DIYANET DERGiSI DINI • ILMI • EDEBI üC AYLlK DERGI
• Ekim • Kasım • Aralık
ı 9 9 ı
• Cilt : 27 Sayı : 4
• Diyanet İşleri Başkanlı~ı ·Adına
lmtiyaz Sahibi
Ahmet GÜL
Dini Yayınlar Dairesi Başkanı
• Yazı İşleri MüdUrU Orhan BALCI SUreli Yayınlar Şube MüdUrU
• Mali Koordinatör Sallm GÜNEY
• Yazı Tetkik Kurulu
Orlwı BALCI
Ihrahim URAL Ekrem KF.I.EŞ
• Yayına Hazırlayanlar BDal Koç· Se)'lcMcUa EltSAH!N
• Dr. Mediha Eldem Sk. No. 35 . Tlf-: 135 52 73 : Kocatepe 1 ANKARA
• Dizgi ve Baskı AYYILDIZ ~TBAASI A.Ş. 342 33 16 • 342 17 07 ~
IBU SAYlDA
İman ve Küfür Lütfi ŞENTüRK . ... . . ... . ...... ... .. . ...... ... .. 3- 16
Toplum Barışında İsl~mın Rolü Halit GÜLER ............ ........................ 17- 31
Na't-ı Şerif (Şiir)
ltrl .. .. .. .. ... ... . ... .. ..... .. . .. ....... .. .. ... .... 32
Kur'iln-ı Kerim Nasıl Bir Kitaptır Nasıl Anladılar, Nasıl Anlıyoruz, Nasıl
Anlama!ıyız?
Prof. Dr. İsmail CERRAHıDÖLU . ..... ... 33 - 53
Şiir
ö. Nasubl BİLMEN . .. ...... ... . . ............. 54 -------·····-----·-·· . ·-
Osmanlıların Son Dönerı;ıinde Dingörev· lisi Yetiştirme Çabaları üzerine Bazı Gözlemler Doç. Dr. Nesiml YAZlCI .................. 55·123---
Minareler (Şiir)
Gültekiri SAMANOÖLU . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . 124
Ebezade Şerif Ahmed Efendi ile Bir Mülakat ve Bazı Bel2eler Yrd. Doç. Dr. Mustafa ÖCAL ............ 125-148
Cami ve Sosyal Hayattaki Yeri Dr. Mustafa KILIÇ ................ ........... 147-169
Na't (Şiir)
m. Sultan Ahmet Ham .. ... .... ............ 160 ····---------
Kur'An-ı Kerim'de ö~retim Kavramı ve Vahiy . Doç. Dr. Bayriaktar BAYRAKLI ......... 161-189
Gizli El (Şiir)
A. .Ulvl KURUCU .... ...... ......... .... ... . ... 190
V*fiyelere Göre Din G6revlilerlnde Aranan Özellikler veı S~lanan Ekonomik İmkanlar Dr. İbrahim ATEŞ ................. .......... 191-227
Terkib-i Bend (Şür) Bqdath R"''HH •.... ,...................... ......• 228
o son de Dingörevlisi 1 Çabalari üzerine Baı1 Gözl
----·-· ~--·--
Do!;. Dr. Nesiini YAZlCI Ankara üni. llahiyat Fak. öğ. üyesi
~ 1949'da Gönen'de doğdu. !stanbul Yüksek 'i
!sl!l.m Enstitüsü < 1972 ı ve İstanbul Üniversite-1
si Edebiyat Fakültesi (1975) 'ni bitirdi. Mart 198l'de Doktor, 1985'te Yardımcı Doçent, 1988'de Doçent oldu. Halen Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Tarihi Anabilim Dalı'nda çalışmaktadır.
Osmanlı son dönemi ile ilgili çalışmaları
vardır.
Bu çalışma:, günümüz Diyanet İşleri Ba§lmnlığı teşkilatı içerisinde yeı; alan ve dingörevlisi olarak nitelediğimiz kadroların, Osmanlı1arın son devresinde yetiştirilme çabalarını ele alacaktır. Tarihi sınırları, genel bir. giriş ve Tanzimat dönemi ile ilgili bir kaç önemli noktaya değindikten sonra, tkinci Meşrutiyet yılla:rından
Cumhuriyet'-e kadar olan zaman dilimini kapsamaktadır. Son derece hareketli, yeni· uygulama girişimleri açısından da değişken olan bu devrede, dingörevlisi yetiştirme çabalarını eksiksiz olar.ak değerlendirmek ö:p.emli olduğu or.anda güçlUkler arz etmektedir. Çünkü cum-
huriyet'in ilk yıllan ve hatta günümüz dingörevlisi yetiştirme ça.. balarım, .Cum.huriyet'in bu sahada gerçekleştirdiği eğitim-öğretim kurumlarını eksiksiz kavrayabilmek için; bu alanda yeni ve yaşanan zamanın ihtiyaçlarına cevap veren kurumların oluşturulma gayretleri içerisine girildiği tkinci Meşrutiyet dönemini mutlak bilmeye gerek vardır. Güçtür, çünkü bir makale çerçevesinde genel değerlendirmeleri sağlıklı temellere oturtabilmek için, konunun değişik cepheleriyle yeterince araştırılmaya ihtiyacı vardır ve bunun gerçekleştirilmediği açıktır. Bu tesbitler. muvacehesinde bizim hedefimiz, tkinci Meşrutiyet'ten Cumhuriyet' e dingörevlisi yetiştirilmesi çabalarını, olabildiğince panoramik bir bakış açısıyla değerlendirmeye
çalışmak olacaktır. Bu bakınıdan bizim makalemiz, bu alanda son sözü söylemiş olma iddiasından uzak, belki de ileride geliştirip-genişletmeyi düşündüğümüz bir çalışmanın iskeletini oluşturacaktır.
OSMANLI MEDRESEI.ERl
Osmanlı Devleti, Türk~!slam devletleri tarihi içerisinde, Türklerin !slamiyeti kabul etmelerinden sonra kurmuş ol~ukları en önemli iki devletten birini, Büyük Selçuklu Devleti'yle birlikte en güçlü siyasi organizasyonu meydana getirir. Bununla birlikte ne onu bir devlet olarak genelde, ne de onun eğitim-öğretim kurumlarım özelde,· daha önceki Islam devletlerinden soyutlayarak ele almak mümkün değildir. Osmanlı Devleti, par.çalanıp.yıkılan Anadolu· Selçuklu1arinın ve Anadolu Beyliklerinin siyasi kadrolarından büyük ölçüde yararlanarak kendi organizasyonunu oluştururken eğitim-öğretim sahasında da Türk-İslam Devletlerinden devraldığı mirastan faydalanmıştır.
Bilindiğii gibi tsıfun devletlerinin örgütlü eğitim-öğretim tarihinde, XI. yüzyıldan itibaren en önemli yeri medreseler işga:l eder. Genellille Nizamü'IMülk'ün 459/1066-67'de açılışını yaptığı B a ğd a d N i z a m i y e s i'yle başlatılan medreseler, muhtelif coğrafyalara dağılmış olan tsıa.m devletlerinde var oldukları gibi, Büyük Selçuklu ve onun istihalesi olan devletlerde, bu arada Anadolu Selçuklu ve Beyliklerinde de varlıklarını korumuş; (1) gerek ilmiye
{1) Medrese öncesi. İslAm'da ellitim-öğretim yerleriyle medreseterin Jq,uuluşu için bkz. Ahmed· Çelebi; İslamda Eğitim-öğretim Tarihi. çev. : Ali Yardım, İstanbul, 1976; Hıfzurrahman Raşit Öymen-Mehmet Dağ, İslam E!itim Ta· rihf. Ankara, 1974; Osmanlılara kadar medreseler i~in derli toplu bilgi : Mef§.il Hızlı, Kuruluşundan Osni3nlılara Kadar Medreseler, Uludağ Üniversitesi 1FD., c. ll, S. 2. (Bursa 1987}, s. 273-281.
mensuplarının yetiştirilmesi ve g,er~kse bu devletlerin değişik kadrolarına kalifiye elemanlar hazırlanması görevini üstlenmişlerdir.
Osmanlı Devleti'ni de bu gelişmenin dışında ele almanın imkam yoktur. Kısacası Osmanlı Devleti, siyasi bir kur.uluş olarak ortaya çıkmasından itibare~ medreselere sahip olmuş, hatta liZUn dönemler halinde medreseler, genel anlamda Osmanlıların en önemli eğitim-öğretim kurumu olma özelliğini korumuşlardır. Tabiatıyla ilmiye mensuplanyla birlikte, devletin çeşitli kadroları için eleman yetiştirme görevini de, büyük çapta medr.eseler üstlenmiştir. (2)
Osmanlı medreselerini, hedef ve işlevleri açısından, kendisinden önce islam dünyasındaki benzerleri gibi gruplara ayrılmak gerekir. Umfun.i Medreseler olarak adlandınlabilecek medreselerde dini ilimler yanında; ulfun-ı dahiledenilen (dini ilimler dışında fen bilimleri) ilimler de okutulmakta ve böylece genel olarak kadı, müderris, müftü v.b. göreviierin yetiştirilmesi amaçlanmakta idi. Bunun yanında Hadis ağırlıklı D a r u'l-H a d i s'ler, tıbbi konulara ağırlık veren T ı .b M e d r e s e l e ri ve Kur'an-ı Kerim'in okunınası üzerinde ağırlıkla durarak, bilhassa cami görevlilerini yetiştiren D a r ıı'l
K u_r r a'lar bulunmakta idi. (3)
Bu makale Osmanlı medreselerinin tarihçesini vermeyi hedeflemediği gibi, kapsam itibariyle de buna müsait değildir. Bununla birlikte Osmanlı medrese tarihinin nirengi noktalarını vurgulamak faydadan hali olmayacaktır. önceleri camilerde ve imkan bulunan değişik mek8.nlar:da sürdürülen eğitim-öğretimin, gelişen İslam ilimlerinin dah,a sistemli bir biçimde öğretilmesi hedefinin bir sonucu ve Türklerin tslam . eğitimine en önemli katkılarından biri olarak ortaya çıkan .. med.reseler, Osmanlı devletinde baştan itibaren var olmuş ve devletin yıkılışma kıı.dar da varlığını korumuşlardır.
Osmanlılarda ilk med!'.ese tznik'te Orhan Gazi tarafından kurulan ve··./ z .n i k· Or h, a .n iye s i adını alan medresedir. (1331)
(2) Osmanlı Medreseleri icin bkz. İsmail H. Uzuncarşılı, Osmanlı Devletinin tımiye Teşkilatı, Ankara, 1984; Cahit Baltacı, XV-XVI. Asırda Osmanlı Medreseleri, İstanbul, 1976; Mustafa Bilge, İlk Osmanlı Medreseleri, İstanbul, 1984; HüseYin Atay, Osmanlılarda Yüksek Din Eğitimi, İstanbul, 1983; Mehmed Emin, Tarilıçe-.1 Tedris, timiye Salnamesi, istanbul, 1334, s. 642-652 (8u ·makale için ayr. bkz. Tarihçe-i Tedris Sabilü'r-Reşad, S. 439 (1 Z.hicce 1337), s, 185 vd.; Mübahat s. Kütükoğlu, 1869'da Faal İstanbul Medreseleri, Tarih Enstitüsü Dergisi, S. 7-8, (İstanbul, 1977-78), s. 277-392; Şahalıettin Tekirdağ, Medrese Dönemi Cumhuriyetin 50. Yılında İstanbul Üniversitesi İstanbul, 1973, s. 3-54; Ahmet Gül, Osmanlı Medreselerinde Eğitim-Öğretim ve Bunlar Arasında Daru'I-Hadislerin Yeri, Kayseri 1989, basılmamış doktora tezi.
(3), Cahit Baltacı, ,A.2.e., 20-24.
57
Bunu yine tznik1te Rumeli Fatihi Süleyman Paşa'nın kendi adına kurduğu· medrese takip etimiştir. Osmanlı medreseleri, devletin genişlemesiyle doğru orantılı olarak gelişme göstermiş, 1326'da Bursa'nın fethi ve başkent olmasıyla burada yine Orhan Gazi tarafından halk arasmda Manastır Medr.esesi denilen medrese kurulmuştur. Bursa'da müteakiben Murad Müdavendigar (1363-1389) ve Yıldırım Bayezid (1389-1402) kendi adlarıyla anılan medreseleri ku• racaklardır. Bir taraftan Bursa'da bunlar haricinde, devletin ileri gelenleri tar.afmdan medreseler kurulmaya devam edilirken, öte taraftan Osmanlı menbalarında "RumeU.ye Mürur" diye isimlendirilen hareket gerçekleşmiş, yani Orhan Gazi'nin oğlu Süleyman Paşa vasıtasıyla 1354ı.te Osmanlıla,r Rumeli'ye geçmişlerdir. Ordularm bu geçişiyle birlikte medreseler de Avrupa topraklarmda yerlerini almış, 13621de fethedilip 1368ı.de başkent yapılan Edirne'de dönemin en önemli medreseleri gerçekleştirilmiştir. Saatli :Medrese, Peykler Medresesi ve meşhur Molla Hüsrev (ö. 1480)'in müderrislik yaptığı· Şah Melik ve Çelebi Medreseleri bu arada sayılabilir.
Şüphesiz Osmanlı medreselerinin en ünlüleri İstanbul'un fethinden sonra burada kurulan medreselerdir.. Fatih, öncelikle şehirdeki sekiz kilise ve manastırı medrese haline getirmiş, buralara Molla Zeyrek, Mevlana Alaeddin Ali TU.si, Bursalı Hoca-zade ve Molla Abdülkadir gibi en tanınmış bilginleri müderr.is olarak görevlendir-. · miştir. Fatih1in kendi adına yaptırdığı canıiin çevresinde yer alan M e d a r i s-i S e m a n i y e (Salın-ı Seman = Sekizli Medrese) . (1463..:1470) ise döneminin en üst öğretim kuruluşudur. Tabiatıyla başkentle birlikte, ülkenin gerek daha önce diğer Anadolu Beyliklerinin yönetiminde bulunarak şimdi Osmanlı sınırları içerisinde birleşmiş bölgelerinde ve gerekse Rumeli kısmında yeni fetbedilen yörelerinde, bir taraftan var olan medreseler hayatiyetlerini devam et-
/..---:tirirken, bir taraftan da yenileri açılmaya devam ediliyordu.
Siyasi bölünmelerin _ ilim ve kültür hayatını ters yönde etkilemiş olacağı düşü~ülebilir. Bu açıdan bakıldığında XIV. yüzyıl Anadolu'sunda ilim adamlarının tahsillerini tamamlamakta bazı güçlüklerle karşılaştıkları akla gelebilirse de, aslında durumun böyle olmadığını belirtmek gerekir. ıÇok eskilerden beri ilim talipleri, İbn Haldun örneğinde olduğu gibi, İslam devletleri arasmda siyasi sınırları aşmakta pek. zorlanmamışlardır. Osmanlı Devleti'nin ilk zamanlarmda, XIV ve XV. yüzyıllarda Mısır, Suriye, tran ve Orta
•
Asya'daki ilim kurumları Anadolu'daki medr.eselerden üstündü. Anadolu'daki ilim adamları ihtisaslarını tamamlamak için buralara gidiyorlardı. ömek olarak Şeyh Edebali'nin Şam'da, Davud-ı Kayseri'nin Kahire'de, Muhsin-i Kayseri'nin Şam'da, Karahoca Alaüddin'in İran:'da, Kadı-zade-i Rumi Musa'nın Horasan ve Meveraünnehir'de, Molla Fenari ve Bedreddin'in Kahire'de, Alaüddin-i Rumi'nin Semerkand'da, Germiyanlı Abmedi'nin Mısır'da ihtisaslarını tamamlamış olmalarını gösterebiliriz. Bunlar ve benzerlerinin katkılarıyla bir taraftan XV. yüzyıl sonlarında Osmanlı medreselerinin mesafeyi öne azaltıp, sonra kapattıklar.ını, nihayet islam aleminin birer bilim ve kültür merkezleri haline geldiklerini görüyoruz. Şüphesiz bu gelişmede, Osmanlı ülkesinde ulema için temin edilen müsait şartların ve bunun sonucunda İstanbul'a gelen Şeyh Ahmed-i Cezeri, Şeyh Mehmed-i Cezeri, İbn Arapşah, Hey' etci Abdülvacid, Fahreddin-i Acemi, Haydar-ı Herevi, Alaüddin-i Tusi, Seyyid Ali Acemi, riyazeci Fethullah gibi XV. yüzyılın ilk yarısında ve Ali Kuşçu, Musannifek Alaüddin, Tebr.izli tabib Kemaleddin, tabib Hekimşah-ı Kazvani, Şirvanlı Şükrullah, tabib ve riyaziyeci Abdullah, hekim Lari, hekim ve riyaziyeci Şirazlı Muzafferüddin Ali, rdris-i Bitlisi gibi XV. yüzyıl son yarısında gelenleri nkatkıları önemli rol oynamıştır.(4)
Osmanlı medreseleri, Kanfull'nin kurduğu S ü l e y m a n i y e M e d r e s e Z e r i (1550-59) ile en üst noktaya ulaşmış, fakat Avrupalılar.ın ·Muhteşem, Türklerin ise mütevazi bir biçimde Kanuni mahyasıyla birlikte adını andikiarı bu büyük padişahın dönemi, aynı zamanda da medreselerde bozulmanıli başlangıcını işaretiemiştL (5)) Osmanlı medreseleri, zaman içerisinde bir taraftan kendilerinin · ıslahı ve geliştirilme çabalarına, diğer taraftan da devletin değişik kadroları _için muhtelif isimler altında yeni bazı okulla..'"'.lll açılmasına şahit olarak çalışmalarına devam ettiler. Aslında tkinci . Meşrutiyet öncesinde medreselerde büyük çapta bir ıslahat yapmak da mümkün olamamıştı.
Bilindiği gibi JAle Devri (1718-1730) Osmanlılarda yenileşme
nin ilk şuurlu ve fakat plansız hareketlerinin gerçekleştirildiği bir devre olarak bilinir. Bu dönemde başlamak üzere, Osmanlılar Ba-
(4) İ. H. Uzuncarııılı, Osmanlı Tarihi, Ankara, 1972, c. I, s. 520 vd. (5) Medreseterin bozulması Uzunçarşılı, Baltacı ve Atay'ın çalışmalarında ol
dukça geniş __ ele alınmış bulunmaktadır. Ayr. bkz. Nesimi Yazıcı, Kitap Tanıtma, AUIFD., c. XXVIII <Ankara 1986), s. 460-62.
59
tıdan bazı kururolar almışlar, en önemlisi matbaa, bu sırada deyletin müslüman tebaasımn hizmetine, oldukça da sımrlı olmakla birlikte, glı·roiştir. Bunu takip eden dönemde öncelikle ordunun ihtiyaçları gözönünde bulundurularak yeni bazı teknik ve mesleki okullar açılmıştır. ı 734'te üsküdar'da açılan ve Humbaracı Ocağı için kalifiye eleman yetiştirmeyi hedefleyen bir hendesehane bu konuda ör.nek olarak .zikredilebilir. 300 gencin okuduğu bu okulda öğrencilere, matematik ve fen bilgileri veriliyordu. Müslüroanlığı kabul ederek Ahmed adım alınış olan Corote de Bonneval'in bu girişimini
Baran de ToWun 1773'te Haliç kıyısında Hasköy'de kurduğu Mühendishane takip etti. ı 776'da deniz subayı yetiştirilmek üzere Kaptan-ı Derya Cezayirli Gazi Hasan Paşa'run gayretleriyle Kasımpaşa'da Ter.sane yanında M ü lı e n d i. s h a n e-i B a. h r i-i H üm a y u n kuruldu. Nlzam-ı Cedid adı altında bir dizi yenilik hareketiyle birlikte aynı adı taşıyan orduyu gerçekleştirecek olan m. Sellin (1788-1807), ordunun topçu ve istihkaro subayı ihtiyacını karşılamak üzere önce Eyüb'de Mühendishane-i Sultani'yi kurdu. 1793'te Hasköye nakledilen okul, Baron de Tott~un kurduğu Mühendishane'yi içine alarak M ü lı e n d i. s lı a n e-i B e r r ı-i 'H ü maY u n adıyla 1795'ten itibaren yeni binasında çalışmalarını sürdürdü. Bu vesileyle zikredilebilecek bir başka öğretim kurumu da yine ordunun hekim ihtiyacına cevap vermek üzere 1827'de Şehzadebaşı'nda kurulan Tıbhane-i .Amire ve Cerrahhane-i Maroure'dir. 1834'te Maçka kışiasında Fransız Saint-Cyr askeri okulu örneğine göre kurulan Mekteb-i Uluro-ı Harbiye ordu ile ilgili olarak hatırıanabilecek bir diğer okuldur. (6
) Bu sıralamada dikkati çeken en önemli husus, Kanuni'nin, 1559'da tamamlanan Süleymaniye Medreseleri bünyesinde, ordunun ihtiyaçlarını gözönünde bulundurarak kurduğu Tıp Medresesi'yle riyazi ilirolerin okutulduğu medrese örneğinin artık terk edildiği ve fen bilimlerine ağırlık veren öğretim kurumlarının medrese dışında müstakil olarak oluşturulduğudur.
II. Mahmud {1808-1839) 'un 1826'da yeniçerileri kaldırmasmdan sonra (Vak'a-i Hayriye) hız verdiği yenilikçilik ve merkeziyetçilik siyasetinin sonucu olarak gerçekleştirilen yeniden yapılanma çabaları, ger.ek kendi döneminde ve gerekse Tanzimat döneminde eğitim-öğretim sahasında da önemli bazı yeniliklerin ortaya çıkma-
16'ı Ercüment Kuran, Osmanlı İmparatorluğunda Yenileşme Hareketleri, Türk.
60
Dünyası El Kitabı, Ankara, 1976, s. 1003 vd.; Yahya Akyüz, Türk E~tim Tarihi. Ankara. 1982, s. 98 vd.
sına neden olmuştur. İçinde bulunulan dönemde devlet çarkını döndürecek kadroları yetiştirecek yeni bazı okullar açılmaya başlanmıştır. II. Mahmud öncelikle ilköğretimin mecburi olduğunu ilan etti. İstanbul'da rüştiyeler (1838) açıldı. Bunu Mekteb-i Ulfıın-ı Edebiye (1839), memur yetiştirilmek üzere ismine padişahın malılasımn da eklendiği Mekteb-i Maarif-i Adli (1838) takip etti. Bu arada Avrupa'ya öğrenci gönderilmeye de başlanmıştı. Hatta 1855'te Paris'teki Osmanlı öğrencileri için varlığını 1874'e kadar koruyacak olan, ayn bir okul, 60 öğrencisiyle Mekteb-i Osman! açıl~ştı. (1)
Meclis-i Umılr-ı Na.fia 1838'de "Um.ür-ı maarife m.ü.teallik işler hakkında" ki layılıasıyla, kurulan okulları bir rüştiyeler sistemi içerisinde birleştirmekte idi. Eğitim-öğretim konularıyla ilgilenmek Uzere önce Meclis-i Maarif-i Muvakkat (1845), 1846'da Meclis-i Maarif-i Umumiye, 1857'de Maarif-i Umumiye Nezareti kuruldu. 1869 da o sır.ada kurulmuş bulunan ve kurulacak olan okulları bir sistem içerisinde birleştiren Maarif-i Umumiye Nizanınarnesi çıka
rıldı.
Rüştiye ile Darü'l-Fünfın arasında liseye denk bir okul Darıı'lMaarif adıyla 1849'da açıldı. Bunu sultaniler, idadiler takip edecektir. 18471de rüştiyelere öğretmen yetiştirmek üzere Daru'l-Muallimin (1870'te Daru'l-Muallimat), 1859'da idari kadrolarda görev alacaklar için Mekteb-i Mülkiye açıldı. 1847'de Ziraat, 1859'da Orman, 18601da Telgraf okulları kuruldu. 1862'de devlet dairelerine alt derecede görevliler yetiştirmek üzere Mekteb-i Mahrec-i Aklarn açıldı. (S) üniversite eğitimi vermek üzere bir D a r u'l-F ü n ·ıı n'un kurulması fikd ise 1845'lerde gündemde idi. II. Mahmud v.~ Abdülmecid (1839-1861) dönemindeki bu gelişmelerin Abdülaziz (1861-1876) ve Abdülhamid (1876-1909) '~n salts_natları sırasmda da aynı şekilde ve fakat artarak devam ettiğini belirtmek hakikatı ifade etmek olacaktır. Bilhassa Abdülhamid dönemi, yeni bir siı::ıtem getirmekten çok bir uygulama devresi olmuş, daha önce tasarlanan okullar açılmış, açıla...>ılar ülke genelinde yaygınlaştırılmıştır. (9 ) Yani
( 7) Enver Z. Karaı, Osmanlı Tarihi, Ankara, 1970, c. V, s. 158-162. (8) Yahya Akyüz, A.g.e., s. 104 vd; Faik Reşit Unat, Türkiye Eğitim Sistemlnln
Gelişmesine Tarihi Bir Bakış, Ankara, 1964, s. 48 vd; Hasan Ali Koçer, Türkiye'de Modem Eğitimin Doğuşu ve Gelişimi, Ankara, 1970, s. 60 vd.; Enver Z. Kara!, ·A.g.e., c. VI, s. 125, 170-78; c. VII, s. 193-222; İlısan Tekeli, Tanzimattan Cumhuriyete Eğitim Sistemindeki Değişmeler, Tanzimat'tan Cumhuriyet'e Türkiye Ansiklopedisi, İstanbul, 1985, c. II, s. 456-475.
1_9) Bayram Kodaman. Abdülhamid Devri Eğitim Sistemi, İstanbul, 1980.
61
bu sırada bir taraftan medr.eseler varlıklarını, pek de bir değişiklik göstermeden korumuşlar, öte yandan çeşitli hedefler doğrultusunda ve esas olarak dinin haricindeki alanlarda eğitim-öğretim veren kurumlar, mektepler hızla oluşturulmuştur. (10) Bu durumu bir ölçüde ülkenin içinde bulunduğu şar.tların sonucu olarak değerlendirmek mümkündür. Fakat hiç şüphesiz bunun yanında bir diğer sebep de medreselerin kendilerini yenileyememiş, aksine zaman içerisinde fen bilimlerine kapılarını tamamen kapatmış olmalarıdır. Neticede Tanzimattan itibaren medreseler, gitgide daha da artan oranda, yalnızca dini görevler için eleman yetiştiren kurumlar. haline gelmişlerdir. Medreseler !kinci Meşrii:tiyet'e kadar bu vaziyetlerini korumuşlar, o sırada, uzantılarını Cumhuriyet dönemi dingörevlisi yetiştirilme çabalarında kuvvetle hissettiren, müsbet bilimlerle yüklü elemanlar yetiştirme hedefine yönelik düzenlemeler konu teşkil etmişlerdir.
