ekrem erdem recep ulucak a. gökhan yÜcel … recep ulucak.pdf · the journal of academic social...

17
Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 3, Sayı: 18, Aralık 2015, s. 286-302 Ekrem ERDEM 1 Recep ULUCAK 2 A. Gökhan YÜCEL 3 KAYSERİNİN BEŞERİ SERMAYE POTANSİYELİ ve BEŞERİ SERMAYE HARCAMALARININ RAKİP İLLERLE ETKİLEŞİMİ 4 Özet Günümüzde artık en önemli üretim girdisinin beşeri sermaye olduğuna dair hiçbir şüphe yoktur. Ülkelerin kalkınmasında beşeri sermayenin önemini teorik ve ampirik çalışmalar da kanıtlamaktadır. Klasik büyüme modellerinin açıklayamadığı büyümeyi artıran faktör yeni büyüme modellerinde beşeri sermaye ve Ar-ge gibi insan faktörünün ön plana alınmasıyla açıklanabilmiştir. Ülkelerin olduğu gibi bölgelerin de eğitim seviyesi ve beşeri sermaye stoklarının geliştirilmesinde sahip olunan altyapının hayati önemi vardır. Örneğin illerde bulunan eğitim ve sağlık kurumlarıyla bölge halkının eğitim ve sağlığa yaptığı harcamalar beşeri sermaye gelişiminin yanı sıra illerdeki ekonomik hareketliliğin de önemli bir unsurudur. Dolayısıyla bu çalışmada beşeri sermaye tanımlanarak kalkınma sürecine nasıl yön verdiği incelenmiş ve Devlet Planlama Teşkilatı tarafından yapılan sosyoekonomik gelişmişlik sıralamasında üst sıralardaki illere kıyasla Kayseri’nin sahip olduğu beşeri sermaye altyapısı ele alınmıştır. Sonuç olarak Kayserinin, diğer illere göre beşeri sermaye altyapısı açısından geride değil ancak beşeri sermaye harcamaları açısından daha geride olduğu tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Beşeri Sermaye, Bölgesel Kalkınma, Beşeri Sermayenin Ölçümü 1 Prof. Dr. Erciyes Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi 2 Dr., Arş. Gör. Erciyes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, [email protected] 3 Arş. Gör. Erciyes Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi 4 Bu Çalışma 3. Kayseri Ekonomisi Sempozyumunda Sunulmuş ve bildiri kitabında basılmıştır. Ancak analiz kısmı genişletilmiştir.

Upload: truongthien

Post on 13-Jun-2019

225 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 3, Sayı: 18, Aralık 2015, s. 286-302

Ekrem ERDEM1

Recep ULUCAK2

A. Gökhan YÜCEL3

KAYSERİNİN BEŞERİ SERMAYE POTANSİYELİ ve BEŞERİ

SERMAYE HARCAMALARININ RAKİP İLLERLE ETKİLEŞİMİ4

Özet

Günümüzde artık en önemli üretim girdisinin beşeri sermaye olduğuna dair hiçbir

şüphe yoktur. Ülkelerin kalkınmasında beşeri sermayenin önemini teorik ve

ampirik çalışmalar da kanıtlamaktadır. Klasik büyüme modellerinin

açıklayamadığı büyümeyi artıran faktör yeni büyüme modellerinde beşeri sermaye

ve Ar-ge gibi insan faktörünün ön plana alınmasıyla açıklanabilmiştir. Ülkelerin

olduğu gibi bölgelerin de eğitim seviyesi ve beşeri sermaye stoklarının

geliştirilmesinde sahip olunan altyapının hayati önemi vardır. Örneğin illerde

bulunan eğitim ve sağlık kurumlarıyla bölge halkının eğitim ve sağlığa yaptığı

harcamalar beşeri sermaye gelişiminin yanı sıra illerdeki ekonomik hareketliliğin

de önemli bir unsurudur. Dolayısıyla bu çalışmada beşeri sermaye tanımlanarak

kalkınma sürecine nasıl yön verdiği incelenmiş ve Devlet Planlama Teşkilatı

tarafından yapılan sosyoekonomik gelişmişlik sıralamasında üst sıralardaki illere

kıyasla Kayseri’nin sahip olduğu beşeri sermaye altyapısı ele alınmıştır. Sonuç

olarak Kayserinin, diğer illere göre beşeri sermaye altyapısı açısından geride değil

ancak beşeri sermaye harcamaları açısından daha geride olduğu tespit edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Beşeri Sermaye, Bölgesel Kalkınma, Beşeri Sermayenin

Ölçümü

1 Prof. Dr. Erciyes Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi 2 Dr., Arş. Gör. Erciyes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, [email protected] 3 Arş. Gör. Erciyes Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi

4 Bu Çalışma 3. Kayseri Ekonomisi Sempozyumunda Sunulmuş ve bildiri kitabında basılmıştır. Ancak

analiz kısmı genişletilmiştir.

The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 18, Aralık 2015, s. 286-302

287

Kayserinin Beşeri Sermaye Potansiyeli ve Beşeri Sermaye Harcamalarının Rakip

İllerle Etkileşimi

HUMAN CAPITAL POTENTIAL of KAYSERI and HUMAN CAPITAL

EXPENDITURE INTERACTION WITH RIVAL CITIESABSTRACT

Abstract

There is no doubt about that human capital is the most important production factor.

Theoretical and emprical studies improve the importance of human capital in

development of countries. Growth improving foctor that classical growth theories

have not been explained could have been explained by foregrounding the human

factor like human capital and Ar-Ge. The infrastructure had have vital importance

in developing educational level and the human capital stock of regions same as

countries. For example educational and medical instituions in cities and also

educational and healht expenditure of householders are the compenent in

developing human capital as well as economic dynamism. Hence, in this paper

human capital was explained and it was studied how it direct the devbelopment

process. Beside Kayseri’s human capital infrastructure was discussed according to

top cities in the socioeconomic development index made by State Planning

Organization. As a result it was determined that Kayseri is not behind the other

cities with regard to human development infrastructure but human development

expenditure.

Key Words: Human Capital, Regional Development, Measurement of Human

Capital

Jel Codes: O110, O150, O180

GİRİŞ

Gelişmiş ülkelerin yapısı incelendiğinde bu ülke insanlarının sahip oldukları bilgi,

beceri, verimlilik, kültür, sağlık gibi sırlayacağımız pek çok beşeri niteliğin yani beşeri

sermayenin önemli bir seviyeye ulaşmış olduğu inkâr edilemez bir gerçektir. Gelişmiş ülkelerde

ekonomik göstergelerin çok iyi olması elbette sayılan bu unsurların daha kolay bir şekilde

kazanılmasına imkân tanımaktadır. Ancak bu durum “beşeri niteliklerin artması için belirli bir

zenginlik düzeyine sahip olmak gerekir” şeklinde asla bir ön şart olmamalıdır. Nitekim ikinci

dünya savaşından sonra sahip olduğu maddi kaynakların neredeyse tamamını kaybeden

Almanya ve Japonya’nın savaş sonrası hızlı bir toparlanma ve kalkınma sürecine girerek bugün

“Bilgi Toplumu” haline gelmeleri hiç şüphesiz sahip oldukları nitelikli insan gücü sayesinde

olmuştur.

