anayasa mahkemesİ İkİncİ bÖlÜm · 2018-01-22 · İzmir İl Özel İdaresi tarafından...

10
ANAYASA BÖLÜM KARAR CANGI VE 2014/1767) Karar Tarihi: 6/12/2017

Upload: others

Post on 11-Jul-2020

5 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM · 2018-01-22 · İzmir İl Özel İdaresi tarafından Şirkete altın ve gümüş madeni işletilmesi için 24/5/2012 tarihinde işyeri açma

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

İKİNCİ BÖLÜM

KARAR

ARİF ALİ CANGI VE DİGERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/1767)

Karar Tarihi: 6/12/2017

Page 2: ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM · 2018-01-22 · İzmir İl Özel İdaresi tarafından Şirkete altın ve gümüş madeni işletilmesi için 24/5/2012 tarihinde işyeri açma

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/1767 : 6/12/2017

Başkan

Üyeler

Raportör

Başvurucular

Vekili

İKİNCİ BÖLÜM

KARAR

Engin YILDIRIM

Serdar ÖZGÜLDÜR

Osman Alifeyyaz PAKSÜT

Recep KÖMÜRCÜ

M. Emin KUZ

Özgür DUMAN

1. Banu DALGIÇ CANGI

2. Ertuğrul BARKA

3. Gönül KAYA

4. Gülizar SOLAÇ MISIR

5. Muammer SAKARYALI

6. Mutlu ÇAKIR

7. Oya OTYILDIZ

8. Ömer Turgut ERLA T

9. Öztan Saniye KÜÇÜK KAÇAR

1 O. Serkan CENGİZ

1 1. Yelda KULLAP

Av. Arif Ali CANGI

12. Arif Ali CANGI

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, İzmir ili Menderes ilçesi Efemçukuru köyünde belirlenen alanda altın madeni işletilmesi için çevresel etki değerlendirmesinin (ÇED) uygun bulunması nedeniyle özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

il. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 5/2/2014 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından

yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin

2

Page 3: ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM · 2018-01-22 · İzmir İl Özel İdaresi tarafından Şirkete altın ve gümüş madeni işletilmesi için 24/5/2012 tarihinde işyeri açma

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/1767 : 6/12/2017

birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık)

gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.

7. Başvurucular, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuşlardır.

111. OLAY VE OLGULAR

8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir :

9. Başvurucular İzmir iline bağlı Bornova, Karşıyaka ve Konak ilçelerinde ikamet etmektedirler.

A. ÇED Raporunun Uygun Bulunması İşleminin İptali İstemiyle Açılan Dava

10. T. M. Madencilik San. ve Tic. A.Ş. (Şirket), İzmir ili Menderes ilçesi Efemçukuru köyünde belirlenen alanda altın madeni arama ve işletilmesi için ÇED raporu verilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur. Bu başvurunun değerlendirilmesi amacıyla

komisyon kurulmuş, 3/2/2005 tarihinde Efemçukuru köyü kıraathanesinde ÇED sürecine halkın katılımı toplantısı yapılmıştır. Çevre ve Orman Bakanlığı 8/5/2005 tarihinde altın madeni için ÇED raporunun uygun bulunmasına (ÇED olumlu) karar vermiştir.

11 . Başvurucular ÇED olumlu işlemine karşı 1/5/2006 tarihinde İzmir 4. İdare Mahkemesinde iptal davası açmışlardır. Mahkeme, jeoloji ve maden mühendislerinden oluşan bir teknik bilirkişi kurulu eşliğinde mahallinde keşif yapmıştır. Bilirkişi Kurulu raporunda, gerek madenin işletilmesi sırasında gerekse de işletme faaliyetinin sona ermesinden sonra çevreye zarar verilmemesi veya zararın en aza indirilmesi hususunda ulusal ve uluslararası standartların gerektirdiği bütün tedbirlerin alındığı belirtilmiştir.

12. Başvurucular rapora itiraz ederek maden işletmesinin faaliyetlerinin İzmir ili Güzelbahçe ilçesi Çamlı köyünde Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğünce yapılması planlanan Çamlı Barajı'na etkilerinin tartışılmadığını belirtmişlerdir. Mahkeme ise Bilirkişi Kurulu raporunu hükme esas alarak 2/4/2008 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde, tarafların bilirkişi raporlarına itirazları da değerlendirilmiş ve DSİ tarafından Çamlı Barajı'nın yapımından vazgeçildiği tespitine yer verilmiştir. Mahkeme, bilirkişi raporundaki açıklamalar doğrultusunda ÇED olumlu kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı sonucuna varmıştır.

