emsalÜ’l-kuran - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/d03296/2012_1/2012_1_hocaoglum.pdf ·...

12
db12/1 Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi Cilt 12, Sayı 1, 2012 ss. 257 -268 EMSALÜ’L-KURAN Şeyh Sabır Hasan Muhammed EBU SÜLEYMAN * Çev.: Mustafa HOCAOĞLU ** Özet Yazar, çalışmasında önce ifade tarzında ve konunun daha iyi anlaşılmasında me- sellerin önemine işaret etmektedir. Yazara göre mesel, Arapların kelamında misl/eş ve nazîr/benzer manasına gelmektedir. Buradan hareketle o, Kur‟an‟da kullanılan meselleri üç ana başlıkta örnekleri ile incelemektedir. Çalışmasının sonunda da meselin faydalarına değinerek en genel manada meselin anlatılan bir konunun daha iyi anlaşılmasını sağladığını ifade etmektedir. Anahtar Kelimeler: Kur‟an, Mesel, Teşbih, Mecaz. Parables in The Quran Abstract In this article, the author tries to point out the importance of parables in a better understanding of a subject. According to author, parable means “eqular” and “similar” in use of Arabs. Moving from this point, he examines the parables in the Quran with their examples under three headlines. In the conclusion, he re- fers to usefulness of parables and by doing so, expresses that parables ensure a better understanding of a topic. Key Words: Quran, Parable, Simile, Metaphor Manalardaki ve amaçlardaki yüce hakikatler, anlamayı kolay- laştıran malum olan şeylere kıyas edilerek güzel bir şekilde ifade edildiğinde harikulade bir şekil alır. Temsil, manaları zihinlerde somut bir şekilde ortaya koyan bir yapıdır. Bu, görülmeyenin görü- * Bu çalışma Şeyh Sabır Hasan Muhammed Ebu Süleyman tarafından kalem alınan ve Hindistanda Daru‟s-Selefiyye tarafından 1984 yılında basılan “Mevridu’z-Zema’n fi Ulumi’l-Kur’an” adlı eserinin 116-130. sayfaları arasında bulunan “Emsalü‟l-Kur‟an” adlı bölümün tercümesidir. Bu çalışmada tarafımızdan eklenen bilgileri parantez içe- risinde (ç.n) şeklinde belirttik. ** Rize Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tefsir Anabilim Dalı, mustfhoc[email protected]

Upload: duongdiep

Post on 27-Jun-2019

216 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: EMSALÜ’L-KURAN - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03296/2012_1/2012_1_HOCAOGLUM.pdf · Mektebetü Vehbe, Kahire 2000, 275-283. (ç.n) 5 İbn Kayyim el -Cevziyye, İ’lâmu’lMuvakkıîn

db 12/1

Din

bili

mle

ri A

kad

emik

Ara

ştır

ma

Der

gisi

C

ilt 1

2, S

ayı 1

, 20

12

ss. 2

57

-26

8

EMSALÜ’L-KURAN

Şeyh Sabır Hasan Muhammed EBU SÜLEYMAN* Çev.: Mustafa HOCAOĞLU**

Özet

Yazar, çalışmasında önce ifade tarzında ve konunun daha iyi anlaşılmasında me-sellerin önemine işaret etmektedir. Yazara göre mesel, Arapların kelamında misl/eş ve nazîr/benzer manasına gelmektedir. Buradan hareketle o, Kur‟an‟da kullanılan meselleri üç ana başlıkta örnekleri ile incelemektedir. Çalışmasının sonunda da meselin faydalarına değinerek en genel manada meselin anlatılan bir konunun daha iyi anlaşılmasını sağladığını ifade etmektedir.

Anahtar Kelimeler: Kur‟an, Mesel, Teşbih, Mecaz.

Parables in The Quran

Abstract

In this article, the author tries to point out the importance of parables in a better understanding of a subject. According to author, parable means “eqular” and “similar” in use of Arabs. Moving from this point, he examines the parables in the Quran with their examples under three headlines. In the conclusion, he re-fers to usefulness of parables and by doing so, expresses that parables ensure a better understanding of a topic.

Key Words: Quran, Parable, Simile, Metaphor

Manalardaki ve amaçlardaki yüce hakikatler, anlamayı kolay-laştıran malum olan şeylere kıyas edilerek güzel bir şekilde ifade edildiğinde harikulade bir şekil alır. Temsil, manaları zihinlerde somut bir şekilde ortaya koyan bir yapıdır. Bu, görülmeyenin görü-

* Bu çalışma Şeyh Sabır Hasan Muhammed Ebu Süleyman tarafından kalem alınan ve

Hindistanda Daru‟s-Selefiyye tarafından 1984 yılında basılan “Mevridu’z-Zema’n fi Ulumi’l-Kur’an” adlı eserinin 116-130. sayfaları arasında bulunan “Emsalü‟l-Kur‟an” adlı bölümün tercümesidir. Bu çalışmada tarafımızdan eklenen bilgileri parantez içe-risinde (ç.n) şeklinde belirttik.

