editör prof.dr. kadir ÖzkÖseisamveri.org/pdfdrg/d263465/2014/2014_buyukbasn.pdfgörevinde de...

28
Editör Prof.Dr. Kadir ÖZKÖSE Üniversitesi Ilahiyat Fakültesi TOKAT 2014

Upload: others

Post on 03-Mar-2021

2 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Editör Prof.Dr. Kadir ÖZKÖSEisamveri.org/pdfdrg/D263465/2014/2014_BUYUKBASN.pdfgörevinde de bulundu.696 Bu sırada Mustafa Kemal'in Sultan Vahdeddin tarafından geniş yetkilerle

Editör Prof.Dr. Kadir ÖZKÖSE

Gaziosmanpaşa Üniversitesi Ilahiyat Fakültesi Yayınları

TOKAT 2014

Page 2: Editör Prof.Dr. Kadir ÖZKÖSEisamveri.org/pdfdrg/D263465/2014/2014_BUYUKBASN.pdfgörevinde de bulundu.696 Bu sırada Mustafa Kemal'in Sultan Vahdeddin tarafından geniş yetkilerle

TOKAT'IN YETIŞTIRDIGl/LlM VE FIKIR ÖNDERLERI

Tokat'ın Yetiştirdiği İLİM VE FİKİR ÖNDERLERİ

Editör

Prof. Dr. Kadir ÖZ~ÖSE

Gaziosmanpaşa Üniversitesi 'ilahiyat Fakültesi Yayınları

ISBN: 978-975-7328-60-5

1

Page 3: Editör Prof.Dr. Kadir ÖZKÖSEisamveri.org/pdfdrg/D263465/2014/2014_BUYUKBASN.pdfgörevinde de bulundu.696 Bu sırada Mustafa Kemal'in Sultan Vahdeddin tarafından geniş yetkilerle

TOKATlN YETIŞTIRDIGl/LlM VE FIKIR ÖNDERLERI

1. ŞEYHÜLİSLAM MUSTAFA SABRİ EFENDi'NİN FlKHİ KİŞİLİGİ

Yrd. Doç. Dr. Nazım BÜYÜKBAŞ682

Mustafa Sabri Efendi, ulemadan Ahmed Efendi'nin oğlu olarak 12 Rebiülevvel

1286/21 Haziran 1869'da Tokat'ta doğdu. Babasının önemli bir alim olması ve bölgenin

ilim adamlarının babasıyla yaptıkları ilim sohbetleri Mustafa Sabri .Efendi 'nin ilm e ilgi

duymasında etkili oldu. İlk öğrenimine memleketinde babasının yanında başladı. On

yaşında hafızlığı bitirdi, Tokat'ta fıkıh alimi Zülbiyezade Ahmed Efendi'den683 ders

aldı. Dönemin ilim merkezlerinden Kayseri'ye gitmek içgı annesinin ve hocasının

yardımlarıyla babasını ilma ederek Zülbiyezade Ahmed Efendi'nin de hocası olan

Kayseri'nin önde gelen fıkıh alimlerinden Divrikli Mehmed Emin Efendi'nin ders

halkasına katıldı. Burada sarf, nahv, belağat mantık, münazara, kelam, fıkıh, fıkıh usfılü,

· tefsir ve hadis gibi ilimleri tedris etti. İlim aşığı genç Mustafa Sabri, hocasının

tavsiyesiyle ilirnde daha da ileri gitmek için İstanbul'a gitti. Meşihat-ı İslamiyye'de ders

vekili Gümülcine'li Ahmed Asım Efendi ile Mehmet Atıf Efendi'nin öğrencisi oldu ve

icazet aldı. 684 iime olan hırsı ve zekası hocasının dikkatini çekti ve icazetini aldıktan \

sonra Ahmed Asım Efendi'nin kızı Ulviye Hanım'la evlenip İstanbul'a. yerleşti. Medrese

tahsilini bitirenlerin müderris olabilmek için girdiği imtihan olan rufı.s imtihanını "üstün

derece" ile kazanarak yirmi iki yaşında maaşlı .,mü~erris olarak 1890 yılında Osmanlı

Devleti'nde Ezher gibi itibarlı olan Fatih Camii müderrisliğine tayin edildi. Babasının,

onun bu kadar erken yaşta ders verm·eye başlamasının ilmi kapasitesinin bağımsız olarak

gelişmesini engelleyeceği endişesiyle yadırgadığını. kendisi aktarmaktadır. 685

1896 yılında imtihanla BeşiJctaş Asariye Camii imambğına ve müderrisliğine

getirildi. İki yıl sonra II. Abdülhaınid'in katıldığı ve dönemin en önemli alimlerinin

682 Gaziosmanpaşa Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi. 683

Mustafa Sabri, Mevktfu '/-Ak/i ve '/-ilmi ve '/-A lem min Rabbi '/-Alemin ve ibadihi '1-Murse/in, ı, 1 684

Mustafa Sabri, Mevkıfu '1-Akl, C. 1, s. 1 'in dipnotu.

_ 685 M~stafa Sabri, Mevkıfu '1-Akl, C. I, s. 1-2.

291

Page 4: Editör Prof.Dr. Kadir ÖZKÖSEisamveri.org/pdfdrg/D263465/2014/2014_BUYUKBASN.pdfgörevinde de bulundu.696 Bu sırada Mustafa Kemal'in Sultan Vahdeddin tarafından geniş yetkilerle

GAZIOSMANPAŞA üNfVERSITESIILAHIYAT FAKÜLTESI YAY/NLAR/2014

katılabildiği huzur derslerine en genç üye sıfatıyla iştirak etti. 1914 ~lına kadar HUZUr

Dersleri Mulıataplığı devam etti. Huzur Dersleri Muhataplığı dolayısıyla dördüncü

dereceden Osmani ve Mecidi nişanları ile ödüllendirildi. 1899-1904 yılları arasında

Yıldız Saray Kütüphanesi'nde "lıafız-ı kütüb" olarak çalıştı. En nadir ve önemli eserleri

inceleme şansı buldu. 1904'de Medresetü'l-vaizın'de tefsir dersleri vermeye . başladı.

Medresetü'l-mütehassisin ile Süleymaniye Medresesi'nde hadis müderrisliği yaptı ve

1906'da Tedldk-i Müellefiit-ı Şer'iyye'nin üyeleri arasında yer aldı. 1918'de Harndi

Yazır, İzmirli İsmail Hakkı, Mehmet Akif ve Said Nursi gibi önemli sirnaların üyesi

bulunduğu Dfuu'l-Hikmeti'l-İslarniyye üyeliğine seçildi.686 Dönemin en önemli siyasi

ve dini makamlarından olan Şeyhulislam makamına dört kez getirildi. (bağlı bulunduğu

hükümetlerin düşmelerine bağlı olarak toplamda "Şeyhulislam" görevi sekiz ay yirmi

bir gün sürdü./87 ' ·

Mustafa Sabri Efendi, Şeyhulislam makamına da bağlı olarak siyasetle sürekli iç

içe olmuş, hayatını ilmi çalışmaları yanında siyasi mücadelelerle geçirmiştir. Onun için

din ve devlet işlerinin ayrılığı düşünülemez. Toplumun ahlakını ve dinini muhafaza,

şer'i hükümlerin i erası için siyaseti vazgeçilmez .. görür. Ona göre; eğer toplumun

maslalıatlarını koruma çalışmaları siyasetten ayrılırsa , başarısız olacak ve siyasetle

desteklenmeyen nasihat zayıf kalacaktır. Bu nedenle din aliii).lerini, temel görevleri olan

"emir bi'l-ma'rüf nehyi ani' h münker" adına siyasetin içinde olmaya çağırır ve

siyasetten din adamlarının uzak durması fikrini eleştirir. 688 Dönemin siyasi ve sosyal

değişmelerinden kendisi de üst düzey din ve devlet adamı olduğu için etkilenmiş olsa da

onun siyasette olmaktan gayesi, dini siyasete alet etmek değil, siyaseti dine hizmete

vesile kılmaktır. 689 Bunun en önemli kanıtı bulunduğu makamian kaybetmemek için

taşıdığı ünvanların ve isminin etkisi sebebiyle yeni rejim ile işbirliği yapabilecekken her

türlü zorluğu göze alıp ülkesini terk .~tmesidir.

Mustafa Sabri Efendi'nin bilfiil siyasete adım atması, ll. Meşrutiyetin - ilanının

686 Müfrih b. Süleyman el-Kavsi, Eş-Şey/ı Mustafa Sabri ve Mevlafııhumin İlmi'I-Vajid, Riyad 1418 /1997, s. 68, Abdülkadir Altmsu, Osmanlı Şeyhulis/amlan Ankara, 1972, s. 254. 687

Kavsi, Eş-Şeyh Mustafa Sabri, s. 92 688

Mustafa Sabri, En-Nekiru a/ô münkiri'n-ni'meti mine'd-din ve'l-hilôfeti ve'l-ümmeti, 1924, s. 130. 689

Kavsi, , Eş-Şeyh Mustafa Sabri, s. 95

292

Page 5: Editör Prof.Dr. Kadir ÖZKÖSEisamveri.org/pdfdrg/D263465/2014/2014_BUYUKBASN.pdfgörevinde de bulundu.696 Bu sırada Mustafa Kemal'in Sultan Vahdeddin tarafından geniş yetkilerle

TOKAT'IN YETIŞTIRDIGl/LlM VE FIKIR ÖNDERLERI

ardından 1908'de Tokat mebusu olarak Meclis-i Meb'fisan'a girmesiyle başlar. Aynı

zamanda Fatih Camii'ndeki müderrislik görevine de devam eder. 690 II. Meşrutiyet

döneminin siyasi, sosyal ve kültürel ortamı içinde Sultan II. Abdulhamid'e karşı şiddetli

bir istibdat aleyhtan ve İttihat ve Terakki taraftan olarak kurulan Cem'iyyet-i İlmiyye-yi

İslfuniyye69 1'nin reisliğine gizli oy kullanımı sonrası 113 üyenin 1 12'sinin oyunu alarak

(113. oy kendi oyudur) ittifakla seçildi. 692 Bu cemiyetin çıkardığı Beyanülhak693 adlı

dergide başyazar sıfatıyla en etkin ve faal üye olarak makaleler yazar. Siyasi hayatının

başlangıcında II. Abdülhamid yönetimini kötüleyip istibdatla itharn eden, İttihat ve

Terakki Cemiyeti'nden yana olan Mustafa Sabri Efendi, kısa bir müddet sonra Cemiyet-i

İlmiyye-i İslamiyye'nin, İttihat ve Terakki Cemiyeti ile bağı bulunmadığını ilan ederek

bu hareketle bağlarını koparır, Trablusgarb'ı savunmaSIZ bırakıp İtalyanlara teslim

etmekle ve onların kadrolarını masonlukla suçlayarak karşı mücadeleye girişir694 .

Muhalif olarak 1910'da Ahali Fırkasını kurar. Daha sonra Ahali Fırkası, Hürriyet ve

İtilafFırkasına katılır. Hurriyet ve İtilafFırkası'nın kuruculan arasında yer alarak Damat

Ferid (ö. 1923)'ten sonra partinin ikinci reisliğine getirilir.

Hürriyet ve İtilaf Fırkası'na bağlı olanlar Babıali Baskını'nda tutuklanınca

Mustafa Sabri Efendi Mısır'a gitti (1913), oradan Bosna'ya, Paris'e ve Romanya'ya

geçti, fakat tutuklamp İstanbul'a getirildi ve Bilecik'te ilcarnete mecbur edildi. 695 Bu

kararın kaldırılması üzerine İstanbul'a döndü. Ocak 1919'da yeniden Tokat mebusu

·seçildi ve 4 Mart 1919'da kurulan Damad Fçrid Paşa hükümetinde şeyhülislamlık yaptı.

