklandığını bulmuşlardır (1).

Yaptığımız çalışmada, akut gingivitisli hastaların tükrükie-rinde LDH aktivitesindeki artışın, iltihap hücrelerinden ve bakterilerin etkisiyle olduğu düşünülebilir. Bu sonuçlar, yukarda adı geçen araştırıcıların bulgularına uygunluk göstermektedir

ÖZET

Bu çalışmada, ağız sağlığı normal ve akut gingivitisli hastaların tükrüklerindeki LDH aktivitesi ölçülmüştür.

Sonuçlara göre, iki grubun LDH düzeyleri arasındaki fark ileri derecede anlamlı bulunmuştur.

Akut gingivitisli hastaların tükrüklerinde LDH aktivitesindeki artışın, iltihap hücreleri ve bakterilerin etkisiyle olabileceği sonucuna varılmıştır.

SUMMARY

In this research, LDH activities in the salivas of the patients with normal oral health and acute gingivitis have been measured.

According to the results it has been found that th<* difference between LDH levels of two groups was highly significant. Tt is supposed that the effects of the inflammation ceUs and the bacteria might be the reason for the increase of LDH activities in the salivas of the patients with acute gingivitis.

5

Page 26: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

KAYNAKLAR

1. BELL, L.Y., LARMAS, M. : A quantitative study of Lactate, Malate Dehydrogenase and Aspartate Transaminase activities in the human dental pulp. Arch. Oral. Biol., 23: 925-928, 1978.

2. HARPER, H.A. : Review of Physiological Chemistry. Lange Med. Pub., 15. Baskı, 1975, sayfa : 168-246.

3. ISHIKAWA, I., CIMASONI, G. : Alkaline phosphatase in human Gingival Fluid and its relation to periodontitis. Arch. Oral. Biol., 15: 1401-1404, 1970.

4. LATNER, ALBERT L. : Clinical Biochemistry. W.B. Saunders Company. 1975, sayfa : 555.

5. LAIKKO, I., LARMAS, M. : Phosphomonoesterase activity in dentine of sound and carious human teeth. Caries Res., 12: 148-158, 1978.

6. SUEDA, T., CIMASONI, G., HELD, A.J. : High levels of acid phosphatase in human gingival fluid, Arch. Oral. Biol., 12: 1205-1207, 1967.

7. YENSON, M. : İnsan Biokimyası. Çeliker Matbaacılık, İst., 1981, sayfa : 190.

Page 27: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

NORMAL OKLÜZYONLU ERKEKLERDE VE KIZLARDA ÖN KAFA TABANI UZUNLUĞU *

Oktay ÜNER** Müfide DÎNÇER*** Sevil YEŞİLOVA***

Sema ILGAR*** Ali GÜLTAN*** Neslihan KARABEKİR***

GİRÎŞ

. Ortodontik bölgenin değerlendirilmesinde uzak röntgen filmlerinden de yararlanılmaktadır. Ortodontik bölgenin normal olup olmadığı, normalden sapma varsa anomalinin tanımı, tedavi planlaması, tedavi prognozu, tedavi sonuçlarının değerlendirilmesi ve ortodontik bölgenin büyüme ve gelişimi amaçlarıyla da kullanılan uzak röntgen filmlerinde referans olarak ortodontik bölgenin dışındaki anatomik üniteler seçilmektedir. Ön kafa tabanının da ortodontik bölgenin dışında olduğu, anomali oluşturabilecek nedenlerden etkilenmediği ve uzak röntgen filmlerinde referans olarak kullanıldığı bilinmektedir.

Ön kafa tabanının yaklaşık olarak 7-8 yaşından sonra sa- bitleştiği, bu nedenle ortodontik bölgedeki büyüme ve gelişim değişikliklerinin incelenmesi için profil uzak röntgen filmlerinde çakıştırma yöntemleri amacıyla ön kafa tabanını belirleyen «Sel- la-Nasion» (S-N) düzleminden yararlanılabileceği belirtilmekte dir (9). . ' - ■

Normal oklüzyonlu erkek ve kızlarda ön kafa tabanının uzunluğunun ortalama değerlerini bulgulayarak erkeklerdeki ve kızlardaki ön kafa tabanı uzunluğu ortalama değerleri arasında fark olup olmadığının saptanabilmesi amacıyla bu araştırma yapıldı.

( * ) Araştırma, Gazi Üniversitesi Dişhekimiiği Fakültesi Diş ve Çene Ortopedisi (Ortodonti) Anabilim Dalında yapılmıştır.

( **) Gazi Üniversitesi Dişhekimiiği Fakültesi Ortodonti AnaMim Dalı Öğretim Üyesi.

(***) Gazi Üniversitesi Dişhekimiiği Fakültesi Ortodonti Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi.

7

Page 28: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

MATERYAL VE METOD

Normal oklüzyonlu (1,2, 3) bireyler arasından cephe ve pro-filleri iyi görünümlü olanlar seçilerek 7-18 yaşlar arasında 30'u erkek, 30'u kız toplam 60 birey araştırma kapsamına alındı.

Erkekler ve kızlar ayrı ayrı grublandırılarak, grubların kro-nolojik yaş ortalamalarının saptanmasında ve ortalama değerler arasındaki farkın önemli olup olmadığının araştırılmasında is-tatistiksel yöntemlerden yararlanıldı (5,10).

Araştırma kapsamına alman bireylerin bilinen yöntemlerle profil sefaîometrik filmleri elde edildi (4, 9,11). Ön kafa tabam uzunluğunun saptanmasında, sefaîometrik filmlerin çizimleri üzerinde «Sella» ve «Nasion» noktaları arasında oluşan «Sella -Nasion» (S-N) uzunluğundan yararlanıldı (9,12) (Şekil: 1).

Şekil 1 : Ön Kafa Tabanı Uzunluğunun Saptanmasında Yararlanılan S-N Boyutu.

Ön kafa tabanı uzunluğunu belirleyen S-N boyutu 0.5 mm. duyarlılığa kadar ölçüldü.

Erkekler ve kızlara ilişkin S-N boyutu ortalama değerleri arasındaki farkın önemli olup olmadığını saptamada istatistiksel yöntemlerden yararlanıldı (5,10).

Araştırıcıların bulgularındaki ortalama değerler arasındaki farkın; ve diğer araştırmalarla bu araştırmadan elde edilen bul-

8

Page 29: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

gular arasındaki farkın önem kontroiüde «Student-t» testi ile yapıldı (5,10).

BULGULAR

Uygulanan biyoistatistiksel yöntemle normal oklüzyonlu 30 erkeğin kronolojik yaş ortalamasının 12 yıl 2 ay, 30 kızın kronolojik yaş ortalamasının ise 12 yıl 6 ay olduğu bulundu (Tablo I).

n x ort. sd. min. max. t

Erkek Grubu 30 12-2 2-11 8-3 15-8

Kız Grubu 30 12 - 6 2-11 7-9 16 -10 0.443

P>0.05

TABLO I. Cins'yet Özelliklerine Göre Oluşturulan Araştırma Bireyleri Gruplarında Kronolojik Yaş (... yıl - ... ay) ile İlgili Bulgular.

Erkek grubu ile kız grubuna ait kronolojik yaş ortalamaları arasındaki farkın önemli olup olmadığının saptanabilmesi amacıyla uygulanan «Student-t» testinden elde edilen t=0.443 değeri; 53 serbestlik derecesinde ve % 5 sınırındaki t=2.000 olan tablo değerinden küçük olup; araştırma kapsamına alman erkek grubu ile kız grubunun kronolojik yaş ortalamaları arasında farkın istatistiksel olarak önemli olmadığı bulunmuştur (t=0.443, P>0.05).

S-N boyutunun ortalama uzunluğu 30 erkeğin oluşturduğu grupta 70.05+3.49 mm.; 30 kızın oluşturduğu grupta ise 67.73+2.67 mm. olarak bulunmuştur. Uygulanan «Student-t» testinin belir-lediğine göre normal oklüzyonlu erkek ve kızlara ilişkin S-N boyutu ortalamaları arasındaki fark önemli bulunmuştur (t=2.893 , P>0.01) (Tablo II).

n x ort. sd. min. max. t

Erkek Grubu 30 70.05 3.49 64.50 77.00 2.893

Kız Grubu 30 67.73 2.67 64.00 74.50 P<0.01

TABLO II. Cinsiyet Özelliklerine Göre Oluşturulan Araştırma Bireyleri Gruplarında S-N Boyutu (mm) ile İlgili Bulgular.

9

Page 30: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Araştırmadan elde edilen sonuçlara göre; kronolojik yaşları 12 yıl olan normal oklüzyonlu erkeklerin ön kafa tabam uzunlukları aynı yaşlardaki normal oklüzyonlu kızların ön kafa tabanı uzunluklarından önemli derecede daha fazladır.

TARTIŞMA

Ön kafa tabanının yaklaşık olarak 7-8 yaşından sonra sabit-leştiği; ortodontik bölgedeki büyüme değişikliklerinin incelenmesi için profil uzak röntgen filmlerinde çakıştırma yöntemleri amacıyla ön kafa tabanını belirleyen «Sella-Nasion» (S-N) düzleminden yararlanılabileceği bildirilmektedir (9). Normal oklüzyonlu ve cephe ile profil görünümleri iyi olan erkekler ile kızlarda ön kafa tabanı uzunluğunun ayrıcalık yaratıp yaratmadığı konusunun incelenmesi gereği nedeniyle bu araştırma yapıldı.

Her ne kadar kronolojik yaşın kemik yaşma uyduğu her zaman görülemez ise de; araştırma kapsamına alman erkekler ile kızların oluşturduğu gruplara ilişkin kronolojik yaş ortalamaları arasındaki farkın önemli olmadığının bulunması, erkek ye kız gruplarına ilişkin ön kafa tabanı uzunluğu değerlerinde büyüme ve gelişim nedeniyle oluşabilecek farkların minumum düzeyde bulunabileceğini belirliyebilmektedir.

Yapılan bu araştırma ile, kronolojik yaşları 12 yıl olan normal oklüzyonlu erkeklerin ön kafa tabanı uzunluklarının aynı yaşlardaki normal oklüzyonlu kızların ön kafa tabam uzunluklarından önemli derecede daha fazla oldukları bulunmuştur.

Dört - 8 yaşlar arasındaki çocuklarda sefalometrik standartları saptamayı amaçlayan araştırmasında Higley (6), S-N boyutunu; 8 yaşındaki normal oklüzyonlu 31 erkekte 68.5+3.3 mm.; 8 yaşındaki normal oklüzyonlu 29 kızda ise 65.7+2.7 mm. bulmuştur. Higley (6) 'in araştırma yaptığı 8 yaşındaki normal oklüzyonlu erkeklerin ön kafa tabam uzunluklarının kızlannkinden önemli derecede daha fazla olduğu uygulanan «Student-t» testi aracılığı ile belirlenmiş olup; bu araştırmadan elde edilen bulguları desteklediği görülmektedir (t= 3.585 , P> 0.01).

Erişkin erkek ve kızlarda kranyofasyal yapıyı inceleyen Horowitz ve Thompson (7), S-N boyutu ortalama değerini, 20 - 30

10

Page 31: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

yaşlar arasında ortodontik tedavi görmemiş normal oklüzyonlu 100 erkekte 79.2+4.10 mm., 100 kızda ise 73.2+3.60 mm. bulmuşlar, yapılan bu araştırmaya benzer şekilde ön kafa tabanı boyutunun erkeklerde kızlardan daha büyük olduğunu saptamışlardır.

Iyer (8), yaş ortalamaları 19.73+1.38 olan normal oklüzyonlu 50 beyaz Amerikalı kızda S-N boyutu ortalama değerini 69.90 + 2.94 mm. bulmuştur. Iyer (8)'in araştırma yaptığı kızların ön kafa tabanı uzunlukları, bu araştırmaya alınan kızlarınkinden önemli düzeyde daha fazladır (t=3.308 , P>0.01). Beyaz Amerikalı kızların ön kafa tabanı uzunluklarının daha fazla olmasında yaş farkının bulunabileceği gibi, ırksal ayrıcalıklarında bu sonucu doğurabileceği kanısı ortaya çıkabilmektedir.

ÖZET

«Normal Oklüzyonlu Erkeklerde ve Kızlarda Ön Kafa Tabanı Uzunluğu»

Bu araştırmada, normal oklüzyonlu erkek ve kız bireylerde ön kafa tabanı uzunluğunun ortalama değerleri arasındaki farkın önemli olup olmadığı araştırıldı.

30'u erkek, 30'u kız toplam 60 normal oklüzyonlu birey araştırma kapsamına alındı. Bireyler cinsiyet özelliklerine göre grup-landırıldı.

Araştırma kapsamına alman, yaş ortalamaları 12 yıl olan tüm bireylerin sefalometrik filmleri elde edilerek, sefalometrik filmlerin çizimleri üzerinde S-N boyutu aracılığı ile ön kafa tabanının uzunluğu saptandı.

Uygulanan «Student-t» testi ile normal oklüzyonlu erkek ve kız bireylerde ön kafa tabanı uzunluğunun ortalama değerleri arasındaki farkın önemli olduğu bulundu. Erkeklere ilişkin ön kafa tabanı uzunluğunun kızlarınkinden daha fazla olduğu saptandı.

SUMMARY

«Anterior Cranial Base Length in Boys and Girls with Normal Occlusion»

In this study, the mean values of anterior cranial base length were obtained in boys and girls who have normal occlusion. Dif-

11

Page 32: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

ference of the mean values of anterior cranial base length between boys and girls was tested.

A total of 60 children, 30 boys and 30 girls who have normal occlusion were examined. The total sample was divided into two groups according to the sex.

The cephalometric radiographs of 30 boys and 30 girls, mean aged 12 years were taken. Tracings of the cephalometric radiographs were made and the measurement SN has been used in determining the anterior cranial base length.

The «Student-t» test indicated that the difference of the mean values of anterior cranial base length between boys and girls was statistically significant. The longer anterior cranial base length has been found in boys than those öf girls.

YARARLANILAN KAYNAKLAR

1 — ANGLE, E H,: Classification of Malocclusion; Dental Cosmos, 41 : 248-264, 1899.

2 — ANGLE, E.H. : The Upper First Molar as a Basis of Diagnosis in Orthodontics, Dent. Items Intereset., 28 : 421 - 426, 1906.

3 — ATKINSON, S.R. : A Key to Occlusion, Am. J. Orthodont., 54 : 3,217 - 233, 1968.

4 — BRODIE, AG.: Cephalometric Roentgenology; History, Techniques and Uses, J. Oral Surg., 7: 185-198, 1949.

5 — GARN, S.M. : Statistics; A Review, Angle Orthodont., 28 : 3, 149-, 165, 1958.

6 — HIGLEY, LB. : Cephalometric Standards for Children 4 to 8 Years of Age, Am. J. Orthodont., January; 51-60, 1954.

7 — HOROWITZ, S.L.; THOMPSON, RE: Variations of the Craniofacial Skeleton In Postadolcscent Males and Females, Angle Orthodont., 34 : 2, 97 - 102, 1964.

8 — IYER, VS. : Utility of the Maxilofacial Triangle in Orthodontic Diag- nosis, Dent. Rec, 13 : 316 - 325, 1953.

9 — SALZMANN, J.A. : Practice of Orthodontics, Vol. I, J.B. Lippincott Co., Philadelphia and Montreal, 1966. 10— SNEDECOR, G.W.; COCHRAN, W.G. : Statistical Methods, Sixth Ed., The Iowa State University Press., Ames, Iowa, USA., 1969. 11 — THUROW, R.C. : Atlas of Orthodontic Principles, The C.V. Mosby Co.,

Saint Louis, 1970. 12 — VAN DER LINDEN, F.P.G M. : A Study of Roentgenocephalometric

Bony Landmarks, Am. J. Orthodont., 59 : 2, 111 - 125, 1971.

12

Page 33: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

NORMAL OKLÜZYONLU ERKEKLERDE BÜYÜME VE GELİŞİMİN ÖN KAFA TABANI UZUNLUĞUNA ETKİSİ *

Oktay ÜNER** Sevil YEŞİLOVA*** Sema ILGAR***

Ali GÜLTAN*** Neslihan KARABEKİR*** Müfide DİNÇER***

GİRÎŞ

Normal oklüzyonlu bireylerden elde edilen normlardan ya-rarlanılarak ortodontik bölgenin tanımı yapılmakta; anomalili bireylerin ortodontik bölgelerinin normalden ne denli farklı oldukları saptanarak hazırlanan planlamalara göre tedavileri yürütülmektedir,

Anomalilerin değerlendirilmelerinde ve tedavi planlamalarının hazırlanmalarında da yararlanılan normal değerlerin büyüme ve gelişimden etkilendiği; büyüme ve gelişimin ilerlemesi ile birlikte normallerin de değişik değerlere ulaşabildiği belirtilmektedir (8,10).

Ortodontik bölgenin dışında olan, anomali oluşturabilecek çevresel nedenlerden etkilenmeyen, 7 - 8 yaşından sonra sabitîeş-tiğine değinilen ön kafa tabanının; ortodontik bölgedeki büyüme ve gelişimin incelenmesinde referans olarak kullanıldığı bilinmektedir (11,18).

Normal oklüzyonlu erkeklerde ön kafa tabanını belirleyen «S-N» boyutunun bir yıl içerisindeki büyüme ve gelişimden etkilenip etkilenmediğinin araştırılması amacıyla bu uzun süreli araştırma yapıldı.

( * ) Araştırma, Gazi Üniversitesi Dişhek'ml'ği Fakültesi Diş ve Çene Ortopedisi (Ortodonti) Anabilim Dalında yapılmıştır.

( **) Gazi Üniversitesi Dlşheklmliği Fakültesi Ortodonti Anabilim Dalı Öğretim Üyesi.

(***) Gazi Üniversitesi Dişheklmliği Fakültesi Ortodonti Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi.

13

Page 34: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

MATERYAL VE METOD

Normal oklüzyonlu (1, 2, 3) ve cephe ile profil görünümleri düzgün olan, 8-13 yaşları arasında 14 erkek araştırmaya alındı.

Araştırmaya alınan bireylerin bir sene aralıkla olmak üzere bilinen yöntemlerle ikişer adet profil uzak röntgen filmleri elde edildi (5,11,15).

Ön kafa tabanının uzunluğunun saptanmasında, profil uzak röntgen filmlerinin çizimleri üzerinde «Sella» ve «Nasion» noktaları arasında oluşan «Sella-Nasion» (S-N) uzunluğundan yararlanıldı (11,16) (Şekil: 1).

Şekil: 1. Ön Kafa Tabanı Uzunluğunun Saptanmasında Kullanılan S-N Boyutu.

Ön kafa tabanının uzunluğunun saptanmasında kullanılan S-N boyutu 0.5 mm. duyarlılığa kadar ölçüldü.

Araştırmaya alman normal oklüzyonlu erkek bireylerin araş-tırma başlangıcındaki kronolojik yaşlarına ilişkin ortalama ve Standard sapma değerlerinin bulunmasında istatistiksel yöntem-lerden yararlanıldı (6,12).

İlk ve ikinci seneye ilişkin S-N boyutu ortalama değerleri arasındaki farkın önemli olup olmadığının saptanmasında, ista-tistiksel yöntemlerden olan «eşleştirilmiş-t» testinden yararlanıldı (6, 12).

14

Page 35: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

BULGULAR

Uygulanan istatistiksel yöntemle araştırmaya alınan normal oklüzyonlu 14 erkek bireyin araştırma başlangıcındaki kronolojik yaş ortalamasının 10 yıl 3 ay olduğu bulundu (Tablo I).

n xort. Sd. min. max.

Normal Oklüzyonlu Erkekler 14 10-3 1-7 8-5 13-11

TABLO I. Araştırmaya Alınan Bireylerin Araştırma Başlangıcındaki Kronolojik Yaşlarına (... yıl - ... ay)İlişkin Bulgular.

Kronolojik yaş ortalamaları 10 yıl 3 ay olan normal oklüzyonlu 14 erkeğin ön kafa tabanı uzunluğunu belirleyen S-N boyutunun ortalama değerinin ilk sene 68.04+2.55 mm., ikinci sene ise 69.29+2.80 mm. olduğu bulundu. İlk seneye ilişkin S-N boyutu ortalama değeri ile ikinci seneye ilişkin S-N boyutu ortalama değeri arasındaki farkın istatistiksel olarak önemli olup olmadığının saptanması amacıyla uygulanan «eşleştirilmiş-t» testinden elde edilen t—6.579 değeri, 13 serbestlik derecesinde ve % 1 seviyedeki t—3.012 olan tablo değerinden büyük bulunmuştur. Buna göre normal oklüzyonlu erkeklerdeki S-N boyutunun ortalama değeri ile aynı boyutun bir yıl sonraki ortalama değeri arasındaki farkın önemli olduğu bulunmuştur (t—6.579, P<0.01), (Tablo II).

I. SENE II. SENE t

x ort. Sd. min. max. xort. Sd. min. max. Normal Oklüzyonlu Erkekler (n=14) 68.04 2.55 64.00 73.00 69:29 2.80 64.00 74.00

6.579 P<0.01

TABLO II. Normal Oklüzyonlu Erkeklerde Büyüme ve Gelişim ile Ön Kafa tabanı uzunluğundaki (S-N) Değişimlere İlişkin Bulgular (mm).

Araştırma kapsamına alman normal oklüzyonlu erkeklerde ön kafa tabanı uzunluğunun bir yılda büyüme ve gelişim nedeniyle ortalama olarak 1.25 mm. arttığı bu artışın istatistiksel olarak önemli olduğu bulunmuştur.

15

Page 36: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

TARTIŞMA

Ön kafa tabanını temsil eden S-N boyutu referans olarak kullanılmakta; Ortodontik bölgedeki yapıların durumu bu düzleme göre açısal değerlerle de belirtilebilmektedir. Örneğin kran-yuma göre ön - arka yöndeki ilerilik derecelerinin saptanmasında üst çene ön bölgesi için SNA açısından, alt çene ön bölgesi için de SNB açısından yararlanılmaktadır (13,14). S-N boyutunda büyüme ve gelişim ile artma olursa, özellikle de nasion noktası ileriye doğru konum/ değiştirirse, üst ve alt çene ön bölgelerinde herhangibir nedenle değişiklik olmasa bile büyüme ve gelişim dönemindeki bireylerde yaşın ilerlemesine bağlı olarak SNA ve SNB açılarına ilişkin değerlerin değişebileceği düşüncesi ortaya çıkabilmektedir. Bu konuya açıklık getirebilmenin gereği nedeniyle bu araştırma yapıldı.

Yaş ortalamaları 10 yıl olan 14 normal oklüzyonlu erkek uzun süreli olarak araştırmaya alınmış ve ön kafa tabanı uzunluğunun bir yılda büyüme ve gelişim nedeniyle ortalama olarak 1.25 mm. arttığı, bu artışın istatistiksel olarak önemli olduğu bulunmuştur.

Bu araştırmanın bulgusu olan, büyüme ve gelişim dönemindeki bireylerde bir yılda nasion noktasının 1.25 mm. ilerlemesinin; ortodontik bölgede herhangi bir nedenle değişiklik olmasa bile S-N düzlemine bağımlı olarak oluşturulan açısal değerleri değiştirebilip değiştiremediği konusunun incelenmesi gereğini ortaya çıkarmaktadır.

Primack (10); tedavi planlaması amacıyla sefalometrik ana-lizlerin uzun senelerden beri kullanıldığını, genellikle cinsiyet ayırımı yapılmadan ve bütün yaşlar için önerilen açısal ve bo-yutsal sefalometrik standartların her vakaya uygulanmasının sakıncalı olabileceğini; cinsiyet' farklarının, büyüme zamanının ve büyüme miktarının dikkate alınması gerektiğini önermektedir. Sefalometrik standartlardan bir kısmının oluşturulmasında yararlanılan S-N boyutunun büyüme ve gelişim ile değiştiğini belirleyen bu araştırma da; sefalometrik standartların kullanılmasında yaş faktörünün de dikkate alınması gerektiğini savunan Primack (10)'m önerilerini desteklemektedir.

Mekanik ortodontik tedavileri yaklaşık 24 ay süren 50 vakada tedavi öncesi ve sonrasına ilişkin sefalometrik nokta, düzlem ve açıları karşılaştıran Beatty (4); araştırmasına aldığı 11-

16

Page 37: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

13 yaşlar arasındaki çocuklarda S-N boyutunun büyüme ve gelişime bağlı olarak yılda ortalama 1.6 mm. arttığını saptamıştır. Bu araştırma ile ortaya çıkan normal oklüzyonlu erkeklerdeki S-N boyutunda büyüme ve gelişim nedeniyle bir yılda yaklaşık 1.25 mm.'lik artış olduğu bulgusu; Beatty (4)'nin bulgusuna uymaktadır.

Japon çocuklarında pub erte dönemindeki oklüzal ve kran-yofasyal büyüme değişikliklerini inceleyen Mitani (9); büyüme ve gelişim döneminde S-N boyutunun arttığını ve erkek çocuk-lardaki yıllık maksimum artışın 1.7+0.7 mm. olduğunu saptamıştır.

Kuzey Amerikalı ve normal oklüzyonlu beyaz çocukların se-falometrik standartlarını saptamayı amaçladığı araştırmasında Higley (7); erkeklere ilişkin S-N boyutu ortalama değerinin; 4 yaşında 64+2.25 mm., 8 yaşında ise 68.5+3.3 mm. olduğunu bulmuştur. Higley (7)'in, büyüme ve gelişim dönemi içerisindeki normal oklüzyonlu erkeklerde değişik yaşlara ilişkin S-N boyutu ortalama değerleri bulgusu incelendiğinde, S-N boyutunun 4 yılda yaklaşık 4.3 mm. kadar artış gösterdiği ortaya çıkmak-tadır.

Normal oklüzyonlu, 24'ü erkek 6'sı kız toplam 30 bireyde puberte öncesinde ve sonrasında olmak üzere ikişer sefalomet-rik film elde ederek yaptığı araştırmada Williams (17); S-N boyutu ortalama değerinin; yaş ortalaması 8.13 yıl olan puberte öncesi dönemde 67.7 mm. ve yaş ortalaması 15.16 yıl olan puberte sonrası dönemde ise 73.8 mm. olduğunu bulmuştur.

ÖZET

«Normal Oklüzyonlu Erkeklerde Büyüme ve Gelişimin Ön Kafa Tabanı Uzunluğuna Etkisi»

Bu uzun süreli araştırmada, normal oklüzyonlu erkeklerde büyüme ve gelişimin ön kafa tabanı uzunluğuna etkisi araştırıldı.

Yaş ortalamaları 10 yıl olan 14 normal oklüzyonlu erkek araştırma kapsamına alındı.

Tüm bireylerin birer sene aralıkla olmak üzere iki kez sefa-iometrik filmleri elde edildi. Sefalometrik filmlerin çizimleri

17

Page 38: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

üzerinde S-N boyutu aracılığı ile ön kafa tabanı uzunluğu saptandı»

Jlk seneye ilişkin ön kafa tabanı uzunluğunun ortalama değeri ile bir sene sonraki ön kafa tabanı uzunluğunun ortalama değeri saptanarak, ortalama değerler arasındaki farkın önemli olup olmadığının belirlenmesinde istatistiksel yöntemlerden olan «eşleştirilmiş-t» testinden yararlanıldı.

Erkeklerde bir yıl içerisinde oluşan ön kafa tabanı uzunluğundaki artışın biyometrik olarak önemli olduğu bulundu.

SUMMARY

«The Effect of Growth and Development on the Anterior Cranial Base Length in the Boys with Normal Occlusion.» _

In this longitudinal study, the effect of growth and development on the anterior cranial base length in the boys with normal occlusion has been investigated at a period of one year.

Fourteen boys, mean aged 10 years who have normal occlusion were examined.

The two cephalometric radiographs of all boys were taken for one year interval. Tracings of the caphalometric radiographs were made and the measurement SN has been used in determining the anterior cranial base length.

T'he mean values of the anterior cranial base length both for first and second values were calculated. A statistical analysis was applied to determine whether or not difference of these mean values was significant. The «t» value was calculated by the method of paired comparisons.

In the boys, difference between the first and second mean values of the anterior cranial base length "has been found statistically significant.

18

Page 39: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

YARARLANILAN KAYNAKLAR

1. ANGLE, E.H. : Classification of Malocclusion, Dental Cosmos, 41: 248-264, 1899. 2. ANGLE, E.H. : The Upper First Molar as a Basis of Diagnosis in Orthodontics, Dent.

Items Interest., 28: 421-426, 1906. 3. ATKINSON, S.R. : A Key to Occlusion, Am. J. Orthodont., 54: 3, 217-233, 1968.

4. BEATTY, E.J. : A Modified Technique for Evaluating Apical Base Relationships, Am. J. Orthodont., 68: 3, 303-315, 1975.

5. BRODIE, A.G. : Cephalometric Roentgenology; History, Techniques and Uses, J. Oral Surg., 7: 185-198, 1949.

6. GARN, S.M. : Statistics : A Review, Angle Orthodont., 28: 3, 149-165, 1958. 7. HIGLEY, L.B. : Cephalometric Standards For Children 4 to 8 Years of Age, Am. J.

Orthodont., January : 51-60, 1954. 8. HOUPT, MX : Growth of the Craniofacial Complex of the Human Fetus, Am. J.

Orthodont., 58: 4, 373-383, 1970. 9. MITANI, H. : Occlusal and Craniofacial Growth Changes During Puberty, Am. J.

Orthodont., 72: 1, 76-84, 1977. /

10. PRIMACK, V. : The Clinical Use of a Craniofacial Growth Atlas, Am. J. Orthodont., 74: 5, 501-508, 1978.*

11. SALZMANN, J.A. : Practice of Orthodontics, Vol. I, J.B. Lippincott Co., Philadelphia and Montreal, 1966.

12. SNEDECOR, G.W., COCHRAN, W.G. : Statistical Methods, Sixth Ed., The Iowa State Universty Press., Ames. Iowa, U.S.A. 1969.

13. STEINER, C.C. : Cephalometrics For You and Me, Am. J. Orthodont.," 39: 10, 729-755, 1953.

14. STEINER, C.C. : Cephalometrics in Clinical Practice, Angle Orthodont., 29: 8-29, 1959,

15. THUROW, R.C. : Atlas of Orthodontic Principles, The C.V. Mosby Co., Saint Louis, U.S.A., 1970.

16. Van Öer LINDEN, F.P.G.M. : A Study of Roentgenocebhalometric Bony Landmarks, Am. J. Orthodont., 59: 2, 111-125, 1971.

17. WILLIAMS, B.H. : Craniofacial Proportionality in a Horizontal and Vertical Plane, A study in Norma Lateralis, Angle Orthodont., 23: 1, 26-34, 1953.

18. ZINGESER, M.R. : Pattern Commonality in the Facial Orientation of the Occlusal Region : Form-functional Significance and Clinical Potentiality, Am. J. Orthodont., 66: 5, 516-537, 1974.

19

Page 40: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ
Page 41: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

DİŞ KRONU ALVEOL YÜKSEKLİĞİ İLİŞKİSİ*

Oktay ÜNER** Sema ILGAR*** Ali GÜLTAN***

Neslihan KARABEKİR*** Müfide DİNÇER*** Sevil YEŞİLOVA***

' GİRİŞ

Diş kavisleri, çeneler ve yüzde büyüme ve gelişim ile olan değişiklikleri saptamaya yönelik araştırmalara sıklıkla, raîstla-nabilmektedir.

Orta ve yan keser dişlerin sürmeye başladığı dönemlerde kaninler arası bölgelerde transversal yönde aktif bir büyüme olduğu (7), sürekli üst keserlerin sürmeye başlamasıyla çenelerin ön bölgesinin gelişmeye ve uzamaya başladığı belirtilmektedir (5).

Dişlerle periodonsiyumdaki periodontal dokuların birbirle riyle olan ilişkileri de indeksler aracılığıyla değerlendirilebil- mektedir (1, 8). Periodontal dokuları sağlıklı olanlarda alveol tepeciği ile komşu dişlerin mine-sement birleşim noktalarından geçen düzlem arasında belirli bir ilişki olduğu bildirilmektedir "(1). ■ - . ■ ■

Sürmeleri sırasında dişlerin kron boylarındaki değişimler ile, varsa sürmekte olan dişler arasındaki alveol tepesi yüksekliklerinde dik yöndeki değişimler arasında ilişki bulunup bulunmadığının araştırılması amacıyla bu uzun süreli araştırma yapıldı.

MATERYAL VE METOD

Dişleri normal kapanışlı, cephe ve profilleri normal görünümlü olan, 8-10 yaşlar arasında 15 birey araştırmaya alındı.

( * ) Araştırma; Gazi Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi'nde' yapılmış olup, Türk Periodontoloji Derneği'nin XIV. Bilimsel, Pedodonti Derneğinin V. Bilimsel Kongresi'nde tebliğ edilmiştir.

( ** ) Ankara Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Öğretim Üyesi, Doç. Dr. (***) Gazi Üniversitesi, Dişhekimliği Fakültesi, Araştırma Görevlisi.

21

Page 42: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Araştırmaya, ağız hijyenleri iyi olanlar ile sürekli üst orta keser dişlerinin kök ucu oluşumları tamamlanmamış ve üst orta keserler arasındaki alveol tepecikleri sağlıklı bireylerin alınması öngörüldü. Bireylerdeki ağız hijyeninin iyi olup olmadığının saptanmasında Greene ve Vermillion (4, 8)'un ağız hijyeni indeksinden yararlanıldı. Greene ve Vermillion (4,8) 'a göre ağız hijyen indeksleri 1 olan bireyler araştırmaya alındı.

Üst orta keser dişlerinin kök ucu oluşumlarının tamamlanıp tamamlanmadıklarının belirlenmesinde uzun kon teknikle elde edilen periapikal radyogramlardan yararlanıldı (12).

Alveol tepeciklerinin sağlıklı olup olmadıklarının ayırt edil-mesinde de elde edilen periapikal grafilerden yararlanılarak; alveol tepeciği, iki orta keser dişin mine-sement birleşim noktalarından geçen çizginin yaklaşık 1-1,5 mm. altmda olan bireyler araştırmaya alındı (1).

Araştırmaya alman bireylerin bir sene aralıkla olmak üzere iki kez sefalometrik filmleri elde edildi (2, 7,11).

Sefalometrik filmlerin çizimleri üzerinde sella-nasion (SN) düzlemi referans düzlemi olarak kullanıldı (7,11). Üst orta ke ser dişin kesici kenarı ile üst orta keser dişler arasındaki alveol kemiği tepesinden SN düzlemine dik doğrular indirilerek, elde edilen doğru parçalarının uzunlukları 0.5 mm. duyarlılığa ka dar ölçüldü (Şekil 1). - % %

22

Şekil 1. Keser Diş-SN Boyutu ve Alveol Tepeciği-SN boyutu.

Page 43: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

îlk seneye ilişkin üst orta keser dişin kesici kenarı ile SN düzlemi arası boyutun ortalama değeri ile ikinci seneye ilişkin aynı boyutun ortalama değeri arasındaki farkın önemli olup olmadığının saptanmasında istatistiksel yöntemlerden olan «eş-leştirilmiş-t» testinden yararlanıldı (3, 9).

İlk seneye ilişkin üst orta keser dişler arasındaki alveol tepeciği ile SN düzlemi arasındaki boyutun ortalama değeri ile ikinci seneye ilişkin aynı boyutun ortalama değeri arasındaki farkın önemli olup olmadığının saptanmasında da «eşleştiril-miş-t» testinden yararlanıldı (3, 9).

Üst orta keser dişler arasındaki alveol tepeciği-SN boyutunun, bir yıldaki değişiminin, orta keser diş-SN boyutunun bir yıldaki değişimi ile ilişkili olup olmadığı «doğrusal regresyon» ve «korelasyon» ile araştırıldı. İki değer arasındaki doğrunun tahmin denklemi (regresyon denklemi) hesaplandı (9,10).

BULGULAR

Araştırmaya alınan bireylerin kronolojik yaş ortalamaları-, nın 9 yıl, 1 ay olduğu bulundu (Tablo I).

x ort. sd min. max.

Araştırma Bireyleri 9-1 0-8 8-1 10-1

Tablo I. Araştırmaya Alınan Bireylerin Kronolojik Yaşlarına (... yıl - ... ay) İlişkin Bulgular (n=15)

Üst orta keser diş-SN boyutuna ilişkin ortalama değerin ilk sene 46.07:+:3.74 mm., bir sene sonra ise 47.87:F4.06 mm. olduğu bulunmuştur. Üst orta keser diş-SN boyutunun ilk ve bir yıl sonraya ilişkin ortalama değerleri arasındaki farkın istatistiksel olarak önemli olup olmadığının saptanması amacıyla uygulanan «eşleştirilmiş-t» testinden elde edilen t—2.687 değeri, 14 serbestlik derecesinde ve 0.05 sınırındaki t=2.145 olan tablo değerinden büyüktür. Buna göre üst orta keser diş-SN boyutunun ortalama değeri ile aynı boyutun bir yıl sonraki ortalama değeri arasındaki farkın önemli olduğu bulunmuştur (t=2.687, P<0.05) (Tablo II).

Üst orta keser dişler arasındaki alveol tepeciği ile SN düzlemi arasındaki boyuta ilişkin ortalama değerin ilk sene 33.37 =F

23

Page 44: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

I. SENE n. SENE

xort. sd min max xort. sd min max

t

Keser Diş-SN 46.07 3.74 39.50 53.00 47.87 4.06 41.00 53.50 2.687 P<0.05

Alveol Tepe-ciği-SN

33.37 3.59 28.00 41.00 34.97 3.95 29.00 42.00 3.810 P<0.01

Tablo II. Keser Diş-SN ile Alveol tepeciği-SN Boyutlarına İlişkin Bulgular (mm.) (n = 15)

3.59 mm., bir sene sonra ise 34.97+3.95 mm. olduğu bulunmuştur. Uygulanan «eşleştirilmiş-t» testi aracılığıyla üst orta keser dişler arasındaki alveol tepeciği ile SN düzlemi arasındaki boyutun ortalama değeri ile aynı boyutun bir yıl sonraki ortalama değeri arasındaki farkın önemli olduğu bulunmuştur (t= 3.810, P<0.01) (Tablo II).

Üst orta keser dişler arasındaki alveol tepeciği ile SN düzlemi arasındaki boyutun bir yıldaki artışı ile üst orta keser dişin kesici kenarı ile SN düzlemi arasındaki boyutun bir yıldaki artışı arasındaki ilişki katsayısı r=0.934 olarak saptanmış, arada önemli ilişki olduğu bulunmuştur (t=9.426, P<0.001). İki boyuta ilişkin yıllık artış arasında önemli ilişki olduğunun saptanması üzerine; keser diş-SN boyutu bağımsız değişken (x)- alveol tepeciği-SN boyutu ise bağımlı değişken (y) olarak alınmış ve iki değer arasındaki doğrunun tahmin denkleminin y= — 0.225-f X091x olduğu bulunmuştur (Grafik 1).

y ' k

I

O

k • > 3

'f/S* V t

X««.r M«-Şjl 6«yotu (mm) X

Grafik 1. Keser Diş-SN ile Alveol tepeciği-SN Boyutlarındaki Artışlara İlişkin Dağılım ve Regresyon Doğrusu (r = 0.934)

24

Page 45: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

TARTİŞMA

Periodontal dokuları sağlıklı olanlarda alveol tepeciği ile komşu dişlerin mine-sement birleşim noktalarından geçen düzlem arasında belirli bir ilişki olduğu bildirilmektedir (1). Sürmekte olan dişlerin klinik kron boyları artmakta, sürme işlemleri tamamlandığında gerçek klinik kron boylarına ulaşmaktadırlar. Dişlerin sürmeleri sırasında klinik kron boylarında bir yıldaki artış ile birlikte, çevrelerindeki alveol tepecikleri yüksekliklerinde de artma olup olmadığının, varsa bu artışın kron boylarındaki artışla ilişkisi bulunup bulunmadığının incelenmesi amacıyla bu uzun süreli araştırma yapıldı.

Sefalometrik filmler standart şartlarda elde edildiklerinden görüntülerdeki büyüme ve bükülme miktarları her filmde eşit derecede olmaktadır. Sefalometrik filmlerde- büyüme, gelişim ve çevresel nedenlerden etkilenmeyen referans düzlemlerinden yararlanılarak dişler, diş kavisleri ve çenelerdeki değişiklikler incelenebilmektedir (2,7,11). Bu nedenlerle dişlerin sürmelerine bağlı olarak klinik kron boylarındaki artışların ve sürmekte --olan dişlerin çevrelerindeki alveol tepecikleri yüksekliklerinin saptanabilmesi için safelometrik röntgen tetkiklerinden yararlanılmıştır.

Ön kafa tabanının yaklaşık olarak 7-8 yaşından sonra sa-bitleştiği; dişler, diş kavisleri ve çenelerdeki değişikliklerin incelenmesinde ön kafa tabanını belirleyen «Sella-Nasion» (SN) düzleminden yararlanılabileceği bildirilmektedir (7). Bu araştırmada da SN düzlemi referans düzlemi olarak kullanılmış; sürmekte olan dişlerin klinik kron boylarındaki artışlar ve çevrelerindeki alveol tepecikleri yüksekliklerindeki değişimler bu düzlem aracılığıyla incelenmiştir.

Lateral sefalometrik filmlerde çenelerin sağ ve sol taraflarındaki dişler ve alveol tepecikleri süperpoze olduklarından, -. araştırma öncesi bir ön çalışma yapılmış; ve kronları ile alveol tepecikleri net olarak belirlenebildiklerinden ve süperpoze olmadıklarından en ileri üst orta keser dişlerdeki sürme artışları ile üst orta keser dişler arasındaki alveol tepeciklerindeki değişimlerin incelenmesi öngörülmüştür. Bu nedenle araştırma bireylerinin seçiminde 8 -10 yaşlar arasındaki çocuklardan uzun kon teknikle üst orta keserlere ilişkin periapikal radyogramlar elde edilmiş, kök oluşumları yaklaşık 2/3'üne ulaşmamış bireyler araştırmaya alınmıştır (6).

25

Page 46: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Periodontal dokuları sağlıklı olmayanlarda, sürmeleri devam eden dişlerin klinik kron boyları ile alveol tepeciklerindeki değişim ilişkilerinin farklı olabileceği düşüncesiyle, ağız hijyenleri sağlıklı olanların ve alveol tepeciği kron ilişkileri normal olanların araştırmaya almmalan öngörülmüş; uygulanan Greene ve Vermillion (4, 8) indeksine göre ağız hijyenleri 1 olan; ve elde edilen periapikal radyogramlarda alveol tepecikleri, iki orta keser dişin mine-sement birleşim noktalarından geçen çizginin yaklaşık 1 -1,5 mm. altmda bulunan bireyler seçilerek araştırmaya alınmışlardır (1).

Kronolojik yaş ortalamaları 9 yıl 1 ay olarak saptanan 15 bireyin üst orta keser dişlerinin bir yılda ortalama olarak 1.80 mm. sürdüğü; kron boylarındaki bu artışın istatistiksel olarak önemli olduğu bulunmuştur. Üst orta keser dişler arasındaki alveol tepeciği yüksekliklerinin bir yılda ortalama olarak 1.60 mm. arttığı ve bu artışın da önemli olduğu bulunmuştur.

Bu araştırmada, keser dişlerin klinik kron boylarındaki artış ile alveol tepeciği yüksekliklerindeki artış arasında ilişki bulunduğu ve bu ilişkinin önemli düzeyde olduğu bulunmuş olup; ağız hijyenleri sağlıklı olan bireylerde sürmekte olan dişlerin klinik kron boylarındaki artış saptandığında, alveol tepeciği yüksekliklerinin ne kadar artmış olabileceğini belirleyecek tahmin denklemi bulunmuştur.

ÖZET

«Diş Kronu - Alveol Yüksekliği İlişkisi»

Bu uzun süreli araştırmada,, dişlerin sürmeleri sırasında diş kronu yüksekliği ile alveol tepeciği yüksekliği arasındaki ilişki araştırıldı.

Ağız hijyenleri sağlıklı, normal oklüzyonlu ve yaş ortalamaları 9 yıl olan 15 birey araştırmaya alındı.

Tüm bireylerin birer sene aralıklarla olmak üzere iki kez sefalometrik filmleri elde edildi. Sefalometrik filmlerin çizimleri üzerinde birinci ve ikinci yıllara ilişkin diş kronu ve alveol te-" peciği yükseklikleri ölçüldü.

Birinci ve ikinci yıllara ilişkin ölçüm değerlerinin ortalamaları saptanarak, ortalama değerler arasındaki farkların istatis-

26

Page 47: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

tiksel olarak önemli olup olmadıklarının belirlenmesinde istatis-tiksel yöntemlerden olan «eşleştirilmiş-t» testinden yararlanıldı.

Birinci ve ikinci yıllara ilişkin diş kronu yükseklikleri ara-sındaki farkın ve alveol tepeciği yükseklikleri arasındaki farkın istatistiksel.olarakönemli olduğu bulundu.

Diğer taraftan, dişlerin sürmeleri sırasında diş kronu yük-seklikleri ile alveol tepeciği yükseklikleri arasında yüksek düzeyde önemli bir ilişkinin olduğu bulundu.

SUMMARY

«The Corretation Between the Tooth Crown Height and . Alveolar Crest Height During the Eruption of Teeth»

Alveola Crest Height During the Eruption of Teeth»

In this longitudinal study, the correlation between the tooth crown height and alveolar crest height during the eruption of teeth has been investigated at a period of one year.

Fifteen children, mean aged 9 years, who have normal occlusion and good oral health were examined.

The two cephalometric radiographs of all children were taken for one year interval. On the tracings of cephalometric radiographs tooth crown heights and alveolar crest heights were measured both for first and second, years.

The mean values of the measurements both for first and se cond values were calculated. A statistical analysis was applied to determine whether or not differences of these mean values were significant. The «t» value was calculated by the method of paired comparisons. '.

Differences between the first and second mean values of these measurements have been found statistically significant,

On the other hand, the correlation between the tooth crown height and alveolar crest height has been seen to oe high level during the eruption of teeth.

27

Page 48: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

YABARLANILAN KAYNAKLAR

İ — BALOŞ, K. : Motivasyon ve Periodontal Sağlık, A.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 8 : 1, (Suppl. : 1), 101 - 114, 1981.

2 — BRODIE, A.G. : Cephalometric Roentgenology; History, Techniques and Uses, J. Oral Surg., 7 : 185 - 189,1949.

3 — GARN, S.M. : Statistics : A Review, Angle Orthodont., 28 : 3, 149 - 165, 1958.

4 — GREENE, J.C.; VERMILLION, J.R. : The Simplified Oral Hygiene Index, J. Am. Dent. Assoc, 68 : 7 - 13, 1964.

5 — KÜÇÜKÜÇERLER, B. : Pedodonti, A.Ü. Basımevi, Ankara, 35 - 46, 1978.

6 — PERKÜN, F. : Çene Ortopedisi (Ortodonti), Cilt: I, Gençlik Basım- evi, İstanbul, 183 - 208, 1973.

7 — SALZMANN, J.A. : Practice of Orthodontics, Vol. I, J.B. Lippincott Co., Philedelphia and Montreal, 1966.

8 — SANDALLI, P. : Periodontoloji, Gilt : I, Gençler Math, Istanbul, 188 - 189, 1975.

9 — SNEDECOR, G.W.; COCHRAN, W.G. : Statistical Methods, Sixth Ed., The Iowa State University Press., Ames, Iowa, 1969.

10 — SOKAL, R.R.; ROHLF, F.J. : Biometry, W.H. Freeman and Co., San Francisco, 1969.

11 — THUROW, R.C. : Atlas of Orthodontic Principles, The C.V. Mosby Co., Saint Louis, 1970.

12 — X-rays in Dentistry, Eastman Kodak Co., Radiography Markets Di- vision, "Rochester, <New York, 1977.

28

Page 49: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

. AERATOR İLE ÇALIŞMA SIRASINDA HASTADAN SAÇILAN MİKROORGANİZMA SAYISI *

Oktay ÜNER** Mete AKHUNLAR*** .

GÎRİŞ -

Ağız boşluğunun ısısı ve yüksek düzeydeki- nemi mikroor-ganizmaların yerleşebilmelerine ve üreyebilmelerine olanak sağlar.

Ağız boşluğundaki mikroorganizmalar arasında bakteriler, mayalar, virüs ve protezoerler de bulunabilmektedir (1,2).

Bakteri ve viruslarm bir çok türleri organizmaya ağız, boğaz ve burun mukozasından girerek infeksiyonlarını yapabilirler. Mikroorganizmalar mukozalar üzerinde yerleşerek bölgesel ve .lokal infeksiyonları ile özel belirtiler verebilirler. Boğazın lenfoit dokusu veya mukozalarda yerleştikten sonra kana karışabilirler. Sekonder olarak ilgili dokulara gider ve spesifik hastalıklar yapabilirler. Ağız, boğaz veya burun mukozası üzerinde göze görünür bir yerleşme veya patolojik bir değişim yapmadan geçerek ilgili organlarda hastalık yapabilirler (11).

Ağız boşluğuna yerleşen mikroorganizmalar; çoğu zaman zarar vermeden yaşar ve ürerlerse de, bazen yaşadıkları insanlarda, bazen de çeşitli vasıtalarla aktarılmış insanlarda hastalıklara neden olabilirler.

Dişhekimi aeratör ile çalıştığı sırada s,u ile birlikte; mine ve dentin tozları, tükrük, ağız ve boğazda bulunan mikroorganizmalar ve yağ damlacıkları etrafa saçılmaktadır.

( * ) Araştırma; Gazi Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi'nde yapılmış ' * olup, Türk Periodontoloji Derneği'nin XIV. Bilimsel, Pedodonti Der-neği'nin V. Bilimsel Kongresinde tebliğ edilmiştir. ( ** ) Ankara Üniversitesi-Dişhekimliği Fakültesi Öğretim Üyesi, Doç. Dr. (***) Gazi Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Araştırma Görevlisi, Dr. Dt.

29

Page 50: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Dişhekimlerî aerator ile çalışırlarken alışkanlıklarına bağlı olarak hastalarından değişik uzaklıklarda bulunurlar.

Aerator ile çalışmaları şurasında hekimlerin değişik uzaklık-lardan hastalarından alabilecekleri mikroorganizma sayılarının saptanması" ve değişik uzaklıklardan alınabilecek mikroorganizma sayıları arasındaki farkların önemli olup olmadıklarının araştırılması amacıyla bu araştırma yapıldı.

MATERYAL VE METOD

Gazi Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Tedavi Kliniğine başvuran bireyler arasından yaş ve cinsiyet gözetmeksizin 50 hasta araştırmaya alındı.

Araştırmaya alman bireyler, çalışılacak bölgeleri ile birlikte oral hijyen indekslerine göre de seçildi.

Alt çenelerinde ve küçük azı dişleri bölgesinde çalışılacak olanlar ve; Greene ve Vermillion (7)'un oral hijyen indeksi uy-gulanarak, oral hijyen indeksleri 2 olanlar araştırmaya alındı.

Hastalardan, değişik uzaklıklardan mikroorganizmaların almabilmeleri için kanlı jeloz plakları hazırlandı (5).

Araştırmaya alman hastaların ağızlarına araştırma öncesi herhangi bir hijyenik temizleme uygulanmadı.

Aeratör ile çalışma sırasında ağızda emici varken, hastaların dudaklarından itibaren önce 15 sonra 25 ve en sonra da 35 cm. uzaklıklara ve hastaların orta oksal düzlemleri ile sağ taraflarında yaklaşık 45 derecelik açı oluşturacak ve dudak bileşiklerinden geçen yatay düzlemin 10 cm. yukarısmdaki doğruya dik ve doğru geometrik merkezine gelecek şekilde, ayrı ayrı kanlı -jeloz plakları otuzar saniye süre ile tutularak saçılan salya ve su tanecikleri kanlı jeloz plaklarına alındı ve petri kutularının kapakları kapatıldı.

Petri kutuları 48 saat süre ile 37 santigrat derecelik etüvde bırakıldı. Üreyeıi mikroorganizmalar koloni sayıcı aracında sayısal olarak saptandı.

Değişik uzaklıklarda 50 vakadan elde edilen mikroorganizma sayılarının ortalama ve standart sapma değerlerinin bulunmasında istatistiksel yöntemlerden yararlanıldı (6,12).

30

Page 51: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Değişik uzaklıklardan alman mikroorganizma sayılarına ilişkin ortalama değerler arasındaki farkların önemli olup olmadıklarının araştırılmasında gerekli dönüşümler yapıldıktan sonra istatistiksel yöntemlerden olan «varyans analizi» uygulan-; di. Hangi uzaklıklardaki mikroorganizma sayılarına ilişkin ortalama değerlerin birbirlerinden farklı olduklarının araştırılmasında ise «Duncan Testi»nden yararlanıldı (6,12).

BULGULAR

Uygulanan istatistiksel1 yöntemle; 50 hastadan 15 cm. uzaklıktan kanlı yeloz plaklarına, alman ve 37 santigrat derecelik etüvde üretilerek koloni sayıcı aracılığıyla sayısal olarak saptanan mikroorganizma koldnilerî sayısına ilişkin ortalama değerin 741,92+131.05 olduğu bulundu (Tablo D.

x ort. sd. min. max.

15 cm. den 741.92 131.05 550 944

25 cm. den 338.32 . 60.60 300 501

35 cm. den 166.84 39.95 101 225

Taftlo I. Aeratör ile Çalışma Sırasında 15-25-35 cm. Uzaklıklara Saçılan Mikroorganizma Sayılarına İlişkin Değerler (n=50).

25 cm. uzaklığa saçılan mikroorganizma kolonileri sayısına ilişkin ortalama değerin 338.32+60.60 olduğu bulundu (Tablo I).

35 cm. uzaklığa saçılan mikroorganizma kolonileri sayısına ilişkin ortalama değerin ise 166.84+39.95 olduğu bulundu (Tablo I).

On beş, 25 ve 35 cm. uzaklıklara saçılan mikroorganizma kolonileri sayılarına ilişkin ortalama değerlerde gerekli dönüşümler yapıldıktan sonra uygulanan varyans analizi ile bütün ortalama değerlerin birbirlerinden farklı oldukları bulundu (F = 736.913, P< 0.001) (TabloID.

31

Page 52: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Serbestlik Kareler Kareler Varyasyon Kaynağı Derecesi Toplamı Ortalaması

Genel 149 5694.485 — Gruplar Arası 2 5178.027 2589.013*** Gruplar içi (Hata) 147 516.458 3.513 F = 736.913 P< 0.001

Tablo II. Varyans Analizi Tablosu.

Hangi uzaklıklardaki mikroorganizma sayılarına ilişkin ortalama değerler arasındaki farkların önemli olduklarını saptamak amacıyla uygulanan «Duncan Testi» ile her üç uzaklıktaki mikroorganizma sayılarına ilişkin ortalama değerler arasındaki farkların P=0.001 düzeyinde önemli oldukları bulundu (P< 0.001).

TARTIŞMA

Çalışması sırasında dişhekimi hastasındaki çeşitli mikroor-ganizmaları solunum yoluyla alabilmektedir. Özellikle aerator ile çalışırken püskürtülen su, hastanın ağız ortamındaki mikro-organizmaları havaya yayabilmekte ve saçılan bu mikroorganizmalar yakından çalışan hekimi etkileyebilmektedir.

Hava ve su karışımından oluşan ortamda bakterilerin ko laylıkla yaşamlarını sürdürebildikleri yapılan araştırmalarla ka nıtlanmıştır (4, 8). . -

Dişhekimleri aeratör ile çalışırlarken alışkanlıkları nedeniyle değişik uzaklıklarda bulunurlar.

Aeratör ile çalışmaları sırasında hekimlerin değişik uzak-lıklardan hastalarından alabilecekleri mikroorganizma sayılarının saptanması ve değişik uzaklıklardan alınabilecek mikroorganizma sayıları arasındaki farkların önemli olup olmadıklarının açıklığa kavuşturulması amacıyla bu araştırma yapıldı.

Araştırma kapsamına alman bireyler, çalışılacak dişlerinin bulunduğu bölgeye göre seçilmişlerdir. Aeratör ile üst çenede veya alt çenede, keser dişlerde ya da âzı dişlerinde çalışıldığında hastanın ağzından dışarıya doğru saçılacak mikroorganizma sayılarının farklı olabileceği düşüncesiyle alt çenede ve ağızm orta bölgesinde bulunan küçük azı dişlerinde çalışılacak olan aynı tip hastalar araştırmaya alınmıştır.

32

Page 53: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Araştırmaya alman bireylerin seçiminde oral hijyen durumları da dikkate alınmıştır. Farklı oral hijyen düzeyinde olan hastalardan farklı sayıda mikroorganizma saçılabileceği düşüncesiyle oral hijyen indeksleri aynı olan hastaların seçimi öngörülmüş ve bu nedenle Greene ve Vermillion (7) 'un oral hijyen indeksi uygulanarak, oral hijyen indeksleri 2 olan hastalar araştırmaya alınmışlardır.

Araştırma öncesi oral hijyen düzeyini değiştirecek herhangi bir hijyenik temizleme işlemi uygulanmamıştır.

Aeratör ile çalışma sırasında ağızda emici varken, içlerinde kanlı jeloz plakları bulunan petri kutuları; hastaların dudaklarından itibaren önce 15, sonra 25 ve en sonra da 35 cm. uzaklıklara tutularak saçılan salya ve su tanecikleri kanlı jeloz plaklarına alınmışlardır.

Hekimin çalışması sırasında hastasına göre bulunabileceği konuma saçılacak mikroorganizma sayılarını saptayabilmek amacıyla, kanlı jeloz plakları; hastaların orta oksal düzlemleriy-le sağ taraflarında yaklaşık 45 derecelik açı oluşuracak ve dudak bileşiklerinden geçen yatay düzlemin 10 cm. yukansmdaki doğruya dik ve doğru geometrik merkezine gelecek şekilde tutulmuşlardır.

Çalışma süresi de saçılan mikroorganizma sayılarını etkile-yebilen faktörlerden birisi olduğundan, her uzaklık için çalışma süresi 30 saniye olarak sınırlandırılmıştır.

Uygulanan istatistiksel yöntemle; 50 hastadan kanlı jeloz plaklarına alman ve 37 santigrat derecelik etüvde üretilerek koloni sayıcı aracılığıyla sayısal olarak saptanan mikroorganizma kolonileri sayısına ilişkin ortalama değerler; 15 cm. uzaklık için 741.92+131.05, 25 cm. için 338.32+60.60 ve 35 cm: için 166.84 + 39.95 olarak bulunmuş; her üç uzaklıktaki mikroorganizma sayılarına ilişkin ortalama değerler arasındaki farkların P=0.001 düzeyinde önemli oldukları saptanmıştır.

Madden ve Hausler (9); yavaş dönen turlar ve aeratörler ile çalışılırken ağız dışına yayılan mikroorganizmalar arasında farklılık olup olmadığını araştırmışlar, aeratör ile çalışma sırasında yavaş dönen turlara göre mikroorganizmaların büyük oranda yayıldıklarını saptamışlardır.

Aeratör ile çalışma sırasında hastadan saçılan mikroorga-nizmalardan ve bu mikroorganizmaların oluşturabileceği olum-

33

Page 54: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

öuz etkilerden korunabilmek için hekimin bazı önlemler alması gereği ortaya çıkmaktadır.

