dergisi - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/d01093/2005_33/2005_33_korkmazma.pdf · bu makalede bir...
TRANSCRIPT
Gazi Üniversitesi Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli
Araştırma Merkezi
Araşt!rma Dergisi Research Quarterly
BİR MÜSLÜMAN BOSNA KÖYÜNÜN HALK ŞARKILARI
M. Akif KORKMAZ
Dr. Yvonne R. Lockwood, Bir Müslüman Bosna Köyünün Halk Şarkılar1, (Çev:
Ayşe Pamir Dietrich), Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, 2004, 192s . •
oın Bu makalede bir Ame;ikan folklorcunun, Boşnak köylerinden birinde türkü incelemeleri olan kita
bının değerlendirmesi yapılacaktır. Altmışlı yılların sonunda söz konusu biJ/gede derlemeler artmış ve elimizdeki çalışma da bu dönemin takipçisi olmuştur. Kitaptaki halk türküleri araştırmacı tarafından sosyal, kültürel ve işlevsel anlamlarına uygun değerlendirilmeye çalışılmış(Jr. Özellikle kadınların söylediği örnekler üzerine kurulan bu çalışmada hem folklorik hem bölgesel-tarihse/ süreç öne çıkarılmamıştır.
ABST"RACT in this artic/e the book belonging to an American fo/klorist that investigates folk music in one of the
Boshnak Villages. Cathering collection increased in the mentioned area in the /ate 7960's, and this work has been the follover of this period. Folk musics in this book were evalmated in accordance with it having socia/, cu/tura/ and cognitive meanings by the investigator. Especial/y in this work in examples song by women, historica/ process was not put forward neither fo/kloric nor /ocational.
Anahtar Kelimeler: Balkan Folkloru, Planinica Köyü, Boşnak Halk Türküleri.
Key Words: The Balkan Folklor, Planninica Village, Boshnak Public Folk- song.
Türkü söylemek imkansız, Sevgiliden söz etmeden1
Önceleri halk ş iiri diye anılan halk türküsü2
terimi, Herder'in iki ciltlik halk türküleri koleksi
yonuna bu adı vermesiyle batının bilim dünyasına. XVlll. asırda girdi. Böylece halk kelimesine ya
zılı şiirden farklı ~ir kültür yapısı olan türkü olgusu eklendi ve buradan yeni kavramlar doğdu; bu
birleşme sonra da halk masalları,· efsaneleri gibi
diğer kavramlaşmalara zemin hazırladı. Alman
bil im adamı, bu çalışmasında halk türkülerinin sözlerinin yanı sı_ra notalarının da derlenmesini;
ayrıca türküyü icra eden, dinleyen ve yaşatan
kültürel çevrenin de önemli olduğunu söyledi. Bizde ise aynı olguya ad vermede batıdaki gibi
Hacı Bektaş Veli/ 2005-33 ---------- - - - -------- 559
M. Akif Korkmaz------------------------
kelime birleşmesi oluşmamış; yalnız türkü ifadesi yeterli olmuştur. Şarkı, türkü ke
limesinden· çok sonra ortaya çıktığı için,3 zaman zaman karşılaştığımız Türk halk
türküleri veya Türk halk şarkıları diye yapılan tanımlamalar ve ayrıca halk şarkısı
diye yapılan çeviriler yanlıştır.4 Birleşik sözcük yapısıyla gelişen batının halk tür
küsü, dilimize aktarılırken Türk kültüründeki türküyü düşündürmeli; fakat yalnız
ca türkü diye adlandırılmamal ıdır. Aksi durumlar, köklü bir tarihi ve kültürel geli
şimin sonunda müstakil ve hususi bir terim olarak doğmuş olan ve her hususiyeti
ni yenilenerek devam ettiren bu konuda kavram kargaşası yaratabilmektedir (Köp
rülü 1962: 15-17, 40; Yıldırım 1998: 180-195; Albayrak 2004).
Bir Müslüman Bosna Köyünün Halk ŞarkJ/arı, Michigan Üniversitesi'nde Slav
Dilleri ve Edebiyatları okuduktan sonra, aynı alanda doktorasını tamamlamış ve
ayn ı üniversitenin müzesinde Folklor Araştırmaları BölümO'nün müdürlüğünü yü
rüten Dr. Yvonne R. Lockwood'un bir folklor kitabıdır. Yerinde gözlem ve görüş
me yöntemiyle kaleme alınan 192 sayfalık bu çalışma, 1966-1968 yılları arasında
Bosna' da yapılmış ve 2004 yılı sonunda Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları kültür eserleri arasında çıkmıştır. Eseri dilimize Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğ
rafya Fakültesinde dil bilim öğretim üyesi olan Ayşe Pamir Dietrich kazandırmış
tır.
