-
AVRUPALI GEZG�NLER�N SEYAHATNAMELER�NE GÖRE
19. YÜZYILDA BATI TÜRK�STAN HANLIKLARI
Gülay KARADA�
Yüksek Lisans Tezi
Dan��man: Doç. Dr. H. Mustafa ERAVCI
Afyonkarahisar
2006
-
AVRUPALI GEZG�NLER�N SEYAHATNAMELER�NE GÖRE
19. YÜZYILDA BATI TÜRK�STAN HANLIKLARI
(Alexander BURNES, Arminius VÁMBÉRY, Eugene SCHUYLER)
Gülay KARADA�
YÜKSEK L�SANS TEZ�
Tarih Anabilim Dal�
Dan��man: Doç. Dr. H. Mustafa ERAVCI
Afyonkarahisar
Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Haziran 2006
-
ii
YÜKSEK L�SANS TEZ ÖZET�
AVRUPALI GEZG�NLER�N SEYAHATNAMELER�NE GÖRE
19. YÜZYILDA BATI TÜRK�STAN HANLIKLARI
(Alexander BURNES, Arminius VÁMBÉRY, Eugene SCHUYLER)
Gülay KARADA�
Tarih Anabilim Dal�
Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Haziran 2006
Dan��man: Doç. Dr. H. Mustafa ERAVCI
Çal��mada, 19. yüzy�lda Bat� Türkistan Hanl�klar�n�n siyasi, sosyal ve kültürel
tarihi, seyahatnameler ba�ta olmak üzere vakayiname ve ara�t�rma eserlerin �����nda
incelenir. Ana kayna��m�z� olu�turan ba�l�ca seyahatnameler Alexander Burnes,
Arminius Vámbéry ve Eugene Schuyler’a aittir. Be� bölüm olarak kararla�t�r�lan
çal��man�n birinci bölümünde bölgenin co�rafi ve etnik yap�s� üzerinde durulur. �kinci
bölümde gezginlerin ve seyahatnamelerin nitelikleri incelenirken di�er bölümlerde,
hanl�klar�n siyasi yap�s�, Bat� Türkistan’�n önemli �ehirleri ve bölgenin kendine has
sosyal ve kültürel unsurlar�na de�inilir.
Ara�t�rma sonucunda Özbek hanedanlar yönetimindeki Bat� Türkistan
hanl�klar�n�n hem kom�u ülkelerle hem de kendi içerisinde sürekli sava� halinde oldu�u,
19. yüzy�l�n ba�lar�nda güçlü bir konumdayken ikinci yar�dan itibaren siyasi güçlerini
yitirdikleri ve ba��ms�zl�klar�n� kaybettikleri görülür. Yine bu yüzy�l sonlar�nda en eski
tarihlerde ticari ve kültürel öneme sahip bölge �ehirlerinin de duraklama içerisinde
-
iii
oldu�u tespit edilmi�tir. Bizim bu sonuca ula�mam�z� sa�layan olgu, tarihi süreç
içerisinde �ehir nüfusunda görülen azalma ve halk�n içerisinde bulundu�u ekonomik
imkâns�zl�klard�r. �ehirlerin bu geri kalm��l���n�n bir sebebi de kuzeyde bozk�r
güneybat�da ise çöl co�rafyas�na yerle�en ya�mac� Türkmen ve K�rg�zlar�n olu�turdu�u
tehdittir. Bu durum Avrupal� gezginlerin bölgeye giri� ç�k��lar�n� da olumsuz
etkilemekte, zor co�rafi �artlarla birlikte a��lmas� güç ikinci engeli te�kil etmektedir.
Böylece Avrupal�lar nazar�nda gizemli ve ula��lamaz olan Bat� Türkistan �ehirlerine
duyulan merak daha da artm��t�r. Ara�t�rmam�z neticesinde var�lan bir di�er sonuç Bat�
Türkistan Hanl�klar�n�n, yöneticilerin engellemeleri sonucunda sosyal ve kültürel aç�dan
Avrupa’daki geli�melere ayak uyduramad�klar� ve mutaass�p yap�lar�n� korumu�
olmalar�d�r.
-
iv
ABSTRACT
ACCORDING TO EUROPEAN TRAVELER’S BOOKS WEST TURKESTAN
KHANATES IN 19th CENTURY
(Alexander BURNES, Arminius VÁMBÉRY, Eugene SCHUYLER)
Gülay KARADA�
Departmant of History
Afyon Kocatepe University, The Institute of Social Sciences
June 2006
Advisor: Associate Prof. Dr. H. Mustafa ERAVCI
In this study, West Turkestan Khanates were dealt with political, social and
cultural characteristics in 19th century and investigated according to travel’s books,
chronicle and research books. Travel’s books were restricted to works of Alexander
Burnes, Arminus Vámbéry and Eugene Schuyler. It is about geographic and ethnic
characteristics of the region in first chapter of the study that was decided as five
chapters. It was mentioned khanates’ political structures, West Turkestan’s important
cities and social and cultural elements of the region in other chapters while it
investigates the travelers and the characteristics of their works in the second chapter.
As a result of this study, it was observed that The West Turkestan Khanetes has
been ruled by Uzbek dynasties, was struggling with enemies within and out of the
borders. Although The West Turkestan Khanetes were powerful in the first 19th century,
they lost their independence in the second half of 19th century. Nevertheless we can say
-
v
that West Turkestan cities, which had commercial and cultural importance from the
period of history BC., were standstilled in the 19th century. A possible evidence can be
that the population in the region and welfare has declined in this period. One reason for
this structure of cities in the region was plunders of Turkmen and Kirghiz. Apart from
this reason and tough geographical conditions, European travelers faced difficulty in
traveling in the region. Therefore, the curiosity for West Turkestan cities, which are
thought to be mystic and unreachable in the eye of Europeans, increased. It can be said
that The West Turkestan Khanates was not kept up with social and cultural development
of Europe and protected their conservative structures because of the inhibition of
Khanates’ rulers.
-
vi
TEZ JÜR�S� VE ENST�TÜ MÜDÜRLÜ�Ü ONAYI
-
vii
ÖNSÖZ
19. yüzy�lda Bat� Türkistan’� tarihi co�rafi ve kültürel olarak Avrupal�
Gezginlerin bizlere aktarm�� olduklar� bilgilerden ve mevcut di�er kaynaklardan yola
ç�karak tan�tmay� amaçlad���m�z bu çal��ma iki y�ll�k bir ara�t�rman�n sonucunda ortaya
konmu�tur.
Ara�t�rmam�z neticesinde medeniyetlerin be�i�i ve ticari güzergâhlar�n mühim
bir noktas�n� olu�turan Bat� Türkistan sahas�n�n, sahip oldu�u öneme ra�men tarihçiler
taraf�ndan özellikle kültürel tarih alan�nda gerekli ilgiyi görmedi�ini tespit ettik. Bu
nedenle son bölümde sadece seyahatnameleri dikkate alarak bölge halk�n�n sosyal ve
kültürel hayat�na dair tan�t�c� bilgiler aktarmaya çal��t�k. Bu s�rada do�ru bilgiye
ula�mak maksad�yla seyahatnameleri birbirleriyle k�yaslad�k. Bölgenin co�ra�i yap�s�,
mevcut siyasi unsurlar ile önemli �ehirleri ele ald���m�z birinci, üçünçü ve dördüncü
bölümleri ise seyahatnamelerin yan� s�ra bir vakayiname ile telif eserler �����nda ele
ald�k. Kar��la�t���m�z en büyük s�k�nt� Türkçe telif eserlerin say�ca az olmas� ve
zaman�n s�n�rl� olmas� hasebiyle tüm yabanc� kaynaklar� inceleyememizdir.
Günümüz tarih ara�t�rmalar�nda önemli bir yere sahip seyahatnameler bu
ara�t�rmam�zda görülece�i üzere Bat� Türkistan’� tan�makta da oldukça büyük önem arz
etmektedir. Biz çal��man�n en ba��nda bu de�erini bildi�imizden seyahatnamelere
dayal� bir çal��ma yürüttük. Tabi bu s�rada gezginlerin seyahat amaçlar� hakk�nda da
ilginç bilgilere ula�t�k. Bu konuyu “Gezginler ve Seyahatnameleri” ismini ta��yan ikinci
bölümde ayr�nt�l� olarak de�erlendirdik.
Temel kaynaklar�m�z� olu�turan Burnes, Vámbéry ve Schuyler’a ait
seyahatnamelerin orijinal dili �ngilizce’dir ve çal��ma esnas�nda �ngilizce bask�lar�ndan
yararlan�lm��t�r. Ayn� �ekilde Burnaby, Jenkinson ve Marco Polo’ya ait eserlerin de
�ngilizce bask�lar� kullan�lm��t�r. Bunun d���nda Blocqueville ve Mac Gahan’a ait
eserlerin çevrilerinden istifade edilmekle birlikte Mehmet Emin Efendi’ye ait
seyahatnamenin ise transkripsiyonu de�erlendirilmeye tabi tutulmu�tur. Yararlan�lan
-
viii
eserler aras�ndaki bir di�er temel kayna��m�z vakayinemedir. 19. yüzy�l�n ilk yar�s�nda
Hive Hanl���n�n tarihine ���k tutan bu vakayinemenin �ngilizce bask�s� kullan�lm��t�r.
19. yüzy�lda Bat� Türkistan’a gelen seyyahlar aras�ndan Burnes, Vámbéry ve
Schuyler’� seçmemizin bir tak�m gerekçeleri söz konusudur. �lk a�amada dikkat
etti�imiz husus, ele al�nacak seyahatnamelerin hemen hemen tüm yüzy�la ���k tutmas�n�
sa�lamakt�r. Ayr�ca gezginlerin bölgenin tan�t�m� ve siyasi geli�melerin yan� s�ra sosyal-
kültürel hayata dair ayr�nt�l� bilgiler sunmalar� ve aktard�klar� hususlar�n büyük
ço�unlu�unun kendi gözlemlerine dayanmas� önemli rol oynamaktad�r.
Büyük güçlerin (Rusya, �ngiltere ve Çin) 19. yüzy�ldaki sömürge yar��� s�ras�nda
Bat� Türkistan’�n dikkatleri üzerine çekmesi neticesinde yüzy�l�n sonlar�nda bölge
sömürgeye aç�k bir hale gelmi� ve bura halk�n�n pek çok kültürel niteli�i yok edilmi�tir.
Bu ba�lamda çal��mam�z�n son bölümünde yer verdi�imiz Bat� Türkistan’�n sosyo-
kültürel yap�s�n�n büyük ilgi çekece�i kanaatindeyiz. Ayn� �ekilde siyasi tarih ve
�ehirler bölümünde de pek çok yeni bilgilere ula��lmas� mümkündür.
Böyle zevkli ve ilginç bir ara�t�rmaya beni sevk eden, yak�n ilgisini hiçbir zaman
esirgemeyen ve çal��man�n ba��ndan itibaren sürekli yol gösteren sayg�de�er hocam
Doç. Dr. H. Mustafa Eravc�’ya çok te�ekkür ederim. Ayn� zamanda seyahatnameler
üzerinde yo�unla�mam hususunda beni destekleyen ve çal��malar�m esnas�nda yard�mc�
olan say�n hocam Yrd. Doç. Dr. Gürsoy �ahin’e ve çal��man�n bilgisayar ortam�na
aktar�lmas�nda ve haritalar�n olu�turulmas�nda yard�m eden ni�anl�m Ar�. Grv. Said
Mahmut Ç�nar’a te�ekkürlerimi sunar�m.
