felsefe dÜnyasi - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/d00615/1993_8/1993_8_korlaelcim.pdf ·...

14
FELSEFE DÜNYASI SAYI: 8 Sahibi: Prof. Dr. Necati ÖNER . Sorumlu Müdürü: Prof. Dr. Ahmet . Prof. Dr. NecatiÖNER Prof. Dr. Kenan GÜRSOY Prof. Dr Ahmet Doç. Dr. Sabri Gör. Dr. Recep Kll..IÇ Gör. Hüseyin Gör. Erdal CENGiz KDVdahil 25.000 Dizgi , Bülent SEZER Özkan Adresi: P.K. ANKARA ÜÇ AYDA ÇlKAR TEMMUZ1993 Okuyucular; Türk Felsefe. düzenlenen "1993 Felsefe Kongresi" 15-16-17 1993 günlerinde, Ankara'da Türk Tarih Kurumu Konferans Salonunda Büyük ilgi gören kongreye 29 bildiri sunuldu. Bildirilerin bir bu Sekizinci ile Felsefe ikinci cildi oldu. Üçüncü cild yani 9-10-11-12. için abone olmak -isteyenlerin, 100.000 lira olan abone bedelini V bulunan 2007311 dekontunu Türk Felsefe P. K. 21 adresine göndennelerini rica ederiz. Felsefe

Upload: others

Post on 06-Dec-2020

10 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: FELSEFE DÜNYASI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00615/1993_8/1993_8_KORLAELCIM.pdf · sonucu)dur. "Kültür fizik", "saf matematik kültür" gibi. B-En geniş ve normal anlamda:

FELSEFE DÜNYASI SAYI: 8

Sahibi: TürkFelsefeDerneği

Adına Başkan Prof. Dr. Necati ÖNER .

• Sorumlu Yazı İşleri

Müdürü: Prof. Dr. Ahmet İNAM

• . YazıKurulu

Prof. Dr. NecatiÖNER Prof. Dr. Kenan GÜRSOY

Prof. Dr Ahmet İNAM Doç. Dr.

Sabri BÜYÜKDÜVENCİ Arş. Gör. Dr. Recep Kll..IÇ

Arş. Gör. Hüseyin TOPDEMİR

Arş. Gör. Erdal CENGiz •

KDVdahil Fiyatı: 25.000

• Dizgi ,

Bülent SEZER •

Baskıf Özkan Matbaacılık:Ltd. Şti.

1993/A..-..ıKARA

• MektUplaşma Adresi:

P.K. 21-Yenişebir ANKARA

ÜÇ AYDA BİR ÇlKAR TEMMUZ1993

Sayın Okuyucular;

Türk Felsefe. Derneği'nce düzenlenen "1993 Felsefe Kongresi" 15-16-17 Mayıs 1993 günlerinde, Ankara'da Türk Tarih Kurumu Konferans Salonunda gerçekleşti. Büyük ilgi gören kongreye 29 bildiri sunuldu. Bildirilerin bir kısmını bu sayıda okuyacaksımz. Diğerlerini.gelecek sayılanmızda yayınlayacağız.

Sekizinci sayı ile Felsefe Dünyası'nın ikinci cildi tamamlanmış oldu. Üçüncü cil d yani 9-10-11-12. sayılar için abone olmak -isteyenlerin, 100.000 lira olan abone bedelini Demeğimizin V ak:ıflar Bankası Kızılay Şubesinde bulunan 2007311 numaralı hesabına yatırıp, dekontunu Türk Felsefe Demeği P. K. 21 Ye~hir/Ankara adresine göndennelerini rica ederiz .

Felsefe Dünyası

Page 2: FELSEFE DÜNYASI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00615/1993_8/1993_8_KORLAELCIM.pdf · sonucu)dur. "Kültür fizik", "saf matematik kültür" gibi. B-En geniş ve normal anlamda:

DiN-KÜLTÜR İLİŞKİSİ*

Murtaza KORLAELÇİ**

Tebliğimizi üç bölüm altmda sunmayı düşündük. Bunlar, Din, Kültür ve Din-Kültür ilişkisidir.

DİN

Konuya Bergson'un (1859-1941) şu cümlesi ile başlamayı uygun gö:.. rüyonım: "Geçmişte bulunduğu gibi bugün de ilimsiz,sanatsız, felsefesiz to­plumlar bulunacaktır. Fakat dinsiz bir toplum asla"ı Günümüze dek dinsiz yaşayamayan insanlık, gelecekte de dinden vazgeçemeyecektir. Charles A. Ellwood'un dediği gibi "din dışı sosyal bir dünya, kararlı olmayan sosyal bir dünya olacaktır. Coşkun heyecandan ve görüş genişliğinden yoksun, karar­sızlık yada şüphe içinde bir dünya olacaktır."2

Benjamin Kidd'e göre: "Din, insan denilen bütün varlıklarm eylemlerini, hareketlerini tayin eder. Bu kuvvet fertleri, ortak hayata kendilerini feda et­rneğe iter. Din ne kadar kuvvetli ise, kollektiviteler o kadar sosyaldir. Onlar o kadar hayatta kalmak şansına sahiptirler."3

Din, gerek insanın ve gerekse toplumun kontrolünü temin eden en önem­li faktörlerden biridir. Eğer "bu büyük kontrol faktörü zayıflamışsa, insanın davranışının ilkel ve cemiyete aykırı şekillerine doğru bir geriye gidiş, uygar-

* "ı993 Felsefe Kongresi" nde sunulan bildiridir.

** Erciyes Üniversitesi 'nde Felsefe Profesörü

ı. Henry Bergson, Les Deux Sources de La Morale et de la Religion, Paris,. 1948 s. ı 05.

