düşüş bölüm 1

10
ÖNSÖZ Ben Darcie, Darcie Devondra Angel. Ne olduğumu, nereden geldiğimi bu kitabı okuduğunuzda öğreneceksiniz. Benim hikâyeme, hayatıma ortak olacaksınız. Kısa tutmaya çalışacağım bu önsözde bana kalemiyle hayat veren, Darcie Devondra Angel karakterini yaratan, başımı türlü belalara sokup sonunda mutluluk bahşeden kişiye teşekkür etmek istiyorum. Sana hikâyem boyunca teşekkür etmediğimi fark ettim Özlem. Sen önsözü bile benim yazmamı istedin, hikâyeme hiç karışmadın benim gibi düşündün, ben olarak yazdın. Çünkü ben olmadan gerçek hissetmedin. Sen, bana bu hikâyede nefes alma imkânı tanıdın. Sen ben oldun ve ben gerçekte senim. İşte sana tüm bunlar için teşekkür ederim. Kitapfan.NET’te hikâyemi okuyanlar yukarı da ne demek istediğimi daha net anlayacaklardır. Sizlerin sitede Düşüş’e yaptığınız her yorum, her tebrik Özlem’e değil, Darcie’ye geldi. Ben yanıtladım ve sizlerin karaktere biraz olsun yaklaşabilmenizi istedim. Umarım becerebilmişimdir. Beğenmeniz dilerim… Sevgilerle Darcie

Upload: yazar-perest

Post on 28-Mar-2016

228 views

Category:

Documents


4 download

DESCRIPTION

 

TRANSCRIPT

Page 1: Düşüş Bölüm 1

ÖNSÖZ Ben Darcie,

Darcie Devondra Angel.

Ne olduğumu, nereden geldiğimi bu kitabı okuduğunuzda öğreneceksiniz. Benim hikâyeme, hayatıma ortak olacaksınız.

Kısa tutmaya çalışacağım bu önsözde bana kalemiyle hayat veren, Darcie Devondra Angel karakterini yaratan, başımı türlü belalara sokup sonunda mutluluk bahşeden kişiye teşekkür etmek istiyorum. Sana hikâyem boyunca teşekkür etmediğimi fark ettim Özlem.

Sen önsözü bile benim yazmamı istedin, hikâyeme hiç karışmadın benim gibi düşündün, ben olarak yazdın. Çünkü ben olmadan gerçek hissetmedin. Sen, bana bu hikâyede nefes alma imkânı tanıdın. Sen ben oldun ve ben gerçekte senim. İşte sana tüm bunlar için teşekkür ederim.

Kitapfan.NET’te hikâyemi okuyanlar yukarı da ne demek istediğimi daha net anlayacaklardır. Sizlerin sitede Düşüş’e yaptığınız her yorum, her tebrik Özlem’e değil, Darcie’ye geldi. Ben yanıtladım ve sizlerin karaktere biraz olsun yaklaşabilmenizi istedim. Umarım becerebilmişimdir.

Beğenmeniz dilerim…

Sevgilerle Darcie ♥

Page 2: Düşüş Bölüm 1

Uzun uzadıya karakter tanıtımı yapmaktansa birer cümleyle size karakterler hakkında ipuçları vereceğim.

Daniel Windsor :

‘’Her insan seçim yapar, benim seçtiğim yol da belli…’’

Emily Fallen:

‘’Bir ailem yok, onlara ihtiyacım da yok! ‘’

Darcie Angel:

‘’Kötü biri değilim, en azından tamamen…’’

Samantha Patrice:

‘’Sen benim gölgem kadarsın Darcie, bu bana haksızlık…’’

Page 3: Düşüş Bölüm 1

Tanıtım

Dünyadayken kullandığım kırmızı Mini Cooper’ıma, kuaförüm Bayan Nerissa’ya

ve elbise dolabıma itâfen… Düşüş…

Ciddi değilim!

Bu hikâye:

Baş melekler,

Düşmüş melekler,

Ve dünyadaki diğer seksi Daniel’ler için yazılmıştır.

En azından siz böyle bilebilirsiniz, sonuçta size bir melekken baş melekler konseyine yükseldiğimi, bu konseye yükselenlerin geçmişinden sıyrılması gerektiği ve bunun için konseye geçen meleklerin hafızalarının silindiğini söylesem inanmazsınız.

