o
HACI BEKTAŞ VJELI ~
- Araştırma Dergisi
BAHAR '2000 / 13
-.
ÇUBUKLU ALİ KOÇ
Yrd.Doç.Dr. Fatma Ahsen TURAN
"Gazi Üniversitesi Fen-Edebiyat fakültesi Türk Dili ve Edebi~ıatı Bölümü Öğretim Üyesi"
A. HAYATI:
Ali Koç, 3 Şubat 1950 yılında Ankara' da dünyaya gelmiştir. Aşık, baba tarafının Çubuk Meşeli köyünden ol9uğunu, buraya da yaklaşık 200 sene önce Malatya' dan ge.ldiklerini söylemektedir. Anne tarafı ise Sulakyurd'un Hamzalı köyündendir. Annesi Hamzalı Ocağı'ndandır
[1]. Ali Koç, "Kalırım Elbet" şiirinde memleket.ini ve ona hasretini şöyle anlatır:
Vilayet Ankara Çubuk kazası Meşeli köyümdür tanmm elbet Üç başın üstünde taç göl yaylası Güzelin kadrini bilirim elbet
Karışmış dağlarda çam ile meşe Köyümün /Jer yanı cennetten köşe Dönmüşüz gurbette garip bir kuşa Hak nasip ederse gelirim elbet
Koç Ali'm aşıktır güzel olana Memleket hasreti cezadır cana Yolumuz düşerse bir gün vatana Sılamın koynunda kalırım elbet
Ali Koç, Meslek Lisesi mezunudur. 1973 yılında Ankara Belediyesi'nde Teknik Personel olarak çalışmaya başlamış, 1998 yılında . da Altındağ Belediyesi'nden emekliye ayrılmıştır. Eşi Fatma Hanım'la 1969 yılında evlenmiş ve biri erkek biri kız iki çocuk sahibidir. Şu anda Ankara' da ailesiyle birlikte hayatını sürdürmektedir.
B. AŞIKLIGA BAŞLAMAS.I 16 yaşında iken Ulucanlar'da Hüseyin
Coşar' dan çok kısa bir süre saz dersi alan Koç'un sazda ve sözde ustası bulunmamaktadır. Şiir söylemeye başladığı, tarihi 6 Kasım 1994 olarak verir. Bu tarih Koç için hem bir imtihan hem de hayatının dönüm noktasıdır. Koç, bir imtihan olarak telakki ettiği zaman dilimi ve yazdıkları için şunları söylüyor:
"İnsan gönlü bir arı peteğidir. Bu peteği boş buldum. Ancak bu boşluğun ne ol~ duğunu tespit edemedim. 84 sıkıntıyla
ateşim yükseldi. 28 Ekim'den itibaren on gü.n sıkıntı yaşadım. O ana kadar yaradanı ve yaratılışı hiç düşünmemiştim. Bu dö-
nemde beynim içten dışa doğru zorladı. 6 Kasını'da artık bir bıçağın sırtındaydını. Bu sıkıntıyla ailem i le helalleştim. Öğlen vaktinde biraz uzand ı m. Uykuyla uyan ık
lık arasında sevmediğim şeyleri ve bun ların yaradılış ında bir hikmetin olacağı hususunu düşünürken birden bir kap ı açıldı.
Bu kapıdan girerek halkalar içinde birseyahate çıktım. Bu ha lkalar içinde 'bir' sayıs ı i le karşılaştım ve 'bir' sayısı beni içine aldı. Seyahatimin sonunda bir noktaya danı lad ığı mı hissettim. •
Aşık geleneği içinde maddi ve manevi bir sıkıntı neticesinde uyku ile uyanıklık arasında görülen rüyada pir elinden içilen bade veya yenilen bir gıda maddesiyle şiir söyleme kabiliyeti yanında saz çalma ve dini bilgiler öğrenilir. Halk şairleri gördükleri bu rüya ile olgun bir kişiliğe kavuşurlar [2].
Ali Koç'un sanatçı kiŞiliğinin oluşması ise, yine bir rüya ile ancak bade içmeyle değil, onu 'bir'e ulaştıran bir seyahat ile gerçekleşmiştir.
