Download - Ali Alpaslan - Ahmet Paşa
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANUĞI YAYINLARI : 827
TÜRK BÜYÜKLERİ DİZİSİ : 55
S U kÜLTÜR VE TURİZM BAKANUĞI YAYINLARI : 827
Prof. Dr. Ali ALPASLAN
TÜRK BÜYÜKLERİ DİZİSİ : 55
Kapak Düzeni :Saim ONAN
ISBN 975-17-0085-X
© Kültür ve Turizm Bakanlığı, 1987
Onay: 6.10.1987 Tarih ve 928.1 - 4083 Sayı
Birinci baskı, 1987
Baskı Sayısı: 15.000
Gaye Matbaacılık Sanayii ve Tic. A .Ş . ANKAR\
İÇİNDEKİLER
Önsöz .....................................................................................................V II
Ahmet Paşa'nın Hayatı ..................................................................... I
Ahmet Paşa’nın Sanatı ve Edebiyatımızdaki Yeri ............................8
Kaynaklar ............................................................................................. 19
Kasideler ............................................................................................... 21
Gazeller ..................................................................................................45
o N s o Z
XV. yüzyılda, Şeyhî ile Necâtî aı asmda yetişen ve büyiik bir şöh-
ıctc ulaşan Ahmet Paşa'nın Osmanh-Tiirk edebiyatında önemli bir yeri
vardır. Bu yüzyılda yazıhuaya başlanan ve eski devrin bir çeşit edebi
yat tarihi sayılan şuâra tezkirelerinden (şairler tazkireleri) başlayarak
Tanzimat'ın önemli şairJeıinden Harabat yazan Ziya Paşa 'ya kadar
hemen herkes onun, Türk şiiıinde bir merhale olduğunu, edebiyatımı
za yeni bir ses ve renk getirdiğini kabul eder. Ahmet Paşa, Türk divan
şiirinin Fars dil ve edebiyatının kuvvetle tesiri altında kaldığı bir çağda
yaşadı. XV. yüzyılın ortasında Bizans, Fatih Sultan Mehmet tarafın
dan alınmış; büyümekle olan devletin başkenti Edirne’den İstan
bul'a nakledilmiş; girişilen imâr faaliyetleri neticesinde memleketin her
tarafında cami, mescit,riKĞrese.oku! kütüphane, hastahane, han, ha
mam. kervansaray, çeşme ve su tesisleri yükselmeye başlamıştı. Bu
arada Fatih, Avrupa'da yeni gelişmeye başlayan Renaissance hare
ketlerinden de istifade ederek İtalya 'dan sanatkârlar getiıtmişti. Bu imar
hareketleri yanında, ilim ve sanat faaliyellcıinin de devamlı surette iler
lediğini görüyoruz. Padişah 'm şiirle meşgul olması, bilgin ve şairlerle
görüşüp konuşması şiirin de gelişmesine yardımcı blmaktaydı. Bu sa
hada İran etlasiiıin artmasına, dilde Arapça ve Farsça kelimeler ve ter-
kiplerin çoğalmasına rağmen, klâsik Tiirk şiiri alıeng ve ifade bakımm-
dan Farsçadan aşağı kalmayacak dereceye gelmişti. Bunda şüphesiz
Şeyhi, Ahmet Paşa ve Necati gibi dile hâkim sanatkârların da rolü
olmuştur.
Türk edebiyatmı.bir bütün olarak düşünürsek bu çağda İstanbul ‘da
Ahmet Paşa'nın şiirleri okunurken, Orta Asya'da Çağatay edebiyatı,
Ali Şfr Nevâî, Hüseyn Baykara, Lütlı ve Emirîgibi şairlerle altın devri
ni yaşıyordu. Gene aynı devirde Azeri edebiyatı sahasında ise Fuzulî
üzerinde etkisi buhman Habibi hayatta idi.
İşte Türk dünyasının böyle önemli bir devrinde yaşayân Ahmet Pa
şa, Türk şiirinin Anadolu ve Balkanlarda gelişmesinde elkili olmuş ve
şöhreti devamh olarak Tanzimat'a kadar ulaşmıştır. Devrin icabı ola
rak kullandığı Arapça ve Farsça kelimeleri, terkipleri ve bunlarla işle
diği konuları anlamak zor olduğu için şiirlerinin bugiınkü dile çevril
mesi gerekmekledir. Bu nokla göz önünde tutulduğu için bu kitaba
alınan iki kaside ve otuz beş gazel önce nesre çevrilmiş; bunlar hak-
kındaki gerekli açıklamalar parantez içinde gösterilmiştir. Seçmeler,
VII
Plof.Dr. AliN ilıad Tadan taıaCmdan on beşyazmanm karşılâştmima-
sıyla hazu'laııınış olan Ahmet Paşa Divam’ndan alınmıştır. Şairin ga
zelleri, luvumiyede uzun olup bazıları on allı beyte kadar yükseldiğin
den bazı şiirlerde bizce fazla önem taşımayan beyitler çıkanhnıştır. Yal
nız ‘ ‘bilmedüın ’' redifli gazeli güzelliğine binaen olduğu ğibi alnınnştır,
ALİ ALPASLAN
VilI
A H M E T P A Ş A ’ N I N H A Y A T I
XV. yüzyılın en usta divan şairi sayılan Ahmet Paşa, 11. Murat dev
rinin büyülderinden Kazasker Velijdiddin bin İlyas’ın (İlyas oğlu Veli-
yüddin) oğludur. Bci aile lıakkında tarihi kaynaklarda verilen bilgiler
çok azdır. Şekâik tercümesinde bu ailenin Hüseynî seyyidletine men
sup olduğu bildirilirse de bunun tarihî bir hakikatten ziyade ananevi
bir alışkanlık olduğu muhakkaktır. Yine aynı eser, Edirne'deki Mura
diye Camii'nin ve imaretinin 830/1426 taciiüi vakfiyesinit\ Veliyüd-
din tarafından kaleme almdığıni; Bursah SaR adlı şairin onun kadıas-
kerliği hakkında güzel kasideler yazdığım bildirir. Sehî Tezkiresi’nde,
bir iftira üzerine, rakiplerini yeren şiirler yazdığı için hapse atılan (yu
karıda adı geçen) Bursalı Safî’nin, Veliyüddin’e takdim ettiği bir kasi
de sayesinde hapisten kurtulduğunu beyan eder. Bu verilen bilgilere
göre Veliyüddin’in, şiirle uğraşması bile şiirden anladığı, san’ata ve
san'atkarlara karşı alâkasız olmadığı anlaşılmaktadır. İşte Ahmet Pa
şa, daha küçük yaşta iken kendini, edebî istidadını ileri götürecek böyle
bir muhit içinde bulmuştu.
Ahmet Paşa'nın ne zaman doğduğunu bilmiyoruz. M.Fuad Köp-
riıUı, İslâm Ansiklopedisi’nde Ahmet Paşa maddesinde “Edirne’de yap-
tınlan cami ve imaret vakfiyesinin, Veliyüddin tarafından tanzim edil
diği ve şairimizin memuriyeE hayatı hakkındaki kayıtlar düşünülürse,
bu tarihten (830/1426) bira^ evvel veya bira:ç sonra doğduğu” fikrini
ileri sürmektedir. |
Lâtîtî, tezkiresinde ve îar).hç\ Âli de, Künhü’l-ahbar adlı eserinde,
Ahmet Pa^a'nm Bursa’da dpğduğunu ileri sürerlerse de yanlıştır. Da
ha eski kaynaklardan o!anSel[ıı Tezkiresi ile güldeste sahibi Beliğ,onun
Edirne’de doğduğunu söylerler. Önemli tezkirecilerimizden Aşık Çele
bi de tezkiresinde, Ahmet Paka’mn vârisi olan amcazadesi Edirneli Nâ-
zır Çelebi ile görüştüğünü, oıjıdan bilgi aldığını ve şairin Edirneli oldu
ğunu yazar. Ayrıca son zaı^ıanlara kadar Edirne’de Veliyüddin oğlu
adını taşıyan bir mahalle ve mescidin bulunması, şairin bu şehirde doğ
duğunu gösteren kuvvetli de|illerdlr. Fâik Reşad’ın 1^ şâirimizin, kay-
nalc göstermeden Dİmetoka’fİa doğduğunu söylemesi asılsız bir riva
yetten başka bir şey olmasa erektfr. Lâtifi ile Âlî'niıi onıi Bursah gös
termeleri herhalde ömrününıçoğııhu orada geçirmesi ve orada ölme
sinden ileri gehnektedir. , ■—
Ahmet Paşa, II. Murad ' zamanında Osmanlı devletinin merkezi
olan, ilim ve sanat bakımından bir hayli gelişmiş bulunan Edirne’de
okudu. Devrin geçerli bilgileri yanında Arapça ve Farsça dillerini de
öğrendi. Öğrenimini bitirdikten sonra önce (herhalde babasının da yar
dımıyla) Bursa’da Sultan Murad Medresesi’ne (Muradiye M^resesi)
müderris oldu. Daha sonra 855/l45rde terfi ederek Molla Husrev
yerine Edirne'ye kadı tayin edildi. Fâtih’in tahta geçmesinden sonra,
onun İCıtuflarma ınazhar oldu ve kazaskerlik makamına getirildi. Fikir
ve sanat sahiplerini seven, onlar gibi şiirden anlayan ve bu yüzden
iUil'atlari|iı esirgemeyen padişah, bir müddet sonra zekâsının inceliği
ni ve şiirde kudretini gördüğü Ahmet Paşa’yı, kendine musahip (soh
bet arkadaşı) ve Öğretmen tayin etti ve vezirlik rütbesi verdi.
Şakâjk tercümesi, Ahmet Paşa’nın İstanbul muhassarasında pa
dişahını daima yanında bütunduğunu ve muhasaranm son günlerinde
Fâtih’in,: Ahmet Paşa’yı, askerin mânevi kuvvetini yükseltmek için or
duda bulundurdu,ğu Akbıyık Sultan ile Akşemseddin’e gönderdiği ve
onların fikirlerini aldığını yazar, (c.l.s.242-44). Bu rivayet diğer tari
hi kaynaklarda da aşağı yukarı aynı şekilde geçer.
İstanbul’un alınışındân sonra sarayda büyük bir mevki ve nüfuz
sahibi olan Ahmet Paşa, Avnî mahlasıyla manzumeler yazan Fatih’e
devrin birçok şairini tanıtmış, hatta onlara muayyen bir tahsisat bağ-
lanmasıtıı temin etmişti. Hâce-i şehriyârî (Padişahın hocası, öğretme
ni) olan şair bu devrede padişaha muhtelif kasideler yazarak onu medh
ediyordr . Bunlar arasında Kasr ve Qi^neş adıyla meşhur olanlarma son
radan bjrçok nazire yazılmıştjr. Bunlardan birincisinde Fâtih’i
Sultânjı selâtîn-i cihân Şâh Muhamraed
Cemşifl-i kader-kadr u Ferîdûn-i kazâ-râ• • •
Lütf u kereni u hulk u sehâvetle müzeyyen
FazI u hüner ü ilm ü şecaatle mııhallâ
sözleriyle, övüyor; ikipcisinde de
Gâzî'i sâhib'kıran öldur ki devrinde onun
Küfr (^ru’l-cehlj 'şimdi ilin şehristânıdur
diyerek (stant^fl’un cehalet ve küfür yeri olmaktan çıkarak bir ilim ül
kesi haline geldiğini anlatıyordu.
Lâtifi!, bir gün padişahın İranh şair Hâfız-ı Şîrâzfnin meşhur
mısraını okuması ve bunun alt tarafı nedir diye sorması üzerine hazır
cevap olan Ahmet Paşa’mn buna
Kuhlü’l-cevâhir-i kademet tûtyâ konend2
mısıaiyla cevap vermesinden çok memnun olduğunu ve şairin cevher
saçan ağzını mücevherle doldurduğımu yazar. Sahi tezkiresinde de,
ince zekâsından ve bilgili oluşundan dolayı sarayda ve orduda kendi
sine “ Sipahi müftüsü” dendiğini öğreniyoruz. Yine aynı tarihlerde
İran’lı şairlerinden Tûsî, Kâtibi ve Kemâl i Hocendi’nin divanlarını ve
Taberî tarilıini aşağıdaki manzumelerde görüleceği gibi nükteli söz
lerle ricâ edecek kadar padişaha yakın olması, saraydaki İtibarını gös
teren önemli tanıklardır.
Hüdâvendâ dün û gün mihrün ile
Bezer takın bu çarh-ı âbenûsî
Güher togurdı âlem mâkiyânı
Per u bâl açalı adlün horösı
• • •
Kapunda çeşm ber reh dest ber dest
Turur devlet ki ide dest-bûsî
Kerem idüp kemâl-i lûıtiımuzdan
Buyrun var ise Dîvân-ı Tûsî
• • c
Yazmış el kitabına takdir kâtibi
Kim nâmun İle zeyn ola devlet mekâtibi
Gam nıeclisiııde bir gece mihmânum olmağa
Gönder bilence var ise Dîvân-ı Kâtibî
Ânân ki lıâkrâ benazer kîmyâ konend’
Sipâs Allah'a minnet Zü’l-celâle
Oturdun kürsî-i izz ü celâle
Bilürsin derdin ehki ilıtiyâcun
Ki hâcet yokdur ol derde suâle
1. Bakjşlarıyia toprağı altın haline getirenler.
2. Senin ayağının cevherinin (tozunun) sürmesinin gözlere tütiye gibi sürerler.
Buyur var ise Orvânı Kemâlun Kitebdîl ola noksanum kemâle
• • •
Hasenâtundan uınaruz kİ bu gün eglenevüz
Şol tevârih ile kim yazmış İmârn-ı Taberî
Bir müddet sonra Paşa unvanını da alan bu nüktedan, bİlgİn şairin, devrinin Mehmet Paşa, Davut Paşa, Nişancı Paşa, Mesih Paşa gibi devlet adamlarıyla, büyük bilginleri ve şeyhleriyle sıkı münâsebetlerde bulunması onun bir cemiyet adamı olduğunu gösterir.
Padişaha ve Osıııanlı devletine sadık olan; padişahtan da iltifatlar
gören Ahmet Faşa’nın bunca meziyetinin ve buna mukabil kendisine
gösterilen teveccühün başkaları tarafından kıskanıldığında şüphe yok
tur. Sehî, Lâtifi, Şakâlk, Haşan Çelebi, BeyânîTezkireleriile diğer
başka kaynakların ifadesine göre, günün birinde Fatih’in hizmetkâr
larından birine lâf atmak gibi bir hatada bulunması başını derde sok
tu. Bu kaynaklara göre, Ahmet Paşa’nm saraydaki genç hizmetkâr
lardan birine lâf attığını duyan Farili, söylentinin doğru olup olıtladı-
ğını denemek için hizmetkârın, saçlarını külahının içine gizliyerek va
zife görmesini emreder. Başka bir gün Ahmet Paşa, hizmetkârı bu du
rumda görünce hemen orada
Zülfm gidermiş ol sanem kâfiriiğin konıaz henüz
Zünnârını kesmiş velî dahi müselmân olmamış
beyrini söyleyince bunu duyan Faüh gazaba gelerek kendisini vazife
den azleder ve sarayda Kapıcılar Odası'na hapsetririr. Kaynaklarımız
dan Âşık Çelebi ise, Ahmet Paşa’mn birkaç fesatçının iftirasına uğra-
dığmı bildirir. Kapıcılar Odası’nda hapiste iken belki (Lâtifî’ye göre Ye-
dikule’de haps edilmiştir) öldürüleceğini düşünen şair burada
Ey muhît-i keremün katresi ummân-ı kerem
Bâğ-ı cûd ebr-i kefünden tolu bârân-ı kerem
beytiyle başlayan ve Kerem kasidesi unvaiııyla tanınan otuz beş be-
yitlik meşhur kasidesini yazarak padişaha yollar ve afv edilmesini rica
eder. Bunun üzerine ölüinden kurtulduğu tahmin edilen Ahmet Paşa,
yevmiye otuz akçe vazife ile Bursa'ya tayin edildi. Orada Orhan, Mu
radiye ve Emir Sultan vakıflarının İşlerini yürütmekle vazifelendirildi.
Bu tarihten sonra bir daha İstanbul’a dönemedi. M.Fuad Köprülü, “şa
irin gözden düşmesinde saraydan ılzaklaştınlmasmda, Fatih’in bütün
tarihçilerce tasdik edilen sert, titiz, mağrur tabiatınm da âmil olduğunu
4
düşünerek bütün kabahati şairimize yükletmemek” lâzım geldiği fik
rini ileri sürer. Ali Nilıad Tarlan da neşrettiği Ahmet Paşa Divam’nuı
önsözünde şöyle yazmaktadır; "...Fatih gibi kadirşinas, ilim ve şiire
bu derece düşkün bir padişalım ilim, şiir, zekâ ve zerâfet bakımmdan
çok taktir ettiği bir vezirini sIrf şahsî ahlâk bakımından bir anda öl
dürtmeye kadar gitmesi tasavvur dahi e-dilemez. Kaldı ki bu hadiseyi
rivayet halinde birbirinden alıp nakleden tezkire ıtıüellifleri “ Kerem”
kasidesini lâyıkiyle tetkik etmemişlerdir. Bu kaside, mahiyetini bilme
diğimiz bir sebeple ancak teveccüh ve alâkayı kaybeden bir insanın,
onu tekrar kazanmak için yazdığı bir kasidedir. Yoksa ölüm korkusu
içinde yazılmış bir kaside tamamen ayrı bir mahiyet arzeder. Gerek
Fatih ve Ahmet Paşa’nm şahsiyetleri, gerek “ Kerem” kasidesinm ruh
ve uslûbu böyle bir hadisenin vukuuna ihtimal verdirmiyor”
Ahmet Faşa divanında ikinci bir kerem kasidesi daha vardır. Bun
da geçen
Yani kim Asaf-ı devrân muîn-i fuzelâ
K’ayağı toprağıdur sürme-i a’yân-ı kerem
beyüvıdeu bu kasidenin bir vezire yazılmış olduğmıu anlıyoruz, Tahir
Olgıın. nesre çevirdiği Ahmet Faşa Divanı’mn önsözünde bu vezirin
muhtemelen Mahmut Paşa olduğunu ve şaire yardım ettiğini ileri sürer.
İstanbul 'dan ayrıldıktan sonra sarayda geçirdiği günleri sık sık ha
tırlayan Ahmet Faşa’nm vaktini şiirlerle geçirdiğini görüyoruz. Diva
nında bulunan aşağıdaki gazel bunun güzel bir örneğidir.
Bfdilem dilsitândan ayrıldum
Âh ki ârâm-ı cândan ayrıldum
İşigi hasretinde hâk olsam
Yiridür ki asumandan ayııldum
Ne tan ülker gibi inerse yaşum
Meh-i nâ-milıribândan aynkium
Nola ıivicmer gibi yanarsa içüııı
Beznı-i Şâh-ı cihândaıı ayrıldum
Gemi gibi denizde sergerdân
Yürürem bâd-bândan ayrıkhım
Şeb-i mlhnetde telh-ayş oluban
Şeıu’-i şîrîn-zebândan ayrıldum
Sındı seng-l cefâda sabr ayağı
Düşdüm uş kârbândan ayrıldum
Bende Ahmet gibi garibem kim
u hânünıândan aynidum
Şâirin Bıirsa’da vazifelerdeıı memnun kalmadığmı anlıyoruz. Bu sı
ralarda bir gezinti maksadıyla Bmsa’ya gitmiş olan Fatih'e fırsat bu
larak sunduğu bir şiirde buradaki vazifelerden avf edilmesini ister.
Cihâna lutf idersün her cilietden
Halâs it ben kulum tevliyetden
Bunun üzerine Sultaııönü (eskişehir) sancağına tayin edilir. Daha
sonrada Tire ve Ankara sancak beyliğine getirilir. Bu vazifelerin hiç
birinden memnun kalmayan şair, tekrar padişaha yolladığı bir şiirinde
Ankara'dan ayrılma ricasmda bulunur. Bu şiirin son iki beyiti şöyîedir:
Müzevviriin kelimâtım benümçün itme kabul
Ki dil marizi helâk oldı ol müzevvereden
İki cihanda seni gamdan ide Hak âzâd
. Eğer bu bendeni âzâd idersen Ankara'dan
Bu ricasının herhalde padişahm ölümü dolayısiyle yerine getirilme
diği düşünülebilir.
Fatih’in 1481’de ölümü üzerine tahta geçen 11. Bayezid'e
(I481-15I2) de İstanbul’da geçirdiği günleri hatırlatan şiirler yazmak
tan geri kalmayan şair onun zamanında tekrar eski itibacmı kazandı
ve himâyesine mazhar oldu. Ankara’dan ayrılma isteği sonradan II.
Bayezid tarafından yerine getirilen şâir Bursa’ya sancak beyi olarak
tayin olundu ve ölünceye kadar orada kaldı. Bir arahk padişahın emri
ile Ali Şîr Nevâî’nin
01 peıi-peyker ki hayrân bolmuş ins ü cân anga
Cümle-i âlem menge hayrân min hayrân anga
beyti ile başlayan gazeline yazdığı naziresinin sonunda Nevâî’nin,Hü
seyin Baykara sarayındaki yerine işaret ederek “ âşıkları hayrette bı
rakacak şiirlerini yazabilmek için pâdişâh sarayında yaşamak lâzmı
geldiğini” söylerken âdetâ saraydaki eski ikbal günlerini hatırlamak
ta ve belki de hatırlatmak istemektedir.
Süzde uşşâkı muhayyer eyledirsen' Ahmed’e
Böyle bülbül olmağa kûyun gerek bostan ana
893/1488'de Mısır Memlukleri ile Hadım Ali Faşa kumandasmda-
ki OsmanlI ordusu arasında Ağaçayııı’nda yapılan cenge Anadolu Bey
lerbeyi S in ^T ^ ftıâ iy e tin d e kanlan şairin buradaki hizmeti hak
kında bir bilgiye sahip değiiiz. Herhalde sancak beyi olduğu için bu
cenge işliıak ettniş olmalıdır.
Bursa’da idâri işler yanında edebi toplantılarla hayatını sürdür
müş olan Ahmet Paşa 902/1497’de vefat edince, daha önce Muradi
ye Camii yanında yaplırmıc olduğu medrese civarına gömüldü. Daha
sonra buraya bir türbe inşa edildi. Kapısının üstüne Bursa mahkemesi
naibi Eflâlûn oğlu Mehmed tarafından üç beyitlik Arapça bir târih ki
tabesi yazılmıştır. Ölümüne söylenmiş olan diğer bir tarih de şudur:
Geçdi meded şâir-i Rûm
(902)
Ahınetpaşa’nın kendi ve ailesi hakkında bilgimiz çok azdır. Ebü-
bekir Çelebi adında bit kardeşi okluğunu ve 867/1462’de öldüğünü
dîvanındaki Arapça bir tarih beytinden öğreniyoruz. Şekâik tercüme
si, bu zâtın Ahmet Paşa’nın yeğeni olduğunu bildirir. Aynı kaynak
şairini evlenmediğim söylerken Âşık Çelebi, Fâtih’in ona Tütî adında
bir câriye verdiğini, bundan bir kızı olup yedi sekiz yaşında öldüğünü,
karısının vefatından sonra da evlenmediğini bildirir. Şairin Bursa’da
bir ev yaptırdığını şu tarih kıt’ası haber vermektedir.
Çü bünyâd oldı bu kasr-ı muallâ
Görüp reşk eyledi Firdevs-i a’lâ
Bakup Rıdvân bu kasra didi târîh
Henıîşe hûr ile olsun muhaliâ
(841/1437)
A H M E T P A Ş A ’N 1 N S A N A T I VE
E D E B İ Y A T I M I Z D A K İ Y E R İ
XV. yüzyılda divan şiirini hakktyla tenısil eden Şeyhî (öl*. 1422)
Ahmet Paşa (öl: 1497) ve Necâti (öl: 1508) adında,üç büyük şairimiz
vardır. Ahmet Paşa, şiirde Şeyhî kudretinde feir sanatkâr olup Türk
şiirinin gelişmesinde adetâ bir merhale teşkil ethıiş ve bu yüzden daha
XVI. ylızyıİdan başlayarak Tanzimat devri dalıil bu arada yetişen tez-
klreciler ve yazarlar onun hakkında mübalağaya varan medilılerde
bulunnnışlardır.
O,, daha gençliğinde şiir ve sanattan anlayan bir aile muhiti içinde
yetişti ve şiirdeki kabiliyeti bu uygun şartlar altında kısa zamanda ge
lişerek dikkatleri çekti. Kaynakların şairimiz halfükındaki görüşlerini şöy
le sıralayabiliriz:
Sehî Tezkiresi, Onun fasîh ve beliğ bir şair olduğunu, şiirindeki akı*
cılık ve güzelliğin başka bir şairde bulunmadığını, bilhassa kasidele-
rindeki tatlılık ve metanet dolayısıyla emîr-i nazm (şiir emiri) diye
tanındığını;
Aşık Çelebi Tezkiresi^ Anadolu’da, şairlerin en üstünü olduğunu,
^iire yenilik getirdiğini, gazellerini ve kasidelerini üstildâne bir eda ile
yazdığını bildirir.
Lâtifi Tezkiresi; Lâtifi ise, şiirde kullandı^ sözlerin bilence ve üs
lûbunun büyük kimselere yakışır tarzda oldıı^nu, inceliklerle dolu be
yitlerinin söz ve manâ bakımından gayet metin söylendiğini, kaside
lerindeki üstünlüğünün de herkesçe kabül edildiğini anlatmakla birlik'
te Farsça divanları çok okuduğunu ve oradaki sanat ve özellikleri ala
rak kullandığını, Acem güzellerini Türk kıyafetine sokmuş olduğunu,
bazılarının bunu hoş karşılamadığını söyler.
Haşan Çelebi Tezkiresi’nde de Türk şiirine câzıbe ve inceliği onun
getirdiği, daha önce şiirimizde akıcılık ve inceliğin bulunmadığı, Ah
met Paşa’nın ilk şiirlerinde cazibe ve tesir olmadığı ve dedesi, Mîrî Efen-
di'dcn naklen Ali Şır Nevâi’nin otuz üç parça gazelini gördükten son
ra üslûbunun güzelleştiği belivtilmektedir.
8
Riyâzî Tezkiresi de Anadolu’da, şiire güzeüik ve î)aıiaklığı ilk ola
rak onun verdisini söyledikren sonra şıı ri'/ayeti naki eder: Ali Şîr Ne-
vâî İlin , bir lıusıısi toplantıda Horasan şaiılcrinlndiğer ülkelerdeki şairlerden daha üstün olduğunu söylemesi üzerine, meclisle hazır
bulunan İranlı şair câmî, Anadolu şairlerinin j^aradılıştan kabiliyetli
olduğunu bildirmiş. O sırada derviş kıyafetli biri İçeri girip bir köşeye
oturmuş. Kim olduğunu sormuşlar; Anadolu,dan geldiğini söyleyince.
Anadolu şairlerinin yeni şiirleri var mıdır diye sordukları zaman der
viş de Almet Paşa’nın
Çin-i zülfiin miske benzetdüm hatâsm bilmediün
Key perişan söylediinı bu yüz karasın biluıedüm
beytini okuyımca, şair Câmî, “ bî ilıliyâr serâgâz-ı raks u semâ idiip
müddeâmız sâbit oldı buyururlar” '
Ayrıca AhmelPaşa’nın daha zamanında beğenildiğini Lâtiiî’de an
latılan fıkradan öğreniyoruz. Ona göre bir gün bir toplantıda Ahmet
Paşa’nın,
Destimi kessen kalur dâmân-ı lûtfunda elüm
Dâmenüm kessen kalur destümde lıufıın dâmeni
beyti okununca orada hazır bulunanlardan bir kısmı da Necâtî’nin bu
manaya uy^m gelen,
Şöyle muhkem tutayım ışk ile dîdâr eleğin
Yâ elüm kat’ ideler ya keseler yâr eleğin
beytini okur. Mecliste bulunanlar ikiye ayrılışlar. Bir kısmı Ahmet Pa-
şa’yı bir kısmı Necâlî’yi üstün tutarlar. Tant o sırada Necati toplanu-
ya çıkagelir ve alçak gönüllülük gösterip
Necâtî’nün dirisinden ölüsi Ahnıed’ün yegdür
Ki Îsî göklere ağsa yine dem urur Ahmed’den
beytini okuyarak Ahmet Paşa’yı medh eder.
Asrın kıymetli nesircilerinden olup, Yavuz Sulian Selini devrinde
nişancılık ve kazaskerlik vazifelerinde bulunan 'fâcizâde Câfer Çelebi
(öl: 1515) meşhur ve ilginç mesnevisi Hevesnâme’de devrin Şeyhi
ve Ahmet Paşa gibi büyük şairlerini, İlhamlarını İran şairlerinden al
makla suçlar:
1. Elinde olın:ıyaı ak kalkıııı^; raks ve semaa yani dönmeye başlamış ve davam ız, fikri
m iz sâbii oklu demiş.
Ser âmed didiginün belli hâli
Olupdur tercüme evlî-i hâli
Bu eli! olan yauu\da selUdür sehl
Benüın katunıda belki celıldür ceiıl
Şular kini Tiirki diide şölııeti var
Biri Şeyhî biri Alııned’dür ey yâr
Eğer Şeyhî’dür insâf eyle billâlı Suhatıverlikden olıııış gerçi âgâh
Fesâhatda velîkin kârı yokdur
Kelâımnun garîb elfazı çokdur
Egerçi vardur Ahnıed’de zarâfet
Bulımur sözlerinde hem fesahat
Belâgatda velî luâlıir değuldür
Kelânıuıı rablma kadir değiildür
Sözinüıı hüsni vardur ânı yokdur
Nukûş-ı deyre benzer cânı yokdur
Flayâl-i hâsa çiin kâdir değüller
Hakîkatde bular şâir değüiler
Tâcî zâde Câfer Çelebi son iki beyitte Ahmet Paşa’yı çok sert bir şe-
Wlde tenkit ederek şiirlerinde güzellik olmakla birlikte câzibe olmadı
ğını ve onlarm kilisedeki cansız resimlere benzediğini söylüyor.Görüldüğü gibi tezkireciierimizni tenkidi iki nokta etrafında toplan
maktadır; Yani bir kısmı onu büyük bir şair sayarken, bir kısmı da
bazı fikiıleri Fars edebiyatından almakla suçlamaktadırlar. Genellikle
isabetli görüşleri olan LâtiR ise, onun hakkını teslim etmektedir. Ha
kikatte XV. yüzyılda Türk edebiyatı gelişme halinde olduğu için, şair
lerimizin İranlI ustalara bakmaları ve onlardan istifade etmeleri tabiî
karşılanmalıdır.
O, daha kendini duyurduğu zaman dikkati ekmiş ve XV. yüzyılın
son ve XVI.yüzyılın ilk yarısında yaşayan şairler tarafından üstad ola
rak kabul edih^MşUr. Tezkiredlerin, onun büyük bir şait olduğunda it
tifak ettikleri açıktır. Aynı görüş Muallim Naci’ye gelinceye kadar da
sürmüş olduğuna göre Ahmet Paşa’nın büyük bir şair olduğu anlaşılı
yor. Kuvvetli bir şair olmasında yaradılışının olduğu kadar divanlarını
okuduğu Selmân-ıSâvecî, Hâfız-ıŞirâziKemâl-iHocendî ve Kâtibi gibi
İranlI şairlerin de rolü büyüktür.
10
Nâmık Kemâl’in, Ziya Paşa’yı tenkit maksadıyla Ahmet Paşa’yı,
Mi Şîr Nevâî taklitçisi göstermesi,yani onun, Fâtih zamanında Buha-
ra’dan (I) İstanbul’a gelen Nevâî nin şiirlerini gördükten sonra güzel
şiir yazmaya mııvafTak olduğıtım söylemesi hakikate uymamaktadır.
Bundan başka Haşan Çelebi’nin dedesi IVlîrî Efendi'nin Ahmet Paşa'
nın Nevâî'nin otuz üç gazelini gördükten sonra güzel şiir yazdığını bil
dirmesi de hatalıdır. Zira, Nevâî'nin II. Bayezid’e kendi gazellerini yol'
ladığıni; padişahm da bunları Ahmet Paşa'ya yollayarak nazirö yaz-
masmı emrettiğini, ilk olarak Âşık Çelebi yazmıştır. Bu sırada Bursa'-
da olan şairimizin edebî şahsiyeti ve şöhreti de daha, Nevâî'nin şiirleri
Anadolu’ya gelmeden önce Fâtih zamanında teşekkül etmiş bulunu
yordu. Bu yüzden Nevâî’nin, Ahmet Paşa üzerinde qnemli bir tesiri
olduğu kabul edilemez. Nâmık Kemâl’in bu hatasmı Gibb ve Brovvne
de tekrarlamıştır."
Gerek İstanbul’da ve gerek Bursa’daki meclislerinde şairleri bira-
raya toplayan; onlarla şiir üzerinde görüşen; yeni şairler hakkında bil
giler edinen ve kervanlar vasıtasıyla şöhreti Horasan'da Hüseyin Bay-
kara'nın sarayına kadar ulaşan ve çağdaşları tarafından Rum Sultânü’ş-
şuarâsı (Anadolu şairlerinin sultanı) saydan Ahmet Paşa’nın şiirle
rinde işlediği konular medih yâni övgü, sevgiliyi tavsif etme ve yanıp
yakılma olarak hülâsâ edilebilir.
Ahmet bu fenn-i şi’re şürû itmeden murâd
Vird-i duâ-yı devlet-i Şâh-ı cilıân imiş
diyen şair ekserî kasidelerini Fâtih (12 adet) ve II. Bayezid (10 adet)
İçin yazmıştır. Osmanlı sülâlesinden Sultan Cem için de biri “ benefşe”
redifli olmak üzere iki kasidesi vardır. Bunlardan bilhassa “ güneş” ,,
“ kerem", “ âb” ve “ benefşe” redifli olanlarda ve kasr kasidesinde
geniş şiir bilgisinin, san’atının ve ilhâmının enginliğini göstermiştir,
Hele, II. Bayezid için yazdığı
Ey kasr-ı felck-riPat ü ey tâk-ı muallâ
Her bâb ile benzer kapuna cennet-i a’lâ
beytiyle başlayan ve “ kasr” kasidesi diye meşhur olanında. N efi’yi
kıskandıracak derecede mânâ derinliği ve bunun yanında mübalağa
san'atı göstermiştir. Bunca medhiye yanında Konya vâlisi iken I474’te
ölen Fâtih’in oğlu Şehzâde Muştala için terkib i bend şeklinde yazdığı
çok duygulu bil mersiye ile de bu sahada ilkbüyükörneğİ vermiştir
sanırız.
11
Tolâb'i çarh dökdügi seyl-i fena imiş
Bâğ-1 zemâne toptoiu hâr-ı cefâ imiş
beyti ile başlayan mersiyenin
Ol Şeh kani ki işigi âlem-penâh idi
01 Şeh kani ki her kuh bir pâdişâh idi
beyti Bâkî’nin Kânûni için yazdığı ünJü mersiyesindeki
Hakkâ ki zîb u zînet ikbâl u câh idi
Şâh-ı Sikender-efser u Dârâ-sipâh idi
beyitlerini hatıra getirmektedir. Ahmet Paşa’nın bu mersiyesinden^
sonraki şairlerin ilham aldığından şüphe yoktur. Şairin, bu manzume
sinden son derece ağır başlı ve içli bir ifâde kullandığı görülür. Şu be
yitler bunun açık bir Örneğidir;
Ol bürc-i devlet ahteri Şâh Mustafa kani
01 taht u tâc zîveri Şâh Mustafa kani
Hâlâ kafesden incinüp eflâke azm iden
Kasr-ı İrem kebûteri Şâh Mustafa kani
Gazellerine gelince şâir, bunlarda şevklinin muhabbeti, tarif ve tav
sifi üzerinde dururken
Zülfı sol nakkâşdur kim suya nak-ı Çîn yazup
Mâni’yi mât eyledi bir berg-i müşg-agin salup• • •
Ol hokka-leb rakibe ki söz gevherin açar
Şeytâm gayb sırıma hem râz idec dirîğ
• • •
çîn-i zülfün miske benzetdüm hatâsın bilmedüm
Key perîşan söyledüm bu yüz karasın bilmedüm
beyitlerindeki ^b i ince hayallerle dolu, düşündürücü ve şerhe ihtiyaç
gösteren sözler söyler. Şairin birçok manzûmelerinde Bâlu' edâsmı an-
dırr.n beyitlere rastlandığı gibi,'
Gül mevsimi irişdi nıey-i ergavân gerek
MecUsde fıuklümüz leb-i şekkec-feşân gerek
Ner^s çemende buldugı sîmîn varakları
Dkdi kenâr-ı cama ki zer der-miyân gerek
12
Eyyâm-\ mâh-ı îddür ebrû-nümâ ol ey sanem
Hengâm-ı bûy-i üdduı gîsû-güşâ ol ey sanem
Ko müddeîler sohbetin ge! ehl'i diller beznıine
Gel sen kenâr-ı hardan bir dem cüda ol ey sanem
Şu beyitlerde de Nedîmâne bir söyleyiş hissedilir:
Sensüz benünı ne dirliğüm ola didüm didi
Yetmez mi öldüğün sana hey bî-nevâcığum
Bütün gazellerinde çeşitli yönleri ile sevgiliyi gah medheden, gâh
vasıflarını söyleyen şairde
Bana dilberden inayet istemen ey dostlar
Sanmasun düşman beni kadr u cefâsın biîmedüm
• • •
Dest-i dil lutlun eteğin şöyle muhkem tutdı kim
Tiğ-İ hicrânun kesimez dostum senden beni
beyitlerindeki gibi son derece âşıkâtıe il’âdelere rastlandığı gibi vakûr
rûlıunu al\settiren şiirlere de tesadüf edilir:
Firâk'i yâra sabr olmaz gidelüm bârı şehründen
Gönül çüıı sındı cebr olmaz gidelüm bâri şehründen
O devrin modasına uyarak çoğu zaman küifelli yani anlaşılması zoı
bir dil ve ifade kulanması yaumda, hazcu zanvaıumıı olduk(^a sade ve
temiz Türkçesiyle de şiirler söylediği olmuştur;
Eyâ peri nicesin iıoş mısın safâca mısın
Gel’e beri nicesin hoş mısın safâca nusm
Şeker dudaklu kamer yüziü serv boyiulaıun
Semenberi nicesin lıoş mısın safâca mısın
Baliâı-ı hüsn ü bilıâda belâlu bülbülinün
Gül-i teri nicesin lıoş mısın safâca misin
Bizimle bir nefes İnsanlığı eyle soruşakmı
Gel ey peri nicesin hoş mısın safâca mısın
Sefer kılıij) gelür Ahmed ki diye şehrümüzün
Güzelleri nicesin lıoş mısın safâca mısın• • •
Sen câtı ile cân oynamacuk hoşça değül mi
Yâr ile nihân oynamacuk hoşça değül mi
13
Yanmakdan ise âteş-i hicran İle her dem
Sinemde sınan oynamaçuk hoşça degül mi
Olkâmet-i ra’nâ ile bostân-ı revânda
Sen serv-i revân oynamaçuk hoşça degül mi
Cân kasdına çeşmün nola oynarsa kaşuııla
İnşâna kemân oynamaçuk hoşça degüi mi
Ey hûr-i cinân ayağunun tozma Ahmed
Cân ile cihân oynamaçuk hoşça degül mi
Eğer şiirimiz fazlasıyla Fars edebiyatınm etkisinde kalmamış olsaydı
şüphesiz bu tür söyleyişler fazla olurdu. Paşa’nın tuyuğ tarzındaki
Ey yanağı al ü vey geydügi al
Ala gözlüm itme cân almağa âl
Âl ile bir busen aldunı dostum
Ger peştmân oldum ise girü al
şiirinde "ala gözlüm" tabirini kullanması; al kelimesinin renk, hiyle
ve almak manalarıyla cinâs yapması, onun millî ruha yakın seslenişi
ne güzel bir örnek teşkil ettiği gibi; halk şiirindeki “ mani”yi de hatıra
getirmektedir. Lâtifî’nin, “ enıîrü'ş-şüerâ” (şairlerin emiri) diye nite
lediği XV. yüzyılın kuvvetli bir şairi olan Melihî’nin yazdığı meşhur
“ gönül” adlı murabbama nazire olarak yazdığı uzun şiirinde de, halk
şarkılarına yakın söyleyişlere bolca rastlanır:
Gül yüzünde göreli zülf-i semen-sây gönül
Kuru sevdâda yiler bi ser ü bî pây gönül
Dinıedüm mi sana tolaşma ana hey gönül
Vay gönül vay bu gönül vay gönül ey vay’gönül
Yukarıdaki dörtlük, bu murabbaın ilk bendidir. Bu gönül şiirleri, şarkı
türünün de edebiyatımızda ilk örnekleridir.
Hikemî (hikmetli), fikrî, aiılâki, didaktik (öğretici) ve İçtimaî (sos
yal) hayatı içine alan şiirler yerine, daha ziyade sevgili, memduh ve
maddî hayatın güzelliklerini terennüm eden yani anlatan şairin man
zumeleri renk, aiıeng, zcrâfct ve üslûp bakımııulan mükemmel sayı
lır. Bazı kısa hecelerin uzatılması ve '{'ürkçe iki kelimenin Arapça vav-
I âtıfe (ve anlamına gelen bağlaç) ile bağlanması gibi kusuriar müstes
na, temiz bir üslûp içinde derin hayalleri ve ince duygulan ihtiva eden
şiirlerinin dış görünüşü yani vezni ve kafiye kuruluşu hatalı sayılamaz.
14
Beşeri yani insan sevgisini ön plâna alan şairitniz, tasavvuf felse
fesinden uzak kalmıştır. Medresede okuyan ve bir din bilgini olarak
yetişen Ahmet Paşa’da tasavvuf hiçbir zaman bir hayat tarzı olma
mış, onun bazı şiirlere serpiştirilmiş olan tasavvufî unsurlar bir bil
gi hududunun dışına taşmamıştır. Bununla birlikte divanında XV. yüz
yılın meşimr sûiîlerinden Emir Sultan. Şeylı Taceddin ve Şeyh Vefâ
için kasideler yazması, onlara karşı derin bir hürmet beslediğini gös
terir. Sadettin Nüzhen Ergun, Şeyh Vefâ medhiyesindeki
Himıuet-i Şeyh Vefâ’dan meded irmezse dirig
Ahmed’ün haddi değül midhati dervişlerün
beytine dayanarak Paşanın o tarihlerde Bursa'da yayılmış olan Zey-
niye tarikatına ve onun meşhur simalarından Şeyh Vefâ’ya bağlı ola
bileceğini ileri sürer.
Ahmet Faşa’nm medih, tavsif ve yanıp yakılma ile sevgiliden şi
kayet dışında dikkati çeken tarafları şunlardır:
1. Nazîreciliği: O, gençliğinde, Ali Şir Nevâi, Niyâzî, Melîhî, Şeyhî
ve Atâi'nin etkisinde kalmış olmakla birlikte, kaside ve gazel sahasın
da çağdaşlarını geçti. İnce üslCıbu, zengin hayali ve temiz dili sayesin
de âdetadevrinde Türk şiirinde bir çağ açtı. Kerem kasidesi Şeyhî’ye,
Güneş kdsidesi Atâî’ye, Gönül adlı nuırabbaı Melihî'ye nazire olmakla
birlikte kendisinin eserlerine de daha yaşadığı çağda ve daha ilerideki
devirlerde nazireler yazılmıştır. İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi’nde
TY. 1547 numaralı kayıtta bulunan Câmiü’n-nezâir adlı eserden öğ
rendiğimize göre, Cem, Mihrî, Hatun, Sâdî, Gııbâıî, Envcrî,Nizâmı,
Ahi. Necatı, Visali, Kasım Paşa. Revânî, Muıdî, İshak, Lâmiî, Zâtî,
Bâkî, !layâlî gibi tanınmış şairler onun tesirinde kalmışlardır. XIX. yüz
yılın ikinci yarısında yaşamış olan Ali Ruhi Paşa’da ‘'Güneş” kasi
desine yazdığı nazire ile bu sahada'sonuncu nazirecidir.
Ahmet Paşa; kendinden önceki şairlere söylediği nazîreleıle edebi
yatımızda bir nazîrccilik çığn açmıştır. O. çağdaşı veya kendinden ön
ceki bazı şairlerin bir şiiıini daha güzel söylemek hevesiyle bu yolu
seçmiş ve bunda nHivaffakiyetli eserler vermiştir. Bunda şiirin güzelli
ği, kalîyesi bazen de redüî büyük rol oynamıştır,
2. Taıilı düşürnıc sanatı: O. tarih düşürme sanatını ilk işleyen
lerden bindir. Arap allabcsinde her lıarfîn bir sayı değeri vardır. Eski
şairlerimiz, bir hadi.seyi, bir yerin alınışını, bir binanın yapılışını veya
birinin doğum ve ölümünü biı şiir parçasının sonunda sanatlı bir şe
kilde sözle ifade cdeilerdi. Boyie bîr oİay şiiıin son mısrasında bulu
15
nurdu. Buradaki harrieritı karşılıkları olan sayılar toplanınca o hadi
senin tarihi meydana çıkmış olurdu. (Bazen bu tarihin bulunması için
bir iki rakam ya ilâve edilir veya çıkarılırdı. Bazen de yahnz ıioklalı
veya noktasız harfler toplanırdı) XV. yüzyıla kadar tarihler, genellikle
ya bir kelime ya da (erkip (iki üç kelime bir arada) halinde söylenirdi.
Ahmet Paşa devrinde İse tarih düşürme sanatının bir mısra halinde
meydana gelmeye başladığını görüyoruz. Şairin divanında yirmi yedi
tarih vardır. Bunlar Arapça, Farsça ve Türkçe olarak üç dilde yazıl
mıştır. İki örnek: 11. Dayezıd’in tahta çıkışı için söylediği kıt’amn son
mısraı olan
Kayser oldı Rüma Sultan Bâyezki
’m harllerinin karşılığı olan sayılar toplanınca padişahuı tahta çıkış
tarihi olan 886/1481 vakamı bulummış olur. Karaman’ın almışı tiola-
yısıyle söylediği kıt'anın son mısraında ise tarilı “Feth-ı Karaman”
terkibindedir:
Devlet âsârmı bu vech ile ferimizde görüp
Ehl-i diller didi târihini "Fetlı-i Karaman”879/1474
Bu tip tarihler, tarih kitaplarının verdiği bilgileri doğrulayan belge
ler olduğu için büyük önem taşır.
Eseri: Selıi tezkiresi. Ahmet Faşa'nm Leylâ vü Mecnûn adh bir
eseri olduğuıuı söylese de bugüne kadar böyle bir eser ele geçmemiş
tir. Esasen diğer hiçbir kaynak böyle bir kitaptan bahsetmediğine gö
re tezkireci Selıi'nin yaniiş bir rivayet kaydettiğini söyleyebiliriz. Şai-
rinıizin yegâne eseri, divanı 'up İstanbul Üniversitesi Profesörlerin
den Dr. Ali Nihad Tarlan tarâ.tndan 15 nüshasının karşılaştırılmasıy
la Milli Eğitim Bakanlığı'nca 1966 yılında İstanbul Milli Eğitim Bası-
mevi’nde b^ısıimışt!r.
Ahmet Faşa, divanını II. Beyazıd’ın emriyle tertip ettiğini fakat bun
da geciktiğini ve bu yüzden de özür dilediğini anlatır:
İşigünde ey zıll-i Perverdigâr
Ne gevher saçanı kim bula i’libar
Bu şi’re şurû eylemekden ınuıâd
Budur kim anıldukca dünyâda ad
Diye Ahmed içün karîb ü baid
Ki oldur senâ gûy-İ Şeh Bâyezid
16
r
Bu nazm iic nânum oİLip nâm-dâr
Kula Iici{?redck sözlerimi pâydâr
Çü özriim güneş gibi ıncşhûrdur
Ger oldıysa tc liir nıa’zürdur
Divntıı, hesMiele, dMce. luıaüer, kasideler, terkib ve terci-i bendicr,
gazeller, bir gönül ımırabbası, At apc a. Farsça şiirler tarihler, kıt'alar,
tuyıığlar ve müli edlerdeıı ibaret olaa şairimiz, şiiıierinde adından başka
bir isim veya mahlas kuliaıunamışlır.
17
K A Y N A K L A R
A.Kitaplar.
Âli Künhü'l-ahbâr (matbu), İstanbul, 1277.
Âşık Çelebi Tezkiresi (Meşâirü’ş-şuarâ), G.M. Meredlth Owens tara
fından hazıtlannıış. tıpkı basını, London, 1971 Banarlı, Nihad Sami, Resimli Türk Edebiyatı Târihi, İstanbul, 1971,
Beliğ, Güldesle-i Riyâz-ı İrfan, Bursa, 1302.
Beyânî Tezkiresi, (yazma), İ.Ü.Kütüphanesi, nr. TY. 2568.
Cafer Çelebi, Hevesnâme (yazma), İ.Ü. Kütüphanesi, nr.TY.9861.
Câmiü’n-nezâir, İstanbul Üniversitesi Ktp.No: TY. 1547.
Ergun, Sadettin Nüzlıet, Türk Şâirleri, İstanbul, 1936,1-
Faik Reşâd, Eslâf, İstanbul, 1311.
Fâik Reşâd, Târîlı-i Edebiyât-ı Osmaniye, İstanbul, 1913.
Gibb, AHistory of Ottoman Poetry, vol ll,i London, 1902.
Hammer. Purgstall, Gesch.d. Osman Dichtkunst, 11, 41, Peşte, 1836.
Haşan Çelebi Tezkiresi (yazma), İ.Ü. Kütüphanesi. nr.TY.304.
Kocatürk, VasO Mâhir, Türk Edebiyatı Tariiıi, Ankara, 1964.
Köprülü, M.Fuad, Türk Dili ve Edebiyatı Hakkında Araştırmalar .İstan
bul, 1934.
Köprülü, M.Fuad, Aluned Paşa (İsiâm Ansiklopedisi c.l).
Lâtifi Tezkiresi (matbu), İstanbul, 1314.
Mecdî. Şekâik tercümesi, (matbu), c.l, İstanbul. 1269.
Muallim Nâd, Osmanh Şâirleıi, İstanbul, 1307.
üigun, I'alıir, Veliyüddin Oğlu Ahmed Paşa Divânı (nesre çevrilmiş),
Suleymâniye Kütüphanesi. F.S.Türkmen, nr.54.
Riyâzi Tezkiresi (yazma), İ,Ü. Kütüpiıanesi, nr.TY. 761.
Sehi Tezkiresi (nKUbû), (İstanbul, 1325.
Taıiaıı, Aii Nihad, Ahmed Paşa Dîvânı, İstanbul, 1966.
T(>lasa, Marun, Ahmet Paşa'nın Şiir Dünvası^ Ankara 1973.
Ziya Pa^a, lUuâbâl, İstanbul. 1291.
B. Tezler ve Önemli Makaleler,
Bolcan, Gülcan. Ahmet Paşa’nm Kasidelerinde Maddi-Manevi İnsan
unsurları, Meşhur Şahsiyetler, Efsânevi Kahramanlar. Kıssalar
(İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Türkiyat Enstitüsü, Tez, nr. 1448).
Koçdemir, Hadi, Ahmet Paşa’da Dini Unsurlar (aym enstitü. Tez,
nr. 1308).
Köprülü, M.Fuad, Bursalı Ahmet Paşa Dersaâdet Gazetesi, 1920,
nr, 29, 36, 45, 56-
Köprülü, M. Fuad, Ahtnet Paşa ve Nevâi (İkdam Gazetesi, 23 Kânun-ı
şânf, 1337, nr. 8573).
Okur, Münevver, Bursalı Ahmed Paşa'nın kasidelerinde İran mitoloji
Kahramanları (aym enstitü, Tez,nr.316)
Özergin, M.Kemal Ahmed Paşa’nın Târih Manzumeleri (1.0. Edebiyat
Fakültesi. Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi. c.X, 1960).
