ey iman edenler! hep birlikte İslam’a girin....İslam, kadın düşmanı bir din değildir ........

680
Ey iman edenler! Hep birlikte İslam’a girin. (Bakara Suresi 208)

Upload: others

Post on 30-Aug-2021

9 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

IND.inddEy iman edenler! Hep birlikte slam’a girin. (Bakara Suresi 208)
Eser Ad: slam Ne Deildir Yazar: Emre Dorman
letiim: [email protected]
ISBN: 978-605-66212-6-0
Bask ve Cilt: Pasifik Ofset Cihangir Mah. Güvercin Cad. No:3/1 Baha Merkezi A Blok. Haramidere / stanbul Tel:0212 412 17 77 Sertifika No: 12027
1. Bask: Mays 2018 10. Bask: Mays 2018
Genel Datm stanbul Yaynevi
Dr. Emre Dorman, Acbadem Üniversitesi’nde öretim üyesidir. Marmara Üniversitesi lâhiyat Fakültesi Temel slâm Bilimleri Kelâm Bilim Dal’nda hazrlad Tanr’nn Varlnn Kantlanmasnda Kullanlan Modern Deliller: nsanc lke Örnei balkl tezi ile yüksek lisans, Deizm ve Eletirisi: Tarihsel ve Teolojik Bir Yaklam balkl tezi ile de doktora çalmasn tamamlad.
Emre Dorman, Acbadem Üniversitesi’nde Felsefeye Giri, Bahçeehir Üniversitesi’nde ise slâm Felsefesi ve Din Felsefesi dersleri vermekte, ilâhiyat, felsefe ve din-bilim ilikisi alanlarnda çalmalarn sürdürmektedir.
Yaymlanm Eserleri
• nsanlar Uyurlar Ölünce Uyanrlar (2011) • Modern Bilim: “Tanr Var” (2011) • Kur’an- Kerim’deki Temel Emirler ve Yasaklar (2011) • People Are Asleep They Wake Up When They Die (2012) • Duanz Olmasa Ne Öneminiz Var? (2013) • Dini Konularda Kendini Kandrmann 40 Yolu (2014) • Din Neden Gereklidir? (2015) • Allah’a Öretilen Din (2016) • Allah’n Parmak zi (2016) • Kendini Knayan Nefis (2017) • slam Ne Deildir (2018)
Rahmetli Dedem Mehmet Dorman ve
Rahmetli Babaannem Hanife Dorman’a
7
ÇNDEKLER
8
Sözü Bitirirken… .........................................................................................................679
nsan dediimiz varln, varlk sahasna çkt andan beri yeryüzünde iyilik ve kötülük, gerçek ve batl, adalet ve zu-
lüm arasndaki mücadele hiç eksik olmad, hiç bitmedi. Gelen bunca ilahi mesaja ve peygambere ramen insanlarn önemli bir ksm yaratllarna aykr davranmay hiç terk etmedi. Çou insan, aklnn, yaratlnn ve vicdannn sesini gerektii gibi dinlemedii gibi ilahi buyruklara da gerektii gibi önem ver- medi, dini ve insani ilkelere bal kalarak bar, huzur ve gü- ven içinde yaamak yerine, dini ve insani deerleri hiçe saya- rak hareket etme yoluna girdi.
Bugün slam ile birlikte anlmas mümkün olmayan ey- ler, slam denildiinde insanlarn ilk aklna gelen eyler ha- line geldi. Çünkü slam dini, mensuplar tarafndan tannmaz ve yaanlmaz bir hale getirildi. Bugün özellikle gençlerin s- lam’dan uzaklamas, ateizm ve deizm gibi görülere savrul- malarnn altndaki en öncelikli sebeplerden biri, slam ile ala- kas olmayan inanç ve kabullerin slam adna insanlara sunulup savunulmasdr.
Bu kitabn yazl amac slam dini hakknda doru bili- nen yanllara dikkat çekmek ve slam’n ne olmadndan hareketle gerçekte slam’n ne olduunu ortaya koyabilmek- tir. Çünkü maalesef bugün slam ile ilgisi olmayan eyler, s- lam’n temel ve kurucu ilkelerinin önüne geçirilmi, hayatmza anlam ve deer katmak ve doru yolda bize klavuzluk etmek için gönderilmi olan din, anlalmaz, yaanlmaz ve içinden çklmaz bir hale getirilmitir.
10
Bugün Müslümanlarn önemli bir çounluu inandklar dini gerektii gibi bilmemektedir. Gelenek ve kültür ile e- killenmi din anlaylar dinin kendisini gölgelemektedir. Bu yüzden öncelikli olarak dinin kendisi ile tarih boyunca olu- an kültürünün birbirinden ayrt edilmesi gerekmektedir. Din ile kültür birbirinden ayrt edilmedikçe neyin din, neyin kül- tür olduunu bilmek mümkün deildir.
slam dini, insan akl ve yaratlna son derece uygun olan evrensel ilkeleri ile yenilenmeye ihtiyaç duymayacak ekilde her döneme hitap ederken onu gönderildii ilk dönemlere ve o dönemlerdeki geleneksel ve kültürel anlaylara hapsetme gayreti içindeki kimi kii ve çevreler sebebiyle slam dininin günümüz dünyasna hitap etmedii zannedilmektedir. Oysa s- lam, Kuran vahyi ile tamamlanm ve kyamete kadar geçerli klnm son ilahi hitaptr. Dolaysyla Kuran’daki ilkeler, hiç- bir zaman mevcut çan gerisinde kalmayacaktr.
slam dini hakkndaki yanl bilgi ve alglarn banda di- nin kayna sorunu gelmektedir. Allah’n en güzel ekilde ta- mamlad ve din adna ihtiyaç duyulan her türlü detay en ince ayrntsna kadar açk ve anlalr bir ekilde sralad Kuran vahyi, Peygamberimiz ve dört büyük halife döneminde din adna referans alnan tek bilgi kayna iken, zamanla siyasi sebepler bata olmak üzere farkl inanç ve kültürler ile girilen etkileim sonucunda slam’n ruhuna aykr birtakm inanç ve kabullerin Müslümanlarn din algsn bozduu ve Peygam- berimiz üzerinden rivayet üretimine geçilmesiyle de Kuran’n Müslümanlar üzerindeki otoritesinin sarsld görülmektedir.
Bu duruma daha ilk günden beri kar çkan saduyulu ve samimi inananlar gerek mevcut yönetimler gerekse dini konu- larda gerçei deil gelenek ve kültürü esas alan insanlar tara- fndan bask ve iddete maruz braklm ve ölüm ile sonuçla- nan ikenceler ile susturulmaya çallmlardr. Din, siyasete
11
ve güce alet edilirken, siyasi otoritelerin iktidarlarn meru k- lacak biçimde ekillendirilmitir.
Oysa slam dini için üphesiz ve tek geçerli kaynak, Ku- ran- Kerim’dir. Dolaysyla slam dinini, baka kaynaklardan deil bizzat Kuran’dan okuyup örenmek ve Kuran d her türlü bilginin beeri bilgi ve yorumdan ibaret olduunu bilmek gerekir. Bu çalmada da dini referans olarak sadece Kuran- Kerim esas alnm, Kuran d kaynaklarn slam dininin as- lna uygun ve doru anlalmas önünde oluturduu engeller gerek çeitli rivayetlerden gerekse baz mehur kitaplardan ör- neklerle gösterilmeye çallmtr.
nsanlarn dini çarptarak gerçekletirdikleri zulüm ve hak- szlk hep var olagelmi ve sonuçta din, insan özgürletiren, akln kullanmaya ve yaratlna uygun davranmaya tevik eden, erdemli ve ilkeli bir insan, ihlasl ve samimi bir inanan ina etmeyi hedefleyen bir olgu olmaktan çkarlarak insan köleletiren, akln ve vicdann körelten, kiilik ve duru sa- hibi bir birey olarak deil sürü psikolojisi ile hareket ettiren bir araç haline getirilmitir.
Dolaysyla slam dini üzerindeki kara perdelerin kaldrl- mas ve slam’n nn insanla umut olmas için gerçekte slam’n ne olduunun ve ne olmadnn net bir ekilde or- taya konulmas gerekmektedir. te elinizdeki bu çalma, bu amaca yönelik olarak yazlm bir giriimden ibarettir.
slam dini hakknda doru bilinen yanllar krk balk al- tnda incelenmi, dinin özünden kopuun ve din adna ortaya çkan sapmalarn nedenleri delilleri ve kaynaklar ile birlikte okuyucunun takdirine sunulmutur. Bu çalma, slam dininin bütün problemlerini çözme iddiasnda deildir ancak sorunla- rn nedenlerine inilmedikçe, sorunlarn ortaya çkard sonuç- larn çözüme kavuturulmasnn mümkün olmayacan gös- termeyi hedeflemektedir. nsan elinden çkan her çalma gibi hata ve kusurlar olmas pek tabiidir.
12
Çalma boyunca eletirel ve sorgulayc bir bak açs ile meseleler deerlendirilmeye çallmtr. Eletirilerdeki he- def kiiler ya da gruplar deil, düünce, kabul ve iddialardr. slam adna doru olmad inancnda olduumuz iddialar or- taya konulmaya ve Kuran ayetlerinde hareketle bu iddialarn neden yanl olduklar gösterilmeye çallmtr. slam inanc açsndan Allah dnda herkes sorgulanp eletirilebilir ve hiç- bir kitaba Kuran muamelesi yaplamaz. Dolaysyla her kitaba ve insan elinden çkan her çalmaya eletirel yaklamak ge- rekir. Geçmi kültür ve birikimle yüzlemeden, geleneksel din anlay ve algsna eletirel bakmadan dorular bulup anlamak mümkün deildir. Geçmite yaam insanlar ve yazdklar ki- taplar kutsamak, insanlar ve yazdklarn tartlmaz ve sor- gulanmaz klmak ve hatta insani görü ve yorumlar ile Kuran dndaki kitaplar dorudan din saymak slam inanc açsn- dan kabul edilebilir olmad gibi bu tarz bir anlay ve bek- lenti akl banda bir Müslümana yakan bir tavr da deildir.
Müslümanlar Kuran’a uygun olmayan bilgilerin ve gelene- in deil, akln, vahyin ve gerçein peinden gitmelidir. Aksi halde Kuran’n bu konudaki onlarca apaçk ayeti bizzat Müslü- manlar tarafndan yok saylarak göz ard edilmeye devam ede- cektir. Doru bir slam inancna sahip olmak için ilahi olan ile beeri olann birbirinden ayrt edilmesi ve slam’n beeri olan üzerinden deil ilahi olan üzerinden deerlendirilmesi gerekir. Çünkü slam inanc için ölçü Kuran’dr, Müslümanlar ya da Kuran d kaynaklar deildir.
Çalmamzn bölümleri, ilenen konunun içeriine göre bazen dil ve anlatm açsndan deiiklik gösterebilmektedir. Kitabn tamamnda açk, anlalr ve yaayan bir Türkçe kul- lanlmaya özen gösterilmi, özellikle yaplan alntlarda geçen baz teknik terim ve kullanmlarn ne anlama geldikleri dipnotta verilmeye gayret edilmitir. Gereklilik sebebiyle baz bölüm- ler daha detayl bir ekilde ele alnrken, dier baz bölümler
13
ise kitabn hacmi düünülerek ana hatlar ile ortaya konul- maya çallmtr.
Bu çalma, geleneksel din algsna sahip kiilerin gerçei gereince düünüp sorgulamadan yapacaklar eletirilerden ve etiketlemelerden çekinmeden ve knayacak olann kna- masndan korkmadan kaleme alnm, herkes tarafndan be- enilip benimsenmek gibi bir amaç güdülmedii gibi herkesi honut edip kuatacak ekilde gerçei gizleme yoluna da gi- dilmemitir. Çaba bizden, baar ise her eyin en dorusunu bilen Allah’tandr.