Nitelikli insan gücü, yani beşeri sermaye ülkeler arasındaki gelişmişlik farlılıklarında

önemli olduğu gibi bölgeler veya iller arasındaki gelişmişlik farklılıklarının ortaya çıkmasında

da önemli bir etkendir. Gennaioli vd. (2013),dünyanın %74’ünü oluşturan ve yine dünya

GSYİH’sının %97’sini oluşturan Türkiye’ninde olduğu 110 ülkede 1569 alt bölgeyi analiz etmiş

ve beşeri sermayenin bölgesel kalkınma farklılıklarını açıklamada hayati öneme sahip olduğu

sonucunu elde etmiştir. Bu gerçekten hareketle il bazında sahip olunan beşeri sermaye ve beşeri

sermaye altyapısın ne durumda olduğunu görmek önemli bir konu olmaktadır. Dolayısıyla bu

çalışmada beşeri sermayeyi tanımlayarak kalkınma sürecine nasıl yön verdiğini inceleyecek ve

Kayseri’nin sahip olduğu beşeri sermaye altyapısı hakkında ulaşabildiğimiz veriler itibariyle bir

değerlendirmede bulunacağız.

The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 18, Aralık 2015, s. 286-302

288

Ekrem Erdem - Recep Ulucak – A. Gökhan Yücel

1. Beşeri Sermaye ve Kalkınma Sürecine Katkısı

Kısa ve öz bir tanımla beşeri sermaye, işgücü tarafından sahip olunan bilgi ve beceriler

bütünüdür. Dolayısıyla bu bilgi ve beceriler sayesinde üretim sürecinde diğer üretim faktörleri

daha verimli kullanıldığı gibi yeni teknolojilerin geliştirilmesi de mümkün olmaktadır(Atik,

2006: 6). Beşeri sermayeye ilişkin birbirine paralel çok sayıda tanımlama vardır. Bu tanım

kronolojisi esasen Smith, Mill, Marshall’a kadar geriye doğru gitmektedir ancak Schultz (1961),

Denison (1962), Thurow (1970) ve Becker vd (1990) gibi iktisatçıların katkılarıyla

günümüzdeki halini almıştır. OECD tarafından yapılan tanımın ise çok daha kapsayıcı ve

açıklayıcı olduğu söylenebilir. Buna göre Beşeri sermaye kişisel ve sosyal gelişimin yanı sıra

ekonomik refahın artırılmasını kolaylaştıran bilgi, beceri ve yetenek gibi insanların sahip

olduğu nitelikleri ifade eder (OECD, 2001: 18). Bunun dışında beşeri sermaye için üretim bazlı

yapılan tanımlamalar da vardır. Örneğin Romer (1990) beşeri sermayeyi ekonomik verimliliğin

temel kaynağı olarak ifade ederken Rosen (1999), insanların verimliliklerini artırmak için

kendilerine yaptıkları yatırım olarak değerlendirir. Frank & Bernanke (2007) ise beşeri

sermayeyi işçilerin marjinal ürün değerini etkileyen eğitim, deneyim, kurs, zeka, enerji, iş

alışkanlıkları, dürüstlük, insiyatif ve yaratıcılık gibi faktörlerin oluşumu olarak tanımlamaktadır.

Beşeri sermayenin zenginleşmesi çeşitli unsurların gelişmesi ve yaygınlaşmasıyla

mümkün olmaktadır. Temel olarak bu unsurlar eğitim ve sağlıktır. Bu iki unsur bir ülkenin

beşeri sermaye oluşumundaki yerel dinamikleridir. Bunun dışında toplumun beşeri sermayesini

zenginleştiren bir başka unsur ise iş gücü transferidir. İşgücü transferi hem beyin göçü şeklinde

de hem de vasıfsız işgücünün sermaye faktörü bol olan ve emek faktörü sıkıntısı yaşayan

ülkelere göç etmesi şeklinde olabilir (Karagül, 2002: 77).

Beşeri sermayenin gelişimi için en çok altı çizilen husus eğitimdir. Bir ülkede

insanlarının kaliteli bir eğitim almaları, iyi bir donanıma ve pratik düşünme yetisine sahip

olmalarına neden olur. Bu özellik ise analitik ve çözüm odaklı düşünebilen nitelikte bireylerin

sayısını artırarak mal ve hizmet üretimi sürecinde yüksek düzeyde verim alınmasına neden olur.

Nitekim Adam Smith 1776 yılında yazdığı "Milletlerin Zenginliği" adlı eserinde kalkınmanın

temel faktörü ve milletlerin zenginliğinin tek kaynağının "kaliteli emek" olduğunu belirtmiştir.

Bu bakımdan ekonominin motor gücü olan yeterli insan gücünün mevcudiyeti ve mevcut

bulunanların eğitimi önem arz etmektedir. Yeterli düzeyde nitelikli insan gücüne sahip olmak

ekonomide verimliliğin ve kalitenin artmasına neden olacaktır. Verimliliğin artması üretim

artışına, kalitenin artması ise ülke mallarının uluslararası piyasada rekabet edebilme

imkânlarının ve ihracatın artmasına ve dolayısıyla ekonomik kalkınmaya katkı sağlamasına yol

açacaktır (İnanç, Güner ve Sarısoy, 2006: 59-60).

Beşeri sermayenin gelişiminde bir diğer unsur ise sağlıktır. Sağlıklı bir yaşam alanı ve

bireylerin sağlıklı olması hususu belki de eğitimden daha önce gelmesi gereken bir unsurdur.

Zira “Her işin başı sağlık” atasözü bunun en iyi açıklayıcısıdır. Bir toplumda üretimin dört

faktöründen birisi olan emek, yani bireylerin üretime katkı düzeyi sağlıklı oldukları oranda

artabilir. Sağlık sıkıntıları olan bireylerden bu süreçte verimli çalışabilecekleri makul

görünmemektedir. Genel anlamda da toplumsal bir sağlık tehlikesinin olduğu bir coğrafyada

bireylerin öncelikli amacı yaşayabilme mücadelesi olacağı için bu bireylerin verimli çalışmak

bir yana üretim sürecine katılmaları bile beklenemez. Dolayısıyla verimli bir üretim sürecine

sahip olabilmek ve ekonomik büyümeyi sağlayabilmek için sağlıklı bir toplum ön koşul olma

niteliği taşımaktadır (Yetkiner, 2006: 83).

The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 18, Aralık 2015, s. 286-302

289

Kayserinin Beşeri Sermaye Potansiyeli ve Beşeri Sermaye Harcamalarının Rakip

İllerle Etkileşimi

Günümüzde artık en önemli üretim girdisinin beşeri sermaye olduğuna dair hiçbir şüphe

yoktur. Ülkelerin kalkınmasında beşeri sermayenin önemini teorik ve ampirik çalışmalar da

kanıtlamaktadır. Denison (1962) çalışmasında ABD ekonomisi için 1929-1969 döneminde

yıllık ortalama büyüme hızını %2,93 olarak hesaplamış ve bu büyüme hızının %2 gibi önemli

bir kısmının eğitim sayesinde gerçekleştirilen verimlilik artışından dolayı ortaya çıktığını tespit

etmiştir. Bu çarpıcı sonuçlar teori ve uygulamada beşeri sermayenin araştırılması konusuna

araştırmacıların ilgisini artırmıştır. Klasik büyüme modellerinin açıklayamadığı büyümeyi

artıran faktör içsel/yeni büyüme modellerinde beşeri sermaye ve Ar-ge gibi insan faktörünü ön

plana alınmasıyla açıklanabilmiştir. Şekil 1’de görüldüğü gibi yeni büyüme modellerinin ortak

paydası bilgiye, beceriye yani insan faktörüne odaklanmış olmalarıdır (Kibritçioğlu, 1998: 210).