6 Haziran 1919'da Paris Konferansı'na .. giden Damad Ferid Paşa'nın yerine sadrazamlığa

vekalet ( günümüz ifadesiyle Başbakan vekilliği) yaptı ve A'yan Meclisi Başkanlığı

görevinde de bulundu.696 Bu sırada Mustafa Kemal'in Sultan Vahdeddin tarafından geniş

yetkilerle Anadolu'ya gönderilmesine karşı çıktı. Ayın yıl kabinenin düşmesi üzerine

yeniden teşkil edilen Damad Ferid Paşa kabinesinde tekrar şeyhülislamlığa getirildi ve

690 Altınsu, Osmanlı Şeyhulislamlan, s. 255.; Kavsi, , Eş-Şeyh Mustafa Sabri, s. 98 691

Halis Ayhan, "Cem'iyyet-i ilmiyye-i islamiyye" mad. DiA, VII, 332 692

Kavsi, Eş-Şeyh Mustafa Sabri, s. 87 · 693

Beyanü'I-Hak, için bak. Ekrem Bektaş, "Beyanu'I-Hak' m ad. , DiA, VI., 34-35. 694

Kavsi, 99; Yusuf Şevki Yavuz, "Mustafa Sabri" md., DiA, XXXI, 350-353. 695

Altmsu, Osmanlı Şeyhulislamları, s. 255

6.?,6 Kavsi, Eş-Şeyh Mustafa Sabri, s. 108; Yavuz, "Mustafa Sabri", s. 351 . 293

Page 6: Editör Prof.Dr. Kadir ÖZKÖSEisamveri.org/pdfdrg/D263465/2014/2014_BUYUKBASN.pdfgörevinde de bulundu.696 Bu sırada Mustafa Kemal'in Sultan Vahdeddin tarafından geniş yetkilerle

GAZIOSMANPAŞA ONIVERSITESIILAHIYAT FAKOLTES/ YAYlNLARI 2014

Şfua-yı Devlet reisliğine vekalet etti (1920). Şeyhülislamlığı sırasında Sevr

Antiaşması'nın imzalanmasını savunanlar arasında yer aldı. Antlaşmanın imzalandığı

günün gecesi, ailesiyle oturduğu meşthat binasında eşi Ulviye Hanım' ın ağlayarak, ·~sen

Allah'tan korkınadın mı, Peygamber'den utanmadın mı? İzmir'in Yunanlılara

verilmesine nasıl razı oldun? istifa edeydin de, imza etmeyeydin" diye çıkıştığı, Mustafa

Sabri Efendi'nin ise cevap vermediği söylenmektedir.697 Ayrıca Anadolu'daki Milü

Mücadele hareketine karşı yazıları ve nutuklarıyla mücadelede bulundu. 698

Cumhuriyet'in ilanından sonra oğlu İbrahim'le birlikte ı 50'likler listesine alındı,

tutuklanacağı sırada ailesiyle beraber ı922'de geri dönmernek üzere vatanından ayrılır.

Önce Mısır'a geçer, ancak iyi karşılanmaz. İskenderiye'ye ilk gidişinde Mustafa

Kemal Paşa'ya ve hükümetine muhalefet edip yurdunu terkettiği için Mısır'da tepkiyle

karşılanır. Kahire ve İskenderiye caddelerinde sözlü sataşmalara _uğrar. Mısırlı

gazetecilerce alaya alınır. Mısır'dan hemen sınır dışı edilmesi istenir. Bunun üzerine ya­

yımladığı bir makalede Mısır'a göç etmesinin arka planında dini endişelerinin bu­

lunduğunu söyler. Hicaz Emiri Şerif Hüseyin'in daveti üzerine Mekke'ye gidip beş ay

kaldıktan sonra ailesi iklim şartlarına uyum sağlayamayınca Mısır'a geri döner. Ancak

Mustafa Kemal Paşa ve Cumhuriyet hükümeti aleyhinde ya.zılar yazdığı için Mısır halkı

ve aydınlarının tepkisini çekmeye devam eder. Ardından Lübnan'a, orad.an da Romanya

ve Gümülcine'ye geçer. Batı Traky~'ya gelir, İskeçe iline yerle~ir.

İskeçe'de dini ve siyasi çalışmalarına ara vermez. Ankara hükümetinin

uygulamalarını sert bir dille eleştirdiği Yarın gazetesini çıkarır (ı927-30, 70 sayı,

Peyam-ı İslam adıyla 5 sayı). 699 Hilafetin kaldırılması (1924), medrese ve zaviyelerin

kapatılması (1925), şapka kanunu (1925), medeni hukukla birlikte laikleşme (1926), harf

devrimi (1928) ve Ankara hükümetince yürütülen benzer reformİst uygulamalar,

Şeyhülislam'ın Batı Trakya'daki taraftar sayısının artmasına doğal yoldan katılımı

sağlayan bir sürece dönüşür. ı Haziran 1924'te vatandaşlıktan çıkanlır. 7 Haziran 1924

tarihinde çıkartılan bir Bakanlar Kurulukaran ile Türkiye' den, vatandaşlıktan çıkanldığı

697 Altınsu, Osmanlt Şeyhulislamlan, s. 256-257. 698 Kavsi, Eş-Şeyh Mustafa Sabri, s. 119-124; Yavuz, "Mustafa Sabri", s. 351 699 Kara, Türkiye'de islamct/tk Düşüncesi Metinler/Kişiler ll, istanbul 2011, Dergah Yayınları, s. 264.

294

Page 7: Editör Prof.Dr. Kadir ÖZKÖSEisamveri.org/pdfdrg/D263465/2014/2014_BUYUKBASN.pdfgörevinde de bulundu.696 Bu sırada Mustafa Kemal'in Sultan Vahdeddin tarafından geniş yetkilerle

TOKArlN YETIŞTIRDIGl/LlM VE FIKIR ÖNDERLERI

haberi gelir. Yunanistan'da bulunduğu sırada çıkarttığı "Yarın" gazetesinde 29 Temmuz

192Tde "istifa Ediyorum" başlıklı adlı şiirle "Türklük"ten istifa ettiğini açıklar. 700

Lübnan'da bulunduğu dönemde yazdığı En-Nekir adlı eserinde Anadolu'nun asil bir

Türk neslinden olduğunu söylemesi701; onun Türk ırkından olmaktan rahatsız olmayıp

Ankara hükümetinin siyasetine bir tepki için bu sözü söylediğinin işaretidir. Şeyhülislam

Mustafa Sabri'nin etrafındaki destekçilerio her geçen gün artması sooucunda Türkiye,

Yunanistan'dan da çıkarılmasıoı talep eder. Etkisini azaltabilmek amacıyla 1930 yılıoda

İstanbul'da "Yarın" adı taşıyan yeni rejim taraftarı bir gazete bile çıkarılır. İstanbul

kökenli Yarın' daki yazıların Mustafa Sabri Efendi 'ye ait olduğunu sanmaları yüzünden

gazetesinin ismini değiştirdiği vegazeteye Peyam-ı İslam adıoı verdiği söylenir. Ayrıca

Yarın ismiyle basılan gazetesinin Türkiyeye girmesiı:iin yasaklanması da isim

değişikliğinde etkili olabilir. Yunanistan'a Ankara hükümetinin baskıları üzerine Yunan

yetkililer de Mustafa Sabri Efendi'ye baskı yaparlar. "Şeyhülislam'ıo yazılarından

Ankara, Ankara'dan ise Yunanistan korkmaktadır!"702 yorumunu yapar.

Yunan hükümetinin 150'likler hakkında Batı Trakya'yı terketmeleri ile ilgili

kararı sonrasıoda 1931 'de Patra'ya yerleşir. Bölgede Batı Trakya'daki ortamı bulamaz.

Sadece Hristiyanlardan oluşan bir beldede durmanıo anlamsız olduğunu ve vefat

ettiğinde hristiyan mezarlığına gömülmesinin polemik sebebi yapılacağıoı düşünerek

Yunanistan'daki Mısır büyükelçisinin yardımıyla ailesiyle birlikte Kahire'ye geçer (

1932).

Mustafa Sabri Efendi, Mısır'a i.lc4ıci gelişinde Mısır uleması ve devlet adamları

nezdinde saygın bir yeri olur. İlmi çalışmalarına hızla devam eder. el-Kavlü'l-fasl adlı

eserini yayımlayınca onun Kahire'de yaşadığını öğrenen Mısır veliahdı kendisini

sarayına davet edip iltifatta bulunur. "el-Ehram", "el-Muktırn", "el-Ahbar", "Minberu'ş­

Şark" "el-Fetih", "el-Hidayetü '1-lslamiyye ", "Mecelletü '1-Camiatü 'z-Zeytfuıiyye "

adlı gazete ve dergilerde bir çok makalesi yayınlanır. 703 Mısır' da din adamlarının

700 Mustafa Sabri, "istifa Ediyorum", Yann, sayı: 2; 1346/1927.

701 Mustafa Sabri, En-nekir, s. 98 .

702 Yarın gazetesi, 09.01.1928 den naklen Azın !ıkça, sayı:44, Şubat 2009, Evren Dede, s.2·3. 703

Kavsi, Eş-Şeyh Mustafa Sabri, s. 151; Yavuz, "Mustafa Sabri", s. 351 . 295

Page 8: Editör Prof.Dr. Kadir ÖZKÖSEisamveri.org/pdfdrg/D263465/2014/2014_BUYUKBASN.pdfgörevinde de bulundu.696 Bu sırada Mustafa Kemal'in Sultan Vahdeddin tarafından geniş yetkilerle

GAZIOSMANPAŞA ONIVERSITESIILAHIYAT FAKOLTES/ YAYINLAR/2014

batılılaşmanın etkisinde kaldığını gördüğünde onlarla mücadeleye girişir. Kasım Emin

(ö. 1907), Muhammed Fedd Vecdi (ö. 1954), MUhammed Mustafa el-Meragi (ö. 1945),

Muhammed Hüseyin Heykel (ö. 1956), Ali Abdürrazık (ö. 1966) gibi Mısırlı aydınlann

görüşlerini şiddetle eleştirir. 704 12 Mart 1954 Cuma sabahı saat sekizde, 86 yaşında iken

vefat eder. Ertesi gün Ezher Şeyhi tarafından cenaze namazı kıldınlarak Abbasiye'de

Derrase denilen yere defnedilir705 Ölümüne basında geniş yer verilir. Cenazesine ilim ve

siyaset adamlannın yaru sıra büyük bir kalabalık iştirak eder.

1.1. Eserleri

Mustafa Sabri Efendi daha yirmili yaşlarının başında müderris olarak İslami

ilimierin her alanında söz sahibi olmasının yanında; Yıldız Sarayı 'nda ilk dönemlere ait

nadir yazma eserleri ve dönemine kadar yazılmış iliin kitaplarını okuyabilme şansı elde

etmiştir. Şer'i eserleri inceleme gibi görevleri sayesinde döneminde yazılan eseriere

vakıf olmuştur. Tüm hayatının ilim merkezlerinde, medreselerde, ilim mahfillleri içinde

geçmesi onu ilirnde daha da· derinleşmiştir. Bu sayede geniş malumatı ile çok sayıda

eser telif etmiştir. Bunlardan bazıları tarihi sıra ile şöyledir:

1. Meseleler (Mustafa Sabri Efendi'nin "Din-i İslam'da Hedef-i Münakaşa Olan

Meseleler" başlığı ile Beyanu '!-hak mecmuasında 706 yayınılanmış seri makalelerinden

derlenmiştir). 1908 de yayınlanan makalelerde teaddüd-i zevcat, resim, talak, emek ve

sermaye, veraset ve zekat, musiki, sigorta ve kumar, tesettür, oruç ve fidye, heykel gibi

konular ele alınmakta, bu konulardaki aykırı fikirlere cevaplar verilmektedir. 707

2. Kitabu 'r-reddi ala ma fi 'l~kavli'l-ceyyidi mine 'r-redyi 108 (I 909)

3. Yeni İsfam Miictehidlerinin Kıymet-i İlmiyyesi109 (1916) ·

4. Dinf Miiceddidler Yahut Türkiye İçin Necat ve İ'tila Yollarında Bir Rehber110

704 Kavsi, Eş-Şeyh Mustafa Sabri, s. 154 705

Kavst Eş-Şeyh Mustafa Sabri, s. 130. 706

Bu makaleler, adı geçen mecmuanın, 11, 19, 22, 25-28, 48, sı, 63, 100, 110-113, 133 ve 135. Sayılarında yayınlanmıştır. 707

Mustafa Sabri, Meseleler, istanbul1995, s. 15-16. 708

Arap edebiyatma dair olup Mehmet Zihni Efendi'nin el-Kav/u'l-ceyyid adlı kitabına reddiyedir. 709 Kazan'lı Musa Carullah Bigiyev'in yazdığı Rahmet-i ilahiye Burhanları adlı eserine reddiye olarak yazılmıştır.