Afyonkarahisar 2006
Gülay KARADA�
-
ix
ÖZGEÇM��
Gülay KARADA�
Tarih Anabilim Dal�
Yüksek Lisans
E�itim
Tezsiz Yüksek Lisans: 2003 Afyon Kocatepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Tarih Anabilim Dal�
Lisans: 2002 Afyon Kocatepe Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü
Lise: 1997 Dar�ca Lisesi, Sosyal Bilimler Bölümü
��/�stihdam
2002-Ara�t�rma Görevlisi. Afyon Kocatepe Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih
Bölümü
Mesleki Birlik Kurulu� Dernek Üyelikleri
Al�nan Burs ve Ödüller
Yay�nlar
Ki�isel Bilgiler
Do�um Yeri ve Y�l�: Kars 01.12.1980 Cinsiyet: Bayan
Yabanc� Dil
�ngilizce
-
x
��NDEK�LER
YÜKSEK L�SANS TEZ ÖZET� ................................................................................... ii
ABSTRACT.................................................................................................................... iv
TEZ JÜR�S� VE ENST�TÜ MÜDÜRLÜ�Ü ONAYI................................................ vi
ÖNSÖZ ..........................................................................................................................vii
ÖZGEÇM�� ................................................................................................................... ix
��NDEK�LER ............................................................................................................... x
S�MGELER ve KISALTMALAR..............................................................................xiii
G�R�� ............................................................................................................................... 1
B�R�NC� BÖLÜM
BATI TÜRK�STAN HAVZASI
I. Co�rafi Özellikler....................................................................................................... 7
II. �klim Özellikleri ...................................................................................................... 14
III. Demografik Yap� ................................................................................................... 17
�K�NC� BÖLÜM
GEZG�NLER VE SEYAHATNAMELER�
I. Tarihi Bir Kaynak Olarak Seyahatnamelerin Önemi .......................................... 28
II. 19. Yüzy�ldan Önce Bat� Türkistana Gelen Seyyahlar........................................ 31
III. 19.Yüzy�lda Bat� Türkistana Gelen Gezginlerin Baz�lar� ve Seyahatnameleri34
A. Sir Alexander Burnes ve Seyahatnamesi .......................................................... 34
a) Hayat�.................................................................................................................. 34
b) Seyahatnamesi .................................................................................................... 35
B. Arminius Vámbéry ve Seyahatnamesi .............................................................. 40
a) Hayat�.................................................................................................................. 40
b) Seyahatnamesi .................................................................................................... 44
C. Eugene Schuyler ve Seyahatnamesi .................................................................. 53
a) Hayat�.................................................................................................................. 53
b) Seyahatnamesi .................................................................................................... 55
-
xi
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
BATI TÜRK�STAN HANLIKLARI
I. 16. Yüzy�la Kadar Bat� Türkistan’�n Tarihine Genel Bir Bak��.......................... 65
II. Hanl�klar�n Ortaya Ç�k��� ve Sonras�ndaki Siyasi Geli�meler (19. Yüzy�la
Kadar) ............................................................................................................................ 68
A. Hive Hanl���......................................................................................................... 68
B. Buhara Hanl��� .................................................................................................... 71
C. Hokand Hanl��� ................................................................................................... 74
III. 19. Yüzy�lda Bat� Türkistan Hanl�klar� .............................................................. 75
A. Hive Hanl���......................................................................................................... 75
a) �ltüzer Muhammed Bahad�r Han ........................................................................ 75
b) I. Muhammed Rahim Bahad�r Han .................................................................... 79
c) Allah Kulu Han................................................................................................... 93
d) Rahim Kulu Han................................................................................................. 95
e) Muhammed Emin Han........................................................................................ 95
f) Seyid Mehmed Han............................................................................................. 95
B. Buhara Hanl��� .................................................................................................... 99
a) Mir Haydar........................................................................................................ 100
b) Nasrullah Han................................................................................................... 100
c) Muzaffereddin Han........................................................................................... 102
C. Hokand Hanl��� ................................................................................................. 104
a) Alim Han .......................................................................................................... 104
b) Ömer Han ......................................................................................................... 105
c) Muhammed Ali (Madali) Han .......................................................................... 105
d) �ir Ali Han........................................................................................................ 106
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
19. YÜZYILDA HANLIKLARIN �DARES� ALTINDAK� ÖNEML� �EH�RLER
I. Buhara ..................................................................................................................... 110
II. Semerkand............................................................................................................. 116
III. Hive....................................................................................................................... 121
IV. Hokand ................................................................................................................. 126
-
xii
BE��NC� BÖLÜM
BATI TÜRK�STANDA SOSYAL VE KÜLTÜREL HAYAT
I. Aile ........................................................................................................................... 128
II. Yemek Kültürü ..................................................................................................... 132
III. E�lence Kültürü .................................................................................................. 137
SONUÇ ........................................................................................................................ 145
KAYNAKÇA............................................................................................................... 150
EKLER ........................................................................................................................ 158
Ek1. Seyyahlar�n resimleri..................................................................................... 158
Ek2. Bölgeye özgü resimler.................................................................................... 159
Ek3. 18. ve 19. Yüzy�l Orta Asya Haritalar�......................................................... 164
Ek4. Seyyahlar�n Takip Etti�i Güzergahlara Ait Haritalar............................... 169
-
xiii
S�MGELER ve KISALTMALAR
a.g.e. Ad� geçen eser
a.g.m. Ad� geçen makale
a.g.t. Ad� geçen tez
A.Ü. Ankara Üniversitesi
Bkz. Bak�n�z
Edit. Editör
�A. �slam Ansiklopedisi
�. Ü. �stanbul Üniversitesi
C. Cilt
çev. Çeviren
haz. Haz�rlayan
MEB. Milli E�itim Bakanl���
n. Number (Say�)
nr. Numara
p. Page
s. Sayfa
TDV. Türkiye Diyanet Vakf�
TTK. Türk Tarih Kurumu
yay. Yay�nlar�
-
1
G�R��
En eski tarihlerden itibaren medeniyetlerin be�i�i olan ve pek çok kültüre ev
sahipli�i yapan Bat� Türkistan’�n siyasi, sosyal ve kültürel hayat�n�n ortaya konmas�
Orta Asya Türk tarihi aç�s�ndan büyük önem arz etmektedir. Nitekim bölgeyi tan�mak,
uluslararas� güçlerin bura ile ilgili politikalar�n�n anla��lmas�na ve bu politikalar
kar��s�nda Bat� Türkistan’� bekleyen gelece�in neler getirece�inin tahmin edilmesini
sa�layacakt�r.
Medeniyetin do�udan bat�ya do�ru yay�ld��� gerçe�inden hareketle pek çok
bat�l� ara�t�rmac� kendi soyunu do�uya dayand�rmaya çal��t��� gibi baz�lar� da bunun
tam tersini iddia etmek için do�unun gerilemeye ba�lamas�yla birlikte içinde bulundu�u
�artlar� gözler önüne sermeye u�ra��r. Bu amaç do�rultusunda do�u, yüzy�llar içerisinde
pek çok Bat�l�y� misafir eder. Bunlar aras�nda gezginler de yer almaktad�r.
Gezginlerin en çok hizmet verdi�i kurumlar Oryantalizmi konu olan ara�t�rma
merkezleridir. Özellikle 19. yüzy�lda oryantalizmin önem kazanmas� ve kurumla�mas�
bu yüzy�lda do�uya gerçekle�tirilen gezilerin say�s�nda art�� ya�anmas�n� sa�lar. Bat�
�ngiliz, Frans�z, Rus ba�ta olmak üzere pek çok gezginin hat�ratlar� arac�l���yla do�uyla
tan���r. Bunun yan� s�ra seyahatnameler, devletlerin 19. yüzy�ldaki politikalar�n�
uygulama a�amas�nda da yard�mc� olmaktad�r. Mesela bu yüzy�lda dünyan�n süper gücü
olarak statüsünü korumak isteyen �ngiltere ile �ngiltere’ye ra�men Hindistan’da
sömürgeler elde ederek yüzy�llar boyunca devam ettirdi�i “s�cak sulara inme”
politikas�n� gerçekle�tirmek niyetinde olan Rusya, Bat� Türkistan’� ço�unlukla gezginler
vas�tas�yla ara�t�rm��t�r.
Rusya ve �ngiltere’nin bu ç�karlar� 19. yüzy�l�n ba�lar�nda her iki devleti kar��
kar��ya getirmi�tir. Rusya, Fransa ve �ngiltere’nin muhalefeti neticesinde Osmanl�
ülkesinde elde edemedi�i ba�ar�ya Türkistan co�rafyas�nda ula�may� istemi�tir. Bu
amaçla 1717 ve 1839 y�llar�nda Hive’ye sava� açm�� ancak her ikisinde de ma�lub
-
2
olmu�tur. Bu durum 19. yüzy�l�n ikinci yar�s�ndan itibaren de�i�iklik göstermi� ve
1860’l� y�llarda Hokand ve Buhara Hanl�klar� Rusya kar��s�nda yenilmi�tir. Bunun
üzerine �ngiltere ilk önce Buhara akabinde Hive Hanl��� ile iyi ili�kiler kurarak onlar�n
varl���n� devam ettirmelerini istemi�, daha sonra politika de�i�tirerek Afganistan’�n
fethine yönelmi�tir. Böylece Hindistan ile Rusya aras�nda Afganistan tampon bölge
konumuna gelmi�tir1.
�ngiltere ve Rusya’n�n d�� politikalar� bu �ekilde sonuçlanmadan önce onlar�n,
bölgedeki hareketlerini belirlemede gezginlerden yard�m ald�klar�n� görüyoruz. Rusya
resmi görevlerle bölgeye gönderdi�i �ah�slar�n seyahat notlar�ndan istifade ederken
�ngiltere, Asya Ara�t�rma Merkezlerinin bünyesinde bölgeye giden seyyahlar�n
hat�ralar�n� dikkate alm��t�r. Pek çok bat�l� seyyah gibi �ngiliz seyyahlar da Do�u
Hindistan, Moskova ve Levant �irketlerinin kulland��� ticari güzergâhlar� takip ederek
bölgeye ula�m��lard�r.
Gezginlerin, bölgeyi en ince ayr�nt�s�na kadar gözlemleyecekleri dü�üncesi, baz�
ara�t�rmac�lar� Bat� Türkistan seyahatnamelerine yöneltmi�tir. Seyahatnameler dikkate
al�narak haz�rlanan çal��malardan ilki, Hülya Yaban taraf�ndan bir yüksek lisans tezi
olarak olarak haz�rlanan “XV. ve XVII. Yüzy�llarda Bat�l� Seyyahlar�n Türkistan ve
Volga Boylar�na Seyahatleri” ismini ta��maktad�r. Bu çal��mada 1436-1479 y�llar�nda
Azak, K�r�m, Rusya ve Türkistan’�n bat� s�n�rlar�n� gezen Venedikli Josafa Barbaro,
1473-1477 y�llar�nda K�r�m, �ran ve Moskova’y� ziyaret eden Venedikli Ambrogio
Contarini, 1517 ve 1526 tarihlerinde olmak üzere Rusya’ya iki defa resmi görevle giden
Avusturyal� Sigismund Von Herberstein, Moskova �irketi taraf�ndan 1557’deki Rusya
ke�if seferlerine kumanda etmekle görevlendirilen ve bu görev do�rultusunda 1558
y�l�nda Moskova’dan Çin’e uzanan bir yolculuk gerçekle�tiren �ngiliz Anthony
Jenkinson ve son olarak 1634, 1636 ve 1639 tarihlerinde Rusya ve �ran’a seyahatler
düzenleyen Alman bilim adam� Adam Olearius’a ait seyahatnameler kullan�lm��t�r.
Yaban, çal��mas�nda gezginleri ve onlar�n takip ettikleri güzergâhlar� izah etti�i gibi
onlar�n �dil Boyu, Karadeniz’in kuzey m�nt�kas�, Hazar Denizi çevresi ve Orta Asya
hakk�nda verdi�i bilgileri, �ehirler ve ticari faaliyetler kapsam�nda bizlere sunmu�tur.
1 Rusya ve �ngiltere aras�ndaki ç�kar çat��malar� için bkz. Nilgün Ödemi�, XIX. Yüzy�lda Büyük Güçlerin (Rusya, �ngiltere, Çin) Orta Asya Politikalar�, Bas�lmam�� Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2002.
-
3
Bat� Türkistan hanl�klar�ndan Hive’nin siyasi tarihini ele alan Abdullah
Gündo�du, “Hive Hanl��� Tarihi (Yadigar �ibanileri Devri: 1512-1740)” adl�
çal��mas�nda seyahatnamelerden istifade etmi�tir. Bunlar�n d���nda ar�iv belgeleri,
Farsça ve Rusça kaynaklardan da yararlanan Gündo�du, 16.yüzy�ldan 18. yüzy�l�n
ortalar�na kadar Hive Hanl���n�n siyasi tarihine ���k tutmakta, 19. yüzy�l öncesinde
bölgeyi tan�mam�z aç�s�ndan bize önemli katk�lar sa�lamaktad�r.
