tÜrkÇe ve dİl bİlgİsİ

Post on 14-Jan-2016

115 Views

Category:

Documents

2 Downloads

Preview:

Click to see full reader

DESCRIPTION

TÜRKÇE VE DİL BİLGİSİ. Belgin AKSU Türk Dil Kurumu Uzmanı. Bu programı gerçekleştirdiği için Hazine Müsteşarlığına teşekkür ederiz. Türk Dil Kurumu. Ana dili olarak dünyada en çok konuşulan diller 1. Çince (Bütün lehçe ve diyalektleri) 2. Hintçe (Bütün lehçe ve diyalektleri) - PowerPoint PPT Presentation

TRANSCRIPT

TÜRKÇE TÜRKÇE VE VE

DİL BİLGİSİDİL BİLGİSİ

Belgin AKSUBelgin AKSUTürk Dil Kurumu UzmanıTürk Dil Kurumu Uzmanı

ŞÜKRÜ HALUK AKALIN

Bu programı gerçekleştirdiği içinBu programı gerçekleştirdiği için

Hazine Müsteşarlığına Hazine Müsteşarlığına teşekkür ederiz.teşekkür ederiz.

Ana dili olarak dünyada en çok konuşulan diller1. Çince (Bütün lehçe ve diyalektleri)2. Hintçe (Bütün lehçe ve diyalektleri)3. İspanyolca4. İngilizce5. Türk dili (Türk yazı dilleri ve lehçeleri)6. Fransızca7. Rusça8. Portekizce9. Arapça10. Almanca

Türk LehçeleriTürk Lehçeleri, yirmi yazı , yirmi yazı dili hâlinde 200 milyonu aşkın dili hâlinde 200 milyonu aşkın kişi tarafından yazı dili ve kişi tarafından yazı dili ve konuşma dili olarak konuşma dili olarak kullanılmaktadır.kullanılmaktadır.

12 milyon km12 milyon km22’lik bir alanda ’lik bir alanda Türk dilinin çeşitli lehçeleri Türk dilinin çeşitli lehçeleri konuşulmaktadır.konuşulmaktadır.

Türkçe, eklemeli Türkçe, eklemeli (bitişken) bir dildir.(bitişken) bir dildir.

Bu sayede:Bu sayede: Yeni sözler ve terimler türetme veya Yeni sözler ve terimler türetme veya

birleştirme yoluyla üretilir.birleştirme yoluyla üretilir. Ad veya eylem köklerine, gövdelerine Ad veya eylem köklerine, gövdelerine

getirilen yapım ekleriyle türetme yapılır. getirilen yapım ekleriyle türetme yapılır. Türetme sırasında kökte değişme yaşanmaz.Türetme sırasında kökte değişme yaşanmaz.

Bir örnek:Bir örnek:

Bilişim <Bilişim <bilbil – – ii – – şş – – ii – – m m

Sözlerin birleştirilmesi yoluyla da yeni Sözlerin birleştirilmesi yoluyla da yeni sözler ve yeni terimler türetilebilir. Bu sözler ve yeni terimler türetilebilir. Bu tür sözlere tür sözlere birleşik sözbirleşik söz denir. denir.

Birleştirme sırasında kimi kez sözlerin Birleştirme sırasında kimi kez sözlerin yapısında değişme görülürken, çoğu kez yapısında değişme görülürken, çoğu kez de görülmez.de görülmez.

Bir örnek:Bir örnek:

Bilgisayar < bil – gi + say – ar Bilgisayar < bil – gi + say – ar

TÜRKÇENİN TARİHİTÜRKÇENİN TARİHİ

İlk yazılı kaynaklarımız Orhun (Orhon) İlk yazılı kaynaklarımız Orhun (Orhon) Yazıtları VIII. yüzyıla aittir.Yazıtları VIII. yüzyıla aittir.

Ancak son yapılan kazılarla, Orhun yazısıyla Ancak son yapılan kazılarla, Orhun yazısıyla yazılmış metinlerin Sibirya’dan Kafkasya’ya, yazılmış metinlerin Sibirya’dan Kafkasya’ya, buradan da Doğu Avrupa’ya kadar olan buradan da Doğu Avrupa’ya kadar olan geniş alanda yayılma özelliği gösterdiği geniş alanda yayılma özelliği gösterdiği anlaşılmıştır. anlaşılmıştır.

Yeni bulunan yazıtlar, Türkçenin tarihini Yeni bulunan yazıtlar, Türkçenin tarihini daha da eskiye götürecektir.daha da eskiye götürecektir.

Bugünkü dillerin büyük bir Bugünkü dillerin büyük bir bölümü, hatta bugünkü bazı bölümü, hatta bugünkü bazı dillerin atası sayılan diller dillerin atası sayılan diller bile yokken bile yokken TÜRKÇE TÜRKÇE VARDI… VARDI…

Konuşma dili olarak ise Konuşma dili olarak ise Türkçenin tarihi çok daha Türkçenin tarihi çok daha eskilere gitmektedir.eskilere gitmektedir.

Türkçenin konuşma dili olarak Türkçenin konuşma dili olarak en az 5.000 yıllık bir geçmişi en az 5.000 yıllık bir geçmişi vardır. vardır.

Türkçenin sağlam bir Türkçenin sağlam bir yapısı ve direnç gücü yapısı ve direnç gücü var.var.

TÜRKÇE, ZENGİN BİR SÖZ VARLIĞINA SAHİPTİR…

Türk dili Türk dili dillerin en dillerin en

zenginlerindezenginlerindendir, ndir,

yeter ki bu dil yeter ki bu dil şuurla şuurla

işlensin…işlensin…Gazi M. KemalGazi M. Kemal

Divanü Lügat-it-TürkDivanü Lügat-it-Türk’ün ’ün

söz varlığı söz varlığı 8.5008.500 civarındaydı. civarındaydı.

Bugün yalnızca yazı Bugün yalnızca yazı dilimiz, dilimiz, 111.000111.000’i aşkın ’i aşkın söz varlığına sahip.söz varlığına sahip.

Bölge ağızlarımızın söz Bölge ağızlarımızın söz varlığı,varlığı,

Bilim ve sanat terimlerimiz,Bilim ve sanat terimlerimiz,

Deyimlerimiz, atasözlerimiz,Deyimlerimiz, atasözlerimiz,

zenginliklerimizdir…zenginliklerimizdir…

Akrabalık adlarımız, Akrabalık adlarımız,

Renk adlarımız,Renk adlarımız,

Yemek adlarımız, Yemek adlarımız,

… …

son derece zengindir.son derece zengindir.