Dolayısıyla ekonomik büyüme ve kalkınmayı hızlandıracak en önemli faktör beşeri sermaye

yani nitelikli insan faktörüdür.

Şekil 1: Kaynaklarına Göre Taşma Etkileri

Kaynak: (Kibritçioğlu 1998, 218)

Lucas’ın (1988) çalışmasıyla birlikte beşeri sermayeyi modelleyen pek çok çalışma

olmuştur. Bunlardan bir kısmı Stokey (1988, 1991), Becker vd (1990), Sørensen (1991), Young

(1991), Caballe & Santos (1993) ve Klenow’un (1998) çalışmalarıdır. Örneğin Sørensen (1991)

Lucas’ın geliştirmiş olduğu modeli sermaye ve iş gücü gelirleri üzerinden vergi alan ve

yükseköğrenime sübvansiyon veren veya yükseköğrenimden harç alan bir hükümet kesimini de

modele sokarak genişletmiştir. Lucas beşeri sermaye üretimi sürecinde hane halklarının eğitime

ayırdıkları zamanı kullanırken Sørensen iş gücünün becerisini artıracak tamamlayıcı bir kaynak

olan okul binaları, araştırma laboratuvarları, öğretmenlerin hizmetleri gibi hususları dikkate

almıştır. Sørensen’e göre hükümetlerin eğitime ve teknolojik altyapının geliştirilmesine yönelik

yapacakları yatırımlar beşeri sermaye birikimini pozitif etkileyecektir. Dolayısıyla hükümetlerin

teknoloji, eğitim ve sağlık politikaları arasında bir uyum bulunması gerektiği gibi özellikle

gelişmekte olan ülkelerde bu alandaki yatırımlar kalkınma için ihmal edilmemesi gereken

konulardır (Kibritçioğlu, 1998: 228).

1.1. Bölgesel Kalkınmada Beşeri Sermaye

Bölgelerin eğitim seviyesi ve beşeri sermaye stoklarının geliştirilmesinde sahip olunan

altyapının hayati önemi vardır. Örneğin illerde bulunan üniversiteler veya sağlık kurumları

The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 18, Aralık 2015, s. 286-302

290

Ekrem Erdem - Recep Ulucak – A. Gökhan Yücel

beşeri sermaye gelişiminin yanı sıra illerdeki ekonomik hareketliliğin de önemli bir unsurudur.

Örneğin üniversitelerin yerel ekonomi üzerindeki olumlu etkileri direkt, dolaylı ve uyarılmış

etkiler şeklinde ortaya çıkmaktadır (Atik, 1999: 99). Bu etkiler istihdam ve gelir olmak üzere iki

açıdan ele alınmaktadır. Üniversitede istihdam edilen akademik ve idari personelin toplamı

direkt istihdam etkisini gösterirken personelin aldığı maaşlar direkt gelir etkisini göstermektedir.

Dolaylı etkiler ise emek dışındaki faktör sahiplerinin üniversite camiasına yönelik satışlarından

elde ettikleri kazançları ve bu sayede yaratılan istihdamı ifade etmektedir. Uyarılmış katkılar ise

direkt ve dolaylı katkılara bağlı olarak ortaya çıkan gelir ve istihdam artışını ifade etmektedir.

Direkt ve dolaylı istihdam sayesinde bireyler elde ettikleri gelirleri mal ve hizmet talebinde

kullanacakları için adeta “keynesyen çarpan etkisi’yle piyasanın hareketlenmesine ve

büyümesine katkı sağlarlar (Atik, 1999: 100-101). Benzer bir şekilde sağlık kurumlarının da

sayılan bu etkiler yoluyla yerel ekonomi üzerinde pek çok olumlu etkisi vardır. Ancak bu

çalışma açısından bu kurumların altı koyu bir şekilde çizilmesi gereken katkısı ise beşeri

sermayenin geliştirilmesinde önemli birer altyapı olmalarıdır.

Bölgelerin sahip olduğu eğitim ve sağlık altyapısı aynı zamanda bu altyapıyla

tamamlayıcı bir ilişkide olacak fiziki, ekonomik ve sosyal altyapıdan yoksun ise o bölgenin

kalkınması çok zor olacaktır. Hatta bölgenin yetiştirdiği beşeri sermaye de niteliğine uygun iş

imkânlarının olduğu bölgelere göç edecektir. Dolayısıyla her ne kadar beşeri sermaye

kalkınmada çok önemli bir unsur olsa da bu beşeri sermayenin kendini göstereceği bir uygulama

alanının olması da o kadar önemlidir. Aksi takdirde hem il bazında hem de ülke bazında

yetiştirilen nitelikli insanlar kendilerine uygun olan il veya ülkelere göç edeceklerdir. Bunun en

somut örneği 1950 sonrası illerin gelişmesine katkı sağlamak ve bölgeler arası eşitsizliği

gidermek amacıyla Türkiye’nin çeşitli yerlerine yapılan üniversitelerdir. Örneğin 1955 yılında

Trabzon ve 1957 yılında Erzurum’da kurulan üniversiteler yarım asırı geçmesine rağmen bu

illerin gelişimine yeterli katkıyı sağlayamamışlardır. Ancak Kayseri, Adana, Bursa, Eskişehir,

Konya gibi illerde üniversitelerin illerin gelişiminde tamamlayıcı bir faktör olduğu

gözlenmektedir (Öztürk, Torun ve Özkök, 2011: 150-156).

Bölgenin sahip olduğu eğitim ve sağlık altyapısının yanı sıra eğitim ve sağlığa yapılan

harcamalar da beşeri sermayenin gelişmesinde önemli unsurlardır. Nasıl ki makro çerçevede

hükümetin yapacağı eğitim ve sağlık harcamaları beşeri sermayenin gelişmesine katkı sağlayan

önemli bir gösterge ise mikro çerçevede de bireylerin eğitim ve sağlıkla ilgili harcamaları beşeri

sermayenin geliştirilmesinde önemli bir göstergedir. Çünkü yapılan bu harcamalar bireylerin

daha sağlıklı ve donanımlı bir nesil olarak yetişmesine katkı sağlayacak ve nitelikli emek

faktörü artacaktır. Bu sayede verimliliğin kalitenin ve rekabet gücünün artmasıyla ekonomik

kalkınma da sağlanacaktır.

2. Beşeri Sermayenin Ölçümü

Beşeri sermayenin ölçülmesinde Çıktı bazlı, Maliyet bazlı ve Gelir bazlı olmak üzere üç

farklı geleneksel yöntem vardır. Okula kayıt oranları, okul kazanımları, yetişkin okuryazar

sayısı, ortalama eğitim yılı gibi göstergelerin analiz edilmesi çıktı bazlı; bilgi edinimi süreci

boyunca katlanılan maliyetlerin analiz edilmesi maliyet bazlı; bireylerin eğitim ve kurslar

sayesinde elde edeceği kazanımların analiz edilmesi ise gelir bazlı yöntemin örnekleridir.

Stroombergen vd (2002) çalışmalarında maliyet bazlı yöntemden hareketle şekil 2’deki gibi bir

sınıflandırma yapmışlardır.