15
1
SLAM, NSANIN AKLI, VCDANI VE DOASI LE ÇATIAN BR DN DELDR
slam ve insan ilikisi üzerinde yargda bulunmadan önce s- lam’n gerçekte ne olduu ve ne olmad konusunu netle-
tirmek son derece önemlidir. Yanl bir slam ve din algsyla doru deerlendirmelerde bulunmak mümkün olmayaca gibi tarafsz bir bak açsna sahip olmak da mümkün olmayacaktr.
slam, Allah’a kaytsz artsz teslim olmaktr. Müslüman olmak bu teslimiyeti kabul etmek, gerçek anlamda inanan yani mümin olmak ise bu kabulü, hayrl ve güzel eylemler ile or- taya koymaktr. Çünkü Müslüman olmann beraberinde getir- dii son derece önemli sorumluluklar vardr. Bu sorumluluklar en güzel ekilde yerine getirilmedii müddetçe gerçek anlamda iman etmek de inanlan slam ile yaanan Müslümanlk ara- snda tutarllk sergilemek de mümkün olmayacaktr. Allah kul- larndan çok ey istiyor deildir. stedii eyler, her anlamda insann akln, vicdann ve insanln harekete geçirecek ve onu erdemli ve ilkeli bir birey haline getirecek eylerdir. s- lam, insann akl, vicdan ve doas ile çatan bir inanç sis- temi deildir. Çünkü slam olmak esasen insan olmak; insan olduumuzu hatrlamaktr.
Hz. Âdem’den Peygamberimiz Hz. Muhammed’e kadar ge- len tüm peygamberlerin beraberlerinde getirmi olduklar ilahi mesajlarn ortak ad slam’dr. Tüm peygamberlerin en önce- likli ortak paydalar da Müslüman olmalar ve insanlar ken- dilerine deil yalnzca Allah’a çarmalardr.
slam, insan olmann onuruna, düünebilen insan aklna, doas bozulmam insan ruhu ve vicdanna en uygun sistem
16
olarak insanln ortak deerlerini içerir. Çünkü gerek yarat- l gerek akl ve vicdanyla ancak insan varsa slam’n ve an- cak slam varsa insann bir anlam ve deeri vardr. slam’n en büyük kurucu deerlerinden ve tüm peygamberlerle bir- likte vurgulanan getirilerinden biri de rkçln her türlüsünü reddetmesi ve üstünlüü, rkta, soyda, dilde deil erdemli ve ilkeli davranlarda görmesidir: Ey insanlar! Biz sizi bir er- kek, bir diiden yarattk ve birbirinizle tanmanz için sizi halklar ve kabileler kldk. üphesiz Allah katnda en üs- tün olannz (sorumluluk bilinci ile hareket edip) duyarl olmada en ileride olannzdr. (Hucurat 13)
Demek ki slam, Allah merkezli ama insan hedefli bir inanç- tr. slam, insan içindir. nsan yaratl amacna uygun bir forma sokup, yine bu amaca uygun yaatmak içindir. slam inanç sis- teminin en temel ve evrensel ilkeleri ile vücut bulmu hali din- dir. Din, insana, insan olduu gerçeini hatrlatmak, ona doru yolda ilerleyebilmesi için klavuzluk etmek, hayatn anlaml ve deerli klmak, akln ve vicdann köreltmesine engel ol- mak için vardr. “Din nedir?” ya da “Dinin amaç ve hedefi ne- dir?” eklindeki sorulara verilecek en güzel cevap: “Din, er- demli, ilkeli, adalet ve merhameti esas alan insan ve toplum ina etme projesidir” eklinde olacaktr. Çünkü “slam’dan ne- leri çekip alrsanz en temel deerlerini yani kurucu ilkelerini ortadan kaldrrsnz?” gibi bir sorunun muhtemelen en doru cevab: “Akl, irade, adalet ve merhamet” olacaktr.
Din bizden, insan olmann onuruna yani yaratlmza uy- gun davranmamz, sorumluluk bilinci içinde duyarl ve ilkeli bir insan olmamz, inanmamza ramen Allah yokmu gibi ya- amamamz, insanlara güven vermemizi, adaletli, merhametli, doru ve örnek bir birey olmamz ister. te tam da bu yüzden din bizden geçici arzularmza deil Allah’a teslim olmamz ister. Yaratlmzdan bize verilmi olan deerleri bozmadan,
17
aklmz ve vicdanmz köreltmeden, yaratlmza ve insani deerlere bal kalmamz ister.
Din, Allah ile kul arasndaki ilikiyi belirleme noktasnda bireysel bir olgudur. Özgür iradesi ile karar vererek Allah’a tes- lim olmak ve dini gerekleri yerine getirmek isteyen kii, bunu bireysel olarak yapar. nanç, bireyin kendi kiisel sorumlulu- udur. Ahirette Allah’a verilecek hesap da bu bireysel sorum- luluun sonucudur. Din, srar deil tekliftir. Din, bu anlamda insana geni bir özgürlük alan tanmtr. Dolaysyla din, in- san tutsak etmek için deil aksine özgürletirmek için vardr.
Din insan hayatn anlaml, deerli ve yaanlabilir klmak içindir. Oysa insan, kendisi için olan dini özünden uzaklatra- rak yaanlmaz klmtr. Dini, deerlerinden uzaklatran, onu yozlatran, kültürel ve geleneksel inanç ve kabuller ile özün- den koparan, onu birtakm dünyevi güç ve menfaatlere alet ederek doasn bozan insandr. Dolaysyla dinin kendisi ile din adna insanlar tarafndan üretilen kültür, gelenek ve kabul- ler birbirinden ayrlmaldr. Dinin kendisi ile kültürünü birbi- rine kartran insan, gelenek ve kültürle ekillenmi din anla- ylarnn dinin içine girmesine neden olacaktr. Böylece din ile insan arasnda uyumsuzluk oluacak ve çatma çkacaktr.
Doas bozulmam insan akl ve vicdan, doas bozulma- m dini ilkeleri benimsemekte zorluk çekmeyecektir. Ancak hem insann hem de dinin doasnn bozulduu yerde, insan, yaratl ayarlarna din de özüne dönmedii müddetçe insan ve din arasndaki çatma ve uyumsuzluk bitmeyecektir. Çünkü doas bozulmu din ile doas bozulmu insan arasnda doku uyumazl olacaktr. Bu uyumsuzluu ortadan kaldrmak için öncelikle yaratl ayarlarmza dönmemiz, din adna bilip ö- rendiimiz bilgi ve kabullerimizi akln ve vahyin öncülüünde gözden geçirmemiz ve hem insanlmz hem de inancmz Allah’n vahyi ile yeniden ina etmemiz gerekir.
18
Yaratl ayarlarna uygun hareket eden insan ile dinin ken- disi arasnda bir çatma olmas söz konusu olamayacana göre ya bizim ayarlarmzda ya da din anlaymzda bir so- run var demektir. Bu sorunun çözümü için alg ve ayarlarmz Allah’n vahyi ile normale döndürmemiz gerekir. nsan ftrat yani yaratl için uygun olan din, her türlü insani müdahale ve etkiden arndrlm olan saf ve doal dindir. Bu dinin sa- hibi Allah’tr. Allah’n yaratt insan ile Allah’n indirdii din kendi arasnda uyum gösterir. Allah’n dini ile ftratmz, tpk beden ölçülerimize uygun smarlama bir elbise ile bedenimi- zin uyumu gibi eksii ve fazlas olmadan üzerimize tam ola- rak uygundur. Ftratmza uygun olmayan din, beden ölçüleri- mize uygun olmayan bir elbise gibi üzerimizde emanet durur.
Bugün yaygn olarak yaanan, en temel insani deerlerle, akl ve yaratl ile çatan geleneksel din algsnn inancmz yozlatrd ve ftratmzla çatt ortadadr. Çünkü bugün çou Müslüman, gerçek ve samimi bir imandan, erdemli, ah- lakl ve ilkeli bir durutan uzak bir din anlayn benimsemi- tir. Oysa insan olduumuzu hatrlamadkça yani ftratmza uygun davranmadkça Müslüman kalmamzn mümkün olma- yaca bilinmelidir.
Allah dini, aklmza ve doamza uygun olarak gönder- miken onu çatma konusu klan bizleriz. Genetii ile oyna- np doas bozulmu bir besin gibi dinin de genetii ile oyna- m ve doasn bozmuuz. Bu yüzden dinin varolu amacnn bize salayaca faydalardan gerektii gibi istifade edemiyor, din adna uydurulan, üretilen, anlatlan eyler sebebiyle doa- mz bozuyor ve dini ilkelere uygun davranmyoruz.
Oysa din bize aklmza, vicdanmza ve yaratlmza uy- gun olarak farkndalk ve duyarllk kazandrmak, varolu an- lam ve amacmz kavramamzda bize destek olmak, dünya hayatnn geçicilii ve ölüm gerçei karsnda nasl bir hayat yaamamz gerektii hususunda bizi bilgilendirmek, en güzel
19
ekilde yönlendirmek, insan olmann onuruna uygun bir hayat yaamamz, bar, huzur, güven içinde yeryüzünü güzel ve ya- anabilir bir yurt klmamz, iyi ve güzel olana yönelerek kötü ve çirkin olandan uzak durmamz, ruhumuzun ve manevi doa- mzn kaslarn güçlü ve salam tutmamz, bencillik, kin, öfke, nefret gibi kötü huylardan arnmamz, rahmet, merhamet, ada- let ve erdemi esas almamz yani ksacas Allah’n bizden raz olaca ekilde bir hayat yaamamz için vardr: Allah’a da- vet eden, dürüst ve erdemli davranan ve ‘Elbette ben ka- ytsz artsz Allah’a teslim olanlardanm’ diyenden daha güzel sözlü kim olabilir? (Fussilet 33)1
ayet din bunlar salamyorsa ki bireysel ve toplumsal resme bakldnda salamyor olduu görülmektedir ya bi- zim inancmzda ya da din anlaymzda bir problem var de- mektir. Dolaysyla sorunu dinde deil kendimizde aramamz gerekir. Allah’n dini, insanlarn öretileri gibi deildir. n- san akl, vicdan ve yaratl ile uyum gösterir. Yeter ki biz hem kendi doamz hem de dinin doasn bozmadan akln ve vahyin rehberliinde doru bir din anlay üzerinde ola- lm. te o zaman din, en büyük problemimiz olmaktan çka- cak ve Allah tarafndan gönderili amacna uygun olarak en büyük nimetimiz halini alacaktr. Çünkü ayetin ifadesi ile din bizim için Allah’tan gelen bir nimettir: Bugün dininizi sizin için kemale erdirdim ve size olan nimetimi tamamladm; sizin için din olarak slam’/Allah’a teslimiyet yolunu be- nimsedim. (Maide 3)
slam inanç sistemi, hem Allah’n en büyük nimeti hem de inanp hayrl ve güzel iler yapmak isteyenler için doru yol rehberidir. slam, Allah’tan gelen saf hali ile insanlar tarafndan 1 Not: Çalma içinde Kuran ayetleri koyu renkli olarak, ayet yerleri de hemen ar-
kasndan parantez içinde (Fussilet 33) örneinde olduu gibi “Suresi” yazlmadan verilecektir. Örnek verilen bu ayet Fussilet Suresi’nin 33. ayetini ifade etmektedir. Ayn zamanda baz yerlerde metin içi ayet göndermeleri dipnotta verilecektir.
