tezgoster 2

141
YERLĐ AĞAÇ TÜRLERĐNDE YANGIN GECĐKTĐRĐCĐ EMPRENYE MALZEMELERĐNĐN YIKANMAYA KARŞI DAYANIKLILIĞI Suat ALTUN DOKTORA TEZĐ ENDÜSTRĐYEL TEKNOLOJĐ EĞĐTĐMĐ GAZĐ ÜNĐVERSĐTESĐ FEN BĐLĐMLERĐ ENSTĐTÜSÜ KASIM 2008 ANKARA

Upload: bladdee

Post on 31-Dec-2015

38 views

Category:

Documents


1 download

TRANSCRIPT

Page 1: TezGoster 2

YERL Đ AĞAÇ TÜRLER ĐNDE YANGIN GEC ĐKT ĐRĐCĐ EMPRENYE MALZEMELER ĐNĐN YIKANMAYA KAR ŞI DAYANIKLILI ĞI

Suat ALTUN

DOKTORA TEZ Đ ENDÜSTRĐYEL TEKNOLOJ Đ EĞĐTĐMĐ

GAZĐ ÜNĐVERSĐTESĐ FEN BĐL ĐMLER Đ ENSTĐTÜSÜ

KASIM 2008 ANKARA

Page 2: TezGoster 2

Suat ALTUN tarafından hazırlanan YERLĐ AĞAÇ TÜRLERĐNDE YANGIN

GECĐKTĐRĐCĐ EMPRENYE MALZEMELERĐNĐN YIKANMAYA KAR ŞI

DAYANIKLILI ĞI adlı bu tezin Doktora tezi olarak uygun olduğunu onaylarım.

Yrd. Doç. Dr. Ahmet ŞENEL ………………………………….

Tez Danışmanı, Endüstriyel Teknoloji Eğitimi Anabilim Dalı

Bu çalışma, jürimiz tarafından oy birliği ile Endüstriyel Teknoloji Eğitimi Anabilim

Dalında Doktora Tezi olarak kabul edilmiştir.

Prof. Dr. Abdullah SÖNMEZ ………………………………….

Mobilya Eğitimi Anabilim Dalı, G.Ü.

Prof. Dr. H. Güçlü YAVUZCAN …………………………………..

Endüstriyel Teknoloji Eğitimi Anabilim Dalı, G.Ü.

Prof. Dr. Erol BURDURLU …………………………………..

Mobilya Eğitimi Anabilim Dalı, G.Ü.

Doç. Dr. Đlker USTA …………………………………..

Ağaçişleri Endüstri Mühendisliği Anabilim Dalı, H.Ü.

Yrd. Doç. Dr. Ahmet ŞENEL …………………………………..

Endüstriyel Teknoloji Eğitimi Anabilim Dalı, G.Ü.

Tarih : 19 / 11 / 2008

Bu tez ile G.Ü. Fen Bilimleri Enstirüsü Yönetim Kurulu Doktora derecesini

onamıştır.

Prof. Dr. Nail ÜNSAL …………………………………..

Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürü

Page 3: TezGoster 2

TEZ BĐLDĐRĐMĐ

Tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde

edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu

çalışmada bana ait olmayan her türlü ifade ve bilginin kaynağına eksiksiz atıf

yapıldığını bildiririm.

Suat ALTUN

Page 4: TezGoster 2

iv

YERL Đ AĞAÇ TÜRLER ĐNDE YANGIN GEC ĐKT ĐRĐCĐ EMPRENYE

MALZEMELER ĐNĐN YIKANMAYA KAR ŞI DAYANIKLILI ĞI

(Doktora Tezi)

Suat ALTUN

GAZĐ ÜNĐVERSĐTESĐ

FEN BĐLĐMLER Đ ENSTĐTÜSÜ

Kasım 2008

ÖZET

Ağaç malzeme yanabilen bir maddedir ve yanmaya karşı korunması

gerekmektedir. Yangın geciktirici maddelerin çoğu su ile yıkanmaya karşı

dirençsizdir. Bu çalışmada ağaç malzemenin yanmaya karşı dayanımını

arttırabilmek için daha fazla koruyucu tutundurulma sı ve su ile yıkanmaya

karşı direncinin arttırılması amaçlanmaktadır. Bu amaçla; Sarıçam (Pinus

sylvestris L.) ve Kestane (Castenea sativa Mill) odunu örnekleri, suda çözünen

%2 ve %3 konsantrasyondaki Çinko klorür, Alüminyum klorür ve Borik asitin

ısıtılmamış, 20, 40 ve 60 0C sıcaklıklarındaki çözeltileri ile ASTM D1413-07

standardındaki genel esaslara uygun olarak vakum – basınç yöntemiyle

emprenye edilmiş ve tutunma miktarı tespiti bağlamında en uygun emprenye

şartları belirlenmi ştir. Sodyum silikat ve sodyum bikarbonat kullanılarak iki

aşamalı emprenye edilen ve propionik anhidrit ile esterleştirme i şlemi yapılan

örneklerin suyla yıkanmaya karşı dayanımları ve ASTM E1131-03’e göre

yapılan termogravimetrik analiz ile yanma özellikleri belirlenmi ştir. En yüksek

emprenye maddesi tutunma miktarları %3 çözelti konsantrasyonu ve 60 0C

çözelti sıcaklığında elde edilmiştir. Suda yıkanan madde miktarı silika jel ikincil

işlemi ile her üç emprenye maddesinde de azalmıştır. Propionillendirme

işleminde ise reaksiyon sonrası ağırlık artı şı ile doğru orantılı bir biçimde

yıkanmayı azaltıcı etki sağlanmıştır. Kestanede ve alüminyum klorürde en

yüksek yıkanma dayanımı elde edilmiştir. Termogravimetrik analiz sonuçlarına

Page 5: TezGoster 2

v

göre silika jel ikincil i şlemi malzemenin yanma özelliklerinde de gelişme

göstermiştir. Propionillendirme i şlemi ise, yıkanmayı azaltmasına rağmen

emprenye maddelerinin yangın geciktirici özellikleri üzerinde olumsuz etki

göstermiştir.

Bilim Kodu : 705.03.014 Anahtar Kelimeler : Sarıçam, Kestane, Emprenye, Silika jel, Propionillendirme Sayfa Adedi : 123 Tez Yöneticisi : Yrd.Doç.Dr. Ahmet ŞENEL

Page 6: TezGoster 2

vi

WATER LEACHING RESISTANCE OF FIRE RETARDANT

IMPREGNATION CHEMICALS IN WOOD

(Ph.D. Thesis)

Suat ALTUN

GAZI UNIVERSITY

INSTITUTE OF SCIENCE AND TECHNOLOGY

November 2008

ABSTRACT

Wood is a combustible material and needs to be protected against fire. Most of

fire retardants are not resistant to leaching. The aim of this study was to

increase the retention of fire retardants and increase the resistance of these

chemicals to leaching in order to improve the fire resistance of wood. For these

purpose Scotch pine (Pinus sylvestris L.) and Chestnut (Castenea sativa Mill)

wood impregnated with 2 % and 3 % aqueous solutions of boric acid, zinc

chloride and aluminum chloride at various temperature (0, 20, 40, 60 oC) by

using vacuum- press impregnation method according to instruction of the

ASTM D1413-07 standard. Optimum impregnation conditions have been

determined according to amount of retention. Leaching resistance of the

samples post impregnated with sodium silicate (silica gel treatment) and

esterified with propionic anhydride (propionylation treatment) were

determined. Termogravimetric analysis was applied according to the ASTM

E1131-03 standard in order to determine the thermal properties of these

samples. The highest amount of retention was determined in samples

impregnated with the solutions having 3 % concentration and 60 oC

temperature. Silica gel treatment decreased the amount of leachant in all three

impregnations. For propionylation treatment, amount of leachant was

decreased in parallel with weight percent gain after propionylation. The highest

leaching resistance was determined in chesnut and aluminum chloride.

Page 7: TezGoster 2

vii

According to thermogravimetric analysis silica gel treatment improved the fire

resistance property of treated wood. But propionylation treatment affected the

fire resistance property of wood negatively although decreased the leaching of

impregnation chemicals.

Science Code : 705.03.014 Key Words : Scotch pine, Chestnut, Impregnation, Silica gel, Propionylation Page Number : 123 Adviser : Assistant Professor Ahmet ŞENEL

Page 8: TezGoster 2

viii

TEŞEKKÜR

Doktora programı süresince desteğini ve yol göstericiliğini hiç esirgemeyen

danışmanım sayın Yrd.Doç.Dr. Ahmet ŞENEL’e, bu çalışma süresince verdiği

destek ve önemli katkılarından dolayı sayın Prof.Dr. Abdullah SÖNMEZ’e ve sayın

Doç.Dr. Đlker USTA’ya teşekkürü bir borç bilirim. Sayın Doç.Dr. Ergün BAYSAL’a

laboratuarında çalışma imkanı sağladığından dolayı teşekkürlerimi sunarım. Sayın

Prof. Dr. Harzemşah Hafızoğlu ve sayın Yrd. Doç. Dr. Ayben Kılıç’a sonuçların

yorumlanmasındaki katkılarından ötürü teşekkür ederim. Tez jürisinde bulunan sayın

Prof.Dr. Erol BURDURLU ve sayın Prof.Dr. H. Güçlü YAVUZCAN’a çalışmaya

yaptıkları katkılarından dolayı teşekkür ederim. Ayrıca bu günlere gelmemde emeği

olan tüm hocalarıma ve çalışmalarım boyunca manevi desteklerini esirgemeyen tüm

mesai arkadaşlarıma teşekkür ederim.

Tüm hayatım boyunca her an yanımda olan ve beni destekleyen aileme sonsuz

teşekkürlerimi sunarım.

Page 9: TezGoster 2

ix

ĐÇĐNDEKĐLER

Sayfa

ÖZET........................................................................................................................... iv

ABSTRACT ................................................................................................................ vi

TEŞEKKÜR .............................................................................................................. viii

ÇĐZELGELERĐN LĐSTESĐ ........................................................................................ xii

ŞEKĐLLERĐN LĐSTESĐ ............................................................................................. xv

RESĐMLERĐN LĐSTESĐ ........................................................................................... xvi

SĐMGELER VE KISALTMALAR .......................................................................... xvii

1. GĐRĐŞ ..................................................................................................................... 1

2. GENEL BĐLGĐLER ............................................................................................... 5

2.1. Odunun Kimyasal Yapısı .............................................................................. 5

2.1.1. Selüloz .................................................................................................. 6

2.1.2. Hemiselüloz.......................................................................................... 8

2.1.3. Lignin ................................................................................................... 9

2.1.4. Ekstraktif maddeler ............................................................................ 11

2.1.5. Đnorganik maddeler ............................................................................ 13

2.2. Odunun Yanma Özelliği .............................................................................. 13

2.2.1. Isının Ağaç Malzemeye Olan Etkisi .................................................. 15

2.3. Ağaç Malzemeyi Yanmaya Karşı Koruyucu Kimyasal Maddeler (Fire Retardants, FR) ............................................................................................ 22

2.3.1. Ağaç malzemeyi yanmaya karşı koruyucu olarak kullanılan kimyasal maddelerin yangın geciktirici mekanizmaları .................... 24

2.4. Emprenye Maddelerinin Yıkanabilirliği...................................................... 28

2.5. Ağaç Malzemenin Kimyasal Modifikasyonu .............................................. 30

2.5.1. Odunun esterleştirilmesi..................................................................... 31

Page 10: TezGoster 2

x

Sayfa

2.5.2. Ağaç malzemede asetal yapısı oluşturan reaksiyonlar ....................... 34

2.5.3. Ağaç malzemede eter yapısı oluşturan reaksiyonlar .......................... 35

2.5.4. Ağaç malzemenin silikon bileşikleri ile modifikasyonu .................... 36

3. LĐTERATÜR ÖZETĐ ........................................................................................... 43

3.1. Yangın Geciktiriciler ve Yanma ile Đlgili Çalışmalar.................................. 43

3.2. Yıkanma ile Đlgili Çalışmalar ...................................................................... 49

3.3. Silika Jel Đle Đlgili Çalışmalar ...................................................................... 51

3.4. Ağaç Malzemenin Kimyasal Modifikasyonu ile Đlgili Çalışmalar .............. 55

4. MATERYAL VE METOT .................................................................................. 58

4.1. Materyal ....................................................................................................... 58

4.1.1. Ağaç malzeme .................................................................................... 58

4.1.2. Yangın geciktirici kimyasal maddeler ............................................... 60

4.2. Metot............................................................................................................ 62

4.2.1. Emprenye yöntemi ............................................................................. 62

4.2.2. Tutunma miktarı tespiti ...................................................................... 63

4.2.3. Silika jel kaplama ............................................................................... 66

4.2.4. Propionik anhidrit ile işlem (Propionillendirme) ............................... 69

4.2.5. Yıkanma deneyi ................................................................................. 71

4.2.6. Termogravimetrik analiz (TGA) ........................................................ 72

4.3. Verilerin Değerlendirilmesi ......................................................................... 73

5. BULGULAR ........................................................................................................ 74

5.1. Ağaç Malzeme ............................................................................................. 74

5.2. Emprenye Maddesi Tutunma Miktarı ......................................................... 74

5.2.1. Çözelti konsantrasyonu ve sıcaklığının tutunma miktarına etkisi ................................................................................................... 74

Page 11: TezGoster 2

xi

Sayfa

5.2.1. Đkincil işlem yapılacak örneklerde tutunma miktarı........................... 85

5.3. Silika Jel ve Propionillendirme Đşlemleri ve Yıkanma Deneyi ................... 87

5.4. Termogravimetrik Analiz (TGA) ................................................................ 95

6. SONUÇ VE ÖNERĐLER ................................................................................... 100

6.1. Emprenye Maddesi Tutunma Miktarı ....................................................... 100

6.2. Silika Jel Đşlemi ......................................................................................... 101

6.3. Propionillendirme ...................................................................................... 102

6.4. Suda Yıkanmaya Dayanıklılık ................................................................... 105

6.5. Termogravimetrik Analiz (TGA) .............................................................. 107

6.6. Öneriler ...................................................................................................... 109

KAYNAKLAR ........................................................................................................ 111

ÖZGEÇMĐŞ ............................................................................................................. 123

Page 12: TezGoster 2

xii

ÇĐZELGELER ĐN LĐSTESĐ

Çizelge Sayfa

Çizelge 4.1. SB içerisinde bekletme süresinin tam kuru ağırlığa oranla ağırlık artışına etkisi .............................................................................. 68

Çizelge 4.2. Propionik anhidrit ile işlem sonucu ağırlık artışı miktarları (%) ......................................................................................................... 70

Çizelge 5.1. Ağaç malzemenin özellikleri ................................................................. 74

Çizelge 5.2. Emprenye çözeltisi konsantrasyon ve sıcaklığına bağlı tutunma miktarı ortalama değerleri ....................................................... 75

Çizelge 5.3. Borik asit ile emprenyede ağaç türü, çözelti konsantrasyonu ve sıcaklığının, net kuru tuz miktarına etkisine ait çoklu varyans analizi sonuçları ....................................................................... 77

Çizelge 5.4. Borik asit ile emprenyede ağaç türü düzeyinde net kuru tuz miktarına göre ikili karşılaştırma sonuçları ........................................... 77

Çizelge 5.5. Borik asit ile emprenyede konsantrasyon düzeyinde net kuru tuz miktarına göre ikili karşılaştırma sonuçları ..................................... 77

Çizelge 5.6. Borik asit ile emprenyede çözelti sıcaklığı düzeyinde net kuru tuz miktarına göre ikili karşılaştırma sonuçları ............................. 78

Çizelge 5.7. Borik asit ile emprenyede ağaç türü * konsantrasyon etkileşimi düzeyinde net kuru tuz miktarına göre ikili karşılaştırma sonuçları ........................................................................... 78

Çizelge 5.8. Çinko klorür ile emprenyede çözelti konsantrasyonu ve sıcaklığının, net kuru tuz miktarına etkisine ait çoklu varyans analizi sonuçları ....................................................................... 79

Çizelge 5.9. Çinko klorür ile emprenyede ağaç türü düzeyinde net kuru tuz miktarına göre ikili karşılaştırma sonuçları ..................................... 80

Çizelge 5.10. Çinko klorür ile emprenyede konsantrasyon düzeyinde net kuru tuz miktarına göre ikili karşılaştırma sonuçları ............................. 80

Çizelge 5.11. Çinko klorür ile emprenyede çözelti sıcaklığı düzeyinde net kuru tuz miktarına göre ikili karşılaştırma sonuçları ............................. 80

Page 13: TezGoster 2

xiii

Çizelge Sayfa

Çizelge 5.12. Çinko klorür ile emprenyede Ağaç türü * Konsantrasyon düzeyinde net kuru tuz miktarına göre ikili karşılaştırma sonuçları................................................................................................. 81

Çizelge 5.13. Çinko klorür ile emprenyede Konsantrasyon * Sıcaklık düzeyinde net kuru tuz miktarına göre ikili karşılaştırma sonuçları................................................................................................. 81

Çizelge 5.14. Alüminyum klorür ile emprenyede çözelti konsantrasyonu ve sıcaklığının, net kuru tuz miktarına etkisine ait çoklu varyans analizi sonuçları ....................................................................... 82

Çizelge 5.15. Alüminyum klorür ile emprenyede ağaç türü düzeyinde net kuru tuz miktarına göre ikili karşılaştırma sonuçları ............................. 83

Çizelge 5.16. Alüminyum klorür ile emprenyede konsantrasyon düzeyinde net kuru tuz miktarına göre ikili karşılaştırma sonuçları................................................................................................. 83

Çizelge 5.17. Alüminyum klorür ile emprenyede çözelti sıcaklığı düzeyinde net kuru tuz miktarına göre ikili karşılaştırma sonuçları................................................................................................. 83

Çizelge 5.18. Alüminyum klorür ile emprenyede Ağaç türü * Konsantrasyon düzeyinde net kuru tuz miktarına göre ikili karşılaştırma sonuçları ........................................................................... 84

Çizelge 5.19. Emprenye çözeltilerinin özellikleri ...................................................... 85

Çizelge 5.20. Sarıçam ve kestane örneklerin emprenye tutunma miktarı ortalama değerleri .................................................................................. 86

Çizelge 5.21. Silika jel ve propionillendirme işlemleri uygulanan sarıçam ve kestane örneklerine ait yıkanan madde miktarı ortalama değerleri ................................................................................................. 87

Çizelge 5.22. Sarıçamda yüzde yıkanan madde miktarı üzerine emprenye çeşidi ve ikincil işlem türünün etkilerine ait çoklu varyans analizi sonuçları ..................................................................................... 91

Çizelge 5.23. Sarıçamda emprenye çeşidi düzeyinde yüzde yıkanan madde miktarına göre ikili karşılaştırma sonuçları ............................... 91

Çizelge 5.24. Sarıçamda ikincil işlem türü düzeyinde yüzde yıkanan madde miktarına göre ikili karşılaştırma sonuçları ............................... 91

Page 14: TezGoster 2

xiv

Çizelge Sayfa

Çizelge 5.25. Sarıçamda emprenye çeşidi * i şlem türü düzeyinde yüzde yıkanan madde miktarına göre ikili karşılaştırma sonuçları .................. 92

Çizelge 5.26. Kestanede yüzde yıkanan madde miktarı üzerine emprenye çeşidi ve ikincil işlem türünün etkilerine ait çoklu varyans analizi sonuçları ..................................................................................... 93

Çizelge 5.27. Kestanede emprenye çeşidi düzeyinde yüzde yıkanan madde miktarına göre ikili karşılaştırma sonuçları ............................... 93

Çizelge 5.28. Kestanede işlem türü düzeyinde yüzde yıkanan madde miktarına göre ikili karşılaştırma sonuçları ........................................... 94

Çizelge 5.29. Kestanede emprenye çeşidi * i şlem türü düzeyinde yüzde yıkanan madde miktarına göre ikili karşılaştırma sonuçları .................. 94

Çizelge 5.30. Sarıçam ve kestane ağaç malzemede termogravimetrik analiz sonuçları ...................................................................................... 95

Page 15: TezGoster 2

xv

ŞEKĐLLER ĐN LĐSTESĐ

Şekil Sayfa

Şekil 2.1. Selülozun açık formülü [Kuduban, 1996] .................................................... 7

Şekil 2.2. Hemiselülozların önemli yapı taşları [Kuduban, 1996] ............................... 9

Şekil 2.3. Lignini oluşturan birimler [Kırcı, 2000] .................................................... 10

Şekil 2.4. Pentagalloil glukoz [Hagerman, 2002] ...................................................... 13

Şekil 2.5. Bir Alevdeki Gaz ve Yanma Bölgelerinin Şematik Gösterilmesi [Uysal, 1997] ........................................................................ 14

Şekil 2.6. Ağaç malzemenin asetik anhidrit ile asetillendirilmesi [Hill, 2006]. ........ 33

Şekil 2.7. Ağaç malzemenin bir izosiyanatla reaksiyonu [Hill, 2006] ...................... 34

Şekil 2.8. Ağaç malzemenin formaldehit ile reaksiyonu [Hill, 2006] ....................... 35

Şekil 2.9. Ağaç malzemenin bir epoksitle reaksiyonu [Hill, 2006] ........................... 35

Şekil 2.10. SOL-JEL sürecinin işleyişi [Mai ve Militz, 2204b]................................. 40

Şekil 2.11. Ağaç malzeme yüzeyinde alkoksisilan ağının sol- jel süreci ile oluşumu [Tshabalala ve ark., 2003] .................................................... 42

Şekil 3.1. Borik asidin polisakkarit ile reaksiyonu (mannoz bölümü) [Wang ve ark., 2004]. ................................................................................ 46

Şekil 4.1. Deneylerin gerçekleştirilmesi için kullanılan şematik rehber [Usta ve Hale, 2004] .................................................................................. 64

Şekil 4.2. Silika jel oluşturma süreci .......................................................................... 68

Şekil 4.3. Propionillendirme işlemi sonucu numunelerin yüzde ağırlık artışı. .......... 70

Şekil 4.4. Propionillendirme işlemi süreci ................................................................. 71

Şekil 5.1. Emprenye çözeltisi sıcaklığı ve konsantrasyonuna bağlı NKTM .............. 76

Şekil 5.2. Đkincil işlem uygulaması ve yıkanma işlemi sonrası yüzde yıkanan madde miktarı .............................................................................. 88

Şekil 5.3. Sarıçamda ikincil işlem türüne göre TGA sonuçları.................................. 97

Şekil 5.4. Kestanede ikincil işlem türüne göre TGA sonuçları .................................. 99

Page 16: TezGoster 2

xvi

RESĐMLER ĐN LĐSTESĐ

Resim Sayfa

Resim 4.1. Vakum-Basınç emprenye sistemi ............................................................ 63

Resim 4.2. a) TGA cihazı b) Toz numunelerin hazırlandığı öğütücü ....................... 73

Resim 5.1. Emprenyeli ve ikincil işlem uygulanmış sarıçam örneklerin teğet yüzeyleri ......................................................................................... 89

Resim 5.2. Emprenyeli ve ikincil işlem uygulanmış sarıçam örneklerin radyal yüzeyleri ....................................................................................... 89

Resim 5.3. Emprenyeli ve ikincil işlem uygulanmış kestane örneklerin teğet yüzeyleri ......................................................................................... 90

Resim 5.4. Emprenyeli ve ikincil işlem uygulanmış kestane örneklerin radyal yüzeyleri ....................................................................................... 90

Page 17: TezGoster 2

xvii

SĐMGELER VE KISALTMALAR

Bu çalışmada kullanılmış bazı simgeler ve kısaltmalar, açıklamaları ile birlikte

aşağıda sunulmuştur.

Simgeler Açıklamalar

brm etüvde kurutmadan önceki başlangıç rutubet miktarı

do tam kuru özgül kütle

DRM belirli rutubet miktarına bağlı özgül kütle

hbd emprenyenin hücre boşlukları tarafından içirilmesi yüzdesi

ldn lif doygunluğu noktasındaki rutubet miktarı

lod tam kuru haldeki parça uzunluğu

lx yaş haldeki parça uzunluğu (T, teğet; R, radyal; L, boyuna)

md emprenye öncesi parça ağırlığı

mk etüvde kurutma işlemi sırasındaki parçanın ağırlığı

mod tam kuru haldeki parça ağırlığı

mt emprenye sonrası parça ağırlığı

mx yaş haldeki parça ağırlığı

nktm net kuru tuz miktarı

p ağaç malzeme içerisindeki hücre boşluğu oranı (porosite)

pv ağaç malzeme içerisindeki toplam hücre boşluğu miktarı

rm mevcut rutubet miktarı

s emprenye sıvısının konsantrasyonu

sid emprenye sıvısı içerilme düzeyi

sim emprenye sıvısının ağaç malzeme tarafından içenime miktarı

sio emprenye sıvısının ağaç malzeme tarafından içerilme oranı

to emprenye sıvısının konsantrasyonuna bağlı kuru tuz oranı

vd etüvde kurutulan parçanın hacmi

vod tam kum haldeki parçanın hacmi

yymm yüzde yıkanan madde miktarı

Page 18: TezGoster 2

xviii

Simgeler Açıklamalar

ayö Yıkanma işleminden önceki tam kuru ağırlık

ays Yıkanma işleminden sonraki tam kuru ağırlık

yaa Đkincil işlem sonrası yüzde ağırlık artışı

ymm Yıkanan madde miktarı

Kısaltmalar Açıklamalar

TGA Termogravimetrik analiz

ÇK Çinko klorür

AK Alüminyum klorür

BA Borik asit

SS Sodyum silikat

SB Sodyum bikarbonat

PA Propionik anhidrit

Sj Silika jel işlemi

Pr Propionillendirme işlemi

Ç-K-K Sarıçam – Kontrol - Kontrol

Ç-B-K Sarıçam - Borik asit - Kontrol

Ç-B-Sj Sarıçam - Borik asit – Silika jel

Ç-B-Pr Sarıçam - Borik asit - Propionillendirme

K-K-K Kestane – Kontrol - Kontrol

K-B-K Kestane - Borik asit - Kontrol

K-B-Sj Kestane - Borik asit – Silika jel

K-B-Pr Kestane - Borik asit - Propionillendirme

Page 19: TezGoster 2

1

1. GĐRĐŞ

Ağaç malzeme mükemmel bir doğal kompozit malzeme olmasına rağmen, kullanım

alanında boyutsal stabilizasyon, biyolojik bozulma, çürüme, yanabilme ve dış

ortamın fiziksel ve mekanik etkilerine dayanıklılık bakımından bazı olumsuz

özelliklere sahiptir. Bu olumsuz özelliklerinin iyileştirilmesi için bir çok çalışma

yapılmıştır [Yalınkılıç, 1992; Hafızoğlu ve ark., 1994; Miyafuji ve Saka, 2001].

Odunun korunması, ağacın kesimden son kullanım yerini de içine alan bir süreçte

muhtemel zararlı etmenlere karşı önlem alınmasıyla gerçekleşir. Bu önlemler

kurutma, uygun depolama ve istifleme gibi teknik önlemlerin yanında kullanım

yerinin gereksinimlerine göre uygun kimyasal maddeler ile emprenye edilerek

korunmasıdır [Winandy and Morell, 1990].

Emprenye ile ağaç malzemenin korunmasında ulaşılacak başarı, kullanılan emprenye

maddesine ve bu kimyasal maddelerin nüfuz kabiliyetine ve tutunma derecesine

bağlıdır [Ibach, 1999].

Odun, yanabilen bir madde olduğundan, ağaç malzemenin yanmaya karşı direncinin

arttırılması amacıyla özel kimyasal maddelerle emprenye edilmiş olması, birçok

kullanım yerinde zorunlu görülmektedir [Le Van ve Winandy, 1990].

Yanmayı geciktirici kimyasal maddeler ağaç malzemeye tamamen yanmazlık

özelliği kazandıramazlar. Bununla birlikte tutuşmayı güçleştirip yanma başladıktan

sonra alevin yayılmasını geciktirebilirler [Berkel, 1972].

Ağaç malzemede tutuşma, alevlenme ve yanmaya karşı kullanılan emprenye

maddeleri (amonyum tuzları, alkali tuzlar, inorganik yüzey örtücüler gibi) inorganik

maddeler ve (polimerler, reçineler, reaktif bileşikler, organik çözücülü halojenleşmiş

organik maddeler, organofosforlar, organik yüzey örtücüler gibi) organik maddeler

olmak üzere iki gruba ayrılırlar [Goldstein, 1973].

Page 20: TezGoster 2

2

Çoğu yangın geciktirici bileşimler su tarafından yıkanmaya dayanıklı değildirler. Bu

nedenle ağaç malzemenin dış ortamda ve yüksek rutubetli ortamlarda kullanılmasını

sağlayacak yıkanmaya dayanıklı emprenye maddeleri ve yöntemleri geliştirmek için

çaba harcanmaktadır. Bu sistemler çözünmeyen kompleks maddeler, amino – reçine

sistemleri ve ağaç malzeme içinde polimerize olan monomerler ile emprenye etmeyi

içerir [Le Van, 1984].

Williams (1990) Lloyd (1993), Laks ve Manning (1994) borlu bileşiklerin iyi bir

ağaç malzeme koruyucusu olarak bilindiğini, ucuz ve kolay kullanılabilen, biyolojik

olarak aktif, yangın geciktirici ve çevreye zararsız bir emprenye maddesi olarak

bilindiğini ve 20. yy başlarından beri ahşap korumada kullanıldığını

bildirmektedirler. Suda çözünebilen bor tuzları kolayca yıkanabilir özellikleri

nedeniyle yerle temas eden ve dış ortam şartlarına maruz kalan ağaç malzemelerde

genellikle tercih edilmemektedirler [Baysal ve Yalınkılıç, 2005a]. Borlu bileşiklerin

tutunmasını arttırmak için birçok çalışmalar yapılmıştır. Ancak yıkanmayı azaltmak

için yapılan uygulamalardan ne yüzey örtücüleriyle ne de saf borlu bileşiklerin

malzemeye bağlanması yoluyla yapılanlar pek de başarılı olamamıştır [Ratajczak ve

Mazela, 2007].

Yalınkılıç ve ark. (1996) çürüklük mantarları, böcekler ve yangın dayanımı için borlu

bileşiklerin farklı tutunma oranlarına sahip olması gerektiğini bildirmişlerdir. 2,5

kg/m3 civarında borik asit tutunması, Tyromyces palustris ve Coriolus versicolor

çürüklük mantarlarına karşı etkili olurken, Coptotermes formasanus termitine karşı

42,2 kg/m3 borik asit tutunması gerektiğini bildirmişlerdir. Yalınkılıç ve ark.

(1997a) biyolojik dayanımın yangın geciktiriciliği desteklediğini söylemesine

rağmen, LeVan ve Tran (1990) ASTM E 84 standardındaki I. sınıf değerlerini

karşılamak için 48 kg/m3 boraks-borik asit tutunmasının gerektiğini bildirmişlerdir

[Baysal ve Yalınkılıç, 2005b].

Metal iyonları içeren koruyucu maddelerle ilgili olarak metal iyonlarının kolayca

yıkanabilmesinin ve bu nedenle görevini yeteri kadar ve uzun süre yapamamasının

önemli bir problem olduğu bildirilmiştir [Yamaguchi, 2002].

Page 21: TezGoster 2

3

Çinko klorür Kuzey Amerika’da ilk olarak yaygın ticari kullanımı olan ve suda

çözünen koruyucudur. Ancak boyutsal stabilizasyonu azaltması, higroskopik

özellikleri ve bağlantı elemanlarındaki korozyonu arttırması nedeniyle kullanımı

sonradan azalmıştır. Son yıllarda çevre bilincinin artması ve yağda çözünen

koruyucuların potansiyel çevre kirliliği tehdidinin anlaşılması ile birlikte suda

çözünen koruyucular tekrar gündeme gelmiştir [Winandy, 1995].

Alüminyum klorür, çinko klorür ve çinko borat bileşiklerinin yangın geciktirici

özelliği olan inorganik metal bileşikleri olduğu belirtilmektedir [Aslan, 1998].

Kullanılan emprenye maddelerinin uygulama sıcaklığı, maddenin yapısına bağlı

olarak değişik etki göstermektedir. Đnorganik borlu bileşikler için AWPA (American

Wood-Preservers’ Association) standartlarında uygulama sıcaklığı sınırı 93 0C olarak

belirtilmektedir [Ibach, 1999].

Yukarıda yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; yanıcı bir malzeme olan

ahşabın yanmaya karşı korunması gerekmektedir. Yüksek yanma dayanımı

sağlayabilmek için, koruyucu maddenin ağaç malzemede tutunan miktarının

artırılmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Aynı zamanda kullanılacak koruyucu maddenin

yıkanmaya karşı dayanıklı olması ve çevreye zararsız olması istenmektedir.

Bu çalışmada suda çözünen farklı koruyucu maddeler, farklı konsantrasyonlarda,

farklı sıcaklıklarda uygulanacak ve yanmaya karşı dayanımı arttırmak için gerekli

koruyucu madde tutunma miktarlarına ulaşılmaya çalışılacaktır. Elde edilen

koruyucu tutunmasının yıkanmaya karşı dayanımını tespit etmek için, yıkanma

deneyleri yapılarak, yıkanmaya karşı direnci arttırmaya yönelik olarak ikincil

emprenye işleminin etkisi araştırılacaktır. Dolayısıyla bu çalışma ile aşağıdaki

hususların irdelenmesi amaçlanmıştır;

• Ağaç malzemeye üstün yangın dayanımı kazandıracak oranda koruyucu tutunma

miktarının arttırılması,

Page 22: TezGoster 2

4

• En uygun koruyucu tutunma miktarının sağlanacağı uygulama sıcaklığının ve

konsantrasyonunun tespit edilmesi,

• Koruyucu madde tutunma miktarının ve ikincil emprenye işleminin koruyucunun

yıkanmaya karşı olan direncine etkisinin tespit edilmesi,

• Suda çözünen yangın geciktirici koruyucuların dış ortam ve yüksek rutubetli

ortamlarda kullanılabilirliği araştırılacaktır.

Page 23: TezGoster 2

5

2. GENEL BĐLGĐLER

2.1. Odunun Kimyasal Yapısı

Oldukça karmaşık bir kimyasal yapıya sahip olan odun düzenli bir yapı göstermeyip,

basit fiziksel karışımlar biçiminde bulunmayan çok sayıda kimyasal bileşiklerden

oluşmaktadır. Odunun büyük bir kısmı yüksek molekül ağırlığındaki maddelerden

oluşur. Odunda bileşenler aşağıdaki şekilde kimyasal bir sınıflandırma ile belirli

gruplara ayrılabilir [Hafızoğlu, 1982].

Karbonhidratlar: Odundaki karbonhidratlar polisakkaritlerce temsil edilir. Odunun

¾’ ünü oluştururlar. Bu grupta selüloz, hemiselüloz, nişasta, pektik maddeler ve suda

çözünen polisakkaritler bulunur. Odunun ağırlıkça yarısını selüloz oluşturur.

Fenolik Maddeler: Odunun yaklaşık % 20-30’ unu oluşturan fenolik maddelerin en

önemli kısmı lignindir. Ayrıca fenolik maddelerin bir kısmı su veya organik

çözücülerde çözünebilen tanenler, flobafenler, renkli maddeler ve lignanları içerir.

Terpenler: Terpenler ve terpenoit bileşikler hem uçucu hem de uçucu olmayan

bileşiklerden oluşur. Terpenler daha çok iğne yapraklı ağaçlarda bulunur. Yapraklı

ağaçlarda hemen hemen yok denecek kadar az bulunur. Bunlar içinde en önemlileri

monoterpenler, steroller, terpen alkoller ve kolofanı oluşturan reçine asitleridir.

Alifatik Asitler: Tüm ağaçlarda yüksek yağ asitleri esterler şeklinde bulunur. Az

miktarda da serbest olarak bulunurlar. Asetik asit polisakkaritlerle esterleşmiş olarak

% 1-5 oranında bulunur.

Alkoller: Homolog dizi oluşturan bu gruba alifatik alkoller (yağ alkolleri), steroller

ve terpen alkoller girer. Hem serbest halde hem de esterleşmiş olarak bulunurlar.

Aldehitler: Terpen yapısındaki aldehitler odunda az miktarda bulunur.

Page 24: TezGoster 2

6

Hidrokarbonlar: Odunda az miktarda bulunan hidrokarbonların en önemli grubu

alifatik hidrokarbonlardır.

Alkaloitler: Bazı ağaç türlerinde bulunan alkaloitler genellikle düşük miktarlarda

bulunur.

Proteinler: Gelişen dokularda önemli miktarda olsa da odunlaşmış dokularda % 1

kadardır.

Polihidrik Alkoller: Polihidrik alkoller odunun miktarca önemsiz bileşiklerindendir.

Đki Değerli Asitler: Kalsiyum karbonat (CaCO3) ve kalsiyum oksalat (Ca(COO)2)

gibi kalsiyum tuzları şeklinde bulunurlar.

Đnorganik Bileşikler: Bu bileşenlerin miktarı ılıman iklim bölgelerinde yetişen ağaç

türlerinde % 0,5’ den daha azdır.

2.1.1. Selüloz

Odun ve odun gibi lifsel nitelik taşıyan diğer lignoselülozik bitkilerin hücre

çeperlerinin iskeletini uzun molekül zincirlerinden meydana gelen ve doğal bir

polimer olan selüloz oluşturmaktadır. Selüloz pamuğun % 98’ini, yapraklı ve iğne

yapraklı bitkilerin yaklaşık % 50’sini oluşturmaktadır [Eroğlu, 1988].

Selüloz molekülünün yapı taşları 1,4 – ß – glikozidik bağlarla birleşmiş glukoz

anhidrit birimleridir. Selüloz molekülü kısaca 2 mol glukoz ünitesinden 1 mol suyun

çıkması ve ardı ardına dizilen birimlerin her birinin 180o dönmesiyle oluşur. Doğal

selüloz molekülünde yapı taşlarının sayısı (polimerleşme derecesi = DP) 20.000’e

kadar ulaşır. Böylece molekül ağırlığı 1 500 000’u aşar (Şekil 2.1) [Hafızoğlu, 1982].

Page 25: TezGoster 2

7

OH

Şekil 2.1. Selülozun açık formülü [Kuduban, 1996]

Selüloz molekülü doğrusal ve doğal bir polimer olup üzerinde oksitlenmeye karşı

hassas olan hidroksil grupları bulunur. Bu grupların sayısı ortadaki anhidroglukoz

birimlerinde üç tane, uçlardaki birimlerde ise 4 tanedir. Bu hidroksil grupları başka

selüloz birimlerindeki hidroksil gruplarıyla bağlanma özelliğine sahiptir. Literatürde

bu bağlara hidrojen bağları denilmekte olup, glukoz halkasının 3 nolu yerinde

bulunan hidroksil grubunun, komşu glukoz halkasının halka oksijenine

bağlanmasıyla oluşan hidrojen bağına moleküller içi, 6 nolu karbon atomuna bağlı

olan hidroksil grubunun komşu selüloz molekülünün köprü oksijenine bağlanmasıyla

oluşan hidrojen bağına da moleküller arası hidrojen bağları adı verilir [Hafızoğlu,

1982].

