editörden kasim-aralik 2002somuncubaba.net/pdf/eskisayi/ · devleti’ne geçiþi, yavuz sultan...

32
29 29 ES-SEYYÝD OSMAN HULÛSÝ EFENDÝ VAKFI ADINA ÝMTÝYAZ SAHÝBÝ A.Þemsettin ATEÞ GENEL YAYIN YÖNETMENÝ A.Tacettin ATEÞ YAZI ÝÞLERÝNDEN MESUL MÜDÜR Av. Haki DEMÝR REKLAM ve HALKLA ÝLÝÞKÝLER Ahmet KARACA - Adem KOZANOÐLU Yusuf MUTLU - Ýbrahim GÖKMEÞE Hulusi GÜLSEREN - Ali AYDOÐAN Ali GENCAL - Mehmet ÞEN KAPAK Nâlýn-ý Saadet Fotoðraf: Aslan Tektaþ TEKNÝK YAPIM / Darende Tel:615 17 55 GRAFÝK - TASARIM Aslan TEKTAÞ YAZIÞMA ADRESÝ Zaviye Mah. Hacý Hulûsi Efendi Cad. No:71 44700 Darende / MALATYA Tel:(422) 615 15 00 Fax:(422) 615 28 79 http/www.eshev.com BASIM-YAYIM-DAÐITIM-PAZARLAMA Somuncu Baba Basýn-Yayýn Tic.San.Ltd.Þti. DAÐITIM Yay-Sat RENK AYRIM - FÝLM ÇIKIÞ Bizim Repro (312) 231 26 72 BASKI Poyraz Ofset (312) 384 19 42 Dergide Yayýnlanan Yazýlardan Yazarlarý Mesuldür Kaynak Gösterilerek Ýktibas Edilebilir. KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfý’nýn Yayýn Organýdýr Ýki Ayda Bir Yayýnlanýr ISSN:1302-0803 YIL:9 SAYI:41 KASIM - ARALIK 2002 Somuncu Baba AJANS SB SB TEMSÝLCÝLÝKLER ADANA (322) 457 66 54 - AMASYA (358) 218 20 28 - ANKARA (542) 453 79 18 - ALANYA (242) 511 11 43 - BURSA (224) 254 53 26 - ÇAYCUMA (372) 615 19 21 - G.ANTEP (342) 234 21 45 - GÖLCÜK (262) 413 22 67 - DENÝZLÝ (258) 372 11 66 - ÝSTANBUL (216) 472 08 92 - ÝZMÝR (535) 616 95 93 - ÝSKENDERUN (326) 615 73 56 - KAYSERÝ (352) 221 00 26 - K.MARAÞ (344) 221 98 99 - ELBÝSTAN (532) 572 50 47 - KARABÜK (370) 412 38 23 - KARAMAN (338) 214 57 04 - KONYA (332) 251 83 00 - EREÐLÝ (332) 713 01 71 - ILGIN (332) 882 73 64 - KARAPINAR (332) 755 21 11 - MALATYA (536) 437 58 50 - MERSÝN (324) 320 06 11 - OSMANÝYE (322) 812 78 21 - SAKARYA (264) 274 34 38 - SAMSUN (362) 431 44 55 - SÝVAS (346) 224 53 08 - TOKAT (356) 212 24 63 - TURHAL (356) 275 80 07 - ZONGULDAK (378) 251 48 31 Editörden Editörden Somuncu Baba Ý Ç Ý N D E K Ý L E R Ý Ç Ý N D E K Ý L E R KASIM-ARALIK 2002 Baþyazý.................................... Divan’dan Divan-ý Hulûsi-i Darendevi’den......... 6 Kapak / Topkapý Sarayý ve Mukaddes Emanetler ..................... Tarih / Milli Mücadelede Darende ve Darendeli Þehitler ........................ 14 Araþtýrma / Çocuðun Din Eðitiminde Ailenin Yeri ve Önemi.................... 18 Küpe / Unutulmaz Sözler ................ 21 Kültür / Ýnsanlýðýn Tarihinde “Düþünce”nin Geliþmesi................. 22 Edebiyat / Kendi Kendime.............. 24 Tasavvuf / “Her Dideden Gören O”... 26 Altun Silsile / Hâce Ubeydullah-ý Mahar Cân-ý Cânan (K.S)................. 29 Örnek Hayatlar / Sahabenin Hayatýndan Örneklerle Hayra Teþvik.. 34 Ýnsan / Ýnsan ve Kainat.................. 37 Araþtýrma / Peygamber Efendimizin Mübarek Ýki Hýrkasý....................... 38 Hatýra / Þefkatli Bir Annenin Mektubu 42 Araþtýrma / Vakfýn Mânasý, Çýkýþ Kaynaðý ve Önemi................. 44 Basýndan Belgelerle Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi......... 47 Menkýbe / Nefehatü’l Üns Adlý Eserde Þeyh Hamid-i Veli (K.S).................. 48 Mutfaktan / Bal Kabaðý Tatlýsý.......... 50 Hatýra Fotoðraflarýyla Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi......... 51 Araþtýrma / Osmanlý’Devlet Adamlarý ve Tasavvuf. 52 Gençlik / Ergenliðin ilk yýllarýnda Geliþimsel Güçler ve Kiþilik............. 54 Öykü / Hayýr Çarþýsý ve Öznur’un Kararý....... 56 Hanýmlara Özel / Sevgi ve Muhabbet Karþýlýklýdýr ......... 58 Tomurcuklar / Kýrk Yýl Deðil Bir Ömür 60 Sizden Gelenler / Güçsüz ve Güç (Kadir) Gecesi......... 63 Somuncu Baba Cemalettin AKGÜL Prof.Dr. Mehmet Emin AY Osman Hulûsi ATEÞ Dr.Necdet YILMAZ Mustafa AY Mustafa YÜKÇEKER Hayati OTYAKMAZ Tuðrul BOÐA Ahmed Aydýn BOLAK Ýsmail PALAKOÐLU Doç.Dr.Said ÖZTÜRK Necmettin SARIOÐLU Ýbrahim ÞAHÝN Yrd.Doç.Dr.Cemil GÜLSEREN Musa TEKTAÞ Aydýn TALAY Muhammed HALICI Sýdýka SARI Raziye SAÐLAM Nuran ÖZDEN Kevser BÂKÝ Talha ÇELÝK 50 50 38 38 60 60 14 14 A.Tacettin Ateþ Ahmet Þemsettin ATEÞ

Upload: others

Post on 04-Dec-2019

4 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Editörden KASIM-ARALIK 2002somuncubaba.net/pdf/eskisayi/ · Devleti’ne geçiþi, Yavuz Sultan Selim' in 1517’de Mýsýr’ý fethedip halife ünvanýný almasýyla olmuþtur

2929

ES-SEYYÝD OSMAN HULÛSÝ EFENDÝVAKFI ADINA ÝMTÝYAZ SAHÝBÝ

A.Þemsettin ATEÞ

GENEL YAYIN YÖNETMENÝA.Tacettin ATEÞ

YAZI ÝÞLERÝNDEN MESUL MÜDÜRAv. Haki DEMÝR

REKLAM ve HALKLA ÝLÝÞKÝLERAhmet KARACA - Adem KOZANOÐLU

Yusuf MUTLU - Ýbrahim GÖKMEÞEHulusi GÜLSEREN - Ali AYDOÐAN

Ali GENCAL - Mehmet ÞEN

KAPAKNâlýn-ý Saadet

Fotoðraf: Aslan Tektaþ

TEKNÝK YAPIM/ Darende Tel:615 17 55

GRAFÝK - TASARIMAslan TEKTAÞ

YAZIÞMA ADRESÝZaviye Mah. Hacý Hulûsi Efendi Cad. No:71

44700 Darende / MALATYATel:(422) 615 15 00 Fax:(422) 615 28 79

http/www.eshev.com

BASIM-YAYIM-DAÐITIM-PAZARLAMASomuncu Baba Basýn-Yayýn Tic.San.Ltd.Þti.

DAÐITIMYay-Sat

RENK AYRIM - FÝLM ÇIKIÞ Bizim Repro (312) 231 26 72

BASKIPoyraz Ofset (312) 384 19 42

Dergide Yayýnlanan Yazýlardan YazarlarýMesuldür Kaynak Gösterilerek Ýktibas

Edilebilir.

KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ

Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfý’nýn Yayýn Organýdýr

Ýki Ayda Bir Yayýnlanýr

ISSN:1302-0803

YIL:9 SAYI:41KASIM - ARALIK 2002

Somuncu Baba

AJANSSBSSBB

TEMSÝLCÝL ÝKLERADANA (322) 457 66 54 - AMASYA (358) 218 20 28 - ANKARA (542) 453 79 18 -

ALANYA (242) 511 11 43 - BURSA (224) 254 53 26 - ÇAYCUMA (372) 615 19 21 -

G.ANTEP (342) 234 21 45 - GÖLCÜK (262) 413 22 67 - DENÝZLÝ (258) 372 11 66 -

ÝSTANBUL (216) 472 08 92 - ÝZMÝR (535) 616 95 93 - ÝSKENDERUN (326) 615 73 56 -

KAYSERÝ (352) 221 00 26 - K.MARAÞ (344) 221 98 99 - ELBÝSTAN (532) 572 50 47 -

KARABÜK (370) 412 38 23 - KARAMAN (338) 214 57 04 - KONYA (332) 251 83 00 -

EREÐLÝ (332) 713 01 71 - ILGIN (332) 882 73 64 - KARAPINAR (332) 755 21 11 -

MALATYA (536) 437 58 50 - MERSÝN (324) 320 06 11 - OSMANÝYE (322) 812 78 21 -

SAKARYA (264) 274 34 38 - SAMSUN (362) 431 44 55 - SÝVAS (346) 224 53 08 -

TOKAT (356) 212 24 63 - TURHAL (356) 275 80 07 - ZONGULDAK (378) 251 48 31

EditördenEditörden Somuncu Baba

ÝÝ ÇÇ ÝÝ NN DD EE KK ÝÝ LL EE RRÝÝ ÇÇ ÝÝ NN DD EE KK ÝÝ LL EE RR

KASIM-ARALIK 2002

Baþyazý.................................... 4Divan’dan Divan-ý Hulûsi-i Darendevi’den......... 6Kapak / Topkapý Sarayý ve Mukaddes Emanetler..................... 8Tarih / Milli Mücadelede Darende veDarendeli Þehitler........................ 14Araþtýrma / Çocuðun Din EðitimindeAilenin Yeri ve Önemi.................... 18Küpe / Unutulmaz Sözler................ 21Kültür / Ýnsanlýðýn Tarihinde “Düþünce”nin Geliþmesi................. 22Edebiyat / Kendi Kendime.............. 24Tasavvuf / “Her Dideden Gören O”... 26Altun Silsile / Hâce Ubeydullah-ý Mahar Cân-ý Cânan (K.S)................. 29Örnek Hayatlar / Sahabenin Hayatýndan Örneklerle Hayra Teþvik.. 34Ýnsan / Ýnsan ve Kainat.................. 37Araþtýrma / Peygamber EfendimizinMübarek Ýki Hýrkasý....................... 38Hatýra / Þefkatli Bir Annenin Mektubu 42Araþtýrma / Vakfýn Mânasý, Çýkýþ Kaynaðý ve Önemi................. 44Basýndan BelgelerleEs-Seyyid Osman Hulûsi Efendi......... 47Menkýbe / Nefehatü’l Üns Adlý EserdeÞeyh Hamid-i Veli (K.S).................. 48Mutfaktan / Bal Kabaðý Tatlýsý.......... 50Hatýra FotoðraflarýylaEs-Seyyid Osman Hulûsi Efendi......... 51Araþtýrma / Osmanlý’Devlet Adamlarý ve Tasavvuf. 52Gençlik / Ergenliðin ilk yýllarýndaGeliþimsel Güçler ve Kiþilik............. 54Öykü /Hayýr Çarþýsý ve Öznur’un Kararý....... 56Hanýmlara Özel / Sevgi ve Muhabbet Karþýlýklýdýr......... 58 Tomurcuklar / Kýrk Yýl Deðil Bir Ömür 60Sizden Gelenler / Güçsüz ve Güç (Kadir) Gecesi......... 63 S

om

un

cu

B

ab

aCemalettin AKGÜL

Prof.Dr. Mehmet Emin AY

Osman Hulûsi ATEÞ

Dr.Necdet YILMAZ

Mustafa AY

Mustafa YÜKÇEKER

Hayati OTYAKMAZ

Tuðrul BOÐA

Ahmed Aydýn BOLAK

Ýsmail PALAKOÐLU

Doç.Dr.Said ÖZTÜRK

Necmettin SARIOÐLU

Ýbrahim ÞAHÝN

Yrd.Doç.Dr.Cemil GÜLSEREN

Musa TEKTAÞ

Aydýn TALAY

Muhammed HALICI

Sýdýka SARI

Raziye SAÐLAM

Nuran ÖZDEN

Kevser BÂKÝ

Talha ÇELÝK

5050

3838

6060

1414

A.Tacettin Ateþ

Ahmet Þemsettin ATEÞ

Somuncu41.qxd 13.02.2006 13:44 Page 2

Page 2: Editörden KASIM-ARALIK 2002somuncubaba.net/pdf/eskisayi/ · Devleti’ne geçiþi, Yavuz Sultan Selim' in 1517’de Mýsýr’ý fethedip halife ünvanýný almasýyla olmuþtur

Somuncu Baba Kasým-Aralýk 20024 Somuncu Baba Kasým-Aralýk 2002 5

Ba

þya

Ahmet Þemsettin ATEÞ

Somuncu41.qxd 13.02.2006 13:44 Page 4

Page 3: Editörden KASIM-ARALIK 2002somuncubaba.net/pdf/eskisayi/ · Devleti’ne geçiþi, Yavuz Sultan Selim' in 1517’de Mýsýr’ý fethedip halife ünvanýný almasýyla olmuþtur

Dîv

an

’da

n

Somuncu Baba Kasým-Aralýk 20026 Somuncu Baba Kasým-Aralýk 2002 7

Kara yüzümle geldim kapýna eyle ata yâ Rab Dileðim isteðim senden hemân ancak rýzâ yâ Rab

Sana döndür baþýmý gayrýlardan yüz çevirtdirip Yolunda ola can baþým hep feda yâ Rab

Bu ömrüm varýný râh-ý rýzânda etdirip yaðma Vücûdum olmaya nâ-hak yere bâd-ý hevâ yâ Rab

Bekayý hazretinde bula devletler ola bakîOluban mahv-ý mutlak hem fenâ-ender-fenâ yâ Rab

Utandýrma yarýn dergâhýna vardýkda aczimleEdeyim nusretinle kýldýðým ahde vefa yâ Rab

Bu gönlün cümle maksûd u muradý hem penâhýsýn Anýnçün yüz tutup dergâha kýldým iltica yâ Rab

Senin emrine mahkûm cümlesidir taht-ý hükmünde Kamu mahlûk u âlem ins ü can arz u semâ yâ Rab

Buyurmuþsun kim yansa aþk ile bulup devlet Olur âþýklarýma vasl-ý dî darým sala yâ Rab

Bu âciz kulunu kâfile-i aþkdan cüda kýlma Bakýp noksanýma rahmýnla et afv u ata yâ Rab

Habîbin hürmetine eyle maðfur cümle ihvaný

Katýnda eyle makbul derdlerine kýl deva yâ Rab

Ayýrma bizi yârýn sohbet-i vasl-ý likasýndan

Enîsimiz ola tâ kim Muhammed Mustafâ yâ Rab

Bu tende can u varým Hazret-i Hakkî ve ihvaným

Ýki cihanda kýlma beni anlardan cüda yâ Rab

Alýp himmet bulup feyz-i nazar anýn kemâlinden

Anýnla eyle sýrr-ý hafîne âþinâ yâ Rab

Beni derdi ile anýn demâdem derdmend eyle

Meþâmýma getirsin büyünü bâd-ý sabâ yâ Rab

Dilimi gayrýlarla gafil etme zikr ü fikrinden

Senin fikrinle bulsun can u gönlüm müntehâ yâ Rab

Deðiþtirme bu eþkâl ile haþr et Yevm-i Mahþer'de

Beni rüsvâ-yý âlem eyleme Rûz-ý Ceza yâ Rab

Hulûsî rû-siyâhýn eyleyip matlûbunu is'âf

Visalin îdine erdir ana göster lika yâ Rab

Es-Seyyid Osman Hulûsi-i Darendevi

Dîvân-ý Hulûsi-i Darendevî’den

Somuncu41.qxd 13.02.2006 13:44 Page 6

Page 4: Editörden KASIM-ARALIK 2002somuncubaba.net/pdf/eskisayi/ · Devleti’ne geçiþi, Yavuz Sultan Selim' in 1517’de Mýsýr’ý fethedip halife ünvanýný almasýyla olmuþtur

Ka

pa

k

Kendinden önce pek çokmedeniyete beþiklik eden,doðu ile batý sentezi, eski

ve yeniler ülkesi Türkiye'de, Türklerinen güçlü medeniyet anýtlarý kuþkusuzmimari eserlerdir.

Türklerin medeniyet alemine ka-zandýrdýklarý eserlerin bir baþkabölümünü, saraylar, konak, köþk, kasr,yalý ve tipik Türk evleri teþkil eder.Topkapý Sarayý Türk Sivil Mimarisininen büyük hazinesidir.

1465 ile 1855 yýllarýarasýnda devrin sultanlarý-nýn oturduðu, 1924 yýlýn-da müze haline getirilenSaray'da her üslupta mima-ri eser vardýr. Topkapý Sarayýmüzesi 22 salonu 87 bin parça eseriile dünyanýn en zengin ve en öndegelen bir saray müzesidir.

Topkapý Sarayý bugünkü halinegelinceye kadar pek çok safhalar ve

deðiþiklikler geçirerek gelmiþtir. Fatih' densonra gelen hemen her padiþah burayadaireler, köþkler, cami, çeþme, bahçe,havuz, kütüphane, kule, mutfak gibi kýsým-lar ekletmiþtir. Bu saray uzun bir süre "YeniSaray" diye anýldý. Daha sonra Sarayburnukýyýsýnda yapýlmýþ ve sonradan yanmýþ olanküçük Topkapý Sarayý’nýn adý Yeni Saray’ýnyerini almýþtýr. 699 bin metre karelik biralana sahip olan Topkapý Sarayý, Fatih

Sultan Mehmet' ten AbdulmecidHan’ýn Dolmabahçe Sarayýna

taþýndýðý 1856 yýlýna kadar yak-laþýk 380 yýl Osmanlý Padiþah-larýna mesken, Osmanlý Devle-

ti’ne de hükümet konaðý olmuþ-tur. Topkapý Sarayý Kanuni döne-

minde çok geniþlemiþ, dünyanýn merkezihaline gelmiþtir. Etrafý surlarla çevrilmiþ

Somuncu Baba Kasým-Aralýk 20028

olan sarayýn bugün deniz tarafýndaki surlarýn çoðuçeþitli sebeplerle ortadan kaldýrýlmýþtýr. Surlarýn 6büyük ve ayrýca koltuk kapýsý denilen küçük kapýlarývardý. Deniz surlarýndaki kapýlar Sarayburnu' ndaadýný veren Topkapýsý, Deðirmen Kapýsý, Balýk Ka-pýsý, kara sularýna açýlanlar ise Soðukçeþme Kapýsý,Demir Kapý ve Bab-ý Hümayun Kapýlarý’dýr.

Ýslam tarihinde, mukaddes emanetlerin toplan-masý ve muhafazasýna, Peygamber Efendimizzamanýnda baþlanmýþ, Ashab-ý Kiram bu emanetlerimuhafaza etmiþtir. Dört büyük halife devrindensonra Emevi ve Abbasi halifeleri bu eþyalarýn top-lanmasý ve korunmasýna büyük ihtimam göster-miþlerdir. Mukaddes emanetlerin OsmanlýDevleti’ne geçiþi, Yavuz Sultan Selim' in 1517’deMýsýr’ý fethedip halife ünvanýný almasýyla olmuþtur.Yavuz Sultan Selim Kahire'ye girdiði zaman, HalifeEl-Muntasýr Billah'ýn gözetiminde bulunan ve dahaönce Baðdat'tan Hülagu'nun elinden kaçýrýlanMukaddes Emanetleri teslim aldý. Ayrýca Mekke-iMükerreme Þerifi Ebul Berakat'in oðlu EbuNümeyya ile gönderdiði Mukaddes Emanetleri' deteslim alarak Ýstanbul'a gönderdi.

Mýsýr'ýn fethinden sonra, Topkapý Sarayý’ndatoplanmaya baþlanan Mukaddes Emanetler, dahaönce silahtar hazinesi, Revan Köþkü gibi yerlerdemuhafaza edilmiþ, zaman zamanda "Has Oda"yaalýnmýþtýr. Sultan Ýkinci Mahmut'a kadar (1808-1839) "Has Oda" olarak tanýnan bu bina, SultanÝkinci Mahmut'un Topkapý Sarayý’ný fiilen terketmesi ve Dolmabahçe Sarayý’na yerleþmesiyletamamen Kutsal Emanetlere tahsis edilmiþtir.

Hýrka-i Saadet Dairesinde, Hz. Muhammed(s.a.v) in hürmetine yüzyýllardýr Kur'an-ý Kerimtilavet edildiði biliniyor. Kýrkýncýsý bizzat YavuzSultan Selim olan 40 hafýzýn "hayýrlarýn fethi,belalarýn def'i" için adeta manevi bir nöbet halinegetirdikleri bu ulvi gelenek Ekim 1996’dan itibarentekrar canlandýrýldý. Kutsal emanetler dairesi olarakanýlan bu yerde Has Odada Hýrka-i SaadetSandukasý, Sancak-ý Þerif, Hz. Muhammed(s.a.v)’in iki kýlýcý ve yayý sergileniyor. 1997 yýlýndarestorasyonu tamamlanan Destimal odasýnda,Kur'an-ý Kerim’in vahiy katipleri tarafýndanyazýlmýþ ilk örneklerinden olduðu tahmin edilenHümeze ve Tekasür Sureleri, Hz. Muhammed (s.a.v)in yalancý peygamber Müseylemetül Kezzaba veAhsa Valisine gönderdiði mektuplar, Hz. Osman'ýnþehit edildiði sýrada okuduðu belirtilen Kur'an-ý

TopkapýSarayý ve MukaddesEmanetler

Cemalettin AKGÜL

Hz.Muhammed (SAV)’in Kýlýcýnýn kabzasý Hýrka-i Saadetin içerisinde bulunduðu Has Oda

Topkapý Sarayýnýn Cümle giriþ kapýsý

Somuncu41.qxd 13.02.2006 13:45 Page 8

Page 5: Editörden KASIM-ARALIK 2002somuncubaba.net/pdf/eskisayi/ · Devleti’ne geçiþi, Yavuz Sultan Selim' in 1517’de Mýsýr’ý fethedip halife ünvanýný almasýyla olmuþtur

Nalýn-ý Saadet: Hz. Muhammed (s.a.v) iki tipayakkabý giymiþlerdir. Bir potin veya mes türü,diðeri papuç türü ayakkabýdýr. Ýkinci tür giydiðiayakkabýlar "Nalýn" olarak da anýlýr. Nalýn, takunyadenen aðaçtan yapýlmýþ, üstü tasmalý ve daha çokbina dýþýnda abdest alýrken kullanýlan ayakkabýyaverilen isimdir.

Meþinden imal edilmiþ ve yine meþinle dik-ilmiþ bir Nalýn-ý Saadet vardýr. Bir kat meþin topuk-ludur. Üstü açýk olup bir baðý vardýr. Gümüþ iþlemelive üzerinde Kelime-i Tevhid yazýlý yedi adet yeþilrenkli bohçaya sarýlýdýr.

Naleyn ismi verilen pabuçlarýnýn modeli isesandal denilen tiptedir. Altý tek veya çift köseledenyapýlmýþtýr. Ayaðýn üstüne gelecek þekilde köprügibi bir tasmasý vardýr. Þirak ismi verilen bu tasmaçift katlý deriden imal edilmiþtir.

Ayrýca Medas ve Baþmak ismi verilen meþin-den yapýlmýþ nalýn-ý saadet bulunmaktadýr.

Peygamberimizin ayakkabýlarýyla ilgili bilgilerhadis metinlerinde na'leyn ismiyle geçmektedir.(naleyn pabuçlarýn çiftine verilen isim, tekine isena'l deniliyor.) Türkçe'de nalýn tahtadan mamültakunyalarý ifade etse de Arapça'daki naleyn deridenmamül sandaletlerin adýdýr. Enes bin Malik (r.a) nýntarifiyle "Resulüllah Efendimizinpabuçlarýnýn parmak ara-sýndan geçen ikiþeratkýsý (kýbal) vardý."Amr bin Hureys'de"Ben PeygamberEfendimizi ikikat köseledenyapýlmýþ birçift pabuçlanamaz kýlar-ken gör-düm" de-miþtir.

Kerim, Hz. Musa'nýn asasý, Hz. Ýbrahim'in taþtenceresi, Hz. Davud'un Kýlýcý, Vysel Karani'ninkülahý, yedi adet Sakal-ý Þerif, Peygamberimizinayak izi, Hz. Osman'ýn kýlýcý, Sancak Kelam-ýKadim mahfazalarý, Mescid-i Aksanýn ahþap kabart-masý, Zemzem sürahileri, Kabe Örtüsü, Hz. Yusuf'aait amame, destimal, destimal kalýbý gibi son derecedeðerli emanetler bulunuyor. Zamanýndapadiþahýn Enderun'daki arz aðalarýylagörüþtüðü, onlarýn padiþaha arzlarýnýsunduðu yer olan Arzhane'de iseHacer-ül-Esved' in altýn mahfazasý,Hz. Muhammed'in Kipt kavmihükümdarý Mukavkýsa gönderdiðimektubu, ayak izi, mührü, kabirtopraðýnýn ve diþinden toz halinegelmiþ bir parçanýn içerisinde yeraldýðý mahfazalarý, Sakal-ý Þeriflerve içinde korunduklarý Sakal-ý Þerifmahfazalarý sergilenmektedir. Top-kapý Sarayý Cumhuriyetin ilanýyla(1924) müze olarak kullanýlmayabaþladýktan hemen sonra kutsallýk-larý nedeniyle bu emanetler ziyarete açýlamamýþtý.Kutsal Emanetler ilk olarak, 31 Aðustos 1962 tari-hinde modern müzecilik anlayýþýna uygun bir þe-kilde sergilenmeye baþlandý. 1997’den itibaren demukaddes emanetlerin büyük bir bölümü ziyaretçi-lerin istifadesine sunulmuþtur.

Mukaddes Emanetler arasýnda þu emanetler yeralmaktadýr;

Hýrka-i Saadet: Hz. Peygamberin, Ka'b ÝbniZüheyri hediye ettiði bu hýrka, müteaddit bohçalarasarýlarak üsten açýlan çifte kapaklý altýn bir çekme-cede muhafaza edilmektedir. Osmanlýlar dönemindeRamazanýn 15’inde hükümdar, Topkapý Sarayý’nagelir; Hýrka-i Saadet Dairesini hususi bir merasimleaçar; Hýrka-i Saadetin mahfuz bulunduðu sandu-kanýn baþýnda durarak, devlet ricalinin yapacaðýziyarete nezaret ederdi.

Sakal-ý Þerifler: Hz.Peygamberin sakal telleri, Ashab-ýKiramdan teberrüken saklanýrdý.Bunlardan bir çoðu özel mah-fazalar içinde günümüze intikaletmiþtir. Topkapý Sara-yý’ndaMukaddes emanetler arasýnda veTürkiye'mizin bir çok camilerindeSakal-ý Þerifler mevcuttur. Bunlar

Ramazanýn son günlerinde özellikle KadirGecelerinde, halkýmýz için ziyarete açýlýr. Bu gece-lerde camiler dolup taþar, milletimiz bu ziyaretten

son derece haz duyar. Bu Sakal-ý Þeriflerin pekçoðunun mahfazalarý son derece sanatkaranesüslenip tezyin edilmiþtir.

Sancak-ý Þerif: "Ukab" adý verilen sancak-ýþerif, siyah renkli bir kumaþ olup, bir sandukada

muhafaza edilmektedir. Osmanlýlardevrinde Hz. Pey-gambere aitolduðuna inanýlan bu sancak,harplerde özel bir mera-simleçýkarýlýrdý. Hýrka-i Saadette"Fetih Suresi" okunur, bizzathükümdar alarak arz odasýnagetirir. Orada da “Yasin Suresi”okunarak yaþlý gözlerle, dua veniyazlarla Serdarý Ekrem’e tevdiolunurdu. Harpten sonra aynýmerasimle yerine konurdu.

Mührü Saadet: Hz. Pey-gamberin kullandýðý mühür, vefa-týný müteakip, Hz. Ebubekir' e ve

daha sonra Hz Ömer'e ve nihayetHz. Osman'a intikal etmiþti. Fakat Hz. OsmanPeygamber Efendimizin bu mührünü kuyuya düþür-müþ, bütün araþtýrmalara raðmen bulunamamýþtýr.Bunun üzerine; onun benzeri bir mühür yaptýrýlarakkullanýlmýþtýr. Üzerinde "Muhammedün Resulüllah"yazýlý olan bu mühür özenle saygýyla muhafazaedilmektedir.

Dendan-ý Saadet: Hz. Peygamberin Uhudgazasýnda kýrýlan diþinden bir parçadýr. Üstüvaneþeklinde, altýn çerçeveli üzeri zümrüt, yakut vezebercedli bir altýn kutu içerisinde mahfuzdur. Bukutu Sultan Mehmet VI tarafýndan yaptýrýlmýþtýr.

Name-i Saadet: Hz. Peygamber, Hicretin 9.yýlýnda, baþta Bizans Ýmparatoru olmak üzere, Ýran,Mýsýr ve Habeþistan devlet baþkanlarýna birer mek-

tup yazmýþ ve onlarý Ýslam'a davet etmiþtir. Hz.Peygamberin Mýsýr hükümdarý

Mukavkýs’a gönderdiði mektup,asýrlar sonra 1850 yýlýnda, batýlýbir araþtýrmacý tarafýndanbulunmuþtur. Bu mektup Hýrka-i Saadet Dairesinde, iki camarasýna konmuþ ve camlar altýnçerçeve ile çerçevelenmiþ olarak

korunmaktadýr.

Somuncu Baba 10 Somuncu Baba Kasým-Aralýk 200211

Hz.Muhammed (SAV)’in, Müseylemetül Kezzap’a cevapolarak gönderdiði mektup

Hz.Muhammed (SAV)’in mübarek diþlerinin mahfazasý

Sancak-ý Þerifinmahfazasý

Kasým-Aralýk 2002 Hz.Muhammed (SAV)’in nalin-i þerifi ve ayak izi

Somuncu41.qxd 13.02.2006 13:45 Page 10

Page 6: Editörden KASIM-ARALIK 2002somuncubaba.net/pdf/eskisayi/ · Devleti’ne geçiþi, Yavuz Sultan Selim' in 1517’de Mýsýr’ý fethedip halife ünvanýný almasýyla olmuþtur

Ravza-i Mutahhara, çeþitli þehirlerdeki camilerkabirler ve özel þahýslarda bulunmaktaydý. Bunlargerekli görüldükçe Ýstanbul'a naklediliyordu.Mesela Hz. Peygamberin ayak izi bulu-nan taþ Azim Zade Mehmet Paþatarafýndan Havran Nahiyesinde eskiÞam diye bilinen Busra Kalesindenalýnýp Þam'da Esat Paþa konaðýnayerleþtirildi. Adý geçen ayak izi1783 de çýkan bir fermanlaEmeviye Camiindeki diðerkutsal eþyalarla birlikte Ýstan-bul'a getirilip Bahçe Kapýdayapýlan türbeye kondu. Ýstan-bul'a Mukaddes Emanetakýþýnýn 19. yy. boyunca arttýðýgörülmektedir.

Görüldüðü üzere OsmanlýPadiþahlarý Mukaddes beldelere veemanetlere son derece kýymet veehemmiyet vermiþlerdir. Bu meyandayüzyýllar içinde Mukaddes Emanetkavramý içine giren eþya da büyü-yerek artmýþtýr. Çünkü OsmanlýPadiþahlarý ve diðer Ýslam dünyasý

ileri gelenlerinin Mukaddes yerlere teberrukenhediye ettikleri nadide Kur'an-ý Kerim ve diðerkýymetli eþyalar Mukaddes Emanetler olarak kabul-lenilmeye baþlanýlmýþtýr. Bu eþyalar MukaddesEmanetler koleksiyonunu sayý ve nitelikçe artýrmýþve zaman zaman Ýstanbul'a nakle-dilmiþtir.

Mukaddes Emanetler baþlangýcýnda Hz.Peygamber, Hulefa-i Raþidin ve Ashab-ý Kiram’dankalan maddi kalýntýlar olarak ortaya çýkmýþ ise desonralarý bu muhteva geniþleyerek kutsal yerlerehediye olarak gönderilen eþyalarý da içine almýþtýr.Hz. Peygamber dönemine tarihlenen emanetler çokazdýr. Mukaddes emanetler dini tarihi kültürel vesanat deðerleri bakýmýndan hemen hiçbir incelem-eye konu edilmemiþtir. Bu konuda uzmanlarca çokciddi çalýþmalara ihtiyaç vardýr. Dünyanýn en zengin

Mukaddes Emanetler koleksiyonunasahip olmak kadar, onlarýn kýymet-

lerini ortaya koyacak araþtýrmalarasahip olmak da önemli olmalýdýr.

Osmanlý'larýn belki Emevi veAbbasiler' den daha fazla mukad-

des Emanetlere say-gýlý davrandýðýnýsöylemek yanlýþ olmayacaktýr. Bugünbu emanetler Osmanlý Devletininvarisi olan Türkiye Cumhuriyetininelinde bulunmaktadýr.