Kitapta incelenen bölgenin geçmişi, etnik çeşitliliği ve Türk kültürüyle olan ba
ğı dikkatimizi bu çalışmaya çevirmiştir. Yazarın vurguladığı gibi, inceleme konusu
olan bölgenin ve köyün dünya görüşleri, insani değerleri ve diğer kültür yapısı Os
manlının bıraktığı (Lockwood: 10-11} mirastır. Bosna, X. yüzyılın başlarından
1463'te Fatih Sultan Mehmet Han tarafından Rumeli Eyaleti'ne bağlı bir sancak
olarak Osmanlı topraklarına katılmasına kadar, Hırvatistan'a bağlı bir prensliktir.
Sonra başlı başına bir sancak ve daha sonra da eyalet statüsünü Osmanlı yöneti
minde kazanmıştır.s
• Kitap; yazarın ve çevirenin sunuşları, araştırma ve değerlendirmelerin yer aldı
ğı birinci kısım ile türkü sözleri, notalar ve eklerin bulunduğu ikinci kısımdan oluş
muştur. İlk kısmır.ı Giriş başlığı adı altında çalışmanın yapıldığı köyün ve çevresi
nin tarihi, kültürü ve etnik yapısı hakkında öz bilgiler verilmiştir. Çalışma yapılan
köyün yaşantısı ile aile yapısı ve ekonomisi Köy adı altındaki başlıkta toplanmıştır.
Şarktlarm Etnografisi, halk türkülerinin Planinica köyü kültürüne ait özelliklerinin,
türlerinin ve bunların hangi ortamlarda icra edildiğinin yazıldığı yerdir. Şarkıların
Sözleri, araştırmacı tarafından sözel doku (bağlam, konteks} dikkate alınarak yapıl
mış türkü sözleri yorumlarına ait ve çalışmanın en geniş bölümüdür. Türkülerin te-
560 ------ -------------- Hacı Bektaş Veli/ 2005-33
---------------- Bir Müslüman Bosna Köyünün Halk Şarkıları
maları ve içeriklerine göre sınıflamasının yapıldığı bu yere, konu sınıflamasına ait
bir tablo eklenmiştir. Sonuç bölümünde çalışmanın kısa bir değerlendirmesi ya
pılmıştır. Kitabın inceleme bölümü olan ilk kısım, Slav folkloru ve halk bilim üze
rine çıkan eserlerin verildiği bir kaynakça ile son bulmuştur.
Kitabın ikinci kısmında Planinica ve komşu köylerde kaydedilen türkü sözleri
nin tema'sına ve icrasına bağlı metinlerinin yer aldığı bölüm ile notaları vardır: " Şarkı Sözleri ve Notalar. Türkü sözleri bent bent hem aslı ile hem de Türkçe'siyle
verilmiştir. Ayrıca kaynak kişilere ait iki tablo da bu bölümdedir. Bölüm başlıkları . . ve bazı sayfalar, araştırmacının o yılların yaşantıları ile müzik icralarını gösteren
kaynak değeri ol~n fotoğraflarla süslenmiştir (s.33, 63, 73 vd.). Müzik notalarıyla
ilgili ayrıntılı bilgiler, bağlamlarına dair açıklamalar önemsenmjş ve kayıtların ya
pıldığı ortamlar vurgulanmıştır. Otuz üç parça notanın kimilerinde melodiler, ki
milerinde ise sözler kayıt alınırken yakalanamadığından mesela mevlüt törenin
de kaydedilende olduğu gibi bırakılmıştır. Komşu köylerden toplanan ve karşılaş
tırma amacıy la ayrı bir bölümde ek olarak verilen şarkı sözleri Hıristiyan kültürün
den seçilmiş. Bu bölüm, asıl araştırma yapılan köyden farklılığıyla dikkati çeken
cinsellik gibi farklı kültür yansımalarını göstermesi bakımından önemli. Bir Müslü
man' dan derledigi dörtlük (ki dörtlük nazım biçimi çok az rastlanır) dipnotunda
başka dinlerin ve kültürünün istismarına Müslümanlar arasında rastlanmadığının
söylenmesini ilginç bir anekdot alarak burada kaydetmeliyim:
Oy, Hırvat kız! Böyle güzellik sende varken,
Hı rvat'la evlen, Sırp'la evlenme (s. 105, 1 50)
Burada bizim türkülerimizdeki dini toleransı ve hümanizmi hatırlamadan ede
meyiz. Öte yandan Müslümanlar ile Katolikler arasında birçok ortak halk türküsü
nün varlığını da burada zikretmeliyiz.6
Çalışma yapılan köy; sanayi öncesi geleneksel yaşamını sürdüren, yaya olaşı
lan ve elektronik iletişim araçlarından uzak kalmış Planinica köyüdür. Bu halk tür
küleri, Müslüman. Bosna'nın otuz dok_uz haneli bir orman köyü Planinica'da yaşamın içinde hazırlanmıştır. Yazar, (yıllar sonra olmalı) sunuş bölümünde "Bu çalış
mayı bugün yapsaydım, araştırmama başka açıdan bakardım-'.' sözüyle yöntemle
rini ve profesyonelliğini yeterli görmediğ ini açıklamıştır. Bu sözlerden XX yy. ın
son yarımında bfrdenbire savaşların yıkıntıları altında kafan, değişen ve kendine
has bir alanda gelişerek bir bilim dalı olma yolunda sıçrama yapan halkb_iliminin
yeniliklerine bir gönderme açıkça görülmektedir. Şarkıların anlamı ve rolü, onları
Hacı Bektas Veli/ 2005-33 --- --- ---------- ---- 561
M. Akif Korkmaz--- - - - - - ----------------
kimin, nasıl yazd_ıklart7 bilgisinden daha çok önemlidir sözleri araştırmacının bu
çalışmasında ağırlıklı olarak ele aldığı yoldur.
Kalbim şarkı söylemezse solar,
Sulanmayan bir karanfil gibi (s. 76)
Bu hem bir dilek hem de söylendiği gibi dinlenen bir parça. Zaten çalışmanın
amacı da; türkülerin bu köydeki sosyal rolünü, fonksiyonlarını ve ilişkilerdeki ye
rini anlamaya yöneliktir. Araştırmacı iki yıl bu insanların içinde yaşaf!1ıştır. Bu sü
rede yörenin kadını erkeği, çoluğu çocuğu, yaşlıs ı genci, Müslüman'ı Hıristiyan'ı
kısaca her türden insanıyla her tür sosyal alanda gözlem ve görüşmeler yaparak . . . kaynağından ve doğru bilgiler derlemiştir. Kocasının da yanında o.iması köyün onu
kabullenmesini ve kolaylıkla herkese ulaşma imkanını· sağlamıştır. Araştırmacının
gözlemleri ve yaşadıkları sonucunda·yazdığı bu eser oldukça nesneldir. ·
Köyde pjesma adı verilen güncel türküler (eski günlerin türküleri denen bir tü
rün dışındakiler) tek beyitten oluşur. Gerektiği yerde bunların dizilmesinden olu
şan uzun biçimler de icra edilir. Yazarın dikkatini çeken şey, eski günlerinkilerin
tamamen farklı olmasıdır. Gusle (çifte telli, tambura) denilen telli bir aletle metni
ön plana çıkarılmış bu eski tür türküyü köyde orta yaşlı biri dışında çalan kalma
mıştır. Yazar bu kişinin Müslüman olduğunu, bu işi babasından öğrendiğini, baba
sının ve kendisin.in de şarkı yaktığını, mevlit zamanı insanların toplanıp onu baş
ka bir köyden çağırdığını, bu epik tarzın bu kişiyle yok olacağını belirtir. Yazar,
onun çalıp söylediklerinin çoğunun 1897 tarihli Hırvat Halk ŞarktfanB adlı kitap
tan olduğunu vurgular. Bu tanımlar bir alp ozandan tevarüs edilen aşık timsal in
den başkası değildir. Bu anlatımsal-öyküleyici şarkılar, törensel yapısı gereği ba-
. zen çalışırken yaşlı kadınlarca da söylenir.9 Ancak çalışmada bu eski .türe örnek
.ayrılmaması büyük bir eksikliktir.10
Radyodan halk türküleri dinleme ve siyasi çalışmalar, türkülerde yapı ve içerik
