s muhammed nurul arabi h fehmi kumanlıoğlu
Post on 22-Jul-2016
393 Views
Preview:
DESCRIPTION
TRANSCRIPT
ü l î * -
T.C.DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
M U H A M M E D N Û R Ü 'L-A R AB Î
H A Y A T I ŞAHSİYETİ VE BAZI TASAVVUF! GÖRÜŞLERİ
-Yüksek Lisans Tezi -
YönetenDoç. Dr. Mehmet DEMİRCİ
HazırlayanHaşan Fehmi K U M A NLIO ĞLU
İZMİR - 1988
T. C.Yükseköğretim Kurulu
Dokümantasyon Merkezi
İ Ç İ N D E K İ L E R
İçindekiler .................................................................. . I
Önsöz ........ .......................................... ............ . V
Kajmaklar hakkında kısa b ilg i ............. .......... ......................... 1: GİRİŞ
Yaşadığı Ortama Genel Bir Bakış ................................................ 6
BİRİNCİ BÖLÜM
HAYATI VE ŞAHSİYETİ
A- Doğumu ve Yeiişmesi ............. 8
B- T a h s i l i ........ ............................. 10
C- Tarikatlara İntisabı ve Aldığı İcazetnameler . . . . . . . . . 10
D- M ü derrisliğ i............................................................. 1?
E- Melâmet Zevkini Tahsili .................. 14
F- Gördüğü Manâlar ve însilüh O la y ı................ 17
G- Hac Ziyaretleri ve S eyah atleri........................................... 19
H- Vefatı ....................... 22
İKİNCİ BÖLÜM/: •
ES ESLERİ, METODU VE ÖĞRENCİLİMİ
I - Eserleri ................................................ 24
A- Arapça Eserleri ..................................................... 29
' B- Türkçü Eserleri ........................ ............................. .. 27
I I - Yetiştirme Metodu(Tarz-ı T eslîk i) ................ ................ 32
I I I - Y etiştird iğ i Ünlü Simalarda^ Bazıları . . . . . . . . . . . . . 34
1- Abdurrahim Fedai Efendi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 35
2- Ali Urfî E fen d i........ ..................................... ................ 35
/ 3- Salih Rıfat E fen d i............ ............................................ 35
-II'
4- Hoca Abdullah Hulûsî E fen d i........................ ............ 365- Haririzade Seyyid Mehmet Kemaleddin Efendi . . . . . 366- 'Pıaraa'lı Mehmet Tahir Bey ...................................... 37
7- Hacı Maksut Efendi .......................... . ; . ............... . 37
8- Kaymakam Ahmet Bey ...................... ............ ................... 37
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
BAZI TASAVVUF! GöRÜÇEKÎİ
I - Melâmilik Hakkında Genel B ilg i
A- Sözlük ve Istılah Manâsı ................ . 38
B- Tarihî Seyri ................ ......................................... .. 39
I I - Bazı Tasavvufî Görüşleri
1- MUrşid-i Kâmil ........................................... ........... .. 44
2- Tevhid Mertebeleri ..................................................... 47
I - Fen a filiâ h Mertebeleri
a- Tevhid-i Bf 'â l . . ............................ ............... .. 48
b- Tevhid-i Sıfat ...................... ............................ 51
c - Tevhid-i Zât ................................................ .. 52
I I - Bekabillâh Mertebeleri
a- Cem' M a k a m ı.. . . . . . . . . . . ....................... 55
b- Hazretü'l-cem' Makamı ..................... 58
c - Cem’u 'l-cem ' Makamı........ ........................... 60
d- Ahadiyyetü'1-cem' Makamı ......................... 61
3- Vahdet-i Vücûd................. 644- HÛr-ı Muhammedî(Hakikat-ı Mühammediyye) . . . . . . . 685- ?4eratib-i-Muhabbet ..................................................... 70
6- Meratib-i Muhammediyyûn................... 70
7- İbadet ................... 71
/
8- Keşif . . . . . . . . . ............ ............................... 71
9- Keramet ................................................... ..................... .. 73
10- Yaratmalı:........ ........................ .................. 74A
11- Alem ................... 75
12- Ölüm .................. .............................................« . . . ......... 76
13- Ahiret ....................................... ....................... ............. 77
14- R u 'yetu llnh ........... ......................... 78
NETİCE.................................. ................................................. 80
METİNLER
A- Arapça Metinler
1- Şerhu Sûreti'1-Kevser . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 84
2- Serhu Ebced........ ................................................ .. 84
3- Risâletü Meşâhidi 't-Tevhîd .......... .............. . 85
4- Risâletü S eyri't-T evh îd .......... ............... ................ 865- Kitâbü'r-Reşâd fi'l-M ebdei ve'l-M e'âd .................. 88
B- Türkçe Metinler
1- R isâ le-i Mürşidü'l-Uşşak ..................................... 93
2- R isâ le-i Tevhîdü’ l-Behiyye . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 95
3- R isâ le-i Fsrâr-ı Ezân-ı Muhammedi . . . . . . . . . . . . . 96
4- cerh-i Gazel-i Hacı Rayxam Velî ............................ 995- Fatiha-i Şerife'nin T efsiri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 103
6- R isâle-i Sülûk-i Hakikat ............................... 106
7- R isâ le-i Salihiyye ............................... 107
8- Seyhu'l-Ekber'in Bir Kasidesinin Şerhi . . . . . . . . 112
9- Salâvat-ı Şerifesinin(Kendi) Şerhi . . . . . . . . . . . . 114
10- Şeyh Ahmed b .îd r îs 'in Salâvat-ı Ş erif esinin ş . . 3^511- Rlsâle f î Beyân-ı Sülûk-i Şeriat ve Tarikat ve
/Hakikat ................. 120
-IV-
12- Ferh-i Kelâm-a İmam Ali ................................. 123
13- R isâ le -i Sa'diyye . . . . . . > ................... 126
14- R isâ ie -i Menba'u'n-Nûr f î Ru'yeti'r-Rasûl . . . 130C- Orijinal Osmanlıca Bir M etin,........................... 136
1 ‘ İRL İ Y O ı İR AFY A 138
Ö N S Ö Z
Tasavvuf Tarihi Yüksek Lisans çalışması yaparken,sıra tez konusu
nu seçmeye g e lin ce ,fik ir le r iy le ailemi ve yakın çevremi derinden etkile
yen bir şahıs olan,Muhammed Nûrü'l-Arabî üzerinde çalışmayı dünündüm.E -
limde kendisine a it,istinsah edilmiş bir kısım risa le ler de bulunmaktay
dı.Bunların da.değerlendirilip,Günylizüne çıkması mümkün hale gelecekti.
Böylece," Muhammed Nûrü'l-Arabî Hayatı,Mahsiyeti ve Bazı Tasavvufî Görüş
le r i " isim li bu çalışma vücûd buldu.Bu suretle,V IV . asır din ve tefek -
kür hayatımıza ait önemli b ir şahıs, ç e ş it l i yönleriyle tanıtılm ış olacak
t ı .Çalışmamız,Uç ana bölümden oluşmaktadır.^irinci bölümde{Muhammed
Nûrü’ l-Arabî'nin hayatı ve şahsiyeti,ik inci bölümdejeserleri,metodu ve
öğrencileri,üçüncü bölümde ise;bazı tasavvufî görüşleri üzerinde durul -
muştur.Bu görüşler,kendi eserlerine başvurularak kaleme alınm ıştır.
Ayrıca,Metinler haslığı altında Muhammed Nûrü'l-Arabî'ye ait i r i l i
ufaklı 14 Türkçe,5 Arapça metin verilm iş,b ir de or ijin a l Osmanlıca metin
fotokopisi ilâve edilm iştir.
Bu çalışmalarım sırasında yardımlarını ve tavsiyelerini hiç b ir/
zaman esirgemeyen Doç.Dr.Mehmet Demirci Bey'e,ayrıca teşv ik leriy le beni
destekleyen mesai arkadaşlarıma teşekkürü bir borç b ilirim .
27 Nisan 1988 Narşıyaka Haşan Fehmi KUMANLIOĞLU
- 1 -
Kaynaklar Hakkında Kı sa B ilg i
Konumuzla i l g i l i olmak üzere birçok eser kaleme alinm iştir.B iz bu
eserleri ik i ana bölüm altında toplamayı uygun bulduk.Bunlardan b irin ci
bölümü} Yazma Eserler,ikinci bölümü isejMatbû' Eserler oluşturmaktadır.
Yazma Eserler »o r ijin a lliğ in i koruyan el yazm aları(defter,risâle)
i le daktiloya aktardığım-asılları başkalarında olan- nüshalardır.Bunla -
rın yanında daktiloya aktaramadığım kendi el yazımla mevcûd olan eserler
de vardır.
Matbû' Es erier,basımı ç e ş it l i zamanlarda yapılan kitap,dergi,an -
siklopedi ve bazı yayınlardır.
Her ik i bölümdeki eserleri adları i le sıralamak gerekirse ı
A - YAZMA ESERLER
1- Harîrîzâde Seyyid Mehmed Kem&leddin Efendi'nin İstanbul Stiley-
maniye kütüphanesinde Uç cild a s lı bulunan TibySnü Vesâili'1-Ilakaik f î
Beyâni Selâsili't-Tarâik adlı eserinden Melâmiyye ve Muhammed Nurü'l-Ara-
b î'n in hayatı kısımlarının fotokop ileri.E l yazması bu eser Arapçadır.Ta -
rikatlardan ve kurucularından bahseder.Kısaltılmışı j Tibyân.
2- Niyeti Mısrî Divanı Şerhi .Muhammed NÛrü'1 -Arabi'nin şerh esna-,
sındaki takrirlerinin zabtedildiği bu eserin Raif oğlu Hakkı elyazısıyla
2 Mayıs 1322 tarih li bir nüshası Merhum Süleyman Bey'in bana hediyesidir.
Süleyman Bey,Muhammed NÛrü’ l-Arabi'nin halifelerinden Hacı Abdülkadir Be-I
yin torunudur.Kısaltılmışı t Niyazi Şerhi.
3- Simavna'lı Şeyh Bedreddin'in varidât adlı eserinin M.NÛrü'I—A -
rabî tarafından yapılan Arapça şerhi,Eserin aslı ve şerhi Abdülmelik Efen
di kalemiyle Türkçe'ye aktarılm ıştır.(A slı Yugoslavya'da olan eserden üç
deftere istinsah ettim.Arapça ibareler Arap harfleri,tercüm eler lâ tin
harfleriyle y a zılm ıştır .k ısa ltılm ışı t Vftridfit Şerhi.
T. C.Yükseköğretim Kurulu
Dokümantasyon Merkezi
- 2 -
4- Bursalı Mehmet Tahir'in,Muhaınmed Hûrü'l-Arabî ve eserleri hakkın
da kaleme aldıfp. bir eseri.Adı; !îenâkıb-ı feyh Muhammed Ilûrü’l-Arabî ve Be-
y&ı-ı T'elâmet ve Ahvâl-i Melâmiyye .Bendeki nüshaların müstensihleri b e l l i
edilmemiş.Bir nüshası Yugoslavya'dan gelenlerce hediye e d ild i.k ısa ltılm ış ı:
üenâkıb.
5- Eski Müftülerden Abdullah Arda'nın özel kütüphanesinden yakınla -
rınca hediye edilen el yazması defter.İçerisinde,Muhammed Nîtrü'l-Arabî 'nin
hayati ve eserlerin i içeren Menâkıb'm bir nüshası ile ,takrirlerinden zap-
tedilen bazı r isa le ler bulunma!:tadır.Bu r isa le ler sırasıy la şu isim leri ta
şımaktadır* a-^erh-i el-Evradü'l-Usb£i'iyye(ss.l-62) b - ferh -i Akaidi'n-Ne -
sefiyye(ss.71-85) c - ferh -i Risâletü'ş-;.eyh Rıslan J)imışkî(ss.86- 100) d-
d - ' erh-i Kasîdctü'ş-reyhi'1-Bkber(cs.101-102) e - T e fs ir -i Fatiha(ss.103-
104) f - R isale-i Salih iyye(ss.105-109) g- B isâ le -i Tevhidü'1-Behiyye ve Sü-
lûk-i Hakikat (ss. 109-110) h -3 ırr -ı Ezân-ı l’u)ıammedî(s.ll5)Kısaltma: Mecmuamı
6- Asıl yazması fa lih li 'd e kemal Eumacı'da , fotokopisi yine orada
Abidin Aydın'da bulunan Muhammed Kürü'1-Arabî'nin ç e ş it l i takrirlerinin
znptedildigi bazı k ısırların ın kendi el yazımla aktardığım defterim .(Bazıla
r ı deftere aktarılmayıp,daktiloyla kâğıtlara yazılm ıştır.)Bu defterde bulu
nan risa le ler,s ıra sıy la şu isim leri taşımaktadır* a- ferh -i Salâvat-ı Heri
fe liAhmed b .td ris (ss .1 -6 ) b- Kİtâbü'r-Reşad fi'l-m ebdei ve'1-m e'âd(ss.7-
10) c - Tefsirü Bûreti '1-K ev ser(ss .ll) d- ferhu B bced(s.ll) e - feyrü ’ t-'i’ev-
hid(B6.11-13) f - Meşâhidü't-'i'evhid(B.'13) g- Kitabü'd-Devfiiri ve '1 -Eflâk
(ss.17-30) h - Herh-i 3alâvat-ı Şerife liMuhammed NÛrÜ'1-Arabî(s.30 ).Kısal
tılm ışı: Mecmua-27- Yine nuhammed Nürü*1-Arabî'nin bazı takrirlerinin zaptedildigi
)nüshalardan Konya'da mukim Onman T'elik 'in - daktiloya aktarıp gönderdikleri.
Bu risa lelor sırasıyla şu adları taşımaktadır. a-R isule-i Salihiyye(3 e. )
- 3 -
b - R isâle-i SUlûk-i Hakikat(1 s . ) c - R isâ le -i Tevhidü'l-Behiyye(l s . ) d- Ri -
sale f î beyân-i Teriat ve Tarikat ve Hakikat, (2 s . ) e- T e fs ir -i Fatiha(2 s . )
f - Ferh-i Risaletü's-f'eyh Rıslân Dima.şkî(rerh-i İhsanü*r—Kahman)(7 s . ) Kı -
saltılm ışı : Mecmua-3
8- İzmir Eski Pelediye Paşkan Yardımcısı A.İhsan Ünal'ın babası H.Av-
ni Ünal'ın istinsah ettiği,Huhammed llûrü'l—Arabi'nin bazı şerhlerinin bulun
duğu defter. İçindekiler sırasıy la söyle sıralanmaktadır, a- Niyazi Divanı
rerh i(ss .1-260) b- R isâ le -i Salihiyye-Vasiyyetnâme-(ss.261-289) c-Ferh-i Ka-
s idetü 'ş-reyh i'1 - Ekber(ss.290-291) d- T e fs ir -i Fatiha(ss.292-294) K ısa ltıl
mışı: T.îecmua-4
9- Karşıyaka'da mukim b ir zatın verdiği ve içinde J.îuhanned Nûrü'l-Ara-
bî'nin bazı takrir ve şerhlerinin istinsah ed ild i/:! ik i defter. (Yazılar LÛ -
tin harfleriy le olup Arapça ibareler yazılamamış.) P irinci defterde,Şerh-i
el-Evradü'l-Usbû'iyye{ s .1-166),ik in ci defterde' ise sırasıy la şu r isa le ler
bulunmaktadır, a- Şerh-i el-Hvradü'1-Usbû1iyye{ss.l-135) b- Rerh-i kelâm 1 -
mam A li(s s .27-31) c - Hürşidü'l-Üşşak{ss.42-49) d- Perh-i Kasİaetü'ş-feyhi ’ l -
Ekberfss.50-52) e - R isâ le-i Tevhidi!'l-»-‘ehiyye(ss.53-54) f - Şerh-i Gazel-i
Hacı Payram V e lî(s s .l-8) K ısa ltılm ışı: Meçmua-5
f B - MATBU' ESERLîE :
1- Sadık Vicdânî .Tomar-ı Turuk-ı Aliyyeden Melâmilik.1340 , 4 bö -
İlimden meydana gelen bir kitap olup,bu eserin b irin ci bülümü Melâmilik'e ay -
r^lmış ve Melâmilik hakkında geniş malumat verilm iştir.Aynı samanda J'.uhammed
Nûrü'l-Arabî ç e ş i t l i yönleriyle tanıtılm ış ve yazarı O'nun hakkında kendi
görüşlerini de serdetm iştir.K ısaltılm ışı : Tomar
2- Abdülbâkî Gölpmarlı, Melâmilik ve Melâmile»1931.
M elâmîlik,geçirdiği devreler ve şahsiyetleri hakkında b i lg i verir,Bunu Uç
devrede inceler.Üçüncü devresi bütünüyle M.HÛrü'1-Arabî*ye ayrılm ıştır.K ı
sa ltılm ışı s Melâmîlik.
3- Osman E rgin ,B alıkesir'li Abdülazîz Mecdî Tolun - Hayatı ve Şah
s iy e t i . 1942 .
Bu eser,A.Mecdî Tolun ve bilmünâsebe şeyhlerinden bahsederken,M.NÛ-
rü 'l-A ra b î'y i de mezkûr şeyhlerle alâkadar olduğundan gerektiğince bahse -
der.K ısaltılm ışı: B a lıkesir* li.
4 - Ömer Hıza Doğrul,Islâm Tarihinde ilk föelâmet.1942 .
Sülemî'nin r isâ les i ve E L 'A fîfî'n in bu esere yaptığı etüdü tercüme
m ahiyetindedir.Kısaltılmışı: Melâmet .
5- Yusuf Ziya înan'ın bu baptaki eserleri,s ırasıy la {
a - Seyyidü'lr-Melâmi M.Nûrü'l-Arabî.1971.
Eser,M.NÛrü'l-Arabi'nin hayatı,şahsiyeti ve fik ir le r in i ihtiva eder.
K ısa ltılm ışı: Seyyid
b - Islâm'da Melâmîliğin Tarihî Gelişimi.1976.
Bu e8er ,b ir önceki kitabın ta fs i lâ t l ı hale g e tir ilm iş id ir ,K ısa ltıl
mış adı : Gelişim . /
c - F ii l le r T e ce llis i.1974 .
M.NÛrü'1-Arabî'nin telkin e tt iğ i Tevhid mertebelerinden ilk in i ou -
fassal olarak an latır.K ısaltılm ışı : T ecellî .
d- Bilim ve Tasavvuf Dergileri 1987.
Sorumluları,bu dergilerde M.NÛTU'1-Arabî'yi her yönüyle tanıtmakta
ve tanıtımına devam edeceklerini belirtm ektedirler.
6- Hüseyin Avni Ünal, p ir Melâm.1973.
Bu kitapta M.NÛrü'1-Arabî'nin hayatı,şahsiyeti ve eserleri hakkında
- 5 -
malûmat verilm iştir.A .GÖlpınarlı'nın Melâmilik ve Melfimiler 1931 adlı k i
tabının Özetlenm işidir.Kısaltılm ışı: Pir.
7 - Mahmut Sadettin B ilg iner'in derleyip sunduğu eserler ,s ıra sıy la ;
a- Allah ve İhsan.1969 .IEser,içtimâi ve tasavvuf! konuları işler.M.NÛrü'l-Arabî ve bazı
meşhur k iş ile r i okuyucularına tan ıtır.K ısa ltılm ışı: İnsan .
b - Riyazi Divanı Şerhi.1976 .
Bende de asıl yazması bulunan bu eser,Niyazi M ısrî’nin İ lâ h ile r in i
açıklar mahiyettedir.Şerh esnasında hazır bulunan Hacı Maksud Efendi tara
fından kaleme alınm ıştır.K ısaltılm ışı: Mısrî .
c - Varidât Şerhi.1979 .
Bedreddin Simaveni'nin eserinin şerhi.Bu kitapta ayrıca M.NÛrü'l-A-
rabi'n in şu r isa le le r i de bulunmaktadır,Ezân-ı Muhammedi Şerhi,Mürşidü'I-
Uşşak ve R isâ le -i Salihiyye.K ısaltılm ışı t Vâridat .
Ayrıca ,Riyazi Divanı Şerhi S a lih li'd e mukîm Haşan Özlem tarafından
1974'te,Vâridat Şerhi ise Ankara'da M.Fazlı Güvenç tarafından 1982'de bas
tırılarak yayın hayatına sunulmuştur.
8- A.T.Sonuç,İslâm Tasavvufunda Olgunlaşma Yöntemleri.1982 •
Bu eser de,İslâm Tasavvufu,nefsin mertebeleri,M.NÛrti'l-Arabî 'nin
telkin e tt iğ i Tevhid merâtip ve makâmatıyla tarikat usû llerini muhtevidir.
K ısaltılm ışı t Olgunlaşma.
/
>
- 6 -
G î R t S
Yaşadığı Ortama Genel Bir Bakış
Muhammed NÛrü’ l-Arabî'nin yaşadığı y ıl la r (1228-1305 H .) 1813-1887
arasıdır.Bu dönem, Gndokuzuncu yüzyıl olarak değerlendirilmektedir. Döneme
baktığımızda Osmanlı Devleti'nin İktisâdi,siyâsî7ve sosyal yönlerden tam
bir çöküntü içinde olduğunu görmekteyiz.(1)
Bu asır,dünyanın hem coğrafya hem de tefekkür ve teknik bakımdan
h ız lı ve dikkat çekici değişmelerin b irb ir in i iz led iğ i dönemdir.Avrupa ü l-f/
keleri ve m ille tler i iç in yükselme,iyiye gitmenin doğum sancıları olan bu
gelişme ve değişmeler Osmanlı İmparatorluğu iç in ne yazık ki,ölüm b e l ir t i
le r i mahiyetini taşıyan olaylar biçiminde te c e l l i ediyordu.Heman bütün ku-
rumlarında yozlaşma,sarsılma ve çatlamalar gttrülUyordu.Koskoca İmparator
luk bu dönemde ç e ş i t l i yönlerden budanıyor ve günden güne b itip tükeniyor
du. (2)
Sosyal yöndeki çöküntüden tarikat ve tasavvuf kurumlan da etkilen
miş,Öyle k i birb irlerine b ile düşmüşlerdir.(3)
Muhammed Nûrü'l-Arabî,yaşadığı y ılla r itibariyle(1813-1887)sırasıy-
la I I . Mahmut,I.Abdülmecit, Abdiilaziz, V.Murat ve II.Abdülhamit idareleriy le
bulunmuştur.Bu devrin olaylarını ve gelişmelerini tarihî sırayla yazmak M.
Hûrü'l-Arabi'nin yaşadığı dönem hakkında sağlam b ilg ile r verir,inancındayız
1807-1808 yıllarında patlak veren IlI.S e lim ’ in h a l' i , arkadan k a tli
ve yen içeriliğ in k a ld ır ılıp yerine kurulan Nizâa-ı Cedit i le Sekbân-ı Cedi
din hayırlı veya hayırsız olduğu münakaşası yapılırken Avrupa,buharlı maki-
1- Mehmet Demirci,Mehmet A k if'te Tasavvuf İzleri,Mehmet Akif Araştırmaları Dergİ3İ ,S a y ı:l,.
2- Yaşar Nuri Öztürk,Kuşadalı İbrahim Halveti,1 .3- Mustafa Kara,Tanzimattan Cumhuriyete Tasavvuf ve Tarikatlar,Tanzi-
mattan Cumhuriyete Türk Ansiklopedisi,Sayı:31 i Ayrıca bkz.Krol Güngör,İslâm Tasavvufu'nun M eseleleri,115 .
/
nelerle sanayide patlama yapmış ve arayı giderek açmıştı.Memlekette ise
çıkan isyanlar bastırılamıyor,Fransız İh t ilâ li i l e yayılan m illiy e tç ilik
hareketleri»olayları daha büyük boyutlara ulaştırıyordu*Avrupa^ya ulaşmak
isteyenlerse bunu sadece giyim-kuşamda arıyor,böylece 3 Mart 1828 Kıyafet
Nizamnamesi çıkarılıyordu.Arkadan 1839 Cülhane Hatt-ı Hümâyûn'u okunuyor,
ileflemenin manâ ve muhtevasının kavranmadığı ortaya çıkıyordu.
Bu devirde II.Mahmut'un Y en içeriliğ i kaldırışı-1826- ve Bektaşîli
ğe bakış açısı dikkatle incelenm elidir.Bektaşîliğin öze llik le tekkelere;
Türk cemiyet ve insanını derinden etkilemiş bu nazik müesseselere sirayet
eden kötülüklerini izale iç in devletçe hayli t i t iz davranıldığı görülmek
ted ir. Bunun göstergesi olarak Bektaşi şeyhlerinden birtakımları sürülmüş
yerlerine ise Her’ - i Ş e r i f 'i yaşayan şeyhler getir ilm iş,bazıları da idam
ed ilm iştir .(4)
İşte bu devirde doğan ve yetişen Muhammed NÛrü'l-Arabî,düşünceleri
it ib a r iy le Ş eriat-ı Mutahhara'yı baştacı etm iş,devlet-i aliyyeye de sadâ
katini her türlü halde gösterm iştir.1879'da Kosova'da ortaya çıkan Arna -
vut ihtilâlinde,m üritlerin i ih tilâ le karışmaktan men*ederek hem devletin
yanında yer almış ve hem de onları şaibe altına girmekten kurtarmıştır*(5)
/
4- Yaşar Nuri Öztürk,Kuşadalı tbrahim H alveti,4 ; Ayrıca bkz,Mustafa Kara,Tasavvuf ve Tarikatlar T arih i,361-362 ; İrfan Gündüz,O sm anlIlarda Devi et-Tekke Münasebetieri,180 .Melâmilik,240 .5 -
B İ R İ N C İ B O L Ü M
HAYATI va ŞAHSÎYSE!
A- DOĞUMU VS YffT [ŞMSSÎ :
Avam arasında ARAP Hoca,Havas arasında SEYYİD Hoca ismiyle bilinen
Muhacim e d Nûrü'l-Arabî, 1228/1813 yılında doğmuş t ur. Doğum yeri M ısır’ ın baş
kenti Kahire'de Mahalletü'l-Kübrâ kasabasıdır.(l)
Babası cihetinden Seyyid olup,Hazreti Hüseyin kolundan Hazreti A l i '
ye, dolayısıyla Hazreti Muhammed Mustafa'ya (S.A.S) dayanır.
1 - T ibyan,III,214A |Manâkıb,3 i Melâmilik,231 ; Seyyid,9.
Doktun tarihi üzerine görüşler:Doğum tarihi,H.M.Keraaleddin Sf.nin eseri T ibyan'da{lII,214A ) 1220 H. o - larak geçmektedir.A»Gölpınarlı,Melâmilik ve Melâmiler adlı eserinin 231 .şah it es inin Dipnot 1 'de"Haririzade Tibyan'ında 1222 tarihinde doğduğunu söylüyorsa d a .."d iye yazmakta.Halbuki mezkûr eserde doğum tarihi 1220 ' d ir .A.Gölpınarlı,aynı eserin 233.sahifesinin ik inci paragrafında doğum tarihini izahta,M.Nûrü'l-Arabi'den a t ı f yaparken"Mekke'ye gittim.Sene 1240 ve sinnim 17 idi"diye yazmaktadır.Bu tarih 1245 olarak dü zeltilecek tir . Doğum tarihi H,1228,M.1813'e tekabül etmektedir.M.Sadettin B ilg iner'in eserlerinde görülen 1810 tarihinin düzeltilmesi gerekir.Sadık Vicdânî,Tomar’ ın Melâmilik bölümünde(s :88)M.NÛrü'l-Arabi 'nin hayat ın ı yazarken Tibyan'dan a ld ığın ı aynen dercediyor ve doğum tarih in i de 1220 olarak kaydediyor.Muhammed NÛrü'l-Arabî,kendi sinin kaleme -aldığı Menba'u'n-Nûr ad lı r isa - lesinde"Sene 1245'te Mekke'ye gittim.Sinnim onyedi idiMemektedir.Buna göre,doğum tarihinin yanlış yazılan bütün eserlerde 1228 olarak düzel - tilm esi gerekmektedir.
Babası Kudüs civarında zaviyesi olan Seyyid îbrahimü'l-Kudsî'dir.
Dedesi ise,meşhur v e li ve şeyh B edrü 'l-V elî'd ir.
Tesbit edilen şeceresi şöylodirı
îman Hâce Muhanuned Nûrü'l-Arabîpîmam îbrahimü'l-Kudsî,Seyyid Bedrü'-
1 - Velî,Seyyid l’uhammed, Seyyid Yusuf, Seyyid Bedr,Seyyid Yakub,Seyyid Mutah-/
har,Seyyid Salim, îman Muhanuned, İmam Z ey d, îman A li, îmam HasenU '1-Arîzü *1-
Ekber.îmam Zeyd,îmam Zeyne’ l-Abidin Ali,İmam Seyyid Hüseyin (R.A),îmam Htt-
mam Ali b.Ebu Talib(l.V .),Seyyidü's-Sekaleyn Muhanuned Mustafa(S.A.S)dir. (2)
Ö zellikleri it ib a r iy le j boyu kısaca,etine dolgun ta t lı ve güleç bir
yüze sahipti."İnsanlara,akıllarınca konuşunuz" emr-i nebevisine fevkalâde
r iayetleri olduğundan karşısındakinin istidadına göre telkinde bulunurlar
dı.Karakteri yumuşak olmakla beraber bazen zarifane lâ t ife le r yaparlardı.
Lâkin erkân ve ahkâm-ı Muhammedi'ye azıcık bir leke sürülmek is ten ild iğ i
hal ve zamanda hemen aklî ve nakil d e lille r ortaya koymasındaki cesurane
hareketleri,çekemeyenlerini b ile hayrete düşürürdü.Kendisine sorulan soru
ların ve halledilmesi istenilen meselelerin akıl ve nakile tatbik iyle bera
ber bediindeki mahâretleri akla şaşkınlık g e t ir ir derecede olduğu g ib i,
bilhassa Tefsir ve Hadis ilmindeki hafıza kuvvetleri çok müthiş id i.Zahir
ilimlerden ik i defa icazet verdikleri g ib i,bâtın ilimlerinden de Hakikat
B ilg is i'n e sahip Tahkik Mertebesi'ne varan pekçok değerli » fa z i le t l i ve
irfan ehli şahsiyetler y e t iş t irm iş t ir .(3)
Çocukluk yıllarında y e t iş t iğ i yer olarak Kahire ve civarın ı görmekr
teyiz.
2- Tibyan,IIt,214/a ;Menâkıb,9 ;Mecmu*-!,150 {Melâmilik,231 {Seyyid,10 .3- Menâkıb,7 .
~ 9 -
/
-10-
M ah allat U'l-KUbrâ kasabasında doğan M.NÛrü' 1- ir ab î , küçük yaşta babasını
kaybedince dayılarının yanına yerleşir re Uç y ı l onlarla beraber k a lır .
Dayı-ve dedeleri de aşk re tasarruf ehli kimseler olduğundan kendisi kü
çük yaştan itibaren bu harayı teneffüs e tm iştir .(4 )
B- TAHSİLİ t
M.HÛrü'l-Arabî yaşı yediye rardıgında Kahire'ye gidip Şeyh Haşan
El-Kuveysnî'den öğrenim görmüştür.CamiU'l-Ezher'deki tahsil süresi dokuz
y ı l sürmüş (1235-1244 / 1819-1828 )hocası Şeyh Haşan EL-Kuveysnî kendisiyle
yakından ilgilenm işfh içb lr fedakârlıktan kaçınmamıştır. (5)
Şeyhinin emriyle g it t iğ i Yanya'da intisap e t t iğ i Şeyh Yusuf'un da
madı Talât Efendi'den tahsile devam etm iştir.l245A829'da Mekke'ye g it t i
ğinde orada Şeyh Ömer AbdUrrasûl'den hadis okumuştur.(6 )
C- TARİKATLARA İKTİSABI re ALDIĞI İCAZETNAMELER î
Kendisine ilk tah sili veren re O'nu bu yolda şekillendiren üstadı
Haşan El-Kuveysnî'nin bir tarikat adıyla ders vermeyişi şâyan-ı dikkattir.
Ayrıca,M.NÛrü'l-Arabî'yi Rumeli'ne yo llay ış ı mezkûr şeyhin melâmete sahip
oluşunu isbat derecesinde teyid eden b ir keyfiyettir.Malum olduğu üzere
Rumeli daha önceleri melâmet neşesini tan ım ıştı.(7)
M.NÛrU'1-Arabî,şeyhi Haşan KL-Kuveysni'nin emriyle Tanya'ya Şeyh
Ahmet Efendi i le gitmiş ve orada Şeyh Yusuf Efendi'ye intisapla Nakşibendi
tarikatına girm iştir.Kısa bir süre sonra bu sefer Şeyh Yusuf Efendi’nin em
riy le Mekke'ye gitmiş ve orada boş durmayarak Şeyh İbrahim Eş-Şemârikî'den
4- Melâmilik,232 j Seyyid.,10 .5- Tibyan,111,214A ; Menâkıb,4 ) Mecmua-1,146 j Tomar,88 j Melâmi -
lik,232 j Seyyid,10 .6- Melâmilik,232-233 ; Tibyan,IIX,214A ; Seyyid ,ll .7- Melâmilik,236 .
- u -
Halvetiyye-i Şabaniyye.threysiyye ve Ekberiyye tarikatlarına intisap et -
. niştir,Ayni zamanda Hadis dersini de aldığı Şeyh Ömer AbdUrrasul'e in ti
sap etmek istem iş,0 da kendisine M ısır'a dönmesini ve Ş afii mezhebi üze
re yolda namazlarını kasru cem' ile {ö ğ le i le İkindi,akşamla yatsı namaz
ların ı b ir le ştir ip kılmak)kılmasını emretmiştir.M.NÛrü'l-Arabi,Hanefî
mezhebinde olmasına rağmen,bu emre uyarak M ısır'a dönmüştür,(8)
Daha sonraları,İstanbul'da misafir olarak bulunduğu sıralarda
(1255A839 civarı)Şeyh AbdUlhalık EL-Kazganî(Kazancı) Bfendi'den de ta -
r ik a t-ı Nakşibendiyye almıştır,1259A843 yılında ik inci defa olarak Hac
ca gidişinde bu kez Abdülhalık Efendi'nin halifelerinden Şeyh Mustafa b,
Mahmud Trabzonî Bfendi'den tekm il-i tarikatla tes lik ve irşad icazetname
s i a lm ıştır ,(9)
Ç eşitli tarikatlardan a ld ığ ı icazetnamelere gelincej
a- Nakşibendi S ils i le s i :
Hazreti Muhammed(S. A .S.) - Hazreti Ebubekir (R .A .)- Selmân F ârisî-
Ka3im b.Muhammed b,Ebubekir- tmam Cafer Sadık- Bayezid Bestamî- Ebu'l-Ha-
san El-Harkâni - Ebu Ali Farmedi- Yusuf Hemedanî- Abdülhalık Gucduvani-
Arif Rîvekerî- Mahmud El-Encir Gaznevî- Ali Mühammed Bâbâ Simaaî- Bmir
Gülâl- M.Bahaeddin Nakşıbend- Alâeddin At tar- Yakup Çerhilhisarî- Hâce
Abdullah Ahrar Semerkandî- Muhammed Zahidi- Derviş Mühammed. önkenlî- Ha-
cegi Es-Semerkandî Emkenlî- Muhammed Baki- Ahmed Serhendi- Masum Hindî-
Ahmed Mekkî- Fâce Habibullah Buharî- Hûda Kulu- Molla Abdullah Muhammed-
Molla îd r îs - Mühammed Niyazi Kulu- Abdülhalık Kazânî- Mustafa Efendi
Trabzonî- Muhatîuned NÛrU'l-Arabi.,î
8 - Tibyan,III,214/b j Menâkıb,4 } Tomar,88-89 ; Melâmilik,233 .9- Tibyan,TTT,215A J Tomar,91 } Melâmilik,237 ? Seyyid,l6 .
-12-
b - Ralvetiyye-i Şabaniyye S ils ile s i»
Hazret! Muhammed(S.A.S) - Hazret! A li(K .V .) - Haşan Basrî- Habib Acemî-
Dâvud Et-Taî- Maruf EL-Karhî- Serî Ea-Sekatî- Ctlneyd Bağdadî- Mimşad DÎ-
neverî- Muhammed El-Bekrî- Kâdı Veoîhüddln (İner SL-Bakrî- Ebu’n-Necib
SUhreverdî- Kutbeddin El-Ebherî- RUkneddin Necaşi- Şehabeddin T ebrîzî-
Hâce Cemaleddin Ş irazî- İbrahim Zahid EL-Geylânî- Ahî Muhammed EL-Halvetî-
Pir Ömer El-Halvetî- Ahî Mirim El-Halvetî- Sadreddin Hayyaaî- Seyyid Yah
ya Şirvanî- Muhammed Bahaeddin- Cemal El-Halvetî- Hayreddin Tokadî- Şaban
Veli Kastamonî- Ömer El-Fuadî- İsmail Çorumî- Muslihuddin- Şeyh Karabaş
Veli (A li EL-Atval)-Musta/a Doğanî El-MÛrî Edimâvî- Abdüllatif El-Halebî-
Seyyid Mustafa El-Bekrî- Şemaeddin Muhammed EL-Hanefî- Mahmud EL-KUrdî-
Abdullah Şarkavî- Muhammed Ebu'n-NÜca-Ali Et-TÛfî- İbrahim Eş-Şemarıkî-
Muhammed HÛrU'l-Arabi..
c - Hcberiyye S ils ile s i ı (iMuhyiddin Arabî'de son bulur)
Muhyiddin Arabî- Şeyh Haşan- İbrahim El-Ciretî Ez-Ztlbeydî- Ebu'l-
Feth Osman El-Meragî- Zekeriyya EL-Fiısarî- AbdUlvahhab Şa 'rani- Ali Senavî
Ebu' 1-Mevahib Ahmed b.Abdülkuddüs- Safiyüddin El-Kaşşaşî-İbrahim El-Kürdî
EL-GUraaî- Muhammed El-Büdeyrî- Mustafa El-Bekrî- Muhammed Şemseddin El-
Hanefî- Mahmud El-Kürdî- Abdullah Şarkavî- Ali Et-TÛfî- Muhammed Ebu'n-NU-
câ- İbrahim Eş-Şemarikî- Muhammed Nûrü'l-Arabî . .
d- Üveysiyye S ils i le s i »
Hazreti Muhammed(S.A.S.)-Hazreti (iner ve Hazreti Ali(R.A.)-lfveys
El-Karenî- Musa b.Yezid Rai- Sultan Ebu tshak İbrahim Edhem- Şakîk Belhi-
Ebu Amr EL-îstahurî- Ebu Cafer EL-Haddad- Cüneyd Bağdadî- Mimşad Dîneverî-
Ahmed Esved Dîneverî- Muhammed EL-Bekrî- Kâdı Vecihüddin Ömer EL-Bekrî-
Ebu'n-Heoib SUhreverdî- Şehabeddin Ömer SÜhreverdi- Necibuddin Ali b.Ber-
guş Ş irazî- Abdüssamed Şüsterî- Mahmud El-Isfahanî- Yusuf El-Acemî Sİ-
-13-
Güranî- Haşan FUsterî- Ahmed Ez-Zahid- Muhammed El-Eamerî E l-V a sitî-
Feyhulislâm Ebu Yahya Zekeriyye KL-Bnsarî- İmam Abdülvahhab P a 'ran î-
Nureddin A li b . Abdillkuddüs Es-Senavî- feyhu'l-Melâmi İbrahim b.Hüse
yin EL-Kürdî- Şeyh Tahir El-Medenî- Abdülganî En-Kablusî- Mustafa H -
Bekrî- Muhammed E l-fa n e fî- T,ahmud El-Eürdî- Abdullah Şarkavî- A li Et-
TÛfî- Muhammed Ebu'n-Hüca- İbrahim Eş-Memarikî- M.NÛrü'1-Arabî..(1 0 )
D- HÜD0ÎRİSLİGİ ;
M.Hürü'1-Arabî,kiBa sürede ahz-ı ulûm ve marifetten sonra,şeyhi
ve sebeb-i feyz ve r i fa t le r i olan üstadı Haşan El-Kuveysnî'nin " Filân
kitabı okut,sen Rum’ a g it " emriyle 1245/1829'da Rumeli'ye doğru yola
çıkar.İskenderiye*den ayrılıp Antalya-Gelibolu-Selânik şehirlerinde b i
raz kaldıktan sonra Serez'e gelir ve Serez medresesinde bir süre müder
r is lik te bulunur. Demir hisar, Doyran,U8trumca yoluyla Koçana'ya varır ve
üsküp v a lis i H ıfzı Paşa'nın (1277 A860)yaptırdığı Koçana Medresesi'nde
y er li halkın büyük r ica la rı sonunda müderrisliğe başlar. T ıl, 1249A 833 -
tür.Müderris olduğu senenin Ramazan ayında da Koçana Camii'nde Kasîde-i
On a liy e 'y i Türkçe açıklayarak,okutmuştur.Usûl-i Fıkıh ve Fenârî de tak
r ir e t t iğ i dersler arasındadır.0 tarihte mevcut talebelerinin başlıca la -
ri|îbrahim,Ali,Haşan ve Ahmed E fendilerdir.(11)
Üsküp v a lis i H ıfzı Paşa(1277/1860),henüz yirmibir yaşında olan bu
fâ z ıl hocayı görmek arzusuyla üsküb'e davet etmiş,görüşmüş ve oradaki a-
lim lerle de tanıştırm ıştır.Bu görüşme sonucu Hıfzı Paşa kendisini sevmiş
evlât ve yakınlarının öğretimi için Koçana'ya beraber gitmelerini istemiş
tir.Fakat Paşa'nın hanımı çocuklarından ayrılmayı göze alamayınca.M.NÛrü'l-
Arabî'ye üsküp'ta devamlı oturmasını rica etmişler,0 da buna razı olmamış,
10- Menâkıb,10-13 j Ayrıca bkz.Melâmilik,241-242 j Gelişim,183-186 .11- Tibyan,III,215/b j Menâkıb,4-5 t Tomar,89-90 j Mecmua-2,Menba'u'n-
Nûr R isalesi , Melâmilik,234 .