Ne mutlu bu kutsal mirasýn

Somuncu Baba Kasým-Aralýk 200212 Somuncu Baba 13

BÝBLÝYOÐRAFYAAhmet Arslan, Topkapý Sarayý, Diyanet Dergisi, Temmuz94, s. 43.Aksiyon 26 Mayýs 2001, Sayý; 338Celal Esad Arseven, Türk Sanatý, Cem Yayýnevi Ýstan-bul,1984 s.120Hilmi Aydýn, Hýrka-i Saadet Dairesi ve Kutsal Emanetler,Skylýfe, 11/2002Hilmi Aydýn, Peygamberimizin Mes ve Papuçlarý, Nalýn-ýSaadet. Tarih ve Düþünce Dergisi, Nisan 2001,s; 18.Tahsin Öz; Hýrka-i Saadet Dairesi ve Emanet-iMukaddese, Ýstanbul, 1953, S: 26-27Recep Akakuþ, Eyüp Sultan ve Mukaddes Emanetler,Ýstanbul 1991, s323Süleyman Beyoðlu, Emanetler Mukaddes; AmaHangileri?, Tarih ve Düþünce, Aralýk 1999- Ocak 2000,S:3, s.12 vd.Turgut BOLU, Kültür ve Turizm Ülkesi Türkiye, T.B.M.MDergisi,1984Fotoðraflar: Skylife Ali Konyalý, Aslan Tektaþ,

"Peygamberimizin Þemai-li" isimli eserindeResulüllahýn (s.a.v) pabuçlarý konusuna geniþ yerveren Prof.Dr. Ali Yardým bu rivayetleri þöyleözetliyor.

"Peygamber Efendimizin naleyn adý verilenpabuçlarýnýn modeline gelince: O, sandal denilentipte bir ayakkabý çeþididir. Altý, tek veya çiftköseleden yapýlmýþtýr. Ayaðýn üstüne gelecek þek-ilde köprü gibi bir tasmasý vardýr. Þirak adý verilenbu tasma tek veya katlý deriden imal edilmiþtir.Ayrýca, biri baþ parmakla yanýnda ki parmak, diðeride orta parmakla onun yanýndaki parmak arasýn-dan geçen iki tane de baðým bulunmasý, pabuçlarýnen bariz özelliðidir. Kýbal adý verilen bu baðlar öndezemin köseleye tutturulmuþ, üstte de tasmaya dik-ilmiþ vaziyettedir. Kullanýlan malzeme ise iyicetabaklanmýþ kösele ve deridir. Sandal tipi bu modelbiraz daha geliþtirilip modernize edilerek harameyn(Mekke-Medine) halký tarafýndan günümüze kadargiyile gelmiþtir. Bilindiði,gibi Hicaz bölgesinde ikil-im oldukça sýcak ve arazi-den son derece kumludur.Böyle bir iklim ve ara-zide, kundura tipi ayak-kabý giymek, insaný rahat-sýz etmekte olup kullanýþlýdeðildir. Esasen kýyafet-lerin modelini bölgeniniklim þartlarý ve buna baðlýgelenekler tayin etmekte-dir."

Hacerü-l EsvedMahfazasý: Kabe ziyare-tinde tavafa baþlama nok-tasý olarak kullanýlan Ha-

cerü-l Esved’in ziyaretçilerin el ve yüz sürmelerisebebiyle aþýnmamasý için etrafýna altýn vegümüþten muhtelif çerçeveler yapýlmýþtýr. Aþýlan buçerçeveler yenileriyle deðiþtirilmiþ, aþýnan çerçe-vede mukaddes emanetler bölümüne alýnmýþtýr.

Altýn Oluk: Kanuni Sultan Süleyman tarafýn-dan (1520-1566) gü-müþten yaptýrýlmýþ üzeri altýnyaldýzlý su oluðudur. Diðer bir olukta Sultan BirinciAhmet tarafýndan yaptýrýlan oluktur. Her ikisi deKabe damý üzerinde biriken suyun akmasý için yap-týrýlmýþlardýr, yenileriyle deðiþtirilince bu oluklarýnikisi de kutsal emanetler bölümüne getirilerekkonulmuþtur.

Nakþ-i Kademi Peygamberi: Renkli somakimermer üzerinde Peygamber Efendimizin sað ayak-

larýnýn izidir. 1847 yýlýnda Sultan Mecidzamanýnda Trablusgarp'tan getirilerekpadiþaha takdim edilmiþtir. Mukaddesemanetler arasýnda bulunan bu mübarekayak izine, Ýkinci Abdulhamit Han tarafýn-dan kapaklý altýn çerçeve yaptýrýlmýþtýr.

Peygamber Efendimizin Yayý: 118santimetre uzunluðunda olup kamýþ türübir aðaçtan yapýlmýþtýr. I. Ahmet yayýn ko-runmasý için altýn yaldýzlý ve gümüþsavatlý bir kýlýf yaptýrmýþtýr.

Mukaddes emanetlerin Ýstanbul'agetiriliþi yalnýzca Yavuz Sultan Selim(1512-1520) zamanýyla sýnýrlý kal-mamýþtýr. Bu çok kýymetli kolleksiyonaOsmanlý Devletinin yýkýlýþýna kadar birçok yeni eser kazandýrýlmýþtýr. Bu aradaMukaddes Emanetlerin bir kýsmý Kabe,

Hz.Muhammed (SAV)’in yayý 118 santimetreuzunluðunda olup, kamýþ türü bir

aðaçtan yapýlmýþtýr

Peygamberimizin ayak izi

Altýnoluk (enüstte), Hz. Muhammed’in (s.a.v)’in nalin-i þerifleri (üstte)Hacrül Esved’in altýn kaplama muhafazasý (altta)

Hz.Muhammed (SAV)’in 99 santimetreuzunluðundaki kýlýcý ve kýlýfý (yanda) Kasým-Aralýk 2002

Somuncu41.qxd 13.02.2006 13:45 Page 12

Page 7: Editörden KASIM-ARALIK 2002somuncubaba.net/pdf/eskisayi/ · Devleti’ne geçiþi, Yavuz Sultan Selim' in 1517’de Mýsýr’ý fethedip halife ünvanýný almasýyla olmuþtur

Milli Mücadelede DarendeDarende'nin Millî Mücadele

ile alakasý, Maraþ'ýn iþgali üzerineMaraþlýlar'a yaptýklarý yardýmdolayýsýyladýr. Bu sebeple belge-

lerde zikredilmektedir. Ma-raþ’ýn iþgali Darendelilerdederin yankýlar uyandýrmýþ,bir çok teþebbüste bulun-

muþlar ve gerekli yar-dým-larýn yapýlmasý konu-sunda

azami gayret göstermiþlerdir.Maraþ ve

Elbis-tan'ýn Darendeiçin özel bir anlamý

vardý. Darende'ninMaraþ ve özellikle Elbistan'a çokyakýn olmasý ve iktisaden bu

þehirlere azami baðýmlýlýk builginin artmasýnda þüphesiz

büyük rol oynuyordu.Maraþ, Darende'nin dýþpazar-lara açýlan birkapýsý mesabesinde idi1.

Ýngilizler Maraþ, An-tep ve Urfa gibi Güney-

Doðu Anadolu vilayetleriniiþgal etmenin yanýnda emel-

lerini gerçekleþtirmek içinbölücülük faaliyetlerine baþ-lamýþlardý. Bu konuda

Diyarbakýr'da bu-lunan 13.Ko-lordu kuman-daný Cevdet BeySivas-ta bulunan

3. Kolor-duk u m a n d a n l ý ð ý n ý

uyarýr. Cevdet Bey,Maraþ’ýn Ýngiliz iþgali

altýnda bulunmasýndan dolayýElbistan'ýn stratejik durumununSivas, Kay-seri ve Malatya vilayet-lerine karþý önemli olduðu, Ýngili-zler'in Elbis-tan bölgesine karþý herhangi bir müdahalesini önlemekiçin buraya kuvvet gönderilmesigerektiði, Aziziye'deki (Pýnarbaþý)alaydan veya Sivas'tan Gürün ileDaren-de'ye bir kuvvet gönder-ilmesinin uygun olacaðýný belirt-miþtir.2

Maraþ'ýn iþgali Darende mülkive askeri erkaný ile halký tarafýndandikkatle izlenmiþtir. DarendeKaymakamlýðýnýn Emni-yet-iUmumiye Müdiriyeti'ne gönderdiði11 Teþrîn-i Sânî (Kasým) 1335 tarih-li yazýda "Mar'aþ'ta zuhûru istihbarkýlýnan hâdisâtýn kazâ ahâlîsinceheyecan-âmiz bir vaziyetde olduk-lar?' ifade edili-yordu. YineDarende kaymakamlýðýnýn 13Kasým 1919 tarihli bir diðer yazýsýn-da Maraþ'ýn Fransýz-lar tarafýndaniþgalinin ilk günlerinde meydanagelen olaylar hakkýnda detaylý bil-giler vermiþtir.3

MitinglerDarende'de kýsa aralýklarla iki

miting yapýldýðýný yapýlan araþtýr-malar ve belgeler ortaya koymak-tadýr. Darende halký Ýtilaf Devlet-ler-i'nin Ýzmir, Adana, Maraþ, Ur-fa'yýiþgal ve Fransýzlar ile Ermenilertarafýndan Maraþ'da yapýlan katliamve mezalimi protesto için mitingdüzenlemiþ, mitingde bütün imkan-larýyla bu yolda canlarýný feda ede-ceklerini belirtmiþlerdir. Mezalimhususunda Sadarete ve Ýtilaf Devlet-leri elçiliklerine birer protesto telgrafý

Somuncu Baba Kasým-Aralýk 200214 Somuncu Baba Kasým-Aralýk2002 15

çekilmiþtir.4

Sivas valisinin Müdafaa-ý Hukuk-ý MilliyeCemiyeti Sivas Heyet-i Merkeziyesi'ne hitabenyazdýðý 2 Þubat 1336 tarihli yazýda þöyledenilmektedir;

Sivas Vilayeti Mektubi KalemiMüdafaa-ý Hukuk-ý Milliye Cemiyeti Sivas Heyet-i

MerkeziyesineMaraþ hadisesi hakkýnda Darende Kaymakamlýðýndan

alýnan l Þubat 1336 [tarihli] telgrafname sureti bera-yýma'lumat zîrde naklen teblið olunur efendim

2 Þubat1336 Sivas ValisiÝMZA

28 Kânun-ý Sâni sene 1336 tarihli þifreye Müdafaa-ýHukuk Cemiyeti'nce mezkur telgrafname me'ali bütün ahâliyei'lan ve tefhimiyle mütareke ahkâmýna münâfi ola-rak taht-ýiþgalde bulunan ve Devlet-i Aliyye'mizin kýymetdar uzvundanvaridat-ý umumiyesi büdçede yekun teþkil eden Ýzmir, Baðdad,Adana, Maraþ, Urfa ve havalisinin temamiyet-i mülkiyesiuðrunda bu haksýzlýklara zamîmeten ez cümle FransýzlarlaErmeni fedaileri tarafýndan Maraþ civarýnda yapýlan kati vemezâlime nihayet verdirilmek hususunda Darende ahâlisi pürgaleyan cemm-i gafîr halinde içtima' ile yapýlan mitinge bütünmevcudatlarýyla fedâ-yý can eylemeðe ahd u misak ederek topmitralyöz ateþleri içinde mahsur kalan Maraþ ahâlisininimdadýna þýtab etmek üzre teþkil edilen bir tabur kuvve-ý mil-liyettin tahrik ve Makâm-ý Sadarete ve Düvel-i Ýtikfiye mümes-sille-rine telgrafnâmeler keþide edildiði cem'ýyyet-i mezkûreifadesiyle ma'ruzdur".5

Birinci Darende Mitingi01.02.1920 tarihinde, Maraþ'ýn iþgalini pro-

testo için Darende'de binlerce kiþinin katýldýðý birmiting düzenleniyor. Mitingi düzenleyenler arasýn-da Meclis-i Ýdare azasýndan Kürtzâde Mehmet veRüþtü, Belediye azasýndan Zekeriya ve Abdullah,eþraftan Mehmet, Rasim, Mehmet Sýtký, Ýbrahim,Salim ve tüccardan Ahmet bulunmaktadýr.6

Telgrafta imzalarý bulunanlardan Rüþtü Efen-di Darende'nin Yenice kasabasýndandýr. YeniceliMehmet, Yücel Aða'nýn oðludur. Meh-met Aðatoplayýp silahlandýrdýðý üç yüz atlý ile Maraþ savun-masýna katýlmýþ ve oðlu Nuri Efendi'yi burada þehitvermiþtir.

Maraþ için yapýlan mitingden sonra çekilentelgrafta þöyle denilmektedir;

"Maraþ ve havalisinde Fransýz kuvvetlerinin Ermeni vahþi-leri ile birleþerek mazlum Müslüman ahalinin haklarýnda uygu-ladýklarý fecaiyin dehþeti artýk milletimizin sabrýný taþýrmýþtýr.Lakin, medeni dediðimiz milletlerin bu-lunduðumuz çaðdavahþi milletlerin bile yapmadýklarý vahþete, medeni devletlerincevaz göstermiþ olmasýný alemi medeniyyete karþý protestoederiz ve o havalide bulunan Fransýz Kumanda heyetlerinincezalandýrýlmasý ile beraber, Fransýz kuvvetlerinin hemen gerialýnmasýný, aksi halde kanlý fecaiyin devamýndan ve tepkisin-den doðacak mes'uliyetin müsebbiplerine ait olacaðýný alemeilan ede-riz"7

Ýkinci Darende MitingiÝstanbul'un ve Ýzmir'in iþgali hadisesini du-yan

Darende ahalisi 20.03.1920 tarihinde binlercekiþinin katýldýðý bir miting tertip ediyorlar. Mitingsonunda alýnan kararlarý ayný tarihte Müdafaa-ýHukuk Cemiyeti Reisi Hasan imzasý ile Ankara'daMüdafaa-ý Hukuk Heyeti temsiliyesine gönder-erek isteklerini

"'Ýtilaf devletleri ile bilumum tarafsýz devlet-lerin Hariciye nezaretlerine ve Meclis-i MebusanRiyasetlerine duyurulur" diyorlar. Telgraf þöyledevam ediyor:

"Bugün binlerce halktan müteþekkil mitingde yirminciasrýn medeniyetini temsil itilaf devletlerinin ve taahhütlerinedayanarak imzaladýðýmýz mütareke ile silahýný býrakan mil-letimizin ruhu ve göz bebeði bütün Ýslam ale-minin hilafet vemukaddes payitahtý olan Ýstanbul'un cebren itilaf devletleritarafýndan iþgal edildiði üzücü haberi hür ve medeni olanbütün Avrupa devletlerini pek büyük bir tarihi mes'uliyetin altý-na girdiriyor. Altý asýrlýk hür medeni bir milletin payitahtýný iþgal

Doç.Dr. Said ÖZTÜRK

Darendeli Þehitler Milli Mücadelede Darende ve

Darendeli Þehitler

Somuncu41.qxd 13.02.2006 13:45 Page 14

Page 8: Editörden KASIM-ARALIK 2002somuncubaba.net/pdf/eskisayi/ · Devleti’ne geçiþi, Yavuz Sultan Selim' in 1517’de Mýsýr’ý fethedip halife ünvanýný almasýyla olmuþtur

Somuncu Baba Kasým-Aralýk 200216 Somuncu Baba Kasým-Aralýk 200217

ederek istiklaline son veren bu hareketi bütün varlýðýmýzlaprotesto ederiz.

Bu uðurda kanýmýzý akýtmaktan asla çekinmeyeceðimiziitilaf devletleri ile bütün tarafsýz devletlerin hariciye nezaretineve meclis-i meb'usan riyasetlerine duyurulmasýnda dalaletbuyurmanýzý, mensup olduðumuz milletin namýna zati asi-lanelerinden rica ederim".8

Bu telgrafýn altýna Ýtalya'nýn Antalya Masla-hatgüzarýna da çekildiði özellikle yazýlmýþtýr. Tel-graftaki imzalar ise þunlardý: Müdafaa-ý MilliyeReisi Said, eþraftan Kâmil, Ýsmail, Eyüp, Kadir veRecep Efendilerdir.9

Maraþ'ýn Kurtuluþunda DarendelilerMilli Mücadele'nin sürdüðü meyanda Mara-

þýn kurtuluþunda Darendeliler'in bilfiil büyükdestekleri olmuþtur.

Maraþ halkýna yardýmcý olmak amacýyla 30Ocak 1920'de Sivas Heyet-i Merkeziyesi'ndenbildirildiðine göre Kuvay-ý Milliye'yi hareket ettir-miþler, ayrýca Darende'nin de içinde bulunduðuKangal, Gürün ve Aziziye Eþraf ve Müdafaa-iHukuk Cemiyetlerinden alýnacak kiþiler deElbistan'a gidip durum tespiti yapýp yardýmdabulunacaklardý.10

Maraþ'ýn iþgali dolayýsýyla yurdun bir çokyerinden ayni ve nakdi yardýmlar yapýlmýþtý. Da-rende bu meyanda 110 ika nakdi 800 kile buðdayyardým yapmýþtýr.11

Darende'de gerçekleþtirilen mitinglerinakabinde top ve mitralyöz ateþleri içinde mahsurkalan Maraþlý'lara yardým etmek üzere bir miktarkuvvet hazýrlanmýþtýr.12 Darende Kaymakamlý-ðýnýn l Þubat 1336 tarihli telgrafýnda Maraþ ahali-sine muavenet için el birliðiyle geceli gündüzlü

çalýþarak bütün teçhizatýyla "Yýldýrým" namý verdik-leri bir tabur teþkil edilmiþ ve Maraþ'a doðru yolaçýkarýlmýþtýr. Ayrýca ikinci bir taburun da hazýrlýðýyapýlmýþtýr.13 2 Þubat 1336 tarihli Da-rendeMüdafaa-i Hukuk Cemiyeti namýna Hacý Mehmetimzalý telgrafta yola çýkarýlan taburun ilerideyapacaklarý masraflarýna karþýlýk olmak üzere de35 bin kuruþ teslim edildiði, toplam harcamalarýnönceden teçhizat için yapýlanlarla birlikte 55 binkuruþa balið olduðu belirtilmektedir. Yine ayný tel-grafta hazýrlanacak taburun da masraflarýnýkarþýlayacaklarý ve ayrýca bölgeden geçecek Kuva-yý Milliye'nin ihtiyaçlarýný göreceklerini Darendehalkýnýn "ibraz-ý hamiyet eylemiþ ve eyleyecekleri"belirtilmektedir.14

Sýtký Yazýcýoðlu'nun bizatihi bu harekete iþti-rak eden Darende'nin Sakýzlý Köyü’nden KöseDayý, Kasýmoðlu, Ýbrahim Yazýcýoðlu (SýtkýYazýcýoðlu'nun amcasý) ve Heyiketeði Mahalle-sin-den M. Hacý Sönmezler (Göð Hacý'dan) din-lediðine göre, Fransýzlar'ýn Maraþ'ý iþgal ettiklerindedaha ileriye gelmelerini önlemek ve Maraþ'ý kur-tarmak amacý ile Darende'nin Yenice Köyündenmerhum Mehmet Aða (Yücel) ilçenin ileri gelenlerive Müdafaa-ý Hukuk Teþkilatý ile görüþüp onlarýnmaddi yardýmda bulunmayý kabul etmeleri üzer-ine, Mehmet Aða, Balaban ve merkez köylerindengönüllü asker toplamýþ, Ayvalý'dan Poyrazoðullarýda topladýklarý gönüllü askerleri Mehmet Aðaidaresine vererek 1500 kiþilik bir kuvvet meydanagetirmiþler. Ýlçe þube baþkaný Kara Binbaþý da,Yeniceli Mehmet Aða baþkanlýðýnda 1500 kiþilikbir kuvvet Maraþ'ý kurtarmak için hareket etti diyegazetelere ilanlar vermiþ. Ayvalý'dan gelen gönül-

lülerin çoðu Yapalak köyünden geri dönmüþler.Mehmet Aða ise diðer gönüllülerle yoluna devametmiþ 11 Þubat 1922 günü Maraþ Kalesi'ningöründüðü bir yere vardýklarýnda bu ka-leye Türkbayraðýnýn çekilmekte oldu-ðunu görmüþler.Mehmet Aða, Maraþ yöresinde Kuvay-ý Milliye'yiteþkilatlandýran Kýlýç Ali Paþaya gidipemirlerinde olduklarýný bildiriyor. Kýlýç AliPaþa durumu anlatarak Eloðlu ve Pazarcýkyöresinde kendilerine bir cephe veriyor.Burada Fransýzlarla çarpýþmaya giriyorlar.Bu savaþta Mehmet Aða'nýn oðlu Nuri Beyþehit düþüyor. Çetenin morali bozulur gibiolu-yor. Mehmet Aða þehit oðlunun alnýn-dan öpüyor. "Bu vatan için bir Nuri deðilbin Nuri feda olsun, moralinizi bozmayýn, bizburaya ölmeye geldik cenazeyi bir katýra yükleyinYenice’ye götürün" diyor. O bölgeden Fransýzlarçekiliyor, Kýlýç Ali Paþa Mehmet Aða'ya teþekküredip görevin bittiðini ve köylerine dönmelerinisöylüyor.15

Darendeli Þehitler1. Dünya Savaþý'nda, Ýstiklal Harbinde, Os-

manlý-Rus Harbinde, Kore'de, iç isyanlarda,Trablusgarb'da þehit olan pek çok Darendeli bu-lunmaktadýr. Hanefi Hoca raporunda doksan üçharbinde (1293/1876) Darendeliler'in dokuz yüzþehid verdiðinden söz etmektedir.16 Milli Savun-ma Bakanlýðý'nýn yayýnladýðý Þehitlerimiz adlý eser-den tespit ettiðimiz 78 þehidin isim ve kün-yelerivb. bilgiler verilmektedir. Aþaðýda tablodaDarendeli þehitlerimiz ile ilgili ayrýntýlý bilgiler yeralmaktadýr. Þüphesiz uzun süren harplerde þehitsayýmýz daha yüksektir.17

26-29 Aðustos 1922 tarihleri arasýnda yapýlanBüyük Taarruz'da þehit olan Darendeli-ler'dentespit edilen iki þehidin kabir taþlarýnda künyeleriþöyle yazýlmýþtýr;18

DarendeÝsmail oðluAbdullatifDoðum:190121 YaþýndaYine tespit edilen 2

Darendeli þehit var. Ça-nakkale'de þehit düþenþehitlerden biri Tayyare

Yüzbaþý Kemal ve Ramazan oðlu Osman'dýr.Ramazan oðlu Osman'ýn kabir taþýnda þu bilgileryer almaktadýr;

Malatya-Darende Rama-zan oðlu OsmanDoðumu 1893 22 yaþýnda19

Bu savaþlardan sað olarak kurtulan Darendelinice gazi de bulunmaktadýr.Mahalli bir çok çalýþmalarýbulunan Meh-met Ali Cengizve Mehmet Gülseren, ‘MustafaKemal'in Askerleri-YaþayanGaziler’13 adýyla kaleme aldýk-larý eserde Darendeli gazilerinhatýratlarýný yayýnlamýþlardýr.

1980'li yýllardan sonraortaya çýkarak ül-kenin yirmi yýlýna mal olan veotuz binin üze-rinde vatan evlâdýnýn þahadetinesebebiyet veren PKK terörüne kurban gidenDarendeli þehitler de bulunmaktadýr. Darende ilçejandarma komutanlýðýndan alýnan bilgilere göre1992-1999 yýllarý arasýnda Darendeli 9 er ve erbaþþehit olmuþtur. Þehadet tarihlerine göre þehitlerim-iz; Mehmet Þevki Altun (Çaybaþý), Yusuf Kayýþ(Ayvalý), Yalçýn Gürbüz (Kuluncak-Ýlisuluk), KayaGönt (Kuluncak-Kýzýlhisar), Barýþ Bugan (Irmaklý),Hamit Koçkan (Karabayýr), Ali Gökçe (Yeþiltaþ),Salih Yýldýrým (Aðýlyazý), Hakan Ormancý (Sayfiyemah).

DÝPNOTLAR1-Yaþar Akbýyýk, MillîMücadele'de Güney Cephesi (Maraþ), Ankara 1990, s. 154, 301. 2-Yaþar Akbýyýk, a.g.e, s. 30.3-BA, HR.SYS. 2543-5/27, 28; Yaþar Akbýyýk, Millî Mücadele'de Güney Cephesi (Maraþ), s.

112; Arþiv Belgelerine Göre Kafkaslar'da ve Anadolu'da Ermeni Mezâlimi 1919-1920,Ankara 1997, c. 3, s. 60-62.

4-TÝTE, Ar. bel. nr. 10/2809; Mehmet Þahingöz, Ýzmir, Maraþ ve Ýstanbul'un Ýþgali ÜrerineYapýlan Protesto ve Mitingler, Basýlmamýþ doktora tezi, 1986, s. 377; Yaþar Akbýyýk, MillîMücadele'de Güney Cephesi (Maraþ), s. 236.

5-TÝTE, Kutu no 19 belge no 973; Yaþar Akbýyýk, Millî Mücadele'de Güney Cephesi (Maraþ),Ekler kýsmý, 44 nolu belge.

6-ATASE Arþivi, nr. 1.24, D.1336/13-4, FJ-89 'dan aktaran Mehmet Alý Cengiz, Mondros'tanCumhuriyet'e Yaþar Akbýyýk, Millî Mücadele'de Güney Cephesi (Maraþ), s. 236; AhmetEyicil, "Maraþ kurtuluþ mücadelesinde Ermeni mezalimi,

7-ATASE Arþivi, nr. K.124.D.1336.13-14 F489'dan aktaran Mehmet Ali Cengiz, Mondros'tanCumhuriyete s. 56; Mehmet Ali Cengiz, Soykýrým mý Ýftira mý, Malatya 2001, s. 69.

8-ATASE Arþivi, nr. l. D. 1336/21 F-378'den aktaran Mehmet Ali Cengiz, Mondros'tanCumhuriyet'e, s. 55-56.

9-Yaþar Akbýyýk, Millî Mücadele'de Güney Cephesi (Maraþ), s. 191. 10-Ýrade-i Milliye Gazetesi, 9 Þubat 1336, nr. 24; Yaþar Akbýyýk, Millî Mücadele'de Güney

Cephesi (Maraþ), s. 259.11-TÝTE, Ar. bel. nr. 10/2809; Mehmet Þahingöz, Ýzmir, Maraþ ve Ýstanbul'un Ýþgali Üzerine

Yapýlan Protesto ve12-Mitingler, s. 377; Yaþar Akbýyýk, Millî Mücadele'de Güney Cephesi (Maraþ), s. 236. 13-Yaþar Akbýyýk, Millî Mücadele'de Güney Cephesi (Maraþ), Ekler kýsmý, 15 nolu belge.14-Yaþar Akbýyýk, Millî Mücadele'de Güney Cephesi (Maraþ), Ekler kýsmý, 24 nolu belge.15-Sýtký Yazýcýoðlu, Darende Tarihi, Ankara ts., s. 39-40.16-BA, ÞD, Sivas, nr. 1820/1.17-Þehitlerimiz, Milli Savunma Bakanlýðý Yayýnlan, Ankara 1998.18-Mehmet Ali Cengiz, "Elimize geçen yeni belgelerle Darende'den dünyaya haykýrýþ ve iki

þehidimiz", yayýnlanmamýþ metin.19-Tolga Keküç, “Türkün Zafer Destaný ve Çanakkale’de Darendeli Þehitler” Somuncu Baba,

yýl:4, sy:14, s.43-45

DarendeYadigâr oðluMuratDoðum: 189626 Yaþýnda

Afyon þehitliði Foto

ðraf

lar:H

ülya

Akg

ül C

anpo

lat

Somuncu41.qxd 13.02.2006 13:45 Page 16

Page 9: Editörden KASIM-ARALIK 2002somuncubaba.net/pdf/eskisayi/ · Devleti’ne geçiþi, Yavuz Sultan Selim' in 1517’de Mýsýr’ý fethedip halife ünvanýný almasýyla olmuþtur

Somuncu Baba Kasým-Aralýk 200219Somuncu Baba Kasým-Aralýk 200218

Ara

þtýr

ma

ailenin yeri ve önemi

ailenin yeri ve önemi

Prof. Dr. Mehmet

Çocuðun Din Eðitiminde

Ülkemizde Mevcut DurumÜlkemizdeki aileleri okulöncesi dönem-

de çocuklarýnýn din eðitimiyle ilgilenmeleriaçýsýndan ele alýndýðýnda ise genel bir bakýþaçýsýyla bakýldýðýnda ülkemizdeki aileleri dörtgrupta ele almak mümkün görünmektedir.

1. Grup: Çocuklarýna Din EðitimiVerme Gereðine Ýnanmayan Aileler

Bu aileler çocuklarýnýn din eðitimleriyleile ilgilenmelerinin gereðine inanmayan, dininsan için önemli bir unsur olmadýðý görüþüne

sahip ailelerdir. Bu tür aileler, din derslerininseçmeli dersler arasýnda olduðu yýllarda,çocuklarýna bu derslerin verilmesini istemeyenkimseler olduðu gibi, günümüzde de din ders-lerinin çocuklar için zararlý olduðunu, çocuðundin adýna anlatýlanlardan dolayý aklýnýnkarýþacaðýný iddia etmektedirler. Bu arada bazýörnekleri ileri sürerek, din dersleri program-larýný, öðretmenleri ve din eðitimi kurumlarýnýda sýk sýk eleþtirmektedirler. Bu tür ailelerdeyetiþen çocuklar din eðitimi adýna hiçbir þeyalmadýklarý gibi, dini pratikleri yaþama açýsýn-dan oldukça yetersiz olan anne babalarýndanbu yönde de olumlu bir þekilde etkilene-memektedirler. Yine bu tür ailelerde dini bil-giye yeterince ve doðru bir þekilde sahip olun-madýðý için hatalý telkinlerde de bulunula-bilmektedir. Sözgelimi, bazý çevrelerde rast-lanýldýðý üzere, Cenab-ý Hak, çocuklara "AllahBaba" þeklinde tanýtýlmakta, böylece içindeyaratýlýþtan var olan iman cevheri yanlýþ yönekanalize edilerek köreltilmektedir. Hristiyanlýk-taki teslis inancýnýn kötü bir taklidi olan buifade tarzýnýn Ýslâm akidesine tamamen tersdüþtüðünü yeri gelmiþken belirtmeliyiz. Kýsa-ca, bu tür ailelerdeki çocuklar, ilk çocukluk yýl-larýnda almalarý gereken dini bilgileri alama-makta, dini duygularýnýn geliþmesine imkantanýnmamakta ve dini bilgi bakýmýndan dason derece yetersiz bir durumda yetiþmekte-dirler. Salt ahlaki kurallar ve toplumun deðeryargýlarýnýn, çocuðun yüce bir kudrete inanmave baðlanma ihtiyacýný gideremeyeceði veçocukta vicdan duygusunun geliþmesineyardýmcý olmayacaðý da bir gerçektir. Öte yan-dan bu tür ailelerde yetiþen çocuklarýn çocuk-luk yýllarýnda almalarý gereken bu bilgileri son-

raki yýllarda da alalamalarý durumunda ortaya,dini kavramlar ve dini terminoloji bilgisinden yok-sun bir entelektüel tipi çýkmakta ve sözgelimi birhaber spikeri olarak "Sayýn seyirciler! Bu yýl hacgünlerinin Kurban Bayramýna denk gelmesi sebe-biyle büyük izdiham yaþanýyor (!)" þeklinde habergeçebilmekte ya da bir TV sunucusu olarak "YüceAllah bir hadis-i þerifte þöyle buyuruyor (!)" diye-bilmektedir.

2. Grup: Din Eðitiminin Gereðine Ýna-nan Ancak Bunu Gerçekleþtiremeyenler

Bu gruptaki aileler, çocuklarýnýn din eðitimiyleilgilenmelerinin gereðine inanan ancak dini bilgibakýmýndan yeterli düzeyde olmadýklarý için bukonuya gereken ilgiyi gösteremeyen ve çocuklarýnýilkokul yýllarýna kadar eðitimsiz býrakan ailelerdir.Yine bu aileler, din eðitiminin ilkokulda ve-rilmesinin daha doðru olduðunu zannetmekte-dirler. Oysa yapýlan araþtýrmalarda öðrencilerin2/3'ü, "haftalýk ders saatinin yetersizliðinden", ¼'ü"öðretmenlerinin davranýþlarýndan ve dersleregerektiði þekilde önem vermediklerinden" yanaþikayetçi-dirler. Denilebilir ki, -en iyimser bakýþaçýsýyla bile- öðrencilerin 2/3'ü çeþitli sebeplerle,din kültürü ve ahlâk bilgisi dersinden istenen fay-dayý saðlayamamaktadýr.

Böylesi ailelerde yetiþen çocuklar dini duyguve dini uyanýþ bakýmýndan gecikmeye maruzkalmýþlar ve aileden almalarý gereken eðitim-öðre-timi alamamýþlardýr. Þayet bu aileler dini prensip-leri bir parça yaþayan kimseler ise, çocuklarýn kay-bý o derece az olmakta, dini prensiplerin yaþanma-masý durumunda ise kayýp daha fazla olmaktadýr.Böylesi ailelerde yetiþen çocuklarýn, anne babala-rýnýn ibadetlerinden ne denli etkilendiklerine dairsonraki yýllardaki deðerlendirmelerinden birkaçbulgu aktarmak istiyoruz.

"16 yaþýndayým ve babamý bir kez bile namazkýlarken secde ederken görmedim. Çok üzücü birþey benim açýmdan... namaz kýlsa ve bizi de teþviketse gerçekten büyük mutluluk duyardým." (Kýz, 16yaþ)

"Ailem ibadetler konusunda benimle pekilgilenmiyorlar. Kendileri de gevþek davrandýklarýiçin, teþvikleri beni pek etkilemiyor. Ýbadetlerimidüzenli olarak yaptýðýmý söyleyemem." (Erkek, 16yaþ)

"Ýbadete beni sadece annem teþvik eder.Babamýn teþviklerini ise umursamýyorum. Çünküo söylediklerini kendisi yapmýyor." (Kýz, 16 yaþ)

Bu ifadelerin sahibi olan öðrencilerin diðersorulara verdikleri cevaplarý analiz ettiðimizde, buöðrencilerin ailelerinden din eðitimi almadýklarý veanne babalarýnýn dini prensipleri yaþama konusun-da gevþek davrandýklarý ortaya çýkmýþtýr.

