1
İSTİKRAR MI, İSTİKRARSIZLIK MI?
TÜRKİYE DE ÜÇÜZ AÇIK ANALİZİ
Doç.Dr. Zeynep KARAÇOR*
Yrd.Doç.Dr. Volkan ALPTEKİN**
Arş.Gör. Tuba AKAR***
Öğr.Gör. Gökhan AKAR****
ÖZET
Bu çalışma, ekonominin genel dengesini oluşturan bütçe dengesi, yatırım tasarruf dengesi,
cari işlemler dengesinin birbiri ile etkileşimi olarak adlandırılan üçüz açık olgusunu Türkiye
açısından incelemeyi amaçlamaktadır. Çalışmada 1980-2010 dönemlerini kapsayan veriler
yardımıyla Türkiye ekonomisinde üçüz açık olgusu Vektör Otoregresif Model (VAR: Vector
Autoregressive Model) analizi ve Granger Nedensellik Testi ile analiz edilmiştir. VAR
sonuçlarına göre cari açık artış en çok KKBG(Kamu Kesimi Borçlanma Gereği) üzerinde
hissedilmiştir. Bu iki değişken bileteral biçimde (iki yönlü) birbirini etkilemektedir.
Dolayısıyla kamu açıkları cari açığı, cari açıklar kamu açığını artırmakta, iki yönlü bir ilişki
görülmektedir. Söz konusu değişkenler arasında tutarlı kısa dönemli bir Granger nedenselliğin
varlığından bahsetmek mümkün olmamaktadır.
Anahtar Kelimeler: İç ve dış denge, Üçüz açık, Türkiye ekonomisi
Jel Kodları: F40, F41, F14
ABSTRACT
STABILITY OR INSTABILTY? TRIPLET DEFICIT ANALYSIS IN TURKEY
This paper aims to review the phenomenon of triplet deficit which is called interaction of
budget balance that make up the overall balance of the economy ,investment savings balance
and current accounts balance in terms of Turkey . In this paper, triplet deficit state in Turkish
* Selçuk Üniversitesi, İ.İ.B.F. İktisat Bölümü, e-mail: [email protected]
** Selçuk Üniversitesi, İ.İ.B.F. İktisat Bölümü, e-mail: [email protected]
*** Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, İ.İ.B.F. İktisat Bölümü, e-mail: [email protected]
**** Selçuk Üniversitesi, Hadim Meslek Yüksek Okulu, Dış Ticaret Bölümü, e-mail: [email protected]
2
economy has been analyzed with Vector Autoregressive Model and Granger Causality test
using data covering the period of 1980-2010. According to VAR results, current accounts
increase is perceived on public sector borrowing requirement. These two variables influence
each other bilaterally. Therefore, current accounts increases public deficit on the other hand
public deficit increases current accounts. It is not possible to mention about the existence of a
short-term Granger causality between variables at issue.
Key Words: Internal and External Deficit, Triplet Deficit, Turkey Economy
Jel Kodları: F40, F41, F14
1. GİRİŞ
Son yıllarda yaşanan durgunluk ve krizler, dış dengede görülen bir açığın iç dengenin
sağlanması ve sürdürülmesi üzerindeki etkisini daha da önemli hale getirmiştir. ABD
ekonomisinde 1990‟lardan sonra ülkeye giren uluslararası sermayenin artması nedeniyle,
bütçe açıklarının kapanmaya başlamasına rağmen cari işlemler açığının büyümeye devam
etmesi yurtiçi tasarruf yatırım dengesinde de bir artış meydana getirmiştir. Bu ise ikiz açık
hipotezinde pasif konumunda olan tasarruf yatırım dengesinin önemi ortaya çıkarmış ve üçüz
açık olgusu gelişmiştir. Üçüz açık olgusu ekonominin genel dengesini oluşturan bütçe
dengesi, tasarruf-yatırım dengesi ve cari işlemler dengesinin birbirleriyle olan etkileşimini
ortaya koyması açısından son derece önemlidir. Çünkü ekonomi politikasının temel amacı iç
ve dış dengenin birlikte sağlanmasıdır. Bu dengenin bozulması ise ekonomide makro
ekonomik değişkenler üzerinde çeşitli etkiler yaratmaktadır. Bir ekonomide yaşanan cari açık
sorunu işsizlik, fiyat istikrarı ve büyüme gibi makro ekonomik büyüklükler üzerinde sorunlar
ortaya çıkarmaktadır. Bütçe açıkları ile cari açık arasındaki ilişki birçok amprik çalışmaya
konu olmaktadır. Ancak yatırım tasarruf dengesizliğinin analize katılarak incelendiği az
sayıda çalışma mevcuttur. Bu çalışma ikiz açıklar olarak adlandırılan analize yatırım tasarruf
dengesizliğini de ekleyerek Türkiye‟de üçüz açık olgusunu incelemesi açısından önem
taşımaktadır. Çalışmanın amacı 1980-2010 dönemlerini kapsayan veriler yardımıyla Türkiye
ekonomisinde üçüz açık olgusunu incelemektir. Bu çerçevede çalışmada ilk olarak teorik
açıdan iç ve dış denge ele alınacaktır. İkinci olarak ise bu konuda yer alan çalışmalara yer
verilerek literatür özeti yapılacaktır. Daha sonra ise Türkiye‟de bahsi geçen dönemler
itibariyle derlenen veriler yorumlanacak ve uygulanacak VAR analizi ve Granger Nedensellik
Testi ile iç ve dış denge arasındaki ilişki analiz edilecektir. En son olarak analiz sonucundan
3
elde edilen bulgulara göre Türkiye ekonomisi açısından bir değerlendirme yapılacak ve
ekonomi politikaları için önerilere yer verilecektir.
2. TEORİK ÇERÇEVE
Devletin ve dış ticaretin bulunduğu bir ekonomide toplam talep ile üretilen ve satılan hasıla
arasındaki ilişkiyi I.I‟deki gibi tanımlamak mümkündür ( Yıldırım vd., 2010: 101)
Y ≡ C+I+G+NX (I.I)
I.I‟de Y hasılanın değerini, C tüketim harcamalarını, Y yatırım harcamalarını, G kamu
kesiminin mal ve hizmet alımlarını, NX ise ihracat ve ithalat farkını yani net ihracatı
göstermektedir. Bu denklemde halen fiili yatırımlar söz konusudur.