•14-
3onunda y ılın a lt ı ayı Koçana‘da,diğer a lt ı ayı da üsküp'te oturulmasına
karar v erilm iştir ,(12)
1269A852 yılında kendisine biat eden Müşir Çerkeş İsmail paşa'nın
(1277A860)davet iy ie Manastır'da üç ay ikameti esnasında çoğunluğu memur
ve subaylardan oluşan b ir zümreye Şeyh Bedreddin'in(1420) Varidât ad lı e -
serin i okutmuş ve bu takriri zaptedilerek Letâiftt’ t-Tahkikât f î şerhi Va
ridât adı v er ilm iştir ,(13)
1288A871 yılında, iç i erinde Haririzade Hoca M,Keraaleddin(1299/1881),
R ifai şeyhi Ahmet Safi ( l 310 A892),Şeyhülislâm MÎr Muhtar(Molla Bey)(1300-
1882),M irefte 'li Hoca Abdullah Hulus i (1302A884),Kvkaf Müfettişi Hacı Tev-
fik ,M ısır mollası Kâmil ve Mevlevihane kapısı Tarsus R ifaî şeyhi Abdülke -
rim(!323A906) Efendilerin bulunduğu ilim erbabına Alay önin 'i Halil Efen
di'n in evinde Seyyid Şerif CUrcan$nin{ 1413 )Vahdet-i VUcûd r isâ les in i ve
bundan başka St-Tâiyyetü’ l-Farıdıyye i le Risâletü'l-Ahadiyye'yi tedris et -
m iştir.{14)
E- MELİMET ZEVKİNİ TAHSİLİ î (x )
Tarikatlara intisabı bahsinde biraz değindiğimiz gib i,şeyhi ve üs -
tadı Haşan El~Kuveysnî(1254A838) kendisini b ir tarikat adâbıyla y e t iş t ir -
meyip Rumeli'ye yollamış,bu da O'nun melâmet zevkini gösteren b ir key fi -
yet olmuştur>demiştik,M,Nûrü'l-Arabî,1253A837'de gördüğü rüyada Peygam -
ber Efendimizin kendisine Uç satır y a z ılı b ir kâğıt verdiğini ve Hazreti
Ebubekir'in bunu Tevhid-i Ef'al,Tevhid-i S ıfat ve Tevhid-i Zât diye oku -
yup.fenâ makamlarını telkin eylediğini b ild ir iy or ,12- Melâmilik,234 .13- Melâmilik,238tj "eyyid,18 .14- Tibyan,III,216/a j Melâmilik,239 t Heyyid,21-22 .
(x)~” Urefa-i eh l-i tarikat'Her tarikatta gaye melâmiliktir'diyorlar.Bu mün- tehâ nokta,menba-i se râ ir -i Tevhid olan tarikat-ı Muhammediyya' de bir — leşerek Lâ mevcûde il lâ lla h ve Leyse fi 'd d a r i gayruLlah makam-ı hatm ve etemme vasıl olmaktır.” Sadık Vicdanî,Tomar,108 ‘den.
-15-
M.NÛrÜ'l-Arabi,telkin aldığı bu üç makamın zevkine devamın yanında
kendisine intisap edenleri de mezkûr mertebelerin neşesiyle 1259A843 y ı
lına kadar yetiştirm iştir,Bu y ı l Şak01* ayının ondördünde Mekke'ye varan M,
Bûrü'l-Arabî,bu ziyarette de kendisinin halâ manevi alanda mükemmel olma
dığını görüyor ve yanındaki müridi Üsküp ulemâsından Hacı Nebi Efendi'ye,
"Bize bu ilm -i zahir kifâyet etmez.Mekke-i Mükerreme ve Beyt-i Şerif,mür-
ş id - i kâmilden hali değildir,Kendimize b ir mürşid-i kâmil arayıp bulmamıza
f ır s a tt ır " diyor.Sonunda meczûb Mekke'li melâmi Derviş Mehmed'e kavuştuğu
nu söylüyor,Adıgeçen derviş,M.NÛrü'l-Arabî 'ye bir Erbain çıkarmasını em -
retmiç. ve bu itik â f esnasında kendisine makamat-ı Bekâ,yani \ Cem',Hazre-
tü'l-Cem' ve Cem'ü'l-Cem'in Hazreti Rasûlullah'ın ruhaniyyeti tarafından
uyanık halde telkin edild iğin i söylediğini görüyoruz,
Haccı edldan sonra Mısır yoluyla Rumeli'ye dönerken yol üzerinde
Yenbu' denilen yerde Hatm makamı olan Ahadiyyetü'1-Cem' makamının yine
Basulullah tarafından şebeke içine alınıp telkin edild iğin i söylüyor.(15)
Bekabillâh mertebelerini telkin a lış ın ı Menba*u'n-Hûr adlı r isâ le -
Eİnin i l g i l i bölümünden aynen veriyoruz.
" 1255 tarihinde üsküp'te iskân ettim .59 senesine kadar bu makama-
t - ı selâseye müdavemet eyleyip zevkeyledim.59 tarihinde Üicaz'a azimet ey
ledim. Mekke-i Mükerreme'ye şehr-i Şa'ban' ın ondördüncü gününde dahil o l -
dum.Tavaf-ı kudüm eyledim.Harem-i Ş erif'de otururken meczûb sûretinde b ir
zât yanıma gelip oturdu.Gömleğinin üstünde kehleler gezip,tamam gömleğime/
geçecek dereceye geld ikleri zaman yine dönerlerdi.0 zat bana dedi ki:"Sa
kın kehlemizden korkma.Zira bizim kehlemiz terbiyelidir.Başka kimseye g it
mez." Ben cLaki»” İsminiz nedir ? " dedim," İsmim Derviş Mehmed'dir,ehl-i_
Mekke'den ve Beytü'l-Iadî evlâdlarındanım" dedi," 45 tarihinde Haco-ı Şe-
15- Tibyan,111,215/a-b j Tomar,91 $ Melâmilik,236-237 | Seyyid,16 .
- 1 6 -
r î f 'e geldiğin vakit seninle beraber oturdum.Hattâ olvakit mavi kürk giy-i
miştin.Daha hadâset-i sinnin vardı" buyurdular." Tarikiniz nedir ? "dedim.
"Muhşmmediyye'dir" buyurdular." Ben de isterim " dedim." Gir " dedi."Der-Ysin nedir? " dedim. "Cem'ü'l-Cem'dir" dedi, * Makâraât-ı Tevhid bana
telkin olunduğundan telkin eyle"dedim." Kırk gün halvete g ir '• dedi.Fakir
dahi kırk gUn halvete girdim.Zeytinyağı katık eyledim,Eanâ-i halvette,ma- kam-ı Hanefî ardında rü'yada bir zat gördüm k i, tavaf da ve Hacer-i Esved
ziyaretinde olan izdihamda e lin i bûsederlerdi.Fakir dahi Babü'l-ümre ta -
rafından gelip ol zatın e lin i öpmeğe yürüdüm.01 zât kıyâm buyurdular.Eli
ni öptüm.Oturdular.Ben dahi uyandım.Ba'dehu,Derviş Mehmed Hazretlerine
ma’nâyı nakleyledim,"Tevhîd~i Zât mürşidi oldun" ded i." Ne vakit ?" dedim.
"Haber veririm" dedi.
Ba'dehu.Zi'1-hicce'nin onbeşinci günü BâbU'l-basîta hizâsında Der
viş .Mehmed'e mülâki oldum.CördügUm zât yine zuhör etti,S .A .S . O esnâda
Derviş Mehmed çekildi.Ve ol zât duadan sonra Beyt-i Ş e r i f e karşı Fakir
iç in tazarru' ve niyâz eyledikten sonra odaya gelip hizmetimizde bulunan
Gradas'lı Hacı Onin'i gördük.Ma'nen makam-ı Cem'i telkin eyledi.Ve,ta'âm
te k lif eyledim," Ta'âm yemeyiz " dediler.Ba'dehu " Medine'ye gitmek is te
rim,selâm var mı?" dedi.Fakir,"Selâm ederim" dedim." Yarın inşaallah bu
vakit gelirim" d ed i.F i'1-vak i' ertesi gün olvakit o mevzi*de yine mülâki
oldum.Ke'l-evvel,Fakir için Beyt-i Ş er if 'e karşı dua ve tazarru' eyledi,
Ba'dehu odaya geldi.Hazretü'l-Cem' makamını ma'nen telkin eyledi.K e'1-ev-
vel,ta'âm te k lif eyledim," Ta'âm yemeyiz " dedikte, " Ta'âm yemezseniz,lâ
kin elbisemi giyersiniz ya" deyup kisvemi verdim.Aldı ve giydi.Ba'dehu,ba
na" Medine'de mülâki oluruz" dedi,Fakır dahi Medine'ye vardım.Fi'1-vaki'
Babü's-Selâm'da mülâki olduk,Cem'ü'l-Cem' makamını telkin eyledi.İzdiham,
güya kimse yok gib i idi."Bağdad'a gideceğim" dedi.Fakir dahi b ir haftadan
sonra Medine'den çıkı]a,Mısır canibine teveccüh eyledim.Konak konak gidip
-17-
bir gün Cin kal'asana vardık.Fakîr,bir koyun alıp p iş irtip fukarâya tasad-
duk eyledim.7e başını alıp kendim yedim.Ve gün uykusu uyurken,ma'nâda ken
dimi Medine'ye varıp BabU's-Selâm'dan dahil olur gördüm.Raaulullah S.A.S.V
hazretlerinin şebeke-i ş e r i f i yanına vardım.0 anda Hazreti Raaûlullah
S.A.S. hazretlerinin sûret-i unsuriyyesi olmayan sû ret-i nûrâniyyesini gö-
füp,güneşin nûrundan daha a a fi ve nûrlu gördüm.Hazreti Raaûlullah dahi şq-
beke-i şerifin dahilinden mübarek e lle r in i açıp,Fakîr'e " Yürü " dedi.Fa
kir dahi yürüdüğümde beni,şebeke-i şe r ifin içine aldı.O l anda şebeke-i şe-
r ifd e mahvolup, Fakir' i kendine geçti.Ve AhadiyyetU’ l-Cem' makamını telkin
e y le d i.(i)
Bu ifadeye göre melâmet zevkini bizzat Raaûlullah'tan alan M.NÛrü-1
Arabî,15 Rebîulevvel 1267A851 Cuma gecesi Tevhid'i neşre memur olduğunu
bildirm iş,o gece ve müteakib günlerde kendisine i l e r i gelen zevat biat et
mişlerdir. (16)
F- GÖRDÜĞÜ MA'NAL AR ve ÎNSÎLAH OLAYI î ( x x )
Birçok tarikat i l e r i gelenleri hakkında ç e ş it l i rü'ya menkıbeleri
anlatılır.M.NÛrü'1-Arabî'den de birçok rüya hadiseleri bizlere gelm iştir.
Bunlardan ik is in i bizzat kendi arzından dinleyelim.
l-Raaulullah'tan hırka giydiğini şöyle anlatmaktadır*
"Ve sene-i merkûmede(1255/1858) Babü's—Selâm'dan duhul edip huzÛr-ı
Raaûlullah'ta dururken Ebûbekir R.A. şebekenin Babu't-Tevbe kapısı yanında
durup,Fakir'e e liy le " Gel " deyu işaret eyledi.Fakir de vardım.Yapıyı ve
hücreyi açtı.Rasûlullah S.A.S. hurûc edip sağ elinde y eş il ve sol elinde (x )- Mecmua-2,Henba'u'n-NÛr R isalesi16- Melâmilik, 257 ;(z z )- "Tarikat ve hakikatta 1in yapan k iş ile r .rü 'y a y ı çeşitlerine ayırıp ve
t a 'r î f ederek demişlerdir k i:-R evâcis-i nefs kabilinden olarak kendi kendine kalbe hâsıl ve ilkaâ t-ı şeytâniyyeden mütehassıl olanlardan ma- adâ bulunan rü'yalar ki(m elâike-i kirâm vasıtasiyle telkin ve ilham o- lunur) enva-i kerâmattan b ir nevi' o lu p .te 'v îl i Hak'dır." Sadık Vicdanî, Tomar,94 .
-18-
beyaz hırkaları h iddetle ," A l,giy " deyu emir buyurdular.Fakir dahi f i ' l -
hal bükâ eyledim.Ebûbekir R.A. " Niçin ağlarsın ?" dedikte,ben dahi " Ba
na Rasûlullah gazab eyledi " diye cevab verdim.Ebûbekir R.A, " Sana ancak
bu yolda tekâaül etmeyesin deyu yol gösterdi " dedi.Ben dahi rü'yadan u-
yandım.ELhamdU lillâ h ,h ırk ay ı giydiğimden maadâ hırka senedini dahi 'an
Rasûlillâh telâkki eyledim.^eyhu'l-aeber Efendimiz Hızır A.S.dan telâkki
e y le d i.(17)
2-Hazrati Ebûbekir'in kendisine Tevhid mertebelerini emr-i Rasû-
lullah i le telkin eylediğini de şöyle anlatmaktadır t
" Ve yine 1254A839 tarihinde Koçan^ Medresesi'nin dershanesinde
ma'nâda Rasûlullah S ,A .S .ile Ebûbekir ve Ali hazerâtı dershaneye gelip,Ra
sûlullah S .A .S .ş ilte üzerinde oturup Ebûbekir önünde kilim üzerinde oturdu.
Rasûlullah S .A .S.bir d iv it ve b ir kâğıt aradı.Pen dahi d iv it ve kâğıt ver -
dim.Rasûlullah dahi Uç bend yazı yazdı.Fakîr 'e verdi.Ve " OKU " deyu buyur-
du.Fakır dahi, okuyup," Ma'nâsını bildim.Lâkin müellefi lâyıkıyla anlayama-
dım " dodim.Rasûlullah dahi Ebûbekir 'e , telkin etsin diye emir buyurdu.Ebû
bekir dahi b ir bendi TevhidU 'l-Ef'al ve b ir bendi Tevhidü's-Sıfat ve b ir
bendi Tevhîdü'z-Zât olarak telkin eyledi.Rü'yadan uyanıp,mütenebbih oldum.(18)
İHSÎLÂH olayına gelince{Muhammed Nûrü'l-Arabî,1297/İ879'da kendisin
de erbâb-ı tasavvufça insilâh adı verilen halin vaki’ olduğunu şu ifadeler
le an latır :" Sene 97.Ustrumca'da odamda SultanU'l-Aşıkîn İbnü'lFârıd K.S.
divanı nazmını alıp okurken kendimden gaib oldum.MUzdelife ve Meş’ arü'l-Har-
ram yanında cemm-i ga fîr asker taburu gib i üçer üçer,üç tabur kadar makdem-
lerinde üç zat.Sağ taraftaki Mekke'de odada bize telkin eden RasûlullahIV- Mecmua~2,Henba1u'n-NÛr Risâlesi j Menâkıb,5 .18- M0cmua-2 , ‘ 'enba'u'n-UÛr Risâlesi ; T ibyan,III,2l5/a-b ; Tomar,91
Melâmilik,235 .İnsilâh : Ruhun bedenden ayrılmasıdır ki.ruhj bu halde cesedini görür.Razan diğer b ir mazhardan da zahir o la b ilir .
-19-
mıdır,derken cemâlin açtı ve yanına vardım.Dedi k i {" Enbiya ihvanimizdir.
Ancak onları b ild iğ in i onlara bildirme ...'* (19 )
G- HAC ZİYARETLERİ ve SEYAHATLERİ :
Muhamrced Kûrü'l-Arabî'nin bu bölümdeki fa a liy e tle r i b ir maksad ve
b ir hedef üzerine kuruludur.O,öğrendiği ilim ve ir fa n ı etrafına sunmak i -
çin gayret göstermiştir. Sel im Paşa'nm (1289A892)davetinden önce yaptığı
Beyahatlara(l266/1850)bakacak olursak; daha genç yaşmda-onyedi yaşmda-
Yanya'ya,oyadan Mekke'ye ve tekrar M ısır'a dönüşteki seyahatleri,ibret a-
İmacak cinstendir ve o zaman kendisini " Yetiştirme ” çabası içerisinde
görünmektedir.(r)
1245A830'da yaptığı Hac ziyaretinden sonra M ısır'a gelip ,şeyhi
Haşan El-Euveysnî'nin{1254A839)n Filân kitabı okut,sen Rum'a g it " emriy
le Rumeli'ne ç ık tığ ı seyahatlerde müderrislik ve mürşidlik görevini üst -
lendiği belirginieşmiştir,1245A830 i l e 1259A843 y ı l la r ı arasında ilm -i
Tevhid'in fenft mertebeleri olan Tevhid-i E f'a l,T evhid -i S ıfat ve Tevhid-i
Z a t'ı zevketmeye devam etm iştir ,(20)
1259A843'de Mekke'ye gittiğinde Derviş Mehmed'e mülâki olduktan ve
Beka makamlarını Peygamber S.A,S.den telkin aldıktan sonra yaptığı ziyaret
ve seyahatlarda bu makamları da telkin etmektedir. 1267A 841 y ılın a kadar
ç e ş i t l i tarikatlar adına ve o tarikat usûl ve erkânı üzerinde ders veresi
ve şeyhlikte bulunan M.NÛrü'1-Arabî,bu tarihten itibaren artık Melâmîlik
adıyla anılan tasavvuf ve tevhid neş 'esin i telkin ve tedris etmeye başla -/
â ı ş t ı r . (21)
Bir diğer ifadeyle,M.Nûrü'l-Arabî yaptığı seyahatleri önceleri Us -19- Mecmua-2,Menba'u'n-Nûr.Risâlesi ; Menâkıb,6 ; Melâmilik,240 ,{ * ) - n Yanya .seferinin b ir muayyen maksadı gözetmeyip,tarikatlarda bazı
salik lere verilen seyahat gibi sülük mukteziyatındandır." Bkz.Melâm ilik, 232 .
20- Mecmua -2,Menba,u'n-îîûr R isâlesi ; Melâmilik,235 *21- Tibyan,111,216/b ; Melâmilik,237 .
- 2 0 -
tadları ve şeyhlerinin emriyle-Yanya'ya üstadı Haşan El-Kuveysnî,Mekke'
ye şeyhi Yusuf Efendi,?.'ısır'a şeyhi Ömer Abdürrasûl ve tekrar Rumeli'ye
şeyhi ve hocası Haşan EL-Kuveysnî'nin emriyle g it t iğ in i görmüştük- yerine
getiriyordu.Sonraları,irşad amacı başta olmak kaydıyla kendilerince gör -
dükleri lüzûm ve muhibbânı tarafından olunan davetler üzerine muhtelif
zamanlarda seyahatlerde bulundu.Bu seyahatler,öncelikle İstanbul olmak ü-
zere Manastır,Prizren,Selfinik ve Bosna gibi ünlü şehirlere olmuştur.
Seyahatlerini tarih sırasıyla inceleyelim»
M.NÛrü'l-Arabî,1259/1843'de Mekke'de melâmi Derviş Mehmed i le bu -
luştuğu ve Hazreti Peygamber'den Beka makamlarını telkin a ld ığ ı Hac ziya
retinden sonra döndüğü Üsküp'te H ıfzı Paşa'nın yerine v a liliğ e geçen Ser
v i l i Selim Paşa(1289/1872) i le tanışmış ve O'nu da müridleri arasına ala
rak zikr-i daimi telkin etmiştir.
1266/ İ850'de İstanbul'a seyahatini görüyoruz.Davet,Hassa müşirliği
ne tayin olunan Usküp Valisi Selim Paşa tarafından yapılmış,M.KÛrü'l-Arabî
burada a lt ı ay kalarak İstanbul ulemâ ve şeyhleriyle görüşmüştür.İstanbul
dönüşü Üsküb'e gelmiş vilâyet merkezinin Prizren'e nakli sebebiyle bu kez
oraya giderek şehrin i l e r i gelenleriyle tanışmış ve herzaman avâmdan ziya
de büyüklerle temasta bulunmayı tercih etmiştir.Bu davranışıyla O,halkın
ruh halini pek güzel b ild iğ in i ve onların dalma büyüklerine uyacaklarının
idraki i l e olduğunu göstermiştir,
1267A850 Rebiülâhır'ın onbeşinoi Cuma gecesi Tevhid'i neşre memur
olduğu ve ertesi günü 16 Rebiülâhır,kendisin e alay imamı Hamit,tabur imamı
Ali Efendi'lerle,tabur kâtibi ve üç yüzbaşının,daha ertesi günü de îşkodra
alimlerinden Şaban Efendi'nin biat e ttiğ in i görüyoruz,\22)
1269A852'de Rus muharebesi başlamış,M,Nûrtt'l-Arabî bu kez Prizren '- ~22- Melâmilik,257 » Seyyid,18 .
den tfaküb'er dönmüştür.Bu dönüşünde kendisine bîat eden Müşir Çerkeş İsma
i l Paşa'nın (1277A860) daveti üzerine Manastır seyahati başlamış ve orada
kaldığı üç ay zarfında subay ve memurlardan oluşan zümreye Şeyh Bedreddin'
in Varidât adlı eserini okutmuştur.-Müderrisliği bölümünde zikretm iştik.-
1285A868'de İstanbul’a Zaptiye Müşir’ i Hüsnü paşa'nın (1294A877)
' davet iy i e, yanında oğlu Şerif Efendi (1326A908) olduğu halde gelmiş ve Pa
şa ’nın konağında a lt ı ay misafir kalmıştır,Bu süre zarfında da İstanbul u-
lemâ ve meşayihiyle sohbetlerde bulunmuştur.(23)
1286A869'da İstanbul'a yaptığı seyahat bu defa eski Bosna v a lis i
Topal Osman Paşa(129lA874) i l e Zaptiye Müşir'i Hüsnü Paşa'nın davetleri
üzerine gerçekleşmiş,Muhammed NÛrü'l-Arabi,yine yanına oğlu Ş erif Efendi
y i almış,beş ay süreyle misafir kaldığı Hüsnü Paşa'nın konağında,sohbet -
lerde bulunmuştur.
1287A870'de Manastır'a yaptığı seyahatini görüyoruz.Daveti,Ruzna -
meçi Hüsnü Bey,oğlunun sünnet törenine t e ş r if le r i iç in yapmaktadır.Yolda
Tikveş denilen şehirde birkaç gün misafir olarak kalan M.NÛrü'l-Arabî yü
ce mazhariyyete nail olduğunu,kendisine " Kutbiyet" makamının verild iğ in i
müjdelemiş ve izhâr etm iştir.27 Cemaziyalâhir 1287.Saat:10 —. Alaturka.(x)
1288A871'de İstanbul'a b ir seyahatini daha görüyoruz.Bu defasında
da oğlu Şerif Efendi i le beraber Şehulislâm Mîr Ahmet Muhtar Efendi'nin
davetine icabet eder.Boyacıköy'de Haririzade M.KemâleddinEfendi'nin evinde
ikamet ederier.Kalinan süre içinderMüderrisliği bahsinde değindiğimiz g ib i-
kendİ3i ,iç le r in d e ün yapmış k iş ile re Vahdet-i Vücûd konularını içeren ki
taplar okutmuş ve onları bîata a lm ıştır .(24)23- Melâmilik,238 j Seyyid,19-20 .
(Bu ziyaret,saraya yapılan M.Nûr'un neşr-i ilhâd e tt iğ i gerekçeli şikâyet üzerine yapılmış ve şikâyetin as ıls ız sebebe dayandığı görülmüştür)
(x)~ Bu yerin ziyaretgâh olduğu,Melâmilik,239,Dipnotıl'de geçer.24- T ibyan,III,2l6/a (Burada tarih 1289'dur) f Tomar,92 ; Melâmilik,238-
239 } Seyyid,21-22 .
- 2 1 -
-22-
1289A872'de İstanbul'a beşinci defa ziyarete gelir.Davet,Şeyhulis-
lâm Mîr Ahmet Muhtar Paşa(Molla Bey) tarafından yapılmış ve beş ay süreyle
kalınmıştır.Bu süre içinde de telkin ve sohbet m eclisleri kurulmuştur.
129lA874'de bu kez Uatrumca seyahati başlar.Her b ir ferd i kendisi
ni kabul eden Ustrumca halkı daveti gerçekleştirir.M.NÛrtt'l- Arabi davete/.
icabet eder ve oğlu £ e r if Efendi'nin talebi Üzerine a lt ı ay (jsküp'te,altı
ay da havasının gü ze lliğ i i l e dikkat çeken Ustrumca'da k a lır la r ,(25)
1297A879'da Hac ziyaretine yüzon ihvanıyla gider.Hac farizasından
dönerler.Kosova'da meydana gelen isyana ihvanını karıştırmaz ve böylece
kurduğu mesleği,herhangi b ir sûretle olursa olsun şaibe altında kalmaktan
korumuş ve kurtarmıştır.
1302A884'te de yüz otuz ihvanıyla Hacc'a gider.Hac ziyaretinde ya
nında damadı Hacı Abdürrahîm Efendi i l e torunu Hacı Kemâl Efendi de vardır.
Hac dönüşünde damadı Hacı Abdürrahim Efendi,vapur Süveyş kanalını geçerken
vefat eder ve cenazesi vapurdan alınarak " Aynı Musa " adlı yere defnedi -
l i r . (26)
Bu hac yolculuğu hir y ıla yakın sürmüş,sohbet ve muhabbetlerle do
lu bir şekilde zaman değerlendirilmiştir.üstrumca'ya dönüldüğünde,M.NûrU'l-
Arabî b ir daha Rumeli'den ayrılmaz.(27)
H- VEFATI :
İslâm'ın ilim ve irfana verdiği önemi devamlı aşılayan u.NÛrü'l-Ara-
bî,aynı zamanda İlâhi em irlere,şeriat-ı r'uhammediyye'ye bağ lılığ ın şart o l
duğunu hareketleriyle de gösteriyor ve her dakikasını ibadet ve taatta ge
çiriyordu.
25- Tomar,92-93 .26- Melâmilik, 240 ve 304.27- Seyyid,23-34 .
- 2 3 -
1305A887 k ış ı biteni? ve Mart ayı ge lm işti* !! Mart günü bütün ih
vanı çağ ırttı ye onlara a on nasihatlerini yafetı .Mısır *da doğan Muhammed
NÛrü'l-Arabi »TUrkler arasında yaşamış,her halükârda Türkçe konuşmuş,yaz
mış ve eser bırakmıştır.Onlardan evlenmiş ve çocuklarını evlendirmiş ve
son anlarında yine onların arasında olmuştur.
Gelenlerin herbiriyle helâlleşir»onlara tese llid e bulunur.29 Cema-
ziyelâhır 1305- 12 Mart 1887 Pazartesi gecesi HAJOC’ a kavuşur.
Uatrumca'da vefat e tt iğ i odada,peygamberin vefat e t t iğ i odasında
defnolunduğu gib i defnedildi.üstrumca,halen Yugoslavya'nın b ir s ın ır şeh
r id ir . Mısır*da başlayan ömür,tam yetmiş dört y ı l sonra üstrumca'da nokta
lanmış oldu.RÛhu şâd olsun.(28)
28_ T o m a r ,93 > M e l â m i l i k ', 24 0 j G e l i ş i m , 1 8 0 - 1 8 1
- 2 4 -
Î K Î N C Î B Ö L Ü Mt '\
ESERLERİ, METODU ve ÖĞREHCtLERÎ
/t
I- ESERLERİ ı
Muhammedi NÛrü'l-Arabîtterceme-i halinden ve kendisiyle görüşen i -
lim/'erbabındaki kanaat ve sözlerden an laşıld ığ ı üzere zahir ve batın ilim
lerinde geniş malûmat ve yüksek derecede menzil ve makam sahibi b ir z a t t ır .( l )
Bursa'lı Mehmet Tahir,MenâkıVında M.NÛrü’l-A rab î’nin eserlerinin
sayısını kırk ik i olarak göstermiş,AbdUlbaki CÖlpınarlı ise Melâmilik ve
Melâmiler adlı eserinde e l l i beş olarak vermiştir,Eserlerinin miktarını
doksan dokuz diyenler da va rd ır,(2)
Eserlerinde ağırlık kazanan ana nokta,Vahdet-i Vücûd konusudur«Zâ -
ten tercüme ve şerhettiği eserler bu görüşü teyid eder.Nitekim vahdet-i vü
cûdun en önemli temsilcilerinden Muhyiddin lbnU,l-Arabî'nin(6;$8/1240) bazı
eserlerini şerhettiği görülüyor,Bunun dışında Şeyh Bedreddin ve îbn -i Fârıd
g ib i i l e r i derecede vahdet telâkkisini benimseyenlerin eserlerinin şerhle
r in i da z ikredeb iliriz .
Eserlerinin çoğunu içinde yaşadığı ve sevdiği toplumun d iliy le yani
Türkçe yazmıştır0Hattâ üzerinde önemle durduğu f ik ir le r in i kapsayan Evrâd-ı
Usbûiyye Şerhi,îmam A li'n in nutkunun şerhi,ve yetiştirme usûlü dediğimiz
tarz-ı teslîk in i gösteren R isâ le -i'S a lih iyy e ’ s i hep Türkçe'dir,,
1 - Tosav, 94 , ,2- Seyyid,45 .
- 2 5 -
Varidât şerhini Arapça yapm ış,takrirleri zaptedilmiş,Kitabu'r-Reşad
fi'l-m ebdei ve'l-m eâd'ı da Arapça yazmış,bunu ve b ir önoekini A li ü r fî B-
fendi'ye,tercüme etmesini emretmiştir.Yine Arapça yazdığı Burhânü's-Sali -
k în 'i Haririzade Kemâleddin Efendi'den Türkçe tercüme etmesini istem iştir ,
Arapça yazdığı eserier,kendinden önceki ve zamanındaki alim lerin i -
zini takip edip ,bilgisin in gücünü göstermek için olsa gerektir, /
M.NÛrü'l-Arabî.manzum olarak ik i küçük eser vermiştir,Puntlardan b i
r i Salât-ı Feyziyye şerhine yazdığı Uç,diğeri Letaifü 't-Tahkîkat’ a yazdığı
beş beyitlik Arapça birer tarihten ib a re ttir ./
Eserlerinde muğlak f ik ir le r i büyük bir açık lık la anlatmış ve akıcı
b ir d il kullanmıştır.
Anlaşılan ve görülen odur k i; M.NÛrü'l-Arabî başta Muhyiddin îb n ü 'l-
Arabî olmak üzere,Bedreddin Simaveni,Niyazi Mısrî,Rıslan Dim ışkî,îbn-i Fâ -
rıd ve tbn-i Meşîş g ib i vahdet-i vücûd görüşünü savunanların eserlerin i
şerhetmiş ve onların açıkça tesirinde k a lm ıştır.(3 )
A- ARAPÇA ESİRLERİ :
1- Mecâli'z-Zehrâ alâ's-Salâti'1-Kübrâ ı Şeyh-i Ekber'in S alât-ı
Feyziyye'sinin şerhidir.
2- EL-Yâkûtü'l-Hamrâ alâ 's-Salâti'a -Suğrâ ı Şeyh-i Ekber'in Salâ-
t - ı Mutalsıra'inin şerhidir,
3- Merecü'n-Nusûs lişe rh i nakşi'l-Fusûs : Şeyh-i Ekber'in Nakşu'l-
Fusûs'unun şerhidir,
4 - El-Flıvâru'1-Muhammediyye : Seyyid Şerif Cürcanî'nin Vahdetü'l -
Vücûd risalesinin şerhidir.
5- Letaifü't-Tahkîkat f î şerh i'1 -Varidât t Şeyh Bedreddin' in Vari-
dât ad lı risalesinin şerhidir.3 - Melâmilik,286-287
- 2 6 -
6- Risâle tü' 1-Ptukaddime lim e tâ li 'i Fusûsı 'l-Hikem ı Şeyh-i 3c ~
ber 'in Fusûau'l-Hikem'inin özetid ir .
7 - RisâletU beyâni't-tarîk ve bayâni's-aâliki ve'l-m eslûki v a 's -
aülûk s Diğer ismi.RisâletU'l-Ahadiyyeti'1-VUcûdiyye'dir.SUlûk hallerinden
bahseder.
8- Risâletün f î keyfiyyeti îmanı Fir'avn t F usûs'tâki,F ir 'avn '-
ın imanından bahseder.
9 - Risâletün f i kerâmâti'1-Evliyâ : Kevnî ve ilmi kerametlerden
bahseder.
10- KenzU'l-mahfî an eh li'l-h icâ b j Hülûk mertebelerini açık lar.
11- Burhânü'a-Râlikîn : Sülük mertebelerini açıkladığı bu eseri
ni,Haririzade Kemaleddin Rfendi'ye tercUme ettirm iştir»
12- Meşâhidü't-Tevhîd ı Rir sah îfelik gayet açık,özet ve faydalı
bir r isâ led ir .
13- Seyrü't-Tevhîd : Tevhid mertebelerinden ve sülûktan bahseder.
14- Kitâbü'r-Reşâd fi'l-m ebdei ve'l-m e'âd : Önemli bir e3er olup,
Tevhîd mertebeleri»başlangıç,son ve bürûzu(başka şek illere dönüşJanlatır.
15- MürşidU'l-Uşşak : Fenafillâh mertebelerinden bahsetmekte ve
onları açıklamaktadır.
16- Serhu Hakâyıkı*1-Eşyâ
17- RisâletU'r-Raddiyye a le 'l-irâ d e ti 'l-C ü z 'iy y e
18- Tefsiru sureti'1-Kevser : Kevser sûresinin Tevhid ilmince a -
çıklamasıdır.
19- Şerhu Ebced t Ebced harfierinin taşıd ığ ı manâların şerh idir.
- 2 7 -
B- TÜRKÇE ESERLERİ :
1- Perh-i El-EvrâdU'l-Usbû'iyye j Büyükçe b ir e3er olup,Şeyh-i
Ekber'in Ralâtü 'l-U sbû'iyye'sinin şerh idir.
2- Ed-DUrretü's-Seniyye f î şerh-i R is â le t i ’ l-Gavsiyye : Şeyh-i
Ekber'in Gavsiyye risalesin in şerhidir.
3 - Ferh-i Kelâmü İmânı Ali : Hazret-i A li'n in " Mâ' 1-halkü f î ' t -
timsâli " diye başlayan b ir ş iir in in şerhidir.
4- R isâ le -i Noktatü'l-Reyân : Hazret-i A li'n in " El-ilmü nokta-
tün " diye başlayan ş iir in in açıklamasıdır.Bu şerhinden dolayı Muhammed
Nûrtt'l-Arabî'ye "Noktacı Hoca" nâmı verilm iştir.Y alnız bunun Fazlı Hurûfî-
nin merdûd müridi Bincan'lı Mahmûd'un icadı N oktacılık 'la i l g i s i yoktur*(4)
5- Şerh-i Risâletü'ş-Şeyh Rıslân Dimışkî : Rislan Dimışkî(550?)
vecd sahibi b ir sûfî olup,H alep'li TUrkmenlerdendir.Çeşitli tasavvufî f i
k ir le r i ihtiva eden bir risalesin in şerh idir.
6- Ferh-i Kasidetü'ş-Şeyhi'l-Ekber : Peyh-i Ekber'in "Zanentü zu-
nûnen" diye başlayan kasidesinin şerhidir.
7 - Ferh-i Gazel-i Hacı Bayram Velî : Büyük v e lî Hacı Bayram'ın
(1482)"Çalab'ım b ir şâr yaratmış" diye başlayan ş iir in in açıklam asıdır.(5)
8- Niyazi Divanı Ferhi : Ünlü mutasavvıflardan Niyazi Mısrî 'nin
(1105/ 1694)ilâh ilerin in genişçe b ir şerhidir.
9 - T e fs îr -i Fâtiha : Fâtiha sûresinin gayet açık b ir şerhidir.
10- Delîlü'l-Uşşâk s Sülük mertebelerinden bahseder. /11- Kitâbü'd-devâiri ve '1 -e flfik i f i beyâni tasarrufâti sâh ibi’ l -
mülki ve'l-emlâk : Hakkın ve halkın vücûduyla,her b ir fe le ğ i açık lar.
_JL2- Dâiretü'1-vüçûdi f î beyfini makâmi'l-Mahmûd : SülOktan bahseden
b ir r isa led ir .
_________ 13- R işâ le-i sülük-i Hakikat j Bekâ makamlarından bahseder.4 - Tomar,88 4Ayrıca bkz.A.Gölpınarlı,Hurufilik Metinleri K a ta log ,22,5- Ayrıca bkz. Hehmet Ali Aynî,Hacı Bayram V e lî,86.
-28-
14- Ed-DUrretU'n-nefîs alâ sa lâ tı İbni İdrîs : Yenen'li fa z i le t l i
şeyhlerden Ahmed b .îd r îs 'in (1253/1837)salâtın ı şerheden se lis ve açık i -
fadeli bir r isâ led ir .(x )
15- R isâ le-i Tevhidü'l-Behiyye $ Fenafillâh mertebelerinden bahseder.
16- Risâletün f î beyâni Şeriat ve Tarikat ve Hakikat : Mertebeler -
den bahseden bir r isâ led ir . /
17- R isâ le-i Saâdet ve Şekâvet :
18- Şerh-i DelâilU'l-Hayrât : 1506/1888'de Selânik'te yazılan bUylik
b ir kitaptır,ı
19- Şerh-i Szân-ı Muhammedi s Kzanın.mertebeİerce incelenmiş ve on
lara uyarlanmış açıklamasıdır,
20- S ır r -ı Ezân-ı Muhammedi : Ezânın açıklanması mahiyetindedir,
21- Manzarü'l-Klifr î Bir hadisin şerhi mahiyetindedir.
22- Ecvibetü'l-lâzime f î e s ' ileti*ş-şeytaniyyeti'l-m ezkûre f i Hu -
hammediyye
23- Hâdi'l-Uşşâk : Tevhîd makamlarından bahseder.
24- Tuhfetü'l-Muhammediyye
25- Şerh-i A'yân-ı Mümkinât
26- Sırru'n-Nebei'1-Hak
27- F ezâil-i İmam Ali
28- T e fs îr -i SÛre-i Yûsuf
29- T e fs îr -i Sûre-i Fath
30- Menba'u'n-Nûr f î ru 'yeti'r -R a3Ûl : Muhammed NÛril'l-Arabi,kendi
hayatım ve gördiitfü ma'nâları an latır.
31- R isâ le-i İlm-i Hal :H ıfat~ı stlbûtijryeyi,Tevhîd yönüyle anlatır
b ir r isâ led ir ,
32- Beyânü Tecelli'1-H ak ale'1-Merâtib j Devir meratibini anlatır.(x)- Bkz.Melâmilik,247
-29-
33- Perh-i Akâidi'n-Nesefiyye î Muhammedi Kûrü'l-Arabî 'nin zamanı
nın alimlerine karşı,ilim ve fa z ile t in i isbat,maksadıyla Ustrumca Camii'n-
de yaptıfiı şerhi zaptedilerek,bir kitap haline g etir ilm iştir .
34- R isâ letü 'l-İsm â 'îliyye ve'1-atiyyetü'd-dürriyye f î ta r îk i’n -
lîaksiyyeti ve'1-Melâraiyye :Qn ik i bap üzerine y a zılm ış ,çeş itli konuları
ihtivâ eden b ir r isa led ir .
35- R isû le-i Sâlihiyye : Önemli b ir eser olup, Kuh amme d Nûrü'l-Aralî-
nin halîfelerinden Salih R if 'a t Efendi'ye bizzât kendisi tarafından yazılıp
hediye edilmiştir.Risâle.melâmet neş'esin in talim ve telkin tarzını iç e r ir ,
36- Risâletün f i ’ t-Tasavvuf
37- Et-Temşîş alâ sa lâ tı İbni Meşiş t Abdüsselâm b.M eşış'in salâtın ı
şerhetmektedir.
38- îhtiyâr ve Kıdem R isâlesi : Şeyh Bedreddin'in ihtiyûr ve alemin
kıdemi f ik ir le r in i açık lar,
39- RİBâle-i Sa'diyye î Me’ &d hallerinden ve Hazret-i A li'n in haki
katinden bahseder.
40- Muhyiddin İbnü'1-Arab£'nin "Ahadiyyetü '1—Vücûdiyye"sinin tercü
mesi
/ 41- " Men arefe " nin ta fe ilâ t ı
42- Merhûa Hacı Faik Bey'in bazı suallerine verilen cevaplar
43- Seyyid Seyfullah 'ın R isâ le -i M iftah-ı Vahdet-i VücÛd'unun T efsiri
44- C ilâ -i KücÛm
45- Seyr-i Sülük
46- Sadaka hakkında b ir hadis-i şerifin şerhi
Bunlardan başke^öfjrencilerinde bulunması muhtemel eserleri vardır. (6 )
Bu eserlerden elimizde bulunan yazmalardan bazılarının metinleri i le
ride verilecek tir .
Tibyan,III,216/ajMenâkıb,13-15»Tomar,93fMelâmilik,287-290|Gelişim, 187-192 .
