atatürkün kehanetleri.pdf

7
Atatürk'ün Kehanetleri ATATÜRK GELECEĞİ Mİ GÖRÜYORDU? Baz ı bilim adamlar ı na göre geleceğ i görme yeteneğ inin merkezi, diansefaldedi ğ imiz ve sempatik sinir sisteminin birle şti ğ i beyin merkezidir.Bu sinir sistemi,Merkezi Sinir Sistemi denilen ve vücut hareketleri yani bilinçli hareketleri kontrol eden sinir sisteminden büsbütün başkadı r.Bilginlere göre , Diansefal,beynin en eski ,yani atalar ı m ı zda ilk olarak geli şen beyin kı smı dı r.Belki de tarihten önemli insanı n içgüdüleri ile hareket etmesini temin eden alt ı ncı his,beynin bu merkezindeydi.Bugünkü hayat ı m ı zda merkezi sinir sistemimizin faaliyeti o kadar fazlaydı ki,” diansefal” alt ı ncı his ortaya çı karmı yor.Ancak belli sayı daki ki şilerde kendisini gösterebiliyor.Gelecekten haber alabilmek için yetenekler ise daha ender ortaya çı kı yor.Bu görüş doğ ruya,Atatürk , Cayce, Messingibi duyarl ı ki şilerde beynin bu bölümünü daha faal olduğ u düşünülebilir. Beynin bu bölümünün alt ı ncı his ile irtibat ı tama olarak nedir? Atatürk’ün yaşamı nda “geleceğ i görme” gücünün kanı tlar ı bulunmaktadı r.En basit örnek Kurtuluş Savaşı ’nda görülmüştür zaten. Örneğ in Muhiddin Arabi’nin gelecekle ilgili yazdığı kitabı nda,büyük ihtimalle Atatürk’ü kastetti ğ i anla şı lmaktadı r: “Devleti Aliyye yı kı lacak.Batı dan uzun boylu,mavi gözlü bir adam gelecek. Baktığı zaman karşı sı ndaki insanı eritecek.Serbest Fı rka kuracak. Adı na da Serbest Cumhuriyet denilecek. Dünyaya milletini tan ı tacak ve 15 sene hükümdarl ı k sürecek” ESRARENGİZ HİNTLİ MİHRACE ‘NİN SIRRI HALA ÇÖZÜLEMEDİBilindi ğ i gibi Hint halk ı ,Kurtuluş Savaşı ’nda,Atatürk’ü ve Türk halkı n ı yaln ı z bı rakmamış ve maddi-manevi olarak ,Türk halkı n ı n yanı nda yer almış lardı . Kurtuluş Savaşı 'ndan yı llar sonra ,1929 yı l ı nda,Bir Hintli Mihrace,Atatürk’ü Pera Palas’taki(ayrı nt ı l ı bilgi için medya yorumlar ı na bakabilirsiniz) 101 no’lu odası nda ziyaret etmeye gelmi şti… Ne amaçla ziyaret etti ğ i bilinmemesiyle birlikte bir ba şka nokta da,Mihrace’nin kim olduğ udur.Mihrace’nin ,Atatürk’e sunduğ u hediyenin kendisinde de bir sı r gizliydi… Bu hediye alt ı n sı rmal ı Hint i şi bir ipek seccadeydi. Seccadenin üzerindeki desende,bir şamdanı n ası l ı olduğ u bir düz kemeri;her iki yanı nda birer güvercini bulunan,beş kubbeli bir di ğ er kemerin çevrildi ğ i görülüyordu.Bordür motifi,fillerden olu şuyordu. Desenin en ilginç unsuru ise,her iki kemerin aras ı ndaki,dal kı vr ı m ı ve gül motifleriyle süslü bo şlukta yer alan romen rakaml ı bir saat kadranı ydı : Bu saat 09.08’i gösteriyordu. Seccade halen Perapalas’da bulunmaktadı r. Generated by ABC Amber LIT Converter, http://www.processtext.com/abclit.html Page 1