The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 18, Aralık 2015, s. 286-302

291

Kayserinin Beşeri Sermaye Potansiyeli ve Beşeri Sermaye Harcamalarının Rakip

İllerle Etkileşimi

Buna göre beşeri sermayenin değeri geçmiş yatırımlara göre tahmini olarak

belirlenebilmektedir. Bu sınıflandırmaya bakıldığında daha çok maliyet esaslı bir yaklaşım

izlediği görülmektedir. Ayrıca burada fırsat maliyetinin de dikkate alınması çok önemlidir.

Fırsat maliyetinin dikkate alınması yani eğitim için bireylerin bir takım kazançlardan yaptığı

fedakârlığın da hesaba katılması daha rasyonel olacaktır.

Şekil 2: Beşeri Sermaye Yatırımları

Beşeri sermayenin ölçülmesinde bir başka gösterge kaynağı ise OECD’dir. OECD’ye

göre bu göstergeler tablo 1’de sıralanmıştır.

Tablo 1: OECD, Beşeri Sermayenin Ölçülmesindeki Göstergeler

1. Beşeri Sermaye Yatırımları 1.1. Üst Düzey Nitelikler

1.1.1. Üniversitelerin Kalitesinde Artış

1.1.2. Farklı Alanlarda Kazımlardaki Artış

1.2. Mezuniyet Ve Kayıt Oranları 1.2.1. Üniversite Düzeyindeki Mezuniyetlerin Seyri

1.2.2. Uluslararası Öğrencilerin Mezuniyetteki Payları

1.2.3. Yüksek Öğrenime Giriş Oranları 1.2.4. Yüksek Öğrenime Girişlerin Nüfusa Oranı

1.3. Eğitimde Harcanan Süre

1.3.1. Yıl İçindeki Eğitim Süresi

1.3.2. Bireysel Çalışma veya Ödev İçin Harcanan Haftalık Saat 1.4. Eğitim Yatırımları

1.4.1. Farklı Eğitim Seviyelerinde Öğrenci Başına Yapılan Harcamalar

1.4.2. Eğitim Kurumlarına Yapılan Harcamaların GSYİH’ya Oranı 1.4.3. Özel ve Kamusal Harcamalar

1.4.4. Eğitim İçin Hane halkına Ödenen Sübvansiyonlar

1.4.5. Ana Hizmetler, Yardımcı Hizmetler ve Ar-Ge İçin Yapılan Harcamalar 1.4.6. Öğrenci Sayılarındaki, Harcamalardaki ve Nüfus Tahminlerindeki

Değişim

2. Beşeri Sermaye Yatırımlarında Kalite Artırımı

2.1. PISA Değerlendirmeleri (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı)5

2.2. PUIAAC (Uluslararası Yetişkin Becerilerinin Ölçülmesi Programı)6

5 OECD tarafından geliştirilen sınav uluslararası çapta üç yılda bir 15 yaşındaki öğrencilerin başarısını sınamaktadır.

The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 18, Aralık 2015, s. 286-302

292

Ekrem Erdem - Recep Ulucak – A. Gökhan Yücel

3. Eğitim Çıktıları

3.1. Eğitimin İş Olanaklarıyla Örtüşmesi

3.2. Eğitim, Cinsiyet Ve Yaşa Göre İş Gücü Piyasası Çıktıları

3.3. Eğitimin Getirisi

Kaynak: (Kwon, 2009: 8).

Gerek Stroombergen vd (2002) gerekse de OECD’nin sınıflandırmasına baktığımızda

odaklanılan unsurun eğitim olduğunu görmekteyiz. Oysaki beşeri sermayenin bir diğer unsuru

ise sağlıktır. Sağlık göstergelerinin ihmal edilmesinin nedeni sağlığın zaten yukarıda sayılan

göstergelerin iyi durumda olabilmesi için bir gereklilik koşulu olmasından olabilir. Çünkü

sağlık olmadığı zaman bu tür göstergeler orta ve uzun vadede zaten iyi durumda olamayacaktır.

Daha önce bahsettiğimiz “her işin başı sağlık” atasözü olayı net bir şekilde açıklamaktadır.

Ancak yine de sağlık için bakılacak istatistikler aranıyorsa bu alanda da zaten pek çok gösterge

vardır. Sağlık yatırımları, kamu ve/veya özel kesimin toplam veya kişi başına sağlık

harcamaları, toplam veya kişi başına düşen sağlık personeli sayısı, ölüm oranları, doğurganlık

oranları, bebek ölüm oranları, ortalama yaşam gibi pek çok göstergeden yararlanabiliriz.

Örneğin Stroombergen vd (2002)’nin maliyet esaslı yaptığı sınıflandırmayı hem eğitim hem de

sağlık için şekil 3’teki gibi düşünebiliriz.

Şekil 3: Beşeri Sermaye Yatırımları

Daha önce önemli olduğunu vurguladığımız fırsat maliyetini yine burada sağlık için de

kullanmak daha rasyonel olacaktır. Örneğin daha sağlıklı olabilmek için bireylerin düzenli spor

6

Programın genel hedefi, iş gücünün sahip olduğu becerilerin daha verimli ve tesirli şekilde ekonomiye kazandırılmasına katkıda

bulunmaktır. Program 16-65 yaş grubu arasındaki yetişkinlerin: 1) Eğitim durumları

2) Eğitimlerinden edinmiş oldukları birikimi

3) Bu birikimin iş hayatına geçişte ne şekilde kullanıldığı

4) Eğitim sisteminin sosyo-ekonomik hayatın gereklerine ne şekilde yanıt verdiği hususlarında istatistiki bilgi toplanmasını ve

karşılaştırılmalı değerlendirmelerde bulunulmasını amaçlamaktadır.

The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 18, Aralık 2015, s. 286-302

293

Kayserinin Beşeri Sermaye Potansiyeli ve Beşeri Sermaye Harcamalarının Rakip

İllerle Etkileşimi

yaparak, yiyecek ve/veya eşyalarda örneğin maliyeti daha fazla olan organik ürünler tercih

ederek diğer şeylerden vazgeçebilir. Buradaki amaç esasen fırsat maliyetinin hesaplanması değil

teorik olarak hesaba katılmasıdır. Zira fırsat maliyeti dışındaki kolayca hesaplanabilecek

göstergelerin bile hesaplanıp istatistik kurumlarınca servis edilmesinde önemli eksiklikler

varken bu tür istatistiklerin hesaplanıp yayınlanması elbette beklenmez.

Beşeri sermayenin ölçümü konusunda bir diğer yaklaşım ise beşeri kalkınma endeksidir

(Human Development Index, HDI). İnsani kalkınma endeksi de denilen HDI geleneksel

yöntemlerden ayrı olarak yeni yaklaşım olarak bilinir (Kwon, 2009: 8). 1990 yılından beri

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı UNDP tarafından hesaplanan bu endeks önceki

yöntemlere göre daha kapsamlıdır. Endeksin hesaplanmasında bilgi, sağlık ve yaşam standardını

temsil eden beklenen yaşam süresi, yetişkin okuryazar oranı, okullaşma oranı, kişi başına

GSYİH değişkenleri dikkate alınır. 186 ülke arasında Türkiye için beşeri kalkınmışlık

sıralaması tablo 2’deki gibidir.