20
üretilen inanç, kabul ve yorumlarn üzerinde ve her türlü insani müdahaleden korunmu bir deerdir. Tüm dinlere ve inançlara kar gücünü ve üstünlüünü de buradan almaktadr: O, Elçi- sini, hidayet ve hak din ile gönderdi ki mürikler holan- masa da onu, bütün dinlere üstün klsn. (Saff 9)
Allah tarafndan indirilen dinin, insanlar tarafndan üretilen inanç ve kabullere olan üstünlüü hiç üphesiz Allah’n kulla- rna olan üstünlüü gibidir. Allah tarafndan indirilen din nasl bir dindir? sorusu Kuran ayetlerinden hareketle u ekilde özetlene- bilir: “Hakikatin dini olarak adlandrlan bu din; delil ve ispata dayand için “salam din”2, akl onu gerektirdii ve varlkla- rn yaratl ona tanklk ettii için “hak din”3, Allah’n birliini ve ibadetin O’na yaplmas gerektiini vurgulad için “tevhid dini”4, gelmi geçmi bütün peygamberlerin ortak dini olduu için ve insan doasna yasland için “hanif din”5, Hz. brahim örnekliinde olduu gibi hanif olup delil getirerek ve delile da- yanarak inanlan bir din olduu için “brahim dini”6, yaratld hâl üzere devam eden bozulmam mizaç ve tabiat sahibi insan- larn yöneldii din olduu için “ftrat dini”7, dinde delilin ve de- lil üreten süreçlerin önemine ve yerine iaret etmek üzere “akl dini” ve “kalp dini”8 olarak nitelenmektedir.”9
slam, hayatn anlam ve deerinin Allah ile kurulan bada olduu mesajn verir. nsan bata olmak üzere her güzel ey ancak Allah varsa anlam ve deer kazanr. Allah’n var olma- d düünülen bir dünyada, her ura anlamszlar. Sanat, po- litika, felsefe ve spor gibi her insani ura anlamszdr. nsanlk 2 Yusuf 40 3 Tevbe 29, 33; Fetih 28 4 ura 13 5 Yunus 105; Âli mran 95; Beyyine 5 6 En’am 79, 161; Âli mran 65 7 Rum 30 8 Hac 31; Mülk 10, 23; Secde 9, Kaf 37 9 aban Ali Düzgün, Dini Anlama Klavuzu, OTTO 2017, s. 119-120.
21
tarihindeki tüm kahramanlklar ve fedakârlklar da boa çka- caktr. Çünkü yok olup gideceklerdir. Allah’n olmad bir ha- yatta insan, devasa evrende bir kvlcmdan ibarettir.
Dinin sunduu paradigmada10 Allah varln merkezindedir. Allah insan yaratm, onu isteyerek bilinç ve irade sahibi olarak var etmi, doay ve dier canllar da emrine vermitir. Kuku- suz bu, insan deerli gören bir anlaytr. Sahip olduumuz de- eri bize Allah vermitir. Allah bize akl ve kavray yetenei vermi ve bize doru yolu göstermitir. Bu gerçek karsnda ük- redici ya da nankör olmas ise insann kendi tercihine kalmtr.
Allah bize o deeri vererek bizi, anlmaya deer bir varlk haline getirmitir. Allah o deeri vermese insan, anlmaya de- er bir varlk deildir: nsann üzerinden, o tarih sahnesine ç- kncaya (kadar), tüm zamanlar içinden belirsiz ve uzun bir süre geçmemi miydi (ki), henüz o (bu süre zarfnda) anl- maya deer bir varlk bile deildi? nsanolunu katmerli bir karm olan hayat tohumundan biz yarattk. Snava tabi tutmay (diledik) ve ardndan ona iitme ve görme ye- tenei verdik. Gerçek u ki, biz onu yola klavuzladk. Ar- tk ya ükredici olur ya nankör. (nsan 1-3)
Din, insann hayatna anlam katar. Bize bir amaç verir. Bizi deerli klar. Allah bizi isteyerek yaratm, bizi deerli görmü, bizi dikkate alp doruyu göstermi, dorunun peinden gitme- miz durumunda önce rzasyla sonra da cennetleri ile ödüllendi- receini söylemitir. te Allah’n hayatmzdaki yerini bu ger- çei dikkate alarak belirlememiz, sahip olduumuz deeri bize verdii için minnet ve ükran hisleri ile O’na yönelmemiz ve bize verdii deere yarar ekilde erdemli bir yaam sürerek sorumluluumuzun bilincinde olmamz gerekir: Ey kullarm! Bana kar sorumluluunuzun bilincinde olun. (Zümer 16)
10 Paradigma: deal bir durum, örnek, model. Bir eye bak tarz salayan her türlü ideal tip ya da örnek.
22
2
SLAM, YAANILMASI ZOR BR DN DELDR
Birçok kiinin sandnn aksine slam, yaanlmas zor bir din deildir. Yeter ki slam’ biz zorlatrmayalm ve
yaanlmaz klmayalm. slam’n yaanlmas zor bir din ol- duu yönündeki kanaatin bir sebebi slam hakkndaki bilgi- lerimizin yetersizlii; bir dier sebebi de gerçekte dinden ol- mamasna ramen zaman içinde üretilen inanç ve kabullerdir. Daha önce de ifade edildii gibi esasnda slam insan yarat- lna, aklna ve mantna en uygun sistemdir. Tüm peygam- berler slam inanç sistemini getirmi ve insanlara ayn haki- katleri tebli etmilerdir.
slam, evreni ve insan yaratan Allah’tan gelen ilahi bir me- sajdr. üphesiz yarattn en iyi bilen Allah’tr. Bu yüzdendir ki slam, insan yaratlna en uygun ve en yaanlabilir dini ve insani yükümlülükleri içerir.
Allah bize peinen vermi olduklar ve inançl, erdemli ve sorumluluk sahibi duyarl bir yaam sürdüümüz takdirde ver- meyi vadettikleri ile mukayese edildiinde bizden kayda de- er bir ey istememektedir. Bizden istedii eyler, yine bizim yararmza ve hayrmza olacak eylerdir.
Allah’n bize de bizden gelecek herhangi bir eye de ihti- yac yoktur. Dolaysyla bizden yine bizim faydamza olacak eyleri istemesi bile Allah’n esiz rahmet ve merhametinin bir sonucudur: Allah hiç kimseye tayacandan fazlasn yük- lemez. Herkesin kazand iyilik kendi lehine, iledii kötü- lük de kendi aleyhinedir. (Bakara 286). Görüldüü gibi Allah bizden yaratl kapasitemizin üzerinde bir ey istememekte,
23
yapacamz iyilik ve kötülüklerin sorumluluunu üstlenece- imizi bildirmektedir.
Öte taraftan Allah rahmetinin bir gerei olarak bizim için zorluk deil kolaylk istemekte ve bizleri, yaanlabilir kolay bir din ile yükümlü tutmaktadr: Allah sizin için kolaylk is- ter; O sizin için zorluk istemez. (Bakara 185)
Allah’n bizi din ile ereflendirmesi ve yaratlmza uy- gun davranmamz için bize hatrlatmalarda bulunmas bize zor- luk çkarmak için deil aksine bizi kötülük ve çirkinliklerden arndrarak temizlemek ve özümüze döndürmek içindir: Al- lah size zorluk çkarmak istemiyor. Ancak sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak istiyor ki, ükrede- bilesiniz. (Maide 6)
Allah bizleri, vermi olduu dnda bir ey ile yükümlü tutmad gibi ayn zamanda zorluklardan sonra bir kolaylk ve ferahlk yaratarak bize rahmet ve muhabbeti ile muamele etmektedir: Allah hiçbir benlii, kendisine verdii ey d- nda yükümlü tutmaz. Allah, bir güçlükten sonra bir ko- laylk yaratacaktr. (Talak 7)
Kuran: Zorluun yannda bir kolaylk muhakkak var! (nirah 6) diyerek bizleri tevik etmekte ve en zor durum- larda dahi Allah’a dayanp güvenmemiz ve zorluklara direnç göstermemiz konusunda bize hatrlatmalarda bulunmaktadr.
Yaanlmas ve anlalmas zor olan slam deil, slam hak- knda yeteri kadar bilgi ve ilgi sahibi olmadan slam’n yaa- nlmas zor olduunu düünmektir. slam’ mensuplarnn ka- bul ve uygulamalarnn ötesinde dorudan kendisi üzerinden bilip deerlendirmek gerekir. Esasen slam, hayat en doru ve en güzel ekilde yaama rehberidir. nsann hayatna anlam ve deer katmak ve insan, olabilecek en yüce amaçlar ile ina et- mek üzere gönderilmi ilahi bir sistemdir.
24
Biz yeter ki slam’n doasn bozmayalm, onu akl ve vicdan d yaanlmaz bir din klarak zorlatrmayalm, yaa- mamak için çeitli bahanelerin arkasna saklanmayalm ve en güzel ve en doru ekilde slam hakknda bilgi sahibi olalm.11 slam’n insan için uygun gördüü bir yaam, Allah’n ayetle- rinin en doru ve en güzel ekilde içselletirildii ve peygam- berlerin en güzel ekilde örnek alnd bir yaamdr. Gerçek anlamda iman ve erdem sahibi olabilmemiz için, Allah’n ta- limatlarna en güzel ekilde uymamz gerekir. Allah, bizi iyi ve güzel olana sevk edecek hayat rehberimizi bize bildirmi- tir. Allah, gerçek anlamda iman etmek isteyen samimi kulla- rna, üstün bir hayat tarz olan örnek bir ahlaka sahip erdemli kiilerden olmay teklif etmitir. Biz ise çou zaman Allah’n teklifini dikkate almayarak nefsimizi rehber edinmi ve yan- l bir hayat tarz benimsemiizdir. Bu yüzden Kuran ayetleri sorar bize: Hakikat buyken (ey insanlar), bu gidi nereye? (Tekvir 26)
Allah bizden çok bir ey istememektedir. Bizden istedik- leri yine bizim hayrmza olan gerçekleri dikkate almamz ve apaçk ayetlerini görmezden gelen bir hayat yaamamamzdr. Yoksa Allah’n bize de bizden gelecek herhangi bir eye de ih- tiyac yoktur: Ey nsanlar! Bu Elçi, Rabbinizden size ger- çek olan getirdi; O’na inanp güvenin; bu sizin hayrnza olur. Ama ayetleri görmezlikten gelirseniz bilin ki göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Allah’ndr. Allah bilir, doru kararlar verir. (Nisa 170)
Biz yeter ki hakikati en güzel ekilde görüp takip edelim ve gönülden gelen bir istek ile Allah’a kaytsz artsz teslimiyet gösterelim. Allah hayrl tüm i ve amaçlarmz kolaylatracak 11 Bu konuda detayl bilgi için baknz: Emre Dorman, Dini Konularda Kendini
Kandrmann 40 Yolu, stanbul Yaynevi 2014. Not: Bu kitab ve dier tüm kitap çalmalarm www.emredorman.com adresinden ücretsiz olarak PDF formatn- da okuyabilir ve dilerseniz kaydedebilirsiniz.
25
ve bizi en güzel olan dosdoru yoluna klavuzlayacaktr: Biz, (böylece) (nihai) huzura ve rahatla giden yolu senin için kolaylatracaz. (Ala 8)
Allah’a kulluk etmenin ya da slam’ gerektii gibi yaa- mann zor olduuna dair düüncelerimizin bir sebebi de, kul olduumuz gerçeini kabullenemeyiimizdir. Bilindii gibi dirençli olma; kar koyma, kar durma ve tepki gibi anlam- lara gelmektedir. Çou zaman muhtemelen farknda olmadan Allah’a gerektii gibi teslim olup kulluk etmemek için direnç gösteriyoruz. Esasnda nefsimize gösteremediimiz direnci, Al- lah’a gösteriyoruz. Oysa Müslüman olmak, Allah’a teslim ol- maktr. Gerçek anlamda Allah’a teslim olan kul, Allah’a kar koymaz. O’na kar direnç göstermez. Nefsinin kötü eilim- lerine kar durur. Nefsine direnç gösterir.
Modern dünyann bize sunmu olduu bunca imkâna ra- men yine de derin bir skmlk, yalnzlk, doyumsuzluk ve tatminsizlik içinde olmamzn en öncelikli sebebi, Allah’n kulu olduumuz gerçeini bir türlü kabullenemememizdir. Oysa bu gerçee kar direnç göstermenin bir faydas yok- tur. nsan ölüme kar direnç gösterebilir mi? Gösterecei di- renç, bir gün ölecei gerçeini deitirebilir mi? Ayn ekilde ne kadar direnç göstersek de Allah’n kulu olduumuz gerçe- ini deitiremeyiz. nsan ismini, iini, evini, fiziki görünü- ünü, ülkesini ya da dinini deitirebilir ama Allah’a kul ol- duu gerçeini deitiremez. Kar konulamaz bu gerçee ne kadar dirense de insan, sonunda teslim olmaktan baka bir ça- resi olmadn anlar.