2. P. A. Sorokin, Çağdaş Sosyoloji Teorileri, Çev. M. Münir Raşit Öymen, cilt ll. Ankara ı974, s. 202.

3. A.g.e. s. 210

FELSEFE DÜNYASI, SA YI: 8, TEMMUZ 1993

Page 3: FELSEFE DÜNYASI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00615/1993_8/1993_8_KORLAELCIM.pdf · sonucu)dur. "Kültür fizik", "saf matematik kültür" gibi. B-En geniş ve normal anlamda:

36 DiN-KÜLTÜR İLİŞKİSİ

lığın gerilemesine, çökmesine, sosyal ve moral puta tapıcılığa dönüşe doğru kendini gösterir.4

( ... ) Din, toplumsal alışkanlıkları uyarır ve topluma aykın eğilimlere engel olur. Din bütün topluma kendi kutsal değer kavramını verir."5

Prof. Dr. Necati öner'in de belirttiği gibi "dine bağlı bir insan, her şeyi bilen, her şeye kadir bulunan mutlak varlık karşısında kendisini sorumlu his­seder. ( ... ) İçinde bir müfettişin bulunduğunu hisseder ve hareketlerini ona göre ayarlar"6

,

Fert ve toplum hayatındaki etkilerinin cüzi bir kısmından bahsettiğimiz bu "din" nedir? Buna nasıl girilir? Birkaç cümle ile de olsa bu soruların ce­:y~plarından bahsetmek konumuza bütünlük sağlayacaktır. Bir değil, bir çok din olduğu için, bu sahada efradını cami, ağyarını mani bir tanım yapmak mümkün gibi görünmüyor. Prof. Dr. Melımet Aydın 'ın da belirttiği gibi, "dini, inceleme ve araştırma konusu edinen her disiplin, kendisine yarayan bir din tarifi ile yola çıkmaktadır. Bir psikolog dini çok kere, yaşanan bir tecrübe; bir sosyolog, içtiınai bir müessese; bir kelamcı, akıl ve nakille müdafaa edilebi­len bir sistem olarak görür. ( ... )

Özellikle Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam gibi "Kitap lı Diııler" sözko­nusu olduğunda, birbirine bağlı üç yön bulma.ktayız: İnançla ilgili hususlar, ibadetle ilgili hususlar, ahiakla ilgili hususlar. Iyi bir tanımın, dinin bu üç ce­phesine de hak ettiği önemi vermesi gerekir. Bu diııler açısından bakıldığında, demek oluyor ki, din, ferdi ve içtiınai yanı bulunan, fikir ve tabiat açısından sistemleşmiş olan, insanlara bir yaşama tarzı sunan, onlan belli bir dünya görüşü etrafında toplayan bir kurumdur. O, bir değer koyma, değer biçme ve yaşama tarzıdır. ( ... ) Din bir takım şeyleri duyma, o~ra inanma ve onlara görebir takım iriidi faaliyetlerde bulunma meselesidir."

Muhammed İkbal ise Whitehead (1861-1947)'dan aldığı bir tanımla dini şöyle ifadelendiriyor: "Din, içtenlikle kabuledildiği ve tam manası ile kavran­dığı takdirde karakter ve kişiliği büsbütün değiştirebilecek güçte bir genel ha­kikatler sistemidir. O halde, dinin başlıca amacı insanın iç ve dış dünyasını yöıılendirmek ve temelinden değiştinn~k olduğuna göre, ihtiva ettiği temel ha­kikatler hedefinden saptırılmamalıdır."

3. A.g.e. s. 210

4. A.g.e. s. 201

5. A.g.e. s. 202

6. Prof. Dr. Necati öner, Milli Zihniyet ve Milli Birlik, Ankara, 1986, s. 20.

7 Prof. Dr. Mehmet Aydın, Din Felsefesi, İzmir, 1987, s. 4-5.

8. Muhammed İkbal, İslamda Dini Düşüncenin Yeniden Doğuşu, çev. Dr. N. Ahmet Asrar, İstanbul, 1984, s. 18.

FELSEFE DÜNYASI, SA YI: 8, TEMMUZ 1993 .,.

Page 4: FELSEFE DÜNYASI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00615/1993_8/1993_8_KORLAELCIM.pdf · sonucu)dur. "Kültür fizik", "saf matematik kültür" gibi. B-En geniş ve normal anlamda:

MURTAZA KORLAELÇİ 37

İslam kelamına göre din, Allah tarafından vazedilen; mensuplannı dünya ve ahirette kurtuluşa götüren itikat ve arnellerden kurulmuş bir müessesedir.9

Böylece İslam dini söz konusu olduğu zaman, demek oluyor ki din, Kur'an-ı Kerim'in ayetleri ve Hz. Muhammed'in (570-:632) sünnetlerinde!J. oluşan bir kurumdur.

Elmalılı Harndi Yazır (1877-1942)'ın ifade ettiği gibi Peygambersiz bir hak din mümkün değildir. Allah'a İnanmayanlar, mabudlannı kendi önlerine dikmek ve ondan ilham almak isterler. Peygamberlere dayanmayan bütün ba­tıl dinler bu şekilde ortaya çıkmıştır. Hak dinin kaynağı peygamberliktir, Bü­tün Peygamberler, Allah'ın tekliğinde ittifak ederler. "Alemde, her taklidin hakiki bir aslı vardır. ~e hurafe dinleri, o hakiki aslın taklitlerinden ve sap-tırmalarındanibarettir." 0

.

V ahye dayanmayan, beşeri kaynaklı her din ve dini, "günlük hayatta in­sanlara egemen güçlerin insanların zihnindeki fantastik yansıması; dünyasal güçlerin, dünyasal olmayan formlara büründüğü bir yansıma" 11 diye tanım­!ayan ~~~~Jalist anlay~ar~ "din, k~ndi dutumlannı saklamak iç~ ın:ı~~ ıcat ettıgı bır vasıtadır" dı yen ateıst anlayışlar, Elmalılı 'nın belirttıgı gıbı, hakikatın saptırılmasından başka bir şey değil gibi görünüyor. Jacque Mari~ tain (1882-1973)'in dediği gibi tarihimizin tanıdığı hak dinlerin hiç biri, Filo­zoflar tarafından soyut olarak düşünülmüş, basit, tabii bir din değildir. Şüphe­siz filozofların icat ettiği dinlerde, insan varlığının tabii isteklerine (aspira­tions) cevap veren birçok izler bulunabilir. Bununla beraber, bunların hepsi de sapıktırlar ve tabiat üstü düzeni reddetmişlerdir13 .