Sonuç olarak, yedi-sekiz yaþlarýna kadar, dineðitimi yönüyle temel bilgiler verilmemiþ çocuk-larýn ilkokuldaki Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi der-siyle ancak 4. sýnýftan itibaren karþýlaþtýðýný hesabakatacak olursak, bu grupta yer alan çocuklarýn dadin eðitimi ve öðretimi yönüyle þanssýz sayýldýklarýsöylenebilir.

3. Grup: Çocuklarýna Din Eðitimi VerenAncak Hatalý Davranan Aileler

Bu gruptaki aileler, özellikle Anadolu'da"geniþ aile" tipini oluþturan ve çocuklarýnýn dineðitimini geleneksel þartlarda yerine getiren ailel-erdir. Dini prensiplerin az ama çok yaþandýðý buailelerde, din eðitimi ve öðretimi çoðu kez dede,nine, anne, baba bazen de yakýn akrabalar tarafýn-dan yaygýn eðitim tarzýyla yapýlmaktadýr. Dolayý-sýyla, çocuk psikolojisinin gereklerine uyularak bellikurallar çerçevesinde bir eðitim verildiði söylene-mez. Bu nedenle, verilen din eðitiminde düþülenbazý yanlýþlýklar, ileriki yýllarda çocuðun ibadetlerinive inancýný terk eden biri olmasýna sebebiyet vere-bilmektedir. Bu ailelerde dikkati çeken özellikler-den biri þudur. Çocuktaki vicdan geliþimi "Allahkorkusu"yla saðlanmak istenmekte ve çocuðu

Geçen Sayýdan Devam

Somuncu41.qxd 13.02.2006 13:45 Page 18

Page 10: Editörden KASIM-ARALIK 2002somuncubaba.net/pdf/eskisayi/ · Devleti’ne geçiþi, Yavuz Sultan Selim' in 1517’de Mýsýr’ý fethedip halife ünvanýný almasýyla olmuþtur

Utancý giden kimsenin kalbi ölür. Hz. Ömer (r.a)Edeb döküntüleri, altýn döküntülerinden daha hayýrlýdýr. Hz. Osman (r.a)Edep aklýn suretidir. Hz. Ali (r.a) Ulu kiþi, arif bir insan, Rabbine karþý edebini býraktý mý mutlaka helak

olur. Yahya b. Muaz (r.a)En güzel edep, güzel ahlaktýr. Hz. Ali (r.a)Ýnsanlýk adabýný, ilimden evvel, öðrenmek lazýmdýr. Ýmam MalikAyýp ve kabahatten korkmayan ile düþüp kalkmak, kýyamet gününde

insana utanç verir. Ýmam Þafi Ýnsana, faidesiz çok bilgiden ziyade, edeb ve yüksek terbiye lazýmdýr.

A. Ýbni Mübarek Edeb, tecrübe ile yani bizzat yaþanarak kazanýlýr. Ýmam Maverdi Ey Rabbim ! beni her ne ceza ile cezalandýrýrsan cezalandýr, yalnýz hicab

(utanma) zilleti ile cezalandýrma. Ýmam KuþeyriÝnsanýn ilim ve edebi, en büyük varlýðýdýr. Eskimez, çürümez, kaybolmaz.

Mevlana Celaleddin-i Rumi Dünya gecesini aydýnlatacak þemalarýn en güzeli ve parlaðý: Edeptir.

Mevlana Celaleddin-i RumiUtanma insanýn ruhunda asýldýr. Ýnsaný insan olarak muhafaza eden de

budur. Nasýr-ý HusrevÝnsanla hayvan arasýnda ki fark, edeptir. Mevlana Celaleddin-i Rumi Her þeyin bir hizmet edicisi vardýr. Dinin hizmet edicisi de edeptir.

Abdullah Nibbaci “Ýlim meclisine girdim, kýldým talep,

Ýlim ta gerilerde kaldý, illa edep illa edep. Ziya PaþaEdeb elbisesi insanýn ayýbýný göstermeyen ne güzel bir elbise imiþ.

Sünbül ZadeÝnsan ne kadar daha fazla þeyden utanýrsa, o kadar þeref ve onur sahibi

olur. G. Bernard Shaw.Bir kimse yaptýðý yanlýþlýktan dolayý utanmadý mý, bir daha utanacak

sebep bulamaz. MenciusBir adam ne kadar çok utanýrsa, o kadar saygý deðerdir. G. Bernard Shaw.Bir insaný suçundan ötürü utandýrmak, kanýný dökmekten iyidir. Terence.Utanç yoksullarda, pervasýzlýk zenginlerde bulunur. Hesiodes.Çok süs ve ziynet, edep ve hayayý kaçýrýr. Titliyo.Kanunlarýn yasaklamadýðýný, ar, utanma kontrol eder. Lucius A. Seneca.

Coþkun, Muzaffer, Ýbretli Sözler; Gonca Yayýnlarý, Ýstanbul, ss. 119-120

Somuncu Baba Kasým-Aralýk 200220 Somuncu Baba Kasým-Aralýk 2002 21

pe

Hazýrlayan: Mustafa YÜKÇEKER

istenmeyen davranýþlardan vaz-geçirmek için yine "Allah korku-su"na baþvurulmaktadýr. Sýk sýk"Allah seni cezalandýrýr / Gözü-nü kör eder / Cehennemdeyakar/ Seni taþ yapar" gibi teh-ditlerle sindirilen çocuk, bu sa-yede Allah Teala'yý çocuklarýcehenneminde yakan, onlarýtaþ yapan, gözleri kör eden birvarlýk olarak tasarlamakta veAllah'ý daha henüz sevemedenondan korkmaya baþlamak-tadýr. Halbuki, doðru olan þu-dur: Çocuk ergenlik çaðýna ka-dar dini bakýmdan herhangi birsorumluluk ve yükümlülük taþý-mamaktadýr. Allah Teâla'nýnonlara saðladýðý bu müsamaha onlardan esirgen-memelidir. Ve çocuða herþeyden önce Allah sevgisiaþýlanmalý ki, o da sevdiði ve sevgisini içinde his-settiði yüce Yaratýcýya her hal ü karda ibadettenzevk alabilsin.

4. Grup: Din Eðitimini En Ýdeal Þart-larda Veren Aileler

Bu grupta yer alan aileler ise, dini bilgileriçocuða kazandýrmanýn bir anne babalýk göreviolduðu þuurunda olanlar ve bu düþünceden hare-ketle çocuklara dini bilgileri aktarmanýn çabasýiçinde olanlardýr. Ýster "geniþ aile", ister "çekirdekaile" tipinde olsun, bu tür ailelerde çocuklarýn dineðitimleri, genellikle bu konuda bilgisi olan dede,nine, anne baba veya diðer yakýnlar tarafýndanyerine getirilmekte, yeri ve zamaný gelince de diðereðitim kurumlarýyla bu eðitim desteklenemeyeçalýþýlmaktadýr. Ancak yaygýn veya örgün eðitimkurumlarýna (cami kurslarý ve okullar) gönde-rilirken de bu ilgi ve ihtimam devam etmektedir.Yani ebeveyn, çocuðunu evden göndermeklegörevinin bittiðini düþünmemektedir. Ýdeale yakýndiyebileceðimiz bir þekilde din eðitimi ve öðretimiveren bu aileler genellikle dini bilgiler bakýmýndanyeterli ve kendini geliþtirmeyi arzu eden, bununyollarýný araþtýran kýsmen yüksek büyük oranda iseorta tahsilli insanlardýr. Böylesi ailelerde yetiþençocuklarýn sonraki yýllarda yaptýklarý deðer-lendirmelerden birkaç örnek aktarmak istiyoruz.

"Bana çocukluk yýllarýmda hep sevgi vehoþgörüyle davranýldý. Bugün tutarlý ve olumludavranýþlara sahipsem, bunda ailemden aldýðým

dini eðitimin büyük rolü var."(Kýz, 17 yaþ)

"Benim için en etkiliörnek ailemin, gözümün ö-nünde namaz kýlmalarýydý"(Erkek, 18 yaþ)

"Ailem ibadetlerini ye-rine getiren kimseler olduklarýiçin teþviklerini olumlu karþýlý-yor ve onlarla birlikte ibadet-lere katlýyordum." (Erkek 16yaþ)

Sonuç olarak þunlar söy-lenebilir: Aile, okul öncesi eði-timin her safhasýnda gerek tu-tum ve davranýþlarýn kazan-dýrýlmasýnda, gerek karakterinþekillenmesinde ve gerekse

din eðitiminde en önemli rolü üstlenen kurumdur.Onun býraktýðý eksikliði bir baþka müessesenindoldurmasý da söz konusu deðildir. Ülkemizdekimevcut durum ise -gerek okullarda yeterli bireðitimin olmayýþý, gerekse ailelerin bu iþi gereðinceciddiye almamalarý sebebiyle- pek iç açýcý deðildir.Anne babalarýn evliliðin ilk yýllarýndan itibarençocuklarý tanýmaya ve onlarý eðitmeye yönelik tümçabalarýný sergilemeleri hem kendileri, hem çocuk-larý hem de ülkemizin geleceði açýsýndan sonderece önem kazanmýþtýr. Çünkü artýk bilinen birgerçek var ki, inanç duygusundan ve moral deðer-lerden uzakta kalan gençlik, sýnýrsýz özgürlüðünsarhoþluðu içinde her geçen gün biraz daha çýk-mazýn içine sürüklenmekte, ahlaki dejenerasyonuntürlü þekilleri hem onlarý hem de tüm toplumutehdit eder hale gelmektedir. Ne dersiniz, bu halegelmemizde anne babalar olarak hiç sorumluluðu-muz yok mu?...

Daha iyi bir gelecek ve güzel nesiller temen-nisiyle, saðlýcakla kalýnýz efendim...

Dipnotlar ve Kaynaklar-J.Jacques Rousseau, Emil (çev.H.Z.Ülken, A.R.Ülgener, S.Güzey) 6. bs. Ýst.1966,s.54-Feriha Baymur, Yeni Doðmuþ Çocuk ve Süt Çaðýnda Eðitim, Ank. 1952, s.14; Atalay-Yörükoðlu, Çocuk Ruh Saðlýðý, 7. bs. Ank.1984.-Neda Armaner, Din Psikolojisine Giriþ I, Ank.1980, s.89. A. Vergote, Çocukta Din(çev.E.Fýrat) AÜÝFD, XXII, Ank. 1978, s.316.-Haluk Yavuzer, Ana Baba ve Çocuk, Ýst. 1986, s.24.-Ýbrahim Özgür, Çocuk Psikolojisi, Ýst. 1972, s.220.-Haluk Yavuzer, Çocuk Eðitimi El Kitabý, 7. bs. Ýst 2001, s.101-Hans Remplein, Die Seelische Entwicklung des Menschen im Kindes und -Jugendalter, 14 aufl. 1966, s.254.-Ýlgili hadis için bkz. Buhari Cenaiz, 79; Müslim, Ýman 264; Kader 23-25.-Parantez içindeki ifade Fýtrat'ýn kelime anlamýdýr. Bkz. Ýbn Manzur, Lisanül-Arab, -Beyrut, ts. V,56; Fýtrat kavramý hakkýnda geniþ bilgi için bkz. Mehmet Emin Ay,Çocuklarýmýza Allah'ý Nasýl Anlatalým, 12. bs. Ýst. 2001, s.79.-Gazali, Ýhyau Ulumid-din, Ýst.1321, II,72.

unutulmaz sözler

Somuncu41.qxd 13.02.2006 13:46 Page 20

Page 11: Editörden KASIM-ARALIK 2002somuncubaba.net/pdf/eskisayi/ · Devleti’ne geçiþi, Yavuz Sultan Selim' in 1517’de Mýsýr’ý fethedip halife ünvanýný almasýyla olmuþtur

Ýnsanlýðýn Tarihinde

"K

ült

ür

Somuncu Baba Kasým-Aralýk 2002 23Somuncu Baba Kasým-Aralýk 200222

A.Aydýn BOLAK

"Hz. Âdem'le Hz. Havva'dan veonlarýn çocuklarýndan itibaren insanlararasýnda ihtilâf ve kan var. Kardeþkardeþi, menfaat nedeniyle öldürüyor!...Bize verilen bu örneðe göre, insan-lar, Allah'ýn kâmil yaratýklarýda olsalar, kusursuz deðil-lerdir.

Ýnsanlar kusur vezaaflarýyla, fakat kendile-rine Allah tarafýndan ve-rilmiþ "akýl" gibi bir kud-retle doðarlar. Akýllarýnýkullanýrlarsa, bu hatâlarýyapmazlar. Akýl dýþýna çý-karlarsa, bu çeþitli tarzlardatarif edilir. Kimisi "Þeytanauydu" der, kimisi "levsiyyâta daldý" der, kimisi"nefs-i emmâreye kapýldý" der, kimisi de "kader"diye kabul eder; ama sonuç olarak insan, hatâile me'lûf bir yaratýlýþdýr.

Ýnsanlýðýn tefekkür tarihi boyunca buhatâlar acaba nasýl deðerlendirilmiþtir?

En eski metinler olarak Sümer ve Mýsýrmetinlerini görüyoruz. Eski Mýsýr'da çok tanrýlýbir inanç sistemi var; ölülerin muhakemeedilmelerini saðlamak için mumyalama tekniðivar. Bu yüzden zenginler, büyük piramitlerleyarýnlara hazýrlanýyorlar.

Ama bu arada Mýsýr'da Kâfir Firavun diyeanýlan Akneton, bütün bu sistemi deðiþtirmeküzere Teb Þehri'nde bir mâbed kurarak "TekTanrý" fikrine yöneliyor ve o tanrýnýn da Ra,Amon-Ra dedikleri "Güneþ" olduðunu, yâniGüneþ'in Allah'ý temsil ettiðini beyân ediyor. Bufikir Mýsýr'da iltifat görmüyor ve Akneton'dansonra Mýsýrlý rahipler tarafýndan bütün bumâbedler yýkýlýyor rahipleri de yok ediliyor.

Bakýyorsunuz, tarih boyunca insanlarýsevk ve idare edenler hep kudret sahibi, güçlüinsanlardýr. Hepsi de, toplumun ya en mahiravcýlarý, veya en mahir silahþörleridir. Onlarýntoplumu korumalarýyla birlikte toplumda"fikre" dayanmayan, fakat hareketlere dayanan

bir sistem kurulmaya baþlýyor. Sonra busistem "neseb"e, yâni güçlünün çocuðu-

na da "hakkýn intikali" tarzýnda devamediyor. Burada fikirler daha basit, daha

kategorik, tefekkür hayatýndanyâni insan aklýnýn yarata-bileceði fikir silsilele-rinden mahrum, daha basitkaideler hâlinde görülüyor.Bedeviler'in hayatý gibi...

Sonra, "tek tanrý" fikriMýsýr'da yeniden doðuyor.Mýsýr'da köle olarak bulu-nan Musa, "Rab Yaho-va''nýn kendisine göründü-ðünü ve halkýný Mýsýr'dançýkarmasýný emrettiðini"

söyleyerek Sînâ Daðý'nda (güya) Allah'ýn eliyle(!) taþa yazdýðý "On Emir"i alýp halkýna dönüyor.Bu On Emir'le beraber, insanlarýn hukuk vedüþünce hayatýna müessir esaslar konuyor:"Öldürmeyeceksin, çalmayacaksýn, zina etme-yeceksin, yalan yere yemin etmeyeceksin" gibiesaslar, o güne kadar insanlýk hayatýnda belkiyasa hâline gelmemiþ fikirler Mûsevîlik'le bir-likte ilk defa kaideleþiyor. Sonra Hz. Musa çöleçýkarak halkýný kýrk yýl dolaþtýrýyor. Sonra ken-disi deðil ama, "vaâd edilmiþ topraklar"a halkýgiriyor ve "tektanrýlý din" Mûsevîlik'le baþlýyor.

Sonra yine bir Musevî çocuðu olan Hz.Îsa, "þerîati ikmâl için gönderildiðini.." söyle-yerek geliyor ve bir mit hâlindeki hayatý, tamaçýklýkla bilinmiyor. Çarmýha geriliyor mu-ger-ilmiyor mu, onun üzerinde dahi þüpheler bulu-nan vak'alar cereyan ediyor. Hz. Ýsa, kýsa hayatýmüddetince hiç birþey yazmýyor, hiçbir þeyikaleme aldýrtmýyor. Oniki Havari'siyle dolaþý-yor, hastalara bakýyor, görmeyenlerin gözleriniaçmak gibi, öleni diriltmek gibi mucizeleri, dînîefsâneleri var...

Bakýyorsunuz; Hz. Ýsa'ya benzeyen, hayatýtamamen meçhuller içinde, fakat Atina'da doð-duðu biliden Sokrates geliyor. Sokrates'inde hiçyazýlý kitabý yok! Ama iki talebesi var: Platon,

yâni Eflâtun ve Aristo. Bu kiþilerin, "Sokrates'in fikir-leri" olarak topluma kitaplarýyla naklettiklerindenanlaþýlýyor ki, Sokrates "tek tanrý" fikrine inanýyor veAtinalýlarýn mitolojilerindeki çoktanrýlý inanýþý red-dediyor ve diyalektik metodla bunlarý anlatýyor.Þöyle söylüyor:

"Annem ebeydi. Kadýnlar doðururlardý. Annemdoðuma yardým ederdi. Ben de, insanlarýn sahipolduklarý doðru fikirlerin doðumuna yardým edenbir ebeyim, benim en iyi bildiðim þey, hiçbir þeybilmediðimdir.."

Meþhur cümlesi de bu!.. Fakat Sokrates,"cemiyet düzenini ihlâl ettiði" gerekçesiyle halkmahkemesi tarafýndan az bir ekseriyetle de olsaölüme mahkûm ediliyor ve baldýran zehiri içirilereköldürülüyor.

Sokrates ve Aristo'dan sonra Helen dünyasýndageliþen fikirler uzun süre karanlýkta kalýyor. Bu fikir-lerin tekrar hayata gelmeleri 622'den sonra, Ýslâm'ýnvücut bulmasý ve Þam'da açýlan üniversitelerdebütün Yunan klasiklerinin tercüme edilerek okun-maya ve üzerlerinde münakaþalara baþlanmasýyladevam ediyor. Ýslâm'la müþerref olmuþ insanlar, birtaraftan da Sokrates, Platon ve Aristo'nundüþüncelerini Ýslâm'ýn içinde nasýl görürüz diyedüþünmeye baþlýyorlar. Zaman zaman çetinmünâkaþalar oluyor. Ýmam Gazzâli ile Ýbn Rüþdarasýndaki tartýþmalar Ýslâm tarihinin en çetinmünakaþalarýdýr. Buna bir de Konya'da yaþayanMuhiddin Arabi'nin Füsû-sü'l-hikem'ini ilâve eder-seniz münakaþalarýn çetinlik seviyesini anlamanýzmümkündür. Demek ki, insanlýðýn tarihindekidüþünce merhalelerinde tektanrýlý dinleri kabul ediþ,ciddî bir merhaledir.

Bu arada Uzakdoðu'da baþka inanýþ cereyanlarýgeliþiyor. Hinduizm ve Brahmanizm, o büyükHindistan kýt'asý içinde çeþitli biçimlerde hüviyetkazanýyor. Sonra Konfiçyüs geliyor, Buda geliyor.Bunlarýn hepsi, kitaplaþmýþ kaideleriyle, mâbed-leriyle ve tarikatleriyle ciddî fikir sistemleri oluþtu-ruyorlar. Hepsinde ortak gaye, "insanýn insana insan-ca muamele etmesi"dir.

Ýslâm, insanýn "en yüce varlýk" olduðunusöylüyor. Hýristiyanlýk, Musa'dan devraldýðý"öldürmeyeceksin" kanununu aynen tatbik ediyor.Bu arada "engizisyon" gibi, insanlýkla, dinle alâkasýolmayan þaþkýnlýk devirleri yaþanýyor. Galile "dünyadönüyor" deyince, "hayýr dönmüyor, döndüðündeýsrar edersen yakýlacaksýn!" diyen Hýristiyantefekkürü, sonra bu karanlýk dünyadan çýkýyor veÝstanbul'un fethiyle beraber Yeniçað'a girince fikirlerde yavaþ yavaþ deðiþiyor ve Rönesans yaþanýyor.

Ýnsanlýðýn tefekkür tarihinde büyük deðiþiklik-lere yol açan sebeplerden biri de büyük dünyasavaþlarýdýr.; Her iki dünya savaþýndan sonradüþünce âleminde yeni "izm"ler doðmuþtur. Sanattada, tefekkürde de, ekonomide de... Faþizm, libera-lizm, komünizm bunlarýn en bellibaþlý olanlarýdýr.Sanatta kübizm, sürrealizm gibi çeþitli cereyanlar,realizm anlayýþý, þiirde realizm anlayýþý, roman-tizm'in çöküþü veya muhafazasý... Bütün bu tartýþ-malar dünya savaþlarý sonunda daha da geliþiyor. Birbakýyorsunuz komünist olan Sartre, Macaristanhâdiseleri sonunda komünizmden vazgeçiyor veinsanlar büyük dalgalanmalar içinde! Bütün bu dal-galanmalar, Sovyetler Birliði'nin çöküþüyle beraberdünyada yeni fikir cereyanlarýnýn doðmasýna sebepoluyor.

Bugün dünyadaki bütün inanç sistemlerini;kilisenin, caminin, müslümanýn, budistin, brahma-nistin, Konfiçyüs veya Çintoizm taraftarlarýnýndüþüncelerini bir tarafa býrakýnýz... Bugün dünyayahâkim olan fikir, evvelce kýlýca-süngüye dayanansömürgeciliði bu defa ileri teknolojiyle yaratmaktýr.Elektronik iletiþimin, saniyede Londra veya Tokyoborsalarýnda alýþ-veriþ yapabilme ve saniyeler içindebir þirketi iflâs ettirebilme imkâným insanlara verdiðibir dünyada, yeni tarz fikirler vardýr. Bu fikirler sâde,basit fikirler deðildir. Fevkalâde girift sermayehareketlerinin yarattýðý büyük spekülatif oyunlardýrve bunlarý takip edebilmek için mutlaka sizin de aynýyüksek teknolojiye, ayný beyinlere sahip olmanýzlâzýmdýr.

Görülüyor ki, insanlýðýn tefekkür tarihindebaþka bir noktaya gelinmiþtir. Firavunlardanbaþlayan tefekkür tarihi yavaþ yavaþ tek tanrýlý din-lere, sonra harflerin yarattýðý felsefî sistemlere, sonrabugüne gelmiþtir. Bugün Dekart'larý, Rönesans'ý,düþüncede ansiklopedistlerin açtýðý ufuklarý geçi-yoruz, hepsi gerilerde kaldýlar. Þimdi herkes "inter-net'le dünyanýn hangi kütüphanesindeki kitabý isti-yorsa, okuyabiliyor. Dünyanýn hangi noktasýndakimalý almak istiyorsa, ânýnda sipariþ edip saðlaya-biliyor. Artýk böyle bir dünyada, fikirlerin yavaþyavaþ inkiþâfýný beklemek fevkalâde yanlýþtýr. Çünkühâdiseler çok sür'atle inkiþaf ediyor. Eðer onlarýtakip hýzýnýz, fikrî gücünüz, uygun mantalitenizyoksa; eðer siz öyle yetiþtirilmediyseniz; milletolarak böyle çocuklarýnýz yoksa, siz "müstemleke"olmaya mahkûmsunuz!.. Yok, çocuklarýnýzý öyleyetiþtirdiyseniz, yirmibirinci asýrda bu tarz düþünenmilletlerin safýna girecek ve büyük bir Türk kitlesiolarak Dünya'daki þerefli yerinizi alabileceksiniz.

Somuncu41.qxd 13.02.2006 13:46 Page 22

Page 12: Editörden KASIM-ARALIK 2002somuncubaba.net/pdf/eskisayi/ · Devleti’ne geçiþi, Yavuz Sultan Selim' in 1517’de Mýsýr’ý fethedip halife ünvanýný almasýyla olmuþtur

Ed

ebiy

at

Kendini yedi bitirdi. Kendime zaman ayýramýyo-rum. Evet bu türden yakýnmalar hep duyulur.Gerçekten kimi insanlar kendi kendine söyleþidehuzur bulur, haz duyar. Zaman ve mekan aradançekilir. Buna hayal etmek de denilebilir. Düþün-mek biraz da hayal etmek deðil mi? Denilebilir kiinsanýn kendisiyle baþ baþa kalmak istemesi yal-nýzlýða davetiye çýkarmaktýr. Ýnsanlardan kaçmakbaþka þey oysa. Köþeme çekilebilirim. Saklanmakdenmez buna. Kalabalýklar içinde de insan yalnýzkalabilir.

Kendinize yeni bir ben lazýmsa onu da yinekendiniz bulacaksýnýz. Kendinizi yenileyebiliyor veyine kendinizi aþabiliyorsunuz baþarýnýn yoluaçýlmýþ demektir.

Bazen de kendiniz "nefis" ile özdeþleþecekolur. Nefsine karþý koymakla kendine sözgeçirmek arasýnda ne fark vardýr? Büyük cihatkendine hakim olmak, ona söz geçirmek deðilmiydi? Kendinle yaptýðýn kavgayý kazanabiliyor-san güçlüsün, iradelisin demektir.

Bencillik de kendini çok düþünmekten ilerigelir. Kendini çok seven baþkasýný az sevebilir.Baþkalarý böylelerini tabi ki sevemeyecektir.

Ne övün, ne dövün sadece kendin ol yeterderim. Týpký dualardaki gibi.Dualarýmýzda da itirafettiðimiz gibi.

Dua yani yakarýþ yaratana yöneliþ. Bir sýðýn-ma, bir teslimiyet ifadesi. Dua aczin nihayeti,azmin baþlangýcý. Dua bir disiplin, dua bir düzen.Ýnsanýn kendini hesaba çekmesinden baþka nedir.Bir muhasebedir, kendini sorgulamasýdýr. Hesabýtemize çekmeden nasýl ve hangi yüzle dua ede-ceksin? Kimden ne isteyeceksin? Dua bir iç geçi-riþ, dua bir piþmanlýk kitabesi olmadan nasýltamamlanýr ki? En güzeli de duada insanýn ken-disiyle baþ baþa kalmasýdýr. Ben o toplu dualarýhep yapmacýk bulurum. Biraz abarttým galibayapmacýktan maksadým gösteriþ gibi geliyor bana.Bu toplu dualara karþý mýyým? Hayýr, gerekli belki,doðru ama çok samimi bulamýyorum. Bir hocaçýkýyor dua ediyor; cemaat de amin diyor. Aminalayý gibi bir þey. Oysa caný gönülden tertemizgönüller, günahsýz bedenler, gözü gönlü bol insan-lar, inanmýþ yürekler, eli alný açýk, yüzü ak, fitne-den fesattan ýrak kafasý berrak insanlara hastýrdua. Etmek bir þey deðil kabul görmek önemliöyle isteyeceksin ki verile. Amin amin demekle iþbitmiyor hasýlý. Kandillerde, bayramlarda, mev-

litlerde, cenazede, düðünde çokça edilir bu topludualar. Edilsin karþý falan deðiliz ha! Onlarýn içten-liðine kalbim kanaat getirmiyor. Ne çýkar canýmamin demekten. Diyoruz zaten, ama yine de iþinhesap verme, muhasebe kýsmý atlanýyor iþte. Birkiþi çýkýyor mikrofona, aralarda koro halinde aminnidalarý.Seni o yönlendiriyor. Sen kendini sýgayaçekemiyorsun. Sadece istiyorsun Allah'tan. Hanitövbe, hani piþmanlýk, hani hatadan dönüþ. Hanisöz veriþ, hani teslimiyet. Hani kendine çekidüzen vereceðine dair kendinle anlaþman? Öncesen yani kendin bir hesap ver af dile sonra iste.Yüzün olsun. Vakti saati yakala. Ben böylehissediyorum. Dua ettiðimi de ancak böyle anlý-yorum. O'na, yaratana yaklaþtýðýmý hissedebiliyo-rum. Gecenin bir yerinde bir anýnda. Bu anýyakalayana ne mutlu. Duayý ettiðin gibi yaþaya-caksýn. Duan gibi olacaksýn ki kabul ola. Dildekalmaya...

"Kendimi tanýyamýyorum" dediðimiz anlaroluyor. Kontrolden çýkmýþ bir kiþilik yapýsýyla karþýkarþýya demektir. Burada kendine güveni kaybol-muþ insan karþýmýza çýkýyor. Hemen her alandaiyi ve güzeli yakalamak için hep onu önerirleroysa; "Kendine güvenini asla yitirme." Bunaözgüven de diyoruz. Ýstersek, kendimiz inanýrsakyakalarýz. Yitirdiðimizi de ancak yine insanýn ken-disi bulabilir.

Ayný týlsýmlý söz iþte anahtar; Kendini bilmek.Hz. Ömer(ra)'in sözü bir ölçüdür; "Baþkasýnýdüzeltmeniz için önce kendinizi düzeltiniz." Zorolan da bu zaten. Es-Seyyid Osman Hulusi EfendiAðaç ve Orman konulu hutbesini okumadan öncekendisi aðaç dikmiþ sonra bu konuyu hutbeyetaþýmýþtýr. Ne yüce bir davranýþ. Ne güzel veanlamlý bir eðitim anlayýþý. Önce kendin uygulasonra baþkasýndan iste.

Nasreddin Hoca'ya sormuþlar; -"Hocam dünyanýn merkezi neresidir?-Ýþte ayaðýmý bastýðým yerdir.-Yaa nasýl olur?-Ýnanmazsanýz (ve de isterseniz)ölçün."Evet her insanýn baþarýsý, mutluluðu hizmeti

insanlýðý yine önce kendisiyle baþlar. Kendimerkezinden yola çýkar. Onu yani kendini ne fazlayüksek göreceksin ne de aþaðý. O neyse odur.Hasýlý onu bilmek lazým. Kendisiyle barýþýklýðýnyolu kendisiyle tanýþýklýktan geçer.

Somuncu Baba Kasým-Aralýk 200224 Somuncu Baba Kasým-Aralýk 2002 25

Yrd.Doç.Dr.Cemil

Bence tanýþmanýn da, barýþmanýn da, hesaplaþmanýnda yolu insanýn kendisiyle konuþmasýna dayanýr. Birsiz bir de kendiniz. Ortada vicdanýnýz. Üstelik kendi

kendinizi adam yerine de koymuþ olursunuz. Kimse koy-masa da... Belki her zaman olmasa da zaman zamantoplumdan çekindiðimiz ve çekildiðimiz dönemler oluyor.Çekilmez insanlarla haz alamadýðýnýz konuþma ihtiyacýnýzýkendi kendinize de yapabilirsiniz. Hiç de zorlama olmaya-caktýr üstelik. Gönlümüzün çekmediði biriyle iki cümle bilekurmak bana daha sýkýcý gelir.

Ulu orta vara yoða önüne gelenle çekiþe çekiþekonuþmayý oldum olasý becerememiþimdir. Saçmalýðýnböylesine hiç gelemem. Hele hele gözlerini belirte belirte,tükürükler saça saça konuþanlar ancak tiksinti uyandýrýr.Sýkýla sýkýla, tiksine tiksine kim dayanabilir? Sýkýlmaktanuzaklaþmak yâri aðyare tercih etmek gibidir.

Bir türkümüzün içinde tercihimizi ortaya koyan þusözler çok manidardýr: "Güzel ile taþ taþý çirkin ile bal yen-mez."

Sohbet de gönülden olmalý, içten olmalý.Demem o kiinsan kendisiyle de dertleþebilmeli, kendi gönlüyle de baþbaþa kalabilmeli.

Dýþtan görünen, duyulan bir söyleþi deðildirsöylediðimiz.Yoksa deli derlermiþ. Ne derlerse desinler.Sizinki sessiz, içten içe süregelen bir konuþmadýr. Belki birdüþünme þeklidir. Kimsecikler bunun farkýna bile varmaz.Vardýlar diyelim. Ne olacak ki? Ne o yine daldýn derler çokçok. Kendini memnun edebilmiþ, kendini temize çýkaran,kendini kandýrmayan, kendisiyle içli dýþlý kaç mesut insanvardýr çevrenizde? Bir dergide gözüme çalýnmýþtý ölümütarif için güzel bir söz; "Müsvedde yaþadý hayatýný temizeçekti gitti diye."

Ýnsanlarda çekememezlik, kýskançlýk çok çabuk belliolur. Saklanamayan bir duygudur kýskançlýk. Su yüzüneçabuk çýkar. Aldýrmayýn aldýrýþ etmeyin. En çok da mutluinsanlar kýskanýlýr unutmayýn.

Mutlu, baþarýlý ve varlýklý. Kýskanýlmanýn da ötesindetaþlanýrsýnýz. Meyveli aðaç misali. Kuru aðacý kim ne ede?Gölgesiz iþte.

"Kendi kendime" olmak zordur. Yalnýzlýkla karýþtýrýlýr.Farkýndayýz ya da deðiliz. Bakýn ne kadar önemli hallerifade ediyor; kendimde deðilim, kendimi kaybettim...Kendim ettim kendim buldum. Kendi düþen aðlamaz.

Kendi KendimeKendi KendimeBir baþkadýr

insanýn kendiylebaþ baþa kalabilme-

si. Bir baþka hazverir. Hep denir yakendisiyle barýþýk

deðil. Ne zordur buçýkmaza girmek.Barýþýklýðýn yolu

birlikteliktengeçer. Önce

insanýn kendisiylebarýþýk olmasýgerekmez mi?

Yunus Emre'niniþareti de bu mâna-

da öne çýkýyor;"Ýlim ilim bilmek-

tir, ilim kendinbilmektir, sen

kendin bilmezsenya nice okumaktýr."

Vaizlerin zamanzaman deðindikleri

bir husus da;insanýn gün sonun-da kendini hesaba

çekmesi gerek-tiðidir.

