devrİmcİ savaŞ ÖrgÜtÜ ve bugÜnÜn İhtİyaci°mcİ-sav… · savaş yasalarına tabii olan...

15

Upload: others

Post on 19-Oct-2020

13 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

  • DEVRİMCİ SAVAŞ ÖRGÜTÜ ve BUGÜNÜN İHTİYACI

    Sınıflı toplumların ortaya çıkışıyla birlikte, tarihi belirleyen sınıf savaşlarınınkendisi olmuştur. O yada bu biçimde karşılıklı iki sınıfın savaşı, zorun kullanımının esasalındığı, toplumsal her dönüşümü belirleyenin bu olduğu, bir siyasal gerçekliğinkendisidir. Gerçek olan, içinde bulunulan anın kendisidir. An değiştikçe gerçeklik deonunla birlikte değişecektir. Her gün yeni bir krizin doğduğu ve sürekli gelişen iç savaşlarkonjonktüründe olan Ortadoğu topraklarında yürütülen bir devrimci savaşta buna uygunbir örgütlenmenin gerekliliği bir gerçekliktir. Dün olduğu gibi bugün de, bu gerçeklikapaçık biçimde önümüzde durmaktadır. Savaş son kertede geçici bir olgu olduğu kadarsınıflı toplumlar devam ettiği sürece var olmaya devam edecektir. Sınıflı toplumlarsürdüğü sürece, 'savaş' gerçekliğini, sınıf savaşımının bir unsuru olarak konumlandırmakgerekir. Ne anın analizi yapılmadan ne de savaşın bir bütünüyle siyasal olarak analiziyapılmadan onu sınıf savaşımının bir unsuru olarak konumlandırmak mümkün değildir.Genel anlamıyla politikanın bir başka aracı olan savaş, asla siyasetten bağımsız olarak elealınmaması gereken bir olgudur. Sınıflı toplumların sonunu getirmeyi amaçlayan devrimcisavaşı ve onun yürütücüsü olacak devrimci savaş örgütünün bir gerçeklik olarakyaratılması gerekir. Toplumsal anlamda savaşı pratik bir gerçeklik olarak ele almak için birbütünüyle onun sınırlarını netleştirmek zorunluluktur. Mao'nun bu konuya değinyaklaşımı açıkca ortadadır.

    "Bir şey yaparken, onun gerçek koşullarını, doğasını başka şeylerle olanilişkilerini anlamıyorsanız, onu yöneten yasaları ya da o işin nasıl yapılacağını ya danasıl daha iyi yapılacağını bilmiyorsunuz demektir." (Mao, Askeri Yazılar)

    Savaş, siyasal mücadelenin içerisinden, çelişkilerin en yoğun yaşandığı dönemde,anlaşmazlıkların bir sonucu olarak meydana çıkar. En genel anlamıyla savaş siyasetin ensaf ve keskin şekilde gelişmesidir. Çelişkinin tek taraflı çözülmesi adına şiddetmetodlarının en üst nitelik ile kullanılarak yapılacak bir muharebe savaşın en yalın halidir.Bu doğrultuda savaş genel çelişkinin çözülmesi adına özel bir çelişki olarak gelişir.Siyasetin karşılıklı olarak tıkanması yada siyasi çıkarların uyuşmazlığı genel çelişkiyiyaratırken bunu ortadan kaldırmaya değin örgütlenmiş bir şiddet de savaşı, yani özelçelişkiyi yaratır. Genel çelişkinin her dönem ve anda sürekli olarak üretilmesinin sebebiuzlaşmaz çelişkinin kendisidir. Uzlaşmaz çelişkinin kendisinden yani içerisinden doğrugelişen genel çelişki ancak uzlaşmaz çelişkinin ortadan kaldırılmasıyla yok olacaktır. Sonkertede uzlaşmaz çelişkinin ortadan kaldırılması durumu özel çelişkinin, uzlaşmaz çelişkiyikarşısına alan bir yerden konumlandırılmasıyla mümkün kılınabilir. Bu konumlandırma,savaş gerçekliğine, siyasal anlamda devrimci bir nitelik kazandırılarak sağlanabilir.

    Bahsettiğimiz üzere toplumsal çelişkilerin motor gücü olarak duran uzlaşmazçelişkinin ortadan kaldırılması, ancak onu yok etmeyi amaçlayan bir savaşın bütünhatlarıyla örgütlenebilmesi ile mümkündür. Kendisi ile birlikte bütün çelişkileri ortadankaldırmayı amaçlayan bu savaş ona ancak böyle bir siyasi rol yüklendiği taktirde tamanlamıyla başarıya ulaşacaktır. Buradan hareketle savaşın bir siyasi akla ihtiyaç duyduğuortadadır. Savaş bu siyasi aklın önderliğinde "devrimci savaş" olma durumuna erişecektir.Devrimci savaş, egemenlere karşı ezilenlerin bir bütünüyle sömürü ve baskı düzeninibertaraf edebilmesi aracılığıyla, kendisi gibi var olan bütün çelişkileri ortadan kaldıracakolandır. Emperyalist-kapitalist sisteme karşı yürütülecek devrimci savaşın örgütleyicigücü, proleteryanın devrimci komünist partisidir. Parti, devrimci savaşımın ihtiyaçlarıdoğrultusunda devrimci savaş gücünü örgütlemek ve harekete geçirmekle yükümlüdür.Devrimci savaş gücü yürüteceği tüm muharebeyi partinin denetim organları altında icraa

  • eder. Siyasal hattın içerisinde şekil alacak olan devrimci savaş, siyasal hattın yürütücüsüolan partinin yürütücülüğü altındadır. Savaş yasalarına tabii olan devrimci savaş, kendineözgü koşulları da içinde barındırır. Bu özgün koşullar anın ve yerin güncel durumuna göreşekillenir. Siyasi anlamda buna değin iyi bir analize ve buradan çıkarılacak sonuçları heranlamıyla örgütleyebilecek bir yapılanmaya ihtiyaç vardır. Bunun için memleketin,geçmişiyle ve bugünüyle birlikte, derinlikli bir değerlendirmesi yapılmalıdır.

    Türkiye devrimci savaşımının tarihi bir miras şeklinde, dünü ve bugünü ile birliktebir bütün olarak önümüzde durmaktadır. Şeyh Bedreddin ayaklanmasından TKP'ye veoradan " '71 devrimci atılımı" ile Türkiye proleteryasına yeni bir mücadele kapısı aralayanve Haziran Ayaklanması ile devam eden süreci yaratan, Türkiye Sosyalist Hareketinin tümdeneyimleri bütünüyle bir kılavuz olarak elimizde bulunmaktadır. TKP ile birlikte Türkiyeproleteryasının kendisi için savaşmasının önü açılmış, '71 devrimci atılımı ile bu savaşınnasıl bir öncülük gerektirdiği gün yüzüne çıkartılmıştır. Bu kılavuz iyi okunduğu taktirdedevrimci proleteryanın savaşımında ki ihtiyaçları, bugünün güncel analizi ile birleşerekgiderilebilir. Ancak bugün memleket satında görülmektedir ki sosyalist hareket ya kendikabuğuna çekilmiş ve kendi yağında kavrulan bir şekilde durmakta yada eskiye dönükstatükolara hapsolarak şabloncu bir pratikle cılız bir savaşın yürütücüsü olmakta ısrarcıdurumdadır.