20
KASİDELER
21
Der Medlı-i Sultan Mehrned Han (Kerem Kasidesi)
Fe’ilâtün Fe'ilâtün Fe’ilfün Fe’ilün
+ + - - / + + - - / + 4— / + + -
1 Ey ımıhit-i kcıeuıün katresi uınnıân-ı kerem
Bâğ-ı cûd ebi 'i keftınden tolu bârân-ı kereni
2 Matla-ı subh-ı zafer mihr-i zekâ ebr-i hayâ
Felek-i izz-ü alâ dâver-j devrân ı kerem
3 Tâc balış-ı. scr-i sukân-ı salâtin-i cihân
Zîııei-i iaht-ü ııigîn Hazrel-i Sukâtı-ı kerem
4 Zıll-ı Hak Şâh Mulıaınmed ki işiği gökinüıı
Kenı-lerin ılduzı olur nıeh-i tâbân-ı kerem
5 Ayağı toprağıdıır cevher-i iksir-i hayât
Asitânı tozıdur sürme-i a'yân-ı kerem
6 Açıiur huikı nesimiyle gül-î giilşen-i cûd
Bezcniir kllft zülâliyle giilistâiM kerem
7 Balu-ı Aiızar nedtiriir kulzünı-i cûdmda habâb
Kiilre-i (eyzi nedür ebr-i dür-efşâıı-ı kerem
8 Bî'kıyâs olalı ihsâıılarıın ey hoccet-i cûd
Kâtı oldı cedel-i haşnıum bürhân-ı kerem
9 Kefî bir demde nisâr itdügi gencim oşrin
Haşre dek vezn idemez kefTe-i mizân-ı kerem
10 Ne melek-huy nieliksin ki dem-i k'ıtfun ik’
Kevser-i cûd akıdıır ravza-i Rıdvân-ı kerem
11 Ne kerâmet kodı Hak zât-ı kerimünde k’ohır-
Ayagun başdugı yir Çeşnıe-i Hayvân-ı kerem
12 Bulmasa nâm-ı şerifimle şeref nâme-i cûd
Ebter olaydı kamu defter-ü-dîVân-ı kerem
22
SULTAN MEHMED HANİN MEDllİ HAKKKJNDA
(.i-cıeriı Kasidesi)
1. Ey asillik ve lütuf ulu dcryâsmm bir katresi, lötuf um m an ı olan padişal^!
Cömertlik bağı, senin bu lu t gibi feyiz ve bereket veren avucundan yağan ihsan
yağmuruyla doludur.
2. Sen, zafer yani iistüııl'ik sabahının doğacak yeri, zekâ güneşi, haya ve
günahtan kaçınma bulutusun: yücelik, büyüklük gögü: lutuf devrinin padişahısın.
3. Dünyadaki sultanlar sultanının başına tacbağtşlayan; taht ile mührün siisü
otan bir lu tu f sultanısm. {Taht ve mühür padişahlığın en önemli İki unsuruduı.
Padişahlık bunlarla kâimdir.)
4. Şah Mehmcd "Fatih Sultan Mehmed" Tanrının gölgesidir; lutfunun par
lak ayı, onun gök gibi yüksek olan kapı eşiğinin sönük ve önemsiz bir yıldızı
olur. (Şair, "sultan, A llah'ın yeryüzünde gölgesidir; her mazlum ütia sığınır” ha
disine işaret ediyor. Hadisin bir kelimesi alındığı iç in beyitte iktibâs-ı nâkıs var
dır.)
5. Ayağının V^astığı toprak, hayal iksirinin cevlteri; eşiğinin tozu da lu ıu f
sahibi olan kimselerin gözlerine sürmedir. (İksir, madenleri altın yaptığına inanı
lan "bir madde. Sürme, toz halinde siyah bir maddedir; göze güzellik verdiği için
eskiden çok kullanılırdı.)
6. Onun güzel alılâkının hafif hafif esen rüzgârıyla, cömertlik gül bîüıçcsi-
nİn gülleri açılır; liatfunun suyu i!e de kerem ve ihsan gülbalıçesi süslenir.
7. Şu yeşil deniz nedir? Onun ihsan denizinden bir su kabarcığı; feyz ve
bereketinin bir katresi "b ir katre feyzi” nedir? Lutfunun inci "yağm ur” saçan
bulutu... (Yeşil denizden maksat gökyüzüdür.)
8. Ey cömertliği delil olan padişalı! Bağışların ölçüye gelmez bir dereceye
ulaşılalıdan beri, lutfunun delili yani bağışların için bir tanık hükmünde olan ih
sanların, düşmanının münakaşaya girmesinin önünü kesti.
9. Muhtaç olanlara, avucumm bir anda serptiği hâzinenin onda birini, lötuf
tera7.!sinin kefesi haşre kadar tartamaz (Hazine ihsan edilen para yerinde kuHa-
m lm ıştır. Ilaşr, kıyamet günü demektir.)
10. Sen ne melek huylu bir meliksin ki lu tfunun bir demiyle, lu tu fk ârb ir
davranışınla ihsan cennetinin bahçesi cömertlik kevseri akıtır. (Şair, melek ve me
lik kelimeleriyle cinas yaıuyor.)
11. Tanrı, senin yüce ve ihsanı bo l zatına ne keramet vermiş ki ayağmın
bastığı yer, lutfun Ab-ı hayatı haline geliyor.
12. Cömertlik kitabı senin şerefli admla şeref bulmasaydı, bütün lû tu f def
terleri ve divanları hükümsüz kalırdı. (Şeref ve şerif kelimeleriyle cinas-ı nakıs
yapılm ıştır).
23
13 Gün gibi sallanaum töpı göke ağsa ne tan
Sana şunıldı bu meydânda çü çevgâtı-ı kerem
14 Bahr-ı cfıdım nice şerh olak' onun reşhasıdur
Hâsıl-ı kân-ı sehâ maye-ı ummân-ı kerem
15 Saltanat hıl'atini kaddüne hayyât-ı felek
Râst biçmese açılmazdı giıibân-ı kerem
16 Ne kadar zer var ise dest-i zer-efşânun ile
Harf-i zer gibi perakendediır ey kân-ı kerem
17 Sîm Süretde siteni şekline yazılduğıy içün
Tağıdnrsın anı düşman gibi ey hân-ı kerem
18 Gök tenûrında kurı kurs okmur mihr ile mâh
Hân-ı lûtfunla İlrâvân olalı nân-ı kerem
19 Râse-i hırs toyar solVa-i İhsânundan
Dest-i in’âmun ile ârn olalı lıân-ı kerem
20 Mihr-i cûdnn çemen-i lûtf'a zer-efşân olalı
Gülşen-i dehri bezer nergis-i bostân-ı kerem
21 Bıly-i hulkundan nrıtr. müş gibi dem ki tutar
Hoş revâyihle cihân bâğını reyhân-ı kerem
22 Ahmed’ün gani makası kesdi dilin şem gibi
Sana rûşen diyemez hâlini sultân-ı kerem
23 Sen Süleymânı ne dille öğe bir mûr-ı za’îl
Gelüre nutka hıeger lûtiun ile anı kerem
24 Husrcvâ pârclcdi cevr eli sabrunı yakasın
üest-gir olsa deıııidür bana dâmân-ı kerem
24
13. Saltanatının topu, güneş gibi gökyüzüne yükselse; bunda şaşılacak ne
var? Zira bu meydanda lû tf çevgam sanasunulmuştur.(Şair, gıiyuçevgân denen
oyuna işarette bulunuyor. G uy denilen top at üstünde bulunan kişilerin elindeki
çevgan denilen deynekle çclinip atılır. Top, mtiydan çcvgan kelimeleriyle tena
süp sanatı yapılmıştır.)
14. Senin cömertlik denizin "deniz gibi olan cömertliğ in" nasıl açıklanabi
lir ki, claçıklığı madeninin mahsulü ile ilısan ve bağış umm anının esası, onun "an
cak" bir sızıntısından ibarettir.
15. Eğer felek terzisi, padişahlık liira tın ı doğru dürüst senin boyuna göre
biçmesiydi lu tu f kapısı açılmazdı. (Ilil'a t, padişahlara mahsus süslü elbise, kattan
demektir. Şair, padişaha "T ann , padişahlğını sana kısmet etmeseydi biz lûtfuna
mazhar olamazdık" demek istiyor.)
16. Ey cömertlik madeni "o lan padişah" ! Ne kadar altın varsa, senin ind
saçan elinde, altın manasına gelen zer kelimesinin harfleri gibi dağınık bir halde
dir. (Farsça altın mânasına gelen zer kelimesinin harfleri birbirine birleşik yazıl
maz. Bu yüzden harfleri perakende yani dağılm ış gibi görünür. Şair, padişahın
ihsanının bo lluğuna işaret ediyor.)
17. Ey lu tu f hanı! Gümüş manasına gelen sim, zulüm anlamına gelen sitem
şeklinde yazıldığı iç in , sen onu, yani gümüşü düşman gibi dağıtırsın. Düşmanı
nasıl dağtırsan onu da öyle ihsan edersin (Sim ve sitem kelimeleri Farsçadır. Şe
kil itibariyle yazüışlan birdir. Yalnız nokta ile ayrılırlar. Sim , burada gümüş para
yerindedir.)
18. Lutfunun sofrasında lu tu f ekmeği çoğaldığından beri gökyüzü fırınında
ki güneş ile aya kuru birer pide gibi bakılmaktadır. (Lu tfunun sofrasında yerine
lu tu fkâr sofranda da denebilir.)
19. L u tu fkâr sofra, nimet eliyle herkese açık olduğu günden beri insanla
rın elindeki hırs kâseleri bu bağış ve ihsan sofrasından doğmuştur.
20. Cömertlik güneşin, iGtuf çemenliğine altın saçtığından beri, lû tu f bah
çesinin nergisleri, dünya gül bahçesini bezemiştir. (Güneşin altın saçma.sı, ışıkla
rım yollamasından kinayedir.)
21. L u tu f fesleğeni, misk gibi senin tabiatmm kokusundan dem vurur ve hoş
kokusuyla dünya bahçesini tutar.
22. Ey h ıtu f sultan! Gam makası, Ahmed'in dilini, mum gibi kestiği iç in
halini sana açıkça söyleyemiyor. (Birinci mısra, ey lu tu f sultanı! gam ve kader
makası Ahmed'in dilini, m ıım un fitilin i nasıl keserse o şekilde kestiği iç in ... şek
linde anlamak gerekir. Şair, üzüntünün kendisini karanlıklar içinde bıraktığun;
halini ifadeden âriz kaldığm ı söylüyor.)
23. Süleyman Peygamber'e benzeyen seni, zayıf bir karınca gibi olein "ben"
hangi dille övebilirim ki; meğer ki senin lu tfun ve asaletin yine onun "yani beni"
söyletsin (Süleyman Peygamber, ululuk; kannca da küçüklük ve zayıflı sembolü
dür. Kur'ân 'da Nemi "karınca" suresinde ilk ayetlerde Süleyman Peygamber ile
karıncanın konuşmasından bahsedilir.)
24. Padişahım! haksızlık ve zulüm eli, sabrımın yakasını parçaladı; lu tuf
eteğinin, elimden tutacak zamanı gelmiştir. (Ahmed Paşa haksızlığa uğradığını
söylerken '’lu tu f eteğin elimden tutsun" sözleriyle de eteğin elime gelsin, yani
eteğini öpeyim de beni affet demek istiyor.)
25
25 Midhatün bülbülini gani kafesinde koma kim
Hayfdur tûtîye zehr ey şekeristâıı-ı kereni
26 Ektemü'l-ha!l<sın ey vâsıta-i ikd-ı kiıâm
Heı le’înıün sözin işitme budiır şân-ı kerem
27 Kul luitâ kılsa nola afv-i şchenşâh kam
Tııtalum iki elüm kanda imiş kam kerem
28 Utnaram ciirmümi gark itîneğe rahmet sııyma
Mevc-i ilısâııuu üe cCiş ide 'uıumâa-ı kerem
29 Bir kara loprağam ilıyâ-yl memât itmek içün
Yağsa cûdun bulıdından nola lusâıı-ı kerem
30 Nice k’ iklim i nıürüvvetde geçe hükm i vefâ
Nice k’ eyvân-ı atâda tura divân-ı kerem
31 Nice k’ inşân ola âlemde abîdü’i-ihsân
Nice kim ola cihan tâbi‘-i fermân-ı kerem
32 Dest-i ilısfınun ile yapıla bünyâd-ı sehâ
Pâye i kadvün ile yucala eyvân-ı kerem
33 Nice kim Ka’be müsânderini lûtf-ı İlâh
Rahmeti hânına her sâl ide rnihmân-ı kerem
34 'İd-t ferhundeue kuıbâu ide a'dânı (elek
Sen ahibbâna buyur âb-ı sehâ nân-ı kerem
35 Ömr-i lıasmun ire târih gibi pâyâna
Nâmunı nânie-i ikbâl ide ‘unvân-ı kerem
26
25. Bu medh ve sena yani övme bülbülünü, gam kafesinde bırakma, hap
setme. Zira, ey lu tu f şekeristam! Papağan kuşuna zeh ir vermek yazıktır. (Şcke-
ristan, şeker kamışı tarlası demektir ve Fatih yerinde kullamimıştır. Papağan da
fairin kendisidir. Şair papağanın şeker yediğini söylemekle lûtfa ihtiyacı oldu
ğunu; şekerin bu lunduğu yerin, yani lûtu yerinin de padişahm kendisi bulundu
ğunu anlatmak istiyor.)
26. Ey büyük insanlar gerdanlığının vasıtası! sen insanlaTin en şerifBsi, en
lu tufkânsm . Her alçağın sözünü dinleme, asaletin, soyluluğun şanı budur. (Ş a
ir, F â tih 'in ecdadını b ir gerdanhğa; onu da bu gerdanlığm iki ucunu bağlayacak
olan vasıtaya yani düğmeye benzetiyor.)
27. Senin bir kulun hata işlediysc ne olur; padişalun bağışlaması nerede?
Farz edelim ki iki elim kanlara bulaşmış, katil olm uşum ; nerede "padişahın"
liîtfu!
28. Kusurumu, kabah?.ti>"i, senin acıma ve merhamet suyuna daldırarak
"tem izlenm ek" iç in , bağışlamanın dalgasıyla lü tu f ummanm ın coşmasını um u
yorum.
29. Kara bir toprak halindeyim ; bu "kara toprak halindeki" ölüyü canlan
dırmak, hayata kavuşturmak iç in cömertliğinin bulutundan Nisan "yağm uru"
gibi lu tu f yağsa ne olur? (Beyit bize, Hac suresinin 5-6. ayetlerim hatulatıyor;...
Onun üzerine yağmur yağdırdığım zamaç. hareket başlar, yer kabarır ve sevinç
veren her çeşit b itk iy i yetiştirir. Çünkü A llah haktır, ölüleri diriltir ve her şeye
kâdirdir... Nisan yağmuru ile sedefte İnd hasıl o lduğuna inanıld ığım da söyleye
lim.)
30. İy ilik scvcriik ülkesinde vefa hükmü geçtikçe, bağışlama sarayında, lu
tu f divanı durdukça;
31. İnsanlar âlemiclc bağışlamanın ku llan oldukça ve cihan da lu tu f fer
manına bağh bulundukça; ,
32. Cömertliğin temeli. İyiliğ inin eliyle atılsın, lü tu f sarayı da itibar ve
onurunun derecesiyle yücelsİn.
33. A llah 'ın lu tfu , K âbc konuklarım nasıl her yıl rahmet yani acıma sofrası
na lö tu f misafiri yaparsa; (Kâbe konuklanndan maksat, Kâ'be'yi ziyarete gelen
haalardır.)
34. F ckk , düşmanlarını mijbârck bayramında kurban etsin; sen de dostları
na cömertlik suyu ile lîitu f ekmeğini ihsan et.
35. Düşmanlarının ömrü, tarih gibi sona ersin; ikbal yani m utlu luk kitabı,
senin adım kendisine îu tuf unvanı yapsın.
27
Der Medh-i Sultan Mehmed Han GÜNEŞ KASİDESİ
Fâ’ilâlün Fâilâtün Fâ’iîâlün Fâ’ilûn
- + ~ — / — 4- ------ I ^ — I — + —
1 Taht urup Tâk-ı felekde husrev-i hâver güneş
Geydi ııâreııci kabâ urındı ııûr efser güneş
2 Mesned-I sultân-ı subh oldı serîr-i âsumân
Saçdı pîrûze tabaklardan zer-ü-gevher güneş
3 Kufi açup dürc-i zebercedden cevahir dökdi kim
Hâk gencin eyleye gencîne-i cevher güneş
4 Kulzüın-i Hiııdün batunnağa gümüş zevraklarm
Bâd-ban-ı nûr ile^(onatdı fülk-i zer güneş
5 Dâne-i entünı dirüp meh hırmeninde her seher
Bâl açup cevlân ider tâvûs-i zerrîn-per güneş
6 Gûyiyâ Nuşin-Revân-ı subhdur kira adi içün
Lâciverdi kubbeye zencir-î zer asar güneş
7 Yâ felek Mışnnda sultân oldı bir Yûsuf-cenıâl
Yâ Züieyhadur tutar nârenc-i zer-peyker güneş
28
SULTAN M EIIM ED H AN 'IN M EDIIİ H AK K IN D A
(GÜNEŞ KASİDESİ)
! . Doğu hükümdarı olan güneş, gdkyüz.ü kemerinde "kemeri andıran gök
yüzünde" tahtım kun ıp turuncu renkli elbiseyle nurdan bir taç giydi. {Eskiden
hükümdarlar genellikle kırm ızı elbise giyerlerdi. Şair, buna telmihte bulunuyor.
Güneşin hükümdara, sultana benzetilmesi gökyüzünde ondan daha büyük ve daha
parlak bir cismin olmamasmdan dolayıdır.)
2. Gökyüzü sediri, sabah sultanının dayandığı yer oldu; güneşte firuze yani
mavi renkli tabaklardan altm ve in d saçtı. (Firuze tabakla, gögün maviliği; altın
ve inci saçmasıyla da güneşin ış ık lan kastediliyor.)
3. Güneş, toprak bucağını mücevhcr hâzinesi haline getirmek iç in zeberced
çekmecenin kilidini açarak yeryüzüne ccvherlcr saçtı. (Zeberccd, yeşil renkli bir
süs taşıdır. Burada zeberced çekmece ile gökyüzü kasdedilmiştir. Mücevher hâzi
nesi ile de tabiata gelen canhlık; toprağın bereketliliği ve yetiştirdiği bitkiler ve
yicckIer anlatılmak isteniyor. Hakikaten de yeryüzü her bakımdan bir hazine gi
bidir.)
4. Hind denizindeki gümüş kayıktan batırmak iç in güneş, nurdan yapılmış
yelkenlerle altın gemi donattı. (Ilind denizi ile gecenin karanlığı; gümüş kayıklar
la da yıldızlar kastedilmiştir. Güneşin nurdan yclkfcnlerle altın b ir gemi donat
ması ise, sabaha karşı gün doğusu tarafından görünen aydınlık yani tan yerinin
ağarması ve şafak sökmesiyle birlikte güneşin gemiyi andıran görünüşte doğması
dır. Yani şair, güneş doğdu ve yıldızlar kayboldu demek istiyor.)
5 . A ltın kanatlı tavusa benzeyen güneş, seher vakti yani tan yeri ağarmadan
önce, Ay harmanında yıldız tanelerini toplamak iç in kanatlarını açıp dolaşır.
(Ay, yüzünün yuvarlak görünmesi cihetiyle harmana; yıldızlar da o harmandaki
tanelere benzetiliyor. Güneş doğunca yddızlann kaybolması ise onlcU'in altın ka
natlı bir tâvus tarafından toplanması şeklinde tasavvur ediliyor.)
6. Sanırsın güneş, sal>ah vaktinin Nuşirevân'ıdır ki adaletirû göstermek ve
yaymak iç in lâciverd renkli gök kubbeye altın bir zincir asar. (Sâsâni hükümdarı
Naşirevan sarayına, bİr çan astırarak ucuna bir zincir bağlatm ış. Adaletine mü-
râcaat edenler o zinciri çekip kendisini haberdar ederlermiş.)
7. Güneş, ya gökyüzü Mısır'ında sultan o lmuş Yusuf güzelliğinde birini; ya-
hud elinde altın turunç Zcliha'yı anduiyor. (Şair, Kur'ân'daki Yusuf suresine
telmihte bulunarak Yusuf'un Mısır'da maliye nazırı mevkiine ulaşmasına, onu
gören kadmların, güzelliği karşısında turunç yerine ellerini kesmelerine işarette
bulunuyor ve bu münasebetle güneşi, Yusuf güzelliğinde birine ve ellerinde altın
turunç tutan Zeüha'ya benzetiyor.)
29
8 Yâ cemaline cihâtıun nûr-u-fer virınek içün
Rûz ruhsânııdan açdi anberin mi’cer güneş
9 Hak budur kim Şâh dîvânm temaşâ kılmağa
Düzdi tâk-ı zer-nigâra lâ’lden manzar güneş
10 Kendünün hüsn-ü-cemâlin fikr iderken germ olup
Cân diliyle eyledi bu matla’ı ezber güneş
11 Subh-dem cevlân idüp tâvûs-i zertiıı-per güneş
Büstâmna sipüırün virdi zîb-ü-fer güneş
12 Zfnet-i Bâğ-ı İrem tutıııag içün gül-zâr-ı subh
Eyledi gök sebze-zâvtn pür-gül-i ahmer güneş
13 Kûze-i yâkût ile pîrûze-gfin dolâbdan
Çarh-J nıînâ-rengi shııâb itdi ser-tâ-ser güneş
14 Bezm-i ‘ayşın Zöluenün geım ilmeğe sâkî sıfat
Âb-gun akdâh içinde gezdürür âzer güneş
15 Geh lıamâm ı mâlı-ı tâbâna dakar sîmm cenâlı
Geh düzer Sımurg-ı çarha âteşin şeh-per güneş
30
8. Yahud cihanın yüzünün güzelliğine nur ve parlaklık vermek için , gündü
zün yanağından anber renkli örtüyü açtı. (Anber renkli örtüden maksat gecedir.
Anber siyaha çalan aJaca renkli gU;^cI kokulu bir maddedir.)
9. Doğrusu şu ki, güneş, padişahın divanını seyretmek için , altmla süslen
miş olan kemere, lâ'lden bir pencere açtı. (Ş âh veya padişah divanı,hükümdarın
vezitleriyle beraber tertip ettiği toplantıdır. Bu toplantıların genellikle sabahın
erken saatlerinde yapıldığı bilinmektedir. A ltın la süslü kemerle, yıldızlarla dolu
olan gökkubbe ifade edilmiştir. Manzar, bakılan yer demek olduğu iç in pencere
sözünün kullanmayı tercih ettik . L â 'I pencereden maksat, güneşin doğarken lâ 'l
^ b i kırm ızı bir görünüşte bulunmasıdır.)
10. Ve kendisinin güzelliğini düşünürken şevke geldi, coştu ve can diliyle
bu matlaı ezberledi. (Matla, doğacak yer manasına geldiği gibi şiirde de ilk beyte
verilen addır. M atla beyitleri kafiyeli olur. N itekim bu beyitten sonraki beyitte
şair, yenibir matla ile yani yeni bir görüşle şiirine devam ediyor. Bu mısrada
buna da İşaret o lunmaktadu. Ezberledi sözü aynı zamanda okudu manasını, da
taşımaktadır.)
11. A ltm kanatlı bir tavusu andıran güneş, sabah vakti dolaşmaya başlayın
ca, gögün bahçesini süsledi ve aydınlattı. (Bu beyitle şair, tecdid-i matla ediyor,
yani yeni bir matla yazarak yeni bir duyuş ve görüşle sözlerine devam ediyor.)
12. Sabah gülbalıçesi, İrem bağı'n ın süsü olsun, yani onun güzelliğini elde
etsin diye güneş, gök çcmenliğini kırm ızı güllerle doldurdu. (İrem Bağı,
de hüküm sürmüş olan Ad kavminin meşhur hükümdarı Şeddâd tarafından cen
nete benzetilerek yapıldığı ileri sürülen bahçenin adıdır. Sabah, bahçesine
benzetiliyor. Gögün çemenliğe benzetilmesi de gürıeştn doğduğu sırada gögün
yeşili andıran bir renge girmesinden dolayıdır. Gögün yeşili andıran renkleri ara
sından ışıldayan güneş ışıkları da kırm ızı güllere teşbih edilmiştir.).
13. Firuze renkli "su" dolabından, yakuttan çanakla "dök tüğü" ışık ile
cam mavisi rengindeki göğü, baştan başa cıva gibi parlak bir hale soktu. (Firuze,
açık mavi renkli bir süs taşıdır. Firuze renkli dolap, mavi renkli gökkubbe de
mektir. Y âk u t çanak da güneş yerinde kullanılm ıştır. Şair, güneşin gökyüzünden
saldığı ışıkla onun rengini cıva rengine döndürdüğünü yani ğcccyi sona erdirip sa
bahı getirdiğini söylemek istiyor.)
14. Zühre yıldızınm yeyip içme ve eğlence toplantısını coştunıpşenlendir-
mek iç in güneş, içk i sunan kişi gibi parlak kadehler içinde ateş yani şarap gezdi
rip durvır. (Zühre, inanışa göre bezm-i ayş tertip eder. Saz çalar, şarkı söyler,
onun karşısında gök, bazen de güneş oynar. "Gezdirir" sözüyle güneşin bu
işaret ediliyor.)
15. Bazen parlak ay güvercinine gümüşten; bazen de felek yani gök A nkâ'
sına ateşten kanat takar. (Parlak ay, dolunay anlamında da düşünülebilir. Ay gü
vercine; felek te A nkâ kuşuna benzetilmiştir. Gümüş kanala ayın etrafındaki h â
le ateşten kanat ile de güneşin ışıkları kastedilmiştir. Şair hâle ile, güneş ışığını
birer kanat biçim inde tahayyül ediyor.)
31
16 Ayda bir kez kâsesin anberle ıııâlıun toldurur
Tâ ki Şeh bezıninde bir dem gezdüre micnıer güneş
17 ZılI-! Hak Sultân Muhaınmed Hân kİ olıııışdur anuıı
İşigi foprağınun her zerresi enver güneş
18 Nite kim her dânenün zımnında mıızmerdür seçer
Zerre-i hâk-i derinde şöyledür muzmer güneş
19 Pâdlşâh'i iıeft ikllnı-i sa’adetdür k'anun
Hâk-I pâyI cevherin idindi tâc-ı zer güneş
20 Bir şehenşâh'i kader-kadrü kazâ-rfldur k’olur
Bamına hindû Zuhal der gâhına çâker güneş
21 Nûr-ı çeşme-i âlenıü çeşmü çerağ-ı kâ’inât
Şensin ey Şeh kim yüzün nürmdan umar Ter güneş
22 Şensin ol kim âsumân iklimine sultân iken
Gerd-i haylünden urınur anberln efser güneş
23 Şensin ol kim hıl’at-i fermân-ı hükmün geymeden
Olmadı zer tfg ile sultân-ı hahrü ber güneş
2 4 Şensin ol kim şeh-nişîn-l bezm-gâhunda müdam
Yâ Süleyman tahtıdur yâ câm-ı İskender güneş
25 Sâld-i bezmün ele câm alduguıca dir hked
Yâ güneş sağardadur yâ gezdürür sağar güneş
26 Ey ki bâb-ı rif'atünde halka-i sîmîn hilâl
V'eyki devr-i kubbe-i Izzünde zer çenber gıineş
27 Kadrün ordusında gök bir sâye-bândur kini ana
Ser-imâd-ı sîmdür mah-ü-tınâb-ı zer güneş
32
16. Padişah meclisinde bir dem "b ir kere" buhurdan gezdirsin diye güneş,
ayda bir defa ayın kâsesini anbcrle doldurur. (Ay kâsesindeki anberden maksat
üzerinde görülen siyah lekelerdir. Ay, ayda bİr kete dolunay halinde görünür.
Şairin "ayda bir kez"den maksadı budur. Bu beyit, medhiyeye giriş yam girizgâh
beytidir.)
17. Hakkın "Tanrm ın" gölgesi olan Sultan Mehmed Han ki onun bulundu
ğu yerin" eşiğinin toprağının her zerresi en nurlu, en parlak bir güneştir. (Kasi
denin medhiye kısmı bu beyitle başlıyor.)
18. Her danentn içinde nasıl bir ağaç saklıysa, onun "padişah ın" kapısı
nın toprağının zerrelerinde de öyle bir güneş vardır. (Bir danede bir ağacın saklı
olması, b ir çekirdekten bir ağacın meydana gelmesi demektir.)
19. O , yedi m utlu luk ik lim in in "bölgesinin" padişahıdır; bu sebeple gıineş,
onun ayağının bastığı to|>rağm cevherini başına tac edinmiştir. (Eski coğrafyacı
lar, dünyayı yedi iklime yani bölgeye ayırmışlardı. Şair bu yüzden yedi sayısını
kullanıyor. Daha doğrusu, Fatih, dünyanın padişahı gil>i görülüyor.)
20. O "aynı zamanda" kader kudretli, kaza tedbirli bir şahlar şahıdır. Ziilial
yıldızı, sarayının dam ında bir bekçi; güneş ise sarayının kapısında bir h izm etçi
dir. (Kader, Tanrının ezeli hükmü, kaza da Tanrının hükmünün ve takdirinin
meydana gelmesi demektir. Zuhal yjidızırun damda Ilind li oJınası onun, bütün
gezegenlerin üstünde bulunması ve damda bekçiliği eskiden Ilind li kölelerin
yapmasıyla alâkalıdır.)
21. "E y şâh i" âlem in gözünün nuru ve kâinatın gözü ve kandili sensin ki
güneş "b ile " senin yüzünün nurundan ışık umar.
22. Sen öyle bir padişahsın ki güneş, gökyüzü iklimine yani ülkesine sultan
olmasına rağmen, senin askerinin "ayağından kalkan" tozdan başına anber taç
giyer. (Askerin kaldırdığı tozdan güneşin göriilmediği ve bu tozun güneş sultanın
başında anberden bir taç gibi düşünüldüğü ifade ediliyor.)
23. Sen öyle bir kişisin, öyle bir padişahsın ki'güneş, senin hükmünün fer
manıyla h il'at giymeden önce altm kılıcıyla deniz ve karanın sultanı olamadı.
(H il'at, padişah veya vezir tarafından takdir olunan bir kişiye giydirilen süslü el
bisenin adıdır.)
24. Sen öyle yüce bir padişalısın ki meclisinin şahnişininde güneş, ya Sü
leyman Peygamber'in tahtı, ya da İskender'in kadehi hükmündedir. (Burada
cam-ı İskender âyine-i İskender yerinde kullanılm ıştır. Rivayete göre âyine-i
İskender Aristo'nun icad ettiği bir aynadır ki onunla gelen düşman görülür ve
ona göre tedbir alınırmış.)
25. Senin meclisinde sâki, eline kadeh alınca akıl der ki: ya güneş kadehte
dir, ya güneş kadeh gezdirmektedir. (Saki, mecliste içki sunan kişidir.)
26. Ey yüksek kapısına, h ilâün gümüşten bir halka: u luluk, yücelik kubbe
sinin etrafına da güneşin altından bir cenber olduğu padişah!
27. Senin şeref ve itibarının ordusunda gök bir gölgeliktir; ay ise onun gü
müşten bir direk başlığı; güneş te "güneşin altın ışıkları da" altın yani sırmalı ip
leridir.
33
28 Ey ki nıihründen zeminü-âsumân germ olmağa
Şeb sipend oltîiışdur encüın fiüflil ii âzer güneş
29 ‘Ahd-i ‘adlünde yumarlar cürnle ılduzlar gözin
Girdüğince çeşnıe-i kâfüra bi-mîzer güneş
30 Vİrmese lûtfun eli raimı-i felekdc perveriş
Mader-i eyyânıdan toğnıazdı tâ nıalışer güneş
31 Nâ-gelıân irse sipihre nâr-ı kalının zerresi
Âsumân dûd-ı siyâh olurdı hâkister güneş
32 Şöyle korkuinıış yüreğin hançerüıı tîz-âbı kini
Kanda bir su görse berg-i bîd-veş diLrer güneş
33 Mihrünün bâzârınabir vech ile gernı oldı kim
Kapudan yüz kez kovarsan bacadan düşer güneş
34 Gclı ser-i nîzenle bozılur sevâd ı rûy-i mâh
Geb gubâr-ı süınm-i esbünden olur ağber güneş
35 Güyiya nâl-i seınendündür hiiâl-i id-i fetlı
Mih-i aiıteıdür zafer bürcinde ne abter güneş
36 Önif'i hasmuna şebîhûn ilmek içün her gice
Gök geyer Şâmî zırıh mehden düzer miğfer güneş
37 Düşınenün kanın döküp tig-i zer-endûdtn siler
K’atlaş-ı gcrdüııun eyler dâmenin ahmer gi'ıneş
34
28. Yer ve gök senin scvRİne ısınmak iç in gece üzerlik tohumu, yıldızlar ka
rabiber, giineş te ateş olsnuştur. (Üzerlik tolmmu tütsü olarak kullanılır. Burada
aynca gece yerincledir. Ateş olarak düşünülen güneş, üzerlik tolmmu olarak ta
savvur edilen Rcceyi ve karabiber gibi tahayyül edilen yıldızları yakacak ve hazıl
plân sıcaklık ile yer ve gök ısınacak yani kısaca şair, güneşin doğmasıyla, gccenin
karanlığının ve karanlığın ortadan kalkacağını ve bunun neticcsi olarak yerin ve
göğün ısınacağını söylüyor.)
29. Senin adaletinin devrinde güneş, peştcnıalsız yani ç ıplak olarak kâfür
çeşmesine girince, yıldırlar da gözlerini yumarlar. (K âfur, hekimlikte kullanılan
kokulu, şeffaf ve beyaz bir madde olup burada kâfur çeşmesi terkibiyle gökyüzü
anlamını vermektedir. Kısaca beyitte, güneş doğunca yıldızların kaybolduğuna
işaret ediliyor.)
30. Senin lutfunun eli feleğin "göğün " rahminde besleyip terbiye etmesey
di güneş, mahşer "k ıyam et” gününe kadar günlerin anasından doğmazdı.
31. Eğer kahrının "gazabının" ateşinin zerresi, ansızın feleğe ulaşsa, isabet
etse, gökyüzü "felek" sıyalı b ir duman olur; güneş te kül haline gelir.
32. Hançerinin kezzabı, güneşin yüreğini öylesine korkutmuş ki, nerede bir
su görse söğüt yaprağı gibi titrer. (Şair, padişahın hançerine su yerine kezzâb
verilmiş olduğunu talıayyül ediyor; yani hançerinin sanki kezzâb verilmiş gibi
yakıcı ve keskin o lduğunu ve bu yüzden güneşin bile ondan korktuğunu söylü
yor. Sanatkâr, daJgah bir suya vuran güneşin aksinin orada titrer gibi görünme-
sindtn istifade ederek böyle düşünüyor.)
33. Güneş, senin muhabbetinin pazarına o derece ısındı ve alıştı ki yüz kere
kapıdan kovsan, bacadan düşer, bacadan girmeye kalkar.
34. Bazen ayın yüzündeki karalık "ay ın sathmda görülen lekeler" m ızrağı
nın ucuyla bozulur; bazen de atının tırnciklarından kalkan toz ve dumandan gü
neşin yüzü toza bulanır.
35. Fetih bayramının h ilâ li sanki senin atının nah; güneş te bir yıldız değil
de zafer burcunda yıldızdan bir çividir.
36. Gökyüzü, senin düşmanının hayatına gece baskını yapmak iç in her gece
Şam zırhma yani akşam karanlığından zırha bürünür; güneş te ayı miğfer edinir.
(Eskiden Şam şehrinde iyi silâhlar yapıldığı iç in şair, zırh kelimesini onunla b ir
likte kullanıyor. Kelimenin diğer manası akşam demektir ki burada kastedilen
anlam da odur. Gece baskını tertip eden gökyüzü, akşam veya karanlık denen
zırhını giyiyor; güneş te ayı miğfer ediniyor: onun yokluğunda ay gökyüzüne
miğfer oluyor.)
37. Giineş, düşmanın kanmı döküp altın kaplamalı kılıcını silerek "Sildiği
iç in " atlas gögünün eteğini kıpkızıl yapar. (Atlas gögü, 9.kat göktür. Arş ta denir
ve bütün gökleri çevirir. Güneşin batmak üzere iken kıpkırm ızı ü I u ş i i , düşmanm
kanını dökmesine; kılıcm ı silmesi "güneşin" batmasına; Atlas gögünün eteğini
kıpkızıl yapması da gunıptan sonra ufukların kızarmasına işarettir.)
35
38 Işnıetün devranıdur isminde le’nlş olmağın
Seyre çıkdııkca büıiııür tiürdan çader güneş
39 Kankt iklîıne ki perlev salsa adlün sayesi
Ol diyar tçre görinür zerreden kem-ter güneş
40 Cevher eyler cün kara toprağı İfttfun tâbişi
Gam degül itmezse ayruk sengden gevher güneş
41 M(lh-ı rüyât 1 celâlünden hacildür âsunıân
Sâye-i şebde hayadan gizlenür ekser güneş
42 Hıısrcv-i rüy-i zenıîn dirsetn ne fahr olsun sana
K’âsumân-1 kaşr-ı kadründe-oldı hâk-i der güneş
43 K’anda enzer kasrnna bir âfilâbı-ile felek Ki-anda her bir cam olubdur bir ziya-güster güneş
44 Hergiz oluıaya-idi jenginden küsüfun rü-siyah
Ger sığınsa sayene âyine-i hâver glmeş
45 Âfıtâb'i râyuna olmaz mukabil nice kim
Arz ide labl-u ‘alemle nurdan leşker güneş
46 Tîğ-i âteş-bâr-ı rüşen-rûy-i dîn-âıâyunun
Kabzasına mâh ahler yüzine zîver güneş
47 Ger Skender istese eııvâr-ı râyundân meded
RâU-ı ?.uln\eide olurdı haylına reU-beı güneş
48 Şehriyarâ adunı minberde yad itse hatib
Nûr ile mescid tolar filhâl olur minber güneş
36
38. Zamanın, temizlik ve iffet devri o lduğundan güneş, seyre, dolaşmaya
çık tığ ı zaman, admda dişilik olduğu iç in nurdan bir örtüye bürünür, yani ışınlar
la örtünür. (Güneşin adında dişilik olmaktan maksat, güneş kelimesinin Arapça'
da dişi telakki edilmesidir. Güneşin etrafa saçtığı ışıkları nurdan bir örtüye ben
zetiliyor, dişi "d iş il" te lâkki edilmesi örtünmesine sebep gösteriliyor.)
39. Senin adaletinin gölgesi hangi iklim i yani ülkeyi aydınlatırsa orada gü
neş, bir zerreden daha küçük "değersiz" görünür.
40. Lutfunun, ikrâm m ın pırıltısı kara toprağı cevher haline getirir, artık,
bundan sonra güneş, taştan cevher çıkarmasa yani taşı cevher haline getirmese
de ne gam.
41. Gökyüzü, senin u luluğunu gösteren sancaklarda bulunan aydan "aylar
dan "aylardan" utanmıştır. Güneş bile onlardan utanç duyduğu iç in çoğu za
man gecenin gölgesine gizlenmektedir. (Ay ile hem sancak gönderindeki ay, hem
de bayrağın üstündeki ay kastedilmiştir. Geceleyin güneşin kaybolması utancına
sebep gösteriliyor.)
42. Sana yeryüzünün padişahı dersem bu övünülecek b ir şey m i; bunu söy- .
lemekle seni övmüş sayabilir m iyim? Senin yücelik sarayın göğünde güneş, kapı
nın toprağı hükmündedir; kapının toprağı gibi değersizdir.
43. Gökyüzü, bir güneşiyle senin sarayına nasıl benzer ki; sarayındaki cam
ların her biri ışık saçan birer güneş gibidir.
44. Doğunun aynası olan güneş, senin himayenin gölgesine sığınsaydı kü-
suf "tu tu lm a" pasında asla yüzü kararmazdı (Küsuf güneş tutulmasıdır. Şair kü-
suf esnasında güneşin yüzünün siyah giStünmesinı, padişalnn hiınayesinc sığınma
masına bağbyor.)
4 5 . Güneş, davullar ve sancaklarla nurdan askerler gösterip ileri sürse bile
"gene de" senin fikrinin, düşüncenin güneşiyle mukayese edilemez. (Davul, san
cak ve askerle, güneşin doğması sırasmdaki yuvarlak görünüşü, yaydığı k ızıl ışık
lar ve meydana getirdiği aydınlık kastedilmektedir.)
46. Senin dini süsleyen o parlak yüzlü vc ateşler saçan kılıcının kabzasına
ay, yıldız; güneş te süs "o lm uştur". (Şair paılişiihm kılıcının kabzasında ayın yıl
dız; güneşin de süs olmasıyla, kabzanın elmas ve altınla bezenmiş o lduğunu an
latmak istiyor.)
47. Eğer İskender, senin parlak fikirlerinden yardım isteseydi, gürvcş, onun
kanafth^lar ülkesinin yohında "yürüyen" askerlerine rehberlik ederdi. (Efsaneye
göre, insanı ölmezliğe ulaştırdığına İnanılan Ab-ı hayatı aramak iç in İskender,
H ızır ve İlyas peygamberle birlikte karanlıklar ülkesine girmiş H ızır llyas Benp-
su da denen Ab-ı hayatı buhıp ölmezliğe ermişler, İskender ise yolunu kaybetti
ği iç in geri dönmüş. Şair buna işaret ediyor.)
H ızır İlyas Bengisu da denen Ab-ı hayatı bulup ölmezliğe ermişler, İskender
48. Ey padişah, eğer hatib, minberde adını anaoık olsa, cami nur ile dolar,
minber de derhal güneş kesilir, güneş haline gelir. (Mescid, hakikatte secde edile
cek yer demektir. Küçük camİ anlamına da gelir. Biz padişahın yüce makamma
uygun düşsün diye cami demeyi uygun bulduk. Cuma günleri ibadethanelerde
minbere çıkıp hutbe okuyan ve kendisine hatip denen hoca halka verdiği dinİ
nasihat arasında devrin padişahına da dua ederdi.)
37
49 5alır-ı cüdundan felek fiilkiıı cevâhir toldurup
Düzedür şekl i hilâliden ginııiiş lenger güneş
50 Şâh bezminde ‘amel olmağa bu kavl-i gaıib
İdinüpdür Zöhre-i zehrâyi hlnyâ-ger giıneş
51 Ey ‘arûz-ı hüsnüne âyine nıeh zîver güneş
Göıinür ‘aks-i cetnalünden cihânyek-ser güneş
52 San ki ınağribdür saçım k’anda ğıırûb eyler kamer
San ki matla’dur yakan k’andan tulü eyler güneş
53 Tûtî-ser-sebzdür k’âyînede per gösterür
Hatt-ı ruhsârun kim olmışdur ana det-ber gi'meş
54 Bir gice düşümde sen mâln der-âğâş eyledünı
Gördütn olmış nûrdan bâlin kamer bister güneş
55 Kim ki nezzâre kıla hârşide lıaddün var iken
Nâzının çeşmine hışmından sokar hançer güneş
56 Öykünelden yüzüne heıgiz bakjimaz yüzine
Bî hayâdur k’oldu bu vech ile rnüslahkar güneş
57 Okidum hatlın lebinde kim gııbâr-ı nıüşg ile
Çeşme-i cân üzre yazmış Sûre-i Kevser güneş
38
49. Güneş, senin cömertlik denizinden gök gemisini mücevherlerle doldurur
ve h ilâ l şeklinde gümüş çanak yapar. (Beyitte gök gemiye; yıldızlar
mücevherlere h ilâ l de çanağa teşbih edilmiştir. Lenger, gemi çapası ve ayrıca ge
niş ve yayvan çukurca, büyük çanak ve sini demektir ki genellikle kalmca bakır
dan yap Jır :b u yüzden biz kelimeye daha yakışfffı çanak aıılammı verdik).
50. Güneş, bu ” şn aşağıda gelen" yeni sözler, yani fü£te, şalım mcclisinde,
toplantı yerinde okunsun diye parlak yüzlü Zülıre gezegenini hanende olarak tut
muştur, vazifelendirmiştir. (Güneş, gezegenlerin stıltam telâkki edilir. Bu sultan,
gezegenlerin her birini bir işle giiırvlcndirm iştir. Ziihrenin görevi sazendelik "saz
çalıcıhk" ve hanendelik yani ’ 'okuyucuhık"tur. Kavl-i garib'i orijinal kelimesiyle
karşılamak ta mümkündü. Nfcdhiye bu beyitle bitiyor. Şair kavl-i garib ifadesiyle
aşağıdaki gazele işarette bulunuyor.)
51. Ey güzelHğinin gelinine aym ayna; güneşin de süs olduğu sevgili! Senin
yüzünün güzelliğinin aksinden dünya, başatan başa güneş " gibi parlak" görünür.
(Şair, bu beyitte kaside içinde bir gazele başbyor, ki buna tegazzül adı verilir.
Gazel 60. beyitte sona eriyor.)
52. Ey sevgili! Saçların sanki ayın battığ ı batı; yakan da âdeta güneşin
doğduğu yani göründüğü doğudur. (Sevgilinin saçları siyahlığı cihctiyle batıya ya
ni m î^ribe benzetiliyor. Yaka bir şeyin doğacağı, ortaya çıkacağı yer olunca,
oradan doğacak olan şey de güneş yani sevgilinin boynu ve sinesi oluyor.)
53. Senin yüzündeki ayva tüyleri, aynada kanadını gösteren yeşil başlı dudu
kuşu yani papağandır ki güneş ona aynalık yapmaktadır, aynalık vazifesini gör
mektedir. (Şair, papağanın aynaya bakarak konuştnasındarı veya konuşturulmak
iç in aynaya karşı tutulmasından istifade ile yanakların iki yanındaki tüylerini pa-
pağınm kanadlanna; yanakları da aynaya teşbih ediyor. Yeşil başlı sözü ile ayva
tüylerinin gri ve yeşile çalan rengi; yüzün tamamı ifade ediliyor.)
54. Bir gece, rüyamda senin gibi bir ay "parçacını" kucakladım; ayın nur
dan bir yaslık, güneşin de yatak o lduğunu gördüm.
55. Güneş, senin yüzün dururken kendisine "güneşe" bakan kişiye kızar ve
şualarından onun gözüne hançer saplar (Güneşin şuaları yani ışınları hançere
benzetiliyor ve ona bakmanın mümkün olmadığı ifade ediliyor.)
56. Ey sevgili! (»üneş, senin yüzün taklide kalktığından beri yüzüne bakıl
maz oldu. Bu utanmazlığı yüzünden de hor görüldü; küçümsendi. (Beyitte, güne
şin yüzüne bakılmasma sevgilinin yüzüne benzemeye kakm ası sebep gösterildiği
iç in hüsn-i ta'lil sanatı vardır.)
57. Dudağının üstündeki yazıyı okudum da gördüm ve anladım ki güneş,
Ab-ı hayat kaynağının üstüne misk tozu ile Kevser süresini yazmış. (Dudağın
hattı dudağın üstündeki ayva tüyleridir. Bunlar, siyah ve alaca renkli oluşuyla
misk tozu gibi tahayyül ediliyor. Hat "yazı" sözünün gubar-ı müşg yani misk to
zu ile beraber kullanılması, bize gubâr denilen çok ince ve küçük yazı tipini ha-,
tırlatıyor. Bu yüzden gubar—ı müşg’ü gııbaryazısı tarzında da anlamak mümkün
dür. Çeşme-i can,hayat çeşmesi demektir ki Ab-ı hayat yerinde kullanılm ıştır ve
dudağa işarettir. Kevser süresi ile de dudak üstündeki ayva tüyleri kastedilmiştir.
Kevser öbür dünyada inananlara dağıtılmak üzere Hz. Peygamber'in emrine veri
len iç im i hoş bir suyun adıdır. Kur'an'uı 108. süresinde adı anılmaktadır.)
39
58 Raks urur hengâme-i’ışkunda bir can-hazdur
Kim olur zeırin resenle asılub ^eııber güneş
59 Bahr-ı ğaında görmedi nıifıründen akan göz yaşın
Fes neden dirmiş ‘Atâyî k’oldıdür-perver güneş '
60 Göricek yüzünde züliün rîsmânın sanuram
Nûr ile yazmağa Şeh medliin çeker mıslar güneş
61 Husrevâ nıeh-izanıîrün fıkr iderdüm dün gice
1 ali ‘oldı jnaşrık-t endîşeden enver güneş
62 Ebr-i gam var yohsa iTiedhünde redif itmek degül
Pertev-i zihnünıdctı olurdı yedi kişver güneş
63 Nûr-ı mihrindcn suva'rııp şâhını eş’ârumun
Güişenümde aliler olurdı şükule ber güneş
64 Bir nazar kıl Alımed’e ey nûr-i çeşme-l kâ’inât
K’âb-ı lütfundan olupdur ebr gibi ter güneş
65 Tâ zümürrüd sebze-zânnda si|)ilırün her seher
Sâğâr-ı pîrüzeye döker mey-i aşlar güneş
40
58. Güneş, âşıkların bir araya toplanıp, kavi’ n, giiriiltii çıkardıkları yerde,
altından iplerle asılıp çember şeklini alan ve oynayan bir canba?;dır. (Güneşin
canbaz gibi taJıayyiil edilmesi boşlukta asılı durur gibi düşünülmesinden kinaye
dir. A ltından iplerden murad, RÜncşin yere doğru uzanan ışınlarıdır ki bunlar al
tın sansı tengindedİT ve güneş bunlara asılmış b ir çember şeklinde tasavvur edili
yor. Oynamasından maksat ta zaman zaman bulutlar arasına girip çıkması ve de
vamlı hareket halinde olmasıdır.)
59. A tây i, sana duyulan sevgiden dolayı, gam denizinde akan gözyaşını
görmediği halde, güneşin neden inci meydana getirdiğini söylemiştir acaba? (Ş a
ir burada A tây i'n in şu beytine işaret ediyor:
Buldı balu-i dilde mihründen A tây ı nazm ı zeyn
Adet-i meşhurdur o lduğ dür perver güneş)
60. Ey sevgili! Yüzünde sacının telini görünce şahın medhini nur ile yazmak
iç in güneşin, mıstar çektiğini sanmm. (Saçınm teli, hakikatte saçının telleri de
mektir. Mıstar, bir hattatlık terimidir. Eskiler kitap yazarken kurşun kalemle sa
tırları ç izmek ve yazı yazıldıktan sonra onları silmek gibi uzun ve yorucu bir iş
ten kurtulmak iç in kolay bir yol bulmuşlardı. Bir karton veya mukavvanın üze
rine satırlan göstermek üzere ibrişim ipler gerilir ve bunlar arkadan düğümlentr-
di. Yazı yazılacak kâğ ıt bu ipler üzerine konup elle bastırılınca izler kâğıda ge
çerdi. Hattat ta satır makamında olan bu izler üzerine yazı yazardı.)
61. Ey padişah! Üün gece senin gönlünü, kalbini medh etmeyi, övmeyi dü
şünüyordum ki düşüncc doğusundan çok parlak bir güneş doğdu.(Kasidenin fah
riye kısmı bu beyitle başlıyor. Fahriye, şairin övünmesi demektir.)
62. Gam bulutu zihnim i sarmış; kişver kelimesini senin medhin hakkında
redif olsun diye söylemiyorum; e^er söyleyecek olsam zihnim in parlaklığından
dünyanın yedi bölgesi güneş kesilirdi. (Redif, şiir<le kafiyeden sonra tekrarlanan
kelimeye denir. Yedi kişver yedi ülke demekse de burada yedi iklim bölgesi an-
lamınadır. Eski coğrafyacılann dünyayı yedi ik lim bölgesine ayırdıklarını 19.
beyitte söylemiştir.)
63. Şiirim in dalını, onun "o padişahın" güneşinin nuruyla sulardım da
bahçemde çiçekler, yıldız; meyveler de birer güneş olurdu. (Bu beyitle fahriye
kısmı sona eriy or.)