Selülozun molekül yapısı selülozun sadece kimyasal özelliklerini değil ayrıca

mekanik ve fiziksel özellikleriyle lifsel yapısını da belirler. Selülozda da diğer tüm

hidrofilik polimerlerde olduğu gibi elementer fibriller oluşturma eğilimi vardır.

Elementer fibrillerde aynı yönde uzanmış olan molekül zincirleri birbirlerine güçlü

hidrojen bağlarıyla bağlanmıştır. Elementer fibrillerde selüloz molekülleri tamamen

düzenli, kısmen düzenli ve düzensiz kısımlar oluşturur. Düzenli kısımlar kristalit,

düzensiz kısımlar ise amorf adını alır. Kristalit ve amorf kısımlar arasında kesin

sınırlar bulunmamaktadır. Selüloz zinciri bu amorf ve kristal kısımlar arasından

geçerek bu kısımların birbirine kovalent bağlarla bağlanmasını sağlamaktadır

[Hafızoğlu, 1982]. 1950-1960 yılları arasında yapılan çalışmalar odun selülozunun %

65-70 civarında kristal yapı gösterdiğini kanıtlamıştır [Kuduban, 1996].

Page 26: TezGoster 2

8

Hidroksil grupları selüloz molekülüne hidrofilik özellik (suyu seven) kazandırırlar.

Selüloz oda sıcaklığında havadan % 10-12, nemli havadan ise % 10-15 oranında su

alır [Eroğlu, 1988].

Hücre çeperindeki selüloz dağılımı her tabakada farklılık gösterir. En fazla sekonder

çeperin S2 tabakasında bulunur. Orta lamel ve siğilli tabakada selüloz bulunmaz.

Buna rağmen primer çeperde % 12’ nin altında, sekonder çeperde % 48-66 civarında

selüloz bulunur [Hafızoğlu, 1982].

2.1.2. Hemiselüloz

Hücre çeperinde polisakkaritlerin % 35-50’sini, toplam kuru ağırlığın % 20-35’ini

hemiselülozlar oluşturmaktadır [Bozkurt ve Erdin, 1992]. Hemiselülozları selülozdan

ayıran özellikleri; çok daha kısa moleküler zincirlere sahip olmaları, molekül

zincirlerinin dallanmış halde olmaları ve çeşitli şeker birimlerinin bileşimi şeklinde

olmalarıdır. Hemiselülozlar pentozlar, hegsozlar, hegzüronik asitler ve deoksi

hegsozlar şeklinde alt gruplara ayrılan şeker birimlerinden oluşmaktadır [Fengel ve

Wegener, 1984].

Genel olarak, odunda heksozanlar, pentozanlar, metil pentozanlar, uronik asitler ve

çok az miktarda asetik asit içeren hemiselülozlardan 6 karbon atomundan oluşan

heksozanlar, iğne yapraklı ağaçların % 10-15’ini oluştururlar. En önemlileri galaktan

ve glukozanlardır. Beş karbon atomunda oluşan pentozanların en önemlileri ksilan ve

arabinanlardır. Metil pentozanlar, rhamnozlardan türeyen rhamnanlardan oluşurlar.

Uronik asitler ise lignin ile sıkı sıkıya bağlanan amorf bileşikler olup miktarları azdır

[Kuduban, 1996]. Şekil 2.2’ de hemiselülozların önemli yapı taşları görülmektedir.

Hemiselülozlar selülozda olduğu gibi kristal yapılı değil amorf yapılıdır. Çoğunluğu

üç boyutlu düzlemde dallanmış polimerler olup hücre çeperinde fibriller ve

mikrofibriller arasındaki boşluklarda bulunur. Odun içinde hemiselülozların bir kısmı

selüloza bir kısmı da lignine sıkıca bağlanmıştır. Dolayısıyla hemiselülozlar

hidrofobik lignin ile hidrofilik özellikteki selülozun birlikteliğini sağlamaktadır. Bu

Page 27: TezGoster 2

9

yüzden odundan lignin ve selülozu saf olarak ayırmak mümkün değildir [Akgün,

2005].

Şekil 2.2. Hemiselülozların önemli yapı taşları [Kuduban, 1996]

2.1.3. Lignin

Odunun en önemli bileşenlerinden biri olan lignin iğne yapraklı ağaç odunlarının

%30’unu, yapraklı ağaç odunlarının da % 20’sini oluşturur. Fenilpropan

birimlerinden oluşan lignin molekülleri üç boyutlu düzlemde dallanmış ve karmaşık

yapılı bir polimerdir [Kırcı, 2000].

Lignin amorf ve aromatik yapılı bir bileşik olup selüloz gibi kristal yapıya sahip

değildir. Selüloz yakıldığında geniz yakıcı bir koku verirken, lignin yakıldığında hoş,

aromatik bir koku verir. Lignin selüloza göre çok az polimerleşmiş olup 900-100,000

arasında molekül ağırlığına sahiptir. Bu değer ekstraksiyon ürünlerinde 800-4000

arasındadır [Eroğlu ve Usta, 2000].

Molekül düzeyindeki kimyasal yapısı tam olarak açıklığa kavuşamamış ligninin

polimerizasyon derecesi de tam olarak belirli değildir. Ancak iğne yapraklı ağaç

odunu lignininin yaklaşık 100 DP’ye sahip olduğu tahmin edilmektedir. Lignin,

selüloz ve hemiselüloz gibi hidrofilik özellikte olmayıp hidrofobik özellik gösterir.

Bu da onun su almasını engellemektedir. Ligninin bu özelliği ile odun sert ve katı bir

Page 28: TezGoster 2

10

görünüşe sahiptir. Yoğunluğu 1,37 g/cm3 olan ligninin yumuşamaya başladığı

sıcaklık değeri 135 C°’nin üzerinde olup bu sıcaklığın üzerinde lignin termoplastik

fenol reçinesi gibi davranmaktadır [Kırcı, 2000].

Đskeleti selülozdan oluşan hücre çeperine yerleşen lignin hücre çeperinin

odunlaşmasını sağlar. Selüloz odunda eğilmeye ve çekmeye, lignin de basınca karşı

dayanım özelliği kazandırmaktadır. Yüksek boylu ağaçların kendi ağırlıklarını

rahatça taşıyabilmesi ligninin bu özelliğinden kaynaklanmaktadır [Akgün, 2005].

Lignin bileşiminde yaklaşık % 60 karbon, % 6 hidrojen, % 34 oksijen bulunmaktadır.

Selüloz gibi lifsel yapıda olmayan lignin, alkali ve asitlerle hidroliz olabilir. Ayrıca

kolaylıkla okside olmaktadır. Esas olarak O – CH3 grubu ile karakterize edilen lignin

fenilpropan ünitelerinin farklı şekillerde bağlanmasıyla oluşur [Kuduban,1996].

Lignin iki ana gruba ayrılmıştır. Đğne yapraklı ağaçlarda bulunan Guayasil propan p-

hidroksifenil propan ve Siringil propan ünitelerinden oluşan “guayasil lignini” ve

yapraklı ağaçlarda bulunan az miktarda p-hidroksi fenil propan ünitesi, çoğunlukla

siringil propan ile guayasil propan ünitelerinden oluşan “guayasil-siringil lignin” dir.

Yıllık bitkilerde bulunan lignin, yapraklı ağaçlardaki lignine benzemektedir. Lignini

oluşturan birimler Şekil 2.3’de verilmiştir [Kırcı, 2000].

(a) (b) (c) Şekil 2.3. Lignini oluşturan birimler a) Guyasil birimi b) Siringil birimi

c) P-hidroksifenil birimi [Kırcı, 2000]

Page 29: TezGoster 2

11

Đğne yapraklı ağaçlarda lignin en fazla orta lamelde bulunur. Özellikle orta lamelin

köşe noktalarında hemen hemen saf lignine rastlanmaktadır. Sekonder çeperin lignin

oranı yaklaşık % 22’ dir. Orta lameldeki lignin miktarı yaklaşık % 70 civarı olmasına

rağmen bu miktar tüm hücre çeperindeki ligninin ancak % 19-22’sini

oluşturmaktadır. Bunun nedeni orta lamelin sekonder çeperden çok daha ince

olmasıdır. Yapraklı ağaç ligninin araştırılması oldukça zordur. Çünkü yapraklı ağaç

lignini asitlerde çözünür ve guayasil ile siringil gruplarının ultraviyole absorpsiyonu

farklıdır. Ancak yapraklı ağaçlarda ligninin büyük oranda sekonder çeperde yer

aldığı bilinmektedir [Hafızoğlu, 1982].

2.1.4. Ekstraktif maddeler

Odun ana bileşenleri olan selüloz, hemiselüloz ve lignin dışında, az miktarda düşük

ve yüksek moleküler yapıda, bazı çözücülerde kolaylıkla çözünebilen bileşikleri de

içerir. Bunlar ekstraktifler ve mineral bileşenlerdir. Bu bileşenlerin miktarı ve çeşidi

odun türüne göre değişmektedir. Bu bileşikler, odunda çok az miktarda olmasına

rağmen odunun kullanılabilirliğini ve özelliklerini büyük oranda etkilemektedir

[Fengel and Wegener, 1984]. Odun ekstraktifleri olarak adlandırılan bileşikler petrol

eteri, dietileter, diklormetan, aseton, metanol ve su gibi nötral çözücülerde

çözünebilirler. Odunun tüm özelliklerinde önemli etkileri olan ekstraktif maddelerin

ayrıntılı biçimde araştırılması, önemli ağaç türlerinin ekstraktif bileşimlerinin ortaya

konması gerekir [Hafızoğlu, 1982].

Ekstraktif maddeler genellikle odun ağırlığının % 3-8’ ini oluşturur ve sıvı yağ,

reçine, vaks, yağ, tanen, şeker, nişasta, boya maddeleri, pektin, protein, zamk ve

organik asitler bulunur. Ekstraktif maddeler hücre çeperinde değil, daha çok hücre

boşluklarında bulunurlar [Akgün, 2005].

Đğne yapraklı ağaç odunlarında genellikle önemli miktarda reçineli madde

(yağ+reçine) bulunur, bu da yüksek bir eter ekstraktı olarak gözükür. Ladinde, bu

reçineli maddenin miktarı genellikle % 1’den düşük iken, çamlarda bu maddenin

oranı % 2-6 kadardır. Reçineler, başlıca oleoreçineler ve terpenlerdir. Reçine

Page 30: TezGoster 2

12

asitlerinin bileşimleri farklı olmakla birlikte abietik ve pimarik olmak üzere iki tür

asit vardır. Abietik asitler, çift bağlarından dolayı yükseltgenebilir ancak pimarik

asitler yükseltgenemezler. Yağ asitleri (başlıca oleik ve linoleik asit) gliserin ve

esterler ile birleşmiş şekilde bulunurlar [Akgün, 2005].

Bazı iğne yapraklı ağaç türlerinde bulunan fenolik yapılı tropolonlar, oduna doğal

rengini veren maddelerdir. Bunların fungisit (mantar öldürücü) özellikleri vardır.

Çamın öz odununda bulunan pinosilvin ve pinosilvinin monometil eteri çok reaktif

özellikte fenolik maddedir. Bu maddeler kuvvetli kondenzasyon etkileri ile pişirme

sırasında parçalanmış ligninin tekrar birleşmesine neden olur [Kırcı, 2000].

Fenolik bileşiklerden diğer bir grup tanenlerdir. Tanen birçok ağaç kabuğunda, bazı

iğne yapraklı ağaç cinslerinde, kestane ve meşede bulunur. Kestane odununda büyük

bir kısmı öz odunda bulunmak üzere % 9-16 oranında tanen mevcuttur. Tanenler de

odunu mantar enfeksiyonuna karşı koruyucu özelliktedir. Ancak kondensasyon

yapıcı olmaları ve özellikle Fe+2 iyonları ile renkli kompleksler oluştururlar [Kırcı,

2000].

Tanenler, suda çözünebilirler ve selüloz pişirme çözeltisindeki odunda ekstraksiyonla

ayrılabilirler. Bazen, özellikle kestane ve meşe odunları, selüloz üretilmeden önce

satılacak tanenin ayrılması için 100 °C’den biraz daha düşük sıcaklıkta suyla

ekstraksiyona tabi tutulabilir. Geriye kalan odun, bundan sonra selüloz üretiminde

kullanılabilir (genellikle yarı kimyasal ve soda yöntemiyle). Ancak bu ekstraksiyon

işlemi yalnızca % 5 ve daha fazla tanen içeren odunlara uygulanmalıdır. Aksi

taktirde, bu değerin altında tanen içeriğine sahip odunların ekstraksiyonu ekonomik

olmamaktadır. Ekstraksiyon ile elde edilen çözelti, yaklaşık % 50 katı madde

içeriğine kadar buharlaştırılarak deri yapımı için kullanılır. Derişik çözeltide % 65-80

arasında saf tanen ile şekerler, anorganik tuzlar, organik asitler ve tanenin bozunma

ürünleri bulunur. Tanenler amorf maddelerdir ve renkleri açık saman ile koyu kızıl

kahverengi arasında değişir. Gerçek tanenin glikoz ve (gallotanen veya digallik asit

olarak da isimlendirilen) tannik asidin bir esteri olduğu düşünülmektedir. Bu ester,

asitli ortamda hidrolize uğrayan indirgen bir maddedir [Akgün, 2005]. Hidroliz

Page 31: TezGoster 2

13

olabilen tanenlerin (gallotannin) prototipik yapıtaşı pentagalloil glukozdur (Şekil

2.4).

Şekil 2.4. Pentagalloil glukoz [Hagerman, 2002]

2.1.5. Đnorganik maddeler

Odunda bulunan inorganik maddeler, organik maddelerin yakılmasından sonra geride

kalan külün bileşimidir. Ilıman bölgelerde yetişen ağaçların odunlarında yaklaşık %

0,1-1,0 arasında kül bulunurken, tropikal bölgelerde yetişen ağaçların odunlarında %

5 oranında mineral maddeler bulunmaktadır. Odunun içerdiği kül miktarı, ağacın

yetişme yerine ve iklimine bağlı olarak değişir. Ağacın mineral madde bakımından

en zengin kısımları sırasıyla yapraklar, kabuk, kökler, dallar ve gövdedir. Ilıman

bölgelerdeki ağaç odunlarının külün ara bileşenleri Ca, K ve Mg gibi toprak alkali

metalleridir. Bunların dışında Mn, Na ve P bileşikleri de bulunur. Külün yaklaşık %

50’sini Ca bileşikleri oluşturur. Ayrıca odunda çok az miktarda Ba, Al, Fe, Zn,Cu, Ti

gibi elementler de bulunmaktadır. Tropik bölgelerde yetişen ağaçların odunlarında

külün büyük bir kısmını Si bileşikleri oluşturur [Akgün, 2005].

2.2. Odunun Yanma Özelliği

Đnsanoğlunun ateşi keşfinden bu yana, ağaç malzemenin ısı etkisiyle bozunduğu

bilinmektedir. Termik bozunma, ısı ve ışık sağladığı için geçmişte olumlu bir

işlem olarak görülmüştür Günümüzde de ağaç malzemeden ısı ve ışık kaynağı

olarak zorunlu veya zevk için (şömine ve kamp ateşi biçiminde)

Page 32: TezGoster 2

14

yararlanılmaktadır. Yakın bir geçmişe kadar, piroliz yoluyla ağaç malzemenin

kontrollü termik bozunması ve damıtılması çeşitli kimyasal maddelerin üretim yöntemi

olurken, ağaç malzemenin karbonlaştırılarak odun kömürüne dönüştürülmesi yoluyla

da yakıt elde edilmektedir [Baysal, 1994].

Yanma; en genel tanımıyla, yanıcı denen bir maddenin yakıcı olarak adlandırılan

bir başka madde ile birleşmesi sonunda ısı vererek meydana getirdiği olayların

tümüdür. Yakıcı, çoğunlukla oksijen veya oksijen içeren bir başka maddedir. Başka bir

tanımlamada ise yanma; malzemenin alev, ışık ve ısı özellikleri gösteren ve çevresine

ısı vererek hızlı bir şekilde oluşan oksidasyonu veya tutuşma sıcaklığına kadar ısı

almış bir cismin oksijenle birleşmesine denir. Bir maddenin yanabilmesi için, havanın en

az % 14 ile % 18 arasında oksijen içermesi gerekir. Normal şartlar altında havadaki

oksijen oranı % 21 dir [Uysal, 1997].

Bir yanma olayının meydana gelebilmesi için; yakıt, oksijen ve ısı unsurunun

tutuşma sıcaklığına ulaşmış olması gerekir. Bu üç unsurdan birinin olmayışı

halinde "yanma üçgeni" tamamlanmayacaktır. Yani, yangın sönecektir. Ya da

yanma olayı için gerekli ön koşul gerçekleşmeyecektir. Yanma esnasında sadece

gaz halindeki yanıcı maddelerin etkili olmaları nedeniyle, katı ve akıcı

maddeler önce ısısal değişimlere uğrarlar. Yanma esnasında görülen alevin

oksijen alan dış yüzeyi, parlayan ve ışık saçan gaz akımıdır. Bu yanma bölgesi

altında, tam bir yanmanın olmadığı parıldama bölgesi ve çekirdeğinde ise, halen

yanmaya girmemiş yanıcı gazlar mevcuttur (Şekil 2. 5 ) [ Uysal, 1997] .

Yanma bölgesi

Parlama – kısmi yanış bölgesi

Gaz bölgesi

Şekil 2.5. Bir alevdeki gaz ve yanma bölgelerinin şematik gösterilmesi [Uysal, 1997]

Page 33: TezGoster 2

15

2.2.1. Isının Ağaç Malzemeye Olan Etkisi

1970'li yılları takiben ağaç malzemede sıcaklık etkisiyle meydana gelen değişmelerin

belirlenmesine yönelik olarak hassas alet ve ölçüm metotları geliştirilmi ştir. Bunlar;

statik ve dinamik termogravimetrik analizler, değişken termik analizler, yanma sıcaklığı ve

ısısı ölçümleri ile bozunma ürünlerinin türü ve miktarının belirlenmesi yöntemleridir

[Baysal, 1994].

Ağaç malzemenin yanabilirliği yanında, yanma hızı ve derecesi özel bir öneme

sahiptir. Yanma olayı oksijen yokluğunda gerçekleşmediğinden, geniş enine kesitli

ağaç malzeme yüzeyinde yavaş bir yanma olduktan sonra kömürleşme başlar. Sıcaklık

yükseldiğinde, malzemeden yüzeyde tutuşarak yanan gazlar çıkar. Sıcaklık daha da

arttığında yüzeyde kömürleşme başlar. Yangın geciktiricilerle işlem görmüş

ağaçların kömür tabakasının mikro yapısal incelemesi yapıldığında; işlem

görmemiş ağaca göre farklı kömürleşme durumunun olduğu tespit edilmiş ve bu

kömürleşme içerisinde yangın geciktiricilerin makro parçalarının bulunması

sebebiyle bu parçaların oluşumunun kömürleşme derecesi ve kömürün görünümü

üzerinde etkili olduğu belirlenmiştir [Uysal, 1997].

Vurdu (1985)’ya göre ağaç malzemenin termik iletkenliği, çelik ve bakır ile

kıyaslandığında düşüktür. Öyle ki; çeliğin %0,4'ü, bakırın %0,05'i kadardır. Bu

nedenle, izolasyon malzemelerinden olan mantar ve alçı plasterle ile aynı gruba

girmektedir [Uysal, 1997]. Bu sebeple yanma sırasında yüzeydeki ısısnın iç

kısımlara iletilmesini sınırlamakta, rutubeti sıcaklıkla birlikte azalmakta,

kömürleşmenin ilerlemesiyle artmaktadır. Odun kömürü, ısıyı ağaç malzemeye

göre 1/2 ile 1/3 oranında daha az iletir. Bu nedenle, yanma artığı olan odun

kömürleri duvarlarda iyi bir izolasyon maddesi olarak başarıyla

kullanılabilmektedir. Sonuçta, ağaç malzeme yüzeyinden iç kısımlara iletilen ısı

malzeme içerisinde bulunan yanıcı gazların dışarıya çıkarılmasına yetmediğinden

yüzeydeki tutuşma da durmaktadır. Çevredeki yanan eşyaların sıcaklık artışı

olmadığı sürece, ağaçta kömürleşme derecesi de gittikçe azalmaktadır [Baysal,

1994].

Page 34: TezGoster 2

16

Ağaç malzemede kömürleşme derecesi, boyutlarındaki azalma olarak

değerlendirilirken, bir yandan diğer tarafa doğru yanma hızı ağırlık kaybı olarak

dikkate alınmaktadır. Büyük yapısal elamanlarda kömürleşme, boyutların taşıdığı

yüke destek olması nedeniyle önem taşımaktadır. Kömürleşme derecesi; detaylı

dizayn yanında, ısı iletkenliği ve yoğunluğu gibi tasarımda göz önüne alınması

gereken iki faktöre bağlıdır [Yalınkılıç, 1993].

200 °C'nin altındaki sıcaklıklarda malzeme tutuşmaz ve odun bileşenlerinin bozunması

yavaş olur. Oda sıcaklığının üstündeki derecelere doğru ısıtıldığında, higroskopik

bileşenlerinden çıkan suyun absorblanması sonucu ilk etki endotermiktir. Bu

endotermik etki, suyun kaynama derecesinin oldukça üzerindeki bir sıcaklık

derecesi olan 200 °C'yi geçince de devam eder. Çünkü, suyun bir kısmı bağlı su olup,

bir kısmı da karbonhidratların bozunmasıyla oluşmaktadır [Yalınkılıç, 1993].

Bu düşük sıcaklıklarda gerçekleşen pirolizlerde çıkan gazların tutuşmadığı ve

bileşiminde su buharı ve CO2'nin yanı sıra az miktarda CO ve az miktar organik asit

bulunduğu kaydedilmektedir [Goldstein, 1973].

200°C'nin üzerindeki sıcaklık derecelerinde ise ağaç malzemede oluşan termik

olaylar; hızlı piroliz, tutuşma, yanma, korlaşma veya kor halinde yanma, alevlenme

veya alevin yayılması, duman ve zehirli gazların oluşum biçimindedir [Uysal, 1997].

Piroliz

Havasız ortamda veya azot altında 200 °C'nin üzerinde ağaç malzeme ısıtıldıkça

bozunma artar. Yavaş bozunma ürünleri olarak su, CO2 ve CO açığa çıkar. Piroliz

olayının ağaç malzemenin türüne göre farklı sıcaklıklar arasında oluştuğu belirlenmiş,

örmeğin; ladinde 280 °C ile 330 °C arasında ve sarıçamda 270 °C ile 340 °C arasında

meydana geldiği bildirilmi ştir [Baysal, 1994].

Odun bileşenlerinde düşük sıcaklıklardaki termik stabilite hemiselülozlar<

lignin<selüloz sırasını izlerken, yüksek sıcaklıklarda ise; hemiselülozlar<selüloz<

Page 35: TezGoster 2

17

lignin biçiminde bir sıralanış söz konusudur. Hemiselülozların termik yoldan 200 °C

ile 250 °C arasında bozunduğu, selülozun ise 280 °C'de bozunmaya başlayıp 300 °C

ile 350 °C arasında tamamen bozunduğu, ligninin de 300 °C ile 350 °C arasında

bozunmaya başlayıp 400 °C ile 450 °C arasında bozunmanın tamamlandığı

bildirilmektedir. Hızlı pirolizde, tutuşabilir gazlar içinde CO, metan, formaldehit,

formik asit ve asetik asit ile metanol yer almaktadır. Selülozun bozunmasıyla

levoglukosan (1,6- anhidro-beta -D -glukopiranoz) ve ligninin bozunmasına bağlı

olarak açığa çıkan fenoller, ksilenoller, guaiacoller, kresoller ve katesoller gibi

aromatik parçalar hızlı piroliz ürünleridir. 400 °C ile 500 oC arasında

karbonizasyonun tamamlanmasıyla ve tutuşucu gazların uzaklaşması sonucu geriye

odun kömürü kalmaktadır [Goldstein, 1973].

Tutuşma ve Yanma

Ağaç malzemeler yanma için gerekli olan oksijeni sağlayan çevrede belirli yüksek

sıcaklık şartlarına maruz kaldıklarında tutuşurlar. Bu dış etkiler neticesinde çözünme

ve ayrışmayla, ağaç malzeme gaz ve kömür kalıntısına dönüşür. Bu etkiler

neticesinde ısıl çözünmeden sonra, kömür ya yerinde yanabilir ya da alevli yanarak

veya için için yanarak dağılabilir. Çıkan gazlar havadaki oksijene karışarak yanma

aleviyle birleşir. Đçin için yanma alevli veya alevsiz olarak ilerler, böylece termal

bozunmanın işareti olarak etkilenmiş kısımlarda bir kaç dakika içerisinde ağırlık

kaybı ile birlikte bir renk değişmesi olur [White and Dietenberger, 1999].

Tutuşma iki şekilde gerçekleşir. Bunlar; kontrollü ve kontrolsüz tutuşmadır.

Kontrollü tutuşma, termal bozunma neticesinde çıkan gazlar için tutuşma kaynağı

olarak hizmet gören bir alevin bulunmasıdır. Tutuşma şekli, tutuşma olayının

anlaşılması bakımından önemlidir [White and Dietenberger, 1999].

Bir çok faktörün tutuşma üzerinde etkili olmasından dolayı, ağaç malzemenin belirli

bir tutuşma sıcaklığı yoktur. Bunun için bütün olaylara tatbik edilecek özel bir

tutuşma değerini vermek mümkün değildir. Selülozik maddelerin, yayılan ısıtması

için kontrolsüz geçici tutuşma 600 0C olarak belirlenirken, kontrollü geçici tutuşma

Page 36: TezGoster 2

18

300 °C ile 410 °C aralığında belirlenmektedir. Sürekli alevli tutuşma 320 °C'den

daha yüksek sıcaklıkta elde edilebilir. Ağaç malzemenin taşınım yoluyla

(konveksiyonel) ısıtılması ile kontrolsüz tutuşma 270 °C'ye kadar düşer [White and

Dietenberger, 1999].

Tutuşma kabiliyeti ile özkütle arasında sıkı bir ilişki bulunmaktadır. Ağaç malzemenin

özkütlesi azaldıkça kolay tutuşmakta ve hızlı yanmaktadır [Berkel, 1972].

Ağaç malzeme yüzeyinde bir uçtan diğer uca alevin yayılması gerçekte bir seri

tutuşma olayıdır ve bu olayda yanan kısım bitişik yanmayan kısım için bir tutuşma

başlatıcısı durumundadır. Böylece, alev yayılma; normal tutuşmada rutubet

içeriğinden etkilenen bir olaydır. Ancak, bu olay aynı zamanda özkütle ve kimyasal

bileşimle de ilişkilidir. Yanmayı geciktirici kimyasal işlemler odun kökenli ürünlerin

termik bozunmalarını değiştirerek malzemenin tutuşmasını geciktirme ve alevin

yayılmasını önlemede başarılı olmaktadırlar [White and Dietenberger, 1999].

Havadaki oksijen oranının artması yanma sıcaklığına varıncaya kadar geçen süreyi

kısaltmaktadır. Pirolizde oksijensiz ortamda gerçekleşen yanmadaki ısı, oksijen

varlığında yanmaya dönüştüğünden kontrol altına alınamaz ve tahripkar bir hal alır.

Yanıcı gazların tutuşması, sıcaklık arttığında ve bu gazların oksijene oranla uygun

bir miktara ulaşması durumunda gerçekleşir. Minimum tutuşma sıcaklığını etkileyen

faktörler; çevredeki havanın sıcaklığı, pirolitik bozunmayla birleşen ekzotermik

reaksiyon ve hava akım şiddetidir. Bir dış ısı kaynağının kıvılcım gibi gelen

tutuşmanın oluştuğu parlama noktaları kendi kendine meydana gelen tutuşma

sıcaklığından düşüktür. Yanmanın devamı ise alevden oduna yeterli ısı transferine,

ısı iletimi de uçucu gazların oluşmasına ve yanma sıcaklığına bağlıdır [Yalınkılıç,

1993].

Ağaç malzemenin şekli, yanmanın derecesi ve kendi kendine devamı üzerine

öncelikle etki etmektedir. Yanma bir yüzey olayıdır, bu nedenle malzemede

yüzey/hacim oranı önemlidir. Piroliz gazlarının hızlı çıkışı, oksijenin malzeme

yüzeyine yaklaşımını ve kömürleşmeyi engeller. Alevlenme ağaç malzeme

Page 37: TezGoster 2

19

yüzeyinden dikkate değer oranda bir uzaklıkta ve çoğu zaman gaz fazında oluşur.

Yüzeyde kömürleşme olduğu takdirde, bu tabaka alt kısımlardaki ağaç malzemenin

alevli ısıdan izolasyonunu sağlar. Alev kaynağı olan uçucu gazların yüzeye çıkması

engellenirse ve herhangi bir dış tutuşturucu kaynak da yok ise yanma durur [Baysal,

1994].

Ağaç malzemenin hızlı pirolizi, yavaş pirolize oranla yanma ısısını arttırdığından

daha az kömürleşmeye ve daha fazla yanıcı katranlar ve gazların çıkışına yol

açmaktadır. Yavaş pirolizde ise, daha fazla kömürleşme ve daha az yanıcı gaz çıkışı

olmakta ve ana bileşenlerinden selülozun yanması ile çoğu tutuşucu özellikte

gazların çıkışına ve ligninin yanmasıyla da kor halinde yanan maddelerin oluşmasına

yol açmaktadır [Yalınkılıç, 1993].

Korlaşma veya Kor Halinde Yanma

Ağaç malzeme yüksek sıcaklığa maruz kalınca, malzemenin daha fazla yanmasını

geciktiren yalıtıcı özelliğe sahip kömür tabakasını oluşturmaktadır. Yapı elamanının

yük taşıma kapasitesi, onun enine kesiti boyutlarına bağlıdır. Kömürleşme

oranı ahşap yapı elemanlarının yangına dayanımında çok önemli bir unsurdur. Ağaç

malzeme 150 °C sıcaklığa kadar ısıtıldığında, içerisinde bulunan su dışarı çıkmakta,

110 °C'den 200 °C sıcaklığa kadar yavaş yavaş bozunmaktadır. Bu aşamada ortaya

çıkan gazlar genellikle yanıcı değildir. Faal ve hızlı bozunma 280 °C ile 500 oC

sıcaklıklar arasında olmaktadır. Yanabilen gazlar bu aşamada yayılırlar. Buna göre

alevlenme, termik bozunmanın neticesinde ortaya çıkan organik maddelerin

yanmasıdır [White and Dietenberger, 1999].

Kor halinde yanma, kalıntı kömür kısmının akkor halde ışık yayan bir yanma

aşaması olup, sıvı ve gaz fazın alevli yanmasından ayrı bir olaydır. Katı karbon ve

oksijenin CO2 oluşturmak üzere kombinasyonu iki aşamada meydana getirmektedir

Birinci aşamada karbon ve oksijenle yüzeyde gerçekleşir;

Page 38: TezGoster 2

20

C +1/2 O2 CO + 26,43 Kcal/mol

Meydana gelen CO, son yanma ürünü CO2'i oluşturmak üzere daha fazla ısı yayarak

gaz fazında yanar:

CO +1/2 O2 C02+ 67,96 Kcal/mol

Akkor halde çıkan ısı, karbonun yüzeyde 600 °C ile 700 °C arasındaki bir sıcaklıkta

veya koyu kızıl renkte (akkor) kalması için yetmektedir. Kor hali kendi kendine

devam eden ve kömür tabakası tümüyle bitene kadar devam edecek olan bir fazdır

[Yalınkılıç, 1993; Baysal, 1994].

Kömür tabakasının en iç bölgesinde sıcaklık ortalama 288 °C dir. Ağaç malzemenin

düşük termik iletkenliği nedeniyle, kömür tabakasından içeriye doğru maksimum

sıcaklık 182 °C’dir. Bu büyük sıcaklık düşmesi, geride kalan kömürleşmemiş enine

kesit alanının düşük sıcaklıkta kaldığı ve üzerindeki yükü taşımaya devam edebildiği

anlamına gelir. Kömürleşme sürecinde rutubet, malzeme içerisine çekilir. Rutubet

sınırı, kömürün temelinden içe doğru oluşur. En yüksek rutubet miktarı 100°C'de

kömür temelinden yaklaşık 13 mm içeride oluşur [White and Dietenberger, 1999].

Alevin Yayılması

Yapı malzemelerinin alev yayılmasına karşı gösterdikleri direnç, binalarda can

güvenliğini ve emniyetini arttırır. Bunun için, alev yayılması; bir malzemenin yanma

özelliğinin test edilmesine dair çalışmalardan bir tanesidir. Alev yayılmasını ölçen

test yöntemlerinden en çok kabul göreni ASTM-E-84 deney yöntemidir. Yöntemin

esası, basınçla verilen hava şartları altında 50,8 cm x 762 cm ölçülerindeki deney

numunelerinin yatay olarak fırına yerleştirilmesini içerir. Daha sonra, fırının dibine

yerleştirilen numunelere, numunenin alt tarafına çarpacak alev şekilde tatbik edilir.

Operatör 10 dakikalık zaman zarfı içerisinde alevin ön tarafa doğru hareketinin

mesafesini ve zamanını kaydeder [White and Dietenberger, 1999].

Page 39: TezGoster 2

21

Đç döşeme malzemeleri alev yayılmasına gösterdikleri dirence göre sınıflandırılırlar.

Sınıflandırma 0-25 için A sınıfı veya I, 26-75 için B sınıfı veya II ve 76-200 için C

sınıfı veya III şeklinde yapılır. Ağaç malzeme türleri 90 ile 160 arasında alev

yayılma indeksine sahiptir. Bir kaç türün alev yayılma indeksi 75' den aşağıdır ve B

sınıfı içerisinde mütalaa edilirler [White and Dietenberger, 1999].

Yanma Isısı

Ağaç malzemenin yanması sonucu oluşan toplam ısı; öncelikle ağaç türüne, reçine

içeriğine ve rutubetine bağlı olarak değişmektedir. Yangının gelişmesi, yangının

maruz kaldığı durumlara, yanmanın tamamlanmasına ve ısının ayrıldığı orana

bağlıdır. Son yıllarda ısı ayrılma oranı kavramı, toplam ısının elde edilebileceğinden

daha önemli bir duruma gelmiştir [White and Dietenberger, 1999].

Başlangıçta bu alandaki araştırmalar, yangının maruz kaldığı şartların çeşitlili ği

altında nicel ölçümlere yönelikti. Đlk çalışmaların sonuçları, ısı ayrılma oranı

değerinin şartlara ve kullanılan deney aletlerine bağlı olduğunu göstermiştir. ASTM-

E- 906 bu tespitlerin yapılma aracı olarak yaygın kabul görmüştür [White and

Dietenberger, 1999].

Duman ve Zehirli Gazlar

Ağaç malzeme tutuştuğunda, ısı ve ışık dışındaki yegâne ürünler, yanma sıcaklığında

renksiz gazlar olan ve yanmanın tamamlanmasıyla duman haline dönüşen CO2 ve

H2O'dur. Tam bir yanmanın gerçekleşmesi, kontrollü koşullarda bile güçtür. Bu

nedenle malzemenin yanması az veya çok dumanlı olup, kısmi yanmadan çıkan katı

ve sıvı partiküller yanma gazlarına karışmaktadır. Duman zararlı ve zehirli maddeleri

içermesinden ve görmeyi engellemesinden dolayı görünmez tehlikeleri içermektedir

Dumanla ilgili iki genel yaklaşım vardır. Bunlardan birincisi; duman oluşumunu

engellemektir. Diğeri ise, oluşan dumanının kontrol altına alınmasıdır. Duman

akışının kontrolü uzun ve geniş binaların inşasında ve tasarımında önemli bir

Page 40: TezGoster 2

22

konudur. Bu binalarda, yanan eşya ve malzemeler yangın sahasından uzak alanlarda

ciddi şekilde etkili olabilmektedir [Baran, 1983].

Yanan eşyalardan çıkan gazların zehirliliği önemli bir konudur. Yangınlarda

ölenlerin %75-80'inin alevle temas etmemesine rağmen, dumana ve zehirli gazlara

maruz kalmaları neticesinde ya da mevcut oksijenin tükenmesinden dolayı öldükleri

tespit edilmiştir [White and Dietenberger, 1999].

Yangın başlangıcında duman ve sıcak gaz çıkmakta, sıcak gaz gittiği yerleri ısıtarak,

gereçlerden yanıcı gaz çıkartmakta ve çıkan gazlar yanmaya başlayınca yangın o

ölçüde yayılmış olmaktadır. Yangında can kaybının esas nedeni yanma değil

boğulmadır. Duman, yangından kaçmaya çalışan insanı boğabilmekte, görmesine

engel olmakta, öksürtmekte, göz yaşartmakta ve bunlarla gelen panik ölümlere sebep

olmaktadır [Yener, 1983].

Odunun radiant (radyasyon veya ısı ışını yayan) alevsiz yanma kaynağıyla karşı

karşıya bırakılması durumunda, daha fazla duman açığa çıktığı, çıkan duman

oranının ışınsal ısı kaynağının şiddetine bağlı olduğu bildirilmektedir [Uysal, 1997].

Ağaç malzemenin duman içeriği, ağaç malzemede bulunan bileşiklerin farklılığına,

yangının maruz kaldığı şartlara, rutubet içeriğine, oksijen miktarına, ağaç

malzemenin türüne ve diğer nedenlere bağlı olarak değişmektedir. Dolayısıyla; ağaç

malzemenin alevlenmesi ve alev yayılmasını geciktirici olarak kullanılan kimyasal

maddelerin zehirli gaz yaymaması büyük bir önem taşımaktadır [Uysal, 1997].

2.3. Ağaç Malzemeyi Yanmaya Karşı Koruyucu Kimyasal Maddeler (Fire

Retardants, FR)

LeVan’ın (1984) belirttiği gibi yangın geciktirici işlemler iki temel gruba ayrılabilir:

• Yangın geciktirici kimyasal maddenin ağaç malzemenin içerisine emdirilmesi

veya kompozit malzemelerde bileşime katılması, ahşap emprenye işlemi,

Page 41: TezGoster 2

23

• Ağaç malzeme yüzeyine yangın geciktirici boya sürülmesi veya örtücü bir

katman oluşturulması.