Somuncu41.qxd 13.02.2006 13:46 Page 24

Page 13: Editörden KASIM-ARALIK 2002somuncubaba.net/pdf/eskisayi/ · Devleti’ne geçiþi, Yavuz Sultan Selim' in 1517’de Mýsýr’ý fethedip halife ünvanýný almasýyla olmuþtur

Tasa

vvu

f

Somuncu Baba Kasým-Aralýk 200226 Somuncu Baba Kasým-Aralýk 2002 27

Bir þeyi iyi ve güzel etmek, güzelbilmek manasýna Arapça bir kelimeolan ihsan, tasavvufta terim olarak;

her ne kadar görmese de; sanki Allah'ý görüy-ormuþ gibi kulluk etmendir, anlamýndadýr.Ýhsan bir makamdýr. Bu makamda kul,Hakkýn isim ve sýfatlarýnýn izlerini düþünmedurumundadýr. Ýbadet yaparken Allah'ýhemen önünde imiþ gibi düþünür ve sürekliO'na bakýþ halindedir. Bunun en düþük dere-cesi, Allah'ýn kendisine baktýðýný düþünmek-tir. Bu, murakabenin ilk derecesidir. Bununtahakkuku için yedi þeye ihtiyaç vardýr:

Tevbe, Allah'a yönelme (inabe), zühd,tevekkül, iþleri Allah'a havale etmek ( tefviz),rýza ve ihlas. Ýhsan sebebiyle þükretmek,sufiyyenin edeblerindendir. Bu da, onlarýnAllah'a tam tevekkül etmelerinden, tevhit-lerindeki saflýktan, Allah'tan baþkasýna bak-mamaktan ve nimet vasýtasýyla nimet verenigörmekten kaynaklanan bir husustur. Ýhsan-daki rüyet yakinin olup, hakikatin deðildir.

Allah'ýn kuluna karþý cömertliði, hakettiðinden fazlasýný vermesi, iþini rastgetirmesi anlamýnda ki ihsan, kelam lite-ratüründe çoðunlukla "lutuf" kelimesiyleifade edilmiþ ve Allah'ýn kimlere, ne þekildelütufta bulunacaðý, bu hususta insanlara fark-lý muamele edip etmeyeceði gibi meselelerdaha çok Mu'tezile adalet ilkesini öneçýkarýrken Ehl-i Sünnet Allah'ýn iradesini hertürlü sýnýrlamalarýn ötesinde gören bir yoltakip etmiþtir. Bu meselede Ehl-i Sünnetingörüþlerini benimseyen tasavvuf ehli isekonuyu asýl Allah kul münasebetinin ahlakiboyutu açýsýndan ele almýþtýr. Sufiler gerekevrende, gerekse insanda gördükleri bütüngüzellikleri, nimetleri, hatta bütünüyle varlýðýilahi varlýðýn ve güzelliðin tecellileri olarakkabul ettikleri için kiþinin antolojik bakýmdangerçek varlýk olarak Allah'ý tanýmasý gerektiðigibi ahlaki yönden de yalnýz O'na kul olmasý,her durumda hakiki nimet, ihsan ve lütuf

sahibi olarak sadece O'nu tanýyýp bütünruhuyla O'na yönelmesi ve O'nu sevmesi,diðer bütün þeyleri de O'ndan dolayý sevme-si gerektiðini düþünmüþlerdir.1

Yaptýðýný güzel yapmak, þeklinde özetle-nen anlamýna uygun olarak kulun Allah'akarþý hissettiði derin saygý, baðlýlýk ve itaatruhunu ve bu ruh halinin ürünü olan iyidavranýþlarý kapsar. Hz. Peygamber (s.a.s) inCibril Hadisi diye bilinen kudsi hadiste geçen"Ýhsan Allah'ý görür gibi ibadet etmendir;çünkü sen O'nu görmesende O seni görmek-tedir"2 þeklindeki açýklamasý ihlas terimi iledeifade edilen bu baðlamdaki ihsanýn en güzeltanýmý kabul edilmiþ ve üzerinde önemledurulmuþtur. Firuzabadi'nin imanýn özü,ruhu ve kemali, dolayýsýyla kulluk merte-belerinin en üstünü olduðunu belirttiðiihsanýn bu kapsamý bilhassa takva ile yakýn-dan ilgili görünmektedir. Nitekim çeþitliayetlerde bu iki kavram semantik bir baðlan-tý içinde zikredilmiþtir. Mesela Maide Sure-sinin 93. Ayetinde ihsan erdeminin takvakapsamýnda ve onun en ileri derecesini ifadeetmek üzere kullanýldýðý anlaþýlmaktadýr."Kim, Allah'a derin saygý duyar (takva)ve sabrederse bilinmeli ki Allah iyidavrananlarýn (muhsininin) ecrini aslazayi etmez"3 mealinde ki ayet de ihsan-takva iliþkisini ortaya koymaktadýr.

Ebu Osman der ki; Þu dört þey biradamýn kalbinde eþit olmadýkça o kimseninimaný kemal bulmaz: Men-ata, izzet-zillet" (birihsana nail olma veya ihsanýn engellenmesi,izzetli olmakla zelil olmak hali yekdiðe-rinemüsavi olmalý).4

Vasiti " Ýbadet ve taata karþýlýk istemekAllah'ýn fazl ve ihsanýný unutmaktan ilerigelmektedir" demiþtir.5

En doðrusu þudur ki; kul yükselmehalinde bulundukça telvin sahibidir."Hallerinfazlalaþmasý ve eksilmesi bu durumdaki birsalikin vasfýdýr." demek doðrudur. Kul, beþeri

ve nefsani hükümleri tesirsiz hale getirerek Hakkavasýl olunca Hakk Subhanehu ve Teala onun nef-sinin illetlerine iade etmemek suretiyle temkinsahibi kýlar. O zaman kul makamýna ve istihkaký-na göre halinde temkin sahibi olur. Sonra HakSubhanehu ve Teala her an bu durumda ki kulu-na ihsanda bulunur, nail olan kulun hallerifazlalaþma gösterir.6

Þu halde kulun Allah'a yakýnlýðý, evvela O'naiman etmek O'nu tastik etmekle, sonra ihsanýnave tahkikine yakýn olmakla olur.7

Ebi'l-Huseyn Varrak: "Baþlangýç halimizeEbu Osman Hýri'nin tekke (mescit) sinde riayetettiðimiz en büyük kaide þu idi: bize haberimizolmadan ihsan olunan þeyi tercihen baþkalarýnavermek (iser,diðergamlýk), belli bir rýzka sahipolmadan gecelemek, bize kötülük yapanlardannefsaniyet adýna intikam almamak, tersine onlarýmazur görmek, hatta kendilerinden özür dilemek,tevazu göstermek, hakaret gördüðümüz birinehizmet etmek için derhal harekete geçmek(içimizdeki kötü duygular yok olana kadar) onaihsanda bulunmak.8

Muhammed b. Fazl; "zahitler ihtiyaçlarýbulunmadýðý zaman ihsan ederler, fütüvvet ehli(arif-aþýk) ise ihtiyaçlarý bulunduðu zaman ikrameder (isar)". Hakk Teala "ihtiyaçlarý bile olsabaþkalarýný kendilerine tercih ederler"buyurmuþtur, demiþtir.9

Ebu Süleyman Darani der ki; "gece insandabulunan amelinin mükafatýný gündüz, gündüzihsanda bulunan amelinin mükafatýný gece görür.

Nefsani arzularýný terk de sadýk olan, bu arzularýngetirdiði sýkýntýlardan kurtulur, Allah Teala sýrfkendisi için hefsani arzularýný terk eden kalbe azapetmeyecek kadar kerimdir.10

Horasanlý Ebu Hamza diyor ki; senelerdenbir sene Hacca gitmiþtim. Yolda yürürken anidenkendimi bir kuyuya düþmüþ vaziyette buldum.Nefsim, imdat! Diye baðýrmam için benimle çe-kiþmeye baþladý. Olmaz, vallahi imdat! Diyebaðýrmam dedim. Bu düþüncede henüz hatýrým-dan çýkmamýþtý ki, iki kiþinin kuyunun yanýndangeçtiklerini duydum. Biri diðerine; kazara kuyuyaadam düþmemesi için, gel þu kuyunun aðzýný ka-patalým, dedi. Sonra getirdikleri aðaç ve otlarlakuyunun aðzýný kapattýlar, yerle bir oluncayakadar da üzerini toprakla düzlediler. Kuyudabaðýrmak istedim. Sonra içimden, iki kiþiden banadaha yakýn bulunana niyazda bulunmalýyým,dedim ve sükut ettim. Aradan bir zaman geçtiktensonra bir þeyin geldiðini, kuyunun aðzýný açtýðýný,bacaklarýný kuyuya sarkýtarak bana alýþýk olan tatlýbir sesle: bana sarýl, seni çýkarayým, der gibi yap-týðýný gördüm. Ona sarýldým, beni kuyudançýkardý. Birde ne göreyim, bir yýrtýcý hayvan(aslan) beni býrakýp gitti. Bunun üzerine hafifteniþittiðim bir ses bana þöyle diyordu: Ey Hamza!Böylesi daha güzel deðilmi? Biz seni helak olmak-tan, helakla (vasýtasý olan aslan) kurtardýk. Þuilahiyi okuyarak yolculuðuma devam ettim:"gizlediðim þeyi sana anlatmaktan korkuyorum.Gözümün gönlüme anlattýklarýný sýrrým açýklýyor.Senden haya etmem aþkýmý gizlememe engel

Ýsmail PALAKOÐLU

Her Dîdeden Gören O

Somuncu41.qxd 13.02.2006 13:46 Page 26

Page 14: Editörden KASIM-ARALIK 2002somuncubaba.net/pdf/eskisayi/ · Devleti’ne geçiþi, Yavuz Sultan Selim' in 1517’de Mýsýr’ý fethedip halife ünvanýný almasýyla olmuþtur

Somuncu Baba Kasým-Aralýk 200228 Somuncu Baba Kasým-Aralýk 2002 29

Hâce Ubeydullah-ýMazhar Cân-ý Cânan (K.S.)

[Seyyid Þemseddin]

Adý Mýrza "Þemseddin"ve "Habibullah"lakaplarýyla anýlýrdý. Belki de çok arzuladýðý(þehidlik sýfatý ile) rabbine kavuþtuðu için"Mazhar-ý Cân-ý Cânân" diye meþhur olmuþ-tur. Uzunca boylu, buðday benizli ve siyahsakallýydý. Uzaktan bakýldýðýnda çok heybetligörünürdü. Mübarek simalarý, muhabbetleberaber çok celâllîydi. Neseb-i âlileri Muham-med Hanefi yoluyla Þah-ý Merdan AliyyülMurtaza'ya mühtehidir. Ve o silsileyle dealemlerin peygamberi Resulus Sakaleyn,Ýmamül Haremeyn (s.a.v.) Efendimize daya-nýr. Doðuþtan velidir. Muhterem dedeleri vemuhterem nineleri, o beldenin yetiþtirdiði enbüyük velilerdendi. Hatta nineleri öyle birvelayete sahipti ki, nebatâtýn her an Allah

(c.c.)'ý zikrettiklerini duyardý. Mübarekecdadýndan sayýsýz evliyalar geçmiþtir.Bunlardan emir Abdulsübhan, Çeþti Tarikatý-nýn ileri gelenlerinden bir merd-i kâmil idi.Esed Han ise, ayný soydan olup, bahsedilennineleri bu zatýn hanýmýydý. Muhterem peder-leri Mirza Can, Kadiri tarikatýndan ÞeyhAbdurrahman Hz.lerine baðlýydý. ÞemseddinMazhar Canan Hz.leri hicri 1111 senesindedoðmuþlardýr. Zahir ilminin bütün fen-lerinden haberdar idi. Kendileri 16 yaþýnageldiklerinde mübarek pederleri vefat ettiler.Zat-ý âlilerinin tarikat-ý Nakþibendiye'ye inti-sablarý henüz 18 yaþýnda iken Seyyid NurBedvani Hz.leri yoluyla olmuþtur. Dört senegibi bir zamanda Pîr Bedvani Hz.lerinin soh-

Mevlüt SARIOÐLUNecmettin

Alt

un

Sil

sile

oluyor. Bana bahþattiðin fehm (idrak) sayesindekeþfe muhtaç olmaktan beni kurtardýn. Ýþlerimkonusunda bana lutfettin de þahidimi gaibime (dýþyüzümü iç yüzüme, zahirimi batýnýma) gösterdin,zaten lütuf, lütuf ile idrak olunur. Ýhsana ihsanlakavuþulur.11

"Kulun ihsaný Allah'ü Teâla'ya taatta bulun-masý, Hakkýn ihsaný þükre muvaffak kýlmak içinkuluna lütufta bulunmasý demektir".

Hulusi Efendi de bir murabbasýnda buhususu þöyle dile getirmiþtir;

Her dideden gören o her yüzden görünen oEy göz aný görmesende görür seni sevdiðin Sanma ansýz bir dem var her demdir o sana yarSen yar olmasan dahi yardýr sana sevdiðin.12

Bir baþka beytinde ise, Allah'ýn ihsanýna layýkbir kul olmadýðý tevazunu göstererek, yine deonun bu lutuflarýna kavuþmasýný yine O'nun þanýve büyüklüðü olarak görmüþtür.

Hulusi'ye þanýn eðer olmasa ihsanýn eðerKulluða þayeste deðil sen þeh-i hubana göre.13

Bir baþka beyitinde ise, yari terketmeyip,

vefasýzlýkta bulunmamayý çekmiþ olduðu çile vesýkýntýlara, cefalarýn bir gün gelip lütufa dönüþe-ceðini ve yarin ihsanýnýn geleceðini belirtiyor.

Ey dil vefasýz olma terk eyleyip de yariYarin cefasý bir gün ihsan olur olur ya.14

Her an kapýsýnda köle olduðu yardan ihsanýistediðini ise,

Hulusi babýnda geda ihsanýný ister þehaSensin kerem-kan-ý seha ya Rabbena Vaðfirlena.15

Kulun vakti seherde hulusi kalp ile istediðiþeylerin Cenab-ý Hak katýnda kabul görüpihsanýný kulundan esirgemeyeceðini ifade ettiðibeyit ise þu þekildedir;

Her ne dilersen kibriya ihsan eder ol bi-riyaÝste muradýný dila vakt-i seher vakt-i seher.16

Kula gelen nimetler gibi, belalarýnda Allahkatýndan gelen bir ihsan olduðunu ve her kazayarýza gösterilmesi gerektiðini belirttiði bir beyit ise;

Her belanýn sabrýný verdi bela ihsan eden dostlar, bela ihsan eden

Her kazaya biz rýzayý yardan öðrendik dostlar yardan öðrendik.17

Yazdýklarý bir mektupta ise, her þeye raðmenHakkýn ihsanýna kulun rýza göstermesi gerektiðinibelirtmiþtir. "kim ki Hakk’ýn ihsanýna razý olur, orah-ý rýzaya saliktir. Sana bu iþte devlet odur ki,sevkan-ý masivayý koyasýn."18

Ýhsan ile alakalý olarak, Hulûsi Efendi’ninDivanýnda daha bir çok beyite rastlamakmümkündür.19 Burada ifade ettiklerimiz sadeceörnek olmasý bakýmýndandýr.

Ayrýca imameti yýllarýnda Somuncu BabaCamiindeki irad etmiþ olduðu bir hutbesindeimandan, Ýslamdan ve insandan bahsetmiþtir.Hutbesinde; "Namaz kýlarken, kýldýðýmýz namazýAllah'ü Teâla’nýn gördüðünü bilerek ve düþünerekona göre namazý huzur ve huþu ile kýlmaklýðýmýzve Allah'ýn bizdeki hakký olan kýyamýmýzý, rüku vesücudumuzu güzel güzel, yerli yerine yapmak-lýðýmýz iþte ihsandýr.20

Mazhar-ý Cân-ý Cânan (K.S)nin Kabri Þerifleri - Hindistan

DÝPNOTLAR1-Türkiye Diyanet Vakfý, Ýslam

Ansiklopedisi,c.21,s.5452-Buhari, 31/2, Ýman, 37; Müslim,

Ýman,1.3-Yusuf, 12/90.4-Kuþeyri, Risale, s.141.5- a.g.e., s.1556-A.g.e., s.212.7-A.g.e. s. 214.8-A.g.e. s. 2389-Haþr; 59/910-A.g.e.,s. 256.11-A.g.e.,s. 312.12-Ateþ, Hulusi, Divan, c.I, s. 162.

13-A.g.e., c.I, s.27314-A.g.e.,c.I, s.615-A.g.e.,c.I, s.6.16-A.g.e.,c.I s.5417-A.g.e.,c.I, s.14718-Ateþ, Hulusi, Mektubat; 59.

Mektup, ss.160-161; Ayrýca A.g.e.38. Mektup ss.102-104

19-Geniþ olarak, Divan; c.I,ss.119,153,158,17,162,163,166,176,65,67,73,79,110,112,118,119,156.

20-Ateþ, Hulusi, Þeyh Hamid-i VeliMinberinden Hutbeler, Ankara2000, 125.Hutbe,ss.266-267.

Somuncu41.qxd 13.02.2006 13:46 Page 28

Page 15: Editörden KASIM-ARALIK 2002somuncubaba.net/pdf/eskisayi/ · Devleti’ne geçiþi, Yavuz Sultan Selim' in 1517’de Mýsýr’ý fethedip halife ünvanýný almasýyla olmuþtur

Somuncu Baba Kasým-Aralýk 2002 31Somuncu Baba Kasým-Aralýk 200230

betleriyle müþerref olmuþlar vehýrka giymiþlerdir. Yani daha 22yaþýnda irþada muktedir olmuþ-lardýr. Mürþidi olan Nur Bedvanihz.lerinin irtihalinden sonra; 6sene Þeyh Gülþenî, 12 sene ÞeyhMuhammed Efdal ve HafýzSadullah, 8 sene de MuhammedAbdüssenami, sonrasýnda 7sene de Þeyh Abid Hz.lerininsohbetlerinde bulunmuþlardýr.Tarikat-ý aliyyenin en yüksekderece ve mertebelerine nail ol-muþlardýr. Kadiriyye, Çeþtiye,Sührever-diye ve tabiatýyla Nak-þibendi tarikatýndan icazet almýþ-lardýr. Tarikat ve tasavvufu, þeri-atta ihtisas gibi görür, tarikataolan meylini "Hâk sevgisinin aðýrbasmasý" þeklinde yorumlardý.Tari-katý sadece bir zikir vasýtasýola-rak görmezdi. Çünkü zikirherkese emredilen bir konuydu.Kalp gözünün açýlmasý da ancakzikri çok yapmakla mümkün olurdu. Zikirdekigaye zikrin manasýna ermekti. Daha önemlisigüzel ahlak sahibi olmaktý. Çünkü güzel ahlak buiþin kaynaðý mesafesindeydi. Sevgili Peygam-berimiz (s.a.v); " Ben ancak güzel ahlaký tamam-lamak üzere gönderildim." buyurmuþtur.

Nefsin yöneliþlerine karþý dikkatli olmakkonusunda þöyle söylerdi; "Tasavvufta kemâleeren kimse hayýr ve kemâli kendi nefsine izafeetmez. Bunlarýn hepsi emanettir ve sahibi Allah(c.c)'týr. Fenâ haline ulaþan ve müþahadeye erenkiþi, kendini yok sayar. Kendinde ve nefsindehiçliði ve yokluðu yakalayan, yokluðu nefsinetahkir ederek ifade edebilir. Eðer tasavvuf ehli,dýþa bakarak varlýk yanýna, emanet nurlarýnýgördükten sonra kendi yokluðunu gözden kaçýra-cak olursa, o zaman iddiaya düþer ve yolunuþaþýrýr.

Nakledildi ki; Halis müridlerinden Muham-med Kasým ismindeki birisi, Azimabat þehrine git-miþti. O müridin biraderi Hz.þeyhin huzurunagelmiþ ve Azimabat'daki aðabeyisi için ÞeyhHabibullah Canan'dan dua ve teveccüh buyur-malarýný istirham eyledi. Þeyh Hz.leri, bahsedilenzatýn sýhhat ve afiyeti için dua buyurduktan sonra

kardeþine hitaben: - Birade-rinizi merak etmeyin, sýhhat-leri yerindedir. Size bir mektupyazdýlar, yarýn elinize vasýlolur. Hakikatende bu mektupo zatýn eline bahsedilen gündeulaþmýþtý. Yine nakledilirki:Bulunduklarý memleketin bü-yüklerinden Mustafa Han na-mýndaki birinin zevcesi Maz-har Canan Hz.lerine intisabettiler. Ancak kadýn olmalarýsebebiyle sohbetlerinde bulu-namadýðýndan hanelerindeoturarak, feyz iktibas etmekiçin yönünü Mazhar CananHz.lerinin bulunduðu mahalledönerdi. Ancak kendisine birfeyz ve teveccühün her güneksiksiz gelip gelmedðini anla-mak için hizmetçilerinden biri-ni þeyhin huzuruna gönderir-di. Nedense bir gün hizmetçiizinsiz olarak þeyhin huzuruna

gitti. Hizmetçisi olduðu hanýmýn; hanesinde inzivaedip, kendilerinin feyzine hazýr olduklarýný haberverdi. Bunun üzerine Mazhar Canan Hz.lerihizmetçiye; yalan söylediðini, hanýmýnýn dahayeni abdest alýp, huzura yeni durduðunu söyle-yerek kendisinin izinsiz huzura geldiðini yüzünevurdu. Daha evvel de bahsedildiði gibi, bu gibi âlimakamlara eriþen zatlarýn büyüklükleri kerametile ölçülemez. Hele böyle mübarek ecdadý sadat-ýkübradan olanlarýn, bu gibi kýstaslarla deðer-lendirilmesi çok çirkindir. Ancak onlar, öyle bir âlinesebden geldikleri halde yokluðu tercih ederek,bir mürebbi, bir mürþide baðlanma ihtiyacý olmuþve onlarýn þerefli sohbetleriyle yetiþmiþlerdir. Öylebir hale gelmiþlerdir ki; tutulduklarý cezbenintesiriyle yemeyi, içmeyi, uyumayý unutmuþlardýr.Günlerce aðaç yapraðý yediði naklolunmuþtur.Nihayet "Rabbini görüyormuþ gibi ibadet et"hadis-i þerifinin istediði vasfa ulaþmýþtýr. Bu sebe-plede "mahviyet", "fenâ", "beka" hallerinekavuþarak tevhidin sýrrýna eriþmiþtir. Onun bu hal-lerini farkeden þeyhi Bedvani Hz.leri, bir günkarþýlýklý otururlarken buyurdular ki : - iki güneþkarþý karþýya oturmuþ. Birinin nurundan öbürügörünmüyor. Senin bu nurundan ihvan ve

ümmet-i Muhammed istifade etse iyi olur. CenabýHakk'a olan muhabbetinden dolayý bir ismini"Habibullah" diðer isminide dinin güneþe anlamý-na gelen "Þemsüddin" ismiyle adlandýrdýk. Busözden sonra Hz. Þeyh ýhvaný düþünüleninüstünde yetiþtirerek ümmet-i Muhammed'e Sene-ullah pâki, Gulem Kâki, Seyyid Alîmullah ve ÞahýAbdullah-i Dehlevi gibi güneþleri ihsan etti.Seyyid Mazhar Can-ý Canan Hz.lerinin kemâlatýnýifade etmeye natýka kâfi gelmez. Çünkü o kadarâli derecelere yükselmiþti ki; keramet ve hari-kulâde hallerin bilumumuna sahipti. Gerçi bu hu-susa önem vermezdi ama takdir edilir ki, Cenab-ýHakk velî kullarýna bu gibi erdemleri vererekonlarý korku ve kederden emin eylemiþdir. Maz-har Canan hz.leri önceden de bahsedildiði gibiifrattan, tefritten kaçýnarak, olaðanüstü hallerinigizlemiþtir. Tevazu ile yaþamýþ, Þeriat-ý Ah-mediyyenin hükümlerine titizlikle riayet etmiþtir.Halbuki gerçeðinde ortaya çýkan bazý halleri,onun ne derece büyük bir velayete sahip olduðu-nun delilidir. Bir keresinde rüyasýnda alemlerinpeygamberi (s.a.v.) ile yanyana uzanmýþ birvaziyette görmüþtü. Peygamber (s.a.v.) Efendi-mizin mübarek nefeslerini yüzlerinde hissediyor-lardý. Kendilerine "evladým" diye hitapta bulun-muþlardýr. Yanlarýnda hizmette bulunanlara,içmeleri için su getirmelerini emretti. MazharCanan hz.leri onlarý tanýmýþ, Ýmam-ý Rabbanihz.lerinin torunlarý olduðunu söylemiþ ve imam-ýRabbani hz.lerinin kendisinin pîri olduðunuPeygamber (s.a.v.) Efendimize belirterek, kendi-leri hizmet etmek istemiþtir. Peygamber (s.a.v.)Efendimiz de: "Onlar bize itaat ederler" diye bu-yurmuþtur. Sohbet esnasýnda imam-ý Rabbanihz.lerini Peygamber (s.a.v.) Efendimize sormuþ,Peygamber (s.a.v.) Efendimiz: "Ümmetimin için-de onun bir benzeri yoktur" diye açýklamýþlardýr.

Yine "Mektubat-ý Rabbaniye"den feyze, Cenab-ýHakk'a dair "Vera-ül vera" sýfatýnýn bahsedildiðibölümü okuyarak o hususta görüþlerini almýþ,okumasý Peygamber (s.a.v.) Efendimizin hoþunagittiðinden bir daha tekrarlatmýþlardýr. Bu müba-rek rüya böylesine devam ederken HabibullahMazhar Canan Hz.lerinin kapýsý çalýnmýþ, uyku-sundan uyanarak kapýyý açtýðýnda; kapýyý çalanþahýs kendisine hitaben: - Ey Can-ý Canan! Bugünrüya aleminde sizi, Peygamber (s.a.v.) ile sohbetederken gördüm. Size müjdelemeye geldim, di-yerek oradan ayrýlmýþtýr. Mazhar Canan Hz.leriteveccühte de yektane idi. Kabristanýn birisindegünahkâr bir kadýnýn mezarýna nazar etmiþler veonun azap içinde olduðunu müþahede etmiþ-lerdir. Cenab-ý Hakk'a yâkarmýþ ve okuduðu birduayý ona baðýþlayarak, o kâdýnýn azaptan kurtul-masýna vesile olmuþtur. Bunun gibi sayýlmayacakkadar kerametlere sahipti. Buyururdu ki: "Buyolun nuruyla, insanlarýn cennet veya cehennemehli olduðu fark edilir."

Çû Þemsüddîn Habibullah düþüptür Mazhâr-ý CânanPes oldu canlâra câna, o cânlar cânýnýn câný

DEVAM EDECEK

Mazhar-ý Cân-ý Cânan (K.S)nin Kabri Þerifleri - Hindistan

Somuncu41.qxd 13.02.2006 13:46 Page 30

Page 16: Editörden KASIM-ARALIK 2002somuncubaba.net/pdf/eskisayi/ · Devleti’ne geçiþi, Yavuz Sultan Selim' in 1517’de Mýsýr’ý fethedip halife ünvanýný almasýyla olmuþtur

“Yâ Hazreti Seyyid Þeyh Hamideddin Veli Darendevî” Hat:Doç.Dr.Mehmet Þahin

Somuncu41.qxd 13.02.2006 13:46 Page 32

Page 17: Editörden KASIM-ARALIK 2002somuncubaba.net/pdf/eskisayi/ · Devleti’ne geçiþi, Yavuz Sultan Selim' in 1517’de Mýsýr’ý fethedip halife ünvanýný almasýyla olmuþtur

Somuncu Baba Kasým-Aralýk 200234 Somuncu Baba Kasým-Aralýk 2002 35

Örn

ek H

aya

tla

r

Tuðrul BOÐA

Peygamber Efendimiz (s.a.v) buyuruyor ki:"Ýnsanlar arasýnda hayrýn anahtarý, þerrin

kilidi ve þerrin anahtarý, hayrýn kilidi olanlarvardýr. Allah bir insanýn ellerini hayrýn anahtarýyapmýþsa ona ne mutlu!" (Ýbni Mace, Mukaddime 19)

Hayr; sözlükte "iyi olmak, iyilik etmek,üstün olmak, üstün kýlmak" gibi anlamlara gelir.Kur'an-ý Kerimde hayr kelimesi 176 yerdegeçmekte ve bazý deðiþik manalara gelmektedir.Bu ayetlerin çoðunluðunda hayr kelimesi "salihamel", "hasene", "maruf" gibi anlamlara yakýnolmak üzere, iyi tutum ve davranýþýn ahlakideðerini belirtmek için kullanýlýr. Kur'an-ý Kerimgenellikle, insanýn ahirette kendisi için faydalýolacak her türlü iyiliðini hayýr diye adlandýrýr.

Allah' ü Zülcelal Ali Ýmran Suresinin 104.Ayetinde "Ýçinizden hayra çaðýran, iyiliðiemredip kötülükten men eden bir toplulukbulunsun. Ýþte kurtuluþa eren onlardýr." buyu-rarak önemli bir noktaya da temas etmiþtir.Ýnsanlarý iyilik ve hayra davet etmek noktasýnda,onlara gerekli bilgi ve eðitimi verme, konununmana ve önemini kavrama ve tatbiki yönündeonlarý iyiliðe ve hayra davet edecek bir toplu-luðun bulunmasýnýn lüzumunu belirterek; "iþtekurtuluþa eren onlardýr" müjdesini vermiþtir.

Kur'an-ý Kerim ve hadislerle diðer Ýslamikaynaklarda hayýr kelimesinin, baþta malifedakarlýklar olmak üzere, her türlü yardým se-verliði ifade eden bir anlamda kullanýlmasý vemüslümanlarýn bu tür faaliyetlere teþvik edilme-si, erken dönemlerden itibaren müslümanlararasýnda güçlü bir dayanýþma ruhu geliþtirdiðigibi çeþitli kiþi ve kuruluþlarca baþta vakýf müess-esesi olmak üzere, darüþþifa, darülâceze, imaret,sebil, köprü, cami, mektep, medrese gibikamuya hizmet veren bir çok hayýr eserinin

meydana getirilmesini saðlamýþtýr.Hayýr ile ilgili kýsa bilgi verdikten sonra, müs-

lümanlar olarak örnek alýp, hayatýmýzý yüceyaratýcýnýn istediði istikamette sürdürebilmemiziçin; Resulüllah (s.a.v) Efendimizin "gökteki yýl-dýzlar mesabesindedir"(Bkz. M Yusuf Kandehlevi, Hayatü's-Sahabe C.1 s;21)

buyurduðu Sahabe-i Kiramýn hayatýndan kesitlersunmak faydalý olacaktýr.

Fedakarlýk, ihtiyacý olduðu halde malýný kul-lanmadan din kardeþini kendine tercih etmeyedenir. Sahabe-i Kiramýn adetleri ve tavýrlarý oderece yücedir ki onlarýn tümüne sahip olmakþöyle dursun, onlardan küçük bölümü hangi kulanasip olmuþsa o büyük bir saadete eriþmiþ demek-tir. Bu güzel adet ve tavýrlarýn kemal noktalarý iseonlara özgüdür. Ýþte bunun içindir ki Allah' ü TealaKur'an-ý Keriminde onlarý þöyle övmüþtür."Kendileri ihtiyaç içinde olduklarý haldebaþkalarýný nefislerine tercih ederler" (Haþr-9)

Sahabeden biri Peygamber Efendimize (s.a.v)geldi ve aç olduðunu bildirdi. Peygamberimiz, birþeyler var mý diye kendi evine haber gönderdi,ama hiçbir þey bulunamadý. Bunun üzerine saha-belerine; " bu þahsý bir gece evine misafir edecekkimse yok mu?" diye sordu. Bir Sahabi: "ben ede-bilirim ya Resulüllah" dedi. Onu evine götürdü vehanýmýna "bu zat Peygamberimizin misafiridir,ihsanda kusur etme" dedi. Hanýmý "vallahi çocuk-lar için ayýrdýðým, ancak onlarý doyurabilecek

kadar yiyecek var" dedi. Sahabe "o halde çocuklarýavutarak uyut. Onlar uyuyunca yemeði getir,sofraya koy. Misafirle birlikte bizde sofraya otu-ralým. Lambayý düzeltir gibi yaparak söndür" dedi.Nitekim eþi öyle yaptý. Misafir karnýný doyurduancak kendileri ve çocuklarý aç sabahladýlar.

Peygamber Efendimiz bir hutbesinde þöylebuyurmuþtur;

"Ey Nas! Cenab-ý Allah'ýn size din olarak ihti-yar ettiði Ýslamiyeti cömertlik ve iyi ahlaklagüzelleþtiriniz. Þunu bilin ki cömertlik cennette biraðaçtýr ve o aðacýn dallarý dünyadadýr. Sizden kimcömert olursa o aðacýn dallarýna tutunmuþ olur, odal nihayet onu cennete yükseltir. Ve þunu bilin kicimrilikte cehennemde bir aðaç olup o aðacýn dal-larý dünyadadýr. Sizden kim cimri olursa o aðacýndallarýndan birine asýlmýþ olup ve o dal nihayet onucehenneme götürür. Allah yolunda cömert olun,Allah yolunda cömertlik edin"

Hz. Ömer þöyle anlatýyor;Bir gün Hz. Peygamber (s.a.v) sadaka ver-

memizi buyurdu. O sýrada benim malým çoktu.Kalbimden "Eðer Ebu Bekir'i geçeceðim gün varsabu gündür" dedim ve malýmýn hepsini hesapla-yarak yarýsýný getirdim.