296

Page 9: Editör Prof.Dr. Kadir ÖZKÖSEisamveri.org/pdfdrg/D263465/2014/2014_BUYUKBASN.pdfgörevinde de bulundu.696 Bu sırada Mustafa Kemal'in Sultan Vahdeddin tarafından geniş yetkilerle

(1922)

TOKATlN YETIŞTIRDIGl/LlM VE FIKIR ÖNDERLERI

5. Sayd-ı Hatır711 (1923)

6. En-Nekfru ala miinkiri'n-ni'meti mine'd-din ve'l-hilafetive'l-iimmeti712(J924)

7. İslam 'da İmamet-i Kübra713(1927-1928)

8. Savm Risalesi714(1927-1928)

9. İman, Namaz ve Oruç Risales/15(1927-1931)

10. Yemin-i Gamüs Risales/161930

ll. Mes'eletü terceme-ti'1-Kur'an717 (1932)

12. Mevlafo'l-beşer tahte sultani'l-kader718(1933)

7 ıo Haşim Nahit'in Türkiye İçin Necat ve İ'tilô Yolları adlı kitabının tenkididir. İslam alıkarnının gelişmeden uzak ve çağın ihtiyaçlarına cevap verernediğini söyleyeniere itirazdır. Osmanlı Devleti' nin hukuk yapısının Türkleri medeniyetin gerisinde bıraktığı gibi iddialara cevap mahiyetindedir. 711 Eser Mustafa Sabri Efendi'nin, Şerif Hüseyin'in davetiisi olarak 1341/1923 yılında Mekke'de bulunduğu sırada kaleme aldığı, fakat maddi sıkıntılar yüzünden bastıramadığı el yazması çalışmalarından oluşan seksen ki.isür sayfalık bir eserdir. Şapka kanunu gibi Anadolu'da yapılan inkılaplardan bahsetmektedir. ( Derdiyok Nuri, Şeyhu'I-İslam Mustafa Sabri'nin Yeni Fıkhl Konulara Yaklaşımı(yayımlarımamış Yüksek Lisans Tezi), Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul 2005, s. 35; bak. el-Kavsi, Eş-Şeyh Mustafa Sabri, s. 269-276.) 7 ı 2 Oktay Yılmaz tarafından Hilafetin İlgasımn Arka Plam adıyla tercüme edilerek basılmıştır (İstanbul 1996). İslam siyasi düşüncesi ve çağdaş İslam tarihi acısından önemli bir eserdir. Cumhuriyetin ilk yıllarına ait İzmir'in düşman işgalinden kurtanlması ve sonrası, milliyetçilik, masonluk gibi siyasi, sosyal ve askeri birtakım konulara değinir. Hilafet meselesini tahlil eder. Halifelik 've yönetimin ayrılmasının sonuçlanndan bahseder. ·713 Ali Abdurrazık'ın el-İs/amu ve Usulii '1-hiikm adlı eserine reddiyedir. Halifeliğin müslümanlar için gerekliliğini savunur. · . 7 ı 4 Musa Camilah'ın Uzun Günlerde Ruze adlı kitabına' reddiyedir. Süleyman Nazif'in ve Ubeydullah Efendi'nin Ramazan orucunun fidye verilerek geçiştirile bileceği iddiasına, Musa Cantilalı Bigiyef'in de "Uzun Günlerde Ruze " adlı eserinde çok sıcak ve çok soğuk olan bölgelerde kişiye sıkıntı verecek olan oruç mükellefiyetinin düşeceği, gü'nlerin bir hafta hatta bir ay devam ettiği kutuplarda da oruç tutulamayacağı gibi fikirlerine reddiye mahiyetinde kaleme almıştır. Meseleler adlı kitabının sonuna eklenmiştir. 715 Yunanistan'da ikameti sırasında yazdığı bir eserdir. Gümülcine'de ortaokul öğrencilerine ders kitabı olarak okutulmuştur. 716 Huzur Derslerinde tartışılan yemin konusunda o gün ifade edemediği bilgileri bu risalede genişçe kaleme alm ı ştır. Sultan ll. Abdulhamid'e sunar. Sultan da kendisini tebrik ederek çok memnun olduğunu ifade eder. 7ı 7 Süleyman Çelik tarafından Kur'an Tercümesi Meselesi adıyla tercüme edilmiş ve Bedir yayınlan arasında yayımlanmıştır (İstanbul 1993). Mısırlı Ferid Vecdi ile Mustafa el-Meraği'nin Kur'an tercümesinin namazda ve namaz dışı ibadetlerde asıl metin yerine okunabileceğini savunmalan uzerine bu eser kaleme alınmıştır. Kur'an'ın üstünlüğünü savunmak, Türk Milleti'ni İslam dünyasına bağlayan böyle

. önemli bir bağın kopmasına mani olmak ve bu konuda fikir ortaya atanların hatalarını göstermek için bu eseri kaleme aldığını belirtmektedir .

297

Page 10: Editör Prof.Dr. Kadir ÖZKÖSEisamveri.org/pdfdrg/D263465/2014/2014_BUYUKBASN.pdfgörevinde de bulundu.696 Bu sırada Mustafa Kemal'in Sultan Vahdeddin tarafından geniş yetkilerle

GAZIOSMANPAŞA üNIVERSITESIILAHIYAT FAKÜLTESI YAYlNLARI 2014

13Kavlf fi 'Z-mer 'eti ve mukôranatuhu bi-akvalin mukallidetin bi '1-garb 719 (1 934)

14. el-Kavlu'l-fasl beyne'llezine yu'minıine bi'l-gaybi ve'llezine la

yu 'min Cm 720 {194 2)

15. Mevkıfo'l-akli ve'l-ilmi ve'lrilem min Rabbi'l-rilemfn ve İbadihi'l-

mürselin721 (1950)

16Mıh ~~. ····z b~nı? . u taraf mzn eşşı rı -ara ı .

17. Ha ş iye ala kitribi netriici 'l-ejkrir723 ?

18. Mil·ritıt '1-usül tercümesi724 ?

Mustafa Sabri Efendi bunlar dışında bazı kitapları tercüme etmiş, çeşitli gazete

718 Kaderle iigili olan bu kitapta Müslümanların geri kalmışlıklarının kader anlayışlarından kaynaklandığı şeklindeki tezi reddetmek, müslüman alimierin kü'çümsenip alaya alınmasına karşı çıkmak için bu eseri yazdı. Kitap isa Doğan tarafından insan ve Kader adıyla Türkçe'ye çeviriimiştir (istanbul 1989). 7 ı9 İslam'ın kadına bakışını Batının yaklaşımıyla mukayeseli · olarak ele alan kitap,bu konuda Batılı anlayışa bir reddiye özelliği taşımakta ve bu anlayışın sakıncalarına dikkat çekmektedir. Bu kitabın aslı, iki makaleden oluşmaktadır. Mukaddime bölümünde kadın konusuoda Batı taklitçiliğinin tehlikesine dikkat çeker. İlk bölümde Teaddud-i zevcat konusunu inceler. İslam'ın bu konudaki hükmünü açıklar. Mustafa Sabri Efendi İslam'ın nikah ve talak'ta olduğu gibi çok eşlilikte de son derece anlayışlı ve musamalıakar olduğunu savunur. İslam'ın çok eşlilik ilkesiyle gayri meşru ilişkiyi mukayese ederek çok eşliliğin faydalarıru, gayri meşru ilişkinin de kötü sonuçlarını anlatarak akli ve nakli delilleri kullanır. İkinci bölümde ise tesettür konularını ele alır. Kadırun açılması gerektiğini söyleyenlere cevaplar verir. Kadınları örtüye sahip çıkmaya, dinin bu emrine sımsıkı sanlniaya ve namahrem erkeklerle bir arada bulurırnaktan sakınmaya çağırır. ( Kavsi, Eş-Şey/ı Mustafa Sabri, s. 296) Kadının öğrenim görmesine karşı olmadığını hatta yeteneldi olanlarının çeşitli bilim dallannda ihtisas yapmalarına herhangi bir engel görmediğini ifade eder. Ancak onların öğrenim ve ihtisaslarıiun-erkelderle karışık olmayan- kadınlara ait okullarda, öğretmenlerinin de kadınlardan olması şartıyla taraftar·olur. 720 Batı taklitçisi aydınların akaid konusunda pek çok konuyu inkar ettiğini görür ve nübüwet, mucize, diriliş, ahiretteki hesap gibi konulardaki itirazlara, Abduh, Reşid Rıza, Ferid Vecdi, Muhammed Hüseyin Heykel gibi düşünürlerin sahih hadisler hakkında şüphe uyandırmalarına cevap verir. 721 En hacirnli ve en son yazdığı eseridir. Dini, siyasi, felsefi ve içtimai görüşlerini özetlemiştir. Bu kitap dört ciltten oluşan toplam 2018 sayfalık bir eserdir. Mısır'a geldiğinde İslam dünyasında gördüğü inhiraflara cevap olarak yazar. Birinci bölümde Allah'ın varlığının ispatı konusunu, ikinci bölümde akıl ve ilim konusunda İslam ve hristiyanlık arasındaki farkı ele alır. Teslis, İsa'nın uluhiyeti, günah çıkarma gibi konuları irdeler. Vahdet-i Vücud gibi konulan ayrıntılı şekilde açıklığa kavuşturur. Dördüncü ve son bölümde, jçtihat, İslam'da dinin siyasetten ayrılması gibi konular ele alırur. 722 Mustafa Sabri'nin Arap Edebiyatı'nın meşhur eski şairlerden yapmış olduğu secmelerden oluşan yazma bir eseridir. (kavsi, 266, Derdiyok, Şeyhu'l-İslam Mustafa Sabri'nin Yeni Fıkhi Konulara Y aklaşırnlan, s. 42) · 723 Birgivi'nin meşhur nahiv kitabı izhôr'a yazmış olduğu şerhin Mustafa Hamza el-Adalı tarafından yapılmış şerhi olan Netôicü'l-efkôr'ın haşiyesidir. Mustafa Sabri Efendi bu kitabını henüz Türkiye'den kesin olarak ayrılmadan önce, gençliğinde yazmıştır. ( bak. ei-Kavsi, eş-Şeyh Mustafa Sabri, s. 267.den naklen Derdiyok, Şeyhu'l-islam Mustafa Sabri'nin Yeni Fıkhi Konulara Yaklaşımları, s. 41) 724 Molla Hüsrev'in meşhur eseri Mir'ôtu'l-usOI'ün tercümesidir. Eser el yazması olarak kalmıştır. ei-Kavsi, a.g.e., s. 327. Ancak Sabri Efendi'nin eserleri hakkında bilgi veren araşfırmacılar eserin nerede olduğuna dair bilgi vermez.

298

Page 11: Editör Prof.Dr. Kadir ÖZKÖSEisamveri.org/pdfdrg/D263465/2014/2014_BUYUKBASN.pdfgörevinde de bulundu.696 Bu sırada Mustafa Kemal'in Sultan Vahdeddin tarafından geniş yetkilerle

TOKArlN YETIŞTIRDI(311LIM VE FIKIR ÖNDERLERI

ve mecmualarda makale yayımlamıştır725 • Hakkında yapılan bazı çalışmaları kaynakça

kısmında görebilirsiniz.

1.2. Usul Konularındaki Bazı Görüşleri

Mustafa Sabri Efendi usul konusuna önem verir. Mirat'ı tercüme etmesi ve

dönemindeki mezhep karşıtı olan ictihad taraftarlarıyla mücadelesinde klasik usul

tarafını tutması ve usul ilkelerini kullanarak mücadele etmesi bunun göstergesidir.

Ayrıca karşılaştığı yeni meseleleri usul bilgisi sayesinde kolayca çözebilme mahareti

vardır. Aşağıdaki ifadeler bunun bir ömeğidir:

" ... Çiiriimeğe yiiz ht lan dişleri sağlamlaştırmak, Jıeder olup gitmekten muhafaza için mezkıir suretlerden birisi ile erbabma tedavi ettirmekte şeran hiçbir malızur yoktur. Fıkıh

kitaplarmda bu meseleyi aynen bulmak miimkiin olmadığma bakarak, bazı ulemti buna côiz demekten sakınsalar da şeriat-ı İslamiyyenin kavtiid-i usuliyyesinin buna müsait olacağı hiç şiiphe götürmez. Din-i İslam 'da zorluk kaldırılmışhr. İslam dininde tedavi meşrudıır .... "n6

1.2.1. icma'

Mustafa Sabri Efendi, icma' delilini reddeden Bosna Reisu'l-uleması Cemal

Hoca'yı edille-i şer'iyye-i erbaadan icma-ı ümmetle kıyas-ı :fukahılnın itimada şayan

olmadığını söylemesinden dolayı eleştirir. Bu tavrı :fukahılnın içtihadını ehemmiyetten

düşütmek olarak görür. Öncelikle icma ve kıyas'ın kitap ve s~etten ayrı ve aykırı

olmadığına değinir. Kitap ve sünnetteki nassları zikrederek cevaplar verir. Bu nasslardan

" Siz, insanların iyiliği icin ortaya cıkarılmış en hayırlı ummetsiniz;iyiliği emreder;

kötülükten meneder ve Allah'a inanırsıpız."727 ayetindeki 'ma'ruf kelimesini, Mustafa

Sabri, bu ümmet tarafından emrolunan, nehyettiklerinin de münker olarak

isimlendirilmesini, ümmetin müctehidlerinin icmaına uyulmasının gerekliliği olarak

anlamaktadır. Çünkü icma' da avaının tesiri yoktur. "İşte böylece sizin insanlığa şahitler

125 Bk. Derdiyok, Nuri, Şeyhu'l-İslam Mustafa Sabri'nin Yeni Fıkhl Konulara Yaklaşımlan, s. 43-50. 726 Mustafa Sabri, "Bir istiftaya Cevap", -Yarın, yıl, 1348/1929, Sayı, 46, s, 3. Derdiyok, Şeyhu'l-islam Mustafa Sabri'nin Yeni Fıkhi Konulara Yaklaşımları, s. 123-124; Kahraman, Abdullah "Tokatlı Şeyhulislam Mustafa Sabri Efendi(1S69-1954} ve Bazı Fıkhl Meselelere Yaklaşımı" Tokat Sempozyumu ( 01-03 Kasım 2012), Bildiriler, lll., s. 311-329, s. 321 727 ~ı· . 1 ',A ı-lmran, 3 110.

