devrimci gençlik dergisi sayı 20

25

Upload: devrimci-genclik

Post on 07-Mar-2016

265 views

Category:

Documents


10 download

DESCRIPTION

Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 20- Hak Mücadelesi Yükseliyor Gençlik Ön Saflara www.devrimcigenclik.net www.devgenc.org

TRANSCRIPT

Page 1: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 20
Page 2: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 20

Emperyalizme, Oligarfliye karfl› DEVR‹MC‹ GENÇL‹K dergisiSahibi ve Sorumlu Yaz› ‹flleri Müdürü: Ali TOSUN Yay›n Türü: Yerel Süreli

Adres: Tomtom Mah. Örtmealt› Sok. No:6/B Beyo¤lu/‹STANBUL Tel-Fax: (0212) 245 91 55Bas›ld›¤› Yer: Yön Matbaas› Davutpafla Cad. Güven Sanayi Sitesi, B Blok, No:366

Topkap›/‹stanbul Tel: (0212) 544 66 34

2009 y›l›n›n son günlerinde ve 2010 y›l›n›n ilk sabah›nda yaflananlar nas›l bir y›lgeçirece¤imizin özeti niteli¤indeydi. Uzun bir süredir AKP sald›r›lar›na karfl› bütün-lüklü bir yan›t veremeyen emek hareketi y›l›n sonuna do¤ru ciddi bir hareketlilik içi-ne girdi.

25 Kas›m’da kamu emekçilerinin baflar›l› grevi, ‹stanbul halk›n›n metrobüs zam-lar›na karfl› günlerce süren fiili eylemleri, hemen ard›ndan AKP’li bakanlar›n tümtehditlerine ra¤men 25 bin eczac›n›n kepenk kapatmas›, Kürt halk›n›n tüm sald›r›-lara ra¤men sokakta sürdürdü¤ü militan eylem çizgisi ve sonunda artarda gelendemiryolu, itfaiye ve tekel iflçilerinin onurlu direniflleri… ‹flte neredeyse bir ay içeri-sinde gündeme gelen tüm bu dinamikler ilerici muhalefetin umutlar›n›, AKP cephe-sinde ise halk korkusunu büyütüyor.

Neoliberal ömürü program›n›n yükümlülüklerini yerine getirmekle sorumlu olanAKP iktidar›n›n sermayenin ihtiyaçlar›n› karfl›lamak ve halk düflman› politikalaradevam etmek d›fl›nda bir flans› yok. Kendileri için ciddi bir prestij kayb› oldu¤unubile bile y›l›n ilk günü aç›klad›klar› zam paketi 2010 y›l›n›n nas›l bafllad›ysa öyle gi-dece¤inin en önemli göstergesidir.

Üniversitelerde s›navlar›n bafllamas› ve dönem aras› tatilin yaklaflmas› gençlikmücadelesinin emek eksenli bir hareketlilik süreci içinde yeterince inisiyatif alabil-mesinin önündeki en temel engeli oluflturuyor ne yaz›k ki. Fakat yaflan›lan hare-ketli sürecin, içinde bulundu¤umuz y›l›n tümüne yay›laca¤›ndan da flüphe duyma-mak gerekiyor. Bu nedenle fiubat ortas›nda bafllayacak olan ikinci döneme ciddibir haz›rl›kla girmek gençlik mücadelesi aç›s›ndan önemli görevdir.

Tabi bu tür haz›rl›klara bafllamadan önce yap›lmas› gereken ilk ifl, kuflkusuz kigeride b›rakt›¤›m›z bir dönemi ana hatlar›yla da olsa de¤erlendirmek olacakt›r.Gençlik mücadelesi aç›s›ndan oldukça önemli deneyimlerin elde edildi¤i bu döne-min ilk önce eksikliklerine bakmak daha faydal› olacakt›r.

Yaz aylar›nda harç zamlar›na karfl› yükseltilen direniflin ve baflar›n›n getirdi¤iyüksek morale ra¤men bu olumlu havan›n süreklili¤inin sa¤land›¤›n› ve üniversite-ye tafl›nabildi¤ini söylemek ne yaz›k ki oldukça güç. Kuflkusuz ki bu konuda bir ta-k›m somut hedeflerin yarat›lamamas› önemli bir eksiklikken durumun as›l nedeni-ni üniversite mücadelesinin bu döneme özgü iniflli ç›k›fll› (süreksiz) yap›s›nda ara-mak faydal› olacakt›r. Gençlik mücadelesi IMF, 25 Ekim, 6 Kas›m eylemleri ve 25Kas›m grevine destek amaçl› yap›lan ders boykotlar› süreçlerinde yakalad›¤› enerji-yi dönemin tümüne yayamad›. Her bir bafll›kta kayda de¤er baflar›lar sa¤lanmas›-na ra¤men bu bafll›klar aras›nda bütünlüklü bir program ve süreklilik sa¤lanamad›.

Üniversitedeki neoliberal tahribat›n nas›l bir enerji biriktirdi¤ini ise bu dönemkendini hissettiren yerel ç›k›fllarda gördük. ‹stanbul’da, Sivas’ta, Kütahya’da üni-versitelilerin ulafl›m hakk› mücadelesi; Mersin ve Çukurova üniversitelerindeki ye-mekhane sorunlar›na yönelik yap›lan eylemler; YTÜ’lü haz›rl›k ö¤rencilerinin hafta-larca süren paras›z e¤itim mücadelesi; Anadolu Üniversitesi’nde çal›flan ö¤rencile-rin eylemlilikleri, ‹TÜ Vadi yurdunda kalan ö¤rencilerin kantin ve yemekhane so-rununa yönelik yürüttü¤ü örnek mücadele, ODTÜ'de kanl› bir tarihe sahip jandar-man›n gidiflinin ard›ndan jandarma karakolunun fiili bir mücadeleyle ö¤renci kültürmerkezine çevrilmesi… Üniversite içinde biriken enerjinin boyutlar›n› gösterenönemli örnekler oldular.

Yine tek tek üniversiteleri “ziyarete” giden AKP’lilere haz›rlanan karfl›lama ey-lemleri gençlik mücadelesinin özgüvenini büyütmüfltür. Hükümet ya da patrontemsilcilerine karfl› y›llard›r gelifltirmeye çal›flt›¤›m›z militan eylem çizgisi üniversitemücadelesinin önemli bir refleksi haline gelmifltir. (Kocaeli Üniversitesi ö¤rencileri-nin TOBB Baflkan›’na gösterdi¤i tavr›n örnek al›nmas› gerekir.) Bu çizgi egemen s›-n›flar›n üniversitedeki meflrulu¤unu ciddi anlamda zedelemekte ve korkular›n› bü-yütmektedir.

Bu dönemin öne ç›kan bir baflka çal›flma tarz› ise gericili¤in ve bask›n›n kuflat-mas› alt›ndaki üniversitelerimizde bilimsel, siyasal tart›flmalar›n, forumlar›n, panel-lerin, kültür sanat faaliyetlerinin, bülten çal›flmalar›n›n bilinçli olarak artt›r›lmas› ol-du. Bu tür programlar hem kitle çal›flmas›n›n yayg›nlaflmas› hem de baflka bir üni-versite fikrinin yeflerebilece¤i alanlar yaratmas› aç›s›ndan oldukça önemlidir. Veikinci dönemde de ayn› titizlikle sürdürülmesi gerekmektedir.

AKP iktidar›n›n, ABD iflbirlikçili¤ini “aktif tafleronlukla” derinlefltirdi¤i bu dönem-de KTÜ Ö¤renci Kolektifi’nin ‹srail Büyükelçisi Levy’i üniversitelerinden kovmas› ül-ke gençli¤ine hem anti-emperyalist mücadele damar›n› hat›rlatt› hem de Filistinsorunu üzerinden demagoji (sahte kabaday›l›k) yapan AKP iktidar›n›n ikiyüzlülü¤ü-nü a盤a ç›kartm›fl oldu. Gençli¤in tarihsel mücadelesinde önemli bir yer tutacakbu eylem önümüzdeki dönem daha fazla iflbirlikçili¤e zorlanacak ülkemizde geliflti-rilmesi gereken mücadele çizgisinin en sade örne¤i olmufltur. Ayr›ca Trabzon’dabu son süreçte yaflananlar, kontrgerilla faaliyetleri ve flovenizm hegemonyas›ylakuflat›lm›fl bir kentte nas›l bir hareket biçimiyle çal›flma yap›lmas›n›n da gösterge-si niteli¤indedir. (Faflistlerin linç av›na ç›kt›¤›, politik atmosferi benzer kentlerdemücadele edenlerin kesinlikle daha ayr›nt›l› bir inceleme yapmal›d›r)

Üniversiteliler yine bu dönem Kürt sorunu çerçevesinde yaflanan geliflmeleri iz-lemeyi de¤il mütevazi de olsa kendi durduklar› yerden müdahale etmeyi seçtiler.AKP iktidar›n›n Kürt halk›n›n siyasal iradesini yok sayan, Kürt halk›n› ABD destekli,neoliberal asimilasyon “aç›l›m›yla” teslim alma çabas›na karfl› Kürt halk›n›n yan›n-

da olmay› seçtiler. Özellikle y›llard›r bat›da yayg›nlaflt›r›lan flovenizme karfl› bat›n›ndo¤uya kardefllik eli uzatmas› gerekti¤i bilinciyle hareket eden üniversitelilerönemli örnekler yaratt›lar. ‹stanbul’da “Bar›fl’a köprü ol” projesi çerçevesinde bin-lerce gencin k at›ld›¤› büyük buluflma; Bolulu ö¤rencilerin “Kardefllerimizle kitapla-r›m›z› paylafl›yoruz” diyerek bafllatt›¤› ve basit bir kitap kampanyas› d›fl›na ç›kard›¤›kampanya önemli birer deneyim. Yine Ankara’da ve ‹stanbul’da üniversitelilerinKürt çocuklar için yürüttü¤ü kampanya önemli ad›mlardand›r.

AKP’li rektörler polis idare iflbirli¤iyle ilerici ö¤rencilere sald›r›lar›n› yo¤unlaflt›rd›-lar. Y›llard›r kendilerine demokrasi maskesi takan AKP’liler art›k polis fleflerindenbile daha sald›rgan bir konuma gelebiliyorlar. Buna sebep olan üç temel nedenvard›r. Birincisi, geleneksel sol düflmanl›¤› (politik düflmanl›k); ikincisi AKP prog-ramlar›n›n üniversiteye yayg›nlaflmas›n› rahatlatacak dikensiz gül bahçesi hayalle-ri; üçüncüsü ise rektörlerin üniversite içindeki flirketlerle, tafleronlarla olan ticariiliflkileridir. Üniversite içinde ticarileflen her alan, her ihale yine rektörlerin yak›nlar›olan AKP’lilere verilmektedir. Bu nedenle örne¤in ‘basit’ bir kantin protestosu bilerektörün ticari iliflkilerini zor durumda b›rakmaktad›r ve bu durum onlar› daha fazlasald›rgan hale getirmektedir. (bknz ‹TÜ, Çukurova) Fakat tüm sald›r›lara karfl› üni-versite muhalefeti özellikle soruflturma cezalar›na karfl› kesintisiz kararl› bir müca-deleyi sürdürüyor.

Üniversite gençlik mücadelesinin en yayg›n, ba¤›ms›z kitle çal›flmas› Kolektifle-rin ise yerel ayaklar›n›n güçlendi¤i önemli bir yayg›nlaflman›n sa¤land›¤› bir süreçoldu bu dönem. Kuflkusuz ki önümüzdeki dönem Kolektiflerin daha genifl ö¤rencikitlelerini kucaklayabilmesi ve daha güçlü bir ça¤r› merkezi oluflturabilmesi içinmerkezi inisiyatifinin ve demokratik kurumsal iflleyifl mekanizmalar›n›n güçlendiril-mesi acil bir ihtiyaç olarak önümüzde duruyor.

Görüldü¤ü gibi birçok deneyimin yarat›ld›¤› ve ciddi bir birikimin sa¤land›¤› birdönemi geride b›rakt›k. fiimdi önümüzdeki en temel hedef ikinci yar›y›la haz›rl›k ol-mal›d›r. Dönem aras›n› bu yönde de¤erlendirmeliyiz. Bu amaçla yap›lacak ilk fleyen ufak pratik çal›flmam›zdan en genifl politik hedeflerimize kadar her fleyi yeni-den yeniden de¤erlendirme süzgecinden geçirmek ve önümüzdeki mücadele süre-cinin ihtiyaçlar›n› karfl›layacak bir donan›m› üretmek olmal›d›r.

Çünkü 2010 hem siyasal hem de ciddi toplumsal hareketlenmelere gebe bir y›lolacakt›r. Neoliberal kapitalizmin iktidar› olan AKP’nin bir yandan sald›rganl›¤›n›nartaca¤› bir yandan da daha fazla s›k›flaca¤› bir dönemin içindeyiz. Gerek Kürt so-runu çerçevesinde egemenler aras› çat›flman›n büyüyemesi, gerekse de ABD em-peryalizminin ihtiyaçlar› çerçevesinde artacak iflbirlikçilik siyaseti AKP’yi oldukçazor durumda b›rakacakt›r.

Fakat önümüzdeki dönem AKP’ye as›l korkuyu hak mücadeleleri verecektir. Te-mel yaflamsal haklara (ulafl›m, su, ›s›nma, bar›nma vb..) yönelik sald›r›lar›n artma-s›, hemen her gün gelen zam haberleriyle yaflanmaz hale gelinmesi, güvencesizçal›flma koflullar›, artan iflsizlik, emekliye, asgari ücretliye lay›k görülen sadaka üc-retleri, paral› e¤itim gibi artt›raca¤›m›z bafll›klar AKP iktidar›na karfl› patlamaya ha-z›r isyan dinamikleri haline gelmifltir. Son dönemde ülkemizde yaflananlar tam dabunun göstergesidir.

AKP 2010’da ülkeye ne getirdiyse üniversiteye de onu getirecek. Halk›na do-muz diyen bir baflbakan, ö¤rencisine eflek etini lay›k görür hale gelmifltir. AKP’ninüniversitesi art›k hiçbir yerinden dikifl tutmuyor. AKP üniversitenin en ufak sorunu-na cevap veremiyor. (Türkiye’nin en seçkin üniversitelerinde ö¤renciler yemekhanekuyruklar› nedeniyle y›llard›r yemek yiyemiyor)

AKP yedi y›l boyunca üniversiteye ne vaat ettiyse tersini yapt›. YÖK'ü kald›raca-¤›m dedi, flimdi YÖK kendi elinde oyunca¤›na dönüfltü. Üniversiteye özgürlük geti-rece¤iz dendi, üniversitelerde yasaklar soruflturmalar rekor k›r›yor. Ulusalc›lar› si-yaset yapmakla elefltirenler flimdi do¤rudan kendi partililerini rektörlük koltuklar›-na oturtuyorlar. Gerici kadrolaflma flimdilerde bilimin ve üniversite yaflam›n›n geri-cilefltirilmesi operasyonlar›na dönüflüyor. Paral› e¤itim AKP’liler taraf›ndan atefllicesavunuluyor. AKP iktidar› döneminde aç›lan özel üniversite say›s› rekor düzeyeulaflt›. Ülkenin her yerine üniversite diye açt›klar› gecekondu üniversiteler iflsizli¤igizlemekten ve yerel esnafa para kazand›rmaktan baflka bir fleye yaram›yor. Bafl-bakan“her üniversite mezunu ifl bulacak diye bir fley yok” diyor. Üniversite içinde-ki güvencesiz çal›flma iflçilerin yan›nda akademisyenleri de tehdit eder düzeye gel-di. Bu listeyi daha fazla uzatabiliriz.

Görüldü¤ü gibi yeni bir üniversite infla etmek için AKP'nin üniversitesiyle hesap-laflmak zorunlu bir ad›m olarak önümüzde duruyor. Bu yüzden ikinci dönemde yu-kar›da sayd›¤›m›z her bafll›¤›n tek tek somut bir hesaplaflma ve mücadele çizgisiolarak ele al›nabilmesinin yan›nda, gerekirse de bütünlüklü bir karfl›l›¤›n› örgütle-mek en temel görevimiz olarak önümüzde duruyor.

Neoliberal üniversite sistemine karfl› mücadelenin politik öncüsü olan DevrimciGençlik üniversitelerde baflta e¤itim hakk› olmak üzere hak mücadelesinin s›n›rla-r›n› güçlendirmek ve art›k ele ald›¤› konularda baflar›l› sonuçlar elde etmek zorun-dad›r. ‹ki üç y›l önce ulafl›m zamlar›na karfl› duraklarda imza toplamak için bile bü-yük zorluklarla karfl›lafl›rken bugün halk ve gençlik daha militan ve fiili eylemlere(turnikelerden atlayarak ulafl›m hakk›n› ücretsiz kullanma eylemleri) rahatl›kla veyayg›nca kat›lmaktad›r. ‹flte neoliberalizme ve AKP’ye karfl› yükseltmemiz gerekenhak mücadelesinde ilham alaca¤›m›z gerçek veri bu kadar basittir.

2010’da Halk Sokakta Hak Kavgas›nda

Gençlik Ön Saflara

Page 3: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 20

MANfiET

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 203

www.devrimcigenclik.org

"Ortal›k toz duman. Kontrolü elden b›rakmamakgerekir, sa¤duyuyu kaybetmeyelim" diyor burjuva-zinin köhnemifl yafll› ideologlar›ndan Taha Akyol.Takip eden günlerde bir di¤er kalemflörleri MuratYetkin "Dipten gelen bir huzursuzluk dalgas›, med-yada yer almasa da hissediliyor." diyerek erken se-çim olma ihtimalinin yüksekli¤ine dikkat çekiyor.Devlet içinde kontrgerillas›ndan, TSK's›na, siyasipartilerine kadar çat›flma alanlar›n›n derinleflti¤i,halk›n sürekli artan huzursuzlu¤unu özellikle iflçieylemleriyle ortaya koydu¤u bir çok geliflmenin ay-yuka ç›kt›¤› bu dönem yaflanan de¤iflimi neye yor-mal›y›z?

“Çocuklar›m›za söz verdik, hakk›m›z› almadanasla dönmeyece¤iz” ve “Haklar›m›z› almak için 7gündür buraday›m çocu¤umdan ayr›. Özlük haklar›-m›z› alana kadar buradan gitmeyece¤iz”. Biri Bat-manl› di¤eri ‹zmirli iki kad›n tekel iflçisinin söyledi-¤i bu sözler, bakmas›n› bilene umut kelimesininete kemi¤e büründürebilir. S›n›fsal konumlar›, cin-siyetleri, yaflad›klar› co¤rafyalar›n farkl›l›klar› vekimlikleri ele al›nd›¤›nda 'olmazlar›n' olabilece¤ineçarp›c› bir örnektir. Onca karmaflan›n aras›nda Tay-yip Erdo¤an'›n uykular›n› kaç›ran, yükselen iflçi s›n›-f› hareketlerine karfl› sald›rgan aç›klamalar yapmakzorunda b›rakan bu korkular›n nedeni iflte tam bu-rada yat›yor. Silindir gibi üzerinden geçmeye çal›fl-t›klar› iflçi s›n›f›, yoksul halk, kad›nlar, Kürtler, ale-viler, üniversiteliler hepsi soka¤› mesken tutmayabafllad›ysa e¤er korkular› yerindedir.

Korkunun d›flavurumu da flafl›rt›c› de¤il. H›rs›zl›-¤›, aç gözlülü¤ü, iki yüzlülü¤ü ayyuka ç›kan düzensahiplerinin, sopalar› aba alt›nda de¤il tam tepe-mizde duruyor. Ulusal bas›n, çoktan topra¤a göm-dükleri yoksul kömür iflçilerinden 19'nun cans›zbedenlerini “resmi olarak" aç›kl›yor. Sadecead› baflka yeri baflka Tuzla’dan geliyor ayn›haberler. Yüzlerce kifliye ulaflan domuz gri-binden ölenlerin say›s› binlere yaklafl›rken biranda gündemden düflürülüyor. Hukuksuzlu¤udefalarca kere kabul edilmifl yasalar dahi yetmi-yor öfkelerini dindirebilmek için. Ve kapat›lan birparti olmuyor sadece. Bütünhaks›zl›klara ra¤men bar›fliçin uzatt›klar› ellerinin tered-düt bile edilmeden kesilmesi-ni kabul etmeyen Kürt gençle-ri sokak ortas›nda öldürü-lüyor.

AKP ve TSK ara-s›nda yeniden t›rma-nan gerilim, yeni y›-

la girer-

ken sokakta gerçekleflen iflçilerin güçlü direnifl ey-lemleri; 2010 y›l›n›n gerek egemen s›n›flar aras›mücadelelerde, gerekse ezilen s›n›flar›n egemens›n›flara karfl› mücadelesinde krizlerin derinleflece-¤i ve h›zl› dönüflümlerin yaflanabilece¤i bir y›l ola-ca¤›n› gösterdi. Türkiye'nin de¤iflen bölgesel em-peryalist politikalara entegrasyonunu tek bafl›nagö¤üslemek isteyen ve egemenli¤ini paylaflmak is-temeyen AKP ile di¤er egemenler aras›nda özellik-le "Kürt aç›l›m›" ile gerilen iliflkiler yeniden fliddet-lendi. Egemenlerin iktidar koltuklar›n› flimdidensarsan bu iki kriz dinami¤i; "Kürt sorunu" veAKP'nin kitle taban›n› dahi harekete geçiren "gü-vencesizlik, iflsizlik, yoksulluk" k›sacas› her ikisi de"neoliberal kapitalizmin krizidir". Son bir ay içindeAKP iktidar›n›n gerek emek hareketine karfl›, gerek-se egemenlik mücadelesinde sertleflen çizgisiningerçek nedenleri burada yat›yor. AKP geliflen so-kak hareketleri y›k›c› olman›n ötesinde, politik bireflikten de geçti¤i için barikat› büyütüyor.

Üniversite, içinde bar›nd›¤› benzer krizler ve bun-lara karfl› geliflen gençlik hareketiyle AKP'nin yafla-d›¤›/yaflayaca¤› sars›nt›lar› depreme dönüfltürecekdinamikleri tafl›maktad›r. Bütün bu toz bulutununaras›nda geçti¤imiz dönem yaflanan geliflmelerönümüzdeki dönemin daha da fliddetlenece¤inigösterdi.

AKP sald›r›yor, neoliberal y›k›mlar ve halkdüflmanl›¤› büyüyor

Egemenlerin ve medyan›n bir süredir sözünü et-medi¤i ekonomik kriz, yaratt›¤› y›k›mlar›n yan› s›ratoplumsal huzursuzlu¤u hat safhalara ç›kartan etki-lerini emekçi yoksul halk üzerinde art›rmaya devamettiriyor. "‹nflallah Ocak ay›nda krizin etkileri bite-cek" diyerek dört ay önce ifli Allah'a havale edenBülent Ar›nç'›n bu sözleri yaln›zca y›k›mlar›n gün-demden düflürülmesi içinmifl me¤erse. Kriz günde-mi Allah'a havale edilirken, faturas› halka kesilme-ye devam ediyor. Resmi iflsizlik rakamlar›n›n%16'lara kadar ç›kt›¤› bu dönem de(Cumhuriyettarihinde rekor bir oran), AKP neoliberal kapita-lizmi en vahfli biçimleriyle uygulamaktan gerikalmad›. 2010 y›l›n›n neler getirece¤i 2010 büt-çesine iliflkin Aral›k ay› sonunda yap›lan aç›kla-mayla ortaya ç›kt›. Bütçe planlamas›ndaki en

dikkat çekici yön, dolayl› vergilere gösterilen ilgi-nin artmas›. Asgari ücrete yaln›zca 15 liral›k art›fl

öngören AKP iktidar› bu sadaka zamm›na karfl›l›kulafl›m, do¤algaz, elektrik, tütün, alkol, ulafl›m vb.önüne geldiyse zam ya¤muruna tuttu(asgari ücret,art›flla birlikte 546 TL. Dünya genelinde milletveki-li maafllar›n›n milli gelire oran› en yüksek ülke olanTürkiye'de vekillerin maafl›, çal›p ç›rpt›klar›n› bir ke-nara koyarsak, ayl›k 9.649 TL!). AKP halk›n ölümferman›n› yazm›yor da ne yap›yor?

Türk ‹fl'in yavafllat›c› rolüne ra¤men Ankara so-kaklar›nda günlerce eme¤i için direnen Tekel iflçi-lerini yan gelip yatmakla suçlayan Erdo¤an'›nmesaj›n›n bütün iflçilere oldu¤u apaç›k belli.

Devletin mal› deniz..." diyerek iflçilere sald›-ran iktidar önce Tekeli özellefltirdi, 4-C ya-sas›yla iflçilerin özlük haklar›n› ellerindenald›, be¤enmeyene kap› önünü gösterdi,karfl› ç›kan› ise gaz bombalar›yla/copla

Ankara'n›n göbe¤inde dövdürdü. Tekel iflçileri hak-lar› için "yan gelirken", "çal›flkan hükümet" ne yap-t› dersiniz? Tütün ve fleker fabrikalar›n›n bir k›sm›-n› daha özellefltirmekle meflgul olan hükümet yenidöneme IMF ile uzlaflarak girdi.

Tabii ki tüm bunlar olurken güllük gülistanl›k ol-mayacak bu memleket. AKP'nin kitle taban›ndaciddi bir azalman›n gerçekleflti¤i cümle alemin bil-di¤i bir gerçek. AKP'den umudu kesen vatandaflasistemin önerece¤i daha iki yüzlü, ideal bir alterna-tif yok üstelik. Tekel, demiryolu ve itfaiye iflçileriningerçeklefltirdi¤i eylemler flimdilik sadece bir k›v›l-c›mdan ibaret. Dikkat edin büyük yang›nlara haz›r-l›kl› olun.

"Kürt aç›l›m›ndan" düflmanl›ktan baflka birfley ç›km›yor!

Obama’yla birlikte bafllayan ABD’nin Ortado¤uve Asya topraklar› üzerindeki sömürge alanlar›n›geniflletmeyi hedefleyen stratejisinde, Türkiye’ninrolünde de de¤iflikliklere gidilmiflti. ABD’nin pasiftafleronlu¤undan aktif tafleronlu¤una terfi edenTürkiye için AKP iktidar› bir süreden beri bu role uy-gun ‘aç›l›mlar›’ yerine getirmekle meflgul. Kürt aç›-l›m›, Ermeni aç›l›m› gibi ad›mlarla bafllayan bu sü-reç k›sa bir süre sonra Afganistan’a asker gönde-rilmesi gündemiyle geniflletilerek devam edecek.

AKP’nin kuflkusuz en önemli gündem bafll›¤›“Kürt aç›l›m›”. Özünde Kürt halk›na yönelik düfl-manl›k bar›nd›ran aç›l›m, egemen medyada yeregö¤e s›¤d›r›lamazken; Kürt çocuklar›n›n cezaevleri-ne gönderilmesi, gençlerinin öldürülmesi, operas-yonlar›n ve kirli savafl›n kesintisiz sürdürülmesi vesonunda DTP'nin kapat›lmas› k›sa bir zamana s›¤-d›r›ld›. Mecliste daha bir kere DTP’ye randevu ver-meyen AKP’nin, yine DTP mecliste diye meclisead›m›n› atmayan TSK’n›n Kürt halk›n› inkar politika-lar›ndan vazgeçmeyeceklerini gösteren geliflmele-rin üzerine AKP iki yüzlü siyasetini ekleyerek havaibir demokrasiyi medya arac›l›¤›yla halk›n gözünesokmaya çabalad›. Ancak egemenlerin bütün gay-retlerine ra¤men Kürt halk›n›n onurlu bir bar›fl› can-siperane savunuflu karfl›s›nda aç›l›m süreci bafl›n-dan itibaren tökezleyerek ilerledi ve Kürt halk› birdizi kazan›m elde etti. AKP aç›l›m kapsam›nda ge-rillalar›n getirilmesiyle prim yapma peflindeyken,Habur'dan gelen gerillalar› yüz binlerce kiflinin kar-fl›lamas› bütün hesaplar›n› alt üst etti. Özellikle fle-hir merkezlerinde binlerce yoksul Kürt'ün AKP'denmedet ummas› de¤il hakk›n› aramaya ç›kmas› aç›-l›m›n iki yüzlülü¤ünü ortaya ç›kartman›n yan›ndaKürt halk›n›n ciddi bir inisiyatif almas›n› sa¤lad›.Anadilde e¤itim hakk›, Kürt halk›n›n kimlik olarak

Ortal›k toz dumanm›fl...siz daha toz duman görmediniz!

Page 4: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 20

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 204

MANfiET www.devrimcigenclik.org

tan›nmas› vb. egemenlerin a¤›zlar›na almad›klar›konulara dair yasal düzenlemeler yap›lmas› içinAKP köfleye s›k›flt›r›ld›. ‹nisiyatifin kaybedilifli karfl›-s›nda egemenler, aralar›ndaki bütün iç çekiflmele-re ra¤men düflmanl›k politikalar›nda tepeden t›rna-¤a uzlaflarak 11-0'l›k anayasa mahkemesi karar›ile bir dönemin bitti¤ini ilan etti. AKP, DTP'yi kapat-t›r›rken tereddüt bile etmezken sokakta parti bina-lar›n›n tafllanmas›, ›rkç› linç giriflimleri gibi provo-kasyonlar› tetiklemekten de geri durmad›. Oysa budemokrasi yetmeleri çok de¤il 4 ay önce AKP'ninkapat›lmas› davas›nda dünya kamuoyunu dahi da-vaya müdahale edebilen bir pozisyona getirmemiflmiydi?

AKP Kürt aç›l›m›nda genel seçimlerin yap›la-ca¤› ve ABD'nin Irak'tan çekilece¤i tarih olan2011'den önce yol almak istiyor. Seçimlereyak›n bir zamanda bugünkü gibi bir geriliminyaflanmas› AKP'nin 2011'de tepetaklak olma-s›na yol açabilir. Bu yüzden 2010 y›l›n›n ilk dö-nemi daha kritik bir öneme sahip ve Kürt hal-k›n›n inisiyatifinin devre d›fl› b›rak›lmas› gereki-yor. Bu amaçla al›nan kapat›lma karar›yla bir-likte bugünde BDP'li yöneticilere yönelik bafl-latt›¤› gözalt› terörü, AKP'nin ne kadar güçlügörünmeye çal›flsa da asl›nda nefes almayaçal›flt›¤›n› gösteriyor.

Yoksul Kürtlerin flehir merkezlerini egemen-lerin polisine dar eden eylemlerinin enerjisiyledi¤er tepki hareketlerinin dinami¤ini birlefltire-bilecek bir iddiay› yükseltmeye ihtiyac›m›z var.Ezilen halk›n yan›nda olmak, bütün düflmanl›k to-humlar›n› yok etmek ve halklar›n kardeflli¤ini içinbar›fl› tesis etmek için en büyük rol; Kürt halk›ylabirlikte Kürt halk›n› anlamas› gereken Türk halk›nave her iki halka da yol gösterebilecek devrimci birçizgiye ve güçlere düflüyor. Kürt ve Türk halklar›n›nkardeflli¤i sokakta, halklar›n iktidar hedefiyle yürü-tece¤i gündelik yaflam kavgas›nda vücut buldu¤uzaman aç›l›m safsatas›yla tam karfl›m›zda duranAKP'nin bileti kesilecek, y›llard›r çekilen bütün ac›-lar›n sorumlular›ndan tarihsel bir hesap sorulabile-cektir.