Upload: mehmet-erdivan

Post on 14-Aug-2015

181 views

Category:

Documents


68 download

TRANSCRIPT

Page 1: Atatürkün Kehanetleri.pdf

Atatürk'ün Kehanetleri

ATATÜRK GELECEĞİ Mİ GÖRÜYORDU?Bazı bilim adamlarına göre geleceği görme yeteneğinin merkezi, diansefaldediğimiz ve sempatik sinirsisteminin birleştiği beyin merkezidir.Bu sinir sistemi,Merkezi Sinir Sistemi denilen ve vücut hareketleriyani bilinçli hareketleri kontrol eden sinir sisteminden büsbütün başkadır.Bilginlere göre , Diansefal,beyninen eski ,yani atalarımızda ilk olarak gelişen beyin kısmıdır.Belki de tarihten önemli insanın içgüdüleri ilehareket etmesini temin eden altıncı his,beynin bu merkezindeydi.Bugünkü hayatımızda merkezi sinirsistemimizin faaliyeti o kadar fazlaydı ki,” diansefal” altıncı his ortaya çıkarmıyor.Ancak belli sayıdakikişilerde kendisini gösterebiliyor.Gelecekten haber alabilmek için yetenekler ise daha ender ortayaçıkıyor.Bu görüş doğruya,Atatürk , Cayce, Messingibi duyarlı kişilerde beynin bu bölümünü daha faalolduğu düşünülebilir. Beynin bu bölümünün altıncı his ile irtibatı tama olarak nedir? Atatürk’ün yaşamında“geleceği görme” gücünün kanıtları bulunmaktadır.En basit örnek Kurtuluş Savaşı’nda görülmüştür zaten.Örneğin Muhiddin Arabi’nin gelecekle ilgili yazdığı kitabında,büyük ihtimalle Atatürk’ü kastettiğianlaşılmaktadır:

“Devleti Aliyye yıkılacak.Batıdan uzun boylu,mavi gözlü bir adam gelecek.Baktığı zaman karşısındaki insanı eritecek.Serbest Fırka kuracak.Adına da Serbest Cumhuriyet denilecek.Dünyaya milletini tanıtacak ve 15 sene hükümdarlık sürecek”

ESRARENGİZ HİNTLİ MİHRACE ‘NİN SIRRI HALA ÇÖZÜLEMEDİ…Bilindiği gibi Hint halkı,Kurtuluş Savaşı’nda,Atatürk’ü ve Türk halkını yalnız bırakmamış ve maddi-maneviolarak ,Türk halkının yanında yer almışlardı. Kurtuluş Savaşı'ndan yıllar sonra ,1929 yılında,Bir HintliMihrace,Atatürk’ü Pera Palas’taki(ayrıntılı bilgi için medya yorumlarına bakabilirsiniz) 101 no’lu odasındaziyaret etmeye gelmişti…

Ne amaçla ziyaret ettiği bilinmemesiyle birlikte bir başka nokta da,Mihrace’nin kimolduğudur.Mihrace’nin ,Atatürk’e sunduğu hediyenin kendisinde de bir sır gizliydi… Bu hediye altınsırmalı Hint işi bir ipek seccadeydi.

Seccadenin üzerindeki desende,bir şamdanın asılı olduğu bir düz kemeri;her iki yanında birer güvercinibulunan,beş kubbeli bir diğer kemerin çevrildiği görülüyordu.Bordür motifi,fillerden oluşuyordu. Deseninen ilginç unsuru ise,her iki kemerin arasındaki,dal kıvrımı ve gül motifleriyle süslü boşlukta yer alan romenrakamlı bir saat kadranıydı: Bu saat 09.08’i gösteriyordu. Seccade halen Perapalas’da bulunmaktadır.