Bunlardan, emprenye yöntemi özellikle yeni malzemelerin üretiminde daha fazla

kullanılmaktadır. Yüzey örtücü sistemlerin kullanımı ise daha çok daha önceden

üretilmiş yapılarda imkan bulmaktadır. Her gurubun avantajları ve dezavantajları

vardır. Yüzey örtücüler, kolaylıkla uygulanabilirler ve ekonomiktirler. Emprenye

işlemi, genellikle dolu hücre yöntemi ile yapılır ve göreceli olarak pahalı olabilir.

Yüzey örtücüler, yüzeysel aşınma ve zayıflamaya maruz kalırlar, ki buda yangın

geciktirici etkilerini kısmen veya tamamen yok eder. Emprenye yönteminde,

kimyasallar ağaç malzemenin içerisine nüfuz ettiğinden yüzeysel aşınmalar olsa bile

etkinliklerini sürdürebilirler. Hem yüzey örtücü hem de emprenye yönteminde

kullanılan maddeler çeşitlilik göstermekle beraber, temelde aynı kimyasal bileşiklere

dayanırlar. Yangın geciktirici olarak kullanılan kimyasalların çoğu uzun bir geçmişe

sahiptir ve en iyi performansa ulaşılabilmesi için kapsamlı olarak araştırılmaları

gerekir. Bu kimyasallar fosfatlar, bazı azot bileşikleri, bazı boratlar, silikatlar ve

amino-reçine sistemlerini içerirler [Le Van, 1984].

Yangın geciktirici madde alevlenmeyi, tahrip derecesini ve kor halinde yanmayı

önlemelidir. Ayrıca tutuşmayı geciktirmeli ve alev kaynağı yokluğunda ya da

söndürme sonrası yanmayı önlemelidir. Diğer taraftan ucuz, temini ve

uygulanmasının kolay olması, etkisini uzun süre devam ettirmesini, korozyon, üst

yüzey işlemlerini bozma, ahşapta direnç azalması ve çevrede zehirli etki oluşturma

gibi olumsuz yan etkilerinin olmaması istenir [Peker, 1994].

Amonyum fosfatlar, amonyum borat, borik asit ve çinko klorür gibi inorganik

tuzların sulu çözeltileri yanmaya karşı en yaygın kullanılan bileşenlerdir. Bu tuzların

tümü, suda çözünen tuzlar olduğundan, açık havada rutubet etkisiyle ve yağmurla

yıkanabilmektedir. Dış mekanda kullanılan ağaç malzemelerin emprenyesinde

kullanılan yanmaya karşı koruyucu kimyasal maddeler, higroskopik maddelerden

olduğundan ve ağaç malzemeye oranla daha çok rutubet çekme eğilimleri nedeniyle,

üst yüzey işlemleri ile oluşan film katmanları hızla bozulur [Schnedier ve ark., 1990].

Page 42: TezGoster 2

24

Ağaç malzemenin yanmaya karşı korunmasında elde edilen başarı, kısmen

kullanılacak emprenye metodunun seçimine bağlı olmakla beraber, uygun bir

emprenye maddesinin seçiminin önemli etkisi vardır. Koruyucu emprenye maddeleri;

ağaç malzemeyi zararlı ve tahrip edici mantar, böcek, deniz hayvanları ve yanmaya

karşı korumalıdır. Bunlar nadiren yalnız bir kimyasal maddeden teşkil edilmekte

olup, çoğunlukla çeşitli kimyasal bileşimlerin amaca uygun şekilde karışımından

oluşmaktadır [Yalınkılıç, 1993].

2.3.1. Ağaç malzemeyi yanmaya karşı koruyucu olarak kullanılan kimyasal maddelerin yangın geciktirici mekanizmaları

Ağaç malzemenin yanma dayanımının arttırılmasında kullanılan kimyasalların

yangını geciktirici mekanizmaları konusunda, bir çok teori ortaya atılmıştır. Örneğin;

Browne (1958) bu teoriler üzerine detaylı bir literatür incelemesi yapmış ve ağaç

malzemenin yanmasını ve termal bozunmasını azaltan mekanizmaları anlamak için

çalışmıştır. LeVan (1984), yangın geciktirici mekanizmaları 6 temel grupta

toplamıştır:

1. Bariyer Teorisi: Yangın geciktirici kimyasallar camsı bir bariyer oluşturarak,

uçucu gazların dışarı çıkışını ve oksijenin de içeri girişini engellemek suretiyle,

ağaç malzeme yüzeyini yüksek sıcaklıktan korurlar.

2. Termal Teori: Yangın geciktirici kimyasallar malzemeyi tutuşmaktan korumak

için, ağaç malzemenin ısı iletimini arttırarak, alev kaynağının ürettiği malzeme

yüzeyindeki ısıyı, ağaç malzemeden daha hızlı bir şekilde dağıtır veya ısının

kimyasal tarafından soğurulacağı fiziksel ya da kimyasal değişiklikler oluşturur.

3. Yanmaz Gazlarla Seyreltme Teorisi: Yangın geciktiricinin yapısal bozunmasıyla

ortaya çıkan tutuşmayan gazlar, ağaç malzemenin bozunmasıyla ortaya çıkan

uçucu yanıcı gazların oranını seyrelterek alevlenmeyen gaz karışımını

oluştururlar.

Page 43: TezGoster 2

25

4. Serbest Radikal Yakalama Teorisi: Yangın geciktirici kimyasallar, bozunma

sıcaklığında, yanmanın yayılma zincirini kesecek serbest radikal inhibitörler

yayarlar.

5. Kömürleşmede Artış / Uçucu Gazlarda Azalış Teorisi: Yangın geciktiriciler,

bozunmanın yönünü daha fazla kömürleşme ve daha az uçucu gaz üretecek

şekilde değiştirerek termal bozunma sıcaklığını düşürürler.

6. Uçucu Gazların Isısını Düşürme Teorisi: Yangın geciktirici kimyasallar, uçucu

yanıcı gazların içerdiği ısıyı düşürürler. Bu ısının düşmesi daha fazla kömürleşme

ve daha az uçucu gaz oluşumu ile gerçekleşir. Yukarıda bahsedilen teorilerden 5.

ve 6. teori aslında birlikte işleyen mekanizmalardır.

Bileşiminde yangın geciktiricilerin yer aladığı kimyasal maddelerin özelliklerini esas

alan bir sınıflandırma ise aşağıdaki gibi verilmektedir [Berkel, 1972; Goldstein,

1973].

Đnorganik maddeler

• Amonyum Tuzları: Bu tuzlar, ısınma sonucu amonyak meydana getirirler. Açığa

çıkan amonyak, yanıcı gazların yoğunluğunu düşürürken, geriye kalan serbest

mineral asitleri odunun kömürleşmesini hızlandırır. Önemli amonyum tuzları

şunlardır: Diamonyum fosfat (DAP) ((NH4)2HPO4), Monoamonyum fosfat

(MAP) (NH4 H2 PO4), Amonyum sülfat ((NH4) SO4), Amonyum klorür (NH4Cl),

Amonyum tetraborat ((NH4)2B4O7 4H2O)).

• Alkali Tuzlar: Alkali derecesi arttıkça, yüksek sıcaklık derecelerinde kömürleşme

oranı da artmaktadır. Bu grubun en önemli tuzları şunlardır: Potasyum karbonat

(2K2CO3.3H20), Potasyum fosfat (K3P04.4H2O), Sodyum tetraborat veya boraks

(Na2B407. 10H20), Sodyum asetat (NaC2 H3O2 3H20).

Page 44: TezGoster 2

26

• Bazı Metal Bileşikleri: Alüminyum klorür (A12Cl6.12H2O), Alüminyum sülfat

(A12(SO4)2.18H2O), Potasyum alüminyum sülfat veya şap (KAl(SO4)2.12H2O),

Çinko klorür (ZnCl2.3H2O), Çinko borat (3ZnO.2B2O3)

• Đnorganik Yüzey Örtücüler: Ağaç malzemeye uygulandıklarında yüzeyi örterek

ateşe karşı bir izolasyon tabakası oluştururlar. Açık hava koşullarına duyarlı,

yüzeylere güç sürülen ve dekoratif özellikleri örten bu maddelerden inorganik

olanların en önemlisi, alkali silikatlardır. Bunlar; ağaç malzemeye

sürüldüklerinde, yangın esnasında eriyerek yüzeyde izole edici bir köpük

tabakası meydana getirirler. Ancak bu maddeler, havanın teması sırasında CO2 'in

etkisi ile karbonatlara ve silis asidine ayrışır ve etkisiz kalırlar [Yalınkılıç, 1993;

Baysal, 1994].

Organik maddeler:

Bu maddeler karbon esaslı olmalarından dolayı yanıcı özellik taşırlar. Ancak, bu

maddelerden geliştirilen bileşiklerde azot ve yangın geciktirici etkisi olan halojenler

ve fosfatlar olduğu için etkinlikleri yüksektir. Bu maddeleri aşağıdaki şekilde

sınıflandırmak mümkündür:

• Polimerler ve reçineler: Reçinelerin bu alanda kullanımları bazı inorganik tuz

bileşimlerini oduna bağlama amaçlıdır.

• Reaktif bileşikler: Bu gruptaki önemli bileşikler aşağıda belirtilen işlemlerle

uygulanmaktadır [Yalınkılıç, 1993].

Ağaç malzemenin disiyanamid ve fosforik asit ile emprenye edilmesinden sonra

70°C ile 100 °C sıcaklıklar arasında kurutulmasıyla, emprenye maddesi ile selüloz

arasında bir reaksiyon gerçekleştirilmektedir. Bunun neticesinde, ağaç malzemenin

higroskopik özellikleri giderilebildiği gibi, direnç özellikleri de yükselmektedir.

Page 45: TezGoster 2

27

Melamin çapraz bağlayıcı olarak disiyanamid, fosforik asit ve formaldehit ile birlikte

ağaç malzeme emprenye edildiğinde yıkanabilirliği düşük bir yanmaya karşı

koruyucu kimyasal madde elde edilmektedir.

Bir diğer önemli uygulamada, tris(L-aziridinyl) fofinoksitin kendiliğinden

polimerize olarak, selüloz ve lignin hidroksil gruplarıyla reaksiyona girmesi

sağlanmaktadır.

• Diğer organik yanmaya karşı koruyucu kimyasal madde bileşikleri: Bu grup

emprenye maddeleri, bazı halojenleşmiş organik maddeler ile

organofosforların organik çözücüler içerisinde çözündürülmesi ile elde edilirler.

Bunlarda yüksek derecede uçucu olmayan çözücüler kullanılır. Bu amaçla

kullanılan bazı organik çözücülü FR maddeleri şunlardır [Berkel, 1972;

Yalınkılıç, 1993]: Bis (2-bromoetil) 2- bromoetanfosfonat, Bis (2-halo-alkil)

alkenil fosfonat, klorlanmış alkil fosfonatlar, klorlanmış fosforik ve fosforlu asit

diesterleri, klorlanmış naftalenler, fosfat triesterler, katı klorlu hidrokarbonlar (%

40 Cl), triaril fosfatlar.

• Organik yüzey örtücüler: Yüzeylerde katman yapan ateşe dayanıklı bu organik

maddeler, genelde iki gruba ayrılabilirler. Bunlardan biri, yüzeyde ısı etkisi ile

köpürüp sünger gibi kabararak bir yalıtım tabakası oluşturan (intumescent)

örtücüler. Diğer grup ise yanıcı olmayan ve ısı geçirmeyen özellikte (non-

intümescent) örtücülerdir.

Köpük oluşturucu özellikteki bu yalıtıcı maddelerin reaksiyonları için üç temel

madde gerekmektedir [Yalınkılıç, 1993]. Bunlar:

1. Karbon oluşturan bir kısım: Nişasta veya çok yönlü reaksiyona giren alkoller.

Örneğin, pentaeritol.

2. Isı teması ile dehidrasyona uğrayıp karbon oluşturan fosfor bileşikleri.Örneğin,

Lewis asitleri.

3. Karbonu köpük haline getirici maddeler. Örneğin; su, üre, guanidin ve

disiyanamid gibi gaz halindeki azot piroliz ürünleri.

Page 46: TezGoster 2

28

Köpük meydana getirici bileşikler, gaz meydana getirebilecek özellikteki dolgu veya

bağlayıcı maddelerle de karıştırılmaktadır [Goldstein, 1973].

Köpük oluşturmayan yüzey kaplayıcılardan bir diğer grup da, klorlandırılmış kauçuk

veya klorlandırılmış izobütilen polimeridir. Sertleşme olmadan önce, ince parçalara

ayrılmış asbest ve üre formaldehit tutkalları da yüzeylere püskürtülmek suretiyle

koruyucu bir tabaka oluşturabilmektedir. Đnorganik örtücülerden olmak üzere, boraks

ve borik asit karıştırılmış olan alginat jelatinleri de yüzey örtücü FR olarak

kullanılabilmektedir [Goldstein,1973; Yalınkılıç, 1993].

2.4. Emprenye Maddelerinin Yıkanabilirli ği

Emprenye maddeleri zamanla suda çözünerek ağaç malzemeden uzaklaşır. Bu

durum, ağaç malzeme içerisindeki emprenye madde miktarının ve ağaç malzeme

dayanımının azalmasına neden olur. Emprenye maddelerinin performans

değerlerinden biri olan yıkanabilirlik, zehirlilik derecesinden sonra emprenye

maddesi için ikinci önemli noktadır. Yıkanmaya direnci yüksek olan bir madde, ağaç

malzeme içerisinde uzun süre kalarak kullanım ömrünün artmasını sağlar [Kılıç,

1998]. Yıkanmayı etkileyen birçok faktör vardır. Bu faktörler:

Ağaç malzemenin özellikleri

Anatomik yapının emprenyeye etkisi olduğu gibi yıkanma kabiliyetini de

etkilemektedir. Ekstraktif maddeler yıkanmayı geciktirici bir faktördür. Yıkanmanın

daha çok yüzeye yakın yerlerde meydana gelmesi, yıkanabilirliğin derin bir

penatrasyonla artabileceğini göstermektedir [Cockcroft ve Laidlaw, 1978]. Đyi bir

penatrasyon ağaç malzemenin geçirgenliğine ve emprenye yöntemine bağlıdır.

Geçirgenliği yüksek bir ağaç malzeme kolay emprenye edilebilmekte ve emprenye

maddesi nüfuzu daha derin olmaktadır. Bu da emprenye maddesinin daha uzun

sürede yıkanmasını sağlamaktadır [Kılıç, 1998]. Ağaç malzemenin boyutları da

yıkanmayı etkileyen bir faktördür. Bu durum, laboratuarda küçük boyutlu

örneklerden alınan ve pek tatmin edici olmayan sonuçların, arazi denemelerinde ve

Page 47: TezGoster 2

29

kullanım süresince daha iyi performans göstermesi ile şaşırtıcı bir hal almaktadır

[Cockcroft ve Laidlaw, 1978].

Emprenye yönteminin etkisi

Ağaç malzemeye uygulanan emprenye yöntemi, emprenye öncesi ve sonrası

işlemler yıkanma üzerine etkili faktörlerdendir. Basınç altında uygulanan emprenye

yöntemi, emprenye maddesi nüfuzunu tam olarak sağladığından yıkanma oranı

düşük olacaktır. Kurutma işlemi de yıkanma üzerinde etkilidir. En düşük yıkanan

emprenye maddesi miktarı açık havada kurutulan ağaç malzemede elde edilmiştir.

Bunu sırası ile düşük ve yüksek sıcaklıkta fırında kurutma takip etmektedir.

Buharlama ise emprenye maddesinin kısa sürede ağaç malzemeye nüfuzunu sağlar

ve yıkanma oranını önemli ölçüde azaltır [Kılıç, 1998].

Emprenye maddesinin etkisi

Emprenye maddesinin cinsi, konsantrasyonu ve içeriği önemlidir. Genelde

yıkanabilirlik kullanılan emprenye maddesinin çözünürlüğüne bağlıdır. Yağlı

emprenye maddeleri özellikle kreozot suda çözünmediğinden iyi bir yıkanabilirlik

derecesine sahiptirler. Organik çözücülü emprenye maddeleri ise farklı maddelerde

çözündüklerinden yıkanabilirlikleri iyidir. Suda çözünen emprenye maddeleri kendi

içerisinde farklılık gösterir. Çinko klorit, sodyum fluorit, boraks ve sodyum arsenik

tuzları da ağaç malzemeden yıkandıklarından uzun süreli bir koruma sağlamazlar

[Kılıç, 1998].

Elementlere ait yıkanma ve nüfuz edebilme kabiliyeti doğrudan emprenye maddesini

etkilemektedir. Emprenye maddesi içerisindeki element oranı ve konsantrasyonu

yıkanma kabiliyetini etkileyen faktörlerdendir. Suda çözünen emprenye

maddelerinden bakır krom arsenik’teki bakır elementi doygun haldeki çözeltiye göre

seyreltik çözeltide daha yüksek oranda nüfuz etmektedir. Bununla birlikte, altı

değerli krom, bakır nüfuzunu arttırmaktadır. Arsenikte aynı etkiyi göstermekle

birlikte daha az etkilidir [Hager, 1969].

Page 48: TezGoster 2

30

Çevresel faktörler

Yıkanma işleminde kullanılan suyun sıcaklığı ve yapısı önemlidir. Hızlandırılmış

deney tekniklerinde geniş ölçüde yüksek sıcaklıklar uygulanmaktadır. Suyun iyonik

yapısı suda çözünen emprenye maddelerinin ağaç malzemeden kolayca

uzaklaşmasında etkilidir [Cockcroft ve Laidlaw, 1978]. Ancak suyun sıcaklığı ve

iyonik yapısından çok asiditesi önemlidir. Metaller asidik şartlarda belirgin olarak

yıkanmaktadır. Organik asit olan sitrik asit, mineral bir asit olan sülfirik asitten daha

fazla yıkanmaya neden olmaktadır [Kılıç, 1998].

Toprakla temas eden yerlerde kullanılan emprenye maddelerinin çoğunda pH

duyarlılığı göz ardı edilerek her türlü toprak şartlarında kullanılmaktadır. Oysa pH

şartları emprenye maddelerinin bozunmasını ve çözünmesini ya hızlandırmakta ya da

geciktirmektedir. Genellikle, yumuşak çürüklük yapan organizmalar pH 4,5’de

artmakta ve pH 6,7’de maksimum orana ulaşmaktadır. Bazı yumuşak çürüklük

mantarları emprenye maddelerinin biodegradasyonuna neden olurlar, bu bakımdan

toprağın pH’ı yıkanmayı etkilemektedir [Kılıç, 1998].

Aşınma ile emprenye maddesinin yıkanması genellikle iskele direkleri, tel ve çit

direklerinin toprağa yakın kısımları ile demiryolu traverslerinin yüzeyinde yaygın

olarak görülür. Đskele direklerinde aşınma, deniz suyunun yüksek hızı, kumların

mekanik hareketi, sıcaklık, dalga hareketi ve çeşitli organizmaların etkisiyle

oluşmaktadır. Tel ve çit direklerindeki aşınma ise güneş ve yağmur etkisiyle

meydana gelmektedir [Kılıç, 1998].

2.5. Ağaç Malzemenin Kimyasal Modifikasyonu

Ağaç malzeme kullanıldığı çoğu alanlarda herhangi bir işlem veya modifikasyon

yapılmadan kullanılmaktadır. Ağaç malzeme, dış etkenlere açık yerlerde

kullanıldığında, çürümesinin önlenmesi, suya dayanımının arttırılması, ultraviyole

(UV) ışınlarının bozucu etkilerini azaltmak veya yanmaya karşı dayanımını arttırmak

için bazı kimyasallarla işleme tabi tutulabilir. Bu işlemlerin çoğu çevreye zararlı

Page 49: TezGoster 2

31

toksik ve korozif kimyasal maddelerin kullanımını içerir. Ağaç malzemenin kimyasal

modifikasyonu, kimyasalları hücre duvarı polimerine bağlayarak malzemeyi suya,

çürümeye, UV ışınlarına ve yanmaya karşı korumada bir alternatif olabilir. Ağaç

malzemenin boyutsal kararlılığı ve çürümeye dayanımı, asetik anhidritle basit

reaksiyonlarla geliştirilebilecek iki önemli özelliğidir [Rowell, 2006].

Ağaç malzemenin kimyasal modifikasyonu, bir kimyasal grubun hücre duvarının

reaktif kısımlarına kimyasal olarak bağlanması şeklinde tanımlanır [Rowell, 2006].

Ağaç malzemenin kimyasal modifikasyonu konusundaki araştırmaların büyük kısmı

boyutsal kararlılığın geliştirilmesine yoğunlaşmıştır. Biyolojik bozunmaya karşı

direnç, hücre çeperi denge rutubetinin ağaca zarar veren organizmaların ihtiyaç

duyduğu rutubet seviyesinin altında tutulmasının bir yan ürünüdür. Diğer bir kısım

araştırma da yangın geciktiricilerin ve UV radyasyonuna bağlı bozunmayı azaltan

kimyasalların, ağaç malzemeye bağlanması ile ilgilidir [Rowell, 2006].

Odunun kimyasal yapısının değiştirilmesiyle ilgili yöntemler, esterler, asetaller ve

eterlerle işlem görmesi yöntemleri olarak sınıflandırılabilir [Yıldız, 1994].

2.5.1. Odunun esterleştirilmesi

Odunda ester yapısı oluşturan maddeler asetik anhidrit, fitalik anhidrit gibi

anhidritler ile karboksilik asitler ve izosiyanatlardır. Bunlar içersinde en çok

araştırılan konu asetillendirme olmuştur.

Minato ve Ogural, (2003)’a göre esterleştirme reaksiyonunun gerçekleşme derecesi,

ulaşılabilir hidroksil gruplarının sayısına bağlıdır. Selüloz zincirini oluşturan β-D

glukoz molekülünde yer değiştirme reaksiyonuna girecek 3 OH- grubu vardır.

Hidroksil gruplarından biri 6 numaralı karbondaki primer (C6–OH), ikisi 2 ve 3

numaralı karbon atomuna bağlı sekonder (C2–OH ve C3–OH) hidroksillerdir (Bkz.

Şekil 2.1) [Hafızoğlu, 1982]. Amorf yapıdaki hemiselüloz ve lignin moleküllerindeki

hidroksil grupları reaktif kimyasalla reaksiyona girerken, selüloz zincirleri arasındaki

Page 50: TezGoster 2

32

hidrojen bağları nedeniyle oluşan kristalit yapı nedeniyle reaktif kimyasal selüloz

zincirleri arasına yeterince girememekte ve selüloz hidroksilleri ile oluşan reaksiyon

nispeten daha az olmaktadır [Tserki ve ark., 2005]. Hemiselülozların temel birimleri

5 karbonlu pentozlar ve 6 karbonlu heksozlardır. Heksozlardan olan β-D-galaktoz 2

numaralı karbondaki, β-D-mannoz ise 4 numaralı karbondaki H ve OH gruplarının

pozisyonundaki farklılıkla selülozun temel molekülü olan β-D-glukozdan ayrılırlar

(Bkz. Şekil 2.2). Bu durumda OH grubunun eksenel konuma geçmesi hidrojen

bağlarının kurulmasını zorlaştırır ve hemiselüloz katmanları arasındaki van der vals

bağlarını zayıflatarak katmanları birbirinden uzaklaştırır. Bu nedenle hemiselülozlar

selülozdan daha düşük polimerizasyon derecesine sahiptir ve daha kolay çözünebilir

[Walker, 2006]. Bu yapıları nedeniyle hemiselülozlar esterleştirme reaksiyonuna

yatkın moleküllerdir.

Asetillendirme

Asetik anhidrit kullanılarak yapılan asetillendirme, yıllardır çalışılan kimyasal

modifikasyon çalışmalarının en çok üzerinde durulan ve en tutarlı sonuçları veren bir

işlemdir. Ağaç malzemenin asetillendirilmesi, halen Japonya’da ticari olarak

uygulanmaktadır [Rowell, 2006].

Ağaç malzemenin asetillendirilmesi, ilk kez Almanya’da Fuchs (1928) tarafından

asetik anhidrit ile ve sülfürik asitin katalizör olarak kullanılmasıyla yapılmıştır.

Fuchs, bu reaksiyonu çam ağacından lignini izole etmek için kullanmıştır. Horn

(1928) ile Suida ve Titsch (1928) hemiselülozu ayırmak için, aynı lignin izolasyon

reaksiyonunu kullanarak kayın odununu asetillendirmişlerdir. Suida ve Titsch (1929)

diğer çalışmalarında, 100 oC ‘ta 15 günden 35 güne kadar bekletme ile ağırlıkça %

30-35 asetil kazanımı seviyesine ulaşabilmek için katalizör olarak piridin yada

dimetilanilin kullanarak kayın ve çam tozlarını asetillendirmişlerdir. Đlk kez Tarkow

(1945), asetillendirilmiş balsa odununun çürümeye dayanıklı olduğunu göstermiştir.

1946’da Tarkow, Stamm ve Erickson [Tarkov, 1946a, Tarkov, 1946b] ilk kez ağaç

malzemenin su içinde genişlemeye karşı dayanımın arttırılmasında ağaç malzemenin

asetillendirilmesinin kullanılışını tarif etmişlerdir. 1940’lardan beri değişik ağaç ve

Page 51: TezGoster 2

33

zirai kaynak üzerinde asetillendirme ile ilgili çalışmalar yapılmaktadır [Rowell,

2006].

Yıllar boyunca asetillendirme için hem sıvı hem buhar fazında birçok katalizör

denenmesine rağmen, günümüzde en çok kullanılan yöntem, az miktarda asetik asit

içeren asetik anhidrit ile katalizör kullanılmadan yapılan işlemdir. Masif ağaç

malzemeye asetik anhidritle temas etmeden önce bir vakum süreci ve reaksiyon

sonrasında da bir kurutma süreci uygulanır. Yonga veya lifler için herhangi bir

vakum veya basınç uygulanmaz ve reaksiyon tüm materyalin kimyasala maruz

kalacağı döner reaktörlerde gerçekleştirilir. Isı ise mikrodalga veya geleneksel ısıtma

yöntemleri ile uygulanabilir [Rowell, 2006].

Selülozun asetillendirilmesi ile ağaç malzemenin boyutsal stabilizasyonu

arttırılabilir. Selüloz sülfirik asit katalizörlüğünde asetik anhidrit ile tepkimeye

girdiğinde, sülfirik asit asetik anhidrit ile asetilsülfirik asiti oluşturur. Asetilsülfirik

asit selülozla reaksiyona girerek selülozun sülfirik asit esterini oluşturur. Sülfat grubu

asetil grubu ile yer değiştirerek sülfirik asit serbest kalır ve selüloz asetat oluşur.

Reaksiyon bu şekilde devam eder. Oluşan selüloz asetat hidrofobik yapıdadır

[Hafızoğlu, 1982].

Şekil 2.6‘da ağaç malzeme ile asetik anhidritin reaksiyonu görülmektedir.

Şekil 2.6. Ağaç malzemenin asetik anhidrit ile asetillendirilmesi [Hill, 2006].

Page 52: TezGoster 2

34

Đzosiyanatlarla işlem

Odunun hidroksil gruplarıyla izosiyanatların reaksiyonu sonucu azot içeren ester

formu oluşmaktadır (Şekil 2.7). Đzosiyanatlar suya çok duyarlı olduklarından

reaksiyon kuru odunda yapılmalıdır. Reaksiyon sonucu oluşan üretan yapısı asit ve

bazlara karşı son derece kararlıdır. Reaksiyon sonucu yan ürün oluşmaz ve süresi çok

kısadır. [Yıldız, 1994].

Şekil 2.7. Ağaç malzemenin bir izosiyanatla reaksiyonu [Hill, 2006]

Đzosiyanatlarla işlem sonucu odunun denge rutubeti miktarı düşmekte; liflere paralel

basınç ve statik eğilme dirençleri artmakta; aşınma direnci ve sertliği azalmakta ve

esmer çürüklük mantarlarına karşı dayanımı artmaktadır. Metil izosiyanat ile tam

kuru odun ağırlığına oranla % 16-28 ağırlık artışı meydana geldiğinde, % 60-70

arasında boyut stabilizasyonu elde edilmektedir. Đzosiyanatlarla işlem sonucu ağırlık

artışının % 32’yi geçmesi halinde odunun mikroskobik yapısında çatlaklar

oluşmaktadır [Yıldız, 1994].

2.5.2. Ağaç malzemede asetal yapısı oluşturan reaksiyonlar

Bu grubun en çok uygulanan yöntemi hücre çeperi bileşenlerini çapraz bağlarla

birleştiren formaldehit işlemidir (Şekil 2.8). Formüldeki hidroksil grupları aynı veya

farklı selüloz, lignin veya hemiselüloz zincirlerine ait olabilir [Yıldız, 1994].

Page 53: TezGoster 2

35

Şekil 2.8. Ağaç malzemenin formaldehit ile reaksiyonu [Hill, 2006]

Ağırlık artışı tam kuru odun ağırlığına oranla % 2 civarında olduğunda, formaldehitle

işlem gören odun mantar saldırılarına uğramamaktadır. Buna göre; az bir ağırlık

artışıyla mantarın neden olduğu zararının önlenmesi, enzimler için önemli olan

hidroksil gruplarının bloke edilmesine dayanmaktadır. Ayrıca; %3,1’lik ağırlık

artışında %47’lik, %7 ağırlık artışında ise %90’a varan bir boyut stabilizasyonu

sağlanmaktadır [Yıldız, 1994].

2.5.3. Ağaç malzemede eter yapısı oluşturan reaksiyonlar

Eter yapısı oluşturan kimyasal modifikasyon maddeleri arasında dimetil sülfat, metil

iodid, alkil kloridler, β-propiyolakton, akrilonitril yer almaktadır. Odunun dimetil

sülfatla reaksiyonu sonucu, en basit bir eter yapısı olarak metil eter oluşmaktadır.

Metillendirme olarak adlandırabilen böyle bir işlem sonucunda, şiddetli reaksiyon

koşulları nedeniyle odunun mekanik özellikleri aşırı derecede düşebilmektedir. Bu

grupta en çok araştırılan konu odunun epoksitlerle muamelesidir (Şekil 2.9). Odunun

epoksitlerle muamelesi eter yapısı oluşturmaktadır. En basit epoksit olan etilen

oksitle yapılan buhar fazındaki işlem sonucu % 20’lik ağırlık artışına karşılık % 60

daralmayı azaltıcı etkinlik değeri elde edilmiştir [Yıldız, 1994].

Şekil 2.9. Ağaç malzemenin bir epoksitle reaksiyonu [Hill, 2006]

Page 54: TezGoster 2

36

Yukarıda görüldüğü gibi, epoksitlerle işlemde, hücre çeperi hidroksil gruplarıyla bir

başlangıç reaksiyonundan sonra oluşturulan yapıdan yeni bir hidroksil grubu ortaya

çıkmaktadır. Bu yeni hidroksil grubundan itibaren bir polimer yapısı meydana

gelmeye başlamaktadır. Epoksitlerle işlem sonucu odunun boyut stabilizasyonu %

60-90 arasında artmakta; mantar, termit ve deniz zararlılarına karşı dayanımı

artmaktadır. Ancak, modifikasyon sonucu odunun mekanik özelliklerinde ortalama

% 10’luk bir azalma meydana gelmekte, sertlikte ise bir değişiklik olmamaktadır

[Yıldız, 1994].

2.5.4. Ağaç malzemenin silikon bileşikleri ile modifikasyonu

Son yıllarda birçok silikon bileşiği ağaç malzemenin modifikasyonu amacıyla

uygulanmaktadır. Bu bileşikler farklı uygulama teknikleri gerektirirler ve ağaç

malzemenin özelliklerinde önemli değişiklikler oluştururlar. Silikon, doğal olarak

polimerik SiO2 içeren mineral silikatlar (tuzlar ve silisik asit) halinde bulunur. Đki

farklı yapıda silikat vardır. Bunlardan birincisi çoğunlukla quartz minerallerinde

bulunan kristal yapıdaki silikat, ikincisi ise opal gibi amorf (mikrokristal) yapıdaki

silikattır. SiO2 canlı organizmalarda silisik asit esterleri ve silikat formunda bulunur

[Mai ve Militz, 2004b]. Silikatlar ve diğer silikon bileşiklerinin çoğu zehirsiz olarak

sınıflandırılmışlardır. Ancak 5 mikrondan küçük SiO2 parçacıkları içeren quartz vb.

tozları uzun süre solunursa, pnömokonyöz hastalığına neden olabilir [Römpp, 1995].

Ağaç malzemenin silikon bileşikleri ile işlem görmesinde farklı yöntemler uygulanır.

Bunlardan biri su camı olarak bilinen alkali silikat ve silisik asitin kondenzasyonu,

diğeri ise SOL-GEL yöntemi ile inorganik kompozit ağaç malzeme elde edilmesidir.

Su camı ve silisik asit kondenzasyonu

Su camı, sodyum silikat veya potasyum silikat veya bunların çözeltisi olarak bilinir.

Tipik bir su camı 2-4 mol silikat ve 1 mol alkali oksitten oluşur. Hidroliz

reaksiyonunun bir sonucu olarak, su camı büyük oranda M3HSiO4, M2H2SiO4 veya

MH3SiO4 (M = K veya Na) gibi hidrojen tuzlarını içerir. Saf haldeki su camı renksiz

Page 55: TezGoster 2

37

ve şeffaftır. Su camı, yüksek sıcaklık ve basınç altında suda çözünür ve koloidal,

kuvvetli alkali (pH’ı 12 den fazla) bir çözelti formunu alır. Asit ya da metalik

çözeltilerin eklenmesiyle silikat çökertilebilir. Soğuk suda çözünmezler ve havadaki

karbondioksit tarafından kademeli olarak bozundurulurlar. Bu bozunma konsantre

sol, jel veya silisik asit çökeltisi oluşturur [Römpp, 1995].

Sodyum silikat, quartz kumunun sodyum veya potasyum karbonat ile birlikte 1400-

1500 0C sıcaklıkta eritilmesi ile elde edilir. Bu işlem sırasında karbon dioksit gazı

açığa çıkar. Bu eriyik ticari olarak hem istenen konsantrasyonda çözelti olarak hem

de toz halinde bulunabilir. Su camı silika jel yapımında, alev geciktirici, tutkal,

boyalarda bağlayıcı, yapı korumasında kaplama malzemesi olarak, kullanılır [Mai ve

Militz, 2004b].

Sodyum silikat (su camı) dört farklı kimyasal reaksiyona girer. Bu reaksiyonlar

hidrasyon/dehidrasyon, jelleşme, çökelme ve yüzey enerji modifikasyonu olarak

tanımlanır [Iler, 1979].

Sıvı sodyum silikat su kaybederken giderek koyulaşır. Nispeten az miktarlarda su

kaybı sıvı silikatı camsı bir film haline getirir. Yüksek SiO2/Na2O oranına sahip sıvı

silikatlar film bağlayıcı olarak en iyi sonucu verirler. Düşük alkali özelliğindeki

silikat daha az su çekicidir ve bu nedenle daha çabuk kurur. Kuruma ile oluşan bağlar

su alımına daha az duyarlı olsa da, suya karşı tam dayanımın kazanılması için belli

miktarda sıcaklığa veya kimyasal işleme ihtiyaç vardır. Bağların dayanımını

arttırmak için nispeten az miktarda nişasta, dekstrin ya da gliserin gibi diğer daha

hızlı film yapıcı maddeler kullanılabilir. Silikata gliserin ya da nişasta katılması

bağların gücünü arttırdığı gibi silika filmin esnekliğini de arttırır. Sodyum silikat film

yapıcı olarak kullanılacağı zaman küçük miktarlarda silika ile uyumlu yüzey

aktivatörü maddelerin kullanımı ile filmin yüzey gerilimi düşürülebilir [McDonald

ve Thompson, 2008].

Sıvı silikatın pH değeri 10,7’nin altına düştüğünde hızla jelleşme/polimerizasyon

reaksiyonu oluşur. Silikat çapraz bağlarla bağlanmaya başlayarak polimerleşir.

Page 56: TezGoster 2

38

Polimerizasyonla oluşan bağlar, dehidrasyonla oluşan bağlar kadar güçlü olmasalar

da, suya karşı daha dirençlidirler. Bu reaksiyon ortamın asiditesinin artması veya

çevredeki yüksek karbon dioksitin etkisiyle gerçekleşebilir. Bu amaçla mineral ve

organik asitler, karbon dioksit gazı ve sodyum bikarbonat veya monosodyum fosfat

gibi asit tuzları kullanılabilir [PQ Corporations, 2006].

Çok değerlikli metal bileşikleri silikatla reaksiyona girdiklerinde çözünmeyen metal

silikat bileşiklerinin çökelmesi yoluyla bağ ve kaplama oluştururlar. Bu kimyasal

reaksiyon genellikle hızlı bir şekilde gerçekleşir ve bu maddeler çoğunlukla işlem

sonrası ikincil işlem olarak uygulanırlar. Bu amaçla kalsiyum klorit, magnezyum

sülfat, boraks ve sodyum metaborat bileşiklerinin genellikle % 5 veya % 10’luk

çözeltileri kullanılır. [PQ Corporations, 2006]. Sodyum silikat yüksek miktarda

pozitif iyonlarla bir araya geldiğinde, silikat kimyasal bir bağlayıcı gibi davranır.

Yüksek SiO2/Na2O oranına (3,2) sahip sodyum silikatlar, katyonlarla reaksiyona

girecek silisyum oranının artması nedeniyle kimyasal bağlanma için daha

uygundurlar [McDonald ve Thompson, 2008].

Daha dayanıklı silikat bağlayıcısı ya da kaplaması için çinko oksit ya da sodyum

siliko florit gibi suda az çözünen kimyasal maddeler kullanılabilir. Bu kimyasallar

genellikle sıvı silikatın ağırlıkça yaklaşık % 7’si oranında kullanılırlar. Siliko florit

özellikle normal ortam sıcaklığında kurutma sürecinde etkilidir. Kaolinitik kumlar ve

mineraller gibi bazı maddeler, silikat ile yalnızca 400 oC ile 500 oC gibi yüksek

sıcaklıklarda reaksiyona girerler [PQ Corporations, 2006].

SOL-JEL yöntemi

"SOL-JEL" terimi, kollodial çözeltilerin jelleştirilmesinden katı bir fazın elde

edilmesini içeren yöntemlerin tümünü tanımlar. SOL-JEL kimyasının esası, inorganik

polimerizasyon tepkimelerine dayanmaktadır [Sanchez ve Livage, 1990]. Böyle bir

polimerizasyon, oda şartlarında bir çözgen ortamında gerçekleştirilmektedir. Bunun

için gerektiğinde bir ısıl işlem de uygulanabilir [Kallala ve ark., 1993; In ve ark.,

1995].