Hasıla ile harcanabilir gelir arasındaki ilişki ise I.II‟de görülmektedir.
YD≡ Y+TR- TA (I.II)
I.II‟de YD harcanabilir geliri, TA devletin aldığı sigorta primleri dahil tüm vergileri, TR ise
devletin özel sektöre transfer ödemelerini göstermektedir.Harcanabilir gelir (YD), milli
gelirden vergilerin çıkarılması ve transferin eklenmesi ile bulunan değerdir.
Harcanabilir gelir tüketim ve tasarruf için kullanılır:
YD≡ C+S (I.III)
Son iki özdeşliği (I.II) ve (I.III) bir arada ele alırsak:
C+S≡ YD≡ Y+TR-TA veya
C= YD-S= Y+TR-TA-S (I.IV)
I.IV.‟de tüketim için bulunan formül, geliri harcamalara eşitleyen özdeşlikte yerine koyulursa
Y≡ C+I+G+NX
Y≡ (Y+TR-TA-S)+ I+G+NX
S-I≡ (G+TR-TA)+ NX (I.V)
I.V. özdeşlik tasarruf, yatırım, bütçe ve dış ticaret değişkenlerinin ilişkisi açısından önemli bir
konumdadır. Burada (G+TR-TA) devletin gelirlerini aşan harcamalarını ölçen kamu bütçesi
4
açığıdır. Bu özdeşliğin yanında yer alan ikinci cep terim ise net ihracattır. I.V. „de yer alan
özdeşlik özel kesim hesapları ile (S-I) kamu kesimi hesapları (G+TR-TA) ve dış kesim
arasında önemli bir ilişkiyi ortaya koymaktadır. Özel sektörün tasarruf fazlası (yatırımları
aşan tasarruflar), kamu bütçesi açığıyla net ihracatın toplamına eşittir. Buna göre örnek
vermek gerekirse özel kesim tasarruf ve yatırımları eşitse, bütçe açığı aynı tutarda bir dış açık
ile kapanacaktır. Genel denge denkleminin sol tarafında yer alan özel kesim tasarruf-yatırım
dengesi ile bütçe dengesi ikisi birden açık veriyor ve cari işlemler dengesi de açık veriyor ise
ekonomide üçüz açıklar söz konusudur. Üçüz açık olgusu ekonominin genel dengesini
oluşturan üç ayrı dengenin birbiriyle yakın ilişki içerisinde olmasını ifade etmektedir.
Ekonomide bütçe denkliği, açığı veya fazlası ile birlikte tasarruf-yatırım denkliği, açığı veya
fazlası olduğunda; aynı zamanda cari işlemler denkliği, açığı veya fazlası olabilir. Yani bu üç
olgu eş zamanlı olarak ortaya çıkabilir (Dücan, 2008: 63)
3. LİTERATÜR TARAMASI
İktisatçıların bir bölümü cari açığın, kamu gelir gider dengesinin açık vermesinden
kaynaklandığı ve cari açığın da dönüp kamu gelir gider açığını beslediği görüşündedir. Bu
neden sonuç ilişkisine ikiz açık hipotezi adı verilmektedir. İkiz açık kısaca iç ekonomik
dengeyi oluşturan dengelerden özel kesimin tasarruf yatırım dengesi (S I) ya da kamu kesimi
gelir gider dengesi (T G) tek başına açık veriyorken buna dış ekonomik denge yani cari denge
(X M) açık vererek eşlik etmesidir. Eğer iç ekonomik dengelerin ikisi de açık veriyor ve cari
denge de bunlar kadar açık veriyorsa o zaman üçüz açık söz konusu demektir (Eğilmez,
2006).
Yazın taramasına bakıldığı zaman genelde ikiz açık konusundaki çalışmaların fazlalığı ön
plana çıkmaktadır. Ancak üçüz açık konusunda yapılan az sayıda çalışma mevcuttur. Hem
ikiz açık hem de üçüz açıkla ilişkili olan çalışmalardan bazıları şu şekildedir:
Piersanti (2000), OECD ülkelerinin 1970– 1997 dönemindeki verilerini, panel veri
analizi kullanarak dış ticaret açıklarının nedenlerini incelemiştir. Bu analizde Türkiye, İsviçre,
Portekiz, İzlanda, Belçika ve Y. Zelanda için tutarlı veriler bulunmadığı gerekçesi ile bu
ülkeler analiz dışında tutulmuştur. Analiz sonucunda, 1970-1997 döneminde dış açığın bütçe
açıkları ile pozitif yönde ilişkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
5
Utkulu (2003), ikiz açık hipotezinin Türkiye için geçerliliğini ekonometrik zaman
serisi yöntemleri ile test etmiştir. Çalışmada ekonometrik yöntem özellikle koentegrasyon,
hata düzeltme modeli ve nedensellik analizlerine dayanmaktadır. Uygulama bulguları
Keynezyen ikiz açık hipotezini destekler yöndedir. Koentegrasyon analizi bulguları bütçe
açıkları ve dış ticaret açıkları değişkenlerinin uzun dönemde zaman içerisinde beraberce
hareket ettiklerini göstermekte olup, aralarındaki teorik bağın varlığını ampirik olarak da
doğrulamaktadır. Hata düzeltme modeli ve nedensellik bulguları iki değişken arasındaki uzun
dönem nedenselliğin iki yönlü olduğuna işaret etmektedir. Yani, bütçe açıklarındaki artış, dış
ticaret açıklarındaki artışın nedeni olup, bunun tersi de geçerlidir.
Ay vd.(2004), Bu çalışma ile 1992 –2003 dönemi aylık verileri doğrultusunda iki açık
arasındaki ilişki analiz edilmiştir. Analizde Granger nedensellik testi ve regresyon analizi
kullanılmıştır. Nedensellik testi sonuçları, iki açık arasında karşılıklı bir etkileşim
bulunduğunu dolayısıyla ele alınan dönem itibariyle Türkiye için de geçerli olduğunu
göstermiştir.
