Çankaya İlkokulucankayaio.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/06/06/331018/...oynuyoruz. ben hayvanları...

45
ÇANKAYA İLKOKULU 3/F SINIFI BİZDEN HABERLER SINIF DERGİSİ 3/F SINIFI ÖĞRENCİLERİ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR

Upload: others

Post on 14-Mar-2021

8 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: ÇANKAYA İLKOKULUcankayaio.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/06/06/331018/...oynuyoruz. Ben hayvanları çok seviyorum ama Watson ve Mia [nın yeri bende bambaşka. Bence imkanı olan herkes

ÇANKAYA İLKOKULU

3/F SINIFI

BİZDEN HABERLER

SINIF DERGİSİ

3/F SINIFI ÖĞRENCİLERİ

TARAFINDAN

HAZIRLANMIŞTIR

Page 2: ÇANKAYA İLKOKULUcankayaio.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/06/06/331018/...oynuyoruz. Ben hayvanları çok seviyorum ama Watson ve Mia [nın yeri bende bambaşka. Bence imkanı olan herkes

WATSON VE MİA Benim yaşadığım yer sizinkiler gibi apartman değil. Doğduğumdan beri bir

çiftlikte yaşamaktayım. Burası çok güzel, beslediğimiz bir sürü hayvanımız var. Örneğin, tavuk, ördek, kaz, hindi, köpek, kedi, muhabbet kuşu ve papağan gibi hayvanlar.

Eskiden annemin anlattığına göre bıldırcın, keklik, inek, at, koyun ve keçilerimizde varmış. Hatta annem her sabah anneannemle erkenden gidip inekleri sağarmış. Her ne kadar ineğimiz olmasa da yinede annem köyden süt alıp bize yoğurdumuzu kendi elleriyle yapmaya devam ediyor. Burada yaşayan tüm hayvanları çok seviyorum ama en çok köpeklerimizi ve kedimizi seviyorum. Onların adları kedimiz Mia o bir Scotisch cinsi kedi. Ayrıca kuzenimin de sokaktan sahiplendikleri bir kedisi var fakat hala isim koymadılar yavruya. Köpeklerin ismi ise Nix, Kali, Ares ve Watson. Benim en sevdiğim Ares ve Watson.

Ben bugün size Watson’ın hikayesini anlatmak

istiyorum. Daha önce sahibi olduğumuz Rod kırması Zoro diye bir köpeğimiz vardı. Görüp görebileceğiniz en sadık ve akıllı köpekti. O kadar zekiydi ki Türkçe bildiğini düşünüyorduk. 15 yaşında Zoro öldü ve hepimiz çok üzüldük. Zoro bu evde yaşayan herkes için çok değerli ve önemliydi. Bir zaman sonra teyzem tekrar köpek sahiplenmek istedi. Bunun için etrafındaki tüm arkadaşlarına haber yolladı. Fakat kendisine uygun bir köpek bulamadı. Bizim oturduğumuz bölgede Çankaya Belediyesine ait bir köpek barınağı var. Teyzem köpek sahiplenmek istedi ama bu daha çok ihtiyacı olan bir canlıya ev sağlamak içindi. Bütün gün bir sürü kafeste yüzlerce köpekle tanıştı ama bir türlü Onu bulamadı. En son çıkarken kısırlaştırma kafesine de bakmak istedi. Görevli veteriner bunun tehlikeli olabileceğini söylemesine rağmen kafese girdi. Teyzeme neden tehlikeli olduğunu sorduğumda kısırlaştırılmamış köpeklerin normalinden daha saldırgan olabileceği için olduğunu söyledi.

Kafese girdikten sonra bütün köpekler teyzemin etrafına doluşmuş, kimi ona havlamış kimi üstüne atlamış. Köpeklerin ilgisi bittikten sonra teyzem yere oturmuş. Arkada sessizce duran Watson ablamın yanına gelip dibine oturup yüzüne bakmış sadece. Teyzem de işte o zaman görevliye ben bu köpeği sahiplenmek istiyorum demiş. Kısacası o gün bugün Watson bizimle beraber yaşıyor. İnsanlar hayvanları yavruyken alıp hevesleri geçtikten sonra sokağa atıyor. Watson’da bunu yaşamış bir köpekti. Ama teyzem onun annesi olmak istedi. Ona tapıyor resmen

Page 3: ÇANKAYA İLKOKULUcankayaio.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/06/06/331018/...oynuyoruz. Ben hayvanları çok seviyorum ama Watson ve Mia [nın yeri bende bambaşka. Bence imkanı olan herkes

aralarında çok özel bir bağ var. Watson Rod ve Golden cinsi kırma bir köpek o yüzden de tüyleri uzun, uzaktan Golden’a yakından Rod’a benziyor. İnanılmaz akıllı, sevecen, koruyucu ve oyuncu bir köpek. Tüyleri çok dökülüyor ama teyzem asla onun tüylerini kestirmiyor. Kaşları yuvarlak ve açık kahve renginde, bence tipi biraz köstebek ve tilki karşımı bir şey, her ne kadar annem buna katılmasa da ben benzetiyorum. Watson’ın bu hayatta deli olduğu bir kaç şey var. Bunların en başı tenis topu ve pet şişe. Bunları görünce aklını kaybediyor. Yemek onun vazgeçilmezi, yanında bir şey yemeğe kalkışın ağzından sular akıyor ve annem buna deliriyor, midesini bulandırıyormuş. Son olarak yatağı beni her gördüğünde yatağını alıp bana getirir oynamak için ki teyzem buna kızıyor. Ben her gün Watson’la bahçede top oynarım, saatlerce yorulmadan top oynayabilecek bir enerjiye sahip.

Bazen annem bana kızar ve Watson’da anneme kızar beni çok korur hemen havlar Watson, ama sonuç olarak annem ikimize de kızar ve biz susarız. Normalde bizim çiftliğimize gelen yabancı kimseyi arabadan indirmez çok koruyucu bir köpektir. Ama asla çocuklara ve hayvanlara zarar vermez hatta onları da başkalarından korur.

Mia ve Watson tanıştığında kedimiz çok korkmuştu ama şimdi araları çok iyi. Hatta Watson sürekli Mia’yı yalayarak temizler sonra da Mia Watson yaladı diye saatlerce kendini temizler. Annem Mia’yı iki aylıkken getirdi. Daha önce sahiplenilmiş bir kediydi ama bakamamışlar o yüzden de annem almış onu. Annem ilk yurda getirdiğinde eve dönerken kafesinden çıkarıp kucağıma aldım ve benim kucağımda eve kadar uyudu. O günden beri biz Mia’yla evde çok güzel oyun oynuyoruz. Ben hayvanları çok seviyorum ama Watson ve Mia’nın yeri bende bambaşka. Bence imkanı olan herkes evde kendi yaşam şekillerine uygun hayvan beslemeliler. Ama en güzeli de ihtiyacı olan bir hayvanı sahiplenmek. Çünkü onların sevgiye ve güvende hissedecekleri bir yuvaya ihtiyaçları var.

Ayaz Jarden KOÇAK

Page 4: ÇANKAYA İLKOKULUcankayaio.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/06/06/331018/...oynuyoruz. Ben hayvanları çok seviyorum ama Watson ve Mia [nın yeri bende bambaşka. Bence imkanı olan herkes

Sevgili Okurlar. Korona nedeniyle evlere kapandığımız bu günlerde bütün annelerin hatta babaların mutfaktan çıkmadığını ve birçok yeni yemek denemeleri yaptığını gözlemledim. Bizim evde de durum aynen böyle. Ben de bu durumdan etkilendim ve annemle pasta yapma işine başladım. Yaptığımız pasta oldukça leziz ve yapımı da çok kolay. Deneyebilirsiniz.

MOZAİK PASTA YAPIMI Malzemeler: 300 gr. Petibör bisküvi 1 su bardağı süt 3 yemek kaşığı kakao 5 yemek kaşığı şeker 3 yemek kaşığı tereyağı Tarif : Bisküvileri fazla ufalamadan kırıyoruz. Tereyağını bir tavada eritiyoruz. Eriyen yağı, sütü, şekeri ve kakaoyu bir tavada güzelce karıştırıyoruz. Elde ettiğimiz karışımı kırmış olduğumuz bisküvilerin üzerine döküyoruz. Daha sonra bisküvileri ezmemeye özen göstererek iyice karıştırıyoruz. Karışımı streç folyo arasına alarak elimizle rulo şeklini veriyoruz. Servis etmeden önce buzlukta2-3 saat dinlendiriyoruz. Daha sonra dilimleyerek servis ediyoruz. Afiyet olsun.

Ada Şule ARAPKİRLİ

Page 5: ÇANKAYA İLKOKULUcankayaio.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/06/06/331018/...oynuyoruz. Ben hayvanları çok seviyorum ama Watson ve Mia [nın yeri bende bambaşka. Bence imkanı olan herkes

Sevgili Arkadaşlar, Biz bugün babamın çocukken kendisinin yapıp oynadığı tornet arabası yaptık. İnternet

ten araştırıp tornetin ne olduğunu öğrendim. Tornet, lastik bir tekerlek değil bilye adı

verilen bir rulmandır. Tornet yapımı için gereken malzemeler: Üç adet rulman [tornet] ,1 tane uzun tahta parçası,

altı tane küçük tahta parçası, keser, testere ve çivi. Yapılışı: Tornet yapımı, ilk önce uzun tahta parçasını alıyoruz

tekerleklerin olduğu alt bölümünü yapıyoruz. Uzun tahtanın iki ucuna yan yana olacak şekilde iki tane küçük tahta parçalarını çivi ile çakıyoruz, sonra üzerine arka tekerlekleri takacağımız uzun ince tahta parçasını çivi ile

çakıyoruz. İki ucuna tekerleklerimizi takıyoruz. Tornetimizin arka kısmı hazır. Ön kısmının sağ tarafına kalın uzun bir tahta parçasını çivi ile çakıyoruz. Sol tarafına aynı kalınlıkta ama diğerinden kısa tahta parçasını çakıyoruz. Bir tane uzun ince tahta parçasını alıyoruz bir tane torneti ortalayarak takıyoruz ve bu parçayı ön tarafa sol köşesinden çiviliyoruz, tornet ortada kalacak. Bu tahtanın diğer ucuna kısa ince bir

tahtayı çiviliyoruz, bu parça arabamızın sağa sola dönmesini sağlayacak. Tornet arabamızı çevirip karşılıklı iki ucuna ayağımızı koymak için birer tane tahta parçasını çiviliyoruz. Tornet arabamız hazır.

Tornet arabasının kullanımı, tornet arabasını düz bir

şekilde önünüze alın, üzerine oturun, birinin arkanızdan sizi

bir kere itmesi isteyin, sonra araba kendiliğinden gidecektir.

Sağ ön tarafta bir kol göreceksiniz, o kolu öne ve arkaya

oynatarak arabanızı sağa, sola yönlendirebilirsiniz.