Dine giriş imanla gerçekleşir. İnanmak birine, bir şahsa, bir Sen'e gü­venmek, emniyet etmektir. Mutlak olan dini iman insanın bütün benliğiyle Tanrı'ya "MutlakSen"e bağlanmasıdır14• "İnanma ister .dar anlamda, isterse geniş anlamda anlaşılsın, insanın varlık temeline kök salmıştır. İnsan inan­madan yoksun olamaz; inanma yok edilemez. Çünkü inanınayı yok etmek in­sanı yok etmek demektir15.

9. İslam Ansiklopedisi, Din Maddesi, cilt ill, İst. 1977,s. 590.

10. Paul Janet, Gabriel Seailles, Mezahib ve Matalib, çev. Elmalılı M. HamdiYazır, İstanbul, 1978,s.)(Ll. ·

1 1. M. Rosentlıal ve P. yudin, Materyalist Felsefe Sözlüğü, Çeviren Aziz Çalılar, istanbul, 1975, s. 112.

12. Ro ger Verneaux, Leçon sur L' existentailisrne, Paris, 1964, s. 63.

13. Jacque Maritain, Religion et Culture, Paris 1930, s. 22.

14. Doç. Dr. Murtaza Korlaelçi, Gabriel Mareel'in İman Anlayışı, E. Ü. ilahiyat Fak. Dergisi, sayı4, Kayseri 1987, s. 87.

15. Takiyettin Mengüşoğlu, İnsan Felsefesi, İst. 1988, s. 203.

FELSEFE DÜNYASI, SA YI: 8, TEMMUZ 1993

Page 5: FELSEFE DÜNYASI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00615/1993_8/1993_8_KORLAELCIM.pdf · sonucu)dur. "Kültür fizik", "saf matematik kültür" gibi. B-En geniş ve normal anlamda:

38 DiN-KÜLTÜR İLİŞKİSİ

( ... ) inanma eksik olursa hayat sarsılır. inanmanın eksik olduğu yerde her şey sallantıdadır16 . ( .•. ) İnanına, gelmekte olana uzak bir geleceğe kadar uzanır. ( ... ) İnsanın bütün uınutları, beklemeleri, yapıp-etmeleri gelmekte ola-

. nın, geleceğin çizgisi üstündedir. Eğer insan önceden görerek, önceden belir­leyerek geleceğe yönelirse, ancak o. zaman insan hayatını, yapıp-etmelerini planlayabilir. böylece de inanma ile önceden görme ve önceden belirleme arasındaki sıkı ilişki açığa çıkmış olur.'' 17

_

_ Hangi sahada olı~rsa olsun inancın önemini belirtmeye çalışan Men­güşoğlu şöyle diyor: "Hakikatte herhangi bir şeye inanmayan bir insan yok­tur. İnanılan bu şey çok değişik olabilir, fakat o hiçbir zaman eksik değildir.

>Çünkü hiçbir şeye inanılıayan bir insan yaşayamaz. Ger§ekten her türlü inançtan yoksun olan bir insanın yaşamasına olanak yoktur1

• ( ••• ) ·

inanma insanın başarılarını da etkiler. Bir toplumun başarılan ne kadar gelişmiş, ne kadar yüksek ise, refleksiyonlu, yönetilen, anma da o ölçüde ge­lişmiştir. Bir toplumun başarıları ne kadat ilkelse yönetilen, refleksiyonlu inanma da o ölçüde ilkeldir. ( ... ) Refleksiyonlu, yöneltİlenin inanma, doğa üs­tü olan bir şeye inanniaktır. İnsan üstü, doğa üstü olan bu şey, insan için bir

- dayanak oluyor. İşte bu inanma bizim din adını verdiğimiz inanmadır19. ( ... ) inanmanın eski kültür unsurlannda ne kadar önemli, büyük bir rol

oynadığını, onlardan bize kadar gelen tapınaklar açık olarak gösteriyor. Bu kültür unsurlarının birçok başarıları kaybolduğ.ı halde, tanrıiar dünyası ol­duğu gibi kalmıştır. ( ... ) İlkçağdaki kültür unsurlarında din işlerini yönetenler, dini yöneten sınıf, bugünkünden daha önemli bir yer alıyordu"20.

Buraya kadar din hakkında kısaca bilgi vermeye çalıştık. Din-kültür ilişkisini belirtmek için kültür hakkında da özet bir bilgi verip daha sonra iki­si arasındaki ilişkiyi belirtmeye çalışacağız.

KÜLTÜR

Kültür kelimesi "Cultura'"dan gelmektedir. Latince'de, Colere, sürmek, ekip-biçmek; Cultura ise Türkçe' deki "ekin" karşılığında kullanılmaktadır. Cultura sözcüğü XVII. yüzyıla kadar Fransa'da da aynı anlamda kulla­nılmıştır. "İlk kez ünlü Voltaire, Culture sözcüğünü, insan zekasının

16. A.g.e., s. 197.

17. A.g.e., s. 198.

18. A.g.e., s. 200.

19. A.g.e., s. 201.

20. A.g.e., s. 203.

FELSEFE DÜNYASI, SA YI: 8, TEMMUZ 1993 .,

Page 6: FELSEFE DÜNYASI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00615/1993_8/1993_8_KORLAELCIM.pdf · sonucu)dur. "Kültür fizik", "saf matematik kültür" gibi. B-En geniş ve normal anlamda:

MURTAZA KORLAELÇİ 39

oluşumu, gelişimi, geliştirilmesi anlamında kullanmıştır. Sözcük buradan Almanca •ya geçmiş ve 1793 tarihli bir Alman Dili sözlüğünde Cultur olarak yer almıştır. Etnolog G. Klemm "İnsanın Genel Kültürü Tarihi" adlı 10 cilt­lik eserinde Cultur sözcüğünü uygarlık ve kültürel evrim karşılığında kullandı. Sözcük ve kavram, buradan ispanyolca, İngilizce ve Slav dillerine geçti. ( ... )

Ancak XIX. yüzyılın ikinci yarısı ile XX. yüzyılın ilk çeyreğinde, Fran­sızlar ve İngilizler, uygarlık (civilisation) sözcüğünü kültüre tercih ediyorlar­dı. Fransızca • da Culture sözcüğünün uygarlık karşılığında Academi Française sözlüğüne geçmesi ancak 1932' de gerçekleşti"21 .