** Rize Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tefsir Anabilim Dalı, [email protected]

Page 2: EMSALÜ’L-KURAN - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03296/2012_1/2012_1_HOCAOGLUM.pdf · Mektebetü Vehbe, Kahire 2000, 275-283. (ç.n) 5 İbn Kayyim el -Cevziyye, İ’lâmu’lMuvakkıîn

Şeyh Sabır Hasan Muhammed EBU SÜLEYMAN

DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 12 SAYI 1

258| db

lene teşbihi gibidir. Makul olan bir durumu hissedilebilir hale ge-tirmektir. Bir şeyi başka bir şeye kıyas etmektir. Nice güzel anlamlar vardır ki temsil, onu adeta bir sanat yapıtı haline sokmaktadır. Temsil ile meramı anlatma tarzı, nefse daha cazip hale gelmekte, akıl da onu daha çabuk kabul etmektedir. İşte bundan dolayı mesel, Kur‟an‟ın bir konuyu açıklamada ortaya koyduğu bir üslubu ve îcazıdır.

Bazı âlimler “Kur‟an‟da Meseller” adında müstakil eserler kale-me alırken1, bazı alimler de bu konuyu kitaplarında bir bölüm ha-linde incelemektedirler. Mesela Maverdi2 bu konuda müstakil eser yazan alimlerdendir3. Suyuti de İtkan‟ında bu konuyu bir bölüm halinde işlemektedir4. İbn Kayyim da İ‟lamu‟l-Muvakkiîn5 adlı ese-rinde hükümde birbirilerine eşit olan ve bir şeyi benzerine teşbih etmeyi tazammun eden Emsalü‟l-Kur‟an konusuna genişçe yer ver-mektedir. Söz konusu yerde yaklaşık kırk misal değerlendirilmekte-dir6.

Allah, Kur‟an‟da bize birçok misal vermektedir. Bu minvalde “Biz, Kur‟an‟da insanlar öğüt alsın diye her türlü misali verdik.”7 “İşte biz, bu misalleri insanlar için vermekteyiz ancak bu misalleri sadece âlimler akletmektedir.”8 “İşte biz, insanlar belki tefekkür ederler diye onlara misaller vermekteyiz.”9 buyurmaktadır.

1 Maverdi‟nin el-Emsal ve’l-Hikem adlı eserini tahkik eden Fuad Abdulmunim Ahmed,

Emsal konusunda ilk eser yazan kimsenin Sahhar b. Ayyaş veya İbn Ayyaş olduğu nakletmektedir. Bkz. el-Emsal ve’l-Hikem, 22.(ç.n)

2 O, Edebü‟d-Dünya ve‟d-Din ile Kitabu‟l-Ahkami‟s-Sultaniye sahibi Ebu‟l-Hasen Ali b. Hubeyb eş-Şafiîdir.

3 Maverdi‟nin söz konusu eserinin haricinde konuyla ilgili el-Emsal ve‟l-Hikem adında diğer bir eseri daha vardır. Bu eser, Fuad Abdulmünim Ahmed Tahkiki ile 1999 yı-lında Riyad‟da Daru‟l-Vatan tarafından basılmıştır.(ç.n)

4 Suyuti, Celaleddin, el-İtkan fi Ulumi’l-Kur’an, (Tahk. Muhammed Ebu‟l-Fadl İbra-him), yrs. 1974, IV, 44-52. Görebildiğimiz kadarı ile yazar, Suyuti‟nin söz konusu bö-lümünü nerede ise satır satır eserine geçirmiştir. Ayrıca ilmi ahlakîliğin gereği olarak şunu da ifade etmek isteriz ki müellif, Mennau‟l-Kattan‟ın Mebahis fi Ulumi’l-Kur’an adlı eserindeki “Emsalü‟l-Kur‟an” bölümünü bire bir çalışmasına almış veya bazı yer-leri özetlemiştir. Mukayese için bkz. Mennau‟l-Kattan, Mebahis fi Ulumi’l-Kuran, Mektebetü Vehbe, Kahire 2000, 275-283. (ç.n)

5 İbn Kayyim el-Cevziyye, İ’lâmu’l-Muvakkıîn an Rabbi’l-Alemîn, (Tahk.,Taha Abdurrauf Said), Daru‟l-Cîl, Beyrut, 1973, I, 150-195.(ç.n)

6 Yazar buradan itibaren diğer başlığa kadar Suyuti‟nin İtkan‟ındaki Emsalü‟l-Kur‟an bölümünden aynen nakletmektedir. (ç.n)

7 Zümer 39/27. 8 Ankebut 29/43. 9 Haşr 59/21

Page 3: EMSALÜ’L-KURAN - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03296/2012_1/2012_1_HOCAOGLUM.pdf · Mektebetü Vehbe, Kahire 2000, 275-283. (ç.n) 5 İbn Kayyim el -Cevziyye, İ’lâmu’lMuvakkıîn

EMSALÜ’L-KURAN

DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 12 SAYI 1

db | 259

Beyhakî, konuyla ilgili Ebu Hureyre‟den Resulullahın şöyle de-diğini nakletmektedir. “Şüphesiz ki Kur‟an, helal, haram, muhkem, müteşabih ve misaller olmak beş şekilde inmiştir. Bundan dolayı helali bilin, haramdan sakının, muhkeme tabi olun, müteşabihe iman edin ve misallerden de ibret alın.”10

Maverdi, Ulumu‟l-Kur‟an‟ın en önemli konularından birisinin de meseller olduğunu belirtmekte ancak insanların misallerle meşgul olup temsil edilen şeyin üzerinde durmadıkları için bundan gaflette olduklarını haber vermektedir. Ona göre temsilsiz mesel, gemsiz ata ve yularsız deveye benzemektedir. Bundan dolayı İmam Şafiî müç-tehidin Ulumu‟l-Kur‟an‟dan bilmesi gereken konular arasında misali saydı da şöyle dedi: Bir konuda taate sevkedip, masiyetten kaçmayı ifade eden misalleri bilmek gerekmektedir.