değişmelerine yol açmıştır ve o yıllarda bile yöre halk türkülerinin değişebilirlik
yeteneği izlenebilir ölçüdedir. Tito devrimiyle yeni tarzda epik halk türküleri orta
ya çıkmıştır. Bu aslında yukarıda eski günlerin türküleri deyimiyle bahsedilen Os-' . manlı mirası aşık tarzını (konu dışında) andırmaktadır. Halkın ilgisi artık epik ben-
zeri olan bu türe .kaym ı ştır. Araştırmacı, halk türkülerindeki bu değişme yeteneği
ne parmak basmıştır.1 l
562 -------------------- Hacı Bektaş Veli/ 2005-33
---------------- Bir Müslüman Bosna Köyünün Halk Şarkıları
Karadzic'in 12 kadm halk türküleri tabirini kullandığı lirik tarzdaki halk türküle
ri, epik olanlara göre daha fazla yer bulmuştur. Bu epik parçalar, kendi arasında
kafiyeli iki dizeli bir yapıya sahiptir. Yukarıda bahsedilen epik türle konusu ve ya
pısı itibarıyla farklıdır. Kaynak kişilerden aldığı örnekler sadece bu çeşittir. Ayrıca
son yıllarda gurbetçilerle köye giren birkaç radyonun tesiriyle yeni bir halk türkü
sü söyleme çeşidi gençler arasında yaygınlaşmıştır: Sevdalinka (sevdalık türküleri).
Bunlar henüz bir çalgı eşliğinde söylenmiyor; fakat gelenekte değişime daha o
zamanda başlar. Geleneksel halk oyunu bir çeşit halk türküsünün ezgisine bağlı ya
da bazen üflemeli lfü çalgı ile tambura eşliğinde halka biçiminde oynanmaktay
ken, il. Dünya Savaşı sonrasında enstr.ümantal müzik yavaş yavaş oyunda söyle
nen halk türküsünün tahtına oturmuştur. Türkülerin melodi değişikliği ile hem ' oyunda hem işte söylenmesi, partizanlığın epik türkülerde yer alması halk türküle-
rinde bağlamın önemini göstermektedir.
Köyde türkülerin söylendiği ortamlar hakkında ayrıntılı gözlemlere yer verilir.
Düğünler dışında prelo denen kız erkek atışmalarının da aaırlıklı yer aldığı türkü
geceleri denebilecek toplantılar önemlidir. Prelolar, iş hayatında da normal gün
delik ev işlerinde vardır. Bu sonuncular kız erkek iletişiminde son derece önemli
rol oynarlar. Diğer yer ve zamanlarda direkt bir iletişim içine girmeleri mümkün
olmayan genç kız ve erkekler bu prelo ve iş ortamı sayesinde türküler aracılığıyla
hem eğlenmekte· hem de birbirlerine kur yapabilmektedir. Yazar, bu tür attşma
türkülerine konu ve tür olarak ayrı bir yer verir ve önemli tespitler yapar: "Türkü
nün anlamı ve işlevi tamamen icracıya (ve icra edildiği ortama) bağlıdır." (Lokwo
od: 76).13
İlginç bir anekdot, türkü söylemenin grup dayanışması ve kültürel benliğin be
nimsenmesinde rie kadar önemli olduğunu bize gösterebilir. Devlet için ormanda
ağaç fidanı diken kızlardan Müslüman olan grup türkü söylemeye başladıklarında,
bi ldikleri halde Katolikler onlara iştirak etmemişlerdir; çünkü bu durum yazara gö·
re aynı duyguya ~atılmayı reddetmektir. Eğer aynı şarkıları Hıristiyan kızlar bilinç
li halde birlikte söylemeye yanaşmıyorlarsa bu tercih, tavır koymaktır. Fakat iki
farklı dini kültüre ait, bir arada yaşayan ve aynı tarlada çalışan bu gençler, kendi
renklerini göstermek gibi bu demokratik bir tavırdan daha ileriye (!) (ki aynı genç
lik çeyrek asır sonra bu davranışlarının yerine k~nlı ve derin bir mezar kazacaktır)
gitmemiştir.