Generated by ABC Amber LIT Converter, http://www.processtext.com/abclit.html

Page 1

Page 2: Atatürkün Kehanetleri.pdf

BULGAR IVAN MANELOF’A SÖYLEDİĞİ KEHANETLER…Mustafa Kemal başından beri Türk Milleti’nin yaşadığı zor koşullardan sıyırıp çıkaracağınıbiliyordu.1906’da Bulgar Ivan Manelof ile Selanik’de yaptığı konuşmalardır:

“Bir gün gelecek,ben,hayal olarak kabul ettiğiniz bu inkilapları başaracağım.Mensup olduğum Türk Milletibana inanacaktır. Düşündüklerim demogoji mahsülü değildir.Bu millet gerçeği görünce arkasındanyürür.Saltanat ortadan kalkacaktır.Devlet mütecanis(tek çeşit) bir unsura dayanamayacaktır.Din ve devletişleri birbirinden ayrılacaktır.Batı medeniyetine döneceğiz.Batı medeniyetine girmemize engel olan yazıyıatarak,Latin kökünden alfabe seçilecektir.Kadın ve erkek arasındaki farklar kalkacaktır.Emin olunuz kihepsi bir bir olacaktır…”

Atatürk bu konuşmayı yaptığı sırada Abdülhamit ülkenin tek hakimiydi.Ve padişahlık kuvvetli ve kutsalbir kurumdu.ÖNCEDEN YAPILAN BİR UYARI AMA….Çanakkale Savaş sırasında Mustafa Kemal Nablus Karargahı ‘ ndaikinci defa 7 nci Kolordu Kumandanıolduğu yıllarda yaşanan bu olayı kendisi daha sonra şöyle anlatmıştır:

-“Bir gün Erkanı Harbiye Reisi bana o günkü raporlarını okudu.Basit raporlardı,her zamanki gibi…Yalnızbu raporlarlar içinde bir nokta dikkatimi çekti…”

Evet görünürde hiç bir sonuç çıkartılamayacak bu rapordan Mustafa Kemal inanılmaz bir sonuç çıkartmışve çok değil bir veya iki gün sonra İngilizler’in büyük taaruzu başlamıştır.Bundan sonrası MustafaKemal’in kendi ağzından:

“Yataktan kalktım,giyindim.İş odasına girerek bir muharebe emri yazdım."Emirde şunlar yazıyodu :

“ Düşmam19 Eylül akşamı taaruz edecektir.” “Sonra bu emre alınması gereken tedbirleri ilave ettim.Buemri Grup kumandanı olan Liman Fon Sanders Paşa’ya da gönderdimÇok hürmet ettiğim bu zat,benimraporuma gülmüş ve ‘ihtiyattan zarar gelmez” diye bana da bir şey söylemeye lüzum görmemiş”

19 Eylül gecesi kolordu kumandanları telefon başında çağırarak verdiği emirlerin ve alınması gerekentedbirlerin yerine getirilip getirilmediğini sordu.Kendisine tüm tedbirlerin alındığı bildirildi.Ancak ne yazıkki,kolordu kumandanları da böyle bir emri ciddiye almamışlar ve gerekli hiç bir önlemi almamışlardı.Mustafa Kemal gerekli tedbirlerin alınıp alınmadığını öğrenmek için bir müddet sonra telefon açtı… Olayınsonucunu yine Mustafa Kemal’den dinleyelim:

“Ben daha telefon konuşmamı bitirmeden,düşman topçusu muharebe hattımız üzerine ateş etmeyebaşladı.Gece muharebe ile geçti.Benim ordumun sağ cenahındaki ordu yarıldı,esir oldu ve boş kalancepheden geçen düşman süvarileri Leyman Fon Sanders’in karargahına bastı.Hakikat anlaşılmıştı.Fakatneye yarar…”