-30-
Bu eserlerden görebildiğimiz kadarıyla,aşağıda adı geçenler b a s ıl- '
in iştir.
1- betâifü ’ t-Tahklkat f î şerh i'1 -Varidât
2- Niyazi Divanı Şerhi
3- R isâ le-i Sülük-i Hakikat
4 - MürşidU'l-Uşşaki'l-Kebîr /
5- Şerh-i Kelâmü(Nutku)İmam Ali
6- Serh-i Gazel-i Hacı Bayram Veli
7 - T e fs ir -i Fatiha
8- D âiretü 'l—vücûd f î beyâni makâmi 'l-Mahmûd
9- R isâ le-i Tevhidü' l-Rehiyye
10- Şerh-i 3zân-ı Muhammedi
11- S ırr -ı Ezân-ı Muhammedi
12- MUrşidU'l-Uşşak
13- RisâletUn fi't-T asavvuf
14- R isâle-i Salihiyye
15- Şerh-i S ırr -ı Tevhid.
Eserlerin bulunduğu kitaplar ve yazarlarına gelince :
a - Y.Ziya tnan,İslâm'da Melâmiliğin Tarihî Gelişimi 1976 .İçindek iler î
1- R isâle-i SUlÛk-i Hakikat(ss.242-243) 2- Mürşidü'l-Uşşakı»1-Kebir
( s s .244-248) 3- Şerh-i S ır r -ı Tevhid(s3»249-252) 4— R isâ le-i Salihiyye(ss.253-
264) 5- Şerh-i Kelâmü(Nutku) tmam A li(s s .266-268) 6- MUrşidü'l-Uşşak(33. 269-
271) 7- Risale t i't-Tasavvuf( ss .272-274) 8-Dairetü'l-vücOd f i beyânı makam-ı
?ifahmûd(ss.275-276) 9- T e fs ir -i Fatiha(ss.278-281)
b- M.Sadettin Rilginer,Varidat Şerhi 1979 .İçindekiler :
1- Le taifU ' t-Tahkikat f î şerhi*1-V aridat(ss.1-74) 2-Şerh-i Ezân-ı Muham-
medî(ss.75-78) 3- MUrşidU»l-Uşşak(ss.79-84) 4- R isâ le -i Salihiyye(ss.85-96)
-31-
c - M. Sadettin Bilg in er ,Mısrî Niyazi Divani 1376. İçindekiler :
1 - Niyazi Divanı Şerhi(ss.1-280)
d- M.Sadettin Bilginer,Allah ve înaan 1969 . İçindekiler s
1- Şerh-i Gazel-i Haoı Bayram V eli(as .139-142)
e- Haşan özlem,Mısrî Niyazi Divanı ve Şerhi 1974. İçindekiler s
1-Niyazi Divanı Şerhi (aa.1-294),2- S ır r -ı Ezân-ı Muhammedi(ss .295-297)
3 - B isâ le-i Tevhidü»l-Behiyye(as.301-302) 4 - R isâ le -i SülÛk-i Hakikat (as#?02-
303) 5- Mürşidü *1-Uşşaki' 1-Kehir(aa.303-306)
f - M.Fazlı Güvenç,Varidat Şerhi 1982 . içindekiler :
1 - Letaifü't-Tahkikat f î şeriri'1-Varidat (as,1-131) 2- Şerh-i Gazel-i
Hacı Bayram V e li(s s .58-61) 3- Salâvat-ı Şerife liMuhammed NÛrU'l-Arabî(a,134)
g - M.Ali Aynî,Hacı Bayram Veli 1343 .İçindekiler ı
1 - Şerh-i ca ze l-i Hacı bayram Velifaa.86- 88)
-32-
I I - YSPÎŞTÎRME METODU * ( Tarz-ı Tealîki)
Muhammed Nûrü'l-Arabi,melâmet zevkinin telkininde göze çarpan özel
liği,O 'nun aalik ierin i z ik ir ve esmâ yoluyla d eğ il,ilm -i Tevhîd'i telkin
ve ta r if yoluyla olduğudur.Hayat hikâyesi incelenirken görülmüştür ki,ken
d is i ,ilm -i Tevhîd'i telkin ve ta r if le sosyal yapıda daima bölgenin i l e r i
gelenlerine ağırlık vermiş,onlarla sağlam i lg i kurmuş ve onların yetişmesi
i l e halkın yetişmesinin mümkin olduğunsa gösterm iştir.(7)
T ece lliyâ t-ı îlâhiyyej e f 'â l ,s ı fâ t ve zât tece llilerid ir .B u n ları an
lamak ve şuhûd etmek,merâtib-i Tevhîd'i bilmeğe bağlıd ır(s) diyen M.NÜrü'l-
Arabî,böylece telkin e tt iğ i bu mertebelerin anlaşılıp zevkdluaması iç in ,in
tisap eden kişide b e l l i b ir İlmî seviye olmasını gerekli görüyordu.Çünkü,
iş led iğ i konular-bilhassa vahdet-i vttcûd- üzerinde akıl yorulan ve mesele -
le r i arasında bağlantı kurulup,sağlıklı sonuçlar çıkarılması gereken konu -
1 ardır.Bunları şekillendiren,kalıplara döken,süsleyen hep Kur'an-ı Kerîm â-
ye tler i ve hadîs-i şer ifle rd ir .B ir de ünlü büyüklerin-Muhyiddin Îbnü'l-Ara-
b î ve Bedreddîn Simaveni g ib i- eserlerin i göz ardı etmemek gerekir.
M.NÛrü'l-Arabî'hinyetiştirmede kullandığı metodu -Tarz-ı. Teslik - R i-
sâ le -i Sâlihiyye'de( diğer adı Vasiyetnâme'dir ) açık ve geniş olarak görü
yoruz,Şöylece özetleyeb iliriz tSalik 'e önce mücâhede-i Muhammediyye gerekir.
0 da şu Uç şeyden oluşur .Bunlardan biri,ahkâm-ı şer'iyyeyi öğrenmek,diğeri
z ik r -i dâim.üçüncüsü de yaradılış s ır la r ın ı b ilip -an lay ıp ,ik ilik perdesini
kaldırmaktır.
Ahkâm-ı Şer'iyyeyi öğrenmek*emir ve yasakları b ilip ,ta tb ik etmektir.
Z ikr-i dâimi g a fle ti kaldırmak için eh l-i zikirden sayı i l e k a y ıtlı
olmaksızın tahsil olunur.
7-8-
Tomar,99 ; Ayrıca bkz.Melâmilik,291 . Mecmua-l,Risâle-i 3alihiyye,105
Yaradılış a arlarını bilmek ise ; ceaâl-i vahdeti müşâhede iç in ik i
l ik perdesini kaldırmak i le olur,Bu da,gerçek b ir mürşidini mürşid-i kâmi
lin Tovhid mertebelerini telkin ve ta 'lîm etmesi i l e elde e d i l i r , (9)
M.NÛrü'1-Arabî, "Bazı tarîk ehli,havâtır r e f ' i iç in râbıta yaparlar
ve şeyhlerini ik i kaşları arasına alırlar.GUyâ ki,hatıra gelmesin deyu., ,
Halbuki,daha büyük kusur ederler** demekle,bu t Ur rabıta anlayışına karşı
dır ve yetiştirme metodunda bunu uygulamaz,O'nun râbıta anlayışı ise,mür
şide tam sevgi ve o'nda tam anlamıyla yok olm aktır,(10)
M.NÛrü'l-Arabî kendisine intisap edenleri yet iş t ir irken,mücâh ede-i
Muhammediyye adını verdiğijahkâm-ı ilâhiyyeyi öğrenmek, z ik r -i dâim ve t e l
k in -! merâtib üçlüsünden oluşturduğu Yetiştirme Matodu’nu uyğuladığmı
kendi ifadeleriy le öğrenmiş olduk,Ahkâm-ı ilâhiyyeyi öğrenerek emir ve yan
şaklara riayet eden ve z ik r-i dâimde gereken kıvama gelen s â l ik , artık i l -
m-i Tevhîd mertebelerini almaya hak kazanır,Bu mertebeler;üçü fen â fillâh ,
üçü de bokabillâh bölümlerinde olmak Üzere a ltıd ır.F enafillâh mertebeleri
sırasıy la ; Tevhid-i I# 'â l, Tevhid-i S ıfat ve Tevhid-i Zât'tır.Bekabillâh
makamları ise ; Cem’ jHazretU'l-Cem' ve Cem'ü'1-Cem* dir,Bunların ötesinde
olan yedinci makama,makam-ı Mahmûd da denilir ki,AhadİTyetU'l-Cem* adını
taşır,Bundan önceki mertebeler,mürşid-i kâmil tarafından s i l ik le r i yetiş
tirme metodunda telkin edilirken,bu son makam bizzat Rasûlullah’ ın malı o l
duğundan, ya O'nun tarafından te lk in 'e d ilir veya hiç kimsa telkin edemez.E-
d ilirse de anlaşılamaz,(11)
M.NÛrü'l-Arabî,yukarıda özetle an latıld ığ ı üzere,melâmî sülûkunu
böyİ9C9,daha müşahhas ve İlmî b ir tarza sokmuştur,
9- Mecmua-l,Risale-i Salihiyye,105-106 ; Ayrıca bkz.Melâmilik,29210- Mecmua-1,Şerh-i El-EvrâdU'l-Usbû'iyye,Virdü yevmi'1-Cunı' a,49 ; Ayrıca
bkz.Melâmilik,29211- Mecmua-1,Risâle-1 Salihiyye,109 ; Şerh-i El-Evrâdü' 1-UsbÛ' iyye,7 {Ay
r ıca bkz,Melâmilik,296 .
-34-
Melâailar,kitaplarda yazılmasına rağmen derslerini(m ertebeleri)
mürşidlerindan - zevkattikça - peyderpey almaya hak kazanırlar .T elk in-i
merâtib,tamamen mUrşid-i kâmilin yetkisindedir,okumakla elde edilmez,Bu
usûl i le M.NÛrü'l-Arabî,aynı zamanda " îşrâk îlik "in önüne de geçm iştir.
Çünkü 0 ,” Sülûk-i Tevhid olmaksızın halka Hak demek küfürdür "(%) diyerek
mUrşid-i kâmile intisâbı şart koşmaktadır,(12)
I I I - YETİŞTİRDİĞİ ÜNLÜ SIMALARDAN BAZILARI s
M.NÛrü'l-Arabî,ilkÖnceleri kendisini Rumeli'de melâmî meşrep der -
vişlere tanıttıktan ve nüfûzunu zahirî ilim ve müderrisliği i le kuvvetlen
dir er ek, hüküm e t erkânı nezdinde de kolayca a ğ ır lığ ın ı koyduktan 3 0 n r a ace
le etrr.eden yavaş yavaş tarîkini kurmağa başladı.Evvelâ Nakşî d erv iş liğ i ve
şeyhliği i l e görünen,fakat kendisine müracaat edenleri melâmet sülûkıt «se
rine yetiştiren M,NÛrü'l-Arabî,İstanbul'a ç e ş i t l i seyahatler yaparak mer
kezin meşayih ve alim leriyle temas etmiş ve hattâ Şeyhülislâm Mîr Ahmet
Muhtar Efendi-^Molla Bey—(13ÛO/1882)yi kendine bağlayıp,bîata mecbûr eyle -
m işti.M irefte’ l i Abdullah Efendi(1302A884) ve Haririzade Kemaleddin Efen
di (1299/1881) gib i b ir çok fâ z ıl ve nüfûz sahibi kimseleri tarikına alan
M.NÛrü'l-Arabî,İstanbul'da da nüfûzunu temin etmiş ve bir çok h a lîfe yetiş
tirm iştir . (13)
Bu yetiştirm e tarzı ve yetişen ünlü simalar sebebiyle,son devir Me
lâm iliğ i de Bayramı Melâmiliğinde olduğu g ib i daha ziyade merkezlerde ve
ilim çevrelerinde y a y ılm ış tır ,(14)
M.Nûrü'l-Arabî'nin y e tiş tird iğ i ünlü simalar genelde ilim sahibi
(x)~ Wecaua-2,Şerh~i Kelâm-ı İmam Ali12- Melâmilik,26 ve 297 .13- Melâmilik,299 ." î r Ahmet Muhtar Efendi iç in bkz.Bursalı Mehmet Tahir,
OsmanlI M üellifleri,I,41'2 ; AbdUlkadir Altınsu,Osmanlı feyhulislârala- r ı , 202, Ankara 1972 {İsmail ff.Danişmend,izahlı OsmanlI Tarilıi Kronolojis i,T V ,553 .
14- 74elâmilik,300 .
-35-
kimselerdir.Bunların dışında,memleketin i l e r i gelenlerini de malâmet zev
kiyle yetiştirm iştir ,(V a li H ıfzı ve Selim Paşalar i l e MUşîr Çerkeş İsmail
ve Hüsnü Paşa'lar g ib i )Y etiştird iğ i simaların içinde h a lîfe olarak bırak
tık la rı ekseri müderris sınıfladandır,Şimdi,bunlardan birkaçını görelim,
1 - Abdurrahîa Fedai Efendi
M.NÛrü’ l-A rabî'n in damadı ve başhalifesi o lu p ,P rizren 'lid ir ,1303/
1885'de Hac dönüşü Süveyş’ te gemide vefat etmiş ve M ısır’da gömülmüştür.
Alim bir zât olup,zahirî ilimlerden icâzet vermiştir»Kendisi,üsküp Medrese
s i *nde müderris olduğu gibi,aynı şehirdeki Melâmi tekkesinin şeyhi idi.Man-
zûm ve mensûr eserleri vardır.Bunlardanj R isâ le-i Vehbiyye,Kasîde-i Hûniyya
oanzûm,Tefsîr-i Sureti* l-ICevs er , Hediyy e t ü' 1-Hac, Ris âl e - i İrâde-i Cüz’ iyye
mensûr olanlarına s a y ı la b i l i r , (15)
2- Ali Urfî Efendi
Gürice doğumlu olup,1305/1887*de Selânik'te vefat etmiştir,Mısır*da
uzun zaman kalmış alin ve fâ z ıl bir zâ ttır .M.NÛrü’ l-A rabî’ye intisap edip
halife olduktan sonra Selânik'teki evini tekke olarak müridlerine açm ıştır.
Bu zâtın da raanzûm va mensûr eserleri vardır,Eserlerinden birkaçını
şöylece sıralayabiliriz,M ,Nûrü*l-Arabî’nin Varidât Şerhi i le Kitabü’r -re -
şad fi'l-m ebdei ve 'l-m e'âd 'ın ın Arapça aslından tercümeleri,Şerh-i Divanı
Niyazi I'ısrî,Terceme-i İnsân-ı Kâmil,Şerh-i Gazel-i Ü ftâde.(l6 )
3- Salih Rıfat Efendi
Iş t ip 'te doğmuş ve 1326/1908'de yine orada vefât edip,tekkesinde gö
mülmüştür.
Alim bir zât o lu p ,Istılâh at-ı Sûfiyye'ye dair bir r isâ les i ve divanı
vard ır,(17)__________15- Bağdadî,HediyyetU'l-Arifîn,1,566 jö.Rıza Kehhale,Mu,cemU, l-Müell'ifîn,
x ı ,115 } Bursalı Mehmet Tahir,Osmanlı M ü e llif le r i ,1,38 .16- Bursalı Mehmet Tahir,Osmanlı M ü e llifle r i,1,37 ; Melâmilik,310 .17- Bursalı Mehmet Tahir,Osmanlı M ü e lli f le r i ,1 ,200 {.Melâmilik,311-312.
-36-
4— Hoca Abdullah Hulûsi Efendi
M ire fte 'li olup»İstanbul'da tahsil görmüş ve Fatih civarında Kadı -
çeşmesi Medreseai'nde e l l i yıldan fazla müderrislikte bulunmuştur. 12S8A871
de İstanbul'da M.NÛrU'l-Arabî'ye intisap etmiş,bilâhare h ilâ fete nail o l -
muş tur.Hattatlığının yanında,gayet temkinli ve irfan sahibi, tarih ve diğer
ilimlerde araştırıcı,alim $şair,zevâhire riayetkâr,edeb-i Muhammedi'yi göze
ten b ir zât id i ,1302/1884 'de vefât etmiş,vasiyeti gereği Sarı Abdullah Efen
di'nin ayakucuna defnedilm iştir.Eserleri j Molla Cami'nin M ir 'â tü 'l-A k a id 'i-
nin şerhi, Esmârü’ l-Hadâik(usmanlı idaresinde Padişah Abdülraecid'e kadar olan
Sultan,Sadrazam,Şeyhülislâm ve Kapdan-ı Derya'ların doğum-ölüm ta r ih le r i,cü -
lûs,tayin ve ayrılmalarını cedvelle gösteren bu e se r i,1267/ 1850'de ta b ettir -
raiştir.(18)
5- Karirizade Seyyid Mehmet Kemâleddin Efendi
126?A850'de İstanbul'da doğmuştur.Tibyânü Vesâili'1-Hakâik f i beyâ-
n i s e lâ s ili 't -ta râ ik adlı eserinde kendisini genişçe anlatmıştır«Babasından
Rifaî ve Halveti tarîklerine sülük eylemiştir,Şeyh Kasım Mağribî'den,Buharî
okumuştur,1288A871'de İstanbul'a gelen M.NÛrü'l-Arabi'den ders okumuş(İbn-i
Pârıd'ın Kasîde-i Tâiyye'si ve Muhyiddin IbnU'l-Arabî*nin R isa le-i Ahadiyye
ve Pu3Ûa'u)ve o esnâda kendisine b î 'a t etmiş ve bilâhare h ilâ fe te nâil o l -
muştur.
129lA874'de M ısır'a gidip,oradaki meşâyihle tanışmış,görüşmüş ve İs
tanbul'a dönmüş t tir. Dönüşünde Hırka-i Ş e r i fte k i evine çek ilip öldüğü yaş o-
lan otuz ik i 'y e kadar t e 'l î fâ t ve irşad i le meşgûl olmuştur,Kısaltilmiş adı
Tibyân olan eseri için kendisi " Kırkbirinci kitabimdir" diyor.Bunun dışın
da ; Kemalnâme-i â l - i abâ,Kenzü’ l-fey z f i ' s - 3iilÛk,Mürşidü’ l-l/ş.?ak ve Eurhâ-
nü's-Sâlikîn şerhlerini sayab iliriz .İfadesi düzgün ve lisan ı ak ıcıd ır»1299/
1881'de vefat edip,Eyüp'te defnedilmiş t i r , (19)
18- Bursalı Mehmet Tahir»Osmanlı M ü ellifler i,1,36 ; Melâmilik,315-316 .19- Melâmilik,326 j Bursalı Mehmet Tahir, OsmanlI M ü e llif le r i ,1,144 ■
-37-
6- Bursa'lı Mehmet Tahir Bey ,
1278A86l'de Bursa'da dogmuştur.Harbiye'yi okumuş,Manastır Askerî
RUşdiyeei'ne Coğrafya ve Hendeae hocası olmuştur.Bursa mebusluğu da yap
m ıştır. Haririzade'dan biat edip h ilâ fet almış ve şeyhinin vefatından b ir
y ıl sonra (1882),M.NÛrü'l-Arabî'ye mtllâki olmuş ve sohbetlerinde bulunmuş
tur. Ederlerinden bazıları şunlardır: Osmanlı M ü e llifle r i,D e lîlü 't -te fâ s îr ,
Menâkıb-ı Şeyh M.NÛrü'l-Arabî...Kendisinin ş i ir le r i de vardır.M.Tahir Bey,
takvâ sahibi b ir zât olup,saygıdeğer bir k iş iliğ e sahiptir.1343/1924'te
vefât etmiş ve IÎUdâî dergâhı hazîresine defnedilmiştir. (20)
7 - Hacı Maksud Efendi
Priştine'lidir.M .N Ûrü'l-Arabî,oğlu Şerif Edendi ve damadı Abdurra -
him Fedaî'den ders görmüş,hilâfeti M.NÛrü'l-Arabî'den alm ıştır .Takvâ ve a-
zîmet sahibi b ir zât olup,bu sahadaki hizmeti büyüktür.1347/1928'de vefat
etmiş,Sarı Abdullah Efendi'nin(1071A660) yanma defnedilm iştir.Tahsili ,
temkini ve irfanı olan b ir zâttı.Ederlerinden şunları sayabiliriz : Şerh-i
Cazel-i Ebu Medyen Mağribî,Mevlâna'nın b ir gazelinin şerhi ve ayrıca Dîvana.( 21)
8- Kaymakam Ahmed Bey
İstanbul doğumlu olup,Askerî Baytar Mektebini b itirm iştir.B ektaşilik
i le b ir lik te birçok tarikata girmiştir.Bilâhare M.NÛrü'l-Arabîyle buluşmuş,
O'na intisap ederek bir süre sonra h ilâfete nail olmuştur.M.Nûrü '1-Arabî bu
zâta " Yusuf "um dermiş.1341/1922'de K ıbrıs'ta vefat etmiş ve oraya gömül -müştUr.(22)
20- Melâmilik,328 .21- M ısrî, 13 .22- Melâmilik,325 .
- 3 8 -
Ü Ç Ü N C Ü B Ö L Ü M
BAZI TASAVVUPÎ GÖRÜŞLERİ/
X- MELAMİLİK HAKKINDA GENEL BİLGİ :
A- Sözlük ve Istılah manâsı
Melâmet,sözlükte LVM kökünden gelip,kınamak,azarlamak ve çıkışmak ma
nâlarını ta ş ır .( l )
Melâmet zevk ve görüşüne 3ahip olana önceleri Melâmetî denmiş,sonraları
bu terimin yerine Melâmî olanı kullanılmıştır.Her ik i tabir arasında manâ
fa rk lılığa yoktur.
Melâmi lügatta,melâmetiyye mesleği veya melâmetiyye mesleğinden olan
diye açıklanmaktadır.
Melâmilik,müstakil b ir tarikat olmayıp b ir neş 'e ve haldir.Gayeye var
mak için b ir meslek ve b ir meşreptir.Bu meslek ve meşrebin icrasında zik ir ve
f ik ir olup; tac,hırka,tekke ve zaviye yoktur,
Melâmilik,bir sohbet yoludur.Sohbetleri g iz l i değildir,Kahvehanelerde,
mascidlerde ve odalarda sohbet ederler ve bu sohbetlere kendilerine mensûb o l
mayanlar da g e lir .
Melâmilik,.Meslek-i C e lil- i Muhammedi olarak da n ite len ir , ( t )
1- İbni Manzûr,Kamus,Lisanü‘ l~Arab, xvı,31.X~ Bu ta r if için bkz; Mısrî,12 .
-39-
B- Tarihî Seyri
Melâmiliği tarihî seyri it ib ariy le Uç devrede incelemek mümkündür.
Bu devreler,Melâmiliğin zuhûru ve ortaya ç ık ış ı hasebiyledir. .
B irinci Devre :
Tarihte ilk defa hicretten sonra 271(m.884) de vefat eden Hamdûn
Kassâr i le başlar.Bu zât ve arkadaşları avam arasında kıyafette heyetçe te
mayüz etmemeyi adet edindikleri için Melâmi Unvanı alm ışlardır.
İkinci Devre :
Hicrî 833 * (m.1429) te vefat eden Hacı Bayram Veli'n in ik inci çıra
ğa Bıçakçı Ömer Dede i le başlar.Bu zatta tac ve hırkayı yakarak tarikatın
zahirî şek illerin i ve merasimi atarak,melâmilik meslekini yen ilem iştir.(2 )
üçüncü Devre :
Hicrî 1305 ' (m.1887) te Ustruuca'ûa vefat eden Arap Hoca namiyle de
bilinen Şeyh Mübammed Nurü'l-Arabî i le başlar.Eu zât ta,Muhyiddin İbnü'l-A -
rab î’nin vahdet-i vücûd nazariyyesine dayanan tasavvuf ve fe ls e fe ,f ik ir ve
sohbet mesleğini Hamdûn Kassar ve Ömer Sikkînî(Bıçakçı Ömer) gösterdiği usû
le uygun olarak Melâmilik adıyla yaymıştır.Bayat hikâyesini genişçe an lattı
ğımız ve görüşlerini anlatacağımız M.NÛrü'l-Arabî'de melâmilik anlayışı ken
di yorum ve değerlendirmesiyle gözler önüne serilmeye ç a lış ı lm ış t ır ,(3)
" MELAMÎLİK, b ir tarikat olmayıp bu 5 Seyyid Muhammed Nûrü'l-Arabî' -
nin mahlâsından kalmadır.Benim mahiâsim nasıl Mecdî ise.O'nun mahlâsı da
Melâmî • dir " diyen b ir ifadesi i le Abdülazîz Mecdî Tolun(1941) Melâmîliğin
yukarıda zikrettiğimiz özelliğine dikkat çeker.(4 )
Stlhrev erdi (1294) Avarifü' 1-Maarif• inde .Molla Camî(1492) NefebâtU'l- 2 32- Mehmet Ali Aynî,Hacı Bayram Veli, 115,İstanbul 1343 t Fuad Bayramoğlu,
Hacı Bayram V e li ,I I ,223 .3- Bu hususta bkz. Tibyan,Melâmiyye Maddesi,III,143/a-b I Tomar,24 * M.
Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü,Tl,467 ; Mustafa Kara,Tasavvuf ve Tarikatlar Tarihi,255-260 .Osman Ergin,BalIkesirli Abdülaziz Mecdi Tolun,217,4-
töna'ttnde ve Hucvîri(1077jKeşfu'l-Mahcûb'unda melâaat ve melâmetîler hakkın
da geniş malumat vermişlerdir.Aynoa SUİemi *11111(1021) Risâlettt'l-Melâme-
tiyye adlı müstakil bir eseri vard ır.(5)
M elâmetîliği,irfan yolunun en yüksek noktasında gören Muhyiddin İb-
nü'l-Arabî(1240),Seyyid Ş erif CÜrcanî(1413),Üsküdar'lı Haşim Baba(1782) ve
Eşref RÖmî(l469) eserlerinde bunu beyan etm işlerd ir.(6 )
Muhyiddin İbnü'l-Arabî(1240)Fütûhat'ında j " Allah adamları Uç kısım
d ır" deyip,şöyle açık lıyor.
B irinci Kısım ı ZUhd ve nafilelere riayet edip,ledünnî ilim lere mari
fe t le r i olmayanlardır .übbâd diye ad landırılırlar.
İkinci Kısım j E f'â li Allah'a nisbet edenierdir.Keramete meylederler.
Ahlâk ve flltüvvet ehlidirler.tîçüncü kısımdakine göre nefis sahibidirler.Bun
lara Sûfiyyûn adı v e r i l ir .
tfçüncü Kısım t Melâmiyye adını alan ta ifed ir .T arifi de şöyledirıBun -
lar öyle r ica ld ir ki beş vakit namazın üstüne sünnetlerden başka birşey ek
lemezler ve bilinecek fazla b ir hal i le görünmezler.Sokaklarda gezip,insan. -
la rla konuşurlar«Aliah'in halkından h içb iri onlardan b irin i halk arasında
farz b ir amel ve outâd sünnetten başka fazla b ir şeyle göremez,Yalnız kalp
le r i i l e insanlardan ayrılıp ,A llah 'la bulunurlar,îlimde derin b ilg iye sahip
olup,Allah'a ubûdiyyetlerinden b ir lâhza b ile ayrılmazlar.Kalplerini Rubûbiy—
yet Sultan 'ı kapladığı ve O'nun altında z e l i l bulunduklarından başkanlığa ta
ma' etmezler.Allah onlara heryeri ve her yerin istihkakı olan amel ve halle
r i bildirm iştir.H er yerde o yerin gereği muamelede bulunurlar,Halktan g iz le -
n irler.O nlar,h iç şüphesiz efendilerine hâlİ3 ve muhlis kullardır.İnsanlar i -
çinde yemekte,içmekte,uyanıklıkta,uykuda,konuşurken devamlı efendilerin i mü
şahede ederler.Sebepleri yerlerine koyarlar ve hikmetini b i l ir le r ,İ ş te bunlar5- Bkz.Hucvirî,Keşfu'l-Hahcûb,Terc;Süleyman Uludağ,143 i Molla Cami,Ne-
fehatü'l-Uns Tere,15-17 ; Ömer Rıza Doğrul, Mel âmet, İstanbul 1950 jOsman Ergin,BalIkesirli Abdülaziz Mecdi Tolun,14â .
6- Melâmilik,19 • ____
- 41-
Helâmî'dir.Ve rioâ lin sn yükseği bunlardır.Öğrencileri ds r icâ lin en bil -
yükleri olup.recûliyyet etvarındadırlar.Melâaiyye.hakikat hususunda doğru
b ilg i sahipleridir.Yüksek derece ve doğru yol ve Hakk'a yakın menzile sa
h ip leri, dünya ve ahiretta ancak bunlardır.Helâmiler,Allah yolcularının e -
ğendileri ve önderleridir.Alemin efendisi Muhammed (3.A .S .) bunların iç in
dedir. (7) /
Seyyid Çerif Cürcanî(1413) T a 'r îfa t adlı eserinde Helâmiyye,iç
lerinde olan haileri,d işiarına vurmazlar.Kemal-i ihlâsın gerçekleşmesine
ça lış ır la r ........ Bunların hakkında (Benim velilerim , kubbelerimin altındadır.
Onları benden başka kimse bilmez) hadis-i kudsîsi ge lm iştir .(8)
Melâmetîlik hakkında güvenilir b ilg i Risâletü'l-Melâmetiyye'de
bulunmaktadır.Risaleyi kaleme alan Ebu Abdurrahman Muhammed bin Hüseyin
SUlemî(l021)dir.Bu risalede m üellif.ilim ve hal sahiplerini sıralarken
şöyle demektedir.t-Fakihler 2-Marifet sahipleri 3-Melâmetiyye.Bunlar,yani
Helâmiler batmen Hak i le b ir daha ayrılmamak üzere b irleşen lerd ir ."
SUlemî bu bapta,melâmet sahiplerinin h a lle r i hakkında geniş b ilg i
vermektedir.Bunlardan*" Melâmilerin özel e lb ise ler i yoktur.En ziyade husu
met e ttik le r i s ıfa t,g österiş ve kendini beğenmektir.Kerametlere rağbet et
mezi er. Yalnmz kendileriyle meşgûl olurlar.Bunlar,hubb-i gayr tim salid ir.
Başkalarından asla yardım istemezier.Günahkârlara hakâret gözüyle bakmaz,
çok ibadet etmekten ziyâde,nefis terbiyesiyle u ğraşırlar."(9)
Prof. Neşet Çağatay ise melâmet hakkında şöyle demektedir:" Melâmi
lik b ir nevi fe ls e f î görüş ve bu görüşle hayatı yorumlayış ve yorumladıkla-
7- Muhyiddin İbnü'l-Arabî,Fütûhat,III,34-35(Melâmiyye Maddesi,Bab:309) Beyrut ; Bkz.f'olla Cami,Nefehatü'l-üns Tere,15-16 ; H ucvirî,K eşfu 'l- Mahcub T ere, Süleyman Uludağ,143 ; Tibyan,III,141/a-b {Melâmilik, 19-20
8- Ş erif Cürcanî,Ta'rîfat,Melâmiyye Maddesi; Ayrıca bkz.M.Zeki Bakalın Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü,II,467; Melâmilik,21 .
9- Ömer Rıza Doğrul,Melâmet,21-22 {Ayrıca bkz. M.Zeki Pakalm,Osmanlı Tarih Deyimleri va Terimi eri Sözlüğü, 11,470-471 ; Melâmilik, 22-24 .
-42-
1*1 bu hayatı yaşama çabalarıdır.Bu açıdan Melâmî,her türlü gösterişten ve
dünya malından yüz çeviren ,dervişliğ i,rindçe yaşamayı kendine ilke edinen
kişidir.Dünya kaygısından,ahirei korkusundan uzak kalmak,kendini Tanrı'ya
vermek O'nun başlıca düşüncesidir.. .Gönlünde Tanrı sevgisinden,Tanrı zik *•
rinden başka b ir şey bulunmaz.Melâmi,kendini içinde yaşadığı toplumdan,
halktan ayırmaz.Fakirane ve kalenderâne b ir davranışla gerçek özünü g iz ler.
Dış görünüş bakımından halka açık olan Telimi'nin gönlü,kendini Bakk'a ve
ren ermişlere,kendini Tanrı'ya adayanlara a çık tır .
Melâmi inancına göre Tanrı katında en çok değer kazanan tutumlardan
b ir i de melâmiliktir.Bir kişinin melâmilik sırrına ererek melâmi olabilmesi
iç in " Lâ Mevcûde îllâ lla h " diyerek Tanrı'dan başka b ir varlık tanımaması
gönlünü Tanrı aşkıyla doldurması doldurması gerekir.Melâmi,tasavvufta ma -
nevi mertebenin en yücesi sayılan melâmete vardığı için " İlâhi Nur " a ka
vuşmuş olan gönlünü Tanrı t e c e l l is i doldurmuştur.Bu basamağa ulaşan Melâmi
i le Tanrı arasına kinse giremez,Aradaki boşluk,gönülde varılan b ir lik le or
tadan kalkmış,Melâmiı Hak i l e Hak olma Birrına erm iştir.(10)
M.NÛrü'l-Arabî halifelerinden damadı Abdurrahîm Fedaî(1885)T a 'r if - i
Melâmiyye risalesinde şunları söylemektedir. " Ma'lûm olsun ki,Melâmiyye de-/nen t a i fe - i sadât,eh l-i tahkik ve tetkik olup,alâ mâhüve indallah cemi-i eş
yayı t a r i f - i İlâhiye i le bilip ,kân vemâyekün,nihân ve iyenin muktezayatını
b ilip ,is t id a t la r ve kâbiliyetlerin hasebâtiyle hüküm ve tasarruf eden tavâ-
i f - i âlûn olup,ki s ır la r ın ı ancak u------^ I sırrınca Hak bi
lir ....B u n la r v a s ı l- ı Hazreti Zât olup,hakiarında s ı fâ t - ı mâdiha nakâmında
O— n-jloJl jk- denil d i. Bu ta ife ise vech-i zâtları halen zuhûr
etse âlem anlara secde edip ve ma'bûd ediniri erdi. Lâkin j j * — * ö* feh
vasınca mezkûr t a ife - i melâmiyye mehâbîb-i harem-i izzet olduklarından gay -
10- Prof.Dr.Neşet Çağatay,Bir Türk Kurumu olan A hilik ,68-70,
-43-
ret edip,ahvâl-i avâa i le ve âdât ve ekvân i le setredip hakikatlarinin id
raki rauhâl ve mümteni ' k ılınm ıştır. (11)
Melâmilik,Nişabur'daTHamdûn Kaasâr(271/884) tarafından b ir meslek
halinde neşredilmezden önce de b ir sülük hali ve b ir irfan neşesinden iba
r e tt i. Haradun Kaasâr i l e h, 3»asrın başlarında meslek olarak yayılan Melâmet,
günden güne genişieyerek,nihâyet H. 5 .asırda Horasan ve bütün Türkistan'da
ç e ş it l i mümessillere ve şeyhlere sahip bir hale gelmiştir.Bunlara Kübrevî-
lik ve Fevlevılik g ib i büyük tarikatlar ile,Abdallık ve Kalenderîlik g ib i
Batınî mezhepleri göstereb iliriz ,
Batınî zümrelerin girmesiyle a s lî tem izliğini kaybeden Melâmetîliğin
yerini H. 9(M.15) son yarısında İkinci Devre yani.Bayramî Melamiliği tutmuş
tur.Bunlar aynı zamanda ilk melâmilerin neş'e ve irfanını tamamiyle taşımak
tadır. İkinci Devre melâoiliğinin ihya ed icis i olan Bayramîler,bütün Anadolu
va Rumeli'de pek az müddette yayılmışlardır.Son Devre melâmiler de.Bayramî
melâmilerinin iz le r in i takip edenlerdir.Bu kadar ki,son melâmilerin ^ayramî
melâmilerinden yegâna farkı; aelâmete sUlÛku İlmî bir hale getirmek sürati
i le " îşrâk îlik " ten ayrılmaktan ibarettir .
Görülen şudur ki,Melâmetîler,Bayramî melâmileri ve Son Devre melâmi -
le r i aynı neş'eye sahiptirler.Svvelce b e lir t ild iğ i üzere zâten Melâmet,bir
tarikat olmaktan ö te ,b ir neş'e ve hal olduğuna hiç şüphe yoktur.(12)
Hülâsa olarak söylersek; Melâmiler,hikmet-i kadîme'nin heyulâsı g ib i
her sürati alan,fakat,hiçbir sûretle kayıtlı olmayan kimselerdir.Zâten ka -
y ıt3iz lık bunların a y ır ıc ı ö z e ll iğ id ir .(13)
11- Abdurrahim F edaî,T a 'rif-i Melâmiyye Risalesi,Kütüphanemizdeki özelnüshadan ; Ayrıca bkz.Haşan Özlem,Hısrî Niyazi Divanı ve rerhi,306
12- Melâmilik,25-26 .13- Melâmilik,195 .
-44—
I I—'BAZI TASAVVUF! GÖRÜŞLEKİ *
1- MUrşid-i îCârnil
Tasavvufta önemli yeri olan konulardan biridir.MÜridlerin yetişmeğin
de ve hakikatleri anlamasında anahtar vazifesin i görm ektedir,denilebilir.
Tasavvuf,herşeyden önce maddî-oanevî b ir eğitim işidir.Eğitilm eye
muhtaç insanın ilk işi,kendisine yol göstermeye muktedir(mürşid-i kâmil) b i
r in i bulmaktır,İnsanların mîzaç ve tabiatları birbirinden fa rk lı olduğu için
eğitim yo lla r ı da fa rk lı olacaktır,Bilhassa bu bakımdan bir rehber ve Ustada
olan ihtiyaç üzerinde ne kadar ısrar edilse yerid ir.
İnsanoğlu.kendi noksanlarını nâdiren görebilir ,hele noksanlarını der
hal düzeltmesi haline daha az rastlanır.Bu konuda ilk tedbir olarak,noksanla
r ı ve bunların nasıl g id erileb ileceğ in i göstermek iç in b ir Ustad lâzımdır.İn
sanda var olan devamlı tekâmül sırasında üstad onu birçok lüzumsuz gayretler
den alıkoyacaktır.Yalnızca okumak ve dinlemekle öğrenileneyecek nice hususla
rın tecrübeli bir Üstadın nezaretinde pratik olarak tatbik edilmesi faydalı,
hattâ zarûridir.Çünkü,bilmek kâfi değildir.Onun hazmedilmesi ve alışkanlık
haline gelmesi lâzımdır.Bu sebeple bütün mutasavvıflar,tasavvuf yolunda yuka
rıda da b e l ir t ild iğ i üzere ilerleyebilmek iç in b ir mürşide bağlanmak gerekti
ğ i konusunda m üttefiktirler,Üstadı olmayan b ir müridin yol alması söz konusu
değildir.Bayezid El-Bistamî(261/874)nin " Üstadı olmayanın imâmı,şeytandır "
demesi bundandır.Gerçek şudur ki.Hristiyan mistisizmi i le Islâm tasavvufu a -
rasmdaki başlıca farklardan biri,tasavvufta rehbersiz b ir şeyin yapılamaya -
ca ğ ıd ır .(14)
Muhammed N ûrü'l-Arabı'ye gelince ; 0 da diğer mutasavvıflar g ib i bu
anlayışın benimseyicİ3i ve ş id d e tli savunucusudur.Eserlerinde bunu görmek ve
anlamak pek zor olmaz.
14- Mehmet Demirci, Gazali'nin Tasavvuftaki Üs tadl a r ı, 75-76, İlâhiyat F a kültesi Dergisi,II,İzm ir
—45—
0*na göre mürşid-i kâmil,gözden perdeyi kaldıran göz doktoru g ib i
dir.Bütün müşkiller onunla hallolur.M Uşkilleri hallolanlar da,başkaları -
nın derdierine çare o lu rla r .(15)
Mllrşid-i kâm il,sırât-ı oUatakîme davet eden k iş i olduğundan,şeriat,
tarikat ve hakikat ilim lerine haberdâr olması gerek ir.S ırât-ı müstakim |
Tevhid olup,bu da kâmillerin yoludur.Bunun Kur’an-ı Kerim'den d e l i l i şı£-
dur. t#------- ,»*I o- j l (j-1* «TuI(jJı ı | .1-,— «.l» J_î (Yusuf ,12/108)
* De k ij İşte bu benim yolundur.Ben,insanları b ir basiret Üzere davet edi
yorum.Ban de,bana tâb i’ olanlar da b ö y le y iz ." (l6 )f
Ssrâr-ı hakikat olan bu sırât,makamât-ı Tevhid*i kapsar.Bunun b ilin
mesi ve anlaşılıp keşfedilmesi,ancak gerçek mürşid-i kâmilin talim ve te lk i
niyle mümkündür.(17)
Tevhid makamlarını bilmek demek zulmânî ve nûrânî perdeleri geçmek
demektir.EÖylece" gayr "diye bir şey görünmez.Bu da nazarlarında gayr olma -
yan,sadece zâ t-ı Hak bulunan hakikat ehli mürşid-i kâmillerin himmeti i le
gerçekleşir.Onların himmeti,Tevhid mertebelerini telkin etm elerid ir.(18)
Mürşid-i kâmilin bu telk in iy le Allah'a kavuşmak dileyen,0 'nun mübarek
el ve eteğine yapışmalıdır.Ö.yüce himmetiyle k iş iy i kendinde kalmaktan kur -
tarır,ona kim olduğunu bildirir.B öylece,yüce maksûda kavuşturur.Bu yola g ir
meyenler bol ibâdet ve riyazatla meşgûl olur,yabanda kalır ve cemâl-i İlâh i
y i burada müşâhede edemiyeceğinden.ahirette de edemez.(19)
trşad görevini üstlenenlerejmiirşid-i kâmil dendiği gibi.Kirâm ve Şeyh
de denilir.Bunlara ilâveten mürşid-i kâmillere KUnmelîn sözcüğünün de Mu -
15- Niyazi Şerhi,30 j Ayrıca bkz. Mısrî,84 .16- Mecmua-1,Fatiha T e fs ir i ,104 .17- Mecmua-1,Risale-i 8alihiyye,105 .18- Mecmua-1,Şerh-i a-Bvrâdü’ l-lfsbû'iyye,Virdü yevmi'l-Shad,3 j Ayrıca
bkz. Mecmua-1,Risale—i MürşidU'l-!Jşşak,6l .Mecmua-1,Şerh-i El-Svrâdü'1-Usbû*iyye,10 .19-
Mürşid-i kâmil,Elest bazminin aâklai ve K âf-ı adem olup,öyle kolay
ca bulunmaz vs b i l İnme z ,0, aynı zamanda D efter-i Rahmin diye de ç a ğ ır ı l ır .