Siyasi tarihe dayal� bir di�er çal��ma, Nurettin Hatuno�lu taraf�ndan haz�rlanan
“Mang�t Hanedanl��� Döneminde Buhara Hanl��� (1785–1920)’d�r. Özbek Hanl��� ve
akabinde Buhara Hanl��� olarak varl���n� sürdüren Maveraünnehir Özbeklerinden k�saca
bahseden Hatuno�lu, çal��mas�n�n devam�nda Mang�t hanedanl��� idaresindeki devletin
Rus i�gali öncesi ve sonras�na dair bilgiler aktard��� gibi hanl���n Osmanl� Devleti,
Rusya, �ngiltere ve �ran’la olan ili�kilerini ve idari yap�s�n� da incelemi�tir.
Bir ba�ka çal��ma “XIX. Yüzy�lda Büyük Güçlerin (Rusya, �ngiltere, Çin) Orta
Asya Politikalar�” ismini ta��maktad�r. Nilgün Ödemi� taraf�ndan bir yüksek lisans tezi
olarak haz�rlanan bu çal��ma yüzy�l�n güçlü devletlerinin Bat� Türkistan üzerindeki
siyasi emellerini ortaya koymaktad�r. Ödemi� ilk önce Bat� Türkistan’a yönelik Rus
politikas� ile Do�u Türkistan’a yönelik Çin politikas�n� ve bu ülkelerin bölgedeki
faaliyetlerini 18. yüzy�l�n sonuna kadar olmak üzere izah eder. Akabinde 19. yüzy�lda
Türkistan’�n genel durumu hakk�nda bilgi verdi�i gibi Çin, Rusya ve �ngiltere’nin bölge
üzerindeki ç�kar çat��malar�n�, bu ç�karlar do�rultusunda Türkistan’da
gerçekle�tirdikleri i�galleri ve i�galler sonras�nda bölgeye yönelik idari politikalar�n�
aç�klar. Bu çal��ma �ngiltere destekli bölgeye gelen Burnes ve Vámbéry’nin yapm��
oldu�u incelemelerin bu ülke için ne ifade etti�ini ve neden böyle seyahatleri
destekledi�ini ayd�nlatmas� bak�m�ndan önemlidir2.
Ele al�nan co�rafya bak�m�ndan fark�ll�k göstermekle birlikte Bat�l� gezginlerin
seyahatnameleri dikkate al�narak Bat�n�n, Türkiye’ye ve Türklere olan bak�� aç�s�n�
yans�tan “Ondokuzuncu Yüzy�lda �ngiliz Seyehatnamelerine Göre Türkiye ve Türkler
(W. Wittman-1803, R.R. Madden-1829, C. Fellows-1852, E.J. Davis-1879, W.J.J. Spry-
2 Ödemi�, tezinin giri� k�sm�nda Orta Asya bölgesini ve burada ya�ayan Türkleri üç gruba ay�rm��t�r. Bunlar; Kazak, Özbek, Mang�t, Nogay, Ba�kurt ve Kazan (Tatar) Türklerinin dahil oldu�u K�pçak Grubu, Kent Türkleri, K�rg�zlar, Taranç�lar ve Ka�garl�lar� kapsayan Türk-Çi�il Grubu ve son olarak Salur, Teke, Sar�-Karaman, Yamut, Göklen, ��dir, Abdal, Alieli, Çavd�r, Ersari, Sagaro�lu ve O�uz �eklinde farkl� uru�lara ayr�lm�� Türkmen-O�uz Grubudur. Ödemi�, a.g.t., s. 1–3.
-
4
1895)” adl� çal��ma, metod ve konuya yakla��m tarz� aç�s�ndan bize örnek te�kil
etmektedir. Gürsoy �ahin taraf�ndan doktora tezi olarak haz�rlanan bu çal��ma Anadolu
Türklerinin Avrupal�larla ilk kar��la�malar�ndan ve onlar nezdinde temellenen Türk
�maj�ndan yola ç�karak 19. yüzy�lda bu imajda meydana gelen de�i�imleri izah eder.
Devam�nda Anadolu’ya gelen �ngiliz gezginlerin, Osmanl� ülkesi ile ilgili
de�erlendirmelerini çe�itli ba�l�klar halinde aktar�r. Osmanl�n�n sosyo-kültürel tarihine
önemli bir katk� sa�layan bu çal��ma ayn� zamanda seyahatnamelerin bilimsel
ara�t�rmalarda kullan�m�na dair yol gösterici niteliktedir.
Yap�lan bu çal��malar bize 19. yüzy�lda Bat� Türkistan’�n tam manas�yla
tan�t�lmad���n� ve kaynaklardan baz�lar�n�n kullan�lmad���n� göstermektedir. Bunun
d���nda ele alm�� oldu�umuz seyahatnameler farkl� çal��malarda kullan�lmakla birlikte3
bu eserlerden s�n�rl� olarak istifade edilmi� olmas� bizde, �ngiliz as�ll� Alexander
Burnes, Macar as�ll� Arminius Vámbéry ve Amerikan as�ll� Eugene Schuyler’�n �����nda
Bat� Türkistan’� inceleme iste�i uyand�rm��t�r. Seyahatnameleri tespit ederken dikkat
etti�imiz di�er k�staslara önsöz k�sm�nda de�indik.
Seyahatnameleri temel alarak böyle bir çal��maya kalk��mam�z�n amac� 19.
yüzy�l�n ba��ndan itibaren Bat�l� seyyahlar�n bölgeye duyduklar� merak�, bu merak�n
ard�nda yatan sebepleri ve bölge halk� ile ilgili izlenimlerini birkaç seyyah�n �����nda
izah edebilmektir. Yine bölgenin siyasi yap�s�n�, hanl�klar�n içinde bulundu�u durumu,
bölgedeki önemli �ehirleri ve sosyal kültürel hayat� seyyahlar�n aktard��� bilgilerden
yola ç�karak anlatabilmektir. Nitekim bölgeye ait seyahatnameler hem sosyal hem de
siyasi hayata ���k tutan say�l� eserler aras�ndad�r.
Bu amaç do�rultusunda ba�lad���m�z çal��man�n birinci bölümünde Bat�
Türkistan’�n co�rafi, iklim ve etnik yap�s� üzerinde durduk. Ara�t�rmam�z s�ras�nda
bölgenin çe�itli co�rafi özellikler gösterdi�ine tan�k olduk. Mesela Bat� Türkistan’da
kurulan hanl�klar ye�il bir saha üzerinde kuruluyken çevresi büyük çöllerle kapl�d�r ve
bu çöller ülkelerin do�al savunma hatlar�n� olu�turmaktad�r. Bunun yan� s�ra ülke sert
iklim özellikleri göstermekte ve Özbek, Türkmen, Tacik (Sart) ba�ta olmak üzere birçok
milleti bar�nd�rmaktad�r.
3 Mehmet Saray, Osmanl� Devleti ile Türkistan Hanl�klar� Aras�ndaki Siyasi Münasebetler (1775–1875), TTK. yay., Ankara 1994, Thierry Zarcone, Yasak Kent Buhara 1830–1888, çev. Ali Berktay, �leti�im yay., �stanbul 2001.
-
5
�kinci bölümde tespit edilen seyyahlar�n e�itim seviyeleri, sahip olduklar�
görevler, ne amaçla Bat� Türkistan’� ziyaret ettikleri ve hangi güzergâhlar� kulland�klar�
sorgulanmaktad�r. Ara�t�rmam�z neticesinde Burnes ve Vámbéry’nin �ngiltere destekli
bölgeye gittiklerini ve zor �artlar alt�nda not ettikleri izlenimlerini gezilerinin bitiminde
Londra’ya giderek yay�nlad�klar�n� gördük. Schuyler’�n ise Amerika destekli olarak Bat�
Türkistan’� ziyaret etti�ini ö�rendik. Her üç seyyah�n da amac� bu yüzy�la kadar
Avrupa’da gizemini koruyan Bat� Türkistan’� aç�k bir �ekilde tan�tmak ve ba�l�
bulunduklar� ülkelerin bölgeyle ilgili siyasi planlar�n� olgunla�t�rmalar�na zemin
haz�rlamakt�r. Schuyler, di�er ikisinden farkl� olarak Ruslar�n bölgeyi fethi esnas�ndaki
geli�meleri ve onlar�n bölge halk�na kar�� uygulamalar�n� Amerika’ya rapor etmekle
görevlidir. Nitekim onlar üstlendikleri bu görevleri ba�ar�yla yerine getirmi�lerdir.
Bunun neticesinde döneme ve bölgeye ait klasik kaynaklar aras�nda yerlerini alan
çal��malar� ortaya ç�km��t�r.
Üçüncü bölümde, ula��lan kaynaklar ve seyyahlar�n bölgeyi ziyaretleri s�ras�nda
ö�rendikleri ve mü�ahede ettikleri bilgiler do�rultusunda bölgenin 19. yüzy�ldaki siyasi
portresi çizilmeye çal���lacakt�r. Burada seyahatnamelerin yan� s�ra bize yard�mc� en
önemli kaynak Hive tarihine ait Munis ve Agahi taraf�ndan yaz�lan Firdevsü’l-�kbal4
isimli vakayinamedir. Bunlar�n d���nda az say�daki ve genel nitelikli Türk ve bat�l�
tarihçilerin çal��malar� da bu noktada bize yard�mc� olacakt�r. Siyasi hayat� incelerken
dikkatimizi çeken en önemli husus, Özbek hanedanlar taraf�ndan yönetilen Bat�
Türkistan hanl�klar�n�n kendi içlerinde isyanlarla u�ra�t��� gibi birbirleriyle de mücadele
halinde olduklar�d�r. Bu bölümde söz konusu mücadeleleri izah etmekle birlikte alt�nda
yatan sebepleri ortaya koymaya çal��aca��z.
Dördüncü bölüm, bölgenin ticari ve siyasi tarihinde büyük öneme haiz Bat�
Türkistan �ehirlerini ve 19. yüzy�lda seyyahlar�n �ehirlere dair gözlemlerini
içermektedir. Seyyahlar �ehirlerin imar yap�s�n�n yan� s�ra bölgenin nüfus yap�s�,
kültürel unsurlar�, dükkânlar, pazarlar ve kervansaraylardan olu�an al��veri� merkezleri
ile cadde ve sokak yap�lar� hakk�nda bilgiler sunmaktad�rlar. Bu bilgilerden hareketle
4 Bu eser hakk�nda ayr�nt�l� bilgi için bkz. Feridun Tekin, “Hive (Harezm) Hanl��� Tarihinin Kaynaklar�” I. Türkiyat Ara�t�rmalar� Sempozyumu 11–13 May�s 2005, Gazi Üniversitesi Gazi Türkiyat Ara�t�rmalar� Merkezi, Ankara (Matbaada).
-
6
�ehirlerin 19. yüzy�lda kültürel hayatta, ticarette ve politikada ne kadar aktiv oldu�unu
izah edece�iz.
Gezginlerin, bölge halk�n�n kültürel unsurlar�na dair aktard��� bilgiler be�inci
bölümümüzü olu�turmaktad�r. Bu bölümde Özbeklerin yan� s�ra onlarla uzun süre bir
arada ya�ayan, baz� kabileleri hanl�klara tabiyken baz�lar�n�n mücadele halinde
bulundu�u Türkmenlerin aile yap�s�, e�lenceleri ve yemek tarzlar� üzerinde
durulacakt�r. Bu �ekilde Ruslar�n özellikle yirminci yüzy�ldan itibaren bu insanlar�n
kimliklerini yok etmeye dair politikalar�na kar�� biz Özbek ve Türkmenlerin sahip
olduklar� kültürlerine ���k tutmaya çal��aca��z.
19. yüzy�lda Bat� Türkistan’� ele alan mevcut çal��malar� mümkün oldu�unca
temin ederek inceledikten sonra onlar�n ortaya koyduklar�ndan farkl� bilgiler sunmaya
çal��t���m�z ve Bat�l�lar�n bölgeye olan bak�� aç�lar�n� yakalamay� hedefledi�imiz bu
ara�t�rmam�z�n amac�na ula�t��� kanaatindeyiz.