Bu konuda Şeyh İzzeddin de şöyle demektedir. Allah, Kur‟an‟da misalleri öğüt, hatırlatma olsun diye zikretti. Bu misaller bazen mükâfatta eşitliği, bazen amelin boşa gitmesini, medhi veya zemmi vb. konuları ifade etmektedir ki bu çerçeveden bakıldığında misal-ler, ahkâma da taalluk etmektedir. Bazı âlimler, Kur‟an‟da zikredi-len mesellerin hatırlatma, öğüt, teşvik, sakındırma, ibret alma, aklın konuyu daha iyi anlamasını sağlama, hissedilebilir şekilde tasvir etme gibi çeşitli faydaları içinde barındırdığını ifade etmektedirler. Misaller, manaları somutlaştırmaya yaramaktadır. Çünkü o, duyu organlarının yardımı ile zihinde daha iyi yer etmektedir. Ayrıca mesellerde amaç, gizli olanı açığa çıkarmak, görülmeyeni gözler önüne sermektir. Kur‟an‟da verilen misaller, herkese eşit karşılığı, övmeyi, yermeyi, sevap ve ikabı, bir işin önemini veya kötü olması-nı, bir şeyin gerçekleşmesini veya boşa çıkarılmasını ifade etmekte-dir.

Allah (c.c.) “Biz sizin için misaller verdik”11 buyurmaktadır. Misallerde birçok fayda olmasından dolayı Allah (c.c.) bu şekilde üzerimizdeki nimetini hatırlatmaktadır.

Zerkeşi, “Burhan”12 adlı eserinde “onun hikmetlerinden biri de şeriatin inceliklerinden olan beyanın öğrenilmesidir”13 açıklama-sında bulunmaktadır.

10 Beyhaki, Şuabu’l-İman, Daru‟l-Kütübi‟l-İlmiyye, Beyrut, 1410, II, 427, Hd. No:

2293.(ç.n) 11 Haşr 59/21

Page 4: EMSALÜ’L-KURAN - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03296/2012_1/2012_1_HOCAOGLUM.pdf · Mektebetü Vehbe, Kahire 2000, 275-283. (ç.n) 5 İbn Kayyim el -Cevziyye, İ’lâmu’lMuvakkıîn

Şeyh Sabır Hasan Muhammed EBU SÜLEYMAN

DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 12 SAYI 1

260| db

Bu konuda Zemahşeri de “Temsil, manaların keşfedilmesine, düşünceleri somutlaştırmaya yardım etmektedir. Şayet temsil önemli olursa bu, temsil edilen şeyin de önemine işaret etmektedir. Şayet verilen misal tahkir ifade ederse, temsil ettiği şey de hakir olmaktadır.”14 demektedir.

İsbehani15 de ”Arapların ve âlimlerin, düşüncelerini açıklarken, hakikatin anlaşılması ve inceliklerin ortaya çıkması için mesel kul-lanmalarının aşikâr olduğunu ifade etmektedir. Öyle ki onlar, bu şekilde tasavvur edilen bir konuyu, somut bir hale getirmekte ve görülmeyen bir şeyi, sanki müşahede ediliyormuş gibi ortaya koy-maktadırlar. Misallerin verilmesindeki diğer bir amaç da hasmın husumetini dindirmek, gizli kalmayacak şekilde maksadı ortaya koymaktır. Çünkü bu, nefiste daha fazla tesir bırakır. Bundan dolayı Allah (c.c.) Kur‟an‟da ve diğer kitaplarında misaller verdi. İncilin surelerinden biri de “emsal” adını taşımaktadır. Bu, Nebi‟nin (a.s.) ve peygamberlerin ayrıca bilge kişilerin kullanımlarında da yaygın-dır.16

Emsalin Tarifi

Emsal: Meselin çoğuludur. Mesel, misl, mesîl, lafız ve mana olarak şebeh, şibh, şebîh kelimesine benzemektedir. Burada meselle murad edilen şey, kastedilen mananın muciz bir güzellikte hissedi-lebilir bir seviyeye çıkarılmasıdır. Bu anlamda mesel, kendisi için bir kaynağı/ ilk kullanım olmasını şart koşmaz. Mecaz-ı Mürekkeb17 olma şartı da aramaz.

12 Zerkeşi, Bedreddin Muhammed b. Abdullah, el-Burhan fi Ulumi’l-Kur’an, (Tahk.

Muhammd Ebu Fadl İbrahim), Daru ihyai Kütübi‟l-Arabiyye, Beyrut, 1957, I, 486- 494. (ç.n)

13 Zerkeşiye göre beyana en çok yardım eden ilim meseldir. Zerkeşi, el-Burhan, I, 487. (ç.n)

14 Zemahşeri, Keşşaf, I, 72. (ç.n) 15 Müellifin İsbehani ile kastettiği âlim, muhtemelen Mutezili, Muhammed b. Bahr, Ebu

Müslüm el-İsbehani‟dir. (ç.n) 16 Yazar, İsbehani‟den alıntı yapmışsa da görebildiğimiz kadarı ile bu paragraf, olduğu

gibi Zemahşeri‟den alınmıştır. Mukayese için bkz. Zemahşeri, Keşşaf an Hakaiki Gavamidi’t-Tenzil ve Uyuni’l-Ekâvîl fî Vucuhi’t-Te’vîl, Daru‟l-Kütübi‟l-Arabî, Beyrut, 1407, I, 72. Suyuti de aynı nakilde bulunmaktadır. Bkz. Suyuti, İtkan, IV, 45. (ç.n)