Ortal›k toz duman. AKP egemenli¤ini pay-laflmamakta ›srarc›

Egemenlik paylafl›m›nda hep bir ad›m önde olanve geçen süre zarf›nda yeni mevziler edinen AKP ik-tidar› bu gücünü ikili bir flekilde kullan›yor. Birincisitek bafl›na iktidar olman›n getirdi¤i rahatl›kla ege-menli¤i kimseyle paylaflm›yor ve neo liberal iflbirlik-çi politikalar›n hayata geçirilmesinde daha h›zl› ha-reket kabiliyeti yakal›yor. ‹kincisi ise egemenli¤inipaylaflmak istemedi¤i TSK, CHP, MHP gibi di¤eregemen güçlere karfl› da kontrolü elden b›rakma-maya çal›fl›yor ve devlet otoritesini güçlendirmekiçin özellikle yarg›, üniversite, kontrgerilla vd. alan-larda ataklarda bulunuyor. Bu geliflmelerden bir ta-nesi Do¤an medya ve AKP iktidar› aras›nda k›l›çla-r›n çekilmesi ile geçen bir y›l›n ard›ndan Ayd›n Do-¤an, Do¤an grubuna verilen rekor vergi cezas›naboyun e¤erek gard›n› düflürmesi oldu. Ceza öde-

mesinde anlaflmaya varan hükümet ve Do¤an gru-bunun bu pazarl›¤›n›n karfl›l›¤›nda Ayd›n Do¤an veErtu¤rul Özkök koltuklar›na veda ettiler. Bu durumsermayenin önümüzdeki dönem AKP'yle yola de-vam edece¤ini gösteren bir uzlaflma niteli¤ini detafl›yor.

Telekulak skandal›yla gündeme gelen binlercekiflinin devlet ad›na istihbarat teflkilatlar›yla dinle-nilmesi olay› asl›nda baflsavc› ve hakimlerin dinle-nilmesi nedeniyle egemenler aras›nda krize nedenoldu. Bir süre önce AKP'nin kapat›lmas›n› tart›flanyarg›daki ulusalc›, otoriter kanad›n geçirdi¤i tasfiyesürecinin tepkileri de bu kriz de pay sahibi.2009'un son MGK toplant›s› öncesinde patlak ve-

ren Ar›nç'a suikast giriflimi tart›flmalar›yla ülke tari-hinde ilk defa TSK'n›n hakimiyet alan›na müdaha-le edilip 8 askeri personel gözalt›na al›n›rken, Kont-rgerilla faaliyetlerinin yürütüldü¤ü devletin en gizlihücrelerinden biri olan Seferberlik Tetkik ve Dan›fl-ma Kurulu'na ait özel bir bölüm soruflturmay› yürü-ten savc› taraf›ndan mühürlendi ve inceleme bafl-lat›ld›. Kuflkusuz TSK'n›n onay›n› almadan buad›mlar› atmak AKP aç›s›ndan hala mümkün de¤il.Ar›nç'a suikast girifliminin do¤ru olup olmad›¤› ko-nusundaki belirsizlik flöyle dursun, her iki taraf›ndayapt›¤› aç›klamalar geliflmelerin önceden planl› veyukardan oldu¤unu gösteriyor. Bu operasyonun ön-cesinde Genelkurmay baflkan› ‹lker Baflbu¤'unTrabzon'da yapt›¤› aç›klamalarla bafllayan TSK'n›nç›k›fllar› önümüzdeki günlerde de bu gerilimin de-vam edece¤ini gösteriyor.

YÖK'ün üniversite aç›l›m›ndan eflek eti ç›kt›AKP bunca gerilimin ve hengamenin aras›nda

üniversitelerin gericilefltirilmesi ve piyasalaflt›r›lma-s›na yönelik bir dizi ad›m› atmaktan geri durmad›."Ülke nereye giderse üniversite de oraya gider" sö-zünü do¤rulayan bir biçimde üniversitede de dahah›zl› bir dönüflüm için dü¤meye bast›. Halk›n karfl›karfl›ya kald›¤› neoliberal tafleron sisteminin yarat-t›¤› güvencesizlik, yoksulluk, yoksunluk gibi y›k›mla-r›n bir benzeri YÖK'ün yeni ad›mlar›yla üniversite-lerde yaflan›yor.

YÖK üyeli¤ine cumhurbaflkan› Gül'ün genel sek-reteri Mustafa ‹sen'i atayan, baz› bölüm baflkanl›k-lar›na ve Anadolu Üniversitesi rektörlü¤üne gericipiyasac› kadrolar› atayan AKP iktidar› "demokratiküniversite aç›l›mlar›n›" bu dönem de sürdürdü.Kadrolaflma sürecinin neredeyse tamamlanmas›y-la Yusuf Ziya Özcan'›n a¤z›ndan ö¤rendi¤imiz yeniuygulamalarla üniversitelerde daha h›zl› bir piyasa-laflt›rma dönemine giriyoruz. Bunlardan birisi Öz-can'›n vak›f ad› alt›nda iflletilen özel üniversitelerinresmen kurulmas› gerekti¤ini belirtmesi. Devletüniversitelerinde ise patronlar›n üniversite yöneti-mine do¤rudan kat›l›m›n›n önünü açan mütevelli

heyetleri (dan›flma kurullar›) kurulaca¤›n› aç›klayanYÖK, yönetme iflini de sermayeye devrederek tepe-den t›rna¤a piyasa üniversitesi kurmay› hedefliyor.Eksen kaymas› tart›flmalar›yla AB ile ilifliklerde ya-flanan siyasi gerilime ra¤men Bologna sürecindenen ufak bir sapma yaflanmad›. AKP'nin kurmay rek-törleri YÖK'ün aç›klamalar›n›n ard›ndan neo liberale¤itim politikalar›n›n milad› Bologna sürecini dahagenifl bir biçimde ele ald›klar›n› beyan ettiler. Ser-mayenin morali tavan yaparken, üniversitelileri hiçde iyi günler beklemiyor.

Neler oluyor demeye kalmadan Çukurova Üniver-sitesi ö¤rencilerine at ve eflek eti yedirildi¤i habe-riyle neler oldu¤unu ö¤renildi. Gözü dönmüfl bu pa-

ra sevdal›lar›n›n "süperlefltirdikleri" üniversi-telerimizin hali budur iflte. Vahfli bir piyasadönüflümünü öngören neo liberalizmin bitti¤iyer buras›d›r. Kendi çocuklar›n› Amerikalardaokutan, onlara gemi koleksiyonlar› yapan tu-zu kuru AKP'liler ve kurmaylar› üniversitelerdenas›l rahat yüzü görecekler acaba? Niteliksiz,pahal›, sa¤l›ks›z yafla denilen, annesi babas›iflsiz b›rak›lan, burssuz oku denilen üniversi-telilerden ne bekliyorlar?

Onlar›n gücünü biliyoruz, ama onlar bi-zim gücümüzün s›n›rlar›n› hayal bileedemezler

Neoliberal kapitalizmin, milenyum Türki-ye'sine AKP'yle yapt›¤› makyaj de¤iflikli¤i iyicedökülmeye bafllad›. Kuflkusuz bugün soka¤a

soluk kazand›ran bu hareketlerin kendili¤inden ol-du¤u veya öncesi olmad›¤› söylenemez. Neoliberalsömürgecilik düzeninin bu kriz dinamikleri günübir-lik de¤il, süreklidir. Sistem sahiplerinin koltuklar›n›sarsmakla yetinmeyip yerle bir edebilecek bu dina-miklere yap›lan devrimci y›¤›naklar› büyütmek veonu harekete dönüfltürmek için hiç duracak zamande¤il. Gençlik hareketi geçti¤imiz bir y›l› en basit te-mel haklar›n gasp›ndan en yukardan yürütülen ide-olojik politik mücadeleye kadar cevap veren vebunlara karfl› yap›lan devrimci y›¤›naklarla kapatt›.Yemekhane kuyruklar›n›n uzunlu¤undan, yemekle-rin pahal›l›¤›na, kantin fiyatlar›na kadar bir çok üni-versite içi talepleri yükselten, ama ayn› zamanda‹srail elçisi geldi¤inde, AKP'li vekiller ve bakanlargeldi¤inde üniversitelerinden kovan bu çizginin sü-reklili¤i ve s›çrat›lmas› gelecek dönem daha büyüksald›r›lara karfl› zorunludur.

Üstelik böylesi bir dönemde hiç bir sol odak, iz-lemekle yetinmemesi gerekti¤i gibi üniversiteyi neyükselen iflçi s›n›f› eylemlerinin ne de di¤er kesim-lerin taleplerinin yaln›zca bir destekçisi konumundab›rakacak önermeleri de akl›ndan geçirmemesi ge-rekir. Üniversite kendi talepleri ve halk›n taleplerinibirlefltiren bir çizgiyi güçlendirmelidir. ‹stanbul'dametrobüs ücretlerine yap›lan zamm›n ard›ndanözellikle Ö¤renci Kolektifleri ve Halkevlerinin ger-çeklefltirdi¤i binlerce kiflinin ulafl›m hakk›n› fiilenücretsiz kullanmas› ve metrobüs kullanan/kullan-mayan bütün halk›n verdi¤i destek solun bu sürecikucaklayabilece¤inin emin olun ki sadece küçükbir örne¤idir.

AKP'nin ufku gençlik hareketinin de¤ifltirebilmegücünü kavramaya, bahar›n hangi ayda gelece¤initahmin etmeye yetmez. Yürüdü¤ünüz yollara bir ba-k›n. Bo¤az köprüsünde, belediye binalar›nda, bafl-kent Ankara'n›n orta yerinde kuruluyor yine barikat-lar. Bu defa iflçiler var, bu defa yoksullar var, yar›nbinler ve yüz binler olmamas› içten bile de¤il.AKP'nin büyüttü¤ü barikatlar›n karfl›s›nda en öndeyürümek ve tarihi ters yüz etmek için daha çetin veh›zl› bir döneme biz haz›r›z.

Page 5: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 20

Üniversiteler ara tatile girerken geride b›rak›lanbir yar›m dönem üniversitelilerin piyasalaflt›rmakarfl›t› hareketi yayg›nlaflt›rd›¤›, demokrasi ve öz-gürlük taleplerini güçlendirdi¤i eylemliliklerle geç-ti.

AKP hükümetinin üniversiteleri piyasalaflt›rmave gericilefltirme planlar› ö¤rencilerin e¤itim hak-k›na sahip ç›kan mücadeleleriyle bir bir su yüzü-ne ç›kmaya bafllad›. AKP’li rektörler ise yükselensesleri bast›rmak için açt›¤› soruflturmalar karfl›-s›nda ö¤rencilerin yarat›c› eylemleriyle oluflturdu-¤u kamuoyunu buldu.

YÖK cephesinden gelen her aç›klama üniversi-tenin “para eden” her alan›n sat›laca¤›n›n haber-cisi durumunda. Son olarak gazetelerin e¤itimmuhabirleriyle bir araya geldi¤i bir yemekte ana-yasal de¤iflikli¤i sa¤lamak ve özel üniversitelerinönündeki engelleri kald›rmak için mücadele ede-ce¤ini söyleyen Yusuf Ziya Özcan ilerleyen günler-de Koç, Sabanc›, TÜS‹AD ve Sanayi Odalar›yla biraraya geleceklerini aç›klayarak 2010 y›l›n› özelüniversiteler y›l› ilan etti.

K›sa bir dönem içine s›¤d›r›lan piyasalaflt›rmave gericilik karfl›t› eylemlere bak›l›rsa 2010 y›l›nayol gösterici birçok deneyim b›rak›ld›¤› görülebilir.

Mersin Ö¤renci Kolektifleri’nin yemekhane so-rununa karfl› toplad›¤› imzalar› yüzlerce ö¤renciy-le rektörlü¤e götürmesi, YTÜ Ö¤renci Kolektifle-ri’nin flifre paralar›n› ödemiyoruz eylemleri, ‹TÜyurtlar›nda da ucuz, nitelikli yemekhane için ör-gütlenen boykot ve Sivas Ö¤renci Kolektifleri’ninkantin zamlar›n› tiyatroyla protesto etti¤i eylemleryüzlerce ö¤rencinin kat›ld›¤› eylemler oldu.

‹Ü’de Yunus Söylet’in dönem bafl›nda onlarcaö¤renciye verdi¤i uzaklaflt›rma cezalar›na karfl›demokrasi nöbeti tutan üniversiteliler e¤itim hak-k›n› savunmufl, demokrasi havarasi kesilen Söy-let’in "demokrasi"sini gözler önüne sermifllerdi.Yarat›lan kamuoyuna ve tepkiye ra¤men tüm pifl-kinli¤iyle sald›r›lar›n› artt›ran Söylet’in ö¤rencilerinailelerini polislere aratt›rmas› yine ö¤rencilerinteflhirleriyle karfl›l›¤›n› buldu. Kocaeli Üniversite-si’nde aç›lan soruflturmalar, üniversitelere yöne-lik faflist sald›r›lar, ‹.Ü’de üniversite içerisindeKürt ö¤rencilere yönelik gözalt›lar göstermektedirki toplumsal muhalefetin hareketli oldu¤u bugün-lerde üniversitelerin gücünden üniversitelerin var-l›¤›ndan korkan egemenlerin sald›r›lar› artacakt›r.

Gerçeklefltirilen sald›r›lar ülke gündemindenba¤›ms›z de¤erlendirilmemelidir. Üniversitelileredüflen görev sald›r›lar› en iyi flekilde teflhir ederekbask›lar karfl›s›nda her alanda, alternatif üniversi-teyi ö¤rencilere sunmakt›r. AKP ö¤renci düflman›,bilim düflman› yüzünü önümüzdeki dönem dahasert ayn› zamanda daha kontrolsüz, daha taham-mülsüz bir flekilde gösterecektir.

A.Ü Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde ‹ktisat dersi-nin niteliksiz, bilimden yoksun içeri¤ine karfl› biraraya gelen üniversiteliler dersin günümüz ger-çeklerine uyumlu, bilimsel biçimini konuflmaküzere bir toplant› gerçeklefltirdi. Ö¤renciler ayn›zamanda“‹ktisada Ç›k›fl” isimli bir kitapç›k ç›kar-mak için harekete geçtiler. ‹Ü ve ‹TÜ’de gerçek-lefltirilen paneller bilim üreten insanlar›n konuyadair söz söyledi¤i, tart›flmalar yürüttü¤ü, hedefineulaflan etkinlikler olmufltur. Yap›lan etkinliklerinçeflitlili¤i ve say›s› artt›r›lmal›d›r. Hedef AKP vepolitikalar› karfl›s›nda gençli¤in kendi pratikleriniortaya koyarak bilimden, özgürlükten yana, üre-ten, sorgulayan üniversitelerin infla sürecini h›z-

land›rmas›d›r.

Bu dönem de üniversiteli kad›nlar›n tacize vegericili¤e karfl› yapt›¤› eylemler ileriki dönemindeçizgisini belirlemeye bafllad›. ‹TÜ Maçka’da birgüvenlik görevlisinin Kolektifçi bir kad›na sözlü ta-cizini üniversiteli kad›nlar yumurtal› eylemleriyleprotesto etti.

‘Kürt aç›l›m›’, ‘Milli birlik projesi’, ‘demokratikaç›l›m’ ad› alt›nda AKP tüm ikiyüzlülü¤ünü, sami-miyetsizli¤ini göstermekte gecikmemifl, DTP’yikapatarak Kürt halk›na yönelik bask›lar›, tutukla-malar› artt›rm›flt›r. Say›lar› 400’ü aflk›n küçükyafltaki çocu¤u tafl att›klar›, slogan att›klar›,“terörörgütü” üyesi olduklar› gerekçesiyle adaletsizceTerörle Mücadele Kanunu kapsam›nda en a¤›rflekilde yarg›layan AKP, çocuklar› tutuklamaya de-vam ediyor. “Bar›fl için Kürt çocuklar›na özgür-lük”diyen Ö¤renci Kolekifleri ‹stanbul’da ve Anka-ra’da bas›n aç›klamas› yapmak üzere bir arayageldi. “Özgürlük en çok çocuklara yak›fl›r”diyerektutsak çocuklar›n serbest b›rak›lmas› talebindebulunan üniversiteliler halklar aras›na ekilendüflmanl›k tohumlar›na bar›fl›n ve kardeflli¤in se-si oldu.

Aleviler, yoksullar, kad›nlar, iflçiler, iflsizler, ö¤-renciler, memurlar... AKP köfleye s›k›flm›fll›¤›ylabirlikte biber gaz›yla, jopuyla, tazyikli suyuyla art›kkand›ramad›¤›, durduramad›¤›, kontrol edemedi¤ibu halka sokaklar› dar etmek niyetinde. Tekel ifl-çileriyle dayan›flmaya giden, Kürt halk›na yönelikbask›lara karfl› çocuklara özgürlük isteyen, grev-lerde ö¤retmenleriyle birlikte kendi taleplerini dilegetirerek meydanlara ç›kan üniversiteliler iflçiyle,iflsizle, Kürtlerle, ö¤retmenlerle bulufluyor art›k.AKP çaresiz, yorgun bir o kadar da h›rç›n. fiimdiüniversitelerden sokaklara taflma zaman›. Bar›flve kardefllik için, insanca bir yaflam› kurmak içinisyanla birlikte umudu büyütme zaman›.

HABER

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 205

www.devrimcigenclik.org

Geride b›rak›lan k›sa bir dönem içine s›¤d›r›lan piyasalaflt›rma ve gericilik karfl›t› birçok eyleme bak›l›rsa, 2010 y›l›-

na yol gösterici birçok deneyim b›rak›ld›¤› görülebilir.

Üniversitelerde mücadele büyüyor

Üniversiteliler 2010y›l›na girerken mü-cadeleyi ve daya-n›flmay› büyütece¤i-ni eylemlerle göster-diler. Ankara’daODTÜ’lüler y›lbafl›-na günlerdir direnen TEKEL iflçileriyle beraber gir-di. Adana’da üniversiteliler y›lbafl›n› hastanedegeçiren çocuklar için iki haftad›r okullar›nda top-lad›klar› kitaplar› götürdü. Eskiflehir’de Ö¤renciKolektifi y›lbafl›n›n hemen ertesinde yoksul mahal-lelilerle ve çocuklarla hep birlikte bir etkinlik dü-zenledi. ‹zmir Ö¤renci Kolektifi ise AKP’nin 2010y›l› bafllamadan yapt›¤› zamlar karfl›s›nda “mem-leketin için eden” baflbakana temizlemesi için tu-valet k⤛d› gönderdi.

2010: Mücadele ve dayan›flma

‹stanbul Büyükflehir Belediyesi Baflkan› Ka-dir Topbafl’›n ulafl›ma zam yapmas› üzerine“Topbafl sen bizi delirteceksin. Çüflflfl art›k”diyen Ö¤renci Kolektifleri zamlar›n geri çekil-mesi için harekete geçti. Gerçeklefltirdi¤i ba-s›n aç›klamas›n›n ard›ndan haftalar süren tur-nikeden atlama eylemleri yapan ö¤rencilereAKP’nin yapt›¤› zamlara tepki gösteren halk›ndeste¤i büyüktü. Binlerce insan›n akbil basma-y›p turnikelerden atlad›¤› eylemler gençlik ha-reketinin halkla buluflma zeminini somut birflekilde göstererek, fiili hak alma mücadelesi-nin binlerce insan› harekete geçirdi¤i en bafla-r›l› örneklerinden birini ortaya koymufltur. Zamüstüne zam yapan AKP’ye karfl› gelecek günler

yarat›lan y›k›mla daha kitlesel, daha tepkiseleylemlere sahne olacakt›r.

Binlerce kifli zamlara karfl› ücretsiz ulafl›m hakk›n› kulland›

Page 6: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 20

HABER

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 206

www.devrimcigenclik.org

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesiö¤rencileri taraf›ndan ç›kar›lan “‹ktisada Ç›k›fl”dergisine dair bir tan›t›m yaz›s›:

Mülkiye'nin koridorlar›nda bir hayalet dolafl›yor.fiubat 1848'de bas›lm›fl bir metnin günümüzeakan doludizgin heyecan›yla ve görkemiyle amabiraz da mütevazi ad›mlarla dolafl›yor.

“‹ktisada ç›k›fl›m›z; bu dünya üzerindeki duru-flumuzun ve iktisada bak›fl›m›z›n ad›d›r. Bize ö¤-retilen ve ö¤renip ö¤retmemiz istenilen bugünküiktisat anlay›fl›na karfl› ç›k›fl›m›z›n ad›d›r” diyerekyoluna bafllayan ‹ktisada Ç›k›fl dergisi, kendisineçeflitli dertler edindi. Çünkü çeflitli sorunlar› vard›iktisat bilimiyle ve derslerde anlat›lanlar›n yafla-d›klar›m›za uzak olufluyla.

Sorumuzu ve sorunumuzu özetleyecek olursak:bugün neo-klasik iktisad›n teorisini ö¤renen ve s›-n›ftan d›flar› ad›m›n› att›¤›nda/kitaptan bafl›n› kal-d›rd›¤›nda muazzam bir eflitsizlikler/sömürü-ler/toplumsal y›k›mlar dünyas›yla karfl› karfl›yakalan üniversiteli hala “b›rak›n›z yaps›nlar, b›rak›-n›z geçsinler”in “neo” safsatas›n›n önünde mi dizçökecek; yoksa hakikatin, yani insanl›¤›n ve top-lumun ortak iyili¤i önünde mi?

Üniversite ö¤rencisi iyi bir üniversiteye girme veiyi bir ifl/kariyer sahibi olma aras›nda gidip gelir-ken ayaklar›n›n alt›ndaki makas her geçen günaç›l›yor. ‹ktisat ö¤rencisi aç›s›ndan durumun canyak›c›l›¤›ysa gün gibi ortada. Harc›n› ödemektezorlanan, ulafl›mdan bar›nmaya, beslenmedenders araç gereçlerini edinmeye kadar çeflitli mad-di zorluklarla her gün yüzleflen üniversiteli; bu zor-luklar›n sebeplerini ortadan kald›rmak için sorularsorup çözümler üretmeye çal›flaca¤›na, karfl›s›n-

da yaflad›¤› zorluklar›n ona kabul ettirildi¤i ve du-rumun normallefltirildi¤i bir iktisat bilimini bulu-yor. Makas aç›l›yor; ayd›n tavr› çi¤neniyor, bilimkapitalizmin meflruiyetinin arac› oluyor, toplumunortak iyili¤i bencilli¤in karfl›s›nda bir düfl dahi ola-m›yor.

Tüm bu çeliflkilerin ortas›nda kolektif bir solukalabilmek amac›yla ç›kart›lan “iktisada ç›k›fl” der-gisi bir derginin ötesine geçebilmeyi hedefliyor.Var olan› elefltirip kendi köflesine çekilmek yerinetart›flmay›, üretmeyi, yaratmay› ve de¤ifltirmeyiönüne koyuyor. K›sa zamanda yap›lan genifl kat›-l›ml› bir toplant›, yoksullar›n hayat›ndan karelerinfakülte koridorlar›na tafl›nmas› gibi somut üretim-lerin gerçeklefltirilmesi hedefleri de büyütüyor.Günlük hayat›nda kapitalizmin sillesini her ad›m-da yiyen üniversiteliye kapitalizmin iktisad›na kar-fl› ç›kmas› için umut veriyor; dersini, müfredat›n›ve hocas›n› elefltirmeye cüret ediyor. Gelece¤inbankac›s›n›, borsac›s›n›, muhasebecisini asl›ndakaranl›k bir tablonun bekledi¤ini bugünden söyle-yerek “isyan hemen flimdi, burada” diye sesleni-yor. Hayallerine ket vurmuyor, ufkunu s›n›rlam›-yor. Neo-klasik iktisad› üniversitelerde allay›p pul-layanlara ve akademinin köfle bafllar›n› tutanlar›karfl›s›na al›yor.

Her geçen gün artan iflsizli¤e, güvencesiz çal›fl-ma ve yaflama koflullar›n›n artmas›na, en temelihtiyaçlar›n piyasalaflt›r›lmas›na, hak gasplar›na,zamlara karfl› aya¤a kalk›yor. Bir bak›yorsunuzegemenler bu sald›r›lar›n›n bütçelerini görüflür-ken, eflit ve insanca bir yaflam›n koflullar›n›n sa¤-lanmas› için bir rapor haz›rl›yor, hocas›n› yan›naal›yor fakültenin kap›s›na ç›k›yor ve hayk›r›yor. Bir

bak›yorsunuz fakültenin orta yerinde korsan ders-lere bafll›yor. Bir bak›yorsunuz s›nav ka¤›d›n›n al-t›na hep beraber bir not düflüyor: “yanl›fl iktisatdo¤ru anlat›lmaz”

Bilginin sars›c› ve devrimci rolüne inanan, elefl-tirdi¤ini de¤ifltirme iddias›n› tafl›yan “iktisada ç›-k›fl” hareketi kolektif bir çabayla bas›ld›¤› ka¤›tla-r›n akademik cübbesini y›rtmaya da çal›fl›yor ayn›zamanda. Çünkü piyasalaflt›r›lan bir üniversitede,sermayenin tabiyetindeki bir bilgi üretim sürecin-de, sadece yazmak veya konuflmak yeterli olma-yacakt›r. Yazd›¤›, üretti¤i ve tart›flt›¤›yla pratik mü-cadeleye sahici bir omuz vermekle ç›k›lmal› yola.

‹ktisada Ç›k›flBarda¤a dolu taraf›ndan de¤il do¤ru taraf›ndan bakmak

Çukurova Üniversitesi Fevzi Çakmak Yurdu ye-mekhanesinde ve Adana’da bir hastanede at-eflek eti yedirildi¤i ana haber bültenlerinde orta-ya ç›k›nca yüzlerce yurt ö¤rencisi eylem yapt›.Yurt müdürü Nuri Küçük’ün istifa etmesini isteyenö¤renciler “Nuri sende eflek eti ye” diyerek slo-gan att›lar.Ertesi gün devam eden eylemlerde bu sefer rek-tör Alper Ak›no¤lu’nun da istifas› istendi. Ö¤ren-cileri yaflanan sorunun tafleronlaflt›rman›n getirdi-¤i bir sonuç oldu¤unu bunun da sorumlusununrektör oldu¤u dile getirdi. Üniversitede yaflananbir di¤er sorun olan formasyon hakk›n› da eylem-lerine tafl›yan ö¤renciler bu rezilli¤in ortak oldu-¤unu söyledi.

‹srail büyükelçisi Gaby Levy’nin KTÜ’ye gel-di¤i haberini alan KTÜ Ö¤renci Kolektifle-ri’nden 30 kifli büyükelçiyi yumur-ta ya¤muruna tutarak“Çocukkatillerini üniversitemizdeistemiyoruz. Üniversite-ler bizimdir” sloganla-r›yla üniversitedenkovdu. 30 ö¤renci-nin gözalt›na al›n-d›¤› protesto dire-nen Filistin halk›-n›n sesi oldu. ‹fl-birlikçili¤ini gös-termekte gecik-meyen KTÜ yöneti-mi ö¤renciler hak-k›nda soruflturmabafllatt›. Ayr›ca ö¤ren-cilere 3 y›la kadar hapisistemiyle dava aç›ld›.

Emperyalizmi ve iflbirlikçileri-ni hedef alan protestoyla katil ‹sra-il’den ve iflbirlikçisi AKP’den hesap soruldu.

Yakalar›na yap›fl›p hesap sormak,“Bebek ka-tili ‹srail defol”diye hayk›rmak Davos’ta

flov yapmaya benzemiyor elbet.Ö¤rencilere davay› da sorufl-

turmalar› da açan AKP’dirve gerçek yüzünü “sev-

gili misafiri”nden he-sap soran üniversi-telilere ald›¤› tav›r-la ortaya koymufl-tur. AKP’ye bu ül-kenin onurlugençlerinin, üni-versitelilerinin ol-du¤u gitti¤i heryerde, kirli siyase-

tini içine sokmayaçal›flt›¤› her üniversi-

tede hat›rlat›l›yor. Em-peryalistlere iflbirlikçile-

re geçit vermeyen, Filistinhalk›n›n yan›nda olan Karade-

niz’in asi çocuklar›, bu ülkenin ger-çek sahipleri onlar.

“Sen de eflek eti ye”KTÜ’de ‹srail protestosu

Page 7: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 20

HABER www.devrimcigenclik.org

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 207 DEVR‹MC‹ GENÇL‹K

Die uni-brennt! (üniversiteler yan›yor); son za-manlarda Avrupa sokaklar›nda s›kça duyulan slo-gan. Avusturya’da 2008’de kald›r›lan harçlar›n tek-rar yürürlü¤e girece¤inin aç›klanmas› ve ard›ndanAvusturya Halk Partisi üyesi (ÖVP) e¤itim ve bilim-den sorumlu bakan Johannes Hahn’›n bu uygula-may› ve Bologna E¤itim Anlaflmas›’n› kabul ede-ceklerini aç›klamas›yla 22 Ekim’de 1500 ö¤renciparas›z e¤itim hakk› için soka¤a ç›kt›. Viyana üni-versitesinin en büyük amfisinin (Audimax) iflgaliylebafllayan eylemler bütün Avusturya ve Avrupa’n›ndi¤er üniversitelerine s›çrad›. 6 Kas›m’da Avustur-ya’da Viyana, Graz, Salzburg, Linz, Innsburg, Kla-genfurt üniversitelerinde bafllayan iflgallere Alman-ya’dan Heidelberg, Münih, Münster, Postdam,Darmstadt, Tübingen üniversitelerinden de iflgalhaberleri eklendi. Üniversitelerdeki bu yang›n›n fiti-lini ateflleyen fley harçlar›n yürürlü¤e tekrar girme-si olsa da üniversitedeki hareketlili¤in temelini e¤i-tim hayat›n›n yeniden düzenlenmesi, paras›z e¤i-tim, demokratik üniversite gibi bir dizi talep olufltur-makta. 68’deki ö¤renci hareketini and›ran bu iflgal-ler önümüzdeki dönemin gençlik hareketi aç›s›n-dan önemli veriler tafl›yor.

200 kiflinin iflgaliyle bafllay›p ortak kayg›y› tafl›-yan binlerce üniversitelinin bir araya geldi¤i ViyanaÜniversitesi’nde taleplerin belirlenmesi için aç›k

oturumlar›n, forum-lar›n yap›ld›¤› de-mokratik bir yol iz-lendi. ’’E¤itim Sat›-l›k De¤ildir’’ (edu-cation is not for sa-le) pankart› arka-s›nda yürüyen bin-lerce ö¤renci ‘’tekdünya, tek müca-dele’’ (oneworld,one struggle)slogan›yla taleple-rinin sadece e¤i-timle s›n›rl› olmad›-¤›n› gösterdi. Aka-demisyenleri, ö¤rencileri, çal›flanlar› kapsayan butalepler üniversitelerin demokratik tarzda yenidenörgütlenmesi, ö¤rencilerin kat›l›m›n›n güçlendiril-mesi, e¤itimcilerin, araflt›rmac›lar›n ve çal›flanlar›nistikrars›z, güvencesiz çal›flma koflullar›n›n durdu-rulmas›, üniversite yönetiminde kad›n oran›n›n er-keklere eflit hale gelecek flekilde yükseltilmesi gi-bi ilerici talepler içermektedir. Y›llarca neo-liberaliz-me karfl› mücadele veren ö¤rencilerin; bankalarave ifl çevrelerine de¤il üniversitelere daha çok kay-nak aktar›lmas›, ifl çevrelerinin ihtiyaçlar›na göre

düzenlenmifl e¤itimsisteminin yeniden dü-zenlenmesi, harçlar›nkalkmas›, neo-liberalpolitikalar› e¤itime ta-mamen empoze etme-ye çal›flan Bologna sü-recinin durdurulmas›gibi talepleri e¤itiminpiyasalaflt›r›lmas› kar-fl›s›ndaki net tav›rlar›n›göstermektedir.