Page 57: TezGoster 2

39

Bu yöntemin genel basamakları aşağıdaki gibidir.

1. Çıkış maddesinin (öncünün) istenilen çözgendeki bir çözeltisinin hazırlanması.

2. Üretilecek malzemeye göre gerekli tepkenlerin katılımı ile homojen bir karışımın

elde edilmesi.

3. Hidroliz ve kondenzasyon tepkimeleri sonucu, karışımın önce sol'e ardından jele

dönüştürülmesi.

4. Elde edilen jelin istenilen malzemeye göre uygun işlem veya işlemlere (kurutma,

sinterleme, çözgen uzaklaştırma gibi) tabi tutulması.

SOL-JEL yönteminde anorganik ve organik bileşiklerin kullanılması ve bu

malzemelerin özelliklerinin bir malzemede toplanması, tamamen farklı özelliklere

sahip malzemelerin geliştirilmesine olanak sağlamıştır. Bu nedenle, SOL-JEL

yönteminin uygulama alanı oldukça geniştir [Schubert ve Lorenz, 1995]. Bu alan,

yeni özelliklere sahip seramiklerin üretilmesinden yeni sensörlerin yapılmasına kadar

geniş aralığı kapsar.

Literatürde bir çok jel oluşturan anorganik bileşikler olmasına rağmen çok azı SOL-

JEL prosesinde kullanılmaktadır. Bunun başlıca nedeni, inorganik bileşiklerin çok

azının organik çözgenlerde çözünmesidir.

Eğer organik çözgenlerde çözünürse aşağıdaki çıkış maddeleri kullanılır [Schmidt,

1988; Gün, 2002].

• Tuzlar: Nitratlar, asetatlar, formiyatlar gibi çözünebilen metal tuzları ve

ZrO(NO3)2 gibi oksit ağı oluşturan tuzlar.

• Oksitler: Ağı modifiye edebilen oksitler (Na2O ve K2O)

• Hidroksitler: Fe(OH)2 ve Al(OH)3.

• Organik bileşikler: Kelat yapıcı ligandlar (-diketonlar, asitler ve türevleri,...),

aminler, açilatlar....

• Metal alkolatlar. Silanlar: Tetraetoksisilan, viniltrimetoksisilan. GLYMO,

MEMO..

Page 58: TezGoster 2

40

Bu çıkış maddelerinden yaygın olarak kullanılanlar silanlar ve metal alkolatlardır.

Yaygın olarak kullanılmasının sebebi, kimyasal özelliklerinin diğer bileşiklere oranla

daha fazla bilinmesidir. Fakat, belli bir amaç için kullanılacak öncünün özelliklerini

önceden tahmin etmek zordur. Çünkü bir öncünün reaktivitesi sadece kimyasal

özelliğine değil, aynı zamanda uygulanan tepkime şartlarına da bağlıdır [Schmidt,

1988; Gün, 2002].

Silikon alkoksitlerle SOL-JEL yöntemi uygulanarak ağaç malzeme modifiye

edilebilir. Đnorganik silika jelin oluşması iki aşamada gerçekleşir (Şekil 2.10). Đlk

aşamada silikon alkoksit grupları (silisik asit esterleri) hidroliz olarak siloksanları

oluştururlar. Bu aşama asit ya da baz katalizörlüğünde olabilir. Takip eden aşamada

siloksanlar kondanse olarak polisiloksanları oluştururlar. Đki molekül siloksanın

kondenzasyonunda hidroliz reaksiyonunu destekleyecek bir molekül su açığa çıkar.

Reaksiyonun ilk aşamalarında oluşan yapı ortamdaki alkoksi silan alkolde

çözünebilir yapıdadır ancak, hidroliz ve kondenzasyon reaksiyonları belli bir

molekül ağırlığına erişinceye kadar devam eder ve çözünmez yapıdaki jel oluşur.

Olağan bir SOL-JEL sürecinde oluşan jel, tamamen kondanse olmuş polimerik

silikon dioksitten oluşan cam elde etmek için 800 0C sıcaklığa kadar ısıtılır.

Şekil 2.10. SOL-JEL sürecinin işleyişi [Mai ve Militz, 2204b]

SOL-JEL sürecinin uygulanması üzerinde yoğun olarak çalışan Saka ve ark. (1992)

hücre çeperindeki bağlı suyu işlemin hidroliz mekanizması için kullanmayı ve

böylelikle de hücre çeperi içerisinde silika jel oluşturmayı hedeflemişlerdi.

Page 59: TezGoster 2

41

SOL–JEL yöntemi ile ağaç malzemenin hidrofobik polisiloksan kaplama ile

kaplanması için, düşük molekül ağırlıklı multi fonksiyonel alkoksisilan

metiltrimetoksisilan (MTMOS) ve yüksek molekül ağırlıklı multi fonksiyonel

alkoksisilan hekzadesiltrimethoksisilan (HDTMOS) kullanılmıştır. Yapılan

incelemeler, polisiloksan ağının ağaç malzemeye, yüzeydeki OH grupları ile

polikondenzasyonu sonucu bağlandığını göstermiştir. Yüzeydeki hidroksil

gruplarının özellikle ve yoğunlukla selüloz molekülünde olduğu görülmüştür. Düşük

molekül ağırlıklı MTMOS, yüzeydeki hidroksil grubuna bağlanmakta ve daha sonra

diğer MTMOS molekülleri ile HDTMOS molekülleri de onlara bağlanarak

hidrofobik yapıdaki polisiloksan ağını oluşturmaktadır [Tshabalala ve ark., 2003].

Silanların alkoksit grubunun hidrolizi ile oluşan silanol grupları, ağaç malzemenin

hücre çeperi polimerinin hidroksil grupları ile silikon bileşiği ve hücre çeperi

polimeri arasında kovalent bağ oluşturarak reaksiyona girebilirler. Fakat bu Si – O –

C bağları hidrolize hassastır. Alkilalkoksisilanlar, Si – O bağının tersine Si – C

bağının hidrolize daha dayanıklı olması nedeniyle, sol – jel sürecinden sonrada kalan

en az bir alkil grubu oluştururlar. Alkilsilan jelin özellikleri temel olarak alkil grubu

tarafından belirlenir [Brinker ve Scherer, 1990]. Bu süreç Şekil 2.11’de

gösterilmiştir.

Page 60: TezGoster 2

42

Ağaç malzeme yüzeyi

Hidroliz

Ağaç malzeme yüzeyi

Ağaç malzeme yüzeyi

Bağ oluşumu

Hidrojen bağları

Kondenzasyon

Şekil 2.11. Ağaç malzeme yüzeyinde alkoksisilan ağının sol- jel süreci ile oluşumu [Tshabalala ve ark., 2003]

Page 61: TezGoster 2

43

3. LĐTERATÜR ÖZET Đ

3.1. Yangın Geciktiriciler ve Yanma ile Đlgili Çalı şmalar

Yangın geciktiricilerin ortam sıcaklığına bağlı olarak ağaç malzemenin mekanik

direncine olan etkilerini belirlemek için, altı farklı yangın geciktirici uygulanan

kuzey çamı numuneleri 160 gün süre ile 27 0C sıcaklık ve % 30 bağıl nem, 54 0C

sıcaklık ve % 73 bağıl nem, 82 0C sıcaklık ve %50 bağıl nem şartlarına maruz

bırakıldıktan sonra statik eğilme dirençleri tespit edilmiştir. 27 0C ve 54 0C sıcaklığın

önemli bir etki yaratmadığı, ancak 82 0C sıcaklığın mekanik direnci düşürdüğü

belirlenmiştir. Direnç üzerindeki en fazla etkiyi fosforik asit ve monoamonyum

fosfat ile emprenye işleminin gösterdiği tespit edilmiştir [Le Van ve ark., 1990].

Yapılan çalışmalar suda çözündürülerek uygulanan koruyucuların ağaç malzemenin

mekanik özelliklerinde azalmaya neden olduğunu göstermiştir. Bu etkinin

koruyucunun kimyasal yapısı, kimyasal tipi, uygulama miktarı, uygulama sonrası

kurutma sıcaklığı ve malzeme çeşidi gibi çok değişik faktöre ve bu faktörlerin de

farklı seviyelerine bağlı olarak değiştiği belirtilmektedir [Winandy, 1995].

Farklı yangın geciktirici ve koruyucu emprenye maddelerinin birlikte kullanımı ile

karışımın yangın geciktirici özellikleri incelenmiş ve istatistiksel anlamda bu

karışımlar arasında önemli bir fark tespit edilmediği belirtilmiştir. Yangın geciktirici

olarak DPF (dicyandiamide, phosphoric acid ve formaldehyde) ile koruyucu olarak

ACA (ammoniacal copper arsenate) veya NP-1 (DDAC with 3-iodo-2-propynyl

butyl carbamate) veya CCA (chromated copper arsenate) veya ZnNaph-wb (zinc

naphthenate, waterborne emulsion) kullanılarak elde edilen karışımların daha iyi

sonuç verdiği belirtilmiştir. Hızlandırılmış yaşlandırma işlemi sonucunda da

karışımların performansının yeterli olduğu belirtilmiştir [Sweet ve ark., 1996].

Borlu bileşiklerin sulu çözeltileri ve ikincil olarak çeşitli su itici maddeler

kullanılarak emprenye edilen kızılçam odununda, borlu bileşiklerin su itici

maddelerin yanmayı artırıcı etkilerini önemli ölçüde azalttığı tespit edilmiştir. Ancak,

Page 62: TezGoster 2

44

ikili emprenye işleminin pratik ve ekonomik açıdan çok fazla uygulanabilir

görülmediği ve tek aşamalı yeni tekniklerin üzerinde çalışılması gerektiği

belirtilmiştir [Yalınkılıç ve ark., 1997b].

Odunun çalışmasını azaltmak amacıyla emprenyesinde kullanılan polietilenglikol

(PEG-400) ve bazı su itici maddelerin (SYM) malzemelerin yanma özellikleri

üzerindeki olumsuz etkisini gidermek amacıyla yapılan çalışmada, borlu bileşiklerin

odunun yanma direncini arttırdığı ve su itici maddelerin olumsuz etkilerini belli

oranda azalttığı belirlenmiştir [Örs ve ark., 1999a].

Sarıçam ve Doğu kayını odunlarından hazırlanan deney örnekleri; sodyum sülfat,

sodyum tetraborat, bakır sülfat, potasyum nitrat, çinko sülfat ile daldırma yöntemi ve

basınç uygulanan yöntemlerle emprenye edildiğinde, daldırma metoduyla emprenye

edilen örneklerin yanma özelliklerinin, basınçlı yöntemle emprenye edilenlere göre

istatistiksel bakımdan daha düşük düzeyde olduğu tespit edilmiştir [Örs ve ark.,

1999b].

Toz halindeki titrek kavak (Populus tremula) ağacı numuneleri, maleik anhidrit ile

esterleştirme ve maleik anhidrit ile glisidil metakrilat kullanılarak iki aşamalı

esterleştirme ve oligoesterleştirme işlemine tabi tutulduktan sonra malzemenin

kimyasal yapısı FTIR ile, termal özellikleri TGA ve termomekanik analiz ile

incelenmiştir. Esterleştirilmi ş malzemenin higroskopisitesinin arttığı, termal

stabilitesinin azaldığı, oligoesterleştirilmi ş malzemenin ise termal dayanımının arttığı

ve higroskopisitesinin azaldığı bildirilmi ştir. Ayrıca çalışmanın amacına uygun

olarak oligoesterleştirme işlemi ile termoplastik özelliğin arttığı belirlenmiştir [Timar

ve ark., 2000].

Yangın geciktirici olarak kullanılan borik asit, boraks, tanalith-C 3310 ve

diamonyum fosfat ile emprenye edilen, sarıçam (Pinus sylvestris L.), doğu kayını

(Fagus orientalis Lipsky) ve kavak (Populus nigra) odunlarından, 3 ve 5 katmanlı

lamine malzeme elde edilmiş ve bu malzemelerin teknolojik özellikleri

araştırılmıştır. % 5’lik çözeltiler ile 60 dakika vakum, 60 dakika boyunca 2 atm

Page 63: TezGoster 2

45

basınç uygulaması ile emprenye edilen lamine örneklerde, borik asit ve tanalith-C

3310 emprenye maddelerinin ağaç malzemenin teknolojik özelliklerini olumsuz

yönde etkilediği belirlemiştir [Özçifçi, 2001].

Ağaç malzeme ve ağaç esaslı kompozit malzemelerin borlu bileşik buharı ile

emprenye edilmesi üzerine yapılan çalışmada, mantar ve çürümeye karşı borlu

bileşiklerin sulu çözeltilerine kıyasla yeterli koruma sağlandığı, ancak yavaş yanan

malzeme sınıfı standartlarının karşılanamadığı belirtilmiştir. Bu standartları

sağlayabilmek için en az %10 borik asit eşdeğeri bor bileşiğinin kompozit

malzemede bulunması gerektiği belirtilmiştir [Tsunoda, 2001].

Kayın, huş ve meşe gibi geniş yapraklı ve göknar, sarıçam ve ladin gibi iğne yapraklı

ağaç numunelerinin termogravimetrik eğrileri incelenmiştir. Đğne yapraklı ağaçlarda

bozunmanın daha düşük sıcaklıklarda başladığı, hemiselüloz ve selüloz bozunma

bölgelerinin daha geniş gözlemlendiği ve kömürleşme oranının da arttığı

belirtilmiştir [Gronli ve ark., 2002].

Lamine kaplama kereste (LVL) üretiminde, kaplamaların borik asit ile işleme tabi

tutulmasının LVL’nin elastikiyet modülü, liflere paralel basınç direnci, brinell sertlik

ve yüzeye dik vida tutma direnci değerlerinde önemli bir etki yapmadığı, ancak statik

eğilme direnci, liflere dik basınç ve yarılma direnci değerlerinde az bir düşüşe neden

olduğu bildirilmiştir [Çolakoğlu ve ark., 2003].

Çeşitli emprenye maddelerinin sarıçam odununun mekanik özelliklerine etkisinin

araştırıldığı çalışmada, % 2,8’lik wolmanit CX-8 ve % 2’lik tanalith E-3491 ile

emprenye işleminin elastikiyet modülünde kontrol numunesine göre artışa neden

olduğu, % 2,8’lik wolmanit ve % 7’ lik ACQ-1900 ile emprenye işleminin ise

kırılma modülünde artışa neden olduğu belirtilmektedir [Yıldız ve ark., 2004].

Cone kalorimetre (CONE), gaz – kromatografi – Fourier dönüşümü kızılötesi

spektroskopisi (GC-FTIR), termogravimetre (TG/DTD) ve diferansiyel termal analiz

(DTA) gibi termal analizleri kullanılarak, borik asitin ağaç malzemedeki yangın

Page 64: TezGoster 2

46

geciktirici mekanizmasının irdelendiği çalışmada, ıhlamur (Tilia amuresis Rupr.)

ağaç malzeme borik asit (BA), guanilüre fosfat (GUP) ve BA-GUP ile emprenye

edilmiş ve termal analizler yapılmıştır. Elde edilen sonuçlar, borik asitin, ağaç

malzemenin su kaybı ve diğer oksijen elemine eden reaksiyonlarını, göreceli olarak

daha düşük sıcaklıkta (100 – 300 0C) kataliz ettiğini göstermiş ve bunun aromatik

yapılar oluşturmak için yeni yapılanmış polimerik materyallerin izomerizasyonunu

kataliz ettiği değerlendirilmiştir. Böylelikle borik asitin, ağaç malzemedeki yanmayı

geciktirici ve kömürleşmeyi arttırıcı özellikleri kısmen desteklenmektedir. Böekesen

ve Vermaas (1931)’a göre borik asidin polisakkarit ile reaksiyonu Şekil 3.1. de

gösterilmiştir [Wang ve ark., 2004].

Şekil 3.1. Borik asidin polisakkarit ile reaksiyonu (mannoz bölümü) [Wang ve ark.,

2004].

Arkansas çamı (Pinus taeda) ağaç malzemenin yangın dayanımını arttırmak için

fosfor pentoksit-Amin sistemi ile işlem gördüğü çalışmada, emprenyeli malzemenin

kimyasal yapısı FTIR, X-ışını analizi ve elemental analiz ile incelenmiştir. Yangın

geciktirici özellikler ise DSC ve TGA ile değerlendirilmiştir. Đşlemin yanma ısısını

ve ısı akışını azalttığı, kömürleşme oranının diamonyum fosfat ile emprenye edilen

malzemelere göre daha fazla arttığı bildirilmi ştir [Lee ve ark., 2004].

Kauçuk ağacı (Havea brasiliensis) numuneleri, sitiren ve glisidil metakrilat ile

emprenye edildikten sonra, yüksek sıcaklık uygulanarak esterleştirme işlemi

gerçekleştirilmi ştir. Esterleştirilmi ş malzemenin boyutsal stabilitesinin arttığı

belirlenmiştir. TGA ve DSC analizleri sonucu malzemenin termal dayanımının da

arttırıldığı ve bu artışın sitiren-glisidil metakrilat karışımında daha yüksek olduğu

bildirilmi ştir [Devi ve ark., 2004].

Page 65: TezGoster 2

47

Amonyum klorür, diamonyum sülfat ve amonyum fosfat ile emprenye edilen odun

liflerinin termal bozunma karakteristikleri TG-MS analizi ile incelenmiştir.

Emprenye işlemiyle en yüksek ağırlık kaybının 300 0C sıcaklığın altında olduğu ve

kömürleşme oranının arttığı bildirilmi ştir. Ayrıca, emprenyeli numunelerde piroliz

sırasında levoglukosan oluşumunun azaldığı belirtilmiştir [Liu ve ark., 2004].

Kayın malzeme, suda çözünen NaOH-silika ile emprenye edildikten sonra borik asit

ile ikincil emprenye işlemi yapılmıştır. Bu iki işlem arasında numunelerin bir

kısmında kurutma uygulanmış, bir kısmında ise kurutma uygulanmamıştır. Diğer bir

grup numune ise bu iki kimyasalın karışımı ile emprenye edilmiş ve Cone

Calorimeter kullanılarak, numunelerin alevlenme özellikleri araştırılmıştır. Đkili

emprenye işleminde arada kurutma olduğunda önemli bir etki sağlanamadığı, iki

işlem arasında numuneler kurutulmadığı zaman ise alevlenmeye karşı dayanım

özelliklerinin arttığı belirtilmiştir [Simkovic ve ark., 2005].

Çinko klorür, bakır sülfat ve sodyum borat kullanılarak suda çözünmeyen yapıda

çevreye zararsız bir emprenye maddesi elde edebilmek için yapılan çalışmada, çinko

ve bor açısından biyolojik direnci iyi, yıkanma değeri daha düşük bir emprenye

maddesi elde edildiği bildirilmektedir [Tripathi ve ark., 2005].

Kuzey Çin’de yetişen beyaz çam ağaç malzeme; azot, fosfor, halojenler ve bor ihtiva

eden çeşitli alev geciktiricilerle emprenye edilmiş ve termal bozunma özellikleri

incelenmiştir. Emprenye işlemi ile ağaç malzemenin kömürleşme oranının %10,2

den %30,2’ye, oksijen indeksinin 18 den 36,5’e arttığı, dolayısıyla alev geciktirici

özelliğin geliştirildi ği belirtilmiştir [Gao ve ark., 2006].

Pamuk bitkisi sapı ve huş ağacı gibi selülozik materyallerin farklı oksijen

konsantrasyonlarındaki yanma ve piroliz özellikleri, TG-FTIR analizi ile

incelenmiştir. Oksijen miktarı arttıkça, anlık ağırlık kaybı eğrisi en yüksek değeri

daha düşük sıcaklıklarda görülmekte ve daha düşük kömürleşme oluşmaktadır.

Düşük oksijen oranlarında ise önemli bir değişim olmadığı bildirilmi ştir. Yanma ile

Page 66: TezGoster 2

48

oluşan CO2 ve CO miktarının piroliz sırasında oluşan miktarlardan daha fazla olduğu

belirtilmiştir [Fang ve ark., 2006] .

Boraks, borik asit, imersol aqua ve timbercare aqua emprenye maddelerinin ağaç

malzemenin yanma özellikleri üzerine etkisini belirlemek için yapılan çalışmada,

meşe (Querqus patraea Liebl.) ve kavak (Populus nigra L.) örnekler 60 dakika

vakum, 60 dakika normal atmosfer basıncında bekletme yöntemi ile emprenye

edilmiş ve Desmodur-VTKA tutkalı kullanılarak lamine edilmişlerdir. Boraks ve

imersol aqua emprenye maddelerinin, lamine malzemelerin yanma özelliklerini

iyileştirdiği belirlenmiştir [Keskin, 2007].

Tanalith E 3494 emprenye maddesi ile emprenye edilen sarıçam ağaç malzemenin

kimyasal yapısı, Fourier dönüşümü kızılötesi spektroskopisi (FTIR) ile, termal

özellikleri ise termogravimetre (TG/DTD) ve diferansiyel termal analiz (DTA)

yöntemleri ile incelenmiştir. Piroliz sırasında salınan bileşikler ise kütle

spektroskopisi ile analiz edilmiştir. Kütle spektroskopisine göre, uçucu bileşenlerin

emprenyeli ve emprenyesiz örneklerde hemen hemen aynı olduğu, emprenyeli

numunelerde ise kömürleşme miktarının daha fazla olduğu bildirilmektedir [Helsen

ve ark., 2007].

Borik asit ve boraks karışımı ile emprenye edilmiş sarıçam numunelerin sitiren,

metilmetakrilat ve bunların karışımı ile işlem görmesi sonucu elde edilen odun

polimer kompoziti malzemenin fiziksel, biyolojik, mekanik ve yanma özellikleri

araştırılmıştır. Vinil monomerlerin malzemenin fiziksel özelliklerini önemli derecede

iyileştirdiği, aynı zamanda elastikiyet modülü ve eğilme direncini arttırdığı ve

biyolojik dayanım ile yanma dayanımını da geliştirdiği belirlenmiştir [Baysal ve ark.,

2007].

Sahil çamı örneklerinin potasyum kromat, kromoksit ve bakır sülfat ile

emprenyesinin, malzemenin pirolizine etkileri gaz kromatografi, nükleer manyetik

rezonans analizi ile incelenmiştir. Potasyum kromat ve bakır sülfatın piroliz sırasında

Page 67: TezGoster 2

49

levoglukosan oluşumunu arttırdığı, lignin degradasyonunu azalttığı tespit edilmiştir

[Fu ve ark., 2008].

3.2. Yıkanma ile Đlgili Çalı şmalar

Borun, ağaç malzemeden yıkanmasını önlemek üzere borlu bileşikler poly-ol

maddesine ilave edilerek ağaç malzeme emprenye edilmiş, oluşan bor/poly-ol

kompleksi sonucu borun ağaç malzemeden yıkanmasının önemli ölçüde azaltıldığı,

fakat oluşan kompleks bileşiğin, ağaç malzemenin çürüklüğe karşı direncinin borlu

bileşiklerle emprenye edilen deney örneklerine oranla daha düşük olduğu

bildirilmi ştir [Lloyd ve ark., 1990].

Ağaç malzemenin fenil boronik asit ile emprenye edilerek, mantar ve çürüklere karşı

direncinin ve fenil boronik asitin ağaçtan yıkanabilirliğinin incelendiği çalışmada,

fenil boronik asitin düşük konsantrasyonlarda bile çok iyi biyolojik direnç sağladığı

ve yıkanabilirliğinin borik asite oranla oldukça düşük olduğu belirtilmiştir [Yalınkılıç

ve ark., 1998].

Sodyum tetraborat dekahidrat (boraks) ile oda sıcaklığında normal basınçta

emprenye edilen Japon sediri, (Cryptomeria japonica D. Don), ağacından elde

edilmiş numuneler daha sonra çinko sülfat, kalsiyum klorid ve kurşun asetat

trihidratın % 5, 10, 20 ve 40’lık sulu çözeltileri ile ikinci emprenye işlemine tabi

tutularak yıkanabilirlik değeri oldukça düşük olan metaborat bileşikleri elde

edilmiştir. Metaboratların termit ve mantarlara karşı iyi direnç sağladığı belirtilmiştir.

Ayrıca bu metaborat bileşiklerinin asidik solüsyonlarda çözündüğü belirtilmiştir

[Furuno ve ark., 2003].

Albümin ve borik asit kullanılarak değişik pH seviyelerinde emprenye edilen çam

ağacı numuneleri yıkanma testine tabi tutulmuş ve en iyi sonucun 4,9 pH seviyesinde

elde edildiği belirlenmekle birlikte, pH seviyesi olarak 4,6 ve 8,5 seviyesindeki

koruyucularla emprenyede daha fazla bor yıkanmasının tespit edildiği belirtilmiştir.

% 1 albümin ile % 5 borik asit karışımından oluşan koruyucu solüsyon ile yapılan 4

Page 68: TezGoster 2

50

yıl süreli alan çalışmasında ise, çürümeye karşı yeterli dayanımın sağlandığı, ancak

deneme alanında termit bulunmadığının ve bu sürenin gerçek hizmet süresi açısından

çok kısa olduğunun altı çizilerek ahşabın hizmet süresini uzatacak daha fazla bor

bileşiği oranı elde edilecek albümin/borik asit uygulamalarının geliştirilmesi

gerektiği belirtilmiştir [Thevenon ve Pizzi, 2003].

Bakır (Cu), krom (Cr) ve bor (B) içeren koruyucularla emprenye edilen çam ağacı

numuneleri farklı yıkayıcı sıvılarda yıkanma periyoduna tabi tutularak malzemeden

yıkanan Cu, Cr ve B miktarları araştırılmıştır. Yıkayıcı sıvı türünün yıkanan madde

miktarına önemli derecede etki etmediği buna karşın her tür sıvıda en çok yıkanan

maddenin Bor olduğu bildirilmiştir [García-Valcárcel ve ark., 2004].

Bor bileşiği esaslı iki ticari yangın geciktirici maddenin, mantar ve çürüklüğe karşı

direnç ve yıkanabilirliği üzerine yapılan çalışmada, bileşiğin yıkanabilirliğinin

azaltılması için sıcaklık altında basınç uygulaması yapılmış, yıkanma testleri

sonrasında basınç uygulamasının etkili olmadığı ancak mantar ve çürüklere karşı

yeterli direncin sağlandığı bildirilmi ştir [Baysal ve Yalınkılıç, 2005b].

Borik asit buharı ile emprenye edilen Japon sediri (Cryptomeria japonica D. Don)

numunelerinin preslenmeden ve 180 0C ve 200 0C sıcaklıklar altında preslenmesi ile

yıkanmaya karşı dirençlerinin karşılaştırılması yapılmıştır. Sonuç olarak, borik asitin

sıcaklık altında buharlaştırılarak ağaç malzemenin emprenye edilebileceği, tekniğin

etkinliğinin geliştirilmesinin buhar basıncının arttırılması ile mümkün olabileceği

belirtilmiştir. Yıkanma deneyleri sonrasında, yıkanma derecesinin proses faktörlerine

bağlı olarak değiştiği bildirilmi ştir [Baysal ve Yalınkılıç, 2005a].

Borlu emprenye maddelerinin malzemeden yıkanmasını engellemek için su itici

maddelerle ikinci emprenye işleminin uygulandığı çalışmada, suda ve PEG 400 de

çözündürülen borik asit/boraks karışımı ile emprenye edilen Douglas göknarı

(Pseudotuga menziesii var. viridis) numuneleri daha sonra Sitiren, metil metakrilat,

izosiyanat ve parafin ile ikinci emprenye işlemine tabi tutulmuş, yıkanma ve su

Page 69: TezGoster 2

51

absorpsiyonu deneyleri sonucunda su itici maddelerle ikincil emprenye işleminin

önemli derecede etkili olduğu belirtilmiştir [Baysal ve ark., 2006].

Protein boratların ve protein propionatların emprenyede etkisi üzerine yapılan

çalışmada, sarıçam odunu örnekleri albümin, kazein ve solütein proteinlerini içeren

koruyucularla emprenye edilerek gerekli termal ve kimyasal işlemler uygulanmıştır.

Borik asit ve propionik asidin ağaç malzemede yıkanmaya karşı dayanımının

arttırılmasının hedeflendiği çalışmada, borik asitin yıkanmaya karşı hassasiyetine

rağmen %95 oranında malzemeye bağlanmasının sağlanabildiği belirtilmiştir

[Mazela ve ark., 2005].

Doğal yağlarla emprenye ile ağaç malzemeye su itici özellik kazandırılmasında,

yüksek miktarda yağ kullanımı gerekmektedir. Kullanılacak yağ miktarını azaltmak

amacıyla ham tall yağı kullanılarak su içinde yağ ve yağ içinde su emülsiyonları

hazırlanarak sarıçam ağaç malzemelerde denenmiştir. Su absorpsiyonu ve iticilik

özellikleri çevrimsel ıslatma kurutma yöntemi ile araştırılmıştır. Sonuçta tall yağı

emülsiyonu ile saf tall yağı kullanımı halinde, eşit su iticilik özelliği elde edildiği

saptanmıştır. Tall yağı emülsiyonunun çok daha az yağ tutunma oranına rağmen

etkili ve potansiyel bir koruyucu yöntem olarak kullanılabileceği belirtilmiştir

[Hyvönen ve ark., 2006].

3.3. Silika Jel Đle Đlgili Çalı şmalar

Bir çok organik – silikon bileşiğinin, ağaç malzemenin kimyasal modifikasyonu

işlemlerinde kullanıldığı belirtilmektedir. Ağaç malzemenin tam olarak emprenye

edildiği sistemler, klorosilan ve trimetilsilis türevleri ile birlikte genellikle

tetraalkoksisilan türevlerine dayanmaktadır. Ağaç malzemenin, genel olarak

silan/siloksan karışımları içeren mikro emülsiyonlar ve hekzametildisiloksan ile

plazma kaplaması, yüzey işlemleri olarak sınıflandırılmaktadır. Değişik

uygulamalara bağlı olarak elde edilen etkiler; boyutsal stabilizasyonda artış, yanma

direncinde gelişme ve su itici özelliklerde değişiklik olmaktadır. Çürümeye ve

yanmaya karşı olan dayanımın arttırılmasında tatmin edici bir sonuç için, silikon

Page 70: TezGoster 2

52

esaslı sistemlerle diğer kimyasalların kombinasyonu tavsiye edilmektedir [Mai ve

Militz, 2004a].

Sarıçam (Pinus Sylvestris L.) numuneleri, 15 ve 30 nm partikül boyutuna sahip iki

silikon dioksit dispersiyonu ile emprenye edilmiş ve ticari olarak temin edilebilen

asetillendirilmiş ve ısıl işlem görmüş ağaç malzeme özellikleri ile karşılaştırılmıştır.

Bu üç malzeme için hızlandırılmış iklimlendirme uygulanarak, renk değişimi ve

boyutsal satabilizasyon değerleri ve mantarlara karşı dayanım özellikleri

incelenmiştir. Silikon ile işlemin işlem görmemiş ağaç malzemeye oranla daha az

renk değişimine uğradığı ancak asetillendirilmiş ve ısıl işlem görmüş malzemenin en

az renk değişimine uğradığı tespit edilmiştir. Mantarlara karşı ısıl işlem görmüş

malzeme ile asetillendirilmiş malzeme, silikon emprenyeli malzemeye oranla daha

dayanıklı bulunmuştur. Toprak üzerinde kullanılacak malzeme standardına göre

yapılan deneyde, silikon ile emprenyenin önemli bir higroskopik özellik değişimi

oluşturmadığı tespit edilmiştir [Temiz ve ark., 2006].

Sodyum silikat-bor sistemiyle ikili işlem yöntemine göre ahşap-mineral

kompozitlerinin denendiği çalışmada; borlu bileşiklerden borik asit, boraks, boron

trioksit, potasyum borat ve amonyum borat ile 50 0C sıcaklıkta normal basınçta

emprenye edilen Japon sediri (Cryptomeria japonica D. Don) numuneleri, daha

sonra sodyum silikat çözeltisi ile ikincil emprenye işlemine tabi tutulmuş ve % 5

asetik aside daldırılarak nötrleştirildikten sonra kurutularak ağaç-mineral

kompozitleri oluşturulmuştur. Yıkanma prosedüründen sonra biyolojik direnç

deneylerine tabi tutulan numunelerin, yalnızca borlu bileşiklerle emprenye edilen

numunelere oranla daha yüksek yıkanma direnci ve biyolojik direnç gösterdikleri

belirtilmiştir [Furuno ve Imamura, 1998].

Asetillendirilmiş ağaç-silika kompoziti ve propionillendirilmiş ağaç-silika kompoziti

elde edilerek bu kompozitlerin boyutsal stabilizasyonları ve yangın dayanımları

araştırılmıştır. Silika jelinin kompozite katılması ile silika jel olmayan kompozitlere

oranla daha iyi hacimsel stabilite gösterdiği belirtilmektedir. Ayrıca silika jel katılımı

ile alevlenmeye karşı dayanımın da arttığı belirtilmiştir [Li ve ark., 2001].

Page 71: TezGoster 2

53

Düşük molekül ağırlıklı ve düşük toksik etkili Silisik asit içeren koruyucu

kombinasyonları araştırılmıştır. Silisik asit monomer sulu solüsyon (SAMS) ve

kolloidal silisik asit solüsyonu (CSAS) ile değişik metal tuzları (FeCl2, ZnCl2, CaCl2,

CuCl2) ve borik (H3BO3) asit kombinasyonları denenmiştir. SAMS –borik asit

karışımının çürüklere karşı yıkanma öncesi ve sonrasında da iyi dayanım gösterdiği,

SAMS – metal tuzu kombinasyonlarında yüksek yıkanma oranı, SAMS – borik asit

karışımında çok az yıkanma olduğu belirtilmiştir [Yamaguchi, 2002].

Japon sediri (Cryptomeria japonica D. Don) ve meşe (Quercus glandulifera Blume)

kaplamaları ile silika – borik asit sistemi kullanılarak elde edilen ahşap – mineral

kompozit kaplamaların yangın dayanımı özelliklerinin arttırılabildiği bildirilmi ştir

[Goto ve Furuno, 2004].

Tetraethoxysilane (TEOS) ve methyltrimethoxysilane (MTMOS) kullanılarak SOL-

JEL yöntemi ile elde edilen Silika – ağaç inorganik kompozitlerinin özellikleri

karşılaştırılmıştır. Bu kompozitlere farklı yangın geciktiriciler eklenerek yangın

dayanımları da incelenmiştir. Yangın geciktiricilerin yıkanmasını engellemek için

kompozitlere (HFOETMOS) heptadecafluorooctylethyltrimethoxysilane katılmasının

faydalı olduğu ve bu bakımdan (MTMOS) sisteminin (TEOS) sistemine oranla daha

üstün olduğu belirtilmiştir [Saka ve Veno, 1997].

Kolloidal silika tutundurulmuş ağaç (CSW) ve Kolloidal silika tutundurulmuş ve

propionillendirilmiş ağaç (CSPW) kompozitleri elde edilerek boyutsal

stabilizasyonlarının incelendiği çalışmada, Silika jel için kolloidal silika (% 30,4

silisik asit anhidrit) ve esterleştirme için propionik anhidrit [(CH3CH2CO)2O]

kullanarak farklı iki kompozit malzeme ele edilmiştir. CSW kompozitinin de normal

ağaç malzeme gibi propionillendirme işlemine tabi tutulabileceği ve bu yolla elde

edilen CSPW kompozitinin su ve neme karşı yüksek stabilizasyon gösterdiği

belirtilmiştir [Li ve ark., 2005a]. CSW ve CSPW kompozitlerinin alevlenme

dayanımı, renk değişimi, mekanik ve çürümeye karşı dirençlerinin incelendiği

çalışmada ise, iki kompozitin de oksijen indeksine göre alevlenmeye karşı direncinin

eşdeğer olmasına karşın işlem görmemiş ağaç malzemeden daya iyi olduğu ve

Page 72: TezGoster 2

54

kompozitteki kolloidal silika oranının artması ile daha da arttığı belirlenmiş, mekanik

direnç olarak işlem görmemiş ağaca oranla önemli olmayan bir düşüş tespit edilmiş;

renkte çok az bir değişimin olduğu; CSPW kompozitinin biyolojik direncinin

oldukça yüksek olduğu görülmüştür [Li ve ark., 2005b].

Üç değişik alkoksi silan (tetraethoxysilane (TEOS), methyl triethoxysilane (MTES)

ve propyl triethoxysilane (PTEO)), monomerik silan çözeltisiyle emprenye ve ön

hidroliz olmuş kısmen oligomerleşmiş silan ile emprenye olmak üzere iki yöntemle,

ağaç malzemenin SOL–JEL süreciyle işlem görmesinde kullanılmıştır. Malzemenin

su alışverişi ve boyutsal stabilitesi gibi özellikleri üzerinde monomerik silan

çözeltisinin daha etkili olduğu ve hücre çeperi içerisinde oligomerik silana oranla

daha fazla bulunduğu tespit edilmiştir [Donath ve ark., 2004].

SOL-JEL yöntemi ile, hekzadesiltrimetoksisilan ve metiltrimetoksisilan kullanılarak

yüzeyi kaplanan ağaç malzemenin (Pinus taeda L.), hızlandırılmış iklimlendirme

sonucu özellikleri araştırılmıştır. SOL-JEL süreci, hidrofobik ve su ile yıkanmaya

dirençli ince polisiloksan ağı katmanının, ağaç malzeme yüzeyine kovalent bağlarla

bağlanmasının sağlanabildiği belirtilmiştir. Hızlandırılmış iklimlendirme sonucu

işlem görmüş malzemelerde, yüzey erozyonu ve renk kaybının kontrol numunelerine

oranla daha düşük olduğu belirlenmiştir [Tshabalala ve Gangstad, 2003].

Metiltrimetoksisilan (MTMOS) kullanılarak elde edilen SiO2 ağaç inorganik

kompozitinin özelliklerini geliştirmek amacıyla, mevcut reaksiyona 2–

heptadekaflorooktiletiltrimetoksisilan (HFOETMOS) katılmıştır. Farklı yüzde ağırlık

kazanımı olan kompozitler elde edilerek, su itici özellikleri incelenmiştir. Düşük

yüzde ağırlık kazanımı olan kompozitlerde, yüksek olanlara oranla daha iyi su itici

özellik oluştuğu belirlenmiştir. Buna göre, reaksiyona HFOETMOS katılımının su

itici özelliği arttırdığı belirlenmiştir [Miyafuji ve Saka, 1999].