64. Ey kâinatın gözünün nuru! Ahmed'e bak, "ona lu tufta bu lun ". Z ira se
nin lu tfunun suyundan güneş bile bulut gibi nemlidir. (Nemli olmaktan maksat o
şeyin canlılığı ve tazeliğidir. Şair, fer sözüyle güneşin parlaklığını kastediyor. Ru
beyit şairin adını taşıdığı iç in tac beyit adını alır.)
65. Güneş, her sabah feleğin "göğün" zümrüt gibi olan yeşilliğinde firuze
den kadehe san şarap döktükçe (Firuze, açık mavi renkli kıymetli bir taştır. Bu
yüzden firuzeden kadehle gökyüzü kastediliyor. Sarı renkli şarap ta güneşin ışık
lan yerinde kullanılm ıştır. San şarap dökmek ise güneşin doğmasından kinaye
dir. Kasidenin dua kısmı bu beyitle başhyor.)
41
66 l â ya/il tıûrîn kalemle çin selıec tıakkaş-ı sun
Şeınsc-i zerrîn'i tâk-ı giinbcd-i ahzar güneş
67 Ta Süreyya ıkdin eyler gıış-vâr-ı gûş-ı mâh
Tâ Benâtu’n-nâşâ örter nârdan çâder güneş
68 (,arh dürcinde konılan lıer murâdun gevherin
Her gün ilsün hare idüp kapunda hâk-ı der güneş
69 Yazsuıı âşâr-ı esbüıı gnbârî liatt ile
Mâhâ tâ hayt-ı şu'a ile çeker mıstar güneş
70 Öfnr'i haşınun defterin tâmar-veş dürsün lelek
Nice k’eczâsından eyyâmun düzer defter güneş
42
66. Kudret nakkaşı sabah vakti nurdan bir kadehle, yeşil kubbenin kemeri
nin üstüne altın şemse olarak güneş resmini yaptıkça (Şemse, eski kitap kapları
nın elitlerinin üstüne yapılan ^ n e ş b içim indeki süslemenin adıdır. Üzerindeki na
kışlar altınla süslenirdi. Şairin altın şemse demesi bundan dolayıdır. Şemse nasıl
kitabın üstünde bulunursa bunun gibi altın şemse olarak güneş te yeşil kubbe
denen gök kubbenin kemeri üstüne çizilmektedir. Şair, kısaca "güneş doğduk
ça” demek istiyor.)
67. Süreyya yıldızı, inci dizisini ayın kulağma küpe yaptıkça; güneş te Bü
yükayı yani Yedikardeş takım yıldızma nurdan bir çadır örttükçe (Ülker de de
nilen Süreyyaile Benâtu'n-na'ş, b ireryıld ız kümeleridir.)
68. Güneş, fcick çekmesine konulm uş olan her dileğin cevherini her gün
kapmda hare etsin; o kapmın toprağı yapsın.
69. Güneş, ışın iplikleriyle "ip lik gibi olan ışınlarıyla" mıstar çektikçe, se
nin atm m tımaklarmm izlerini gubâri yazı ile ayın yüzüne yazsın. (Mıstar, 60 .'
beyitte geçti. Gubâri veyagub ir çok ince ve küçük yazılan yazıya denir.)
70. Güneş, nasıl günlerin cüzlerinden yani parçalarından defter tertip ederse
"yani güneşin doğup batması nasıl günleri, geceleri, ayları ve y ıllan meydana ge
tirirse", felek te senin düşmanının ömür defterini öylcce tomar gibi dürsün.
43
GAZELLER
45
M ef'ûlü Fâilâtü M efâ’îlü F â’ilün
----+/- + - + /+ ----- +/- + -
1
1 Aç alınım ki ay yüzüne giın gulâm ola Çöz züHüni ki hıi'at-i hüsnün tem âm o!a
2 Ka’be kapım safâsm a leiıhevk uranlarım Beyiü’I-Harânıe sa yi var ise harâm ola
3 Kaddün kıyam etin göri'ıben cân virenlere Tûbâ budağı gölgelerinde m akam ola
4 Fürkat düninde dcrd ile tenhâ vü zâr idüm Hoş hem-dcm oklı yâr-ı gam un nıüstedâm ola
5 Bakdun bana diyıı gözümi gark-ı hun idcr İnşâna bundan ö/.gc nice intikam ola
46
1. E y sevg i l i ! A l n ı n ı aç kj g ü n e ş se» iı ı ay y ü / i i n e k ö le o l s u n . Saç ın ı ç a ? d c g üze l l ik e lb i s e n ta in an î lan s ın . (Ş a i r , te?.at sana t ı iç inde m ü b a lü ğ a ile sevg i l i s in i n ıed l ıcd iyor . Zi il f y a n a k la r ın iki t a r a l ı n d a n a ş a ğ ıy a d o ğ r u s a r k a n saç , h i l ' a t d a s ü s lü g üze l e lb ise , ka f tan d em e k t i r . Bi tk iünı b ü k lü m o la n s aç la r ç ö z ü lü n ce güı^elüğin t a m am lan ac ağ ı ifade ed i l iyor .)
2 . S e n in K a ' b e hi ikmOmieki k a p ın ın s a fa s ın a , " l e h b e y k " d iy e ç a ğ ı r a n l a r ın K a ’b e ' y e d o ğ r u k o ş m a l a r ı va r s a , k o ş a c a k la r s a b u o n l a r a h a r a m o ls u n . ( Ş a i r l e r sevg i l in in k ap ıs ın a ç o k ö n e m v e r i r l e r . O n u n k ap ı s ın ı v e h a l ta k ap ı s ın ın eş iğ in i K a ' b e ' y e b e n z e tm e k te n ç e k in m e z l e r . K ı ı 'b e nası l z iy a r e t v e t a v a f ed i len k u d s î b i r y e r s e , s e v g i l in in kapısı d a âş ığ ın v e y a g ö n lü n ü n te v e c c ü h e l liğ i , y ö n e ld iğ i v e u l a ş m a k is lediği b i r y e r g ib i d ü ş ü n ü lü r . S a f a , b i l i n e n m a n a d ı ş ı n d a b o ş l u k , a r ı l ı k v e k e d e r s i z l i k m a n a l a r ı n a d a g e l d iğ i g ib i a y r ı c a K a ’b e d o l a y ı s ıy l e M e k k e ’d e k i S a f â m a h a l l i n i d e h a t ı r a g e t i r i y o r . L e b b e y k , “ b u y u r u n u z , e m i r s iz in d i r e f e n d i m ” a n l a m ı n a h i t a p t ı r k i h a p f a r i z a s ın ın ic ras ı e s n a s ı n d a b u k e l i m e ile b a ş l a y a n m u a y y e n d u a l a r s ö y l e n i r . )
3 . K ıy a m e t i a n d ı r a n b o y u n u g ö r ü p d e c a n v e r e n l e r in y e r i , T û b a da l la r ın ın g ö lg e l e n o l s u n . (Ş a i r l e r , k ıy a m e t ile sev g i l in in b o y n u n u g en e l l i k le b e r a b e r k u l l an ı r l a r . A r a p ç a ’ d a b o y a n l a m ı n a g e l e n k â m e t ' i k u l l a n a c a k ^ c r d e b ö y le y a k ın an l a m l ı ke l im e le r le ke l im e oyıınlit rı y ap a r l a r . Bu k e l im e le r in k ö k lc ı i a y n ıd ı r . K â m e t y e r i n e k ıyA nie t ' in k u l l a n ı l m ası b o y a d a h a tes i rl i b i r m a n a v e r m e k iç in d ir . T û b a , c e n n e t te d a l l a r ı y e r e d(>ğru u z a n an k o y u g ö lg e v e r e n a ğ a c ın a d ıd ı r . S e v g i l in in b o y u b a z e n b i r a ğ a c a b en z e l i l d ig i için ş a i r , k a s te n b u r a d a k u l l a n m ı ş t ı r . Ş a i r , s ev g i l in in b o y u n u n g ü z c i l i ğ im ic n d o la y ı ö l e n l e r in T f ıba a ğ a c ın ın a l t ın d a y a tm as ı l e m c n n i s i n d c b u lu n u y o r . )
4 . A y r ı l ı k g cc cs in d c ı ı d e r d i m le te k b a ş ım a in l e y ip duruy<’rd un K g a m a l c ş in b e n i m le a r k a d a ş l ık e t li , v a r o l s u n . (Ş a i r in g a m a teş in i ö v m e s i n in seb eb i , d a i m a s ev g i l iy i h a t ı r l a m as ı d t i lay ı s ıy led i r . Â ş ık için d e r d v e g a m d a n uzak o lm a k ö l ü m g ib id i r . S ev g i l id en u z a k o lm a k la n d o la y ı d oğ ;m a le ş b il e âş ık iç in b i r a r k a d a ş h ü k n ıü n d c ı l i r . Â ş ık , ıst ı rab ın ı d a h a z i y a d e g c c e lc y in h is sc l l iğ i ı ıdcn d o la y ı g ec e ile b e r a b e r k u l lan ı lm ış t ı r .
.“i. B an a b a k i m d iy e g ö z l e r im i k a n l a r a b a l ı n y o r : k a n l a r iç in d e b ı ra k ıy o r . İn s a n d a n , b u n d a n b a ş k a nas ıl in l ik a m a l ın ı r ? ( Â ş ı ğ ın g ö z ü , s ev g i l in in k a n d ö k ü c ü Ic lâkki ed i len g ö z l e r in d e n d o la y ı k a n t a t a b u la n m ış t ı r . Y ü z ü n ö l d ü r ü c ü o lu ş u z â l im l ig i n d e n iler i g e l m e k te d i r . S ev g i l i , a s l ım la v e fa s ı z o ld u ğ u iç in o n d a n b ö y le şey le r i b e k l e m e k tab i id i r . Ş a ir in “ b u n d a n d a h a b a ş k a nas ıl in l ik a m a l ı n ı r " d e m e s i bu y ü z d e n d i r . )
(1)
47
6 Zülfün havcili canunıı y ak sa 'aceb dcgül  detdürür ki şem ’ yakarlar çü şâm ola
7 Ter anbcr ile ia ’line möhr urciı hatlı kim Câm-ı rah îka misk-i Hutenden hitâm ola
8 Kim bulcii düzd-i dil gibi baht ol zekanda kim Zındâm sîm ü silsilesi müşg-lam ola
9 Ey hür bir selam ile andım, c:ü Ahmet’i D âru's-Selânıdan san a bin bin selam ola
48
6. E y sevgil i! Y a n a k l a r ın ın iki y a n ı n d a n s a r k a n saç la r ın ı h aya l e d i ş i m c a n ım ı y a k a r s a b u n d a şa ş ı l a c a k ne v a r ? Ç ü n k ü a k ş a m olııncii m u m y a k ı lm a s ı âd e t t i r . (Ş a i r in , k e l im e le r i ç o k sanat lı b i r ş e k i ld e k u l l an d ığ ın ı g ö r ü y o r u z . “ Y a k s a ” llili “ ş ü m l a n d ı r s a ” a n l a m ı n d a k ı ı l ia n ıh n ış t ı r . Y a n i , ey sevgil i! s e n in s iy ah s a ç l a r m ı 'h a t ı r l a d ıg ım z a m a n g ö n lü m ü n y a n m a s ı , k e d e r l e n m e s i nas ıl tab i î ise. g e ç e o lu n c a m u m y a k ı lm a s ı d a o k a d a r tab i îd i r d e n i l i y o r . İk inci m ı s r a d a k i k e l im e le r d e n ş e m “ r m ı m ” , c a n y e r i n d e şârn “ a k ş a m " d a z ü l f y e r in d e k u l l a n ı lm ış t ı r . B a ş k a 'b i r i fad e ile ş a i r , ir âd - ı m ese l sana t ı y a p a r k e n e d e b iy a t t a m u m u n c a n a , a k ş a m ın d a s aça b e n z e t i l m e s in d e n d e istifa e tm e s in i u n u tm u y o r . )
7 . K i7!İ renk l i ş a r a p k a d e h in e H u te n m i s k i n d e n m ü h ü r o l s u n d iy e sev g i l in in a y v a t ü y le r i . l â ' l c b e n z e y e n ağ z ın ı t a ze a n b e r l e m ü h ü r l e n d i . ( H u te n , Ç i n ' i n k u z e y in d e b i r T ü r k d iy a r ı o l u p m i sk k eç i le r iy le m e ş h u r d u r . A y v a tüy le r i “ h a t ” , s ev g i l in in d ud i)ğ ın ın k e n a r ın da k i aç tk re nk l i t ü y l e r o h ıp e d e b iy a t ı m ız d a a n b e r e v e m i sk e b en z e t i l i r , b u r a d a a ğ ı z d ın in a ksa l dııclaktır. Bu a ç ık l a m a la r a g ö r e b e y t in ifade et tiğ i m a n a şu d u r : | . â ‘l d e n i le n kız ıl renk l i süs ta ş ına b e n z e y e n d u d a ğ ı n , t a ze a n b e r l e m ü h ü r l e n m e s i n d e n m a k sa t a n b e r e ht ' i ızcyi 'n a y v a tüy le r i ile ç e v r e l e n m iş o lm a s ıd ı r . A y v a tü y le r i ay n ı z a m a n d a y a z ıy a ben- zc tildig i için şa ir , h u telâkki<lcn d e is ti fade e d e re k d u d ak la r la , e t ıa r ınd ak i hat lar ı b i r m ü h ü r şe k l in d e ta s a v v u r e d i y o r . S o n r a d a b<iyle t a s a v v u r ed i len d u d a k , ş a r a p k a d e h in e te n îas e d in c e k a d e h te H u te n m i s k in d e n b i r m ü h ü r m e y d a n a g e l iy o r . )
8. ( i ö n ü l h ır s ız ı g ib i o ç e n e d e k im b a h t ın a u la şm ış ; k im k ı s m e t in i b u l ım ış ki zJndan ı g ü m ü ş l e n z in c i r i d e m i sk renk l i o l s u n . ( Z i n d a n v e z in c i r d o la y ı s ıy le gönlüm o ı ı r ada h ı r s ıza t e şb ih ed i ld iğ in i g ö r ü y o r u z . Z i r a h ı r s ız z i n d a n a a t ıld ığ ı g ib i ü s te l ik z in c i r l e d e b a ğ lanır . Ç e n e ile, ç e n e ç u k u r u k a s te d i lm iş t i r . Ş a i r l e r , o ra s ın ı â ş ık tn g ö n lü n ü n z in d a n ı o l a rak d ü ş ü n ü r l e r . O n la r a g ö r e , g û y a g ö n ü l o r a d a g ü m ü ş b i r h a p i s h a n e y e alıhmış v e s e v g i lin in m i sk renk l i s a ç ı n d a n y a p ı lm ı ş z in c i r ile b a ğ l a n m ış t ı r . S a n a t k â r , b u r a o a haya l in in g e n i ş l iğ in d e n f a y d a l a n a r a k .Işıkın b ö y le b i r y e r d e , b u ş a r t l a r iç in d e b u lu n m a s ın ın o n u n için m a k b u l o l d u ğ u n u a n l a t ı y o r ve g û y a b a k ı ş l a r ın ın d a o r a y a g ıp t a ettigjini i l a d e ed iy o r . D a h a d o ğ r u s u , .s evgil inin ç e n e s in in v e s a ç ın ın g ü ze l l iğ i s a n a n ı b i r şekilde , a n la t ı l ıy o r . )
9 . E y hûr i g ib i g üze l s evgil i! Ahmc<l' i b i r s e lâ m ile o l s u n a n d ı ğ ın için s a n a c e n n e t te n b in l e r c e s e l â m o ls u n . (S evg i l i c r n n c t t e k i h û r i l e r e bcnzetiPm iş ti r . O n l a r , c e n n e t t e o ldu - ğı ına g ö r e s e l â m d a o r a d a n ge l e c e k t i r . A ş ı k , s ev g i l i s in in b ir s e l â m ın a b in l e r c c s iy l e k a r ş ı l ık v e r m e k s u r e t i y le ve fas ın ı g ö s te r iy o r .
49
Mef’ûlü F â’ilâtü M efâ’îlü F â’ilün ------+ /— + —+ / + ------------ + / — + “
1 Tûbâ kul oldı kaddüııe kâınet hcm în ola H üsnün cihanı yıkdı kıyam et heniin ola
2 Salındığınca Sidreyi sır M üntehâ boyun Toğrusı hüsn-i kadde nihâyet heınîn ola
3 Eşkbn ciliânı tutdı ben ab üzre yürüreın Dervîş-i ışk-bâza kerâm et henıîn ola
4 Lafz-ı kinaye yaznıadunı-u 'yazdııın adunı Nâmum kenârına ki kinâyet hemin ola
5 Can Cebreîli okıdı reyhân hatın didi Yaz nıushaf-ı cemâlüne âye t henım ola
6 Yâr el uzatdı katlüm İçün ben yüzin görüp Parm ak getürdüm uş ki şehâdet hem în ola
7 Zülfünde gam yidüği kifâyetdür A h m e d ’e Lokmayla hırka buldı k anâa t henıîn ola
(2)
50
1. T û b â Hğacı s en in b o y u n u n k a le s i o ld u ; b o y d e d i ğ in ö y l e oUır. n ü z e l l i Ş i n d e c ihan ı y ık l ı , iş te l<ıyâıncl b u n a d e n i r . ( C c n n c i l e b i r ağ a ç o la n T û b â , s e v g i l in in b o y u n d a n ü s tü n g ö r ü lü y o r . G ü ze l l iğ in d e ciliânı k a n ş l ı r n ıa s ı v e (I tne ler y a ra tm a s ı k ıy a m e t g ü n ü n d e k i k a rı ş ık l ık la b i r tu tu lu y o r . B ey i t , m ü b a la ğ a s a n a t m ın gii7,el b i r m i sâ l id i r . )
2 . I j 7 u n b o y u n salındık(^a S id r e m a k a m ı n ı y ık a r ; d o ğ r u s u b u y a ; b o y g ü z e l l i ğ in in en â ' l a s ı d a bciylc o lu r . {.Sidre, A rşen s a ğ y a n m d a b a h ı n a n A rabistan kirnrı denen ağaçhr. B u n a h u d u t ağ ac ı d a d e n i r ; ö te s i T a n r ın ın zâ t â l e m i d i r . B ir inci b ey i t t e k i g ib i b u r a d a d a b o y bu d e f a g e n e A r ş g ib i ç o k y ü c e b i r y e r d e b u lu n a n S i d r e ’y e b e n z e l i l i y o r . S id r e ' d e n iler iye hiçbir m ah lûk g eç em ez . Si<lre m a k am ı in san bilgisinin ulaşabileceği son m a k am d ı r . )
3 . G ö z y a ş l a r ım c ih a n ı tu t tu ; b e n â d e ta su ü z e r i n d e y ü r ü y o r g ib i y im ; âş ık b i r d e r v i ş in k e r a m e t i b ö y le o lu r . ( Â ş ık o d e r e c e g ö z y aş ı d ö k m ü ş t ü r ki e t ra f ı k ap l a y a n bu su ü z e r i n d e y ü r ü d ü ğ ü n ü ta s a v v u r e d iy o r . K e r â m e t g ö s t e r m e k iç in baz ı d e r v i ş l e r in su ü z e r i n d e y ü r ü d ü ğ ü r iv a y e t e d i le g e lm iş t i r . )
4 . Adıniff ) kcım nna k in a y e .sözünü yn zm n ö ım ön .senin ad ın ı y a z d ın ) ; iş le kin i îye d e d i ğ in b ö y l e o lu r , ( K e n â r . h e m b i r ş e y in k e n a r ı , h e m d e k u c a k la m a m a n a s ın a d ı r . Ş a i r k u c a k l a m a m a n a s ın a g e l e n k e n a r s ö z ü n ü y a z a m a m ıs ; sev g i l in in ad ın ı kend i a d ın ın k e n a r ı n a y a z m a k su re t i y le o n u k u c a k la m a k i s te d iğ in e d a i r b i r k in â y e y a p m ış . K in a y e , b i r fikri k ap a l ı s ö y l e m e k t i r . )
5 . C a n C e b r â i l i s en in r e y h a n y az ın ı o k u d u d a b u n u g ü ze l l ik M u s h a f ın a y az ; iş le âye t d e d i ğ in b ö y le o l u r d ed i . (R e y h 2 n . b i r y az ı çe ş i ti o lm a k la b i r l ik te b u r a d a r e y h a n y a z ıd a n n u ik s a t s e v g i l in in a y v a tü y l e r id i r . G ü z e l l i k , M u s h a f a b e n z e t i lm iş , C e b r a i l b ü y ü k m e l e k l e r d e n b ir i o lu p H z . P c y g a m b e r ' e v ah y i b i l d i r m i ş t i r . K u r ' a n o n u n a rac ı l ığ ı ile in m iş ti r . B u r a d a k i g ü ze l l ik M u s h a f ıy la sev g i l in in y ü z ü k a s te d i lm iş t i r . Ş a i r , C e b r a i l b il e s en in a y v a tü y le r in i g ö r ü p b e ğ e n d i b u n u g ü ze l l ik M u s h a f ın a y a z y an i o r a d a b u l u n d u r , o n l a r o r a d a b u lu n s u n ; iş te ay e t d e d i ğ in b ö y le g ü z e l o lu r d e m e k is t iy o r . Â y e t t e n m a k s a t g en e a y v a tü y le r id i r . )
6 . vSevgili ben i ö l d ü r m e k için e l in i u za t t ı ; b e n d e y ü z ü n ü g ö r ü n c e p a r m a ğ ım ı ka ld ı r ıp şe h â d e l g e t i r d im ; işle ş c h â d c t d e d i ğ in b ö y le o lu r . ( ( ) l ü m ü n y a k l a ş l ı ğ m t g ö r e n in s a n şç- h â d e t ge t i r i r . Â şık s e v g i l i s in i o d e r e c e s e v m e k te d i r k i. b i r d e f a s e v g i l i s in i g ö r m e k a r ş ı l ı ğ ı n d a kend in i feda e t m e y e h a z ı r o l u y o r v e o e s n a d a A l l a h ’ın b i r l iğ in i t a sd ik m a k a m ı n d a şc h â d c t g e t i r iy o r . Ş c l ıâd e t g e t i r i l i r k e n şehtıde t p a r m a ğ ı ha f i f çe k a ld ı r ı l ı r ki ş a i r b u n a d a i ş a re t e d i y o r . )
7 . Ky sev g i l i , uzuı ı s a ç l a r ın ın d e r d iy le A l n u e d ' i n g a m yed iğ i k â f id i r . Ş im d i b i r lo k m a b i r h ı ı k a b u ld u ; iş te k a n a a t d e d i ğ in bıiy le o lu r . ( D c tv i ş l c r . T a n r ı s e v g is in d e n b a ş k a b i r ş e y le a l â k a d a r o lm a z l a r v e az ş e y le ik l i f a e d c r lc r . Bu h u s u s , “ b i r lo k m a b i r h ı r k a ” s ö z ü y l e d e y i m h a l in e g e lm iş t i r . B u r a d a ş a i r , s ev g i l in in u z u n sa ç l a r ın ı h ı rk a , d e r d i y l e g a m y e m e s in i d e lo k m a o l a r a k ta h a y y ü l e d i y o r . )
(2)
51
Mef’ûlü F â’ilâtü Mefâîlü Fâ'ilün ,— + ; - + - + / + — + / — + —
1 Ebr ağlam azdı dîde-i hün-bârum oitnasa Gülmezdi giH bahâr-ı ru)ı-i yâruıtı olm asa
2 M a’şûktın alnı tâkm a irmezdi di'ızd-i dil Ger nerdlbân-ı kâkül-i dll-dârum olm asa
3 Almazdı adımı ağzına ol matla-ı cemal M ecm û’asında ma!ılaş-ı e ş ’ârum olm asa
4 Didüm ki gül çekip yakasın eylemezdi çak Bülbül dilinde nağme-i güftarurn olm asa
5 Didi iderdi A h n ıed 'i e f i saçuın helâk Tİryâk-ı hat\de-i !eb-i dür-bârum olm asa
(3 )
52
O)1. K an lı ynş yaj5dırnn g ö r l c r in ı o lm a s a bulu l a ğ l a m a z d ı . S ev g i l in in y a n a ğ ın ın b a h a n
o lm a s a y d ı gü l g ü lm e z d i .2 . ( jön'ül a l an sev g i l in in k a k ü l ü n ü n m e r d iv e n i o lm a s a g ö n ü l h ı r s ız ı s e v g i l in in a ln ın ın
k e m e r i n e e r i şe m e z d i .3 . O g ü z e l l i k m a l l a m m m e c m u a s ı n d a k i ş i i r l e rd e m a h la s ım o lm a s a y d ı iç in d ek i le r in i
k i m s e a ğ z ın a a l m a z d ı . ( M a l l a , k a s id e , g a z e l v ey a g e n e l l i k le ş i i r l e r in , m ı s r a la r ı b i rb i r iy - l e k a l ly e l i o la n ilk b ey l id i r . )
4 . B ü lb ü lü n d i l in d e sö z le r im in n ağm es i o lm a s a y d ı , gül yak as ın ı ç e k ip y ır t ın azd ı d ed im .5 . S e v g i l i , in c i le r s a ç a n d u d a ğ ı n d a g ü lü ş t i ryak i o lm a s a A h m e d ' i o y ı l a n g ib i k ıv r ım
k ı v n m o la n s a ç ı m ö ld ü r ü r d ü dedi! ( T i r y a k , p a n z e h i r d e m e k t i r . S e v g i l in in g ü lü ş ü , âş ığı y an i A h m e t ' i b i r p a n z e h i r g ib i ö l ü m d e n k u r t a r ıy o r . )
53
(4)
M üstefilün Fe’ûlün M üstef'ilütı Fe’ûlün ----- + - / + ------- /------+ - / + ------
1 Sâyem ziyâ vireydi gün gibi gökde ayaBir gün nıukârin olsam sen serv-j nıeivlikaya
2 Cân gülşeniiıde züIRin bcrg asdı Rlne-engiz Dil m ezra’mda lıâlün tolıın ekdi lıcr belâya
3 Kaşım çatup cihânı peyveste ağladıırsm Baran ziyân dcğül mi şol m isk tozlu yaya
4 Komaz rakîb-ı m ünkir dilde safâ-yt hatır Virdi halel bu kafir Cânı-ı cihân-nüm âya
5 Bir s â ’a t olm az idüm sen m eh-likadan ayru Gün ruhfarun firâkr irişdi iki aya
6 Evvel um ar idüm kim sâyende hoş geçeydüm Bu rûşen oldu âhır kî olm az güneşde sâye
7 Zülfün düninde virdüm dil haddüne gören dir M agrtbde bir kalender âyine sundı aya
8 Satılduğm da Yûsuf dartıldı gerçi miske Sen câna dartılursın aylaksm ol bahâya
9 Bârân-ı eşk-i çesm üm gör oldu dîraht-i nâzı Ne İtdi kim niiıâl-ı serv üzre şaldı sâye
10 Ayjne göstcrelden ay yüzünü safâsın Âyîneyl görenler öperler ol safâya
11 Dil rûşen olm az A hnıed cevr okı delmeyince Bî-revzen olsa hâne m uhtâc olur ziyâya
54
1. G ö l g e m , g ü n e ş g ih i g ö k te a y a ışık v e r s e y d i d c sen ay y ü z lü v c sc lv i h o y lu gÜ7elc h ir g ü n yak laşab i!seyd im .( G a lge ışık vernıcd iğiı ıe g ö re as ık ın sevgil iye yak laşm as ı m ü m k ü n o l m a y a c a k l ı r . A ş ık , ü m i ls i? te m en n i s in i d i l e g e t i r iy o r . )
2 . U z u n s a ç l a r ın c a n gi.il b a h ç e s i n d e ftt tt c le r k o p a r a n b i r y a p r a k asU; b e n i n d e . g ö n ü l t a r l a s ı n d a h e r b e l â için b ir t o h u m e k t i . - fB en , t o h u m a b e n z c t i lm işU r . Ş a i r in b ö y le s ö y le m e s i ; o n u n gü ze l l i ğ i c ih e t i y le İ ş ı k l a r ı n baş ın ı d e r d e , be l ây a s o k m a s m d a n d o la y ıd ı r . )
3 . K aş ın ı ç a t ıp d ü n y a y ı yan i âş ık la r ın ı d a i m a a ğ l a t ı p d u r m a k ta s ın ; y a ğ m u r , s e n in o m i s k t<'7İtı y a y ı n a yan i k a ş ın a z iy a n v e r m e z m i . ( Y a ğ m u r d a n m a k s a t g ö / y a ş ı d ı r . Sair â d e t a â ş ık l a r ın g ö z y a ş l a r ın ın sev g i l in in m i sk lozh ı ka ş ın a z a t a r v e rcc cğ in i im a e d iy o r v e sev g i l in in k ö tü lü ğ ü n e ııııtkabil iy i lik clüşi inüyor. )
4 . Â ş ığ ın in ka rc ı rak ib i g ö n i i ld c raha t l ık safûs ı b n a k m a c l ı ; b u k â d r yan i h ak ik a t i in k â r e d e n ra k ib . c ih an ı g ö s te r e n , a k s e t t i r e n k a d e h e d o z a r a r v e r d i , onıı b o z d u . ( C âm - ı c i ln ın - n ü m â , İ r a n ' ı n m i to lo j ik d e v r i p a d i ş a h l a r ın d a n C c m ş i d ' i n k a d e h id i r ki y e d i k ı y m e t l i m a d e n d e n y a p ı lm ı ş t ı r . )
S e n ay y ü z lü s e v g i l id e n b i r saa t b i l e a y r ı o l a m a z d ı m . G ü n e ş y ü z lü p a r l a k y a n a k la r ın d a n a y r ı ola lı iki a y a er işt i .
6 . O n c c l e r i s â y e n d c , h im â y c u d c r a h a t v e l u ' ş o l a t a j ı u u . luış vak i t g e ç i l e c e ğ im i u m u y o r d u m ; a m a so n un d a g ü neş le g ö lg e o lm ad ığ ı a ş ik â r o ld u , an laş ıld ı. (Mirinci s ây e “ 1 urk - ç e ' d e ku l lan ı ld ığ ı ş e k i ld e y an i h im a y e anlamıiKİâ<lır. İkinc is i ise hak ik i y an i g i i fee m a n a s ın d a k u l l an ı lm ış t ı r . B e y i t l e s e v g i l in in vefas ız l ığ ı an la t ı ld ığ ı g ib i a y r ı c a s ây e , rCışen, g ü n e ş k e l im e le r iy l e t e n a s ü p sana t ı y a p ı lm ı ş t ı r . )
7 . E y sevgil i! S en in sa ç ın ın g e c e s i n d e y a n a ğ ın a gö nü l v e r d i m ; b u n » g ö r e n l e r , M a ğ - r i b ’d ek i b i r k a l e n d e r in aya a y n a s n ı ıd ı ığ u nu , a y n a tu t tu ğ u n u s a n ı r l a r . (S aç ın s iy ah l ığ ı g ö z ö n ü n d e b u l u n d u r u l a r a k “ saç ın g e c e s i ” te rk ib i ku l l an ı l ıy o r . M a ğ r i b . g ü n e ş in bat tığ ı y e r v e k u z e y A l r i k a 'd a k i ü lk e le r in a ı lıd ı r . K a le m le r . M e l â m c t i y c 'd e n b i r t a s a v v u f t o p lu lu ğ u o l a n K a le n d e r i l e r ' e m e n s u p k iş id i r , n ı ı n la r , k ı l d an e l b i s e le r v e k ü la h la r g iy e r l e r ; e l l e r i n d e d a v u l l a r v e b a y r a k l a r l a ş a r k ı l a r v e g ü lb a n g le r o k u y a r a k t l o la ş a n g e z g in c i d e r v i ş le r d i r . E s a s ye r l e r i Türk i s tan v e İ r an o l a n K a le n de r i le r i ı ı , I r ak , S u r i y e v e M ı s ı r ' a k a d a r y ay ı lm ış o lduk la r ı v e do laşt ık la r ı y e r l e rd e tıpkı ây in cd â r -ây in eg e rd ân d iy e an ı lan k im s e le r g ib i y a n l a r m d a gez .d ird ik lcr i a y n a y a b a k a n la r d a n p a r a t o p l a d ık l a ı ı b i l in m e k te d i r .
B ey i t te M a ğ r i b , z ü l f ü n d ü n i ' y l e , k a l e n d e r â ş ık la , y in e dil ile. ay d a had ile pa ra le l b i r ş e k i ld e k u l l a n ı lm ış t ı r . Ik ına g ö r e , “ ey sev g i l i s aç ın g c c e s in d e ay g ib i o l a n y an a ğ ın a , y ü z ü n e g ö n ü l a y n a m ı t u t tu m ; sen o n a a k s e t t in , y an i g ö n lü n ıd e s in . Bu t ıp k ı , M a ğ r i b ' d e b i r K a le n d e r in a y a a y n a tu tm a s ı g i b i d i r " d e m e k is tiyor . M a ğ r ib a y n ı z a m a n d a K a le n d e r l e r in b a ş ıb o ş g e z g in c i h a y a t la r ı n d a n k in a y e d i r . )
8. G e r ç i Y û s u f sa t ı ld ığ ı z a m a n m i s k ile ta r tı ld ı a m a ; sen c a n k a r ş ı l ığ ın d a ta r t ı l ı r s ın , o n u n ta r tı ld ığ ı p a h a i le a lâkalı d eğ i ls in . (S a i r sevg i l i s in i H z . Y û s u f ' t a n b i l e ü s tü n tu t u y o r v e o n u a l a n l a r k a r ş ı l ığ ın d a m i s k v e r d i l e r ; b e n ise c a n ım ı v e r i y o r u m , d iy o r . B ey i tle Yt'ısııf h ik â y e s in e t e lm ih v a rd ı r . )
9 . G ö z y a ş l a r ı n ın y a ğ m u r u n a b a k o n a z ağ a c ın a n e yap t ı ki s c lv i ll dan ı ü z e r i n e g ö lg e sa ld ı . ( N a z a ğ a c ın d a n m a k s a t s ev g i l id i r . Â ş ık d a i m a sevg il i iç in a ğ l a y ıp in l em iş fakat o b u n a ö n e m v e r m e m i ş t i r . H a l ta h u .sevgili ö y l e b i r n a z a ğ a c ıd ı r ki n az h u s u s u n d a , naz lı s a lm ı ş ıy l a d ik k a t i ç e k e n se lv iy i b i l e g e ç t i , o n u b il e g ö lg e d e b ı r a k t ı . )
10. A y n a , s en in a y y ü z ü n ü n p a r l ak l ığ ın ı g ö s te r d i ğ i , ak se t t i rd iğ i z a m a n d a n ber i a y n a yı g ö r e n l e r a r t ık .o p a r l ak l ığ ı ö p e r l e r .
11 - By A h m e d ! c e v r v e cel'a o k u d e l m e y i n c e g ö n ü l a y d ı n l a n m a z , m a h iy e t i b i l in m e z . N i t e k im p e n c c r e s i z o ln n ev ış ığa m u h t a ç o lu r . ( D iv a n ş i i r i n d en âş ık y a r a l a n m a k ta n , y a ra l ı o l m a k t a n ze v k d u y a r v e s ev g i l iy i a n c a k b ö y le id rak ed e r . )
(4) ‘
55
(5)
M ef’ûlü M efâ’îlü M efâ’flü F e’ûlün ------+ / + ------- + / + ------- + / + -------
1 Ey lîüsn harîıninde yüzi Ka’bevü n ıa ’bed Vey halka-i Beytü’l-Harem ol zülf-i nm ca 'ad
2 Gösterdi cem âlünde seniiıı gün gibi rûşen Ş ak ’ul Kameri nw'dzi-engiişN Mııhanımeâ
3 Dil tıflı içün çekdi kaşım gül varakına Bir sim elif üstine anberden iki ıned
4 Göz yaşı ile geçmcîiıcğe ömr-i azîzüm Ağlarken önüm den güzer eylem esün ol kad
5 Kan olduğı bııdur ciğeri m isk i H ilânun Öykindi ser-l zülfüne olcfı yüzi esved
6 Vaşlun güneşi toğnıasa başunıa ne tan kim HecrüJ) gicesi okii çü z ü l fü n gibi müınted
7 Göz yaşı iie yüz sürer işigi'uıe A hnıed S â’illere lûtfun kaplısından ola mı red
56
1. li y piİ7.cllik h a ı în ı i n d c yiizii K n 'b c v e ibâ<le(hâne, k ıv r ım k ıv r ı m saçlar ı d a B c y t n ‘1- h j t ı c m ' in luılkası h ü k m ü m le o la n sevgil i! (S evg i l in in yi i/ ii n iin K â ' b c ’y e v e m i t 'b c d e ben- 7Cti lm esi b i r i n in / i y a r e l p â h , d iğ e r in in d c s e c d e c d i lc e c k b i r y e r o lm a s ı c i lıe tiy le ıl ir . Z i ra sev g i l i v e od i îd ı ığ ı ı m a b a l l e ç u k a r / ı ı c t li lcn b i r y e r d i r . A y n ı z a m a n d a sevg il i ta p ı la cak b i r kişi g ib i g ö z ü k m e k t e o ld u ğ u n d a n d o la y ı b n ta ı l a ih a d e l in y a p ı ld ığ ı y e r o la n n ıa bcd - dc ı ı h iib scd i l iyo r . B c y t i r i - h a r o m , K â b e d e m e k t i r . H e lk e s i n g i r m e s in e m ü s a a d e e d i l m e diğ i v e ktıdsi h i ’r y o r o ld u ğ u iç in b u ş ek i ld e a n ı lm a k la d u , K â l ı e 'y e v c Mü.sli 'mian m a b e d in e y a b a n c ı l a r g i r c m e r . KOhe’n in h a l k a s m d a n m a k s a l k a p ı s m m lı a lkasu l ı r . S a ç l a r da h u l ı a lk a y a bc n z c l i l iy o r . B ü tü n siya l ıl ık i fad e e d e n d in î k e l im e le r b i r a r a y a (o p la n m ış - l ı r . ) M a r im . cn g iz l i , c n m a b r e ın y e r aı ılanııiKfadır.
2 . Iİ7.. M ı ı b a m m e d ' i n p a r m a ğ ın ı n m u c iz e s i . S a k k n ' l u k a n ı c r ’i s e n in y ü z ü n d e g ü n e ş g ib i p a r l a k , aç ık seç ik b i r ş e k i ld e g ö s lc r d i . ( T a n r ı y a in a n m a y a n m ü s r i k l e ı , k en d i s in d en m u c iz e is ley ince H z . M ı ı lu ın ım ed ' in iş a re t p a r m a ğ ın ı aya d o ğ r u (tı lması ü z e r i n e ay ik iye a y r ı lm ı ş t ı r . S i ' k k u ' i - k a m e r , a y ı n y a r ı lm a s ı y an i ik iye ay r ı lm a s ı d e m e k t i r . S ev g i l in in y ü zü p a r l a k l ık c ihe t iy le a y a b ^ n z e l i ld iğ in d c n h ı ı r ad a ik iy e a y r ı lm ı ş ay la yüz.iin iki y an ın a i ş a re t ed i l iy o r . Ş a i r . K u r ' a n ' d a K a m e r s u r e s in in 1. v e 2 . ay e t le r in e t e lm ih le b u lu n u y o r . )
3 . Hy sevgil i! K a ş la r ın , g ö nü l ç o c u ğ u iç in “ g ö n ü l çocıığ ıı k o l a y c a o k u s u n d i y e " gül y a p r a ğ ı n ın ü s tü n d e g ü m ü ş t e n b i r e l i f ü s tü n e a n b e r d e n iki m e d ç e k m iş l i r , (G ü l y a p r a ğ ı y ü z , e l i i ' b u r u n . a n b e r d e n iki m e d d e ka .ş ta id ır , K a ş A r a p a l f a b e s in d e ses li b i r b a r i l uzun o k u t m a k iç in k u l l a n ı l a n y a t a y , u z ım c a b i r iş a re t o la n m e d d ' e b en z e t i lm iş t i r . K a ş ın b ö y le m e d d ' e b e n z e m e s i , b ı ı rn u n , g ü m ü ş te n b i r e l i f h a r f in e b e n z e m e s in d e n ileri g e l m e k t e d i r . H l i f h a r l l ses li b ir h a r f o h ıp . d ik e y b i r g ö r ü n ü ş e sah ip t i r . B u y le c e b u r u n la kaş m e d l i b i r e l i f g ib i giHÜnür . K ıs aca ş a i r , s anat lı b i r ş e k i ld e sevg i l in in b u r n u n u v e k aş la r ın ı a n l a t m a k is t iyor . )
4 . E y sevgil i! A z iz ö m r ü m ü n g ö z y a ş l a r ı a r a s ın d a geçifı g i t m e m e s i iç in o g üze l b o y u n , b e n a ğ l a r k e n ö m r ü n d e n g e ç m e s in ,
5 . H ı tâ m i sk in in c iğ e r in in k an o lm a s ın ın s e b e b i , s e n in n z u n s a ç l a r ın ın u c u n a ö z e n n ıe - s i d i r ki y ü z ü n ü n k an ı o lm as ı d a bund iin d o la y ıd ı r , (S evg i l in in sa ç l a r ın ın u c u h a lk a ş e k l i n d e t a s a v v u r ed i li r ki â ş ık l a r b u h a l k a l a r a a s ı lm a y ı a r z u e d e r l e r ay n ı z a m a n d a â ş ık l a r .sacın b u h a l k a v e k e m e n d i y l e e s i r e d i l m i ş l e r d i r . B i r b a k ı m a â ş ık b u e s a r e t i s e v m e k
te d i r . Ün n o k t a d a n h a re k e t ed e n ş a i r , s a ç m k o k u ve r e n k i t iba r iy le m isk i a n d ı r m a s ı n d a n d a i s t i f a d e ed e re k g ü y a m isk in c iğer in in k a n o lm a s ın ı b u s a ç l a r ın u c n n a u l a ş a m a m a s ı n d a g ö r ü y o r ve böy le ce h iisn- i t a ’iil s an a t ı y a p ı y o r . M is k , ay n ı z a m a n d a saç ın r e n k ve k o k u s u n a d a «7,eniyor, o n n n gibi o lm a k is tiyor; f a k a t o lm a y ın c a ciğer i k a n o lu y o r , m isk , H ı l â ü lk e s in d ek i mi.sk keç is in in g ö b e ğ in d e , der i b ir kese iç inde m e y d a n a gelen k a n p ıh t ı s ıd ı r . MVîkin y ü z ü n ü n y an i g ö r ü n ü ş ü n ü n s iyah o lm a s ı d a g en e s a ç a d u y d u ğ u özen t iye b a ğ l a n ıy o r . Bu b e y i t t e a y r ı c a t e n a s ü b san a l ı d a v ard ı r !)
6 . f'.y güze l ! S;ına k a v u ş m a g ü n eş i b a s ım a d o ğ m a s a b u n d a şa ş ı l a c a k nc v a r ? A y r ı l ı ğ ı n ın g e c e s i s a ç l a r ın g ib i u z u n o ld u y a o b an a y e l e r . ( C e v r . c e l â v e h e c r âş ık için b i r zevk o ld u ğ u için ş a i r , zü l l “ ki u /.un s a ç t ı r " ile u z u n lu k b a k ım ın d a n m ü n a s e b e t b u l a r a k şö y le .söy(üy<iı.)
7 . A h ı ı ı cd g ö z y a ş la r ıy la s e n in k a p ın ın e ş iğ in e y ü z ü n ü s ü r ü y o r ; d i l e n c i le r h iç lü tu f k a p ı s ı n d a n k o v u lu r m u ?
(5)
57
( 6 )
F e'ilâtün F e'üâtün Fe'ilâtün Fe’ilün + + ------/ + + ------- / + + ------- / + + -
1 Kârbân-! dil-ü cân oldı revân sen gideliNe garîb oînıuşam ey tnûnis-i cân sen gideli
2 Rahm it ol dillere kim .asıluban nıahmiîüne Kıla yollarda ceres gibi figân sen gideli
3 Ey gözüm nûn ‘inayet nazarm kıl bana kim K aranudur gözüm e iki cihân sen gideli
4 Â h kim fürkatünün bir demi yüz bin yıl imiş Geçdi mihnetle günüm bunca zem ân sen gideli
5 Dün ü gün hasret-i ruhsâr u gam-ı zülfünden Âhum odıyilâ çıkar göke duhân sen gideli
6 Gei azâb itme ki gark oklj yaşım ı zem zem ine Kefeni cism üm ün ey rCıh-ı revân sen gideli
7 A h m ed ’ün kanlu yaşı gül yanağım şevki ile Eyledi yollarını lâle-sitân sen gideli
58
1. S e n g id e l i , g ö n ü l v e r a n k e r v a n ı d a g it ti . F.y c a n a y a k ın sevgil i! S e n g ide l i n e g a r ip k a l d ım . ( C a n v e r e v â n f 'a rsça 'c iı r . R e v a n , h e m g id e n h e m d e r u h v e c a n a n l a m ın d a d ı r . B i r b i r in e y a k ın an l a m l ı k e l im e le r le k e l im e o y u n la r ı y a p ı l ıy o r . )
2 . S e n g id e l i , ın a h ın i l in e a s ıl ıp d a y o l l a r d a ç a n g ib i l ' eryad lar e d e n g ö n ü l l e r e n ıc rh a - n ıc l e t. (M a l ım i l . d e v e ii7,erine k o n u la n iki k i ş in in o u ı r m a s m a m a h s u s y e r . K ü ç ü k ç a n la r m a h m i l i n k e n a r ı n a as ı l ıd ı r . D e v e l e r h a re k e l h a l in d e y k e n b u k ü ç ü k ç a n l a r ın ses i g ö n ü l le r in lı aykır ış ın ı h a d r l a d y o r . )
3 . E y g ö z ü m ü n nnru ! B an a lütCıf v e ih san g ö / ü y l c b a k ; .sen g ide l i b e r i iki c ih a n gö?.ü- m e karan l ık “ g ö r i in ü y o r ” '. (Y ü z . mır . k a ran u ke l im e le r iy le le nasüb sanat ı gös le r i lm iş l i r .)
4 . N c ya7: ık!Ayrı lıgi!nıı b i r anı b i t e y ü z b in yıl h ü k m ü n d e im iş . S e n gideli b e r i , b u n c a z a m a n d ı r g ü n le r im m ih n e t l e e z iy e t t e geç t i . (B i r v e y ü z b in ile m ü b a la ğ a v e t eza t sanat ı g ü s te r i lm i ş l i r . )
5 . S e n g id e li ber i g e c e g ü n d ü z y a n a ğ ın ın h as re l i ve u z u n s a ç l a r ın ın g am ı y ü z ü n d e n a h i m in a t e ş iy le d u m a n ı g ö k le r e ç ı k m a k t a d ı r , ( Y a n a ğ ın a t e ş e , u zu n saç l a r ın d u m a n a b e n z e t i l m e s in d e n is t i l ad e ed e n ş a i r , b u k e l im e le r in sanat lı k u l l a n a r a k le ff-ü neşr - i m ü- r e t teb s an a t ı ; g e c e v e g ü n d ü z ile d e t e za t sana t ı y ap ıy o r . )
6 . E y g id e n r u l ı u m î A z a b e t m e , b e n i k e d e r l e r e b o ğ m a , z i r a s e n g ide l i ber i c i s m im , g ö z y a ş l a r ım ı n z e m z e m i n e bat tı . (G ö z y a ş l a r ı z e m z e m su y u n a b e n z e t i l iy o r .B a z a n h a c ı l a ? b i r m i k t a r bez i z e m z e m s u y u ile y ı k a y ıp k u r u t l u k t a n s o n r a m e m le k e t l e r in e g e t i r i r l e r ve ö ld ü k l e r i z a m a n o n a s a r ı lm a la r ın ı v a s iy e t e d e r l e r d i . K e te n le r i z e m z e m l e y ık a n m ış o la n m ü m i n l e r i n y a r ın k i d ü n y a d a a z a b g ö r m e y e c e k l e r in e inanıl ı r . B u r a d a k i k e l e n ise â ş ığ ı n c i s m id i r . Ş a i r h u in a n ca i ş a re t e d iy o r . Z e m z e m , k e f e n , c i s m v e r u h k e l im e le r iy l e t e n a s ü p s an a l ı ya p ı lm ı ş t ı r . )
7 . E y s e v g i l ü G i d i ş i n d e n ber i kan l ı g ö z y a ş l a r ı s e n in y a n a ğ ın ın ş e v k iy l e “ a r z u s u y l a ” g e ç e c e ğ i n y o l la r ı lale ta r la s ı h a l in e g e l i rd i . ( G ö z y a ş la r ı , r e n g in in k ı rm ız ı l ığ ı c ih e t iy le la le l iğ e b e n t e t i in ı i ş t i r . B ey i t te y a ş , y a n a k v e k a n , gü l , la le -s il ân k e l im e le r iy l e t e n as ü p sana l ı v a r d ı r . )
(6)
59
F â’ilâtün F a’ilâtün F a’ilâtün Fa’ilûn + + — — / + + — — /• + + — — / + + —
1 6lr varak kâğıd ile yâr beni yâd idicek Bu şevâbı bulnnaz bin kulııı âzâd idicek
2 M ihrüm arta r dil-l sengînüni yâd itm ek ile Kim binâ nıulıkem olur seng ile bünyâd idecek
3 İşigüııden dikllür göklere ahum alemi Tabl-ı sinem döğülüp karşm ıa feryâd idicek
4 Irz-i vasiundan ayırm a beni kim hâr itm ez Pâdişeh bir kulmı lulfına ınu’tâd idicek
5 Aşık öldürmesi tecvizine nass oldu tem âm Dest-j kudret kaşunı nfln göziini sâd idicek
6 Bin melek yarada Hak bir nefesüm nfırm dan Ey pcrî ben yaııağun zikrini evrâd idicek
7 Yakma dil hanesin ey Yûsuf-ı sâni ki Halil Böyle sünnet komadı Kâ'beyi bünyâd idicek
8 A h m ed ’ün adı kerânıelle diıilde ölüyi Sehv ile sen bir ağiz adın anun yâd idicek
( 7)
60
1. S ev g i l i , h i r ti ibaka k âğ ı l la ben i ha t ır li iy ın ca . büiı a b i r n n 'k ln p g ö m l e r in c c , ka ra ı ıd ı - ğı s e v a b ı b in k ö le s in e a / a d e t se b u l a m a / . (B ey i t le b i r v e b in s ö z l e r iy l e h e m te z a t , h e m d e c ina s - ı g ay r - i t a m s an a t ı y a p ı lm ı ş t ı r '.)
2 . Ky s e v g i l ü T a ş y ü r e ğ i n i h a t ı r l a m a k la san a k arş ı m ı ı l i abb e t im . s e v g im a r t a r ; e fbc t te ta s ile kımılaM, y a p ı l a n birnı s a ğ la m o lu r , ( S evg i l in in y ap t ığ ı ez iye l d a i m a b a d r l a n m a s ı - ııa ves i l e o ld u ğ u için âş ık t a r a l ı n d a n n ıakbıi l s ay ı l ı r , S cngİn , b in a , sc ııg ve h ü n y a d k e l i m e le r i y l e t e n a s ü h s a n a d ya p ı lm ı ş t ı r . )
3 . ( î ö ğ s i i m d a v u l g ib i d ö v ü lü p ; b e n karjj itula le ry ad e d i n c e , a h i m i n s a n c a ğ ı , s en in k a p ın ın e ş iğ in d e n g ö k le r e d<ığrıı y ü k s e l i r . ( A h e d e b iy a t ı m ız d a d u m a n ı v a m ı ı ş g ib i t e la k ki e d i ld iğ in d e n ş a i r , b u r a d a d u m a n ı san cak ş e k l in d e ta h ay y ü l e d i y ( u . )
4 . K a v u ş m a ş e r e l l n d e n ben i a y ı r m a , z i r a p a d i ş a h b i r k u lu n u lû t fu n a a l ı ş t ı r ın ca o n u l ıor Ilı tm az. (I’ad i şa b sev g i l i y e r i n d e k u l l a n ı in n ş l ı r . )
5 . A l l a h ' ı n . k u d r e t i n i n e l i , s en in k a ç m a n ıın . g ö z ü n e d c sad h a r l l n i n şek lin i ve r in ce Tışıklan ö l d ü r m e m ü s a d e s i n e aç ık l ık g e ld i , b u n a d a i r nas l a m a m o ld u , (B ey i t le şekil itib a r i y l e k aş la r “ n u n " ; g ö z l e r d e “ s a d ” h a r f i n e b en z e t i lm iş t i r . N u n v e s a d h a r f l e r i b i r a r a d a nass şe k l in d e o k u n u r . A r a p ç a b i r k e l im e o l a n nas s . m a n a s ın a aç ık lık o l a n v e b i r şeyi ispat e l m e h u s u s u n d a d e l i l , şalı id v e tan ık o la r a k g ö s te r i l e n K u r ' a n ay e t le r in e d e n i r . H öy lc b i r ay e t in h ü k m ü n d e lel 'sire ih l iyaç d u y u lm a z . Ş a i r , s e v g i l in in y ü z ü n d e n a s s s<»- zü ı ıü n b u fu ıu iu ğ u n u v e b u y ü z d e n o n u n âş ık la r ı ö ld ü r t ı ı e rııüsaacicsini e l d e e t t iğ in i s ö y le rk en b ü s n - i t a ' l i l s an a l ı d a y ap ıy o r .