Amca, dayı, hala, teyze, Amca, dayı, hala, teyze, baldız, bacanak, elti, görümce, baldız, bacanak, elti, görümce, babaanne, anneanne…babaanne, anneanne…

böle böle : Teyze çocuğu

Doğadaki bütün renkler Doğadaki bütün renkler Türkçede karşılığını Türkçede karşılığını

bulmuştur…. bulmuştur…. ateş kırmızısı ateş kırmızısı böcek kabuğuböcek kabuğubuğday rengibuğday rengicamgöbeğicamgöbeğiçivit mavisiçivit mavisidemir kırıdemir kırıdemir pası demir pası deniz mavisideniz mavisi

deve tüyüdeve tüyüduman rengiduman rengibakır çalığıbakır çalığıbakır kırıbakır kırıbakır rengibakır rengibakla çiçeğibakla çiçeğibal rengibal rengibalköpüğübalköpüğübarut rengibarut rengi

Sözlerin yanlış yazılışıSözlerin yanlış yazılışıEklerin yanlış yazılışıEklerin yanlış yazılışıDüzeltme iminin kullanılmamasıDüzeltme iminin kullanılmamasıKesme iminin kullanılmamasıKesme iminin kullanılmamasıBitişik veya ayrı yazılan sözlerin kurallarına Bitişik veya ayrı yazılan sözlerin kurallarına uymamauymamaBağlaçların yanlış yazılışıBağlaçların yanlış yazılışı

YAZILIŞ YANLIŞLARI

Düzeltme işareti

adem (yokluk), âdem (insan); adet (sayı), âdet (gelenek, alışkanlık); alem (bayrak), âlem (dünya, evren); alim (her şeyi bilici), âlim (bilgin); aşık (ayak bileğindeki kemik), âşık (vurgun,

tutkun); hakim (hikmet sahibi), hâkim (yargıç); hali (pazar yerini), hâli (durumu, vaziyeti); hala (babanın kız kardeşi), hâlâ (henüz); şura (şu yer), şûra (danışma kurulu).

dergâh, tezgâh, yadigâr;

dükkân, hikâye, kâğıt, kâr, mahkûm, mekân, sükûn, sükût;

dâhilî, edebî, fikrî, haricî, fennî

(Türk) askeri ve askerî (okul), (İslam) dini ve dinî (bilgiler), (fizik) ilmi ve ilmî (tartışmalar), (Atatürk'ün) resmi ve resmî (kuruluşlar)

-ki aitlik ekinin yazılışı

akşamki, yarınki, duvardaki, Turgut'unki,

yoldaki, ondaki, yazıdaki, onunki.

bugünkü, dünkü, öbürkü.

ki Bağlacı

demek ki, kaldı ki, bilmem ki.

belki, çünkü, hâlbuki, mademki, meğerki,

oysaki, sanki.

Babam geldi mi ki? Başbakan konuşacak mı ki?

da/de bağlacıKızı da geldi gelini de. Orhan da biliyor. Oğluna da bildirdi. Sen de mi kardeşim? Konuşur da konuşur.

Ayrı yazılan da, de hiçbir zaman ta, te şeklinde yazılmaz.

Ya sözüyle birlikte kullanılan da mutlaka ayrı yazılır (ya da).

Ayşe de geldi (Ayşe'de geldi değil).

devede kulak, evde kalmak, yolda kalmak, ayakta durmak, çantada keklik. Yeme de yanında yat.

mı, mi, mu, mü Soru Ekinin Yazılışı

Kaldı mı? Olur mu? İnsanlık öldü mü?

Verecek misin? Okuyor muyuz? Çocuk muyum? Gelecek miydi? Ölür müsün, öldürür müsün?

Güzel mi güzel! Yağmur yağdı mı dışarı çıkamayız.

Vaz mı geçtin?

Birleşik sözler

kaynana (< kayın ana), kaynata (< kayın ata), nasıl (< ne asıl), niçin (< ne için), pazartesi (< pazar ertesi), sütlaç (< sütlü aş), birbiri (< biri biri).

azletmek, azledilmek, emretmek, hükmetmek, hükmolunmak,

kaybolmak, kaydedilmek, keşfetmek, keşfedilmek, küfretmek,

nakletmek, neşretmek, neşrolunmak, sabretmek,

seyretmek, şükreylemek, zikretmek;

affetmek, affolunmak, hissetmek, reddeylemek, reddolunmak,

zannetmek.

Organ Bildiren Sözlerle Kurulan Bitki, Hayvan, Hastalık, Eşya, Tarz,

Yiyecek Adları

aslanağzı (bitki), aslanpençesi (bitki), civanperçemi (bitki), danaburnu (böcek), itdirseği (arpacık), kedigözü (lamba), balıksırtı (desen), dilberdudağı (tatlı), .

düşünebilmek,yapabilmek,

uyuyakalmak,gidedurmak, çıkagelmek,

düşeyazmak, öleyazmak, uçuvermek

alaşağı (etmek), albeni, ateşkes, çalçene, çalyaka, dönbaba, gelberi, incitmebeni, rastgele, sallabaş, sallasırt, sıkboğaz, unutmabeni; çekyat, geçgeç, kaçgöç, kapkaç(çı), örtbas, seçal (self-servis), veryansın (etmek), yapboz (puzzle), yazboz

ağaçkakan, cankurtaran, çöpçatan, gökdelen, oyunbozan, saçkıran,

akımtoplar, basınçölçer, bilgisayar, çoksatar,

değerbilmez, etyemez, kuşkonmaz, külyutmaz, tanrıtanımaz, varyemez, vurdumduymaz.

albastı, ciğerdeldi, çıtkırıldım, fırdöndü, gecekondu,

hünkârbeğendi, imambayıldı, külbastı, mirasyedi,

serdengeçti, şıpsevdi, zıpçıktı, eltieltiyeküstü (desen).

dedikodu, kaptıkaçtı, oldubitti, uçtuuçtu (oyun);

biçerdöver, konargöçer, okuryazar, uyurgezer, yanardöner,

yüzergezer;

çakaralmaz

balköpüğü, camgöbeği, devetüyü, fildişi, gülkurusu,

kazayağı, kavuniçi, narçiçeği, tavşankanı, vişneçürüğü,

yavruağzı.

akağaç, akçaağaç, akkavak, alacamenekşe, alaçam, karaçalı,

karadut, kızılağaç, sarıçiçek;

akkefal, alabalık, sarıbalık;

akdoğan, alacakarga, beyazsinek, bozayı, karasinek;

aksu, karahumma, kızılyara, mavihastalık, maviküf.

akşamüstü, akşamüzeri, ayaküstü, ayaküzeri, bayramüstü, gerçeküstü, ikindiüstü, olağanüstü, öğleüstü, öğleüzeri, suçüstü, yüzüstü

ayakaltı, bilinçaltı, gözaltı, şuuraltı

Alper, Aydoğdu, Gülnihal, Gündoğdu, Varol;

Adıvar, Atatürk, Gökalp, Güntekin, Karaosmanoğlu, Yurdakul;

Boynueğri Mehmet Paşa, Yirmisekiz Çelebi Mehmet.

Çanakkale, Gümüşhane;

Acıpayam, Pınarbaşı, Şebinkarahisar;

Beşiktaş, Kabataş.

Akşehir, Suşehri, Yenişehir; Atakent, Batıkent, Sarıyer,

Yenimahalle; Karabağ, Uludağ;

Kocatepe, Tınaztepe; Akdeniz, Kızıldeniz;

Acıgöl; Kızılırmak, Yeşilırmak;

İncesu, Karasu

Abidinpaşa, Bayrampaşa, Davutpaşa, Ertuğrulgazi,

Kemalpaşa (ilçesi);

Necatibey (Caddesi), Mustafabey (Caddesi), Gazi Osmanpaşa

(Üniversitesi)

Düsseldorf, Fontainebleau,

Nürnberg, Neustadt,

Schwarzwald

Ile-de-France, Saint-Bernard, Saint-Gothard.

güneybatı, güneydoğu, kuzeybatı, kuzeydoğu.

İkiyüzellialtımilyarbeşyüzyirmibeşmil-yonyediyüzellibin lira

başağırlık, başbakan, başçavuş, başeser, başfiyat, başhekim, başhemşire, başkahraman, başkarakter, başkent, başkomutan, başköşe, başmüfettiş, başöğretmen, başparmak, başpehlivan, başrol, başsavcı, başşehir, başyazar.

aşçıbaşı, binbaşı, çarkçıbaşı, çeribaşı, elebaşı, mehterbaşı, onbaşı, ustabaşı, yüzbaşı.