Salvotore (2006), G-7 Ülkeleri‟nin 1973- 1980 ve 1981-2005 dönemine ait verilerini
kullanarak korelasyon ve regresyon modeline göre bütçe açıkları ve cari açıklar arasındaki
ilişkiyi incelemiştir. Analiz sonucunda her yedi ülke ve en önemli sanayi ülkeleri (Amerika,
Japonya, Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya ve Kanada) için bütçe açıkları ile cari açıklar
arasında doğrudan bir ilişki olduğu tespit edilmiş, bu ilişkinin ise gecikmeli olarak yani bütçe
açıklarının bir veya daha fazla yıl boyunca cari açığı etkilediği sonucuna ulaşılmıştır.
Kim ve Roubini (2008), ABD ekonomisi için 1973–2004:1 dönemini kapsayan
çalışmalarında esnek döviz kuru uygulandığı dönemde, cari işlemler ve reel kur üzerinde
bütçe açıklarının etkilerini VAR (Vektör Oto Regresyon) modeline göre incelenmiştir.
Araştırma sonucunda ABD‟de, genişletici bir maliye politikası‟nın veya bütçe açıklarının cari
açığı arttırdığı ve reel döviz kurunu kayba uğrattığı sonucuna ulaşılmıştır.
Erdinç (2008), Türkiye ekonomisi için 1950-2006 dönemini yıllık veriler ışığında ikiz
açık hipotezini Eşbütünleşme analizi ve Granger Nedensellik testi kullanarak incelemiştir.
Analiz sonucunda, bütçe açığı ve cari açık arasında uzun dönemli bir ilişki olduğu sonucuna
varılmaktadır. Ayrıca bütçe açıkları ile cari açık arasındaki ilişkinin yönünün bütçe
açıklarından cari açıklara doğru olduğu sonucuna varılmıştır.
6
Peker ve Hotunoğlu (2009), Türkiye‟de cari işlemler açığının nedenlerini 1992: 01 ve
2007-12 dönemi aylık verileriyle, VAR yöntemi yardımıyla analiz etmiştir. Analiz sonucunda
reel döviz kurunun, reel faiz oranının, İMKB „de ortaya çıkan değişmelerin Türkiye‟de cari
açığın belirleyicilerini açıklayan önemli değişkenler olduğu bulgusuna ulaşılmıştır.
Aksu ve Başar (2009), 1994:09-2008:09 dönemine ait veriler ışığında sınır testi
analizini uygulayarak Türkiye‟deki bütçe açıklarının kronik dış ticaret açıkları üzerindeki
etkilerini araştırmışlardır. Araştırmanın sonucunda, Türkiye‟deki bütçe açıkları dış ticaret
açıklarının artmasında gerek uzun gerekse kısa dönemde önemli bir rolünün bulunmadığını,
dış ticaret açıklarının kendi kendini besleyen bir yapı sergilediğini, faiz oranlarındaki
artışların dış ticaret açıkları üzerinde azaltıcı bir etkiye sahip olduğunu, döviz kurunun ise dış
ticaret açıkları üzerinde herhangi bir etkiye sahip bulunmadığı şeklindeki bulgulara
ulaşılmıştır.
Altınbaş ve Taban (2010), yaptıkları çalışmada Türkiye‟de 1974-2007 dönemine ait
yıllık veriler yardımıyla ikiz açık teorisini incelemişlerdir. Cari işlemler dengesi, bütçe
dengesi ve sabit sermaye yatırım değişkenleri için ARDL sınır testi yaklaşımının kullanıldığı
çalışmada değişkenler arasında uzun dönemli ilişki bulunduğu ve nedensellik testlerinde ikiz
açık hipotezinin varlığı doğrulanmıştır.
Tunçsiper ve Sürekçi (2011), Türkiye‟de ikiz açık hipotezinin geçerliliğini 1987:01 -
2007:03 dönemi için VAR (Vektör Otoregresif) modelini kullanarak test etmişlerdir.
Araştırmanın sonucunda incelenen dönem ve uygulanan yönteme bağlı olarak ikisi arasında
bir etki olmadığı sonucuna varılmış ve Ricardiyan Denklik Hipotezi desteklenmiştir.
Bolat vd.(2011), 1998:1-2010:4 döneminde Türkiye‟de bütçe açığı ve cari işlemler
açığı arasındaki kısa ve uzun dönem ilişkisini sınır testi yaklaşımı ile incelemişlerdir.
Araştırmanın sonucunda uzun dönemde bütçe açığı ve cari işlemler açığı arasında bir ilişkinin
olmadığını fakat kısa dönemde bütçe açığı ve cari işlemler açığı arasında kuvvetli bir pozitif
ilişki bulunduğu sonucuna ulaşmışlardır.
Sürekçi (2011), Türkiye ekonomisi için 1987:1-2007:3 dönemine ait çeyrek yıllık
verilerle VAR analizi yardımıyla kamu dengesi, yatırım tasarruf dengesi ve cari açık
arasındaki ilişkileri incelemiştir. Çalışma sonucunda kamu açıkları ve cari açık arasında
ilişkinin varlığı desteklenirken, yatırım tasarruf oranı ve cari açık arasında Granger
nedensellik ilişkisi bulunmamıştır.
7
4. TÜRKİYE EKONOMİSİNDE 1980-2010 DÖNEMİNE AİT EKONOMİK
GÖSTERGELER
Bu bölümde çalışmanın amacına uygun olarak 1980-2010 yılları arasındaki iç ve dış dengede
yaşanan gelişmeler ele alınmıştır. Bu verilerden ilki bütçe dengesinin göstergesi olarak Kamu
kesimi borçlanma gereğidir (KKBG).