6 . F.y p e r i g ib i g ü ze l sevgil i! B e n . y a n a ğ ın ı a n m a y ı e v r â d ğ ib i o k u d u k ç a . A l la b . h e r ne l e s i rn in n u r u n d a n b in l e r c e m e le k y a r a t a c a k t ı r . (H cy i l . sev g i l in in y an a ğ ın ı k o n u e d i n m iş t i r . Y a n a k e d e b iy a t ı m ız d a K u r 'a n , s n r e , ay e t , d in ve im an g ib i d i n î u n s u r l a r a ve m i ra b en z e l i l i r . Ş a i r bu n o k ta d a n h a r e k e d e “ e y peri ! b en sen in y a n a ğ ın a k a v u ş m a m a k l a b i r l ik te o n u d e v a m l ı a n ın c a T a n r ı , b e n i m n u r ha l ine g e l e n n e f e s i m d e n b in l e r c e m e le k y a r a t ı r " d iy e r e k ta r i z d e b u lu n u y o r . P e r i , ina n ışa g ö r e i n s an la rd an k aç l ığ ı , g ö z e g ö ıü n - n ıe d iğ i v e ç o k gü ze l o l d u ğ u c ib e l le se v g i l iy e b en z e t i l i r . H u rad a o y ü z d e n ku l l an ı lm ış t ı r . Ş a i r , b i r b a k ı m a “ ey peri ! s en g ö r ü n m e z v e e l e g e ç m e z s e n d e b e n i m n e f e s im in nu ru , nûıAni v e l â t i f o la n b in l e r c e m e le k y a r a l t r ” d e m e k le m e leğ i p e r i d e n ü s tü n tu t u y o r . N i t e k i m m e le k l e r n u r d a n y a r a t ı lm ış la r d ı r . B ey i t te d i n î l in su r la r ç o k gü ze l k u l l a n ı im tş d r ,
7 . E y ik inci Y û s u f ! G ö n ü l ev in i y ık m a : Ç ü n k ü Hali l P e y g a m b e r K a b e 'y i y ap t ığ ı z a m a n b ö y le b i r k a id e k o y m a d ı . ( Y û s u f P e y g a m b e r ç<'k g üze l o ld u ğ u iç in e d e b iy a l l a s e v gil i o n a b en z e l i l i r . G ö n ü l . T a n n ' n m tece ll i e t t iğ i y e r o ld u ğ u n d a n g ö n lü n k ı r ı lm a s ı bos karş ıl anmaz . A ym za m an da Kâhede gönül ve Ta tı r ı 'n ın evi leJâfrkj edilir. G önüJ k ırm ak, K a b e 'y i y ı k m a k g ib i d ü ş ü n ü lm ü ş lü r . H ey lu i lah , “ A l l a h ' ı n e v i ” . Hali l v e H al i lu l l ab o la rak b i l in e n İ b rah im P e y g a m b e r t a r a l ı n d a n in ş a ed i ld iğ i iç in b u r a d a o h a d i se y e d c t e lm ih v a r d ı r . )
8 . S c v g i l ü S c n y a n ı l ıp d a b i r a ğ ı z , y an i b i r k e re c ik A b m e d ' i a n a c a k o l s a n “ o n u n adı bsı a n m a yü / .üm icn hasıl o l a n " k e r a m e t l e ö lü y ü d i r i l t i r . (B ey i t le A lm ıe d v e ö lü y ü d i r i l t m e s ö z l e r in d e n b i r i s m in in d c ç o k m e d b e d i l ın i ş m a n a s ın a g e l e n A h n ıe d oU nasm daf l H z . P c y g a m b e r ' c işare t ed i ld iğ in i a n l ıy o r u z . Ö lü y ü d i r i l tm e sö zü b u n u t e 'y i d e d e r m a h iy e t te d i r . Hz.. P e y g a m b e r lleiHİek g a z v e s i n d e k en d i s in e z iya fe l v e r e n C â b i r ad ın d ak i b i r s a h a b e n in ö l e n iki o ğ l ı ın u d i r i l tm iç t i r . Ş a i r h u m u c iz e y e te lm ih te h u lu n ı ıy o r . M u c iz e p ey - g a n ı b e ı l e r e k e r a m e t d c s a i r in san la ra ail o ld u ğ u n d a n m u c iz e s ö z ü n ü k u l l a n a m ıy o r ; kc- rfımet d e m e k l e y e t in iy o r . H a lb u k i ö lü y ü d i r i l im e sö zü d o la y ı s ıy la b u r a d a m u c iz e ke l i m e s in i k u l l a n m a k g e r e k i y o r d u . )
(7)
(8)
F â ilâ tü n F â’ilâtütı F â’üâtün F a’ilün + — — / — + ------/ — + —
1 Mescid-i hüsnünde ışkı çün imânı itsem gerek Tâk-ı ebrûna sücûd 'i ber-devânı itsem gerek
2 Dit görüp rü 'y â d a z ü lfü haddün okur v e’dduhâ Bu kelânıullâhı vird i subh u şâm ilsem gerek
3 Fenn-i ışkı ile şöyle tahsil itnıişem ınilu'ünie kim Devşürüp uşşâkı bir gim ders-i ânı itsem gerek
4 Hâtem -i mihr-i Süleymândur visâlün dil-berâ Azm-i râh-ı menzil-ı D âru’s-selâm itsem gerek
5 Kâ’be-i hüsnün görüp ağyâr ile cengi iderem Ömrümi hacc ü gazâ ile tenıâm itsem gerek
62
(8)
1. E y s e v g i l i ! G ü z e l l iğ in in me.sciclincie aşkı i m a m e d i p k aş ın ın k e m e r in e d a i m a s ecde e t s e m g e r e k . ( Y ü z güzcU i^i m e s c id e , kaş d a m i h r a b k e m e r in e b en z e fü m iş f i r . C a m i v e ı n c s c id d e nas ıl i m a m a u y u lu r s a âş ık d a s e v g i l i s in in y ü z ü n ü n g üze l l iğ i k a r ş ı s ın d a d u y d u ğ u a ş k a kend in i l e r k e d e c e k , o n u n k a ş m ı s e c d e y e r i g ib i g ö r e c e k ü r . S e c d e e l se m g e r e k i f a d e s in d e “ bu g ü ze l l ik k a r ş ı s m d a s e c d e e t s e m y e r i d i r " m a n as ı g iz l id i r . G ü z e l l i k , iiahi b i r k a y n a ğ a d ay a n d ığ ı iç in ş a i r , d in i k e l im e le r i çeşi tli ş ek i ld e k u l l a n m a k ta b i r m a h z u r
g ö r m e m e k l e d i r . )2 . G ö n ü l , rü y ad a u z u n s a ç l a r m la y an a ğ ın ı g ö K ip “ v e ' d d u h â s û r e s in i ” o k u d u ğ u için
b e n i m d e A ü a b ’m h u s ö z ü n ü v i r d e d i n m e m y a n i ctevainlı o k u m a n ı g e r e k i r . (D ı ıh â . k u ş luk vak t i d e m e k o lu p K u r ’a n ' t n 9 2 . s u r e s in in ad ıd ı r . K uş lu k v a k t i ayd ın l ık b i r z a m a n o ld u ğ u iç in sa i r l e r , s ev g i l in in y üzü n i in par lak lığ ın» D u b â s u r e s in e b e n z e t i r l e r v e y a yü7 ile D u h â ’yı b e r a b e r a n a r a k bura«la o ld u ğ u g ib i kirl ime o y u n la r ı y a p a r l a r . İkinci ım s ra d a a k ş a m m a n a s m a g e i c n şâ ın keHtııcsi k a r a h k , siyafıirk i l ade e t» ıe s i d o la y ı. tı y la y u k a r ı d a ki zü l i k e l im e s in in ha t ır ı için k u l l a m im ış l ı r . B ınuın g ib i s a b a h m a n a s ın a g e l e n su lh d a b e y a z l ık c ihe t iy le y a n a k ile “ h a d ” a lâka lu l ı r . A y r ıc a z ü l le m u k a b i l s u b h . h a d d ' e m u k a bil ş â m k e l im e le r i kul lan ık l ığ ı y an i k e l im e le r a r a s ın d a Tıkir v e m a n a ıı y g u n k ıg u o l m a d ı ğı iç in b ey i t te le f i-ü n e ş r i g ay r - i m i i ı c t t e b sana t ı yap ı ld ığ ı g ib i D u h â s u re s in in o k u n m a s ına z ü l f ve ha<l sel>cp o ld u ğ u için h üsn- i ' tâl il sanat ı d a vard ı r .
3 . Ry sevgi li ! M u h a b b e t in le aşk fenn in i ö y l e b i r ö ğ r e p m iş im d i r b i r g ü n â ş ık l a r ı d o l a ş ıp o n la r a u m u m î b i r d e ı s v e r m c m g e r e k . ( U m u m î d e r s v e r m e k , â ş ık l a r ı b i r a r a y a to p l a y ıp d e r s an l a tm a k d e m e k t i r . B u r a d a k i “ v e r m e k g e r e k ” , il e r iy e a i t o l d u ğ u iç in “ v e r e c e ğ i m ' ' v ey a “ v e r m e m lû z ım ” ş e k l in d e d e çevri leb i li r. )
4 . fîy g ö n ü l k ap ıc ı güze l ! S an a k a v u ş m a k S ü le y m a n P e y g a m b e r ' i n y ü z ü ğ ü g ib id i r . Bu y ü z d e n f . )âru ‘s - s e î â n r a d o ğ r u y o l a ç ık sa m g e rek i r . ( F d e b iy a t ın ı ı z d a s e v g i l iy e k a v u ş m a k ç o k z o r d u r . B u z o r lu k c ih e t iy le k a v u ş m a d ev le t , h ü m â k u şn , k i m y a v e hâ tenı- i rn iihr- i S ü l e y m a n ' a benz e t i lm iş t i r . M e t i n d e hâ fem - i m ü h r - i S ü le y m a n , S ü le y m a n Pey- g a m b e r ’in m ü h r ü n ü ta ş ıy an y ü z ü k d e m e k t i r . R iv a y e te g ö r e T a n r f n ı n d o k s a n d o k u z is m i n d e n en b ü y ü ğ ü o l a n “ ism-i â z a m b u y ü zü ğ e k az ı lm ış t ı r . A n l a m ı “ en b ü y ü k i s im ”
■ d e m e k t i r . Bu y ü z ü ğ e m ü h ü ı l ü yiSziik d e m e k d a h a d o ğ r u d u r . A y r ı c a S ü le y m a n P e y g a m b e r y e ryüzündek i canlı la ra h ü k m e d e n b i r kişiliğe sah ip t ir . D â r u ’s-selânı, cennetin b i r ad ıd ır . K ı ı r ’a n ’m Y û n a s .süresinin 25. a y e t in d e a m l m a k l a d ı r . )
."i. S e n in g ü ze l l iğ in in K a b e ' s in i g ö r ü r v e r a k ip le r im le s a v a ş ı r ım . Bu y ü z d e n ö m r ü m ü h a c v e g a z a ile. t a m a m la y a c a ğ ım . ( S evg i l in in g üze l l iğ in in Kâl>e'ye b e n z e t i lm e s i , b u r a s ı nın k u d s î v e z iya re t cü ı lcn b i r y e r o lm a s ıy la a lâk a l ıd ı r . R a k ib . â ş ığ ın d ü ş m a n ı , s e v g i l i n in y ak ın ı o l a n k iş id i r . Bu y ü z d e n â ş ık , g â h K 3be d o la y ıs ıy la h a c c e tm c k te ; gafı r a k ib d o la y ı s ıy la s a v a ş m a k ta d ı r . G a z a d in u ğ ' u n a y a p ı la n savaş t ı r . S ev g i l i u ğ r u n a o l a n savaş k ud s i o ld u ğ u için g a z a k el im esi ku l lans tın ış l ır , K â ' b e ’y e m u k â b i l hac . a ğ y a r a m u k a b i l g a / a k e l im e le r i il k ren u y g u n ku ll an ıld ığ ı iç in bey i tte !eiT-ü »eş r- i m ü r e t t e b sanat ı v a r d ı r . )
63
6 M ı s r - ı hüsnün görm eğe ey Yûsiıf-ı sânî m üdâm Saldurup kendüın san a âhır gulâın itsem gerek
7 Didi dil-ber, A h n ied ’e diı\ ah-ü efgâıı itm csüiı Rahm idüp ben anı m akziyyü’l-merâm itsem geıek
64
6 . E y ik inci Y û su f !G i i7 e l l iğ in in M ıs ı r ' ım daiı tu! pc irnıck için k e n d i m i siH tınp sn n u n - tla siinn k ü le o ji icnj inn. (Y üsul ' P c y g î im b e r ç o k güze l o ld u ğ u için ş a i r , s evgil is in i o n a h c n z c t c ı o k “ İkinc i Y û s u f ' d iy e lı ilap e d iy o r . B il indiği gib i Y û s u r k a r d e ş l e r i ta ra f ın ' a n k ısk am ii i rak k u y u y a rıl ılmış. s o n r a d a n I n n a d a n ç ık a r ı l a rak M ı s ı r ’a göti irü lın it ş v e o r a d a M ıs ı r A / . i r i ' n c k ö le o i rn u ş d ah a s o n r a d a z i n d a n a a t ılm ış tı r . M ı s ı r A z iz i 'n i n g ö r d ü ğ ü h ir l i iyay ı tal’ir e d e re k k ıı ılu lan Y û s u f s o n u m la M ıs ı r ü lk e s in e m â l iy e naz ı r ı o ln n ış tu r . Ş a i ı . h u bilgiitTİ g ö z ö n ü n d e b u lu n d u r a r a k M ı s ı r ' a su l tan o la n Y û s u f d o la y ı s ıy la bu ü l k ey i “ g ü ze l l ik M ı s n ” ad ıy la n t lc l iyor . Ik-yil le Y û s u f k ı s s a s ın a t e lm ih v a rd ı r . )
7 . G ö n l ü m ü e le g e ç i r e n sevg il i d c j i ki; A l ın ı c d ' c s ö y ley in a ğ l a y ıp in l em e s in ; b e n o n a
a c ıy ıp d il eğ in i y e r in e g c l i ıe ceğ i ın .
65
Mef’ûlü Fâ’ilâtü M efâ’ilû F â’ilüıı ------+ / - + - + • / + ------- + / - +
(9)
1 Ser-nânie-i maliabbeti cânâna yazmsşanı H asret risâJesin varak-j câııa yazjnışanı
2 Nâlişlerini deıd ile bî çâre bülbülün Bâd-ı sabâ eliyle gülistâtıa yaznıışam
3 Zülfün lıikâyelini gönülde misâl idüp Gam kissasm ı ievh-i perişana yaznuşanı
4 Resm itnılşem gözüm de lıayâlüni gûyîyâ Nakş-ı nigân sâgar-ı m ercâna yaznıışam
5 Tâb-ı ruhuı\la süznn yazşrken A h m e d ’ün Şevkinden odlara düşüben yana yaznstşam
66
(9)
I . A ş k n ıe klı ıbuın ın hıışına sev g i l in in a d ı m k o y m u ş ; bu b a ş l ı ğ ın a l t ındak i ö z l e y i ş r i s a lesini y an i m e k tu b u n u ise c a n ım ı n y a p r a k l a r ın a y a z m ış ım . ( S e r n a m e , m e k tu b u n baş ı d e - n ıe kt iı “ S evgil iye y a z m ış ım ” d em ek ten m aksa t “ sevgi linin odmı k o y d u m , o n a h i tap etlim*' d e m e k t i r , D u r u ım ın b a y i e o lu ş u ik inc i m ı s r a d a n an l a ş ı lm a k ta d ı r . B ir inc i y a z m a k tlili “ h i t a p e t m e k " , İkinc isi “ y a z m a k " a n l a m ın d a d ı r .
2- Z a v a l l ı b ü lb ü l ü n d e r d ile in ley iş le r in i s a b â rü z g â r ı e l iy le gü l ba l ıçes îne y a z m ış ım , ( B ü lb ü lü n g ü le k a rş ı o l a n in l em e le r i y ü z ü n d e n g ö ğ s ü n d e a ai eş g ib i f e ry a t la r ç ık ıy o r . Ş a i r d e d e r d i n d e n n e y ap t ığ ın ı b i l m e y e r e k b ü lb ü lü n fe r y a l l a n n ı s a b â r ü z g â r ın a v e r ip gül b a h ç e s i n e g ö n d e r i y o r v e b u a teş li f e ry a t la r , a t e ş renk l i gü l l e r h a l in d e aç ıy o r . G ü l le rd ek i k ı rı n ız ı ren g in , b ü lb ü lü n fe ry a t la r ınd an m e y d a n a ge ld iğ in i d ü ş ü n d ü r e n bu m ı s ra d a hüsn-i l a ' l î l sana t ı v a rd ı r . Ş a i r k e l im e le r i ren k v e ç i z g i l e r gib i k u l l a n a r a k ş i i r sana t ı ile nes i r s an a l ın ı b i r a r a y a g e t i r iy o r . Bu bey i t tek i y a z m ış ım lliii “ g ö n d e r m i ş i m " m a n a s ın a d a g e l m e k l e d i r . B ey i t le ş a i r in k en d i s in e d e iş a re t v a r d ı r . Y,ani o , k e n d in i b ü lb ü l e b e n z e t e rek in i lt i le r in i s a b â r ü z g â r ın a v e r i p gü l b a h ç e s in e y an i s ev g i l i s in in b u lu n d u ğ u y e r e y o l lu y o r . S ab â , b a h a r m e v s i m in d e d o ğ u d a n es en ta tlı v e l â t i f r ü z g â r d ı r . )
3 . lî y sevgil i! U z u n s aç la r ın h ik ây es in i g ö n l ü m e ö r n e k e d i lm i ş : g a m k ıssas ın ı p e r i şa n b i r levh a ü z e r i n e y a z m ış ım , ( D ik k a t e d i l i r s e u zu n s aç la h ik â y e a r a s ı n d a y a k ın l ık l a r v a r d ı r . Y an i saç g ib i , s a ç l a r a d u y u la n se v g in in h ik ây es i d e u z u n d u r . B u gön ü l h ik â y es i o l d u ğ u iç in “ g ö n lü m e ö r n e k e d i n m i ş i m ’ ’ d e n i y o r , İkinc i n) is ra b i r i n c in in â d e ta b a ş k a t ü r lü i t ades t g ib id i r . S a i r hu del 'a u z u n s a ç l a r d a n u za k o lm a n e t ice s in d e d u y u la n g a m h ik â y e s in i , p e r i ş a ih h a le g e l e n b i r lev ha y a z ıy o r . Bu le v h a ü s t t e k igö n ü '^ -e r in d c k u l l a n ı lm ış t ı r . S a ç l a r ın h ik â y es in e karş ıl ık a l t ta g a m k ıs sas ı y e r a lm ış t ı r . S a n a t k â r ın p e r i şa n l ığ ın a s e b e p sev g i l in in t lağ ın ık s a ç l a r ıd ı r . )
4 . F.y r e s im g ib i o la n s e v g i lü H i iy a l in i g ö z l e r im e ö y le s in e r e s m e tm i ş i m ki z a n n e d e r - sisı â d e ta sev g i l in in re s m i n i m e r c a n k a d e h le r ü z e r i n e ç i z m iş im , ( N i g â r , r e s im m a n a s ın a o lm a k la b i r l ik le sevg i l i y e r in d c d i r . ( î ö z ü n a ğ la m a k ta n k ı rm ız ı o lm a s ı , m e r c a n k a d e h e ; s e v g i l in in haya l i d e k ad e h in ü s tü n d e k i nak ış v e sü se b en z e t i l iy o r . )
5 . E y Sevg il i! A h m c d ' i n iç a teş in i , iç ya n ı ş l a r ın ı .senin y a n a ğ ın ın ısığ ı. p a r i a k f ı | ı i le y a z a y ım d e r k e n “ .senin iç ime s a k l ı ğ ın ” ış ık la a t e ş le re d ü ş ü p az k a l s ın y a n a c a k t ım , (Re- y il tek i ş ev k k e l im e s in in A ra) )çadak i m a n as ı ş iddet li a r z u , T ü r k ç e 'd e k i k a rş ıl ığ ı ise a lev v e ı ş ık ' i ı r , ' ' Ş e v k i n d e n s ö z ü n ü n a l t ın d a “ h a s r e t ” an l am ı d a g iz l id i r . G a z e l h e r b ey t i ile s an a l l ı b i r ş e k i ld e yaz ı lm ış t ı r , *
67
M üstef’ilün M üstefiJün M üstef’iJüıı M üstefilün + -
t Eyyârn » m âh-ı’iddur ebrû-nüm â o! ey saııcnı Hengâın-ı bOy-i fıdduı gîşıl-giişâ ol ey sanem
2 Ko nıüdde’îler soiıbetia ge! eiıl i diller bezııûne Gel sen kenâr-ı h â ıd an bir dem cüda oi ey sancın
3 Yüzün nehârindan gider hatlım gııbânn ey kam er M ahv eyle ol leyi âyetin rOşen-iil^1 ol ey sanem
4 Şem ’i cihân-efrûzsın lâ 'Iîn külâh ol döstıuıı Hörşîd-î âlenı-tâbsın zerrin kabâ ol ey sanem
5 Göster cem âlün R â'besin kim görsün A lım ed kıblesin Hem kıblesin ’u şşâka hens kıble nüm â ol ey sanem
(10)
68
1. By ta p ılas ı gii/.cl! B a y ı a n ı ay ı g ü n le r id i r , k a ş la r ın ı g ö s te r . Ö da ğ a c ın ı ı ı k o k u s u n u n Zimıanıclır. ö rü lü saç ların ı ç ö / i i p sal ( B a y r a m , ayın g ö r i in m cs iy le ilan edi li rd i . Ş a i r “ h a y ran ı a y ı geleli, b c n i m h a y r a n ı ı m t f h s e n i n k a ş l a r ın ı n g ö r i i n m e s id i r . Ö d a ğ a c ı y a k ı lm a s ı za - m a n i d i r , gel s en d c saç la r ın ı a ç " d iy o r . B ey i t ten h n y ıa m d a ö d a ğ a c ı y ak ı ld ığ ın ı d a ö ğ r e niyorum. n c y i l l e ze n g in biı Icnas i ip sana l ı v a r d ı r . )
2 . O id d i ac ı la r ın .solıhelini ln r a k d a gö n ü l sahih i o la n la r ın m e c l i s in e ge l . E y tapıla sı gü7:cl!DikcııUTİn k u c a ğ ın d a n b ir d c n ı . b i r a n ay r ı l d a g e l . ( B u r a d a id d i ac ı la rd an n ıa k sa d , ım ıl iabhcl y an i s evg i v e aşk d a v a c ı la r ıd ı r . G ö n ü l eh l i, gi'nıül d i l in d e n a n l a y a n z a r i f ve hak ik i â ş ık n n la m ın a d ı r . )
l'.y ay yü/.lii giizcH Gündü?, g ib i o la n y a n a ğ ın d a ay v a tü y le r in in ti)7,unu g id e r , o g e c c ii lân ıc tini o r t a d a n ka ld ır da p a ı la k y ü z lü o l . (P ar lak l ık d o la y ı s ıy la y a n a k g iindiize , bu p a r l a k l ığ a inanı o ld u ğ u için a y v a lü y ler i d c to z a b c n /c i i ln ı İ 5 ti r . L e y i . K u r ’a f t ' ı n 92 . suıe. 'Jİnin a<lıdır. B u r a d a h e m s u r e a d ı . h e m d c g e c e a n l a m ın d a te v r iyc l i o la r a k k u l l an ı l m ış t ı r . K as d cd i l cn a n l a m g e c e d i r . .Şair, y ü z v e n ch â ra karş ı rOçenlikiVyı; hat v e g u b û r k e l im e le r in e kar ş ı d a leyi k e l im e s in i knllan ını, şsa d a te r t ip i t ib a r iy le s ı r a l a n d a u y g u n o lm a d ığ ı için IclT-ii n e ş r sana t ı g ay r - ı m ü r e t te h ' t i r ) ,
4 . DosHırniScn cihanı ay d ın la tan ın nn ı g ib i s in , o n u n iç in ba.şına k n ın ı z ı b i r küla h k oy . A le m i a y d ın la t a n g ü n e ş s in , hn y ü z d e n al lın s ı r m a l ı e lb ise g iy in . (S ev g i l i , m u m g ib i <.lü- ş ü n ü lü n c e baş ın a g iy e ccğ i kü lah ı d a n ıu m ıın a lev i gib i k ı rm ız ı o l a c a k l ı r . G ü n e ş g ib i p a r lak o lu n c a d a o n a a n c a k al tın s ı rm a l ı e lb i s e yak ış ı r . Çcn ı, efrû?., l a ’I v e h u r ş î d , lâb. z e r r i n k e l im e le r iy l e t e n a s ü p sana t ı y ap ı lm ış t ı r .
l-,y sevgil i! Y ü z g ü ze l l iğ in in K a b e ' s in i g ö s te r d c A h tn c d k ıb le s in i g ö r s ü n . S e n Sşık- la rm k ıb l e s is in o n la r a “ Ka be c ihetin i g ö s t e r e n ” b ir kıb!a-nünı:1 o l . (Ş a i r , s ev g i l in in y ü z ü n ü s e c d e iç in d ö n ü le c e k b i r y e r ( ' l an K a ' b e g ib i g ö r ü y o r . K ıb le n ü m â . g e m i l e r d e y ö n ta y in e t m e k iç in ku l l an ı l an p u s u lan ın k ü ç ü ğ ü ı lü r . E s k id e n M ü s l ü m a n l a r s e y a h a t e s n a s ın da kıble taıafını b u lm ak için yanlar ında (aş ırlardı. “ A h m cd k ıh l c s in ig ö rs i l t id e n nıak.sad, A h m e d y a l v a r m a k , d u a e tn ıek is t iy o r d e m e k t i r . B ey i tte t e n a s ü p sana l ı y ap ı lm ış t ı r .
(10)
69
(11)Fâ'iiâtım Fâ'ilâ tün F â’ilâtün F â’ilün
— + -------- / - + -----------/ - + -----------/ - + - ■
1 Çin-i zülfün miske benzetdCıın iıatâsın bilıııedüm Gey perîşân söyledünı bu yüz kaıasın bilıııedüm
2 Ben kara toprağ idünı câıı viıdi bûyundatı sabâ Hey ne cân-perver kıyamet dil-rübâsın biimedüm
3 Kad kıyam et gam ze âfet zülf litne hat belâA h kim ben hüsnünün bunca belâsın biimedüm
70
(«<)1. By sevgil i! U 7111» saçl jı rm ın k ı v n m l a ı m ı m i s k e henzcUitn . B u n u n yan l ış o k lu ğ u n u
h i lm cı l in ı ; ç o k pe r i şa n , ka r ı ş ık b i r s ö z soylc<Jinı; hııı»un h i r y(i7. k a ra s ı o lacnğ ın ı b ü m c - (IİM1 , l i iişiimnediiH. (.Saçın miske benzeti lmesi, rengi ve kokusu yiİ7İiiKİendir. Farçsa k ıv r ım v c b ü k l ü m a n l a m ı n a g c i c n Ç i n v e Arai>ça y a n l ı ş d e m e k o la n hatâ k e l im e le r i , s aç ın m i s k le oUuı ı n i i m i ^ b c û d o la y ı s ıy la sıuuut ı b i r ş e k i ld e kı ıllaHiUmşUr. k i ; m i s k , Ç i n ' i n ku7.ey k ı s m ın d a bu l ı ınan hala ü lk e s in d ek i m i sk keç i le r in in g ö b e ğ i n d e n s a r k a n gü ze l k o k u lu , s iy a h b i r m a d d e d i r . S a i r ikinci n n s r a d a d a k e l im e o y u n la r ı y a p ı y o r . P e r i ş a n k e l i m e s i züir, yÜ7 karas ı ela hatâ d o la y ı s ıy la z ik re d i lm iş t i r . Y an i s a ç ın b i r vasf ı d a p e r i şa n “ d a ğ ı n ı k " o l u ş u d u r . Bıınıın g ib i h a t â n t a n ı l a c a k b i r ş eyd ir ; yib, ka ras ı h e m b u seb ep ten h e m d e saç ın s iy ah l ığ ı yÜ7,ünden k u l l a n ı lm ış t ı r . B u n d a n b a ş k a yıi7. k a ra s ı if a d es i . yıi7Ün iki t a r a f ın d a n a ş a ğ ı y a d o ğ r u s a r k a n s iy a h s aç la r ı d a ha t ır la tı r . T e d â î y a n i ç a ğ r ı ş ım , k lâ s ik cd eb iy alm ıi7 .da z ih n i , çeşi tli n o k ta la ra ç e k ip g ö tü t n ı c y a n ı n d a s ö z o y u n la r ın a d a i m k â n h a z ı r la r . Beyi t b u n u n g ü ze l b i r ö r n e ğ id i r . S a ir , h u k a d a r d eğ i ş ik ç a ğ r ı ş ım l a r v e k e l i m e o y u n la r ı a r a s ın d a ş ö y le d iy o r : E y sevg i l i ! S aç la r ın ın k ıv r ım la r ın ı m i sk e b en z e t t im ; a m a h a t â y a p m ış ım ; b u n u b i lm e d im ; ne k a d a r kar ış ık s ö z s ö y le m iş im ; b u an l a ş ı lm a z s ö z l e r im i n y ü z k a ra s ı o l d u ğ u n u b i l e m e m iş im . Y an ı sev g i l im in s aç l a r ın ın ren g i viî k o k u su mi.sktcn ü s tü n d ü r d e m e k is liyor . B ey i t te t e n a s ü p sana t ı y a p ı lm ı ş t ı r . )
2 . B en b i r k a ra to p r a k t ım ; sa b a h rü z g â r ı s en in k o k u n la b a n a e a n v e rd i . N e k a d a r ruh bes le y ic i , g ö n ü l aç ıc ı “ h a y ı r i ş l e y e n " b i r afe t ve g ö nü l kap ıcı b i r g ü z e lm i ş s in h i lm e t l im . jS a b â b a h a r d a , s a b a h vakti d o ğ r u d a n e s en ha f i f v e ta tlı r ü z g â r o l u p tab ia t ın c a n l a n m a s ı na s e b e p o lm a s ı c ih e t iy le h a y a l ve r ic i te lâkk i e d i l i r . H a t l a bu y ü z d e n ö lü le r i d i r i l te n H z . İ s a 'n ın ncl 'esi ııe b en z e t i l i r , “ C a n v e t d i " sö zü bu ç a ğ r ı ş ım ın te s i r iy le s ö y le n m iş t i r . Sai'". b e d e n in in k a ı a t o p r a k ta n y a ra t ı ld ığ ın ı s ö y l e m e k le ilk p e y g a m b e r A d e m ' i n t o p r a k ta n y a- ra t tU n as ın a da le lm i iı t e b u lu ıu ıy o r . İk inci m ı s r a d a c a n - p e r \ e r , v e d i l r u b â s e v g i l in in vas ıH aı idil , K ıy â m e i . d ü n y a n ı n s o n u , b ü y ü k s ık ın tı ve be la m a n a la r ı n a g e l m e k te y se d e b m a d a g ü ze l l ik b a k ı m ın d a n fe v k a l a d e ü s tü n o la n sevg il i k n s te d i id iğ in d e n bu k e l im e y i afc i s ö z ü y le i fad e e lm e y i u y g n n b u ld u k . A fe t , ç o k g ü z e l in san d e m e k t i r , )
3 . E y sevgil i! B o y un k ıy a m e t . ,süzgün b ak ı ş ın â le t , u zu n s aç la r ın l l tn e , a y v a tü y le r in b e l â , âlı! “ n e y a / ı k " pi ızcUiğ in in b u k a d a r ç o k b e la s ı o l d u ğ u n u b i l ip a n l a y a m a d ım , ( Ş â ir, sevg i l in in b o y , s ü z g ü n b a k ı ş , s a ç v e a y v a tü y le r in in ö z e l l ik le r in i sö y lü y o r . B o yu n k ıy â m e te b c n z c t i l i ş i A rap ça k â m e t “ b o y ” , k ıy a m “ a y a ğ a k a l k m a " v e k ıy a m e t “ ö lü l e rin m a h ş e r d e d i ı i id ik le r i z a m a n " kcl im e lc ı i ı ı in ayn ı k ö k e d a y a n m a la r ı yÜ7Ündeııdir, Kı- y â m c t , n o r m a l g ü n le r in d ış ınd a b i r g ü n o l d u ğ u c ihe t le boy d a u zu n lu ğ u b a k ı m ın d a n d a k ıy â ıne tc b en z e t i l iyo r . A y r ıc a k ıy a m e t , â fe t vc ll tne söz le r in in b ü y ü k fel aket ve belâ m a nas ın ı ta ş ıd ığ ı d a g ö z d e n uzak lu t u im a m a l ıd ı r . )
71
4 Dütı tabibe derd-i dilden bir devâ sordum didi Gani ylmeden özge bu derdün devâsın biinıedün]
5 Cânunıa bir m erhaba suiıdı ezelde çeşın-i yâr Şoyle mest oldum ki gayrun nıeıJıabrısîiı bilınediim
6 Kadd-İ dil-dârun hevâ-dân değülse zülf-i ySr Her kadem de niçün öper hâk-i pâsnı biljjıedünı
7 Kasdı hâk itm ek değtilse önırinü iîşıklaruıı A yağa niçün salar zülf-i dü-tâsııı biİmedünı
8 Ben kemân-ı vashnı çek?nek dilerdüııı dil-bejiijı Hecr lıükm -endâz imiş tîr-i kazâsuı bilnıedüm
72
4. D ü n h e k i m e yfltıi d o k to r a g ön ü l d e r d i n in ça re s in i s n r d ın n ; g a m y e m e k te n b a ş k a b u d e r d i n i lac ın ı b i l m i y o r u m d i y e c e v a p v e r d i . ( G ö n ü l devdi ı^e, y in e d e r d i n v e g a m ın (,'jıre o lm a s ı k lâ s ik edeb iy a tm ıi7 .d a âş ık y ö n ü n d e n ç o k ö n e m l id i r . G a m ç ö k m e y in c e âşı- g n ı k ıym e t i a r l tn a z . Z i r a g a m v e d e r t â ş ığ ın d o s tu d u r . A ş ık için g a m d a n U7,ak o lm a k , s e v g i l id e n u za k o lm a k t ı r . G a m , sevg il iy i h a t ı r l a tm a y a s e b e p o ld u ğ u iç in i s te n m e k te ve d o la y ı s ıy l a d ev a y a ilaç s a y ıh n a k ta d ı r . B ey i t te t e za t v e lena.süb s a n a l l a n m e v c u t t u r . )
5 . S e v g i l in in g ö zü e z e ld e c a n ım a b i r m e r h a b a s u n d u , b an a m e r h a b a d iy e r e k s e la m v e rd i ; b e n d e o n u n ş e v k iy l e , n e ş e s iy l e ö y l e s a r h o ş o l d u m ki a r t ık b u n d a n s o n r a b a ş k a s ı nın m c rh i ib a sm ı s e l a m m ı b i l e m e d im . ( E / e l . ö n ce s i o l m a y a n , ev v e l i b i l in m e y e n z a m a n d e m e k t i r . Beyi t h e m d ü n y e v î , h e m la sa v v u l i b a k ı m d a n a ç ık l a n m a y a m üsa i t l i r . Â ş ık , s e v gil is in i ilk g ö r d ü ğ ü g ü n , g ö z l e r in in le s i r i a l t ın d a k a l m ı ş yan i b ü y ü l e n m i ş o ld u ğ u iç in a r tık h iç k im se y i (amıiia?. h a ld ed ir . T a s a v v u f i te v c ih e g e l in ce : B u r a d a y â r “ s e v g i l i " T a n - n ' d ı r . O n a karş ı g ö n lü n d e b ü y ü k b i r a şk b e s l e y e n s û f î , o n u g ö n lü n d e b u lu p f 'enâf ll lâh 'a e r i n c e y an i T a n n ' d a b â k i o lu n c a d ü n y a a l ây i ş in e ö n e m v e r m e z o lu r . A r l ık d ü n y a o n u n g ö z ü n d e g a y r ' d a n y an i m â s i v â 'd a n b a ş k a b i r , ıcy d e l i l d i r . M â s iv â , A l l a h ’tım b a ş k a v a r lı k la r , d ü n y a ile ilgili ş e y l e r d e m e k t i r . K ıs a c a b e y i t t e s ev g i l in in g ö z ü v a h d e t ' e “ T a n r ı b i r l i ğ i " , g a y r d e m â s i v â y a v e k c s r e t ' e y an i ç o k l u ğ a de la le t e t m e k l e d i r . )
6 . S ev g i l in in u z u n saç lar ı gö n ü l a lan b o y u n u n aş ığ ı değ i ls e , h e r a d ı m d a n iç in o n u n a y a ğ ın ın lopragır ıı ^>püyoı? R u n un seb eb in i a n l a y a m a d ım . (S ev g i l in in u zu n saç la r ı g en e sev g i l in in b o y u n a âş ık o ld u ğ u iç in g ü y a o n u n ay a ğ ın ın to p ra ğ ın ı ö p ü y o r m u ş g ib i d ü ş ü n ü lü y o r . Z ü l f , to p u k la ra k a d a r uza n an saç de m e k t i r . Bu yüz-den s aç la r ın y e r e k a d a r u zu n o lm a s ı , b o y a âş ık o lu ş u şek l in d e t e f s i r ed i l iy o r . Bu g ü z e l s e b e p d o la y ı s ıy la h üsn- i ta ' l i l sana l ı y ap ı lm ı ş l ı r . B ey i t le u z u n lu k v e g ü ze l l ik i fad e e d e n iki u n s u r b i r b i r iy le k a r ş ı l a ş t ı r ı l ıy o r . Ş a i r o lu m s u z b i r fiil k u l l a n ıy o r s a d a o h ım lu b i r m a n a k a s t e d iy o r . )
7 . S ev g i l in in in m a k sa d ı â ş ık la r ın ö m r ü n ü h â k ile y e k s â n e tm e k d e ğ i l s e iki kat h a l in de ö r ü lü u z u n saç la r ın ı “ a ç ıp d a ” n iç in a y a k la r ın a k a d a r s a l ı v e r iy o r , b i l m iy o r u m , ( Ö m ü r , h aya l m a n a s ın a d ı r . U z u n lu ğ u b a k ı m ın d a n saç ö m r e b en z e t i lm iş t i r . A ş ığ ın ö m r ü v e g ö n lü . s ev g i l in in s a ç l a r ı ı ım u c u n a u s d ım ş o l d u ğ u im a ju td a n haveke t e d e n ş a i r , züU'ün. u c u n dak i ö m r ü n to p ra k la ay n ı s e v iy e d e o l d u ğ u n u y an i y e r l e r d e s ü r ü n d ü ğ ü n ü s ö y lü y o r . Hâk ile y e k s â n e t m e k to p r a k l a ayn ı s e v iy e d e t i ıtm ak ise d e bu ra t la m e c a z e n p e r i ş a n e t m e k , y o k e t m e k d e m e k t i r . K ıs aca ö m r ü n ü s e v g i l iy e h a s r e d e n âş ığ ın y e r l e r d e s ü r ü n e c e ğ i i fade ed i l iy o r . S ev g i l in in , saç la r ın ı ç ö z ü p a y a k la r ın a d o ğ r u s a lm as ı , â ş ık l a r ın ö m r ü n ü te le f e t m e s in e se b e p g ö s te r i ld iğ i iç in b ey i t te hüsn- i t a ' l i l sana l ı v a rd ı r . )
8. Ben . gönü ll er , k apan sevgil inin kavu şm a yayın ı çekm eği d i l iy o ıu m ; m eğer “ k a d e r i n " h ü k m ü a y r ı l ık m ış d a b e n o kaz.a o k u n u n “ g e l e c e ğ i n i " d ü ş ü n e m e m iş im . ( Y a y , k a v u ş m a y a b en z e l i lm iş l i r . Y ay ı ç e k m e k d e m e k iki u c u n u b i rb i r in e y a k l a ş t ı r m a k d e m e k t i r . Bu d u r u m , s e v g i l iy e k a v u ş m a y a b e n z e t i l iy o r . T-akal D iv a n e d e b iy a t ın d a vus la t yan i k a v u ş m a d a i m a ay r ı l ık la , h i c r a n l a s o n a e r m e k te d i r . Bey t in ik inci m ı s ra ı b u g ö r ü ş ü s a n a t l ı b i r ş e k i ld e a n l a t t y o r v e s e v g i l in in k a z a o k u n u n h ic r i yan i ay rı lığ ı o r t a y a a l m a y a k a r a r v e r d i ğ in i s ö y lü y o r . K a z a , oUıcağı e z e ld e tan r ı ta r a f ın d a n ta k d ir o lu n a n , k a ra r l a ş t ı r ı l an ş e y le rin v u k u b u lm a s ı , m e y d a n a g e lm e s id i r . B ey i t te m a n a c a b i r b i r iy le m ü n a s i p k e l im e le r in b i r a r a d a b u lu n m a la r ı s e b e b iy le t e n â s o p s a n a t ı v a rd ı r . )
73
9 Sidreye bcnzeftügüm ayb itıtıe a m â kadclüfii K’anı benzelm ekde bundan ıııüıiLehâsııı bilınedüm
10 çün cihâadaiı yiğ büiir ın a’şûk siirm Aşıkun Pes neden dinler rakîbün irUıâsın bilnıeditnı
1 1 Hâk-i pâyıın açdı dil çcşfiıinı ki göldüm iuisniiııi Nice cevheıdcndür anun tüıiyâsın bilınedüm
12 Çün tabib-la’lünne aiîber saUir lıitıdft beııün Yâ neden bekler lebün d âru ’ş-şifâsın bilmedütıı
74
9. E y c;ın gib i ar.iz sevgili! B oy u n u Sic tre'ye ben /.etn ıc tn i a y ıp lam a ; z i ra o n u “ b o y u n u ” b e n z e tm e h u s u s u n d a b u n d a n da t ia y ü k s e ğ in in b u lu n d u ğ u n u b i l m iy o r u m . (S id re , lüga t a n l a m ı b a k ı n ım d a n A rab is ta n kira /, a ğ a c ı d e m e k l i r , K u r ' a n ’ın N e c m s ü re s in in I 4 v e 16. a y e t le r in d e g e ç e n b u k e l im e y i m ü f e s s i r l e r A r ş ’m s a ğ y a n m d a k i ilalıî ağ a ç o la rak te fs i r e d e r l e r . H ad is te . S id r e ' n in a l tm c ı kat g ö k le o ld u ğ u , y e r y ü z ü n d e n g ö k le r e ç ı k a n l a r m a n c a k b u a ğ a c ın b u k m d u ğ u y e r e k a d a r ç ık ab i ld iğ i v e H z . P e y ş a m b e r ' İ H C e b r a i l ' i bür ı\da g ö r d ü ğ ü tı ild i r iln ı iş li r . Bu ke l im e ge t tc l lik le nuin le l ı â k e l im e s iy le b i r l ik le y a n i 'S id r e lü ' l m ü n l e h â şe k l in d e g e ç e r ki m a n as ı son uç tak i k i r a z ağac ı d e m e k t i r . N i te k im n u in l eh â k e li m es i ik inci m ı s ra d a z i k r e d i lm e k te d i r . S id r e . u la ş ı lab i lece k en y ü k s e k b i r y e r d e o lm as ı c ih c t iy le cde h iyaK a sev g i l in in b o y u y ü k s e k l ik v e u z u n l u k b a k ı m ın d a n o n a b e n z e t i l m e k le d i r . M ü n le h â . v a r ı l ab i l ece k en u za k y e r . s o n , uç a n l a m ı n a o l u p . ş a i r , sev g i l in in b o y u nu y e r ile S id r e 'n in b u lu n d u ğ u n o k ta a ra s n ıd ak i mcsa Feye yan i u zu n lu ğ a benze t t iğ in i s ö y le rk en m ü b â ia ğ n s an a t ın d a ç o k ilei ' iye g id i y o r . B u n a m ü b â l a ğ a m n guUiv “ h a d d i a ş m a " k ı s m ı d e n i r . Bey i tte , e ğ e r S id r e ' d e n d a h a il e r iy e g id i leb i lece k b i r y e r o lsay d ı s an a tk â r ın sev g i l in in b o y u n u o r a y a b e n z e tm e k te n g e r i k a lm a y a c a ğ ı s e r i l m e k t e d i r . Ş i i rd e a y r ı c a t e n a s ü p s a n a t ın a d a y e r v e r i lm i ş t i r . )
10. S ev g i l i , â ş ığ ın s ı r r ın ı h e r k e s t e n d a h a iyi b ildiğ i h a ld e r ak ib in ifl ir as ın ı n iç in d in l i y o r a n l a y a m a d n n . (R a k ib , da l ıa öı ıcc d e geç t iğ i g ib i â ş ığ ın , s ev g i l i s ine u la şm a s ın a m a n i o l a n kişi o lu p s ev g i l iy le b e r a b e r b u lu n u r ve âş ığ ı s evg i l iy e ş ik a y e t e d e r ; kö tü ş e y le r s ö y ler. Ş a i r i n , r ak ib in i f t i r a s ın d a n s ız l an m a s ı b u y ü z d e n d i r . )
1 1 . Hy sevgil i! A y a ğ ın ın bastığı to p ra k , g ö n lü m ü n g ö z ü n ü açt ı d a güzj jli iğini g ö r d ü m , a m a a y a ğ ın ın top ra ğ ı “ hâk-i p â " o la n t û t i y â 'n m c e v h e r i n e d e n d i r o n u a n l a y a m a d ım , ( l^ ivan ed e b iy a t ın d a sev g i l in in ay a ğ ın ın bas lığ ı lo p n ık , âş ık için g ö z e çe k i len s ü r m e h ü k m ü n d e d i r . İk inci m ı s r a d a bu to p r a ğ ın tü t iyâ o ld u ğ u b e l i r t i l iy o r , r û t i y â g ö z e pa r lak l ık v e k u v v e t v e r m e k iç in s ü rü le n ve gö zü k u v v e t le n d i r e n laşııı a d ıd ı r . B ey i tte â d e ta o n u n ne i şe ya rad ığ ı a n l a t ı lm a k ta d ı r . S a i r in , g ö z e g ö r m e k uv v e t i v e r e n t ı ı l i y â 'n m ce v h e r in in “ hâk-i p â “ o ld u ğ u n u b i lm es ine rağ m en b ilmediğ in i söy lem es i (ecâhül- i a r i f sanat ın a güzel b i r m i sa ld i r . H ak ik a t le tCıtiyâ'nın c e v h e r i , s ev g i l in in bas tığ ı t o p r a k t ı r , ' l 'û liyâ nasıl g ö ze s ü r ü ld ü ğ ü n d e o n a k u v v e t v e r i r se sev g i l in in b as lığ ı to p ra k da g ö z iç in ay n ı k ıy m e t i h a i z d i r . T o p r a ğ ın tû t i y â 'y a benzet ilme,s i bu m a d d e n in n â d i r , pai ıa lı v e kıynıe ll i o lm as ı d o la y ı s ıy la d ı r . )
12. H ind l i “ g ib i s iy a h o l a n “ b e n in . lil' le b en z e y e n d ıı d ağ ın ın t a b ib in e a n b e r sa t ıy o r y an i s u n u y o r ; “ b u n u a n l a d ım d a " o d u d a k h a s la hanes in i n iç in b ek led iğ in i a n l a y a m a d ım . (R en g i i t ib a r iy le H i n d l i 'y e b en z e t i l en b e n i n , â ş ığ a h a y a t v e r e n s u , ilaç v e d o k to r g ib i lelAkki ed i len d u d a ğ ı n y a n ın d a b u lu n d u ğ u a n la ş ı l ıyo r . Bu y ü z d e n b u r a d a n d u d a ğ ı n dok t< 'ra b en z e t i l d iğ in i g ö r ü y o r u z . B en , d u d a ğ ı n y a n ın d a o lm a s ı h a s e b iy le g û y a , ta b ibe b en z e t i l en d u d a ğ a a n b e r sa lan H ind l i g ib i d ü ş ü n ü lm ü ş tü r . Benin a n b e r e te şb ih i , s iy a h l ı ğı c ih e t i y le d i r . İk inci m ı s ra d a ise f ik i r b a ş k a şe k i ld e an l a t ı l ıy o r . Bu d e f a d u d a k , â ş ığ a ş i f a v e r e n h a s t a h a n e y e b e n z e t i l iy o r v e b e n i n . d u d a ğ ı n y a n ın d a o lu ş u , d u d a ğ ı bek ley iş i ş e k l in d e ta s a v v u r ed i l iy o r . Ş a i r , bu b e k le y i ş in seb eb in i b i lm e d iğ in i s ö y le m e k le b i r e v ve lk i b ey i t le o ld u ğ u g ib i te câh ü l- i â r i f sana t ı y a p ı y o r . H a k ik a l le ben in d u d a ğ ı n y a n ın d a o lm a s ı o r a d a y a ra t ı ld ığ ı iç ind i r . )
75
13 İçi yanduğından ağlar şem ’-i meclis hâlüm e Yâr oda nen içün yakar benınüblelâsın büınedüm
14 B ana dil-berdeiı inâyet istem en ey dostlar Sanm asun düşm an beni kadr-i cerâsın bilmedüm
15 Nâmeye nâm ın yazarken gitdi ak lum ah kim Nfice yazdum ru k ’a-i m edhüsenâsüi bilmedüm
16 Kaçdı A hm ed hışm-ı çeşınünden veli bir kimseye Sâye-i zülfünden özge illicâsın bilmedüm
76
13, M ec l is tek i n ı ı ın ıun içi y iind ığı iç in t ın lim e ağ l ıyon. S evg il i h c n in ı g ib i h i r d ü ş k ü n ü n ü n iç in a y n f ı k a t e ş in e ya k ıyv r bilfrıiy<ıa((tı. Mnftınt t i(;-jntrı yunnuf^ırnUın m nksat. fili- li n y a n m a s ıd ı r ; a ğ l a m a s ı d a n ıu ı tınn e r i f k e n g ö zy a ş ın ı a m t t ra n l>ir ş ek i lde a şağ ı d o ğ r u a k m a s ıd ı r . Ş a i r i n h al i. ın ı ımıın iç in in y a n m a s ın a s ch t 'p gö s te r i ld iğ i için hü,sn-i tâlil s a n a tı y a p ı lm ı ş t ı r . S a n a t k â r , m u m u n b il e k e n d i s in e ağ l ad ığ ı b a ld c sev g i l i s in in niç in k e n d i s i ni a n l a m a d ı ğ ın ı v e a y r ı l ık a t e ş in d e y a k t ığ ım s o n ı y n r . )
14, E y d o s t la r ! B a n a s e v g i l id e n he r l ıan g i b i r y a r d ı m v e iy i lik i s t e m ey in ki d ü ş m a n o n u n c e fa s ın ın k a d r in i b i l m e d i ğ im z a n n e tm e s in ! ( l ' u z û l i ’yi n n d ı ı a n b u sö y ley i ş l e şa ir , s e v g i l in in ce fâ s ın ı b i r m e z iy y e t g ib i d ü ş ü n ü y o r , ^ e rc f s a y ıy o r . 'I 'e / a l gib i g ö r ü n e n bu d ü ş ü n c e , d iv an şairi iç in tabiîdir. Ç ü n k ü çek ilen ce fa d a im a scvgii i>i li at ı ıl amaya ves iledir.