Tarihçesini kısaca belirtmeye çalıştığımız "kültür" kelimesi için de, efra­dını cami ağyarını mani bir tarif yapmak biraz zor gibi görünüyor. Bununla beraber, bu kelimeye verilen anlamlar birkaç grup altında toplanabiliyor.

A- En dar ve maddi anlamına en yakın anlamında; bazı yeteneklerin, zih­nin (esprit) veya vücudun, uygun egzersizlerle gelişmesi (veya gelişmesinin sonucu)dur. "Kültür fizik", "saf matematik kültür" gibi.

B- En geniş ve normal anlamda:

ı. Eğitilmiş ve bu eğitimle düşii..tıcesini (gout), kritik duygusunu ve yar-gısını geliştiren şahsın karakteridir,

2. Bu karakteri üretmeyi amaç edinen eğitimdir,

C- Medeniyetin eş anlamlısıdır22 . Bu genel sınıflamanın dışında bazı düşünürlere göre kültürün tanımlarını :

da şöyle belirtebiliriz. Thomas Stearns Eliot (1889-1965) kültürü şöyle ta­nımlıyor: "En geniş anlamında kültür, soyut kavramları aniayabilme ve kulla­nabilme olarak tanımlanabilir. Eğer böyle düşünüyorsak, kültürlü insana "en­tellektüel" insan demek istiyoruz23

. ( ... ) Hatta kültürü, basitçe hayatı yaşamaya değer yapan şeydir diye tarif edebilirii4. Benim kültür anlayışıma göre kültür, bir bütün olarak toplumun mahsulüdür. Bir başka ifade ile toplu­mu toplum yapan, şeydir. Yani kültür,.bir toAlumun herhangi bir kesiminin, herhangi bir sınıfının yarattığı bir şey değildir ."

21. Andre Lalande, Vocabulaire Technique et de Eritique del-Philosophie, Paris I 980, s. 199.

22. Bozkurt Güvenç İnsan ve Kültür, İstanbul, 1984, s. 96.

23. Thomas Stearns Eliol, Kültür Üzerine Düşünceler, Çev. Doç. Dr. Sevim Kantarcıoğlu. An­kara, 1981, s. 13.

24. A.g.e., s. 19.

25. A.g.e.,s. 31.

FELSEFE DÜNYASI, SAYI: 8, TEMMUZ 1993

Page 7: FELSEFE DÜNYASI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00615/1993_8/1993_8_KORLAELCIM.pdf · sonucu)dur. "Kültür fizik", "saf matematik kültür" gibi. B-En geniş ve normal anlamda:

40 DİN-KÜLTÜR İLİŞKİSİ

Taylor'a göre, "kültür, ya da uygarlık, bir toplumun üyesi olarak, insan­oğlunun öğrendiği (kazandığı) bilgi, sanat, gelenek, görenek ve benzeri yete­nek, beceri ve alışkanlıkları içine alan karmaşık bir bütündür26

."

Prof. Dr. Necati Öner' e göre kültür, "insanın varolanlar hakkında, hangi yolla olursa olsun, edindiği bilgiler ve bu bilgilere dayanılarak ortaya koyduğu eser ve davranışlar kültür denen şeyi oluşturur. ( ... ) Biz, bir kültürün varlığını ortaya konan eser ve davranışlardan anlarız. O halde eser ve davranışlar kül­tür değildir, kültürün tezahürüdür"27

.

Bozkurt Güvenç ise kültürü, sosyal miras ve gelenekler birliği olarak; idealler, değerler ve davranışlar olarak; çevreye uyum olarak; pireysel psiko­lojQ<: olarak; ol~gum ve kökeni yönünden; düşünüş olarak; simge olarak ayrı ayn tanınılıyor .

fi. Prof. Dr. Mümtaz Turhan'ın naklettiği bir tanuna göre: "Kültür dünyası, mevcudiyetinin bütün tarihi boyunca tabiatı ve kendisini nasıl idare edeceğini

· öğrenmek suretiyle insanın bizzat meydana getirmiş olduğu eseridir"29.

Değerli ilim adamı sayın Prof. Dr. Necati öner, bilgi türlerini ayın za­manda kültür unsuru olarak kabul ediyor. Bu bilgi türlerini de şöyle sıralıyor: Din, felsefe, bilim, san'at, düzensiz bilgi ve okkült bilgiler. ·

Kültürü, özgü kültür, Ortak kültür olarak iki gruba ayıran düşünürüınüz şöyle diyor: "Aidiyet bakımından kültürün bir kısmı bir millete-.özgüdür, o milletin damgasını taşır. Milletierin ayırımı kültürün bu yanı iledir. Kültürün

f.. bir kısmı da bütün insanlığa hastır, herhangi bir milletin damgasım taşımaz, ·milletlerin ortak malı gibidir. Birincisi bölgesel, ikincisi yaygındır. Birincisi sosyo - subjektif, ikincisi objektiftir.

Özgü kültür milleti millet yapan, bir toplumu kendisi yapan unsurdur . . Nasıl fertleri "ben"ler ayırırsa, toplumlan da birbirinden özgü kültürler ayınr. Öyle ise özgü kültür bir milletin "ben"idir.

