buyur bakalım

23
Buyur bakalım! Oren Ginzburg

Upload: internationala-aforum

Post on 07-Mar-2016

214 views

Category:

Documents


0 download

DESCRIPTION

Kabile insanlarının ‘kalkınma’ adına yok edilmesini anlatan bu kısa ancak bir o kadar da basit ve çarpıcı kitapta yaşananların bir benzeri ne yazık ki Anadolu’da da yaşanıyor. Bugün, Anadolu’nun geleneksel toplulukları istekleri dışında “kalkınma” adına yok ediliyor. Çünkü yabancılar (şirketler ve devlet) onların topraklarını ve sularını istiyor.

TRANSCRIPT

Buyur bakalım! Oren Ginzburg

ÖnsözBuyur bakalım, kabile insanlarını savunan bir oktur. Survival’daki 33 yılımda, böylesine basitlik, doğruluk ve tașkın bir mizah ile hedefi kalbinden vuran bir șeyle karșılașmamıștım. Bugün kabile insanları ve kalkınma konusu kelimelerle sindirildi, ancak neler olduğunu gerçekten anlamak istiyorsanız, bu kitabı okuyun.

Kabile insanlarının isteklerinin dıșında ‘kalkındırılması’ – gerçekte topraklarının ve kaynaklarının ele geçirilmesine izin vermek – 20. yüzyılın ‘siyasal olarak doğru’ ahen-gine bürünmüș 19. yy sömürgeciliğine (‘En iyi biz biliriz’) dayanır. Kabile insanları geri kalmıș değil: hepimizin her zaman yaptığı gibi, değișen dünyaya sürekli olarak uyum sağlayan bağımsız ve canlı toplumlar.

Kabile insanları ile aramızdaki fark, bizim onların topraklarını ve kaynaklarını almamız ve bunun onların iyiliği için olduğunu söyleyen yalancı hatta ırkçı iddialara inanmamız. Bu kalkınma değil, fetih.

Survival International, kabile insanlarının yașamlarını savunmalarına, topraklarını korumalarına ve kendi geleceklerini belirle-melerine yardımcı olur. Geçmiște yașamaktan vaz geçmek zorunda olan hükümetler ve diğerleri gibi dünyadaki kabile toplumlarına da Oren'in kitabını hediye etme fırsatına sahip olmaktan memnunuz.

Stephen CorryYönetici, Survival International2006

www.hungrybooks.comYazar ile iletișim: [email protected]

İlk baskı Mart 2005Bu baskı Ekim 2005

Önsöz ve ekler © Survival InternationalMetin ve ilüstrasyonlar © Oren GinzburgTürkçe çeviri: Serhat Elfun Demirkol

Violaine ve Noa'ya teșekkürler!

Ailem’e

Hedefimiz her zamanki gibi aynıydı:

onlara sürdürülebilir kalkınma getirmek.

Ancak, bu kendine özgü durumda

beklenmeyen bir sorunla karșılaștık.

Bu insanlar,

Kendi garip yöntemleriyle,

zaten sürdürülebilirdi Öyleyse onlara gerçekten getirebileceğimiz șey...

Kalkınma

Katılımcı Toplumsal Kalkınmayla bașladık... ama tam olarak katılmadılar.

Gelir getiren etkinlikler denedik... ama bazıları günde bir doların altındaki gelirden memnun görünüyordu.

Onlara yetki vermeyi bile denedik... ama tepkileri beklenilenden çok daha kuvvetliydi.

Böylece Çok Paydașlı Türdeș Alanlı Bütüncül bir yaklașım seçtik.

Yenilikçi Özel Sektör Ortaklıkları geliștirdik.

Değișen ekonomiye uyarlanmıș Mesleki Beceriler geliștirdik.

Çevrenin zarar görmesini engellemek için sert koruma önlemleri geliștirdik.

Ve kendilerine bakamayanlar için Sosyal Güvenlik Ağları geliștirdik.

Bu, pek çok ders çıkardığımız zorlu bir süreç oldu.

Çok yakın bir gelecekte bunları kesinlikle bașka bir yerde de uygulamayı ümit ediyoruz. Ama șimdilik șunu söyleyelim,

Küresel Köy'e hoș geldiniz!

Buyur bakalım, yeniden Direniș!Kabile insanlarının 'kalkınma' adına yok edilmesi – çünkü yabancılar onların topraklarını ve kaynaklarını istiyor – karșı karșıya geldikleri en ağır problem olmaya devam ediyor. Bu, fakir ülkelerle sınırlı değil.

Kanada'da, Labrador ve Quebec Innu Yerlileri 'Buyur bakalım!'da anlatılan 'kalkınmayı' yașamıș topluluklarda iskan edildi. Innu Yerlileri 1960'lara kadar kendi kendilerine yetiyordu. Șimdi, çok azı bir zamanlar bağlı oldukları ren geyiğini avlıyor veya göllerde balık tutuyor. Yoğun bir șekilde duyarsız okullașma, refah programlarına tamamen bağlı olma ve sonu-cundaki fakru zaruret, yașam

tarzlarını ve öz saygılarını büyük ölçüde yok etti. Aile içi șiddet ve madde bağımlılığı – gaz koklama ve alkolizm – yaygın. Bazı topluluk-lar dünyadaki en yüksek intihar oranına sahip ve her aile kendisini öldürmüș en az bir genç tanıyor.

Kanada, yerlilerin toprak haklarını görüșeceğini söylüyor, ancak yalnızca Yerliler topraklarını terk ettiklerinde. Innu bölgesinin dünyanın en zengin nikel rezervler-ine sahip olması tesadüf değil. Innu vaz geçmedi; direniș mücadele veriyor, ama kuvvetli anlașmazlıklar ve oldukça eski önyargılarla karșı karșıyalar.

Kabile insanlarının geleceği bu kitaptaki gibi olmak zorunda değil.

1970'lerde en büyük Amazon kabilelerinden biri olan Yanomami, Brezilya'nın yol programı için topraklarının parçalanmasıyla tehdit edildi. Yerlileri savunmak için Survival'ın bașlattığı uluslararası kampanyaya rağmen, Yanomamilerin yaklașık yüzde 20'si altın madencilerinin getirdiği hastalıklar nedeniyle trajik bir șekilde öldü.

1992 yılında tüm Yanomami toprakları güvence altına alındığında kampanya zafere ulaștı. Problemleri artık kalmasa da

Yerliler kendi haklarını savunmak için kendi organizasyonlarına sahip. Bazı topluluklarda çocuklar, yabancı tehditlerle nasıl bașa çıkacaklarını kendi öğretmenlerinden ve kendi okullarında öğreniyor. Yanomami geleneklerine sadık kalıyor.

Kendilerini fakir veya geri kalmıș olarak görmüyorlar ve gelecek nesiller için – Yanomani olarak – tatmin edici yașamlara yol göster-meyi umabilirler.