TANZİMATTA MEDRESELER VE DİNGöREVLtst YETtŞTtR:tLMESt
Tanzimat döneminin iki önemli belgesinden ilki olan 3 Kasım 1839 tarihli Gülhane Hatt-ı Hümayii:nunda eğitimle ilgili ilkelere yer verilmemişken, bu eksiklik 1856 tarihli Isiahat Fermanıyla tela.fi edilmiştir. Bilindiği gibi Tanzimat dönemi uygulama açısından, eğitim-öğretim konusunun önemle ele alındığı bir devre olarak karşımıZa çıkar.. Bu konuyla ilgili bir ·kısım gelişmeye yukarıda temas edilmişti. Bu vesileyle Tanzimat yöneticilerinin bu alana . olan ilgilerinin özellikle yeni okullar açmak ve bunların organizasyonlarını sağlamak biçiminde tezahür etmiş olduğunu vurgulamak yerinde olacaktır. Medreseler ise gitgide faaliyet sahaları daralmakla birlikte ilmiye mensuplarını yetiştirmeye devam etmişlerdir. Bu sı· rada medr.eseler Meşihat Makamı~na bağlı Ders Vekaleti'nin denetiminde günümüzde dingörevlisi olarak adlandırılabilecek olan müftü, vruz, hatip, imam, müezzin, Meşihat teşkilatının merkez personeli ile birlikte, . medreselere müderris, iptidailere öğr.etmen, şer' i mahkemelere kadı (Hakim) ve kısmen de vakıflarda hizmet edecek çeşitli görevlileri yetiştiriyorlar.dı.
Dingörevlisi yetiştiren müesseseler olarak medreseierin bu sırada büyük çaplı düzenlemelere konu teşkil etmemelerinin sebepleri
(10) 1lhan Tekeli, A.g.niak:., 469 vd.
1 1
1 r 1
üzerinde değişik görüşler ileri sürülebilirse de, bunda herhalde Tanzimatla birlikte giderek yayılan mekteplerin, geniş Osmanlı sınırları içerisinde yeterli yoğunluğa çok hızlı bir biçimde ve kısa zamanda ulaşamamış olmalarının önemli bir etken olduğunda şüphe yoktur. Bir taraftan yeni okullar, mektepler. kurulmaya ve medrese dışındaki eğitim-öğretimin organizasyonuna çaba sarf edilmiş, öte taraftan yüzyıllardır görev yapan ve yer yer köylere kadar yayılmış olan medreseler, bu halleriyle hizmet vermeye devam etmişlerdir. Maamafih ·bu vesileyle medreselerle ilgili iki gelişmenin üzerinde durmak gerekecektir. Bunlardan birincisi dönemin ilmiye mensuplarının ileri gelenlerind:=n oluşan onbeş kişilik bir grubun hazrrladıgı rapordur. "Tarfk-i tedrisi.n ber-veoh-·i atı 1.sla.h ve tavsiyesine ihtiyacın sebebi. bezJr.mındadır." başlığıyla bir giriş, sekiz madde ve bir sonuçtan oluşan bu rapor 1284/1867 tarihlidir ve Meşihat Makamına sunulmuştur. (11 ) Medreselerin işleyişinde, hiç değilse kısmen etkili olduğunu düşündüğümüz bu raporda, geçmiş dönemlerde ilme ve öğretime önem verildiği belirtildikteıı sonra, içinde bulunulan durum şu şekilde belirtilmiştir : "BiT müddetten beri şurulı ve havaşi ( şerhler ve lıaşi.yeler) izafe ve silk-i müzakereye çekilerek tatvil-i mesafe olunduğu oilıetle bidayet·i tahsiZde eksdr talebe-i ulUmun zihinleri esJ.w:l-·i kil-ü kal altı.nda ezilip lu"Uvv~-i. ist-i.hniciye husulüne medar olmak üzere fehm ve zaptı lazım olan kavaid ve usulden dur ve -ileride terettiib edecek m!ıkiisıda vus-Ulden bütün bütün melwıtr olduklarrtıa binfien ... " bu mahzurları gider.ecek yeni bir ders programı düzenlenmiştir. (12)
Hüseyin Atay'ın yıllara göre çizelge halinde ·gösterdiği bu dersler şunlardı : Emsile, Bina, Maksud, Izzi (1. sene); Av8.mil, İZ
har, Halebi (2. sene);. tzhar, Kafiye, a:aıebi (3. sene); Kafiye, !sagoci, Mülteka (4-5. sene); Fenari, Kavl-i Ahmed, Mültelcl. (6. sene); Tasavvura..t, Tasdikat, Muhtasar Meani (7-9. sene); Şerh-i Akaid. Mir'a (1ü-12. sene) Kadımlr, Mutavvel (113. sene); Kadımlr, Cela.I, Tavzih (14. sene) Ayr.ıca derslerin başlarında Şernail-i Şerife okunacaktır.
Medreselerde bu zorunlu dersler yanında, ayrıca tatil günlerinde
(ll) Beyanu'l-Hak, s. 15 (18 Z.hicce 1326), s. 322-24. (12) Osman Ergin, (Türk Maarif Tarihi, İstanbul, 1977, c. I-II, s. 106-7) bu
raporu medreselerin geriliğinin ve medreselilerin dar kafalıhğının en açık göstergesi olarak .nitelemiştir. Yazar programın 13 senede bitirileceğini söylerken iSe hata etmiştir.
63
öğrenciler, Tefsir, Hadis, Fıkıh'-dan Dürr-i Muhtar veya. Dürer, tim-i Vaz'dan Vaz'iyye, Münazara'~ Hüseyniyye ve Velediyye, Beyan'dan Feride ve Ala.ka, Riy8.ziyeden Hey'et, Hendese ve Hesaba ait kitaplar, risaleler okuyacak, Hat ve !nşa'ya .çahşacaklar.; Sarf okuduğu günlerin tatilinde Talimü'l-Mütea11imin kitabıru okuyacaklardır. ('3)
Tanzimat döneminde medreselerle ilgili ikinci önemli gelişme ise, kadı yetiştirilmesi haklarının ellerinden alınması, daha doğru bir ifadeyle kadıların, bu amaçla yeniden kurulacak bir başka medresede yetiştirilmesine karar verilmesidir. Bunun uygulamaya geçirilmesi, Abdülmecid dönemi Şeyhülisl8.mlarından Meşreb-za.de Mehmed Arif ,Efendi'nin, bu· makama atandığı 1270/1854'te gerçekleşti. Süleymaniye'de kadı yetiştirilmek üzere açılan ve öğretim süresi üç yıl olan bu ·kurumun adı M iU a ı l i m k a n e-i N ü V V a b idi. ilk müdüı_ii Abdüllatif. isminde bir zattı. 1302/1885rte Mekteb-i Nüvvab, 1326f1908'de Mekteb-i Kuzat, ertesi sene 9 Zilhicce 1327/22 Aralık 1909'da ise Medresetü'l-Kuzat adını aldı.
Ders programları üzerinde duram.ıyacamız bu okul, ülkeye değerli kadılar yetiştirmiş, bunlardan bir kısmı nizaıni mahkemelerde de görev almışlardır. Bunun yanında 12 Şevval 1332/3 Eylül 1914 tarihli kanunla bir, gerektiğinde iki yıllık bir "sınıf-ı mabsus" açılmış, buradan da adalet teşkilatma ara eleman yetiştirilmiş~. (14)
Bununla birlikte burada bizi ilgilendiren bu okuldan çok, bunun açılmasıyla genel medr.eselerin çalışma alanJarmm önemli ölçüde daralmış olmasıdır. Çünkü kadı yetiştirmek, baştan beri medresele-
l 13) Krş. H. Atay, A.g.e., s. 189-201. Atay, tatil günlerinde okunacak derslerle ilgili olarak, bunun hafta içi tatillerinde mi, yoksa yıllık tatilde mi okunacağı konusunda tereddüt etmiştir. Kanaatimizce bu, hafta içi tatili olmalıdır. Bu sırada haftada kaç gün tatil yapılmakta olduğunu bilememekle birlikte, medreselerin değişik dönemlerde haftada iki veya üç gün tatil yaptıkları hususunda kayıtlar bulunmaktadır. Söz konusu dersler bu sırada okunmalıdır. Yoksa C-Ahir sonu yani Recep başıyla Ramazan sonuna kadarki üç aylar (Şııhdr-ı seUlse), medreselerin tatilde · olduklan ve bundan istifadeyle öğrencil~rin cerre (tatbikata) çıktıklan dönemdir. Onlar bu sırada öğrendiklerini vaaz kürsüsü, mihrap ve minherden müslümanlara aktarmak, bir bakıma staj yapmak durumundadırlar ki, bu durum yeni kitap ve dersler takip etmelerini imkAnsız kılar.
i 14) O. Ergin, A.g.e., 157-159; Uzunçarşılı, İlıniye Teşkllii.tı, 268-270; Atay, A.g.e., 302 vd; İ. Tekeli, A.g.riıak., 504-5; Mustafa Ergün, U. Meşrutiyet Döneminde Medreseterin Durumu ve Islah Çalışmaları, DTCFD. c. XXX, S. 1-2 (Ankara 1982), s. 84-85. Bu okulun programı, mezunları, tayinleri, hazırlık sınıflanyla ilgili bilgi ve haberler başta Ceride-i tımiye olmak üzere, Sebilü'rReşlld, BeyAntı'I-Hak dergileriyle, tlmlye Salnftmesi'nde bulunmaktadır.
64
rin en önemli işlevlerinden biriydi. Artık genel medreselerin başta gelen görevleri, müderrislerle birlikte güıiümüz Diyanet teşkilatında dingörevlisi olarak isimlendirilen kadr.oları yetiştirmektir. Bunun yanında kadı yetiştiren özel bir medresenin açılmış olması, Ueride genel dingörevlisi topluluğu içerisindeki va'iz, imam-hatip, müezzin gibi grupları yetiştirmeyi amaçlayacak yeni medreselerin açılmasına öncülük ve örneklik etmiş olması dolayısıyla da önemlidir ( ~) ikin. ci Abdülhamid dönemi, okullarına ve eğitim faaliyetleri açısından . yoğun bir dönemdir. Bu dönemde medr.eselerin sayısı hızla artmıştır.
İKİNCI MEŞRÜTİYET DÖNEMİNJ}E .MEDRESEI,ER VE DİNGÖREVI.iİSİ YETİŞTİRİLMESİ
İkinci Meşrutiyet (23 Temmuz 1908) 'le başlayan dönem, uzun bir suskunluk devresinden sonra gelmesi ve canlı bir siyasal yaşantı ortaya çıkması dolayısıyla her konunun konuşulduğu, yazılıp tartışıldığı bir zaman dilimini oluşturur. Zaten Medreselerin varlığını kor.uduğu bütün dönemler boyunca en önemli değişiklikler bu devrede gerçekleştirilmiştir. Bu değişikliklere geçmeden önce iki nokta üzerinde dikkatleri yoğunlaştırmak yerinde olacaktır.
ikinci Meşrutiyet döneminde medreselerle ilgili önemli bir husus, çeşitli kademelerdeki dingörevlilerinin medreseden yetiştirileceğinin artık bizzat medrese nizarnname ve kanunlarında da yer almış olmasıdır. Bu bakımdan bizim medreselerle ilgili gelişmeleri gösterirken dingörevlilerinin kaynağı olması dolayısıyla, doğrudan onların yetiştirilmesini de göstermiş olacağımız tabiidir.
tkinci Meşrutiyet, aynı zamanda genel medreseler dışında, yeni bazı medreselerin ortaya çıkmış olması dolayısıyla da önemlidir. Fakat bu defa Mmıllimhane:-i Nüvvab örneğinde gördüğümüzün aksine yeni açılan medreseler, günümüz Diyanet organizasyonu içerisinde de görev yapmakta olan iki ·önemli gurubu; İmam-hatip, müezzin ve vaizleri yetiştirmeyi hedeflemiştir. Ayrıca yeni öğretim kurumJarı Meşihat Makamına değil, imam-hatip, müezzin ve ·vaizlere geniş istihdam alanları sağlayan Evkaf-ı Hümayi1n Nezareti'ne bağlıdırlar. Bu tesbitlerden sonra şimdi tkinci Meşrutiyet döneminde medreselerle ilgili gelişmeleri gözden geçirebilirz.
(") Doç. Dr. Bayram Kodaman, Abdülhamid Devri Eğitim Sistemi, (İstanbul 1980) adlı eserinde, bu dönemdeki eğitim faaliyetlerini incelemiştir.
(Diyanet)
65
1- MEDARtS-t tLMtYE NİZAMNAMEsl
!kinci Mşrfıtiyetin ilanından önce de medreselerin düzenlenme-. siyle ilgili olarak bazı görüşler ileri sürülmüştü. (15) Fakat bu dönemde gerek medrese dışından ve gerekse ilmiye mensupları içerisinden, bu müesseselerin düzeltilmesi için çok yoğun bir isteğin or.taya çıktığını görmekteyiz. Dönemin süreli yayın organları bunun en açık delilidir. (16) işte bütün bunlar sonucunda ilk yasal düzenleme, M e d a r i s-i i l m i y e N i z a m n a m e i ortaya çıkmış. tır. 16 Safer 1328/13 Şubat 1325}26-27 Şui?at 1910(17) .
Medaris-i ilmiye Nizamnamesi; Medarisin Sureti idaresi, Talebinin Keyfiyet-i· Talim ve imtihanı ve Müteferrikat olmak üzere üç bölüm halinde 48 maddeden ibarettir. Artık genelde günümüzde dingörevlisi diye isimlendirdiğimiz kadrolarla, kendilerine öğretmen (Müderris, derrıiam) ve kısmen de kütüphanelere, vakıflara memur yetiştiren kurumlar halini almış olan medreselE:?rle ilgili bu nizamnameyi, ayr~ntılı bir ta.lılile tabi tutmak bizim konumuz dışındadır1 Bu bakımdan ancak bizi ilgilendiren bazı noktalarına temas edelim. Herşeyden önce bu düzenleme ile medreselere daha önce programla. rında bulunmayan bir kısım. fen dersleri konmuş, böylece buradan yetişeceklerin daha yeterli elemanlar olarak hayata hazırlanmaları hedeflenmiştir.. (1&) Ders programiarına bakıldığında bu durum kolaylıkla farkedilecektir. Ayrıca medrese ile ilgili dökümanların düzenli tutulması ve bütün bilgilerin dos:yalama sistemi içerisinde elde bulundurulması temine çalışılmışLr.
Nizamnameye göre başkent İstanbul'da, medreselerin inzibat, kayıtlarının düzeni gibi konularla Meşihat'a bağlı Meclis-i Mesaiili-i
( 15) Şeyh Ali-zade Hoca Muhyiddin, Medreseterin lslahı, 1314.; tkinci Meşrutiyet döneminde genel eğitim Vf. öğretim için yukanda geçenler haricinde yayınlanmamış iki doktora tezi bulunmaktadır. Mustafa Ergün, u. Meşrutiyet Devrinde Eğitim Hareketleri (1908-1914), Ankara, 1978; Halil Aytekin, ittihad ve Terakki Devri Eğitim Teşkilatı (1913.1918), Ankara, 1987. tkinci Meşrutiyet dönemindeki hükOmet programlannda medreseler ve dingörevlileriyle ilgili görüşler için bkz. İhsan Güneş, U. Meşrutiyet Dönemi Hü· kUrnet Programları, OTAM, S. 1 (Ankara 1990), s. 233-4, 256.
( 16) Eşrefefendi-zade Şevketi, M.edaris-i İslamiye Isiahat Programı, İstanbul, 1329; SUreli yayınlar : Beyanu'l-Hak, Sebilü'r·Reşfid, Ceride-i İlmlye, el-Mediiris v.b.
07) Düstur, 11/2, s. 127-138; Beyanu'l-Hak, S. 64, 65 (5/12 C.alıir. 1328), s. 1285· 1288, 1300-1303.
( 18) Tarih, Coğrafya gibi ülOm ve fününun medreselerde öğretileceği hakkındaki Şeyhillislam Musa Kazım Efendi'nin fetvası ve konu ile ilgili geniş bilgi için bkz. Beyanu'1-Hak, S. 78, 79 (17/22 Ramazan 1328), s. 1514-1520, 1530-1535.
66
Talebe; taşralarda ise Müftüler( 1~) ilgileneceklerdir. Gerek öğrenci kayıtları, gerekse medresede kalma şartları teferruatlı bir biçimde belirlenmişti. öğretim 12 sene idi ve her ders yılı 9 aydan ibaretti. Cuma hariç haftada 6 gün sabah üçer. ders yapılacak, ayrıca eski. den olduğu gibi, sabah-akşam cami derslerine devain edilecekti. Bu programla yeniden konulan dersler (Fen dersleri), öğleden önce ve sonra uygun saatlerde yapılacaktı. Yıl sonu sınavları vardı. Nizamname öğreticiler (Müderris) için de belirli kıstaslar getirmişti. Bu-. na gör.e müderrisler, icazet verme yetkisine sahip "ahval-i medaris ve talebeye vakıf erbab-ı elıliyetten" ~ bu günkü deyişle öğrenci psikolo. jisinden anlayan, pedegf)jik formasyonu buluiıan dersiamlardan olacaktL Medrese yönetiminde müderris, geniş yetki sahibi idi. Kendisine bevvab ve kemer denilen görevliler yardım edeceklerdi.
Aşağıda ders programını vereceğimiz medreseye girişteki durumun da önemli olacağı açıktır.. Nizarnname bunun için; 15-30 yaş sınırını getirmiş, ayrıca ya "bir mektep çahadetnamesi veyahut o derecede olmak üzere bir ehliyatname" yi şart koşmuştu. Bununla birlikte 15 yaşında olup da şahadetname veya ehliyetnamesi olma. yanlar; Kur'an-ı Kerim' i hatmetmiş, . namazın şart ve erkanı gibi ilmihal bilgisine vakıf olmaları halinde, sınava alınarak, bunun sonucunda kaydedilebilirler. neri yaşta ve askerliği yaklaşmış, hatta
. gelmiş olanlar. ise; Türkçe veya Arapça okuma, biraz hesap ile Sarf ve Nahiv bilgisi gibi bazı şartlarla kaydolunabilirler. Bu şartlar bazı durumlarda bir miktar esnetilebildiği gibi, taşralarda öğrenim görüp, İstanbul'da bilgisini geliştirmek (Tevsi-i malumat) için gelenler ileri yaşta da olsalar medreseye kaydolunabilirler:.
Nizarnname öğrencilerin; Dinin farzlannı terk ve ihmal, sabahakşam medrese ve camilerde yapılan derslere devamsızlık etme, içki içme, kahvelerde vakit geçirmek gibi durumlarda müderrisleri tara. fmdan uyar.ılmalarmı, tekerrürü halinde kayıtlarının silinmesini ön görmektedir. Aynı husus Ders Vekaletrnin emirlerine uymayan öğrenciler için de geçerlidir. Hırsızlık, utanılacak bir fiil gibi hoş görülmeyen davranışlar da medreseden atılma nedenidir. Medrese öğrencisi imamlık, hatiplik, kayyımlık veya bir başka memuriyete tayin edilip derse devamı aksatırsa, kendisine verilmiş olan medrese odası (hücre) 'ndan çıkartılacakdı.
( 19) Taşralarda müftülerin, medreseterin kayıt ve smavlarıyla ilgili görevlerini gösteren maddeler: ı, 3, 33. Daha sonra da müftüler benzer görevler üst·
. lenmişlerdir. Bkz. Ekim 1917 tarihli kanun.
67
Medreseyi bitirip göreve talip olanların katılmaları gereken sınavların kapsamı ise şu şekilde belirlenmiştir. (Md. 37-4) :
Müderris olmak isteyenler.; UlUın-ı Edebiye-i Arabiye, UlUın-ı Tabiiye, Riyaziye, Man~ık, Fenn-i Münazara, 'Kelam, Fıkıh ve Usul-i Fıkıh, Tefsir, Hadis ve Usfıl-i Hadis, Tarih-i islam ve Mufassal Tarih-i Osmani derslerinden imtihana tabi tutulacaklardır. ·
Zeyl Meşayihi denilen Selatin-i Izam camilerinde Cuma v3.izliği imtihanları; Tefsir-i Beyzavi'den ibare gösterilip bir ayetin tefsir ettirilmesinden sonra Müderrislik sınavında gösterilen derslerden usulüne uygun olarak yapılır.
Müftülük imtihanları; Dürer veya Hidaye gibi Fıkıh kitaplarının birisinden verilecek ibareden, Sarf, Nahiv, Mantık, Fenn-i Münazara, Kelam, Fıkıh, Fetava, Feraiz, Usfıl-i Sakk, inı;ıa ve Hesap'tan yapılır.
Orduda görev ifa eden Alay Müftülüğü imtihanları ise; Dtırer veya Hidaye gib{ Fıkıh kitaplarmdan birinden verilecek ibareden, Tecvid, Sarf, Nabiv, Mantık, Akaid, Fıkıh ve Usfıl-i Fıkıh, Fera.iz, tmla ve !nşa, Hesap, Siyer ve Tarih-i islam'dan yapılır.
Tabur tmamlığı İmtihanları; Halebi veya Meraki'l-Fela.b.'dan verilecek ibareden Tecvid, Sarf, Nahiv, Fıkıh, Tarih-i islam, tmıa ve Hesap'tan yapılır~ Bu sınavları başaranlara Meclis-i Mesruili-i Talebe'den birer şahadetname verilir. Nizamnamede diğer görevlilerin sayılmaması, bunların daha ziyade vakıflara bağlı hizmetler ve dolayısıyla da sınav ve tayinl~rini nayrıca tevcih-i cihat nizamnameleriyle düzenlenmesindendir.
MEDARIS-t iLM1YE NİZAMNAiMESİYLE TESBİT EDİLEN MEDRESE PROGRAMI :
Birinci Sene Dersleri :
llm-i Sarf (Emsile, Bina, Maksud, Nüzhetüt-Tarf fi llmi'sSarf) Taüm-i Müteallim, Talim-i Kur'an ve Tecvid, Hat, tm.ıa., Muh- .
. tasar Hesap, Sarf-ı Osmani ve Kavaid~ Farisi.
tkinci Sene Dersleri :
1lm.-i Nahv (Av8.mil metni, İzhar metni), Fıkıh'dan Meraki'l Fela.b., Talim-i Kur'an, Kavaidü'l-trab, Şüriizu'z.Zeheb, Farisi'den Gülistan, Hesab, tmıa ve Kavaid-i Osmaniye.
t.J ~üncü Sene Dersleri :
Nahiv (Muğ1li'l-Lebib veya Molla Cami), Şafiye, Fıkıh'tan Mülteka, Vaz', Hesap, Mebadi-i Hendese ve İnşa.
Dördüncü Sene Dersleri :
Nahvi ikmal, Şilfiye, Mülteka, Ala.ka, :tsagoci, Muhtasar Coğrafya, Hendese, inşa ve Cezeri.
Beşinci Sene Dersleri :
FenariMeani (Muhtasar), llmü'l-ıA.ruz ve'l-Kavafi, tım-i Feraiz, Coğrafya-yı Umumi, Cebir ve Kitabet .
Altıncı Sene Dersleri :
ilm-i Mantık (Şemsiye maa'l-Kutb), Meani (Muhtasar Silkuti' nin evvelinden bir miktar), Kaside-i Bür'e, Banet Suad, Muallakat, llmü'l-Kırae, Hikmet, Cebir, Kitabet-i Arabiyye ve Usul-i Terceme.
Yedinci Sene Dersleri :
Kutb (ve !samdan bir miktar), Şerh-i AkB.id-i Nesefi, UsUl-i Fıkıh, Şerh-i Menar ve Şerhu'l-Veciz, Adab-ı Munazara, Makamat-ı Hariri, Hikmet-i Cedide, Hey'et, Kimya ve Mevalid.
Sekizinci Sene Dersleri :
Şerh-i Akaid (Nesefi maa Hayali), MişkB.tu'l-Envar, Şerhu'l-Menar, Şerhu'l-Veciz, UsUl-i Hadis, Makamat-ı Hariri, UsUl-i Sakk, Tarih-i İsl8.m, Kozm.oğrafya (Hey' et), Meva.Iid.
Dokuzuncu ·Sene Dersleri :
Hey'et-i Sa'diye, MeşB.r.iku'l-Envar, Tefsi!-'-i Beyzavi, Divan-ı Hamase, UsUl-i Hadis, Siyer, Tarilı-i .Umumi ve Coğrafya-yı Umumi.
Onuncu Sene Dersleri :
eeıaı maa Gelenbevi Milel ve Nihai, Muhtasar Fasl, Tefsir-i Beyzavi, Tuhfe-i !sna Aşeriye, 1zharu'l-Hak, Siyer, Tarih-i Umumi ve Coğrafya-yı Umumi.
Onb~ci ve Onikinci Sene Dersleri :
Hidaye, Sahilı-i Buhari veyahut Sahilı-i Müslim, Tefsir-i Beyzavi'nin ikmali. Onbirinci senede Mufassal Tarih-i Osmani ve Umumi ve Mufassal Coğrafya-yı Oeımani ve Umumi de tedris olunur.
69
Medaris-i tımiye Nizanınarnesi ile medreseler büyük bir atılım kaydetmiş midir? Bu sorunun cevabı evet olamaz. Hayır demek ise hiç bir şey olmamıştır, anlamına gelmemelidir. Meşilıat ve ıEvkaf Nezareti, yeni yönetmeliğin gerektirdiği düzenli kayıtların tutularak hemen merkeze gönderilmesini istemişlerdir. Medrese öğrencilerinin problem olan yemeklerinin temini konusu çözüme bağlanmaya çalışılmıştır. (20 ) Şüphesiz bunlardan daha önemlisi programlara. Türkçe, islam Tarihi ve bir kısım müsbet bilimlerin almmasıdır. Aynı şekilde medrese mezunlarının hangi görevlere, ne gibi sınavlardan sonra girebileceklerinin nizarnname ile belirlenmesi de önemli bir yeniliktir. (21) Esas olarak medreselerin düzenlenmesi konusu gündemdedir. Bunun için bir nizarnname hazırlanmış, ıslah için çaba gösterilmitşir. Fakat uzun dönemlerin ihmalini kısa zaman,da düzeltmek mümkün olamamıştır. Bir taraftan birşeyler yapılmaya ça. lışılırken, diğer taraftan da konunun daha da geliştirilı.nesi, fikirlerin olgunlaştırılması söz konusudur. Nitekim aradan üç buçuk sene kadar bir süre geçtiğinde Islah-ı Medaris Nizamnamesiyle ortaya konmaya çalışılan yeni medrese organizasyonu, hiç şüphesiz varlığını biraz da bu dönemde yapılan çalışmalara borçludur. Medaris-i tımiye Nizamnamesiyle ilgili notlarımıza son vermeden önce, bunun hemen öncesinde biri istanbul'da diğer ikisi de taşradaki iki girişimi kaydetmek yerinde olacaktır.