Hacı Bektaş Veli/ 2005-33 - --- --- ------ --- --- - 563
M. Akif Korkmaz------.------- - ------------
Sonuçta genel bir bakışla bu kitap; Türk sözlü kültürü şiir geleneğinin, Balkan
lar, Doğu Avrupa, Adriyatik gibi coğrafyalarin, tarihin o dönemindeki izlerine da
ir bir mikro haritasıdır. Türk kültürünün yayıldığı ve etkilediği alanların genişliğ.ine
dair önemli bir kaynak olarak karşımıza çıkıyor. Esere kavramlara dair bir sözlük
çüğün eklenmemesi bu çalışmanın önemli bir eksikliğidir. Çalışmanın yapıldığı
bölgeye şimdi bakarsak, orada çok şedit değişmelerin olduğunu, bugün o kültür
den nelerin ne kadar yaşamaya devam ettiğini ortaya serecek araştırmacıları bek
lediğimizi belirtelim.
Kültür ve Turizm Bakanlığı yeni yayın ilkeleriyle hazırladığı kitaplarla okuyucu
karşısına çıkıyor. Kitap biçimleri, kapak düzenlemesi, logosu ve harf biçimlerinde
ki yenilikler hemen göze çarpıyor. Yeni eserlerin titiz bir uzmanın göz süzgecin
den geçtiğini hemen fark ediyorsunuz. Ancak bu kıymetli çalışmayı dilimi~e akta
rırken gereken titizliğin de gösterilmesini beklerdik. Kitabı her okuyanın da tuhafı
na gidecek bazı dikkatsizlikler, bu güzel . eserin okuyucuya o haliyle ulaşmasına
engel olmamıştır. Bazı ifadelerin anlaşılmasında bizi zorlayan çeviri cümlelere da
ir küçük bir not eklemeyi de ihmal etmedik: Doğa Yapısı (lokwood: 10) başlığı_
Doğası .veya Doğal Yapı, Avusturya-Macar dönemi. .. (L: 13) deyimini Avusturya
Macaristan dönemi, kopyaları yayına hazırlayan ... (L.: 6)'1 da yayıma şeklinde ter
cüme etmek gerekirdi. Çevirinin noktalama işaretleri konusundaki savurganlığı
okumayı zorlaştırmaktadır: "her yaştan kadm, erkek; evlilik çağına gelmiş kız ve
erkek çocuklar ... daki ikilemede veya diğer birçok yerde olduğu gibi yanlış veya
gereksiz virgüller ve çeviri kokan, ... oldu; ve ... (L.: 10, 111 17)'deki noktalı virgül
ler, ve ile bağlan?n cümleler bir yana, ... Bosna çok çeşitli ırklara sahip olmuş bir
yerdir. (L.: 10), ... (köye) ya yürüyerek, ya da at sırtında gidilebilir ... (L.: 10) ... yü-
. rüyerek beş saat ~zaklıktaki..-., (köyden) yürüyerek yarım saat uzaklıktaki bir Kato
lik köyü ... (L. 12), ... Sen benim ayakkabılarım için bir ayakkabı boyasısın. (L: 43),
.... köyde birbirler!ne etki ediyorlar (L.: 48) gibi sözler Türkçe'nin cümle yapısında
·yoktur. Fakat şu cümleleri de okuyunca bunları da unutacağınızdan şüphem yok:
... bugün sadece genç ve yaşlı erkekler koyun güdüyorlar, gençler ise(?) daha zor
işler yapıyorlar. (İ..: 62); yere çömelir ve iki kayayı, belli bir ritim tutturarak ... bir
birine vurur. (L.: 66) ... "
KAYNAKLAR ALBAYRAK, Nurettin (2004), Ansiklopedik Halk Edebiyatı Terimleri Sözlüğü, İstanbul: LM Yayınları.
BRADFORD, Lee Eden (2000), "Folk Music and Folksong" Medival Folklore Encylopedias (edt. Lindahl
C., ... ), California: ABC-Clio ine.
Sfı4 --------------- - ---- Hacı Bektaş Veli/ 2005-33
------------------- Bir Müslüman Bosna Köyünün Halk Şarkıları
CAFEROGLU, Ahmet (1981), Türk Dili Tarihi, İstanbul: Enderun Kitapevi. ÇOBANOGLU, Özkul (2002), Halkbilimi Kuramları ve Araştırma Yöntemleri Tarihine Giriş, Ankara:
Akçağ Yayınları.
DİLÇİN, Cem (2004), Örneklerle Türk Şiir Bilgisi, Ankara: AKDTYK Türk Dil Kurumu Yayın l arı.