Şekil 1: KKBG ve Faiz Dışı KKBG’deki Değişimler
Kaynak: DPT (Devlet Planlama Teşkilatı), 2011
Şekil 1‟de 1980-2010 dönemini kapsayan kamu kesimi borçlanma gereği (KKBG) ve faiz dışı
kamu kesimi borçlanma gereğindeki değişimler GSYİH‟ ya (Gayri Safi Yurt İçi Hasıla)
oranları bazında gösterilmiştir. 1980 yılında KKBG/GSYİH oranı %6,2 iken daha sonraki
yıllarda bu oranda bir düşüş yaşandığı gözlenmektedir. 1991 yılında bu oranın tekrar
yükseldiği ve %7,5 oranına çıktığı, 1999 yılında ise %11,6‟ya yükseldiği görülmektedir. 2001
yılında ise Türkiye‟de yaşanan ekonomik kriz dolayısıyla bu oranın bahsi geçen 30 yıllık süre
zarfında en yüksek oranına , %12,1‟e yükseldiği görülmektedir. Bu süre zarfında ilk olarak
2005 yılında -0,1‟ düşen bu oranının, 2010‟a gelindiğinde %2,3‟e yükseldiği görülmektedir.
Faiz dışı KKBG verilerine bakıldığı zaman ise 1980‟li yıllarda KKBG ile aynı düzeylerde
seyrederken özellikle 1990‟lardan sonra farkın iyice açıldığı görülmektedir. Bu verinin en
düşük seyrettiği yıl -%8,1 ile 2006 yılı olduğu görülmektedir.
8
Şekil 2: : Yurt İçi Tasarruflar ve Sabit Sermaye Yatırımlarında Değişimler
Kaynak: DPT, 2011
Şekil 2‟de yurt içi tasarrufların (YİT) ve Sabit Sermaye Yatırımlarının(SSY), GSYİH‟ya
oranlarında yaşanan değişimler görülmektedir. Yurt içi tasarrufların değişimine bakıldığı
zaman bu dönem zarfında en yüksek oran 1988 yılında yaşanan % 29,1 olmuştur. En düşük
oranın ise %12,8 ile 1980 yılında yaşandığı görülmektedir. 2010 yılına gelindiğinde ise %13,9
olduğu görülmektedir. Sabit sermaye yatırımlarındaki değişimlere bakıldığı zaman bu dönem
zarfında genelde aynı oranlarda seyrettiğini söylemek yanlış olmayacaktır. 1980 yılında
%20,3 iken 2010 yılına gelindiği zaman %19,1 olduğu görülmektedir.
Şekil 3: Cari Denge'de Görülen Değişimler
Kaynak: DPT, 2012
Şekil 3‟de 1980-2010 yılları arasında Cari dengenin GSYİH‟ya oranındaki değişimler
görülmektedir. Bu tabloya göre cari denge sadece 1998 ve 2001 dönemlerinde fazla vermiştir.
9
Diğer dönemlerde cari denge hep açık vermiştir. Cari dengenin GSYİH‟ya oranlarına
bakıldığında ise seneler itibariyle değişiklikler yaşadığı görülmektedir. Bu oran sadece 1998
ve 2001 yıllarında pozitif bir duruma geçmiştir. Bu oranın en yüksek olduğu yıl ise %1,9
olarak 2001 yılında görülmektedir.
5. EKONOMETRİK YÖNTEM
Bu çalışmada Türkiye‟de üçüz açık analizi ekonometrik olarak incelenmektedir. Analizlerde
1980-2010 dönemlerine ait yıllık veriler kullanılmıştır. Araştırmada kullanılan veriler tablo
1‟de özetlenmiştir.
Tablo 1: Veri Seti
Veri Açıklama Kaynak
CA Cari işlemler dengesinin
GSYİH‟ya oranıdır.
www. dpt.gov.tr
KKBG Bütçe açığı göstergesi Kamu
kesimi borçlanma gereğinin
GSYİH‟ya oranıdır.
www. dpt.gov.tr
YİT Yurtiçi tasarrufların GSYİH‟ya
oranıdır.
www. dpt.gov.tr
SSY Sabit sermaye yatırımlarının
GSYİH‟ya oranıdır.
www. dpt.gov.tr
Türkiye‟de üçüz açık analizini araştırmak amacıyla seçilen değişkenler ilgili literatürdeki bazı
çalışmalar referans alınarak belirlenmiştir. Değişkenler arasındaki ilişkinin yönünü ve
derecesini belirleyebilmek üzere çalışmada Vektör Otoregresif Modeller (VAR)
kullanılmıştır. VAR analizini gerçekleştirmeden önce ilk olarak serilerin durağanlıkları
Genişletilmiş Dickey Fuller (ADF), Phillips–Perron testleri ve KPSS Birim Kök Sınaması
yardımıyla sınanmıştır.
10
Tablo 2: ADF Birim Kök Testi Sonuçları
ADF Birim Kök Sınaması
Değişkenler Augmented Dickey –
Fuller Test İstatistiği
Mac Kinnon Kritik Değerleri
%1 %5 %10
Düzey
değerler
CA -3.717908 0.0365 -4.296729 -3.568379 -3.218382
KKBG -1.878029 0.6408 -4.296729 -3.568379 -3.218382
YİT -2.119104 0.5149
-4.296729 -3.568379 -3.218382
SSY -2.269050 0.4369
-4.296729 -3.568379 -3.218382
Birinci
farklar
CA -6.438130 0.0001 -4.323979 -3.580623 -3.225334
KKBG -4.930165 0.0004 -3.679322 -2.967767 -2.622989
YİT -3.146905 0.0344
-3.679322 -2.967767 -2.622989
SSY -5.615207 0.0001
-3.679322 -2.967767 -2.622989
Tablo 2‟ de ADF birim kök testi sonuçlarına göre değişkenlerin düzeyde %1 anlam
düzeyinde durağan olduğu görülmektedir. Dolayısıyla birim kök yoktur. % 5 anlam
düzeyinde ise değişkenlerden yalnızca CA değişkeninin durağan olmadığı görülmektedir.
%10 anlam düzeyinde ise yine sadece CA değişkeninin durağan olmadığı görülmektedir.
Birincil farkları alındığında ise YİT değişkeni dışında diğer değişkenlerin hepsinin durağan
olmadıkları görülmekteyken, YİT değişkeni durağandır.