Ortak kültür insanlığın ortak malıdır. Her milletin ortak kültürünün kul­landığı kısmı, onun milli kültürüne dahil olur. Bu bakımdan milli kültürü, yal­nız o milletin damgasını taşıyana indirmek yanlıştır. Bir milletin milli kültü­rü, hem özgü hem ortak kültürden oluşan bir bütündür30. ( ... ) Dinin emirleri-

26. Bozkurt Güvenç, a.g.e., s. 102.

27. Prof. Dr. Necati Öner, Kültür, Felsefe Dünyası, cilt I, Sayı 2, Ank. 1991, s. 2.

28. Bozkurt Güvenç, a.g.e., s.1 O 1-102.

29. Prof. Dr. Mümtaz Turhan, Kültür Değişmeleri, İstanbul, 1987, s. 37.

30. Prof. Dr. Necati Öner, a.g.e., s. 4-5.

FELSEFE DÜNYASI, SA YI: 8, TEMMUZ 1993

Page 8: FELSEFE DÜNYASI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00615/1993_8/1993_8_KORLAELCIM.pdf · sonucu)dur. "Kültür fizik", "saf matematik kültür" gibi. B-En geniş ve normal anlamda:

MURTAZA KORLAELÇİ 41

nin yerine getirilmesinde, kullanılan araç ve tutumun yorumlanmasında özgü kültür, gelenek ve görenekierin etkisi(;' lur. ( ... )-

Özgü kültürün fonksiyonu fertte milli zihniyeti doğurmaktadır. Zihniyet, ferdi mensup olduğu guruba bağlayan en sağlam en güvenilir bağdır. ( ... ) O halde güçlü millet olmanın ön şartı milli zihniyeti uyandırıp canlı tutacak öz­gü kültürün fertlerde yaşamasını sağlamaktır. Milli zihniyet milli güven doğu­rur. Millet'lerde, ferdierde olduğu gibi, kendine güven duygusu olmazsa hiç­bir şey yapamazlar"31

Prof. Dr. Arniran Kurtkan Bilgiseven de Sorakin (1889-1968)'in, kültür tiplerini esas itibariyle üç ana guruta toplarlığını belirtiyor. Bu ana guruplar­dan birincisi maneviyatçı kültiirlerdir. Bu da iki tali kültür tipine ayrılır.

a- Zahitlikmaneviyatçılığı,

b- Zahitler dışındaki diğer insaniann maneviyatçılığıdır.

İkinci ana gurup, maddeci kültürlerdir. Bu gurup da üç tali kültür tipine ayrılır:

a- Epikür (M.Ö. 341-270) zihnivetini model olarak kabul eden kültür. Bu zihniyet, insanları tekniklerini geliştirmek suretiyle tabiata hakim olma hedefine yöneltir. Böylece Epikür'cu maddecilikte ahlak ikinci plana atılmak­ta ve maddi tatmin temeline oturtulmaktadır.

b- Maddeci kültürün ikinci tipinde dış dünyadan istifade zimuyeti, her türlü ahlaki düşünceyi bastıracak kadar aşırı bır seviyeye varır. Insan, her türlü ahlaki mülahaza sözkonusu olmaksızın, her maddı vasıtadan kendi iç a.leminin istekleri yönünde diledi_ği şekilde yararlanmalıdır.

c- Maddeci kültürün bu tipı mürai insanlar yetiştirir. Bunlar maddi haz-lardan kendini koparına terbiyesi ile yetiştirilmemişlerdir. Bunlar terbiyeli ve efendi kimseler olarak davranıtlar. Fırsatçıdırlar. Anin akımını izlemeye uğraşırlar.

Üçüncü ana gurup karma kültürlerdir. Bu kültürlerde maddeci ve ma­neviyatçı kültür değerlerinin bir karışımı göze çarpar. Karma kültürün de iki tipi vardır:

a- İdeal kültür: Bu kültürde maddeci ve maneviyatçı değerler dengeli bir şekilğe birbirine kanşarak, mana etrafında bütünleşebilirler.

b- Sahte ideal kültür: Bu tip kültürde ideal kültüre ya bir türlü ulaşılama­mıştır veya ideal kültürden uzaklaşma başlamıştır. Bu kültürde gerçek iyice anlaşılamamıştır. Sahte ideal kültürde fert, "dışta kendisine zorla kabul ettiri-

31. Prof. Dr. Necati ÖNER, a.g.e., s. 6

FELSEFE DÜNYASI, SAY!: 8, TEMMUZ 1993

Page 9: FELSEFE DÜNYASI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00615/1993_8/1993_8_KORLAELCIM.pdf · sonucu)dur. "Kültür fizik", "saf matematik kültür" gibi. B-En geniş ve normal anlamda:

42 DİN-KÜLTÜR İLİŞKİSİ

len yoksunluklara fizik bakımından mümkün olduğu ölçüde katianınağa boyun - • •• •• •• u32 ·-·· -

egmış gorunuyorr

Sorokin'in, Konfüçyüs (M.Ö.-551-479) kültürünü, ideal kültür örneği göstermesini eleştiren Bilgiseven, ideal kültür olarak Asr-ı Saadeti göster­mektedir. Ona göre İslam Peygamberi ve onu takibeden ilk halifeterin idaresi altındaki Arap-İslam kültürü, ideal kültüre tam bir örnek olarak gösterilebilir. Çünkü "Kur'an'ın öz değeri:iiin bozulmadığı başlangıç devri Arap-İslam sos­yo kültürel yapısında ideal kültürün devamını sağlayan İslfunl değerler mad­deci ve maneviyatçı eğilimleri dengeleyen bir şahsiyet tipinin teşekkülüne iqıkan vermiştir. Bu manevi değerlerin temellııde tevhid akidesi vardır"33 . ' ''.

. Tevhid aleidesinden kaynaklanan aşağıdaki İslfunl değer hükümleri ideal-kültürü meydana getirirler:

a- ilim ve din bütünleşmesi

b- Dünya ve ahiret bütünlüğü

c- Fert ve cemiyet bütünlüğü

Bilgiseven'e göre, "İslami değer hükümleri tam anlamıyla uygulandığı takdirde, her fert kendi fikriyatında, fert ve cemiyet bütünlüğünün idrakine sa­hip olacağı için, milli refah ile ferdi saadet, keza ferdi refah ile milli saadet ay­mlaşmış olacaktır. Bu durum maddi ve manevi hedeflerin heırr fert ve hem cemiyet için dengeli hale gelmesini ifade eder ki, bu da ideal kültürün karak-t "d" ,34 en ır .