Peygamber Efendimiz bana;"Sen çocuklarýna ne býraktýn"diye sordu.Yarýsýný da onlara býraktým, dedim.Sonra Ebu Bekir geldi. Meðer onun nesi varsa

Sahabenin Hayatýndan Örneklerle

Hayra TeþvikHayra Teþvik"Ey Nas! Cenab-ý Allah'ýn size din olarak ihtiyar

ettiði Ýslamiyeti cömertlik ve iyi ahlaklagüzelleþtiriniz. Þunu bilin ki cömertlik cennette biraðaçtýr ve o aðacýn dallarý dünyadadýr. Sizdenkim cömert olursa o aðacýn dallarýna tutunmuþolur, o dal nihayet onu cennete yükseltir. Ve þunubilin ki cimrilikte cehennemde bir aðaç olup oaðacýn dallarý dünyadadýr. Sizden kim cimri olur-sa o aðacýn dallarýndan birine asýlmýþ olup ve odal nihayet onu cehenneme götürür. Allah yolundacömert olun, Allah yolunda cömertlik edin"

Kur'an-ý Kerim ve hadislerlediðer Ýslami kaynaklarda hayýr

kelimesinin, baþta mali fedakar-lýklar olmak üzere, her türlü

yardým severliði ifade eden biranlamda kullanýlmasý ve müslü-

manlarýn bu tür faaliyetlereteþvik edilmesi, erken dönem-

lerden itibaren müslümanlararasýnda güçlü bir dayanýþma

ruhu geliþtirdiði gibi çeþitli kiþive kuruluþlarca baþta vakýf

müessesesi olmak üzere,darüþþifa, darülâceze, imaret,

sebil, köprü, cami, mektep,medrese gibi kamuya hizmet

veren bir çok hayýr eserininmeydana getirilmesini

saðlamýþtýr. Hayýr ile ilgili kýsabilgi verdikten sonra, müslü-manlar olarak örnek alýp, ha-

yatýmýzý yüce yaratýcýnýn istediðiistikamette sürdürebilmemiz

için; Resulüllah (s.a.v)Efendimizin "gökteki yýldýzlarmesabesindedir" buyurduðu

Sahabe-i Kiramýn hayatýndankesitler sunmak faydalý olacak-

týr.

Somuncu41.qxd 13.02.2006 13:47 Page 34

Page 18: Editörden KASIM-ARALIK 2002somuncubaba.net/pdf/eskisayi/ · Devleti’ne geçiþi, Yavuz Sultan Selim' in 1517’de Mýsýr’ý fethedip halife ünvanýný almasýyla olmuþtur

Ýnsa

n

Somuncu Baba 36 Somuncu Baba Kasým-Aralýk 2002 37Kasým-Aralýk 2002

Hayati OTYAKMAZinsan ve kâinat

Kâinatý yoktan var eden ve yönetenAllah'ýn varlýðý ve birliði, bugünkü ilimve teknoloji gerçeði karþýsýnda hergeçen gün daha da açýk bir þekilde

anlaþýlmaktadýr. Ýlimle imaný kucaklaþtýranlar,îlahî sanat eserlerindeki incelikleri ve derinhikmetleri hemen kavrayacaklar, gerçeksanatkâr olan Yüce Yaratýcý'ya ulaþacaklardýr.

Aklý baþýnda olan her insan bilir ki; canlýcansýz, gördüðümüz ve görmediðimiz bütünvarlýk âlemi, sonradan olmuþtur ve olmak-tadýr. Yine biliriz ki, her varlýðýn yaratýcýsýnýnbulunmasý mutlaka gereklidir.

Kur'an-ý Kerim'deki þu birkaç ayetinüzerinde düþünüldüðü zaman ne kadardikkat çekici olduðu görülür:

Allah Teâlâ buyuruyor ki;"Þüphesiz, göklerin ve yerin yaratýl-

masýnda, gece ile gündüzün birbiri peþin-den gelmesinde, insanlara fayda verenþeylerle yüklü olarak denizde yüzüp gidengemi-lerde, Allah'ýn, gökten indirip de ölühaldeki topraðý canlandýrdýðý suda,yeryüzünde her çeþit canlýyý yaymasýnda,rüzgârlarý ve yer ile gök arasýnda Allah'ýnbuyruðuna baðlý hazýr bekleyen bulutlarýyönlendirmesinde, düþünen bir toplumiçin, (Allah'ýn varlýðýný birliðini ispatlayan,üstün gücünü gösteren) birçok delillervardýr."1

"Onlar, göðün nasýl yükseltildiðine,daðlarýn nasýl dikildiðine, yerin nasýldöþenip yayýldýðýna bakmýyorlar mý?"2

"Ey insanlar! (Size) bir misal verildi.Þimdi onu dinleyin; Allah'ý býrakýp da yal-vardýklarýnýz (taptýklarýnýz) yok mu, onlarýnhepsi bir araya gelseler bile bir sineði dahiyaratamazlar! "3

Bu ayetler gösteriyor ki; Allah'ýn varlýðýnýve eþsiz kudretini ispatlayan en önemli delil,kâinatta olan olaylardýr.

Ýnsan, gerek kendi yaratýlýþýna, gerekbugün yok iken, yarýn hayata kavuþan baþkavarlýklarýn yaratýlýþýna bir baksýn! Bütün

geniþliði ve yüceliðiyle gözünün önüne se-rilmiþ bulunan göklerin ve üzerinde yaþadýðýyerin nasýl var olduklarýný iyice bir düþünsün!

Hepimiz biliyor ve görüyoruz ki,kalbimiz, kurulmuþ bir saat gibi iþliyor.

Damaýiarýmýzdaki kan, gece-gündüzdurmadan akýþýna devam ediyor.

Annelerin göðüslerinde, yavrularýnbünyelerinde uygun süt membalarýnýn, durupdururken tam doðum sýralarýnda hareketegetirildiðini de görüyoruz.

Demek ki, hayatýn açýlan ilk sahifesiböyle, yani, Yaratanýmýz'a karþý borçluluklabaþlamýþ oluyor.

Ýnsan, bu borcunu yüce Allah'a ancakkulluk etmekle ödeyecektir.

Görme organýmýz olan gözü, iþitmeorganýmýz olan kulaðý, konuþacaðýmýz dili,düþünme ve muhakeme organýmýz olanbeyni, hayatýmýza sebep olan kalbi., kendimizhazýrlamak ve saðlamak zorunda kalsaydýk,acaba halimiz nice olurdu?

Bize ücretsiz olarak baðýþlanmýþ olanorganlarýmýzdan herhangi birisinin, olancaimkânlarýmýza raðmen onarýmýyla ve teda-visiyle bile baþa çýkamýyoruz da, bunca þikâ-yetlerimiz neden? Allah'a þükreden kullardanolmak daha iyi deðil mi?

Bedenimizde bulunan organlarýmýzý,özellikle beyin, kalb ve akýl nimetlerini düþü-nen bir insanýn, büyük ve yüce Allah'a karþýkalbinin imanla dolup taþmasý, sec-delerekapanmasý gerekmez mi?

Bunun için olmalý ki: Ýslâm büyükleri"Nefsini bilen, Rabbini de bilir," demiþler veyine; "Yaratýlaný hoþ gör Yaratan'dan ötürü"diye eklemiþlerdir.

Gerçek huzur ve saadeti bulacak insan-lar; Mâlikü'l-Mülk olan Allah'ý eserleriyle te-fekkür ederek, kâinatta ki eþsiz sanatý gö-rerek gönül rahatlýðýna erenlerdir.

DÝPNOTLAR:l-Bakara, 164.2-Gaþiye, 18-20.

insan ve kâinathepsini getirmiþ. Peygamber Efendimiz ona da:

"Sen çocuklarýna ne býraktýn"diye sordu.Ebu Bekir;Ben onlara Allah ve Resulünü býraktým, dedi.Ýþte o zaman Ebu Bekir'i geçemeyeceðimi

anladým.Ebu Zer (r.a) diyor ki;"Her dünya malýnda, mal sahibi, kader ve

mal sahibinin varisleri olmak üzere üç ortak vardýr.Kader, malý sahibine yedirmek istemediði zamanona danýþmaz ve haberi olmadan, her hangi birþekilde malýný elinden alýr veya onu öldürür.Varisleri de mal sahibinin ölümünü sabýrsýzlýklabekler ve mal sahibi baþýný yere koyar koymazmalýný kapýþýp götürürler. Mal sahibine ise sadecehayatta iþlediði kötülükler kalýr. Öyleyse eðer sensað duyu sahibi biri isen bu üç ortaðýn en gevþek-ler olma. Cenabý Hak Kur'an-ý Keriminde;"Sevdiðiniz þeylerden Allah için vermedikçefazilet ve üstün sevaba eriþemezsiniz." (Ali Ýmran-92)

buyurmuþtur. Benim en sevdiðim malým þudevemdir. Allah için þahit olun, ben onu kendimiçin ahiret azýðý yaptým."

Adamýn biri Hz. Osman (r.a) a ;Ey zenginler, bütün hayýr ve manevi ecirleri

siz zenginler kapmýþ bulunuyorsunuz, sadakaveriyorsunuz, köle azatlýyorsunuz, hacca gidiyor-sunuz, Allah yolunda maddi yardýmda bulunu-yorsunuz, dedi.

Hz. Osman;Siz bize mi imreniyorsunuz? deyinceAdam;Evet vallahi size imreniyoruz, dedi.Bunun üzerine Hz. Osman;Allah'a yemin ederim ki, bir fakirin kendi

boðazýndan kesip Allah yolunda verdiði tek birdirhemi, çok olan bir maldan verilen on binlerdençok daha sevaplýdýr, dedi.

Allah' ü Zülcelal Kur'an-ý Keriminde haskullarýný "Kendileri zaruret içinde bulunsalarbile baþkalarýný kendilerinden önde tutarlar."(Haþr-9) "Yemeye olan ihtiyaç ve sevgilerine rað-men yetime, yoksula, esire yedirip kendileri açkalýrlar"(Ýnsan-8) ve "Mallarýnda yoksul ve dileksahiplerine belirli bir hak tanýyanlar" (Mearic-25) ayet-leriyle övmüþtür.

Hz. Ömer (r.a)'in oðlu buyuruyor ki; Sahabenin birine hediye olarak bir koyun

kellesi gönderilmiþti. O kiþi de falan sahabeninailesi daha kalabalýk ve ihtiyaçlarý daha fazladýr,diyerek ona gönderdi. O da ayný düþünceyleüçüncü bir kiþiye gönderdi. Böylece hediye dörtevi dolaþarak ilk sahabenin evine geri geldi.

Bu olaydan o kiþilerin hepsinin de ihtiyaçiçinde olduðu anlaþýlmakta, bununla birlikteherkes bir diðer kardeþini, kendisinden daha fazlamuhtaçtýr düþüncesiyle kendisine tercih etmekte-dir.

Ýmam-ý Gazali Ýhya'u-Ulumid-din adlýkitabýnda þöyle der;

"Evet ömrüme yemin olsun ki Sahabe-iKiramdan bazýlarý servet sahibi idi. Bunlar serveti-ni kendi nafakalarýný temin ve infak maksadýylaedinmiþlerdi. Onlar helalinden kazandý, temizin-den yedi. Ýktisatlý olarak infak etti ve fazlasýnýtakdim ettiler. Kimsenin hakkýný kesmediler. Oservete cimrilik deðil cömertlik ettiler. Bir kýsmýçoðunu bir kýsmý mevcudunun tamamýný infaketti. Sýkýntýlý ve darlýk anlarýnda Allah rýzasýný kendiarzularýna tercih ettiler. Allah hakký için doðrusöyle sende böyle misin? Ne arar, sen onlardan nekadar uzaktasýn.”

Hz. Ali buyuruyor ki; "Dünyalýk sana yöneldiði zaman sende ver-

mesini bil. Zira vermek onu tüketmez. Dünyalýksenden yüz çevirdiði vakit yine ver. Çünkü odevamlý kalmaz."

Ýþte Ashab-ý Kiramýn hayat felsefesi böyle idi.Fukara dostluðu ve eþitlik davasýný güdenlerdavalarýnda samimi iseler o mübarek insanlarauymalýdýrlar. Çünkü onlar sözle deðil inançlarýnýyaþayarak göstermiþlerdir. Bizimde kendimizeonlarý örnek edinmemiz ve onlarýn halleriyle hal-lenmeye gayret etmemiz gerekmez mi?

Salat ve selam nebiler nebisi Hz. Peygamber(s.a.v) Efendimizin, onun Ehl-i Beytinin veAshabýnýn üzerine olsun.

BÝBLÝYOGRAFYAGAZALÝ Ýmam-ý, Ýhya-i Ulumiddin C;3 Bedir Yayýnevi, Ýstanbul; 1975 KANDEHLEVÝ M. Zekeriya, Müslüman Þahsiyeti, Risale BasýmYayýn, Ýstanbul, 1997KANDEHLEVÝ M.Yusuf, Hayatü's-Sahabe, Ýstanbul; 1980TDV Ýslam Ansiklopedisi, Hayr maddesi, C.17

Somuncu41.qxd 13.02.2006 13:47 Page 36

Page 19: Editörden KASIM-ARALIK 2002somuncubaba.net/pdf/eskisayi/ · Devleti’ne geçiþi, Yavuz Sultan Selim' in 1517’de Mýsýr’ý fethedip halife ünvanýný almasýyla olmuþtur

Hýrka-i Þerifler, Peygamber Efendimiz(s.a.v) in büyük veli Veysel Karani ve Ashab-ýÝkramdan Ka'b Ýbni Züheyr' e armaðan ettiði,asýrlardan beridir Ýslam Devletleri tarafýndanbüyük bir ihtimamla saklanýp ve þimdikizamanda kendi adlarýna yaptýrýlan, Hýrka-iÞerif Camii ve Topkapý Sarayýnda Hýrka-iSaadet Dairesinde muhafaza edilip, Müslü-manlarca ziyaret edilen kutsal emanetlerdir.

Veysel Karani Hazretleri:Veysel Karani hazretleri M.S. 555-560

yýllarý arasýnda Yemen'de Murat OðullarýKabilesinin bir kýsmýnýn yaþadýðý KarenKöyü’nde dünyaya gelmiþtir. Orta boylu, zayýf,buðday benizli, gözleri mavi, saçlarý kýzýlýmtýrak, baþý týraþlý, göðsü ile sýrtý kýllý, sakallý,bakýþlarý parlak ve heybetlidir. Sað elinde yahutkoltuðuna yakýn yerde beyaz bir lekesi vardýr.Babasý Murat Oðullarý Kabilesinin ileri gelen-lerinden Karen oðlu Amr' dýr. Üveys dahaküçük yaþlarda iken babasýný kaybetmiþtir.Annesinin adý bilinmemekte olup, hasta, yata-lak, hatta bir gözünün de görmekte güçlük çek-tiði bildirilmektedir. Kaynaklarda VeyselKarani Hazretlerinin evli olmadýðý yazýlmýþtýr.Keþif olarak kahveyi o bulmuþtur. Elbette kierkek ve kýz kardeþleri vardý. Ýsmi bilinenancak Þeyh Þihabbeddin-ül ÜveysiyyülYemeni' dir. Doksan beþ ile yüzyýl yaþamýþtýr.O Veysel ki Resulüllah (s.a.v) Efendimizinmübarek Hýrka-i Þerifine kavuþan bir kutuptur.

Hýrka-i Þerif:Peygamberimiz (s.a.v) tarafýndan Veysel

Karani Hazretlerine verilen hýrkadýr. Hýrka-iÞerifin Veysel Karani Hazretlerine verilmeolayý þöyle vuku bulmuþtur:

Peygamber Efendimize aþýk olan VeyselKarani Hazretlerinde sevgili peygamberimizekavuþma arzusu oldukça kabarmýþtý. Bununüzerine annesinin yanýna gelerek, “ResulüllahEfendimizi ziyarete gideceðim bir dileðin varmý ey annem?” diye sordu. Annesi de Ey ÜveysMedine'ye varýnca oyalanma... Doðru Allah'ýnResulünün evine git,.. kapýsýný çal,... Görürsenhemen eþikte konuþ, göremezsen oyalanmayine... derhal dön beni merakta býrakma. Pekiey annem!... Medine'ye varýnca Peygambe-rimin evine gideceðim. Kapýsýný çalacaðým.Görürsem konuþacaðým. Yoksa aramayýp yüzgeri döneceðim. Tamam ey oðlum þimdi oda-dan çýk ve sakýn arkana bakma. Veysel Karanibunu zorlukla yaptý ama yola koyuldu. Uzun veyorucu bir yolculuktan sonra kutlu þehirMedine'ye vardý. Resulüllah Efendimizin mü-barek evlerine vardý. Kapýyý çalsa tek mürþidiHz. Muhammed (s.a.v) ile karþýlaþacak ve O’nudünya gözüyle de görecekti. Gönül gözüylekarþýlýklý yaptýklarý ziyaretler, bu fani dünyadada gerçekleþecekti. Lakin kapýyý çalmak için elikalkmýyordu. O anda annesinin hayali göz-lerinde canlandý. Annesinin þöyle seslendiðiniduydu:

Muhammed HALICI

Somuncu Baba Kasým-Aralýk 200238 Somuncu Baba Kasým-Aralýk 200239

Niçindir bu ürkeklik?Boþuna harcadýðýnZamanýn farkýnda deðil misin?Uzakta çok uzakta Yemen illerinde Bir bekleyenin varlýðýný unuttun mu?O bekleyen ki geçkindirHastadýr, gözleri perdelidir.O bekleyen ki, yüreði aðzýndadýr.Her kaçýrdýðýn an, Hasretini arttýrýpAnnesinin gözlerinden dökülüyor.Annesinin bu uyarýsýyla sað elini kaldýrýp

kapýyý okþarcasýna üç defa vurdu. Kapý açýldý ve Hz.Aiþe (r.anha) anamýz kapýyý açtý. Sen kimsin ihtiyardiye sordu. Bana Karenli Üveys derler. Ey annemdünya gözüyle Allah'ýn Resulünü görmeye geldim.Ey Üveys Hz. Peygamber iþte þu bitiþik mescittediye buyurdular, Hz. Aiþe (r.anha) validemiz. Eyannem!... Ben annemden bu kapýya kadar izin aldým.Peygamberimizi görürsem konuþacaktým... Görmez-

sem dönecektim... Hz. Aiþe (r.anh) lakin mescit çokyakýn demiþ. Veysel Karani, isterse üç adýmlýkolsun, anne emrine karþý gelmenin azý çoðu olmazdemiþ. Daha sonra kýrdýðý diþleriyle yapmýþ olduðutespihi koynundan çýkararak Aiþe validemize ver-miþ, Allah'ýn Habibi' ne selamlarýmý iletirsin dedik-ten sonra eþiði öpmüþ ve Medine'den tekrar köyününyolunu tutmuþtur. Ýkindi namazýndan sonraPeygamber Efendimiz evine gelmiþler ve daha girergirmez içeride güzel bir kokunun olduðunu Hz. AiþeValidemize söylemiþlerdi. Validemiz Karen köyün-den Üveysin geldiðini ve bu kokunun o gittiktensonra evin içerisine dolduðunu söylemiþtir. Pey-gamber (s.a.v) Efendimiz, Veysel Karani Hazretleriiçin; "O benim sadýk dostumdur. Veysel Karanien büyük kutuptur. Sahabeleri görenlerinulusudur" v.b, güzel sözlerde bulunmuþtur.

Resulüllah (s.a.v) Efendimiz , vasiyet olarakHz. Ömer (r.a) ve Hz. Ali (k.v) ye;"Ben vefat ettik-ten sonra beþ yýl bekleyiniz, eðer Üveysgelmezse, onu arayýnýz ve vefat anýmda ki

Peygamber EfendimizinMübarek Ýki Hýrkasý

Peygamber EfendimizinMübarek Ýki Hýrkasý

Ara

þtýr

ma

Somuncu41.qxd 13.02.2006 13:47 Page 38

Page 20: Editörden KASIM-ARALIK 2002somuncubaba.net/pdf/eskisayi/ · Devleti’ne geçiþi, Yavuz Sultan Selim' in 1517’de Mýsýr’ý fethedip halife ünvanýný almasýyla olmuþtur

Somuncu Baba Kasým-Aralýk 200240 Somuncu Baba Kasým-Aralýk 2002 41

hýrkamý ona veriniz" buyurmuþlardýr. Veysel Karani' ye hediye edilen bu Hýrka-i

Þerif, Van civarýnda Ýrisan beylerine kadar gelmiþ vebunlardan Þükrullah Efendi 1618 senesinde OsmanlýPadiþahý Ýkinci Osman Han'a getirip hediye etmiþtir.Sultan Abdulmecit Han, Bu Hýrka-i Þerif için Fatihcivarýnda Hýrka-i Þerif Camii’ni yaptýrmýþtýr. Hýrka-i Þerif Ramazan ayýnda bir camekan içerisindeÞükrullah Efendi’nin torunlarý tarafýndan halkaziyaret ettirilmektedir.

Hýrka-i Saadet:Peygamber Efendimizin (s.a.v), yazmýþ olduðu

güzel bir þiir karþýlýðýnda Þair Ka'b bin Züheyrehediye ettiði hýrka-i þeriftir.

Ka'b bin Zuheyr, meþhur þair ve bir Muallakasahibi Zuheyr bin Abi Sulma ile Kabþa bintAmmarýn oðludur. Þiir istidatý adeta bu aileninimtiyazlarýndan biri olmuþtur. Çünkü Ka'b ilebabasýndan baþka, bu aile efradýndan on birinin dahaþiirleri mevcuttur ki, bunlar arasýnda meþhurTumazir ( el-Hansa) de vardýr. Doðum tarihi bilin-memektedir. Bucayr ve Salim adýnda kendindenküçük bir kardeþi daha vardýr. O kadar itimada þayanolmayan rivayetlere göre, þairlik istidadýnýn delil-lerin çok genç yaþta vermiþtir. Babasý O’nun þair-liðine ilk önce inanmamýþ ise de kati bir imtihandansonra, nihayet o da bunakanaat getirmiþtir. Divanýndabir çok þiirlerinde anlaþýldýðýgibi Tayy, Kureyþ ve Hazrackabilelerine karþý yapýlanharplere karýþtý. Peygamberinnübüvvetinde Bucayr,hicretin 7. Senesin-den azevvel, Ýslamiyet'i kabul Kâbiletti, fakat Ka'b onu takipetmekten imtina etti vePeygamber aleyhindehicivler yazdý. Peygamberkanýnýn Müslümanlar içinhelal olduðunu ilan etti. Oandan itibaren arz Ka'b e çokdar gelmeðe baþladý vedehalet etmeðe karar verdi. 9.Senesinde ani olarak Pey-gamberin bulunduðu bircamiye gitti ve Banat Su' ad(Su' ad uzaklaþtý) diye baþla-yan meþher kasidesini kendi-

sine okudu. Kendisinin ve Kureyþlerin methini iþit-ince, Peygamber Efendimiz fevkalade mütehassisoldu ve burda tesmiye edilen çizgili Yemen cübbesi-ni onun omuzlarýna attý. Bu kasidenin bazen Burdaadý ile zikredilmesi bundan gelmektedir. Ka'b’ýnölüm tarihi malum deðildir. Fakat oldukça yaþlýöldüðü zannedilmektedir.

Hýrka-i Saadet, 124 cm. boyunda geniþ kollu,siyah yünlü kumaþtan dikilmiþ krem renginde yünastarlý bir hýrkadýr. Topkapý Sarayý kumaþ uzmanlarýtarafýndan yapýlan inceleme sonucunda hýrkanýn Hz.Muhammed devrine ait olduðu kanaatine varýlmýþtýr.Hýrka sultan Abdulaziz tarafýndan yaptýrýlan iç içeiki altýn sandýkta bohçalara sarýlý olarak muhafazaedilmektedir. Zamanla yer yer harap olmuþ bulunanhýrkanýn sað ön tarafýnda 0.23 X 0,30 cm. ebadýndabir parça ile sað kolunda eksik bir kýsým vardýr.Osmanlý sultanlarý Hýrka-i Saadete hilafet alametiolarak ayrý bir deðer vermiþ ona yakýn olmaya özengöstermiþtir.

Hýrka-i Saadet ziyareti:Asýrlardan beri Ýslam Devletleri tarafýndan

büyük bir ihtimamla saklanan Hýrka-i Saadet,Mýsýr'ýn fethi üzerine Mekke þerifi tarafýndan diðermukaddes emanetler ile birlikte Yavuz Sultan SelimHan'a teslim edilmiþtir. Peygamber Efendimiz’e ait

mübarek eþyalarýnýn bütünMüslümanlarca çok büyükdeðeri ve bunlarýn ara-sýndabilhassa Hýrka-i Saadetinhususi bir yeri vardýr. Bununsebebi, hýrkanýn halifelik âla-meti sayýlmasýdýr. Yavuz SultanSelim Han'ýn Mýsýr'dan Ýstan-bul'a getirdiði mukaddes ema-netler bir müddet Haremde kal-dý. Daha sonra Topkapý Sara-yý’nda Hýrka-i Saadet Dairesiyaptýrýlarak orada muhafazaedilmeye baþlandý.

Yavuz Sultan Selimle bir-likte Topkapý Sarayý yeni bingeleneðe daha tanýk olmayabaþlamýþtý. 1517 ve onu takipeden yýllarda her Ramazanayýnýn on beþinci günü yak-laþýrken bütün saray halkýndabir telaþ, bir koþuþturma, birharekettir baþlardý. O gün

herkes için heyecanla beklenen büyük bir gündü.Paþalar, vezirler, þeyhülislam, veziriazam gibi devletileri gelenleri o güne hazýrlanýrlardý. Hýrka-i Saadetdairesinde ki telaþ, heyecan ve koþuþturmaysa baþkabir alemdi. Uzun ve geniþ kollu hýrkanýn içerisindeyer aldýðý sanduka, Revan Odasýna nakledilerekdairenin her tarafý silinip süpürülür, duvarlar gülsuyuyla yýkanýr, miskle kokulandýrýlýrdý. Dairelerinsütunlarý cilalanýp, öd aðacý ve buhurlar yakýldýktansonra içinde kutsal emanetleri taþýyan sanduka onbeþ kadar hane-i hassa aðasýnýn eþliðinde dualar vesalavat-ý þerifelerle tekrar yerine konulurdu. NihayetRamazan ayýnýn on beþi gelince bütün devlet erkaný,alimler, yeniçeri ve sipahi aðalarý öðle namazýnadoðru Topkapý Sarayý’nýn Babü's-saade diye anýlanAkaðalar kapýsý önünde toplanýrlar ve sadrazamýnteþrifini beklerlerdi. Bu arada Þeyhülislam dahanesinden çýkarak öðle namazýný kýlmak üzeredoðruca Ayasofya Camii’ne gelirdi. ÞeyhülislamýnAyasofya Camiine gelmiþ olduðu haberi sarayaulaþtýktan sonra sadrazam, Babu's-saade de kendisi-ni bekleyenlerin yanýna gelir ve onlarla birlikteAyasofya Camiine giderdi. Burada bütün cemaattoplu halde öðle namazýný kýldýktan sonra büyük biralay halinde Salavat-ý Þerifeler okuyarak ArzOdasýna gelirlerdi. Padiþah ise öðle namazýný kendidairesinde eda eder ve devlet ileri gelenlerininAyasofya dönüþünü beklerlerdi. Bu arada Hýrka-iSaadet, öðle namazýndan iki saat kadar önce HasOda görevlileri tarafýndan gümüþ sandukasýyla bir-likte sehpanýn üzerinden alýnarak, birbiri üzerinekonulmuþ sim sýrmalý, iþlemeli yastýklar üzerinebýrakýlýr, daha sonra da Kur'an-ý Kerim okunmayaburada devam edilirdi.

Padiþahla beraber baþta þeyhülislam vesadrazam olmak üzere vezirler, alimler, Ýstanbul'dabulunan diðer devlet adamlarý, sipahi ve yeniçeriaðalarý, padiþahýn kýlýçlarýnýn ve bu dairedeki hazi-nenin sorumluluðunu taþýyan silahtar aða, padiþahýnkürk ve elbiselerinin baþ sorumlusu olan ve padiþahdýþarý çýktýðýnda yaðmurluðu ile altýn bir mataraiçinde suyunu taþýyan çuhadar aða, padiþahýnpabuçlarýna bakmak, giydirmek, özel gezilerinde atabinerken üzengisini tutmak ve tüm gezilere katýl-makla görevli rikabdar aða, peþkir aðasý, anahtaraðasý, baþ çuhadar gibi erkan sýrasýyla toplu haldeHýrka-i Saadet Dairesine girerlerdi.

Daha sonra daima padiþahýn yanýnda bulunanaltýn anahtarla büyük sanduka açýlýr, yeþil ipek ka-

difeden sim sýrmalý ve ince iþlemeli yedi bohçayasarýlý, altýndan yapýlmýþ bir çekmece böylece açýðaçýkartýlýrdý. Üst tarafýnda iki kanadý bulunan bu altýnçekmecede yine padiþah tarafýndan korunan birbaþka altýn anahtarla açýlýr, bunun da içinde yedibohçaya sarýlý bulunan Hýrka-i Saadet açýðaçýkartýlýrdý. Hýrkayý önce padiþah öpe, yüz ve göz-lerini hýrkaya sürerek, Hz. Muhammed'in (s.a.v)þefaatýný dilerdi. Padiþahtan sonra þeyhülislam,sadrazam ve padiþahýn iþaret ettiði diðer þahýslarbüyük bir edep ve saygý ile huzur-ý hýrkaya dahilolurlar, öpüp iki gözlerini sürdükten sonra gerisingeriye giderek bir kenara çekilirlerdi. Bu aradaHýrka-i Saadetin yanýnda duran padiþah, üzerindeHz. Muhammed'e övgüler yazýlý tülbentleri, destimalleri hýrka-i saadete sürerek ziyarete gelenlere sý-rayla tevdi ederdi. Erkeklerin ziyareti bittikten son-ra, padiþahýn nezaretinde sarayda bulunan haremlerziyaret ederdi. Ziyaret tamamlandýktan sonra hýrka-nýn altýn mahfazasý yine padiþah tarafýndan altýnanahtarlarýyla kilitlenir, yedi bohçaya yerleþtirilir venihayet sandukasý kilitlenerek yerine konurdu.

Peygamber Efendimizi görmeden onunsevgisiyle gönlü yanýp tutuþan, kapýsýna gidipAllah'ýn Resulünü göremeyip eþiðini öptükten sonrageri dönen, anne hakkýnýn ve anneye sadakat lýðýn nekadar mühim ve Allah katýnda öneminin nedenlibüyük olduðunu biz insanlara yaþamýþ þekliyle anla-tan, Resulü Ekrem'in övgülü sözlerine mazhar olup,o mübarek Hýrka-i Þerifine layik olan, Hz. Ömer veHz.Ali gibi ashabýn büyükleriyle görüþme þansýný dabulan ve Resulüllah Efendimizin Hýrka-i ÞerifiniMüslümanlara ziyaret imkaný saðlayan VeyselKarani Hazretlerinden ve ayrýca ashab dan Ka'b ibniZüheyr (r.a) Hazretlerine hediye edilen Hýrka-iSaadet ziyaretinden dolayý Allah (c.c) onlardan razýolsun.

"Ziyaret kýlsýn ümmetler Rida-i Canbehadýr buCenabý Veyse ihsaný atayý Mustafa'dýr bu,Eþiðine þeref ruyi siyahýn sür niyaz eyleMakam-ý hýrka-i pak-i habibi Kibriya dýr bu."BÝBLÝYOÐRAFYA

1. Akýncý, Ahmet Cemil, "Hazreti Veysel Karani" Ýstanbul.1978, s. 176-1782. Aydýn, Hilmi, Türk Edebiyat Dergisi, "Hýrka-i Saadet Dairesinde Bir

Ramazan Ziyareti" , Aralýk 2001 S: 338, s.20-21. 3. Ýslam Ansiklopedisi, "Hýrka-i Saadet" ve "hýrka-i þerif" mad. C: 17, TDV,

Yay. Ýst, 19984. Ýslam Ansiklopedisi, "Ka'b bin Zuheyr" Maddesi, M.E.B. Yay.C: 6, s.55. Yeni Rehber Ansiklopedisi, "Hýrka-i Þerif" Maddesi, C:9 s.1736. Yeni Rehber Ansiklopedisi, "Hýrka-i Saadet" Maddesi, C:9s.727. Sahabeden Günümüze Allah Dostlarý, C.4 s. 38 vd., Þule Yay, Ýst, 19968. Kazým Büyükaksoy, "Hak Yolunun Önderleri" Ýstanbul,1973.

Somuncu41.qxd 13.02.2006 13:47 Page 40

Page 21: Editörden KASIM-ARALIK 2002somuncubaba.net/pdf/eskisayi/ · Devleti’ne geçiþi, Yavuz Sultan Selim' in 1517’de Mýsýr’ý fethedip halife ünvanýný almasýyla olmuþtur

Doðumla baþlayan hayatta, bir anne ve birbaba vardýr. Biz insanlarýn ilk babasý Hz. Adem, ilkannesi ise Hz. Havva'dýr.

Anne kutsal bir varlýk... Çünkü; evladýný engüzel bir yardýmlaþma örneði göstererek, kendibedeninde dokuz ay taþýyan, kanýyla canýyla besle-yen, onu dünyaya getiren ve sýcak nefesiyle aðla-yan bebeðini susturan, þefkat dolu kucaðýný açan,hayatýn zorluklarý karþýsýnda daima kendinden birparça olan yavrusunun yanýnda olan, eðiten, ter-biye eden muhtereme varlýk...

Bir annenin evladýna olan þefkati her þeyinüstündedir. Bu konuyla alâkalý þöyle bir hikayeanlatýlmaktadýr. Süleyman Aleyhisselam'a ikikadýn bir çocuðun anneliði iddiasýyla gelirler. Ýkiside ayný hararetle iddialarýný savunmaktadýr.Süleyman Aleyhisselam onlarý dinler ve sonra cel-lâdý çaðýrýr:

-"Çocuðu tam ortasýndan böl ve ikisine birerparçasýný ver!" der. Cellat kýlýcýný kaldýrdýðý zamankadýnlardan biri haykýrarak:

-"Yapmayýn!.. der yapmayýn, ben dâvamdanvazgeçtim.."

Yüce peygamber diðer kadýnýn yüzüne bakar;kadýn ifadesizdir. Dâvasýndan vaz geçen kadýnadöner ve þöyle der;

-"Sen mübarek ve mukaddes annesin.Çocuðuna olan sevginle onun ýzdýrab çekmesinetahammül edemedin. Senin fedakârlýðýn onunparçalanmasýna engel oldu.Öbür kadýn ana olsaydý, odasenin gibi feryâd ederdi..Çocuk senindir..." der.