    Sosyalist hareket de, sağ sapma çizgi, yürütülmesi gereken devrimci savaşı "küçük-burjuva radikalizmi" olarak tariflerken, sola doğru savrulan çizgi ise küçük-burjuvaradikalizmine soyunarak hedeften bir bütünüyle kopuk ya da süreğenliğini yitirmiş birsavaşı yürütmeye çalışmaktadır. İkisi de birbirini besleyen yerden, objektif olarak, işçisınıfının ve ezilenlerin devrimci mücadelesini engellemeye yönelik bir eylemler bütününüörgütleme yarışına girişmişlerdir. Lenin'in bu iki yöne doğru da gelişen sapma çizgiye karşıgörüşleri ortadadır.

    "Bak hele, demek ki işler kızışıyor! Tarif edilemeyecek büyük güçlüklere karşın,silahlanma durumu daha iyiye gidiyor. Aydınların sapıklığının ürünü olan bireyselterörizm, geçmişe karıştı. Moskova’yı devrime götürmek için belki de birçok devrimcidendaha fazlasını yapmış olan bir Sergey’i(*) «halk adma» öldürmek için on binlerce rubleve çok miktarda devrimci güç harcamak yerine, halkla birlikte savaşmaya başlanılıyor.İşte, silahlı savaşm öncüleri, kitleyle yalnız lafta değil eylemde de dayanışıyor,proletaryanın savaş müfrezeleri ve gruplarının başma geçiyor, içsavaşm potasmda,yarın işçilerin ayaklanma günü gelince deneyimleri ve kahramanlıklarıyla binlerce,onbinlerce işçiye destek olacak düzinelerle halk önderini oluşturuyorlar."

    "Ne mutlu ki, devrimci halkın olmayışı yüzünden birkaç teröristin tek başlarına devrim «yaptığı» zamanlar geride kaldı. Bomba, kitleden kopuk teröristin silahı olmaktan çıktı, halkın silahlanması için gerekli bir öğe halini aldı."

    "(...) Bu bakımdan marksizmin, kitlelerin pratiği okulunda öğrenim yaptığı söylenebilir; «sistem mucitlerinin» çalışma odalarında keşfettikleri mücadele biçimlerinikitlelere önererek onlara ders vermek iddiasında değildir." (V.İ Lenin, Seçme Eserler)

    Açıkca görülmektedir ki Lenin'in ilk paragrafta bahsettiği "Riga Hapishane Baskını"ve sonrasında yürütülen, bir çok öncü devrimci eylem pratiği kitleleride içerisine alarak ogünün Rusyasını bir bütünüyle kasıp kavurmuş durumdadır. Kitlelerin savaşa bakış açısıarasında o günün Rusyası ile bugünün Türkiye'si arasında pek fark mevcut değildir. Kikomünarların da kozmik odalarda yarattığı mücadele biçimlerini kitlelere dayatma niyetiyoktur, tam tersine bir hazırlığı tüm dinamikleriyle örgütlemektedir. Bugün görüleceğiüzere PKK'nin sürdürdüğü 40 yıllık devrimci savaş, kesintisiz bir şekilde tüm Kuzey

  • Kürdistan'da sürmekte ve tüm Türkiye metropollerinde etkisini hissettirmektedir. Açıkcagörülmektedir ki PKK dosta da düşmana da karşı "nasıl bir devrimci savaş çizgisi?"sorusunun yanıtını sunmaktadır. En geniş halk kitlelerini içerisine alan bir örgütlülükle,devletin Kürt halkına karşı kullandığı bütün baskı aygıtlarını hedef alan kesintisiz birdevrimci savaşın bütün metodlarını kullanarak yürütücüsü konumundadır. Kürt halkınınmücadelesi ile stratejik bir ittifak biçiminde birleşerek gerçekleşeceğinin çokça altınıçizdiğimiz demokratik halk devrimi, ancak sosyalist hareketin bugün ki PKK'nin, savaşçizgisine eşitlenmesi ile başarıya ulaşacaktır. İçerisinde güçlü bir devrimci enerjiyibarındıran toplumsal çelişki yumağı bu şekilde çözülerek enerjiyi meydana çıkaracaktır.

    Toplumsal çelişkiyi bir bütünüyle tariflendirmek gerekirse; Emperyalizmin içşel birolgu olarak yeraldığı Türkiye topraklarında kapitalizmde buna değin bir gelişimgöstermiştir. Kendi iç dinamiklerinin aksine dış dinamikler ile gelişen kapitalizm, moderntekelci kapitalist ilişkileri bünyesinde barındırmasına rağmen kapitalizm öncesi ilişkilerideaynı şekilde bünyesinde barındırırak topyekun bir çelişkiler toplamı olarak varlığınısürdürmeye çalışmaktadır. Tarihi çokca defa ulusal ayaklanmalara, işçi sınıfınındirenişlerine vb. sahne olan Türkiye Cumhuriyeti devleti Haziran Ayaklanması ile birliktetüm temellerinden sarsılmıştır. Haziran Ayaklanması ile bütün hatlarıyla gün yüzüne çıkantoplumsal çelişki, onun ertesinde kat be kat artarak devam etmiş, bugün itibarıyla, devletifaşist bir diktatörlüğe evrilten bir hal almış durumdadır. Gelişen toplumsalhareketlenmelerden ders çıkartan AKP hükümeti kendisini ve kitleleri reorganizeedebilmek amacıyla faşist terör aracılığı ile, gelişen tüm toplumsal muhalefeti tasfiyeetmeye yönelik bir savaşı başlatmış bulunmaktadır. Haziran Ayaklanmasından sonra an bean devletin içerisinde ve toplumda örgütlenen AKP hükümeti, 15 Temmuz'da vesonrasında görüleceği üzere gayri-resmi olarak paramiliter kuvvetlerinin teşkilini sağlamış,resmi olarak siyasi polisin, yargının ve ordunun kendine uygun biçimde organizasyonunugerçekleştirmiştir. Tüm bunların sonrasında geniş bir analizini yapmak kaydıyla, bunlarakarşı bir devrimci savaşın tüm muharebe metodlarıyla yürütülmesi bir zorunluluktur.

    Daha öncelerde belirttiğimiz üzere Türkiye halkları savaşın kaçınılmaz olduğununfarkında, bu kuşatmanın savaş ile dağıtılacağının bilincindedir. Bu savaş devrimci savaştır.Bu devrimci savaşı örgütleyecek bir komünist öncüye ihtiyaç ve buna bağlı bu savaşıyürütecek bir devrimci savaş gücü gereklidir. Komünarlar Partisi ve Özgürlük Güçleri buihtiyaca binaen kendilerini var etmişlerdir. Parti, devrimci savaşın tüm siyasal hattınıçizecek, buna değin kitleleri politik anlamda savaşa hazırlayacak, Özgürlük Güçlerini,oluşturduğu bu siyasal hatta sevk ve idare edecek şekilde örgütlenmelidir. Ancak konumuzitibariyle değinmemiz gereken Özgürlük Güçlerine bugün itibariyle duyulan ihtiyaç veonun buna uygun olarak yapısal biçimlenişinin ve harekat tarzının nasıl sağlanacağısorularıdır.