17 Eğer birkaç lafızdan meydana gelen bir cümle, benzerlik dışında tam bir ilgi yüzün-den kendi manası dışında kullanılırsa, buna birleşik mecaz denilir. Mesela ihbari/bildirme cümlelerin inşai/dilek cümleleri yerinde kullanılmaları böyledir. Nusrettin Boleli, Belağat, İfav, İstanbul 1993, 118. (ç.n)

Page 5: EMSALÜ’L-KURAN - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03296/2012_1/2012_1_HOCAOGLUM.pdf · Mektebetü Vehbe, Kahire 2000, 275-283. (ç.n) 5 İbn Kayyim el -Cevziyye, İ’lâmu’lMuvakkıîn

EMSALÜ’L-KURAN

DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 12 SAYI 1

db | 261

Biz, müelliflerin zikrettiği Kur‟an mesellerine baktığımızda ister istiare yoluyla, ister teşbih-i sarih yoluyla, ister icaz bakımından derin anlamlar ihtiva eden ayetler yoluyla, isterse de doğrudan teşbih ifade eden ayetler olarak gelsin, bunlar, Allahın daha önce örneğini göstermediği meseller olduğunu görürüz.

Kur‟an‟ın mesellerini, eş ve benzer şeklindeki lügavi manalarına hamletmek doğru olmaz. Yine Kur‟an‟ın mesellerini lügat kitapla-rında zikredilen bilgilere hamletmek de uygun olmaz. Çünkü Kur‟an‟ın meselleri, madribini/ benzeyen ve daha sonra ortaya çı-kan ikinci halin, mevridine/ilkin hakkında söylendiği aslî haline benzetilmesi şeklinde kullanılmış sözler değildir. Aynı şekilde Kur‟an‟ın mesellerini beyan âlimlerinin kullandığı misallere ham-letmemizde doğu olmaz. Çünkü Kur‟an‟ın meselleri, istiare ve kul-lanımı yaygın olan şeyler değildir.

İbn Kayyim, Emsalü‟l-Kur‟an hakkında şöyle demektedir. “Hü-kümde bir şeyi diğer şeye teşbih etmektir. Akledilen şeyleri hissedi-lebilir seviyeye getirmektir veya iki hissedilebilen şeyin birinin diğe-ri ile anlatılmasıdır.18 Misallere dikkat edildiğinde çoğunun “dünya hayatının misali gökten indirdiğimiz su gibidir”19 ayetinde olduğu gibi teşbih-i sarih yoluyla geldiğini görürüz. Sahih bir hadiste “Al-lah‟ın bana verdiği hidayet ve ilmin durumu, yağmurun indiği yer gibidir. Bazı topraklar, suyu içine çeker de onunla ağaçlar, bitkiler çıkar. Bazı topraklar, suyu tutar da ondan insanlar içer ve onunla ziraat yaparlar. Kimi topraklar da suyu hiç tutmaz, orada hiç bir şey bitmez. İşte bu toprak misali, kimileri Allah‟ın dinde fakih kıldığı kimselerdir ki onlar, kendilerine verilen hidayet ve ilimden faydala-nır. Diğer bir grup ise Allah‟ın hidayetini görür, fakat kabul et-mez.20

Mesellerden bazıları da “teşbihi zımni”21 şeklinde gelmektedir. “Birbirinizin gıybetini yapmayın, sizden biri, ölmüş olan kardeşinin

18 İbn Kayyim, İ‟lamu‟l-Muvakkıîn, I, 150. (ç.n) 19 Yunus 10/24 20 Hadis için bkz. Ahmed b. Hanbel, Müsned, (Tahk. Şuayb Arnaût vd.), Müessesetü‟-

Risale, Yrs. 1999, XXXII, 343, hd. No. 19573; Müslim, el-Camiu‟s-Sahih, Daru‟l-Cîl, Beyrut, trs. VII, 63, hd. No: 6093. (ç.n)

21 Müşebbeh ve meşebehun-bihin açıkça belli olmadığı ancak işaretle tayin edilebildiği teşbihe denir. Bu teşbihlerden maksat genellikle müşebbehe isnat edilen hükmün, mümkün olduğunu ispat etmesidir. Hikmet Akdemir, Belağat Terimleri Ansiklopedisi, İzmir 1999, 369. (ç.n)

Page 6: EMSALÜ’L-KURAN - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03296/2012_1/2012_1_HOCAOGLUM.pdf · Mektebetü Vehbe, Kahire 2000, 275-283. (ç.n) 5 İbn Kayyim el -Cevziyye, İ’lâmu’lMuvakkıîn

Şeyh Sabır Hasan Muhammed EBU SÜLEYMAN

DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 12 SAYI 1

262| db

etini yemek ister mi? iğrendiniz değil mi!!!”22 İşte burada teşbih-i sarih yoktur.

Bazı meseller de “Ey İnsanlar, size bir misal verilmekte, haydi onu dinleyin. Şüphesiz ki Allah‟ın dışında dua ettikleriniz, bir araya gelse, bir sineği dahi yaratamazlar. Sinek onlardan bir şey alsa on-dan bir şeyi kurtaramazlar. Hem isteyen hem de istenen acizdir”23 ayetinde olduğu gibi ne teşbih ne de istiare yoluyla gelmiştir.