Çünki 0,Rahmân s ıfa tıy la muttasıftır.O'nun dediklerini yapmak gerekir.MUr-
ş id ’ in emrini tutmamak,Hakk'ın emrini tutmamak ve Hak «mirlerine itaat et
memektir, (21)
Mürşid-i kâmil,bir deryadır,Mücevherlerini,kenara kendisi atmaz.Ma
dalgıçları da men'etmez.Hiçbir mürşld,yolda,çarşı ve pazarda gezenlere" Ge
lin ,s ize ilm -i Tevhid'i göstereyim " demez.(22)
İrfan mektebinin öğretic is i miirşid-i kâm ildir.0, orada e l i f 'in jbe 'n in
te'nin vb.hakikatlarını ö ğ re tir .(23)
Tanına varıldığında,sık ıntı ve dünya g a ile ler in i alanlar aürşid-i
kâm ildir,Sıkıntıları ve g a ile ler i arttıranlar,ineân-ı kâmil değildir.Onlar
yalancıdır.Hakk*a giden yolu sarpa uğratacaklarından,onlardan kaçılması ge
rek ir.Gerçek şudur ki,mUrşid-i kâmilin yolu gayet k o layd ır.(24)
hammed Nûrü'l-Arabî tarafından çokça kullanıldığın ı görmekteyiz, (20)
20- Mecmua-2,Seyrii't-Tevhîd R isâlesi,13 .21- Niyazi Şerhi,148,77 ve 83 } Ayrica bkz. M ısrî,110,116 ve 123 .22- Niyazi Şerhi,95 { Ayrıca bkz. M ısrî,12923- Niyazi Şerhi,40 j Ayrıca bkz. M ısrî,23724- Niyazi Şerhi,71 ; Ayrıca bkz. M ısrî,251
- 47-
Muhammed Nûrü*1-Arab£,Muhyiddin îbnü'l-Arabî'de özünü bulan tevhid
düşüncesini,kendi anlayış ve yorumlayışıyla şekillendirmiş,ona yeni bir
veçhe kazandırarak pratik ve İlmî usûllerle tatbik alanına koymuştur.Ken
dinden önce geçen ve vahdet kokan bütün mutasavvıfların eserlerin i bu yani
yorumlayışıyla ele almış ve kendinden feyzalmak isteyenleri böylece yetiş
tirmiştir.Bu yeni veçheyi kazandırıp,uygulama alanına koyarken,ayet-i ke -
rîmeler ve hadis-i şeriflere dayanmayı prensip edinmiştir.Bunun yanında,
ilm -i tevhid derslerinin okumakla öğrenilemeyeceği ve kavranılamayacağı,an-/
cak ve yalnız mürşld-i kâmilin telk in iyle gayeye u laşılabileceğin i beyân
etm iştir.
Merâtib-i Tevhid'i ik i bölümde incelemekte ve değerlendirmektedir,
îlk bölilmj Fenafillâh mertebeleri olarak is imi endir i l i r . Bu bölüm 3 mertebe
den meydana gelmektedir,"Bunlara,Terakki Makamları da denir.Sırasıyla j a-
Tevhid-i E f'â l, b - Tevhid-i S ıfat, c - Tevhid-i Z â t 't ır .İk in c i bölüm ; Beka-
billâh mertebeleri olarak isim lendirilir.Onlar da 3 mertebeden ibarettir .T e-t
d e llî Makamları diye de adlandırılmaktadır.Sırasıyla ; a - Cem' , b— Hazretü-
1-cem' , c - Cem'u’ l-cem ' dir.B ir de Peygamber Efendimize has ve Ofna a it bir
makam vardır.Ahadiyyetü'l-cem' adıyla anılır,ama telkin edilemez.Edilse de
anlaşılamaz.(25)
Muhammed Nûrü'l-Arabî.Halvetiyye tarikatından da icâ ze tli olduğundan,✓
onların bu makamları yedi isimle telkin e ttik ler in i ifade eder.Bu isim ler,
T,â ilâhe il lâ lla h , Allah,Hû,Hakk,Hayy,Kayyûm ve Kahhâr 'd ır . (26)
Bu mertebeler tek tek ele alın ırsa şu şekilde d eğerlen d ir ileb ilir .
25- Niyazi Şerhi,147 jAyrıca bkz.Mısrî 111 j Mecmua-l,Risâle-i Salihiyye Melâmilik,295f Mecmua-l,Şerh-i îh3anU'r-Rahraân,90 .
26- Niyazi Şerhi,135 ve 98 ; Ayrıca bkz. Mısrî,75 ve 142 ,
2- Tevhid Mertebeleri i
-48-
I - FENAPÎLLAH MERTEBELEStî
Qr- Tevhid-i E f'â l ı
Penafillâh mertebelerinin başlangıcı olup*P ililerin b i r l iğ i anlamına
gelir,Bu mertebeye gelebilmek için,aalik,herşeyden önce dış ve iç tem izliği
n i sağlaması gerekir.Dış tem izliğini au i le yaparken(abdeat,guaül g ib i) iç
temizliğini de z ik r-i dâimle gerçek leştirir.Tani,şeriat ve tarikat gerekle- /
r i yerine getirilir.Bundan sonra hakikat b ilg ilerin in tah sili ve tatbiki
gelmektedir.İlk adımda,merâtib-i tevhidden Tevhid-i E f'âl telkin ve talim
edilir,Buna göre.salik f i i l l e r i birleyerek,bunların hepsini Hakk'a nisbett
eder.Tarif edecek olursak,Tevhid-i E f'â l } suver-i Berzahiyyeda sâdır olan '
fiillerin ,H akk 'ın olduğunun zevkan şuhûd edilmeaidir.Suver-i Berzahiyye,bî-
attan önce görünen dünyadaki varlıklardır,Bunlardan bulut b ir sûr et, gök b ir
sûret,dağ bir sûret.hayvanlar b ir sûret ve insani Ar bir sürattir,İşte ,bu
süratlerden meydana gelen iş lerin cümlesi a le 'l - ı t la k Hakk'mdır,
Bu mertebenin gözetilen edebi şudurı F iille r in hepsini yani.bisa n is -
betle iy is in i de kötüsünü de Hakk'a nisbet etmek esastır,Çünkü,onların i y i -- . • A.* - *l i ğ i ve kötülüğü bi^e göredir,Toksa Hakk'a nisbet edildiğinde hepsi hayır -
dır.ve isim lendirilm em iştir.Fiillerin iy i l iğ i ve fenalığı,ku la nisbet ed il
diğinde belirlen ir ve bu zamanda,iyi ve kötü diye ad landırılır,
E h lu llah ,fiilleri Hakk'a nisbet eder.Ama,meselâ Allah zina e tti,d a -
mez.Zîra.zina ismini ortaya çıkaran -bu f i i l i n kula nisbet edilmesidir.Fğer
bu f i i l kula nisbet edilmeseydi,o f i i l in adı b e l l i olm az,iyilik ve kötülük
ten b iriy le hükmolunmazdı.
F iillerin Hakk'a ait olduğunu şu ayet-i kerimelerden anlıyoruz.
Oj--------— u, j j (S a ffâ t,37/96)"Allah s iz i ve amelinizi
halkeyledi." £-Jl. y ı~U l ^ Ç» ^ıJLjJ (Â i-i İmrâu,3/ 14)
-49-
Kadı Beyzâvî tefsirinde f i i l in in "ma'İûm" okunuşuyla k ij hakikatte
herşeyi kula güzel gösteren Cenab-ı H ak 'tır.(x)
Salikin bu zerki devamlı şuhûd edebilmesi için,kendisine b ir râbita
(kazandığı zevkte bağlanabilme gerçeği) verilir.B u mertebenin râbıtaaı Lâ
Pâile illâ llah 'tır .G erçek te bütün iş le r i yapan,ancak A llah 'tır,dem ektir.(27)/
S a lik ,nefisle olur da e f 'â l i Hakk'a nisbet etmeyip kendisinde görür
se,o zaman gayriyyette k a lır .(28)
Hakk'a nisbet edilen f i i l l e r i h issî.ka lb î.a fâk î ve enfüsî şek ille -
rinde olup,bunların ötesinde f a i l - i mutlakın Hazrat-i Ma'şûk olduğu kalb i -
le müşahede edilir.Ma'şâk'un f i i l in in ,o f i i l l e zahir olduğu zev k ed ilir .(29)
Yukarıdaki ta r if üzere hareket edip,zevke ulaşan salikte istiğrak har-
lin in hasıl olacağı b ir gerçektir.Öyle ki,bu zamanda bir kimse ona vursa, o
vuruşu aşuk'a nisbet eder de,vurana nisbet etmez.îşte buradan Lâ fa ile i l
lallah neticesi zahir o lu r .(30)
Bu makamın hal ve zevki,önceki mUrşid-i kâmiller tarafından sa lik ie -
rine Lâ ilâhe il lâ lla h virdi verilerek saglanıyordu.Bu v ird ,isten ilen veçhi
le yerine getirild iğinde istiğrak hali hasıl olur ve mürşid,bir üst makam ve
zevkin sahibi kılmak için o zaman salike.o zevkin tah silin i sağlayan ism-1 İlâhîyi telkin eder.(31)
(x )- (Bu,Ömer R.A.'dan rivayet olunan okunuştur.) "Allah Tealâ güzel gösterendir.Çünkü 0, f i i l l e r i ve eylemleri helkedendir.Bunları b ir imtihan iç in güzel göstermiş o la b il ir ." Bu hususta bkz. Mecmû'atün m ine't-te- fâ s îr ,1,467 ; Krş. Eş-Şevkânî,Fethu'l-Kadîr,1,323,
27- Mecmua-l.Risâle-i Salihiyye,105-106 .28- Mecmua-1, Şerh-i İhsanü'r-Rahmân,8829- Mecmua-l,Risâle-i Tevhîdü'l~Behiyye,109 ,30- Hecraua-l,Risâle-i Mürşidü'l-Uşşâk,61 ; Ayrıca bkz.Mecmua-l,Risâle-i
Sülûk-i Hakikat,110 .31- Mecmua-2 ,Seyrü't-Tevhid R isa lesi,13
- 50-
Tevhid-i R f'â l mertebesi,dört bölüfcde İncelenip zevkedilir.Bunlar j
Tevhid-i Ef »al,Fanâr-i E f 'â l , fe c e l l i - i E f'âl ve Cennetü'l-Ef’ â l» d ir .(32)
Muhammed NûrU'l-Arabî,ef»âlin hepsinin Allah’ a a it olduğunu tekrar
tekrar açıklarken,tasavvuf ehlinin şu konuda itt ifa k e ttik ler in i b e l ir t ir .
O da t Muhakkak ki,Hak Tealâ hazretleri biitUn kullarının a'yânını yarattığ ı
g ibi,on ların e f 'â lin in de hepsini yaratmıştır.Kullar ve f i i l l e r i , i s t e r ha -
y ır ,is te r şer olsun cümlesi Cenab-ı Allah'ın kazâ,kader,irâde ve raeşiyyeti
iled ir .F arz -ı muhâl,eğer her nevi ef'âl,Cenab-ı A llah 'ın kaza,kader,irâde
ve raeşiyyeti i le olmasa,abd'in de olmaması lâzım gelir,yan i mahlûkâtın ol -/
maması gerekirdi.Halbuki Yüce Yaratıcı Kur'an-ı Kerîm'de ^ ö - iu aluı j
(G âfir,40/62) "Allah,herşeyin yaratıcıs ıd ır" ve o j— j «lUi j
(S affât,37/96)"A llah ,sizi ve yaptıklarınızı yaratmıştır" ayetleriy le herşe
yin ve kulların a'yân.a'mâl ve e f'â lin in yara tıc ıs ı olduğunu beyân eder.
Tevhid-i E f'âlin manâsına geline f Gerçekten,Cenab-ı Hak ef'â lind e
birdir.Görünen ve görünmeyen mülkünde O'ndan gayri f a i l yoktur.Ve herşey
takdîr-i îlâh i üzerine carîdir.Bu makamı zevkedenler neticede tevekkül sa -
h ibi olur,halka karşı ih tirası olmaz.Kendi nefislerine fark,aleme ise cem'
nazarı i le bakarlar.
Muhammed Nûrü'l-Arabî,bu mertebe; telkin edilen salik lere şöyle ses -
leniyor :"Ejr marifet arayıcısı i Bu makâmm hakikatine ulaşmak istediğinde,
mürşid-i kâmilin telkininden sonra,senin için gereken,ister kavlen ve f i i -
len ,is ter zahiren ve batınen Nebiyy-i Ekrem S.A.S.e tab i' olmandır,Sonra,si
yakta ve otururken,gezerken ve bütün halinde Lâ ilâhe il lâ lla h z ik r -i daimî
ni yaparken bu makamın murakabesiyle zevk ve şuhûd etmendir.Boylöce,Cenâb-ı
Hakk'ın yardımıyla sana makâmının zevki hasıl olur. " (35)
32-33-
Gelişim,245 Gelişim,249-251
- 51-
Merâtib-i Tevhid’ in İkincisidir.Tarifinde şöyle den ilirj Hayat,ilim
irâde,kudret,sem'.basar ve kelâm Hakle'indir.Yanijdiri olan,işiten ,gören,
aöyley en,irâde eden ve yegâne kudret aahibi Allah'tır.Burada salik.zevkan
bu s ıfa tla r i l e mevaûf olanın Hak Tealâ olduğunu bilecektir.Bu a ıfa tla r aa-
like ayna olmakta ve orada Hazret-i Ma'şûk mUşahede edilmektedir.Bu s ıfa t
ların tamamen Hakk'a a it olduğuna dair Kur'an-ı Kerim'de hayli d e l i l le r
vardır.(x)
Salik,bu zevki devamlı olarak yaşaması için,makamın râbıtası olan
Lâ Mevsûfe i l lâ l la h 'a tutunur.Ve onun şuhûduyla yaşar.(34)
Bu makamın hal ve zevki,önceki mürşid-i kâmiller tarafından a a lik le -
rine Allah v ird i verilerek sağlanıyordu.Salik,Allah ismini zikrederken s ı -
fa t - ı aubûtiyyenin Hakk'ın olduğunu tefekkdr eder,kemâl s ıfa t la r ı Hakk'a
niabet eder ve iç aleminde istikrar sağlar.Böylece,makamda istiğrak hasıl
olur ve sa lik .b ir üst makam ve zevke geçmeye hak kazanır,(35)
Sıfat,gayba a it t ir ve zuhura gelmeden öncedir.Zuhûra gelince,şehâde-
te intikal eder ve Esmâ adını alır.Meselâ,çakmak taşında ateşin bulunması
s ıfa t olarak değerlendirilir.Çakmak çakıldığında meydana gelen şey,ateş is
miyle anılır.Kudret de zuhûrdan evvel s ıfa t olup,zuhûra gelince Kadir ismini
alır,Sıfatlar,m anâ isim leri olup.gaybta zuhûrları vard ır.(36)
Tevhid-i S ıfat mertebesi,dört bölümde incelenip,zevkedilir.Bunlar ;
Tevhîd-i Sıfat,Fenâ-i S ıfa t ,T e ce lli- i S ıfat ve C ennetü 's-S ıfat'tır.(xx)
(* ) - . Meselâ ökz. HayatîEl-Bakara,2/255, îlim:El-Hülk,67/26, Sem' ve Basar: Eş-Şûrâ,42/11,İrade:El-Kasas,28/68,Kudret:El-Kehf,18/39,Kelâm: En-Nisâ 4/164
34- Mecmua~l,Risâle-i Salihiyye,106 j Ayrıca bkz. Mecmua-l,Risâle-i SU - lû k -i Hakikat,110
35- Mecmua-2,Risale—i Seyrü't-Tevhid,İ2 .36- Mecmua-S.Riaâle-ri Sa 'd iyye.l .Ö2ei nüsha (zx )- Varidat,MUrşidü'l-Uşşâk,81 ; Mecmua-1,61 .
b- Tevhid-i Sıfat t
- 52-
B f'âl ve kaynağı.olan s ıfa t ı zevkedip Hakk 'a ver an ve bunların Hak
kın öldüğünü idrak eden a al ika fenaflllâh mertebelerinin sonuncusu olan ve
onu veliyyullah derecesine yükselten Tevhîd-i Zât mertebesi,mürşidi tara.-
fından telkin vs talim e d ilir .
Tevhîd-i Zât ı vücûd b irliğ id ir .T arifin de şöyle den ilir : VUcûd,Hak-
kındır.Bu makamda salikjhissen,aklen ve hayalen gerek e f ' âl,gerek s ıfa t ve
gerek zât aynalarından vücûdullaha bağlanıp,cümle eşyanın vücûd-ı Hak oldu
ğunu mülâhaza eder ve bu esnada istiğrak hasıl olur.Bu zevk üzere k a la b ilr - ;
mek için râbıtaya sımsıkı sarılır.B u mertebenin râbıtası Lâ Mevcûde i l l â l -
1 ah'tır.Bununla S ek ir makamları tamamlanır. Sal ik , bu halde vahdetle kesret -
ten mahcûb olur.Hattâ,Bu kesret nedir ? diye sorulsa cevap veremez,(37)
Salik,evvelâ e f 'â l i müşahede eder.Sf'âlden s ıfa t ,s ıfa tta n da zât gö
rünür. (58) Bu mertebelerde salikin müşahedesi|halkın fani,Hakk'ın baki ve
zahir olması şeklindedir,Talnız,zât-ı Hakk'ı,nazar-ı Hak i le ve bu sülük i -
le müşahede etmesi gerek ir.(39)
Bu makamın hal ve zevki,önceki mürşidler tarafından salik lerine Hû
v ird i verilerek sağlanıyordu.Hû,mutlak zâttır.Salik,H û i l e zikrederken bü -
tün zâtları b ir zâtta ifna eder,böylece,zikir-zâkir-mezkûr b ir olur şuhûdu-
na varırdı.Bu makamla .Uç sekir mertebeleri tamamlanır.Bundan sonra sülük
yoktur.Artık,Tedellî makamlarına g e ç i l i r . (40)
Muhamned Nûrü'l-Arabî'de bu mertebelerin üçünün Fenafillâh Mertebe
le r i adıyla anıldığını görüyoruz.Bu,ilm-i Tevhid'i şuhûd etmede ilk kısım -
d ır k i,îse v î şuhûd diye adlandırılır.Kulun f i i l i , f i i l - i H ak 'ta ,sıfa tı sıfa<-
37- Mecmuar-1,62 .38- Mecmua-5,Şerh-i Razel-i Hacı Bayram V e lî,339- tTecmua-3,Şerh-i Nutk-ı tmam A li,2 {Mecmua-5 ,Şerh-i Kelâm-ıîmam A li ,27.40- Mecmua-2,Risâle-i Seyrü’ t-Tevhîd,12 .
c- Tevhîd-i Zât ı
-53-
• • ^-------------II viUJij J u* A ji j l j ai J (Â i-i imrân,3/55)
" Allah, E*y îaa i Ben seni öldürür,kendime yükseltirim dediğinde,," ayet-i
kerim esidir.(41)
Muhammed Nûrü'l-Arabî,buradaki " tev e ffî"y i açıklarken»bunun " i h t i
yarî ölüm” olduğunu söyler.Hazreti îsa A.fi. ih tiyarî ölümle öldükten son -
ra ik inci kat göğe k a ld ır ıld ı,d e r .(42)
Zâtların tevhîd edilmesi,acaba hulûl ve ittihâd problemini ortaya
çıkar maz mı ? Veya,Tevhid-i Zât nasıl zevkolunur ? Muhammed Nûrü'l-Arabîi
bunu şöyle açıklar* " Tevhid-i Zât demek; bütün halk hulûl ve ittihâd o l -
maksızın,zât-l Hak’ la mevcûd olduğunu zevkan ve keşfen b ilip ,ha lk ayna -
sından zâ t-ı Ma'şuk'un müşahede olunması demektir.Bu ve bundan önceki ik i
mertebe de dahil bunlar b ir diğer adla Merâtib-i Sıddıkıyye diye de adlan
d ır ı l ı r ü (43)
Muhammed NÛrü'1 -Arabî,öğretici mahiyetteki eseri olan R isâ le-i S a li-
hiyye'de bu mertebe için şunları yazmıştır*" Tevhid-i Zât,vücûd Hakk'ın o -
lup,gayrinin vücûdu yoktur.Kur'an-ı Kerim'den d e lil le r şunlardır. Cr1 3.S ^ j Nl a j u (Kasas,28/88)"Herşey helâk olucudur,0 ’nun zâtı müstesnâ"(x)
ayeti i le .ıj S i l j JiUJI jü *>j j o 1-4 Lw -Le o-* 3^ (Rahman,55/26)
"Herşey fânidir.Celâl ve ikram sahibi Rabbinin zâtı bakidir" ayetidir.Bu
makamın zevkinde kalabilmek,râbıtası Lâ Mavcûde i l lâ l la h ' a bağlanmakla o -
lur.Fenafillâh makamlarına sahip olanlara Ehlullah denir.Ehl-i fenâ diyen
le r de vardır,Bunların,makamlarında iken mükellef olmamaları düşünülür.An
cak, makamlarını her zaman kemâl i le keşfedemediklerinden ve bu zamanlarında
akıllarına tabi' olduklarından mükellef tutu lurlar.îşte onlar,bazan ma'zûr
tutulur,bazan da tekdîr olunurlar.Bu makam sahipleri Ehlullah ve Ehl-i Ve -
41- Mecmua-2,13 .42- Niyazi Şerhi,154 | Ayrıca bkz. Mısrî,104 .43- Mecmua-1,110(x ) - Krş. Cazali, MişkâtU' 1-Envâr,92-93■
t-ı Hak'ta ve zâtı da zât-ı Hak'ta yok olur,Buda dalîl Kur'an-ı Kerîm'de
- 5 4 -
lâ y e t 't ir .V e lile r da ik i haldan hali d e lild ir . Makamlarını z evke 11 üçlerin
de, Ehl-i Keşif'tirler.Mekânlarından mahcûb olduklarında diğer insanlar
gibi Ehl-i Hicâb'tırlar,Bunlar hakkında şu ayet zikrolunur. **-^-ljl öl'-ij* i *-l-ll (Yunus, 10/62)"Haberiniz olsun ki Allah'ın
v e lî(k u l)la r ı için hiç b ir korku yoktur,Onlar,mahzûn da olacak değiller
d ir ." Ehlullah'ın ta r if şöyle yap ılab ilir t Ehlullah.Hakk'ın a f â l ,s ıfa t
ve zâtına arif,kendi e f 'â l ,s ı fa t ve z it ın ıj zât,s ıfa t ve e f 'â l - i Hak'ta
fani kılan ve kendilerinde zahir olan e f 'â l ve s ıfa t ve zâtın Hakk'ın o l
duğunu keşfeden kim selerdir." (44)
Bu makamda olanların her nefeslerinin hikmet ve kudret dolu olduğu
ve isteklerinin hemen veya yakın gelecekte yerine g e tir ile ceğ i ifâde adi-
l ir .(4 5 )
Tevhid-i Zât mertebesi,dört bölümde incelenip,zevkedilir.Runlarj
Tevhid-i Zât,Fenâ-i Z â t,T ece lli-i Zât ve Cennet t i 'z -Z â t 't ır .(46)
44- Mecraua-1,107 .45- Mecmua-1,9646- tfecmua-1,61 | Ayrıca bkz. Varidat,81 .
- 5 5 -
11^ BEKABÎLLAH MERTEBELERİ
a- Cem* Makamı t
Fenâfillâh mertebelerinin zevkettirllip,kulun kendisinin zan ve veh
mettiği f i i l , s ı f a t ve zât, idrakinde inkıraza uğrayıp Rakk'ın e f 'â l ,s ı fa t ve
zâtında yok olduğunda,kendisine Beka makamları telkin olunur,Bu makamların/ilki,Cem* makamıdır,Salik,en son olarak zâ tın ı,zâ t-ı Hak'ta ifna şuuruna er
diğinden burada kendisine zâ t-ı Hakk'ı telebblls zevki telkin e d ilir ,
Makam-ı Cem'in ta r i f i şöyledir t Hakk'ı zahir,halkı batın olarak mü
şahede etmek,Bu makamda,halk ayna olup,oradan Hak zahir o lu r ,(47)
Bu makamda,vahdet şuhûdu g a lip t ir ,(48)
Cem1 makamı telkin edilen salik,Hakk'a kuvâ olup,0'nun kuvâsında Hak
zahir olurken,kendisi bâtın olur.Ayni zamanda,eşya da butûna girer.Şöyle k ij
eşya denilen,kâinattaki süratlerdir,Bunlar,göz kapandığında nasıl in3an zih
ninde batın oluyorsa,Makam-ı Cem'de bulunan salikte de eşya,ilm -i İlâhide
batın,zâtullah zahirdir, zevki hasıl olur.Salik.bu esnada her ne ahkâm zahir
olursa,onu Hakk'a isnad eder.tşte buna,ahkâm-ı ilâhiyye derler,
Makam-ı Cem',bir h a l-i istiğraktan ibaret olduğundan sa lik i bu makam
da çok durdurmazlar.Mecnûn bu yerdejLeylâ benim,benden gayri Leylâ yoktur ,
demiştir,Bu makamı anlatabilmek için şöyle bir misal verilebilir.D üz bir ova-,
da bulunan bir direğe sabah güneşi vurduğunda ondan bir gölge hasıl o lu r,İşte
o gölge mahlûktur,0 gölgeyi güneşin doğuşu meydana çıkarm ıştır,Bir müddet
3onra güneş yükselip,zeval vakti geldiğinde işte o vakit,meydana çıkan gölge
nin eseri kalmaz,Direkte batın olur,Bu makamdaki salik dahi.şuhûdunda Hakk
kemaliyle zahir olduğundan, eşyanın zâ t-ı Hak'ta batın olduğunu zevkeder,Aynen
direkte gölgenin batın olduğu gibi.Malumdur ki,gölgenin hariçte vücudu yoktur.
47- Mecmua-1,11048- Mecmua-1,62
- 5 6 -
Anoak göze bir karaltı olarak görünUr.Buna vücûd-ı z ı l l î diyebiliriz.H alk
da böyle olup,vücûd-ı hakikisi yoktur,Sadece ilimde bir şeydir,hariçte as
la vücûdu yoktur.Yalnız,gölgenin inkârı kabil olmadığından,halkın dahi in
kârı kabil değildir.B elki halk denilen flakk'ın ism-i Zâhir'inin hükmüdür.
7e te ce lliy â t-ı osmâdan ibaret olup,dışarıda vücûdu yoktur.Onun için eh -
lullah, "A'yân-ı sabite vücûd kokusunu duymadılar"demişlerdir.(x) Nerede
kaldı ki.vücûdları oİ3un.Bu makama,Kurb-i Peraiz de denir,Bu makamın d e li
l i olarak Kur'an-ı Kerim'den ut---------------L- a3l»i Öl {Gafir,40/20)
" Çünkü Allah kullarını çok iy i görendir" ayet-i kerimesi i la J » ! U i öI <WV . , i, J dJLJ | m» r*-cCj U—Ly "Muhakkak ki Allah,kulunun lisan ıy la (Allah
kendisine hamdedeni iş it ir )d e r ." hadis-i ş e r i f i g ö s te r i le b il ir .(49)
Bu makama;Makam-ı Cem',Kurb-i Ferâiz denildiği g ib i ,Fenâ-i Nefs,Be-
ka-i Rûh.ve Seyr-i Muhibbi de denir.Necm suresinde geçen(53/ 8)
"Sonra(Cebrail, ona)yaklaştı,Derken sarktı"ayetindeki kısmı bu.yeri i fa
de eder.Buraya,"Rarzah da derler.Vahdetin zahir olduğu yerdir.Bütün eşyanın
hakikati,asien ayn-ı Hak' tır.A ğyar,İk ilik ve kesret yoktur.Hattâ bu makama
varıldığında,bu mertebe yaşandığında bütün vesveseler k e s i l i r . (50)
Muhammed Nûrü'l-Arabî, îslâm 'T’a r ih i’nde îfk olayı diye geçen ve Hazreti
Ayşe'nin masumiyyeti i le biten olayda söyle bir değerlendirmede bulunur:îfk
ayeti indiğinde Hazreti Ayşe luı * aXJ| j demiştir,Çünkü o va
kit Hazret-i Ayşe,Cem' mertebesinde idi.Nazarında Hak zahir,halk batın oldu
ğundan o makamda şükür,Hak Tealâ'ya olur.Halbuki kendisine
denmişti.(51)(* ) - Bkz.Ahmed Avni Konuk,Fusûsü'l-Hikem Tercüme ve Şerhi,15-49- Mecmua-1,107-10850- Gelişim,26151- Mecmua-1,95 f Ayrıca bkz.P/fısrî,60 ?Krş. EL-Cami' liahkâmi ’ l-Kur 'an,Tef-
sîrü'l-Kurtubî,VT,197 j Buharî,Sahih,KitabU’ t-Tefsîr.Bab 6, (Nûr 11) , Ömer Rıza Doğrul,Asr-ı Saadet,11,146 ; M.Ali Fs-Sâbûnî,î!uhtasaru Tefs ir i îbni K esîr,T I,589,
- 5 7 -
Makam-ı Cem'i zevkedenler Havâssü'l-Havâss olup,Sahv-ı Rvvel sahip
leridir.^unlar,vahdet- i zahireyi,kesret-i bâtınada müşahede edenlerdir. (52)
Malcam-a Hakikat ve Cem’ - i Bâtın'da denilen bu mertebeyi zevkedenlere
Zâtiyyûn da denilmektedir.(53) :
»»uhammed Nûrü'l-Arabî," RülÛk-i Tevhid olmadan halita Hak demek küfür
dür.Hitekirr. kendilerini Bektaşiliye bağli gösteren fakat seyrü sülük sahibi
olmayan bazı mülhidler nazarlarında,halka viicûd verdikleri halde ona Kal: de
mişler ve küfre düşmüşlerdir. Allah korusun,Fir 'avn *un u-UVı u,ı J ul*
(Naziat,79/24)"Ben sizin en büyük P.abbınızım dedi" demesi de böyledir.Hazreti
Rûh diye de adlandırılan bu makamda ek*-*1 *~ıl demek caizdir.Yalnız bu s ır r ı
açıklamak caiz delildir.H allaç Kansur(921),bu makamı zevkederken bu s ır r ı
örtmeye sabrı kalmadığından ilân e tt i ve kendi katline dua okudu.(54)
Bu makamın hal ve zevki,önceki mürşidler tarafından saliklerine Hak
virdi verilerek saklanıyordu.Bu v ird i gerektiği şekilde yerine getiren salik
makamın zevkinin istiğrakına girdiğinde,kendisine b ir Üst makamın v ird i t e l
kin e d i l ir d i . (55)
Kuhammed Nûrü'l-Arabî,Arapça kaleme alınan takrirlerin in bir yerinde
müslümanların Bedir Gazası'ndan dönerken b irb irlerine düşmanı " Ben Öldürdüm"
demeleri üzerine f-------------------(—Lmi «lui cA-b /-Li (& ıfâl,8/17)
"Onları s iz Öldürmediniz.Fakat Allah öldürdü onları" ayetinin nazil olduğunu
söyler ve böylece onlarınj abd'in batın,Hakk'ın zahir olarak şuhÛd ed ild iğ i
Cem' makamına irşad edildiklerin i b e l i r t i r . (56)
_______Cem* makamı.Hazret-i îsâ A.S'ın makamıdır.(57)52- Mecmua-1,99 {Mecmua-2,453- Niyazi Şerhi,136 ; Mısr$,7654- Mecmua-3,Şerh-i Kalâm-ı İmam A li ,2 { Mecmua-5,29-30.55- Mecmua-2,Kieâİe-i Seyrü’t-Tevhid,1256- Kecmua-1,102 { Krş. Tefsiru'l-Kurtubî,lV,384 .57- Niyazi Şerhi,146 j Ayrıca bkz, Mısr£,103 .
- 5 8 -
b - Hazretü'l-cem Makamı 5
Bekabillâh mertebelerinden İkincisidir.HazretU’ l-cem 'in t a r i f i şöy-
led ir j Halkı zahir,Hakk'ı batın olarak müşahede atmek.Burada Hak aynasın -
dan,halk zahir olmuştur,(58)
Bir önceki makamda zahir olan zât,batın olan eşyaya, kendi hükmünü
verip onu izhar etmiştir,Böylece,hükmünü esmaya nisbet eyleyen zât batın,
esma da zahir olmuştur.Ru haldejgören,bilen ve iş iten , .halktır,ama Hak i le .
Nitekim,makam-ı Cem'de gören,bilen ve işiten..ahdin kuvasiyle Hak idi.Bu
makamda ise,Hak kulun kuvası olmaktadır.Kulun hayatı Hak,kudreti Hak i le
va basarı da Hak iledir.Bu makama ehlullah,Kurb-i Nevafil adını v er ir le r .
Bu mertebenin kemaline erişenier,herkesin b ild iğ in i b i l i r , i ş i t i r ve görür.
Kendilerinden İlmî olgunluk sadır olur.ÇUnki bunlar,Hak i le g ö rü r ,iş it ir
ve b ilir ler.B u makamda olanlara Mükarrabîn derler.Ebrar diye adlandırılan
iyiliksever kimselerin yaptıkları,onlardan b ir üst durumda olan Mukarrabîn'
e göre seyyie ve noksanlık olduğu kabul e d i l ir .(x ) Nazarları her nereye 0-
lursa zahirde halka,ama batında Hakk'adır diye zevk ve ifade e d i l i r . (59)
Bu makamın dayandığı d e lil aşağıdaki hadîs-i kudsî g ö s te r ile b ilir .
I y j x"» *v. ı uJ I I j m u« le o . I L.* I UI J-*.. ,« ı J I I i." La ■
iL>j j L-i I— ) j I j) I j I-1 aJ I I ü I—i *. 1 J-s I L_ı
"Bana,kendilerine • j o-k t*j ç -r» j «• j j g «— j
farz kıldığım şeyleri eda e ttiğ i g ib is i i le yaklaşanı yoktur.Eğer kul,bana
nafile ibadetlerle yaklaşırsa,ben onu severim.Ben onu sevince d e .. i lh . (60)
HazretU'l-cem' adıyla meşhur bu makama,ayrıca Fenâ-i Rûh ve Beka-i
58- Mecmua-1,110 !(x )- "Ebrarın hasenâtı.mukarrebûnun seyyiâtıd ır ',Bkz.Kuşeyrî,Risâle,Hal
bahsi,55.59- Mecmua-1,10860- Bkz.Buharî,Rikak,38 } Ramûz,330 j Sadreddin Konevî,Tasavvuf! Yorum
la rıy la Kırk Hadis,Tere:Harun Ünal,88,
yaklaştı.Derken sarktı" ayetindeki kısmından dolayı Petedellâ maka
mı da denir.Çünkü tu makamda kesret ve s ıfa ta in iş -t e d e ll î - vardır.Kul bu
rada, s ıfa t la r ı kendine nisbet eder.Kesret sonulacak olursaj k esret,s ıfa t
t ır diye cevap v e r ir .(61)
SeyrÜ'l-Mahbûbî diye de anılan bu mertebede,kesret-i mazahir şuhûdu
g a lip t ir .(62)
Bir diğer ifadeyie,kesret-i zahir vahdet-i batında müşahede e d ilir ,
demek olan bu makam,Sahv-ı Sânî'nin vuku bulduğu yer olup,makam-ı Sahv-ıj
Evvel olan makam-ı Cem'den evlâ ve a ,lâd ır .(63 )
Hazretü'l-cem',bütün sıfa tların zâ t-ı Hak i l e kaim olduğunun müşahe
de ve zevkolunduğu b ir makamdır ki,zevkedenlerine SıfatiyyÛn d e n il ir .(64)
Ezanda «------—.—İLM Ut aJt y 'ın ik i defa söylenm esi,biri
Cam'-i batın olan makam-ı Cem* iç in ,d iğ er i Cem'-i zahir olan makam-ı Hazre-
tü ’ l-cem ' iç in d ir ,(65)
Şeriat makamı da dediğimiz bu mertebeyi zevkedenlere aynı zamanda Hü
lâ sa -! Havâssü'l-Havâss da ad olarak verilm ektedir.(66)
Bu makamın hal ve zevki,önceki mürşid-i kâmiller tarafından A llah 'ın
isimlerinden Hayy v ird i verilerek sağlanıyordu.Salik bu v ird i yerine g e t ir ir
ken Hazretü'l-cem' mertebesinin zevkini,feyiz ve irfan ın ı kazanmaya ç a lış ı -
yordu.Makamın zevkinde istiğraka kavuştuğunda o zaman kendisine b ir üst mer
tebenin v ird i mürşidi tarafından telkin e d i l i r d i . (67)
61- Gelişim,26262- Mecmua-l,6265- Mecmua-l,95-9664- ffecmua-5, Merh-i Kelâm-ı İmam A li ,2 ; Mecmua-5,30 jNiyazl Şerh i,136 ?
Ayrıca bkz. Mısrî,7665- Mecmua-l,11466- Mecmua-l,9967- Mecmua-2,Risâle-i Seyrü't-Tevhid,l2
Sır ve Necm suresinde geçen(53/8) u— "Sonra(Cebrail,ona)
-60-
c - Cao'u'l-cera' Makamı î
Bekabillâh mertebelerinin UçUncUsüdUr.Cem'-i Efeadî olan makam-ı Gem*
ile,C em '-i Muhammedi olan makam-ı Hazretü'l-cera'i kendinde toplar.B ir diğer
tabirle,kesret ve vahdeti cem'eden b ir makamdır.Zahir olsun,batın olsun
cümle var olanın Hak olarak müşahede ed ild iğ i yer diye ifade edilir.Zahir
olan mukayyed,batın olan mutlaktır.Mukayyed dediğimiz de,mutlak dediğimiz
de hepsi Hak'tır diye zevkolunur.(68)
Bu makamın d e l i l i olarak Kur'an-ı Kerim'den^jsüLlIj l j Jjtfl y»
r - 1. ^loLyJi j(H adid,57 /3)”0 ,hem evveldir,hem ahirdir,hem zahir
dir,hem batındır.0,herşeyi kemâliyle b ilen d ir ."a y et-i kerimesi gösterileb i
lir.Cem 'u'l-cem ' makamıjVücûd-ı Kalbi ve Necm suresinde geçen(53/9) o 1-5-*
qj~j « v Li "(Bu suretle o,peygambere) İki yay kadar,yahud daha yakın
oldu da " ayetindeki vU* kısmından dolayı Kabe Kavseyn makamı adla
rıyla anılır,Bu mertebede e f 'â l ve asâra in iş (te d e ll î) vardır,Görüldüğü ü -
zere burada vahdet ve kesret kelimeleri bulunur.Yalnız,kesret ayn-ı vahdet,
vahdet de ayn-ı kesret olarak şuhûd e d i l i r . (69)
Muhamned HÛrü'l-Arabi,Kur'an-ı Kerim,peygamberler ve v e liler in beyân
ve ifadelerindeki sırlara vakıf olmak isteyenler,bu makamı gerçek yönüyle
zevketraeliler,aksi halde hayvandan aşağı derekeye in er le r ,d er .(70)
Sülûkun,Tevhid-i Zât mertebesiyle tamamlandığını görmüştük.Bu mertebe
ile de Cezbe tamamlanmaktadır.Cezbe'don raurad,tedellî’ d ir .S a lik ’ in başlangı
c ı, Müntehi 'nin nihayetidir.Tevhid-i Kf'âl 'de f i i l l e r i Hakk'a veren salik ,
Cem'u'l-cem'de Hakk'ın f i i l l e r in i giyinir.Bu halle zuhûra ç ık a r .(71)
Vahdaniyyet makamı da olan bu yerde Mahbub'un da.Huhib'in de Hak oldu-
68- Mecmua-1,11069- ,Tecmua-l,62 ; Ayrıca bkz. Gelişim,246.70- Mecmua-1,108-10971- Mecmua-2,12 ; Ayrıca bkz.Niyazi Şerhi,J6 j Mısrî,65 .
gu zevkolunur vo saliktejMuhib ve Mahbûb,zahir ve bati» Hak olduğu tahak-t
kuk eder.(72)
Bu makamın hal^ve zevki,önceki mürşidler tarafından salik lerine Al -
la h 'ın iaimlerinden Kayyûm vird i verilerek saglanıyordu.Salik bu v ird i ye
rine getirirken,vahdet ve kesreti b ir lik te müşahede etmesi istenirdi.Kay _
yûm,kendisi bizâtihi kaim olandır.Asâr ise Kayyûm i le kaim o lan d ır.(73)
Cem'u'l-cem' makamını zevkedenlere Bf'âliyyûn ve Safvet-i Hülâsat-i
Havâssü'l-Havâss da denir.Bü mertebe,mürşid-i kâmiller tarafından sa lik le
rine telkin edilen son mertebedir.(74)
d- Ahadiyyetü'l-cem' Makamı :
Bekabillâh mertebelerinin sonuncusudur.Bu makam,makam-1 Muhammedi ' -
dir.Mukayyed olan varlıktan kaydın k a ld ırıld ığ ı y e rd ir .(75)
Gerçek imanın son durağı burasıdır.Bundan sonra başkaca b ir makam
yoktur.Çünkü,burası en yüce mertebedir.(76)
Muhacmed Mûrü'l-Arabi,bu yerin anlatılamayacağını,anlatılsa ve takrir
edilse de salik tarafından kavranılamayıp anlaşılamayacagını açıkça ifade
etmektedir.Bu hususta şöyle der j"Buraya makam-ı Ahadiyyetü'l-ayn dahi de
n i l i r ve Peygamber Efendimizin kendine mahsus olup.Gavsü'l-A'zam olan zât
tarafından teberrüken ta'lim edilir.Buna rağmen bu makamdan zevk alınamaz.