İstanbul'da 2 Safer 1328jl3 Şubat 1910'da yani Medaris-i 11-miye Nizarnnamesi'nin kabulünden on · gün kadar önce Fatih'teki Tabhane Medresesi'nde; Sadrazam, Şeyhülislam, Ayan Reisi, Harbiye Nazırı, Maarif Nazırı, Ders Vekili ile ulema, mebuslar ve iler! gelenlerin iştirakiyle bir tören düzenlenmişti. Bu tören Tablıane Medresesinin örnek medrese olarak seçilmiş olması dolayısı:yla yapılıyordu. Burada 12 sene olarak belirlenmiş olan öğretim, sabah-öğle ve ikindi derslerine ayrılmıştı. (22)
Ders Vekili Halis Efendi'nin; "Medaris-i ıslamiyemizin u.sUl-i tedris-ini ıslôJı ile beraber fünun-ı lw'izıraya ait dersleri ilave ediyoruz. Katiyyen ümid edi.yoruz ki az zamuında telafi-i mafô,t ederek
(20) M. Ergün, A:g.mak., 81·84. (21) Medrese mezunlannın istihdam yerlerinin ve alacaklan maaşlarm belir
lenmesi yönünde genel bir istek vardı. Örnek : ömer Nuri, ·Islah-ı Medaris, Beyanu'l-Hak s. 15 08 Z.hicce 1328), s. 324-5. · ·
(22) Ders programıyla, toplantıda yapılan konuşmalar için bkz. Beyanu'l-Hak, s. 47 (4 Safer 1328), s. 16; Sırat-ı Müstakim, S. 76 (7 Safer 1328), s. 377-382; Aynca bkz. Ergin, A.g.e., 121-122; Atay, A.g.e., 231-234.
70
1nq,drif-i tsldmiyemiz·i zamanla mütenasip lrir mükemmeliyete if-rağ edeceğiz" sözleriyle tanıttığı bu uygulamanın progr.amlarına baktığımızda, hemen yakın gelecekte Medaris-i llmiye Nizamnamesiyle ortaya konacak olan müfredatla genelde aynı hedefe yönelik olduğunu tesbit ederiz. Nitekim burada ·da dini ilimler yanında Fizik, Kimya, Cebir,. HendeEıe ve Coğrafya gibi dersler yer almıştı. (2')
Başkente bu çalışmaların yapıldığı sırada taşra -medreselerinin de yer yer kendi kendilerini düzenleme gayreti içine girdiklerini g-örmekteyiz. Nitekim Konya'da, "Konya Is1tih-ı Medaris Cemiyet-i Hayriyesi" kurulmuş, bölgesindeki medreselerde iyileştjrm.e çabalanna başlamıştır. (24) Selanik'te ise Vilayet Meclif:.-i Umumisi 1909 da medreseler.in düzeltilmesi konusuna eğilmişse de bundan bir sonuç çıkmamış, nihayet Selanik Cemiyet-i ilmiyesi deVilayete mükemmel bir "Daru't-Tedfi.s" açılmasını teklif etmiş, bunun programını da hazırlamıştır. Bu programda diğer dersler yanında Kitabet, Riyaziyat, Coğrafya gibi dersler aynca Tabiiyat ve yabancı diller de vardı. (25 ) Şüphesiz dönemin süreli yayınlar.ının, bu gözle ciddi bir biçimde taranınası bize bunlar haricinde bazı girişimleri de tanıma fırsatı verecektir.·
Medaris-i llmiye Nizamnamesi'nden sonra da merlreselerle ilgili düzenleıp.e ve iyileştirme çabalarının . devam ettiğini belirtmiştik. ·Bu alanda en önemli ve kalıcı düzenleme hiç şüphesiz Şer'iye ve Evkaf Nıazm Ilayri Efendi döneminde üç dört senelik bir çalışmanın sonucu olarak ortaya konmuş olan sistemdir. Bu sistemde 30 EyltU -1 Ekim 1914 tarihli Islah-ı Medar·is Nizamnamesi ile istanbul'daki medreseler Dar;u'l Hilafeti.'l-Aliyye Medresesi adı altında biİ'leştirilmiştir. Medreselerle ilgili en öneinli düzenleme olarak bunun üzerinde, hiç değilse ana hatlarıyla durmak gerekir. Bununla birlikte bundan hemen önce Ders V eka.Ieti'nin bir girişimi vardır ki, bunu hatırlamak yerinde olacaktir. (R.ahir 1332jMart 1914) Muhtemel Maarif Nazırı Emrullah Efendi'nin Tuba Ağacı
(23) Yeni ders progİamı Süleymaniye, S. Ahmed, Bayezid ve Şehzade medreselerinde ertesi gün uygulanmaya başlamıştı. M. Ergün, A.g.mak., s. 80 (Sabah, 13 Şubat 1910).
{24) M- Ergün, A.g.mak, s. 77 {Bu derneğin nizamnamesi ikdam, ll Ekim 1909'da yayınlanmıştır).
{25) Cemiyet-i ilmiye-i islamiye Selanik Vilayeti Heyet-i İdaresi, Medreselerim!z, Beyanu'l-Hak, S. 51 (2 R.evvel 1328j, s. 1078-1080 (Rumeli'den naklen).
71
nazariyesinden mülhem olmak üzere(26) medreseleri düzenlemek için öncelikle orada görev yapacak müderrislerin daha iyi yetiştirilmesi hedefine yönelik olan bu teşebbüs, bu amaçla bir M e d r e e e t ü'lMü t e h a s s ı s ı n kurulmasını ön görmekteydi. Ders Vekaletince hazırlanıp Meşihat'a sunulan konuyla ilgili tEsbab-ı Mucibe Layıhası"nda şu gör.üşler ileri sürülmekteydi. (21) Asırlardan beri müslümanların hizmetinde bulunan medreseler, yavaş yavaş eski ihtişam ve güçlerini · kaybetmişlerdir. Bu gerilemenin sebebi; "M eddris-i mezkurenin Jıer asrın ihtiyacına göre tddil ve ıslah edilerek bu suretle~ e:<nna.nın ihtilafıyla alıkamın da tebeddül edeceği~ hikmet-i şerr'iyyesini aleme telkin eden ulemd-yı dinin~ her nasılsa M edari,s-i Ilmiye hakkında bu hikmetten tegafül eylemeleri~ medaristeki emri talısilin tecreddüd ve terakkisine. bir mani-i azim teşkil" etmesiydi. Fatih zamanında bile lüzum ve ehemmiyeti takdir edilen ve programlara konan. "Fünlln ve kütüb-i müfide" çıkarılmış, yerine hiç de faydası olmayan ve sırf· ibare incelikleriyle ilgilenen şerhler ve başiyeler konınuştu. "TaaS>ubatı baride sebebiyle" Cebir, Riyaziyat ve benzeri faydalı fen derslerinin program dışı bır.akıl
masıyla bugünkü duruma ulaşılmıştı.
Medreselerin düzenlenınesi için her taraftan düşünürler uzun uzun makaleler, Iayıhalar, programlar düzenliyerek bu önemli konunun oluşmasına katkıda bulunmaya çalışmaktadırlar.. Bu konuda Meclis-i Mesilih-i Talebe de üzerine düşeni yapabilmek gayretiyle, hayli zamandan beri çalışmalar yapmaktadır. Bu maksatla dershaneler açılmış ve medreselere Fünfın-ı Cedide konularak, belirli bir yenileşme ve yükselme sağlandıysa da bu yetersizdir. Şimdi fazla masrafı ve zamanı gerektirmeyen, özlenen faydaları temin edecek, aynı zamanda uygulanması kolay bazı tedbirlerin Meşihat'a bildirilmesine karar verilmiştir.
"Talebenin bir ders veya, fenden hakkıyla istifadesini temin için her şeyden evvel okutaeağı ilim ve fende yed-i tuza sahibi muktedir~ mütelıassıs müderr.Z.s ve muallimlerin vucuduna ihtiyaç tabii" idi. Bunun için işe yukarıdan başlamak yerinde olacaktı. Bir müderrisin medresenin ilk sınıflarından sonuna kadar her dersi okutacak
(26) Emrullah Efendi ve TuM Ağacı nazariyesi için bkz. Mustafa Ergün, Emrullah Efendi Hayatı, Görüşleri, Çalışmalan, DTCFD., c. XXX, S. 1-2 (Ankıı.r;ı 1!}~?,). ı;, 7-~6.
(27) Sebilü'r·Reş!id, S. 286, 287 (7/14 R.iihir 1332), s. 418-420; Ayr. bkz. Atay, A.g.e., 257-9.
72
. derecede bütün branşlarda müteha.ssıs olması imkansızdı. Bu nedenle Ç:eş~tli dallarda yeterli müderrisler yetiştirmek üzere, öğretim süresi dört yıl olacak, gerekirse ilerde artırılmak üzere şimdilik beş şubeden oluşacak Medresetü'l Mütehassısin adı altında . bir yükselt öğretim müessesesi kurulacaktı. Her şubeye !stanbul veya taşrada medreseyi bitirmiş, icazetli ve ruus imtihanına hazırlananlar arasından, yapılacak sınav sonucunda onar öğrenci alınacaktı. Bu suretle dört yılda öğrenci sayısı 200'ü bulacaktı. Şubeler : 1 - Sarf ve Nahiv, 2- :M.ant.k ve Mciini, 3- Fıkıh ve Usfıl-i Fıkıh, 4- KeIam ve Hikmet, 5 - Tefsir ve Hadis idi.
Bu şubeler.den birinden mezun olan öğrenci, imtihanla müderris olduğunda, medreselerde yalnızca kendi ihtisası olan dersi verecek, Fünfuı-ı Cedideden de bir dereceye kadar mütehassıs olduğu ders~ girebilecekti.
• - • 1
Ders Vekaleti, Medresetii'l Mütehassısin için 31 maddelik bir ni.?.amname de hazıramlıştı: Buna göre bu müessesenin amacı, öncelikle !stanbul ve taşra medreselerine mütehassıs müderr.isler ye
. tiştirmekti. öğrenciler her .sene sınıf geçme sınavıarına tabi olaçaİdar, dördüncü sene sonunda bitirme imtihanlarını verdiklerinde,
·. eski geleneğe uyularak müderrislerden "sened ve icazetname" ile birlikte Medresetü'l Mütehassısin adına bir "Şahadetrzanıe" alacaklardı. Fakat "MüteJı...assıs müderris" ünvanını kazanmak için ayrıca ruüs imtihamna girilecekti. Medresetü'l-Mütehassisin hocaları İs
tanbul'da bu sırada mevcut 500'den fazla müderris arasından seçilecekti.
Medresetü'l-Mütehassısin mezunlarından bir kısmımn dingörevlisi olarak istihdamları hususu da nizamnamede yer almıştı. Ala.y MüftülUğü, taşra müderrisliği için bu müessese ma.Jıreç olacak, taşraya m~tü tayinlerinde de bu mezunlara öncelik verileceği gibi, Fetvahan-i Aliye'ye yalnızca Medresetü'l-Mütehassısinin Fıkıh ve UsUl-i Fıkıh şubesi mezunları tayin edilebileceklerdi. Görüldüğü gi}>i .bu teşebbüsle, bir taraftan mütehassıs müderrisler yetiştirilmesi öngörülürken bir taraftan da. mezunlardan dingör.evlisi olarak faydalanılması düsünülmüstü. . . .
Medre~etü'l-Mütehassısin projesinin bu defa uygulanmadığılll o: Ergin ifade etmektedir. (28) Fakat gerçek olan bir şey varsa o da mütehassıs elemanlar yetiştirilmesinin gereğinin çok iyi kav-
(28) O. F.rgin, A.g:.e.. 1 ?.7.
73
ranmış olduğudur. Nitekim aradan altı yedi ay geçtiğinde. bu defa Medresetü'l-Mütehassısin\ hem de aym adla içer.en bir büyük ve kapsamlı düzenlemenin ortaya çıktığını görmekteyiz.
2 - ISLAH-I MEDARİS NiZAMNAMESt (DARU'L-lliLAFETPL-ALİYYE MEDRESESf)
İkinci Meşrutiyet döneminde dört defa Evkaf Nazıi-ı olmuş olan Mustafa Hayri Efendi, bu göreve dördüncü tayininden bır
müddet sonra, Evkaf Nazırlığ·ı devam etmek üzere 18 R. ahir 1332/ 16 Mart 1914'te Şeyhülislam tayin edildi. Konuyla ilgili hatt-ı hümayıinda şu ifadeler yer almakta idi : "Şeyhülislam Es'ad Efend-inin vıikU..ı ~stifasma ve Makam-i Meşihat bi'lı-cümle one1ulkim-i şer'iye ve medaris-i ilmiyenin mercii olup müessesat-1 mezkurenin alıktim-ı şer'iye ve ihtiyacat-ı hazıraya göre tanzim ve ıslahı umuru labüd ve Evkaf·'ı Hümayilnumuz Nazırı Hayri Efendi'nin müessesat--ı ümiye ve hayriye-i vakfiyenin hüsn·i idaresi e·mrinde mesai-i reviyet·mendanesi meşhud olmasına. ve kendisi esasen tarik-i ilmiyeye mensup ve muamelat-ı şer'iyeye vakıf bulunmasına mebni mesned-i meşihat-ı Islamiye ulıdesine ... " tevcih edilmiştir. {29)
Şeyhülislam ve ıEvkaf Nazırı Hayri Efendi, medreselerin düzenlenmesiyle ilgili çalışmalar da iyice olgunlaşmıştı. Onun bu göreve getirilmesiyle· hızlanan çalışmalar, 10 Z.kade 1332}18 Eylül 1330/30 Eylül-1 Ekim 1914'de Islah-ı M e dar i s N iz am. n a m e s i'nin çıkarılmasıyla meyvesini vermiş oldu. (30) Islah-ı Medaris Nizamnamesi'yle kurulan Daru'l-Hilafeti'l-Aliyye Medresesi ve Medresetül-Mütehassısin hem medreselerde müsbet yönde en önem-
-li değişiklik olması, hem de Cumhuriyet'e intikal eden çok 'sayıda dingörevlisine kaynaklık etmiş olması dolayısıyla çok önemlidir. Artık bu tarihden sonra medr.eselere müderrisle birlikte, · dingörevlileri büyük ölçüde bu kaynaldan yetişmişlerdir. Şimdi bu niZam· name ve bununla kurulan müesseseler üzerinde kısaca duralim.
(29) Evkaf-ı Hümayiin Nezaretintn Tarihçe-i TeŞkilatı ve Nüzziirın Teracim-i Ahvali, Evkaf-ı İslamiye Matbaası (İstanbul, 1335, s. · 229, Bu eserde teşkilat kısmı Hüseyin Hüsameddin, nazıriarın hayatlan İbnülemin -1VIah· mud Kemal Bey tarafından yazılmıştır. Bu hatt-ı hUmayün Cerlde-i İlmiye, S. 1 (3 Recep 1332), s. 3'te de yer almaktadır. .
(30) Nizamnftme için bkz. Düstur, II/6, ·s. 1325-1330; Ceride-i İlmiye, Nüsha-i Fevkalade (20 Z.kade 1332), s. 249·252; 1lmiye Salnaıiı:esı, s. 657-660. Iştah-ı Medftris Nizamnamesi ayrıca· kitap halinde de basılmıştır. Daru'l-Hilafeti'l· Aliyye Medresesi (Nizamname-Ders Cetveli-Siiret-i Tedris ve Kitaplar·Talimatname), İstanbul, 1330/1333. .
.74
Isl3.h-ı Medaris Nizanınarnesi; Merkeze: Ait Kısım (md. 1-7), Müderrisin (md. 8-9), Talebe (md. 10-13) ve Suret-i !dare (md. 14-24) başlıklar ıaltında 24 maddeden oluşmuştur. Nizamnamenin Esbab-ı Mucibe Layıhası'nda medreselerin içinde bulundukları olumsuz durum aniatıldıktan sonra, düzeltilmelerinin gereği vurgulanır. Dört seneden beri bu alanda bazı çalışmalar yapıldıysa da, problemin büyüklüğü karşısında daha fazla çaba sarfetmenin gereği ortaya çıkmıştır. Islahata istanbul medreselerinden başlanması uygun görülmüş ve başkentteki bütün medr.eseler bir idare altında_,
tek bir müessese itibar edilerek, kurulan bu müesseseye Hilafet merkezinde bulunmı:ısı dolayısıyla Daru'l-Hilafeti'l-Aliyye Medresesi ismı verllmiştır. Edinilen tac:..ıneıer U i um-ı Aliye ve -aııye'nin p·} oniki senede hakkıyla öğrenilebileceğini ortaya koyduğundan, bu müessesedeki tahsil süresi de oniki sene olarak belirlenmistir. Bu-, nunla birlikte gerek çeşitli derslerin belirli bir düzen dahilinde programa yerleştirilebilmesi ve gerekse oniki seneyi tamamlamadan medr.eseden ayrılmak durumunda kalanların, tahsil düzeylerine uygun imkanlar elde edebilmeleri (alacakları görevlerde öğrenim durumlarını belgeleyebilmeleri) için okul dörder senelik üç kısma ayrılmıştır. Bunlar T~Ui Kısm-ı Evvel, Tali Kısm-ı Sani ve Ali'dir.
J.)aru'l-Hiiateti'J.-Aliyye Medresesi'nin her sınıfı dörder şubeya ayrılmıştır. Tali kısımlarda her şubede 65 öğrenci bulunacak, böylece her sınıf 260, Tali kısmın toplamı 2080 öğrenci olacaktır. Ali , kısımda· ise şubeler 50'şer öğrenciden oluşacak, her sınıfta 200, Ali kısmın toplamında ise 800 öğrenci bulunacaktır.. Böylece Daru'l· Hilafeti'l-Aliyye'nin toplam talib sayısı 2880 olacaktı. Bu sayı tesbit edilirken, o sırada· !stanbul medreselerindeki öğrenci sayısı dikkate alınmıştı.
Danı'l-Hilafeti'l-Aliyye Medresesi'nin her kısmında birer Müdir-i Umumi, sınıf ve şubelerinde birer Müdür bulunup, bunlar kü~
(31) UlUın-ı ·Aliye: Kelllm, Mantık Belagat, Lugat, Nahiv, Hendese, Hesap, Hey'et, Felsefe ve hatta Tarih, Coğrafya olup ulllm-ı caliye tahsiline vas1ta olan ilimlerdir.
UlUın-ı cAliye ise Kur'an, Hadis, Fıkıh, Akaid ve Tefsir iliınleridlr. Uzunçarşılt, ilmiye Teşkilatı, s. 20; Tekindağ, A.g.mak., s. 26; M. Kütükoğlu, Darü'l-Hilafeti'l-Aliy-ye Medresesi ve Kuruluşu Arefesinde İstanbul Medreseleri, İslam Tetkikleri Enstitüsü Dergisi, c. VII, S. 1·2 {İstanbul 1978), s. 3 d. not 6-7.
75
çükten büyüğe doğrU bir sır.a takip ederek sonuçta Meşihat'a bağlı Ders VekB.leti'ne karşı sorumludurlar. Medresede ·bu yöneticiler- yanında Talimatname'sinde, her birinin belirli görevleri olan Dahiliye Müdürü, Katip, Bevvab ve Haderne gibi kişller · vazifelendirilmiştir( 12 )
Darıi'l-HilB.feti'l-Aliyye Medr.esesi'nde okutu1acak dersler nizanınameye eklendiği gibi, elde edilecek sonuçlara göre dersle:dn arttırıimasını veya değiştirilmesini sağlamak üzere Ders Vekili'nin ne· z-aretinde, üyeleri Mişihat'ın uygun göreceği· medrese·'·' müdür V"'
müderrislerinden oluşacak hir Encümen-i Mahsus meydana getirilecektir.
Daru'l-Hila.feti'l-Aliyye Medresesi'nin açıiışında ilk öğrenciler, İstanbul medreselerindeki öğrencilerden, bir sene önceki sınav sonuçları göz· önünde bulundurularak, kabul edilmişlerdir. Ertesi seneden itibaren medreseye girmek için, altı yıilık ilköğretimi bitirmek ve yapılacak giriş sınavlarını başarmak gerekmektedir. Bununla birlikte Daru'l-HilB.feti'l-Aliyye'nin ikinci öğretim yılından itibaren üsküdar.'da bir ihzari (hazırlık) sınıfına sahip olduğunu görmekteyiz. (31)
Müderrislerin verecekleri dersler ihtisaslarına göre ay~rlanmış, ayrıca fen dersleri için medrese dışından mua1limler görevlendirilmiştir. Burada görevlendirilen müderrislerin maaşlarında iyileŞtirmeler yapılmıştır.
Medrese öğrencilerinin geçmiş dönemlerde daimi bir biçimde· sıkıntı çektikleri, son olarak kendilerine verilen 70'er kuruş aylığın Cl~ yetersizliği göz önünde bulundurularak üsküdar, Nurosmaniye,
1 ŞehZ!tde):>aşı, Fatih1de yemeklıruleler. hazırlanması ve ayrıca, elbise ' '
ve çamaşır verilmesi kararlaştırıimıştır.
(32) Daru'l-Hilafeti'l-Allyye Medresesine Mahsus Talimat. Bu talimat, nizaııınA· me ile birlikte ayrıca basılmıştır. İstanbul 1330/1333.
(33) Nizamn!lmesinde bu konuda bir açıklık yoktur. Bu durumda mecburt bil hazırl'ık yılı konmuş olup-olmayac~ı düşünülebilir. Nit~klm H. Atay da (A.g.e., 281-2) bu konuda tereddüte düşmUştür. Kanaatimizce bu sınıf, daha önce ön görülmeyen bir probleme cevap vernıek üzere açılmıştır ve bU· tün öğrenciler değil yalnızca ihtiyacı ·olanlar .buraya devam etmişlerdir. Bu durumu iyi kavrayabilmek için ülkede 6 .sıradaki okuilaşma düzeyini göz önünde bulundurmak gerekir. Normal~e .alti yıllık bir ilkö~retimden sonra, sınavla öğrenci alacak olan Daru'l-Hila!e TAli Kısm-ı E\rveli'nin prograznını takip ederneyecek öğrencilerin hazırlık _sınıfına· devamına karar verilmiş olmalıdır. Nitekim bu durum daha ·sonra ,Med!lris·i İliniye Hakkın-da Kanun'da peşin olarak halledilmiştir.. ·
76
· Daru'l-Hila.fe'de kısırnlara ayrılma esası getirilmiştir. Bunun sebebi, daha önce de açıklandığı gibi oniki seneyi tamamlamadan ayrılanların "nıüktesebat-ı ilmiyelerine göre mazhar-ı füyuzat edilebilmeleri olduğuzıa ve fi'l-hakika medrese-i mezkure kısm-ı talwi·nin devre-i azasını ikmal edenler-in vatan ve millefe az çok hizmet edebilecek'' bir seviyeye ulaşacakları açıktır. ikinci dereceyi bitirenler ise, daha başka hizmetler ifa edebileceklerdir. Bunun için Kısm-ı Tali'nin birinci ve ikinci . basamaklarını bitirenlere Şahadetname, Kısm-ı .Ali'yi bitirenlere ise Ders Veka.Ieti vasıtasıyla ve Meşihat'ca tasdikli teazetname verilecektir. Bu kısmı bitirenler. Mü-
. derris ünvanını alacak ve İstanbul Ruusu'na nail olacaklardır.(34 )
Daru'l-Hila.feti'l-Aliyye Medresesi öğrencilerinin eğitim-öğretimle ilgili her türlü ihtiyacıyle, Ders V ekili'nin başkanlığında medresenin Müdir-i Umumileri ile Evka.f Nezareti Müessesat-ı timiye Müdür.ü'nden oluşacak Meclis~i Mesalih-i Talebe ilgilenecektir. Bunun yanında Daru'l-Hila.fe'nin işleyişi, yeniden düzenlenecek bir müfettişler heyetince yakından kontrol edilip, denetlenecektir. (35) Bu sırada medreselerde sağlık şartlarının düzenlenmesi için de tedbirler alınmıştır. (36) İstanbul medreseleri bu şekilde düzenlenmeye çalışılırken, taşradaki medreselerin de Dar.u'l-Hilafe örneğine göre peyderpey tanzimi temenni edilmektedir.
Islah-ı Medaris Nizamnamesi'yle getirilen önemli bir yenilik de, Daru'l..,Hila.feti'l-Aliyye Medresesi'ni bitirenler veya dışarıdan
imtihan vererek bu seviyeye geldiğini. ispat edenler için, geçmiş dönemlerdeki Daru'l-Hadis ve Dar.u'l-Kurra'lar örneklerinde olduğu gibi, ihtisas yapma imkanının sağlanmış olmasıdır. Bunun için Sultan Selim Camii içerisindeki Medrese-i Cedide, Medresetü'l-Müte-
• • hassısin ismiyle düzenlenmiştir. Bir Müdir-i Umfimi yönetiminde bulunacak olan bu medrese özelliği dolayısıyla, çıkarılacak hususi bir talimatname ile idare edilecekti. Medresetü'l-Mütehassısin'in kaç şube olacağını Meşihat Makamı kararlaştıracak, iki yıllık bu med-
(34) Bu son esas 4 Z.kfl.de 1334/2 EylUl 1916'da kaldınlmıştır. Ceride-i timiye, S. 26 (Şaban 1334), s. 633.
(35) Medresenin iç dUzeni ve çalışmasıyla ilgili 81 maddelik bir talimatnfl.me çıkarıldığı gibi (muhtemelen 24 Safer 1333i29 K.evvel 1330/11 Ocak 1915),
• 18 C.evvel 1333/21 Mart 1331/3 Nisan 1915'te de Hey'et-i Teftişiyeye Mahsus 25 maddelik bir talimatnanıe neşredilmiştir. Ceride-i İlmiye, s. 12 ( C8)ıir 1:-l:-llH, s. 71:-l-6.
(36) Ceride-1 timiye, S. 6 (Gurre-i Zilhicce 1332J, s. 418.