· Jung, yaratıcı mizacı şöy le açık lamak
tad ı r: "Her yaratıcı insan tenakuzlu eğilimlerin bir sentezidir. Sanatçının en temel niteliklerinden biri onda şahsi hayata karşılık toplumun psişik hayatının ağır basmasıdır .. Sanatç ın ı n hayatının çatışmalarla
dolu .olmaması kabil değildir. Yaratıcı ateşin ilahi armağanını almış kimselerin bu armağana karşılık çok şey ödemeleri gerektiği her zaman görülmüştür [3 J.
Şair mizacı açıklamak bugün için de mümkün değildir. Doğuştan böyle bir kabiliyete sahip olanlar, aşık adaylarında biyolojik istekler, psikolojik baskılar ve yaratıcılık gücü birleşerek kollektif şuur altını harekete geçirmekte ve kü ltür örneği rüyalar kullanarak yaratıcı l ığ ın bir şekli
olaı:ı aşıkl ı k mertebesine erişmesini sağ la
maktadır [4].
Ali Koç da yaşadıklarını şöyle özetlemektedir: "Bu seyahate saklı gittik;. Haklı geldik". Aşık, gördüğü rüyadan sonra yaşadıklarını "Beni Adem" şiirinde anlatır:
Uyur idik uyardılar Kalk dediler beni Adem Ruhu tenden sıyırdılar Çık dediler beni Adem
Çıktım beden kafesinden Azad oldum nefsinden Geçtim sırat köpriisünden
Bak dediler beni Adem
Zamansız bir zaman gördOm
Sınırsız bir mekan gördüm Eksiksiz bir tamam gördüm
Hak dediler beni Adem
Anlatamam bu ne haldır Ne sihirdir ne de fa/dır
Sadece bir gerçek vardır Tek dediler beni Adem
Koç Ali'yim derdi sattım Bir güzele göniil kattım Bülbül gibi feryad ettim Aşk dediler beni Adem
'Bir'e ulaşmanın manevi hazzını ve yaşadığı hali ve tezahürlerini ise şöyle dile getirir:
Bilmiyorum ne haldeyim nerdeyim Bir nefeste bir manada sırdayım Yandı gönliim yandı aşkın elinden Kah ovada gahi kızgın çöldeyim
Gülmüyorum dost bağında güldeyim Bir ti.irküde bir nağmede teldeyim Döne/O başım döndii aşkın deminden Kah havada kah zeminde yerdeyim
Almıyorum dünyalığı vardayım
Bir sevgiyle bir göniille yerdeyim Kana kana içtim aşkın gö/Onden Kah fakirim kah zenginim karday11n
Giymiyorum karaları aldayım Bir arıyla bir çiçekle bale/ayım Her haliyle sevelim onu gönülden Kah acıda kah tatlıda dile/eyim
Görmiiyorum çirkinleri kördeyim
Bir hayalle bir gerçeğe yoldayım Koç Ali'yim adı düşmez dilimden Kah damlada kah deryada bire/eyim
Ali Koç, kendi tabiriyle sıkından sıyrıldıktan sonra petekteki boşluğu doldurur. Çünkü o ana kadar cevabını alamadığı pek çok şeyin bir anda cevabını bulduğunu ve hayatının değiştiğini söyler.
Şiirlerini irticalen söyleyen aşık, "Koç Ali" mahlasını ku l lanır. Aşık, kendisini halk aşığı değil de Hak aşığı olarak isimlendirir ve şiirlerini en yüce makama sunar.
İnsan ların yaratılış sebepleri Rab'lerini rnımak ve O'na ibadet etmektir. Sufilere
göre alemin yaratılmasının sebebi sevgidir; cihanşümul bir prensiptir aşk. Mevlana "Göklerin dönüşünü aşkın dalgaların
dan bi l", "aşk olmasa dünya donar kal ı rclı" [Si demektedir. İbn-i Arabi'ye göre bu aşk ilahidir, yani Allah'ın asli sevgisidir ve diğer bütün aşk türlerinin kaynağıdır [6].