İsterseniz hafif bir yokuşta

büyüklerinizin gözetiminde

kendiniz de yardım almadan

sürebilirsiniz. Biz bugün

babamla bahçemizde tornet

arabamızı sürerken çok

eğlendik. M.Kerim BASUTÇU

Page 6: ÇANKAYA İLKOKULUcankayaio.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/06/06/331018/...oynuyoruz. Ben hayvanları çok seviyorum ama Watson ve Mia [nın yeri bende bambaşka. Bence imkanı olan herkes

KEDİM DUMAN Merhabalar benim kedim İskoçya ırkı olan Scottish Fold cinsi bir kedidir. Adı Duman. Eylül ayında iki yaşında olacak. Çok tatlı, uysal, hiç yaramazlık yapmaz ve geceleri kafamın üstünde uyur. Sabah acıktığında veya susadığında beni uyandırır. Yemeğini günde 3 defa veririm. Tüyleri çok yumuşaktır. Çok tüy döküyor. Kardeşim onu sürekli yoğurarak seviyor. Ona yatağımda uzanarak

kitap okuyorum Gece olduğunda bütün evi dolaşıyor masaların üzerindeki eşyaları atıyor. Benim odamda bulunan arabalarımla oynuyor. Havalar güzel olduğunda tasmasını takıp gezdiriyorum. Ev kedisi olduğu için dışarıya çıktığımızda tedirgin oluyor bu yüzden kaçmasın diye tasma takıyorum. Uyku durumu ise bir gün 24 saat ve Duman neredeyse 10 saat uyuyor. Aşılarını yaptırdım. Hiçbir hastalığı yok. Mama seçiyor. Tavuk yemiyor ama Somon balığına bayılıyor. Ödül mamasını keyfi yerindeyse yiyor yoksa yemiyor.

Tuvalet eğitimi var. Sadece kendi tuvaletine (kabına) yapıyor. Mutfağa hiç girmiyor annem tembihledi. Evde camlar açık olduğunda hemen pencereden hava almaya çıkıyor gelen geçeni izliyor. Bu zor karantina günlerimde bana çok iyi arkadaş oluyor. Onu çok seviyorum iyi ki sahiplenmişiz. Son olarak kedi ve köpek almayın barınaklardan sahiplenin. Ayaz Kayra KIRMAZ

Page 7: ÇANKAYA İLKOKULUcankayaio.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/06/06/331018/...oynuyoruz. Ben hayvanları çok seviyorum ama Watson ve Mia [nın yeri bende bambaşka. Bence imkanı olan herkes

B E T A B A L I Ğ I M M A V İ Ş

Merhaba Arkadaşlar, ben Deniz sizlere Maviş’i tanıtmak istiyorum. Maviş benim balığım. Babam, Maviş’i yedi yaşımdaki doğum günümde hediye etmişti, adının nereden geldiğini tahmin ediyorsunuzdur. Maviş koyu mavi renginde ama alt yüzgeci biraz kırmızı (mavi + kırmızı=mor).

B A K I M I İçme suyu ile haftada 1 kere suyu değişir(biz pazar değiştiriyoruz). Günde 1 kere yem verilir(biz sabah veriyoruz).

Koruyucu damla haftada 1 kere damlatılır.

Deniz BARTAN

Page 8: ÇANKAYA İLKOKULUcankayaio.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/06/06/331018/...oynuyoruz. Ben hayvanları çok seviyorum ama Watson ve Mia [nın yeri bende bambaşka. Bence imkanı olan herkes

KALBURABASTI TATLISI MALZEMELER: 1 paket tereyağı – 250 gr. 3 su bardağı un 1 su bardağı irmik 2 yemek kaşığı yoğurt 2 yemek kaşığı ay çiçek yağı 1 yumurta 1 paket kabartma tozu

ŞERBETİ İÇİN MALZEMELER: 2,5 su bardağı toz şeker 2,5 su bardağı su Limonun suyu(yaklaşık 5-6 damla) ŞERBETİN YAPILMASI: Su ve toz şekeri tencereye koyup, kaynaması için bıraktık. Kaynamaya başlayınca, 5-6 damla limon suyunu ekleyip altını kapattık ve soğumaya bıraktık.

TATLININ YAPILMASI: Tereyağı ile unu bir kaba alıp elimizle kum haline gelmesini sağladık. Bu karışıma sırasıyla irmik, yoğurt, sıvıyağ, yumurta ve kabartma tozunu ekleyerek hamur haline getirdik. Hamuru yarım saat buzdolabında dinlenmesi için beklettik. Hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar koparıp elimizin içinde yuvarlayıp üzerine hafifçe bastırıp açtık ve şekil verdikten sonra tepsiye dizdik. Önceden 180 derecede ısıttığımız fırında 15-20 dakika kadar pişirdik. Ardından ısıyı 200 dereceye kadar getirip kızarana kadar 10-15 dakika daha pişirdik. Üzerleri kızarınca çıkartıp, sıcak tatlıların üzerine daha önce hazırladığımız şerbeti soğuk olarak ilave ettik. Tatlılar şerbeti çekinceye ve soğuyuncaya kadar bekledikten sonra servis edip çay ile afiyetle yedik.

Arhan ŞENYURT

Page 9: ÇANKAYA İLKOKULUcankayaio.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/06/06/331018/...oynuyoruz. Ben hayvanları çok seviyorum ama Watson ve Mia [nın yeri bende bambaşka. Bence imkanı olan herkes

BİLİM…BİLİM… BİLİM

Sevgili Arkadaşlar, Size iki Nobel Fizik Ödülü alan ilk kadının öyküsünü anlatacağım. Adı: Marya Sklodovska. Ama siz onu Marie Curie olarak tanıyabilirsiniz. 7 Kasım 1867’de Polonya’nın Varşova kentinde dünyaya gelmiş. Marya’nın babası bir öğretmen. Varşova okullarında laboratuvar çalışmaları yasaklanınca Marya’nın babası da araç gereçleri eve getirmek zorunda kalmış. Böylece Marya bilime erken yaşta ilgi duymaya başlamış. Büyüdüğünde tıp okumak istemişti ama Varşova’da bu mümkün değilmiş. Bu yüzden de yaşadığı yeri terk etmek zorunda kalmış. 1891 yılında öğrenimine

devam etmek için Paris’e gitmiş ve kendisine Marie adını vermiş. Okul yıllarında çok çalışarak Fizik ve Kimya bölümlerinden mezun olmayı başarmış. Daha sonra çok başarılı bir bilim insanı olan Pier ile tanışmış. Pier ve Marie tam bir yıl içinde 26 Temmuz 1895’te Paris’te evlenmişler. Marie bilim alanında doktora derecesi almak için öğrenimine devam etme kararı vermiş. Bu o güne kadar Avrupa’da hiçbir kadının daha önce yapmadığı bir şeymiş. Marie’nin doktorasına hangi konularda yapacağına karar vermesi gerekiyormuş o da uranyum ışınlarıyla çalışmayı tercih etmiş. Onun bu kararı bilim tarihini değiştirmiş.

Marie Curie gizemli ışınlar yayan tek

malzemenin uranyum olup olmadığını merak ediyormuş. Bunu öğrenmek için yüzlerce farklı malzemeyi denemesi gerekiyormuş. Marie yaptığı uzun deneylerden sonra radyoaktiviteyi bulmuş.

Page 10: ÇANKAYA İLKOKULUcankayaio.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/06/06/331018/...oynuyoruz. Ben hayvanları çok seviyorum ama Watson ve Mia [nın yeri bende bambaşka. Bence imkanı olan herkes

Marie ve Pierre Curie çatısı akan eski bir kulübede çalışıyorlarmış. Deneylerini yapmak için çok fazla radyuma ihtiyaçları varmış fakat ne yazık ki bu cevher satın alamayacakları kadar pahalıymış. Avusturya hükümeti, onlara bir ton kadar uranyum cevheri ve daha fazlasını ucuza almalarına imkan sağlamış. Marie ve Piere çok çalışarak radyum elde etmişler. Marie radyumu incelerken ışınımının, uranyumdan iki milyon kat daha güçlü olduğunu fark etmiş. Radyum karanlıkta kitap okumayı sağlayabilecek kadar ışık yayıyor ve ısı da veriyormuş. Radyum o kadar güçlü bir ısı veriyormuş ki suyu bile kaynatabiliyormuş. Bu buluş Marie’yi çok heyecanlandırmış. “Bu malzeme dünyayı değiştirecek” diye düşünüyormuş. Marie ve Pierre çalışmaları yüzünden çok kilo vermiş ve hastalanmışlar. Bu arada dünya da radyumu duymuş, mucizevi ilaçlar piyasaya sürülmüş. Bazı kadınlar elleri ışıltılı görünsün diye tırnaklarına radyum sürüyor bazıları içeceklerinin içine ışıltılı görünsün diye radyum katıyormuş. Bu çılgınlıkmış.

Curie çifti, İngiltere’de ve dünyanın pek çok yerinde ünlü olmuş ama ne yazık ki o

günlerde kadın haklarına dünya hazır olmadığı için Marie toplantıları uzaktan izliyormuş. 1903 yılında Marie ve Pierre Curie Nobel Fizik Ödülüne layık görülmüş. Ama Marie Curie hasta olduğu için bu ödülü alamamış. 19 Nisan 1906 yılında trajik bir olay gerçekleşmiş. Pierre Curie’ye bir at arabası çarpmış. Pierre bu kazada ölmüş. Sorbonne Üniversitesi Pierre’in yerine Marie’nin çalışmalarını devam etmesini istemiş. Böylece Marie, Sorbonne’daki ilk kadın öğretim üyesi olmuş. Marie ikinci Nobel ödülünü de 1911 yılında kimya alanındaki çalışmaları dolayısıyla almış. Bu da bir ilkmiş. Marie, 1914 yılında Birinci Dünya Savaşı’nda radyumu askerlerin röntgenlerini çekmek için kullanmış. Amerika’da onun çalışmalarını yapması için kampanyalar yapılmış. Marie radyasyon nedeniyle gün geçtikçe hasta düşmüş ama çalışmalarına son nefesine kadar devam etmiş. 4 Haziran 1934’te ölmüş. Rengin Işık GÜLER

Page 11: ÇANKAYA İLKOKULUcankayaio.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/06/06/331018/...oynuyoruz. Ben hayvanları çok seviyorum ama Watson ve Mia [nın yeri bende bambaşka. Bence imkanı olan herkes

ZORLU PUAN Annem için “Zorlu Puan” adında bir oyun geliştirdim.