Mohammed ve Manhold (10); aeratör ile çalışmaya başlamadan önce hastaların ağızlarını su ve ağız antiseptikleri ile çalkalattırmışlar ve ağızlarını çalkalattırmadan çalıştıkları hastalarla mikroorganizma sayıları bakımından karşılaştırmışlardır. Ağız antiseptikleri ve su ile ağızlarını çalkalattırdıkları hastalar arasında mikroorganizma sayıları bakımından farklılık bulmamalarına karşın, ağızlarını çalkalattırmadıkları hastalardaki mikroorganizma sayısının 5 kez fazla olduğunu saptamışlardır.

Baloş ve arkadaşları (3); yaptıkları araştırmada oral hijyen bakımının durdurulmasından sonra önemli ölçüde plak oluştuğunu, fırçalamalar ile bu birikimin giderilebileceğini ortaya koy muşlardır.

Hastadan saçılacak mikroorganizmalardan korunabilmek için aeratör ile çalışmaya başlamadan evvel; hekimin hastasm-daki diş taşları ve bakteri plaklarını elimine etmesi, hekimin maske takması, hastanın dişlerini fırçalaması, hastanın ağzını antiseptik sıvılar ya da su ile çalkalaması veya hekimin hastasından en az belirli bir uzaklıktan çalışması-, hekimin alabileceği önlemler arasında bulunmaktadır.

Yapılan bu araştırma ile hekimin aeratör ile hastasından 35 cm. uzaklıktan çalışması halinde, hastadan saçılarak hekimi etkileyebilecek mikroorganizma sayılarının önemli düzeyde azaldığı saptanmıştır.

ÖZET

«Aeratör ile Çalışma Sırasında Hastadan

Saçılan Mikroorganizma Sayısı»

Bu araştırmada, aeratör ile çalışma sırasında hastalardan 15, 25 ve 35 cm. uzaklıklara saçılan mikroorganizma sayıları araştırıldı.

Elli hasta araştırma kapsamına alındı.

Aeratör ile çalışma sırasında hastalardan 15, 25 ve 35 cm. uzaklıklara saçılan mikroorganizma sayılarının ortalama değerleri saptandı.

34

Page 55: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Ortalama değerler arasındaki farkların önemli olup olma-dıklarının belirlenmesinde istatistikî yöntemlerden yararlanıldı.

Uygulanan istatistikî metodlar ile bu uzaklıklara saçılan mikroorganizma sayılarına ilişkin ortalama değerler arasındaki farkların önemli oldukları bulundu.

SUMMARY

«The Numbers of Microorganisms which were Scattered from Patients During Operating with the Air Turbine»

In this study, the numbers of microorganisms which were scattered from patients during operating with the air turbine were investigated at the different distances as 15, 25 and 35 centimeters.

Fifthy patients were examined. The mean values of numbers of microorganims which were

scattered during operating were calculated for the distances of 15, 25 and 35 centimeters. The statistical analyses were applied to determine whether or not differences Of these mean values were significant.

The statistical methods indicated that the differences of the mean values of microorganisms which were scattered were sta-tistically significant for these different distances.

35

Page 56: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

TABAKLANILAN KASNAKLAR

1. AKMAN, M, GÜLMEZOĞLU, E. : Tıbbi Mikrobiyoloji, 2. Baskı, H.Ü. Yayınları, s. 249, 1974.

2. ANDERSON, W. : AD. Pathology, 6th. ed., Vol. IIr The OV. Mosby Co., St. Louis, pp : 1068-1110, 1971.

3. BALOŞ, K, BOSTANCI, H,S., ARPAK, MN„ ÖZCAN, G. : Diş Fırçası Büyüklüğünün Bakteri Plağı ELmmasyonuna Etkisi, A.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 7: 157-166, 1980.

4. BETTING, CM., HABERFELDE, G., JUHL, L.K. : Spread of Organizms From Dental Air Rötar, J. Amer. Dent. Ass., 68: 5, 648, 1964.

5. ÇETİN, E.T. : Pratik M-kroblyoloji, Menteş Matb., Istanbul, s.: 62-65, 107-177, 1968.

6. GARN, S M. : Statistics : A Review, Angle Orthodont., 28: 3, 149-165, 1958. 7. GREENE, J.C., VERMILLION, J.R. : The Simplified Oral Hygiene Index, J.

Am. Dent. Assoc, 68: 7-13, 1964. 8. HAMBLETON, P. : The Senbivity of Gram Negative Bacteria, Recoverd

From Aerosols, to Lysozyme and Other Hydrolytic Enzymes, J. of General Microbiology, 61: 197-204, 1970.

9. MADDEN, RM, HAUSLER, JR.: Microsial Comparison of Dental Hand Pieces, I-Preliminary Report, J. Dent. Res., 42: 5, 1146, 1963.

10 MOHAMMED, C.J, MANHOLD, J.H. : Efficiency of Preparative Oral Rinsing to Reduce Air Contamination During Use Air Turbine Hand Pieces, J. Amer. Dent. Ass., 69: 6, 715, 1964. 11. ONUL, M.: Sistemik

înfeksiyon Hastalıkları, 2. Baskı, Ayyıldız Matb., AŞ, Ankara, s.: 108-112, 1983. 12 Snedecor, GW, COCHRAN, W.G. :

Statistical Methods, 6th. ed., The Iowa State University Press., Ames, Iowa, 1969.

36

Page 57: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

FARKLI YÖNTEMLERLE ÖLÇÜLEN KERATİNİZE DİŞETİ GENİŞLİĞİNE AİT DEĞERLERİN KARŞILAŞTIRILMASI*

Koksal BALOŞ** Gönen ÖZCAN*** Coşkun BARAN****

GİRİŞ

Keratinize dişeti, yapışık ve serbest dişetini içine alarak dişeti kenarından mukogingival birleşime kadar uzanan dişeti bölümüdür.

Bu bölümün mukogingival birleşimden dişeti yivine kadar olan ve klasik kitaplarda yapışık dişeti diye adlandırılan kısmı ise çeşitli ekollere göre zaman zaman operasyon teknikleri için önem arzeden bir konu olmuştur. Araştırıcılardan bir kısmı gingival sağlığın devam edebilmesi için bu bölgenin yeterli genişlikte olması* gerekliliğini savunmuşlar, epidemiyolojik çalışmalarla elde edilen bu genişliğe ait değerleri esas almışlardır (8, 10). Diğer bir kısmı ise yeterli genişlik bulunmadığında bunun sağlanması için operasyon türlerini geliştirmişlerdir (6, 8). Buna karşın bir grup araştırmacı da fonksiyonel olması kaydı ile bir milimetre genişlikteki yapışık dişetinin yeterli olacağını belirtmiştir (4,12). Ayrıca değişik türdeki çalışmalarla keratinize dişeti genişliğini etkileyen faktörlere dikkat çekilmiştir. Örneğin bunlardan AINAMO ve TALARI bu genişliğin yaşla orantılı olarak arttığını öne sürmüşlerdir (2). Yine bazı araştırıcılar yapışık dişetinin ortodontik hareketler ile arttırılabileceğini saptamışlardır (5, 9).

Bu yönleri ile incelenen keratinize dişeti genişliğinin tam olarak değerlendirilmesi bu bölgenin iyi ölçümleri ile mümkündür. Bu bakımdan litaratür incelendiğinde günümüze kadar çe-

(*) 15. TP D. Bü'msel Kongresinde sunulmuştur (Marmaris, 1934). (**) Prof. Dr. GÜ. Diş Hek. Pak. Periodontoloji AnabiHm Dalı Başkanı. (***) Yrd. Doç. Dr. G.Ü. Diş Hek. Fak. Periodontoloji Anabil:m Dalı Öğr.

. Üyesi. (****) Dt. A.Ü. Diş Hek. Fak. Periodontoloji Anabilim Dalı Araş. Gör.

37

Page 58: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

şitli histokimyasal tekniklerin, direkt ölçüm metodlarmm ve radyografik tekniklerin kullanıldığı, bunlardan histokimyasal tekniklerde Lugol ve Schiller Iodine'nin, anatomik ölçümlerde ise direkt ve Wrinkle ölçüm metodlarmm kullanılmış olduğunu görmekteyiz (3, 7,11,13).

Bu görüşlerin ışığı altında, üç farklı ölçüm metodunun uy-gulandığı aynı bireylerde farklı klinisyenlerce yapılan ölçümlerin karşılaştırılması ve en hassas yöntemin hangisi olduğunun bulunması; ayrıca çeneler arası farkın olup olmadığının saptanması amacımızı oluşturmaktadır.

MATERYAL VE METOD

Araştırmamızın materyalini A.ÜI Diş Hekimliği Fakültesinde klinik sınıflarında eğitim gören yaşları 20 - 24 arası değişen ortalama 22, 13 kız 7 erkek toplam 20 öğrenci oluşturmaktadır.

Bu bireylere ait keratinize dişeti genişliği ölçümleri şahısların üst ve alt çenelerinden yapıldı. Yöre olarak kaninler arası bölge seçildi. Bunun için bölgeyi oluşturan 6 dişin görülen şekli ile orta noktasından mukogingival birleşime indirilen dikmelerin uzunluk ölçümlerinden yararlanıldı. Alt-üst kşisel 12 ölçümün ortalaması alınarak alt ve üst çeneye ait ön bölgeler kara-tinize diş eti genişliği ortalama değerleri bulundu (Resim).

38

Resim : Wrinkle Metodu uygulaması.

Page 59: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Aynı işlemler bir hafta ara ile diğer bir klinisyen tarafından tekrar edilerek yine ortalama değerler farklı şemalara kayıt edildi. Metod olarak ölçümler aşağıdaki yöntemlere göre yapıldı.

Lugol metodunda, Lugol solüsyonu ile mukogingival hattan gingival kenara kadar; Schiller metodunda, Shiller Iodine solüsyonu ile yine aynı hatlar arasında; Wrinkle metodunda ise presel kullanılarak mukozada oluşturulan katlantı ile gingival kenar arasında ölçümler yapıldı. Tüm ölçümler mm'lik bölümlü özel periodontal sond ile metodlar arasında iki gün bırakılarak uygulanmış, elde edilen ortalama sonuçlar eşleştirilmiş t testi ile karşılaştırılmıştır.

BULGULAR

Farklı metodlara göre A araştırıcısı tarafından ölçülen keratinize dişeti genişliğinin üst çeneye ait değerleri TABLO I dedir. L = Lugol S = Shiller W = Wrinkle

n=20 x., ort. xrr ort. Sd1 Sd„ t P

L-S 6.141 6.219 0.948 0.910 2.265* P<0.05

L-W 6.141 6.025 0.948 0.886 -2.406* P<0.05

S-W 6.219 6.025 0.910 0.886 —4.255*** P< 0.001

Tablo I., Metodlara göre, üst çenede A raşatırıcısına ait değerler.

Görüldüğü gibi metodlar arasında sadece Wrinkle ölçüm metodu ile histokimyasal metodlar arasındaki fark önemlidir. Biyo-metrik olarak histokimyasal metodlar arasındaki fark önemsen-miyecek düzeydedir.

Bir hafta sonra aynı çenelerden B araştırıcısına ait değer- ler TABLO II dedir.

n = 20 xt ort/ xt1 ort. Sd, öCt-j* t P

L-S 6.150 6.191 0.947 0.931 1.230 —

L-W 6.150 6.041 0.947 0.895 -3.117** P<0.01

S-W 6.191 6.041 0.931 0.895 —3.600** P<0.01

Tablo II. Metodlara göre, üst çenede B araştırıcısına ait değerler.

39

Page 60: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Yine görüldüğü gibi metodlar arasında sadece Wrinkle ölçüm metodu ile histokimyasal metodlar arasındaki fark önemlidir. Biyometrik olarak boyama metodları arasında fark yoktur.

Farklı metodlara göre A araştırıcısı tarafından ölçülen keratinize dişeti genişliğinin alt çeneye ait değerleri TABLO III dedir. n = 20 x, ort. x„ ort. Sd, Sd„ t P

L-S 3.775 3.791 1.029 0.947 0.335 —

L-W 3.775 3.775 1.029 0.959 -0.001 —

S~W 3.791 3.775 0.947 0.959 -0.385 —

Tablo III. Metodlara göre alt çenede A araştırıcısına ait değerler.

Görüldüğü gibi metodlar arasında fark yoktur.

Bir hafta sonra aynı çenelerden B araştırıcısına ait değerler TABLO IV dedir.

n = 20 x, ort. xu ort. Sdt Sdn t P

L-S 3.825 3.833 0.944 0.915 0.237 —

L-W 3.825 3.783 6.944 0.931 -1.317 —

S-W 3.833 3.783 0.915 0.931 -1.457 —

Tablo IV. Metodlara göre alt çenede B araştırıcısına ait değerler.

İzlendiği gibi metodlar arasında yine fark yoktur.

Tablo III ve Tablo IV den de anlaşılacağı üzere alt çenede her iki araştırıcı Wrinkle metodunda daha az ölçmüş olmalarına rağmen bu farklılık istatistiksel açıdan önem taşımamaktadır.

Araştırıcıların üst çeneye ait ölçümleri arasındaki fark in-celendiğinde buna ait değerler TABLO V dedir. n = 20 xtort. xn ort. Sd, Sd1t t P

LA-LB 6.141 6.150 0.948 0.947 0.270' —

SA-SB . 6.219 6.191 0.910 0.931 -0.524 —

WA-WB 6.025 6.041 0.886 0.895 0.808 —

Tablo V. A ve Baraştırmacılarının üst çenedeki ölçümleri arasındaki farkın önem kontrolü.

Görüldüğü gibi araştırıcıların ölçümleri arasında fark yoktur. 40

Page 61: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Araştırıcıların alt çeneye ait ölçümleri arasındaki fark in-celendiğinde buna ait değerler TABLO VI dadır.

n = 20 xt ort. x„ ort. Sd, Sd„ t P

VLB 3.775 3.825 1.029 0.944 1.301 — SA_SB 3.791 3.833 0.947 0.915 1.159 —

wA-wB 3.775 3.783 0.959 0.931 0.270 —

Tablo VI. A ve B araştırmacılarının alt çenedeki ölçümler arasındaki farkın önem kontrolü;

Yine görüldüğü gibi araştırıcıların ölçümleri arasında fark yoktur.

TARTIŞMA

Periodontal dokuların ilkini oluşturan keratinize dişeti, dişeti kenarından mukogingival birleşime kadar uzanan; bireyler ve çeneler arası olduğu kadar aynı çenede dahi bölgelere göre genişliği fark eden üniteyi oluşturmaktadır. Bu bölgeye ait çalışmalar 30 yıllık süreden bir değişik araştırmacıların değişik tarzdaki çalışmalarına konu olmuştur. Araştırıcıların çoğunun genelde birleştiği nokta keratinize dişeti genişliğinin yeterli ölçüdeki varlığının dişeti sağlığının kalıcılığı için esas oluşu yolundadır. Buna karşın yetersiz yeratinize dişeti genişliği vakalarında eğer hijyen şartları üst düzeyde tutulur ise dişeti sağlığının korunabileceğini savunan yayınlar mevcuttur (4,12). Bu görüşlerin ışığı altında asıl sorunun öncelikle keratinize dişeti genişliğinin tam olarak ölçülmesinin şart olduğu inancı ile bugüne kadar mevcut metodlar içerisinden aynı objelerde farklı klinisyenlerce yapılacak ölçümlerden hangisinin daha sağlıklı olabileceğinin tespiti için çalışmamız planlanmıştır. Ayrıca öl-çümlerin hassas yapılabilmesi için çalışma sağlıklı dişeti dokularına sahip klinik öğrencileri üzerinde yürütülmüş ve öncelikle klinik gözlemler ile bu öğrenci grubunun oluşturulmasına çalışılmış, sex ayrımı düşünülmemiştir.

Yaşın keratinize dişeti genişliği üzerine etkisini inceleyen araştırmalar mevcuttur (1,2). Ancak çalışmamızın yaşın keratinize dişeti genişliği üzerine etkilerini inceleyen yönü yoktur.

Bulgularımızda metodlar arasında sadece Wrinkle ölçüm metodu ile histokimyasal metodlar arasındaki fark üst çenede

41

Page 62: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

önemli olarak bulunmuştur. Bu farkın Wrinkle metodunun üst çeneye ait uygulanış zorluğundan kaynaklanabileceği düşünce-sindeyiz.

Buna ilaveten TABLO III ve TABLO IV dende hatırlanacağı gibi her iki araştırıcı alt çenede Wrinkle ölçüm metodunda daha düşük değerler elde etmiştir. Bunun sebebi bu metodda, me-tod gereği alt çene mukozasının gingival kenaryönlü daha rahat kaydırılmasmdandır. Özellikle Wrinkle ölçüm metodu uygu-lanışmdaki önemli sayılacak bir gözlemimizde bu metodla çenelerde ağrı oluşturulması ve bu ağrının alt çenede daha az meydana gelmesi şeklindedir.

Bulgularımızın diğer bölümünde alt ve üst çenede araştırıcılar arası ve alt çenede metodlar arası fark bulunamamıştır.

Bütün bu bulgularımız sonucunda, özellikle dişeti sağlığının araştırılacağı klinik çalışmalarda keratinize dişeti genişliğinin ölçülmesinin yararlı olduğu inancındayız. Ölçümlerde histokimyasal metodlarm kullanılması daha uygundur. Zira keratinize dişeti bölgesini daha açık ve daha net gösterirler ve bunu bir bant halinde ortaya çıkarırlar. Ölçüme ait yanılgı payları oldukça düşüktür.

Literatürde radyografik incelemelerinde bu konuda kulla-nıldığını bilmekteyiz (13). Ancak uygulama zorluğu, ekonomik olmaması, zaman alması, ayrıca yörenin tespiti için önceden yine histokimyasal yöntemlere gerek duyulması yüzünden bu yolla değerlendirmelerin doğru olmayacağı düşüncesindeyiz.

ÖZET

Keratinize dişeti genişliğinin ölçülmesinde en hassas yöntemin bulunmasının amaçlandığı bu araştırmada, yaşları 20 - 24 arası değişen (ort. 22) 13 kız, 7 erkek toplam 20 öğrenciden ya-rarlanılmıştır.

Bunlarda, 3 farklı ölçüm metodu aynı bireyde farklı klinis-yenlerce ölçülmüş, elde edilen değerler metotlara ve kişilere özgü olarak karşılaştırılmıştır.

Sonuç olarak boyama (Histokimyasal) yöntemlerin uygulama, zaman ve doğruluk yönünden daha üstün olduğu ortaya konmuştur.

42

Page 63: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

SUMMARY

The Comparison of the Values Concerning About the Measurement the Width of the Keratinized Gingiva by Different Methods.

In this article it was aimed to determine the best way of measuring the width of keratinized gingiva. Totally 20 students were chosen (13 girls and 7 boys) whose ages were between 20-24 (ave. 22).

Three different methods of measurement were applied in a student by different clinicians and the obtained values were compared.

As a result it was determined that the histochemical methods are the most reliable way concerning application, time and truth for the estimation of measurements.

43

Page 64: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

YARARLANILAN KAYNAKLAR

1. AINAMO, A., AINAMO, J., POIKKEUS, R. : Continuous Widening of the Band of Attached Gingiva From 23 to 65 years of Age. J. of Perio. Res., 16: 595-599, 1981.

2. AINAMO, J., TALARI: The Increase With Age of the Width of Attached Gingiva. J. of Perio. Res., II: 182-188, 1976.

3. BSRNIMOULIN, J.P., SON, S., REGOLATI, B. : Blometric Comparison of Three Methods For Determining of the Mucogingival Junction. Helv. Odont, Acta., 15: 118-120, 1971.

4. BOWERS, GM.: A Study of the Width of Attached Gingiva. J. of Perio., 34: 201-209, 1963.

5. COATOAM, G.W., BEHRENTS, RG, BISSADA N.F. : The Width of Keratinized Gingiva During Orthodontic Treatment: Its Significance and Impact on Periodontal Status. J. of Perio., 52: 6, 307, 1981.

6. de TREY, E., BERNIMOULIN, J.P. : Influence of Free Gingival Grafts on the Health of the Marginal Gingiva. J. of Cli. Perio., 7: 381-393,

1980. 7. GREEVERS, A.B.: Width of Attached Gingiva and Vestibuler Depth in

Relation to Gingival Health. Thesis. 8. HALL, WB. : Present Status of Soft Tissue Grafting. J. of Perio., 48: 587-

597, 1977. 9. HALL, W.B. : The Current Status of Mucogingival Problems and Their

Therapy. J. of Perio., 52: 9, 1981. 10. Lang, N P., LÖE, H. : The Relationship between the Width of Keratinized Gingiva and Gingival Health. J. of Perio., 43: 628-627, 1972. 11) MAZELAND GEERTE, RJ. : Jaws and Gums. Thesis. 12. MIYASATO, M, GRIGGER, M., EGELBERG, J. : Gingival Condition in

Areas of Minimal and Appreciable Width of Keratinized Gingiva. J. of Cli. Perio., 4: 200-2909, 1977.

13. TALARI, A., AINAMO, J. : Orthopantomographic Assessment of the Width of Attached Gingiva. J. of Perio. Res., 11: 177-181, 1976.

44

Page 65: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

FLUNÎTRAZEPAM İLE ÇOCUKLARDA ANESTEZİ KORKUSUNUN AZALTILMASI KONUSUNDA BİR ÇALIŞMA*

Tezer BERK** Alev CONKBAYIR***

GÎRİŞ

Bilindiği gibi, özellikle çocuklarda diş tedavisinin başarısını etkileyen en önemli faktörlerden birisi de çocukla' iyi bir iletişim kurabilmektir. Ne yazık ki çocukların diş hekimine gitmeleri veya Pedodonti kliniklerinde tedavi edilebilmeleri onların korkulu rüyası olmakta ayrıca bu durum dişhekimlerinin tedavi edebildiği çocuk hasta sayısını da; bir hayli düşürmektedir.

Bu nedenlerle özellikle son yıllarda çocukla hekim ilişkisini kolaylaştırıcı bazı yöntemler üzerinde durulmakta ve ağızdan verilen premedikasyon ajanları bu konudaki çalışmalarda yoğunluk kazanmaktadır (1, 3,4,7, 9,10).

Bu çalışmada, çocuklardaki diş hekimi korkusunun onlara yerleşen ya da yerleştirilen enjektör korkusu ile doğru orantılı olduğu düşünülerek, kavite preparasyonu korkusunun azaltılmasında etkin olduğu bildirilen (1) flunitrazepamm aynı etkinliği enjektör korkusunun azaltılmasında da gösterip göstermi-yeceğinin kontrol grubu ile karşılaştırmalı olarak saptanması amaçlanmıştır,

MATERYAL VE METOD

Çalışma Gazi Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Pedodonti Bilim Dalma başvuran, ağırlıkları 15 - 52 kg., yaşları 4-14 arasında değişen 20 kız, 27 erkek çocuk olmak üzere toplam 47 has-

( * ) Çalışma, 15. T.P.D. Bilimsel Kongreşi'nde sunulmuştur. ( ** ) Doç. Dr., Gazi Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Pedodonti Bilim

Dalı. (***) Gazi Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Pedodonti Bilim Dalı, Araş-

tırma Görevlisi.

45

Page 66: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

ta ile yürütüldü. Seçilen çocukların daha önce anestezi deneyip mi geçirmemiş olmalarına özellikle dikkat edildi. Bu çocuklardan rastgele seçilen 23 tanesi kontrol, 24 tanesi de deney grubuna ayrıldı. Kontrol grubuna «dentiflour» tablet, deney grubuna da «Flunitrazepam» içeren tablet, gözlemcinin bilgisi olmayacak . şekilde araştırmanın yöneticisi tarafından verildi.

Flunitrazepam ihtiva eden tablet, kavite preparasyonu kor-kusunun azaltılmasında önerildiği gibi 4-7 yaş arasındaki çocuklara 0,5 mg., 8-14 yaşlar arasındaki çocuklara 0,75 mg. olacak şekilde verildi. Tabletlerin kolayca bölünmeye elverişli olacak şekilde hazırlanmış olmaları bu konuda kolaylık sağladı.

Çocuklar ilaç verildikten bir saat sonra kliniğe alındılar. Anestezi uygulamasına reaksiyon daha önce hazırlanmış olan fakülte kart numarası, cinsiyet, yaş, kiloyu bildiren formlarda işlemin kabulü olarak kolay, zor, ve imkânsız şeklinde (X) işareti ile değerlendirildi ve bu kartlar gözlemci tarafından biriktirildi. Mental durum, hipnotik etkinlik, motor faaliyetler ve se-dasyon derecesi araştırma kapsamına alınmadı.

TABLO I

KART NO: BAŞVURU TARİHİ:

ADI SOYADI: UYGULANAN TEDAVİ:

CİNSİYETİ

DOĞUM TARİHİ:

KİLOSU:

İŞLEMİN KABULÜ

KOLAY: ZOR:

İMKANSIZ:

BULGULAR

Tablo II de görüldüğü gibi placebo grubundaki 23 hastadan 14'ü işlemin tatbikinde zorluk çıkartmamış, 5 tanesi zor kabul etmiş, 4 tanesi ise uygulamaya imkân vermemiştir. Flunitraze-

46

Page 67: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

pam grubunda ise 16 hasta işlemi kolay kabul etmiş, 4 tanesi zor izin vermiş, 4 tanesi de uygulamaya imkân bırakmamıştır.

Sonuç olarak iki grup arasında anlamlı bir fark bulgulana-mamıştır.

TABLO II

Kolay Zor İmkânsız

PLACEBO 14 5 4

FLUNİTRAZEPAM 16 4 4

TARTIŞMA

Morfin sülfat, mepheridin hidroklorür gibi bazı narkotikler, barbiturat, kloralhidrat gibi sedatif hipnotikler, fenotiyazin, klor-promazin gibi psikoterapi ajanları ve klordiazepoksid ve diazepam gibi çeşitli sedatifler premedikasyon konusunda başarılı ya da başarısız sonuçları ile literatürde yer tutan premedikasyon ajanlarıdır (5, 9,10,11).

Enjektör uygulanması konusunda küçük hastaların tutumunun büyüklerden çok farklı olduğu bilinen bir gerçektir. Aynı durum kavite preparasyonu için de geçerlidir. Bu problemin çözülebilmesi gerçekten çocuk dişhekimliğinde önemli bir aşama olacaktır. Bu açıdan genel tıp bilimlerinin yanısıra dişhekimliğinde de premedikasyon ajanlarının kullanılmasını içeren çalışmaları (1, 2,6,8,11) memnunlukla karşılıyoruz.

Çalışmamızda kullanılan benzodiazepin grubundan bir tran-kilizan, relaksan aynı zamanda da hipnotik olan flunitrazepam, güvenlik sınırının geniş olması açısından (1) tercih edilmiştir. Flunitrazepamı cerrahi operasyondan önce kullanan Richardson (7), flunitrazepamın operasyon öncesinde diazepama oranla daha büyük bir sedasyon sağladığını savunmuştur. Auill ve arkadaşları (i) ise, konservatif tedavi uygulamalarında hasta ile kurulan kooperasyon konusunda flunitrazepamın placeboya göre anlamlı bir sonuç verdiğini, diazepam ile kontrol arasında ve flunitrazepam ile diazepam arasında anlamlı bir fark bulgula-

47

Page 68: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

madıklarmı bildirmişlerdir. Araştırıcıların bu bulguları flunit-razepamı premedikasyon ajanı olarak kullanmamızda diğer bir etken olmuştur. Ayrıca kavite preparasyonunda karşılaşılan güçlükler nedeniyle premedikasyonun gerektiği savunulurken (1), enjektör korkusunu yenmek için yapılan bir araştırmaya rastlanılmamış olması çalışmamızı bu yönde etkilemiştir.

Özellikle sorunlu ve ürkek çocuklarda gerek enjektör uygu-laması gerekse kavite preparasyonu zorluklarını gidermek için genel anestezi bir çözüm olabilir. Ancak oral premedikasyonun genel anestezinin oluşturabileceği risklerden uzak olduğu da bir gerçektir. Bunlara ilaveten Robbins'in de belirttiği gibi, özel refakatçi gereksinimini ortadan kaldırması, yan etkilerinin az olması, aneştezist ve ekipmanını gerektirmemesi, en önemlisi de şayet tedavi yapılacaksa tedavinin kaliteli olmasını sağlaması da oral premedikasyonun olumlu taraflarıdır.

Çalışmamızda, deney ve kontrol grupları arasında bir fark bulgulamadık. Oysa daha önceki bir çalışmada (1), kavite pre-parasyonundan önce flunitrazepam ile oral premedikasyon yapılan çocuklarda 4-7 yaşlarda benzer dozlar kullanılmış, deney ve kontrol grupları arasında önemli bir fark bildirilmiştir. Bu durumda, çalışmamızın sonucu enjektör konusunda çocukların ne kadar duyarlandırıldıklarmm bir göstergesi olabilir. Tüm bunlara karşın her iki grupta da imkânsız ölçüde tepki gösteren çocukların varlığı, hem çocuk hem de hekim açısından uygulama kolaylığı getirecek çalışmaların gerektiğini göstermektedir. Bu noktadan hareketle enjektör korkusunun azaltılması için, kilogram başına düşen dozun yükseltilerek konunun ayrı bir çalışma kapsamına alınması ile deney grubundaki zor ve imkânsızlar sayısının düşmesi beklenebilir.

Ayrıca daha önce kötü bir deneyim geçiren ya da bir yakını nedeniyle böyle bir olaya şahit olan çocuklar bu korkuları bilinç altına yerleşmiş olarak geldikleri için gerçekten çözümü zor du-rumlar oluşturabilmektedirler. Bu nedenle çocukların diş hekimine ilk gidişlerinde bu sahaya ağırlık veren ünitelerin seçilmesi ya da diş hekimlerinin çocuk hastalarına özel bir davranış biçimi uygulamaları bizlerin de işini kolaylaştıracaktır.

ÖZET

Bu yazıda, flunitrazepamm sedatif etkisinin kontrol grubu ile karşılaştırmalı olarak değerlendirilmesi sunulmuştur. Çalış-

48

Page 69: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

ma 4-7 yaşları arasındaki 47 çocukta yapılmıştır. Enjeksiyonun kabulünde kontrol ve deney grupları arasında farklılık bulgu-lanmamıştır.

SUMMARY

A Clinical Study in Reduction of Anesthesia Fear with Flunitra-zepam in Children.

In the present paper, a double-blind evaluation of the sedative effects of flunitrazepam as compared to placebo is presented. The study was performed on 47 children varying between 4-7 years of ages. There are no differences in experimental and control groups in acceptance of injection.

KAYNAKLAR

1. AUILL et. al. : Flunitrazepam and diazepam comp:red as sedatives in children. J. Dent. Child., 327-331, 1983.

2. BAIRD, E S., CURSON, I. : Orally administered diazepam in conservative dentistry, a double-blind tr.al.-B. Dent. J., 128: 23-27, 1970.

3. BOYD, J.D., MANFORD, M L M. : Premedication in children : A controlled clinical trial of oral tricoflos and diazepam. B. J. Anaesth, 45: 501-506, 1973.

4. GORDON, N.H., TURNER, D J. : Oral paediatrlc premedication. Brit. J. Anaesth. 41: 136-138, 1969.

5. HAWES, RR. : «The problem of pain and sedation» in Finn, SB. Clinical Pedodontics, W.B. Saunders Co. Philadelphia, pp.: 114-125, 1973.

6. LANG, LL. : An evaluation of the efficacy of hydroxzina (Aterax-Vistaril) in controlling the behav.our of child patient. J. Dent. Child, 32: 253-238, 1965.

7. RICHARDSON, F.J., MANFORD, MLM. : Comparison of flunitrazepam and diazepam for oral premedication in older children. B. I. Anaesth. 51: 313-318, 1979.

8. ROBBINS, M B. : Chloral hydrate and Promethazine as Premedicants for the Apprehensive Child. J. Dent. Child. 34: 327-331, 1967.

9. ROOT, B., LOVELAND, J.P. : Pediatric premedication with diazepam of hydroxyzine, oral versus intLmuscular route. Anesth. Analg. 52: 717-723, 1973.

10. ROOT, B , LOVELAND, J.P. : A comparative evaluation of chlorprotli'xene and secobarbital for pediatric premedication. J. Clin. Pharmacol. 11: 56-68, 1971.

11. SMALL, E.W. : Intravenous hydroxyzine in oral surgery. Cral Surgery, 22: 669, 1966.

49

Page 70: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ
Page 71: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

DENEYSEL GİNGİVİTİS OLUŞTURULMUŞ KÖPEKTE FARKLI PLAK KONTROLÜ YÖNTEMLERİNİN DİŞETİ

DOKULARINA ETKİSİNİN ULTRASTRÜKTÜREL OLARAK KARŞILAŞTIRILMASI*

Koksal-BALOŞ** Ateş PARLAR***

GİRÎŞ

Yaklaşık son 30 yıl içinde yapılan çalışmalar, iltahabi gingival ve periodontal hastalıkta ana etiyolojik faktörün, bakteriyel plak ve ürünleri olduğunu ortaya koymuştur (44, 50).

İnsanlar (26,49), ve hayvanlar (25, 38,17, 30, 31) üzerinde yapılan çalışmalar, periodontal yıkımlar ile bakteriyel birikintiler arasında gerçek bir ilişki olduğunu kanıtlamıştır. Bu ilişkinin varlığı, epidemiyolojik çalışmalarla da doğrulanmıştır (29, 52).

Plak birikiminin engellenmesi ile, mevcut gingival inflamas-yon ortadan kalkmakta; plak kontrolünün düzenli sağlanması halinde ise gingivitis oluşması önlenebilmektedir (26,49, 50).

Bakteri plağı kontrolünde en çok yararlanılan ve en emin yol mekanik temizlik yöntemleridir (48, 52). Ancak zaman zaman, mekanik temizliğin yanı sıra veya onun yerine antibakte-riyel ajanlarla kimyasal plak kontrolüne de gerek duyulmaktadır (18,28).

Bu amaç için kullanılabilecek uygun bir antibakteriyel ajanı saptamaya yönelik çalışmalar sonucunda yaklaşık 25 seneden beri hayvanlar ve insanlar üzerinde test edilen Chlorhexidine

( * ) Araştırma, A.Ü. Veteriner Fakültesi. A.Ü. Tıp Fakültesi, G.Ü. Dişhekimliği Fakültesi'nde yapılmış ve Türk Periodontoloji Derneğinin XV. Bilimsel Kongresi'nde sunulmuştur (Marmaris, 1984).

( ** ) Prof. Dr., G.Ü. Dişhekimliği Fakültesi Dekanı ve Periodontoloji Ana-bilim Dalı Başkanı.

(***) Dt., G.Ü. Dişhekimliği Fakültesi Periodontoloji Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi.

51

Page 72: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

giukonat'm (Chx) güvenilir bir madde olduğu anlaşılmıştır (7, 27,35).

Bu çalışmada, deneysel gingivitis oluşturulmuş köpekte to-pikal Chx uygulaması veya mekanik temizlik ile klinik sağlıklı duruma döndürülmüş dişeti dokularının ultrastrüktürel düzeyde karşılaştırılması amaçlanmıştır.

MATERYAL VE METOD

Çalışmamızda bir adet yerii-melez, yetişkin erkek köpek kullanıldı. Deney hayvanı araştırma laboratuvarmda bulunan deneye hazır köpekler arasından sağlıklı dişetinin klinik kriterleri gözönüne alınarak seçildi.

Araştırmanın başlatıldığı gün, klinik sağlıklı dişeti örneklemesi için biyopsiler alındı* Klinik sağlıklı dişeti örnekleri genellikle premolar bölgelerden elde edildi. Kanin dişler yöresinde Is3 hafif bir yüzeye! gingivitis mevcuttu.

0. günden itibaren deney hayvanı yumuşak ve yapışkan di yet (suda ezilmiş bisküvi) ile beslenerek plak akümülasyonu- nun artmasına çalışıldı. Plak birikimi ve gingivitisin oluşması plak boyama, dişetinin rengi, konturu, ödem durumu ve kana ma eğilimi ile değerlendirilerek takip edildi. 18. günde klinik gin givitis belirtilerinin yerleştiğine karar verildi ve iltahaplı dişeti dokularını örneklemek için dişeti biyopsileri alındı. Biyopsilerin alınmasını takiben deneyin ikinci bölümü başlatıldı.

Bu dönemde, deney hayvanı rutin diyetine döndürülerek biyopsi yaralarının iyileşmesi için 1 hafta beklendi. Bunu takiben kcııtralateral segmentlerde günde bir kere % 2 topikal Chx uy-/ gulaması veya günde iki kere diş fırçalama ile plak kontrolü sağlandı. Plak kontrolünün 20. gününde klinik kriterler içerisinde sağlıklı dişetine ulaşıldığına karar verilerek her iki grup içinde biyopsi örnekleri alındı.

Böylece 45 günlük deney periyodu sonunda;

1. Klinik sağlıklı dişeti, 2. Deneysel dişeti iltahabı, 3. Diş fırçalama ile elde edilen sağlıklı dişeti, ve 4. Chx uygulanarak elde edilen sağlıklı dişeti

dokularına ait biyopsi örnekleri alınmış oldu.

52

Page 73: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Alman dişeti örnekleri derhal 1+4°C paraformaldehyd glu-taraldehyd solüsyonuna atıldı ve bu solüsyon içinde 1 mm. ge-nişliğinde olacak şekilde uzunlamasına parçalara ayrıldılar. Bu solüsyon içinde 2 saat buzdolabında ön tespitten sonra veronal asetat tamponlu osmium tetroksitte buzdolabında 1 saat son tespit yapıldı. Uranil asetat ile blok boyamasını takiben, parçalar dereceli alkol serilerinden geçirilerek dehidratasyona tabi tutuldular ve Araldit materyali ile bloklandıîar. LKB Ultratome III ile 1 mikronluk yarı-ince kesitler alındı. Toluidin mavisi ile boyanan bu kesitler ışık mikroskobunda incelendi ve üzerine Target Marker 11870 monteli LKB 1180O Pyramitome ile bloklar tekrar traşlandı. LKB Ultratome ile alman 500-700 Â lük çok ince kesitler bakır gridler üzerine toplandı ve kurşun sitrat ile kon-trastlandıktan sonra Carl-Zeisş EM 9 S-2 elektron mikroskobunda incelendiler.

Işık mikroskobik inceleme için alman parçalar ise formol ile tespit edilip dereceli alkollerden geçirilerek dehidrate edildiler. Parafin içinde bloklanan parçalardan alman 5 mikronluk kesitler H.E. ve Mallory Triple ile boyandılar.

BULGULAR

Işık mikroskobik gözlemler: Klinik sağlıklı dişetinde sulkus epitelinin ince olup, prolife-

rasyondan uzak olduğu görülürken; deneysel dişeti iltahabında sulkus epitelinde kalınlaşma ve proliferasyon ile rete-peg yapılarının oluştuğu izlendi. Sağlıklı dişetinde epitel altı bağ dokusunda az miktarda lemfosit ve makrofaj görüldü; buna karşılık

53

Page 74: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

iltihaplı bağ dokuda yoğun iltahabi hücre infiltrasyonu ve kol-lagen kaybı bulgulandı. Ayrıca sulkus epitelinde çok sayıda po-limorfonükleer lökositler mevcuttu.

Mekanik temizlik uygulanan dişeti bölgelerinde sulkus epi-telinin koronal kısımlarında ince epitel çıkıntıları ve az miktarda iltahabi hücreler görüldü. Chx uygulanan dişeti bölgelerinde ise sulkus epitelinin koronal kısımlarında epitel-bağ dokusu yüzleşmesinin düzgün bir hat halinde olduğu, bağ dokuda ise ender iltihap hücreleri bulunduğu gözlendi. Hem Chx hem de mekanik temizlik grubu doku örneklerinde sulkus epitelinin sonlan-ma bölgesinde epitelin rete-peg yapıları ve proliferasyon ■göster-mediği, bağ dokusunda tek tük iltahap hücreleri bulunduğu gözlendi.

Ayrıca Chx uygulanan bölgelerde oral gingival epitelde zaman zaman desquamasyon belirtilerine rastlandı.

Elektron mikroskobik gözlemler:

Elektron mikroskobik incelemeler sulkus epitelinde; epitelin yüzeyel orta ve basal tabakaları ile bağ dokusu bölgelerinde yapıldı.

1. Klinik sağlıklı dişeti: Bu grup örneklerin sulkus epitelinde yüzeyel hücrelerin yassı olup bazılarının nükleus içerdikleri görülmüştür. En yüzeyde desquame olmak üzere bulunan hücreler arasındaki boşluklar genişlemiştir. Orta ve basal tabakalara doğru inildikçe hücreler daha kübik hale gelmektedir. Hücreler arası mesafe genellikle dar olup, sitoplazma içinde na-

54

Page 75: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

diren yağ damlacıkları vardır. Sulkus epitelinde zaman zaman genişlemiş hücreler arası boşluklara da rastlanmıştır. Bu genişlemiş hoşluklar granüler bir madde içermektedir. Epitel hücreleri arasında nadiren lökositlere de rastlandı. Sağlıklı sulkus epitelinde desmosomal yapıların özelliklerini koruduğu ve to-nofilamentlerin sitoplazma içinde periferal yerleşimde olduğu gözlendi.

Besim 3. Klinik sağlıklı sulkus epitelinde yüzeyel tabaka hücreler.

Epitel altı bağ dokusunda ise hücre popülasyonunda fibrob-lastların baskın olduğu bulgulandı. Fibroblastlar klasik morfolojik özelliklere sahiptiler. Bağ dokuda hücreler arası maddeyi yoğun bir kollagen ağı oluşturuyordu.

Resim 4. Klinik sağlıklı dişeti dokularında bağ dokusu hücre popülasyonunda fibroblastlarm baskın olduğu görüldü.

Page 76: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

2. Deneysel dişeti iltahabi: İltahaplı dişeti örneklerinin elektron mikroskobik incelemesinde, sulkus epi telinin hücreler arası boşluklarının genişlediği ve desmosomal kontaktlarm bozulduğu izlendi. Hücre içi lipid damlacıkları büyüklük ve sayı olarak artış gösteriyordu. Desmosomlarm bütünlüklerini kaybetmesiyle beraber tonofilamentlerde daha perinükleer alana doğru çekilmiş durumdaydılar. Genişlemiş hücreler arası boşluklardan çok sayıda lökositlerin, özellikle nötrofil granülcsitlerin, göç ettiği ve sulkus boşluğuna ulaştıkları gözlendi.

Rrsim 5. Deneysel dişeti il-tihabında sulkus cplteli hücreleri.

îltahaplı dişeti örneklerinde nötrofiller tarafından istila edilmiş bulunan geniş hücreler arası boşluklar elektron yoğun gra-nüler bir madde içermekteydi.

- Epitel altı bağ dokusunda ise nötrofil granülositler, makro-fajlar, ve lemfositlerden oluşan iltahabi hücre infiltrasyonunun varlığı gözlendi.

Bağ dokusunda yer yer kollagen kaybı ve lemfoid hücrelerle yakın temasta bulunan fibroblastlarda bazı sitopatik değişiklikler tespit edildi. Fibroblastlardaki bu değişiklikler boyutsal irileşme, mitokondrilerde kris-ta kaybı ve bulanık şişme, ve en-doplazmik retikulum keselerinin dilatasyonu ile karakterliydi.

3. Diş fırçalama ile elde edilen sağlıklı dişeti ve 4. Chx uygulanarak elde edilen sağlıklı dişeti :

56

Page 77: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Resim 6. İltehaplı dişeti bağ dokusunda iemf ositlerle ya-kın temasta olan ve pato-loj k değişlklğe uğramış bir fibroblast.

Her iki grupta da sulkus epitelinin bütün tabakalarında hücreler arası boşlukların daraldığı desmosomal ilişkinin yeniden sağlandığı gözlendi. Epitel hücreleri arasında nadiren rast-lanabilen iltahabi hücrelerin bazılarının dejenerasyon belirtileri gösterdikleri saptandı.

Be s"m 7. Mekanik temizlik grubunda sulkus epiteli.

57

S&*„

Page 78: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Resim 8. Chx grubunda sul-kus epiteli.

Epitel hücreleri arasında yer yer hücre kökenli olduğu sa-

nılan artıklar gözlendi. Chx grubunda epitel hücreleri arasında çok nadir olarak ne olduğu belirlenemeyen, elektron yoğun par-tiküllerden oluşmuş kümelere rastlandı.

Her iki gruptada epitel-bağ dokusu yüzleşmesinde bulunan basement lamina kesintisiz olarak devam ediyordu. Epitel

altı bağ dokusunda az sayıda inflamatuar hücrenin yanı sıra hücre

popülasyonunda fibroblastların baskın olduğu bulundu

Resim 9. Chx grubunda epi-tel bağ dokusu.

58

Page 79: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Yine her iki grupta nötrofil granülositler genellikle damar içi lokalizasyonda görüldüler.

Eesim 10. Mekanik temizlik grubunda nötrofillerin damar içi lokalizasyonda bu-

• lunmaları.

TARTIŞMA

1956'da Sognnaes ve Albright (45) tarafından oral mukozanın elektron mikroskobik incelenmesine ait ilk çalışmanın yayınlanmasını takiben gingival ve periodontal dokuları bu yolla inceleyen pek çok ultrastrüktürel çalışma literatürde yer almaya başladı (14, 37, 39, 46, 47). Normal dokuların elektron mikroskobik özelliklerinin belirlenmesinden sonra çalışmaların insanlarda (13,40) ve hayvanlarda (16,41,42) normalden sapmış dokuların incelenmesine yöneldiği görülmektedir. Sınırlı düzeyde olmak üzere ülkemizde de belirtilen dokuları elektron mikroskobik olarak inceleyen çalışmalar vardır.

Çalışmamızın ana, amacı sulkuler dokuların sağlıklı ve ilta-haplı hallerinin incelenmesinden çok, iyi bir antibakteriyel ajan olarak bilinen Chx ve plak kontrolündeki değeri tartışma götürmeyen mekanik temizliğin, dişeti sağlığına etkilerinin ultrastrüktürel seviyede karşılaştırılmasıdır.

Deney hayvanı olarak kullandığımız köpek, daha önce pe-riodontoloji literatüründe çok sayıda ve değişik türdeki çalışmalara konu edilmiş (3, 30, 31, 38, 43) ayrıca gingival ve periodontal dokularının yapı özellikleriyle insan örneğine yakm oldukları ortaya konmuş iyi bir modeldir (4,15,32).

59

Page 80: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Hücre membranmı geçip, sitoplazmik içeriği çökeitmek suretiyle bakterinin ölümüne neden olan Chx'in (8) oral mikrof-lora üzerine etki ederek (36) plak birikimini önlediği (1,22,23); gingivitis- oluşmasına izin vermediği (27); ve mevcut gingivitisi gerilettiği (6) yapılan çok sayıda hayvan (5, 9, 21) ve insan (10, 19, 27, 28) deneyleri ile kanıtlanmıştır.

Deney hayvanı olarak köpeğin, antiplak ajanların test edilmesinde uygun bir model olduğu (24) ve Chx'in köpekteki plak florasına insan örneğine benzer bir şekilde etki ettiğine dair raporlar (5, 9, 21) literatürde yer almaktadır.

Bu çalışmada amacımız gingivitis gelişimindeki patogenezi izlemek olmadığından deney öncesi periodda oral hijyen uygulayarak tüm dentisyonda gingival sağlığa ulaşmak için çaba göstermedik.

Deneysel gingivitis oluşturmada kullandığımız yöntem insan ve hayvanlarda yapılmış benzer çalışmalarda kullanılan modeller ile benzerlik taşımaktadır (3, 26, 30, 31, 38, 43, 49).

Amacımız periodontal dokularda yıkım yaratmak değil sa dece gingivitis meydana getirmek olduğundan plak akümülas- yonu yumuşak diyet verilerek hızlandırılmış, sonuçların çarpı tılmasından kaçınmak için herhangi bir retansiyon vasıtasından yararlamlmamıştır. *

Deney başlangıcında kanin dişler yöresi hariç diğer bölgelerde klinik sağlıklı kriterlere sahip olan dişetleri plak akümü-lasyonu döneminde karakteristik gingivitis belirtileri gösterirken kanin bölgelerdeki mevcut yüzeyel gingivitis de şiddetlenmiştir.

Gerek deneysel gingivitis oluşturulması döneminde gerekse sağlıklı dokuların saptanmasında klinik muayene ve plak boyama yöntemleri kullanılmıştır.

Işık mikroskobik ve elektron mikroskobik incelemelerimizi, gingival inflamasyonun başladığı bölge olması nedeniyle sul-kuler dokularda gerçekleştirdik.

Klinik olarak sağlıklı kriterlere sahip dişeti örneklerinin ışık ve elektron mikroskobik incelemelerinde sulkus epiteli ve altındaki bağ dokusunda yer yer seyrek iltahabi hücreler ile karakterli hafif inflamasyon bulunduğunu gözledik. Bilindiği gibi klinik sağlıklı dişetlerinde yani G.I.:0 olduğunda dahi subklinik inflamasyon belirtilerine «düzenli olarak rastlanabilmektedir (2, 20,25). 60

Page 81: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Attström ve arkadaşları (4) uzun süre sistemli ve titiz plak kontrolü uyguladıkları köpeklerde subklinik damarsal reaksiyonların var olup olmadığını saptamak için gingival sıvı akışı ve kreviküler lökosit sayımı gibi son derece hassas klinik ve la-boratuvar tekniklerden yararlanmışlar, titiz plak kontrolü ve hasas değerlendirme yöntemlerine rağmen histolojik incelemede iltahabi hücrelerden tamamen uzak sulkuler dokulara her zaman ulaşamamışlardır.

Klinik veriler dahilinde gingivitis kararı verdiğimiz dokulara ait biyopsi örneklerinin ışık mikroskobik incelemesinde kronik ütahap hücrelerinin infiltrasyonu, epitelde proliferasyon ve bağ dokuda kollagen kaybı ile karakterli klasik inflamasyon belirtilerinin var olduğunu bulguladık. İltahaplı sulkus epitelinin elektron mikroskobik incelemesine ait bulgularımız kronik iltahaplı dişetlerinde yapılmış ultrastrüktürel çalışmaların bulgularıyla benzerlik taşımaktadır (13,15,16, 34). Epitel hücreleri arasındaki mesafenin genişlemesi ve desmosom kaybının artmış polimorf migrasyonuna bağlı olabileceği böylece bakteri kökenli toxin ve endotoxinlerin doku içine, gingival doku sıvısının da sulkus boşluğuna geçişindeki artışa genişlemiş hücreler arası mesafenin yol açtığı görüşü ileri sürülmüştür (13,16).

Sulkus epitelinin altındaki infiltre bağ dokusunda bulgula-dığımız sitopatik değişikliğe uğramış fibroblastlar başka araş-tırmacılar tarafından da bulgulanmış (11,41,42) ve bu fibrob-lastlarm kollagen yıkımında rol alabileceği görüşü ileri sürülmüştür.

% 2 Chx'in günde bir kez topikal uygulaması ile supragingival plağın tamamen elimine edildiği bir çok çalışmada kanıtlanmış (27, 28, 36) ve bu yolla plak eliminasyonu bir çok deneysel çalışmada başarıyla kullanılmıştır (33, 51).

Diş fırçalamanın supragingival plak kontrolündeki etkisi de iyi bilinmektedir.

Bu iki ayrı plak kontrolü yöntemini uygulayarak ulaştığımız klinik sağlıklı dişeti örneklerinin incelenmesinde kullandığımız teknik ve yöntemlerin sınırları dahilinde belirgin bir farklılık bulgulayamadık. Her iki grupta da subklinik inflamasyon belirtileri minimal düzeyde varlığını korurken bu tablo önemsiz ölçüde Chx grubunun lehine idi. Chx kullanımı supragingival plak oluşumunu tamamen engellerken subgingival plak oluşu-

61

Page 82: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

munu engelleyememekte, ancak oluşma hızım yavaşlatmaktadır (51). Aynı durum mekanik temizlik için de geçerlidir.

Bu gerçeklerin ışığında, gerek Chx gerekse mekanik temizlik ile ulaştığımız klinik sağlıklı dişetlerinin sulkus bölgelerindeki minimal iltahabi cevabın sebebinin subgingival sahadan gelen düşük düzeydeki bakteriyel irritasyon olduğu düşünülebilir.

Her iki grupta da sulkus epitelinde az sayıda lökosit ve lem-fosit görülürken, bu hücrelerden bazılarının dejenerasyon belirtilerine sahip olduklarını bulguladık. Chx uygulanan dokularda, epitel içinde çok nadir olarak, ne olduğu belirlenemeyen elektron yoğun küçük partiküllerden oluşan kümelere de rastladık. Epitel altı bağ dokusunda ise hücre popülasyonunun baskın olarak fibroblastlardan oluştuğu, tek tük lemfosit ve makrofaj tipi iltahap hücrelerine rastlandığı görüldü. Nötrofiller genellikle damar içi lokalizasyonda ve marginasyona uğramış olarak görüldüler. Bu tablo, mevcut minimal irritasyonun şiddeti arttığında nötrofillerin derhal damar dışına çıkmaya hazır olarak bekledikleri izlenimini uyandırmaktadır.

Chx uygulanan bölgelerde oral gingival epitelde yer yer rastladığımız desquamasyon belirtileri Chx'in nadir yan etkilerinden biri olarak bildirilmektedir (12).

Bu çalışma sonucunda Chx ve mekanik temizliğin plak eli-minasyonunu sağlayarak gingival sağlığı iade etmedeki etkinlikleri ultrastrüktürel düzeyde incelendi ve her iki yöntemin aynı ölçüde başarılı olduğu bulundu.

TEŞEKKÜR

Prof. Dr. Mahmut SAĞLAM ve Prof. Dr. Sâtı BARAN'a değerli yardımları için teşekkür ederiz.

ÖZET

Deneysel gingivitis oluşturulmuş köpekte dişetinin klinik sağlıklı ve iltahaplı durumları ile diş fırçalama veya Chx uygulaması yoluyla sağlıklı hale getirilmiş dişeti dokuları elektron mikroskobik olarak incelendi. Her iki yöntemle sağlanan plak kontrolünün dişeti sağlığını iade etmede benzer şekilde başarılı olduğu bulundu.

62

Page 83: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

SUMMARY

ELECTRON MICROSCOPIC COMPARISON OF THE EFFECTS OF DIFFERENT MODES OF PLAQUE CONTROL ON THE GINGIVAL TISSUES OF A DOG WITH EXPERIMENTALLY INDUCED GINGIVITIS.

In a dog with experimentally induced gingivitis, clinically healthy and inflamed states of the gingivae were observed electron microscopically. Additionally the effects of tooth brushing and Chx application on the inflamed gingival tissues were studied with electron microscope. No significent difference was found between the effects of these two modes of plaque control, at an ultrastructural level.

63

Page 84: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

YARARLANILAN KAYNAKLAR

1. AINAMO, J. : Control of Plaque by Chemical Agents, J. Clin. Perio-dontol. 4: 23-35, 1977.

2. ATTSTRÖM, R. : Presence of Leukocytes in Crevices of Healthy and Chronically Inflamed Gingiva, J. Per-odont. Res. 5: 42-47, 1970.

-3. ATTSTRÖM, R. and EGELBERG, J. : Presence of Leukocytes within the Gingival Crevices During Developing Gingivitis in Dogs, J. Perlo-dont. Res. 6: 110-114, 1971.

4. ATTSTRÖM, R., GARF-DE BEER, M. and SCHROEDER, H.E. : Clinical and Histolog cal Characteristics of Normal Gingiva in Dogs, J. Perio-dont. Res. 10: 115-127, 1975.

5. BRINER, W.W. and WUNDER, J.A. : Sensitivity of Dog Plaque Microorganisms to Chlorhexidine During Longitudinal Studies, J. Periodont. Res. 12: 135-139, 1977.

6., BRINER, W.W. et. al. : Effect of Chlorhexidine on Plaque, Gingivitis and Alveolar Bone Loss in Beagle Dogs After Seven Years of Treatment, J. Periodont Res. 15: 390-394, 1980. 7. CASE, D.E. : Safety of H-bitane I.

Laboratory Experiments, J. Clin Periodontol. 4: 66-72, 1977. & DAVIES, A.: The Mode of Action of Chlorhexidine,

J. Periodont. Res. 8: Suppl. 12: 68-75, 1973. 9. DAVIES, R M. and HULL, P.S. : Plaque Inhibition and

Distribution of Chlorhexidine in Beagle Dogs, J. Periodont. Res. 8: Suppl. 12: 22-27, 1973.

10. DAVIES, R M. : Use of Hlbltane Following Periodontol Surgery, J. Clin. Periodontol. 4: 129-135, 1977.

11. De RENZIS, F.A. and CHEN, S.Y. : Ultrastructural Study of Cultured Human Gingival Fibroblasts Exposed to Endotoxin, J. Periodont. 54: 2: 86-90, 1983.

12. FLÖTRA, L. : Different Modes of Chlorhexidine Application and Related Side effects, J. Periodont. Res. 8: suppl. 12: 41-44, 1973.

13. FREEDMAN, HL., LISTGARTEN, MA. and TAICHMAN, NS. : Electron Microscopic Features of Chronically Inflamed Hi man Gingiva, J. Periodont. Res. 3: 313-327, 1968.

14. FURSETH, R. : The Fine Structure of Cellule r Cementum of Young Human Teeth, Arch. Oral Biol. 14: 1147-1158, 1989.

15. GARANT, PR. and MULVIHILL, JE. : The Ultrrstructure of Clinically Normal Sulcular Tissues in the Beagle Dog, J. Periodont. Res. 6: 252-265, 1971.

16. GARANT, PR. and MULVIHILL, J.E. : The Uitrastructure of Leukocyte emigration Through the Sulcular Epithelium in the Beagle Dog, J. Periodont. Res. 6: 266-277, 1971.

17. GARANT, P R. and CHÖ, M I. : Hlstopathogencsis of Spontaneous Periodontal Disease in Conventional Rats II. Ultrastructural Features of the Inflamed Subepithelial Connective Tissue, J. Periodont. Res. 14: 310-322, 1979.

64

Page 85: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

18. GJERMO, P. : Chemical Cleaning of Teeth, In; Oral Hygiene, ea Frandsen, A, pp. 63-88 Copenhagen, Munksgaard, 19/2.

19. GJERMO, P. : Hbltane in Periodontal Disease, J. Clin. Periodontol. 4: 94-101, 1977. 20. GLICKMAN, I. and SMULOW, J.B. : Periodontal Disease, W B. Saunders Co.

Philadelphia, London, Toronto, 19.4. 21. HAMP, S.E. and EMILSON, C.G. : Some effects of Chlorhexidine on the^Piaque

Flora of The Beagle Dog, J. Periodont. Res. 8: Suppl. 12: 28-35, 1973. 22. HENNESSY, T.D. : Some Antibacterial Properties of Chlorhexidine J. Per.odont.

Res. 8: Suppl. 12: 61-67, 1973. 23. HENISiESSY, T.D. : Ant-bacterial Properties of Hlbitane, J. Clin. Perla-dontol. 4: 36-

48, 1977. 24. HULL, P.S, DAVIES, R.M. and LENNON, M A. : The Use of Beagle Dog as a

Model System for Investigation of Anti-Plaque Agents, J. Penodont. Res. Suppl. 14: 37-38, 1974.