    1. Bir çelişkinin ürünü olan her kriz, özel bir olgu olarak savaşa gebe durumdadır.Burjuvazi ve Proleterya arasında ki uzlaşmaz çelişki de doğal olarak bir savaşıyaratacaktır.

    2. Uzlaşmaz çelişkiyi ortadan kaldıracak olan doğrudan onu karşısına alan devrimcisavaşın kendisidir. Gelişecek savaşı devrimci bir niteliğe eriştirecek olan öncüörgütlenmeden başkası değildir.

    3. Türkiye toprakları kendi somut koşullarından doğru her an bir savaşın eşiğindedir.Bu savaşın devrimci kılınması sosyalist hareketin önünde ki en önemli görevdir.

    4. Kuzey Kürdistan'da yürütülen devrimci savaşın boyutu sosyalist hareketin eşiğiolmak zorundadır. Eşik aşılmadığı sürece birlik mottosu idealize bir olgudan başkabir şey değildir.

    5. Bütün bunların sonucu olarak, bugünün ihtiyacı, bu savaşı yürütecek öncünün hemsiyasal hem askeri olarak kendini örgütlemesi ve buna cüret etmesidir.

  • Bilindiği üzere devrimler, tarihin bir anında sıçramalara ihtiyaç duyar. Sıçrama içinileriye doğru bir harekete gereksinim vardır. Hareketin yönelimini ve niteliğini belirleyecekolan parti iken hareketi yaratacak enerjiyi üretecek olan güç ise Özgürlük Güçlerinin takendisidir. Tarih kitle mücadeleleri tarihidir. Eğer tarih değişecekse kitleler ile birliktedeğişecek, onlar ile birlikte tekrardan yazılacaktır. Ancak tarihi yapanlar hiç kuşkusuz kikıvılcımı çakanlardır.Tarihin sahibi olan kitleler, bir motor misali Özgürlük Gücüdinamosunu çalıştıracak, devrime doğru gerekli olan ihtiyacı üretmesini sağlayacaklardır.Ancak bugün itibariyle önemli olan o motoru çalıştıracak gücü yaratma ihtiyacıdır.Devrimci madde bu enerji kaynağının ta kendisidir. Motorun yakıtı devrimci maddedir.Her yerde devrimci maddeyi harekete geçirecek bir bilinç yaratılmalı, buna uygun bir örgütaksiyomu teşkil edilmelidir.

    Kitlelerin en ileri unsurları olan devrimci maddeler bir form içinde, merkeziideolojik bir savaş çizgisinde örgütlenmelidir. Onları harekete geçirecek bir örgüt aksiyomuancak onların bir araya gelmesi ile mümkün olabilir. Devrimci savaşı başlatacak olan buörgütlenmenin kendisidir. Devrimci savaşın başlatılması durumu, bunu kitlelere yayacakolan yani motoru çalıştıracak olan devrimci maddenin kendisinde olan öncülük rolünüoynamasıyla mümkün kılınacaktır. Öncülük rolü belirtmesi, amancı bir yaklaşımla, PASSçizgisi olarak algılanmamalıdır. Türkiye topraklarında kitleler ile devlet arasında hiç birdenge söz konusu değil, Özgürlük Güçleri ile kitleler arasında hiç bir suni mesafebulunmamaktadır. Özgürlük Güçlerinin asıl varolacağı, temellerini oturtacağı alanda bukitlelerin kendisidir. Ancak belirttiğimiz üzere bu temelin sıkı sıkıya toprağa tutunabilmesiadına toprakla sıkı bağlar kurulmalıdır. Bu bağlar ancak net bir devrimci savaş çizgisioluşturularak sağlanabilir. Bu çizgi, kitleleri kendi içerisine dahil edecek kendisi ile kitlelerarasında onları harekete geçirecek dolaysız bağlantıyı kuracaktır.

    Temelin oturacağı, tohumun düşeceği toprak üzerine yukarıda bir kısmıyla dahaöncesinde de çokca kez değinmiş bulunduk. Bugün değinmemiz gereken "neyin, nezaman?" yapılacağı değil "ne ile, nasıl?" yapılacağıdır. Mücadelenin bugün ki ihtiyacıdevrimci savaşı başlatacak, buna uygun bir savaş çizgisini hayata geçirecek ve kitleleribunun öznesi kılacak buna değin yöntemleri ikirciksiz bir biçimde kullanacak, her anlamdaki tekniğe hakim bir devrimci savaş gücüdür. Devrimci savaş gücü, siyasal anlamdaöncülük rolünü üstlenecek, kesintisiz devrimci taarruz ilkesine uygun olarak bunuuygulayacak ve toplumu bu ilke etrafında kavganın merkezine sokacak bir hareket tarzınakavuşmalıdır. Bu durum yapısal anlamda bir merkezileşmeyi gerektirirken kadrosalanlamda da siyasallaşmayı, devrimci bir inisiyatifi ve örgüt bilincini gerektirmektedir.Bunların her birinin vücut bulacağı bir hareket metodu derinlemesine irdelenmeli hemyapıda hem de kadroda hakim kılınmalıdır.

    Kesintisiz Devrimci Taarruz : Devrimci Savaşın Kesintisizliği, Öncülük veDevrimci Eylem Üzerine

    Bahsedildiği üzere bugünün gerçekliği, devrimci kitle hareketini, pasif durumdançıkartarak, stratejinin gerekliliği üzerine, iktidar gücünün kendisine yöneltilmesidir. Hermadde de olduğu gibi kitlelerde kendi içerisinde tekil tekil bir eneji barındırmaktadır. Buenerji henüz harekete geçmediği için lakin bir harekete doğru potansiyel barındırdığındankaynaklı "potansiyel enerji" olarak kendini var eder. Kitlelerin kendisinde olan potansiyelenerjinin, duran bir kayada olan potansiyel enerjiden farkı yoktur. Kaya harekete geçtiğitaktirde hareketi yaratan ve o varoluşun yarattığı enerjiler toplamına kinetik enerji denir.Tarihin kitle mücadeleleri tarihi olduğu bir durumda, kitlelerin kendi içerisinde

  • barındırdığı potansiyel enerjisi yitmeksizin var olmaya devam edecektir. Ancak o kayahedefe doğru, misalen atılmak suretiyle, harekete geçirilmediği taktirde kinetik bir enerjiyaratması mümkün değildir. Öyle ki, stratejik olarak hedefe doğru bir öncü tarafındanharekete geçirilmediği durumda, o enerjinin sabit kalması hatta kayanın belli doğa olaylarısonucu yıpranarak bir toz bulutuna dahi dönüşmesi kaçınılmazdır.