Koç Ali'ye göre ele muhabbet Hak'tan gelir. "Biz sadece Allah'a rağbet ed ip gönül bağlayanlardanız" [71 A}1et-i Kerimesi'nce Rabb'ine gönülden bağlanır.
İhlas ve sıdk ile Rabb'inin sevdiği kul olmayı arzu eden Koç Ali, Rabb'ine giden yo!da kalbi temiz olan insanların itibar gördüğünü bilir. "O gün ne mal ne evlat fayda verir. Ancak Allah'a temiz bir kalple gelen ler kurtulur" [8J Ayet-i Kerimesi'nce davranışlarına nizam verir. Sorumlu l uğu
nun farkındadır ve bunu;
"Barındığım vatana Sığındığım Rahman'a Koç Ali'ysem hep O'na Sorumluyum sorumlu"
diye dile getirir.
"Sana" şiirinde ise Rabb'i ne şöyle seslenir:
Alemlerin Rabbi yaradanımsın Karanlık geceyi mır edenimsin Gönül gözlerimi gör edenimsin Şükür sana tövbe sana hamd sana
Güzellikler senden sen de güzelsin Sevgi senden gelir sen de sevgisin Giizele sevgiyle yol gösterensin Sevgim sana aşkım sana kalp sana
Hallerim ayandır zaten bil~nsin Derdimin lokmanı bilirim sensin Koymazsın darlıkta insaf edensin Derdim sana, halim sana, yol sana
- - [i
Kulların muhtaçtır senin lütfuna Yollarım kavuşur sonunda sana
· Şükür çevirdin ya yönümü sana Yönüm sana, canım sana, dil sana
Dillerim rahattır senin adınla Dileklerimizi koyma yarına Muradımı oldu kırk dört yazında Koç'un Ali ebediyen kul sana
Yüce yaradan dilediğine doğru yolu gösterir. Koç Ali'ye de bu 1944 Y.azında nasip olmuştur. Koç Afi de "Koç' un Ali ebediyen kul sana" mısraı ile şükrünü ve
· minnettarlığını anlatır. İnancını her şeyden evvel aşk temeline
oturtan Yunus gibi [9] Aşık Ali de "Yanıyorsak aşkı bizde" ve "Ben Mevla'nın şığıyım" diye dile getirir.
İnanmak bir gönül işidir. Çünkü inanmak bilmekten ziyade sevmek ve yaşamaktır. Gönlün Mevla'ya açık olması gerekir. İlahı iradeyle kucaklaşamayan gönül sahibi inancının özüne varamaz (10) .. Koç Ali de Yüce Yaradan' dan eksikleri için bağışlanmayı diler:
BEN BİR İNSANIM Efendim, Sultanım, Cananım, Canım Tabibim, Lokmanım derde dermanım Öğüp yarattığın Beş Esma için Bağışla ya Rabbim ben bir insanım
Kur'an'ım, Kitabım, dinim, imanım Namazım, niyazım, gönülde Şah'ım Hatice-yi Kübra Mustafa için Bağışla ya Rabbim ben bir insanım Dağımda dumanım bağda bağbanım Dilimde kelamım telde makamım Fatımatü'z-Zehra Murtaza için Bağışla .ya Rabbim ben bir insanım
Ezel Yaradan'ım sonda divanım Yoluna kurbanım sana hayranım Hasan Hüseyin'le Kerbela için Bağışla ya Rabbim ben bir insanım
Aşık Koç Ali'yim sende ·muradım Kakk'ın bülbülüyüm sana fiğanım Nebl~er, şehitler, Evliya için Bağışla ya Rabbim ben bir insanım
İslamın ilk şartı Affah'ın birliğine ve Hz. Muhammed'in Hak Resul olduğuna inanmaktır.
"Alemleri kurandır Gözetleyip görendir Varlığı ile bir Allah La ilahe illallah
İhsan edip verendir Alim O' dur bilendir Seven kalpte s1r Allah La ilahe illallah"
Aşık Ali'nin şiirinde olduğu gibi bu inanç Kelime-i Şahadet'le belirtilir. Koç Ali'nin dünyaya bakışı güzel ahlaktan ibarettir. şık iyi huyları över, insanın insana sorumlu olduğunu söyler.