13 . Temyiz edilen karar, Danıştay Altıncı Dairesince 26/1/2009 tarihinde onanmıştır. Başvurucuların karar düzeltme istemleri aynı Dairenin 12/11/2013 tarihli ilamıyla reddedilmiştir .

14. Nihai karar, başvuruculara 6/1/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.

15. Başvurucular 5/2/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuşlardır.

B. Maden İşletmesinin Kapasitesinin Artırılmasına İzin Verilmesine İlişkin 31/12/2012 Tarihli İşlemin İptali İstemiyle Açılan Dava

16. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 31/12/2012 tarihinde Şirketin maden işletmesinin kapasitesinin artırılmasına ilişkin projesine ÇED olumlu belgesi verilmiştir. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Çevre Mühendisleri Odası, İzmir Tabip Odası ile başvuruculardan Arif Ali Cangı tarafından bu işlemin iptali istemiyle 18/8/2011 tarihinde açılan davada İzmir 1. İdare Mahkemesi 16/4/2015 tarihinde davanın kabulüne ve ÇED olumlu belgesinin iptaline karar vermiştir. Mahkeme, mahallinde yapılan keşif sonucu düzenlenen Bilirkişi Kurulu raporunu hükme esas almıştır. Bu raporda, keşif sırasında alınan örneklerin yapılan analiz sonuçlarına göre sülfür ve bazı ağır metal elementlere ait değerlerin ÇED raporları içeriğinde belirtilen seviyelerin üzerinde olduğu tespitine yer verilmiştir.

3

Page 4: ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM · 2018-01-22 · İzmir İl Özel İdaresi tarafından Şirkete altın ve gümüş madeni işletilmesi için 24/5/2012 tarihinde işyeri açma

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/1767 : 6/12/2017

17. Temyiz edilen karar, Danıştay Ondördüncü Dairesinin 25/2/2016 tarihli ilamıyla bozulmuştur. Daire, bilirkişi raporunda yapılan eleştirilere yönelik olarak davalıların bazı cevaplarına yer vermiştir. Bu hususlar, üç temel noktada toplanmaktadır:

i. Davalı idare ve müdahil Şirket, incelemeyi yapan araştırma merkezi laboratuvarının hiçbir ulusal veya uluslararası akreditasyon kurumundan analiz için akreditasyona sahip olmadığını öne sürmüşlerdir. Bunlara göre, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Bursa Test ve Analiz Laboratuvarı ve Kanada'da bulunan bir laboratuvarın sonuçları ÇED raporu içeriğinde belirtilen değerler ve dünya kabuk ortalaması değerleriyle örtüşmektedir.

ii. Ayrıca ÇED raporunda belirtilen "eluat" analizinden çok daha ayrıntılı ve doğru sonuçlar ortaya koyan "yapay yağış özütlenebilirlik prosedürü" testinin uygulandığı ifade edilmiştir.

iii. Yine maden alanı ve çevresinde maden işletmeye başladıktan sonra ortalama arsenik derişimlerinin işletmenin faaliyete başlamadan önce yapılan ölçümler neticesinde ortaya çıkan değerlerle uyumlu olduğunun DSİ Genel Müdürlüğünce bildirildiği tespitlerine yer verilmiştir.

18. Daire; bütün bu hususların araştırılması için çevre mühendisi, maden mühendisi, kimya mühendisi, jeoloji mühendisi ve hidrojeoloji mühendisi olmak üzere İzmir dışındaki üniversitelerde görev yapan öğretim üyelerinden oluşturulacak yeni bir bilirkişi heyetiyle mahallinde yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak yeniden bir karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir.

19. Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi'nden (UY AP) yapılan sorgulama sonucuna göre davanın ilk derece mahkemesi önünde derdest olduğu görülmektedir.

