ayse kaynarcalı avrupa’nın başkenti · pdf file148 ekov‹tr‹n ekİm 2013...

5
GEZ‹ YORUM / VİYANA Sanat, tarih ve eğlencede Avrupa’nın başkenti Viyana Tuna Nehri’nin yanı başında, klasik müziğin ve valsin anavatanı olan Viyana, sanat, doğa ve edebiyat tutkunları için bulunmaz bir şehir. Tuna Nehri’nin yanı başında, klasik müziğin ve valsin anavatanı olan Viyana, sanat, doğa ve edebiyat tutkunları için bulunmaz bir şehir. Tuna Nehri’nin yanı başında, klasik müziğin ve valsin anavatanı olan Viyana, sanat, doğa ve edebiyat tutkunları için bulunmaz bir şehir. Tuna Nehri’nin yanı başında, klasik müziğin ve valsin anavatanı olan Viyana, sanat, doğa ve edebiyat tutkunları için bulunmaz bir şehir. Tuna Nehri’nin yanı başında, klasik müziğin ve valsin anavatanı olan Viyana, sanat, doğa ve edebiyat tutkunları için bulunmaz bir şehir. Tuna Nehri’nin yanı başında, klasik müziğin ve valsin anavatanı olan Viyana, sanat, doğa ve edebiyat tutkunları için bulunmaz bir şehir. Ayş e Kaynarcalı [email protected] Ayş e Kaynarcalı [email protected] Viyana Tuna Nehri’nin yanı başında, klasik müziğin ve valsin anavatanı olan Viyana, sanat, doğa ve edebiyat tutkunları için bulunmaz bir şehir. EKOV‹TR‹N EKİM 2013 147 EKOV‹TR‹N EKİM 2013 146

Upload: doankhuong

Post on 17-Feb-2018

234 views

Category:

Documents


3 download

TRANSCRIPT

Page 1: Ayse Kaynarcalı Avrupa’nın başkenti · PDF file148 EKOV‹TR‹N EKİM 2013 EKOV‹TR‹N EKİM 2013 149 1529 yılında Osmanlı İmparatorluğu, kenti ilk kez kuşatmış. Bu

GE Z‹ YORUM / VİYANA

Sanat, tarih ve eğlencede Avrupa’nın başkenti

ViyanaTuna Nehri’nin yanı başında, klasik müziğin ve valsin anavatanı olan Viyana, sanat, doğa veedebiyat tutkunları için bulunmaz bir şehir.

Tuna Nehri’nin yanı başında, klasik müziğin ve valsin anavatanı olan Viyana, sanat, doğa veedebiyat tutkunları için bulunmaz bir şehir.

Tuna Nehri’nin yanı başında, klasik müziğin ve valsin anavatanı olan Viyana, sanat, doğa veedebiyat tutkunları için bulunmaz bir şehir.

Tuna Nehri’nin yanı başında, klasik müziğin ve valsin anavatanı olan Viyana, sanat, doğa veedebiyat tutkunları için bulunmaz bir şehir.

Tuna Nehri’nin yanı başında, klasik müziğin ve valsin anavatanı olan Viyana, sanat, doğa veedebiyat tutkunları için bulunmaz bir şehir.

Tuna Nehri’nin yanı başında, klasik müziğin ve valsin anavatanı olan Viyana, sanat, doğa veedebiyat tutkunları için bulunmaz bir şehir.

��

Ayse Kaynarcalı[email protected]

Ayse Kaynarcalı[email protected]

ViyanaTuna Nehri’nin yanı başında, klasik müziğin ve valsin anavatanı olan Viyana, sanat, doğa veedebiyat tutkunları için bulunmaz bir şehir.