299

Page 12: Editör Prof.Dr. Kadir ÖZKÖSEisamveri.org/pdfdrg/D263465/2014/2014_BUYUKBASN.pdfgörevinde de bulundu.696 Bu sırada Mustafa Kemal'in Sultan Vahdeddin tarafından geniş yetkilerle

GAZIOSMANPAŞA ONIVERSITESIILAHIYAT FAKOLTESI YAYlNLARI 2014

olmanız, Resul ün de size şahit olması için sizi routedil bir millet la ldık. "728 ayetini de

ümmet-i Muhammed'in adaletle muttasıf olması sebebiyle ümmetin alimlerinin elde

ettiği bir hakikatİn İlahi bir mevhibe olduğu şeklinde anlamaktadır729 "Kendisi .için

doğru yol belli olduktan sonra, kim Peygamber'e karşı çıkar ve müminlerin yolundan

başka bir yola giderse, onu o yönde bırakırız ve cehenneme sokarız; o ne kötü bir

yerdir."730 ayetini de icmaya kat'i delil sayar.

Mustafa Sabri, Hz. Peygamber (s. a. v.)'ın " Ümmetim dalalet üzerinde

birleşmez" 731, "Mü'minlerin güzel gördükleri şey, Allah katında da güzeldir."732

, "

Allah 'ın eli cemaatin üzerindedir. 733 "Cemaate bir karış muhalefet eden kimse, cahiliye

ölümü üzere ölmüş olur." 734 tarzındaki hadisler, her biri haber-i vahid de olsalar,

hepsinin birlikte manevi tevatür .derecesine ulaşacağını, bu sebepten bu rivayetlerin de

hey'et-i mecmuası ile icmaın kat'i hüccet olduğuna delalet ettiğini söyle~ektedir. Aynı

yerde Mustafa Sabri Efendi, beş vakit ezan okunınası hakkındaki rivayetleqn tevatür

derecesine ulaşmadığı halde İslam ümmetinin şiarlarından kabul edildiğini söyler. 735

Mustafa Sabri 'nin, icma-ı ümmet kavramının bugünkü demokrasinin de esasını

teşkil ettiğine, ilim ve ictihad kayıtlarının ilavesiyle icma-ı üınmette "münevver

demokrasi" esasının kabul edildiğini icma-ı ümmete itiraz ~tmenin demokrasi anlayışını

savunanlar için de doğru olmadığını söylemesi dikkat çekicidir. 736

"icma', ayet ve hadise ta!_<dim olunur't usul kaidesini önceleri anlamakta

zorlandığını, ancak oruç ya da tesettür gibi en temel İslami kabul ve esaslara bile ayet ve

hadisleri zorlama teviller yapıp karşı çıkanlan görünce bu kaidenin dinin asli şeklini

korumakta ne kadar önemli olduğunu anladığını ifade eder:

728 Bakara, 2/143

729 Mustafa Sabri, "Hezeyan Toptancılan'~ Yarın, Sayı: 14, 1346/1928, s. ı. Derdiyok, Şeyhu'l-islam

Mustafa Sabri'nin Yeni Fıkhi Konulara Yaklaşımları, s. 55-56 730

N isa, 4/115. 731

HeysemT, Mecmau 'z-Zevaid, 7/221. 732

AciOnT, Keşfi '1-Hafa, 2/188, (Hadis No: 2214) · 733 İbn Hibban, Sahilı-i İbn-i Hibban, 10/438; Beyhalô, Şuabu 'l-iman, 6/6(,, Hadis: (7512); Ebu'l-Ala, Tulıfetu '1-Aiıvezi, 6123. 734

Ahmed b. Hanbel, Musned, 1/275, (Hadis No: 2487) 735

Mustafa Sabri, "Hezeyan Toptancılan'~ Yarın, Sayı: 14, 1346/1928, s. 1 ve 4 736 M fSb ' " . . . usta a a rı, Hezeyan Toptancı/an'~ Yarın, Sayı: 15, 1346/1928, s. 1. Oerdiyok, Şeyhu'l-lslam Mustafa Sabri'nın Yeni Fıkhi Konulara Yaklaşımları, s. 57

300

Page 13: Editör Prof.Dr. Kadir ÖZKÖSEisamveri.org/pdfdrg/D263465/2014/2014_BUYUKBASN.pdfgörevinde de bulundu.696 Bu sırada Mustafa Kemal'in Sultan Vahdeddin tarafından geniş yetkilerle

TOKAT'IN YETIŞTIRDI(311LIM VE FIKIR ÖNDERLERI

"- .... Din-i İslfim'da tesettiir-i nisvlin'm da teaddiid-i zevclitm da viiclidu, icmli '-ı iimmet deliline miistenid olarak miinlikaşa götürmeyecek sı?retde ma'lı?m olan zarılrfit-ı diniyyedendir. Ayetleri kendi ıu'mlarmca (bôtıl zmmlarmca) te'vil etseler bile icmô'ı te'vil edemezler. Bıma Jıile girmez. Usfil-i fıkıh ulemôsmm "icmli', liyete, hadise takdim olımur" tarzmda ki kliidelerinin hikmetini ben vaktiyle anlayamamışdım. Zamammızdaki dinsiz/erin Itlisn-i niyete makrıln olmayarak bu mes'eleler hakkında teşviş-i ejkôra (fikirleri bozmağa) çalışmaları o kliidenin hikmetini bana anlatd1. Şimdi onlar, ayetleri eğib biikere/c arzu/arma göre istedikleri kadar ma'nli arasmlar. Beri tarafdaki icmô'-ı iimmet sarlilıatlerine karşı nasıl çôre bulacaklar? Onlara kalsa, Ramazan orucımu bile Kur'ôn-ı Kerim 'in ôyetine İstinfiden ilgô ederek o mm makômma fidye-i savmı ikôme edecek/erdi. Llikin boşıma yorulmasmlar! Ramazan orucumm farz-ı kat'i olduğımda m listlimanlarm şiiblıesi ;:,ok ki; Kur'ôn-ı Kerim'den başka bir kaçamakyolu çıkamb da onları şiibiteye diişiirmek kôbil olsun.!" 37

1.2.2. Kıyas

Kur'an-ı Kerim'deki " ... Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygamber'e ve

sizden olan emir sahiplerine de itaat edin. Eğer bir hususta anlaşmazlığa diişerseniz,

Allah'a ve ahirete gercekten inanzyorsamz, onu Allah'a ve Rasul'e götürün (onların

talimatına göre halledin}, Bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha iyidir. "738

Ayet-i kerimesinin İslam şeriatının dört delilini de ihtiva ettiğini, ayet-i kerimenin son

kısmının kıyas-ı fukahaya delil olduğunu söyler. Hz. Peygamber (s. a. v.)' den rivayet

edilen şu hadisleri kıyasa delil olarak gösterir: Öpmekle orucun bozulup

bozulmayacağım soran kişiye Hz. Peygamber (a.s.): "Mazmaza ile bozulursa bununla

da bozulur. ~. 739 buyurmuş, yine ölmüş babası hesabına haccetmek için soru soran

kadına da "Babanın zimmetinde birisine borcu olsaydı da arkasından sen ödemek

isteseydin, ödemez miydin?" 740 demiştir. Kıyasın icma gibi delil-i kat' i değil, bir kısım

müctehitlerin görüşlerine dayandığı ıçın delil-i zanni mertebesinde olduğunu

söyler.Allah'ın ve Rasülü'nün makbul saydığı kıyas-ı fukahayı kabul etmeyenleri tenkit

eder. İcma ve kı yas karşıtlığının temelinde din hükümlerini tahrif etme gayreti olduğunu

belirtir. 741

737 Mustafa Sabri, "Hezeyan Toptanct/arı'~ Yarın, sa: 15, 1346/1928

738 . Nisa, 4/59.

739 Ebu Davud, Savm 33, (2385).

740 Buhari, Hacc-t, Cezau's-Sayd23, 24; Ebu Davud, Menasik 26, (1809);

741, Mustafa Sabri, "Hezeyan Toptanctlart", Yarın, Sayı: 15, 1346/1928, s. 4.'den naklen Derdiyok, Şeyhu'l-islam ' Mustafa: Sabri'nin Yeni Fıkhi Konulara Yaklaşımları, s. 57

301

Page 14: Editör Prof.Dr. Kadir ÖZKÖSEisamveri.org/pdfdrg/D263465/2014/2014_BUYUKBASN.pdfgörevinde de bulundu.696 Bu sırada Mustafa Kemal'in Sultan Vahdeddin tarafından geniş yetkilerle

GAZIOSMANPAŞA ONIVERSITESIILAHIYAT FAKOLTESI YAYINL.AR/2014

1.2.3. Makasıd

"İsHim'da tüm emir ve yasaklar, kulların ıslahı ve maslahatları içindir." görüşü,

Bir takım ana gayelerin hedeflendiği ve insanlar için fayda sağlama, onlardan zararı

savma esasına dayandığı makası d olarak ifade edilir. 742 Bu anlayışta hukukun eo büyük

gayesi, yararıo sağlanması (celbu's-salah) ve zararın kaldınlması (def'il-fesad) olarak

kabul görür. 743

Mustafa Sabri Efendi taahhüdü esas almakla birlikte dini hükümlerin bir takım

maksadara mebni olarak vaz edildiğini kabul eder. Bunların maksatlannın ilim adamları

tarafında.Q bulunup İslam'ın yabancılara karşı müdafaasında kullanılmasını da faydalı

bulur. Ancak hükümleri tespit edilen· düoyevi maksat ve menfaatlerle birebir

özdeşleştirmenin sakıncalarına da dikkat çeker: '·

"Her hususta emre harfiyen yapışan Jıizmetkôr, sebep arayan, mônô veren hizmetkordan daha çok makbul olur ve bu sebep arama keyfiyeti ômir ile memur arasmda/d idrôk mertebesinin farklılığı nisbetinde tehlikelidir. " Çok biiyük bir tilimin en cahil ve en ahmak bir uşağma karşı verdiği emirlerin, uşak tarafindan, (Bizim efendinin ımıradı şöyle olmalıdır, böyle olmalıdu~ tarzmda verilecek manolara göre yaprlması pek garip yanlışlıklar doğurur. Hôlbuki Cenab-ı Hak veya Resul-i Ekrem ile bizim aramızda/d nispet, misa/de gösterilen nispet ve mesafeye de kıyas edilemez. Onun için falan hiikmün sebebi şudur diye hiikiim veremeyiz. İşte resmin yasaklığmm sebebi de yukarıda söylediğimizden ibaret değildir. Başka nice hikmetleri vardır. Dinf lıükiimlerin gizli lıilolıetlerini açıklamaya kafianak bizim gibi ticizierin işi değildir. Böyle yüksek işlere karışmak haddini aşmak olur\144

"Şer 'i hükiimlerin İçiima i faydalarını düşünmek, bulmak fena bir şey değildir. Belki bu fayda ve menfaalleri dikkate değer bir kııdret ve malıörelle ôleme aniahnak ilim adamlarımızm üzerine düşen bir vazifedir. NSAncak bu işin yeri, femıi, Mustafa Efendi'nin. zannettiği gibi jikılı ilmi olmayacak, jikılı usfilii bile olmayacak. çiinkii jikılı ilmi Müsliinlanlara dini vazifelerini bir kamm metni gibi öğretir ve telkin eder. Fıkıh usfilii de onların kaynak/arım, şer'i dört delilden ne suretle lıiikiim çıkardık/arım gösterir. Şer'i hiilo'imler üzerine yiiriitiilecek İçtimai mütalaalar ise lslôm Dininin fertlerinden ziyade yabancılara bir miidafaa silahı olarak ortaya konulmak lôzım gelir. Vakıa dünyaya ait olan bumeiıfaat ve güzellikleri Miis/iimanlarm da bilmesi pekfaydalı olur. Ancak meselenin yalnız "Bilmek" te kalmaması gerekir" Şer'i vazifeleri n fiiliyat ve icraatım onlar m üzerine bina etmek derecesine gelince bu hal yukarıda geniş olarak arz edildiği üzere adı geçen fiilieri bozar. Demek ki, dini vazifelerden her biriliİli dünyaya ait ne kadar illet ve lıikmeti bu lımursa bulunsım gene icrôsmda gözetilecek esas ve gaye Allalı 'm emrine itaat ve ıtlırevi

742 EbG Amr Cemalüddin Osman b. ömer b. Ebi Bekr b. Yunus ibnü'I-Hacib {646/1249), Müntehe'I-VusUI

ve' I-Emel fi 'ilmeyi'I-UsOI ve'I-Cedel, ı. baskı, Daru'I-Kütübi'l-' ilmiyye, Beyrut 1985, s.184.; ibn Abdisselam, Muhtasaru'I-Fevaid fı Ahkami'I-Makasıd /Kav'aidü's-Suğra(thk: Salih b. Abdilaziz b. ibrahim Ali Mensur), Riyad 1997/1417, s.108; Şatıbi, ll, s.218.; Abdulkerim Zeydan, Fıkıh Usulü (çev. Ruhi-Özcan) M.Ü. ilahiyat Fakültesi Yayınları, istanbul 1993, s. 227; ihrahim Kafi Dönmez, "Maslahat", Diyanet islam Ansiklopedisi, Ankara 2003, XXIX, s. 79. 743

Muhammed Tahir ibn AşQr (1394/1973), Makôstdü'ş-Şerlati'l-islômiyye (Nşr. Muhammed Tahir ei­Meysavi), 2. baskı, Darün-Nefais, Ürdün 2001(1421), s. 249, 515. 744 Mustafa Sabri, Meseleler, istanbul 1995, s. 75. 745

Mustafa Sabri, Dini Müceddidler, s. 63-64.