C. Maden İşletmesinin Kapasitesinin Artırılmasına İzin Verilmesine İlişkin 17/11/2015 Tarihli İşlemin İptali İstemiyle Açılan Dava

20. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 17/11/2015 tarihinde Şirketin maden işletmesinin kapasitesinin artırılmasına ilişkin projeye ÇED olumlu belgesi verilmiştir. Bu işlemin iptali istemiyle açılan davada İzmir 6. İdare Mahkemesi 26/5/2016 tarihinde davanın kabulüne ve ÇED olumlu belgesinin iptaline karar vermiştir. Mahkeme, kapasite artırımı işleminin iptaline ilişkin İzmir 1. İdare Mahkemesinde görülen davaya atıfta bulunarak dava konusu işlemin hukuki dayanağının bulunmadığını gerekçe göstermiştir.

21. Temyiz edilen karar, Danıştay Ondördüncü Dairesinin 20/4/2017 tarihli ilamıyla bozulmuştur. Daire, dava konusu işlemin dayanağı olan 31/12/2012 tarihli ÇED olumlu kararının yargılama sonucunda verilecek karara göre davanın karara bağlanması gerektiğini belirtmiştir.

22. UY AP'taki sorgulama sonucuna göre davanın ilk derece mahkemesi önünde derdest olduğu görülmektedir.

D. Maden İşletmesine İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatı Verilmesi İşleminin İptali İstemiyle Açılan Dava

23. İzmir İl Özel İdaresi tarafından Şirkete altın ve gümüş madeni işletilmesi için 24/5/2012 tarihinde işyeri açma ve çalışma ruhsatı verilmiştir. TMMOB ile Ege Çevre ve Kültür Platformu Derneği tarafından bu işlemin iptali istemiyle izni veren idare aleyhine 7/9/2012 tarihinde İzmir 3. İdare Mahkemesinde dava açılmıştır. Şirket de müdahil olarak yargılamaya dahil edilmiş, Mahkeme 20/9/2013 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde, işletmenin çevre kirliliğine yol açacağı ve ekolojik dengeyi bozacağına ilişkin iddiaların ÇED olumlu kararına yönelik davada değerlendirilerek reddedildiği

4

Page 5: ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM · 2018-01-22 · İzmir İl Özel İdaresi tarafından Şirkete altın ve gümüş madeni işletilmesi için 24/5/2012 tarihinde işyeri açma

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/1767 : 6/12/2017

belirtilmiştir. Mahkeme, bu ÇED olumlu kararına dayanılarak işyeri açma ve çalışma ruhsatı verilmesinde hukuka aykırılık görülmediği sonucuna varmıştır.

24. Temyiz edilen karar, Danıştay Sekizinci Dairesinin 23/6/2014 tarihli ilamıyla onanmıştır. Karar düzeltme talebi de aynı Dairenin 14/4/2015 tarihli ilamıyla reddedilmiştir.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. Ulusal Hukuk

25. 9/8/1983 tarihli ve 2872 sayılı Çevre Kanunu'nun ''Tanımlar" kenar başlıklı 2. maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:

"Bu Kanunda geçen terimlerden;

Çevre: Canlıların yaşamları boyunca ilişkilerini sürdürdükleri ve karşılıklı olarak etkileşim içinde bulundukları biyolojik, fiziksel, sosyal, ekonomik ve kültürel ortamı,

Çevresel etki değerlendirmesi: Gerçekleştirilmesi planlanan projelerin çevreye olabilecek olumlu ve olumsuz etkilerinin belirlenmesinde, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak

önlemlerin, seçilen yer ile teknoloji alternatiflerinin belirlenerek değerlendirilmesinde ve projelerin uygulanmasının izlenmesi ve kontrolünde sürdürülecek çalışmaları,

İfade eder. "

26. 2872 sayılı Kanun'un "Çevresel etki değerlendirilmesi" kenar başlıklı 10. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Gerçekleştirmeyi planladıkları faaliyetleri sonucu çevre sorunlarına yol açabilecek kurum, kuruluş ve işletmeler, Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu veya proje tanıtım

dosyası hazırlamakla yükümlüdürler.

Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı veya Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir Kararı alınmadıkça bu projelerle ilgili onay, izin, teşvik, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez; proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez.

Çevresel Etki Değerlendirmesine tabi projeler ve Stratejik Çevresel Değerlendirmeye tabi plan ve programlar ve konuya ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak

yönetmeliklerle belirlenir. "

B. Uluslararası Hukuk

27. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) "Özel ve aile hayatına saygı hakkı" kenar başlıklı 8. maddesi şöyledir:

"(]) Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.