Konseye girmek için ailemi unutmayı göze aldığımı ve kim olduğunu unuttuğum kardeşlerimin kanatlarını meleklere ihanet ettiği için kendi ellerimle koparıp dünyaya attığımı söylediğimde de inanmayacaksınız.

Her neyse bunun üzerine erkek kardeşim seks kavramını keşfeder ve yarı melek olduğu halde bana yeğen yapmaya karar verir. Tam bir baş belası değil mi?

İnanın bu durumu ilk öğrenenin Samantha olması daha büyük bir bela.

Page 4: Düşüş Bölüm 1

Samantha durumu bana ilettiğinde kardeşimi ve soyunu kendi boyutumuzda hapsetmem gerekirken ben dünya da olanları konseyden gizleyebileceğime inandım.

Ben konseyin cezalardan sorumlu tek meleği Darcie, onunla alakalı her şeyi unutmuşken kardeşimi sevdiğime karar vererek korumak istedim.

Evet, onu tanımıyorum ama geçmişimi unutmadan önce onu seviyordum değil mi? Seviyor olmalıyım!

Her neyse Samantha’yı konseye aldırmak şartıyla olanları gizlemesini söylediğimi çok iyi hatırlıyorum. Oysa o sürtük -Bu kelime ağzıma yakışmasa da inanın Samantha’ya söylediğimde cuk oturuyor.-

Evet, nerede kaldık? Oysa o sürtük konseye girdiği an bana ihanet etti. Konumunu garantilemek uğruna sırrımı Daphne’ciğime iletti. Benim sevgili öğretmenim Daphne’ye…

Ve Samantha yakın zamanda kanatlarımı kopararak beni zevkle dünyaya attı.

Şimdi yapmam gereken erkek kardeşim –Adının Alec olduğu söylendi- Alec’i bulmak.

Nasıl yapacağımı inanın bilmiyorum. Ama onu bulup soyuyla beraber boyutuma götürmem gerek. Bir meleğin öldürülemeyeceği için şanslıyız. Yine de Alec’in hapsolmaktansa ölmek isteyeceğini sanıyorum.

Dediğim gibi tüm bunları size anlatsam da inanmazsınız çünkü sizler bizim boyutumuzu göremeyen, standart hayatlara sahip sıkıcı insanlarsınız.

Oysa bu benim dünyam.

Sevgilerle Darcie <3

Page 5: Düşüş Bölüm 1

Bölüm 1 |BOSTON BELALARI|

Gözlerimi yeniden açtığımda tüm kemiklerimin kırıldığını hissediyordum.

Evet, artık bir insan olduğuma göre uygun kelime bu, kemikleri kırılmak.

Yattığım yerden kalkmaya dahi gücüm yoktu, araba yolunda yanlamasına yatmış ‘’Hadi gelin ve üzerimden geçin’’ diyordum tam anlamıyla. Üzerimde askılı beyaz bir elbise vardı.

‘’Neyse ki çıplak değilim’’ diye düşündüm istemeden. En azından bu yolu kullananlar tarafından tacize uğramazdım! Güneşin sıcaklığını tenimin her yerinde hissederken gözlerimi tekrar kapattım.

Kesinlikle kalkamayacak haldeydim, lanet olsun!

Yaklaşan araba sesini duyduğumda kıpırdamadan yatmaya devam ettim. Ölemeyeceğime göre ezmesi beni yalnızca sinirlendirirdi. Neyse ki bunu da yapmadı.

-Heey!

Bu çocuk kesinlikle aptal olmalıydı. Kaç insan keyif için yola uzanırdı ki? Kalkmamı ister gibi bağırmıştı. Sadece ‘’Hadi kalk da kenarı yat(!)’’ dese daha iyiydi. Neyse ki böyle bir şey söylemeden inmeyi akıl etti. Şimdi adımlarını duyuyordum. Dizlerinin üzerine çökmüş olmalıydı işaret ve orta parmağını çenemin alt kısmına koydu. Ne yapıyordu böyle.

-Neyse ki yaşıyorsun melek, diye mırıldandı. Melek mi?

Alıştığım düz ve güneş ışığıyla ısınmış zeminden beni yavaşça kaldırırken elleri çıplak tenimi okşuyor gibiydi.