302

Page 15: Editör Prof.Dr. Kadir ÖZKÖSEisamveri.org/pdfdrg/D263465/2014/2014_BUYUKBASN.pdfgörevinde de bulundu.696 Bu sırada Mustafa Kemal'in Sultan Vahdeddin tarafından geniş yetkilerle

TOKAT'IN YETIŞTIRDIGl/LlM VE FIKIR ÖNDERLERI

mesüliyetten kor/anak gibi diinyevf olmayan şeylerden ibaret olacaktır. Nihayet diinyevf gaye/er, esasın daha altmda, tti li ve mımzam bir maksat halindenazarı dikkate almabilir o kadar ... "146

"Şer 'f fillerde İçtimaf gayeler esası üzerine istinat ettirme mesleğinin bir mahzuru daha vardır ki o da, şer 'i hiikiimlerin yavaş yavaş tahrib ve bozu/masma yol açmasıdır. Mesela namazda en çok bedeni hareketlerden edilecekfoideyi nazarı dikkate alanlar, bir giin bunım yerine - belki dahafaydalı ve sistematik olmak iizere- başka bir şekil hareket ikamesini tecviz edebilir. "741

·

Makasıd çalışmalannın daha ziyade dinde yenilik taraftarları olan yenilikçiler

(reformistler)in hevesli olduğu bir durum olduğunu söyler ve "hakkında nass varid olan

şeyde ictihada yer olmadığı" ve "tasrih karşısında delalete itibar olmadığı" gibi usul

kaidelerine rağmen bu yenilikçilecin Kuran'ın esas hükümlerini bile değiştirdiklerini

belirtıneden geçmez. 748

1.2.4. İctihad ve T aklid

İctihadın sıhbati için dikkat edilmesi gereken üç husustan bahseder:

a. Müctehidin kendisini kanun koyucu gibi görmemesi,

b. İctihada ehil olmayanların bu işe kalkışmaması,

c. Nasslara taşımadığı manalar yükteyerek yanlış yorumlar yapılınamasıdır. 749

Bu yüzden Mustafa Sabri Efendi, ictihat kapısının, insana teşri yetkisi verecek kadar

açılınasının akıl ve nakil açısından batıl bir durum olduğunu savunmakta, " ... Eğer bir

husu~ta anlaşmazlzğa düşerseniz Allah'a ve ahirete gerçekten inamyorsanız onu Allah'a

ve Resu/'e götün'in ... "750 ayetinin, insana teşri yetkisi verilmediğinin nakli delili

olduğunu soylemektedir.

Mustafa Sabri Efendi, fı.khın furu konulıirındaki ictihatlarda, isabet edene de hata /

edene de sevap verilmesine karşılık; usuldeki ictihatta ise sadece isabet edene sevap

verileceği kanaatindedir. 751 Mı.ib.ammed Abduh, Reşid Rıza, Ferid Vecdi, Mahmud

Şeltut, Kasım Emin gibi kimseler için şu ifadeleri kullanır:

"Çağdaş tilimler arasmda -fikhf konularm inceleıımesindeki biitiin sermayeleri hatalardan ibaret olan- içtihat heveslisi kimselerin kendilerini, hata yapmalan kendilerine zarar vermeyen aksine yarım da

746 Mustafa Sabri, DiniMucedditler, s. 64-65; Mese/eler, s. 75. 747 Mustafa Sabri, Dini Mucedditler, s. 68. 748 Mustafa Sabri, Dini Mucedditler, s. 68.· 177 Mustafa Sabri Dini Mucedditler, s. 67. 749

Mustafa Sabri, Mevkıfu '/-Akl, IV, Beyrut 1413/1992, s. 356-357 750 N isa, 4/59. 751M~stafa Sabri, Mevkıfu '/-Akl, IV, s. 356

303

Page 16: Editör Prof.Dr. Kadir ÖZKÖSEisamveri.org/pdfdrg/D263465/2014/2014_BUYUKBASN.pdfgörevinde de bulundu.696 Bu sırada Mustafa Kemal'in Sultan Vahdeddin tarafından geniş yetkilerle

GAZIOSMANPAŞA üNIVERSITESIILAHIYAT FAKÜLTESI YAY/NLAR/2014

olsa sevap kazandıran miiçtelıit imamlardan saydırmaya çalıştıklarını ve hata yapmaktan da korkmadık/arını görmek1eyiz. " m "Usulde taklit cilimler arasmda tartışmalı bir konudur. Çiinkii dinin asıliarım tak/id eden kimsenin imamnm sıhhati telı/ikeyle karşı karşıya olduğundan her miisliimaımı imanmı telılikede · olmasından dolayı usulde taklitten kendisini koruması gerekir. Fiirüda taklit, Miisliimanların geneli için zarıiri bir dwıımdur. Zamamn alimleri özellikle içtihat iddiasında bulıinanlar da fiiruda taklitten kendini kıırtaramazlar. "153

Reşid Rıza'nın mukallit Müslümanlada müşrikleri aynı kefeye koymasını hata

olarak niteler. Birtakım hadisçilerio düştüğü bir hatayı tekrarladığını, İbni Abdi'l-Berr'i,

-o mutlak olarak taklitçiliği zemmetmekte iken- takltd ederken hatalıyı taklid etmiş

olduğunu söyler. 754

Funi'da taklit taraftan olup, mezhepleri reddeden yeni ictihat hareketlerine karşı

olsa da furü'daki meselelerde ehliyetli alimler tarafindan yapılacak ictihatlara açıktır.

Onun seferilik meselesinde" bu gibi sonradan meydana gelen mes'eleler hakkında fıkhi

ihtisasları bulunan muhterem alirnlerimizin esaslı tetki.klerini de ayrıca bekleriz."

ifadesiyle yaklaşımı, yeni değerlendirmelere de açık olduğunu gösterir.'755 Onun endişesi

ehil olmayanlar tarafindan dini hükümler hakkında fikir beyan edilerek gerçek din

alimlerinin çürütülmesi ve din alimlerinin itibarsızlaştınlması suretiyle dinin

baltalanmasıdır. 756

Mustafa Sabri Efendi, modernistlerin batıyı yakalamak için ictihad kapısını \

sürekli açık tutma taleplerini ölçüsüz bulur. Ona göre her rüzgara, ortaya çıkan her fikre

göre dini hükmü değiştirmek onu oyuncak haline getirir ve Allah'ın dini olmaktan •.

cıkarır757 . . Mustafa Sabri Efendi, ictihadın şekil ve sınırını son derece dar tutar. Ona göre

müctehidlerin ictihadlanyla yaptıkları, Allah ve Resulünün vaz ettiği hük:ümlerin maksat

ve muratlarını araştırmaktan ve tespit etmekten ibarettir. Nasların illetlerini tespit eden

müctehidler, hakkında nass olmayan meseleleri de ortak illet sebebiyle bu hükümlere

752 Mustafa Sabri, Mevkıfu '/-Akl, C. IV, s. 356-357.

753 Mustafa Sabri, Mevkifu 'I-Akl, C. IV, s. 357.

754 Mustafa Sabri, MevkJfu'I-Akl, C. IV, s. 353. sayfadaki 1 no' lu dipnot. .

755 Bk. Mustafa Sabri, Meseleler (sadeleştiren, Osman Nuri Gürsoy), istanbul1995, 37.

756 . . Meseleler, s. 39

757 Mustafa Sabri, Dini Mücedditler, 67.

304

Page 17: Editör Prof.Dr. Kadir ÖZKÖSEisamveri.org/pdfdrg/D263465/2014/2014_BUYUKBASN.pdfgörevinde de bulundu.696 Bu sırada Mustafa Kemal'in Sultan Vahdeddin tarafından geniş yetkilerle

TOKArlN YETIŞTIRDI~IILIM VE FIKIR ÖNDERLERI

kıyas ederler. Yoksa Kur'an ve hadisten bağımsız ictihad etmezler. Yani müctehidlerin

yaptığı ancak kıyas ictihadıdır758 •

Mustafa Sbri Efendi, ictihatta ve diğer dini meselelerde özellikle taabbudi alanda ihtiyattan yanadır:

"E/Iıamdıılillah hikmet ve ulviyeti günden güne keşfolımmakta bulıman "Din-i Mü bin "im izde selim akıllarm idrak ve iz'an edemeyeceği bir cilıet de yoktur ya! Bilfarz olsa bile; hikmetine akıl erdirerek, erdirmeyerek omı da tasdik ve kabulden başka çare yoktur, denilmek hikmetsizce bir cebir, mantıksızca bir tahakküm olmaz mı? Diyeceksiniz. Hayır olmaz! ... çiinkii bir dinin hakikatini, şari (şeriat vaz eden) ve kıırııcusunım doğrıılıığımu ispat edecek ayetler, mucizeler ve lıususi miişahadeler vardır ki, din onlarla muhakeme edilir ve onlarla siibut ve katiyet iktisab ettikten sonra artık tekrar tekrar tali hiikiimlerini, balıusus şüpheli bir fikir, eksik bir tahsil ve hakikatten ziyade nefsin arzularma mağlub bir dimağ ile muhakemeye kalkışmak abestir. Çiinkii bu başa çıkı/amayacak ve tti/i hiikiimlerden esasa intikal ve islidial kabilinden ters bir hareket olacağı gibi bir dinin, taabbudi ve gayri muallel bazı lıiikiimleri de olur. çilnkı"i dinin esası mual/el (il/etlendirilmiş), ve miidellel (delil/i) olduktan sonra tali Iziikiim/erde sebep aramaya liizum yoktur. İliet/endirilmiş (sebep beyan edilmiş) olanlarda da bu vazife, ihtisas erbabmındw" 159

Mustafa Sabri Efendi 'ye göre ibadet konulan ihtiyat gerektirir:

" ... her lıusuta emre tam manasıyla riayet eden hizmetçi, emirde sebep arayan, ona mana veren hizmetçilerden daha çok makbuldiir. Hele ibadette bizim yanlışlık veya eksiklik zamıettiğimiz şeyden Halık'm haşa ziyan etmek ihtimali yoktur. Emir haricinde gösterilecek faaliyet ise, amir ile memur arasmdaki idrak mertebelerinin farkı nisbetinde muhatarlzdır. Mesela çok çalışkanlık edip de sabah namazı iiç rekat kılınmış olsa iki yerine de kabul olımmaz; biisbiitiin bozulur ... "160

Fıkhi görüş ve değerlendirmelerinde geleneğe son derece bağlıdır. Hanefi

mezhebine sıkı sıkıya bağlıdır. Mesela, musiki konusundaki görüşü Hanefi geleneğinin

aynen devamıdır. 761• Talak hakkının kocaya ait olması, mücessem resim ve heykel

yapmanın haram olması konusundaki görüşleri de böyledir. Ancak o, mezhebi olan (

Hanefiliğe son derece bağlı olmakla birlikte, namazda Kur'an'ın tercümesinin okunınası

gibi bazı meselelerde gerekirse mezhep hükmü terk edilerek başka mezhep görüşleriyle

amel edilebileceği görüşünü de benimsemiştir762: İmam Serahsi'nin Mebsut'una büyük '

saygı duyar ve bu tür eserlerin peygamberimizin nübüvvetine delil olduğunu, ne zaman

mebsutu okusa nefsini küçük gördüğünü ve kendisini onların yanında islam alimlerinden

saymaktan haya ettiğini söyler. 763 Fukaha tarafından istinbat edilmiş bulunan fıkbl

758 Mustafa Sabri, "H~zeyan Toptancıları", Yarın, sayı, ıs, yıl, 1346/1928, s, 4; Derdiyok, Şeyhu'l-islam Mustafa Sabri'nin Yeni Fıkhl Konulara Yaklaşımları, s. 61-65. 759

Mustafa Sabri, Meseleler, s. 16-18. 760

Mustafa Sabri, Meseleler, s. 35-37. 761

Mustafa Sabri, Meseleler, s. 112-113. 7,62

Mustafa Sabri, Kur'ôn'ın Tercümesi Meselesi, s. 48-49. 763·M~stafa Sabri, Mevk1[ul akıl, C. IV, s. 310, Kavsi, Eş-Şeyh Mustafa Sabri, s. 204

305

Page 18: Editör Prof.Dr. Kadir ÖZKÖSEisamveri.org/pdfdrg/D263465/2014/2014_BUYUKBASN.pdfgörevinde de bulundu.696 Bu sırada Mustafa Kemal'in Sultan Vahdeddin tarafından geniş yetkilerle

GAZIOSMANPAŞA üNIVERSITESI ILAHIYATFAKÜLTESI YAYINLAR/2014

hükümlerin tutarlı ve isabetli olduğunu savunur ve bunların birçok hilanetlerinin

bulunduğunu söyler. 764

1.3. Bazı Fıkhl Meselelere Yaklaşımı

1.3.1. Kuran Tercümesi ve Anadilde İbadet (Kur'an'm Tercümesini

Okuyarak Namaz Kılmak)

"Ben yükselen bu ses/ere, Kur'ön'm lıiikiimran olmasım ve Türk milletini İslam birliğine bağlayan son ipin de kopanimamasım miidafaa sadedinde karşılık vermek ve Türkler 'in Arap dünyasından koparılması hareketine iştirak edenlerin düştükleri hataları göstermek istedim. Umulur ki, onlar bu işe bir son verirler ve merhamete gelerek Türkler 'e zulmedenlerin zulmiine man i olmak sıiretiyle kendilerine yardımcı o/ur/ar. "76