77
resede sı~lar, 40'ar. kişilik olacaktı. (37)
Daru'l--HilMetioıı-Aiiyye Medresesi'nin kuruluş ve :işleyişiyle Meşihat'ıh yayın organı Ceride-i tlm.iye bu amaçla 20 Z.kade i33~/ 10 ·Ekiıiı. 1914'te özel bir sayı "nüsha-i fevkaldde'' neşretmiştir.(38) Bilindiği gibi bu dönem, Osmanlı Devleti'nin yıkılışıyla son bulacak olan gelişmelerin. görüldüğü, Birinci Cihan Savaşı'nin "başlangıç yıllarıdır. Şüphesiz savaş medresenin yeterince gelişmesini önlemiştir. Bunuilla birlikte Dar.u'l-HiHüeti'l~Aliyye Ekim 1914'te başladığı faaliyetine imparatorluğun sonuna kadar devam etmiştir.
Daru'l-Hilafeti'l-Aliyye Medresesi için hazırlıklar daha nizamnamesi çıkmadan önce başlatılmıştı. Ağustos 1914'te İstanbul medreseleri birer birer dolaşılmış, her biri hakkında rapor: tutulmuştu.Böylelikle hangilerinin kaçar öğrenci barındıracağı, hangi sımf ve şubelerin puralarda bulundurulacağı ayrı ayr:ı tesbit edilmişti. İstanbul Müftülüğü Şer'iye Sicilieri Arşivi'nde Ders Vekaleti Medrese ve Müderris Defteri'nin içinde bulunan söz konusu raporlar, yapılan çalışmayı göstermesi açısından önemli olduğu kadar, medre-. selerin o günkü durumlarını göstermesi bakımından da gayet ehemmiyetlidirler. (39) Meşihat bu sırada berizer bir girişimi taşra medreseleri için de başlatmıştır. 28 Recep 1332/19 Haziran 1914 tarihli iki tahriratıyla hem medreseler ve hem de müderrislerle, bölgedeki ilmiye mensupları konusunda detaylı raporların 15 gün içerisinde hazırlanarak gönderilmesini istemiştir. (40)
Daru'l-Hilafeti'l-ı\].iyye Medresesi'nin kuruluşu, Osmahlı Medrese Tarihi içerisinde hakli olarak bir dönüm noktasını oluştıirur. Bu durumu iyice kavrayabilmek için onun programlarını gör:mek, hatta bu programların hedefleri ve müfredat üzerinde de durniak
(37l Bu kısım İslah-ı Medaris Nizamnamesi'nin Esbab-ı MQcibe LAyılıası ve Nizamname'den özetlenmiştir.
(38) Ceride-i ilmiye'nin bu Nüsha-i Fevkalade'sinde kuruluş sırasında Daru'l· · Hilafeti'l·Aliyye Medresesi ile ilgili bütün bilgileri bulmak mümkündür. ·Bu derginin daha sonraki sayılarından da yeni müessesenin gelişim ve değişi-mini büyük ölçüde takip edebiliriz. ·
(39) Bkz. Mübahat K;ütükoğlu, A.g.nıak, s. I-212; Ayr. bkz. Ceride-i hm.iye, Nüs-ha-i Fevkaade. ·
(40) Ceride-i İlm.iye~ S. 3 <Gurre-i Ramazan 1332), s. 127. Mübahat Kütüko~lu hocamızın istanbul medreseleri ıcin yaptdh çalışmanın burada söz konusu edilen raporla birleştirilmesi imkanı olsaydı, 1914'te ülke gerielindeki bütün medreseleri tanımamız açısından son derece eriteresan bir fırsat ya!(ıılanmış olurdu.
78
gerekir. Ancak bu sayede Daru~l-Hila.te ile getirilmek istenen -sistem büyük ölçüde ortaya çıkar.
Gurr.e-i Muharrem 1333/19 Kasım 1914'te öğretime başlayan Daru'l-:-Hilafeti'l-Aliyye Medresesi, gelişmeye açık .bir kurum olarak düşünülmüştü. Nitekim onun bu durumunu yıldan yıla, edinilen tecrübelerle değiştirilen, geliştirUmeye çalışılan ders programları sayesinde çok yakından takip edebilmekteyiz. Kuruluş senesindeki programını Ceride-i İlıniye'nin nüsha-i fevkaladesinde görmekteyiz.(41) Bir yıllık uygulamanın sonucunda, nizamnamesinin 7. maddesine dayanılarak, Ders Vekili'nin riyasetinde 30 kişilik bir komisyon tarafından programlarda bazı değişiklikler yapılmış, bu arada bir yaba,ncı dil (İngilizce, Fransızca, Almanca, Rusça'dan biri) öğrenme mecburiyeti konmuştur. Beden Eğitimi ve programa, her- .,. gün münasip zamanlarda yapılmak üzere, bu sene dahil edilmiştir. ,i
Bunlar yanında Hitabet ve Mev'iza ile Malumat-ı Kanuniye bu ikin-Ci sene programında yer almamıştır. · Tabiatıyla bu arada bazı dersler. yer değiştirmiş, bazılarınınsa saatleri değiştirilmiştir. (42 ) 1915-16 der.s yılında üç şube olarak Medresetü'l-Mütehassısin de açılmış
tır. (43 ) Ayrıca bu sene üsküdar'da bir de hazırlık sınıfı tesis edil~ ·miştir. Biz şimdi ikinci sene uygulanan programı görelim :
(41) Bkz. s. 372-383. Daru'l-Hiltıfe için burada okumuş olan Fehmi Yavuz'un verdiği bilgilere de bakılabilir. Darui'l·Himfeti'l·Aliye Medreseleri ve Kurtuluş Savaşı, Türkiye ı. Din Eğitimi Semineri, Ankara, 1981, s .. 67-72.
(42) Bkz. Ceride-i İlmiye, S. 14 (Şaban 1333), s. 88-91 ve S. 15 (Ramazan 1333), s. 144. Burada (s. 131-142) 1915-16 ders yılında Medresetl'l-Mütehassısin dahil her sınıfta hangi dersi hangi hocalann okutaeağını gösterir çizelgeler de bulunmaktadır. .
( 43) Ceride-i tlmiye, S. 14, s. 88; Daru'l-Hilnfe ve Medresetü'I-Mütehassısin için ayr. bkz. Uzuncarşılı, A.ıı;.e., s. 267-8.
79
DAB.U'L-Htl.A.FETPL-ALİYYE MEDRESESi DERS PROGRAMI Kısm-ı TAli
Sınıflar
DERSiN ADI ı 2 3 4 5 6 7 s TertU-i Kur'an-ı Kerlm(1)
Mearu-i Kur'an 3 3 4 H!ldts-i Şerif 2 2 Fıkıh. (ve Femiz) 4 4 3 3 3 3 UsQl-i Fıkıh 2 2 1Im-i Tevhid 2 2 2
~ Mantık-ı Süri ve AdAb 2 2 1:.1
İlm-i Ruh 2 'i Ul ...ı 1
~ İlm-i Tınbiye ı o:ı Sarf ve Nahiv ve Mlikaleme 6 5 5 5 5 ..... ~ •
~ :3 Belagat ve Vaz' 5 3 3 1:.1 < Qo Sarf ve Nahiv Tatbikat! 5 4 3 ~
~ İnş& ve Edebiyat 2 2 2 2 2
Lisitn-ı Farisi 2 2 Elsine-i Ecnebiye (2) Alman, Fransız, İn2. Rus Lisan. 2 2 2 2 2 2 2 2 İslam Tarihi 2 ı ı ı 2 Tarihi Umılmt (ve Tlirk Tarihi) 2 3 Coğrafya (Umumi) 2 2 Osmanlı Tarihi ı 2 Coğrafya (Osmanl ve -İsla.mi) 2
• Hesap 3 4
~1:.1 Hendese 2 2
""' >< Cabir ve Milsellesat 2 ı '-': ~N Mihanik .. - ı '·
...ı Hey' et 2 :::ı
' Fizik (Hikmet-i Tabliyye) 2 2 ı
~ Kimya ı 2 ı
..... ~ Hayvanat 2 ı ı
::ı:!-': Nebatat ı ı :::ı ıx:ı Meadin ve TabakAt 2 ...ı. :::ı Hıfzi.s-Sıhha ve Tedavi-i 1btidal 2
Malumatı İktisA.diye ve MAliye ı ı
HUsn-i Hat (Bilhassa Ta'lik) ı ı
Resm-i HatU ı ı
Terbiye-i Bedeniyye (Her gün mUnaslp zamanlarda gösterilecektir.) Toplam (saat) 24 24 24 24 24 24 24 24
( ı) Her sırufta hergün mUnasip zamanlarda (sabah ve öğle ve ikindi namaz-larındaıi · sonra) talitır edilecek ve vücılh-ı kıraat dahi gösterilecektir.
(2) Bunlardan biri seçildikten sonra mecburidir.
iQ
.. . -- "•
K 1 S M I
DERS!N ADI ı
Tefsir-i Şerif 3
Hadis-i Şerif 3
UsO.l·i Hadis 2
Fıkıh 4
Feriilz
Usal-i Fıkıh 4
llm-i Kelam 2
Felsefe <Mantık, Nefs, 2
Ahlll.k, Felsefe-i UlA}
tım-i Terbiye 2
Hikmeti Teşr'l
Hukuk ve Kavantn
Edebiyat~ı Arabiyye 2
Toplam {saat} 24
A. L.l
Sınıflar
2 3 4
3 3 3
3 3 3
4 " 4
2
4 4 4
2 2 2
2 2 2
2 2
2 2 2
2 2 2
24 24 24
Üsküdar'daki hazırlık sı·
nıfı : TertU-i Kur'an-ı Ke·
rlm (6) Malumat-ı Diniye
{4) Sarf-ı Arabt (3) Türkçe
(5) Tarih (3) Coğrafya (3)
Hesap (4) Hüsn-i Hat (2)
Toplam 30 .saat.
-.
81
KISH-1 MÜTEHASSISIN
Haftalık Saat
DERSLER Sınıf 1 Sınıf 2
TEFSİR VE HADİS ŞUBESI :
tım-i Nasih ve Mensuh
İlm-i Esbab-ı Tenzll
Useıl-i Tefsir Tefsir (UmQmt)
TabaklU-ı Kum ve Müfessirln
Nakd-i RicA!
Hadis MevzQQ.t
FlKlH ŞUBESI
UsQI-i Fıkıh
Fıkh-ı Hanefi
Fıkh-ı Maliki
Fıkh-ı Şafii
Fıkh-ı Hambeit
Hilal ve Cedel
Tarih-i Fıkıh
MukAyese·i AhkAm
KEtiM VE TASA VVUF VE FELSEFE ŞUBESI :
tım-i Kelam
tım-i Tasavvuf
11m·i Nefs
Felsefe-i Oıa
Mantık
Felsefe-i İSlAmiye Tarihi
Felsefe-i UmOmiye TArihi
·-
Tarih-i Edyan ve Mezahib (mukayeseli)
tım-i tctima
ı
1
ı
6
2
2
6
2
6
4
2
2
2
4
2
2
5
2
4
2
3
3
3
2
Bu çizelgeler timiye Salnamesi tS. 664-667)'nden alınmstır.
ı
ı
6
3
2
6
2
6
4
2
2
2
4
2
2
5
2
4
2
3
3
3
2
Daru'l-Hilafeti'l-Aliyye Medresesi'nin dingörevlisi yetiştirilme
sindeki önemi dolayısıyla, gör:ebildiğimiz kadarıyla araştırmacıların hiç temas etmedikleri, eğitim-öğretimde kullanılacak kitaplar ve talP.p -edilmesi ön görülen usill ile ilgili bilgi vermek yerinde olacaktır. llk sene programda yer alan derslere göre yapılmış olan bu yönergenin geçerliliğini önemli ölçüde .daha sonra da koruduğuna şüphe yoktur. ('ı.ı)
Daru'l-Hila.fe'de Olrutıııacak Kitaplar ve Öğretim Usulü Tali Kısm-ı Evvel
Tertil-i Kur'an-ı Kerim : (Birinci sınıfta iki, ikinci sınıfta iki, üçüncü smıfta bir saat). Birinci sınıfta Tecvid'in uygulamalı olarak öğretilmesi, Sübhaneke'den başlayarak Duh.a sılresine kadar talim ve hJfz, tkinci sınıfta Tecvid uygulamalarına devanıla heraber Neh~·. Millk, Ra.hmfın, Feth, Yasin sf:ı.relerinin ezberletilmesi; Üçüncü sınıf· ta Cezeri'nin maharic, sıfat-ı hur'Uf, ahkam-ı tenvin, medl~r, vukilf, terkik ve tefhim balıisierinin nazari v-e uygulamalı olarak öğretil. m esi.
Hadis-i Şerif : (Üç ve dördüncü sınıflarda birer saat). Gelecek sene için müderrisler ahlaki ve ictimai hadislerden münasiplerini ihtiva eden bir mecmua hazırlayacaklar, bu sene Nevevi'nin Alıadis-i Erbain'i okutulacaktır.
Fıkıh : (Birinci sınıfta iki, diğerlerinde dörder saat). Birinci sınıfta Nuru'l-bah metni; İkinci sınıfta bunun şerhi M·ıı·aki'l-FeHi.h; Üçüncü sınıfta Sadru'ş-Şeria'nın Vikaye şerhi'nin nikah ve talak kitaplarının okutulması kararlaştırıldıysa da, bu son eserin yeterli matbu nüshası bulunmadığından şimdilik Meraki'l-FeHh'ın okutulması. Dördüncü sınıfta da Sadru'ş-Şeria'nın aynı konularının okutulmasına devam kararlaştırıldıldıysa da, yukarıdaki sel:epten d ola-
(«) Burada verilen bilgiler 1330{1333'de İstanbul'da basılmış olan ve nizamn!l.me ile hirlikte, 81 maddelik Daru'l-Hilafeti'l-Aliyye Medresesine Mahsus Talimlltna.me'yi de ihtiva eden kitabın 17-23. sahifeleri arasındaki Daru'l-Hiliifeti'l-Aliyye Medresesinde Ted.risl Mükarrer Kitaplar ile Suret-i Tedrisi Mübeyyin Muhtıradır başlıklı kısımdan alınmıştır. Ders adlarından hemen sonra parantez içerisinde, okutuldukları sınıflar ve haftalık ders sayısının gösterilmesinin yerinde olacağı düşüncesiyle tarafımızdan ilave edildi. Böylece ilk senenin programı da burada yer almış olmaktadır. Krş. M. Kütükoğlu, A.e;.mak., ı.:. !'i-l 7.
83
yı şimdilik Mülteka'nm okutulması ve Fera.iz•den Siraciye•nin Ahval-i Erbaiıı ile Asabat balıisierinin muhtasaran gösterilerek, dört saatten bir saatinin Feraiz•e ayrılması.
tım-Sarf ve Lugat: (İlk iki sınıfta dörder saat). Birinci sınıfta haftada dört saatten birinin lugata ayrılmasıyla her derste öğrenilmesi kolay gelen kelimelerden (lııgat-ı me•nuse) en az 30 kelime yazdırılarak üzerinde çalışılması. lleride müstakil bir kitap yazılıncaya kadar üç saatte şimdilik Emsile~ Bina Maksud'un sıra
sıyla okutulması. llldnci sınıfta yine bir saatin lugata ayrılarak en az 40 kelime bellettiri1mesi, kalan üç saatte Sarf'tan nisbet~ tasgir ve cenıi' konularının ilavesiyle K3.:fiye metninin okutulması
tım-i Nahv : (Üç ve dördüncü sınıflarda dörder saat). Üçüncü sınıfta Ecrfuniye ile Katru'n-Neda adlı kitaplarm tamamen; Dördüncü sınıfta EvdaJıu'l-Mesalik'in yarısının okutulması kararlaştırıldıysa da, yeterli matbu nüsıha bulunamadığından şimdilik AvamiJ, · tzhar ve Cami' okutulması.
Mükaleme, Tatbikat ve Kitabet-i Aralıiye : (Her dört sınıfta
birer saat). Her dört sınıfta çok kullanıJan kısa cümlelerin tekrar ve öğretilmesi; Ders esnasında sürekli .Arapça konuşulmasıyla öğrencilerin konuşma ve dördüncü sınıfta yazıya alıştırılması.
Hitabet ve Mev'iza : (Dördüncü sınıfta bir saat). N azariyattan çok uygulama ve tatbikata önem verilerek; İstidatlı öğrencilerin bu kabiliyetlerinin geliştirilmesi, bundan yoksun olanların da imkanlar ölçüsünde meleke ve alışkanlık kazanması sağlanacaktır. Seçilecek uygun konular üzerinde yapılacak uygulamalar sırasında, hitabetin kuralları, şekil ve şartları, hatibin özellikleri kısaca anlatılacak, bu arada Hz. Peygamber, Sahabe ve ileri gelenlerin bazı hutbelerinin ezberletilmesi sağlanacaktır.
Tarih-i Enbiya ve İslam : (nk iki sınıfta ikişer saat). Birinci sınıfın yarısında Peygamberler Tarihi., diğer yarısında İslam Tarihi; İkinci sınıfta Osmanlı Devleti'nin kurulusuna kadar olan dönem
' okutulacaktır. Peygamberler Tarihi için Cevdet Paşa•nın Kısas-ı En· biya•sının birinci cildi, tsl&ıi Tarihi için Efdalüddin Bey'in Muhta· sar Tarih-i :B:slam'ı seçilecektir. ·
Türkçe (tmıa, K.ıraat, Kavaid) : (ıBirinci sınıfta dört, ikide üç, üç ve dörtte ikişer saat). Birinci ve ikinci smıfta yazma ve okuma
84
ile birlikte Sarf ve Nahiv kaideleri geniş bir biçimde okunarak· tamamlanacaktır. Okuma kitabı olaralk müderrisler tarafından hazırlanacak Kı.raat-i lslfmıiye Kitabı tamamlanıncaya kadar, -Ata Bey'in kitabının birinci ve ikinci kıSmından seçmeler yapılacak, Dil· bilgisi için Atıf ve Mes'ud efendilerin Mükemmel Imvaid-i Osmaniye'. si ders kitaıbı olacaktır.
Farisi : (İlk iki smıfta ikişer saat). Birinci smıfta Muallim Feyzi Efendi'nin . Muf~l Zeba.ıı-ı Farisi kitabının, bitirilmek şartıyla okutulması, bu arada mümkün 9lduğu kadar kelime benettirilmesi; tkinci smıfta Gülist.an ve benzeri kitaplardan seçilecek (hikemi, ictimai, ahlaki) parçalarm okutulması uygun olanlarm ezberletilmesi.
Muhtasar Tarih-i Umumi ve Türk Tarihi : (Üçüncü sınıfta iki saat). Bilhassa Türkler hakkında geniş bilgi verilecek; kısaca da Umumi' Tarilı okutulacak, bunun için de Ahmet Refik'in son olarak basılan Muhtasar Tarilı-i Umumi'si ders ·kitabı olarak seçilecektir.
Muhtasar Tarilı-i Osmani: (Dördüncü sınıfta iki saat). Başlangıçtan günümüze kadar Osmanlı Tarihi'nin özet olarak okutulması, bunun için Ahmed Refik'in Osmanlı Tarihi adlı eserinin ders kitabı olarak seçilmesi.
Coğrafya : (llk. üç sınıfta ikişer saat). Birinci sınıfın yarısında özet olarak fiziki, tabii ve beşeri Coğrafya gösterilmesi, diğer yarısında Asya, Afrika ve Avusturalya; ·İkinci sınıfta Osmanlı ülkesi, Amerika: üçüncü sınıfta Avrupa coğrafyalarının öğretilmesi. Kitap olarak şimdilik fiziki, tabii ve beşeri Coğrafya için tsrnail MüDir Bey'in yeni usUlde yazılmış Coğrafya-yı Umumi; Asya, Afrika ve Avusturalya için Memduh Süleyman Bey'in Coğrafya; Osmanlı Coğrafyası için Safvet, Faik. Sabri ve İbn Nusret Cevad beyterin Coğrafya kitaplarından birinin; Amerika için Memduh Süleyman Bey'in adı geçen kitabının; A vnıpa için Faik Sabri Bey'in kitabının seçilmesi.
Malumat-ı Abla,.kiye ve lctimiHye : (İkinci sınıfta bir saat). Hakkı Behiç Bey'in Malumat-ı Medeniye ve Ahlakiye kitabı okutulacaıktır.
Malumat-ı K3nuniye: (Dördüncü smıfta iki saat). Haydar Rifat Bey'in yeni basılan .kitabı, Fıkıh'a ait kısmı çıkarılıp, eksLlt kalan konular ilave edilmek suretiyle okutulacaktır.
85
Malnmat.ı Fenniye : (Birinci sınıfta iki saat), Satı' Bey'in bi· rinci ve ikinci kısım Dürlls-ı Eşya kitabının okutuıması.
Besib-ı .Ameli : (İlk iki sınıfta ikişer saat). Salih Zeki Bey'in beşinci ve altıncı Hesap kitaplarının okutulması.
Cebir : (Üçüncü sınıfta iki, dördüncü sınıfta bir saat). Üçüncü sınıf için Salih Zeki &y'in Mücmel Cebir Kitabı: Dördüncü sınıf için iz~t Bey'in Cebir kitabı okutulacaktır.
Hendese : (Üç ve dördüncü sınıflarda birer saat). Üçüncü sınıfta daire konusunun sonuna kadar; Dördüncü sınıfta hendese-i musattalıa (düzlem geometri) okunacaık, bunlar için üçüncü -sınıfta Salih Zeki Bey'in İdadilere mahsus Arneli ve Nazari Hendese kitabının birinci kısmının, dördüncü sınıf için ise ikinci kısmının okutulması .
. U stü-i Defteri : (Dördüncü sınıfta bir saat). Matbaa-i Amire Müdürü Hamid Bey'in UsUl-i Defteri kitabının seçilerek okutulması.
Muhtasar Hi.kmet-i Tabiiye ve Kimya : (Dördüncü: sınıfta iki saat). Bazı konuları genişletilmek şartıyla Osman Nuri Bey'in Hikmet ve Kimya kitabının okutlılması.
Mevaüd-i SeJase ve Malumat-ı Ziciiye : (Üçüncü sınıfta üç, dörtte bir saat). Üçüncü sınıftaki üç saat Mevalid dersinden (Meva.tid-i &Iase; Maden, nebat ve hayvan olmak üzere tabiatın. üç aleminden bahseden ilim, tabiat ilmi), iki saatinin hayvaniara ayrılmasıyla
Satı• Bey'in Hayvanat ve bir saatinin .bitkilere ayrılmasıyla Harun er-Reşid Bey'in Nebatat; Dördüncü sınıfın. üçte birinde madeni er, üçte ikisinde zirai .bilgiler gösterilecektir. Bunlardan madenler için Said Bey'in İlın-i Arz ve zirai bilgiler için Faik Bey'in Ziraat Dersleri kitaplarının okutulması.
Hıfsı's-8ıhha : (Üçüncü sınıfta bir saat). Yazılı notlar verilerek okutulacaktır. ·
Hatlar : (Bir ve ikinci sınıfta birer saat). Bu ders için yönergede bir kayıt bulunmamaktadır. Fak~t çoğul olarak gösterilmiş olmasından rik'a yanında başka bazı yazı çeşitleri üzerinde de durulduğunu düşünmemiz mümkündür.
Tali Kısm-ı sanı
Tefsir-i Şerü : (Yedinci sınıfta üç, sekizinci sınıfta iki saat). Yedinci sınıfta Fatiha sftresi ile başlayarak, Fetih sftresinden Cuma
86
süresine kadar ve sekizinci smıfta Cmna'dan Kur'an'ın sonuna kadar CeliUeyn'den okutulması.
Hadis-i Şerif : (Beş .ve altıncı sınıfta ikişer saat). Beşinci ve altıncı sınıfların her ikisinde :B.irgivi'nin Usfıl-i Hadis metni gösterildikten sonra ahlaki, ictimai, öğrenilmesi kolay hadisler okunacaktır. Bu arada Tirmizi'nin Şernill-i Şerife'si öğretilecektir.
Siyer-i Nebi : (Yedinci sınıfta iki saat). Siyer-i İbn Hişam'ın okutulmasına karar verildiyse de yeterli baskısı bulunmadığından şimdilik önce İsmail Hakkı Bey'in Mukaıddemat-ı Siyer-i C.elile-i Nebe.,iye'si tamamlanacak, sonra Buhari'nin Kitabu'l-Megazi'si okunacaktır.
Fıkıh : (Her sınıfta üçer saat). Beş, altı ve yedinci sınıflarda Sadru'ş-Şeria'mn n.ilc!ih ve talak kitaplarından hariç konularının okutulması; Sekizinci sınıfta bu kitabın tamamlanmasından sonra İmam-ı Muhammed'in el-Asar'ının tedrisi kararlaştırıldıysa da yeterli matbu nüshaları bulunmadığından bunlar yerine şimdilik Millteka okutulması.
Ferruz : (Sekizinci sınıf ta iki saat). Sira.ciye metninin okutularak tamam]anması, bu arada uygulamalı çalışmalar yapılması ve Feraiz konuları bittiğinde Tevsi-i !ntikal Kanun-ı Muvalckat'ının okutulması.
Usfi:l-i Fılalı : (Son iki sınıfta dörder saat). Yedinci ve sekizinci sınıflarda bu sene baştan başlamak, diğer seneler yarıya bölünmek üzere Menar şerhi İbn Melek'in okutulması.
İlın-i K.elfun : (Yedinci sınıfta dört, sekizinci sınıfta üç saat). Yedinci sınıfın ilk yarısında Enıali'nin, son yarısında Müsayere metninin sekizinci sınıfta tamamlanmak şartıyla okutulması kararlaştırıldıysa da bu kitabın yeterli matbu nüshası bulunma.dığında-n şimdilik Kaside-i NUniye şe:rıhi Hayali'nin okutulması.
Felsefe : (Sekizinci sınıfta iki saat). İlm-i Ruh'un yazdırılarak okutulması.
l\lantık : (Altıncı sınıfta dört saa.t). Önce Mantıkilmine ait kaidelerle kısımları okutulup, sonra da G.elenbevi'nin Burhan'ınm tedrisi.
Adab : (Altıncı sınıfta bir saat). Gelenbevi'nin Adab risalesinin okutulması.
87
Nab.iv : (Besinci sınıfta dört saat). Besinci sınıfta Evdahn'l. . .. Mesalik'in okutularak tamamlanması kararlaştırıldıysa da, yeterli matbu nüshası bulunmadığından şimdilik Cami'nin okutulması.
Belağat : (Her sınıfta üçer saat). Her sene dörtte biri okutulmak üzere Telhis şerhi Muhtasar'ın tamamlanması, bunun yanında beşinci sınıfta üç saatin birin,de el-Kafi fi İlmi'l-Arô.z ve'l-Ka.vati'· nin okutulması, Muhtasar'ın "dibacesi'~ nin üç derste tamamlanması.