Tasnifini vermeye çalıştığımız kültürün bir takım "ön koşullan" vardır. Bunlar; bilme, anlama, öğretim, eğitim ve oluşma (derin bilgi)dir. Bunlar, ''Hazirlayıcı kültür" olarak da isimlendirilirler. Bunlar kültürün zorunlu şart- · lan olsalar bile hiçbir zaman yeterli şartlan değildirler. Kültürün gelişmesi için bir iklime, ortama ihtiyaç vardır.

Bu demektir ki her gerçek kültür, bilhassa modem kültür, insam çağdaş yapan, diğer varlıklar arasında en fazla insan üzerinde duran ortamdan, kendi­ni soyutlayamaz. Bu ortam şu üç evreyi ihtiva eder: a- Hürriyet ve kulla­nılabilirlik, b- Sosyal kalıtım, c- Çevre, bunların her üçü de günlük hayatta, sıkı sıkıya birbirine bağlı bulunurlar.

32. Prof. Dr. Arniran Kurtkan Bilgiseven, Din Sosyolojisi, İstanbul 1985, ss. 421-433.

33 A.g.e., s. 424.

34. A.g.e., s. 430.

FELSEFE DÜNYASI, SA YI: 8, TEMMUZ 1993 -.

Page 10: FELSEFE DÜNYASI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00615/1993_8/1993_8_KORLAELCIM.pdf · sonucu)dur. "Kültür fizik", "saf matematik kültür" gibi. B-En geniş ve normal anlamda:

MURTAZA KORLAELÇİ 43

Birbirine bağımlılıklan en fazla belirtilmiş olan hürriyet ve kültür, insan haklan arasında yer alırlar. Özellikle XIX. asrın sonlarından itibaren sosyolo­jik araştırmaların esas katkılarından biri, insanı ·sosyal ortamına yeniden yerleştirmek ve insanı, kendini çevreleyen. şeylere yeniden bağlamak oldu. Sosyal kahtım diye isimlendirilen insanın doğduğu çevre kültür gelişiminde çok büyük bir yer tutar.

Aile en yakın çevreyi oluşturur. Aile, çocuğa öğrenim ve kültür imkanlan hazırlar. Onun eğitim saflıalarından sonra ulaşacağı yeteneklerini uygulayacağı

35 ortama yardımcı olur .

Bir kültürün anahtar kelimeleri eğitim, bilgi, oyalanma (divertissement) değil, ama temaşa, sükunet ve neşedir. İlk üçü faaliyetlere uygun düşer, son üçü ise "ruh hallerine" işaret eder. Öyle ise kültürde önemli olan, manevi

.. d"" 36 yon ur .

Kültür için kabul edilen özellikler şöyle sıralanabiliyor:

(i. Kültür öğrrenilir: Kültür, iç güdüsel ve kahtımsal olmayıp her bireyin ~umdan sonra kazandığı alışkanlıklardır.

2. Kültür tarihi ve süreklidir: Kültür dendiğinde akla ilk gelen şey töre­lerdir. Çiink:ii kültürdeki sürekliliği sağlayan gelenek ve göreneklerdir. Bu da tarihiliğini belirtir.

3. Kültür toplumsaldır: Kültür öğretileri toplum tarafından icat edilir. Bir toplumun üyeleri tarafından kabul edilen davranışlar, paylaşılan alışkanlı­klar, tutum ve değerler o toplumun kültürüdür.

4. Kültür, ideal ya da idealleştirilmiş kurallar sistemidir.

5. Kültür ihtiyaçlan karşılayıcı ve doyum sağlayıcıdır.

6. Kültür değişir: Kültürler, zaman süreci içinde doğal çevreye uyum gösterirler. Kültürler, yayılma, ödünç alma, öykünme, v.b. yollarla komşula­rına da benzerler.

7. Kültür bütünleştiricidir.

8. Kültür bir soyutlamadır: Kültür, bütünüyle maddi, gözlemlenebilir bir şey ya da olgu değildir. O soyut bir kavramdlJ'i Hiçbir sosyal-kültürel sistem ne gökten iner, ne de dilrup dururken yok olur .

35. Louis Dollet, Culture İndividuelle et CıUture de Masse, Paris, 1947 s. 54-61.

36. A.g.e.,s. 89. ·

37. Bozkurt Güvenç, a.g.e., s.103~109:

FELSEFE DÜNYASI, SAYI: 8, TEMMUZ 1993

Page 11: FELSEFE DÜNYASI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00615/1993_8/1993_8_KORLAELCIM.pdf · sonucu)dur. "Kültür fizik", "saf matematik kültür" gibi. B-En geniş ve normal anlamda:

44 DiN-KÜLTÜR İLİŞKİSİ

Özelliklerini daha da çoğalfa bileceğimiz kültürün en önemli iletişim aracı ailedir. T.S. Eliot'ya göre, aile hayatı bu görevi başaramazsa kültürde çök.­meyi beklemeliyiz. Çünkü aile fertleri arasında takdire şayan bir şefkat var-dır. iletişimi sağlayan da bu şefkattir38. .

Düşünüre göre siyasi, iktisadi ve kültürel meseleler birbirinden ayrı düşünülemezler. Siyasi ve iktisadi hayatı etkisi dışında bırakan pir mahalli kültür .cereyanı antikacıl~ktan öteye gidemez. Yapılacak şey eski köklerden çağdaş kültürün büyümesini sağlamaktır. "Eğer bir milli kültürün gelişmesi bekleniyorsa, bu milli kültür, birbirini besleyerek kültürün bütününü de bes-~ .

leyen alt kümelerden oluşmuş bir güneş sistemi gibi olmalıdır. ( ... ) Hayatı-mıza makinalaşmanın getirdiği terimler içinde ifade etmek gerekirse, toplu­mun tıpkı bir makina gibi, mümkün olduğu kadar, iyi yağlanmış ve en iyi çe-likte ılını ks nl .. . kir39 n yap ş e e er uzerıne oturması gere .