11
Tablo 3: Phillips Perron Birim Kök Sınaması
Phillips Perron Birim Kök Sınaması
Değişkenler Phillips - Perron Test
İstatistiği
Mac Kinnon Kritik Değerleri
%1 %5 %10
Düzey
değerler
CA -3.618577 0.0450 -4.296729 -3.568379 -3.218382
KKBG -2.128522 0.5099
-4.296729 -3.568379 -3.218382
YİT -2.111352 0.5190
-4.296729 -3.568379 -3.218382
SSY -2.399976 0.3721
-4.296729 -3.568379 -3.218382
Birinci
farklar
CA -7.940108 0.0000 -4.323979 -3.580623 -3.225334
KKBG -4.930165 0.0004
-3.679322 -2.967767 -2.622989
YİT -5.580478 0.0001
-3.679322 -2.967767 -2.622989
SSY -5.769918 0.0000
-3.679322 -2.967767 -2.622989
Tablo 3‟de Phillips Perron Birim Kök Sınaması sonuçlarına göre ise sadece CA değişkeninin
% 5 anlam düzeyinde durağan olmadığı görülmektedir. Birincil farklar alındığında ise
değişkenlerin durağan olmadıkları görülmektedir.
12
Tablo 4: KPSS Birim Kök Sınaması
KPSS Birim Kök Sınaması
Değişkenler KPSS Test İstatistiği Mac Kinnon Kritik Değerleri
%1 %5 %10
Düzey
değerler CA
LM ist 0.216000 0.146000 0.119000
0.154167
KKBG LM ist
0.216000 0.146000 0.119000
0.119624
YİT LM ist
0.216000 0.146000 0.119000
0.166893
SSY LM ist
0.216000 0.146000 0.119000
0.128866
Birinci
farklar CA
LM ist 0.739000 0.463000 0.347000
0.149782
KKBG LM ist
0.739000 0.463000 0.347000
0.080293
YİT LM ist
0.739000 0.463000 0.347000
0.363247
SSY LM ist
0.739000 0.463000 0.347000
0.108898
Tablo 4‟te değişkenlerin KPSS kök birim testi sonuçları gösterilmiştir. Buna göre
değişkenlerin düzeyde %1 anlam değerinde durağan olmadıkları görülmektedir.
Bu aşamadan sonra VAR analizine geçmek mümkündür;
Modele dahil edilecek olan değişkenlere bakıldığında tümünün aynı dereceden yani
birinci derecen durağan olduğu görülmektedir ki; bu durum da VAR analizi ile birlikte
kointegrasyon analizinin yapılmasına imkan vermektedir. VAR modeli kurulurken en önemli
koşul bilgi kriterleri tarafından belirlenen VAR gecikme uzunluğunun doğru tahmin
edilmesidir. Bununla birlikte modele dahil edilecek olan değişkenler aynı dereceden kointegre
oldukları için VAR analizinde bu değişkenlerin seviyeleri kullanılmaktadır. Bununla ilgili
olarak VAR gecikme uzunluğu tablo 5 aracılığıyla verilmektedir.
13
Tablo 5: VAR Gecikme Uzunluğunun Belirlenmesi
Tablo 5‟den de açıkça görülebildiği üzere; FPE (Final Prediction Error), AIC
(Akaike), SC (Schwarz) ve HQ (Hannan Quinn) bilgi kriterleri 1 gecikmeyi işaret etmektedir.
Yani VAR gecikme uzunluğu (1) olarak belirlenmiştir. Bir gecikmeli VAR modelinin
istikrarlı olup olmadığı aşağıdaki testler tarafından sınanmaktadır.
Tablo 6: AR Karakteristik Polinomunun Ters Kökleri
Tablo 6 aracılığıyla da görülebileceği üzere; hiçbir modülüs değeri referans aralığının
dışında değildir. Bu durumda kurulan VAR modelinin istikrarlı olduğunu göstermektedir.
Aynı analizi şekil ile yorumlamaya imkan veren şekil 1‟deki AR karakteristik Polinomunun
Ters Köklerini birim çember analizinde değerlendirmek gerekmektedir.
Şekil 4: AR Karakteristik Polinomunun Ters Kökleri
Hiçbir AR kökünün birim çemberin dışında yer almaması kurulan VAR modelinin
durağan olduğunu en açık şekilde desteklemektedir. Kurulan VAR modelini LM testi ile
sınamaya devam etmek yerinde olacaktır.
14
Tablo 7: Serisel İlgileşim LM Testi
LM testinde olasılık değerleri incelendiğinde; seride serisel ilgileşimin olmadığı
yönündeki boş hipotez reddedilememektedir.
Tablo 8: Normallik Testi
Component Jarque-Bera df Prob.
1 2.094312 2 0.3509
2 2.350756 2 0.3087
3 1.415548 2 0.4927
4 3.502664 2 0.1735
Joint 9.363279 8 0.3126
Normallik testi değişkenlerin birlikte normal dağıldığını modelin istikrarlı olduğunu
vurgulamaktadır.
Tablo 9: Değişen Varyanslılık Testi
Joint test:
Chi-sq df Prob.
73.08687 80 0.6950
15
Modelde değişen varyanslılığın olmadığı yönündeki sıfır hipotezi
reddedilememektedir. Bu açıdan modelin istikrarlılığı bir başka açıdan da test edilmiştir.
VAR modelinin yapısal olarak tutarlı olduğu yönündeki analizi tamamladıktan sonra,
kointegrasyon analizine geçmek gerekmektedir.
Tablo 10: Kointegrasyon Analizi
Tablo 10‟daki Kointegrasyon analizinden de net bir şekilde görülebildiği üzere;
Özdeğer ve İz İstatistikleri modelde 0 adet kointegre vektör bulunduğunu raporlamaktadır.