Esasnda insann nefsî arzularna sürüklenmesi, bakala- rna kar büyüklenip kibirlenmesi, kendini herkesten önemli ve üstün görmesi ve bir gün ölecei gerçeini düünmek iste- memesinin temel sebebi, varlk amacn unutarak kul olduu gerçeine kar direnmesidir.
26
Oysa bu gerçek karsnda direnmenin insana bir faydas yoktur. Üstelik insan gerçek anlamda deerli klan ey kulluk- tur. Kulluk bizim Allah için var olduumuzu ifade eder. Ma- dem bizi Allah yaratmtr, Allah’n yaratndaki tüm hikmet- leri bilemesek de ancak Allah’a bakan bir yönle var olmamz gerektiini bilmemiz gerekir. Bu gerçek, Kuran’da u sözler ile hayat bulur: Beni yaratana ne diye kulluk etmeyecekmiim ben? Ve sizler de O’na döndürüleceksiniz. (Yasin 22). Öyle ya insan, kendini yoktan yaratana kulluk etmeyip de ne ede- cektir? Bundan daha doal ve hakka uygun baka ne olabilir?
Allah’n tüm ileri hikmetlidir. Yoktan var etme gücü ve sanat sadece Allah’n elindedir. Allah’n biz yok iken bizi var- lk alanna çkarmas, bize olan sevgisinin, rahmet ve merha- metinin bir göstergesidir.
Salkl bir ruh ve zihin yapsna sahip olan kiilerin var olmaktan memnuniyet duyduklar ve yok olmak istemedikleri bilinen bir gerçektir. Varl da, var olma isteini de yaratan Allah’tr. Durum böyleyken Allah var ve bizi yaratmtr de- memize ramen sanki O yokmu gibi davranmamz ciddi bir çeliki oluturmaktadr.
Allah’a inanan insanlarn önemli bir ksm, inancnn ge- reklerini yerine getirmemekte yani Allah’n var olmas, haya- tmzda pek bir eyi deitirmemektedir. Kuran ayetleri örnek bir inanann nasl davranmas ve inanç-davran uyumunu na- sl salamas gerektii ile ilgili çok açk bildirimlerde bulunur.
Allah’ yüceliine yakr bir biçimde bilip O’na yönelmek, yapn dediklerini yapp, uzak durun dediklerinden de kaçn- mak, inanç davran uyumunun ilk ayan oluturur. Bize dü- en, neden yaratldmz ya da niçin var olduumuzu sorgu- larken, Allah’n tüm ilerinin hikmet dolu olduunu bilmek, bizi var eden kudrete kar sorumluluklarmz örenmek ve kulluumuzun gereini yerine getirmektir.
27
Esasnda Allah’a kul olmak, imtihan dünyasndaki insa- nn kulluunu en güzel ekilde ortaya koyarak kendini Rab- bine kar ispat etmesi ve böylelikle bir anlamda kendini ger- çekletirmesidir. nsan, varln anlaml klabilmek ve salkl bir ekilde devam ettirebilmek için çeitli eylere ihtiyaç du- yar. Ünlü psikolog Abraham Maslow, insann doutan gelen ve zamanla davranlarna yansyan bu ihtiyaçlarna dikkat çek- mi ve bir çeit ‘ihtiyaçlar hiyerarisi’ oluturmutur.
Bu ihtiyaçlar hiyerarisi be aamas olan bir piramide ben- zetilebilir. Buna göre piramidin tabannda nefes alma, yeme, içme, uyuma ve cinsellik gibi fizyolojik ihtiyaçlar yer alr. kinci aamada güvenlik ihtiyac vardr ki bu da insann hem kendisini hem de sevdiklerini güven içinde hissetme ihtiyacdr. Üçüncü aama insann kendini bir yere ait hissetme ve sevgi ihtiyac, dördüncü aama ise insann saygnlk ihtiyacdr. Be- inci ve son aama yani piramidin tepesi ise insann kendini gerçekletirme ihtiyacdr ki bu ihtiyaç da kiisel tatmin ve po- tansiyelini aça çkarmas eklinde gerçekleir.
Esasen tüm bu aamalar, sonunda insann kendini gerçek- letirebilmesi için gerek duyduu araçlardr. nsandaki tüm bu doutan gelen ihtiyaçlar yaratan Allah, insann bu ihti- yaçlarn karlayabilecei nimet ve imkânlar da yaratmtr. nsann gerçek anlamda tatmin olabilmesi için araçlara takl kalmayp, amaca yönelmesi gerekir. Varlk amacna ulaarak kabuundan dar çkan ve kendini gerçekletiren insan, er- demli, duyarl, iradesine hâkim, kararl, sabrl, güvenli, sevgi dolu, merhametli, vefal, sadece kendisini düünmeyen, pay- lamay bilen, zorluklara kar dayankl örnek bir insan olur. ç dünyasnda ulat üstün mertebe ile kendini gerçekletiren insan, hem bu dünyada hem de ahirette gerçek huzur ve mut- luluu tadacaktr: Allah, kendisine kar sorumluluk bilinci duyanlar koruyacak ve (iç dünyalarnda) ulatklar üstün mertebelerden dolay (onlara mutluluk balayacaktr);
28
ne bir kötülük dokunacak onlara, ne de üzüntüye kapla- caklar. (Zümer 61)
Allah’a Kul Olmak, Gerçek Anlamda Özgür Olmaktr Allah’a kulluk etmek yani buyruklarna uygun yaamak,
insann kendisini kontrol etmesi, dolaysyla kendisine hâkim olmas demektir. Kendisine hâkim olan insan, bakalar tara- fndan kontrol edilemez. O istemedikçe bakalar onu isteme- dii eylere sürükleyemez.
Biz çou zaman özgürlüün, canmzn her istedii eyi is- tediimiz zaman yapmak olduunu sanrz. Oysa insan ger- çek anlamda özgürletirecek ey hem bedenini hem de ruhunu kontrol altnda tutmasdr. Doru zamanda doru eyi yapmas, en doru kararlar almasdr. Örnein bazen canmzn her iste- dii eyi almay hatta ar denilebilecek ekilde tüketim yap- may özgürlük sanrz. Oysa asl özgürlük, gerekli olmayan bir eyi almamak yönünde irademizi ortaya koyabilmemizdir.
Kul olmak, bizi var eden sonsuz kudret sahibine kar sevgi ve saygmz en güzel ekilde sunmaktr. Bu sevgi ve sayg bi- linci ile hayat, o hayat bize veren kudret sahibinin kurallar dorultusunda yaayarak arzu ve isteklerimizi kontrol altna almaktr. Kulluk, Allah’n ihtiyaç duyduu bir ey deildir. Aksine insan, gerçek anlamda özgürlemek ve hem duygula- rn hem de iradesini kontrol altna alarak insan onuruna yara- r bir hayat sürmek için Allah’a en güzel ekilde kulluk etme ihtiyac içindedir.
Her eyin bir kural, her baarl iin disiplinli bir çalma arka plan olduu gibi insanca yaamann da bir kural vardr. Bu kural ise Allah’n buyruklar dorultusunda O’nun yüceli- ine yarar kul olmaktan geçer. Allah bu kurallarn, bizi yara- trken nefsimize kodlam, indirdii ayetleri ile de nefsimizde olan bize hatrlatmtr. Kulluk insann fevri olarak hareket et- mesinin önüne geçer. Bir eylemde bulunmadan, herhangi bir
29
söz söylemeden ya da öfkesine yenilmeden önce insan, Allah’ ve ayetlerini hatrlar.
nsan güçlü klan ey, duygularna hâkim olmasdr. Duy- gularna hâkim olamayan insan duygularnn tutsa olur. Duy- gularnn tutsa olan insan, hiçbir zaman gerçek anlamda öz- gür olamaz. Duygularna hâkim olamayan insan, maddi istek ve tutkularna da hâkim olamaz.
Hakk verilerek yerine getirilen kulluk, insan disiplinli k- lar. Disiplinli olan insan uykusuna, itahna, öfkesine, nefre- tine, diline ve nefsine yenilmez. Kul olmak, insan olmaktr. nsanca, insan onuruna yakr ekilde davranmaktr. Kul ol- mak, olgunlamak, maddi ve manevi anlamda tatmin bularak doygunlua ulamaktr.
Maddi beklenti ve kayglar ile yaayan birinin gerçek an- lamda tatmin olmas ve yaad hayat anlaml klmas müm- kün deildir. Allah tüm yarattklarnn rzklarn da en güzel ekilde yaratan, lütuf ve ikram bol olan, rahmet ve merhamet sahibiyken, insanlar Allah’tan bakasna kulluk ederek ya da insanlar kul köle ederek deersiz ve anlamsz bir hayat yaar- lar. Mutsuzluk ve tatminsizliklerin en büyük sebebi dünya ha- yatnn geçici nimetlerine olan tutku ve beklentilerdir. Maddi beklentiler ister istemez birçok yoksunluu beraberinde geti- rir. Gerçek kulluk, manevi anlamda tüm zenginliklere sahip ol- maktr. Geçici olana deil kalc olana yatrm yapmaktr. Bu ise kiiyi tam anlamyla mutlu edecek olandr.
Ancak Allah’a gerektii gibi teslim olarak gerçek anlamda özgürleeceimizi ve ancak gerektii gibi kul olduumuzda kendimizi gerçekletirebileceimizi bilmemiz gerekir. Allah’a kul olmak ve olmamak arasnda kalmayalm. çten gelen bir is- tek ve teslimiyet ile Allah’a güvenip dayanalm. Allah’a kar gösterdiimiz direnç artkça, nefsimize kar direncimiz azalr. te tam da bu noktada Allah’ ilah bilmekle nefsi ilah edin- mek arasnda bocalanr.
30
Doru ve yanl arasnda ayrm yapmak için tek bana nef- sin arzu ve istekleri ölçü olarak alndnda, yanlmak ve ha- taya dümek kaçnlmaz olacaktr. Kendini nefsi ile ba baa brakan insan, özünden uzaklaarak yalnz kalacak ve kendini, Allah’n yardm ve desteinden mahrum brakacaktr.
nsan nefsi boluk kabul etmez. Allah’a ait olmas gere- ken yer, arzu ve isteklere terk edilmez. Arzu ve isteklerin tut- sa olan nefis, kendini knayamaz, gerçekleri göremez. Ken- dini knayamayan nefis, kendini günahlara terk eder. Kendi elimizle kendimizi günahlara terk etmeyelim. Allah’a kulluk etmeye kar direnç göstermeyelim. Nefsimizi, Allah’a olan teslimiyet ve sevgi zrhmz ile sarp kuatalm. Kuatalm ki, Allah’a kar deil, nefsimize kar dirençli olalm. slam’n yaanlmas zor bir din olduu gibi temelsiz iddia ve bahane- lerin ardna snmayalm. Hayrl ve güzel ilerde öncü olup yaralm. yilikler yaptkça ve aktif ekilde sorumluluk bilin- cine sahip bir kul olmak için çaltkça nefsimiz ve irademiz de güçlenerek çelik gibi olacaktr. Böylece hedefi erdemli ve ilkeli insan ina etmek olan slam, en güzel ekilde amacna ulaacaktr.
31
3
SLAM, REFORM HTYACI OLAN BR DN DELDR
Bilindii gibi reform; yeniden biçimlendirme, bir eye ye- niden ekil verme ve düzeltme gibi anlamlara gelmekte-
dir. Ancak slam’da reforma ihtiyaç duymak için slam’n ye- niden ekil almaya ihtiyaç duyacak biçimde bozulmu olmas gerekir. Oysa bozulan slam deil Müslümanlardr; sahip ol- duklar din anlaylardr. Dolaysyla dinin kendisinde deil, Müslümanlarn din anlaynda reform yapmak gerekir. Din konusunda yaplacak ey her türlü insani yorum ve anlay- lardan syrarak dini özüne döndürmektir. Bunun için de Ku- ran’ ölçü almak gerekir.
Dinde deime olmaz. Dinde deime olmas için Allah’tan yeni bir vahiy gelmesi gerekir. Böyle bir ey de söz konusu edilemeyeceine göre yani Kuran, Allah’n insanlara son hitab olduuna göre din, kyamete kadar deimeyecektir.