EKO V‹T R‹N EKİM 2013 147EKO V‹T R‹N EKİM 2013146

Page 2: Ayse Kaynarcalı Avrupa’nın başkenti · PDF file148 EKOV‹TR‹N EKİM 2013 EKOV‹TR‹N EKİM 2013 149 1529 yılında Osmanlı İmparatorluğu, kenti ilk kez kuşatmış. Bu

EKO V‹T R‹N EKİM 2013 149EKO V‹T R‹N EKİM 2013148

1529 yılında Osmanlıİmparatorluğu, kenti ilk kez kuşatmış.Bu kuşatma başarısız olsa da, sonraki150 yıl boyunca bölgeye büyük ölçü-de Osmanlılar hâkim olmuş. 1683 yı-lında gerçekleşen ikinci kuşatma-dan önce 1679 yılında gerçekleşen ve-ba salgını nedeniyle kent nüfusu bü-yük ölçüde azalmış. Osmanlı’nınikinci kuşatması başarıyla sonuçlan-mak üzereyken yetişen Polonyalı veAlman kuvvetler kenti Osmanlar ta-rafından alınmaktan kurtarmış. Tarihkitaplarınızdan hatırlayacağınız gibi,bu kuşatmanın başarısızlıkla sonuç-lanması sonunda Osmanlı içinAvrupa topraklarından çekilme sü-reci başladı.

Osmanlı tehdidinin ortadan kalk-masıyla birlikte kent gelişimini hız-landırdı. 1740-1790 arasında hükümsüren imparatoriçe Maria Theresa veoğlu II. Joseph Avusturya genelinde

ve Viyana’da birçok reform yaptılar.Devlet tarafından yapılan işkence, kö-tü muamele, dini hoşgörüsüzlük ya-saklandı herkese ücretsiz hizmet ve-ren hastaneler ve okullar açıldı.

1805 ve 1809 yıllarında Napolyon,Avusturya’ya karşı savaş açtı veViyana’yı almayı başardı. 1815 yılın-da ise Avusturya, İngiltere, Prusya veRusya’ya ait güçler tarafından yenil-di. Tekrar kent sakin bir döneme gir-di. Bu sakin dönem, ülkenin polisdevlet anlayışıyla yönetilmesi nede-niyle son buldu. Ortaya çıkan ayak-lanma sonunda ülkeye demokrasigeldi. Ancak bu demokrasinin ömrüuzun sürmedi. Askeri yönetimHabsburg ailesini tekrar yönetime ge-tirdi.

1916 yılında imparator FrancisJoseph’in ölmesiyle birlikte monar-şi sarsıntıya uğradı. Bu sayedeAvusturya–Macaristan İmparatorlu-

ğu’nun yıkılmasına ve AvusturyaCumhuriyeti’nin ortaya çıkmasınaneden oldu. Bu dönem içinde tahtınvarisi olan Arşidük FranzFerdinand’ın 1914 yılındaSaraybosna’da bir Sırp öğrenci tara-fından vurulmasıyla Avusturya,Sırbistan Krallığı’na savaş açtı.Bununla birlikte Sırbistan Krallığı’nınmüttefiki olan Rusya’nınAvusturya’ya; ittifak bağlarının dev-reye girmesiyle tüm Avrupa devlet-lerinin birbirlerine savaş açmalarıy-la I. Dünya Savaşı ortaya başladı.

II. Dünya Savaşı sırasında daAvusturya, Almanya’nın yanında sa-vaşa girince kent büyük zarar görmüş.Birçok tarihi yapı bombalanmışViyana, tekrar özgürlüğünü ancak1955 yılında geri kazanabilmiş.

O günden sonra kent Doğu ileBatı dünyası arasında bir buluşmanoktası görevi üstlenmiş. Soğuk Savaşdöneminde ABD ile Sovyetler Birliğibu kentte buluşarak toplantılar yap-mışlar.

EN KEYİF ALDIĞIM ŞEHİRLERDEN BİRİ

Bugüne kadar birçok geziye ka-tıldım. Bazıları yurt içi, bazıları yurtdışı, bazıları kısa, bazıları uzun gezi-lerdi. Her gezinin ayrı bir tadı vardırama en keyif aldığım şehirlerden bi-ri de Viyana oldu.