Bu oyun “Hazine Haritası” oyunlarına benzeyecekti. Ona bir tane ipucu verecektim ve bu ipucunu takip ederek diğer ipuçlarına ulaşacaktı. Tüm ipuçlarını topladığında oyunu tamamlamış olacaktı. Oyunu tamamladığında ona önceden belirlediğim bir puan verecektim. Oyunumda dört tane ipucu olmasını planladım. İpuçlarını anlayamazsa diye de açıklayıcı resimler ve haritalar hazırladım. Dört ipucunu yalnızca bir kez yardım alarak tamamlarsa 100 puan alacaktı. İpucunu anlayamaz ve benden yardım isterse de ona resim ya da haritayı verip açıklama yapacaktım ve

puanından düşürecektim. Dört ipucunu takip ederek evin içerisinde çeşitli yerlere sakladığım diğer ipuçlarına ulaşması gerekiyordu. İpuçlarını birbirine geçen dört yapboz parçasının arkasına yazdım. İpuçlarını, resim ve haritaları tamamladıktan sonra annemin yanına gittim. Anneme onunla bir oyun oynamak istediğimi söyledim. Ona ipucu kağıtları vereceğimi, evin belli köşelerine gizlenmiş dört ipucunu bularak oyunu tamamlayabileceğini söyledim. Toplam dört yapboz parçası toplaması gerekiyordu. Yapbozu birleştirdiğinde yeni bir ipucu oluşacak ve böylece oyunu bitirmesi için gitmesi gereken yere varabilecekti. Anneme önce birinci yapboz parçasını verdim. Üzerinde “su, Y, 1” yazıyordu. Bir şey anlamadığını söylediği için ona yardımcı olması için çizdiğim resimli kağıdı verdim. Resimli kağıtta “bir su şişesinin yanında yapboz parçası ve 2” vardı. Bu da su şişesi bulması gerektiğini ve böylece 2. İpucu kartına ulaşabileceğini söylüyordu. Annem ipucuna baktı ve bir su şişesi yakınında diğer ipucunun olduğunu anladı. Su şişesini yatak odasında buldu ve ikinci ipucunu şişenin üzerinden aldı. İkinci ipucu olan yapboz parçasının üzerinde “koltuk arası, E, 2” yazıyordu. Annem hemen salona geldi. Ama parçayı bulamadı. Benden yardım istedi. Ona yardımcı olması için çizdiğim ikinci resimli kağıdı verdim. Kağıtta iki tane yapboz parçasının nerede olduğunu gösteren bir harita vardı.

Page 12: ÇANKAYA İLKOKULUcankayaio.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/06/06/331018/...oynuyoruz. Ben hayvanları çok seviyorum ama Watson ve Mia [nın yeri bende bambaşka. Bence imkanı olan herkes

İlk önce 3. Yapboz parçasını bulması için ona televizyonun karşısındaki koltuğu gösterdim. Koltuğun yastıkları arasında parçayı buldu. Üzerinde “yumuşak, Ş, 3” yazıyordu. Anneme “Daha önceki ipucu kağıdında başka bir parça gösteriliyor.” dedim. Televizyonun önüne Noel Baba’nın pelüş oyuncağını koymuştum. “Yumuşak” sözcüğü pelüş oyuncağı ifade ediyordu. Altında da dördüncü ve sonuncu yapboz parçası yani ipucu vardı. Annem parçayı buldu. Parçada “kokan, il, 4” yazıyordu ve bütün yapboz parçalarını toplamış oldu. Hepsini birleştirince okumasını söyledim. Şöyle yazıyordu: “Yeşil”. Annem ne olduğunu anlamadı. Dördüncü ipucu parçasında yazan “kokan” sözcüğünü anlaması için “Kokuyu takip et dedim.” Üzerinde “Kokan babamın odası” yazan yardımcı resimli kağıdı verdim. Annem, babamın çalışma odasına gitti. Oda kolonya kokuyordu. Üzerinde “yeşil” yazan bir kitap gördü. Daha önceden yapboz parçalarını birleştirdiğinde çıkan sözcüğün onun başlığı olduğunu fark edince hemen açtı. Kitabın içinden “hijyen” yazan bir kağıt çıktı. Sonra annem bana baktı ve “Bu ne demek?” diye sordu. Sonra ben ona salondaki bir yüz maskesini işaret ettim. Annem maskenin olduğu yeri karıştırmaya başladı. Sonra maskenin yanından bir peçete çıktı. Peçetede “Bitti” yazıyordu. Böylece oyun tamamlanmış oldu. Annemin puanı benden üç kere ipucu aldığı için düşük olacaktı ama onu sevdiğim için 100 puan verdim. Zorlu Puan oyununu tamamladık.

Deniz DEMİR

Page 13: ÇANKAYA İLKOKULUcankayaio.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/06/06/331018/...oynuyoruz. Ben hayvanları çok seviyorum ama Watson ve Mia [nın yeri bende bambaşka. Bence imkanı olan herkes

ANAKA KIZIN VE BEN Bir ya da iki yıl önce annemle ormana gitmiştim. Annem piknik örtüsünü sermiş yemeğimizi yiyorduk. Annemden izin alarak ormanda gezmeye gittim ve sevdiğim çiçekleri toplamaya başladım. Ormanın nerdeyse sonuna gelmiştim. Çiçek toplarken zamanın nasıl geçtiğini anlamamışım. Gece olmuş. Uğultular gelmeye başladı. Çok korkmuştum o yüzden uyuya kalmışım. Saba uyandığımda kendimi bir mağarada gördüm. İçinde uçan insanlar ve garip mantarlar yani yürüyen mantarlar vardı.

İçlerinden biri gelip bu mağarayı anlatı: _ Burada yaşıyoruz. Sana garip gelebilir. Buradayız çünkü, … Ben: -Beni buraya kim getirdi? Uçan insan: _Kraliçemiz Anaka kuşu getirdi. Ben: _Niçin getirdi şimdi annem çok meraklanmıştır. Biraz sessizlik oldu. Gezmeye devam etik. Ama aklım çok karışmıştı. Anaka kuşu yanıma geldi ve şunu dedi:

_ Annen seni hiç merak etmemiştir çünkü sen bizim soyumuzdan geliyorsun Ben: _ Siz bu kadar nasıl emin olabiliyorsunuz? Hem annemi nasıl tanıyorsunuz? Anaka kuşu: _ Şöyle emin oluyoruz çünkü onu biz büyüttük. O yüzden çok eminiz. Ben konuşmaya devam etmedim. Ama hala merak ediyordum. O yüzden mi annem bu efsaneyi her gece anlatıyordu. Uçarak yukardan birisi geldi. Gelirken ‘’Kızım kızım ben geldim annen geldi’’ diyordu. Gerçekten de annemdi. Ben mağaraya yerleşmek isteyince annem kabul etti. Artık gerçeği biliyordum ve orada mutlu mesut annemle yaşadım. Zaman ne hızlı geçmiş. Gelmişiz bugüne. Bugüne gelirken bir sürü arkadaşım oldu. Yasemin YENGİNOL (Masal öğrenciye aittir.)

Page 14: ÇANKAYA İLKOKULUcankayaio.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/06/06/331018/...oynuyoruz. Ben hayvanları çok seviyorum ama Watson ve Mia [nın yeri bende bambaşka. Bence imkanı olan herkes

PATATESLİ GÜL BÖREĞİ MALZEMELER: 2 adet patates 1 tane soğan Yağ Tuz, karabiber, kırmızı biber Soda

YAPILIŞI: İki adet patatesi haşlıyoruz. Soğanları doğradıktan sonra bir tavaya yağ koyup kavuruyoruz. Sonra haşlamış olduğumuz patatesleri ezerek kavrulan soğanla karıştırıyoruz. Bu arada hazırladığımız iç harcımızın tuz ve biberini de ilave ediyoruz ve soğumaya bırakıyoruz.

Bir şişe soda ve yarım bardak yağı karıştırarak yufka için

sos hazırladık ardından yufkalarımızı açıyoruz, üstüne hazırladığımız sostan biraz döküyoruz ve harcımızı açtığımız yufkanın üzerine koyuyoruz. Sonra yufkamızı yuvarlayarak gül şeklinde kapatıyoruz. Bu şekilde hazırladığımız böreklerimizi fırın tepsisine yerleştiriyoruz. Bir kâseye yumurta kırılarak çırpılır ve gül böreğinin üzerine sürülür. İsteyen bu sırada böreğin üzerine çörek otu ve susam eker, ben ektim. Fırını 200 dereceye ayarlanarak tepsi fırına sürülür. Yaklaşık 25 dakika sonra börek yemeğe hazır olur.

Afiyet olsun…… Merve ERKİN

Page 15: ÇANKAYA İLKOKULUcankayaio.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/06/06/331018/...oynuyoruz. Ben hayvanları çok seviyorum ama Watson ve Mia [nın yeri bende bambaşka. Bence imkanı olan herkes

Merhaba Arkadaşlar, ben bugün annemle birlikte muzlu kek yaptım. Piştikten sonra da komşulara dağıttım. Bu leziz tarifi sizlerde yapmak isterseniz tarifi aşağıda paylaşıyorum. MUZLU BATON KEK MALZEMELER: -3 adet yumurta -Yarım su bardağından biraz fazla toz şeker -1 çay bardağı süt -1 çay bardağı sıvı yağ -3 yemek kaşığı kakao

-1 paket vanilya -1 paket kabartma tozu -1 su bardağı +1 yemek kaşığı un -2 adet olgunlaşmış muz

YAPILIŞI: -Yumurtaları mikser yardımı ile aynı yönde köpürene kadar çırpın, şekeri ekleyip çırpmaya devam edin. -Süt ve sıvı yağı ilave edip çırpın. -Muzu çatalla ezip harca ilave edin. -Kakao,un,vanilya ve kabartma tozunu bir kapta karıştırıp harca ilave edip çırpın. -Kek harcını orta boy kek kalıbı ya da 25x10 dikdörtgen kalıba döküp 180 derecede pişirin. Afiyet Olsun…

Rüzgar YAVUZ

Page 16: ÇANKAYA İLKOKULUcankayaio.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/06/06/331018/...oynuyoruz. Ben hayvanları çok seviyorum ama Watson ve Mia [nın yeri bende bambaşka. Bence imkanı olan herkes

FAZIL SAY, PİYANO VE BENİM MÜZİK HAYATIM Fazıl Say 14 Ocak 1970 yılında Ankara’da doğmuştur. Dört yaşında ailesi tarafından piyanoya başlamıştır. Ankara Devlet Konservatuvarında “Üstün Yetenekli Çocuklar İçin Özel Statü'de” öğrenim görerek 1987’de konservatuarı bitirmiştir. 1994’te Genç Konser Solistleri Avrupa Yarışmasında birincilik kazanan Say 1995’te New York'ta yapılan Kıtalar Arası Yarışmasında birincilik alarak konser kariyerine başladı. 1995 yılından günümüze uzanan süreç içinde tırmanışını sürdüren Fazıl Say, Fransa ağırlıkta

olmak üzere Avrupa ülkelerinde ve beş kıtada etkinliklerini sürdürmekte, günümüzün önde gelen şef ve orkestraların eşliğinde konserler vermekte, ünlü salonlarda resitaller sunmaktadır. Fazıl Say Türkiye’nin Avrupa ve dünyaya açılan gurur verici eserlerle ruhumuzu dinlendiren benim de idolüm olan çok sevgili piyanistimizdir.

“Ben Doruk Karatosun dört buçuk yaşında piyano eğitimime başladım. Yaklaşık on tane

konser verdim. İlk konserimi verdiğimde çok heyecanlandım. Ailem ve arkadaşlarım beni

seyrederken piyano çalmak hem çok güzel hem de heyecan vericiydi. Bir konserimde

Turfan Öğretmenim ve birkaç arkadaşım da gelmişti. Çok mutlu etmişlerdi beni. Ben de bir

gün Fazıl Say gibi kendi bestelerimi yapıp unutulmaz eserler bırakmak istiyorum.”