DÜŞMAN DONANMASI İLE İLGİLİ KEHANETİ…Almanya ile birlikte,Birinci Dünya Savaşı’na giren Osmanlı İmparatorluğu her şeyini kaybetmiş durumdaidi. 30 Ekim 1918’de imzaladığı Mondros mütarekesi ile Türk topraklarını kaybettiği gibi yavaş yavaştarih sahnesinden de silinmeye başlamıştı… İstanbul’un işgal edildiği günlerde,İstanbul’a dönen MustafaKemal düşman zırhlılarını Dolmabahçe önünde gördüğü zaman üzüntüyle:“Geldikleri gibi gidecekler..”Daha sonrasını zaten biliyoruz.Sonuç olarak geldikleri gibi gittiler. İşin ilginç tarafı Nostradamus’un da bukonuyla ilgili bir kehanetinin bulumasıdır .” Centurien” adlı kitabdaki kehanet şu şekildedir:

Generated by ABC Amber LIT Converter, http://www.processtext.com/abclit.html

Page 2

Page 3: Atatürkün Kehanetleri.pdf

Kongre başkanını tutan devlet adamlarıİşgal kuvvetlerince sürülecek Malta’yaGirilmiş İstanbul’a alınmış Rodos AdasıAma geldikleri gibi gidecekler

4 Eylül 1919’da hatırlanacağı gibi Sivas Kongresi toplanmıştı.Kongre Başkanlığı’na, işgal kuvvetlerinekarşı açıkça tavır alan Mustafa Kemal seçilmişti.Kurtuluş Savaşı’nı ve Atatürk’ü destekleyenİstanbul’daki mecliste olan milletvekilleri de işgal kuvvetlerince Malta Adası’na sürgüne gönderilmişti.Buhatırlatmanın ışığında dörtlük bir kere daha okunursa ,durum daha iyi anlaşılacaktır.

MUSTAFA SAGİR’İN CASUS OLDUĞUNU İLK KONUŞMADA BİLMESİ…16 MART 1920’de İstanbul’un işgal edilmesi üzerine , KemalettinSami Paşa Anadolu’ya Geçerkengemide bir Hintli ile tanışır.Bu adam Mustafa Sağır’dir . Milli Harekete yardım için Hint müslümanlarını’nınkendisini gönderdiklerini söyler.Böylelikle paşayı etkilemiştir.Ankara’ya telgraf çeken Sami Paşa,Mustafa Sagir’e ilgi gösterilmesini ister.Bir süre sonra Sami Paşa Atatürk’e Hintliyi anlatır ve görüşmesini ricaeder.Ertesi gün Atatürk ,Mustafa Sagir’i kabul eder. Bu görüşme uzun sürer.Hintli gönderilir.İki paşayalnız kalınca Atatürk:“Bana bak Kemal bu adam casus!…” der Sami paşa:”Aman paşam siz de çok şüphecisiniz” diyerekAtatürk’e inanmaz. Atatürk konuşmayı keserek yaveri Hayati Bey’i çağırır ve şu emri verir:

-“Bu Hintli İngiliz Casusu olacak..Kendisini takip etsinler.Mektuplarını da sansürde çok dikkatliokusunlar...”

Bundan sonra mektuplar o zamanlar kimya hocası olan Avni Refik Bey’e verilir.Bir iki tecrübeden sonragizli yazılar bulunur.Mustafa Sagir yakalanarak suçu itiraf ettirilir ve idam edilir.

GÖZLE GÖRÜLMEYEN YERİ BİLMESİ….Sakarya Savaşı’ndan sonra bir subay cepheden alınan bilgileri Başkomutan Mareşal Gazi MustafaKemal’e okuyordu.Kağıttaki notta cephe komutanlarından biri ,Seyit Gazi’nin kuzey-doğu tarafında birdüşman fırkasının göründüğünden bahsediyordu… Bunun üzerinde Mustafa Kemal kaşlarını çatarak:“ Hayır!..Orada düşman yoktur..İyi baksınlar..”Subay öğle yemeğinde geri geldi.Biraz da sıkılarak: -“Haber aldım komutanım.Bahsedilen yerde düşman yoktur.”