Dinde deimez olan tek ey Allah’n vahyi ve vahyin be- raberinde getirmi olduu hükümlerdir. Dini anlay ve yorum- lar zamanla deiebilir ki zaten çaa uygun olarak deimeli- dir. Çünkü zaten dini anlay ve yorumlar dinin kendisi deil; insanlarn anlay ve kabulleridir. Bu ikisini birbirine kartr- mamak ve aralarn son derece net ve belirgin bir ekilde ayr- mak gerekir.
Din tektir. Ancak din anlaylar ve yorumlar farkl olabil- mektedir. Bunun temel nedenleri rksal, tarihsel, kültürel, ge- leneksel ve corafi açlardan insanlarn farkl kabul ve tutum- lara sahip olmalardr.
32
Her kültür bir ekilde gelenek, örf ve adetlerini dini kimlik altnda sürdürmeye çalmtr. Peygamberimizden sonra ona ait olduu iddia edilen öyle çok rivayet üretilmi ve bu riva- yetler o kadar çok kitaba girmilerdir ki herkes kendi görü ve kabulünü desteklemek için dorudan ya da dolayl olarak bir ekilde bir rivayet bulabilmitir. Ancak Kuran’n bütünsel- liinde herkes kafasna göre bir ayeti seçerek kendi görüsüne delil olarak sunamaz. Çünkü konu ile ilgili tüm ayetlerin or- taya koyduklar gerçee bakmak gerekir. Oysa rivayetler için bütüncül yaklamak ya da tutarl olmak söz konusu deildir.
Peygamberimiz ve onunla birlikte inanan birçok sahabe için dinin tek kayna Kuran iken zamanla dinin kayna nok- tasnda farkl kabuller ortaya çkm ve Kuran’n dini konular- daki tek otorite oluundan saplmtr.
Rivayet kültürünün olumas, yaygnlamas ve dinin as- lnn önüne geçmesi ile her grubun Allah’n ne dediine bak- maktan çok kendi inanç ve kabullerini Allah’a ya da resulüne isnat etme çabas ortaya çkmtr.
Mezheplerin ortaya çkndan sonra zamanla mezhepler din olarak alglanmaya balam, her mezhep kendi görüüne uygun bulduu ayet ve rivayetleri kullanmaya balamtr.
Kuran’daki en temel birletirici ve kuatc ilkeler büyük oranda terk edilmi din, anlam ve amacnn dna çkartlarak özünden uzaklatrlmtr.
Peki, bu ekilde bir din anlay neden bu kadar yaygn- lk kazanmtr? Çünkü bugün de olduu gibi geçmite de in- sanlarn çounluu dini gerektii gibi bilip aratrm deildir. Ayn ekilde bakalarndan duyup örendikleri ile yetinme ve çounluun anlayn esas alma hatasna dümülerdir.
ayet böyle olmasayd tarihte en erken dönemlerden iti- baren slam toplum ve yönetimlerinde adalet, ehliyet, istiare, merhamet kaybolmaz, iktidar ve dünya hrs, adam kayrma,
33
zulüm ve merhametsizlik yaygnlk kazanmaz, servet birik- tirme sevdas, dini ilkelerin önüne geçemezdi. Adaletin ken- dinden olmayana da uygulandnda adalet olabilecei gerçei- nin göz ard edilmesiyle kendinden olann menfaatine yönelik bir adalet anlay ortaya çkmazd.
ktidar mücadeleleri ve dinin siyasete alet edilmesi, Eme- viler döneminden balayan ve Abbasiler ile devam eden siyasi basklar ve yönetime ve yanl dini hükümlere kar eletirel tavrn otoriteye bakaldr olarak görülerek kar çkanlarn ve farkl düünenlerin bask ve eziyete uratlmas kimi zaman da öldürülmeleri sebebiyle ümmet ve kardelik ruhu büyük oranda devre d kalmtr.
Sayg, sevgi, anlay ve farkllklara açk olma anlayndan saplm, tekfir edici, sert, kkrtc ve hedef gösterici söylem- ler yükselie geçmi, kendisi gibi düünmeyenlerin din d sa- ylmas ve gerektiinde katledilmeleri meru saylmtr.
Özellikle Yunan, Hint ve ran kökenli felsefi tasavvuf/mis- tisizm anlaylarnn slam’n içine girmesi ile slam anlay- nda paradigma deiimi yasanm, akl, düünce özgürlüü, bilgi, felsefe ve bilim önem ve deerini yitirmeye ve akl hor gören ve bir anlamda ruhbanl öven pasif anlaylar yaygn- lamaya balamtr.
Bildiiniz gibi Hristiyanlk içinde, önemli bir krlma nok- tas saylabilecek ekilde bir reform hareketi gerçeklemiti. Çünkü Hristiyanln buna ciddi anlamda ihtiyac vard. Bu ihtiyacn en büyük nedeni ise Hz. sa’nn beraberinde getir- mi olduu ncil vahyinin geldii ekli ile ellerinde bulunma- masyd. Hristiyanlk Hz. sa’nn getirmi olduundan ola- bildiince uzaklaarak farkl inanç ve kültürlerin de etkisiyle, özellikle din adamlar ve Kilise’nin otoritesi altnda tannmaz bir hale gelmiti.
34
Ksacas Hristiyanlk, din adamlar ve Kilise’nin etkisi ile insan akl ve yaratl açsndan uygun olmayan ve Tanr-insan ilikisi açsndan da kabul edilemeyecek, gizemli, srl ve mis- tik bir öreti haline getirilmiti.
Müslümanlar olarak benzer süreçleri yaam olduumuz bir gerçek olmakla birlikte lehimize olan en büyük güvence Peygamberimizin beraberinde getirmi olduu ekli ile Kuran mesajnn hiçbir insani müdahaleye maruz kalmadan koruna- rak günümüze kadar gelebilmi olmasdr. Demek ki slam için reforma deil slam’ özünden yani biricik kayna olan Ku- ran’dan okumaya yani Kuran’a dönmeye ihtiyaç vardr. Sev- gili peygamberimiz Hz. Muhammed, peygamberlii sonrasnda tüm hayatn Allah’n vahyi olan Kuran’a adam ve insanlar ilahi mesaj ile buluturmak noktasnda gereken her türlü ça- bay en güzel ekilde ortaya koymutur. Müslümanlara düen ise bu çabaya ortak olmak yani peygamberinin izinden gide- rek Kuran’a dönmektir.
imdi, Kuran’a dönmek ne demek? Müslümanlar zaten Kuran’a inanmyor mu? Zaten Kuran’a uygun bir hayat ya- amyorlar m? türünden sorular gelebilir akla. Evet, Müslü- manlar Kuran’a inanyorlar ama maalesef ki Kuran’a uygun bir hayat yaamyorlar. ayet yaam olsalard emin olun bu- gün slam dünyas bu perianlk ve her anlamda geri kalm- lk içinde olmazd.
Dini konuda gerekli olan ve ihtiyaç duyduumuz her türlü sorunun cevab Kuran’da vardr. Kuran ayetleri Peygamberimize de onunla birlikte inananlara da Müslüman olmak ve gerektii gibi slam’a uygun yaayp davranmak için yeterli gelmitir. An- cak slam’n çok hzl bir ekilde yaylmaya balamas, birçok farkl inanç ve kültürle bulumas, zamanla bu inanç ve kültür- ler ile karmas, önceki kitap mensuplarnn slam’a girerken beraberlerinde getirmi olduklar eski inançlarn slamlatr- malar, iktidar mücadeleleri ve hilafet anlamazlklar, rivayet
35
kültürünün yaygnlk kazanmas, peygamberimiz adna hadis üretimine geçilmesi, Kuran’a uygun olmayan birçok inanç ve kabulün slam’n içine szmas, özellikle eski Yunan, Hint ve ran kültürlerinden gelen mistik öretilerin, en temel deerleri sarsacak ekilde etkide bulunmas.
slam dünyasndaki farkl dini görülerin hangi nedenlere dayand mutlaka düünülmelidir. üphesiz bu konunun çok çeitli nedenleri vardr. Müslümanlar olarak sonuçlar tartp durmaktan bu sonuçlar douran nedenlere bir türlü inemiyor ve bu yüzden en temel sorunlara yönelik kalc ve etkili çö- zümler üretemiyoruz.
imdi her yatan insan ama özellikle 14-18 ya araln- daki gençler arlkl olarak internetten bilgi ediniyorlar. TV’yi bile internet üzerinden izliyorlar. Youtube gibi siteler üzerin- den her türlü video ve açklama ile karlaabiliyorlar. Bu tür fetvalar en çok gençleri olumsuz yönde etkiliyor. Önceden de bu insanlar kendi gruplar ve toplantlar içinde kendi takipçi- lerine benzer açklamalar yapyorlard ama bu, o toplantdaki insanlar duyaca bir ey oluyordu. imdi ise öyle deil. Ar- tk insanlar kamerann karsna geçip Kuran’a uygun olma- yan fetvalar verebiliyor ya da din anlayn dinin kendisi gibi sunabiliyor.
Akla ve vahye uygun olmayan dini görüler, haliyle genç- lerin dinden uzaklamalarna sebep olabiliyor. Özellikle lise se- viyesinde -ki ortaokullara kadar indii görülebiliyor- dine ve slami deerlere kar ciddi bir küskünlük ve uzaklama göz- lemlenebiliyor. Maalesef baz kii ve gruplar dini sunum ve id- dialarn Kuran d kaynaklara dayal, insanlar tarafndan üre- tilmi bilgilerle ortaya koyuyorlar. üphesiz özellikle gençlerin dine mesafeli olmalarnn tek sebebi din adna uydurulan ey- ler deil. Ancak bu durumun son derece önemli ve belirleyici bir etkisi olduunu bilmek gerekir.
36
Bir gerçei akldan çkarmamak gerekir; dinin sahibi Al- lah’tr. Kimse din adna sahiplik iddiasnda bulunamaz. Allah adna konuamaz. Allah’n kitab olan Kuran’dan delil getire- medii bir görüü din olarak insanlara sunamaz. Bu yüzden Müslümanlarn uyank olmas ve herkesin dinini en doru e- kilde örenmesi gerekir. Çünkü sorunlarn temelinde, insan- lara din olarak anlatlan eyleri, Allah tarafndan gönderilen ve Peygamberimiz tarafndan en güzel ekilde yaanan din- den ayrt edecek doru bilgiye sahip olunmamas yatmaktadr.
Müslümanlar Kuran’dan gerektii gibi haberdar deiller. Kuran’da hiç olmayan bir eyi ayet haline getirip insanlara söy- leseniz Kuran’da böyle bir ayet yok eklinde itirazda buluna- bilecek halk arasnda kaç insan var? Bu boluu ve bilgisizlii frsata çevirerek kendi heva ve arzularna uygun, akldan, dü- ünceden, bilgi ve bilimden uzak, uydurmalar, hurafe, menkbe ve masallar ile dolu bir dini, insanlara slam diye pazarlyorlar.
Bu tür bir din anlay Kuran d geleneksel kaynaklara dayanmakta. Sonuçlar konuulduu kadar bu kaynaklarla yüz- leerek nedenlere de inilmesi, Kuran’a ve Peygamberimizin örnekliine uygun olmayan bilgi ve iddialarn din olmad, kültür, örf, adet ve gelenek olduunun söylenmesi gerekiyor.
üphesiz dinin kültür ve gelenek ksm bir realite. Dolay- syla toptan bir gelenek ve kültür reddi yerine dinden olan ve olmayan birbirinden ayrmak gerekir. Bu yüzden çeitli tarikat ve cemaatler aklnz kullanmamanz ve koulsuz bir itaat ile kendilerine teslim olmanz istiyorlar sizden. slam insan er- demli ve sorumluluk sahibi bir birey klmak için vardr. Akl Allah’n en büyük ayetidir. Baz çevreler akla dümanlk et- mektedir. Sadece akla deil; bilgiye, ilme, bilime de düman- lk ediyorlar.