Doruk KARATOSUN

Page 17: ÇANKAYA İLKOKULUcankayaio.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/06/06/331018/...oynuyoruz. Ben hayvanları çok seviyorum ama Watson ve Mia [nın yeri bende bambaşka. Bence imkanı olan herkes

ALEX VE JELLY Merhaba ben Begüm. Benim fanusta beslediğim iki tane Japon balığım var. Sizlere balıklarımla ilgili bilgi vereceğim. Acıktıkların da ağızlarını açıp kapıyorlar. Yem verirken kıpır kıpır oluyorlar. Birbirlerinden hiç ayrılmıyorlar. Sıkılınca birbirlerini kovalıyorlar. Uykuları geldiğin de yan yatıyorlar. Beni görünce seviniyorlar .

Hafta da iki kez sularını değiştirdikten sonra bir damla ilacını ve her sabah sekiz adet küçük yemlerini atıyorum. Onlarla arada sırada sohbet ediyorum. Onları izleyince stresimizi atıyoruz. Ailecek Alex ve Jelly ‘i çok seviyoruz. BİRAZ DA GÜLELİM

Temel, bir gün balık lokantasına girer. Balık ısmarlar. Gelen balığın bayat olduğunu anlar.

Garsona, ’’Balık taze midur?’’ diye sorar.

‘’Tabiî, bugün çıktı..’’ Temel balığa dikkatle bakar, bir şeyler söyler, sonra dinler gibi yapar. Garson: ’’Ne yapıyorsun? ‘’ ‘’Balık ile konuşuyorum!’’ ‘’Sen onun dilinden anlar mısın?’’ ‘’Anlamaz olur miyum?’’ ‘’Peki, ne konuştunuz?’’ ‘’Ona dedum ki, üç gün önce papuçlarımı denize düşürdüm; onları gördün mi?’’ ‘’O sana ne dedi?’’ ‘’Ben ne bileyim, denizden çıkalı bir haftayı geçti, dedi!’’

Begüm Elçin ŞAHİN

Page 18: ÇANKAYA İLKOKULUcankayaio.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/06/06/331018/...oynuyoruz. Ben hayvanları çok seviyorum ama Watson ve Mia [nın yeri bende bambaşka. Bence imkanı olan herkes

OKULU SEVMEYEN ECE Bir zamanlar Ece adında bir çocuk varmış. Ece bir akşam anne ve babasına: -Ben artık okula gitmek istemiyorum demiş. Babası da: -Tamam kızım gitmek istemiyorsan gitme, sana annenle birlikte birkaç farklı işi tanıman için fırsat yaratacağız. Sonra okula gidip gitmeme kararını sen kendin vereceksin demiş. Annesi ertesi gün gelecek temizlikçi ile evi temizlemesi için Ece’yi görevlendirmiş. Silme, süpürme, toz alma, cam silme, banyo ovalama vb. işleri yapmış. İşler bitince

yorgunluktan uyuyakalmış. Ertesi gün Ece ile babası sanayiye gitmiş. Babası Ece’ye oradaki çocukların kir, pas içinde çok zor şartlarda çalıştıklarını göstermiş. Bir sonraki gün Ece annesi ile kuaföre gitmiş. Ece kesilen saçları toplamış, toz almış, saç yıkamış. Akşam eve gelince yemek bile yiyemeden uyumuş kalmış. Ertesi gün lokantaya gitmişler. Ece orada garson olarak çalışmış. Akşam olmuş ve Ece evine dönmüş. Ece "Bu çalışma hayatı gerçekten çok zormuş." diye düşünmüş. Ece sabah erkenden kalkmış, anne ve babasına: -Ben okula gitmek istiyorum demiş. Sonra güzelce hazırlanıp okula gitmiş. Dersleri zevkle dinlemiş. Arkadaşlarıyla oyunlar oynamış. Eve gider gitmez ödevlerini yapıp bitirmiş. Ertesi gün okula gittiğinde öğretmeni Ece’yi karşısına alıp: -Ece’ ciğim sen okulu sevmiyordun ne oldu da okulu sevmeye başladın? Ece: -Öğretmenim dört gün okula gelmememin nedeni ailemin benim dört farklı mesleği tanımamı istemeleriydi. Eğer okumazsam çok ağır işlerde çalışacağımı, okursam da iyi bir iş sahibi olacağımı öğrendim. Ece büyümüş. Üniversiteyi birincilikle bitirmiş, çok iyi bir doktor olmuş ve okulu sevmeyen, sürekli şikayet eden öğrencilere iyi bir örnek olmuş. (Öğrencinin yazdığı öykü) Zeynep Gökçe ERGÜN

Page 19: ÇANKAYA İLKOKULUcankayaio.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/06/06/331018/...oynuyoruz. Ben hayvanları çok seviyorum ama Watson ve Mia [nın yeri bende bambaşka. Bence imkanı olan herkes

CANIM ARKADAŞIM Canım arkadaşım, Gözlerin ela, Saçların kahverengi, Tenin açık, Canım arkadaşım, İyi günümde, Kötü günümde, Her zaman yanımda olursun, Canım arkadaşım. Benim gözlerim kahverengi, Seninki ise ela, Ben koyu tenliyim, Sen açık, Aramızda benzerliklerimiz olmasa bile, SENİ HER ZAMAN SEVECEĞİM , CANIM ARKADAŞIM… Pelin KAMACI

Not: Şiir öğrenciye aittir. Can Arkadaşım…

Page 20: ÇANKAYA İLKOKULUcankayaio.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/06/06/331018/...oynuyoruz. Ben hayvanları çok seviyorum ama Watson ve Mia [nın yeri bende bambaşka. Bence imkanı olan herkes

KEDİM ŞEKER

Benim bir kedim var, adı Şeker. Yurt dışından gelen kedimi ben anaokulundayken sabah 6’da kalkarak almaya gittiğimizi çok net hatırlıyorum. 4 aylıkken ailemize dahil oldu. 6 Temmuz 2017 doğumlu, bu sene 3 yaşına girecek. Sabah kalktığımda hemen Şeker’in kapısını açarım, o da pıtır pıtır yürüyerek benim yanıma gelir. O bizim evimizin küçük kızı Bazen değişik hareketler yapar, ona çok gülerim. Onu çok seviyorum. Şeker’in yemeğiyle, suyuyla ve kumuyla (tuvaletini yaptığı yer) çoğunlukla babam ilgilenir. Ben de yardım ederim.

Biraz da Şeker’in anılarını anlatayım… Bir gün Şeker’i de alarak dedemin memleketine, Düzce, Akçakoca’ya gitmiştik. Orda birden kaşındığını fark ettik ve pirelendiğini anladık. Ankara’ya döndüğümüzde veterinere götürdük, pire banyosu yaptırdılar ve pirelerden kurtuldu. Bir yaz günü Şeker’i de alarak Ahlatlıbel’e pikniğe gitmiştik, dışarı kaçacak diye endişeleniyorduk ama sepetinden hiç çıkmadı, çıktığında ise kucağımızdan hiç ayrılmadı.

Annem 2019 Eylül ayında İstanbul’a gitmişti. Şeker hamileydi. Babamla annemi havaalanına yolcu ettik, eve döndüğümüzde her zamanki gibi Şeker’in kapının önünde bizi karşılayacağını sanıyorduk ancak, gelmedi, ilk başta pek endişelenmedik, uyuyordur diye düşündük. Sonra salona baktığımızda bir de ne görelim! Şeker doğum yapıyor, hemen annemi aradım, Şeker’in doğurduğunu anlattım, çok şaşırdı, ne yapmamız gerektiğini anlattı, yapılacakları yapmamıza rağmen bir tanesi ölü olarak doğdu. Sanırım o Şeker’in karnında beslenecek pek yer bulamadığı için ölü olarak doğmuş. Tam

üç yavru doğurdu Şeker. O yavrular büyüdükten sonra çok ama çok tatlı oldular, akşamları battaniyenin üstüne onları yatırıp, seviyorduk, sonra gözleri açılmaya başladı çok tatlılardı, ama sonra üç yavru ve anne Şeker, yani dört kediye bakamayacağımız için üç yavru kediyi güvendiğimiz ailelere verdik. Şeker ile ilgili söyleyebileceğim diğer özellikler ise; diğer kedilerle arkadaşlık etmeyi çok sever, yaz mevsiminde sıcak havada baygın baygın uyur, banyo yaptırdığımızda ise çok sinirlenir. Bahar ÇINAR

Page 21: ÇANKAYA İLKOKULUcankayaio.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/06/06/331018/...oynuyoruz. Ben hayvanları çok seviyorum ama Watson ve Mia [nın yeri bende bambaşka. Bence imkanı olan herkes

PABLO PİCASSO

Ben resim yapmayı çok seviyorum

onun için size ünlü ressam Pablo Picasso'nun

hayatını anlatmak istiyorum

Picasso 25 Ekim 1881'de Malaga, İspanya'da doğdu.

Babası bir ressam ve resim öğretmeniydi. Küçük

yaşta resim yapmaya babası tarafından yönlendirildi.

Resim yeteneği kısa sürede keşfedildi. 1895'te Güzel

Sanatlar Okulu'na girdi. 1901 yılından itibaren anne

soyadı olan Picasso'yu kullanmaya başladı. Eserleri

İspanyol bir dergi olan Juventut'ta yayınlandı.

1900'de ilk kez Paris'e gitti. Dönemin yenilikçi sanatçılarının yaşadığı Montmartre

semtinde bir süre para içinde yaşadı. Picasso yaklaşık 1901-04 arasındaki ilk dönem

yapıtlarında sıradan insanların, sirk palyaçolarının, akrobatlarının resimlerini yaptı. Büyük

kentlerdeki yaşam kadar, sirk yaşamı da ilgisini çekiyordu. Ne var ki, tablolarında bu

yaşamın hüzünlü yanını yansıttı. Sanatçının bu dönemi 'Mavi Dönem' olarak tanımlanır.

Arda YAZAR

Page 22: ÇANKAYA İLKOKULUcankayaio.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/06/06/331018/...oynuyoruz. Ben hayvanları çok seviyorum ama Watson ve Mia [nın yeri bende bambaşka. Bence imkanı olan herkes

MARMARİS

Ben bu yazımda size Marmaris’i tanıtacağım. Biz her

yıl tatil amaçlı Marmaris’e gideriz. Marmaris ,Muğla’ya bağlı

bir ilçedir. Ankara’dan Marmaris’e arabayla yaklaşık 10

saatte varıyoruz.

Marmaris’e gittiğinizde denize girmek için çok fazla

seçenek vardır. Öncelikle benim en sevdiğim yerlerden biri

olan Çiftlik Koyu’ndan bahsedeceğim. Marmaris’ten Çiftlik

Koyu’na giderken Bayır Köyü’ne uğrarız. Orada 2000 yaşında

bir çınar ağacı vardır. Bir dilek tutup bu ağacın etrafında 3 kere dönersek dileklerimiz

kabul oluyor. Biz de Çiftlik Koyu’na giderken burada

mola verip dondurma ve gözleme yiyip ayran içiyoruz.

Sonra Çiftlik Koyu’na doğru yol alıyoruz.

Çiftlik Koyu’na geldiğimizde bizim tanıdığımız

Engin abi var. Ben onu çok seviyorum. Engin abinin bu

koyda güzel bir restoranı var. Denizden çıktığımızda

Engin abinin restoranında kalamar vb. şeyler yiyoruz.