(2) Bu hakkın kullanılmasına bir kamu makamının müdahalesi, ancak müdahalenin yasayla öngörülmüş ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz konusu olabilir. "

28. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) çevresel meselelere ilişkin başvuruları iki açıdan incelemektedir. Buna göre söz konusu müdahalelerin esas bakımından Sözleşme'nin 8. maddesine uygunluğunun yanı sıra karar alma süreci de bir bütün olarak ayrıca değerlendirilmektedir. AİHM kararlarında; çevresel meselelerin usul boyutu bağlamında çevresel bilgi edinme hakkı, çevresel karar alma süreçlerine katılım hakkı ve

5

Page 6: ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM · 2018-01-22 · İzmir İl Özel İdaresi tarafından Şirkete altın ve gümüş madeni işletilmesi için 24/5/2012 tarihinde işyeri açma

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/1767 : 6/12/2017

çevresel konularda yargısal yollara başvurma hakkı şeklindeki usule ilişkin güvencelere vurgu yapıldığı anlaşılmaktadır (Hattan ve diğerleri/Birleşik Krallık, § 104; Taşkın ve diğerleri/Türkiye, § 115 ).

29. Taşkın ve diğerleri/Türkiye kararında (bkz. §§ 111-126) esas yönünden, çevre ile ilgili uyuşmazlıklarda devletlerin geniş bir takdir yetkilerinin bulunduğu belirtilmiştir. Usule ilişkin yükümlülükler yönünden yapılan değerlendirmede ise çevresel etki değerlendirmesi sürecine değinilmiş ve başvurucuların bu kapsamda gerekli bilgi ve belgelere ulaşabildikleri vurgulanmıştır. AİHM; buna karşılık idari yargı kararlarına rağmen altın madeni ocağı faaliyetlerinin devam etmesine izin verilmesinin, bu kararlarla belirlenmiş olan başvurucuların usule ilişkin elde ettikleri güvenceleri ortadan kaldırdığını tespit etmiştir. AİHM bu gerekçeyle Sözleşme'nin 8. maddesinin ihlal edildiğine karar vermiştir (Aynı yöndeki kararlar için bkz. Öçkan ve diğerleri/Türkiye, B. No: 46771/99, 28/3/2006, §§ 37-50; Lemke/Türkiye, B. No: 17381/02, 5/6/2007, §§ 30-46).

30. Aydın ve diğerleri/Türkiye ((k.k.), B. No: 40806/07, 13/9/2007, §§ 18-29) kararında AİHM, bir baraj ve hidroelektrik santrali yapımı projesinin çevresel etkisine yönelik şikayeti incelemiştir. AİHM, uyuşmazlık konusu baraj inşaatı ile hidroelektrik santralinin yapımına henüz başlanmadığına dikkat çekmiştir. AİHM, Sözleşme'nin 8. maddesinin olası bir hak ihlalinin önlenmesini güvence altına almadığını hatırlatmış ve başvurucuların da başvuru konusu projenin çevreye olumsuz etkilerine ilişkin inandırıcı

kanıtlar ortaya koyamadıklarına karar vermiştir. AİHM, ayrıca başvurucuların ikamet ettiklere yere önem vermiş ve başvurucuların projenin yapıldığı yerde ikamet etmediklerini tespit etmiştir. Bu sebeplerle AİHM, başvurucuların özel hayatlarına bir müdahalenin bulunmadığını kabul etmiştir.

V. İNCELEME VE GEREKÇE 31 . Mahkemenin 6/12/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip

gereği düşünüldü:

A. Başvurucuların İddiaları ve Bakanlık Görüşü 32. Başvurucular, Efemçukuru köyünün İzmir ilinin içme suyunun yaklaşık %40'ını

karşılayan Tahtalı Barajı koruma alanı sınırında bulunduğunu ve planlanan Çamlı Barajı'na su sağlayacak derelerin de mutlak koruma alanı içinde olduğunu belirtmişlerdir.