BU KEHANETİNE DÜŞMAN GÜÇLERİ DE İNANMAMIŞTI…Düşman Ordusu’nu tamamıyla yoketmek amacıyla başlatılan Büyük Taaruz amacına ulaşmıştı.Ordularını

Generated by ABC Amber LIT Converter, http://www.processtext.com/abclit.html

Page 3

Page 4: Atatürkün Kehanetleri.pdf

korkunç sondan kurtarmak isteyecek olan itilaf devletlerinden durumu gizleme amacı güden fakat bubaşarıları haber alan itilaf devletleri kendisinden görüşmek üzere randevu istedikleri zaman.ATATÜRKelçilere:“Sizinle 9 Eylül 1922 Nif (Kemalpaşa) kasabasında görüşebilirim.”İşin ilginç tarafı,bu sırada Türk Orduları Nif’den çok uzakta bulunuyordu.Ve 9 Eylül’e kadar orayaçarpışarak varmak çok zor,hatta imkansız gibi görülmekteydi.Çünkü bu bir savaştı.Yani kesin tarihverilmesi norma şartlarda hiç bir şekilde mümkün değildi.Savaş sırasında neler olabileceğini kim öncedenkestirebilirdi ki? Aradan 10 gün geçti.Bu olayı daha sonra ünlü Nutku’nda kaleme alarak şöyle demiştir:“Dediğim gün Nif’te idim.Fakat benden randevu isteyenler orada yoktu…”

BAŞKENT ANKARAAtatürk’ün Ankara’yı Başkent yapmasının ardındaki sebep hayli ilginçti: -

“Ben Türk’ün imkansızı imkan haline getiren kudretini bütün dünyaya göstermek için Ankara’yı istedimBirgün gelecek şu çorak tarlalar yeşil ağaçların çevirdiği villalar arasından uzanan yeşil sahalar,asfaltlar vebinalarla bezenecek.Hem bunu hepimiz göreceğiz,yakında olacak…”

Ankara 13 Ekim’de başkent oldu.Bazı Batılı devletler Ankara’nın nüfusu ve kırsallığı yüzünden büyükelçigöndermeyeceklerini açıklamalarına rağmen karar değişmedi.

RADYO VE SİNEMA HAKKINDAKİ GÖRÜŞÜAtatürk’ün radyo ve sinema hakkındaki sözleri onun “ileri görüşlü”lüğünü bir kez daha kanıtlıyor. -

“Sinema,gelecekteki dünyanın bir dönüm noktasıdır.Şimdi bize basit bir eğlence gibi gelen eğlence olanradyo ve sinema bir çeyrek asra kalmadan yeryüzünün çehresini değiştirecektir.Japonya’dakikadın,Amerika’daki zenci,Eskimo’nun ne dediğini anlayacaktır.Tek ve birleşik bir dünyayı hazırlamakbakımından sinema ve radyonun keşfi yanında tarihte devirler açan matbaa,barut,Amerika’nın keşfi gibiolaylar oyuncak nispetinde kalacaktır.”

Bu sözler radyonun emekleme,sinemada ise yeni yeni çalışmalar yapıldığı bir dönemde ifade edilmiştir. Birdiğer önemli nokta ise “Tek ve Birleşik Dünya “ düzeninden bahsetmesidir.Bana kalırsa herkesin İnternet’i tanıması bu olayı kavraması için bile yeterlidir.

İTALYANLARIN HABEŞİSTANA SALDIRMASI.KİM BİLEBİLİRDİ Kİ?Bu olayı aktaran Atatürk’ün yakın arkadaşı Münir Hayri Egeli’dir . Egeli’ninağzından naklediliyorum:Habeşistan Savaşı başlamadan önce İtalya’nın Rodos’a askeri harekatta bulunduğu günlerdi…Bir akşamAtatürk’ün sofrasına davet edilenler onu balkonda gezinirken buldular.Atatürk:” TevfikRüştü” nerde?”Diye sordu.Ankara Palas’da bazı sefirlere ziyaret veriyorlar,dediler. Daha sonra hep birlikte davetinverildiği Ankara Palas’a gidildi. Atatürk Arnavutluk Elçisi Asaf Bey’in yakınında giriş ve çıkış kapısını iyigörebileceği bir yere oturdu. Atatürk:” AsafBey,gazetelerde bir takım resimler görüyorum. Arnavutluk’daoperet mi oynanıyor?”.Bu sözleri ile Kral Zogo’nun sorguçlu resimlerini kastettiğini anlayan elçi şaşırıyor…Atatürk devamediyor: -“ Cumhuriyet’dene zarar görüldü ki,krallık ilan edildi.Hem takip edilen politika tehlikelidir.İtalya’nınArnavutluk’u Balkanlar’da bir basamak yapması muhtemeldir.”