    Strateji (daha sonrasında derinleştirilebileceği gibi) bir bütün olarak, tümevreleriyle ve hattıyla birlikte ortadadır(bkz. Stratejik Netlik ve Taktik Üretkenlik, UlaşBayraktaroğlu) . Buna uygun bir devrimci metodun, temel bir unsur olarak hayatageçirilmesi ve uygulamaya sokulması gerekmektedir. Stratejinin taktiği yarattığı, taktiğinde stratejiyi her an güçlendirdiği ve sınadığı bir strateji-taktik hattının hayata sokulduğu,bunun da bir unsur tarafından, kurulacak bir hatta sürekli gerçekliğe kavuşturulduğudiyalektik bir bütünlük yaratılmalıdır. Bu zorunluluğun kendisi için siyasi bir akla vedevrimci bir öncülük bilincine ihtiyaç duyulmaktadır. Açıkca görülmektedir ki memlekettebir öncünün yoksunluğuna rağmen kitleler kendiliğinden bir şekilde harekete geçmektedir.Kendiliğinden gelişen bu kitle hareketinin duyduğu, "devrimci savaşın örgütlenmeihtiyacının" giderilmesinde kullanılacak olan araç Özgürlük Güçleri iken bunun uygulanmayöntemide Kesintisiz Devrimci Taarruz unsurudur.

    Stratejinin bir unsuru olarak bu yöntem ne sadece tek boyutlu bir sürekli saldırı, nesalt askeri eylemlilik metodu olarak algılanmamalıdır. Saldırı ve savunma kavramlarını içiçe geçirerek, herhangi bir savunma durumunda dahi kitleleri ve kendini iktidar gücünekarşı yönelten bir yerde durmalıdır. Bu yönelimine, kendini kitlelerin yerine ikame edenbir şekilde değil, kitlelerin önünde kitleleri kendisiyle birlikte savaştıran bir şekilde biçimvermelidir. Bu ilkeler doğrultusunda kullanabilecek her yönteme açık olmalı, açık-kapalıalanda devrimci savaşı tüm yöntemleriyle yürütmelidir. Verilecek mücadelenin içerisindeanda gelişmesi gereken biçim kitlelerin içerisinde bulunduğu öznel durumların bütünügözetilerek geliştirilmesi gerekmektedir. Anın durumuna dair bir tartışma yürütmüyorsak,bütünüyle örgütlü, kesintisiz devam eden, atipik bir devlet terörüne (faşizm) karşı da nasılmücadele yürütüleceğini tartışmamamız gerekir. Lenin'in bu konu hakkındasöylediklerine bakmak gerekirse;

    "En başta marksizm, (..) En çeşitli mücadele biçimlerini kabul eder; fakat onları«icat» etmez, hareketin kendi içinden, kendiliğinden doğan devrimci sınıf mücadelesiyöntemlerini genelleştirmekle, örgütlemekle, bilinçli kılmakla yetinir. Bütün soyutformüllerin, bütün doktriner reçetelerin mutlak biçimde düşmanı olan marksizm,hareketin geliştiği, kitlelerin bilincinin ilerlediği, ekönomik ve politik bunalımlarınşiddetlendiği ölçüde, savunmanın ve saldırının gittikçe daha çeşitli yeni yöntemlerinidoğuran kitle mücadelesinin dikkatle ele alınmasını ister. Bu nedenle marksizm, mutlakbiçimde hiçbir mücadele şeklini reddetmez. Hiçbir zaman belli bir anda varolan veolanaklı bulunan mücadele biçimleriyle sınırlı kalamaz; toplumsal konjonktürdeki birdeğişimin kaçınılmaz olarak yeni, belirli bir dönemin militanları için henüz bilinmeyenmücadele biçimleri ortaya çıkaracağını kabul eder." (V.İ Lenin - Seçme Eserler)

    Kitleler adına değil de kitleler ile birlikte yürütülecek bir devrimci savaş pratiği

    hayata geçirilmediği sürece zafer bir ütopya, zafere giden yolda ucuz bir distopyadan başkabir şey değildir. Sosyalizmin, bir grubun hayali olarak bir ütopya biçiminde örgütlenmesive ütopyanın bir ürünü olan örgütün de bir distopyayı teşkil etmesi kaçınılmazdır.Devrimci olma meselesi, ütopyaları gerçek kılma, distopyaları bertaraf etme meselesidir.Buna uygun bir yol açılmalı, o yolda ilerleyecek bir vesait bulunmalı, vesaiti kullanacakşöföre, ona binecek yolculara, yolun tüm kurallarına kadar olan bütün unsurlar, öncesindebelirlenmelidir.

  • Devrimci gayelerle yürütülecek bir siyaset de, siyasi mücadele kitleleri onlarıniçerisinden gelişen bir örgütlenme ile sevk ve idare edebilmek amacıyla yürütülür.Siyasetin kendisi toplumun içerisinden doğru toplum için gelişir. Kitlelerin gelişimini desağlayacak olan bu tarzda bir siyasi bilincin kitlelere taşınması durumudur. Siyasettendoğru gelişen kitle mücadelesi, ancak bütünüyle siyasallaştırılmış bir hareket ve tarz ilesavaş durumuna getirilebilir. Ne siyasetten bağımsız bir devrimci zor pratiği ne de neşekilde olursa olsun devrimci zorun içinde olmadığı bir siyasi mücadele söz konusu dahiedilemez. Stratejinin bu yöntemi tamamiyle siyasal hedefler doğrultusunda, taktik birönermeden ziyade, stratejiyi bütünüyle hayata geçiren bir şekilde gelişim göstermelidir. Birşekliyle bu unsurun içeriğini açmak gerekirse, kesintisizlik durumu hareketinsüreğenliğinden, devrimci olma durumu yürütecek olduğu siyasi ve öncü rolünkendisinden, taarruza geçme durumu da bunlardan doğru gelişen bir yerde sürekli iktidargücüne doğru yönelimde olmasından gelmektedir. Birbirini tamamlayan bir şekilde böylebir yöntemin hayata geçirilmesi demek kitleler ile devrimci saflar arasında duran kağıttanbentleri yıkarak, önüne geçilmez bir su akışının gerçekleşmesi demektir.

    Kesintisiz Devrimci Taarruz unsuru, içerisinde bir çok taktiği bulundurarak, butaktiklerin her birinin bir bütün strateji doğrultusunda, ortak bir formda toplanarak,stratejinin kendisi şeklinde cisimleşmesidir. Belirttiğimiz gibi içerisinde bir çok taktiğibirleştirerek kendini var eden bu unsuru, tam olarak ortaya koyabilmek için, onu oluşturanparçaları tek tek belirtmemiz ve altlarını açmamız gerekmektedir. Bu taktikler hiçbirstatükoya kapılmadan kullanılmaya çalışılmalıdır. Doğası gereği bütün taktikler iç içedir vebirbirini besler durumdadır. Anın durumuna göre taktiklerde değişimler olabilir, yenitaktikler oluşabilir.