Başvuruculara göre çevre sağlığı ve canlı yaşamı için risk oluşturmasına rağmen altın madeni işletilmesine izin verilmiştir. Başvurucular, ÇED olumlu kararına karşı açtıkları davada bilirkişi raporlarına yaptıkları itirazların değerlendirilmediğini ve kararların da gerekçesiz olduğunu, bu sebeplerle özel hayata ve aile hayatına saygı ile adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.

33. Bakanlık görüşünde, adil yargılanma hakkının ihlaline ilişkin şikayetlerin kanun yolu şikayeti niteliğinde olduğu belirtilmiştir. Bakanlık, özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı yönünden ise derece mahkemelerinin kararları ile dayandıkları raporlardaki bulgulara yer vermiştir.

34. Başvurucular, Bakanlığın görüşüne karşı beyanlarında başvuru formundaki iddialarını yinelemişlerdir. Başvurucular, ayrıca madenin kapasitesinin artırılmasına ilişkin açtıkları davada ÇED olumlu işleminin iptaline karar verildiğini belirtmişlerdir.

Başvurucular, bu davada alınan bilirkişi kurulu raporuna göre sülfür ve bazı ağır metallerin dünya kabuk ortalaması değerlerini aştığını vurgulamışlardır.

B. Değerlendirme

35. Anayasa'nın "Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı" kenar başlıklı 1 7. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir. "

6

Page 7: ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM · 2018-01-22 · İzmir İl Özel İdaresi tarafından Şirkete altın ve gümüş madeni işletilmesi için 24/5/2012 tarihinde işyeri açma

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/1767 : 6/12/2017

36. Anayasa'nın "Sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması" kenar başlıklı 56. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları şöyledir:

"Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.

Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir."

37. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16).

38. Başvurucular, özel hayata saygı hakkının ihlali iddiası yanında adil yargılanma haklarının da ihlal edildiğini iddia etmişlerdir.

39. Sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı, esas itibarıyla Anayasa'nın ve Sözleşme'nin ortak koruma alanında bulunmayan Anayasa'nın 56. maddesinde düzenlenmiştir. Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi, daha önce pek çok kararında söz konusu hakkın; Anayasa'nın fiziksel ve ruhsal bütünlüğün korunması ile ilgili hukuksal çıkarları ihtiva eden 17. maddesi, özel hayata ve aile hayatına saygıyı güvence altına alan 20. maddesi ve konut dokunulmazlığını düzenleyen 21. maddesi ile bağlantılı olarak ve söz konusu hükümlerde yer alan hukuksal çıkarlar üzerindeki etkisi dikkate alınarak değerlendirilmesi gerektiğini

belirtmiştir (Mehmet Kurt, B. No: 2013/2552, 25/2/2016 § 46; Ahmet İsmail Onat, B. No: 2013/6714, 21/4/2016, § 59; Fevzi Kayacan (2), B. No: 2013/2513, 21/4/2016, § 39; Hüseyin Tunç Karlık ve Zahide Şadan Karluk, B. No: 2013/6587, 24/3/2016, § 43).

40. Somut başvuru açısından değerlendirilmesi gereken ilk husus, başvuruya konu çevresel etkinin Anayasa'nın 17. maddesi kapsamındaki güvenceleri harekete geçirecek asgari ağırlıkta olup olmadığıdır. Bu kapsamda ilgili tesis, işletme veya sair faaliyet sonucu ortaya çıkan çevresel etkiler ile başvurucunun özel hayat ve aile hayatı veya konutunu kullanım hakkı arasında yeterince sıkı bir bağın varlığı yeterlidir (Mehmet Kurt, § 70; Ahmet İsmail Onat, § 84; Hüseyin Tunç Karlık ve Zahide Şadan Karluk, § 68). Somut olayda başvurucular İzmir'de ikamet etmektedir. Başvurunun konusu olan altın madeni işletmesi de İzmir ili Menderes ilçesi Efemçukuru köyünde bulunmaktadır. Başvurucular ayrıca maden işletmesinin içme suyu ihtiyacının karşılandığı havzanın yakınlarında olduğunu

belirtmişlerdir. Başvurucuların açtıkları davalarda derece mahkemelerine sunulan raporların içeriğinde de söz konusu maden işletmesinin başvurucuların bulundukları bölgedeki etkilerinin tartışıldığı görülmektedir. Dolayısıyla başvurucuların özel ve aile hayatları

yönünden altın madeni işletmesinin faaliyetlerinin etkisi dikkate alındığında başvurunun

Anayasa'nın 17. maddenin birinci fıkrası bağlamında inceleme yapılmasını gerektirdiği

değerlendirilmektedir.