Değişkeler arasında uzun dönemli ilişkilerin olmadığı bu şekilde raporlandıktan sonra kısa
dönemli ilişkiyi özellikle Granger Nedensellik Testi aracılığıyla incelemek mümkündür. Bu
aşamada etki tepki analizini yorumlamak gerekirse;
Şekil 5: Etki Tepki Analizi
16
Şekil 5‟te her değişkenin birbirine ve diğer tüm değişkenlere uygulanan bir birim şok
karşısındaki tepkileri ölçülmeye çalışılmıştır. Buna göre şekilden de görülebileceği üzere, cari
işlemler açığı değişkeninde meydana gelen bir standart sapmalık şokun en değerli etkisi
tahmin edilebileceği üzere kendisi üzerinde gerçekleşmektedir. Aynı değişken üzerindeki bir
standart sapmalık şokun kamu kesimi borçlanma gereği üzerindeki etkisi aynı yönlü olarak
gerçekleşmekte ve modeldeki değişkenler açısından değerlendirildiğinde cari işlemler
açığında meydana gelen bir standart sapmalık şok en çok kamu kesimi borçlanma gereği
üzerinde hissedilmektedir. Özellikle bir standart sapmalık şok sonucu 1. dönemde kamu
kesimi borçlanma gereği üzerinde 1.09 puanlık (+) karakterli bir etki meydana gelmektedir.
Cari işlemler açığındaki şoka aynı yönlü etki veren diğer bir değişken de yurtiçi tasarruflardır.
Yurtiçi tasarruflardaki trend oldukça ilginç bir seyir izlemektedir şöyle ki; bir standart
sapmalık şokun yurtiçi tasarruflar üzerindeki etkisi 1. dönem 0.46 iken 2. dönem söz konusu
büyüklük 1.21 puana çıkmaktadır. Giderek daha az tepki veren yurtiçi tasarruflarda yaklaşık
olarak 7 dönem sonra etki kaybolmaktadır. Cari işlemler açığındaki bir standart sapmalık şok
sabit sermaye yatırımları üzerinde ilk olarak -0.69 puanlık bir tepkiye neden olurken 2. dönem
söz konusu tepki yerini (+) karakterli bir seyire bırakmış ve özellikle 3. dönemde tepe
noktasına ulaştıktan sonra azalarak 8. Dönemde etkisini kaybetmiştir.
Kamu kesimi borçlanma gereği (KKBG) değişkenindeki bir standart sapmalık şokun modelde
yer alan değişkenler üzerinde önemli etkileri tespit edilmiştir. Buna göre özellikle kendisi ve
cari işlemler açığı üzerinde aynı yönlü bir etkiye sahip olan KKGB değişkenindeki bir
standart sapmalık şok ilk olarak cari işlemler açığı üzerindeki etkisi 1. dönemde yaklaşık
olarak 0.99 birim kadardır. Buradan sonra aynı yönlü olan bu özellik ilk 5 dönem devam
etmiş ve özellikle 5. Dönem etkisini kaybederek yerini (-) yönlü bir trende bırakmıştır. KKGB
değişkenindeki bir standart sapmalık şok, sabit sermaye yatırımları üzerinde (-) bir etkiye
sahiptir. 1. dönemde bir standart sapmalık şok – 1.03 puanlık bir tepkiye neden olmuş ve söz
konusu etki 10. dönemden sonra etkisini kaybetmiştir. KKBG değişkeni ile (-) yönlü bir ilişki
içinde olan diğer bir değişken de yurtiçi tasarruflardır. Etki açısından karşılaşıldığında sabit
sermaye yatırımlarından daha uzun süre etkilenmiştir. Etki azalarak devam etmiş yaklaşık
olarak 12. Dönemde etki tamamen ortadan kalkmıştır.
Sabit sermaye yatırımlarında meydana gelen bir standart sapmalık şok, en çok yurt içi
tasarruflar üzerinde etkili olmuş 1. Dönem 1.19 olarak gerçekleşen tepki yaklaşık olarak 13.
Dönemden sonra yok olmuştur. Sabit sermaye yatırımlarındaki bir birimlik şok, cari işlemler
17
açığı ve KKBG üzerinde ters yönlü bir değişime neden olmuştur. Tepkinin şiddeti ile ilgili
olarak bir kıyaslama yapıldığında KKBG değişkeni üzerinde meydana gelen etki çok daha
fazla olmaktadır. Cari işlemler üzerindeki etki 3 dönem istikrarlı olarak devam etmiş daha
sonra özelliğini yitirmiştir. Aynı şekilde Kamu kesimi borçlanma gereği üzerindeki etkisi ise
4 dönem devam ettikten sonra yok olmuştur.
Yurtiçi tasarruflar değişkeninde meydana gelen bir standart sapmalık şokun en çok sabit
sermaye yatırımlarında etkili olduğu görülmektedir. Söz konusu kuvvetli etki 4- 5 dönem
sonra etkisini yitirmektedir. Aynı şekilde yurtiçi tasarruflarda meydana gelen bir birimlik şok
aynı yönde cari işlemler açığını etkilemiş ve azalan bir ivme azalma trendine girmiştir. Yurtiçi
tasarruflarda ortaya çıkan bir birimlik şokun KKBG üzerindeki etkisi (-) yönlü olarak
gerçekleşmiştir. Bu etki 2 dönem devam etmiş daha sonra etkisini kaybetmiştir.
Bu açıdan bakıldığında cari işlemler açığını açıklamada birinci dönem en büyük etki KKBG
(0.98) olurken 2. Olarak sabit sermaye yatırımları (- 0.76) ve son olarak yurtiçi tasarruflar
(0.36) şeklinde sıralanmaktadır. Aynı şekilde modelde yer alan değişkenlere göre Kamu
Kesimi Borçlanma Gereğini açıklamada en başarılı cari işlemler açığı (1.09), ikinci sırada
sabit sermaye yatırımları (- 1.24), üçüncü sırada ise yurtiçi tasarruflar (-0 68) olmaktadır.
Sabit sermaye yatırımlarını açıklamada en etkili değişken (-1.03) ile KKBG olurken, bunu
(0.85) ile yurtiçi tasarrufla, (- 0,69) puan ile cari işlemler açığı izlemektedir. Yurtiçi
tasarrufları modele göre en iyi açıklayan sabit sermaye yatırımları olurken (1.19), KKBG (-
0.79), cari işlemler açığı ise 0.46 olarak açıklamaktadır.
Etki tepki analizini yorumladıktan sonra bir birini desteklemek üzere sonuçlar vermesi
beklenilen bir diğer analiz olan Varyans Ayrıştırması analizine geçilmelidir.