    Mevcut iktidar gücünün, genel ve özel olarak içerisinde bulunduğu koşullarındankaynaklı olarak, mücadelenin yürütülmesi gereken hal, onun en temel dayanaklarını hedefalan ve onu sürekli sarsan bir yerde olmalıdır. Bugün görülmektedir ki sosyalist hareketinstratejiden kopuk ve süreğenliğini yitirmiş eylem tarzı karambole atış yapmaktan başka birşey değildir. Birbirlerinden kopuk olan bütün eylemlilikler bir bütün olarak stratejidenkopmakta, bu durum sosyalist hareketi taktik manevralardan öteye taşımamaktadır.Devrim yapma iddiası bir yana dursun, gündelik mücadelenin ihtiyaçlarını dahi tamanlamıyla karşılamayan bu faaliyet tarzı bütünen yenilgiye mahkum durumdadır ve tamolarak da öyle olmaktadır. Anlattığımız şekilde gelişmekte olan devrimci kitle hareketininmilitanlığı, bir devrimci öncüler örgütünün militanlığı ile organik olarak birleştiği taktirdebir devrim yapma iddiasına sahip olacaktır. Bu organik olarak birleşme için araya birköprü, onlarla devrimci örgüt arasında hem ideolojik hem fiziki birlikteliği sağlayacak biryola ihtiyaç vardır. Bu ihtiyaç, devrimci eylemdir. Devrimci eylem, öncülük bilincininiçerisinden gelişir ve kitleler ile iç içe onlarla birlikte gerçekleşir. Kesintisiz DevrimciTaarruz yöntemi devrimci eylemin bir bütün eylemsellik halinde sürdürülmesi demektir.

    İktidar gücünün kendisine veya onun uzantılarına karşı yürütülecek devrimci eylem,diyalektik bir bütünlükle incelenerek ortaya konulmalı, buna uygun olarak üretilmelidir.Devrimci eylem, kesintisiz devrimci taarruzun içeriğinin, diyalektik olarak bir hareketiçerisinde form bulması durumudur. Buradan hareketle devrimci eylemlerin, birbirinitakip eden ve tamamlayan bir şekilde kitleleri kendi içerisine katacak, savaştıracak birmilitanlık ve öncülük bilinciyle siyasal olarak iktidar gücüne sürekli saldırıda olan birdurumda icraa edilmesi gerekmektedir. Burada bilince çıkarılmaya çalışılan durum salt biraskeri eylem tarzı değil tam tersine bütün mücadele alanlarında bütün mücadelearaçlarıyla örgütlenen bir devrimci eylemin kendisidir. Meşru siyasi alan çalışmasından

  • metropolde konumlanacak bir gerilla gücüne dek yürütülmesi gereken devrimci eylempratiği bu şekilde olmalıdır. Devrimci eylemin amacı, bahsettiğimiz gibi kitleler ile bağkurmaktır. Bu bağ birbiriyle iç içe geçmiş üç evrede, her birinde ayrı ayrı kurulurak birbütün halinde inşaa edilmelidir. Bu üç evre, iktidar gücünü kitlelere teşhir edecek, bununsonucu olarak onun kitlelerden tecritini sağlayacak, onun kitleler tarafından imhaedilmesini mümkün kılacak bir hatta örgütlenmelidir. Genel anlamıyla iktidar gücünekarşı gelişen bu savaş özel anlamda da iktidar gücünün tüm diğer unsurlarına karşı aynıyöntemler toplamıyla yürütülmelidir. Üç maddenin de genel anlamıyla altını açmakgerekirse;

    1. İktidar Gücü Kitlelere Teşhir Edilmelidir;

    Mevcut iktidar gücünün, tüm yöntemleri, uygulamaları, gerici ideolojisi ve anti-kültürü vb. ideolojik olarak derdest edilmeli, kitlelerde buna değin bir bilinçgeliştirilmelidir. İktidar gücünü kitlelerden teşhir etmek ideolojik olarak yalıtmakdemektir. Buna yönelik başta tüm ajitasyon-propaganda yöntemleri kullanılmaküzere, meşru siyasi alanda iktidar gücünün yarattığı suni alanlardan çıkılmalıburadan doğru militan devrimci eylemler (bina işgalleri, yol kapatmalar,süreli/süresiz açlık grevleri, sokakta yapılacak korsan eylemler vb.) örgütlenmeli,varoşlarda-okullarda-fabrikalarda milis gücü ile kitlelerin kendi savaş gücüörgütlenmeli, gerilla gücü ile düşman kuvvetlerine doğrudan sürekli taarruzdabulunulmalıdır. Bunların propagandası tüm yayın araçlarını kullanarak (sosyalmedya, yazılı devrimci basın ve burjuva medya araçlarının suistimali vb.) kitlelereyapılmalı ve kitlelerle kurulacak birebir ilişki ile bu yönde bir örgütlenme çalışmasıyürütülmelidir. Bunun sonucu olarak kitleler mücadele saflarına dahil edilmelidir.

    2. Kitlelerden Yalıtılmış İktidar Gücü Aynı Şekilde Tecrit Edilmelidir;

    Kitleler mücadele saflarına dahil edilerek, iktidar gücü tüm unsurlarıyla birliktehalk kitlelerinin dışarısında bırakılmalıdır. Kitleler, siyasal anlamda her daimmücadele içerisinde, iktidar gücünü karşısına alan bir yerde konumlanmalıdır.Gündelik devrimci faaliyet yada bir ayaklanma da, iktidar gücünü tüm yönleriylekarşısına almayan bir kitle hareketi başarılı olamayacaktır. Gündelik devrimcifaaliyet, kitleler ile iktidar gücü arasında ki gelişen ve gelişebilecek ilişkiyikopartacak bir siyasal hattın başını çekmektedir. Mücadelenin bir parçası olarakgündelik devrimci faaliyet, Özgürlük Güçleri tarafından kitlelerin bütün siyasalihtiyaçlarını karşılayacak şekilde lokalden genele doğru stratejik bir çerçevedeörgütlenmelidir. Bu durumun sistematik bir şekilde vücut bulması, halkın ancakkendini koruyabildiği, özgür bir şekilde yaşayabildiği, kendi kendini yönetebildiğibir formda, devrimci ilkeler doğrultusunda birleşmesi ile mümkün olacaktır. Bubirleşmenin zemini "Özgürlük Konseyleridir". Özgürlük Konseyleri'nde birleşen veiktidar gücüne karşı komün gücü alternatifini, bir prototip olarak yaratan kitleler,onun tüm etki alanlarından bir bütünüyle çıkacaklar onun karşısınakonumlanacaklardır.

    3. İktidar Gücünün Karşısında Konumlanan Kitleler Devrimci Savaş ileİktidar Gücünü İmha Etmelidir;

    Özgürlük Konseyleri'nde örgütlenen ve birleşen kitleler komün güçlerinin bütündinamiklerini bu zemin üzerinde inşaa etmeleri için bir katalizöre ihtiyaçduyacaklarıdır. Bu katalizör tüm Özgürlük Gücü üyeleridir. Özgürlük Gücü üyeleriörgütledikleri bütün alanlarda, iktidar gücüne karşı komün gücü dinamikleriniörgütlemeli bu örgütlenmenin fiili bir gerçekliğe kavuşabilmesi adına devrimci

  • savaşı bir siyasal hat içerisinde bir gerçekliğe kavuşturmalıdır. Halkın kendi milis vedireniş güçleri ile koruyacakları ve yaşatacakları konseyler, kesintisiz bir şekildesaldırıda olma durumunu, iktidar gücüne karşı sürekli olarak korumakdurumundadır. Ancak bu şekilde komün güçlerinin inşaası ve iktidar gücününmerkezi aygıtına yönelmesi mümkün olabilir.