“Allahın dışında dua ettikleriniz bir sineği dahi yaratamaz” buyrulmaktadır. Bu ayette ne teşbih ne de istiare olmasına rağmen Allah bunu mesel diye isimlendirmektedir.

Meselin Edebiyattaki tanımına gelince o, yeni ortaya çıkan bir durumu daha önce mevcut olan bir duruma benzetmek için söyle-nen ve dilden dile dolaşan kalıplaşmış ifadelerdir. Yani madribi/ benzeyen ve daha sonra ortaya çıkan ikinci halin, mevridi/ilkin hakkında söylendiği aslî haline benzetilmesidir. Şu sözde olduğu

gibi, 24رربر ررمريرةر مرنر غريرر ررارمر. Yani hedefe isabet eden nice atışlar vardır ki

aslında onlar hedefi rastgele tutmuştur. Bunu ilk söyleyen kimse el-Hakem b. Yağus en-Nakridir. Bu söz, bazen tesadüfen isabet eden hatalı iş için de söylenmektedir. Bu anlamda mesellerin ilk kullanı-mı daha sonraki kullanılan ortama/hale benzemesi gerekmektedir.

Bazen hayret verici kıssa ve hale de mesel denilmektedir. Bu manada mesel lafzı birçok ayette zikredilmektedir. Mesela “müttakilere va‟d edilen cennetin misali, asla bozulmayan su pınar-ları gibidir.”25 Yani burada cennetin şaşılacak özelliği misal veril-mektedir.

Zemahşeri “Keşşaf”ta bu üç manaya işaret ederek şöyle demek-tedir. Mesel, Arapların kelamında misl/eş ve nazîr/benzer mana-sındadır. Buradan hareketle halk arasında yayılan ve mevridi deni-len ilk hadiseler madrıbı denilen son duruma benzetilen sözlere

22 Hucurat 49/ 23 Hac 22/73. 24 Yani “Ummadığın taş baş yarar” anlamındadır. Bu deyim, elinden bir iş gelmediğini

sandığınız kişi kendisinden umulmayan işleri yapabilir manasında kullanılmaktadır. Numan Yazıcı, Arapça-Türkçe Türkçe-Arapça Atasözleri ve Deyimleri, Rağbet, İstanbul, 2003, 312. Körün attığı taş isabet edebilir. Hasan Akdağ, Arap dilinde Deyimler ve Atasözleri, Tekin, 221.(ç.n)

25 Muhammed 47/15

Page 7: EMSALÜ’L-KURAN - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03296/2012_1/2012_1_HOCAOGLUM.pdf · Mektebetü Vehbe, Kahire 2000, 275-283. (ç.n) 5 İbn Kayyim el -Cevziyye, İ’lâmu’lMuvakkıîn

EMSALÜ’L-KURAN

DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 12 SAYI 1

db | 263

mesel denilmiştir. Sonra sözüne şöyle devam etmektedir. Misal, garib olan bir durum, kıssa ve sıfat için kullanılmaya başlandı.26

Burada beyan âlimlerinin meselin tarifine kattıkları dördüncü bir mana daha var ki o da kullanımı yaygınlaştığı zaman alakası müşabehet olan mecaz-ı mürekkebtir. Onun aslı istiare-i temsiliyedir.27 Bu, bir işte tereddüd eden kimsenin şu sözü gibidir. “Bana ne oluyor ki senin bir adım ileri bir adım geri attığını gör-mekteyim.”

Kur’an’daki Mesellerin Çeşitleri

Kur‟an‟da mesel-i musarraha, mesel-i kâmine ve mesel-i mürsele şeklinde üç tür mesel vardır.

1. Mesel-i musarraha: O, mesel lafzının veya teşbihe delalet eden sözün açıkça zikredildiği meseldir. Bunun örneği Kur‟an‟da çoktur. Aşağıda birkaç örneğini verelim.

a-Münafıkların durumu ile ilgili Allah (c.c.) “Onların durumu, ateş yakmak isteyenin durumu gibidir. Ne zaman ki ateş, etrafını aydınlatır Allah, hemen onların ışığını gideriverir de onlar, karan-lıklar içerisinde bir şey göremez halde kalırlar. Onlar sağırdır, dil-sizdir ve kördürler, geri de dönecek değillerdir. Veya onların duru-mu içerisinde karanlıklar, gök gürültüsü ve şimşek olan gökten in-dirdiğimiz yağmura tutulmuş adama benzer….”28

Bu ayetlerde münafıklar için iki misal verilmektedir. Birinci mi-salde “ateş yakmak isteyen kimse gibidir” ayetinde görüldüğü gibi ateş vardır. Şüphesiz ki ateş/nar nurun maddesindendir. “veya gök-ten indirdiğimiz su gibidir” ayetinde ise su örneği vardır. Malumdur ki su, hayatın maddesindendir. Şüphesiz ki vahiy, kalplerini ve ha-yatlarını aydınlatmak isteyen kimseler için gökten indirilmiştir. Allah, münafıkların iki durumdaki hallerini zikretti ki onlar, aydın-lanmak ve faydalanmak için ateş yakmak istedi, islama girerek bundan faydalandılar, lakin kalplerinde nurun eseri parlamadı da Allah, ateşteki aydınlığı gideriverdi. “Allah onların nurunu giderdi” böylece ateşten geriye sadece onun yakıcılığı kaldı. Bu, ateşin misa-lidir. Allah, onların misalinde suyu da zikretti, onların halini içeri-sinde karanlık, şimşek ve gök gürültüsü olan bir yağmura benzetti.