Vaz' : (Beşinci sınıfta bir saat). Vaz-ı neviye ait konular ilave edilmek şartıyla Ali Kuşcu'nun bu isimle tanman kitabının okutulması.
Mükalem.e ve Kitabet.i A.raıbiye : (Her sınıfta birer saat). Her dört sınıfta çok kullanılan cümlelerin tekrarıyla, derslerde devamlı Arapça konuşulması ve öğrencinin . Arapça yazınada belirli bir seviyeye getirilmesi. Böylece Kısm;.ı Ali'de Edebiyat-ı Arabiye derslerini takip edebilmesinin sağlanması.·
IDmbet ve Mev'iza : (Sekizinci sınıfta bir saat). tık kısımdaki esaslara uyularak eğitime devam edilmeSi.
Türk~e Edebiyat : (Beş ve altıncı sınıfta ikişer saat). Recaizade Ekrem Bey'in Talim-i Edebiyat adlı eseri bazı kısımlarının ilave ve genişletilmesiyle okutulacaktır.
lim-i lctinı3. : (Sekizinci sınıfta bir saat). Yazdırılarak okutulacaktır.
Tarih-i Din-i tsıam ve Edyan : (Yedinci ·ve sekizinci sınıflarda birer saat). Yedinci smıfta geçmiş dinlerin, sekizinci sınıfta 1slam dininin yazdui.larak · okutulması.
lim-i Terbiye : (&k:izinci sJ.nıfta !bir saat). Satı' Bey'in Fenn-J Terbiye adlı eseri okutulacaktır.
tım-i İktİsad ve Mali : (Yedinci smıfta iki saat). Ders yılının üçte ikisinde iktisadi~ üçte birinde m.ali olmak üzere, cavid Bey'in . Maluıııat.ı iktisadiye adlı kitabının esas ittihazıyla, malinin yazdın· larak olmtulması.
Hesab-ı Nazari : (Beşinci sınıfta bir saat). Hasip Bey'in kita. bı okutulacaktır.
88
Hendese : (Beşinci. sımfta. bir saat). Kat'-ı zaid (hiperbol), kat's nakıs (elips), kat'-s mükafi (parabol) konularıyla beraber, heniZese-i müoesseme (uzay geometri)'nin okutulması ve bunun için Salih Zeki Bey'in Münhaniyat-ı Müsta.'mele adlı eserinin seçilmesi.
Mihanik : (Altıncı smıfta hir saat). Binbaşı Kamil Bey'in ki ta. bının okutulma.sı..
Müsellesat : (Altıncı sınıfta bir saat). İsmail Hakkı Bey'~ Harbiye Mektebi'nde basılan Müsellesat kitabının okutulması.
İlın-i Hey' et : (Altncı sınıfta iki saat). Ahmed Ziya Bey'in Hey'et kitabının okutulması.
Hikmet-i Taıbüye : (Beşinci sınıfta iki,· altıncı smıfta bıir. saat). Beşinci sınıf için Salih Zeki Bey'in MusaJıhah 'Yeni Hikmet-i Tabiiye, altıncı sınıf için yine aynı yazann Tefeyyüz Kütüphanesi'nce bası. lan Muhtasar Hikmet ve Kimya kitaplarının okutulması;
Kimya : (Beşinci smıfta iki, altıncı smıfta bir saat). Yazdırılarak okutulacaktır.
Hıfzı's-8ıhha : (Yedinci sırufta ibir saat). Aynı şekilde yazdırı· larak okutulacaktır.
Tarih-i Osmani . : (iBeş ve altıncı sınıfta ikişer saat). Yönergede gösterilmemiş olan bu derste, dördüncü sınıfın geliştirilerek okutulmuş olduğunu düşünebiliriz. ·
Kısm-ı All
Te:tsir·i Şerif : (Her smıfta dörder saat). Birinci sınıfta Baka. ra sfı.resinden lWüde'ye, ikinci smıfta Maide'den Yfisuf'a, üçüncü sınıfta Yfısuf'tan Şuari.'ya, dördüncü sınıfta Şuara'dan Fetih sOresine kadar Celaleyn'den okunması .
. Hadis-i Şerif : (Birinci sınıfta iki, diğerlerinde üçer saat). Sagani'nin Meşfu'ik'inin dı:ôacesi haricinde dört sınıfta bitirilmak üze- · re bölünmesi, gelecek sene Kütüb-ü Sitte'den :birinin kabulüyle okunması ve buşekilde ileriki yıllarda Kütüb-ü Sitte'nin sırasıyla okutuı. masının temini.
UsUl-i Hadis : (Birinci sınıfta bir saat). Nevevi'nin · Takrib'i okunacak olmakla birlikte bu seneye mahsus olmak üzere ikinci ve . . - .
89
üçüncü sınıflardaki Hadis-i Şerif dersinin birer saati de yine NeveVi'nin kitabına aynlacaktır.
Fıkıh : (Birinci sınıfta üç, diğerlerinde dörder saat). Dört senede eşit kısımlara ayrılarak Tahavi'nin Şerhü Meanrl-.Asar'ının okutulınası kararlaştırıldıysa da, yeterli matbu nüshası bulunmadığından şimdilik Hidaye'nin tedrisi.
Tarih-i İlın-i Fıkıh : (Birinci smıfta bir saat). "tJmmelul,t-ı kütüb-i fılc1ıi.y.e. ile tabakiit-ı fukaMya dai.r kitaplardan" seçmeler yapı· larak ve yazdırılmak suretiyle okutulması.
Usfı.l-i Fıkıh : (İlk iki sınıfta dört, son iki sınıfta üçer saat). Birinci sınıfta Kadı Adud Şerhi'nin bazı bölümleri takrir edilmek üzere Muhtasar Münteh3. metninin okutulması; iki, üç ve dördüncü sınıflarda her sene üçte biri olmak üzere İbn Hümam'ın Kitabu'tTalırir'inin okutulması kararlaştırıldıysa da ·her iki kitabın. da basılmı.ş yeterli nü.shası bulunmadığından şimdilik Tavzih okutulması.
Felsefe : (!kinci sınıfta iki, diğer bütün sınıflarda birer saat). · Birinci sınıfta uygulamalı Mantık, ikinci sınıfta nazari ve arneli Alılalr, üçüncü smıfta 1Tm-i Maıba'de't-Tabia ve dördüncü sınıfta Felsefe Tarihi, İslam. Felsefesi okutulması, bu sene için her sınıfta baştan başlanarak yazdırılmak suretiyle tim-i Ruh gösterilmesi.
Hukuk ve Kavamn : (llk iki sınıfta iki, son iki sınıfta birer saat). Bu sene her sınıfta genel bir fikir ve temel 'bilgiler verildikten sonra Hukuk'un tarifi, kısımları ve her kısma ait en önemli kanunlarm tanıtılması, öğretimin yazdırılarak devam ettirilmesi.
Edebiyat-ı A:rabiye : (Bir ve üçüncü sınıflarda üçer, iki ve dördüncü sınıflarda ikişer saat). Birinci sınıfın iki saatinde Muallakat-ı Seb'a'nın tama.mlanması, bir saatinde ise Arap Edebiyatı Tarihi'nin yazdırılarak öğretilmesi; tkinci sınıfın iki saatinde Makamitt-ı Hariri'nin baştan en a:z 25 maka.me'sinin okunınası ve bir saatinde ise Arap Edebiyatı Tarihi'ne devam edilmesi; Üçüncü ve dördüncü sınıflarda Divan-ı · Hamase'nin baştan başlanat'ak devam edilmesi.
Hilatiyat : (Üç ve dördüncü sınıflarda ikişer saat). lbn Riişd'ün Bidayetü'l-Müctehid adlı eserinin birinci cildi üçüncü sınıfta, ikinci cildi dördüncü sınıfta okunacaktır.
nın-i Kelam : (Birinci ve ikinci sınıflarda ikişer, üçüncü sınıf-
90
ta üç, dördüncü sınıfta dört saat). Kelam ve Felsefe müderris ve mütehassıslarından, Meşihat Makamı'n.ca seçilecek bir encümen tarafından geniş bir Kelanı kitabı meydana getirilinceye kadar, birinci ve ikinci sınıflar i~in Şerh-i Makasıd'm ilim ve umur-·ı amme bahisleriyle ilahiyat kısmının sonuna kadar; üçüncü ve dördüncü sınıflarda Tehzibü'l ... Kelam'm eşit olarak ikiye bölünüp, dördüncü sınıfta Risa!e.i Hamidiye'nin okutulması kararlaştırıldıysa da, bu eserin yeterli matbu nüshasınm bulunmaması dolayısıyla şimdilik
her smıfta Celal'in okutulınası.
Tarih-i llm-i Keiam : (Birinci ve ikinci smıfta birer saat). Aynı sekilde olusturulacak bir encümen tarafından KeHI.m Tarihi ko-, >
nusımda bir eser yazılıncaya kadar Şehristfuı.i'nin el-Milel ve'n-Ni_. hal'inin okutulması.
3 - MEDARts-t İLMİYE HAKKINDA KANUN
Medreselerle ilgili son önemli değişiklik 5 R~cep 1334i8 Mayıs 1916'da Şeyhülislam tayin edilen Musa Kazın Efendi döneminde gerçekleştirildi. (45 ) Musa Kazım Efendi önce I s l a h-ı M e d a r i s N i z a ın. n a m e s i'nin 13. maddedeki "icazetname alanlar miiderrislik ünvanını ihraz edıerek Istanbul ruus-ı hümayjınuna nail olurlar" fıkrasını kaldırmış, daha sonra ise M e d a r i s-i 1 l m iy e H a k k ı n d a K a n u n'u çıkardarak özde değilse bile, şekilde medreseleri bir kısım değişikliklere tabi tutmuştur. (40 )
10 C.ahir 1335/2 Nisan 1333/2-3 Nisan 1917 tarihli M e d ar i s-i ll m i y e H a k k ı n d a K a n u n 16 maddedir. Kanun ilk maddesiyle, medreselerin Meşihata bağlılıklarını vurgulamakta ve yeniden medrese açma yetkisinin Meşihat'ta olduğunu belirtmektedir. Daha sonr.a Daru'l-Hilafeti'l-Aliyye Medresesi teşkilatını Islah-ı Medaris Nizamnames.i'nden daha kesin bir biçimde ifade eden kanun, bu medresedeki kısım adlarını geleneksel isimler yönünde değiştirmektedir. Buna göre Daru'l-Hilafeti'I-Aliyye Medresesi; İbtida-yı Haric~ tbtida-yı Dahil ve Salın olmak üz.ere üç dereceye· ayrılmakta, bunun üstünde ise M e d r e s e-i S ü Z e y m an i y e bulunmaktadır. Tabiatıyla değişiklik yalnızca isimlerden
(45) Evkaf-ı Hümayün Nezaretinin .. , s. 249. ( 46) Ceride-i ilmiye, s. 26 ( Şaban 1334 ı, s. 633. Medaris-i timiye Hakkında Ka
nun metni: Düstur, II/9, s. 598-600; Ceride-i İlıniye, S. 31 (C.evvel 1335), 1. 877-880.
91
ibaret. değildir. Kanunla "dereaat-ı seld.se" medreselerinin her birinin öğretim süresi üçer yıl olarak belirlenmiştir. Daha sonra uygulamayı düzenleyen nizamnamede buna iki senelik bir ihzdri sınıf da eklenmiştir. Fakat anlaşıldığı kadarıyla bu sınıfa bütün öğrenciler değil, gerek görülenler. katılacaktır. (47) Medresetü'l-Mütehassısin karşılığı olan Medrese-i Süleymaniye ise ondan bir yıl
daha fazla süreli, yani üç yıllıktır. Ders programlarının düzenlen. mesi ve taşra medreselerinin bu üç dereceye göre ayarlanmasınJ Makam-ı Meşihat gerçekleştirecektir. Daha önce 2880 olarak belirlenen öğrenci sayısının 1917-18 ders yılı için 1350'yi geçmemesi hükmü getirilmiş, sınıflardaki öğrenci sayısının da 50'yi aşmaması kararlagtırılmıştır. Medrese-i Süleymaniye : 1 - Tefsir ve Hadis, 2 - Fıkıh, 3 ·- Ketarn ve Hikmet, 4 - Edebiyat olmak üzere dört şubeye ayrılmıştır. Her şube en çok 60 öğrenci alabilecek olup, yeni şube açma yetkisi Makam-ı Meşihat' a verilmiştir.
Müderrislerin alaca1dar.ı ücretler kanunla belirlenmi·ştir.
Daru'l-Hilafeti'l-.Aliyye Medresesi öğrencilerinin yiyecekleri Evka! Hazinesi'nden, giyecekleri Maliye'den verilecek, Medrese-i Süleymaniye öğrencisine ayrıca Maliye Hazinesi'nden 150 kuruş aylık verilecektir ..
Medrese-i Şüleymaniye'den mezun olanlara teazetname ve ista-nbul Ruils-ı Hümayunuı Medresa-i Salın'dan mezun olanlara Ekliyename ile Taşra Ruus-ı HümayunuJ Medrese-i İbtidaiye'nin İbtida..yı H3xic ve Dihil'inden mezun olanlara derecesine göre yalnı"ı~ Ehliyetname verilecektir.. Medrese-i Süleymaniye'yi bitirerek İstanbul Rufıs-ı Hümayfınu'nu alanlara, Müderris ünvanı verilerek kendilerine dersiiimbk tertibinden 400 ilmrus maas tahsis olunacaktı. Bunlar kad-
~- - . '
roya geçineeye kadar muavinlik hizmetinde bulunacaktı. Buraya saıniin · (dinleyici) sıfatıyla devam edenlere vesika verilecekti. Devamlı öğrenciler imtihanları vermeleri haricinde, okudukları şube müderrisleri yönetiminde ve onların belirleyecekleri bir konuda bir risale (tez). hazırlayacaklar.dı. Bu tezin kabul edilmesi gerekmekteydi. (.:<ı)
Daru'l-Hilafeti'l-Aliyye Medresesi ile Taşra Medreselerinin yönetim şekilleri ve mezunların elde edecekleri haklar ( fuyuzat)) ay-
(47) Bkz. Nizamname, Md. 22. ( 48) Nizamname, Md. 28, 30.
92
rıca bu kanunun yürütülmesi çıkarılacak .nizamnamelerle esaslara bağlanacaktı.
Daha önce Isl8.h-ı Medaris Nizamnamesi'nde mezunların alacakları gör.evler çok açık bir biçimde belirtilmemişti. Burada da aynı durum görülmekle birlikte, bu hususun çıkarılacak nizanmame ile belirlenınesi ön görülmüştü. Zaten artık medreselerin başlıca fonksiyonlarının kendilerine müderris ve dersiam dışında, orduya ve sivil kesime dingörevlisi yetiştirmek olduğunu biliyoruz. Medaris-i llmiye Hakkında Kanunda bu konuda bir açıklık getirmemiş, buna karşılık bu husus daha sonra pek de gecikmeden çıkarılan 39 maddelik D a r u'ı.H i l a f e t i'l-A l i. y y e · M e d 1· esesiyle Taşra Me.darisi Hakkında Nizamn a m e (16 Z.hicce 1335/4. T.evvel 1333/3-4 Ekim 1917) ile açıklığa kavuşturulmuştur. (49) Buna göre; Medrese-i Süleymaniye me-. zunları derece-i ihtis.aslarma göre Daru'l-Hilafeti'l-Aliyye Medresesi müderrislikleriyle müdürlüklerine, !müdür muaviııliklerine, müftülüklere, Sahn teşkilatı yapılan taşra medr_eseleri roüdürlüklerine ve rnekatih-i uınfuniye Din dersleri ve Arapça mua.Him1iklerine, Fetvahane müsevvidliklerine, kürsü şeyhliklerine, Sefaret imametliklerine, alay imametine ve bunlara eşdeğer memuriyetlere tayin edileceklerdi.
Medrese-i Salın meznnlan; Meşihat ve Evkaf kalemleri memuriyetlerine,(50) müftü müsevvidliklerine; İbtida-yı Haric ve Dahil teşkilatı yapılan t.aşra medreseleri müdür, müdür muavinliklerine, muaJiimliklerine, teşkilatı yapılmayan yerlerin merkez müderrisliklerine~ tabur imametlerine ve bunlara eşdeğer memuriyetlere tayin edilecekler di.
lbtida-yı Da-hil mezunları; Hafız-ı kütüblüklere, mahalle canıileri imam ve hatipliklerine, ibtidai ve nümfuıe mektepleri Diiı dersleri muallimliğine ve bmılara muadil görevlere tayin edilirler.
lbtid§..yı Haric mezunlan; Köy camilerinin imarnet ve hitabetlerine~ muallinıliklerine ve bunlara eşit görevlere tayin edilirler.
Şüphesiz Daru'l-Hilafeti'l-Aliyye Medresesiyle Taşra Medarisi
(49) Cerlde-i İlmiye, S. 33 (Z.hicce 1335), s. 936-943. (50) Vakıflara memur yetiştirmek için ayn bir okul, ll c. evvel 1329/27 Nisan
1327 tarihli yasa ile Mekteb-i Evkaf kurulmuştu. Bkz. Evkaf-ı Hümayiin Nezaretinde. .• , s. 231; Ayr. bkz. Osman Ergin, A.g.e., c. III-IV, İstanbul,
1977, s. 1522-1530.
93
Hakkında Nizarnname yalnızca mezunların istihdam problemini hallediyor değildi. Nizamnamede medreseterin düzenli çalışmasını sağlamak üzer.e her sınıf memurun görev, yetki ve sorumlulukları ol· duk.ça net bir biçimde ortaya konmuştu. Fakat burada konuyu daha fazla uzatmamak için bu kadarlık bir hatırlatma ile yetiniyoruz. BunÜnla birlikte nizamnamenin taşra medreselerine verdiği teşki · lat ve düzenle ilgili bir iki hususa değinelim. ( 51 ) • Nizamnameye göre; Salın benzeri "dereeClt-ı seltise" medreseleri teşkilatının nereler.de uygulanacağına, M e c l i s-i M e s a ı i h-i T a ı e b e'nin yapacağı inceleme üzerine Meşibat karar verecektir. Bu organizasyonda beldenin müftüsüne de görev düşmektedir.,. Müftü, derecat-ı selase yapılmayan yerlerdeki medreselerin yönetiminde E nc ü m e n-i 1 l m i'nin başkanı olarak fonksiyon icra etmektedir.
Daru'l-Hilafeti'l-Aliyye Medresesi'nin yeni şekli ile Medrese-i Süleymaniye'nin, (52) der.s programiarına sahibiz. Bunların gösteri!· mesi, müessesenin daha iyi değerlendirilmesi açısından yararlı olacaktır. {53 )
MEDRESE-t SULEYMA.NİYE
Tefsir-i Şerif Hadis-i Şerif
Tefsir ve Hadis Şubesi
Usfll-i Hadis ve Nakd-i Rica! Tabakat-ı Kurra ve Müfessirin
Fıkh-ı Hanefi Fıkh-ı Safü • Fıkh-ı Maliki Fıkh-ı Hanbeli UsUl-i Fıkıh mıafiyat
Tarih-i Fıkh
(51) Nizamname, Md. 16-19.
Fıkıh Şubesi
Kürsi Adedi 3 3 ı
ı
3 1 1 ı
3 ı
ı
(52) Daru'l-Hiliifeti'l-Aliyye Medresesi'nin bu sıradaki tam kadrosu için bkz. Ceride-i tlmiye, S. R3 <Z.hicce 1335), s. 959-967.
(53) Nizan:ıname, Md. 27; Ceride-i Umiye, s. 37 (Z.kade 1336), s. 1119-1122.
94
Keia.m ve Hikmet Şubesi
Kelam Tasavvuf Felsefe-i islamiye Tarihi Hikmet-i llaJıiye Mantık
llm-i Nefs ve AhHik Felsefe-i UmUmi Tarihi Tarih-i Edyan ve Din-i islam
Edebiyat Şubesi
Edebiyat-ı Arabiye
Edebiyat-ı Türkiye
Edebiyat-ı Farisiye
Edebiyat-ı Garbiye
Derecat-ı Selase Medreseleri Dersleri :
Medrese-i Salın
I. Sınıf
Dersler Haftada
Saat
Tefsir-i Şerif 2 Hadis-i Şerif 2 Usill-i Fıkıh 3 Fıkh-ı Hanefi 3 Kelam 2 Belağat ve Edebiyat-ı Ar.abiye 3 Edebiyat-ı Türkiye 2 Mantık 2 Felsefe ı
nm-i !ctima ı
Malumat-ı HukUkiye ı
Elsine-i Ecnebiye(*) 2
24 (") Fransızca, Almanca, İngilizce ve ~usca'dan biri.
II. Sınıf
Haftada Saat
2 ı
3 3 2 3 2 3 ı
ı
ı
2
24
3 ı
ı
ı
ı
ı ı
ı
3 1 ı
ı
III. Sınıf '
Haftada
Saat
2 ı
3 3 3 3 2 2 ı
ı
1 2
24
9fi
İbtida-yi Dahil
Tertil-i Kur'an-ı Kerim ı ı ı
Hadis-i Şerif ı ı ı
Fıkıh 3 3 3 K e lam ı ı
Lisan-ı Ar abi 4 4 4 Mantık ı 2 2 tnşa ve Edebiyat-ı Türkiye 2 2 2
~ Umfuni ı ı
·~
~ Osmanlı 2
tslam ı 2 -Malumat-ı Hukukiye ı
.... ~ Hendese ı 2 -
.~ l Ce bir 2 ı -sa Hey' et 3
...... Kimya 2 ı ·~ ~ Hikmet 2 1 ..... .....
·.~ ' Tarih-i Tabii 2 E-ı
Hıfzı's-Sıhha(*) 1 Elsine-i · Ecnebiye 2 2 2
24 24 24
(*) Terbiye-i Bedeniye, ders saatleri haricinde.
lbtida..yi Jmri~
Tertil-i Kur'an-ı Kerim 3 3 2 Sarf-ı Arabi 3 4 Lugat ye !ştikak-ı Arabi 3
(Müka.leme suretinde) Nahv-i Arabi 3 4 Ulum-ı Diniye 4 Türkçe 4 3 3 Farsça 1 1 1
Tarih ısıa.m 1 ı 1 Osmanlı 1
96
- .. + ·- - --
--
R. . t Hesap 2 ıyazıya ·H d en ese
Malumat-ı Ta:biiyye ve Sıhhiye Coğrafya. .2 Husn-i Hat ı
Malumat-ı Medeniye ve HukUkiye ı Elsine-i Ecnebiye (~) 2
23
("') Terbiye-i Bedeniye, ders saatleri haricinde.
fbmri S:oııfla:rı
Dersler
K JA K A ur. an-ı erım
Ulüm-ı Diniye Lugat-ı Araıbiye
(Müka.leme suretinde) Lugat-ı Fa.risiye Türkçe Hesap .Hüsn-i Hat Tarih-i Osnıani Coğrafya
nm-i Eşya <"' >
.I. Sınıf Haftada Saat
5 3 3
2 4 2 2 ı
ı
ı
24
.2
ı ı
ı
ı
_2
23
1 ı
ı
ı
ı
2
23
II. Sınıf .Haftada Saat
5 3 4
2 3 2 2 ı
ı
ı
24
(") Ders saatleri haricinde llam ve Terbiye-i Bedeni ye.
Meşrutiyet döneminde alınan ve ~nmak istenen · bu tedbirler sonucunda medreseler ülke. genelinde· nereden, nereye ulaştılar? Bu makale doğr.udan böyle bir soruya cevap vermek için kaleme alın
. madığı ·gibi, araştırmalarımızın ·bu noktasında böyle genel bii- değerlendirmenin güçlüğünün de bilincindeyiz .. Bununla birlikte med. reselerle ilgili çeşitli şikayetterin devam etmekte olduğunu kaydet-
. iİkten sonra (54) bir kaç hususa temas etmek . de yerinde olacaktır.
(54} örnek : BeyAnu'l-Hak, S. 15, s. 324-325; S. 144, s. 2576-2578; S. 168, s. 2961·2962: s. 175, s. 3074·3075.
97
tkinci Meşrlıtiyet ülke genelinde 3000'e yalmı medrese devralmıştır. (5') Bunlar için iki nizarnname ve hir. kanunla, ayrıca bUnlarla ilgili ayrı bir nizarnname ve bir talimatname çıkarılmıştır. ön. eelilde İstanbul'daki medreseler ele almarak düzenlenmeye çalışıl
mıştır. 1914 Islah-ı Medaris Nlzamna.mesi'nden sonra bir ölçüde. tasra medreseleri de bu düzenlemeler.den nasibini almıstır. Fakat • • içinde bulunulan dönemin bazı ÖZel şartları ve biraz da harp yıl-ları olması dolayısıyla tam olarak başarıya ulaşılmamıştır. Nitekim Daru'l-Hilafeti11-Aliyye ilk kuruluşunda üç bölüm, 12 sınıf ve 36 şube olarak dii§ünüldüğü halde; 1915-16'daıld ikinci öğretim yılında ancak ilk beş sınıfın dörder, diğerlerinin ise üçer. şubesinin açıla;bileceğini görüyoruz. (56 ) Tabiatıyla bu durumda toplaln öğ
renci mevcudu da nizamnamede belirlenen sayının çok altmda kalmıştır. Bu hususu 1334}1915.16 dersyılı sonu sınavlarmdan tesbit etmekteyiz : (37)
tmtfhana giren Geçen BUtünleme Kalan Toplam taleb e
Medr.esetü'l-Mütehassıstn 37 36 ı 37 Kısm-ı .Au 38 31 4 3 38 Kısm-ı sıını 94 57 28 9 94 Kısm-ı Evvel 277 155 90 32 277
66 35 25 6 66
512 214 148 so 512
!stanbul medreseleri Daru'l-Hilafeti'-1-Aliyye adı altmda tek bir medrese olarak düzenlenirken, ilk elde taşra medreseleri için bir şey yapılamamıştı. Aradan bir sene geçtiğinde İstanbul'da Medresetü'l-Mütehassısin toplam 40 öğrenciyle üç şube halinde açılırken vilayetlerdeki medreselerin durumlan .~a ele alındı. Buna göre; "Vi. layat-:ı Osmaniyede bulunan medaris-i .ilmiy.cnin dahi ihyasıyla ge. rek kura ve kasabat için ulum ve fünun-ı kdfiye ile mücehhez imam ve hatip ve vaiz ve müderris ve muallim yetiştirihnek üzere" beşer
(55l T. Zafer Tunaya. İslAmcılık Cereyanı adli eserinde 1910'da bütün Osmanlı ülkesindeki medreseterin toplam sayısını 2490 olarak v:ermektedir. (İstanbul, 1962, s. 88-90); M. Safvet ise Medreselerimiz başlıklı makalesinde bu sayıyı Ocak 1911 tarihi itibanyla 2940 olarak vermektedir. Bu makale BeyAnu'I·Hak dergisinin Uç sayısında yayınlanmıştır. (S. 87, 89, 92 (26 Z.kade/17 Z-hicce 1328/8 Muharrem 1329), s. 1642-45, 1678-80, 1730-33.