18
Şekil 6: Varyans Ayrıştırması
Varyans ayrıştırması, bir değişkende ortaya çıkan gelişmeleri modelde kullanılan
hangi değişkenin daha çok açıkladığını ifade etmesi bakımından oldukça dikkate değer bir
analiz olarak karşımıza çıkmaktadır. Sonuçlarını şu şekilde yorumlamak mümkündür;
Varyans ayrıştırması sonuçlarına göre cari işlemler açığındaki değişmeler; modelde
yer alan değişkenlere göre en çok sırasıyla, yurtiçi tasarruflar, kamu kesimi borçlanma gereği
ve sabit sermaye yatırımları tarafından açıklanmaktadır. Kamu kesimi borçlanma gereğindeki
değişmeler aynı şekilde en çok sırasıyla; çok kuvvetli bir şekilde cari işler açığı, sabit sermaye
yatırımları ve yurtiçi tasarruflardaki değişmelerle açıklanmaktadır. Sabit sermaye yatırımlarını
açıklamada; KKGB ilk sırayı alırken onu cari işlemler açığı ve diğerlerine göre oldukça
önemsiz olmakla birlikte yurtiçi tasarruflar izlemektedir. Modelde yer alan değişkenlerden en
çok yurtiçi tasarruflar oldukça önemli ve birbirine yakın bir şekilde diğerleriyle
açıklanmaktadır. Buna göre yurtiçi tasarrufları açıklama anlamında; KKGB ilk sırada yer
19
alırken ikinci sırada sabit sermaye yatırımları üçüncü sırada ise cari işlemler açığı yer
almaktadır.
Bu aşamada Granger Nedensellik sınaması yapmak mümkün olmaktadır. Burada
özellikle Granger Nedensellik sınamasının kısa dönemli nedensellik ilişkisini ölçmeye
yönelik olduğu unutulmamalıdır.
Tablo 11: Granger Nedensellik Testi
Değişkenler arasında % 5 anlam seviyesinde tutarlı bir kısa dönemli nedensellik ilişkisi
yalnızca cari işlemler açığından yurtiçi tasarruflara şeklinde raporlanmıştır. Bunun dışında %
1 ve % 10 anlam düzeylerinde söz konusu değişkenler arasında tutarlı kısa dönemli bir
Granger nedenselliğin varlığından bahsetmek mümkün olmamaktadır.
Bağımlı Değişken: (CA)
Bağımsız
Değişkenler Ki-Kare İst.
Serbestlik
Derecesi Olasılık Değ.
(KKGB) 0.090395 1 0.7637
(SSY) 0.200747 1 0.6541
(YİT) 1.009104 1 0.3151
Tümü 1.463731 3 0.6907
Bağımlı Değişken: (KKGB)
(CA) 0.019488 1 0.8890
(SSY) 0.002862 1 0.9573
(YİT) 1.252867 1 0.2630
Tümü 3.956409 3 0.2662
Bağımlı Değişken: (SSY)
(CA) 1.952210 1 0.1623
(KKGB) 1.765760 1 0.1839
(YİT) 0.132506 1 0.7158
Tümü 4.501404 3 0.2122
Bağımlı Değişken: (YİT)
(CA) 4.058519 1 0.0439
(KKGB) 0.424864 1 0.5145
(SSY) 1.498930 1 0.2208
Tümü 4.160415 3 0.2447
20
6. SONUÇ
Üçüz açık olgusu ekonominin genel dengesini oluşturan bütçe dengesi, tasarruf-yatırım
dengesi ve cari işlemler dengesinin birbirleriyle olan etkileşimini ortaya koyması açısından
son derece önemlidir. Ancak yapılan çalışmalar daha çok cari işlemler açığı ve bütçe açıkları
arasındaki ilişkiye yoğunlaşmıştır. Son zamanlarda ise tasarruf yatırım açığının önemi öne
çıkmaktadır. Türkiye „de 1980-2010 döneminin ele alınarak üçüz açık analizinin yapıldığı bu
çalışmada elde edilen sonuçları şu şekilde özetlemek mümkündür.
1. Cari işlemler açığında meydana gelen bir standart sapmalık şok en çok kamu kesimi
borçlanma gereği üzerinde hissedilmektedir.
2. Cari işlemler açığını açıklamada birinci dönem en büyük etki KKBG
3. Kamu Kesimi Borçlanma Gereğini açıklamada en başarılı cari işlemler açığı
4. Sabit sermaye yatırımlarını açıklamada en etkili değişken ile KKBG olurken
5. Yurtiçi tasarrufları modele göre en iyi açıklayan sabit sermaye yatırımları olmuştur.
Buna göre örneğin madde1‟deki yorum teorik olarak da desteklenebilmektedir. Öyle ki; cari
işlemler açığında meydana gelen artış elbette kamu kesiminin bir mali yıl içerisindeki
giderlerinin o yıl içerisindeki olağan kamu gelirleri ile karşılanamaması anlamına gelen kamu
kesimi borçlanma gereğini artıracaktır ki VAR sonuçlarına göre cari açık artış en çok KKBG
üzerinde hissedilmiştir. Hatta bu iki değişken öyle ki bileteral biçimde (2 yönlü) birbirini
etkilemektedir. Dolayısıyla kamu açıkları cari açığı, cari açıklar kamu açığını artırmakta, iki
yönlü bir ilişki görülmektedir. Sabit sermaye açıkları model de en çok kamu açıkları ile
açıklanmış yani burada da kamu açıklarının önemli boyutlarda seyretmesi bunların özellikle
faiz harcaması olabileceği ve kaynağın yatırımlardan öte faiz harcamalarına giderek
optimalitenin sağlanamadığını gösteriyor diyebiliriz. Çünkü kamu açıklarının artmasının
özellikle faiz harcaması anlamında artmasının en olumsuz etkisi yatırım harcamalarına yeterli
kaynağının aktarılamaması sonucudur ki bu da çalışmada desteklenmiştir; yani kamu açıkları
kaynağın prodüktif olmayan alanlara (faiz gibi) aktarıldığı ve yatırıma yeterli miktarda
gitmediği sonucunu çıkarmaktadır. Yurtiçi tasarruflarla kamu açıkları arasındaki ilişki dikkat
çeker düzeydedir. Özellikle kamu açıklarının artması yurtiçi tasarrufları yükseltmiş bu da
şöyle açıklanabilir; kamunun borçlanma gereksinimi faiz oranları üzerinde bir artış etkisi
yaratır faiz oranlarının artmasının iktisadi birimler üzerindeki en önemli etkisi bugünkü
tüketimin azaltılarak yarınki tüketime ağırlık verilmesidir. Bu da cari dönem tasarruflar
üzerinde artış etkisi yaratır ki çalışma bunu desteklemektedir. Burada dikkat edilmesi
21
gereken husus, cari açığın bütçe açığını etkileyerek yurt içinde yatırımları azaltmasıdır ki
buda Türkiye‟yi yabancı yatırımcıya bağlı kılmaktadır. Dış kaynak kullanımı ülke açısından
risk taşıdığı için gerçekleştirilen yatırımların finansmanında iç tasarrufların kullanılması
gerekmektedir. Ancak çalışmada Türkiye‟de tasarrufların çok düşük düzeyde olduğu
görülmektedir. Bu yüzden yurt içinde tasarrufların ve yatırımların artırılmasına yönelik
ekonomik önlemlerin alınması ve politikaların bu düzlemde hayata geçirilmesi son derece
önem arz etmektedir.