DOGAN, D. Mehmet (1982), Büyük Türkçe Sözlük, Ankara: Birlik Yayınları. GRİMM, Jacob u. Wilhelm (1999), Deutsches Wörterbuch, München: Deutscher Taschenbuch Verlag. KUDRET, Cevdet (1980), Ôrnekler/e Edebiyat Bilgileri, İstanbul: İnkılap ve Aka Basımevi. KUDRET, Cevdet (1995), Örnekli Türk Edebiyatı Tarihi, Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları. KÖPRÜLÜ, M. Fuad, (1962), Türk Saz Şairleri, Cilt 1, Ankara: Milli J<ültür Yayınları. KÖPRÜLÜ, M. Fuad, (1976), Türk Edebiyatında İlk Mutasawıflar, Ankara: Diyanet işleri Bşk. Yayınları.
KÖPRÜLÜ, M. Fuad, (1999), Edebiyat Araştırma/ar, Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi. İmla Kılavuzu, (2000), Ahkara: Türk Dil Kurumu Yayınları. SOYSAL, M. Orhan, (2002), Eski Türk Edebiyatı Metinleri, İstanbul: Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları. SCHEPPİNG, Wilhelm, (1994), "Lied und Musikforschung", Crundrisse der Volkskunde: Einführung in
die Forschung(e/der der europaischen EthnologieNolkskunde (s.467-49.2), (Hrsg.) Rolf W. Brednich, Berlin: D. Reimer Verlag. ·
5TEUERWALD, Kari, (1974), Deutsch-Türkisches Wörterbuch, Wiesbaden: Otto Harrassowitz Verlag. STEUERWALD, Kari, (1972), Türkisch-Deutsches Wörterbuch, Wiesbaden: Otto Harrassowitz Verlag
İstanbul: ABC Yayınları. YILDIRIM, Dursun, (1998), Türk Bitiği, Ankara: Akçağ Yayınları. YILDIRIM, Dursun, (2003), "Balkan Üçlemesi ve Tarih" Türkbilig, Ankara: Hacettepe Üniversitesi Ya
yınları.
Volkslied, http://ingeb.org/Volksong.html, http://de.wikipedia.org/wiki/Deutsches Volkslied.html (26.10.2004)
DIPNOTIAR 1 Kitaptaki genç kızların sevdalık üzerine türkülerinden alınmıştır (s. 98).
2 İlk defa batıda kullanılan Vo/ks/iedterimi, halk şarkısı değil halk türküsü diye çevrilmelidir; Steuerwald'ın (1974) Deutsch-Türkisches Wörterbuch'una ve kaynakçadaki sözlüklere, ayrıca daha geniş bilgi için Alman ~alk türküsü çalışmaları hakkında Brednich'in (1994: 467-492) kitabındaki ilgili makaleye bakınız. Köprülü de(1962: 48) Herder'in kitabından bahseden cümlesinde Volkslled terimi böyle çevirmiştir.
3 Şarkı türü Xlf. asırdan itibaren Türk edebiyatında ortaya çıkmış bir klasik şiirdir. Türkülerden esinlenen divan şairleri, çalıp söylemek için aruzla şarkı yazmışlardır (Dilçin 2004: 214; Soysal 2002: 535).
4 Türkü adın ı taşıyan ürünlerin XV. yy.a kadar indiğini (Kudret 1980: 295) Ali Şir Nevai gipi kaynakların bildirdiğini halk edebiyatı sözlüğünün ilgili maddesinde Albayrak (2004) zikretmektedir. Türkü türü bir sözlü kültür ürünü olduğun·a göre onun kökleri yüzyıllar öncesinden biçimlenmiş olmalıdır. Türkülerin ayrı bir tür olarak kabulüne kadar XI. yy.da Kaşgarlı Mahmut tarafından derlenmiş eski çağın sözlü kültür ürünlerinden itibaren İslam kültürüyle yapılandırılan halk tasawufunun ilahi ana türüne ait en eski ürünlerin hepsi, adına daha sonra yazılı kaynaklarda rastlayacağımız tür olan türkülerdir. Burada Türk sözlü şiir geleneği hakkında detaylı bilgi için okuyucu, özellikle Yıldırım'ın (1998: 180-195) bu kültürü tarihi süreç içinde ele aldığı makaleye bakmalıdır. Sadeleştirilmiş Parça
Hacı Bektaş Veli/ 2005-33 -------- -------------- 565
Asıl Parça
Bardı közQm yarukı Aldı özüm konukı Kanda erinç kanıkı Emdi udın udgurur
(Alp Er T unga Sagusu; Caferoğl u 1984: 4 5)
Tuzaktayım ne gülem? Ne haldayım ne bilem? Bir garipçe bülbülem; Ötmeğe güle geldim.