(56) Cerfde-i ttmıye, S. 15 <Ramazan 1333), s. 136·1;42. (57) Cerfde-i llmfye, S. ?.3 (C.evvel 1334), s. 523.
senelik olmak üzere birer medrese-i taii.ye kurulması kararlaştırıl· m:ıştı. Programları da hazırlanan bu medreseler, bütçe imkanıarına gôre artırılacaklarsa da ·şimdilik : Bursa, Eskişehir, Uşak, Manisa, Tire, ödemiş, Konya, Kayseri, Karahisar-ı Sahib, Amasya, Maraş, Harput, Kastamonu ve Edirne merkezlerinde açılıyorlardı. (Eylül 1915) (58 ) Bu medreselerin programları. şu şekilde idi: (ı;9 )
'
BEŞ SENELİK TAŞRA MEDRESELERİ MÜFREDAT CETVELİ DERSLER SINIFLAR
ı. 2. 3. 4. 5. Kur·a.n-ı Kerim(·*) ı ı ı ı
Ahlak-ı Kur'aniye ı ı ı ı
Tefsir-i Şerif . 2 2 Hadisi Şerif 2 2 Fıkıh 2 2 3 3 2 tlmi Tevhid 2 Arabi Sarf ve Lügat 5 5 Arabi Nahiv ve Mükaleme . 5 4 2 Türkçe Sarf ve Nahiv Tatbika.tı ve KitAbet 5 5 4 3 2 Tarih-i islam ı ı ı ı ı
Muhtasar Tarih (Umumi, Osmaiılı, Türk) ı ı 2 2 ı
Coğrafya (Umumi, Osmanlı) ı ı 2 Hesab 4 3
Hendese ı ı ı
Cebir ı
Muhtasar ilm-i Heyet ı
uıo.m-i Tabiiye (Fizik, Kimya, Hayvanat, Nebatat, Meadin ve Tabakat) 3 3 2 Hıfzı's-Sıhha ve Tedavi-i İbtidai 2
Ziraat ı ı ı
Malumat-ı Kanuniye ve iktisadiye ve Maliye 3
UstH-i Terbiye ve Talim 2 2
Elişleri ı ı
HutO.t ı ı
Resm-i Hatti ı ı
Terbiye-i Bedeniyye (Haftada 3 gün veya hergün yanmşar saat. bütün sınıflara) İlahi (Haftada 3 gün veya hergün yanmşar saat bütün sınıflara) (*) Sabah namazından sonra veya bundan başka uygun zamanda bir saattan az
olmamak şartıyla okutulur.
(58) Ceride-i İlmiye, S. ı7 (Z.kMe ı333), s. 2ı6. Kanaatimizce burada verilen bilgiler Atay'ın taşra medreseleri ile il2ili tereddütlerini (A.Iil;e., s. 315-6) de giderecek niteliktedir.
(59) İlmiye Saln!lmesl, 668: C~rlde-i timiye, S. 17, s. 217.
99
1916-17 ders yılında taşra medreselerine yenileri eklenmiş (Balıkesir, Bolu, Elmalı, Niğde, Sivas) sayılan 19'u bulmuştu. Bunlarda o sene kayıtlı öğr.enci sayısı 2727 (1047 !stanbul, 1680 taşra) idi. Yıl sonu sınavlarında .1522 öğrenci bir üst sınıfa doğrudan g~miş, 395'i bütünlemeye, 211'i ise sınıfta kalmıştı. 599 öğrenci ise askerHk veya başka mazeretleri dolayısıyla imtihanlara girememişti.("r.) Bunu takip eden öğretim yılında ise (1917-18) medreselere M e d a r i s-i t ı m i y e H a k k ı n d a K a n u n'la getirilen yeni şekille birlikte, taşrada yeni bir merkez daha düzenlenmiş, Kerkük'le birlikte taşradaki düzenli medrese sayısı 20'ye. yükselmiştir. Bunların öğrenci mevcudu 2799 (1082 istanbul, 1717 taşra) olmuş, yıl sonu sınavlarında 1487 öğrenci başarılı olmuş, 427 öğrenci sımfta kalmıştır. Askerlik veya başka sebeplerle sınava gir.emiyenlerin sayısı ise 612'dir. (61 )
DARU'L-FÜNÜN (Ulfun-ı Aliye-i Diniye Şubesi)
Osmanlı döneminde yüksek derecede din öğretimi veren kurumlardan biri de Daru'l-Fünfuı'diD'. 16 R.ahir 1318/30 Temmuz 1316/14 Ağustos 1900'de çıkan D a .r u'l-F ü n u n . N i z a m n am e s i n e göre İStanbul'da kurulan ve 1 Eylül1900'de öğretime başlayan Daru'l-Fünfuı-ı Şahane; Ulôın-ı Aliye-i Diniyye, .Ulfun-ı Riyaziyye ve Tabiiyye ile Edebiyat şubelerinden meydana geliyordu. Ulfım-ı Aliye-ıi. Diniyye şubesi 4, diğerleri 3'er yıllıktı. Ulfun-ı Aliye-i Diniyye şubesine, diğerlerind-en beş fazlasıyla 30 öğrenci, her sene yapılacak imtihan sonucu alınacaktı. Burayı bitirenlere mezuniyet ruU.su verilecek, bunlar çeşitli okullarda görev yapabileceklerdi. ("2) Bu sırada naru'l-Fünfın-ı Şahane Ulfım-ı Aliye-i Diniyye şubesinde şu dersler okutulacaktı :
Tefsir-i Şerif Hadis-i Şerif
(60) Ceride-i İlmiye, S. 32 (Şevval 1335), s. 915. Bu listeler detaylı olup tarafımızdan özetlenmiştir.
{61) Ceride-i İlmiye, S. 40 (Safer 1337), s. 1187; Krş. O. Ergin, A.g.e., s. 133. · Sınavıara katılmayaniann çokluğu -her ne kadar hepsinin askerlik dolayısıyla iştirak edemediklerl listelerde gösterilmediyse de- Birinci Cihan Sava.ı;ı'nın çeşitli yönlerden irdelenmesi yanında, illkenin yetişmiş ve yetiş· mekte olan nesilleri fizerindeki şiddetli erozyonu dolayısıyla da incelenme· sinin enteresan sonuçlar ortaya çıkaracağının ipuçlannı vermektedir.
{62} Düstur Mütenunim, Dersaadet, 1335, s. 199-203.
100
UsUl-i Hadis Fıkıh UsUl-i Fıkıh
·nm-i KeHlm
Tarih-i Din-i !slam (Bunda bi'l-münasebe ei.mme ve ulema-y·ı · alam-ı Islam lıazeratının menakıb ve asar-ı diliyelerinden dahi malıımfit-ı lazım e verilecektir) . ( 63 )
Daru'l-Fünfuı'un genelde, UlUnı-ı Aliye-i Diniyye şubesinin özelde, gelişmesi EmruUa.h Efendi'nin 'Maar..:f Nazırlığı zamanında olmuştur. Bu sırada neşredilen 8 Nisan 1328/21 Nisan 1912 tarihli T a l i m a t n d m e ile Ulfun-ı Aliy~i Diniyye şubesinin pr.ogramı şu şekilde geliştirilmiştir :
T~fsir-i Şerif sekiz şuhfır-ı dersiye
Hadis-i Şerif " " " 'llm-i Ahlak-ı Şer'iye · ve Tasavvuf altı " " UsUl-i Fıkıh sekiz " " Fıkıh " " " Um-i Kelam " " " Siyer-i N ebi iki " " Tarih-i Din-i !slam, Tarih-i Edyan altı " " !Im-i Hil§.f dört " " Edebiyat-ı Arabiye altı " " Hikmet-i Tesri iki " "
' Tarih-i llm-i Fıkıh " " " Tarih-i ll m-i Kelam " " " Arap Felsefesi
,, " "
Felsefe ve Tarih-i Felsefe altı " "(E<I)
Şeyhülislfun Hayri Efendi'nin çabalarıyla çıkarılan Islah-ı Medaris Nizamnamesi'yle yüksek derecede din eğitimi veren Medrese-i Mütehassısiİi'in kurulması üzerine, Daru'l-Fiin·un Ulıım-ı Aliye-i Diniyye şubesi fonksiyonel olmaktan çıkmış ve kapatılmış-
(63) Düstur, I/7, Ankara, 1941, s. 659-664. Daha önceki neşirde dersler gösterilmemişti.
(64) M. Ali Ayni, Daru'l-Fünun Tarihi, İstanbul, 1927, s. 36; Aynca bkz. Ergin, A.g.e., I. 125; Atay, A.g.e., 251 vd.
101
tır. (6.i) Böylece kısa bir devre haricinde dini konularda mütehassıs elemanlar yetiştirme görevini medreseler tek başlarına üstlenmiş olmaktadırlar.
MEDRESETV'L-VAtZIN
Tanzimatla birliikte eğitim.-öğretimde Mektep ve Medrese şeklinde bir ikiliğin ortaya çıktığına değinmiştik. Gerçekten de Tan. zinıatla gelen dönemde, yeni yeni okullar açılmış, medreseler de bunlar yanında varlıklarını devam ettirmişlerdir. Korunmaya de· vam edilen bu müesseseler içerisinde bu sırada, az da olsa, bazı düzenlemeler yapılmaya çalışılırken bir başka gelişme or.taya çık~ mıştı. Bu gelişme genel medrese bünyesi içerisinden bazı kolların çıkması, özel öğretim kurumla.rını:n oluşturulmasıdır. Miıa.l1imMne-i Nüvvab'ı bunların ilki ve en devamlısı olarak tanımaktayız. Ara. dan yarım asırdan fazla bir süre geçtiğinde bu gelişme, yeni bir medrese tarzında karşını.ıza çıkar ki, bunun adı Medresetü'I-Vaizin' ~ dir.
Bilindiği gibi vaiz, dini konularda müslümanları aydmlatan ki· şidir. Bu açıdan ıbakıldığmda Hz. Peygamber'i ilk vaiz olarak ta. nımak mümkllndür. Tabiatıyla tsıam dünyasının değişen zaman ve coğrafyalarında bu görev ulema, dini konulan bilen kişiler. ta. rafmdan yerine getirilmiştir. Osmanlılar sahasında da gerek ca. milerdeki ders halkalarıyla ulema ve gerekse ·belirli gün ve gece· lerde vaizler, müslüman ha.lkın dini konularda aydmlatılmasma
çalışmışlardır. Bilihassa selatm camilerde vaaz ve vaizlere önem verilmiştir. (<6) Halkın vaaz ihtiyacının karşılanmasmda, medrese öğrencilerinin de dikkate değer yerleri vardır. Bunlar billıassa şulıur-ı selaseJ üç aylar denen Recep, Şaban ve Ramazan aylannda öğretime ara verirler, ülkenin muhtelif yerlerine dağılarak, bizzat camilerde görev yapar, namaz kıldırır, vaaz eder, hutbe okur· !ardı. Sonuçta halkın verdiği paratarla (cerre çıkmak) öğretimi·
ne devam etmek için maddi imikana kavuşan suhte (medrese ·öğ. rencisi), aynı zamanda staj yapmış olur, ileride alacağı görevlere kendini hazırlardı. Bu açıdan bu usulü, medreselerin halkla bü-
t 65) Faik Reşit Unat, Türkiye E.ititlnı Sisteminin Gellşlnıine Tarihi Bir Bakış,
Ankara, 1964. s. 49-57; Eınre Dölen, Darülfunun, Tanzimat'tan Cumhuıiyet'e Türkiye AnsJklopedisJ, !stanbul, 1985, c. n, s. 476-7.
(66) Uzunçar§ıh, Ilmiye Teşkilltr, 186.
102
-tünleşmesi, aydının halkın ayağına gitmesi ve halkla kaynaşması, bilginin yayılmasına bulunmuş uygun bir basıta olarak değerlendirmek mümkündür. (67) Bununla birlikte vaizliğin, belirli kural. lara uygun olarak yapılması ve vaizlerin iyi yetişmiş olmalarının gereği açıktır. Biz, çok eski dönemlerden itibaren konunun bu a~ıdan nasıl bir gelişim gösterdiğini şimdilik bir kenara bırakarak, (68)
!kinci Meşrutiyet yıllarına gelecek olursak, bu sırada vaizlerin bazı . tenkitlere muhatap olduklarmı, basında vaazların nasıl olması
gerektiği konusunda fikir ve görüşlerin ileri sürüldüğiİne şahit olunduğunu belirtmemiz gerekir. Biz burada iki örnekle yetineceğiz. Temmuz 1909'da Bey-inn'I-Hak'da yayınladığı uzunca bir ma-
. kalesinde Mustafa Sabri, Meşrutiyet döneminin bu ikinci Ramaza· nında taşraya gigecek taleba-i ulfumın vaazlarında billıassa dikkatli davranmalarını tavsiye ederken, meşrutiyeti anlatmalarını istemesi manidardır. (<D). öı:lenıiş'te müderrislik yapan Mustafa Hakkı Bey'in konuyla ilgili iki makalesinde ise; (10) Kürsüye iki. sebeple
\67) Yahya Akyüz, A.g.e., 53-54. (68) Osmanlılarda müftü, vfliz, imam-hatip, müezzin gibi dingörevlilerinin du
rumlan yeterince araştınlmamış bir konu olarak durmaktadır. 998/1590 tarihli bir kadı beratında, kadılann vaaz etmeleri ve vaizlerin ilmi yeterlilikleri hakkında şu satırlar yer almaktadır: ''Ve kadimdan va'z ve naslhat edeneleri -edeler, anlardan maada kütüb·i tefasir ve ebadis istihracına ka· dir ve va'z ve nasiliate layık olduğuna 'Yedinde temessükü olanlara ettirip maadayı men ederler'' (Uzunçarşılı, ilmiye Teşkilatı, 86). Şeyhillislam Fey· zullah Efendi'nin kadılara gönderdiği bir mektubunda da vaizlerle ilgili şu lfadelere yer verildiği nakledilmektedir : ''Vu'az ve müzekkirine nazar oluna. Körsillerinde mesail-i şer'iye ve mehamm-ı diniye ve ahlak-ı marziyye ta· Hm ve kütüb·i mutebereden rlkak nakliyle kulub-i mü'mintni terkik ve telyin edip, bikayat-ı muzalırale ve altval-i mudaafe rivayetMe idiAl-l berayfl ve ifdt-ı teşdtd ve dalye-i taassuble ilkft-yı buğdll, lsare-ı şah· naden tecennüb edeler. Lakin kütüb·i mutebereden mesAil-i mutemedeyl nakllde Ievme-1 IAimden hazer ile emr-i bi'l-ma'rCil ve enehy-i münkerl terk etmeyip Meal: "Allah, Kitab verenlerden, Onu insanlara açıklayacaksı· nız ve gizlemeyecekslnlz, diye ahlt almıştı." (Al-i 1mran 187) mazmCinunce fukaha-yı tzam beyan ettikleri vech üzere amel edeler. Bu tAüeden dahi na-müstahak olantan minvlil-i sabık üzere arz ederiz", Trabzonlu A.A., Hayretlerim ve ümitlerim, Beynu'l-Hak, S. 132 {29 Şevval 1329), s. 2388. İlk dönemlerde viiizler için bkz. Mücteba U~ur, Va'z, Kıssacık ve Hadiste Kussas, iFD, c. xxvm (Ankara 1986), s. 291-326.
(69) Talebe-i UI-Qma, BeyAnu'l-Hak,. S. 33 (23 C.Ahir 1327), s. 764-768. (70) uıema-yı İslamiye_ ile Hasbihal, Beyanu'I-Hak. S. 34 (2 Recep 1327), s.
795-796; Valzln·i Kirarn İçin Vazife-i Miihimme, BeyAnu'l·Hak, S. 37 (23 Recep 1327), s. 854-857.
103
çıkabileceği belirtiliyordu : "Biri alıd-i ilahiyi ifa~ diğeri velcalet-i Peygamberi'yi icradır"ı bu hususlar.da ulema, ayet ve hadislerle görevlendirilmiştir. Bu önemli görev, geçmiş dönemlerde çok iyi yerine getiriidiyse de, zamanla ihmal edilmiş, bilhassa son elli yıla yak. laşan bir süredir büyük ulema suskunluğu, bazıları "müdalıaneyi" tercih etmiş, bazılan da bu durumdan üzüntü duyarak kenara çe. kilmişler.dir. Sonuçta "o makamdt-ı muazzamarya çok kere menfattııereslerı nddarilar hücıım ederek kendi ferddlıklarını çevirmek emeliyle biçare safdi.l ahali.mizi san'at. ve ticaretlerinden te:nfırı mües. sis-i. medeni.yet ola.n sevgil·i Peygamberimizin isUiize buyurduklar-ı
fakr-u meskeneteı kesel ve atalete davetle 'IY!-esleğ·i lekedarı hays-iyet-i ehl-i ilmi mahv i.Ze ehl--i iktidar ve erbab-ı namus da tahkire hedef" eylemişler.dir. Mustafa Hakkı Bey sözlerine şöyle devam ediyor : "Bu inti.zamsızlık b·ir dereceye kadar i.leri gitti ve müslümanlığa o kadar durg-unluk geldi ki) b·ir sözün aslı müslümanlara müste. nidJ hususan bir sarıklıdan işitilseı o söz ayn-ı hikmet olsa bile manasız kalmaya başladı". Bu durumun nedeni, gerçek din ulemasımn sükutu tercih etmesiyle; "MuhakemesizJ gafil ve belki de cahil vdizlerin kurs-i hitabete geçmesidir." Vaizler maneviyat doktorlar1, din ve dünyada müslümanlara rehber olacak kişilerdir. Onlar daima halkın arasındadırlar ve bu nedenle basından da daha etkilidirler.
Mustafa Hakkı Efendi, bu probleme çare olarak da; her yerde müftülerin başkanlığında birer ilim heyeti oluşturularak, Ramazanda vaaz edecek müderris ve medrese talebelennden vaaza muktedir olanlara bu görevin verilmesini, diğerlerinin yalnızca namaz kıldırmak ve müezzinlikle gör.evlendirilmesini, kürsülere çıkmalarının
men edilmesini teklif etmektedir. Bu iş, şehirlerde daha da önem arzetmekte olduğundan, titiz davranılmalı, vaazlar bir program çerçevesinde yapılmalıydı.
Mustafa Hakkı Efendi, ikinci makalesinde de vaizlerin dikkat etmeleri gereken hususlan maddeler halinde açıklamaktadır. Yazann bu görüşlerinde problemi abarttığı akla gelebilir. Fakat o, bu tenkit ve yol .göstermesinde yalnız değildir. Beydnu'l-Hak'taki bir kaç makale bile, (71 ) şayet dönemin süreli yayınları dikkatlice ta-
(71) Bkz. Viiizlere İhtar, S. 39 (7 Şaban 1327), s. 877-79; A. Atıf, Ramazan-ı Şe-rüde Vaaz ve Nasihat, S. 78 (15 Ramazan 1327), s. 1499-1500; Talebe-i Ulümdan Nureddin, Şeyhülisliim Efendi Hazretlerinin Nazar-ı Dlkkatine, S. 149 (22 R.evvel 1330), s. 2654-56; Talebe-i Ulümdan Hasan Sabri, S. 151 (2
104
ranırsa, bu alanda oldukça yeki'.in tutan tenkitlerle karşılaşılacağı ihtimalini kuvvetle düşündürmektedir.
Sonuç olarak vaizlerin iyi yetiştirilmesi ve her isteyenin kür· süye çıkmasının önlenmesi yönünde tedbirler alınmasının gereği ortaya çıkmıştır. Bir taraftan da dini süreli yayııılar örnek vaazlar yayınlayarak, hizmetin daha iyiye götürilimesi çabalarına başlamışlardır. (72) Alay Müftüsü Mehnıed Şakir Efendi'nin trşadü-1-Gafilin adlı eseri yayııılandığmda Beyann'I-Hak bunu, "ihvan-ı dine ve bilhassa talebe-i ulunı · efen;rlilere tavs·iye" etmekteydi. (73 ) Bu vesileyle hatırlanınası gereken bir girişim de Şeyh Reşit Rıza'dan gelmiştir. O 1910'da geldiği İstanbul'da ortaöğretim çıkışlıların kabul edileceği vaiz yetiştirecek bir medrese kurmak istiyordu. (14)
İşte bütün bunların sonucunda vaizlerin yetiştirilmesi için ye-. ni bir öğretim kurumunun <?luşturulması gündeme geldi. Bu konuda
ilk teşebbüs Udnci Meşr.fıtiyetin :başlarına kadar gitmektedir. 1909'· da medreseleri ıslah için Meşihat'te kurulmuş olan I s l a h-ı M ed a r i s E n c ü m e n iJ medreselerde ihtisastaşınayı ön görüp, Tefsir, Hadis, Fıkıh ... gibi şubelere ayırınış, programlarını hazırlamıştı. lşte bu yeni oluşum içerisinde "vaizin ve miirşid2n" yetiştirmeye mahsus bir şube de önemli yer tutuyordu. Fakat bu girişimden bir sonuç elde edilerneden Encümen dağılmıştı. Bunun üzerine EvK:af Nezareti, kendine bağlı bir Medresetü'l-Vaizin kurmaya karar
R.ahir 1330); s. 2690-92; Talebe-i Uliimdan Kırımi Osman Nuri, Bugünkü Mev'izalar, Aynı sayı, s. 2693-94; Ahmeid Necati, Uiemii-yı Kirarndan Bir Rica, S. 171 (28 Şaban 1330), s. 3009·3010; Mehmed Şükrü, Viiizlerimiz Hakkında Bir Kaç Söz, S. 174 (20 Ramazan 1330), s. 3052-54; C. F., Vaa2 ve Vaizler, s. 175 (27 Ramazan 1330), s. 3072-73; Ayr. bkz. Atay, A.g.e., 222 (Sebilü'r-Reşad, 10/321-2'den na.tden).
(72) örnek: Beyanu'l-Hak, S. 39 (7 Şaban 1327), s. 893 vd. Bu dergide başka örnekler de bulunduğu gibi, bu uygulama daha sonralan da devam etmiştir. Sebilü'r-Reşad'lar yanında, bizzat Meşihat'ın yayın organı Ceride-J İlnıiye'de (Örnek: Ferit Kam'ın Ayasofya Kürsüsünden vaazlan. S. 5l'den itibaren, s. 1333, 1668, 1692, 1729, 1761, 1797, 1859, 1893 ... ) Ders Vekaleti'nden kadılara gönderilen C.ahir 1334/Nisan 1916 tarihli tezkire-i aliy-yede vaaz konusuna dikkat çekilmekte, vaazlann içinde bulunulan zaman ve cemaatin ihtiyaçlarına göre düzenlenmesinin gereği önemle vurgulanmaktaydı. Ceride-i İlmiye, S. 23 (C.evvel 1334), s. 513-14.
(73) Beyanu'l-Hak, S. 80 (6 Şevval 1328), son sahife. Bu vesileyle Osmanlı döneminde kullanılmış olan vaaz kitaplannın geniş bir çalışmada değerlen
dirilmesinin çok faydalı sonuçlar verebileceği kanaatİnıizi belirtmek isteriz. (74} M. Ergün, A.g.mak., 88-89.
105
verdi. Zaten IslBıh-ı Medaris Encüm.eni'nin çizdiği programlar elde bulunmaktaydı. Bunlar tekrar gözden geçirildi. (15 ) Nihayet okul 28 Aralık 1912'de Soğuk~me-V ani Efendi Medresesi'nde öğretiine açıldı. (16) Daha sonra Bayezici Medresesi'ne nakledilecek olan Med~ resetü'l-Va.izin, smavla 20-35 yaş arasmdaıki öğrencileri kabul ediyordu. (71) Okulun ilk müdürü mirlivalıktan emekli Davud Paşa idi. (i~) 1918 yılında ise Evkif-ı İs1Amiye Müzesi Müdürü Ahmet Hakkı Bey'i Medresetü'l-Vaizin'in müdürü olarak görmekteyiz. {79) Kendisine büyük ümitler bağlanmış olan medrese ilk iki yıl içerisinde pek başarılı bir eğitim veremedi. (80) Bu sonucun çok çeşitli sebep-" leri arasında; Medreseye kabul edilen öğrencilere göre pr.ogram düzeyinin yüksekliği, idareci ve öğretim kadrosunun yetersizliği, okulda gerekli disiplinin sağlanamamış olmasım saymak mümkündür. (81 )
Nihayet Hayri Efendi daha Meşlli.at'a atanıp Daru'l-H.il8.fe'yi kurmedan önce, 23 R.evvel 1332!6 Şubat 1329/19 Şubat 1914 tarihli nizamnameyi çıkararak ülkenin ihtiyaç duyduğu nitelikli va.izleri yetiştirmek üzere Medrese tü'!-Va.izin'"i yeniden düzenledi. (82 ) Hayri Efendi, Evka.f Nezar.eti ile birlikte Şeyıhülisla.miığı da ub.desinde birleştjrmesinden kısa bir süre sonra da camilerde vaaz edeceklerle ilgili düzenlemeler içeren ikinci bir nizamnameyi, 0 e V a m i ve M e acid-i ··ş e.,. if e d e V a'z ve Na s i 1ı at E d e o e k U ı e m a H a k k ı n d a Nizamname'yi yürürlüğe koyarak bu konuya verdiği önemi gösterdi. 13 C.evvel 1332!27 Mart 1330/9 Nisan 1914. (113)
(75) H. Medresetü'l-Vitiztn, Sebtlü'r-Reş!d, S. 273 (5 Muharrem 1332), s. 194. (76) Dingörevlileri ve dini müesseselerle ilgili Evkiif Nezareti ile Meşihat sür
tUşmesi, Osmanlı'dan Cumhuriyet'e intikal etmiş bir husustur. (77) M. Ergün, A.g.mak., 86 (Sabah 13 Mayıs ve 29 Aralık 1912 tarihli nüs
halan). (78) Devlet-i Allyye-1 Osmaniye SalnAmesi, Dersaadet, 1328, s. 438. (79) Devlet-i Allyye-f Osmaniye SalnAmesi, Dersaadet, 1334, s. 381. (80) C.F., Vaa.z ve V!izler, BeyAnu'I-Hak, S. 175 (27 Ramazan 1330), s. 3073.