Anne sevgisi; insansevgisinin, toplum þuurununbaþlangýç noktasýdýr. Bukonuyla ilgili bir hadis-i þerifþöyledir;

- "Ebu Hureyre (radiyal-lahu anh) anlatýyor: Bir adamgelerek: "Ey Allah'ýn Resulu iyidavranýp hoþ sohbette bulun-mama en ziyaade kim haksahibidir?" diye sordu. Hz.Peygamber (aleyhissalatu ves-selam): "Annen!" diye cevap

verdi. Adam: "Sonra kim?" dedi, Resulullah (aley-hissalatu vesselam) "Annen!" diye cevap verdi.Adam tekrar: "Sonra kim?" dedi Resulullah (aley-hissalatu vesselam) yine: "Annen!" diye cevapverdi. Adam tekrar sordu: "Sonra kim?" Resulullah(aleyhissalatu vesselam) bu dör-düncüyü:"Baban!" diye cevapladý."1

Sevgili Peygamberimiz bir baþka hadis-i þe-riflerinde anne ve babaya itaat ve hizmet konusun-da ikaz mahiyetinde ;

- "Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatýyor:"Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) bir gun:"Burnu sürtülsün, burnu sürtülsün, burnu sürtül-sün" dedi. "Kimin burnu sürtülsün Ey Allah'ýnResulu?" diye sorulunca su açýklamada bulundu:"Ebeveyninden her ikisinin veya sadece birininyaþlýlýðýna ulaþtýðý halde cennete giremeyenin."2

buyurmaktadýrlar.Toplumun temel taþý olan bireyleri anneler

yetiþtirir. Sevgi ile yüreði yoðrulmuþ bireyleraileyi, mutluluk çemberi içerisindeki aileler de sýh-hatli bir milleti meydana getirir. Eðer annelermutlu ise toplum mutlu, toplum mutlu ise devletmutlu, devlet mutlu ise millet mutludur. Analarýnnamusunu korumak için can vermeye hazýr olanevlatlar asker ruhu ile her zaman övülmeye layýken büyük ordularý oluþturur. Tarihe bakýldýðýnda aksüt emziren analarýn ak alýnlý evlatlarý aziz yurdu-

muza düþman ayaðý basmasýndiye canlarýný seve seve ver-miþlerdir.

Bir toplumun anneleri nekadar mükemmel, ne kadarinançlý yetiþtirilmiþler ve helâllokma yedikleri gibi yavrularýnada helâl süt emzirmiþler veonlara iyi örnekler göster-miþlerse, inanýnýz o toplumungeleceði, ordulardan daha çokgüçlü olarak korunur. Çünkü,"Cennet'in ayaklarý altýndaolduðuna" inandýðýmýzannelerin imâný, idrâki, sevgisi,çocuðuna karþý olan þefkati veçocuðuna karþý olan baðlýlýðý,bir topluluðu millet yapan

yegâne özelliklerdir.3

Þimdi sizlerle bir anneninaskerdeki oðluna yazdýðý mek-tubunu okuyacaðýz. Bu anne ki,kendi ismini hayýrla hatýrlatanyüksek seciyeli bir insanýnýannesi. Bu anne Hulûsi Efen-di'nin mübarek annesi, FatýmaHaným.

Taceddin Veli Hazret-lerinin soyundan olan SeyyidÝbrahim Efendinin kerimesiFatýma Haným Darende'nin Za-viye mahallesinde 1295 (M.1879) tarihinde dünyaya gel-miþtir. Þeyh Hamid-i VeliHazretlerini ahfadýndan Es-Seyyid Hatip Hasan FeyziEfendi ile evlenmesi ile, bu iki mübarek silsilenin altýnhalkalarýnýn birleþmesiyle, iki yönden seyyid olan evlat-lar dünyaya gelmiþtir ki, bunlardan biri de Es-SeyyidOsman Hulûsi Efendi'dir. Kalp gözü açýk maneviyatsahibi olan Fatýma haným; þefkatli bir anne olarakevladýnýn yetiþmesine çok önem vermiþtir. 1945 yýlýndavefat eden Fatýma Haným, Taceddin Veli Haziresinedefnedilmiþtir. Mektûbat-ý Hulûsi-i Darendevi adlýeserinde Hulusi Efendi Hazretleri kýzý Fatýma Hanýmahitaben yazdýðý nasihat ve niyaz dolu mektubundaannesinden þöyle bahsetmektedir;

"Müþfik annemi babamdan bir gün önce kaybet-miþtim. O anne ki analar anasý, lebaleb sinesi þefkat vemuhabbet hissiyle dolu olarak, bizi emzirmiþ ve aðuþ-ýþefkatte büyütmüþtü.

Annemin neþeli bir aný idi;" Caným anne!Eniþteler, evlatlardan daha sevgili olur derler. Sizde buhis böyle midir?" diye sormuþtum. Annem gözlerinemli olarak yüzüme baktý; "Yok efendi oðlum evlat-larýn sev-gideki farkýný izhar etmek layýk olamaz, amane yalan söyleyeyim Ahmet ilk evladým olduðu içindaha çok severdim. Lakin gördüðüm bir rüya üzerinefarkýnýz yoktur. Ahmet'te genç idim, pek riayetedemedim. Fakat size abdestsiz süt vermedim" diyerekrüyalarýný beyan etmiþlerdi. Merhumenin vefatýndabaþýnda bulundum. Kýbleye müteveccih diz çökükolarak Allah Allah diye ruhunu teslim etti."4

Þimdi sizlerle birlikte okuyacaðýmýz mektup;Fatýma Haným tarafýndan Hulûsi Efendi'ye (asker ocaðý-na) yazdýrýlmýþ, gönderilmiþtir.

6 / 8 / 1941Darende

Pür Þefkat Oðlum ve Yavrum HulûsiBaþta çok selam ve dualarla yüz ve göz-

lerinden hasretle öpüp her an ve her zaman göz-

lerim önünde dolanan hayalinlesarýlmak isterim. PederinleÝbrahim köylere gitti (ÞeyhHamid-i Veli Vakfiye gelirlerinitahsil için), Bedrettin evdedir.Artýk bu mektubu da ben yazdýr-mak mecburiyetinde kaldým.Hanemiz halký cümleten sýhhat-te olup selamlar edip ellerindenöperler. Bedreddin, Ali, Aiþe,Fatýma ve Hayriye ve mini miniHatice ve Sýrrý ve gelin haným vehemþiren Sekine cümlesiellerinden hürmetle öperler. Vekomþulardan Ahmed Efendi ve

hane taraflarý ve Fatma ile ve daha baþka komþu-larýn cümlesi selamet olup selam ederler.

Ýzinli gelmen için buradan Fethi Bey'e mektupyazdýrmak lüzum görüldü idi. Baban köylere gide-ceðinden ola ki ben köylerde iken gelir gider diye,ben köyden geldikten sonra yazdýrayým dedi idi.Bu defa senin 29.6.941 tarihli mektubunu alýncaona da lüzum kalmadý. Bu tarafta þayaný dikkat birhavadis yok. Heman senin saðlýðýný dilerken tekrarolarak sarýlmakla iktifa ederim, caným yavrum.

Vâliden Fatýma.

Aðabeyin Kýzýleniþ'tedir, Ramazan 1'de günübitiyor. Ýyi rahat olduðunu yazýyor. Yavrum geçen-lerde pýnarýna çýktým birkaç söz doðdu.

Pýnarýn yosun tutmuþ akmýyorMor zambaklar çiçekler açýlmýyor kokmuyorGözledim Maraþ'ta asker kalmýþ çýkýp gelmiy-

or

Güller açýldý tiyekler cillendi Hatice hem yürüdü hem dillendi

Gam çekme gönül hiç olurKörpe kuzu yürür koç olurBir gün olur sýlamýza göç olur."5

Bu satýrlarý okuduktan sonra þefkatli bir kucakta,manevi bir ocakta yetiþen evlatlarýn, dünyaya gelmeler-ine sebep olan ebeveynlerini (anne-babalarýný) hephayýrla andýklarý, onlarýn isimlerin de hayýr dualarlahatýrlattýklarýna þahit oluyoruz.

Ruhun Þad olsun Fatýma Haným. Ey Hulûsi Efendi'nin validesi.Büyük bir insanýn büyükannesi.

Ha

týra

Somuncu Baba Kasým-Aralýk 200242 Somuncu Baba Kasým-Aralýk 2002 43

Musa TEKTAÞ

Þefkatli Bir AnneninÞerefli Bir Evladýna Mektûbuna DairdirÞefkatli Bir AnneninÞerefli Bir Evladýna Mektûbuna Dairdir

DÝPNOTLAR:1- Buhari, Edeb 2; Muslim, Birr 1, (2548).2- Muslim, Birr 9, (251);Tirmizi,Daavat 110 (3539).3- Ahmed Aydýn Bolak, Yüz Yýlýn Yetmiþbeþi, s.154, Ýstanbul,2000.4- Es-Seyyid O. Hulûsi Ateþ, Mektûbat-ý Hulûsi-i Darendevi, s.7-8, (Haz. Mehmet Akkuþ)Ank,19965- Bu mektup Bedrettin Ateþ arþivinden alýnmýþtýr.Ýlk defa tarafýmýzca yayýnlanmaktadýr.

Somuncu41.qxd 13.02.2006 13:47 Page 42

Page 22: Editörden KASIM-ARALIK 2002somuncubaba.net/pdf/eskisayi/ · Devleti’ne geçiþi, Yavuz Sultan Selim' in 1517’de Mýsýr’ý fethedip halife ünvanýný almasýyla olmuþtur

Ara

þtýr

ma

Somuncu Baba Kasým-Aralýk 200244

1982 yýlýndan beri, Aralýk ayýnýn 2-9'u arasý VakýflarHaftasý olarak kutlanýr. Bu yýlda bu hesaba göre vakýflarýn20. haftasý olarak kutlanacaktýr. Önceleri üzerinde itana iledurulan ve ardýndan kitap haline getirilen haftalar, maalesefson yýllarda oldukça sönük durumda kaldý. Aslýnda önemliolan tabiatý ile þatafatlý kutlamalar deðil, hayatî durumdaolan konularýn üzerine ciddiyetle eðilmek ve kültür erozy-onunun had safhaya geldiði günümüzde halkýn bu iþleresarýlmasýný ve yardýmýný saðlamaktýr.

Vakfýn sözlük anlamý, durdurma, alý koyma, baðlamademektir. Kelimenin çoðulu "evkaf "týr. Istýlah olarak men-faata bütün topluma olmak kaydý ile, bir mal ve hizmetikarþýlýðýný sadece Cenabý Haktan bekleyerek baðlamak,mülk edinme veya mülk olarak vermeden çýkarmaktýr. Buamaçla sosyal, kamu ve dini alanlarda halkýn istifadesinigaye edinen ecdâd, insaný bencillikten sýyýrmak ve birbirinedaha sýcak yaklaþýmla baðlanmayý hedefleyerek asýrlarca bir-birinden güzel vakýflar kurmuþtur. Böylece yardýmlaþma veyakýnlaþma duygusu sadece belli, gurup veya kiþilere hasolmaktan çýkarýldýðý gibi, müessese halinde sahip çýkýldýðýtakdirde, dünya durdukça ondan toplumun bütün kesim-lerinin istifadesi saðlanmaktadýr.

Vakfýn kaynaðý Kuran ve Hadis-i Þeriflerdir. Âl-i Ýmransuresinin 92. âyetinde Cenab-ý Hak meâlen; "Siz sevdiðinizþeylerden harcayýncaya kadar asla iyiliðe ermiþ olmazsýnýz.Her ne harcayýp tüketirseniz, þüphesiz Allah onu bilicidir."buyurmaktadýr. Yine bu anlamda El-Bakara 110,155 ve El-A'raf 28. ayetlerinde ölmeden önce yollanacak hayýrlarýnzayi edilmeyeceði vurgulanmaktadýr. Gönüller SultanýEfendimiz (S.A.V.) Müslim, Ebu Davud ve Týrmizi'de geçenHadis-i Þeriflerinde "Ýnsan öldüðünde üç þey müstesna,amel defteri kapanýr; Devamlý sadaka, faydalý ilim ve anababasýný hayýrla anan iyi evlad (Bunlara sahip bir insanýnasla defteri kapanmaz hep sevap yazýlýr.) Buradaki devamlýsadakadan maksat, vakýflar olmuþtur. Yine EfendimizinRâmuz'ül-Ehadis'de geçen bir diðer Hadis-i Þeriflerinde"Ganimetler çoðaldýðý ve kanlar akmaya baþladýðý zamanvakýf kurunuz" buyurur. Toplumun zararýna olan eylem,çalýþma ve güya kültür hizmetlerini vakýf adýna kabullenmekbu açýklamalar doðrultusunda kabul edilmeyeceði gibi "batý-dan gelen filin ve uðraþýlarý da çevirirken kelimenin asýlanlamýný dejenere etmemek görev olmalýdýr.

2-VAKIFLARIN TARÝHÝ GELÝÞÝMÝ:Bilindiði gibi her hali ile bütün insanlýða

örnek olan Peygamber Efendimiz (S.A.V)Medine'de gelir getiren yedi mülkünü ve FedekHurmalýðýný vakfederek fakirlere kapanmazkapýyý açmýþtýr. Sahabe, Tabiin ve diðer güzidenesiller kitaplara sýðmayan vakýf eserleri kur-muþlardýr. Vakýflarýn hukuki bir düzenleme altý-na alýnmasý Abbasiler zamanýnda olmuþtur.Vakýf Senetleri tetkik edildiðinde insaný hayranbýrakan "bir tertip dahilinde, yazýsýndanüslûbuna, þekilinden muhtevasýna kadardüzgün olduðu görülür. Besmele ve hamdeleile baþlanan giriþ bölümünün ardýndan, mal vehizmet cinsi belirtilerek hangi amaçlarla kayýtaltýna alýndýðýna iþaret edilmesini takibensadece Allah'ýn rýzasý gözetildiði belirtilmekte-dir.

Þahitler ve idareci Mütevelli Heyeti tasrihedilerek, vakfý ölene kadar yaþatacak görevlileredualar edilmekte ve onu bozup, deðiþtiriportadan kaldýracak olanlara ise Allah'ýn,Resulünün, meleklerin ve bütün insanlarýn la-neti yaðdýrýlmakta hamdle, þükürle son bul-maktadýr.

Vakýflarýn bozulmadan zihniyet olarakgünümüze getirilmesinde Ýmam-ý Azam EbuHanife'nin (R.A.) deðerli talebesi beylikhukukçu Ebu Yusuf'un (Vefatý 798) payý büyük-tür. Ýslâmi literatüre Darül-aceze, Darüþþafaka,akar, aile vakfý, Defterhane, Evkaf-ý Hümayun,Guzat Vakfý, Haremeyn Vakfý, Mütvelli ve ben-zeri onlarca kelimenin girmesi, hep bu uðurdaverilen samimi gayret ve hizmetin netice-sindedir.

3-VAKIFLARIN SINIFLARILMASI VE OSMANLI VAKIFLARINA KISA BÝR BAKIÞ;

Sadece cami, mescid, çeþme ve sebil deðilinsanýn dýþýnda hayvan ve diðer yaratýlmýþlarýbile korumak ve kollamak adýna vakýf hizmetinekoþan þerefli ecdadýmýz, zamanla bu konudaeserlerin pek çoðalmasý karþýsýnda, vakýflarýyönetimleri bakýmýndan sýnýflara ayýrmýþtýr.Aileden idarecileri kalmamýþ vakýflara MazbutVakýflar denilerek Vakýflar Genel Müdür-lüðünün sorumluluðuna býrakýlmýþtýr. Bunlarýnsayýsý 24.742yi bulmaktadýr. Kendi, mütev-ellileri (idarecileri) yönetip ve gözetiyorsa bun-lara da Mülhak Vakýflar denmiþtir ki, yine kont-rolü Genel Müdürlüktedir. Sayýlarý 437dir.Lozan Anlaþmasý’ndan sonra Türkiye'deki azýn-lýk vatandaþlarýn kurduðu vakýflar olup, ayný adýtaþýmaktadýr. Sayýlarý 176yý bulan Azýnlýk Vakýf-larýna son Uyum Yasalarý meyanýnda ileridebaþýmýzý aðrýtacak yetkiler verildiði gibi, aþaðýdagörüleceði gibi kendi insanýmýzdan maalesefesirgenmiþ ve adeta budanmýþtýr. Vakýflarýndördüncü bir bölümü de 1967 den sonra taný-nan vakýflardýr.

Osmanlý Devleti, vakýflarý adeta doruk nok-tasýna çýkararak bütün dünyaya örnek halegetirmiþtir. Osmanlý hükümdarý, Þeyhzade,Kadýnefendi ve hatta diðer mensuplar olarakvakýf yarýþýna girilmiþ 14 ve I5.yüzyýllarda Vakýf-larýn idaresi artýk bir bakanlýkça görüle-mediðinden bu konuda üç bakanlýk kurulmuþ-tur. Araþtýrmacý merhum Ekrem Hakký Ayverdiözellikle Marmara Bölgesini teþkil eden bütüntopraklarýn %17 sinin Vakýf eserleri ve toprak-larý olduðunu kaydetmektedir.

Vakfýn Mânasý, Çýkýþ Kaynaðý ve Önemi

Aydýn TALAY*

Vakfýn sözlükanlamý, durdurma, alý

koyma, baðlamademektir. Kelimenin

çoðulu "evkaf "týr.Istýlah olarak menfaata

bütün topluma olmakkaydý ile, bir mal vehizmeti karþýlýðýný

sadece Cenabý Haktanbekleyerek baðlamak,

mülk edinme veyamülk olarak vermeden

çýkarmaktýr. Buamaçla sosyal, kamu ve

dini alanlarda halkýnistifadesini gaye edinen

ecdâd, insaný bencil-likten sýyýrmak ve bir-birine daha sýcak yak-

laþýmla baðlanmayýhedefleyerek asýrlarca

birbirinden güzelvakýflar kurmuþtur.

Böylece yardýmlaþmave yakýnlaþma duy-

gusu sadece belli,gurup veya kiþilere has

olmaktan çýkarýldýðýgibi, müessese halinde

sahip çýkýldýðýtakdirde, dünya dur-

dukça ondan toplumunbütün kesimlerinin isti-fadesi saðlanmaktadýr.

Somuncu41.qxd 13.02.2006 13:47 Page 44

Page 23: Editörden KASIM-ARALIK 2002somuncubaba.net/pdf/eskisayi/ · Devleti’ne geçiþi, Yavuz Sultan Selim' in 1517’de Mýsýr’ý fethedip halife ünvanýný almasýyla olmuþtur

Ba

sýn

da

n

Somuncu Baba Kasým-Aralýk 200246 Somuncu Baba Kasým-Aralýk 2002 47

Bu kýsa yazýmýzda Osmanlý Vakýflarýna gir-menin ve gözler önüne sermenin imkansýzlýðýnýdeðerli okuyucularýmýzýn ýttýlaýna arzederkenþerefli mazimizden göz kamaþtýrýcý birkaç kesitvermekle iktifa edeceðiz.

Yýldýrým Beyazid'in kurduðu Þifahane’deAllah'ýn izni ile dünyanýn dört bucaðýndangelen hastalara þifa daðýtýlýyor ve Kanuni'ninSüleymaniye Vakfý’ndan günde 30.000 kiþiyemek yiyordu. Bugün dünyanýn en büyükarþivi olan Sultanahmet Arþivini, kuran vakýfanlayýþý olduðu gibi inci tanesi gibikütüphaneleri dizen hep o hayýrda yarýþannesillerdi. Kanuni'nin sadece bir veziri olanÇoban Mustafa Paþa'nýn vakýf eserleri Türkiye,Rusya, Bulgaristan, Yunanistan ve eski Yugos-lavya olmak üzere beþ ülkeyi kaplamýþtýr.Ismarlama tarihlerde haris olarak nitelendirilenIV.Mehmed'in annesi Hatice Turhan Sultan'ýnVakýf senedi 86 yapraktýr.Yeni Cami, Ayasofya,Çanakkale ve Hicaz Su Yollarýný vakýf edinenhayýrlý kadýn 79 dükkan, kahve ve deðirmeningeliri ile Ayasofya'da her sabah namazýndansonra Kuran okunmasýný da vakfýna almýþtýr.1570-1587 yýllarý arasýnda Van'da Bölge Valiliðiyapan Köse Hüsrev Mehmet Paþa'nýn, kýþýn ensert geçen Rahva'da yaptýrdýðý Kervansaraydayolcular üç konak mesafeden karþýlanýr, odunve etli pilav, çorba ikram edilir. Üç günlük mis-afirliðin ardýndan ceplerine harçlýklarý dakonarak yolcu edilirdi. Arapçadan çevirdiðimVakfiyenamesinde soðuktan donmuþ yolcularasakýn hýraman (sert) çehre göstermeyin diye detembih ediyor. Bursa Kestel'de metfun VânîMehmet Efendi'ye ait vakýfda 17 köy bulunmak-ta ve çok çeþitli hayýr eserlerine girdiði bilin-mektedir.

Aydýn'da asýl adý Hasan Çelebi Camii olanEski-Yeni Camisinin bahçesindeki KülliyedeHasan Çelebi Vakfýnda geniþ talebe kadrosununbaþlarýnda bevvab (isçiler) ve muallimleriolmak üzere þehrin bütün erkanýnýn bayram-larýna gidilip, turfanda meyve ve sebzeninzamanýnda öðrencilere alýnmasýný da þart koþ-maktadýr. Bursa'nýn Setbaþý Köprüsü civarýnda1,5 yýl araþtýrmadan sonra tam 400 sene hizmetveren GURABAHANE-Ý LAKLAKAN'ý (Kolukanadý kýrýk kuþlarýn tedavi merkezini 1985yýlýnda buldum ama, satýlmýþ ve periþan halegetirilmiþti.

4-VAKIFLARDA GERÝLEME VE ÝHMAL;3 Mart 1924 tarihinde Evkaf Vekaleti 'nin

kapatýlmasýnýn ardýndan Vakýflar "büyük çaptaihmale ve yýkýma uzamýþtýr. Ýbrahim HakkýKonyalý merhum, Ayasofya'nýn minarelerininyýkým emrine nasýl mani olduðunu acý acýhatýralarýnda anlatýr. Ancak 13 Temmuz 1967 demerhum Osman Yüksel Serdengeçti vearkadaþlarýnýn teklifi ile ve tam 43 yýl sonravakýflar yeniden gündeme gelmiþ ve 903 sayýlýVakýflar Kanunu çýkabilmiþtir. Oldukça büyükbir vakýf varlýðý elden çýkýp heba olmuþtur.Seksen ihtilalinden sonrada vakýflar hakket-medikleri aðýr bir "baský ve mercek altýndatutulmuþ, vakýf kurma kolaylaþtýrýlýp yaygýn-laþtýrýlacaðýna kurulmasý çok zor hale getir-ilmiþtir. Halbuki suçlu olanlar ayýklanýrken vakýfruhunun incitilmemesi ve þevkin kýrýlmamasýgerekirdi. Çünkü bugün bile mahalli idarelerin,kamunun, halkýn her sahada en büyük desteði,bedava hizmet götüreni vakýflardýr. Yakýnzamanlara kadar özel vakýflarýn kuruluþ ser-mayesi 50 milyon lira iken bugün 50 milyaraçýkarýldýðý gibi, bunun karþýlýðý banka hesabýn-da görülmediði, zaman sorgulama baþlamak-tadýr. Ekonomik krizi henüz atlatamadýðýmýz birdönemde bu gibi hasbî kuruluþlara milletimizinne kadar ihtiyacý olduðu takdirlere sunulur.

5 -VAKIF KURMA USÛLÜ;Devlet ve milletimizin kalkýnmasý vakýf

ruhunun þahlanmasýna ve ciddiyetle bu konudagösterilecek gayrete baðlýdýr.

Vakýf kuracak kiþinin reþit ve mümeyyizolmasý ve bir Vakýf Senedinin düzenlenmesigerekir. Hayatta sürecek bir iþleme ait vakýfkurulacaksa veya ölüme baðlý bir tasarruf üzer-ine bina edilecekse, senedi düzenleyecekmakam noterdir. Bunun ardýndan Asliye HukukMahkemesine baþvurularak ve Vakýflar GenelMüdürlüðüne müracaatla vakýf tescil edilir.Merkez Sicil’den sonra Resmi Gazete’de yayýn-lanarak ilan edilir. Ayrýca bir resmi DevletBankasý hesabýna sermaye olarak 50 milyaryatýrýlýp Noter için senede eklenmesi icapetmektedir. Vakýf Senedinde tahsis edilen mal-lar, vakfýn uzuvlarý, teþkilat, isim ve adres belir-tilmelidir.

Vakýf emanetine sahip çýkýlmasýný, korun-masý için ihtimam gösterilmesini beklerkeninsanýmýza sýk sýk en uygun þekilde bilgi verilipteþvik edilmesini beklerken vakýflar haftasýnýnhayýrlara vesile olmasýný dilerim.

Somuncu41.qxd 13.02.2006 13:47 Page 46

Page 24: Editörden KASIM-ARALIK 2002somuncubaba.net/pdf/eskisayi/ · Devleti’ne geçiþi, Yavuz Sultan Selim' in 1517’de Mýsýr’ý fethedip halife ünvanýný almasýyla olmuþtur

Somuncu Baba Kasým-Aralýk 200248 Somuncu Baba Kasým-Aralýk 2002 49

Men

kýb

e

Hazýrlayan:Ýbrahim

Ýran'da yetiþmiþ bü-yük þair ve alimlerden biriolan kitabýn yazarý Mev-lana Abdurrahman Cami22 Þubat 817 (M.1414) , deHarcirt Kasabasýnda doð-du. Nisbetini HarcirtKasabasýnýn baðlý bulun-duðu Câm Þehrinden al-mýþtýr. Yaratýlýþ itibariyletasavvufa meyilli olanCami gençliðinde Nakþi-bendi þeyhleriyle bir aradabulunmuþtur. 1472 de Hac-ca giden Molla Cami hacdönüþü Hüseyin Bay-kara'nýn kendisi için tahsisettiði bir medresede derslervermeye baþlamýþtýr. Arapdili edebiyatýna karþý bü-yük bir ilgi duyan Cami bu dilde bir çok eseryazmýþtýr.

Nefehatü'l-Üns min Hadarâti'l-Kuds adlýeserinin dýþýnda El-fevaid ez-Ziyaiyye, fi þerhilkafiye, Fatihatü'þ-þebab, Vasitatü'l-ikd, Hati-metül Hayat ile Heft Evrenk adý altýndatopladýðý yedi mesnevisi zikredilebilir.

103 mutasavvýfýn hal tercümesini ihtiva e-den Sülemî'nin Tabakâtu'S'Sûfiyye'si önceAbdullah Ensarî Herevî tarafýndan bir kýsýmilavelerle Farsça'nýn Herat þivesine tercümeedilmiþti. Molla Cami bu tercümeyi esas aldý,dilini sadeleþtirdi, Sülemî'de yer alan sûfîlerinhal tercümelerini büyük ölçüde kýsalttý, çok azyeni bilgi ilave etti. Herevî'den sonra yaþayansûfîleri, özellikle de kendi çaðdaþlarýný, büyükmutasavvýflarý geniþçe yazdý. Son þekliyleNefehat'ta 582'si erkek, 34'ü kadýn olmak üzere616 sûfînin hal tercümesi yer almýþ oldu.

Nefehât üzerine þerh, tercüme, zeyl türün-den birçok çalýþma yapýlmýþtýr. Fakat bunlar

arasýnda Lamiî Çelebi'ninyaptýðý Türkçe tercümeninözel bir yerinin olduðundaþüphe yoktur. Lamiî Çelebiesas metinde kýsaltmayagitmezken metin içindebazý ek bilgiler vermiþ, 48Anadolu evliyasýnýn haltercümesini de ilave etmiþ-tir. Özellikle erkek muta-savvýflar kýsmýnýn sonundayer alan Hamid b. MusaKayserî, Hacý Bayram An-karavî, Akþemseddin b.Hamza, ibrahim b. SarrafHüseyin, Geyikli Baba,Yazýcýoðlu Ahmed veMuhammed Çelebiler ileYunus Emre ve HacýBayram Veli'nin hal ter-

cümeleri hemen dikkati çeker.Lamiî tercümesinde Arapça ve Farsça

beyitler, kelam-ý kibarlar aynen verilmiþ ve alt-larýnda Türkçe tercümeleri aktarýlmýþtýr. Bu ter-cümenin en önemli özelliði herhalde diliolmalýdýr. Hem Türkçenin bütün imkânlarýnýçok güzel bir þekilde vermesi, hem de tasavvufîilkeleri, hakikatleri çok kýsa ve özlü olarakaktarmasý, hatta atasözü, hikmet ve kelam-ýkibar haline getirmesi çok büyük bir baþarýolmalýdýr. Bir ölçüde edebî verimlerden kalka-rak klasik dönemin iktisadî ve sosyal zihniyeti-ni açýklamaya ve çözümlemeye çalýþan mer-hum Sabri Ülgener en güzel örneklerini bu ter-cümede bulabilmiþtir,1

Molla Cami Nakþî tarikatýna mensuptu.Fakat kendisi þark ve garp tasavvufunu mezeve telif eden kiþi olarak tanýnýr. Endülüslü IbnArabî ile Mýsýrlý Ibn Farýz tarafýndan iþlenen vegeliþtirilen vahdet-i vücud ekolüne baðlýtasavvuf anlayýþý, Nakþî tarikatý çevrelerine

büyük ölçüde Cami vasýtasýyla yerleþmiþtir.Cami'nin eserlerine ve çalýþmalarýna baktýðýmýzzaman bunu rahatlýkla görebiliriz. Tercüme veþerhleri arasýnda Ýbn Arabî, Ýbn Farýz, FahreddinIrakî, Mevlâna, Hâce Parsa'nýn eserleri bulunmak-tadýr.

Molla Cami'nin bu özellikleri ve yöneliþiNefehât' a da yansýmýþtýr, islâm dünyasýnda vebütün tarikat çevrelerinde büyük bir ilgiye mazharolmasýnda bunun da payý olsa gerektir.

Molla Cami'nin H.883 (M.1478) de kalemealdýðý Nefehatü'l-üns min Hadratil Kuds adlý eseriniLami Çelebi Türkiye Türkçesine tercüme ederekbüyük þöhret kazanmýþtýr. Lami Çelebi yapmýþolduðu bu tercümeye "Fütuhul Mücahidin litervihkulüb el Müþahidin" adýný vermiþti. Fakat kitapNefehatü'l-üns' ün tercümesi adýyla yayýlmýþ veþöhret bulmuþtur. Ýncelemeye esas aldýðýmýz eser H.1289 tarihli taþ baský, 711 sayfa (15x24) ebatlýeserdir. Deri ciltli ve kapaðý yaldýz baskýlýdýr. LamiÇelebi kitabýn ilave kýsmýnda bahsettiði SomuncuBaba'nýn Aksaray'da vefat ettiði yönünde görüþbeyan etmektedir ancak, arþiv belgeleri ve sonyapýlan araþtýrmalarda Osmanlý vesikalarý SomuncuBaba (Þeyh Hamid-i Veli) hazretlerinin kabrininDarende’de de bulunduðu ilmi çevrelerce kabuledilmektedir. Biz metne sadýk kalarak Nefehatü'l-Üns adlý eserde Þeyh Hamid-i Veli (ks)'denbahsedilen bölümü aynen naklediy-oruz;

Þeyh Hamid bin Musa el-Kayseri Kaddesallahu Teala Sýrre,Kay-seri þehrindendi, ve kabrimüteberrikleri Aksaray’dadýr ki,Baðdad gibi burcu evliyadýr,müteehhirin meþayihin kibarýn-dandýr. Cami-i Ulumi, zahiri vebatýnýdýr zamanýnda müteayyinolmuþ idi. Ve keramaatý haddibeyandan mütecavizdir. EvaildeBursa'da çok olmuþtur. Mübarekarkalarý ile ekmek satar idi."Müminler Somunlar" der imiþ.Halayýk-ý teberrüken ekmeðinkapýþýrlar imiþ. Derler ki MevlanaÞemseddin Muhammedil Fenariki, rumun mevali-i izamýndan vemerci-i kiramýndan ve kýdvetül u-lema ve ekabir iken anlara iradet

getirmiþti. Ve anýn fazlýna her vechile muterif idi.Zahirde tari-kýný þeyh Hoca Aliyi Erdebili denalmýþtýr. Amma üveysi idi. Sulta-nul Arifin BeyazýdýBasta-mi''(K.S)nin ruhundan terbiyet bulmuþtur.

Hazreti hýzýr Aleyhisselatý Vesselam ile müsa-habet edenlerdendir. Âl-i Osman'dan YýldýrýmBeyazýt Han Aleyhi rahmeti vel gufran Bursa'da UluCami-i Kebir-i inþa edicek Þeyh Hamid Hazret-lerinden anda vaaz olmaðý iltimas eyledi. Þeyh dahiemirlerine imtisalen bir kaç daf'a anda vaaz eyledi.Halayýkýn kendüye ziyade iclal ve ikbalini görüphemin Bursa'dan çýkýp Aksaray'a müracaat etti veanda fukara cemaatý ile müsahabet ve irþat üzerineoldu. Ve þerifi müsahabeti ile bihad talipler haziznefsaniyetten evcu ruhaniyete terakki ettiler. Þuca-iddini Karamani ve Muzafferi Larendevi ve HacýBayramý Ankaravi gibi ve gayrýhüm MevlanaAyastan Kaddesallahü sýrreh menkuldur ki "ÞeyhHamid Kaddesellahu sýrreh mütehhirin meþayýhinkibarýndandýr. Kim yaðmalandý ise yaðmalandý,Þeyh Hamid herkiz yaðmalanmadý" ve sikattanþöyle naklettiler ki "Hazreti Þeyh nice yýllarDýmýþk'da haný kahý Bayazidiye de (BeyazýdýBestami' nin tekkesi) o tariki azizlerinden birininhizmetinde tekmili tarikat eylemiþtir. Ve taçlarýnýntepesinde ki pul anýn alametidir. Badehu Hoca AliyiErdebili ye varmýþtýr. Salahla maruf takva ile mevsuffukarayý zeyniyye azizlerinden bir esnayý müsaha-

bette bir gün münasebet düþüpbu hakire etti: "bizim yerimizdesipahilikten feragat etmiþ MusaDede derler bir derviþ vardý. ÞeyhHamid Hazretlerinin hizmetindeçok olmuþ idi. Andan mesmu'durki (þöyle iþittim k)i: Þeyh Hamidinderviþlerinden biriki zýraat ehli idi.Bir gün ittifaký þeyh için bir tarla vekendisi için bir tarla ekti. Þeyh içinektiði tarla onmadý ve þeyh bir güntaþra gidip ol derviþe "bizim tar-lamýz hangisidir" deyu sual eyledi.Ol derviþ hayasýndan kendi tar-lasýný hazreti þeyhe bu sizindirdeyu gösterdi. Þeyh tarlaya nazaredicek melul oldu. Ol derviþ etti:Sulta-ným niçin melul oldunuz?Buyurdu ki, "hiç dünyamýzonduðu yok idi, acep bu hangigünahýmýzdan oldu"...