Çiftlik Koyu’nun denizi çok güzeldir. Deniz soğuk ve

taşlıdır.

Page 23: ÇANKAYA İLKOKULUcankayaio.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/06/06/331018/...oynuyoruz. Ben hayvanları çok seviyorum ama Watson ve Mia [nın yeri bende bambaşka. Bence imkanı olan herkes

Marmaris’te ikinci sevdiğim deniz Lacivert

Koy’dur. Lacivert Koy’a tekneyle gideriz. Bu koyun

derinliği çok fazla olduğu için adına Lacivert Koy

denilmiştir. Ben burada yüzmeyi çok seviyorum. Bu

koyda suya dalarak fotoğraf çektirmeyi de seviyorum.

Marmaris’te gidebileceğiniz diğer bir yer de Sedir

Adası (Cleopatra Ada’sı)’dır. Buraya küçük bir tekneyle

gidebiliyoruz. Buranın kumu çok özel olduğu için sahile

terlik veya havluyla girmek yasaktır. Deniz beyaz

renktedir ve çok sıcaktır. Hiç derin değildir. Ben bile en

derine gitsem de ayaklarım hala kuma değer.

Marmaris’te daha çok gezebileceğiniz yerler

vardır. Ben size en sevdiklerimi anlattım.

Ada Mavi KESKİNGÖZ

Page 24: ÇANKAYA İLKOKULUcankayaio.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/06/06/331018/...oynuyoruz. Ben hayvanları çok seviyorum ama Watson ve Mia [nın yeri bende bambaşka. Bence imkanı olan herkes

Merhaba ben Nart,

Sizlere anneannem ve dedemin yılın altı ayında yaşadıkları çiftliği anlatacağım. Tanıştırayım: Anneannem Habibe Dedem Sadi

Onlar aslında Mersin’de yaşıyor ama ilkbahardan sonbahara kadar Kahramanmaraş’ın Göksun ilçesindeki çiftlikte kalıyorlar. Biz her yaz ama özellikle de bayramlarda gidiyoruz. Genellikle teyzemler, dayımlar ve kuzenlerim de orada oluyor. Anneannem ve dedem evlerinin önündeki bahçede çilek, domates, biber, salatalık, fasulye, nane, maydanoz, reyhan, kabak, frambuaz ekip dikerler.

Biz gittiğimizde bunlardan yetişenler olmuşsa bahçeye inip toplar yeriz. Anneannem çilek ve frambuazlardan reçel yapar ve hepimize verir. Bazı geceler biz uyurken dağdan inen yaban domuzları mısır tarlasına gelip mısırları yerler. Anneannem ve dedem buna üzülür.

Page 25: ÇANKAYA İLKOKULUcankayaio.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/06/06/331018/...oynuyoruz. Ben hayvanları çok seviyorum ama Watson ve Mia [nın yeri bende bambaşka. Bence imkanı olan herkes

Orada Aslan adında Sivas Kangalı bir köpek vardı. Bir süre önce gitti ve bir daha gelmedi. Aslan bizimle yürüyüşlere gelirdi. Tanıştırayım: Aslan Tanıştırayım: Hector ve Victor

Her gittiğimizde kediler, tavuklar ve horozlar olur. Geçen yaz gittiğimizde iki tane küçük köpek vardı. İsimleri Hector ve Victor. Hector’un üstünde kalp şekli vardı. Çok şirin köpekler.

Çiftlikte kuzenlerimle su ruleti, saklambaç ve su savaşı oynarız.

Survivor çeker sonra da izleriz. Evin ilerisindeki dereye gider o buz gibi suyun içinde yürürüz. Dönüşte de orda piknik yapıp çöplerini etrafa atmış kişilerin çöplerini toplarız. Keşke herkes kendi çöpünü toplasa ve çevremiz temiz kalsa.

Anneannem çok güzel yemekler yapar. En çok şelame ve halüjü severim.(Bunlar Çerkes yemekleri) Bazen de kuzine sobada minik patates ve köy ekmeği pişirir.

Ev genellikle kalabalık olduğu için yer yatağı açarız. Bahçedeki kavak ağaçlarının arasına hamak kurarız. Sırayla sallanırız. Dedem ilçeye gittiğinde ondan iki kutu Maraş dondurması isteriz.

Çiftlikte olmak bana keyif veriyor. Deniz Nart YAVUZ

Page 26: ÇANKAYA İLKOKULUcankayaio.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/06/06/331018/...oynuyoruz. Ben hayvanları çok seviyorum ama Watson ve Mia [nın yeri bende bambaşka. Bence imkanı olan herkes

Sevgili Arkadaşlar, sizlere Ay’a ilk ayak basan insan Neil Armstrong’u tanıtacağım. Çünkü benim de uzaya karşı çok ilgim var. NEİL ARMSTRONG

Neil Armstrong (d. 5 Ağustos 1930 - ö. 25 Ağustos 2012) 5 Ağustos 1930'da Wapakoneta, Ohio'da dünyaya geldi. İlk ve orta öğrenimi sırasında izcilik yaptı. Purdue Üniversitesi'nde havacılık ve uzay mühendisliği okudu.

Kore üzerinde Amerikan Deniz Kuvvetleri pilotu olarak 78 saat uçuş yaptı. 1956 yılında evlendi, eşinden üç çocuğu oldu. ABD uzay programına astronot olarak katılmak için başvurdu, denemelerden başarıyla geçti. Gemini 8 uçuşuyla ilk kez uzaya gitti.

20 Temmuz 1969 tarihinde Apollo 11 ile yaptığı ay yolculuğunda aya ilk ayak basan insan oldu. Ay üzerinde yaptığı yürüyüşte ilk söylediği ve tarihe geçen cümle şudur: Bir insan için küçük, insanlık için dev bir adım. That's one small step for a man, one giant leap for mankind.

Page 27: ÇANKAYA İLKOKULUcankayaio.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/06/06/331018/...oynuyoruz. Ben hayvanları çok seviyorum ama Watson ve Mia [nın yeri bende bambaşka. Bence imkanı olan herkes

Armstrong 1971 yılında NASA'dan ayrılarak Cincinnati Üniversitesi'nde çalışmaya başladı. 1979 yılına kadar uzay mühendisliği bölümünde profesör olarak çalışmıştır. 1985'ten 1986'ya kadar Uluslararası Uzay Komisyonu'nda hizmet vermiştir. 1986 yılında Challenger kazasının araştırma komisyonuna başkan yardımcısı olarak atandı. 7 Ağustos 2012'de tıkanan kalp damarlarının açılması için ameliyat olan Armstrong, 25 Ağustos 2012'de hayata gözlerini yumdu. Benim en büyük hobim babamla birlikte uçak ve uzay mekiği maketleri yapmak.

Toprak BİLGİN

Page 28: ÇANKAYA İLKOKULUcankayaio.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/06/06/331018/...oynuyoruz. Ben hayvanları çok seviyorum ama Watson ve Mia [nın yeri bende bambaşka. Bence imkanı olan herkes

Merhaba Arkadaşlar, Amasya’nın merkez köyünden hepinize selam olsun. Okullara korona virüsü nedeniyle ara verilince abimle birlikte dedem ve babaannemin yanına geldik. Seyahat yasağı olduğu için hala köydeyim.

Burada güne erken başlıyoruz. Akşam da erken yatıyoruz. Günlerim gelirken getirdiğim kitapları okumakla ve bahçe işlerinde dedeme ve babaanneme yardım etmekle geçiyor. Sizlere yenilebilir bazı otları tanıtacağım. Babaannemle topladığımız bu otlardan babaannem yemekler yapıyor. Dedemle birlikte bostan yaptık.

Kuzukulağı otu Ekincik otu Tekelcen otu

Kuzugöbeği mantarı Efelik otu Fırınımızda bu şekilde ekmekler yapıyoruz. Erdem ÖZCAN

Page 29: ÇANKAYA İLKOKULUcankayaio.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/06/06/331018/...oynuyoruz. Ben hayvanları çok seviyorum ama Watson ve Mia [nın yeri bende bambaşka. Bence imkanı olan herkes

KAPLUMBAĞAM MAHMUT

Kaplumbağa bakmak düşünüldüğü kadar kolay bir iş değildir. Nazik bir bakım gerektirir. Genel olarak kırmızı yanaklı su kaplumbağaları alınır. Su kaplumbağaları doğal ortamlarında 70 yıl kadar yaşayabilirler ancak evde bu kadar uzun süre yaşayamazlar. Bizim kaplumbağamız üç yıldır bizimle. Her gün bakıma ihtiyacı var. Bakmazsanız o kadar kötü kokuyor ki evde durulamaz. Petshopa gidip bir kaplumbağa almak istediğinizde onunla birlikte küçük bir havuz ya da akvaryum ve üzerine çıkması için bir kaya, yem, vitamin almanız gerekir.

Hasta olmaması için, suyun her zaman ideal bir sıcaklıkta kalması gerekir. Bu sıcaklık ortalama, 25-26 derecedir. Eğer su kaplumbağanızın suyu gereğinden soğuk olursa, hasta olabilir veya kış uykusuna yatabilir. İdeal su sıcaklığını sağlamak için, bir ısıtıcı ve termometre edinerek uygun şekilde akvaryumunuza yerleştirmelisiniz fakat evinizin sıcaklığı yeterli ise ısıtıcı almasanız da olur. Su kaplumbağaları, kabuklarının sağlığı açısından düzenli olarak güneşe çıkarılmalıdır. Günde ortalama 1,5 saat, 15-20’şer dakikalık periyotlarla güneşe çıkardığınız kaplumbağalarınızın dilediğinde su içinde olmasına ve fazla kurumamasına özen göstermelisiniz. Kablumbağanızın güneş ışını ihtiyacını karşılamak için, güneşe çıkaramadığınız günlerde çalışma lambanızın altında bir saat güneşlendirebilirsiniz. Su kaplumbağaları, hepçil hayvanlardır. Su kaplumbağanıza her gün az miktarda yem vermelisiniz. Onun ihtiyaçlarının karşılanması için, piyasada satılan besin değerleri uygun yemlerden edinebilirsiniz. Bu yemler genellikle deniz ürünleri ve bitkileri içerir. Su kaplumbağanıza her gün düzenli olarak verdiğiniz yemlerin yanında, haftada 3 gün gibi bir periyot belirleyerek farklı gıdalar da sunmalısınız. Bu gıdalar haşlanmış balık, tavuk karides gibi hayvansal protein içeren seçeneklerin yanında, marul ve taze yeşillikler gibi bitkisel tercihler olmalıdır. Sadece yemlerle tek tip bir beslenme, kaplumbağanız için yararlı olmayacaktır. Biz kaplumbağamızı karidesle besliyoruz. Günde 4-5 adet yeterli oluyor. Çok fazla verirseniz suyu hemen pisleniyor ve çok sık tuvalet yapıyor. O yüzden her gün aynı saatte yemek vermek ve tuvaletini yaptıktan sonra hemen havuzunu yıkamak gerekiyor. Biz kaplumbağamızı dışarı çıkarıyoruz, evde gezdiriyoruz, elimizle besliyoruz ve onu çok seviyoruz. Melis ÇORUH

Page 30: ÇANKAYA İLKOKULUcankayaio.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/06/06/331018/...oynuyoruz. Ben hayvanları çok seviyorum ama Watson ve Mia [nın yeri bende bambaşka. Bence imkanı olan herkes

SABİHA GÖKÇEN Sabiha Gökçen,22 Mart 1913 yılında Mustafa İzzet Bey ve Hayriye

Hanım'ın altıncı çocuğu olarak Bursa'da dünyaya geldi. Anne ve

babasının ölümünün ardından,1925 yılında Bursa'yı ziyaret eden

Atatürk tarafından evlat edinilerek kendisine "Gökçen" soyadı verilir.