15, “ Y o l la d ığ ım ” m e k tub a sevg il in in ad m ı y az a rk en ak l ım “ b a ş ı ı m la n " git»'; âh f feim- b i l i r k â ğ ıd a m e d h in i , sen as ın ı n a s ı l ' y a z d ı m , o n u nasıl ö v d ü m b i l m iy o r u m , ( S ev g i l in in ism in i b a t ı r l a m a n m b i l e ş a i r in ak l ın ı b a ş ın d a n ald ığ ı ifade e d i l iy o r , )
16, E y sevgil i! A h m c d , sen in g ö / .ü nü n h id d e t in d e n kaç t ı , a m a o u z u n s aç l a r ın ın g ö l g e s in d e n b a ş k a b i r k im s e y e s ığ ın d ığ ın ı b i l m i y o r u m . {Cîözün h id d e t iy l e f itneci , o k at ıcı , k a n döktt c ii li iğü k as tc d i l i r k e n , z ü l f ile d e lû l fu a n l a t ı lm a k i s te n iy o r . S â y e k e l im e s i , y a r d ı m v e lü tu f a n l a m ı n d a “ s a y e n i z d e " şe k l in d e bıı jıün d c ku l l an ı l ıy o r . î j a i r , sev g i l in in s ııç ın ın g ö lg e s in i k u r ta r ıc ı , k o r u y u c u b i r y e r g ib i g ö s t e r i r k e n z .ınımcn a ş ığ ın tu z ağ a d ü ş tü ğ ü n ü d e ifade e d i y o r s a n ıy o r u z . Z i r a s a ç ay n ı z a m a n d a tu z a k , b e lâ , b a ğ g ib i h u s u s i y e t l e r e d e sah ip t i r . )
77
(12)M efa’ilün Fe'ilâtüıı M efâ’ilün Fe’ilün
+ — + — / + + -------- / + - + - / + + -
1 Cemâli nakşım gördüm nigâra benzeldi'ım Cefâların göricek rüzigâra benzeidüm
2 Şeb evveliydi ki ol rnâ/ı geldi revzerıiifne M ünevver ildi cihanı ııehâra benzetdüm
3 Kabâ-yl hüsn-i bihâ yaraşaldan ol güneşe Libâsını kam erün m ü ste 'â ra benzetdüm
4 Yaşıun gül-âbı müjenı şânesiyle gözlerümi A rûs-ı hüsnüne âyine-dâıa bcnzeUlüın
5 Ne hûrsm ki yüzün cennciinde rulılarunı Bir ay içinde iki nev-bahâra benzetdüm
6 Nigâr kaşları l)aş çalmış ey dil aç gozüni B ı'aynihi ikisin r^z-dâra hcnzcidünı
7 Gözümi gül yüzün ebr-i bahara döndüreli Yaşum la yiryüzini iâie-zâıa beü7,eldüm
78
1. C i s m i n in , su rc iin ir t g ü /e l l i g in i g ö u l i i r t , i ıir rcs tı ıe heıi7C(ltnı; c c l â l a n n ı g ö r ü n c e d e 7,;ını;niii bcıi7.e(liııt. (Scvj; j | i zaniiin;ı l’c n z c l i l iy d r . lUıııtın sebeh i c c v r v c c c fâ yöıı iin- cleiKİİt. Z a m a n ı n biı siit t ' il'iulc e l tı ıcs i, c e fâ n ın fışık In rahnd i in u / ı ı n za n u ın yaş iinnıı ı sm a v e s i l e o l ı i f . Bu yÜ7.ılcn ıtc cci'û g ib i m u k b ^ l say ıl ır . N i g n r ' m b i r niiiııası ı5a res in i “ gib i g ü z e l ” v c iiıılii Ç i n n a k k a ş ı M â n i ' n i n y a p t ığ ı ı c s i ın v c nakı.ş d e ın ek l i r . Beyi ffe n iâ n i 'y e ic iniilı o ld ı ıg o g ib i ccnıâl.ıuik. ' j v c n ig â r k e l im e le r iy l e d e t e n a s ü h sana l ı yap ı lm ı ş t ı r .
2 . C c c c ifiiidasıydı ki o ay y t i / l ü g ü 7 f l p c n c e r e m c g e l ip d ü n y u y ı a y d ı n la t ın c a bcı ı o m ı güiKİüzc bcn/ .c ll iın . (A ş i j l ın g e c e s i , s ev g i l in in g e l iş iy le g ü n d ü z e d ö n m ü ş t ü r . B e y i d c ge- cc . g ü n d ü z (ezadı v a r d ı r . )
3 . O g ü n e ş g ib i p a r l a k o la n g ü z e l e , gü . 'c l i lk e lb is es i y a r a ş ı l a l ı d a n ber i ay ın k i eğ re t i , t a k m a b ir e lb i s e y e b e n z e d im , ( S ev g i l in in g üze l l iğ in i g ü n e ş l e b i r tu tan ş a i r m ü b a la ğ a s a n a t ıy la ay ı h iç e s a y ıy o r , elbi.se il e g ü n e ş in v e a y ın par lak l ığ ı a n la t ı l ın ak i s le n m iş l i r . )
4 . C jö z y a ş la ı ın n n g ü ls u y u v e k i r p i k l e r i m in ia rağ ı ile g ö z l e r im i , s e n in g ü z e l l i ğ in in gc- f ın inc a y n a luSaiı k i ş iy e hen7,cUiin. (G o z y a ş l a r t gulsv ıyuna, k i r p i k l e r t a r a ğ a ben zc l i i i - y o r . A y n a liKandan m a k sa t ge l in i s ü s l e y e n v c n ıe şşâ ta d e n i le n k a d ın d ı r . M e ş ş â t a . ge l in i s ü s l e r k e n g ü l s u y u s e r p e r v e saç la r ın ı ta r a r , o n a şekil v e r i r . S a i r tle. k end in i b u n a bcn7c - ie r e k gı' ıya g ö z y a ş l a r ın ı g ü l s u y u ; k i rp ik le r in i ta r a k te lâ kk i e d e r e k s e vg i l i s in i ha i t r lad ığ ı - n ı. o n u n iç in g ö z y a ş ı d ö k tü ğ ü n ü b e l i r l i y o r . )
5 . Ky sevgil i! .Sen nasıl b i r h u r i s in ki c e tm e t g ib i gü ze l o la n y ü z ü n d e k i ya n a k la r ın ı b i r ay iç in d e iki b a h a r m e v s i m i n e b e n z e t t i m .
(i- O r e s im g ib i gü ze l o la n sev g i l in in ka ş la r ı ç a l ı i n n ş ; b i r b i r in e y a k l a ş m ış ; oy g önü l! 0 '> z ü n ü a ç , bu duıuı iKİa o n l a r ın ik is in i lıpkı b i r s ı n a v a k ı f n la n kim .sc lcre b e n z e d im . ( K a ş la r ın b i r b i r in e y a k m o lm as ı b i r s ı r r a v a k ı f <'lmaları ş ek l in d e an l a ş ı lm a k la d ı r . )
7 . F.y sevgil ilc ivı lo b e n z e y e n y ü z ü n , g ö z l e r in i bulvar b u lu tu n a d ö n d ü r e l i , g ö z y a ş l a r n n - la y e r y ü z ü n ü lale ta r la s ın a b e n z e d im ,
l l i i r i n c i m ısra tla s ev g i l in in g ü le bc ııze t ile . ı y ü z ü n ü n h as re t iy le âş ığ ın g ö z k ’i i n d e b a h a r bu lu tu b e l i r iy o r , s o m a İm bu lu l b a h a n l a y a ğ a n y a ğ m u r l a r g ib i , yaş la ra iııkılâb cdi y o r . A k a n g ö z y a ş la r ı kanl ı o k lu ğ u iç in o n l a nı y e r d e b i r i k im i lâle ta r las ı g ib i ta sa v v u r ed i l iy o r . Ş a i r i n im ajı t a m a m e n r e a l i l e y c d a y a o ı y o r , Maltaula h a v a la ı y a ğ n n ı r lu d u ı ; lâ le le r o z a m a n aça r la r . Y a h n z sn v a r ki ş a i r , gö ı lü ğü tab ia t m a i ı - ' a ıa lan ıu kem li an lay ış ın a göredcge ı1e ı ıd i r iy«) i . Ik -n zetmck liili b u rad a ç v ird i , d ö n d ü r d ü şek linde <lc düşünülebi li t )
(i 2)
79
8 ö ğ A hm ed öğ rulı-ıı züifin k ’anunla defterünün Varaklarım gü!-i nıüşg-bara beıızetdüıu
9 Berât-ı hüsni beyâzm da kaşı iıalkalaruı Nişân-ı Pâdişeh-i kânı-gâra benzeidüm
80
8- Hy Alı ıncd! S ev g i l in in o y u n a k la saç ın ı ın cd h et ki o n l a r l a s e n in ş i i r d e l ' l c n n in yan i d iv a n ın ın y a p r a k la r ın ı m i s k y a ğ d ı r a n g ü le hcnzcHin ı. (BeyiUe ru h “ y a n a k ” ile g ü l . zi il f ile niiiş -bf ır “ m i sk y a ğ d ı r a n " Siizlcri ka rş ı l ık l ı , b i r b i r iy le a l a k a l ı o la r a k k ı ı l la n ı lm ışd r . Y an i ş a i r ş ö y le d iy o r : S en o sev g i l in in y a n a ğ ın ı v e saç ın ı ö v e r s e n , d iv a n ın ın y a p r a k l a r ınd a y a n a ğ a ıııııkabii g ü l . s aça karş ı l ık o l a r a k d a m i s k ile k a r ş ı l a ş ı r s ın , o n la r ın k o k u la rını d u y a r s ın . B öy le s ö y le n m e k le beyiKe IcİT ü neşr - i n u i rc t l e b s an a t ı ya p ı lm ı ş t ı r . )
9 . S ev g i l in in g üze l l ik h e ı a t m m b e y a z ın d a k i k aş la r ın ın h a lk a la r ın ı , i s teğ ine k a v u ş m u ş p a d i ş a h ın n iş an ın a b e n z e n i m . (G ü z e l l ik b e r a t ı , sev g i l in in y ü z ü , b e y a z ı d a a l ın ı rd ı . K a ş lar d a lıalkalaı I ve k ıvrıklığ ı cilıcliyfe tu ğ ra y a benzeti lmiş t ir , n e r a t . b i r ki ş iye tevcih edilen r e s m i va / .i fey i hav i b e lg es id i r . B e ı a t , f e r m a n , m e n ş u r gib i b e l g e l e r d e s ö z e k â ğ ıd ın b i r a z alt k ı s m ı n d a n b a ş la n ı r yan i ilk sa t ı r ile k a ğ ı d ın üst k en a r ı a r a s ı n d a o ld u k ç a bo l b i r s ah a kal ır . Ş a i r i n , beyaz, d ed iğ i k ıs ım b u r a s ıd ı r . B e y a z s ö z ü d e b ı ı c i n s v e s ik a la r ın b e y a z k â ğ ıd a y az ı in n ı sm d a n i l e ı i d i r , İşte b e ı a t m e tn in i k end is i y ü z , tu ğ r a n ın b u lu n d u ğ u s ah a da a l ın te lâk k i ed i l iy o r . T u ğ r a d a b u a l ın d a k a ş gib i d ü ş ü n ü lm e k te d i r , r ı ı ğ r a n ın .sol t a r a f ın d a b u lu n a n iki k a v s e y an i lı a lkaya b e y z e d e n i r ki ş a i r l e r b u n la r ı b e n z e r l ik do la y ı s ıy la k aş a v e y a k ıv r ım ın a te şb ih e d e i l e r . N iş a n k e l im e s i b e r a t a n l a m ı n a g e l m e k t e d i r . N işan d e n m e s in in seb eb i p a d i ş a h ın im zas ın ın ni şanı y an i a lâm e t i o lm a s ın d a n d ı r . Bey i tte b e ra t , n işun , p ad i şa h v e h ü s n , b e y a z , k a ş , h a lk a k e l im e le r iy l e t e n as ü p sana t ı y a p ı lm ı ş t ı r . )
81
(13)F â’ilâtün Fâ'ilâtiin Fâ’ilâtün F â’ilün
_ + -
1 ’Işk tasın çım adan âh ü nganunıdur benlim Söylenen dillerde şimdi dâsiîâm ıındıır bcnüın
2 Ben nice şerh eyleyeni dil derdini dil dâra kim Şem gibi tu tu şan evvel zebânum dur benüm
3 Sublıa deh tâk-ı zebercedde yanan kındîlde Zâhir olan şu 'le-i sûz-ı niliânum dur bcnüın
4 Bir per-i'peyker hayalîn her gice teshir içün Ülker Indüren dü çeşni i düı-fişânunıdur benüm
5 H ar sanm an K â'be i kûyı m ugaylânın kim ol Yâ gü l'i ter yâ sem en yâ ergavânum dıır beniim
6 Nergisün sihriyle bir baıan yağar yüzüm de kim Lâle vü nesrin biter bu za 'ferânum dur benüm
7 Cân-ı A h m ed ’den yaratm ış cismüri can aferfnOl bu m anîden dimişdür sana câıum ıdur benüm
82
(13)1. A ş k tasınr çınlacan b e n im iiğlayıp, in ley is im d ir . SinKİi d i l le rde s ö y le n e n d e “ g e n e ”
b e n i m h ik â yen ıd i r .2. G ö n lü m ü almış o la n o sevgiye gönül deıd in i nasıl aç ıklayayım ki m u m gibi tu tuşup
y a n a r ö n c c d i l im d i r . (S a i r , kend in i b i r m u m g ib i ta.«;avvur e d e r e k “ m u n u l a nas ıl ü n c e dil d e n e n liıil k ıs ım y a n a rs a b e n i m d e d i l im y a n d ığ ı için d e r d i m i a n l a t a m ıy o r u m , v ey a scv j j i l iden d i l im y a n d ı , g ü n lü m ü n d e rd in i ağ7.nna nasıl a l a y m ı " d e m e k is t iyor . )
3 . S a b a h la r a k a d a r şıı z e b e r c e d k u b b e d e yu n an k an d i ld e g ö r ü n e n şey b e n i m gİ7İi y a n ı ş ın ım a l e v l e n d i r , ( / . c b e r c c d , a ç ık yeşil renk l i ve k ıy m e t l i b i r ta ş o lu p g ö k m a n a s ın a k u l l a n ı l ım ş t ı ı . T â k . k e m e r k u b b e d e m e k t i r . )
4 . Per i yiİ7İü b i r gii7;elin hay a l in i e l e g e ç i r m e k iç in , ü lk c r ‘ 'yıldız.ları g ib i g ( '7 .y aş lan ' ' d i l k en , b e n i m o in c i le r s a ç a n iki gö7,ımKİİir, ( P e ıv i n veya vSiireyya d a d e n e n Ü lk e r , yedi y ı ld ız d a n m e y d a n a g e l m i ş b i r y ı l d ı / küme.s id ir. R d cb iy a l la g e r d a n l ığ a v e inci d iz is ine bo!i7.etiliı . Ü lk e r i n d i r m e k , gör .yaş ı d ö k m e k te n k in a y e d i r . )
5. Sevgilinin K a 'be gibi olan.sokağındaki mugaylan la r ı diken sanmayın ; onla r ben im ya iaxe g(ilünı, ya yasemeninı ya da ergavanund ır . (M ugayla n , deve dikeni dem ek ti r .) Sevgilinin so k a ğına verilen önem oran ın K a’be'ye, dikenlerinin de çiçeklere benzetilmesiyle anlatı lıyor . Beyitte d iken ve çiçeklerle tezat gösteriliyor.
6 . O sev g i l in in n e r g i s e " b e n z e y e n g ö z l e r i n i n " .sihriyle y ü z ü m e b i r y a ğ m u r y ağ ıy o r “ bu y a ğ m u r u n f e y z i y l e " lâle v e nes r in ç içek le r i b it iy o r ; işte b u n la r y ü z ü m d e b e n im saf- r a n ı m d ı r . ( Y ü z ü m e y a ğ n n ı r y a ğ ı y o r ifades i g ö / .y a ş l a r m d a n k in a y e d i r . B u r a d a sev g i l in in g ö z ü n ü n k a n d ö k ü c ü vasf ı a n la t ı l ıy o r . Bu kan d ö k ü c ü o l a n g ö z , â ş ığ ın g ö z l e r in d e n kanl ı y a ş la r ın a k n ı a s m a se b e p o lu y o r . Bu y a ş la r r en k i t ib ar iy le lâle ve n e s r in p ih i k ı rm ız ı ç i ç e k le r ş ek l in d e ta s a v v u r ed i l iy o r . B u n la r y ü z ü n ü s tü n d e b u l u n d u ğ u için âş ık “ bu n la r , b e n i m s a l r a n ın ı g ib i g ö r ü r ü m " d e m e k is tiyor .
7 . C a n y a r a l a n “ A l l a h " s e n in c i sm in i , va r l ığ ın ı A h m e d ' i n cü n ın d a n y a r a tm ış t ı r . Şai- l i n . s a n a b e n i m c a m ın d ı r d e m e s i b u y ü z d e n d i r .
83
( 14)
F e'ilâtün Fe’ilâtün Fe’ilâtün Fe'iiün + + ------- I + + --------- / + + --------- / + + —
1 Sanem â san ına ki senden usanam gelmez İsen Şeın 'veş bezııı-i hayâiünde yananı gelmez isen
2 Bir iki gün bu gönül lıastasın eğlemek iı,'ün Künc-i hasretde gam ım yâr idinem gelmez isen
3 Nice sevdada kaletn gibi kalam zülITın içün Yüzüm üzre gözü yaşlu sürünen gelmez isen
4 Korkum oldur ki gam undan yakam ı çak ideyin Nâr-ı hasretle diyarını yakanı gelmez isen
5 Bu gönül m urgına uyup usadum gam kafesin Uçam uş cennet i kûyunda konam gelmez isen
6 DÜ-i A hm ed gibi gam sengi ile m ecrûh olayın Y âd'i lâ 'lünle kızıl kana yunam gelmez isen
84
1. E y ta p ı la s ı güze l ! G e lm e z s e n s e n d e n u s a n a c a ğ ım ı s a n m a . E ğ e r g e l m e z s e n h a y a l i n in m e c l i s im le m u m g ib i y .anacağım .
2 . E ğ e r g e l m e y e c e k o lu r s a n h a s r e l k ö ş e s in d e g am ın ı sevg il i y e r i n e k o y u p b u g ö nü l h a s ta s ın ı o y a l a y a y ım “ a y a l a y a c a ğ ı m " .
3. E ğ e r g e l m c / s e n u z u n s aç la r ın iç in n ic e se v d a la r ç e k ip k a l e m g ib i g ö z lü y aş l ı o l a r a k y ü z ü s lü s ü r ü n e c e ğ i m . ( K a le m in y ü z ü n ü n y an i u c u n u n yaz ı y a z m a k için kâğ ı t ü z e r in d e d u r m a s ı , y e r d e s ü r ü n m e k g ib i d ü ş ü n ü lm ü ş tü r . G ö z y a ş ın d a n m a k sa t d a y a z d ığ ı y a z ı l a r d ı r . K a le m in k en d is i d e âş ık y e t in d e k u l lan ı lm ış t ı r . ScvcJa. ç<'>k s iy a h an l a ın ın ad ır . S a ç m re n g i d c s iy a h o k lu ğ u için b u r a d a k a l e m ile b i r l ik te k e l im e o y u n u y ap ı lm ı ş t ı r . K a le m v e kii lam a r a s ın d a d a c in a s sana t ı v a r d ı r . )
4 . K o r k u m o d u r k i g a m ı n d a n d o l a y ı y a k a m ı y ı r t a c a ğ ı m . G e l m e z s e n h a s r e t a t e ş iy le o t u r d u ğ u n y e r i y a k ı p a t e ş l e r e v e r e c e ğ i m . ,
5 . Bu gö n ü l k u ş u n a u y u p g a m ka fc s in t k ı r d ı m ; e ğ e r g e l m e z s e n u ç a c a k v e c e n n e t g ib i o l a n m a h a l l e n e g e l ip k o n a c a ğ ım .
6 . E ğ e r g e l m e z s e n . A h m e d ' i n ka lb i g ib i g a m taşı ile y a r a l a n a c a k v e d u d a ğ ın ı h a t ı r l a y a r a k kızıl k a n la ra b u la n a c a ğ ı m . (K ız ı l k a n s ö z ü , d u d a ğ ı n k ı rm ız ı l ığ ı d o la y ı s ıy la ku l la - y ı lm tş l ı r . Dil v e g a m i l e s e n g , m e c r û h v e lâl, kız ıl kan a r a s ı n d a t e n a s ü p sana t ı v a rd ı r . G a z e l , k o n u b ir l iğ i c ih e l iy le , y e k â h e n g ad ı ve r i len g a z e l e g ü z e l b i r ö r n e k t i r . )
(14)
85
(15)
F â'ilâ tü ıı F â’ilâtüıı Fâ’ilâtün Fâ'ilün — + ------/ — + ------- / — + ------- / — + —
1 Â rızun arz it güle giilşeııcle zîbâlanm asun Sorve göster kaddtiııi nâz ile ra 'nâlann ıasın
2 R efk ıl cânâ cemâl-i dll-fürûzııııdan nikâb Gün yüzün âyînesin görsün rnücellâianmasiin
3 Kıl m ukavves kaşlarım lârf-ı külâhundan ayan Gurre-i nıeh şekl-i ebrıısıııa garrâlaıım asun
4 Züifı zencîrinde dil dîvânedür şol dil-berün Tolaşup bâd-ı sabâ zülfine şeydâlanm asım
5 Sür rakibi revza-i kuyundan ey lıüri-likâ Bâg'I cennetdür anı kâlir tem âşâlanm asnn
6 Bülbül-i kudsi gibi nıcdh ider A hm ed haddünî Lâleler nâzüglenip güller m uttarrâlannıasun
86
I . E y sevgi li ! Yaıınğını g ü l e a rz e l , g n s ic r d e gü l bıı lıçes imic g ü z e l l i k iık liasıtıa kalkış - n tn s ın ; hoyıı ın ı tla s e iv iy c g ö s te r ki “ b o y u n ım yü k s ek l iğ i i l e " n a / la n n u ı s ın . (S evg i l in in yi iı ıağ ın ın g ü ld e n , b o y u n u n d a s c lv in in k in d e n d a h a g i i / e l v e d a h a y ü k s e k o ld u ğ u aıılaH- l ıy o r . S c lv jn in itu7.li o lu ş u s a ğ a - s o la a ğ ı r a ğ n ' fa llan ıııas ından k in a y e d i r . An?, v e a r ? . a r a s ın d a cii)â.s-ı ııâkıs, â n / . , gü l g ii lş cn ile scı v , k a d , n a ? ar:tsnxl:ı d a t e n a s ü p sana l ı v a r d ı r . )
2 F.y c a n gibi a7.i?. o l a n sevgi li ! O g ö n ü l l e r i t u t u ş t u r u p yakarı c e rn a l in d c n p eç ey i k a l d ı r a l ; g i ineş , ay n a y ı an d ı ıa ı ı , ay n a g ib i paı lak o la n y ü z ü n ü g ö r s ü n d e p a ı la k l ık dav a s ın - tla buk ınn ıas ı ı ı , ( ( ’en ıâ l y ü z g üze l l iğ i d e m e k o lu p p a t l ak l ık v e t e m iz l ik c ih e t iy le güne!j v c ay ı lan üs iü ıı tu td l ı ıy o r , !?ıı b ey i t le d e t e n a s ü p sana l ı »vardır .)
3 . Y a y g ib i o la n k aş la r ın ı s e r p u ş u n u n , haijlığinifi k e n a r ı n d a n g ö s t e r ki y en i a y . kaş ş e k l i n d e o lm a s ıy la ö v ü n m e s i n . (O ı ı r r c . ay ın ilk g ü n ü o k lu ğ u iç in gu r r e - i n ıc h te rk ib in i y e n i ay şe k l in d e d e ç e v i r m e y i u y g u n b u ld u k . )
4. G ö n ü l , o g ö n ü l a l ic in in u zu n s a ç l a ı ı m n z inc i r ine bag lan ıı ıı ş b i r d iv a n e d i r , s a b a h l e y in c.sen o la t i f r ü z g â r , o sa ç l a ra d o la ş ıp d a d e l i l ik e t m e s in . ( S a ç l a r ın z.encire b e n z e t i l m e s i u zu n lu ğ u v c ö r g ü lü o lu ş u y la a l âk a l ıd ı r . D e l i le r z in c i r e v u r u ld u ğ u iç in ş a i r te dav i y o lu y l a d iv a n e ke l in te s in i k u l l an ıy o r . B ey i tle z.ülf, z i n c i r v c d iv a n e k e l im e le r iy l e t e n a s ü p s a n a d y a p ı lm ı ş t ı r . )
5. l î y hiiri y ü z lü güze l ! R ak ib i b e n i m için b a h ç e gibi o la n m a h a l l e n d e n s ü r . d e f e t ; o ras ı c c n n e i bahçesi h ü k m ü n d e d i r ; k a l l r .sey retmes in . (R ak ip , â ş ığ jn d ü ş m a n ı o k k ıg u için â ş ık (arai ' ından k a l iy y e n s ev i lm ez ; b u y ü z d e n o n a h a z a n kaf i r s ıfat ı b il e ve r i l i r . K a l l r y a ni A l l a h ' ı n b ir l iğ in i k ab u l e t m e y e n kişi, c e n n c te g i r e m e y e c e ğ i için ş a i r , o n u n c e n n e t g i bi te lak k i ed i len sev g i l in in m a h a l l e s in d e n k o v u lm as ın ı ist iyor , R a v z a , lu'ıri, b a ğ v e c e n ne t a r a s ı n d a t e n a s ü p ; k a f i r ile h û r i a r a s ı n d a d a leza t sana t ı v a r d ı r . )
6 . A h i i ı ed , s en in l û T i a n d ı r a n d u d a ğ ı n ı k u d s î b ü lb ü l g ib i m e d h e d e r . “ B unu g ö r ü p d e " lâ le l e r naz ik l ik , g ü l l e r d e ta ze l ik g ö s t e r m e y e k a lk m a s ın l a r . ( K u d s î b ü lb ü l d e n m a k sa t . g ü lü m e d h e d e n b ü lbü l d e m e k t i r . S ev g i l iy i m e d h e d e n g a z e l , g ö r ü ld ü ğ ü g ib i o n u b a ş k a u n s u r la r l a m u k a y e s e e d iy o r . § i i r d e se v g i l iy e g en e l b i r b a k ı ş v c d o la y ı s ıy la k on u b i r l iğ i v a r d en e b i l i r . Bu y ü z d e n ş ii r , y e k â h e n ş g az e le gü ze l b i r ö r n e k t i r . )
(15)
87
Fâ'ilâtün r â ’ilâtim F â’iİâlüıı FaMlatün— + -------- / - + -----------/ — + -----------
1 M urg -1 cana tır-i gam zenden perü bgl eylcdün
Halka-i zülfün hayâlin ana halhal eyledün2 Balîi'-ı ışkunda çekiip alm ağa gönlüm zevrakın
Desl-i cevrünle lıam-ı zülluni çengal eyledün3Yâ cenıâlün cimidür zülfün k ’anı zeyıı itmeğe
İçine bir nokta kodun adını hâl eyledün4 Â h kim hâ iün gibi i^ahlum siyeh-hâ l i t ınefc
H âke sa ld ım zülfüni ö m ıüm i pâ-raâl ey ledün5 N âzdan bir nâm e yazdım kim anım her harfini
 şık 'i bî-çarene m cnşûr-ı ikbal eyledün
(16)
88
1. Ry sevgil i! r ' a ı ı k u ş u n a , y an b ak ı ş ın ın o k la r ın ı kana l ; U7.ııı> s a ç h ı ı ın m h a lkasm ıı ı hay a l in i <lc ay a k b i iex iğ i yap t ın . ( C a n . k u ş a ; p a ın z c . cıkn; b cn z c l i l n ı i ş . S a i t . s c v g i t i ) c h it a lı cn “ S e n hen in ı c a n ı m a b ak ıs ın la o k -geçi ıt li ı t . y a r a l a d n ı , s a ç ın ın bük li inuin i i d ü ş ü n m e y i d o b a n a a y a k b i l ez iğ i yap l ın ; Y an i sn ç ın n ı b ü k lü m ü ile b en i e s i r e t l i n ” d e m e k isliy o r . H a lk a v e hallıal k e l im e le r i sana ll ı ku i lan ı lm ış t ı r . H a lh a l , k ad ın la ı ın siis o la rak aVak- i a n n a b ağ lad ık la r ı b i l ez ik t i r . M ü r g , p e r ü bâ l v e h a lk a , /.üll' , ha lha l k e l im e le r iy l e teııa- sii|> sana t ı ya|>ılmış lı r .)
2 . G ö i i l ü m i in k a l ı ğ ı m a ş k ın ın d e n iz in d e n çe k ip a l m a k iç in , ez iyci el in le s aç ın ın k ıv r ı m ın ı çe n g e l y a p l ın , çcıi| iı;l gib i k ı ı l landm . ( A ş k . den ize : G ö n ü l k ay ığ a ; c e v r tle e le b e n z e t i lm iş . S e v g i l i , k e n d i n e UKulmuş o la n fış ığm g ö n lü n ü a lm a k i s l i y o r a m a bu d e f a ottn s aç ı ın ii k ıv r ım ıy la b a ğ l ıy o i . Y an i g ö n lü n ü a l m a k i s te rk en k e n d i n e âş ık e d i y o r . G ö n ü l a l m a k , h e m b i l inen m a n a l ıem k ı n l a t m a k an l a n ın ıd a d ı r . lU ırada le v r iye l i o la r a k kull a - n ı lm ış l ı r . D ig c r m a n a s ı d a âş ık e tı ııek d e m e k t i r . B ah r vc z e v ra k il e h a m , zül! ' v e çe n g a l k e l im e le r in d e m ü ıâ a l - i n az ı r sanat ı v a rd ı r .
3 . 1'7 sevgil i! Y ü z ü n ü n iki y an ın d a n s a i k a n ıızun sa ç l a r ın ın bi ik lünii i “ i r i le s i" c e m â lin in c in( li a r li d ir . O nıı sü s l e m e k m a k s a d ıy la iç ine biı n o k la k o y d u n ; o n o k ta y a d a b en ad ın ı vcrc iin. ( ( . 'cmal , y ü z g ü ze l l i ğ id i r . Ş a i r , d iv a n ş i i r i n d e se v g i l in in y ü z ü n e iki y a n d a n clnkü len saç b u k le le r in in , k ıv r ık l ığ ı c i iı e liy te esk i y a / ı d a k i c im “ yan i ce h a r d " h a ıH n e ; bc ıı in ı d e siyai ılığı i t ib a r iy le n o k la y a b e n z e l i lm e s in d e n islil 'ade e d e r e k ke l im e o y u n la r ı
y ap ıy o r .Bu te lâ k iy e g ö r e s a ç lüle.si, c e m a l k e l im e s in in c i m ' i “ c e l ı a r l l " g ib i l a s a v v u r ed i li
y o r , yan i o n a b e n z e l i l iy o t . (.’i ı n ' s i z o la n y an i c i m ' s i z y a z ı la n c e m â l k e l im e s i , nas ıl eks ik k a l ı r sa v e y a c i m , c e ın â l ' i nas ıl l a m u m l a r s a , c i ı n ' e b e n z e y e n s a ç lü les i d e o şe k i ld e ce - m a l ’i y an i y ü z güze ll iğ in i t a m am la r : o n u n g ü ze l l iğ in e güze ll ik k a la r . Bu saç lü les in i s ü s le m e k iç in iç ine k o n a n n o k ta d a s iyah l ığ ı d o la y ı s ıy la s iy ah b ir h e n (a s a v v u r ed i l iy o r . Y an i d a h a k ıs ac a , y ü zü ç e v re le y e n saç lüles i ile iç inde noklft gib i d u r a n b e n y ü z g ü z e l l i ğ in i a r t t ı r m a k la d ı r . Y ü z g ü ze l l i ğ in in b u ı ı la r s ız ek s ik o la cağ ı d ü ş ü n ü lü y o r . .Şairin t a h a y y ü l e t t iğ i m a n z a r a rea l i l ey e u y g u n d u r . H a k ik a te n d e c im h a r l i g ib i k ıv r ık o la n saç lü les iy le iç inde k a lan b e n . y ü z güze ll iğ in i ( am a ın lay an unsurla rr ian o ld u ğ u n d a şüplıe yok i ı ı r . )
4 . A b ki . b ah t t ım b e n i m g ib i siyalıl-atmak y an i k a r a t m a k için u z u n s a ç l a ı ı m to p ra ğ a s a ld ın v e ö m r ü m ü a y a k la r a ld ın ; h a y a t ım ı ç iğ n e d in . ( S evg i l in in sa ç l a r ın a lu tk n n o la n â ş ık , hu saç l a r ın k ıv r ık o l a n li cuna asılı te lak k i ed i l i r . B u na g ö r e y e ı d e o la n s aç la r , â ş ı ğ ın ö m r ü n ü a y a k la r aU ın a a l ı y o r m u ş g ib i d ü ş ü n ü lü y o r . S aç y e r e sa l ın ınca o n a asılı o la n âş ık d a a y a k la r a l tında k a l ıp ç i ğ n e n iy o r . S a ç m y e r e s a l ı n m as ı â ş ığ ın b ah t ın ın , sev g i l in in b en i g ib i s iy a h o lm a s ın a yol aç l ığ ı için b e y i t t e h ü sn i l a ' l î l s an a l ı v a rd ı r . )
.S. “ A.^ığ ına" içi n a z d a n ib a re t b i r n ıek i ı ıp y a z d ın vc o n u n tı er h a i l in i za v a l l ı â ş ığ ın a bah t ve ikba l m e n ş u r u y a p l ın . (MenşCır. p ad işa h t a r a l ı n d a n v e z i i l ik , b ey le rb ey i l ik veya . serdar lığa g e t i r i l en k im se n in lay iu in i b i l d i r e n fe r ınan ın ad ıd ı r . Bir k im se n in de rec es in i a r t t ı r a r a k y ü c e i tm c k o n u n iç in ı n e m n u n iy e l i n u ic ib b i r ş ey d i r . S evg il i d e âş ık ta ra f ın d an y a z ı l a n m e k tu p la y ü cc l l i l i rk en a y r ı c a o n u . n az ı ıa ta h a m m ü l e t m e vaz i fe s iy le y ü k ü m l ü
k ı l ı y o r . S evg il i m e k l u p y a z m a k l a b i r b a k ı m a â ş ;ğ a e z iy e t e d i y o ı d e m e k t i r . Ç ü ı ı k t i d e v a m l ı n a z e d e n sevg il i z a t e n â ş ı ğ ı n a ez iye l t; d iy or d e ı n e k l i r . H e l e n a z d a n i b a r e t bil m e k t u p S ş ıga c e f a l a r ı n e n k ö t ü s ü n ü y a p ı n ık d e m e k t i r . S evg il i g ı ı y a â ş ı ğ a i l t i f a t e d e r m i ş g ib i g ö r ü n i i ı k e n a k s i n i y a p ı y o r . N a z n a m e , y a z m a k v e h a r f k e l im e le r iy i e t e n a s ü p s a n a t ı g ö . s t e r i lm i ş t i ı .)
(16)
89
6 Paım ağuııda hâıne-i dür-barunı gören didi Bu ne tülidüı kitn ana sim den bal eyledim
7 Sâkıyâ devr ehline sunup visalim cârnını A h m ed ’e geldükçe sağar niçün ihmâl eyledi'm,
90
6 . Senin p a r m a ğ ın d a in c i le r s a ç a n yan i inci gibi kıyıı>etli s ö z le r y a z a n k ü le m in i g ö r e n l e r “ Bu nasıl b i r d u d u k u şu ki o n a g ü m ü ş te n k a n a d y a p m ı ş s ı n ” d e d i le r . ( İn c i le r saT ç a n k a l e m d u d u k u ş u n a , ka l em i tu t a n et d e g i in ıü ş ’e benz e l t in i i ş t i r . )
7 . E y içki s u n a n güze l ! M ec l is te s ı r a y l a i ç en le re k a v u ş m a k a d e h in i s ım d u g u n h a l d i s ı r a A h m e d ' e g e l in c e o n u n iç in ih m al e l lin . ( E s k id e n içki m e c l i s l e r in d e b i r le k k a d e h l i v e s ı r a y l a iç ili r v e k a d e h in .b ö y le e ld e n e le d o la ş m a s ın a d e v r d en i l i rd i . B u r a d a d e v r ehlii, vSirayla iç e n le r a n l a m ı n d a k u l lan ı lm ış t ı r . Ş a i r , sev g i l in in b a ş k a l a r ın a il tifa t e t m e s in e m u r
k ab i l k e n d i s i n i n i h m a l e u ğ r a d ı ğ m ı a n l a t m a k i s l i y o r . )
91
(1 7 )
M ef’ûlü F â’ilâtü M efâ’îlü F â’ilüıı ------- + / — -h — + / + --------- I ~ —
1 Ey âfıtâb-ı ta l’ atünc sâye-bân kaşım Çekmiş berât-ı hüsnCıııe m üşgîn nişâıı kaşım
2' A y-ü güneş ccınalüııe secde-itse tan mı kini Sen kıble-i cihânsınu nıilırâb-ı cân kaşun
3 Gün gibi topı göklere ağdı gıızelligün iMeydân-ı hüsnde sunalı savlecan kaşun
4 p z a d u p ayağını günniş la luda yatın pevr-i kam erde devlet ile kanı-rân kaşun
5 to p ra ğ a düşıniş ok gibi hâki göntilleri Üş gûşe-i kem anla dirüt dil-sitân kaşım
92
1. Ry yüzi inüi ) giiııcijiııc yan i g i i n r ş gi^^i paı lak o l a n y ü z ü n e kaş la r ı g ö lg e l ik o l a » seV- gi l i! K aş ın , g ü ze l l iğ in in l>cralnuı ıııiskiı-. . I ' i r n işan ç e k m iş l i r . ( Y ü z , pa r lak l ığ ı il ibar iy c g ü n e ş e ; kadılar d a g ö lg e l iğ e h c n / o ü l ' r e f . ka-vlann, b c r a l g ib i o l a n y ü z g ü ze l l i ğ in in üs- (üncie. m i s k g ib i s iy a h b i r niijaııı a ı - l ı r d ı g ı an l a l ı lm ak i s t e n iy o r . N iş a n , rcrni iin , b e r |u v e m e n ş u r g ib i r e s m i y a z ı la r üzc r inJ î - pad . ■ Inıı im zas ı makiiııiüicla o l m a k ü z e r e tıığıia d a d e n i l e n a l â m e t in ad ıd ı r . Ş a i r l e r d e yüz.it' ; g ü ze l l iğ in i b e ra ta b e n z e t i r l e r . Be ra t , b i r v^- zil ' eye , b i r h iz n ıe t c (ay in ed i len v ey a b i r işle v az i fe le n d ir i l en k i ş iy e ve r i len v es ik a d ı r . Yani sevgil in in el inde y ü z güzelliğinin berat ı o lduğu ta savvur edi liyor , t->ylc o lunca kaşlı^r (la y ü z ü n ü s tü n d e bul ımdvığu için b i r n işan g ib i d ü ş ü n ü lü y o r , S iy a t ı kaş . r e n g i i t ib ar iy le m isk i a n d ı r d ığ ın d a n m isk s ıla tiy le an ı l ıy o r . A l l t a b , s âyab â ı ı , l a l ' a t , kaş . ınüşi_in, h ü s n ; V ckmiş . b e r a t , n i ş â » k e l im e le r iy l e z e n g in b i r t e n a s ü p sanat ı y ap ıh n ı ş t ı r ,
2 . A y la g ü n e ş s e n in y ü z ü n ü n g ü ze l l i ğ in e s e c d e e tse b u n d a şa ş ı l a c a k ne v a t ; s en c i h a n ın k ıb l e s is in . kaş ın d a c a n ın m i h r a b ı , (S ev g i l in in yü zü ay ve g ü n e ş e b enz c t i l d iğ i için ay n ı k c l im e le ıd c n isliTacle e d i le r e k , y ü z ü n , ay v e g ü n e ş le n d a h a p a r l a k o ld u ğ u iler i sü ı r ü le re k m ü b a lâ ğ a y ap ı l ıy o r . A ynı n ıü bâ lâ ik inci m ı s r a d a d a n ie vcuU ur, A y ve g ü n e ş p a r lak l ık v as ı l l a r ım ; k ıb le v e m i h r a b d a d i n î u n s u r la r ı k e m a l d e r e c e s in d e g ö s te r e n timsoi- İcrı lir , İdea l izm i b e n i m s e y e n e d e b iy a t ı m ız d a ş a i r l e r im iz in bn lip n ı i ib â l â ğ a la n n o rm a l k a i ş ı l a d ı k l a n n ı g ö r ü y o r u z , A y , g ü n e ş , c e m a l , k a ş , s c c d c , k ıb le , m i h r a p k e l im e le r iy l e t e n a s ü p sana t ı ya p ı lm ı ş l ı r . )
3. K a ş ın , g ü ze l l ik m e y d a n ın ı n ç e v g a n ı o la l ı h e r i g ü ze l l i ğ in in to p u g ö k le r e y ük s ek i i . (S ev g i l in in kaşı eğ r i l iğ i c ih e t i y l e g ü y ıı ç c v g a n adl ı o y u n d a ç e v g a n d e n e n d e y n e ğ c b e n ze t i l iy o r . G ü z e l l ik m e y d a n ın d a n m a k sa t y ü z d ü r . )
4 . A y d e v r i n d e d e v le t l e , yan i u lu lu k la m u r a d ın a u la şa n k a ş ın g ü m ü ş ta h t ta ayağ ın ı u z a tm ı ş y a t ıy o r . ( “ A y d e v r i " s ö z ü y le a y ı n b e d i r , yan i d< 'kınay hal i ve do la y ı s ıy la şcv- g lü ı ı in y ü z ü k a s d ed i l ıu i ş t i r . G ü m ü ş ta h t ise sev g i l in in a ln ıd ı r . K a ş l a r b u r a d a a y a k la r ın ı u z a tm ı ş v e y a t ıy o r m u ş gibi d ü ş ü n ü lm ü ş tü r . )
Cski y ı l d ız b i l g in le r i , o z a m a n iç in b i l in e n y ed i g e z e g e n in h e r b i r i n in b in e r yıl d e v i r , y an i ö m ü r s ü r d ü ğ ü n e ; altı y ı ld ız ın d e v r in in g e ç ip , yed inc i y ı l d ız o l a n a y ' m d e v r i iç inde b u k ın d ı ıg u m u z a in a n ı r la rd ı . İlk d e v r i Z u h a l d e v r i d i r ki H z . Â d e m ile ba ş la m ış t ı r . İçinde b u l u n d u ğ u m u z d e v i r d e s o n d e v i r o lu p , H z . M u h a m m e d ' i n d e v r i d i r . A h i r z a m a n o la n bu d e v i r d e b i r ç o k İ lm e le r , k a r ı ş ık l ık l a r ç ı k a c a k v e n ih ayet k ıy a m e t k o p a c a k t ı r . B u n a ay d e v r i n in ll tnes i ‘ ' (Itııc-i d e v r - i k a m e r ' ’ d e n i r , Ç ai r le r d ev r - i k a m e r ile d a l ıa ç o k bu fi tney e iş a re t e tm iş le r d i r , I3u n tn cn i ı ı s eb eb i i se sev g i l in in y ü z ü , kaş ı v ey a ayv,T tü y le r id i r . Ç ü n k ü b u n la r g ö r ü n d ü ğ ü z a m a n â ş ık l a r a r a s ı n d a fitne ç ık ar . Bu b ey i t te d c sev g i l in in z a te n eğ r i o la n k aç ın ın fi tne k o p a r d ı ğ ın a işare t v a rd ı r . Ş a i r , b u fitne d<)ıicmin<le ar t ık sev g i l in in h ü k ü m s ü r d ü ğ ü n ü , h e r ş e y in u n u n isteği d o ğ r u l t u s u n d a c e r e y a n e tt iğ in i s ö y lü y o r , )
5 . F.y sevgil i! G ö n ü l alıcı k a ş ın t o p r a ğ a d ü ş m ü ş ve o k g ib i “ m ü t e v a z i ” o l a n gön ü l le -l i , b a k işte y a y ın ııcııvla (o p la m ak ta , ( H â k i , t o p ı a ğ a m e n s u p d e m e k ise d c b u r a d a “ top- l a ğ a d ü ş m ü ş " iba res i d ah a u y g u n g ö r ü lm ü ş t ü r , ik inci m ı s ra d a kaş , y a y u c u n a b e n z e t i l m e k le b i r l ik le AdcIa kaş ile y a y ay r ı ş c y l c ım i ş g ib i g ö s le ıü ın i ş l i r . H a k ik a i te sev g i l in in â . v k l a n n ı , k a ş ın ın u c u y la kondinc; bağ ladıi ;ı an l a t ı lm a k ta d ı r . )
(17)
93
6 Alnunla gam zenün dile yüz dürlü remzi var Hâcİbdürür k 'o lu r arada tercenıân kaşun
7 Fitneyle şûh çeşmuni şagird idinınese Virmezdi an a İcendü yanında dükân kaşun
8 San kıldı devr i câm a işâret hilâl-i’id Çün kim lebüne eyledi remz-i nilıân kaşun
9 Sayd itm ek içün A h m ed ’i şayyad-ı gam zene Virmiş kem end zülfün ü sunm ış kem ân kaşun
94
6 . A ln ın ile g a m z e n in g ön ii le y ü z türi ii i şare ti v a r ; kiişın i se p e r d e c i o ld u ğ u iç in a r a d a te r c ü m a n d ı r . ( S ev g i l in in a ln ın ın v e g a i t u e s i n i n âş ığ ın g ö n lü n e yap t ığ ı iş a re t le r in an laş ı- Unnan ıa sı ü z e r i n e kaş a r a y a g i re re k t e r c ü m a n l ık y a p m a k ta d ı r . H â c i b , b i r e m r i y e r in e g e t i r e n k im s e o lu p b ü y ü k b ir k im se y i g ö r m e y e g e l e n le re a rac ı o lu r . B u r a d a d a ö y le d i r .
K a ş . a lm ile g a m z e a r a s ın d ad ı r .7 . K aş ın , e ğ e r n i n e y o lu y la şulı gözü ı iü ç ı r a k o la r a k a l m a s a y d ı , e l d e e tm e s e y d i k en d i
y a n ı n d a o n a d ü k k â n v e r m e z d i y an i a ç m a z d ı . ( D ü k k a n k e l im e s i şekil d o la y ı s ıy la g ö z y e r in de k u l lan ı lm ış . A y ı n . a g ö z l e r in m c v c ı ıd iy c t in e fi tne s e b e p g ö s te r i ld iğ i için lıüsn- i t a ’- lil s an a t ı yap ı lm ı ş t ı r . G û y a kaş . ( ' i tnesiyle g ö z ü k a n d ı r m ış v e o r a d a b u lu n m a s ın a m ü s a a d e e tm iş v e d o la y ı s ıy la fitne y a p m a k için ikisi b i r b i r in e y a k ın o lm u ş l a r d ı r . )
8. E y sevgi li ! K a ş ın , d u d a ğ ın a giz li b i r i ş a re t te b u lu n u n c a b a y r a m hi lâ l i , sanki m e c lisle k a d e h in d o la ş t ı r ı lm a s ın a iş a re t e tm iş g ib i o ld u . (K aş v e d u d a k çeşi tli ş e y l e r e b e n z e t i lm i ş l e r s e d e b u r a d a k aş la r ın b i rb i r in e y a k ı n v e d u d a ğ ı n d a kapa l ı b u l t ın m a s ı , g izli k o n u ş m a y a v e s ı r r a işa re t t i r . Beyi ttek i iş a re t , r e m z v e giz li m â n a s ın a g e l e n nil ian k e l im e ler i b u n u a ç ık ç a g ö s t e r i y o r . D ev r - i c â m te rk ib i , içki m e t l i s i n d e k a d e h in e ld e n e le d o la ş t ı r ı l a rak iç i lm es i a n l a m ı n a g e l m e k l e d i r . B a y r a m hilâ li ile b a y r a m ın gel iş i a n la t ı lm ış t ı r . Z i r a h il â lin g ö r ü n m e s i y l e r a m a z a n b i l e r v e b a y r a m baş la r , İçk i i ç e n l e r h il â lin g ö r ü n m e sini h a s r e t l e b e k l e r v e o n u d ev r - i c â m ' a iş a re t s a y a r l a r . B ey i t te , k e l im e le r in y e r l e ş t i r i l m esi b a k ı m ın d a n fa rk l ıl ık v a rd ı r . C â m ile d u d a k , hilâl ile kaş ka rş ı k a r ş ıy a b u lu n u y o r . H i lâ l in c a m a işare ti , k aş ın d u d a ğ a giz li işare ti g ib i d ü ş ü n ü lü y o r . A y r ıc a d u d a ğ ı n c a m 'a , k a ş ın d a l ı i lâ l 'e b e n z e m e le r i ş a i r in us ta l ığ ın ı g ö s te r iy o r . Ki-saca h il â l, k ad e h in d ö n m e s i iç in g iz l ice i ş a r e t e d i y o r : k a ş d a d u d a k l a g iz l i c e g ö r ü ş ü y o r . İ k i n c i m ı s r a i r â d - ı m e s e l h ü k m ü n d e d i r . )
9 . E y .sevgili! A h m e d ' i a v l a m a k iç in , y a n b ak ış ın ın av c ıs ın a u z u n s a ç ın k en ıen d v e r m i ş ; k aş ın d a y ay s u n m u ş . ( G a m z e , y an i s ü z g ü n v e y a y a n b a k ı şa , âş ık la r ı a v l a m a k için u z u n s a ç v e kaş y a r d ı m c ı o lu y o r , b ir i k e m e n d d iğ e r i d e yay s u n u y o r . S a ç m k e m e n d e , kaş ın d a y a y a b enz e t i l d iğ i d ü ş ü n ü lü r s e beyi t d a h a iyi an laş ıl ı r . G ö n ü l l e r i a v l a m a y a saç ile kaş .sebep v e y a v e s i l e o ld u ğ u n a g ö r e b e y i t l e hüsn- i t a ’lil s an a t ı y a p ı lm ı ş t ı r . )
95
(18)
M ef ûlü F â’ilâtü M cfâ’îlii F â’ilüıı-------- + / - + - H - / + ----------- + / _ + _
1 Efkâr-1 ışkım i!e dil-ifgârunaın seniiıı D em ıândeyin ki derde giıiftcuııııam seııün
2 Sevm ek seni günâh ise as züKıme beni Başdan ayağa dek çü guneh-gânm am seııün
3 Serv-i çemen görüp didi âzâde kaddüni Ey kebk-i nâz bende-i reflârurıaın seıuhı
4 Bîmârm öldiirüci dil ü cân! tabîbisin Öldür beni ki derd ile bîm ârunam senüıı
5 Ne mâlısın ki cân alalı M üşteri gözün Bâzâr-ı m ihr içinde harîdârunam senün
6 Turdum kapunda başum a bir gün toğa diyü Gören sanur ki sâye-i dîvârunam senün
7 Ey tâs-ı ışkıma dil ü cân kâbeteyn olan Nerd-i gam ım da hasret ile zârunam senün
8 Yâr A hm ed’i görüp didi ey andelîb-i m est Zârilig eyle durm a ki gül-zârunam şenini
96
(18)1. E y sevgi li ! A şk ın ın dü sii ı ıcesiy lc gö n lü y a ra l ı h i r ac iz lin ; s en in dc ıcü n e tıUulnıuşıım.2 . S en i s e v m e k güna l ı ise hen i s a ç l a r ın a a s . z i r a h a s la n a y a ğ a d e k sen in g ü n a h k â r ı
n ım ; s e n in y ü z ü n d e n günat ık ıl r o lm u ş u m . (Rtl ch î g e l e n e ğ e g o r e sev g i l in in sa ç l a ra d a r a ğ ac ı g ib i ( a s a v v u r e d i l i r . Â ş ı k l a r o r a y a a s ı l ın a k la n k o r k m a d ık la r ı iç in b u r a d a a s m a k fiili k u l l an ı l ıy o r . )
3. Ç im c n ü k le k i s e lv i , s c ıh e s t b iiyümii ş boyıını ı g ö f t i n ce . ey n a z kekl iğ i! .Salma sa l ına y ü r ü y ü ş ü n ü n kö le s iy im dedi . (■‘Ariîdc k a d " ile sevgil in in ıi/rım b o y u kasdcdi lıı iiş li r. İkinci Dtı srada d a sevg il i n a / k ek l iğ i ş ifal ı ile n i t e le n iyo r . B e y in e se lv in in , s ev g i l in in b oy u n a v e k ek l ik g ib i gü ze l y ü r ü y ü ş ü n e güMa eü ig i an la t ı l ıy o r .^B ey i t t e t e n a s ü p sana l ı v a rd ı r . )
4 . S e n . I ıaslasın ı ö ld ü r e n g ö n ü l v e r u h la b ib is in ; gel b en i d e ö ld ü r . Z i r a ben d e sen in t l e rd in l e h a s la y ım . (B ey i t l e i fad e b a k n n ı n d a n te za t va r . Z i r a h iç b i r d o k t o r Iıaslas ını ö l d ü r m e z . Ş ii ri la sa v v u f i m â n a d a n a n l a m a k lâ z ım d ı r . Tımrıya u la ş m a k , o n d a b âk i v e fânî o l m a k l a m ü m k ü n d ü r . Ü i l ü can ta b ib in d e n m a k sa d T a n n ' d ı r . )
5 . f'.y sevgil i! S e n nasıl b i r a y s ı n ki m ü ş te r i o la n g ö z ü n can al al ı b e r i b e n d e m u h a b b e t p a z a r ın d a sen in sa t ın a l ıc ın , y an i m ü ş fe r in o ld u m . (Ş a i r , ay ile M ü ş t e r i g ez e g e n in i le v r i- ye l i o la r a k ku l l an ıy o r . İnanca g ö r e ay sevg il id ir . M üşte r i d e onıı s evm e k t i r . Alalı , M ü ş te r i. b â z â r ve h a r i d â r k e l im e le r iy le (c ı ıa süp sana l ı y a p ı lm ı ş t ı r . )
6 . B aş ım a b i r g ü n g ü n e ş g ib i d o ğ a r s ın d iy e k a p ı n d a d u r d u m ; g ö r e n l e r d e ben i d u v a r ı n ın g ö lg e s i s a n ıy o r l a r .