Page 73: TezGoster 2

55

3.4. Ağaç Malzemenin Kimyasal Modifikasyonu ile Đlgili Çalı şmalar

Korsika çamı (Pinus nigra) odunu kullanılarak, doğrusal zincir yapısındaki anhidrit

bileşikleri ile işlem görmüş ağaç malzemenin hacimsel değişim özellikleri

incelenmiştir. Ağaç malzemedeki hacimsel genişlemenin, malzemeye bağlanan

kimyasal madde hacmi ve bu bağlanma sırasında hücre duvarının polimerik

örgüsünde meydana gelen boşlukların hacminden oluştuğu belirtilmektedir. Bu

etkinin işlemde kullanılan kimyasalının zincir uzunluğuyla da ilişkili olduğu

belirtilmektedir. Düşük seviyedeki fonksiyonel grup değişimlerinde bu boşluğun

daha fazla olduğu tespit edilmiştir [Hill ve Jones, 1999].

Pinus pinaster ağaç malzeme tozları asetillendirildikten sonra, tetrametoksisilan

(TMOS) kullanılarak dibütilin oksit katalizörlüğünde transesterleşmesi imkanı

araştırılmıştır. Sıcaklık ve reaksiyon süresinin de bu işleme etkileri incelenmiştir.

Asetillendirilmiş malzemenin asetat gruplarıyla TMOS’un metoksisilan gruplarının

yer değiştirme reaksiyonu ile trans esterleşmenin gerçekleştiği tespit edilmiştir. Ağaç

malzeme tozu asetillendirme yapılmadan TMOS ile işlem gördüğünde,

transesterleşmenin gerçekleşmediği belirlenmiştir [Çetin ve ark., 2005].

Borlu bileşiklerin ağaç malzemede tutunmasını arttırmak amacıyla, borik asit ile

emprenye edilmiş Japon sediri (Cryptomerica japonica D. Don) numuneler

kurutulduktan sonra vinil monomer ile emprenye edilmiştir. Daha sonra radyal yönde

% 50 – 70, 60 ve 90 0C sıcaklıkta preslenerek sıkıştırılmış ağaç polimer kompoziti

elde edilmiştir. Bu kompozitin sıkıştırılmamış ağaç polimer kompozitine oranla daha

iyi boyutsal stabilizasyon gösterdiği ve daha az bor yıkanması olduğu belirtilmiştir

[Yalınkılıç ve ark., 1999].

Çam ağacı odunu (Pinus pinaster), maleik anhidrit ve allil glisidil eter ile işleme

sokulması ile yarı esterleşmiş, uç birimde alken grup içeren ağaç malzeme

oluşturulmuştur. Bu malzeme daha sonra sıcaklık ve Karsted’s katalisti

katalizörlüğünde esterleşme işlemi tamamlanmış ve yüksek hidrofobik özellikli bir

malzeme elde edilmiştir. Yapılan elektron spektroskopi analizi sonucu silikon

Page 74: TezGoster 2

56

atomlarının ağaç malzemeye kovalent bağlarla bağlanmış gibi göründüğü

belirtilmiştir [Sebe ve Brook, 2001].

Japon sediri (Cryptomerica japonica D. Don) tozları kullanılarak oktanil klorid ile

solventsiz sistemle esterleştirme işlemi yapılmıştır. Çalışma ile termoplastik

özelliklerde malzeme elde edildiği belirtilmektedir. Đşlem süresinin arttırılması ile

esterleşmenin geliştirildi ği, ağaç tozunun kristalleşmesinin azaldığı ancak su iticilik,

termoplastiklik ve termal stabilite özelliklerinin geliştirildi ği belirtilmiştir [Wu ve

ark., 2004].

Japon sediri (Cryptomerica japonica D. Don) numuneleri vakum altında, normal

sıcaklıkta 24 saat süreyle asetik anhidritte bekletildikten sonra, 120 0C sıcaklıktaki

etüvde 0,5, 1, 2 ve 8 saat ısıtılarak asetillendirme işlemi uygulanmıştır.

Asetillendirilen numuneler soğuk ve sıcak suda bekletme, aseton içerisinde bekletme

gibi farklı ıslatma-kurutma işlemleri sonrasında hacimsel genişlemeleri tespit

edilmiştir. Ayrıca asetillendirilmiş numunelerin farklı sıcaklıklarda (120-180 0C) ısıl

işleme tabi tutulduktan sonra, tekrar anılan işlemlerin yapılmasıyla hacimsel

genişlemesi incelenmiştir. Zayıf bağlı suyun kaynatma veya kurutma ile kolaylıkla

geri alınabilmesine karşın, hidrofobik bölgede kalan su moleküllerinin

asetillendirilmiş malzemenin yaş hacmini genişlettiği bildirilmi ştir [Obataya, 2005].

Korsika çamı (Pinus nigra) numuneleri asetik ve hegzanoik anhidrit ile pridin

katalizörlüğünde kimyasal işleme tabi tutulmuş ve numunelerin genişleme

davranışları incelenmiştir. 100 0C sıcaklıkta, 15 dakika ile 7 saat arasında değişen

sürelerde gerçekleştirilen işlem ile farklı ağırlık kazanımı değerleri elde edilmiş ve

bu numunelerin genişleme özellikleri incelenerek, hegzanoik anhidrit ile işlem gören

numunelerdeki boşluk hacminin asetik anhidritle işlem görmüş olanlara oranla daha

fazla olduğu belirtilmiştir. Eşit ağırlık kazanımı olan numunelerde asetik anhidritle

işlem gören numunelerde daha az su alımı tespit edildiği bildirilmi ştir [Papadopoulos

ve ark., 2004].

Page 75: TezGoster 2

57

Kayın (Fagus crenata) numuneleri katalizör olmadan 120 0C sıcaklıktaki asetik

anhidrit ile 6 saat işlem görmüş ve daha sonra ışık ve ısı etkisinde bırakılarak renk

değişimleri incelenmiştir. 50 saat yapay güneş ışığına maruz bırakılan ve 90 0C

sıcaklığa maruz bırakılan örneklerden yapılan renk ölçümlerine göre,

asetillendirmenin malzemenin ışığa dayanımına etki etmediği, ancak ısıl işlem gören

numunelerin renk değişiminin daha fazla olduğu belirtilmiştir [Mitsui ve Tolvaj,

2005].

Asetillendirme işleminin ağaç malzemenin yapısına zarar verip vermediğini

belirlemek amacı ile yapılan çalışmada, sarıçam (Pinus sylvestris), Norveç ladini

(Picea abies) ve kayın (Fagus sylvatica) numuneleri 120 0C sıcaklıkta asetik

anhidritle 3 saat emprenye edildikten sonra 16 saat süreyle 120 0C sıcaklıkta etüvde

kurutularak asetillendirilmişler ve elektron mikroskobuyla incelenmişlerdir.

Asetillendirmenin ağaç malzemenin yapısına zarar vermediği, geçitlerin ve ince

paranşim hücresi duvarlarının aynen korunduğu tespit edilmiştir [Sander ve ark.,

2003].

Asetillendirilmiş ve polietilen glikol ile emprenye edilmiş ağaç malzemenin ışık

etkisinde kaldıktan sonra yüzeyinde oluşan değişimlerin incelendiği çalışmada Japon

sediri (sugi) (Cryptomerica japonica D. Don), beyaz sedir (hinoki) (Chamaecyparis

obtusa Endl.), Japon melezi (karamatsu) (Larix leptolepis Gordon) ve Japon sarıçamı

(akamatsu) (Pinus densiflora Sieb. et Zucc.) numuneleri 120 0C sıcaklıktaki asetik

anhidritte 24 saat süreyle asetillendirilmiş ve %15 ile % 24,6 ağırlık artışı elde

edilmiştir. Asetillendirme sonucu ağaç malzemenin ışık etkisiyle renk değişiminin

azaldığı belirlenmiştir [Ohkoshi, 2002].

Page 76: TezGoster 2

58

4. MATERYAL VE METOT

4.1. Materyal

4.1.1. Ağaç malzeme

Bu çalışmada ağaç malzeme olarak iğne yapraklı ve geniş yapraklı olmak üzere iki

tür ağaç malzeme kullanılmıştır. Đğne yapraklı ağaç türü olarak Sarıçam (Pinus

sylvestris L.) ve geniş yapraklı ağaç türü olarak da Kestane (Castenea sativa Mill.)

ağacı kullanılmıştır. Sarıçam ağacı Yenice bölgesinden kesilmiş, kestane ağacı ise

Bartın bölgesinden kesilmiş tomruk halinde, orman işletme müdürlüklerinden temin

edilmiştir. Sarıçam tomruğun çapı 37 cm ve boyu 185 cm; kestane tomruğun çapı 32

cm ve boyu 135 cm olarak ölçülmüştür. Atelyede merkezi biçme yöntemi ile elde

edilen yaklaşık 10 cm kalınlığındaki keresteler istiflenerek, 4 ay boyunca doğal

kurutmaya bırakılmışlardır. Daha sonra geleneksel ağaç işleme makineleri ile,

kerestelerin diri odun kısımlarından deney örnekleri hazırlanmıştır.

Sarıçam (Pinus sylvestris L.)

Aslan (1994) tarafından belirtildiği gibi; sarıçam odunu homojen bir yapıda olup yaz

odunu ile ilkbahar odunu arasındaki sınır oldukça belirgindir. Öz odunu daha koyu

renkte olup kırmızımsı kahverengindedir. Reçine kanalı bulunmayan öz ışınları

genellikle tek sıralıdır. Odun boyuna kesitte ve teğet kesitte parlaktır. Odunun enine

kesitinde çapları 80 – 120 mikron civarında olan reçine kanalları vardır. Reçine

kanalları daha çok yaz odunu içinde bulunmaktadır. Sarıçam odununun tam kuru

özgül ağırlığı 0,496 gr/cm3, hava kurusu özgül ağırlığı (%15 rutubette) 0,526 gr/cm3

ve hacim ağırlık değeri de 0,428 g/cm3’tür. Daralma yüzdesi boyuna yönde % 0,3

iken radyal yönde % 4,3 ve teğet yönde % 8,3 değerindedir. Hacimsel daralma ise %

12,7’dir. Traheidlerin ortalama boyu 2,61 mm, genişliği ise 34,02 mikrondur. Yıllık

halka genişliği ortalama 2,07 mm (0,54 – 8,79 mm), reçine kanalının ortalama çapı

ise 98,30 mikrondur.

Page 77: TezGoster 2

59

Sarıçam odununda selüloz miktarı % 40, lignin miktarı % 29, pentozan miktarı % 11,

alkol ve benzende çözünen ekstraktif madde miktarı % 3,4’dür [Bozkurt ve Erdin,

1989].

Sarıçam odunu reçine bakımından zengindir, hafif ve yumuşaktır. Bu nedenle,

kolaylıkla ve düz satıhlar halinde yarılabilmektedir. Sarıçam odunu direk, kazık,

sırık, travers, bina, köprü, gemi inşaatında, taşıt vasıtalarında, ambalaj sandıklarında,

mobilya ve tarım aletleri yapımında, oyuncak selüloz, kâğıt ve lif levha imalatında

kullanılmaktadır [Aslan, 1994].

Kestane (Castenea sativa Mill.)

Aslan (1994) tarafından belirtildiği gibi; kestane odununun ilkbahar ve yaz odunu

zonları birbirinden bariz olarak ayrılabilmektedir. Yıllık halka genişliği yetişme

muhitine bağlı olarak 3 mm olabilmektedir. Öz odun ile diri odun arasında belirgin

renk farklılığı yoktur. Öz odunu açık esmer sarı renkte, diri odunu ise sarımsı beyaz

renktedir. Öz ışınları çok ince olup gözle veya x2 lupla bile görülmezler. Odunu

heterojendir (halkalı dizilişte). Radyal kesitte öz ışınları kiremit kırmızısı renkte ve

çıplak gözle küçük adacıklar halinde görülür. Trahelerde perforasyon basit ve

merdiven şeklindedir. 1 mm2’de 40–50 adet trahe vardır. Öz ışınları homoselüler ve

uniseridir. 1 mm’de 12-14 adet, 1 mm2’de 70-90 adet öz ışını vardır. Tam kuru özgül

ağırlığı 0,59 gr/cm3, hava kurusu özgül ağırlığı 0,63 gr/cm3, daralma yüzdesi boyuna

yönde %0,6, radyal yönde % 4,3, teğet yönde % 6,3 ve hacim olarak % 11,3’tür.

Liflere paralel yönde basınç direnci 500 kg/cm2, eğilme direnci 770 kg/cm2,

eğilmede elastikiyet modülü 90 000 kg/cm2, liflere paralel yönde çekme direnci 1

350 kg/cm2, makaslama direnci 80 kg/cm2, liflere paralel Brinell sertlik 3,8 (510)

kg/mm2 ve liflere dik yönde Brinell sertlik 1,8 (320) kg/mm2 olarak bulunmuştur.

Kestane odunu orta sertlikte ve ağırlıkta olup çok kolay ve düzenli yarılır ve

elastikidir. Sepi maddeleri bakımından zengindir. Yarılmak suretiyle elde edilmiş

boyuna kesit yüzeylerinde odunu parlaktır. Kuruduktan sonra işlenmesi güçtür.

Eğilme mukavemeti orta derecededir. Kestane odunu yapı kerestesi olarak, bükme

Page 78: TezGoster 2

60

mobilyada, gemi inşaatında, tel direği, fıçı imalatında, bağ sırıkları, çit ve kazık

yapımında, kazma-kürek sapı yapımında, küfe ve sepet imalatında, yakacak ve

kömür yapımında kullanılmaktadır. Ayrıca; parke yapımı, merdiven basamakları gibi

basınç isteyen yerlerde, tarım araçları, maden direği gibi dayanıklılık aranan

yerlerde, lif ve yonga levha yapımında kullanılmaktadır [Aslan, 1994].

Kestane odununun kimyasal bileşiminin %49,6’sını selüloz, %26,0’ını lignin,

%19,7’sini pentozan ve %4,7’sini alkol-benzende çözünen ekstraktif maddeler

oluşturmaktadır [Kuduban, 1996].

4.1.2. Yangın geciktirici kimyasal maddeler

Yangın geciktirici kimyasal madde olarak Çinko klorür, Alüminyum klorür ve Borik

asit kullanılmıştır. Đkincil emprenye işleminde, sodyum silikat ve sodyum bikarbonat

kullanılarak silika jel oluşturma ve propionik anhidrit kullanılarak propionillendirme

işlemi gerçekleştirilecektir.

Çinko klorür

Üretici firma verilerine göre, bu çalışmada kullanılan çinko klorür maddesinin genel özellikleri aşağıdaki gibidir [Merck, 2006]. Kimyasal Formülü :ZnCl2

Molar Ağırlığı :136,28 g/mol

Yoğunluğu :2,91 g/cm³ (25 °C)

pH :~ 5 (100 g/l 20 °C)

Erime noktası :283 °C

Kaynama noktası :732 °C

Suda çözünürlük :g / 100 g H2O

40 0C : 453,0

60 0C : 488,0

80 0C : 541,0

Page 79: TezGoster 2

61

Borik asit

Üretici firma verilerine göre, bu çalışmada kullanılan borik asit maddesinin genel özellikleri aşağıdaki gibidir [Merck, 2007a]. Kimyasal Formülü :H3BO3

Molar Ağırlığı :61,83 g/mol

Yoğunluğu :1,51 g/cm³ (25 °C)

pH :~ 3,7 (46,5 g/l 20 °C)

Erime noktası :185 °C

Suda çözünürlük :46,5 g/l (25 °C)

Alüminyum klorür

Üretici firma verilerine göre, bu çalışmada kullanılan alüminyum klorür maddesinin

genel özellikleri aşağıdaki gibidir [Merck, 2003a].

Kimyasal Formülü :AlCl3.6H2O

Molar Ağırlığı :241,43 g/mol

Yoğunluğu : 2,39 g/cm³

pH : 2,6

Erime noktası : 100 °C

Suda çözünürlük : 45,6 g/l (20 °C)

Sodyum Silikat

Üretici firma verilerine göre, bu çalışmada kullanılan sodyum silikat maddesi genel

özellikleri aşağıdaki gibidir [Merck, 2000].

Kimyasal Formülü :Na2O-nSiO2

Yoğunluğu :1,23 g/ml (22 °C)

PH :11,3

SiO2 / Na2O : 2,2 – 3,3

Page 80: TezGoster 2

62

Sodyum bikarbonat

Üretici firma verilerine göre, bu çalışmada kullanılan sodyum bikarbonat maddesinin

genel özellikleri aşağıdaki gibidir [Merck, 2007b].

Kimyasal Formülü :NaHCO3

Yoğunluğu : 2,2 g/cm³

pH : 8,3 (0,1 molar (25 0C))

Erime noktası :270 °C (60 °C üzerinde bozulmaya başlar)

Suda çözünürlük : 7,8g/100g su (18 0C).

Propionik anhidrit

Üretici firma verilerine göre, bu çalışmada kullanılan propionik anhidrit maddesinin

genel özellikleri aşağıdaki gibidir [Merck, 2003b].

Kimyasal Formülü :C6H10O3

Yoğunluğu : 1,01 g/cm3

pH : 2,5 (100 g/l, H2O, 20 °C)

Erime noktası :-45 °C

Kaynama noktası :168 °C

4.2. Metot

4.2.1. Emprenye yöntemi

Malzemenin emprenye edilmesinde iki farklı yöntem uygulanmıştır. Birinci

yöntemde; numuneler tekil emprenye işlemine tabi tutulmuş ve çinko klorür,

alüminyum klorür ve borik asidin % 2 ve % 3’lük konsantrasyondaki ısıtılmamış

(kontrol), 20 0C, 40 0C, 60 0C ve 80 0C sıcaklıklarındaki sulu çözeltileri kullanılarak,

ASTM D1413-07e standardındaki genel esaslara göre vakum - basınç tekniği ile dolu

hücre yöntemine göre emprenye edilmiştir. Her bir grup için 10 adet 20x20x20 mm

ölçülerinde örnek emprenye edilmiştir. Kerestelerden 22x22 mm kesitinde uzun

Page 81: TezGoster 2

63

çıtalar çıkarılmış ve bu çıtalar 20+2 0C sıcaklık ve % 65+5 bağıl nem şartlarında,

%12 denge rutubetine gelinceye kadar bekletildikten sonra emprenye edilecek deney

örnekleri kesilmiştir. Kesilen örneklerin enine kesitlerinde yıllık halkaların paralel

olmasına özellikle dikkat edilmiştir. Yıllık halkaları düzgün olan örnekler seçildikten

sonra rasgele yöntemle parçalar 10’arlı gruplara ayrılarak işaretlenmiş ve emprenye

işlemine kadar iklimlendirme dolabında beklemeye alınmıştır.

Emprenye işleminde; 30 dakika süreyle 60 cmHg vakum uygulandıktan sonra,

kazana koruyucu sıvı alınmış ve basınç 3 atmosfer değerine çıkarılarak 5 dakika

süreyle uygulanmıştır. Basınç kaldırıldıktan sonra koruyucu sıvı boşaltılmış ve deney

örnekleri kazandan çıkarılmıştır. Emprenye işleminde kullanılan düzenek Resim

4.1’de görülmektedir.

Resim 4.1. Vakum-Basınç emprenye sistemi

4.2.2. Tutunma miktarı tespiti

Yangın geciktirici maddelerin tutunma miktarının tespiti için Usta ve Hale (2004)

tarafından hazırlanan ve Şekil 4.1.’de verilen emprenye deneyleri için şematik

rehberden faydalanılmıştır [Usta ve Hale, 2004].

Page 82: TezGoster 2

64

Şekil 4.1. Deneylerin gerçekleştirilmesi için kullanılan şematik rehber [Usta ve Hale, 2004], Kısaltmalar ve tanımlamalar (alfabetik sıraya göre): BRM (%), etüvde kurutmadan önceki başlangıç rutubet miktarı; Do (g cm-3), tam kuru özgül kütle; Drm(g cm-3), belirli rutubet miktarına bağlı özgül kütle (RM<25%, eşit ve/veya küçük % 25 rutubet miktarı, RM>25%, rutubet miktarı % 25'den büyük); HBD (%), emprenye sıvısının ağaç malzeme hücre boşlukları tarafından içerilme yüzdesi; KA (g), ağaç malzemenin kurutulduktan sonraki tahmini kuru ağırlığı; LDN (%), lif doygunluğu noktasındaki rutubet miktarı; lod (mm), tam kuru haldeki parça uzunluğu; lx (mm), yaş haldeki parça uzunluğu (T, teğet; R, radyal; L, boyuna); md (g), emprenye öncesi parça ağırlığı; mk (g), etüvde kurutma işlemi sırasındaki parçanın ağırlığı; mod (g), tam kuru haldeki parça ağırlığı; ms (g), sıvı akış yönü için yüzey kapatma işlemi yapılmış parçanın ağırlığı; mt (g), emprenye sonrası parça ağırlığı; mx (g), yaş haldeki parça ağırlığı; NKTM (kg m-3), emprenye sıvısının kuru bir toz olarak ağaç malzeme içerisine yüklendirilmiş net miktarı; P (%), ağaç malzeme içerisindeki hücre boşluğu oranı (porosite); Pv (cm3), ağaç malzeme içerisindeki toplam hücre boşluğu miktarı; RM (%), mevcut rutubet miktarı; S (%), emprenye sıvısının konsantrasyonu; SĐD (g cm-3), parça hacmine göre belirlenmiş emprenye sıvısı içerilme düzeyi; SĐM (g), emprenye sıvısının ağaç malzeme tarafından içerilme miktarı; SĐO (g/g), emprenye sıvısının ağaç malzeme tarafından içerilme oranı; TO (g), emprenye sıvısının konsantrasyonuna bağlı kuru tuz oranı; Vd (cm3), etüvde kurutulan parçanın hacmi; Vod (cm3), tam kum haldeki parçanın hacmi.

lx (mm) mx (g)

Etüv(103 ± 2 °C)

lod (mm)

Daralma (β, %)((lx - lod) / lx) x 100

T R L

T R L

T R L

Hacimsel Daralma (βv, %)(βT + βR + βL)

Hacimsel Genişleme (αv, %)(βv / (100 - βv)) x 100

mod (g)

Vod (cm3)(T x R x L)

D0 (g cm-3)(mod / Vod)

BRM (%)((mx - mod) / mod ) x 100

LDN (%)(αv / D0)

P (%)(1 - (DRM / 1.5)) x 100

Pv (cm3)(P / 100)

mx (g)

KA (g)mx / ((BRM / 100) + 1)

RM (%)((mk / KA) - 1) x 100

Kurutma Fırını(yönerge)

Azami RM (%)[(LDN / 100) + ((1.5 - D0) / (1.5 x D0))] x 100

Emprenye Kazanı(vakum/basınç)

mt (g)

SİM (g)(mt - ms)(mt - md)

md (g)

SİO (g / g)(SİM / md)

SİD (g cm-3)(SİM / Vd)

HBD (%)(SİD / Pv) x 100

DRM (g cm-3)

RM ≤ 25% D0 (1 + (RM / 100)) / 1 + (0.84 x D0 (RM / 100))

RM > 25% D0 (1 + (RM / 100)) / 1 + (D0 (LDN / 100))

veyaD0 (1 + (RM / 100)) / 1 + (αv / 100)

mk (g)Vd (cm3)

(T x R x L)

ms (g)

örtme işlemi

NKTM (kg m-3)((TO / Vd) x 1000)

TO (g)(SİM x (S / 100))

1

1

Kısa Parça

Uzun Parça

lx (mm) mx (g)

Etüv(103 ± 2 °C)

lod (mm)

Daralma (β, %)((lx - lod) / lx) x 100

T R L

T R L

T R L

Hacimsel Daralma (βv, %)(βT + βR + βL)

Hacimsel Genişleme (αv, %)(βv / (100 - βv)) x 100

mod (g)

Vod (cm3)(T x R x L)

D0 (g cm-3)(mod / Vod)

BRM (%)((mx - mod) / mod ) x 100

LDN (%)(αv / D0)

P (%)(1 - (DRM / 1.5)) x 100

Pv (cm3)(P / 100)

mx (g)

KA (g)mx / ((BRM / 100) + 1)

RM (%)((mk / KA) - 1) x 100

Kurutma Fırını(yönerge)

Azami RM (%)[(LDN / 100) + ((1.5 - D0) / (1.5 x D0))] x 100

Emprenye Kazanı(vakum/basınç)

mt (g)

SİM (g)(mt - ms)(mt - md)

md (g)

SİO (g / g)(SİM / md)

SİD (g cm-3)(SİM / Vd)

HBD (%)(SİD / Pv) x 100

DRM (g cm-3)

RM ≤ 25% D0 (1 + (RM / 100)) / 1 + (0.84 x D0 (RM / 100))

RM > 25% D0 (1 + (RM / 100)) / 1 + (D0 (LDN / 100))

veyaD0 (1 + (RM / 100)) / 1 + (αv / 100)

mk (g)Vd (cm3)

(T x R x L)

ms (g)

örtme işlemi

NKTM (kg m-3)((TO / Vd) x 1000)

TO (g)(SİM x (S / 100))

1

1

Kısa Parça

Uzun Parça

Page 83: TezGoster 2

65

Emprenye öncesinde tüm numuneler 20+2 0C sıcaklık ve % 65+5 bağıl nem

şartlarında bekletilerek %12 denge rutubetine gelinceye kadar iklimlendirilmiştir.

Emprenye öncesi numunelerin ağırlıkları 0,01 g hassasiyette tartılarak, emprenye

öncesi parça ağırlığı (md), emprenye sonrasında tekrar tartılarak emprenye sonrası

parça ağırlığı (mt) belirlenmiştir. Tam kuru ağırlık ve boşluk miktarı değerlerinin

belirlenmesi için ayrı bir grup, ağırlıkları ve hacimleri (Vd) belirlendikten sonra 103

+ 2 0C sıcaklıktaki etüvde değişmez ağırlığa gelinceye kadar kurutularak tam kuru

parça hacmi (Vod) ve tam kuru parça ağırlığı (mod) tespit edilmiştir. Bu verilerden

tam kuru özgül kütle (Do; g/cm3) hesaplanmıştır.

Emprenye öncesi rutubetteki özgül kütle DRM (g/cm3) aşağıdaki şekilde

hesaplanmıştır:

DRM = Do(1+(RM / 100) / 1 + (0,84 x Do(RM / 100)) (4.1)

Boşluk hacmi P (%) ve parça içerisindeki toplam hücre boşluğu Pv (cm3) ise

aşağıdaki eşitliklerden hesaplanmıştır:

P = (1 – (DRM / 1,5)) x 100 (4.2)

P v = P / 100 (4.3)

Emprenye maddelerinin ağaç malzeme tarafından içerilme miktarı SĐM (g) ve

içerilme oranı SĐO (g/g) ve parça hacmine göre belirlenmiş emprenye sıvısı içerilme

düzeyi SĐD (g/cm3) aşağıdaki eşitliklerden hesaplanmıştır:

SĐM = mt – md (4.4)

SĐO = SĐM / md (4.5)

SĐD = SĐM / Vd (4.6)

Emprenye sıvısının konsantrasyonuna (S) bağlı kuru tuz oranı TO (g);

TO = (SĐM x (S / 100) (4.7)

Page 84: TezGoster 2

66

Eşitli ğinden hesaplanırken, emprenye sıvısının kuru bir toz olarak ağaç malzeme

içerisine yüklendirilmiş net miktarı NKTM (kg/m3),

NKTM = ((TO / Vd) x 1000) (4.8)

eşitli ğinden hesaplanmıştır. Emprenye sıvısının ağaç malzeme hücre boşlukları

tarafından içirilmesi yüzdesi HBD (%),

HBD = (SĐD / Pv) x 100 (4.9)

eşitli ğinden hesaplanmıştır. Sonuçlar SPSS paket programı ile istatistiksel olarak

değerlendirilerek en yüksek tutunma miktarına ulaşılacak emprenye çözeltisi

konsantrasyonu ve sıcaklığı tespit edilmiştir. Bundan sonra yapılan işlemler

belirlenen en uygun emprenye şartlarında emprenye edilen parçalar ile

gerçekleştirilmi ştir.

4.2.3. Silika jel kaplama

Ön deneyler

Ağaç malzeme üzerinde silika jel (SJ) oluşturabilmek için numunelerin sodyum

silikat ile emprenye edilmesi ve sodyum bikarbonat çözeltisi kullanılarak jelleştirme

işleminin yapılması öngörülmüştür. Bu işlem için uygulama parametrelerinin

belirlenmesi amacıyla bir dizi ön deney çalışması yapılmıştır.

Numunelerin daldırılacağı sodyum silikat (SS) sıvısının sıcaklığını belirlemek için,

ısıtılmamış (26 oC), 80 oC ve 60 oC sıcaklıklarda denemeler yapılmıştır. 80 oC

sıcaklıktaki uygulamada, SS’ın yoğunluğu; sıvı henüz numunelerin bulunduğu kaba

alınmadan önce, hızlıca artmaya başlamış ve kaba alındıktan sonra da örnekler

üzerinde birikintiler oluşturmuştur. Bu nedenle düzgün bir emprenye işlemi

yapılamamıştır. 60 oC ve ısıtılmamış SS ile yapılan uygulamada, işlem sonrası 80 oC

etüvde numuneler kurutularak tam kuru ağırlığa oranla SS tutunma yüzdesi

Page 85: TezGoster 2

67

hesaplanmıştır. 60 oC SS uygulamasında % 19, ısıtılmamış SS uygulamasında % 15

ağırlık artışı sağlanmıştır. Bu sonuçlara göre SJ oluşturmada 60 oC sıcaklığında SS

kullanılması daha olumlu sonuç vermiştir.

Silika jel (SJ) oluşturma işlemi sürecinde SS uygulaması ve Sodyum bikarbonat (SB)

uygulaması arasında kurutma işlemi yapılıp yapılmamasının etkisini belirlemek için

yapılan deneylerde, numunelerin bir kısmı 2 saat SS içerisinde bekletildikten sonra

16 saat süre ile 80 oC etüvde kurutulmuş ve daha sonra 3 saat SB içerisinde

bekletilmişlerdir. Numunelerin diğer kısmı ise SS işleminden sonra hemen SB

içerisinde 3 saat bekletilmişledir. Daha sonra her iki grup da 80 oC etüvde değişmez

ağırlığa kadar kurutulduktan sonra yıkanma işlemine tabi tutulmuşlardır. Yıkanma

işleminde 8 saat saf su içerisinde bekletilen numuneler 16 saat 60 oC etüvde

kurutulmuşlardır [Baysal ve Yalınkılıç, 2005a, 2005b; Furuno ve ark., 2003]. Bu

işleme kuru ağırlıklar değişmez oluncaya kadar devam edilmiştir. Deneylerden elde

edilen sonuçlara göre, SS işlemi ve SB işlemi arasında kurutma yapıldığında, tam

kuru ilk ağırlığa göre ağırlık kazanımı % 11,5 olarak, yıkanma işlemi sonrası ise % 9

olarak tespit edilmiştir. SS işlemi ile SB işlemi arasında kurutma yapılmadığı

durumda ise, tam kuru ilk ağırlığa göre ağırlık kazanımı % 10,6 olarak, yıkanma

işlemi sonrası ise % 4,51 olarak tespit edilmiştir Bu sonuçlara göre SS ve SB

işlemleri arasında kurutma yapılması SJ tutunması açısından daha iyi sonuç

vermiştir.

Yapılan ön deneylerde, numunelerin sodyum bikarbonat çözeltisinde bekletilmesi

süresinin tespiti için 1, 2, 3 ve 16 saat süreli işlemler denenmiştir. Bu bekletme

sürelerine ilişkin tam kuru ağırlığa oranla ağırlık artışı oranları Çizelge 4.1’de

verilmiştir. Bu sonuçlara göre numunelerin SB içerisinde 3 saat süre ile

bekletilmesinin en uygun yöntem olacağına karar verilmiştir.

Page 86: TezGoster 2

68

Çizelge 4.1. SB içerisinde bekletme süresinin tam kuru ağırlığa oranla ağırlık artışına etkisi

Đşlem süresi

(saat)

Tam kuru ilk

ağırlık (g)

SJ sonrası tam

kuru ağırlık (g) Ağırlık artışı (g) Ağırlık artışı %

1 3,59 3,87 0,28 7,8

2 3,23 3,92 0,69 21,4

3 3,25 4,02 0,77 23,7

16 3,68 4,14 0,46 12,5

Yapılan ön deneyler sonucunda, çalışmanın ikinci aşamasında ağaç malzeme

içerisinde silika jel oluşturmak için Şekil 4.2 de gösterilen yöntem uygulanmıştır.

Şekil 4.2. Silika jel oluşturma süreci

80 ºC sıcaklıkta fırında kurutma(değişmez ağırlığa kadar)

Laboratuar ortamında 8 saat kurutma

55 - 65 ºC sıcaklıktakisodyum bikarbonat içerisinde3 saat bekletme (jelleştirme)

80 ºC sıcaklıkta fırında kurutma(değişmez ağırlığa kadar)

Laboratuar ortamında 24 saat kurutma

60 ºC sıcaklıkta 2 saat sodyum silikat uygulaması

30 dakika vakum(710 mmHg)

Page 87: TezGoster 2

69

4.2.4. Propionik anhidrit ile i şlem (Propionillendirme)

Ön deneyler Ağaç malzemenin propionik anhidrit (PA) ile işlem görmesinde, selüloz

zincirlerindeki reaktif OH- grupları ile anhidritteki propionil (CH3CH2CO) grubunun

yer değiştirerek, malzemenin hidrofilik özelliğinin azaltılması hedeflenmiştir.

Đşlemin uygulama parametrelerini belirlemek için bir dizi ön deney yapılmıştır.

Anhidrit ile işlemde temel süreç, anhidritin ağaç malzemeye emdirilmesi ve daha

sonra ısı uygulanarak yer değiştirme reaksiyonunun gerçekleşmesini sağlamak

şeklindedir. Đşlem ile, ağaç malzemede en yüksek ağırlık artışının sağlandığı

uygulama şartlarının en uygun işlem şartları olarak belirlenmesi hedeflenmiştir. Bu

amaçla numunelerin işlem öncesi ve işlem sonrası 103 + 2 °C sıcaklıktaki etüvde

kurutulduktan sonra tam kuru ağırlıkları belirlenmiştir. Malzemenin PA içerisinde

bekletilmesi süresinin belirlenmesi için 2, 4 ve 8 saat [Papadopoulos ve ark., 2004;

Sander ve ark., 2003] bekletme süreleri denenmiştir. Deney numuneleri işlem

kazanına konulduktan sonra vakum uygulanarak basınç 50 mbar seviyesine

düşürülmüştür. Daha sonra musluk açılarak kazan içerisine PA doldurulmuştur.

Belirtilen süre sonunda çıkarılan parçaların yarısı alüminyum folyo ile sarılarak [Li

ve ark., 2001] diğer yarısı ise olduğu gibi 120 °C [Obataya, 2005; Mitsui ve Tolvaj,

2005; Sander ve ark., 2003; Ohkoshi, 2002; Obataya ve ark., 2002] sıcaklıktaki etüve

konulmuşlardır. Alüminyum folyo ile parçaların sarılmasının amacı, ısıs uygulama

süresinde ortaya çıkan buharın ve reaksiyon artıklarının reaksiyon ortamında

kalmasının, numunelerdeki ağırlık kazanımına etkisinin olup olmadığını tespit

etmektir. Isı uygulama süresinin tespiti için 8, 16 ve 24 [Sander ve ark., 2003;

Ohkoshi, 2002; Obataya ve ark., 2002] saat etüvde bekletme denemeleri yapılmıştır.

Etüvden çıkarılan numuneler hemen su içerisine daldırılarak reaksiyona girmemiş

kimyasal ve reaksiyon sonucu oluşan asetik asidin yüzeyden uzaklaştırılması

sağlanmıştır. Daha sonra numunelerin 103 + 2 °C sıcaklıktaki etüvde kurutulup tam

kuru ağırlıkları belirlenmiştir. Numunelerin işlem öncesi ve sonrası tam kuru

ağırlıkları ile yüzde ağırlık artışı ortalama değerleri Çizelge 4.2’ de gösterilmiştir.

Page 88: TezGoster 2

70

Çizelge 4.2. Propionik anhidrit ile işlem sonucu ağırlık artışı miktarları (%)

PA 120 oC Alüminyum İşlem İşlem İşlem içerisinde etüvde folyoya öncesi sonrası sonrası bekletme bekletme sarma Tam kuru Tam kuru ağırlık

süresi (saat) süresi (saat) ağırlık (g) ağırlık (g) artışı (%)

2

8 - 1,47 1,48 1,2

Var 1,47 1,49 1,2

16 - 1,47 1,48 0,5

Var 1,46 1,47 0,5

24 - 1,58 1,58 0,2

Var 1,46 1,47 0,7

4

8 - 1,45 1,46 0,7

Var 1,52 1,65 8,9

16 - 1,43 1,44 0,9

Var 1,47 1,66 13,2

24 - 1,49 1,50 0,7

Var 1,41 1,56 10,8

8

8 - 1,48 1,61 8,8

Var 1,51 1,66 9,4

16 - 1,47 1,63 10,7

Var 1,44 1,61 11,3

24 - 1,50 1,65 10,4

Var 1,50 1,63 8,9

Ağırlık artış ı (%)

1,20,5 0,2

1,20,5 0,7 0,7 0,9 0,7

8,9

13,2

10,8

8,8

10,7 10,49,4

11,3

8,9

2s8f

2s16f

2s24f

2s8f-A

2s16

f-A

2s24f-A 4s

8f

4s16f

4s24f

4s8f

-A

4s16f

-A

4s24f-A 8s8

f

8s16f

8s24

f

8s8f-A

8s16f-A

8s24

f-A

Şekil 4.3. Propionillendirme işlemi sonucu numunelerin yüzde ağırlık artışı. Burada; 2s, 4s ve 8s propionik anhidritte bekleme süresini gösterirken, 8f,

16f, 24f etüvde bekleme süresini göstermektedir. A ise örneklerin alüminyum folyoya sarılı olduğunu belirtmektedir.

Page 89: TezGoster 2

71

Şekil 4.3 incelendiğinde propionillendirme işlemi uygulama parametrelerinin,

numunelerin ağırlık artışına etkisi görülmektedir. En yüksek ağırlık artışı % 13,17 ile

4 saat propionik anhidritte bekletilen ve alüminyum folyo ile sarılarak 16 saat etüvde

bekletilen numunelerde tespit edilmiştir. Bu sonuçlar ışığında asıl deneylerde

uygulanacak propionillendirme işlem süreci Şekil 4.4’te verilmiştir.

Şekil 4.4. Propionillendirme işlemi süreci

4.2.5. Yıkanma deneyi

Yıkanma deneyinde 20x20x20 mm ölçülerindeki numuneler kullanılmıştır.