S

diyerek Mustafa Sabri Efendi, "Kur'an Tereuroesi Meselesi" adlı müstakil eserini Türk

milletinin İslam bağını korumak için ya.Zdığıru ifade eder. O Kuran tercümesine bir

yasak olmadığını kabul eder. Mesele Kuran'ın tercümesi değil, onu ~amazda okuma

meselesidir. 766

Mustafa Sabri Efendi, namazın sadece Kuran'ın arapça lafzıyla olması

gerektiğini savunur ve şunları-söyler:

"Reformcu/ar Kuran-ı Kerim 'in türkçesini asıl Kuran makamına koyarak Türklerin namazmı bile işte bu Türk Kuran 'ı ile kıldırmak isterler ...... .İslöm alim/eri, "hatta İbn i Abbös, İbn i Mes 'ıid ve İmam-ı Ali gibi biiyük sahtibe tarafindan Kur'an-ı Kerim 'in ibaresi hakkında var id olarak Ashtib-ı Kur'iin 'm çoğımluğımım muvafakatı olmayan, tevötiir seviyesine ulaşmayan ve (şaz kıraat) adı verilen lııısıisi okumalar (Jcıröat), bazen şer 'f lıiil..·iimler için, bir jikılı vesfkiısı sayılmak v~ bazen de miitevatir okumamn teftiri makammda telakki edilmek üzere mantiları ile Kw~ 'an gibi nazarı itibara olmdıkları lıalde bile bu okumalar üzerine namazda akımıayı côiz göriilmemişken şımım bunım tarafından tanzim olunacak ve bugün beğeni/en stiret, yarın beğeni/memekle çeşitli şekiller alacak Tiirkçe veya Kürtçe ibörelerin Kuran ibôresi halinde namazlarda akımmasını katiyen caiz görmezler. "161

Mustafa Sabri Efendi, bin yıldan beri Kur'an'la haşir neşir olm:uş Türk halkım, Kur'an'ın Arapcasını okuyamayanlar sınıfına sokarak Ebu Hanife'nin ve mezhebinden sabibeyn (Ebu Yusuf ve İmam-ı Muhammed) in rnekruh ta olsa Arapea okuyamayanlar icin verdikleri geçici cevaz hükmüne dahil etmelerinin çok yanlış olacağım ve bunun bir anlamda Türk halkına saygısızlık olduğunu düşünmektedir. 768

764 Mustafa Sabri, Meseleler, s. 17-19. 765 Mustafa Sabri, Kur'an Tercumesi Meselesi, s. 8. 766 Mustafa Sabri, Dini Mucedditler, s. 193-194 . 767 Mustafa Sabri, Dini Mucedditler, s. 193 . 768 Mustafa Sabri, Kur'an Tercumesi Meselesi, s. 53; Derdiyok, Şeyhu'l-islam Mustafa Sabri'nin Yeni Fıkhi Konulara Yaklaşımları, s. 79; Kahraman, Mustafa Sabri Efendi(1869-1954) ve Bazı Fıkhi Meselelere Yaklaşımı s. 322

306

Page 19: Editör Prof.Dr. Kadir ÖZKÖSEisamveri.org/pdfdrg/D263465/2014/2014_BUYUKBASN.pdfgörevinde de bulundu.696 Bu sırada Mustafa Kemal'in Sultan Vahdeddin tarafından geniş yetkilerle

TOKAT'IN YETIŞTIRDIGl/LlM VE FIKIR ÖNDERLERI

Mustafa Sabri Efendi, namazda Kur'an'ın Türkçesini okumayı meşrulaştırmak

için ana dileriyle Allah' a dua etme gerekçesini ileri sürenlere de şöyle cevap vermiştir:

"Sonra bilhassa namazlarda Arapçadan başka herhangi bir /isan ile Kur'an okımmaz. Cibril-i Emin 'in Hz. Mulıammed'e indirdiği kelime ve ibare/erin gayrı bir ibare ile Arapça da olsa yine Kur ·an okımmaz. Ve talıaretsiz okımmamak gibi lıiikiimler bunlar hakkında cereyan etmez. Insanın namazda Allalı 'ma kendi /is am ile duada bu lımmak nimetinden malırum kalması tarzındaki yeni itirazlarm cevabı kolaydır: Çiinkii namazı insamn kendisi tertip etmemiştir. Cenabılıakk 'm emri vechile tertip edilmiştir. İçinde okımacak Kur'an'ın da Allalı kelamı olması istenmiştir. Vazifo bu suretle ifa edilecektir. Bunun dışında Müslümanlar kendi lisanlarıyla da Cenabıhakk'a istedikl~ri kadar dua edebilirler. Ve isterlerse namazda okudukları Kur'an ayetlerinin manalarmı da ehlinden öğrenebilir/er. Ve bu gibi ihtiyaçlarmdan dolayı Islam ımsıır/arının Arapçanm bir ortak lisam gibi aralarmda ımıumileşmesine çalışmaları bir vazifedir"769

• Hatta o, bölümneye sebebiyet vereceği gerekçesiyle anadilde hutbeyi bile caiz görmemektedir 770

Mustafa Sabri Efendi, müteabhirun dönemi Hanefi falcilıleri tarafından

nakledilen ve Ebu Hanife'nin "Arapçasını okuyabilenin namazda Farsça da

okuyabileceği" şeklindeki görüşünden rücu ettiği şeklindeki rivayeti doğru bulmaktadır.

Ona göre Ebu Hanife önce bu görüşü seslendirmiş ancak daha sonra imarneynin

görüşüne dönmüştür771 . İmameyn'in: " Farsça tercüme acziyet durumunda Kur'an'ın

Arapçasını okuyamayanlar için namazda Kur'an yerine geçirilmiştir" şeklindeki

görüşüne de katılmama.kta ve onları şu ifadelerle eleştirmektedir:

"Ne var ki İmameynin bu sözleri de, tıpkı İmamınki gibi ya Kur 'an'ın tarifinin geçersizliği ya da Kur'an obnayan pir şeyin keyfi olarak Kur'an yerine geçirilmesi gibi iki şıktan birini tercih durımıuyla karşı karşıya bırakır. O halde Farsça tercüme, Kur 'an 'm Arapçasını okııyamayanlar için nasıl Kur 'an olabilir?Kur'an olmayan bir şey za111retten dolayı da Kur'an olmaz"172

Mustafa Sabri Efendi'in n bu konuda dikkat çeken bir ifadesi de şöyledir:

"O halde u lema mn üzerine düşen, körii köıiine (dedi-demiş) 'in peşine diişmeyip, zamanın

hadiselerini dikkatlice gözden geçirmek, İslam 'ı ve ıiıiisliimanları oyuncak haline getirmek isteyen

lıiiinlerin suratiarına fitne kapılarım kapatmaktır. ( ... ) Herhangi bir Hanefi ii/imi, kendi mezhebiyle

atakalı bir meselede İslam 'm yararma bir şey gördüğünde Şafii mezhebine göre fetva vermekten

çeki n m ez. Çiinki/ bu davranış la Ebu Hanife 'nin ruhu şad edilmiş olur. Hiçbir Şafii, Maliki ya da Hanbeli

tilimi de buna benzer birfetva vermekten·çekimnez. Bunlarınhiçbirinin gözünde kendi imamma muhalefet

etmek, İslam'ın yararına olan şeye muhalefetten daha biiyük ve önemli değildii·. Bu davramşları yiiziinden

imamlar da kendilerinden razı olur" 713•

769 Mustafa Sabri, Dini Mücedditler, s. 194-195; Kur'an'ın Tercümesi Meselesi, s. 57-58, 75.

no Mustafa Sabri, Dini Mücedditler, s. 195. nı Mustafa Sabri, Dini Mücedditler, s. 194; Kur'an.'ın Tercümesi Meselesi, s. 45-46. nı Mustafa Sabri, Kur'an'ın Tercümesi Meselesi, s. 53, 85-86, 92. m M.list~fa Sabri, Kur'an'ın Tercümesi Meselesi, s. 48-49.

307

Page 20: Editör Prof.Dr. Kadir ÖZKÖSEisamveri.org/pdfdrg/D263465/2014/2014_BUYUKBASN.pdfgörevinde de bulundu.696 Bu sırada Mustafa Kemal'in Sultan Vahdeddin tarafından geniş yetkilerle

GAZIOSMANPAŞA ONIVERSITESIILAHIYAT FAKOLTESI YAYlNLARI 2014

Mustafa Sabri Efendi namazda Kur'an'ın aslından qaşka bir şeyin

okunamayacağı şeklindeki görüşünden yeni Müslüman olanlan da istisna etmez.

Mutlaka Kur'~n'ın öğrenilmesi üzerinde durur774.

Ezher Şeyhi Mustafa Merağl'nin Kur'an tercümesinden de hüküm

çıkanlabileceği anlamına gelen sözlerine reddiyede bulunan Mustafa Sabri Efendi, fıkıh

usulü kitaplarında Kur'an için yapılan taritin tercümeler için geçerli olmadığını,

tercümelerin ne isim ne de delalet yönünden Kur'an olmadığını ve eksik olabileceğini

gerekçe göstererek bunlardan hüküm çıkarılamayacağı kanaatini taşır. Tercümede asıl

ve delalet ettiği manalar c ilietinden hata ihtimali olabilirken, Kuran' da bu hata ihtimali

yoktur. · Arapça bilmediği halde sadece tercümeye dayanarak ictihad eden ve hüküm

çıkaranların düştükleri durumu ifade ederken, onların mütercime bağımlı olduğunu,

onun aklıyla düşündüklerini ve onu taklit etmek zorunda kaldıklarını· sÇ>ylemektedir775•

1.3.2. Oruç Yerine Fidye

Mustafa Sabri Efendi, oruca güç yetiremeyenlerin bunun yerine fidye vermesinin

yeterli olacağı şeklindeki görüşü savunanların matbuat sahnesindeki aktörleri olarak

Süleyman Nazif ve Ubeydullah Bey'i görür.Ona göre bÔyle "yeni moda" ve" dinsiz din

alimleri" 776nin çabası beyhudedir. Onlarla beraber bu konuda Musa Carullah'a, Hüseyin

Kazım Kadri'ye sert cevaplar vermiştir. Onl~ Bakara Suresinin 184. Ayetinde geçen

"oruç tutmaya güçleri yetmeyenlere bir fakiri doyuracak fidye gerekir" mealindeki ayeti,

"oruç tutmaya gücü yetenler'' veya "oruç tutmakta zorlananlar" diye anlamışlardır.

Onlara göre oruç tutmaya gücü yetse bile tutmak istemeyenler fidye vererek oruç

tutmayabileceklerdir. Mustafa Sabri Efendi, Kuran ayetlerini usul ilminden, sebeb-i

nüzulden, hadislerden bağımsız ele alan bu yaklaşım<~; o günün "kuran mealciliği" der ve

önce ayetin doğru anlaşılması için dil kaidelerinden _işe başlar. Ayetin: "oruç tutabiten

ancak yaşlılık ve sürekli hastalık gibi çok zor durumda olan kimselere bir fakiri

774 Mustafa Sabri, Kur'ôn'm Tercümesi Meselesi, s. 57-58, 75.

775 Mustafa Sabri, Kur'ôn'm Tercümesi Meselesi, s. 20-21. ; Kahramarı, Mustafa Sabri Efendi(1869-1954)

ve Bazı Fıkhi Meselelere Yaklaşımı, s. 322 m Mustafa Sabri, Meseleler, s. 166.

308

Page 21: Editör Prof.Dr. Kadir ÖZKÖSEisamveri.org/pdfdrg/D263465/2014/2014_BUYUKBASN.pdfgörevinde de bulundu.696 Bu sırada Mustafa Kemal'in Sultan Vahdeddin tarafından geniş yetkilerle

TOKAT'IN YETIŞTIRDIGl/LlM VE FIKIR ÖNDERLERI

doyurmak gerekir" şeklinde mukayyed anlaşılması gerektiği üzerinde durmuştur. Ayeti

yukardaki gibi her durumda fidye vermekle orucun terk edilebileceği şeklindeki mutlak

anlayışın yanlış olduğunu savunmuştur. Oruca gücü yettiği halde fidye verilerek oruc

yükümlülüğünden kurtulabiliyorsalar o zaman orucu kim tutacak? sorusunu sorar.