E¤itim hakk› için so-ka¤a ç›kan üniversite-liler ayn› zamanda yeni

bir yaflam alan› tarifledi: Halk mutfaklar› kuruldu.Yiyecek ve içeceklerin ortak al›n›p paylafl›ld›¤›, pan-kartlar›n boyan›p, flark›lar›n söylendi¤i, enstrüman-lar›n ses verdi¤i bir eylem. Bunlar› gören Alman hü-kümeti Bakolarya sistemini ö¤rencilerin taleplerinegöre yeniden tarifleyeceklerini aç›klad›. Alman-ya’da e¤itim Bakan› Strasman Üniversitesi’ndeki li-sans programlar›n›n yeniden düzenlenece¤ini, üni-versitelere ayr›lan ödeneklerin art›r›laca¤›n› söyler-ken Avusturya hükümeti talepleri ciddiye almad› ve›rkç› politikalar›yla bilinen FP partisi eylem için‘’tembel ö¤rencilerin ütopik eylemi’’ dedi.

‹ran’da eylemler üniversitelilerle sürüyor

Tahran’da üniversiteliler 7 Aral›k Pazartesi günü “Ö¤ren-ci Günü”nde iktidar karfl›t› gösteriler düzenledi. Hazi-ran’daki cumhurbaflkanl›¤› seçimlerinde Ahmedinecad’›ntekrar seçilmesiyle iktidar› sorgulayan ve eylemler düzen-leyen ‹ran muhalefeti sokaklar› bofl b›rakm›yor. Tahran Üniversitesi Fen Fakültesi önünde bafllayan göste-rilere iki binden fazla ö¤renci kat›ld›. Ö¤renciler Günüetkinliklerinde polisle ç›kan çat›flmalarda çok say›da ö¤-renci gözalt›na al›nd›. Gösterilerde Hamaney karfl›t› sloganlar at›lsa da Tahranl›üniversite ö¤rencileri ‹slam Cumhuriyeti’nin temelleri sor-guluyor. Muhalif lider Mir Hüseyin Musavi’nin etkisiylesoka¤a ç›kt›klar› söylenen ö¤rencilerin protestolar›ndaMusavin’in etkisinin azald›¤› görülüyor. Protestolar bo-yunca tafl›nan bayraklarda 1979 devriminde eklenen“Allah” yaz›s›n›n kald›r›ld›¤› dikkat çeken bir baflka nok-ta oldu.‹stihbarat Bakan› Heydar Muslehi, gösterilerden sonrayapt›¤› aç›klamada, “Dini lideri desteklemesi beklenençok say›da kifli dini lidere karfl› geldi” dedi. Ülkenin mu-hafazakâr isimlerinden Habibullah Asgaruladi de muha-liflerin art›k “devrim karfl›t›” haline geldi¤ini belirtti. Mu-halif kanatta ‹ranl› Yazarlar Derne¤i’nin internet sitesindeyay›mlanan mesajda, “Rejim, kendi varl›¤›n› tehdit edenbir yolda. Rüzgâr eken f›rt›na biçer” denildi.Analistlerse, “bu yavafl yavafl ilerleyen radikalleflme hare-ketinin” muhalifler aras›nda da ayr›l›k yaratt›¤›n› ve mu-halif liderler için de bir tehdit olarak alg›land›¤›n› belirtti.‹ran Ö¤renci Günü 1953 y›l›nda iktidarda olan fiah Mu-hammed R›za Pehlevi döneminde ABD karfl›t› bir gösteri-de 3 ö¤rencinin öldürülmesi üzerine düzenleniyor.

San Francisco Kaliforniya Üniversite-si’nde ö¤renciler ABD’nin e¤itim sisteminive savafl politikalar›n› 10 Kas›m’da protes-to etti. E¤itime ayr›lan bütçenin kesintiyeu¤ramas› ve harçlara zam gelmesiyle bera-ber çeflitli protesto araçlar›n› deneyen ö¤-renciler bir site günlü¤ü haz›rlad›lar. Eylem-ler boyunca ö¤renci kredileri borçlar›n›n kal-d›r›lmas›, bütçenin artt›r›lmas› gibi hak ta-leplerinin yan›nda Afganistan ve Irak iflgal-lerinin bitmesini istendi.

Okul yönetimi ve vekillerle görüflmeler-den bir sonuç alamayan ö¤renciler 3 katl›binay› iflgal ettiler. Polisin sert müdahale-siyle biten iflgal sonucunda 26 ö¤renci gö-zalt›na al›nd›.

Fee hike! We StrikeKaliforniya’da Berkeley Üniversitesi ö¤-

rencileri harçlara yap›lan %32’lik zamm›kampuslar›n› iflgal ederek protesto ettiler.Üniversiteliler burslar›n e¤itim harcamalar›-na yetmedi¤i gibi harç ücretlerini de ödeye-meyeceklerini söylediler.

Kampusta önce 40 ö¤renci derslik bina-lar›n›n 2. kat›na barikat kurdu. Yüzlerce ö¤-renci ise binan›n etraf›n› sararak ellerinde-ki plastik malzemelerle ve flemsiyelerle“Kararl›y›z, harçlar› kald›raca¤›z” yazd›lar.

Fakülteyi iflgal eden ö¤renciler zamlar ge-ri al›nana kadar okulu terk etmeyeceklerinisöylediler. Kap›lar› k›rarak içeri giren polisö¤rencileri d›flar› ç›kard›ktan sonra ö¤renci-ler ertesi gece okula yine gizlice girip iflgal-

lerine devam ettiler. Sabaha karfl› binayagiren polis önce 3 ö¤renciyi akflam›nda ise40 ö¤renciyi gözalt›na ald›.

Bir sonraki gün 500’den fazla ö¤rencitekrar kampusta topland› ve eylemlere de-vam etti.

Santa Kruz’da toplanan 250’den fazlaö¤renci ise di¤er üniversite ö¤rencilerinedestek vermek üzere protestolarda bulun-du.

Santa Kruz’dan politika bölümü mevzunubir ö¤renci ise durumu flu flekilde de¤erlen-diriyor “Yap›lan bu zamlar ile ö¤renciler top-lumsal e¤itimden izole ediliyor ve endifle et-tirici bir e¤itim flekline sürükleniyor. E¤itimhakk›na sahip ç›kan ancak polis taraf›ndangözalt›na al›nan üniversitelilerin serbest b›-rak›lmas›n› istiyoruz ve eylemlerini sonunakadar destek veriyoruz. ‘Davis Kampu-su’nda ise ö¤renciler iflgal süresini aflarakrektörlük önünde nöbet tuttular ve oradanayr›lmalar› istenmesine ra¤men redderekbeklemeyi sürdürdüler.

ABD’de paral› e¤itim ve savafl protestolar›

Dünya üniversiteleri kayn›yor...One World, One Suggestion; Education is NOT for $A£E

Page 8: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 20

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 208

HABERwww.devrimcigenclik.org

Yeni y›l ile birlikte Tekel’e ait iflyerlerinin kapat›-lacak olmas›yla 4-C statüsünde çal›flmaya zorla-nan Tekel iflçileri, kadrolu, güvenceli ifl talebiyle bir-likte özlük haklar›n›n geri verilmesi için polisin sertmüdahalesine ra¤men günlerdir sokaklarda. “Tüyübitmemifl yetimin hakk›n› orada oturarak yiyorlar”,“Devletin mal› deniz yemeyen domuz”aç›klamala-r›nda bulunan Tayyip Erdo¤an “ devlet bu yükü üze-rinden atacak”sözleriyle iflçi eme¤ini hiçe sayan,tehditkâr tav›rlar›yla her köfleye s›k›flt›¤›nda üslubu-nu bozmaktan kendini alam›yor.

2010’un ilk gününde, direniflin 18. günündeiflçiler yine Ankarada’yd›. Türk-‹fl Genel Merkeziönünde halaylarla, türkülerle direnifllerini sürdüre-rek yeni y›la giren Tekel iflçileri yaln›z de¤ildi.

Ankara’da sokaklar Tekel iflçilerinin mücadelesiile hareketlenirken ‹stanbul’da ise itfaiye çal›flanla-r› iflten ç›kar›lmaya karfl› günlerdir mücadele edi-yor. ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi’ne ba¤l› tafle-ron Bimtafl A.fi’de çal›flan 5 bin 400 iflçiden898’inin sözleflmesi 31 Aral›k’ta sona erdi. Sözlefl-melerinin bitmesiyle iflsizlikle yüz yüze kalacak Be-lediye-‹fl üyesi itfaiyecilerin ilk eylemi, tafleronlaflt›r-ma ve özellefltirme giriflimlerinin son bulmas› için‹stanbul Büyükflehir Belediyesi’ne yürümek oldu.Tazyikli suyla ve biber gaz›yla çevik kuvvet ekipleri-nin sert sald›r›s›na u¤rayan iflçilerden birço¤u yara-land›. Belediye önündeki eylemlerinden sonra mü-cadelelerinin devam edece¤ini söyleyen ve dahasonra Bo¤aziçi Köprüsü’nde kendilerini zincirleye-rek yolu trafi¤e kapatan 15 itfaiye iflçisi gözalt›naal›nd›. ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi önünde de-mokrasi çad›r› kuran iflçilerin tafleron çal›flt›r›lmayakarfl› mücadelesi günlerdir devam ediyor. Yeni y›lada gece yol keserek giren itfaiye iflçileri Unkapa-n›’ndaki tarihi su kemerine , “Yang›nlarda can ka-

y›plar› artacak! Sorumlusu Kadir Topbafl ola-cak!”yaz›l› bir pankart ast›.

Kamu emekçileri ise 25 Kas›m’da Toplu ‹fl Söz-leflmesi ve Grev Hakk› için KESK öncülü¤ündeAKP’ye karfl› bir günlük uyar› grevi gerçeklefltirdi.%90 oran›nda kat›l›m›n oldu¤u grevi üniversitelerboykotla selamlad›. Tayyip Erdo¤an ise memurlarahakl› eylemlerine karfl› sert aç›klamalarda bulu-narak yine bildik yüzünü gösterdi. Memurlara,“Greve kat›lanlar sonuçlar›na katlan›rlar” diyerektehditler savuran Tayyip’in aç›klamalar›n›n ard›n-dan greve kat›ld›¤› sebebiyle BTS üyesi 16 demir-yolu çal›flan› a盤a al›nd›. Bunun üzerine arkadaflla-r›n›n ifle iadesini isteyen 30 demiryolu iflçisi bir kezdaha greve gitti. Ulafl›m› durduran demiryolu iflçi-leri TCDD’nin kendilerini de a盤a almas›n›n ard›n-dan terk etmeme eylemi yapt›lar. Demiryolu çal›-flanlar› yetkililerin ifle al›nacaklar›na dair söz ver-mesi üzerine eylemlerini sonland›rd›. Bunun yan›n-da 15 bin ö¤retmene “mazeretsiz olarak görevegelmeme” sebebiyle idari soruflturma aç›ld›.

Aleviler ise AKP’nin ikiyüzlü aç›l›mlar› karfl›s›nda“Ayr›mc›l›¤a karfl› eflit yurttafll›k hakk›” talebiyle 8

Kas›m’da kitlesel bir miting gerçeklefltirdiler. AleviBektafli Federasyonu’nun düzenledi¤i yüzbinlercekiflinin kat›ld›¤› miting oldukça coflkulu geçti.CHP’li Onur Öymen’in Dersim katliam›n› övenaç›klamas›n›n ard›ndan TUDEF”in ça¤r›s›yla ‹stan-bul Kad›köy Meydana”nda gerçeklefltirilen mitingeise “Dersim 38 katliamd›r. Arflivler aç›ls›n. Hesab›verilsin.” diyerek gerçeklerle yüzleflilmesi gerekti-¤ini belirten yaklafl›k 5 bin kifli kat›ld›.

AKP’nin neo liberal y›k›m politikalar›n›n daha dacan yak›c› hale gelmesiyle toplumsal muhalefetintüm odaklar› sokaklara soluk vermeye bafllad›. Ör-nek bir direnifl sergileyerek mücadelelerini ›srarlasürdüren tekel iflçileri, güvenceli kadrolu ifl için mü-cadele yürüten itfaiye iflçileri, haklar› için bir arayagelen Aleviler, AKP’yi uyarmak için tüm yurttakepenk indiren eczac›lar, ulafl›m zamlar›na karfl›turnikelerden atlayan halk sokaklar› bofl b›rakma-yarak, haklar›n› ellerinden alanlardan hesap soru-yor. Her türlü bask› ve fliddet mekanizmas›n› kulla-nan AKP’nin hesaplar› bofla ç›kar›l›yor. Daha umut-lu, daha inatç›, daha ›srarl›, daha kararl›! Bu kez birbaflka direniyor sokaklar.

AKP’ye karfl› halk sokakta

Eylemlerinin üçüncü gününde polisin sert müdahalesine maruz ka-lan ve haklar› için mücadele eden TEKEL iflçilerinin direnifli sürüyor

Okmeydan› E¤itim ve Araflt›rma Hastane-si’nde hiçbir gerekçe gösterilmeden iflten ç›-kar›lan Dev Sa¤l›k-‹fl üyesi 18 iflçi verdikleri45 günlük mücadele sonucu ifle geri al›nd›.Hastane yönetiminin ve ba¤l› bulundu¤u tafle-ron flirketin iflçilerin taleplerini kabul etmesisonucu iflçilerin mücadeleleri zaferle sonuç-land›.“Sa¤l›kta tafleronu süpürece¤iz” diyensa¤l›k iflçileri “Güvenceli ifl ‹nsanca ücret”ta-leplerinde ›srarl› olacaklar›n› dile getirdiler.Güvencesizlefltirmeye ve tafleronlaflt›rmayakarfl› ‹BB önünde demokrasi çad›r› kuran itfai-ye iflçilerini ziyaret eden Dev Sa¤l›k-‹fl üyeleriyeni y›la iflçilerle dayan›flma içerisinde girdi.

Okmeydan›’ndaiflçiler kazand›

Kar h›rs› ölüm getirdi

AKP iktidar› yeni y›la zamlarla bafllad›.Akaryak›t, köprü ve otoyol ücretleri ve temelmamullere yap›lan zamlar 1 Ocak itibaren uy-gulanmaya baflland›. F›rsat buldukça zam ya-pan AKP, akaryak›ta % 6, otoyol ve köprü üc-retlerine % 13.91, oran›nda zam yapt›. 2010bütçesiyle sermayenin ihtiyaçlar›na 4.5 milyardolar bütçe ay›ran, e¤itim ve sa¤l›k alanlar›naayr›lan paylar› düflüren AKP yapt›¤› yeni zam-larla faturay› yoksullara kesiyor. Temel ihtiyaç-lara yüksek oranlarda zam yapan AKP memurmaafllar›na ise %1.4 oran›nda komik zamlaryap›yor. AKP yoksullara iflçiye, iflsizlere zul-metmeye 2010 bütçesi ve yeni gelen zamlar-la devam ediyor.

Zampul AKPBursa’n›n Mustafakemalpafla ilçesindeBükköy Madencilik ‹flletmesi’nde meydanagelen grizu facias› sonucu 19 iflçi yaflam›n›yitirdi.

Bir dizi ihmalin bulundu¤u iflletmenin sa-hibi ise, 2001 y›l›nda Bolu’da 400 iflçininDev-Maden-Sen’e üye olmas› karfl›s›ndayapt›¤› tehditlerle nam salan iflçi düflman›Nurullah Ercan.

Anti-grizu cihazlar›n›n bulunmad›¤› ifllet-mede meydana gelen kazadan 6 ay önceÇal›flma ve Sosyal Güvenlik Bakanl›¤› müfet-tifllerinin eksiklikleri tespit etti¤i iddia edili-yor. Fakat hiçbir flekilde önlem al›nmamas›ve harekete geçilmemesi, kar h›rs›yla iflçihayat›n› hiçe sayan zihniyet kendisini 19 ifl-çinin ölümünde gösteriyor.

Page 9: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 20

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 209

ÜN‹VERS‹TE www.devrimcigenclik.org

Çevre ve Orman Bakanl›¤› üniversitelilerin nite-liksiz e¤itim ve iflsizlik gibi sorunlar›na bir yenisi-ni daha ekledi. 1 Ocak 2009 tarihinde yürürlü¤egiren “Çevre Denetim Yönetmeli¤i” 21 Kas›m’dade¤ifltirilerek yeniden karara ba¤land›. Yönetmeli-¤e göre 2 haftal›k bir kurs e¤itimiyle “yetkilendiri-len”, “belgelendirilen” kifliler “çevre mühendisle-rinin” çal›flma alan› olarak tan›mlanan yerlerdeçevre görevlisi olarak çal›flabilecek.

Türkiye’de 29 üniversitede Çevre Mühendisli¤ibölümü varken Bakanl›¤›n yeni açt›¤› e¤itim alan-lar›n› incelemek gerek. Kurslar Antalya’da befl y›l-d›zl› otellerde yap›l›yor ve tüm masraflar çevree¤itimi almak isteyen kursiyerlere ödetiliyor. Ba-kanl›k, verilen e¤itimin teknik bilgi ve donan›m›n›ne kadar sa¤lad› bilinmez ancak fiyatland›rma ko-nusunda titiz bir çal›flma yapm›fla benziyor. E¤i-tim al›nan otelde tek kifli kal›yorsan›z 55 TL, iki ki-flilik odada kal›yorsan›z 80 TL, e¤itim bedeli binTL ve s›nav için de 220 TL yani toplamda iki bin45 TL ödeyince 4 y›l boyunca çevre mühendisli¤ie¤itimi alm›fl kadar oluyorsunuz. Yönetmeli¤e gö-

re çevre mühendisleri de bu e¤itim almak zorun-da onlara sa¤lanan tek kolayl›k e¤itim bedelini500 TL indirimle alabilmeleri.

Çevre Mühendislerinin durumu di¤er mühendis-lik dallar›nda okuyan üniversitelilerin durumundaçok farkl› de¤il. 4 y›l boyunca gördü¤ü çevremühendisli¤i e¤itimi ile mühendislik unvan›n› al-

maya hak kazanm›fl yaklafl›k 14 bin çevre mühen-disi bulunuyor. Her y›l bin civar›nda mezun verenve mezun oldu¤unda %25’i iflsiz kalan Çevre Mü-hendisleri’nin sorunlar› göz ard› edilirken iki haf-tada bir belge alan insanlar nerelerde istihdamedilecek? ‹TÜ’nün Çevre Mühendisli¤i bölümünükuran Çevre Bakan› Veysel Ero¤lu flimdi bu bö-lümleri tamamen ifllevsizlefltirmeye çal›fl›yor.

Birincisi 9-25 Kas›m, ikincisi 7-23 Aral›k tarih-lerinde bafllayan e¤itim faaliyetlerine ilk tepkiÇevre Mühendisleri Odas›’dan geldi. ‹ki e¤itim ça-l›flmas›na da yasal dayanaktan yoksun oldu¤u ge-rekçesiyle ÇMO taraf›ndan dava aç›ld›.

Türkiye’de mühendislik e¤itiminin AB uyumprogramlar› ve Bologna süreci ile niteliksizlefltiril-mesinin geldi¤i nokta 2 haftada alelacele verilenkarfl›l›¤›nda milyonlar kazan›lan kurslara. Mühen-dislik e¤itiminde yap›lan de¤iflikli¤in gösterdi¤i birbaflka sonuç ise son zamanlarda s›k s›k rastlad›-¤›m›z ve sel felaketi gibi olaylarda gözler önüneserilen do¤a düflman› politikalar›n tüm bu sorun-lar› derinlefltirece¤i görülüyor.

13 Kas›m 2009 tarihli Resmi Gazete’de yay›n-lanan bir kararla 2010-2011 ö¤retim y›l› itibariyleteknik e¤itim fakülteleri kapat›larak yerine tekno-loji fakültelerinin kurulaca¤› aç›kland›. Böyleliklesermayenin üniversiteden en acil beklenti-lerinden biri olan, piyasa ihtiyaçlar›yla donan›ml›do¤rudan ifl gücü olacak mezunlar yetifltirilmesihedefleniyor.

Karara göre 21 mesleki ve teknik e¤itim fakül-tesi kapat›larak teknoloji fakülteleri kurulacak vebu bölümden mezun olanlar “uygulama mühendi-si” unvan›n› alacak. Bu fakültelerden mezun olanüniversiteliler e¤er meslek liselerinde ö¤retmenolmak isterlerse ayr›ca pedagojik formasyon ala-cak. Teknik e¤itim fakültelerinde dört yar›y›l olane¤itim süresi teknoloji fakültelerinde alt› yar›y›laç›kart›l›yor. Ö¤rencilerin bu sürenin iki yar›y›l›ndateorik e¤itim görmesi, ikisi ifl yerlerinde di¤er iki-si ise okullarda olmak üzere dört yar›y›l staj yap-mas› zorunlu hale getiriliyor.

YÖK Genel Kurulu’nda ç›kan karar›n nedenleri-ni flöyle aç›klamakta ”meslekî yüksekö¤retimi ye-niden yap›land›rmak ve ülke ihtiyaçlar› ile örtüflür

hale getirmek ve üniversitelerin piyasan›n ihtiyaçduydu¤u elemanlar› yetifltirmesini sa¤lamak”.Aç›klamaya göre YÖK verdi¤i bu kararla patronla-r› epey sevindirmifl görünüyor. Teknik E¤itim Vak-f› (TEKEV) Bursa il baflkan› Fahri Y›ld›z, 2005 y›-l›ndan beri bekledikleri bu karar›n teknik e¤itimdebir milat olaca¤›n›, geliflmifl kapitalist ülkelerdebunun örneklerinin oldu¤unu ülkemizde ise geçkal›nd›¤›n› belirtiyor. Yap›lan bu de¤iflikli¤in tam

da piyasan›n isteklerine ve ihtiyaçlar›na göreoldu¤unu ekliyor.

Dan›flma kurullar›yla sermaye egemenli¤ine b›-rak›lan üniversitelerde piyasan›n günlük ihtiyaçla-r›na da pratik çözümler üretiliyor. Teknoloji fakül-telerinde, staj ad› alt›nda meflrulaflt›r›lan ucuz ifl-çi sa¤lama piyasan›n en büyük ihtiyaçlar›ndan bi-ri. Fakültede okuyan ö¤renciler dört yar›y›l boyun-ca asgari ücretin üçte birini almaya mahkum edi-lerek çal›flt›r›l›yor. Ö¤rencileri ucuz iflgücü olarakkullan›fll› hale getirmek teknoloji fakültelerinin enönemli amaçlar›ndan biri gibi duruyor. Neo-liberalüniversiteleri kurmakta kararl› görünen YÖK, piya-san›n ucuz ifl gücü talebine Teknoloji Fakülteleriy-le cevap veriyor.

‹flsiz mühendisler ordusu bir tarafta dururkenifllevsizleflen meslek liselerini yeniden piyasayauyumlu hale getirme çabalar› bilimden ya da tek-nik alt yap›dan flimdilik uzak görünüyor. Var olanmühendislik e¤itiminin dahi niteliksizli¤i orta-dayken bu durum üniversiteleri toplumsal fay-dadan ve bilimsel kayg›lardan daha da fazla uza-klaflt›r›yor.

Bilgi üretim süreci sermayenin kar ihtiyac›na göre yenidenyap›land›r›l›rken e¤itim h›zla niteliksizlefltiriyor. Paras› olan›nokuyabileci¤i bu sistemde üniversitelileri diplomal› iflsizlik bekliyor.

‹ki haftada itinayla çevre mühendisi yetifltirilir

YÖK’ün parolas›: Herfley piyasa için...

Sermaye istiyormühendislik de¤ifliyor

Page 10: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 20

E⁄‹T‹M

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 1910

www.devrimcigenclik.org

YÖK’ün 27 A¤ustos 2009’da ald›¤› karara gö-re Fen-Edebiyat Fakültesi ve ‹lahiyat Fakültesiö¤rencilerine lisans e¤itimleri s›ras›nda ö¤ret-men olabilmeleri için gerekli olan pedagojik for-masyon dersleri verilebilecek. Pilot bölge seçilen‹stanbul, Marmara, Uluda¤ ve Atatürk üniversite-lerinde geçerli olacak bu uygulama önümüzdekidönemde müracaat eden di¤er üniversitelerde deuygulanabilecek gibi duruyor.

AKP’nin arka bahçesi olan YÖK’ün Fen-Edebi-yat Fakültesi ö¤rencilerinin gelecek probleminiçözmek gibi bir derdi yok. Üstelik bu hamledenfazlaca ç›karlar› var. AKP ile aralar›nda su s›zma-yan YÖK’ün formasyon karar› iflsiz ö¤retmenlerordusunu büyüterek e¤itim çal›flanlar›n›n güven-cesiz-esnek çal›flt›r›lmas› için uygun zemini olufl-turmay› amaçl›yor.

Fen-Edebiyat ö¤rencilerine formasyon hakk›n›nverilmesi ile ö¤retmen iflsizler ordusunun büyü-mesi h›zland›r›l›yor. Bu kitlesel ö¤retmen ordusu,sistemin hedefledi¤i en ucuza, sendikas›z, ço¤uhaktan yoksun ö¤retmen ihtiyac›n› karfl›l›yor.

Di¤er yandan bu y›l yüzlerce Fen-Edebiyat kon-tenjanlar›n›n büyük bir bölümünün bofl kalmas›dolay›s›yla baraj› geçen herkesin bu fakülteleregirebilmesi söz konusu. 2009 ÖSS ile berabercazibesini tamamen yitirdi¤i aç›kça görülen Fen-Edebiyat fakültelerinin, formasyon verilmesi se-bebiyle tercihler aras›na girmesi öncelikli hedef-lerden bir tanesi.

Tercih edilen Fen-Edebiyat›n, tercih sebebi olanformasyonu paral›laflt›rmak piyasac› zihniyetin s›-radaki hamlesi. K›sacas› Fen-Edebiyat fakülteleri-nin albenisini artt›rmak ve formasyonu bir kar ka-p›s› olarak görmek AKP’nin amaçlar›ndan bir ta-nesi. AKP’nin formasyonla birlikte önemli bir he-defi de ilahiyat ö¤rencilerini e¤itimci yapmak.E¤itim sisteminin tüm birimlerinde büyük orandakadrolaflm›fl olan AKP bu flekilde e¤itim alan›ndae¤itimci arac›l›¤›yla gericili¤i kurumsallaflt›rmakistiyor.

Çarp›k e¤itim sisteminin üniversitelilere en bü-yük getirisi diplomal› iflsizlik oluyor. YÖK, bunuen yak›c› haliyle yaflayan Fen-edebiyat ö¤rencisi-ne formasyonu öneriyor. Fen-Edebiyattaki “mutlu-luk” havas›, YÖK’ün “bak›n iflte sorunu çözdük”diyebilmesine olanak sa¤l›yor. Fakat üniversitesonras›ndaki diplomal› iflsizlik durumu varl›¤›n›sürdürüyor. Bu durum karfl›s›nda Fen-Edebiyat veE¤itim ö¤rencileri sistemin istedi¤i formasyon ve-rilsin-verilmesin tart›flmas›na girmemelidir.üniversitelilerin formasyonu birbirlerine karfl› de-¤il sisteme karfl› ortak geleceksizlik vurgusu üze-rinden tart›fl›lmas› AKP’nin en az›ndan bu alandamanevra alan›n› daraltacak ve gerçek çözümüönerecektir.

90’l› y›llar›n sonuna kadar lisans e¤itimleri s›-

Gelece¤imiz için ortak mücadeleye

Formasyonla bölünmeye de¤il

AKP’nin arka bahçesi olan YÖK’ün Fen-Edebiyat ö¤rencilerineformasyon hakk› vermesi ile “ö¤retmen iflsizler ordusu”nunbüyümesi h›zland›r›l›rken formasyon e¤itiminin paral› hale getir-ilmesi ise piyasac› zihniyetin ikinci hamlesi olacak.

ras›nda formasyon e¤itimi alabilen Fen-Edebiyatö¤rencileri 1998 y›l›ndan itibaren lisans e¤itimle-ri s›ras›nda formasyon e¤itimi alma haklar›n› kay-bettiler. O gün bu gündür adeta bir pazar olan for-masyon binlerce liraya sat›ld›. ‹flte tam da bunoktada o dönemlerden bugünlere Fen-Edebi-yat’›n kazan›n› kaynatan bir mücadele dinami¤ioldu diplomal› iflsizlik. Fen- Edebiyat ö¤rencisininsöylemleri de pratikleri de ço¤u zaman formas-yon talebi üzerinden geliflti. Bu talep özünde, sis-temin Fen-Edebiyat ö¤rencisine dayatt›¤› bir ta-lepdir. Çünkü egemenlerin gözünde Fen-Edebiyatö¤rencisine sunulacak en pratik çözüm; ö¤ret-menlik. Üniversitelinin de bu talebi ister-istemezsahiplenmesindeki en temel mant›k Türkiye’dekibilim insan›na ihtiyaçs›zl›k durumunun yaratt›¤›gelecek kayg›s› oldu. Ve flu anda 185.662 Fen-Edebiyat ö¤rencisi bu kayg›y› tafl›makta. Formas-yon verilmesi yüz binlerle ifade edilen Fen-Edebi-yat ö¤rencisine adeta “bir umut” oldu. Fakat bu-gün için geleceksizlik sorununun çözümü ö¤ret-menlik olam›yor. 300 bin iflsiz ö¤retmenin oldu¤ugöz ard› edilerek duruma pragmatist yaklaflmake¤itim fakülteleri ile fen edebiyat fakülteleriö¤rencilerinin ortak olan geleceksizlik sorununuçözmez. Aksine AKP’yi buralarda birikebilecek is-yanlardan korur.

E¤itim fakültesi ö¤rencileri üniversite e¤itiminibitirdi¤i anda “ö¤retmen” s›fat›na sahip olmakta-d›r. Ancak egemenlerin neoliberal e¤itim alg›s›n›ngetirisi olan bir kavram üzerlerine yap›flmaktad›r:“Ö¤retmen aday›”. Lisanslar›n› tamamlam›fl e¤i-timciler, sistemin yeterlilik s›nav›n› aflmadan ger-çek birer ö¤retmen olarak görülmemektedir. Sis-temin yeterlilik s›nav› olan KPSS neyin yeterlili¤i-ni kime göre neye göre ölçer? Üniversite e¤itimi-ni tamamlam›fl olmak ö¤retmen olmaya yetmezmi? Madem öyle üniversitede verilen e¤itimin ni-teli¤ini sorgulamak gerekmez mi? Bu sorular›nhepsini bir kenara b›rak›p KPSS duvar›n› aflt›¤›m›-z› varsayal›m. Günümüz koflullar›nda KPSS'denyeterlilik alman›n hatta dereceye girmenin atamaiçin hiçbir etkisi yok. Sistemin sorular›n› yenerekKPSS'nin bürokratik baraj› afl›lsa da ikinci afla-mada beklenen branfllarda aç›lmas› gereken kad-

ro için 3-5 y›l gibi bir sürenin geçmesi gerekiyor.Baz› branfl kadrolar›n›n ne zaman aç›laca¤›n› isekimse bilemiyor.

2009 KPSS’ye 243.569 e¤itimcinin girmesinera¤men bunlardan sadece 15.800 tanesi atand›.Hiç atanma umudu kalmad›¤› için KPSS’ye girme-yen e¤itimcilerin say›s› sadece resmi rakamlaragöre 70 bin. Türkiye genelinde tam 135 bin ö¤-retmen a盤› var. Milli E¤itim Bakan› Nimet Çu-bukçu bile 76.721 ö¤retmen a盤› oldu¤unu söy-lüyor. Türkiye genelinde bu kadar ö¤retmena盤›n›n olmas›na ra¤men sadece 15 bin ö¤ret-men atan›yor. Bunun yan›nda ço¤u haktan yok-sun ve ucuza çal›flan sözleflmeli ö¤retmenlerdenatananlar›n say›s› ise 10-20 bin aras›. Hiçbirgüvencesi olmadan kölecesine çal›flt›r›lan ücretliö¤retmenlerin say›s›n› ise kimse bilmiyor.