Bu gruplar lahiyat Fakülteleri’ne ve Diyanet’e de dü- manlk ediyorlar. lahiyat Fakülteleri’nin kapatlmasn, Diya- netin de kendi din anlaylarna uygun hale gelmesini istiyor
37
ve bunun için her türlü çirkin yola bavurmaktan geri kalm- yorlar. lahiyat hocalarn hedef gösteriyor, susturmaya çal- yorlar. stiyorlar ki akl kullanlmasn, ilim olmasn, bilim ve bilgi üretilmesin sadece bir gruba balanlsn ve o grupla bir- likte ahirette cennete toplu halde giri yaplsn. Dini bilginin edinilme yolu cemaat ve tarikatlarn kontrolüne geçtii gün dine de Müslümanlara da yaplabilecek en büyük kötülük ya- plm anlamna gelecektir. lahiyat Fakülteleri ve Diyanet, halkn doru dini ve ilmi bilgilerle bulumasnda son derece önemli kurumlardr. Ancak bu kurumlarn da Kuran, akl, bi- lim ve bilgi merkezli bir anlayla yeniden yaplandrlmalar ve bu anlayla yetimi insanlarn toplumu doru bilgilendir- melerinin salanmas gerekir. Modern çan beraberinde ge- tirdii yeni soru ve sorunlara cevap verebilecek ve özellikle gençlerin inançszla kaymalarna engel olabilecek bir yap- lanmaya gidilmesi gerek. Aksi halde toplum içinde her yatan insanda, slam inancna kar önyargl ve mesafeli duru ar- tarak devam edecektir.
38
4
SLAM, BELRL BR DÖNEM ÇN NDRLM YA DA ÇAIN GERSNDE BR DN DELDR
slam dini, aklmza ve yaratlmza uygun ilkeler içeren bir sistem olarak tarihin belirli bir dönemi için ya da indii dö-
nemin artlarna göre gelmi bir din deildir. slam’n sahip ol- duu üstün deerler, insanlk var oldu olal geçerli ve gerekli olduu gibi insanlk var oldukça da geçerliliini ve gereklili- ini koruyacak ve her zaman güncel kalacak ilkelere dayaldr.
slam bir moda ya da heves deildir. Bu yüzden ilevsel- lii ve etkisi zamanla geçecek ya da ortadan kalkacak bir inanç deildir. slam’n son vahyi olan Kuran’n bir dönemde indii ve indii dönem ile ilgili sorunlara da çözümler ürettii bir gerçek olmakla birlikte, Kuran sadece indirildii dönem için gönderilmi bir vahiy deildir. Kuran’n hükümleri ve ilkeleri indii dönemde geçerli olduu gibi o dönemden sonra da gü- nümüzde de gelecekte de geçerli olacak hüküm ve ilkelerdir.
slam’n kendisi ile slam adna üretilen dini kültürü bir- birinden ayrmak gerekir. slam’n kendisi yani en son olarak Kuran- Kerim ile ortaya konulan din, her zaman ve her dö- nemde geçerli olacak olan dindir. Dinin kültürü genellikle tari- hin belirli dönemlerindeki etkileimler, inanç ve kabuller üze- rinden ekillenir. Dini kültürde deiim normaldir ama dinin kendisinde deiim söz konusu deildir. Allah’n hükmü her zaman ve herkes için ayn ekilde geçerlidir.
Kuran vahyi son vahiydir ve kyamete kadar baka bir va- hiy de Allah tarafndan görevlendirilmi bir resul ya da nebi de gelmeyecektir. Dolaysyla Müslüman olduunu ifade eden herkesin kyamete kadar uymas ve korumas gereken ey, son
39
vahiy olan Kuran’dr: te bu (Kuran) da indirdiimiz müba- rek Kitaptr. O’na uyun ve korunun ki size rahmet edilsin! “Kitap, bizden önce iki toplulua indirildi. Biz onu oku- yup aratrmaktan gerçekten habersizdik.” demeyesiniz. Yahut: “Eer bize Kitap indirilseydi, biz onlardan daha çok doru yolda olurduk.” demeyesiniz. te size de Rab- binizden açk delil, hidayet ve rahmet geldi. Allah’n ayet- lerini yalanlayp onlardan yüz çevirenden daha zalim kim olabilir? Ayetlerimizden yüz çevirenleri, yüz çevirmelerin- den ötürü, azabn en kötüsüyle cezalandracaz. (En’am 155-157). Çünkü yine ayetlerin uyars ile Kuran, hesap günü sorumlu tutulacamz kitaptr: Sen, sana vahyedilene (Ku- ran’a) smsk sarl, çünkü sen doru yoldasn. Ve üphe- siz o (Kuran), senin ve kavmin için gerçekten bir hatrla- tcdr. Siz (ondan) sorulacaksnz. (Zuhruf 43-44)
Kuran’n hükmünün ortadan kalkmas da deitirilmesi de söz konusu deildir. Onlara ayetlerimiz açk açk okununca, bizimle karlamay ummayanlar “Bize bundan baka bir Kuran getir veya bunu deitir.” dediler. De ki: Onu ken- diliimden deitirmem benim için söz konusu olamaz. Ben sadece vahyolunana uyuyorum. Rabbime isyan eder- sem, büyük bir günün azabndan korkuya düerim. De ki: Eer Allah dileseydi, onu size okumazdm ve onu size bil- dirmezdi. Ben ondan önce sizin içinizde bir ömür sürdüm. Siz yine de akl erdirmeyecek misiniz? (Yunus 15-16)
Din, Allah’n en büyük nimetidir ve insanlara gerçei ha- trlatmak, erdemli, duyarl ve sorumluluk bilinci ile harekete etmelerini salamak için vardr ve bizzat Allah tarafndan indi- rilip tamamlanmtr: Bugün dininizi sizin için kemale erdir- dim ve size olan nimetimi tamamladm; sizin için din ola- rak slam’/Allah’a teslimiyet yolunu benimsedim. (Maide 3). Kuran’n hükmünün ortadan kalkmas mümkün olmad gibi kyamete kadar geçerli olacak son vahiy olarak insanlara
40
yetersiz gelmesi de mümkün deildir. Rabbimiz soruyor kita- bnda: Karlarnda okunup duran bir kitab sana indirmi olmamz onlara yetmiyor mu? Bunda, inanan bir toplum için elbette ki bir rahmet ve bir öüt vardr. (Ankebut 51)
Dolaysyla Kuran ayetlerinin hükmünün kalkmas, günü- müze hitap etmemesi ya da çan gerisinde kalmas gibi ey- ler, söz konusu dahi edilmezler. Allah, hükmünü kaldraca bir ayeti göndermez. Önceki peygamberlerin beraberlerinde getirdikleri hükümlerden bir hükmün ortadan kaldrld dü- ünülse bile bu ayetin Kuran’da yeri olmaz. Kuran, Peygam- berimize u ekilde uyarda bulunur: Rabbinin kitabndan sana indirilenleri izle ve ilet! O’nun kelimelerini deiti- recek hiçbir kudret yoktur. O’nun dnda bir snak/bir dayanak asla bulamazsn. (Kehf 27). Allah’n kelimelerini deitirebilecek hiç kimse yoktur. (En’am 34). Hiç üphe- siz, zikri (Kuran’) biz indirdik biz; onun koruyucular da gerçekten biziz. (Hicr 9)
Öte taraftan Kuran’da bahsi geçen peygamberler ve top- lumlarn anlatmlar gerçek ve yaanm olaylardr; mitoloji deildir. Allah, o dönemdeki insanlar ikna etmek üzere birta- km anlatlar üretmi de deildir. Her bir kssa bizim için hem düne hem bugüne hem de yarna dair mesajlar çkartlacak ve ibret alnacak özelliktedir. Kukusuz Allah’tan gelen her ey gerçein ta kendisidir: Gerçek, Rabbinden (gelen)dir. Öy- leyse kukuya kaplanlardan olma. (Âli mran 60)
Allah tüm bunlar bize tarihsel ve entelektüel bilgi birikimi olsun diye deil gerçek ve yaanm tecrübelere dayal olay- lardan dersler çkaralm ve benzer hata ve günahlara dümeye- lim diye bildirmitir: Ve sen (Ey Peygamber)! Biz (vadinin bir yamacnda) Musa’ya bu Emri bildirirken, sen vadinin öbür yamacnda deildin; dolaysyla (olan biteni oradan) izleyen tanklardan da deildin. Tam aksine, Biz (o günden bu güne) nice kuaklar var ettik ve bunlarn üzerinden de
41
nice zaman akp gitti. Dahas Sen, kendilerine mesajlar- mz iletmek için Medyen sakinleri arasnda bulunmu da deildin; fakat (bu mesajlar) öteden beri gönderip duran da yine Bizdik. Yine sen, Biz nida ettiimizde (Sina) Da- ’nn yamacnda da deildin ve fakat senden önce uya- rc gelmemi bir toplumu uyarman için Rabbin tarafn- dan rahmet olarak gönderildin; belki (sorumluluklarn) hatrlarlar. (Kasas 44-46)
Kuran’da anlatlan kssalar, insanlara örnek ve ibret olmas ve Allah’n yasasnda bir deiiklik olmadnn açkça görül- mesi içindir. Peygamberler inananlar için güzel örnektirler. Pey- gamberimizin inananlar için güzel bir örnek olduu Kuran’da u ekilde ifade edilir: Andolsun, sizin için, Allah’ ve ahiret gününü umanlar ve Allah’ çokça zikredenler için Allah’n Resulü’nde güzel bir örnek vardr. (Ahzab 21)
Peygamberimizin, Allah yolunda mücadelesi, kararll, güvenilirlii, dosdoru oluu, üstün bir ahlak ile yaamas, merhameti ve kendisine indirilen vahyi emrolunduu gibi en güzel ekilde tebli etmesi, dünyevi çkar gözetmemesi ve in- sanlardan bir ücret beklentisi içinde olmamas gibi birçok ör- nek davran vardr.
Kuran’da anlatlan peygamberlerin hayatlarnda ve kssa- larnda da ayn ekilde bizler için güzel örnekler ve ibretler bulunmaktadr. Örnein bir ayette Hz. brahim ve onunla bir- likte hareket eden inananlar için de ayn güzel örnek ifadesi kullanlmaktadr: brahim ve onunla birlikte olanlarda sizin için güzel bir örnek vardr… (Mümtehine 4). Bu durum ga- yet doaldr. Tüm peygamberler inananlar için örnektirler. An- cak onlarn örneklikleri din d kiisel tercihlerinde deil, Al- lah’tan alm olduklar buyruklar en güzel ekilde uygulayp tebli etmek için her türlü zorluu göze almalarnda, erdemli, duyarl, sorumluluk sahibi, samimi ve fedakâr olularndadr.