Nefehatü’l Üns Adlý Eserde

ÞEYH HAMÝD-Ý VELÝ (K.S)

Somuncu41.qxd 13.02.2006 13:48 Page 48

Page 25: Editörden KASIM-ARALIK 2002somuncubaba.net/pdf/eskisayi/ · Devleti’ne geçiþi, Yavuz Sultan Selim' in 1517’de Mýsýr’ý fethedip halife ünvanýný almasýyla olmuþtur

Mu

tfa

kta

n

Somuncu Baba 50

Bal KabaðýTatlýsýBal KabaðýTatlýsý

Sýdýka SARI

Malzemeler;2 kg Balkabaðý2,5 Su bardaðý þeker1 Su bardaðý ceviz veya fýstýk Yapýlýþý;Kabaklarý iri iri dilimleyelim. Kabuklarýný soyup

çekirdeklerini yýkayalým. Sonra iki-üç parmak geniþ-liðinde keselim. Büyük ve yayvan bir tencereyekabaklarýaralarýna þeker serperek kat kat dizelim. Kabaðý tenceredebir gece aðzý kapalý bekletelim. Bu bekleme sýrasýndakabak su salacaðýndan piþirirken ayrýca su koymamýzagerek yok. Geceden ýslattýðýmýz kabaklarý orta ateþteyumuþayana kadar piþirelim. Kabaðýn þerbetinin koyu-laþmasý içir bir süre de tencerenin kapaðý açýk olarakpiþirelim. Soðuduktan sonra servis tabaðýna alýp,üzerine iri döðülmüþ ceviz dökülerek servisyapýlýr.

Afiyet olsun. Nasrettin Hoca’nýn ceviz aðacýnýn

altýnda bir balkabaðý hikayesi var ama,anlatmaya hacet yok, cümlenizcemalumdur. “Her þey yerinde güzel”

Kasým-Aralýk 2002

Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi 30/10/1983 tarihinde misafirleri ile

Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi yeðenleri ve torunlarýyla

Somuncu41.qxd 13.02.2006 13:48 Page 50

Page 26: Editörden KASIM-ARALIK 2002somuncubaba.net/pdf/eskisayi/ · Devleti’ne geçiþi, Yavuz Sultan Selim' in 1517’de Mýsýr’ý fethedip halife ünvanýný almasýyla olmuþtur

mezkûr þeyhde gördüðü bir feyiz ve faziletdolayýsýyla kendisine intisâb etmiþtir. Bilâhare Hz.Mevlânâ'nýn türbesinin bulunduðu Kubbe-iHadrâ'yý yenileyerek, Mevlânâ kürsüsünü tamirettirmiþtir.13

Köprülüzâde Fâzýl Ahmed Paþa, AtpazârîOsman Fazlý Efendiden hoþlanarak, devamlý yaný-na gelip sohbet etmesini istemiþtir.14

SONUÇKuruluþundan itibaren tasavvuf erbâbý ile

dâimâ dirsek temâsýnda olan Osmanlý pâdiþahlarýve devlet adamlarý, meþâyiha karþý ilgilerini XVII.yüzyýlda da sürdürmüþlerdir. Tasavvuf ehlinin budenli sevilmesi ve bütün toplum kesimlerince

hüsnü kabul görmesinin temelinde idârecilerinonlara karþý gösterdiði sevgi, saygý ve destek etkiliolmuþtur. Pâdiþahlar gönül ehli bu insanlarýn kimizaman ziyaretlerine gider, kimi zaman sarayaçaðýrýr, vaazlarýný dinler, nasihatlarýna kulak verir-lerdi. Meþâyih, onlara öncelikle hukûkullahýgözetmelerini, adâletle davranmalarýný öðütler,yapýlan yanlýþlýklarý çekinmeden eleþtirirlerdi.Gerek sefere çýkarken gerekse sefer esnâsýndaaskerin mâneviyâtýný yükseltmek için meþâyihdanistisnasýz istifade edilmiþtir. Bu samîmî iliþkilersonucunda, idâreciler bâzý tarîkatlara tekke vevakýflar tesis etmiþ, kimilerini vergiden muaf tut-muþ, bâzýlarýna hazîneden maaþ baðlamýþtýr.

13-Mehmed Ziya, a.g.e., 133-134. 14-Ýsmail Hakký, Tamâmu'l-Feyz, vr. 52b; Aynî, Türk Azizleri, 26-27.

Dr.Necdet YILMAZ

B. DÝÐER ÝDÂRECÝLER VE MEÞÂYÝHDönemin önemli sadrazamlarýndan

Halil Paþa, Aziz Mahmud Hüdâyî Efendi1 veÝdris Muhtefî'nin baðlýsýdýr.2 Bununla birliktebir çok vezir de Ýdris Muhtefî'nin baðlýlarýarasýna girmiþtir.3

III. Mehmed'in veziri Güzelce MahmudPaþa, Ramazan Mahfî Efendi'nin baðlýlarýn-dandýr. Ramazan Efendi onu SadrazamYemiþçi Hasan Efendi'nin hýþmýndan koru-muþtur.4

Sadrazam Ferhad Paþa, LâmekânîHüseyin Efendinin baðlýsýdýr. Aralarýnda mek-tuplaþmalar vâki olmuþtur. Bunun yanýndabaþka vezirlerin de onun baðlýlarý arasýnagirdiði belirtilmektedir.5

Abdülmecid Sivâsî Efendi'nin halîfe-lerinden Mýsrî Ömer Efendi, Tophane'de KýlýçAli Paþa Câmii'nde vâiz iken, Tabaný YassýMehmed Paþa'nýn Sivâsî Efendi'ye ricâsý üzer-ine, Sivâsî Efendi onu, Mýsýr'daki Hânikâh-ýNizâmiyye'ye halîfe olarak göndermiþtir.6 Onbeþ sene bu tekkede irþâd, va'z ve nasihattabulunduktan sonra, 1053/1643 senesi sonun-da Civan Kapýcýbaþýzâde diye tanýnanMehmed Paþa vezîr-i âzam olunca aralarýndaolan muhabbetten dolayý Ömer Efendi'yitekrar Ýstanbul'a davet etmiþ ve buradaSofular Tekkesi'ni kendisine tevcîh etmiþtir.7

Nakþî þeyhlerinden Saçlý Mustafa Dedeiçin Sadrazam Kara Mustafa Paþa bir hücreinþâ etmiþ ve bu zât vefat edinceye kadarburada yaþamýþtýr. Vefat ettikten sonra daKapýcýbaþý diye bilinen Sadrazam MehmedPaþa tarafýndan kabri üstüne bir türbe inþâettirilmiþtir.8

Sadrâzam Sofu Mehmed Paþa (v.1060/1650) Yenikapý Mevlevîhânesi ÞeyhiDoðânî Ahmed Dede'nin baðlýlarýndandýr.9

IV. Murad'ýn serdârý Vezir Ahmed Paþa1059/1649 senesinde Konya'ya gelip PîrHüseyin Çelebi (v. 1071/1660)'ye baðlanaraksülûkunu tamamlamýþ, Melek AhmedPaþa'nýn Peçe Mevlevîhânesi'ni inþâ ettirme-siyle de buraya þeyh tayin edilmiþtir.10

IV. Murad'ýn þâtýrbaþýsý Þâtýr MehmedDede'nin, Baðdat Seferi dönüþü Konya'dakalarak mevlevî usûlü çile tamamladýðýbildirilmektedir.11

Köprülü Mehmed Paþanýn oðlu MustafaPaþa ve bir çok vezir Sivâsî meþâyihindenAnkaralý Karabaþ Mahmud Efendinin münte-siblerindendir.12

Sadrâzam Köprülü Mehmed Paþa'nýnkardeþi Hasan Aða, Yenikapý MevlevîhânesiÞeyhi Kârî Ahmed Dede'nin baðlýsýdýr. OnunAmcazâde Hüseyin Paþa diye bilinen dahasonra vezirlikde de bulunmuþ olan oðlu, ilkdönemlerde tarîkata karþý soðuk davranýrken,

Ara

þtýr

ma

DÝPNOTLAR1-Yýlmaz, Celvetiyye, 132-134. 2-Müstakimzâde Sülayman Sadeddin, Risâle-i Bayrâmiyye-i Melâmiyye,

Süleymâniye Kütüphânesi, Nâfiz Paþa, nr. 1164, vr. 44a. 3-Kâtip Çelebi, Fezleke, I-II, Ýstanbul 1287, I, 374; Sarý Abdullah Efendi,

Semerâtü'l-Fuâd fi'l-Mebde-i ve'l-Meâd, Ýstanbul 1288, , 261. 4-Bk. Atâyî Abdullah Efendi, Hadâiku'l-Hakâik fî Tekmileti'þ-Þakâik, haz.

Abdulkadir Özcan, II, Ýstanbul 1989, 604; Hulvî, a.g.e., 596; Harîrîzâde, a.g.e.,II, vr. 66b; Hüseyin Vassâf, a.g.e., V, 7.

5-Abdülbâki Gölpýnarlý, Melâmîlik ve Melâmîler, Ýstanbul 1992, 81-82.

6-Nazmî, a.g.e., 184-185; Þeyhî, a.g.e., I, 556; Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmâ-nî Yahud Tezkire-i Meþâhîr-i Osmâniyye, I-IV, III, 587.

7-Nazmî, a.g.e., 87, 191; Þeyhî, a.g.e., I, 556. 8-Þeyhî, a.g.e., I, 149, 150; Hüseyin Ayvansarâyî, Hadîkatü'l-Cevâmi', I-II,

Ýstanbul tarihsiz, I, 13. 9-Ayvansarâyî, Hadîka, I, 221-222. 10-Sahih Ahmed Dede, a.g.e., 206, 209. 11-Evliyâ Çelebi, a.g.e., IX, 56; Sâkýb Dede, a.g.e., II, 182; Sezai Küçük, "Halep

Mevlevîhânesi", ÝLAM, III, sy. 2 (Temmuz-Aralýk 1998), 79 vd.12-Nazmî, a.g.e., 324.

Osmanlý DevletAdamlarý ve Tasavvuf

(XVII . Yüzyýl)

Somuncu Baba Kasým-Aralýk 200252 Somuncu Baba Kasým-Aralýk 2002 53

Geçen Sayýdan Devam

Somuncu41.qxd 13.02.2006 13:48 Page 52

Page 27: Editörden KASIM-ARALIK 2002somuncubaba.net/pdf/eskisayi/ · Devleti’ne geçiþi, Yavuz Sultan Selim' in 1517’de Mýsýr’ý fethedip halife ünvanýný almasýyla olmuþtur

Somuncu Baba Kasým-Aralýk 200254 Somuncu Baba Kasým-Aralýk 2002 55

Ergenlik çaðý diye nitelendirdiðimiz yaþ12-21 yaþ arasýdýr. Bu döneme psikologlar;

-Yeniden doðuþ çaðý-Baþarma çaðý-Bireyin baðýmsýzlýk verdiði çaðolarak adlandýrmaktadýrlar. Buradan da

anlýyoruz ki ergenlik çaðý, Kiþiliðin geliþi-minde önemli bir dönem ve bunalýmlý birdönem olduðu anlatýlmaktadýr. Bu dönemdebirey toplumun engelleriyle karþýlaþýr.

Toplumun bireye yüklediði görevlerbireyler için bir engelliyici olarak algýlanýr. Birsüre sonra çocuklarýnýz toplumun yüklediði busorumluluklarý alýr ve toplum tarafýndan beðe-nilmek ister, yerine getiremediði görevlerolduðunda ise kiþiliðinde çeliþki ve güvensiz-likler oluþur.

Ergenlik çaðýnýn bitimine kadar çocukþunlarý baþarmalýdýr.

1- Cinsel rolünü kabullenme ve bu roleuygun davranýþ geliþtirme

2- Kendisi ile ilgili önemli kararlarý vere-bilme

3- Arkadaþlýk, iþ birliði, liderlik yetenek-lerini geliþtirme

4- Kendine uygun mesleði seçme5- Öz kimliðine ulaþma ve bunu kabullen-

meBu görevler bir birinden baðýmsýz

düþünülmemelidir. Bu görevlerin birindekiaksaklýk diðer geliþim süreçlerini de etkileye-cektir.

Ergenlik döneminde dikkat edilecekhususlar

1- Ergenlik döneminde çocuklarýmýzýnyetiþkinden daha çok protein, mineral ve vita-mine ihtiyacý vardýr.

2- Bu dönemde beðenilmek yolu ilegüven kazanmak istenir. Aþýrý kilolarý olançocuklarýn bilinçsizce zayýflama rejimleri yap-malarýna engel olunmalýdýr.

3- Büyüyen ve geliþen bedenlerindenutanç duyma olabilir. Bu yüzden kambur otur-ma, hantal yürüme gibi zararlý alýþkanlýklarayönelebilirler.

4- Yüzlerinde çýkan sivilcelerden utançduyabilirler, bunun hormonel bir þey olduðunuherkeste çýkabileceðini, kalýcý olmadýðýnýanlatýlmalý

5- Kýz çocuðu anneye, erkek çocuðubabaya benzeyecektir. Bu yüzden bu yaþlardakýz çocuðuna anne, erkek çocuðuna da babayardým etmelidir.

Unutmamalýdýr ki, ergenliðin ilk yýllarýn-da çocuklarýmýz bize göre;

-Asi ve hýrçýn-Evde huysuz, dýþarýda sýkýlgan, durgun ve

dalgýn-Kendi baþýna buyruk ve sorumsuz-Alýngan, karamsar, ters, olur olmaz her

þeye aðlayan-Ders çalýþmayan, süse düþkün, çok

gezen, bazen yalan söyleyen-Banyoya girmek istemeyen, elini yýka-

mayan-Týrnak yiyen, öðünen, kabadayýlýk yapan,

aptalca antikalýklar yapan-Yüksek sesle konuþan, kurallarý küçüm-

seyen, dikkatsiz, boþ vermiþ-Küstah konuþmalarý olan, büyükleri

beðenmeyen bir görünüm sergilerlerÝþte bunlarýn hepsi ergenlikte yaþanmasý

normaldir.Ergenlik dönemindeki bu baþkaldýrýlar

baðýmsýzlýk gereksiniminden ve kendisine birkimlik arayýþýndan gelir. Bu yýllar o kadarönemli yýllardýr ki kiþinin bu zorlanmalarý suçiþleme, intihar, daha sonraki yýllarda ortayaçýkarak "ruh hastalýklarý" ve kiþilik bozukluk-larýna sebep olabilir.

Bizler anne-baba ve öðretmenler olarak;sevgi ve þefkati esirgemeden ve çocuðumuzüzerinde baský kurmadan ona güvendiðimizi veonu anlamaya çalýþtýðýmýzý hissettirmeliyiz.Her davranýþýný eleþtirmek yerine zarar vere-bilecek davranýþlarý hatýrlama yolunuizlemeliyiz.

Ergenlik çaðýnda çocuklarla iletiþimBu dönemde çocuklarýnýzla

nasýl iletiþim kurduðumuza birbakalým

Çocuðumuz için;-Böyle kötü çocuðun annesi

olmak istemiyorum, sen birmikropsun

-Ayþe çok tembel ve hiç söztutmuyor

-Ali çok inatçýdýr veboþboðazdýr

-Ayþe pasaklý ve hiç söz tut-maz

-Sen aptalmýsýn - sen gerizekalýmýsýn

-Hiç söz tutmuyor ve küstahçabaðýrýyorsun

Çocuðumuz için düþündü-ðümüz bu yakýþtýrmalar sözce özsaygýlarýný geliþtirici sözler mi?Elbetteki hayýr!

Burada kullandýðýmýz sen dili çocuðu aþaðýla-yarak onu suçlayarak kiþiliðine yönelik mesajlariletmektir. Bu tür sözler dayaktan çok daha kalýcý vezedeleyicidir. Sen dili, çocukta direnç ve baþ kaldýrýduygusu uyandýrmak dýþýnda hiçbir tesir yaratmaz,bu ifadeleri çokca duyan çocuk sizlerin ifadesi ile,yüzsüzleþir, haksýzlýða uðradýðýný düþünür.

a.Suçlama Kusur BulmaBizler güçlü görünmek için suçlamayý kul-

lanýrýz. Suçlama da bulunan bizler, görünüþte haklýve güvenli gibi gözükebilir fakat derinlerde kiþiliðihakkýnda kuþku ve güvensizlik duyar.

Çocuk suçlandýðýnda benlik saygýsýnda aþýnmaolacaðýndan oda eleþtiriye geçebilir, ya da katý birsavunma içine girer. Örnek: Buda zaten hiçbir þeyidoðru dürüst yapmaz.

b.YatýþtýrmaBenlik saygýsý ve barýþý koruma yöntemidir.

Evet barýþa ulaþýr fakat, sorun çözülmemiþ derinleresaklanmýþtýr.

c.Dikkat DaðýtmaSorundan uzaklaþma. Sorunu görmezden

gelmektir, bu da sorunu çözmezd.Emir Vermek, Göz Daðý Vermek, Nutuk

Çekmek Yargýlamak

Dinlemenin önemi:1- Edilgin Dinleme: Çocuðu-

nuzun sorunlarýný isteklerini hiçkonuþmadan dinlemedir. Çocuðu buþekilde dinlediðinizde kabuledildiðini, duyumsandýðýný çocuðahissettirmiþ olursunuz ve bir çokkonuda yüreklendirmiþ olursunuz.Çocuðunuzu dinlerken hiç konuþ-mamanýz gerekmektedir, bu yüzdenbaþýnýzý sallayarak çocuðunuzukabul ettiðinizi hissettirirsiniz.

2- Etkin Dinleme: Çocuðu-nuzun bir dinleyiciye ihtiyacý vardýr,(ayný sizin gibi) çocuðunuzun ben-lik saygýsýný geliþtirme veçocuðunuzla saðlam bir iliþki içindinleme çok önemlidir. Etkin din-leme "çocuðunuzun yerine kendi-nizi koyarak onun neler yaþadýðýný,neler duyumsadýðýnýn anlaþýl-masýdýr. Anlaþýldýktan sonra bununona yansýtýlmasýdýr" Etkin dinleme

dünyaya çocuðunuzun gözüyle bakmayý ve onunanlaþýldýðýný iletmeyi gerektirir. Etkin dinlemedesorunlara çözümü yine çocuk bulur. Örnek:Çocuk:Okula gitmek istemiyorum

Anne-baba :Okulla ilgili sýkýntýlarýn var (etkindinleme-empati)

Çocuk :Matematik dersini sevmiyorumAnne-Baba :Matematik dersi ile bir sýkýntýn

varÇocuk :Matematik ödevleri çok zorAnne-Baba :Matematik ödevini yapmadýðýn

için gitmek istemiyorsunÇocuk :EvetKapý AralayýcýlarBu tepki biçimi çocuðun daha ayrýntýlý konuþ-

masýný, kendini açmasýný saðlayan tepkileridir.Örnek: "Annene iliþkin (öðretmenine) duygularýnneler?

- Seni dinliyorum anlat?- Bu konuda düþüncelerini merak ediyorum?- Bana örnek verir misin?Bu sorular çocuðun daha çok konuþmasýný ve

çocuðun yüreklenmesini saðlar.Ben Dili (Sen dili yerine)Ben dili direnç ve baþkaldýrmayý daha az ortaya

çýkarýr, davranýþýn deðiþmesinde çocuða sorumlulukverir.

Ergenliðin ilk yýllarýnda

ggeelliiþþiimmsseell ggüüççlleerr vvee kkiiþþiilliikkG

ençl

ik

Mustafa AY

Somuncu41.qxd 13.02.2006 13:48 Page 54

Page 28: Editörden KASIM-ARALIK 2002somuncubaba.net/pdf/eskisayi/ · Devleti’ne geçiþi, Yavuz Sultan Selim' in 1517’de Mýsýr’ý fethedip halife ünvanýný almasýyla olmuþtur

haným elinde paketi göstererek 'Gülsüm bunlarý senmi ayýrdýn?'diye sordu.

-Evet abla. Onlarý geçen gün gelen bir kadýnayýrdý. Bu gün gelip alacak. Bak sana Öznur'utanýþtýrayým. Bu sene doktor oluyormuþ. AyþeHaným gülerek Öznur'a döndü ve,

-Ya, öyle mi? Ne güzel. Benim kýzým da busene Boðaziçi'ni bitiriyor. Çok güzel bir duygu.Sizin mecburi hizmetiniz var deðil mi?

Evet. Ama benim evlenip Amerika'ya gitmeihtimalim var. Mesleðime galiba orada devam ede-ceðim.

Öznur bu son cümleyi söylerken derin bir içgeçirdi. Bunu fark eden Gülsüm 'Gel Öznur seniDilara Haným'la tanýþtýrayým. Onun da eþi doktor.Yani ortak bir yanýnýz var.'diyerek kolundan tuttu veDilara Haným'ýn yanýna götürdü.

-Dilara Haným Öznur'u seninle tanýþtýrmakistiyorum. O da eþiniz gibi doktor.

-Memnum oldum Öznur. Hoþgeldin. Demekdoktorsun. Mecburi hizmetini yaptýn mý?

-Hayýr efendim henüz yapmadým. Öznur böyle söylerken Dilara Haným ses

tonundan onun pek de huzurlu olmadýðýný anladý.Gözlerinin içine bakarak þefkatli bir sesle 'Birkaçseneye kadar hastanemiz bitecek. Ýnþallah seni dedoktor olarak orada görürüz.'dedi. Bu söz üzerineÖznur birden içinin aydýnlandýðýný hissetti. Sankiiçini kaplayan huzursuzluk bir anda daðýlmýþtý.Kendi kendine bile itiraf etmekten çekindiði sýkýn-týsýnýn nedenini Dilara Haným ortaya koymuþtu.Evet, o halkýna hizmet etmeliydi. Kendi rahatýnýdüþünmeden önce insanlarýn derdine çare olmalýydý.Evlenip Amerika'ya yerleþmek kolay bir yoldu. Zorfakat anlamlý olan köylerde bir çok güç þartlar altýn-da olan insanlara yardým etmekti. Dilara Haným'adönerek 'Burada kalýp toplanmanýza yardým edebilirmiyim?'

-Ýstiyorsan kalabilirsin. Gülsümle AyþeHaným'ýn yanýna git onlar sana ne yapacaðýný gös-terirler.

Bir süre sonra herkes kendi sergisini toplamayabaþladý. Bu arada Dilara Haným onlara sürekli neyapacaklarýný söyleyip kalan eþyalarýn düzenlitoplanmasý için uðraþýyordu. Herkes Öznur da dahilcanla baþla çalýþýyor ama asla yorgunluk ifadesigöstermiyorlardý. Bu arada kermese gelenlerdenbazýlarý 'Aa! Gidiyor musunuz? Size çok alýþmýþtýk.'diye üzüldüler. Gülsüm Öznur'a dönerek 'Bak bunlar

bizim abone müþterilerimiz. Her gün gelip mutlakabir þeyler alýrlar. Söylediklerine göre buradaki huzu-ru hiçbir yerde bulamýyorlarmýþ.'dedi. Öznur içinde-ki sýkýntýlardan kurtulup karar veren insanlarýn duy-duðu hafiflikle gülümseyerek eþyalarý koliye yer-leþtiriyordu.

Toplama iþi bittikten sonra herkes birbiriylehelallaþtý. En son Dilara Haným Öznur'a dönerek'Ben Gülsümlerle gideceðim. Üsküdar tarafýnda otu-ruyorsan seni de býrakalým.'dedi. öznur çok memnunoldu. Yeni bulduðu bu dostlardan hemen ayrýlmakistemiyordu. Arabanýn ön tarafýna kermese girerkengördüðü ve birbirlerine'Abi'diye hitap eden o iki kiþioturdu. Onlardan yaþça büyük olanýn Gülsüm'ün eþi,diðerinin de Dilara Haným'ýn oðlu olduðunu öðre-nince 'Bunlar ailece çalýþýyorlar herhalde' diyedüþünerek çok þaþýrdý. Arkaya Dilara ve AyþeHaným, Gülsüm ve Öznur olmak üzere dört kiþioturdular. Diðer çalýþanlar salonun önüne dizilmiþti.Hepsinin gözünde yaþ vardý. El sallayarakvedalaþtýlar. Arabada oturanlarýn hali de onlardanfarklý deðildi. Öznur böyle sýcak bir sevgiyi ilk defagörüyordu. Yine aklýna babasý geldi, “Doðruyerdesin.'der gibi gülümsüyordu ona. Önce DilaraHanýmla Ekrem'i býraktýlar. Dilara Haným inerken'Hakkýnýzý helal edin. Öznur seni tanýdýðýma çoksevindim. Bizi sakýn unutma, sýk sýk ara.'dedi. DilaraHanýmýn gözleri yaþ doluydu. Arabada ise AyþeHanýmla Gülsüm arkasýndan aðlayarak baktýlar.Daha sonra Öznur'u eve býraktýlar. Öznur 'Hayatýmýnen güzel günüydü. Hepiniz sað olun.'diyerekvedalaþtý ve araba gözden kaybolana kadar arkasýn-dan baktý.

................................ Üç ay sonra Otobüs Elazýð'a yaklaþtýkça genç kýzýn heye-

caný artýyordu. Bu genç kýz Elazýð'ýn küçük birkasabasýndaki saðlýk ocaðýna mecburi hizmet içingiden Öznur'dan baþkasý deðildi. Öznur kermesteverdiði karardan sonra Emir'le konuþtu ve birlikteanlaþarak evliliklerini iki sene sonraya ertelediler.Emir’de Amerika'ya gitmeyip buradaki fabrikalarýnbaþýna geçecekti. Yalnýz sýk sýk abisi Erhan'ýn yaný-na gidip o orda Emir burada iþleri yürüteceklerdi.Yani babasýnýn dediði gibi “Ýnsan Allah'a olaninancýný ve umudunu yitirmezse bütün sýkýntýlaryavaþ yavaþ yok oluyordu”. Öznur derin bir huzurlakendi kendine gülümseyerek 'Allah'ýn rahmeti bol,kadri yücedir.'dedi.

Salon çok büyüktü. Duvarlarda asýlý duranrenk renk el iþleri, danteller, yatak takýmlarý çokgüzel görünüyordu. Mallarýn miktarý son günolmasý nedeniyle oldukça azalmýþ olmasýnaraðmen Öznur ilk defa bu kadar büyük bir ker-mes gördüðünü düþünüyordu. Burada yokyoktu. Masalarýn arkasýnda duran hanýmlargelen müþterileri ayakta karþýlýyor ve güleryüzle onlara yardýmcý olmaya çalýþýyorlardý.Salona genel bir sükunet ve huzur havasýhakimdi.Öznur aðýr adýmlarla dolaþýrken birdenteypten gelen bir ilahi sesiyle irkildi.

'Ey veli nimetim ey caným baba Ey gamlý gönlümün gamlý neþ'esi Ey kanlý yaþ döken gözümün nuru

Ey beka-yý devlet-i þaným baba Ey dertli can-u hem dermaným baba Ey mahzun gönlüme her aným baba'

............................. Birden babasý aklýna gelerek gözleri

doldu. Zaten son zamanlarda babasýný o kadarçok düþünüyordu ki bu duruma bazen kendi deþaþýyordu. Sanki babasý onu bir hata yapmaktankurtarmak istiyordu. Öznur böyle düþünürkengözlerine dolan yaþlarý sildi. Onun bu hali ker-meste çalýþanlardan Gülsüm'ün dikkatini çekti.Yanýna yaklaþarak 'Kermesimize hoþ geldiniz.Ben Gülsüm. Buyurun size yardýmcýolayým.'dedi. Öznur kendisine gülümseyerekbakan bu kadýna 'Teþekkür ederim. Ben deÖznur. Þöyle bir bakýyordum.'

-Kermesimizde istediðin her þeyi bula-bilirsin. Önce buradaki yatak takýmlarýný vepikeleri göstereyim.

Gülsüm'ün samimi hareketleri çok hoþunagitti. Hiç ablasý olmamýþtý ama onu bir abla gibiyakýn hissetmiþti kendine.

-Hiç böyle bir kermes görmemiþtim nekadar büyük. El iþlerinizde çok zengin. Buneyin yararýna yapýlýyor.

-Darende'de hastanemiz yapýlýyor. Orada

küçük bir devlet hastanesi var. Darende'ye veçevre köylere yetmiyor. Osman Hulusi EfendiVakfý bu hastaneyi yaptýrýrken hayýrsever insan-lar da elinden geldiðince onlara destek veriyor.

-Ýnsanlarýn yüzünde bir huzur ifadesi var.Hepsi ne kadar da güler yüzlü.

-Sen bizim böyle durduðumuza bakmaÖznur. Aslýnda bu gün hepimiz fazlasýylaüzgünüz. Çünkü arkadaþýmýz Dilara Haným'layaptýðýmýz son kermes. Dilara Hanýmlar Ýstan-bul'dan taþýnýyorlar.

-Sizi anlýyorum. Sevdiðiniz birinden ayrýl-manýn ne demek olduðunu bilirim. Bu kadar eliþini nasýl hazýrladýðýnýzý çok merak ediyorum.

-Ýþin içinde gönül oldu mu bunlarýn hazýr-lanýp ortaya çýkmasý çok da zor olmuyor. TabiiDilara Haným'ýn bu konudaki büyük gayretinisöylemeden geçemeyeceðim. Pek bir hazýrlýðýnyapýlmadýðý ilk yýllarda hep sandýðýndaki çeyiz-leri çýkarýp kermeste sattý. Zamanla herkes elin-den ne iþ geliyorsa onu yapmaya baþladý.Örneðin danteller kýsmýnda duran MünireHaným duvarda asýlý duran örtüyü ördü.Yanýndaki eltisi pike ve yatak takýmlarý yap-týrdý. Dantel öremeyenler çorap, patik, bebekyeleði vs. hazýrlýyorlar. Dilara Haným her konu-da olduðu gibi bunda da bize örnek oldu.Çalýþan arkadaþlardan bazýlarý birer gün izinalýp gelmediði halde o her gün hiç aksatmadangelip, yerini aldý. Örneðin dün anaokulunagiden kýzýmýn pikniði olduðu için gündüzgelemedim. Akþam eþimle geldiðimde DilaraHaným'ýn çok rahatsýz olduðunu gördüm.Meðer gündüz kendisine endoskopi yapýlmýþ.Ama o eve gidip dinleneceði yerde hastanedenburaya gelmiþ. Ve akþam halde iþine devamediyordu.

Öznur 'bir insan hangi aþkla bu kadarfedakarlýk yapabilir. Rahmetli babamýn hepdediði gibi bu sadece Allah'ýn Rýzasýný kazan-mak için olabilir herhalde. Ne mutlu bu insan-lara!'diye düþündü. Sanki onlar babasýnýn ken-disine yaptýðý nasihatlarýn birer uygulayýcýsýgibiydiler. Bu sýrada yanlarýna yaklaþan bir

Öyk

ü

Somuncu Baba Kasým-Aralýk 200256 Somuncu Baba Kasým-Aralýk 2002 57

Hayýr Çarþýsý ve Öznur'un Kararý

Hayýr Çarþýsý ve Öznur'un Kararý

Geçen Sayýdan DevamRaziye SAÐLAM

Somuncu41.qxd 13.02.2006 13:48 Page 56

Page 29: Editörden KASIM-ARALIK 2002somuncubaba.net/pdf/eskisayi/ · Devleti’ne geçiþi, Yavuz Sultan Selim' in 1517’de Mýsýr’ý fethedip halife ünvanýný almasýyla olmuþtur

Kayýnvalideler için de durum pek farklý deðil.Onlarda da hoþ olmayan atýþmalara ve söylenmiþsözlere geçmiþte olduðu gibi günümüzde de rast-lanmaktadýr.

Kaynanasýndan kurtulmak isteyen bir gelin:Aman kaynanayý n'etmeli?Kaynar kazana atmalýYandým gelin dedikçeAltýna odun atmalýDiye türkü söylemiþ.Dil þeklindeki kaktüs çiçeklerine de diken-

lerinden dolayý kaynana dili demiþlerdir. Acabakaynananýn aðzýndan çýkan her söz dikenli mi?Yoksa öyle mi düþünülüyor?

'Bir gözünü kör, bir kulaðýný saðýr et.' diye negüzel söylemiþlerdir. Her zaman kayýnvalideninaðzýndan çýkan sözleri incelemektense, 'O bendenbüyük, benden daha tecrübeli. Mutlaka bir bildiðivardýr.' diye düþünerek meseleleri büyütmedenhalletme yoluna gitmek en güzeli.

Dört gelin sahibi tecrübeli bir kayýnvalideye,gelinleriyle nasýl anlaþtýðýný sorduðumuzda derinbir of çekerek, 'Kaynana olmasaydým da taþ olsay-dým.' diye dertlendi. Nedenini sorduðumuzda da'Ah yavrum! Kaynana pamuk ipliði olup raftandüþse gelinin baþýný yarar.' dedi.

Unutulmamasý gereken bir þey varsa hiçkimse dört dörtlük olamaz. Ýster gelin olsun isterkayýnvalide. Ýki tarafýn da kusurlarý çok önemsen-memeli. Hele bu kusurlarý evin erkekleri hiç duy-mamalý. Erkekler her zaman kadýnlardan dahafarklý düþünür.