"Geldiğim şu diinyaya Emanet olan cana İnsan isem insana Sorumluyum sorumlu"
İnanmakla kin bi~birine zıttır. Gönül inanca açık fakat kine kapalıdır. Sevmek, sevmeye layık olanı sevmektir; ballar balını bulup, kovanı yağma etmektir: canıcanana verip azade olmaktır 111 J.
Gönüller yapan kişi Yaradan'az ulaşır. Yaradan gönülde tecelli eder. Yunus'un;
"Ben gelmedim da'viyiçün benim işüm seviyiçün
Dostun.evi gönüllerdür gönüller yapmaya geldüm" (7 2]
dediği gibi Ali Koç da; ... · "Sevgiye yıkadım gönlün pasını Kirli fikirlerden giren olmasın"
diyerek yola çıkar ve "İsterim" şiirinde;
. "Hak'tan alıp ha/k'a vermek isterim Şu koca dünyayı sarmak isterim Yaradı/anlar hep birer birer Yaradan aşkına sevmek isterim" der.
Yunus gibi "Yaradandan ötürü yaradılanı sevmek" ilkesi Koç Ali'nin de hayatına hakim olmuştur.
Dosta uzanan gönülleri kırmamak, gönül hanesini harap etmemek, gönülden fışkıran sevgi pınarlarını kurutmamak, Hakk'a kul olmuşların gerçeği bulmuşların harcıdır [13]. Ali Koç'un da davranış
· nizamı Yüce Yaradan'a olan sevgisinden kaynaklanır.
"Fikir fiilden önce gelmelidir ki pişman olmayalım" diyen Ali Koç, sohbeti sırasında düşüncelerini şu cümlelerle ifade etti: "Su kaynağa doğru temizlenir. Aklın nefse hakim olması kurtuluştur. Akla ermek zamanladır, herkes erebilir; Hakk'a ermek imanladır, bu taşıdığımız gönülledir. O'nu isteyen çok ama O'nun istediği olmak çok önemlidir. Takdir, tayin O'ndandır. İsteyip istememek önemli değildir. Akıldan önce verilen duygu utanmadır. Kimine 'gör' dedi; kimine 'kör' dedi. Farkı gör ama farklı bakma".
Ali Koç, diğer şiirlerinde de Hz. Muhammed'e, Ehl-i Beyt'e, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. 1-İüseyin'e olan muhabbetinin yanı sıra 12 imamı Ahmed Yesevi'den, ·
Hacı Bektaş'a büyük gönül erlerini över ve muhabbetini, bağlılığı nı dile getirir. Kerbela'nın acısını yeniden yürekten duyar:
"Ehl-i 8eyt ile ehline vardım Server Muhammedi Miraç'ta gördüm Kerbela'd;m beri çok şehit verdim Ali'nin talibi <;>lur giderim
Horasan' da yatan Ahmed Yesevi Salmış Türk iline doksan bin eri Gönülleri fethe~miş Bektaş-i Veli Yunus'tan bir haber alır giderim
Aşık Koç Ali'yim sırrım nefeste Ruhum çırpıntyor etten kafeste Pir Sultan yaşıyor hala Sivas'ta Kim demiş bu ruhla ölür giderim
Hayatın günlük gaileleri, öfkesi, sabrı, sevgisi özellikle anasına ve kara gözlü ulaşılamayan sevgiliye sevgisi de şiirinin diğer temalarını oluşturur. Ancak Fuzuli'nin de;
''Aşk imiş her ne var alemde İlim bir kıylu kal imiş ancak"
dediği gibi Ali Koç için de geçerli olan Yaradan'a olan büyük aşkıdır:
ANAM Dünya yalan ölüm gerçek Gelir derdin geldi Anam Can bağında açan 'Çiçek Solar derdin soldu Anam
Geçti ömrün zahmet ile Hizmet ettin gayret ile Yetiştirdin şefkat ile Ham meyveler oldu Anam
Birleştirdin ayırmadın