Caferoğlu, Karaosmanoğlu, Orazbeykızı; Candaroğulları, çapanoğlu, eloğlu, hinoğluhin, elkızı.

ağababa, ağabey, beyefendi, efendibaba, hanımanne, hanımefendi, hacıağa, hanımnine, hıyarağalık, kadınnine, paşababa.

dalkavuk,dalkılıç,

daltaban, daluyku

Açıortay, adamkökü, adamotu, ağırbaşlı, ağırcanlı, ağırkanlı, ahududu, akarsu, akaryakıt, akciğer, akkor, aksakal, aktöre, akyuvar, alyuvar, anamal, anaokulu, anapara, anayasa, anneanne, atardamar, atarkanal, atasözü, aybaşı, ayçiçeği, ayçöreği, babaanne, basmakalıp, başıboş, başıbozuk, başıkabak, başörtü, başvurmak, beşibiryerde, bilirkişi, bindallı, birdenbire, birdirbir, birtakım, bozkır, bugün, buzdolabı, çeşitkenar, çiftetelli, delikanlı, demirbaş, denizaltı, denizaşırı, derebeyi, derebeylik, dereotu, dışbükey, dikdörtgen, dipnot, doludizgin, dolunay, dörtkenar, dörtnal, dörtnala, düzayak, ebekuşağı, ebemkuşağı, enikonu, erbaş, eşkenar, etobur, gelişigüzel, giderayak, gökyüzü, gözyaşı, günaşırı, güvenoyu, halkoyu, hayhay, içbükey,

içgüdü, içtepi, içyağı, ikizkenar, ilkbahar, ilkokul, ilköğrenim, ilköğretim, ilkyaz, ipucu, kabataslak, kahverengi, kamuoyu, karaciğer, karekök, kartopu, kasımpatı, kenarortay, kelaynak, kongövde, külhanbeyi, külhanbeylik, külkedisi, milletvekili, murdarilik, omurilik, ortaokul, otobur, öngörmek, öngörü, önsezi, öteberi, özdeyiş, paralelkenar, pekâlâ, pekiyi, sacayağı, sacayak, sadeyağ, sağduyu, sağyağ, semizotu, serinkanlı, sıcakkanlı, sıkıyönetim, sıradağ, sıradağlar, sivrisinek, soğukkanlı, sonbahar, soyadı, sütana, sütanne, sütbaba, sütkardeş, sütnine, sütoğul, takımada, takımyıldız, tekdüze, tepetakla, tepetaklak, tereyağı, tıpkıbasım, tıpkıçekim, toplardamar, topyekûn, tozpembe, varoluş, varsayım, vazgeçmek, yanardağ, yarıçap, yarımada, yarıyıl, yavrukurt, yerküre, yeryüzü, yılbaşı, yöneylem, yüznumara, yüzyıl, zeytinyağı

biraz birazı birkaç birkaçı

birtakım birçok

birçoğuhiçbir hiçbiri

herhangi

çayhanedershane

kahvehanesüthane

yatakhaneyazıhane

yemekhane

RecaizadeResülzade

Sami PaşazadeSümbülzadeVahapzadeamcazadedayızade

teyzezade

beyannamedavetnamekanunnamependname

seyahatnamesiyasetnameBattalnameOğuzname

acembuselik, hisarbuselik, muhayyerkürdi.

ağır aksak, yürük aksak, yürük semai.

İçişleriDışişleri

GenelkurmayYükseköğretim

Gaziantep, Gazimagosa,

Kahramanmaraş,Şanlıurfa.

doğumevi, huzurevi, radyoevi, yayınevi,basımevi.

apaçık, apak, büsbütün, çepçevre, çepeçevre, çırçıplak, çırılçıplak, dümdüz, düpedüz, gömgök, güpegündüz, kapkara, kupkuru, paramparça, sapsağlam, sapasağlam, sapsarı, sırsıklam, sırılsıklam, sipsivri, yemyeşil.

29 Mayıs 1453 Salı günü, 1919 senesi Mayısının 19'uncu

günü Samsun'a çıktım. 29 Ekim 1923,

28 Aralık 1982'de göreve başladı.

Okullar genellikle eylülün ikinci haftasında öğretime başlar.

Yürütme Kurulu toplantılarını perşembe günleri yaparız.

Satır sonunda kelime bölünmesi

a-ra-ba, ka-ra-ca, ta-le-be.

bir-lik, sev-mek, Türk-çe, Kork-maz.

…....................................................................................baş-

öğretmen değil,............................................................................

............. ba-şöğ-ret-men;

..........................................................................Karaosman-

oğlu değil,......................................................................Kar

aosmanoğ-lu.

..............................................................................a-raba değil,.......................................................................... ara-ba;

.................................................................. müdafa-a değil,..................................................................... müda-faa;

.......................................................... Edirne'

nin...

............................................................. 1996'

da...

Kesme İşaretiFatih Sultan Mehmet'e, Atatürk'üm, Türkiye'm, İnönü'den, Yurdakul'dan,

Kâzım Karabekir'i, Yunus Emre'yi, Ziya Gökalp'tan;

Türk'e, Alman'ı; Jüpiter'den, Venüs'ü;

Türkiye'de, Van Gölü'ne, Ağrı Dağı'nın; Ziya Gökalp Bulvarı'nda, Çankaya

Köşkü'ne, Sait Halimpaşa Yalısı'ndan; Kiralık Konak'ta, Sinekli Bakkal'ı;

Millî Eğitim Temel Kanunu’na

Türkiye Büyük Millet Meclisine, Türk Dil Kurumundan,

Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığına,

Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dekanlığına.

Eski Çağın, Yükselme Döneminin,

Klasik Türk Edebiyatına, Millî Edebiyat Akımının,

Edebiyat-ı Cedide Topluluğunun

Mustafa Kemal Paşa’ya, Nasrettin Hoca’da,

Enver Paşa’nın, Zeynep Hanım’a, Ayhan Bey’den,

Ahmet Mithat Efendi’nin.

29 Ekime..., 30 Ağustos Çarşambadan sonra

Türklük, Türkleşmek, Türkçü, Türkçülük, Türkçe, Müslümanlık, Hristiyanlık, Avrupalı, Avrupalılaşmak, Aydınlı, Konyalı, Bursalı;

Ahmetler, Mehmetler, Yakup Kadriler, Ereğliler.

Türklüğün, Türkleşmekte, Türkçenin, Müslümanlıkta, Hristiyanlıktan, Aydınlıdan.

TBMM'nin, TDK'nin, BM'de, ABD'de, TV'ye.

“1919 senesi Mayısının 19'uncu günü Samsun'a çıktım.”

1985'te, 8'inci madde,

2'nci kat; 7,65’lik, 9,65’lik.

Yunus Emre (1240?-1320)'nin, Yakup Kadri (Karaosmanoğlu)'nin.

İmek fiili (ek fiil)nin geniş zamanı şahıs ekleriyle çekilir.

Nokta ( . )

3. (üçüncü), 15. (on beşinci), IV. (dördüncü);

II. Mehmet, XIV. Louis, XV. yüzyıl; 2. Cadde, 20. Sokak.

I. 1. A. a.II. 2. B. b.

29.5.1453, 29.X.1923.

29 Mayıs 1453, 29 Ekim 1923.

16.551.000, 22.465.660

Virgül ( , )

Fırtınadan, soğuktan, karanlıktan ve biraz da korkudan sonra bu sıcak, aydınlık ve sevimli odanın havasında erir gibi oldum.

(Halide Edip Adıvar, Kalp Ağrısı)

Sessiz dereler, solgun ağaçlar, sarı güllerDillenmiş ağızlarda tutuk dilli gönüller

(Faruk Nafiz Çamlıbel)

Bir varmış, bir yokmuş.Umduk, bekledik, düşündük.

(Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

Fakat yol otomobillere yasak olduğundan o da herkes gibi tramvaya biner, kimse kendisine dikkat etmez.

(Falih Rıfkı Atay, Denizaşırı)

Binaenaleyh, biz her vasıtadan, yalnız ve ancak, bir noktainazardan istifade ederiz.

(Mustafa Kemal Atatürk)

Saniye Hanımefendi, merdivenlerde oğlunun ayak seslerini duyar duymaz, hasretlisini karşılamaya atılan bir genç kadın gibi, koltuğundan fırlamış ve ona kapıyı kendi eliyle açmaya gelmişti.

(Yakup Kadri Karaosmanoğlu,

Panorama)

Örnek olsun diye, örnek istemez ya, söylüyorum.

Şimdi, efendiler, müsaade buyurursanız, size bir sual sorayım.

(Mustafa Kemal Atatürk)

Akşam, yine akşam, yine akşam,Göllerde bu dem bir kamış olsam!

(Ahmet Haşim)

akşam akşam, yavaş yavaş, bata çıka, koşa koşa.

Datça'ya yarın gideceğim, dedi.– Bugünlük bu kadar her gün üç

mermi, diye düşündü.

(Tarık Buğra, Küçük Ağa)

Hatta bahçede gezen hanımefendi bile işin farkına varıp,– Nen var senin çocuğum, diye sormak zorunda kaldı.

(Haldun Taner, Hikâyeler)

Peki, gideriz. Olur, ben de size katılırım. Hayhay, memnun oluruz. Haydi, geç kalıyoruz.

Evet, kırk seneden beri Türkçe merhale merhale Türkleşiyor.

(Yahya Kemal Beyatlı)

— Yoo, güvercinlerime dokunmayınız, dedi.

(Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

Bu, tek gözlü, genç fakat ihtiyar görünen bir adamcağızdır.

(Halit Ziya Uşaklıgil, İzmir Hikâyeleri)

Efendiler, bilirsiniz ki, hayat demek, mücadele, müsademe demektir.

(Mustafa Kemal Atatürk)

Sayın Başkan,Sevgili Kardeşim,Değerli Arkadaşım,

38,6 (otuz sekiz tam, onda altı), 25,33 (yirmi beş tam, yüzde otuz

üç), 0,45 (sıfır tam, yüzde kırk beş).

Nihat sabaha kadar uyuyamadı ve şafak sökerken Faik'e bol teşekkürlerle dolu bir kâğıt bırakarak iki gün evvelki cephe dönüşü kıyafeti ile sokağa fırladı.

(Peyami Safa, Mahşer)

Ahmet eve gelip yemeğini yedi.Tuncay, koşmaksızın derse yetişti.

Noktalı Virgül ( ; )

Erkek çocuklara Doğan, Tuğrul, Aslan, Orhan; kız çocuklara ise İnci, Çiçek, Gönül, Yonca adları verilir.

Sevinçten, heyecandan içim içime sığmıyor; bağırmak, kahkahalar atmak, ağlamak istiyorum.

Sabahtan beri bekliyorum; ne gelen var, ne giden.

İş işten geçti; artık gelse de olur, gelmese de.

Türkiye, İngiltere, Azerbaycan; İstanbul, Londra, Bakü.

Halis bir şiir fena okunabilir; lakin sahte bir şiir iyi okunamaz.

(Yahya Kemal Beyatlı)

Bir millet ordusunu kaybedebilir, bağımsızlığını da kaybedebilir; fakat dilini sakladıkça o millet yaşıyor demektir.

(Nihal Atsız, Türk Ülküsü)

İki Nokta (:)

Millî Edebiyat akımının temsilcilerinden bir kısmını sıralayalım: Ömer Seyfettin, Halide Edip Adıvar, Ziya Gökalp, Mehmet Emin Yurdakul, Ali Canip Yöntem.

Yeni harfler alındıktan sonra eski yazı ile bir tek kelime bile yazmayan iki kişi görmüşümdür: Atatürk ve İnönü!

(Falih Rıfkı Atay, Çankaya)

– Buğdayla arpadan başka ne biter bu topraklarda?Ziraatçı sayar:– Yulaf, pancar, zerzevat, tütün...

(Falih Rıfkı Atay, Çankaya)

Bu kararın istinat ettiği en kuvvetli muhakeme ve mantık şu idi: Esas, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır.

(Mustafa Kemal Atatürk)

Kendimi takdim edeyim: Meclis kâtiplerindenim.

(Falih Rıfkı Atay, Denizaşırı)

Derler: İnsanda derin bir yaradır köksüzlük;Budur âlemde hudutsuz ve hazin öksüzlük.

(Yahya Kemal Beyatlı)

Bilge Kağan: Türklerim, işitin!Üstten gök çökmedikçealtan yer delinmedikçeülkenizi, törenizi kim bozabilir sizin?

Koro :Göğe erer başımızbaşınla senin !

Bilge Kağan : Ulusum birleşip yücelsin diyegece uyumadım, gündüz oturmadım.Türklerim Bilge Kağan der bana.Ben her şeyi onlar için bildim.Nöbetteyim ! (A. Turan Oflazoğlu, Anıtkabir)

Üç Nokta (...)

Ne çare ki, çirkinliği hemencecik ve herkes tarafından görülüveriyordu da, bu yanı...

(Tarık Buğra, Dönemeçte)

Kılavuzu karga olanın burnu b...tan çıkmaz.

B..., 7 Nisan (Reşat Nuri Güntekin,

Çalıkuşu)

Arabacı B...'a yaklaştığını söylüyor, ikide bir fırsat bularak arabanın içine doğru başını çeviriyordu.

(Ahmet Hamdi Tanpınar, Huzur)

Mümtaz, bu dükkâna bakarken hiç farkında olmadan Mallarmé'nin mısraını hatırladı: "Meçhul bir felaketten buraya düşmüş..."

(Ahmet Hamdi Tanpınar, Huzur)

Soru İşareti (?)

Ne zaman tükenecek bu yollar, arabacı?(Faruk Nafiz Çamlıbel, Yolcu ile Arabacı) Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?(Ahmet Haşim, Merdiven)

Atatürk bana sordu:— Yeni yazıyı tatbik etmek için ne düşündünüz? (Falih Rıfkı Atay, Çankaya)

Gümrükteki memur başını kaldırdı:— Adınız?

Haksız mıyım? Liderler içinde Atatürk gibisi var mı?Yoksa bu sözümde yalan var mı? (Bilge Kağan)

Ankara'dan Konya'ya 1,5 (?) saatte gitmiş.

1496 (?) yılında doğan Fuzuli ...

Akşam oldu mu sürüler döner. Hava karardı mı eve gideriz.

Alp Er Tonga öldi müEsiz ajun kaldı muÖdlek öçin aldı muEmdi yürek yırtılur.

Bahar gelip de nehir çağıl çağıl kabarmaya başlamaz mı içimi geri kalmış bir saat huzursuzluğu kaplardı.

(Haldun Taner, Onikiye Bir Var)

Çok yakından mı bu sesler, çok uzaklardan mı?Üsküdar'dan mı, Hisar'dan mı, Kavaklar'dan mı?

(Yahya Kemal Beyatlı)

Kısa Çizgi ( - )

Örnek olsun diye -örnek istemez ya- söylüyorum.

Türkçe-Fransızca Sözlük, Aydın-İzmir yolu, Ankara-İstanbul uçak seferleri, Türk-Alman ilişkileri, Ural-Altay dil grubu, 09.30 - 10.30, Beşiktaş-Fenerbahçe karşılaşması,Manas Destanı'nda soy-dil-din

üçgeni, 1914-1918 Birinci Dünya Savaşı, 1995-1996 öğretim yılı.