Numuneler emprenye edilip ikincil işlemleri tamamlanarak kurutulduktan sonra,

ağırlıkları 0,01 gr hassasiyetle tespit edildi. Bundan sonraki süreçte, örnekler normal

sıcaklık ve basınçta, örnek hacimlerinin 10 katı hacimde saf su içerisine daldırılarak

8 saat bekletilip, 16 saat 80 0C sıcaklıkta kurutulmuştur. Bu işlem 10 kez

tekrarlanmıştır. Her çevrimden sonra kullanılan su değiştirilmi ştir [Baysal ve

Yalınkılıç, 2005a, 2005b; Furuno ve ark., 2003].

Son işlemden sonra, ağırlığı değişmez olana kadar etüvde kurutulan numunelerin tam

kuru ağırlıkları tespit edilerek yıkanma öncesi ve sonrası ağırlık yardımıyla yıkanan

103 ± 2 ºC sıcaklıkta kurutma

Soğuk suya daldırma(2 dakika)

Alüminyum folyo ile sarılı halde16 saat fırında bekletme(120 ± 2 ºC sıcaklık)

propionik anhidrit içerisinde bekletme(4 saat)

30 dakika vakum(710 mmHg)

103 ± 2 ºC sıcaklıkta kurutma

Page 90: TezGoster 2

72

madde miktarı tespit edilmiştir [Furuno ve ark., 2003; Thevenon ve Pizzi, 2003;

García-Valcárcel ve ark., 2004; Baysal ve ark., 2006].

YMM = [(Ayö – Ays) / Ayö] x 100 (4.10)

YMM: Yıkanan madde miktarı (%) Ayö: Yıkanma işleminden önceki tam kuru ağırlık (g) Ays: Yıkanma işleminden sonraki tam kuru ağırlık (g)

4.2.6. Termogravimetrik analiz (TGA)

Yangın geciktirici kimyasallarla emprenye edilmiş sarıçam ve kestane ağaç

malzemede, suda yıkanan madde miktarını engelleyecek silika jel ve

propionillendirme işlemlerinin, malzemenin yanma özellikleri üzerine etkisi bu

çalışma ile ayrıca incelenmiştir. Bu amaçla, numunelerin termogravimetrik analizi

(TGA) yapılmıştır. TGA, numunelerin belirli bir sıcaklık artış hızında belirli

sıcaklıklara kadar ısıtılması sonucu, ağırlığında meydana gelen azalmanın hassas bir

şekilde tespit edildiği bir analiz yöntemidir. Stevens ve ark., (2006) tarafından

bahsedildiği gibi, piroliz sıcaklığındaki değişim ve kömürleşme oranı TGA ile hassas

bir şekilde tespit edilebilir. TGA analizi ASTM E1131-03 standardındaki esaslara

uygun olarak yapılmıştır. Bu yöntemde örneklerin toz halinde olması tercih edilir.

Ağaç malzemeden genellikle 10-20 mg toz halinde numune, 10 oC/dak sıcaklık artış

hızı ile en yüksek değer olarak 500-600 oC değerleri uygulanarak TGA analizi yapılır

[Wang ve ark., 2004; Helsen ve ark., 2007; Lee ve ark., 2004; Gao ve ark., 2006;

Timar ve ark., 2000]. Piroliz sonucu oluşan gazlar genellikle inert diğer bir gazla

ortamdan uzaklaştırılır ve alevlenmesi önlenir. Bu amaçla, azot, argon gibi gazlar

kullanılır.

Bu tez çalışmasında, Resim 4.2.a’da gösterilen Labsys TGA termal analiz cihazı

kullanılmıştır. Sarıçam numuneler için 15+2 mg, kestane numuneler için 20+2 mg

toz haline getirilmiş, 0,5 mm elekten geçirilmiş numuneler kullanılmıştır (Resim

4.2). Deneyler 10 oC/dak sıcaklık artış hızı ile 30 – 500 oC sıcaklıklarda ve 1,5 bar

basınçta % 99 saflıkta argon gazı ortamında gerçekleştirilmi ştir.

Page 91: TezGoster 2

73

TGA ile en yüksek sıcaklık noktasında numunede meydana gelen yüzde ağırlık

kaybı, anlık ağırlık kaybı miktarının en yüksek olduğu, hızlı piroliz sıcaklık noktası

değerleri kaydedilerek incelenmiştir. Ayrıca sıcaklığa bağlı ağırlık kaybı eğrileri

grafik olarak elde edilmiştir.

(a) (b)

Resim 4.2. TGA düzeneği a) TGA cihazı b) Toz numunelerin hazırlandığı öğütücü

4.3. Verilerin Değerlendirilmesi

Elde edilen veriler, SPSS istatistik paket programı kullanılarak değerlendirilmiştir.

Yangın geciktirici madde tutunma miktarına, yıkanma direncine ve yanma direnci

üzerine, yangın geciktirici madde türünün, konsantrasyonunun, uygulama

sıcaklığının ve ikincil işlemin etkisini tespit etmek için çoklu varyans analizi

uygulanmış, gruplar arasında farklılık çıkması durumunda ise bu farklılığın

görüldüğü grupları tespit etmek amacıyla ikili karşılaştırmalar için Duncan analizi

uygulanmıştır.

Page 92: TezGoster 2

74

5. BULGULAR

5.1. Ağaç Malzeme

Çalışmada kullanılan sarıçam ve kestane malzemelere ilişkin özellikler Çizelge

5.1’de verilmiştir. Sarıçamın tam kuru özgül ağırlığı kestaneden yaklaşık % 25 daha

azdır. Kestanenin boşluk oranı ise sarıçamdan yaklaşık % 18 daha azdır. Deneyler

öncesi her iki ağaç malzeme örneklerinin de rutubetleri yaklaşık % 12’dir.

Çizelge 5.1. Ağaç malzemenin özellikleri Ağaç türü Tam kuru

özkütle (g/cm3) Hava kurusu

özkütle (g/cm3) Boşluk hacmi

(%) Deneyler

öncesi rutubet (%)

Sarıçam 0,495 0,517 65,5 12,2 Kestane 0,661 0,695 53,7 12,4

5.2. Emprenye Maddesi Tutunma Miktarı

5.2.1. Çözelti konsantrasyonu ve sıcaklığının tutunma miktarına etkisi

Sarıçam ve kestane örnekler % 2 ve % 3 konsantrasyonda, ısıtılmamış (kontrol),

200C, 40 0C ve 60 0C sıcaklığındaki emprenye çözeltileri ile emprenye edilmiş ve

elde edilen tutunma miktarı ortalama değerleri Çizelge 5.2’de verilmiştir.

Çizelge sonuçlarına göre kestanede alüminyum klorür hariç tüm çözeltilerde en

yüksek tutunma miktarı değerleri 60 0C sıcaklıktaki çözeltilerde gerçekleşmiştir.

Emprenye çözeltisinin içerilme oranı ve yüzdesi açısından, sarıçamda çinko klorür ve

kestanede borik asit dışındaki tüm işlemlerde % 2 çözelti konsantrasyonunda en

yüksek değerler tespit edilmiştir. Ancak net kuru tuz miktarı açısından tüm

çözeltilerde 60 0C sıcaklık ve % 3 konsantrasyon daha yüksek değerler vermiştir

(Şekil 5.1).

Page 93: TezGoster 2

75

Çizelge 5.2. Emprenye çözeltisi konsantrasyon ve sıcaklığına bağlı tutunma miktarı ortalama değerleri

Ağaç Emprenye Çözelti SĐO (g/g) HBD % NKTM (kg/m3)

türü maddesi Sıcaklığı(0C) % 2 % 3 % 2 % 3 % 2 % 3

Sarıçam

Borik Asit

Kontrol 0,87 0,89 68,1 68,8 9,0 13,6

20 0,88 0,89 68,8 69,2 9,0 13,7

40 1,10 0,98 84,7 77,6 11,2 15,3

60 1,14 1,05 87,9 80,9 11,6 16,0

Çinko klorür

Kontrol 0,85 0,83 65,1 63,3 8,6 12,6

20 0,87 0,85 66,4 64,5 8,8 12,8

40 1,00 1,03 75,1 79,8 10,0 15,8

60 1,05 1,03 80,3 80,6 10,6 15,9

Alüminyum klorür

Kontrol 0,76 0,75 59,3 58,3 7,8 11,5

20 0,75 0,80 57,9 60,3 7,6 12,1

40 0,86 0,81 66,1 62,4 8,7 12,4

60 0,91 0,83 70,5 63,2 9,3 12,6

Kestane

Borik Asit

Kontrol 0,35 0,38 45,8 49,2 4,9 7,9

20 0,35 0,36 46,3 49,7 4,9 7,7

40 0,50 0,51 62,2 64,0 6,8 10,4

60 0,52 0,53 70,5 64,9 7,4 10,7

Çinko klorür

Kontrol 0,38 0,35 50,3 47,0 5,3 7,4

20 0,34 0,37 45,7 47,2 4,8 7,7

40 0,44 0,48 58,9 63,6 6,2 10,1

60 0,56 0,52 75,8 70,3 8,0 11,0

Alüminyum klorür

Kontrol 0,39 0,33 50,6 42,4 5,4 6,8

20 0,40 0,32 50,8 41,9 5,5 6,7

40 0,45 0,36 57,2 45,7 6,2 7,4

60 0,43 0,37 56,6 48,2 6,0 7,8

SİO emprenye sıvısının ağaç malzeme tarafından içerilme oranı HBD emprenye sıvısının ağaç malzeme hücre boşlukları tarafından içirilmesi yüzdesi NKTM emprenye sıvısının kuru bir toz olarak ağaç malzeme içerisine yüklendirilmiş net miktarı

Page 94: TezGoster 2

76

Şekil 5.1. Emprenye çözeltisi sıcaklığı ve konsantrasyonuna göre net kuru tuz miktarı

Ağaç türü, emprenye çözeltisi konsantrasyonu ve sıcaklığının net kuru tuz miktarı

üzerinde etkisini belirlemek için yapılan çoklu varyans analizi sonuçları, borik asit

için Çizelge 5.3’de verilmiştir.

Çizelge sonuçlarına göre ağaç türü, çözelti konsantrasyonu, çözelti sıcaklığı ve ağaç

türü*konsantrasyon etkileşimi faktörlerinin borik asit ile emprenyede NKTM değeri

üzerindeki etkisi istatistiksel olarak önemli bulunmuştur (P=0,05).

0

2

4

6

8

10

12

14

16

Kontrol 20 40 60 Kontrol 20 40 60 Kontrol 20 40 60

Borik Asit Çinko klorür Alüminyum klorür

Sarıçam

NK

TM

(kg

/m3

)

2%

3%

0

2

4

6

8

10

12

14

16

Kontrol 20 40 60 Kontrol 20 40 60 Kontrol 20 40 60

Borik Asit Çinko klorür Alüminyum klorür

Kestane

NK

TM

(kg

/m3

)

2%

3%

Page 95: TezGoster 2

77

Çizelge 5.3. Borik asit ile emprenyede ağaç türü, çözelti konsantrasyonu ve sıcaklığının, net kuru tuz miktarına etkisine ait çoklu varyans analizi sonuçları

Varyans Kaynakları Kareler toplamı

Serbestlik derecesi

Ortalama Kareler

F hesap (P=0,05)

Düzeltilmiş model 1758,066 15 117,204 113,271 0,000

Sabit terim 16014,003 1 16014,003 15476,517 0,000

Ağaç türü 931,708 1 931,708 900,436 0,000

Konsantrasyon 583,314 1 583,314 563,736 0,000

Sıcaklık 223,642 3 74,547 72,045 0,000

Ağaç türü * Konsantrasyon 15,438 1 15,438 14,92 0,000

Ağaç türü * Sıcaklık 0,839 3 0,28 0,27 0,847

Konsantrasyon * Sıcaklık 0,149 3 0,05 0,048 0,986

Ağaç türü * Konsantrasyon * Sıcaklık 2,977 3 0,992 0,959 0,414

Hata 149,001 144 1,035

Toplam 17921,07 160

Düzeltilmiş toplam 1907,067 159

Borik asitle emprenye işleminde ağaç türü düzeyinde yapılan ikili karşılaştırma

sonuçları Çizelge 5.4’te, çözelti konsantrasyonu düzeyinde yapılan ikili karşılaştırma

sonuçları Çizelge 5.5’te verilmiştir.

Çizelge 5.4. Borik asit ile emprenyede ağaç türü düzeyinde net kuru tuz miktarına göre ikili karşılaştırma sonuçları

Ağaç türü Gruplar (P=0,05)

1 2

Kestane 7,59125

Sarıçam 12,4175

Buna göre borik asitle emprenye işleminde sarıçam ile kestane arasında istatistiksel

anlamda önemli bir fark bulunmaktadır ve sarıçamda elde edilen net kuru tuz miktarı

daha fazladır.

Page 96: TezGoster 2

78

Çizelge 5.5. Borik asit ile emprenyede konsantrasyon düzeyinde net kuru tuz miktarına göre ikili karşılaştırma sonuçları

Konsantrasyon Gruplar (P=0,05)

1 2

% 2 8,095

% 3 11,9137

Buna göre % 3 konsantrasyondaki çözelti ile emprenyede % 2 konsantrasyondakine

göre istatistiksel olarak önemli düzeyde daha yüksek borik asit tutunması elde

edilmiştir.

Borik asitle emprenyede çözelti sıcaklığı düzeyinde yapılan ikili karşılaştırma

sonuçları Çizelge 5.6’da, ağaç türü * konsantrasyon etkileşimi düzeyinde yapılan

ikili karşılaştırma sonuçları Çizelge 5.7’de verilmiştir.

Çizelge 5.6. Borik asit ile emprenyede çözelti sıcaklığı düzeyinde net kuru tuz

miktarına göre ikili karşılaştırma sonuçları

% 2 konsantrasyon % 3 konsantrasyon Çözelti Gruplar (P=0,05) Çözelti Gruplar (P=0,05)

Sıcaklığı 1 2 3 Sıcaklığı 1 2 Kontrol 6,91 20 10,705

20 6,99 Kontrol 10,745 40 8,97 40 12,835 60 9,51 60 13,37

Buna göre % 2 konsantrasyondaki çözeltide 60 0C sıcaklık en yüksek değeri

verirken, % 3 konsantrasyonda 40 0C ile 60 0C arasında ise istatistiksel anlamda

önemli bir fark bulunmamıştır.

Çizelge 5.7. Borik asit ile emprenyede ağaç türü * konsantrasyon etkileşimi düzeyinde net kuru tuz miktarına göre ikili karşılaştırma sonuçları

Ağaç türü*Konsantrasyon Gruplar (P=0,05)

1 2 3 4

Kestane * % 2 5,9925

Kestane * % 3 9,19

Sarıçam * % 2 10,1975

Sarıçam * % 3 14,6375

Page 97: TezGoster 2

79

Buna göre ağaç türü * konsantrasyon etkileşimi düzeyinde tüm gruplar arasında

istatistiksel anlamda önemli fark tespit edilmiştir ve en yüksek borik asit tutunması,

sarıçamda % 3 çözelti konsantrasyonunda elde edilmiştir. En düşük tutunma miktarı

ise kestanede % 2 çözelti konsantrasyonunda tespit edilmiştir.

Çinko klorür ile emprenyede ağaç türü, emprenye çözeltisi sıcaklığı ve

konsantrasyonunun net kuru tuz miktarı üzerindeki etkisine ait çoklu varyans analizi

sonuçları Çizelge 5.8’de verilmiştir.

Çizelge 5.8. Çinko klorür ile emprenyede ağaç türü, çözelti konsantrasyonu ve

sıcaklığının, net kuru tuz miktarına etkisine ait çoklu varyans analizi sonuçları

Varyans Kaynakları Kareler toplamı

Serbestlik derecesi

Ortalama Kareler

F hesap (P=0,05)

Düzeltilmiş model 1665,091 15 111,006 153,401 0,000

Sabit terim 15157,4 1 15157,4 20946,28 0,000

Ağaç türü 751,256 1 751,256 1038,174 0,000

Konsantrasyon 599,463 1 599,463 828,409 0,000

Sıcaklık 256,289 3 85,43 118,057 0,000

Ağaç türü * Konsantrasyon 31,595 1 31,595 43,662 0,000

Ağaç türü * Sıcaklık 5,391 3 1,797 2,483 0,063

Konsantrasyon * Sıcaklık 19,647 3 6,549 9,05 0,000

Ağaç türü * Konsantrasyon * Sıcaklık 1,451 3 0,484 0,668 0,573

Hata 104,203 144 0,724

Toplam 16926,69 160

Düzeltilmiş toplam 1769,294 159

Çinko klorür ile emprenyede, ağaç türü, çözelti konsantrasyonu ve sıcaklığı, ağaç

türü*konsantrasyon etkileşimi ve konsantrasyon*sıcaklık etkileşimi faktörlerinin net

kuru tuz miktarı üzerindeki etkisi istatistiksel anlamda önemli bulunmuştur (P=0,05).

Bu bağlamda ağaç türü düzeyinde yapılan ikili karşılaştırma sonuçları Çizelge 5.9’da

çözelti konsantrasyonu düzeyinde yapılan ikili karşılaştırma sonuçları Çizelge

5.10’da verilmiştir.

Page 98: TezGoster 2

80

Çizelge 5.9. Çinko klorür ile emprenyede ağaç türü düzeyinde net kuru tuz miktarına göre ikili karşılaştırma sonuçları

Ağaç türü Gruplar (P=0,05)

1 2

Kestane 7,5662

Sarıçam 11,9

Buna göre çinko klorürle emprenyede elde edilen net kuru tuz miktarı, sarıçamda

kestaneden istatistiksel anlamda önemli derecede yüksektir.

Çizelge 5.10. Çinko klorür ile emprenyede konsantrasyon düzeyinde net kuru tuz

miktarına göre ikili karşılaştırma sonuçları

Konsantrasyon Gruplar (P=0,05)

1 2

% 2 7,7975

% 3 11,6687

Buna göre çinko klorürle emprenyede % 3 konsantrasyondaki çözelti kullanıldığında,

% 2 konsantrasyondaki çözeltiye göre istatistiksel anlamda önemli derecede yükek

net kuru tuz miktarı değerleri elde edilmiştir.

Çinko klorür ile emprenyede çözelti sıcaklığı düzeyinde yapılan ikili karşılaştırma

sonuçları Çizelge 5.11’de verilmiştir.

Çizelge 5.11. Çinko klorür ile emprenyede çözelti sıcaklığı düzeyinde net kuru tuz miktarına göre ikili karşılaştırma sonuçları

% 2 konsantrasyon % 3 konsantrasyon

Çözelti Gruplar (P=0,05) Çözelti Gruplar (P=0,05) Sıcaklığı 1 2 3 Sıcaklığı 1 2 3

20 6,795 Kontrol 9,995 Kontrol 6,98 20 10,245

40 8,11 40 12,965 60 9,305 60 13,47

Buna göre çinko klorürle emprenyede her iki konsantrasyondaki çözeltide de 60 0C

sıcaklık en yüksek net kuru tuz miktarı değerini vermiştir.

Page 99: TezGoster 2

81

Çinko klorürle emprenyede ağaç türü * konsantrasyon etkileşimi düzeyinde yapılan

ikili karşılaştırma sonuçları Çizelge 5.12’de verilmiştir.

Çizelge 5.12. Çinko klorür ile emprenyede ağaç türü * konsantrasyon düzeyinde net

kuru tuz miktarına göre ikili karşılaştırma sonuçları

Ağaç türü*Konsantrasyon Gruplar (P=0,05)

1 2 3

Kestane * % 2 6,075

Kestane * % 3 9,0575

Sarıçam * % 2 9,52

Sarıçam * % 3 14,28

Buna göre, çinko klorürle emprenyede ağaç türü * konsantrasyon etkileşimi

gruplarının arasında istatistiksel anlamda önemli bir fark bulunmaktadır. Sadece

kestanede % 3 konsantrasyon ile sarıçamda % 2 konsantrasyon arasında istatistiksel

anlamda önemli bir fark bulunmamaktadır. En yüksek net kuru tuz miktarı sarıçamda

% 3 konsantrasyondaki çözelti kullanımı ile elde edilmiştir.

Çinko klorürle emprenyede konsantrasyon * sıcaklık etkileşimi düzeyinde yapılan

ikili karşılaştırma sonuçları Çizelge 5.13’te verilmiştir.

Çizelge 5.13. Çinko klorür ile emprenyede konsantrasyon * sıcaklık düzeyinde net

kuru tuz miktarına göre ikili karşılaştırma sonuçları

Konsantrasyon*Sıcaklık Gruplar (P=0,05)

1 2 3 4

% 2 * 20 6,795

% 2 * Kontrol 6,98

% 2 * 40 8,11 8,11

% 2 * 60 9,305 9,305

% 3 * Kontrol 9,995

% 3 * 20 10,245

% 3 * 40 12,965

% 3 * 60 13,47

Page 100: TezGoster 2

82

Buna göre, çinko klorürle emprenyede en yüksek net kuru tuz miktarı değeri % 3

konsantrasyonda 40 oC ve 60 oC çözelti sıcaklıklarında elde edilmiştir. Bu iki grup

arasında istatistiksel anlamda önemli bir fark yoktur.

Alüminyum klorürle emprenyede ağaç türü, emprenye çözeltisi sıcaklığı ve

konsantrasyonunun net kuru tuz miktarı üzerindeki etkisine ait çoklu varyans analizi

sonuçları Çizelge 5.14’te verilmiştir.

Çizelge 5.14. Alüminyum klorür ile emprenyede ağaç türü, çözelti konsantrasyonu ve sıcaklığının, net kuru tuz miktarına etkisine ait çoklu varyans analizi sonuçları

Varyans Kaynakları Kareler toplamı

Serbestlik derecesi

Ortalama Kareler

F hesap (P=0,05)

Düzeltilmiş model 926,3 15 61,753 73,843 0,000

Sabit terim 11195,72 1 11195,72 13387,56 0,000

Ağaç türü 565,504 1 565,504 676,216 0,000

Konsantrasyon 268,324 1 268,324 320,855 0,000

Sıcaklık 31,594 3 10,531 12,593 0,000

Ağaç türü * Konsantrasyon 55,225 1 55,225 66,037 0,000

Ağaç türü * Sıcaklık 1,339 3 0,446 0,534 0,660

Konsantrasyon * Sıcaklık 0,851 3 0,284 0,339 0,797

Ağaç türü * Konsantrasyon * Sıcaklık 3,464 3 1,155 1,381 0,251

Hata 120,424 144 0,836

Toplam 12242,44 160

Düzeltilmiş toplam 1046,724 159

Buna göre ağaç türü, çözelti konsantrasyonu, sıcaklık ve ağaç türü*konsantrasyon

etkileşiminin alüminyum klorür ile emprenyede net kuru tuz miktarı üzerinde

etkisinin istatistiksel anlamda önemli olduğu görülmektedir (P=0,05).

Alüminyum klorürle emprenyede ağaç türü düzeyinde yapılan ikili karşılaştırma

sonuçları Çizelge 5.15’de verilmiştir.

Page 101: TezGoster 2

83

Çizelge 5.15. Alüminyum klorür ile emprenyede ağaç türü düzeyinde net kuru tuz miktarına göre ikili karşılaştırma sonuçları

Ağaç türü Gruplar (P=0,05)

1 2

Kestane 6,485

Sarıçam 10,245

Buna göre alüminyum klorürle emprenyede sarıçamda elde edilen net kuru tuz

miktarı, kestanede elde edilen net kuru tuz miktarından istatistiksel anlamda önemli

derecede yüksektir.

Alüminyum klorürle emprenye işleminde konsantrasyon düzeyinde yapılan ikili

karşılaştırma sonuçları Çizelge 5.16’da, sıcaklık düzeyinde yapılan ikili karşılaştırma

sonuçları Çizelge 5.17’de, ağaç türü*konsantrasyon etkileşimi düzeyinde yapılan

ikili karşılaştırma sonuçları Çizelge 5.18’de verilmiştir.

Çizelge 5.16. Alüminyum klorür ile emprenyede konsantrasyon düzeyinde net kuru

tuz miktarına göre ikili karşılaştırma sonuçları

Konsantrasyon Gruplar (P=0,05)

1 2

% 2 7,07

% 3 9,66

Buna göre, alüminyum klorürle emprenyede % 3 konsantrasyondaki çözeltide, % 2

konsantrasyona göre istatistiksel anlamda önemli derecede yüksek net kuru tuz

miktarı değeri elde edilmiştir.

Çizelge 5.17. Alüminyum klorür ile emprenyede çözelti sıcaklığı düzeyinde net kuru

tuz miktarına göre ikili karşılaştırma sonuçları

% 2 konsantrasyon % 3 konsantrasyon Çözelti Gruplar (P=0,05) Çözelti Gruplar (P=0,05) Sıcaklığı 1 2 Sıcaklığı 1 2 3 20 6,555 Kontrol 9,165 Kontrol 6,605 20 9,39 9,39 40 7,46 40 9,92 9,92 60 7,66 60 10,165

Page 102: TezGoster 2

84

Buna göre hem % 2 hem de % 3 konsantrasyondaki çözeltinin 40 0C ile 60 0C

sıcaklıkları arasında istatistiksel anlamda önemli bir fark bulunmamıştır. Ayrıca, % 3

konsantrasyonda 20 0C ile 40 0C çözelti sıcaklıkları arasında da istatistiksel anlamda

önemli bir fark yoktur.

Çizelge 5.18. Alüminyum klorür ile emprenyede ağaç türü * konsantrasyon düzeyinde net kuru tuz miktarına göre ikili karşılaştırma sonuçları

Ağaç türü*Konsantrasyon Gruplar (P=0,05)

1 2 3 4

Kestane * % 2 5,7775

Kestane * % 3 7,1925

Sarıçam * % 2 8,3625

Sarıçam * % 3 12,1275

Buna göre, alüminyum klorürle emprenyede ağaç türü * konsantrasyon düzeyinde

tüm gruplar arasında istatistiksel anlamda önemli fark bulunmaktadır. En yüksek net

kuru tuz miktarı değeri, sarıçamda % 3 konsantrasyondaki çözeltide elde edilmiştir.

Çözelti konsantrasyonu ve sıcaklığının tutunma miktarına etkisi ile ilgili olarak

yapılan çalışmanın ilk aşaması sonucunda, en yüksek net kuru tuz miktarının % 3

konsantrasyonda elde edildiği tespit edilmiştir. Alüminyum klorürle emprenyede

400C ile 60 0C sıcaklığındaki çözeltilerde elde edilen tutunma miktarı arasında

istatistiksel anlamda bir fark bulunmamaktadır. Alüminyum klorür ile emprenye için

teknolojik açıdan 40 0C çözelti sıcaklığı daha uygundur. Ancak, çinko klorür ve

borik asitle emprenyede 60 0C sıcaklığındaki çözeltiler en yüksek tutunma miktarını

verdiği için, çalışmanın ikinci aşamasında alüminyum klorürle emprenye işlemi de

diğer çözeltilerle uyumlu olması açısından 60 0C çözelti sıcaklığında uygulanmıştır.

Bu nedenle, çalışmanın ikinci aşamasında yapılacak silika jel ve propionillendirme

ikincil i şlemlerinin uygulanacağı örneklerin emprenyesinde bu koşullar (% 3

konsantrasyon ve 60 0C sıcaklık) kullanılmıştır.

Page 103: TezGoster 2

85

5.2.1. Đkincil i şlem yapılacak örneklerde tutunma miktarı

Sarıçam ve Kestane örneklerinin emprenyesinde kullanılan çözeltilerin özellikleri

Çizelge 5.19’da verilmiştir. Emprenye işlemi sonucunda elde edilen tutunma miktarı

değerleri Çizelge 5.20’ de verilmiştir.

Çizelge 5.19. Emprenye çözeltilerinin özellikleri

Emprenye çeşidi Konsantrasyon Emprenye öncesi Emprenye sonrası

pH Yoğunluk (g/ml) pH Yoğunluk (g/ml)

Borik asit %3 5,2 1,01 5,2 1,01

Alüminyum klorür %3 2,6 1,02 2,6 1,02

Çinko klorür %3 5,5 1,02 5,5 1,02

Buna göre emprenye çözeltilerinin işlem öncesi ve sonrası pH ve yoğunluk

değerlerinde önemli bir değişiklik olmamıştır. Çizelge 5.20’ye göre, en yüksek

emprenye maddesi tutunma miktarı 16,1 kg/m3 net kuru tuz miktarı ile sarıçamda

borik asit ile emprenye işleminde, en düşük tutunma miktarı ise 7,1 kg/m3 net kuru

tuz miktarı ile kestanede alüminyum klorür ile emprenye işleminde elde edilmiştir.

Page 104: TezGoster 2

86

Çizelge 5.20. Sarıçam ve kestane örneklerin emprenye tutunma miktarı ortalama değerleri

Ağaç Emprenye Đkincil DRM Boşluk hacmi md Vd mt SĐM SĐO SĐD HBD TO NKTM

türü çeşidi işlem grubu (g/cm3) (P %) (g) (cm3) (g) (g) (g \ g) (g \ m3) (%) (g) (kg/m3)

Sarıçam

Borik asit

- 0,521 65,2 4,22 8,09 8,56 4,34 1,03 0,54 82,3 0,13 16,1 Silika jel 0,503 66,4 4,07 8,09 8,40 4,33 1,06 0,54 80,6 0,13 16,1

Pr 0,504 66,4 4,11 8,16 8,38 4,27 1,04 0,52 78,8 0,13 15,7

Çinko klorür

- 0,525 65,0 4,30 8,19 8,48 4,18 0,97 0,51 78,6 0,13 15,3 Silika jel 0,524 65,1 4,20 8,02 8,36 4,16 1,00 0,52 79,7 0,12 15,6

Pr 0,508 66,2 4,12 8,12 8,40 4,28 1,04 0,53 79,6 0,13 15,8

Alüminyum klorür

- 0,511 65,9 4,15 8,12 7,22 3,07 0,74 0,38 57,4 0,09 11,3 Silika jel 0,513 65,8 4,17 8,13 7,32 3,15 0,75 0,39 58,9 0,09 11,6

Pr 0,541 63,9 4,44 8,20 7,58 3,14 0,71 0,38 59,8 0,09 11,5

Kestane

Borik asit

- 0,685 54,3 5,57 8,13 8,26 2,69 0,48 0,33 61,0 0,08 9,9 Silika jel 0,679 54,8 5,54 8,16 8,18 2,64 0,48 0,32 59,2 0,08 9,7

Pr 0,703 53,2 5,71 8,12 8,50 2,79 0,49 0,34 64,9 0,08 10,3

Çinko klorür

- 0,693 53,8 5,62 8,12 8,22 2,60 0,46 0,32 59,5 0,08 9,6 Silika jel 0,688 54,1 5,53 8,04 8,16 2,63 0,48 0,33 60,4 0,08 9,8

Pr 0,696 53,6 5,65 8,12 8,34 2,69 0,48 0,33 61,9 0,08 9,9

Alüminyum klorür

- 0,687 54,2 5,58 8,12 7,54 1,96 0,35 0,24 44,6 0,06 7,2 Silika jel 0,714 52,4 5,80 8,12 7,88 2,08 0,36 0,26 49,0 0,06 7,7

Pr 0,712 52,5 5,77 8,10 7,68 1,91 0,33 0,24 44,9 0,06 7,1 Kısaltmalar ve tanımlamalar (alfabetik sıraya göre): DRM(g cm-3), belirli rutubet miktarına bağlı özgül kütle; HBD (%), emprenye sıvısının ağaç malzeme hücre boşlukları tarafından içerilme yüzdesi; md (g), emprenye öncesi parça ağırlığı; mt (g), emprenye sonrası parça ağırlığı; NKTM (kg m-3), emprenye sıvısının kuru bir toz olarak ağaç malzeme içerisine yüklendirilmiş net miktarı; P (%), ağaç malzeme içerisindeki hücre boşluğu oranı; SĐD (g cm-3), parça hacmine göre belirlenmiş emprenye sıvısı içerilme düzeyi; SĐM (g), emprenye sıvısının ağaç malzeme tarafından içerilme miktarı; SĐO (g/g), emprenye sıvısının ağaç malzeme tarafından içerilme oranı; TO (g), emprenye sıvısının konsantrasyonuna bağlı kuru tuz oranı; Vd (cm3), etüvde kurutulan numunenin hacmi

Page 105: TezGoster 2

87

5.3. Silika Jel ve Propionillendirme Đşlemleri ve Yıkanma Deneyi

Sarıçam ve kestane örnekleri emprenye edildikten sonra, malzemenin içerdiği

emprenye maddesinin yıkanmaya karşı dayanımını arttırmak için ikincil işleme tabi

tutulmuştur. Çalışmanın birinci deneysel aşamasında tespit edilen emprenye

koşullarına göre emprenye edilen numuneler, Şekil 4.2 de gösterilen sürece uygun

olarak silika jel oluşturma işlemine ve Şekil 4.4’te gösterilen sürece uygun olarak

propionillendirme işlemine tabi tutulmuştur. Silika jel işleminde kullanılan % 20’ lik

sodyum silikatın yoğunluğu 1,23 g/cm3, pH değeri 11,3’tür. Kullanılan % 5’lik

sodyum bikarbonat çözeltisinin işlem öncesi pH değeri 8,05 tir. Örnekler daha sonra

bölüm 4.2.5’te belirtilen şekilde yıkanma işlemine tabi tutulmuştur. Yıkama

işleminde kullanılan saf suyun ortalama sıcaklığı 22,5 oC ve pH değeri 5,31 olarak

ölçülmüştür. Yapılan işlemlere ilişkin ortalama değerler Çizelge 5.21’de

gösterilmiştir.

Çizelge 5.21. Silika jel ve propionillendirme işlemleri uygulanan sarıçam ve kestane örneklerine ait yıkanan madde miktarı ortalama değerleri

Ağaç Emprenye Đkincil Aiö Ayö Ays YAA YMM %YMM türü maddesi işlem (g) (g) (g) (%) (g) (%)

Sarıçam

Borik asit - 3,77 3,77 3,62 - 0,15 4,1

Silika jel 3,63 3,90 3,80 7,52 0,11 2,7 Pr 3,58 3,63 3,43 1,51 0,20 5,6

Çinko klorür - 3,91 3,91 3,65 - 0,26 6,6

Silika jel 3,80 3,96 3,87 4,24 0,09 2,2 Pr 3,54 3,85 3,63 8,76 0,22 5,6

Alüminyum klorür - 3,64 3,64 3,39 - 0,24 6,7

Silika jel 3,63 3,82 3,68 5,13 0,14 3,6 Pr 3,64 4,29 4,03 17,67 0,06 1,5

Kestane

Borik asit - 4,94 4,94 4,83 - 0,11 2,2

Silika jel 4,89 5,34 5,24 9,11 0,10 1,8 Pr 4,98 5,22 5,11 4,70 0,11 2,1

Çinko klorür - 5,01 5,01 4,81 - 0,20 4,0

Silika jel 4,94 5,23 5,15 5,75 0,07 1,4 Pr 4,74 5,68 5,63 19,87 0,05 0,9

Alüminyum klorür - 4,85 4,85 4,63 - 0,22 4,5

Silika jel 5,02 5,31 5,09 5,73 0,22 4,2 Pr 4,71 5,47 5,42 15,99 0,05 0,8

Pr: Propionillendirme işlemi; Aiö: Đkincil işlem öncesi tam kuru ağırlık; Ayö:Yıkanma öncesi tam kuru ağırlık (Đkincil işlem sonrası); Ays: Yıkanma sonrası tam kuru ağırlık; YAA: Đkincil işlem sonrası yüzde ağırlık artışı; YMM: Yıkanan madde miktarı; %YMM: Yüzde yıkanan madde miktarı

Page 106: TezGoster 2

88

Buna göre; silika jel işlemi sonrası ağırlık artışı, en yüksek % 9,11 ile kestanede

borik asit ile emprenyeli numunelerde, en düşük % 4,24 ile sarıçamda çinko klorür

ile emprenyeli numunelerde görülmüştür. Propionillendirme işlemi sonrası ağırlık

artışı en yüksek % 19,87 ile çinko klorürle emprenyeli kestanede, en düşük % 1,51

ile borik asitle emprenyeli sarıçamda tespit edilmiştir. Bu sonuçlara göre, silika jel

uygulamasının yıkanan madde miktarını azaltmada etkili olduğu tespit edilmiştir

(Şekil 5.2). Propionillendirme işleminin ise hem sarıçam hem de kestanede

alüminyum klorür ile emprenye edilmiş numunelerde yıkanan madde miktarını

önemli derecede azalttığı görülmektedir. Emprenyeli ve ikincil işlem görmüş sarıçam

örneklerin teğet yüzeyleri Resim 5.1’de radyal yüzeyleri Resim 5.2’de, kestane

örneklerin teğet yüzeyleri Resim 5.3’de radyal yüzeyleri Resim 5.4’de verilmiştir.

0

1

2

3

4

5

6

7

Bor

ik a

sit

Çin

kokl

orür

Alü

min

yum

klor

ür

Bor

ik a

sit

Çin

kokl

orür

Alü

min

yum

klor

ür

Sarıçam Kestane

Yık

anan

mad

de m

ikta

rı (

%)

Kontrol

Silika jel

Pr

Şekil 5.2. Đkincil işlem uygulaması ve yıkanma işlemi sonrası yüzde yıkanan madde miktarı

Page 107: TezGoster 2

89

Resim 5.1. Emprenyeli ve ikincil işlem uygulanmış sarıçam örneklerin teğet

yüzeyleri S, Sarıçam; BA, Borik asit; ÇK, Çinko klorür; AK, Alüminyum klorür, Sj, Silika jel işlemi; Pr, Propionillendirme işlemi

Resim 5.2. Emprenyeli ve ikincil işlem uygulanmış sarıçam örneklerin radyal

yüzeyleri (S, Sarıçam; BA, Borik asit; ÇK, Çinko klorür; AK, Alüminyum klorür, Sj, Silika jel işlemi; Pr, Propionillendirme işlemi

Page 108: TezGoster 2

90

Resim 5.3. Emprenyeli ve ikincil işlem uygulanmış kestane örneklerin teğet

yüzeyleri K, Kestane; BA, Borik asit; ÇK, Çinko klorür; AK, Alüminyum klorür, Sj, Silika jel işlemi; Pr, Propionillendirme işlemi

Resim 5.4. Emprenyeli ve ikincil işlem uygulanmış kestane örneklerin radyal

yüzeyleri K, Kestane; BA, Borik asit; ÇK, Çinko klorür; AK, Alüminyum klorür, Sj, Silika jel işlemi; Pr, Propionillendirme işlemi

Page 109: TezGoster 2

91

Đkincil işlem türü ve emprenye çeşidinin sarıçamda yüzde yıkanan madde miktarına

etkisinin istatistiksel anlamda etkisini belirlemek için yapılan çoklu varyans analizi

sonuçları Çizelge 5.22’de verilmiştir.