7 . Ry a ş k m m ta s ına g ö nü l le c a n ın ç i l l e z a r o l d u ğ u güze l ! B en , s e n in g a m ın ın ta v la s ın d a ha.srelini ç e k ip ağ l a y a n “ b i r a ş ı k m ı m ” . (U sk id en ta v la o y n a y a n la r ın h i lck âr t ık y a p m a m a l a r ı için za t la r . h u s u s i b i r las iç inde a t ı l ı rm ış . G ö n ü l ve cıın b i r e r z a r g ib i ta hay y ü l ed i l iy o r . Ç i l l e z a rd a n in a ksa l g ö n ü l v e c a n d ı r . Â şık la v lad a z a r o l a r a k g ö n ü l ile can ın ı o y n u y o r . )
8) S ev g i l i . A h m e d ' i g ö r d ü d e “ ey s a r h o ş , c o ş k u n bü lb ü l! a ğ l a . in le , b e n sen in gül b a l ı ç e n i m " d ed i . (S ev g i l i g ü lb a h ç e s i . âş ık d a o r a d a k i gül için a ğ l a y a n co ş k u n b i r bü lbü l g ib i ( a s a v v u r ed i l iy o r . A n d e l ib - i m e s t , z â n i ı k , g ü l - z â r k e l im e le r iy l e t e n as ü p sanat ı y a p ı lm ı ş t ı r . )
97
( 1 9 )
F â’ilâtün Fâ 'ilâ tün F â’ilâtün Fâ'iiün- + -------- / - + ------------ / - + --------- / - + _
1 Yine ol şâh-ı cihan ebrûlarm a çîn salup Geldi gönlüm mülkini yıkdı yeni âyin salup
2 Saldı zülfin kim şikest ide dil ü cân leşkerin Ehl-i İslâm üstine niderdi bir bl-din salup
3 Din kebûter gönlümi alm ağa zülfin salm asun Murg-ı dest-âm ûzdur ana nider şâh in salup
4 ?ülf-ü hattından su 'â l itdüm didi kim şâh-t Çin ^ z r {der sultân-ı Rûma nâm e-i müşgin salup
5 Zülfi şol nakkâşdür kim suya nakş-i Çîn yazup Manîyi m ât eyledi bir berg-i ınüşg-âgîn salup
6 Ne kerâm et göscerür gör hırka-pûş-ı zülf-i dost O turur ob üzre bir seccade-i müşgîn salup
7 H âli sultân-ı Habeşdür zülfi ferrâşı ana A nberîn çâder tu tupdur bister i nesrîn salup
98
1, o d ü n y a şâtıı y in e kaş la r ın ı ça t ıp yeni b i r usû l k o y a r a k g ö n ü l ü lk e m i yıktı . ( D ü n y a şâ-
h ın d a n in a ksa l s ev g i l id i r . )2- G ö n ü l v e c a n o r d u s u n u k ı r m a k , b r a g ı ın a u ğ r u tm a k iç in , o ıi7.un saç la r ın ı o r ta y a
s a l ıp g ö r e v l e n d i r d i . B öy le b i r d in s iz i I s lâ m h a lk ın ın ü z e r i n e g ö n d e r i p n e l e r n e l e r y a p a r d ı . ( S ev g i l in in s a ç l a r ı , .siyalılıgı y ü z ü n d e n krıfire v e d in s iz e b en z e t i l i r . Bey i t tek i g ö nü l v e c a n ik inci m ı s r a d a n d a a n la ş ı ld ığ ı g ib i İ s lâm halk ı g ib i d ü ş ü n ü lm ü ş tü r . Ş a i r . s e v g i l i n in s a ç ın ın g ü ze l l iğ in i m e d h c d e r k c n . â ş ık l a r ın g ö n lü n ü v e ca n ın ı nasıl cezb e t t iğ in i v e o n l a r a nasıl e z iy e t e t t iğ in i s ö y le m e k is l iy o r . )
3 . O se v g i l iy e sö y le y in , g ü v e r c i n , g ö n l ü m ü e le g e ç i r m e k , y a k a l a m a k iç in saç ın ı sa l ı n a s ın ; z i r a g ö n ü l e l d e d ı ı ın ıa y a a l ı ş m ış b i r k u ş tu r ; o n a şâh in y o l l a y ıp d a n e y a p a c a k ? ( B u b e y i t t e s ev g i l in in saç ı ş â h in e , â ş ık ın g ö n lü d e g ü v e r c in e ben z e t i lm iş t i r . S ev g i l i de
a v c ı d u r u m u n d a d ı r . )4 . S e v g i l iy e saç la r ın ı v e a y v a tü y le r in i s o r d u m ; o d a Ç in şâbı R û m ü lk e s in e m i s k ’fen
b i r m e k t u p y o l l a y ıp ö z ü r d i l i y o r d iy e c e v a p v e r d i . (Ç in şâh ı, g ü z e l l i k ü lk e s in in şâh ı y e - r in d e d i r . B e y a z ten li in s a n l a r ülkesi o l a r a k k a b u l ed i ld iğ i iç in , e d e b iy a t l a R û m v e R û m ü lkesi " y a n i A n a d o l u " y a n a k a n l a m ın a g e l i r . R û m su ltan ı ise ha l “ a y v a tü y l e r i ” y e r i n d e ku l l an ı lm ış t ı r . B u n a g ö r e ş â i r , s e v g i l iy e saç ın ı ve hat lın ı s o r u y o r ; o d a . Ç in ş a h ın ın y a n a ğ ın ü s tü n e m isk te n b i r m e k tu b a b e n z e y e n s aç la r ı y o l l ad ığ ın ı , b u y ü z d e n d e y a n a k ta n ö z ü r d il ed iğ in i s<)ylüyor. K ıs aca Ç i n ş a h ın ın yo l lad ığ ı m i sk renk l i v e ko k u lu s aç la r g ü z e l l i k c ih e t iy le R û m s u l ta n ın d a n , y an i h a t t ’ta n d a h a ü s tü n d ü r . Ö z ü r k e l im e s i bu y ü z d e n k u l l a n d ıy o r . )
5 . S e v g i l in in o u z u n s aç la r ı ö y l e b i r n a k k â ş d ı r ki su ü z e r in d e b i r Ç i n nakş ı ç i z d ik t e n s o n r a m i s k k o k u lu b i r d e y a p r a k k o y u p M â n i ' y i n ıa t et ti , ( S ev g i l in in sa ç ın ın n a k k a ş a b e n z e t i lm e s i y ü z ü z e r i n d e çeşi tli ş e k i l l e r g ö s t e r m e s i , çeşi tli ş e k i l l e r d e b u lu n m a s ı yü zü n - d e n d i r . S u . p a r l ak l ık c ih e t iy le .sevgilinin y ü z ü n d e n kinâj^edir. A y r ı c a s u y a y a p r a k k o y m a k b ir f ık ra y a te lm ih l i r . şö y le ki; D o ğ u d a b i r fel se fe (op luk ığ ı ına g i r m e k is te yen b i r in e c e v a p o l a r a k a ğ z ın a k a d a r su do*u b i r k a d e h g ö n d e r m i ş l e r v e b u n u n la c e m iy e t im i z d o lu d u r d e m e k i s te m iş le r , bu c e m iy e t e g i r m e k is te y en d e m a k s a d ı a n l a m ı ş v e b i r y a p r a k i lâv e s iy l e k ad e h i ger i y o l l a m ı ş v e b ö y le y a p m a k la b e n faz la y e r işgal e t m e m d e m e k is te m iş . M â n i i se Ç in l i m e ş h u r r e s s a m d ı r . B ir in c i m ı s r a d a “ Ç i n n a k ş s “ sö zü b u y ü z d e n k u l l an ı lm ış t ı r . )
6 . Bak! O sev g i l in in (b ir d e rv i ş ) h ı r k a g iy m iş o la n u z u n .saçları nas ıl k c r â m e l g ö s t e r i y o r : M is k te n b i r s c c c â d c s e r ip s u y u n ü z e r i n d e o tu r u y o r . ( “ S u y u n ü z e r i n d e o t u r u y o r ” i r a d es in d en sev g i l in in uzu n s aç l a r ın ın b i r d e r v i ş g ib i d ü ş ü n ü ld ü ğ ü an la ş ı l ı y o r . B u r a d a d a su ü z e r i n d e o t u r m a , s a ç l a r ın , y a n a k ü s tü n d e b u lu n m a s ı , y a n a ğ ın ü.süinc d ü ş m e s i d e m e k t i r . Ş a i r , s aç l a r ın b ö y le y a n a ğ ın ü s tü n d e b u lu n u ş u n u , su ü s tü n d e o t u r m a kerân ie t in i g ö s t e r e n b ir d e r v i ş e b e n z e t iy o r . İmaj g ö z ö n ü n e ge t i r i l i r s e t e şb ih güze l l iğ i d a h a iyi a n la ş ı l ı r . )
7 . O sev g i l in in y ü z ü n d e k i b e n . H a b e ş su l tan ı ; uzu n saç lar ı d a o n u n h iz m e tç i s id i r ki ü s tü n e a n b c r d e n b i r g ö lg e l ik (u tu p ' a l t ın a d a , y a b a n g ü l l e r in d e n y a p ı lm ı ş bir y a t a k s e r m iş . (Ş a i r , s ev g i l in in y ü z ü n d e k i b en i , s iy ah l ığ ı d o la y ıs ıy la H a b e ş su l t a n ın a ; uzu n s a ç l a rını bu s u l ta n ın h i z m e tç i s in e b e n z e tm i ş . Bu h iz m e tç i b e n s u l ta n ın a n n b e r d e n b i r g ö lg e l ik l u l u y o r v c o n u g ü n e ş te n k o r u y o r . Bu a u b e r d e n gö lge l ik saç t ı r . Y a b a n g ü l l e r in d e n y a p ı l m ı ş d ö ş e k d e y a n a k t ı r . )
(19)
8 Sana teşbih olduğm işitcii şflh-ı yâsem en Raks ıırıır bezın-i çenıeıule sâid-i sînıin salııp
9 Ger yavuz göz cicgnıesüıı diısen salın cy scrv-i nâz Boynuna A hm ed kolıııdan heykel-i zen în salup
100
s . YHSctııen dal ı s a n a h cn /c l i lcü ğ in i iş iü iğ i için n c ş ' e s in ı l c n ç c m c n l i k lc g ü m ü ş kolu - ' mı ıi70tıp o y m ın ıak t ı r . ( Y as cm c ı ı , s ev g i l in in gii / .clliğiııe dal ı d a ren k c i ln ' liy ie giimii şc
f f şb il ı ed i lm i ş . Yasen ie ı ıi ıı k o lu n u oyMalııuısına s evg i l iy e b e n z e t i lm e s i s e b e p gös fe r i ld i - ği i(,in b e y i t l e lıüsn-i l a ' l i l sana t ı v a r ı l ı r . )
9 . E y n a z serv is i! K ü lü biı g ö z ü n n az a r ı d c ğ n ıe s in d e r s e n , b o y n u n a A in n c t ' i n ko l la r ın d a n a l t ın b i r tı l s ım ta k d a ö y l e sa lın d u r . (Ş a i r , b ö y le s ö y le m e k le s ev g i l iy i k u c a k la m a k a r z u s u n u an l a tm a k is t iyor . )
101
(20)
M efû lü Fâ'ilâtü M efâ’îlü Fâ’ilün---+ /— + — + / + ---- + /— + -
1 Öğsetn lebüni cân deheninden şeker çıkar A nsam dişimi dîde-i terden giilıer'çıkar
2 M ercân lebün hayâline kan yudup ölenün Her kim kazarsa toprağım lâl ü zer çıkar
3 D eryaya düşse katresi yâr ağzı yan n u n Tuz yirine hem îşe denizden şeker çıkar
4 01 serv-i sîm -ten S0 3aıııup çıksa cânıeden Cismin gören sanur ki bulutdan kam er çıkar
5 Ben ağzum açmadıım bu ne sırdır ki şehrde Sen serveri sever diyu fıer giin haber çıkar
6 Müşkil budur ki her kime k\n\ l\âlüm ağlasaın Işkım yolunda ol dahi benden beter çıkar
7 Tan yili zülfüne güzer itdükçe saıuıram Çînden katâr-ı kâfile-i nıüşg-i te r çıkar
8 A hm et aceb mi ceıınet-i kûyundan olsa dür Bilmezlük ile âdem elinden neler çıkar
102
1. E y sevgil i! S e n in ciudiiğını ö v e c e k o l s a m c a n ım ı n a ğ z ın d a n ş e k e r ç ık a r , e ğ e r d i ş le r in i i inacak o l s a m ıs la k g ö z l e r im d e n c e v h c r l e r “ in c i l e r” d ö k ü lü r . (S ev g i l in in du d ağ ın ı ö v e n ş a i r , o n u n laOı lığnıa u y g u n s ö z s ö y led iğ i iç in a ğ z ın d a n d ö k ü le n s ö z le r d e ş e k e r g ib i la t l ıd ı r . E d e b iy a t ta , d u d a k ş e k e r e b enz e t i l d iğ i ve tatlı okUıftu i ç in ş a i r b u g ö r ü ş le r e u y a n t a r z d a s ö z l e r s ö y l ü y o r . S e v g i l i n in d i ş l e r i n i n g ü ze l l i ğ i d e â ş ığ ı n g ö z l e r i n d e n i n c i l e r y a n i y a ş l a r d ö k ü l m e s i n e s e b e p o l u y o r . )
2 . M e r c a n re nk l i <lııdagının h ay â l iy l e k a n l a r y u tu p ö le n k iş in in ( m e z a r ın ı n ) to prağ ın ı h e r k im k a z a r s a o r a d a n lâ ' l l a r v e a l t ın l a r ç ık a r . (Â ş ık , s ev g i l i s iy le o k a d a r d o lu d u r ki t a s a v v u f la T a n r ı a ş k ıy l a d o lu o la n sOHnin T a n r ı ‘d a e r i m e s i g ib i o d a â d e ta sevg il i k e s i l m i ş t i r . Ş a i r k ı rm ız ı r en k le r i ta ş ıyan m e r c a n , d u d a k , k an v e l â ‘1 gibi k e l im e le r i b i r a r a d a z i k r e d i y o r . D u d a k k a n l ı t e l â k k i e d i ld iğ i i ç in k a n y u t m a k fiili k u l l a n ı l ı y o r . K a n y u t m a k ı s t ı r a p ç e k m e k a n l a m ı n d a b i r d e y i m d i r . )
3 . E ğ e r sev g i l in in ağ z ın d a k i t i ik ü rüğ im b i r ka t re s i d e n i z e d ü ş e c e k o l s a , d e n i z d e n lıız y e r i n e d a i m a ş e k e r ç ı k a r . ( S evg i l in in t ü k ü r ü ğ ü n ü n ta tlı lığ ı o d e r e c e d e il e r id i r ki âd e ta d e n i z in su y u ta t l ı l a ş m a k ta , ş e k e r e d ö n m e k te d i r . Bey i tte k a t re v e d e r y a ile tu z v e ş e k e r t e zad ı g ö r ü lm e k le v e s ö y le n m e k is ten i len l' ıkir böy le l ik le d a h a iyi i fad e e d i lm e k te d i r . )
4 . O g ü m ü ş tenli v e se lv i b o y lu sevg il i s o y u n u p d a e lb i s e s in d e n a y r ı l s a v ü c u d u n u g ö r e n le r a y ın b u lu t tan ç ık t ığ ın ı s an ı r l a r .
5 . B en a ğ z ım ı a ç m a d ı m ; bu nas ıl s ı r d ı r ki s en in g ib i s e r v e r i s e v iy o r d iy e h e r g ü n h a b e r ç ık ıy o r .
6 . E y sev g i l i , d u r u n ıu n u ı n en / o r y an ı d a ş u d u r ki k im e h a l im i an la t ıp a ğ l a s a m ; senin a ş k ın ı n y o lu n d a o n u n b e n d e n d a h a kö tü o ld u ğ u g ö r ü n ü y o r , ( Â ş ı k â d e ta k en d i s in in az k ö tü o lu ş u n d a n y a k ı n ıy o r . )
7 . S a b a h yel i s en in u zu n sa ç l a r ın a u ğ r a y ı p g e ld ik ç e s a n ı r ım ki Ç in ( ilkes in den ta ze m i s k k a f i le s in in k a t a n y o la ç ı k m a k t a d ı r . (S ev g i l in in saç lar ı m i s k k o k u lu d u r . S a b a h y e lin in sev g i l in in sa ç l a r ın a u ğ r a y ı p gel iş i Ç i n ' d e n y o la ç ık m ış t a ze m i s k kaf i les in in g e l iş i n e t e ş b i h e d i l i y o r . M i s k Ç i n v e Ç i n T ü r k i s t a n ’ı n d a b u l u n d u ğ u iç in b e r a b e r k u l l a m - h y o r . S a ç t a e d e b i y a t t a m i s k k o k u l u o l d u ğ u n d a n b e y i t t e b i r t e n a s ü p s a n a t ı d o ğ u y o r .
8 . E y sevgil i! A b m e d ' i n sen in ce n n e t h ü k m ü n d e o la n m a h a l l e n d e n uza k o lm asnıı ı ş a ş ı l ı r m ı? B i lm ez l ik l e in san ın e l in d e n n e l e r ç ı k m a z k i. (Ş a i r , sanki b i r h a ta y ü z ü n d e n s e v g i l i s in in c e n n e t g ib i o l a n m a b a l l e s in d c n uzak o k l u ğ u n u s ö y le r k e n T a n n 'n ı n e m r in e uy- m a y ıp suç i ş le yen ve n e t iced e c e n n e t te n ç ı k a r ı l a n  d e m k ıs s a s ın a işare t e d iy o r . K u r ’- a n ' d a T â h a s u re s in in 115. â y e t in d e i fade o lu n d u ğ u gibi  d e m ’in it aa ts iz liği k asd i d e ğ i l di- Ş a i r , b i lm e z l ik k e l im e s iy le b u â y e te d e t e lm ih te b u lu n u y o r . )
(20)
103
(2 1)
F â’flâtün F â’ilâtün Fâ’ilâtün F â’ilüıı “ + ------/ - + ------- / — + ------- / — +
1 Defter-i hüsnin yazan hattın lâtif ü icr yazar Yüzine yüz vech ile mihr ü ınehi çAkcr yazar
2 Kâtıb-i kucirel cenıâliın nuışliat'ın zeyn itmeğe Lâciverd ile lebiine Sûre-i Kevser yazar
3 Ey kam er la l 'a t kaşun kavsin görüp takvimde Ay başıt\da fitne var diyıı müneccimler yazar
4 Hattı çekdi hâtcm -i yâkûta m üşgîn dâiıe Hak budıır Yâkütdan her şrvesinde ter y azar
5 Â h kim fikr-i rakîb ile geçer bâzârunıuz H ayf k ’ol ömri K irâ'm en Kâtibin ebter yazar
6 Lâ'linün nakşın iıayâi eyler saçında iken gözüm Gûyiyâ nakkâş-ı çîndür cevheri sâgar yazar
7 Rumi evrâk i'i gül-i handan tu tar hoş bûy ileGül yüzün vasfında A hm ed nice kim defter yazar
104
1. I',y s evgil i! Ss'tıii) p ii 7c ll ip in tn ( Ic l tc ıin i tı ıtnnliir y ı ı / ım lâ(fC vc Iii7.c y a 7 a r l a r . g ü n e ş le iiVi tla y ü z ü n e yüv.İcrcc «icla kö le d iy e k a y d e d e r l e r . (S ev g i l in in y ü / ü p a r l ak t ık c ihc l iy - le g ü n e ş v c a y d a n d a l ıa üsliin tu luk k ığ ı ı iç in b t 'y le s a y l e ı ı i y o ı .)
2 . K u d re t kât ib i o la n Ta tın . s e n in g ü z e l l i ğ in in M ııshaf ın ı s u s t e r n r k iç in clndağın ın iis- tiitıe l â c iv e r t h ir k a l e m le “ İnna a ' l a y n a " su re s in i y a r n n ş l ı r . ( K u d r e t kâ t ib i t a k d i r kât ibi d e r n e k t i r ki b u r a d a , lıer sey i ta k d ir e d e n ; e z e l î b i lg is in d e b i len , t a k d i r e d i p y a r a n A llah y e r i n d e k t ı l l a tu l ın ıç tn . İn n a a ' t a y n a , K e v s e r s u re s i 'n in ilk aye ti o l u p n iâ nasr “ Biz s an a K e v s e r ' i v e r d i k " d e m e k t i r . K e v s e r , ee ın ıe t te tatlı b i r s u y u n ad ıd ı r . D ı ıd a k la ru ı ü s tü n e b i r s u r e n in y a7 i ln ıa s ı i!e z i ın ınen d u d a k l a r ın K e v s e r gib i d ü ş ü n ü ld ü ğ ü an la ş ı l ıy o r . )
3 . F.y ay g ib i pa r l ak y ü z lü sevgi li ! K a ş ın ın y a y m ı g ö r e n m ü n e c c i m l e r t a k v im d e , ay b a ş ın d a fitne v a r , fi tne o la c a k d iy e y a z n n ş l a r d ı r . ( İn an ı şa g ö r e ay b a ş la r ın d a fi tne k o p a c a ğ ı , ka r ı ş ık l ık o la c a ğ ı kalnıl ed i lm i ş t i r . B u n u n iç in ş a i r , s ev g i l in in y a y a b e n z e y e n k a ş ı nı g ö r ü n c e b ö y le d ü ş ü n ü y o r ve g ü y a m ü n e c c im le r i n d e sev g i l in in kaş ın ı g ö r d ü k le r i için t a k v im e bu ş ek i ld e kay ı t d ü ş tü k le r in i s ö y l e r k e n , h üsn- i t a ' l i l sana t ı y a p ı y o r . H ak ik a t te , s ev g i l in in kaş ı gü ze l old ıığun<lan . g ö r ü lm e s i â ş ık l a r a ra s ın d a k ıy a m e t k o p a r m a k la , h a d i se o lm a k ta d ı r . Y an i o n a h a k a n h e r k e s o n u n k a ş ın d a n b a h s e t m e k l e d i r . )
4 . O sev g i l in in ha t tı , y â k û t m ü h r ü n e t r a f ın a m i sk t e n b i r d a i r e çe v i r d i . D o ğ r u s u b u d u r ki o bil ha t tı yaz ıy ı Y â k ı i t ' t a n dal ıa g üze l y a z a r . H a t tan m a k sa t d u d a ğ ı n e t r a l ı n d a k i a y v a tü y l e r id i r . Y âkût m ü h ü r is e< lndak la r . Yâkfıt m ü h r ü n m isk len b i r d a i r e ile ç e v r i lm e s i , d u d a ğ ı n a y v a tü y le r i ile ç e v r i lm e s i d i r . Z i r a e d e b iy a t t a rengi i t ib a r ıy la a y v a tü y ler i m i s k e b en z e t i l i r . İkinc i m ı s r a d a b u dcl 'a ha t tın yaz ı an l a m ın a d a g e l m e s in d e n is t i fad e e d i l e rek sev g i l in in , A b b a s ü e ı i n s o n halil 'csi M u s t a ' s ı n ı m s a r a y hat ta t ı o l a n Y a k u t ' t a n g û y a da l ıa g üze l y az d ığ ı an l a t ı l ıy o r s a <la ş a i r in b u r a d a d a kaste lt iğ i y in e a y v a tü y l e r id i r . )
5 . A h ki (h aya l ) p a / a r ı ı ı ı ı z rak ip d ü ş ü n c e s iy l e , e nd işe s iy le g e ç ip g i t m e k l e ne yaz ık ki b u dünya<laki i ş le r im iz i , y a p i ık l a n n ı ı z ı y a z m a y a m e m u r o la n K i r â ın e n k â t ib in adl ı m e le k l e r ise b öy le b i r ö m r ü fay d as ı z d iy e y a z a r la r . ( K i ı â m e n kâ t ib h ı . in san ın s a ğ ın d a v e s o lu n d a b u lu n a n v c b u d ü n y a d a y ap t ığ ı işleri y a z a n m e lek le ı in a<lıdır; a ş ık , s e v g i l i s i ne u la . şam am akla v e o ı a d a b u lu n a n r a k ip ile u ğ ıa ş ı ı ıa k tad ı r . R a k ip , a ş ığ ın sevg i l i s iy le b u l ı ı ş m as ın a m an i o l a n k iş id i r . )
6 . ( î ö z ü m o sevg i l in in saç ına b a k a rk e n la ' I c b e n z e y e n d tu l ağ m ın nak ş ın ı , sü sü n ü g ö z ü m ü n ö n ü n e ge t i r i r . Z a ı ın e dc ı im ki Ç in l i bıı n ak k a ş t ı r tla süslü m ü c e v h e r l i b i r kad eh y a p m a k ta d ı r . (§ a i r n a k k â ş - i (, 'in ile (,' iııli m e ş h u r n a k k a ş M â n i ' y e t e lm ih te b u lu n u y o r . )
7 . Ky sevgil i! A h m e d . gÜ7el y ü z ü n ü a n l a tm a k için d e f t e r y a z d ık ç a , g ü le n y a p r a k l a r gÜ7cl k o k u la r ıy la A iukIo Iu ü lk e s in i tu t a r la r . ( D e f t e r d e n m a k sa t , ş i i r l e r in y a z ık h ğ ı d e f t e r y an i d iv a n d ı r . R û m <la A n a d o l u 'y a esk i ı lcn ve ı i l e n i s im dir . P .d eb iya Im n zd a bu ü lken in güze l le r i b e y a z v e paı lak te lakki ed i ld iğ i g ib i a y r ı c a sevg il in in y ü zü ile b u y ü z d e n R û m ' a b en z e t i l i r . .“J a l r . s ev g i l in in gül y ü z ü n ü n v a s ı l l a r ı m an la tan d iv a n ın ın d a gü t k ok u lu o l d u ğ u n u v e do la y ı s ıy la gü l k nku lu d iv a n y a p r a k l a r ın ı n R û m ( A n a d o lu ) ü lk e s in e k a d a r y a - y ı l d ığ m ı s ö y le m e k le sevg i l i s in i h e m d e k e n d i ş ii r le r in i ö v m e k te d i r . )
(21)
105
(22)Mef'ûKi râ 'i lâ tü M efâ’ilü r â ’iliin--- ^. / ™ ^ / 4. --------_
1 Götı lü ın es'n:-\ Çc\h-\ z c ı ı a l ıd â n o lu p g ider Pi ^ â t c u c y lc s ü n y i ı i z ın d â n o lu p g id e r
2 Gün yüzlüler h ev â s iia düşen bulul gibi Yile virüp karârım girynn olup gider
3 ZüHun nıüsâln itse beni tan değiil.ki m üşg Çûıden bu derd ile cii^eıi k<ın olu() gider
4 Süt]bül saçın seher yili seyrân idüp gelur Reyhan halı kohusına hay ıân olup gider
5 Ol şeın-i cem giceier ağlatm ağa beni Meclisleıe raWb ile İtandan olup gider
6 Çevgâıı sa la ısa lurralarun lop yiriııe geî Yüz baş ayakda her yana gakân olup gider
7 A lınied düşer kalem gibi sevdâ-yi zull'üne Kim ilden ile bî-ser ü sâm ân olup gider
106
1. G ön l i in ı , s ev g i l in in çe n e s in in ç u k u r u n a e s i r o lm u ş : za v a l l ı n e yap s ın yer i z in d an o k lu git ti . ( S ev g i l in in ç e n e s in in a l tn ıdak i ç u k u r l u k k u y u y a v ey a ç u k u r a b en ze t i l i r . Â şık sev g i l in in b i r g ü ze l l ik u n s u r u o la n bu ç e n e ç u k u r u n a d ü ş ü n c e e lbe t te y e r i z in d an g ib id i r , k e n d i d e o r a d a es i rd i r . İkinci n ı ı s ra a “ za v a l l ı ne y a p m ış ki y e r i z in d a n o ld u g i t t i " ş e k l i n d e d e nuına v e r i leb i l i r . )
2 . G ö n l i i ın . g ü n e ş g ib i pa r l ak y ü z lü g ü z e l le r in a ş k ın a d ü ş m ü ş o l a n b u lu t la r gib i s a b n - nt v e k a r a r ın ı ye le v e r ip , ağ l ay a a ğ l a y a g i tm ek te . ( G ö n lü n , aşk ı.s tırabıyla k a r a r s ız l ık l a r i ç in d e tıpkı b i r b u lu t g ib i do la ş ıp d u r d u ğ u v e ağ lad ığ ı ifade e d i l iy o r . )
3. E y sevgi li ! O u z u n saç la r ın ben i ı ı ı i s a n r e lse , b u n d a şa ş ı la cak n c v a r ? Ç ü n k ü m isk , bu d e r d ile c iğ e r i k a n d o U ı o la r a k Ç i n ' d e n g e lm iş t i r . (Hcyit tc “ M is k b il e sen in ıışkııun d e r d i y l e Ç i n k a d a r uza k b i r ü lk e d e n k a lk ıp g e l i r k e n b e n b u r a d a san a n iy e m i sa l i r o l m a y a y ı m " fikri y a t m a k t a d ı r . M is k . Ç i n ' d e H n a v e H u(en b ö lg e l e r i n d e m isk k eç i le r i n in g ö b e ğ i n d e n ç ık ım k a n pıhtıs ı ş ek l in d e s a r k a n , yıl g e ç in c e k u r u y a n v e y e r e d ü ş e n pek g ü ze l k o k u lu m a d d e d i r . ‘‘C iğ e r i k a n " il 'adesiy le h c ın k a n pı lılısı şek l ind ek i m i s k , h e m d e m i sk in g û y a s aça o l a n h as re t in d en «luyduğıı üzüıKn i in lad lm ak is te n iy o r . A y r ıc a e d e b iy a t ım ız d a saç k ok u s u ve rengi c ih c t iy le m i s k e b en ze t i l i r . B u r a d a s a ç m i sk , Ç in v e kan k e l im e le r i us ta l ık la k u l l an ı l ı rk en b i r t a ra f tan l e n â s ü p sanat ı; .saçın m i sk in c iğ e r in in kan o lm a s ın a se b e p o lm as ı c ihe t iy le d e hüsn- i t a ' l i l sanal ı y a p ı lm a k la ; b u n d a n b a ş k a m i sk in b il e s aça ö ze n d iğ i s ö y le n m e k le d e m ü b a la ğ a y a k aç ı lm a k ta d ı r . )
4 . vSabah y el i, s e v g i l in in süı ıbül saç ın ı . seyrederek g e l iy o r v e fe s le ğ en i a n d ı r a n ay v a tü y le r in in k o k u s u n a h a y r a n o la rak g id iy o r , ( R c y h â n , fes lc gçn ç i çeğ id i r . E d e b iy a t la y ü z , K u r ' a n ' a ben z e l i ld iğ i iç in üs lüm lek i a y v a lü y ler i d e R e y h a n d e n i l e n y az ıy a b e n z e t i l i r )
5 . M ec l i s le r i , to p lan t ı la r ı m u m g ib i ay d ın la t a n o g ü z e l , g e c e lc r i . ben i a ğ l a tm a k için to p l a n t ı l a r d a rak ip ile g ü lü ş ü r d u r u r , (R a k ip , â ş ığ ın k ar ş ı s ın d a o lu p , s evgil is in i k ı s k a n dığ ı k iş id i r . E d e b iy a t ta s ık sık aş ık ile b e r a b e r ku l lan ı l ı r . )
6 . E y sevgil i! E ğ e r a ln ınd ak i s a ç l a n n , to p y e r in e ç e v g a n sa l l a r s a ay a k tak i y ü z l e r c e b a ş ş u r a y a b u r a y a y u v a r l a n ı r , g id e r . (R cy i t . g û y u ç e v g a n d e n i le n o y u n d a n a l ınan illıam ile y a z ı in n ş l ı r , Ciûy, to p : ç e v g â n d a lopu ç e lm e y e m a h su s u c u eğ r i b i r s<ıpadır. Bu o y u n d a . m e y d a n d a k i to p . at ü z e r im le o l a n l a r ta r a f ın d a n u ç l a n eğ r i ç e v g â n d e n e n d c y n e k le r l e a tı lı r v e y a s ü rü lü r . A l ın d a k i s aç la r şekil it ibar ıy la ç e v g â n 'a ; ayak tak i y ü z baş d a bu o y u n d ak i g û y » yiîf’i ' “ P‘' b en z e t i lm iş t i r . Y ü z .sayısı ile b e l ir li b i r say ı d e ğ i l d e y ü z l e r c e aş ık k a s te d i l i y o r . T u r r a , g ü z e l l i ğ iy le , çe k ic il iğ i ile aş ık la r ı k ı r ıp g e ç i r m i ş t i r . )
7 . A h m e d , k a l e m gib i s en in u z u n sa ç l a r ın ın se v d a s ın a d ü ş m ü ş , p e r i şa n b ir i ş ek i lde n te m le k e l m e m le k e t d o l a ş ı p d u r m a d a . ( K a le m in , s aç l a rn ı . sevdas ına d ü ş m e s i , o n u t a v s i f için yaz ı y a z ıp d u r m a s ı d ı r . Â ş ık la r a , a şk ın ı u n u tm as ı iç in s e f e r e ç ı k m a s ı v e y a s a b r e t m e s i ta v s iy e ed i l i r . Ş a i r d e sev g i l in in sa ç l a r ın a aş ık o ld u ğ u iç in m e m le k e t m e m le k e t d o la ş ıy o r . S a ç ım â ş k ü n a r k a s ı n d a n y e r l e r e d o k u n a r a k , d e ğ e re k g i tm es i ile âş ık ın b i s e r ü sSm âh y e r y e r d o l a ş m a s ı , b i rb i r in e y a k ın hal v e d a v r a n ı ş la r ç o k g üze l a n la t ı l ıy o r . Saçın s iyah l ığ ı d o la y ı s ıy la , ka ra l ık i fad e e d e n k a l e m ve s ev da k e l im e le r i san a l la k u l l an ı lm ış tır . S e v d a 'n ın m a n as ı “ ç o k k a ra d em ek t i r . Bu m ü n a se b e t l e b e y iü e t e v r iy e sana t ı v a r d ı r ' )
(22)
107
(23)
M ef'ûlü F â’ilâtü M efâ'flû F â’ilün ------+ / — + — + / + ------- + / — +
1 Kılduın bcIâ-yı ışk ile ben nuibtelâ sefer M eşhfnduı ki âşıka y â sabr u yâ sefer
2 Hayretdeyeııı ki böyle havâ-dâı iken sana Çim irdi kuyuna ııiçiın ider sabâ sefer
3 Gitmez kapundan ol ki göre ziiH'ü haddimi A krebde olsa mâlı değüİdiır rcvâ sefer
4 Râ’be kapım koyup çekeriız gam beriyyesin Ömre kom az tem cttu’i ol bi-safâ sefer
5 K af-i alâyık eyleyüp A hm ed gibi kıkır Sevdâ-yL zülf-i yâr ile nuişg-i Hıtâ sefer
108
( 2 - î )
1 . A ş k helfısınii tııUılııuıs o la n İten ‘Mnı hcliî yii rtirKİcn" sel ' cre , s cy j 'ha ta ç ık t ın ı . Â ş ık a y a s a b ı r veynh ıK s e f e r l a z ım d ı r d e n i lm i ş <>klıığıı ıııcşlııırdıır. (A ş ık o la n la r a e s k id e n ber i s e f e r t a v s iy e ed i ld iğ i s ö y le n iy o r . A.şık ü /. i in lü sünü a n c a k b ö y le ı ı ım tah i ln ıek led i r . )
2 . G ü n d o ğ u s ım d a n e s e n lâ t i f rü z g â r ın b a n a b u n c a n u ıh a b b e l i . s evg is i v a r k e n sen in m a h a l l e n e e r i ş t ik te n s o n r a d u r m a y ı p n iç in s e fe re d e v a m e t t iğ im i a n l a y a m ı y o r u m ; b u n a b a y ıe t t e y i ın .
3 . S a ç ım v e y an a ğ ın ı g ö r e n kişi k a p m d a n g i t ı ı ı e r , a y r ı lm a z ; ç ü n k ü :ıy, a k r e p b u r c u n d a iken sel 'er u y g u n d e ğ i ld i r . (Cîören k iş iden m a k sa t b ü tü n g ö r e n l e r d e m e k t i r . M ü n e e - c i tn le r , a y ı n a k r e p b u r c u n d a ok ln ğ ı t 7,aman sey ah a t i u ğ u r lu s a y m a z la r . Ş a i r , k ıv r ım la r ı » lo lay ıs ıy la saç ı a k r e b e , y an a ğ ı ela p a r l ak l ığ ı c ih e t iy le ay a v e b u m i in aseb e l le b u n la r ın b i r a r a d a o in ta s ın ı a y ı n a k r e p burcımcta b u lu n m a s ın a b e n z e t iy o r . )
4 . r-‘y sevgili! Ben im için K â 'b e hü km i ındc o la n kapını bıraki|> gan i çö lün ü n “ zahiTKtin i" ç e k e r ; çı'ılıle t lo la ş ıp d ı ı n ı r n z . ü se fa s ız s e f e r ise ö m r e te m e d i i b ı r a k m ıy o r , n ' e m e t t ü la y d a m a n a s m a d ı r . Ş a i r . K â ' b e . ö m r e , te m e t tü v e sal'â k e l im e le r iy l e t e n a s ü p sanat ı ya - p ıv o r v c on la rı us ta lıkla ku ll an ıy or . O ın r e k e l im esi , yu k ar ıd ak i m a n a ın n d ış ın da hac m e v s im i n in d ı ş ın d a K â ' b c 'y i z iy a r e t e tm e k d e m e k o l a n U m r e ' y i h a t ı r a g e t i r iy o r , T e m cK ü ise h ac m e v s im in d e evve lâ u m r e için ib ram a g i ı ip eda e t tik ten sını ra aynı m evs inu le y u rda < lö nmeden te k i a r İhı a m a g i r e r e k usû lü ılaiı e s in d e y a p ı la n h ac ca d e n i r . B ö y le c c hac ı, iki ı l c la yan i h e m h a c 'd a n h e m d e u m r e 'd e n is ti fade e tm iş o lu r . S a l a . M e k k e ' d e h ac e s n a s ın d a ziyai 'cl ed i len y e ı i n a d ıd ı r . )
5 . I l ı tâ ü lk e s in in m i sk i . A h m c d g ib i h e r şcy<lcn a lâk as ın ı keşli d c sev g i l in in saç ın ın s c v t la s ıy la s c l e ı e ç ık t ı , | I l ı t â . Ç i n ' i n k u z e y in d e m isk keç i le r in in b u lu n d u ğ u ü lk e n in a d ı d ı r . ()ra<ta ek le ed i len m isk b a ş k a d iy a r la ı a k e rv an la r v as ıt as ıy la g ö tü r i ilü r . M is k in , s e v g il in in u z u n sa ç l a rn ia o l a n aşkı d o la y ı s ıy la y o l a ç ık m ış g ö s te r i lm e s i lıüsn- i l a ' l i l s a n a t ı nın d o ğ n u ı s m a seİK'p o lm u ş t u r . S a ç . m i s k k o k u lu v c renkl i o ld u ğ u iç in bu ru d a kasden kuManılıytn-.)
109
(24)
F â’ilâtün F â’ilâtün F â’ilâtün F â’ilüıı
1 Âşıka cennet gerekm ez şol nılı-i zîba yiler Hulle-i süiîdüs hayâl i zi'ılf-i anber-sâ yiter
2 M ahşer'i zülfünde lıasr olm aca ılillcr bi-hlsâb Sen kıyâıneisin nişân ol kâınct-i hâlâ yiler
3 Gayrdan tecrid ol ey dil gam beyâbâm nda kim Peıde-dâr-ı sırr-ı Mecnûn dâıneıı-i sah râ yiter
4 Tan mtdur Y a’kûb-ı dil anm azsa Yûsuf hüsnini K’asum ân-ı câna m i’râc itmeğe îsâ yiler
5 Â h 'i A hm efl’dsn oda yansa kayıım az nıihr ü mâh H att'i e ş ’ârıiiü çü nal^-ı günbed-i m îna yiler
110
t . Â ^ ıka ccıtııcl g erekm e?.; o n a su pii/.cl yiiıııık ye t e r , a n h c r kok ııh ı u zu n saç laı ın h a yal i <ımın nuzanrı ıl ii t ıpk ı siisKi ve ip e k ten cc ııııct e lb ises i g ih i ıü r , ( S a t l ıg ı , (e ın iz l ig i ve gü ze l l iğ i ci iı c iiy le s e v g i l in in y ü r ü c c n n e l c e ş iı ı iu inm ş ; u r u n s a ç t a r d a c e n n e t c lh ises i g ib i t a s a v v u r ed i ln ı i ş l i r . S ev g i l i , y ü ce k ıy ın c l l c r le ö lv ii lı ıu iş. b i r m tu ln n ısH u •)
2 . S en in u / u n savlattııtıı , tı ıaffçcritKk' U tpktiM cuk g o m } k r sayısı/.. Sc ıt kıya>iK-tsjn; öy le ()kluj>tn»a n i ş a n o l a r a k (i u / u n b o y u n kâ[i<lir. ( .Saçın, tna lı^cr o lu ş u c a n v e pa ın i l l c r in y a ni o»;t â.şjk o la n .sevgil il e r in Dracla lo p i in n u as ı , b i ı ik n ıe s i do lay ıs ıy la ı l ı r . M a h ş e r , icıpla-
ın lacak y e r d en i ck t i r . Bu k e l im e s a i ı e k ıy a m e l i v e d o la y ı s ıy la i^?tikak sanal ı yap ı ld ığ ı iı,'in k a n ıc l ' i yan i l i o y 'u ha t ı ı l a l ı y o r . K ıy a m e t , d i r i l ip a y a ğ a k a l k m a o ld u ğ u için k â m e ı “ b o y ” ile yakın lığ ı v a rd ı r . “ S en k ıy â m c l s in ” d en m es i ve ö rn e k o la rak d a ' ‘u / u n b o y u n " gös lc ı i lm es i , sev g i l in in b o y u n u n s a lm ış ın , s a l ı n a s a lm a y ü ıü y ü ş i in i in âş ık la r ı a ra s ın d a k ıy a m e t d e n e c e k d c r e c e d c k ar ış ık lık ç ı k a r m a s ı c i l ıc t iy led i r . N i (ek im k ıy a m e t in b i r b a ş k a m a n as ı d a b ü y ü k s ıku ı l ı , b e la ve giiıiiltii d e m e k t i r . )
3 . f-'y görm l î { î;«n v e k e d e r ya h :tn c ı)ıın h ın ay r ı b ıı iun; 7 İ ıa M e c n û n ’n n s ı r r ın a p e r d e d â r o lm a k için s a h r a n ı n et eği kâl ' idir . (B ey i t le l .ey l3 ile M e c n û n lü k â y c s in e te lm ih le bu lu nu lu y o r . M e c n f ın 'u n aşk y ii7ündrıı çö l le re d üş tü ğ ü m a ln m d u r . y i i /d e n omın s ı r r ın a b a ş k a l a r ı d eğ i l ancak sa l ı r a n m , ç<)lün et eği v ak ı l t ı r . P e r d e d â r . b ü y ü k b i r k i m s e nin k ap ı s ın d a b e k l e y e n ve iv c r iy e g i r m e k is te y e n le re p e r d e y i a ç a n kişi yan i p e r d e c i de m e k t i r . P e r d e c i s ı r l a r a v â k ı f k iş id i r . D ış a r d a k i l e r i ç e u le g ö ıü ş ü le n l e r i b i l m e / . Fiunun g ib i M e c n û n ' u n g a m d e n i l e n çö ld e ç e k t ik l e r in i d e çö ld en gel i[’ g e ç e n le r b i lm e z . Bunu b i len an cak ç ö lü n e t eğ id i r . I
4 . Cîönül Y â k u b ' u o n u n Y u s u f g ü ze l l iğ in i a n n u ı / s a bu n a şaş ı l ı r m ı? C a n g ö ğ ü n d e m i ra ç ef/neJc için j.sa y e le r . (G önü! Y a k u b P e y g a m b e r e , g üze l l ik d c Y u s u f P e y g a m b e r e b e n zetilmişti r. Başka b i r ifadeyle ilk m ıs ra , “ gön ü l d e n e n V â k u h " vc “ g ü /c i l ik den en V u s u P ’ t a r z ın d a a n la ş ı l ı r sa b ey t in izahı k o la y la ş ı r , Y a k u b . Y u s u l 'u n b a b a s ıd ı r . K a rd eş le r i t a r a r ın d a n k u y u y a a t ı lm a s ın d a n s o n r a ö ld ü d iy e h a b e r v e r i lm e s in e r a ğ m e n Y a k u b . bü y ük sevgi d uy d uğ u Y u .su fu . hiçbir za m an u n n tm am ış o nu daima a ram ış v e a n m ış i ı ı . Bu yüzden b u r a d a g ö n ü l Y a k u b P e y g a m b o r 'e b e n / e t i lm i ş i i r . İkinc i n n s r a d a k i (sn. şa ir in sev d iğ i bir k iş id i r . S a n a t k â r , “ g ö n lü m (nıun g ü ze l l iğ in i anmaz.^a b u m la şaşıUtcak b i r şey y<'k. Z i ı â b e n i m c a n g ö ğ ü m j e yukselc f i İsa 'n ı r ı ıiT»f;ıcı var . (.) h;»wı j.shjjn ııv ın c ım tg ö H '. İ sa p e y g a m b e ı g ö ğ e y ü k s e lm i ş o l d u ğ u için b in a d a te v r iy e y o lu y la h e m İsa P e y g a m b e r , h e m d e ş a i / in m e m d û h u kasteUilmi.ştır. Y u s u f ' u n g ü ze l l iğ i ik inci p la n d a g ı ı s tc r i lm ckIe m ü b a la ğ a ed i lm i ş t i r . )
5 . ( i ü n e ş l c ay A l ım e d ' i ı ı âh ı ı ıdan t u t u ş u p y a n s a . I'clck bıııta ö n e m v e ı n ı e / . Ç ü n k ü şi- i ı l e ı i ın in yaz ıs ı n ıâv i g ö k k ı ıb b ey e n a k ş o lm a k iç m kılİKİir. (,‘>airin ş ii r le r i o k a d a r gO/el - diı k i , g ö k k u b b c d e y a n a n g ü n e ş ve a y ' m y e ı in i tu t a c a k d c r e c e d c ü s tü n b i r e r nak ış t ır . Jjair k en d i ş ii r s anat ın ı m e lh e t f i y o ı ,)
(24)
111
(25)
M ef'ûlü F â 'ilâ ta M eiâ’Uü F â’ilün ------+ / - + - f / t - ------- + / _ +
1 Bâlâ-yı dosl mı göıiııcn y â belâ n i K İ u r
Y a'ni ki Sidıe ana göre MüıUchâ mıtlır2 Düşnıiş yüzirıe züK'-i peıişân ü bî-kaıâr
Y â Ki\b k i m o l i l a h c n c i l c v i n n û i b t c l â n n d ı ı r3 Niçün inân-keşîdesi[i ey yâr bilrnezeın
Nâz ti kil işine mi gara/.ıın yâ cel’â mıdur4 Akhı ne şerli idem gaın-ı züllün ruııiüztııı
Bîgâııe mHİırenı-i suhan ı âşinâ mtdur5 Göıılünı yokluda ok gibi toğıu sezinde dost
Yâ kaşı gibi loğıu değüidiiı revâ rnıdur6 Sevdâ-yı zülfı gonlünıi ?ullâıı-ı vakt ider
Yâruı\ hayâl'i tu n a s ı zıil-i fıüınâ mıdur7 (yün gün yüzüne aiısen-i takvim didi Hak
A hraed severse ahseıü y â Rab h a tâ mıdur
112
1. ( î ö ı i i n c n , d o s tu n “ s e v g i l i n i n " h u y u m u y o k s a b e l â ııtKİır? O b o y a ni<;pclle S k lre d e n i l e n y ü k s e k nıııkıını “ m e v k i " tn ü n tch a m ic ln? (Ş a i r , s e v g i l in in hc'yunıı A r ş ' ı n sağ y a n ı m la b u lu n a n v e hiKkui agac t d a d e n i le n S id r e ile k a r ş ı l i i ş t t n y o r . A s l ın d a S id rc l i i ' l - m i i ı n c h â 'y ı k a s te d iy o r ki en ııç(aki a ğ a ç d e m e k t i r . Buras ı m a n e v i y ük s ek l iğ i g ö s te r i r . R i n a d a n i le r iy e h iç b i r m a h lu k geve ıne/. . C e b r a i l ' i n b i l e g id e b i le ceğ i son ııç (miinte lıâ ) btı n o k ta d n '. N i(ck im K ı ı r ' a n 'd a N e c in s u re s in in 1 .^18 . a y e t le r in d e M/. P e y g a m b e r ' i n M i ' r â v ' t a C c b r a i r i b u r a d a g ö r d ü ğ ü b i ld i r i l i r . S a i r b o y u n u r u n h ığ m ıu a n in im a k için m a n ev i y ü k s e k l i k l e r i n e n u cu o la n S id r e n* akannn ı g ö / ü n ü n ö n ü n e g e t i r iy o r v c bu nn ık an ı b o y a n is b c t le son u ç m u d u r d iy e s o r a r k e n â d e ta d a h a d a il er iy i d ü ş ü n ü y o r . Y an i d a h a ileri b i r m a k a m o l s a b o y u da o n a d a k ıy a s e tm e k t e b e i s g ö r m e y e c c k , S id r e v c n ıünlc lı a a y ın m ı s ı a d a sanat lı b i r ş e k i ld e k u l l a ıu l a r a k S i t l t c l ü l - m ü n l e h â t e r k ib i d e b ö y le l ik le s ö y l e n i lm iş o lu y o r . )
2 . S ev g i l in in saç ı d a ğ ı n ık v e k a r a r s ız b i r h a ld e yiİ7.«ne dii.şnıüş ‘ ' k ı v r a n ı y o r " ; a c a b ao (la b e n i m g ib i “ b i r a^ k bcla.sına u ğ ı a n ı ı ş " îişık ıı ud ır ? (Ş a i r , s a ç l a r ın d a ğ ın ık v as f ın d a n is t i fad ey le , o n la r ın yü7:iin ü s iü n c d ü ş m e s in i g ü y a y ü z e l î ş ık o iu ş u şe k l in d e te fs i r e d i y o r v e k en d is i y e ı i n e k o y u y ı t r . )
3 . Hy sevg il i n iç in ■'a tın ' d i / g i n i ç e k m iş s in “ d ü ş ü n c e l i s i n " b i l m iy o r u m ; a c a b a m a k s a d ın naz mı a z a r l a m a mı y o k s a c e fa m ı? . ,
4 . L i /un s a ç l a r n u la n ç e k t iğ i m pan ı tn an l a ş ı lm as ı z o r v e giz li s ö / l e r i n i . n ük le lc r in i a k la n as ı l a ç ık l a y a y n n ; nas ıl iz ah e d e y im . Y a b a n c ı o la n k im se a ş in a l a r ın , t a n ıd ık l a r ın s ö z ü n e m a h r e m o la b i l i r m i? (S n i ı . b ig â n e sö zü ile akl ı k a s te d iy o r . )
( j ö n l ü m o n u n “ s e v g i l i n in " y o lu n d a “ o n a i n a n m a k t a " o k g ib i d o ğ r u , fakat sevgi li s ö z ü n d e , y a y a b e n z e y e n kaş ı g ib i d o ğ r u d e ğ i ld i r ; bu rev a m ıd ı r ; b ö y le y a p ın a s ı d o ğ r u m u d u r ?