25. LISTGARTEN, M A. and ELLEGAARD, B. : Experimental Gingivitis in the Monkey, J. Periodont. Res. 8: 199-214, 1973.

26. LÖE, H, THEILADE, E. and BÖRGLUM JENSEN, S. : Experimental Gingivitis in Man, J. Periodontol. 36: May-June, 1965.

27. LOE, H. and S3HIÖTT, R.C. : The Effect of Mouthrinses and Topical Application of Chlorhexidine on the Development of Dental Plaque and Gingivit-s in Man, J. Periodont. Res. 5: 79-83, 1970.

28. LÖE, H. : Does Chlorhexidine Have a Place in the Prophylaxis of Dental Disease, J. Periodont. Res. 8: Suppl. 12: 93-99, 1973.

29. LÖVDAL, A., ARNO, A. and WAERHAUG, J. : Incidence of Clinical Manifestations of Periodontal D-sease in Light of Oral Hygiene and Calculus formation, J.A.D.A. 56: 21-33, 1958.

30. MATTSON, L. and ATTSTRÖM, R. : Development of Experimental Gingivitis in the JuvenJe and Adult Beagle Dog, J. Clin. Periodontol.

, 6: 186-193. 31. MATTSON, L. and ATTSTRÖM, R. : Histologic Characteristics of Experimental

Gingivitis in the Juvenile 'and Adult Beagle Dog, J. Clin. Periodontol. 6: 334-350, 1979.

32. MATTSON, L„ THEILADE, J. and ATTSTRÖM, R. : Electron microscopic Study of Junctional and Oral Gingival Ep.thelia in the Juvenile and Adult Beagle Dog. J. Clin. Periodontol. 6: 425-436, 1979.

33. OLIVER, R.C. and EGELBERG, J. : The Effect of Topical Application of Chlorhexidine on subg.ngi.val Microbial Colonization, J. Periodont. Res. Suppl. 14: 8^ 1974.

34. ROSS, JR. and APP, GR. : Observation of the Mitochondria of the Sulcular Epithelium of Clinically Infiamed and Clinically Healthy Gingiva, J. Periodont. 46: 1: 57-62, 1975.

35. RUSHTON, A. : Safety of H bltane, II. Human Experience, J. Clin. Periodontol. 4: 73-79, 1977.

65

Page 86: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

36. SCHIÖTT, C.R. : Effect of Chlorhexidine on the Microflora of the Oral Cavity, J. Periodont. Res. 8: Suppl. 12: 7-10, 1973.

37. SCHROEDER, H.E. and THEILADE, J. : Electron Microscopy of Normal Human Gingival Epithelium, J. Periodont. Res. 1: 95-119, 1966.

38. SCHROEDER, H.E., GRAF-De BEER, M. and ATTSTRÖM, R. : Initial Gingivitis in Dogs, J. Periodont. Res. 10: 128-142, 1975.

39. SELVIG, K.A. : The Fine. Structure of Human Cementum, Acta Odont. Scand. 23: 423-441, 1965.

40. SELVIG, K.A. : Ultrastructural Changes in Cementum and Adjacent Connective Tissue in Periodontal Disease, Acta Odont, Scand. 24: 459-500, 1965.

41. SIMPSON, D.M. and AVERY, B.E. : Pathologically Altered Fibroblasts within Lymphoid Cell Infiltrates in Early Gingivitis, J. Dent. Res. 52: 5: 1156, 1973.

42. SOAMESr J.V. and DA VIES, R.M. : ■ Intracellular Collagen Fibrils in Early Gingivitis in the Beagle Dog, J. Periodont. Res. 12: 378-386, 1977.

43. SOAMES, J.V. and DA VIES, R.M. : Lymphocyte-Macrophage and Lymphocyte-Lymphocyte Associations in Early Gingivitis in Beagle Dogs, J. Periodont. Res. 15: 341-344, 1980.

44. SÖCRANSKY, S.S. : Relationship of Bacteria to The Etiology of Periodontal Disease, J. Dent. Res. Suppl. (2) 49: 203-222, 1970.

45. SOGNNAES, R.F. and ALBRIGHT, J.T. : Preliminary Observations on the Fine Structure of Oral Mucosa, Anat. Rec. 126: 225-239, 1956.

46. STREN, LB. : An Electron Microscopic Study of the Cementum, Shar-pey's Fibers and Periodontal Ligament in the Rat Incisor, The Amer. J. of Anat. 115: 3: 377-409, 1964.

47. STERN, I.B. : Electron Microscopic Observations of Oral Epithelium, I. Basal Cells and the Basement Membrane, J. Amer. Soc. Periodont. Sept.-Oct. : 224-238, 1965. -

48. STRAHAN, J.D., BASHAARAT, A. and GREENSLADE, R.N. : Control of Plaque by Non-Chemical Means, J. Clin. Periodontol. 4: 13-22, 1977.

49. THEILADE, E. et al. : Experimental Gingivitis in Man II. A longitudinal Clinical and Bacteriological Investigation, J. Periodont. Res. 1: 1-13, 1966.

50. THEILADE, J. : Development of Bacterial Plaque in The Oral Cavity, ' J. Clin. Periodontol. 4: 1-12, 1977.

51. Van DİJK, L.J. and WRIGHT W.H. : Effect of Oral Hygiene on the Results of Periodontal Surgery in Beagle Dogs with Artificially Created Defects, J. Periodontol. 54: 5: 291-298, İ983.

52. W.H.O. : Epidemiology, Etiology and Prevention of Periodontal Disease: Report of a W.H.O. Scientific Group, W.H.O. Geneva, Tech. Rep. Series no. 621.

Page 87: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

KLASİK BİR AMALGAM OLAN LUMİCON'UN İÇERDİĞİ FAZLARIN ELECTRON MİCROPROBE ANALİZÖRÜ İLE

İNCELENMESİ

Dr. Tansev MIHÇIOĞLU*

GİRİŞ

Çağımızda, boyutları inanılmaz sınırları zorlayan teknik gelişmeler, her sahada olduğu gibi Dişhekimliğini de olumlu biçimde etkilemiştir. Çok uzun yıllar, yüzeysel görüşler ve varsayımlarla daha iyiye götürülmek istenen ve araştırma konumuzun içeriği olan amalgamlar, çeşitli teknik araç ve yöntemlerle bugünkü düzeye erişebilmişlerdir.

Bu araştırmada kullandığımız araç, araştırılma dönemini uzun süredir geride bırakmış ve araştırmalarda standartlaşmış olan Electron Microprobe Analyzer'dır (1,2,6,7,8).

MATERYAL VE METOD

Araştırmamızda kullanılan örnekler, tarafımızdan düşünülerek ODTÜ Metalürji Laboratuvarmda çelikten yapılan özel bir kalıp yardımı ile hazırlanmıştır (Resim 1).

Değişik Hg-toz oranlarında (1:3, 1:2, 1:1, 2:1 ve 3:1), oda sı* caklığında (23+2°C), düz bir yüzey üzerine mengeneler ile sıkıştırılmış özel kalıp içine amalgam tepicileri ile doldurularak hazırlanan karışımlar, 2 saat süre ile donmaya bırakıldıktan sonra kalıptan çıkarıldılar. İçerdiği fazların saptanabilmesi için, MTA Laboratuvarlar Dairesinde JEOL (JCXA-50A) Electron Microprobe Analyzer ile incelemeye alındılar (Resim 2).

Değişik Hg-toz oranlarındaki örnekler içerdikleri metallere göre ayarlanarak, ayrı ayn görüntülendi.

(*) G.Ü. Diş. Hek. Fak. Diş Hast ve Ted. Öğr. Üyesi.

67

Page 88: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

68 R sim 1. Örneklerin hazırlanın: sında kullanılan kalıp. Resim 2, Electron Microprobe Analyzer,

Page 89: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

BULGULAR

Lumicon amalgam için değişik Hg-toz oranlarında 5'er adet hazırlanan örneklerin ayrı ayrı incelenmesi sonucu, içerdiği bi-leşimler resimlerle (1850 X) belirlendi.

Lumicon örneklerinden elde edilen resimlerde; Ag3Sn (y), Ag2Hg3 (yi), Sn7Hg (y2) fazları gözlendi.

Lumicon'un Hg-toz oranı; 3:1 olan örneklerinde saptanan fazlar Resim 3 (a,b, c), 2:1 olan örneklerinde saptanan fazlar Resim 4 (a, b, c, d), 1:1 olan örneklerinde saptanan fazlar Resim 5 (a, b, c, d), 1:2 olan örneklerinde saptanan fazlar Resim 6 (a, b, c, d) ve 1:3 olan örneklerinde saptanan fazlar Resim 7 (a, b, c, d) de gösterilmiştir. . -' ,

69

Resim 3a, Lumicon'un 3:1 oranındaki kampazr'syon görüntüsü.

Page 90: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Kesim 3b, Lumicon'un 3:1 oranında Sn X-ray görüntüsü.

Eesim 3c. Lumicon'un 3:1 oranında Hg X-ray görüntüsü.

Resim 4a. Lumicon'un 2:1 oranında

kompozisyon görüntüsü, Resim 4b. Lumicon'un 2:1

oranında Sn X-ray görüntüsü.

70

Page 91: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Besim 4c. Lumicon'un 2:1

oranında Hg X-ray görüntüsü. î»i-,< S m 1.1 T sin-»-»;. «v«'ımı '"»-1 JLtlÇ7i311-U. ^UL. XJI&J.J.1.AVUJ.A &AXA hd * A

oranında Ag X-ray görüntüsü.

Besim 5a. Lumicon'un 1:1 oranında kompozisyon görüntüsü.

Kesim 5b. Lumicon'un 1:1 oranında Sn X-ray görüntüsü.

71

Page 92: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

tcsim 5c, Lum lön'un 1:1 '

oranında-Hg X-ray görüntüsü.

Ecsim iû. Lumiccn'un 1:1 oranında Ag X-ray görüntüsü.

E,s m 6a. Lt.micon'un 1:2 oranında kompozisyon görüntüsü.

fi.sim 6b, Lumicon'un 1:2 oranında Sn X-ray görüntüsü.

72

Page 93: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

R;s"m 6c. Lumicon'un 1:2 oranında Hg X-ray görüntüsü.

E:slm 6d. Lumieon'un 1:2 oranında Ag X-ray görüntüsü.

> Ussi'm 7a. Lumicon'un 1:3 oranında kompazisyon görüntüsü

Kesim 7b. Lumicon'un 1:3 oranında Sn X-ray görüntüsü.

73

Page 94: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Resim 7c. Lumicon'un 1:3 Resim 7d. Lumicon'un 1:3

oranında Hg X-ray görüntüsü, oranında Ag X-ray görüntüsü.

TARTIŞMA

Araştırmamızda, Batı Alman (Bayer, Leverkusen) kaynaklı Lumicon amalgamı kulanılmıştır. Prospektüsünde belirtildiğine

göre, gümüş amalgam tozu şeklinde sunulan Lumicon, ADA standart esasları No. 1 (1977), ISO standart esasları R 1559 (1970) -ve BSI standart esasları 2938 (1961)'e uymaktadır.

Araştırıcılar, Lumicon bileşiminin klasik amalgamların yapısına uyduğunu, bu nedenle bu gruba katılabileceğini bildirmişlerdir (3, 5, 9,10).

Genel olarak, cıva ile karıştırılan klasik toz alaşımlardaki Ag-Sn sisteminin gamma ve beta fazlarına cıvanın girmesi ile, gamma -1 ve gamma - 2 fazlarının oluştuğu kabul edilmiştir (4, 9,11). Araştırmamızda elde edilen bulgular bunu desteklemektedir.

Bazı araştırıcıların, bakır içeren klasik amalgamların yapısında bulunduğunu ileri sürdükleri Cu3Sn (s) fazı (6, 7, 9), Lumicon alışımı içinde gözlenememiştir.

74

Page 95: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

SONUÇ

Değişik Hg-toz oranlarında hazırlanan örnek}erin faz analizleri, Electron Microprobe Analyzer ile, kompozisyon ve değişik fazların X-ray görüntüleri şeklinde verildi.

ÖZET

Klasik-bir amalgam türü olan Lumicon'un içerdiği fazlar, değişik metallere ayarlanabilme özelliği olan Electron Microprobe cihazı ile araştırıldı Elde edilen resimlerde "■ Ag?Sn (y), Ag?Hg3 (yi) ve Sn7Hg iyz) fazları gözlendi. Klasik amalgamlarda varlığı bildirilen CuhSn (e) fazı saptanamadı.

SUMMARY

The Investigation of the Phases of Lumicon, a Classical Amalgam by Electron Microprobe Analyser.

The phases that Lumicon, a classical amalgam, contains were investigated by means of Electron Microprobe Analyser that can be adjusted to different metal contents. Ag3Sn (y), Ag2Hg3 (yi) and Sn7Hg (-p) phases were observed in the photographs. The presence of CusSn (s) phase that is told in the classical amalgam bodies couldn't be detected.

75

Page 96: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

KAYNAKLAR

1. BRYANT, R.W. : X-Ray Mapping of Dental Amalgam. J. Dent. Res. Special Issue D., Vol. 56, No. 9, p. 193, 1977.

2. BRYANT, R.W. : X-Ray Mapping of Dental Amalgam Using the Electron Microprobe. Aust. Dent. J. 25 : 139 - 145, 1980.

3. COCHRAN, M.A., OSBORNE, J.W., WINCHELL, P.G., GALE, E.N. and PHILLIPS, R.W. : Clinical Performance, Creep and M'crostructure in a Gemma - 2 Containing Amalgam. Int. Assoc. Dent. Res. Abstr., No. 198, p.'124, 1978.

4. CRAIG, R,G. and PEYTON, F.A. : Restorative Dental Materials. Dental Amalgam Alloys. The C.V. Mosby Co., St. Louis, p. 170 - 203, 1975.

5. JOHNSON, LB. and PAFFENBARGER, G.C. : The Role of Zinc in Dental Amalgams. J. Dent. Res. 59 : 1412 - 1419, 1980.

6. MAHLER, DB., ADEY, J.D. and EYSDEN, J.V. : Microprobe Analysis of Amalgam I. Effect of Surface Preparation. J. Dent. Res. 52 : 74 - 78, 1973. ,

7. MAHLER, D B. and ADEY, J.D. : Microprobe Analysis of a High Cu Amalgam Alloy. J. Dent. Res. 56 : 379 - 384, 1977.

8. OKABE, T., MITCHELL, R., BUTTS,*MB., BOSLEY, JR. and FAIR-HURST, C.W. : Analysis of Asgar - Mahler Reaction Zone in Disper-salloy Amalgam by Electron Diffraction. J. Dent. Res. 56 : 1037- 1043, 1977.

9. OTHMER, K. : Encyclopedia of Chemical Technology, Dental Materials. Awiley - Intenscience Publication., New - york. 7 : 481 - 484, 1978.

1.0. WING, G. and BRYANT, R.W. : Commercial Structure Modifying Amalgams. J. Dent. Res. Special Issue D, Vol. 56, No. 8, p. 192, 1977.

11. YOUNG, F.A., WILSDORF, H.G.F.- and PAFFENBARGER, GC. : Some Relationships Between Microstructure and Strength of Ag3Sn and Dental Amalgam. J. Dent. Res. 52 : 281 - 290, 1973.

76

Page 97: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

GÖMÜLÜ CİSİM VE DİŞLERİN YERLERİNİN UYGULAMA İLE BELİRLENMESİ

M. Ateş ERİNANÇ* Dilşat ALASYA**

Radyograflar 3 boyutlu konuları iki boyutlu gösterir. Klinik röntgen değerlendirmelerinde, çeneler içerisinde yerleşmiş olan yabancı cisimler veya gömülü dişlerin yerlerinin belirlenmesi bu nedenle karışık durumlar ortaya çıkartabilmektedir.

Bu gibi durumları belirlemek amacıyla uygulamaları birbi rinden çok farklılık göstermeyen değişik yöntemler ortaya atıl mıştır. Tekniklerin hepsi, yabancı bir cisim veya gömülü bir diş le karşılaşıldığında, temelde tübün yatay düzlemle açısının de ğişimini kapsamaktadır. , ' '

Tüb kaydırma tekniğini ilk olarak 1910'larda uygulayan, Clark, G.A.'dır. Daha sonra Bosworth 1934 yılında ilavelerde bulunmuştur.

CLARK (Tube-Schift) TEKNİĞİ

Bu teknik, dişsiz ağızlarda küçük kök uçlarının oklüzal tek-niklerle genellikle süperpoze olmalarından dolayı, bunların yer-lerinin belirlenmesinde önem taşımaktadır.

Şüpheli sahaya anestezi yapıldıktan sonra bir hipodermik iğne kök ucu bulunmasından şüphe edilen sahanın mukobukal kıvrımına vertikal olarak yerleştirilir. X-ışınları kemik yüzeyine mümkün olabildiği kadar dik gelecek şekilde yönlendirilerek, periapikal yöntemle film çekimi yapılır. Film banyo edilirken iğne yerinde bırakılır. Eğer, filmde iğnenin tam olarak yerleşmediği görülürse, yeri değiştirilerek, sahanın üzerine gelmesi sağlanır. Bazı durumlarda vestibül iğnenin karşısına, palatinal veya lingual tarafa kalınlığı farklı bir iğnenin yerleştirilmesi

( * ) G Ü. D'şhek'mliği Fakültesi O D /Radyoloji B'l'm Dalı Arş. Gör. (**) G.Ü. Dişhekimliği Fakültesi O.D./Radyoloji Bilim Dalı Arş. Gör.

77

Page 98: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

gerekebilir. Bu işlemlerden sonra horizontal açı değiştirilerek iki farklı film çekilir. Böylece şüpheli olan sahadan, x - ışınlarının anteroposterior ve posteroanterior yönde geçmesiyle filmler elde edilmiş olur.

İki oblig görüntü incelendiğinde, cismin ne kadar bukalde veya lingualde (Palatinalde) olduğu tanımlanabilir.

Eğer şüpheli olan diş veya cisim bukal tarafta olan iğneye yakın görülüyorsa, cisim veya diş bukaldedir. Cisim ile iki iğnenin arasındaki mesafe eşit olarak görülüyorsa, cisim iki iğneye eşit uzaklıkta ortada gömülüdür. Cisim, bukal iğneden çok fazla uzakta ve sonuç olarak lingual iğneye yakınsa, lingual veya palatinalde olarak düşünülür.

Bu gözlemlerin temeli, yakın bulunan iki cismin gölgelerinin birbirlerinden ayrılamayacağı düşüncesi üzerine kurulmuştur.

BUKAL CİSİM TEKNİĞİ ve PARALLAX TEKNİĞİ

Barr ve Stephens bukal cisim tekniğini açıklamaktadırlar. Bu teknik, belirli bir referans noktasına göre bukalde yerleşim gösteren oluşum veya cisimleri kendine konu olarak almaktadır. Referans noktasına göre cismin görüntüsü ikinci radyografta x - ışınının yönüyle aynı yönde kayma gösterecektir (x - ışını anterioposterior yönde verilmişse, cisim posteriora kayacaktır). (Şekil : 1)

Bu 'tekniklerin yanında, farklı iki açıdan film çekilmesiyle yapılan Parallax tekniği olarak adlandırılan teknik de temelde aynıdır. v

Bukal cisim ve parallax tekniklerinde, referans noktası olarak ağızda dişlerin bulunması gereği vardır.

Parallax tekniğinde sıra ile iki film kullanılır. Birinci film bölgeye yerleştirilir ve merkezi ışın film düzlemi ile 60. derece açı yapacak şekilde mezialdeıi verilir. Bu film dışarı alındıktan sonra aynı işlem distalden tekrarlanır. İkinci film mümkün olduğu kadar birinci filmle aynı pozisyonda yerleştirilmelidir.

Elde edilen filmlerin değerlendirilmesinde, gömülü olan diş veya cismin x - ışını kaynağına olan uzaklığı, ağızda bulunan dişlerin uzaklığından daha fazla ise (Palatinal veya lingual) tü-bün hareket yönüyle aynı doğrultuda hareket eder. (Şekil.- 2)

78

Page 99: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Gömülü diş veya cisim x - ışını kaynağına ağızda bulunan dişlerden daha yakm mesafede (Labial veya bukal) ise bunların hareketi tüb hareketinin ters yönünde olacaktır. (Şekil: 3)

İki farklı açı kullanarak gömülü diş veya cisimlerin yerle-şimlerini tanımlamaya çalışan teknikte, tüb hareketleri ve görüntü takibinin zor olabileceği düşüncesiyle tüb ve film üzerindeki görüntü hareketlerinin açıklanmasında yaptığımız uygula- -manın yardımcı olacağı kanısındayız.

ŞEKİL : 1 79

Page 100: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

flflf

SEKİL : 2

ŞEKİL : 3

ÇALIŞMA

Çalışmamızda insan mandibulasının sağ alt 6 no'lu dişinin mezial köküne rastlayacak şekilde, 1. uygulama için vestibül'e ve 2. uygulama için lingual'e bir kurşun parça yerleştirilerek, sırası ile film çekimleri yapıldı,

80

Page 101: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Film çekimi, tub her defasında anterior yönde kaydırılarak, vestibül ve lingual taraflar için ayrı, ayrı 3'er film kullanılarak yapıldı, i. pozisyon normal açıortay tekniğine göre yerine getirildi, 2. ve 3. pozisyonlarda tüb her defasında yaklaşık 3 cm. an-terior'a kaydırılarak, merkezi ışın 6 no.lu dişin mezial kökünden geçecek şekilde filmler alındı.

Banyo edilen filmlere sıra ile bakıldığında; vestibül yerleşimde (Res.: 1), 1. filmde (Res.: 1-A) kurşun parça ile kök üstüste, 2. filmde (Res.: 1-B) kurşun parçada distale hareketlenme ve 3. filmde (Res.: 1-C) kurşun parçanın görüntüsünün distal kök üzerine süperpozisyonu görülmektedir. Buradan anlaşılacağı gibi, tübün anterior yönde hareket etmesine karşılık, görüntü tübün aksi yönünde (posterior) hareket etmektedir.

Lingual taraf için alman filmlerde, (Res.: 2). 1. film için (Res.: 2-A) kurşun parça ve kökte çakışma, 2. filmde (Res.: 2-B) mezial kökten 5 no.lu dişin alveol boşluğuna doğru kayma, 3. filmde (Res.: 2-C) belirgin olarak anteriora kayma görülmektedir.

Hastanın fazla x - ışını almasını önlemek amacıyla 2. pozisyondaki film çekiminin yapılmadığını düşündüğümüzde, farklı iki açıdan çekim yapılan durum ortaya çıkmaktadır.

Sonuç olarak klinik uygulamalarda, tübün kayma yönünün belirlenerek, cisimlerin yerleşim yerlerinin belirlenmesinde, de-ğerlendirmenin, tübün kayma yönüne göre yapılmasının kolay olacağı kanısındayız.

A B C

Resim : 1 — A : Pb mezial kök üzerinde, B : Distale hareket, C : Distal köke süperpoze.

Resim : 2 — A: Pb mezial kök üzerinde, B : Anterior hareket, C : Anteriora tam hareket.

Page 102: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

ÖZET

Yabancı cisimlerin ve gömülü dişlerin lokalizasyonu çoğu zaman gerekli olmaktadır. Dişhekimliği pratiğinde genelde kul-lanılan bir çok lokalizasyon met odları vardır. Ancak bu metod-ların anlatımları makale ve kitaplarda farklı olarak yapılmaktadır.

Makalemizde gömülü diş ve yabancı cisimlerin yerleşimlerinin tayininde kullanılan 3 metod ve tüb ve yabancı cisim hareketleri arası ilişkiyi açıklayan bir demonstratif metod açıklandı.

, SUMMARY

LOCALISATION OF FOREIGN BODIES AND UNERUPTED TEETH BY MEANS OF A CLINICAL APPLICATION.

In most instances, the accurate localisation of foreign bodies and unerupted teeth is often necessary. There are lots of methods of localisation which are in common use in the dental practice. However, explanation of these methods have been differently executed in the radiology textbooks and articles. Three different methods to locate unerupted teeth and foreign masses as well as a demonstrative method to show the relations between a tube and foreign mass movements are explained in this article.

KAYNAKLAR

1. SMITH, N.J.B. :. Dental Radiography., Blackwell Scientific Publications., Oxford, 1980.

2. BARR, H.J., STEPHENS, R.G. : Dental Radiography., W.B. Saunders Co., Philadelphia, 1980.

3. WUEHRMANN, A.H., MANŞON - HING, R.L. : Dental Radiology, The C.V. Mosby Co., St. Louis, 1973. " . '

4. ARCHER, W.A. : Oral and Maxillofacial Surgery., W.B. Saunders Co., Philadelphia, 1975.

5. MITCHELL, D.F., STANDISH, S.M., FAST, B.T. : Oral Diagnosis/Oral Medicine., Lea and Febiger., Philadelphia, 1974.

62

Page 103: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

KOMPOSİTLERİN BAZI ÖZELLİKLERİNİN AKRİL VE SİLİKAT DOLGU MADDELERİ İLE DENEYSEL

KARŞILAŞTIRILMALARI*

Tamer KINOĞLU** Tuğrul ATINÇ*** Mete AKHUNLAR**

GİRİŞ

1966 yıllarından beri kompositlerin restoratif materyalleri piyasada bulunmaktadır. Bu materyaller akrilik dolgular üzerinde geniş bir gelişimi göstermektedir (4).

Komposit dolgu materyalleri; Organik matriks, inorganik parçacıklar ve organik matriks ile inorganik parçacıkların birbirleri ile kimyasal bağ yapmasını sağlayan üç ana kısımdan oluşmuştur (8).

Diş hekimliğinin tedavi dalında kullanılan Adaptık ve Kozmik isimli komposit kökenli dolgu maddelerinin mekanik özelliklerinden dişhekimliğinde önemli olan çekme dayanıklılığı ve sertlik değerlerini diğer estetik dolgu maddelerinden olan silikat ve akril ile karşılaştırmalı olarak saptayabilmek amacı ile bu araştırma yapıldı.

Sertlik konusunda genel bir tanımlama yapmak çok zordur. Metalürjide sertlik, kesme ve girintilere karşı çıkan direnç olarak tanımlanır. Tanımlamamı! pek yapılamaması çeşitli sertlik birimlerini ortaya çıkarmıştır. Bütün sertlik testleri genel olarak materyalin yüzeyine yapılan nokta halindeki baskıların ölçümü şeklindedir (7). Sertlik testleri uzun zamanlardan beri çeşitli şekillerde yapılmaktadır. Örneğin; Brinnel testi, Rockwell testi gibi.

( * ) Araştırma G.Ü. Dişhekimliği Fakültesi Diş Hastalıkları ve.Tedavisi Anabilim Dalmda yapılmıştır. (**)■ G.Ü. Dişhekimliği Fakültesi Diş

Hastalıklar! ve Tedavisi Anabilim Dalı Bşk. Doç. Dr. (***) G.Ü. Dişhekimliği Fakültesi Diş Hastalıkları

ve Tedavisi Anabilim Dalı. Dr. Arş. Gör. (***) G.Ü. Dişhekimliği Fakültesi Diş Hastalıkları

ve" Tedavisi Anabilim Dalı. Dr. Arş. Gör.

83

Page 104: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Knoop testi de pramit şeklinde bir elmasın prese edilip izinin ölçülmesi ile sertlik değeri saptanır.

Sertlik testindeki prensip; Yük özenle hazırlanmış elmas deliciye tatbik edilir ve gömülmenin boyutları ölçülür. Knoop sertlik sayısı (KHN) tatbik edilen yükün gömülme alanına oranıdır. Birim kg/mm2 dir (3).

Bir cisim üzerine birbirine ters yönde ancak aynı doğrultuda gelen iki kuvvet sonucunda ortaya çıkan ve cismin uzamasına karşı koyan güce çekme adı verilir. Çekme direnci ise, plastik safhada yükleme sürdükçe eğer materyal çok kırılgan değil ise bir nokiaya kadar deformasyon sürecektir. Bu safhadaki yüke maksimum yük denir, buna da çekme direnci adı verilir ve sonra materyal kopar. Maddelerin kabul edilebilir bir bükülebi-lirlik özelliği yoksa bu maddeye gevrek denir (9).

MATERYAL VE METOD

Komposit kökenli dolgu maddelerinden olan Adaptik ve Kozmik ile diğer estetik dolgu maddelerinden olan silikat ve ak-ril'i çekme dayanıklılığı ve sertlik değerleri bakımından karşılaştırmak amacı ile uygulanan deneyler O.D.T.Ü. Metalürji bölümünde yapıldı.

Bu araştırmada sertlik deneyleri Wilson marka sertlik deney aracı üzerinde yapıldı (Resim 1).

J4 Resim 1 — Sertlik Deney Aracı.

Page 105: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Her dolgu materyali için beşer adet polisajlı figür üzerinde yapılan ölçümlerden ortalama bir değer saptanmaya çalışıldı (Resim 2).

Eesim 2 — Mekanik özelliklerin Saptanmasında Kullanılan Değişik figürler.

Bu araştırmada kullanılan materyallerin tümü gevrek oldu-ğundan, çekme sırasında boyun yapmadılar.

Adaptik, kozmik, akril ve silikat dolgu maddelerinden hazır-lanan çapları 3,27 mm ve uzunlukları 3 cm olan standart şekiller üzerinde Hounsfield tensometre aracında çekme deneyleri yapıldı (Resim 3).

Silikon esaslı ölçü maddeleri ile standart bir figür üzerinden alman ölçüler içinde bu araştırmada kullanılan dolgu ıtiad^ delerinin her birinden beşer çekme çubuğu hazırlandı. Çekme -kopma deneylerinin yapılabilmesi için standart boyutlarda hazırladığımız bu çekme çubukları Hounsfield. tensometresinde çekildi.

BULGULAR

Bu araştırmada kullanılan dolgu materyallerinden 1x1 bo-yutlarında ve 0,5 cm kalınlığında örnekler hazırlanıp yüzey po-lisajları yapıldıktan sonra test aracında sertlikleri saptandı.

85

Page 106: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

^>^-««^<KWt»^KmM^

Resim 3 — Hounsfield Tcnsometre Aracı.

Test uygulanan bütün materyallerin KHN birim değerleri Tablo İ'de gösterilmiştir.

MATERYAL KHN Adaptik 47

Kozmik 44

Akril 18

Silikat 69

Tablo I — Kullanılan Materyallerin Sertlik Değerleri.

Araştırmada uygulanan çekme kopma deneyleri sonucunda ufak bile olsa ortaya çıkan ayrıcalıklarla çekme sırasında ayrı kuvvetler altında kopmalar oldu. Adaptik, kozmik, akril ve silikat materyalleri ile hazırlanan figürlerin kopmasından sonra çekme dayançları S.Ç.D. = Yük/Alan kg/mm2 formülü aracılığı ile hesaplandı. Bulunan değerler Tablo IFde görülmektedir.

86

Page 107: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

FİGÜR NO. ADAPTIK KOZMİK" AKRİL SİLİKAT

1 6,1 3,2 1,2 0,7

2 4,7 6,4 4,3 0,9 3 4,1 4,2 3,1 1,7 4 5,8 6,1 0,7 1,9 5 5,7 4,8 5,1 2

ORTALAMA 5,28 4,94 2,88 1,44

Tablo II — Kullandığımız Materyallerin Çekme Deneylerindeki Kopma Değerleri (Kg/mm2)

TARTIŞMA

Yapılan bu araştırmadan elde edilen bulgulara göre, Adap-tik ve. Kozmik isimli komposit kökenli dolgu maddeleri, mekanik özellikleri bakımından akrilik ve silikat dolgu materyallerinden ayrıcalıklar gösterdi.

Sertlik derecelerinin mineye göre çok düşük olması yüzünden bu tür dolgu maddelerinin oklüzal basıncın ve çiğneme kuvvetlerini direkt olarak karşılayacak bölgelerde kullanımı sakıncalıdır (5 - 2).

Bu sertlik dereceleri oklüzal basınç altında şiddetle abraz-yona yol açacak değerlerdedir. Bu yüzden bir çok araştırıcı da komposit dolgu maddelerinin sadece anterior bölgelerde kullanılmasını önermektedirler (1).

Son Senelerde komposit materyaller ile yapılan araştırma larda, bu maddelerin mekaniksel ve fiziksel özelliklerinin diğer estetik dolgu maddelerine oranla daha üstün olduğu kanıtlan mıştır (6). . .

Tablo I'de. görüldüğü gibi, kompositlerin akril ve silikat resullere göre sertlik derecelerinde ayrıcalıklar bulunmasına karşın, ağız ortamında aşınmaya dayanıklılıkta birbirlerine üstünlük sağlayacak önemli bir ayrıcalıkları yoktur. Örneğin, amal-gaima göre çok daha yumuşaktırlar. Yine de kompositler akrilik dolgulara göre daha sert, silikatlara göre daha yumuşaktırlar. Kompositlerin gerilim kuvvetlerine dayanıklılıkları akrilik dolgulara göre iki kat daha fazla, silikat resinlere göre ise daha da

87

Page 108: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

fazladır. Bu değerlerden de şu sonuca vanlabiiinir ki, komposit dolgu maddeleri ağız ortamında kitle olarak akrilik resinlere göre daha sağlam ancak silikatlara göre daha zayıftırlar.

ÖZET

Mekanik özelliklerin saptanması amacı ile yapılan sertlik ve çekme kopma deneylerinde Adaptik'in Kozmik'e göre kısmen üstün özellikleri olmasına karşın bunların sertlik bakımından silikattan düşük, akrilik dolgu maddelerine karşı üstün özellikleri saptandı.

Bu araştırma ile mekanik özellikleri yönünden kompositle-rin, silikat ve akrilik dolgu maddelerine oranla üstün oldukları gözlendi.

SUMMARY

Experimental Comparis on Some Properties of Composites With Acrylic and Silicate Filling Materials.

In order to establish the mechanical properties of Adaptic and Cosmic, the hardness and tensile - strength experiments showed that Adaptic has more suitable properties than that of Cosmic. Were as it is found that these materials are harder than silicate and are superior to acrylic filling materials. ît is seen that the mechanical properties of composite are superior than acrylic and silicate filling materials.

88

Page 109: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

KAYNAKLAR

1. BAUM, L.: Advanced restorative dentistry modern materials and techniques. Saunders Comp., Phi., pp. 132-142, 1973.

2. CHANDLER, H.H., BOWEN, R.L., PAFFENBERGER, G.C., MULLINEAUX, A.L. : Clinical evaluation of a radiopaque composite restorative materials after three and half years. J. Dent. Res., 52(5) : 1128-1137, 1973.

3. CRAIG, R G., PEYTON, F.A.: Restorative dental materials/Fifth edition, Mosby Comp., St. Louis, pp. 52-80, 1975.

4. GREENER, E.H., HARCOURT, J.K., LAUTENSCHLAGER, E P. : Ma-terials science-jn dentistry. The Williams and Wilkins Comp., Baltimore, pp. 341-344, 1972.

5. JACOBSEN, P.H.: Clinical aspects of composite restorative materials. Brit. Dent. J., 139: 276-280, 1975.

6. LEE, H.L., ORLOWSKI, J.A., SCHEIDT, G.C. : Histological studies of an adhesive patient-on restorative for cervical erosions. Aust. Dent. J., 20 (5) : 304-308, 1975.

7. r. PEYTON, F.A., CRAIG, R.G.: Restorative dental materials. Fourth edition, Mosby Comp., St. Louis, pp. 82, 1971.

8. SAUERWEIN, E.: Zahnerhaltungskunde. 3. Auflage, Georg Thiema Verlag, Stuttgart, 68-76, 1976.

9. SUCA, Ç. : Krom-Nikel ana komponentli bir alaşımın incelenmesi ve köprü yapımında kullanılması. H.Ü. Sağlık Bilimleri Fak., Doktora tezi, 15-19. 1974.

89

Page 110: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ
Page 111: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

SEÇİLMİŞ ÖĞRENCİ GRUPLARINDA BİRİNCİ MOLAR KAYIPLARI*

Doç. Dr. Tamer KINOĞLU** Yrd. Doç. Dr. Ertan ERSÖZ***

GİRİŞ

Günümüzde diş çürüğünün çokluğu üzerine ülkemizde ve yabancı ülkelerde pek çok epidemiyolojik araştırmalar yapılmıştır. DMF indeksine dayanan ve çocuk başı, diş başına göre değerlendirilen bu anketler her memlekette birbirine yakın sonuçlar vermiştir. Yani çocukların % 95'inde diş çürüğü mevcuttur ve bunlardan da en çok görüleni ve yitirileni 6 yaş dişi ya da birinci molardir (1, 2). ,

Bireyin sağlam ve sağlıklı dişlere sahip olabilmesi için prenatal hayattan itibaren anne ve hekimin özel itina göstermesi gerekir. Henüz dişlerin gelişim devresinde hamile annenin geçireceği beslenme bozukluğu, hastalıklar ve kullanacağı ilaçlar çocuğun diş sistemiyle yakından ilişkilidir. Aynı etkenler postnatal devre için de geçerli olmaktadır.

Modern Dişhekimliğihin temel amacı; dental arkta sağlıklı olarak yerlerini almış dişleri, gene sağlıklı olarak oral kavitede tutmaktır. Ancak, günümüzde Dişhekimliği hızla gelişmesine rağmen, diş-ağız sağlığının devamında tedavi edici hizmetler yetersiz kalmaktadır. Toplumsal olarak ve bilhassa gelişmekte olan nesle yönelik düzenli diş sisteminin kontrollarınm yapılması, oral hijyen konusunda bilinçlendirilmesi ile Patolojik ve Ortodontik anomaliler büyük oranda önleneceği gibi; dental karies ve buna bağlı diş kayıpları da en aza indirgenecektir.

Çocuklarda dmf ve DMF indekslerinin yüksek bulunmasına neden öğen aralarında alınan karyojenik etkenliği fazla besin-

( * ) Bu araştırma G.Ü. Diş Hek. Pak.'de yapılmıştır. ( ** ) G.Ü. Diş Hek. Fak. Diş Hast. ve Ted. Ana Bil. Dalı Bşk. (***.) G.Ü. Diş Hek. Fak. Diş Has. ve Ted. Ana Bil. Dalı, Öğr. Üyesi.

91

Page 112: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

ler alınması yanında; bilinçli ve düzenli diş fırçalama alışkanlığının kazandırılmamış olması gösterilmektedir (3).

Çalışmamızın amacı 10 -14 yaşları arasındaki çocuklarda sıklıkla görülen birinci molarlerin erken çürümesi ve çürüğün öncelikle hangi yüzünde başladığını saptamak ve restore edile-miyecek 6 yaş dişleriyle, kaybedilmiş bu dişlerin dental arkta oluşturduğu yer sorunlarını vurgulamaktır.

GEREÇ VE YÖNTEM

Araştırmamız Bahçelievler Orta Okulu ile Hamdullah Suphi İlkokulu öğrencilerinden 10 -14 yaş arasında 571 öğrenci üzerinde sürdürüldü. Muayeneler gün ışığında ayna, sond ve presel kullanılarak yapıldı. Hazırlanan araştırma formlarına çocuğun oral hijyene ait alışkanlıkları yanında birinci molarlerin çürük, çürüğün öncelikle başladığı yüzü, restorasyon kabul edip etmi-yeceği ve kaybedilmiş olması durumları kaydedildi.

BULGULAR

Çalışmamızda elde edilen bulgular istatistiki olarak değer-lendirildiğinde;

YAŞ 10 11 12 13 14 TOTAL

Kız 31 51 55 72 41 250

Erkek 37 54 75 98 57 321

TOPLAM 68 105 130 170 98 571

Tablo : 1

Birinci tabloda cinsiyet ve yaşlarına göre muayene ettiğimiz total öğrenci sayısı 571'dir. Bunun 250'si kız öğrenci ve 321'i de erkek öğrencidir.

Tablo 2'de yaşlarına göre öğrencilerin dağılımı yanında; gene yaşlarına göre 6 yaş dişini kaybetmiş öğrenci sayısı ve nis-betleriyle; birinci molarlarmı kaybetmiş öğrencilerin diş sayısı görülüyor.

92

Page 113: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

YAŞ Ye şiara göre öğ-rencilerin dağılımı %

6 yaş dişini kaybetmiş öğrencilerin yaşa göre dağılımı (Kişi) %

6 yaş dişi kaybının yaşa göre dağılımı

(diş) %

10 68 11 7 10 10 14

11 105 18 5 5 6 6

12 130 22 8 6 13 10

13 170 30 11 6 19 11

14 ^ 98 17 13 13 18 18

TOP. 571 44 66

Tablo : 2

Bu durumda 571 öğrenciden 44'ü 66 adet birinci m olarını kaybetmiş durumda. Bu da total birinci molarlann % 3'ü teşkil etmektedir. Yani her 11 çocuktan birisi birinci molarım kaybetmiş durumdadır.

Kayıp 6 yaş dişi Alt çenede

% Üst çenede

% TOPLAM

Çocuk sayısı 32 72 12 27 44

Diş sayısı 45 68 21 32 66

Tablo : 3

Tablo 3 izlendiğinde, birinci molar kaybının çenelere göre dağılımı ve nisbetleri görülür. Alt çenede birinci molarım kaybeden öğrencisi sayısı 32, üst çenede ise 12'dir. Diş sayısı da alt çenede 45, üst çenede 21'dir. Bu durumda daha ziyade 6 yaş dişleri alt çeneden kaybedilmektedir.

93

Page 114: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

CO eo

TOPL

AM

381

739

CO cq «d

PH rH «o 1-4

»H 00 o

LtN

G. CO CO

CO <* Kİ &

esi

c- lO

DİS

TAL (M

ta eo

MEZ

İAL

%

o (M

ff<3 00

OK

LUZA

L

o CO CM CO

o es

Diş

Sa

yısı

Page 115: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Tablo 4'de çürüğün birinci molarlerin hangi yüzünde ve ne nisbette dağıldığını göstermektedir. Değerlendirme çocuk sayısı ve diş sayısı olarak gösterilmiştir. Birinci molarleri de en çok çürük okluzal yüzlerde, sonra distal, bukal, mezail ve palatinal yüzlerde seyrettiği anlaşılıyor. Bu durumda toplam 381 öğrencinin 739 birinci molarlerinin çeşitli yüzlerinde çürüğe rastlanılmıştır. Yani 2218 birinci molarden % 33'ü çürük taşımaktadır.

Birinci molarlerin en çok çürük görülen Okluzal yüzlerinden, komşu hangi yüze doğru genişlediği (Tablo 5) incelendiğinde; daha ziyade Oklu-Buk yönde ilerlediği saptanmıştır. Daha sonra da Oklu-Mezial yüz gelmektedir.

10-14 yaşları arasındaki çocuklarda, restorasyon kabul et-miyeçek derecede çürüğe uğramış birinci molarlerin (Tablo 6) kız ve erkek öğrencilerde yaşlara ve nisbetlerine göre dağılımları ise 37 öğrenciden 61 adet birinci molarm tedavi kabul et-miyecek derecede madde kaybına uğradığı vurgulanmıştır.

Tablo 7'de hiypoplazili 6 yaş dişlerinin kız ve erkek çocuklarda yaşlara göre dağılımları izlenebilir. Burada da toplam 15 çocuğun 47 birinci molarında hypoplaziye rastlanılmıştır.

95

Page 116: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

TO

PLA

M

%

00 «o

■"** O» L

ÎNG

UO

- O

klu.

%

e« o

c t> 1 h O

to »o

^ ^

CO

BU

CC

O-

Okl

u.

%

»-t 00 e*

oo co «-t

DtS

TO

- O

klu.

%

«O

o CO

ME

ZİO

- O

klu.

%

CO «-4

Çoc

uk

Sayı

Diş

Sa

yısı

Page 117: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

o eo - «1

CO

TOPL

AM

Ç

ocuk

D

T-t o

1-i o o C5 •' ! *"H i

ca «O "# .! C©

<M eo< O • ' CO TH

m TH U5

T-i co CO

. O > »-4

t» 1-t 00

(M CO O - ıH r-l

<?a eM CO oo

CO CO m eo O

' "tH r-j r-* «H

O (8

Diş

Sayısı

P cö O '02

Diş

Sa

yısı

ZIH Hana a

Page 118: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

# t-t co

DİŞ

<* CSI co csı

# co ta , /' co

TO

PLA

M

ÇO

CU

K co t

i ! i 1

CS! «o T-l

csı TK 1 1

CSI ta CSI csı en

CO 1-4

e* to eo o»

eo o ta ta o co

eo CSİ ■* T-l

csı *-l

00 O ıH

»H CSJ 1 1

ZIH M a u n a

Page 119: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

TARTIŞMA

Dünya Sağlık Teşkilatının ilgili ihtisas komitesinin 1977 yı-lındaki raporlarına göre; diş çürüklerinin taranması, saptanması için bir ağız aynası ve sondun yeterli olacağı ve radyografinin ise gerek pratik olmaması gerekse ekipman sorunu gerekçesi ile ihmal edilebileceği belirtilmiştir. Özellikle konuda yetişmiş elemanlarla iyi bir ağız ve diş muayenesi ile bu tip taramaların yapılabileceği ayrıca vurgulanmıştır (4).

Çalışmamız bu anlayış içerisinde düzenlenmiş ve bilhassa birinci molarlerin taşıdığ3r^ürüklerin saptanmasında yine Dünya Sağlık Teşkilatı kriterlerine göre fissür veya nokta tarzındaki çürükler dahil saptanabilen yumuşak yıkımlar, mine ve den-tini içeren lezyonlar araştırmaya dahil edilmiştir.

Girişte de belirttiğimiz gibi araştırmamızın amacını ağzın dengesini oluşturan 6 yaş dişlerinin çürük nedeni ile erken kay-bedilmesi teşkil etmektedir. Bugüne kadar çocukların karışık dişlenme dönemlerini içeren araştırma sonuçları genelde % 95'i göstermektedir (5, 6, 7). İlk süren daimi diş olması nedeniyle birinci molarlerin bu sonuçtan etkilenmesi doğaldır. Bu etkiyi asgariye indirip «Dento-Fasial Deformite» ye mani olmak hekimlerin başlıca görevidir. Bu nedenle araştırmamıza bu dişlerin en çok yitirildiği ya da tedavi edilmesi gerektiği 10 -14 yaş sınırını seçtik. Bu amaçla da 250 kız, 321 erkek olmak üzere 571 öğrenci üzerinde sürdürdük (Tablo 1).

Sex farkının genelde 6 yaş dişi kayıplarında etkili olmadığını ancak yaşla birlikte diş kaybının da arttığını gözledik Tablo 2). 571 öğrenciden 44 öğrenci 66 adet birinci molarını kaybetmiş olduğunu saptadık. îlk daimi diş olması ve bilhassa çenelerin gelişiminde ve ideal okluzyonun sağlanmasmda önemli yeri bulunan 6 yaş dişi kayıpları; yüz estetiğini dahi menfi yönde etkileyebilecek sonuçlar doğurmaktadır (8).

Kaybedilen 6 yaş dişinin çenelere göre dağılımı ise beslenme sonucu, tükrüğün fizyolojik etmenliği ve retansiyon sahalarının tam temizlenememesinden dolayı farklı bulunmuştur (9). Kaybedilen 66 birinci molarden % 68'i alt çenede; % 32'si de üst çenede saptanmıştır (Tablo 3).

İlk molar dişler, yüzlerinde taşıdığı çürük yönünden ince-lendiğinde, daha ziyade okluzal yüzde fazlalık tesbit edildi (Tab-

99

Page 120: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

lo 4). 571 öğrenciden 290'ında okluzal lezyon bulundu. Bu değer daha önceki araştırıcıların (10) verilerinden daha yüksek saptandı. Neden olarakta yaş farkı gösterilebilir.

Birinci molarlerin diğer yüzlerinde başlayıp okluzal yüze doğru seyreden lezyonlar yönünden incelediğimizde (Tablo 5); bukal yüzün gerek retansiyon teşkil etmesi ve gerekse tükrü-ğün fizyolojik etmenliğinden uzak kalması nedeni ile çürüğün buradan okluzale doğru seyri daha sık bulunmuştur (9).

Araştırmamızda 6 yaş dişi kayıpları ile restorasyon kabul etmiyecek derecede madde kaybına uğramış olanları ayrı değerlendirdik (Tablo 6). Yukarda da belirttiğimiz gibi çalışmamız esnasında Röntgen kullanılmamıştır. Dişte ne derece lezyon -* bulunursa bulunsun çevre dokuların ve kök formasyonunun sağlıklı olması halinde endodontik tedavi yapılabileceğini düşünerek kaybedilmiş gözü ile bakmadık. Bu nedenle 37 çocuğun 61 dişi restore edilemiyecek derecede lezyon taşıdığını saptadık.

6 yaş dişlerinin gelişimleri prenatal hayatta başlar, posna-tal hayatta da devam eder (11). Bu devrelerde anne yada çocuğun geçireceği rahatsızlıklar gelişmekte olan dişin yapısına etkiyecek ve dişin hpyoplazık sürmesine neden olacaktır. Araştır-mamızdaki denekler bu yönden incelendiğinde 15 öğrencide 47 adet hypoplazili ilk molafler saptanmıştır.

Diş çürüğü ve kayıpları Ülkemiz açısından incelendiğinde veriler oldukça yüksek ve tehdit eder özellik taşıdığı görülmektedir. Konuyu iyi değerlendirerek, geliştirilecek programlar yanında bireye ve topluma koruyucu hizmetler götürmek mümkündür.

Fluor ile yapılan çalışmalarda çürüğün % 50 dolaylarında azaltılabileceği (12, 13); fissür örtücülerin ise iki yıl içinde % 8Ö'e varan çürük azalması sağladığı (14) düşünülürse, bu çalışmaların yaygınlaştırılıp, uygulamaya geçilmesinden büyük fayda beklemekteyiz. Ayrıca bireyin kendi kendine düzenli ve bilinçli yapacağı mekanik diş temizliği lezyonu % 40 oranında olumlu yönde azaltacaktır (15).

Günümüzde sağlık hizmetine çağdaş yaklaşım; koruyucu hekimlik ile tedavi edici hekimliğin birlikte sürdürülmesiyle gerçekleşeceği görüşündeyiz.

100

Page 121: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

ÖZET

10 -14 yaşları arasındaki çocuklarda 6 yaş dişinin erken çürük nedeniyle kaybedilmesi incelendi.

Birinci molarlar çenelerin gelişmesinde ve ideal okülüzyo-nun sağlanmasında önemli yer işgal ederler. Bunların erken kaybedilmeleri dento - fasial deformitelere neden olabilir.

SUMMARY

The loss of First Molars in Chosen Student Groups

The loss of six years tooth caused by early caries in the students aged between lo and 14, and the complications of this conditions have been examined.

First molar tooth play an important role in the development of jaws and in best occulusion. Their early loss may result in dento - facial deformations.

101

Page 122: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

KAYNAKLAR

1. DIEPART, E. : La carie Dentaire G.E.R.M. Bruxelles 3, 17, 1972. 2. SENECAL, J.; ROUSSEY, M.: Le pediatre et carie dentaire Arch. Faranc.

Ped. 33, 705-711, 1976. 3. MANSBRIDGE, J.N. : The Effects of Oral Hygiene and sweet consum-tion

on the prevalense of dental caries. Brit. Dent. J. 109, 9, 343, 1960. 4. WHO Media, «Formulatig Strategies for Health for All by the year 2000

Document of the Ekecutive Board of the WHO, Geneva, 1979. 5. USMEN, E. : Ankara ve Köylerindeki İlkokul Çocuklarında Diş Çürüğü

Prevalansı ve Bunu Etkiyen Bazı Faktörler. Doç. Tezi, 1970. 6. GÜLHAN, A. : 7-15 Yaşları Arasındaki İlk ve Ortaokul Çağındaki Ço-

cuklarda Ağız Hijyeni ile Çürük Prevalansı Arasındaki İlişkiler. İ.Ü. Dişh. Fak. Der., B. 2, 156, 1974.

7. STOLL, A. F.; CATHERMAN, L.J. : Dental Hearth Eduction, * Lea -Fe- , biger Philadelphia, 1974.

8. HAROWITZ, S.L. : The Nature of Ortodontic Diagnosis. The C.V. Mosby Company, st. Louis, 348, 1966.

9. KOR AY, F. : Diş Çürükleri. Altın Matbaacılık, 1981, İstanbul. 10. " SANDALLI, N. : Süt Dişlerinde Çürük Sıklığı ve Erken Çekim Kompli-

kasyonları. İ.Ü. Dişhek. Fak. Der., Cilt 14, Sayı 13, Eylül 1980. lî. ALTAN, G. : Pedodonti Ders Kitabı. İst. Ü. Dişhek. Fak. Yayını, 1974. 12. JORDAN, W.A. ve ark. : Effect of Various numbers of Topical Applications

of NaF. JADA. 33 : 1385, 1946. 13. LIZUKA, Y. : Comparison of three topical fluoride agents. Jap. J. Dent

Health 2: 1971. 14. HOROWITZ, H.S. : The effectiveness of an adhesive sealant in preventing

ocdusal caries. Findings after two years in kalispell, Montana. JADA 89 : 885. Oct. 1974.

15. HITCHIN, A.D. : Toothrushing, OHI and DMF teeth in 13 year old Children. J. Dent. Res. 43. 969. 1964.

Page 123: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

GAMMA VE NON-GAMMA AMALGAM TOZLARININ DEĞİŞİK CIVA ORANLARI İLE OLUŞTURDUKLARI

ALAŞIMLARIN BASKIYA DAYANIKLILIK YÖNÜNDEN KARŞILAŞTIRILMASI

Dr. Tansev MIHÇIOĞLU*

GİRİŞ

Diş Hekimliğinde çürük dişlerin restorasyonunda kullanılan amalgam, bugünün şartlarında çok önemli bir alaşımdır. Aşağı yukarı tek diş restorasyonlarının 3/4'ünün bü materyalden yapılmış Olması bunun açık bir kanıtıdır. Bu üstünlük son yüzyıl içinde sağlanmış olup, dental amalgamlan metalürjinin olağanüstü başarısı durumuna getiren birçok gelişmeyi yansıtmaktadır.

Amalgamlar vücut ısısında birkaç dakika plastik kıvamda kalır ve sonra sertleşir. İyi konulmuş amalgamlar, bazı dökme demirler kadar yüksek baskıya dayanıklılık, (Compressive strength) değerleri verebilirler. İşte bu değerlerin sağlanmasında önem taşıyan faktörlerden ikisi, araştırma konumuzun ana temasını oluşturmuştur. Bunlar, amalgamlarm hazırlanmasında kullanılan «Karıştırma yöntemleri» ve karıştırma anındaki «Toz - cıva oranı» dır.

MATERYAL VE METOD

Araştırmamızda, deneylerin gerçekleştirilebilmesi için, Lu-micon ve Dispersalloy amalgamlarm her birinden değişik Hg-toz oranlarında örnekler hazırlandı. Bu işlemler için, amalgamator (De Trey) ve klasik yöntem kullanıldı (Resim 1). Karıştırma süreleri, amalgamator için 15 saniye, klasik yöntem için ise 60 saniye olarak saptandı.

(*) G.Ü. Diş Hek. Fak. Diş Hast. ve Ted. Öğr. Üyesi.

103

Page 124: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Her iki yöntemle ve her bir Hg-toz oranı (3:1, 2:1, 1:1,1:2,1:3) için 10'ar adet hazırlanan örnekler sırasıyla; 2 saat, 48 saat ve 7 gün süre ile donmaya bırakıldı. Tümü 600 adet olan ve 3x3 mm. olarak hazırlanan (3,15), silindir biçimindeki örnekler oda ısısında donmaya bırakıldıktan sonra, süreleri sonunda, ODTÜ Metalürji Bölümü Laboratuvarında bulunan Hounsfield Tenso-metresinde deneye alındı (Resim 2). v

Örnekler, hazırlanış sırasına göre baskıya dayanıklılık deneyine tabi tutuldu. Kırma işlemini sağlayacak olan baş kısımların yere paralel olması nedeniyle, örnekler bir presel yardımı ile tek tek başlar arasına yerleştirildi (Resim 3). Her yerleştirme işleminden önce, sürtünme katsayısını en düşük düzeyde tutabilmek için, baş yüzeylerine özel bir gres sürüldü. Ayrıca örneklerin baş yüzeyleri arasına dik olarak yerleştirilmesine özen gösterildi. Kırma işleminde baş hızı, 0.20 mm/dak. olarak ayarlandı. Örneklerin kırıldığı andaki değerler (Kg/mm2) kaydedildi. Birimleri MPa-Mega Pascaİ'a uyarlanan verilerin istatistik analizleri, faktöriyel varyans analizi (6) ile, Amalgamator ve Klasik yöntemle hazırlanan örnekler için hesaplandı.

104

Page 125: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Resim 1. Örneklerin hazırlanmasında kullanılan Amalgamator, Havan ve eli, Amalgam tepicileri ve Amalgamlar.

R<v«.im ?.. İlmin»..iı»lrl riV

Resim 3. Baskıya dayanıklılık deneyinin gerçekleştirme yöntemi.

105

HLnniAl ı

Page 126: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

3 FAKTÖRLÜ VARYANS ANALİZİ

VARYANS KAYNAĞI

SERBESTLİK DERECESİ

KARELER TOPLAMI

KARELER ORTALAMASI

F

Markalar 1.000 6569.784 6569.784 18.173

Karışımlar 4.000 1536545.213 384136.303 1062.578

Süreler 2.000 418044.691 209022.345 578.187

Marka -Karışım

4.000 11472.246 2868.062 7.933

Marka-Süre 2.000 8468.611 4234.305 11.713

Karışım-Süre 8.000 326808.078 40851.010 113.000

Marka-Süre Karışım

8.000 15079.807 1884.976 5.214

SX=^BKO Hata 270.000 97608.669 (HKO) 361.514

n

SX = standart sapma, HKO = hata kareler ortalaması, n = her örnek için tekrar sayısı.

Tablo 1 —Amalgamator için (SX = 6.01)

106

Page 127: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

3 FAKTÖRLÜ VARYANS ANALİZİ

VARYANS KAYNAĞI

SERBESTLİK DERECESİ

KARELER TOPLAMI

KARELER ORTAL.

F

Markalar 1.000 10470.158 10470.158 31.223

Karışımlar 4.000 1768642.423 442160.606 1318.549

Süreler . 2.000 253830.844 126915.422 378.469

Marka -Karışım

4.000 18862.297 4715.574 14.062

Marka-Süre 2.000 1220.360 610.180 İ.820

Karışım-Süre 8.000 320473.152 40059.144 119.459

Marka-Süre Karışım

8.000 32532.921 4066.615 12.127

Hata 270.000 90541.481 (HKO) 335.339 SX=VHKO

n

SX = standart sapma, HKO = hata kareler ortalaması, n = her örnek için tekrar sayısı.

Tablo 2 — El için (SX = • 5.79)

107

Page 128: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Farklı grupların saptanmasında, Duncan testi uygulandı (5, 6). Her iki yöntemle hazırlanan amalgam örneklerinde de; marka, karışım ve süre ele alınmış olup, bunların sırası ile 2, 5 ve 3 düzeyleri vardır (Tablo 1 ve 2). Bu tablolardan elde edilen standart hata (SX), Duncan tablosundaki serbestlik dereceleri ile çarpılarak, araştırmamızda bulunan ortalama değerlerin karşılaştırılmaları yapıldı. Standart hata değerleri, Amalgamator için 6.01, Klasik yöntem için ise 5.79 olarak saptandı. Duncan tablosunda % 5 düzeyinde: 2.77, 2.92, 3.02 ve 3.09, % 1 düzeyinde ise : 3.64, 3.80, 3.90 ve 3.98 değerleri kullanıldı.