    Bu birbiriyle bağıntılı üç yöntem, genel anlamda iktidar gücünün kendisine karşıanlattığımız şekilde uygulanması gerekirken, özel anlamda da bütün örgütlenmealanlarında da uygulanması gerekmektedir. Bir fabrikadan bir varoşa, burjuva bir patronayada faşist bir örgütlenmeye karşı, bütün yönleriyle iktidar gücüne karşı kullanılmasıgereken yöntem budur. Özel anlamda açarak örneklendirmek gerekirse;

    Bir mahallede, faşist bir örgütlenmeye karşı yürütülecek faaliyette, faşistörgütlenmenin kendisi kitlelere açıktan teşhir edilmeli, belli ajitasyon yöntemleriyle tümçıplaklığıyla kitlelerin önüne çıkartılmalı, karşısında duran bir yerde kitleler içerisindebuna değin bir örgütlenme yapılmalı, bu örgütlenme ile kitleler faşist örgütlenmeye karşıkonumlanmalı, her birinin, sonucu beslediği bir yerde faşist örgütlenme bir bütünüyledevrimci zorun tüm yöntemleri mübah kılınarak imha edilmelidir.

    Kesintisiz Devrimci Taarruz'un devrimci eyleme dair yöntemi yukarıda anlatıldığıgibidir. Devrimci eylem, stratejik unsurun bir hareket içerisinde vücut bulma durumudur.Bu yöntem bir statüko çerçevesinde, şematik bir şekilde değil tam tersine birbiriyle iç içeşekilde yürütülmelidir. Ancak komünarlar tarafından bu yöntemin tam anlamıyla, süreğenve işlevli bir şekilde yürütülebilmesi adına anın gerçekliğinden doğru belli gerekliliklermevcuttur.

    Devrimci durumlarda gerçeklik, nesnel ve öznel olarak ikiye ayrılır. Nesnellik veöznellik birbirine bağlı, birbirini besleyen bir şekilde gelişir. Öznelliğin gerçekliğinesnelliğin gerekliliğini belirlerken, nesnelliğin gerekliliğide öznelliğin gerçekliğini besler.Öznel olan siyasal tespitlerden doğru memleketin içerisinde olduğu politik durum, krizlerve çelişkilerdir, yani devrimci durumun olgunluğu meselesidir. Nesnel olan ise bu devrimciduruma yönelik devrimci proleteryanın hazırlaklarının tümüdür. Yukarıda bahsettiğimizTürkiye öznelinde gelişecek bir devrimci savaşta, bu savaşı yürütücek olan örgütlenme,buna uygun konumlanmasını, maddi ve manevi hazırlıklarını, tüm lojistik ihtiyaçlarını vs.öncesinde örgütlemiş bulunmalıdır.

    Var olan stratejinin hayata geçirileceği alan kentlerdir. Ancak bahsettiğimiz öznelkoşullardan doğru, bir çok siyasal sebebin sunulabileceği üzere kentler iktidar gücünündenetimi altına girmiş bulunmaktadır. Meşru siyasi alan, siyasal iktidarın çizdiği çemberiniçerisinde sıkışıp kalmış, bir çok devrimci güç çizilen denetim alanlarından çıkamadığı içintutsak edilmiş haldedir. Gerekli olan buna uygun bir taktik hat belirlemek ve hayatageçirmektir. Devrimci örgüt, kendini koruyacağı, sürekli üreteceği üslenme alanlarınıoluşturmalı, kitleler ile iç içe olacağı siyasal kanallarını kurmalı, sesini kitlelere duyuracağıaraçlarını örgütlemelidir.

    Konumlanma: Hücre Tipi Faaliyet ve Devrimci Üslenme Alanları

    Bahsettiğimiz üzere, özellikle 15 Temmuz sürecinden sonra, KHK ve OHAL perdesialtında kendini inşaa eden faşist diktatörlük, kendine ait tüm olağanüstü(atipik) zoraygıtları ile kendine karşı gelişen tüm muhalefet odaklarını fiilen baskı altına almışdurumdadır. Kendi iç kavgası yanı sıra, özellikle Kürt Özgürlük Mücadelesinin ve TürkiyeSosyalist Hareketinin tüm dinamiklerini ceberrut yöntemleriyle sindirmiş bulunmaktadır.Binlerce devrimci tutsak edilmiş, en temel demokratik haklar gasp edilmiş, devrimci

  • dinamikler belli alanlara sıkıştırılarak hareket edemez hale getirilmiştir. Kuşatma altınaalınan her mevzi, kuşatmayı dağıtmalı, kuşatmanın kendisini kuşatmaya almalıdır. Birzafer gücü olarak konumlanabilme ancak böyle sağlanacaktır.

    Siyasal bir krizin politik özelliklerinden hareketle; devrimci örgüt ya varolan krizikuşatarak devrimci durumu olgunlaştıracak ya da tersinden krizin akışına teslim olarakonun kuşatmasına girerek bir yenilgiye mahkum olacaktır. Krizin yarattığı girdap eğerörgütü tesiri altına alırsa, girdapa kapılıp evrenin boşluğunda kaybolmaktan başka çarekalmayacaktır. Maalef ki toplumsal mücadeleler tarihi, böyle örgütlenmeler ile dolmuşbunların tecrübeleri üzerinden ilerletilebilmektedir. Tarihsel materyalizmin en irdelenmesigereken başlıklarından olan tarihin akışını değiştirme görevi bugün tekrardan karşımızadikilmiştir. Ya tarihin tozlu sayfalarında kaybolacak, yada tarihin akışını değiştirip onubaştan yapacak, yazacağız.

    Sosyalist hareketin özeleştirel olarak yaklaşması gereken durum budur.Bahsettiğimiz gibi belli siyasal sebepler öne sürülsede sosyalist hareket krizin kuşatmasıaltında kalmıştır. Devrimci proleteryanın, nesnel anlamda ki bir bütünen hazırlıksızlığıtüm devrimci safları bu duruma mahkum etmiştir. Bu mahkumiyetten firar, ancak fiileniktidar gücünün tüm denetim alanlarından çıkılarak, kendini koruyabilen ve sürekliüreten, gelişebilecek her aksi fiili durumda tekrardan ayağa kalkabilecek bir örgütün fizikikoşullarının hazır edilmesi ile mümkün olacaktır. Bu fiziki koşullar, kentlerde hücre tipifaaliyet ile adeta o devasa ormanlarda bir yaprak misali konumlanacak komünarların,kendilerini sürekli yeniden üretebilecekleri ve yeni savaş güçlerini örgütleyebilecekleridenetimden bir bütünen kopuk devrimci üslenme alanlarına sırtlarını dayayarak, kesintisizdevrimci taarruzu bir bütünen hayata geçirmeleri ile sağlanacaktır. Mesele av iken avcıolma meselesidir. Mesele son kertede devrim yapıp yapmama meselesidir.