Açıkça görülüyorki, bir noktadan sonra birbirine herhangi bir uzlaşmaya ,imkfuı tanımayacak ölçüde ters düşe~türler olduğu sürece, bütün siy~i ve iktisadi birleşme teşebbüsleri boşuna olacaktır"40• · ·

Düşünüre göre birbirine benzemeyen dinlerin, birbirine zıt kültürler oluşturduğu bir gerçektir 41 . Bunun için dinle kültür arasındaki ilişkiyi bilmek gerekir. Kültür değiştirme sürecindeki başansızlık, dini bir başansızlıktır 42. Birbirinden farklı kültürlere sahip olan topluml~ kültürlerindeki ortak~ası­flan meydana getiren hakim ~üç din~r. Bu bakınıdan,-~liot'ya göre, Asya,

·gelecekte, Hıristiyanlığı kabul etseydi bile, yine Avrupa kültürünün bir parça­sı olamazdı. Eliot şöyle diyor: "Standartlarımızın geliştiği ve yakın zamana kadar Avrupa kanunlarının kök sa~dığı ortani Hıristiyanlıktır. Herhangi bir

. Avrupalı, Hıristiyanlığın doğru olmadığına inanabilir. Yine de, onun söylediği, imal ettiği ve yaptığı şeyler, Hİristiyanlık geleneğinden doğar ve anlamını Hı­ristiyan kültüründen alır. Sadece bir Hıristiyan kültürü, bir Voltaire (1964-1778), bir Nietzsche (1844-1900) yaratabilirdi. Avrupa kültürünün Hıris­tiyanlık ortadan· kalktıktan sonra yaşayacağına inanarnı yorum~ Brina sadece Hıristiyan olduğum için değil, aynı zamanda sosyal biyoloji çalışmış bir kişi

38. T.S. Eliot, a.g.e., s. 39. 39. A.g.e., s. 57.

40. A.g.e., s. 62.

41. A.g.e., s. 62

· 42. A.g.e., s. 97

FELSEFE DÜNYASI, SA YI: 8, TEMMUZ 1993 .,.

Page 12: FELSEFE DÜNYASI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00615/1993_8/1993_8_KORLAELCIM.pdf · sonucu)dur. "Kültür fizik", "saf matematik kültür" gibi. B-En geniş ve normal anlamda:

MURTAZA KORLAELÇİ 45

olarak da inanıyorum. Eğer Hıristiyanlık yok oluriıa, bütün kültürümüz de yok ı ktır/143 o aca .

DİN-~TÜR İLİŞKİSİ

Din.,Kültür _ilişkisini ortaya .k<;> ynıası bakımından Eli ot 'nun sergilediği yukai1dakifikir, çok önemli bir gerçeği ifade etın~ktedir. Dolayısıyla bu konu üzerinde yeterince durulması gerektiği kanaatindeyim.

Din felsefeden daha eskidir44. Din ahlaktan da daha eskidir45

. Dolayısıy-J la din kültürden daha da eskidir. İşin esasına bakılırsa din, kültür veya mede-) niyeti kendiliğinden ihtiva eder. Jacque Maritain'in de dediği gibi hakiki din\ ne insan, ne dünya, ne medeniyet ve ne de kültür kaynaklı olmayıp, Allah ta-~ raftndan vahyolunmll.Ştur. Hakiki din, her medeniyet ve kültüre aşkındır. Ha-kiki din evrenseldir 46. . .

Kültür, bir dine bağlı olarak ortaya çıkıp gelişebilir. Dini, kültürün, basit ahlaki bir unsuru gibi gösterenler zaafa düşmektedirler 47

. J. Maritain 'in naza,.. rında, antik dünyadaki tipi ile milliyetçilik, dini anlaşılmaz bir kültür, bir me­deniyet haline getirmiştir 48

. Oysa kültür aklın ve faziletin ürünü olması itiba­riyle insana aittir. Kültür, dünya ile ilgili bir meyvadır. Hakiki din ise vahiy .... "d" 49 urunu ur .

Din medeniyeti oluşturur, kendisi medeniyet tarafından oluşturulmaz50

diyen Maritain, dinin kültür ~anata nüfuz etmeseni, onları sonsuzlaştırınası ~larak kabul ediyor. c5lla göre, Tanrı ile ilişki kurınayıp, sadece kendÇyiıçle­riyle yetinen insan aklı, insanl~ ve topluıy.un iyiliğinitemine yetmez . Do­layısıyla bu gaye için aldııi dine başvurması gerekir.

T.S. Eliot'ya göre ise kültür ve dini, aynı şeyin değişik yönleri olarak ta­nımlamak oldukça tehlikeli bir yaklaşımdır. Din ve kültür birbiri ile ilişkisi

43. Ag.e., s. 135-136.

44. Henry Dumery, Phenomenologie et Religion, Paris 1962, s. 77.

45. Geddas Macgregor, Les Frontieres de IaMonale et la Religion, Paris, 1952, s. 29.

46 Jacque Maritain, a.g.e., s. 25.

47. T.S. Eliot, a.g.e., s.19.

48. Jacque Maritain, a.g.e. s.24.

49. A.g.e., s. 12.

50. A.g.e., s. 54.

51. A.ge., s. 52.

FELSEFE DÜNYASI, SAYI: 8, TEMMUZ 1993

Page 13: FELSEFE DÜNYASI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00615/1993_8/1993_8_KORLAELCIM.pdf · sonucu)dur. "Kültür fizik", "saf matematik kültür" gibi. B-En geniş ve normal anlamda:

46 DiN-KÜLTÜR İLİŞKİSİ

olan iki ayn şeydir. "Birbirinden farlı anlamlara sahip olan din ve kültür, fert ve grup için yalnız sahib olduklan bir şey de~il, aynı zamanda ulaşınaya ça­lıştıkları bir hedef anlamına da gelmelidir" 2

. D~ üre göre bir insanın, doğumundan ölümüne kadar günlük hayatında 24 saat, hayatına d_ilzen veren inancıdır. Bu yaşam şekli aynı zamanda kültürü de ihtiva etmektedir. Dolayı­sıyla kültiirle din içiçedir. Burada aynılık değil birbirini ta.ffi"amlan;;söz ko­n;;-udur. D~türü özdeş kabul eden toplumlarda, gelişmemiŞ kültür ve ilkel dihler hakim olur.