Kebüd-ı çeşm bi-rahm etti nigahın Sordum gerdeninden zülf..i siyahın Aşıkların gôiJe çıkardı ahın Bir cevap vermedi aktan karadan
Sabah olsun, aktan kara seçilsin Gerden üzre siyah zülfü saçılsın Mevsimidir güller gibi açılsın Gül fidanım henüz bulmuş çağını Şirin esmer şimdi bulmuş çağını
Sadeleştirilmiş Parça
Gözüm ışığı söndü. Böylece ruhum da ... Şimdi nerelerdedir? Uykular haram bana.
Tuzaktayım nasıl güleyim? Ne haldeyim nasıl bileyim? Ben bir garipçe bülbülüm, Ötmeğe güle geldim.
(ilahi,Yunus Emre; Köprülü 1976: 319)
İnsafsızca baktı, gök mavisi gözleri. Gerdanına sordum, zülf~i siyahını.
Aşıkların göğe çıkardı ahını.
Bir cevap vermedi aktan karadan.
(Türkü, Nedim; Köprülü 1999: 218 l
Sabah olsun, aktan kara seçilsin, Gerdanın üstüne siyah zülfü saçılsın. Mevsimidir güller gibi açılsın. Gül fidanım henüz bulmuş çağını Şirin esmer şimdi bulmuş çağını.
(Şarkı, Şeyh Galip; Soysal 2002: 595)
5 Bosna-Hersek, Türk kültürü ile Bosna tarihi ve türküler hakkında bilhassa Köprülü'nün (1962: 22-29) saz şairlerinin muhiti hakkındaki bölüme ve Dursun Yıldırım'ın Türkbilig 2003/6'daki "Balkan Üçlemesi ve Tarifi" adlı makalesine bakınız. Bu topraklar XIX. yy ulusçuluğu ile ilerde iki dünya savaşına kapı aralayacak kaynayan bir kazana dönüşecekti. Eyalet 1878 Osmanlı-Rus Savaşı'nın ardından Bedin Anl~şması'yla Avusturya-Macaristan imparatorluğu'nun idaresine geçmiş ve 1. Dünya Savaşı'nın ardından bu İmparatorluğun dağılması ile 1918'de kurulan Sırp-Hırvat-Sloven etnisitelerinden oluşan Yugoslavya Krallığı'nın bir parçası olmuştur. Sovyeller Birliği ve Doğu Bloğu'nun dağılmasının ardından, 1991 Haziran'ında Slovenya ve Hırvatistan'ı n ayrılma kararlarıyla, Tito'nun sosyalist Yugoslavya Federasyonu'nda da dağılma süreci başlamıştır. Bosna-Hersek'te 1992'de yapılan bir referandumla bağımsızlık kararı alınmış ve bağımsızlık ilan edilmiştir. Yine bu süreçte, özellikle Hırvatistan ve Bosna-Hersek içindeki Sırplar, bu ülkelerde çoğunlukta bulundukları bölgelerin Sırbistan'a bağlılıklarını ilan etmişler, ancak Bosna-Hersek Hükümeti bunu kabul etmemiştir.
Bunun üzerine Sırplar, Yugoslav Ordusu'nun ülkeden çekilirken bıraktığı silahlar ve Sırbistan'ın yardımıyla, 1995 yılı sonlarında ABD'nin önayak olması ile Dayton Barış Anlaşması'nın imzalan-
Hacı Bektaş Veli/ 2005-33
--- --- --- ------ --- -- Bir Müslüman Bosna Köyünün Halk Şarkıları
masına kadar, Bosna-Hersek'te insanlık adına utanç verici bir soykırıma girişmişlerdir. Nato'nun hava harekatı sonucunda Sıplar anlaşmayı 1995'te imzalamıştır. Bu anlaşmada Bosna-Hersek Devleti'nin biri Boşnak ve Hırvatların oluşturduğu Bosna-Hersek Federasyonu, diğeri Sırpların oluştur<luğu Republika Sırpska olmak üzere iki üyeden oluşması öngörülmüştür.