-
7
B�R�NC� BÖLÜM
BATI TÜRK�STAN HAVZASI
I. Co�rafi Özellikler
Bat� Türkistan kabaca kuzeyde Altay da�lar�ndan güneyde Pamir bölgesine
do�uda Tarbagatay’dan bat�da Hazar Denizinin do�u k�y�lar�na kadar uzanan sahay�
ihtiva eder5. Ligeti de “�ç Asya” olarak isimlendirdi�i Bat� Türkistan’� kuzeyde Ural
Da�lar� ve Altaylar, güneyde Himalaya zinciri, bat�da ise Hazar Denizinin do�u sahiline
kadar uzanan saha olarak tan�t�r6. Bölge, tarihi süreç içerisinde çe�itli �ekillerde
an�lm��t�r. Mesela 19. yüzy�lda seyyahlar�m�z taraf�ndan Zeref�an olarak isimlendirilen
Amu Derya ile Sir Derya’n�n yukar� mecralar� aras�ndaki bütün da�l�k bölge 8. as�rdan
önceki tarihi eserlerde Araplar taraf�ndan Buttam ya da Butmân olarak isimlendirilir7.
�slam co�rafyac�lar�n�n terminolojisinde ise bu iki nehir aras� Maveraünnehir olarak
zikredilmektedir8.
Bölge, ç�plak çöllerden güney k�y�lar�nda karla kapl� da� doruklar�na ve kuzeyde
bozk�rlara kadar büyük bir co�rafi görünüm çe�itlili�ine sahiptir9. Hazar Denizi’nden
itibaren bölgenin güneydo�u bölümlerinin büyük bir k�sm� çöllerden olu�maktad�r.
Bölgenin en büyük çölleri Karakum ve K�z�lkum, Amu Derya’n�n yo�un bitkili alüvyon
ovas�yla birbirinden ayr�lmaktad�r10. Kara Kum Çölü Amu Derya’n�n güneyinde yer al�r
5 Talip Yücel, “Bat� Türkistan Co�rafyas�na Toplu Bak��”, Türk Kültürü, XXV/294, Ara�t�rma Enstitüsü yay., Ankara 1987, s. 615. 6 L. Ligeti, Bilinmeyen �ç Asya, çev. Sadrettin Karatay, Türk Dil Kurumu yay., nr.527, Ankara 1998, s. 15. 7 V.V. Barthold, Mo�ol �stilas�na Kadar Türkistan, Haz. Hakk� Dursun Y�ld�z, Türk Tarih Kurumu yay., IV. Dizi-Say� 11, Ankara 1990, s. 86. 8 Barthold, a.g.e., s. 67. 9 Robert N. Taaffe, “Co�rafi Ortam”, çev. Mete Tunçay, Erken �ç Asya Tarihi, , Derleyen: Denis Sinor, �leti�im yay., �stanbul 2000, s. 35-37. 10 Taaffe, a.g.m., s. 55.
-
8
ve 300 bin km2’lik bir alana sahiptir. K�z�l Kum Çölü ise Amu Derya ile Sir Derya
aras�nda bulunur ve 350 bin km2’lik bir alan� kaplar11.
Bat� Türkistan’�n do�u k�sm� yüksek da� ve yaylalardan müte�ekkildir. Burada
da�lar, ovalar ve yaylalar birbiriyle iç içedir. Bat� k�sm� ise ovalardan ve alçak
yaylalardan olu�maktad�r. Bölgedeki da�lar� kuzeyden güneye do�ru s�ralayacak
olursak kuzeybat�-güneydo�u istikametinde uzanan Tarbagatay da�lar� bunlar�n
güneyinde ise Alada�lar yer al�r. Daha güneyde Tanr� da�lar� olarak isimlendirilen
Çungarya Alada��, Kungei Alada��, Terskei Alada�� ve Talas Alada�� �eklinde bir da�
silsilesi yer almaktad�r. Bu da�lar Türkistan co�rafyas�n�n su ihtiyac�n� kar��lar12.
Bulundu�u bölge itibariyle Altay, Pamir, Hinduku� ve Tanr� Da�lar� gibi çok
ünlü da�larla çevrili Buhara Hanl���, iç k�s�mlarda özellikle �ehr-i Sebz ve Semerkand
yak�nlar�nda alçak uzanan baz� da� s�ralar� haricinde yükseltilere sahip de�ildir.
Burnes Kur�e (Kurshee) �ehrinin do�usunda 150 millik bir mesafeden sonra
kuzey ve güney do�rultusunda, Hinduku�unun sa� kö�esine do�ru uzanan ve Pamir
da�lar�n�n s�n�r�nda sona eren karla kapl� yüksek s�ra da�lar� gördü�ünü söyler.
Seyyah�n belirtti�ine göre yerliler bu da�lar� Baeetoon isimli bir köyden hareketle
Baeetoon da�lar� �eklinde isimlendirir.
Amu Derya’n�n kuzeyinde yer alan da�lar�n ilki Hisar da�lar�d�r ve onun
eteklerinde 19. yüzy�l�n ilk yar�s�nda Hive Hanl���na ba�l� bir idari yap� mevcuttur13.
Mehmed Emin Efendi’nin genel olarak düzlük bir arazi olarak tan�tt��� Harezm’de ise
�eyh Celil ve Kuba Da�lar� bölgenin en büyük yükseltilerini olu�turur14. Bölgedeki
da�lar�n eteklerinde tepelerden akan nehirler sayesinde olu�an ye�il vahalar mevcuttur.
Bat� Türkistan’da, bölgeye hayat veren, co�rafyan�n be�eri ve iktisadi hayat�nda
önemli rol oynayan iki nehir vard�r. Bunlar Orta Asya’n�n yüksek da�lar�ndan beslenen
11 Yücel, a.g.m., s. 616. 12 Ahmet Ardel, “Türk Ülkelerinin Tabii Co�rafyas�”, Türk Dünyas� El Kitab�, C. I, Türk Kültürünü Ara�t�rma Enstitüsü yay., nr. 121, Ankara 1992, s. 12–13. 13 Alexander Burnes, Travels into Bokhara Being the Account Of A Journey From India To Cabool, Tatrtary And Persia Also, Narrative Of A Voyage On The Indus From The Sea To Lahore, Asian Educational Services yay., Yeni Delhi 1992, C. II, s. 163-165. 14 Mehmet Emin Efendi, �stanbul’dan Orta Asya’ya Seyahat, Haz. R�za Akdemir, Kültür ve Turizm Bakanl��� yay., nr. 49, Ankara 1986, s. 144.
-
9
Amu Derya ile Sir Derya’d�r15. Amu Derya farkl� zamanlarda ve farkl� milletler
taraf�ndan de�i�ik �ekillerde isimlendirilmi�tir. Mesela milattan önceki devirlerde nehir
Yunanl�lar taraf�ndan “Oxus” olarak isimlendirilmi�tir. Milattan sonra ise Asyal�lar
taraf�ndan “Ceyhun” veya “Amu” isimleri kullan�lm��t�r. “Sel” anlam�na gelen Ceyhun
ismi özellikle tüm Türkçe ve Farsça çal��malarda geçmektedir. Burnes’ün bölgeyi gezisi
s�ras�nda �ahit oldu�u üzere sahillerde ya�ayan halk, nehir için “Derya-y� Amu”
demektedirler16. Seyyah�m�z ise eserinde genel itibariyle Oxus ismine yer vermi�tir.
Bu nehir �ran ve Turan aras�ndaki geleneksel resmi s�n�r� olu�turmas� nedeniyle
büyük öneme haizdir17. Burnes, nehrin geçti�i güzergâhlar� ayr�nt�l� bir �ekilde izah
eder. Buna göre Amu Derya, zengin Bedeh�an vadisini sular, daha sonra Kunduz ve
Hisar’dan akan daha küçük derelerle birle�ir. Da�lar aras�ndan dola�arak Kholm
(Khoolhoom) �ehrinin 20 mil içerisine do�ru yak�nla��r ve Belh’in kuzeyinden geçer.
Buradan itibaren kuzey-bat� istikametinde ilerleyerek çöle girer. Hive �ehrine
ula��ncaya kadar di�er cihette yakla��k bir mille s�n�rlanm�� sahay� verimli k�lar. Bölge
yüksek kalitede bu�day ve di�er tah�l ürünlerinin yeti�tirilmesinde büyük öneme
sahiptir. Nehrin son dura�� Aral Gölüdür. Bu göl civar� tar�m ve bal�kç�l�k ile u�ra�an
göçmen kabilelerin iskân sahas� olmas� hasebiyle nadiren Orta Asya kervanlar�n�n
güzergâhlar� içerisinde yer al�r18.
Burnes, nehrin kum y���nlar�yla birbirinden ayr�lm�� üç koldan olu�tu�unu
söyler. Bu kollar�n geni�li�i 415, 295, ve 113 yard’d�r. Nehrin toplam geni�li�i 823
yard’d�r. Derinli�i düzensiz olup en derin yeri 19 fit’tir. Ortalama derinli�i ise hemen
hemen 9 fit kadard�r. Amu Derya saatte yakla��k 3,5 millik bir h�zla akar. Koca Sal
(Khoja Salu) ile Carjuy (Charjooee) nehir suyunun öfkeden kabard��� iki noktay�
olu�turur19.
15 Ardel, a.g.m., s. 28–30. Burnes Buhara Hanedanl��� s�n�rlar�nda be� tane nehir oldu�unu bildirir. Bunlar Amuderya (Oxus), Sirderya (Jaxartes), Kohik (Zeref�an), Kurshee ve Belh nehirleridir. Burnes, a.g.e., C. II, s. 160. 16 Burnes, a.g.e., C. II, s. 186. 17 Barthold, a.g.e., s. 67. Turan kelimesi ilk olarak �ranl�lar taraf�ndan Orta Asya co�rafyas�n� ifade etmek üzere kullan�ld�. Onlar Orta Asya’n�n göçebe topluluklar� için de Turanl�lar ibaresini kulland�lar. Ancak VI. Yüzy�ldan itibaren Turan yerine “Türkistan”, Turanl�lar yerine de “Türkler” ifadesi kullan�lmaya ba�land�. Jean Paul Roux, Orta Asya Tarih ve Uygarl�k, çev. Lale Arslan, Kabalc� yay., nr. 171, �stanbul 2001, s. 44. 18 Burnes, a.g.e., C. II, s. 187-189. 19 Burnes, a.g.e., C. II, s. 191.
-
10
Emin Efendi, bu nehirden bahsederken Pehlivan Ata, Cânâbâd, �ahâbâd,
Gaziâbad, Arna ve Ku� Beyi’nin, nehrin en çok bilinen kollar� oldu�unu ve bu kollar�n
büyüklüklerinin 25 ayak ile 35 ayak aras�nda de�i�ti�ini söyler. Ayr�ca bu ana
kanallardan birçok küçük tâli kanallar ve arklar aç�ld���n�, bu �ekilde nehir suyunun
bölgenin her taraf�na taksim edildi�ini bildirir20. Nehirde bol miktarda bal���n olmas�
bölge halk�n� bal�kç�l��a sevk eder. Seyyah nehir bal�klar� aras�nda özellikle sazan
bal���n�n çok lezzetli oldu�unu ifade eder21.
Kayalara, h�zl� ak�nt�lara, suda olu�an girdaplara, kum y���nlar�n�n meydana
getirdi�i engellere ve nehrin a��z k�s�mlar�nda batakl�klara rastlanmayan Amu Derya,
gemi ve kay�klar�n gidi�-geli�lerine elveri�li bir nehirdir. Amu Derya’n�n su miktar�,
Büyük Hinduku�u’nun kuzeyindeki karlarla beslenen Kunduz ve Talighan nehirlerinin
kendisine kat�lmas�yla büyük çapta art�� gösterir22. Düzenli aral�klarla kabarmakta olan
nehir, May�s aylar�nda yüksek bölgelerdeki karlar�n erimesiyle ta�arak seller olu�turur.
Ayr�ca bahar ya�murlar� boyunca fakat daha küçük sel bask�nlar� meydana getirir. Bu
s�rada Amu Derya’n�n sular� da�lar�n topra��yla kar���r ve k�rm�z� bir renge bürünür.
Ekim ay�nda ise bu sel bask�nlar� sona erer23.
Amu Derya’da don olay� s�k ya�anan bir hadisedir. Kunduz’un yukar�
taraflar�nda her y�l gerçekle�en buzlanma sayesinde Yarkend’e do�ru ilerleyen
kervanlar, güzergâhlar� üzerinde bulunan nehri yürüyerek geçebilirler. Hive’nin a�a��
kesiminde, Buhara’dan yakla��k 70 mil uzakl�kta bulunan Carjuy bölgesinde ve Belh’e
giden yol üzerinde bulunan Kirke adl� yerle�im birimi dolaylar�nda nehir her y�l
donmaktad�r. 1831 y�l�nda Carjuy’da nehrin her iki k�y�s�nda buzlanma gerçekle�ir. K��
mevsiminin son derece so�uk oldu�u 1832 y�l�nda da Burnes’ün kervan� buzla kapl�
nehri yürüyerek geçmi�tir. Seyyah, bu bilgilere ilaveten nehrin son birkaç y�ld�r k��
mevsiminde çöl içerisinde dahi donmakta oldu�unu söyler24.