Binlerce ö¤retmen a盤› varken ve atamalar budurumdayken 185.662 Fen-Edebiyat ö¤rencisi ve160.573 E¤itim ö¤rencisi s›radaki “iflsiz adayadaylar›” oluyor. Yeni kadrolar aç›lsa dahi MilliE¤itim Bakanl›¤› sözleflmeli-ücretli ö¤retmenliktediretiyor. Çünkü e¤itimciyi hem kadroludan dahaucuza hemde birçok haktan yoksun güvencesizbir flekilde çal›fl›t›rmay› amaçl›yor. ‹flte tam da bunokta mezun e¤itimcilerin isyan bayra¤›n› çekti¤iyer oluyor. Bu isyan›n mezun olmay› beklemedenüniversitelerden ortak ç›kmas› ve geleceksizlikvurgusuyla yap›lmas› gerçek çözümü önerecektir.

Sistem kendini yavafl yavafl çürütüyor. KPSSbirincisi bu y›l atanmad›. Art›k üç befl dil bilmek,kariyer programlar›na kat›lmak, onlarca sertifikaalmak ve hatta KPSS’de birinci olmak bile atan-abilmek için yetmiyor. Böylesi bir durum var ikenE¤itim ö¤rencisinin/mezunun yapaca¤› en ilerihamle KPSS’ye karfl› mücadele etmesidir.

Geleceksizlik gibi büyük bir kayg›y› birlikte tafl›-yan Fen-Edebiyat ve E¤itim fakültesi ö¤rencileri-nin birbirlerine karfl› tav›r almalar› sistemin onla-r› itti¤i yere gelmeleri demek olacakt›r. Aksine bir-likte örülecek en küçük ilerici, pratik örnekler bi-le yol gösterici niteli¤e sahip olacakt›r. Mücadele-yi ortaklaflt›r›p öncelikle bu küçük pratiklerle bir-likte AKP karfl›t› mücadele büyütülmelidir.

Page 11: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 20

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 2011

www.devrimcigenclik.orgÜN‹VERS‹TE

25 Eylül 2008’de YÖK bir yönetmelik yay›nlad›.Bologna Süreci kapsam›nda hala devam edenmevzuat de¤iflikliklerinden biri oldu¤u belirtilenyönetmelik, üniversitelerde Dan›flma Kurullar› ku-rarak “d›fl paydafllara” söz hakk› vermeyi amaçl›-yor. YÖK d›fl paydafllar›; ticaret ve sanayi odalar›,TMMOB’ye ba¤l› oda baflkanlar› (TMMOB kurulla-ra kat›lmayaca¤›n› aç›klad›), Üniversite MezunlarDerne¤i, ‹l Milli E¤itim Müdürü ve valili¤in önere-ce¤i iki kamu kurumunun müdürü, senatonun se-çece¤i iki sivil toplum örgütü baflkan› ve o ilin be-lediye baflkanlar› olarak belirtiyor. YÖK, dan›flmakurullar›n›n amac›n› “Yüksekö¤retim Kurumlar›n-da gerek akademik, gerek idari faaliyetler aç›s›n-dan, yüksek ve sürdürülebilir kalitede hizmetlerinsa¤lanabilmesinde daha rasyonel ve verimli so-nuçlara ulaflabilmek için, yüksekö¤retim kurumla-r› d›fl›ndaki paydafllar›n da kat›laca¤› dan›flma ku-rullar›n›n oluflturulmas›” fleklinde özetliyor. YusufZiya Özcan k›sa süre önce yapt›¤› bir aç›klamadaüniversiteleri art›k profesyonel iflletmecilerin yö-netmesi gerekti¤ini böylece döner sermayenin veüniversitenin daha iyi iflleyece¤ini söyledi. Dan›fl-ma kurullar› projesi de bu mant›¤›n ete kemi¤ebürünmüfl hali. Zorlu Holding baflkan› Nazif Zorluise sermayenin dan›flma kurullar›ndan bekledikle-rini daha iyi anlamam›z› sa¤l›yor. Zorlu art›k üni-versiteden ç›kan “elemanlara” yeniden e¤itimvermek istemediklerini üniversitelerin buna göreyeniden düzenlenmesini istediklerini belirtiyor.

YÖK dan›flma kurullar›n› planlarken önüne üçhedef koymufl durumda. Bunlardan birincisi bilgi-nin sermaye taraf›ndan üretilip yeniden pazarasürülmesi, ikincisi üniversiteden yetiflen emekgücünün tafleron, esnek çal›flma koflullar›nauyumlu ve piyasan›n ihtiyac›na cevap verecek fle-kilde e¤itilmesi, üçüncüsü ise AKP iktidar›n›n s›r-t›n› dayad›¤› temel güç olan Anadolu (yeflil) ser-mayesinin üniversitelerin içinde kurumsal bir ya-p›ya kavuflmas›.

Sadece flirketlerin ihtiyaçlar›na göre nitelikli iflgücü yetifltirmeyi planlayan dan›flma kurullar› ne-oliberal üniversitelerin yarat›lmas›na do¤ru birad›m.

Üniversiteden flirkete…Sermayenin üniversitelerde hakimiyet kurma-

s›yla bilgi üretimi ve kullan›m› tamamiyle piyasa-n›n denetimine kalm›fl durumda. Dan›flma kurul-lar› bileflenlerine bakt›¤›m›zda kurulun üniversite-leri flirket gibi yönetice¤ini düflünmek mümkün.Yusuf Ziya Özcan domuz gribi afl›s›n›n üretileme-yip üniversitelerin bir kar kap›s› kaç›rd›¤›n› söyler-ken üniversitelerin art›k tüccar kafal› rektörlere b›-rak›lamayacak kadar de¤erli iflletmeler oldu¤unubizzat tüccarlara emanet edilmesi gerekti¤ini ifa-de ediyordu. Bu durum üniversiteleri, bir piyasa-da rakip iki flirket haline getirip e¤itim daha daniteliksizleflti¤i piyasaflt›¤› rekabet koflullar›n›yarat›yor. Dan›flma kurullar› ise bu süreci h›zlan-d›racak temel yönetiflim mekanizmas› olarak kur-gulan›yor. Bilginin piyasa kontrolünde üretilip,sermayenin pazarlara sürmesi dan›flma kurullar›-n›n bafll›ca görevleri aras›nda duruyor.

‹stanbul Üniversitesi’nin katk›lar›yla düzenle-nen bir panelde söz alan ‹TO Yönetim Kurulu Bafl-kan Yard›mc›s› “art›k üniversitelerden ihtiyaç d›fl›eleman üretilemeyece¤ini ve üretilen elemanla-

r›n da ifl koflullar›na uygun olaca¤›n›” söyledi. Ser-maye-üniversite iflbirli¤i kurullar›yla tam olarakgerçeklefltirilemeyen dan›flma kurullar›ylatamamlanmak amac›nda. Müfredattan, ö¤rencikulüplerine kadar üniversitenin her alan›na müda-hale edebilen kurul, üniversite ö¤rencilerinde ta-fleron, esnek çal›flma, giriflimcilik gibi uygulama-lar› içsellefltirerek neoliberal çal›flma koflullar›nauyumlu bireyler haline gelmelerini sa¤lamak içiniyi bir araç.

Üniversitelerde gerici dönüflüm h›zlan›yorDan›flma kurullar›nda olaca¤› belirtilen rektö-

rün senatoyla beraber seçece¤i iki sivil toplum ör-gütünün kurullarda neyi örgütleyece¤i bugün üni-versitelerin bafl›nda olan rektörleri düflününce ka-falar›m›zda pek de soru iflareti b›rakm›yor. Sam-sun 19 May›s Üniversitesi’ne rektör olarak ata-nan Hizbullah’la ba¤lant›lar›yla ilgili soruflturmageçirmifl Prof. Dr. Hüseyin Akan’ ›n seçece¤i siviltoplum örgütlerini tahmin etmek o kadar da zorde¤il. Üniversitelerimizde “yarat›l›fl teorisinin”okutulmas› bundan sonra flafl›rt›c› olmayacak.Büyükflehirlerde de taflralarda giderek kuvvetle-nen Anadolu sermayesiyle gericilik aras›ndaki varolan derin iliflki dan›flma kurullar›yla beraber üni-

versitelere de ad›m at›yor. Nerdeyse tamam›AKP’li gerici-faflist-piyasac› rektörlere emanet edi-len üniversitelerde aradaki bürokratik engelleryok edilerek gericili¤e çok daha genifl bir etki ala-n› sunuluyor.

Üniversite içinde piyasac›l›¤› ve gericili¤i birad›m ileri götürmek için yapt›¤› her hamlede ö¤-rencilerin tepkileriyle karfl›laflan YÖK buna karfl›önlemini ise bafltan alm›fl. Dan›flma kurullar›na“Valili¤in önerece¤i iki kamu kurumunun müdürü”ad› alt›nda dahil olan polis art›k resmi olarak daüniversitede söz sahibi olabilecek. Resmi olaraküniversiteyle organik bir ba¤› yokken muhalif ö¤-rencilerin ev telefonlar›n› ve adreslerini okuldantemin edip ailelerini taciz eden polisin okul yöne-timinin aktif bir bilefleniyken neler yapaca¤›konusu ise düflündürücü.

Tüm bunlar› yaparken AKP’nin YÖK’ü demokra-si söylemlerini eksik etmeyi unutmuyor. Demok-rasi ve özerklik vaazlar› veren YÖK; sermayeden,devletten ba¤›ms›z olarak bilimsel bilgi üretmesigereken üniversiteleri tamamen sermaye kontro-lüne b›rak›yor. Halka karfl› sorumlu olup halk içinbilim üretmesi gereken üniversiteler piyasaya kar-fl› sorumlu hale getirilerek sermayenin daha fazlakar etmesi için bilgi üretilmeye zorlan›yor. Dan›fl-ma kurullar›ndaki yönetiflim ve d›fl paydafllarasöz hakk› verilmesi üniversitelerin demokratiklefl-mesi olarak tan›mlan›rken, üniversite özerkli¤inide mali özerkli¤e indigiyor.

Ancak 12 Eylül yönetmeliklerini kullanarak pa-ras›z e¤itim talep eden ö¤rencilere cezalar ya¤d›-ran rektörlerin, emniyet teflkilat›n› okul yönetimi-ne dahil eden YÖK’ün yapt›¤› bu demokrasi hava-rili¤i AKP’nin ikiyüzlülük örneklerine bir yenisinieklemekten baflka bir fley de¤il. Durum böyley-ken demokratik-özerk üniversite söylemi bugünçok daha önemli bir yerde durmakta...

“Üniversitenin temelmisyonlar›ndan birisanayi liderler ve

yönetiflimprogramlar›yla ifl

dünyas›n›n yöneticiihtiyaçlar›n›n karfl›lan-mas›n› sa¤lamakt›r”

Güler Sabanc›

Üniversitelere Dan›flma Kurulu

Page 12: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 20

ORTA SAYFA

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 2014

Sab›rs›zl›k Zaman›www.devrimcigenclik.org

Türkiye neoliberal kapitalizminin yeniden yap›land›r›lma-s› süreci oldukça sanc›l› bir flekilde ilerlemektedir. Siste-min tüm temel kurumlar›nda gözle görünür bir de¤iflimin veyeniden düzenlemenin yafland›¤› bu günlerde belki de enh›zl› ve köklü yafland›¤› alanlar›n bafl›nda yüksekö¤retimsistemi gelmektedir. Bir dönemin temel ihtiyaçlar› do¤rul-tusunda yap›land›r›lan yüksekö¤retim sisteminin yeni dö-nemin ihtiyaçlar›na cevap vermeye dönük hararetli bir dö-nüflüm içerisinde oldu¤u görülmektedir.

Elbette bu yeni sald›r› dalgas› ancak devrimci gençli¤inörgütleyece¤i direnç ile bofla ç›kart›labilir. Ancak bu yenisald›r› dalgas›n›n neoliberalizmin içsel oldu¤u bir dönemdegeldi¤i düflünüldü¤ünde üniversitelerden yükselecek mü-cadelenin karakteri savunmac› de¤il üniversitelerin k›lcaldamarlar›na kadar ifllemifl neoliberalizmin sökülüp at›lma-s›n› amaç edinmifl bir yap›da olacakt›r. fiüphesiz mücade-lenin bu karakteri kazanmas› devrimci öznenin mücadeleyiflekillendirecek, onu sürdürecek ve s›çratacak müdahale-sinden ba¤›ms›z düflünülemez.

Üniversite cephesinden nesnel koflullara k›sa birbak›fl…

Ülkemizde 90’l› y›llar›n bafl›ndan itibaren hayata geçiri-len üniversiter sistemin neoliberal piyasa esaslar›na göreyeniden düzenlenmesi süreci, AKP iktidar› ile –özellikleikinci iktidar dönemi sonras›- yeni bir dinamik yakalayarakh›zlanm›flt›r. Sürecin yavafllamas›na neden olan, ö¤rencihareketinin direnci ve egemenler aras› iktidar mücadelesi-nin, iki temel faktör olarak ortadan kalkmas›yla özellikleson bir y›l içerisinde piyasalaflt›rma politikalar›nda çok cid-di ad›mlar at›lm›fl/at›lmaktad›r. Bugün bütünsel olarak yük-sekö¤retim sistemi, yeniden yap›land›r›lan Türkiye neoli-beral kapitalizminin hem ideolojik hem de pratik boyutla-r›yla kurumsallaflmas›n› ve içselleflmesini sa¤layacak ön-cü güç olarak kurgulanmaktad›r. Yusuf Ziya Özcan bafl-kanl›¤›ndaki YÖK taraf›ndan son bir y›l içerisinde ç›kar›lanyönetmelikler ve yüksekö¤retim sisteminde yap›lan düzen-lemeler göz önüne al›nd›¤›nda bu durum çok aç›k bir biçim-de görülmektedir.

YÖK’ün yüksekö¤retim sisteminde yapt›¤› son düzenle-meler do¤rudan do¤ruya sistemin acil ihtiyaçlar›n› karfl›la-maya dönüktür. Yusuf Ziya Özcan’›n deyimiyle “YÖK noktaat›fllar›” yapmakta, aksayan noktalara neflter vurmaktad›r.Son birkaç ay içerisinde oldukça h›zl› geliflen bu operas-yonda temel gündem bafll›klar›; 1) Üniversitelerin yönetselmekanizmas›n›n yeniden düzenlenmesi 2) bilgi üretim sü-reçlerinin dizayn› 3) piyasan›n ihtiyaç duydu¤u ucuz ve ni-telikli iflgücünün üretilmesi, olarak a盤a ç›kmaktad›r. Gö-rüldü¤ü gibi her üç konu bafll›¤› da birbirine ba¤l› ve ortakbir amaca hizmet etmeye yöneliktir: Sermayenin üniversi-telerde tam egemenli¤i ve üniversite flirketleflmesi.YÖK’ün k›sa vadede h›zl› sonuç almaya dönük yapt›¤› buhamlelerle, ülkede uygulanan neoliberal politikalara koflut,bu politikalara h›zla uyum sa¤layacak ve temel altyap›s›n›haz›rlayacak bir üniversite sisteminin köklü dönüflümünead›m at›lmaktad›r. Tüm bu düzenlemelerin geçmifl dönem-lerden temel fark› nedir sorusunun cevab› ise ülkenin ne-oliberal yeni sömürgecilik iliflkilerindeki tarihsel de¤ifliminniteli¤inde yatmaktad›r.

Ülkemizde neoliberal yeni sömürgecilik politikalar›n›n ge-liflim seyri temelde iki aflamada gerçekleflmifltir. ‹lk afla-ma, iç pazar›n sömürüsüne dayanan Türkiye kapitalizmininbu iliflki biçiminin y›k›m ve kurals›zlaflt›rma (deregülasyon)

politikalar›yla yok edilmesi olarak yaflanm›flt›r. Sonuçta birdönem öncesi iliflki biçimini simgeleyen ekonomik ve ku-rumsal temel çökertilmifltir. ‹kinci aflama ise yeniden yap›-land›rma dönemidir. Hem ekonomik hem de toplumsal bo-yutlar›yla çok köklü de¤iflim ve y›k›mlar› beraberinde geti-ren bu dönem, sistemin neoliberal yeni sömürgecilik iliflki-leri do¤rultusunda yeniden inflas› süreci olarak yaflanm›fl-t›r/yaflanmaktad›r. Kamusal hizmetler alan›n›n piyasalafl-t›rma ve özellefltirme politikalar›yla tasfiyesi; yeni ayr›cal›k-lar sunulan uluslar aras› sermayeye yönetiflim mekanizma-s› ile ekonomik-toplumsal karar alma merkezlerinin devri,emperyalist güç merkezleriyle kurulan politik-pratik iliflki-ler, yeniden yap›land›rma döneminin en temel özellikleriolarak karfl›m›za ç›kmaktad›r.

Ülkedeki bu de¤iflim seyri do¤rudan yüksekö¤retim sis-teminde de yank›s›n› bulmufltur. Yüksekö¤retim sistemin-de bir ölçüde gecikerek bu günlere kadar uzanan de¤iflimseyri en genel anlamda 90’l› y›llara damgas›n› vuran dere-gülasyon sürecine koflut olarak geliflmifltir. Yüksekö¤retimsisteminde bugün yaflanan temel dönüflüm ise üniversite-leri derinleflen neoliberal yeni sömürgecilik politikalar›n›nhem emek piyasalar›na dönük ihtiyaçlar›n› karfl›lamaya dö-nük hem de üniversitelerin bu politikalar› do¤rudan uygula-y›c›s› olarak yeniden üretmeye dönüktür. Son birkaç y›l içe-risinde yaflanan geliflmelerin seyri takip edildi¤inde sözü-nü etti¤imiz bu durum çok daha aç›k bir flekilde gözler önü-ne serilmektedir. Üniversitelerin say›s› neredeyse iki kat›-na ç›kar›l›rken bu art›fl›n özel üniversitelerin aç›l›fl›yla dahada h›zl› ivme kazanmas› hedeflenmektedir. Bu geliflmeyekoflut olarak üniversite kontenjanlar› artt›r›larak üniversite-li oran› çok k›sa zamanda muazzam bir geniflleme yafla-m›flt›r. Di¤er taraftan katsay› fark› uygulamas›na son veril-mifl; Fen-Edebiyat Fakülteleri’ne formasyon alma hakk› ta-n›nm›fl; Teknik E¤itim Fakülteleri kapat›larak Teknoloji Fa-külteleri aç›lm›flt›r. Önümüzdeki günlerde bu süreç MYO’la-r›n kapat›larak daha ifllevli mesleki e¤itim kurumlar›n›naç›lmas› ile devam ettirilmek istenmektedir. Tüm bu gelifl-meler ülkede h›zla yayg›nlaflan tafleronlaflt›rma-güvence-sizlefltirme politikalar›na do¤rudan ba¤l› ve hatta bu poli-tikalar›n süreklili¤i ve genifllemesi noktas›nda sistem aç›-s›ndan zorunludur. Üniversiteler sisteme ucuz, nitelikli veneoliberal çal›flma koflullar›na uyumlu iflgücü pompalaya-cak kurumlara dönüfltürülmektedir. Ancak bu süreç üniver-sitelerin yaflad›¤› dönüflümün sadece bir boyutudur. Ma-dalyonun di¤er yüzünde ise flirketleflme yolunda h›zla iler-leyen üniversitelerin bizzat bu politikalar› uygulayan kurum-lar haline dönüfltürülmesi vard›r. Üniversitelerin flirketlefl-mesiyle; a) akademisyenlerden üniversite çal›flanlar›na ka-dar genifl bir yelpazede emek yap›s›n› tafleronlaflt›rarak gü-vencesizlefltirmek, esnek üretim sürecine eklemlemek b)kendi kaynaklar›n› yaratma stratejisi do¤rultusunda hempiyasaya do¤rudan bilgi sat›fl› hem de üniversite adaylar›ve ö¤rencileri için tümden bir e¤itim sürecinin pazarlanma-s› planlanmaktad›r.

Yüksekö¤retimin yeniden yap›land›r›lmas› ve üni-versiteliler

Ancak neoliberal piyasalaflt›rma sürecini derinlefltirmeyedönük at›lan her ad›m, yap›lan her hamle üniversiteliler vesistem aras›ndaki çat›flma zeminini dolays›z biçimde, birönceki dönemin tersine, görünür k›lacak etkileri yaratmak-tad›r. Yaklafl›k 20 y›ll›k piyasalaflt›rma sald›r›s›n›n oldukçayavafl ve uzun bir zaman dilimine yay›lmas›n›n sonucu ola-rak, sistem için adeta avantaja dönüflmüfl alg› biçimleri,

YÖK’ün yükse-kö¤retim siste-minde yapt›¤›son düzenle-meler do¤ru-dan do¤ruyasistemin acil ih-tiyaçlar›n› kar-fl›lamaya dö-nüktür. YusufZiya Özcan’›ndeyimiyle“YÖK noktaat›fllar›” yap-makta, aksa-yan noktalaraneflter vurmak-tad›r.

Page 13: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 20

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 2015

ORTA SAYFA www.devrimcigenclik.org

yeni sald›r› dinami¤iyle derinden sars›lmaktad›r.Elbette 90’l› y›llardan bu güne üniversiter sis-temde çok köklü dönüflümler meydana gelmifl,piyasalaflt›rma süreci oldukça ciddi mesafe katetmifltir. Ancak bu sürecin etkileri, adeta düflükdozda verilen zehir gibi, üniversiteliler taraf›ndanbaz› “hastal›k” belirtileri olarak görülse de ya-flamsal bir sorun olarak alg›lanacak denli kuvvet-li hissedilmemifltir. Bu bak›mdan sistem inand›-r›c›l›¤›n› koruyabilmifl, üniversitelilerde beklenti-lerinin karfl›lanmamas›ndan do¤an hayal k›r›kl›k-lar› ve tepkiyi üniversite sonras›na öteleyebilmifl-tir. Bu durumun en somut yans›mas›, neoliberalpiyasalaflt›rma sonucunda toplumdan kopar›la-rak birer meslek edindirme kurumlar› haline ge-tirilen üniversitelerde, e¤itim süreci ve mezuni-yet sonras› de¤iflen alg› aras›ndaki derin farktagörülebilir. Özellikle do¤rudan çal›flma yaflam›nadönük e¤itim yapan fakültelerden (mühendislik,e¤itim, t›p gibi) mezun olanlar›n iflsizlik, güven-cesizlik, esnek çal›flma gibi neoliberal politikala-r›n do¤rudan yans›mas›yla karfl› karfl›ya gelmesikarfl›s›nda yaflad›¤› flok, üniversite e¤itiminin s›-n›f atlama özelli¤ine duyulan inanc›n göstergesi-dir.

Di¤er taraftan sözünü etti¤imiz bu inand›r›c›l›k,bir baflka de¤iflle üniversiteliler ve sistem ara-s›ndaki denge hali giderek bozulmaktad›r. ‹lkolarak üniversiteliler için piyasalaflt›rma sald›r›-s›, devam eden süreç ve sonuçlar›yla adeta nekadar ç›rp›n›l›rsa o kadar h›zl› bir flekilde içineçekildikleri batakl›k gibidir. Daha aç›k bir ifadey-le üniversitelilerin somut/gündelik yaflam› temelyaflamsal ihtiyaçlar›n› (bar›nma, beslenme, sa¤-l›k, ulafl›m vd.) karfl›lamak ile e¤itsel ihtiyaçlar›-n› karfl›lamak aras›nda s›k›flm›fl durumdad›r. Ka-musal hizmetlerin metalaflt›r›larak piyasaya dev-rinin üniversiteliler aç›s›ndan anlam› do¤rudane¤itim hakk›na yap›lan müdahaleyi ifadeederken; üniversitelerde ders notlar›n›n sat›fl›nakadar indirgenmifl paral›laflt›rma sald›r›s›, eflit-paras›z e¤itim hakk› talebinin neoliberal piyasa-laflt›rma süreci karfl›s›nda bütünsel bir dirençoda¤› haline dönüflmesini sa¤layacak politik di-nami¤i güçlendirmektedir. Neoliberal politikala-r›n hem ülkede hem de yüksekö¤retim sistemin-de bu denli derinleflmesi üniversitelileri do¤ru-dan yaflamsal bir sorun halini alan hak gasplar›karfl›s›nda taraf edecek yeni politikleflme kanal-lar› açmaktad›r. Daha aç›k biçimde ifade etmekgerekirse üniversiteliler hak mücadelelerindekiyerlerini, sadece toplumsal sorunlara karfl› gös-terdikleri ayd›n duyarl›l›¤›ndan de¤il do¤rudaniçinde bulunduklar› somut yaflam koflullar›ndankaynaklanan y›k›mlar karfl›s›ndaki tav›rlar›yla ala-caklard›r. ‹kinci olarak ise sistem, üniversiteligençli¤e, en genel anlamda vaat etti¤i iyi bir ge-lece¤e ulaflmak için, sundu¤u ve sürekli genifl-letti¤i “yap›lacaklar listesinde” sona yaklaflmak-tad›r. De¤il mezuniyet sonras›, üniversiteye ad›matar atmaz gelece¤e yat›r›m yapma zorunlulu¤uy-la karfl›laflan üniversiteliler aç›s›ndan tüm bu u¤-rafl›n ne u¤runa yap›ld›¤› sistemin beklentilerikarfl›layamad›¤› her an sorgulan›r bir hal almak-tad›r. Basitçe anlatmak gerekirse ne yap›l›rsa ya-p›ls›n güvencesiz bir gelecekle karfl›laflmak or-tak korkulu rüyad›r.

E¤er yavafl ak›yorsa tarihin ak›fl›n› h›zlan-d›rmak gerekir

Ancak üniversitelilerin giderek a¤›rlaflan so-mut yaflam koflullar› onlarda kendili¤inden sis-

tem d›fl› tepkilerin geliflmesine yol açmaz. Elbet-te üniversitelilerin ç›karlar› do¤rultusunda yarat-t›¤› tepki hareketlerine rastlamak mümkünse debu tepkilerin sistemin belirledi¤i s›n›rlar› zorla-yan ve aflan alternatif bir politik harekete kendi-li¤inden dönüflmesi beklenemez. En basit ve il-kel halleriyle dahi sistem karfl›t› bir politikleflmesürecine h›zla ulaflabilecek, neoliberal politikala-r›n yans›malar›na karfl› do¤an tepkilerin, bu özel-likleriyle sistemin do¤rudan hedefi olaca¤›, ye-flermeden kurutulmaya çal›fl›laca¤› çok aç›kt›r.Tam da bu yüzden sistem bask›, y›ld›rma ve iç-sellefltirme taktiklerini uygulamaya geçirirken,devrimci öznenin yoklu¤unda, bu uygulamalarkarfl›s›nda kendili¤inden tepki hareketlerininkondisyonu yetersiz kal›r, solu¤u mücadeleyi ile-riye tafl›maya yetmez. Bu süreç ancak devrimciöznenin müdahalesi ve onun, sistemin tüminand›r›c›l›¤›n› yerle bir ederek maskesini ala-fla¤› edecek devrimci eylemi ile gerçekli¤e ka-vuflabilir. Devrimci eylem tarihin ak›fl›n› h›zland›-racak en temel katalizördür.

Yüksekö¤retim sistemine dönük piyasalaflt›r-ma sald›r›s› ivme yakalayarak h›zlan›rken içseltepkilerin a盤a ç›k›fl seyri oldukça yavafl iflle-mektedir. Tam da bu yüzden üniversite içindenyükselen piyasalaflt›rma karfl›t› tepkilerin do¤-mas› ard›ndan gelen olgunlaflma dönemi üniver-siter e¤itimin zaman aral›¤›nda gerçekleflme-mektedir. T›rt›l kozas›n› yararak d›flar› ç›kmakta-d›r ancak art›k bambaflka al›flkanl›klar› olan,bambaflka koflullarla karfl›laflan yeni bir canl›d›r.Üniversitelilerin durumu da buna benzemektedir.E¤itim sürecinde çemberi yaramayan üniversite-li, s›n›fsal konumundan kayg›lar›na kadar bir diziözelli¤i de¤iflmifl bir biçimde gerçekle yüzlefl-mektedir. Tersten okumak gerekirse bugün piya-salaflt›rma sald›r›s› alt›nda olan üniversiteler er-ken do¤umlar› yaratacak devrimci eylemi bekle-mektedir. Siyaset hayat›n› birbirine ba¤l› halka-lardan oluflan uçsuz zincire benzetirsek devrimcieylem günün somut çeliflkilerini ifade eden zinci-rin en yak›n, en elle tutulur halkas›na yap›lanmüdahalede gizlidir. Bu bak›mdan devrimci öz-nenin müdahalesi somut koflullar›n tahliliyle be-

lirlenecek en yak›c› çeliflkiye odaklanarak eyle-me geçme sürecinden baflka bir fley de¤ildir

fiüphesiz içinden geçti¤imiz dönemde tek bo-yutlu bir mücadele yürütülmesi beklenemeyece-¤i gibi ülkenin politik atmosferi de buna ço¤un-lukla izin vermez. Ancak her tarihsel dönemdeoldu¤u gibi bu dönemde de temel sürükleyicimücadele bafll›¤›n›n tespit edilmesi ve mevzininbu mücadele bafll›¤› ard›nda kurulmas› gerek-mektedir. Bugün ülkemiz s›n›flar mücadelesiningeliflmesindeki ana eksen neoliberalizme karfl›hak mücadeleleri iken bunun gençlik mücadele-si aç›s›ndan ad› ve anlam› piyasalaflt›rmaya vegericili¤e karfl› mücadeledir. 90’l› y›llardan bugüne Devrimci Gençlik hareketi üniversiter siste-min piyasalaflt›r›lmas› stratejisine karfl› yürütü-len direniflin ideolojik/politik/örgütsel öncüsüolmufltur. Bu uzun erimli mücadele hiç flüpheyok ki çok ciddi tarihsel deneyimler ve kazan›m-lar› da beraberinde getirmifltir. Fakat çok dahaönemlisi neoliberal piyasalaflt›rma sald›r›s› kar-fl›s›nda gençli¤in direncinin temel belirleyeni ola-rak sahip olunan ideolojik-politik öngörü piyasa-laflt›rmaya karfl› istikrarl› ve inatç› bir mücadeleçizgisinin örgütlenmesiyle elde edilmifltir. Bugünulaflt›¤›m›z tarihsel dönemde yüksekö¤retim sis-teminin piyasalaflt›rma sürecinde gelinen nokta,at›lan ad›mlar ve hedefler devrimci gençlik hare-keti özneleri için tam da bu yüzden flafl›rt›c› de-¤ildir. Kritik dönemlerde (harç zamlar› gibi) h›zl›ve etkili bir mücadele prati¤inin yarat›lmas›n›nalt›nda bu tarihsel aktar›ma dayanan mücadeledeneyimi yatmaktad›r.

Gençlik hareketinin tarihsel deneyimlerini bu-güne aktarmak tarihin tekrar›yla de¤il günün so-mut koflullar›yla yeniden flekillenmifl bir devrimcieylem çizgisinin yarat›lmas› ile mümkün olabilir.

Kuflkusuz neoliberal piyasalaflt›rma sald›r›s›ve onun yaratt›¤› y›k›m yüksekö¤retim sistemininher alan ve köflesinde çok parçal› biçimler alt›n-da a盤a ç›kmaktad›r. Üniversiteler aras›nda hat-ta ayn› üniversitenin farkl› fakülteleri aras›ndadahi bu çok parçal›l›k üniversitelilerin neoliberalpolitikalar karfl›s›nda gösterdi¤i tepkiyi belirleye-bilmektedir. Bu bak›mdan bütünlüklü bir sald›r›olarak neoliberal piyasalaflt›rmaya karfl› müca-dele, yerellerde farkl›laflan en yak›c› çeliflkiyi ya-kalayacak ayr›nt›l› bir çal›flmay› gerektirmektedir.Bu çeliflki, kimi yerde yemekhane/kantin sorun-lar›nda, kimi yerde paral›laflt›rma uygulamalar›n-da, kimi yerde geleceksizlik sorununda, kimi yer-de ise çok daha politik bir gündem üzerindena盤a ç›kabilir/ç›kmaktad›r. Ancak en küçük de-¤ifliklik bütünsel bir sald›r›n›n sonucu olarak ya-flanmaktad›r. Tüm bu farkl› alanlar esas›ndadevrimci y›¤›na¤›n yap›ld›¤› temel mücadele mev-zileridir. Bu mevzilere yap›lacak y›¤›nak, can ya-k›c› bir flekilde hissedilecek yasa, yönetmelik,zam vs. anlar›nda patlaman›n gücünü belirleye-cektir.