BULGULAR

Baskıya dayanıklılık deney örnekleri, Amalgamator ve El ile hazırlandı. Tablo İve 2*den sağlanan standart sapma değerleri, Duncan tablosunda %' 5 ve % 1 düzeyleri için verilen serbestlik dereceleriyle çarpıldı. Bu sonuçlar, her örnek için aritmetik ortalamayla MPa olarak bulunan değerlerin hata olasılığının (P _ Probability), belirtilen düzeylerdeki serbestlik derecelerine göre önemini saptamak için, süre ve oranları yönünden karşılaştırıldı [Tablo 3 ve 4 (a, b ) l .

Deneylerden elde edilen sonuçların aritmetik ortalamaları (MPa) Tablo (5, 6, 7 ye 8) de verildi.

Araştırmamızda, Amalgamator ve Klasik yöntem ile hazırlanan örneklerden sağlanan sonuçlar kullanılarak, gamma ve non-gamiTLa amalgamlar olan Lumicon ve Dispersalloy'un, karışımları Şekil 1 (a, b, c) ve süreleri Şekil 2 (a, b, c, d, e) yönlerinden grafiksel karşılaştırmaları yapıldı.

108

Page 129: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

A M A L G A M A T Ö R K L A S İ K

LÜMİCON DİSPERSALLOY LÜ i

2 Saat 48 Saat İL &aat 48 Saat

• • ■ ı :

2 Saa

48 SAAT - __ __ 48 Saat __ 3/1

7 GÜN P<0.01 P<0.05 — —

3/1

7 Gün —

48 SAAT P<0.01 i

P<0.01 48 Saat — i 2/1

7 GÜN P<0.01 P<0.01 P<0.01 —

2/1

7 Gün P<0.0

48 SAAT P<0.01 P<0.01 48 Saat P<0.0 1/1

7 GÜN P<0.01 — P<0.01 —

ı/ı 7 Gün P<0.0

48 SAAT P<0.01 P<0.01 48 Saat — 1/2

7 GÜN P<0.01 — P<0.01 P<0.05

1/2

7 Gün P<0.0

48 SAAT P<0.01 P<0.01 48 Saat P<0.0 1/3

7 GÜN P<0.01 ' — P<0.01 _-

1/3

7 Gün "

(—) : Değerler arasındaki P 0.05 : Değerler arasındaki P 0.0 fark önemsiz. . fark bu düzeyde önemli.

Tablo 3. Bulguların süreler yönünden karşılaştırılması.

Page 130: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

A M A L G A M A T O R

LUMİCON DİS

3/1 2/1 1/1 1/2 3/1 2/1

2/1 P<0.01 —

1/1 P<0.01 P<0.01 P<0.01 P<0.0

1/2 P<0.05 — P<0.01 P<0.05 —

< 02

1/3 — P<0.05 P<0.01 — — —

2/1 P<0.01 P<0.01

1/1 P<0.01 — P<0.01 P<0.0

1/2 P<0.01 P<0.01 P<0.01 P<0.01 —

< < as 00

1/3 P<0.01 — P<0.01 P<0.01 P<0.01 P<0.0

2/1 P<0.01 P<0.01

1/1 P<0.01 P<0.01 P<0.01 P<0.0

1/2 P<0.01 P<0.01 P<0.01 P<0.01 . —

7 G

ÜN

1/3 — P<0.01 P<0.01 P<0.01 P<0.01 P<0.0

Tablo 4a. Bulguların Hg-Toz oranları yönünden karşılaştırıl

Page 131: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

,s

P<0.

05

P<0.

01

P<0.

01

ı-l ı-l T-H 1-H ı-H ı-H

JH

O o O o O oo d Ö ö O ö d d

İH V V V V V V■3. ft ft ft ft ft ft

05tiS

'■ J 04 ı-H r-l ı—l ı—l ı-4 ı-H ı-H 05 o O O O O O O

^ o Ö 1 Ö ö 1 ö d d <M V V 1 V V 1 V V V% ft ft ft ft ft ft ft

w m T-H ı-l 1-H 1"H r-4 ı-H T-H H ' o o o o O O O o O O o

si I o © d o d O Ö ö d d d <ro . 1 V V V V V V V V V V V ft ft ft ft ft ft ft ft ft ft ft O

ıO ı-H K S.

0!0>d

1

00 > d

ı-H ı-l ı-l ı-l ı-H T-H

i-C """ O Ö

o ö Oö

OO O

dp d

0Q O ^. V ft

V ft V ft

V ft

V ft

V ft1 «i O

•w ı-3 S' 'si ı-l

ö ö 1 I ı—lO ö

1 i T-H o d T-H

o d•ıH O d

w V ft

1 1 V ft I 1 V ft

V ft

V fttt 1-3

t-! T-H ı—l ı—l ı-H ı-H 1-H ı-H ı-t O o o o o O O O o o

si 1 ö ö 1 ö s d ö Ö d d d 65 I " V V 1 V V V V V V V V

.ft ft A ft ft ft ft ft ft ft

1—1 ı-H « CO 1-4 ı-l <M CO 1-H ı-H (M CO

\ ^ <M ı-H ı-l ı-l cq T-i ı-H ,*-< (M T-H ı-H T-H

İWS Z XVVS Sf Nao t

Page 132: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

TARTIŞMA

Araştırmamızın hedefi, gamma-2 fazı taşıyan ve taşımayan amalgamlar arasında bir karşılaştırma olduğundan, bu gruba uyan Lumicon ve Dispersalloy seçilmiştir.

Ne türden olursa olsun, amalgamların etkin bir biçimde oluşturulmasında önemli birçok etkenler anlatılmıştır (13). Araştırma konumuzla ilgili olması nedeniyle, karıştırma türü (Amalgamator ve El ile) ve cıva alaşım oranı üzerinde durulmuştur. Çok yakın yıllara kadar, amalgamların hazırlanmasında kullanılan el ile karıştırma yönteminde, buzlu camdan yapılmış bir havan ve havaneli kullanılmıştır (9). Aynı yönteni araştırmamızda^ da kullanılmıştır.

Karıştırma anında, ter ve cilt yağının el ile bulaşma olasılığı, yöntemin iyi olmıyan bir özelliği olarak anlatılmıştır (20). Araştırmamızda da benzer sorunlarla karşılaştık.

El ile hazırlanan amalgam alaşımlarında, karışım ürünün-nün çoğunlukla fazla cıva içermesi nedeniyle, güderi ya da bir bez ile sıkılması gerekmiştir. Sıkılan cıva ile birlikte, bir kısım amalgam karışımının da atıldığı belirtilmiştir (12). Araştırmamızda da fazla cıvanın sıkılarak çıkarılması söz konusu olmuştur, ancak araştırma kapsamı içinde olmadığından, artık cıva içinde alaşımın varlığı araştırılmamıştır.

Karıştırma süresinin uzunluğu da bu yöntemin olumsuz yönü olarak gösterilmiştir (20). Araştırmamızda, amalgamatörün 15 sn.'lik karıştırma süresine karşın, el ile 60 sn.'lik süre kullanılmıştır. Sonuçların önemli farklılık göstermemesi, amalgama-törler yönünden olumlu sayümıştır.

Amalgamatörlerin kullanılmaya başlamasıyla, klasik yöntemden daha kısa sürede ve daha etkin amalgam karışımlarının oluşturulduğu anlatılmıştır (8). Elde ettiğimiz veriler bunları desteklemektedir.

Eames (7), bir amalgam kütlesinin ortalama değer olan % 50 den daha az cıva içerikli hazırlanabileceğini bildirmiştir. Çok az ya da hiç artık - cıva kalmayacağından, hekimin yalnız dolguyu, etkin olarak koyabileceğini de açıklamıştır. Bu laboratu-var sonuçların, dört yıllık klinik çalışmalarla da desteklendiği eklemiştir. Araştırmamızda bu sonuca 1:2 cıva-toz oranı ile ulaştık.

112

Page 133: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Eames (9), çok yüksek devirli amalgamatörler yerine, daha ağır bilyalı ya da daha uzun karıştırma süresi olan düşük hızdaki amalgamatörlerin, yüksek nitelikli amalgam karışımları verebileceğini savunmuştur. Araştırmamızda kullandığımız amalgamator, bilya içermediği ve karıştırma süresi kısa olduğu halde, oldukça iyi nitelikte amalgam karışımları vermiştir.

Healey ve Phillips (14), inceledikleri 1521 hatalı dolgudan % 40'mm, maddenin hatalı işlenmesine bağlı olduğunu açıklamışlardır. Araştırmamızda yapılan baskı deneyleri anında, aynı türden 10 örnek arasında zaman zaman görülen aşırı değer farkları bu açıklamayı desteklemektedir.

Mahler, Terkla ve Reisbeck (17), 1970 yılında yaptıkları bir araştırmada, dağıtma fazlı bir amalgam ile iyi nitelikli, ince kesilerek hazırlanmış bir amalgam arasında, baskıya dayanıklılık yönünden belirgin bir fark bulamadıklarını belirtmişlerdir. Araştırmamızda aynı yöntemle hazırlanan örneklerde, bu yönden farklılık bulunamaması, bulgularımızın bu sonuçlarla aynı düzeyde olduğunu göstermiştir.

Osborne, Gale, Chew ve Rhodes (19), inceledikleri 12 amalgam arasında bulunan Dispersalloy'un, baskıya dayanıklılık yönünden, en iyi üç amalgamdan biri olduğunu anlatmışlardır. Araştırmamızda kullandığımız amalgamlar arasında, bu yönden belirgin bir fark bulunmamıştır.

Malhotra ve Asgar (18), Dispersalloy ve bazı yeni ürünlerin, baskıya dayanıklılık yönünden, klasik amalgamlardan daha etkin olduğunu saptamışlardır. Araştırmamızda belirgin bir farklılık bulunamamıştır.

Demaree ve Taylor (4), araştırmalarında, parçacık büyük-lüğünün artmasının donma süresini uzatacağını ve daha fazla genişlemeye neden olacağını, ayrıca artık - cıva içeriğini azaltarak 15 - 30 mikron arasındaki parça büyüklüğünün, denenen her sürede en yüksek dayanıklılık değerlerin vereceğini belirtmişlerdir. Buna bağlı olarak küresel parçacıklı alaşımların, klasik amalgamlardan bir saatlik dayanıklılık yönünden daha üstün olduğunu açıklamışlardır. Araştırmamızda bir saatlik değerlerin, iki saatlik değerlerle karşılaştırılması söz konusu olmamasına karşın, Lumicon ve Dispersalloy örneklerinin iki saatlik değerlerinin karşılaştırılmasında, belirgin bir fark görülmemiştir.

113

Page 134: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Bryant ve Wing (1), klasik yöntem ile hazırlanmış Dispers-alloy'un 7 günlük örneklerinin, tornalanarak hazırlanmış ve küresel iki amalgamm baskı yönünden karşılaştırılmasında, belirgin bir fark olmadığını bildirmişlerdir. Araştırmamızda elde edilen değerler bu sonucu desteklemektedir.

Bryant (2), amalgamlann baskıya dayanıklılık değerlerin-deki en büyük artışın, bir saatle bir gün arasında oluştuğunu, ancak bunun her zaman (P<0.01) düzeyinde farklılık göstermediğini bildirmiştir. Araştırmamız sonuçları, Dispersalloy yönünden destekler, Lumicon yönünden ise karşıt olarak saptanmıştır.

Greasley ve Baker (11), Demaree ve Taylor gibi, küresel amalgamlann işlenmeleri yönünden tornalanarak hazırlanmış amalgamlara göre, daha üstün olduğu sonucuna ulaşmışlardır. Araştırmamızda, Dispersalloy'un işlenme yönünden Lumicon'dan üstün olması bu savı desteklemektedir.

Mahler ve Marantz (16), yaptıkları araştırma sonunda, gerek klinik üstünlükleri gerekse hekimler arasındaki işleme hatalarına daha az duyarlı olması nedeniyle, non-gamma-2 amalgamlann kullanılmasını önermişlerdir. Araştırmamızda klinik çalışma yapılmamasına karşın, bu gruba giren Dispersalloy'un işlenme kolaylığı nedeniyle - Lumicon'dan üstün olması, araştırıcıların bulgularını desteklemektedir.

Espevik (10), bakır oranı çok yüksek kanşımlann 7 günlük baskıya dayanıklılık değerlerinin çok büyük olduğu gözlemiş ve bunların en etkin amalgamlarla karşılaştırılabilecek düzeyde ol-duğunu bildirmiştir. Araştırmamızdan elde edilen sonuçlar, Mal-hotra ve Asgar'mda (18) aynı yöndeki değerlendirmeleri gibi, bu savı desteklemektedir.

SONUÇ

1. Lumicon ve Dispersalloy'un amalgamator ve klasik yön-temle hazırlanan değişik Hg-Toz oranındaki örnekleri, 2 saat, 48 saat ve 7 gün sonunda baskıya dayanıklılık deneyine alındılar.

2. Baskıya dayanıklılık deneylerinin sonuçlan istatistiksel olarak değerlendirildi. Amalgamator ile hazırlanan 2 saatlik ör-neklerin bütün oranlarında, Lumicon'un üstün olduğu; buna karşın, klasik yöntemle hazırlanan 2 saatlik örneklerin 1:1 oranında, Dispersalloy'un Lumicon'dan üstün olduğu saptandı. 48 saat

114

Page 135: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

ve 7 günlük sonuçlarda ise, Lumicon ve Dispersalloy için belirgin bir farklılık görülmedi.

3. Amalgamator ile daha kısa sürede (15 sn.) hazırlanan örneklerin baskıya dayanıklılık yönünden, daha uzun sürede (60 sn.) hazırlanan klasik yöntem ürünlerinden daha kötü sonuçlar vermediği saptandı.

ÖZET

Amalgamator ve klasik yöntemle, değişik Hg-Toz oranlarında hazırlanan ve farklı sürelerde donmaya bırakılan* örnekler, Hounsfield Tensometresi ile baskıya dayanıklılık deneyine alındı. Bulunan sonuçlar, Lumicon ve Dispersalloy'un karşılaştırılmasında kullanıldı.

SUMMARY

The Comparison of Alloys, That is Prepared by Gamma and Non-Gamma Amalgam Powders with Different Ratios of Mercury, For Their Compression Strength.

Samples that are prepared in different Mercury - Alloy ratios with Amalgamator and Classical Methods and left for hardening in different periods of time were tested for their compression strength by means of Hounsfield Tensometer. The results obtained were used in comparison between Lumicon and Dispersalloy.

„<

115

Page 136: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

KAİN AKLAR

1. BRYANT, R.W. : Mechanical Properties and Structure of Commercial Dispersion Modified Amalgams. J. Dent. Res. (Abstr.) 45 : 528, 1976.

2. BRYANT, R. W.: The Strength of Fifteen Amalgam Alloys. Aust. Dent. J. 24: 244-252, 1979.

3. DAVIS, H. E., TROXEL, G. E., WISKOCIL, C. T. : The Testing and Ins-pection of Engineering Materials. The Compression Test. 138 - 141, 1964.

4. DEMAREE, N. C. and TAYLOR, D. F. : Properties of Dental Amalgams Made from Spherical Alloy Particles. J. Dent. Res. 41 : 890 - 906, 1962.

5. DÜZGÜNEŞ, O. : İstatistik Prensipleri ve Metodları. A.Ü. Matbaası, Ankara, s. 287, 1963.

6. DÜZGÜNEŞ, O. : İstatistik Metodları. A.Ü. Matbaası, Ankara, 578 : 170, 1975.

7. , EAMES, W. B. : Preparation and Condensation of Amalgam with a Low Mercury - Alloy Ratio. JADA 58 : 78 - 83, 1959.

8. EAMES, W. B.: An Evaluation of Nine Amalgamators. JADA 78 : 1320 - 1326, 1969.

9. EAMES, W. B. : Status Report on Amalgamators and Mercury - Alloy Proportioners and Disposable Capsules. JADA 85 : 928-932, 1972.

10. ESPEVIK, S.: Properties of Amalgams made from Lathe-cut, High Cu Amalgam Alloys. Acta/Odont. Scand. 38: 145-150, 1980.

11. GREASLEY, A. and BAKER, D.L.: Physical Properties of Lathe-cut and Spherical Amalgams. Brit. Dent. J. 144 : 303 - 311, 1978.

12. GREENER, E. H., HARCOURT, J.K. and LAUTENSCHLAGER, E. P. : Materials Science in Dentistry. Metals in Dentistry. The Williams and Wilkins Comp., Baltimore, p. 182 -195, 1972.

13. American Dental Association. Guide to Dental Materials and Devices. Amalgam and Mercury. ADA., Chicago, p. 58 - 73, 1978.

14. HEALEY, H. J. and PHILLIPS, R. W. (BROWN, D.) : The Clinical Status of Amalgam. Brit. Dent. J. 141 : 80 - 84, 1976.

15. JOHNSON, W., MELLOR, P.B. : Engineering Plasticity. Simple Com-pression. 110 - 114, 1975.

16. MAHLER, D. B. and MARANTZ, R. : The Effect of the Operator on the Clinical Performance of Amalgam. JADA 99 : 38 - 41, 1979.

17. MAHLER, D. B., TERKLA, L. G. and REISBECK, M. H. (MAHLER, D. B., MARANTZ, R. and ENGLE, J. H.) : A Predictive Model for the Clinical Marginal Fracture of Amalgam. J. Dent. Res. 59 : 1420 - 1427, 1980.

18. MALHOTRA, M. L. and ASGAR, K. : Physical Properties of Dental Silver-tin Amalgams with High and Low Copper Contents. JADA 96 : 444-450, 1958.

19. OSBORNE, J,W„ GALE, E.N;, CHEW, C.L. and RHODES, B. F. : Clinical Performance and Physical Properties of Twelve Amalgam Alloys. J. Dent. Res. 57 : 983 - 988, 1978.

20. OTHMER, K. : Encyclopedia of Chemical Technology, Dental Materials. Awiley - Intenscience Publication., New-york. 6 : 807 - 810, 1968.

Page 137: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Hg/Toz 3/1 2/1 1/1 1/2 1/3

2 SAAT 13,86 41,86 114,94 32,62 24,22

48 SAAT 23,38 94,36 297,5 92,68 49,14

7 GÜN 41,58 118,72 287,28 82,46 49,14

Tablo 5. Amalgamatörle hazırlanan LUMICON örneklerinin baskıya dayanıklılık aritmetik ortalama değerleri (MPa).

Hg/Toz 3/1 2/1 ı/ı 1/2 1/3

2 SAAT 5,18 10,5 49,56 26,88 15,4

48 SAAT 14,56 92,82 292,32 100,94 39,9

7 GÜN 8,12 108,08 290,64 118,02 51,94

Tablo 6. Amalgamatörle hazırlanan DISPERSALLOY örneklerinin baskıya dayanıkhhk aritmetik ortalama değerleri (MPa).

117

Page 138: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Hg/Toz 3/1 2/1 1/1 1/2 1/3

2 SAAT 7,7 23,52 74,34 37,94 19,6

48 SAAT 11,2 34,58 244,58 49,56 41,58

7 GÜN 9,8 83,16 319,76 57,68 31,64

Tablo 7. El ile hazırlanan LUMICON örneklerinin baskıya dayanıkhhk aritmetik ortalama değerleri (MPa).

Hg/Toz 3/1 2/1 ı/ı 1/2 1/3

2 SAAT 4,76 12,32 120,68 40,46 22,26

48 SAAT 10,64 33,32 292,92 88,62 36,96

7 GÜN 7,7 81,62 289,1 126,42 49,84

Tablo 8. El ile hazırlanan DISPEBS ALLOY örneklerinin baskıya dayanıklılık aritmetik ortalama değerleri (MPa).

118

Page 139: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Hg/Toz

Ml LUMICON y

03 M2 DtSPERSALLOY

AMALGAMATOR

3/1 2/1 1/1 1/2' 1/3

13,86 41,86 114,94 32,62 24,22

5,18 10,50 49,56 26,88 15,40

3/1

7,7

4,76

Şekil la.'nın Sayısal Değerleri.

Hg/Toz

Ml LUMICON fn <■ < m

M2 DİSPERSALLOY

AMALGAMATOR

3/1 2/1 ı/ı 1/2 1/3

23,38 94,36 297,5 92,68 49,14

14,56 92,82 292,32 100,94 39,9

3/1

11,2

10,64

Şekil lb.'nin sayısal değerleri.

Page 140: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

AMALGAMATOR ■BMWM» I LMJLH»

300~ •5 300-

m~ £200-

m- % % % % Şekil 1. a — Amalgamator ve El ile hazırlanan 2 saatlik ör neklerîn karışım oranları yönünden karşılaştırılması.

300-

200-

)00'

AMALGAMATOR

EL İLE

h

f Av

gfol

T l , . ,.... «2

120

Şekil 1. b — Amalgamator ve El ile hazırlanan 48 saatlik örneklerin karışım oranları yönünden karşılaştırılması.

İ00-

300

$200t»

m100-

Page 141: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Hg/Toz

Ml LUMÎCON

M2

DISPERSALLOY 7

N

AMALGAMATOR

3/1 2/1 1/1 1/2 1/3

41,58 118,72 287,28 82,46 49,14

8,12 108,08 290,64 118,02 51,94

3/1

9,8

7,7

Şekil lc.'nin sayısal değerleri.

Page 142: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

122

Şekil 1. c — Amalgamator ve El ile hazırlanan 7 günlük örneklerin karışım oranları yönünden karşılaştırılması.

EL İLE AMALGAMATOR

Page 143: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Ml M2

2 SAAT

48 SAAT

3/1

7 GÜN

LUMİCON DtSPERSALLOY

Amalgamator El İle Amalgamator El İle

13,86 7,7 5,18 4,76

23,38 11,2 14,56 10,64

41,58 9,8 8,12 7,7

AMALGAMATOR EL İLE

OL

300

200-

3ğ 300- c m >» n> "D £200- .5 to na PQ

100- 100-

Zaman

m z; z? z3

Zaman

Şekil 2. a — Amalgamator ve El ile hazırlanan 3 : 1 (Hg/Toz) oranındaki örneklerin donma süreleri yönünden karşılaştırılması.

123

Page 144: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Ml M2

2 SAAT

48 SAAT

2/1

7 GÜN

LUMİCON DİSPERSALLOY

Amalgamator El İle Amalgamator El İle

41,86 23,52 10,5 12,32

94,36 34,58 92,82 33,32

118,72 83,16 108,08 81,62

AMALGAMATOR EL İLE

0- 2

300- c I

200- g. 200 -

100"

T ---- r

ÎÜÖ- 1 --------j.

2; Zaman

2I Z2 Z3 Zaman

Şekil 2. b — Amalgamator ve El ile hazırlanan 2:1 (Hg/Toz) oranındaki ör-neklerin donma süreleri yönünden karşılaştırılması.

124

Page 145: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Ml M2

2 SAAT

48 SAAT

ı/ı

7 GÜN

LUMÎCON DtSPERSALLOY

Amalgamator El tie Amalgamator El İle

114,94 74,34 49,56 120,68

297,5 244,58 292,32 297,82

287,28 319,76 290,64 289,1

AMALGAMATOR EL İLE

J00-

■200-

ıoo-

£

c i? *o >. 5 200'

S

wo-

t ' | ""'"'■■»»«I"» 2 J 22 ZJ

Zaman

i -------1---- r Zf TLş 2?

Zaman Şekil 2. c — Amalgamator ve el ile hazırlanan 1:1 (Hg/Toz) oranındaki örneklerin

donma süreleri yönünden karşılaştırılması

125

Page 146: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Ml M2

2 SAAT

48 SAAT

1/2

7 GÜN

LUMİCON DISPERSALLOY

Amalgamator El tie Amalgamator El tie

32,62 37,94 40,46 26,88

92,68 49,56 88,62 100,94

82,46 57,68 126,42 118,02

AMALGAMATOR EL İLE

o. 2

300- t 300-\

200- ğ 200 H

<2

100- 700-

2; Zaman Zaman

Şekil 2. d — Amalgamator ve El ile hazırlanan 1: 2 (Hg/Toz) oranındaki örneklerin donma süreleri yönünden karşılaştırılması.

Page 147: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Ml M2

2 SAAT

48 SAAT

1/3

7 GÜN

LUMlCON DİSPERSALLOY

Amalgamator El İle Amalgamator El İle

24,22 19,6 15,4 22,26

49,14 41,58 39,9 36,96

49,14 31,64 51,94 49,84

AMALGAMATÖ

300-

200-

300-

1 I I

*> Z? *J Zaman

Q.

300

I "o 200 2.

100-

EL İLE "i------ 1 ---- r

Zaman

Şekil 2. e — Amalgamator ve El ile hazırlanan 1 : 3 (Hg/Toz) oramndaki örneklerin donma süreleri yönünden karşılaştırılması.

127

Page 148: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ
Page 149: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

ELECTRON MICROPROBE ANALYZERTN ÇALIŞMA SİSTEMİ VE BİR NON-GAMMA-2 AMALGAM OLAN DISPERSALLOY'UN

FAZLARININ SAPTANMASINDA KULLANILMASI

Dr. Tansev MIHÇIOĞLU*

GİRİŞ

Electron Microprobe cihazı (2,4, 7, 9,10,13), amalgam alaşımların içerdiği metallerin ve metallerin aralarında oluşturduğu bileşiklerin ya da fazların görüntülerini sağlamaktan başka, kalitatif, kantitatif ve % ağırlık olarak da sonuçlar başlıyabil-mektedir.

Bir taramalı elektron mikroskopu, üç adet X-ışmı spektro-metresi ve bir optik mikroskopun birleştirilmesinden meydana gelmiştir. Elektron mikroskopunda büyük büyütmelerde gözlenebilen ufak taneler üzerinde X-ışmları kullanarak spektral analizler yapabilmektedir.

Taramalı elektron mikroskopunda görüntü şöyle elde edilir. Bir tungsten flamadan ısı yoluyla elde edilen elektronlar, yüksek elektrik akımlarıyla (40 Kv) fırlatılır ve iki sıra manyetik mercekte odaklanarak örnek üzerindeki çok küçük bir alana (2 mikron kare) düşürülür. Bu alana belirli bir kinetik enerji ile gelen elektronlar çok sayıda sinyaller oluşturur. En önemlileri; geri yansıyan elektronlar, ikincil elektronlar, Auger elektronları, emilen elektronlar, katod luminisens ışınları ve X ışınlarıdır. Oluşan bu sinyaller, algılama dedektörleriyle algılanır ve ekran üzerine ya da bilgisayar değerlendirme ünitesine iletilip kullanılırlar. Saptırma bobinleri aracılığı ile sistematik olarak saptırılan, elektron demetinin geçtiği her noktadan çıkan bu sinyallerin ekranda oluşturduğu kontrast, görüntüyü sağlar.

Araştırmamızda geri yansıyan elektronları kullandık. Örnekten geri yansıyan elektronlar miktarı, örnek'in o noktasındaki

(*) G.Ü. Diş Hek. Fak. Diş Hast. ve Ted. Öğr. Üyesi.

129

Page 150: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

ortalama atom ağırlığı ile orantılıdır. Ağır elementlerin bulunduğu noktanın görüntüsü ekran üzerinde daha parlak olacaktır. Böylece saptırma bobinleri ile saptırılan elektron demeti, örnek yüzeyini tarar ve yüzeyin kimyasal kompozisyonunu ekran üzerine aktarır. Bu görüntüye kompozisyon görüntüsü denir. Örnek üzerindeki noktadan çıkan X-ışını sinyalleri, kompozisyon görüntüsüne modüle edilerek X-ışını görüntüsü elde edilir. Her elementin karakteristik bir X-ışmı vardır. Bu ışınlar ayrılıp, yalnız birisi ekrana yansıtılırsa, o elementin yüzeyde dağılımı sağlanır.

MATERYAL VE METOD

Değişik Hg-toz oranlarında (1:3, 1:2, 1:1, 2:1 ve 3:1), oda sı-caklığında, özel olarak yapılmış çelik bir kalıp içinde hazırlanan Dispersalloy (1, 3, 5, 6,13,14) amalgam örnekleri, iki saatlik donma süresi sonunda, MTA Laboratuvarlar Dairesinde JEOL-(JCXA-50 A) Electron Microprobe Analyzer'ı ile faz içeriklerinin saptanmasında kullanıldılar.

BULGULAR

Dispersalloy amalgam örnekleri, değişik Hg-toz oranlarında 5'er adet hazırlandı. Yapılarındaki bileşimler (1850 x) ile saptandı.

Dispersalloy örneklerinden evvelce anlatılan yöntemle elde edilen resimlerden; Ag3Sn (y), Ag2Hg3 (yi ve Cu6Sn5 (TQ1) fazlarını saptadık.

Dispersalloy'un Hg-toz oranı; 3:1 olan örneklerinde saptanan fazlar Resim 1 (a, b, c), 2:1 olan örneklerinde saptanan fazlar Resim 2 (a, b, c, d), 1:1 olan örneklerinde saptanan fazlar Resim 3 (a, b,e, d), 1:2 olan örneklerinde saptanan fazlar Resim 4 (a, b, c, d) ve 1:3 olan örneklerinde saptanan fazlar Resim 5 (a, b, c, d) de gösterilmiştir.

Araştırma sonuçlarına göre, Dispersalloy'un bütün Hg-toz oranlarında, gamma-2 fazı içermediği gösterildi.

130

Page 151: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Besim la. Dispersalloy'un 3:1 arasındaki kompozisyon görüntüsü.

',iı^,,;1 ^M

fcvi*. «-

fc"ftı *

'fV..

y ir

S

Besim lb. Dispersalloy'un 3:1 oranındaki Sn X-ray görüntüsü,

Kesim 1c. Dispersalloy'un 3:1 oranındaki Hg X-ray görüntüsü.

131

Sarara ^. ' >""\ -'

Page 152: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Resim 2a. -Dispersalloy'un 2-:l oranında kompozisyon görüntüsü.

Resim 2b. Dispersalloy'un 2:1 oranındaki Sn X-ray görüntüsü.

Kesim 2c. Dispersalloy'un' 2:1 oranındaki Hg X-ray görüntüsü.

Resim 2d. Dispersalloy'un 2:1 oranındaki Âg X-ray görüntüsü.

132

k '.V: ■"'- ^' ' '' ' ■ * ^'İ'V'.'.U"»-'-''^^■* ■ -■*.-,..V-.- :- .. «■ ..'".v,.. ■ .■^>„.;%.-Sst

■*<*-'># v

Page 153: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

i,v^oitiSfe!t^*; 'jti&s&ia Resim 3a. Dispersalloy'un 1:1

oranında kompozisyon görüntüsü. Leşim 3b. Dispersalloy'un 1:1 oranındaki Sn X-.ray görüntüsü.

%

m 3c. Dispersalloy'un

1:1 anındaki Hg X~ray görüntüsü.

Resim 3d. Dispersalloy'un 1:1 oranındaki Ag X-ray görüntüsü.

133

% v

: v,

r5> Res:

Page 154: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Resim 4a. Disperşalloy'un 1:2 oranında kompozisyon görüntüsü.

î." «SYî : ■ ■»«,'-.■' î*

'rıijŞte*"^"-- ^r;:"? ■/**&&:

" ; ■ ■ ■ ■ ■ ■ -Î1^"- Besim 4b.

Disperşalloy'un 1:2 oranındaki Sn X-ray görüntüsü,

Resim 4c. Disperşalloy'un 1:2

oranındaki Hg X-ray görüntüsü.

Resim 4d. Disperşalloy'un 1:2 oranındaki Ag X-ray görüntüsü.

134

Page 155: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Resim 5a. Dispersalloy'un 1:3

oranında kompozisyon görüntüsü, Resim 5b. Dispersalloy'un 1:3

oranındaki Sn X-ray görüntüsü.

Resim 5c. Dispersalloy'un 1:3 oranındaki Hg X-ray görüntüsü.

Resim 5d. Dispersalloy'un 1:3 oranındaki Ag X-ray görüntüsü.

135

Page 156: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

TARTIŞMA

Atomizasyon yöntemi ile elde edilen eutectic (en düşük erime noktasında birleşmiş) Ag-Cu küreciklerinin oluşturduğu tozun, klasik amalgam alaşımları ile karıştırılmasıyla meydana gelen Dispersalloy'un, ADA standart esaslarına uyduğu bildirilmiştir (8).

Dispersalloy, yapısal benzerlikleri nedeniyle non-gamma-2 amalgamlar grubuna katılmıştır (11,16,17).

Malthotra ve Asgar (12), değişik oranlarda cıva içeren çeşitli türden amalgamlarda gamma-2 fazının varlığını araştırmak için yaptıkları çalışmada, bütün yüksek bakır amalgamla-rm gamma-2 fazı ihtiva etmediklerini, gamma-2 fazı yokluğunun donmuş amalgamdaki son cıva oranına dayandığını bulmuşlardır. Düşük cıva oranı yerine yüksek cıva oranı bulunmasının da, gamma-2 fazının çoğalmasına neden olacağını göstermişlerdir. Ancak Dispersalloy'un, hiçbir cıva oranında da gamma-2 fazı içermediğini bulmuşlardır. Araştırmamızda da sonuçlar eş biçimde elde edildi.

Dağıtma fazlı amalgamlarda açıklanan CueSns tepki halkası, Electron Microprobe Analyzer yardımıyla elde edilen resimlerde halka şeklinde görülmüştür (13,15). Araştırmamızda elde ettiğimiz resimlerde de aynı şekiller gözlendi.

SONUÇ

Değişik Hg-toz oranlarında hazırlanan Dispersalloy amalgam örneklerinin faz analizleri; kompozisyon ve değişik fazların X-ray görüntüleri biçiminde verildi.

ÖZET

Non-gamma-2 amalgamlar grubuna sokulan Dispersalloy'un içerdiği fazlar, işleyiş biçimi kısaca anlatılan Electron Microprobe Analyzer yardımı ile araştırıldı. Elde edilen resimlerde, Ag3Sn (y), Ag2Hg3 (yi) ve CueSn5 (TQ) fazları gözlendi. SnvHg (-p) fazına, Dispersalloy'un hiçbir toz-cıva oranında rastlanılmadı.

136

Page 157: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

SUMMARY

The Working System of Electron Microprobe Analyzer and its Use in Detecting the Phases of a Non-Gamma-2 Amalgam, Dis-persalloy.

The phase contents of Dispersalloy, which is introduced into Non-gamma-2 amalgams, were investigated by means of Electron Microprobe Analyzer. Ag3Sn (y), Ag2Hg3 (yr) and Cu6Sn5 (IQ) phases were observed in the photographs. Sn7Hg (y2) phase was met in none of the powder-mercury ratio.

137

Page 158: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

KAYNAKLAR

1. ASGAR, K. : Amalgam Alloy with a Single Composition Behaviour - Similar to Dispersalloy. Int. Assoc. Dent. Res.. Abstr. No. 23, p. 60, 1974.

2. BRYANT, R.W. : X-Ray Mapping of Dental Amalgam. J. Dent. Res. Special Issue D, Vol. 56, No. 9, p. 193, 1977.

3. BRYANT, R.W. : The Strength of Fifteen Amalgam Alloys. Aust. Dent. J. 24: 244-252, 1979.

4. BRYANT, R.W. : X-Ray Mapping of Dental Amalgam Using The Electron Microprobe. Aust. Dent. J. 25: 139-145, 1980.

5. DARVELL, B.W. : Strength of Dispersalloy Amalgam. Brit. Dent. J. 141: 273-275, 1976.

6. DEMAREE, N.C. and TAYLOR, D.F. : Properties of Dental Amalgams Made from Spherical Alloy Particles. J. Dent. Res. 41: 890-906, 1962.

7. EDIE, J.W., BOYER, D.B. and CHAN, K.C. : Estimation of the Phase Distribution in Dental Amalgam with the Electron Microprobe. J. Dent. Res. 57: 277-282, 1978.

8. Amalgam Dolgu Maddeleri ve Dispersalloy. HAKS Türkiye Baskısı, Tekofset A.Ş., Istanbul, 1977.

9. MAHLER, D.B., ADEY, J.D. and EYSDEN, J.V. : Microprobe Analysis of Amalgam I. Effect of Surface Preparation. J. Dent. Res. 52: 74-78, 1973.

10. MAHLER, D.B. and ADEY, J.D. : Microprobe Analysis of a High Cu Amalgam Alloy. J. Dent. Res. 56: 379-384, 1977.

11. MAHLER, D.B., MARANTZ, R. and ENGLE, J.H. : A Predictive Model for the Clinical Marginal Fracture of Amalgam. J. Dent. Res. 59: 1420-1427, 1980.

12. MALHOTRA, M.L. and ASGAR, K. : X-Ray Diffraction Analysis of Gamma-2 (Sn-Hg) Phase in High Copper Amalgams of Varying Mercury Content. J. Dent. Res. 60: 149-153, 1981.

13. OKABE, T., MITCHELL, R., BUTTS, M.B., BOSLEY, J.R. and FAIR-HURST, C.W. : Analysis of Asgar-Mahler Reaction Zone in Dispersalloy Amalgam by Electron Diffraction. J. Dent. Res. 56: 1037-1043, 1977.

14. OSBORNE, J.W., GALE, E.N., CHEW, C.L. and PHODES, B.F. : Clinical Performance and Physical Properties of Twelve Amalgam Alloys. J. Dent. Res. 57: 983-988, 1978.

15. OTHMER, K. : Encyclopedia of Chemical Technology, Dental Materials. Awiley - Intenscience Publication., New-York. 7: 481-484, 1978.

16. SOYMAN, M. : Gamma-2 Fazı Taşımayan Amalgamlar. A.Ü. Diş Hek. Fak. Der. A.Ü. Matbaası, Ankara, 7: 85-92, 1980.

17. TAKATSU, T., IWAKU, M. and FUSUYAMA, T. : Structure and Effects of Non-gamma-2 Amalgam. J. Dent. Res. 56: 40-45, 1977.

Page 159: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

DENTİGERÖZ KİST (Vaka Takdimi)

TÜRKER M. N> DELİLBAŞI E.** YÜCEL E.**

Odontojenik kistlerin en agresiv grubunu oluşturan denti-geröz kistler, Folliküler kistlerden en çok görülen tip olup, tüm odontojenik kistlerin yaklaşık % 34'ünü oluşturur. Bu kistlerin yaklaşık % 70'i alt çenede görülür. Dentigeröz kist kuronun kısmen gelişimini tamamlamasından sonra mine organından kaynaklanır (1). Gelişmekte olan kuronu saran mine, kistik dejenerasyona uğrayarak ya kuronu tamamen sarar veya kuronla ilişki halinde olur. Radyolojik muayenede erüpsiyona uğramamış etrafı net ve sınırlı radyolüsent görüntü ile çevrelenmiş kuron görülür. Çocuklarda dentigeröz kist sıklıkla erüpsiyon halindeki dişle ilişkili olarak gelişir. Dentigeröz kistle ilişkide olan diş, bölgeden dışarı doğru, örneğin mandibula alt kenarına veya maksillar lezyonlarda burun tabanına yada sinüse doğru itilebilir (2).

VAKA TAKDÎMİ

N.K. isimli 16 yaşındaki erkek hasta kliniğimize sol alt çene ve yüz bölgesinde ağrı ve şişlik -nedeniyle başvurdu. Ortaokul öğrencisi olan hastanın anamnezinde, iki yıl öncesinde sol alt 6-7 nolu dişlerde ağrı şikayeti ile birlikte bölgede şişliğin oluştuğu ve sürekli mevcut olduğu, kliniğimize başvurmadan bir ay öncesinde ağız içerisine pü gelmeye başladığı saptandı. Yapılan ağız içi kontrolde 20 yaş dişleri dışında tüm dişlerin mevcut olduğu, sağ alt 6 ve sol alt 6 - 7 nolu dişlerde çürük bulunduğu ve ağız hijyeninin bozuk olduğu görüldü.

Panaromik, ön ve yandan alman grafilerde sol alt 12 yaş dişinin distalinden başlayıp, angulus mandibulayı tamamen tutan

( * ) Ankara ve Gazi Ünv. Dişhek. Fak. Öğretim Üyesi. (**) Gazi Ünv. Dişhek. Fak. Ağız - Diş - Çene Hast. ve Cerr. Dr. Araş. Gör.

139

Page 160: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

ve ramusa doğru genişleyen keskin sınırlı, gelişmekte olan 20 yaş dişi germini içeren multiloküler bir kistik oluşum bulgulan-dı (Resim İve 2). Hastanın klinik muayenesinde kistin oluşturduğu baskı nedeniyle sol alt çenede Vensan belirtiside saptandı. Premedikasyonu takiben, cerrahi disiplinler ve Tronküler man-dibuler anestezi altında, kist içerdiği 20 yaş dişi germiyle beraber enüklee edilerek çıkarıldı ve hastaya extraoral Barton bandajı uygulandı, operasyon sonrasında yapılan klinik muayenede, önceden mevcut olan Vensan belirtisinin ortadan kalktığıda gözlendi. Lezyonun Histopatolojik tanısı folliküler kist şeklindeydi.

Resim 1 : Panoramik grafide kistin Eesim 2 : Posterior - Anterior gra- görünüşü. fide kistin görünüşü.

İ40 Resim 3 : Çıkarılan lezyonun görünüşü.

Page 161: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

TARTIŞMA

Bu şekildeki odontojenik kistler ya malassezin epitel kalıntılarından veya dental lamina prolif erasyonundan yahutta gelişim halinde bir dişin mine organından oluşurlar. Burada kistin oluşmasına neden çok kez üstündeki süt dişi infeksiyonları, travmalar, veya bilinmeyen diğer faktörlerdir. Genişlemiş folli-küler' kese ve dentigeröz kist arasında ayırım yapılmalıdır (3). Dachi ve Howell maksiller gömülü 3. molarda % 15, mandibula-dada % 3? perikoroner radyolüsensi bulmuşlar ve bunlardan yalnızca % ll'inde dentigeröz kist denilebilecek genişleme saptamışlardır. Muhtemel dentigeröz kist teşhisi için perikoroner mesafenin 2.5 mm veya daha fazla genişlikte olması gereklidir. Dentigeröz kist sıklığını tayin güçtür, Maursked ağızm tam röntgen tetkiki yapılan 900 hastanın 4'ünde bir veya daha fazla dentigeröz kist bulmuştur. En az bir çıkmamış dişi olan 100 hastada 3.6 dentigeröz kist vardır. Genel görülme'yeri alt 20 yaş, üst kanin, üst 20 yaş ve alt 2. premolarlar olup, çıkmamış herhangi bir dişin çevresinde de gelişebilir. Kist kuronu tamamen sardığı durumda santral veya korona!, kuronun bir kenarı ile ilişkide oh duğu zaman lateral, dişin etrafını tamamen sardığı durumda ise circumferential dentigeröz kist olarak adlandırılır (4,5). Mikroskobik incelemede bu kistlerin yaklaşık % 82'sinde bağ doku tabakasının içinde küçük kümeler veya hareketsiz durumda odontojenik epiteller vardır (1). Yine bu kistlerin % 5-6'sında kist sınırında veya bağ dokuda ameloblastik proliferasyon görülür. Birden fazla sayıda detigeröz kistin varlığı durumlarında teşhiste cleido - cranial dysostosis ve multiple bazal hücreli kar-sinoırı sendromları mutlak elimine edilmelidir. Tedavide ilk seçenek enükleasyon oup, bu yöntem kist ve içeriğinin tümüyle çıkarılmasında en iyi yöntemdir.

ÖZET

Dentigeröz kistler tüm folliküler kistlerin en çok görülen tipi olup tüm bu lezyonlann yaklaşık % 95'ini, tüm odontojenik kistlerinde yaklaşık % 34'ünü oluştururlar. Lezyon kuron gelişiminin tamamlanmasından sonra mine organından kaynaklanmaktadır. Bu kistler erkeklerde daha sık görülmekte olup, yaklaşık % 60 vakada da 20 - 30 yaşları arasında ve sık olarakta man-dibuler 3. molar ve maksiller kanin dişleri ile ilişkili olarak bulunmaktadır. Vaka raporumuzda 16 yaşındaki bir erkek hastada

141

Page 162: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

sol alt çenede, angulus mandibulayı içine alan bir dentigeröz kist olgusu açıklandı. Cerrahi yolla çıkartılan materyalin histopato-lojik tetkikinde folliküler kist olduğu saptandı.

SUMMARY

(Dentigerous Cyst, A case report.) The dentigerous cyst is a far more common and the most

aggressive type of odontogenic cysts. It originates through alteration of the reduced enamel epithelium after the crown of the tooth has been completely formed, with accumulation of fluid between the reduced enamel epithelium and the tooth crown. The dentigerous cyst nearly always involves or in associated with the crown of a normal permanent tooth. There are three types of dentigerous cyst; Central, Lateral and Circumferential Dentigerous cysts. A case of Dentigerous cyst occuring in the left mandible and including the angulus mandible in a male patient of age 16 reported herein. It is microscopially observed that the material taken by surgical means show a Dentigerous cyst.

KAYNAKLAR

1. BHASKAR, S.N. : Synopsis of oral pathology. The C.V. Mosby Comp. St. Louis., 1977, pp. 211 - 17.

2. BORÇBAKAN, C. : Ağız ve Çene Hastalıkları. A.Ü. Dişhek. Fakültesi Yayınları. 1975, s. 225 - 28.

3. KAY, L.W. : The differential diagnosis of cysts of the jaws. Proc. R. Soc. Med. 64 : 550, 1971.

4. GORLIN, J., GOLDMAN, M.H. : Thoma's Pathology. The C.V. Mosby Comp. vol: 1, 1970, pp. 447 - 449.

5. WAITE, E.D. : Textbook of Practical oral surgery. Lea-Febiger Comp. 1972, pp. 254 - 56.

6. ROBINSON, H.B.G. : Classification of cysts of the jaws. Am. J. Ortho-doht. 31 : 370.

142

Page 163: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

TÜKRÜK BEZt TAŞLARI (Vaka Raporu)

ERİNANÇ, M.A.* YÜCEL, E.** DELİLBAŞI, E.** TÜRKER, M.N.***

Tükrük bezlerinin, bez veya kanal sistemleri içerisinde oluşan kalsifiye yapı formasyonlarına sialolithiasis denilir (1, 2, 3,8).

Bunlar, genelde % 75 Kalsiyum fosfat, % 10 Kalsiyum karbo-nat, % 6,2 çözünebilir tuzlar, % 6,2 organik maddeler ve % 2,2 su'dan meydana gelmişlerdir.

Bu yapılar, bez içerisindeki desquame epitel hücreleri veya bakterilerin çekirdek vazifesi görmeleri ve bunun etrafında tuzların çökelmeleri ile meydana gelirler, taş yapısı genelde tabakalıdır. Bu tabakalar; protein bulunduran matriks, yağ asitleri ve polisakkaridler, hidroksiapatitten oluşmuş inorganik bileşenlerden meydana gelmiştir. Bazı taşlar kesitlerde homojen, bazıları konsentrik tabakalar içerirler (1, 2,6,8).

Büyüklüklerinin, tuz tanesi büyüklüğünden, 2 - 50 mm.'ye ve ağırlıklarının 6-15 gr. olduğu rapor edilmiştir (2,6).

Tükrük bezi taşlarının en çok yerleşim gösterdiği yer, Warth-on kanalı veya Submandibuler tükrük bezinin içerisidir. Parous bezi veya bezin kanalı (Stensen's duct), taşların ikinci olarak en çok yerleşim bölgesidir. Sublingual bez ve kanalı (Bartholin Duct) taş yerleşiminde ender bölgedir (1, 2). Rapor edilmiş 1200 vakada yapılan bir analizde, % 83 submandibuler, % 10 Parotis, % 7 Sublingual bezde bulunmuşlardır. Otopsi yapılan hastaların % l'ine yakınında, tükrük bezi taşı bulunduğuna dair birçok araştırıcı tarafından benzer bilgiler verilmiştir (6).

( * ) G.Ü. Diş Hek. Fak. Ağ. Diş Çene Hast. ve Cerr. Bilim Daİı/Oral - Diag- nos Araştırma Görevlisi. ( ** ) G.Ü. Diş Hek. Fak. Ağ. Diş Çene Hast.

ve Cerr. Bilim Dalı A. Gör. (***) A.Ü. ve G.Ü. Diş Hek. Fak. Diş Çene Hast. ve Cerr. Bilim Dalı Bask.

143

Page 164: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Tükrük taşları genelde erginlerin (35 yaş üstü) hastalığıdır, erkeklerde daha fazla meydana gelir. Erkek ye kadında meydana gelme oranı 2 : l'dir, küçük çocuklarda da hastalığa az da olsa rastlanır (2, 5, 6, 8).

Erken safhalarında mineralizasyonları yetersiz olduğundan radiograflar üzerinde görülmezler (3)., Büyük tükrük bezleri ve kanallarındaki taşların ortaya çıkartılmasında radiograflar kullanışlıdır (4, 5). Radiograflar alınırken, normal çene filmlerinde verilen ekspoz zamanından daha az süre verilir (4).

Tükrük taşlarının temel semptomları, yemek esnasında şişliğin artması, bazı vakalarda bez bölgesinde kulak ve boyuna doğru yayılan ağrılar olabilir. Yemek zamanları arasında ağrı ve şişlik sekresyonun tıkanıklığın etrafından akması nedeniyle azalır, kanal ve bezdeki bası kaybolur. Taş kanal ağızına yakın bir yerde yerleşmişse, kanal ağızmın mukozasında tekrarlayan iltahabi reaksiyonlar görülür. Bezde sekonder enfeksiyon gelişerek, bez ve kanalı saran dokularda sellülit meydana getirebilir. Hasta ağız tabanında kronik bir şişlikten şikayet eder, taş palpasyonla kolaylıkla hissedilir (1, 2,3, 5, 7, 8).

Taşlar önemli derecede büyüdüklerinde kanalın parsiyel veya tüm olarak tıkanmalarına neden olurlar (3).

Genelde tek bir bezin etkilenmesine rağmen çift taraflıda olabilir ve tek bir tükrük bezinde birkaç tane tükrük taşının şekillenmesi çok görülen olaylardandır (2, 6).

Tükrük taşlan ya oval veya yuvarlaktırlar, Warthon kanalındaki taşlar hurma çekirdeği şeklindedir, Parotis bezinin küçük taşlarının boyu uzun, uçları sivri ve keskindir. Büyük olanları genellikle irregüler şekildedirler, renkleri beyazdan esmere kadar değişir (5, 6).

VAKA RAPORU

18.12.1982 tarihinde kliniğimize gelen 57 yaşındaki erkek hasta sağ yanak bölgesindeki sertlikten ve yemekler esnasında yanağının şişmesinden şikayetçiydi, ağrısı yoktu.

Hastadan alman anamnezde, bu bölgede çıkan ağız - dışı bir fistülü, birkaç yıl önce şiş sokarak tedaviye çalıştığını, zamanla da sertliğin oluştuğunu öğrendik.

144

Page 165: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Her iki tarafta vestibulüm oris yanak mukozası kurutulduktan sonra, sağ ve sol bezlere uyguladığımız-masajlarda, salya akımının, sol tarafa göre daha az olduğu, pü geldiği ve papilla-nm inflamatuvar özellikte olduğu gözlendi, palpasyonla da sert kitle lokalize edildi.

Vestibulüm oris'te, sertliğin bulunduğu bölgeye bir periapi-kal film koyarak yaptığımız radiografide, 6 - 7 no'lu dişlere rastlayan bölgede taş varlığı saptandı (Resim : 1).

Hastanın genel sağlık durumu ve ağız hijyeni iyi durumda idi.

Stenon kanalının etrafına % M4 + % 0,01 Novocdin Corbasil ile çevresel blokaj uygulandı. Taş başparmak basısı ve bir küret yardımıyla çıkartıldı.

Taş irregüler, sarımsı beyaz renkte ve boyu 1 cm'den bir miktar fazla idi (Resim •. 2).

Genişlemiş olan kanal ağızma (Resim: 3) rivanol ile irri-gasyon yapıldı ve 24 saat Terramycyne'li gaz tampon uygulandı, daha sonra tampon çıkartıldı, 3. günde görüntü normaldi. "

145

Resim: 1

Page 166: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Resim : 2

Ö Z E T

Tükrük Bezi Taşları (1 vaka nedeniyle) Tükrük bezlerinin, bez veya kanal sistemleri içerisinde oluşan

kalsifiye" yapı formasyonlarına sialolithiasis denir. Sağ yanağında şişlik ve sertlik şikayetiyle kliniğimize baş vuran

hastamızda, salya akımının şişlik olan tarafta daha az olduğunu, papillanm enflamasyonlu ve kanaldan pü geldiğini gözledik. Yanak içerisinde periapikal film koyarak yapılan radyolojik muayenede 6-7 nolu dişlere rastlayan bölgede ortalama .10 mm. büyüklüğündeki taş gözüktü. Kanal ağzının lokal anestezisini müteakip taş baş parmaklarla yapılan masaj ve küret yardımıyla alındı.

Operasyondan sonraki üçüncü günde mukoza normal gö-rünümüne döndü.

SUMMARY

Sialolithiasis (A case report) According to the literatüre about sialolithiasis, there is pain and

swelling in the patient involved. Despite of swelling of the cheek and hardness in the vesti-

bulum oris there was no pain. Another peculiar aspect of the case was that the patient has treated an extra- oral fistula with a knitting needle two years previously, and he has succeeded.

146

Page 167: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Radiographic examination of the vestibulum oris that were swelling and hardness, we observed a stone in the parotid duct.

The calculus is removed by an operation, and the postoperative examination after 3 days was normal.

KAYNAKLAR

1. ARCHER, W.H. : Oral and Maxillofacial Surgery. (950 - 974) Vol I., Fifth Ed. W.B.'Saunders Comp. 1975.

2. MALCOLM, A.L. : Oral Medicine. (212 - 213), Seventh Ed. J.B. Lippincot Comp. 1977.

3. WOOD, K.N., GOAZ, P.W. : Differential Diagnosis of Oral Lesions. (497 -499), The C.V. Mosby Comp. 1975.

4. WUEHRMANN and MANŞON-HING. Cental Radiology. (353-355), Third Ed. The C.V. Mosby Comp. 1973.

5. BHASKAR, S.N. : Synopsis of Oral Pathology. (499-503), Forth Ed. The C.V. Mosby Comp. 1973.

k TÜRKER, M.N., DEMİRALP, A.S. : Sialolithiasis of The Salivary Gland Ducts. (265 - 268). A.Ü. Dişhek. Der., Cilt I, Sayı 3, 1976.

7. MITCHELL, D.F., STANDISH, M.S., FAST, T.B. : Oral Diagnosis/Oral Medicine. Lea and Febiger 1974.

8. . SHAFER, HINE, LEVY. : Textbook of Oral Pathology. (512-513). W.B. saunders comp. 1974.

147

Page 168: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ
Page 169: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

POSTERIOR BÖLGEDE «ADHESIVE KÖPRÜ» YAPIMI OLGU BİLDİRİMİ

Hüsnü YAVUZ YILMAZ* Bengül YURDUKORU** Ayla ARIKAN**

Adı Soyadı : H.S. Müracaat Tarihi : 6.12.1982

Yaşı : 25 Cinsiyeti : Erkek

Protokol no : R.5621/1010 Mesleği : Devlet Memuru

Sol alt altı yaş dişinin kaybı nedeniyle yeterli fonksiyon yapamadığını bildirerek kliniğimize başvuran hastada; genel tıbbi ve dişhekimliği ile ilgili anemnezler kaydedildi.

Hasta eksik olan dişinin üç yıl önce çürük nedeni ile çekildiğini ve çekim sonrası fonksiyon eksikliği dışında bir şikayeti olmadığını belirtti. Klinik ve radyoloji sonuçları ile teşhis modellerinden elde edilen veriler; anemnez bilgilerinin ışığı altında incelenerek değerlendirildi. Hastada, ağız boşluğunda herhangi bir patolojik lezypn tesbit edilmedi. Mevcut dişlerin eksiksiz ve sağlıklı, ağız hijyeninin iyi durumda olduğu belirlendi.

Ekonomik nedenler ile hastaya altın döküm köprü yapılamadığından metal alaşımı olarak Cr-Co-Mo nin kullanılmasına karar verildi.

Köprü protezi bu alaşım ile desteklenen ve kompozit materyal ile tutuculuk' sağlanan adhesiv köprü şeklinde planlandı.

MATERYAL ve METOD

Uygulama materyali olarak :

1 — Metal alt yapının şekillendirilmesi için Co-Cr-Mo alaşımı,

( * ) A.Ü. Diş Hek. Fak. Protetik Diş Tedavisi Ana Bilim Dalı, Öğretim Üyesi, Doç. Dr. (**) A.Ü. Diş Hek. Fak. Protetik Diş Tedavisi

Anabilim Dalı, Dr. Dt.

149

Page 170: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

2 — Ölçü işlemleri için silikon esaslı ölçü maddesi (Bayer firmasının Optosil -. Xantropren),

3 — Köprü gövdesi için estetik materyal (Stellon marka ısı ile polimerie olan beyaz akrilik),

4 — Gingival embrasür bölgesinin korunması ve şekillendirilmesi için tahta kürdanlar,

5—Komşu dokuların izolasyonu için likid vazelin,

" 6 — Kompozit materyal (Johnson - Johnson Firmasının Adaptic maddesi) sistemi destek dişlere tutturmak için kullanıldı.

Metod

İşleme önce destek dişler üzerinde metal alt yapının, uzan- " tılarıhm yerleşeceğj kavitlerin hazırlanması ile başlanıldı. Bu etapta ters konik ve silindirik biçimde elmas aerötör frezleri kullanılarak hastanın köprüye destek olan alt ikinci premolar ve ikinci molar dişlerinin disto okluzal ve mesio-okluzal yüzlerinde inley kaviteleri hazırlandı. Kaviteler ilgili dişlerin mine sınırları içinde şekillendirilmesine özen gösterildi, ayrıca gövde boş:

luğuna bakan yüzeylerinde, komşu dişlerde mevcut gingival embrasür boşluğunu korumak ve yapının mukozadan uzak şekillendirilmesi amacı ile okluza servikal yönde iki mm.'den faz-, la kesim yapılmadı. Kavitelerin kenarları daha geniş yüzey elde etmek üzere Bewelling tekniği ile bizote edildi (Resim: 1).

150

Besim : 1 Hazırlanan kavitelerin görünümü.

Page 171: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Destek dişler üzerinde gerekli temizlik yapılıp uygun inley kaviteleri hazırlandıktan sonra ölçü işlemine geçildi. Ölçü için Wash tekniği kullanılarak silikon esaslı ölçü maddesi ile ölçüler elde edildi (Resim: 2). Sert alçıdan elde edilen çalışma modelleri üzerinde köprünün metal destek bölümü Ridge-Lap gövde tipi uygulanarak şekillendirildi.

Resim ; Z Sert alçıdan elde edilen modeller.

Metal alt yapının dökümü için Cr-Co-Mo alaşımı kullanıldı. Döküm sonucu elde edilen metal bölüm temizlenip modele uyumu sağlandıktan sonra (Resim: 3) hasta ağızmda denenerek

Eesim : 3 Cr-Co-Mo alaşımından elde edilen metal alt yapının model üzerinde

kontrolü. 151

Page 172: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

sentrik ve sentrik dışı ilişkilerde komşu ve karşıt dişlerle ilişki; leri kontrol edilip düzenlendi.