Kimse oruc tutmayacaksa oruc diye bir mükellefiyetın ne anlamı kalacak?! Bu sebeple

mezkur ayeti Süleyman Nazif, Ubeydullah Bey, Musa Carullah gibilerin anladığı gibi

anlamanın oruç ibadetini ortadan kaldıracağım çok sert bir dille ifade etmiştir 777•

1.3.3. Zekat

Mustafa Sabri Efendi, "Bir adam alnının teriyle kazandığı malının yüzde iki

buçuğunu muhtaçlara vermeye niçin mecbur olsun? Karşılıksız olarak yapılan bu

sarfiyat servet ilmi kaidelerine aykırıdır." şeklinde itiraz edenlere, insanların sadece

iktisat kaidelerine gore değil, adalet, hamiyet, fazilet, izzet-i nefs ve hemcinsine yardım

gibi insanı kuralları da büsbütün unutmaması gerektiğini, uygulamalarda yalwz bir

kanunla değil, bütün medeni kanunların kanşımıw yapıp ortak noktalarını bularak bazı

uygulama ilkeleri belirlemeleri gerektiği görüşündedir 778

"İslam da her şeyden zekat alıyor" gibi düşüncelere de cevap verir:

"zekatın böyle herkesin malının kırkta birine müteallik olduğu zannolunmasın ... Bunun bir çok şartlan vardır: Evvela bir Müslüman kendirlin ve H\şesiyle mükellef buluntluğu ai le ve akrabasının yiyecek, giyecek ve mesken ihtiyacını temin ettikten sonra fazla kalan malının "nami" (çoğalan) tabir olunan kısmından, o da üzerinden bir sene geçtikten sonra zekat vermekle mükelleftir. Mezkür ihtiyaçlardan fazla olarak irad ve akar bile "nami" saY.ılmayıp bunların getirdiği hasılat, "nami" dir ... Demek ki çalıştınlmadan elde tutulan mal ve mülk, ne k'adar çok olsa da yine zekat gerekmez. Yalnız nakitler, fevkalade tedavül kabiliyetleri ve müessiriyetleri itibariyle her halde "nami" addolunur ki bunda da nakit sahiplerini, ticaret yoluna yönelmeleri hususunda üstü kapalı bir mecbfiriyet vardır."779

m Mustafa Sabri, Mese/eler, s. 166-190. na Mustafa Sabri, Meseleler, s. 102-103 T!.9 Mustafa Sabri, Meseleler, s. 104

309

Page 22: Editör Prof.Dr. Kadir ÖZKÖSEisamveri.org/pdfdrg/D263465/2014/2014_BUYUKBASN.pdfgörevinde de bulundu.696 Bu sırada Mustafa Kemal'in Sultan Vahdeddin tarafından geniş yetkilerle

GAZIOSMANPAŞA ONIVERSITESIILAHIYAT FAKOLTESI YAYlNLARI 2014

1.3.4. Kadının Tahsili, Çalışması ve Tesettürü

1.3.4.1: Kadınlarm Tahsili

Mustafa Sabri Efendi 'ye göre, kızların eğitimi sadece kızlara ait okullarda ve

kadın öğretmenler nezaretinde olmalıdır. Eğer yüksek öğretim için yeteri kadar kadın

öğretmen yoksa o zaman erkek öğretmenler tesettürlü kızlara ders verebilirler . 780

Kızların tahsil için yurtdışına gönderilmesine cevaz vermeyen Mustafa Sabri

Efendi, bunun sebepleri arasında kızların gittikleri ortamdan etkilenerek kendi

kimliklerinden taviz vermelerini, batı tarzı bir hayatı benimsernelerini ve kendi

değerlerine yabancılaşmalarını göstermektedir. Mustafa Sabri Efendi, kızların tahsil

amacıyla yurtdışına gönderilmesine karşı çıkmaktadır. Mutlaka bazı yabancı ilim

adamlarından faydalanmak isteniyorsa, onların · ülkemize getirilip okullarda ders

verdirilmesinin daha doğru olacağına inanmaktadır781

Kızların, kadınların açık olarak okumasının ise aradaki haya perdesini açıp yüz

göz olabilmek için istendiğini söyler:

"Bu hanım kızlar, erkek talebe ile bir mektebe i h til at ~tmeseler, öğretmeni n huzurımda da yüzleri

peçe/i olarak otursalar ve mekteplerine bu layafetle gidip gelseler yüzleri ile beraber ilim tahsiline karşı

akılları da kapanmış mı olacak? Bu defa belki tesettiir/e okımıas;iıda meşakkat olur denecektir. Çiinkii

zavallı meşakkati da bilmez. İnsanların arkasmda bunca· yiik taşımakla geçimini . sağladığı diinyamızda

kadının yüzündeki peçeyi bir yük sayanlarmmaksadi nÇ-mahrem kadmlarla yiiz-göz olmaktır. Bu onlarca

zamana ait bir ihtiyaç ve belki şehvan(btr ihtiyaç/ır. " 782

Ona göre bütün kızların yüksek tahsil yapması gerekınediği gibi, kızların

erkeklerin tahsil aldığı her alanda tahsil almalan da gerekli değildir. Kadınlar fıtratlarına

daha uygun ve annelik görevini ifa ederken ihtiyaç duyacaklan alanlan terelli

etmelidirler. Bu konudaki görüşünü şu ifadelerle ortaya koymaktadır:

"Seçkin kızlarm dışmda kalanlarm aldıkları eğitimin kendilerini ilgile!ıdiren, evlerinin idaresi, çocuklarmm terbiyesi, ahlaken eğitilmesi, sağlık, düzen ve tasarrufu korımza gibi konularla sımrlt olmasım tercih ederim. Yani onlarm aldıkiçın tahsil, her işte erkeklerle eşit olmaları için değil, kendilerini

780 Mustafa Sabri, Kodm/o ilgili Goruşum, ( çev: Mustafa Yılmaz}, istanbul ı994, s. 98.

781 Mustafa Sabri, Kov/1 fi'l-mer'e, s. 8ı (Kodmlo ilgili Görüşüm, s. 98-99} .. ; Derdiyok, Şeyhu'l-islam

Mustafa Sabri'nin Yeni Fıkhi Konulara Yaklaşımları, s. 8ı 782

Yarın, Sayı: ıs, ı7 Şubat ı928, sh: ı ve 4

310

Page 23: Editör Prof.Dr. Kadir ÖZKÖSEisamveri.org/pdfdrg/D263465/2014/2014_BUYUKBASN.pdfgörevinde de bulundu.696 Bu sırada Mustafa Kemal'in Sultan Vahdeddin tarafından geniş yetkilerle

TOKAT'IN YETIŞTIRDIGl/LlM VE FIKIR ÖNDERLERI

en iyi anne ve eş olarak hazırlama/ıdır. Zira kadmları lıer işte erkeklerle eşit tutmak miimkiin olmadığı gibi bunım bir yararı da yoktur"183

.

1.3.4.2. Kadınların Çalışması

Özellikle Batıda sanayi devriminden sonra bir taraftan artan iş gücü talebi öbür

taraftan özgürlük ve eşitlik propagandalan kadını da iş hayatının içine çekmeye

?aşlamıştır. Kadınlar vasıfsız işçi olarak çalışmak yerine tahsil alıp erkeklerin icra ettiği

her mesleği yapmak istemişlerdir. İslam dünyasında fakihler kadının erkekler gibi evin

dışında çalışmasına genelde olumsuz bakmışlardır. Mustafa Sabri Efendi de kadının

özgürlüğü adına çalışma hayatına atılması fikrine de katılmamaktadır. Mesela bir işyeri

açılıp içerisine genç ve güzel bir kadın konulmasının dükkanın gözlere dağıttığı "güzel

hediyeler" ile müşteri toplayacağını yani kadının güzelliğinin de bir anlamda piyasaya

düşeceğini iddia eder. 784 Mustafa Sabri Efendi 'ye göre, kadının gelecek endişesiyle

erkeklerin haşin dünyasına atılması onları erkekleştirmekte ve kadınlığı ayağa

düşürmekte, hürmet ve nezaket hissini kaldırmaktadır. 785

Ona göre kadıniann ekonomik özgürlüğünü savunanlann asıl maksatlan veya bu

işin varacağı netice kadının erkekleşmesidir. Bu, "serseri bir hayat"ın habercisidir.

Kadının ekonomik bağımsızlığını elde etmesi, ailelerin dağılmasına sebebiyet

verecektir. Batı bu fikirlerio zararlarını gördüğü ve batılı kadınlar erkeklerin nazannda

ucuzlaştığı, batılı kadınların da için için nedamet yaşadığı zamanda onlara özenilmesine

şaşırır 786.

Mustafa Sabri, çalışma konusunda iyi niyet taşıyan taklit anlayışından azade ve

tabii şartlardan hareket eden ve ev ekonomsisine katkıda bulunmak isteyen vefakar ve

cef'akar kadınlan da unutmam~a ve onlara şu tavsiyeyi yapmaktadır:

"Eğer maksat şimdiye kadar erkeklerin üzerine yüklenen ve bu ı:t:clıile İslam aleminde altmdan kalkı/amayan geçim sıkmtısma kadmlarm yardım etmesi ise bu yardım vazifesini evleri dalıilinde ifa ehnek miimkiin deği/midir? Umthnayalım ki, ortalama bir geç i me henüz malik olamayan İslam ailelerinin evlerindeki işler, en çok yabancı hizmetçiler tarafindan göliiliir. Ve çocuklar onlar m ellerinde biiyiitiiliir, erkeklerinden başka kendilerinin elbisesi de terzi/ere diktirilir. Daha garibi şu hal/er, alafranga/ı ve kadm

'8:3 Mustafa Sabri, Kavllfi'l-mer'e, s. 88-91 (Kadmla ilgili Görüşüm, s. 103). 784 Mustafa Sabri, Dini Mücedditfer, s. 309 . 785 Mustafa Sabri, Dini Mücedditfer, s. 302-303

· Z~6 Mustafa Sabri, Dini Mücedditfer, s. 302-303.

311

Page 24: Editör Prof.Dr. Kadir ÖZKÖSEisamveri.org/pdfdrg/D263465/2014/2014_BUYUKBASN.pdfgörevinde de bulundu.696 Bu sırada Mustafa Kemal'in Sultan Vahdeddin tarafından geniş yetkilerle

GAZIOSMANPAŞA ONIVERSITESIILAHIYAT FAKOLTESI YAYINLAR/2014

lıiirriyetine miitemayil olan aileler arasmda daha çok lıiikiim siil:mektedir. Kadınlar arzu ederlerse erkeklerin dışarıdaki iş ve kazancma, bile evleri dalıilinde yardım edebilirler"781

.

1.3.4.3. Kadıniann Örtünınesi

Örtünme, "Kadını kötülük yollanndan koruyan, erkekle kadın arasında engel

olması için dini ya da ahlaki teşvikle ortaya çıkan bir durumdur."788 Kadının örtüsü

erkeğin önünde sözlü yada fiili reddetmeye gerek kalmadan takınılan bir red kuşağı

sağlar, böylece kendiliğinden erkeğin hedefi olmaktan kurtulur. 789

" ... Süslerini, kendiliğinden görünen kısmı müstesna, açmasın/ar ... " 790 ayetindeki

"zin etlerini açmasınlar" ifadesini "zikru 'l-hal irade tu 'l-mahal" kaidesi gereği zinetlerini

değil, zinet yerlerinin gösterümernesi gerektiği şeklinde anlaşılması kanaatindedir.

Kadının yüzlerinin de örtülınesini uygun bulsa da bu konuda vazifeli olanın kadın

olmadığını, erkeklerin kadının yüzüne bakma konusunda gözlerini salqn.ması gerektiğini

söyler. 791 Başını kapatıp da tam anlamda tesettüre riayet etmeyeniere "Giyimli

olmalarına rağmen çıplak gibi olan kadınlara Allah lanet etmiştir. " Hadisinin yeterli

olduğunu savunur. 792

1.3.4.5. Evlilik Öncesi Arkadaşlık (Flört)

Onun tartışmaya girdiği ve kendisine ciddi· tenkitler yönelttiği yazarlardan biri de

"Tahrfru'l-mer'e" (Kadının Özgidrleştirilmesi) kitabını yazan Kasım Emin'dir. Esasen

"Kavli Fi'l-mer'e" (Kadın Haklanda Görüşüm) adlı kitabını da Kasım Emin'e reddiye

olarak yazdığı söylenmektedir. Kadınlann evlilik öncesi nikaJısız · olarak yabancı

erkeklerle arkadaşlık kurmaları ve arkadaş olarak yaşamalan, bu tür anlayışlar

müslüman kıziann iffetini zedeler. Bu hayat tarzına alışanlar eviilik hayatından zevk

almadıkları için ya evlenıneye yanaşmazlar veya evliliklerini sağlıklı bir şekilde

sürdüremezler. Aynı zamanda bunlar. başkalarına da kötü örnek olurlar. Halbuki flört

787 Mustafa Sabri, Dini Mücedditler, s. 301. 788 Mustafa Sabri, Kadınla ilgili Görüşüm, s. 41. 789 Mustafa Sabri, Kadınla Ilgili Görüşüm, s. 54-55. 790 Nur, 24/31. 791 Mustafa Sabri, Kadınla ilgili Görüşüm, s. 136 792 Mustafa Sabri, Meseleler, s. 140.