Çankaya İlkokulu ve İstanbul Üsküdar Kız Koleji'nde öğrenim gören Sabiha Gökçen,

1935'te Türk Hava Kurumu'nun Türk Kuşu Sivil Havacılık Okulu'na girdi, Ankara'da yüksek

planörcülük brovelerini aldı. Gökçen, 7 erkek öğrenciyle birlikte Kırım, Rusya'ya

gönderilerek yüksek planörcülük eğitimini tamamladı 1936'da Eskişehir Askeri Hava

Okulu’na girdi, burada av ve bombardıman uçaklarıyla başarılı görevler yaparak,

dünyanın ilk "Kadın Savaş Pilotu" unvanını kazandı.1937 yılında Türk Hava Kurumu'nun

yetiştirdiği ilk kadın pilot olması nedeniyle kurumun " 9 numaralı Murassa (iftihar)

Madalyası" ile ödüllendirildi.

1938'de Balkan devletlerinin davetlisi olarak, uçağıyla Balkan turu yapan Gökçen, daha

sonra Türk Hava Kurumu Türkkuşu' na başöğretmen tayin edildi.1955'e kadar bu görevini

başarıyla sürdürdü. Hayatı boyunca toplam 22 değişik hafif bombardıman ve akrobatik

uçakla uçan ve birçok ödülün sahibi olan Sabiha Gökçen, 1991 yılında Uluslararası

Havacılık Federasyonu Altın Madalyasını aldı.1996 yılında Amerika'da düzenlenen

Kartallar Toplantısı'nda dünya havacılık tarihine adını yazdıran 20 havacıdan biri seçilen

Sabiha Gökçen, bu ödüle layık görülen ilk kadın havacı olmuştur. Sabiha Gökçen, 22 Mart

2001 tarihinde, 88 yaşında hayata gözlerini yumdu.

Sabiha Gökçen dünyanın

bütün kadın pilotları için bir

ilham kaynağıdır ve efsanesi

bizimle yaşamaya devam

edecektir...

Cuma Rüzgar ATMACA

Page 31: ÇANKAYA İLKOKULUcankayaio.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/06/06/331018/...oynuyoruz. Ben hayvanları çok seviyorum ama Watson ve Mia [nın yeri bende bambaşka. Bence imkanı olan herkes

ZAMAN KAPSÜLÜ Merhaba. Ben İpek. Sizlere annemle birlikte hazırladığımız zaman kapsülünü tanıtacağım. Zaman kapsülü hazırlamayı, ileride bu geçirdiğimiz günleri hatırlamak için buldum. 2020 yılı farklı bir yıl oluyor. Dünyaya Çin’den gelen Corona adlı virüs yayıldı ve ülkemiz de bu virüsten etkilendi. İlk defa böyle bir olay yaşadığım için biraz tuhaf hissediyorum. Okula gidemiyoruz, evden çıkamıyoruz, akrabalarımızla arkadaşlarımızla görüşemiyoruz. Hepimiz el

temizliğimize çok dikkat ediyoruz, maskesiz sokağa çıkmıyoruz. Bu salgında yaşadıklarımı ileride hatırlamak için nasıl bir zaman kapsülü hazırlayacağımızı sizlere anlatayım. Ben bu kapsül için karantina zamanımı seçtim ve işe bu zamana ait eşyalar toplayarak başladım. Bir maske, bir sabun, el dezenfektanı, kolonya ve plastik eldiven. Sonra boş ve kullanılmayan bir kutu buldum. Bu eşyaları kutunun içine yerleştirdim. Sonra annemin bu dönemle ilgili sorular sorduğu anketi tamamladım. Bu dönemde öğrendiğim yeni kelimeleri de anlamlarıyla küçük kâğıtlara yazdım ve kutuya koydum. Ve son olarak bir kağıda dileğimi de yazıp kutuya attım.

Kutuyu kapatmadan önce kapağına tarih yazan bir etiket yapıştırdım. İşte zaman kapsülümüz hazır. Bu kutuyu gelecekte tekrar açıp bakmak üzere saklayacağım. Büyüdüğümde bu günleri hatırlayacağım, umarım o zaman bu günleri gülerek hatırlayabilirim. Berra İpek KISACIK

Page 32: ÇANKAYA İLKOKULUcankayaio.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/06/06/331018/...oynuyoruz. Ben hayvanları çok seviyorum ama Watson ve Mia [nın yeri bende bambaşka. Bence imkanı olan herkes

Merhaba Arkadaşlar, Sizlere babamın işyerinde ineklerin sağımının nasıl yapıldığını anlatacağım. Babam yaklaşık 10 yıldır Ankara’nın Bala ilçesinde bulunan bir çiftlikte genel müdür olarak görev yapıyor. Burada yaklaşık 3.000 adet inek var ve bu inekler her gün 3 defa sağıma giriyorlar. Bu inekler çok yem yedikleri için günde 3 defa sağılıyorlarmış. Sağılmaları aynı zamanda onları rahatlatıyormuş. İnekler günde 3 defa sağıldıkları için 8 saatte bir sağılacak şekilde ayarlamışlar ve inekler alıştıkları için sağım saatlerinin

geldiğini anlıyorlar. Daha sonra bir görevli onların kapılarını açarak onları sağımhaneye yönlendiriyor ve inekler gelip bekleme salonunda içeriye alınmayı bekliyorlar. Sağımhanenin içerisinde rotary adında bir makine var. Bu makine kendi etrafında dönmeye başlıyor ve inekler tek tek kabinlere girmeye başlıyorlar. Kabine giren her ineğin memesini temizleyip sütünü kontrol eden bir görevli var. Bu görevli kontrolünü yaptıktan sonra başka bir görevli ineğin memesine sağım başlığını takıyor ve sağım başlamış oluyor. Kendi etrafında dönen makine turunu tamamlayana kadar sağım da bitmiş oluyor. Başka bir görevli ise sağımı biten hayvanın memesini kontrol edip sütün kalmadığından emin oluyor ve hayvan hastalanmasın diye tekrar temizlik yapıyor. Hayvanlar strese girmesin diye herkes çok sessiz çalışıyor. Strese girmeleri onların hastalanma ihtimalini artırıyormuş. Sağılan sütler otomatik olarak süt tankına gidiyor ve orada soğutuluyor. Eğer süt hemen soğutulmazsa içerisinde bakteri ürüyormuş ve bu da sütün kalitesini düşürüyormuş. Her gün sağılan sütleri almak için fabrikanın süt tankeri gelip soğumuş olan sütü alıyor. Bu tankerlerde içerisinde bulunan sütü soğuk bir şekilde fabrikaya götürebilmeleri için özel üretilmişler. Sütün bu şekilde fabrikaya ulaştırılmasına soğuk zincir diyorlar.

Hüseyin Eren SEZER

Page 33: ÇANKAYA İLKOKULUcankayaio.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/06/06/331018/...oynuyoruz. Ben hayvanları çok seviyorum ama Watson ve Mia [nın yeri bende bambaşka. Bence imkanı olan herkes

AŞIK VEYSEL Annem ve babam türkü dinlemeyi çok seviyor. Ben şu an türkü dinlemeyi pek sevmiyorum. Ama babam türkülerin Anadolu kültürünün, bizim topraklarımızın çok özel bir müzik türü olduğunu ve büyüdükçe seveceğimi söylüyor. Annem ve babamın dinlediği türkülerden bazıları benim de dikkatimi çekti. Bunlardan bazılarını Aşık Veysel adında bir ozan söylüyormuş. Ozan; halk şairi, şiir yazan kişi demek. Aşık ise bir unvan. Aşık, halk içinde yetişen deyişlerini bağlama veya saz ile söyleyen, sözlü şiir geleneğine bağlı

halk şairlerine verilen bir unvandır. Aşık Veysel’in hayatını internetten araştırdım. Onun hayatı ile ilgili belgeseller seyrettim. Bu yazımda size büyük halk ozanı Aşık Veysel’i anlatacağım. Aşık Veysel 25 Ekim 1894 tarihinde Sivas’ın Şarkışla ilçesine bağlı Sivrialan köyünde doğmuştur. Veysel’ in iki kız kardeşi çiçek hastalığı sebebiyle yaşamlarını yitirmiştir. Aynı hastalık yüzünden Aşık Veysel 7 yaşındanken kör olmuştur ve ömrünün kalanını gözleri görmeden geçirmiştir. Babasının, ona oyalanması için aldığı bağlama ile ilk önce farklı ozanların türkülerini çalmıştır. İlerleyen zamanda bir şair ve siyasetçi olan Ahmet Kutsi Tecer ile tanışmıştır. Onunla tanışması Aşık Veysel’in tanınmasında ve müzik hayatında çok önemli olmuştur. İl il Türkiye’yi dolaşmıştır. Köy Enstitüleri’nde saz öğretmenliği yapmıştır.

Page 34: ÇANKAYA İLKOKULUcankayaio.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/06/06/331018/...oynuyoruz. Ben hayvanları çok seviyorum ama Watson ve Mia [nın yeri bende bambaşka. Bence imkanı olan herkes

Aşık Veysel şiirlerini sade bir Türkçe kullanarak yazmıştır. Onun şiirleri çok güzel şeyler anlatmakta (Bu şiirlerin bazılarını okudum. Babam büyüdükçe ne anlatmak istediğini daha iyi anlayacağımı söylüyor). Aşık Veysel’in onlarca şiiri ve türküsü vardır. Bunlardan en çok bilinenleri “Uzun ince bir yoldayım” ve “Kara Toprak” isimli türkülerdir. Aşık Veysel, Atatürk’le tanışmayı çok istemiştir. Onunla birkaç kere tanışma şansı olmuştur. Ama bu isteği bir türlü gerçekleşememiştir. Atatürk öldüğünde onun için “Atatürk’e Ağıt” isimli bir türkü yazmıştır.

Ozan geleneğinin son büyük temsilcilerinden olan Aşık Veysel 1973 yılında doğduğu köyde yaşamını yitirmiştir. Aşık Veysel’in türkülerini birçok sanatçı günümüzde hala söylemektedir. Onun adına anma etkinlikleri yapılmaktadır. O ve türküleri yüzyıllar sonra bile hatırlanacaktır…

Ahmet Kağan DİNÇ

Page 35: ÇANKAYA İLKOKULUcankayaio.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/06/06/331018/...oynuyoruz. Ben hayvanları çok seviyorum ama Watson ve Mia [nın yeri bende bambaşka. Bence imkanı olan herkes

EVDE MASA TENİSİ

Öğrenmesi oldukça kolay, oynaması son derece keyifli ve rekâbet düzeyi bir hayli yüksek olan masa tenisi sayesinde formunuzu koruyabilir, eğlenceli zaman geçirebilirsiniz.