Tablo 2: İnsani Gelişmişlik Endeksi Sıralaması

2000 2005 2010 2011 2012

Türkiye 85. Sıra 94. Sıra 83. Sıra 92. Sıra 90. Sıra

Kaynak: UNDP İnsani Kalkınma Raporları www.undp.org

Türkiye’nin bu endeksteki sıralaması eğitim, sağlık ve ekonomide kat etmemiz gereken

daha çok yol olduğunu göstermektedir.

3. Kayseri’de Beşeri Sermaye Unsurları

Beşeri sermayenin ülkeler arasındaki gelişmişlik farlılıklarında önemli olduğu gibi

bölgeler veya iller arasındaki gelişmişlik farklılıklarının ortaya çıkmasında da önemli bir

etkendir. Gennaioli vd. (2013),dünyanın %74’ünü oluşturan ve yine dünya GSYİH’sının

%97’sini oluşturan 110 ülkede 1569 alt bölgeyi analiz etmiş ve beşeri sermayenin bölgesel

kalkınma farklılıklarını açıklamada hayati öneme sahip olduğu sonucunu elde etmiştir. Bu

önemli tespitten hareketle Kayseri’nin beşeri sermaye altyapısını incelemek üzere eğitim ve

sağlık açısından sahip olduğu kurumlara ilaveten maliyet esaslı yaklaşımlardan hareketle son

yıllarda Kayseri’de eğitim ve sağlık harcamalarının miktarına bakmak faydalı olacaktır. Ancak

onun öncesinde iller için yapılan sosyoekonomik gelişmişlik sıralamasında Kayseri’nin yerini

görmemizde fayda vardır. Sosyoekonomik gelişmişlik endeksi hesaplanırken eğitim, sağlık,

nüfus, gelir, işsizlik gibi pek çok değişken dikkate alınır. Dolayısıyla illerin karşılaştırılmasında

önemli bir göstergedir. Bölge ve illerin gelişmişlik sıralaması araştırması DPT tarafından

değişik aralıklarda yapılmaktadır. Sosyoekonomik gelişmişlik endeksinde (SEGE) ilk yirmiye

giren iller tablo 3’te gösterilmiştir.

Tablo 3: İllerin Sosyoekonomik Gelişmişlik Endeksi (SEGE) Sıralaması

Sıra 1996 2003 2011

1 İSTANBUL İSTANBUL İSTANBUL

2 ANKARA ANKARA ANKARA

3 İZMİR İZMİR İZMİR

4 KOCAELİ KOCAELİ KOCAELİ

5 BURSA BURSA ANTALYA

The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 18, Aralık 2015, s. 286-302

294

Ekrem Erdem - Recep Ulucak – A. Gökhan Yücel

6 ESKİŞEHİR ESKİŞEHİR BURSA

7 ANTALYA TEKİRDAĞ ESKİŞEHİR

8 TEKİRDAĞ ADANA MUĞLA

9 ADANA YALOVA TEKİRDAĞ

10 MERSİN ANTALYA DENİZLİ

11 MUĞLA KIRKLARELİ BOLU

12 AYDIN DENİZLİ EDİRNE

13 BALIKESİR MUĞLA YALOVA

14 KIRKLARELİ BOLU ÇANAKKALE

15 KAYSERİ BALIKESİR KIRKLARELİ

16 DENİZLİ EDİRNE ADANA

17 BİLECİK MERSİN KAYSERİ

18 EDİRNE BİLECİK SAKARYA

19 ÇANAKKALE KAYSERİ AYDIN

20 ZONGULDAK GAZİANTEP KONYA

Kaynak DPT: www.dpt.gov.tr

Kayseri’nin sahip olduğu beşeri ve fiziki imkânların potansiyeli dikkate alındığında

tablo 3’te yer aldığı sıranın daha önlerde örneğin ilk on içerisinde olması imkânsız değildir.

Bunun için de sahip olunan kaynakları daha da artırmak ve geliştirmek esastır. Bu çalışma

kapsamında ve bulabildiğimiz veriler ışığında beşeri sermayenin gelişimine yardımcı olacak

göstergelere bakmakta fayda vardır. Beşeri sermaye olarak özellikle üzerinde durduğumuz iki

unsur olan eğitim ve sağlık göstergeleri bu konuda bize fikir verecektir.

Öncelikle eğitim göstergeleri açısından SEGE sıralamasında Kayseri kendinden daha

üst sıralarda yer alan illere göre ne durumda olduğunu bilmemiz gerekir. Tablo 4’ün ilk iki

sütununa bakıldığında okul ve derslik sayısı bakımından, son sütuna bakıldığında ise öğretmen

sayısı bakımından Kayseri kendinden daha üst sırada yer alan pek çok ilden daha iyi

durumdadır. Ancak bu göstergeler nüfus faktörünü dikkate almadığı için objektif bir kriter

olarak değerlendirilmeyebilir. Ancak okullaşma oranı ve derslik başına düşen öğrenci sayısı

açısından değerlendirildiğinde daha objektif sonuçlar çıkarabiliriz. Üçüncü sütundaki orta

öğretimde okullaşma oranına bakıldığında 75,6 ile Adana ve Antalya’ya göre Kayserinin daha

iyi bir durumda olduğu söylenebilir.

The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 18, Aralık 2015, s. 286-302

295

Kayserinin Beşeri Sermaye Potansiyeli ve Beşeri Sermaye Harcamalarının Rakip

İllerle Etkileşimi

Tablo 4: İlk ve Ortaöğretim Göstergeleri (2012)

Kaynak: TUİK

Dördüncü sütundaki derslik başına düşen öğrenci sayısı bakımından yine Kayseri

Adana, Tekirdağ ve Kocaeli ’ye göre daha iyi Bursa’yla ise aynı değere sahiptir. Burada

İstanbul en kötü değere sahiptir ancak İstanbul’un göç ve nüfus gibi özel durumlarından ötürü

bu sınıflandırmada karşılaştırılması bizi yanlış bir sonuca götürebilir.

Eğitim göstergesi olarak bakılacak bir diğer unsur da yükseköğretim istatistikleridir.

Tablo 5 yükseköğretime ilişkin istatistikleri göstermektedir. Ön lisans ve lisans düzeyinde

öğrenci sayılarına baktığımızda Kayseri SEGE sıralamasında kendinden daha üst sırada yer alan

pek çok ile göre daha yüksek sayıda öğrenciye sahiptir. Aynı şekilde öğretim elemanı sayısı

bakımından da Kayseri daha iyi durumdadır. Yeni açılan üniversitelerin eksiklerinin

tamamlanmasıyla yükseköğretim göstergeleri açısından Kayseri çok daha iyi konuma gelecektir.