Her anne baba çocuðunuevlendirirken önce çocuðu-nun mutluluðunu düþünür.Kayýnvalide de eðer bir kýzýyoksa kýz evlat sevgisinigelininde görür. Ev iþlerindebir yardýmcýya kavuþur.Geliniyle dertleþmek onumutlu eder. Yaþlanýnca dagelininin ve oðlunun hürmetve ikramýna nail olur.Unutmamalý ki kayýnvalidesinimemnun eden bir gelin, kendianne ve babasýnýn þerefiniyükseltir. Ayrýca kocasýný damemnun eder. Bu gibi sevgilerailede sevgiyi ve muhabbeti

artýrýr. Zira sevgi ve muhabbet karþýlýklýdýr. Gelin,þimdi nasýl gelin olduysa yarýn ayný þekilde kayýn-valide olacaktýr. Bugün kocasýnýn ailesine nasýldavrandýysa kendi çocuklarý ve gelini de ona öyledavranacaktýr.

Peygamber Efendimiz (S.A.V.) bir hadis-i þer-ifinde þöyle buyuruyor:

"Çocuklarýnýzýn size ikramda bulunup itaatetmeleri için siz de anne babanýza itaat edin veikramda bulunun."

Gelin yapacaðý iþlerde kocasýna ve kaynanasý-na danýþýp onlarýn görüþünü aldýktan sonrayaparsa hem onlarýn rýzasýný kazanýp memnuneder, hem de ailenin saadet ve selametini teminetmiþ olur.

Kayýnvalidesini memnun eden bir gelin ayrý-ca kocasýný da memnun etmiþ olur. Kocasýný mem-nun eden kadýn da iki dünyada mesut ve bahtiyarolur. Zira Allah-u Teala (C.C.) yapýlan hiçbir iyiliðikarþýlýksýz býrakmaz.

Kayýnvalidesiyle tek bir yürek ve tek bir gönülgibiydik diyebilen bir gelin hatta onun yabancýülkeden gelen bir gelin olduðunu öðrendiðimizdeçok þaþýrdýk. Uzaklardan gelin olarak gelirkeniçinde taþýdýðý endiþeleri, kayýnvalidesinin þefkatlikollarýnda attýðýný ve baþý ne zaman derde girse,onun merhametli kollarýna sýðýnabileceðinibilmek, hissetmek ona derin bir huzur veriyordu.Kayýnvalidesi ona gerçek bir anne gibi davran-mýþtý. Hep destek olup yol göstermiþti. Zoranlarýnda kendi annesinden çok onun yakýnlýðýnaihtiyaç duymuþtu.

Kayýnvalidesiyle tekbir yürek ve tek bir gönülolmasýnýn sebebi ise eþineve onun annesinebeslediði sevgi, saygý vegöstermiþ olduðu fedakar-lýktý. Onlara karþý açýkgönüllü, terbiyeli ve neza-ketliydi. Eþini ve yuvasýnýhep bu þekilde mutluetmiþti.

Ha

ným

lara

Öze

l

Nuran ÖZDEN

Somuncu Baba Kasým-Aralýk 2002 59Somuncu Baba Kasým-Aralýk 200258

Sevgili KayýnvalidelerÇok deðerli gelinlerimizBundan önceki tavsiyelerimizi ayrý ayrý

yaptýk. Bu sayýmýzda siz deðerli gelinleri-mizeve sevgili kayýnvalidelere birlikte seslenmek,biraz da yaþanmýþ olaylardan bahsetmek istiy-oruz. Çünkü tavsiyelerimizi okuyan kýymetliokuyucularýmýz geliniyle ya da kayýn-validesiyle olan iliþkilerini anlatýp onlarýnörnek olmasýný istediler.

Bizim yaptýðýmýz araþtýrmalarda da gelin-kaynana kavgasýnýn, kavga demeyelim deanlaþmazlýðýnýn bundan 4 bin yýl önce de varolduðunu gördük. Dünya durdukça devamedebileceðini de tahmin edebili-yoruz. Zatenhalk dilinde de gelin ve kaynana için atasöz-leri, atýþmalar, türküler söylenmiþtir.

Bazý yörelerde hareketleri çok yavaþolan gelinlere "Ermeni gelini gibi kýrýtma." der-ler.

Mesela Antep taraflarýnda gelininbecerisini denemek için çiðköfte yoðurmasýnýisterler. Gelin çiðköfte yoðururken tepsininkenarlarýndan dökülürse "Babanýn evindengelirken civciv getirseydin de toplasaydý." der-ler.

Eskiden Anadolu'da gelinin bir iþi yapa-madýðýný ya da ben bunu bilmiyorum dediði-ni duyan kayýnvalide, kocaya gelmiyor bili-yorsun da bunu mu bilmiyorsun diyerekgelinin gururunu kýrarmýþ. Günümüzde buþekilde olmasa bile buna benzer hoþ olmayandurumlar ortaya çýkýyor.

Geleneklerine baðlý ailelerde gelinegeldikten sonra geliþen olaylarla gelininuðurlu mu uðursuz mu olduðuna karar verir-ler. Mesela mevsimi olmadýðý halde bereketliyaðmur yaðarsa, damat yaptýðý iþte baþarýlýolursa, bir hasta iyileþir ya da üzüntü verenbir durum ortadan kalkarsa, erkek tarafýndanbiri erkek çocuk doðurursa, kýrsal kesimlerde

de hayvanlar diþi yavru doðurursa gelininuðurlu olduðuna inanýlýr. Ya da bunlarýn ter-sine geliþen olaylarda hiç suçu olmadýðý haldegelinin uðursuz olduðu düþünülür.

(Dinimizde böyle inanýþlarýn yeri yoktur.Hayýr ve þer Allah'tandýr. Allah-u Teala ne dil-erse o olur.)

Gelinleri kýna gecelerinde dertli türkülersöyleyip aðlatarak baba evi ile koca eviarasýndaki farký anlatmaya çalýþýrlar.

Yine Anadolu'nun birçok yerlerinde kýzbabasý kýzýný gelin olarak uðurlarken 'Babaevinden diri çýktýn, koca evinden ölü çýkasýn.'diyerek el kapýsýnýn zorluðunu ve sabretmesigerektiði anlatýlmaya çalýþýlýr.

Gelin kendi yuvasýndan uçup baþka biryuvaya konmuþ kuþ gibidir. Gittiði evindüzenini, orada yaþayanlarýn huy ve tabiat-larýný, adetlerini bilmediði için sýkýlýr, mahcupolur, hatta korkar bile. Bu yüzden kayýnvalideve oðlu ona yapmasý gerekenleri tatlý dillegüzel bir þekilde anlatýrsa o da ne yapmasýgerektiðini bilir ve ona göre davranýr.

Bazen de kayýnvalideler ne kadaranlayýþlý olursa olsun, gelinler onlara karþýhuysuz ve inatçý olabiliyor. Kaynanaya itaatetmek bir yana kocasýna da annesini þikayetederek ailede huzursuzluða yol açabiliyor.Erkek de bu hususta cahil ise iyice araþtýr-madan karýsýnýn sözüne uyarak annesininkalbini kýrabiliyor.

Resulullah Efendimiz (S.A.S) buyurdu ki:"Bir kadýn kocasýnýn evinde bir þeyi

düzelterek birtakým iyi iþler yaparsa Allah(C.C.) o kadýna bir sevap yazar ve birgünahýný da siler. Onun cennetteki derecesiniyükseltir."

Bu sebeple gelin ve kaynana her zamanAllah'ýn takdirine rýza gösterip birbirine karþýsabýrlý olmalý, itaat ve sevgisinde kusuretmemelidir.

Gelin Hanýmlara Tavsiyeler Gelin Hanýmlara Tavsiyeler Sevgi ve muhabbet karþýlýk-

DEVAM EDECEK

Somuncu41.qxd 13.02.2006 13:49 Page 58

Page 30: Editörden KASIM-ARALIK 2002somuncubaba.net/pdf/eskisayi/ · Devleti’ne geçiþi, Yavuz Sultan Selim' in 1517’de Mýsýr’ý fethedip halife ünvanýný almasýyla olmuþtur

Bilmeceler1-Hangi tarlada ürün yetiþmez

2-Hangi karnede zayýf not olmaz

3-Hangi çekirdek yenmez

4-Hangi soðan yenmez

Tom

urc

uk

lar

Somuncu Baba Kasým-Aralýk 200260 Somuncu Baba Kasým-Aralýk 2002 61

Kevser BÂKÝBir milletin geleceði, analarýn yetiþtireceði çocuklardýr. (Atatürk)

BÝR HADÝSHz. Muhammed (S.A.V) þöyle buyuru-yor; "Ýlim hazinedir, sorularda onu açananahtardýr, alim ol ve ya alimlerintalebesi, dinleyicisi yahut dostu ol. Sakýnbaþka bir vaziyette olayým deme yoksahelak olursun"

24 Kasým 1981 yýlýndan itibaren her yýl;Öðretmenler arasýnda sevgi ve saygý baðlarýnýkuvvetlendirmek, mesleðe yýllarýný vererek, buuðurda saçlarýný aðartmýþ, emekli olmuþ öðret-menlerin hizmetlerini þükranla anmak; öðretmen-lik mesleðinin kutsallýðýný anlatmak, toplumdakideðerini korumak ve yüceltmek, mesleðe yenigiren öðretmenlere iþlerinin yüceliðinin þuurunvermek ve böylece öðretmenlik mesleðininsaygýnlýðýný pekiþtirmek, güçlendirmek amacýylaöðretmenler günü olarak kutlanmaktadýr.

Bütün öðretmenlerimizin Öðretmenler günükutlu olsun. Devletimiz, milletimiz ve bütün insan-lýk için iyiliklere, güzelliklere ve hayýrlara vesileolsun. Tarih boyunca öðretmenler büyük birsorumluluk yüklenerek sevginin, fedakarlýðýn sim-gesi olmuþlardýr. Kendilerini öðrencilerineadamýþlar, ilgi, alâka ve hoþgörüyü çocuklarýndançok onlara göstermiþler, ailesinden çok eðitimkurumuna zaman ayýrmýþlar, bu sayede desaygýnýn timsali olmuþlardýr. Öðretmenlik icraedilmesi en zor ulviliði ve hazzý en büyük olanmeslektir. Öðretmenler geçmiþi günümüze vegünümüzü geleceðe taþýyacak canlý eserleriyetiþtirmek gibi büyük bir yükü omuzlarýnda taþý-maktadýrlar. Çaðlar boyunca karanlýklarý yýrtýp,ilmin ýþýðý ile ufuklarý aydýnlatan öðretmenler,aydýnlanan bu yolda insanlýðýn maddi-manevi vekültürel açýdan en üst düzeye ulaþtýrmak için çabaharcamaktadýrlar.

Kuran-ý Kerim’in "Oku" emriyle baþlamasýÝslam dininin ilme verdiði önemi açýkça ortayakoymaktadýr. Allah'u Teâla insaný eþref-i mahlukatolarak yaratmýþtýr. Bu kadar deðer verdiði insanahizmet edene onlarý terbiye edip, yetiþtirmeyegayret gösteren kiþilere de büyük deðer vermiþtir.

Kuran-ý Kerim'de bilgili olanlar ve takvasahipleri daima övülmüþtür. Yaratýlýþta bütüninsanlarýn Allah katýnda eþit olduðu belirtilmiþfakat, bilgili olup olmamasý açýsýndan ayrýmyapýlarak "...takva sahipleri müstesna" buyurul-muþtur.

Hz. Muhammed (S.A.V) þöyle buyurmak-tadýr; "Dünyayý dileyen ilme sarýlsýn, ahiretiisteyen ilme sarýlsýn, her ikisini isteyen yine ilmesarýlsýn"

Hz. Peygamber (S.A.V) Müslümanlarýn bilgilive þuurlu olmalarý için büyük gayret sarfetmiþ,ilme önem vermiþ, bilgiye ve bilgine saygý duy-muþtur. Savaþ esnasýndaki olumsuz þartlariçerisinde dahi, eðitim öðretimden uzak kalýnma-masýný önererek þöyle buyurmuþlardýr; "ÝlimÇin’de de olsa bulunuz. Beþikten mezara kadarilim öðreniniz"

Medine mescidinde Hz. Peygamber'in ilimtahsil etmek için yaptýrdýðý odacýklar anlamýnagelen "suffe" Ýslam Tarihinin ilk yatýlý okulu olarakkabul edilmektedir. Hz. Muhammed (S.A.V)eðitim öðretim için her türlü fedakarlýðý gözealmýþ, Bedir savaþýnda okuma-yazma öðretiminisaðlamak üzere savaþ esirlerinden yararlanýlmýþtýr.

Hz. Ali, ilmin önemine binaen, þunlarýsöylemiþtir; "Ýlim maldan daha hayýrlýdýr, ilim senikorur, sen malý korursun. Ýlim hakimdir, mal isemahkumdur. Mal vermekle eksilir, ilim ise ver-mekle artar"

Mayýn tarlasýnda

Saðlýk karnesinde

Omurilik soðaný

Atom çekirdeði

K r̋k Y˝l Deil, Bir ÷m¸rÖðretmenim

Sen ýþýk deðilsin asýl güneþsinAteþ senden alýr kor öðretmenimBazen coþkun selsin bazen se sakinSende anlam bulur sýr öðretmenim

Her tavrýn bizlere bir þeyler anlatýrSevgini götürmez mura ve satýrSözlerinin hepsi kulak çýnlatýrToptan tüfekten de gür öðretmenim

Amacýn hedefe erken varmaktýrHedefin hayalden daha uzaktýrGönlünde sevgiden þimþekler çaktýrGönül kapýsýndan gir öðretmenim

Nefret sana uzak sevgi bir karýþSavaþ yok gönlünde zihninde barýþGörev baþýndasýn her bahar her kýþVataným seninle bir öðretmenim

Turan Þakalar / Muhabbet Çiçeði

Falcýnýz kafadan atýyorÝkizler: Bir gözünüz diðerine ne kadar dabenziyor öyle!..Koç ve Aslan: Ýkisi de ayný demektir. Koçumbenim Aslaným benim, sen bir harikasýnKova: Sakýn kaleci olayým demeyinTerazi: Siz iyi bir bakkal çýraðý olabilirsinizYengeç: Çevrenize korku veriyorsunuz, birazsevimli olmalýsýnýzBalýk: Her ne kadar yüzmeyi biliyorsanýz dadikkat edin, bir oltanýn ucuna takýlabilirsinizOðlak: Oð-lak-lak-lak. Ömrünüz lak laklageçiyor.Baþak: Kargalarýn sizi görmemesine dikkatedinAkrep: Çok yakýnda bir yelkovanlaarkadaþlýk edeceksinizBoða: Sizin kýrmýzý renge alerjiniz varYay: Siz müthiþ bir atýcýsýnýz, durmadanpalavra atýyorsunuz

Tilki ormanda gezmektedir. Bir aðacýn dalýndaasýlý bir geyik budu görür. Açtýr ama þüphelenirkontrol etmeye baþlar ve görür ki bu bir tuzak.Geyik budu, bir iple bombaya baðlýdýr. Epeyceuzaða gider ve baþýný kollarýnýn üzerine koyarakyatar, biraz sonra kurt gelir, budu ve yatan tilkiyigörür. Tilkiye sorar ; - napýyorsun dostum ?Tilki cevap verir ; - hiçç... yatýyorum- burda bir bud var- evet var- neden yemedin

Tilki sakince cevap verir- BU GÜN ORUCUM

kurt kendinden emin ; - ben yiyeyim o zaman.tilki; - buyur afiyet olsun derkurt buda uzanýr uzanmaz bir patlama ortalýk tozduman, kurt yaralý hareketsiz 10 metre uzaktaperiþan halde yatarken tilki sakince budu yem-eye baþlar, bunu gören kurt- TÝLKÝ KARDEÞ HANÝ SEN ORUÇTUN?

Tilki piþkin piþkin- biraz önce top patladý duymadýn mi? der....

TÝLKÝ ORUÇ TUTUNCA

Somuncu41.qxd 13.02.2006 13:49 Page 60

Page 31: Editörden KASIM-ARALIK 2002somuncubaba.net/pdf/eskisayi/ · Devleti’ne geçiþi, Yavuz Sultan Selim' in 1517’de Mýsýr’ý fethedip halife ünvanýný almasýyla olmuþtur

Somuncu Baba Kasým-Aralýk 200262 Somuncu Baba Kasým-Aralýk 2002 63

Musab bin Umeyr ve Habbab bin Ered gibiÝslamý kabul etmiþ genç sahabiler, eðitim öðretimegönül veren kiþilerin baþýnda gelir. Musab binUmeyr eþraftan bir ailenin tek çocuðu olmasýnaraðmen inancý sayesinde þatafatlý yaþamý býrakýpeðitim ve ilim yolunda nice çilelere katlanmýþtýr.Hatta Hicretten önce Medine'ye insanlara Kur'anöðretmek üzere gönderildiði için ilk "öðretmen"ünvanýný aldýðý da bilinir.

Dinimiz ilim öðrenmede hiçbir zaman sýnýrtanýmamýþtýr. Hz. Muhammed (S.A.V) "Beþiktenmezara kadar ilim öðreniniz, ilim tahsil etmekkadýn-erkek her müslümana farzdýr" buyur-muþlardýr. Yunus Emre bu konuyu ne güzel vur-gulamýþ; "Ýlim ilim bilmektir / Ýlim kendin bilmektir/ Sen kendini bilmezsen / Bu nice okumaktýr"

Öðretmenlik öyle kutsal, öyle sorumlulukisteyen bir görevdir ki!.. bu bilinç ve sorumlulukiçerisinde ibadet aþkýyla yola çýkan ve besmele ilesýnýfýnýn kapýsýndan içeri giren öðretmen bir güneþmisali sýnýfýný aydýnlatýr. Ýlim-irfan tohumlarýnýeker ki, gelecekte ürünler ortaya çýktýðýnda cehaletortadan kalksýn, karanlýk çehreler aydýnlansýn,ufuklardan yeni güneþler doðsun...

Hz. Ali önemli noktalarý þöyle vurguluyor;"Kiþi bilir, bildiðini de bilir, o alimdir, ondan yarar-lanýnýz. Kiþi bilir, bildiðini bilmez, o uykudadýr,uyandýrýnýz. Kiþi bilmez, bilme-diðini bilir, o isteklidir, öðretiniz.Kiþi bilmez, bilmediðini debilmez, o kiþinin cehaleti katmer-lidir, Aslanýn pençesinden kaçargibi kaçýnýz"

Öðretmenlerimizin unuta-madýklarý bir çok anýlarý vardýr,yýllarýný eðitime vermiþ emektaröðretmenimiz bir televizyon pro-gramýndaki anýsýnda þunlarýsöylemiþtir "Sýradan bir öðrenci...fakirlik, yoksulluk ve çaresizliktendolayý okulu býrakýyor. Ayakkabýboyacýlýðý yaparak bir barakadaannesine bakmak zorunda kalý-yor. Fedakar öðretmen buçocuðu fark ederek bu çocuðunelinden tutuyor ve ona sahip

çýkýyor. Bütün ihtiyaçlarýný karþýlayarak okumasýnýsaðlýyor, öðrenci o okulu bitiriyor, aradan yýllargeçiyor öðretmen emekli oluyor, rahatsýzlýðýndandolayý ameliyat olmasý gerekiyor ve oluyor, öðret-menimiz þöyle anlatýyor; "Beni ameliyat edipsaðlýðýma kavuþturan doktorumla tanýþtýðýmda yýl-lar önce elinden tuttuðum ve yardýmcý olduðumöðrencim karþýmdaydý" acaba bu bir tesadüfmüydü, yoksa fedakarlýðýn karþýlýðý mýydý?

Yaþanmýþ baþka bir öðretmenimizin hatýrasýda þöyle: okulunun gözde bir öðrencisiydi, her neolduysa ailesi onu okutmak istemiyor, okuldanalmak istiyordu. Tarih öðretmeni ise devreye girdi,öðrencinin okula devamýný saðladý, öðrenci okulubaþarýyla bitirdi. Yüksek tahsilini tamamladý,görev aþkýyla dolu aydýn bir öðretmendi,Güneydoðu'nun mahrum bir iline ilk atamasýyapýldý, görev sýrasýnda bütün hayal ve umutlarý,kendisinin bu günlere gelmesini saðlayan öðret-menini ilk fýrsatta ziyaret edip, elini öpmek ola-caktý. Heyecanla tatil için memleketedöndüðünde öðretmeninin "ölüm" haberinialmýþtý. Vefa duygusunun niþanesi olarak ikidamla göz yaþýna hakim olamadý.

Ne mutlu tomurcuk için çýrpýnan yüreklere!.. Ne mutlu ilim yolunda tükenen ömürlere!..Ne mutlu öðretmenliði meslek edinenlere

Öðretmenlik öyle kutsal, öyle sorumluluk isteyen bir görevdir ki!.. bu bilinç vesorumluluk içerisinde ibadet aþkýyla yola çýkan ve besmele ile sýnýfýnýnkapýsýndan içeri giren öðretmen bir güneþ misali sýnýfýný aydýnlatýr. Ýlim-irfantohumlarýný eker ki, gelecekte ürünler ortaya çýktýðýnda cehalet ortadan kalk-sýn, karanlýk çehreler aydýnlansýn, ufuklardan yeni güneþler doðsun...

Düþünceli bir þekildebilgisayarýmýn baþýna geç-tim, modern günümüzünkalemi. Düþüncelerimitoparlamayý ve kalbimdeyankýlanan seslere kelime-lerle þekil vermeyi deniyor-dum. Kelimeler yalnýzcasembollerden ibaret olabilirama birer anlam taþýmalý,hisleri açýklamalý ve düþün-celeri ifade etmelidir. Keli-meler aracýlýðýyla bir baþka-sýyla görüþ alýþ veriþindebulunabiliriz, tecrübelerianlayýp, umutlarý þekillendi-rebilir hatta düþlerimiz veisteklerimiz arasýndaki baðýyakalayabiliriz. Bu kelimel-er sayesinde ben de baðýkurdum ama sessizlik için-deki bir bað.

Gecenin Sessizliði (Sessizlik Gecesi)MÜZEMMÝL SÛRESÝ (73:1-7)"1.Ey örtüsüne bürünen. 2.Gecenin

birazýndan gayrý kalk. 3.Yarýsýný yahut ondanbirazýný eksilt. 4. Yahut o yarýnýn üzerinefazlalaþtýr. Kuran'ý da açýk açýk oku. 5.Gerçekten biz, sana aðýr bir söz vahy ediyoruz.6.Gece ibadeti rahatsýz-lýkta kuvvetli ise dekýraat ve îhlasa daha yakýndýr. 7. Çünkü,gündüz senin için uzun bir meþguliyet vardýr.

Belki de Allah'ýn, son açýða çýkýþýn baþlangýcýiçin seçtiði o gecenin (Leyletul Kadr) arkasýnda çokönemli bir gaye vardýr.

O gece, hakikaten ruhun nimetlerden fay-dalanmasý ve beslenmesi için sakinliliðe, huzurlu-luða, barýþçýllýða ve sessizliliðe olanak saðlar.

Güç Gecesi (Kadir Gecesi)Leyle-tul-Kadr, Kadir(Güç) Gecesi bütün

gecelerin en hayýrlýsýdýr. Görkem Gecesi, HeybetGecesi, Kaza ve Kaderin Deðer Gecesi. "Bin aydandaha hayýrlý" olan bir gece. Tüm dünyadakiMüslümanlarýn kutladýðý bir gece. Son KutsalEmirlerin, vahilerin geldiði tarihi anlamý olan ulus-larýn kader ve alýn yazýlarýna etki ederek tarihinakýþýný deðiþtiren gece. Leyle-tul-Kadr de taþýnan"þafaða kadar selamet" ibaresi ahlaksýz ve çirkiniþlerin tümüne karþý kalkan rolü oynayan bu gecenin

kutsallýðýnýn kavranmasýanlamýna gelmektedir.Huzur dolu bir akýl ilehuzur ve selametin yaþan-dýðý o gecenin açýða çýk-masýna izin verilir.

GüçsüzBelki bir þey yapa-

mam ama bu geceyi ben-imle beraber anmalarý içingerekli koþullarý dile getir-erek yardým edebilirim.Aklýma gelen izlenimlervicdanýmýn özündekileriçok iyi þekilde karþýlýyor.Gecenin karanlýðýndaAfganistan'daki mülteci-lerin, Somali'de yoksullukçekenlerin, Keþmir'dekötüye kullanýlanlarýn,Filistin'deki evsizlerin,Çeçenistan'daki yetim-

lerin, Bosna ve Kosova'da gururu kýrýlanlarýn hayal-leri varlýðýmýn özünü sarsýyor. Evet onlarýn tamamýinancýmýn geleneklerine ait. Yine onlarýn tamamýGüç ve Huzur'un Gecesi olan Kadir Gecesini anýy-orlar fakat ne huzurlarý ne de güçleri var. Tarihinmüstehcenliðine uzun süredir katlanýrken, küçükdüþürülmüþ olarak yaþayan, Müslümanlarýn boyuneðdirilmesi darbelerine katlanan, çaresizliðinverdiði öfke feryatlarýyla aðlayan ne güvende ne deemniyette olan, inanan insanlardýr onlar. Þimdigüçsüz olup da o gün Kadir Gecesinde bir sefer-liðine bile olsa çok güçlü olduklarý içimdekilerinyansýmasýdýr. Müslümanlar; bir zamanlar mede-niyetin meþalesini taþýyanlar, þimdi ise globaladaletsizliðin kurbanlarý. Tarihte hiçbir inançtoplumu bu þekilde sürgün ettirilmemiþtir. Son 21yýldaki geniþ çaplý ümmetin bu þekilde maðdurediliyor olmasý. Ayrýca tüm dünya genelindeki mül-tecilerin yüzde 60 ýndan fazlasýný Müslümanlarýnteþkil ettiði de bir gerçek.

Bizim toplu mekanizmalarýmýzýn, dinselliðin,ruhsallýðýn, canlýlýðýn ve entelektüelliðin

gücün eksikliðinin çirkinliðini kapatmayagücü yetmez. Feth edecek güç deðil, en azýndansadece kendi aramýzdaki masumlarýn korunmasýiçin gerekli güç.

Güçsüz ve Güç (Kadir) GecesiTalha ÇELÝK

Sizd

en G

elen

ler

Foto

:Asl

an T

ekta

þ

Somuncu41.qxd 13.02.2006 13:49 Page 62

Page 32: Editörden KASIM-ARALIK 2002somuncubaba.net/pdf/eskisayi/ · Devleti’ne geçiþi, Yavuz Sultan Selim' in 1517’de Mýsýr’ý fethedip halife ünvanýný almasýyla olmuþtur

Kadr Sûresi ( 97:1-5)1)Gerçekten biz bunu (Bu Mesajý) Kadir

Gecesinde indirdik.2)Ve Kadir Gecesinin neolduðunu sana kim açýklayacak? 3)Kadir Gecesi binaydan daha hayýrlýdýr. 4)O vakit melekler ve RuhAllah'ýn izniyle her iþ için inerler. 5)Þafak gelene dekselamet (huzur) vardýr.

Kadir Gecesi, Ramazan Ayýnýn son on gecesinin tekgecelerinde aranýr. Kadir Gecesi görünüþ olarak diðergeceler gibidir. Yani gökyüzü diðer gecelerdeki gibikaranlýk. Fakat bin yýldan daha hayýrlý olan bu karanlýkgece tüm dünyayý aydýnlatýr ve Kur'an tüm insanlýðarehberlik eder. Bu gece tüm camiler, mescidler ve toplumekanlar, dolup taþar ve bu gece kudretine yakýþýr þekildekuvvetli bir þekilde kutlanýr. Kur'an okunur, ilahilerokunur ve dualar edilir. Aksi taktirde Kadir Gecesindengerçek güç ve lezzet alýnmamýþ olur.

1-Aiþe (ra) Peygamberimize (sav) þöyle sorduðunusöylüyor: Ey Allah'ýn Rasulu, Eðer Kutsanmýþ Geceninyerini tespit edebilirsem. Bu gecede nasýl dua etmeliyim?Peygamber (sav) buyurdu ki: "Þöyle dua et

Allahümmi inneke a'füvvün, tuhibül'afve fa’fu 'anni(Allah en baðýþlayýcý olandýr ve baðýþlamayý se-

vendir, bu durumda beni de baðýþlasýn.) 2- Ebû Hüreyre radiya'llâhu anh'den: Þöyle

demiþtir: Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem buyurduki: Îmânýndan dolayý ve (yalnýz Allâh'dan ecrini umarak)li-vechi'llâh her kim Kadir Gecesi'ni tâatla geçirirsegeçmiþ günahlarý maðfûr olur.

3- Ubâde b. es-Sâmit radiya'llâhu anh'den: Þöyledemiþtir: Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem, KadirGecesi'ni haber vermek üzere (Hâne-i Saâdetinden) çýktý.Derken Müslümanlardan iki kiþi kavga ettiler. Buyurdularki: Ben, size Kadir Gecesi'ni haber vermek üzere çýk-mýþtým. Filân ile filân kavga ettiler de (ona dâir olan bilgi)ref' olundu. Ýhtimâlki de hakkýnýzda bu daha hayýrlýdýr.Artýk siz, Kadir Gecesi'ni (yirmiden sonraki) yedinci veyadokuzuncu veya beþinci gecelerde arayýnýz.

4- Ýbn-i Ömer radiya'llâhu anhümâ'dan þöyle rivâyetedilmiþtir: Nebî salla'llâhu aleyhi ve sellem'inAshâb'ýndan bâzý kimselere leyle-i Kadir rü'yâda(Ramazan'ýn) seb'-i evâhirinde (taraf-ý ilâhîden) gösteril-di. Resûlullâh salla'llâhu aleyhi ve sellem de Ashâb'ýna:"Rü'yânýzý biliyorum; Ramazan'ýn seb'-ý evâhirine tevâ-fuk etmiþtir. Kim ki leyle-i Kadr'i aramaða cehd ederse,onu Ramazan'ýn seb'-ý evâhirinde arasýn!" buyurdu.

5- Ebû Saîd-i Hudrî radiya'llâhu anh'ten þöylerivâyet edilmiþtir: (Bir sene) Nebî salla'llâhu aleyhi vesellem ile berâber Ramazan'ýn aþr-ý evsatýnda i'tikâfetmiþtik. Resûlullâh yirminci (gün) ün sabahý (i'tikâfmahallinden) çýktý, bize bir hutbe îrâd etti de müteâkýben

þöyle buyurdu: - (Menâmýmda) bana Leyle-i Kadr (inbütün alâmâtý) gösterildi. Sonra unutturuldu. Yâhud benonu unuttum. (Ashâb'ým!) Siz leyle-i Kadr'i Ramazan'ýnaþr-ý ahîrinde, tek (gece) de arayýnýz!. Ben (menâmýmda)kendimi su ve balçýk içinde secde eder gördüm. Kim ki(benimle yâni) Resûlullâh salla'llâhu aleyhi ve sellem ilei'tikâf ediyorsa, þimdi (i'tikâf mahalline) çekilsin! (buyur-du). Biz de yerlerimize çekildik. (Hava açýktý;) gökte birbulut parçasý (bile) görmüyorduk. Sonra bir bulut parçasýgeldi. (Yirmi birinci gece gökten þiddetli bir) yaðmurboþandý. Hattâ Mescid'in sakfý (Resûlullâh'ýn secdemahalline) aktý. Mescid'in sakfý hurma aðacýndan idi.(Sabah) namazý kýlýndý. Ben Resûlullâh salla'llâhu aleyhive sellem'in suya ve balçýða secde ettiðini (gözümle)gördüm. Hattâ (namazdan döndüðünde Resûlullâh'a bak-tým;) salla'llâhu aleyhi ve sellem'in alnýnda (ve burnunda)çamur eseri gördüm.

6- Ýbn-i Abbâs radiya'llâhu anhümâ'dan rivâyetedildiðine göre, Nebî salla'llâhu aleyhi ve sellem þöylebuyurmuþtur: (Ashâb'ým!) Siz leyle-i Kadr'i Ramazan'ýnaþr-ý ahîrinde arayýnýz!. Leyle-i Kadir, ya Ramazan'dandokuz (gece) kala, yâhud yedi (gece) kala, yâhud da beþ(gece) kaladýr.

7-Yine Ýbn-i Abbâs radiya'llâhu anhümâ'dan gelenbir rivâyette Resûlullâh salla'llâhu aleyhi ve sellem: O(Kadir gecesi ya) Ramazan'ýn aþr-ý ahîrinde geçen dokuz(gece) dedir, yâhud geri kalan yedi (gece) dedir.

Dua - Yalvarýþ - Ýbadet Müslüman'ýn her zaman veher þey için umududur.Kendimizi dile getirip, yalvaralým,yalvaralým ve yalvaralým.

Hz.Ali'nin bir duasý :Hiçbir þeyin karþýsýnda duramayacaðý haþmeteHer þeye egemen olan büyüklüðeHer þey üzerinde yetkisi olan otoriteyeVe her þeyi kaplayan bilgiyeAllah'ým! Yalvarýþlarýmýzý engelleyen günahlarý-

mýzdan dolayý bizleri affet.Allah'ým! Umutlarýmýzý bastýran günahlarýmýzdan

dolayý bizleri affet.Allah'ým! Ýþlediðimiz ve yanlýþ yaptýðýmýz hatalar-

dan bütün günahlarýmýzdan dolayý bizleri affet.Allah'ým! Özrümüzü kabul eyle, þiddetli acýlarýmýza

merhamet eyle, kötülüklerimizin vurduðu aðýr prangalar-dan bizleri kurtar.

.....Rabbim! Varlýðý ve hazinesi sadece umut olan ve

silahý sadece içler acýsý hali olan bana merhamet et......Amin.. Ya Rabbi… Amin…Amin…

Somuncu Baba Kasým-Aralýk 200264

1Çeviri : www.islamicity.com adresindeki Saadullah Khan’ýn Ýngilizce makalesinden.2 Saadullah Khan Ýslami Araþtýrmalar Profesörü California Eyalet Üniversitesi , DominguezTepeleri, California

Somuncu41.qxd 13.02.2006 13:49 Page 64