Haksızlığı ka.yırmadın
Her derdini duyurmadın Çoğu sende kaldı Anam
Bitti artık çile keder Böyle yazı böyle kadir 'Rahat uyu sana kadar Seni seven aldı Anam
Koç Ali'yim bilemedim Özürüm çok dilemedim Aradım da bulamadım Diyemedim öldü Anam
HELE BABAM Kişi ettiğini çeker demişler Kırdığın kağnıyı çek hele babam Rençber ektiğini biçer demişler Eğrelti otunu biç hele babam
Annemi kendine layık görmedin Sürdün savurdun da eve vermedin Değerden ·anlayıp kıymet bilmedin
· İnce eleklerden geç hele babam
İşini yapana sağal demedin Hiçbir gün yemeği soğuk yemedin Ütüsüz kolasız kirli giymedin Ak jle karayı seç hele babam
Engelin kalmadı yürü yoluna Dengini bulursan takıl koluna Yedekte bekliyor Çolak Emine Eski defterleri aç hele babam
Aşık Koç Ali'yim gerçeği tuttum Azını söyledim çoğunu yuttum Yükümüz cevahir alana sattım Her şeyi söylersek suç hele babam
DEDİ LER Derdimin adına hasret dediler İlacı zamandır sabret elediler İçim kan ağlıyor can pare pare ôlmez sürünOrsün gayret dediler
Hasretin sebebi gurbet dediler Yanan derindeymiş berbad dediler Yardan ayrılana bulunmaz çare Nasıl yaşıyorsun hayret dediler
Ayrılığın eşi ölmek dediler Sevdalının işi bulmak dediler Ümidin peşinde gezdim avare Belki konuşursun kısmet dediler ·
Dostun zehirine şerbet dediler Aşkın kahırına hürmet dediler Sevgiyi bahşeden zat-ı şahane Onun kudretine hikmet dediler
Aşığın gayesi sevmek dediler Derdiyin çaresi vermek dediler Yaradan gönlümde eser bahane Koç Ali'm kurbandır beklet dediler
KARA GÖZLÜM Adın gönül olsun gönüle karşı Bu ayrılık bana kor kara gözlüm Rıza pazarında kurulsun çarşı Hasretini çekmek zor kara gözlüm
Al yanak altında benin olurum Eğer benimsen senin olurum Gönlünün içinde gönül olurum Gönülü gönüle ver kara gözlüm
Muradı dileğe versen olmaz mı Bir ömür karşımda dursan olmaz mı Yaramı içerden sarsan olmaz mı Kalbimin içine gir kara gözlüm
Savdanın vefadan çektiği çile
şıklar yolunda kayboldum yine Bülbi.i/On figanı zarar kendine Perişan halimi gör kara gözlüm
Aşık Koç Ali'yim çirkine karşı Güzelden çirkine yapılmaz aşı Canlar cana111na duramaz karşı
Canda cana111yla bir kara gözlüm
GÜLÜM Gözi.imün önünde gözlerin gülüm Aklımdan Çlkımyor sözlerin güli.im Senden ayrı/ali bunca yıl oldu Ben seni daima özlerim gülüm
Kara kışa döndü yazlarım gülüm
Hasret oku değdi sızlanm gülüm Geriye sadece hatlran kaldı Ben seni daima özlerim gülüm
Yokuşlara sardı düz/erim gülüm Sensiz gülmüyor ki gözlerim gülüm
Ayrı'1kla hüzün beraber geldi Ben seni daima özlerim gülüm
Çaresiz gitmiyor dizlerim gülüm
Gönlümde çeşmiydi naz/arın gülüm İçimde bir değil, bin heves öldü Ben seni daima özlerim gülüm
Sitemden gelmiyor sözlerin gülüm Sevdadan çalmıyor saz/arım gülüm
Koç Ali'm sayende seveni buldu Ben seni daima özlerim gü lüm