42
Kuran’da baz konular anlatlrken çeitli örnekler ve tas- virler üzerinden anlatmlar yaplr. Bu bir anlatm tekniidir. Ancak peygamberler ve geçmi toplumlarla ilgili anlatlan ta- rihsel olaylar ile ahiret, hesap günü, cennet ve cehennem ile ilgili anlatmlar gayb haberleridir ve gerçekte yaanm ve ya- anacak olaylardr: Bunlar sana bildirdiimiz gaybi haber- lerdendir; bunlar ne sen ne de toplumun daha önce biliyor deildiniz. u halde sabret! Unutma ki mutlu son, Allah’a kar sorumluluunun bilincinde olanlarndr. (Hud 49)
Allah birtakm ahlaki mesajlar vermek için gerçekte olma- m olaylar olmu gibi anlatmaz. Allah Kuran’ hak ile yani bir gerçek olarak indirdiini ifade etmektedir. Gerçek olarak inmi bir vahiyde gerçek d bir olayn gerçekten yaanm gibi anlatlmas düünülemez: Emin ol, bu Kitap’ biz sana hak (gerçek) olarak indirdik. O halde, dini yalnz Allah’a özgüleyerek O’na kulluk/ibadet et! (Zümer 2). Biz onu (Ku- ran’) hak olarak indirdik ve o hak ile indi; seni de yal- nzca bir müjde verici ve uyarp korkutucu olarak gön- derdik. (sra 105)
Yine ayetlerde önceki elçilerin haberlerinden bahsedilirken bu haberlerin gerçein bilgisi olduu ve ayn zamanda inanan- lar için de bir öüt ve uyar olduu ifade edilmektedir: Resul- lerin haberlerinden senin kalbini (pekitirip) salamlat- racak her haberi anlatyoruz. Bunda sana gerçein bilgisi, inananlara da bir öüt ve bir uyar gelmitir. (Hud 120). Bu açk beyann örnei olan bir ayette bu gerçek u ekilde ifade edilmektedir: Sana Firavunla Musa arasnda geçen olayla- rn bir bölümünü inanmaya eilimli insanlar için bütün gerçeiyle anlatacaz. (Kasas 3). Benzer bir örnein iman sahibi maara gençleri olarak bilinen Ashâb- Kehf için geç- tii görülmektedir: Biz sana onlarn bandan geçenleri ger- çek olarak anlatyoruz. Gerçekten onlar, Rablerine inan- m gençlerdi. Biz de onlarn hidayetini artrdk. (Kehf 13)
43
Mitoloji, sonradan gelen ve olaylara tanklk etmemi ki- iler tarafndan abartlarak efsaneletirilen ve gerçek d un- surlar katlarak üretilen anlatmlardr. Zamann ve her eyin yaratcs ve her an her eyden haberdar olan ezeli ilim sahibi Allah’n insanlk tarihindeki olaylardan habersiz olmas düü- nülemez. Dolaysyla geçmite yaanm olaylar vahiy ile bil- dirmek Allah için son derece kolaydr. Gerçekte yaanmam olaylar yaanm gibi vahyetmesine gerek yoktur: te, gerçek kssann ta kendisi budur. Allah’tan baka ilah yoktur. Hiç kuku yok ki Allah, evet, yalnzca O’dur her iinde mükem- mel, her hükmünde tam isabet sahibi olan. (Âli mran 62)
Kuran’da geçmi toplumlarn yaptklar eyler ve balarna gelenlerin anlatlmasnn sebebi o eylerden ders çkarlmas ve ayn hatalara düülmemesi içindir. Çünkü temel itibariyle insan her dönemde ayn insandr. çinde bulunduu fiziki art- lar ya da sahip olduu araç ve materyaller farkllk gösterse de insan insan yapan duygu, düünce, yönelim ve deerler hep ayndr. Allah’n aklmza ve yaratlmza uygun kld ev- rensel ilkeler ile insan ve toplum ina etme hedefinde olan vah- yin neredeyse yarya yaknn oluturan kssalar, tarihsel kesit- ler üzerinden evrensel mesajlar içermektedirler.12
Çünkü slam’n ilkeleri, dönemsel ya da tarihsel deil ev- renseldir. “Evrensel” bütün zaman dilimlerinde geçerli olan de- mektir. Yine slam’n ilkelerinin evrensel olmas demek Ku- ran’daki hüküm ve ilkelerin hangi kültürden ya da rktan olursa olsun kendisini Müslüman olarak tanmayan herkes için eit ekilde balayc olmas demektir. Dolaysyla evrensellik ile anlatlmak istenen ey, Kuran’n hükümlerinin her bireyin ya da toplumun, örf, adet ya da alkanlklarna ayn derecede uy- gun ya da uyarlanabilir olduu deildir. Toplumlarn birçok ko- nuda farkl kültür, adet ve alkanlklara sahip olduklar gerçei 12 Bu konuda baknz: Mehmet Okuyan, Kssalar Ne Söyler?, Düün Yaynlar, s-
tanbul 2017.
44
dikkate alndnda herkesi eit ekilde memnun edecek hü- kümler içeren bir kitap beklentisi gerçekçi deildir. Önemli olan, kendisini Müslüman olarak tanmlayan bir birey ya da toplumun her dönemde Kuran’ kendi örf, adet ve alkanlk- larna göre deil adet ve alkanlklarn Kuran’a göre düzel- tip ekillendirmesidir.
slam dini daima mevcut çan ilerisindedir ve her za- man ilerisinde olacaktr. Bugün yirmi birinci yüzyln içindeki dünya, halen daha Kuran’n yedinci yüzylda getirmi olduu evrensel deerlere yaklaabilmi deildir. nsanlk bu ekilde gittii müddetçe kyamete kadar da yaklamas pek mümkün gözükmemektedir.
slam, üstün deerler sistemidir. Bu üstün deerler ayn za- manda hangi çada olunursa olunsun ortak insan akl ve yara- tlnn olmazsa olmaz ilkelerine dayaldr. Bu ilkeler modas ya da dönemi geçecek ya da artlara göre deri ve renk dei- tirecek türden ilkeler deildir. Kuran’da geçen haramlar, gü- nahlar, yasaklar ve snrlar her dönemde ayn olduu gibi, iba- detler, hayr ve iyilikler, inanan bir insana yakacak erdemli ve ilkeli hal ve tavrlar da her dönemde ayndr. Bu yüzdendir ki Kuran kyamete kadar geçerli olacak son ilahi mesaj olarak Allah’n insanlara bu dünyadaki son kelamdr.
45
5
Bugün Müslümanlarn çounluuna bakarak slam’ doru anlamak ve deerlendirmek mümkün deildir. Oysa Ku-
ran- Kerim gibi muhteem bir kitaba, Hz. Peygamber gibi muazzez bir örnee sahip olan Müslümanlarn, hem insanlk hem de slam adna örnek ve ölçü alnacak insanlar olmalar gerekirdi. üphesiz son derece güzel örnek olarak kabul edi- lebilecek Müslümanlarn varl da bir gerçektir. Ancak say- larnn ve etkilerinin azl ve geri planda kalmalar sebebiyle olsa gerek Kuran’n ilkelerine ve Peygamberimiz Hz. Muham- med’in ve dier tüm peygamberlerin örnekliine uygun yaa- yan Müslüman, yok denecek kadar azdr.
Müslümanlar en bata birbirlerine güvenmiyorlar. Etrafla- rna güven vermiyorlar. Kimse yakn dostundan, arkadandan, akrabasndan ve hatta kardeinden emin deil. Allah’ ve Pey- gamberimizi sevdiimizi söylüyoruz ama Allah’n ayetlerine de Peygamberimizin örnekliine de uygun bir hayat yaam- yoruz. imizde, ticaretimizde, verdiimiz sözlerde, gerektii kadar duyarl ve sorumlu davranmyoruz.
Esasen din, inanan insanlarn önemli bir çounluunun ha- yatnda zannedildii kadar etkin deildir. nanmak ya da inan- cn gerei olan bir takm ibadetleri yerine getiriyor olmak ger- çek anlamda o inanca uygun davranmay garanti altna almak için yeterli deildir. Baz insanlar Allah’n emir ve yasakla- rna riayet etme noktasnda gerektii kadar hassas davranma- makta, “namazm klar, orucumu tutarm ama yer gelir yalan konuur, hakszlk eder, dedikodu da yaparm o ayr bu ayr”
46
der gibi davranmakta ve gerçekten de inanan bir insana yak- mayacak hareketler sergileyebilmektedirler. Yine inanan baz insanlarda bu kez farkl ekilde “namaz klmam oruç da tut- mam ama yalan konumam dedikodu da yapmam” eklinde bir anlaya sahip olunduu görülebilmektedir. Oysa emirlere de yasaklara da ibadet gözü ile baklmas ve yaplmas gere- kenin içten gelerek en güzel ekilde yaplmas, kaçnlp uzak durulmas gerekenden de yine içtenlikle en güzel ekilde ka- çnlmas gerekir.
Müslümanlar, inançlarna gerektii gibi bal ve hassas olmak noktasnda genellikle zayftrlar. Çocuumuzu, karde- imizi, anne ya da babamz veya evdeki kedimizi hrpalayp tannmaz hale getirseler, oyuncak edip oynasalar, bu tablo kar- snda öylece bakp etkisiz ve tepkisiz kalabilir miyiz? Dini- mizi ne hale getirdiklerini görmeyecek miyiz? Öylece durum bakmaya, Allah’tan korkmak yerine insanlardan çekinip kork- maya, sorumluluk almak yerine sorumsuzca davranmaya de- vam m edeceiz?
Müslümanlar olarak acilen birlik ve beraberlik içinde Al- lah’n vahyi olan Kuran etrafnda toplanmamz, aramzdaki an- lamazlklarmz Kuran’n hakemliinde çözüme kavuturma- mz, Kuran’n nda Allah, din ve peygamberlik inancmz gözden geçirmemiz, önce insanlmz sonra da Müslümanl- mz Allah’n Kitab’na sunarak kendimizi kontrol etmemiz ve ancak bu ekilde gerçek anlamda Peygamberimiz Hz. Mu- hammed’in dosdoru yolunu takip edebileceimizi bilip anla- mamz gerekmektedir.
Aksi halde bugün slam dünyasnn içinde bulunduu ka- bullenilmesi son derece zor olan içler acs durumundan kur- tulmas, hem dine hem de insanla art deer katacak hayrl, faydal ve güzel ilerin parças ve öncüsü durumuna gelmesi ve brakn baka inançlarda olan insanlara, Müslüman olanlara
47
dahi huzur, bar, güven, birlik beraberlik ve kardelik duygusu ile baar, refah ve mutluluk vermesi söz konusu olamayacaktr.
Hangi slam? Hangi Müslüman? Bu soruyu sormadan edemiyor insan. Belki de her birimiz
kendimizi ve bizim gibi inanp düünenleri en iyi Müslüman örnei olarak görüyoruz. Ancak bizim ya da bir bakasnn kendini ne gördüünün deil, slam adna Müslümanlk adna yaplan ve görülenlerin bir önemi olduunu itiraf etmek duru- mundayz. Belki de ünlü düünür Muhammed kbal’in dedii gibi: “Eer biz slam’n bir üstün deerler sistemi olduunu Müslüman olmayanlara anlatmak istiyorsak, onlara her eyden önce bizim slam’ temsil etmediimizi söylemek borcundayz.”
Büyük düünür ve air Mehmet Akif Ersoy’un u sözlerine katlmamak da mümkün deildir. Bu sözleri söyledii zaman- dan günümüze deien bir ey olmad gibi her eyin daha da kötüye gidiyor olmas ise insann içini actan bir gerçektir: “Müslümanlk nerde! Bizden geçmi insanlk bile… Âlem al- datmaksa maksat, aldanan yok, nafile! Kaç hakiki Müslüman gördümse hep makberdedir;13 Müslümanlk, bilmem amma, galiba göklerdedir!”14
Tüm dünyada Müslüman nüfusunun çoalmas ile övünü- yoruz. Dünya genelinde birçok konu üzerinde en ciddi ara- trmalar yapan ünlü PEW aratrma irketinin verilerine göre 2050 ylnda Müslümanlarn, Hristiyanlarla ayn sayya ula- aca ve sonrasnda Hristiyanlar geçeceine dikkat çekili- yor. Özellikle Vatikan da bunun farknda ve Hristiyan nüfu- sun artmas için kyasya bir mücadele veriyor. Aslnda saysal çounluk zannedildii kadar önemli deil. Bir düünsenize, sa- mimi, kaliteli, iyi eitimli, her anlamda donanml ve Kuran’a 13 Mezarda. 14 Mehmet Akif Ersoy, Safahat, Hazrlayan: A. Vahap Akba, Beyan Yaynlar 2015,
s. 294.
48
uygun yaayan Müslüman saysn arttrmadkça saysal çok- luk ne kadar önemli olabilir? Bugün ahlakl insana örnek ola- rak bir Müslüman deil de bir Japon gösteriliyorsa herkesin Müslümanln sorgulamas gerekir. Bugün slam denilince akllara bar, huzur, güven, güzel ahlak ve adalet gelmiyorsa, saysal çounluumuz ile övünmemiz gereksizdir.