Felaket! Keşke bana bu elbiseyi ayarlayan zeki kişi, iç çamaşırı giydirmeyi de akıl etseydi!

Biraz eğilip kapıyı kolayca açtı. Arka koltuklara uzanmamı sağlarken ‘’Harika’’ diye düşündüm. ‘’Daha ilk günden kaçırılıyorum.’’

***

Gözlerimi açtığımda gayet yumuşak bir yatakta yatıyordum daha da önemlisi ağrılarım dinmişti.

Page 6: Düşüş Bölüm 1

Yine de sersem gibi hissettiğimi itiraf ediyorum.

Ahh, evet kesinlikle sersem gibiydim. Hastane de olduğumu anlamam için kaç dakika geçmişti acaba?

Odada kimse yoktu, yatakta doğrulup üzerimdeki mavi örtüyü kenarı alarak ayaklarımı yere sarkıttım. Üzerimde berbat yeşil bir kıyafet vardı. Hasta kıyafeti!

İki parçadan oluşan kıyafetin üst kısmını çıkartarak fark ettiğim şeye gülümsedim. Tanrıya şükür artık o ince elbisenin altında çıplak kalmak zorunda değildim.

-Neyse ki birileri bunu akıl etmiş, diye mırıldandım. Hasta kıyafetinin alt kısmını çıkartıp, dolapta olduğunu umduğum beyaz elbisemi almak için dolabın kapağını açarken.

Elbise dolaptaydı, şükürler olsun ki yeni bir aksilik çıkmamıştı.

En azından o saniye için.

-Upps, içeri girerken kapıyı tıklatma zahmetine girmeyen çocuk beni buraya getiren çocuktu.

Enerjisinden bunu anlayabiliyordum.

-Merhaba, dedi derin bir nefes alarak. Sahi, sadece iç çamaşırımlaydım şuan.

-Merhaba, diye yanıtladım. Askılı elbiseyi üzerime geçirirken.

Evet, işim bitmişti. Kapıya doğru yöneldiğimde

-Çok kibarsın, diye mırıldandı.

-Değilim, dedim duyabileceği bir seste.

-Daha sonra ödeşiriz.

***

Hastaneden çıkıp gördüğüm ilk taksiye bindim.

Lanet olsun! Param yoktu.

Özür dileyerek inerken ilk rezilliğimi yaşamış bulunuyordum, çok güzel ne yapacağım ben şimdi?

-Tam bir sürtüksün Samantha, diye mırıldandım. Bir melek için fazla küfür ettiğimi kabul ediyorum ama şuan pekte melek sayılmam zaten.

Taksiye arkamı dönüp etrafa göz gezdirdim rastgele bir yön seçip yürümeye başladığım sırada, hikâyem de başlıyordu.

Ve o an…

Page 7: Düşüş Bölüm 1

Hissettim. Kendi ırkımı hissettim, kendi soyumu. Yoğun bir enerjiydi. Fazla yoğun.

Neyse ki Samantha manyağı beni doğru yere göndermişti, yine de teşekkürü hak etmiyor kaltak!

Her neyse odaklanmam gereken enerjiler. Kardeşlerim ya da Alec’in çocukları buradaydı ve daha önemlisi burası yaşadıkları yerdi.

Yürümeye devam ederek insanların içine karıştım ‘’Merhaba Boston’’

Bana daha ilk anda istediğimi veren bu şehri sevmiştim. Ne yazık ki kalıcı olmak gibi bir niyetim yoktu.

Tehlikeyi sezene kadar…

Onlarca insanın geçtiği bir caddenin kuytu sokaklarından biriydi ışığın geldiği yer. İnsanların hiçbir zaman görmediği ve asla göremeyeceği bir manzaraydı yaşananlar...

Çıkmaz sokağın sonundaki avcı meleğin önünde durmuş ritüeli gerçekleştirerek meleği hapsetmeye çalışıyordu. Beyaz ışığı tamamen sönmüş olan meleğin hapsolmasının uzun sürmeyeceği belliydi.

Tanrım! Bir melek ölmezdi, ama elbette boşlukta hapis edilebilirdi ve bu durum ölmekten farksızdı. Lanet olsun! Burada avcı da mı vardı?