Yaklaşık iki saat süren uçuşun ar-dından Viyana Havalimanı’ndayız.Pasaport bölümünde iki görevli varve hiç sıra yok. Rahatça işlemlerimiziyaptırıp havalimanından çıkıyor veotoparkta bizi bekleyen özel aracı-mıza biniyoruz.

MÜZİĞİN BAŞKENTİHer sokakta, her köşe başında

hissedersiniz Strauss’un, Mozart’ın,Beethoven’ın notalarını.

Bu şehirde konserler hiç bitmez,müzik hiç susmaz. Görkemli konsersalonlarının büyülü atmosferindeklasik müzik yankılanır durur geçmişasırlardan günümüze…

İkinci Viyana kuşatmasının ar-dından Osmanlı askerlerinin geride bı-

GE Z‹ YORUM / VİYANA

vusturya'nın başkenti Viyana,Avrupa'nın en güzel kentle-rinden biri. Aynı zamandaAvrupa'nın en güvenli şe-hirlerinden biri olarak da

gösterilen Viyana, özellikle kültürsanat tutkunları için mutlaka gö-rülmesi gereken bir yer. Viyana ge-zisi sırasında görülebilecek müzeler,sanat eserleri, şehirdeki kafe kül-türü, konaklama yerleri hakkındabilmeniz gerekenleri sizlere anlat-maya çalışacağım.

VİYANA’NIN TARİHİ

iyana’nın temelleri, M.Ö. 1.yüzyılda Romalılar tarafın-dan bir askeri kamp olarak

atılmış. Tuna nehrinin bu bölü-münü kontrol eden bu kampa“Vindobona” adı verilmiş. Zamaniçinde bu askeri yerleşim gelişmişve kentin adı “Viyana” olmuş.

Roma İmparatorluğu’nun iki-ye ayrılmasına rağmen, bölgedebulunan askeri kamp varlığınısürdürmüş. Kampın etrafındakiyerleşim gelişmiş. Bu dönemdekentin adının “Wenia” olduğu,Salzburg’da bulunan ve 9. yüzyı-la ait kaynaklarda ortaya çıkıyor.Sonrasındaki birkaç yüzyıl bo-yunca, kent Macarların yönetimialtında kalmış. 1155 yılı civarındakentin yönetimi Babenberglerineline geçmiş.

1276 yılına gelindiğinde iseHabsburglar kenti yönetim altınaalmış. Kent bu ailenin yönetimi al-tında güzelleşmiş ve zenginleş-miş.

A

V

��

Viyana, Avrupa’nın en güzel ve güvenlişehirlerinden biriRoma İmparatorluğu’nun ikiye ayrılmasına rağmen, bölgede bulunan askeri kamp varlığınısürdürmüş. Kampın etrafındaki yerleşimgelişmiş. Bu dönemde kentin adının “Wenia”olduğu, Salzburg’da bulunan ve 9. yüzyıla ait kaynaklarda ortaya çıkıyor.

Osmanlı İmparatorluğu tarafından iki kez kuşatılanViyana, 150 yıl boyunca Osmanlı himayesi altındakaldı. Kentte bugün bile Osmanlı’nın izlerine rastlamak mümkün...

OSMANLI’NIN İZLERİ…

Page 3: Ayse Kaynarcalı Avrupa’nın başkenti · PDF file148 EKOV‹TR‹N EKİM 2013 EKOV‹TR‹N EKİM 2013 149 1529 yılında Osmanlı İmparatorluğu, kenti ilk kez kuşatmış. Bu

EKO V‹T R‹N EKİM 2013 151EKO V‹T R‹N EKİM 2013150

Bir sonraki durağımız BelvedereSarayı oluyor. Otelimize çok yakın birmesafede bulunan sarayın bahçelerinigüneşli bir bahar havasında dolaşmak

hepimizi çok mutlu ediyor. İhtişamlısarayın devâsa havuzuna düşen ak-sinin önünde bol bol fotoğraf çekti-riyoruz.