KAYNAKÇA
Aksu, Hayati ve Başar, Selim, (2009), “ Türkiye için ikiz açıklar hipotezi‟nin tahmini: bir
sınır testi yaklaşımı”, Ankara Üniversitesi, SBF Dergisi, 64-4.s. 1-14.
Altıntaş, Halil ve Taban Sami (2010), “Türkiye‟de İkiz Açık Sorunu ve Feldstein-Horioka
Hipotezi: ARDL Yaklaşımı ve Nedensellik Araştırması”, Turgut Özal Uluslar arası Ekonomi
ve Siyaset Kongresi- I, Küresel Krizler ve Ekonomik Yönetişim, 15,16 Nisan 2010, Malatya,
s. 1704-1734
Ay, Ahmet, Karaçor Zeynep, Mucuk Mehmet ve Erdoğan Savaş, (2004), “Bütçe Açığı-Cari
İşlemler Açığı Arasındaki İlişki: Türkiye Örneği (1992-2003)”, Selçuk Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Dergisi, 12.s75-83.
Bolat, Süleyman, Belke, Murat ve Aras, Ozan, (2011), “Türkiye‟de İkiz Açık Hipotezinin
Geçerliliği: Sınır Testi Yaklaşımı”, Maliye Dergisi, 161, s.347-364.
Eğilmez, Mahfi, (2006), “Üçüz açık”, Radikal, 30 Mayıs 2006.
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=188787, Erişim Tarihi 10.11.2011).
Dücan, Engin (2008), “Türkiye ekonomisinde tasarruf-yatırım dengesizlikleri ve üçüz açıklar
sorunu”, Sakarya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İktisat A.B.D. Yüksek Lisans Tezi.
Erdinç, Zeynep, (2008),” İkiz açıklar Hipotezinin Türkiye‟de 1950-2005 yılları arasında
eşbütünleşme analizi ve granger nedensellik testi ile incelenmesi”, Anadolu Üniversitesi
Sosyal Bilimler Dergisi, 8, s. 209-222.
Kim, Soyoung and Roubini, Nouriel, (2008), “Twin deficit or twin divergence? Fiscal policy,
current account, and real Exchange rate in the U.S.”, Journal of International Economics, 74.
s. 362,383.
22
Peker, Osman ve Hotunoğlu Hakan, (2009), “ Türkiye‟de Cari Açığın Nedenlerinin
Ekonometrik Analiz” Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, 23-9, s.221-
237.
Piersanti, Giovanni, (2000), “Current account Dynamics and expected future budget deficits:
some international evidence”, Journal of International Money and Finance, 19, s. 255-271.
Salvatore, Dominick, (2006), “ Twin Deficits in the G-7 countries and global structural
imbalances”, Journal of Policy Modeling, 28,s. 701-712.
Sürekçi, Dilek, (2011), “Türkiye‟de üçüz açıklar olgusunun analizi: dinamik bir yaklaşım”,
Yönetim ve Ekonomi, 18-1. s.51-69.
Tunçsiper, Bedriye ve Sürekçi, Dilek (2011), “ Türkiye‟de ikiz açıklar hipotezinin
geçerliliğinin zaman serisi analizi”. Anadolu üniversitesi sosyal bilimler dergisi 11-3. s.103-
120.
Utkulu, Utku, (2003), “Türkiye‟de bütçe açıkları ve dış ticaret açıkları greçekten ikiz mi?
Kontegrasyon ve nedensellik bulguları”. D.E. İ.İ.B.F. Dergisi, 18-1. s.45-61
Yıldırım, Kemal, Karaman, Doğan ve Murat Taşdemir, (2010). Makro Ekonomi: Seçkin
Yayıncılık
DPT (Devlet Planlama Teşkilatı), 2011.
http://www.dpt.gov.tr/PortalDesign/PortalControls/WebIcerikGosterim.aspx?Enc=83D5A6FF
03C7B4FCA4781AFB16189036083F239D24768693A2F910AC764FA886, Erişim Tarihi
10.11.2011
23
EKLER
Grafik 1: CA'nın Zaman Yolu Grafiği
Grafik 2: CA İlgileşim Çiziti
Grafik 3: Birinci Farkı Alınmış d(CA) Serisinin Grafiği
Grafik 4: Birinci Farkı Alınmış d(CA) Serisinin otokorelasyon grafiği
24
Grafik 5: KKBG’nin Zaman Yolu Grafiği
Grafik 6: KKBG İlgileşim Çiziti
Grafik 7: Birinci Farkı Alınmış D(KKBG) Serisinin Grafiği
25
Grafik 8: (SSY)’nın İlgileşim Çiziti
Grafik 9: Birinci Farkı Alınmış d(SSY) Serisinin Grafiği
Grafik 10: d(SSY)’nın İlgileşim Çiziti
26
Grafik 11: (YİT)’in Zaman Yolu Grafiği
Grafik 12: YİT’nın İlgileşim Çiziti
Grafik 13: Birinci Farkı Alınmış d(YİT) Serisinin Grafiği