6 . S ev g i l in in saç ı s e v d a s ı , g ö n lü m ü vak t in su ltan ı ha l ine g e t i r i y o r ; a c a b a tu r ra s ın ın h ay a l i H ü m a kuş ım ı ın gö lg e s i m id i r? ( T u r r a . a ln ın ü s tü n e d ö k ü le n saç . H ü m a ila d ev l e t k u ş u d u r . İnanca g ö r e gö lg e s i k im in b a ş ın a d ü ş e r s e o kisi d e v l e t , ikbâ l v e sa a d e t e u la ş ı r m ı ş . S a i r , s evg i l i s in in sev d as ın d a o ln t an n ı Sşığa .sultan o lm a k g ib i , tu r ra s ın ı dü şü ın ı ı e - n in d e H ü m a k u ş n n u n gö lg esi g ib i g e ld iğ in i sö y le m e k is t iyor . )
7. A l la h “ s e v g i l i n i n " g ü n e ş g ib i pa ı l ak y ü z ü n ü n vas l ın ı la “ A h se n - i t a k v i m " d e m i ş tir; o h a k l e ey A l l a h ' ı m ! A h m e d d e ah s en i s e v e r s e a c a b a h a ta m ı e tm iş o lu r ? (D iv an H dcb iya t ı ş a i r l e r i , d a i m a en iy iy i, en g ü ze l i d ü ş ü n d ü k le r i v ey a sevg i l iy i c n ideal var l ık - la ıa benzclt ik le r i için b u rad a d a g ö rü ld ü ğ ü gibi güze l “ h a s c n ” y e r in e , a h s c n ’i “ cn g ü z e l " k u l l an ıy o rs a d a bey i tte b u ke l im eyi k n ll anması ıı ın esas seb eb i , b ir inc i ım sra d ak i A h sc n ' i t a k v im tc rk ib it ii r . A h se n i t a k v im “ en g ü ze l ş e k i ld e , k ı v a m d a " d e m e k o lu p K u r ' a n 'm T i n s u re s in in 4 . â y e t in d e g e ç m e k te v c in san ın en n tü k e m m c l şe k i ld e yara t ı ld ığ ı b i ld i r i l m e k te d i r . S a i r bu â y e t t e n ik t ibâs- ı ııâkıs y a p ı y o r . )
(25)
113
(26)
F â’ilâtün Fâ’iiâtün F â’ilâlün Fâ’ilün- + -------- / - + ----------- / - + -----------/ - + _
1 Bu leb-i m ey-gûndan özge ne şarâb-ı ııâb olur01 rıılı-ı giil-gûna benzer ne giil-i sîr-âb olur
2 Şol kadar asıldı diller gûşe-i ebruna kimDir görenler bu nice kandili çok m lhrâb olur
3 Dent gelin şevk-i ruiıun hâlet bağı^iıU â^ıka K’ayağı toprağı ser-tâ-scr gül-i sîr-âb olur
4 Sohbelinden atdı göııli'uu sıi(,asın ol seng-dil Bir sınık sağar gibi kim bezinden peKâb olur
5 Ey sabâ benden yüzün sür ol yuca der gâha kim Ayağı toprağı nur-ı dk1e-i ahbâb olur
6 Kâ’be-i kuyun hayâlinde bu (.‘cşnı-i lâ 'l bâr Beyt-i M a’nu'ır üsiine yâküldau nıîzâb olur
7 Mevc-j eşkinden hem inler âşıkuıı hem (,<trh urur Bir nazar seyr it anı gör kim nc höş di)lâb olur
8 A h m ed ’â gerçi sebebsüz yâr ele girmez, velî Meyl-i m a’şûk olıcak âlem kanm esbâb okır
114
1. N c b u şîirap renk l i (Uıcliikian bii şka hâ l is şf inıp o lu r ; n e d e o g ü l t c n k l i yan i iğ a b e n z e y e n İLT ü l â / e b i r gü l b u lu n u r . (D ud ıık şa r ;ıha , yai )ak g ü le b en z c i i l ın ck Ie ka ln ıa tn tş ; a y r t c a m ü b a la ğ a sa n a t ıy la d u d a k ş a r a b ı n h â l is in e , y a n a k d a g ü lü n cn (azesi iıe be ıt7.e lihniş( ir. )
2 . E y sevgil i! G ö n ü l l e r k aş ın ın k ö ş e s in e o k a d a r (,’o k as ıldı k i , g ö r e n l e r bu n e k a d a r kan ıl il i ç o k b i r m i h r a p d iy o r l a r . (K aş ın m i h r â b a b e n /e l i l ın e s i y ü z ü n d e n k an d i l l e ıni ina- s e b e i k u r u la r a k â ş ık l a r ın , sev g i l in in ka ş ın a (u tkun o ld uk la r ı v e d o la y ı s ıy la o r a y a astlı o ld u k l a r ı d ü ş ü n ü lü y o r . !
3. E y sevgil i! Z a m a n ge l i r y a n a ğ ın ın p a r l a k ' ı ğ ı â ş ığa ö y le b i r ha l b a ğ ı ş l a r ki ay a ğ ın ın t o p r a ğ ın d a n b aş ta n b a ş a lap fâze g ü l l e r hasıl o lu r . ( Ş e v k k e l im e s i a r z u , ıs ık . pa r lak l ık v c h a s r e t a n l a m l a r ın a g e ld iğ i için rn ıs raa b u n la r a g ö r e m a n a v e r m e k d e m ü m k ü n d ü r . )
4 . O taş y ü rek l i gÜ7.cl. g ö n lü n u in s u ç a s tn ı so l ıb c l in d e n . m e c l i s l e n a t ılan kı r ık b i r k a d e h g ib i a t tı . ( G ö n ü l , s ı r ç a y a , sevg il i d e laş g ön ü l lü b i r g ü ze le ben z e t i ln ı i ş t i r . )
5. Ey sabâ! Benim ad ım a git de o sevgilinin yüce dergâlnna yüzünü sür , zira on u n ay ağ ın ın to p ra ğ ı dos t la r ın g ö z l e r in in n u r u d u r . ( İkinci mısra ı “ d o s t la r ın g ö z l e r in e n u r v e r i r " ş e k l in d e a n l a m a k d a m ü m k ü n d ü r . S a b â , b a h a r m e v s i m in d e g ün d o ğ u s u n d a n e s e n lâ ti f sa b a h r ü z g â r ı n ın a d ıd t r . )
6 . “ E y sevgil i! S e n in so k ağ ın ın K a ' b e ' s i n i n haya l iy le la l y a ğ d ı r a n bu g ö z l e r im , g ö k tek i Bey t - i M a ’m û r ' a y a k u t ta n b i r o lu k o lu r . ( K a 'h e - i k u y 'u “ K a 'b c g ib i o l a n s o k a k ” ş ek l in d e d e çcvir ıı ıek n ıü n ık ün d ür . La l, B c d a h ş a n 'd a ç ık a n kı/.ıl süs taşıd ır , Rcyl- i M a '
n ıü r , K a ’b e ’d i ı . İ n a n c a g ö re K ab e ilk ö n ce H z , Â d e m t a r a f ı n d a n y a p ı lm a ş T ı ı l a n ’d a g ö ğe çek i lm iş s o n r a } \z . İ b r a h i m t a r a f ı n d a n b in a ed i lm iş t ir . G ö z , K a ’b e 'n t n a l t ı n d a n o la n o h iğ u d u r u m u n d a o lm a k la b i t l ik t e b u r a d a k ırm ız ı renk l i y â k n t o l a r a k v as ı f l an d ı r ı l ıy o r . K ısaca ş a i r , sevgil in in K a ' b e ’ye b en z ey en sokağ ı için çekt iğ i h as re t i a n l a t ı y o r ve g ö r ü mo k a d a r g ö z yaşı d ö k ü y o ı ki K a ’be gib i kıidsî b ir yere o lu k o ls a ye r id i r d iy o r . G ö z ü n o lu k o lu ş u , o lu ğ a benzeli l tnes t h e r ik is in in d e su a k ı tm a s ı y ü zü n d e d i r , )
7 . Ity sevgil i! Sontn â ş ığ ın , g ö z y aş la r ın ın d a lg as ıy la b en t in le r ; h e m d e ç a ı k g ib i d ö n er . O n a bil b ak d a g ö r ki nc h oş b i r d o la p t ı r , (Ş a i r , â ş ığ ın d ö n e r e k ağ lay ış ın ı su d o l a b ın a b e n / e ( i y o ı .)
8. E y A h m ed ! H e r n e k a d a r s e b e p o lm a y ın c a sevg il i e le g i r m e z a m a sevg il i , meyi c d c c c k o k u s a â l e m b aş ta n b aş a se b e p le n ib a re t o lu r ,
(26)
115
(27)F â’ilâtütı Fâ 'ilâ tün Fâ’ilâtün r â ’ilün ■'
1 Her kaçan kim deftcı-i ışkuıula d îvân bağlaıuıt Nâm-ı dil-bcı nâm e-i hüsnindc unvâtı buğlanur
2 Hokka-i lâ 'liın ne rîv eyler aceb cân kaşdına K’ana ildükçe nazar bu çeşnt-i girydn bağlanur
3 Çün tulü itdi kaşım ayı rakibi eyle bcııd Lâ-cercm görinse ınâh-ı rüze şey tân bağlanur
4 Çîn-i zülfün göricek bâzâr-ı misk olur kcsâd Gerd-i râhun anıcak râlı-ı Safâhân bağlanur
5 Cân feıahdan raks urur dil guşşadan bulur güşâd Çün bizi öldürmeğe şemşîr-i bürrân bağlanur
6 Hey ne ferri var cem âlün bâğlauurDeste deste sünbülün yâdına reylıân bâğm un kim ravzada
7 Her kaçan kim A hm ed ider m cdhüne icth-i kelâm Nutk-ı Husrev tutılur enfâs-ı Seimân bağlanur
116
1. Met IK‘ /a n ıa ı ı s e n in ;t!<k ıtoricrinck! d iv â n b a p l a n n s a (.lilbcrin a d ı , o g üze l l ik rnck ln- hın ıa iinvını olııi' . (R ry ( t pı-ni:> h ir şc-kildc ş ö y le vcv i r rnck da l ıa u y g u n o lu r : Ky sevgil i! N e zınnaı ı ki s an a ık ıy u lan aşk ı an la (an (Ic lk 'r , s ü r d iv a n ı ş e k l in d e dü /.cnicni r.se s e v g i l i n in ad ı “ y an i s e n ” d r l i e t c yan i divâu. 'i i invan ve baş lık o ln r . )
2 . l . a T i aiHİııan d ııdakla iMiın İm kkası c a n a kas d el liğ i için ne liirlii h i l e le r y a p ı y o r ki o n a bak i ıg ı / a m a n a p k n a n p ö7 b il e b a f î lan ıyo r . ( H c k k a - i l a ' l . la ' l h o k k a an l a m ın a g e l i r s e d e lı ak ik a td e ben / .e ı l ik e ihe l iy le d u d a k a n l a m ın d a d ı r . Bu y ü z d e n o n u d u d a k la r ın h o k k a s ı ş ek l in d e v e v i n n e y i u y g u n b u ld u k . S ev g i l in in ı ln t la k la rm ın âş ığ ın c a n ın a kasd e lm e s i . û ş ığ m d u d a ğ ı g ö r m e k i(,in ılökliiğii g i t / ya ş ıy la alâkaİKİır. Y an i âş ığ ın d u d ağ ı gc i rm ck için g özya ş ı d ö k m e s i , s evg il i ( a t a lu n l a n o n a y a p ı la n h i r ıncr lıan ıe ts i/ . l ik o la rak d ü ş ü n ü l ü y o r v c bu m e ı han ie ls iz l ik c a n a k a s d ş e k l in d e i l a d e e d i l iy o r . )
3. F.y sevgil i! K aş ı ıu n lıilâli t loğdiiğ» iç in ge l . la k îb i b ağ l a ; z i r a o r u ç ayı g ö r ü n ü n c e ş e v l a n b ağ lan ı r . ( İk in c i m ıs ı ad ak i o r u ç ay ı s ö z l e t i n d e n d o la y ı b i r i n c i n ı ı s rad ak i ay s ö z ü nü hilâl ş ek l in d e ç e v im ı e y i u y g u n b u ld u k . C iinkii o r u ç , y an i r a n ı a / a n a y ı . h il â lin g ö ıü n - ın e s iy le il ân ed i l i r . I’d cb iy ab ı ı ı ı z a kaş . şekil i l ib a r ıy la e ğ ı i o ld u ğ u n d a n h i lâ le benze l i l - m i ş l i r . R a k i p â ş ığ ın s ev g i l iy le b u lu ş m a s ı n a v ey a sev g i l in in b u lu n d u ğ u s o k a ğ a , m a h a l l e y e g i r m e s in e m â n i o l a n kö tü d ü ş ü n cc l i k i ş id i r o , bu y ü z d e n şcy la ı ıa b en z e t i lm iş ı i r . Ş e y ta n ın bağlanıuas ı iH İan m a k sa t ; r ak ib in âş ık h ak k ın d a s ev g i l iy e kö tü ş e y le r s ö y l e m e s in e m â n i o l m a k iç in d i r . İkinci m ı s r a , b i r i n c iy e b i r ç e ş i t n û s â l g ib i d i r . -Sair, b u r u d a irad ı m ese l sana l ı g ö s l e ı e ı c k “ n i l e k im r a m a z a n ay ı g e l in c c şey ta n b a ğ la n ı r . Kö- liilük y a p a m a / ' ' d e m e k is liyor . D ik k a t e d i l i r s e “ k aş ın a y ı " , “ nıalı-ı r û z c ” ile; “ r a k î p " d e “ ş e y l a n “ ile k arş ıl ık lı k u l lan ıl ıı ı ış h r ) .
4 . M is k pazar ı s e n in uz.ıın s a ç l a n ı ı ı n b ü k lü m le r i n i g ö r ü n c e kes ad n u ğ r a r ; y o lu n u n t o zu anı lacak ol.sa İslehâıı yo lu kapanır . (Birinci mısra “ uzun saçlar ın büklüm le ri g ö r ü lü n c e " ş e k l in d e d e çe v r i leb i l i r . Rurat la k o k u v r r en k i t ib ar iy le m isk e b e n z e y e n s a ç ın , o n d a n ü s tü n o ld u ğ u a n l a t ı l ıy o r , İkinc i m ı s r a d a k i İsl 'ehân sö / .ü y le o r a d a ç ık a n .süiıne ka s d e d i l m e k ted i r . I'!n iyi s ü ı ın e bu şclıiıck- ç ık m a k l a b ir l ik le sevg il in in ay a ğ ın ın tozu İsl 'ehân sür- n ıos indon ü s tü n lu lu lm a k ta t l ı r . Mağlannıak liili i le “ sev g i l in in ay a ğ ın ın to z u v a r k e n Is- l e h â n şe h r in in y o lu k a p a n ı r , o ı a y a g i l m e y e lü z fnn y o k U ı t ’ ' d e n m e k is te n iy o r . S ü r m e , g ö z ilücı v e s ü r m e o la r a k k u l l a n ı l m a k t a d ı ı . Hey it le m ü b â lâ ğ a sana l ı \ a r d i r . )
5 . S evg il i biz i ö ld ü r m e k için k e s k in kıl ıç k u ş a n ın c a , c a n , s e v in c in d e n o y n a r ; gönül d e k e d e rd e n ku tU ik ı r. (A ş ığ ın ö l ü m e s e v in m e s i o n u ze v k ile k abu l e tm e s in d e n tlolayı- d ı ı . O n a g ö r e , s u l ta n o la n sev g i l in in e m ı i n e . d a v e t in e u y u lm a s ı ta b i id i r . )
6 . Hy sevgil i! S e n in c c ın â t in in b a ğ ı n ın vc şö l ı ı e l i v a r ki sünbü l g ib i o l a n s aç la r ın y ad c ı li l ince b a h ç e d e d e s le d e s le fes le gen lo ı b ağ l an ı r . ( C e m â l , y ü z püz .c i l iğ id i i . b u r a d a b a h ç e y e b cn z .e l i lm iş l i ı . bc ı ' in p a r l ak l ık , ay d ın l ık , s ü s . nülnz. v c ik t id a r g ib i m a n a la r ı v a rsa d a b u r a d a b a h ç e n in ü s tü n lü ğ ü a n l a l ı k h ğ ın d a n bu k e l im e y i ş i 'h re t s ö z ü y le i l ade e tm ey i d a h a u y g u n h n k lu k . S ü n b ü l saç ın n ı a / m ı ı n u d u ı . K ıv r ım k ıv ı ın ı o l a n saç ko k u su vc şekli i t ib a r iy le s ü n b ü le v e r e \ h â n d e n i le n r e s ic ğ en e ben ze t i l i r , f ' e s leğ en d es te d e s te v ey a öb ek (»bek b u lu n d u ğ u iç in ş i i r d e d es te ke l im es i k n l l a ıu lm ış l ı r . i l e r iki ç içek saça b c n z e l i l m e k le b e r a b e r sü n b ü lü n d a h a ü s iü n lululdı ığ ıı g ö r ü lü y o r . Hcy il te l e n â s ü p sanat ı y a p ı l m ı ş ı n .)
7 . A h ın e d , ne z.aman seni ı ı ır dh e tm e y e baş la sa . H u s r e v ' i n s ö z ü , nu tku lu tu h ır ; Sel- m â n ' ı n d a ne fes i b ağ l an ı r , s ö z s ö y le y e m e z hale g e l i r . ( H u s re v , H in d i s t a n 'd a d<ığan T ü r k as ıllı E m i r H u s re v i D ih le v i ( I25,'^-1.^2.S), S o lm a n ise İraı ıh vSelman-ı S a v e c i 'd i r .( l .M)0-1376) H e r iki ş a i r d e m e d h iy e s ö y le m e k te ş ö h r e t s ah ib id i r . A h m e d P aş a se v g i l i s i ni n ıe d h e d e rk e n kendt.sini d e m e d h e tm iş o l u y o r v e m ü b a la ğ a y a p ı y o r . )
(27)
117
(28)Fa’ilâtün Fâ’ilâtün Fâ’ilâtün F â’ilün
„ + _
1 Lâleyi pür-hûn iden giil-gıın yaıınğııt! lengidür Nergisi bi hâb iden câzü gözün nîrengidür
2 Ay yüzün âyînesinde görinen müşgîn guijâr Hatt-ı iengârî niidür y â dûd-ı âhuın jengidür
3 Hnşc-i bâğ-ı İrem nıi z ü I I üti ey unnâb-lcb Yâ aşılmış Şânıda miskini iııob âvengidür
4 Düşdi zülfünden kara yaşlu heııcfşo İâ-ceıeın Bisteri hâk-i siyeh bâlîni s<ıl»râ sejjgidiir
5 Çîn ııigâristânını nakş-ı ruhundur mâl iden Sana nisbct m âlı-rülar süret-i Erjengîdür
118
1 - E y sevg i l i ! lâ ley i k a n l a r içitufc b ı ra k a n sen in o gü t renkH y a n a ğ t tm ı rcn g k l i r . N e r g is ç i çeğ in i u y ku su ; ' b n i t k a n ela ca d ı g ib i sih iı Viipan g ö / l c r i ı ı in ei 'sumı yan i hiiyiisii- Oiir. (L a le , r e n g in in kı rrni7 il ığ ı ddlayısı 'ylc k a n l a r iç inde k a l n n ş g ih j d i i ş t in i i lü yo ı . Bunn s ch cp o la rak d a sev g i l in in gül renkl i y an a ğ ı g ö s te r i lm e k led i r . Ş a i r , lâ lenin sevg il in in gcil r en k l i y a n a ğ ın a lı ased e t l iğ i için k a n l a r a hu la n d ıg ın ı s ö y le r k e n sevg il is in i m e d h e d iy o r . N e r g i s , g ö r ü n ü ş i t ib a r iy le aç ık d u r a n , b a k a n b i r g ö r e b e n z e t i l i r . G ü y a b ö y le o lu ş u n a s ih i r y a p a n sevg i l in in gö z le r i s ç b o p u lm ı ış g ib i g ö s te r i ld iğ i iç in n e rg i s u y k u s n z kalinis g ib i d ü ş ü n ü lü y o r . Bu ik inci nnsra ıiu d a «^air. n e ı g i s in . s ev g i l in in g ö z l e r in e h a y r a n k a ld ı ğ ın ı b e l i r t e re k n ıedb e d i y o r . B ey ille leşbi lı v e t ı b a k sanat ı y a n ı n d a a y ı ı c a . y a n a k , la len in k an r e n g i n e b u l a n m a s ın a ; gö/, d e n e rg i s in u y k u s u z k a l ıu a s m a seb e j ’ o ld u ğ u için hü sn-i ta ' l i l s an a l ı y a p ı in n ş t ı r . )
2 . A y g ib i p a r l ak o l a n y ü z ü n ü n a y n a s ın d a p ö ı i in e n v e Tniski a n d ı r a n to z u n , y an i ay v a tü y l e r in b a k ı r p a s ın a b e n z e y e n b i r y az ı tm d ı r ? Y o k sa âlı e d e r k e n y a n ı ş l a r ım d a n hasd o l a n d u m a n n r isi miı li r? ( M is k gibi to z d a n , inaksa l a y v a tü y le r id i r . A y r ıc a tü y le r i g ö r ü l m e le r i z o r o ld u ğ u için g u b a r do.nen ç o k in ce b i r y a / ı y a d a b e n z e t i t i ı , B u r a d a <’n a d a tcl- luil) v a r s a d a ş a i r , “ bn m i sk g ib i p ö ı ü n e n to z la r ın y an i a y v a lü y l e r in b a k ı r pas ı renkl i b i r ynz.ı n u ı l ı t ? " d e m e k isl iyor . A y v a lü j I e r in in m i sk e b e n / c l il inesi d e d a ğ ı lm ı ş , p a rça - lanııı ış toz. h a l in e g e l m i ş m isk i i i n d ı r n ıa sm d a n v e r e n g in d e n d o la y u l ı r . S a n a t k â r , p e k sa na l lı b i r ş e k i ld e a y v a tü y le r in in ü ç v a s im i “ misk gib i t o z ' , “ b a k ı r pas ı renk l i b i r y a z ı ” v c “ â b ı n d u m a n ın ın i s i” il 'ade v e h e n z c in ı e l c n y l c a n l a t ı y o r . A y v a fü y le ı in in p a s a b e n z e t i lm e s i y ü z ü n a y n a y a b en z e t i lm e s iy l e a l âk a l ıd ı r . )
3 . r,y ( i n n â b d u d a k l ı sevgi li ! S aç l a r ın İ rem I J a ğ ı 'n d a n b i r s a lk ım m ı y o k s a .Şam 'da a s ı lm ış m i sk re nk l i ve k o k u lu ü z ü m h ev e n g i nıi7 ( U n n â b , b i r ç e ş i t k ü ç ü k m e y v e . İ r em Bağ», Y c m e ı ı 'd e A d k a v m i za m an m d ;! Ş ed d ad adl ı hüküıiHİann ce m ıe t e b en z e t i l e rek y a p t ı rdığı b i r bah ç en in ad ıd ı r . Bir r iv ay e te g ö re Çam d a bulıtn<!nğu sö y le n i r S evg il in in nzun sa ç l a r ı , şekil v e renk i t ib ar iy le ası lı , m i sk re nk l i ve kokuU\ (izünı s a lk ı m ın a b cn zc t i lm iş - Jir. Saii ' . ıncst ıın ol^ın Ş.rnn’d a n ba l ıs ederke i ) b u k e l im e n in a k ş a m n ı a n a s m d a n d a i.stifade ed iy o r . Z i r a e d e b iy a t t a s a ç s iy ah o lm a s ı c ihe t iy le a k ş a m a yan i Ş a m ' a d a b e n ze til ir . b n ke l im e b u r a d a te v ı iy e ü ku tl amlmı. 5 t(r. A y r ıca , h û ş e , b a ğ , ü ı ı n â b , ii ıeb , âv en g ket in te lc r i te n a sü p sa i}a tın3 / e n g i n b i r mi.sal o la cak ş e k i ld e kııllanıİHiışt ır ,)
4 . M e n e k ş e ç i çeğ i şü p h es iz ki s e n in sa ç ın d a n d<'layı k a ra y a s l a r a b ü r ü n m ü ş t ü r : b a k s an a! Y a ta ğ ı k a ra to f ' i a k yas tığ ı d a k ı rd a k i ta ş o ln u ı ş . ( M c n e k ş ı 'n in r eng i k o y u d u r , b i t t i ğ i y e r ise d u v a r kcı ıav lar t v c (;fşJık ol.-nak insın v u r a lU n n ^ ı'n . S a ir bıı g ö r ü ş ü n ı ş ığ ın da k a l a r a k gü ze ! b i r beyi t y a z ıy o r v e bu y ü z d e n k a t a (i’p rak v e toz sö z le r in i k u l l a n ıy o r . A y r ı c a saç k o k u s u i l ib a ı iy le m e n e k ş e y e beırze li lir . K o yu ren g i d o la y ı s ıy la k a ra y as l ı iCadesi k u i l a m l ı r k e n y a s m a s e b e p o la r a k s a ç gös tc ı ilc /iğ i için lıtisn-i U ı'lil sıııuılı y a p ı l ıy o r . M e n e k ş e n i n b a ş ı ö n e e ğ ik t i r , b o y n u b ü k ü k tü r . D üş tü li il in in bu d u r u m l a d a il g isi v a r d ı r . )
5 . E-'y g ü z e l , y a n a ğ ın ın n a k ş ı . Ç i n n ig a r is tan ın ı m a t e((i. A y y ü z l ü g ü z e l le r s an a n is p e t le F îr ie ng 'd ek i r e s im le r g ib i ka l ı r . ( N a k ş ben» s ü s . h e m d e b u r a d a o ld n ğ u gib i r e s im gib i g ü z e l o la n y a n a k la r ın y an i y ü z ü n g üze l l iğ i a n l a m l a r ım ta ş ın ıak t ad ı r . N ig a r ı s t a n re s im le r le süslü y e r d c ıu e k l i r . Ç in . o r a d a r e s im v e s ü s l e m e n in ç o k iler i o tm as ı y nzü ın fen ku l l a n ı lm ış t ı r . S f i f - b u r a d a gü ze l le r i r es im g ib i o la n Ç i n ü lk e s i d e m e k is te m iş ti r , l ir- j e n g . Iraıı m i to lo j is in e g ö r e M â n i ad l ı r e s s a m ı n gü ze l m i n y a tü r l e r l e süsle ıl iğ i m e c m u a s ı n ın a d ı d ı r . )
(28)
119
6 S â k îy â tur lâlc-veş l<1-lin k a d e h sun kin i nnklânı Aks-i goııcaiKİan nıcyün rengi kızıl gül rengidür
r Gilş-ıııâl itdiiıcJ! e l l â k e ben i taab u f-v âr Ferdelerden taşra lıcr dem nâlcnuin âhengidür
8 Lâ’l-i nüşOn şehdini şerh iîse A hıııed bir gören Bu ne tûtFdür ki şfifn sözi şckJcer tengldür
120
6 . Hy s<iinp sı ım ıcu gii7.cl! lü / .e lâ le g ib i <ılan la 'l renkl i kîKİc'h s im , Z i r â şıın ıp , d a im a g o n c a g ib i o l a n d u d a ğ ın ın ak s in d e n d o la y ı kızıl gül r e n g in e ıl ön ınüş t i i r . ( I.â l, kırnıi7.i
renk l i süs ( aş ıd ı r , g o n c a y a ben7e(iier> d u d a k d a , ş a r a b ı n k ı ı m ı / ı le nk l i o lm a s ın a s ebep o l a r a k g ö s te r i lm e k le lıilsn-i t a ' l i l s a n a t ı y ap ı lm ış i ı r . B ir inci n ı ı s r a d a k i lale g ib i s ö zü ile k a d e h in ş ek l in e işare t v a r d ı r , ( j o n c a s ö z ü ise g o n c a gibi k ü ç ü k d u d a k için k u l l a a ı lm ı ş t ı r . Y an i g o n c a , d u d a ğ ı n ma?, tn ınuıd ıı r . )
7 . f e l e k le r e ( l i n h n r g th i bc tı iın k(ii;f^frın «jckifreıt ş e y , in r l li le r iın in f ihengin in p e r d e l e r «lışınu ç ı k m a s ıd ı r . O ' C İ c k sö zü ile b e m g ö k y ü z ü , h e m in s an l a r k a s te d i lm iş t i r . Ş a i r , tan- b u r ç a la n k iş in in o n u n s e s in in p e rd es in i a y a r l a r k e n nas ıl k u la ğ a b e n z e y e n d ü ğ m e s in i s a ğ a so la b ü k e r s e , l 'elckler y an i in s an la r d a h a y k ı r ı ş la r ın ın ah e n g in in faz la l ığ ın d an b e n i m k u la ğ ım ı ö y le c e ç e k e r l e r d e m e k is l iyo r . B ey i t te m u s ik i te r im le r i k u l lam l ın ış t ı r . H a y k ı r ı ş a h e n g in in k u lak b ü k m e y e s e b e p t) lınas ı d o la y ı s ıy le d e iı üsn- i t a ' l i l sanat ı v a r d ı r . )
8. A h m e d sen in l a ' l e b e n z e y e n tatlı d u d a ğ ı n ın b a h n ı a ç ık la m a y a ka lk sa , b u n u g ö r e n “ hcı ııasri b i r ckıdtı k u ş u d u r ki tatlı .w z lc r i b i r ş e k e r d e n l i d i r " d e r . ( l 'û t i -d m i ı ı -v ey a p a p a ğ a n , k o n u ş a n b i r k u ş o ld u ğ u iç in d u d a k l a b e r a b e r z ik r e d ih n i ş t i r . B cy i l . d u d a ğ ı n v a s ı f l a n o la n “ l a ' l , nûş , ş e h d , tût İ, ş î r în v e ş e k e r ” k e l im e le r i ile d o lu d u r . )
121
(29)M efû lü Fâ’ilâtü M efâ’îiü F â’ilün
— — + / — + / + — — + +
1 Hikmetde ağzı mubtil-i kavl-İ hakîm dür Kim maııtıkında nokta-i vehmi dü-nîm dür
2 Nice mivSâl göstere âyûıe-i felekOl nev-arûs-ı hüsne ki misli adîmdür
3 M ushafda kadd ü ziilf ü dehânun mı gördi kim Dil tıflı okuduğı elif-iâm mimdür
4 Üftâde yaşlarum ki nazardan düşüpdürür Merdümlük it esirge ki bir kaç yetimdür
5 Lûtfı zülâii katresidür kevser-i behişt Kahrı şirârı şemmesi nâr-ı cahîmdür
6 Dil mülkin açdı kal’a-i dîn oldı kirpügün Şükrâne al bu fetha ki rcsm-i kadînıdur
7 Işkıım cerimedür diyu incinme A hm ed’â K.’o lŞ âh-ı cürm -püş bilürsin kerîmdür
122
1. S ev g i l in in ağ z ı , f e lse fe i lm in d e fey l e s o fu n sÖ7Ünii iplai e t ınck ıec ii r; ç ü n k ü k o n u - ş u r k e n nok ta - i v e h m i iki p a r ç a o lu r . ( Ş a i r l e r , ağ z ın k ü ç ü k o lm a s ı m a k b u l olcJıığuncIan m ü b a la ğ a y o lu y l a o n a b a z e n nok ta - i v e h m ’e . y an i v a r o ld ı ığ u farzecl ilen . v e h m e d i l e n n ok ta ya b e n /e l i r l e r ki bu c ü z ’-i Iâyelece7.za d e n e n a to m d u r . E sk ide n , b( ' lün ıncsin in m ü m kü n o lm a d ığ ı k ab û l ed i ld iğ i iç in b u ad la ad l a n d ı r ı lm ı ş v e k ü ç ü k l ü ğ ü n son had d i say ı l m ı ş t ı r . Ş a i r , b u r a d a sev g i l in in ağ z ın ın d a h a d o ğ r u s u d u d a k la r ın ın iki t a n e o lu ş u n u g ö z ö - n ü n d e b u lu n d u r a r a k , n o k ta h a l in d e d ü ş ü n ü le n a ğ z m k o n u ş m a e s n a s ın d a ik iye a y r ı lm a s ı n ı , fey l e s o fu n sö zü n ü iptal e t tiğ i şeklinçle d ü ş ü n ü y o r . H ik m e t , h a k i m , m a n t ık , a ğ ı z v e kav i g ib i sciz lcr le t e n a s ü p sanat ı g ö s te r i lm i ş l i r . )
2 . F e l e ğ in a y n a s ı , g ü ze l l i ğ in y en i g e l in in e nası l mi.sal g ö s te r i leb i l i r ki; o n u n m is l i , b e n z e r i y o k tu r . (T e lek , d ö n e n g ö k k u b b c . y an i bu d ü n y a a n l a m ı n a g c ü r , A y in e - i felek
i se g ü n e ş y e r im ic k u l l a n ıh n ı ş l ı r .)3. Ry sevgil i! G ö n ü l ç o c u ğ u . M u s h a f ' t a s en in b o y u n u , u z u n saç la r ın ı v e ağ z ın ı mı
g ö r d ü ki g e l ip , lâın v c m im h a r l l c r in i o k u y u p d u r m a k la d ı r . ( G ü ze l l ik ilah i b i r k a y n a ğ a d a y a n d ı r ı l d ığ ı için ş a i r l e r d e sev g i l in in gü ze l l i ğ in i M u s h a f ' a , yan i K u r ' a n ' a b e n z e tm e k le b i r b e i s g ö r m e z le r v c bu y ü z d e n b o y , saç v c ağ ız g ib i g ü ze l l ik u n s u r la r ın a ay n ı g ö z le b a k a r l a r . A y r ı c a , b u n la r ı şekil b a k ım ın d a n A r a p a l f ab es in d ek i b az ı h a r f l e r e l>cnzclirler. B u r a d a g ö r ü ld ü ğ ü g ib i boy e l i f e ; s aç l â m 'a ; ağ ız d a m i m har f in e t e şb ih e d i ln ü ş t i r . Bu g ö r ü ş ü n ışığı allıncla ş a i r g ö n ü l d e n i l e n v ey a g ö n le b en z e t i l en ç o c u ğ u n g ııyâ M u s h a f ' t a s ev g i l in in b o y , s aç v e ağz ın ı g ö r d ü ğ ü için d e v a m l ı s u re t t e b u harlTeri o k u y u p durduğ irn ı ı iler i s ü ım c k te v e b u s e b e p l e d c hüsn- i l a ' l i l s a n ’atı y a p m a k ta d ı r . B u n d a n b a ş k a , b irb i r i a r d ı n a ı g e len bu h a r f l e r bi/.e K u r ' a n ' ı n ik inci su res i o la n B a k a r a ’n m ilk âye tin i h a t ı r la t m a k ta d ı r . B u n la r K u r ' a n ' a m a h s u s r c m iz l e r d i ı . i ş a re t le rd i r . B u n u n d ış ınd a , k a d , zü l f . d e h a n ile el if, kını vc m in i a ra s ın d a le lfü ne.şr i m ü re t te b s an 'a t ı d a o k lu ğ u n u söy leye l im .)
4 . t l ö z ü ı ı ı d c n dü.şen. d ö k ü le n y a ş l a n m a kar ş ı insanl ık e t . o n l a n es i rg e ; z i r a h e r biri h i r ö k s ü z d ü r . (ü ö zy a .ş ın ın ö k s ü z e b e n z e l i lm e s i , asıl yer i o la n g ö z d e n u z a k d ü ş m e s in d e n <k)layıd ır .)
5 . C e m ıc l te k i K e v s e r n e h r i , o sev g i l in in lü t fum ın se r in , la t i f s u y u n u n k a t re s id i r ; ce - h e n n c n ı atc.şi d c k a h r ın ın k ıv ı lc ım ın d a n h i r p a r ç a d ı r . ( K e v s e r , m a h ş e r d e iı uan e d e n le r e da ğ ı tm a s ı için Hz. P c y g a m b e r ' e v e ı i len lalif.su o lu ğ u . K u r 'a n ' ı n 108. su res in in d e ad ıd ır .)
6. E y sevgi li ! K i r p iğ in gö nü l m ü l k ü n ü aç t ı , e l e geç i rd i v e d in kales i o ld u ; bu aç ılı şı b i r iy i lik b i l ine nişfıne.si o la r a k kab u l c t . ç ü n k ü b u esk i b i r u s u ld ü r . (K i rp ik , o k , kı lıç, m ı z r a k v e a s k e r s a f ın a b en ze t ik l iğ i iç in ü lk e l e r aç ıc ı yan i alıcı b i r v a s f a s a h ip b u k m m a k - ta d ı r . B u r a d a d in ka les i o la rak g ö r ü lm e k te d i r . Y ü z ü n M u s h a f ' a im a n a ve K a b e ' y e t e ş bih in i d ü ş ü n ü r s e k , k i rp ik le r i d e b u n la r ı k o r u y a n d in kales i o la rak kabul ed e c e ğ iz . Beyte şu te vc ih i d e y a p a b i l i r i z : Ş a i r , s ev g i l in in o k a b en z e y e n k i rp ik le r in in kend i g ö n lü n ü d e li p y a r a l a d ığ ın ı , y an i b u ş ek i ld e g ö n lü n ü n feth ed i ld iğ in i , e l e g e ç i r i ld iğ in i d a h a d o ğ r u s u y a r a l a n m a s m ı n , sevgi lisin i h a t ı r l a m a s ın a ves ile o la cağ ın ı , g ö n lü n K â ’b e ’ye b en ze t i lm es i cihe t iy le d e k i rp ik le r in g ö n ü l K â ’b e ’s in e , d in kal es i o la c a ğ ın ı s ö y lü y o r . )
7 . E y A hnıe d! “ a ş k ım b i r s u ç t u r " d iy e in c in m e ; z i r a b il ir s in ki s u ç la r ı ö r te n o Şâh utu v e şc r e l l id i r . ( C ü n ı ı p û ş v e K e r im . T a n n ' n m s ı fa t la r ın d an o ld u ğ u n a g ö r e . Ş ah k e l i m e s i T a n r ı y e r i n e ku l lan ı l ın ış t ı r . )
(29)
123
Fe’Uâtün Fe’ilâtün Fe’iiâtün Fe’ilım + + — — / + + — — / + + — — / + + —
1. Nola olursa gönül ziilf ü zenahdâna heves Tifl olan çun ki olur top ile çevgâna heves
2. Bulsa Hfzr ile Skender dudağun şerbetini Eylemezlerdi dahi ^eşnıe-i H ayvâna heves
3 . Didüm ol çâh -ızenahdâna heves düşdi gönül Didi dîvânedür ol kim ide zındâna heves
4. Gamzesi okjna efsun mı okur gözleri kim Olur ol zahm ı gören tîr ile peykdna heves
5 . Ben um ardum ki hevSn odına yananı yalunuz Hep bile yakdı cihan halkın oda yana heves
6 . Çeşm-i hûn -rîz i'câdû-y i-y i siyeli - dlldür kim Kanmadı kanum içüp kıldı yine kana heves
7. Gözlerüm gam zen okın d a 'v e t ider hânesine Kerem ehlidür iderse nola m ihm âna heves
8 . A h m ed ’ün sözleri sevdasına düşdi kalemüm Nola tûtfdür iderse şekeristâna heves
(30)
124
I . G ö n ü l , o uzu n saçliirlıı ç e n e ç u k u r u n a h e v e s e d e r s e bııi)da şaşıiaccik ne v a r? Ç o c u k lo p ile ç e v g a n a h e v e s e i rncz m i? (B ir in c i ın ı s rü d ak t g ön ü l s a ç l a r v e ç e n e ç u k u r u - ikinci m ı s r a d a s ı r a s ıy la ç o c u k , ç e v g a n v e top o la r a k d ü ş ü n ü lü y o r . Y a ln ız top ile ç e v g a n ın s ı r a sı y a n l ış o ld u ğ u n d a n b e y i n e g ay r - ı m ü re H e b lelT ü n eş r sana l ı v a r d ı r d iy o ru z . A y r ıc a ik inci m ı s r a , b i r i n c iy e n a z a r a n irâd- ı nıe.sel sana l ı h ü k m ü n d e d i r . B e y i ü e gö n ü l ç o c u ğ a ; s a ç l a r , g û y u ç e v g a n ad l ı o y u n d a k i lo p u ç e lm e y e m a h s u s ç e v g a n d e n i l e n d e ğ n e ğ e , çe n e ç u k u r u d a b u o y u n d a k i to p a b cn z e l i lm iş l i r . Â ş ı k k end i g ö n lü n ü ç o c u k te lakki e tm ek le d e te şb ih sana t ı g ö s te r iy o r . )
2- H ız ı r ile İ s k e n d e r , s en in d u d a ğ ın ın şe rbe t in i b u ls a lar tl ı . Â b - ı hay a t ç e şm e s in e h e v e s e tm e z l e r d i , ( İn an ı şa g ö r e H ız ı r P e y g a m b e r l e İ s k en d e r . Âb- ı haya t ı a r a m a y a ç ıknsış- la r. İ s k e n d e r y o lu n u k a y b e tm i ş ; ta k a t H ız ı r A b- ı haya t ı b u la ra k içmiş ve ö lm e z l iğ e e r m i ş t i r . D iv a n ş i i r i n d e d e sev g i l in in d u d ağ ı Â b- ı hay a l y an ın da a y r ı c a ş e rb e te b en ze l i l i r . Ş a i r , s ev g i l in in d u d a ğ ın ın g ü ze l l iğ in i m e d h ed iy o r . B ey i t te m e d ih d ı ş ın d a te n as ü p sanat ı v a r d r r . ) ^
3 . G ö n l ü m , o ç e n e ç u k u r u n a h ev e s l em l i d e d i m ; z in d a n a h e v e s ed e n d e l id i r d iy e c e v a p v e r d i . ( G ö n lü n ç e n e ç u k u r ıu ıa d ü ş m e s i â s ık ın s ev g i l iy e tutulnvası m a n a s ın a g e l i r . )
4 . O sev g i l in in s ü z g ü n b a k ı ş ı n m attığ ı o k a , gö z le r i a fsun n ıu o k u y o r , b üy ü m ü y a p ı y o r ki aç t ığ ı y a ray ı g ö r e n , o k a v e u cu n d a k i s iv r i d e m i r e heves e d i y o r . (Sevgil i o d e r e c e g üze l ki s ay ıs ız k iş il e r , d eğ i l o n u n ken d i s in e ; b ak ış ın ın o k u n a b i l e h e v e s e tm e k te d i r l e r . )
5 . B en sen in a ş k ın ın a te ş in e te k b a ş ım a yan ır ray ı u m u y o r d u m ; b a teşe yan a s ı hev es b ü tü n c ih a n h alk ın ı b i r d e n yakt ı,
6. S e v g i l in in kan d ö k e n o g ö zü n e kalb i k a r a b i r b ü y ü c ü y m ü ş k a n ım ı iç n ıeye “ k an ım ı iç tiği h a l d e ” k a n m a d ı d a y in e k a n ı m a “ k a n u n i i ç m e y e ” h e v e s l e n iy o r .
7 . G ö z le r i m sen in s ü z g ü n b ak ış ın ın o k u n u e v i n e d a v e t e d iy o r ; lû tu l ' sa h ib i o ld u ğ u için m i sa f i r e h ev e s e d e r s e n e o lu r ? ( G ö z le r , k e r e m y an i lüluT sah ib i o ld u ğ u iç in sev g i l in in bak ış o k l a r ın a h e d e f o lm a y ı o n la r ı m i s a f i r g ib i k a r ş ı l am ay ı k ab u l ed iy o r . G ö z le r i n lü tu f sah ib i o lm as ı s e v g i l id e n g e l e c e k bak ı ş o k la r ın a h e v e s e t m e s in e se b e p g ö s te r i ld iğ i için b ey i t le h ü s n - i t a ' l i l s an a t ı v a rd ı r . )
8. K a l e m im , A h m e d ' i n sö z le r in in s e v d a s ın a d ü ş tü , o b i r d u d u k u ş u d u r ; ş e k e r b u l u n a n y e r e h e v e s e d e r s e ç o k m u ? (Ş a i r , ş i i r l e r in in güze l l iğ in i ıt ıedh e d i y o r v e k a l em in in , b u n la r ın g ü ze l l i ğ in e k a p ı ld ığ ın ı , y an i ş i i r l e r in i bu y ü z d e n y a z d ığ in ı iler i s ü r ü y o r , İkinc i mısra irad-ı mese l hükmürKİedir. Z i ra şa ir likrini bu ikinci mısra rfe aç ık lam akla dır . Ç ü n kü d u d u k u ş u d e n i le n p a p a ğ a n ş ek e r i ç o k s e v e r . )
(30)
125
M üstef'iiün M üsleriliın M üslef'ilün M üstef’ilün
(31)
1. Bir dil mi kalm ışdur bu tîr-i gam zeden kan olmamış Bir cân mı vardur ol kem ân ebrûya kurbân olmamış
2 . Şol ömr kim sensüz geçer ol ‘ömr zây i' ‘öm r imiş Bir Can ki am in cânân» yok ol cân dahi cân olmamış
3 . Ne fıtnedür y a Rab bu kim bir di!-beriin her gam zesi Bir demde bir» cân ahııasa dirler bu fe ttân olmamış
4. Zülfın gidermiş ol sanem kafirliğin kom az henüz Z ünnânnı kesmiş velî dahi mtiselmân olmamış
5 Şehründe la ’Iün şevkine şol deniü kan ağlam ışam Kim bir der ü divar yok yakut u mercân olmamış
6. Anup çerag-ı hiisnüni pervâne gönlüm şem -‘var Meclis mi var kim germ olup sûzân-u g iryân olmamış
7. Mecimu-i diller m ecm a'ı zülfimdür am çözse bâd Cem‘!>'>et-i hâtır m ' olur andan perîşân olmamış
8 Gülden kohun alup seher ah itse A hm ed derd ile Bülbül bulm m az bağda kim bağrı biryan olmamış
126
1. Bu g a m z e n in o k u n d a n kan o lm a m ış b i r gö n ü l m ü k a lm ış t ı r ? O k e m a n k aş t ty a knr- b an o lm a m ı ş b i r c a n mı v a rd ı r . ( G a m z e g ö z u c u y la v e h ış ım la b a k m a k d c m e k l i r . O k a b cn z e t i l d iğ in d e n â ş ık ı y a r a l a r . K aş d a y a y a b en ze t i ld iğ i iç in o r l a y a b i r o k - y a y imajı
ç ık ıy o r . )2 . E y sevgil i! S en s iz g e ç e n o ö m ü r , b o ş u n a g e ç ip g i tm iş ; sevg i l i s i o lm a m ı ş o l a n can
d a c a n o l m a m ı ş , can d eğ i lm i ş .3 . A l l a h 'm ı ! b u nasıl b i r H in ed ir ki b i r d i l b e r in h e r g a m z e s i b i r a n d a bin can a lm a s a
o n u n için b u da i ıa f e t tan y an i l i tn e k o p a r a n o lm a m ı ş d e r l e r . ( S e v g i l i s in in g a m z e s in in m e d h i y a n ı n d a b i r v e b in say ı la r ıy la t e z a t y a p ı lm ı ş l ı r . )
4 . O tap ılas ı g ü z e l saç la r ın ı g id e rd iğ i h a ld e kâf i rl iğ in i hâ lâ b ı r a k m a m ış z i i n n a n n ı da k e s m i ş a m a m ü s lü n u m olınaiı ıı ş . ( Z ü n n a r . k eş iş le r in be l le r in e b ağ lad ık la ı ı d ü ğ ü m l ü siy a h k u şak t ı r . S iy ah l ığ ı , u zu n lu ğ u v e d ü g ü r n tü o lm as ı c ihc l iy le şa i r l e r , saç ı b a z a n z ün n a - ra b e n z e t i r l e r . Ş a i r , b ir k â f i r in zü n n a r ın ı k e s m e k le nas ıl n ıü s l i im an o lm a s ı n ıü ın k ü n d e ğ i l se , sevg i l in in d e saç ın ı k e s m e k le kâf i r liğ i , yan i m e r l ıan tc ls iz l ig i e ld e n b ı r a k m a y a c a ğ ın ı sny lensek is tiyor . B ey i t le kâTır v e n ıü s c lm a n k e l im e le r iy l e t e z^ t , köf ir , s a n e m ve z ü n n a r ile d e t e n a s ü p s an a t ı y a p ı lm ı ş l ı r . )
A ş ı k Ç e l e b i ' y e g ö r e A h n ıe d P a ş a ' n m F a t i h ' i n g a z a b ın a u ğ r a m a s ın a b u b ey i t s eb ep
o lm u ş t u r . Ö n s ö z e bak ın ız .5 . f îy sevgil i! L- ıTi a n d ı r a n d u d a ğ ın ın şe v k iy l e , a r z u s u y la ş e h r in d e o k a d a r kan ağ la-
<lım, kanl ı g ö z y a ş l a r ı d o k l ü m ki y a k u t ve m e r c a n k es i lm ed ik n e b i r kap ı nc d e biı d u v a r ka ld ı . (Ş e v k , d a h a ö n c e d e geç tiğ i g ib i ş id d e t l i a rzu v e h as re t a n l a m ı n a d ı r . D u d a ğ ın lâ ' l ’e b en z e t i lm es i v e o n a u l a ş a m a m a n ın v e rd iğ i ü z ü n tü y ü z ü n d e n a ğ l a y a n aş ığ ın g ö z y a ş lar ı y a k u t v e m e r c a n a d ö n ü y o r , l .â '1 . r e n g i d o la y ı s ıy la d u d a ğ ı n m ü ş e b b e h ü n b i h ’i " k e n > d i ş in e b e n z e t i l e n ” o lu y o r . D u d a k , r e n k i t iba r ıy la l â ' l . yâkfı l v e n ıe r c a n a b en ze t i l i r . Ş a ir , b n r e n k b e n z e r l i ğ i n d e n is ti fade e d e re k k c i im e o y u n u v e Icnas i ip sana t ı y a p ı y o r . )
6. P e r v a n e y i a n d ı r a n g ö n lü m , .senin m u m gibi o t a n güze l l iğ in in ç e ra ğ m ı an d ığ ı s ı r a d a
h c y e c a n a g e l ip d e y a n m a y a n v e a ğ l a m a y a n m e c l i s m i b ı ra k m ış t ı r . ( D iv a n ş i i r inde s e v g i lin in g üze l l iğ i n n ın i a , d a h a d o ğ r u s u n u ım ım a te ş in e “ a l e v in e ” b en z e t i l i r . A te ş m u m la b i r l ik te b u l u n d u ğ u n a g ö r e m u n i v e a i e ş b e r a b e r k u l lan ı l ıy o r . Ş a i r , r ea l i t ed en h a re k e t le g üze l b i r im aj y a r a t ı y o r ve (,>ervane, nas ıl m u m u n at eş i e ln ı l ınd . ı d ö n e r v e s o n u n d a k e n d in i <trada y a k a rs a , b e n d e sev g i l in in a teş in i yan i aş k ın ı a n d ığ ım z a m a n , to p l an t ıd a b u lu n a n la r - d iğ e r aş ık la r - h c y e c a n a g e l e r e k y a n ıp a ğ l a m a y a b a ş la r la r d iy o r . B ey i tle ç e ra g , p e r v a n e , ş e m . g c r m . su z a n vc g i r y a n k e l im e le r iy l e l e n âs ü b sana t ı ya p ı lm ı ş t ı r , )
7 . By g ü z e l ! S e n i n u zu n s aç la r ın b ü tü n g ö n ü l l e r in to p lan d ığ ı y e r d i r ; e ğ e r r ü z g â r o n u ç ö z e c e k o l s a o n d a n p e r i şa n o lm a y a c a k , d a ğ ı lm a y a c a k g ö n ü l l e r m e c l i s i mi ka l ı r . (D iv an e d e b iy a t ı n d a â ş ık la r ın g ön ü l le r i sev g i l in in s a ç l a r ın a as ılı o k l u ğ u , yan i s a ç l a r ın , g ö n ü l l e ri k e n d i n e aş ık et tiğ i in anc ı d o la y ıs ıy la s a ç l a r b i r m e c l i s , b i r to p lan t ı y e r i gib i d ü ş ü n ü l ü y o r . S aç ın b i r vasf ı d a p e r i ş a n o l u ş u d u r . İk inci m ı s ı a d a p e r i şa n ke l im e s i s anat lı ku l l an ı l m ış t ı r . A y r ı c a m e c m u , m e c m a . c e m iy e t k e l im e le r iy l e iş tikak sana t ı y a p ı lm ı ş t ı r . )
8. f-'y s evgil i! A h n ı e d , s a b a h vakt i g ü ld e n s e n in k o ku n u a l ıp d a d c rd ile in ley ip ab e t se , h a y k ı r s a , b a h ç e d e b ağ r ı y a n ıp k e b a p o ln m m ış b ü lbü l k a lm a z . (S evg i l in in k o k u su g ü lü n k o k u s u n a b e n z e t i l iy o r v e b u y ü z d e n ç a ğ r ı ş ım do la y ıs ıy la sev g i l i h a t ı r la n ıy o r . Ş a i r in d e r d i b ü lb ü lü n d e r d i n d e n ü s lü n tu tu lu y o r . Bu b ey i t te t e n as ü p sana l ı v a rd ı r . )
(31)
127
(32)
F â’ilâtün Fâ’ilâıün Fâ'Uâtim F â’ilün— + -------- / — + -----------/ - + -----------/ — + ~
1 01 şanenı kim Leylî-i zülPın girilı-gîr eylemiş Ralım idüp M ecnûııtna tc<lbiı-i ze n d r eyletniş
2 Didiuıı ey dil-ber bu liat yüzünde n ’eyler didi kim Lâciverd ile benefşe bfıga talııfr eylemiş '
3 Ah-ı âşıkdan sakınm azdım divîgâ Kvm hatun Dfıddur ki âyuıe-i hüsnünde te ’sîr eylemiş
4 Hâcibün devrinde lıaddün liat getürnıiş kanum a İki egıi şâlıid ile gör ne tezvir eylemiş
5 Hak livâ-yi ‘ışkını subh-i ezcide A h m ed ’üı^Mihr-i hüsnün gibi ey meh âsunıân-gir eylemiş
128
1. o ( î t p ı l a s ı g i i 7 c ! . L c y l f ı g i b i o l a n ı i7 , ıın s a ç l a r ı n ı ö r ı t ı ü ! ) ; M c c n û n ' ı n u t a c ı d ı ğ ı i ç i n
/ i n c i r ı c c I b i ı i i K İ e b ı ı h ı n ı n ı ı ş , y a n i n r i i l t i s a ç l a r m ı l a n h i r 7 İ n c i r y ı ı p ı n ı ş . ( i î c y i t . a s l n ı c l a l i i r
A r a p h i k â y e s i < ' ! a n L e y l â v c M c c n ı ı n c l a n i s l i l i u l e e ı l i l c r c k t e l m i h y o l u y l a y a z ı l n ı ı ş l ı r .