Bugün farkl› alanlarda a盤a ç›kan tepkilerm›knat›s›n parçalanm›fl haline benzemektedir.Tek bafllar›na güç ve etkileri zay›f olan parçalarbirlefltiklerinde as›l çekim merkezini oluflturur.Ancak m›knat›s›n birleflebilmesi için kutuplar›n›ndo¤ru bir biçimde yan yana getirilmesi gerekir.Ö¤renci hareketi de t›pk› m›knat›s gibi parçal›tepkilerin ortak politik bir çizgi arkas›nda bir ara-ya gelmesi sonucu oluflur. Kutuplar›n yerini di-zayn edecek ve onlar› bir araya getirecek ittiricigüç ise devrimci öznededir.

Neol iberal piyasalaflt › r -ma sürecini der in leflt i r -meye dönük at › lan her

ad›m, yap› lan her hamleünivers i te l i ler ve s i stemaras ›ndaki çat ›flma ze-

minini dolays ›z b iç imde,bir önceki dönemin ter-s ine, görünür k › lacak et-

k i ler i yaratmaktad›r .

Page 14: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 20

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 2016

www.devrimcigenclik.org

‹ran yeni y›la seçimlerden sonraki en fliddetli so-kak eylemleriyle girdi. 7 Aral›k’taki ö¤renci günü,reformist din adam› Muntazari’nin ölümü ve Afluregünleri geleneksel din adamlar› iktidar›n› ve hükü-meti karfl›s›na alan ayaklanmalara dönüfltü. Yafla-nanlar seçim sonras›ndaki atmosferin gelip geçiciolmad›¤›n›, halk›n tepkisini oluflturan dinamiklerinvarl›¤›n› devam ettirdi¤ini gösterdi. Haziran’da gö-rünürde seçim sonuçlar›na hile kar›flt›r›lmas› gibi‹ran tarihinde s›radan denilebilecek bir olay sonra-s›nda geliflen eylemlere birçok farkl› yorum getiril-di. Bu yorumlar, güdümlü eylemcilere karfl› Ahme-dinejad’›n kararl› ABD karfl›tl›¤›ndan dolay› alk›fl-lanmas›ndan, ülkeye demokrasi getirmesi umulanMusevi gibi reformistlerin öncülük etti¤i eylemlerindesteklenmesi gerekti¤ine dek yay›lan bir yelpazeiçerisinde yer al›yor.

Bu yorumlar›n birço¤u ‹ran’daki hareketin ba¤›m-s›z taban dinamiklerini ve ilerici niteliklerini gözdenkaç›r›yor. ‹ran gibi ifade ve eylem hakk›n›n k›s›tlan-d›¤› bir ülkede insanlar›n soka¤a ç›kmakta göster-di¤i kararl›l›k ve kolluk kuvvetlerine karfl› gösterdik-leri direnç eylemlerin taleplerini de daha ileriye ta-fl›yan bir güç ve sistemin kurumsal dayanak nokta-lar›na daha ciddi sorgulamalar›n gelifltirildi¤i birkaynak oluyor. Yani eylemlerin içinden ortaya ç›-kan yeni bir toplumsal profil ve yeni radikal düflün-celer göz ard› edilemez. Reformist din adamlar› ta-raftarlar›n›n eylemlerde yer almas› bu gerçe¤i de-¤ifltirmemektedir. Önemli olan hareketin içerisin-deki sol taleplerin a盤a ç›kar›lmas› ve bu do¤rultu-da mücadele veren insanlar›n ço¤almas›d›r.

Eylemlerde at›lan sloganlarda de¤inildi¤i gibi‹ran’daki atmosfer 1979 devrimi öncesi halk ayak-

lanmas›n› an›msatmaktad›r. Sistemin temellerinitehdit eden bu hareket içerinde, 79’dan farkl› ola-rak iflçi s›n›f›n›n ve yoksullar›n deste¤i s›n›rl› ve ör-gütsüzdür. Bu koflullar alt›nda de¤iflecek iktidar›nneoliberalizme uyumlu ve ABD yanl›s› karfl›-devrim-ciler olmamas› geliflen bir halk hareketinin içerisin-de iflçilerin, yoksullar›n ve tüm ezilenlerin birli¤inisa¤layacak sol bir gücün do¤ufluna ba¤l›d›r. Sokakeylemleri halk›n de¤iflim arzusunun d›flavurumu ol-du¤u gibi, ayn› zamanda da “de¤iflimin öncüleri-nin” aray›fl›d›r ve yarat›lma an›d›r.

Seçimlerden bugüne üniversiteler hemen hergün iktidar karfl›t› gösterilere ve devletin milis kuv-vetleriyle çat›flmalara sahne oluyor. 7 Aral›k’ta ol-du¤u gibi üniversitelerde bafllayan eylemler, h›zlahalk›n kat›ld›¤› sokak çat›flmalar›na dönüflüyor.‹ran’daki toplumsal dönüflümlerin (gerek devrimci,gerek karfl› devrimci) en güçlü öznelerinden olanüniversite ö¤rencileri ‹ran’da h›zl› bir radikalleflmesürecinden geçiyorlar. Sosyalist düflüncelerin üni-versitelerde yer bulabilmesinin ötesinde, halk›nsokaktaki mücadelesinde taleplerin ve eylem bi-çimlerinin reformist çerçevenin d›fl›na ç›kt›¤› görü-lüyor. En basit demokratik taleplerin sistemin özü-ne sald›ran militan eylemlere dönüflmesi, ‹ran’dade¤iflim isteyen kitlelerin afla¤›dan gelen süreklibir huzursuzluk dalgas›yla besleniyor.

‹ran’daki toplumsal hareketlerin egemen veyaemperyalist güçlerden ba¤›ms›zl›¤›, eylemlerin uf-kunun reformist ve dinci-gerici siyasetlerin ötesinegeçip-geçemedi¤i, eylemlerin dini iktidara karfl› ol-man›n yan›nda emekten yana talepleri ne ölçüdebar›nd›rd›¤› bugün ‹ran’daki sosyal hareketlili¤i yo-rumlarken ilk akla gelen sorular. Bu yaz› bu sorula-

ra cevap vermek için ‹ran’daki eylemlerin tarihselarka plan›n›, harekete zemin haz›rlayan koflullara,hareketin önündeki engellere ve ilerici olanaklara,harekete müdahale etmeye çal›flan egemen cep-helerin özelliklerine de¤inerek inceleyecektir. Bueylemlerde belirleyici olan ve özellikle son on y›ld›reylemlerini toplumsallaflt›rabilen ve toplumsal ha-reketlerle aktif ba¤lar kurabilen ö¤rencilerin politikhareketlili¤i ise Ortado¤u’da gençlik hareketlerinedair temel bir bak›fl aç›s› kazand›rmak umuduylaayr› bir bafll›k alt›nda ele al›nacak.

Eylemlere zemin haz›rlayan deneyimlerHaziran ay›ndaki eylemler yaln›zca demokrasi ve

özgürlüklerin kapsam›n›n geniflletilmesini isteyenbir orta s›n›f›n de¤il, ayn› zamanda özellefltirmele-rin ve güvencesizli¤in tehdit etti¤i yoksul ve iflçi ke-simlerin de tepkilerinin a盤a ç›kmas›yd›. ‹flsizli¤eve özellefltirmelere karfl› at›lan sloganlar, ‹ran’›nyak›n geçmiflinde haklar›n› kazanmak için çabala-r›yla mesafe kat eden iflçilerin ve yoksullar›n da ey-lemlerin önemli bir bilefleni oldu¤unu gösteriyor.

Haziran eylemlerinin iflçi özneleri2004 y›l›nda iflçi s›n›f› eylemleri ülke çap›nda

yayg›nlaflt›. Ocak ay›nda Hatunabad’daki Bak›r Erit-me Fabrikas›’nda iflten ç›karmalara karfl› yap›laniflgal, Hodro otomotiv fabrikas›nda, ifl güvenli¤i,kadrolu iflçilik talepleriyle greve gidilmesi, yenidenkurulan Otobüs fiirketleri Çal›flanlar› Sendikas›(Vahed)’in yolculardan para almayarak gerçeklefl-tirdi¤i eylemler yak›n dönemin köfle tafllar›ndan.

‹ran’da devrim sonras›ndaki toprak politikas›,Irak-‹ran savafl›n›n sonucu olan göçler, kontrolsüzkentleflme Tahran gibi flehirlerin kat be kat büyü-mesine neden oldu. Yoksullar, yeni orta s›n›f›n or-taya ç›k›fl›yla mülksüzleflen kitleler, ö¤renciler veiflçiler flehirlerin bu genleflen k›s›mlar›nda neolibe-ralizmin h›zl› bir dönüflüm ve politik hareketlilik içe-risine soktu¤u kitleleri oluflturdu. Nüfusun yüzde68’inin flehirlerde yaflad›¤› ‹ran’da toplumun enüst yüzde 2’lik k›sm› en alt yüzde 2’lik k›sm›ndan25 kat fazla gelire sahip. (DB 2006) Resmi yoksul-luk s›n›r› 4 milyon rialken asgari ücret 1,8 milyonrialde. (2007 Nisan) Emek alanlar› h›zla güvence-sizlefltirme, sa¤l›ks›zlaflt›rma, yoksullaflt›rma, ör-gütsüzlefltirme politikalar›na maruz kald›¤› gibiemek örgütleri de bask› (sendika liderlerinin tutuk-lanmas›) ve ‹slamlaflt›rma (‹slami Konseyler) politi-kalar›na karfl› s›n›f temelli varl›¤›n› korumaya çal›-fl›yor. Ahmedinajad yönetiminin 2006’da ç›kard›¤›Çal›flma Kanunu (firman›n verimlili¤inde düflüfl ifl-çi ç›karma için yeterli hale geldi) ve sadece2007’den beri 400’ün üzerinde kuruluflu özellefl-tirmesi sistemin yoksuldan yana söylemlerinin deinand›r›c›l›¤›n› yitirmesine yol aç›yor. 2009 Hazira-n›nda geliflen eylemlere, Vahed ve Hodro iflçileritaraf›ndan verilen destek sistem karfl›tl›¤›n›n iflçis›n›f› ve yoksul kesimler aras›nda yayg›nlaflmas›-n›n örnek ad›mlar›ndan biriydi.

DOSYA

‹ran’da ö¤renci hareketiRejim sars›l›rken devrimin küskün çocuklar›

yeniden sahneye ç›k›yor

Page 15: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 20

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 2017

www.devrimcigenclik.org

Eylemlerin önündeki engeller

Yoksullar›n iktidara ba¤›ml› k›l›nmas› vebask› alt›nda tutulmas›

Yoksullar›n ve iflçi s›n›f›n›n seçim sonras› eylem-lere kat›lmadaki zay›fl›¤›nda, Humeyni zaman›ndanbugüne kalan dini liderli¤in yoksul kesimle kurdu-¤u paternalist iliflkiler ve bask› mekanizmalar› roloynuyor. Engelliler ve Mazlumlar Hay›rseverlik Ku-rumu 90-95 y›llar› aras›ndaki 430 milyon dolarl›kgelirinin büyük k›sm›yla özellefltirilmifl flirketleri sa-t›n al›yor, gelirin bir k›sm› ise Devrim Muhaf›zla-r›’na ve tüccar s›n›f›na aktar›l›yordu. Ahmedinejaddöneminde özellefltirilen kurumlar bonyadlar (ülkegelirlerinin yüzde 15’ini kontrol eden hay›rseverlikkurumlar›) ve ordu taraf›ndan sat›n al›nd›.

May›s 1979’da kurulan ‹slamc› Devrimci Muha-f›z Birli¤i (Pasdaran) devrim sonras›nda yo¤unla-flan eylemleri bast›rmak için kullan›ld›. 1981-1985aras›nda yaklafl›k 12 bin ‹slami Cumhuriyet karfl›t›bu güçler taraf›ndan öldürüldü. ‹ran’da dini liderlikyoksullar ve onlar›n aktivizmi konusunda popülistve militarist politikalar›yla sürekli güç sahibi oldu.

Gerici sistemin kurumsallaflmas›Kurulufl aflamas›nda ‹slami Cumhuriyet’in aske-

ri, kültürel ve bürokratik ayaklar› dokunulmaz vede¤ifltirilemez olarak yap›land›r›ld›. Bu durum basitdemokratik taleplerin do¤al sonucunun sistemleçat›flmak oldu¤u bir siyasi ortam› yarat›yor. Vatan-dafllar›n siyasal kat›l›m›n›n önüne geçti¤i için tep-kilerin eylem biçimlerine dönüflmesine olanak sa¤-lamakla beraber gerici sistemin kurumsallaflmas›ayn› zamanda muhalif sesler üzerinde yo¤un birbask›y› Allah’tan al›nan bir yetkiyle uygulamay› dakolaylaflt›r›yor.

Humeyni döneminde infla edilen Pasdaran, Kül-tür Konseyi, Muhaf›zlar Konseyi gibi kurumlar bu-gün de askeri, kültürel ve bürokratik alanlarda reji-min temellerini teflkil ediyor. Meclisin üzerinde biryasama-yönetme erkine sahip olan din adamlar› s›-n›f›n›n yetkileri Uzmanlar Toplulu¤u ve Muhaf›zlarKonseyi gibi kurumlar taraf›ndan güvence alt›naal›nm›fl durumda. Din adamlar›ndan oluflan Muha-f›zlar Konseyi meclisin tüm kararlar›n› onaylama veveto etme, seçimlerde adaylar› yasaklama gibi yet-kilere sahip.

Bat› karfl›tl›¤› ve milliyetçili¤in etkisi‹ran’da 79 devriminin öncülü¤ünü kazanan siya-

sal iktidar›n imaj› bugün de ‹ran halk›n›n önemli birk›sm› taraf›ndan el üstünde tutuluyor. “Devrimgünlerine geri dönme” söylemiyle bu imaj› sahip-lenmeye çal›flan Ahmedinejad, ABD’ye karfl› nükle-er enerjiyi savunma hamleleriyle belirli bir sosyaltabana seslenebiliyor. Bu imaj› daha da güçlendi-ren ‹ran-Irak savafl› hem bugün devlet içerindekikadrolar›n birço¤unun içerisinde yer ald›¤› bir okul,hem de milliyetçi ve bat› karfl›t› düflüncelerinönemli bir tarihsel kayna¤› durumunda.

Iran-Irak savafl› Humeyni’ye toplumun milliyetçi-lik, ba¤›ms›zl›k gibi devrim s›ras›nda kabaran duy-gular›n› seferber etti¤i ve kendi politikalar›n› büyükbir muhalefetle karfl›laflmadan hayata geçirebildi¤ibir halk deste¤i verdi. Bu meflruiyet, birçok “refor-mun” yan› s›ra, toplumsal hareketlere yönelik bü-yük bir bask›n›n, tutuklamalar›n ve infazlar›n da ze-minini oluflturdu.

300 bin insan›n ölmesine, 1,6 milyon insan›nIrak s›n›r›ndaki köylerinden göç etmesine yol açansavafl, ‹ran toplumunun sosyal yap›s›n› de¤ifltirme-nin yan› s›ra toplumsal bellekte de onar›lmas› güçbir tahribat yaratt›. Savaflta yer alan askerler uzun

y›llardan sonra evlerine döndüklerinde, ‹ran devri-minin propagandas› olan toplumsal adalet ve öz-gürlükle, yükselen din adamlar› ve tüccarlar s›n›f›-n›n çeliflkisiyle yüzlefltiler.

Hareketin öncülü¤ünün olmamas›Eylemleri destekleyen farkl› kitleleri ilerici bir po-

litika hatt›nda toplayacak bir sol öznenin yoklu¤u‹ran’da devrim sonras›ndaki yo¤un bask›lar›n yan›s›ra yanl›fl siyasi tercihlerin de bir sonucuydu. Dev-rimden sonra, tüm ülkede fabrikalar›n iflçi deneti-mine girdi¤i, ba¤›ms›z sendika ve iflçi konseyleri-nin kuruldu¤u, yoksullar›n toprak, ev ve otel iflgal-lerinin yayg›nlaflt›¤›, kad›n ve Kürt hareketinin hak-lar› için soka¤a ç›kt›¤›, k›sacas› tüm bask› alt›ndatutulan kesimlerin gelece¤i belirsiz bir ülkenin ka-derinde söz sahibi olmak için kendini gösterdi¤i ta-rihi bir dönem yafland›.

Bu dönemde sol, iflçi, gençlik ve kad›n cephele-ri olufltururken, farkl› cepheleri ortak bir mücadeleekseninde birlefltirmekte baflar›s›z oldu. Humeyni,iflçi konseylerini ‹slami konseyler haline getirip,Pasdaran arac›l›¤›yla toplumsal hareketleri bast›ra-bildi. Di¤er yönden, solda hakim olan iki aflamal›devrim teorisi, sosyalist devrimin, ulusal burjuvazi-nin ba¤›ms›zl›k ve demokrasi mücadelesini ta-mamlamas›n›n ard›ndan mümkün olabilece¤inisöylüyordu. Bu görüfl 79 Mart’›nda zorunlu örtün-

meye (hijab) karfl› geliflen binlerce kiflilik kad›n ey-lemlerinin sol taraf›ndan ilgi görmemesine ve Hu-meyni’nin “ilerici burjuvazinin temsilcisi” olarakdesteklenmesine yol açt›.

Egemen CephelerEylemler iki egemen blok için de kriz dinamikle-

ri yarat›yor: Reformistler ‹slam Cumhuriyeti’ni de-virmek için hareketlenen, dini liderlerin resimleriniyakan ve polisle çat›flan eylemcileri sahiplenemez-ken, muhafazakarlar da neoliberal politikalar›n yolaçt›¤› yoksulluk ve popülist politikalar›n›n çeliflkisi-ni daha rahats›z edici biçimde yafl›yorlar.

ReformistlerRafsancani ve Hatemi hükümetleri ‹ran’da poli-

tik reformlara aç›k yeni bir sermaye s›n›f›n›n olufl-mas›n›n önünü açt›. Uzayan ‹ran-Irak savafl›, petrolfiyatlar›n›n 86’daki h›zl› düflüflü, Amerika’n›n am-bargosu ve dünya ekonomisine ba¤›ml›l›k, 80’ler-de ‹slam Cumhuriyeti’nin devlet kontrolündeki eko-nomisinin yenilgisiyle sonuçland›.

89’da bafllayan özellefltirmeler ve ‹MF, DünyaBankas›’ndan al›nan kalk›nma görevleri (Haziran1990) serbest piyasaya geçiflin simgesel anlar›n-dan oldu. Fakat dünya ekonomisiyle bütünleflmeyisa¤lamaktan ziyade, Rafsancani hükümeti, kamumallar›n›n hükümet ba¤lant›l› isimlere ucuzdan sa-

DOSYAZeliha TEKEL‹

“D›fl mihraklar›n” veya reformist egemen-lerin Haziran eylemlerine öncülük etti¤igörüflü, eylemlerin özgücünü, ‹ran tarihinintabandan geliflen yoksul hareketlerini, iflçigrevlerini ve ö¤renci eylemlerini görmezdengeliyor. ‹ran’da toplumsal muhalefet örgüt-lerinin ezildi¤i dönemlerde dahi, kentseldönüflüm, yoksulluk ve iflsizli¤in devriminbüyük hayal k›r›kl›¤›yla birleflerek tetikledi¤ifliddetli eylemlerin oldu¤u görülüyor.1988’de ‹ran-Irak savafl›n›n sona ermesi ve1989’da Humeyni’nin ölümü ‹ran’datoplumsal hayat› kontrol eden iki temelkuvvetin yoklu¤unda ‹slam Cumhuriyeti

üzerine yo¤un tart›flmalar› beraberindegetirdi. Savafl ve kriz, Rafsancani dönemi-nin neoliberal ekonomi giriflimleriylebirleflince 91-95 aras›nda yoksullar›neylemlerinin ilk dalgas› yafland›. 91A¤ustos’unda Tahran ve 92’de fiiraz veArak gecekondu y›k›mlar›na ve zorunlugöçlere karfl› ayaklanmalara, 92’deMaflhad yerleflim yerlerinin belediyetaraf›ndan yasal tan›nmamas› üzerinegeliflen eylemlere, 95’te Tahran’›n güneyin-deki bir gecekondu flehri olan ‹slamflehirulafl›m ücretlerine zam yap›lmas› üzerine üçgün süren ayaklamalara tan›kl›k etti.

Yoksul eylemlerinin ilk dalgas›

Devrimden hemen sonra kad›nlar zorunlu örtünmeye karfl› eylem yap›yor.

Page 16: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 20

DOSYA

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 2018

www.devrimcigenclik.org

t›lmas›yla ilgilendi. Rafsancani’nin yolsuzluklar› ve s›n›flar aras› ge-

lir uçurumlar›n›n genifllemesi, halk›n gündelik ya-flam›na yo¤un bask›larla birlikte Hatemi’nin1997’de baflkanl›¤a seçilmesinde önemli bir yertuttu. 1998-1999 y›llar› bir yanda bask›lar›n azal-mas› üzerine geliflen sokak hareketleri ve iflyerigrevlerinin alt›n y›llar› olurken di¤er yanda ‹rankontrgerillas›n›n reformist entelektüellere yönelikcinayetlerinin ço¤ald›¤› bir dönemdi.

Muhafazakarlar Reformist çevrelerin demokratikleflme için istek-

leri bir yana güçlerinin de olmad›¤› 2004’te meclisseçimlerinde reformist adaylar›n yasaklanmas›ylaiyice a盤a ç›km›flt›. Yoksullara yönelik bir sosyo-ekonomik programdan yoksun olan Hatemi, ser-maye çevrelerinin istikrarl› bir politik atmosfere ih-tiyaç duymas› üzerine 2005 baflkanl›k seçimlerin-de yerini popülist politikalar› ve dini liderin deste¤i-ni arkas›na alan Ahmedinejad’a b›rakt›. ‹ran-Iraksavafl› s›ras›nda Devrimci Muhaf›zlar Ordusu’naba¤l› bir asker olan Ahmedinejad, iktidara geldi¤in-de ordunun yönetimdeki gücünü artt›rd›. Pasdaranseçimden sadece 10 ay sonra do¤algaz borusu ya-p›m› ve metro inflaat› gibi anlaflmalara imza atarakvarl›klar›n› 3’e katlad›.

Ahmedinejad özellefltirmeye karfl› geliflen tepki-leri engellemek için özellefltirilecek kurumlar›n his-selerinin yüzde 40’›n› daha sonra geri almak üze-re “adaletli paylafl›m” ad› alt›nda yoksullara da¤›t-t›. Petrol fiyatlar›n›n art›fl›yla beraber elde edilenyüksek gelir, e¤itime ve sa¤l›¤a ayr›lan bütçedeherhangi bir de¤iflime yol açmad›. Ekim 2008’deenflasyon oranlar› yüzde 29’a, iflsizlik oranlar› res-mi verilere göre yüzde 18’e ulaflt›.

Kapitalizmin ‹ran’daki geliflim seyri, baflta petrolve do¤algaz gelirleri olmak üzere ülkenin tüm kay-naklar› üzerinde sürekli bir paylafl›m savafl›n› sür-düren egemen cepheleri siyaset arenas›na ç›kar›-yor. Bu cephelerin (reformist-muhafazakar, seçim-le gelmifl-seçilmemifl, devletçi ekonomi-liberal eko-nomi vs.) birbirleriyle savafl›rken ald›klar› yenilgileronlar›n yeniden yap›lanmas›n› (örne¤in devletçi ka-pitalizmin, yoksullar› d›fllayan politik söylemlerintasfiyesi) sa¤larken, sistem neoliberalizmin ekono-mik alt yap›ya egemen olmas› yolunda ilerliyor. Fa-kat bürokrasi s›n›f› içerisindeki burjuvazinin (milyo-ner mollalar) sahip oldu¤u ayr›cal›kl› konum, dev-letten ba¤›ms›z bir burjuvazinin ve do¤al olarak ka-pitalist geliflmeyi sa¤layacak rekabetin de eksikli-¤ine sebep oluyor. Bu durum, ‹ran’da devleti güçelde etmenin ve sömürünün merkezi bir arac› hali-ne getiriyor. Din adamlar›n›n dokunulmazl›¤›, güçlübir ordu ve bürokrasi elinde toplanan sermaye ile

oluflturulan kudretli devlet, 2009 Haziran’›nda ol-du¤u gibi tökezledi¤i anda soka¤a dökülecek mil-yonlar›n bask›ya ve sömürüye tepkisini besliyor.

‹ran’da Devrim Sonras› Kültürel Dönü-flüm ve E¤itim Sistemi

E¤itimin piyasalaflt›r›lmas› ve gericilefltiril-mesi

‹ran’da günlük yaflamda merkezi bir rolü olan ‹s-lam, egemen din adamlar› taraf›ndan bask› ve ge-ricilik politikalar›n›n bir unsuru olarak kullan›l›yor.12 Haziran 1980’de üniversitelerin “bat›l› etkiler-den ar›nd›r›lmak” için kapat›lmas›yla bafllayan“Kültür Devrimi” ö¤rencilerin, akademisyenlerin tu-tuklanmas› ve okuldan at›lmas›, kitaplar›n yasak-lanmas› ve ‹slami de¤erler üzerine kurulan bir e¤i-timin inflas›n›n zemini oldu. 1984 y›l›nda kurulanYüksek Kültürel Konsey, baflkanl›¤› dini lider tara-f›ndan yap›lan ve üniversiteleri do¤rudan siyasal ik-tidara ba¤›ml› k›lmaya yarayan bir organ olarak ifl-lev görüyor. (97’de Hatemi, 2005’te Ahmedinejadbaflkanl›¤›n› yapt›.)

Rafsancani döneminde ekonomik alt yap›dakidönüflümü sa¤layacak ‹slami de¤erlere sahip fa-kat neo-liberal bir orta s›n›f yaratmak için üniversi-

te e¤itimi yayg›nlaflt›r›lmaya baflland›. 1977’deüniversiteye kay›tl› ö¤renci say›s› 160 bin,1988’de 200 bin, 2000’de ise 1,4 milyondu. Üni-versite e¤itiminin üretim iliflkilerinde belirleyici birunsur olmas›, savafl gazilerini, siyasi elitleri vedevlet bürokrasisini üniversitelere yöneltti. (üniver-sitelerde bugün de savafl gazilerine ve basije ayr›-lan bir kota bulunuyor)

1982’de Rafsancani, Jasbi ve Humeyni’nin tümdevlet üniversitelerinin kapat›ld›¤› bir zamanda kur-du¤u özel Azad Üniversitesi, Rafsancani’nin döne-minde h›zla büyüyerek ülke genelinde 1,2 milyonö¤rencinin kay›tl› oldu¤u 300’e yak›n kampüs açt›.Azad Üniversitesi, 2009 seçimlerinde ç›kard›¤› sü-reli yay›nlar›yla Musavi’yi desteklemiflti.

Üniversite mezunlar›n›n yüzde sekseninin devletsektöründe çal›flmas› ve e¤itim sisteminin giriflim-

cilik ve grup çal›flmas› gibi yöntemlerle hafl›r neflirolmamas› (özel üniversitelerde dahi kariyer etkin-likleri yap›lm›yor) e¤itimin piyasaya uyumunda he-nüz emeklemekte oldu¤unu gösteriyor. Bununlaberaber neoliberal ekonomiye geçiflte, özellefltir-melerin art›fl› ve ‹ran’›n büyük sanayi kurulufllar›n›da kapsamas› e¤itimde piyasaya uyum sa¤lamareformlar›n› da gündeme getiriyor. (2011’de ö¤ren-ci seçme s›nav›n›n kald›r›lmas› ve ortaö¤retimindüzenlenmesi program› kabul edildi.)

‹ran geliflmekte olan ülkeler aras›nda en yüksekoranda beyin göçüne sahip. ‹flsizlik, sansür vesosyal güvenli¤in olmamas› beyin göçünün enönemli sebepleri olarak gösteriliyor. 10 Haziran2003’te Bilim ve Teknoloji Bakan› yurtd›fl›na gidenö¤rencileri ve para kaynaklar›n› ülkede tutmak için,üniversitelerde harç uygulamas›n›n bafllat›lmas› veböylece e¤itimin kalitesinin art›r›lmas› gerekti¤inisöyleyerek birçok üniversitede polis ve ö¤rencileraras›nda çat›flmalara neden oldu. Befl gün boyun-ca, binlerce ö¤rencinin kat›ld›¤› eylemler paral› e¤i-tim tasar›lar›n› rafa kald›rd›.

Bilim ve Din‹ran kök hücre çal›flmalar›nda ve nanoteknoloji-

de dünyada ön s›ralarda yer al›yor. 2005’te ‹ran’-da GDO’lu pirinç üretimine baflland› ve ilk defa ko-yun klonland›. 2008’de tamamen ülke içinde üre-tilmifl bir uyduyu yörüngeye yerlefltiren ‹ran,2009’da ilk yapay akci¤eri üretti. (dünyada sadecebefl ülke bu teknolojiye sahip) Dini kurallar›n top-lumsal hayatta hakim oldu¤u ‹ran’da, teknolojininbu denli geliflmesi nas›l yorumlanabilir?

Bu sorunun cevab› ‹ran’da gericili¤in aktörlerinianlamaktan geçiyor. Humeyni’nin “kültür devrimi”geçmifle dönüfl veya “modern dünyan›n” reddi üze-rine kurulu de¤ildi. Humeyni’nin kendi etraf›ndatoplad›¤› entelektüel s›n›f demokrasiden daha acilolarak, kalk›nmay› sa¤layacak sermaye birikimine,endüstrileflmeye ve tekni¤e ihtiyaç duyuyordu. Hu-meyni’nin Kültür Devrimi bilimsel üretimin önünegeçmekten ziyade toplumsal alanlar› ‹slamilefltir-me, üniversitelerden solu sökme ve kendi liderli¤i-ni dokunulmaz ve kutsal k›lmak içindi. Neoliberaliz-me eklemlenen ‹ran’da, rekabet, verimlilik ve tüke-timde hedeflerin gerçeklefltirilmesi için de böylesibir teknolojik ilerleme gerekli. Teknolojik ilerleme-nin (bilimin de¤il) ve gericili¤in uyumunu, ‹ran’daKahsan Üniversitesi’nden bir örnek gözler önüneseriyor. Nanoteknoloji çal›flmalar›nda önde gelenüniversitelerden olan Kashan Üniversitesi’nin rek-törü, ‹slami zorunlu örtünme hakk›nda çal›flma ya-pacak ö¤rencilere hukuk alan›nda burs verece¤iniduyurmufltu.

‹ran’da Ö¤renci Hareketi- Devrimin ruhuyeniden aram›zdaFaflizmin ayg›tlar›

Bat›-karfl›t›, dini ve popülist propagandan›n dahakolay tesir etti¤i yoksul gençlik, devrimden bugünedek muhalifleri bast›rmak için milis güçler olarakkullan›ld›. Üniversite içerisindeki ö¤rencilerin dekat›ld›¤› basij, üniversitelerde bir kontrol mekaniz-mas›n›n unsuru olarak hareket ediyor. Basijin ço-¤unlu¤unu oluflturan yoksul gençler için, basije ka-t›lmak bir gelir kap›s›, idealist düflüncelerinin tat-min edildi¤i bir alan ve sayg›de¤er olmak anlam›nageliyordu. 90’lar›n sonunda savafl›n kültürel hava-s›n› koklamam›fl, kitleselleflen üniversite e¤itimi-nin içinde yetiflmifl, giysilerinden, dinledikleri mü-ziklere kadar Bat› kültürüyle aflina yeni bir gençlikprofilinin ortaya ç›kmas›yla basijin toplumsal konu-mu da afl›nmaya bafllad›.