Uygun bir masa, raket, top ve file masa tenisi oynayabilmeniz için yeterlidir. Masa tenisi kuralları oldukça net ve basittir. Müsabaka standartlarına ya da tarafların kararına uygun olarak oyun üç ya da beş set üzerinden oynanır. Her oyun servis ile başlar ve toplam 5

sayıya ulaşıldığında servis atışı el değiştirir. 21 sayıya ilk olarak ulaşan oyuncu seti kazanır. Skor 20-20 eşitlik durumunda kalırsa her sayıda servis atışı değişir ve farkı iki sayı ile açan oyuncu seti kazanır.

Masa tenisinde amaç, raketle atılan topu saha içinde tutmaktır. Oyuncular, kendi sahalarına düşen topu iki kez sekmeden veya yere düşürmeden raketle vurup rakip alana gönderirler. Kurallar gereği bunu sağlayamayan oyuncu rakibine bir puan kazandırır.

Masa tenisi oynarken seçilecek giysilerin rahat ve rakibi yanıltmayacak renkte olmasına da ayrıca dikkat edilmelidir.

Ayşe Melis SARI

Page 36: ÇANKAYA İLKOKULUcankayaio.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/06/06/331018/...oynuyoruz. Ben hayvanları çok seviyorum ama Watson ve Mia [nın yeri bende bambaşka. Bence imkanı olan herkes

LEOPAR DESENLİ KURABİYE Annemle mutfakta bir şeyler hazırlamaya bayılıyorum. Bugün de yine annemle çok sevdiğim leopar desenli kurabiyeyi yaptım. Şimdi size anlatacağım. Önce malzemeleri hazırlayalım:

MALZEMELER: 125 gr oda ısısında yumuşamış tereyağı 1 Yumurta sarısı 1 çay bardağı pudra şekeri 1 paket vanilya şekeri 3 çay bardağı un

YAPILIŞI: 1. Malzemelerin hepsini karıştırdım. Yumuşak bir hamur oldu. 2. Hamuru 3 parçaya ayırdım ve ayrı ayrı tabaklara koydum. 3. Hamurlardan birine iki tatlı kaşığı, diğer parçasına yarım tatlı kaşığı kakao ekledim, 1 tatlı kaşığı süt ilave ederek ayrı ayrı yoğurdum. 4. Kakao eklediğim hamurlardan küçük toplar hazırladım. 5. Kakao eklemediğim hamuru annemle açtık. 6. Açtığım hamurun üstüne, yaptığım kakaolu toplardan yerleştirdim. Önce koyu kakaolu olanı, onun üzerine de açık olan topları yerleştirdim. 7. Ve şimdi hamurumu bir daha açtım. 8. Açtığım hamura, çay bardağı ile keserek kurabiye şekilleri verdim. 9. Hazırladığım kurabiyeleri fırına verdim. 10. Fırından çıkınca, işte kurabiyelerim hazır. Afiyet olsun. Merve Ece ÖZDEN

Page 37: ÇANKAYA İLKOKULUcankayaio.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/06/06/331018/...oynuyoruz. Ben hayvanları çok seviyorum ama Watson ve Mia [nın yeri bende bambaşka. Bence imkanı olan herkes

MALATYA

Ben Malatyalıyım. Malatya'yı çok seviyorum. Benim babaannem, dedem ve amcam Malatya'da yaşıyorlar. Biz bayramlarda Malatya'ya gidiyoruz. Akrabalarımızla birlikte çok eğleniyoruz. Malatya çok güzel bir şehir. Size Malatya ile ilgili anlatacaklarım var.

Malatya Türkiye'nin Doğu Anadolu Bölgesinde bir ovadır. Komşu illeri; Elazığ, Sivas, Kahramanmaraş, Adıyaman, Tunceli, Erzincan ve Diyarbakır'dır. Malatya yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk

ve yağışlıdır.

Malatya'nın tarihi yerleri ve doğal güzellikleri çok turist çekmektedir. Somuncubaba Türbesi, Ulu Cami, Silahtar Mustafa Paşa Kervansarayı, Gündüzbey, Orduzu, Levent Vadisi, Günpınar Şelalesi

bunlardan bazılarıdır. Malatya'nın kayısısı çok ünlüdür. Kayısı yaş ve kuru olarak tüketilir. Dut, kiraz, kavun, üzüm de Malatya'da yetiştirilen diğer meyvelerdir. Analı kızlı köfte, kömbe, kağıt kebabı, patlıcan tava, sıkma köfte, kiraz yaprağı sarması Malatya'nın ünlü yemeklerindendir. Malatya'yı

mutlaka ziyaret etmelisiniz.

Malatya’da gezerken…

Malatya adını duyunca ben…

Onur Kaan ÖZDEN

Page 38: ÇANKAYA İLKOKULUcankayaio.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/06/06/331018/...oynuyoruz. Ben hayvanları çok seviyorum ama Watson ve Mia [nın yeri bende bambaşka. Bence imkanı olan herkes

KAKAOLU KEK Bugün annemle birlikte Kakaolu kek yapmaya karar verdik. Kendi tarifimi yapmaya kararlıydım. Malzemeleri tek tek kendim dolaptan çıkarttım. MALZEMELER: 3 adet yumurta 1 su bardağı toz şeker 1 su bardağı süt Yarım su bardağı sıvı yağ 1 paket vanilya 1 paket kabartma tozu Yeterince un

YAPILIŞI: Öncelikle cam kase içerisine 3 adet yumurtayı kırdım. Üstüne bir su bardağı toz şeker koyduktan sonra mikserle bir güzel çırptım. Üstüne 1 su bardağı süt ile yarım su bardağı sıvı yağı ilave ettikten sonra çırpmaya devam ettim. Sonra üzerine unu azar azar ilave ettim. Bu arada vanilya ile kabartma tozunu da unutmuyoruz. Kekimiz uygun kıvama geldiğinde o çok sevdiğimiz kek kalıbımıza malzemelerimizi boşalttık. Sonra doğruca fırına koyduk. Kürdanla kekin pişir pişmediğini kontrol ettik. Pişirme aşamasında büyüklerimizden yardım almayı sakın unutmuyoruz! Fırından çıkarttığımız kekimizi soğumaya bırakıyoruz. Bir süre bekledikten sonra Kekimiz hazır. Büyüklerin çay le küçüklerin süt ile birlikte tüketmesini tavsiye ederim. Afiyet Olsun… Yasemin ÇIRAK

Page 39: ÇANKAYA İLKOKULUcankayaio.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/06/06/331018/...oynuyoruz. Ben hayvanları çok seviyorum ama Watson ve Mia [nın yeri bende bambaşka. Bence imkanı olan herkes

Merhaba Arkadaşlar, Ben evde boş zamanlarımı evdeki atık maddeleri değerlendirerek, boyama çalışmaları yaparak geçiriyorum. Bu çalışmalar çok mutlu ediyor. Zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum.

İşe annemin kırılan ekmek tahtasını yapıştırıcı ile yapıştırmakla başladım.

Taşlara baykuş, ev resimleri çizip boyadım

Sonra boyadığımız taşları ekmek tahtasına yapıştırdım ve üzerini vernikledim.

Böylece duvara asılması için güzel bir aksesuar yaptım. Özlem YILMAZ

Page 40: ÇANKAYA İLKOKULUcankayaio.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/06/06/331018/...oynuyoruz. Ben hayvanları çok seviyorum ama Watson ve Mia [nın yeri bende bambaşka. Bence imkanı olan herkes

PARAPOLİ NASIL OYNANIR? Merhabalar ben size ailece oynamaktan çok keyif aldığım “Parapoli” oyununu tanıtmak istiyorum. Bu oyun en az 2 kişi ile oynanır. 8 yaş ve üzeri oyuncular için uygundur. Oyun alanında her bir kutucuğun içinde İstanbul şehrindeki semtlerin isimleri yazmaktadır ayrıca

İstanbul Metrosu, Ambarlı Limanı, Ataköy Marina, Atatürk Havalimanı, İDO, İETT de kutucukların içinde yer almaktadır. Zar atarak oynanır ve oyuna başlamadan önce en büyük atan 1.olarak oyuna başlar. İki zarın toplamı kadar ilerlersiniz. Oyunda geldiğiniz yeri isterseniz satın alabilirsiniz. Her oyuncuya oyuna başlamadan önce en az 3 bin TL dağıtılır ki geldiği semtleri satın alsın ve oralarda ev kurabilsin. Birbirine komşu 3 semti satın aldığınızda artık ev veya villa kurma hakkınız doğar. Çarkıfelek ve piyango olarak toplam 40 adet kart bulunmaktadır, bu kartlardan ödül de çıkabilir ceza da bu şansınıza bağlı. Evden çıkamadığımız bu Corona salgılı döneminde akşamları ailece bu oyunu oynayarak keyifli saatler geçiriyoruz... Onur Mert ERBAY

Page 41: ÇANKAYA İLKOKULUcankayaio.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/06/06/331018/...oynuyoruz. Ben hayvanları çok seviyorum ama Watson ve Mia [nın yeri bende bambaşka. Bence imkanı olan herkes

ORTANCA ÇİÇEĞİ

Merhaba, sizlere babamla birlikte bahçemize ektiğimiz Ortanca Çiçeğinin hikayesini anlatacağım. Ortanca, anavatanı Japonya olan, kışın yapraklarını döken çalı formunda oldukça sevilen bir süs bitkisidir.

Ortancanın top biçimindeki güzel çiçeklerini yaz başlangıcından sonbahar bitimine kadar bitkinin üzerinde görebiliriz. Ortanca hem gösterişli çiçekleri, hem de büyük yaprakları nedeniyle peyzaj düzenlemelerinde çok tercih edilen, kültüre alınmış pek

çok çeşidi bulunan bir bitkidir.

Ortanca yapraklarıyla açık renkli çiçekler için güzel bir arka fon oluştururken, çiçekleriyle de gölgeli mekanlara renk getirebiliyor. Yangın çıkma ihtimali yüksek olan ormanlık alanlarda kullanımı şiddetle tavsiye ediliyor çünkü ortanca tutuşma riski en düşük olan bitkilerdenmiş. Yarı gölgeyi seven bir bitki olduğu için onu orman altı örtüsü olarak da görebiliriz.

Çiçeklerin dilinde ortancanın birbirini pekiştiren pek çok anlamı var: Dostluk, samimiyet ve anlayış gibi, hatta mavi renkli ortancalar barış ve huzur anlamı da taşıyormuş.

Ortancanın diğer bir anlamı ise eski bir Japon söylencesinden kaynaklanıyor. Güya hiç kimseden özür dilemeyen, son derece gururlu bir Japon imparatoru sevdiği kızı onu bir daha göremeyecek olan ailesinden mahrum bıraktığı için onlara bir demet ortanca çiçeği göndererek özür dilemiş. Bu nedenle de ortanca içten bir şekilde özür dilemeyi de simgeliyormuş.

Sizin de bahçenizde ortancalarınız varsa ve eğer bol bol çiçek açmalarını istiyorsanız onları fazla sert ve derin budamayın.