Başkenti: Saraybosna (Savaş sonrası tahmini nüfusu 350.000)
Resmi Diller: Boşnakça, Hırvatça ve Sırpça
Nüfus: 1991: 4.337 .033, Mart 1995: 4.171.000 (1.215.000 mültecJ dahi il
Nüfusun Etnik Gruplara Dağılımı
Boşnak: 1 .811 .000
Sırp: 1.282.000
Hırvat:
Diğer:
738.000
340.000
(1995 - 531-.000 mülteci dahil)
(1995 - 382.000 mülteci dahil)
(1995 - 213.000 mülteci dahil)
Etnik Gruplar: Dayton Barış Anlaşması sınırl arı ve 1991 verileri
[lQ~Dil t!füek Fı:dera~QDIJ Sır12 fıılite~j
Boşnak: % 52.18 % 28.26
Hırvat: % 22.13 %9.40
Sı rp: % 17.51 % 55.40
Diğerleri: % 2.27 %2.53
Yugoslav: % 5.89• % 4.76•
Dinler: 1991 Nüfus Sayımı sonuçlarına göre
Müslüman:
Ortadoks:
Katolik:
Diğerleri:
Ô/o 44 (Boşnak)
% 31 (Sırp)
% 17 (Hırvat)
% 8 (Musevi ve diğerleri)
Sayımlar daha Yugoslavya Federasyonu dağılmadan yapıldığı için insanların etnik orijin ve dinlerini açıkça belirtmekten korktukları ve dolayısıyla rakamların sıhhatli olmadığı göz önüne alı nmal ı
dı r. Örneğin etnik orijin bakımından Yugoslav ve din bakımından diğerleri kategorisinin yüksek çık-ması bundandır. '
6 Sarı Gelin gibi birçok parça vardır. Dadaloğlu ile Gavur Kızı denen bir hikayeyi nakleden Yalgıp'a (1993: 60) bakı nız. Gavurlara karşı yapılan büyük İstiklal Harbi'nin hemen ardından yapılan bu araştırmadaki dini tolerans bunun açık bir şahididir.
7 Türkülerin yazılması gibi bir terimin, doğrusu, asıl metinde ne olduğun\! bilmiyoruz.
8 Hrvatske narodne pjesme (Matica Hrvatska)
9 Yazar, köyde kadınların birlikte türkü söylerken baş türkücüye seslerini ve ahengi uydurma işine kajda tabiriyle karşılık verildiğini yazmaktadır. Anadolu' da bu tabir aynı anlamda olduğu gibi türkülerin ezgisi anlamina da gelmektedir.
Hacı Bektaş Veli/ 2005-33 --------------------- - 567
10 Yugoslavya'daki aşık tarzı Türk şiir geleneğine ait eleşti.ri ve geniş bilgi için Köprülü (1962: 11-13, 22-26),Yıldırım (1998: 180-195) ve Çobanoğlu (2002: 244-265)'e bakınız. ·
11 M. Parry ve öğrencisi A. B. Lord'un Homer Meselesini çözmek amacıyla sözlü kültür yapılarını incelemek için en uygun yer olarak seçip gittikleri(l 933-1935) bu bölge, çalışmaların 1960'ta yayımlanmasıyla (The Singer of Tales: Aşık) dünya halkbiliminde dikkatleri üzerine çekmişti. Burada yapılan araştırmalardan çıkan sonuçlara bağlı Sözlü Kompozisyon Teorisi ilim çevresinde büyük yankılar uyandırmıştır. Bu kitabın yazarı da gelişmelerden etkilenerek bu bölgeyi taramak amacıyla gelmiştir diyebiliriz. Çünkü bu konulara en ilgisiz ilim çevresi sayabileceğimiz yer olan ülkemizde bile -tek başına- bu yöredeki olan bitenin bizi ne kadar ilgilendirmesi gerektiğini, kaybedilen toprakların üzerinde yaşayan değerlerin de bir bir yok olduğunu hacimli bir çalışmayla 1915'te ve uzun paragraflarla 1962 yılında yayımlayan Köprülü olmuştur.
12 S. Vuk Karadzic, 1814'te başladığı yayınlarıyla, Alman J.Grimm ve Goethe dahil romantik cereyanları etkileyen Sırp halkbilimcidir.
13 Kitabın 26, 40, 49, 56 ve 61. sayfalarındaki bağlamlara bakınız.
Hacı Bektaş Veli/ 2005-3~