Arka bahçeden manzarayı iz-lerken saraya neden ‘’Güzel Bakış’’adı verildiğini daha iyi anlıyoruz.Heykellerle ve havuzlarla süslü man-zara güzelliklere açılıyor. Aslan ka-dar güçlü ayakları, kartal kadar öz-gür kanatları ve kadın kadar güzelyüzü olan sfenks hepimizin ilgisiniçekiyor, tanımlama hafızamıza yerediyor.

Şehrin kendine has asil ve ro-mantik bir havası var. Mimarisi hemgörkemli hem çok zarif. Bahçeler ba-harın çoşkusunu yansıtıyor. Kentinrenkleri sarı ve yeşil. Öğrendiğimizegöre binaların dış cephelerinde kul-lanılan sarı renkle, eski Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun gücüvurgulanırken, genellikle pencere-lerde kullanılan yeşil renk ile de im-paratorluğun avcılığa olan ilgisi tem-sil ediliyormuş.

HOUSE OF MUSIC Viyana’ya gelince mutlaka ziyaret

edilmesi gereken yerlerden biri deHouse of Music.

Ses ve müzik üzerine pek çok mo-del ve simülasyon örneklerinin ser-gilendiği bu binada saatlerce çokkeyifli zaman geçirmek mümkün.

Üst katlarında Mozart,Beethowen, Strauss, Mahler, Haydngibi bestekârlara ayrılmış odalarda,kullandıkları eşyaları gördüğünüzde,gündelik hayatları hakkında çok da-ha fazla bilgi sahibi olmak mümkün.

Ziyaretçilerin farklı müzik dene-yimlerini yaşadığı, kendi müzikleriniyaratma imkanı buldukları bu binâ-nın benim için en keyifli bölümüViyana Filarmoni Orkestrasına şef-lik yapılan bölümüydü. Mozart’ınKüçük Bir Gece Müziği adlı eseriniFlarmoni Orkestrası’nı kızdırmadanyönetebilmek büyük bir başarı.Harika bir simülasyon.

GE Z‹ YORUM / VİYANA

raktığı çuvallar dolusu kahve çekirdeğiile kahveyle tanışan Viyanalılar, geçenzaman içinde, kahve kültürünü İtalyaile yarışacak düzeyde geliştirmişler.Zarif giyimli Viyanalıların, şık kafe-lerinde, lezzetli pastalar eşliğinde yu-dumlanan kahveler kentin vazgeçil-mezlerinden olmuş.

PARK VE BAHÇELERİNŞEHRİ…

Viyana’ya kuşbakışı bakarken ye-şilin tonlarının arasında barok, gotikve neo gotik mimarinin en güzel ör-neklerinin olduğu sarayları, kated-ralleri ve tarihi binaları görürsünüz.Heykellerle ve rengârenk çiçeklerlebezenmiş parklarda dolaşmak birayrıcalıktır bu şehirde…

MUSIKVEREINViyana Filarmoni Orkestrası’na

ev sahipliği yapan Musikverein ge-zimizde Altın Salon, tek kelimey-le göz kamaştırıyor. Bin altı yüz

koltuk kapasiteli salonun alt ka-tında bir depo olduğunu ve salon-da vals yapılan günlerde koltukla-rın o kadar koltuğun depoya gön-derildiğini öğrenmek şaşırtıyor.Salonun duvarları, bestekârlarınölümlerinin ardından yerleştiril-miş büstleri ile süslü ve gururlu.Rehberimiz kim kimdir’i tek tek an-latıyor.

Muhteşem akustiği ile bilinen veher yıl dünyaca ünlü ‘’Yeni YılKonseri’’nin düzenlendiği bu salon-dan ayrılmak zor geliyor.