Hastadan uygun diş rengi saptandıktan sonra metal alt yapının gövde bölümüne mufla tekniği ile estetik akrilik uygulandı (Resim: 4).

Resim : 4 Mefcal alt yapının gövde bölümüne estetik akrilik uygulanması.

Temizlenip, polisajı yapılan köprü ünitesi modelde ve hasta ağzında tekrar kontrol edildikten sonra ağıza uyumlama işlemine geçildi (Resim: 5). Köprünün uygulanacağı bölge tükrük-

Resim : 5 Hazırlanan köprünün modelde kontrolü (Lingual görünümü). 152

Page 173: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

ten izole edildikten sonra destek dişlerin inley kaliteleri ve bunlara komşu bölgelerindeki mine orthofosforik asit yardımı ile 60 sn. süre ile dekalsifiye edildi (etching yapıldı). Uygulama sonunda dişler basınçlı su ile yıkandıktan sonra ılık hava ile kurutuldu. Metal alt yapının kompozit yardımı ile destek dişlere tutturulacağı yüzeylerde uygun opasite (matlaşma) görüldükten sonra bu bölgelere kimyasal kenetleyiciler (bonding agent) uygulandı.

Kompozit materyalinin Universal ve Catalyst pastaları 1/1 oranında karıştırılarak önceden uygulanan kimyasal kenetle-yici kurumadan inley kavitelerine yerleştirildi. Metal-akrilik yapıda hazırlanan köprü ünitesi karşıt dişler ile kompozit materyalinin izolasyonu için selefon band yerleştirildikten sonra, çalışma bölgesine uyumlandı ve normal çiğneme basıncı altında maddenin şekillenmesi beklendi. Kompozit materyalin şekillenmesi sırasında gingival embrasür bölgelerinin normal morfolojik yapılarım korumak amacı ile bu bölgelere üçgen biçiminde tahta kürdanlar yerleştirildi. Madde tamamen şekillendikten sonra fazlalıklar temizlendi, yüzey polisajı uygulanarak glaze yapıldı (Resim: 6).

Resim : 6 Yapıştırılmış olan köprünün görünümü.

Hasta, protezin uygulanmasını takip eden bir - iki hafta ve üç aylık periyodlarla kontrol altına alındı (Resim: 7).

153

Page 174: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Besim : 7 Uygulamadan iki ay sonra alman radyografi.

BULGULAR ve TARTIŞMA

İlgili literatür incelendiğinde; adhesive köprülerle ilgili araştırmalar ve genel görüşler bu tür uygulamaların başarılı sonuçlarını bildirmektedirler (2, 3, 4, 8, 9). Ancak, direkt bağlantı dayanıklılığının sınırlı olduğu görüşünü savunan araştırmacılar adhesiv köprülerin uygulama sahasının kısıtlı olabileceğini ileri sürmektedirler (1,7).

Araştırmacıların bir grubu ise uygulamaların başarılı* sonuçlarının yüksek oranda olduğunu belirterek adhesiv köprüler ile köprü protezlerinde yeni bir uygulama alanının başladığını belirtmektedirler (3,4).

' Metal alt yapı içeren adhesiv köprüler çeşitli avantajlara sahiptirler. Sabit bir restorasyon olması en önemli avantajı oluşturmaktadır. Uygulamanın kolay ve ekonomik oluşunun yanında konservatif bir tedavi oluşturması, üstün bir estetik sergilemesi ve kısa zamanda uygulanması, geriye dönülebilmesi mümkün bir tedavi olması diğer avantajlarıdır (2, 5,6).

Literatür araştırması, posterior dişler üzerine metal alt yapılı adhesiv köprülerin uygulanması hakkında çok az bilgi içermektedir. Sistemin posterior dişlerdeki uygulamasının son derece kısıtlı olması ve bu bölgelerde yeterli direncin, tutuculuğun

154

Page 175: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

elde edilemiyeceği kanısı gözönüne alınarak bu tür bir uygulamaya karar verdik. Hastanın belirtilen periyodlarda klinik ve radyografik kontrolleri sistemin son derece başarılı olduğunu kabul ettirebilecek veriler kazandırmaktadır.

Livatidis (5) ve Rossein (6) iyi bir ağız hijyenine sahip vakalarda adhesiv köprülerin ön ve arka diş gruplarında başarı ile uygulanabileceğini belirtmişlerdir.

Sistemin başarısında ağız hijyeninin önemi kabul edilen bir gerçektir (4, 5, 6).

Ö Z E T

Arka grup dişler için, sabit bir restorasyon oluşu yanında, konservativ, estetik, ekonomik ve geriye dönülebilen, metal alt yapı içeren bir adhesiv köprü yapımı açıklandı. Endike olduğu vakalarda klasik sabit protezlere alternatif bir uygulama olmaktadır.

SUMMARY

(The Construction of Adhesive Bridge for Posterior Teeth)

The desing, fabrication and bonding factors relating to cast metal resin bonded retainers for posterior teeth have been described. In addition to having the qualities of a fixed appliance, these retainers enable^ the therapeutic procedures to be conservative, esthetically acceptable, economical, and reversible^When indicated, these retainers provide an alternative to the usual fixed prosthodontic retainers.

155

Page 176: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

KAYNA K L AR

1. CUNNINGHAM, P.J. : The Composite Bridge, Aust. Dent. J., 24 (3) : 150 - 152, 1979.

2. HOWE, D.F., DENEHY, G.E. : Anterior Fixed Partial Dentures Utilizing Acid-etch Technique and A Cast Metal Framework, J. Prosthet. Dent., 37(1) : 28-31, 1977.

3. DENEHY, G.E., HOWE, D.F..: A Conservative Approach to Missing An-terior Teeth, Quintessence Int., 10 (7) : 23 - 29, 1979.

4. JORDAN, J.F., et al : Temporary Fixed Partial Dentures Fabricated by Means of the Acid-etch Resin Technique : A Report of 86 Cases Followed for Up to Three Years, J.A.D.A. 96 : 994 - 1001, 1978.

5. LIVATIDIS, G.J. : Cast Metal Resin-bonded Retainers for Posterior Teeth, J.A.D.A., 101 : 926 - 929, 1980.

6. ROSSEIN, K. : Die Alternative Briicke, Quintessenz, 10 : 1933 - 1941, 1982. 7. TAY, W.M. : The «Rochette» Adhesive Bridge, From the Postgraduate

Centres, Dental Update, 153K-155, 1979. 8. YAVUZYILMAZ, H., YURDUKORU, B., ARIKAN, A. : Ön Grup Dişlere

Uygulanan, Tutuculuğu; Minenin Asitle Pürüzlendirilmesi ve Kompozit Tekniği ile Sağlanan Metal Destekli Köprü Yapımı, I. Türk Dişhekim-liği Kongresi, İzmir 7 Ekim 1981.

9. YAVUZYILMAZ, H., ARIKAN, A., YURDUKORU, B- :. Tutuculuğu Kom-pozit Resinle Sağlanan Metal Destekli Köprülerin Değerlendirilmesi, Prostodonti ve Implantoloji Derneği III. Bilimsel Kongresi, Silifke. 23 Mayıs 1982.

156

Page 177: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

ENDODONTİK — PERIODONTAL PROBLEMLER (ÜÇ OLGU NEDENİYLE)*

Tamer KINOĞLU** Hüma ÖMÜRLÜ*** Güliz GÖRGÜL***

Mehmet YALIM****

Bir dişin sağlıklı fonksiyonu, periodonsiyumu oluşturan diş eti, sement, periodontal lifler ve alveol kemiğinin sağlıklı olmasına bağlıdır. Bu bölge genellikle, direkt pulpa iltihabından veya dişeti iltihabının apikale doğru ilerlemesiyle hastalanır (6). Bu nedenle endodonti ve periodontoloji arasında sıkı bir ilişki vardır. Endödontik olarak tedavi edilen dişin aynı zamanda pe-riapikal dokularının normale dönmesi veya normalliğinin devam ettirilmesi gerekmektedir.

Periodontal hastalık diş eti cebinden kaynaklanıp apekse kadar uzanır. İltihap ürünleri, periodontal lifleri ve çevre alveol kemiğini devamlı tehdit eder (7).

Bilindiği gibi periodontal hastalıklarda, çok yaygın olarak görülen belirtilerden biri de iltihabın prolif erasyonu sonucu oluşan kök rezorbsiyonlarıdır.

Seltzer ve Bender periodontal dokuları hasta olan dişlerin pulpalarinda, periodontal olarak sağlıklı dişlerin pulpalarına göre dejenerasyon ve iltihap insidansının daha fazla görülebileceğine işaret etmişlerdir.

( * ) Çalışma, Gazi Üniversitesi Dış Hekimliği Fakültesi Diş Hastalıkları ve Tedavisi Ana Bilim Dalında yürütülmüştür. Türk Periodontoloji Derneğinin 15. Kongresi'nde sunulmuştur.

( ** ) Gazi Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Diş Hastalıkları ve Tedavisi Ana Bilim Dalı Başkanı, Doç. Dr.

(***) G.Ü. Diş Hekimliği Fakültesi Diş Hastalıkları ve Tedavisi Ana Bilim Dalı, Araştırma Görevlisi.

(****) G.Ü. Diş Hekimliği Fakültesi Periodontoloji Ana Bilim Dalı, Araştırma Görevlisi.

157

Page 178: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

/

Aynı araştırıcılara göre, periodontal hastalıklar pulpayı lateral kanallar yoluyla etkileyebildiği gibi, pulpa hastalıkları da aynı kanallar aracılığıyla periodonsiyumu etkileyebilir. Ayrıca periodontal dokularda saptanan mikroorganizmalar veya bunların enzim ve toksinleri lateral kanallar aracılığıyla pulpa hücrelerini tahrip edebilir.

Endodonti ve periodonti arasında saptanan bu çok yakın ilişkiden dolayı olguların tek veya birlikte tedavi edilmesi gerekmektedir. Bu yönde çok çeşitli sınıflamalar yapılmıştır. Bunlardan Oliet, Polbeck'in 1968'de, Simon'un 1972'de yapmış olduğu endodontik - Periodontal hastalıkların sınıflaması şöyledir:

1 — Primer lezyon endo-dontik, periodontal kompli-kasyonlarm ikincil olduğu olgular. Eğer primer lezyon tedavi edilmediyse ikincil olarak periodontal hastalık oluşturabilir (Şekil 1).

Şekil 1

Endodontik Lezyon

158

Page 179: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

2 — Primer lezyonun pe-riodontal, endodontik kompli-kasyonlarm ikincil olduğu ol-gular. Periodontal hastalığın ilerlemesiyle kemik lezyonla--rı oluşur ve pulpa nekrozu meydana gelir (Şekil 2).

Periodontîk Lezy.on Şekil 2

3 — Kombine lezyonlar. Pulpal ve periodontal prob-lemler aynı dişte birbirinden bağımsız olarak gelişir (Şekil 3).

Endodontik-Periodontîk Lezyon

Şekil 3

159

Page 180: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Bu sınıflamayı kendimize rehber seçerek, kliniğimize başvuran hastalardan üçünü tedaviye aldık. Endodontik veya periodontal tedavinin doğru seçilebilmesi için öncelikle ayırıcı tanının doğru olarak yapılması gerekir (1, 3, 4). Tedavi planı düzenlenirken klinik belirtiler, semptomlar, testler ve radyografik bulgular dikkatle değerlendirilmiştir.

KLİNİK OLGULAR

1. OLGU: Başlangıç lezyon endodontik, periodontal kompli-kasyonlar ikincil.

Kliniğimize 12.4.1983 tarihinde baş vuran 25 yaşında M.A. isimli hasta, 4-5 ay kadar önce üst sol birinci büyük azı dişinde nabızsal karakterde şiddetli ağrıları olduğunu ve soğuk suyun bu ağrıları kısa bir süre için dindirdiğini, çiğneme sırasında o taraf dişlerini kullanamadığını belirtmekteydi. Bu şikayetlerinden kısa bir süre sonra yüzü şişerek ilgili dişin apeksi civarında daha sonra bir fistül yolu açılmıştı. Hasta, kliniğimize geldiğinde dişinde ağrı olmadığını fakat ağzında kötü bir tat ol-duğunu söylüyordu.

Intra oral muayenede ilgili dişin apeks bölgesinde bir fis-tül ağzı saptandı. Dişte sondun pulpa odasına ulaşabileceği kadar derin bir çürük, geniş bir madde kaybı vardı. Vitalite testinde 8'de cevap alındı ve dişin devital olduğu saptandı. Diş mo-bildi. Yatay ye dikey perküsyona hassastı.

Hasta dişten alman radyografide vestibül kökler üzerinde radyolusent saha olduğu belirlendi (Resim 1). Bütün bu olgula ra dayanarak dişe Kronik Alveoler Apse tanısı kondu, hasta te daviye alındı. .

TEDAVİ : Klasik kanal tedavisi yapıldı. Bunun için öncelikle dış tükrükten izole edildi. Diş ve çevre dokular 2/1000'lik Klor-heksidin ile temizlendikten sonra, çürük kısım steril frez ve ekskavatörlerle alındı. Pulpa odasına steril bir frezle girilerek kronal kısım yumuşak doku birikintilerinden temizlendi. Uygun tirnefler seçilerek nekrotik doku kanallardan çıkarıldı. CPMC'lı bir pamuk konularak diş geçici bir dolgu maddesiyle kapatıldı. Hasta 24 sat sonra tekrar çağırıldı. Kanalla 2,5/1000 NaOCl ile dikkatlice yıkandı, mekanik ve kimyasal olarak temizlendi. Tekrar CPMC'lı bir pamuk konularak diş geçici dolgu maddesiyle kapatıldı. Bu pansumanlar uygun aralıklarla tekrarlandı,

160

Page 181: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Fistül yolunun tamamen kapandığı gözlendikten sonra kanallar 3/100'lük H2O2 ile ve Merfen solüsyonu ile irrige edildi. AH26 ve gutta perka konisi kullanılarak lateral kondensasyon yöntemiyle kök kanal dolgusu yapıldı. Hastadan kontrol radyografisi alındı ve belirli aralıklarla kontrole gelmesi söylendi (Resim 2).

Hasta altı ay sonra tekrar kliniğimize geldiğinde fistül ağzının sağlıklı dokuyla kapanmış olduğu ve periapikale taşan dolgunun rezorbe olduğu görüldü, radyolusent sahada da iyileşme vardı (Resim 3). Perküsyon duyarlılığı yoktu ve hasta o taraf dişlerini çiğneme esnasında kullanabiliyordu.

Bir yıl sonraki, klinik değerlendirmesinde dişin mobilitesi-nin tamamen kaybolduğu ve normal fonksiyonunu yapabildiği gözlendi. Alman radyografide periodontal dokuların sağlığına kavuştuğu görülmektedir (Resim 4).

Resim 1: Hasta kliniğe ilk geldi- Resim 2 : Kanal dolgusu yapıldık -

ğinde alınan radyografi tan sonra alman rad- yografi.

Resim 3 : 6 ay sonra alınan rad- Resim 4 : Bir yıl sonra alınan rad- yografi. yografi.

161

Page 182: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

2. OLGU: Başlangıç lezyon periodontal, endodontik kompli-kasyonlar ikincil.

E.B. isimli 45 yaşında 20.4.1983 tarihinde kliniğimize başvuran hastamız anemnezinde şiddetli ağrıyı önceleri üst sol kanin dişinde lokalize edebildiğini ancak, sonradan bu ağrının o bölgede yaygınlaştığını tarif etmekteydi. Ağrı spontan olarak başlayıp dakikalarca sürmekte idi. Geceleri daha sık olmakta, soğuk yiyecekler ağrıyı arttırmaktaydı. Hasta ağrısını ancak 2 ya da daha fazla analjezik alarak dindirebiliyordu.

Intra oral muayenede ilgili dişte ve aynı zamanda ağzın diğer bölgelerinde plak ve diş taşları gözlendi. Hastaya termal testler uygulanırken sıcak guta perka dişe değdirilir değdiril-mez şiddetli ağrı oluştuğu tesbit edildi. Hasta diş, yatay ve dikey perküsyona şiddetle cevap veriyordu. Periodontal cep derinliği 7 mm olup, dişte mobilite vardı.

Söz konusu dişten ve ağızdaki diğer dişlerden alman rad-yografilerde periodontitis gözlendi (Resim 5). Bütün bu bulgulara dayanak dişe akut pulpitis tanısı kondu. Hasta tedaviye alındı.

TEDAVİ: Klasik kanal tedavisi ve aynı zamanda periodontal tedavi yapıldı. Bir evvelki olgumuzda detaylı olarak endodontik tedaviden bahsedilmiştir. Periodontal tedavi ise şöyle gerçekleştirildi: Birinci seansta detartraj yapılarak hasta motive edildi. Daha sonraki seansta flep operasyonu yapılmasına karar verildi. Ancak hastamız önceden bir flep operasyonu geçirmiş olduğu için bu uygulamayı reddetti. Subgingival küretaj işlemleri titizlikle sürdürüldü. Tedavi bittikten sonra kontrol radyografisi alındı ve hasta belirli aralıklarla kontrole çağırıldı (Resim 6).

Altı ay sonra hastamız kontrole geldiğinde ağrı şikayeti ta-mamen kaybolmuştu. Dişin mobilitesi azalmış perküsyona du-yarlılığı kalmamıştı (Resim 7).

Bir yıl sonraki klinik değerlendirmesinde diş mobilitesinin tamamen kaybolduğu, cep derinliğinin normal olduğu görülmüştür. Alınan radyografide periodontal dokuların sağlığına kavuştuğu belirlenmiştir (Resim 8).

162

Page 183: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Resim 5 : Hasta kliniğe ilk geldi-ğinde alman radyografi.

Resim 6 : Tedavi bitiminde alman radyografi.

Resim 7 : 6 ay sonra alman rad-yografj-

Resim 8 : Bir yıl sonra alman rad-

yografi.

163

Page 184: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

3. OLGU: Kombine Lezyon.

Kliniğimize 5.12.1983 tarihinde başvuran 34 yaşında A.S. isimli hasta üst sol santral dişinde geçmişte şiddetli ağrı olduğunu fakat bunun sonradan geçtiğini belirtmekteydi.

Hastanın ağız içi muayenesinde ilgili dişin üzerinde bir Ja-ket kron görüldü. Bu jaket kronun köle kısımlarında açıklık vardı. Dişin renginin değişmiş olduğu kron çıkarılınca görüldü. Vi-talite zamanı 9 olup diş devitaldi. Mobilite ve perküsyona duyarlılık vardı. Periodontal cep derinliği 6-7 mm kadardı.

Radyografik olarak hasta dişin apeks civarında radyolusent saha, ağızdaki diğer dişlerde de çeşitli derecelerde periodontitis saptandı (Resim 9). Bütün bu bulgulara dayanarak gramülom teşhisi kondu. .

TEDAVİ: Birinci olguda bahsedilen klasik kanal tedavisi ile birlikte periodontal tedavi yapıldı. Periodontal tedavide ise ilk seansta detartraj yapılarak hasta motive edildi. Ondan sonraki üç seansta anestezi altında subgingival küretaj yapıldı, plak eli-minasyonunun maksimum düzeyde tutulmasına özen gösterildi. Küretaj sonrası cep derinliğinin 2 mm'ye indiği görüldü. Hastanın alt anterior bölgesinde flep operasyonu yapıldığı için bir hafta süreyle 2/1000'lik Klorheksidin ile gargara yapması önerildi. Subgingival küretaj sonrası periodontal cep içi 2/1000'lik klorheksidin ile irrige edildi. Bütün bu uygulamalar bittikten sonra hastadan kontrol radyografisi alındı ve belirli aralıklarla kontrole gelmesi söylendi (ResinvlO)^

Hastanın altı ay sonraki kontrolünde mobilite ve perküsyona duyarlılık tamamen kaybolmuştu. Periodontal cep derinliği azalmıştı ve periapikal bölgede iyileşme gözlenmekteydi (Resim 11). Hasta halen kontrolümüz altındadır.

TARTIŞMA

Birinci olgumuzda saptanan klinik belirti ve semptomlar, testler ve radyografik bulguların toplamı hastalığım etyolojisinin pulpa olduğunu ortaya çıkarmıştır. Çürük, travma veya res-toratif uygulamalardan sonra pulpada meydana gelen iltihabın periodontal membranm apikal liflerinde kronik apse oluşturabileceği çok iyi bilinmektedir. Çeşitli araştırıcılar tarafından yapılan

164

Page 185: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Refill 9: Hasta klmiğiıni/e ilk Besim 10 : Tedavi bitiminde alı- geldiğinde alman rad- nan radyografi. yografi.

Resim 11 : 6 ay sonra alman radyografi.

165

Page 186: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

bazı mikroskopik çalışmalarda pulpa hastalıkları sonucu olarak lateral kanallar yoluyla periodonsiyumun herhangi bir bölgesinde granülasyon dokusu oluşacağı gösterilmiştir. Bu şartlar altında bu tip periodontal lezyon periodontal tedaviye cevap vermez. Sadece endodontik tedavi soruna çözüm getirir (1). Bu nedenle birinci olguda lezyon sekonder periodontitistir diyebiliriz. Araştırıcılara göre, bu tip lezyonlar hızlı iyileşmesi ve prog-nozunun iyi olmasıyla karakterizedir (7). Nitekim tedaviden altı ay ve bir yıl sonra aldığımız radyografilerde tamir ve mine-ralizasyonun geliştiğini saptadık.

Periodontal hastalıklar çürüklü ve restorasyonlu dişlerin pul-palarmı etkileyebilirler. İkinci olgumuzda da olduğu gibi, pero-dontal liflerdeki akut bir iltihap pulpanm apikal kısmına doğru uzanır ve beraberinde şiddetli ağrı vardır. Bu şiddetli ağrının sorumlusu iltihap nedeniyle pulpanm küçük bir kısmında kan dolaşımının sağlanmamasıdir.

İkinci olgumuzda kemik lezyonlarmın oluşu, bunların rad-yografik görünümü, çürük lezyonlarının derin olmayışı, pulpa ağrısı olması, periodontal olayın birincil, endodontik olayın ise buna ikincil olduğunu gösterir. Bu nedenle araştırıcıların belirttiği gibi, olgumuzda hem endodontik, hem de periodontal tedavi yapılarak iyileşme izlenmiştir. Bu tür lezyonlarda prognoz periodontal tedavinin etkinliğine bağlıdır. Genelde periodontal hastalık ne kadar fazla ise prognoz da o kadar kötüdür. İyileşme potansiyeli tedavinin yönüne bağlıdır. Seltzer ve Bender (1) pe-riodontal hastalıkta desensitize ilaçların, periodontal cep tedavisinde ve periodontal küretajm pulpa dokusunun bazı bölgelerinde kanlanmayı hızlandırdığını iddia etmişlerdir. Ancak, periodontal hastalığın ilerlediği durumlarda tedavinin pulpa üzerine etkisi olmayabilir.

Üçüncü olgumuzda pulpa patolojisi ve periodontitis birbirinden bağımsız olarak gelişmiştir ve gerçek bir kombine endo-dontal - periodontal lezyon vardır. Pulpa testlerine devital cevap almamız nedeniyle önce endodontik tedavi, radyolojik olarak saptadığımız dokulardaki çözünme nedeniylede periodontal tedavi uygulanmıştır. Endodontik ve periodontal tedavinin birlikte uygulanmasıyla iyileşme olmuştur. Hastanın ilk altı aylık takibi umut vericidir, halen kontrolümüz altındadır.

166

Page 187: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Ö Z E T

Periodontal ve endodontal yapıların birbirlerine bağımlılıkları yıllardan beri bilinmektedir. Periodontal hastalıklar pulpa-yı, endodontal hastalıklarsa periodontal yapıları etkileyebilmektedir.

Bir endodontal - periodontal lezyon hem periodontal hem de endodontal tedaviyi gerektirir. Endodontal lezyon periodontal lifleri içine alacak kadar uzanabilir veya kök yüzeyi koruyucu gingiva liflerinden sıyrılıp periodontal lif ve sementin kaybına neden olabilir. Hassas ve hiperemik bir pulpa meydana gelir. Belirtilen ilk durumda nekrotik pulpa, ikinci durumda vital pul-payla ilişkisi olan bir çok lateral kanal veya açığa çıkmış dentin tübülleri bulunabilir.

Periodontal - endodontal lezyonlarda prognoz periodontal lezyona bağlıdır.

SUMMARY

Endodontic - Periodontal Problems (3 cases) The interdependence of the periodontal and endodontal st-

ructures has been recognised for a number of years. Periodontal disease has been shown to affect the pulp, and periapical disease has been known to tear down the periodontal structures.

A periodontal - endodontic lesion requires both periodontal and endodontal treatment. The periodontal lesion extends far enough periapically to involve the attachment apparatus, or the root surface is denuded of the protective gingival attachment with loss of periodontal ligament and cementum so as to result in a sensitive hyperemic pulp. In the first case a necrotic pulp is mandatory, in the second, exposure of many dentinal tubules or accessory canal that communicate with a vital pulp.

The prognosis in the periodontal - endodontal lesions is related to the properties of the periodontal lesions.

167

Page 188: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

KAYNAKLAR

1. BENDER, I. B., SELTZER, S. : The Effect of Periodontal Diseases on the Pulp. Oral Surg. 33 (3) : 458-474, 1972.

2. GROSSMAN, L.I. : Endodontic Practice, 10th. Ed., Lea and Febiger, Philadelphia, 384 - 398, 1981.

3. HARTY, F.J. : (Çeviren: Bağcı, Ş.B.; Tekkök, İ.H.) Klinik Uygulamada Endodonti, Önder Matb., Ankara, 188 - 201, 1981.

4. ROSENBERG, E.S., et. al. : A Combined Endodontic - Periodontic Lesion * Its Management and Resolution. J. Clin. Periodontology, 8 : 360 - 374,

1981. 5. ROSSMAN, L.E., et. al. : Endodontic - Periodontic Fistula. Oral Surg. 53 (1) : 78-81,

1982. 6. SIMON, J.H.S. : «Periodontal - Endodontic Treatment», 465 - 492, Editor : Stephen

Cohen and Richard C. Burns. Pathways of the Pulp. 2nd. Ed., The C.V. Mosby Company, St. Louis, XIV + 749, 1980.

7. WEINE, F.S. : Endodontic Therapy, The C.V. Mosby Company, 2nd. Ed., St. Louis, 503 - 527, 1982.

168

Page 189: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

DİŞ KESİMİNDE PARALELOMETRELERİN KULLANILMASI

Hüsnü YAVUZYILMAZ*

Paralelometreler; referans düzleme paralel hareket ederek dişler yada destek dokular üzerinde tutucu bölgeleri belirlemek ve uygun giriş yolu sağlamak amacı ile kullanılan aletlerdir. Genelde bölümlü protezlerin planlanmaları amacı ile kullanılan paralelometreler yapılarına, klinik ve laboratuarlarda kullanılan türlerine ve ağız içi yada dışında tesbit şekillerine göre sınıflandırılırlar.

Yapılarına göre paralelometreler :

1 — Mekanik düzenekli (Jelenko, Ney, Bachmenn, Galloni, Williams, Jeda, Stress- O-graph)

2 — Elektronik düzenekli (Mc. Crachen, Retentos cope, Micro-Analyzer) olarak ayrılırlar.

Parelelometreler klinik ve laboratuarlarda kullanılan türlerine göre;

1 — Klinik türü parelelometreler,

2 — Laboratuar türü parelelometreler olarak sınıflandırılabilir.

Ağız içi yada dışında tesbit şekillerine göre parelelometreler;

1 — Ağız içi parelelometreler (Intra oral parelelometrler)

2 — Ağız dışı parelelometreler (Extra oral parelelometreler) olarak ayrılırlar.

Dişhekimliğinde parelelometrelerin kullanıldığı yerler şunlardır.

(*) G.Ü. Dişhek. Fakültesi Protetik Diş Tedavisi Ana Bilim Dalı Başkanı.

169

Page 190: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

1 — Bölümlü protezler için kroşelerin uygun pozisyonda konumu ve planlanmasında.

2 —■ Tutucu yüzlerin (Undercut) belirlenmesi ve maskelenmesi amacı ile.

3 — Gıda birikim bölgelerinin planlanması için,

4 — Diş kesiminde karşıt yüzeylerde, oluklarda ve kavite-lerde paralellik sağlamak için,

- 5 — Kron içi, kron dışı tutucuların giriş yollarının belirlenmesinde birden fazla uygulamalarda paralellik sağlanmasında,

6 — Teleskop kron ve köprüler ile parçalı protezlerin (Sectional protez) ve dolder barlı protezlerin uyumlanmasmda.

7 — Paralel pinli kron köprü çalışmalarında pin yuvalarının hazırlanmasında, __

Mekanik düzenekli basit bir parelelometre genelde; esas tabla, model tablası, dikey kol, yatay kol ve yazıcı paralel mendrel kolundan ibarettir (Resim: 1). Bu ana yapılara ek olarak çe-

170 Resim 1 — Basit makenik parelelometre ,]Sie5)

Page 191: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

şitli türlerde farklı modifiye ilaveler geliştirilmiştir. Örneğin; mekanik düzenekli Joda parelelometrelerinde ilave bölümler be-lirlenmiştir (Resim: 2).

Resim 2 — Joda parelelometreleri : 1) Esas tabla, 2) Model tablası, 3) Model

tablasına her yönde hareket kazandıran dairesel bağlantı, 4) Model tesbit vidası, 5) Model vidasını tesbit eden vida, 6) Dikey kol, 7) Yatay kol, 8) Dikey kol üzerinde yatay kolu tesbit eden vida, 9 - 10) Dairesel bağlantı ve ekseni (Sabit geçişler i;in), 11) Yatay koldaki iki hareketli bağlantı, 12) Yatay kol tesbit yayı, 13) Yazıcı kolu hareket için tutulan bölge, 14) Yazıcı kolu sıkıştıran vida, 15) Yazıcı uç anahtarı.

Diş kesimi için kullanılan parelelometreler 2 ana grup altında incelenirler, , 1 — Ağız dışı parelelometreler (Extra oral P.) 2 — Ağız içi parelelometreler (Intra oral P.)

1 — Ağız dışı (Extra oral parelelometreler) : Ünit kolu üzerine monte edilen ve belirli referans düzlemlerde

paralel hareket eden düzeneğe bağlı sabit anglduruva ya- 171

Page 192: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

da »piyasemenden ibarettir. Bazı türlerinde parelelometre desteğini hastanın alt çenesine uyumlanan akrilik bir bloktan alır (Resim : 3). Bu tür parelelometreler ile ağız içinde her türlü para-

Rcsim 3 — Extraoral Parelelometre

lel kesim yada pin yuvası açımı mümkündür. Ancak hasta başının ye özellikle mandibulanm sabit pozisyonda olması sağlanmalıdır. Tekniğin başarısızlığında en büyük etken hastanın ağız pozisyonunun sabitleştirilmesindeki güçlüktür. Bunu gidermek için hastanın başını ve alt çenesini aynı anda sabitleştirecek düzeneklerin kullanılması yararlı olacaktır. Tam bir sabitlik sağlandığında hekim kesim için gerekli zamanın kısıtlı olduğunu unutmamalıdır. Ağız dışı parelelometreleri şunlardır: (Mayes, Jermyn, Klein) (Resim : 4).

Resim 4 — Klein parelelometresi. (Angldruva kolunu sabitleştiren bağlantıda su

terazisi düzeneği eğlenmiştir. Bu düzeneğe göre sistemin sabitliğini hekim kontrol edebilir.)

Page 193: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

2 — Ağız içi (Intra - oral parelelometreler) :

Sabit bir tabla, buna bağlı dikey bir kol, dikey kol üzerinde yukarı, aşağı, sağa, sola, öne, arkaya hareketli yatay hareketler ile ve yanda frez yatağını taşıyan parçalardan oluşur.

Ağız içi parelelometrelerin;

a — Her yönde rahat hareket edebilir olması,

b — Ana ve yan parçaların hareket sırasında ağızdaki komşu dokuları irrite etmemesi,

c — Frez yatağının vertikal ve horizontal yönde ayarlanabilir olması,

d — Ağız içinde tesbit için yeterli taban şekline ve biçimine sahip olması,

e -— Parçalar arasında, hareket sırasında sabitlik olması gibi özellikleri olmalıdır.

Parelelometrelerin Ağıza Yerleştirilmesi •.

Bütün parelelometrelerin uygulanması için önce hasta ağzından elde edilen teşhis modelleri üzerinde parelelometrenin uyumlanmasi yapılmalıdır. Bu uyumlamada en önemli faktörler şunlardır;

1 — Parelelometre vertikal eksende kesim yüzeylerinin eğimi yada protezin giriş yolunun eğimine paralel bir konumda yerleştirilmelidir.

2 — Parelelometrenin ağzına yerleştirilmesi için kullanılacak akrilik kaide plağı kesimi yapılmayacak dişlerin okluzal yüzeyleri üzerine uzanarak tam bir sabitlik sağlamalı ve yeterli dirençte oluşturulmalıdır.

3 — Parelelometre ağıza yerleştirildiğinde frezin takıldığı üç kısmı horizontal, vertikal ve transvers yönde kesimi yapılacak bölgelerde rahatlıkla hareket edecek biçimde konumlanma-lıdır.

Ağız içi parelelometreleı* içinde en çok kullanılanları Densco, Pontastructor (A ve B tipleri) Loma- Linda ve Paramax parele-lometreleridir. Bunlardan Densco parelelometresi rehber çubuğu tesbit edildikten sonra angldruva başını ve frezi sabitleştiren özelliktedir (Resim: 5). Bunlardan Ponstastructor A ve B ola-

173

Page 194: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Resim 5 — Densco parelelometresi : Herhangri bir dişe açılan rehber oluk içine sabitleştirilen bölüm etrafında angldruva başı ve frez hareket edebilir. Genellikle pin yuvası açımında kullanılır.

rak iki tipte hazırlanmıştır. A türü daha stabildir ve dikey çubuğu öne ve arkaya eğimlendirilebilen delikler ihtiva eder. B tipi daha basit yapıdadır (Resim : 6 - A, B).

Loma Linda parelelometreleri yatay ve oluklu tabla içinde hareket eden bir diskten ibarettir. Diskin üerinde frezin gire-

Besim 6 — Pontostructor : A ve B

174

Page 195: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

ceği bir yuva vardır. Disk hem kendi etrafında, hemde ileri geri olarak ana yatak içinde hareketle paralel döküm üzerinde gezinir disk-yatak aynı zamanda ana kola bağlı olarak 360°C'lik dönme yapabilir (Resim : 7).

Resim 1 — Loma Linda

ÖZET

Diş Kesiminde Parelelometrelerin Kullanılması :

Paralellik hem tek dişin hemde çok sayıda dişin kesimi için gerekli bir işlemdir.

Bu makalede diş kesimi için kullanılan Parelelometreler açıklanmış ve uygulamaları tartışılmıştır.

Diş kesimi extraoral veya intraoral parelelometreler yardımı ile kontrol edilebilir. Parelelometreler dişhekiminin hatasını minimuma indirir, dişler daha etkin ve kontrollü kesilebilir ve buna bağlı olarak dişhekirni hastaya daha rahat hizmet verebilir.

175

Page 196: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

SUMMARY

Using Paralelometers in Tooth Preparation

Parallelisim, a frequent requirement for either a single tooth preparation or for multiple teeth preparations.

In this article; paralellometers that are used for tooth preparation are described and their applications discussed.

Tooth preparation can be controlled by intraoral or extraoral parallelometers. These instruments should minimize dentist eror, the teeth are more eff ectivaly and efficiently prepared and therefore the dentist can strive for a better service ,to the patient,

LİTERATÜR

1. BAUM, L. : New Cast Gold Restorations For Anterior Teeth, J.A.D.A., 61 : 1 - 7, 1960.

2. BOUCHER CO. : Current Clinical Dental Terminology, The C.V. Mosby Co., St. Louis, 1963.

3. COURTADE G.L., SANELL, C, MANN, A.W. : The Use of Pins in Res-torative Dentistry, Part II, Paralelling Instruments, J. Prosthet. Dent., 15 (4) : 691 - 703, 1965.

4. HANSON, J.G., AXINN, S., KOPP, E.N. : Surveying, J.A.D.A., 91 : 826 -828, 1975.

5. HİNE, M.K. : Review of Dentistry, 4th. ed., The C.V. Mosby Co., St. Louis, 1966.

6. KARLSTROM, G. : The PRec-in-Dent Technick, Quintessence, 4 : 29 -33, 1970.

7. NELL, D.J., WALTER, J.D. : Partial Denture Prosthetics, Blackwell Sci-entific Publications, Oxford, 1977.

8. SANELL, C, MANN, A.W., COURTADE G.L. : Use of Pins in Restorative Dentistry, Part III, The Use of Paralling Instruments, J. Prosthet Dent., 16 : 286 - 288, 1966.

176

Page 197: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

HAREKETLİ PROTEZLERDE KULLANILAN ÇEŞİTLİ POSTERIOR SUNİ DİŞ FORMLARI

Celil DİNÇER* Hüsnü YAVUZ YILMAZ**

Diş protezleri; diğer organların eksikliğinde kullanılan pro-tetik tedavilere oranla fonksiyon ve estetik yönünden daha başarılı olmasına rağmen sınırlı bir çiğneme etkinliğine sahiptirler. Doğal dişler kuvvet naklini yeterli nitelikte fizyolojik dokular üzerinde gerçekleştirirler. Suni dişlerde ise kuvvet iletimi yalnızca ağız mukozasından kemiğe olmaktadır.

Çiğneme fonksiyonunun etkinliğinde; tüberkül ilişkilerinin uyumunun yanısıra okluzal tablanın genişliği de önemlidir. So-sin (11), kaybolan fonksiyonu tekrar elde etmek için tek yöîurT okluzal yüzeyi aynı miktarda azaltmak ve dolayısıyla maksimum bazal desteğin kullanımını sağlamak gerektiğini savunmuştur. Gysi (4) fikrini «Küçük mandibuler alveolar sırt kesiti ve molarlarda dar çiğneme yüzleri olmalıdır. Çoğu vakada ben, sıklıkla molar bölgede de premolar dişleri kullanırım» şeklinde açıklamıştır.

İdeal protez oklüzyonunun araştırılmasında, gözönünde bu-lundurulması gereken en önemli nokta, kemik dokusunun sağlığım etkilemeksizin çiğneme fonksiyonunu en iyi şekilde sağlayan ve maksimum protez stabilitesini oluşturan ideal okluzal diş formunun bulunmasıdır. Rutin pratikte kullanılan okluzal formlar üç ana grupta toplanabilir.

1 — Anatomik okluzal formlar (30* tüberkül açılı) 2 — Semianatomik okluzal formlar (20° tüberkül açılı)

( * ) Gazi Üniversitesi, Dişhekimliği Fakültesi Protetik Diş Tedavisi Ana Bilim Dalı, Araştırma Görevlisi.

(**) Gazi Üniversitesi, Dişhekimliği Fakültesi Protetik Diş Tedavisi Ana Bilim Dalı Başkanı, Prof. Dr.

177

Page 198: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

3 — Nonanatomik okluzal formlar (0° tüberkül açılı veya tüberkülsüz)

Bu oklüzal formlar ve çeşitli modifikasyonların avantajları, dezavantajları birçok yazar tarafından tartışılmıştır. 1920'li yıllara kadar anatomik formlar kullanılmıştır. Kret rezorpsiyonu ile ilgili kaygılar yüzünden bu yollardan sonra anatomik olmayan formlar yönünde bir eğilim başlamıştır.

Anatomik Ohlüzyonun Avantajları

1 — Yiyeceklerin kolay parçalanması, 2 — Tüberkül-fossa uyumu ile protez rotasyonunu engellemesi, 3 — Yeterli estetik sağlaması, 4 — Uygun çene kapanışı için tüberküUerirt rehber rol oyna-

masıdır.

Nonanatomik Oklüzyonun Avantajları

1 — Mandibulanın bir pozisyonda kilitlenmesini engellemesi, 2 — Teknik için daha az zaman kullanımına izin vermesi, 3 — Eğimli düzlemlerin olmaması nedeni ile horizontal stresleri

minimale indirmesi, 4 — Angle III. ve IV. sınıf çene ilişkilerine kolayca uyum-

lanması, 5 — Vertikal ve horizontal ilişkilerin değişimlerinden sonra

uyumlama kolaylığı, 6 — Çapraz kapanış (Cross-bite) vakalarında diş dizimlerinin

kolay olmasıdır.

Anatomik Oklüzyonun Dezavantajları

1 — Yerleştirme sırasındaki oklüzal uyumsuzluk ve dizimi düzeltmedeki güçlükler,

2 — Tüberkül-fossa ilişkisini sağlamak için stabil kaide ve tam kapanışa gereksinim olması,

3 — Horizontal kuvvetlerde artma, 4 — Anormal çene ilişkilerinde, uyumlamanm güç olmasıdır.

178

Page 199: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Nonanatomik Oklüzyonun Dezavantajları

1 — Estetik görünümün kötü olması, 2 — Çiğneme etkinliğinin azalması, 3 — Balanslı okluzyonu sağlamanın zorlaşması, 4 — Psikolojik sakıncalardır.

Anatomik, nonanatomik ve modifiye oklüzal formlarla ilgili araştırmaların son derece kısıtlı olduğu bilinmektedir. Konu ile ilgili literatür incelendiğinde araştırmacıların tek bir form üzerinde fikir birliğinde olmadıkları görülür.

MEKANİK DİŞLERİN TARİHÇESİ

Protetik tedavilerde uygulanan suni dişlerin tek tek ya da dizi halinde etkinliklerini artırmak için çeşitli çalışmalar yapılmıştır. İlgili literatürde bu tür yapımların ve modifiye uygulamaların fonksiyonel uyuma katkısıyla ilgili çeşitli teorik görüşler ve uygulama sonuçları dikkati çekmektedir.

Sears (9), nonanatomik oluklu tip (Channel-type) dişleri geliştirmiş ve böylelikle yerleşim özgürlüğünü sağlamıştır. Dar mandibular dişler oldukça verimli olmuştur. Sears ve arkadaşları nonanatomik ve mekaniksel planlamayı savunmuşlardır. Fakat bu görüş, anatomik diş formunu savunanlar tarafından benimsenmemiştir.

Hail (5) dişlerde tek düzlem (monoplane) değerini savunmuştur. Çünkü çiğneme yeteneğini sınırlama problemini hatırlayarak «tersine dönmüş tüberkül» (inverted cusp' form) şeklini planlamıştır. Kesici kenarların çiğneme esnasında karşıt dişin kesici kenarı ile karşılaşması sonucu daha iyi bir kesme işleminin gerçekleşeceğini söylemiştir. Araştırmacı, çiğnemenin dairesel hareketini kabullenmemekte ve «Kesici uçlar yiyecekle dolar ve yeterli çiğneme etkinliği oluşamaz» görüşünü savunmaktadır. Bu tür dişler «kendi kendini dengeleyen posteriorlar» (Self balancing posteriors) diye isimlendirilip halâ kullanılmaktadır.

French (3), tekdüzlem fikrinin kullanılmasını önermiş ve sta-bilite ile verimi geliştirmiştir. Araştırmacı mandibular dişlerin bukkal yarısını kaldırarak dar tekdüzlemli diş şeklini ortaya koymuştur. Mandibular okluzal yüzeylerin lingual kısımlarına ve merkeze meziodistal yönde yüksek, dar porselen sırt yerleş-

179

Page 200: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

tirmiştir. Sonra bu dişler yalnız merkezde porselen sırt bulunacak şekilde yeniden planlanmıştır. Çiğneme etkinliği kesici sırtın keskinliği ile artırılmıştır. Ancak porselenin kırılganlığı bunun pratik olarak uygulanmasını güçleştirmiştir.

Hardy (6), 1946 yılında, düz blok akrilik posterior dişleri ta-nımlamıştır. Bu dişler, uzun, kıvrımlı, keskin, mezio-distal yönde uzanan şerit şeklinde metal destek içeriyordu. Bu şerit birinci premoların mezial yüzünden birinci moların distal yüzüne kadar uzanıyordu ve genişliği ortalama premolar genişliği kadardı. Hardy, 60 protezde bu şekilde metal içeren dişler kullanmıştır. Araştırmacı sonuçların tatminkâr olduğunu bildirmekte ve bu dişlerin yiyecekleri daha iyi kesip, parçaladığını savunmaktadır. Adı geçen dişler V.O. posteriorlar adı ile günümüzde de kullanılmaktadır.

Coe çiğneyicileri, Cook tarafından planlanmıştır, döküm metal ve tek düzlemlidir. İkinci premolar ve birinci, ikinci molarla-ra yerleştirilir (8). Çiğneyicilerin okluzal yüzünde her diş için 3 mm. çapında bir açıklık vardır. Bukkal duvar etkin kesme kenarıdır. Bukkal yüzde, oklüzaldaki açıklıkla birleşen aynı büyüklükte bir açıklığa sahiptir. Böylece yiyecekler karşıt tek düz-lemli diş tarafından bu açıklığa doğru zorlanır ve keskin bukkal kenarlarda kesilir. Kesilen yiyecekler buccinator kas mekanizması ile okluzal tabloya geri döner. Birikinti yapan ve açıklığı tıkayan fibröz ve yapışkan yiyecekler dışında kullanışlı ve uygun bir diştir. Çünkü birikinti oluşursa keskin kenarlar etkinliğini yitirir. Bu dişler uzun süre kullanılmamıştır. Coe kesici barı, Bader (1) tarafından planlanmıştır. Mandibular posterior dişin bir parçası krom alaşımı içerir. Yaklaşık iki molar uzunluğundadır ve keskin kenara sahiptir. Bu barlar, ikinci premolar ve birinci molar bölgesine ve maksillar tek düzlemli dişlere karşıt olarak yerleştirilir. Bu dişler dişhekimleri tarafından kabul edilmemiştir.

SOSİN'İN ÇAPRAZ KESİCİLÎ (CROSS-BLADED) DİŞLERİ

Sosin (10), mekanik dişlerin çiğneme etkinliğini yükselttiğini ve aynı zamanda bilateral balanslı okluzyonda kullanıldığını gösteren ilk dişhekimidir. Araştırmacı krom alaşımlı çapraz kesici üniteleri kullanarak çiğneme fonksiyonunun etkinliğini artırmayı planlamıştır. Bu çapraz kesiciler yaklaşık 8 mm. çapında 4 mm. uzunluğunda başlıklardır. Sosin kondiler rehberliği

180 . ' .

Page 201: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

kayıt ederek anterior dişleri fonetik ve estetik gereksinimlere göre dizmiştir.

Sosin bu teknikte maksiller protezi; iki veya üç çapraz kesici kullanarak, hastanın estetik fikrine ve çiğneme etkinliğinin özelliğine bağlı biçimde bitirmiştir. Yazar, birinci ve ikinci premolarları anatomik formda kullanarak, hastanın daha becerili öğütme fonksiyonu yapacağını iddia etmiştir. Mandibular protez; anterior dişleri ve bir yada iki premolar dişi kapsayacak şekilde tamamlamıştır. Kondiler ve seçilmiş insizal rehberliğe uyumlanan artikülatör kullanarak, mandibular posterior bölgeye inley mumu yerleştirmiş ve artikülatörde tüm sınır haraket-lerini yaparak mum tablayı şekillendirmiştir. Bu tablalar ortalama premolar ve molar genişliğindedir ve bilateral balanslı ok-luzyonu ve çiğneme yüzeyini oluşturur. Mum tablalar daha sonra krom alaşımı, altın veya akrilden elde edilir (Resim: 1).

Resim 1 — Sosin taiafmdan planlanan Çaifeuz ktsiuiii ıCross-bladed) dişler dişler

(üstte), Sosin dişleri uyumlanmış alt ve üst total protezler (Altta).

Sosin son yirmi yılda 200ö'in üstünde başarılı uygulama yap-tığından bahsetmiştir. Ancak bu dişler dişhekimleri tarafından pratikte benimsenmemiştir. Bu uygulamayı tenkit edenler So-sin'in kullandığı dişlerin üstünlüğünü gösterecek herhangi bir bilimsel çiğneme testi yapmadığını söyleyerek kullanımlarının güç olduğunu ve morfolojik yönden dişe benzemediğini ileri sürmüşlerdir.

181

Page 202: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

LINGUAL KESİCÎLÎ DİŞLER

Sosin'in çapraz kesicili dişlerinde iki büyüksakmca vardır. Bunlar, dişlerin estetik açıdan kötü görünümü ve teknik güçlüklerdir.

Levin (7), estetiği bozmaksızın dişlerde verimliliği artırmak amacı ile çapraz kesicileri maksillar ikinci premolar ve ilk iki molar dişin lingual tüberküllerine yerleştirmiştir (Resim: 2).

Resim 2 — Sosin'in çapraz kesicili dişieri ile Lingual kesicili dişlerin kar-

şılaştırılması (üstte), Lingual kesicili dişlerin bukkal, okluzal ve lingual görünümleri (altta).

Herhangi bir formda (Tek düzlemli, 10°, 20°, 30°, 33° lik ana-tomik) akrilik dişlerin karşısına lingual kesicili dişler yerleştirilir. Gerektiği zaman, balanslı oklüzyon, kesici dişlerden aşındırılarak veya karşıt dişleri modifiye ederek sağlanır. Bilateral balanslı oklüzyon için tüberküllü dişler ile lingual kesicili dişler artiküle edilebilir veya tekdüzlemli, alçak tüberküllü ya da balanssız 0° tüberküllü dişler kullanılabilir.

182

Page 203: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Böylece estetik mekanik dişlerin, herhangi bir çeşit yapay diş ve okluzal tabla ile kombine kullanımları mümkün olabilmektedir.

TARTIŞMA

Anatomik ve nonanatomik formların birbirlerine olan kesin üstünlükleri halâ saptanamamıştır. Bazı yazarlar avantajlarına dayanarak tek bir formun idealliğini savunurken, bunu kesin olarak kamtlayamamaktadırlar. Bir grup araştırmacı üst çene için anatomik, alt çene için modifiye nonanatomik dişleri kombine şekilde kullanarak lingualize okluzyon fikrini ortaya atmışlardır. Böylece anatomik ve nonanatomik formun her ikisinin de avantajlarından yararlandıklarım savunmaktadırlar (2).

Mekanik dişler ise, her ne kadar doğal dişler kadar çiğneme etkinliğine sahip ise de genellikle hem hasta hem de dişhe-kimi tarafından benimsenmemektedir.

Mekanik dişlerin diğer bir problemi ise, tek düzlemli okluzyon fikrinin kullanılmasından dolayı bilateral balanslı okluzyo-nun imkânsızlaşmasıdır. Sosin karşıt dişleri artikülatörde balansla! şekillendirerek bu soruna çözüm bulmuştur. Fakat Sosin kesicilerinin morfolojik yönden dişe benzememesi nedeniyle estetik sakıncalar yaratması dişhekimlermin çoğunluğunun bu dişleri kabul etmemesi için yeterli neden olmuştur.

Lingual kesicili dişlerde ise çiğneme etkinliğinin yanında bilateral balanslı okluzyon elde edilebilmekte ve kesiciler lüıgual-de olduğundan estetik sakınca yaratmamaktadır. Ayrıca dişler anatomik yapıya oldukça uymaktadır. Kısaca lingual kesicili dişler, tüm mekanik planlamaların şimdilik en gelişmişi olarak kabul edilebilirle':.

Ö Z E T

Yazıda posterior suni diş grupları için kullanılan oklüzal formlar anlatılmıştır. Bugün kullanılabilen oklüzal formlar anatomik, semianatomik, nonanatomik formlara ve bunların modifiye şekilleridir.

Ayrıca çiğneme etkinliğinin artırılması için kullanılan çağdaş mekanik dişlerden ve tarihçesinden bahsedilmiştir. Bunlar içinde estetik sakınca oluşturmayan ve balanslı okluzyonun sağlanmasına imkân veren lingual kesicili dişler mekanik planlamaların şimdilik en gelişmişi olarak kabul edilebilir.

183

Page 204: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

SUMMARY

«Various Posterior Artificial Tooth Forms for Removable Prosthodontics»

In this article, the various occlusal forms for the artificial posterior teeth have been described. Teeth forms that have been used are anatomic, semianatomic, nonanatomic and modifying types. Further more, the mechanical teeth, that greatly increased masticatory efficiency and their historical evaluation have been mentioned. Lingual bladed teeth, that provide good esthetics and bilateral balanced occlusion might be accepted for now among the best of these forms.

184

Page 205: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

YARARLANILAN KAYNAKLAR

1. BADER, W.A. : The Cutter Bar Technique, Dent. Digest., 63 : 65 - 67, 1957. 2. BECKER, CM., SWOOPE, C.C., GUCKES, A.D. : Lingualized Occlusion for

Removable Prosthodontics., J. Prosthet Dent., 38 : 601 - 608, 1977.

3. FRENCH, F.A. : As We Progress : Why Modify Posterior Tooth Forms? Dent. Items. Interest, 57 : 730 - 741, 1935.

4. GYSI, A. : Practical Application of Research Results in Denture Construction, J. Am. Dent. Assoc. 16 : 199 - 223, 1929.

5. HALL, R.E. : The Inverted Cusp Tooth, J. Am. Dent Assoc. 18 : 2366 -2368, 1931. 6. HARDY, I.R. : Developments in the Occlusal Patterns of Artificial Teeth., J. Prosthet.

Dent, 1 : 14 - 28, 1951. 7. LEVIN, B. : Review of Artificial Posterior Tooth Forms Including a Prelimenary

Report on a New Posterior Tooth, J. Prosthet. Dent 38 : 3 -15, 1977. 8. RICE, W.S. : A Mechanical Tooth Based on a New Principle, CAL 16 : 2-4, 23 -

24, 1953. 9. SEARS, W.H. : Channel Type Posterior Tooth Forms. J. Am, Dent. Assoc, 15 : 1111

- 1117, 1928.

10. SOSIN, M.B. : Re-Evalvation of Posterior Tooth Forms for Complete Dentures, J. Prosthet. Dent, 11: 55-61, 1961.

11. SOSIN, M.B. : The Philosophy of the Cross - Bladed Tooth Tissue-Borne Appliances Read before the Pasific Coast Society of Prosthodontics, June, 1975.

185

Page 206: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ
Page 207: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

13-18. YÜZYILLAR ARASINDA ANADOLUDA AĞIZ VE DİŞHASTALIKLARI TEDAVİSİ

Doç. Dr. liter UZEL

18. yüzyılda Batıda bağımsız bir meslek olarak ortaya çıkan dişhekimliği, ülkemizde 1909'da Tıp Fakültesine bağlı bir Dişçi Mektebi'nin açılması ile resmen bir meslek haline gelmiştir (1). Bu tarihten önce ağız ve diş hastalıklarının tedavisi, hekimler, tımarcı adı verilen cerrahlar bazan da berberler tarafından yapılmakta idi. Bunlar arasında, yaptıkları girişimlerden dolayı üne kavuşanlar da mevcuttur (2). Hattâ böyle kimselerin feslerine sembol olarak davye işareti takmalarına izin bile verilmiştir (3). 19. yüzyılın sonlarına doğru özellikle istanbul'da Avrupa ülkelerinden diploma almış çok az sayıdaki dişhekimi de mesleğini uygulamıştır (4).

Ne yazık ki Türk Dişhekimliği Tarihi ile ilgili belgeler yok de-necek kadar azdır. Kanuni Sultan Süleyman döneminde yaşamış Musa bin Hamon isimli bir saray hekimi tarafından kaleme alman bir eser ilk Türkçe dişhekimliği monografisi olarak tanıtılmıştır (5). Ancak bu eser henüz dişhekimliği tarihi açısından yeteri kadar incelenmemiştir.

Bizce, bugün için Türk Dişhekimliği Tarihini aydınlatabilecek en yeterli kaynaklar, 14. yüzyıldan itibaren yazılan Türkçe telif, tercüme tıp eserleridir ki bunlardan bazılarının ihtiva ettiği bilgiler Musa bin Hamon'un eserindekinden çok daha kapsamlıdır (6).

Bu eserler arasında 17. yüzyılda yazılan Şemsettin îtaki'nin Anatomik eseri temel dişhekimliği için; 15. yüzyılda yazılan Hacı Paşa (1334? - 1423?)'nın Müntehab al-Şifa eseri tıbbî tedavi için; Şerefeddin Sabuncuoğlu'nun (1385 - ?) Cerrahiyet al-Ha-niye eseri de cerrahi tedavi bilgileri için iyi birer örnek teşkil edebilir (7, 8, 9), (Resim : 1, 2 ve 3).

187

Page 208: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Kesim 1 — Şirvanlı Şemsettin îtakî'nin Teşrih ül-Ebdan ve Terceman-ı Kibale-i

Feylesofan adındaki anatomik eserinden baş ve alt-çene kemiği ile ilgili bir resim. Eser Süleymaniye Küt. Vehbi Efendi Kit. No. 1476'da saklanmaktadır. Sayfa : 45a.

19. yüzyılm sonuna kadar ülkemizde öğretilen ve uygulanan tıpta hakim olan ana görüş Hipokrat tarafından ortaya atılan Humoral Patoloji Kuramı'dır. Buna göre, sağlık, vücutta bulunan dört ana unsur arasındaki dengeye bağlıdır. Hastalık ise bu unsurlardan birinin üstünlüğü sonucudur. Tablo : l'da Humoral Patoloji ile ilgili bilgiler özetlenmiştir. Bu kuramın esas alındığı tedavide ya üstün gelen humora karşıt nitelikli ilâçlar verilir, veya lavman, kusma gibi önlemlerle fena humor çıkarılır.

188

Page 209: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

?jj<*fi*fy

Jt Eesim 2 — Hacı Paşa'nın Müntehab al-Şifa eserinden bir örnek. Diş ağrılarının

tedavisinden bahsedilmektedir. Bu eser, Süleymaniye Küt. Pertevniyal Kit. No. 744/1 de saklanmaktadır. Sayfa 56b.

* *~» **& Resim 3 —

Şerefeddin Sabuncuoğlu'nıın Cerrahiyet al-Haniye eserinde ağrıyan dişin dağlanmasını gösteren şekil. Bu ser, Paris Bibi. Nat. Suppl. Turc No. 693'te saklanmaktadır. Sayfa : 28b.

189

Page 210: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

TABLO — I

DÖRT ANA UNSUR VE ONLARIN TABİATTA VE VÜCUTTA SAKLANDIĞI YERLER

UNSURLAR «HUMORS» MİZAÇLAR «TEMPERAMENTS«

Tabiatta Vücutta

Saklandığı Yer

Unsurun Kişinin

Ateş Sarı safra Karaciğer Kuru ve sıcak Öfkeli

Hava Kan Bedeni dolaşır Akıcı ve sıcak Sıcakkanlı

Su Balgam Beyin Akıcı ve soğuk Sakin

Toprak Kara safra Dalak ve mide Kuru ve soğuk Melânkolik

Humoral Patoloji kuramı günümüzde tamamen terkedilmiştir. Günümüz dişhekimliği ile daha iyi bir karşılaştırma yapabilmek için 13-18. yüzyıllar arasında uygulanan dişhekimligini üç ana bölüme ayırarak inceleyeceğiz :

1. Tıbbi tedavi, 2. Cerrahi tedavi, 3. Telkin tedavisi. Son yıllarda dişhekimliğinin önemli bir dalı haline gelen

Peridontoloji konuları da eski tıbbımızda önemle ele alınmıştı. Yaptığımız bir çalımada, peridontolojik girişimlerin tıbbi ve cerrahi nitelikli olduğunu görmüştük (10). Eski tıbbımızda Protez ve Pedodonti konularına çok az yer verilir, Ortodonti ise hiç yer almaz.