Aliya zzetbegoviç’in bu konudaki yaklam, durumu gayet güzel özetlemektedir: “Müslümanlarn hzla artan büyük nüfu- suyla övünmemiz, bana imanlyla övünen ve ald yeni ki- lolardan haz duyan bir adam hatrlatyor. Ruhumuza, aklmza ve baarlarmza vurgu yapmaya ne zaman balayacaz? Kü- çük ve krlgan bir insanda bile insanla katkda bulunabile- cek büyük bir ruh bulunabilir. Gücümüz, bilimimiz, edebiyat- mz nerede? Nerede bulularmz, küllî iyilie katklarmz?”15
Oysa iyilik, adalet ve bar esas alan, dünyalk hesap yap- mayan, kendinden emin olunan, Allah’a yarar, inanana yak- r gerçek bir kul olabilmek bu kadar zor olmasa gerek! Pey- gamberimiz hayatta olsayd “Çekin o kirli ellerinizi Allah’n halis dininden ve uydurduunuz eyleri dinselletirmeyin be- nim üzerimden” diyecei ne çok “Müslüman” var. Bu yüzden olsa gerek ünlü düünür ve air Muhammed kbal: “Kaçn Müs- lümanlardan snn slam’a” eklinde çok düündürücü ve iç actc bir hakikati ifade etmitir.
Çalma boyunca örnek verilen ayetlerden ve dikkat çeki- len konulardan da görüldüü gibi slam inanç sistemini bask ve korku unsuru haline getiren dinin sahibi olan Allah ya da bu dini en güzel ekilde tebli ederek ve en hassas ekilde yaa- yarak bize örnek olan Peygamberimiz deil yanl alg ve an- laya sahip olan Müslümanlar ve Müslüman olarak görülen ama asl amac slam’ özünden uzaklatrarak kabul edilmesi 15 Aliya zzetbegoviç, Özgürlüe Kaçm, çev: Hasan Tuncay Baolu, Klasik Ya-
ynlar 2014, s. 332.
ve yaanlmas mümkün olmayan bir inanca dönütürmek olan münafk zihniyetli kiilerdir.
Gerçei arayan herkes, slam ile Müslümanlarn ayrmn en doru ekilde yapmaldr. Bunu yapmayan kii kötü örnek- lerden hareketle Hz. Âdem’den Hz. Peygambere kadar gelen ve yaratlmza son derece uygun olan slam inancn, akl ve insanlk d kötü bir inanç olarak alglayacaktr.
nsanln kurtuluu ve modern dünyann beraberinde ge- tirmi olduu hem inançsal hem de psikolojik, sosyal ve eko- nomik problemlerin çözümü gerçek anlamda bir inanca sahip olmaktadr. nsanlk bugün adaletten, merhametten, akldan, ilimden, düünmekten, sosyal hak ve eitlik ilkelerinden, ah- laki ve estetik deerlerden, karlkl sayg, sevgi ve anlay gibi güzelliklerden ve farkllklarn beraberinde getirdii zen- ginlikten uzak, duyarsz, sorumsuz, ilkesiz ve bencil bir ha- yat yayorsa bunun temel sebepleri Allah’n, dinin ve ahire- tin varln gerektii gibi anlayp kavrayamam ve yaratl ayarlarmz bozmu olmamzdr.
Ancak gerçei görmek ve gerektii gibi en güzel ekilde Allah’a inanarak inancna uygun bir yaam sürmek isteyen in- san için rehber olarak Kuran, örnek olarak da Kuran’da her biri ders niteliinde olan peygamberlerin hayatlar ve mücadeleleri yeterlidir. Kötü örneklere bakarak Allah’tan ve slam’dan uzak- lamak kiinin kendisine yapaca en büyük kötülüktür. Baz insanlarn yanl bir inanç ve kendisini gerçekten uzaklatra- cak bir yol üzerinde olmas inanca ve yola küsmemizi gerekli klmaz. Örnein araba kullanma ile ilgili temel kurallar hemen her yerde ayndr ama insanlar bu kurallara uymada ayn de- illerdir. Baz insanlar kötü araba kullanyor diye kimse araba kullanmaktan vazgeçmiyor, arabay, kurallar ya da yolu suç- lamyor veya ehliyetini çöpe atmyor. Dolaysyla kötü örnek- lere bakarak Allah’tan ve dinden uzaklamak ya da insanlarn hata ve günahlarn Allah’a ya da dine yüklemek hakszlk olur.
50
Gerçek anlamda Müslüman olmak, “Müslümanm” demek kadar kolay deil. Müslüman olmaya, dini örenmeden önce, insan olmay örenmekle balanabilir. Dolaysyla “Nasl iyi Müslüman oluruz?” sorusunu sormadan önce “Nasl iyi bir insan oluruz?” sorusunu sormak gerekir. Ne zaman iyi Müs- lüman oluruz sorusunun cevab da iman ve eylem bütünlüü olduu zamandr. man etmek, imann gereklerini yerine getir- mek deildir. Olmas gereken budur ancak çou zaman kendi istek ve arzularmz Allah’n rzasnn önüne çkarttmz için imanmz ile eylemlerimiz arasnda tutarszlklar sergileriz. Bu yüzden olsa gerek Kuran ayetleri sadece iman etmeyenlere deil iman edenlere de uyar niteliindedir. Çalmamzn ka- panda da kullandmz son derece anlaml olan ayette: Ey iman edenler! Hep birlikte slam’a (teslimiyet yoluna) gi- rin ve eytann admlarn izlemeyin. Çünkü o sizin apa- çk dümannzdr (Bakara 208) denilmektedir. Görüldüü gibi slam’a yani teslimiyet yoluna davet edilenler zaten iman etmi olanlardr.
Baka bir yerde benzer ekilde bir davet görülmektedir: Ey iman edenler! man edin Allah’a, O’nun elçisine, elçisine indirdii kitaba ve daha önce indirdii kitaba! Zira kim Allah’, meleklerini, kitaplarn, resullerini ve ahiret gü- nünü inkâr ederse, ite o derin bir sapkl boylam olur. (Nisa 136). Görüldüü gibi Allah’a, elçisine, vahye ve ahirete gününe iman etmeye çarlanlar zaten iman etmi olanlardr. Demek ki biz farknda olmasak da imanmz teslimiyet yolu olan slam’n temel ilke ve deerlerinin dna çkarmakta ve bu yüzden de Allah tarafndan uyarlmaktayz.
Bir önceki ayet esasen iman edenlerin neden gerçek an- lamda iman etmeye çarldklarn özetler mahiyettedir: Siz ey iman edenler! Kendinizin, ebeveyninizin ve akraban- zn aleyhine de olsa, Allah için hakka ahitlik yaparak da- ima adaleti tesis etmeye çaln. O kimse zengin olsun fakir
51
olsun, Allah’n hakk onlarn her birinin önüne geçer. O halde kendi arzularnza uymayn ki adaletten uzakla- mayasnz. Ama eer hakikati çarptrsanz ve(ya) ahit- likten kaçnrsanz bilin ki Allah yaptklarnzdan haber- dardr. (Nisa 135). Ayetten de görüldüü gibi iman edenlerin yaknlar aleyhinde bile olsa Allah için adaleti ve ahitlii gö- zetmeleri ve gerçei saptrmaktan uzak durmalar gerekmek- tedir. Çünkü gerçek anlamda iman etmi olmak için her eyin yaratcs ve mutlak anlamda sahibi olan Allah’a güvenip da- yanmak ve güvenilir bir insan olmak gerekir. Bu gerçein de birkaç ayet önce ifade edildii görülmektedir: Göklerde ve yerde olan her ey Allah’a aittir ve hiç kimse Allah kadar güvene layk olamaz. (Nisa 132)
Bedevilerin16 iman ettik beyanlar üzerine Kuran ayetinde u ekilde bir cevap verilmitir: Bedeviler, ‘man ettik’ de- diler. De ki: Siz iman etmediniz; ancak ‘slam (teslim) ol- duk’ deyin. man henüz kalplerinize girmi deildir. (Hucu- rat 14). Demek ki bir kiinin Müslüman olduunu ifade etmesi, gerçek anlamda iman etmi olmas anlamna gelmemektedir.
Yine ayetlerde gerçek anlamda iman etmemesine ramen iman ettik diyenlerden söz edildii görülür: Ey resul! Kalp- leri inanmam olduu halde azlaryla “inandk” diyen- lerin inkârda yarrcasna koanlar seni üzmesin. Yahu- dilerden bazlar yalanclk etmek için dinlerler; huzuruna çkmam olan baka bir topluluk için dinlerler. Yerlerine oturmu kelimeleri, yaplarn bozup deitirirler. “Size u verilirse aln, eer o verilmezse çekinin.” derler… (Maide 41). mann kalbe yerlemesi yani içselletirilmi bir iman ile kiinin eylemlerinin uyum içinde olmas gerekmektedir: Allah, size iman sevdirdi ve onu kalplerinizde süsledi ve gerçei inkâr etmeyi, günah ilemeyi ve (güzel olan eylere) kar 16 Bedevi: Çöl ve vahalarda develeriyle birlikte konar göçer olarak yaayan Araplar
için kullanlr.
52
çkmay size çirkin gösterdi. te bunlar, doru yönü izle- yenlerdir. (Hucurat 7)
Allah kendilerinden kesin söz alm olmasna ramen Al- lah’a vermi olduklar sözü tutmayarak itaatsizlik eden ve ger- çekten yüz çeviren srailoullar’na yaplan uyar da iman ve eylem tutarszln ortaya koyan bir dier örnektir: De ki: Eer inanan kimselerseniz, imannz ne kötü ey emrediyor size! (Bakara 93). Gerçek bir inancn insan Allah’n rzasna uygun sorumluluk sahibi ve duyarl bir birey klmas ve ona, insan onuruna uygun hayrl ve güzel eyler yaptrmas gerek- tii açktr. Gerçek anlamda iman etmemi kiiye ise gerçekten uzak bir ekilde inand eylerin yaptrmayaca bir ey yok- tur. Bu kiiler inanmalarna ramen vahyin bir ksmna inanp ilerine gelmeyen ksmn yok sayanlar gibidirler: Bütün bun- lara ramen birbirinizi katleden, günah ve dümanlkta dayanma sergileyerek kendi içinizden bir ksmn yurt- larndan çkaran -ki onlarn çkarlmas size kesinlikle ya- saklanmt- ve elinize esir dütüklerinde onlar ancak fidye karl serbest brakan yine sizlerdiniz. imdi siz vahyin bir ksmna inanp bir ksmn inkâr m ediyorsunuz? yi bilin ki, sizden kim böyle yaparsa, kesinlikle onun cezas dünya hayatnda zilletten baka bir ey olmayacaktr. Ahi- rette ise azabn en acklsna mahkûm olacaklar. Zira Allah yaptklarnza kar duyarsz deildir. (Bakara 85)
Bugün, iman etmi olmalarna ramen birçok Müslüman’n imanna zulüm, adaletsizlik, hakszlk ve merhametsizlik bu- latrarak imanlarn kirlettikleri görülmektedir. Yine bugün, birçok Müslüman’n Allah’n Kitab’n dikkate almadklarn anlamak zor deildir: man edip de imanlarn herhangi bir zulümle kirletmeyenler var ya, güvende olma/güveni- lir olma ite onlarn hakkdr; doruyu ve güzeli yakala- yanlar da onlardr. (En’am 82)
53
Yine Kuran ayetleri Allah’n apaçk delillerine ramen bir- çok insann imanna irk bulatrmadan yani yalnz Allah’a ait olan nitelikleri bakalarna da yaktrmadan Allah’a iman et- medii gerçeini gözler önüne sermektedir: Kald ki, göklerde ve yerde nice ayetler, iaretler var ki, onlar (üzerinde dü- ünmeden) srtlarn çevirerek yanlarndan geçip gidiyor- lar! Onlarn çou irke bulam olmadan Allah’a iman et- mez. (Yusuf 105-106)
Demek ki ayetlere göre iman etmek ya da iman eden biri olduumuzu düünmek yeterli deildir. mann hakkn vermek yani baka bir ifade ile neden iman ettiimizin bilincinde ola- rak taklit deil tahkik etmemiz gerekir. Çou Müslüman için iman, Müslüman bir ailede domas sebebiyle edindii bir de- erdir. Neden iman ettiini sorgulamadan ve imann gerek- tiinde savunulabilir delile dayal bir temele dayandrmadan edinir. üphesiz hakszlk, zulüm ve irke bulatrlmam her iman kendi içinde anlaml ve deerlidir. Ancak slam&r