Müdahaleye kalkan İtalyan sefirine Ata:“Haber aldığımıza göre Roma’da bazı öğrenciler elçilik önünde gösteri yaparak Antalya’tıistemişler.Antalya sigara paketi midir ki sefir cebinden çıkarıp versin.Antalya buradadır.Buyurun alın.Hembenim bir teklifim var.Hakikaten böyle bir şey düşünüyorsa, Musolini’yemüdahale edelim.Antalya’yaasker çıkarsın.Bütün ihracaat tamam olunca harp ederiz.Mağlup eden hakkına razı olur.”

Generated by ABC Amber LIT Converter, http://www.processtext.com/abclit.html

Page 4

Page 5: Atatürkün Kehanetleri.pdf

Bu sözleri duyan İtalyan elçisi atılıyor:”Bu bir harp ilanı mıdır?”Atatürk:”Hayır ben burada bir fert olarak konuşuyorum.Türkiye de harp ancak Türkiye Büyük Millet Meclis’ninyetkileri içindedir.”Bu durum üzerine Başbakan İsmet Paşa’ya haber verilir telefonla.Ve Ankara Palas’a çağrılır. Atatürkbunu haber alınca:“Hükümet geliyor,biz gidelim” der. Çankaya’ya döndüğü zaman şunları söyler:“İtalya ile harp tehlikesi yoktur.Rodos’a yapılan hareket Habeşistan’a yönelecektir.”

O yıllarda İtalya’daki faşist yönetim kendine yeni sömürgeler arıyordu.Avrupa gazetelerinde zaman zamanİtalya’nın Rodos Adası’na yakın Anadolu topraklarını işgale hazırlandığına ilişkin haberleryayınlanıyordu.Türk hükümeti de her ihtimale karşı bütün tedbiri almıştı.Ancak Atatürk’ün söylediği yinegerçekleşti ve İtalya Türkiye yerine Habeşistan’a saldırdı.RUSYA’NIN GELECEĞİKurtuluş Savaşı sırasında en büyük desteği Rusya’dan alan Mustafa Kemal,savaş sonrasında ise ilişkileribelli bir düzeyde sürdürüyordu.Çünkü Lenin’den sonra iktidarı ele geçiren Stalin Rusya’yı keyfi birşekilde yönetiyordu… 1936 yılında Atatürk her zamanki gibi Çankaya’daki akşam yemeklerinde ülkeninsorunlarını konuşurken,masadakiler sık sık Paşam,Ruslar şöyle ileri adımlaratıyor,ekonomide,sanayide,askeri alanda şöyle başarılı oluyorlar diye anlatıyordu. Atatürk’ün bununüzerine yemeği bırakıp masanın üzerindeki içinde meyvelerin bulunduğu tabağı alıyor ve yere atacakmışgibi yapıyor.Masadakilere :”Eğer bunu yere bıraksam kaç parça olur?” diye soruyor. “40 parça olurdu Paşam”diyorlar . “Hayır..”diyor Atatürk,soruyu yine tekrar ediyorlar,aynı cevabı alıyor.Bunun üzerine "Bilemediniz…” diyor. Vedevam ediyor:

“Biraz sabredin…Yurtta Sulh,Cihan’da Sulha sarılın.Çünkü 60 yıl sonra Rusya 60 parça olucak .Bu nesilBolşevik ihtilali yaptı.Kan kussa,kızılcık yedim der.Oğulları da babalarının istikametinde gider.Ama ondansonraki nesil Rusya’yı 60 parçadan böler…”