MUMYA MÜZESİ Viyana gezimizin olmazsa olmazı

Prater Lunaparkı. Kentin ne kadarçok yeşil alanla ve tarihi eserle be-zenmiş olduğunu, 1896'da yapılandev dönmedolap Ferris Wheel'in ağırağır dönen vagonlarıyla yukarı doğruyükselirken daha iyi anlıyoruz. Parktdönme dolabı ile ünlü ise de eğlenceadına her şey var. Korku tüneli, uçansalıncaklar, rollercoaster adrenalinarayanları bekliyor. Dünyaca ünlümumya müzesi Madame TussaudsPrater Parkı’nın gözde mekânlarından.

BELVEDERE SARAYIViyana’ya gelipte Belvedere Sarayı’na uğramadan gitmek olmaz.

Saray, muhteşem ihtişamıyla adeta büyülüyor.

“AVRUPA’NIN EN ÖNEMLİ DÜŞÜNCE, SANAT VE İKTİSAT MERKEZLERİNDEN”Avusturya’nın başkenti Viyana, Avrupa’nın sanat merkezi. Tuna’nın bir kolu olan Wien Irmağı ile Tuna’nın diğer bir koluDanaukanal’ın kıyısında yer alan şehir, 18. yüzyılda mimari bakımdan gösterdiği gelişme sonucu 19. yüzyılda Avrupa’nın enönemli düşünce, sanat ve iktisat merkezlerinden biri haline geldi.”

��

MUSİKVEREİN NEFES KESİCİMusikverein, dünyanın en tanınmış müzik salonlarından biri. Oda ve ses nefes kesici. Bin altı yüz koltuk kapasiteli salonun alt katında bir depo olduğunu ve salonda vals yapılan günlerdekoltukların o kadar koltuğun depoya gönderildiğini öğrenmek şaşırtıyor.

Viyana’da ne yemeli?

iyana’nın tarihi restaurantla-rında, patates salatası eşliğin-de alınan Viyana Schnitzel’nin

tadı damağımda kalıyor. Lezzetli zi-yafet, Viyana’nın ünlü SacherPastası ile sonlanıyor.

Şehrin en tanınmış kafelerindenCafe Landtmand’ da da meşhur tat-lı Apfel Strudel (Elmalı Tart) veÇilekli Pastanın tadına bakıyorum.Burada da tatlılar birer tasarımharikası.

V

MİMARİSİ HEM GÖRKEMLİHEM DE ÇOK ZARİF

Altın Salon

Page 4: Ayse Kaynarcalı Avrupa’nın başkenti · PDF file148 EKOV‹TR‹N EKİM 2013 EKOV‹TR‹N EKİM 2013 149 1529 yılında Osmanlı İmparatorluğu, kenti ilk kez kuşatmış. Bu

EKO V‹T R‹N EKİM 2013 153EKO V‹T R‹N EKİM 2013152

vrupa’nın en güzel ve en görkemli sarayla-rından biri, Habsburg Hanedanlığı ile anılan,imparatorluk ailesinin yazlık malikânesi olanSchönbrunn Sarayı. Saray adını bahçedeki sukaynağından alıyor. Schönbrunn “Güzel

Pınar” anlamına geliyor.Daha önce burada bir av köşkü varken ülke tari-

hinin en önemli portrelerinden imparatoriçe MariaTheresa’nın emriyle 18. yüzyılın ortalarında bu sarayinşa edilmiş. Bin 400’ün üzerinde odası olan, bir za-manlar hizmetlilerin imparatorluk ailesine gözükme-mek için gizli koridorlarda koşturduğu sarayda dola-şırken, Avusturya tarihine ve o dönemin asillerinin ih-tişamlı yaşamlarına tanıklık ediyorum . Odalar son de-rece göz alıcı, duvarları dev tablolar süslüyor.