Amu Derya’n�n güneyindeki tüm su kaynaklar� hemen hemen ya ac� ya da
tuzludur. Bunlar�n derinlikleri hiçbir zaman 36 fiti geçmez ve su kaynaklar�n�n ço�u
yüzeyden yar�m fitlik derinlikte bulunur. Bölgedeki baz� yerlerin sular� da içmeye
20 Mehmet Emin Efendi, a.g.e., s. 142-143. 21 Mehmet Emin Efendi, a.g.e., s. 143. 22 Burnes, a.g.e., C. II, s. 189-190. 23 Burnes, a.g.e., C. II, s. 191-193. 24 Burnes, a.g.e., C. II, s. 194.
-
11
elveri�li de�ildir. Mesela Belh’in içme suyu sa�l��a zararl�d�r25. Ayn� �ekilde
Buhara’daki içme suyunun sa�l��a uygun olmad��� da bilinmektedir. Schuyler
Buhara’ya varmadan önce bura suyunun sa�l�ks�zl��� ile ilgili olarak uyar�ld���n� söyler.
Nitekim �ehre vard���nda özellikle göllere ait sular�n çok sa�l�ks�z oldu�unu görerek
içti�i suyun kaynat�lmas�na özen gösterir26.
Bölgenin bir di�er önemli nehri Sir Derya’d�r. Bu nehir de�i�ik zaman dilimleri
içerisinde farkl� isimlerle an�lm��t�r. Kullan�lan isimler tarihin ilk yüzy�llar�ndan itibaren
kronolojik s�ralamaya uygun olarak Silik, Kang, Yaksart, �nci, Jaxartes, Seyhun ve S�r
suyu �eklinde ifade edilebilir. “Sir Derya” ise Mo�ol istilas� akabinde ba�lamakla
birlikte günümüze kadar yayg�n olarak kullan�lan isim olmu�tur27.
Erimi� kar ve buzullarla beslenen Sir Derya, Amu Derya’ya nazaran çok
küçüktür28. Fergana havzas�n� kuzeyden takip eder. Bu havzadan ç�kt�ktan sonra Talas
Ala da��ndan gelen Çirçik suyunu al�r. Daha ilerde Karada�’dan gelen su kollar�yla
beslenerek Hokand civar�nda büyük bir nehir görünümü kazan�r29. Tanr� Da�lar�n�n
yüksek s�rada�lar� ve yaylalar� aras�ndan Is�k Gölü’nün güneyine geçerken 11.500 ila
12.000 fit aras�nda yüksekli�e ula��r30. Son olarak Aral denizine dökülür31. Da�lardan
gelen akarsularla birle�ti�inde nehrin derinli�i 20 ila 40 fit aras�nda de�i�ir. Özellikle
Haziran ve Temmuz aylar�nda su miktar� en büyük art��a sahiptir. Ak�nt� h�z� gün
içerisinde birkaç kez de�i�ir. Sabah 10–11 dolaylar�nda en yüksek ak�� h�z�na sahipken
ö�leden sonra h�z� azal�r32.
Bu iki büyük nehrin d���nda Bat� Türkistan’da Zeref�an, Çu ve �li gibi bir tak�m
küçük nehirler de mevcuttur. Bu nehirlerin her üçü de buzul kaynakl�d�r. Zeref�an,
Altay da�lar�n�n bat�s�ndaki Türkistan da�lar� ile Zeref�an aras�nda ayn� ad� ta��yan bir
buzuldan do�ar. Yüksek da� s�ralar� aras�ndan akan nehir Semerkand ovas�na ula�t��� 25 Burnes, a.g.e., C. II, s. 157, 159. 26 Schuyler, a.g.e., C.II, s. 87. 27 Dânâ Moldabayeva, “S�r Derya Havzas�n�n Türk Tarihindeki Yeri ve Önemi” Bilig, Say� 35, Güz 2005, s. 6, Eugene Schuyler, Turkistan Notes Of A Journey In Russian Turkistan, Khokand, Buhara, And Kuldja, Spottiswoode and Co. press, London 1876, C. I, s. 50. 28 Burnes, a.g.e., C. II, s. 160. 29 Ardel, a.g.m., s. 32, Burnes de Sir Derya nehrinin Hokand ve Hocent �ehirlerinden geçti�ini ve 46 derece kuzey enlemi civar�nda Aral Denizine döküldü�ünü söyler. Yine onun belirtti�i üzere nehir yazlar� s�� yerden yürüyerek geçilebilen bir durumdad�r k��lar� ise buzla kapl�d�r. Buzlar�n kal�nl��� iki yard’d�r. Bu kal�nl�k, üzerinden kervanlar�n rahatl�kla geçebilece�i kadard�r. Burnes, a.g.e., C. II, s. 160. 30 Schuyler, a.g.e., C. I, s. 50. 31 Schuyler, a.g.e., C. I, s. 50, Ardel, a.g.m., s. 32. 32 Schuyler, a.g.e., C. I, s. 51-52.
-
12
zaman yay�l�r. Ancak buharla�ma ve sulama nedenleriyle Amu Derya’ya varmadan
ovada kaybolur33. Burnes, bu nehir ile ilgili aç�klamalar�nda nehrin Semerkand’�n
do�usundaki yüksek arazilerde ilerledi�ini ve Buhara ve Semerkand’�n kuzeyinden
geçerek Karakol �ehrinde bir göl olu�turdu�unu söyler. Ayr�ca nehrin Semerkand’�n ve
bu �ehrin a�a��s�ndaki Menkal’in verimlili�ini art�rd���n�, nehir suyunun y�lda üç veya
dört ay boyunca pirinç üretimi için kullan�ld���n� ve nehir yata��n�n Buhara’da tamamen
kurudu�unu belirtir. Nehrin olu�turdu�u göl, 19. yüzy�lda bölge halk� taraf�ndan “deniz”
olarak ifade edilir. Yakla��k 25 mil uzunlu�unda ve çok derin olan bu gölün her taraf�
kum tepeleriyle çevrilidir. Gölün tek beslenme kayna�� tatl� suya sahip Zeref�an
olmas�na ra�men onun suyu tuzludur.
Erimi� kar sular�yla beslenen Kur�e nehri, �ehr-i Sebz ve nehrin ad�yla ayn� olan
Kur�e �ehrine do�ru ilerler ve bu �ehrin a�a��s�nda bulunan çölde kaybolur. �ehr-i Sebz
tarlalar�, bu nehir sayesinde bol miktarda pirinç mahsulü verirken, Kur�e �ehri ise
meyve a�açlar�yla dolu bahçelere sahiptir. Kanallarla da��t�lan suyun bitti�i noktada
ye�illik sona erer ve verimsiz çöller ba�lar. �ehr-i Sebz’in yöneticisi, Kur�e nehri
üzerinde hâkim konumda olup kanallar� kapatarak çevredeki küçük nahiyelere su
gitmesini engelleme yetkisine sahiptir. Kur�e ve Zeref�an nehirlerinin çevresinde
bulunan yerle�im yerleri, bu nehirlerden on günde bir defaya mahsus olmak üzere
yararlanabilirler. Buhara Hanedanl���n�n be�inci ve son nehri olarak Burnes, Hinduku�
da�lar�n�n güneyinde ilerleyen Belh nehrini gösterir. Da�lar�n aras�ndan kuzeye akan
nehir, Türkistan ovas�na girer ve burada çok say�da kanallara bölünür. Burnes’ün
duyumlar�na göre bu nehre ba�l� kanal say�s� toplam on sekizdir34.
Bölgenin en önemli �ehirleri Hive, Buhara ve Semerkand’d�r. Bu �ehirler sahip
olduklar� tarihi geçmi�leri ile birlikte siyasi ve iktisadi aç�lardan da dikkat çekmektedir.
Maveraünnehir ile Tibet aras�ndaki ticaret yolu üzerinde Vahân ve �u�nan
eyaletlerinden sonra Bedeh�an bulunmaktad�r. Buras� muhte�em otlaklar�, geni� ve
tamamen ekili olan vadileri, yakut ve lapis lazuli madenleri ve sa�l��a uygun iklimiyle
ün kazanm�� bir �ehirdir35.
33 Ardel, a.g.m., s. 33. 34 Burnes, a.g.e., C. II, s. 160-162. 35 Barthold, a.g.e., s. 69.
-
13
Ceyhun havzas�nda yer alan bir di�er önemli �ehir Belh’dir. �ehir tarihi süreç
içerisinde birçok defa ba�kent olmu�tur. Belh �ehrini Merv ile birle�tiren yol dolambaçl�
olarak da�lar�n eteklerinden geçer. Murgâb nehrine var�nca yol kuzey-bat�ya döner ve
nehir k�y�s�n� takip ederek Merv’e ula��r36.
Buhara Hanl���n�n do�usunda Türkistan’�n en geni� ve verimli topraklar�na
sahip olan ve ortas�ndan Seyhun nehrinin akt��� Fergana Havzas� bulunmaktad�r.
Havzay� güneyden Altay ve Tanr� da�lar�n�n bat� uzant�lar� da�lar ku�at�r.
Kuzeybat�s�nda Çirçik ve Angren vadileri aras�nda kalan Ta�kent ovas� ve Sir Derya
vadisi bulunmaktad�r. Ülkenin orta k�sm�nda, Pamir da�lar�n�n bat�s�nda kalan Zeref�an,
Semerkand ve Buhara ovalar� ile güneyde Kar�i ve Tirmiz �rmaklar�n�n sulad��� ovalar
yer almaktad�r37. Buras� 800 bin km2 geni�li�inde ve deniz seviyesinden 900 m
yüksekliktedir38.
Bu çal��mada ele alm�� oldu�um 19. yüzy�lda Hive, Buhara ve Hokand
Hanl�klar�n�n bulunduklar� co�rafya, günümüzde Özbekistan’�n tamam�n�,
Türkmenistan topraklar�n�n yar�s�n� K�rg�zistan’�n hemen hemen tümünü ve
Kazakistan’�n güney kesimini içine alm��39 olmakla neredeyse dört ayr� ülkenin vatan
topraklar�n� olu�turmaktad�r. Ancak Bat� Türkistan’�n en verimli topraklar� bugünkü
Özbekistan’�n yönetimi alt�ndad�r.
Bat� Türkistan’�n güney do�usundaki geçit vermez yüksek da�lar, çöller ve
bozk�rlar Orta Asya içlerine seyahati oldukça güçle�tirir. Bunlar�n yan� s�ra a��r�
so�uklar, a��r� s�caklar ve ya�mac� göçebe topluluklar� hem seyyahlar� hem de ticari
kervanlar� y�ld�racak niteliktedir. Bu noktada Bat� Türkistan ve onun ötesine düzenlenen
geziler �pek Yolu40 vas�tas�yla ve Karadeniz-Hazar Denizi-bozk�rlar oradan da Sin-
kiang vahas�na geçi�le mümkündür41. Bat� Türkistan’dan Avrupa’ya do�ru ç�k���
sa�layan iki güzergâh mevcuttur. Bunlar Hazar Denizinin kuzeyinden ve �ran üzerinden
geçer. �lkinde Harezm’den yola ç�k�larak Ural ve Volga �rmaklar�n�n vahalar�na ula��l�r.
36 Barthold, a.g.e., s. 80–83. 37 �brahim Güner, K�talar ve Ülkeler Co�rafyas� (Eski Dünya K�ta ve Ülkeleri), C.I, Atatürk Ünv. yay., nr. 910, Erzurum 2000, s. 323–324. 38 http://www.yurdum.com/Kitalar/Asya/turkistan.htm, (12.12.2005). 39 Ergun Ça�atay, Bir Zamanlar Orta Asya, Tetragon yay., �stanbul 1996, s. 23. 40 �pek Yolu hakk�nda geni� bilgi için bkz. Hans Wilhelm Haussing, �pek Yolu ve Orta Asya Kültür Tarihi, çev. Müjdat Kayayerli, Kayseri 1997. 41 Roux, a.g.e., s. 30–31.