(81) H., Medresetü'l-VAiztn, s. 194·5. (82) Medresetü'l-Vtllztn Niza:mıiAnıesi, Düstur, II/b, s. 212-215; NizamnAme, neş
redildiği sene, buna dayanılarak hazırlanmış olan 89 maddelik; ''Medresetü'l-VAizln Nizamn!\mesi Mueibinee Tanzim Olunan Talimatname" ile bir· likte ayrıca basılmıştır. Medresetü'I-VAztn NizanınAme ve Talimatnamesi, !stanbul, 1332/1329.
(83) Düstur, II/7, Dersaadet, 1336, s. 375; Ayr. bkz. Cerlde·i İlmiye, S. 1 (3 Recep 1332), s. 18-19. Nizamna.me, vaaz ve nasihatın aranan şartlara sahip din bilginleri tarafından yapılmasını temin ve bir takım ehliyetsiz kişi-
106
Nizan:ınameye göre Medresetü'l-Vaiziıı, konularına hakim, tslam dinini hakkıyla bilen ve bunu. anlatabilecek vaizler yetiştirilmek
üzere kur.ulmuştur. Bu husus; "Ahkiim-ı aliye-i Kur'tlniye ve sünen-i seniyye..i N ebeviyye dairesinde mekarim-i ahlakiyeyi ve din-i mübin-i !slamın terakkiyat-ı medeniyeye Mdim .hükm-i eelıle ve mevaiz..i .lıasene-i ictimaiyes-ini neşr ve tamim edecek erbab-ı irşad ve düat (davetçiler) yet-i.ştirrnıek maksadıyla" tesis edilmiştir, ifadesinden açıkça tesbit olunmaktadır. (84 ) Medresetü'l-Vaizin, Evkaf-ı Hümayfın Nezareti Mü e s s e s at-ı tl m i y e M ü düriye t i'ne bağlıdır. Şimdilik gündüzlü olan okul dört sınıf olup, her sene müsabaka imtihanıyla en çok 40 öğrenci kaıbu1 edecektir. öğr.encilere
oku1 gündüzlü olarak devam ettiği sürece, aylık 150 kuruş verilecek, ders yılı ve sınavlar süresince öğle yemekleri temin edilecektir. Okulun basında Evkaf Nezareti'nce atanacak bir müdür bu1unacak, . . . ·bunun nezaretinde yeterince katip, memur, haderne bulunacaktır.
Medr.esetü'l-Yaizin'e yaşları 20-30 arasında, sabıkasız, sağlıklı
ve organ eksikliği veya kekemeliği olmayan öğrenciler alınacaktır. Bunlar kabu1 için giriş sınavlarını ayrıca kazanacaklardır. Mezuniyet sonrası, Nezaretin gösterdiği görevde dört yıl mecburi hizmetli olarak çalışmayı ka:bul edeceklerdir..
Mezuniyet sınavlarında Meşlhat Makamı ve Harbiye Nezaretl'n-
lerin vaaz diye hurafe yaymalarını önlemek, hissiyat-ı islamı rencide olmaktan kurtarmak üzere hazırlanmış, kabulünden sonra da mülki amir· lere, Meşihat ve Vakıflar teşkilatı görevlilerine tebliğ olunmak üzere bütun vilayet, müstakil livalar ve mutasamflıklara 21 Nisan 1914'te gönderilmişti. Kadılara, müftülere, cami görevlilerine mükellefiyetler yüklemekte idi.
(84) Bu vesileyle O Ergin (Türk Maarif Tarihi, c. 1-2, s. 160)'in yukarıda
nizamnamesinin birinci maddesinden aynen aktardığımız ifadelerle hemen hemen aynı kelimeleri ihtiva eden ve kendisinin "esbab-ı mucibe" dediği : "Ahkiim-ı iiliye-i Kur'Aniye ve sünnet-i Nebeviye dairesinde mevaiz-i ha· sane-i fetimaiye icrasıyla din-ı · mübin-1 İslamın müessis-i. medeniyet ve fazilet olduğunu cihan-ı insaniyete neşr :edebilecek erbab-ı kemali yetiştir
mek üzere" <Bu ifade Evkiif-ı HümayQn Nezaretinin ... , s. 232'de de bulunmaktadır) ibaresine dayanarak "bu medrese vaiz yetiştirmekten ziyade propogandacı, din naşirleri için açılmış adeta bir misyoner mektebidir" şeklindeki görüşüne katılma imkanı bulamadığımızı belirtmek isteriz. Aynı tenkidimiz O. Ergin'e dayanarak Medresetü'l-Vaizin için "bir İslam misyoner okulu idi" ifadesini kullanan M. Ergün için de geçerlidir. (A.g.mak., 86); Krş. Osman öztürk, İslam Türk Medeniyeti Tarihi, Ankara, 1976, s. 149.
.107
den ikişer mümeyyiz de hazır bulunacaktı. Mezunlar askeri birlikler imamlığına ve vaizlik gibi görevlere imtihansız atanacaklardı. Artık selatm camilerdeki vaizliklere (zeyl meşilıatler-i.ne) ancak Medresetü'l-Va.izin mezunları bulunmadığı takdirde, hariçten imtihanla başkaları atana;bilecekti. 15 Ağustos 1913 tarihli T e v c i lı-i C ih a t N i z a m n a m e s i'nde göreve kabu1 için yapılacak vaizlik sınavında; Adaya Halebi'den on satırdan az olmamak üzere yeteri kadar ibare harekelettirilip, tercüme ettirilir, bundan sonra da ibadet ve kelam konu1armdan üçer soru sorularak yazılı sınav yapılır hükmü getirilmişti. (BS)
Medresetü'l-Vhlzin' de okutulacak dersler suniardı : Tefsir-i Se-, ~
rif, Hadis-i Şerif (Usfıl-ı Hadis dahil), 1ım-i Kemm (Kelam Tarihi 'lıı.hil), İlm-i Fıkıh, tım-i UsUl-i Fıkıh, Feraiz (İntikal Kanunu dahil), Siyer-i Nebi, Truilı (İslam, Osmanlı ve Türk, Medeniyet, Dinler· tarihleri), Coğr.atya (bilhassa Osmanlı ve İslam Coğrafyası), Edebiyat.ı Osmaniye, Edebiyat-ı Arabiye, Edebiyat-ı Farisiye, Riyaziyat (Hesap, Hendese, Cebir), tım-i Hey'et (AmeJi surette), Tabiiyyat (Hikmet, Kimya, Mevillid-i SeJase), Felsefe (tım-i Mantık, Alıval-i Ruh, Ahlak, Maba-de't~Tabiiye, Tarih-i Felsefe ve bilhassa Felsefe-i İslamiye), Malumat-ı Hu1knkiye (Muhtasar nazarlyat, kavallin ve mzamat-ı hukukiye ve cezaiye ve vakfiye ve ceınait-ı İslamiye teşkilatı vesaire), tlm-i tktisad ve Mali (Kavaniıı ve Nizanı3.t-ı Maliye dabil icınalen gösterilecektir), Hıfzı's-Sıhhaa ( Arneli surette müdavat-ı ibitidaiye dahil gösterilecektir), ffitabet v~· Mev'iza (nazari ve ameli), Terbiye-i Bedeniye.
Medresetü'l-Vaizin'in Mayıs 1915'te her sınıfa göre ders programı ve öğretim kadrosu ise şöyle idi : (B6)
(85) Düstur, Il/5, s. 613, md. 32. (86) Ceride-i İlmiye, S- 9 ( EvAil-i R.evvel 1333), s. 573-576.
108
,_, o co
Günler
Cumartesi
Pazar
Pazarteı.ıi
Salt
Çarfjaınba
Per~embe
Cumartesi
Birinci Saat
9
Hadis-i Şerif
Şükrü Efendi
Ders Dakika
00
ilm-i Kelfun
Şevketi Efendi
Hadis-i Şerif
Şükrü Efendi
İlın-i Keldm
Şevketi Efendi
Hesap
Davud Paşa
Hitabet ve Mev'iza
Mithat Cemal Bey
BİRİNCİ SINIF
ikinci Saat
lO
Ders Daldka
15
Cografya-yı UınOmi
Ali Tevfilı: Bey
Edebiyat-ı Parisiye
Hüseyin Daniş Bey
Coğrafya-yı Osmani ve İslami
Ali Tevfik Bey
Coğrafya-yı Umumi
Ali Tevfik Bey
Edebiyilt-ı Osmaniye
Akif Bey
iKtNCİ SINIF
Muamelat-ı Hukukiye Tefsir-i Şerif
Mehmed Celaleddin Bey Mustafa Efendi
Ü~üncü D.ers Saat Daldlca
. 12 30
Tarih-i Umfimi
Ali Tevfik Bey
Türk Tarihi
Yusuf Akçura Bey
Hesap
Davud Paşa
Tarih-i Umumi
Ali Tevfik Bey
Hendese
Davud Paşa
Siyer-i Nebi ve Tarih-i İsiflm
Mustafa Asım Efendi
Tarih-i Osmani
Ata Bey
Dördüncü Ders Saat Dakika
ı 45
Tarih-i Osman!
AU\ Bey
Terbiye-i Bedeniye
Selim Sırrı Bey
ilm:i Fıkıh
Sadık Efendi
Edebiyat-ı Arabiye
Maruf Musafi Efendi
İlın-i Fıkıh
Sadık Efendi
Terbiye-i Bedeniye
Selim Sırn Bey
Usfil-i Fıkıh
Harndi Efendi
ı
''\ i'
ll ~ 1 ,, "
..,... Pazar ~
Pazartesi
Salı
Çarşamba
Perşembe
Cumartesi
Pazar
Pazartesi.
Salı
Çarşamba
Edebiyftt-ı Farisiye
Hüseyin Dliniş Bey
11m-i Fıkıh
üsameddin Efendi
İlm-i Fıkıh
üsameddin Efendi
Hikmet-i Tabiiye Raif Yesari Bey
Hadis-i Şerif
Şükrü Efendi
Cebir Davud Paı;a
Hadis-i Şerif ŞUkrü Efendi
tım-i Kelam
Malkaralı Emin Efendi
EdebiyAt-ı Osmaniye Ata Bey
tim-i Kelam
Malkaralı Emin Efendi
Siyeri Nebi ve Tarih-i Us'Qli Fıkıh
İsl!\m . Harndi Efendi Mustafa Efendi
Tarih-i UmQmi Hitabet ve Mev'iza Abdurrahman Şeref Bey Mithat Cemal Bey
Edebiyat-ı Aralıiye
MAruf Rusafi Efendi
Tarih-i Edyan Mahmud Esad Efendi
Hıfzı's-Sıhha
Mustafa Münif Paşa
Kimya Osman Nuri Bey
Edebiyat-ı Arabiye
Fehmi Efendi
ilm-i Fıkıh üsameddin Efendi
ÜÇÜNCÜ SINIF
Tefsir-i Şerif
Musa KAzım Efendi
tım-i Kellbn
AbdUUatif Efendi
Tefsir-i Şerif
Musa KAzım Efendi
Hey' et Fatiri Efendi
Hadis-i Şerif
Mekki AzzQz Efendi
UsQJ-i Fıkıh
Harndi Efendi
Felsefe Uslll-i Fıkıh
Mehmed Ali Aynt Bey Harndi Efendi
Hikmet-i Tabliye RAif Yesart Bey
Mevaıtd-i Selase MUştak Bey
Terbiye-i Bedeniye
Selim Sırn Bey
Tarih-i UmQmt Abdurrahman Şeref Bey
Tef~ir-i Şerif
Mustafa Efendi
Terbiye-i Bedeniye
Selim Sırrı Bey
Hitabet ve Mev'iza Salih et-TQnusi Efendi
Terbiye-i Bedeniye
Selim Sım Bey
Edebiyat-ı Osmaniye
Atil Bey
ilm-i Fıkıh
Üsameddin Efendi
Mevalid-i Sellise
MUştak Bey
...... ......
......
Perşembe
Cumartesi
Pazar
Pazartesi
S ah
Çarşamba
Perşembe
İlm-i KeiAm
AbdUIIatif Efendi
İlm·i Feraiz ve İntikitl Kanunu
Şevket Efendi
11m·i KeiAm AbdUIIatif Efendi
Tefsir·i Şerif
Ahmed Mahir Efendi
Felsefe Mehmed Ali Aynt Bey
flm-i Ketarn AbdUUatif Efendi
Tefsir-i , Şerif Ahmed Mahir Efendi
Hadis-i Şerif
Mekki AzzQ.z Efendi
DÖRDÜNCÜ SINIF
ilm-i iktisad ve Mair Niyazi Asım Bey
ilm-i Fıkıh
Tavastı Hasan Efendi
Tltrih-i Medeniyyet.
Alıriıed Refik Bey
tım-i Fıkıh
Tavaslı Hasan Efendi
ilm-i iktisad ve Mali Niyazi Asım Bey
Tarih-i Medeniyyet
Ahmed Refik Bey
~,,, ._ ___ ~-~·---·M«v~,,,,.,~ "'"''''' 0_,_,.,,,,,~,--------,
Hitabet ve Mev'iza SAlih et-TQnusr Efendi
İlm·i İctimA ve Terbiye Diyarbakırlı Ziya Bey
Kimya
Osman Nuri Bey
Hikmet-i Tabliye
Rllif Yesarr Bey
Hadis-i Şerif
Mekkt AzzQz Efendi
Terbiye-i Bedeniye
Selim Sım Bey
Hadis-i Serif Mekkı AzzQ.z Efendi
Terbiye-i Bedeniye
Selim Sım Bey
UsQI-i Fıkıh
Hamdi Efendi
Terbiye-i Bedeniye
Selim Sırrı Bey
Terbiye-i Bedeniye Selim Sırrı Bey
V aizlikler daha çok vakfiyelerle düzenlenen cihet (görev) 'ler olduklarından, Evkaf Ne.zareti'nin bu görevlere tayin edeceği kişileri kendisine bağlı kuruluşlarda yetiştirmek üzere kurduğu Medresetü'l-Vruzin(Si) hedefine ne kadar ulaşmıştır? Bu konuda Şer'iye V ekaleti Tedrisat ~lüdir-i Uruilmisi Aksekili Alıın8d Harndi'nin vekale te sunduğu bir raporda önemli bilgiler bulunmaktadır :
Aksekili A. Harndi raporunda bu sırada (Safer 1341/Kasım 1922) vaizlerin durumlarının hiç de -iyi olmadığım belirttikten sonra, Medresetü'l-Vaizin'in çalışmaları ile ilgili şu bilgileri vermektedir : Medresetü'l-Vaizin açıldığında kaydolan talebinin sayısı 150'yi geçtiği halde, bunlardan büyük bir kısmı öğrenimlerini tamamlayamada.rı Birinci Cihan Savaşı'nda şehit düşmüşl.er, böylece okulun gelişmesi mümkün olamamıştır. Okul bir sene de kapalı kalmış, iyice değer yitirmiştir. Sonuçta medreseden bugüne kadar ancak 40 kişi mezun olmuş, bunlardan da yalnızca yedi-sekizi kürsü şeyhliğine tayin edilmiştir. Geri kalanlar parişan olmuş v:e medreseye rağbet de azalmıştır. (SS) Tabiatıyla bu olumsuz sonuçta en büyük pay savaşın getirdiği büyük sıkıntılara aittir.
Medresetü'l-Vaizin 1919 sonlarmda yine . Evkaf' a bağlı olan Medresetü'l-Eimme ve'l-Hntab-l ile birleserek Medresetü'l-İrsfu:l adı ' ~
altında Daru'Hfiknıeti'l-İslfuniye'ye dolayısıyla Meşihat Makamı'na
bağlanmıştır.
MEDRESEl'Ü'L,.EİMME VE'L-HUTABA
Bütün islam toplumlarında olduğu gibi, Osmanlılarda da imamlık büyük önem taşımaktaydı. Çünkü imam yalnızca namaz kıldıran kişi değil, çok ileri derecede fonksiyonlara sahip bir şahsiyetti. Bu nedenle onun iyi yetişmiş olması her bakımdan gerekliydi. (~1 ) Vakıf camilerde görev yapan imamlar, · vakfiye şart
larına göre tayin edilir ve belirli ücretlerini alırlardı. Tanzimattan itibaren "TevC'ih-i Oi.Juit'' nizamnameleri onlarm göreve giriş esas--- -·-----187 J Hüseyin Hatemi, 19. YüzYılda Medreseler, Tanzimat'tan Cumhuriyet' e Tür·
kiye Ansiklopedisi, c. II, s. 508. 188 ı Aksekili 1922'de vaizler için; "Maatteessüf bugün vaizler, erbab-ı ukülü
ağiatacak bir derekeye inıniştir'' diyor. Bkz. Medresetü'l-İrşad, Sebilü'rReşad, S. 538-9 ( Safer 1341 ı, s. 142-3.
(89) O. Ergin, A.g.e., s. 162; z. Kazıcı, Osmanlılarda İınamlık, 109.
112
larını düzenliyordu. (SU) Küçük. cami ve mescidlerde hatipliği de şahıslarmda birleştiren imamlara karşılık, büyük camilerde ayrıca
hatip bulunurdu. Bilindiği gibi tı.at~bin vazifesi minherden hutbe okumaktı ve bu da önemli bir gör.evdi.
Osmanlı döneminde bütün ilmiye sınıfı gibi imam, hatip ve diğer cami görevlileri genelde medreseden yetiş'iyorlardı. Tabiatıyla bunların en üst derecede bir öğretim görmeleri şartı yoktu. Bununla birlikte devletin, tebaasma en yakın birimleri olmaları dolayısıyla, yakın ilgisine neden oluyorlar.dı. (9ı) Bütün bu . sebeplerle zaman zaman imamlarla ilgili şikayetlere rastlanmaktadır. 1896'da köylerdeki imamlardan aynı zamanda öğretmen olarak da faydalanılması düşünülmüştü. Bunun için "muallim-imam" veya "imammuallim" yetiştirilmek üzere Sancak merkezlerinde birer Daru'l· · Mu.a.Ilimin açılması fikri ortaya atıldı. Böylece köy imamlarmdan öğretmen olarak da faydalanılması mümkün olacaktı. Fakat bu fikir uygulanamadı. Yine· aynı senelerde, mevcut köy hocalar.inm,
(90) Birinci ve ikinci tertip düsturlarda yer alan tevcih·i cihat nizamnameleri : 8 Z.kade 1286/9 Şubat 1870 tarihli, Düstur, 1/2, s. 177-1 79; 10 Safer 1290/9 Nisan 1873 tarihli, Düstur, 1/3, 500-504; 2 Ramazan 1331/15 Ağustos 1913 tarihli, Düstur, ll/5, s. 608-617. Bu tertip düsturlarda konuyla ilgili başka mevzuatı da bulmak mümkündür. Bu konuda ayr. bkz. Ahmet Akgündüz, tsıam Hukukunda ve Osmanlı Tatbikatında Vakıf Müessesasi, Ankara; 1988, s. 264 vd.
(91) İmanılık ve hatipliğin Osmanlı dönemindeki durumu da diğer dingörevlilerı gibi, yeterince araştınlmamış bir konudur. Bunun görebildiğimiz tek is· tisnası Ziya Kazıcı'nın küçük çalışmasıdır. Osmanlılarda İmamiık, Nesil, S. 39-41 (Aralık 1979, Ocak-Şubat 1980), s. 109·111. 1831'de Takvim-i Veka}li'· nin çıkanlmasına karar verildiğinde, devletin bu resını gazetesinde ya-· yınlayacağı görUşlerinin, halka intikal · ettirilebilmesi için imamlar tarafından halkın topluca bulunduğu yerlerde okunmasının düşünülmesi entere· sandır. Bkz. N esimi Yazıcı, Tılkvim-1 Veka}li Belgeler, Ankara, 1983,. s. 78-81. Feyzullah Efendi'ye atfedilen bir mektuba göre ise; ŞeyhillislAm ka· dılarından imamtarla ilgili şu hususlara dikkat etmelerini istemiştir. "Ev· vela her beldede olan eimme ve hutaba ihtiyar ve tefahhus olunup akide·i ehl-i sünne ve'l-cem!\ate ve tecvid-i Kur'lin-ı azimü'~-ş~nı ve mesail-i sal!\ta habtr ve Alim ve mUnafi-i iktida olan umtlrdan mütev~ ve sMim olan· lar mahallerinde takrtr ve bu halAI-i selasede halel ve noksanı olanlardan . mUstaidlerini teallüme cebr ve tahsite kasr edip madtlmu'l-istidadlanrı. yerlerine evsM·ı selase ile muttasıf ve . ihtiyar-ı cemaatle iktidaya salih ve müstahak olan kirnesneleri tayin ve. arzlarını sUdde-i seniyye-i saltanat-ı ulyaya irsal edesiz" A.A., Hayretıerlm ve Ümltler.lm, Be}'Anu'l-Hak. s. 132, s. 2388.
113
kaza merkezlerinde kursa tabi tutularak, kısa sürede usUl-i cedide üzere yetiştirilmeleri düşünüldüyse de, sonucun ne olduğunu bilememekteyiz. (92)
Haziran 1892 tarihli bir belgede köy imamlarının okullarda ders vermeleri açısından yetersizlikler.inden bahsedilmektedir. (93 )
İmamlarla ilgili olarak yapılacak araştırmaların yararlı sonuçlar elde edilerek konunun aydınlatılmasına katkıda bulunacağı ve bu nun gerekli olduğunu vurgulayarak biz inceleme dönemimize döne· lim. Şubat 1911'de Anka.ravi Rif'at (Börekçi ?) , taşra müftü ve müderrislerine seslendiği bir makalesinde; "Taşra.da ve ale'l-lıusus karyelerde munsifane söyleyecek isek bir kısmını istisna edersek bazı eimme ve hutabanın alıvali ilmen o kadar müşevveşdir ki~
beynlerinde seviye-i irfan asla tasavvur edilemez ... " dedikten sonra, ibareyi anlayamadıklarını, bazılarının okuduğu hutbeyi anlayamadığını, hatta; "namazın sıkhat ve fesadından~ kerahet ve adem-i kerahetirulen bi-haber olarak eda ettiği veya ettirdiği ve sahih olduğu zu'munda bulunduğu salatı şüpheli. .. .'' dedikten sonra, köylere imam yetiştirmek konusundaki görüşlerini ortaya koyuyor. (9~) Temmuz 1919' da Bursa Orhaneli kazası D a r u'Z.H i k m e t i'l-A l i yy e E n c ü m e n i~ Ramazan ayındaki irşad programı ile ilgili olarak, "cimme-i kuranın ekserisinin iktidarsızlığından" bahsetmekteydi.(95) Eylül 19221delti durumu ise Aksekili A. Hamdi; ·"Bugün binlerce köylerimiz vardır ki kendilerini tenvir ve irşad edebilecek imamdan, hatipden hatta ezan-ı Muhammediyi okuyacak müezzin. den malırumdur'',(l\5) şeklinde ifade etmektedir.
Bu son iki tesbit tarih olarak geç olmakla birlikte, Meşrutiyet dönemine girildiğinde, imam ve hatipler açısından da ülkenin ihtiyaç içinde olduğunu düşünmemiz mümkündür. !şte bu nedenle 1913'te Medresetü'I-Eimme Ve'l-Hutaoo kurulmuştur. {97 ) Bu medresenin ders programı şu şekilde idi :
(92) Bayram Kodaman, A.g.e., s. 241. (93) BOA, Y. A., Res., 58, 24. (94) Bayezid DersiAmlanndan Ankaravl Rıfat, Taşra Müftü ve Müderris Efen
dUerinin DQş-i Harniyet ve FetAnetine, Beyanu'I-Hak, s. 98 (21 Safer 1329}, 1830-31.
(95) Ceride-i tlmiye, S. 47 (Şevval 1337), s. 1476. (96) Yeni tsıam Medreseleri Hakkında Mübim Bir Rapor, Sebllü'r-Reşad, s. 522
(23 Safer 1341), s. 13. (97) O. Ergin, A.g.e., s. 162-163. Bu okulun nizamnamesini bulamadık. DUs
turlarda kaydedilmeyen nizamnamenin belki hiç hazırlanmamış olması· da
114:
1.
İmam ve Hatipler Kısmı : Kur'an-ı Kerim nazariyatı ve tatbi· katı, Maiııın.a.t-ı Kanuniye, ilm-i Keıam, Abkam-ı Nilcl.lı ve Talak, IDiiabet-i Aralıiye Nazariyatı, Türkçe mtabet, A.hkinı-ı tbadet.
Ezan ve :iia1ıi Kısmı : (Müezzin olacaklar için) Kur'an-ı Kerim Nazariyatı ve Tatbikatı, .Alıkam-ı İbadet, Ezan ve tıahi Nazariyatı ve Tatbikatı.
Bir yıl süreli bir kurs gibi düşünülebilecek olan bu o~ulda ne kadar öğrenci bulunduğu hakkında şimdilik kesin verilere sahip değilsek de, fazla bir varlık gösterernemiş olduğUnu ifade etmek yanlış olınayacaktır. Nitekim 1335 R/1919 senesi sınav sonuçlarına göre, Eimme ve Hutahl kısmı birinci sımfında(98 ) altı öğrenci yılsonu
imtihanlarına katılmış, bunlardan üçü sınıfta kalmış, biri aliyyülala, diğer. ikisi ala derecesi ile ·başarılı olmuşlardır. Ayın sene Ezan ve :tıaJıi kısmından yedi öğrenci sınavıara ·katılınış, bunlardan biri kalmış, biri vasat, üçü ala ikisi d~ aliyyülaıa derecesi ile başarılı olmuşlardır. Maamafih burada bir husus dikkati çekmektedir. Eimme ve · Hutaba kısmına kayıtlı dört öğrencinin isimleri ıEzan ve llaru kısmında da geçmektedir ki, bu durum Medresetü'l-Eimme Ve'l-Hutaba'nın birinci sınıfındaki toplam öğrenci say1sının 1S değil, 9 olduğunu gösterdiği gibi, bir öğrencinin aynı zamanda iki kısma birden devam edebildiğine işaret etmektedir. (99 ) Anlaşıldığı
kadar.ıyla Medresetü~l-Eimme Ve11-Hutaba, ülkenin ihtiyaçlarıyla
mütenasip bir müessese olarak düşünülmemiş, bunun sonucunda da yeterli ilgiyi görememiştir. Zira ders programı, buramn bir okuldan çok bir kurs durumunda bulunduğuna işaret etmektedir. Nitekim bu durum Ağustos 1913 tarihli T e V c i h-i c Ch a t N iz a m n a m e s i'nden de anlaşılmaktadır. Bu nizamnamede imarnet ve hitabet için ar.anan şartlar, okul müfredatımn çok üzerinde, şu şekilde tertip edilmişti: Halebi'den :beş satırdan aşağı olmamak
mümkündür. Bununla birlikte ileride yapılacak araştırmalarla biç değilse
bir talimatnamesini nelde edilmesini temenni ederiz. (98) Buradaki birinci sınıf kaydı Ceride-i tımiye'deki sınav sonuçlarında geç
mektedir. Halbuki İstanbul Müftülüğü'ndaki Şer'iye Sicilieri Arşivi'nde konuyla ilgili defterde böyle bir kayıt olmadığı gibi, burada birinci sınıfı
bitirmiş gösterilen ö~rencilerin hemen sınav sonunda şahadetn!mlelerini aldıkları tesbit edilmektedir. Bu konuda ilgisini bizden esirgemeyen Ş.S. Arşivi'nin değerli uzmanı Doç. Dr. AlıdUlaziz Baymdır'a teşekkürlerimizi su· narız.