Çizelge 5.22. Sarıçamda yüzde yıkanan madde miktarı üzerine emprenye çeşidi ve

ikincil i şlem türünün etkilerine ait çoklu varyans analizi sonuçları

Varyans Kaynakları Kareler toplamı

Serbestlik derecesi

Ortalama Kareler

F hesap (P=0,05)

Düzeltilmiş model 147,962 8 18,495 53,945 0,000 Sabit terim 826,384 1 826,384 2410,297 0,000 Emprenye çeşidi 6,539 2 3,27 9,537 0,000 Đşlem türü 64,24 2 32,12 93,684 0,000 Emprenye çeşidi * Đşlem türü 77,183 4 19,296 56,279 0,000 Hata 12,343 36 0,343 Toplam 986,688 45 Düzeltilmiş toplam 160,305 44

Buna göre emprenye çeşidi, ikincil i şlem türü ve emprenye çeşidi*i şlem türü

etkileşiminin sarıçamda yüzde yıkanan madde miktarı üzerindeki etkisi istatistiksel

anlamda önemlidir (P=0,05).

Sarıçamda yıkanan madde miktarına göre emprenye çeşidi düzeyinde yapılan ikili

karşılaştırma sonuçları Çizelge 5.23’te, işlem türü düzeyinde yapılan ikili

karşılaştırma sonuçları Çizelge 5.24’de verilmiştir.

Çizelge 5.23. Sarıçamda emprenye çeşidi düzeyinde yüzde yıkanan madde miktarına

göre ikili karşılaştırma sonuçları

Emprenye Gruplar (P = 0,05)

1 2 Alüminyum klorür 3,92 Borik asit 4,1247 Çinko klorür 4,8113

Buna göre, sarıçamda emprenye maddesi olarak kullanılan alüminyum klorür ve

borik asit arasında yüzde yıkanan madde miktarı açısından istatistiksel anlamda bir

fark yoktur. En yüksek yüzde yıkanan madde miktarı, çinko klorür ile emprenye

edilen örneklerde olmuştur.

Page 110: TezGoster 2

92

Çizelge 5.24. Sarıçamda ikincil işlem türü düzeyinde yüzde yıkanan madde

miktarına göre ikili karşılaştırma sonuçları

Đkincil Đşlem Gruplar (P = 0,05)

1 2 3 Sj 2,8593 Pr 4,2133 Kontrol 5,7833

Buna göre emprenye edilmiş sarıçamda, ikincil işlemin kontrol numunelerine göre

yüzde yıkanan madde miktarını azalttığı görülmektedir. Bu durum istatistiksel olarak

da önemli bulunmuştur. Silika jel işlemi ile propionillendirme işlemi arasında da

istatistiksel anlamda önemli bir fark tespit edilmiştir. Buna göre, Silika jel işlemi

daha fazla yıkanmayı azaltıcı etki göstermiştir.

Sarıçamda yıkanan madde miktarına göre emprenye çeşidi*i şlem türü etkileşimi

düzeyinde yapılan ikili karşılaştırma sonuçları Çizelge 5.25’de verilmiştir.

Çizelge 5.25. Sarıçamda emprenye çeşidi * i şlem türü düzeyinde yüzde yıkanan madde miktarına göre ikili karşılaştırma sonuçları

Emprenye çeşidi * i şlem türü Gruplar (P = 0,05)

1 2 3 4 5

AK*Pr 1,46

ÇK*Sj 2,222

BA*Sj 2,714

AK*Sj 3,642

BA*Kontrol 4,084

BA*Pr 5,576

ÇK*Pr 5,604

ÇK*Kontrol 6,608

AK*Kontrol 6,658

Buna göre sarıçamda yüzde yıkanan madde miktarı üzerinde emprenye çeşidi*i şlem

türü etkileşimi istatistiksel anlamda önemlidir ve en düşük yıkanma miktarı

alüminyum klorür ile emprenye edilen ve propionillendirme işlemi yapılan grupta

tespit edilmiştir. Çinko klorür ve borik asit ile emprenye edilen gruplarda tespit

Page 111: TezGoster 2

93

edilen en düşük yüzde yıkanan madde miktarı, silika jel işlemi uygulanan

gruplardadır ve bu iki grup arasında istatistiksel anlamda önemli bir fark yoktur.

Đkincil işlem türü ve emprenye çeşidinin kestanede yüzde yıkanan madde miktarına

etkisinin istatistiksel anlamda etkisini belirlemek için yapılan çoklu varyans analizi

sonuçları kestane için Çizelge 5.26’da verilmiştir.

Çizelge 5.26. Kestanede yüzde yıkanan madde miktarı üzerine emprenye çeşidi ve

ikincil i şlem türünün etkilerine ait çoklu varyans analizi sonuçları

Varyans Kaynakları Kareler toplamı

Serbestlik derecesi

Ortalama Kareler

F hesap (P=0,05)

Düzeltilmiş model 82,422 8 10,303 48,176 0,000 Sabit terim 271,437 1 271,437 1269,248 0,000 Emprenye çeşidi 12,093 2 6,047 28,275 0,000 Đşlem türü 40,386 2 20,193 94,422 0,000 Emprenye çeşidi * Đşlem türü 29,943 4 7,486 35,003 0,000 Hata 7,699 36 0,214 Toplam 361,558 45 Düzeltilmiş toplam 90,121 44

Buna göre kestanede yüzde yıkanan madde miktarı üzerinde emprenye çeşidi, işlem

türü ve emprenye çeşidi*i şlem türü etkileşimi faktörlerinin etkisi istatistiksel

anlamda önemli bulunmuştur (P=0,05). Kestanede yüzde yıkanan madde miktarına

göre emprenye çeşidi düzeyinde yapılan ikili karşılaştırma sonuçları Çizelge 5.27’de,

işlem türü düzeyinde yapılan ikili karşılaştırma sonuçları Çizelge 5.28’de verilmiştir.

Çizelge 5.27. Kestanede emprenye çeşidi düzeyinde yüzde yıkanan madde miktarına göre ikili karşılaştırma sonuçları

Emprenye çeşidi Gruplar (P = 0,05)

1 2 Borik asit 2,0547 Çinko klorür 2,1253 Alüminyum klorür 3,188

Buna göre kestanede yüzde yıkanan madde miktarına göre borik asit ile çinko klorür

arasında istatistiksel anlamda önemli bir fark yoktur. Alüminyum klorürde tespit

edilen yüzde yıkanan madde miktarı ise en yüksek değerdedir.

Page 112: TezGoster 2

94

Çizelge 5.28. Kestanede işlem türü düzeyinde yüzde yıkanan madde miktarına göre ikili karşılaştırma sonuçları

Đkincil Đşlem Gruplar (P = 0,05)

1 2 3 Pr 1,282 Sj 2,484 Kontrol 3,602

Buna göre silika jel ve propionillendirme işlemlerinin kestanede yüzde yıkanan made

miktarını azaltıcı etkileri istatistiksel anlamda farklıdır. Kestanede propionillendirme

işlemi daha fazla yıkanan madde miktarını azaltıcı etki yapmıştır.

Kestanede yüzde yıkanan madde miktarına göre emprenye çeşidi*i şlem türü

etkileşimi düzeyinde yapılan ikili karşılaştırma sonuçları Çizelge 5.29’da verilmiştir.

Çizelge 5.29. Kestanede emprenye çeşidi * i şlem türü düzeyinde yüzde yıkanan madde miktarına göre ikili karşılaştırma sonuçları

Emprenye çeşidi * i şlem türü Gruplar (P=0,05)

1 2 3 4

AK*Pr 0,836

ÇK*Pr 0,908

ÇK*Sj 1,43 1,43

BA*Sj 1,824 1,824

BA*Pr 2,102

BA*Kontrol 2,238

ÇK*Kontrol 4,038

AK*Sj 4,198

AK*Kontrol 4,53

Buna göre alüminyum klorür ve çinko klorür ile emprenye edilen ve

propionillendirme işlemi yapılan kestane örneklerle, çinko klorürle emprenye edilen

ve silika jel işlemi yapılan kestane örneklerde yüzde yıkanan madde miktarı

açısından istatistiksel anlamda önemli bir fark yoktur. Borik asitle emprenyeli

grupların üçü arasında yüzde yıkanan madde miktarı açısından istatistiksel anlamda

önemli bir fark yoktur.

Page 113: TezGoster 2

95

5.4. Termogravimetrik Analiz (TGA)

Emprenye edilmiş ağaç malzemede, emprenye maddelerinin yıkanmasını azaltmak

amacıyla, ikincil işlem olarak silika jel oluşturma ve propionillendirme işlemi

uygulanmıştır. Yıkanma deneyleri sonucu yüzde yıkanan madde miktarı değerlerinde

istatistiksel anlamda önemli azalma olmuştur. Ancak, bu ikincil işlemlerin ve

işlemler sırasında meydana gelen kimyasal etkileşimlerin, malzemelerin yanma

özelliklerini ne derece etkilediği termogravimetrik analiz ile belirlenmiştir. Bu

amaçla yapılan TGA sonuçları Çizelge 5.30’da verilmiştir.

Çizelge 5.30. Sarıçam ve kestane ağaç malzemede termogravimetrik analiz sonuçları

Ağaç Emprenye Đkincil Toplam En yüksek türü Çeşidi işlem ağırlık kaybı ağırlık kaybı

türü (%) sıcaklığı (oC)

Sarıçam

Kontrol Kontrol 67,3 359 Sj 58,1 306 Pr 74,2 367

Borik asit Kontrol 53,5 332 Sj 55,8 310 Pr 66,3 328

Alüminyum klorür Kontrol 60,3 328 Sj 56,8 311 Pr 68,4 342

Çinko klorür Kontrol 52,1 271 Sj 57,1 318 Pr 60,9 271

Kestane

Kontrol Kontrol 66,9 351 Sj 63,0 311 Pr 73,2 361

Borik asit Kontrol 57,4 312 Sj 60,4 306 Pr 68,0 324

Alüminyum klorür Kontrol 70,4 332 Sj 63,3 316 Pr 69,4 340

Çinko klorür Kontrol 61,5 311 Sj 60,4 312 Pr 65,8 308

Sj: Silika jel oluşturma işlemi; Pr: Propionillendirme işlemi

Page 114: TezGoster 2

96

TGA sonuçlarına göre, 500 oC sıcaklıkta meydana gelen yüzde ağırlık kaybı değeri

en yüksek % 74,2 ile propionillendirme işlemi yapılmış sarıçamda görülürken; en

düşük % 52,1 ile çinko klorür ile emprenye edilmiş sarıçamda ikincil işlem

uygulanmamış grupta tespit edilmiştir. Hızlı pirolizin gerçekleştiği sıcaklık değeri

ise, en yüksek 367 oC ile emprenyesiz sarıçamda propionillendirme işlemi yapılan

grupta, en düşük ise 271 oC ile çinko klorür ile emprenye edilmiş sarıçamda ikincil

işlem uygulanmamış grupta tespit edilmiştir.

Yangın geciktirici kimyasal maddeler ile emprenye edilmiş sarıçam numunelerin

emprenye çeşidine göre ikincil işlem uygulanmış ve uygulanmamış gruplarında tespit

edilen ağırlık kaybı eğrileri Şekil 5.3’de gösterilmiştir.

En yüksek ağırlık kaybı % 67,3 ile emprenyesiz sarıçam numunede, en düşük ise %

52,1 ile çinko klorürle emprenyeli ikincil işlem uygulanmamış numunede tespit

edilmiştir. Silika jel işlemi piroliz sıcaklığını en çok düşüren etkiyi yaparken, ağırlık

kaybı üzerinde önemli bir etki yapmamıştır. Propionillendirme işlemi, piroliz

sıcaklığını düşürmesine rağmen, ikincil işlem uygulanmamış gruba göre ağırlık

kaybını önemli derecede arttırmıştır.

Emprenye edilmemiş sarıçamın ağırlık kaybı % 67,3, alüminyum klorür ile

emprenye edilen ve ikincil işlem uygulanmayan sarıçamın ağırlık kaybı % 60,3

olarak bulunmuştur. Ayrıca hızlı pirolizin oluştuğu sıcaklık noktası da düşmüştür.

Alüminyum klorürün yanmayı azaltıcı ve kömürleşmeyi arttırıcı etkisi bu

değerlerden görülmektedir. Emprenyeli numunelerin silika jel ile ikincil işlemine tabi

tutulmalarıyla hem hızlı piroliz sıcaklığı düşmekte hem de toplam ağırlık kaybı

azalmaktadır. Ancak propionillendirme işlemi, yalnızca emprenyeli gruba göre hem

piroliz sıcaklığını arttırmakta hem de toplam ağırlık kaybını daha fazla

arttırmaktadır. Dolayısıyla, propionillendirme işleminin yıkanan madde miktarını

azaltmasına rağmen, yanma özelliklerini daha da kötüleştirmektedir.

Page 115: TezGoster 2

97

Şekil 5.3. Sarıçamda ikincil işlem türüne göre TGA sonuçları Ç-K-K, hiçbir işlem görmemiş sarıçam; B, Borik asit; Zn, Çinko klorür; Al, Alüminyum klorür; Si, Silika jel; Pr, Propionillendirme

-67,32

-53,55

-55,76

-66,34

-80

-70

-60

-50

-40

-30

-20

-10

0

10

30 60 90 120 150 180 210 240 270 300 330 360 390 420 450 480

ırlık

kay

bı (

%)

Ç-K-K

Ç-B-K

Ç-B-Si

Ç-B-Pr

Borik asit

Sıcaklık (oC)

-67,32

-52,08

-57,08

-60,92

-80

-70

-60

-50

-40

-30

-20

-10

0

10

30 60 90 120 150 180 210 240 270 300 330 360 390 420 450 480

ırlık

kay

bı (

%) Ç-K-K

Ç-Zn-K

Ç-Zn-Si

Ç-Zn-Pr

Çinko klorür

Sıcaklık (oC)

-67,32

-60,30

-56,83

-68,39

-80

-70

-60

-50

-40

-30

-20

-10

0

10

30 60 90 120 150 180 210 240 270 300 330 360 390 420 450 480

ırlık

kay

bı (

%)

Ç-K-K

Ç-Al-K

Ç-Al-Si

Ç-Al-Pr

Alüminyum klorür

Sıcaklık (oC)

Page 116: TezGoster 2

98

Şekil 5.3’te gösterilen sarıçam için TGA sonuçlarına göre, çinko klorürle emprenye

edilen sarıçamda ağırlık kaybı kontrol numunesine göre % 67,3’den % 52,1’e

düşmüştür. Aynı zamanda piroliz sıcaklığının da önemli ölçüde düştüğü,

kömürleşmenin de daha düşük sıcaklıklarda oluştuğu belirlenmiştir. Ancak hem

silika jel hem de propionillendirme işlemi ikincil işlem uygulanmamış emprenyeli

gruba göre toplam ağırlık kaybını azaltıcı etki göstermemiştir.

Kestane numunelerin emprenye çeşidine göre ikincil işlem uygulanmış ve

uygulanmamış gruplarında tespit edilen ağırlık kaybı eğrileri Şekil 5.4’de verilmiştir.

Borik asit ile emprenye işleminin kestanede toplam ağırlık kaybını % 68,0’dan %

57,4’e düşürdüğü tespit edilmiştir. Silika jel ve propionillendirme işlemlerinin piroliz

sıcaklığını düşürmesine rağmen, propionillendirmenin ağırlık kaybını arttırdığı

belirlenmiştir. Silika jel ise, ağırlık kaybını önemli ölçüde etkilememiştir.

Alüminyum klorür ile emprenye edilmiş kestanede TGA sonuçlarına göre silika jel

işlemi, ikincil işlem görmemiş emprenyeli gruba göre hem piroliz sıcaklığını

düşürmüş hem de toplam ağırlık kaybını azaltmıştır. Propionillendirme işlemi ise,

piroliz sıcaklığını arttırmış ve ağırlık kaybında önemli bir etki yapmamıştır.

Çinko klorür ile emprenye işlemi kestanenin piroliz sıcaklığını önemli derecede

düşürmüştür. Ağırlık kaybı değerinde ise, hem ikincil işlem yapılmamış hem de

ikincil i şlem yapılmış numunelerde düşüş görülmüştür. En fazla ağırlık kaybı azalışı

silika jel işlemi yapılmış kestane numunelerde belirlenmiştir. Propionillendirme

işleminde ise, yalnızca emprenye edilen gruba göre ağırlık kaybı değerinde bir artış

tespit edilmiştir.

Page 117: TezGoster 2

99

Şekil 5.4. Kestanede ikincil işlem türüne göre TGA sonuçları K-K-K, hiçbir işlem görmemiş kestane; B, Borik asit; Zn, Çinko klorür; Al, Alüminyum klorür; Si, Silika jel; Pr, Propionillendirme

-66,94

-57,42-60,41

-68,05

-80

-70

-60

-50

-40

-30

-20

-10

0

10

30 60 90 120 150 180 210 240 270 300 330 360 390 420 450 480

ırlık

kay

bı (

%)

K-K-K

K-B-K

K-B-Si

K-B-Pr

Borik asit

Sıcaklık (oC)

-66,94-61,50-60,36

-65,85

-80

-70

-60

-50

-40

-30

-20

-10

0

10

30 60 90 120 150 180 210 240 270 300 330 360 390 420 450 480

ırlık

kay

bı (

%)

K-K-K

K-Zn-K

K-Zn-Si

K-Zn-Pr

Çinko klorür

Sıcaklık (oC)

-66,94-70,36

-63,27

-69,40

-80

-70

-60

-50

-40

-30

-20

-10

0

10

30 60 90 120 150 180 210 240 270 300 330 360 390 420 450 480

ırlık

kay

bı (

%)

K-K-K

K-Al-K

K-Al-Si

K-Al-Pr

Alüminyum klorür

Sıcaklık (oC)

Page 118: TezGoster 2

100

6. SONUÇ VE ÖNERĐLER

6.1. Emprenye Maddesi Tutunma Miktarı

Emprenye maddesi tutunma miktarı üzerine çözelti sıcaklığı ve konsantrasyonu etkili

olmuştur.

Net kuru tuz miktarı değerlerine göre; alüminyum klorür, çinko klorür ve borik asit

çözeltilerinin tümünde 60 0C sıcaklık en yüksek değeri vermiştir. Çözelti sıcaklığının

artmasıyla, moleküllerin kinetik enerjilerinin arttığı ve bu nedenle de difüzyon

kabiliyetlerinin arttığı düşünülmektedir.

Net kuru tuz miktarı değerlerine göre; alüminyum klorür, çinko klorür ve borik asit

çözeltilerinin tümünde % 3 konsantrasyona sahip emprenye çözeltileri % 2

konsantrasyona sahip çözeltilerden daha yüksek tutunma miktarı vermiştir. Ancak

hücre boşluklarının doldurulması yüzdesi değerleri incelendiğinde, konsantrasyonlar

arasında önemli bir farkın olmadığı tespit edilmiştir. Bu nedenle, % 3

konsantrasyondaki çözeltilerde bulunan tuz miktarının fazla oluşu, direkt olarak net

kuru tuz miktarı değerine etki etmiştir. Bu çalışmada, % 3 konsantrasyondaki borik

asit çözeltisi ile sarıçamda 16,1 kg/m3, kestanede ise 9,9 kg/m3 borik asit tutunması

sağlanmıştır. Elde edilen bu değerler Özçifçi (2001)’nin sarıçamda elde ettiği 1,96

kg/m3, ve Keskin (2007)’ in meşe örneklerde elde ettiği 3,38 kg/m3 borik asit

tutunması değerlerinden oldukça yüksektir.

Emprenye çözeltilerinden borik asit ile çinko klorür tutunma miktarları birbirine çok

yakın çıkmıştır. Alüminyum klorür ise hem kestanede hem sarıçamda daha düşük

tutunma miktarı vermiştir. Yalınkılıç (1993) alüminyum klorür ile emprenyenin zor

olduğunu belirtmiştir ve bu çalışma ile tespit edilen deneysel sonuçlar bu görüşü

desteklemektedir.

Net kuru tuz miktarı değerlerine göre; sarıçamdaki tutunma miktarları kestanedeki

tutunma miktarlarından daha yüksektir. Kestane numunelerin boşluk oranının

Page 119: TezGoster 2

101

sarıçamdan yaklaşık % 18 daha az olduğu tespit edilmiştir. Aynı zamanda hücre

boşluklarının emprenye sıvısı ile doldurulması yüzdesi değerinde de, sarıçamın

kestaneden yüksek değerlere sahip olduğu tespit edilmiştir. Bu nedenlerle, sarıçam

numunelerin hacimlerine oranla daha fazla emprenye sıvısı emdikleri ve daha yüksek

net kuru tuz miktarına ulaştıkları belirlenmiştir.

6.2. Silika Jel Đşlemi

Borik asit, çinko klorür ve alüminyum klorür ile emprenye edilen sarıçam ve kestane

numuneler, emprenye maddelerinin suda yıkanmasını azaltmak amacıyla silika jel

işlemine tabi tutulmuşlardır. Đşlem sonrasında, her üç emprenye çözeltisi için de

kestanede elde edilen yüzde ağırlık artışı sarıçamdan yüksektir. Kestanenin hücre

çeperi miktarının daha fazla olması nedeniyle, silika jel moleküllerinin tutunabileceği

yüzey sarıçamdakinden daha fazladır. Bu nedenle, kestanede elde edilen ağırlık artışı

daha yüksektir. Bu sonuçla uyumlu olarak Mai ve Militz (2004b) de silika jel

tutunmasının yapraklı ağaçlarda, iğne yapraklı ağaçlara oranla daha yüksek olduğunu

belirtmişlerdir.

Hem sarıçamda hem de kestanede borik asitle emprenyeli örneklerde silika jel

tutunması daha yüksek olmuştur. Mai ve Militz, (2004b) bazı metal tuzlarının

sodyum silikattaki sodyum iyonları ile yer değiştirerek silika iyonlarının ağaç

malzeme içerisinde çökertilmesi için kullanıldığını ve borik asitin de bu amaçla

kullanılabileceğini bildirilmi ştir. Obut ve Girgin (2006) de borat iyonlarının siloksan

ağının oluşumunu desteklediğini ve bir bağlayıcı gibi davrandığını belirtmişlerdir.

Bu nedenle borik asitle emprenye edilen örneklerde hücre boşluklarında bulunan

borik asit, silika moleküllerinin çökertilerek silika jel oluşumunda olumlu etki

yapmıştır.

Li ve ark. (2001) sodyum silikat ile işleme tabi tuttukları kavak örneklerde % 11,1,

Simkovic ve ark. (2005) kayın örneklerde % 4,27 ağırlık artışı elde etmiştir. Bu tez

çalışmasında ise silika jel işlemi uygulanan sarıçam örneklerde % 7,52, kestanede %

9,11 ağırlık artışı elde edilmiştir. Hem kullanılan malzeme, hem de kullanılan

Page 120: TezGoster 2

102

yöntem arasındaki farklılardan dolayı bu çalışmaların sonuçlarını karşılaştırmak tam

olarak doğru olmasa da, literatürde belirtilenlerden daha olumlu sonuçlar elde

edildiği söylenebilir.

6.3. Propionillendirme

Borik asit, çinko klorür ve alüminyum klorür ile emprenye edilen sarıçam ve kestane

örnekler, emprenye maddelerinin suda yıkanmasını azaltmak amacıyla

propionillendirme işlemine tabi tutulmuşlardır. Propionillendirme işlemi sonucu,

genel olarak kestanede sarıçama göre daha yüksek ağırlık artışı tespit edilmiştir.

Minato ve Ogural, (2003)’a göre esterleştirme reaksiyonunun gerçekleşme derecesi,

ulaşılabilir hidroksil gruplarının sayısına bağlıdır. Hafızoğlu (1982), kestane ve

sarıçamda selüloz oranını yaklaşık % 42 olarak bildirmiştir. Aynı hacimdeki

örneklerde kestanenin yoğunluğunun fazla olması nedeniyle, selüloz miktarı

sarıçama göre daha fazladır. Bu durum esterleştirme reaksiyonuna girecek olan

selüloz zincirindeki OH gruplarının sayısının da kestanede sarıçamdan daha fazla

olduğunu gösterir ve bu nedenle, kestanede propionillendirme işleminin daha yüksek

ağırlık artışı değerleri verdiği söylenebilir.

Tserki ve ark., (2005)’na göre, amorf yapıdaki hemiselüloz ve lignin

moleküllerindeki hidroksil grupları reaktif kimyasalla reaksiyona girerken, selüloz

zincirleri arasındaki hidrojen bağları etkisiyle oluşan kristalit yapı nedeniyle reaktif

kimyasal, selüloz zincirleri arasına yeterince girememekte ve selüloz hidroksilleri ile

oluşan reaksiyon daha az olmaktadır. Bu yapıları nedeniyle hemiselülozlar

esterleştirme reaksiyonuna selülozdan daha yatkın moleküllerdir. Kestanede bulunan

pentozan oranı % 19,7 iken sarıçamda % 11’dir [Hafızoğlu, 1982] ve bu nedenle

kestanede propionillendirme reaksiyonuna girecek hemiselülozlardaki OH sayısı,

sarıçamdan fazladır ve bu durum kestanede propionillendirme işleminde daha yüksek

ağırlık artışı elde edilmesini desteklemektedir.

Ayrıca kestanenin önemli yan bileşiklerden birisi olan hidroliz olabilen tanenler

(gallotannin) (Bkz. Şekil 2.4), Hagerman (2002)’a göre çözünürlük özelliklerini

Page 121: TezGoster 2

103

değiştirmek ya da reaktif fenolik fonksiyonel gruplarını elemine etmek için, her bir

OH grubunun yerine bir asetil grubunun yerleşmesi suretiyle asetillendirilebilir.

Böylelikle tanenin polaritesi düşer ve sulu çözücülerde çözünmez olur.

Propionillendirme işleminde de bu gallotannin moleküllerindeki bu reaktif fenolik

OH grupları ile propionil gruplarının yer değiştirme reaksiyonu verdiği

düşünülmektedir. Bu reaksiyon da propionillendirme işleminde, kestanede sarıçama

oranla daha yüksek ağırlık artışı elde edilmesini desteklemektedir.

Propionillendirme işlemi sonrasında en yüksek ağırlık kazanımı % 19,87 ile

kestanede çinko klorür ile emprenye edilen grupta görülmüştür. Daha sonra sırası ile

alüminyum klorür ile emprenyeli sarıçamda % 17,67 ve kestanede % 15,99 ağırlık

artışı elde edilmiştir. Asetik anhidritle işlem sonrası Rowell (2005), amerikan güney

çamında (Pinus taeda L.) % 17,2 ağırlık artışı, Ohkoshi (2002) başka bir çam

türünde (Pinus densiflora Sieb. et Zucc.) % 20,2 ağırlık artışı, Yıldız (1988) ise farklı

ağaç türlerinde % 15,42 ile % 17,66 arasında değişen oranlarda ağırlık artışı elde

etmişlerdir. Propionik anhidritin asetik anhidrite göre daha uzun karbon zincirine

sahip olması nedeniyle, reaksiyonun gerçekleşmesi için daha fazla süreye ihtiyaç

duyulmasına ve elde edilen ağırlık artışının daha düşük olmasına rağmen bu

çalışmada, Le Van (1984), tarafından 10 saat propionik anhidritle işlem gören çamda

(Pinus ponderosa Douglas ex Lawson) elde edilen % 4’lük ağırlık artışından oldukça

yüksek değerler elde edilmiştir. Li ve ark. (2001) ise bu çalışma ile uyumlu olarak

kavak (Liriodendron tulipifera L.) örneklerde propionillendirme işlemi ile % 17,2

ağırlık artışı elde etmişlerdir.

Hem kestanede, hem de sarıçamda alüminyum klorür ile emprenye edilen örneklerde

propionillendirme işlemi sonrası ağırlık artışı oldukça yüksektir. Selüloz zincirinde

meydana gelen reaksiyonlar, propionillendirmede de olduğu gibi ancak ulaşılabilir

fonksiyonel gruplar aracılığıyla gerçekleşmektedir. Ulaşılabilir hidroksiller genel

olarak selüloz mikrofibrillerinin amorf kısımlarında bulunmaktadır. Kristal bölgedeki

selüloz zincirleri arasındaki kuvvetli hidrojen bağları nedeniyle reaktif kimyasallar

bu bölgeye ulaşamamaktadırlar [Hafızoğlu, 1982]. Rowell (2005) ağaç malzemenin

kimyasal modifikasyon işlemlerinde, önce şişirici etkiye sahip bir kimyasalla selüloz

Page 122: TezGoster 2

104

zincirleri arasındaki bağın kopartılarak ulaşılabilir hidroksil sayısının arttırılmasının

tercih edildiğini belirtmektedir. Hafızoğlu (1982)’na göre, selülozla katılma

bileşikleri meydana getirmeye aşırı eğilimli olan bileşikler, örneğin kuvvetli asitler,

bazlar ve bazı tuzlar, selülozun kristal zonundaki hidrojen bağları ağını dağıtabilir.

Alüminyum klorür çözeltisi de asidik karakteri ile (pH 2,6) bu hidrojen bağlarını

kopararak selüloz mikrofibrillerini şişirici etki yapmış ve böylelikle daha fazla

hidroksilin ulaşılabilir duruma gelmesini ve reaktif anhidrit moleküllerinin bu

bölgeye ulaşmasını sağlamış olabilir. Bu nedenle alüminyum klorürle emprenyeli

örneklerde yüksek propionillendirme reaksiyonu gerçekleşmiş olabilir.

Kestanede propionillendirmede çinko klorürle emprenyeli grupta da yüksek ağırlık

artışı elde edilmiştir. Rowell (2005), Ridway ve Wallington tarafından çinko

klorürün asetillendirme işleminde katalizör olarak kullanıldığını, Hafızoğlu (1982)

de, çinko klorürün selülozu şişirici ve çözücü özelliği olduğunu belirtmişlerdir. Bu

nedenlerle çinko klorür propionillendirme işlemini olumlu etkilemiştir. Sarıçamda ise

çinko klorürle emprenyeli grupta, kestanede elde edilen kadar önemli bir ağırlık artışı

elde edilememiştir. Burada çinko klorürün şişirici etki yapmasına rağmen,

propionillendirme reaksiyonunun gerçekleşme derecesinin hidroksil sayısıyla

doğrudan ilişkili olması nedeniyle, sarıçamda kestanedeki kadar hidroksil

bulunmaması etkili olmuştur.

Propionillendirme işlemi sonrası borik asitle emprenyeli gruplarda, hem sarıçamda

hem de kestanede diğerlerine oranla oldukça düşük ağırlık artışı tespit edilmiştir. Bu

sonuç borik asitin propionillendirme reaksiyonunu engelleyici bir rol oynadığını

düşündürmüştür. Borik asitin asetik anhidrit ve potasyum ile uyumsuz olduğunun

[Merck, 2007] belirtilmiş olması bu sonuçları desteklemektedir. Uyumsuz

kimyasalların bir araya gelmesi sonucu propionillendirme reaksiyonu

gerçekleşmeden, anhidrit molekülleri bozunmaya uğramış ve istenilen sonuç elde

edilememiştir.

Page 123: TezGoster 2

105

6.4. Suda Yıkanmaya Dayanıklılık

Emprenye edilen sarıçam ve kestanede, emprenye maddesi yıkanmasına karşı

dayanıklılığı arttırmak için, silika jel ve propionillendirme işlemleri uygulanmıştır.

Kontrol numuneleri karşılaştırıldığında sarıçamda yüzde yıkanan madde miktarının

kestaneden daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Kılıç (1998) geçirgenliği yüksek olan

malzemelerde, suyun malzeme içerisine nüfuzunun daha fazla olduğunu ve bu

nedenle yıkanan madde miktarının da daha fazla olduğunu belirtmiştir. Bu nedenle,

sarıçamda yıkanan madde miktarının kestaneden fazla olması beklenen bir sonuçtur.

Ayrıca sarıçamın boşluk oranının kestaneden fazla olması nedeniyle, yıkama

sırasında su, bu boşluklarda bulunan kimyasal maddelere daha kolay ulaşmış ve bu

maddelerin daha fazla yıkanmasına neden olmuş olabilir. Emprenye işleminden

sonra örnekteki tutunma miktarlarına göre, sarıçamda daha yüksek net kuru tuz

miktarı değerleri elde edilmiştir. Kullanılan emprenye maddeleri yıkanmaya hassas

olduğundan, sarıçamda yıkanan madde miktarı kestaneye göre daha fazla olmuştur.

Silika jel işlemi, hem kestane hem de sarıçamda tüm emprenye gruplarında yüzde

yıkanan madde miktarını azaltıcı bir etki yapmıştır. Silika jelin malzemenin hücre

boşluklarında ve yüzeyinde oluşturduğu katman, suyun malzemenin iç bölgelerine ve

emprenye maddelerine ulaşmasını engellemiştir. Sodyum silikat tek başına

kullanıldığında, yine bir jel tabakası oluşturmaktadır. Ancak bu katman suda tekrar

çözünebilir yapıdadır. Bu çalışmada uygulanan silika jel oluşturma sürecindeki

sodyum bikarbonat ile jelleştirme aşamasında, sodyum silikat katmanı suda

çözünmeyen bir form kazanmıştır [PQ Corporation, 2006].

Sarıçamda silika jel işlemi sonrası ağırlık artışı ile, yüzde yıkanan madde miktarı

arasında ters orantılı bir ilişki tespit edilmiştir. Silika jelin boşluk miktarı fazla olan

sarıçamda hücre boşluklarında daha fazla bulunduğu ve hücre çeperine tutunamayan

bu parçacıkların da yıkanma sırasında, küçük parçacıklar halinde yıkandığı tahmin

edilmektedir. Sarıçamın geçirgenliğinin kestaneden fazla olması da, suyun silika jel

ve emprenye maddelerine daha kolay ulaşmasını sağlamaktadır. Kestanede hücre

çeperine tutunarak daha sağlam bir ağ kuran silika jelin yıkanmaya karşı daha iyi bir

Page 124: TezGoster 2

106

performans sağladığı düşünülmektedir. Ancak silika jelin, sarıçamda kontrol

numunelerine oranla yıkanan madde miktarını daha fazla azaltıcı bir etki yaptığı

görülmektedir. Bu çalışmada % 3’lük borik asit çözeltisi ile emprenye edilen

örneklerde yıkanan yüzde madde miktarı, silika jel ikincil i şlemi uygulanmış

örneklerde yıkanan yüzde madde miktarının sarıçamda 1,5, kestanede ise 1,2 katıdır.

Bu değerlerle uyumlu olarak Kartal ve ark. (2007) % 1’lik sodyum tetraborat deka

hidrat çözeltisi ile emprenye edilen Japon sediri örneklerde, yıkama sonrası yıkanan

bor miktarının, silikon emülsiyonu ile ikincil emprenye işlemi uygulanan örneklerde

yıkanan bor miktarının 1,4 katı olduğunu bildirmiştir. Furuno ve ark. (2003), boraks

ile emprenye edilen Japon sediri örneklerde yıkama sonrası kimyasalların % 65 ile %

70’inin yıkandığını bildirmişlerdir. Baysal ve ark. (2006) ise boraks+borik asit

karışımı ile emprenye edilen Douglas göknarı örneklerde, sitirenle yaptıkları ikincil

işlem ile yıkanan madde miktarının % 9,22’den % 4,09’a indirildiğini belirtmiştir.

Propionillendirme işlemi yapılan gruplarda, hem sarıçam hem de kestanede en düşük

yıkanan madde miktarları alüminyum klorürde bulunmuştur (%1,46 ve % 0,84).

Propionillendirme işlemi, çinko klorürle emprenye edilen kestane örneklerde yıkanan

madde miktarı üzerinde etkili olurken sarıçamda aynı etkiyi göstermemiştir.

Propionillendirme işlemi sonrası elde edilen ağırlık artışı değerleri ile bu sonuçlar

doğru orantılıdır. Ağırlık artışı kestane ve sarıçamda alüminyum klorürde ve

kestanede çinko klorürde en yüksek değerlerdedir. En yüksek yıkanma direnci de bu

gruplarda sağlanmıştır. Hem kestane hem de sarıçamda propionillendirme işlemi

borik asitin yıkanması üzerinde etkili olmamıştır. Bu gruplardaki ağırlık kazanımı da

en düşük değerlerdir. Özellikle sarıçamda, propionillendirme sonrası çok düşük

ağırlık artışı olmuştur. Burada, sarıçamdaki aktif hidroksil gruplarının kestaneye

oranla daha az olması önemli bir etkendir. Kestanede propionillendirme sonrası diğer

emprenye maddelerinde yüksek ağırlık artışı sağlanırken, bunun özellikle borik asitte

düşük olması, borik asitin propionillendirme reaksiyonunu engelleyici bir rol

oynadığı şeklinde yorumlanabilir.

Page 125: TezGoster 2

107

6.5. Termogravimetrik Analiz (TGA)

Termogravimetrik analiz sonuçlarına göre, kullanılan emprenye maddelerinin üçü de

toplam ağırlık kaybını azaltıcı etki göstermişlerdir. Aynı zamanda hızlı pirolizin

gerçekleştiği sıcaklık noktasını da düşürmüşlerdir. Elde edilen sonuçlarla uyumlu

olarak, Le Van ve ark. (1990), özellikle alevlenmeyi geciktirici kimyasalların hızlı

piroliz sıcaklığını düşürdüğünü ve kömürleşme miktarını arttırdığını belirtmiştir.

Yapılan çalışmalar, TGA sonuçlarına göre artan kömürleşme miktarı ile yanıcı gaz

çıkışının azaldığını göstermiştir [LeVan ve ark., 1990; Gao ve ark., 2006].