Bir ö¤renci Ahmedinejad’› konuflmas› s›ras›ndaprotesto ediyor. Dövizde “Faflist Baflkan Politeknik

Üniversitesi’nden defol” yaz›yor.

Sokak eylemcileri nas›ltan›mlan›rsa tan›mlans›n geri-cili¤in infla edildi¤i alanlardakorkusuzlu¤u bast›r›lanlar›niçine yay›yorlar. Dayan›flanve kitleselleflen ö¤renciler

üniversiteyi ba¤›ms›zlaflt›ra-rak insanlar› özgürlefltiren birak›m›n dinamosu haline getir-

mek için ad›m at›yorlar.

Page 17: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 20

DOSYA

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 2019

www.devrimcigenclik.org

Ö¤renci hareketinin radikalleflmesi Ö¤renci hareketinin tecrübeleri, özgürlük ve de-

mokrasi gibi taleplerinin sistem taraf›ndan karfl›la-namayaca¤›n› ö¤renciler içerisinde yayg›n bir kan›olarak yer ettirdi.

Haziran 1999’da, Hatemi’nin destekçisi olan ye-ni gençli¤in, Reformist Salam gazetesinin kapat›l-mas› üzerine Tahran Üniversitesi’nde yapt›¤› eyle-me basij ve Hizbullah sald›rd›. Yüzlerce ö¤renci ya-raland›, yurtlar›n pencerelerinden at›ld› ve bir ö¤-renci öldürüldü. Ertesi günlerde birçok flehirde ifl-siz gençli¤in de kat›ld›¤› çat›flmalar›n yayg›nlaflma-s› üzerine Hatemi ö¤renci eylemlerini destekleme-di¤ini aç›klad›. Alt› gün boyunca süren eylemler,Muhaf›zlar Konseyi’nin düflünce suçunu yasalaflt›r-mas› ve onlarca ö¤rencinin tutuklanmas› ile bask›rejiminin daha da kat›laflt›¤› bir politik düzleme ge-çiflin sinyalleri oldu. Fakat ayn› zamanda ö¤rencihareketinin reformizmin elefltirisini yapmas›n› vesosyalist düflüncelerin de tohumlar›n› saçacak tar-t›flmalar›n olgunlaflmas›n› mümkün k›lan yola bueylemlerle girildi. 2003 yerel seçimlerinde üniver-sitedeki ö¤renci gruplar›n›n büyük ço¤unlu¤u hiçbiraday› desteklememe karar› ald›.

2003 y›l›nda devlet üniversitelerinin özellefltiril-mesine karfl› geliflen eylemler neoliberal e¤itim po-litikalar›na karfl› refleksif bir yan›tt›. Fakat ayn› dö-nemden kalma üniversite s›nav›na girmeden dev-let üniversitelerinde parayla okuma uygulamas› ha-len yürürlükte. ‹ran’da özel üniversitelerin yayg›nl›-¤› ve ö¤rencilerin yüzde 54’ünün bu üniversiteler-de okumas›, devlet üniversitelerinde ikinci ö¤retimhariç e¤itimin paras›z olmas› ve ö¤renci hareketi-nin bafll›ca gündeminin rejimin bask› ve kontrol po-litikalar› olmas› üniversitelerde paral› e¤itime karfl›bir mücadele hatt›n›n az geliflmiflli¤ini aç›klayabilir.Yine de 2009 y›l›nda birçok üniversitede yap›lankantin boykotlar› neoliberal uygulamalara karfl› üni-versite örgütlülü¤ünün tetikte oldu¤unu gösteriyor.

Haziran seçimleri ö¤renci hareketinde radikal-leflme ve kitleselleflmenin dönüm noktas› oldu. 7Aral›k 2009’da, 56 y›l önce Amerikan destekli dar-bede öldürülen 3 ö¤rencinin an›ld›¤› ö¤renci gü-nünde binlerce ö¤renci ülkenin dört bir yan›nda re-jim karfl›t› sloganlarla sokaklar› doldurdu. Refor-mistlerin eylemlerde fliddet kullan›lmamas›n› iste-mesine ra¤men, binlerce ö¤renci polisle çat›flt›,“Diktatör’e ölüm” sloganlar› att› ve Allah yaz›s›n›nç›kar›ld›¤› ‹ran bayraklar› tafl›d›lar. Kürdistan Üni-versitesi’nde sosyalist Ehsan Fattahyan’›n idamedilmesini protesto etmek için Humeyni ve Hama-ney’in resimleri yak›ld›.

Üniversitede gericili¤e karfl› mücadele‹ran’da ö¤renci hareketinin temel gündemlerini

üniversitelerde kadrolaflma, kolluk kuvvetlerininbask›lar› ve kad›na yönelik ayr›mc›l›klar oluflturu-yor. Genelde rejim karfl›tl›¤› çat›s› alt›nda birleflenbu gündemler, ö¤renci hareketinin gericili¤e karfl›önemli deneyimlere sahip olmas›n› sa¤l›yor.

Üniversitelerde seküler ve reformist akademis-yenlerin uzaklaflt›r›lmas›, siyaset bilimi gibi strate-jik alanlarda dekanlar›n istihbarat ba¤lant›l› isim-lerden seçilmesi gibi uygulamalar kadrolaflman›nbir aya¤›n› olufltururken, ö¤renciler içerisindeki ba-sijin gücünün ve yetkilerinin art›r›lmas› da di¤er biraya¤›n› oluflturuyor. 2002’de Profesör Hashem Ag-hajari’nin dinin reforme edilmesi gerekti¤i yönün-deki düflünceleri onun ölüm cezas›na çarpt›r›lmas›-na sebep olmufl, iki hafta süren ö¤renci eylemlericezan›n üç y›la düflürülmesini sa¤lam›flt›.

2006’da ve 2009 fiubat’›nda basij ve hükümet

yanl›s› gruplar Amir Kabir Üniversitesi kampusüne‹ran-Irak savafl›nda ölenleri yeniden gömmek içintören düzenlemeye çal›flt›. Üniversite ö¤rencilerikamusal alanlar›n iflgal edilmeye çal›fl›ld›¤› ve ba-sijin üniversiteye yerleflmesinin amaçland›¤›n› söy-leyerek karfl› gösterilerde bulundu.

2005 y›l›nda ‹ran tarihinde ilk defa bir din adam›Tahran Üniversitesi’ne rektör olarak atand›. Ö¤ren-cilerin birçok üniversitede rektöre karfl› bafllatt›¤›kampanya, rektörü istifa ettiremese de Ahmedine-jad ve din adamlar›n›n üniversiteye her ad›m att›k-lar›nda protesto edildikleri bir ak›m›n da öncüsü ol-du. Aral›k 2006’da Amir Kabir Üniversitesi’nde Ah-

medinejad’›n konuflmas› “Diktatöre Ölüm” slogan-lar›yla kesildi. Ekim 2007’de Tahran Üniversitesiaç›l›fl›nda ö¤rencilerin protestolar› üzerine Ahmedi-nejad’›n konuflmas›n›n canl› yay›mlanmas› gerçek-leflmedi. 2008’de ö¤renci günü çok çat›flmal› birrejim karfl›t› gösteriye dönüfltü ve dini lider Ali Ha-maney üniversite ziyaretini yapamad›. 2009Ekim’inde Tahran Üniversitesi’ndeki protestolarsonucunda Ahmedinejad’›n konuflmas› iptal edildi.

Eylemlerin içinde geliflen ö¤renci hareketi‹ran’da 16 Azar’›n ard›ndan neredeyse her gün

üniversiteler artan bask›lara ra¤men rejim karfl›t›gösterilere ve polisle çat›flmalara sahne oluyor.Aflure gününde insanlar›n bir araya gelmesi hükü-met karfl›t› gösterilere dönüfltü. 15 eylemcinin öl-dürüldü¤ü çat›flmalarda 2000’ nin üzerinde insantutukland›. ‹ran’da bast›r›lamayan ayaklanma ikti-dar›n dokunulmazl›k ve kutsall›k imaj›n› bir dahaonar›lamayacak biçimde parçalad›. Rejimin bafll›cadayanak noktalar› olan asker, bürokrasi, din adam-lar› ve sermaye s›n›flar› kendi ayr›cal›klar›ndan bü-yük ölçüde vazgeçmeden, eylemlerin dinmeyece¤igörülüyor. Ö¤rencilerin ön saflar›nda oldu¤u bu

halk ayaklanmas›n›n 1979’da fiah’› iktidardan in-diren hareketten en önemli fark› örgütlü bir iflçi ha-reketinin ve grev dalgas›n›n yoklu¤udur.

Üniversiteler demokrasi mücadelesinin merkez-leri olmakla birlikte kamusal alan›n piyasalaflt›r›l-mas›na dair bir mücadele birikiminden yoksun. Hü-kümetin özellefltirme, petrol gelirlerini ordu ve bü-rokrasiye aktarmas› gibi baz› bafll›klar, üniversiteli-lerin neoliberalizme karfl› söylemlerinin çekirde¤inioluflturuyor. Rejim karfl›t› eylemlerin içeri¤i ve yön-temleri reformist-sermayedar egemenlerin etkisin-den h›zla uzaklafl›yor. ‹slami de¤erlerin toplumsaliliflkilerde merkezi konumu devam etmekle birlik-

te, kad›n hareketi ve ö¤rencilerin demokrasi talep-leri toplumun genifl kesimlerine rejimin dört ellesar›ld›¤› dinci gericili¤i sorgulat›yor.

Ahmedinejad’›n ülke hazinesini açt›¤› ordu vehay›rseverlik kurumlar›, yoksullar› ve iflçileri bask›ve ba¤›ml›l›k iliflkileriyle kuflatmak istedi¤ini göste-riyor. Sendikalar ve eylemler üzerindeki bask› vegericilefltirmenin, neo-popülist politikalar›n elit s›-n›flar ve özellefltirme uygulamalar›yla tezat olufltur-du¤u ve bir halk hareketinin geliflmekte oldu¤ugünlerde iflçi s›n›f›n› pasiflefltirmekte ne zamanakadar baflar›l› olabilece¤i bu dönemin kritik soru-sudur. Fakat t›pk› 79’da oldu¤u gibi, “üniversiteylesoka¤› birlefltirmek” isteyen yoksullar sokakta ö¤-rencilerle bulufluyor. Tüm bask›lara ra¤men uluslararas› bir kamuoyunu yaratabilen ve gözleri ‹ran üni-versitelerine çeviren ö¤renci hareketi Ortado-¤u’nun yeni sömürgelerinde eylemlerin içerisinde-ki gericilik, faflizm ve kapitalizm karfl›t› özü belirgin-lefltirerek, ‹ran’›n tüm kültürel dokusunu de¤ifltire-rek gün be gün yürüyorlar.

2006’da düzenlenen, “kad›na yönelik ayr›mc›yasalara karfl› bir milyon imza” gibi kampan-yalar, kad›nlar›n kap› kap› dolaflarak, ev top-lant›lar› düzenleyerek ve interneti kullanarakgüçlü bir taban hareketini örgütlemesini sa¤l›-yor. Kad›nlar›n üniversitelerde ço¤unlu¤u olufl-turmalar›na ra¤men, iflgücüne dahil edilmeme-leri, maden mühendisli¤i gibi baz› bölümlerekabul edilmemeleri ve ‹ran’da “kad›n›n aileiçindeki rollerinin” ders kitaplar›nda ö¤retilme-ye çal›fl›lmas› üniversitelerde kad›nlara yönelikayr›mc›l›¤›n baz› örneklerini oluflturuyor. ‹ran’da kad›nlar›n siyasal kat›l›m›n›n önündekiengeller, kad›nlar›n basije kat›lmas›yla sonuç-lan›yor. Di¤er yanda, kentlerin yoksul kesimle-rinde çal›flan gönüllü kad›n sa¤l›k iflçileri, ka-d›n haklar›n›n ve sa¤l›k hizmetlerinin iyilefltiril-

mesi konusunda ev ev dolafl›p kentli yoksullar›bilgilendiriyor ve haklar› için ›srarc› olmayadavet ediyor. Üniversitelerde kad›nlar güvenlik kuvvetleri ta-raf›ndan taciz ve tecavüzle karfl›laflabiliyorlar.2008’de Zanjan Üniversitesi’nde özel güvenli-¤in tecavüze yeltenmesinin cezaland›r›lmas›n›isteyen ö¤renciler tutuklanm›fl ve iflkence gör-müfllerdi. Feminist dergi Zanan, bir kad›n›n te-cavüze u¤ramas›n› haberlefltirmesi üzerine ka-pat›lm›flt›. Ahlak polislerinin baflörtü ve giysile-rini denetlemesine karfl›, kad›nlar kot pantolon-lar› ve renkli baflörtüleriyle günlük yaflamda di-reniyorlar. Kad›nlar›n eflit say›da yer ald›¤› se-çim sonras›ndaki eylemlerde polis kurflunuylaöldürülen felsefe ö¤rencisi Neda Sultan, kad›nhareketinin simge isimlerinden oldu.

Kaynaklar :Middle East Report say› 241 & say› 250Ortado¤u’da Maduniyet-Toplumsal Hareketler ve Siyaset, Asef BayatInternational Socialism say› 124 Rupture and Revolt in Iran, Peyman Jafari

Page 18: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 20

Son günlerde Türkiye'nin d›fl politika stratejisin-de bir de¤iflim oldu¤u tart›fl›l›yor. AB ile iliflkilerdeson dönemdeki kesintili süreç, ‹srail ile yaflanangerilimler, Ortado¤u ve Kafkaslarda daha aktif ol-ma çabas›nda olan Türkiye’nin d›fl siyasetinde bireksen kaymas› oldu¤u tart›flmalar›n› gündemegetirdi.

Türkiye’nin d›fl siyasetinde bir eksen kaymas›yaflayarak yüzünü do¤uya çevirdi¤i tart›flmalar›n›nperde arkas›nda ise emperyalizmin Ortado¤u veKafkasya’daki politikalar›nda yeni roller alan vebu politikalarda önemli bir pozisyonda olan birTürkiye gözüküyor.

Bölge halklar›na açl›k, yoksulluk ve savafltanbaflka bir fley getirmeyen ABD’nin Ortado¤u veKafkasya bölgesindeki emperyalist projeleri iseancak anti-emperyalist bir direniflle durdurulabilir.Bu noktada, anti-emperyalist mücadele dinamiz-mi köklü olan Türkiye’deki devrimci gençli¤in bumücadelede sars›c› etkisinin olaca¤›ndan flüpheetmemek gerekir.

Bölgesel güç de¤il ikiyüzlülükAKP iktidar› siyasal ‹slamc› niteli¤ini ABD’nin

emperyalist stratejilerine eklemlenmede iyi de-¤erlendiriyor. Türkiye d›fl siyasetindeki yeni çizgi-nin mimar› Ahmet Davuto¤lu bu eklemlenmedekidayanak noktas›n› “Stratejik Derinlik” adl› kita-b›nda “Bölgenin son jeopolitik, jeokültürel ve je-oekonomik bütünlü¤ünün tarihî mirasç›s› olanTürkiye, bu jeopolitik, jeokültürel ve jeoekonomikparçalanmay› aflabilen ve bölgeyi bir bütün olarakkuflatan bir stratejik yaklafl›m› gelifltirmek ve buyaklafl›m› taktik bir esneklik içinde kademeli birflekilde uygulamaya koymak zorundad›r.”1 sözle-riyle aç›kl›yor.

AKP’ye göre Türkiye siyasal ‹slamc› niteli¤ini iyikullan›rsa emperyalist politikalar›n bölgesel den-gelerinde etkin bir rol alabilir. AKP bu rolünü yeri-ne getirebilmek için Ortado¤u’daki birçok ülke ileiliflkilerini gelifltirmeye ve inisiyatifini artt›rmayadönük ataklarda bulundu. Ancak AKP’nin bu atak-lar› bafltan sona ikiyüzlü bir politik çizgiye dayan›-yor. AKP’nin bu yöndeki ilk ata¤› ise Davos’ta Er-do¤an’›n ‹srail’e karfl› flovu ile bafllad›. ‹srail’inGazze’ye yönelik sald›r›lar›n› elefltirerek Ortado-¤u’daki birçok ülkenin gözünde yeni bir imaj olufl-turma amac› tafl›yan Erdo¤an’›n Davos flovu ayn›zamanda AKP’nin ‹srail’ ile olan iflbirlikçili¤ini giz-leme arac›. Davos flovu ile bafllay›p tatbikat krizive AKP”lilerin ‹srail’e karfl› popülist aç›klamalar›ile gerilen Türkiye-‹srail iliflkileri elbette kiABD’nin bölgedeki emperyalist stratejisinden ba-¤›ms›z de¤il. Obama ile ABD’nin bölgedeki ülke-lerle askeri sald›rganl›¤›n yan›nda k›smi uzlaflma-c› ve diplomatik yöne a¤›rl›k verme yönünde de¤i-flen stratejisinde engel teflkil eden ve Ortado-¤u’daki ülkelere sürekli sald›rgan bir tutum sergi-leyen ‹srail’in frenlenmesi gerekiyor. Türkiye’nin‹srail ile sürekli gerilimler yaflayabilme cüretininarkas›nda bu neden yatmakta. Bölgede derinstratejik ba¤lar›n oldu¤u Türkiye-‹srail iliflkilerininkesilmesi ise imkâns›z. Zaten ‹srail ile iliflkilerde

ikiyüzlü bir siyaset izleyen AKP ayn› zamanda buülke ile askeri-ekonomik iliflkilerin gelifltirilmesi-nin aktif savunucusu. Davuto¤lu’nun “‹srail ilegizli anlaflmalar›m›z var” aç›klamas›nda bulunma-s› ise Türkiye-‹srail “kriz”inin kumdan kale oldu¤u-nun göstergesi.

Ahmet Davuto¤lu’nun stratejik referanslar› ile“bölgesel güç” rolüne soyunan Türkiye, tarihselba¤ maskesi ile ABD’nin Ortado¤u’daki emperya-list planlar› ile olan iflbirlikçili¤ini gizlemeye çal›fl›-yor. AKP özellikle ‹srail-Suriye ve ABD-‹ran aras›n-daki iliflkilerde arabulucu olma gayretlerinde bumaskeyi kullan›yor. AKP bölgede emperyalizminihtiyaçlar› do¤rultusunda ald›¤› yeni rolleri tarihselba¤ maskesi ile meflrulaflt›rma çabas›nda.

Türkiye’nin Ortado¤u’daki yeni rolü: Em-peryalist stratejinin tafleronlu¤u

Türkiye AKP iktidar› ile birlikte neo-liberal kapi-talist sisteme büyük oranda uyum sa¤lam›fl du-rumda. Türkiye bu avantaj› ile ABD’nin bölgedekiemperyalist stratejisinin devam›n› ve bölgedekidi¤er ülkelerin neo-liberal düzene entegrasyonu-nu sa¤layacak en uygun ülke.

AKP yanl›s› bir sivil toplum ve araflt›rma kuru-mu olan TESEV(Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüd-ler Vakf›) ’in yak›n zamanda Ortado¤u’da yedi ‹s-lam ülkesinde yapt›¤› araflt›rman›n sonucu Türki-ye’nin bölgedeki yeni konumunu destekler nitelik-te. Bu ülkelerle yap›lan d›fl politika araflt›rmas›n›n

sonucuna göre Ortado¤u’nun en önemli sorunuekonomi. Vak›f buna ba¤l› olarak, “Türkiye hükü-meti k›sa ve orta dönemli politikalar›n› belirlerkenbu veriyi kesinlikle göz önünde bulundurmal›d›r”2

önerisinde bulunuyor. Bu do¤rultuda yeniden yap›land›r›lan d›fl politi-

kadaki yeni vizyonunda, ABD’nin yak›n zamandaçekilece¤i Irak’taki emperyalist stratejinin deva-m›n› sa¤lama ifllevini üstlenen Türkiye, bu görevi-ni yerine getirebilmek için Irak ve özellikle Kürdis-tan Böl. Yön. ile ticari ve siyasi iliflkilerini gelifltir-meye bafllad›. Erdo¤an’›n Irak’› ziyareti s›ras›ndaimzalanan 48 ayr› ekonomik iflbirli¤i anlaflmas›ile Türkiye sermayesi Irak’›n yeniden inflas›ndaaktif rol al›yor. Türk flirketlerinin birçok alanda fa-aliyet gösterdi¤i Irak ile Türkiye aras›ndaki ticarethacmi ise 10 milyar dolara yaklaflm›fl durumda.Yüksek Düzeyli Stratejik ‹flbirli¤i Konseyi kurulan

her iki ülke aras›ndaki ticaret hacminin 20 milyardolara ç›kar›lmas› ve vizelerin kald›r›lmas› planla-n›yor.

Türkiye bir yandan da Kürdistan Böl. Yön. ileiliflkilerini gelifltiriyor. Enerji kaynaklar› göz önün-de tutulursa ABD için önemli bir bölge olan KuzeyIrak’taki sömürünün devam› için bölgede istikrar-s›zl›k unsuru olarak görülen PKK’ nin tasfiyesi ilebölgenin güvenli¤inin sa¤lanmas› gerekiyor. Türki-ye ise “Kürt aç›l›m›” ile bir yandan Kürtlerin siste-me uyumunu, bir yandan da PKK’ nin tasfiyesini

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 2020

www.devrimcigenclik.org DIfi POL‹T‹KA

AKP iktidar›n›n tekekseni iflbirlikçilik

Emperyalizmin bölgesel planlar›nda aktif rol almayabafllayan Türkiye, bu rolünü AKP iktidar›n›n “Yeni

Osmanl›c›l›k ve tarihsel ba¤” söylemleri ile meflrulaflt›rmayaçal›fl›yor.

Page 19: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 20

amaçlayarak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin ha-mili¤ine soyunuyor. Bölgede inflaat, altyap›, teks-til, pazarlama gibi birçok alanda faaliyet göstere-rek ekonomik iliflkilerini gelifltiren Türkiye, Kürdis-tan Bölgesel Yönetimi’nin merkezi Erbil’de konso-losluk açarak siyasi iliflkilerini de gelifltirmifl du-rumda.

Irak’›n neo-liberal sisteme uyumu için birçokad›m atan Türkiye bir dönem önce kötü iliflkileriolan Suriye ile de iliflkilerini büyük oranda gelifltir-di. D›fl politikadaki yeni vizyonunda “komflularlas›f›r problem” stratejisiyle hareket eden AKP Su-riye ile ekonomik alanda iflbirli¤i anlaflmalar›naimza att›. Erdo¤an’›n aral›k ay›nda 10 bakan ve150 ifladam› ile gerçeklefltirdi¤i Suriye ziyareti so-nucunda iki ülke aras›nda “Bölgesel Kalk›nma ve‹flbirli¤i Anlaflmas›” imzaland›. Türkiye’nin özellik-le Suriye ile siyasi-ekonomik iliflkilerini gelifltirme-si bir yandan sermayeye yar›yor iken di¤er yandanda ABD’nin emperyalist stratejisini kolaylaflt›r›-yor. ABD Türkiye arac›l›¤›yla, Suriye’yi emperya-lizm ile uyumlu bir hale getirmeye çal›fl›yor iken‹ran’a karfl› da kendi saf›na çekme-ye çal›fl›yor.

Ortado¤u ülkelerini büyük biryat›r›m pazar› olarak gören AKPözellikle Irak ve Suriye ile kurdu¤uekonomik iliflkilerle bir yandanbölgede ‹slamc› sermayeninönünü açarken bir yandan dabu ülkelerin emperyalist sis-teme entegrasyonunuamaçl›yor. Türkiye-Irak-Su-riye aras›nda böylesi eko-nomik-siyasi uyum süre-ci yaflan›rken bu iliflki-den bölge halklar›naç›kan y›k›mdan baflkabir fley de¤il. ÖzellikleIrak ve Türkiye ara-s›nda ilerleyen sü-reçte serbest ti-caret bölgeleri-nin oluflturul-mas› planlan›-yor. fiirketleraç›s›ndan vergizorunlulu¤unukald›ran ve ser-mayenin bölge-deki dolafl›m›n›kolaylaflt›ranbu serbest ti-caret bölgeleriIrak ve Türkiyearas›nda bir ucuz iflgücü havzas› oluflturmay›amaçl›yor. Bu havzan›n iki ülke emekçilerine neyivaat etti¤i ise çok aç›k; emek sömürüsünün a¤›r-laflt›¤› güvencesiz, sigortas›z ve tafleron çal›flt›r›l-ma… Irak savafl›n›n ilk y›llar›nda iflgalci flirketle-rin ticari faaliyetleri için çal›flmak zorunda kalankamyon floförlerinin yollardaki ölümleri hala ak›l-larda.

Bu ülkelerin yan› s›ra Afganistan’da ülkenin ye-

niden inflas›nda tafleron müteahhitlik rolünü üs-telenen Türkiye sermayesinin birçok alanda eko-nomik faaliyeti bulunmakta. Güvencesiz, tafleronçal›flt›rman›n yayg›n oldu¤u Afganistan’da Türki-ye’den giden iflçiler ölümle burun buruna çal›fl-maktalar. ‹TÜ’den yeni mezun olan mühendisin2004’te yol yap›m aflamas›nda roketli sald›r› so-nucu ölmesi bunun önemli göstergelerinden.

Türkiye, emperyalizmin yeni savafl gücü. Türkiye’nin askeri gücü emperyalizmin savafl

planlar› için önemli bir avantaj. Kafkaslar, Ortado-¤u gibi genifl bir co¤rafyada “operasyonal güç”görevi için yeniden yap›land›r›lan TSK, NATO içeri-sinde önemli bir askeri güç konumunda. NATObünyesinde Lübnan’da bulunun ve Somali’de kor-sanlara karfl› operasyonlara bile kat›lan Türki-ye’nin askeri gücü ABD için bir hayli önem tafl›-yor. TSK’ n›n ABD emperyalizmi için kritik önemtafl›d›¤› bölge ise emperyalizmin yeni savafl alan›Afganistan-Pakistan hatt›.

Ankara’da Afganistan-Pakistan-Türkiye üçlü zir-velerini gerçeklefltirerek bölgesel etkinli¤ini artt›r-maya çal›flan Türkiye aral›k ay›nda gerçekleflenErdo¤an-Obama görüflmesinde “model ortakl›k”

vizyonu ile ABD’nin Afganistan savafl›ndayeni roller ald›. Afganistan’da NA-TO’ya ba¤l› ‹SAF(Uluslararas› Güven-

lik Destek Gücü ) komutanl›-¤› görevinde bulunan veönümüzdeki aylarda Te-rörle Mücadele ve Af-

ganistan Ko-mitesi'ninbaflkanl›-

¤ › n ›

üstlenmesi muhtemel olan Türkiye ABD için Afga-nistan-Pakistan hatt›ndaki savafl› için önemli birülke. Afganistan’da Taliban karfl›s›nda üstünlü¤ü-nü sa¤lamakta zorlanan ABD ise Irak’taki askerigücünü 2011’e kadar çekmeyi planl›yor. Askerigüçlerini geri çekerek Irak’›n aç›k iflgalini bitirmeplanlar› yapan ABD, Irak’taki emperyalist strateji-sini kukla Irak hükümeti ve emperyalist flirketler-

le devam ettirecek. Taliban’›n eskisinden dahagüçlü oldu¤u ve direniflin güçlendi¤i Afganis-tan’da ABD asker say›s›n› 32 binden yüz bininüzerine ç›karmay› hedefliyor. NATO üyesi ülkelerinasker göndermeye s›cak bakmad›¤› Afganis-tan’da ABD Türkiye’den büyük destek istiyor. SonObama-Erdo¤an görüflmesinde ABD’nin Afganis-tan’a destek istemesine karfl›l›k ABD’den PKK’ye karfl› net tav›r almas› flart›n› koflan Türkiye’ninilerleyen süreçte Afganistan’a NATO bünyesindebin yeni asker göndermesi muhtemel. Afganis-tan’daki asker say›s› 800 olan Türkiye’nin ilerle-yen süreçte bu say›y› 2000’e ç›karmas› gündem-de. Elefltirilere karfl›l›k AKP aktörleri taraf›ndan“asker operasyonlara kat›lm›yor” aç›klamalar› ya-p›lsa dahi ‹SAF’›n görev alan›n›n bütün ülkeye ya-y›ld›¤› Afganistan’da Taliban’›n aç›k hedefindeolan ve geçti¤imiz yaz aylar›nda iki askerini kay-beden Türkiye’nin bölgedeki riskli askeri sorumlu-lu¤u art›yor.

ABD’nin Türkiye’ye yeni rol biçti¤i baflka bir böl-ge ise Kafkasya. Emperyalistler aras›ndaki geri-limlerin kilit noktas› olan Kafkasya ve Hazar çev-resindeki enerji kaynaklar›n›n hâkimiyeti ve da¤›-t›m›nda Türkiye’nin rolü az›msanamayacak biröneme sahip. Aç›l›fl›n›n Türkiye’de yap›ld›¤› Na-bucco boru hatt› ile ABD Hazar ve Kafkasya’dakido¤algaz ve petrolü Türkiye üzerinden Avrupa’yapazarlamay› amaçl›yor. Bölgede enerji koridorudurumunda olan Türkiye bu projenin baflar›l› ola-bilmesi için ise boru hatt› projesine dahil olmas›gereken Ermenistan ile geleneksel iliflkileriniaflan bir d›fl politika stratejisi izlemeye bafllad›.Azerbaycan’›n ve ulusalc›/milliyetçilerin tüm tep-kilerini gö¤üsleyen AKP, ekim ay›nda Ermenistanile iliflkilerin ilerleyebilmesi için bir protokol imza-lad›.

Bölgedeki dengelerde iki ana direnç noktas›olan Rusya ve ‹ran’›n Kuzey ve Güney Ak›m boruhatt› projesine karfl›l›k ABD Nabucco projesi veTürkiye arac›l›¤› ile Kafkasya’daki hegomanyas›n›artt›rmaya çal›fl›yor.Türkiye ise bir yandan Kaf-kaslarda ABD emperyalizminin tafleronlu¤unu ya-parken bir yandan da inisiyatifini artt›rmaya çal›fl-t›¤› Kafkasya bölgesini Orta Asya’ya aç›lan kap›olarak görüyor.

Nihayetinde Türkiye’nin Ortado¤u ve Kafkasyabölgelerindeki yeni d›fl politika çizgisinde kendiekseninde ve ABD’den ba¤›ms›z hareket etti¤inidüflünmek olanaks›z. Son dönemde yaflanan

eksen kaymas› tart›flmalar›n-da s›kça sorulan “Türkiye’ninekseni nereye kay›yor?” soru-sunun cevab› ise gayet aç›k;ABD emperyalizmi nereye ka-y›yorsa Türkiye’nin eksenioraya kay›yor.Ortado¤u veKafkaslar›n neo-liberal sömü-rüsünü amaçlayan ABD’ninemperyalist stratejilerine veiflbirlikçi AKP’ye karfl› verile-cek olan anti-emperyalist mü-cadele ise kritik öneme sa-hip. AKP’nin iflbirlikçi yüzünü

ise yak›n zamanda Trabzon’a ziyarete gelen ‹sra-il büyükelçisini üniversitede yumurtalarla karfl›la-yan ve kovan üniversiteliler gösterdi. Emperyaliststratejileri sekteye u¤ratabilecek dinami¤e sahipbu mücadele özellikle ülkemizde AKP’nin iflbirlik-çi yüzünü ortaya ç›karabilir.