26 Zemahşerî, Keşşaf, I, 72.(ç.n) 27 Eğer birkaç lafızdan meydana gelen bir cümle benzerlik ilgisi yüzünden kendi mana-

sı dışında kullanılırsa buna istiare-i temsiliyye denilir. Boleli, Belağat, 118. (ç.n) 28 Bakara 2/17-18.

Page 8: EMSALÜ’L-KURAN - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03296/2012_1/2012_1_HOCAOGLUM.pdf · Mektebetü Vehbe, Kahire 2000, 275-283. (ç.n) 5 İbn Kayyim el -Cevziyye, İ’lâmu’lMuvakkıîn

Şeyh Sabır Hasan Muhammed EBU SÜLEYMAN

DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 12 SAYI 1

264| db

Onların baskısı artınca parmaklarını kulaklarına tıkadılar ve yıldı-rımın kendilerini çarpmasından korktukları için gözlerini yumdular. Çünkü Kur‟an‟ın yaptırımları, nehiyleri, hitabı onların üzerine yıldı-rımın inmesi gibi indi.

b- Allah (c.c.) Ra‟d suresinde hak ile batılı göstermek içi su ve ateş olmak üzere iki misal zikretti. Allah (c.c.) şöyle buyurmakta-dır. “Allah, gökten bir su indirdi de dereler su ile doldu, sel suyu üzerindeki köpükleri taşıyıp sürükler, insanlar zinet eşyası veya bir emtia elde etmek için ateş yakıp madenleri içine attıklarında da benzer bir köpük oluşur. Allah, hak ile batılı böylece örneklerle anlatıyor. Köpükler yok olup gider, insanlara faydası olan kısmı ise toprakta kalır. İşte Allah, böylece misaller vermektedir.”29

Allah, gökten kalpleri diriltmek için indirdiği vahyi, yerde neba-tatın hayatı için indirdiği suya benzetti. Kalpleri de vadiye benzetti, su vadide aktığında köpüğü ve çerçöpü sürükleyip götürmektedir. Hidayet ve ilim, kalpte aktığı zaman şehvetlerin eseri de bu şekilde kaybolup gider. İşte bu, Allahın, “Allah gökten su indirdi” ayetinde-ki su ile verdiği misaldir. O, bu şekilde hak ile batılı örnek göster-mektedir.

Allah, ateşle ilgili misali de “Onu ateşte yakıyorlar” ayetinde zikretti. Altın, gümüş, demir, bakır gibi madenler, ateşe atıldığında cevherleri ortaya çıkar ve köpüğü dışarı atarlar. Aynı şekilde ateş ve su, köpüğü ve pisliği nasıl atıyorsa, mümin kalpten de şehvetler o şekilde atılır.

2- Mesel-i Kâmine: Bu, kendisinde mesel lafzının sarih bir şe-kilde varid olmayan kapalı mesellerdir. Lakin bunlar, icaz bakımın-dan derin birçok manaya delalet etmektedir. Benzetildiği manaya nakledildiği zaman bunun bir mesel olduğu anlaşılmış olmaktadır. Bazı örnekleri şu şekilde verebiliriz

1) “İşlerin en hayırlısı orta olandır”30.

a. Ne yaşlı ne küçük ikisi arasında bir durumdadır.31

29 Ra‟d 13/17. 30 Suyuti, bu ve diğer örnekleri Maverdi‟den nakletmektedir. Ebu İshak, İbrahim b.

Mudarib b. İbrahim babasından şu olayı rivayet etmektedir. O, Huseyn b. Fadl‟a sen arap ve acem misallerini Kur‟an‟dan çıkarmaya gayret eden birisin, bundan dolayı Al-lahın kitabında “işlerin hayırlısı orta olandır” sözünü buluyor musun? diye sordu-ğunda o, dört yerde bunu bulduğunu ifade ettikten sonra yukarıdaki ayetleri vermek-tedir. Yazar eserinde bu muhaveleyi çıkararak sadece örnekleri zikretmektedir. Mu-kayese için Suyuti, İtkan, IV, 48 (ç.n)

Page 9: EMSALÜ’L-KURAN - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03296/2012_1/2012_1_HOCAOGLUM.pdf · Mektebetü Vehbe, Kahire 2000, 275-283. (ç.n) 5 İbn Kayyim el -Cevziyye, İ’lâmu’lMuvakkıîn

EMSALÜ’L-KURAN

DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 12 SAYI 1

db | 265

b. Onlar, infak ettikleri zaman ne israf ederler ne cimrilik ya-parlar. İkisi arasında bir yol tutmaktadırlar.32

c. Namazında okuyuşunu açığa vurma, gizli de yapma, ikisi arasında bir yol tut.33

d. Elini boynunda bağlama, tamamiyle de açma”.34

2) “Görme gibi haber yoktur.”35

Allah, İbrahim (a.s.) “iman etmedin mi?” diye sorunca o, “iman ettim, lakin kalbimin itminana ermesi için bunu istiyorum…”36 dedi.

3) “Nasıl olursanız öyle yönetilirsiniz”.37 Allah‟ın “Kim bir kötü-lük yaparsa onunla cezalandırılır”38 ayeti de bu söz gibidir.

4)“Bir mümin aynı delikten iki defa ısırılmaz”39 sözü de buna örnektir.