    1. Hücre Tipi İllegal Konumlanma ile Denetim Alanlarından Çıkılmalıdır.

    Leninist örgütün gizlilik ilkesinin de ötesinde, kentlerde hücre tipi illegalkonumlanmanın gerekliliği, bugünün gerçekliğinden doğru, önümüzde somut birzorunluluk olarak durmaktadır. Birçok devrimci daha kafasını kaldıramadan gözaltıterörüne maruz kalmakta, devrimci faaliyet sönük bir yasal alan çalışmasına mahkumedilmektedir. Varolanın koşullarına ayak uyduramayan sosyalist hareket, büyük ormanıniçerisinde kaybolmakta başıboş bir av misali dolaşmakta ya da kendi ininde sıkışıpkalmakta. Bu durumdan çıkış, ancak varolanın içerisinde kendini eritmek ile mümkündür.Suda balık olma durumu, ormanda yaprak olma durumudur.

    Kent-orman teşbihinden hareketle; İçerisinde ağaç misali bulunan yapıların birtoplamı olarak oluşan kent ormanında, her ev bir dal her insan adeta bir yaprak misalidurmaktadır. Milyonlarca ağacın ve dalın olduğu bir ormanda bir yaprağın hiçbirgörüngüsü mevcut değildir. Ancak doğanın basit bir kanunundan doğru yorumlamakgerekirse, gerektiği zaman gerektiği yerde dalından düşecek bir yaprağın yaratacağı rüzgar,büyük dönüşümlere yol açacak bir kasırgaya sebep olabilir. Kasırgayı yaratma durumuancak doğru anda ve yerde, doğru hareketin örgütlenebilmesi ile mümkündür Doğruhareketi örgütleyecek olan devrimci madde, kendini stratejik hedefin içerisindenkoparmayacak şekilde, ona uygun taktikleri sürekli üretecek şekilde kendine ait bir biçimsağlamalıdır. Konumlanma sonrasın da doğru anı yakalayabilme kabiliyeti güncelpolitikanın derinlikli analizinin yapılabilmesi ile mümkündür. Bu durumdan azadeolmamak kaydıyla, doğru yerde olmanın kendi içerisinde fiziki koşulları bulunmaktadır.Bu fiziki koşulları dört madde de sıralamak gerekirse;

    • Kent merkezlerini ele geçirmek devrimci örgütün temel hedeflerindendir.

  • Kent merkezlerinin etrafında inşa olan kent varoşları, işçi semtleri, sanayimerkezleri, hücreler için temel üslenme alanları olarak ele alınmalıdır. Budurum aynı zaman da fiziki bir koşul olmanın yanı sıra siyasal hedefin degetirdiği bir gerekliliktir.

    • Bu alanlarda konumlanacak güçler, bu alanlarda ki kitlelerin sosyal vejeopolitik yapısının derinlikli analizini yapmalıdır. Bu analize uygun fizikibiçimlenişini sağlamalı, kitlelerin içerisinde kendini eritmelidir.

    • Konumlanılan alanın tüm coğrafi özellikleri analiz edilmelidir. Çevre yolları,trafik ve mimari yapısı incelenmeli, iklim koşullarına kadar tüm ihtimallergözetilerek hareket planlamaları yapılmalıdır. Bu yönde gelişecek tüm taktikolanaklar kullanılmalıdır.

    • Hücre tipi faaliyet yürütülürken tüm güvenlik hükümleri gözetilmelidir.Bilişim teknolojisinin kullanımından, iktidar gücüne ait tüm kontrolmekanizmaları derinlemesine analiz edilmeli bunlara karşı hem sonal hemde lokal lokal önlemler geliştirilmelidir.

    Temel anlamda bu dört fiziki koşul gerçekleştirildiği taktirde devrimci güçler doğruanı yakalayabilmek adına doğru yerde bir konumlanmayı tüm gerekli momentleriylebirlikte örgütlemiş olacaklardır. Bu örgütlenme çalışması, hali hazırda varolan ve her andaha güçlü bir şekilde gelişim gösterebilecek olan öznel durumun tüm nesnel koşullarınıhazırlamaya yönelik bir çalışma olarak ele alınmalıdır. Devrimci hücrelerin yürüteceği buçalışmanın içeriğini açmak gerekirse;

    • Devrimci hücreler, kitleleri siyasal savaşım içerisinde eğitmelidir. Bu ancakkesintisiz bir siyasal örgütlenme çalışması ile mümkündür. Kitleleri devrimcisavaşın içerisinde, onun en ileri anına hazırlama, devrimci eylemin tümsüreçleri ve taktikleri işletilerek mümkün kılınabilir. Belirttiğimiz üzereÖzgürlük Konseyleri bu çalışmanın yürütüleceği temel alanlardır.

    • Devrimci hücreler, olası tüm düşman hedeflerine yönelik ayrıntılı istihbariçalışma yapmalı bu çalışmanın neticesine uygun lojistik örgütlenmesiniyapmalıdır.

    • Tüm lojistik ihtiyaçları, kurye ağları ve maddi kaynaklar örgütlenmelidir.Lojistik unsurları doğru anda kullanılabilmeleri adına doğru yerlerekonumlandırılmalıdır. Kurye ağları, tüm güvenlik hükümleri gözetilerekörgütlenmeli, partinin ihtiyacı olan maddi kaynaklar gerektiği yerde bunauygun uzmanlık hücreleri kurularak, bir süreklilik halinde giderilebilmelidir.

    Her komünar, ormanın içerisinde bir yaprak gibi gizlenmeli, anın gelişini yakalayıpyaratacağı rüzgar ile diğer yaprakların kasırgayı yaratmasına ön ayak olacak bir bilinçlekonumunu korumalıdır. Bu korunma durumu güncel politik durumun bize öğrettikleriüzerine, maalesef fiili olarak iktidar gücü tarafından yer yer bozuma uğramaktadır. Bubozuma karşı alınacak önlem, aksi bir fiili durumda yaprağın kendini orman dışınaatmasından geçmektedir. Yaprağın kendisini dışarıya doğru atacağı alanlar DevrimciÜslenme Alanlarıdır.

    2. Devrimci Üslenme Alanları ile Devrimci Savaş Örgütünün KendiniKoruyacağı Bölgeler Tesis Edilmelidir.

    Komünarlar, Kasım Atılımı ile birlikte Kürt Özgürlük Hareketinin sunduğuolanaklar aracılığıyla "sınır dışı" askeri üslenmelerini oluşturmuş, hatrı sayılacak ölçüdebir savaş gücünü buralarda konumlandırarak ileriye dönük üretimini sağlamıştır. KuzeySuriye bölgesinde Kobane, Rubar Qamıslo, Menbic savaşları gibi bir çok savaşta kendi

  • gücüne oranla aktif bir rol almıştır. Aldığı bu roller hem Filistin'den bu yana sosyalisthareketin omuzladığı, proleteryanın enternasyonalizm bayrağını bir kez daha göndereçekmiş hemde Türkiye'de gerçekleşecek bir devrimci savaşın kadrosal anlamda ön hazırlığıolmuştur. Ancak özellikle 15 Temmuz sonrası gelişen siyasi koşullar neticesinde, fizikiolarak buralara sıkışmış bulunulmaktadır. Bundan mütevellit olarak komünarlar, sosyalisthareketin vermesi gerektiği özeleştiriden azade değildir.