1) Ahmet Davuto¤lu- Stratejik Derinlik, sf;451

2) TESEV Araflt›rmas›- Ortado¤u’da Türkiye Alg›s›, Aral›k 09

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 2021

www.devrimcigenclik.org

Seyfi DO⁄AN

DIfi POL‹T‹KA

Son dönemde yaflanan eksen kaymas› tart›flmalar›nda s›kçasorulan “Türkiye’nin ekseni nereye kay›yor?” sorusunun

cevab› ise gayet aç›k; ABD emperyalizmi nereye kay›yorsaTürkiye’nin ekseni oraya kay›yor.

Page 20: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 20

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 2022

www.devrimcigenclik.org B‹L‹M

Yoksullara çevrilen yeni silah GDOYoksullara çevrilen yeni silah GDO

Dünya halklar›n›n büyük ço¤unlu¤u açl›k veyoksullukla bo¤uflurken bir avuç flirket kâr içininsanlar›n bir lokma ekme¤ine dahi göz koymufldurumda. Kapitalizm do¤adan, sudan, topraktançald›klar›yla birikimini artt›r›rken baflta insansa¤l›¤›n› tehlikeye atmak üzere çevreye büyükzararlar veriyor. Do¤ay› ve insan› soyman›n yenisilah› ise GDO. 1970’lerde ABD D›fliflleri Bakan›Kissinger’da böyle diyordu “Yiyecek bir silaht›rve bizim müzakere çantam›zdaki araçlardan biri-dir”.

‹klim de¤iflikli¤i ve enerji sorununa çözümüretmenin mucizesi olarak sunulan GDO yani ge-neti¤i de¤ifltirilmifl organizmalar, tar›m politikala-r›n›n kapitalist sömürü arac› olarak yeniden ta-sarlanmas›n› ifade ediyor. Do¤an›n ya da do¤alkaynaklar›n yok edilmesi pahas›na tasarlanansistemde daha fazla açl›k, daha fazla yoksullukvar. Teknolojik geliflmeler insanl›¤›n ç›karlar› içinde¤il kâr peflinde koflanlar›n ç›karlar› için kulla-n›l›yor.

Yaflam›n kayna¤› g›dan›n temeli olan tohum,tar›m›n yap›labilmesi için olmazsa olmaz bir ko-flul. Topra¤›n yüzy›llar boyu süren do¤al sürecin-de binlerce bitki türü tohumlar›n etkileflmesiyleçeflitlendi. ‹nsanlar geleneksel tar›mc›l›k yön-temleriyle topra¤a ve bitkiye zarar vermedenkendi kendilerine yeten bir üretim modeli gelifl-tirdiler. Ancak ad›na ister uluslar aras› sermayeister çokuluslu flirketler diyelim bir avuç kapita-list tam da kendi ak›ld›fl› mant›klar›na uyan yön-temlerle tar›m› kendi ç›karlar› için para edecekbir mal haline getiriyorlar.

Endüstriyel tar›mla beraber tar›m›n tasfiyesisüreci I. Yeflil Devrim’in ard›ndan yerini1990’larda II. Yeflil Devrim’e b›rak›r. GDO; açl›-¤a çare olacak, daha az ilaç ve su kullan›m›n›sa¤layacak, de¤iflen iklim flartlar› karfl›s›nda da-yan›kl›l›¤›, verimlili¤i ve h›zl› üretimi artt›racakson olarak da tükenen enerji kaynaklar›na “yeni-lenebilir enerji” olarak alternatif olacakt›. Enaz›ndan GDO savunucular› medya ve devlet ka-nal›yla böyle söylüyordu.

G›da ne zaman silaha dönüfltü?Yeflil Devrim’in 1940’larda yoksullara do¤rul-

tulan bir silah olarak tasarlanmas› Rockefel-ler’lara ait bir projeydi. Geleneksel tar›mdan flir-ket tar›mc›l›¤›na geçifli “en k›sa zamanda en faz-la ürün” diye ilan eden baflta Rockefeller ailesiolmak üzere Ford gibi kapitalist merkezler bumucizeyi en bafl›ndan planlad›lar.

Dönemin özelliklerine de¤inmeden önce1900’lü y›llarda gücü ve zenginli¤i petrole daya-nan, ABD’den dünya politikalar›na yön vermekiçin her türlü pis iliflkileri bugüne kadar sürdüre-bilen Rockefeller ailesini tan›mak gerekir.1920’lerde Hitler’in öjenik (ari soy, üstün ›rk) ça-l›flmalar›n›n finansörü olan aile ayn› zamandat›ptan psikolojiye, gençlerin e¤itiminden tar›makadar genifl bir alana yay›lan yat›r›mlar›yla ser-vetlerini genifllettiler ve buradan do¤ru ciddi birkontrol mekanizmas› gelifltirdiler. Petrolden son-ra tar›ma el atan Rockefellerlar 1940’larda Mek-sika’ya g›da sorununu çözme bahanesiyle girdi-ler. Savafl sonras› yeniden paylafl›lacak olandünyada en büyük pay› kapmak isteyen Rocke-feller, halklar› yoksullaflt›rman›n önemli bir yolu-nun “kredi” oldu¤unu biliyordu ve DB ile IMF’denüfuzunu artt›rmak için çal›flt›. Yard›m bahane-siyle verilen borçlar ülkeleri bankalara, flirketle-re ba¤›ml›laflt›rd›.

Bu dönem boyunca bir taraftan modern araç-lar, tar›mda yeni teknolojiler büyük kampanyalar-la çiftçilere anlat›l›yor di¤er taraftan hibrit (kat›r)tohum, kimyasal gübre ve ilaç yayg›nlaflt›r›l›yor-du. ‹lk zamanlarda 2-3 kat mahsul elde edilirkenkimyasallar›n topra¤a verdi¤i tahribat verimlili¤idüflürmeye bafllam›flt›. Yeflil Devrim’in bir di¤erad› Kimya Devrim’iydi. Çiftçiler bu¤day, m›s›r gi-bi belli ürünler yetifltirmeye teflvik edilerek mo-no-kültür (tek çeflit) üretime geçifl sa¤lan›yordu.Hibrit tohumlar ise ço¤almaya karfl› korumal›özelli¤i nedeniyle bir sonraki seneye ayn› verimivermiyordu. Çiftçiler ayn› verimi alabilmek içinMonsanto’ya ba¤l› Dekalb ve Pioneer HiBred gi-bi g›da tekellerinden tekrar ve tekrar tohum al-mak zorunda b›rak›lm›flt›. Çiftçiler tar›m girdileri-ni (gübre, tohum, traktör vs.) alabilmek için al-d›klar› kredileri ve borçlar› ödeyemez hale geldi-ler. Özellikle özel sektörden al›nan borçlar faizle-riyle beraber çiftçiyi iflasa sürüklüyordu. Bu dö-

nemle beraber geleneksel tar›mc›l›k art›k devlet-lerinde karalama kampanyalar›yla feodalizmi, ve-rimsizli¤i ifade ediyordu ve küçük köylülük bitmiflyerine birkaç g›da devinin tekelindeki “flirket ta-r›mc›l›¤›” bafllam›flt›.

1980’lerde tar›m›n önemli bir kolu olan hay-vanc›l›k da durumdan etkilenmiflti. Hayvanlar da-ha seri olmas› nedeniyle fabrikalarda üretiliyor-du. Bu yönteme göre “ba¤l› besleme” hayvanc›-l›¤›yla hayvanlar ufac›k, karanl›k kafeslerde ayak-ta besleniyordu. Do¤al ortamlar›ndan kopar›lanbu hayvanlar domuzlarda delilik görülmesi gibisa¤l›k sorunlar› yaflamaya bafllad›lar. Toprakiçin çok önemli bir besleyici olan gübre buradakullan›lm›yor göllere ak›t›larak hem çevre kirlili¤i-ne neden oluyor hem de içme sular›na kar›flarakinsan sa¤l›¤›na zarar veriyordu.

GDO KöleliktirGDO’lu ekimi kontrol eden Monsanto, Du-

Pont/Pioneer Hi-Bred, SYNGENTA gibi birkaç ta-r›m ve kimya devi var. Ülkeler bu kontrolü kolay-laflt›rmak ve yabanc› sermayeye yeni pazarlaraçmak için tar›m politikalar›n› g›da tekellerininisteklerine göre düzenlediler.

Tohum Bankalar› ve PatentlemeDo¤al yaflam›ndan alan›nda al›nan tohum “to-

hum bankalar›nda” saklan›yor ve yine bu banka-larda bulunan laboratuarlarda gen yap›s›yla oy-nan›yor. En büyük banka Norveç’te Bill Gates’inyard›m›yla kurulan Svalbard Tohum Bankas›100.000 tohumu sakl›yor. Çiftçiler ürettikleriüründen bir sonraki seneye tohum ay›rarak üre-timlerinin devam›n› sa¤larken flu an “tohumunsahipleri” olan flirketler tohum bankas› ve pa-tentleme düzenini getiriyor. Ak›llara gelen soruise flu: Ad› ambar ya da depo de¤il de kâr man-t›¤›yla çal›flan banka konulmuflsa insanl›¤a da¤›-t›m› da kredi ve borçland›rma yöntemi ile mi ola-cak?

Asl›nda patentleme iflleyifli bu soruya büyükölçüde cevap olacakt›r. fiirketler ürettikleri yenitohumlar› DTÖ’de (Dünya Ticaret Örgütü) kabuledilen TRIPS (Ticari Mülki Fikriyet Hakk›) anlafl-mas›na dayanarak patentliyor. Geneti¤i de¤ifltiri-lerek patentlenmifl organik tohumlar h›zla yok

Page 21: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 20

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 2023

www.devrimcigenclik.orgB‹L‹M

olurken, çiftçiler flirketlere ba¤›ml›laflt›r›ld›. Bu dü-zenlemeye göre tar›m yapanlar bir kere GDO’lu to-hum alm›flsa ertesi sene ekim yaparken yine to-hum ald›¤› flirkete paras›n› ödemek zorunda. Di-¤er taraftan GDO’lu g›da hemen yan›ndaki orga-nik tar›m› da tozlanma gibi çeflitli yollarla kendinebenzetiyor. Asl›nda çiftçinin tarlas› zarar görmüfl-ken flirketler üründe bulduklar› GDO nedeniyleçiftçiden patent hakk›na dayanarak tazminat da-vas› açabiliyor. Durumu f›rsat bilen flirketler bu ifliçin özel ekipler dahi kurmufl durumda. ABD’li Ri-ceTec biyo-teknoloji flirketi geneti¤iyle oynad›¤›Hindistan’›n ünlü Basmati pirincini patentleyerekGDO’suz gibi sat›yor.

Burada önemli bir di¤er nokta da flirketlerin ül-kelerde kabul edilmesi için canh›rafl destekledik-leri “biyogüvenlik yasas›n›n” getirdikleri. Bu yasa-ya göre GDO’lu ürünler etiketlenmeyecek, üretimive ithalat› serbest b›rak›lacak. Asl›nda kimse neyedi¤ini bilmiyor, ISAAA raporlar› GDO’lu soya fa-sulyelerin dünyada üretilen soya fasulyelerinin%56’s›, GDO’lu m›s›r üretiminin tüm m›s›r üretim-leri içinde %14, GDO’lu kanolan›n kolza üretimi-nin %19’u oldu¤unu kan›tlamas› durumun vaha-metini gözler önüne seriyor. Yayg›n olarak soyafasulyesinden hayvan yemi ve et, süt ürünlerinealternatif yiyecek; m›s›rdan fleker, ya¤; kanoladanya¤ üretiliyor. Tar›m› çökertilen ülkelerin (GDOekimi serbest olsun ya da olmas›n) ithalat›n› yap-t›¤› ürünlerin bafl›nda yine bu GDO’lu g›dalar geli-yor.

Biyo-yak›tAçl›¤a çare olacak denilen GDO bir taraftan da

g›da krizinin patlamas›na, k›tl›¤a ve g›da fiyatlar›-n›n artmas›na neden olan biyo-yak›t üretimindekullan›l›yor. ABD eski Baflkan› Bush çimden dahiyak›t üretebilece¤ini söylerken GD tohum üretici-leri çoktan belirledikleri baz› bitkilerden yak›t üret-meye bafllam›fllard›. Çim yak›t üretilecek bir bitkide¤ildi çünkü.

fiirket tar›mc›l›¤› yapanlar›n ya da devletlerin2008 y›l›nda ç›kan g›da krizini artan nüfus ve ik-lim de¤iflikli¤ine ba¤lama tezine karfl› biyoyak›tla-r› incelemek yerinde olacakt›r. Biyoetanol ve biyo-dizel olarak bilinen iki biyoyak›t çeflidi temel g›damaddelerinde elde ediliyor. Biyoetanolün ham-maddesi olan pirincin fiyat› 2008 fiubat ve Nisanaylar›nda %75 artm›fl, bir di¤er hammaddesi bu¤-day›n fiyat› ise %120 f›rlam›flt›. Haiti, Filipinler veM›s›r’da yoksul halk›n açl›¤a isyan› sonucu devletorduyu devreye soksa da baflkanlar› koltuklar›n›b›rakmak zorunda kald›.

Bugün medyada biyo-yak›tlar için CO2 kullan›m›azaltt›¤› iddias›yla çevreye duyarl› oldu¤u söyleni-yor. Ancak biyo-yak›t›n üretim sürecinde çok fazlaenerji harcan›yor ve bu da daha fazla CO2 sal›n›-m› anlam›na geliyor.

Türkiye’de tar›m›n tasfiyesi ve GDO‹lkokul kitaplar›nda Türkiye’nin yer alt› ve ye-

rüstü kaynaklar›n›n zenginli¤inden ve tar›-m›n önemli bir geçim arac› oldu¤undanbahsedilir, yerli mal› haftalar›nda çocuk-lar özellikle kendi yörelerine ait yiye-cekleri paylafl›rd›. Topraklar›nda üre-tim yapamayan yapsa da kazanama-yan aileler büyük kentlere göç etti¤indegeçimlik g›da ihtiyac›n›n bir k›sm›n› köyleriyle ka-lan son ba¤lar› sayesinde kendi topra¤›ndan geti-rirdi. (Köy-kent g›da iliflkisi kimi ailelerde halensürmekte ancak temin edilen g›dalar›n çeflitlili¤in-de bir azal›fl görülmekte.) Al›flverifli semt pazarla-

r›ndan yapan aileler artan fiyatlardan, sa¤l›ks›z ol-du¤u için hormonlu g›dalardan flikayet ediyor.Çiftçilik ise hemen hemen hiç kalmad›. Günlükhayattaki de¤iflim ve yans›mas› bu flekilde çizilentablo, Türkiye’de tar›m›n tasfiyesinin de çerçeve-sini çizer.

Tar›msal üretimi verimlilik, dayan›kl›l›k ölçüsün-de etkileyen ve üretimin koflulu olan tohumculuk1980’lere kadar devlet kontrolündeydi. 1980 dar-besinden sonra 24 Ocak kararlar› ile birlikte ne-oliberal politikalara yönelifl bafllad›. Tohum fiyat-lar› serbest b›rak›ld›, tar›m sübvansiyonlar› kald›-r›ld› ya da gevfletildi ve h›zla ç›kar›lan yasalarlaözel sektöre dayal› bir tohumculuk geliflti.

IMF ve Dünya Bankas›’n›n 2000’lerin bafl›ndaTürkiye tar›m›n› denetim alt›na almak için ç›kard›-¤› ekonomik program Tar›msal Reform Program(ARIP) uyguland›. AKP hükümetinin VIII. 5 y›ll›kkalk›nma raporunda gelifltirdi¤i bu program ile ta-r›m› destekleyen tek sistem Do¤rudan Gelir Des-te¤i (DGD) çiftçilere ya belli g›dalar› (çay, tütün,flekerpancar› gibi) ekmeleri halinde verilecekti yada ekim yapmasa da sadece bir arazisinin olma-s› yeterliydi. Ödenen miktar ise çiftçinin beslen-me bar›nma gibi temel ihtiyaçlar›n› ancak karfl›la-d›¤› için tar›ma yine destek verilmemifl oluyordu.Bu süreçte fleker fabrikalar› özellefltiriliyor kamukaynaklar› da ABD ve Arjantin m›s›r üreticilerineaktar›larak as›l olarak ithalat destekleniyordu.

Gübre fabrikalar› ise bir taraftan bomba yap›l›-yor iddias› ile kötülenirken di¤er taraftan özellefl-tirme politikalar›yla 2000-04 y›llar›nda gübrenin%43,9’u ithalatla karfl›lan›r oldu.

Topra¤›ndan kopar›lan aileler h›zla yoksullaflt›.Tar›mla geçimini sa¤layanlar›n 2002’de %36,8’iyoksulken 2004 y›l›nda bu oran %42,3’e yüksel-di. Tar›mc›l›k yapanlar›n say›s› ise

1990’da 8,4 milyon iken 2009’da 5,1 milyonageriledi. Yine VIII. Kalk›nma plan› döneminde birmilyon 276 bin kifli tar›mdan koptu.

GDO Türkiye’ye girdi mi?2006 y›l›nda ç›kar›lan Tohumculuk Kanu-

nu’yla üretimi ve tüketimi yasak olanGDO’lu g›dalar›n ve ülkeye ait endemikbitkilerin (Türkiye’ye özgü-endemik- 3bi-nin üzerinde bitki var) patentlenme hakk›-n› g›da tekellerini vererek fiyat ve g›da güvenli¤i-nin kontrolünün kaybedilmesi sa¤lanm›flt›.

GDO’nun Türkiye’ye ilk girifl tarihi 1990’lardag›da flirketi Cargill’in (daha sonra o bölgeyi Mon-santo’ya b›rakt›) ‹znik Gölü çevresinde tohum ça-l›flmalar›yla bafllad›. Tar›m Bakanl›¤› 2005’teABD’den GDO’lu ve hibrit tohum ithal ederekAdana ve Nazilli’de çal›flmalar yapt›.

fiirketlerin g›da egemenli¤i için açt›¤› to-hum bankalar›n›n Türkiye flubesinin aç›l-ma karar› 2008’de Malezya’n›n

baflkenti Kuala Lumpur’da yap›lan D-8 toplant›la-r›nda al›nd›. Türkiye’de kurulacak tohum bankas›-n› “›slahç› kurulufllar›n” istedikleri gibi gen arafl-t›rma merkezi olarak kullanaca¤›n› söyleyenTÜRKTED’in üyelerinin Monsanta ve SYNGENTAflirketinden olmas› tesadüf de¤il.

Türkiye’de 26 Ekim 2009 tarihinde AKP hükü-meti taraf›ndan “G›da ve Yem Amaçl› Genetik Ya-p›s› De¤ifltirilmifl Organizmalar ve Ürünlerinin ‹t-halat›, ‹fllenmesi, ‹hracat›, Kontrol ve DenetimineDair Yönetmeli¤in” ç›kar›lmas›yla gözler tekrarGDO’ya döndü. Tar›m Bakan› Mehdi Eker GDOiçin zarars›z derken yönetmeli¤e göre bebek ma-malar›nda GDO’nun bulunmayaca¤›n› söylüyor.

Yönetmelik ç›kmadan önce birçok gazeteköflesinde Nisan 2009’da TBMM Tar›m

Komisyonu üyeleri AKP’li milletvekilleriÖzlem Müftüo¤lu, Mehmet Erdo¤an,Ali Koyuncu, CHP milletvekili VahapSeçer ve MHP milletvekili AbdülkadirAkcan tüm masraflar› Monsanto ta-raf›ndan karfl›lanarak ABD’de özelbir geziye gittiler. Gittikleri yerdençok memnun dönen milletvekilleribirkaç ay sonrada yönetmeli¤i mec-listen geçirdiler. Ancak Dan›fltay’›nyönetmeli¤in iki maddesini durdur-mas›yla ve kamuoyunun tepkisiyleAKP hükümeti geri ad›m att›. Hemen

ard›ndan gazetelerde bir baflka GDO re-zaleti ortaya ç›kt›. G›da Güvenli¤i Hareke-

ti 2001-2006 y›llar› aras›nda AKP’li Tar›mBakanl›¤›’na ba¤l› baz› kurulufllara

ABD’li bir g›da flirketinin GDO’luürünlerin denetiminin kolaylaflt›r-mas› için rüflvet verdi¤i iddias›yla

suç duyurusunda bulundu.AKP’nin IX. Kalk›nma Plan› da tar›m›n

tasfiyesini h›zland›racak. Rapora göre ifl-gücü tar›m d›fl› sektörlere kayd›r›lacak, fleker,

tütün ve çay özellefltirilecek yani tar›mda üretimive insanl›¤›n gelece¤ini yabanc› sermaye, IMF ve

DB politikalar› belirleyecek. Buna karfl› sa¤l›kl›, ucuz ve güvenli beslenme

hakk›na acilen sahip ç›k›lmal› ve üretim eme¤inyan›nda yeniden düzenlenmeli.

Frankefltayntohum olarakbilinen GDOsa¤l›¤›m›z› tehditediyor

Geneti¤i de¤ifltirilmifl g›dalarla ilgili aklagelen sorulardan biri sa¤l›kl› olup olmad›¤›-d›r. Bitki DNA’s›na yerlefltirilen bir baflka or-ganizma geninin yaratt›¤› sonuçlar hakk›n-da yap›lan birkaç deney GDO hakk›ndakiflüpheleri artt›r›yor. Bilinen en önemli kan›tantibiyotik direnç geni transfer edilmifl g›da-y› alan insanlar›n da bir süre sonra antibi-yoti¤e dayan›kl› olmas›d›r. Novartis’in üretti-¤i Bt m›s›r›, insanlarda ve hayvanlardaki en-feksiyonlar›n bir ço¤unda kullan›lan ampisi-lin antibiyoti¤ine direnç geni tafl›maktad›r.Baz› Avrupa ülkeleri direnç geninin m›s›r-dan geçti¤ini söyleyerek Novartis Bt m›s›r›-n›n yetifltirilmesini yasaklad›. Yap›lan bir de-ney Bt-proteini içeren yemi yiyen farelerdebaz› organlar›n geliflmedi¤ini gösterdi.‹ngiltere’de yap›lan bir araflt›rmaya göresoya allerjisi vakalar› geçen y›llar içinde%50 artt›. Ayr›ca süt verimini artt›rmak içinbüyüme hormonu (RSBH) verilen s›¤›rlardandüflük kaliteli süt elde edildi¤i görüldü.

GDO sa¤l›¤a zararl› m›?

Page 22: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 20

16. yüzy›l›n ortalar›ndan itibaren Anadolu top-raklar›nda, Osmanl› Devleti’nin kaderini tayinedecek olaylar yaflan›yordu. Tabiri caizse, Os-manl›’n›n üzerinde bir hayalet dolafl›yordu: Genç-lik Hayaleti. Ülkenin dört bir yan›ndaki medrese-lerde* bulunan suhteler**, devletin tüm birimle-rini temelinden sarsan, yönetim biçimlerinde kök-lü de¤iflikliklere sebep olan isyanlar yarat›rken,çok büyük bir halk ayaklanmas›na (Celali ‹syanla-r›) dönüflecek bir sürecin ilk tohumlar›n› ekiyorlar-d›.

‹ktidar›n içine girdi¤i bunal›m ve bunun halküzerinde olan y›k›c› etkisine karfl› ilk tepkiler, ta-rihin her döneminde oldu¤u gibi o dönem de, için-de bulunduklar› toplumun en dinamik kesimi olangençlikten geldi. Toplumun tümünün içinde bu-lundu¤u koflullara ba¤›ml› olarak, ö¤renciler dekendi sorun ve talepleri üzerinden hareket ediyor-lard›. Suhteler “imaret” ad› verilen medrese yurt-lar›nda toplu bir flekilde yafl›yorlard›. ‹maretler,“hücre” denilen 5-6m2’lik odalardan olufluyorduve her hücrede 4-5 ö¤renci kal›yordu. Küçük veyetersiz camlar›ndan yeterli gün›fl›¤› bile alama-yan bu hücreler bir zindan› and›r›yordu. Toprakla-r›ndan kopar›l›p medrese imaretlerinin karanl›khücrelerine adeta hapsedilmifl olan suhteler, im-paratorlu¤un genelinde çok yayg›nlaflan kay›rma-c›l›¤›n etkisiyle f›rsat eflitsizliklerinin had safhayaulaflt›¤› medreselerin kendileri için maddi-manevihiçbir gelecek temsil etmedi¤ini anlad›klar›nda,ayaklanmak için önlerinde hiçbir engel kalmam›fl-t›. Dönemin kaynaklar›ndan, medrese ö¤rencileri-nin ayaklanma hareketlerinin 16. yüzy›l›n çok da-ha öncesinde bafllad›¤› anlafl›l›yor. Ancak bu dö-nemden itibaren medrese ö¤rencilerinin hareketi,da¤›n›k bir tak›m güçlerin tekil ayaklanmalar›ndanç›k›p, ülke çap›na yay›lan genifl ö¤renci kitleleri-nin örgütlü, militan ve gittikçe daha da bilinçlenenmücadelesi haline dönüflerek 1500’lü y›llaradamgas›n› vurmufltur.

‹syana do¤ru giderken…Medrese imaretlerinde toplu flekilde yaflama-

n›n getirdi¤i dayan›flma ve birbirlerini koruyup kol-lama ruhu sayesinde bir araya gelmeleri pek zorolmayan suhteler, ülkenin dört bir yan›nda bulu-nan medreselerinden d›flar› ç›k›p gruplar halindeörgütlenerek adli olaylar yaratmaya bafllad›lar.fiehirlere, köylere girip ya¤ma yapan, devlet me-murlar›n›, zenginleri öldüren, halk›n çocuklar›n›kaç›ran, ortal›¤› yak›p y›kan suhteler, bir “cihanimparatorlu¤u”na kafa tutuyorlard›. Dinsel temel-li toplumsal yaflam›n getirdi¤i gerici-yobaz bask›alt›nda kalan suhteler, bafllarda zincirlerini kopar-man›n verdi¤i ilk h›fl›mla oldukça y›k›c› bir yol izle-yip, devlet görevlileri ve zenginlerden baflka, flid-detlerini halk üzerine de yönelterek halk›n tepkisi-ni ald›lar. Ayr›ca ço¤u kez suhtelerle birlikte hare-ket eden bir kesim de, çiftliklerini bozup “çiftbo-zan” konumuna düflerek Anadolu’nun ifllek mer-kezlerinde toplanmaya bafllayan iflsiz-güçsüz, ba-fl›bofl insan anlam›nda “levend”lerdi. Popüler ta-birle “iflçi-köylü-ö¤renci” gençlik birleflmifl, iktida-ra karfl›, iktidar› hedeflemeyen ancak hâkim s›n›f-lar› büyük bir yap›sal sars›nt›ya sürükleyen birayaklanma bafllatm›flt›. Tarihinin en genifl s›n›rla-

r›na ulaflm›fl, “resmi” tarihe göre en görkemli dö-nemi olan “yükselme” devrindeki Osmanl› ‹mpa-ratorlu¤u, fliddeti gittikçe artan bir s›n›f mücade-lesine sahne oluyordu. Ayaklanmalar›n nesnel se-bepleri de, bu “yükselme”nin alt›nda yat›yor.

Osmanl› Devleti’nin yükselirken üzerine bast›¤›genifl halk kitleleri, özellikle tüm toplumsal ve ik-tisâdi iliflkilerin temel dayana¤› olan t›marsisteminin, kendilerine yüklenen afl›r›vergiler nedeniyle afl›nmas› sonucubüyük bir buhrana sürüklendiler.Ayr›ca 16. yüzy›l boyunca sü-rekli artan nüfusla birlikte ifl-lenebilir toprak miktar›n›nhâne bafl›na bir çiftli¤in al-t›na düflmesiyle halk h›z-la “çift bozma”ya giriflti.Sonuçta çiftliklerin bo-zulmas›yla da¤›lan, kü-çülen t›mar sistemi,köylerde yaflayan hal-k› farkl› aray›fllara yö-neltti. Gençler de kur-tulufllar›n› devlettemevki sahibi olmak-ta, dolay›s›yla medre-se e¤itimi almakta gö-rüyorlard›. Bu nedenleköylerden, medresele-rin yo¤unlukta oldu¤uflehirlere, kasabalaragelen yoksul köylü ço-cuklar› imaretleri doldur-mufltu. Ancak zamanla ö¤-rencilerin yükselme olanak-lar›, vazifelerin s›n›rl›l›¤›, say›-lar›n›n çoklu¤u nedeniyle k›s›t-lanm›flt›. Art›k medreseler, say›la-r› gittikçe artan huzursuz ö¤rencitopluluklar›n› içinde bar›nd›ran isyanocaklar›na dönüflmüfltü.

Medreseliler zincirlerinden kurtuluyorMedreselerinden “soka¤a” ç›kan suhteler, ön-

celeri herhangi bir toplumsal amaca hizmet etme-yen çeflitli adli olaylar yaratt›lar. ‹çki içmek, so-kaklarda sarhofl dolaflmak, serbest cinsel iliflkiyegirmek gibi, o günün yerleflik ahlak kurallar›na ay-k›r› bir tak›m hareketlerde bulundular. Kapat›ld›k-lar› imaret hücrelerinde toplumla olan tüm ba¤la-r› kopar›lm›fl olan suhteler, d›flar› ç›kt›klar›nda datoplumsal ahlak ve yaflam kurallar›na tamamenayk›r› bir kültür oluflturdular. Sonunda tüm kural-lar›n ve kanunlar›n esas dayana¤› olan ‹slam fle-riat› ile bütün ba¤lar›n› koparm›fl, yerleflik hiçbirde¤er yarg›s›n› tan›mayan, verili ahlak kurallar›nave mülkiyete herhangi bir sayg› beslemeyen birkuflak olufltu. Burada önemli bir nokta da, ö¤ren-cilerin bu tür “yaramazl›klar” yapmalar›na, ço¤un-lu¤u dinsel ahlak verme amac› güden, günah-se-vap konusu üzerinden flekillenen medrese ders-lerinin engelleyici hiçbir etki yapamamas›d›r. Aksi-ne dinsel ö¤retimin “günahlar” listesinin, gerçekyaflamda sadece yoksullar için geçerli ve k›s›tla-y›c›, zenginler için ise bu “günahlar›n” servet kay-na¤› olmas›n›n ö¤renciler taraf›ndan alg›lanmas›

toplu bir uyan›fl› da beraberinde getirerek isyan›nönündeki manevi engelleri kald›rm›flt›.

Medreseli isyanlar› Anadolu’nun gelifligüzel yer-lerinde de¤il, daha çok büyük ö¤renci kalabal›kla-r›n›n bulundu¤u, verimli flehir ve kasabalarda engüçlü fleklini alm›flt›r. Her bölgedeki suhteler, obölgenin kendi özgün flartlar›na göre de¤iflik mü-

cadele biçimleri gelifltiriyordu. Örne¤in Bur-sa-Bal›kesir yöresi, isyanlar›n erken

bafllamas› ve oldukça yo¤un olma-s› sebebiyle olaylar›n merkezi

konumundayd›. Bunun nedenide, medreselerin çok kala-

bal›k olmas› ve yüksekmedresenin Anadolu fle-hirleri içinde sadece Bur-sa’da olmas›yd›. Ben-zer bir örnek olarak,‹çel-Tarsus bölgesi, di-¤er isyanc› güçlereoranla, devlet güçleri-ne karfl› en baflar›l›direnifli ortaya koyanö¤rencileri bar›nd›r-maktayd›. Bu bölge-nin da¤l›k olmas›, ö¤-rencilere mücadele-lerinde büyük kolayl›ksa¤lam›fl, hatta baz›zamanlar bu bölgeninda¤l›k köy ve kasabala-

r›nda, devletin ulaflama-d›¤› yerlerde ö¤renciler

yönetimi ele geçirmifller-di. Anadolu’nun her yerinde

bir araya gelmeye, örgütlenme-ye bafllayan suhteler, kör fliddet

olaylar›ndan s›yr›l›p, öfkelerini vefliddetlerini sistematik bir tarzda devlet

görevlilerine, zenginlere ve bezirgânlara yö-nelttiler. Silahl› 40-50 suhteden oluflan bölüklerkurdular ve her bölü¤ün bafl›na bir kifli getirdiler.Kalabal›k silahl› suhte birlikleri pazar yerlerine gi-rip ya¤ma yap›yor, devletlilerin (ünlü zenginlerin)evlerine girerek ço¤unu öldürüp mallar›n› al›yor,hükümet görevlileri ve askerilerle çat›flmaya giri-yorlard›. Baz› medrese imaretlerini de ele geçirensuhteler, ihtiyaçlar› olan yiyecek malzemeleriniço¤u zaman buradan sa¤l›yorlard›. Bütün ö¤renci-ler zaman›n tabiriyle “aya¤ üzere” idiler.