İmparator I. Karl 1918 yılında tahtı bıraktığını bil-diren ve Habsburg Hanedanı hakimiyetine son verenanlaşmayı burada imzalamış. Rehberimiz saray hak-kında o kadar çok bilgi ile yüklüyor ki beni, çıktığım-da çoktan bir kısmını unutuyorum bile…

Saraya gelen konuk; sohbeti sevilen bir şahıs iseuzun mum, çabuk gitmesini arzu ettikleri bir konuk isekısa mumların yakıldığı rivayetini sanırım hep hatır-layacağım.

Saray gezimizin ardından kafeleriyle ünlü şehrin entanınmış kafelerinden Cafe Landtmand’da Viyana’nınmeşhur tatlısı Apfel Strudel (Elmalı Tart) ve ÇilekliPastanın tadına bakıyoruz. Tatlılar sadece tatlı değil,tasarımlarıyla da birer sanat eseri…

Viyana gezisinin en unutulmaz anılarından biri demüziğin kalbinde klasik müzik dinletisi oluyor. KursalonMüzik Salonu’nda dinlediğim konser tek kelime ilemuhteşemdi. Strauss ve Mozart’ın en sevilen eserle-rinden oluşan repertuarı baştan sona soluksuz dinle-dim.

Salonun da içinde bulunduğu şehir parkında,Keman Çalan Strauss heykelini görünce hemen yanı-na gidip bir fotoğraf karesi almadan duramadım.

Hundertwasser Evi, Avusturya'nı başkentiViyana'da bulunan ve tasarımı Avusturyalı sanatçıFriedensreich Hundertwasser tarafından yapılanbir apartman. Landstrasse’deki Hundertwasser-haus, Kegelgasse’da görmek mümkün.

HUNDERTWASSER, AVUSTURYA'NIN EN ÇOK TANINAN SANATÇISI

Avusturyalı ressam ve mimar FriedensreichRegentag Dunkelbunt Hundertwasser (15 Aralık 1928 - 19 Şubat 2000) FriedrichStowasser adıyla Viyana'da doğdu. Sanatçı, 20. yy sonlarında Avusturya’nın en çok tanınan çağdaş ressamları arasına girdi.

Hundertwasser evi(Hundertwasserhaus)

A

GE Z‹ YORUM/

VİYANA

AVRUPA’NIN EN GÖRKEMLİ SARAYISCHÖNBRUNN

��

Page 5: Ayse Kaynarcalı Avrupa’nın başkenti · PDF file148 EKOV‹TR‹N EKİM 2013 EKOV‹TR‹N EKİM 2013 149 1529 yılında Osmanlı İmparatorluğu, kenti ilk kez kuşatmış. Bu

EKO V‹T R‹N EKİM 2013 155EKO V‹T R‹N EKİM 2013154

GE Z‹ YORUM / VİYANA

RENKLİ BİR YAŞAM ALANIHUNDERTWASSERHAUS

Viyana’da gezisinin bir diğer du-rağı da Hundertwasserhaus bölgesi.Burada estetikten uzak sosyal ko-nutlara tepki olarak nasıl renkli biryaşam alanı yaratılabildiğini görmekmümkün.

Avusturyalı bir ressam ve mimarolan Hundertwasser, FriedrichStowasser adıyla 1928 yılındaViyana’da doğmuş ve Avusturya'nınen tanınmış çağdaş ressamları arası-na girerek hayatı boyunca üretmeyedevam etmiş. Tasarımlarını üstlendiği,doğanın içinde kaybolmuş özgün bi-nalarla insanlığa doğayı bozmadan damodern yaşamın mümkün olduğunukanıtlamış.

Landstrasse bölgesinde yer alanHundertwasser Evi son derece ilginçve görülmeye değer. ViyanaBelediyesi’nin 1983-1986 yıllarındayaptığı birçok belediye evinden fark-lı olarak binanın hiçbir yerinde düzöğe kullanılmamış.