Adımlarımı hızlandırıp sokaktan mümkün olduğunca uzaklaştım. Alec ya da adını bile bilmediğim diğer kardeşim melek olmadığına göre avcılardan kaçmalarına gerek yoktu tabi. Peki ya ben?

-Sürtük, diye mırıldandım. Başından beri beni direk doğru yere göndermesi mantıksızdı zaten. Beni uğraştırmak istememişti, çünkü zaten yeterince bela vardı burada.

İnsanların arasında hızlı adımlarla bilmediğim bir yöne giderken durmam için birine çarpmam gerekti.

-Af edersiniz, dedim korkuyla. Evet, korkuyordum.

-Telaşlısın, diye yanıtladı yaşlı kadın. Üzerindeki modası geçmiş aksesuar ve ürkütücü görüntüsü çakma bir falcı olduğunu ele veriyordu.

-İstersen kolye sattığım tezgâha gel, geleceğinde telaşlanacak bir şey var mı bakayım?

Başımı iki yana salladım

Page 8: Düşüş Bölüm 1

-Meteliksizim!

Kendi soyum dışındakilerin enerjilerini insan formunda his edemesem de insani güdülerim bu kadından uzaklaşmam gerektiğini vurguluyordu. Kadının hala omzumda duran elini kabaca itip yürümeye devam ettim. Aklımı yitirmeden buradan kurtulursam Daphne'nin dizinin dibinden ayrılmayacağım -en azından bir süre- Tanrım lütfen yardım et!

***

Rose ve Jack için taziyelerimi iletiyor, Edward denen taş çocuğa iç çekiyor ve son olarak ‘’Isır beni Damon!’’ diyorum. Yeni bir güne merhaba…

Boston’daki ikinci haftamda onlarca kitap bitirmiş, kendime bir iş ve ev bulmuştum. Bana uzak olan insanlığın özelliklerini araştırmış ve kendime lazım olursa diye sahte bir kimlik ve bir geçmiş ayarlamıştım. Koyu siyah saçlarımı kumrala çevirerek eskisi kadar dikkat çekmesini engellemiştim.

Kısacası işime yaramayacak her şeyi yapmıştım, bir sürü romantik film izlemiş –buna titanik dâhil- ve daha ev kiramı ayırmadan haftalığımı kitap, film ve pizza üçlüsüne harcamıştım.

Klasik bekâr evine dönen çöplüğün içinde uyandığımda nihayet kendime geldim ‘’Ne yapıyordum ben?’’

Part time çalışıp para kazanmak mı? Lanet olsun! Ben bir meleğim!

Yerdeki boş pizza ve kola kutularını tekmeleyerek odadan çıktım.

Duşu soğuk suyla almamda bir sakınca yok, sonuçta bir insanın aksine daha dayanıklıyım. Tabi bu elektriği açtırmayacağım anlamına gelmiyor önümüzdeki hafta alacağım parayla evi yaşanabilir hale getirmeyi zihnimde not ettim.

Kıyafetlerimi giyip dışarı çıktığımda artık alıştığım enerji yine her taraf da mevcuttu, uzun zamandır burada yaşıyorlardı demek ki. Ama nerede?

Boston benim için fazla büyüktü, özellikle insanken.

-Benim için kalitesiz bir puding gibisin Daphne, dedim sessizce. Pudingler yani melekler kesinlikle harikaydı ama Daphne bu harika şeye düşürülmüş bir gölgeydi, özellikle kanatlarımın koparılmasına karar verdikten sonra.

Page 9: Düşüş Bölüm 1

Boş bir sokağın ücra köşelerinden birine gidip kolumdaki çantayı ayakucuma bıraktım bu şekilde hiçbir yere varmazdım.

Birbirine kovuşturduğum ellerim titremeye başlarken kendi boyutuma geçmek için ihtiyacım olan şeyi fısıldadım

**Benedictio angeli et anima candida sicut fecit felis.

Rem promissam, et libera nos debere, sive per modum fuit.

**Tanrı melekleri kutsasın ve benim parlak ruhumu yarattığı gibi göstersin.

Tanrı beni görevime ulaştırsın ve kendi boyutum söz verildiği gibi hizmetime sunulsun.