Tomurcuklarını önceki yılın sürgününde de verdiği için budamalar az ama daha iri çiçek vermesine neden olabilir. Yaz başı gibi sadece ölü olduğuna emin olduğunuz yani tomurcuk vermeyen dallarını ve altta kalan yaprakları alarak daha hızlı tomurcuklanmasını sağlayabilirsiniz. Ortancayı yaş ve yarı odun çeliği ile de kolayca çoğaltabilirsiniz. Ortancanıza iyi bakmak için yapmanız gereken başlıca şeyler, onu yazın yakıcı öğleden sonra güneşinden ve kışın sert soğuklarından korumak, ve ayrıca

toprağının kuru kalmamasını sağlamak.

Halil Berk UZUNTAŞ

Page 42: ÇANKAYA İLKOKULUcankayaio.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/06/06/331018/...oynuyoruz. Ben hayvanları çok seviyorum ama Watson ve Mia [nın yeri bende bambaşka. Bence imkanı olan herkes

Evlerimize kapanmamıza neden olan salgın hastalık COVİD 19 COVID 19 SALGINI DÖNEMİNDE ANNEM BURCU ÇINAR İLE RÖPORTAJ - Kendinizi tanıtır mısınız ? Hacettepe Üniversitesi Enfeksiyon Kontrol Ünitesi’nde çalışıyorum. Çalıştığım Ünitenin öneminden bahsedecek olursam; enfeksiyonları önlemek tedavi etmekten çok daha kolay, ucuz ve konforludur. Enfeksiyonları önlemenin en önemli

yolu da el temizliğidir. Hastalarımızda enfeksiyon gelişmesin diye hastanedeki tüm personeli eğiten bir ekibin içinde halen görevimi sürdürüyorum.

- Pandemi (Salgın Hastalık) ne demektir ?

- Pandemi (Salgın hastalık); dünya genelinde yaşayan

insanların ya da diğer canlıların sağlığını tehdit eden, bir

kıta hatta tüm dünya gibi çok geniş bir alanda yayılan

bulaşıcı hastalıklara verilen genel isimdir.

- COVID 19 nedir ?

- Yeni Koronavirüs Hastalığı (COVID 19), ilk olarak Çin’in

Wuhan Kenti’ nde 2019 yılı Aralık ayının sonlarına doğru solunum yolu belirtileri (ateş, öksürük,

nefes darlığı) gelişen bir grup hastada yapılan araştırmalar sonucunda 13 Ocak 2020’de

tanımlanan bir virüstür. Çin’ deki salgın başlangıçta bu bölgedeki deniz ürünleri ve hayvan

pazarında bulunanlarda tespit edilmiştir. Daha sonra insandan insana bulaşarak Çin’in diğer

eyaletlerine ve diğer dünya ülkelerine yayılmıştır.

- COVID 19 virüsü yüzeylerde ne kadar süre canlı kalmaktadır ?

- COVID 19 virüsünün vücut dışında, cansız yüzeylerde ( plastik, cam, kağıt… gibi) yaşam süresi

ya da havada asılı kalma süresiyle ilgili kesin bilgi

yoktur. Ancak 3 saatten 3 güne kadar dış ortamda

canlı kalabildiğine dair bilimsel çalışmalar vardır.

Havada ortalama 3 saat, plastik, kağıt yüzeylerde 3-4

gün canlı kalabildiği belirlenmiştir. Bu nedenle sık sık

el yıkamamız, ellerimiz ile yüzümüze ağzımıza,

burnumuza, gözümüze dokunmamamız çok çok

önemlidir.

Page 43: ÇANKAYA İLKOKULUcankayaio.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/06/06/331018/...oynuyoruz. Ben hayvanları çok seviyorum ama Watson ve Mia [nın yeri bende bambaşka. Bence imkanı olan herkes

- COVID 19 enfeksiyonu insanlara nasıl bulaşır ?

COVID 19; Hasta bireylerin öksürmeleri hapşırmaları ve aksırmaları ile ortama saçılan tükürük

damlacıklarının solunması ile bulaşır. Hastaların tükürük damlacıkları ile kirlenmiş yüzeylere

dokunulduktan sonra eller yıkanmadan yüz, göz, burun veya ağıza götürülür ise yine virüs

bulaşabilir. Kirli ellerle göz, burun veya ağıza temas etmek doğru değildir.

- Hangi durumlarda ellerin yıkanması gerekir ?

Tuvalete girmeden önce ve çıktıktan sonra

Yemek yemeden önce ve sonra

Hapşırdıktan sonra

Elimizle yüzümüze dokunmadan önce

Dışardan eve gelir gelmez

Para ile temas ettikten sonra

Ayakkabılar ile her temastan sonra

Çürümüş ya da küflenmiş bir yiyecek ile temas ettikten sonra

Evde bile olsak ellerimizi kirlettiğimiz her durumda

- COVID 19 enfeksiyonundan korunmak için dikkat etmemiz gereken kurallar nelerdir ?

El temizliğimize dikkat etmeliyiz. Dışardan eve geldiğimizde; en az 20 saniye boyunca ellerin

tüm yüzeyi ovularak sabun ve suyla eller yıkanmalıdır. Avuç içleri, dışları, parmak araları,

parmak uçları ve el bilekleri ovularak el yıkanmalıdır. Hadi 20 saniye süren bir şarkı düşünün…

her el yıkamada bu şarkıyı mırıldanabilirsiniz Mümkünse eller yıkandıktan sonra kağıt havlu

ile kurulanmalı ve kağıt havlu çöpe atılmalıdır.

Eller yıkanmadan kesinlikle ağız, burun ve gözlerle temas edilmemelidir.

Özellikle bu salgın döneminde dışardan eve geldiğimizde kıyafetlerimizi değiştirmeli,

çıkardığımız kıyafetleri kirli sepetine atmalıyız. Dışarıda giydiğimiz kıyafeti çıkardıktan sonra

ellerimizi yıkamalıyız.

Hasta insanlarla kesinlikle yakın durmamalıyız. (mümkün ise en az 1 metre uzakta

durmalıyız).Özellikle hasta insanlarla veya çevreleriyle temas ettiysek ellerimizi hemen

yıkamalıyız.

Sağlıklı beslenmeli, günde en az 10 saat uyumalıyız.

Evimizi sık sık pencere açarak havalandırmalıyız. Salgın döneminde klima kullanımı; virüsü

harekete geçirmesi ve filtre etmemesi riski nedeniyle tehlikelidir.

Page 44: ÇANKAYA İLKOKULUcankayaio.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/06/06/331018/...oynuyoruz. Ben hayvanları çok seviyorum ama Watson ve Mia [nın yeri bende bambaşka. Bence imkanı olan herkes

Hastaların yoğun olarak bulunması nedeniyle mümkün ise hastanelere gidilmemelidir.

Öksürme veya hapşırma sırasında burun ve ağız tek kullanımlık kağıt mendil ile örtülmeli, kağıt

mendilin bulunmadığı durumlarda ise dirsek içi kullanılmalıdır. Kağıt mendil kullanım sonrası

hemen çöpe atılmalıdır.

Mümkünse kalabalık ortamlara girilmemelidir.

Havlu, katı sabun, yıkanmamış bardak… gibi malzemeler ortak kullanılmamalıdır.

Çiğ veya az pişmiş hayvan ürünleri yemekten kaçınılmalıdır. İyi pişmiş yiyecekler tercih

edilmelidir.

Ev içinde; gerekli durumlarda elini yıkamayan aile bireylerini uyarmak, birbirimize küçük

hatırlatmalarda bulunmak hata yapmamızı önleyecektir. Kırılmaca, darılmaca yok bu dönem

herkes birbirini uyaracak!

Hastalıklarla mücadelede moralimizin yüksek olması son derece önemlidir. Kendimizi güçlü, iyi

hissettiğimizde vücudumuzdaki savaşçı hücreler bizi daha iyi koruyacaktır.

- Salgın döneminde en üzüldüğünüz anlardan bahseder misiniz?

-Salgın döneminde, en üzüldüğüm noktalardan biri, sağlık çalışanlarının hasta olmasıydı. Bu

salgınla mücadelede hasta yatağında çalışma arkadaşlarımı görmek gerçekten çok zordu

benim için. Korona virüs nedeniyle, kaybettiğimiz hastalarımız oldu Bu hastalardan biri de,

yakın bir hemşire arkadaşımın babasıydı. Bu kayıp; bütün çalışan arkadaşlarımı ve beni çok

üzdü. Bu dönemde, üzüldüğüm noktalardan biri de ailemden, kızımdan eşimden uzak durmak

zorunda oluşumdu. Akşamları evime geldiğimde ise ayrı odalarda uzak kalmak çok zordu. 9

yaşındaki kızımı hastalık bulaşından korumak istiyorum, ancak eşim de yoğun çalıyor ve kızımla

gündüz ilgilenebilmesi için bebeklik dönemindeki bakıcısı

geliyor. Kızım hiç evden çıkmasa da O’na dışarıdan virüs

taşıyabilecek üç kişi var ve bu çok büyük bir risk. Bu risk

altında olma durumu; hepimizi bu dönem fazlasıyla etkiledi.

Ama hepimiz biliyoruz ki bu salgın ile mücadele etmek

bahsettiğimiz tüm kurallar uymakla mümkün olacaktır.

Sağlıkla kalın çocuklar….

Röportajı Yapan Kişi : Bahar ÇINAR

Röportaj Yapılan Kişi :Enfeksiyon Kontrol Hemşiresi Burcu ÇINAR

Page 45: ÇANKAYA İLKOKULUcankayaio.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/06/06/331018/...oynuyoruz. Ben hayvanları çok seviyorum ama Watson ve Mia [nın yeri bende bambaşka. Bence imkanı olan herkes

Öğretmenden Sevgili Çocuklar, Bugün olduğu gibi geçmişte de bu tip hastalıklarla karşılaşılmış. Unutulan salgınlar olmuştur. Bizler yeni bir pandemi ile karşılaştığımızda ancak geçmişteki salgın hastalıklar hakkında bilgi edindik. Sizden normal bir süreçten geçmediğimiz bu günleri (ileride geçmişe dönüp hatırlamanız adına) not almanızı istiyorum. Böylece araştırmacılar ileride bu sürecin çocuk gözüyle nasıl yaşandığını öğrenebilirler. Sevgili Okurlar, Evlerimizde kaldığımız bu günlerin " Tatil Değil Uzaktan Eğitim" olduğunu ve bu süreçte en büyük sorumluluğun ailelere düştüğünü düşünüyorum… Evde çocuklarımızın büyükleriyle birlikte planlı bir şekilde ders çalıştıklarını ve birçok etkinlik yaptıklarını biliyorum… Buradan yola çıkarak bu günlerin anısına tek sayıdan oluşan e-dergi çıkarmak istedim. İlk defa dergi çıkarmanın heyecanını yaşadım. Çocuklarımdan gelen çeşitli çalışmaları dergimizde bulabilirsiniz. Dergiyi okuduğunuzda kendinize dair çok şey bulacağınızı da düşünüyorum. Derginin hazırlanmasında emeği geçen çocuklarıma ve velilerime teşekkür ediyorum. Turfan ÇALIŞKAN 3/F Sınıf Öğretmeni