1. TIBBI TEDAVİ

Eski Türk Dişhekimliğinde ağız ve dişhastalıkları teşhis edil-dikten sonra en sık uygulanan tedavi, tıbbi tedavidir. Tıbbi tedavide hastaya bazı tabletler ağız yolu ile verilir, lokal uygulamalar yapılır, bazan da gargara veya tütsü (fumigasyon) 'den yararlanılırdı.

Kullanılan ilaçlar müfred (Basit) ve mürekkep (Bileşik) olarak ikiye ayrılırdı. Bir örnek olarak Hacı Paşa'nm Müntehab

190

Page 211: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

al-Şif a eserinden aldığımız diş ağrısının tedavisi ile ilgili iki öneriyi veriyoruz :

«Diş ağrısı, hararet (kan) üstünlüğünden olursa, ağza soğuk su alınır. Eğer soğuk (balgam) üstünlüğünden olursa, 3 dirhem anason, 1.5 dirhem Mekke ayrığı (Id-hir), 2 dirhem hilal tohumu, 1 dirhem zencebil ve zerrü-verd alınır, birlikte kaynatılır, 12 dirhem bal üzerine süzülür ve sıcak sıcak gargara yapılır...» (8).

Dişhekimliğinde basit ve bileşik ilâçların formülüne giren drogların karşüaştırmalı listesi Tablo IFde verilmiştir.

TABLO — II

ESKİ TÜRK DİŞHEKİMLİĞİNDE KULLANILAN DROGLAR

Drogun Adı Diğer Adları Latince Adı Aftimon Eftimon, küçük kuşuta

Afyon Aynı Opium papaveracae Akakya Habb-ı kakya, Mısır sent ağacı

meyvesinin öz suyu Succus acacia

Akdarı Zurah, karaca darı cavers Panicum miliaceum Akgünlük Günlük Gummi miliaceum Akik Aynı Agathe Aksandal Cinden ağacı, beyaz sandal Santalum album Akırkarha Nezle otu, udülkahir,

hun-ı rumi tar- Anacylus pyrethum

Anason Anison Anisi vulgaris Ansel Iskil, ada soğanı Scilla maritima Ardıç yemişi Aynı Fructus juniperi Arkutab Sabr-ı arkutab Centaurea centaurium Asfur Esfur, usfur, kartam,

yemi kuş Carthamus tinctorius

Asel Bal Mel At sütü Aynı Ayva Aynı Fructus cydonia Babunec Papatya Flores camomillae Badem Aynı Prunus amygdaleus Balmumu Aynı Cera flava apidea Banotu Banc, siyah banotu Hyoscyamus niger Banc el-ebyaz Beyaz banotu Hyoscyamus albus Ban Ban ağacı, sorgun ağacı Moringa aperta Basal Soğan Allium celpa Bayam Buyan, meyankökü

191

Page 212: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Drogun Adı Diğer Adları Latince Adı

Beirut Benefşe Besbase Bezr-i katuna Boy tohumu Burçak

Cevz buva Cevz serv Circir Circir ül-berri Circir ül-berri Gülnar

Çengar Çetlemik Çivit Çugan Çörek otu tohumu Çükündür

Darçmi Dar fulful Defne ağacı Dem el-ahveyn Demir diken

Deniz köpüğü

Palamut, pelit, meşe Menekşe

Bağa otu tohumu Çemen, hulbe Aynı

Küçük hindistan cevizi Servi kozalağı Cercer, kekeş Yabani roka salatası Chamoelina Yaban nar çiçeği

Bakır çalığı, çengar Menegiç Lahur çivit, yenecek çivit Çöğen otu, voynik otu Aynı Pancar Kurfa ağacı, Seylan tarçını Uzun biber Habb ül-gar, tefne ağacı İki kardeş kanı Demir dikeni, çoban

çökerten Mürekkep balığı kabı

Quercus ilex Viola odorata Macis ? Semen foeni Vicia ervilia

Myristica fragrans ? Eruca sativa Diplotaxis teniofola Chamoelin silvestris Balaustrium

Carbonas cupricus Pistachia terebintnus Indigofera tintoria Gypsophila strutium Semen nigella Beta vulgaris Cynnamomum ceylanicum Piper longum Laurus nobilis Sanguis draconis Tribulus terrestris

Ossa sepia

Malva silvestris Citrullum colocynthus Pylanthus emblica Ass milk

Ferfiyun Ferfelek Arece nut palmae

Galanga Havlican Alpinia officanalum Gülab Gülsuyu Halile-i zerd Sarı helile ? Hamama Kakukle, hamame Eletteria cardomom Hatmi çiçeği Aynı Flos althaea Hatmi kökü Aynı Radix althaea Hatun tuzluğu Zırışk Berberis vulgaris Helilec kabuli Kabuli helile Terminalia chebula

192

Ebe gümeci Aynı ( Ebücehil karpuzu Aynı Emlec Amlac Eşek südü Aynı

Page 213: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Drogun Adı Diğer Adları Hıyarşenber Hıyarşenbe Cassia fistula

Horasani Aynı Artemisia cina Hurfah Semiz otu Portulacca oleracae Idhir Mekke ayrığı Andropogan schoen-

naenthus Ilgun ağacı Tarfaya ağacı Tamarix articulata Itırcık biberi Aynı ? Irıfil-i sagir Itrıfil, idrifil Amomum melegueta Iklül ül-melik Koç boynuzu Melilotus îneb üs-saleb İt üzümü, tilki üzümü İsfidaç Üstübec Solanum nigrum ît burnu Aynı Rosa canina Kabikac Kurbağa otu, mastava çiçeği,

düğün otu, kebikec Ranunculus asiaticus

Kafur Kafuru Camphora Kantaryon Mavi peygamber çeçeği Centaure cyanus Kara halile Aynı Terminalia chebula Kara harbak Kara çöpleme Helleborus niger Karanfil Aynı Caryophillus Kardamana Yabani karaviya, yabani

kimyon Lagoecia euminodes

Kasni Yaban marulu, hindiba, Cichorium intybus Katran güneyik Katran Aynı Kebabe Hint biberi, kuyruklu

biber kebabiye Piper cubeba

Keber Gebre otu Capparis Kendene Küçük pırasa, kurat Allium roseum Kendir tohumu Kenevir tohumu Semen cannabis Kereviz tohumu Kerfes tohumu Semen apii Keten tohumu Zeyrek Semen cannabis Kına Hinna Lawsonia inermis Kesira Kitre zamkı Traghacanthae Kıssa el-hımar Esel-i hoşbu, eşek hıyarı,

karga düleği Ecbellium elatierium

Kızıl gül Kırmızı firenk gülü Rosa gallae Kildaru Erkek eğrelti otu, serhas, kızıl

ot Dryopteris filixmas

Kil hıya Sakız toprağı, tin el-mastika

Terra chiota

Kimyon Aynı Fructus cymni

193

Latince Adı

Page 214: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Drogun Adı Diğer Adları Latince Adı

Marul Mastika . Mazı Mencu Mersin yemişi Merzenguş Mevzec Mia Milh-i öenderani Milh-i hindi Misk Misvak Mukl

Mumrugan Mürrisaf i

Nana Nanavah Nar kabı Nardenk Nardenk marulu Nisadır

Panbuk

Ravend Kiste müzevveresi

Sabar Sabır Sadec hindi Sadec hindi Sarıca ağaç Sater Sebestan Sekencebin Sey Sezab Sezab ül-berri

Marul Sakız, damla sakızı Aynı Mercimek Habb el-as Bit otu, dağ üzümü Bit otu, dağ üzümü Abhar, sığala yağı Hacı Bektaş tuzu Hint küherçilesi Aynı Erak Mürdasenk, kurşun - 2

oksit Mumyağı ?

Adi nane Emmus, Mısır anasonu Enar kabı, nar kabuğu Nar pekmezi Deniz hıyarı Aynı

Pamuk, penbe, pembe, penbak

Ravend Tel şehriye

Kaynana dili, hint inciri Sokutrı, öd, ud, sarı sabır 9 ? Saruca ağaç, duman ağacı Yabani kekik otu, zatren Mısır nabkı, sebestan ağacı Sekbeni, sakbinec Şap, şabb-ı yemanî Sazab, sedef otu Yabani sedef otu

Coriandrum sativum

Plantago major

Lactuca sativa Resina lentisci Gallae Lens esculenta Myrthus communis Delphinium staphisagria Delphinium staphisagria Strax officinale Natrium chloridum ? Moscus Salvadore persica Plombi dioxidum

Balsomendron myrrha

Menta sativa Carum copticum Cortex granati

Ulva lactuca Amonii chloridum

Gossypum Rheum

officinale 9

Opinthia ficus indica Aloe Melastoma burm Cinnamomum nitidum Cotinus coggyria Thymus serpillus Cardia myxa Oxymel scillae Alun Ruta graveolens Ruta montana

194

Kişnic Kişniş

Lisan el-hamal Büyük sinirli otu

Page 215: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Drogun Adı Diğer Adları Latince Adı Sığır dili Kauzban, lisan-ı sevr

Sinameki Aynı Anchusa officinale Sinirli yap. otu Sinirli ot Herba plantago major Sirke Aynı Sumpara Zımpara Suruncan Mahrut, surincan, çiğdem Colchicum automnale Süci Şarap Sünbül Sümbül, zünbül Hyacinthus Sünbül Lale çiçeği Tulipa Süsen Nymphea alb.a Sütleğen Aynı Euphorbia resinifera Şahm-ı hanzal Hantal, hanzal Fructus citrullus

colocynthus Şahtere Beg börki, horoz ibiği Fumaria officinalis Şeftali Aynı Şibi* Turak otu tohumu, fena kokulu

rezene Anethum graveolens

Şırlugan Susam yağı Oleum sesamum Şitarac Cırcır, yabani eruka, ho-roscuk,

bahçe teresi, enli yapraklı tere, cercer

Lepidium latifolium

Tin mathun Tuzla otu Artemisia dracunculus Tarhun • Limni toprağı Terra scillata limni Tebaşir Köhne hint kamışının borusunda

olur (7). ?

Topalak Sud el-hımar Cyperus rotundus Turb tohumu Aynı Semen raphanus sativa Turuncibin Kudret helvası Manna oleaceq Türbit Türbüt Ipomea turpethum Ud-ı hindi Hint öd ağacı, yalan öd ağacı Aleoxylon agallochum

Ünnab Ünnab ağacı, hünnap Ziziyphus jujuba

Yarpuz Pudine, filisgin, el futenc Menta pulegium

Zaç Sülfat tuzları Zağferan Zafrah, safran Crocus sativus Zencebil Zencefil Zingiber officinale Zencefre Civa sülfür Hydrargyrum "sulfuratum

rubrum Zeraverd-i Dişi zeravend, lohusa otu Aristolochia rotunda

müdahraç

195

Page 216: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Drogun Adı Diğer Adlan Latince Adı

Zeravend tavil Dülcik dibi, boru elmasi, Aristolochia longa Zerdali Aynı Zerdecube Zerdeçöp, kurkum Zirruverd Zerrüverd Spaeranthuş indicus Zırnıc Zırnık Sodii sulpur Zurah Akdarı, karaca darı, Panicum miliaceum

cavers

NOT : Tablo hazırlanırken Türkçe tıp yazmaları ve Bedevian (12), De-vellioğlu (13)'m sözlükleri ile Tanıklarıyla Tarama Sözlüğünden yararlanılmıştır (14). Soldaki sütunda o drogun en sık kullanılan adı, orta sütunda diğer adları, sağdaki sütunda ise latince adı verilmiştir.

2. CERRAHİ TEDAVİ ■ *

Eski dişhekimliğinde uygulanan cerrahi girişimlerin başlı-caları, kan almak, diş çekmek, abselerde insizyon ve konterizas-yon idi.

Diş ağrısında veya kan üstünlüğünden ileri gelen ağız ve diş hastalıklarında bu işlem, vena cephaİica, vena lingualis ve vena sublingualis'tan yapılmaktadır (3)., Ağız ve çene bölgesinde yapılan diğer cerrahi girişimler şunlardır :

a. Diş çekimi: Sabuncuoğlu, cerrahi eserinde diş çekim tek niğini en ince ayrıntısına kadar anlatır. Çekim için kullanılacak davyenin özelliğini belirler ve ayırıcı tanının viyi yapılarak yan lış diş çekilmemesinde İsrar eder (3, 9). Oysa, daha başka cerrahi eserlerde çekimin davye ile yapılması önerilmez. Örneğin II. Ba- yezit dönemi (1481 -1512) hekimlerinden Cerrah İbrahim, Alaim-i Cerrahin eserinde diş çekimi için kostik ilaçlar kullanmakta dır (11).

b. Kalmış kökün çıkarılması: Sabuncuoğlu cerrahi ese rinde kalmış kökün çıkarılma tekniğini açıklamıştır (9), (Resim : 4).

c. Kurbağacığın insizyonu: Ranula'nın cerrahi tedavisi, Sabuncuoğlu, Hacı Paşa, Cerrah İbrahim gibi yazarlar tarafın dan önerilmektedir (8, 9,11). Her üç yazar da girişim sonrası bakımı da açıklamıştır. Buna göre, kurbağacıkta, insizyondan sonra dil altına zaç vb. gibi kostik ilaçlar koymak gerekir.

196

Page 217: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

ü i I

<J1 U

Resim 4 — Diş çekimi ve kalmış kökün çıkarılmasında kullanılan davye-ler. Şekiller, Sabuncuoğlu (9)'dan alınmıştır.

GS =€: 1-------T

Resim 5 — Koterizasyon için kullanılan mil ve koruyucu kanül.

d. Koterizasyon: Dişhekimliğinde dağlama, diş ağrısının giderilmesi, dişeti iltihapları ve çift dudak'ta kullanılmıştır. Bu cerrahi girişim için kızgın bir mil almır, koruyucu bir borudan geçirilerek hasta organ bölümü dağlanır (8, 9,11), (Resim: 5).

Türkçe tıp eserleri incelendiğinde varılan genel kanı, cerrahi girişimlerdeki çekingenliktir. Bunun nedeni, diğer bölgeleri il-gilendiren cerrahi girişimler için de söz konusu olan ağrı, enfeksiyon ve post-operatif komplikasyonlarla açıklanabilir. Böylece, diş çekimi gibi tamamen mekanik bir işlemde bile kostik ilaçlara başvurulmasının nedeni de anlaşılmaktadır.

3. TELKİN TEDAVİSİ

Tıbbi eserler incelendiğinde, dişhekimliğinde telkin tedavisine çok az yer verildiği görülmektedir. Toplayabildiğimiz bütün örnekler şunlardır:

a. O dönemde bir dil hastalığı kabul edilen afazi için, çocuklara karga beyni yedirilmesi önerilmiştir. Hacı Paşa'nm Müiı-

197

Page 218: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

tehab al-Şifa eserinde yer alan bu bilgiye göre, konuşamayan çocuklar bu tedaviden sonra konuşmaya başlarlarmış (8).

b. II. Selim (1566-1579) dönemi hekimlerinden Nidaî, Me nafi ün'Nas eserinde, ağrıyan dişin üzerine tavşanın ön dişinin konmasını tavsiye etmiştir (16).

c. 18. yüzyıl metinleri incelendiğinde telkin tedavisinin da ha fazla yer aldığı görülmektedir (17).

Ö Z E T

Bu yazıda 13 -18. yüzyıllar arasında Anadolu'da uygulanan dişhekimliğine kısaca değinildi. Bu yüzyıllarda daha ziyade tıbbi tedaviye önem verilmektedir. Cerrahi tedaviler ise daha az uygulanmaktadır. Bunun yanında yer verilen bir tedavi yöntemi de telkin tedavisidir.

RESUME

SOINS DENTAIRES DU 13e JUSQUA 18* SIECLE CHEZ LES TURCS

En Turquie la premiere ecole dentaire est f önde en 1909. Avant cette date, les medecins, les chirurgiens et les barbiers pratiquai-ent 1'art dentaire.

Malheuresement il reste tres peu de documents concernant la medecine dentaire turque. Toutefois les manuscrits medicales sont merite â considerer une source importante.

D'apres ces manuscrits, le traitement medical effectuiat â l'aide des tablets par voie orale, le gargarisme et la fumigation. On a prescrivai les drogs simples et les drogues composes.

On arrachait les dents avec les daviers et on cauterisait les dents cariees a l'aide des cauteres.

La psycotherapie est tres peu employee a la mâdecine dentaire.

198

Page 219: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

K A Y N A K L A R

1. TOPUZLU, C. : 80 Yıllık Hatıralarım, Güven Basımevi, İstanbul, 1951. 2. TERSİAN, L. : l'Odontotechnie Ancienne, Lib. Maloine, S.A., Paris, 1929.

3. UZLUK, F.N. : Ankara'da Diş Hekimliği Yüksek Okulu Açılırken, A.Ü. Tıp Fak. Dişh. Yük. Ok. Bül., 1 : 5 , 17, 1966.

4. NORAS, Y. : Diş Hekimliği Tarihi, H.Ü. Basımevi, Ankara, 1976. 5. TERZİOĞLU, A. : Moses Hamon, Kompendium der Zahnheilkunde, München, 1977. 6. UZEL, J. : İlk Türkçe Tıp Yazmaların Ağız ve Dişhastalıkları Yönünden İncelenmesi,

Doktora Tezi, İstanbul, 1979. 7. ŞEMSETTİN İtaki: Teşrih ül-Ebdan ve Teraceman-ı Kibale-i Feyle-sofan, Türkçe

yazma, Süleymaniye Küt. Vehbi Ef. Kit. No. 1476, 17. yy. sonu. 8. HACI PAŞA : Müntehab al-Şifa, Türkçe yazma, Süleymaniye Küt., Pertevniyal Kit.

No. 744/1, 15 yy. 9. ŞEREFEDDİN SABUNCUOĞLU : Cerrahiyet al-Haniye, Türkçe yazma, Paris Bibi.

Nat. Suppl. Turc No. 693, 15 yy. 10. UZEL, J. : 14 ve 15. Yüzyıl Tıp Eserlerinin Periodontolojik Yönden İncelenmesi, 13.

Periodontoloji Kong. Bildiri, İstanbul, 1982, Yayınlanmamış. CERRAH İBRAHİM : Alaim-i Cerrahin, Türkçe yazma, Süleymaniye Küt. Hekimoğlu Ali Paşa Kit., No. 568, 1502. BEDEVİAN, A.K. : Illustrated Polglottic Dictionary of Plant Names, Papazian Press, Kahire, 1936. DEVELLİOĞLU, F. : Osmanlıca - Türkçe Lügat, Doğuş Mat., Ankara, 1970. TARAMA SÖZLÜĞÜ : Cilt I - VII - T.D.K. Basımevi, Ankara, 1963 -1974. BAYLAV, N. : Fatih Sultan Mehmet Devrinde Telif, Tercüme ve İstinsah Edilen Tıp Eserleri, Kader Basımevi, İstanbul, 1953. NİDAİ : Menafi ün'Nas, Türkçe Yazma, M. Hamzakadı Kit., 1570. ÜNVER, S. : Diş Hastalıkları ve Folkloru Üzerine, Tıp Dünyası, 210'-dan Ayrıbaskı, İstanbul, 1948.

199

Page 220: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ
Page 221: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

SÜT DİŞLERİNDE PULPA TEDAVİLERİ

Tamer KINOĞLU*

G Î R Î Ş

Çocuklarda endodonti, yetişkinlerin endodontik tedavisinden ayrı olarak ele alınmalıdır, çünki süt ve daimi dişlerin anatomisi ve pulpa fizyolojisi yetişkinlerin dişlerinden farklıdır. Hekimin pulpanm canlılığını korumak ve daimi dişlerin sürekli olarak, süt dişlerinin ise dökülünceye dek dental arkta işlevlerinin devamını sağlamaktır. Karışık dişlenme döneminde ve kök formasyonu tamamlanmadan önce pulpada hastalık oluşma ihtimali, fraktür olmuş daimi kesiciler ve ilerlemiş cairesi olan birinci daimi molar dişlerde daha fazladır. Birinci daimi molar ortodontik amaçla çekimi nadir olarak düşünülen bir diş olduğu halde; dört molarında yaygın çürüklerinde ya da prognozun şüpheli olduğu durumlarda bu düşünce değişebilir. O halde özellikle hastanın işbirliğine güvenilmediği durumlarda, ya da teknik zorluklarla karşılaşıldığında örneğin kanallara girilemediğinde çekim endikedir. Kesici dişlerde pulpayı içeren fraktür vakalarında dişi yerinde tutmak için her türlü uygun endodontik tedavi uygulanmalıdır.

Süt dişlerinde pulpa tedavisi yaparken diş hekimi alttaki daimi diş germini daima düşünmelidir. Süt dişinin vitalitesini korumak için pulpaya en az kostik etkisi olan kaide ve ilaçlar^ kullanılmalıdır.

Endodontik tedavinin değişik tiplerinden uygun olanını sap-tarken, tedavi planını etkileyecek tıbbi bir rahatsızlığın olup ol-madığı da öğrenilmelidir.

(*) Gazi Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Diş Hast. ve Ted. Ana Bil. Dalı Başkanı, Doç. Dr.

201

Page 222: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

ENDODONTİK TEDAVİ VE PULPA VİTALİTESİNİN KORUNMASI

İndirekt Pulpa Kaplaması Spontan bir ağrı veya klinik pulpitis bulgusu olmadığı du-

rumlarda, kavite tabanında az miktarda yumuşak dentin bırakılarak üzerinden uygun bir bakterisid ajanla kapatılması şeklinde yapılan indirekt pulpa kaplamasının prognozu, direkt pulpa kaplamasından çok daha iyidir (1).

Konservatif bir girişim olan indirekt pulpa kaplaması, pulpa exposunu önler; bu yöntemle tedavide bakterilerden ötürü renklenmiş demineralize dentin bırakılarak remineralizasyon teşvik edilir. Massler demineralize yumuşak ve renkli dentinin her zaman enfekte olmadığını söylemiştir. Çürük lezyonun tabanındaki yumuşak dentinin sıklıkla steril veya çok hafif kon-tamine olduğuna dair bulgular mevcuttur (1).

Klinik uygulamada yalnızca pulpa boynuzuna yakın, ya da kaldırıldığında pulpa exposu olabilecek bölgelerde bir miktar caries bırakılarak, çürük kitle, bir rond frez ve ekskavatör yardımı ile kaldırılır. Bu işlem çocuğa ağrı verebileceğinden lokal anestezi altında yapılması yararlı olacaktır. Kavite duvarları düzeltildikten sonra tabanda kalan çürük kurutulur ve bakterisid bir madde olan Ca (OH)2 ile kaplanır. Bazı hekimler de ZnOE kullanmayı tercih ederler.

Kavite tabanına Ca (OH) 2 uygulanmasının önemli antiseptik etkisi yanısıra alttaki dentin mineralizasyonunu arttırdığı da bilinmektedir (1). Benzer etkiler ZnOE simanları ile de elde edil-mekteyse de Ca (OH) 2 in ilaveten çok küçük mikro - exposurla-nn kireçlenerek tedavisini teşvik edici bir avantajı vardır (1). McKnight indirekt pulpa kaplamalarında ZnOE veya Ca (OH) 2 sonuçlarının eşit olduğunu ve bakterisid etkisinden ötürü ZnOE un tercih edildiği belirtilmiştir. Frigoletto ise derin bir lezyonda veya pulpa exposunda eugenol kullanımına karşı olduğunu belirtmiştir (1973). Seeling ve arkadaşlarının yanısıra Glass ve Zander de ZnOE uygulamasından sonra pulpa dokusunda nekroz ve kronik enflamasyon olduğunu bildirmişlerdir. Bu görüşe göre eugenol dentin kanallarını genişleterek pulpanm serbest eugenol etkisine maruz kalmasına sebep olmaktadır (2).

Tedavi edilen diş, sert bir ZnOE karışımı ile çiğneme basıncı olmayacak şekilde kapatılır. Eğer çürük temizlendikten sonra

202

Page 223: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

dişte fazla madde kaybı nedeniyle kaplama maddesi tutmuyor ise önceden şekil verilmiş bir metal band dişe simante edilerek dolgu maddesi yerleştirilir. King'in çocuklar üzerindeki araştırmalarında residüel çürük tabakasının steril olabileceğini ya da bu tabaka Ca (OH) 2 veya ZnOE ile kaplandığında organizma sayısının büyük ölçüde azalabileceğini göstermektedir (3). Eğer pulpa çürük nedeni ile expose olmamışsa bekleme süresince koruyucu bir sekonder dentin oluşmaktadır. Traubman'm çalış-maları Ca (OH) 2 - methyl cellulose tedavisinin sekonder dentin oluşumunu hızlandırdığını göstermiştir (3). Tedaviyi takiben ilk ayda reguler dentin formasyonu en yüksek orandadır, fakat bu bir sene boyunca devam eder. Bir yıl sonunda pulpa tabanında 390 mikron kadar yeni dentin oluştuğu gözlenmiştir (3).

Direkt Pulpa Paplaması

Korona! doku kaybının sınırlı olduğu ve pulpa exposunun küçük ve son birkaç saat içinde oluştuğu dişlerde direkt pulpa kaplaması- yapılması, en az pulpa harabiyeti ve mikrobik konta-miııasyon olması bakımından başarı şansının en yüksek olduğu durumlardır. Bu yüzden pulpa kaplamalarının, kavite prepe-rasyonu sırasında kazara oluşan küçük exposlar ve sert dentin-le çevrili nokta şeklindeki caries exposlari ile sınırlanması önerilir. Pulpa kaplaması yalnızca gıda basıncı ile rahatsızlık oluşan ağrısız dişlere uygulanmalıdır. Son caries artıkları temizlenirken veya kavite preperasyonu esnasında pulpa expose olduğundan çürük dentin parçaları pulpa dokusuna itilebilir. Çeşitli derecedeki pulpa, enfeksiyonlarının mevcudiyeti, rezorpsi-yon ve dentin parçalarının etkisi ile bir yabancı cisim reaksiyonu oluşur. Kontamine dentinin pek çok küçük parçası ile nek-rotik materyal, diffüz bir pulpit veya abse oluşturacaktır. Pul-payı koterize veya sterilize etmek amacıyla kaplamadan önce kostik ilaçlar kullanılmamalıdır. Yalnızca normal saline solüsyonu ve chloramine —T* gibi irritan olmayan solüsyonlar expose bölgenin artıklardan temizlenmesi ve kaplama materyali yerleştirilmeden önce pulpamn nemli kalması için kullanılabilir (3).

Kanlanmaları iyi olduğundan dolayı iyileşme potansiyelleri yüksek olan süt ve genç daimi dişlerdeki küçük pulpa exposlari en iyi şekilde Ca (OH) 2 ile tedavi edilirler. Piyasadaki Ca (OHhli kaplama maddelerinden Dysal; eğer diş küçükse örneğin birinci süt molarsa amalgam restorasyon için kaide olarak da kullanılır.

203

Page 224: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Chloramine Solüsyonu: Chloramine—T 4 gr.; NaCI 9 mg.; distile su 100 ml. Chloramine solüsyonu piyasada «zonite» adı altında satılır. Chemway Corp. Wayne N.J.

Ca (OH) 2 in Cresatin veya tetracyclin gibi kostik olmayan bir ilaçla kombinasyonlarıda direkt pulpa kaplamalarında iyi sonuç verir (2). Weiss, Citron ve Frankl, Cresatin ve Ca (OH) 2 karışımı ile expose pulpanm üzerinde iyi bir köprü oluşturulduğunu iddia etmişlerdir (2).

Phaneuf, Frankl ve Ruben pulpa kaplamalarında kullanılan üç calcium hydroxide tipi ile yapılan bir çalışmada methylcellu-sose bazındaki Ca (OH) 2 in en kaim ve süratli dentin köprüsünü oluşturduğunu bildirmişlerdir. Beş Ca (OH) 2 patının kıyaslandığı gibi bir çalışmada da en iyi sonucu Calvital vermiştir (2).

Pulpatomy

Travma ya da caries neticesi expose pulpada ciddi bir kon-taminasyon mevcudiyeti halinde tedavi; prognozunun iyi olduğu bilinen bir yöntem olan pulpatomydir (1). Çürük exposuna yakın kron pulpa dokusu genellikle mikroorganizma ihtiva edeceğinden enflamasyon belirtileri ve dejeneratif değişiklikler gösterecektir. Süt dişlerinin pulpatomy tedavisinde Ca (OH) 2 Cresatin, Formocresol ya da Ca (OH) 2 in Cresatin veya tetracyclinle kombinasyonları kullanılır (2). Hydrex ve Reocap uygulamalarını takiben pek olumlu sonuç alınamamıştır. Başarılı tedavinin bulguları vital bir pulpa ve Ca (OH) 2 kaplamasının altında kal-sifiye bir köprü oluşmasıyla kök gelişiminin devam etmesidir (1).

Sekonder dentin oluşması için odontoblastlarm stimulas-yonu isteniyorsa Ca (OH) 2 bir kaide ilacı olarak kullanılmalıdır. Eğer sekonder dentin istenmiyorsa formocrosel ve daha az olarak da paraformaldehyde karışımları başarı ile kullanılmaktadır (2). 1904'de ilk olarak Buckley formocrosel kullanımını önermiş 1930'da Sweet bu ilacın üç safhalı tedavi tekniğini kullanmıştır (4). Wong paraformaldehyde'in daimi diş germine in-filtre olduğunu bildirmiştir. Massler ve Mansukhani formocresol kullanımı ile pulpanm bir yıl içinde tamamen devital olduğunu bulmuştur (1).

Öte yandan Law ve Lewis tedavide formocresol kullandıktan iki yıl sonra pulpada vitalite tesbit etmişlerdir (1).

204

Page 225: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Doyle Ca (OH) 2 ile formocresol'un kıyaslamasında, formoc-resol ile tedavide başarı oranının % 93, Ca (OH) 2 ile % 64 oldu-ğunu söylemiştir. Droter devital pulpalarda formocresol kullanımını önermiştir (1). Son yıllarda iki tip pulpatomy tekniği uy-gulanmaktadır. Bunlardan Ca (OH) 2 ile yapılan, pulpanm expose bölgesinde patolojik bir değişim mevcut olduğu ve ağrılı pulpitis semptomu vermeyen daimi dişlerde endikedir.

Pulpatomy işleminde öncelikle anestezi yapılarak diş rub-berdam ile izole edilir. Çürüğün kaldırılması sırasında hastanın ağrı duyması başarısız anastezi işareti olabilir. Fakat çoğunlukla pulpal hyperemi ve enflamasyon belirtisizdir ki bu vital pulpa tedavisi için olumsuz bir risktir. Pulpa odası steril bir ekskavatör veya rond frez ile kaldırılır. Kanama steril şalin, dis-tile su ile yıkanarak ve steril pamuk pelet ile hafifçe bastırılarak durdurulur. Daha sonra Ca (OH) 2 uygulanır. Üzerine çabuk katılaşan ZnOE patı yerleştirilir. Bazı araştırıcılar düşük başarı yüzdeleri bildirirken (Via 1955, law 1956); bazıları daha yüksek başarı rapor etmektedirler (Sawyer ve Amaral 1954, Looke ve Rowbotham 1956, Jeppesen 1971) (4).

Via 1955, Hannah ve Rowe (1971) ve Rule (1974) başarısızlığın en çok korona! ve kök pulpası birleşiminde görülen internal rezorpsiyon nedeniyle olabileceğini savunmaktadırlar (4).

Klinik bulgu olarak kendiliğinden gelen ağrı hikayesi, per-küsyonda ağrı ve püy, radyografik bulgu olarak pulpada kalsi-fiye noktalar, internal rezorpsiyon, bifurka ve periapikal bölgelerde patolojik radyolusensi mevcut ise formocresol pulpatomi-si kontrendikedir (5). Fakat bunun dışındaki tüm vakalarda başarı ile uygulanabilir. Formocresol ile pulpatomy yâlnız süt dişlerinde yapılır.

Formocresol gliserin - su taşıyıcı, içinde % 19 formaldehit ve % 35 cresol içeren bir solüsyondur. Formocresol pulpatomy tekniği iki seanslı bir işlem olarak geliştirilmiştir. Redig (1968) ise tekniği tek vizit gerektirecek şekilde değiştirdi. Her iki teknik de yüksek başarı yüzdesine sahiptir.

Kron pulpası ampute edildikten ve kanama durdurulduktan sonra formocresol emdirilmiş bir pamuk pelet kaviteye konur ve 5 dakika pulpa ile temasta bırakılır. Pamuk pelete çok fazla formocresol emdirilmemelidir. Çünkü fazla likit dokuya sızabilir. Formocresol kostik bir likittir ve dokunan nekrozuna sebep olur. Eğer formocresol emdirilen pamuk pelet 5 dakika

205

Page 226: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

durduktan sonra kanama yoksa tek stepli, kanama durmamış ya da dişin restorasyonunu tamamlamak için vakit yetersiz ise iki stepli formocresol pulpatomisi uygulanabilir. İki stepli teknikte hafifçe ilaçla nemlendirilen pamuk pelet pulpa odasında 5-7 gün. bırakılır.

Her iki teknikte de pamuk peletler çıkarılarak yerine öje-nol ve formocresol eşit oranda olan bir çinkooksit tabakası yerleştirilerek üzeri çabuk sertleşen bir' çinkooksit astar ile kaplanır ve dişe daimi restorasyon yapılır.

Şimdiye kadar anlatılan teknikler pulpamn kronal kısmının çıkarılması için anestezi gerektirmektedir. Fakat bazen çocuğun lokal anesteziyi kabul etmemesi ya da anestezinin tam etkili olmaması nedeniyle başka yollar denemek gerekebilir. Bu gibi durumlarda, iki seanslı bir teknik kullanılabilir. İlk olarak pulpamn korona! kısmı cansızlaştırılır. Bu amaçla «Toxavit» önerilmektedir. Arsenik içeren devitalizasyon patları kesinlikle kullanılmamalıdır (4). İkinci vizit de, yaklaşık 10 -14 gün sonra aseptik pulpa nekrozu oluşacağından kavite ve pulpa odası nekrotik artıklardan temizlenir, yıkanır ve Gysinin trio ve Kri-I patı gibi mumyalaştırıcı bir ajan kök kanalı ağızlarına yerleştirilir. Üzerine ZnOE konarak restorasyona hazır hale getirilir.

Pulpektomi , .. .

Kanamanın kontrol edilemediği, ya da pulpamn devital olduğu dişlerde tam bir pulpektomi endikedir. Vital dişlerde ise tedavi kısmi bir pulpektomi olduğundan kanama durdurulduktan ve Ca (OH) 2 ile pulpa kaplaması yapıldıktan sonra 6-8 hafta içinde bir dentin köprüsü gözlenmekte ve apex normal olarak oluşmaya devam etmektedir. Bu yollarda tedavi edilen dişler bazı olgularda progresive bir kalsifikasyon gösterildiğinden kontrol altında tutulmalıdır. Kalsifikasyon başladıktan sonra normal olarak ilerlemekte ve kanalın büyük kısmını tıkıyabil-mektedir. Bu nedenle kök kanalında kalsifikasyon başlar başlamaz klasik kök tedavisi yapılmalıdır (3).

Starkey'in geliştirdiği bir tekniğe göre tam bir pulpektomi yapılırken öncelikle pulpa odası ve kanalları nekrotik dokulardan temizlenir. Bu işlem yapılırken enfekte artıkların apikal fo-ramenden itilmesine dikkat edilmelidir. Klor fenol kanfer ile nemlendirilmiş bir pamuk pelet pulpa odasına konarak ZnOE ile kapatılır. 3-5 gün sonraki ikinci vizitte diş asemptomatik ise

206

Page 227: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

pamuk çıkarılarak kanallar temizlenir ve Beechwood creosote. ile nemlendirilmiş bir pamuk pelet kaviteye konarak ZnOE ile kapatılır. Beechwood creosete; kreazol, guaikol ve diğer fenollerin bir karışımı olduğu için antiseptik özelliğinin yanısıra hafif aneljezik olma avantajı.da vardır. Yine 3-5 günlük bir aradan sonra bu da çıkarılır ve diş hâlâ asemptomatik ise kanallar doldurulur (3).

Kanal dolgusu olarak Gerlach, Creosole ve gutaperka kullanmış; Bredall, iyodoform, eugenol ve Kanada balzamı ile başarılı olmuş; Kelsten teramycinle ZnOE patını; Starkey f ormoc-resol ve oxparayi önermiştir. Frigoletto ise standart endodontik aletler kullanarak ve tetracyclin steroid ile ZnOE patı kombinasyonu ile bir yöntem geliştirmiştir (2).

Semptomatik dişler için cresatin veya tetracyclin pat ka-rıştırılmalı ve oral antibiotik verilmelidir (2).

0 halde süt dişlerindeki endodontik tedavide dikkat edile cek hususları şu şekilde sıralayabiliriz (5) :

1 — Kanallar temizlenirken dişin apikalinden çıkmamaya dikkat edilmelidir. Aksi halde altta bulunan daimi diş germinde harabiyet oluşabilir.

2 — Dolgu materyali olarak çinkooksit ve öjenol patı gibi rezorbe olabilen patlar kullanılmalıdır. Gümüş koni veya gutaperka rezorbe olmadığından ve irritan olabileceğinden kullanılmamalıdır.

3 — Dolgu materyali kanal içine çok hafif bir basınçla itil-melidir. Aksi takdirde apexden taşabilir.

4 — Apicoektomy daimi diş eksikliği halinde endikedir.

Pulpa nekrozundan ötürü kök formasyonu tamamlanmadan önce kanal tedavisi yapılması gereken durumlarda geniş apikal foramen mevcudiyeti çoğu kez problem yaratmaktadır. Bununla beraber apikal foramenin klasifiye olarak kapanmasının teşvik edilebileceği saptandığından nekroze pulpalı ve kök gelişimi tamamlanmamış dişlerde «apexification» işlemi bir tedavi seçeneği olarak düşünülmelidir. Bu tedavi şeklinde kök ucunun klasifiye olarak kapanması için nekrotik dokunun tümüyle kaldırılması gerektiğinden kanal preperosyonu çok dikkatli yapılmalı (1). Aynı zamanda kökün apikal kısmında vital bir dokunun korunması için gayret sarfedilmelidir. Bu dokuda

207

Page 228: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

meydana gelebilecek harabiyet apikal kapanmayı olumsuz yönde etkileyecektir (1).

Preparasyon, tirneflerin yanısıra steril saline veya% 6,5'lik sodium hypochlorite solüsyonu ile bol bol irrigasyon yapılarak yapılır. % 5'lik sodium hypochlorite solüsyonu kontrendikedir, çünkü periakipal iyileşmeye olumsuz etkisi vardır (1).

Prepare edilmiş kanala pek çok dolgu maddesi uygulanarak apikal foramenin kalsifiye olarak kapanması incelenmiştir. En büyük bilimsel desteği gören Rohner (1940) tarafından 40 yıl önce bulunmuş bir madde olan Ca (OH)2 dir. Bu maddenin aynı zamanda residüel mikroorganizmalara karşı en etkin antiseptik ajan olduğu bulunmuştur (1).

Ca (OH) 2 çoğunlukla pasta veya krem şeklinde bulunur. Bu nedenle ya Ca (OH) 2 tozu steril saline ya da su ile karıştırılarak lentiloyla kanala doldurulur. Ya da Hypo-Cali gibi, önceden doldurulmuş bir şırınga ile kanal içine enjekte edilir. Apikal kapanmayı takiben yalnızca kanal dolgusu yapılmamalı, periapikal bölgede radyografik olarak iyileşme olana kadar izlenmelidir. Periapikal bir hastalık belirtisinde apikal cerrahi endikedir.

ÖZET

Süt dişlerinde ve daima dişlerin kök formasyonu dönemi sırasında pulpa canlılığını korumak amacı ile çeşitli endodon-tik tedaviler uygulanmaktadır. Bunlar sırası ile indirekt pulpa kaplaması, direkt pulpa kaplaması ve pulpatomy olabilir.

Literatür gözden geçirildiğinde bu 3 tedavi şeklinde de seçilen kaplama maddesi Ca (OH) 2 dir.

Gelişimini tamamlamış nekrotik pulpah dişlerin tedavisi, apikal foramenin kalsifiye olarak kapanmasını teşvik etmeye yönelik bir kanal dolgusu ile yapılır.

Apikaldeki vital dokuyu korumak amacı ile bu yöntemde de seçilen en uygun madde Ca (OH) 2 dir.

SUMMARY (ENDODONTIC TREATMENT OF PERMANENT TEETH)

Verious endodontic methods are being used in deciduos teeth and permanent teeth for preventing the vitality of the pulp

208

Page 229: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

These methods are important when the permanent teeth are on the period of root formation. These methods may be indirect pulp capping, direct pulp capping and pulpotomy.

Literature shows us that in these three methods the choosen capping material is the Ca (OH) 2 The permanenth teeth involving necrotic pulp which has completed their root formation are being treated by root canal treatment which is directed to calcification of apical foramen.

Also in this method the most acceptable capping material is the Ca (OH) 2 for the prevention of vital tissue located apically to teeth.

KARARLANILAN KAYNAKLAR

1. NICHOLLS, E. : Endodontic Treatment During Root Formation Inter-natinal Dental Journal Vol: 31, No. 1, 1981.

2. FRIGOLETTO, R.L. : Pulp Therapy In Pedodontics J.A.D.A., Vol: 86, June, 1973.

3. Mc DONALD, R. : Dentistry For The Child And Adolescent Mosby Com-pany, 1974.

4. HARTY, F.J. : Klinik Uygulamada Endodonti, Önder Matbaası, Ankara, 1981.

5. LAW, D.B., LEWIS T.M., DAVIS J.M. : An Atlas Of Pedodontics Saun-ders Company.

kanı, Doç. Dr.

209

Page 230: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ
Page 231: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

ENDODONTİDE KLİNİK MİKROBİYOLOJİ

Doç. Dr. Tamer KINOĞLU*

GİRİŞ

Son yıllarda dişlerin endodontik yöntemlerle korunması yaygınlaşmıştır. Kök kanal tedavisi canlı olmayan, pulpası çok fazla zedelenmiş, ölmekte olan dişin işlevini sürdürmesi için yapılan tedavidir. Kanalın pivolu restorasyon için hazırlanması gerektiğinde de pulpa uzaklaştırılır. Normal damar yapısını kaybetmiş ölü diş pulpasımn mikroorganizmalar için ılık, nemli bir kültür ortamı oluşturacağı göz önüne alınarak derhal kanalın boşaltılması, periapikal dokuların bakteriyal invazyondan korunması gerekir. Organizmalar pulpaya' kırık veya çürük lez-yonu yoluyla direkt olarak ulaşabilecekleri gibi periodontal liflerden geçip lateral kanallar yoluyla veya lenfatik ve hemato-jen yolla da dolaylı olarak ulaşabilirler. Organizmalar pulpaya ulaştığında derhal çoğalmaya başlar. Periapikal dokuya yayılma ise iki karşıt kuvvete bağlıdır.

1 — Organizmaların virulansı 2 — Konak dokunun rezistansıdır. Bunlar dengede kaldığı sürece enfeksiyon sınırlanır. Denge negatif yönde bozulursa periapikal bariyer enfekte edilir.

Endodontik tedavinin temelini 1 — Aletle çalışma 2 — Ste-rilizasyon 3 — Kanal dolgusu oluşturur. Sterilizasyonla bu üçlünün diğer elemanları arasında sıkı bir ilişki vardır. Bu endodontik uygulamanın amacı enfeksiyonu elimine etmek, var olan . enfeksiyonu daha komplike hale getirecek yeni bakteriler meydana getirmemek, aletle çalışırken periapikal alanın penetre olmasını önlemektir. Enfeksiyonu önlemenin ise.iki amacı vardır. İlki bütün diş hekimlerinin ortak sorunu olan hem hastanın hem de klinikteki personelin sağlığını tehlikeye sokabilecek çapraz enfeksiyon risklerini azaltmak, ikincisi ise endodontik tedavinin amacına yöneliktir.

(*) Gazi Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Diş Hast. ve Ted. Ana Bilim Dalı Başkanı.

211

Page 232: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Son 10 yıl içinde diş hekimleri arasında Hepatit B insidansı artmıştır. Hepatit B klinik olguların % 10'unda iş kaybına, dep-ressif debilitasyona ve kronik karaciğer hastalığına ya da ölüme neden olan şiddetli bir enfeksiyondur. Hepatit B kan yoluyla geçer. Fakat son araştırmalara göre enf ekte insanların büyük bir kısmında tuniklerinde Hepatit B virusu bulunmuştur. Tük-rüğün enfeksiyonu yayma kaabiliyeti ispatlanmıştır.

Hepatitin yayılmasını önlemek için aletlerin sterilizasyonu, yüzey dezenf eksiyonu, hastalar ve klinik personel arasında çapraz kontaminasyonu önleyecektir. Aletlerin kısa sürede dezen-feksiyonu için kullanılan sıvılar Hepatit B viruslarını tahribet-mezler. Bu yüzden buhar otoklavı, kuru sıcak, doymamış kimyasal buhar basıncı ve ethylene oksit kullanılmaktadır.

Hasta hikayesinde hepatit geçirmediğini söyliyebilir fakat Hepatit B hastaların en azından yarısında subklinik olabilir. On enfeksiyonlu hastadan biri klinik belirtiler göstermeden bir ya da daha fazla sene taşıyıcı olabilir.

Tedaviye ve hatta ağız muayenesine başlamadan önce hepatit olma riski fazla olan bütün şahıslara hepatit B yüzey antijeni CHBsAg) testi yapümalıdır. Her 6 ayda bir yapılacak hepatit B antijen ve antikor testi klinikçilerin ve personelin hepatit B taşıyıcısı olup olmadığını ortaya çıkaracaktır.

Sağlıkla ilgili diğer konularda olduğu gibi endodontide de dezenf eksiyon ve sterilizasyonun önemi büyüktür. Ağızda tekrar kullanılacak bütün aletler sterilize edilmelidir.

Sterilizasyon Yöntemleri: Buhar otoklav-Açık aletler 121°C, 15 dakika ve 12 lb basınçta,

örtülü aletler 132°C, 3 dakika ve 30 lb basınçta sterilize edilir. Küçük parçalar için kısa süreli sirkülasyon yeterlidir.

Kuru sıcak-aletler 160°C'de en az 30 dakikada sterilize olur. Doymamış kimyasal buhar basıncı sterilizasyonu: Bu yöntem de

formaldehit içeren bir kimyasal karışım kullamlır. Aletler 130°C'de 30 dakikada sterilize olur.

Ethylene oksid sterilizasyonu: 2 - 3 saat oda sıcaklığından biraz fazla ısıda, sterilizasyon yapılır. Etilen oksidle oda sıcaklığında da angldruva gibi metal aletler sterilize edilebilir. Ayrıca lastik eldivenler, kaplar, gazlı bezler ertesi güne kadar ethylene oxidin kaçmasını önlemek için tutulur.

212

Page 233: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Çelik aletler metal kutular içinde en iyi kuru sıcak havayla sterilize edilir. Kanal genişleticiler ve eğeler kuru sıcak sterili-zasyon için cam tüpler içine konabilir. Plastik deney tüpleri etilen oxid ile sterilize edilebilir.

Paslanabilen aletler kuru hava, doymamış kimyasal hava basıncı ya da etilen oxid ile sterilize edilmelidir. Frezler, eğeler ve kanal genişleticileri sıcak tuz sterilizatöründe tekrar sterilize edilip kullanılabilir. Fakat büyük aletler bu yolla kolayca sterilize edilemezler.

Diş ünitindeki yüzeyler ve objeler aseptik olarak hazırlanmadığı takdirde hastalara çeşitli hastalıklar bulaşabilir. Bunun için 20 kısım isopropil alkol (% 70) içine bir kısım yeni hazırlanmış iodophore detergent ilave edilir. Spançlar ile silinip kurumaya bırakılır. Alkol buharlaşır geriye iodine detergent kalır koltukların kol yerleri saf alkol ile iyice temizlenmelidir.

Suction hortum uçları ve hava su şırıngası kreşuar içine konur, fırça ile iodophorla sabunlanır.

Angldruva gibi aletler tükrük toplar. Bunları sıcak ya da ethylene oxide ile sterilize etmek en etkin yoldur.

Cerrahi irrigasyon için sadece steril su, steril kabından steril şırınga ile alınarak kullanılmalıdır.

Klinik personel geniş koyucu camları olaii mask, temiz klinik elbisesi kullanmalı ellerini korumalıdır. Saçlar tedavi alanından daha geride tutulmalı yüz kılları bir mask ile örtülmeli-dir. Endodontik işlemlerde eldiven giymek hem klinikçlnin hem de hastanın korunması bakımından zorunludur.

Radyograflarm paketleri iodophore detergen ile yıkanıp film aseptik olarak alınmalıdır.

Kanal genişleticiler ve eğeler gibi küçük enstrümanların kesici uçları steril bir spançla silinir veya bir metal fırça ile temizlenir. Çalışma sona erdikten sonra bunlar 15 sn 230°C'de sıcak tuz sterilizasyonuna tutulur. Sonra 20 dakika ısıtılır. Frezler 20 sn tutulmalıdır.

Dental unit su spraylerinden, parmaklardan bulaşan patojenlerin ve kök kanallarında bulunan reziduel vegetatif bakterilerin uzaklaştırılması için % 0,5 veya % 5'lik hipoklorit solüsyonları kullanılır. % 2,5'lik konsantrasyonları kanal içinde ka-

213

Page 234: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Ian toxic bakteri hücrelerini azaltır. Kirli, yağlı kanallara etkili olur. Fakat hipöklorit dokularda toxic etki yapar. % 60 - 70'lik isopropyl ve etilen alkoller hızlı bakterisid etki yapar. Fakat dokuyu kurutma özelliği vardır. Peroxidler çok fazla germicid oldukları için endodontide çok fazla kullanılır.

Endodontide rubber dam'm yerleştirilmesi ve dezenfeksi-yonu ile iyi sonuçlar alınabilir. % l'lik iodine (vestel iodine) preparasyonu ya da 4'lü amonium bileşikleri (benzalkonium chloride) kullanılarak isole alan hazırlanır.

KÜLTÜR ÎLE ENDODONTÎK ASEPSÎ SAĞLANMASI

Grossman ve McPhee'ye göre görünüm koku, sızıntı ve semptom gibi kriterlerle kanalın enfekte olduğuna karar verilemez. Şişme, exuda ve ağrıya belkide enfeksiyondan daha başka faktörler sebep olabilir. Örneğin yanlış alet kullanma, kostik me-dikasyon ve hipersensitivite gibi, koku da aynı şekilde güvenilir değildir. Çünkü bir çok mikroorganizma farkedilebilir pis bir koku meydana getirmez ve hatta bazılarının (pseudomonas) güzel bir kokusu vardır.

Radyografik görünümde aynı şekilde sterlite için yetersiz bir indextir. Periapikal radyolusentlik steril kanalla birlikte olabilir, Radyografik olarak periapikal lezyon belirtisi olsun olmasın bütün pulpasız dişlerin % 25'i sterildir.

Kanalda nonpatogenler bile normal iyileşmeye engel olur. Mikroorganizmaların total sayısını azaltmak ve elimine etmek en iyi yoldur. Kültür testi sterilitenin belirlenmesi için en iyi tek bilimsel yoldur, ya da en azından mikrop populasyonunun ortamda hiç üreme olmaymcaya kadar azaltılmasında yararlı bir yöntemdir.

Kültürün Asepsi için iki önemli rolü vardır.

1 — Kanallardan bakterilerin uzaklaştırılmasını sağlamak,

2 — Özel hastaların tedavisinin düzenlenmesine yardım etmek,

Kanal dolgusundan önce, negatif kültür elde etmek operatöre % 10'luk bir başarı kazandırır.

Basit bir kültür testi operatöre exudamn sebebini tayin edip, zaman kazanması açısından çok yararlı olur. Zaten steril

214

Page 235: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

olan kanalı tekrar steril etmek için zaman kaybedilmez. Enfek-tif ajan pseudomonas ya da entere kokuşlar mıdır. Tesbit edilen akut enfeksiyona en etkili antibiyotik hangisidir. İlk yapılan kültürler ekim ve duyarlılık testi için kullanılır.

Geleneksel rutin endodontik kültür ortamlarının üçte ikisini beyin-kalpten oluşan yarı katı infuzyon, onda birini agar oluşturur. Kaynıyan suda onbeş dakika tutulur. Sonra soğutulur veya taze olarak hemen kullanılır. Bunlarda bazı fakültatif aeroblar ve az miktarda da anoerobik türler ürer stafilokoklar, oral fakültatif streptokoklar, kolıform bakteri, bazi gram + fa-kültatif streptokoklar ve anaerobik türler üaktobasillus, prop-rioni bakteri) bu ortamda belirlenebilir. Elden tükrükten kök kanalına bulaşan patojenler veya kök kanalında kalan bakterilerde bu ortamda ürerler. Zor üreyen anoeroblar için örneğin bakterioides türler için anaerobik teknik seçiilr. Anaerobik et sularından başka kapalı anaerobik kavanozlar, disposıbl hidrojen ve karbondioksit generator paketleri ve soğuk katelistler kullanılmaya elverişlidir.

Kültür bakteriyi ve tipini tayin için yardımcı olabilir. Ancak diğer klinik bulgu ve testlerle ilişki kurmak gerekir.

Araştırmaların sonuçlarına göre sürekli (+) çıkan kültürlerde klinik başarı (—) çıkanlara göre % 10 daha azdır.

Kalp kapaklarında fazla bozukluk olan, kalbinde protez kapağı olan hastalar, ortopedik implantlar taşıyan hastalar, im-mün cevabı bozuk olanlar endodontik tedavi de sorun oluşturur. Bunlara tek başına antibiyotik tedavisi yeterli olmaz. Kanaldan bakterinin belirlenip antibiyotik duyarlılık testi yapılıp, tedaviye geçilmelidir. Bu hastalarda bakterilerin direçli olduğu bilinmektedir. Bunlar yaygın deri stafilokok (S. epidermitis), ağız streptokuku (S. viridans), enfeksiyonlarını hayatları boyunca sık sık geçirirler. Onun için daha hassas kültür ortamı tercih edilmelidir. Kanal kapatılmadan önce bakterinin tesbiti ve uzaklaştırılması çok önemlidir. Kök kanalı defalarca kurutma çabalarına rağmen sıvı gelmesinde devam ediyorsa kanal doldurulmaya hazır değildir. Sıvının kontrol edilmesi gerekir.

Oral bakteriler polimorfnükleer lökositler için çok fazla kemotatiktir. Bu hücrelerin büyük kısmı akut iltihapta vardır. Eğer sıvı polimorfnükleer lökositleri içeriyorsa mikroskop incelemesiyle ortaya çıkarılabilir. Enfeksiyonu kontrol altına alma-

215

Page 236: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

da antibiyotik tedavisi endikedir. Exudanm kültüre edilmesi ve antibiyotiğe hassasiyet testinin yapılması spesifik tedavi için en kesin yoldur. Exudada lenfositler varsa bunlar immün cevapla ilişkilidir.

Exuda bir cam üzerine sürülerek mikroskopik olarak incelenir. Polimorfnükleer lökositler koyu boyanır. Büyük hücrelerdir. Sitoplazmaları azdır. Multilobul nükleusludur. Genellikle aktif iltihapta her alanda 5-10 veya daha fazla lökosit bulunabilir. Az sayıda lökosit bulunması enfeksiyonunun aktif olmadığını düşündürür.

Periapikal enfeksiyonlarda bulunan anaerobik patojenler kültür teknolojisinin ilerlemesiyle kolayca ortaya çıkarılmaktadır. Örnekler hem aerobik hem de anaerobik kültür ortamına ekilmelidir. Antibiyotik hassasiyet testinin yapılması antibiyotiğin özelliğine göre 3-4 gün alır.

Başın akut piyojenik enfeksiyonlarında enfeksiyon ilerleyici, hasta toxic görünümde olduğunda ateş, lenf adenopati olduğunda tedavi çok fazla kritiktir. Derhal drenaj sağlanmalı ve antibiyotik tedavisine başlanmalıdır. Aynı zamanda kültür için exuda toplanır. Eğer 3 gün sonunda tedaviye cevap almamamış-sa antibiyotik tedavisini değiştirmek gerekir.

Çok sayıda ve çeşitli yapıda organizmalarla karşılaşıldığından antibiyotik seçmenin en uygun yolu duyarlılık testi uygulamaktır. Böylece enfeksiyon yapan ajanın sensitivitesi tayin edilir. Bunun içinde tek bir bakteri kolonisinden elde edilen saf bir kültür 37°Ç'de ekilir ve üremesi beklenir. Steril bir pamuk parçası et suyu kültürüne batırılıp tüpün duvarına sıkılır, fazla etsuyu atılır.

Tablaya 3 yönde sürülerek ekim yapılır. 3-4 dakika kuruması beklendikten sonra antibiyotik disklerine uygulanır. Steril bir forsepsle her disk yavaşça kültür ortamına bastırılır. 30 dakika inkübasyöna bırakılır. 24 saat içinde ya da bir gece sonra sonuçlar okunur. Eğer çabuk sonuç almak isteniyorsa inkü-basyondan 6-8 saat sonra zone diyometreleri okunabilir.

Antibiyotiklerin bazıları oral yolla, bazıları da topikal olarak kullanılır. Bunlar:

Penicillin-Phenoxymethyl Penicillin (Penicillin V) :

216

Page 237: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Aktif bölünme yapan hücrelerin hüce duvarı sentezini in-hibe ederek etki gösterir. Bakteriostatik ajanlarla kombinasyon yapmaz. Koklar (rezistant stafilokoklar ve enterokoklar hariç) ve corynebakteria ve aktinomyces'e karşı etkilidir. Genel yetişkin dozu 250 mg. günde 4 kere yemek aralarındadır. Oral pe-nicilline karşı ortaya çıkan gecikmiş reaksiyonlar; döküntü, ateş ve diareye çok sık rastlanmaz. Anaflaktik reaksiyonlar enderdir. Hastanın penisiline allerjisi var ise endodontik enfeksiyonları erythrocin kullanarak tedavi edilir.

OXACÎLLİN

Etki tarzı penicillin V ile aynıdır. Penisilinaz oluşturan sta-filokoklara etkilidir. Genel yetişkin doz 500 mg. günde 4 kere.

AMPÎCİLLÎN

Antibakteryel spektrumu penisilin V den daha geniştir. Gram negatif organizmaları da içine alır. (E. coli, H. Enfluenza) bazı proteus türleri). Fakat ampicillin penicillinaz yapan organizmalara etkisizdir.

LİNCOMYCİN

Bakterinin DNA RNA sentezini intibe eder. Çok çabuk rezistans oluşur. Yetişkin dozu 500 mg. günde 3-4 defadır. Clin-domycin, Lincomycin ile aynıdır. Fakat yan etkileri daha azdır. Genel yetişkin dozu 150 mg. günde 4 kez.

TETRACYCLINE

Gram-f ve gram— lere etkilidir. Protein sentezi sırasında bakterinin aminoasit transferini bloke eder. Genel yetişkin dozu 250 mg. günde 4 kezdir. Bazı hastalarda gastrointestinal rahatsızlıklar, güneş ışığına maruz kalan yerlerde döküntüler oluşturabilir. Antikoagülanların aktivitesini potansiye eder. Diş kal-sifikasyonu esnasında kullanılırsa renklenmelere neden olur. Dozu günde 4 kere 250 mg. dır.