Hz. Yakub‟un (a.s.) lisanı ile Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır. “Dedi ki „ben size nasıl emanet edebilir ki? Hani hatırlayın daha önceden kardeşini de size emanet etmiştim”.40

3-Mesel-i mürsele. Bu, teşbih lafzı açıkça belirtilmeden söylen-miş cümlelerdir. Bunlar, mesel konumunda söylenmiş olan ayetler-dir.

Bunun örneklerini şu şekilde sıralayabiliriz.

31 Bakara 2/68 32 Furkan 25/67 33 İsra 17/110. 34 İsra 17/29 35 İsbehani, bu konuya Hz. Musa‟nın ikinci mikata çıktığında, Allah‟ın ona, kavminin

buzağıya taptığını haber verdiğinde onun tavrını hiç değiştirmemesini ancak kavmi-ne gelip onların buzağıya taptığını görünce, sinirlenerek levhaları yere atmasını ör-nek olarak vermektedir. İsbehani, Kitabu’l-Emsâl fi Hadisi’n-Nebevi, (Tah., Abdulali Abdulhamîd Hâmid), Daru‟S-Selefiyye, Hind,1987, I, 36. (ç.n)

36 Bakara 2/260. 37 Hadis için bkz. Aburrezzak b. Hemmam, Musannef, Mektebetü İslamî, Beyrut, 1403,

XI, 178, hd. No: 20262; Buhari, el-Camiu’s-Sahih, (Tahk. Mustafa Dîb Elboğa) Daru İbn Kesir, Beyrut, 1987, IV, 1621.(ç.n)

38 Nisa 4/123. 39 Hadis için bkz. Ahmed b. Hanbel, Müsned, (Tahk. Şuayb Arnaût), Müessesetü‟r-

Risale, Beyrut, 1999, X, 175, hd. No. 5964; Buhari, Sahih, V, 2771, hd. no. 5782; Müslim, Sahih, VIII, 227. Beyhaki, Sünen, (Tahk. Muhammed Abdulkadir Ata), Mektebetü Darı Bâz, Mekke, 1994,X, 129, hd. No. 20205. (ç.n)

40 Yusuf 12/64.

Page 10: EMSALÜ’L-KURAN - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03296/2012_1/2012_1_HOCAOGLUM.pdf · Mektebetü Vehbe, Kahire 2000, 275-283. (ç.n) 5 İbn Kayyim el -Cevziyye, İ’lâmu’lMuvakkıîn

Şeyh Sabır Hasan Muhammed EBU SÜLEYMAN

DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 12 SAYI 1

266| db

a-İşte şimdi hak ortaya çıktı.41

b-Onu Allahın dışında kimse gideremez.42

c- İşte fetvasını istediğiniz işler, bu şekilde hükmolunacaktır.43

d- Sabah yakın değil mi?44

e- Her haberin gerçekleşeceği bir yeri vardır.45

f- Kötü tuzak ancak sahibinin başına geçer.46

g- Deki herkes kendi karakterine uygun hareket eder.47

h- Belki sizin kerih gördüklerinizde sizin için hayır vardır.48

I- Her nefis kazandıklarına karşı rehindir.49

i- İyilik yapanın karşılığı ancak iyiliktir50.

j- Her grup kendi ellerindeki ile mutlu olmaktadır.51

k- Hem isteyen hem isteyen acizdir.52

l- Bunun gibi yapacak olan ne yapacaksa yapsın.53

m- Hiç temizle pis bir olur mu.54

n- Nice az topluluklar, Allahın izni ile nice çok topluluklara ga-lip gelmiştir.55

o- Sen, onları birlikte sanırsın, ancak onların kalbi farklı farklı-dır.56

Yukarıda örnekleri verilen İrsalü‟l-Mesel diye isimlendirilen ayetlerde ihtilaf edilmektedir. Bazı âlimler, bu tür mesellerin kulla-

41 Yusuf 12/51 42 Necm 53/58. 43 Yusuf 12/41 44 Hud 11/58 45 Enam 6/67 46 Fatır 35/43 47 İsra 17/84 48 Bakara 2/215 49 Müddessir 74/38 50 Rahman 55/60 51 Müminun 23/53 52 Hac 22/73 53 Saffat 37/61 54 Maide 5/100 55 Bakara 2/249 56 Haşr 59/14

Page 11: EMSALÜ’L-KURAN - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03296/2012_1/2012_1_HOCAOGLUM.pdf · Mektebetü Vehbe, Kahire 2000, 275-283. (ç.n) 5 İbn Kayyim el -Cevziyye, İ’lâmu’lMuvakkıîn

EMSALÜ’L-KURAN

DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 12 SAYI 1

db | 267

nımını Kur‟an‟ın edebinden çıkış olarak görmektedirler. Razi, tefsi-rinde “Sizin dininiz size, benim dinim de bana aittir.” ayeti husu-sunda “müterake/anlaşmalar anında bu ayeti misal vermek, insan-ların âdetindendir, ancak bu, caiz değildir. Çünkü Allah (c.c.) Kur‟an‟ı temsil verilmek için indirmedi. Bilakis onu, anlamak ve gerekleriyle amel edilmesi için indirdi” demektedir.

Diğer âlimler de kişinin ciddi bir şekilde Kur‟an ile darb-ı mesel söylemesinde bir sakınca görmemektedirler. Onlar, insanlar üzerine bir felaket inmiş ve onlardan bu felekati giderecek sebepler de ke-sildiğinde, kişinin çok şiddetli üzüntü içinde “onu Allahtan başka kimse gideremez” ayetini okumasında veya fasid mezheb sahibi bir kişi ile konuşup onun kendisini batıl mezhebine uydurmaya çalış-masına karşı “sizin dininiz size aittir, benim dinim de bana aittir.” demesinde bir sakınca görmemektedirler. Bu konuda günah olan durum, bir kimsenin üstünlük, fesahat ve maharet göstermeyi amaç edinerek Kur‟an‟la alay ve mizah biçiminde mesel vermesidir.