En düşük toplam ağırlık kaybı (% 52,08), çinko klorür ile emprenye edilmiş

sarıçamda tespit edilmiştir. Rowell ve LeVan (2005), çinko klorürün piroliz sırasında

levoglukosan oluşumunu azalttığını, işlem görmemiş malzemede, piroliz sırasında

levoglukosan çıkışı % 10,1 iken çinko klorür ile işlem gören malzemede ise bu

oranın % 0,3 olduğunu bildirmiştir. Çinko klorür ile emprenyeli ağaç malzemede

TGA analizi ile elde edilen 500 0C sıcaklıktaki toplam ağırlık kaybı % 74, borik

asitle emprenyeli malzemede % 81 olarak belirtilmiştir. Wang ve ark. (2004) borik

asit ile emprenye ettikleri ıhlamurun TGA sonucu 800 0C sıcaklıktaki toplam ağırlık

kaybını % 71,1 olarak tespit etmişlerdir. TGA eğrisine göre 500 0C sıcaklıktaki

ağırlık kaybı yaklaşık % 65 ve en yüksek ağırlık kaybı noktası da 340 0C

civarındadır. Bu çalışmada 500 0C sıcaklıktaki toplam ağırlık kaybı, borik asitle

emprenyeli sarıçamda % 53,55, kestanede % 57,42 olarak, en yüksek ağırlık kaybı

noktası da sarıçamda 332 0C, kestanede 312 0C olarak tespit edilmiştir ve bu sonuçlar

literatürle uyumlu bulunmuştur. Gao ve ark. (2006) borun malzemeyi fiziksel bir

mekanizmayla koruduğunu, eriyen borun, malzemeye oksijenin ve sıcaklığın

ulaşmasını engelleyen bir film tabakası oluşturduğunu belirtmektedir. TGA eğrileri

incelendiğinde, işlem görmüş numunelerde 250 0C altındaki sıcaklıklarda kontrol

numunesine oranla daha fazla ağırlık kaybı olduğu görülmektedir. Borik asit düşük

sıcaklıklarda dehidrasyon reaksiyonunu artırmaktadır. Piroliz sırasında çıkan asidik

bileşikler de bu dehidrasyon reaksiyonunda katalizör işlevi görür ve düşük

sıcaklıklardaki ağırlık azalışını arttırır [Wang ve ark., 2004]. Düşük sıcaklıklardaki

Page 126: TezGoster 2

108

dehidrasyonun artışı yanıcı gazların oluşumunu azaltmakta ve kömürleşmeyi

arttırmaktadır [LeVan ve ark., 1990; White ve Dietenberger, 2001].

Yapılan ikincil işlemlerden silika jel işlemi, malzemenin yanma özelliklerine olumlu

bir katkı yapmıştır. Silika jel, kontrol numunesi örneklerine göre, hem sarıçam hem

de kestanede toplam ağırlık kaybını ve hızlı piroliz sıcaklık noktasını düşürmüştür.

Sadece silika jel yapılan numunelerde de kontrol numunesine oranla iyi sonuçlar elde

edilmiştir. Silika jel işlemi uygulanmış örnekler arasında en düşük toplam ağırlık

kaybı değeri, borik asitle emprenyeli sarıçamda % 55,76 olarak tespit edilmiştir.

Simkovic ve ark.(2005), yaptıkları ikili emprenye işlemi sonrası, kayın örneklerde

cone kalorimetre ile % 73,8 ağırlık kaybı tespit etmişlerdir. Test yöntemi farklı

olduğundan sonuçlar birebir karşılaştırılamasa da, bu tez çalışmasında elde edilen

sonuçların olumlu olduğu söylenebilir. LeVan (1984), silika jelin bir yangın

geciktirici olarak yanıcı gazların dışarı çıkışını engelleyen bir bariyer gibi

davrandığını, aynı zamanda bu bariyerin oksijenin malzemeye ulaşmasını

engellediğini ve malzeme yüzeyini yüksek sıcaklıktan koruduğunu belirtmektedir.

Miyafuji ve Saka (2001) sodyum silikat kompozitlerinin alevlenmeyi 600-700 0C

sıcaklıklara kadar geciktirdiğini, elektron mikroskobu ile yapılan incelemeler sonucu

bu geliştirilmi ş yangın geciktirici etkinin silika jelin dehidrasyon ve karbonizasyon

gibi kimyasal ve fizikokimyasal etkilerine bağlı olduğunun düşünüldüğünü

belirtmiştir.

Propionillendirme işlemi, hem sarıçam hem de kestanede tüm deneysel emprenye

uygulamalarında kontrol numunelerine göre toplam ağırlık kaybını ve hızlı piroliz

sıcaklığını artırıcı bir etki yapmıştır. Bu sonuçla uyumlu olarak Li ve ark. (2001) da

asetillendirilmiş ve propionillendirilmiş numuneler ile kontrol numunelerinin oksijen

indeksine dayalı yanma karakteristikleri arasında fark bulunmadığını ve bu işlemlerin

yangın geciktirici bir etki yaratmadığını belirtmiştir. Propionillendirme işlemi ile

elde edilen ağırlık artışı, gerçekleşen yer değiştirme reaksiyonunda ağaç malzemeye

karbon, hidrojen ve oksijenden oluşan tamamen organik yapıdaki propionil grubunun

bağlanmasının bir sonucudur. Yüksek sıcaklıkta, ağırlık artışının sağlandığı bu

organik yapıdaki bileşenlerin tamamen yanmasıyla CO2 ve CO açığa çıkar. Bu

Page 127: TezGoster 2

109

nedenle, propionillendirme işlemi ağaç malzemenin toplam ağırlık kaybını arttırıcı

bir etki yapmıştır.

TGA eğrilerinin incelenmesi sonucunda, kestanede hızlı piroliz öncesinde, çok az

miktarda ağırlık artışı görülmektedir. Kuduban (1996)’a göre Anadolu kestanesinde

% 1,5 civarında kondanse tanen bulunmaktadır. Kındır (2002), asit ile işleme tabi

tutulan bu kondanse tanenlerin, hidroliz ile daha basit bileşiklere ayrılmak yerine,

daha ileri derecede polimerize olduklarını belirtmiştir. Piroliz sırasında ortaya çıkan

asetik asit [Rowell, 2005] gibi ürünler nedeniyle kestanede hızlı piroliz öncesinde bir

miktar ağırlık artışı bu kondanse tanenlerin polimerizasyonu nedeniyle olabilir.

6.6. Öneriler

Suda çözünen yangın geciktirici emprenye maddelerinden borik asit, çinko klorür ve

alüminyum klorür ile sarıçam ve kestane ağaç türlerinin emprenyesinde, daha yüksek

tutunma miktarı değerlerinin elde edilebilmesi için, çözelti konsantrasyonunun % 3

ve çözelti sıcaklığının 60 0C olarak kullanılması uygun olabilir. Daha yüksek

konsantrasyondaki çözeltiler hazırlanarak emprenye tuzu miktarları arttırılması

düşünülebilir ancak suda çözünürlükleri sınırlı olan tuzların kullanımında söz konusu

seçenek sınırlıdır. Ayrıca, konsantrasyonun aşırı şekilde arttırılması ile işlemin genel

maliyetinin artacağı dikkate alınmalıdır.

Suda yıkanmaya karşı hassas olan borik asit, çinko klorür ve alüminyum klorür gibi

emprenye maddelerinin yıkanmaya karşı dayanımını arttırmak için, bu çalışma ile

gerçekleştirilen ikincil bir işlem yapılabilir. Đkincil işlem olarak silika jel işlemi

önerilebilir. Silika jel işlemi, hem emprenye maddelerinin yıkanmasını azaltmış hem

de yangın geciktirici özelliklerine olumlu bir katkı sağlamıştır. Propionillendirme

işlemi, alüminyum klorür ve çinko klorürde yıkanmaya karşı direnci arttırmasına

rağmen, TGA sonuçlarına göre yangın geciktirici özellikleri üzerinde olumsuz bir

etki yapmıştır. Bu nedenle, yangın geciktirici emprenye maddeleri ile birlikte

kullanılması önerilmemektedir. Ayrıca, borik asit ile propionik anhidritin uyumsuz

olması nedeniyle bu iki kimyasalın aynı sistemde kullanılması da önerilmemektedir.

Page 128: TezGoster 2

110

Propionillendirmenin çinko ve alüminyum gibi metalleri içeren emprenye

maddelerinin yıkanmasını azaltabildiği göz önüne alınırsa, krom ve benzeri ağır

metaller içeren kimyasal maddelerin ağaç malzemeden yıkanmasını ve toprağa

karışmasını engellemek için, toprakla temas eden ağaç malzemelerde

kullanılabileceği göz ardı edilmemelidir. Bu amaçla yeni çalışmaların yapılması

gereklidir.

Çalışmada elde edilen sonuçlara göre, silika jel işlemi ve propionillendirme işlemi

sürecinde, emprenyeli örneklerdeki yıkanan madde miktarını azaltıcı ve malzemenin

piroliz sürecini etkileyen bir dizi kimyasal reaksiyon oluşmaktadır. Kullanılan

kimyasalların birbiri ile uyumu ve oluşan ikili veya üçlü etkilerin kimyasal

mekanizmalarının tam olarak açıklanabilmesi için, her bir işlem için daha detaylı ve

farklı kimyasal analiz tekniklerinin kullanıldığı başka çalışmalar yapılmalıdır.

Emprenye ve ikincil işlemler sonrası ortaya çıkan yeni kimyasal yapılar ve bileşikler

ile piroliz sırasında ortaya çıkan bileşiklerin nitel ve nicel analizleriyle daha kesin

açıklamalar yapılabilecektir.

Page 129: TezGoster 2

111

KAYNAKLAR

Akgün, H.C., “Anadolu Kestanesi Odununun Kimyasal Bileşimi ve Kağıt Yapımına Uygunluğu”, Yüksek Lisans Tezi, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Bartın, 8-34 (2005). American Society for Testing and Materials, “Standard test methods for wood compositional analysis by termogravimetry”, ASTM Standard E1131-03, Philadelphia, PA, 5 (2003). American Society for Testing and Materials, “Standard test methods for wood preservatives by laboratory soil-block cultures”, ASTM Standard D1413-07e, Philadelphia, PA, 7 (2007). Aslan, S., “Ağaç Dendrolojisi ve Odun Anatomisi”, H.Ü. Mesleki Teknoloji Yüksekokulu Ağaçişleri Endüstri Mühendisliği Bölümü, Ankara, 152 (1994). Aslan, S., “Ağaç Zararlıları Koruma ve Emprenye Teknikleri”, Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme Đdaresi Başkanlığı, Ankara, 272 (1998). Baran, S., “Elektronik Yangın Uyarı Sistemleri”, Birinci Yangın Ulusal Kurultayı Bildirileri , Ankara, 169-189 (1983). Baysal, E., “Çeşitli Borlu ve WR Bileşiklerin Kızılçam Odunun Bazı Fiziksel Özelliklerine Etkisi”, Yüksek Lisans Tezi, KTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, Trabzon, 111 (1994). Baysal, E., Yalınkılıç, M.K., “A new boron impregnation technique of wood by vapor boron of boric acid to reduce leaching boron from wood”, Wood Science and Technology, 39: 187–198 (2005a). Baysal, E., Yalınkılıç, M.K., “A Comparative Study on Stability and Decay Resistance of Some Environmentally Friendly Fire Retardant Boron Compounds”, Wood Science and Technology, 39: 169–186 (2005b). Baysal, E., Sönmez, A., Çolak, M., Toker, H., “Amount of leachant and water absoption levels of wood treated with borates and water repellents, Bioresource Technology, 97, 2271 - 2279 (2006). Baysal, E., Yalınkılıç, M.K., Altınok, M., Sönmez, A., Peker, H., Çolak, M., “Some physical, biological, mechanical, and fire properties of wood polymer composite (WPC) pretreated with boric acid and borax mixture”, Construction and Building Materials, 21, 1879-1885 (2007). Berkel,A, “Ağaç Malzeme Teknolojisi”, Đ.Ü.Orman Fakültesi, Orman Fakültesi 183, (1972).

Page 130: TezGoster 2

112

Bozkurt, Y., Erdin, N., “Ticarette Önemli Yabancı Ağaçlar”, Đ.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü Yayınları, No:4, Đstanbul, (1989). Bozkurt, Y., Erdin, N., “Odun Anatomisi”, Đ.Ü. Orman Fakültesi, Đstanbul, 346 (1992). Brinker, C.F., Scherer, G.W., Sol-gel-science, Academic, San Diego, 97-235 (1990). Browne, F.L, “Theories Of The Combustion Of Wood And Its Control – A Survey Of The Literature”, FPL Report No. 2136, 69 (1958). Cockcroft, R., Laidlaw, R.A., “Factors affecting leaching of preservatives in practice”, International Research Group on Wood Preservation IRG/WP 3113, 1-9 (1978). Çetin, N.S., Özmen, N., Tingaut, P., Sebe, G., “New transesterification reaction between acetylated wood and tetramethoxysilane: A feasibility study” European Polymer Journal, 41: 2704–2710 (2005). Çolakoğlu, G., Çolak, S., Aydın, Đ., Yıldız, Ü.C., “Yıldız, S., Effect of Boric Acid Treatment on Mechanical Properties of Lamineted Beech Veneer Lumber”, Silva Fennica, 37 (4): 505-510 (2003). Devi, R.R., Maji, T.K., Banerjee, A.N., “Studies on dimensional stability and thermal properties of rubber wood chemically modified with styrene and glycidyl methacrylate”, Journal of Applied Polymer Science, 93: 1938-1945 (2004). Donath, S., Militz, H., Mai, C., “Wood modification with Alkoxysilanes”, Wood Science and Technology, 38: 555–566 (2004). Eroğlu, H., Usta, M., “Lif Levha Üretim Teknolojisi” , K.T.Ü. Orman Fakültesi, 30, Trabzon, 351 (2000). Eroğlu, H., “Lif Levha Endüstrisi Ders Notları”, K.T.Ü. Orman Fakültesi, 304, Trabzon, (1988). Fang, M.X., Shen, D.K., Li, Y.X., Yu, C.J., Luo, Z.Y., Cen, K.F., “Kinetic study on pyrolysis and combudtion of wood under different oxygen concentrations by using TG-FTIR analysis”, J. Anal. Appl. Pyrolsis, 77: 22-27 (2006). Fengel, D., Wegener, G., “Wood Chemistry”, Walter de Gruyter, New York, 613 (1984). Fu, Q., Argyropoulos, D.S., Tilotta, D.C., Lucia, L.A., “Understanding the pyrolysis of CCA-treated wood Part I. Effect of metal ions”, J. Anal. Appl. Pyrolsis, 81: 60-64 (2008).

Page 131: TezGoster 2

113

Fuchs, W., “Genuine lignin. I. Acetylation of pine wood”, Berichte Der Deutschen Chemischen Gesellschaft, 61B: 948-951 (1928). Furuno, T., Imamura, Y., “Combinations of wood and silicate Part 6.Biological resistances of wood-mineral composites using water glass-boron compound system”, Wood Science and Technology, 32 :161-171 (1998). Furuno, T., Lin, L., Katoh, S., “Leachability, decay, and termite resistance of wood treated with metaborates”, J Wood Sci, 49:344–348 (2003). Gao, M., Sun, C.Y., Wang, C.X., “Thermal degradation of wood treated with flame retardants”, Journal of Thermal Analysis and Calorimetry, 85(3): 763-769 (2006). García-Valcárcel, A.I., Bravo, I., Jiménez, C., Tadeo, J.L., “Influence of Leaching Medium ond Drying Time Between Successive Leaching Periods on the Emission of Chromium, Copper, and Boron From Treated Wood”, Environmental Toxicology and Chemistry, 23 (11): 2682-2688 (2004). Goldstein, I.S., “Degradation and Protection of Wood From Thermal Attack”, Wood Deterioration and Its Prevention by Preservative Treatments (D.D.Nicholas, Ed), Syracuse University Press , 1, 307-339 (1973). Goto, T., Furuno, T, “Evaluation of Fire Retardancy of Wood-Mineral Composed Veneers Made with Sugi and Konara Using the Colloidal Silica-Boric Acid System”, Journal of the Society of Materials Science, 53 (4): 381-387 (2004). Gronli, M.G., Varhegyi, G., Di Blasi, C., “Thermogravimetric analysis and devolatilisation kinetics of wood”, Ind. Eng. Chem. Res., 41: 4201-4208 (2002). Gün, M., “Yapı Malzemelerinin SOL-JEL Yöntemi ile Su Đtici Kaplanması”, Yüksek Lisans Tezi, Akdeniz Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Antalya, 1-9 (2002). Hafızoğlu, H., “Orman Ürünleri Kimyası Ders Notları, Cilt 1”, Odun Kimyası, K.T.Ü. Orman Fak. Yayın No: 52, Trabzon, 4-11, 22-82 (1982). Hafızoğlu, H., Yalınkılıç, M.K., Yıldız, Ü.C., Baysal, E., Demirci, Z., Peker, H., “Türkiye Bor Kaynaklarının Odun Koruma (Emprenye) Endüstrisinde Değerlendirilme Đmkanları”, TÜBĐTAK Projesi, TOAG-875 Nolu Proje, 377 (1994). Hager, B., “Leaching tests on copper-chrome-aesenic preservatives”, Forest Products Journal, 19 (10): 21-26 (1969). Hagermann, A.E., “Tannin Handbook”, Hagerman Laboratory, Miami University, Oxford, 10-16 (2002).

Page 132: TezGoster 2

114

Helsen, L., Hardy, A., Van Bael, M.K., Mullens, J., “Tanalith E 3494 impragnated wood: Charecterisation and thermal behaviour”, J. Anal. Appl. Pyrolsis, 78: 133-139 (2007). Hill, C.A.S., Jones, D., “Dimensional Changes in Corsican Pine Sapwood due to Chemical Modification with Linear Chain Anhydrides”, Holzforschung, 53: 267–271 (1999). Hill, C.A.S., “Wood Modification, Chemichal, Thermal and Other Processes”, John Wiley & Sons, England, 19-97 (2006b). Horn, O., “Acetylation of beech wood”, Berichte der Deutschen Chemischen Gesellschaft, 61B: 2542-2545 (1928). Hyvönen, A., Piltonen, P., Niinimaki, J., “ Tall oil/water – emulsions as water repellents for Scots pine sapwood”, Holz als Roh – und Werkstoff, 64: 68-73 (2006). Ibach, R., E., “Wood Preservation”, Wood handbook—Wood as an engineering material, Gen. Tech. Rep. FPL–GTR–113. Madison, WI: U.S. Department of Agriculture, Forest Service, Forest Products Laboratory, 463 (1999). Iler, R.K., “The Chemistry of Silica”, John Wiley & Sons Inc., 896 (1979). In, M., Gerardin, C., Lambard, J., Sanchez, C., “Transition metal based hybrid organic-inorganic copolymers”, Journal of SOL-JEL Science and Technology, 5:101-114 (1995). Kallala, M., Sanchez, C., Cabane, B., “Structure of inorganic polymers in sol-gel process based on titanium oxide”, Physical Rewiev E, 48(5): 3692-3703 (1993). Kartal, S. N., Hwang, W., Yamamoto, A., Tanaka, M., Matsumura, K., Imamura, Y., “Wood modification with a commercial silicon emulsion: Effects on boron release and decay and termite resistance”, International Biodeterioration & Biodegradation, 60:189–196 (2007). Keskin, H., “Effects of Impregnation Materials on Combustion Properties of Laminated Veneer Lumber Obtained from European Oak (Quercus petraea Liebl.) and Lombardy Poplar (Populus nigra L.)”, Journal of Applied Polymer Science, 105:1766–1773 (2007). Kılıç, A., “Ağaç türlerine göre suda çözünen emprenye maddelerinin yıkanma özellikleri”, Yüksek Lisans Tezi, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Bartın, 32-39 (1998). Kındır, Ö., “Kestane ağacının(Castenea sativa Mill.) kimyasal analizi”, Yüksek Lisans Tezi, Z.K.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü, Bartın, 122 (2002).

Page 133: TezGoster 2

115

Kırcı, H., “Kağıt Hamuru Endüstrisi Ders Notları”, K.T.Ü. Orman Fakültesi, Yayın No: 63, Trabzon (2000). Kuduban, E., “Anadolu Kestanesi (Castenea sativa Mill.) Odun ve Kabuğunun Kimyasal Bileşimi, Yüksek Lisans Tezi, K.T.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü, Trabzon, 3-14 (1996). Laks, P.E, Manning J.D., “Inorganic borates as preservative systems for wood composites”, In: Proceedings of the 2nd Pacific rim bio-based symposium, Vancouver, Canada, 236–244 (1994). Lee, H., Chen, G.C., Rowell, R.M., “Thermal properties of wood reacted with a phosphorus pentoxide-amine system”, Journal of Applied Polymer Science, 91: 1465-2481 (2004). LeVan, S.L., “Chemistry of Fire Retardancy”, The Chemistry of Solid Wood, Advances in Chemistry Series 207, In Rowell, R.M., ed., American Chemical Society; Chapter 14, Washington, DC, 175-210, 531-574 (1984). LeVan, S.L., Winandy, J.E., “Effects of Fire Retardant Treatments on Wood Strentgh: A Rewiew”, Wood and Fiber Science, 22 (1):113-131 (1990). LeVan, S.L., Tran, H.C., “The role of boron in flame retardant treatments”, In: Proceedings of 1st international conference on wood protection with diffusible preservatives, 28–30 November, Tennessee, USA, 39–41 (1990). LeVan, S.L., Ross, R.J., Winandy, J.E., “Effects of fire retardant chemicals on bending properties of wood at elevated temperatures”. Res.Pap. FPL-RP-498. Madison, WI: U.S. Department of Agriculture, Forest Service, Forest Products Laboratory, 24 (1990). Li, J.-Z., Furuno, T., Katoh, S., “Preparation and Properties of Acetylated and Propionylated Wood-Silicate Composites”, Holzforschung 55: 93–96 (2001). Li, J.Z., Furuno, T., Zhou, W.R., Yu, Z.M., “Properties of colloidal silica-fixed and propionylated wood composites (I): Preparation and dimensional stability of the composites”, Journal of Wood Chemistry and Technology, 25: 245–255 (2005a). Li, J.Z., Furuno, T., Zhou, W.R., Yu, Z.M., “Properties of Colloidal Silica-Fixed and Propionylated Wood Composite (II): Flame Resistance and Other Properties of the Composites”, Journal of Wood Chemistry and Technology, 25: 257–265 (2005b). Liu, Q., LV, C., Yang, Y., He, F., Ling, L., “Investigation on the effects of fire retardants on the thermal decomposition of wood-derived rayon fiber in an inert atmosphere by termogravimetry-mass spectrometry”, Thermochimica Acta, 419: 2005-209 (2004).

Page 134: TezGoster 2

116

Lloyd, J.D., Dickinson, D.J., Murphy R.J., “The probable mechanism of action of boric acid and borates as wood preservatives”, International Research Group on Wood Preseravtion, No IRG/WP 97–40077, 21 (1990). Lloyd, J.D., “The mechanisms of action boron-containing wood preservatives”, PhD Thesis, Imperial College of Science, London, 352 (1993). Mai, C., Militz, H., “Modification of wood with silicon compounds. Treatment system based on organic silicon compounds - a review”, Wood Science and Technology, 37: 453–461 (2004a). Mai, C., Militz, H., “Modification of wood with silicon compounds.inorganic silicon compounds and sol-gel systems: a review”, Wood Sci Technol, 37: 339–348 (2004b). Mazela, B., Ratajczak, I., Bartkowiak, M., “Reduction of preservatives leaching from wood by the application of animal proteins”, International Research Group on Wood Preseravtion, No:IRG/WP 05-30387, 30 (2005). McDonald, M., Thompson, J., “Sodium silicate a binder for the 21st century”, PQ Corporation, Pennsylvania, 1-6 (2008). Merck Chemicals “Chem./Phys.lnfo – Zinc cloride” Merck KGaA 108816, Darmstadt Germany, 1-6 (2006). Merck Chemicals “Chem./Phys.lnfo – Boric acid” Merck KGaA 100765, Darmstadt Germany, 1-5 (2007). Merck Chemicals “Chem./Phys.lnfo – Aluminum chloride hexahydrate” Merck KGaA 101084, Darmstadt Germany, 1-6 (2003a). Merck Chemicals “Chem./Phys.lnfo – Sodium silicate” Merck KGaA 105621, Darmstadt Germany, 1-5 (2000). Merck Chemicals “Chem./Phys.lnfo – Sodium bicarbonate” Merck KGaA 106323, Darmstadt Germany, 1-5 (2007). Merck Chemicals “Chem./Phys.lnfo – Propionic anhydride” Merck KGaA 800608, Darmstadt Germany, 1-6 (2003b). Minato, K., Ogura, K., “Dependence of reaction kinetics and physical and mechanical roperties on the reaction systems of acetylation I: reaction kinetic aspects”, J Wood Sci, 49:418-422 (2003). Mitsui, K., Tolvaj, L., “Color changes in acetylated wood by the combined treatment of light and heat”, Holz als Roh- und Werkstoff, 63: 392–393 (2005).

Page 135: TezGoster 2

117

Miyafuji, H., Saka, S., “Na20-Si02 wood-inorganic composites prepared by the sol-gel process and their fire-resistant properties”, J Wood Sci, 47:483-489 (2001). Miyafuji, H., Saka, S., “Topochemistry of SiO2 wood-inorganic composites for enhancing water-repellency”, Materials Science Research International, 5 (4): 270–275 (1999). Obataya, E., “Reversible volumetric changes of acetylated wood with after-treatments”, Wood Sci Technol, 39: 472-483 (2005). Obataya, E., Sugiyama, M., Bunichiro, T., “Dimensional stability of wood acetylated with acetic anhydride solution of glucose pentaacetate”, J Wood Sci, 48:315-319 (2002). Obut, A., Girgin, Đ., “Preparation of sodium borosilicates using sodium silicate and boric acid”, J Sol-Gel Sci Techn, 39:79–83 (2006). Ohkoshi, M., “FTIR-PAS study of light-induced changes in the surface of acetylated or polyethylene glycol-impregnated wood”, J Wood Sci, 48: 394-401 (2002). Örs, Y., Atar, M., Peker, H., “Sarıçam Odununun Yanma Özelliklerine Bazı Borlu Bileşikler ve Su Đtici Maddelerin Etkileri, Tr. J. of Agriculture and Forestry, 23: 501-509 (1999a). Örs, Y., Sönmez, A, Uysal, B., “Ağaç Malzemenin Yanmaya Dayanıklılığını Etkileyen Emprenye Maddeleri”, Türk Tarım ve Ormancılık Dergisi, 23 (2): 389-394 (1999b). Özçifçi, A., “Emprenye edilmiş lamine ağaç malzemelerin teknolojik özellikleri”, Doktora Tezi, Gazi Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü, Ankara, 97 (2001). Papadopoulos, A.N., Hill, C.A.S., Gkaraveli, A.,”Analysis of the swelling behaviour of chemically modified softwood: A novel approach”, Holz Roh Werkst, 62: 107–112 (2004). Peker, H., “Değişik Ağaç Türlerinde Yangın Geciktirici Kimyasal Maddelerin Eğilme Direnci Üzerine Etkileri”, Yüksek Lisans Tezi, KTÜ Fen bilimleri Enstitüsü, Trabzon, 100 (1994). PQ Corporation, “Bonding And Coating Applications of PQ Soluble Silicates” PQ Corporation 12-31/107, Pennsylvania, 1-7 (2006). Ratajczak, I., Mazela, B., “The boron fixation to the cellulose, lignin and wood matrix through its reaction with protein”, Holz Roh Werkst, 65: 231-237 (2007). Rowell, R.M., “Chemical modification of wood: A short review”, Wood Material Science and Engineering, 1: 29-33 (2006).

Page 136: TezGoster 2

118

Rowell, R.M., “Chemical modification of wood”, Handbook of Wood Chemistry and Wood Composites, In Rowell, R.M., ed., Taylor&Francis, Florida, Chapter 14, 381-421 (2005). Rowell, R.M., LeVan-Green, S.L., “Thermal properties”, Handbook of Wood Chemistry and Wood Composites, In Rowell, R.M., ed., Taylor&Francis, Florida, Chapter 6, 121-139 (2005). Römpp, “CD-Rompp Chemie Lexikon 9th edn”, Falbe, J., Regitz, M., GeorgThieme, Stuttgart, 16-39 (1995). Saka, S., Sasaki, M., Tanahashi, M., “Wood–inorganic composites prepared by sol-gel processing, 1. Wood–inorganic composites with porous structure”, Mokuzai Gakkaishi, 38:1043–1049 (1992). Saka, S., Veno, T., “Several Si02 wood-inorganic composites and their fire-resisting properties”, Wood Science and Technology, 31: 457-466 (1997). Sanchez, C., Livage, J., “Sol-gel chemistry from metal alkoxide precursors”, New Journal of Chemistry, 14:513-521 (1990). Sander, C., Beckers, E.P.J., Militz, H., Veenendaal, W., “Analysis of acetylated wood by electron microscopy”, Wood Sci Technol, 37: 39–46 (2003). Schmidt, H., “Chemistry of materials preparation by the sol-gel process”, Journal of Non-Crystalline Solids, 100:51-64 (1988). Schnedier, M.H., Philips, J.G., Tingley, D.A., Brebner, K.I., “Mechanical Properties of Polymer Impregnated Sugar Maple”, Forest Product Journal, 40(1): 37-41 (1990). Schubert, U., Lorenz, A., “Hybrid materials by metal alkoxides” Chemistry of Materials, 7(11): 2010-2027 (1995). Sebe, G., Brook, M.A., “Hydrophobization of wood surfaces: covalent grafting of silicone polymers”, Wood Science abd Technology, 35: 269-282 (2001). Simkovic, I., Martvonová , H., Maníková, D., Grexa, O., “Flame retardance of insolubilized silica inside of wood material”, J Appl Polym Sci, 97: 1948-1952 (2005). Stevens, R., Es, D.S., Bezemer, R., Kranenbarg, A., “The structureeactivity relationship of fire retardant phosphorus compounds in wood”, Polymer Degradation and Stability, 91: 832-841 (2006). Suida, H., Titsch, H., “Acetylated wood: The combination of the incrustation and a method of separation of the constituents of wood”, Monatsh., 53/54: 687-706 (1929).

Page 137: TezGoster 2

119

Suida, H., Titsch, H., “Chemistry of beech wood:Acetylation of beech wood and cleavage of the acetyl-beech wood”, Berichte der Deutschen Chemischen Gesellschaft, 61B: 1599-1604 (1928). Sweet, M.S., LeVan, S.L., White, R.H., Tran, H.C., De Groot, R.., “Fire performance of wood treated with combined fire-retardant and preservative systems”, Res. Pap. FPL–RP– 545. Madison, WI: U.S. Department of Agriculture, Forest Service, Forest Products Laboratory, 10 (1996). Tarkow, H.,”Decay resistance of acetylated balsa”, USDA Forest Service, Forest Products Laboratory, Madison, WI, 4 (1945). Tarkow, H., “A new approach to the acetylation of wood”, USDA Forest Service, Forest Products Laboratory, Madison, WI, 9 (1946a). Tarkow, H., Stamm, A. J., Erickson, E. C. O., “Acetylated wood”, USDA Forest Service, Forest Products Laboratory Rep. 1593, Madison, WI, 29 (1946b). Temiz, A., Terziev, N., Jacobsen, B., Eikenes, M., “Weathering, Water Absorption, and Durability of Silicon, Acetylated, and Heat-Treated Wood”, Journal of Applied Polymer Science, 102: 4506–4513 (2006). Thevenon, M.F., Pizzi, A., “Polyborate ions’ influence on the durability of wood treated with non-toxic protein borate preservatives”, Holz als Roh- und Werkst, 61: 457–464 (2003). Timar, M.C., Mihai, M.D., Maher, K., Irle, M., “Preparation of wood with thermoplastic properties; part 1. Classical synthesis”, Holzforschung, 54: 71-76 (2000). Tripathi, S., Bagga, J.K., Jain, V.K. Preliminary Studies on ZiBOC- A Potential Eco-friendly Wood Preservative.., International Research Group on Wood Preservation, No: IRG/WP05-30372, 1-14 (2005). Tserki, V., Zafeiropoulos, N.E., Simon, F., Panayiotou, C., “A study of the effect of acetylation and propionylation surface treatment on natural fibers”, Composites: Part A, 36:1110–1118 (2005). Tshabalala, M.A., Kingshott, P., VanLandingham,M.R., Plackett, D., “Surface Chemistry and Moisture Sorption Properties of Wood Coated with Multifunctional Alkoxysilanes by Sol-Gel Process”, Journal of Applied Polymer Science, 88: 2828–2841 (2003). Tshabalala, M.A., Gangstad, J.E., “ Accelerated Weathering of Wood Surfaces Coated With Multifunctional Alkoxysilanes By Sol-Gel Deposition”, Journal of Coatings Technology, 75: 37-43 (2003).

Page 138: TezGoster 2

120

Tsunoda, K., “Preservative properties of vapor-boron-treated wood and wood-based composites”, J Wood Sci, 47:149-153 (2001). Usta, I., Hale, M.D., “A novel guide for the determination of the physical properties of wood including kiln drying and full-cell preservative treatment”, International Research Group on Wood Preservation IRG/WP 04-20298, (2004). Uysal, B., “Çeşitli Kimyasal Maddelerin Ağaç Malzemenin Yanmaya Dayanıklılığı Üzerine Etkileri”, Doktora Tezi, Gazi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Ankara, 109 (1997). Vurdu, H., Wood: as material, ODTÜ, Lecture Outline for Bio.260, Ankara, 1-189 (1985). Walker, J.C.F., “Basic Wood Chemistry and Cell Wall Ultrastructure”, Primary Wood Processing, Walker, J.C.F, Springer, Netherlands, 23-67 (2006). Wang, Q., Li, J., Winandy, J.E., “Chemical mecanizm of fire retardance of boric acid on wood”, Wood Science and Technology, 38: 375-389 (2004). White, R.H., Dietenberger, M.A., “Fire Safety”, Handbook of Wood and Wood Based Materials for Engineers, Forest Product Laboratory Forest Service U.S. Department of Agricalture, Madison, 287-303 (1999). White, R.H., Dietenberger, M.A., “Wood Products: Thermal Degradation and Fire”, Encyclopedia of Materials: Science and Technology, Elsevier Science Ltd., 9712-9716 (2001). Williams L.H., “Potential beneffits of diffusible preservatives for wood protection: an analysis with emphasis on building protection”. In: 1st international conference on wood protection with di.usible preservatives, TN, USA, 29–34 (1990). Winandy, J. E., Morell, J. J., “Protection of Wood Design in Adverse Environments”, In: Proceedings of I. Material Engineering Congress, American Society of Civil Engineers, USA, 1:303-313 (1990). Winandy, J.E., “Effects Of Waterborne Preservatıve Treament On Mechanıcal Propertıes: A Revıew”, Ninety-First Annual Meeting of the Amerıcan Wood-Preservers' Assocıatıon Marriott Marquis Hotel New York, New York May 21-24, 1-18 (1995). Wu, J.H., Hsieh, T.H., Lin, H.Y., Shiau, I.L., Chang, S.T., “Properties of wood plasticization with octanoyl chloride in a solvent-free system”, Wood Sci. Technol, 37: 363-372 (2004).

Page 139: TezGoster 2

121

Yalınkılıç, M. K. “Daldırma ve Vakum Yöntemleriyle Sarıçam ve Doğu Kayını Odunlarının Kreozot, Imersol WR, Tanalith-CBC ve Tanalith CS Kullanılarak Emprenyesi ve Emprenye Edilen Örneklerin Yanma Özellikleri”, I. Ulusal Orman Ürünleri Endüstri Kongresi, Trabzon, 22-25 Eylül, (1992). Yalınkılıç, M.K., “Ağaç Malzemenin Yanma, Higroskopisite ve Boyutsal Stabilite Özelliklerinde Çeşitli Emprenye Maddelerinin Neden Olduğu Değişiklikler ve Bu Maddelerin Odundan Yıkanabilirlikleri”, Doçentlik Tezi, KTÜ Orman Fakültesi, Trabzon (1993). Yalınkılıç, M.K., Yusuf, S., Yoshimura, T., Takahashi, M., Tsunoda, K., “Effect of vapor phase formalization of boric acid treated wood on boron leachability and biological resistance” In: Proceedings from 3rd Pacific Rim bio-based composites symposium, 2–5 December 1996, Kyoto, Japan, 544–551, (1996). Yalınkılıç, M.K., Su, W.Y., Demirci, Z., Baysal, E., Takahashi, M., Ishihara, S., “Oxygen index levels and analysis of wood treated with melamine formaldehyde-boron combinations”, The International Research Group on Wood Preservation, Document No. IRGIWP 97-30135, 15 (1997a). Yalınkılıç, M.K., Baysal, E., Demirci, Z., “Bazı Borlu Bileşiklerin ve Su Đtici Maddelerin Kızılçam Odununun Yanma Özellikleri Üzerine Etkileri”, Türk Tarım ve Ormancılık Degisi, 21: 423-431 (1997b). Yalınkılıç, M.K., Yoshimura, T., Takahashi, M., “Enhancement of the biological resistance of wood by phenylboronic acid treatment”, Journal of Wood Science, 44:152-157 (1998). Yalınkılıç, M.K, Imamura, Y., Takahashi, M., Yalınkılıç, A.C., “ In Situ Polymerization of Vinyl Monomers During Compressive Deformation of Wood Treated with Boric Acid to Delay Boron Leaching” Forest Product Journal, 49 (2): 43 – 41 (1999). Yamaguchi, H., “Low molecular weight silicic acid–inorganic compound complex as wood preservative”, Wood Science and Technology, 36 : 399–417 (2002). Yener, C., “Yapılarda Yangın Üzerine”, Birinci Yangın Ulusal Kurultayı Bildirileri , Ankara, 375-379 (1983). Yıldız, Ü.C., “Çeşitli ağaçlarda su alımının ve çalışmanın azaltılması”, Yüksek Lisans Tezi, Karadeniz Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Trabzon, 33-77 (1988). Yıldız, Ü.C., “Bazı Hızlı Büyüyen Ağaç Türlerinden Hazırlanan Odun-Polimer Kompozitlerinin Fiziksel ve Mekanik Özellikleri”, Doktora Tezi, Karadeniz Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Trabzon, 65-75 (1994).

Page 140: TezGoster 2

122

Yıldız, Ü.C., Temiz A., Gezer, E.D., Yıldız, S., “Effects of the wood preservatives on mechanical properties of yellow pine (Pinus sylvestris L.) wood”, Building and Environment, 39: 1071–1075 (2004).

Page 141: TezGoster 2

123

ÖZGEÇM ĐŞ

Ki şisel Bilgiler Soyadı, adı : ALTUN, Suat

Uyruğu : T.C.

Doğum tarihi ve yeri : 20.10.1977, Ankara

Medeni hali : Bekar

Telefon : 0505 858 05 90

e-mail : [email protected]

Eğitim

Derece Eğitim Birimi Mezuniyet tarihi

Yüksek Lisans Hacettepe Üni. /Ağaçişleri End.Müh Böl. 2004

Lisans Hacettepe Üni. /Ağaçişleri End.Müh Böl. 1999

Lise Đbn-i Sina Lisesi 1994

Đş deneyimi

Yıl Yer Görev

2000-2006 Hacettepe Üni. /Ağaçişleri End.Müh Böl Araştırma Görevlisi

Yabancı Dil

Đngilizce