Kur'an-ı Kerim'de Cenab-ı Hak o— -»• çr* f - 1 J 1-»
(İsrâ ,17/34 ve En'âm,6/152)”Yetimin malına,rüşdüne erişinceye kadar,o en
güzel olanından başka bir sûretle,yaklaşmayın” buyurmuştur.Yatîm-i Hakîki,
Hazret-i Rasûlullah S .A .S .'in kendisidir.O'nun malı Ahadiyyet’ t ir .B iz ona
7 2- Mecmua-1,9873- Mecmua-2,1274- Mecraua-2,475- Mecmua-1,11076- Mecmua-3,Risale f i beyân-ı sülûk-i Şeriat ve Tarikat ve Hakikat,3
- 62-
yaklağmaktan nehyolduk.Eğer Rasûlullah S .A .S .'in kendisi bizzât telkin e -
derse zevk alınır,yoksa zevk alınamaz."(77)
Peygamber Hazret-i fbrâhia A.S.,Tevhid*in babası olduğu halde bu
makama ancak kadem-i ffuhammedî i l e g ir e b ilir . (78)
Vahdet—i zahire i le vahdet—i batına arasında fark olmaması ve her
ik isin in ,salik in nazarında aynı olması şuhûdudur.Bu mertebeyi zevkedenle-
re Nihâyet-i(veya) Hâssiyyet—i Hülâsa-i Havâssü'l-Havâss derler,Ahadiyyet,
ik i kıs imdir. Bir i , Ahadiyy etü' l~ayn' d ır , *HUve " i l e ifâde e d ilir .îk in c is i ,A -
hadiyyetü 'l-kesret'tir.Bu da,"Allah" lâ fz ı i l e ifade ed ilir .A k la göre,ara
larında fark varmış gib i görünüyorsa da hakikatta fark yoktur.Buna d e lil
olarak Kur'an-1 Kerim'den ^ l a*i i i ^ j j (İhlâa,112A)"De k ijO ,A lla h 't ır ,
b ir tektir"ayet-i kerimesi g ö s te r i le b il ir ,(79)
Kuhammed Nûrü'l-Arabi," Bu makam,vahdetin ayn-ı kesret»kesretin de
ayn-ı vahdet müşahede edild iği ve Ev ednâ makamı diye de adlandırılan ma -
kamdır .Kur 'an-ı Kerim'de o------ » j A_lj *=**-»j L-*j (E nfal,8A 7)
"Attığın zaman da(Habibim)sen atmadın,ancak Allah a ttı"a y eti bu makamın
zevkini gösteren delildir.Ctndan sonra iman-ı tahkiki hasıl olur.Hakka' 1-ya-
kîn olan makam-ı Hitâm’ a geç i l i r . Bur ada ne kesret,ne vahdet ve ne de Tâ-i
hitab bulunur" d er .(80)
Bu mertebenin şuhûduna Muhammedi şuhûd denilir.Bu da Tevhîd-i S ırf
olup; Cem',Hazretü'l-cem' ve Cm'u'l-cem 'in muhtevasını oluşturduğu Mûsevî
şuhûddan sonra g e l i r , (81)
Bu makamın hal ve zevki,önceki mürşidler tarafından A llah 'ın isimler i MScmua-l,109.NotV Kabaca yaptığımız araştırma sonucu Tasavvuf! Tef
s ir kitaplarında böyle b ir yoruma rastlanmamıştır.78- Niyazi ferhi,154 jAyrıca bkz.Mısrî,99 .79- Mecmua-1,9980- Mecmua-1,6281- ^ecmua-2,13
- 63-
rladen Kahhâr v ird i verilerek sağl&nıyordu.Kahhâr ismini vird olarak ver
mekten gözetilen amaç şu idiıKahhârjsıfat,eemâ ve asârın meydana getird iğ i
kesreti,herbirinde zâtın te ce lli etmesiyle kahreder,yok eder.Kahhâr zikrin
den doğan tulûat va feyizler,sadece Peygamber Efendimiz'den g e lir ve buraya
ancak Muhammedi verâset i le u la ş ı l ı r .(82)
Zât-ı Ahadî'nin vücûb i le muttasıf olmasından dolayı bu mertebenin
asla zevk olunamayacağı ifade olunur.(83)
Buraya kadar açıklamaya çalıştığım ız Tevhid mertebelerini Muhammed
Nûrü’ l-Arabî,aşağıda gösterilen dairede de ifade etmiştir.Görüldüğü üzere
daire ik i kısımdır.Bir kısmı,Penafillâh mertebeleri olan Tevhıd-i E f'â l,
Tevhîd-1 Sıfat ve Tevhıd-i Z â t'ı göstermekte,diğer kısmı da bunlara karşı
lık olmak üzere Eekabillâh mertebeleri olan Cem'.Hazretü'l-cem' ve Cem'u'l-
cam'i içermektedir.Ortada, Ahadiyyetü'l-cem' bulunmaktadır. (84)
Makamât-l Bekâ Makamât—ı Fenâ
Hazratü'l-cem'
* 1» i y v— I—. Lio
Cem 'u 'l -c eg--J | gj
jLs-il
S ıfat
• ı •- * o Lo Uu
o 1 -in
82- Mecmua-2,1283- Mecmua-1,4 •84- M elâm ilik,297
-64-
' 3 - Vahdet-i Vücûd ı
Varlık b ir l iğ i anlamına gelen bu terkibin ilk defa Şeyhu'l-Ekber
Muhyiddin îbnü'l-Arabî tarafından İlmî bir veçhe i l e değerlendirildiği b i
linir.Muhammed NÛrü'l-Arabî de Şşyhu'l-Scber*in açık te s ir i altındadır ,(x)(x)~ "Bu terim hakkında birkaç noktaya işaret etmek faydalı olacaktır,kana
atindeyiz .a)"Vahdet-i vücûd" tab iri îbnü'l-Arabî tarafından kullanılmamıştır,
İbnU'l-Arabi'nin eserlerini tarayarak b ir çalışma yapan Dr.Suad Hakim bu terimin O'nun kullandığı ıs tıla h la r arasında mevcûd olmadığını ifa de etmekte ve şöyle demektedir."Vahdet-i vücûd tabirin i îbn Arabî'yi inceleyenler icad etmiştirjdaha doğrusu bu kimseler O'nu vahdet-i vücûda kail olanlar zümresinde tasnif etmişlerdir.Araştırma ve inceleme yapanlar,neticede îbn Arabi'nin "Vücûdun hepsi birdir","Orada ancak Allah vardır" ve "Vücûdda ancak Allah vardır"gibi cümlelerinden hareketle vahdet-i vücûd ashabından olduğuna is t id lâ l etmişlerdir,
Dr.Suad Hakim bu tabiri ilk defa kullanan kimsenin muhtemelen îbn Teymiye(728A328)olabileceğini,Michel Chodkiewicz ise i lk defa olarak Sadreddin Konevî'nin(673A274)Miftahü'l-Gayb adlı eserinde kullanmış olduğunu ve"şeyhinin doktrinine şüphesiz zaruri olan fe ls e f î b ir ifa de verdiğini»fakat bu sistem ciliğin pek çok yanlış anlamalar ortaya" çıkardıgonı"söylemektedir.
Sadreddin Konevî,îbnü'l-Arabî'nin talebesi olduğu ve îbn Teymiye'den kırkbeş sene önce vefat e tt iğ i düşünülürse,bu tab iri y a z ılı metinlerde ilk defa Konevî'nin kullandığını kabul etmemiz gerekir.Konevî'nin Mif- tahü'l-Gayb adlı eserine baktığımızda eserin 12/b ve 13/a yapraklarında "ke-vahdeti'l-vücûd"(Vahdet-i vücûd g ib i) ve"min haysü vahdeti vücûdi- hi"(Vücudunun vahdeti bakımından)ibarelerini görmekteyiz.
Prof.Dr.Hihad Keklik Konevî hakkındaki çalışmasında vahdet-i vücûd tabirine Konevî'nin eserlerinde rastladığını beyan eder.
îlk defa bu tabir Konevî'nin eserlerinde görülmüş ve 0 'nun yaşadığı devirde ve kendisiyle Mısır'da görüşmüş olan îbn Seb'in 'in(669A270) kullanılmaya başlanmıştır.Bu durumda ibn Teymiye,tabiri icad eden o lmayıp, tabirinyaygınlaşmaya başladığı b ir zamanda,karşı ç ık t ığ ı muta - savvıfların görüşlerinden b ir i olarak bu terimi kullanmış görünmekted ir.
b) Şu da b ir gerçek ki,her ne kadar tabirin i kullanmasa b ile ,îb n ü 'l - Arabî vahdet-i vücûd doktrininin esas temsilcilerinden b ir i ve en başta geleni olarak bilinmektedir.Aynı şekilde Hz.Maviâna'nin Mesnevi' - sinde bu tabir mevcûd olmamakla-beraber bu görüşü aksettiren en güzel eserlerden birid ir.îbnü 'l-A rabî'den önce yaşayan,meselâ Bâyezîd Bista- mî(261/874),H allâc(320/922),Cüneyd Bağdadî(297/909) ve Gazzali(505/ - l l l l ) g i b i mutasavvıfların söz ve eserlerinde de bu terimi görememektey iz , tik büyük tarikatların kurucusu Abdülkadir Geylânî(561/1166),Ahmed Tesevî(562/1167) ve Ahmed er -R ifâ î(578/1182) g ib i sû filerin eserlerinde de durum aynıdır.îbn Atâullah el-îskenderî'n in (709/1309)eserlerinde de bu tabire rastlanmamaktadır.Öyle anlaşılmaktadır ki,terim in mevcudiyetiyle terimden kasdedilen manânın mevcudiyeti b ir lik te görünmemektedir. îbnü'l-Arabî 'ye terimi kullanmamasına rağmen vahdet-i vücutçu kendi g ib i düşünen diğer 3Ûfîlere vahdet-i vücutçu değildi,diyerek ya— pılan karışıklığın incelenmesi gerekmektedir." Bu hususta bkz. AhmedAvni Konuk,PusÛsü'l-Hikem Tercüme ve Şerhi,Vahdet-i Vücûd bölümü,
- 65-
Bunun dışında bu görüşü ısrarla savunanların da üzerinde e tk is i görülür.
-Takrir ve şerhettiği k iş ile r in eserleri buna d e l i ld ir . -
Vahdet-i vücûdjbütün varlığın tek ve eşsiz vücûd-ı mutlaktan g e ld i-
ği^bu zâ t-ı Mutlak'ın kendisinde mevcûd"şe,n'* ve n isbetleri izhar etmesiy
le sonsuz b ir çokluk meydana geldiği,fakat bu çokluğun hakiki birer varlık/
olmayıp her an b ir hal ve şe'nde bulunan Mutlak zâtın değişik t e c e l l i le r i
i l e yok olmakta ve yeniden benzerlerinin yaratılmakta bulunduğudur.Esasen
Mutlak zât kendini eşya ve kâinat sûretinde açığa vurmuştur.tLk ve sonfa -
çık ve g iz l i O-'dur.O'ndan başka varlık yoktur.Eşyâ ve kâinat, A llah'ın za
h ir i ; Allah eşya ve kâinatın batını ve ruhu mesabesindedir,Yaratan-yaratı -
lan hep 0 'dur.Çünkü,vücûd b ird ir .(85 )
tfuhammed Hürü'1-Arabî, vahdet-i vücûd konusunda açık bir tavır iç in
dedir. Aşağıdaki cümlelerde bunu rahatlıkla görmek ve bulmak mümkündür.
Hakikatta a r if olan ancak A llah 'tır ,gayrı değildir.Çünkü Hakk'ın
vücûdundan başka vücûd yoktur.Ancak,Hak Tealâ hakikat suretleriyle 3Ûret -
lenip zahir oldu.Böyle olunca,şahıslar Hakk'ın vücuduyla zahir olmuştur.
Yani,bu şahıslar ilmi hakikatların sû retlerid ir .Yalnız şunu ifade edelim
ki,burada hulûl ve ittihâd yoktur.Kâmillerin ta r if e ttik le r i bu noktada
hulûl ve ittihâd yoktur,olamaz da.Zira hulûl ve ittihad ik i varlık arasın
da olur.Yağın süte,suyun nebâta hulûlü ve ıs s ı su i le soğuk suyun ittihad ı
gibi.Görüldüğü üzere hulûl ve ittihâd ik i mevcûd arasında olmaktadır.Hal
buki,hakikatta mevcûd,vücûd-ı Hak'tır ve O'da birdir.Ortada ik i mevcûd
yok k i,b irb irine hulûl ve ittihâd e ts in .(86)
Kendini kaybedenlere mefkûd denir.Mefkûdun dahi vücudu yoktur.Onda
görünen Hakk'ın vücûdudur.(07)85- Bkz. M.Zeki Pakalın,Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü,
111,563 } Hayranî Altıntaş,Tasavvuf T arih i,98 .86- YuldaiLŞerhi,1,191 fAyrıca bkz. Varidat,28 .87- Mecmua-1,94 .
- 66-
ı i l «ji i d aU -y -'y i özetle şöyle açıklar."Rabbim,seni teş
bih eder im. San »kayıtlı varlıklardan mukaddes,bir tek zâtsın.BUtUn raevcûda-
t ı Sen'den başka istiğrak eden yoktur.Arapça'da İlâh ve Allah .istiğrak
dan demektir.Bizde,kaplayan anlamındadır.Bu mevcûdatı zâ t-ı ulûhiyyetten
başka,kaplayan ilâh yoktur.Va Sen 'i hiç kimse de tevhid edemez.ÇUnki Sen,
e z e l-i sâbıkta da,abad-i İlhakta da Sen'sin.Bu süratlerle zahir olan da
Sen.Sen'den gayri zahir ve mevcûd yoktur,"(88)
Hazret-i Şeyhu'l-Ocber'in bazen "Gayr" tabirin i kullanması,hakika-
ten"Gayr"ın varolduğunu zannettirmesin,ÇUnki "Gayr",hicap ehline göredir,j
Hicap ehli,baktığında Hakk'ı görmeyen,suretlere ve zuhûrata takılanlardır,
îşte onlar,süratleri Hakk'ın vücûdundan gayr'i sanır ve o şekilde inanır
la r . (89)
Gerçek şudur ki,Allahjulûhiyyet mertebesinin sahibidir.Bu mertebe
hem mutlak batın olan Hakk'ın mert ebesine, hem de mukayyed olan halkın mer
tebesine şamildir.Yani,bütün mertebeleri kapsar.O'na şöyle y a lv a r ılır .
3y Allah'ım 1 Sen,teksin.Yardımcın ve danışmanın yoktur.Zira Sen»
herşey ne veçhile olacaksa,ilm-i zâtinle bunu bilirsin.Xim3eye danışmaya
muhtaç değilsin.Ve bu zuhûrat Sen'den gayri de değildir,Cümlesi,Sen 's in .
Vücûd seninledir.sücûd da sanadır.Bu da,Sen sana secde edersin,demektir,Hem
de Sen,aynı zamanda Rab ve Ha'bûd 'sun .(90)
Biraz düşünsek,bize bizden yakın ve daima hazır olan,kendinden gayr ı zahir ve mevcûd olmayan zâ t-ı hüviyyet nasıl taleb olunabilir?Zira taleb
uzaklığın alûmstidir.Talebi kabul etmek demek,ikiliğin varlığın ı kabul de
mektir.Bu da olur mu ? (91)
88- Mecmua-1,11 ; Ayrıca bkz. Melâmilik,264-265 .89- Mecmua-1, 1190- Mecmua-1,2491- Mecmua-1,9.
- 67-
Muhammed NûrU'l-Arabi»Niyazi Divanı'm şerhederkan )
"Her ne kim görür gözün ondan cemâldi yâre bak” mısraının açıklama
sında ı"Gözün her ne görürse,ondan Hakk'ın cemaline bak.Çünkü her ne şeye
gözün erişiyorsa o şey sana (Sakın bize aldanma J Bizim müstakil vücudumuz
var,zannetme.Bize bakma,bizim hakikatimiz olan Hak Tealâ hazretlerine bak.
Zira,biz fitn eyiz ,sen i aldatırız) derler diye nida ederler" demekte ve eş
yanın özüne nazar-ı dikkat çekmektedir.(92)
Aynı manâda Hazret-i Ali K.V.nin şu mısraını açıklarken görüyoruz.
. . J ı «■--. iı ı -i j iv i| u :"BUtün mahlûka tın vücûdlarının zuhûru kar 'ın
varlığına benzer.Yani,mahlûkatın müstakil vücûdları yoktur,karın müstakil
vücûdu olmadığı gibi.Z ira,karın vücûdu,suyun vücududur.Başka vücûd yoktur.
Halk da böyledir.Vücûdları,Hakk'ın vücûdudur.( . . . . ) Halk,Hakk'ın zuhûrudur.
Her sûretle cilvegâr olur,Bu c ilv e le r i halk'a nâm oldu.Nefsü'l-emirde yüce
zâtından gayri zât yoktur,Bütün halk nâmıyla olan c ilv e s i ve zuhurudur,(93)
Bu konuda insanlar Uç bölümde olup,Üç türlü görüşe sah iptir,B irinci
bölümde olanlar;Avamdır ki,bu vücûd yani halkın vücûdu Hakk'ın vücûdundan
gayrıdır,derler. îk inci bölümde olanlar;Havâssdır ki,halkın vücûdu,vücûd-1 z ı l l îd ir derler.Üçüncü bölümde olanlarsa;Aafiyadır ki,bu mevcûdat,vücûd-ı
Hakk'ın aynıdır,gölgesi değildir derler.Bu makam asaleten Peygamber S.A.S.
Sfendimizindir.Punun için Muhammed Efendimizin gölgesi yere düşmedi,Efendi
mizden A.S.gayrı olan evliyaullah ve kâmiller bu makama peygamberimizin i -
zin i izlemekle v a r ır la r .(94)
Asfiya bölümünde zevketmekte olan salik,şuhûdî zevk i l e Hakk'ın kemer
l iy le zuhûrunu görür,Bu halde eşya zâ t-ı Hak'ta batın olur.92- Niyazi Ferhi,22 jAyrıca bkz.Mısrî,55 jHasan Özlem,Mısrî Niyazi Diva
nı ve ?erhi,4993- Mecmua-5,28 ; Ayrıca bkz.Melâmilik,265 .94- Varidat Herhi,11,409 jAyrıca bkz.Melâmilik,264 ;M.Fazlı Güvenç,Vari
dat Çerhi,87 .
- 6 8 -
Aynan,direkte gölgenin batın olduğu gibi.Halk da hariçto vücûdu olmayıp,
Halde’ ın ism-i zahirinin hükmüdür.Bu yere Kurb-i Feraiz(x) d en ir .(95)
Vahdet-i vücûdu f ik ir olarak benimaeyip,bütün eserlerinde işleyen
Muhaamed Nûrü'l-Arabi,açık tesirinde kaldığı Muhyiddln Ibnü'l-Arabî'nin
ı— di ye başlayan ş iir in i açıklarken şunları söyler. "Ancak,bir
olan vücûd,Hakkânî vücûddur.3enin zannettiğin vücûd,sana a it değild ir.B el
ki o vÜcûd.Hakk'ın vücûdudur.Sen,vücûd-ı Hakkânî i l e zâhir oldun.Bir olan
vücûd,asla,ayrılık kabul etmez,"(96)
4 - Nûr-ı Muhammedi : (Hakîkat-ı Muhammediyye) /
Nûr-ı MuhammedijHakîkat-ı Muhammediyye da denilen bu görüş, Islâm Ta-
savvufî düşüncesi içerisinde H.III.asırdan bu yana yer almaktadır.Buna göre,
Nûr-ı Muhammedij ilk yaratılan şeydir.Öteki bütün varlık larından feyzalmış -
la rd ır .
NÛr-ı Muhammedi,Hazret-i Muhammed S .A .S .'e mahsûs nûr veya Nübüvvet
nuru demek olup * Tahkik ehline göre Hazret-i Muhammed her kemâlin başlangı
c ı,h er güzel hasletin menşeidir.Zahiren ve batınen bütün fa z ile tlerd e ve ke-
malâtta O’nun önceliği va rd ır .”
izahtan varestedir ki,H azret-i Muhammed'in nûrunun,Allah'ın nûrımdan
yani zâtından yaratılmış olması,asla maddî b ir olay hatıra getirmez,Bunun
manâsı,İlâhi iradenin O'nun nûrunun icadını belirlem esi demektir.
Nûr-ı Muhammedi meselesi,ayet ve hadîslere dayandırılarak açıklanmak-
tadır.Bu konuda Muhyiddin Ibnü'l-Arabî,Abdülkerim e l-C îli ve Sehl et-TUsterî
g ib i meşhur mutasavvıflar f ik ir beyânında bulunmuşlardır.(97)
(x )- Kurb-i Feraiz : Farzlarla Uakk'a yakınlık sağlamak demektir.Bu hususta bkz.Buharî,Rikak,38 ; Bundan önce geçen HazretU'l-cem* Makamı.
95- Mecmua-1,107-108 .96- Mecmua-1,10197- Mehmet Demirci,Nûr-ı Muhammedi,ilâhiyat Fakültesi Dergisi,Dokuz jÇyllU.
üniversitesi Sayı:l 1983
- 6 9 -
Muhammad Nûrü'l-Arabî'da varlık aleminin zuhûruna kadar gelen mer
tebeler sistemini görmekteyiz,Merâtib-i Îlâhiyy9'd9,herşeyden önoa evveli
ve âhiri olmayan,idrak edilmeyip görülmeyen.akılların durduğu, anlayışların
kesild iğ i ilk mertebe Zât-ı Baht diye is im len d irilir ,İk in ci mertebe,Nûr-ı
Muhammedi 'dir.Peygamber Efendimiz buyurdu: «ÜLHjJU. L. JjtfLJ (z )
*1 t- , y Kja \3jJt ı_ ıjl!)t» i—a-a—11 ı "Önce Allah Nûr-ı Mu
hammedi’y i yarattı,O ,altında ve üstünde hava olmayan ’ Amâ’ da parıldadı"(98)
Nûr-ı Muhammedi'ye halkın evveli olduğu iç in ak l-ı evvel de denir.
Bütün mevcûdat ondan zuhûra gelm iştir .Nûr-ı Muhammedi,nefs-i kü ll i l e pey-/
dâ oldu.Tabiat,heyûlâ,şekil,cisim ,arş ve cümle felek ve melek,cin ve hay -
van,nebât ve insan bu tertib üzere nûr-ı Muhammedi'den peydâ o ld u la r.(99)
İlâhi kemâlin a s ıl kaynağı ve maddesi nûr-ı Muhammedi olduğu ifade
edilm iştir,Tıpkı noktanın,harflerin maddesi olduğu gibi.Var olarak görülen
taş,ağaç,şahıslar ve diğerleri,kendilerine nûr-ı Muhammedi nefholmasıyla
yani,teveccühüyle zuhûra gelmişlerdir.Gerçek şu ki,hakîkat-ı Muhammediyyej
hakikat-ı llâhiyye’ de müttehiddir,ona zaid değild ir,B ir diğer söyleyişle ,
haklkat-ı Muhammaaıyye.hakikat-ı İlânıyye'den zahir olmuştur.ve ona mazhar
olmuştur.Zira tecellî,kendisine tâ b i' olunan m ütecellî'ye b a ğ lıd ır .(100)
Varlık ağacının aslı.Muhammed nûru olduğu gibi,n ihâyeti de Muhammed
vücûdudur.Meyveli ağacın aslı lüb(çekirdek)olup,âhiri de lübdür.(101)
Hakîkat-ı Muhamoediyye,Yetim malıdır.Kur'an-ı Kerim'de geçeaij^^JLzij
0_ ________ _l ^ ^ İL-f 5,1 JL, (îsrâ , 17/34 ve Da*âm,6/152)"Yeti -
min malına,rürdüne erişineeye kadar,o en güzel olanından başka bir sûretle
yaklaşmayın" ayeti bu hu3Ûsa işaret eder,Ayette geçen"Yetîm" Efendimiz ,(x ) - KastellânîjMevâhibü'l-ledünniyye Tercümesi,1 -7 .Abdülbakî,İstanbul
1312 ; A clûnî,K eşfu 'l-hafâ,I,265-266.Aclûnî,hadis hakkında raüsbet- menfî bir beyân ve nakilde bulunmamaktadır, Bkz.Mehmet Demirci,Nûr-ı Muhammedi,İlâhiyat Fakültesi Dergisi,D.S.Ü. Sayul 1983
98- Macmua-2,799- Mecmua-2,Risâle-i Sa'diyye,2.özel nüsha
100- Mecmua-2,5101- Mecmua-2,30
-70-
"Mâle'1-yetîm’'de hakikat-ı Muhammediyye'yi g ö s te r ir .(102)
Hakikat-ı Muhammediyye’ ye s ıfa tların göründüğü yer olması hasebiyle
T e ce lli- i S ıfat denir.Bundan başka ,T ecelli-i Sânî ve T e ce lli- i Vahdet adla
r ı da v e r i l i r . (103)
5- Merâtib-i Muhabbet î
Muhammed Nûrü'1 -Arabi,muhabbeti,Hakk’ a yakın olsak iç in yapılan b ir
faaliyet olarak kabul eder.Muhabbetin mertebelerini Üçe a y ır ır .İ lk mertebe,
VelSyet mertebesidir.Bu mertebede olanlar,Hak i le oldukları vakitte mahcÛb
olm ayıp,ehl-i şuhûddur,Fakat halk i l e olduklarında mahcûb o lu rla r .İk in cis i,
Sıddıkıyyet mertebesidir.Bu mertebe sahipler i , daima Hak i l e olur,halk i le
olmaz İîçüncü mertebe ise.Kurbiyyet m er t ebesidir. Bu mertebe ehli de Hak i le
olsun,halk i le olsun,mahcûb olmazlar.Bu üç mertebeden sonra b ir de Nübüvvet
mertebesi vardır k i,o ,ya ln ız nebilere mahsûs olduğundan gayrileri bu merte
beye muttali* olamaz.(104)
Bir diğer deyişle,Velâyet mertebeleri;merâtib-i Tevhid olan,Tevhîd-i
E f'âl,Tevhîd-i S ıfat ve Tevhîd-i Zât'tır.S ıddıkıyyet mertebesi|makam-ı Cem*,
Kurbiyyet veya Mukarrabîn mertebesijmakam-ı Hazretü'l-cem' dir,Nübüvvet mer
tebesi ise,makam-ı Cem’u ’ l-c e m 'd ir .(105)
6- Merâtib-i Muhammediyyûn s
Mertebeleri b ir başka cephesiyle inceleyen Muhammed Nûrü'l-Arabi, bu
konuda şöyle der:"Ma'lûm ola ki,Muhammediyyûn mertebeleri beştir.Avâm,Havâss,/
HavâssÜ’ l-havâss»Hülâsatü havâseti'l-havâss ve Safvetü hülâsatü havâssü*l-ha -102- Varidat Ş erh i,II,467;Ayrıca bkz.Varidat,43103- Mecmua-2,Bisâle f i beyân-ı Şeriat ve Tarikat ve Hakikat ,2, Özel nüsha104- Mecmua-1,96 . —105- ?<îecmua-l,105
- 71-
vâss,Avâmın mertebesi,imân-ı istidlâlîdir.H avâssın mertebesi,Tevhid'dir.
HavâssU’ l-havâssın mertebesi,makamU’ l-Cem'dir.HazretU’ l-oem ' makamı,KUIâ-
satti havâssU’ l-havâaa mertebesidir.Safvetü hülâsatü havâasü'l-havâss mer
tebesi ise.Cem'u’ l-cem ' makamıdır.Bir de mertebe-i SafvetU hülâaatü hâasi-
y e t i ’ l-has olan Ahadiyysttt'l-cem* makamı vardır k i,o da Rasûlullah'ın ma -
kamıdır.(106)
7 - îbadet t
İbadet,Hakk'a yapılan kulluk görevidir,Muhammed NÛrü'l-Arabî,bu konu
yu Uç bölümde değerlendirir.
B irincisi,ibadet adıyla anılır.Bu,kulun kendi varlığ ın ı cehennemden
kurtarmak ve cennet nimetlerine kavuşmak iç in yaptığı kulluk v a z ifes id ir .
Karşılık ve maksada dayalı olduğu iç in kâmiller katında değeri yoktur.Bu k ı
sım ibadet,Avâm'ın ibadetidir.
İkincial,Ubûdiyyet adını taşır.Cennet ve cehennem dUşUn(ilmeyerek,yal
nız Allah rızası için yapılan kulluk görevidir.Bu da,Ebrâr'ın ibadetid ir.
ÜçüncUaü de.Ubûdet adını ta ş ır ve en üstünü olarak tanımlanır.Kul,bu
nu yerine getirirken h içb ir katkısı yoktur.Billâh li l lâ h yapılır.Bu mertebe*-»
de,âbid-ma'bûd Hak’ tır.Bu tür ibadet,Havâss’ ın ibâdetidir.Gerçekte ibâdet;
taât,ilim ve amelle olmaz,ancak Tevhîd i l e o lu r .(107)
8 - Keşif :
Keşif sözlükte,perdenin kaldırılmasıdır.Terim olarak ise ;
. 1 f I !!>■ I I y I J ı/ ,*•..* 1- I I y-* ta. -1 I *■-. (>>■ 11 7 I ü, y -lfi 1
"Perde arkasındaki gaybî manâlara ve hakikat meselelerine vücÛden(hakka'l-
yakîn) veya şuhûden(ayn8'l-yakîn)rauttali* olm aktır.(108)106- Hecmua-2,4107- Niyazi Berhi, 150-151 jAyrıca bkz. Mısrî,95 ; Krş. Kuşeyrî,Ri3âle,LTbû-
diyyet bahsi108- S .re r if Cürcanî,Ta’ r îfâ t,K eşif Maddesi .
Keşif,kul i l e gayba a it hususlar arasında perde bulunmamasıdır.A-
ç ık lık öze lliğ in i taşıyan b ir d e lil i le kalbin .Raksın huzurunda oluşudur.
Bu halde d e lil üzerinde düşünmeye ,.yol aramaya ihtiyaç yoktur.(109)
Muhammed NÛrü'l-Arabî de k eşif anlayışına temas etmiş ve eserlerin
de bu konuyu iş lem iştir .özetle şöyle demektedir." Tevhid dahi keşf ve şvu
hûda bağlıdır.Keşf ve şuhûd olmadan Tevhid olamaz.Keşf-i kevnî Uç kısım -
d ır .B irin cis i,K eşf-i Feraset’ tir.Bunun hakkında «İt_j 11- 1 ı j J İ I (x)
.1 ı, . . "Müminin ferasetinden sakınınız. Çünkü o «Allah'ın nûruyla ba
kar" hadîsi sâdır o ld u .îk in cis i,K eşf-i M isâlî'dir.Rasûlullah S .A .S .'in
C ib r îl-i Smîn'den vahy almak üzere alem-i melekûta geçtiğ i ve bazen de
vahyi tebliğ iç in Hazret-i Cebrail'in alem-i şehâdete adam sûretinde gel
mesidir. İfçüncüsü,Keşf-i ’ Ayanî’ dir.H azret-i Ömer R.A. Medine-i MUnevvere’ -
de minberde iken Kihavend fethine gönderilmiş olan müslüman ordusunun ha
l in i görüp,dağ ardında kâfirlerin onlara saldıracağını ayanen keşfetmiş va
komutanı Hazret-i Sâriyerye J— ^ 1 (xx)"Dağa,Fy Sariye
dağai " diye nidâ etm iştir.H azret-i Sâriye de,Hazret-i Ömer’ i görmüş ve hi
tabını iş ite rek ,k â fir le r i o noktada karşılam ıştır.(110)
109- Kuşeyrî,Risâle,Kükâşefe Raddesi } Ayrıca bkz. Süleyman Oludağ.Ku - şeyri R isalesi Tercümesi,168
(x ) - T irm izî,H icr,6(xx)~ Bkz. Sa'ddddin Taftazanî-Şerhu'l-Akaid,66.Dergâh Yayınları 1982 ;
Hûreddin 93-Sabûnî,KL-Bidâye f î usû li'd -D în ,54,Diyanet İş le r i Yayın ları,Tere: f^ekir Topaloğlu-
110- Mecmua-1,91 ; Ayrıca bkz.Varidât Şerhi, I ,178-185
-73-
9- Keramet ı
tman ehli b ir şahsın,peygamberlik davası gütmeden kendisinden zuhûr
eden harikulâde iştir,A ynı iş,imanı olmayandan sudûr ederse buna îstidrâc
denir.Peygamberden zuhûr ederse buna da Hucize adı v e r i l i r . ( 111)
Keramet ik id ir .
a- Kevnî(Sûrî)Keramet : Bir anda uzak yerlere gitme,ortada Olmayanı
gözler önüne serme,vahşî hayvana yaklaşma gib i gözle görünen keramettir.
b- Manevî(Hakiki)Keramet : Bu da bilgi,ahlâk ve ibadet konularında
gösterilen keramet çeşid id ir .
■ hahammed Nûrti'l-Arabî de,kerameti kabul etmektedir.Fakat 0 ,ik inci
kısım olan,keramet-i ilmiyyeyi tercih eder.Tasarruf-ı ahkâmdan ziyade,ta-
sarn ıf-ı kulûba ehemmiyet verir.Menba'u'n-Nûr'da anlattığı rüyalar ve in -
silâh olayı,müşahede sahasından dışarı çıkmaz.
O'na göre kevnî keramet gösteren,Ebu'l-vakt'tır.îbnu'1-vakt ise,ke
ramet göstermekten hoşlanmaz.Esasında peygamberler mucize,ehlullahlar da
keramet göstermeye rağbet etmezler.Çünkü onlar,A llah 'ın fi ilid ir .E ğ e r halk
inad eder,peygamber ve velilere inanmazlarsa ,o zaman fiilu lla h a inanma -
dıklarından üzerlerine İlâhi gazap nazil olur.Bundan dolayı,nebiler muci
ze, evi iyaull ah da keramet göstermekten k a çın ır la r .(113)
Muhammed Hûrü'l-Arabî bir gün b ir yere giderken,yanındaki müridi O'
na; "Efendim, evi iyaullaha bazan tayy-ı mekân olunauş''dediginde''İşte,biz de
yürüyoruz ya"diye mukabelede bulunduğu rivayet olunmaktadır.(114)
O'na göre İlmî kerametler,kevnî kerametlere mümasil olmayan gerçek
kerametlerdir.tlmî kerametler,kevnî kerametlerin aksine daim îdirler.(115)111- S .Şerif Curcanî,Ta'rîfât,Eerâmet Haddesi112- Kelâbâzî, Et-Taarruf limeznebi e h l i•t-Tasavvuf;71.113- Niyazi Şerhi,107114- Melâmilik,286 ;Ayrıca bkz.Varidat,54 .Kerametleri için bkz,’!enâkıb,32.115- Mısrî,159 ; Ayrıca bkz.Melâmilik,285-286.
SÛfiler,evliyanın kerameti vardır,diye it t ifa k
-74-
10 - Yaratmak j
Muhamrced Nûrü*l-Arabî,bu görüşünü d© vahdet-i vücûd inancı çerçeve
sinde değerlendirmektedir.Bu husustaki ifadeleri şöyle s ıra lan abilir .
Büyük mutasavvıf Hacı Bayram Veli'nin,"Çalab'ım bir şâr yaratmış -
tki cihân arasında’* diye başlayan ş iirin in açıklamasında} " Türkçe'de Ça -
lap.Allah denektir.Ve şâr'dan maksat.Cem'u'l-cem' mertebesi i l e hakikat
şehridir.Yaratmış demek,izhar eyledi demektir.Zira yaratmak,manevî vücud -
dan sûrî vücûda geçmek anlamındadır,Zahir ehlinin,yokluktan vücûda gelmek
diye anladığı g ib i d e lild ir* "d e r ,(116)
Buna göre,halkın vücûdu zuhûrdur,vücûd değildir.Hak Tealâ'nın tece l
l i le r indendir. Bil indiği ü zere ,tece llilerin zuhûru olur,vücûdu olmaz.(117)
Hazret-i Ali K.V. nin ş i ir in i açıklarken de 11 Hakikatta ve n e fsü 'l-
emirde.kar suyun gayrı değildir.Ancak su,havanın soğunası i le kar sûretinde
görülür.Bu halde su İ 3 m i gizlenir,kar ismi ortaya çıkar.Gerçekte b ir"şey"-
dir.Buna göre halk,Hakk'ın zuhÛrudur ve her sûretle cilvegâr o lu r .îş te bu
c ilv e le r i,h a lk 'a isim olmuştur.Nefsü’ l-emirde yüce zâtlarından gayrı zât
yoktur.Bütün halk namiyle o lan ,cilvesi ve zuhÛrudur.(118)
Hakk'ın te ce llile r in in halk adıyla zuhûra gelmesini icad eden zât,Al
la h 't ır .B ir d i-er ifadeyle,icad edilen eşya,zâtın istn-i zahir i l e zuhÛrudur.
Burası bilinm eli ki,bu eşya evvelden yok id i de,sonradan vücûd buldu demek
isab etli d eğ ild ir .İsabetli olan,eşyanın vücûd-ı İlmîden,vücûd-ı ayanîye çık
mış olmasıdır. (11 9)
Taratmak,zuhûra getirmek olduğuna göre bu mümkinât ta fs i lâ t - ı Muhamme-
diyye'dir.Hakk *ın batınına Cem’- i İlâhi,zahirine de Cem'-i ifluhaiiuaedî denir. (120)116- Mecmua-5,1 ; Ayrıca bkz. Mehmet Ali Aynî,Hacı Bayram V e lî,86117- Mecmua-1,97118- Mecraua-3,8erh-i Kelâm 'mam A li ,1 ,özel Nüsha H 9 - Mecmua-1,3 .120- ’Tecnıua-l,114 .
-75-
İ İ - Slarn î
Muhammed NÛrU'l-Arabî,vahdet-i vüclld nazarıyla baktığından,O'na göre
alem,Hâk'la beraber vardır.Bu acıdan alem,mutlaîc~olan cins,nevi' ve şahsiy
le kadîmdir.0 ’nun meydana g e liş i zamana bağlı değildir,zâtidir.çUnkü haka -
yık,dışarıdan bir etkiyie,yaratilm iş değildir.Burada hâdis ve değişken olan
Hakk'm vücûdundan te c e l l i yoluyla meydana getird iğ i hallerdir«Hudûs ad ı,o -
na Hakle'ın tekaddUmü olduğundan ve zâtından bir te ce lli olduğundan g e lir .
Rakayık.Hakk'ın Hazret-i Ceberûtiyye'sidir.Zaman denilen mefhûm hiç bir za
man var olmadığından,alemin hudüsü zamanî olmayıp,kendi özünde bulunduğun -
dan zâtid ir. (İ2 l)
Daim ve Bakî olma sıfatına sahip olduğundan Allah,şüphesiz ezelden
ebede bu sıfa tların gereği,ahkâmını icrâ eder.îcrâ e ttiğ i ahkâmdan b ir i o -
lan alem,eşyâ-yı mümkine ve a 'yân-ı sâbitedir.Alem ,ilinde esmânın sûretleri
ve hariçte taayyündür.Bu itibarla bakıldığında alem,ayn-ı zât olduğundan ve
zât dahi daim ve baki olduğundan zü z i l i za il olmadan gölge dahi yokolmaz.(122)
Alem.mezâhir-i ilâhiyyedir.H azret-i Yakub oğlu Kazret-ı Yusuf'u arar
ken çocuklarıyla aralarında geçen konuşma buna işaret eder.Şöyle k i; Hazret!
Yakub oğlu Hazret-i Yusuf'u araştırır-soruştururken,diğer çocuklarının"Gelen
geçenden Yusuf'u sormanda ısrar edersin.Bu ısrardan vücûdun zayıf olur veya
kendini helâk edersin"dediklerinde,onlara cevaben "Yani,benim kime şikâyet
ettiğimi zannediyorsunuz? Ben ancak,gelen giden mezâhir-i ilâhiyye olmakla
onlarda zahir olan Hak Tealâ'ya şikâyet eylerim.Siz ise bu makamı bilmazsi -
niz"(x)deyip,yaratılanların Iîakk'ın birer te c e l l is i olduğunu anlatmak is te
d i ^ ? ) _____________
121- Varidat Ş erh i,II ,307-308122- Melâmilik,257(x)~ Yusuf Sûresi,12/85-86 125- Mecmua-1,95 .