    Devrimci örgütün yenilmezlik niteliği, kendini sürekli üretebilmesi ve gelişecekherhangi bir duruma karşı koruma kabiliyetinden doğru gelişir. Yenilmez devrimciörgütün inşaası ancak bu kabiliyet edinildiği durumda sağlanabilir. Yoksa düşmanınsaldırılarından azade bir devrimci örgüt düşünülemez. Tersi bir durumda düşmanınsaldırılarından azade bir örgüt, pasifizm hastalığına bulaşmışdır. Anlık, o yada bu şekildesürekli bir hareket ve taarruz durumunda olan bir örgütün düşman tarafından saldırıyauğraması kaçınılmazdır. Kesintisiz Devrimci Taarruz unsurunun içerisinden gelişensaldırı-savunma diyalektiği esas alınarak, bu kaçınılmaz saldırıya uğrama durumuna karşıdüşmana her an vurabilecek şekilde konum alan bir savunma taktiği geliştirilmelidir.

    Yapılması gereken, düşman tarafından tutulmuş tüm hudutların delik deşik edilerekbu üslenmelerin aynı nitelikte içeri taşınmasıdır. Belirli bir süre içerisinde devrimci savaşalanlarında, benzeri olmayan bir çok tecrübeyi edinmiş olan savaş güçlerimiz, en kısa süreiçerisinde yönlerini asıl cepheye dönerek konumlanmalarını sağlamalıdır. Bu şekildeyapılacak konumlanmanın -bugün belirtmeyecek olsakda- adresi bellidir. Bu durum kafakarışıklılığına yol açmamalı, asli konumlamanın kentler olduğu unutulmamalı, fiziki birzorunluluk olarak ihtiyati bir durum olduğu kavranmalıdır. Devrimci Üslenme Alanları'nınörgütlenebilmesi adına belli maddi ve manevi koşulların devrimci örgüt tarafındangiderilmesi gerekmektedir. Bu koşulları sıralamak gerekirse;

    • Üslenme alanları küçük ama nitelikli grupların bir araya geldiği yaygınörgütlenmeler olarak ele alınmalıdır.

    • "Sınır içi" bölgelerde kurulacak üslenme alanlarında gizlilik temel ilke olarakele alınmalıdır. Düşmanın teknik üstünlüğü gözetilerek bir hareket tarzıüslenme alanlarında hakim kılınmalıdır.

    • Tüm üslenme alanları arasında, oradan doğru da parti merkezinin kendisiylebir koordinasyon ağı sağlanmalıdır. Bu koordinasyon ağı üzerine kurye ağları- milis örgütlenmeleri hazırlanmalıdır.

    • Üslenme alanlarında konumlanıcak savaş gücünün buna yönelik hazır olmasıgerekmektedir. İdeolojik ve teorik olarak aynı zamanda askeri teknikanlamda bir donanıma sahip olmalı ve bu donanımı yeni savaş güçlerineaktaracak yetiye ulaşmış olmalıdır.

    • Bir üslenme faaliyeti belki senelerce sürecek bir uzunluğa sahip olabilir. Hiçbir yılgınlığa kapılmadan aynı şekilde konumlanmanın sürdürebilmesi adınaüslenme alanlarında konumlanacak savaş gücünün sabrı ve özdisiplinikendisinde hakim kılması önemlidir.

    • Kırsal bölgelerde oluşturulacak üslenme alanlarında, burada konumlanacaksavaş gücünün doğayla olan ilişkisi güçlü olmalı, doğa-insan diyalektiğiniiktidar gücüne karşı bir avantaj olarak kullanabilmelidir. Ayrıca iktidargücünün kırsal bölgelerde kullandığı teknik olanaklara hakim olmalı bunlarakarşı nasıl tutum alacağı konusunda belli oranda bir tecrübeye sahipolmalıdır.

    Yaprağın orman dışında olması onun ormanın bir parçası olduğu gerçeğinideğiştirmez. Biyolojik anlamda evrilmesinin bir sonucu olarak, yaprak kendi ağacı dışında,

  • ağaç kendi bitki örtüsü dışında yaşayamaz. Ancak toplumsal olarak bu tam anlamıyla böyledeğildir. Doğada orman dışına düşen bir yaprağın rüzgar onun lehine esmediği sürecetekrar ormana dönmesinin imkanı yoktur. Ancak devrimci öncü yapraktan farklı olarak birbilince sahiptir. Bu bilince sahip olma durumu ona ağacından ayrı yaşama, farklı bir bitkiörtüsüne her an adapte olabilme ve rüzgarın kendiliğindenliğine kapılmadan kendirüzgarını yaratma yetisini sağlar. Bu durumda,oluşturulacak olan Devrimci ÜslenmeAlanlarının kullanımı bu şekilde tesis edilmelidir. Komünarların, üretim ilişkileri hakkındayaptıkları tespitler bellidir. Komünarların tüm yönelimleri "işçi sınıfının hiçbir yerdeolduğu yere" doğrudur. Hepsinin yanı sıra bu üslenme alanları belirttiğimiz üzere aksi birfiili durumda örgütsel yeniden üretimi mümkün kılacaktır.

    Devrimci Üslenme Alanları, bulunduğumuz öznel durumda, en geçerli taktikmanevra olarak algılanmalıdır. Bu taktik manevra doğrudan stratejinin kendisine ikameedilmemelidir. Devrimci örgütün asıl konumlanacağı ve örgütlenmesini yapacağı alanmodern sanayi bölgeleri, diğer tüm çalışma alanları, kent varoşlarıdır. Sınıf örgütlenmesinikesen bir yerde üniversite kampüsleri ve lise koridorlarıdır. Yine aynı şekilde tüm kadınyaşam alanlarıdır. Bu yönde yapılacak bir üslenme de ancak asli olarak böyle birörgütlenme çalışmasına hizmet etmek için kullanılacak bir taktikden başka bir şey değildir.

    ***********

    Düşman her yönüyle bir köşeye sıkışmış ve kontrolünü kaybetmiş biçimdesaldırmaktadır. Kendi köşesini ne kadar iyi tutuyor görünsede içinde bulunduğu geometrikşeklin bütün diğer alanlarından tasfiye olmuş ve olmaya devam etmektedir. Kendiiçerisinde yaşadığı güvensizlik ve kaos ortamı, düşmanda ki irade birliğini bozumauğratmış durumdadır. Öyleyse bugün yapılması gereken, güçlü görüngüsüne rağmen bitapdurumda olan düşmanı kendi köşesinde hareket edemez hale getirmek, geride kalan bütündinamiklerini amansız bir saldırıyla parçamalaktır. Gün hiç bir yer de olanların, her yerdeolma günüdür. Gün, dağılmış bütün safları, olması gerektiği gibi, faşizme karşı tekrardansıklaştırma günüdür.

    M.Börklüce Efe