Tırnak İşareti (“...”)

Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinin ön cephesinde Atatürk'ün “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.” vecizesi yer almaktadır.

Ulu önderin “Ne mutlu Türküm diyene!” sözü her Türk'ü duygulandırır.

“Akıl yaşta değil baştadır.” atasözü yüzyılların tecrübesinden süzülüp gelen bir gerçeği ifade etmiyor mu?

“İzmir üzerine dünyada bir şehir daha yoktur!” diyorlar.

(Yahya Kemal Beyatlı)

Yeni bir “barış taarruzu” başladı.

Höyük sözü Anadolu'da tepe olarak geçer.

Yahya Kemal'in bazı şiirleri “Kendi Gök Kubbemiz” adı altında çıktı. (Ahmet Hamdi Tanpınar)

“İmla Kuralları” bölümünde bazı uyarılara yer verilmiştir.

Cahit Sıtkı'nın “Şairin Ölümü” şiirini Yahya Kemal çok sevmişti. (Ahmet Hamdi Tanpınar)

Bugünün gençleri “Dar Kapı”yı okumalıdırlar. (Ahmet Hamdi Tanpınar)

Yahya Kemal’in “Kendi Gök Kubbemiz”i okudunuz mu?

Ünlem işareti ( ! )Ne mutlu Türk’üm diyene!

(Mustafa Kemal Atatürk)

Gurbet o kadar acıKi ne varsa içimdeHepsi bana yabancıHepsi başka biçimde!

(Kemalettin Kâmi Kamu)

Hava ne kadar da sıcak!Aşkolsun!Ne kadar akıllı adamlar var!

Ordular! İlk hedefiniz Akdenizdir, ileri! (Mustafa Kemal Atatürk)

Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

(Mustafa Kemal Atatürk)

Ak tolgalı beylerbeyi haykırdı: İlerle! (Yahya Kemal

Beyatlı)

Ey köyleri hududa bağlayan yaslı yollar,Dönmeyen yolculara ağlayan yaslı yollar! (Faruk Nafiz Çamlıbel)

Dur, yolcu! Bilmeden gelip bastığınBu toprak bir devrin battığı yerdir.

(Necmettin Halil Onan)

Arkadaş, biz bu yolda türküler tuttururkenSana uğurlar olsun... Ayrılıyor yolumuz!

(Faruk Nafiz Çamlıbel)

İsteseymiş bir günde bitirirmiş (!) ama ne yazık ki vakti yokmuş (!)

Adam, akıllı (!) olduğunu söylüyor.

Eğik Çizgi (/)

Ne sen, ne ben / Ne de hüsnünde toplanan bu mesâ / Ne de âlâm-ı fikre bir mersâ / Olan bu mâi deniz / Melâli anlamayan nesle âşinâ değiliz.

(Ahmet Haşim, O Belde)

Altay Sokağı, Nu.: 21/6

Altay Sokağı, Nu.: 21/6 Kurtuluş / ANKARA

02/04/200518/11/1969

Tek Tırnak İşareti (‘…’)

Edebiyat öğretmeni “Şiirler içinde ‘Han Duvarları’ gibisi var mı?” dedi ve Faruk Nafiz'in bu güzel şiirini okumaya başladı.

“Şinasi'nin ‘safi Türkçe’ ile yazdığını söylediği şiirlerden sonra vardığı bu konuşulan dil fikri şüphesiz ki ondan gelen en büyük kazancımızdır.”

(Ahmet Hamdi Tanpınar)

Göktürk Anıtları'nda geçen fakat günümüze ulaşmayan bazı örnekler: bodun ‘millet, kavim’, sab ‘söz’, eçü apa ‘ecdat, atalar’, tüketi ‘tamamen, bütünüyle’.

Yay Ayraç ( () )

Anadolu kentlerini, köylerini (Köy sözünü de çekinerek yazıyorum.) gezsek bile görmek için değil, kendimizi göstermek için geziyoruz.(Nurullah Ataç, Söyleşiler)

Süleyman Şah'ın cenazesi sudan ihraç olunarak (çıkarılarak) hemen orada defnedilmiştir ki makarrı (durağı) hâlâ “Türk Mezarı” namıyla maruftur (tanınmıştır).(Refik Halit Karay, Bir İçim Su)

Cihanın tarihi, vatanı uğrunda senin kadar uğraşan, kanını döken bir millet daha gösteremez. Senin kadar kimse kendi vatanına sahip olmaya hak kazanmamıştır. Bu vatan ya senindir, ya kimsenin.

(Ahmet Hikmet Müftüoğlu)

I) 1) A) a)II) 2) B) b)

Köşeli Ayraç ( [ ] )

Mongolın Ertniy Tüü (Arheologiyn Nayruulal) [Mogolistan'ın Eski Tarihi (Arkeolojik Araştırmalar)], BNMAU-ın şinjleh Uaanı Akademii Tuuıyn ureelen, Ulaanbaatar 1977.

Reşat Nuri [Güntekin], Çalıkuşu, Dersaadet 1922.

Yekta Bahir [Ömer Seyfettin], Yeni Lisan, Genç Kalemler.

Kısaltmalar

TBMM (Türkiye Büyük Millet Meclisi),

TDK (Türk Dil Kurumu); KB (Kutadgu Bilig), TD (Türk Dili), B (batı), GB (güneybatı),

ASELSAN (Askerî Elektronik Sanayii),

BOTAŞ (Boru Hatları ile Petrol Taşıma Anonim Şirketi),

İLESAM (İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği),

TÖMER (Türkçe Öğretim Merkezi).

ABD (Amerika Birleşik Devletleri)UK (İngiltere)

T.C. (Türkiye Cumhuriyeti).

C (karbon), Ca (kalsiyum),

Fe (demir); m (metre),

km (kilometre), g (gram), l (litre),

hl (hektolitre), m² (metre kare),

cm² (santimetre kare)

İng. (İngilizce), Kocatepe Mah. (Kocatepe

Mahallesi),Prof. (Profesör),

Dr. (Doktor), Av. (Avukat),

Gen. (General); is. (isim),

hzl. (hazırlayan), çev. (çeviren), kim. (kimya).

kg'dan, cm'yi, mm'den;

BDT'ye, THY'de, TRT'den.

ASELSAN'da, BOTAŞ'ın, NATO'dan, UNESCO'ya.

vb.leri(s.sı yerine) sayfası, (doç.ler) doçentler)

AGİK'in (AGİĞ'in değil), CMUK'un (CMUĞ'un değil), RTÜK'e (RTÜĞ'e değil), TÜBİTAK'ın (TÜBİTAĞ'ın değil).

ÇUKOBİRLİK'e (söylenişi ÇUKOBİRLİĞE), FİSKOBİRLİK'in (söylenişi

FİSKOBİRLİĞİN).