-
14
�kincisinde ise Merv ya da Ni�abur’dan Elburz’a var�l�r. Sonra Rey’e kadar da� s�ras�
izlenir. Buradan itibaren farkl� üç yol takip edilebilir. �lki Basra Körfezi istikameti,
�kincisi, Tebriz ve Erzurum’dan geçerek Trabzon ve Karadeniz’e ya da Orta
Anadolu’ya ve Silifke yak�nlar�na uzanan istikamet, üçüncüsü ise Hemedan ve
Kirman�ah’dan Mezopotamya’ya giden güzergâht�r42.
Burnes, Hindistan’dan hareketle Afganistan üzerinden Bat� Türkistan’a girer.
Yolculu�unu �ran’a kadar sürdüren seyyah geri dönü�te �ran-Afganistan güzergâh�n�
takip edecektir43. Vámbéry, �stanbul’dan hareketle �ran üzerinden Bat� Tükistan’a
geçmeyi tercih ederken geri dönü�ünü bozk�rlar� a�arak Hazar Denizi ve Karadeniz
üzerinden gerçekle�tirir. Schuyler ise St. Petersburg’dan yola ç�kar, Hazar Denizinin
do�usundan bozk�rlara oradan da Bat� Türkistan’a ula��r.
19. yüzy�l�n ba�lar�nda Bat� Türkistan, gerek Rusya gerekse Avrupa için hala
bilinmeyen bir co�rafyad�r. Bu bilinmezli�i ortadan kald�rman�n tek yolu ise her türlü
zorlu�a katlanmay� göze alan bir veya birkaç seyyah�n rehberli�inde bölgeyi karayolu
ya da ona alternatif �rmaklar vas�tas�yla44 kar�� kar�� incelemektir. Burnes ve
Vámbéry’nin bölgeyi ziyaret etme gerekçelerinden biri de co�rafyay� tan�mak ve
tan�tmakt�r.
II. �klim Özellikleri
Bat� Türkistan, tüm Orta Asya’da oldu�u gibi Hazar Denizi’nin do�u
k�y�lar�ndan Gobi Çölü’nün bat� kenar�na kadar uzanan çöllerin olu�turdu�u geni� bir
kuru iklim ku�a��n�n hâkimiyeti alt�ndad�r45. Ayr�ca en sert k�ta iklimine sahiptir.
So�uk ve s�cak mevsimlerin �s� ortalamalar� aras�nda çok yüksek farklar mevcuttur.
K��lar çok so�uk oldu�u gibi yazlar da bir o kadar s�cak geçer. K�� aylar�nda
Mo�olistan üstündeki büyük bir yüksek bas�nç alan�n�n etkisiyle sürekli olarak 42 Roux, a.g.e., s. 34–35. 43 Burnes, gezisi s�ras�nda 9 inçlik yar�çap�nda gök cisimlerinin irtifa ve aç�sal yüksekli�ini ölçmekte kullan�lan bir alet olan sekstant ve Schmalcalder’in pergelini kullanarak astronomik incelemeler sonucunda yürüyü�ünün h�z�n� belirlemi�tir. Buna göre at s�rt�nda Pencab veya Hazar’�n do�usundaki bölgeler gibi düzlük bir ülkede kervan olmaks�z�n saatte 30 furlong (6000 metre) ilerleme kaydedilir. At s�rt�nda Hindistan ve Cabool aras�nda uzananlar gibi da�l�k ve kayal�k ülkelerde ve hafif yüklü kat�rlar�n e�lik etti�i bir kervanla saatte 3 mil yol al�n�rken, develer üzerinde Türkistan gibi düzlük bir ülkede saatte yakla��k 3800 yard veya 2 mil 300 yardl�k mesafe kat edilir. Burnes, a.g.e., C. II, s. 147-148. 44 Taaffe, a.g.m., s. 34. 45 Taaffe, a.g.m., s. 41.
-
15
gökyüzünün bulutsuz, �s�n�n s�f�r�n alt�nda ve havan�n ya���s�z kalmas�, kuruluk ve �s�
sorunlar�n� daha da art�rmaktad�r. Bu yüksek bas�nç alan�ndan kaynaklanan kuru ve
so�uk rüzgârlar, Orta Asya’n�n büyük bir kesiminde k�� havas�na egemen olur46. K��
mevsiminin so�uk olmas�n�n di�er sebepleri güne� ���nlar�n�n e�ik gelmesi, günlerin
k�salmas� ve kuzeyden gelen so�uk hava kütleleridir47.Nitekim, Çin kaynaklar�n�n Bat�
Türkistan’� anlatmak için “öldüren ayazlar�n erken geldi�i yer” sözünü çok s�k
kulland�klar� görülür48.
Bölgede yüksek da�lar ve bunlar�n aras�nda yer alan havzalar�n iklim
hususiyetleri farkl�l�k arz eder. Stepler ve çöllerden olu�an havzalara nazaran daha fazla
ya��� alan yüksek da�lar ormanlarla kapl�d�r. Ardel, Asya k�tas�nda çöl rejiminin çok
geni� bir saha dahilinde kendini göstermesini üç farkl� sebebe dayand�r�r. Bunlar
co�rafyan�n denizlerden ve okyanuslardan uzakl���, ya��� getiren rüzgârlara engel te�kil
eden ve yaz musonunu tutan s�ra da�lar�n mevcudiyeti ile k��lar�n �iddetli ya�and���
ku�akta so�uk mevsimin tabiî kurakl���n� artt�ran yüksek bas�nc�n mü�terek tesirleridir.
Aral Gölü bölgesinde ve Güney Kazakistan’da k��lar� dondurucu, yazlar� ise
kavurucu nitelik arz eden kara iklimi ya�an�r. Bölgenin güneyinde k��lar kuzeyde
oldu�u kadar �iddetli de�ildir. Y�ll�k ya��� tutar� daha azd�r. Buhara’n�n bir sene
zarf�nda ald��� ya��� oran� 135 mm’dir. Yaz mevsimi ise kurakt�r. Haziran ay�n�n
ba��ndan Eylül ay�n�n sonuna kadar bölgeye hiç ya��� dü�mez. Bugünkü Türkmenistan
ve Özbekistan topraklar�n�n alçak k�s�mlar�, Karakum çölü ve Amu Derya’n�n orta ve
a�a�� mecras�n� içine alan Güney Türkistan’�n iklimi için Akdeniz çöl iklimi
denilmektedir49.
Hazar Denizinin do�usundan Buhara’ya kadar olan alçak sahalar yaz aylar�nda
tamamen kurak bir seyir takip edip k�� aylar�nda ya��� al�r. Dolay�s�yla burada Akdeniz
ikliminin uzak tesirlerinin görüldü�ü söylenebilir. Bu bölgenin do�usunda kalan
yerlerde k�� aylar� çok sert ya�an�r. Yaz aylar� ise bir o kadar s�cakt�r. Yaz ve k��
mevsimlerinin s�cakl�k fark� bat�dan do�uya gidildikçe art�� gösterir50.
46 Taaffe, a.g.m., s. 35. 47 Ardel, a.g.m., s. 14. 48 Denis Sinor, “Giri�: �ç Asya Kavram�”, Erken �ç Asya Tarihi, çev. Ru�en Sezer, Derleyen: Denis Sinor, �leti�im yay., �stanbul 2000, s. 17. 49 Ardel, a.g.m., s. 16–17. 50 Ardel, a.g.m., s. 18–19.
-
16
Mac Gahan çal��mas�nda Bat� Türkistan çöllerindeki s�cakl�k ve so�ukluk
aras�ndaki farka dikkat çeker. Buna göre Türkistan çölleri �afak vakti dayan�lmaz
ölçüde so�ukken ö�le vakti s�cakl�k art�� gösterir51.
Türkistan’�n akarsular�, yüzey �ekilleri ve özellikle iklimin kurak olmas�
dolay�s�yla okyanuslara ula�amamaktad�r. Nehirler, iç deniz niteli�i gösteren Aral ve
Hazar Denizi ile Balka� Gölüne dökülmekte ya da çöl ve bozk�rlar�n herhangi bir
yerinde batakl�klar meydana getirerek kaybolmaktad�r. Yaz mevsiminde ya�anan
�iddetli s�cakl�klar nedeniyle nehir sular� sadece y�l�n belli zamanlar�nda ve sular�n
yüksek oldu�u zamanlarda kapal� bir havzaya ula�may� ba�ar�r52.
Burnes, Buhara ikliminin sa�l��a yararl� oldu�unu söyler. Deniz seviyesinden
yakla��k 1200 fit yüksekli�e sahip Buhara, genel itibariyle çöl ülkelerinde oldu�u gibi
kuru bir iklime sahiptir. K�� mevsimi çok so�uk ya�and��� gibi yaz mevsimi çöle
yak�nl��� nedeniyle oldukça s�cak geçer. Haziran’da s�cakl�k 100 fahrenhayt� a�abilecek
niteliktedir. Temmuz’da ise ola�anüstü seviyelere ula��r. Buhara’da k�� aylar� boyunca
kar yerde kal�r, baharda ise s�kl�kla ya�mur ya�ar. Fakat iklim genel itibariyle kurakt�r.
Suyun buharla�mas�, ya�murdan sonra yollar� hemen kurutacak kadar h�zl�d�r. Belh’de
ise s�cakl�k bunalt�c� hal al�r.
Burnes, havan�n oldukça yüksek s�cakl�klara sahip oldu�u birkaç günden sonra,
kuzey-bat�dan gelen �iddetli bir kum f�rt�nas�yla kar��la�t���n� belirtir. Nihayet f�rt�na
bittikten sonra �ehir temiz bir havaya ve serinli�e kavu�ur. Bu kum f�rt�nalar� çöle yak�n
mevkilerde özellikle Buhara ve Amu Derya’n�n kuzey ülkelerinde geçerlidir53.
Hive’de yaz mevsimi s�cakl�klar� otuz be� dereceye kadar yükselir. K��
mevsiminde ise pek �iddetli so�uklar ya�an�r. Emin Efendi bölge ikliminin genel olarak
sa�l��a elveri�li oldu�unu ancak yaz�n poyraz, k���n ya�murdan kaynaklanan çamur
dolay�s�yla ülkede seyahatin zorluklar içerdi�ini belirtir54.
51 I.A. Mac Gahan, Hive Seyahatnâmesi ve Tarihi Musavver, çev. Kola�as� Ahmed, Haz.: �smail Aka, Mehmet Ersan, Akademi Kitabevi yay., �zmir 1995, s. 36–37. 52 Ardel, a.g.m., s. 27. 53 Burnes, a.g.e., C. II, s. 158-159. 54 Mehmet Emin Efendi, a.g.e., s. 144.
-
17
III. Demografik Yap�
19. yüzy�lda Bat� Türkistan’�n yerle�ik halk�n� büyük oranda Özbekler, Tacikler
ve Türkmenler olu�turmaktad�r. Özbeklerin bölgedeki varl��� 13. yüzy�la
dayanmaktad�r. Mo�ol hükümdarlar�ndan ve Batu Han’�n karde�lerinden biri olan
�ibani Han’�n soyundan gelenler, yaylak olarak �rgiz ve Ural Da�lar� ile Yay�k
Irma��n�n do�u k�y�s�nda, k��lak olarak da Sir Derya ile Çu ve Sar�-su nehirlerinin a�a��
mecras�nda uzun süre ya�am��lard�r. Onlar aras�nda hâkimiyet daima babadan o�la
intikal etmi�tir. Zamanla Maveraünnehir ve Harezm’e hakim olan bu yöneticiler ve
onlar�n idaresindeki halk Alt�n Orda hükümdarlar�na k�yasla kendilerine Özbek ad�n�
verirler55.
Ebul Gazi Han, Cengiz Han’�n büyük o�lu Cuci’nin De�t-i K�pçak bölgesini ele
geçirmesinden sonra buray� kendisine yurt edini�ini anlat�rken Özbekleri, Cengiz
Han’�n Cuci’ye verdi�i kabilelerden biri olarak zikreder56.
Schuyler çal��mas�nda Özbekleri �u �ekilde tan�t�r. “Özbekler, Asya’n�n bu
k�sm�na (Sir Derya ile Hazar Denizi aras�ndaki bölge) Cengiz Han döneminden önce ve
sonra olmak üzere çe�itli zamanlarda göç etmi� Türk kabilelerinin soyundand�r.