- 7 6 -
Bu alemde,gayrullah görmeyenlere Sıddîkîn denir.Onların dayandık -
la r ı hep H a k 'tır .(124)
Yukarıda geçen zevkleri alat>ilmeks için zâ t,s ıfa t ve e f 'â lin k iill î-
yen Hakk'a teslim edip ,fena-i k ü lli i l e Hak'ta fani olmak gerekir,Hu halde
saliki,Hak,kendine karib k ılar ve o,ayn-ı Hak olma şukûduna sahip o lu r .(125)
Alem ve bu görünen sûretlerin hepsi,zâtın vahidiyyetle zuhurudur.On
dan gayrı hiç b ir zahir yoktur,',Çey",nefsü'l-emirde yoktur.Zîra"şey",hakika
t iy le ma'dûm ve mefkûddur,Ancak,görünen vücûd-ı İlâhidir,Fakat,bunun örtü
lü olması, isimi eri yön tindendir, A r if- i billâhtan gayri kimse göremez. (126)
12- Ölüm s
Tasavvufta ölüm hiç b ir zaman,genellikle bizim ona verdiğimiz olum -
suz manayı taşımaz,Tasavvuf! cehd ve gayretin büyük b ir kısmının,Aliah aşkı
i l e yakından i l g i l i olan ölüme hasredildiğini söyleyebiliriz.Gerçekten cehd
ve gayretlerin bıkıp usanmaksısın ölüm arayışı olarak ta r if eden sûfİlerin
sayısı pek çoktur,(127)
Muhammed Hürü'1 -Arabî,ölüm hakkordaki görüşünü özetle Fatiha suresi
ni te fs ir ederken belirtmiştir.Buna göre: " Kıyamet gününün maliki Allah
Tealâ hazretleridir.Kıyâmet günü demek,haşir ve neşir günü demektir.Habterde
şöyle gelm iştir, •---------------------=-»l*-* c—ls o u i i i Yani?Kişi öldü
ğü vakit»kıyameti kopar"demektir,Ölmek ise ik i k ısım dır,B irincisij Mevt-i
Iz t ıra r î,îk in c is i : Mevt-i İhtiyarî'd ir,M evt-i Iz t ıra r îj Herşeyin Ölümüdür,/
Kur'an-ı Kerim'de o j — .Ji îu t î - i^ ^ Os (A l-i İmren, 3/185 ve Enbiya,21/35
ve Ankebût,29 /57)"Her can ölümü tad ıcıd ır"ayet-i kerimesi bu gerçeği beyân124- Mecmua-1,97125- Meçmua-1,98126- Mecmua-1,3-4 *127- Bu hususta geniş b ilg i iç in bkz, Moqdad Mensia,Mutasavvıflara Göre Ö-
lüm,Çev: Mehmet Demirci,İslâmî Araştırmalar DergİBİ,Sayı:3
ı j ------oT J-*j I "Ölmezden Önce ölünüz "ih tiyarî ölüme işa re ttir .
Mevt-i ih tiyarî}fenafillâhtır.F enafillâhta ölen yüce taifenin haşir ve ne
ş ir le r i »dünyada olur.Mevt-i ız t ıra r île r i ise ,d â r-ı fenadan dâr-ı bekaya
irtiha llerid ir.B u yüce ta ife mekân i le mukayyed olmadıklara gibi.kevn i le
dahi mukayyed olmazlar.Kâmilinden olmayanların ölümleri ancak ız t ır a r îd ir .
Bunlar da ik i taifedir.Mü.'min-i takiyy ve K âfir-i şakiyy.Miimin-i takiyy,
öldükten sonra onun ruhu,İliiyyîn i le mukayyed o lu r,K âfir-i şakiyy is e ,S ic -
cîn i le mukayyed o lu r ,(128)
15- Ahiret :
Dünya hayatının b it t iğ i an başlayan hayat demek olan ahiret konusunda
Muhammed NÛrü'l-Arabî,özetle şöyle demektedir,
"Ahirete hakikatçe vakıf olmak istersek,bilm eliyiz k ijah iret alemi,
emir,gayb ve melekût alemindendir.Cesed ve cisimden oluşan ve kevnü fesSd
alemi denilen şehadet aleminden değildir.Ahiret alemi,rûh-ı İza fî de deni
len emir alemidir.Allah Tealâ o - Cj><l J i o* j
( îs râ ,17/85)"Sana rûhu sorarlar.De k i: Rûh,Rabbimin emri(cümlesi)ndendir"bu-
yurdugu bu m esellid ir.
Bair alemi,Gayb alemi ve Melekût alemi hepsi b ir anlama g e lir ,
Ahiret işleri,avâmın kabul e ttiğ i g ib i değildir.Oranın iş leri,em ir ek
lemine uygun iş lerd ir ,N efs-i nâtıka denilen yalnız rûh olup,rûhla beraber
cisim değildir,ÇÜnki,cisim değişir.Meselâ,Zeyd'in zâtı.O ’na değişme yoktur.
Açıklamaya çalışalım .Zeyd'in cismi 20 senede eriyip,tamamen değişir,ondan
b ir şey kalmaz,Ama zâtı,küçüklüğünde .ne ise,büyüklüğünde de odur,Değişmez,
bakî kalır,Bundan anlaşılan şudur ki,iade edilen ruhdur,cesed değildir.Onun
avdeti de teşekkül i l e olur.Yani,a’mâl-i basene güzel büret1erie ,a 'm âl-i
eder,Kevt-i İhtiyarî ise,kâmiline mahsûstur,Haberde şöyle varid olmuştur,
128- Mecmua-1,103-104 i Mecmua-4,293 »Ayrıca bkz,Varidat Şerhi,91 5 Sey-yid,54 .
-78-
/seyyia de kötü süratlerle teşekkül eder.ÇÜnki,Berzah alemi olsun,Ahiret»
alemi olsun,oradaki manâlar süratleri zuhûra g e tir ir ve bu sûretlerle za
hir olurlar.Böylece ruhlarda orada bu sûretlerle görünürler.Cenab-ı Hak
buyurur* j j o-* * tr-lv3 fj-* (Târik,86/9-10)
"O günde ki(bütün)sırlar yoklanıp meydana çıkarılacakdır. Artık onun için
ne bir kudret,ne de bir yardımcı yoktur" /
Arifler,Berzah ve Ahiret aleminin misal aleminden olduğunu b ild ik le
r i gibi,bu alemin de misal aleminden olduğunu bilirler.O nlar,insanların
öldükten sonra uyanacaklarını haber veren peygamber efendimizin hadisine/
inanırlar.Ölümün dahi ihtiyarî ve ız t ır a r î olduğunu kabul ederek,ihtiyarî
ölümün fenafillah olduğunu görürler.Bundan sonra bakabillâh i le d ir i l ir le r .
Bu olaya Büyük Kıyamet derler.Bu hal i l e daha dünyada intibâha gel irier.Bu
zevke ancak,evliyadan asfiya olan a r if le r e re r le r .(129)
İ4 - Ru'yetullah t
Ru’yetjDünyada ve ahirette gözle müşahedeye verilen a d d ır .(130)
Allah Tealâ'nın görülmesi demek olan bu kavram hakkında sû fîler ,A l
lah 'm ahirette yalnız müminler tarafından görüleceğine itt ifa k etmişler -
dir.Pu hususun aklen caiz,naklen de vacip olduğunu sö y le r le r .(131)
uhammed NÛrU'l-Arabî de ru ’yetu llah ı kabul etm ektedir.0 ’na göre ,a -
h iret aleminde ki görme de süratle olup,mutlak olarak görünme yoktur.Mute
z ile mezhebinin Hakk'ı kaydetmemek iç in ahirette k i görmeyi inkâr etmesi
manâs izd ir.çtinki Hak,ahiret aleminde sÛretle görü lecektir.f'öy le ki;Cenab-ı
Hak,önceleri b ir sûretle zahir olup 1 diye hitap edecektir. Kzelde
f Jl (A 'raf,7A 72)"B en s iz in Rabbınız değil miyim" diye
129- Varidat Herhi,38-92 arası öze ti ; M elâm ilik,250-251130- 8 .Herif C tircanî/Fa'rîfâtjR u 'yet Maddesi.131- Kelâbazî.efc-Taarruf limezhebi eh li't -T a sa w u f,4 2 ,R u 'yet bah3İ .
-79-
aorduğunda o zaman a r if le r nasıl dedilerse,ahirette de u-i* diyecek--
lerdir.Ama mahcûb olanlar, *— diyerek inkâr edeceklerdir.Sonra
Cenab-ı Hak,diğer b ir süratle,(Gafdr ve Rezzâk g ib i) görülecek ki,mahoûblar
0*nu dünyada bu süratle b ilir le r d i,iş te o zaman.taicâb ehli secdeye varıp,O5
nu ikrar edecek.Ama uzun süreli secdede kalamayacaklardır.Arifler ise.H akk'ı
dünyada her yüzden seyredip ikrar et tiklerinden,ahirette de aynen her yüz
den seyredip ikrar edeceklerdir.(132)
132- Niyazi Şerhi,150 ; Ayrıca bkz. tfi3rî,92 .
-80-
N S T î C E
Oamanlı İmparatorluğu'nun son zamanlarında yetişen ,tahsiline Kahire' -
de başlayıp,Yanya ve ffekke'de devam eden Muhammed Nûrü'l-Arabî,müderrislik
hayatına Rumel^de girmiş ve adını burada duyurmuş bir şahsiyettir.
Tahsil^ sırasında ç e ş it l i tarikatlara da intisap ederek,onlardan hi
lâ fe t belgesi alm ıştır.Asıl ününü,melâmet neşesinde karar kıldıktan sonra
kazanmıştır.
Medrese eğitim ve öğretimine,ilm-i ledün diye de adlandırılan melâ -
met zevk ve neşesinin eğitim ve öğretimini ilâve etmiştir.Melâmet zevkinin
telk in i diyebileceğimiz bu uygulamayı.kendi yorum ve düzenleyişiyle sunmuş
tur.Bu yeni düzenlemeyle îş ra k îlik 'in önüne geçtiğ i ifade e d ilir .
Yetiştirme metodu dediğimiz melâmet neşesinin yeni düzenlemeyle te l
kinini Muhammed Nûrü'l-Arabî,Risâle-i Sal ihiyy ekinde açıkça belirtm iştir.Q -
zetle ; z ik ir talimiyle başlayan yetiştirme işlem i,Fenafillâh mertebeleri o -
lan Tevhîd-i F f'âl,Tevhîd-i Sıfat ve Tevhîd-i Zât mertebelerinin telk in i ve
bunların yaşanmasıyla devam eder.Hak'ta yok olma şuur ve idrakine kavuşan
saliğe bu kez.Rekabillâh makamlarının telk in i yapılır.B u mertebeler de,Cem',
Hazretü'l-Cem' ve Cem'U'l-Cem' diye adlandırılmaktadır.Yalnız,salık bir mer
tebeden diğerine,ancak,zevkettikçe mürşidi tarafından yükseltilir.Yok olmat
şuurunun ardından,bu makamların zevkiyle var olma şuuruna erilir.O na göre
sa lik ,erd iğ i bu manevi hazzı dünyada yaşarken bizzat hareketleriyle ispat
etmesi gerekir. Tek yetim -i hakiki,Hazr9t - i Muhammed S.A.S.e a it m ale'l-ye -
tim olan Ahadiyyetü'l-Cen'e kimse ulaşamaz.çünkü Allah; böyla emir buyurdu.
-81-
Vahdet-i vücûd prensibinin ağırlık la içlendiği eserleri takrir ve
şerheden Fuhammed Hûrü'l-Arabî'nin,bu takrir ve şerhleri,o ecnâda hazır
bulunan talebeleri tarafından zaptedilciştir.Huniarın sayısının 99'a
vardığını söyleyenler varsa da,eliır;izdeki sayı 65'tir.Bu sayının 19 u A-
rapça,46 s ı da Türkçe eserlerden oluşur.Tesbit edebildiğimiz kadarıyla
i r i l i ufaklı 19 eseri bas:İmiş ve yayın hayatına sunulmuştur.
Mühammed Kürü'1 -Arabi'nin,devrinin önemli simaları üzerinde e tk ili
olduğu da görülür.Bunların içinde b e lli başlılarından bazıları,bu ça lış
mamızda hayat hikâyeleriyle sunulmuştur.Bu zâtların ,bulundukları toplun
içinde temayüz eden kişiler(vali,müderris,müşir,şeyhülislâm gibi)olduğu
dikkati çeker.
Hicri 3» asırda Kamdûn Kassâr i le başlayan,Allah yoluna gidişin en
tükenmez sermayesi olan î.'elâmet düşüncesi,Milâdî 15. yüzyılda Hacı Bayram
V eli’ de yeniden şekillenmiş ve nihâyet Milâdî 19. asırda Muhammed HÛrü'l-
Arabî’ de son devresine ulaşmıştır,
Muhammed Hürü*1—Arabi,iç dünyanın aydınlatılmasını,melâmet zevkini
telkin ederken çe ş it l i tasavvufî f ik ir le r iy le sağlamıştır.Qnun,mürşid-i
kâmilin varlığına inancı kesindir.Mürşidi,bazen göz doktoruna,bazen de u~
lu b ir deryaya benzetir.îlm -i Tevhid'e sülük,mutlaka onunla gerçekleşir.
Meratib-i Tevhîd'ifFena ve Beka makamlarını)yalnız,o telkin eder.Başka ş&-
k il ve yolla anlaşılması mümkün değild ir.
Vahdet-i vücûd,onun düşüncesinde önemli bir yer tutar.Hattâ b ir i -
deal haline gelmiş görülmektedir.Ancak bu ideali hulûl ve ittihâd g ib i i -
ki bâtıl akımdan korumaya son derece özen gösterir.Ona göre hulûl ve i t t i
hâd,iki ayrı varlık arasında olur.Gerçekte ise ,b ir varlık vardır,o da Hak'-
kın varlığıdır,Halkın vücûdunu,varlık olarak görmez.Halk,Hakk'ın zâhir is
miyle zuhûrudur,inancına sahiptir.
-82-
îk ilik perdesinin kalktığı hakikat yolunda giderken,İlmî keramet
lere değer verdiğini her halükârda ifade etmektedir.Bu makamda olanlar
-evliyaullah ve asfiya gibi adlarla an ılırlar k ij onlar dünya ve ahiret
kayguaundan g eçip ,vâsıl-ı ilâ llah olaniardır.Ona g ö re ,v a s ıl-ı ilâ lla h o -
lanlar aynı zamanda nûr-ı Muhammedi'yi herşeyin a s lı olarak görürler.iba-
detlerin i ubûdet zevkiyle yani abid-ma'bûd bir,şuhûduyla yaparlar.Çünkü
onlar,ölmezden evvel ölme sırrına erm işlerd ir,Iztırârî ölümlerinde de
ruhları,hiç b ir alemle mukayyed olmayacaktır.
Netice olarak şunu söyleyebiliriz.Muhammed NûrU'l-Arabî,kendinden
önceki tasavvuf erbâbı gibi.müntesiplerinin iç dünyasını ma'mûr ederek
işe başlamış,böylece;iç dünyası ma'mûr olanın,dış dünyasının da ma'mûr
olacağı hakikatini vurgulamak istem iştir.B ıraktığı eserler ve y e t iş t ird i
ğ i şahsiyetler,bunun en büyük d e l i l i ve göstergesidir.
-83-
MBT İ M L E R
a- Arapça Metinler
b- Türkçe Metinler
c - Orijinal Oemanlıca Bir iletin
-34“
1 “W -
*uı ' ■ * * ) I ! ^ a > I dJLİ | f m t 1
*• ** ■ i l j ı / J * 11 (J | ; vj U^Ja-fl 1 U , I
C ^ ı l J i j C ^ t S J i as— J i• *
<Ly J oS a J i 5 i U J î ^ I J* i L y i t l ü f « i l » j I ^ lifr’ O I vÜ-* ^• •
^1^ • j l î vLUv-*
c b I c b L-Juo j ViLJ La. i | ijJS d y ^ > 7< J L y i ‘ı l5 I * j X r f I J
• j| ^ > J f •SjpçmJît JLn> ^ I *.* İL i L i (
İ
£J--
jJ I a_U I
^ i J^ ı ^ Lfi l£ü ) ^ ^ j T (jf-* t * J o - y l
(J<5j 1 (J -İ i * t ıA«« J I (jw* vJjh^ • j S*
U y <1.'. j Xx> ; <*k>-
i > > İ J I o - . Js.ı ;m
lj -* 4> L_3 < L * > - i I 4 y j |9 *i 1 ( j f l J ‘ jr m
«_u. j J ı o > i j " i fâ t ;
î J 1—y 4 y - i f Ch® •
• 4 y jJ L a J i fJ L » J iLâliuö
j-n*—9~J L>-J I 1 aJ J 1 uü^j
-85-
JI kXA 1 ıl»4 <U U * j
► t ^-İ t a-LJ I
J A İU ~ L y ^ a ÜL|| âJ La J I j t«Jı>j j (lü I jı I a Ah I i I
y r —^ f 2t—-JI J İS a J I J • Aü t- *»u» y j Aü L^Ty ı^S (j i f l Ü L İI Aj L i t
J »Xfty j • Ly ^ jSjfcA. 0 j A ^ 4 A y A.‘>4 O ^ ‘XJ î ^ J o V I jl I JL»ı J ) Ç A
j J H O W t» ^ AX|,.İ
j |i L mJ I U* iLi I tJ U ğ I ^JU t • L»..JI d j J*» j 9 ila 1 ,y y , la
•t * * «♦ i5 J j» x » j <£>".>* J ıSj ^ s -n
a ı. — y A » J t j (5j ***ı /fl fI I ^ a j • aJLJ 1 * L ‘*.^ İ1 j I
j7 o LJucü I * t '» t j J luui j I * Ia JJ g~* L -J I {s j t-y-:** İ I o^-»-J I • "k# I
^ ----- i a sLJu» j J U : J J ! J t ^ i l AyuUI J U u il * LaA İ ♦ o l İ J l * La -4
O----- e---- IL*a AİJJ JUî ♦ t^JU: dÜJl (Ala ^ <Aİ J j ^ JL o OJl c U ,
o o / J " î ( y - J l * I j j ( ^ j l L y d J J l J L 5 ^ ) )
f İ ^ Â> J I J ( j 1 iA^iÎUJ I J W *U sJi : ,UUi
O i «A j J t Cl# t ı^ iy *ihj* â J | c « 1 9 j j i I J t jfc 1 l y A ,.n 11 vj 9 j ı 4 1 a t A j ^ jA jj
La L ü f L * _ L i) j j j^-c a 1 11 J U ♦ ( j J L * J ,^ > J j o İ J y - v . ) }
(j . ......J t Cs**J«4 L y * j l i ^ > 2 * i İ j L jM» j I 9 I | ^ 4y)İ I, LJ I 1 L ıî O 1*4*
f * /jo«ftJL) I | ^ aJ LaJ I o j aJLJ I La I
ki_ aJ İ *iy>^ü ^ J ♦ y*L»XoJ I i^Â>' i 1 J (5XoJsaJ 1 Jy.w-».J \ * cîü La J |
J>jp .J I j * £-a^J I j ^4>J I i j i » j wO>-J ) ^A (JJJ1 I A .J I O-fly
t j j | A J . İJ S »V n.-v-an I J L a ü S a J L J I vj. t—3 L o ^ ^ t > J I Â y *A» ! « j j A <~9j *o . J |
Y / J 9—aj» ^ t ( <>j ^ o aJ LJ I ^ ^ *A I ^
^ aJ | ^ ,1c j Ju o j i L ü d y M 4_yJLc aJ LJ t tjJL ö j ♦ ^J_c I aJLJ I jj
© ^ f r g j 9■« 1 1 < y j aJ J «X a> J I j * I j - jA S 1 .a,ı^ La |i—JU
-86-
z J t
>■ I i a I i i
û-T to-ö I _5 ûJ I u_U J .jO tj.üva.a—11 IXi m u »ko I ı5 jJ I 4İU J .» 11
• (S I (j J I |» >w* m
^ L n wS< j a-© Ld v«♦** Lw>«i 4-J ♦ ^ u*«* jyto J) o ' r -1* 1
f ■■ — "-y- 1 J L>»~J I ^ I ,< ^ I I l | —■ <■ J J İ a^ J ji. J I i
a ■ j>,.t,.—,J t I y -U a.» ..n .JI * L>w» l I |^4 4^jJaJ L>ı> I 1 j S j L I j I
A ... ut ..İS -J J l »a ı% 1 « i 1 *»-*■ J İ • l^-d f r • 4^ b* a *> 1 I Üfcj I İ y<A
i) i A-J 1 îl/ J ^ . J j JLy A j , La J 1 C ] «XJ I ( jJ I j L i I £)J |‘—* Lı.ı>'m» J L> «Vuo> jj **-■ • JI
J j) . ■ ■ -^ »-AA^ı J La..v 1 J * “. *■» 1 I Â y—* • aJ J | i t L> ^ 4 huy 1 J £-» ( A.J.-J ı
4 Lfto^ U £U» L> Û_1 if • C I A-J t Lpy O» L .İ a J I I A.» Aİ ^ 4^ J j I » " — V |
A. ,ı. r, j^y» A-.J J O 1 İ«rt I 1 Aİ»-y J 1 I j' C» i A*J J ^umi | j I j l—* * o l >JA»J I j
^ ^ ...—■ ı ■ — i 1 J ^ A y j I J I J İ*İ I j î l I J .l.J4-i I J C l | J i J * i j j I
A .......... Uu ft 1 ,J 4 . .J La .*LJ i O l.3 >/ı ) I aÂjü I A h fi 1 Ly *■ «■■! \ a> < • ^ ~—J I jj
U i A-J \ ıi ;a j û ,J» ■ - j l AA. A-ly • A^ S 3 I J * ~**l‘ 1 3 c L İ aJ 1 J t j
.. ,.- UqW 44 O I A-J | A_b-y 1 'j - f JfSlt ^ > 1^.* • A i l l ^ J 1 O I A-J 1 i jJb *j}f • ^Jb Ly
j I x J 1 < |i L a » JI I • ^ y y L b t ^TuJ I o I j . i 1 t y— o. | j .uJ I
• J La^ uİa. İ jyJ t ^ S Â ^ S aJ I jj « I A>> I ^
( * '-y d* I A—i i A | ^ J A_I« 1 ♦ 1 AjQ> «V.J>mı» dJj j L» • 4^]|lu>J I
,3 ---- >.J 1 Jjyuu jjA l^»xJ I I AİXf* I J ^-» ^>-J 1 I I A . Â..lu. I> • y J u C y 4
ja, , .. ojr . y <—S1 ■/ad MJ jfo 1 —»1 A.V Â j>...8> • 3 > W.r»*+J Ly~*> * 3^^
! â-û> ^ • 1-L.h Ly «d I IlJ 1 J I 4 Uö o 1 ■%i,-x J ) j ► > <WU j | .Vy, » ^ İ • d# L İ^L.İ 1 ^ * \ .am'i I
-1 ^ w İ J l ^zSs^Lf ♦ o l İJ L J J j X J tsr-bd^J I ^ u » -y j-sOuJl â^ â > ^»U L »U I
gpi « Ay L-iV 1 d4 Li ûd 1 Ây p-t I—İ 3«xJl ^b ^ • yt ayiLJ I
y_9 • 11 L İ » J I I Ab j • o l a J L y A » - > L İ j I ı ^ 1. İ » -J 1
r LyA < Ây j > J l y A 1 ^ ■<0—1 I J • o | A J 1 A jj* > jA y Lı, ,) 1 | d L » S A yÂ>—I I
t ---------- »1 ;
1 A _
.-- * ••. 1 V
A - u _
-67-
J j L JLJ | i I I «ift A iy j • ',>■• İl 0.U t — f t • ( ^ ojJ I
Ly «i>^l C ) l • * > j aJ j u İİS j * Jl> | I J a ^ îl j ^ ^ î » J I vJa i ,jijuy
v5" " — J l j l ^ J L İ U • Jbb | J fAJLy | g ,t..'*.J I ^1 J J İ ^JkyUİAy L o I J
L — —\ ~*-o g * i ^ I i J I g - J x l y ! j l - » — j V .i f t J f A j..^ J I
i— —i| J jJ L y J Llfl» (5 jJ l \/> I f Ü U J i J • ^A>J I ^ JL> ) |> Ü u jJb J
• j aJ İ j g ı 11 (jJU ü La-İI j |i t,a ". 11 (j .U aJLJ >L ı>JI j • <İ ü^ x « J I
«j. • La Lj*uw • aJLI | *| aJ I 'J ^ * J t Üu- LS ; I 1
,ı>a.4»..l 1 jjs» • d^J I J La tj I j j l— I ğ^Sü-i • dJJ | I 4^ a II
♦ \3>—11
Jr Lr' tgr “*-**’■* * » “ f T1 T ***
• O L I j * t. a.** 'İ î «> yt jy—*
. a*J| o U İ U l ^
o I Anı—ıa -ı. ı ., . ) I >xJ I J t ( jJ I j j - 1 1 • j <-î*J 1 .. JI p**)l I
♦ j U İ I J I J o L _ i İ J l J J L juİ^ I
* Cra _>* J * ö^—1 *
• O i—İö J | A** Jj—I Z* -*JB l I O L (Kx J I ^A j ♦ g x J |
v J ^ -i> i l v * Û-t' f L_İ j Aİ | Â y f L i ^>o ^ A ^ • f Jfr-V O I
*Cı
* L_
'Û I 4 j * öl L a j A U L J I ^ A j ♦
■ ■ ı — ..<mlt )l I dU t m» . u |«j Otj* 1 1 ^ y -L -S J I o L« __
• La~i I j \j~./ t -*~J i o t—o 1.1< i jJ 2 I L *■ .o I \J5 g^>J I
j»— ) i 1
: o—* LiJ ı 'J 1
; u r ^ LmJ t r . ' J 1
♦ A L>w 1 ^
: J i 1
1 ' • ' w i-is 1 jjs
ğ ^ o. i La—11 o j a.JLJ »,\-A->~. ıi | ^ »_J ] j ljjxJ I Jj-İ^ a 1 i 1
-88-
1JMfrJ I j 4 ü.j> JI 4 Lü J ) uı LjıS
► —11 -1İ aILJ I p /
J
j I j*~< I 4Ü 1 •* A-J ( »X tı.a )l f i j .la». T» ı^ O Ü I * J L İ A i 1
• *-=■ a ") *—>< O ^ r .y ' ' n f I « -H j a-a' t-t - JI J I A ,,, i I ı^ J A <>..o t^JLe aJ U | 1SJL0
t-t j j • •* I ■ »■» J ( j I »■> ,.ıa 1 i 4- J t— ( «Â& I < jt.JLc I
• -s"*— I * y ® - ^ o *' J"i* y * Â -» A İ o -J l—t j U _$-* I • 4-eA L> j ö —-X o I j
L>—11 j * J » .11 o --*-1* y * * y -> t-—-II ^ I • a . o.J I ^ t _ ^ < J j İ I
. , *; A -c > S« II Lal • J ı j y p - J l O *- j -ı’ y *
. . . * • . .— slü> L_—» 4— 1—1 j 4-J.İİ» 3 ? «■" ■> . ,. .J I <a I a J I , j I < *-«
J j * i x a ^ j ) <T.> o İl Jf • J j j i f t j AgüLo-J t j j • J l 41 ^>_*.C jJ S J jit ia İ I 4JÜJ» I J
L ^ ( 5 j «X(- i/ f ojt) ■>* J L # - J L_*
a^-Jjc d . 1 ..a J | V^ ♦ jo -^—S-J I C...,i-?j d—^ *3 ^ İ C<
r ' ' S * - * J J ( ü W ^ 3 3 A J U i j a * - J l L a J J J ^ j ) ; ( j - J L * ^ ; a İ L J j J L 5
* _ , * *1 U **—L e a - s ] ^ 3 - * ^ * J tXto I O -* U l ^ û 1 4J U ] j O - * - 9 * r • /
‘- 3 3 — e i J t*> L j L^> o I ; J l . . ü * I u > ^ g ıu> I l»X-S. U <J-J I j C a^ I
* l o \a. i 1 (^ S g , 4 a ^..7»-» • >jO l5 1 J İ ,3 . i> L-® L 3 » ^ 3 İ C İ J â J
iJ o -J (-y—L a- 9- s—1J j '■Sjlsj** * 1 a ">,->. " ^ 3 * 1 'j£> U-* c5 I
* i w 9.0 * J i—s S ^ .3 tv.J J 1 J -y ^ l- *- . . L S <3^ I * aJ^. t » * 3> o l 11 3 J ^
- • *L^-------- rvyt-JJa tr r —11 c . 1. ; , ^ » 11 3 c Â^ U_*x ; I j J L J * L » l a J i ^ J L c J * * L o - c
c« JL İ L a 4 L> ^5 J I 3 3 - * -J I t 1 jş 1 o . L J J ♦ o t—&«as> 11 ^ o i 4 —) L y * L»«» J
3 1 1 ^ ^ ,4- J t *4İ - J 3 3-<ı a J U I Lv *>♦ I 3 3 1 H IhT^ I Ua %İ İ I I
X » ■ .■-.!- / U s .J I <ıjPJ I 1 <ty4X J i 4% ^ > L J I 3*0 3 O ^ U o &&*& C .«..ı;«w I
^ ^ ^ ^ ı t4ı) I U L L s 3 * ^ 3 i <i L l i ^ ^f***3^ '' I 3 3"3 f c 1 ^ İ I ^ U > I J *>■■. rr«
• *1 J*> J i ^ i 3 * U - J I • U a J 1 3 -0 U J 3 İ 3 * ^ 3 U S I J I
« ^ I ^ o J l ^ «w t „ iı'«. J 1 j y d j u t J I j 4^ I 3 ®J t 3® I-® J j I 3 * * I ^ f J I j
s • *l .........o 3® û ■ı">t* i 3 ^ j ) o *» 3 ^ U 3® y î ^ J I 3 ^ 3 ^ C P oJü ^La J t 4> j I 3
- 3 9 -
<UJ |J t-»_) j - U J ı
i l
* v S ^ L * -J lJ* O i* o
° * ^1 J ^ - - _ . J 1_ * = - U 4l o ^ ı ü u i l « . .
r-^Jo . ^ o , ^ . j . j j / u , ül ; ;
J * r-^-M , . .... . r -°* j ' *=•^—v ^ -^ -Sr- -JI *-4—Lo I ^«r . * . j O-*» «-İI o-«
O * ^ 41 * a 3 l
< ° J u ^ | . , . ^ ^ «# » * W v J l. <° U ‘j J < u -J l o C ^ İ J j <j_J| i ; U c J . .
>İJU^ j a u l - L s ^ - l
^ /Ujo^ C| ^* ■>a“ -* * 4-= -1 ı j u JLj i ,
j i - JJ j ^ J ^ J jSL , * t .‘ , J J 1 J VİU^İJ, .I e.ı - î • 1 £u—* I C.U *
JfJl C jj-1» r-± J-^i* n / ı ı , ^ / , ( . ^ os-ı .*_,u^
>* l J> . I. s, , , ,* r - A-LJi j ) . ^ « jl ,.1 O ^ S ,| ı , - . ^ J O n f > ^ V l
• ° L~İ * 1-* * 1 ^ L J t C i j .
j _- ^ ' '>oJLj' ->*^ ^ o - J • *u *t^ * . , . .
^“V-1 1 A. I . . . . ~ ° ‘* J-Ö-S-» _r= lj I• J • J~^-i I 4=0 . aJLI I , ır ı •._ [ , .
^ °~ 1--- U İUI J_Vl | . * . .ıcj^j ı t . „ J-J İ i-v* ^<SlJs aJl o^ -a-Jl u-il-»^ <Û_J i |. %
^J| (VJ İ J I ^J J ^ - J1 u J u , ^ î . ^
Jİ * ^ <ÜJI J j^ ,( ûj-V » J 2/1 J İ*-lI
u j ) : J u l » '->£ \L» » <L~,j t . f J U U I , 0 ^ 3 . . 11 . . , .
^ ' - 1- 1 - * - l^ L İ . . l / . L ^ l S j , '"“ Jl ,jJI J ■İİİJL. c lS -ll v j l II I I , ^ u •
/ ‘ ^ i : L " ^ O - i • O I U L , J U İ İ I ^ I İ J t
J-^ ' ' “ İ ~ J '^ - ^ Ljl ^ ^ H J 1 *)* —*ı o oS . H O- c l J
H Ü . İ 3 I f . J • m / Y - - ‘ . ^ ı ( i i ! f J , f L ^ . v u s a u j , u , . , ^
: ^ j i i y u ^ l>4i^
J v j - i » . J J — I J J ~ — ~ 1 j r ^ ' j - , 1 u O . j A M . ,
0 . 1 İ İ ~ O J İ ^ İ J I J J ^ O j i u j j , ^
Aî/T < o 1 -» J ( aJ o=U
■90-
“ ! Lr-I *- a-~ı Aei-Jl j l~ «i i I 1 I j l ,
• ö f / M 1 !“< > { • • J J — İıTı I j LiV I
11 9 4 - I 4-U I .V| .» J ; ( jJ l- a " dgkJ I ^ t o ) I JI j ~ 11 ^ J
j >* *1 oJI >/ U -L L İ ^JU-II I j j j l j  S i iU J l j ^a, * J
• ^ A / r < û i ^ - js J i ( ^ *^ -11• * ft1 L«1p Lxt y>—J 1 j a.. J I -9 O j f ia. » I ^ y-Le L5İ-J 1 ^ 6*X> —J 1 L—İ
II f~ i-g I ( J —* L» ". dJU I
J .4 i » « ■ I I O L-B*-y» p-9 < LZL-JI I j
j > ♦ j 11 I 4 - i ^ I I Jı I « ■<» 11 OI 4 I ir* f —Lc I
^ '9w»-J I I J • ^4 *AJL2m> Ay g fc l5 I «Aj^>^—J I ı> 4 O ^ tJ i 4 tt ,« |
-J Lc ^ 1 i-i-3 »*-4»-*- f—I Ja I o -* ^ U5 o -~*
* ,. . * * *{^— 9 OjE^ * 1 * * f*~k—* O*-****I I*aJ I ^ 4 j LS ğ l j * 4 L-i ı5 1 ( -» ^ |»4' J—y * A j *. Ü l |
«u—) 4.1 J1 J Lj • o fc> ■» .İ t t -9 u*- • * I—rf-A-iîl t o US o 1 j, * Cu ji1 İÜ 11
d-y-9 O"® e U -J L—3 %V 41.4 l-A l ■* y I j> *< ( *<y* t ~ 1 I ^ w j I I I | u» J Ly ^
cr 11. ^ 1» 11 o Ljv m'İ I L jjbmJ l a.S ^ % m■ J % j I Lj<4 | Lc ^ *■ ^ |
Uto t-—* o ! (j—Lc a 5 İ 1 * I—j>—&«* 1—9 * Yy Ç * * I ■»* ~> JI ( * j ft-JL4 AıJ. IJ -0 I o l«S jj
U." —»S Â-*j 1 6- kSs ıj U> | û .i I l ■-»—JI jAwo l I cj j f l ) l J-1- La I ^ -■ - - m y
ö I J*a^ *^s^43 Sf~* L..J*—kw | ^» 4 vJ 0 ^-4-J | <V nn» L» I j • jj L ^ *J 1
* Â I C j ^a J L^ı Cl^JU^A^ 1 I 4 1—9 * ^ ! '**< *» I û I J —f« • 4 x ^ 3
J»s«AS ^}A—J1 ^-c s~. Lx >4 I I â l İ o* O-* • ^ j aJ L> 4j)"ilıa Ag>41 j ^ s J 1
I ^ ^ I 11 o I 3 I 4 A-jÖn— LxsJ I ^ I o I ■**»■* I Q»v i*-*
J) ^ l~,*.*> 4jr—I I O* 1 ' ■’a O-0 Ü-A-IwJİ J-y ljA .t*."< V JJ I Jp j I ^ I Ay 1 nâ., .", j4 ju i
* tj j j —* Lj# 1 4^—9* AgO*» m» L ir-J I jb> j Ay)l I ijJ f I a Sa £ • o I *** ■*» t j o I
* t ■*"* a a #» i i |t I -tf—9 £• I 1 o l 4 I Ij 1. v I * J j İ 4 > jJ I
* tJ-A»!—1 I «4_*« C 111 «*» AO * I U. -3 I—« I ^ «<0„**« .A j 1 4A j * 4y y> jJ O ^j4y I ^ L“.‘V 7<
-il 0 1 < y»—Lc I • \3> I I ^ Alö I
* ^LİJl JJb)l 1*3 o 1 •^W-Jl Jaî! UiJS Ve -L
-9 1 -
^ UJLJI I(j-i-c 4,:. u-* ; i * J l - s « 4-L*- . j I J j V I v> B*e ^
1 ia ljc l (lOj u-Lc 4 l.*.. J ü j . 4~. u. « ,. f j - 11 İ^ U c l j I
• f*-* ö * ti V ?- 11" * * JojuJI * L iy J^^Jus o-6 i a L e V l : f j - i J Uî j • * ,-lu- - t-
* "*■> J i >\ ‘ı e ^ 4 I I ^ 4 I ıVft j
4 '■ uı ■
*S* J * l>w— I 0-a‘n ' ÛJ> * *"> -1/ ö u‘ *-'v"~ j i J * ı ı l ı J
0 —j oo * * ( O *-— t,»-3 ) * 4■*■.-• »>■■** t#-* J- -» îl j ’Oj"0-* * »■.—» ■■i*
H vS v-a' Jh* J t3*>Jl J>î*
4_L ^ J
ta I j
* *LaJ L»J } L« | j|
Ö-* Laj; (>»-J I ö I < ^ I L*. J-c Ij • 1>0o-JUa-J|
U.S>> il I j l—iil I ^ L,n..fl 1 j 1 j
v»-it2Ji (»j-io- 4jı_fcS (P?^ (jP?—' ılls t,.»
I â U l «J l_*S O. CH
S ** 1 *~~ l 1 4 .ı ( -1
( C--Ü la. L* Jt_» ) ; ^ J L a *Iu ı J L_»
4U» a, n.~. t i S ^ y 3 - ti I J 4 . 1 I 3— ı"V- I I 4jj ■ 4 ıjJ j I • j a -. g. M - a.V.y i5İ *
j 4* —j a ı * ı C ° O ■ -J Uy ^ LJ I a.j»-Lc fiJt I * 4. .,a 1- İ J
J ili C-aJ^Jl * L*-i! I o.® t-* J I
I .v ..—A c->.« 1 c t l—9 * n /T * *j .*y 11 ( U -1*5 * 14»■*il I ^4İ1 f I f j J *
vo/rk* yp
^Ub^Jl
L_4b-L 1 « cı L-o I ^ J i i yC * il t ^ ^ o I « ♦ 11 j-c * l y ,. * il I ^ li L « ^ i ^_U L_i
^iL<— ■ JI ıf~ -U w^ â 5 1 —g» I m» l3 ^ ,,, I I t7ywJ I Ui> J t
JI I j U >.> I ö ^ 3 ♦ kSvt I I I J> 3 * - ^ » Lftiy a-j 11a—tfJLc *O ^ il I I r«. 9 il Uy 1 I * j I *»i 1 J 1 Jy-9 ^ 1 .9, JLy Jİj£>
6 m,. ,,., a.,'r*. i.-v-l J ^ I W I U-ı» I ^ I ^ ^ —9 j * 4yA>^J | t ffc>. J 1 j-a
ol..,, - , 4-ln.,* Cr-I I j — I J y -İ I^ ^ İ O-0 J «y~İ6 ^ LyJ |
. . . . ..«*. ___ *y J 1 J L j 1 JLJ m t* l 1 8,><hi ^ İ-j,J I LS ^ ,"» ,) 1 i 4ı l g>..!U»J Uy U w
<3^—11 | I Uoy Jj-Yh- ÂyA>il 1 <yi> U I «İ-J JJ ♦ ^ LyJ I ^ I J
I «v... ■, ı, fl) Cj*° j • ı^«y »Ui* »Üı'S j il • lS I j U^*i Uy 13*^** tvjp-*- 11 —to»* 11 tjp Ua t** * | ûj-----* r-o t-o-J I ı>°3 C ?-ja— I 3-b I i ( -7*
■92-
ı,f————* ( v * ) J J“* *"» vf-* J-tr—• I „/*—J *<»■ * ı -* ÛI J _>* L—S I
^ L 1— La 1 ^Jw<> I ^ l . r< TSi. JI 1 I >xJ I j j (jpJ t,n 7* aJ ^ j
*Jr# J L 1 —J ' * JI Jjb I JjJj-r* *
t Y /£ - * t-AİJ! (♦ *
I I JJb ^ j
k- “r' I v-^ ^ k*_J i Jj& I jj • 'L« J jfJj j-t-rt u-~-> ı3-* L I o-o f^7f9
* O -b L -2, | ke^o—» k* -a- J L> J I -r-kJ I O-* *
..■■.■ 1 ^z,-.J 1 jj »ı kı».r«-J I O’4* J 1 ıjjfe I V' a lo I j 1 >Xft «Ju>
j ^ —ı—— ki J— Li. J 1 LÂ7*»i I j 4mUı— L *",J I j
0~“ j * Ay ki ûj^* I j OsJ ' kJ I <<N|/->c yJ kau5 ^>.J 1 ı j j -kf *■1V '* * ı3*vJ I
♦ J o 1-5 J o>^*
jj. A-J 1 y-if Jf * İ.AV ■* ki, ..|;.— ı_r™k A 1 .) I <»jLp J j rt 1 ka—) | c-. 4, ,1 ) *X>—)) ^
R isâle-i lltîRŞÎDÜ'L - UŞŞAKf
• o * r~*\
Ma'lûm ola k i îmanın Uç mertebesi vardır,Evvelki a e r te b e s i,ls t id lâ lî-
d ir . Ve bunun vech—i tah sîli i l a e 'l —yakîn i le olur,Bunun ik i tarîk i vardır.