~, D~, ~~~muhtaç old~~u çer~e;e~~ t:min eder .ve büt~ insanlığı buna­lııri ·ve umıtsızlıkten kurtarır .. Çeşıtlı k_!lltürlere sahip olan ınsanların, ortak bir dini inanç ve uygulama içinde olmaları, genellikle toplumların gelişmeleri için faydalı olan etkileşimi teşvik eder. Bunun akSı Olması, yani bir din çeşit­li kültürlere göre değiştirilirse, birbirlerini olumlu yönden etkilemeyen birçok dal ve mezheplere bölünür. Çeşitli kültürlere mensup insanların, dinde birli-

- iderinin sağladığı yararlı neticeyi bugün İsrail Devletinde görmekteyiz. Asır­lardır dağınık yaşayan Yahudi halkı değişik kültürde olmalarına rağmen din birliğindeki sağlam bağlılığı nedeniyle devlet olabilıniştir.

Dinle kültür arasında son derece yakın bir ilişki vardır. Bu nedenle dinde meydana gelen değişiklik mutlaka kültürde de kendisini gösterir54

• Louis Dollet'nin de dediği gibi, "din, doğumundan ölümüne kadar insana yardım eden ve onu yöneten biridk"ha;t biçimi"55 olduğu için etkileşim hususunda hakimiyeti dine vermek-gerekir. - __ -__ .-

(-~ Medeniyetin başlangıcından günümüze kadar, dinle külÜ& ·ara:sındiıkr \ ilişkinin varlığı doğrulanmıştır. Bu ilişki gelecekte de devam edecektir. Çok

) sayıda filozof ve düşünürlerden, inananlar olduğu kadar ateist olanlar da, hiç-\/ biri, dinin veya en azından ahlakın, insanın gelişmesindeki kültürel rolünü in­\ kar edememiştir. ı

\ Ortak bir inanç olmaksızın kültür bakımından milletleri bir araya getirme gayretleri sadece hayalde kalmaya mahkfundur56

. Eliot'ya göre ortak bir inanca dayalı kültür unsurlarındaki birlik, asırlardır toplumlan bir arada tutan

52. T.S. Eliot, a.g.e., 23.

53. A.g.e., s. 27.

54. A.g.e., s. 75.

55. Louis Dollet, a.g.e., s. 63.

56. T.S. Eliot, a.g.e., s. 98.

FELSEFE DÜNYASI, SA YI: 8, TEMMUZ 1993

Page 14: FELSEFE DÜNYASI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00615/1993_8/1993_8_KORLAELCIM.pdf · sonucu)dur. "Kültür fizik", "saf matematik kültür" gibi. B-En geniş ve normal anlamda:

MURTAZA KORLAELÇİ 47

gerçek bağdır. Hiç bir politik ve ekonomik teşkilat, ne kadar iyi niyetli olursa olsun, 6u şeKildeki kültür birliğinin verdiğini sağlayamaz57•

Din ile kültürü özdeşleştinneden, ·dini din, kültürü de kültür olarak kabul edip, indirgemecilik yapmadan aralanndaki ilişkiyi, kendi saygınlıklan içinde ortaya koymak en akılcı bir tutum gibi görünüyor. Herkesin çeşitli politik gö­rüşü olabilir, fakat herkesin görevi müşterek kültürü politik etkilerle kirlet­mernek ve muhafaza etmek olmalıdır. Bilinmesi gereken şeylerden biri de, bir milletin vatandaşlannın birbirine yardımlan ·olmaksızın Üstün bir mede­myetin işareti olan eserler meyruına getirme gücünden mahrum ·oluşudur. Ulu geçmişimizin bize emanet bıraktığı müşterek maddi ve manevi değerlerin korunup, ülkemizin en az çağdaş medeniyet düzeyinde gelişmesinin, din mer­kezli güneş sistemi şeklindeki kültür birliğiyle sağlanacağı inancını taşımak­tayız

57. A.g.e., s. 136.

Felsefe dersinin İletişim Fakültelerinde okutulmasının gerekliliği ile ilgili olarak derneğimizce aşağıdaki mektup İletişim Fakülteleri Dekaniıkiarına gön-· derilmiştir.

SayınDekan

İletişim Fakültelerinde Felsefe dersinin çok faydalı olacağı düşünülmektedir. Bu dersin

gerekliliği şu hususlarda ortaya çıkar.

1. İnsanlar arası iletişim, bütün evrene egemen olan etkileşimin bir parçasıdır. Evreni oluştııran parçalar arasında sürekli bir etkileşim vardır. İletişim olgusunu evrenin temel bir özelliği olarak görebilmede, Felsefenin yardınu büyüktür ..

2. İletişimin toplum hayatının oluşmasında öneminin büyüklüğü gözönüne alınınca, bu­nu sağlayan kişilerin sorumluluğu ortaya çıkar. Bu bakımdan iletişimcilerin belli ahlaki kurallan bilip ve benimsernesinde zaruret vardır. Basın ahhikının değerinin ortaya konabilmesi için, onun bir ahlak felsefesi çerçevesi içerisinde belirtilmesi gerekir.

3. Basın yayında iletişim, kavramların nakliyle ilgilidir. Bu sebeple, iletişimi gerçek­leştirenlerde kavramların doğru kazanılması, kargaşaya sebebiyet vermeyecek şekilde doğru ifade edilmesi, iletişimdeki amacın zanıri şartıdır. İletişim in kavram kargaşalığını önleyecek bir zihin yapısına sahip olması için, kavramla onun temsil ettiği varolanın ilişkisini inceleyen felse­feye ihtiyacı vardır.

4. iletinin bazen ideolojik veya pragmatik düşüncelerle asıl arnacının gizlenerek örtülü bir tarzda ifade edildiği halleri vardır. Bu bakımdan iletinin çözümlenmesine her zaman ihtiyaç duyulur. Bu çözümlemede en büyük yardımcı felsefe ve mantıktır.

Bilgi ve ilginize saygı ile sunanm.

Prof. Dr. Necati ÖNER

Başkan

FELSEFE DÜNYASI, SA YI: 8, TEMMUZ 1993