Tablo 5: Yükseköğretim Göstergeleri (2012)

SEGE

No İL

Ön Lisans Ve Lisans

Düzeyinde Öğrenci

Sayısı

Yükseköğretim Kurumlarında Öğretim Elemanı Sayısı

Okuyan Mezun* Profesör Doçent Yrd. Doçent Diğer Topla

m

1 İstanbul 388698 51361 4395 2234 5357 13472 25458

2 Ankara 202348 31039 4113 1971 2905 11886 20875

3 İzmir 126481 18344 1651 752 1653 4840 8896

4 Kocaeli 63579 11654 240 190 471 1656 2557

5 Antalya 41320 6552 353 199 485 1358 2395

6 Bursa 50139 8823 435 269 300 1462 2466

7 Eskişehir 2279660 184819 460 330 723 1927 3440

8 Muğla 27737 4707 88 84 267 661 1100

The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 18, Aralık 2015, s. 286-302

296

Ekrem Erdem - Recep Ulucak – A. Gökhan Yücel

9 Tekirdağ 21700 3649 61 69 205 314 649

10 Denizli 36741 5836 133 153 346 729 1361

11 Bolu 21568 3292 62 53 334 623 1072

12 Edirne 32856 5401 155 121 297 821 1394

13 Yalova 7274 1093 28 25 92 335 480

14 Çanakkale 33137 5958 98 132 423 814 1467

15 Kırklareli 15346 2208 21 3 99 333 456

16 Adana 41130 7549 347 124 304 974 1749

17 Kayseri 43563 6046 362 253 448 1352 2415

*Bir önceki dönem mezun sayısı

Kaynak: TUİK

Eğitim açısından bakabileceğimiz bir diğer değişken ise Stroombergen vd (2002)’in

yaptığı maliyet bazlı sınıflandırmadaki eğitim için yapılan harcamalardır. Tablo 6 SEGE

sıralamasında ilk 17’ye giren illerin içerisinde olduğu bölgelerde hane halkının eğitim için

yaptığı harcamaların toplam harcamalara oranını göstermektedir. Bir diğer deyişle bölge

insanının eğitime verdiği önem de diyebileceğimiz bu verilere il bazında ulaşabilsek aslında çok

daha objektif bir karşılaştırma olacaktı. Maalesef il bazında verilerin elde edilmesi ve

yayınlanması konusundaki sıkıntı bu tür araştırmaları hep aynı eksikliğe sevk etmektedir. Ancak

yine de tablo 6 ışığında dikkat çekici sonuçlara ulaşabiliriz. Tablo 6 incelendiğinde Kayseri’nin

içerisinde olduğu bölge birkaç bölgeye göre daha iyi durumdadır. Ancak en alt satırda yer alan

söz konusu bu 10 bölgenin ortalaması dikkate alındığında genel olarak Kayseri’nin olduğu

bölge ortalamanın altında bir seyir izlemektedir.

Tablo 6: Toplam Harcamalar İçerisinde Eğitim Harcamalarının Payı

Bölge 20

03

20

03-0

4

20

03-0

5

20

04-0

6

20

05-0

7

20

06-0

8

20

07-0

9

20

08-1

0

20

09-1

1

20

10-1

2

TR10 (İstanbul) 3.10 3.10 2.30 2.10 2.50 2.80 2.80 2.80 2.60 3.00

TR21

(Tekirdağ,

Edirne,

Kırklareli)

2.10 1.90 2.20 1.70 2.30 2.00 1.70 0.80 0.90 1.20

TR22 (Balıkesir,

Çanakkale) 1.30 1.60 1.70 1.80 1.80 1.30 1.30 1.30 1.40 1.50

TR31 (İzmir) 1.70 2.70 2.40 2.30 1.60 1.60 1.80 2.00 2.00 2.20

TR32 (Aydın, Denizli,

Muğla) 1.00 1.00 1.00 1.60 1.80 1.90 1.50 1.60 1.50 1.90

TR41

(Bursa,

Eskişehir,

Bilecik)

1.40 1.90 1.70 1.90 1.60 1.70 1.90 2.00 2.30 2.20

The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 18, Aralık 2015, s. 286-302

297

Kayserinin Beşeri Sermaye Potansiyeli ve Beşeri Sermaye Harcamalarının Rakip

İllerle Etkileşimi

TR42

(Kocaeli,

Sakarya, Düzce,

Bolu, Yalova)

1.30 1.20 1.10 1.40 1.30 1.30 1.00 1.10 1.40 1.90

TR51 (Ankara) 2.30 2.30 3.20 3.30 3.90 3.30 3.00 2.40 2.60 2.90

TR61 (Antalya, Isparta,

Burdur) 1.80 1.70 2.20 2.20 2.30 1.80 2.10 2.00 2.00 1.60

TR62 (Adana, Mersin) 1.50 1.50 1.50 1.90 3.40 3.10 3.00 2.20 2.10 2.10

TR72 (Kayseri, Sivas,

Yozgat) 0.90 0.90 2.00 2.00 1.90 1.20 1.40 1.60 1.90 1.80

Grup Ortalaması 1.67 1.80 1.94 2.02 2.22 2.00 1.95 1.80 1.88 2.03

Kaynak: TUİK

Tablo 6’ya göre Kayseri bölgesinin toplam harcamalar içerisinde eğitim harcamaları

SEGE sıralamasında kendinden daha iyi olan illerin eğitim harcamalarından ortalama olarak

daha düşük düzeydedir. Tablo 4 ve 5 bakımından yani kamu ve özel kurum harcamaları

bakımından Kayserinin durumu iyi iken hane halkı harcamaları bakımından ortalamanın

gerisindedir.

Beşeri sermayenin bir diğer unsuru olan sağlık göstergelerinin karşılaştırılması da

Kayseri’nin durumu hakkında bize yardımcı olacaktır. Tablo 7 incelendiğinde tüm göstergeler

açısından SEGE sıralamasında kendinden daha üst sıralarda yer alan pek çok ile göre Kayseri

daha iyi konumdadır.

Tablo 7: Sağlık Göstergeleri (2012)

Kaynak: TUİK

The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 18, Aralık 2015, s. 286-302

298

Ekrem Erdem - Recep Ulucak – A. Gökhan Yücel

Tablo 8 ise SEGE sıralamasında ilk 17’ye giren illerin içerisinde olduğu bölgelerde hane

halkının sağlık için yaptığı harcamaların toplam harcamalara oranını göstermektedir.

Tablo 8: Toplam harcamalar İçerisinde Sağlık harcamalarının Payı

Kaynak: TUİK

Tablo 8’e göre Kayseri bölgesinin toplam harcamalar içerisinde sağlık harcamaları SEGE sıralamasında kendinden daha iyi olan illerin eğitim harcamalarından ortalama olarak

daha düşük düzeydedir. Ayrıca her bir bölge ile tek tek karşılaştırıldığında bile Kayseri bölgesi

hane halkının toplam harcamaları içerisinde sağlık için ayırdıkları pay çok daha düşüktür. Yine

burada da eğitim göstergelerinde olduğu gibi kamu ve özel kurum göstergeleri açısından Kayseri iyi bir noktada iken hane halkı açısından diğer bölgelerin gerisindedir.