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

41. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeni de bulunmadığı anlaşıldığından başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

42. Somut başvuruda şikayet edilen altın madeni işletmesi özel bir şirkete ait olup buna devletin doğrudan bir müdahalesi söz konusu değildir. Bununla birlikte devletin, kişilerin maddi ve manevi varlığını ve özel hayata saygı hakkını etkili olarak koruma ve saygı gösterme şeklinde pozitif yükümlülüğü bulunmaktadır. Başvuruya konu maden işletmesinin faaliyetleri ise devletin denetim ve gözetimi altında yürütülmektedir. Ayrıca maden işletmesinin faaliyetine başlaması ve işletilmesi de ancak kamu kurum ve kuruluşlarının izin

7

Page 8: ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM · 2018-01-22 · İzmir İl Özel İdaresi tarafından Şirkete altın ve gümüş madeni işletilmesi için 24/5/2012 tarihinde işyeri açma

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/1767 : 6/12/2017

vermesiyle mümkündür. Kaldı ki özel hayata ve aile hayatına saygı hakkına ilişkin

başvurularda devletin negatif veya pozitif yükümlülüklerinin birbirinden ayrılması oldukça güçtür. Bunun yanında özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı çerçevesinde devletin negatif ve pozitif yükümlülükleri yönünden uygulanacak ilkeler çoğunlukla aynıdır (benzer kararlar için bkz. Hüseyin Tunç Karlık ve Zahide Şadan Karluk,§ 59).

a. Usule İlişkin Yükümlülükler Yönünden

43. Çevresel meseleler bağlamında devletin usule ilişkin pozitif yükümlülükleri daha önce Anayasa Mahkemesinin çeşitli kararlarında ortaya konulmuştur. Buna göre ilk olarak çevresel riskler konusunda ilgili idarelerin kamuyu bilgilendirme yükümlülüğü

bulunmaktadır. Özellikle çevresel bilgi edinme hakkı bağlamında yalnızca kamusal makamların uhdesinde bulunan bilgilerin değil ilgili faaliyeti yürüten özel kişilerin elinde bulunan bilgilerin de erişime açılması gerektiği vurgulanmalıdır. İkinci olarak erişimleri sağlanan bilgiler doğrultusunda çevresel karar alma süreçlerine katılımlarının temin edilmesi gereken bireylerin söz konusu süreçte hukuksal çıkarlarının yeterince gözetilmediğini

düşünmeleri durumunda bireylere yargısal yollara başvuru imkanının tanınması da önemli bir usule ilişkin yükümlülüktür. Muhtemel olumsuz çevresel etkilerin önlenmesi veya en aza indirilmesi amacının gerçekleştirilebilmesi için sürece dahil olan söz konusu tarafların

menfaatlerinin titizlikle değerlendirilmesi, bu değerlendirmenin sağlıklı şekilde yapılabilmesi için de ilgili tarafların sürece etkin katılımının sağlanması gerektiği tartışmasızdır (Mehmet Kurt, §§ 47-69; Ahmet İsmail Onat, §§ 79-81; Fevzi Kayacan (2), §§ 56-61; Hüseyin Tunç Karlık ve Zahide Şadan Karluk,§§ 64, 65).

44. Öncelikle somut olayda başvurucuların çevresel bilgilendirme sürecine katılım olanağı bulamadığına dair açık bir şikayeti bulunmamaktadır. Nitekim başvurucuların söz konusu maden işletmesi faaliyetlerinin zararlı etkilerine dair iddialarını yargısal makamlar önüne taşıma imkanı bulduğu anlaşılmaktadır.

45 . İkinci olarak başvurucular, derece mahkemelerinin kararlarının yeterli bir gerekçe içermediğinden ve bilirkişi raporlarına itirazlarının değerlendirilmediğinden

yakınmaktadır. Buna karşın mahkemece başvurucuların iddialarının yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporları kapsamında ayrıntılı olarak değerlendirildiği ve başvurucuların iddialarının yerinde görülmeme nedenlerinin kapsamlı bir gerekçe ile karşılandığı anlaşılmaktadır.