Mesellerin Faydaları

1-Meseller, akledilebilir bir şeyi insanların dokunduğu hissedi-lebilir bir şekilde ortaya çıkarmaktadır. Bu şekilde akıl, onu kabul etmekte çünkü makul olan manalar, idrake yakın olan hissedilebile-cek şekilde söylendiğinde zihinde daha çok yer edinir. Buna Allah‟ın (c.c.) münafıkların riya yaparak infaklarından hiçbir sevabı elde edemeyeceklerine dair verdiği misal, örnek teşkil etmektedir. Allah (c.c.) konuyla ilgili “onun misali, üzerinde toprak bulunan kaya parçasına benzer ki ona yağmur değer de çırılçıplak kalıverir, ka-zandığından hiçbir şey elde edemez.” buyurmaktadır.

2-Meseller, hakikatleri ortaya çıkarır, görülmeyeni hazırda imiş gibi betimler. Allah‟ın (c.c.) “Riba yiyenler, şeytanın dokunduğu kimselerin kalktıkları gibi kalkacaklardır.” Buyurması, bu konuya en güzel örnektir.

3-Meseller, yukarıda örnekleri zikredilen mesel-i kâmine ve mesel-i mürsele‟de olduğu gibi yaygın olan manaları, muciz ibare-lerle toplar.

4-Mesel, misal verilen konuda teşvik olması için verilmektedir. Çünkü verilen misaller, nefislerin iştiyak duyduğu şeylerdir. Allah yolunda infak eden kimselerin, infaklarının kendilerine daha çok hayırla geri döneceğini belirtmek için Allah‟ın verdiği misal, buna örnek olabilir. “Allah yolunda infak edenlerin durumu, bir tanenin

Page 12: EMSALÜ’L-KURAN - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03296/2012_1/2012_1_HOCAOGLUM.pdf · Mektebetü Vehbe, Kahire 2000, 275-283. (ç.n) 5 İbn Kayyim el -Cevziyye, İ’lâmu’lMuvakkıîn

Şeyh Sabır Hasan Muhammed EBU SÜLEYMAN

DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 12 SAYI 1

268| db

durumuna benzer ki, o taneden, yedi başak çıkmaktadır. Her başak-ta da yüz tane bulunmaktadır. Allah, işte böylece dilediğini kat kat arttırmaktadır. Allah, her şeyi kuşatmakta ve her şeyi bilmektedir.

5-Misaller, bazen de nefislerin nefret ettiği şey için olur ki bu-rada nefislerin hoşlanmadığı şeyler, misal olarak verilmektedir. Gıybetin nehyi hususunda Allah‟ın şu buyruğu buna örnektir. “Bir-birinizin gıybetini yapmayın. Sizden kim ölmüş olan kardeşinin etini yemek ister. İğrendiniz değil mi!!!”

6-Misaller, bazen misal olarak verilen şeyi medh etmek için zik-redilir. Sahabenin durumunu ifade etmek için verilen örnek, bu tür misallere girmektedir. “İşte bu, Tevrattaki misalleridir. İncildeki misalleri de bir ekin gibidir ki o ekin, filiz çıkarır, filizleri kuvvetle-nir, kalınlaşır ve çiftçilerin hoşuna gidecek şeklide gövdesi üzerinde dimdik durur. Bu misal kâfirler sinirlendirir”. İşte sahabenin duru-mu da ayette anlatıldığı şekilde evvelemirde sayıları azdı. Sonra çoğalmaya başladırlar öyle ki işlerinde muhkem oldular ve onların bu çokluğu kalpleri memnun etti.

7-Meseller, bazen insanların kötü gördüğü bir şekilde verilmek-tedir. Bu durumun örneği Allah‟ın kendisine ilim verdiği ancak onun, bu ilimle amel etmeyi bırakıp dünyaya dalmasının anlatıldığı şu ayette zikredilmektedir. “Haydi, ayetlerimizden bir ilim verdiği-miz şu kimsenin haberini oku ki o, ayetlerimizden sıyrıldı da şeyta-na tabi olarak haddi aşanlardan oldu. Şayet dileseydik onu kaldırır-dık. Lakin o dünyaya daldı da hevasına tabi oldu. Onun misali kö-peğin durumu gibidir. Onu kovalasan da kendi haline bıraksan da dilini çıkarıp solur. İşte bu, ayetlerimizi inkâr eden bir toplumun durumu gibidir.”

8-Meseller, nefse nüfuz eder, va‟zda en beliğ metottur, sakın-dırmada en kuvvetli durumdur, en keskin ikna metodudur. Şüp-hesiz ki Allah (c.c.) Kur‟an‟da öğüt verme ve hatırlatma için birçok mesel vermiştir. Resululah (a.s.) da hadislerinde mesel irad etmiş-tir. Her çağda Allah‟a davet edenler, çağrılarının daha iyi anlaşılma-sı, delillerinin daha ikna edici olması için davetlerinde misallerden faydalanmışlardır. Eğitimciler de konunun daha iyi anlaşılması ve bir şeye teşvik etmek veya ondan sakındırmak için meseller kullan-mışlardır.