Ba��ms�z, özgür manalar�na gelen ‘Uz’ kavram� ki�iyi ya da bir beyi ifade eder.”
Schuyler’a göre Özbeklerin kökenleri, K�rg�z-Kazaklar’da oldu�u oldu�u gibi 15.
yüzy�lda kurulan ba��ms�z konfederasyonlardan birinde aranmal�d�r57.
Togan ise Mo�ollar ça��nda Tarbagatay Da�lar�yla Sir Derya havzas�na,
Harezm’den �dil havzas�na ve K�r�m’a kadar bütün De�t-i K�pçak göçebe ahalisinin
“To�mak” olarak isimlendirildi�ini söyler. Yazar�n belirtti�i üzere Cuci Han’�n ulusu,
ba�lang�çta yaln�z do�udan gelen Türk ve Mo�ol unsuruna “Tatar” ismini kullanmakla
birlikte K�pçak bozk�r�nda ya�ayan göçebe kavimler için “K�pçak” tabirini
kullanmaktad�r. “To�mak” ise tüm bu milletlerin umumî ismidir. Togan, kesin
konu�mamakla birlikte “Özbek Han (1312–1340)’dan sonra Tatar ve K�pçaklar�n
55 W. Barthold, “�eybânîler”, �slam Ansiklopedisi, C. 11, MEB. yay., �stanbul 1979, s. 456-457, Nurten K�l�ç-Schubel, “XVI. Yüzy�lda Orta Asya’da Politik Düzen: Maveraünnehir-Özbek Hanl��� (�ibanîler) Me�ruiyet, Hakimiyet ve Hukuk”, Türkler, Editör: Hasan Celal Güzel, C.8, Yeni Türkiye yay., Ankara 2002, s. 625. 56 Ebülgazi Bahad�r Han, Türklerin Soykütü�ü, Haz�rlayan: Muharrem Ergin, Tercüman yay., nr.33, s. 33. 57 Schuyler, a.g.e., C. I, s. 106.
-
18
hepsine birden verilmi� bir ad olan “To�mak” kavram�n�n yerini zamanla “Özbek”
isminin ald���n� söyler58. Görülece�i üzere Özbek ulusunun kökeni hakk�nda yap�lan
aç�klamalar kesinlik arz etmemekle birlikte Türk adet ve geleneklerine sahip olmalar�
dolay�s�yla Türk soyundan oldu�u ya da Türkle�mi� Mo�ollar oldu�u yönünde fikirler
öne sürülebilir.
Togan’�n ifade etti�i üzere Özbeklerin, Harezm ve Maveraünnehiri’i
i�gallerinden önce kulland�klar� dil Kazak ve Nogay lehçesidir. Ancak zamanla Harezm
ve Maveraünnehir’de iskân eden Kent Türklerinin tesiriyle dillerinde de�i�iklik
meydana gelmi�tir. Bununla birlikte Yukar� Sir Derya k�y�lar�na yak�n yerlerde, Cizak,
Nurata, Kuzey Harezm, Do�u Buhara ve Kar�i çölünde ya�ayan kesim konu�tuklar�
lehçeyi muhafaza etmektedirler. Bat� ve Do�u Türkistan’�n bütün �ehir ve kasabalar�nda
oturan ve Togan’�n “Kent Türkleri” olarak zikretti�i eski medeni Türkler ise Ça�atay
diline yak�n bir lehçe kullan�rlar59. Togan, milattan önceki dönemlerde Akhemenid ve
Grek-Baktrialar�n istilas�ndan daha önceki tarihlerden itibaren Bat� ve Do�u
Türkistan’da Türklerin iskân ettiklerini söyler. Sasaniler ve Arap hâkimiyeti döneminde
bölge, �ranl�lar�n ço�unlukta yer ald��� bir bölge olmu�tur. Ülkelerini terk etmeyen
medeni Türkler ise onlar aras�nda Tacikle�mi�lerdir60. Bütün incelemelerden sonra bir
sonuca varan Togan, Kent Türklerinde bask�n gelen kavimler olarak Türgi�, Çi�il,
Karluk ve Ya�ma unsurlar�na i�aret eder61.
Cuci o�ullar� 14. yüzy�lda Harezm’in idaresini Kongrat kabilesi beylerine verir.
Ancak Ça�atay milleti üzerinde hâkimiyet kuran Timur’un, Kuzey ve Bat� Harezm
bölgesi üzerine seferlere ç�kmas� ve 1376’da Harezm’i akabinde De�t-i K�pçak ve
Horasan’� imparatorlu�unun s�n�rlar�na dahil etmesiyle62, bölgenin hakim milli unsuru
Ça�ataylar olur.
58 Zeki V. Togan, Bugünkü Türkili Türkistan ve Yak�n Tarihi Cilt I Bat� ve Kuzey Türkistan, Enderun yay., �stanbul 1981, s. 31. 59 Togan, a.g.e., s. 47–48. 60 Togan, a.g.e., s. 57–58. Türkistan ülkesinin as�l yerlilerini Tacik veya Tat denilen �ran kökenli kabilelere dayand�ran yazarlardan biri de Burnes’dür. Seyyah, bölgenin �slam fetihlerinden önceki tarihlerde uzun bir süre �ranl�lar�n hâkimiyeti alt�nda kald���n�, bölgede nüfusun önemli bir kesimini �ranl�lar�n olu�turdu�unu dolay�s�yla Farsça gibi Fars kültürünün de çok etkili oldu�unu söyler. Burnes, a.g.e., C.II, s. 268-269. Schuyler ise Türkistan’�n ilk yerle�ik halk� olarak �skitleri gösterir. Fakat o pek çok tarihçiden farkl� olarak onlar�, Germen ve Slav �rk�n�n atalar� olan Hint-Avrupal� bir kavim olarak gösterir. Schuyler, a.g.e., C. I, s. 105. 61 Togan, a.g.e., s. 64. 62 �smail Aka, Timur ve Devleti, TTK yay., Ankara 2000, s. 7-22.
-
19
Kongrat kabilesinin kimlerden oldu�u sorusunu ayd�nl��a kavu�turmak gerekirse
Schuyler’�n Ta�kent ve Buharadayken bizzat ö�rendi�i, Togan’�n ise Nesibnâme adl�
eserden yararlanarak ortaya ç�kard��� verilerden hareketle Kongratlar�n Özbeklerin bir
uru�u oldu�unu söylemek mümkündür. Buna göre Özbekler 92 uruktan olu�ur. Bu
uruklar�n her biri de kendi içerisinde farkl� gruplara ayr�l�r. Özbeklerin büyük bir k�sm�
Sir Derya’n�n kuzeyindeki �ehirlerde ya�ar ve 19. yüzy�l�n sonlar�nda dahi göçebe hayat
tarzlar�n� devam ettirir. Özbek ailelerinin önde gelenlerinden baz�lar� Semerkand’�n
güney-do�usuna do�ru da�l�k bölgeye ve Urgut’a yerle�mi� olan ve son Hokand
Han�’n�n mensubu bulundu�u Ming ailesi, Kar�i’nin kom�u bölgelerinde ve
Semerkand’a yak�n yerle�im yerlerinde ikamet eden ve Buhara Emiri’nin dahil oldu�u
Mang�t ailesi ile �ehri Sebz’de ya�ayan Kinekzler (Keneghez)’dir. Di�er Özbek aileleri
aras�nda Yüz, K�rk, K�pçak, K�tay ve Kongradlar yer almaktad�r63.
Vámbéry’nin yukar�dakinden farkl� olarak aktard��� üzere Özbekler kendilerinin
ba�l�ca otuz iki taifeden olu�tu�unu kabul ederler. Bunlar; Kongrat, K�pçak, K�tay
(Khitai), Mang�t, Nüküz (Nöks), Nayman, Kulan, K�yat (Kiet), Az, Taz, Sayat, Ça�atay
(Djagatay), Uygur, Akbet, Dörmen, Öshün, Kandjigaly, Nogay, Balgali, Miten, Djelair,
Kenegöz, Kanl�, Ichkili, Bagurlü, Altchin, Atchmayli, Karakursak, Birkulak, Tyrkysak,
Kettekeser ve Ming’dir. 19. yüzy�l�n ikinci yar�s�nda bölgeyi ziyaret eden seyyah,
yukar�da ismi verilen pek çok Özbek uru�una rastlamad���n� söyler ve bunun nedenini
geni� bir co�rafya üzerine yay�lan bu uruklar�n zamanla yok olma ihtimaline
dayand�r�r64.
16–18. yüzy�llarda hüküm süren Yadigâr �ibaniler döneminde Harezm’de
Özbekler, Türkmenler ve Sartlar’dan olu�an ba�l�ca üç unsur yer al�r. Bura Özbekleri
t�pk� Maveraünnehir’de oldu�u gibi kabilecilik anlay���yla gruplar halinde ya�ar.
Harezm Özbeklerinden Uygur ve Naymanlar 16. yüzy�lda Amu Derya boyunca Gürlen
�ehrinden Ürgenç, Vezir ve Yengi�ehir civar�na kadar olan bölgede ya�ar. Ancak 17.
yüzy�lda bunlar�n yerini Kongrat ve Mang�t kabileleri al�r. Bu asr�n sonlar�na do�ru
63 Schuyler, a.g.e., C. I, s. 106-107. Togan, a.g.e., s. 42–44. 64 Arminius Vámbéry, Travels in Central Asia Being The Account Of A Journey From Teheran Across The Turkoman Desert On The Eastern Shore Of The Caspian To Khiva, Bokhara, And Samarcand Performed �n The Year 1863, Praeger Publishers, Washington 1970, s. 346.
-
20
Kongrat ve Mang�tlar aras�nda ya�anan hanl�k mücadelesi uzun süre devam eder ve bu
mücadele Kongratlar�n zaferiyle sona erer65.
Özbekler sosyal statü bak�m�ndan genel itibariyle göçebe ve aristokratlar olmak
üzere iki gruba ayr�l�rken Harezm’e geldikten sonra onlar aras�nda iki farkl� s�n�f daha
olu�ur. Bunlar Sartlar ve Kölelerdir. Sartlar bölgedeki yerle�ik nüfusu ifade etmek üzere
kullan�lan bir kavramd�r. Köleler ise Özbeklerin Harezm’e göçü akabinde ülkede olu�an
i� gücü eksikli�i dolay�s�yla ortaya ç�kar. Özbekler tar�mla u�ra�may�
küçümsediklerinden bu gibi i�lerle u�ra�mazlar. Zamanla Harezm’in üretimi tüketime
yetmez. Bu sorunu çözmek için de Özbekler kom�u ülkelere gerçekle�tirdi�i ak�nlar
sonras�nda elde ettikleri esirleri bu i�lerde kullan�rlar. Köle s�n�f�n�n ço�unlu�unu �ranl�,
Rus ve daha az nispetle Kalmuk esirleri olu�turur. �ranl� esirler Harezm Özbeklerinde
yayg�n bir adet olan Horasan’a yap�lan K�z�lba� ak�nlar�ndan elde edilirken Rus esirler
ise Kalmuk ve Ba�kurtlar taraf�ndan Rus köylerine yap�lan bask�nlarda yakalan�r66.
Harezm’de Özbeklerden sonra en yo�un nüfusa sahip millet Türkmenlerdir.
Hazar’�n do�usunda ya�ayan Türkmenler 16. yüzy�l ortalar�nda Özboy yata��n�n
kurumas�ndan sonra Hive’nin çöllerle biti�ik olan bölgelerine kadar ilerlediler67.
Elizabeth Bacon 19. yüzy�lda Bat� Türkistan’da ya�ayan ahaliyi alt� gruba ayr�r.
Bunlar; Tacikler, Özbekler, Türkmenler, Kazaklar, K�rg�zlar ve Karakalpaklard�r.
Bunlar�n yan� s�ra Yahudiler ve Çingeneler gibi as�rlardan beri kendi ya�ay�� tarzlar�n�
koruyup, di�er gruplarla kar��mayan küçük gruplar ile Çin’den, �ran’dan gelenler ve
Rus i�galiyle birlikte Türkistan’a yerle�en Slavlar�n varl�klar�ndan da söz etmektedir68.