YANLIŞ DOĞRU

kurdela kordela kurdale kordale kurdele

eşkiya eşkıya

rasgele rastgele

keyf keyif

gurup(öbek anlamında) grup

ateşe ataşe

kasedi kaseti

ihracaat ihracat

SIK YAPILAN YAZIM YANLIŞLARISIK YAPILAN YAZIM YANLIŞLARI

müdail müdahil

klüp club kulüp

red ret

meyva meyve

insiyatif inisiyatif

yalnış yanlış

yanlız yalnız

geçitinde geçidinde

muzur muzırmühüm, möhüm mühimherkez herkesdöküman dokümanrapörtor raportörropörtaj röpörtaj röportaj şofor şöför şöfor şoför eksoz egsoz egsozst egzozarabeks arabesk

sezeryen sezaryen

sükünet sükûnet

dinazor dinozor

ötenazi ötanazi

harfiyat hafriyat

siklet sıklet

taktirde takdirde

süpriz sürpriz

münübüs minibüs

kontür kontur kontör

Demokles(’in kılıcı) Damokles

silahşör silahşor

karekter karakterrevanş rövanşkozmatik kozmetikimac imajkonsansüs konsensüs

b) Eklerin yanlış veya eksik yazılması

Türkçede sert ve yumuşak biçimleri bulunan eklerin sözler ile birleşmeleri kurallıdır. Sert ünsüzlerle biten sözler bu eklerin sert; ünlülerle veya yumuşak ünsüzler biten sözler ise bu eklerin yumuşak biçimlerini alır.

hizmetci hizmetçi

minibüsde minibüste

Kars’da Kars’ta

Zonguldak’da Zonguldak’ta

Paris’de Paris’te

TCK’nın TCK’nin

Ünsüz benzeşmesi:Ünsüz benzeşmesi:Ç, f, h, k, p, s, ş, t sesleriyle biten

sözlere d, c, g ile başlayan ekler geldiğinde bu sesler t, ç, k’ye dönüşür.

yol+da ağaç+ta

oda+cı iş+çi

yor+gun bık+kın

Eklerin söylenişteki biçimlerinin yazıya geçirilmesi doğru değildir. Kimi eklerin yanlış kullanılması, yüklemle durum eki almış adın bağdaşmaması, gereksiz iyelik eki kullanımı, eksik veya fazla eklere rastlanması gibi yanlışlıklar ise anlatım bozukluğuna yol açmaktadır.

sevmiyenleri sevmeyenleri

sağlıyacak sağlayacak

başlamıycak başlamıyacak başlamayacak

c) Düzeltme (^) işaretinin kullanılmamasından kaynaklanan yanlışlar: kağıt kâğıt dergah dergâh aşık (seven) âşık kar (kazanç) kâr hala hâlâ

d) Kesme işaretinin kullanılmaması veya yanlış kullanılması

Gaziantep’li Gaziantepli Maraşda Maraşta Maraş’tadosyaları’da dosyaları daoğlu’da oğlu daAllaha Allah’a

e) Ayrı ve bitişik yazılan sözler:

Birleşik sözlerin bitişik veya ayrı yazılması kurala bağlanmıştır. Sözlerden en az biri, birleşme sırasında anlamını değiştirirse bu tür birleşik sözler bitişik yazılır. Sözlerin hiçbirinde, birleşme sırasında anlam kayması olmazsa bu sözler ayrı yazılır.

varya var yaterkediyor terk ediyorarzetmek arz etmekbiraraya bir arayafarkettim fark ettimherşey her şey

Bazen de bitişik yazılması gereken sözlerin ayrı yazıldığı görülebilmektedir.

bir çoğu birçoğuhiç bir hiçbirsoğuk kanlı soğukkanlıküfür edişi küfredişikayıt olmak kaydolmak

f) ki bağlacının yazılışı:

ki bağlacı; belki, çünkü, hâlbuki, mademki, meğerki, belki, çünkü, hâlbuki, mademki, meğerki, oysaki, sankioysaki, sanki dışında daima ayrı yazılır. Alt yazılarda bu kurala aykırı örnekler görülmektedir.

diyorki diyor kidemekki demek kisanmaki sanma ki

O kadar yorgunum ki anlatamam...

Baktık ki gelmiyorsun, biz de beklemedik.

Ayrı yazılan ki bağlacına karşılık, aitlik anlamı taşıyan +ki ise bitişik yazılır.

geçen yıl ki maçDoğrusu: Geçen yılki maç

bu ay ki gelirimizDoğrusu: bu ayki gelirimiz

da, de Bağlacının yazılışı:da, de Bağlacının yazılışı:da, de bağlacı daima sözlerden ayrı yazılır.

Bu bağlacı, +da / +de ekinden ayırmak için önce anlamına bakılmalıdır. da, de bağlacı dahi, bile anlamlarında kullanılır. Bu bağlaç kaldırıldığı zaman cümlede bozukluk meydana gelmez.

Bu konuda dikkat edilmesi gereken üç nokta daha vardır.

1. Ayrı yazılan da / de bağlacının hiçbir zaman t’li biçimleri bulunmaz.

2. Kesme işareti kullanmak, da / de bağlacını ayrı yazmak anlamına gelmez.

3. Ayrı yazılan da / de cümleden çıkarılırsa anlam bozulmaz. Bu bilgi, ayrı yazılan da / de’yi ek olandan ayırt etmemizi sağlar.

olupta olup ta olup da yada ya da seninde senin de atıf da bulunan atıfta bulunan Ahmet te (geldi) Ahmet de (geldi) Kitap Ahmet’dedir. Kitap Ahmet’tedir.

Soru ekinin yazılışı:Soru eki daima sözlerden ayrı olarak yazılır.

Soru ekine kişi eki gelmesi durumunda, kişi eki soru ekine bitiştirilir.

olurmu olur mukapalımı kapalı mıbiliyormu biliyor mubiliyormusunuzbiliyor mu sunuzbiliyormu sunuz biliyor musunuz

SEZAR’IN MEŞHUR SORUSU:

• SENDEMİ BRUTUS ?SENDEMİ BRUTUS ?

• SENDE Mİ BRUTUS?SENDE Mİ BRUTUS?

• SEN DE Mİ BRUTUS?SEN DE Mİ BRUTUS?

Bazı özel adlar dikkatsizlik veya bilgisizlik Bazı özel adlar dikkatsizlik veya bilgisizlik yüzünden yanlış yazılmakta ve yüzünden yanlış yazılmakta ve söylenmektedir.söylenmektedir.

• Azerbeycan Azarbaycan Azerbeycan Azarbaycan AzerbaycanAzerbaycan• Makadonya Makadonya MakedonyaMakedonya• AmarikaAmarika Amerika Amerika

YAZIM YANLIŞI YAZIM YANLIŞI YAPMAMAK YAPMAMAK

İÇİN İÇİN

YAZIM YAZIM KILAVUZUKILAVUZU’NA ’NA

BAKILMALIDIRBAKILMALIDIR

SÖYLEYİŞ BOZUKLUKLARI

Sözlerin genel dildeki Sözlerin genel dildeki yaygın söyleniş yaygın söyleniş biçimleri dışındaki biçimleri dışındaki kullanımları birer kullanımları birer söyleyiş söyleyiş bozukluğudur.bozukluğudur.

Yaygın söyleniş biçimleri zamanla değişebilir.

meyda:na gelenmeyda:na gelen > meydana gelen > meydana gelen

Doğru olanı, yaygın söyleniş biçimlerini kullanmaktır.

Söyleyiş yanlışları:

1. Kısa ünlülerin uzun söylenmesi:ta:rikat tari:katma:kam makamva:him vahimla:ik laikalfa:be alfabemi:ting mitingli:se liseva:ka vak'a

Söyleyiş yanlışları:1. Kısa ünlülerin uzun söylenmesi:

gaza:bı gazabıyasada:ki yasadakimeyda:na gelen meydana gelenka:til zanlısı katil zanlısıha:kem hakemacemi: acemiresmi: geçit resmigeçitOna ra:kip çıktı. Ona rakip çıktı.

“ “Bile” anlamındaki Bile” anlamındaki dahidahi bağlacının ilk hecesi kısa, bağlacının ilk hecesi kısa, ikinci hecesi ise çok hafif ikinci hecesi ise çok hafif uzatılarak söylenmelidir. uzatılarak söylenmelidir.