Bu sözler 1936 yıllarını şöyle bir hatırlayalım..Henüz daha II.Dünya Savaşı çıkmamış ve Rusya büyük birgüç olmamışken,bu söz söylenmiştir.Anlattığı şeyler 64 yıl sonra gerçekleşmiştir.Atatürk devam etmiştir: -“Bu gün Sovyetler Birliği dostumuzdur,komşumuzdur,müttefikimizdir.Bu dostluğa ihtiyacımızvardır.Fakat,yarın ne olacağını kimse bugünden kestiremez.Tıpkı Osmanlı gibi,tıpkı Avusturya Macaristanİmparatorluğu gibi parçalanabilir,ufalanabilir.Bu gün Rusya’nın elinde sımsıkı tuttuğu milletler avuçlarındankaçabilirler.Dünya yeni dengeye ulaşabilir.İşte o zaman Türkiye ne yapacağını bilmelidir.Bizim,budostumuzun idaresinde dili bir,inancı bir,özü bir kardeşlerimiz vardır.Onlara sahip çıkmaya hazırolmalıyız.Hazır olmak yalnız o günü susup beklemek değildir.Hazırlanmak lazımdır.Milletler buna nasılhazırlanır?Manevi köprüleri sağlam tutarak..Dil bir köprüdür.İnanç bir köprüdür.Tarih birköprüdür.Köklerimize inmeli ve olayların böldüğü tarihimiz içinde bütünleşmeliyiz.Onların bizeyaklaşmasını beklemeliyiz,bizim onlara yaklaşmamız gerekliliğidir.Rusya bir gün dağılacaktır.O zamanTürkiye onlar için örnek bir ülke olacaktır.”diyen Atatürk :”Türkiye 21 nci Yüzyılı şekillendiren Avrasya için bir kilit ülke konumundadır.Onlar bizi örnekalacaklardır.” diye görüşünü bildiriyor. Atatürk’ün ileri görüşünü 1999 yılından 2000 yılına girerkengözlem yapan ve gazeteleri televizyonları yani kısacası dünyayı takip eden herkes şu an bile anlayabilir.

AVRUPA BİRLİĞİNİN KURULUCAĞINI BİLİYORDU…Atatürk dış politikaya da önem verilmesini çok iyi biliyordu.Türkiye’nin komşularında meydanagelebilecek olaylardan etkilenebileceğini savunan Atatürk bir akşam Çankaya Köşkü’nde çocukluk vemahalle arkadaşı Asaf İlbay’ın da aralarında bulunduğu dostlarına dış siyaset hakkında dış siyaset

Generated by ABC Amber LIT Converter, http://www.processtext.com/abclit.html

Page 5

Page 6: Atatürkün Kehanetleri.pdf

hakkında şunları anlatır: -

“Bir Balkan Birliği’ne lüzum vardır.Beni bırakınız ki fırkamın lideri olarak Balkanlar’da bir seyahatyapayım.Balkan devlet adamlarıyla konuşayım ve efkarı umumiyeyi hazırlayayım.Dünyanın ufuklarındakara bulutlar görüyorum.Balkan Birliği kurulabilirse,bir Avrupa Birliği’ne yol açılabilir.Batı devletleri de ergeç birleşmiş olacaklardır."

Avrupa Birliği düşüncesi ilk olarak ancak II.Dünya savaşı sonrasında ortaya çıkabilmiştir.1960’larınbaşında Batı ülkeleri tarafından üzerinde konuşulmaya başlanmış olan bu düşünce,1980’lere gelindiğindeancak genişlemeye başlayabilmiştir. Oysa ki,Atatürk bakışlarını bir noktada yoğunlaştırarak dalgın birhalde ısrarla şunları şunları söylüyordu:

“..Evet,bir Balkan Birliği ve sonra da Batı Devletleri Birliği beşeriyeti ve ulusları,görünür görünmezfelaketlerden koruyabilir.Yoksa insanlığın başına gelecek sefalet ve ıstıraplara ölçü yoktur.Dünya biruçurama doğru gidiyor…”