ERYTHROMYCIN

Kök kanalı enfeksiyonlarında penisilinle aynı aktivitededir. Hepatit hikayesi olan hastalarda kullanılmamalıdır. Doz günde 4 kere 250 mg. dır.

217

Page 238: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

ÖZET

Diş kliniğinin ve endodontik personelin Hepatit B'y© karşı hassas olduğu 1960'dan beri bilinmektedir. Enfeksiyonun yayılmama karşı genel asepsiyi geliştirmek gerekir. Böylece enfeksiyonun yayılmama engel olunduğu gibi, taşıyıcılardan da koru-nulmuş olur. Yüzey dezenfektanları ve bunların doğru şekilde uygulanması, dental ünit suyundaki bakteri populasyonlarının kontrolü ve aynı zamanda daha yaygın şekilde alet sterilizas-yonunun yapılması hastalar ve personel için daha emin şartlar yaratacakdır. Anaerobik patojenlerin tesbiti ve antibiyotik duyarlılığının saptanmasmdaki gelişmeler endodontide aseptik tedavinin önemli gelişmeleri olmuştur.

SUMMARY (CLINICAL

MICROBIOLOGY IN ENDODONTICS)

Available evidence that there has been an epidemic of hepatitis B in the population since the 1960s and of the vulnerability of clinical dental and endodontic personnel has indicated a need to improve general asepsis procedures to guard against the spread of infection and to improve screening for possible carriers spesific improvements in personal protection surface disenfectants and procedures, and control of bacterial populations in dental water units as well as broaden use of instrument sterilization can provide safer conditions of treatment for patients and personnel alike monitoring of asepsis can increase awareness and guide improvements of skills in aseptic treatment, and improved methods of transporting samples can improve recovery of anaerobic pathogens for determinations of antibiotic susceptibility.

KAYNAKLAR

1. BAĞCI ŞERİF, BAYAZIT : Klinik Uygulamada Endodonti, Dr. İbrahim Çağlayan, Mezuniyet sonrası Eğitimi ve Bilimsel Teknik Araştırma Vakfı Yayınları No. 2, Ankara, 1981.

2. CROWFORD, J.J. : Office sterilization and asepsis procedures in endodontics Dental Clinics Of North America 23 (4) : 4, 1979.

3. INGLE, J. : Endodontics, Philadelphia. Lea and Febiger 1982, pp. 475 -476. 4. NAIDORF Irving, J. : Clinical Microbiology in endodontic Dental Clinics of

North America 18 (2), 1974. 5. OKUYAN, MELAHAT : Oral Mikrobiyoloji. Hacettepe Ü. Yayınlan, 1976, s.

94-111. 218

Page 239: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

AĞIZ MUKOZASININ YÜZEYEL BEYAZ LEZYONLARI

Dr. Füsun AYABAKAN* Dr. Meral EYİGOR**

GİRİŞ

Değişik şekillerde görülebilen ağız mukozasının yüzeyel lez-yonlarına sıklıkla rastladığımız gibi, bazılarına da ender olarak rastlamak mümkündür. Ağız mukozasının yüzeyel lezyonlan, beyaz lezyonlar, vesiküler lezyonlar, ülserasyonlar ve pigmente lezyonlar olarak sınıflamaya tabi tutulmaktadır. Bunlar içinde yüzeyel beyaz lezyonlar bizim açımızdan daha fazla önem taşımaktadır. Beyaz görüntüleri ile karakterize olan bu lezyonlan çeşitli ağız hastalıklannda görmekteyiz. Bunları aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür (3).

1. Deskuamatif gingivitis 2. Selim hipefkeratosis (pachyderma oris; pachyderma oralis;

focal keratosis) 3. Lökoplazi (ve verrüköz lökoplazi) 4. Karsinoma, in situ 5. Squama hücreli karsinoma 6. Beyaz sponge nevus' 7. Liken planus 8. Nikotin stomatiti 9. Beyaz kıllı dil

10. Candidiasis (mopiliasis) 11. Fordyce's hastalığı 12. Kimyasal yanıklar

(*) Î.Ü. Dişhekimliği Fakültesi Ağız,.Diş, Çene Hast. ve Cerrahisi, Araş-tırma Görevlisi.

(**) Î.Ü. Dişhekimliği Fakültesi Ağız, Diş, Çene Hast. ve Cerrahisi Araş-tırma Görevlisi.

219

Page 240: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

13. Coğrafik dil 14. Epstein's pearls (Bonn's nodules)

Papilloma ve Verruca Vulgaris klinik olarak beyaz görünüşleriyle karakterizedirler, fakat bunlar yumuşak doku gelişimleri olup, yüzeyel lezyonlar değillerdir.

Lökokerat'osis, hyperkeratosis simplex, pachyderma oris, nonspesifik keratosis terimleri ile de adlandırılan Focal ke-ratosisin etyolojisi kesin olarak bilinmemektedir. Bununla beraber lökoplazi ve squama hücreli karsinomayla aynı etyolojiye sahip olduğu hakkında görüşler mevcuttur. Klinik olarak focal, plâk veya benek şeklinde beyaz ile grimsi beyaz lezyonlarla ka-rakterizedir. Genellikle kenarları düzensiz olan bu lezyonlar ağız mukozasının her yerinde görülebilir. Mikroskopik olarak keratos, parakeratoz ve akantoz mevcuttur. Prognoz iyidir. Et-yolojik nedenler ortadan kaldırılırsa lezyon iki ile üç hafta içinde kendiliğinden kaybolabilir (3,13).

Lökoplazi: Epitelin kalınlaşması ile mukozada beyaz plaklarla karakterize olan lökoplazi bir hiperkerotozdur. Pre-malign değişiklikler göstermesi halinde prekanseröz lezyon olarak kabul edilmektedir (7).

Klinik olarak basit, hiperkeratotik ve verrüköz tipte görülebilir. Oluşumların üzerinde ragatların teşekkül etmesiyle basit tipten verrüköz tipe geçiş söz konusudur. Verrüköz tip ise lökoplazinin karsinomaya dönüştüğünün bir delilidir. Ağız mukozasında görülen beyaz lezyonların % 13 -15 kadarını lökoplazi teşkil eder (3).

Mekanik, şimik, termik travmalar, ağızdaki kırık dişler, kötü protezler, sifilis, galvanik akım farkları, çeşitli avitaminöz-ler, hormonal dengesizlikler, sigara, alkol, fena beslenme ve dudaklarda görülmesi halinde aktif radyasyon lökoplazinin etyo-lojik nedenleri arasında sayılabilir (7,12,13).

Lökoplazi yanak iç mukozasında, bazen diş etlerinde, damakta, ağız tabanında, dudaklarda, maxiller ve mandibuler mukozada görülebilir (3, 7,10,13).

Lökoplazilerde ayırıcı teşhis benign hyperkeratosis, liken planus, karsinoma in situ, squama hücreli karsinoma ve sifili-zin plak müközleri ve şimik tahrişlerle yapılmalıdır. Mikroskopik görüntü epitelin stratum korneum tabakasının kalınlaşma-

220

Page 241: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

sı, hiperkeratoz, parakeratoz ve akantozla karakterizedir (2, 3, 4,12).

Klinik olarak benzer görünüşte olan focal keratosis ve lö-koplazi arasındaki ayırıcı teşhis mikroskopik olarak yapılmalıdır.

Tedavide etyolojik nedenler ortadan kaldırılmaya çalışılır. karsinomaya dönüşme eğilimi olması halinde cerrahi yola başvurulur. Buna ilâveten bazı durumlarda çok etkili olmamakla beraber A ve B vitaminleri verilebilinir (4,10).

Deskuamatif G i n g i v i t i s : Epitel tabakalarının pul pul dökülmesiyle karakterize olan deskuamatif gingivitis genellikle kadınlarda menapoz sırasında görülmektedir. Gingiva üzerindeki epitel tabakası kolaylıkla kaldırılabilir ve kanamaya müsaittir. Klinik olarak ayırıcı teşhisi erosiv liken planus, erite-ma mulfiforme ve pemphigus ile yapılmalıdır. Mikroskopik olarak örtü bir görüntü vardır (3, 9).

Tedavide ilk planda ağız hijyeninin iyi hale getirilmesine çalışılır ve semptomatik tedavi uygulanır. Kortikosteroidlerin lokal ve sistemik uygulanması faydalı olabilir. Çok ağrılı durumlarda yemeklerden önce anestezikler lokal olarak uygulanabilir. İyileşmeyen vak'alarda dişlerin çekimi son çaredir.

E p s t e i n ' s pearls (Bonn's nodules) : Yeni doğmuş çocukların % 85'inde palatal veya alveolar mukozada, küçük beyaz grimsi renklerde görülen lezyonlar genellikle büyük hacimler alabilirler. Mikroskopik olarak squama epitel ile sınırlanmış keratin ihtiva eden nodüller görülür. Yüzeyel olan bu lezyonlar kendiliğinden dağılabilir (3,13).

N i k o t i n S t o m a t i t i: Sigara ve pipo içenlerin sert ve yumuşak damaklarında beyaz, hiperkeratinize lezyonlar olarak görülürler (6). Bazı durumlarda gingiva 1 ve bukkal mukozayı da etkileyebilir. Bu lezyonlarm oluşmasında tütünün yanması ile ilgili olarak kimyasal ve termal faktörler önemlidir. Önce paledeki küçük tükrük bezlerinin kanal ağızlarında hiperemi daha sonra beyaz nodüller meydana gelir. Küçük tükrük bezle-rinin ağızları kabarmış ve hatta tıkanmış olabilir (4, 7,13).

Beyaz görüntü histopatolojik olarak epitelin artmış kerati-nizasyon ve akantozunu açıklar. Tedavi: Sigara ve pipo içiminin yasaklanması lezyonun ilerlemesini önler. Başka bir tedavi

221

Page 242: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

metodu etkilenen sahayı örtmek için palatal bir plağın yapılmasıdır. Duruma göre cerrahi müdahale düşünülür.

L i k e n p l a n u s : Etyolojisi bilinmeyen liken planus üstü düz, eritematöz, pul pul, sıklıkla poligonal papüllerle karakterizedir. Parlak, beyaz veya gümüşi görünüşleri vardır. Bu lez-yonlara, deride daha sık rastlanır ve renkleri menekşe, kırmızı ve koyu kahverengidir (6, 8).

Liken planus ağız kavitesinde hiperteratotik ve erosiv olmak üzere iki klinik şekilde görülür. Diş etlerinde nadiren meydana gelir ve deskuamatif gingivitis görüntüsünü andırır. Genellikle asemptomatik olmasına rağmen ağızda metalik bir tad ve rahatsızlık hissi olağandır. Histopatolojik olarak stratum gra-nulozum kalınlaşmış ve orta derecede hiperkeratoz vardır (6). Nadir olarak squama hücreli karsinomaya dönüştüğü bildirilmiştir.

Ayırıcı teşhis lökoplazi, moniliasis, pemphigus, eritema multiforme, lupus eritematosus ve sifilizin plak müközleri ile yapılmalıdır.

Liken planusun spesifik bir tedavisi yoktur. Son yıllarda kortikosteroidler yaygın olarak kullanılmaktadır. Sıklıkla stresse bağlı olarak meydana geldiği düşünüldüğünden sedatif ve tran-kilizan ilaçlarla kombine tedavi uygulanır (2, 6,10,13).

B e y a z s p o n g e n e v u s - : Otosomal bir dominant gen ile geçen herediter bir hastalıktır. Ağız mukozası beyaz, kalınlaşmış ve soyulmuş bir görüntüye sahiptir. Bu lezyonlar doğumda mevcut olduğu gibi pubertede de ortaya çıkabilir ve hayat bo-< yunca devam eder. Ağız lezyonları anal vulval, vajinal lezyonlar-la ilgili olabilir. Mikroskopik olarak epitelde karakeratoz ve akan-toz vardır (2, 3, 12,13).

Beyaz kıllı dil : Mantar ve allerjik orijinli olarak bildirilmesine rağmen muhtemelen yaşlı şahısların, fizyolojik ağız kuruluğu, yetersiz ağız hijyeni ve dehidratasyonla meydana gelebilir. Filiform papillaların uzaması ve dilin dorsal yüzeyinde beyaz kıllı görünüş ile karakterizedir (2). Gıda birikintileri ve alınan ilaçlar sekonder iltihaplara ve rengin kahverengi ve siyaha dönüşmesine neden olabilir.

Mikroskopik olarak filiform papillalarda hiperplazi görülür. Lezyon selimdir ve tedaviye ihtiyaç göstermemekle birlikte dilin fırçayla temizlenmesi faydalıdır.

222

Page 243: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Coğrafi k Dil : Eritema migrans linguale, glossitis areata exfoliativa, benign migratory glossitis adlarıyla da bilinen coğrafik dil etyolojisi meçhul nonspesifik bir hastalıktır. Başlangıçta küçük olan lezyonlann genişleyip birbirleriyle kesişmesiy-le harita görüntüsü ortaya çıkar (13).

Lezyonlar parlak, beyaz ve düzensizdir. Lekeye benzer karakter filiform papillaların kaybolması nedeniyledir ve bu sahalar kırmızıdır. Lezyonlarda hafif bir kaşınma ve yanma duygusu mevcuttur. Kadınlarda daha sık görülen lezyonlarda yaş ve ırk farklılıkları görülmemiştir. Histopatolojik olarak lezyonlar çok sayıda spongiform püstüller gösterir ve keratinize epitel-den yoksundur (3,12).

Kimyasal yanıklar : Tedavi amacıyla kullanılan belli başlı kimyasal maddeler ve ilaçlar beyaz lezyonlar olarak görülen ağız mukozası yanıklarını meydana getirirler (2,4, 6). Kullanılan maddeler dokunun şimik terkibini bozarak veya al-bumini çökerterek nekroza kadar varan zararlara neden olurlar. Bu durum mukoza yüzeyinde beyaz görüntü ile karakterizedir. Tedavi semptomatiktir. Kullanılan maddelere göre değişik şekilde yapılır.

Fordyce g r a n ü l l e r i : Bukkal, labial mukozada, gin-givada, palede, küçük 1-2 mm. çapında beyazımsı ve sarı noktacıklar olarak meydana gelen patolojik sayılmayan oluşumlardır. Fordyce tarafından açıklanmış olan bu oluşumlar sebaceous glandların sübmukosal kümelenmesidir (6,13).

İnsanların % 80'inde görülür. Son senelerde oral kontrasep-tivlerin kullanımı kadınlarda bu lezyonlann sıklığında artış meydana getirmiştir. Sebaceous glandlar doğumda mevcut olduğu halde hipertrofi yaşın ilerlemesiyle ortaya çıkar (2).

Patolojik sayılmayan fordyce granülleri tedaviye ihtiyaç gös-termez. Fakat granüller üzerinde travma infeksiyon ve nikotinin zararlı etkileri görüldüğünde cerrahi müdahale gerekebilir.

M o n i l i a s i s (candidiasis) : Sağlıklı kişilerde saprofit olarak bulunabilen candida albicans ile meydana gelen bir mantar enfeksiyonudur (1, 5).

Gebelik, üremi, diabet, kötü beslenme, malabsorpsiyon, alko-lizm, enfeksiyon ve genel direnci düşürücü sebeplerle candida albicans patogenite kazanabilir. Fazla miktarda ve lüzumu dı-

223

Page 244: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

şmda antibiyotik kullanımı, ağız florasmdaki dengeyi bozarak ağızda moniliasise neden olur. Bundan başka dişsizlik, hatalı protez gibi lokal nedenlerle de meydana gelebilir. Yeni doğan bebeklerde görülen şekli doğum esnasında annenin vaginasm-dan bulaştığı söylenebilir.

Monilial stomatitte ağız içi lezyonları kar beyazı renginde, süt köpüğü manzarasmdadır. Lezyonlar eritemli bir zemin üzerinde ve psödomembran karakterindedirler. Difteroid membran-lardan kolayca kaldırılması ve altında nekrotik ve ülseratif lez-yonlarm görülmesiyle ayırd edilir. Ağızda kuruluk, disfaji ve yanana hissi mevcuttur (1, 5).

Teşhise mikrobiyolojik muayene ile varılır. Tedavide genel vücut direncinin yükseltilmesine çalışılır. Antifungustik ilaçlar ve alkalen gargaralar verilir.

K a r s i n o m a i n s i t u : Ağız mukozasında meydana gelen beyaz lezyonların % 2,5'unu teşkil eden ve lökoplaziye benzeyen lezyondur. Klinik olarak beyaz bir plak, ülser, erozyon veya kalınlaşmış saha olarak görülebilir. Premalign bir lezyon olarak kabul edilen karsinoma in situda prognoz lokalizasyona bağlıdır. Ağız tabanında ve dildeki lezyonlarda prognoz kötüdür (7). Karsinoma in situ ile lökoplazi arasındaki fark, karsinoma in situda bütün tabakalarda diskeratotik hücrelerin bulunmasıdır. Karsinoma in situda bazal membran sağlamdır (11). Tedavi cerrahidir ve lezyonun tam olarak çıkarılması gerekir.

Squama hücreli karsinoma: Karsinomanın bu cinsine ağızda ileri yaşlarda sıklıkla rastlanır. Erkeklerin tutulma şansı daha fazladır. Prognoz bulunduğu yere göre değişir. Etyoloj isinde kötü protez ağızdaki çeşitle mekanik irritasyonlar ve radyasyon rol oynayabilir. Sigaranın ağız içi kanserlerinin meydana gelmesindeki rolü büyüktür. Squama hücreli karsinoma, diğer karsinoma cinslerinde olduğu gibi dört ayrı grad halinde incelenmektedir. Tedavi cerrahidir (3, 4, 7,12).

ÖZET

Bu makalede, ağız içinde görülen beyaz lezyonların özellikleri açıklanmıştır.

1 — Deskuamatif gingivitis: Epitel tabakalarının pul pul dökülmesiyle karakterize gingivitis şeklidir.

224

Page 245: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

2 — Selim hiperkeratosis: Lökoplazi ve squama hücreli karsinomayla aynı etyolojiye sahip olan bir beyaz lezyondur.

3 — Lökoplazi: Epitelin kalınlaşması ve mukozada beyaz plaklarla karakterize olan bir hiperkeratozdur.

4 — Karsinoma in situ: Beyaz bir plak, ülser, erozyon veya kalınlaşmış saha olarak gözüken lökoplaziye benziyen prema-lign bir lezyondur.

5 — Squama hücreli karsinoma: Etyolojisi kötü protez, ağızdaki çeşitli mekanik irritasyonlar ve radyasyona bağlı olabilen bir karsinoma şeklidir.

6 — Beyaz sponge nevus: Otosomal dominant bir genle geçen herediter bir hastalıktır.

7 — Liken planus : Ağız içinde hiperkeratotik ve erosiv olarak iki şekilde görülen, etyolojisi bilinmeyen bir hiperkeratozdur.

8 — Pipo, çok sigara içenlerin sert ve yumuşak damaklarında görülen bir stomatit şeklidir (Nikotin stomatiti).

9 — Beyaz kıllı dil: Filiform papillalarm uzaması ve dilin dorsal yüzeyinde beyaz kıllı görünüş ile karakterizedir.

10 — Moniliasis: Sağlıklı kişilerde saprofit olarak bulunabilen, kandida albikansla ile meydana gelen bir mantar enfeksiyonudur.

11 — Fordyce's hastalığı: Ağız içinde beyazımsı sarı noktalar halinde meydana gelen, patolojik olmayan oluşumlardır.

12 — Kimyasal yanıklar.- Tedavi amacıyla kullanılan kimyasal maddeler ve ilaçların neden olduğu beyaz lezyonlardır.

13 — Coğrafik dil: Dilin üzerinde filliform papillalarm kay-bolmasıyla meydana gelen etyolojisi meçhul bir hastalıktır.

14 — Epstein's pearls: Yeni doğmuş çocuklarda görülen büyük beyaz, grimsi lezyonlardır,

SUMMARY

In this paper, the specialities of white lesions that occur in the oral mucosa has been described.

225

Page 246: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

1 — Desquamative Gingivitis: It is a form of gingivitis which characterized by desquamation of epithelial layer.

2 — Benign Hyperkeratosis : It is a white lesion which is tought that it has same etiology with leukoplakia and squama cell carcinoma.

3 — Leukoplakia is a hyperkeratosis which is characterized by thicked epithelial and white plaque in the mucosa.

4 — Carcinoma in situ is a premalign lesion which resembles leukoplakia and is seen as a white plaque, ulcer, erosion or thicked area.

5 — Squama cell carcinoma: It is a form of carcinoma whose etiology may be dependent on bad prothesis, various mechanics irritations in the mouth and radiation.

6 — White sponge nevus: An autosomal dominantly inherited disease.

7 — Licken planus: It is hyperkeratosis whose etiology is unknown and is seen in two forms as hyperkeratotic and erosive in the mouth. .

8 — Stomatitis Nicotinica: It is a type of stomatitis which is seen in the hard and soft palates of those who smoke pipe or too many cigarettes.

9 — White Hairy Tongue : Is charactherized by white hairy apparance on the dorsal surface of the tongue and prolonged filliform papillae.

10 — Moniliasis: It is a micotic infection that occurs by Candida albicans and which may be seen as saprophyte in the healty persons.

11 — Fordyce's disease: They are non-pathologic formation which are produced as whitish yellow points in the mouth.

12 — Chemical Burns are white lesions which are caused by chemical materials that are used by aim of therapy and drugs.

13 — Geographic Tongue: It is a disease whose etiology is unknown and is occured by disappeared of filliform papillae on the tongue.

14 — Epstein's pearls are large, white and grayish lesions which are seen in the new born children.

226

Page 247: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

LİTERATÜR

1. BASTIAN, R.J., READE, C.R. : The prevalence of Candida albicans in the mouths of tobacco smokers with and without oral mocous membrane Keratoses. Oral Surg, Oral Med., Oral Path., 53: 1, 1982.

2. BERNIER, J.L. : The Management of oral Disease, Mosby Co., 1955. 3. BHASKAR, S.N. : Synopsis of oral Pathology, Mosby Co., 1973. 4. GOLIN, R., GOLDMAN, H. : Thoma's Oral Pathology, Mosby Co., 1970. 5. KOLNICK, J.R. : Oral Candidosis. Oral Surg., Oral Med., Oral Path., 50: 1,

1980. 6. KONUKMAN, E. : Ağız Hastalıkları. Duran Ofset Mat., İst., 1978. 7. KONUKMAN, E. : Ağız Tümörleri. Duran Ofset Mat., İst., 1975. 8. REGEZI, A.J., DEEGAN, J.M., LICHEN PLANUS : Immunologic and

morphologic identification of the submucosal infiltrate. Oral Surg., Oral Med., Oral Path., 46, 1, 1978.

9. SANDALLI, P. : Periodontoloji. Erler Mat., İst, 1981.

10. SHAPER, W., HINE, M., LEVY, B. : A text book of oral pathology, Saunders Co., London, 1969.

11. TAHSİNOĞLU, M., ÇÖLOĞLU, S.A., ERSEVEN, G. : Di§ Hekimleri için Genel Patoloji. Altın Mat., İst., 1981.

12. THOMA, K. : Oral Surgery, Mosby Co., 1969. 13. TIECKE, R. : Oral Pathology, Mc Grow Hill Book Co., London, 1965.

227

Page 248: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ
Page 249: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

MEVCUT HAREKETLİ PARSİYEL PROTEZ İLE UYUM SAĞLAYACAK DESTEK DİŞ RESTORASYONLARI

Selda İSEN* Hüsnü YAVUZYILMAZ**

ÖZET

Hareketli parsiyel protez desteği olan dişlerden bir veya daha fazlasını restore etme ihtiyacı, diş hekimlerinin klinik uygulamalarda sık karşılaştıkları bir sorundur. Hastanın ağız hijyenine gereken önemi vermemesi, çürükler, tüberkül kırıkları, yetersiz retansiyon bölgeleri veya kroşelerin neden olduğu aşındırmalar restorasyon nedeni olabilir. Kron hazırlanırken hareketli parsiyel protezin konturları dikkate alınmaz ise, uyumla-ma sırasında kroşe kollarının kırılması veya yetersiz retansiyon sorunları ile karşılaşılabilir. Bunları önlemek için, kron orijinal konturlara uygun hazırlanmalı ve hareketli parsiyel protez ile ilişkileri doğru tespit edilmelidir. Bu koşulların sağlanması, mevcut protezin devamlılığını sağlayacağından, ekonomik açıdan hastalara fazla yükümlülük getirmeyecek ve işlemleri çabuklaştıracaktır. Yukarıda bahsedilen problemlere engel olup, mevcut protez ile uyum sağlayarak iyi bir şekilde fonksiyon görebilecek kronlar elde etmek için geliştirilen ve rutin pratikde uygulanan yöntemler şunlardır:

Yöntem 1

Appleby, Cohen gibi yazarların önerdiği ve laboratuvariar-da sıklıkla kullanılan bir yöntemdir. Destek diş, uygulanacak restorasyonun gerektirdiği şekilde kesildikten sonra, hareketli parsiyel protez ile kontrol edilerek kesim miktarının yeterli olup olmadığı incelenir (Resim 1). Yeterli ise Uygun bir teknik ile protez ağızda iken ölçüler alınır, model hazırlanır, ve artikü-

( *■) Gazi Üniversitesi, Diş Hekimliği Fakültesi, Protetik Diş Tedavisi Ana- bilim Dalı, Araştırma Görevlisi. (**) Gazi Üniversitesi, Diş Hekimliği

Fakültesi, Protetik Diş Tedavisi Ana- bilim Dalı Başkanı, Prof. Dr.

229

Page 250: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Besim 1 : Kesim miktarının protez ile kontrolü

latöre bağlanır. Modelasyon kroşe elemanlarının fonksiyonlarını sağlayacak şekilde bir ekvator oluşturarak ve gerekli temaslar sağlanacak şekilde bitirilir ve protez ile kontrol edilir (Resim 2). Döküm ve polisajı tamamlandıktan sonra, simante edilmeden protez ile birlikte ajuste edilir. Bundan sonra simante edilir. Hastanın protezinin laboratuvara taşınması yöntemin dezavantajıdır.

230

Resim 2 : Modelasyonun protez ile kontrolü,

Page 251: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Yöntem 2

Bu yöntemde kron, diş kesiminden önce hazırlanmakta ve kesim yapılır yapılmaz hastaya uygulanmaktadır. Kronlanacak dişte madde kaybı var ise bu kısımlar simanla şekillendirilerek gerekli konturlar sağlanır ve protez ile uyumu kontrol edilir. Bu bölgeden lokal bir ölçü alınarak silindirik güdüklü bir model hazırlanır. Güdük modelden çıkarılarak köle renkli bir kalemle belirgin olarak çizilir. Kron izole edilerek lastik bir ano içindeki alçıya köle seviyesini birkaç mm. geçecek şekilde gömülür. Alçı sertleştikden sonra güdük çıkarılarak, anodaki negatif ölçünün oklüzalinden dışarı frez ile bir kanal açılır (Resim 3),

Resim 3 : Ana ve güdük arasında modelasyon oluşturulması.

Güdük üzerinde spatül ile kesim miktarı kadar bir aşındırma yapılır. Güdük ve anodaki negatif ölçü izole edilerek güdük ano içine yerleştirilir. Ano üzerindeki kanaldan, güdük kazınarak elde edilmiş olan boşluğa, erimiş mavi mum dökülerek şekillenmesi sağlanır. Daha sonra çıkarılan güdük üzerindeki mum mo-delasyonun düzeltmeleri tamamlanarak döküme alınır. Tesfiye ve polisajı tamamlanır. Bundan sonra hasta ağzında, kesim yapılarak, önceden hazırlanmış olan kron, dişe uyumlanır. Siman-tasyondah önce protez ile uyumu kontrol edilmelidir. Bu metod-da hastanın protezini laboratuvara taşımak gerekmemektedir.

231

Page 252: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Yöntem 3

Teppo ve arkadaşları tarafından önerilen bu yöntemde kron orijinal konturları ile aynı boyutlarda oluşturulabilmektedir. Dişteki madde kayıpları siman ile restore edilerek normal kon-turlar sağlanır, protez ağızda kontrol edilir. Destek yüzlü özel bir akril kaşık ve kauçuk esaslı bir ölçü maddesi yardımı ile ölçü alınır. Sonra kesim yapılır, diş ve komşu dokular vazelin ile izole edilir. Eldeki ölçü içine, sadece kesilen dişin ölçüsünü alacak ölçüde, krem kıvamında otopolimerizan akril doldurularak ağıza uygulanır (Resim 4). Polimerizasyon tamamlanınca ağız-

dan çıkarılarak fazlalıkları temizlenir. Köle bölgesinin uyumu kontrol edilerek, gerekli ise mum ile eklemeler yapılır. Protez ile birlikte ağızda kontrol edilerek, döküme alınır (Resim 5). Tesfiye ve polisajı bitirilerek protez ile ağızda ajuste edilir, kontrolden sonra simante edilir. Anlatılan bu metodda protezin la-boratuvara taşınması gerekmemektedir.

Yöntem 4

Gavelis tarafından önerilmektedir. Diş kesilerek protez ağıza uygulanır, kesim miktarı kontrol edilir. Yeterli ise protez çı-

232

Page 253: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Resim 5 : Âkrii kronun ağızda kontrolü.

karılarak ölçü alınır, daylı bir model hazırlanır. Daha sonra diş ve komşu dokular vazelin ile izole edilerek protez ağıza yerleştirilir. Diş ile, kroşeler ve oklüzal tırnak arasına otopolimerizan akril sürülür, karşıt ark ile gerekli temaslar sağlanır. Polimeri-zasyon tamamlandıktan sonra, index protez ile birlikte ağızdan çıkarılır. Kroşe, oklüzal tırnak ve minor konnektörler üzerine gelen fazla akril möllenerek giderilir. Akril index protezden ay-rılarak, karşıt ark ile temas eden noktalar ile oklüzal tırnak ve kroşelerin altına lokalize bölgeler dışındaki yüzeyler aşındırılarak inceltilir (Resim 6). Index daylı model üzerine yerleştirilerek üzerinde mum modelasyon tamamlanır. Akrilin kroşe elemanları ile temas ettiği kısımlara mum ilave edilmez. Modelas-yondan sonra, protez ile kontrol edilerek döküme alınır. Siman-tasyondan önce ağızda protez ile yeniden kontrol edilir. Bu yön-temde, oluşturulan index ile, diş ve protez arasındaki ilişki doğru olarak modele taşınır. Böylece, hazırlanan kronun protezle uyumlanmasmda karşılaşılacak problemler minimuma indirilmiş olacaktır. Anlatılan bu yöntemin modifiye bir şekli Loft ve arkadaşları tarafından uygulanmıştır. Bu yöntemde akril index, daha önceden hazırlanarak diş üzerine uyumlanmış olan metal bir başlık üzerinde oluşturulur (Resim 7). Döküm işleminden sonra içteki metal başlık ile dış yapı köle bölgesinde lehimlenir. Hastanın protezinin laboratuvara taşınmasına gerek

233

Page 254: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Resim G : Akıil indt\ güdük üzerinde.

göstermeyen bu metodlar, birden fazla kron hazırlanması gereken vakalarda da Jordan ve arkadaşları tarafından kullanılmıştır.

Yöntem 5

Yukarıda anlatılan yöntemler, hareketli parsiyel protez üze-rindeki kroşe kombinasyonlarının devamlılığını sağlamış ve oluşturulan kronlar bunlara uyumlanmıştır. Garfield'in önerdiği yöntemde ise, kroşe kombinasyonları ortadan kaldıralarak, Ceka tipi bağlayıcılar kullanılmaktadır. Bunun avantajları ise, oluşturulacak kron ile protez arasındaki uyumsuzlukları engellemesi, gelen kuvvetlerin uygun bir şekilde iletimini sağlaması ve estetik üstünlüğüdür. Retansiyonun az olduğu vakalarda bile tutuculuk sağlanabilir. Hastanın protezini laboratuvara taşımayı gerektirmez.

Kronlanacak dişin vital veya devitai oluşuna göre değişik uygulamalar aşağıdaki şekilde dizelenebilir:

V 1. Vital Dişlere Uygulanan Teknik:

Bu dişlere extantion Ceka (No. OL-894-KS veya No. OL-696-KS) tipleri uygulanır (Resim 8). Kesilen dişden ölçü alınarak

234

Page 255: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Besim 7 : Metal başlık üzerinde akril index ve modelasyon yapımı.

towWW»WAfUMQW^l'l»lllWWflV»'JJU»^'^'WAM>>>ITf,''>''''W

l^tfjAMIWW^UWW^It^m^^Wjj^jll

S*>t

►"•«J»». '■'Vvvy*^*

Besim 8 : Extantion tipi Ceka bağlantısı. 235

Page 256: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

model hazırlanır. Modelasyon sırasında Cekanın halkalı dişi parçası krona yerleştirilerek beraber döküme alınır. Tesfiye ve polisajı bitirilerek ağızda ajuste edilir, simante edilmez. Cekanın topuz şeklindeki erkek parçası, araya halka şeklindeki yer tutucu parça da uygulanarak dişi parça üzerine uyumlanır. Hareketli parsiyel protez üzerindeki kroşe elemanları, bu bölgelere gelen metal ve akrilik bölümler möllenerek bağlayıcı parçaları için gerekli yer açılır. Bölgede, ilave edilecek otopolimeri-zan akrile tutuculuk sağlayacak retansiyon bölgeleri oluşturulmalıdır. Kron, üzerine tüm bağlayıcı parçları uyumlanmış şekilde ağıza yerleştirilir. Protez ağıza rahatça yerleşinceye kadar möllenir. Sonra protezin aşındırılarak boşaltılmış bu bölümlerine otopolimerizan akril uygulanarak ağıza yerleştirilir, hastaya ağzını sentrik ilişkide tutması söylenir. Polimerizasyon tamamlandıktan sonra protez ağızdan çıkarılır. Kronlar simante edil-mediğinden, akril fazlasının Ceka uzantısı altındaki retansiyon sahalarında şekillenerek protezi dişlere kilitleme tehlikesi yoktur. Protez, kronlar ile birlikte ağızdan çıkarılarak, akril fazlalıkları temizlenir. Kronlar serbest hale getirilerek, polisajı tamamlanır, simante edilir. Aradaki yer tutucu parça çıkarılarak protez ağıza uygulanır. Yer tutucu parçanın uygulanma nedeni, protezin mukoza reziliensi ile dokulara gömülmesi sırasında, destek dişlere gelen basınçları tollere etmektir.

2. Devital Dişlerde Uygulanan Teknik: Destek dişin genel durumu ve periodonsiyumu iyi durumda ise

bir post-core ile restorasyon düşünülebilir. Fakat problemli vakalarda sonradan çıkabilecek sorunları düşünerek snap-coping tipi (No. 691 veya No. 693) Ceka kullanabilir (Resim 9).

Resim 9 : Snap-coping tipi Ceka bağlantısı.

Bu tip Cekalarm uygulama tekniği şöyledir: Kök kanalı hazırlanır ve kök yüzeyinin kenarları 0,5 mm epitelial bağlantı altı-

236

Page 257: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

na inecek şekilde bizote edilir. Kanal ve dişin ölçüsü aynı seans-da alınarak model hazırlanır. Pivonun modelasyonu kanal boyundan biraz uzun olarak hazırlanır. Üst yapı modelasyonu, içine vida yuvası bölümü de yerleştirilerek tamamlanır, döküme alınır. Polisajı tamamlanarak, erkek parça vidalanır, ağızda uyumlanarak simante edilir. Protez üzerindeki kroşe ve gerekli akril bölgeler kaldırılarak yer temin edilir. Bağlayıcı üzerindeki bölgeye akril bir diş uyumlanarak, otopolimerizan akril ile yapıştırılır. Bundan sonra, yer tutucu ve dişi parça, erkek parça üzerine yerleştirilir. Protez ağıza uygulanarak, protezin rahatça oturacağı kadar aşındırma yapılıp yapılmadığı kontrol edilir. Eğer yeterli ise bu bölgeye otopolimerizan akril konularak ağıza yerleştirilir. Akril polimerize olana kadar, hasta ağzının sentetik ilişkide olması sağlanır. Sonra protez ağızdan çıkarılarak fazlalıklar temizlenir.

ÖZET

Makalede, hasta ağzında mevcut hareketli parsiyel protezlerin kullanımını engellemeyecek şekilde, destek dişlerin kronlan-masını anlatan bazı yöntemlerden bahsedilmektedir. Bütün yöntemlerde, hazırlanan kron, olabildiğince orijinal konturlanna benzetilmeye çalışılmakta, böylece protez ile uyumu sağlanmaktadır. iyi hazırlanmış kronlarda, kroşeleri uyumlama problemi minimuma ineceğinden, karşılaşılacak problemler azalır.

Anlatılan ilk dört metotda, destek dişler çeşitli tiplerde kronlar ile kaplanmakta, mevcut hareketli parsiyel protez ile kombinasyon bu şekilde sağlanmaktadır. Diğer metotda ise, kroşe elemanları ortadan kaldırarak hareketli parsiyel protez ile ilişki Ceka tipi bağlayıcılarla sağlanmaktadır. Son metot, estetik açıdan da avantaj sağlamaktadır.

SUMMARY

ABUTMENT RESTORATIONS THAT CAN FIT WITH THE EXISTING REMOVABLE PARTIAL DENTURES

A number of methods for crowning of support teeth in such a way that will not obstruct the use of existing removable partial dentures. In all the methods the new crown is shaped, as closely as is possible, after the original contours, thus providing asimi-

237

Page 258: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

larity with the prostheses. In the 4 former methods explained above, the clasps remain on the denture and the teeth are crowned in accordance with these. The 5th method, the clasps are cut out and Ceka attachments are applied to provide the stability of the denture. The aim, in all methods explained, is to enable the continued use of the existing removable partial dentures.

YARARLANILAN KAYNAKLAR

1. APPLEBY, D.C., COHEN, S.R., RACOWSKY, L.P. and MINGLEDORFF, E.B. : The combined reversible hydrocolloid/irreversible hydrocolloid impression system : Clinical application. J. Prosthet Dent 46: 48, 1981.

2. GARFIELD, R.E. : Replacing an abutment crown for an existing removable partial denture. J. Prosthet Dent 45: 103, 1981.

3. GAVELIS, J.R. : Fabricating crowns to fit clasp-bearing abutment teeth. J. Prosthet Dent 46: 673, 1981.

4. JORDAN, R.D., TURNER, K.A. and TAYLOR, T.D. : Multiple crowns fabricated for an existing removable partial denture. J. Prosthet Dent 48: 102, 1982.

5. LOFT, G.H., REYNOLDS, J.M. and LUNDQUIST, D.O. : An indirect-direct method of crown fabrication for existing removable partial denture clasps. J. Prosthet Dent 38: 589, 1977.

6. SEBÜK, C. ve AKIN, E. : Parsiyel protez bozulmadan, kroşe gelen dişlere kron hazırlanması, P.İ.D. 3. Bilimsel Kongresi, 1982, Mersin.

7. TEPPO, K.W. and SMITH, F.W. : A technique for restoring abutments for removable partial dentures. J. Prosthet Dent 40: 398, 1978.

Page 259: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

KANSER KEMOTERAPÖTİKLERİ VE AĞIZ MUKOZASI ÜZERİNE OLAN ETKİLERİ

YÜCEL E.* DELİLBAŞI E,* TÜRKER M.**

GİRİŞ

Kemoterapötikler olarak da adlandırılan Antineoplastik ajanlar günümüzde kanser uzmanı hekimler gözetiminde kulla-mlmakta olan preparatlardir. Diş hekimleri bu grup ilaçları hastalarına vermemelerine rağmen çoğu kez konunun uzmanı hekimler tarafından ilaçların ağız ve çevre dokularında gözlenen yan etkileri nedeniyle bilgilerine başvurulabilmektedir, bundan dolayı meslektaşlarımızın adı geçen bu ajanların etkileri, kullanım şekilleri ve yan etkileri hakkında olduğu kadar kanser kemoterapisi ve tedavinin Dişhekimliği ile ilişkisi konularında da bilgi sahibi olmasının gerekli ve yararlı olacağı kanısındayız.

Antineoplastik preparatlar geçmiş dönemlerde neoplazik oluşumların; cerrahi yol, radyoterapi veya bu iki tedavinin kombinasyonu ile kontrol edilemediği durumlarda kullanılmaktaydı, günümüzde ise başlıca olarak: 1 — Malign hastalıklarda primer tedavi yöntemi olarak, 2 ■— Diğer tedavi yöntemleri ile kombine olarak, 3 — Cerrahi ya da radyoterapi öncesinde tümör boyutlarının küçültülmesin! amaçlayarak giderek artan bir sıklıkta kullanılmaktadır (1).

Kanser kemoterapisi, hücre yaşam siklusu üzerine etki temeline dayanan bir ilaç tedavisidir, bu nedenle hücre yaşam sik-lusundan burada kısaca bahsetmek yararlı olacaktır. Tüm normal ve anormal hücreler 5 gelişme dönemi ya da fazı yoluyla gelişimlerini gerçekleştirirler. Bu gelişim dönemleri kısaca Go,

(*) Gazi Üniv, Dişhek. Fak. Ağız - Diş - Çene Hast. ve Cerr. Anabilim Dalı Araş. Gör. (**) Gazi Üniversitesi Dişhek.

Fak. Öğretim Üyesi.

239

Page 260: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

d , S, G2 ve M fazlar! olarak gösterilmekte, herbir dönemde de o faza özgün metabolik aktiviteler oluşmaktadır (2). Go döneminde, proliferasyon veya bölünme ile ilgili olan işlevlerin dışında tüm hücresel aktiviteler görülmektedir, bu dönemdeki hücreler «Dinlenme Safhasındaki Hücreler» olarak da gösterilmektedir, bazı tümörlerde hücrelerin büyük çoğunluğu Go düzeyinde bulunabilmektedir. Go dönemini izleyen G1 fazında protein ve RNA sentezi gerçekleşmekte, 3. dönem ya da S fazı süresince DNA sentezlenmektedir. DNA sentezi tamamlandığında hücre G2 fazına geçmekte, bu fazda da daha büyük oranlarda RNA ve protein sentezlenmektedir. Son dönem olan M fazında ise Mitoz veya hücre bölünmesi oluşmaktadır.

Hücre yaşam siklusunun tamamlanabilmesi için geçen süre, aynı zamanda «Generasyon zamanı veya süresi» olarak da adlandırılmaktadır.

Tüm kanser kemoterapilerinde temel nokta, normal hücreleri mümkün olduğunca koruyarak kanser hücrelerini tahrip etmektir. Antineoplastik ajanlar en yoğun olarak hücre siklusunun proliferasyon dönemlerinde, bir ölçüde de Go fazmdaki hücreler üzerinde etkili olmaktadırlar (3, 4).

Günümüzde uygulanan kemoterapi metotlarında farmakolojik olarak 5 ana grupta toplanabilecek etkin preparatlar kullanılmaktadır. Bunlar; 1 —Alkilleyici Ajanlar 2 — Antimetabo-litler 3 — Antibiyotikler 4 —Bitkisel Alkaloidler 5 — Diğer Çeşitli Bileşiklerdir (5, 6). Bu preparatların etkilerine göz atacak olursak; alkilleyici ajanlar DNA formasyonunu önleyici etkiye sahiptirler, bu ilaçlardaki alkil kökü hücre siklusunun tüm dönemlerinde DNA ile reaksiyona girerek bu yolla hücreleri tahrip etmekte, bölünme ve çoğalmayı önlemektedir. Bu gruptan kullanüan ilk preparat Nitrogen Mustard (Mechlorethamine hydrochloride) dir, yine bu gruptan Cyclophosphamide (Cytoxan) oral yolla da kullanılabildiğinden dolayı bugüne kadar oldukça sık kullanım alanı bulmuştur. Antimetabolitler hücre siklusunun yalnızca S dönemi üzerine etkilidirler, bu gruptan en çok bilinen ilaçlar 5-Fluorouracil (5-FU) ve 6-Mercaptopurir (6 MP) dir. Antibiyotikler DNA ve RNA formasyonunu inhibe ederler, bu gruptan Actinomycin D (Dactinomycin), üzerinde oldukça geniş çaplı araştırmalar yapılmış bir preparattır, Dau-nomycin (Daunorubicin) ve Mithramycin (Mithracin) üzerindeki klinik araştırmalar ise halen sürdürülmektedir (10). Bitki-

240

Page 261: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

sel alkaloidler hücre bölünmesini M fazının Metafaz döneminde durdururlar, bu gruba örnek olarak Vincristine sülfat, Vin-blastin sülfat gösterilebilir. Diğer bileşiklere örnek olarak da, Sentetik Organik Preparatlar ve Hormonlar verilebilir. Sentetik organik bileşiklerden Procarbazine hydrochloride (Matulane) DNA'yı, ionize radyasyonun etkisine benzer şekilde inhibe eder. Hormon grubundan kullanılan Adrenal kortikosteroidler ise hücre siklusunu d fazında durdurmaktadırlar.

Tüm bu yukarda söz edilen ilaçlar genellikle kombine şekilde kullanılmaktadır, böylece malign hücrelerin yok edilmesi hızlanmakta, toksik yan etkilerde azalmaktadır. Kemoterapötik ilaçlar genellikle belirli aralıklarla da uygulanmaktadırlar. Bu da normal hücrelerin yenilenmesine olanak tanıyıcı bir etken olmaktadır. Kemoterapötik preparatlarm tümü oral komplikas-yonlara yol açmamaktadır, tabloda da görülebileceği gibi en çok stomatotoksik etkiye sahip olanlar Antimetabolitler, Bitkisel al-kaloidler, Antibiyotikler ve bazı sentetik organik ilaçlardır.

Organizmada bulunan normal dokuların birçoğu yüksek proliferasyon yeteneğine sahiptirler, öyle ki bazılarında bu yetenek malign hücrelerle rekabet edebilir ve hatta bunlardan daha da üst düzeylerde bulunabilirler. Kemoterapötik ilaçların çok sayıdaki toksik etkilerinin büyük yükünü kemik iliği, saç follikülleri, gastro-intestinal kanal epiteli gibi bu tip normal yapılar taşımaktadır (7). Ağız mukozası özelliği, işlevi nedeniyle sürekli olarak yıpranmakta ve belirli bir düzen içinde de yenilenmektedir. Oral mukoza hücrelerinin normal siklusu 7 gün sürmekte ve bu ritm gelişim dönemi boyunca bu şekilde sürmektedir, bu nedenlerle ağız mukozası hücreleri kanser kemotera-pötiklerinden*sürekîr şekilde etkilenebilme şansına sahiptir (8). Kemoterapinin ağızdaki etkileri genellikle ilacın son uygulamasını izleyen 7. ve 14. günler arasında görülmektedir. Kemoterapinin ağız mukozası üzerindeki etkilerini direkt ve indirekt olarak iki bölüme ayırabiliriz. Direkt etkilerinden en önemlisi; ilacın toksisitesine bağlı olarak hücre çoğalması ve yenilenme-sindeki bozulmadır, ,fbu histolojik olarak tedaviden ortalama 7 gün sonra izlenebilmektedir. Ağız mukozası atrofiye uğramakta, incelmekte, ileri dönemde yüzey kaybı gerçekleşmektedir. Hücre yıkımı sonuçta Muközit veya Stomatit olarakta adlandırılan inflammatuar bir reaksiyonun başlatılmasına neden olmaktadır. Mukozit yada stomatit granüler»-.inflammatuar bir reaksiyon olarak başlamakta, daha sonra yavaş bir değişim süreci iz-

241

Page 262: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

KANSER KEMOTERAPİSİNDE KULLANILAN İLAÇLAR

Alkilleyici Ajanlar

Busulfan (Myleran) Chlorambucil (Leukeran) Cyclophosphamide (Cytoxan)

(Endoxan) Mechlorethamine hydrochloride

(Nitrogen mustard) Melphalan (Alkeran) Triethylenethiophosphoramide

(Thiotepa)

Antimetabolitler

Baker's antifol* Cyclocytidine (Cyclo-O* Cytosine arabinoside (Ara-C)*

(Cytosar) 5-Fluorouracil (5-FU)* 6-Mercaptopurine (6 MP)*

((Purinethol) Methotrexate (Amethopterin)* 6-Thioguanine (6 TG)*

Antibiyotikler

Actinomycin D (Dactinomycin)* Adriamycin (Doxorubicin) * Bleomycin sülfat (Blenoxane)* Daunomycin (Daunorubicin)* Mithramycin (Mithracin) * Mitomycin C (Mutamycin)*

Steroidler

Glukokortikoidler : Prednisone Östroj enler : Diethylstilbestrol Chlorotrianisene (TACE) Androj enler : Testosterone Fluoxymesterone (Halotestin) Progesteronlar : Medroxyprogesterone acetate

(Provera) Hydroxyprogesterone (Delalutin)

Nitrosourea Grubu

BCNU (Carmustine) CCNU (Lomustine) Methyl CCNU (Semustine) Streptonigrin

Enzimler

L-Asparaginase (Elspar)

Bitkisel Alkaloidler

Vinblastin sülfat (Velban)* Vincristine sülfat (Oncovin)*

Diğer Bileşikler

DTIC (Dacarbazine) Hydroxyurea (Hydrea)* Procarbazine hydrochloride (Matulane)*

(*) Stomatotoksik olan preparatlar.

242

Page 263: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

leyerek nodüler, beyaz renkli keratotik bir görünüm kazanmaktadır, bu reaksiyon radyasyon etkisine bağlı olarak görülen lez-yonlara çok benzer olup, büyük sıklıkla Alkilleyici ajanlara bağlı olarak gelişmekte ve hastaların % 20'sinde ortaya çıkabilmektedir (9). Tedavide kullanılan birçok preparatm ortak ve sık görülen bir yan etkiside ülserasyondur. Karakteristik ağız lezyo-nu olarak geniş, diffüz, eritematöz sınırlara sahip krater görünümlü ülserasyonlar izlenebilmektedir. Özellikle 5 - FU ve Methotrexate uygulamaları sırasında ülseratif lezyonlarm ortaya çıkması, ilacın toksisitesinin bir belirtisi olarak göz önüne alınmalı ve ilacın dozunun azaltılması yada tamamen terk edilmesinin bir göstergesi olarak kabul edilmelidir (11). Kemoterapö-tiklerin ağız epiteli hücrelerine olan indirekt etkileri, preparat-larm myelosüppresif etkisi sonucunda ortaya çıkmaktadır. Bu etki nötropeni, lenfositopeni ve trombositopeni ile karakterize genel bir immünosüpresyona neden olmakta buda özellikle ağız bölgesini enfeksiyon ve kanamaya meyilli hassas bir konuma getirmektedir. Enfeksiyona meyilli olma durumu kemoterapi alanlarda sonuçta ve yüksek sıklıkta olarak gram (—) bakteri-yel enfeksiyonların ortaya çıkması gibi bir komplikasyonuda be-raberinde getirmektedir. Bu tip enfeksiyonlarda etken mikroor-ganizmalar olarak başlıca; Pseudomonas, Klebsiella, Enterobac-ter, Serratia, Proteus ve Escherichia coli türlerini sayabiliriz. Pse-udomonas dışında gram (m) bakteriyel enfeksiyonların neden olduğu ağız lezyonları esas itibariyle renk, karakter ve prog-noz açısından benzer özellikler taşırlar. Bu lezyonlar tipik olarak bej renkli, kabarıklık şeklinde, parlak nonpurulent, bulaşıcı, ağrılı, tabanları kırmızı renkte yüzeysel erozyon veya ülse-rasyon formunda lezyonlardir. Pseudomonas enfeksiyonlarına bağlı lezyonlar ise tipik olarak kuru, kabarıklık şeklinde, nonpurulent, genellikle ağrısız ve çevredeki mukozadan keskin sınırla ayrılmış durumdadırlar (11). Etken mikroorganizmaların ikinci bir grubunuda Funguslar oluşturmaktadır. Hastalarda görülen en yaygın fungal enfeksiyon Candidiasis veya Moniliasis-dir, etken mikroorganizma olarak Candida albicans birinci sırada olup, bunun yanısıra Candida tropicalis, candida parapsilo-sis, candida guilliermondii gibi türlerde görülebilmektedir. Kemoterapi alanlarda bunların yanısıra viral enfeksiyonlarda gelişebilmektedir.

Bu çalışmamızda günümüzde kanser kemoterapisinde kullanılan başlıca preparatlan özetle tanıtmaya ve bunların ağız

243

Page 264: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

mukozası üzerindeki toksik yan etkilerini kısaca açıklamayı amaçladık. Bilindiği gibi kullanılan ilaçların istenmeyen yan etkileri yalnızca mukoza üzerinde ortaya çıkmamakta, diğer ağız ve çevre bölümlerimde ilgilendirebilmektedir. Kemoterapi konusu oldukça güncel bir yöntem olup, tedavi ve kullanılan pre-paratlar üzerindeki çalışmalar günümüzdede yoğun olarak sürmektedir. Konunun diğer önemli bir yanıda Dişhekimliği ile olan ilişkilerinin yeterince ve tam olarak açıklığa kavuşmamış olmasıdır. Amacımız izleyecek çalışmalarımızda kemoterapi ve tedavinin sonucunda gözlenen diğer değişimleri, yan etkilerini ve hepsinden önemlisi mesleğimiz açısından kemoterapi gören hastalarda uygulanacak koruyucu ve tedavi edici Dişhekimliği uygulamalarını daha değişik boyutlarda açıklamak ve aktarmaya çalışmak olacaktır.

ÖZET

Kemoterapötikler olarakta adlandırılan antineoplastik ajanlar günümüzde kanser uzmanı hekimler gözetiminde kullanılan preparatlardır ve Kanser kemoterapisinde kullanılan bu ilaçların birçoğunun ağız mukozası üzerinde gözlenen bir takım yan etkileri mevcuttur. Dişhekimleri hernekadar bu ilaçları hastalarına vermemelerine rağmen, ağız ve çevresinde görülen yan etkileri ve ortaya çıkan bu istenmeyen etkilerin tedavileri nedeniyle bilgilerine başvurulabilmektşdiiY Bundan dolayı meslektaşlarımızın kanser kemoterapötikleri, yan etkileri ve diğer ilgili konularda bilgi sahibi olmaları yararlıdır. Bu yazımızda antineoplastik ajanların tanıtılmalarını, kullanımlarını etki mekanizmalarını ve ağız mukozası üzerindeki direkt ve indirekt etkilerini kısaca incelemeye çalıştık.

SUMMARY ,,

«The Effects of Cancer Chemotherapeutics on Oral Mucosa»

Antineoplastic agents, sometimes referred to as «chemothe-rapeutics», are medications that %Fe^-presently used almost exclu-sively by physicians. Many of -these*drugs used in chemotherapy exhibit side effects on the oral mucosa. Although ^en^ists- do not prescribe these drugs, they are frequently asked to evaluate and treat the oral sequelae tnltt may be induced by tneir use. Therefore, it is important that the dentist be familiar withvthese agents

244

Page 265: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

as Xell as comprehend the implications of cancer chemotherapy as it relates to the oral conditions. This paper will provide the information necessary for the latter to be accomplished. Included will be discussion of the uses of antineoplastic agents, their mechanism of action, the direct and indirect effects of these drugs of the oral mucosa.

KAYNAKLAR

,1. HOLROYD, S.V. : Clinical Pharmacology in Dental Practice. The C.V. Mosby Comp., 1978. pp. 173.

2. PILAPIL, F., STUDVA, K. : Cancer Chemotherapy. Cancer Nursing, 1978. pp. 154.

3. FERRARO, E. : Implications of Antineoplastic Therapy. Dental Survey., 1978. pp. 28 - 33.

4. DREIZEN, S., BODEY, G., RIDRIQUEZ, V. : Oral Complications of Cancer Chemotherapy. Postgrad. Med., August 1975, pp. 75.

5. PILAPIL, F., STUDVA, K. : Cancer Chemotherapy, Cancer Nursing. 1978. pp. 157.

6. DREIZEN, S., BODEY, G., RODRIQUEZ, V. : Oral Complications of Cancer Chemotherapy., Postgrad. Med., August 1975. pp. 76.

7. CLINE, M., HASKELL, ,C. : Cancer Chemotherapy. Saunders Comp., 1975.

8. HAM, W.A.: Histology. Lippincott comp. 1969. 9. FURRARO, E. : Implications of antineoplastic Therap. Dental Survey. Feb.

78, pp. 32.

10. FREI, E. : Clinical use of Actinomycin. Cancer Chemotherapy Reports. 58 (January 1974), 50.

11. DREIZEN, S., BODY, G., RODRIQUEZ, V. : Oral Complications of Cancer Chemotherapy Postgrad, med. August 1975, pp. 80.

245

Page 266: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ
Page 267: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

DÜNDEN BUGÜNE DENTAL AMALGAM

Dr. Tansev MIHÇIOĞLU*

Dişhekimliği Amalgam ile etkin olarak 1826 yılında tanıştı. Daha önce Altının yerine bu türden bir oluşum düşünülmüş ise de, Amalgam ilk kez Fransız Taveau (25, 34) tarafından bu tarihte kullanılmıştır.

Tarihte 7. yüzyılda kullanıldığı belirtilmesine karşın, kesin olarak 16. yüzyılda, hem Çin hem de Almanya'da meta! karışımlı dolguların kullanıldığı bilinmektedir (40).

Amalgam ile ilgili kaydedilmiş en eski belgelerin 1528'de yazıldığı, takiben Li-Shi-Chen'in (1596) «Compendium of Materia Medica»smda, Kölner Pharmokopöe'de (1628), Sonîmerhoff'un (1701) «Lexicon Pha.rmoceutico - Chymicum»unda, «Opuscula Chymica Rariora»da (1719) ve Becher'in (1687) «Chymischen Glueks - Hafen»ında, Amalgama ile ilgili simgelerin görüldüğü bildirilmiştir.

17. yüzyılda Newton; bizmut, kurşun ve kalaydan 8:5:3 oranında bir alaşım oluşturmuştur. 1851 yılında D'Arcet'nin katkılarıyla kullanılan bu alaşıma, Newton ya da D'Arcet Kütlesi adı verilmiş olup, Regnart tarafından cıva eklenmek suretiyle, cıva oranı % 10, erime noktası 68°C (önce 100°C) ve donma noktası 55°C olan yeni bir türe dönüştürülmüştür (40).

1948 yılında Thomas Evans, çok az kadmiyum ile kalay içeren bir amalgam sunmuştur. Ancak aşırı büzülme, çürük tekrarının önlenememesi ve kadmiyumun beklenildiği gibi renk değişmesinin önüne geçememesi nedeniyle bizzat Evans tarafından kullanılması engellenmiştir (37, 38).

1895 yılında G.V. Black «Normal oda ısısındaki donma sürecinde genişleme yapmayan amalgam»ı ve bugüne dek önemini

(*> G.Ü. Dişhekimliği Fakültesi Öğretim Üyesi.

247

Page 268: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

aynı etkinlikte sürdürebilen Kavite Preparasyon yöntemlerini sunmuştur (9, 25, 34, 40).