İlk hece uzatılırsa İlk hece uzatılırsa “olağanüstü yeteneği olan “olağanüstü yeteneği olan kimse” anlamındaki kimse” anlamındaki dâhidâhi kelimesi anlaşılır. kelimesi anlaşılır.

DAHİ

• “...krediye dāhi ihtiyacı olan memur...” doğrusu: dahi

• “...bunu yapan meslektaşlarımız dāhi olsa...” doğrusu: dahi

• “Hālim Sarıoğlu” • doğrusu: Halim

• “Fākir” • doğrusu: fakir

• “...bize nāsip olacak...” • doğrusu: nasip

• “...aynı mekānizmadan...”• doğrusu: mekanizmadan

• “Dövmenin zarārı var mı, yok mu?” doğrusu: zararı “Zarar” sözünün bütün ünlüleri kısadır; ek alsa da

almasa da son hece ünlüsü kısa söylenir.

• “Asgarî otuz bin, aza:mi: üç milyon lira idi.”. • doğrusu: a:zami: . Söylenişinde en çok yanlış yapılan sözlerden biri de

“azamî”dir. Birinci ve üçüncü ünlüsü uzun, ikinci ünlüsü ise kısadır.

• “Pazar günkü nüsha:sında”

• doğrusu: nüshasında

• “Suriye ma:ka:mları Hafız Esat’ın hiçbir sağlık problemi olmadığını belirterek...”

• doğrusu: makamları

• “Kabi:nenin kendi içinden eleştiriler var.”

• doğrusu: Kabinenin

2. Uzun iken kısa söylenen heceler2. Uzun iken kısa söylenen heceler

Başka dillerden alınma sözlerde bulunan uzunluklar Türkçede bazen kısaltılmış, bazen uzun olarak korunmuştur. Bu tür sözlerde ölçünlü (standart) Türkçedeki kullanım esastır. Alındığı dilde uzun diye Türkçenin kısalttığı ünlüler uzun söylenemeyeceği gibi, Türkçede uzun ünlü yoktur, gerekçesiyle de uzunluklar kısaltılamaz. Vakıf ile vâkıf, varis ile vâris birbirinden ayrılmalıdır.

Ölçünlü dilde uzun olduğu hâlde Ölçünlü dilde uzun olduğu hâlde bilgisizlikten, dikkatsizlikten veya ağız bilgisizlikten, dikkatsizlikten veya ağız özelliklerinden kaynaklanan yanlış özelliklerinden kaynaklanan yanlış kısaltmalar vardır. kısaltmalar vardır.

Öte yandan ulamanın olduğu yerde, durak Öte yandan ulamanın olduğu yerde, durak yapılması da bir başka önemli söyleyiş yapılması da bir başka önemli söyleyiş yanlışlığıdır. yanlışlığıdır.

zalimzalim za:limza:limitibarenitibaren i:tiba:reni:tiba:renbakibaki ba:ki:ba:ki:hükümethükümet hükû:methükû:mettespititespiti tespi:titespi:tiaslaasla asla:asla:dünyadünya dünya:dünya:adaletadalet ada:letada:letmanamana ma:na:ma:na:cezaceza ceza:ceza:

• “İptal edilmesi gerekecek.”. •doğrusu: İpta:ledilmesi

İptal’den sonra etmek, edilmek, olunmak fiilleri gelirse hece uzatılır ve sonraki kelimeye ulanır. İptal ünlüyle başlayan bir ek alırsa a yine uzun söylenir: ipta:li, ipta:le... Sözden sonra ünlü gelmez ve hece kapalı kalırsa -tal hecesi kısa söylenir.

• “Veliler bir baskı olarak nitelendirdikleri bu uygulamaya artık bir son verilmesini istediler.”.

•doğrusu: veli:ler. “Veli” kelimesinin son ünlüsü uzun söylenmelidir. Özel isim olarak kullanılışında kısa söyleyiş yerleşmiştir.

• “Dünyanın pek çok tarihi ve turistik yerini dolaşmış.”.

•doğrusu: ta:rihî “Tarihî” kelimesinin sonundaki ünlü, nisbet î’sidir ve uzun söylenir.

İnce söylenmesi gerekirken kalın söylenen seslerİnce söylenmesi gerekirken kalın söylenen sesler

• Alfabemizde bir k harfi bulunur. Ancak söyleyişi ayrı iki k vardır. Birincisine ince, ikincisine kalın k denir. Türkçe kökenli kelimelerde ince k ile kalın ünlüler aynı hecede bulunamaz. Kalın k ise ince ünlülerle aynı hecede olamaz. Ancak alıntı kelimelerden bu kurala uymayanlar vardır. Söz gelişi hikâye’de a kalın olduğu hâlde k ince söylenir. Aşağıdaki örneklerde ince okunması gereken k’ler kalın okunmuştur.

istihkamistihkam istihkâmistihkâmiskaniskan iskâniskânHakkariHakkari HakkâriHakkârieşkaleşkal eşkâleşkâlvekaletnamevekaletname vekâletnamevekâletnameen karlı işen karlı iş en kârlı işen kârlı işsantrallarıylasantrallarıyla santralleriylesantralleriylekontrollukontrollu kontrollükontrollü

Kalın söylenmesi gerekirken ince söylenen sesler

ikâmetgâhikâmetgâh ika:metgâh ika:metgâhislâhislâh ıslah ıslahrekâbetrekâbet rekabetrekabetekônomiekônomi ekonomiekonomimekânikmekânik mekanikmekanikdekândekân dekandekan

Ses düşmeleri

diyodiyo diyordiyorbozuluyolarbozuluyolar bozuluyorlarbozuluyorlarçalışcamçalışcam çalışacağımçalışacağımilave etcezilave etcez ilave edeceğizilave edeceğizbaşlıcambaşlıcam başlayacağımbaşlayacağımdi midi mi değil mideğil mihakkaten hakkaten hakikatenhakikatendakkadakka dakikadakika

Ses fazlalığıSes fazlalığıiki şahısıniki şahısın iki şahsıniki şahsınteammülteammül teamülteamülmuhattap muhattap muhatap muhatapyazıylanyazıylan yazıylayazıylaönceliklenönceliklen öncelikleöncelikleseninlenseninlen seninleseninlerakkamrakkam rakamrakamkurrakurra kurakuraayriyetenayriyeten ayrıcaayrıcaolaraktanolaraktan olarakolarak

/e/’nin açık söylenmesiBazı kelimelerin ilk hecelerindeki e sesinin gereğinden fazla açık söylendiği görülmektedir.

• elli ender

• mensup gençlik

• temsil kendi

• derviş sendika

• temkinli mendil

Sözlerin anlamları ve okunuşları için: Sözlerin anlamları ve okunuşları için:

TÜRKÇE SÖZLÜK

TÜRK DİL KURUMU TÜRK DİL KURUMU

TÜRKÇE SÖZLÜK

DEYİM VE BİRLEŞİK FİİL YANLIŞLARIDEYİM VE BİRLEŞİK FİİL YANLIŞLARI

Deyimler, sözleri eksiltilemeyen, arttırılamayan ve değiştirilemeyen

kalıplaşmış dil birlikleridir. Söz gelişi tavşana kaç, tazıya tut demek deyiminde kaç

yerine koş, tazı yerine köpek denilemez; tazıya köpeğe şeklinde bir arttırma söz

konusu olamaz.

•“Beş aşağı beş yukarı”.

Doğrusu: Üç aşağı

•“Ne olur olmaz diye tedbirli konuşuyor.”

Doğrusu: Ne olur ne olmaz

•“...eli ayağı yere basan tek parti...”. Doğrusu: ayağı yere basan

• “davullu zurna ile karşılamak”

Doğrusu: davul zurna ile• “Acilen şifasını bulmasını diliyoruz.”