UÇAKLARLA İLGİLİ KEHANETİAtatürk uçakların henüz daha bırakın savaşlarda kullanılmasını normal günlerde bile kullanılmadığını vebirçok kimse için ölüm kutusundan başka bir şey olmayan günlerde ,Fransa’da Abidin Daver’e söylediğiuçaklarla ilgili şöyle demiştir:“ Teyyarelergün gelecek savaşlarda önemli roller oynayacaktır.”1908 yılında söylenen bu söz , Abidin Daver’inhiç aklına yatmadığını itiraf etmiştir.Çünkü o yıllarda uçağısavaşta kullanılması akıllarda dahi yok gibi bir şeydi.

ANNESİNİN ÖLÜMÜYLE İLGİLİ GÖRDÜĞÜ RÜYA…Zübeyde Hanım rahatsızlığı artığından Uşşakizadeler ‘in evinde oğluna hasret vefat eder.Ancak bu haberPaşa’ya nasıl haber vereceklerini düşünüyorlardı. Annesinin ölümünden habersiz olan Mustafa Kemal,aynı saatlerde trenle çıktığı Yurt gezisinde uyumaktaydı. Gecenin ilerleyen saatlerinde gördüğü kabus gibirüya yüzünden kan ter içinde uyanır..Bir sigara yakar ve zile basarak kompartımanındaki hizmetine bakanAli Çavuş’u çağırıp: -“Gördüğüm rüya canımı sıktı…”der. Ali Çavuş :

”Hayırdır Paşam” deyince Atatürk de rüyasını anlatır: -“Pek hayır olacağa benzemiyor.Kırlık biryerdeymişiz.Her taraf yeşillik.Birden bire sel geliyor,annemi alıp götürüyor.Endişe ediyorum.Yaverleresöyle,İzmir’e telgraf çekip annemin sağlık durumunu sorsunlar…”Acı haber tez gelir derler…Kısa bir süre sonra Yaver Salih’in yolladığı şifreli telgraf le gelir.Atatürktelgrafın şifreli olduğunu derhal anlayarak: -“Annem öldü mü?” Ali Çavuş üzgün bir şekilde telgrafı uzatır: -“Başınız sağ olsun Paşam.” Gözleri yaşla dolan Atatürk :“Bana malum oldu..Bana malum oldu…Bunun kabusunu gördüm ben..Anam..Zavallı çilekeş anam..Benimanam öldü başka analar sağ olsun..”diyerek koltuğuna çöker. Vatan hizmetinin zorunluluğu yüzünden annesinin cenaze törenine katılamaz.

Bunlar ve bundan daha fazlası kehanet Atatürk’ün düşüncelerinde belirmiştir.Daha sonra bunları çeşitliolaylardan sonra dile getirerek parapsikolojik yeteneğini görmemize neden oluyor.Daha fazla bilgilenmekiçin Gazeteci Ali Bektan’ın 18 yıllık alın teriyle çıkardığı “ATATÜRK’ÜN KEHANETLERİ” adlı kitabınıalabilirsiniz.Gerçekten bizim için bir “Kader” diyebileceğimiz Atatürk sözleri,fikirleri ve düşüncerini TÜRKHALKINA her zaman önüne sunmuştur.Bize düşen böyle bir kişiliğe sahip olduğumuzla övünmekyerine,bize kalan mirasları olan ülkemiz ve düşüncelerini geliştirip yeni neslin çocuklarına “net bir “TÜRKİYE bırakmak için çalışmamız gerekecektir. Durumumuzu özetlersek :

”Bilginin efendisi olmak için Çalışmanın kölesi olmak lazımdır.”

Generated by ABC Amber LIT Converter, http://www.processtext.com/abclit.html

Page 6

Page 7: Atatürkün Kehanetleri.pdf

Generated by ABC Amber LIT Converter, http://www.processtext.com/abclit.html

Page 7