2003

2003

-04

2003

-05

2004

-06

2005

-07

2006

-08

2007

-09

2008

-10

2009

-11

2010

-12

TR10 (İstanbul) 2.70 3.00 3.10 2.80 2.70 2.50 2.40 2.20 2.00 2.00

TR21

(Tekirdağ,

Edirne,

Kırklareli)

3.40 3.30 2.80 2.50 2.60 2.80 3.20 3.30 2.10 2.00

TR22 (Balıkesir,

Çanakkale) 2.70 2.00 1.80 1.70 1.60 1.80 2.00 2.10 2.10 2.10

TR31 (İzmir) 2.30 2.10 2.20 2.30 2.10 2.20 1.80 1.80 1.90 2.00

TR32

(Aydın,

Denizli,

Muğla)

1.40 1.60 1.50 1.40 1.80 2.10 2.20 2.20 2.00 2.10

TR41

(Bursa,

Eskişehir,

Bilecik)

2.30 2.50 2.00 1.80 1.80 1.60 1.70 1.90 2.10 2.00

TR42

(Kocaeli,

Sakarya,

Düzce, Bolu,

Yalova)

1.60 1.70 1.80 2.10 2.60 2.30 2.40 2.00 2.30 2.10

TR51 (Ankara) 1.70 1.90 1.80 1.80 1.70 1.80 1.40 1.70 1.70 1.60

TR61

(Antalya,

Isparta,

Burdur)

1.40 2.00 2.00 1.90 2.00 1.90 1.70 1.60 1.80 2.20

TR62 (Adana,

Mersin) 2.00 2.10 2.30 2.20 2.00 1.90 1.80 1.80 1.90 1.90

TR72

(Kayseri,

Sivas,

Yozgat)

1.60 1.40 1.30 1.40 1.60 1.50 1.60 1.50 1.60 1.50

Grup Ortalaması 2.10 2.15 2.05 1.99 2.05 2.04 2.02 2.01 1.95 1.95

The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 18, Aralık 2015, s. 286-302

299

Kayserinin Beşeri Sermaye Potansiyeli ve Beşeri Sermaye Harcamalarının Rakip

İllerle Etkileşimi

Bölgeler arasındaki etkileşim için ise korelasyon analizi yol gösterici olacaktır.

Korelasyon analizi, iki değişken arasındaki birlikteliği ve bu birlikteliğin yönünü belirlemek

için kullanılan bir yöntemdir. Korelasyon analizi doğrusal ilişkiye sahip değişkenlerde yararlı olup doğrusal olmayan ilişkilere sahip olan değişkenler arasında anlamlı sonuçlar vermeyebilir

(Nakip 2006, 342).

Korelasyon analizinin birçok türü bulunmaktadır. Bunlardan Pearson korelasyon

katsayısı aşağıdaki gibidir (Nakip 2006, 342):

n

i

i

n

i

i

n

i

ii

yyxx

yyxx

r

1

2

1

2

1

Korelasyon katsayısı genelde “r” harfiyle gösterilir ve -1 ile +1 arasında değerler alır.

Korelasyon katsayısının mutlak değer içindeki değeri değişkenler arsındaki iliskinin düzeyini gösterir. Elde edilen rakamın pozitif veya negatif olması ise ilişkinin yönünü gösterir.

Korelasyon katsayısının pozitif olması bir değişkenin artması durumunda diğerinin de arttığını

veya azaldığı zaman azaldığını gösterir. Korelasyon katsayısı negatif ise, bir değişkenin

değerleri artarken (veya azalırken) diğer değişkenin değerlerinin azaldığını (veya arttığını) göstermektedir (Nakip 2006, 342). Hesaplanan korelasyon katsayıları tablo 9 ve 10’da

verilmiştir.

Tablo 9: Eğitim Harcamaları İlişkisi

TR10 TR21 TR22 TR31 TR32 TR41 TR42 TR51 TR61 TR62 TR72

O

R

T

TR10 1

TR21 -0.12 1

TR22 -0.64 0.41 1

TR31 -0.09 -0.13 0.42 1

TR32 -0.13 -0.31 -0.04 -0.47 1

TR41 -0.01 -0.84 -0.09 0.37 0.34 1

TR42 0.13 -0.26 0.14 0.07 0.46 0.39 1

TR51 -0.64 0.47 0.57 -0.33 0.52 -0.23 0.06 1

TR61 -0.82 0.24 0.49 -0.18 0.01 -0.21 -0.49 0.60 1

TR62 -0.09 0.10 -0.09 -0.71 0.74 -0.06 -0.08 0.65 0.30 1

TR72 -0.79 -0.24 0.54 0.09 0.38 0.39 0.24 0.56 0.61 0.13 1

ORT -0.52 0.23 0.57 -0.21 0.68 0.06 0.27 0.92 0.44 0.68 0.62 1

The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 18, Aralık 2015, s. 286-302

300

Ekrem Erdem - Recep Ulucak – A. Gökhan Yücel

Tablo 9’dan görüleceği üzere Kayseri’nin içinde bulunduğu TR72 bölgesi diğer bölgeler

ile esasen zayıf bir korelasyon ilişkisi göstermektedir. En güçlü sayılabilecek ilişki İstanbul’un

olduğu TR10 bölgesidir ancak bu ilişkinin yönü negatiftir. Yani İstanbul’da toplam harcamalar

içerisinde eğitim harcamaları artarken Kayseri’de azalmıştır. Pozitif olarak en güçlü

sayılabilecek ilişki ise Antalya, Isparta ve Burdur’u içine alan TR61 bölgesidir. Dolayısıyla

rakip illerinin oluşturduğu bölgeler içerisinde TR72 bölgesinin toplam harcamalar içerisinde

eğitim harcamalarının payı diğerlerine göre TR61 ile daha yakın bir ilişki içerisindedir.

Ortalama harcamalar ile arasındaki korelasyona bakıldığında ise korelasyon katsayısı 0.62’dir.

Buna göre bölgelerin eğitim için ortalama harcamaları artarken TR72 bölgesinde de buna benzer

bir şekilde ancak zayıf bir korelasyonda arttığı söylenebilir.

Tablo 10: Sağlık Harcamaları İlişkisi

TR10 TR21 TR22 TR31 TR32 TR41 TR42 TR51 TR61 TR62 TR72 ORT

TR10 1

TR21 0.45 1

TR22 -0.25 0.35 1

TR31 0.66 0.01 -0.04 1

TR32 -0.77 -0.16 -0.07 -0.82 1

TR41 0.24 0.23 0.56 0.15 -0.47 1

TR42 -0.42 -0.46 -0.58 -0.39 0.57 -0.74 1

TR51 0.55 0.04 -0.20 0.61 -0.57 0.39 -0.45 1

TR61 0.07 -0.63 -0.66 0.08 0.05 -0.09 0.26 0.22 1

TR62 0.81 -0.05 -0.30 0.73 -0.86 0.28 -0.43 0.63 0.33 1

TR72 -0.59 -0.02 0.37 -0.39 0.44 -0.15 0.49 -0.61 -0.45 -0.76 1

ORT 0.75 0.76 0.16 0.39 -0.49 0.50 -0.52 0.44 -0.20 0.33 -0.20 1

Sağlık harcamaları arasındaki korelasyon ilişkisi ise tablo 10’da olduğu gibidir. Burada

da esasen çok güçlü sayılabilecek bir korelasyon ilişkisi yoktur. Ayrıca ilişkinin yönü bu

bölgelerin çoğu için negatiftir. Yani bu bölgelerde sağlık harcamalarının oranı artarken TR72

bölgesinde azalmıştır. Bölgelerin ortalaması açısından da durum aynıdır. Buna göre Toplam

harcamaları içerisinde sağlık harcamalarının oranı tüm bu bölgeler için ortalama olarak artarken

TR72 bölgesinde azaldığı söylenebilir.

Sonuç

Beşeri sermaye hem ülkelerin hem de bölgelerin gelişmesinde ve bunlar arasında gelir

farklılığının oluşmasında en önemli faktörlerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla

sahip olunan beşeri sermaye veya beşeri sermayeyi oluşturan unsurların düzeyi ülkelerin ve-

veya bölgelerin sosyoekonomik konumunun belirlenmesinde temel parametre olmaktadır.