Kahramanlar Meydanı’ndanbaşlayan yürüyüş, HofburgSarayı’nın bahçelerinden geçerek,nehirlere ithâf edilen heykellerinönünden ilerleyip St. StephenKatedrali’nin olduğu Stephansplatzbölgesine varınca tamamlanıyor.Gotik tarzda yapılmış görkemli St.Stephen Katedrali şehrin en mer-kezî alışveriş ve eğlence caddesiolan Karntner Strasse üzerinde kar-şımıza çıkıyor.

AVRUPA’NIN EN BÜYÜK OPERA BİNASINDAYIZ…

Viyana’nın Ring bölgesi olarakadlandırılan merkezinde, yapıldığıdönemde en önemli binası olan,Mozart’ın Don Giovanni eseri ile açı-lışı yapılan Staatsopera OperaBinası’ndayım.

Avrupa’nın en büyük opera sa-lonlarından birini gezmenin hayran-lığı içindeyim. Güzel sanatları temsileden heykellerin bulunduğu salondamimarların adlarının yazılı olduğuplaketler göz alıcı.

Binanın yapımında görev alaniki mimardan Eduard van der Nüll,bina ile ilgili eleştirilere içerleyip in-tihar ederken diğer mimarSicardsburg’un ise, Nüll’den kısa birsüre sonra kalp krizi geçirip ölmüş.Binanın açılışını görmek iki mimarada kısmet olmamış.

İkinci Dünya Savaşında büyükhasar alan binanın önemli bir bölü-mü yeniden inşâ edilip açıldığındanbu yana, yılın on ayı boyunca nere-deyse hergün bir performans sunu-luyor. Opera salonun beş kat şek-linde yükselen, bordo ve altın renk-lerin hâkim olduğu, sade fakat ihti-şamlı ortamından etkilenmemekmümkün değil.

Bilet fiyatları oldukça yüksek,ancak böyle bir ortamda opera izle-mek için bu bedelleri ödemeye de de-ğer doğrusu.

ASİL, ROMANTİK,HUZURLU VE DİNGİN

Viyana’dan ayrılmadan öncekison durağımız şehrin ana caddesiolan Karntner Strasse oluyor. Amaçsadece alışveriş. Yorgun ama mutludönüyorum Viyana’dan… Bir im-paratorluk başkentinden, çok dahabüyük bir başka imparatorluğun baş-kentine, İstanbul’a dönmenin huzu-ru ile. Viyana; asil, romantik, huzur-lu ve dingin...

Avrupa’nın en büyük opera salonlarından birini gezmenin hayranlığı içindeyim. Güzel sanatları temsil eden heykellerin bulunduğu salonda

mimarların adlarının yazılı olduğu plaketler göz alıcı.

Karntner Strasse

ünyadaki tüm canlıların yaşam evresi vardır;doğma, büyüme, yaşlanma, ölüm gibi. Tüm can-lılardan farklı bir konuma sahip olan insanlardayaşamları süresince mutlaka bir şeyler (iş, eğitim,

eğlence vb.) yapmaktadırlar. Önemli olan bir şeyler yap-mak mı yoksa en iyi şekilde yapmak mı? İşte bu noktaen can alıcı ve gözden kaçan bir noktadır. Herkes çalı-şıyor, çabalıyor bir şeyler yapıyor ama ne derece gere-keni yapıyor?

Son yıllarda özellikle dünyanın değişmesi, yeni dün-ya düzeninin tesis edilmeye çalışılması, küreselleşmeninve teknolojik gelişmenin getirdiği avantaj ve dezavantajlargibi çeşitli nedenlerden dolayı insanlarda çok ciddi birdeğişim meydana gelmeye başladı. Oldukça sanal bir dün-yada yaşayan yeni nesil ile eski nesillerin yetiştirildiği özüsözü bir orta yaş üstü kesimle yaşanan kuşak çatışmala-rı gibi nedenlerle ortaya çıkan sorunlu bir gelecekle kar-şı karşıyayız.