Kanatlarım olmadığı için uçamıyordum ama kendi formumda korunma amaçlı yapmama izin verilen güçlerim hala benimleydi. Alec’i götürmek içinde güce ihtiyacım olacaktı, Daphne kendimi korumam için ihtiyacım kadarını bana bırakmıştı. Yine de bu sınırsız para yapabileceğim anlamına gelmiyor, ne yazık.

Enerjim bedenimi ele geçirirken zaman kaybetmemeye özen göstermem gerekiyordu avcılar bu şehirdeydi ve benim enerjim onları doğruca buraya çekerdi, tabi onlarda avcı formundaysa… Avcı görünümlü insanlarda bizleri hapsetmek için form değiştirmek zorunda kalıyordu ve onlarında tıpkı bizim gibi güçlerini kullanabilmek için avcı formuna geçmeleri gerekiyordu. Doğanın dengesi işte…

Bu nasıl bir şehirdi böyle! Kardeşlerim belayı üstlerine çekmekte usta olmalıydılar!

Avcıların karanlık gücü boğazımdaki yumru gibiydi, beni içine çeken ve kaçması güç bir enerjiydi onlardan aldığım. Kardeşlerimin ki öyle baskındı ki hangi insandan geldiğini anlamak imkânsız gibiydi ve onların enerjisi…

Kendilerini doğanın koruyucusu ilan eden asalakların enerjisi de bedenimi dolduruyordu…

Çabucak insan olduğumda yere yığılmam uzun sürmedi.

***

Sanırım pizza yiyerek yaşamaya ve part time işimden şikâyet etmemeye alışmak yapacağım en iyi şeydi. Meleklerin canı cehenneme! Bu şehirde cadılar var!

‘’Bir insan gibi yaşa ve öl Darcie, ölmeden önce istediğin kadar flört eder ve avcıları düşünmek zorunda kalmadan güzel günler geçirirsin. Hatta bir liseye kaydolup yakışıklı futbol kaptanlarıyla çıkarsın. ‘’

Boston Lisesinin önünden geçerken düşündüğüm şey tamda buydu. Bu tarihi şehir yapılardan daha çok şey barındırıyordu içinde biz düşmüş melekler, avcılar ve cadılar gibi. En azından benim bildiğim bu kadardı.

Page 10: Düşüş Bölüm 1

Liseden fazla uzaklaşmadan arkamı döndüm. Muhteşem sarı saçları olan güzel bir kız tahmin ettiğim gibi beni izliyordu. Ona döndüğümü fark ettiğinde gülümseyerek yanıma yaklaştı

-Merhaba, dedi elini uzatarak.

-Ne istiyorsun? Elini tutmadım, cadı bile olabilirdi. Ve henüz yakalanmak için erkendi.

-Şey, seni ilk kez buralarda gördüm ve beklide yeni öğrencilerden birisin diye düşündüm, dedi utanarak. Cadı olamayacak kadar saf bir görüntüsü vardı.

-Bir öğrenci olsaydım içeri girerdim, diye yanıtladım. Umarım şehirdeki herkes bu kız kadar sorgucu değildir.

-Ah, evet affedersin.

Hızlı adımlarla okul bahçesine girdi, fazla kabaydım kabul ediyorum. Ama yerimde olsaydınız aklınızı yitirirdiniz. Uzaklaşmak için tekrar arkamı döndüm ama kızı utandırmıştım. Ah, sadece bir kez peşinden gidip özür dilemeye karar verdim.

Bu kadar asabi olmamalıyım ve belki de avcılara olan korkum paranoyadan ibarettir…

İstemeden okula girdim onlarca öğrencinin arasından onu bulmam o kadar zordu ki…

Okulun arka kısmına geçerek tekrar ellerimi kovuşturdum belki enerjisini hissedersem tanıdık gelirdi. Sözcükleri defalarca tekrarladım ama alışkın olduğum sıcaklık beni sarmıyordu. Tekrar denedim, tekrar ve tekrar.

Boston’dan nefret etmeye başlasam iyi olacaktı anlaşılan. Çünkü bunun tek bir anlamı vardı. Bulunduğum yer kesinlikle pentagramdı.

Ama neden? Hangi belediye başkanı bir pentagrama okul kurar ki? Ya da kaç öğrenci bulunduğu okulu bir pentagram içine alır?

Boston’dan nefret etmeye başlamıştım iyi kuaförler olsa da okulları bir halta yaramıyor demek ki.