Nitekim dünya ülkeleri için Beşeri Kalkınma Endeksi veya Türkiye’nin illeri için

sosyoekonomik gelişmişlik endeksinde beşeri sermaye unsurları önemli değişkenlerdir.

The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 18, Aralık 2015, s. 286-302

301

Kayserinin Beşeri Sermaye Potansiyeli ve Beşeri Sermaye Harcamalarının Rakip

İllerle Etkileşimi

Türkiye için Beşeri Kalkınma Endeksi’ne bakıldığında bu sıralamadaki yeri (2012 yılı

için186 ülke içerisinde 90. Sıra) eğitim ve sağlık alanında daha kat etmesi gereken çok mesafe

olduğunu göstermektedir. OECD’nin yapmış olduğu eğitim sıralamasında da (PISA 2012)

Türkiye’nin 64 ülke içerisinde 42. sırada yer alması bu sonucu teyit etmektedir. Kayseri

açısından bakıldığında ise sıralamada esas alacağımız endeks İller için DPT tarafından çeşitli

dönemlerde yapılan Sosyoekonomik Gelişmişlik Endeksi’dir (SEGE). Bu endekse göre Kayseri

17. Sıradadır. Bu sıralama için Kayseri’nin de eğitim ve sağlık konusunda kat etmesi gereken

çok mesafe olduğunu söyleyebiliriz.

Kayseri’nin sahip olduğu potansiyel Sosyoekonomik gelişmişlik sıralamasında ilk 10’a

girebilmesinin imkânsız olmadığını göstermektedir. Nitekim beşeri sermaye itibariyle mevcut

altyapı SEGE sıralamasında kendinden daha üst sırada yer alan pek çok ile göre daha iyi

konumdadır. Ancak bunun için hane halkının beşeri sermaye harcamalarının da kendinden üst

sıradaki illere göre daha iyi konumda olması gerekmektedir. Çünkü eğitim ve sağlık harcamaları

açısından bakıldığında Kayserinin içinde olduğu TR72 bölgesi ortalama olarak kendinden üst

sıradaki illerin oluşturduğu bölgelere göre daha yetersiz bir konumdadır. Yapılan korelasyon

analizine göre eğitim harcamaları çok az da olsa diğer bölgelerle genel itibariyle ve ortalama

harcamalar açısından pozitif bir ilişki gösterirken sağlık harcamaları negatif yönlü olmuştur.

Ancak her iki gösterge de diğer rakip bölgelere göre yetersiz bir durumdadır. Dolayısıyla beşeri

sermaye düzeyinin daha iyi bir seviyeye taşınması için mevcut altyapı ve kurumlar

geliştirilirken beşeri sermaye için hane halkı harcamalarının da artırılması gerekmektedir.

KAYNAKLAR

ATİK, H. (1999). “Üniversitelerin Yerel Ekonomiye Katkıları: Teori ve Erciyes

Üniversitesi Üzerine Bir Araştırma”. Erciyes Üniversitesi İ.İ.B.F. Dergisi, 15, 99-

111.

ATİK, H. (2006), Beşeri Sermaye, Dış Ticaret ve Ekonomik Büyüme, Ekin Yayınevi,

Bursa

BECKER, G. S., MURPHY, K. M., and TAMURA, R (1990), “Human Capital , Fertility

and Economic Growth” Journal of Political Economy, Vol. 98, Issue. 1, 12-97

CABALLÉ, J; M. S. Santos (1993): “On Endogenous Growth with Physical and Human

Capital”. Journal of Political Economy, 101/6: 1042-1067.

DENİON, E. W. (1962) “Education, Economic Growth and Gaps in Information”, The

Journal of Political Economy, Vol. LXX, Issue: 5, 124-128

FRANK, R. H., & Bernanke, B. S. (2007). Principles of Microeconomics (3rd ed.). New

York: McGraw-Hill/Irwin

GENNAİOLİ Nicola; Rafael La Porta; Florencio Lopez-de-Silanes and Andrei Shleifer

(2013), “Human Capital And Regional Development”, The Quarterly Journal of

Economics, 105–164. doi:10.1093/qje/qjs050

İNANÇ, H; Güner, Ü. ve Sarısoy, S. (2006) “Eğitimin Ekonomik Büyüme ve Kalkınma

Üzerindeki Etkileri, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İİBF Dergisi, I(2): 59 – 70

KARAGÜL, Mehmet (2002), Beşeri Sermayenin İktisadi Gelişmedeki Rolü Ve Türkiye

Boyutu, Afyon Kocatepe Üniversitesi Yayınları, No 37, Afyon

The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 18, Aralık 2015, s. 286-302

302

Ekrem Erdem - Recep Ulucak – A. Gökhan Yücel

KİBRİTCİOĞLU, Aykut (1998), “İktisadi Büyümenin Belirleyicileri ve Yeni Büyüme

Modellerinde Beşeri Sermayenin Yeri, A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi,

Cilt:53, No:1-4. 207-230

KLENOW, Pete J., (1998) “Ideas Versus Rival Human Capital: Industry Evidence on

Growth Models,” Journal of Monetary Economics, Volume: 42, 3-23

KWON, Dae-Bong (2009), Human Capital And Its Measurement, The 3rd OECD World

Forum On Statistics, Knowledge And Policy, Korea

NAKİP, Mahir; (2006), Pazarlama Araştırmaları: Teknikler ve (SPSS Destekli)

Uygulamalar, Ankara: Seçkin Yayıncılık.

OECD (2001), The Well-being of Nations The Role of Human and Social Capital

http://www.oecdbookshop.org/

ÖZTÜRK Salih; İshak Torun; Yıldız Özkök (2011), “Anadolu’da Kurulan Üniversitelerin

İllerin Sosyo-Ekonomik Yapılarına Katkıları”, Mustafa Kemal Üniversitesi

Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 8, Sayı 16, s. 145-158

SCHULTZ, T.W., (1961), “Investments in human capital”, American Economic Review

51(1), 1-17

ROMER, P. M. (1990), “Endogenous Technological Change”, Journal of Political

Economy, 98(5), 71–102.

ROSEN, H. S. (1999), Public Finance, New York: McGraw-Hill

SØRENSEN, P. B. (1991). Human Capital Investment, Government, and Endogenous

Growth, CES Working Papers (Münih), No. 6.

STOKEY, N. L. (1988): “Learning by Doing and the Introduction of New Goods”.

Journal of Political Economy, 96: 701-717.

STOKEY, N. L. (1991): “Human Capital, Product Quality, and Growth”. Quarterly

Journal of Economics, 106: 587-616.

STROOMBERGEN, A. vd. (2002), Review Of The Statistical Measurement Of Human

Capital, New Zealand, Infometrics Consulting Ltd.

THUROW, L. (1970), Investment In Human Capital, Wadworth Publishing Company,

California

YETKİNER, İ. H. (2006) “Sağlık İle Büyüme” Ege Akademik Bakış, 6(2): 83-91

YILDIZ, E., U. Sivri, M. Berber (2012), “Türkiye’de İllerin Sosyoekonomik Gelişmişlik

Sıralaması (2010)”, Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi

Dergisi, Sayı: 39, ss. 147-167

YOUNG, A. A. (1991): “Learning by Doing and the Dynamic Effects of International

Trade”. Quarterly Journal of Economics, 106/2: 369-406.