Suhtelerin mücadelesi egemenlerin iktidarçat›flmas›yla büyüyor

Bafllang›çta isyanc›lar› fazla ciddiye almayandevlet, tüm illerden yetkililerin baflkente gönder-dikleri yaz›larda durumun “vahametini” aç›kça an-latmalar› üzerine ö¤rencilere karfl› oldukça serttepkiler vermeye bafllad›. Suhtelerle girilen çat›fl-malarda çok say›da ö¤renci öldürülüyor, yakala-nanlar ise sorgusuz sualsiz idam ediliyordu. Ya-y›nlanan fetva ile devlet güçlerine, yakalananlar›nas›lmalar›, kaçanlar›n ise, yanlar›nda kald›klar›akrabalar›ndan al›nmas› emrediliyordu. Ülke ça-p›nda tüm suhteleri ve ailelerini bask› alt›na alan

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 2024

www.devrimcigenclik.org TAR‹H

MEDRESEL‹ AYAKLANMALARIOsmanl›’da da gençlik “vard›”

Page 23: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 20

devlet güçleri, suhte teftiflinin kendileri için yenibir gelir kap›s› açmas›yla birlikte, tüm suhtelereisyanc› muamelesi yap›yordu. Bu bask›lar ö¤rencihareketini yavafllatmak flöyle dursun, henüz olay-lara kar›flmayan suhtelerin de devlete karfl› bes-ledikleri kin duygusunun güçlenmesine ve sava-flan arkadafllar›n›n yan›nda yer almalar›na sebepoldu. Ayr›ca medrese imaretlerinde kalabal›k birflekilde bir arada yaflaman›n getirdi¤i medreseli-lik ruhu, suhtelerin birer ikifler idam edilmesiylebirlikte daha da fazla a盤a ç›k›yordu. Arkadaflla-r›n›n öldürülmesini hazmedemeyen suhteler, flid-detlerini gün geçtikçe daha yo¤un bir flekilde dev-let görevlilerinin üzerine yönlendiriyorlard›.

Olaylar›n en yo¤un yafland›¤› dönemde Osman-l› Devleti’nde meydana gelen iç kar›fl›kl›klar da,ö¤renci hareketinin gittikçe artan bir biçimde yük-selmesine, iktidar› büyük yap›sal sars›nt›lara sok-mas›na neden oldu. 1558 y›l›nda 1. Sultan Süley-man’›n (Kanuni) iki flehzâdesi Selim ile Bayezidaras›nda ç›kan taht kavgas›, toplumun bütün ke-simlerini ikiye böldü. ‹ki kardeflin taht› ele geçir-me savafl›, bunlar›n askeriler içinde birbirlerinedüflman olan taraftarlar›n›n savafl›na dönüfltü.Bu savafl bir süre sonra, tutulan taraf›n menfaat-leri için halk›n mallar›n›n ya¤malanmas›n› berabe-rinde getirdi. Ayr›ca günlük yaflam mücadelesiiçinde hayatta kalmaya çal›flan halk, flehzadele-rin taht kavgas› u¤runa savaflmaya zorland›. So-nunda babas› taraf›ndan desteklenen Selim, Ba-yezid’e karfl› verdi¤i taht kavgas›ndan galip ç›kt›;ancak bu olay›n toplum üzerine etkileri ve iktida-ra olan güvenin sars›lmas›, isyan›n daha geniflalanlara yay›lmas›n› ve yeni özellikler kazanmas›-n› sa¤lad›.

Halk, devletin de¤il kendi çocuklar›n›n yan›ndaKentler aras› iletiflim kurmaya bafllayan ö¤ren-

ciler güçlerini gittikçe artt›r›rken, devlet de yenisald›r› mekanizmalar› gelifltirdi. “‹l erleri” ad› al-t›nda, resmi devlet güçlerinin isyan› bast›rmayayetmedi¤i durumlarda devreye girecek, o bölgeningençlerinden oluflan “paramiliter” güçler olufltur-dular. Devlet bu hamlesiyle, hem halk› ö¤rencile-re karfl› k›flk›rt›yor, hem de savafl, seferberlik gi-bi durumlarda sefere götürece¤i askerlerin yerineb›rakaca¤› kuvvetler oluflturuyordu. Bu birliklerekat›lmak gönüllü de¤il zorunluydu. Devletin “dave-tine” icabet etmeyenler gemilerde kürek çekme-ye zorlanm›fllard›r. Kökenleri isyanc› suhte ve le-vendlerle ayn› olan, yani hepsi yoksul köylü ço-cuklar›ndan oluflan il erleri, bir süre sonra varoluflamaçlar›ndan saparak suhtelerle birlikte hareketetmeye bafllad›lar. Asl›nda bu dönem, sadece il

erlerinin de¤il tüm halk›n suhtelere yard›m etti¤i,sempati duymaya bafllad›¤› bir dönemdir. ‹ktidariçi çat›flmalar›n yo¤unlaflmas› ve devletin kendile-rine uygulad›¤› ekonomik bask›yla beraber devle-te karfl› koyma refleksleri geliflen halk kitleleri,bunu kendilerinden önce yapan suhtelere yard›metmeye, zaman zaman onlarla beraber hareketetmeye bafllad›lar. Suhteler de gittikçe çözülentoplumsal yaflamda Anadolu halk›na karfl›, devle-tin çeflitli kesimlerinden gelen sald›r›lar karfl›s›n-da halk›n güvenli¤ini sa¤lamak için çat›flmalaragiriyorlard›. Bunun çarp›c› bir örne¤i de döneminkay›tlar›na göre 1568’de Sinop’ta gerçekleflmifl-tir.

‹çinde de¤erli yiyecek ve giyecek malzemeleribulunan bir gemi kayalara bindirince içindeki mal-zemeler o s›rada flehir pazar›na inmifl yoksul halktaraf›ndan ya¤ma edildi, bunun üzerine hükümet,yöre kad›l›klar›na ya¤malanan mallar› bulmak veya¤mac›lar› cezaland›rmak üzere müfettifller yol-lad›. Bask› ve iflkencelerle mallar›n büyük ço¤un-lu¤u ele geçirildi ve bir hayli insan tutukland›. Bu-nun üzerine olaya el koyan suhte birlikleri, hükü-met kurulunun karfl›s›na dikilip onlarla çat›flaraktutuklananlar› serbest b›rakt›lar. Daha sonra suh-telerin Sinop kad›s›n›n evine de sald›rmalar› üze-rine büyüyen çat›flmada suhtelerden de birçok ki-fli öldü. Bu olayda halk, al›fl›lm›fl›n aksine güven-lik kuvvetlerine yard›m etmemifl, suhtelerden ya-na tav›r alm›flt›r. Bu ve benzeri olaylar zenginleridüflündürmeye bafllad›. Zenginler, sancakbeyleri-nin güvenlik güçleriyle birlikte sefere gittikleri, do-lay›s›yla suhtelerin daha rahat hareket edebildik-leri “tehlikeli” bölgelerden göç etmek zorundakald›. Bu ayaklanmayla birlikte en çok zenginle-rin, bezirgânlar›n rahat› kaçm›flt›. Devlet güçleri-nin ö¤rencileri yakalamas› için yap›lan çal›flmala-ra en çok destek verenlerin zenginler olmas› dabunun ispat› olmufltur.

‹damlar, iflkenceler…Suhteler özellikle esnaftan al›nan y›ll›k verginin

toplanma dönemlerinde flehirlerde birikmifl, top-lanan paralara el koyarak devletin kendilerine re-va gördü¤ü açl›ktan ve s›k›nt›dan bu flekilde ç›k-mak istemifllerdir. En fliddetli çat›flmalar›n zen-ginlerin ve devletin (yani padiflah›n) mallar›na elkoyma eylemlerinde yaflanm›fl olmas›, hareketins›n›fsal niteli¤ini aç›kça gözler önüne sermekte-dir. Hâkim s›n›flar›n da ayaklanmay› ciddiye alma-s›, ayaklanman›n gerçek hedefi konumuna gelme-leriyle mümkün olmufltur. Önceleri ayaklanmalarakarfl› al›nan önlemler, bütün güvenlik güçlerinin,yetmedi¤i durumlarda ise halktan devflirilen kuv-

vetlerin (il erleri) suhtelerin üstüne hücum etme-si ve yakalanan isyanc›lar›n-ço¤u kez yarg›lanma-dan- idam edilmesi ile s›n›rl›yd›. Ancak bunun is-yan› yat›flt›rmak yerine daha fazla alevlendirmesidevleti daha detayl› ve karmafl›k çözümler bulma-ya yöneltti. Ayaklanmalar›n yo¤un oldu¤u bölgele-re fazladan muhaf›z ve müfettifl atand›, halk›nelindeki tüfekler toplat›ld›. Ayr›ca ülkedeki bütüngençler potansiyel isyanc› olarak görülerek kefileba¤land›lar. Yani gençler, mahkemeler taraf›ndanbelirlenen kiflilere “zimmetlendiler”. Devlet, butür önlemlerin ifle yaramad›¤› durumlarda-ki ço¤ukez yaram›yordu-bask› ve iflkence politikalar›ylagücünü göstermekten çekinmedi. Devlet güçleri-ne, pefline düfltükleri suhtelerin “demleri heder-dir” (görüldükleri yerde öldürülebilir) yaz›l› hüküm-ler gönderildi. Böyle bir yetkiyle donat›lan devletgüçleri önüne geleni “sen de eflkiyas›n” diyereksorgusuz sualsiz öldürebilmektelerdi. Ayr›ca ç›ka-r›lan ferman ile “demleri heder” olup öldürülen yada yaral› ele geçirilen suhtelerin kendilerine aitmallar› devlet hazinesine, soygun sonucu ele ge-çirdikleri mallar da kendilerini yakalayan devletgüçlerine kal›yordu. ‹syanc› peflinde koflmay› kar-l› bir ifl haline getirerek özendiren bu kanun, dev-let güçlerinin suhtelere karfl› son derece ac›ma-s›z davranmas›n›n nedenlerinden birisi oldu. An-cak devlet, giriflti¤i fliddetli bast›rma hareketlerin-den hiçbir sonuç elde edemeyince çareyi ö¤renci-lerle anlaflma yollar› aramakta buldu. Medresele-rin hiyerarflik yap›s› içindeki yükselme olanaklar›art›r›ld› ancak, pratikte tüm yoksul köylü çocukla-r› suhte olarak al›namayaca¤› için bu plan bir ifleyaramad›. Devletin, suhtelere isyan› bitirmeleri ve“tövbe” etmeleri karfl›l›¤›nda vaat etti¤i toprak veifl ise, suhtelerin e¤itim gördükleri alan d›fl›ndabir iflte çal›flmayacaklar›n› belirtmeleri üzerine birifle yaramad›.

Devlet, suhte isyan›n› bast›rmak için genel afilan›ndan, Anadolu’daki çetelere karfl› savaflmakiçin suhtelerden yard›m istenmesine kadar pekçok yol denedi. Ancak bunlar›n hiçbirinden istedi-¤i sonuçlar› alamad›. 16. yüzy›l›n sonlar›na do¤rudaha kanl› katliamlar ve siyasi propagandalarlayok edilmeye çal›fl›lan suhte ayaklanmalar›, Ana-dolu’dan yavafl yavafl yükselmeye bafllayan bü-yük bir halk hareketi olan ve tetikleyicilerininmedrese isyanc›lar› oldu¤u “Celali ‹syanlar›” için-de kalan da¤›n›k güçler olarak yavafl yavafl eridi.

* Osmanl› Devleti’nde orta ve yüksek ö¤retimin yap›ld›¤› e¤itim kurumlar›.

** Medrese ö¤rencilerine verilen ad. Softa veya suhteyan da deniliyor.

Kaynaklar: Celâli ‹syanlar›, Mustafa Akda¤; Sosyalizm ve Toplum-sal Mücadeleler Ansiklopedisi 6. Cilt; Ferman Devletin Da¤larBizimdir, Devrimci Gençlik Ocak 2001

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 2025

www.devrimcigenclik.orgTAR‹H

Page 24: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 20

www.devrimcigenclik.org

“Hayat bir tiyatro sahnesi gibidir” der insanlar.Bunu hayat›nda hiç tiyatroya gitmemifl biri bilesöyler. Çünkü tiyatro insanlar›n zihninde her yer-de ve her fley olabildi¤in, olmad›¤›n halde öyley-mifl gibi gözüktü¤ün ve buna o anda kendin bileinand›¤›n nadir yerlerden biri... Tiyatro muhalif ol-makt›r çünkü hayata. Tüm kötülüklere, zorbal›kla-ra inat sessizlikte bir 盤l›k olabilmektir. ‹flte buyüzden belki kendi hayatlar›nda bu kadar cesurolamasa bile insanlar, hayat›n tiyatro sahnesi gi-bi oldu¤unu düflünürler. Çünkü herkes bi zamanistemedi¤i bir rolü oynam›flt›r yaflam karfl›s›nda.Çünkü herkes karanl›kta ›fl›¤› yakan insan olmay›dilemifltir belki yakamam›flt›r ama içinde tafl›d›¤›bir fleyler vard›r mutlaka. Tiyatro sahnesinde olsao rolü baflkas›na kapt›rmayacakt›r belki kim bilirama gerçek hayattaki rolü farkl›d›r.

Hayat bir görünmez tiyatrodurGerçek hayat ve oyun ayr›m›n› anlamad›¤›m›z

durumlar yok mudur? Bu iki durumu kestirip at-mayan zamanlar sunulmam›fl m›d›r hiç önümüze?Bir koflulu var asl›nda: Görünmez tiyatro*. Bu bi-çim hayat›n tiyatro sahnesi oldu¤una olan inanc›-m›z› artt›r›r. Çünkü hayat karfl›s›nda birileri, otu-rup bizim sahnemizin gelmesini beklemez ve biz-ler emek verdi¤imiz onca u¤rafl› birilerine göster-me f›rsat›n› hiçbir zaman bulamayabiliriz. Ama gö-rünmez tiyatro; hem oyundur hem gerçek. Oyu-nun sergilenecek mekân›, sahne de¤ildir. Dedikya sahne hayat›n içindedir. Bu da oralar› kullan›r.Mesela; bir otelin restaurant k›sm›nda yemek ye-mektesiniz ve yan masan›zdan biri yüksek sesle,yeme¤inin kalitesizli¤inden yak›n›r. Daha sonrayan›na gelen garsona yine herkesin duyabilece¤ibir ses tonuyla oran›n en pahal› yeme¤inin sipari-flini verir. Siz kendi masan›zla ilgilenirken; bir sesyükselir tekrar. Ayn› adam gelen hesab› ödeyemi-yordur ve o, garson, flef garson tart›fl›rlar. Adampara yerine emek gücünü kullanmay› önerir amayapaca¤› ifl ne olursa olsun yaklafl›k 8 saat çal›fl-mas› laz›md›r, 10 dakikada yenen yemek için.Arada olaya müdahale edenler de adam›n sorula-r›n› yan›tlarlar. Siz de dâhil oradaki herkes oteli,yemekleri, ücretleri konuflmaya bafllar. En so-nunda da masalar›n birindeki bir müflteri, aran›z-da para toplay›p adam›n hesab›n› ödemeyi önerir.Belki siz de ç›kar›p bir fleyler verenlerden ya dabelki de fiyat›n› bile bile almamal›yd› diyenlerdenolursunuz. Ama flunu bilmemeniz gerekiyor: ‹lkolarak yeme¤ini be¤enmeyen adam ve farkl› ma-salardaki birkaç kifli daha, müflteri de¤il oyuncu.Tüm yaflad›klar›n›z da bir oyun. Ayn› zaman da de-¤il de… ‹flte bu görünmez tiyatro.

Kutuya de¤il kültürümüzün içine bakal›mBelki bizler kurgulam›yoruz ama baz› durumlar-

da “görünmez tiyatro” oynuyormufluz gibi sanki.Bir fatura s›ras›nda, kimsenin önüne geçti¤i içinsesini ç›kartmad›¤› durumda; o kifliye tepki göste-rerek örne¤in. Di¤er insanlar›n içindeki öfke d›fla-r› ç›kar ve herkes söylenmeye bafllar biranda. ‹n-sanlar kendilerini hayat›n d›fl›na itilmifl hissettik-çe, seslerini duyurabilecekleri fleylere dâhil olma-ya çabal›yorlar. Dâhil olunabilinen ölçüde sahiple-niliyor. Televizyonlarda ya da sokakta seyircidenfikirleri al›narak yap›lan do¤açlama tiyatro oyunla-r›n›n oldukça seviliyor olmas› bu durumun bir yan-s›mas›. Asl›nda bu durumu sadece tiyatro ya dasanat üretiminde düflünmedi¤imiz zamanda görü-rüz. Telefonla ba¤lan›lan yar›flmalar, programlardaha fazla reyting al›rlar. Biri hiçbir yetenek, zekâvs gerektirmeyen yaln›zca s›rayla kutu aç›lmas›nadayal› bir yar›flma yapar ve milyonlarca insan sey-reder. Çünkü sadece kutu açt›rmaz asl›nda, biroyun oynat›rlar onlara. Ac›l› bir geçmifl, zorlu ya-flamlar, sanki 40 y›ll›k dostmuflças›na geliflen ar-kadafll›klar… ‹nsanlar›n özledi¤i ya da kendilerin-den hissettirecek fleyler sunmak…

Her dönem kendi hassasiyetlerini de beraberin-de tafl›r. Toplumun neleri sevdi¤ini, nelerden etki-lendi¤ini, nelerden hofllanmad›¤›n›, nelerin yürek-lerine hitap etti¤ini koflullar belirler ya da o koflul-lar yarat›l›r!. E¤er fluan içi tamamen bofl olan ku-tudan ç›kacak olan merak ediliyorsa ya da güldür-mek için cinsiyetçili¤in kullan›ld›¤›, toplumsal hiç-bir soruna de¤inmedi¤i gibi vermeye çal›flt›¤› me-sajlar› yanl›fl ve eksik veren tiyatroyu and›ran birfleyi en çok üniversiteliler izliyorsa; o zaman birfleyler yapmal›y›z. Günümüz üniversiteleri/üniver-sitelileri tüketim toplumunun bir ürünü haline ge-tirilmeye çal›fl›l›yor. Teslim olmaman›n en etkiliyolu ise; bir kültür yaratmaktan ve o kültürün için-de kendini yaratmaktan geçer. Örne¤in 68’degençlik hareketi “Devrim için Hareket Tiyatrosu”nu kurmufl ve tiyatronun soka¤a tafl›nmas›n›önermifltir. ‹flçinin, memurun, köylünün sokaktaoldu¤u bir dönemde “sokak tiyatrosu” yapmak,

sanat› kapal› kap›lar ard›na sakla-yan zihniyeti; o ka-

p›lar›n üzerinekilitlemek de-mek oluyorduayn› zamanda.Ama kap› kilitle-nemeden k›rd›-lar ve sadecedüzene karfl› ç›-kanlar› hapset-m e d i l e r

yaln›zca onlar de¤ildi kilitlenenler…

Sanat bir devrim provas›d›rBu co¤rafyada en çok bask›ya ve zulme u¤ra-

yanlardan biri de hiç kuflku yok ki sanat olmufltur.Darbe döneminde 937 filmi “sak›ncal›” bularakyasaklayanlar, “dil” inden ötürü albümleri kald›-ranlar, binlerce kitab› toplat›p yakanlar ve haladaha çocuk oyunlar›na dahi yasak koyan zihniyet-ler… Sanat, insano¤lunun yapabileceklerinin birönizlemesi gibidir çünkü. Augusto Boal ‘Ezilenle-rin Tiyatrosu’ adl› kitab›nda bu konuyla ilgili flun-lar› der: “Tiyatro; do¤ru yolu gösterme arac› de-¤ildir, tiyatro sadece bütün muhtemel yollar› de-neyebilmenin araçlar›n› sunar.” Ve flöyle devameder: “ Belki de tiyatro kendi içinde devrimci de-¤ildir; ama hiç kuflku yok ki tiyatro bir devrim pro-vas›d›r!” Sanat› bir prova alan› olarak görebiliriz.Bu düflünce bizi yapacaklar›m›z noktas›nda cesa-retlendirecek, gençli¤in vermifl oldu¤u enerjiyiamfilerimize, kampusumuza, üniversitemize vesoka¤a tafl›mam›za yard›mc› olacakt›r. Müzi¤imiz-le, filmlerimizle, tiyatro anlay›fl›m›zla kendimizeözgü bir sanat anlay›fl› gelifltirmeliyiz. Asl›nda es-kiden beri de gençlik hareketinin verdi¤i tepkilerintemelinde o anlay›fl yatmaktayd›. Örne¤in; iflken-cede ölen arkadafllar›n›n ard›ndan besteledikleribir türkü, yaz›lan bir fliir ya da kitap, çevrilen birfilm ya da sahnelenen tiyatro oyunu… Bunlarhep etkili bir silaht›lar hem de hala daha dilimiz-de bir türkü, haf›zalar›m›zda bir oyun olarak kald›-lar. Öyleyse bizler de kendi kültürümüzü yarata-l›m. Nas›l m›? Örne¤in, müzikle u¤raflarak; grupkurup ortak üretimler yapmaya çal›flarak. Örne-¤in, tiyatroyla u¤raflarak ve tiyatroyu kapal› kap›-lar ard›nda izlenen; bir baflkahraman›n oldu¤u veizleyicilerin bütün oyun boyunca sadece oturdu¤ubir dekor olmaktan ç›kararak. Her nerde ne yap›-yorsak onu tüm arkadafllar›m›zla beraber, onla-r›n yan› bafl›nda hatta zorla içlerine kar›flarak ya-pal›m. Yapal›m ki; bizden sonraki kuflaklar da bi-zim üretti¤imiz; flark›, türkü, film, oyun ne varsa omiras› devrals›n ama kendi dönemleri içindebambaflka ufuklar yarats›nlar. Bu sayede, dün vebugün yapt›klar›m›z birer prova ama yar›n yaflana-caklar bütünüyle gerçek olacak…

Kaynakça:

* Augusto Boal,

Ezilenlerin Tiyatrosu

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 2026

T‹YATRO

Yaflam›n sanatta varolmas›:Varolan›n provas›…

Seyirciler eyleme erkini ne kendileri yerinedüflünmeleri, ne de eylemde bulunmalar› içinkarakterlere devreder. Seyirciler kendisiniözgürlefltirir; kendisi için düflünür ve eylemdebulunur! Tiyatro eylemdir!*

Page 25: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 20

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 2027

K‹TAP

Kapital Manga, Çizgilerle Komünist Mani-festo: “Birleflin”, Kapital Yeni Bafllayanlar‹çin…

15 Aral›k 2008’de yay›mlanan Kapital Manga buy›l Can Erkin taraf›ndan Türkçe’ye çevrildi. fiu ançok satanlar aras›nda olan kitap Japon çizgi sana-t› manga formunda Kapital’i an-lat›yor. Son derece basit bir diliolan kitap, yedi ana karakterlebir peynir fabrikas›nda geçenöykü üzerinden emek gücününsat›n al›n›fl›n›, eme¤e yabanc›-laflmay› ve kapitalizmin toplumuyozlaflt›rmas›n› güzel bir flekildesomutluyor.

Zengin olmak isteyen peynirüreticisi Robin ile genç serma-yedar Daniel’in tan›flmas›ylabafllayan hikaye, temel kavram-lar› bu karakterler aras›nda ge-çen diyaloglarla anlat›yor. Anti-kapitalist bir baban›n o¤lu olanRobin baflta masum bir para ka-zanma, zengin olma f›rsat› olarak gördü¤ü peynirfabrikas› kurma fikrini Daniel’in sergiledi¤i tutumlarve fabrikada yaflananlar› gördükçe giderek korkutu-cu bulmaya bafllar. Özellikle iflçilerin performans›n›artt›rmak için bask› ayg›t›n› temsil eden Kahyaylayaflad›¤› sorunlar bu s›k›nt›lar› artt›r›r. ‹flçileri sö-mürmenin verdi¤i rahats›zl›k vekendi içinde sorgulama halinizamanla d›fla vuran Robin, Da-niel’le uzun süren tart›flmalaryaflar. Tart›flmalarda art›-de¤erkavram›n› somut olarak anla-tan son derece aç›klay›c›, ak›l-da kal›c› yerler dikkat çekici. ‹k-na olmasa da vard›¤› sonuçzengin olmak için sömürü düze-nini devam ettirmesi gerekti¤i-dir. ‹ki olay›n Robin üzerindebüyük etkisi olur. Bunlardan birtanesi küçük bir iflçiyle ne iflyapt›¤› konusunda yaflad›¤› di-yalog. Robin yafl› küçük olan ifl-çiye ne ifl yapt›¤›n› sormas›üzerine çocu¤un yapt›¤› iflin neifle yarad›¤›n› bilmedi¤ini görür. ‹kincisi ise çocuk-luk arkadafl› Helena’n›n babas›n›n yaflland›¤› ge-rekçesiyle iflten ç›kar›lmas› sonucu bafllayan mad-di s›k›nt›lar› nedeniyle fahiflelik yapmas› Robin’i en

çok etkileyen olay olur. Bütün bunlardan sonra Ro-bin babas›n›n yan›na gelerek zengin olma h›rs›n› biryana b›rakt›¤›n› söyleyerek babas›ndan köyünedönmek için izin ister. Ancak babas› o¤lu için imza-lad›¤› sözleflme nedeniyle dönmesine izin vermez.Robin de fabrikaya geri döner. Babas›n›n evinin de

tehlike alt›nda olmas› dolay›s›y-la tüm iç s›k›nt›lar›n› bir kenaraatarak devam eden Robin Kah-yaya tam yetki verir. ‹flçiler üze-rinde artan bask› ve sömürügenç bir iflçi olan Karl’›n durumatepkisi giderek artt›r›r. Karl’›n butepkisiyle beraber iflçiler hareke-te geçer ve devletin zor ayg›t›ylatan›fl›rlar. Kitap bir iflçinin katle-dilmesi üzerine “B‹ZLER KÖLEDE⁄‹L‹Z” slogan›yla son bulur…

1848’deKarl Marx veFr›edr›ch En-gels taraf›ndanyaz›lan Komü-

nist Manifesto 1976’da ‹talyanmuhalif çizer Rodolfo Marcenarotaraf›ndan çizgiye döküldü. Ülke-mizde bu sene Nail Satl›gan veKaan Emek taraf›ndan Türkçeyeçevrildi. Manifestonun metniakarken alt›nda çarp›c› tiplemeler

ve polemiklerleeseri yorumla-yan çizer, okuruproleteryan›n veburjuvazinin ti-pik temsilcileriy-le buluflturuyor. Eserde metin de-vam ederken durumu abzürtleflti-rerek anlatan çizer daha ak›ldakal›c› olmas›n› sa¤l›yor. Dünyan›nen çok okunan eserleri aras›ndayer alan Komünist Manifesto’nunokunmas› için iyi bir alternatifolan kitap özellikle yeni bafllayan-lar için ilgi çekici duruyor.

Kapital’in çizgilerle farkl› bir yo-rumu da Kapital: Yeni Bafllayan-lar ‹çin… David Smith ve Phil

Evans taraf›ndan yorumlanan eseri dilimize KemalÜlker çeviriyor. Kavramlar› konu bafll›¤› olarak alankitap konu bafll›klar› üzerinden gidiyor. Konular› te-

mel hatlar›yla aç›klarken anlat›lanlar› çizgilerle yo-rumluyor. Kapitali daha kolay anlatmay› hedefleyenkitap çizgiler ve sade diliyle yapt›¤› anlat›mlarla bu-nu baflarm›fl. Kitab›n sonunda temel kavramlar an-lafl›l›r flekilde aç›klanm›fl. Kapitali okumayanlar içintercih edilebilecek olan eser okuyanlar içinse gözat›lmaya de¤er.

Türlerin Kökeni: Resimli UyarlamaCharles Darwin taraf›ndan 1859’da yaz›lan eser

öne sürdü¤ü canl›lar›n aflamal› olarak evrimleflti¤iteorisiyle okurlar›n› derinden etkilemeyi, birçok in-san›n yarat›c›ya dair inanc›n› sorgulamas›n› ve bi-lim dünyas›n›n seyrini de¤ifltirmeyi sa¤lad›. Bu ufukaç›c› baflyap›t› Nicolle Rager çizgileriyle yorumlar-ken anlat›m›n› Michael Keller yap›yor. Ülkemizdebu sene raflarda yerini alan kitap çok satanlar ara-s›nda. Kitap girifl bölümünde Darwin’in araflt›rma-ya neden bafllad›¤›n› araflt›rma sürecinde yaflad›¤›

zorluklar›, tepkilerden çekinme-sini, 1858’de Alfred RussellWallace’nin de benzer kan›laraulaflmas›yla bunlar› aflmas›n›ve kitab›n› yay›nlamaya kararvermesini anlat›yor. Ayr›ca bubölümde Darwin’in çok bilinme-yen mektuplaflmalar›na da yerverilmifl. Kitab›n ikinci k›sm›ndaise kitab›n tüm bölümlerine yerverilmifl. Bu bölümde sade birdille anlat›lan konular çizgilerleberaber daha anlafl›l›r hale geli-yor. Binlerce y›l öncesinin me-kanlar›n›n ve hayvanlar›n gelifli-minin çizgilerle anlat›lmas› Tür-lerin Kökeni’nin daha iyi kavran-mas› için son derece elveriflli.

Kitab›n sonsöz k›sm› ise evrim teorisinin o günler-den bugünlere (ülkemizde Tübitak’›n sansürlenme-si gibi) gerici tepkilerle karfl›laflmas›n› ve düzenliolarak y›llar içinde gelifltirilmesini ele al›yor. 30 Ha-ziran 1860 Oxford Piskopusu Samuel W›lberforceile T.H.Huxley aras›nda yap›lan tart›flman›n sunulu-flu bugüne kadar uzanan dini elefltirileri çok güzelbir formda anlat›yor. Darwin’den bugüne geliflen bi-limsel çal›flmalar›n Darwin taraf›ndan yorumlanma-s› hem eserin bu bölümünü renkli k›l›yor hem deevrim teorisinin güncelli¤ini, yeni bilimsel araflt›r-malarla beraber ilerleyiflini en iyi flekilde anlat›yor.Türlerin Kökeni: Resimli Uyarlama okumas› zevkli,ak›c› ve anlafl›l›r olmas› aç›s›ndan ilgi çekici…

fiu s›ralar Marksist baflyap›tlara artan ilgiyle beraber Marksist klasiklerin çizgilerle yorumlanan flekilleri de raflarda yerini ald›. ÇizerlerMarksist baflyap›tlar› yorumlarken öykülerle veya sadelefltirmelerle daha kolay ve kal›c› anlatmaya dönük çal›flmalarla karfl›m›za ç›k›yor. Geçti¤imiz birkaç ay içinde Kapital Manga, Kapital: Yeni Bafllayanlar ‹çin, Çizgilerle Komünist Manifesto ve Türlerin Kökeni: Resimli Uyar-

lama isimli dört eser yay›mland›. Eserler yo¤un bir ilgi ve be¤eniyle karfl›land›.Eserler baflyap›tlar›n anlafl›l›r ve çarp›c› olmas›yla yeni bafllayanlar için iyi bir seçenek…

www.devrimcigenclik.org

Çizgilerlebaflyap›tlar