Bölgede nüfusun en yo�un oldu�u yerler, vahalar ve nehir vadileridir. Bunlar
içerisinde de Sir Derya, Amu Derya, Zeref�an, Ka�ga Derya ve Surkhan Derya ön
s�rada yer al�r. Nehir vadilerinde 60–80 bin aras�nda bir nüfusa sahip Ta�kent ile 70 bin
ki�iden olu�an Buhara, 30–40 bin aras�nda bir nüfusa sahip Hokand ve 30 bin ki�ilik
Semerkand yer almaktad�r. 19. yüzy�l�n ortas�na kadar bölgedeki mevcut üç hanl���n
toplam nüfusu ise Buhara Hanl��� için yakla��k olarak üç, Hive ve Hokand için de bir
buçuk milyondur. Bölgenin çöl, yar� çöl ve da�l�k arazileri uruk sistemine göre 65 Abdullah Gündo�du, Hive Hanl��� Tarihi (Yadigar �ibanileri Devri: 1512–1740), Bas�lmam�� Doktora Tezi, Ankara 1995, s. 223, 226–227. 66 Gündo�du, a.g.t., s. 230–231. 67 Gündo�du, a.g.t., s. 228. 68 Elizabeth E. Bacon, Esir Ortaasya, çev. Tansu Say, Tercüman 1001 Temel Eser yay., nr. 79, s. 26.
-
21
gruplanm�� göçmenlerin yerle�im alanlar�n� olu�turmaktad�r. Bu üç hanl��� olu�turan
etnik unsurlar�n nüfusu çe�itlilik arz eder. Mesela Buhara halk� a��rl�kl� olarak Özbek,
Tacik ve Türkmenlerden olu�ur. Hokand nüfusu Özbek, Tacik, Kazak ve K�rg�zlardan,
Hive ise Özbek, Türkmen, Kazak ve Karakalpaklardan meydana gelir. Bunlar�n d���nda
�ehirlerde �ran, Yahudi, Arap, Çingene, Hintli ve Çinliler de bulunmaktad�r69.
19. yüzy�l�n ikinci yar�s� hakk�nda bilgiler sunan Vámbéry, Hive’nin Özbekler,
Türkmenler, Karakalpaklar, Kazaklar, Sartlar ve �ranl�lar taraf�ndan ikamet edilen bir
ülke oldu�unu söyler. Bu yüzy�lda Harezm Özbeklerinin büyük bir k�sm� kar��m�za
yerle�ik hayat tarz�na adapte olan ve tar�mla u�ra�an bir millet olarak ç�kar. Özbeklerin
yay�ld��� topraklar, Aral Gölünün güney noktas�na Ka�gar’dan k�rk günlük bir yolculuk
mesafesindeki Komul’a kadar uzan�r. Bu Türk soyu Hive’nin yan� s�ra Hokand ve
Buhara hanl���nda da say�ca en fazla olan millettir70.
Özbekler Hive, Hokand ve Yarkend merkez olmak üzere bölgelere göre farkl�
hususiyetler gösterirler. Bu farkl�l�klar dilde, gelenekte özellikle de fiziksel yap�lar�nda
belirgindir. Seyyah ilk bak��ta Buhara ve Ka�gar’�n tam tersine Hivelilerin eski Özbek
soyunun hiçbir kar���ma u�ramaks�z�n tüm safl���n� korudu�unu iddia etmi�se de
sonradan Hiveli Özbe�in �ranl� unsurlarla benzerliklerinden yola ç�karak iki millet
aras�nda �rki kar���m�n gerçekle�ti�ini söyler. Örnek olarak da her zaman için 69 N.A. Khalfin, Russia’s Policy in Central Asia 1857–1868, Central Asian Research Centre press, Russia 1964, s. 12, Togan, Khalfin’den farkl� olarak Rus istilas� öncesinde Hokand’da 113.000 bin, Ta�kent’de ise 100.000 ki�i ya�ad���n� ve Ruslar�n bölgeye gelmesiyle de �ehir nüfusunun 150.000’e ç�kt���n� söyler. Hive için de 50–60 bin aras�nda de�i�en bir nüfus gösterir. Togan, Türkistan, s. 214, Schuyler ise 19. yüzy�l�n son çeyre�inde ziyaret etti�i Ta�kent’in yerli nüfusu hakk�nda 40–60 bin aras�nda de�i�en bir rakama i�aret eder. Schuyler, a.g.e., C. I, s. 104, Seyyahlar�m�zdan Burnes ise 19. yüzy�l�n ilk yar�s�nda Buhara Hanl���nda çok nüfusa sahip büyük �ehirler olmad���n� söylemekle birlikte Hanl���n merkezi olan Buhara için yakla��k 150.000 ki�ilik bir nüfusun varl���ndan söz eder. Burnes’ün verdi�i bilgilerden hareketle 10.000 ki�iden daha az bir nüfusa sahip Kurshee �ehrinin d���nda hanl���n di�er �ehirlerinde yani Balkh ve Semerkand’da nüfusun daha az oldu�u tahmin edilmektedir. Seyyah, Cizak, Kermina ve Kuttakurgan isimli büyük köylerin ise en fazla 2500 ki�iden olu�tu�unu bildirir ve elde etti�i bilgilerden yola ç�karak hanedanl���n toplam nüfusunun bir milyondan az oldu�una üstelik nüfusun yar�s�n�n çöllerde gezinen göçmen kabilelerin olu�tu�unu söyler. Burnes, a.g.e., C. II, s. 184-185. 20 y�ll�k bir sürenin ola�anüstü bir durum ya�anmad�kça toplam nüfusu çok fazla etkileyemeyece�i dü�ünülürse Khalfin ile Burnes’ün belirtti�i rakamlar aras�ndaki fark�n fazlal��� bizi �üpheye dü�ürmektedir. 70 Vámbéry, a.g.e., s. 345. Togan, Özbeklerin yan� s�ra göçebe hayat tarz�na sahip Kazak ve Türkmenlerin de 18. ve 19. yüzy�llarda tamamen yerle�ik hayata geçtiklerini söyler. Togan, Türkistan, s. 215, Mac Gahan’�n seyahatnamesinden ö�rendi�imiz kadar�yla bu bilgi do�rudur. Buna göre Türkmen kabilelerinden alt� tanesinin Hive �ehrine yerle�ip, burada göçebeli�i terk ederek yerle�ik bir düzen kurdular. Bu kabileler 2500 çad�rdan olu�an �mrali kabilesi, 3500 çad�rdan olu�an Çavdar kabilesi 2000 çad�rdan olu�an Karata�l� kabilesi, 1500 çad�rdan olu�an Karaçigeldi kabilesi ve sonuncu olarak da 22000 çad�rdan olu�an Yomud Türkmenleridir. Bu Türkmenler Hive Han�n�n saltanat�n� kabul etmekle birlikte onun kanun ve düzenine her zaman için ba�l� olmay�p, Hana istediklerini yapt�rma kudretine sahiptirler. Mac Gahan, a.g.e., s. 207–208.
-
22
Turanilerde yabanc� bir hususiyet olarak dikkat çeken sakal�n, Hiveli Özbe�in d��
görünü�ünün bir parças�n� olu�turmas�n� verir. Onlar�n ten renkleri ve simalar� ise
gerçek Tatar soyunun hususiyetleri ile ayn�d�r. Seyyah Hiveli Özbeklerin karakter
yap�s�n� di�er Özbeklerle k�yasla daha insani bulur. Buna göre Hiveli Özbekler dürüst,
aç�k kalpli, kurnaz ve ayn� zamanda göçmenler gibi vah�i yap�l�d�rlar. Hive, Buhara’ya
nazaran �slami doktrin e�itimini daha az yapt���ndan, Hiveli Özbekler �slamiyet’in yan�
s�ra uluslar�n�n putperestlik uygulamalar�n� ve Zerdü�tlik inanc�n�n geleneklerini de
muhafaza ederler71.
19. yüzy�lda Bat� Türkistan co�rafyas�nda varl���na en fazla tesadüf edilen
milletlerden bir di�eri Türkmenlerdir. O�uz Türklerinin Orta Asya’da kalan k�sm�n�
olu�turan Türkmenler Burnes’ün de ifade etti�i üzere kendi aralar�nda birçok kabileye
ayr�l�r. K�rsal hayata tamamen adapte olan Türkmen topluluklar� fiziki olarak
Özbeklerden fark�d�r. Seyyah gezisi s�ras�nda Türkmen kabilelerinden Ersariler ile Amu
Derya’da kar��la�t��� gibi Saruk Kabilesiyle de bir süre birlikte ya�am��t�r. O, Tuka,
Goklan ve Yomud kabilelerinin Hazar’a do�ru uzanan sahada ya�ad�klar�n� belirtir72.
Hive’de var olan Türkmen gruplar� ise Yomud ve Çavdarlard�r. Yomud Türkmenleri
Köhne’den Gazavat’a kadar olan bölgedeki Karay�lg�n, Köktcheg, Özbegyap, Bedrkend
ve Medemin yerle�im birimlerinin nüfusunu te�kil eder. Çavdar Türkmenleri ise
Köhne’nin çevresinde yani K�z�l Tak�r ile porsu yak�nlar�nda ya�ayan göçmen nüfusu
olu�turur. Fakat Çavdarlar�n ço�unlu�u Aral ve Hazar Denizi aras�ndaki bölgede
ya�arlar. Göklen Türkmenlerinin Hive’deki say�s� ise çok azd�r73.
Bölgenin bir di�er etnik grubu Karakalpaklar’d�r74. Onlar�n büyük bir k�sm� 16
ve 17. yüzy�llarda Sir Derya’n�n a�a�� ve orta mecralar�nda ya�amaktad�r. 18. yüzy�lda
bir k�sm� Nogaylarla birle�erek Hazar Denizinin kuzeyinde Ural-Emba bölgesine
71 Vámbéry, a.g.e., s. 346-347. Vámbéry, putperestlik ile �amanizm inanc�n�n putfeti�izm uygulamas�na dikkat çekmeye çal��m�� olabilir. Zira Türk soyunda putperestlik ile benzerlik gösterebilecek tek inanç uygulamas� putfeti�izmdir. 72 Burnes, a.g.e., C.II, s. 41. Burnes’den farkl� olarak Mac Gahan, Türkmenler ile Özbeklerin birbirlerinden ay�rt edilemeyecek kadar benzediklerini söyler. O, aralar�ndaki tek fark� ise Özbeklerin tepelerinde perçem b�rak�p Türkmenlerin tamam�yla saçlar�n� t�ra� etmeleri olarak aç�klar. Mac Gahan, a.g.e., s. 230. 73 Vámbéry, a.g.e., s. 348. 74 Karakalpaklar birçok boyun birle�iminden meydana gelir. Aralar�nda O�uz ve K�pçak boyundan olanlar, Alt�n Ordu’dan kalanlar�n bir k�sm� ve 15. as�rda bat� bozk�rlar�nda dola�an kabileler yer almaktad�r. Bacon, a.g.e., s. 31. Schuyler ise onlar� Özbek uru�lar�ndan biri olarak tan�t�r. Schuyler, a.g.e., C. I, s. 107.
-
23
yerle�ir. Sir Derya’n�n kuzeyindeki ikinci grup Kazaklara ba�lan�rken üçüncü grup
Buhara Emirli�inin yönetimi alt�nda Buhara’da, Aral Gölünün güneyinde yer alan Amu
Derya deltas�nda ve Fergana bölgesinde ya�amlar�n� sürdürür75.
Vámbéry, bu grubu Amu Derya’n�n uzak sahilinin yerlileri olarak gösterir.
Ondan bir on y�l sonra bölgeyi ziyaret etmi� bulunan Schuyler da Hive yak�nlar�nda,
Amu Derya deltas�nda ve Semerkand yak�nlar�nda onlara tesadüf eder76. Amu Derya
sahilinde on bin çad�rl�k nüfusa sahip Karakalpaklar 1820’li y�llarda Mehmet Rahim
Han’a kar�� kendi liderlerinin idaresi alt�nda isyan ederek Kongrat’� istila etmi�lerdir.
Ancak bu isyan hareketleri Karakalpaklar�n ma�lubiyetiyle son bulmu�tur. K�sa bir süre
sonra Zalig isimli liderlerinin yönetiminde 20.000 ki�ilik atl� birliklere sahip güçlü bir
kabile oldular. Bunlar bulunduklar� bölgede s���r yeti�tiricili�iyle me�guldürler. Az
say�da ata sahip olmakla birlikte koyunlar� hemen hemen hiç yoktur. Vámbéry
Karakalpaklar’�n Türkistan’�n en güzel kad�nlar�na sahip olmakla övündüklerini di�er
taraftan kendilerini en aptal i