Evvelki tarîk îstidl& l b i '1 -a is l 'dir.Yani,abdin s ıfa t la r ı olan jhayat,ilia ,
kudret,irade,sesi',basar,kelâaı d e lîl k ılıp M isilleri Hakk'a isbât olunur,
Zîra kemâl sıfat,Sâni» i l e zâhir olur, ,__Z jy0 ^ ,*ı t) buna
şâhiddir.Yani,Allah Tealâ süratiyle Âdem'i halketti.Söreti demek,sıfatları -
dır,H ayat,ilia,kudret,irâde ve gayrileri,Lâkin,abdin s ıfa t la r ı cüz'iyyedir
ve gayr-i müessiredir,hâdislerdir,Hakk.*ın s ıfa t la r ı kadîmedir,müessiredir,
külliyyedir.H isbetle ih t i lâ f la r ı vardır,Haddizatında birdir,Meselâ kudret,
Hakk'a ve halka nisbet olmayınca kadîm ve hâdis hükaolaaz,Halde 'a nisbet o l
makla kadîm ve müessire olur,Halk'a nisbetie hâdis ve gayr-i müessire olur,
İkinci tarîki, B i'z -z ıd *dır.^ Şûra,42/4 şâhiddir.Yani,birşey
Hakk'a benzer yoktur,Meselâ,abd âciz ve muhtâc ve fânî ve hâdis.Ve Hak Tea-
lâ Kadîr ve Müstağni ve Kadîm ve B âkî'dir.ladi,bu îaân-ı İ3tid lâ l i l e aü'ain
olan,Ma'bûd jhayâllerinde îcâd eyledikleri sürattir,Lâkin,îmânlarında aa'sûr
durlar , Hak Tealâ indinde raakbûldür.ZÎra akıl gâyeti budur ı L,
I3 ^ u ~ jcA J jkabîlindendir,Zîra,kalb sığd ığı sürat hayâldir .01 ,Hakk-*
ın tecelliyâtındandır.Tenzîhiyyeleri teşbîh oldu .Itlakları taklîd oldu.
İmânın ik inci mertebesi, îaân-ı lyânî 'd ir,T ahsîli,ayna ’ l-yakîn i l e
olur.Mürşid-i kâmil telk in iyle makânları zevkeder.Makâaâtları yedidir.üç aa-
kâmı F enâfillâh 'tır .5w elk is i;T evh îd -i S f'â l ve Fenâ-i E f'â l ve T e ce lli- i
S f'â l 'd i r .01 makâada sâ lik fhissea ve aklen ve hayâlen idrâk eylediği cümle
e f 'â l i Hazret-i Ma'şûk 'a nisbet edip ,ol e f 'â l âyinesinden Hazret-i Ma'şûk
râbıta olup ma'şükunu zikrede.Istiğrâk hâsıl olur.Hattâ bir kinse darbetse
ol,darbı aa'şûka ve mezkûra aİ3bet edip ,sûret-i dâribe nisbet etmeyip Ll
F iile ll lâ lla h netîcesi zâhir o lu p ,gâ fil olmaya.
-94-Ba'deha,îkiaciai Tevhîd-i S ıfât ve FenfUi S ıfât ve T e ce lli- i S ıfâ t 't ır .O l
aakâada sâlik,hissen ve aklen ve hayâlen idrâk eylediği s ı fâ t - ı kemâli Hakk-L
a nisbet ed ip ,ol s ıfâ t âyinesindea Hazret-i lîa'şûk 'a râbıta o lu p ,istiğrtk
hâsıl ola.Lâ Hevaûfe illâ lla h neticesi hâsıl olur,UçllncUsU,Tevhîd-i Zât ve
Fenâ-i Zât ve T e c e l li- i Zât*tır,01 mekânda sâlik,hissen ve aklen ve hayâlen
gerek e f ’ â l ve gerek s ıfâ t ve gerek zât âyinelerinden vUcûdullaha râbıta
°lup,cümle eşyâda b ir vücûd-ı Hakk'ı mülâhaza ede.îatiğrâk hâsıl o la , Ll
Mevoûde il iâ lia h n eticesi hâsıl ola.Sekr-i tâm olur.Vahdetle,kesretten aah-
cûb olur.Hattâ,bu kesret nedir ? suâl olunsa cevâp vermez,Ba'dehu,sahve,aa~
kâs-ı Bekâbillâh'a dâhil o lu r.01 vakit Hazerât-i Hamse-i îlâhiyye olan ;
Hazret-i Zâtü’ l-Gayb ve Hazret-i Sıfatü'l-Lâhût ve Hazret-i Esmâü'l-Cebe -
rût ve Iîazret-i Ecsâaü'a-Hâsût,bu cüşleler b irb irlerine birb irin in mazharı
olmağa aüşâhede ede.Hulûl ve ittihâd yoktur.Vahdet,kesret aüşâhede olduğun
dan, ittihâd yoktur.
İmdi Hakka11-Yakîn mertebeleri ise dörttür,Evvelkisi,Vahdette şuhûdu
gâlib olmağa Hakâaü' 1-Cem' ve SeyrU'l-Huhibbî derler.Bu makâada *ÜUl o*
. v T ı , ‘ ı || - . - - ı vârid oldu.Ve bu nakânm lisâ n ı ^j3 I
«J-t-j .îk in c is i,K esre t-i mezâhirin şuhûdu galib olup,buna Hazretü'l-Cea' ve
Seyrü'l-Hahbûbî derler.Bu naakâada hadis-i kudsîde vârid oldu k i : •
« , U» L—Jj I *x~f j I j Ay j ' a aJ 1 )j Lı a | J-i I L-,/ I
Ve lisâ n ı ^ , . A*ı i|.- ,; î 3 ı ı ♦. «, f^ ı_. tİçüncUsU.Hem vahdet ve hem k e s re t -i
a e zâ h ir ,ik is i b i le aüşâhede ola.Buna Cea'U’l-C ea ' ve Kâbe kayşaya derler.Bu
raakândaoi5 LyJ1 l j Jj3 I (Hadîd, 57/3) varid oldu. Ve lisan ı1-1--*"- L*
a—a-, a!ljic^,Î j j 9 I.DördUncüsU,Vahdet ve kesreti fâni edip,yani vahdet aya-i
kesret ve kesret aym-i vahdet müşâhede edip,buna Makaa-ı Ahadiyyetü'l-Cea' ,
Ev ednâ makamı denir. ^ A-t i|^< ^ ı .j{E afâlt8/170) oldu.Ve lisan ı
*Ul 31 j l . dır,Ba'dehu,laân-ı tahkiki olup Hakka' 1-y akla * de dahil olur.
Hakka'l-yakîn bir aakâadır.Ama Makâa-ı Temkin ve Makaa-ı Hitâm ve Makim-ı İt
tik âd denir.Burada ae kesret ve ae vahdet ve ne tâ - i hitâb sâbit olur J4akâaxa
lisân ı a n Sı a!u i^1^L. d ır.} î Lr i-â 4-JU *.V ■a-v.J I ^
-95-
* ^-J * f—-y
<-*“ **“ J u -l-o ^ 3 fc -J l j ' i i L o J l j Z^j * İ J x «j~JI
2 «\ .... * L» j • \j.r * • I * ,1 ^» j * J İ
Ma'lûm ola ki,Tevhîd-i îlâh î Uç kısımdır.Evvelki ,Tevhld-i E f'â l ' -
dir.Tevhîd-i E f'âl demek,âşık olan kimse a f â l - i hissiyye ve e f ’ â l - i ka l-
biyye va âfâkiyye ve enfüsiyye verâsında Hazret-i Ma'şûk 'u kalbiyle müşâ-
hade eder.Her f i i l i hisseder ise Ma'şûk 'un f i i l i ol f i i l i l e zâhir olduğu
nu zevkeder.
İkincisi,Tevhid-i S ıfâ t 't ır .T ev h îd -i Sıfât demek,âşık olan kimse Ma'-
şûk'unu evsaf-ı mahsüsesinde ve ma'kûlesinde kalbiyle müşâhede eder,Her mev-
cûd-l mahsûs ve ma’kûl,her b ir is i Hazret-i Ma'şûk 'un b ir kemâl s ıfâ tın ın
mazharıdır.işık olan kimse Hazret-i Ma'şûk 'un kemâl s ıfâ t la r ın ı zerrât-ı
âlemin verâsında zevkeder.
üçüncüsü,Tevhîd-i Zât*tır,Tevhîd-i Zât demek,vahdet-i zâtiyyeyi kesret
mezâhiri i le müşâhede eylemektir.Ve kesret-i mezâhiri vahdet-i zâtiyye i l e
müşâhede eylemektir,Vahdet-i zâtiyyenin zuhûru,kesret iledir.V e kesretin vü
cûdu vahdet iledir.Vahdet tekessür etmeyince 'ayânda zâhir olmaz.01 kesret
Hazret-i Ma'şûk 'un zâtıd ır. 01 merâtib ik i kısım dır.B irisi,M üessire'dir.Ea-
ma-i zâtiyye ve evsâf-ı fiiliy yed ir .V e birisi,M üteessire'dir.E lvân hissî.m e-
ânî akliyyedir.Makam-ı Velâyet'in nihâyeti budur.Gayri,makâm yoktur,Ancak,
Makâm-ı Muhammedi'dir,Ana kimse vâsıl olamaz,Vereseler vâsıl olurlar.
Risâle-i TS7HÎDÖ»! - BSHÎTY3
-96-
R isâle-i BSR1R-I EZAN-I MüHAMMHDÎ
f-!t------- I I aJ-J 1 j» —y
-7 J M j i iL a J lj v>^*J UaJ !>I«j
î ' “ I • I 1» JL* I j
Ma'lûm ola ki,Fâtiha sûresi timnU'l-Kur’ an 'da merâtib-i tlâhiyye beş
t i r . Evvelkisi, Mertebe-i Ulûhiyyet ki,Elhamdtt lillâh .İk in cisi.M ertebe-i Rubû-
biyyet ki,RabbU'l-Alemîn, tfçüncüsü,Mertebe-i Rahmâniyyet k i ,Er-Rahmân.Dördün
cüsü, Mertebe-i Rahîmiyyet ki,Er-Rahîm.Beşincisi,Mertebe-i Mâlikiyyet ki,M âli
k i yevmi'd-dîn'dir.Yani.ulûhiyyet sâhibinin ismi ALLAH,rubûbiyyet sâhibinin
ismi RAB ve rahmâniyyet sâhibinin ismi Er-RAHMM ve rahîmiyyet sâhibinin is
mi Er-RAHÎM ve mâlikiyyet sâhibinin ismi MÎLÎK'tir.
îmdi,Fatiha-i Ç erîfe’ de olan esmâ-i hamsej Allah,Rab,Rahmân.Rahîm,Mâ
lik ezân-ı Muhammedi'de olan evvelâ dört kere AllahÜ ekber,Allahll ekber,Alla
hü ekber,Allahtı ekber deoek,ulûhiyyet sâhibi olan AllahjRab,Rahmân,Rahîm ve
Mâlik'ten ekberdir,buna işa rettir .Z îra ulûhiyyet,rubûbiyyetten ve rahmâniy-
yetten ve rahîmiyyetten ve oâlikiyyetten e'am ve eşmeldir.Zîra ulû.hiyyet,mev-
cûdâta ve ma'dûmâta şâmildir.Rubûbiyyet,raevcûdâta hastır.Rahmâniyyet,ni'am î -
câdına hastır,Ve rahîmiyyet ni'am -ı uhreviyyeya hastır,Ve mâlikiyyat,mülk-i
tasarrufa hastır.Ulûhiyyet ise cümleye şâmildir.Bundan ötürü,ulûhiyyet sâhi
b i olan Allah cümle merâtib sâhiblerinden ekberdir,İşte,ezân-ı Muhammediyye’ -
da evvelâ dört kere Allahü ekber demekliğin sebebi budur.
Ma’ lûm ola ki,Cera' ik i kısım dır.Birinci kısmıjCem’- i İlâhî k i,ce m i'- i
merâtib-i ilâhiyye müteaddid İ3e de,lâkin zât,vâhidedir.Yani Allah,Sr-Eahmân,
Er-Rahîm,El-Kuddûs ilâ mâlânihâye cümlesinin cam i'i zâttır.Yani,Ahadiyyetü'l-
Cem' k i A llah 'tır.Ve İkinci kısım,Cem'-i Muhammedi ki,mümkinât maddesi ve aslı
Muhammed'dir.Ve mümkinât»Muhammedi ta fs ild ir .İş te Cem'-i İlâhî»IIakk' ın bâtını
d ır . Ve Cem'-i Muhammedî, Hakk'ın zâhiridir k i,ezân -ı Muhammedi'de ik i kere
a____ İJI t ıkJ 1 )0 ı -a I - 4JJ1 ^)İ4j| 0 ı demek,birisi Cem'-i Zâhir'd ir.
Eşhedüjyani, şuhûd ederim k i En lâ ilâha illâ llah ,0 'ndan gayri zât yoktur.
- 9 7 -
Ve birisi,C em '-i Bâtın' d ır , Eghedüjyani,şuhûd ederim k i Eh lâ ilâhe il lâ lla h«
Bu dahi,ândan gayri zât yoktur.Cem'-i Zâhir,Makâm-ı Ş eriat'tır ,H azretü 'l-C em '.,
Ve Cem'-i Bâtın,Makâm-ı Hakikat 'tır,MakâmU'1-Cem' dir.Eger ik is in i cem'eder -
sen Makam-ı Cem'U'l-Cem' o lu r ,îş te ,ik i kere ezân-ı Muhammedi'de «_lı Vö I>i*~î I
* ---Ui Vl demek sebebi budur, —
Ve ma'lûm ola ki,Cem '-i Muhammedi Rasûlullah 3.A.S. şahs-ı enverleri
cem i'-i inse ve cinne raaûl,yani Hakk'a da'vet eder gönderilmiştir,Belki/
cem i'-i mümkinâtı.rûh-ı enverleri Hakk'a dâ»îdir*>4>-H j * H J lı*-!1 1 * I. ı
hadîs»-i ş e r if i buna işârettir,Bundan ötürü ezân-ı Muhammedi'de I odL* ö l i
* ------ Lj| lala-, ö l •H--* — 4-LilJj?-J3ir kere inse da'vet ve bir kere
cinne d a 'v e ttir .îş te ezân-ı Muhammedi'de ik i kere J j------------j l.w_« öl
a_!u idemek sebebi budur,Buraya kadar müezzin bu kelimât i le kıbleye karşı te
veccüh eder olduğu halde ezân-ı Muhammedi'yi okur,
Ma'lûm ola ki,Hak Tealâ hazretleri Adem A.S.ı halkedip vâd i-i Nu'mân -i
da,yani sahra-i Arafat'ta zürriyyeti arkasından ihrâc edip,sü9dâyı arkasının
sağ tarafından ve eşkıyâyı sol tarafından ihrâc eyledi.SUedâ eh l-i yemin ve eş-
kıyâ eh l-i şimâl c— l I (A 'râ f,7/172) hitab oldukta,sUedâ nidâyı iş it ip
dediler.Ve eşkıya nidâyı işitmeyip taklîden (j-1* dediler,tmdi müezzin,
ezân-ı Muhammedi okurken nefis başını sağa dönüp ik i kere «21^1
der,Bir kere süedâ-i inse .salâta da'vet eder,Ve b ir kere süedİ-i cinne salâta
da'vet eder.Ve sol tarafına başını dönüp ik i kere ç 2LâJi <J“Lc -^ciLİJ| <jJLcCrk
okur.Bir kere eşkıyâ-i inse felâha da'vet eder,Ve b ir kere eşkıyâ-i cinne fe lâ -
ha da'vet eder,Yani,Tevhîd'e da'vet eder.Tevhîd,ayn-i fe lâ h tır ,İşte ,ezâ n -ı Mu -
hammedî'de ik i kere £21------*JI <-»-Lc — çÜ-*-JI <J~İS îr* demek sebebi budur,
Ma'lûm ola ki,ba'dehu müezzin kıbleye karşı dönüp ik i kere ^ » l U ı
aidi demek.bir kere Hazret-i Gayb'a ve b ir kere Hazret-i Şehâdet'e .Yani,
Hazretü’ l-Cayb ve Hazretti'ş-Pehâdet'ten ekberdir.Ve Hak Tealâ merâtib hasebiy
le tekessür eder .Lâkin.' ehadiyyü'z-zât olduğundan, gayri yoktur.Kesret ahvaldir
olduğu için ezânda «-----3-H VI <UI V yani,zâtında ehaddir,Yani,zâhiren ve
bâtmen ve hissen ve ma'nen,bilâ hasr velâ kayd Hak’ t ır ,
f*-L» â-U l *>_j f-U \ jJ jjı *—t v j » » JI j 11 *-U j (Bakara,2/115)
Bu âyetin sebeb-i nüzûlu : Bazı sahâbeler Kâ'be ’y i taharri edip namaz k ıld ı
la r . Ba'dehu taharrilerinde Kâ'be 'ya isabet etmeyip,namazlarını iâde etmek
istediler.Rasûlullah S.A.S. efendimize gelip arzeylediler.Bu âyet nâzil o l
du.Yani,her nereye dönerseniz fîakk'ın b ir yüzü vardır.Bir yüz haarolmaz.Ce
sedin kıbleai Kâ'be 'dir.Ama insanın k ıb les i,vech -i Hak'tır.Bilâ kayd velâ
hasr,zikr-i dâimî k ıb lesi olduğu gibi.Ve Kâ'be,vücûh-ı Hak'tan bir vecih tir .
Ve cesed k ıb lesi kayıt tarîkiyle olması,emr-i Hak'la oldu.Cesede,raukayyed
kıbleden gayri olmaz.Zîra,cesed mukayyeddir.
*-fi (jJ-S J •V*:v * *—" kâ— (-fi-6 J J .„. JI ıJSf ,f J 4_U|_J
• 0~n* ° d L bJ I ı— A—S—i A *> . J I j . | j
-9 8 - .
Şorh-i Gaael-i HACI BAYRAM VELÎ
f-ıı» ı— ( ^y JI <v. U l f —y
; f t Lv £ O * ^ 11 f 1 *-J I J 'T“ J I J | IJ l_î
Çalab’ıa b ir şAr yaratmış İki oİhân arasında
Ehl-i lügat-ı TUrki'den Çalap,Allah demektir.Ve ŞSr'dan murâd,Medine-i
Cem’ U'1-Cem' ve mahrûse-i hakikattir,Yaratmış denek,Ya'ni izhâr eyledi.Z ira
yaratmak manâsı,vücûd-ı ma'neviden vücûd-ı sûrîye İntikâl eylemektir.Ehl-i
zâhirin 'ademden vllcûda gelmek dedikleri gibi d eğ ild ir ,İk i cihân demek,biri
Hliviyyet,biri öıiyyet.H üviyyet,bâtın-ı Hak'tır.Ve Oıiyyet, zâhir-i Hak'tır,
tt«'nâ-i mısra': HUviyyet-i s ıfâ t ve eniyyet-i suver arasında şâ r -ı
hakikat ve mahrûse-i Cem *11'1-cem *i Çalap izhâr eyledi.Ve ol mahrûse-i haki
kat bu ik i cihâna cami' olduğu iç in Cem'll'1-Cem nâm verild i,V e cihân-ı hUviy-
yet bâtın ya 'n î s ıfâ ttır .V e cihân-ı eniyyet,Cem'-i zâhir ya 'n i suverdir, deyû
ik i cihânı câmi' olan şâ r -ı hakikat ve Cem'ü'1-Cem* jb ir yanı var ki Çalap' -
tır.Mezkûr olan ik i cihânı şâmildir.
İnnî : Cihân-ı hüviyyet.Ve öıe : Cihân-ı eniyyet.Ve Allah ; ik isine şâmil o~
lan,lİ3ân-ı Türkî'de Ç alap 'tır. Bunun iç in fl j-* Ly c loJl JLe âLi IJ U»
Bakıcak dîdâr görünür ol şârın kenârında
Dîdâr görmeyen yoktur.Cümle halk,dîdâr görür,Lâkin cühelâ,bihaber o l
duklarından görmüyorlar ve görünmez derler,C ehilleri kendilerine h icâbtır,
Dîdâra hicâb yoktur.Meselâ : Pâdişâh-ı.zemin s e r îr - i saltanattan tebdîlen
çıkıp memleketini seyrederse,hangi sûretteyse bilen tanır,bilmeyen tanımaz.
Hattâ tanıyan bir kimse tanımayan bir kimseye,Pâdişâh geçti,gördün mü ? suâl
ederse,Görmedim,cevâb verir.B elki görmediğine yemin eder,
Ma*nâ-yı mi3ra ' t Cehil,hicâb olmasa bakıcak dîdâr görünür o l şârın
kenârında «Y a 'n î,hâric-i suverden olursa eniyyetle görürsün.Zira didârı gör
mekte kesret vardır.Râî,m or'i,rû 'yet tekessürüyledir.Ve mer'î olan dîdâr,
zât ve s ıfâ t ve ef'â ld ir.Ç âr kenâresi olan e f 'â l,ev v e l müşâhede olunur.
-100-Va ef'âldon s ıfâ t ve sıfâttan zât görünür,HUvlyyet ise ,ayn -ı şâr olduğundan
ânda görmek yoktur. j j j -J uîoJj
* ı«—J
Şeyh KUşterî K.S.Îcâd eylediği Karagöz i l e cahilân cehillerine ve eh-
1 - i şuhûd olan ve lîlerin dîdâr görmelerine ve eh l-i tahkîk olanların hUviyye-
t - i *ayn olmalarına misâl kıldılar.Bilmeyen,perde ardında taharrük eden ve söy
leyeni görmez,süvari görür.Ve bilen kimse,perde kenârından görür ki,muharrik
ve söyleyen suvar değildir,Hareketten muharriki ve sözden söyleyeni müşâhede
eder.Ama perde dâhiline girende asla rü 'y e t -i suvar olmaz.Belki perde dâhilin
de olan suverden b ir is i olur.Kezâlik o l şâra dâhil olursa,şârdan addolunur.
Hazret-i Sultân Bayrâm Velî K,S. buyurur;
Nâglhân ol şehre vardım ol şehri y a p ılır gördüm
Ey a z îz le r ,o l şârın dört sûru vard ır.E vvelk i,T ecelli-i Ef 'â l 'dir,min
h aysü 'l-e f'â l didâr müşâhede eylemektir,İkinci sû ru ,T ece lli-i Esnâ'dır.Min
haysü'l-esmâ dîdârı müşâhede eylemektir,üçüncü sû ru ,T ece lli-i S ıfât'tır .M in
haysü's-sıfât dîdârı müşâhede eylemektir.Dördüncü sûru,Zât'tır.M in haysü'z-
zât dîdârı müşâhede eylemektir,Bu dört sûru tecâvüz etmeden o l şehre varılmaz.
Ma'nâ-yı mısra' ıT ecelliyât-ı e f 'â l ve esmâ ve s ıfâ t ve zât,cümlesini
kat'eyledim.Mezkûr tecelliyâtta sülûk-i hakîkî tamâm eyledim,Nâgihân,şehr-i
hakîkata girdim.Gördüm k i,o l şehir her ânda teceddüd edip yapılır,H er ânda
bir hüsn,zâhir olur gördüm.Ve kendime nazar eyledim.01 şehirden cüz' olduğum
dan her ânda bir hüsn-i cemâlim fenâ i le bekâ arasında yapılırdı.V e kezâ Hacı
Bayrâm V e lî-i Muharrem buyurdu :
Ben dahi b ile yapıldım taş ve toprak arasında
Taştan murâd.bekâbillâh.Ve toprak,fenâfıllâh ki tekaddem.
Ey azîim,Bir ânda ik i t e ce lli olmaz.'Abes lâzım g e lir . îk i ânda bir te
c e l l i olmaz.Tahsîl-i hâsıl lâzım gelir.Bundan ma'lûm oldu ki,her ânda b ir te
c e l l i olur, \<, î jl> i j U ı_g^l J ı~3(Hahl, 16/77)
O^Rahman/âSÎYevm^yevm-i İlâh î.Y a 'n î haberde C r * d i r .
-101-
/
Şehirden oklar a t ı l ı r ge lir sonra ya p ılır
A rifiar sözü s a t ı l ı r o l şehrin pazarında
Kenâ sabak,oklardan murâd, te ce liiy â t - ı âniyye-i ilâh ivye .isti^ âre-i
musarraha-i tahkîkiyyedir.MUşâbih,oklar.Müşebbehe,tecelli~i İlâhiyye.Vech-i
şebeh olan,dolu alâka-yı te 'sîrd ir.Lâkin vech-i şebeh,evvelkilere ^iaaîdir
Xini3betin ma'nevîdir.Ve a r ifle r sözünden murâd,füyûsâtlarını birbirine
nakletmektir.Zira birbirinden kitmân ve hirmân,şânlarından d eğ ild ir .S a tılır
demek,birbirine ol füyûzâtları bezlederler.Asla kıskanmak y o k tu r ,îs t i 'â re -i
nebeviyye fî'l-maddedir.Fefhem.
Şâkirdler taş y onarlar bulunup üatâda sunarlar
Allah'ın ismin anarlar o l taşta her pâresinde
Şâkirdler,ehl-i merâtib-i bekâ,sahv-ı tâm makânlarında olanlardır.Taş
yonarlar,ya'nî mahvlerini,bakıyy©-i sekirden mutahhar kılmağa dâim sa'yeder-
ler.Z îra sakirjhâldir,makâm değildir.H âle itib â r yoktur.Beyt-i sânîde mezkûr
olan ta ş ,top ra k jis ti'â re -i musarraha-i a s liy y e -i tahkîkiyyedir.Taş,bekâbil -
lâhtır.Makâm-ı mahva remzolunur.Ve toprak,hâl-i fenâ ve sekr murâd olunur,Ve
dahi 3akrin üç mertebesi vardır,mahvın üç mertebesi olduğu gibi.Bulunup üstâ-
da sunarlar buyurduğu.ya’nî bekâ ve mahvleri tamâm oldukta,asla bakıyye-i se~
k ir le r i olmayıp eh l-i temkîn mertebelerine vâsıl olurlar.H azret-i Hacı Bayrâm
V e l î efendimiz K.S. buyurur:
Bu sözü â r if le r anlar câh iller iş id ip tanlar
Haoı Bayrâm kendi yansa o l şârın minâresinde
Ol şârın minâresi,makâm-ı Muhammedi olan AhadiyyetU'l-Cem* makâmına da '-
vettir.Ve bu makâma erişince h a lîfe ve mürşid olam az.İsti'âre-i musarrabadır.
Hattâ da'vet kelim ât-ı tayyibeleri o l makâma işârettir.V a kelimât-ı tayyibe,fî~
zân-ı Muhammedi*dir.Bundan ma'lûm oldu ki,Arifûn Uç kısım dır,Bir kısm ı,da'vetle
rne'mûr olmaya. * I u*_L»J| ve W ,»'. İS I * L^-lcbu-
na işâ re ttir . T , C.Yükseköğretim Kurulu
Bundan ötürü Hazret-i A r if-i b i l lâ is i 'l -â l î Haoı Bayrâm Velî buyurur:
-102-
Ve bir kısmı dahijda'vatle mahûrlardır,ânlar RuaÛl gib id irler,V e bir kısmı
dahifda'vette olan, rusUl mesâbesinde kâmillere âmir zâtlardır,A nlar,u lU 'l-
azm mine'r-rusül mesâb9sindedirler«Ve bu zâtlar Cava ve Kutub,tmâmân g ib i
mutasarrıfîn-i kümmelîndendir.
I *—r> J
-10?-
FâTtHA-t Ş®ÎFB'nin T efs îr i
f J-- '.ı- f c O-*-*- • f—**T>
Ma'lûra ola ki,Besmele-i Ş e r îf 'te üç isim vardır.B iri, Ibnı-i Celâl k i
Allah,ism-i zât,İk in cisi,tsm -i Kemâl'dir k i Br-Rahmân, iam-i sıfat»üçüncü ,îs-
mr-i Cemâl 'd ir k i Er-Rahîm,ism-i E f'âl 'd ir ./
Bundan ma'lûm oldu ki,Besmelejism-i z t ve s ıfâ t Te e f 'â l 'd ir .Y a 'n î
t e c e l l i - i İ lâ h i,z â t ı ,s ıfâ t ı ve e f â l i y l e âlem,vücûda gelip mevcûd oldu.Zât,
s ıfâ t ve e f 'â l olmayınca birşey vücûda gelm ez,E f'â l,sıfâ t mazharıdır, ı_J)
( I o j L*JJ
4i_______ U t Hamd demek,Hak Teâlâ hazretleri zâtını senâ etmekte
d ir .Rasûlullâh S.A.3. .<l — l*s ı_i-i buyurdu.Ya’~
n î Hak teâlâ zâtına lâyık olan ta'zîm âtı kimse hasredsmez.Ancak bînihâye o—
lan,zâtına lâyık ve mâ'lÛmdur.01,hamdülillâhtır,
o ------------.J ijJ i Z.j * Y a 'n î,zâtiy le ve s ıfâ t ıy la ve e f 'â l iy le alemîni zuhû-
ra getirip ve her ân imdâd eden RabbU'l-alemîn'e hamd mahsûsdur.îlamînden
murâd,mahlûkâttır.Evvelâ,RÛh-ı Muhammed S.A.3 ,dir k i,ism -i Bedî' mazharı-
d ır.ik inci,R ûh-ı însânî.N efs-i nâtıka,ism -i Bâ'is mazharıdır»Üçüncü,Tabiat
iam-i Bâtın mazharıdır,Dördüncü,Heyûlâ iam-i âhir mazharıdır,Beşinci,Şekil
ism-i Zâhir mazharıdır.Altıncı,Cism-i Küll ism-i Hakîm mazharıdır.Yedinei,
Arş ism-i Muhît mazharıdır.Sekizinci,Kürsî ism-i Şekûr mazharıdır.Dokuzun
cu, Pelek-i Atlas ism-i Ganî mazharıdır;0nuncu,F9İek~i Menâzil ism-i Mukaddir
mazharıdır,Onbirinci,Felek-i Zühal iam-i Rabb mazharıdır,Onikinci,Felek-i
Müşteri ism-i Alîm mazharıdır,Onüçüncü,Felek-i Merîh ism -i Kâhir mazharıdır.
OndördUncU,Felek-i Şems ism-i Nûr mazharıdır,Onbeşinci,Felek-i ZUhre iara-i
Musavvir mazharıdır.Onaltmcı,Felek-i Utarit ism-i Muhsin mazharıdır.Onye -
d inci,Felak-i Kamer ism-i Mübîn mazharıdır.Onsekizinci,Felek-i Esîr ism-i
Kâbız mazharıdır.Ondokuzuncu,KUre-i Havâ ism -i Hayy mazharıdır.Yirminci,KU-
r e - i Mâ» ism-i Muhyî mazharıdır,Yirmibirinci,KUre-i Türâb İ3m-i Muhît maz-
harıdır.Yirraiikinci,Ma?den ism -i Azîz mazharıdır.YirmiüçüncU,Nebât iam-i Rez
104-zâk mazharıdır.YirmidördüncU,Hayvân lam-1 Mudili mazharıdır.Yirmibeşinoi,Cin
/iam-i Hâtîf mazharıdır.Yirraialtıncı.Melek lam-1 Kaviyy mazharıdır.Yirraiyedin-
ollînaân lsm-1 Cârai* mazharıdır.Yirmisekizinci.Mertebe-i înaân RefîU’ d-dere-
cât aazharıdır.Bu âlemlerin mUrabbîleri ve sâhiblerl Hak Teâlâ h azretlerid ir.
^ j ^ ^ j ı ı Y l r m i s e k l z âlemi îcâd eden Rahmân ve imdâd eden Rahim'dlr.
<**•*------ , , <\>* ^lYevm-i kıyâmet mâliki,Allah Teâlâ h azretlerid ir.Yevm-i ki
yim a t demek,yevm-i haşir ve n eş ird ir .01 mevttir,Haberde vârid olduğu üzere
o . u a ^i .Ho U U I y a 'n î,k iş i öldüğü vakit kıyâmeti kopar,demektir.Ülmek
ik i kısım dır,Biri,M evt-i îh tiyârî,d igeri Mevt-i I z t ır â r î 'dir.M evt-i I z t ır â r î,
herşey ölür.^j-*-11 CiS (Ehbiya, 21 /35),her kişi/m evti zevkeder.Ve Mev
t - i îhtiyârî,kâm iline mahsûadur. haberde vârid oldu.Mevt-i
îh tiyârî.P enâfillâh 'd ır.O l t â i fe - i 'a liyyelerin haşirleri ve n eş ir le r i dün
yâda olur.Mevt-i ız t ır â r île r i ,d â r - ı fenâdan dâr-ı bekâya irtih â llerid ir .V e bu
tâ ife mekân i l e mukayyed olmadıkları gibi,kevn i le dahi mukayyed olmazlar.Kâ
milinden olmayanların mevtleri ancak ıztırârîd ir .V e ânlar ik i tâifedir.MÜ'mi-
n - i Taklyy ve K âfir-i Şakiyy.MÜ'min-i takiyy.ba'de'l-raevt ruhu 'İ l l iy y în i l e
mukayyed o lu r,K â fir-i şakiyy.Siccîn i l e mukayyed olur.MÜ'min-i takiyy ,tecel
l i - ! cemâlde o lu r.K âfir-i ş a k iy y ,te ce lli- i celâlde olur ki,mevâlidde tev fîk i
ve ahzeylediği s ıfâ ta göredir.Rûhları kimi hınzır ve kimi maymun ve kimi hay-
ye ve akreb.I!erke3 kesbeyledigi s ıfâ t suretinde S iccîn 'de hab30İuroVe Devr-i
Dâim i le kâil olanlar Tenâsuh ve Temâsuh ve Tefâsuh ve Terâsuh olur,deyu maz-
hebleri bâtıldır,Tenâsuh ma'nâsı j rfth-ı inşân nez'oldukta yine beden-i inşâ
na hal olur demektir.Temâsuh,beden-i hayvâna hal olur.Tefâsuh,nebâta hal olur.
Terâsuh,ma'dene hal olur demektir.
Lâkin|nebâta,ma'dene hal olur ise i l e ’ l-ebed kalır,devretmez.Hayvâna ve
inşâna hal olursa devreder deyu,bu k av li diyen tâ ife Devriyye mezhebidir k i
onlar,Yahûdî ve Mason ve Protestan ve gayriler id ir .V e bu mezhebçe t e b d ıl - i me-
râtib ve taayyttnat lâzım g e lir .Z ira Zeyd,Amr olmaz ve Bekir,Beşîr olmaz. £q3ân
hayvân olmaz,nebât hayvâa olm az.Z ira,taattul lâzım g e l ir .
-105-
* Ya'ni.Yâ Allah i Seninle sana ibâdet ederiz.İbâdeti-/
m iz,taleb-i cinân ve havf-ı nîrân iç in varlığımız i le değild ir.
f-n-i--..... M-M ujaaI: S ırâ t-ı mUatakîm,kâmillerin e ır â t -ı müatakîmidir k i
T evh îd 'd ir ...^ u ı0j|+^ JÎ w ı,,.... j_s (Yusuf ,12/108) fernân-ı İlâhî i le aâbit
oldu ki.mürşid da’vetiyle olur.MUrşid,gerîat ve tarikat ve hakikat haberdârı
olmak lâzım g e lir ./
f—i-rf-L* • 0 - ^ * -1» • *01 a ıra t-ı mUstakîa enbiyâ ve kâmilin s ırâ tla r ıd ır
ki,Tevhîd-i a ır fh kadar.
<*— ı Onlar, Yahûd i l erdir ki,âlemi mevcûd ve Hak Teâlâ hazret
le r in i ma’kûl tutarlar.
C/*— (j , onlar Naeârâlardır ki,halka Hak diyenlerdir.H azret-i îeâ ve
gayrileri hakkında dedikleri g ib i.
O - 'M-* y I j A ,>> O j &J I Ay. Lc A-1J I j jO Lc i aJLJ | j
-106-
Riaâle-i SlÎLOK-î HASÎKAT ^ ıı- ■ ■> I I aJ J I ^
A ,ı «n j aJ Î J L ajM ^ I j t jp ^uuJLııJluj dJJjuoJl
; %X—. — —ju,# j ♦ I
M a'lûm o la k i ,T e v h îd ü ç tü r .T e v h îd d e m e k ,H a k k 'ıa v â h i d l i ğ i n i k a lb i l e
fa r k ve z e v k e tm e k .E v v e lk i t e v h î d ,T e v h îd - i E f 'â l .T e v h î d - i E f 'â l d e m e k ,c e m î-i
h a lk e f 'â lu l la h .o ld u ğ u n u b i l i p v e h e r f i i l i n r ü 'y e t i in d in d e o f i i l i n â y in e -
sin d en H a z r e t - i î la 'ş û k 'u müşâhede e t m e k t i r .İ k i n c i t e v h î d ,T e v h îd - i S ı f â t . T e v -
h î d - i S ı f â t d e m e k ,h a lk ta z â h ir o la n e ı f â t â y in e s in d e n H a z r e t - i M a 'ş û k 'u mü-
şâhede e tm e k tir .ü ç ü n c ü t e v h î d ,T e v h îd - i Z â t .T e v h î d - i Z â t dem ek,cem î7 i h a lk
b i l â h u lû l v e lâ i t t i h â d z â t - ı Hak i l e mevcûd old u ğu n u zevkan v e k e ş fe n b i l i p
h a lk â y in e sin d e n z â t - ı M a 'şû k 'u müşâhede e tr a e k t ir .M e h te b e -i S ıd d îk ıy y e bu
üç tev h îd d en i b â r e t t i r .
Amma kurb mertebesi,ittihâddan ibârettir ,İttih âd ın dört makâmı vardır.
Hhrvelkisijyakâmü'l-Cem' dir.Makâmü'l-Cem demek,Hakk'ı zâhir ile ,h a lk ı bâtın
i le müşâhede etmektir.Hadîs-i Nebevî'de vârid olduğu g ib i. 0 t_ ı , dlDl^l
^ 1 £-*— a'x-rJ . bu makâmda halk,âyine oldular, ^yinelerden Hak zâhir oldu.
İkincisi,Makâm-ı HazretU'l-Cem’ dir.HazretÜ'l-Cem* demek,halkı zâhir i le
Hakk'ı bâtın i l e müşâhede etmektir.Hadîs-i Kudsî'de vârid olduğu g ib i,
a ,tı> I (j-l> J -i I j - lJ I JI ^ I jp - i - .f 91 L., » I s IJ I U,
j j t ı l—J j I I I » A-J a.:' : I I j L-5
A'zâ ve kuvâ cümlesi,bu makâmda âyine oldu,Hak âyinesinden.halk zâhir oldu.
ÜçüncüsU,Makâm-ı Cem’ U'l-Cem' dir.Makâm-ı Cera'ü'l-Cem' demek,bâtm-zâhir cüm
lesini,Hak müşâhede etm ektir«âyet-i Kerîme'de vârid olduğu gibi^p-^ 'j
=(îîadîd ,57/5). «Bu makâmda bâtın olan mutlaktır.Ve zâhir olan mukayyeddir.Ev
vel mutlak,âhir mükayyeddir.Cümlesi,Hak'dır.Dördüncüsü,Makâm-ı Ahadiyyetü'l-
Cem' dir.Bu makâm,makâm-ı Muhammedi‘ d ir .K azret-i Muhammed S.A.S. kademi üzere
olan âna vâsıl olur.Cem'ü'l-Cem ' , Kâbe kavseyn'dir.Ahadiyyetü'l-Cem ' ,Ev ed
a t ' d ır . Makâm-ı Ahadiyyetü'l-Cem' demek,mukayyedden kayıd re f'o lm a k tır ..>>—-1 u,J ıVj â-Jja-oaJ 1 j . . . i 1 a j u ; La-z â!uı J lj (Kasas, 28/88)
-107-
( Vasiyetnâme )
t *.% j J I «J ü I f\ "
Raim ân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla
Ma'lûm ola k i ,te ce ll iy â t -ı llâhiyye üçtür.E vvelk isi,T ecelli-i S f 'â l
d ir .İk in c is i,T e ce lli- i S ıfâ t 't ır . tlçUncüsU,Tecelli-i Zât-ı kemâl'dir.