Ş a i r l o - r . k a r a l ı ğ ı c i l ı c d y l e s a ç ı . A r a p ç a ' d a u c c e d c n ı r k « l a n t e y l ' c b c n z c l i ı i c r v c b u m ü -
n a s c b c l l c L e y l â v p y j ı I - c y l i <le d e n e n ki i (J ın i s m i y l e c i n a s y o h ı y l a k c l i n ı e o y u n l a r ı y a p a r
l a r . S a ç l a r n r ü l ü d ı ı r ı m ı d a y k c n b i r 7 İ ı ı c i r ş e k l i n d e g u r ü l ü r . Z a t e n ö r m ü ş k e l i m e s i y l e 7 , i n-
l i r k a s d c ı l i l d i ğ i i k i n c i m ı s r a d a n a n l a ş ı l ı y o r . M ı s r a ı n b i r m a n a s ı e l a ş u d u r : “ S e v g i l i L e y
l â g i b i gÜ 7, e l o l a n v e s e v i l e n s a ç l a r ı n ı ö r m ü ş . ”
İk inc i m ıs ıa ı l a M c c n û n tc v r iyc l i o la r a k kı ıl lan ıl ın ış lı r . Asıl m a n a s ı de l i d iv a n e vc âş ık d c m e k l i r . B aşka b i r d e y i ş l e L ey la s e v g i l in in : M e c n u n d a aş ığ ın s e m b o l ü d ü r . B u n a g ö r e , s e v g i l i . L e y l a ' y a l>en7.eycn ve îı şığın ıl üşki in v e del i d iv a n e o ld u ğ u saç örg ii si inü b i r 7İn- c i r İnd ine g e t i r ip h u z in c i r l e o n u k en d in e b a ğ l ıy o r . A y r ıc a b u r a d a / i n c i r ke l im es i del i gibi (a s av v u r ed i len I?şık-MecnOn-iç in k ıd lan ılmış tı r . Ili k tîyeyc g ö r e M e c n u n , I ^ y l a için d e l i d iv a n e o ln u ı ş lu r . Del i o la n la r d a ?.incirc v ı ı r ı ık in ğ un d an d tı tay ı ş a i r , te d b ir k e l im e s i ni ş u u r lu k u l l an m ış o lu y o r , BeyiUc L e y la v e M e c n u n ' a t e lm ih te n b a ş k a te v r iy e ve te n a s ü p san a t la r ı v a rd ı r , )
2 . E y g ö n ü l l e r i k a p ı p g id e n güze l! Y ü z ü n d e k i b u hat “ a y v a t ü y l e r i “ n e y a p ı y o r ? d iy e s o r d u m ; b a h ç e d e r e n k “ b o y a “ ile m e n e k ş e resm i ç i z iy o r ce v ab ın ı v e rd i . ( İk in c i nn s ra - d a b a h ç e , y ü z ; m e n e k ş e d e a y v a kiiylcri y e r i n d e ku l lan ı lm ış t ı r . A y v a tüy le r i h a H r b oz renkli o lm ak i t ib ar ıy la lac iv er t r e n g e v e m e n ek şey e benzetil ir. Bunun sclıebi yii7,ün bahçeye b e n z e t i lm e s id i r . A s l ın d a ş a i r , “ A y v a tü y le r i la c iverd re n k le r iy le m e n e k ş e re s m in i a n d ı r a n b i r g ö r ü n ü ş ü te m s i l e d i y o r . ” d e m e k is t i y o r . ) '
3 . By sevgil i! S e n â ş ığ ın a b ı n d a n s a k ın m a z d ı n , e y v a h ! “ şinHİi” ha t lın ö y l e b i r dıı- n ı a n d ı r ki g ü ze l l i ğ in in a y n a s ı n d a (es irini g ö s te r m iş t i r . (Â lı a l m a k , d e r d e g i r i f t a r o lm a k d e m e k t i i - S evg il i â ş ık t a n ah a l d ığ ı iç in , y ü z ü n d e n a h in d u m a n ı m a n d ı r a n a y v a tü y ler i hasıl o lm u ş g ib i g ö s te r i ln ie k te v e a l ım te s i r in i g ö s te rd iğ i b e l i r t i lm e k te d i r . G ü ze l l ik a y n a s ın d a n m a k sa t d a y ü z d ü r . A y v a tü y ler i y ü z d e b i r k u s u r g ib i g ö s te r i lm i ş t i r . Bu d u r u m a ah s e b e p o ld u ğ u iç in b e y i t t e h ü s n - i t a ' l i l sanat ı v a r d ı r . )
4 . Y a n a ğ ın , k a ş l a r m m d e v r i n d e kanuTiın d ö k ü lm e s i için y az ı g e t i rm i ş ; iki eğ r i şııhid ile ne y a l a n la r u y d u r m u ş . ( H â c ib . p e rd e c i m a n a s ın a o lu p b u r a d a kaş y e r i n d e kul la ın l- ı n ı ş i ı ı . H a l , h e m a y v a tü y ler i h e m d e yaz ı a n l a m la r ın a g e l i r se d e kan d o la y ı s ıy la l 'erman m a n as ın ı ta şm uık tad ı r . İki eğ r i şahid y in e k aş la r d em ek t i r . .Şair, ey sevgil i! y a n a ğ ın , k a ş la r ın d e v r i n d e ben i ö ld ü r c c e k ay v a tü y le r i m e y d a n a g e l i rm i ş ; y ü z ü n d e a y v a (ü y lc r i ç ık m ış . a m a b u n a in a n m a , b u y a l a n d ı r . Y a n a k , hu ya lan ı kaş d e n e n iki ya lanc ı ile u y d u r m u ş tu r . d e m e k istiyıır . H a d m ö td i i rü cü l i iğ ü n d e n m a k sa t , yaz ı v e l e rn ıa n m a n a la r ı m tu- ş ım a s ı , yan i ö l ü m yaz ıs ın ı ih t iva e tm es i ı l i r . )
5 . By ay g ib i p a r l a k güze l ! A l la h . A b n ı e d ' i n a şk ın ın s an cağ ın ı , s en in g ü ze l l i ğ in in g ü neşi g ib i ezel s a b a h ın d a g ö ğ e k a d a r y ü k s e l tm iş t i r . (.Şair, e s k id e n b e r i ^ş ık o k lu ğ u n u b i l d i r i y o r . Kzel, b aş lang ıc ı o lm a y a n z a m a n d e m e k t i r . Bu k e l im e ile ' I 'anr ının , in san la r ın r u h
la r ın ı yara t t ığ ı a n a d a iş a re t e d i y o r . )
(32)
129
F â’ilâtün F â’ilâtiin Fâ’ilâLün F â’ilün— + -------- l — + -----------/ — + ---------- / — +
(33)
Gam degül bî-hâ! olursa hüsnün evrakında h a t Resmdür ârifiere nâm e yazarlar bî-nokat Zülfünün dâıında ber-dâr itm eğe dil düzdiiıi Hâkİm-i kudret izâruna virüpdür dest-hat H ayr um arsa dü m iyâaundan m ahaldür dil-berâ Çüııki Peygam ber didi h ay ru ’l-umûr ülur vasat
130
1 . E y sev g i l i îK ağ K g ib i b e y a z . p;ırlak o la n yüA it ıdck i yaz ı n o k ta s ı z oUırsa bı ımla ü z ü lecek b i r ş e y y o k lu r ; zira bilgi v c ir fan sah ib i o la n la r a tı ok las ır . yar.ı y az ı lm as ı u s u ld e n d i r . ( H ü s n , g üze l l ik e lem ekse d e b u r a d a y ü z anla ım ncla cılup p a r l a k b i r k ağ ıd a b e n z e t i l m i ş ; ü s lü n d e k i a y v a tü y le r i “ h a l " y az ı , b e n l e r d e n o k ıa a l a r a k düsünii lmii şUir . Ş air , k e l im e le r i m e caz i m a n a la r ı y l a k u l l a n a r a k k e l im e o y im la n y a p ı y o r . B î n o k a C ' n o k t a s ı z ” s ö z ü y le ta r ih i b i r n o k ta y a t e m a s ed iy o r , İlk z a m a n la r d a A r a p a l f a b e s in d e n ok la y o k tu . İkinc i h a l i f e O s m a n d e v r i n d e bazı yan l ış an l a m a la r a s e b e p o ld u ğ u l ' arkedi lince n o k ta ku l la n ı lm a y a b aş la n d ı . B u n u n la b i r l ik le g en e l l i k le , b i l h a s sa ş ik e s te v e t a ' l ik ad ı v e r i l e n y a zı c in s l e r in d e n o k ta ku l lan ıln ıS zd ı. B i lg in k iş i l e r bu n la r ı o k u m a k ta z o r lu k ç e k m e z d i . Ş a ir , h e m b u n a iş a re t e d i y o r h e m d e “ e y sevgil i! YüzüikIc a y v a tü y le r in d e n b a ş k a b i r şey o l m a s a d a ne ç ı k a r , b u e.sef ed i lece k b i r ş e y d eğ i ld i r ; z i r a ir fa n sah ib i o l a n l a r s e n in g ü ze l l iğ in i a n l a r l a r ” d e m e k is t iy o r . ) ‘
2 . K u d r e t sah ib i o la n A l la h , gö n ü l h ı r s ız ın ı , s e n in u z u n s aç l a r ın ın d a r a g a c ın a a s m a k iç in y a n a ğ ın a el yaz ıs ı ile il an v e r m iş . ( G ö n ü l b i r h ı r s ıza ben z e l i lm iş l i r . B u n u n sebeb i s aça u la ş m a k is tem es i v ey a h ı r s ız la r ın g e c e k a r a n l ığ ın d a d o la ş m a la r ı d ı r . K u d r e t sahib i o la n A l l a h ' ı n s e n in y a n a ğ ın a ei yaz ıs ı v e r m e s i , s ev g i l in in y ü z ü n d e n ha t , yan i a y v a tü y le r i ç ı k a r m a s ı d e m e k t i r . H ı r s ız gib i d ü ş ü n ü le n g ö n lü n , c e z a o l a r a k saç l a r ın d a r a c a ğ ın a a s ı lm a s ın a , y an i s a ç l a r a âş ık o lm a s ın a seb^:p y ü zd e k i a y v a tü y l e r id i r . K u d re t s a h ib i , b u n u a y v a tü y l e r iy l e y a p ıy o r . G ö n ü l ü n b i r h ı r s ız o lm a s ı , n e l e re ( ah a m m ü ! e t liğ in i gö s te r i r . B ey t i , s ev g i l in in y a n a ğ ın d a h a t ç ık ın c a â ş ığ ın o n u n saç la r ın a y ö n e l m i ş o ld u ğ u şe k l in d e a n l a m a k la z ım d ır . H a t , g ö n lü n .saça a s ı l m a s ın a s e b e p gö s te r i ld iğ i iç in b ey i t te h üsn- i t a ' lil s an a t ı y a p ı lm ı ş t ı r . )
3 . F,y g ö n ü l l e r i k a p ıp g ö tü r e n güze l ! Ciönül s e n in “ in c e ” b e l in d e n h a y ı r u m a r s a ye- r in dcd ir . Ç ü n k ü H z . P e y g a m b e r , “ İ ş lc n n hay ır lıs ı o l t a s ıd ı r , ” b u y u r m u ş tu r . (Sair, F a r s ça o r t a v e bel an l a m ın a g e l e n “ m iyAn” ile Arapç-a o r ta a n l a m ın a g e l e n “ v a s a t ’’ k e l im e le r i ni uslDİıkla k u l l a n ıy o r v e H z . P e y g a m b e r ’in “ İ ş i n i n hayır lı s ı o t t a s ı d ı r , ” h a d i s in d e n i k t i b a s l a b u lu n a r a k sev g i l in in bel in i ö v ü y o r . H a d is in as lı “ H a y r u ' l ı tm û r i e v s a t u h a " o ld u ğ u iç in ik t ib as l a m d e ğ i ld i r . A y r ı c a , be l in o r ta d a o lm as ı b e ğ e n i lm e s in e s e b e p g ö s teri Idiği iç in hü s n - i la ' l i l ; m iy a n ke l im e s iy le d e bel kasdcd ik l iğ i için ihâm-ı t e n a s ü p sanat ı y ap ı lm ış t ı r . )
(33)
131
4 Misr-ı hüstıüıı hasletinden fıer dem ey Yûsiıf-ccmâl Nîl i çeşıniiıııden döker Bağdâd gönlüm Riinia Şat
5 A h ın ed ’e cevı cylernckdcn dost i'iiiz eyledi Yâ unulınışdıır taıîkin y â lıod itnıişdir galat
132
4 . E y Y u s u f g ib i g ü z e l y i i / l ü o l a n sevgi li ! G ü / o l l i k M ı ^ ı r 'm ı n lıasrcr iı t< !cn d o l a y ı
B ; ı ğ d â d g ö n l ü m h e r a n g ö z ü m ü n N ü ' i n d c n R u m ' a Ş a t d ö k m e k t c < i i r . (S ev g i l i Y u s u f ' a , g ü z e l l i k M ı s ı r ' a , g ö z N i l n f l ı r i n e , g ö n ü l d c IJağ d iU İ’a b e n z e t i l m i ş t i r . İ d e a l i s t b i r g ö r ü ş ü b e n i m s e m i ş o l a n D iv an , o î l c b i y a l ı , t e ş b i l ı l r r d f o n i d e a l ı ı ı ı s a r l a n göz, öniincSc b ı ı V u n d u r m u ş l u r . Uıı y ü z d e n V ı ı su ı l ' c y g a r n İ J c r , yiizl ın l 'm gü z e l l i ğ i dlıe.- t i y l e se v g i l iy e ; M ıs ı r , Y u s u f il e Z ü l e y h a ' ı u n ı n a c c r a s ı n m g e ç t i ğ i y e r o l d u ğ u i ç i n
g ü z e l l i ğ e ; N i l , M js ı r ü l k e s i n e s a ğ l a d ı ğ ı b e r e k e t v e b o l su s e v g i l i n in y e r i o l m a s ı b a k ı m ı n d a n g ö z e ; B a ğ d â d d a , s e v g i l i n in d a h a z i y a d e s u l t a n g ib i d ü ş ü n ü l m e s i v e y a g ü z e l l i ğ i n M ı s ı r ' a ; s e v g i ü n i n Y u s u f ' a b e n z e t i l m e s i c i h e t i y l e g ö ı ı ü l ' e b e n z e t i l m i ş -
t i r . A y r ı c a s a ç ı n b a z a n Ş a n ı ş e h r i n e ; b u k l e l e r i n i n d e Ç i n ü lk e s i n e " Ç i n . a y n ı
z a m a n d a b ü k l ü m d e m e k t i r " b e n z e t i l m e s i c i h e t i y l e s e v g i l i n in y ü z ü d e b ı ı r a ı l a o l d u ğ u g ib i b e y a z t e n l i i n s a u l a n n ü lk e s i o l a n R u m , y a n i A n a d o l u ü lk e s i n e t e ş b i l ı e d i l m i ş t i r . Ş a t i s e B a ğ d â d c i v a r ı n d a D i c l e v e F ı r a t ı r m a k l a r ı n ı n b i r l e ş m e s i y l e m e y d a n a g e l e n v e Ş a t t ' u l - A r a b d a d e n e n b ü y ü k ı r t n a ğ ı n a d ı d ı r . (5 z c t l e ş a i r . " E y
Y u s u f g ib i g ü ze l y ü z l ü sevgil i! C iü z e l l iğ in in h a s r e t i n d e n d o l a y ı g ö n l ü m , y a n i b e n k e n d i m , g ö z ü m ü n N i l ' i n d e n y a n a ğ ı m a Ş a t g ib i s u - g ö z y a ş l ı - d ö k ü y o r « ı m " d e m e k
i s t i y o r . A y n c a N i l - i ç e ş m , g ö z ü m ü n N i l g ib i o l a n y a ş ı d e r n e k t i r . B u d u r u m d a
c ü m l e n i n s o n k ı s m ı ş ö y l e o l m a l ı d ı r : " . . . g ö z ü m ü n N i l g ib i o l a n y a ş ı , y a n a ğ ı m a Ş a t « m a Ş ı g ib i d d k ü l ü y o r . " B e y i t t e t e ş b i h t e n b a ş k a t e n a s ü p v e t e v r i y e s a n a t l a r ı
d a v a r d ı . )5 . S e v g i l i , A h m e d ' e e z i y e t e t m e k t e n y ü z ç e v i r d i ; " b ö y l e y a p m a s ı " y a e z i y e t
e t m e â d e t i n i u n u t m a s ı n d a n y a h u t y a n l ı ş h a r e k e t e t m e s i n d e n d i r . ( Ş a i r , s ev g i l i
n i n z u l m e t m e â d e t i n i u n u t m a s ı n ı h a y r e t l e k a r ş ı l ı y o r v e b u t u t u m u n u y a d ı r g ı
y o r . B u t u t u m u n a o n u n y a n h ş h a r e k e t i n i s e b e p g ö s t e r d i ğ i i ç i n b e y i t t e bü s n - i ta '
l i l s a n a t ı v a r d ı r . A y n c a sevgi li k ı n a n ı r k e n n ı e d h e d i l i y o r . B u n a i s t i d r â k s a n a t d e
n i r . )
133
M e f ı l lü F â ilâ ıü M cfâ nü F â ’ilün---+ /- + — + / + ---- + ;— + -
Çeksün ınücİnnı ncrgis-i ınestün şarâb-ı nâz Kim geldi hüsn bczınine mjiiumlr-ı Iuîİm nâz Ey serv-i n âz ncıgis-i ıncstüııe iıey di kim Kıldı cihanda eh]-i niyîlzı haıâh-ı nâz Gamzen ki oldu m es'ele-âm ûz-ı 'akl-s küll H ail idimez m esâ’ilin illâ kitâb-ı nâz
El nzadup çeviirdüği tesbih-i ziilliııi G a h î şum âr-ı cevr ider ü geh hisâb-ı nâz Yazukdiii A h m ed ’ün şım asıın gönlü şişesin îVVeslâne gozierün kini o)updur harâb-ı nâz
(34)
134
(34)1. Ky sf;v)|ifif S a r h o ş o l a n n e r g i s g ö z ü n cfai rna n a z ş a r a b ı i ç s i n ; 7,ı'ra g ü z e l l i k
m c c I i s i n c n a z l i y k u s u m t t ı ı n a i ı n ı n n ı o l a r a k g e l m i ş t i r . ( N e r g i s s e v g i l i n in g ö z ü y e
r i n d e k ı ı t l a n ı i ı n ı ş t ı r . G ö z ü n m a z n m n u o l d u ğ u g ib i a y r ı c a g e n e l l i k l e s a r h o ş t e l a k k i e d i l i r . )
2 . I' .y ıı nz selvis iî S a t l ı o ş o i n n n e r g i s g ö z ü n e lıcıy d e ; ç ü n k i d ü n y a d a n i y a z e h -
litıi n a z lı a r iip e h n i ş t i r . (S ev g i l i n a z d a n b i r s e l v i y r b e n z e t i l m i ş t i r . ).3, S e n i n .ıkl -ı kii) i ) r ı ı ır sc ] r ö ğ r e n e n h . ı k ı ş ı n n ı m e s e l e l e r i n a z k i t a b a n ı l a n
b a ş k a h i ç b i r ş e y h a l l e d e m e z . ( A k l - ı k ü l , m u t l a k v a r l ı k t a n ' ' ' l a n n ' d a n ” i l k z u l m r
e<icn a k t i f k u d r e t e n i o z o f t a ı i n v e r d i k l e r i ad<Iır ; a n l a m ı f a m , b ü t ü n a k ı l d e m e k t i r .
S n l i l e ı e g ö r e h a k i k a t - ı M ı ı b a ı n ı n e d i y e y a n i l a n r ı ’ı u n b i l g i s id i r . İ h ı bi lg i h e r ş e y i m e y d a n a g e t i r m e y e k a d i r d i r . S e v g i l i n i n b a k ı ş ı , ak l - ı k ü l s a y e s i n d e ç o k bilg i e l d e
e t n \ i ş t i r . ( î n ı n z e n i n a n l a ş ı l m a s ı n d a k i g ü ç l ü ğ ü n a n c a k n a z < len i len k i t a p s a y e s i n d e
ç ö z ü l e c c ğ i b i l d i r i l i y o r . K ı s a c a , g a m z e a n c a k n a z ı a n l a m a k l a ö ğ r e n i l e b i l i r d e n i l i y o r . )
4 . S e v g i l in in e l u z a l r p o n z ı ı n s a ç l a r ı ı n n t e ş b i h i n i ç c v i r m e ' i i , b a z a n c e f â s ı n ı
s a y m a k , b a z a n d a n a z ın ı h e s e p e t m e k i ç i n d i r . ( Z ü l f , u z u n s a ç t ı r . T e ş b i h d e h e m
u z u n d n r , h e m d e g e n e l l i k l e s i y a b U r . Bıı y ü z d e n ş a i r , n r a d a b i r b e n z e r l i k b u l a r a k s a ç ı t e s h i l l e b e n z e t i y o r . S a ç l a r ı n b u ş e k i l d e ç e v r i l i ş i c e f â v e n a z e d i ş i n e s e b e p o l a r a k g ö s t e r i l d i ğ i i ç i n b e y i t l e h ü s n i t a ' ü ! s a n a t ı v î i rd ı r . )
5 . I'^y sevgil i! N a7 ,d an h a r a p o h n n ş , y o n ı l ı ı n ı ş o t a n s a r f ı o ş g ö z l e r i n A h m e d ' i n g ö n ü l ş i ş e s i n i k ı r m a s ı n : y a z ı k t ı r . ( S a r h o ş g ö z , n e y a p t ı ğ ı n ı b i l m e d i ğ i i ç i n g ö n ü l k ı r a b i l e c e ğ i i f a d e e d i l i y o r . A s l ı n d a n a z d a â ş ı g ı h a r a p e d e c e k k u v v e t e s a h i p t i r .
B u y ü z d e n m e s t g ö z l e r , ü s t e l i k n a z d a n d a h a r a p o l m u ş d u r u m d a o l f h ı ğ ı ı n a g ö r e
â ş ı ğ a h a d d i n d e n f a z l a t e s i r e d e c e k d u r u m d a d ı r . )
135
M ef’ûlü F â ’ilâUi M efâ’îlü F â’ilün ----- + —-)-/+ ---------------+ _
1 Terk eylem ez cefâlatıa ol bi-vefâ henüz Bigâne oldı idimezcın âşinâ fıcm'ız
2 A hum felckde Zöiueye âheng idcv velî Gör tâli’üm ki diıık'inez ol nıelı-likâ henüz
3 Cân âleminde dcıdün ile nuUıtclâ iken Haik olnıanıışdı âleme derd ü bciâ henüz
4 Işk ııınuş kli bj\şuıua ı\nl\vün külâhnıı Gök geytnemişdi eğnine çîfiî kabâ lıenuz
5 Emsem didun\ tabîb-i lebün virmcdi ccvfib HâÜin (iidi açılmadı d â ıii’ş-şifâ heııûz
(35)
136
1. o v o ln s ız sevgil i l ınliî c c f i î l n n u ı , c z i y r t l n i t ı i l> ı rnk ın jy f ) r ; h n n . ı k a i ş ı ya -
h a ı ı c ı i a ş l ı , h r n ü / l a n u l t k b i r İm le f v i i t c m i y o r m n .2. A iı ı ır ı , î i n k y ib . i i tu l r / i i h r c y ı l d ı z ı ik- n l ı c ı ı n i ç i m l e , l>cn ,'ıh ed iycM 'i ıın ; o
s;u? ç a l ı p s ö y l ü y o r .h ' a k a t h î l il ı it ı k o lü l ü n i i ı ı r b n k ki o a y y i i / l i i s rvn il t !ıâ!;î b r n i d ı ı y n ı ı ı y o r .
( Z i ib r o y ı l d ı z ı , e s k i I c lâk k iy * - g n ı c s a z çnla .r v r ş a r k ı s i ı y l r r . A y ı » z a m a ı u l n b e s t e k â r o l a n Z i i l ı r c , saz ç a l a r k e n b a z a n . r-^ık vc Rİin<-şin s n n a cK ir ; ! Roriiliir. İ J ö y l r s az
v r Sİ)?.c d ü ş k ü n t ' la ı ı Z i i b ı r ' n ' t ı y a n ı n d a ( ' l ı n a k ln i ı i r l i k t r â ş ı k t^eıır d c s r f i i ı i «lııyıı- r a ı n ı y o r , . Ç ü n k ü ç a l ı p , ş a r k ı s < ' iy l rm cn in y a n i D d a â l ı m y r r i y o k t u r . A ş ı ğ ı n sesi
b u n d a n d o l a y ı d ı ı y u l u ı n y t u )3 . B e n c a n â l c ı n i n t l o S * ' n i n d e r d i n e t ı ı ( k ın ı iki-ıı . â l e m d e b e n ü z d e r d v c b e l â
y a r a t ı l m a ı n ı ş l ı . ( ( ' a n â lem in d< - ı ı t n m a d . I i i ı n ı ' n ı n â d e m oTıı ıl la r ın î v e n e s i l l e r i n i
n ı h h a l i m l e m e y d a n a ç ık a ı i |> o u l a n k e n d i k c n d i l e ı i n e ş â l ı i d ed < ' r ek . " B e n s izn ı R a b l ) i n i z d e i ; i l i n i y i m ? " <liye s ı iK İ n g ı ın t la , o ı ı l a ı ı n d a ” c v f ' * " d iy e l a s d i k e t l i k l e ri a n d ı r . Ş a i r , c a n â l e m i S ı 'zü y le " A ' r a f ■înıesi I 7 I - â y e i i t ı e i ş a ı r t t c b ı ı l ı i n u y o r .
B u n a a y n ı ây c U '* (çeçeıı " . . . R a b h i ı ı i z d e ğ i l t n t y i ı n ? " m â n a s ı n a j^ r lcn ’V lc s ( ıı b i ı a b b i k m n ” i r a d e s i n d e k i e l e s l u ' y u t'i'?, n n i i n d r b u l u n d u r a r a k " e l e s f b c z ı r n d r
d e r l e r , Ş a i r , ç o k es k i / . a m a n d a n b e r i â ş ı k o l d u ğ u n u v c d e r t l e r e ı iK ' ' a< ' 'ğ ın ı
a n l a t m a k i s t i y o r . B e y i K c t a s a v v n f i b i r r e n k v a r d ı r . )
4 . A ş k b a ş ı m a s e n i n a ş k ı n ı n k i i l â h m ı g i y d i r d i ğ i s ı r a d a g ö k . h e n ü z s n t ı n a m a v i ç i n i r e n k l i flbi -seMni f i v i ' i ' t ı ı t ş l i . ( B u b e y i t rlc y u k a r ı d a k i f ' ibi h i k n ı e t l i d i c . S c v p i l i y c d n y ı ı l a n a ş k ı n d n l ı a d ü n y a y a ı a l ı b n a d a n d n e e v a r o l d u ğ u b e l i r t i l i y o r . )
5 . İ la ç i s l e d i m ; d ı ı d n ğ ı n ı n b e k i m i e e v a p veı ı n e d i . B e n i n e s o r d u m : O d a ş ifa
evi Iu‘u ü 7 a ç ı l m a d ı d i y e c e v a p v ı d i . ( D i v â n ş i i ı i u d e k i t e l â k k i y e g ö r e d u d a k , a ş k
h a s t a s ı n ı n t a b i b i d i r . B a ş k a b i r i b n l e y e « ö ı e d n d a k t a b i b e l ı c n / c t i l i r . A ş ı k , a n c a k
d u d a ğ a u l a ş m a k l a d e r d i n e ç a r e , i l a ç b u h ı r . I ' ^ ı t t s e ı n ' i n d i ğ e r m â n a s ı ise e m m e k f i i l in e < l a y a n m : ı k l a d ı r . B u u a ( 'r)ic k e l i m e iki a n l a m ! i f a d e e d e r e k ş e k i l d e k u l l a m l -
dı>; ı i ç i n t e v r iy e s a n a t ı y a p ı l m ı ş t ı r . A ş ı k , h e k i m £’il>i d ü ş i in i ih n d u d a k t a n i l a ç y a
n ı v n s l a f - k a v n ş m a - r e v a b ı n ı a l a m a y ı n e a , s e b e b i n i h e n ' e s t ' r u y o r . o d a d n d a ğ ı b i r şi f a t i â n e y c - b a s i a h a n e y e - b e n z e t e r e k h e n ü z a ç ı l m a d ı ğ ı n ı s ö y l ü y o r . B e n b i r b a k ı
m a d n d n g ı n lc,ş!>ihi d o l a y ı s ı y l a o n a ş e k e r s a t m a k i ç i n b e k l e y e n b i r H i n d u ' y a b e n z e t i l i y o r . İ k i n c i m ı s r a d a d u d a k l a r s i f a e v i d i r . B n n ı ı n a ç ı l n ı a ı n a s ı d n ı l a ğ ı n k a - jia lı o l u ş u d e m e k t i r . A ş ı ğ ı n b ü t ü n a r z u s u is e , o n n n a ç ı l m a s ı y a n i k o n u ş m a s ı d ı r .
K a p a l ı o l a n d - ı d a k , i ç i n d e i l a ç c n ı s e n ı - b u h m a n ş i f a ev i q ib i d ü ş ü n ü l m e k t e d i r . A ç ı l ı r s a k o n u ş a c a k v e â ş ı ğ a i l a ç v e r m i ş o l a c a k t ı r . )
(.v^)
137
6 Eşkunı kapım da dcrdümi her dem yazai' velî Tafşîl ile yazılmadı oi m â-cerâ hünfız
7 Seng-i melâm el A hm ed 'i hâk eyledi veli Durm az yağar .m ezânna seng-i cefâ henüz
t38
6. G ö /C y aş la r ı ın kn]>ıtKİa f lcrcl iıni l ı c r a n y a ? ı p d u r m ı u l a , a n i a h â l â o ı n ' ı c c r â
Rcııiş b i r şek il<lc y a z ı l m ı ş d e ğ i l . ( C J ö z y a ş l a r ı h e t n y a z a » k i ş i , h e m d c m ü r e k k e p g ib i t i i s a v v a r e d i l i y o r . G ö z y a ş l a r ı â ş ı g m l ı â l i n i a n l a t t i H i i ç i n ı n â c c r â t»ibi diişii-
n ü l m ü ş t i i r . M â c c r â ’n m " a k a n ş e y " m a n a s ı n a g e l d i ğ i n i t l i i şün i i r sc k n a s ı l s a n ' a t l ı b i r ş e k i l d e k u l l a n ı l a r a k t e v r i y e y a p ı l d ı ğ ı n ı d n h a iy i a n l a r ı z . )
7 . M c l i u n e t t a ş l a r ı A h m e f l ' i t . o p rn k l ı a l i n c g e t i r d i ; b ı m a r a ğ m e n c e f â t a ş l a r ı h â l â d a m e z a r ı n a y a ğ ı p d ı ı n n a k t a , ( M c l â m e t , a y ı p l a m a , k m a m a m a n a l ı n a Rclir.
T o p r a k k e l i m e s i d o l a y ı s ı y l a , s u f i o l m a k l a b i t l i k t e ' I a n r ı ' y a n l a ş ı n a k i ç i n g o n ü k l e a ş k ve f i k r ' i b e n i m s e y e n , z i k i r , t e k k e , h u s u s i g i y i m vc k u ş a m ı k a b u l e t m e y e n ,
y â n i t a s a v v u f u n t e ş k i l a t l a n m a s ı n a k a r ş ı ç ı k a n v c b u y ü z d e n b a ş k a l a r ı n c a a y ı p -
i a n t n ı ş , k ı n a n m ı ş o l f l u k l a n i ç i n k e n d i l e r i n e ı n e l â t m d e n e n t a s a v v u f z ü m r e s i n i h a
t ı r l ı y o r u z . M e l â ı r ı l l e r , y a p t ı k l a r ı i y i l i ğ i , y a r d ı m ı Rİz le r, a y ı p l a n m a k t a n ç e k i n m e z - l e r d i . A l ç a k g ö n ü l l ü lü ğ ü b e n i m s e m i ş l e r d i . B i r i n c i m ı s r a d a k t m e l â m e t v e t o p r a k
h â l i n e g e l m e k s ö z l e r i b i r b i r i n e u y g u n ş e k i l d e k u l l a t u b n ı ş l ı r . A ş ı ğ ı n b a ş k a l a r ı t a
r a f ı n d a n a y ı p l a n m a s ı y e t m i y o r m u ş gil )i a y r ı c a , s e v g i l i d e n ç e k t i ğ i c e f â t a ş l a r ı y ü z ü n d e n m a l i v o l u p g i t t i ğ i i f â d e e d i l i y o r . )
139
J V s 0 5 0 9 8
87. 06. Y . 0001 827
S U kÜLTÜR VE TURİZM BAKANUĞI YAYINLARI : 827
Prof. Dr. Ali ALPASLAN
TÜRK BÜYÜKLERİ DİZİSİ : 55
İÇİNDEKİLER
Önsöz .............................................................................................................. VIIAhmet Paşa'nın Hayatı ................................................................................ IAhmet Paşa’nın Sanatı ve Edebiyatım ızdaki Yeri .............................. 8Kaynaklar ...................................................................................................... 19Kasideler ..................................................................................... ................... 21Gazeller ...........................................................................................................45
w»*
o N s o Z
XV. yüzyılda, Şeyhî ile Necâtî avasında yetişen ve büyiik bir şöh- ıctc ulaşan Ahmet Paşa'nın Osmanh-Tiirk edebiyatında önemli bir yeri vardır. Bu yüzyılda yazıhuaya başlanan ve eski devrin bir çeşit edebiyat tarihi sayılan şuâra tezkirelerinden (şairler tazkireleri) başlayarak Tanzimat'ın önemli şairJeıinden Harabat yazan Ziya Paşa 'ya kadar hemen herkes onun, Türk şiiıinde bir merhale olduğunu, edebiyatımıza yeni bir ses ve renk getirdiğini kabul eder. Ahmet Paşa, Türk divan şiirinin Fars dil ve edebiyatının kuvvetle tesiri altında kaldığı bir çağda yaşadı. XV. yüzyılın ortasında Bizans, Fatih Sultan Mehmet tarafından alınmış; büyümekle olan devletin başkenti Edirne’den İstanbul'a nakledilmiş; girişilen imâr faaliyetleri neticesinde memleketin her tarafında cami, mescit,riKĞrese.oku! kütüphane, hastahane, han, hamam. kervansaray, çeşme ve su tesisleri yükselmeye başlamıştı. Bu arada Fatih, Avrupa'da yeni gelişmeye başlayan Renaissance hareketlerinden de istifade ederek İtalya 'dan sanatkârlar getiıtmişti. Bu imar hareketleri yanında, ilim ve sanat faaliyellcıinin de devamlı surette ilerlediğini görüyoruz. Padişah 'm şiirle meşgul olması, bilgin ve şairlerle görüşüp konuşması şiirin de gelişmesine yardımcı blmaktaydı. Bu sahada İran etlasiiıin artmasına, dilde Arapça ve Farsça kelimeler ve ter- kiplerin çoğalm asına rağm en, klâsik Tiirk şiiri alıeng ve ifade bakımm- dan Farsçadan aşağı kalmayacak dereceye gelmişti. Bunda şüphesiz Şeyhi, Ahmet Paşa ve Necati gibi dile hâkim sanatkârların da rolü olmuştur.
Türk edebiyatmı.bir bütün olarak düşünürsek bu çağda İstanbul ‘da Ahmet Paşa'nın şiirleri okunurken, Orta Asya'da Çağatay edebiyatı, Ali Şfr Nevâî, Hüseyn Baykara, Lütlı ve Emirîgibi şairlerle altın devrini yaşıyordu. Gene aynı devirde Azeri edebiyatı sahasında ise Fuzulî üzerinde etkisi buhman Habibi hayatta idi.
İşte Türk dünyasının böyle önemli bir devrinde yaşayân Ahmet Paşa, Türk şiirinin Anadolu ve Balkanlarda gelişmesinde elkili olmuş ve şöhreti devamh olarak Tanzimat'a kadar ulaşmıştır. Devrin icabı olarak kullandığı Arapça ve Farsça kelimeleri, terkipleri ve bunlarla işlediği konuları anlamak zor olduğu için şiirlerinin bugiınkü dile çevrilmesi gerekmekledir. Bu nokla göz önünde tutulduğu için bu kitaba alınan iki kaside ve otuz beş gazel önce nesre çevrilmiş; bunlar hak- kındaki gerekli açıklamalar parantez içinde gösterilmiştir. Seçmeler,
VII
Plof.Dr. AliNilıad Tarlan tarafından on beş yazmanın karşılaştınlnıa- sıyla hazırlanm ış olan A hm et P a şa D iv am 'n d an alınnıtştır. Şairin gazelleri, lumımiyetle uzun olup bazıları on altı beyte kadar yükseldiğinden bazı şiirlerde bizce fazla önem taşımayan beyitler çıkarılmıştır. Yalnız ‘ ‘bilmedüm' ’ redifli gazeli gi'ızelliğine binaen olduğu gibi alınmıştır.
ALİ ALPASLAN
VJII
A H M E T P A Ş A ’ N I N H A Y A T I
XV. yüzyılın en u sta divan şairi sayılan A hm et Paşa, 11. M urat devrinin büyüklerinden Kazasl^er Veliyüddin bin İlyas’ın (İiyas oğlu Veii- yüddin) oğludur. Bu aile lıaidunda tarilıi kaynaklarda verilen bilgiler çok çizdir. Ş ek â ik tercüm esinde bu ailenin Hüseynî seyyidlerine m ensup olduğu bildirilirse de bunun tarihî bir hak il^ tten ziyade ananevi bir alışkanlık olduğu m uhakkaktır. Yine aynı eser, Edirne’deki M uradiye Camii’nin ve im aretinin 8 3 0 /1 4 2 6 tarihli vakfiyesinin Veliyüddin tarafından kaleme alındığını; Bursalı Safi adlı şairin onun kadıas- kerliği hakkında güzel kasideler yazdığını bildirir. S eh î T ezk iresi’nde, bir iftira üzerine, rakiplerini yeren şiirler yazdığı için hapse atılan (yukarıda adı geçen) Bursalı Safî’nln, Veliyüddin’e takdim ettiği bir kaside sayesinde hapisten kurtulduğunu beyan eder. Bu verilen bilgilere göre Veliyüddin’in, şiirle uğraşm ası bile şiirden anladığı, s a n ’a ta ve s a n ’atkarlara karşı alâkasız olmadığı anlaşılm aktadır. İşte A hm et Paşa, daha küçük y aş ta iken kendini, edebî istidadını ileri götürecek böyle bir m uhit içinde bulm uştu.
A hm et P aşa’nın ne zam an doğduğunu bilmiyoruz. M .Fuad Köprülü, İslâm Ansiklopedisi’ndf Ahmet Paşa maddesinde “ Edirne'de yaptırılan cami ve im aret vakfiyesinin, Veliyüddin tarafından tanzim edildiği ve şâirimizin m em uriyet hayatı hakkındaki kayıtlar düşünülürse, bu tarih ten (830 /1426) bira:^ evvel veya b iraş sonra doğduğu" fikrini ileri sürm ektedir. '
Lâtîfî, tezkiresinde ve tarjlhçi Âli de, K ü n h ü 'I-ah b a r adlı eserinde, A hm et PaŞa’nın B ursa’da dpğduğunu ileri sürerlerse de yanlıştır. Dah a eski kaynaklardan olan Sehî Tezkiresi ile g ü ld e s te sahibi Beüğ,onun Edirne’de doğduğunu söylerler. Önemli tezkirecilerimizden  şık Çelebi de tezkiresinde. Ahmet Pa?a'nın vârisi olan am cazadesi Edirneli Nâ- zır Çelebi ile görüştüğünü, oı|ıdan bilgi aldığını ve şairin Edirneli olduğunu y azar. Ayrıca son zaıjıanlara kadar Edirne’de Veliyüddin oğlu admı taşıyan bir mahalle ve nıescidin bulunması, şairin bu şehirde doğduğunu gösteren kuvvetli delillerdif. Fâik Reşad 'ın ise şâirimizin, kaynak gösterm eden Diınetoka’fia doğduğunu söylem esi asılsız bir rivayetten başka bir şey olm asa gerektir. Lâlîtî ile Âlî’nlıt onu Bursah gösterm eleri herhalde öınrününlçoğutıu orada geçirmesi ve orada ölmesinden ileri gelmektedir. *—
A hm et P aşa, II. M urad ’ zam anında Osmanlı devletinin merkezi olan, ilim ve sa n a t bakım ından bir hayli gelişmiş bulunan Edirne’de
1
okudu. Devrin geçerli bilgileri yan ında A rapça ve Farsça dillerini de öğrendi. Öğrenimini bitirdikten sonra önce (herhalde babasının da yardımıyla) B ursa’da Sultan M urad M edresesi’ne (M uradiye Medresesi) m üderris oldu. D aha sonra 8 5 5 /1 4 5 1 'd e terfi ederek Molla Husrev yerine Edirne'ye kadı tayin edildi. Fâtih’in tah ta geçm esinden sonra, onun lû tunarına m azhar oldu ve kazaskerlik m akam ına getirildi. Fikir ve sa n a t sahiplerini seven, onlar gibi şiirden anlayan ve bu jöizden iltifatlanjn esirgem eyen padişah, bir m üddet son ra zekâsının inceliğini ve şiirde kudretini gördüğiı A hm et P aşa ’yı, kendine m usâhip (sohbet arkadaşı) ve öğretm en tayin etti ve vezirlik rütbesi verdi.
Ş a k â tk tercüm esi. A hm et P aşa ’nın İstanbul m uhassarasında pa- dişahmj daim a yanında bulunduğunu ve m uhasaranın son günlerinde F âtih ’iıu Ahmet P aşa ’yı, askerin m ânevi kuvvetini yükseltm ek için orduda bulundurduğu Akbıyık Sultan ile A kşem seddin’e gönderdiği ve onların fikirlerini aldığım y azar. (c .I.s .2 4 2 -4 4 ). Bu rivayet diğer ta rihi kaynaklarda da aşağ t yukarı aynı şekilde geçer.
İstanbul’un alunşınd^n sonra sarayda büyük bir mevki ve nüfuz sahibi olan A hm et Paşa, Avni m ahlasıyla m anzum eler y azan F atih’e devrin birçok şairini taıntnuş, h a tta onlara m uayyen bir tah sisa t bağlanm asını temin etm işti. Hâce-i şehriyâıî (Padişahın hocası, öğretm eni) olan şair bu devrede padişaha muhtelif kasideler y azarak onu ınedh ediyordi|. Bunlar arasında Kasr ve Ç^neş adıyla m eşhur olanlarına sonradan birçok nazire yazılm ıştir. Bunlardan birincisinde Fâtih’i
Sultânjı selâtîn-i cihân Şâh M uhammed Cemşifi-i kader-kadr u Ferîdûn-i kazâ-râ
• * *
L ûtf u kerem u hulk u seiıâvetle m üzeyyen FazI u hüner ü ilm ü şecâatle m uhallâ
sözleriyle, övüyor; İkincisinde de
GâzM sâhib-kıran ttidur ki devrinde onun Küfr ( ^ r u ’l-cehlj/şimdi ilm şehristânıdur
diyerek (stanîrtJİ’un cehalet ve küfür yeri olm aktan çıkarak bir ilim ülkesi haline geldiğini anlatıyordu.
Lâüfî, bir gün padişahın Iranlı şair H;ıfiz-ı Ş îrâzî'n in m eşhur
mısraını okum ası ve bunun alt tarafı nedir diye sorm ası üzerine liazır cevap olan A hm et P aşa’nın buna
Kuİılü’I-cevâlıir'i kadeınet tû tyâ konend2
ınınraıyla cevap verm esinden çok m em nun olduğunu ve şairin cevher saçan ağzını mücevherle doldurduğunu y azar. Salıi tezkiresinde de, İnce zekâsından ve bilgili o luşundan dolayı sa rayda ve orduda kendisine "S ipâh î m üftüsü” dendiğini öğreniyoruz. Yine aynı tarihlerde İran ’h şairlerinden Tûsi, Kâtibi ve Kemâl-i Hocendi’nin divanlarını ve T ab e rî tarihini aşağıdaki m anzum elerde görüleceği gibi nükteli sözlerle ricâ edecek kadar padişaha yakın olması, saraydaki itibarım gösteren önemli tanıklardır.
Ânân ki hâkrâ benazer kîmyâ konend'
H üdâvendâ dün û günm ihrün ile Bezer takın bu çarh-ı âbenûsî Güher togurdı âlem nıâkiyânı Per u bâl açalı adlün horösı
• • •
Kapunda çeşm ber reli dest ber dest Tuıur devlet ki ide dest-bûsî
Kerem idüp kemâl-i lûlliim uzdan Buyıun var ise Dîvân-ı Tûsi
• • c
Yazmış el kitabına takdir kâtibi Kim nâm un ile zeyn ola devlet mekâtibi Gam meclisinde bir gece m ihm ânuın olm ağa Gönder bilence var ise Dîvân-ı Kâtibi
• • •
Sipâs A llah 'a m innet Zü’l-celâle O turdun kürsî-i izz ü celâle Bİlürsiiı derdin ehl-i ihtiyâcun Ki hâcet yokdur ol derde suâle
1. B akışlarıyla toprağ ı altın haline getirenler.2 . Senin ayağ ın ın cevherin in (tozunun) sü rm esin in gözlere tü tiy e gibi sü re rle r.
3
Ahmet Paşa (? - 1497) XV. yüzyılda Fatih ve II. Bayezıd devirlerinde yaşanuş olan divan şairlerimizdendir. Doğum yeri hakkında tezkirelerde değişik bilgiler varsa da inanılır en eski kaynaklardan Sehî ve Âşık Çelebi'ye göre Edirnelidir. Bursah diye m eşhur oİmasmın sebebi, uzun yıllar or?da yaşaması ve vefat etmesinden ileri gelmektedir. Babası, II. M urad'ın Kazaskeri olan Veliyyüddin adında bilgin bir kişidir. Ahmet Paşa, kuvvetli bir medrese öğrenimi gördü. Devrinin gerekli bilgileri yanm da A rapça ve Farsçayı da öğrendi ve seçkin bir bilgin olarak önce Bursa'da müderrislik, sonra Edirne'de Kadılık yaptı ve bu sırada F atih 'in dikkatini çekerek ona hoca oldu. Daha sonra vezir ve paşa unvamnı aldı; ince zekâsı, zerafeti ve hazırcevaphğı ile dikkatleri ve aym zamanda hasedleri üzerine çektiğ i iç in günün birinde saraydan uzaklaştırıldı.
A hm et Paşa daha zamamnda yazdığı kaside ve gazellerle şöhrete ulaştı. Şiirlerindeki akıcılık, güzellik ve m etânet dolayısıyla devrinde şairlerin sultanı sayıldı. Bazıları onu, İran şairlerinin fikirlerini tak lit e tmekle suçlam ışlardır. Tanzim at'a kadar tesiri devam eden, şöhreti H orasan'da Hüseyin Baykara'nm sarayına kadar ulaşan A hm et Paşa, nazire edebiyatııım ve şiirle tarih düşürme sanatm ın da öncülerinden sayılır.
ISBN 975-17-0085-X8 0 0 .-T L .