Danıştayın da ilk derece mahkemesinin kararına atıfla bu kararın hukuka uygun olduğundan bahisle hükmü onadığı, sonrasında da karar düzeltme istemini reddettiği dikkate alındığında bu kararların da gerekçesiz olduğu söylenemez.

46. Dolayısıyla başvurucuların söz konusu çevresel rahatsızlığa ilişkin iddialarını, ilgili usule ilişkin güvenceleri haiz olarak yargısal makamlara sunma ve inceletme imkanı bulduğu anlaşılmaktadır .

b. Esasa İlişkin Yükümlülükler Yönünden

i. Genel İlkeler

47. Anayasa'nın 48. maddesi geregınce özel teşebbüslerin milli ekonominin gereklerine uygun yürümesinin sağlanması konusunda devlete düşen bazı yükümlülükler bulunmaktadır (Ahmet İsmail Onat, § 99). Bu bağlamda somut olayda maden işletmesine verilen iznin ülkenin ekonomik yararına ilişkin kamu yararına dayalı meşru bir amacı içerdiği açıktır.

48. Bununla birlikte çevresel meseleler bağlamında gündeme gelen müdahalelerin maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkını doğrudan ve ciddi şekilde etkilediğinin tespiti sonrasında üzerinde durulması gereken husus, kamu makamlarının bu

8

Page 9: ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM · 2018-01-22 · İzmir İl Özel İdaresi tarafından Şirkete altın ve gümüş madeni işletilmesi için 24/5/2012 tarihinde işyeri açma

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/1767 : 6/12/2017

hakların etkili şekilde korunmasını güvence altına almak için gerekli adımları atıp

atmadığıdır. Bu bağlamda söz konusu çevresel etki kapsamında karşı karşıya gelen menfaatler arasında adil bir dengenin tesis edilip edilmediğinin tespit edilmesi gerekmektedir. Bu alanda kamusal makamların sahip olduğu geniş takdir yetkisi dikkate alındığında çevresel meseleler bağlamında Anayasa Mahkemesinin görevi, söz konusu çevresel rahatsızlığın nasıl sonlandırılacağını veya etkilerinin nasıl azaltılacağını bizzat belirlemek değildir. Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi, yargısal makamlar başta olmak üzere kamusal makamların konuya gereken özenle yaklaşıp yaklaşmadıklarını ve ilgili tüm menfaatleri gözetip gözetmediklerini değerlendirmek durumundadır (Mehmet Kurt, § 75; Ahmet İsmail Onat, § 87; Fevzi Kayacan (2), §§ 66, 67; Hüseyin Tunç Karlık ve Zahide Şadan Karluk, §§ 70, 71).

49. Anayasa Mahkemesi, Anayasa'nın 17. maddesinde öngörülen devlete düşen yükümlülüklerin yerine getirilip getirilmediğini bireysel başvurunun konusunu oluşturan idari ve yargısal süreçlerin bütününü dikkate alarak değerlendirir.

50. Kamusal makamların şikayete konu çevresel mesele bağlamında başvurucuların maden işletmesinin zararlı etkilerinden korunmasına ilişkin kişisel menfaati ile yukarıda belirtilen kamusal menfaatler arasında adil bir denge gözetip gözetmediği noktasında

özellikle dosyaya sunulan bilimsel raporlarda yer alan verilerin gözönünde bulundurulması zaruridir. Ancak ileride gerçekleşmesi muhtemel risk ve tehlikelerin soyut bir biçimde Anayasa'nın 17. maddesi kapsamında değerlendirilebilmesi ise mümkün değildir. Bu bağlamda başvuruculardan söz konusu işletmenin faaliyetlerinin özel hayat, aile hayatı ve konut hakkı üzerindeki etkilerini inandırıcı delilleriyle birlikte somut bir biçimde ortaya koyması ve kanıtlaması beklenmektedir.

ii. İlkelerin Olaya Uygulanması

51 . Başvurucular, öncelikle siyanürle altın arama yönteminin olası risk ve tehlikelerinden şikayetçi olmuştur. Ancak soyut bir temele dayalı olarak bu iddiaların

incelenmesi mümkün olmadığı gibi (bkz. § 50) başvurucuların bu etkilerin gerçekleşebileceğine dair somut herhangi bir bilgi veya belge de sunamadıkları

anlaşılmaktadır.