Doğrusu: şifa bulmasını• “Milyonlar onu gönlüne gömdü”

Doğrusu: kalbine gömdü

Sözlerin Yanlış Anlamda KullanılmasıSözlerin Yanlış Anlamda Kullanılması

Bir dilin sözleri bazen çok ince anlam ve kullanım farklarıyla birbirlerinden ayrılırlar. Anlamlarının aynı olduğunu sandığımız sözlerin çok defa kullanım yerleri farklı olabilir. Söz gelişi baş-kafa-kelle aynı anlamda görünürler ama aynı yerlerde kullanılamazlar. İnsanın başı ağrır, fakat kafası kızar; kelle ise işkembecide bulunur. Yürek-kalp-gönül sözleri de böyledir. Yüreksiz adam korkaktır; kalpsiz ise merhametsiz. Gönülsüz dersek isteksiz anlaşılır.

Cümle ile ilgili kusurlar1.Fazlalık

Anlatım bozukluklarından birisi de “fazlalık”tır. Fazlalık, cümlede bir veya birkaç kelimenin gereksiz olarak kullanılmasıdır. Eş anlamlı sözleri arka arkaya kullanmak da anlatım bozukluğudur.

“...dolayısıyla bunun yeri ve mekânı yetkili kurullardır.” “Örneğin mesela, al bunu, getir bana, derim, getirir.” “Burada küçük bir nüans farkı var.”

“Kapalı* spor salonu ful dolu.”doğrusu: hıncahınç dolu, dopdolu

“Bir edebiyatçı ve yazın insanı olarak...”

“Neden böyle bir gereksinime ihtiyaç duydunuz?”.doğrusu: böyle bir şeye

“... ÖSS sınavının iptali...”doğrusu: ÖSS’nin “Hastalığın nedeni ve sebebi bulunmadan...”.

Bazı fazlalıklar anlam bakımından mantıksızlığa yol açarlar. İki kelime arasında ya bir çelişki vardır, yahut da bir kelime diğerinin anlamını zaten taşımaktadır.

• “uzmanlaşmış profesyoneller” Profesyonel kelimesinde uzmanlaşma kavramı zaten vardır.

• “Mustafa Yıldız’ın cansız cesedi yolda yatarken...”Ceset zaten cansızdır.

• “Bu acılara mecburen katlanmak zorunda kalıyoruz.”Zorunda kalmak fiilinde zaten zorunluluk, mecburiyet ifadesi olduğu için mecburen kelimesi fazladır.

• “Dışarıdan ithal ediliyor.”İthal etmek “dışarıdan almak” demektir.

2. EksiklikAnlatım için gerekli olduğu hâlde bazı sözlerin ve

eklerin kullanılmamış olmasına eksiklik denir.

Her zaman çay veya yoğurt yiyor. Doğrusu: Her zaman çay içiyor veya yoğurt yiyor.

Hiçbir sürücünün alkollü direksiyon başına geçmesini tavsiye etmiyoruz.

Doğrusu: Hiçbir sürücünün alkollü olarak direksiyon başına geçmesini tavsiye etmiyoruz.

3. Sıra yanlışlığı

Bir cümlede önce gelmesi gereken unsurların sonra, sonra gelmesi gerekenlerin önce bulunmasıdır. Sıfatlar ve zarflar çoğunlukla kendilerinden sonraki kelimeleri belirtir. Ancak bu sıra bozulduğunda farklı anlamlar ortaya çıkmaktadır.

İlk İtalya’ya gittiğimde… Doğrusu: İtalya’ya ilk gittiğimde…

Cesetler çok denizde kaldıkları için şişmiş.Doğrusu: Cesetler denizde çok kaldıkları için şişmiş.

İzinsiz inşaata girilmez. Doğrusu: İnşaata izinsiz girilmez.

Dışişleri Eski bakanı Doğrusu: Eski Dışişleri bakanı

Türkçede tamlayan, tamlanandan önce gelir. Tamlayan, bir başka tamlamayı niteliyorsa yeri yine tamlamanın önüdür.

telefon kulübesi

düdüklü tencere

banka müdürü

müzik öğretmeni

Ulaştırma Bakanı

Kültür ve Turizm Bakanı

Devlet Bakanı

Gaziantep Valisi

YABANCI SÖZLERE ÖZENME

• “Kongrenin saat onda start alması gerekiyordu…” Seçenek: başlaması

• “...sanatçıyı akompanya etmek...” Seçenek: sizlere eşlik etmek

• “... daha önceki bekrauntta da bu tür başarıları var.”Seçenek: geçmişinde de / önceki meslek hayatında da

• “…dokümante ediyorlardı.” Seçenek: …belgeleri sağlıyorlardı.

Yabancı sözcüklerin getirdiği olumsuzluklar: Söz varlığımız yabancılaşmaktadır. Karşılığı olan Türkçe sözcüklerin

unutulmasına yol açmaktadır. Birden fazla sözcüğün yerine

kullanılması durumunda ayrıntılar kaybolmakta, dilimiz kısırlaşmaktadır.

Söyleyişte ve yazılışta karmaşa yaşanmaktadır.

Konuya bu Konuya bu bazdabazda bakmalıyız.bakmalıyız.Fiyatlar dolar Fiyatlar dolar bazındabazında artışta. artışta.

Konuya bu temelde (veya) bu esasta bakmalıyız.

Fiyatlar döviz ölçüsünde artışta. (veya) Fiyatlar dövize göre artışta.

Temel, taban, esas, ölçüBazBaz

doğru, dosdoğru, doğruca, dimdik, sapmadan, dönmeden

aracısız, dolaysızdurmadan, duraksız, molasız

directe (Fr.), direct (İng.) direkt satış, direkt ilişki, direkt direkt satış, direkt ilişki, direkt sefersefer

trend (İng.) Eğilim, yönelme, yönelim, gelişme yönü, doğrultu; üslup, tarz, moda

Giyimde trendi yakalamak için epey yer Giyimde trendi yakalamak için epey yer dolaştı.dolaştı.

Giyimde modayı yakalamak için epey yer Giyimde modayı yakalamak için epey yer dolaştı.dolaştı.

Borsa iyi bir trend yakaladı.Borsa iyi bir trend yakaladı.Borsa iyi bir çıkış Borsa iyi bir çıkış (veya (veya yükselişyükseliş)) yakaladı. yakaladı. Ekonomide trend değişimi yaşanıyor.Ekonomide trend değişimi yaşanıyor.Ekonomide yön değişikliği yaşanıyor. Ekonomide yön değişikliği yaşanıyor. Geçen haftaki maça göre bir trend kaybı var.Geçen haftaki maça göre bir trend kaybı var.Geçen haftaki maça göre bir iniş Geçen haftaki maça göre bir iniş (veya (veya düşüşdüşüş))

söz konusu.söz konusu.

trend (İng.)

eğilim, yönelme, yönelim, gelişme yönü, doğrultu; tarz, üslup, meyil, temayül gibi Türkçede değişik cümlelerde 56 farklı kullanım olduğu ortaya konulmuştur.Yard. Doç. Dr. Bedri Aydoğan, Türk Dili dergisi, Nisan 2004

Daha ayrıntılı bilgi:Daha ayrıntılı bilgi:

Türk Dil KurumuTürk Dil Kurumu

Saygılarımla…Saygılarımla…

Belgin AKSUTürk Dil Kurumu Uzmanı

http://tdk.org.trhttp://tdk.org.tr

(312) 428 61 00Atatürk Bulvarı 217

Kavaklıdere-ANKARA

top related