Amerika'da 1920 yılında hükümetin isteği üzerine, Ulusal Standartlar Rürosu Rational Bureau of Standards*), dişlerde kullanılan amalgamlarin seçimi ve sınıflandırılması üzerindeki esasları açıklamıştır. 1934 yılında düzeltilerek yeniden sunulan bu esasların, amalgamın çalışma niteliği, kimyasal bileşimi, fiziksel özellikleri ve paketleme yöntemlerini içerdiği açıklanmıştır (25).

İlk olarak gümüş tozu ve cıvanın birleştirilmesiyle kullanıma sunulan amalgamın, geçen süre içinde karışıma artan ya da eksilen oranlarda bakır, kalay, çinko, kadmiyum ve indiyum katılmasıyla, istenen nitelikleri içermesi amaçlanmıştır (20, 26, 30).

Birçok değişimlere uğrayan amalgam alaşımlar içerdikleri metallere göre (2) ya da metal sayısına göre (23) şu şekilde sı-nıflandırılmıştır.

1. Amalgam alaşımlar içerdikleri metallere göre:

1.1 Basit amalgamlar - bakır amalgam, 1.2 Asil amalgamlar - gümüş-kalay amalgamı olarak,

2. Amalgam alaşımlar içerdikleri metal sayasına göre de:

2.1 İkili (bmaire) amalgamlar, 2.1.1 Bakır amalgam, 2.1.2 Paladyumdu amalgam,

2.2 Üçlü (ternaire) amalgamlar,* *■--■"■ Gümüş ve Kalay amalgamı.

2.3 Dörtlü (quaternaire) amalgamlar, Gümüş, Kalay ve Bakır amalgamı, olarak

sınıflandırılmıştır.

Günümüz şartlarında oldukça geçersiz sayılabilecek bu sı-nıflandırmada, amalgamlarin oluşturulmasında kullanılan toz alaşım bileşiklerinin genel olarak; % 66.7 - 75.5 Ag, % 25.3 - 27.0 Sn, % 0.0 -1.9 Zn içerdiği belirtilmiştir. Bunlar ortak olarak «Klasik alaşımlar», bunlardan oluşturulan amalgamlar da «Klasik amalgamlar» olarak adlandırılmışlardır (11, 26, 38,43).

248

Page 269: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

îki Kanadalı Metalurj istin (32, 38, 41), biri klasîk puftİçimm- de, diğeri ise eutectic (en düşük; erinlernB"ktasmda bnHeşmiş) Ag-Cu (% 72.0 Ag;s %*2Ö:0 ; CM^bilefiminin küresel şekillerinde olan bu tozları mekanik olarak karıştırmasıyla, bir; yüzyıla ya kın kullanılmış olan klasik amalgamlar önemli bir dâğişlme uğ ramışlardır. Bu bileşimi oluşturan tozların oranı 2:1 (toz/cıva) olup, % 70.0 Ag, % 18.0 Sn, % 11.0 Cu ve %/îiO Zn içerdiği bildi rilmiştir. f«

«Dispersan amalgamlar» adıyla da anılan bu türü (4,14, 38) takiben daha yüksek bakır içeren diğer amalgamlar da piyasaya sürülmüştür.

Bileşimleri, % 42.2 - 70.3 Ag, % 17.7 - 30.0 Sn, % 12.0 - 27.8 Cu ve % 0.0 - 0.3 Zn olan bu toz alaşımlardan biri % 3.4 indiyum içermekte olup, bu tür amalgamlar «Non-gamma-2 amalgam» olarak adlandırılmıştır (30, 38,41, 44).

Klasik toz alaşımlar cıva ile karıştırıldığında, Ag-Sn sisteminin gamma ve beta fazlarına çıyanın girdiği ve genellikle Ag2Hg3 ve Snv-sHgnin oluştuğu açıklanmıştır (12, 38,44).

Bu fazların oluşması, cıvanın toz alaşımları ıslatması olarak açıklanan «Amalgamasyon» " ile gerçekleşmiştir (6, 7,12,16, 20,22,38,41).

Genelde bu olay şu biçimde formüle edilmiştir :

Ag3Sn + Hg ---------» AgşSn + Ag2Hg3 + Sn7Hg

Buradaki Ag3Sn (y) (21,44), Ag2Hg3 (yi), Sn7Hg İyi) olarak ad-landırılmıştır. Bakırın da bulunduğu klasik amalgamlarda, Cu3Sn (E) fazının varlığı da bildirilmiştir (28, 29, 38).

Dispersan amalgamlarda ek olarak, parçacıkların çevresinde eutectic Ağ-Cu sistemi (6,13) ve Ag2Hg3 + CueSns in tepki halkası da gösterilmiştir (21, 38).

Amalgamasyon sonucu ortaya çıkan gamma-2 fazının, basit heksagonal kristal yapıda olduğu ve % 5.0 - 12.0 oranında atomik cıva içerdiği bildirilmiştir. Bu içeriğin amalgamda % 12.0 oranına kadar çıkması nedeniyle, formülün Sn?Hg ya da SnsHg olarak geçerli olduğu açıklanmıştır. Bu fazın diğer fazlara oranla daha zayıf olduğu ve amalgamm yaklaşık olarak % 10.0 - 15.0 ini oluşturduğu anlatılmıştır (20, 22, 36).

249

Page 270: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Kullanılmaya başlandığı ilk günlerden bu yana, araştırıcılar hep daha iyi bir amalgama ulaşmaya çalışmışlardır. Başlangıçta ilkel biçimde kullandıkları metalleri zaman içinde daha bilinçli kullanarak karışıma yeni metaller eklemişlerdir. Takip eden yıllarda, birden çok metal karışımını ya da değişik oranlarda metal karışımlı amalgam türlerini tanıtmışlardır. Bu uğraşların amacı, amalgamm hazırlanması ve uygulanması anında ve uygulandıktan sonra oluşan hataları yok etmekti. Bu hatalar 3 ana faktöre bağlanmıştır (27) :

1. Amalgamm yapısına bağlı özellikler, 2. Hatalı teknik, 3. Uygun olmayan kavite preparasyonudur. Son yıllarda, bu ana faktörlerle ilgili birçok araştırma ya-

pılmıştır. Bu araştırmalar sonucu, gamma-2 fazının mekanik yönden zayıf ve korozyona dirençsiz olduğu saptanmıştır (3, 27, 38,41).

Metaller içindeki bozukluklar; kristal ağ yapısındaki yer de-ğiştirmeler, hareketler ve kaymalar sonucu oluşmaktadır. Bu kuralların, amalgam için de geçerli olduğu bildirilmiştir. Bunu önleyebilmek için «Dağıtma ile güçlendirme» yöntemi ortaya atılmıştır. Bir kısım yayınlara göre, ilk olarak Innes D.B.K ve Youdelis W.V. adlı iki araştırıcı, metaller ya da amalgamlar içindeki yer değiştirmeleri önlemek için, yapıya ek maddelerin katılmasını düşünmüşlerdir. Ayrıca, amalgamm baskıya ve çekme gücüne direncinin bu maddelerin eklenmesiyle artmasını, «Bir hareketin oluşması için daha büyük bir enerjiye gerek duyulacağı» yaklaşımıyla açıklamışlardır (12, 32,41).

Amalgam içindeki bu hareketleri önleyebilecek maddelerin, eutectic Ag-Cu parçacıkları olduğu belirtilmiştir. Bu parçacıklar, anlatılan yöntemde, Ag3Sn yapısında belirtilen amalgam tozuna katılmışlardır (18).

Amalgamasyon sonucu oluşan maddelerin, hem basınca hem de çekme kuvvetine karşı direnç kazandığı saptanmıştır. Bunun gerçekleşmesinde, Ag-Cu küreciklerinin dış yüzeylerinin küçük olmasının etkili olduğu bildirilmiştir. Bu dış yüzeyde bakırın kalay ile birleştiği ve CueSn5 (iri) fazını oluşturduğu ve bu fazın Ag-Cu küreciklerinin çevresini kaplamakta olduğu gözlenmiştir. Ayrıca dış yüzeyi CueSns olan Ag-Cu küreciklerinin, kristal yapısı içinde kaymaları önleyerek basınca dayanıklılığı arttır-

250

Page 271: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

ması yanında, bakırın da kalayı tutarak cıva ile birleşmesini en-gellediği anlatılmıştır. Bu nedenle gamma-2 fazı oluşamamıştır. Bu bileşimde, korozyona en dirençsiz fazın CueSns olmasına karşın, gamma-2 fazının oluşturduğu ağızlaşmaların (anastomoz) ortadan kalkması nedeniyle, korozyonun alt tabakalarına etkisinin önlenebildiği açıklanmıştır. Buna karşın, gamma-2 fazı içeriğini azaltarak ya da yok ederek korozyona direnci arttırdığı iddiası ile sunulan Dispersan amalgamlarla Darvell tarafından 1976 yılında yapılan araştırmada, bu türden hazırlanmış bozulma gösteren amalgam örneğinin, belli bir markaya özel olmadığı ve bozulmaya, eutectic Ag-Cu parçacıklarının hava ile teması sonunda kararmasının neden olduğu saptanmıştır. Bu tür alaşımların, asitle yıkanıp özenle kurutulması halinde tekrar kullanılabileceği de açıklanmıştır (14).

Tornadan • geçirilerek hazırlanmış (Lathe-cut) amalgamla-ra, bakır amalgam ya da eutectic Ag-Cu parçacıkları eklendiğinde, gamma-2 fazının önemli oranda azaltıldığı ya da yok edildiği evvelce bildirilmiştir. Gamma-2 fazı, tek karışımlı (Ag-Sn-Cu). küresel alaşımdan yapılan amalgamlarda da yok edilmiştir (32). Bu tür alaşımlarda, CusSn fazının oluşacağı ve bu alaşımdaki bakırın, amalgamdaki gamma-2 içeriğini en aza indirecek biçimde CueSns fazını oluşturmak için, kalay ile çok az bile olsa reaksiyona giremiyeceği gösterilmiştir. Burada gamma-2 sahalarının Cu3Sn ile temasta olduğu ve biraz da bakır içerdiği görülmüştür. Bu nedenle yeni bir yöntem önerilmiştir. Bu yöntemde gamma-2 sahasındaki kalayın CueSns oluşturmak için CusSn ye yayılması yerine, bakırın gamma-2 sahasında doğrudan cıvanın yerine geçmesi ve CueSns fazını oluşturması, sonra da cıvanın reaksiyona girmemiş Ag3Sn ile birleşme olasılığı belirtilmiştir. Benzer bir araştırmada, yüksek bakır alaşımların sonuçtaki karışımında, cıva ile birleşen kalayın, alaşımın 1:10 u oranında doyuma uğradığı ve ondan öte değişmediği belirtil-miş, cıva ile karıştıktan sonra kalayın bakır ile birleşerek Cu-Sn bileşiklerini oluşturduğu ileri sürülmüştür. Gereken oranda bakır olduğu sürece, kalayın cıva içinde yeterli yoğunluğa erişe-miyeceği ve bu nedenle Sn?Hg fazı oluşmasının önlenebileceği anlatılmıştır. Amalgamasyon anında, Sn7Hg fazının Ag3Sn fazı parçacıkları üzerine ayrı cinsten toplandığı bulunmuştur. Alaşım parçacıkları Ag3Sn ve Cu3Sn fazlarını aynı anda içerince, Sn7Hg fazının ikisinden biri üzerine toplanacağı açıklanmıştır. Sn7Hg ile temasta olan Ag3Sn fazı, amalgamasyon anında kul-

251

Page 272: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

lanılırken, CuaSn ve SnyHg fazlarının birleşmesinden biraz Cu6Sn5 oluşabileceği ile© ^nCHm^tür^löî. <<*? ıi: F.

Sn7Hg fazı taşımayan, ya da non-gamma-2 amalgam oluşturabilmek için eıva ile birleştirilen ilk örneği Innes ve Youdelis tarafından 1963 yılında sunulmuş olan ve özellikle yüksek değerlerde baskıya dayanıklılık (Compression strength) sağlamak için yapılan bu amalgamın Sn7Hg fazı, 1971 yılında Mahler, 1975 yılında Mahler, Adey ve Van Eysden tarafından gösterilmiştir (41).

Bir non-gamma-2 türü amalgam olan Dispersalloy, önce Western Metallurgical Ltd. (Kanada) tarafından üretilmiş, 1976 yılında da, Johnson and Johnson Dental Products co. tarafından üretilerek piyasaya sürülmüştür. Bu amalgamm çeşitli özelliklerini yansıtan çalışmalar günümüze dek yapılmıştır (1,4,7, 8, 10, 12, 13, 14, 17, 22, 24, 31, 32, 33, 35, 41, 43).

Dispersalloy, yontularak hazırlanmış iki kısım klasik alaşım ve bir kısım Ag-Cu parçacıklarının karıştırılmasıyla hazırlanmıştır. Birçok araştırmada da belirtildiği gibi, non-gamma-2 amalgamm, karıştırılmamış ve tamamı küresel alaşım tozundan oluşturulabileceği, 1974 yılında Asgar tarafından gösterilmiştir (15, 19, 27, 32).

Asgar'ın alaşımının da Dispersalloy gibi oldukça yüksek oranda bakır (% 13 ya da fazla) içerdiği ve cıva ile birleşme sırasında % 0.2 den daha az Sn?Hg fazı oluştuğu bildirilmiştir. Son yıllarda, Dispersalloy'a ek olarak yeni türde birçok non-gamma-2 alaşımları kullanıma sunulmuştur. Bunları şöyle sıralayabiliriz:

1. Amalcap non-gamma-2 2. Aha 70 non-gamma-2 3. Indiloy 4. Luxalloy 5. Sybralloy 6. Tytin

Ayrıca cıva ile karıştırıldıklarında, % 3 - 4 oranında SmHg fazı içeren:

1. Micro II 2. Optalloy II 3. Spheriphase 4. Spheraloy

252

Page 273: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

gibi değiştirilmiş klasik amalgamlar da kullanıma sunulmuş tur (5, 8, 27).

Uluslararası standartlara uyan amalgam alaşımlarının kullanıma sunuluş biçimi şöyle açıklanmıştır:

1. Toz şeklinde (comminuted), 1.1 Kaim kesilmiş (coarse cut), 1.2 înce kesilmiş (fine cut), 1.3 Çok ince kesilmiş (micro cut),

2. Tornadan geçirilerek hazırlanmış (lathe-cut), 3. Küresel parçacıklar şeklinde (spherical).

Bu türler, toz ya da tablet şeklinde olup şu biçimlerde sunulmuştur :

1. Kütle şeklinde (bulk), 2. Önceden tartışalarak ayarlanmış paketle*" şeklinde (pre-weighed

packets), 3. Bir kez kullanılabilen kapsüller şeklinde (disposable capsules).

r,

Dış etkenlerden oldukça iyi korunabilmesi nedeniyle, pahalı olmasına karşın Disposable kapsüllerin en uygun olduğu bildirilmiştir (6, 20, 22, 38).

Birçok evrimler geçirmesine karşın amalgamlar bugün de belli hataları içermektedir. Bunları şu şekilde sayabiliriz:

1. Boyutsal değişiklikler, 1.1 Büzülme (contraction), 1.2 Genişleme (expansion),

2. Dayanıklılık (strength), 2.1 Baskıya dayanıklılık (compressive), 2.2 Gerilme dayanıklılığı (tensile), 2.3 Enlemesine dayanıklılık (transverse),

3. Basınç altında bozulma (creep) — donmakta olan amal- gamda, 3.1 Statik creep — sürekli basınç altında, 3.2 Dinamik creep — aralıklı basınç altında,

253

Page 274: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

4. Akma (flow) — donmuş amalgamda, 5. Kararma (tarnish), 6. Korozyon (corrosion).

Dişhekimliğinde kullanılan amalgamlarm belli bir tabana oturtulması gereğinin düşünülmesiyle, gelişen tekniğe paralel olarak daha bilinçli aşamalar olmuştur. Bu konuda uluslararası düzeyde söz sahibi olan, ANSI (American National Standards Institute), ADA (American Dental Association) ve FDI (Federation Dentaire Internationale) gibi kuruluşlar, gelişmeleri yakından izleyerek dişhekimliğinde kullanılan materyaller üzerinde belli standartları saptamaktadırlar.

1977 yılında, ANSI ve ADA'nın birlikte yayınladıkları ve ev-velki düzeltmelere uyum sağlayan bildirideki 1 sayılı karara göre, amalgamm şu özellikleri içermesi gerektiği bildirilmiştir (39):

1. Bileşime daha çok. elastikiyet sağlamak için, kimyasal bileşiminin değiştirilmesinde bakır içeriğini arttırmak,

2. Amalgamm karıştırılması ve doldurulmasından 15 dak. sonra uygulanan gerilme deneyinin, 1 saatlik baskıya dayanıklılık deneyi ile değiştirilmesi,

3. Creep için deneyin açıklanması,

4. Alaşımların, oranlanmış kapsül ya da tabletleri ile, alaşım ve cıva kütlesinin kontrolünün sağlanması,

5. Kimyasal bileşimin gümüş ve kalaydan oluşması; bakır, çinko, altın ve cıvanın bileşiminde bunlardan daha az oranlarda bulundurulması,

6. Alaşımın toz ya da tablet şeklinde, ya da daha önceden tartılmış kısımlarda, alaşım ve cıva içeren kapsüllerde sunulması,

7. Alaşımın, konulmuş esaslarda bildirilen şekilde, yabancı maddelerden arındırılması,

8. Bir saatlik baskıya dayanıklılık değerlerinin en az 80 MPa (mega pascal) olması,

9. Alaşım cıva oranının, 1:1 ya da 1:1.4 olmasıdır.

254

Page 275: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

ÖZET

Tarih boyunca Diş Hekimliğinde, dolgu maddesi olarak çeşitli materyaller kullanılmıştır. Bu yazımızda, kullanılmaya başladığı tarihten başlayarak çok önem kazanan Amalgam alaşımlarının geçmişten bugüne kadar geçirdiği değişiklikler anlatılmıştır.

SUMMARY

Dental Amalgam: From past to present. Different kinds of materials were used in Dentistry throughout

history. In this issue, the changes that amalgam alloys, which takes very important role in Dentistry starting the very first day of its use as a filling material, faced from past to present are explained.

255

Page 276: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

KAYNAKLAR

1. ASGAR, K. : Amalgam alloy with ^ a Single Composition Behaviour Similar to Dispersalloy. Int. Assoc, bent. Res. Abstr. No. 23, p. 60, 1974.

2. ATA, P. : Konservaîtif Diş Tedavisi. Yenilik Basımevi., İstanbul, Sayfa 192-193, 1966: -""' '

3. BARBER, T., REÎSBECK, M.H. : 'Amalgam : î>âst, Present and Future. JADA 86 : 863 - 869, 1973.

4. BATES, J.F., DOUGLAS, W.H. : A two-year field trial of a Disperse phase alloy. Brit. Dent. J. 149: 133-136, 1980.

5. BOYER, D.B., EDIE, J.W. and CHAN, K.C. : Effect of Clinical Finishing Procedures on Amalgam Microstruşture. J. Dent. Res;f59: 129-133, 1980.

6. BROWN, D. : The Clinical-- Status of Amalgam. Brit. Dent. J. 141: 80-84, 1976. . f -

7. BRYANT, R.W. and WING, G. : Mechanical Properties and Structure ,. of Commercial Dispersion Modified Amalgams. J.-Dent. Res. (Abstract)

45: 528, 1976. ^ 8. BRYANT, R.W. : The Strength of Fifteen Amalgam Alloys. Aust. Dent. J. 24: 244-

252, 1979. 9. CANNON, W.S., BROCKHURST, P. : Quintessence International Dental Digest I.

Dental Standards and Selection of Dental Materials. 12: 62 - 63, 1981.

10. CIVJAN, S., BARONE, J.C. and SWARTZ, R.J. : Static Creep and Residual Mercury of Eleven Dental Amalgams. Int. Assoc. Dent. Res. Abstr. No. 22, p. 60, 1974.

11. COCHRAN, M.A., OSBORNE, J.W., WINCHELL, P.G., GALE, E.N. and PHILLIPS, R.W. : Clinical Performance, Creep and Microstructure in a Gamma-2 Containing Amalgam. Int. Assoc. Dent. Res. Abstr. No. 198, p. 124, 1978.

12. CRAIG, R.G. and PEYTON, F.A. : Restorative Dental Materials. Dental Amalgam Alloys. The C.V. Mosby Co., St. Louis., p. 170 - 205, 1975.

13. DARVELL, B.W. : Strength of Dispersalloy Amalgam. Brit. Dent. J. 141: 273-275, 1976.

14. DARVELL, B.W. : Deterioration of Disperse - Phase Amalgam Alloy. Brit. Dent. J. 144: 181 - 184, 1978.

15. DEMAREE, N.C. and TAYLOR, D.F. : Properties of Dental Amalgams made from Spherical Alloy Particles. J. Dent. Res. 41: 890-906, 1962.

16. EDIE, J.W., BOYER, D.B. and CHAN, K.C. : Estimation of the Phase Distribution in Dental Amalgam with the Electron Microprobe. J. Dent. Res. 57: 277-282, 1978.

17. ESPEVIK, S. : Creep and Phase Transformation in Dental Amalgam. J. Dent. Res. 56: 36 - 39, 1977,

18. ESPEVIK, S. : Properties of Amalgams made from Lathe-cut, High Cu Amalgam Alloys. Acta Odont Scand. 38: 145-150, 1980.

19. GREASLEY, A., BAKER, D.L. : Physical Properties of Lathe-cut and Spherical Amalgams. Brit. Dent. J. 144: 303-311, 1978.

256

Page 277: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

20. GREENER, E.H., HARCOURT, J.K. and LAUTENSCHLAGER, E.P. : Materials Science in Dentistry. Metals in Dentistry. The Williams and Wilkins Comp., Baltimore, 182-195, 1972.

21. GRENGA, H.E., CARDEN, J.L., OKABE, T. and HOCHMAN, R.F. : Auger Analysis of Surface Films on Ag3Sn. Int. Assoc. Dent. Res. Abstr. No. 24, p. 60, 1974.

22. American Dental Association. Guide to Dental Materials and Devices. Amalgam and Mercury. ADA., Chicago, p. 58-73, 1978.

23. GÜRKAN, S.İ., SANDALLI, P., BAYIRLI, G..: Diş Hastalıkları ve Kon-servatif Diş Tedavisi. Bozok Matbaası, İstanbul, 144, 1972.

24. Amalgam Dolgu Maddeleri ve Dispersalloy. HAKS Türkiye Baskısı, Tek Ofset A.Ş., İstanbul, 1977.

25. HİNE, M.K. : Review of Dentistry. The C.V. Mosby Comp., St. Louis, 15-16, 1970. 26. JOHNSON, L.B. and PAFFENBARGER, G.C. : The Role of Zinc in Dental

Amalgams. J. Dent. Res. 59: 1412-1419, 1980. 27. J0RGENSEN, K.D. : Recent Developments in Alloys for Dental Amalgam : Their

Properties and Proper Use. Alloys for Dental Amalgams. 26: 369-377, 1976. 28. MAHLER, D.B., ADEY, J.D. and EYSDEN, J.V. : Microprobe Analysis of Amalgam

I. Effect of Surface Preparation. J. Dent. Res. 52: 74-78, 1973. 29. MAHLER, D.B. and ADEY, J.D. : Microprobe Analysis of a High Cu Amalgam

Alloy. J. Dent. Res. 56: 379-384, 1977. 30. MAHLER, D.B., MARANTZ, R. and ENGLE, J.H. : A Predictive Model for the

Clinical Marginal Fracture of Amalgam. J. Dent. Res. 59: 1420-1427, 1980. 31. MAKINSON, O.F. and ABBOTT, J. : Vibratory Polishing of Amalgam Specimens. J.

Dent. Res. Special Issue D, Vol. 56, No. 7, p. 192, 1977. 32. MALHOTRA, M.L. and ASGAR, K. : Physical Properties of Dental Silver-Tin

Amalgams with High and Low Copper Contents. JADA 96: 444-450, 1958. 33. NAGEM - FILHO, H., ARAUJO, P.A., CHIODI - NETTO, J. and VIEIRA, D.F. :

Tissue Reaction to Dispersion Alloy Amalgam. J. Prosthet Dent. 36: 399-403, 1976. 34. NORAS, Y. : Dişhekimliği Tarihi. H.Ü. Matbaası., Ankara. S. 30-31, 1973. 35. OKABE, T., MITCHELL, R., BUTTS, MB., BOSLEY, JR. and FAIR-HURST,

Ç.W.: Analysis of Asgar - Mahler Reaction Zone in Dispersalloy Amalgam by Electron Diffraction. J. Dent. Res. 56: 1037-1043, 1977. ?

36. OSBORNE, J.W., GALE, E.N., CHEW, C.L. and RHODES, B.F. : Clinical Performance and Physical Properties of Twelve Amalgam Alloys. J. Dent. Res. 57: 983-988, 1978.

37. OTHMER, K. : Encyclopedia of Chemical Technology, Dental Materials. Awiley - Intenscience Publication., New - york. 6: 807-810, 1968.

257

Page 278: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

38. OTHMER, K. : Encyclopedia of Chemical Technology, Dental Materials. Awiley - Intenscience Publication., New-york. 7: 481-484, 1978.

39. Revised American Dental Association Specification No: I for Alloy for Dental Amalgam. JADA 95: 614-617, 1977.

40. RIETHE, P. : Geschichtliche Entwicklung der Amalgame. Dtsch. Zah-naerztl. Z. 35: 443-449, 1980.

41. SOYMAN, M. : Gamma-2 Fazı Taşımayan Amalgamlar. A.Ü. Diş. Hek. Fak. Der., 7: 85-92, 1980.

42. TAKATSU, T., IWAKU, M. and FUSUYAMA, T. : Structure and Effects of Non-gamma-2 Amalgam. J. Dent. Res. 56: 40-45, 1977.

43. WING, G. and BRYANT, R.W. : Commercial Structure Modifying Amalgams. J. Dent. Res. Special Issue D, Vol. 56, No. 8, p. 192, 1977.

44. YOUNG, F.A., WILDSDORF, H.G.F. and PAFFENBARGER, G.C. : Some Relationships Between Microstructure and Strength of Ag3Sn and Dental Amalgam. J. Dent. Res. 52: 281-290, 1973.

Page 279: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

DÎŞHEKÎMLİĞİNDE İLAÇLARA VE BİYOLOJİK AJANLARA ALLERJÎK REAKSİYONLAR*

Tamer KINOĞLU** Tuğrul ATINÇ*** Mete AKHUNLAR****

İ. Süha TONGUÇ*****

G İR Î Ş

Dişhekimliğinde kullanılan çeşitli materyaller sonucunda bazı hastalarda allerjik reaksiyonlarla karşılaşıldığı bilinmektedir.

Hastalarda görülebilen bu tür reaksiyonların oluş mekanizmalarına ve korunma yollarını, hatırlatmak amacı ile bu çalışma yapıldı.

Allerjinin Tarihçesi - Tanımı - Çeşitleri :

Nefes darlığı, ot nezlesi, üritker, serum hastalığı, serum şoku, angionurotik ödem, egzantem, koku allerjisi ve daha birçokları gibi, deri, beyin, beyin zarları ile solunum ve sindirim sistemlerini ilgilendiren klinik olaylar tıp aleminde her geçen gün daha iyi tanınmakta ve «allerji hastalığı» olarak gruplandırıl-maktadır.

Bazı kişilerin bazı besin maddelerine karşı gösterdikleri fiziksel uygunsuzluk eski zamanlarda ilk kez HİPOKRATES tarafından tesbit edilip bazı kişilerin kullanılan bazı ilaçlara karşı gösterdikleri alışılmamış, normal sayılmayan tepkilerinden bahsedilmiştir.

( * ) Derleme, G.Ü. Dişhekimliği Fakültesi Diş Hastalıkları ve Tedavisi Anabilim Dalında yapılmıştır.

■ ( ** ) G.Ü. Dişhekimliği Fakültesi Diş Hastalıkları ve Tedavisi Anabilim Dalı Başkanı, Doç. Dr.

(***) G.Ü. Dişhekimliği Fakültesi Diş Hastalıkları ve Tedavisi Anabilim Dalı Dr. Arş. Gör.

(****) G.Ü. Dişhekimliği Fakültesi Diş Hastalıkları ve Tedavisi Anabilim Dalı Dr. Arş. Gör.

(*****) G.Ü. Dişhekimliği Fakültesi Ağız, Diş ve Çene Hastalıkları ve Cerrahisi Anabilim Dalı Dr. Arş. Gör.

259

Page 280: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Allerji kelimesi 70 sene kadar önce Avusturyalı podiatrist Vom Pinquet tarafından daha önce karşılaşılan bir yabancı maddeye karşı bireyin cevap ya da aşırı cevap yeteneğinin artışını tarif etmek amacı ile kullanılmıştır (1).

Basitçe allerji ya da istenmeyen dental reaksiyonlar; proflak-si veya tedavi için kullanılan ilaçlar materyallere karşı tehlikeli etkiler ve cevaplarıdır.

İnsanda allerjik reaksiyonları oluşturan sebeplşr çeşitlidir. Bu etken maddeler sindirim, solunum, enjeksiyon yoluyla alınabileceği gibi absorbsiyonla almabilinirler.

Allerjen; allerjik ya da aşırı duyarlılık cevap uyarlaması yeteneğine sahip antijenik maddedir. Antijen; uygun şartlar hakkında immün cevaplar oluşmasına neden olan herhangi bir maddedir. Bu nedenle allerjik reaksiyon oluşturdukları bilinen ve özellikle diş hekimliğinde kullanılan ilaç ve materyaller antijenden çok allerjen özellik taşırlar. Allerji ya da hypersensitiv reaksiyonlara neden olan maddeler aşağıda gösterilmiştir. Bu listeye hergün yeni maddeler eklenmektedir.

Antibiyotikler, lokal anestezikler, narkotikler, periodontal kaplamalar, dezenfektan ve sterilizasyon solüsyonları, lastik el-divenler el sabunları, lezzet verici ajanlar, gümüş amalgam, ak-rilikler, metil - metakrilat, krom kobalt gibi (2).

Mekanizma

Allerjik reaksiyonlarda rol oynayan cevaplar, immün sistemin gerçek rolü ve dahil olan patalojik mekanizmalar hakkında halâ bir çok spekülasyon ve teori vardır.

Allerjik ya da hipersensitiv reaksiyonlar bir seri kompleks olayları içerir. Vücut daha önce karşılaşmadığı maddelere karşı antikor oluşturur. Bu antikor vücudun savunma mekanizmasında önemli rol oynar. Buna karşın, bazı bilinmiyen nedenlerle bazı bireylerde belli tip antikorlar fazlaca yapılır ve bunlar bazı hücrelere (Mast hücreleri), reaktif dokulara, özellikle belli kan damarlarına ve göz, burun, boğaz muköz membranlarma yapışır. Konakçı, böylece duyarlanmış olur. Bir dahaki sefer aynı antijen-antikor ile karşılaşınca bu allerjen daha önce doku mast hücrelerine immünglobulinler ile bağlanıp histamin ve diğer mediatörlerin salgılanmasına yol açar. Bu mediatörler düz kas-

260

Page 281: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

ların kasılmasına, vasodilatasyona ve kan damarlarında (özellikle kapillerlerde) permeasyomm artmasına neden olur.

Aynı zamanda daha fazla göz, burun, boğaz ve küçük kan damarlarının duvarlarında olmak üzere önceden duyarlanmış alanlarda belli oranlarda enflamasyon, ödem ve hücresel hara-biyet gözlenir. Allerjinin şiddeti, allerjenin etkinliği, hücresel ha-rabiyetin düzeyi ve konakçının direncine bağlı olarak değişiklik gösterebilir (3).

Korunma ve preoperatif uygulama Dişhekiminin

alacağı önlemler şunlardır :

1. Enjeksiyondan önce aspirasyon

2. Yavaş enjeksiyon

3. Bir ilaç uygulamasından sonra hasta en az 30 dk. gözlem altında tutulmalıdır.

4. İlaç tatbiklerinde mümkün olduğunca oral yol kullanılmalıdır.

5. Allerji anemnezi olan hastada, allerjen içeren ilaçlardan kaçınmalıdır.

6. Hastayı ilaçla ve preparatlar hakkında uyarmak gerekir.

7. Acil durumlarda kullanılması gereken araç ve gereçler her zaman hazır bulundurulmalıdır (3).

Allerji Testi

Çoğu dişhekimi allerji testine lokal anestezikler, antibiyotikler ve nadir olarak dental materyallere karşı başvurur.

Eğer dişhekimi allerji için çabuk, kolay, emin testler biliyorsa çoğu problem kendiliğinden hallolur. Anestejik solüsyon aller-jilerini tesbit için bazen pratikte bir - iki damla solüsyon nazal mukoza ya da göz kapağı içine damlatılmaktadır. Ancak bugün bu yol kabul edilmemektedir.

Dişhekimliğinde en sık kullanılan deri testleri, dişhekimliği materyallerine karşı yapılanlardır. Allerj enliğinden şüphe edilen maddeden bir parça alınır. Hastanın fazla olan genellikle ön kolun iç yüzü yada sırtın üst bölümüne fazla sıkı olmayacak şekilde bantla yapıştırılır. Aynı zamanda bir kontrol maddesi konur. Bu iki materyal 72 saatten fazla olmamak üzere yaklaşık

261

Page 282: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

48 saat tutulur. Deney maddesinin altındaki deride kırmızılık yada ufak bozukluklar şeklindeki pozitif reaksiyon şüpheli materyalin hastanın oral mukozasında da hipersensitivite yapacağını gösteren önemli bir bulgudur (2).

Dişhekimliğinde kullanılan maddeleri; metaller, organik ve sentetik maddeler olarak ikiye ayırabiliriz.

Dişhekimliğinde gerek saf olarak, gerekse olumlu özellikleri bilinerek alaşımlar halinde kullanılan metallerin herhangi bir allerjik tepkiye sebep oldukları tesbit edilememiştir. Metallerle yapılan çalışmalar bize göstermiştir ki, metaller yada alaşımlar bilinen yapı ve özelliklerine göre organizmadan belki elimine ediliyorlar, ancak allerjik reaksiyonlara sebep olmamaktadırlar.

Buna karşın, «The journal of Allergy and Clinical imonuno-logy» dergisinin 71. sayısında (page 21) dental amalgama karşı görülen allerjik reaksiyonlardan bahsedilmektedir.

Yapılan araştırmalar sonucu Hg en etkili allerjen olarak gö-zükmüştür. Dental amalgama karşı allerjik bünyeye sahip olduğu bilinen kişilerde dolgu tatbikinden önce antijen seviyesinin yükseltilmesi gerekmektedir (Bu işlem dolgu yapıldıktan sonra da uygulanabilir).

Gerçekten de allerjik reaksiyon olduğu için dolgunun sökülmesi gerekmemektedir. Zira verilecek antijen allerjik reaksiyonun oluşumunu engeller. Eğer genede hasta allerjik durumlardan şikayet ediyorsa son çare olarak dolgu maddesi bir inlay dolgu yada kompozit dolgu maddesi ile değiştirilir.

Dişhekimliğinde 150 yıl kadar önce kauçuk maddesi protez yapımında kullanılmaya başlanılmıştır. Yüzeye intibak özelliğinin iyi olması, şimik etkilere dayanıklılığı, elastikiyet kaabili-yeti ve hafifliği nedeni ile kullanımı o devirlerde yaygınlaşmıştır. Yapılan araştırmalara göre kauçuk, mukozada irritasyon ve hiperemi oluşturarak «kauçuk hastalığı»nı oluşturabilmektedir (4).

Nadir olarak rastladığımız akrilik tam protezlerin allerjisi de diğer allerji türlerinde olduğu gibi önemli bir durumdur. Gerek teşhis, gerekse tedavisinde azami dikkat ve itina gerektirmektedir. Akrilik tam protez allerjisi hastaların irritasyon ve irkilme ile kesin bir ayrımlarını yaptıktan sonra kullanmakta oldukları protezleri hemen alıkoymalı, hastanın allerjik duru-

262

Page 283: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

mu yerel ve genel etkili ilaçlarla giderilmeli, deri testlerinden yararlanarak protez yapımında kullanılacak akrilik maddeyi tesbit etmelidir (4).

ÖZET

Allerjik reaksiyonlarda rol oynayan cevaplar ve oluşan patolojik mekanizmalar hakkında süre gelen bir çok düşünceler vardır. Bu çalışmada dişhekimliğinde kullanılan çeşitli materyallere karşı oluşabilecek allerjik reaksiyonlardan, bunların mekanizmalarından ve korunma yollarından bahsedilmiştir.

SUMMARY

Allergic Reactions Against Drugs and Biological Agents in Dentistry.

There are sevaral contonuous ideas about the responses having role and the pathological mechanisms occuring in allergic reactions.

In this study, possible allergic reactions against several materials used in dentistry, the mechanism of reactions and the conservation methods have been discussed.

KAYNAKLAR

1. DENİZ, M.: Akril tam protezlerin allerjisi üzerine araştırmalar. Doktora Tezi. Kurtuluş Mat., İstanbul, 1968.

2. Dental Clinicks of North America : 27: 403-417, April, 1983. 3. DUXBURY, A., WATTS, D., EAD, R. : British Dental J., 152: 344, 1982. 4. ZEMBİLCÎ, G. : Parsiyel Protezlerde tutucu vasıtalar. İÜ. Tıp Fak.

Mec. C. 25: 1, İst., 1963.

263

Page 284: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ
Page 285: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

RADYOTERAPİ VE KEMOTERAPİ UYGULANAN KANSER HASTALARINDA GÖZLENEN ORAL KOMPLİKASYONLAR

Ergim YÜCEL* Ertan DELİLBAŞI*

Baş ve boyun bölgesi kanserlerinde tedavi amacı ile uygulanan Radyoterapi, oral kavitenin fonksiyonlarını ve oluşumlarını bozabilen akut ve kronik reaksiyonlara yol açabilmektedir. benzer oral komplikasyonlara özellikle sarkoma, lenf oma, lösemi ve melanomların tedavisine yönelik olarak uygulanan Kemote-rapiye bağlı olarak da rastlanılmaktadır.

Radyoterapi ve Kemoterapinin ağız ve çevresinde gözlenen birçok yan etkileri tedavinin kaçınılmaz birer sonucu olmakla birlikte, bu sorunların büyük bir bölümü özel bazı tedavi yöntemleri ile büyük oranlarda azaltılabilmektedir, bu nedenle destekleyici ve etkili bir tedavinin sağlanabilmesi amacı ile konu üzerinde çalışan tüm sağlık personelinin kanser radyoterapi ve kemoterapisinin oral komplikasyonları hakkında yeterli bilgiye sahip olmaları ve bu noktaya spesifik tedavi planı içerisinde ayrı bir özen göstermeleri gereklidir.

Oral mukozit, xerostomia, trismus, yaygın diş çürükleri ve periodontal harabiyet gibi, baş ve boyun bölgesine uygulanan ionize radyasyonun gözlenen yan etkileri sonucunda hastanın beslenmesi ve normal düzeni bozulmaktadır. Bu gözlenebilen değişimlerin dışında; sonuçta yumuşak doku ve kemik dokusunun bütünlüğünü ve vaskülarizasyonunu etkileyen süreğen değişimlerde gözlenmektedir. Radyoterapide karşılaşılan oral ve perioral dokulardaki reaksiyonlar radyasyonun tipine, dozuna, uygulanma sahasına ve bireyin organizma cevabına göre değişimler göstermektedir. Radyoterapiye bağlı olarak gözlenen bu değişimlere göz atacak olursak; Mukozit radyoterapi süresince gelişen ve hastaya oldukça rahatsızlık veren bir yumuşak doku reaksiyonudur. Lezyonun (*) Gazi Üniv. Diş. Hek. Fak. Ağız, Diş, Çene Hast. ve Cerr. Anabilim Dalı Dr. Araş. Gör.

265

Page 286: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

ilk belirtileri genellikle yaklaşık 1.000 radlık kümülatif doz uy-gulamasını takiben görülmektedir. Mukoza başlangıçta beyaz bir görünümde olup daha sonra yavaş bir süreçle pseudomem-branlı bir form almaktadır, bunu izleyen dönemde pseudomem-branlar açılmakta yerinde ülsere benzer lezyonlar bırakmaktadır. Mukozit başlangıçta fokal bir lezyon olarak ortaya çıkmakta, ancak dozaj 2.500 rad a ulaştığında tüm mukozayı işgal edebilmektedir. Bu lezyonlar; dişlerde keskin kenarların, abrazyon-ların olduğu veya kötü yapılmış protez kullanan hastalarda mekanik irritasyonun da etkisiyle daha büyük boyutlara ulaşabilmektedir. Farengeal dokuların radyasyona özellikle hassas olmaları nedeniyle bu bölgedeki mukozit olguların da hastanın ilk şikayeti yutma işi evindeki güçlüktür bu nedenle akut reaksiyon geçene ve olay hafifliyene kadarki süreçte beslenme dengesinin sağlanabilmesi amacı ile hastalara nazogastrik tüp uygulanması gerekebilmektedir. Ciddi boyutlarda gelişen mukozitler genellikle nazofarengeal tümörler, ağız tabanı lezyonları veya retromolar sahadaki lezyonlarm tedavisi için uygulanan radyoterapiye bağlı olarak oluşmaktadır. Mukozit vakalarının ciddiyeti 6.000 - 7.000 rad lık doz uygulamalarında en üst düzeye ulaşmakta ve bu konumunu tedavinin sonuçlanmasını izleyen 2-3 haftalık süreçte de koruyabilmektedir (3).

Tükrük bezleri radyasyon uygulamalarına oldukça hassas yapılardır, genel bir kural olarak parotid bezlerin seröz asinar hücreleri, ağızm diğer bölgelerindeki müsinöz asinar hücrelere oranla radyasyondan daha fazla etkilenmektedirler. Tükrük bezi fonksiyonundaki bu değişimler nedeniyle salya daha viskoz, yoğun bir yapı göstermekte, mukozal yüzeyler üzerinde ve dokulara yapışma göstermekte ve atılımı da güç olmaktadır. Tükrük bezlerinin bu fonksiyon eksikliği mukozit gelişimi ile paralellik göstermekte ve her iki olgu birlikte olarak işlevsel ve hastaya rahatsızlık veren problemlerin görülmesine yol açmaktadırlar. Xerostomianin ilk bulguları 1.500 rad doz uygulamasını takiben veya tedavinin 2. haftasında görülmeye başlar. Hastalar ilk olarak gündüzleri de gelişim gösteren ancak esas olarak geceleri gözlenen bir ağız kuruluğundan yakınırlar. Tükrü-ğün kalite ve kantitesindeki değişimlerin kronik seyir ve ciddiyeti radyasyonun dozu, ışınlanan saha ve hastanın yaşı ile ilgilidir, şayet tedavi uygulanan bölge parotis veya submandibuler bezlerin lokalizasyonlannı doğrudan içeriyorsa bu takdirde adı geçen bezlerin işlevleri genellikle tümüyle bloke olabilmekte-

266

Page 287: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

dir, yine benzer olgularda tat duyusunda azalma görülebilmektedir, yemek yeme işlevi oldukça güçleşmekte ve ancak sürekli olarak su içilmesi yoluyla gerçekleştirilebilmektedir. Bu sorunlar zamanla hastaların yemek yeme isteğini kaybetmelerine yol açmakta ve sonuçta da beslenme dengesizliği ve yetersizliği sorununun ortaya çıkmasına neden olmaktadırlar. Radyoterapi alan hastalarda xerostomia'nm tümüyle normale dönmesi oldukça nadirdir, bu sorun ağızm solid tümörleri veya farenks tümörleri için uygulanan ve 4.000 rad üzerindeki dozlarda radyoterapi alan hastalarda kronik bir sorun olarak sürmektedir. Bu komplikasyona ilişkin iyileşme yolundaki olumlu gelişmelere genellikle Hodgkin hastalığı nedeniyle tedavi edilen genç hastalarda rastlanılabilmektedir.

Dişlerin periodonsiyumları radyasyonun primer ışınlarından doğrudan etkilendiği için önemli tahribatlara uğramaktadırlar. Periodontal ligament lifleri ataşmanlarında ve liflerin doğrultularında bozulmalar olmakta, periodontal membran kalınlaşmakta ve dolaşım bozulmaktadır. Radyasyonun oluşturduğu bu değişimler periodonsiyumun yenilenme ve onarım kapasitesini azaltmaktadırlar (3, 5).

Bukkal mukoza, submental ve sübmandibuler bölgeler ve dilde görülen ödem, genellikle radyoterapi sonrası periyotta gözlenen önemli klinik bulgular arasındadır. Ödem sonucu mo-larlar bölgesinde dil ve yanağın ısırılmasını engelliyebilmek amacı ile çoğu kez dişlerde oklüzal düzeltmeler gerekebilmek-tedir, bu işlem protez kullanan hastalar için de geçerli olmaktadır. Trismus; nazofarengeal tümörlerin, retromolar sahadaki tümörlerin ve damağın posterior bölgesindeki tümörlerin radyoterapisi sonrasında gelişebilmektedir. Temporomandibuler eklem ve çiğneme kasları yukarda bahsedilen lezyonların tedavisinde primer ışınlarca etkilenmektedir. Yanak rhabdomyosar-komlarının tedavisinde olduğu gibi, cerrahi tedavi ve radyoterapinin kombine olarak uygulandığı vakalarda trismus oldukça ciddi boyutlarda görülebilmektedir.

Kemik dokusu yapı ve işlevleri açısından radyasyondan büyük ölçüde etkilenmektedir. Bu doku ile ilgili en önemli ve ciddi komplikasyon progresiv ve irreversibl doku değişimlerinin son aşaması olan osteoradyonekrozdur. Kanser tedavisinde kullanılan radyasyon dozları destrüktif kemik değişimlerine, küçük damarların obliterasyonuna ve sonuçta da tümüyle bir devitalizas-

267

Page 288: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

yona neden olmaktadır. Hücre sayısındaki azalma ve ilerleyici fibrozis, osteoblastik - osteoklastik dengeyi negatif yönde değiştirmektedir. Bu değişimler, radyoterapi öncesi ve sonrasında yapılacak çekim ve diğer girişimlerde mutlak göz önünde bulundurulmalıdır. Çocuk ve genç hastalarda baş, boyun bölgelerine uygulanan radyoterapi sonucunda genellikle maksilla, mandibula ve dişlerin gelişimi durmakta ve dişlerin kökleri de normal formlarını alamamaktadırlar.

Vücudun bir bölümünün normal işlevlerini engelleyen cerrahi tedavi, radyoterapi veya kemoterapi, hastaları fiziksel, mental ve emosyonel olarak etkilemektedirler. Genç hastalarda dokuların rejenerasyon ve iyileşme yetenekleri yüksek dozdaki radyasyona rağmen sürebilmektedir, tat almada kayıp, kronik ağız kuruluğu ve çiğnemede zorluk gibi sorunlar ise yaşam boyu birer problem olarak kalabilmektedir. (3).

Baş ve boyun radyoterapisi uygulanacak hastalar tedavi başlamadan önce tüm Dental incelemelerden geçirilmeli ve tedavinin oluşturacağı yan etkiler hakkında bilgi sahibi olmaları sağlanmalıdır, buna ek olarak radyoterapi öncesinde herhangi bir diş çekiminin yapılıp yapılmayacağına karar verilmeli ayrıca belirtilen olgularda kontrol edilerek hastanın terapiye hazırlanması sağlanmalıdır; ağızm genel durumu örneğin, ilerlemiş bir periodontal hastalığın olup olmadığı, enfekte dişler, restore edilmemiş veya mekanik irritasyon oluşturan dişlerin olup olmadığı, hastanın oral hijyen alışkanlıkları saptanmalı ve yapılacak preventif çalışmalara tam katılımı sağlanmalıdır. Tedavi yönünden; Müköz membranların nemli kalmasına yardımcı olmak, bakteriyel aktiviteyi azaltmak ve mukuş akümülasyonunu kontrol edilebilir bir seviyede tutabilmek amacı ile radyoterapi süresince ve sonrasında ağızın günde en az üç kez irrige edilmesi sağlanmalıdır, buna ek olarak hasta sigarayı bırakmalı, alkolü-de en aza indirmelidir. Tedavide ticari ağız gargaralarının kullanımından mümkün olduğunca kaçınılmalıdır zira bu prepa-ratlarm çoğu alkol içermekte ve müköz membranlarda dehidra-tasyonu arttırmaya eğilimlidirler, bu ilaçların yerine basit ağız gargaralarının kullanımı daha yararlıdır, (örn; tuzlu su, dilüe hidrojen peroksit veya sodyum bikarbonat solüsyonları) Yakın dönemlerde bazı saliva preparatlan geliştirilmiştir. Bunların arasında Salivart, Xero-lube ve Moi-Stir sayılabilir, tüm bu pre-paratlarm temel yapıları karboksimetilselüloz, sorbitol, mineraller, sodyum florid ve sudan oluşmaktadır. Bu solüsyonlar sprey

268

Page 289: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

şeklinde kullanılmaktadır. Ancak şu unutulmamalıdır ki yapay saliva kronik radyasyona bağlı olarak görülen ağız kuruluğu sorununu ancak kısmen çözebilmektedir. Radyoterapi alan hastalarda terapi öncesi, tedavi süresince ve özellikle de radyasyon çürüğü ve periodontal hastalığın ilk görüldüğü andan itibaren bölgesel plak , akümülasyonunun kontrolü çok önemlidir, bu amaçla Bass fırçalama tekniği ve dental flos kullanımı etkili yöntemler olarak önerilmektedir (3). Radyasyon çürüklerinin kontrolünde günlük topikal flor uygulamalarından da oldukça yararlanılmaktadır, florid; gel halinde, gargara olarak veya diş macunu ile kombine olarak pasta şeklinde kullanılmaktadır.

Yukarıda açıklanmaya çalışılan tüm bu koruyucu önlemler radyoterapinin ağızdaki yan etkilerinin önemli derecelerde azaltılmasında büyük değere sahiptirler. Her ne kadar bu önlemlerin alınması ve sonuçta sağlanan iyi bir oral hijyen radyasyon çürüğü, mukozit ve diğer komplikasyonların tümüyle elimine edilmelerini sağlayamamakla birlikte hastanın yaşamında iyileştirici ve rahatlatıcı yönde etkili olmaktadırlar. Radyoterapi gören hastalar her iki üç ayda bir konservatif tedavi, florid uy-gulaması ve periodontal kontrol ve tedavi amacı ile Diş Hekimleri tarafından kontrol edilmelidirler, şayet kullanıyorlarsa protezleri de uygunluk ve temizlikleri açısından tetkik edilmelidir (2, 3).

Kanser kemoterapisinde kullanılan birçok kemoterapötik ajan vücutta bazı önemli yan etkilere sahiptirler. Bunların arasında bulantı, kusma, nörotoksisite ve nefrotoksisite başta gelmektedir. Bu ajanların oral kavitede gözlenen başlıca yan etkileri arasında ise stomatitis, xerostomia, myelosupresyon ve im-münosupresyon yer almaktadır.

Stomatit bilindiği gibi oral mukozanın enflamatuar bir reaksiyonudur. Bu olgu sıklıkla Methotrexate, Cytarabine (Cyto-sar), Cyclophosphamide (Cytoxan), Daunorubicin (Cerubidine), Doxorubicine (Adriamycin), Bleomycin (Blenoxane) ve 5-Flu-orouracil uygulamalarını takiben görülmektedir. Stomatitler özellikle mekanik irritasyonun söz konusu olduğu bölgelerde ve sadece yumuşak dokuları içeren tek lokalizasyonlar gösterebildikleri gibi, intensif kemoterapi sürecinde yayılmacı bir karak-terde de olabilmektedirler. Stomatitler oldukça ağrılı lezyonlar olup, hastanın beslenmesini ve iyi bir oral hijyenin sağlanıp sürdürülmesini güçleştirici olgulardır (1, 4).

269

Page 290: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

Kemoterapi sonrasında sıklıkla tükrüğün kalite ve kantite-sinde azalmalar görülmektedir. Radyoterapide olduğu gibi hastalarda ağızda kuruma ve viskoz tükrük birikimi söz konusudur. Uzun süreli xerostomia mevcudiyeti ve tükrük pH sının düşük olması; çürükleri, periodontal enfeksiyonları ve özellikle candidal enfeksiyonları arttırmaktadır.

İleri derecelerdeki myelo ve immünosüpresif durumdaki hastalarda enfeksiyon tehlikesi sürekli olarak söz konusudur. Akut lösemili hastaların % 70'inde, diğer tümör ve lenf ormalı hastaların da % 50'sinde ölüm nedeni enfeksiyondur. Ağız ka-vitesi mikroorganizmalar ve enfeksiyon potansiyeli açısından adeta ideal ve sürekli bir depodur. Kemoterapötik ajanlardan Methotrexate, Doxorubicin, Daunorubicin, Cyclophosphamide, diğer alkilleyici ajanlar, Vinblastine, Cytarabine, 5-Fluorouraeil, Dacarbazine ve Cisplatine terapötik dozlarda dahi kemik iliği depresyonuna neden olmaktadırlar. Bu preparatlar trombosito-peni ve lökopeniye neden olarak hastanın immün ve hematopo-etik mekanizmalarını tahrip etmektedirler. Kan plaketlerinin sayısındaki azalma sonucu diş etlerinde spontan kanamalar görülebilmektedir, normal bireylerde plaket sayısı mm3 de 150 -300.000 arasında iken bu sayı başta lösemik hastalar olmak üzere yoğun kemoterapi gören hastalarda mm3 de 10.000 in altına düşebilmektedir. Myelo ve immünosüprese hastalarda önceden var olan çeşitli kronik dental patolojiler akut safhaya geçebilmektedir, periapikal kemik lezyonlari sürekli birer ağrı odağı oluşturmakta, derin kemik ceplerinin görüldüğü ilerlemiş periodontal hastalıklar ve periodontal ataşmanm harabiyeti, sonuçta foka! kemik nekrozu ve gelişen alveol kemiği kayıpları ile beraber görülen ani enfeksiyonların ortaya çıkmasına neden olabilmektedir (1,4, 6).

Ağız bakımı ve tedavisi kemoterapi alan hastalarda son derece önemli bir konudur, ancak bu önemli nokta hastanın spesifik kanser terapisinin yanında çoğu kez göz ardı edilmektedir, ideal tedavi kemoterapi ile birlikte Dental değerlendirmelerin, bakımların ve koruyucu önlemlerin birlikte yürütülmesidir, ancak bu şekilde ilerde kontrolü güç olan komplikasyonla-rın azaltılması sağlanabilecektir. Ağız kavitesinin mevcut patojen mikroorganizma potansiyeli nedeniyle bu tip hastalarda tedavide ilk düşünülecek nokta ağızdaki bakteriyel aktiviteyi azaltmaktır. Hastanın içinde bulunduğu tıbbi koşullar dişler ve çev-

270

Page 291: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

relerindeki birikimlerin çeşitli enstrümanların kullanımı veya fırçalama gibi mekanik yöntemlerle temizlenmesine uygun olmadığı takdirde oral irrigasyon yöntemi herhangi bir sorun oluşturmadan uygulanabilmektedir, bu konuda kullanılan en etkili solüsyonlardan bir tanesi; 500 cc suda hazırlanan 1/2 çay bardağı tuz ve aynı orandaki karbonatın eriyiğidir. Bu solüsyonun günde en az dört kez kullanımı önerilmektedir. Bu irrigasyon Yöntemi pH'nın yükselmesine yardımcı olur ve başta Candida albicans olmak üzere asidürik organizmaların hızla gelişme ve çoğalmalarını engeller, solüsyona ilave edilecek 2 çay bardağı % 3'lük Hidrojen peroksit ilerki süreçte anaerobik organizmaların sayılarının azalmasına yardımcı olmaktadır. Şüphesiz yalnızca irrigasyon yöntemleri ile gingival sulcustaki plağın elimi-nasyonu sağlanamamaktadır, hastalar trombosit sayısı normal sınırlar içinde olduğu sürece fırçalama ve ara yüz temizliğini sürdürmelidirler. Bu grup hastalarda da en uygun fırçalama yönteminin Bass tekniği olduğu belirtilmektedir. Kan plaketlerinin sayısı mm3 de 20.000 in altına düştüğü koşullarda fırçanın yerine ucunda yumuşak sünger bir pelot bulunan ince çubuklarla dişlerin temizlenmesi gerekmektedir, bu yöntem fırça kadar etkili olmamakla birlikte plağın azaltılmasında yararlı bir yön-temdir. Yine bu grup hastalarda Water-Pik gibi irrigasyon cihazları düşük basınçta ve doğrudan interproximal bölgelere horizontal yönde uygulanabilmektedir, bu kullanımın dışına çıkıldığında mukoza ve ağız tabanında las er asy onlar a yol açılabilmektedir (1, 2, 3, 5).

Akut dental sorunlar büyük sıklıkla, hastalığın aktif döneminde ve intensif kemoterapi süresince ortaya çıkmaktadır. Sıklıkla görülen komplikasyonlar; diş etlerindeki spontan kanamalar, akut periodontal enfeksiyonlar, çürük nedeniyle oluşan ağrılar, yarım retansiyonlu 20 yaş dişlerinin çevresinde gözlenen perikoronitis ve ortodontik bant ve tellerin dil, yanak ve diş eti dokularında oluşturduğu irritasyonlardır.

Sonuç olarak kanserin tedavisinde çalışan klinisyenlerin radyoterapi ve sistemik kemoterapinin ağızda bazı yan etkiler oluşturabileceğini ve gerekli önlemlerin süratle alınması halinde bu komplikasyonlarm başarı ile kontrol altında tutulabileceği noktalarını göz önünde bulundurmaları ve tedavi planını bu yönde hazırlamaları gerekmektedir.

271

Page 292: Gazi Dis Fak s01-02 y1984webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1984/Gazi_Dis_Fak_s01-02_y... · Operating with the Air Turbine .... 29 The Comparison of the Values Koksal BALOŞ

ÖZET

Bu çalışmamızda kanser hastalarında uygulanan tedaviler sonucu ağız ve çevre dokularında gözlenen komplikasyonlar ve bu sorunların tedavileri ve alınabilecek önlemler değerlendirildi.

SUMMARY

OBSERVATION OF ORAL COMPLICATIONS IN CANCER PATIENTS UNDER RADIOTHERAPY AND CHEMOTHERAPT

Effective therapy for cancer requires the combined efforts of the entire health profession-team.-In the dental treatment and maintenance of cancer patients, we're often presented with conditions related to the cancer therapy. In this article spesific types of oral complications of cancer therapy and their possible treatments were evaluated.

KAYNAKLAR

1. CARL, W.: Cancer Chemotherapy and Dentistry. Quintessence Int. 12: 9-14, 1977.

2. CARL, W. : Dental Management of Head and Neck Cancer Patients. J. Surg. Oncology. 15: 265-281, 1980.

3. CARL, W. : Oral and Dental Care for Cancer Patients Receiving Radiation and Chemotherapy. Quintessence Int. 9: 861-869, 1981.

4. CHAVEZ, R., GREENFIELD, R.: The Effect of Cancer Chemotherapeutic Agents on the Oral Mucosa. Dental Student, pp. 38, 1982.

5. DREIZEN, S., BODEY, G., RODRIQUEZ, V. : Oral Complications of Cancer Chemotherapy. Postgrad. Med. 58 (2): 75-82, 1975.

6. DREIZEN, S., McCREDIE, MJC., KEATING, J.M., BODEY, G. : Oral In-fections Associated With Chemotherapy. Postgrad. Med. 71 (6): 133-145, 1982.

272