(99) Cerlde-1 tlmiye, S. 48 (Z.kAde 1337) s. 1515-16; Krş., Atay, A.ıı.e., 311-2.
115
üzere ibare Iıarekelettirilip tercüme ettirilecektir. Aynca. ibadef ve nikaha ait Fıkıh konularmdan beş, Keiaın ve Tecvid'den üçer soru sorulacaktır. Yazılı olan btı sınavdan sonra bir a ş r-ı ş e r i·t okutulacak; Tecvid tatbikatı, 'eda ve seda durumuna bakılacaktır. Bu nizamniim.ede müezziİılik için ise, kendi göreviyle ilgili fıklıi konularmda sözlü sınav ön göriilınektedir. · M:üezzinlere ayrıca bir aşr-ı şerif okutulacak, tecvid, eda-sedası kontrol edilecektir. İmamHatip ve Müezzin için hafızlık şart olmamakla birlikte, adaylarm puanlarının eşitliği halinde. tercih sebebi olacaktı(100)
MEDRESETlJ'L-tRşA.D.
Evka.:f-ı Hüm.ayfuı Nezareti'ne bağlı olarak açılmış olan Medre· satü'I-V3.izin ve Medresetü'l·Eimme Ve'I-Hutaba 1919 senesi sonunda Medresetü'l-lrşad adıyla iki şube halinde birleştirilı:ılişler ve yeni medresenin yönetimi Meşihat'a bağlı olan Daru'l-Hiknıeti'I.tsW.nıi.ye'ye verilmiştir .
. Yeni dönemde Vaizin şubesi üç seneliktir ve her yıl 10 öğrenci kabul edecektir. Bu talebeler, diğer yüksek okul öğrencilerinin hak~ larına sahip olacaklar, Daru'l-Hila.:fe'dekiler gibi yedirilip-içirilecek· ler, ayrıca aylık 1Wer kuruş alacaklardır. Mezunlardan ruus alanlar zeyl meşihatlerine, kara ve deniz askeri kita imamlıklarına, vilayet, liva ve kasSJba v§.izliklerine tayin edilecekler.dir. lmam-Hatip şubesinde ise. öğretim iki sene olacaktı ve mezuniyetlerinde asaleten veya veka.Ieten imarnet ve hitabet ile müezzinlik görevlerine münhasıran bunlar ?f:ayin olunacaklardı. ( 101 )
Medresetü'I-trşad'm ders programı şu şekilde belirlenmişti :
Vruzin şubesi : Tefsir-i Şerif, IDiilis-i Şerif_, tini-i Ke:tam, tım-i Fıkıh, tim-i Usôl-i Fıkıh, Feci.iz, Ahkfum-ı Evkaf, Mezarub-i islamiye ve Turuk-ı Aliyye. Edyfuı, tım-i Ahlak, Siyer-i Nebi ve Th.rih-i tsıam, Edebiyat-ı Türkiye ve Inşa, Edebiyat-ı Farisiye, Tarih-i Felsefe, İlm-i lctima, Hıfz's-Sıhha, mtabet ve Mev'iza.
Hutaoo ve Eimme ır;ubesi : Tertil-i Kur'an-ı Kerim,. Fıkıh, T~
(100) Düstur, II{5, s. 613-14, md. 33, 34, 37. (101) Certde-i lımtye. $. 51 (R.evvel 1338), s. 1639-41. Burada metindeki esas·
ları içeren nizamnamenin tasdik edilmek üzere oldu~u kayıtlıysa da biz göremed ik,
116
vid, Hadis-i Şerif, nan suver-i şerile tefsirlJ tim-i Vüotih.·ı Kıriet, Ahlak, Hitabet, Maiun:ıat-ı Kanuniye, Usôl-i tnşa, Miisiki. -
Bu yeni düzenleme ile birlikte öğretim kadrosu içerisinde. de önemli değişiklikler yapılmıştı. (102) Fakat programlara ilk bakışta bile, Daru'l-Hilafeti'l-Aliyye'deki fen derslerinin burada hiç yer almadıklan, dolayısıyla yeni düzenlemenin pek de faydalı sonuçlar doğıırm~ olacağını tahmin etmek mümkün olmaktadır. Nitekim Kasım 1922'de Medresetü'l-trşB.d'la ilgili önemli bir rapor hazırlamış olan Ahmed Harndi (Aksekili) bu dt.irumu çok açık bir biçimde tesbit etmiş bulunmaktadır. (103) Meşihat bu müessesenin geliş
mesi için· çaba sarfetmişse de, yeterli ilgi düzeyine çıkartılması mümkün "olamamıştır.. Her şeye rağmen Medresetü'l-lrşad, diğer medreselerle birlikte, kapatıldığı tarihe kadar varlığını korumuştur. Medresetü'l-trşad'm ilk mezunlannı, okudukları derslerden aldıkları notlarla birlikte Meşillıat'm resmi yayın organı Ceride.i timiye'nin 62. sayısında görmekteyiz. (104) Buna göre Vaizin şuıbesinden biri aliyyülakiJ üçü ala. der.ecesiyle dört kişi mezun olmuştur Eimme Ve'I-Hutaba şubesinden ise aneaik iki öğrenci mezun olabilmiştir. Ertesi seneki başarı durumu ·ise şu şekildedir. (105) V Bizin şubesin
den altı, Eimme Ve Hutaba şubesinden bir öğrenci mezun olmuş· tur. Bunun yanında Vaizin şubesi birinci ve ikinci sınıflarından ikişer öğrenci sınıflarını geçmiş, sekizer öğrenci ikmale kalmıştır. Eimme ve Hutaba şuıbesinden ise bir öğrenci üst sınıfa geçmiştir(106)
Bu vesileyle Osmanlı son döneminde, dingörevlisi yetiştirilme·
sinde, değişik böLgelerde özellikleri dolayısıyla açılmış başka bazı
müesseseler de vardır ki, bunları burada ancak ismen hatırlata
. bileceğiz. Bunlar Beyrut'ta on senelik bir öğretimi ön gören Seli-haddin-i Eyynbi Külliye-i tsıamiyesi, (107) ve 1913'te ilk ve orta öğretimi içermek üzere Medine'-de açılmasına karar verilen Medre.
(102) Yukanda gösterilen yer, s. l&ro-41. (103) A. Hamdi, Medresetü'l·lreAd, Sebdü'r-Reş!id, S. 538·539, (15 Safei' 1341),
s. 143. U04) (Z.hicce 1338), s. 1995-6. (105) Cerlde-1 bmlye, S. 70 (R.evvel 1340), s. 2300. (106) Burayı bir sene sonra ziyaret eden Aksekili; "Eimme ve Hutaba şubeleri
ise bugUn hemeri hemen mesdud bir haldedir" derken ne kadar haklıymış. (A.g.mak., 143).
( 107) Ilmiye Salnamesl, 670.72; Ayr. bkz. Atay, A.g.e., 318-320. Ders program. Ianndan burada yo~n TUrkce öllretildilli anlaşılmaktadır.
117
setü'J-Külliye'dir. (108) Daha sonra İbrahim Hayr.ullah Efendi'nin Evkat Nezareti sırasında Harem-i Şerif-i Nebevi'deki im8.mJ.arla, müez. zinlerin durumunu düzenlemek ve buraya kaynak olmak üzere Medresetü'l;Külliye'ye bir de Medresetü'l-Hutaba şubesi açılınasma teşebbüs edilmiştir. (109). Fakat bu girişimin sonucunu şimdilik bilemiyoruz.
DEGERLENDİRME VE SONUÇ
Osmanlı son döneminin, dingörevlisi yetiştirilmesi açısından en dikkat çekici özelliği, bir teşebbüsler devresi olmasıdır. Yüzyıllardır varlıklarını koruyan medres~ler, artık kendilerine öğretmen yetiştirmekle birlikte, hemen tamamıyla günümüzde dingörevlisi diye isimlendirilen kadroları hayata hazırlayan öğretim kurumları durumundadırlar. Medreselerin, Osmanlı ülkesinde, devletin siyasi tarihiyle eşit hayatları boyunca, geçirdikleri en büyük değişiklik ve düzenlemeler de bu dönemde gerçekleşmiştir. Bu değişiklik ve düzenlemeleri muhtelif cephelerden ele alarak değerlendirmek mümkündür.
Tarihi kronoloji ve yasalar. yönünden ·bakıldığında; Şubat 1910, Ekim 1914 ve Nisan 1917'.de olmak üzere, genel medreseler üç önemli düzenlemeye tabi tutulmuşlardır. Kanaatimizce bunlardan en etkilisi Hayri Efendi'nin Ekim 1914'te I s l a h-ı M e d a r i s N i z a mn a m e s i'yle ortaya koyduğu sistemdir. Çünkü Musa Kbım Bey'in Nisan 1917 tarihli M e d a r i s-i 1 l m i y e H a k k ı n d a K a n u n'la getirmek istediği sistem, özde Hayri Efendi'ninki ile büyük bir ayrılık içerınemektedir. Aslında bu dönemin en bariz hususiyeti, medreseleri günün şartlarına göre düzenleme çaıbaları olarak tezahür etmektedir.
Osmanlı son döneminde medrese programları, dolayısıyla medrese mezunlarının almalar.ı gereken forınasyon üzerinde dikkatle durulmuştur. Bu dikkatin özü, medreselerin programlarının ciddi bir biçimde gözden geçirilmesi, bir kısım ders ve kitapların programlardan çıkarılmasıyla, dini ilimler yanında müsbet {fen) bilimlerini de forİnasyonuna eklemiş, bir Batı dili bilen, zamanın ihtiyaçlarına cevap verecek kişiler yetiştirmektir. Programlar bu yönde yeni ders-
(108) Düstur, 11/5, s.319-322. Yapılan çalışmalarla il2ili olarak bkz. M. Ergün, A.g.mak., 88.
(109) Evkftf-ı HümayQn NezaretiniD. ... 247.
us
lerle zenginleştirllirken, ka.tiyyen tutucu da.vra.nılmamış; edinilen tecrübelerle müfredat kadar, derslerin okunduğu sınıf ve saatlerinin değiştirilmesi de mümkün olmuştur. Artık medreseler yüzyılların donmuşluğu içinde değil, hızlı bir değişim içerisindedirler. Bu dö· nemde medrese öğretin$ıde dikkati çeken önemli bir nokta da, her dersin mütehassısı tarafindan verilmesi, branş öğretmenliğinin önem kazanmasıdır. Medresetü'l-Müteha.ssısfıı ve Süleyrna.niye bu anlayışın tezahürleridir.
Dingörevlisi kaynağı olarak medreselerin, öğretim progr.amla.. rının düzenlenmesiyle kalitenin yükseltilmesi hedefi, bir ölçüde de olsa öğretim süresinin düşürülmesini mümkün kılmıştır. Meşrıltiyet öncesinde yer yer 18-20 yıla ulaşan medrese öğretim süresi, artık
ilköğr.etim hariç 12 yıl civarındadır. Buna lisansüstü öğretim diye. bileceğimiz iki veya -üç seneyi de eklemek gerekir. Fakat eğilim bunu daha da az bir süreye sığclırm.ak yönündedir. (110) Nitekim bu husus ihtisas medreselerinde daha da açık bir biçimde ortaya çıkmaktadlr : Medresetü'l-Kuzat dört, Vaizin dört, Eimme ve'l-Hutaba. bir, bu son ikisinin birleşmesinden sonra ilki üç, ikincisi iki sene. Ta.şra·medr'eselerinin düzenlemeye tabi tutulanlarıysa toplam beş yıl.
Osmanlı son döneı:riiıiliı riıedr~seler açısından bir. teşebbüsler devresi oluştl.irduğuntı belirtmiştik. Burada dikkatimizi çeken, dingörevleri sahasında Cu.mhuriyet'e de intikal eden bir ikiliğin varlığıdır. Medreseler. bir taraftan Meşihat Makamı'na olan bağlılıkları dolayısıyla buranın çalışma alanı içinde bulunurken, diğer. taraftan önemli ölçüde istihdam müessesesi ve medreseterin vakıf eserler ol. ın.aları dolayısıyla. da. Evka.f-ı Hüma.yfuı NezareWnin ilgisine neden olmuştur. Evkaf-ı Hümayfin Nezareti1nin bu ilgisi, bu sırada Med. resetü'l-Va.izin ve Medresetü'l..Eiınme Ve11Hutaba örneklerinde olduğu gibi, bizzat medr~e açmak noktasına kadar ulaşmıştır. Bu ikili teşebbüs sisteminin faydalı olup-olmadığı ayrı bir. konu olmakla birlikte, mezunlann istihdamiarına kadar uzandığını da ilave etmek gerekir. Nitekim konuya. bu noktadan yakla.şıldığında., günümüzde imam-hatip, müezzin, vaiz, murakıp v.b. dingörevlilerinin amiri du. rumundaki müftünün görev alanının Tanziınaetan başlayarak; tkinci Meşrutiyet döneminde ve Cumhuriyet'e kadar takip ettiği çizgiyi
.... (110) 1910'da.,.J2 senelik medreseye karşılık, 1914'te lisanüstu dahil 12+2=14
ve bazen hazırlık sınıfı, 1911'de 2+9+3= 14 sene.
119
ortaya koymak herhalde ilginç olurdu. {111 )
Bu dönem, medreselere Meşihat ve EvkB.f'm ilgisi yanında, Tanzimat'tan beri yokluğundan yakmılan Maliye Nezareti'nin desteğinin sağlanmış olması dolayısıyla da önemlidir. Bunun örneği, 1917 nizamnamesiyle Medrese-i Süley:ma.niye öğrencilerine sağlanan düzenli maddi katkıdır.
Burada muhtemel bir soru üzerinde de durmak gerekebilir. Ya. pılmak istez:ı.en ve yapılanlar, medreseler. üzerinde ne kadar etkili olmuştur. Yeni nizamnamelerle oluşturulan, düzenlenen medreselerden özlenen kalifiye elemanlar, yeterli dingörevlileri yetişmiş midir? Ta.biatıyla böyle kapsamlı bir sorunun olumlu veya olumsuz, tek kelimelik cevabı olamaz. Yakm bir gelecekte kendi siyaşi var. lığını kaybedecek, bir çok sıkıntılar içerisinde bulunan bir devletin, medrese gibi ·köklü ve bütün ülke düzeyine yayılmış bir kurumunu, ülke genelinden ve içinde ·bultiiıulan şartlardan soyutlayarak ele almak mümkün değildir. Fakat gerçek olan bir şey varsa o da bu dönemde gerek medreseler ve gerekse dingörevlileriyle, hatta dini hayatın yüceltilmesiyle ilgili çeşitli tedbirlerin almdığı, alınmaya çalışıldığıdır. Bunların büyük ölçüde müsbet neticelerini temin ·etmek mümkün olmadıysa da, me:nfi sonuçları olduğunu iddia etmek her halde mümkün değildir. Bu durumun en önemli nedeni, medreselerle ilgili tedbirlerin alınmaya başlandığı ve uygulamaların yapıldığı d(}. nemin, Birinci Cihan savaşı öncesi ve savaş yılları olmasıdır. Savaşın ortaya çıkardığı insan gücüne olan ihtiyaç, ülkenin her kademesini bu arada tabii olar.aık medrese öğrencilerini de etkilemiştir. öğrenci sayıları düşmüş, mezunlar camide, fetva makamında, kürsü-
·. de veya medreselerde hizmet etmek yerine, cepheye koşmak mecbu. · riyetinde kalmışlardır. Aynı savaşın getirdiği diğer sıkıntılar med· reselere daha fazla imkan aktarılmasını önlemiştir. Her. şeye rağmen Cumhuriyet'e intikru eden dingörevlileri, önemli ölçüde tkinci Meşrutiyet yıllarının medrese öğr~ncileridirler.
Bu dönemde dingörevlilerince verilen hizmetin kalite açısından yükseltilmesinin de gayreti içerisinde olunmuştur.( 112) Görevlilerin
(lll) Meşthat-Evkaf ikili~i için enteresan bir örnek: Ceride-i İlmiye, S. 40 (Sater 1337), s. 1190. İmam ve Hatipiere mUftUnUn mU, yoksa vakıflaf 2ôrevlisinin mi izin verece2i?
( 1 12} Bu konuyu biraz da çıkanlan nizımınAme ve talimatlardan takip etmek mUmkUndUr. Ornek : Haderne-i Hamtın Sılret-i Devam ve Hareketlerine
120
vazife alan ve sorumluluklan daha kesin çizgilerle belirlenmiştir. Bir örnek olarak Müftüyü ele alacak olursak; Osmanlı döneminde Şeyhillislam karşılığı olarak kullanılan bu kelimeyle, ülkenin muhtelif bölgelerinde görevi fetva vermek olan ilmiye mensubunun da karşılandığını biliyoruz.{113) Hemen hiç araşt:uılmamış olan Müftü'nün görev ve soruınluluklarıyla ilgili olar.ak Tanzimat dönemine baktığımızda, büyük çapta bir belirsiziilde karşılaşırız. Nitekim Osmanlılarda vilayet teşkilatma geçişte ilk örnek olan T u n a V i ı a.. y e t i N i z a m n a m e 8 i'nda, vilayet ve alt birimlerindeki çeşitli görevlerin vazife ve mesuliyetleri ayrı ayrı sayılırken, müftünün ismi yalnızca Sancak İdare ~eclisi'nde üye olması ve seçimde görevli bulunması dolayısıyla geçer. (114) 7 Kasım 1864 tarihli bu nizamnameden anlaşılan, ·bu sırada vilayet, sancak ve kaza merkezlerinde müftülerin buluııduğudur. 22 Ocak 1871 tarihli vilayet nizamname. sinde de müftü aym pozisyondadır. (115) Müftü daha sonra Meşrfıtiyet döneminde medreselerle ilgili bazı görevler üstlenmiştir. Yine bu dönemde 15 Ağustos 1913 tarihli T e u c i h-i C i h a t N iz a m n a m e 8 i'yle vaiz, imam, hatip, müezzin, kayyım ve diğer bir kısım görevlilerin alınmasında Müftü'ye vazife verilmiştir. (116)
Dair Talimatn!ını.e, Cerfde-1 tlmlye, S. 6 (Zilhicce 1332), s. 422-423. (6 Z.kAde 1332 tarihli bu yöner2e 8 maddeliktir); Alay ve Tabur İmamlarının VazAif-i Teddsiyeleri Hakkında NizamnAme, Düstur, II/ô, Dersaadet, 1334, s. 332-333. 4 C.evvel 1332 tarihli bu nizamn!ını.e Certd.e-1 llmlye, S. 6 (Z.hic-ce 1332), s. 332-33'te de yayınlanmıştır. _
(113) Bkz. Uzunçarşılı, timiye Teşkilatı, s. 84, 173-74, 179, 180; M.Z. Pakalın,
Osmanlı Tarih DeyimJ.erl ve Terimleri Sözlüğü, İstanbul, 1971, c. Il, s. 599-601; Baltacı, A.~.e., 56.
(114) Düstur (Dera-i Saniye olarak tab' olundu), Avabir-i Şaban 1279, s. 517-554. Md. 35 : KAimmakıını.-ı liva. maiyetinde bir idare meclisi olup makarr-ı kAimmakami olan kazanın hakimi, müfti-i belde ve ahali-i gayr-ı mUslimenin ruhanfleriyle mal ve tahrirat müdürleri ve üçü mUslim üçU gayr-ı
mUslim altı azıı-yı daimeden mürekkep olacaktır". Di~er maddeler 71, 77, 81, 50.
(115) Düstur, I/1, s. 608 vd. Md. 33, 47, 67, 73, 77. 016) "CihAt-ı ilmiye imtihanlan İstanbul'da makAm-ı Meşihat'tan tayin olu
nacak iki zatın iştirakiyle şurA-yı evkaf canibinden ve taşrada hekimü'ş• Şer'in riyaseti altmda müfU-i belde ile ulemA-yı mahalliyeden üç kişiden
mürekkep teşekkül edecek beş kişilik bir hey' et tarafından evkaf memurunun huzuroyla icra kılınacaktır. Taşra hey'At·ı imtihaniyesinde bulunacak ulema., hakimü'ş-şer' ile müftü ve evkaf müdür veya memuru tarafından intihab olunacaktır''. Md. 28. DUstur, II/5, s. 612. Ayr. bkz. Ev~ w Nezaretrnln Tebllgtt-ı Umtlmiyesf, Ceride-1 tlmlye, s. 42 <R.Ahir 1337), s. 1250. 26 Sater 1337/1 Aralık 1918 tarihlL
121
Müftülerin görev, yetki ve sorumluluklarını belirleyen müstakil bir nizarnname de bu sırada yürürlüğe girmiştir. 14 Şaban 1335/4 Haziran 1917 tarihli, on maddelik bu nizamname, görebildiğimiz kadarıyla doğrudan ve yalnızca müftüleri konu edinen tek yönetmeliktir.. (117) ·Bununla müftülere dini gün ve gecelerin belirlenmesiyle. görevli alımında (tevcih-i cihat) ve vB.izlerin kontrolünde görevler verilmiştir.
1325/1909-10 Bütçesi'nden öğrendiğimize göre, tkinci Meşrutiyet'in başlarmda müftüler ülke genelinde üç smıftılar. Birinci grup. taki vilayet müftüleri de kendi aralarmda üçe ayrılıyorlardı. Bunlar 1000, 900 ve SOO'er kuruş maaş almakta idiler. Liva müftüleriyse sırasıyla 700, 600, 500 kuruş maaşlı üç kısma ayrılmışlardı. En son guruptaki kaza müftüleriyse 400 kuruş maaş alıyorlardı. Vilayetlerin 18'i birinci sınıf, 71si ikinci sınıf, 10'u üçüncü sınıf kabul edilmişti. Livaların ise 291u bir, 26'sı iki, 19'u üçüncü smıftı. Kaza adedi 5401tı. Böylece toplam müftü sayısı 649, aldıkları maaş toplamı ise 3.680.400 kuruş (yıllık) tu. Bunlara vilayet ve livalardaki müsevvidleri de ekleyince yıllık ödenek 4.032.000 kuruşa ulaşıyordu. Aynı sene Meşihat1m genel bütçesi 48.543.377 kuruştu. (118) Aradan sekiz sene· geçtiğinde 21 C.evvel 1336/5 Mart 1918'de çıkarılan bir kanunla ise; vilayet, liva merkezleri ile ülke dışındaki müftüler birinci, kaza merkezlerindeki müftüler ise ikinci sınıf kabul edilmiştir. Maaşlarıysa, bulundukları mevkiin önemine ve görevlinin kıde. mine göre birinci sınıftakilerin maaşı 1000 kuruştan 3000 kuruşa ve ikinci sınıftakllerin maa,şı 600 kuruştan 1000 kuruşa kadar değişmekte idi. (119)
!kinci Meşrutiyet döneminde dingörevlilerinin yetişmesi, dini hayatm seviyesinin yükseltilmesi için alman tedbirler içerisinde medreseler gibi doğrudan olmasa bile etkili olmuş veya olması arzu
(117) Müftlilerin VazAifine Dair Nizamna.me, Düstur, II/9; s. 690-691; Ayr. bkz. Ceride-i tlmive, S. 32 (Şevval 1335) s. 904-905; Aynı Dergi, S. 35 (R.ll.hir 1336), s. 1040; Aynı Dergi, S. 42 (R.ll.hir 1137), s. 1250. '
( 118) Düstur, II/1, s. 539-542. Bu dönemin diğer bütçeleri (1326, 1327, 1328, 1330, 1331, 1332, 1333, 1334) için bkz. Düstur, II/2, 550-552; ll/3, 557-559; ll/4, 237·238; II/6, 1162-64; II/7, 342-44; Il/8,598-600; llj9,414-16; lli10, 306-308.
(119) DAire-i Meşthatta Bir Daru'l-Hikmeti'l-İsla.miye Tesis ve Meclis-i Meşıl.yih Teşkillıtının Tevstiyle Müftillerin Sınıf ve Maa.şAtı Hakkında Kanun, Ceride-i tlmiye, S. 36 (Şaban 1336), s. 1057-58.
122
edilmiş başka bazı girişimlerde vardır ki, bunlar ayrı incelemelere konu teşkil edeceğinden burada ayrı ayrı üzerlerinde duramıyoruz. Bunun1a birlikte ilk sayısı 28 Mayıs 1914'te "bi'l-umum m.emurin-i devlet ve mensubin-i ilim ve mari.fet için temin eyleyeceği mena,fi-i adi.de piş-i im'ana alınıp ... " neşrine karar verilen Ceride-i İlmiye'yi, (120 ) İslami hayatı düzen1emek, probleın1erine cevap vermek üzere 5 Mart 1918 tarihli kanunla kurulan, bir medrese olmamakla birlik· te, bir enstitü, hatta bir akademi olarak nitelendirilebilecek olan Daru'I-Hikıneti'l-fs1a,rniye'yi;( 121 ) nihayet tekke ve zaviyelere verilmek istenen yeni düzeni bu vesileyle hatırlamak yerinde olacaktır.(122)
(120) Ceride-i İlmiye, !fade-i Mahsôsa, S. ı (3 Recep 1332), s. ı vd.; Certde-i İlmiye ve bu dönemde Meşlhat kurumu için bkz. Sadık Eraslan, ŞeyhülisIamlık Kurumu ve Ceride-i :IJ.miye, Ankara, 1989, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi.
(121) Bkz. Sadık Albayrak, Son Devrio İslam Akademisi Dar-ül Hikmet-il fs. Jaıniye, İstanbul, 1973. Yazar burada (s. 7 ve 80} Daru'lHikme'nin 25 A~us• tos 1918'de kurulduğunu söylerken kanaatimizce hata etmiştir. Çünkü konuyla ilgili kanun 5 Mart 1918'de çıkmıştır.
(122) Bir örnek: Tekkelerde yapılacak vaaz programı için bkz. Certde-i tlmiye, S. 38 (Z.bicce 1336), s. 1145-6; Geniş bilgi için bkz. Mustafa Kara, Din Hayat Sanat Açısından Tekkeler ve Zaviyeler, İstanbul, 1977.
123