312

Page 25: Editör Prof.Dr. Kadir ÖZKÖSEisamveri.org/pdfdrg/D263465/2014/2014_BUYUKBASN.pdfgörevinde de bulundu.696 Bu sırada Mustafa Kemal'in Sultan Vahdeddin tarafından geniş yetkilerle

1· TOKArlN YETIŞTIRDIGl/LlM VE FIKIR ÖNDERLERI

yaygınlaşmaz, bunun kadınlara ve kızlara kurulmuş bir tuzak olduğu anlaşılır ve

anlatılırsakimse bu yola tevessül etmez ve sonunda Kur'an'ın emrettiği iffet kazanır793 •

1.3.4.6. Taddud-i Zevcat (Çok eşlilik)

Taaddüd-i Zevcatı isabetsiz bir görüş telak.ki edenlerin, İslam' da çok eşlilik

yoktur diyenierin amacının Avrupa medeniyeti karşısında - İslam'ı temize çıkarma

gayreti olsa da bunun bir gaflet olduğunu söyler. Çok eşlilik Kur an nassıyla sabit

olması sebebiyle bunu kalben tasdik etmenin farz, ama fiilen uygulamanın ise caiz

olduğu kanaatindedir794 "adalet şartının yerine getirilmesi imkansızsa öyleyse bu

Kur 'an ve onun sahibi olan Cenab-z Hakk'zn hakfmaneAanzyla nasıl miitenasib olur?"

Diyerek İslam 'ı aleme hoş gösterme adına müslümanların kitabına manasızlık ve

mantıksızlık isnat edildiğini söyler. 795

Tek eş olan yada hiç evlenmemiş bayanların çok eşlilik gibi şer'1 bir hükmü

tenkid etmeye selalıiyetli olmadıkları gibi iki kadınla evli olan erkeği adaletsizlikten

şikayet eden kadını öncelikle fıkıh müdafa eder ve erkekği tazir cezasıyla

cezalandırır. 796 ilk hanımının hatırını kınnam ak, onu uzmemek icin ikinci eş

almayaniann da nezaketlerinin sevabını alacağını söyler.797 Çok eşliliğin

yasaklanmasının ise zinayı çoğaltacağını, erkeklerin gizli dostlar tutacağım söylemiştir.

1.3.4.7. Kurban Bedelinin Başka H~yır işine Harcanması

Mustafa Sabri Efendi'nin döneininde "Hikmet Gazetesi" Osmanlı donanmasının

güçlendirilmesi gerekçesiyle başlatılan yardımlaşma kampanyasına destek amacıyla

Fetvahane'den kurban paralannın donanma .için harcanmasının caiz olup olmadığı

yönünde fetva istemiştir. Umduğu cevabı alamayınca da " bii ne sorduk fetvahane ne

cevap verdi. O halde şu soromuza cevap verin: bir farz ile bir vacip tearuz ederse hangisi

793 Mustafa Sabri, Kavli fi'l-mer'e, 50-51 (Kadınla ilgili Görüşüm, 63-65).Kahraman,

Efendi(1869-1954) ve Bazı Fıkhl Meselelei-e Yaklaşımı, s. 326 794 Mustafa Sabri, Meseleler, s. 54. 795

Mustafa Sabri, Mesefefer, s. 46. 796

Mustafa Sabri, Mese/eler, s. 49 79~.Mustafa Sabri, Meselefer, s. 53 .

Mustafa Sabri

313

Page 26: Editör Prof.Dr. Kadir ÖZKÖSEisamveri.org/pdfdrg/D263465/2014/2014_BUYUKBASN.pdfgörevinde de bulundu.696 Bu sırada Mustafa Kemal'in Sultan Vahdeddin tarafından geniş yetkilerle

GAZIOSMANPAŞA ONIVERSITESIILAHIYAT FAKOLTESI YAY/NLAR/2014

icra olunur?! Hangisi terk edilir?!" diyerek ve En:ffil Suresi'nin 60. Ayetini de delil

getirerek fetvahaneıı:ıin maksatlarını anlamadiğı(!) yönünde yayınlar yapmışlardır.

"Müftüler, fetVa verseler de sen, yine kalbine danış" hadisini delil getirerek de

fetvahanenin fetvasını tatmin edici bulmadıklarını beyan etmişlerdir. Bunun üzerine

Mustafa Sabri Efendi Beyan u 'I-hak mecmuasında uzunca yazdığı makalesiyle bu

konudaki görüşünü yazmıştır. Evvela müste:fti iken (Fetva sorarken) sonra müftüsü

(fetva makamına fetva verir) olmalarını eleştirir ve hükmüne kanaat etmeyeeelderse

neden Osmanlının kuruluşu kadar belki de daha eski bu makamdan fetva istediklerini

sorar. "kalbine danış" şeklindeki ifadenin de aleyhlerine olduğunu bu hadiste

kastedilenin müftü bir meselede cevaz verse bile uygulamada acele etmeyip vicdanını

dinlemek gerektiğini söyler.

Onun jfadesine göre, bu talepte bulunanlar kendi lüks harcama!~dan, refah ve

isra:flarından hiç taviz vermeden halkın kurban ibadetine göz dikerek dinin qir hükmünü

değiştirmeyi ve iptal etmeyi daha kolay görmektedirler. 798 Bu da onların iyi niyetli

olmadıklarını göstermektedir.

Mustafa Sabri Efendi, ilgili makalede özetle şunları söyler; Hayır yapmak için

temel bir ibadeti feda etmek şuurlu müslümanın yapacağı bir şey değildir. Dolayısıyla

donanma yardımı ayrı bir hayır, kurban ise ayrı bir ibadettir. Birini diğerine feda etmek

asla caiz olamaz. Ancak bu konu<!a Müslümanları zengin, orta halli ve fakir olmak üzere

üç grupta mütalaa etmek gerekir. Orta kısım servetinden bir kurban parası çıktıktan

sonra zekat alabilecek fukara sınıfına dahil olanlardır. Bunlar, kurban günü kurban

kesme vecibesi girmeden önce kurban kesecekleri parayı donanma yardımı olarak

verebilirler. Bu parayı belirtilen yere verince kurban bayramına ·fakir girecekleri için

onlara kurban vacip olmaz. Zenginler ise hem kurban keser hem de donanınaya yardım

ederler. Donanınaya yapacakları yardım kurban yerine geçmez. Fakirler ise kurban

kesmekle mükellef olmadıkları için güçleri oranında donanma yardımına katılmalarında

bir sakınca yoktur. Mustafa Sabri Efendi'ye göre, donanmayı .güçlendirmek maksadıyla

798 Mustafa Sabri, "Kurban Paralan ve Donanma ianesi, F, BH., IV/91, Yıl: 20 Kanunuewel1326/1911, s. 1710-1717.; Derdiyok, Şeyhu'l-islam Mustafa Sabri'nin Yeni Fıkhl Konulara Yaklaşımları, s. 100-101

314

Page 27: Editör Prof.Dr. Kadir ÖZKÖSEisamveri.org/pdfdrg/D263465/2014/2014_BUYUKBASN.pdfgörevinde de bulundu.696 Bu sırada Mustafa Kemal'in Sultan Vahdeddin tarafından geniş yetkilerle

TOKAT'IN YETIŞTIRDIGl/LlM VE FIKIR ÖNDERLERI

kurban kesmeyi terk etmek, askerin eğitim sırasında namazı terk etmesine benzer.

Çünkü bazı askerler de vatan savunmasınırı da bir ibadet olduğunu söyleyerek namazla

askerlik eğitimini karşı karşıya getirmektedirler. Halbuki Yüce Allah savaş esnasında

bile namaz kılınayı emretmiştir799•

1.4. Fetvaları

Nuri Derdiyok, Mustafa Sabri Efendi'nin 39 fetvasını tesbit edebilmiştir.

Bunların bir kısmı Meşihat makamının resmi organı olan Ceride-i ilmiyye'de800, bir

kısmı kitaplarda ve farklı zamanlarda neşredilen Sebilürreşat gibi mecmualarda

yayınlanrmştır.

İbadetle ilgili fetvalarında ihtiyatlı tavn dikkat çekmektedir. Mesela, 1919'da

Osmanlı Harbiye Nezareti'nin yaklaşan ramazan ayında ordunun seferi sayılıp

sayılmayacağına, komutan ve askerlerin oruçla mükellef olup olmadıklarına dair verdiği

fetvada kısaca şöyle demiştir: Asker olmak, oruç tutmamak için bir mazeret sayılmaz.

Savaş halinin ihtimal dahilinde olduğu durumlar da ruhsattan yaralanınayı gerektirmez.

Sefer halinde olan asker onbeş günden az kalacağı bir yerde konaklaması durumunda,

komutanlarının takdirine binaen seferi sayılabilir. İkarnet halinde bulunan askerlere oruç

farzdır. Seferilik sebebiyle oruç tutamayan askerlerin de asla aç~an yiyip içmesi caiz

olmaz801•

MuameHit sahasında kolaylık (teysir) ilkesini kullanır. Mesela, İslam'a girmek

isteyen bir kimsenin sünnet olup tesertüre bürünmesinin şart olup olmadığını soran

birine, İslam'a girmek için kelime-i şehaddetten başka bağlayıcı bir şart olmadığını ifade

eder. Sünnet olmanın Müslümanların şiarı ve Hz. Peygamber'in sünneti olmakla birlikte

özellikle belli yaşı geçen kimseler için şayet bazı tehlikeler de söz konusu ise bu

durumda sünnet olmayanın Müslümanlığına bir halel gelmeyeceği yönünde fetva verir.

799 Mustafa Sabri, "Kurban Para/art ve Donanma ianesi, F, BH., IV/91, Yıl: 20 Kanunuewel 1326/1911, s.

1710-1717; Kahraman, Mustafa Sabri Efendi(1869-1954) ve Bazı Fıkh7 Meselelere Yaklaşımı, s. 326-327 800

ismail Cebeci, Ceride-i ilmiyye Fetva/an, istanbul 2009, Giriş, XXIX, XXX. 801

Mustafa Sabri, "Fetava-i Meş7hatpenah7'~, Sebilürreşad, yıl, 1335/1919, C. XVII, sayı, 21, s, 419-420. Naklen Derdiyok, Şeyhu'l-islam Mustafa Sabri'nin Yeni Fıkh7 Konulara Yaklaşımları, s. 121; Kahraman,

·Mustafa Sabri Efendi(1869-1954) ve Bazı Fıkh7 Meselelere Yaklaşımı, s. 327

315

Page 28: Editör Prof.Dr. Kadir ÖZKÖSEisamveri.org/pdfdrg/D263465/2014/2014_BUYUKBASN.pdfgörevinde de bulundu.696 Bu sırada Mustafa Kemal'in Sultan Vahdeddin tarafından geniş yetkilerle

GAZIOSMANPAŞA üNIVERSITESIILAHIYAT FAKÜLTESI YAY/NLAR/2014

Tesettür konusunda ise daha hassas davranır. Tesettürün farziyetine inanmalda birlikte

örtünmeyenlerin dinden çıkmayacağını ancak İslam dışı bir hayatın etkisinde kalma

tehlikesine maruz kalacaklarını, hiçbir kimsenin ve din adamının da bu durumu

önemsemezlikten gelerek dinden indirim yapma hakkına sahip olmadığını söyler802. Diş

dolgusu meselesinde İslam'ın genel maksat ve prensiplerinden hareketle olumlu yönde

fetva verir803.

1.5. Sonuç

Hayatı ve fıkhı konulara yaklaşımlarını ele eldığunız Tokatlı Mustafa Sabri

Efendi, · Osmanlının ilim ve kültür hayatının son ve kudretli müm.essillerindendir.

Devlet-i Aliye-i Osmanl'nin çöküşüne, ·Türkiye Cumhuriyeti'nin doğuşuna tanık olmuş

Osmanlı'nın 127. şeylıülislamıdır. 804 •.

Bir alim ve fakili olarak eserlerinde ilk göze çarpan gayret-i diniyye içinde

cedelci yapısı ve hukuk mantığına olan hakimiyetidir. Genç yaşta dersiam olması ve

huzur derslerine katılan en genç üye olması, elde ettiği her payeyi emeğiyle kazanması

onun zekası ve çalışkanlığının nişanesidir.

Fıkıh ve usul-i fıkıh konularında yazılan yenilik taraftariarına karşı savunma cı ve

reddiyeci tarzdadır. Belki de yaşadığı zorluklar ve mücadeleler neticesinde zaman

zaman karşıtıarına hakarete varan bir üslup kUllansa da konulan ele alırken karşı tarafin

argüm.anlarını tam olarak vermeye, karşı fikirleri onların kaleminden çıktığı gibi

nakletmeye ve mantıki cevaplar vermeye özen gösterir.

Fıkhi meselelerde Hanefi mezhebini takip ve müdafaa etmiştir. Ancak İslam'ın

daha yararına gördüğü meselelerde başka mezhep görüşlerine de başvurulabileceğini

kabul etmektedir. Ele aldığı konular bugün de İslam Dünyasında tartışılan konulardır.

İslam aleminde ilim adamı kimliğiy!e saygı görmüştür.

802 Kavsi, eş-Şeyh Mustafa Sabri, s. 681-682. Naklen Derdiyok, Şeyhu'l-islam Mustafa Sabri'nin Yeni Fıkhi Konulara Yaklaşımları, s. 122; Kahraman, Mustafa Sabri Efendi(1869-1954) ve Bazı Fıkhi Meselelere Yaklaşımı, s. 327 803 Mustafa Sabri, "Bir istiftaya Cevap", Yarın, yıl, 1348/1929, sayı, 46; s, 3. 804 Altunsu, Osmanli Şeyhülislômları, s. 254.

316