52. Başvurucular, olası risk ve tehlikeler yanında bazı somut sonuçların da ortaya çıktığını öne sürmektedir. Bu bağlamda başvurucular, işletmenin kapasite artırımına ilişkin yargılama sürecine dayanmaktadır. Bu davada alınan Bilirkişi Kurulu raporunda, işletmenin olduğu keşif sahasından alınan sülfür ve bazı ağır metallerin olması gereken miktardan fazla olduğu tespit edilmiştir. Ancak ilk derece mahkemesince verilen iptal kararının eksik inceleme gerekçesiyle Danıştayca bozulduğu ve yargılamanın derdest olduğu görülmektedir. Bozma ilamında, bilirkişi kurulunun tespitlerine yapılan itirazların yeterli bir şekilde

karşılanmadığına ve yeniden keşif ile bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğine değinilmiştir (bkz. § 17).

53. Bu durumda somut olay bağlamında yalnızca şikayet edilen altın madeni işletmesine izin verilmesi süreci değerlendirilmelidir. Şikayete konu madenin işletilmesi ve kapasitesinin artırılmasına izin verilmesi süreci ise buna ilişkin yargılama henüz sona ermediğinden mevcut bireysel başvurunun konusu değildir. Diğer bir deyişle taahhüt edilen ve çevresel etki değerlendirmesi sürecinde yeterli görülen tedbirlerin madenin işletilmesi

sırasında uygulanmaması, ihmal edilmesi ya da başkaca öngörülemeyen sonuçların meydana gelmesi ancak yeni bir bireysel başvurunun konusunu oluşturabilir. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi, mevcut bireysel başvurunun konusu ve kesinleşen yargı süreci ile sınırlı olarak değerlendirme yapacaktır.

54. Başvuru konusu olayda ilgili yargısal makamlarca maden işletmesinin

faaliyetlerinin riskleri ve zararlı etkileri yönünden kapsamlı ve nitelikli bir araştırma

9

Page 10: ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM · 2018-01-22 · İzmir İl Özel İdaresi tarafından Şirkete altın ve gümüş madeni işletilmesi için 24/5/2012 tarihinde işyeri açma

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/1767 : 6/12/2017

yapıldığı, yapılan bu araştırma sonucunda uzman bilirkişilerin raporlarına dayalı olarak ÇED raporunda gerekli bütün tedbirlerin alındığı sonucuna varıldığı anlaşılmaktadır (bkz. § § 10-14). Dolayısıyla işletmenin faaliyet süreçlerinde gerçekleştirilen idari eylem ve işlemlerin hukukiliği derece mahkemeleri tarafından iddiaları karşılayacak yeterlilikte değerlendirilmiştir. Bu durumda başvurucuların ve kamunun somut başvuru özelinde karşı karşıya gelen menfaatleri arasında derece mahkemeleri tarafından adil bir denge kurulmadığı ve takdir hakkının sınırlarının aşıldığı sonucuna ulaşmak mümkün değildir. Bu noktada Anayasa Mahkemesinin kendi takdirini, bilimsel veriler ile bu teknik ve karmaşık alana ilişkin olarak derece mahkemelerinin takdiri yerine ikame etmesi düşünülemez.

55. Yukarıda yer verilen tespitler ışığında kamusal makamların olaya gereken özenle yaklaşmadıkları, olayda söz konusu olan kamusal ve bireysel menfaatleri gerektiği şekilde değerlendirmedikleri, başvurucuların maddi ve manevi varlığının korunması ve geliştirilmesi hakkının korunması bağlamında kamusal makamların pozitif yükümlülüklerini yerine getirmediği sonucuna varılması mümkün değildir.

56. Açıklanan nedenlerle başvurunun Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurunun KABUL EDİLEBİLİR OLDUGUNA,

B. Anayasa'nın 1 7. maddesinin birinci fıkrasında güvence altına alınan maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının İHLAL EDİLMEDİ GİNE,

C. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerine BIRAKILMASINA 6/ 12/201 7 tarihinde OYBİRLİGİYLE karar verildi.

Başkan

Engin YILDIRIM

Üye

Üye Serdar ÖZGÜLDÜR

Recep KÖMÜRCÜ

Üye Osman Alifeyyaz PAKSÜT

Üye M. Emin KUZ

10