ALİM VAR BENİM Ben Aliyim amma Alim var benim Kerbela çölünde gülüm var benim Kıllçlardan keskin, kdlardan ince
Ser çeşmeye çıkar yolum var benim
Pir Sultan Abdal'dan ıelim var benim
Hakk'ın kovanından balm1 var benim
Koca Haydar bende dile gelince
Evvel Ali ahir Ve/i'm var benim
Hasan Decle'm gibi soyum var benim
Sulta111m Haydar ' da kuyum var benim
Muhammed Mustafa akla gelince
Din İslama bağh belim var benim
Bendini yıkacak selim var benim
Dağları aşacak yelim var benim
Mevla'nın sevgisi gönle girince
İnsanlık içinde yerim var benim
Gerçek deryasından gölüm var benim
Şu' ulu çınardan dallm v:ar benim
Hao Muradıya ikrar verince,
Koç'um kurban olsun Ali'm var benim
5 Kasım 1994-9
HAKKIN GERÇEGİ
Mevla'ya aşığım halkıma ozan
Böyle gelmiş böyle gitmesin düzen
İnsan'dan sayılmaz insanı i.izen
İşte böyle gardaş Hakk'ın gerçeği
Tamam tut gönlünü sakın ha ~ölme
Düşki.ini.i hor görüp haline gülme
Hakikat var iken hayale dalma·
İşte böyle gardaş Hakk'ın gerçeği
Her'ne arar'isen kendinde ara
Kolaylı işleri çevirme zora
Gayesiz insana bulunmaz çare
İşte böyle gardaş Hakk'ın gerçeği
Helal olmayana uzatma eli
Sağlam olmayana bağlama beli
Bunları bilmeyen inan'ki deli
İşte böyle gardaş Hakk'ın gerçeği .
Koç'um Ali fazla uzatma lafı
Var mı bu devirde insanın safı
Sevgiyle çalana açılır kapı
İşte böyle gardaş Hakk'ın gerçeği
25 Haziran 1995-76
CEM'DEN YANAYDI Bu gece rüyamda Bektaş'ı gördüm
Sırtını dönmüştü gam'dan yanaydı
İpek halılarda düğüm düğümdü
Emekle işlenmiş tam'dan yanaydı
Yanına yaklaştım elimi sürdüm
Gayet yumuşaktı yünden yanaydı
Başı kalabalık sanki düğündü
Halkıyla birleşmiş tüm'den yanaydı
Özümü yokladım divana vardım
Hacı'm Hak'ta idi Din'den yanaydı
Veli'nin ardından Ali göründü
Yoluna baş koydum can'dan yanaydı
Gerçek deryasında imana erdim
İlim gemisi de fen'den yanaydı
Sabırın üstüne sebat serildi
Marifet kapısı ben'den yanaydı
Gönüfü paklayıp Sultan'a verdim
Sevenler içinde önden yanaydı
Aşık Koç Ali'ye hesap soruldu
Hakk'ın birliğinde cem'den yanaydı.
12 Kasım 1995-91
DİPNOTLAR (1] bkz. Geniş bilgi için İbrahim Arslanoğlu,
Çubuk Yöresi Alevi Ocakları ve Kurucuları, Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi sayı:10, Yaz/1999, s.61.
(2] Umay Günay, şık Tarzı Şiir Geleneği ve Rüya Motifi, Ankara, 1986, s.23.
(3) Freud, Jung, Adler, Psikanaliz Açısından Edebiyat, çev. Sefahattin Hilav, İst. s.71-78; Umay Günay a.g.e. s.112.
(4] Umay Günay, a.g.e. s.113. (5] Tahirü'l-Mevlevi, Şerh-i Mesnevi, C.V. İst,
1971, beyit 3854. (6] Beşir Ayvazoğlu, İslam Estetiği ve İnsan, İst,
1989, s.47-48. (7) Tevbe / 59. (81 Eş-Şuara/ 88-89. [9] Mustafa Tatçı, Yunus Emre Divanı, Ankara,
1990, s.75. (1 Ol Selçuk Eraydın, Tasawuf ve Edebiyat
Yazıları, İst, 1997, s. 1 6-1 7. (11 J Selçuk Eraydın, a.g.e., s'.18. [1 2) Mustafa Tatçı, a.g.e, s.76. (13] Selçuk Eraydın, a.g.e., s.18.