TOPLUMLARI AYAKTA TUTANEN TEMEL GİZLİ ENERJİ

Aslına bakarsak hayatın her aşamasında "görev bilinci"vardır ve olmalı da. Bir anne-baba çocuk yetiştirirkengörevini iyi yapmaz ise sorunlu bir geleceğe bir tuğla dao anne-baba koymuş olur. Aynı şekilde usta çırağını ye-tiştirirken teraziyi doğru tartmasını değil de dirhemleringramını azaltmayı öğretirse toplumun temeline dinamityerleştirmiş olur. Toplumları ayakta tutan en temel giz-li bir enerjidir görev bilinci. Herkes ama herkes nerede,hangi işi, ne için yaptığına bakmaksızın görevini en iyi ya-pabilmenin yollarını aramalı ve gereğini yapmalıdır.

Bir ülkede asıl olan toplumdur, birey daha sonra ge-lir. Yani toplumun çıkarları bireyin çıkarlarından her za-man daha öndedir. Ne zaman birey çıkarları toplum çı-karlarının önüne geçerse o toplumun istikbalinden şüp-he duyulmalıdır. Şüphenin mevcut olduğu bir yer ise ide-al bir yaşam alanı değildir. En basit hali ile evde bile eş-ler arasında herhangi bir şüphe varsa o ev gerçek bir ai-le olamaz.

Toplumda görev bilinci tepeden tırnağa herkesi ilgi-lendiren bir süreçtir. Örneğin yolda yürüyen bir kişininyoldaki taşı alıp kenara atması o yolda meydana gelebi-lecek kazaları engellemesinden dolayı topluma yapılanen büyük hizmetlerden biridir. Kişi bu bilince göre ha-reket edip o taşı alıp kenara koyarsa görev bilinci geliş-miş olur. Aksi takdirde her gün geçip gittiği yoldaki ta-şı bırakın kenara koymayı, "bananecilik"ten dolayı o ta-şı hiç görmeyebilir de.

Benzer şekilde okuldaki dersini boşa geçiren öğret-men bir ülkenin geleceğini çalmış demektir. Hiçbirkimse sadece kendi rahatı için bir toplumu geleceğindenmahrum bırakamaz. Bir öğrenci okulu sadece medcezirgibi görmemeli, her dersin önemini kavrayarak öğrendiğibilgilerin kendisine yük olmadığını, o bilgilerin karanlıkyarınları aydınlattığı bilincine varmalıdır.

GÖREV BİLİNCİ NEDEN ÖNEMLİ?Herkes yaptığı işi tüm topluma hizmet ettiği dü-

şüncesiyle görevini ifa ederse görev bilinci daha önem-li hale gelmiş olur. Ancak kendisine bir iş yükü olarakdüşünüp de görevini aksatmaya başlar ise işte o zamantoplumun tamamından bir şeyler çalmaya başlamışolur. Nasıl bir doktor, memur, öğrenci, sanayideki us-ta görevini iyi yapmayıp ister zamandan ister malzemedenkısıtlıyorsa bana göre simit, altın vb. çalandan hiçbir far-kı yoktur. Onlar da bir ülkenin, bir toplumun geleceği-ni çalmış demektir. Sokakları temizleyen kişinin görevbilinci ile bir ülkenin en tepesinde görev yapan kişi ara-sında hiçbir farklılık yoktur. Her ikisi de 76 milyon in-sana hizmet etmeye çalışır. Ancak sadece görev tanım-ları farklıdır. Yoksa işin özünde her ikisi de farklı işle-ri yapsa da her ikisi bir ülkenin geleceğine ışık tutmak-tadırlar.

Her zaman, her yerde toplumun menfaatlerini gözönünde bulundurmak zihniyetiyle donatılmış görev bi-lincine hakim, görevini hiçbir şekilde aksatmayan, attı-ğı her adımda 76 milyonu düşünen bireyler olabilmemizümidiyle...

D

Öğr. Gör. Da vut KA RA MANAk de niz Üni ver si te siALT SO Mes lek Yük se ko ku [email protected]

GEN‹ŞAÇI

GÖREV BİLİNCİ...