İmdi,bu te ca lliy â t-ı ilâhiyyeyi â r if olmağa ve te ce lliy â t-ı selâseyi
şuhûd etmeğe,merâtib-i Tevhîd'i bilmeğe mütevakkıfdır.Şöyle ki| k işiye evve
lâ lâzım olan mücâhededir.Zîrâ, Allah fS -a o îj I ^ ^ ( T e v b e ^ / a )
ya'nî,hem malınızla hem nefsin izle mücâhede eyleyin.Mücâhede t a 'r î f olunca
envâ’ - ı kesîrası vardır.Likin,mUcâhede-i Muhammediyye şöyledir k i jevvelâ,
ahkâm-ı şer 'iyye öğrenmeğe ça lışın .Z îrâ ,a 'm âl-i şer'iyyenin sıhhat ve fesâ -
dı ilm -i şerliye mütevakkıfdır.Eğer ki ilm -i ş e r 'î bilinmezse,ahkâm-ı ş e r '-
iyye-yi llâh iyye 'y i icrâdan geri kalınır.Sâniyen,esrar-ı tarikat olan z ik r -i
dâimi tahsil etmeğe ça lışın k i,ga fle t z ik r -i dâim i le ref'o lur.V e bu z ik r -i
dâimin ta h s il i ,e h l-i zik ir olan kimsenin ta 'lîm ve telkinine muhtâcdır.Zîrâ,
Cenâbı Hak ol >SuJl Jjs.i l (Nahl, 16/43)buyurduğuj s iz
k ey fiyet-i z ik r i,e h l-i zik ir olan zevât-ı kirâmdan suâl edin,eğer k ey fiy e t-i
zikri bilmezseniz."Bu âyette anlaşılıyor ki,meşâyih-i 'izâmın me'mûriyyeti
ancak key fiyyet-i zikri ta 'lîm ve beyândır.Yoksa,zikr-i î lâ h î 'y i »aded i le
kaydetmeğe h içb ir veçhile hak ve salâhiyyeti yoktur.Sâlisen,esrar-ı hakikat
t ir ki,cem âl-i vahdeti müşâhede etmek,hicâb-ı isneyniyyeti ref'etm ekle olur.
Ve esrâr-ı hakikati fehm ve keşfetmek,makâmât-ı Tevhîd ve îttihâd 'ı,m ürşid -i
kâmil-i hakîkînin ta 'lîm ve irşâdma muhtâcdır.
Makâmât-ı Tevhîd Uçtür.Tevhîd-i E f'âl ve Tevhîd-i S ıfât ve Tevhîd-i
Z â t 't ır .E h l-i kemâl,bu merâtib-i Tevhîd'e birçok isimler koymuşlardır.Yakın
da t a 'r î f olunacaktır.
Ve makâmât-ı îttihâd dahi dörttür.Cem've Hazretü'l-cenf ve Cem'ü'l-cem'
ve Ahadiyyetü'l-cem' dir.Btt makâmâta dahi eh l-i kemâl çok isim ler ta 'y în ey-
R is lle -i SİLÎHÎIYB
-ıoa-lemişlerdir.Anlar dahi söylenir.
/Ma'lûm ola ki,m erâtib-i Tevhîd olan e f 'â l ve s ıfâ t ve zât,m erâtib-i
velâyettir.Can' ,mertebe-i Sıddîkîn' dir.Hazretti'1-cem' ,mertebe-i Mukarrebîn-
dir,Cera'U'l-cem',mertebe-i Nübüvvet'tir#
Yine ma'lûm ola k±,merâtib-i hakikatin ibtidâsı,Tevhîd-i E f'S l 'dir#
Ve bu makfimin t a 'r î f i şöyledir t Suver-i Berzahiyye'de sâdır olan ef'âl.Hakk-*
m olduğunu zevkan,ya'nî ilm -i kuvâ i le şuhûd olunacaktır.Suver-i Berzahiyye
demek,kable' l-b£at görünen suver-i ekvândır k i ,o l suver-i berzahiyyeden me-
selâjbulut b ir sûret ,gök b ir sûret ve da§ bir sûret ve hayvânlar b ir sûret
ve insânlar bir sûret,İşte bu sûretlere,Suver-i Berzahiyye derler#Ve bu sû -
retlerden zâhir olan iş ler in cümlesi a le 'l - ı t la k Hakk'indir.Ve Tevhîd-i E f '-
â l 'in edebi odur k i ,e f 'â l in cümlesini y a 'n î,b ize nisbetle iy is in i ve fe n is ı-
nı Hakk'a nisbet ede.Çünkü,ef'âlin iy i l iğ i ve fen â lıg ı bize nisbetledir.Yok
sa,Hakk 'a nisbet olundukta cümlesi hayırdır.Ve isimlerden mUhezzehdir.Anınçün
eh lu lla h ,e f 'â li Hakk'a isbât eder.Yine,Allah zinâ etti,demez#Zîrâ,zinâ ismini
îcâd eden nisbettir.Eğer f i i l i n kula n isbeti olmamış o lsa ,o l f i i l in i y i l iğ i
ve fenâlıg ı ta 'y în olunmaz. E f'âl sâlikinin esnâ-yı zikirde râbıtası LÂ FİİLE
İLLALLAH «dır. Ve Kur'ân 'da fSJUi -ÜJij (Saffat,37/9o) yan i "Ali ah
s iz i ve amelinizi halk eyledi ".Bu makâma d e lil çoktur. E ir if5 ( is r a ,17/70)
J l j ya'nî,"Ben s iz i gerek karada ve gerek denizde yüklendim".Ve
• » ^r - > 11 j * I I ğ#o c I *> I. LI- *>0 (A l-i İmran,3/14) . Kâdî Beyzâvî
tefsirinde buyurur k i , r e f ' i le kıraati d e lild ir ki.hakîkatta herşeyi kula gü
zel gösteren Hak'dır.
Merâtib-i Tevhîd'den ik ineisi,T evhîd -i S ıfâ t 't ır ,T ev h îd -i S ıfâ t 'ın
t a 'r î f i : Hayât,ilim,irâdet,kudret,sem',basar,kelâm H akk'ındır.Ya'nî,diri o -
lan Allah'dır.Ve işiten,gören,söyleyen A llah 'dır.îrâde eden A llah 'dır ve Kâr-
dir olan Allah'dır.Bu sûrette sâlik.zevkan bilecekjbu s ıfa tla r i le mevsûf o-
lan zât Allah'dır.Bu s ıfa tla r sâlike âyine olup,ol âyinede Hazret-i Mevsûf'u
müşâhede edecektir. Bu s ıfa tla rın Kur' ân 'da d e l i l le r i olan,hayât Hakk'a mah
sûs olduğu ı l ja i l <sJl V a j| (Bakara,2/255) ayetidir
Ya'ni,hayât ancak Hakk'a mahsûadur.Ve eşyâda görünen Hakk'ın hayâtıdır,ZÎrâ/
şeriatta eşyânın hayât-ı ilâhiyye İla hayy olduğunda cUmla eh l-i sünnet ve
eh l-i kelâm itt ifa k etmişlerdir,Ve ilim Hakk'ın olduğuna ı^İj Jjj(Mülk ,67/26)
*!U| âyet-i kerîmesi delild ir,V e kuvvet Hakk'ın olduğu (Kehf ,18/5-9)
l■ M «TuLy 2} ı i j J " i d o ijjLJi>_,j (Saf f a t, 37/180) ve
1 .40. d!ui j j u 10 ıj(Bakara,2A^5)ve irade Hakk'ın olduğu J * L '^ dMd
. . ı_ii^(Kasas,28/68) âyetleri i l e mUsbettir.Sem' ve basar Hakk'ın
olduğuna ^ ------ol JI i dJL^S (Şûrâ,42A l)ay e t - i kerimesi d e l i l
d ir . Ve râbıtası LA MEVSUPB İLLALLAH'dır,
Merâtib-i Tevhîd'in UçUncüflU,T9vhîd-i Zât ki| vücûd Hakk'indir,Gayri-!
sinin vücûdu yoktur,ZÎrâ, i loUua, Cr1 CLS (Kasas, 28/88 )ve JO *—* t-$-rı*-tc ya ÛJ-S
♦ (Rahman, 55/26) ya'nî,herşey hâlik ve fânidir,Ancak zâtullah fâ -
n î değildir «Eşyâ hâlik t ir demek, eşyâ ma'dûm ise vücûdu yoktur. Ancak, mevcûd
Hak'dır. Gayrinin vücûdu yoktur.lşte bu m ak âmin râb ıtası, LA HEVCÜDE İLLALLAH'
dır,Ve bu üç makâm ashâbı,Q ılu llah 'dır,E hl-i fehâ tesmiye ederler,Ve bunlar
makâralarına nisbeten mükellef değildir,Lâkin,makâmlarını kemâl i le keşfede
mediklerinden ekserî zamânda akıllarına tâ b i' olduklarından,akıllarına ve a-
mellerine nisbeten ehl—i zevktir ve mükelleftir.Anınçlin b a 'z ı evkât ma'zûr
tutulurlar.Ve b a 'z ı zamânda tekdir olunurlar.ZÎrâ,mekânlarında huzûrları za
ra ânlarında her ne sâdır olursa ma'zûr tutulurlar. Ama inak ânlarında zevkleri
olmadıkta her ne sâdır olursa tekdir olunurlar,Ve bu makâm sâhibleri Ehl-i
v e lâ y e t 't ir . Ve v e lîle r ik i halden hâli değildir,Makâmlarmda oldukları hâlde
eh l-i keşifd ir ve makâmlarından mahcûb oldukları vakitte şâ ir ahad-ı nâs g i
b i eh l-i hicâbdır.Ve bunlar hakkında •• •ÛLJi» i ı (yunus,10/62)
gelmişdir.Ve.ehlullah kime derler?,deyu suâl olunacak oİ3a ,ta * r îf i şöyledirs
Ehlullah ol kimselerdir ki,Hakk'ın e f 'â lin e ve sıfâ tın a ve esmâsına â r if ve
kendi e f 'â l i ve s ı fâ t ı ve z â t ı,z â t -ı İfak'da ve s ı fâ t - ı Hak'da ve e f 'â l - i Hak'
da fenâ olmuş ve kendisinde zâhir olan e f 'â l ve s ıfâ t ve zât Hakk'ın olduğunu
keşfetmiş olan kimseler v e lîd ir .
Dördüncü makâm,Makâm-ı Cem* d ir.Bu makâmda sâlik,Hakk'a kuvâ olup ,
- 1 0 9 -
-110-kuvâsında Hak zâhir olur ve kendisi bâtın olurjUTouJt^J^ y a !u ıö /{G afiri 40/20)
âyet-i kerîmesi bunu ifâde eder ve ^ ı ^ 0 u..L, J <üü ı ö ı
hadîe-i ş e r i f i bunu ifâde eder.Ve bu makâmda eşyâ.Hak'da bâtın olur.Şöyle k i
eşyâ denilen suver-i ekvândır.Suver-i ekvân ise ,gözlerin i kapadığın vakitte
bu eşyânın aûretleri inşânın zihninde bâtın olduğu gibi,Makâm-ı Cem' de da
hi eşyâ,ilm -i İlâhîde bâtın olur.Zâtullah zâhir olur.Ve bu makâm sâ lik i eşyâ-
ya nazar eyledikte,suver-i ilâhiye^e nazar edecek ve her ne ahkâm zâhir olur
ise,cümle ahkâmı Hakk'a nisbet eyler.Ve buna,ahkâm-ı ilâhiyye tesmiye ederler.
*Xlloj (Ahzab,33/56) â y e ti bunu ifâde eder.Ya'nî,Aliah
ve melekleri ya 'n î s ı fâ t - ı ilâhiyyenin cümlesini icrâ eden Hak'dır.Anınçün
Mi'râc 'da Hazret-i Peygamber'e buyurdu. ^_______lu* ,-ı* o jv e
| -i âlî .*ı 11 t ( Âl-i îmran, 3/18)bunu ifâde eder.Ve bu makâmda sâ lik i çok durdur-• jA I
mazlar,Zîrâ,hakîkatta makâm değ ild ir.B elk i,b ir h â l-i istiğrâkdan ib â re ttir .
Mecnûn i le Leylâ'dajLeylâ benim,benden gayri Leylâ yoktur,Mecnûn'im dediği g i
b i . Ve Makâm-ı Cem' de eşyânın bâtına rücû'unun diğer b ir misâli,Mesalâjdüz b ir
ovada b ir direk olsa,sabah güneşi o direğe vurdukta b ir gölge ç ık a r .îş te ,o göl
ge mahlûkdur.01 gölgeyi güneşin tulû 'u izhâr eyledi.B ir müddet sonra,güneş yu
karı çıktı.V e zevâl vaktinde o l gölgenin eseri kalmayıp direkte bâtın oldu.
Sâlik dahijşuhûdî zevk sebebiyle Hak,kemâliyle zâhir oldukta eşyâ ,zât-ı Hak'da
bâtın olur,direkde gölgenin bâtın olduğu gibi.Ve gölgenin vücûd-i h a ric îs i o l
mayıp,ancak göze b ir karaltı görünür.Belki,vücud-i z ı l l î s i olduğu gibi,halkın
dahi vücud-i hakîkîsi olmayıp yalnız,ilim de birşey olup hâricde aslâ vücûdu
yoktur.Anınçün ehlullah buyurdular»A'yân-ı sâbite.vücûd kokusunu duymadılar.
Nerede kaldı ki,vücûdları olsun.Ve bu makâma,Kurb-i Ferâiz derler.
Makâm-ı îttih âd 'ın İk in cisi ve makâmât-ı Tevhîd'in beşincisi,H azretü 'l-
Cem' dir.Hazretü'l-Cem' demek,Hak bâtın halk zâhir dem ektir.Ya'nî,ol halk ki
zâtın ilminde bâtın olmuş id i ve ilm -i İlâhîde mahfûz olmuş id i ,o ilimde olan
esmâyı Hak,kendi vücûdu i le izhâr edip ve kendi hükmünü esmâya verip esmâyı
izhâr eyledi.Ve zât,kendi hükmünü esmâya nisbet eylediğinden esmâ zâhir,zât
bâtın oldu.Bu hâlde gören ve bilen ve iş iten halkdır,lâkin abdin kuvâsıyle.
-1 1 1 -
Bu makâmda Hak,kulun kuvâsı olur.Kulun hayâtı Hak i l e ve kudreti Hak i l e ve
basarı Hak iledir.Nitekim hadîs-i kudaîde l*v i
ilh ,hadîs.Ya'nî,ben kuluma muhabbet eylediğim vakitte,o tozlumun sera'î ve ba
sarı ve yedi ve r i o l i ben olurum.Benimle görür»banimle işitir,ben im le söyler
benimle tutar,benimle yürür.Ve bu makâma ehlullah,Kurb-i Nevâfil tesmiye e -
derler.Ve bu makâmın kemâline nâil olan kimseler,herkesin b ild iğ in i b i l i r ve
i ş i t i r ve görür.Ya'nî,kerâaât-ı ilmiyye ve kemâlât-ı s ıfâ tiyye kendisinden a&-/dır o lur.Z trâ ,bir kimse ki Hak i le görür ve iş it ir ,e lb e t o kimsenin sem 'i ve
basarı ve ilmi kuvvetlidir.Ve bu makâm sâhiblerine,Mukarrabîn dahi derler.
Bundan aşağı bulunan kimselerin haseneleri,ânlara nisbetle seyyiedir.
O- J1°” — l y-f'i • Ve bu makâm sâhibleri her nereye nazar ederse nazarı,zâ-
hirde halka ise de,bâtını Hakk'a olduğu şübhesizdir,
Makâm-ı îttih â d ’ ın UçUncUsU,raakâa-ı Tevhîd'in altıncısijCem 'ü ’ l-cem ’ -
d ir . Bu makâmd ds u_-tı j js, lLji ı j JjUl y> (Hadid,57/3)âyetinin ma'nâsı nedir
soruldukta o l dahiıezel benim,âhir benim,zâhir benim,bâtın benim,yâhud karşı
sında olan süretejevvel sensin,âhir sensin,zâhir sensin,bâtın sensin,der ve
cevâbında sâd ıktır.Z îrâ ânın şuhûdunda Hak,bu suveri kendi vücûduyla izhâr ey
lem iştir ve key fiyyet-i zuhûru dahi,ehli indinde ma'lûndur.Ve'1-hâsıl bu merâ-
t ib i güzelce b ir kimse zevkederaezse Kur'ân ’ ın esrârına ve enbiyânın esrârına
ve evliyânın esrârına m uttali’ olamaz,01 kimse,hayvânlardan daha adalidir.
Û----- ı f jt J-y f "i LS d U j i (A 'râf ,7 A 7 9 )ayet - i kerimesine mazhar olu r.
lîy birâderi Bu ta k rîr i fehmadebiliyonsan esrâ r-ı Süleymûr ve mülk-i. Silb-
hân ne olduğunu fehmedersin ve fehmedemezsen beyhûde g e lir ,g id ers in .V e h içb ir
zevk alamaz3in,Ve yine ma’ lum olsun k i,bu makâmdan sonra b ir daha makâm vardır
k i ,o l makâmı takrîr etmeğe ne bende kuvvet vardır ve ne de takrîr edecek olsam
b ile ,sen fehmedemezsin.Çünkü o l makâm,Ahadiyyetü'l-ayn ve makâm-ı ’luhammed o l
duğundan ancak gavs-ı a'zam olan zâtın mülkü olup teberrüken b ize ta 'lîm eder
ler.Lâkin b iz o l makâmdan zevk a la m a y ız .K u r 'â n 'd a ^ ^ ^ jıjL ^ ı^ ^ ^ ^ ^ (tsrâ , 17/34)
gelm iştir.Y etîm -i Hakîkî,Hazret-i T’uhammed S .A .S .kendisidir,V e ânın mâlı,aha -
d iyyettir .B iz ândan nehyolduk ki.takarrub edemeyelim.Eğer Rasûlullah S.A.S.
kendisi bizzât telkîn ederse zevk a lın ır ve i l l â zevk alınmaz.I i. .IS .3 , xJ ! ■ , 9 •» (..j-JLc I J_J LJ!
-112-Şeyhu '1-Qcber' in b ir KASİDE'sinin Şerhi
I I a J - J 1 am^
-E1-» O* Lu i ıLia 11| L *j *- *■
Ya'nî,zann-ı kesîr i l e vücûd senin olduğun zannedersin.Ve varlık ken
dine nisbet edersin,Halbuki,birşey değilsin.Aslâ ve kat'a senin varlığın yok-
dur.Sen,sen değilsin.e J "-‘l—6 Cı *-»• a 8 -£>-» f—I 6#t öj-* İL»
Ya'nî,vücûdu olmayan nefsü’ l-emirde ma'dÛm olup 'ademden fark ve kes
r e t i yoktur.Ancak, vücûd-i vâhid,vücûd-i Hakkânî'dir.Vücûd-i aynî zannettiğin
vücûd,sana âid değildir.Belki o vücûd,vücûd-i Hak'dır.Vücûd-i Hakkânî i le
zâhir oldun.Vücûd-i vâhid mübâyenet kabûl etmez.L.n ,.;Jt t—• p .j 1 ijJ. a 4-J <ÜÛ t—i f jL i
Eğer sen,vücûd-i Hakkânî olduğun vâkıf oldun is e ,s ır r - ı Eubûbiyyet
sen olmuş olursun.İkilik ve ik iliğ e dâî olanı terket.Zîrâ bu zannın,zann-ı
fâsiddir.Nefsü'l-emirde ik ilik yoktur.Vahdet—i s ır fa vâkıf olmayınca muvah-
hid olamazsm.Vahdet-i s ır fa vâkıf olmaklık Tevhîd'i,Vâhid olan zât-ı aliyye-
yenisbet etmekle olur.Zîrâ.Tevhîd 'i kendine nisbet edersen,ayn-ı ş irk ü r .ü * >J 1 ■ 1| i j O ÜJ UİU La, CU in> y Lj
IEğer,cehâlet hâlinde gayriyyetle kâim ve kâil olursan, cehlin zâ il o l
duğu hâlde ta h s îl-i maârif iç in isti'd â d hâsıl o lur.G alîz-i kalbin gidip ma
â r i f - ! ilâhiyyeye liynetin hâsıl olur.
Lr . .> I u ^_ . j ı i ) j <ıULc_y-i
Ya 'nî,nefsü'l-em irde mevoûd vâhid o lu p ju ı t L-sSakara,2 /1 1 5
mantûkunca vasi hicret olur ve hicret vasi olur.Ve bu'd kurb olur ve kurb
bu'd o lur,Z îra ,b ir tece llîye teveccüh edip vâsıl olursun.Bir te ce lli h icr
olur ve b ir tecellîden bu'd olur.Bir tece llîye kurb olur.Dâimâ takallüb-i
tece lliyâ tla şuhûd hâsıl oldukta ânınla irfânın hüsnolur.
-113-
1 1 ’?■ A ' c L. *-» 1 *> I | »Li Ll-~ * 11
Binâen a leyh ,faslı terkjya’n î j ik i l iğ i terkeyle ve terkin k eş file ola ,
Lâklâk-ı lisân.da'vâ i le olmaya.Zîrâ,da'vâ i l e olan Tevhîd,sırf olmadıkta
Tevhîd olmaz.Tevhid.sırf ola .Zirâ tevh îd ,sırf olmayınca vücûda terkib olur.
Hâsıl eylediğin tecellî,m ütecelliy le mürekkeb olmak lâzım g e lir .Y a 'n î .i t t i -
hâd lâzım g e lir .
LllA ojm< İti-J tr < ->1 e - ü>S* iLi
Vücûdda Hak Teâlâ 'nın şeriki ve nazîri yoktur. *j ı 0 us
eseri fehvâsınca vücûdda şerik yoktur.Lâkin tecelliyâtta birbirine göredir.
Nefsü'l-emirde maiyyet yoktur.Eğer tevhîd üzere olmazsan,tevhîdde takrir et
miş olursun.Ve bir şeyin heyyin olduğunu îtikâd edersen,bu ise şirkdir.
j Ya'nî,şirk irtikâb etmeklik sana kolay olur.
-114-
SALAVAT-I Şaaî?3 'ainin Şerhi
I O -**I *JU I y*
>» o ^ . U .C - ,jJL» 3-0 ^Ju i
. . «. . - * , A * J <L+3~° J u-L» J >-* LJ, I j I j U U L I jlJJLe J-o . L) I
Ma'nâgı t Tâ Allah { Cemi'-i esmânla ulumuz Muhammed S .A .S .i ta'zîm
eyle. Ve ^ aHi^ U m ;
Cemi’- i oezâhirde gerek âl em-i melekût ve gerek âlem-i mülk,ol âlem
lerde Hazret-i Muhammed’ i ta'zîm eyle. Al eni erin a s lı ve mâddeai olandır. Z î-
râ,nûrundan hâaıl oldular.
1--------- *LAıl j j öyle Muhammed ki,cümle âlemlerin zlibdeai
ve nekâvetidir.Zîrâ oümle,ândan halkolunmalarından murâd,cesed-i pâkleri i -
le vücûda gelmekledir.Hadîa-i kudaîde buyuruldu, H 1-”-*1 ^ -1»*-^ d*j>j
îmdi,şecere-i vücûd-i aalî,Muhammed nûrudur.Ve nihâyeti,Muhammed vü
cûdudur.Meyve ağacının aslı Lübb olup, âhir i dahi LUbb olduğu gibi.
ı______ j ıy ~.hl j Ta’nî.âlem ta fa î l i ve a 'lâ a ıd ır .Z îrâ .ce -
ged-i ş e r i f le r i zübde-i hafiyye olduğu g ib i,n û r-i enverleri cümleye ta fa îl
oldu.
r~” oj I o - Lı' , iLİJ I * ■ I e J l_S . fİL~ J A ;ı> 41 J «j7 (jJLc
ö -« * <51
-115-
Şeyk Ahmed b .îdrîa 'in SALAVAI-I ŞSEÎFE'ainin Şerhi
f*t------------ t o-**./-* * i . (——v
Ma'lâm ola ki,ehl-i ta'lîm ye tedkîk kemâl-i şefkatlerinden nâşi maâ
rife şâmil kütllb tasnîf ederek ihvânların. tevhîdlerini kesb-i lezzet re ia -/tigrâk ve m ak .lal arı da terakki bulmak için kütüb-i merkumu lisâa-ı Tevhîd
üzere tahrîr eylediler.Ve ba'zı tasnîfleri salâvât ve ed'iye ile olup,ol ma-
kâaâtta kemâl üzere Hazret-i RasÛlullah S.A.S.i medh U senâ ey1adiler.Bâhu-
j aûs evlâd-ı rasûlden Seyyid Ahmed b.îdrîa K.3. hazretlerinin tasnîf buyur -
dukları Salâvât ve Evrâdı,maârif-i ilâhiyyeyi cami' ve makâmâtını kemâl ü-
zere tedkîk ve beyân buyurmuşlardır.Lâkin,lisân-ı Arabî ile ma'nâları da -
kîk olduğundan,Fakîrjliaân-ı TUrkî üzere bu Salâvât-ı Şerîfe'leri şerhey -
lemek murâd ederim,
Mürşid-i kâmil,mukarreb ilâliah,halîfe-i bâtın Es-Seyyid Ahmed b.îd
rîa buyurdular ki :
{-t?* I 1 f—■V
Ma'lOm ola ki,Besmele hakkında ulemâ-i kirâm gûnâgûn i'râb ve binâ vesâir kavâ'id ve me'ânî tekellüm buyurdular.Cümleye ma'lûmdur.Lâkin bu Fa-
kîr,Besmele hakkında bir nebze tekellüm ederim*
Ma'lûm ola ki,Besmele-i Şerîf'de esmâ-i selâsa vardır.Evvelâ,İsmü'z-
zât Allah.Sâniyen,îsmü's-sıfât Er-Rahmân.Sâlisen,îsmü'l-efâl Er-Rahîm.Bu
tertîb üzere Şer'-i Şerîf,besmeleyi zikretmeyi emredip şer'an f i i l i câiz o-
lan şey ibtidâsında besmele zikrolmaz ise olşey bereketsizdir,buyurdu.
j -------- —i» * • v>»> j-* l J *—«* eseri vârid
oldu.Demektir ki herşeyjekl ve şürb ve gayri f i i l ibtidâsında besmele zikri
bu f i i l zâtullah ve sıfâtullah ve halkullah ile zuhûra geldiğini,haber ver-
mekdir.Ve muvahhid olduğunu beyân etmektir.Besmeleyi zikretmek,ouvahhidin
alâmetidir.Bundan ötürü kütüb-i îslâmiyye ibtidâsında besmele zikrolunur.Be-
ra'ai-4 is t ik lâ ld ir .Ama,mekrâh ve harâm üzerine besmele menhîdir.ZÎrâ nefis,
-116-haramı ve mekrûhu da’vet eder» .S ı l» U j e-,—S L* ı _j ; L*_s aIL) ı J u
(Bakara, 2/286)Kâdî Tefsirine nazar olunsa bu ma'nâya delâlet eder»
t-------------‘Hr 'U l , M®»lûm ola ki,ulemâ-i kirâm buyurdular kİ ] Allahûmme â-
hirind© olan Mîm,harf-1 nldâya bedeldir,Zîrâ a s lı j •-* dır.A m a.ba 'de'l-
i ' l â l 11 oldu.Lâkin,Muhakkikler katında hemze,zâtullaha işârettir«Ve
lâm-ı û lâ ,s ıfâ t - ı cemâle ve lâm-ı sân i,celâ le işârettir.V e Hâ,hUviyyete.Mîm
e f 'â le işârettir.M a'nâ böyle olur kijA llah'ım J Zât-ı bâkemâl i l e ve a ı fâ t - ı
cemâl ve celâ l i le ve e f 'â l - i ilâhiyyeyi kemâl i l e ,
3-----------o lYa'nîjrahmetjihafin,ikrâmını ziyâde ey le .Z îrâ ,tece lliy â t bînihâ-
yedir.Bundan ötürü,Allah Teâlâ habîbine C»,—ı joJlO (j-!i JJj Oj (Tâhâ, 20A14) bu
yurdu. Ma'lûm ola k i ,te c e ll iy â t - ı ilâhiyyeye nihâyet yokdur.
i â-11 ' .hju.ı ı (j_Lb • Ma'lûm ola ki,azamet-i zâtiyye-i ilâhiy-
ye hazarâttır,Ve hazarât beşdir.HazretU'z-zât,Hazretü's-3ifât,Hazretü'l-esmâ
Hazretü'l-ef'âl ve HazretU'l-ahkâm’dır,Bujcümle,zât-ı Muhammediyye ile zâhir
oldular.Hazretü'z-zâtjhakikat-ı ilâhiyye.Hazretü's-sıfâtjhakîkat-ı Muhamme -
diyye,Hazretti'l-esmâjhakîkat-ı insâniyye,Hazretü'1-ef'âl ve'2-ahkâajhakîkat-ı
Ademiyye'dir.Bu hakâiki,zât-ı Muhammed S,A.S. efendimiz hazretleri câmi’dir»
Zîrâ, evvel mahlûkdur.Ve hâtemü'l-enbiyâ'dır,Bunlum hakikatleri birdir.Zîrâ
NÛr tesmiye olunduğu zâtı zâhir ve gayrı mazhardır.Ve Rûh tesmiyesiyle menba-i
i hayât ve muhyîdir.Ve Kalem tesmiyesi,ilmullahda mücmel olanı tafsîl eder.Ve
Akıl tesmiye ^ılınması,müdrikdir.Arş ta'bîr olunması,muhittir.
i-------------- o-iL-ivJi O oj| . '4-*>aA? «Rasûl-i Ekrem S.A.S. hazretleri
hakâyık-ı ilmiyyeyi câmi' ve taayyünât-ı hakkıyye ve halkıyyeyi muhittir.Ve
taayyünât-ı ilmiyye ve hakâyık-ı ilmiyye birdir.Ma 'lûffiâfcjgerelc vâcibât ve ge
rek müstahîlât ve gerek mümkinât ânlardır,Ve cümlesini Hak Teâlâ rahmetiyle
vüs'at e t t i .^ i Js A'râf,7/l56)iedi.Bundan Rahmûtiyye ıtlak olundu.
»t----------ı 1 . :Ya'nî,Rasûl A.S.Allah melekûtu olan sıfatu llah
sırrıdır.M elekût-i esmâ.sıfâttır.MelekÛtî demek,bâtınîdir.Zîrâ, e f 'â l in bâtı
nı esmâdır,Esmânın b â tın ı,s ıfâ tt ır .S ıfâ t ın b â tın ı,zâ tt ır .
-117-
Ka'lûm ola ki,zâtullah;mazhar-ı sıfâtullahdır.Ve 3ifâtullahjmazhar-ı
esmâullal&lır.Ve esmâullah|mazhar-ı ef'âlullalıdır.Ve cümlenin cĞmi 'i ,e w e l- i
mahlûk ye evVel-i zâhir,nûr-i Muhammed S.A.S.dir.V, *
* “ -* °~*~ ■* I. A ** - 1 JI u. 1 ü> 11 ^ h . j «JJI oI j < * 1 1 o^S-L* tji't JI o 1 io 11 ey——*
J * Lı-Oiıı»» J ^J I 1> J I» * tı J Ly 4İJ ^ |l »I. I 1 . Ihı .ıJ 1
'Amâjmed ile ve kaar ile,her ikisi rivâyettir.Ve lügat-ı Arab1 ta 'amâ
ince bul ut tur. Ancak, bu mahalde bu ma'nâ murâd d eğil dir • Me s âb £h—i Şerif'de
mervîdir ki,EbÛ Rezîn EL-Ukaylî Rasûlullah S.A.S. hazretlerinden suâl bu -
yurdular ki: o 1-2 : J *-» î ı >-*' ö-ü-M of o 1-2 o *1
0 LS ; » l—o uJ I : ü j s * Ot J *-* •*•>* I-.J» I y » U* U*x
• LS lc l—■ (j-L* I J • 4r~ rt *« 0 -=f p—l J 4-1—11İmdi bu mahalde 'amâjtecelli-i sıfât ve esmâ olan ma'lûmât ve haka - !
yık-ı hakkıyye ve halkayyedir.Velfikin musannifin murâdı amâ—i zâtidir k i,zâ-
t - ı baht;tecelli-i zâtîdir ki ol tecellîde sıfât ve esmâ ayn-ı zâttır.Lügat-
ı Arab'da mezkûr olan ince bulut murâd değildir.Bundan ötürü * *"*" J
buyurdu.Zirâ.kable'1-arz ve's-semâ bulut olmadığından o murâd ola^L^-Jl j
jtj________ ?_yjj ma'nâsı; saf vet, hülâsanın hülâ-
sasıdır.Ya'nî,zâtullah safvetijRasûl A.S«dır.ZÎrâ,makâm ve mertebesi Ahadiy-
yetü'l-cem' dir.
Ma'lûm ola ki,Muhammediyyûn mertebeleri beştir,Avâm,Havâss,Havâssü'l-
havâss,Hülâsatü havâssi'l-havâss,Safvetü hülâsati havâssi'l-havâss.Amma mer
tebe-! avfimj İmân-ı İstidiâlîdir.Ve mertebe-i havâsjTevhîddir.Mertebe-i ha -
vâssü' 1-havâss;makâmü'1 - Cem* dir.Ve mertebe-i hülâsatü havâssi'l-havâssı
Hazretü'l-cem* dir.Ve mertebe-i safvetü hülâsati havâssi'1-havâssjCam'ü'l-
cem* dir,Bir de mertebe-i safvetü hülâsati hâssiyyeti'l-hâsıÂhadiyyetü'l-cem
ki,Rasûlullah makfimıdır.
's ı 11 j JV J UCSJ I * l a ifcüLi : Ya 'n î, Rasûlullah S.A.S.kemâl-i
İlâhî dâiresi olan merâtib-i hakkıyye ve halkıyye aslıdır ve mazharıdır.
Merâtib-i halkıyye yirmisekizdir.l-Akl-ı Evvel:Rûh-ı Muhammedi dahi
derler. 2-Nefs-i KU11:Nefs-i Muhammedi dahi derler. 3-Tabîat 4-Heyûlâ
-118-
5-Cism-i Küll 6-fekil 7-Arş 8-Kürsî 9-Felek-i Atlas 10-Felek-i Kevkebs F e -
lek-i Menâzil dahi derler. 11-Felek-i KeyvânıFelek-i Zühal dahi derler.
12-Felek-i Bürûc:Felek-i Müşteri dahi derler. 13-Felek-i BehrâmıFelek-i
Merih dahi derler. 14-Felek-i Yûh: Fel ek-i f'ems dahi derler. 15-Felek-i
Ziihre 16-Felek-i Kâtib:Felek-i Utarit dahi derler, 17-Fel ek-i Kamer 18-
Pelek-i Esir:Küxe-i Nâr dahi derier.19 -Felek-i Hevâ: Küre-i Hevâ da denir
20-Pelek-i Mâ:Küre-i Mâ'da denir. 21-Felek-i Türâb:Küxe-i Türâb dahi deni
yor. 22-i-a'den 23-Nebât 24-Hayvân 25-Melek 26-Cin 27-însân 28-Mertebe.
Merâtib-i Hakkıyye dahi yirmisekizdir.l-İsm-i Bedî• 2 -îso -i Bâ'ia
3-İsm-i Bâtın 4-İsm-i Ahir 5-İam-i Zâhir 6-îam-i Hakim 7-îam-i Muhit 8 -îs -
m-i Şekûr 9-İam-i Ganî lû-İsm-i Muktedir 11-İsm-i Rabb 12-îsm-i Alim 13-
îsm-i Kâhir 14-İsm-i Nûr 15-İam-i Muaavvir 16-îam-i Muhaıyy 17-îsm-i Mübîn
18-îsm-i Kâbız 19-îsm-i Hayy 20-İsm-i Muhyî 21—İsm-i Mümît 22-îam-i A z iz
23-İsm-i Rezzâk 24-İsm-i Müzill 25-İsm-i Kavî 26-İsm-i Lâtif 27-îsm-i Câmi'
28-Refîü'd-derecât.
Bu merâtib-i hakkıyye ye halkıyye şehâdettir.Kemâl-i İlâhi,anıl men-
ba'ı ve mâddesi nûr-i Muhammedi S.A»S.dir.Nokta,harflerin mâddesi olduğu
gibi.
---------------iL^Ji u- ai-J1 :Ya*nî,nefes-i
rahmâni elan hakayık,rÛhu bulunan esmâullahi Teâla nefhidir,ya*ni zuhûrudur.
Ma'lûm ola ki,esm4-i ilâhiyye hakayık taleb eyler,Maselâ,Rab-Merbûb,
Kadîr-Makdûr,Mürîd-Murâd,Alim-Ma1 lûm ve gayrileri gibi.Bu hakayık ma'lûmât
ve ma'lûmât ol zuhûra icmâlen nûr-i Muhammedi ile zuhûr eylediler.Ve a'yân-
da mevcûd olan külliyyât-ı mevoûde,hacer ve şecer ve gayrileri gibi enva*
ve ecnâsa ve eşhâsa nûr-i Muhammedi nefholmasıyla ya'nî teveccühüyle zuhûra
geldiler.Ve'1-hâsıl,cümle mevcûdât rûhları ve mâddeleri nûr-i Muhammed'dir
ki.nefesü'r-rahmân olan hakayıkı talebeler.Sıfâtları tevecctihidir,
j -------------1» ;Ya'nî,Rasûlullah S.A.S. hüviyyeti ya'nî hakikati olan har-
kîkat»-i auhammediyye.safâttır.Ayn-i hüviyyetü'l-Hak Teâlâ,zâttır.
119-
J---------- * ı Ya'nîjhakîkat-ı Muhammsdiyy8,hakîkat-ı ilâhiyyede mütte-
hiddtr.Zâid değild ir.
j — ----- * J * o - ıYa*nî,hakîkat-ı ilâhiyyaden hakikat-ı Muhammediyya zâhir
oldu 70 ona mazhar oldu.Zirâjtecellî.m etbû ' mUtacellîye tâ b i 'd ir .
4------------------------ »r-1* ' +~U| '^xi »Ya'nî,zâtınla ve a ıfâ tın la ve e f ’ â lin le Mu-
hammed üzerine ikrâmın ziyâde olsun.
j --------------* j*-r tHakîkatın hakîkatına,
J---------- a j * v-4 îYa'nî,senin hakikatin S.A.S.in hakîkatında fâni k ıl.
J * ->* o-* »S .A .S .'ia hakikatini hâriode,senin hakîkatında zâhir k ı l ,i
j ---------* J* o-* W sYa*nî,S.A.S. hakikatı,ayn-ı Muhammed A,S.hakîkatı olan zât,sana niyâz ederin.
r---------------------*- j J J tMa'lûm ola k i,ehl-i beyt-i Rasûlullah tiç
kısımdır.Evvelki,Evlâd-ı sûr iyye.Hazret-i Rasûlullah S.A.S.'in sıbtaynı o -
lan Hazret-i Haşan ve Hazret-i Hüseyin'e raensûb ola.îkinci,Evlâd-ı ma'neviy-
ye ola.O dahi ma'rifetullah tarîkini ahzedip»Rasûlullah efendimize nisbeti
ola. (Jçtfncü.Hem Fazret-i Iîasan ve Hazret-i Hüseyin hem Rasûlullah efendimize
nisbeti ola.Kutub olacak bu kısımdan olur.
-120-
Risâle f î BEÎİN-I SÜLÖK-t ŞHSÎAT ve TARÎKAT ve HAKİKAT
j J I I *JL) I
j liLoJ! j • U LS L»5 LA* (jJ l » i I İ - . j j - ü lÎ i l)t tll.) .v «-% İl
J I ıS ü I »\ ** v ♦ ı, j LA < \J t A — )l L y ) I t-Lrfi f | j I ) ( JLe ii—i I
*JJ----- ——1° <*-* J-—JI I AJİ <j_Lflj(,j») I £-» L» j I; m . ■; t t» (j-İ ıj L_» (^ ı jJ I ü j j (j j -&—) I J * t t/ "i*'« I (j»o 4İ J I (a-rr*-ou> n.<t J )
; ■) A t. L« I j I j - * I t-^ .f*-’* (^i-n I * Lj—Lc
MaMûm ola k i,sü lû k -i Hak üç kısın üzeredir.Evvelki sülûkfÇerîattır.
S âlik -i şerîat olan,kendi zâtını ve zevât-ı â l i ya ’nîjmevcûdâtın cümlesine
nazar edip,"Ben yokken var oldum" deyu bi'z-zarûra Kavcûd Teâlâ hazretleri
nin varlığın fehmedip,zâtını ve cemî-i zevâtı Hazret-i Hakk’ a d e l î l - i kat’ î
isbât eder.Ve bu sülûka,tar£k-i îs t id lâ l ve îlme'1-yakîn derler,^übhe ve
şekden hâlî değildir.Bundan ötürü bu sülûkda ümmeti ift irâ k ettiler.V e i f —
t i r âka S.A.S. işâret edip buyurur: ~k *j 0 _ j m *. t-r„.
— j L>-o I f Ja ; J L îİ AİU ! 1J -11-** î 'i> !• / ■
Delîl-i aklî ve nrfzarî ve fiifrî ile iktifâ etmeyip,belki,delîl-i naklîyi
zammedip,mukallidü'r-rasûl ve mukaJJ&d-i ashâb olanlardır.Zîra d e lîl-i
aklî,kâh hatâ ve kâh isâbet eder.Amma d elîl-i nakli,hatâ etmez.Zîra muh-
bir-i sâdık,nefsü'l-emre mutâbık haber verir.
îkincı sUIÛkıTarîkattır.Sâlik olana zikir telkîn olundukta halvet ve
riyâzet ve devâm-ı zikir ile,zikir-mezkûr-zâkir vâhid olup,dâima huzûrda o-
lursa bu sülûk;hâldir,makâm değildir.Zîrâ,vâki'aya mutâbık değildir.Keşfol-
madıkça.makâm olmaz.Bu sülûkda olan,yine ehl-i hicâbdır.Ve bu siilûk,gâyet
as îrdir0
Üçüncü 3ÜlûkjHakîkattır.Hakîkat,gâyet sehildir.Fakat,mürşidini bul -
mak müçkildir.İmdi, Bak Teâlâ'ya dört tecellî vardır*
Tacelli-i Ew9İ,T ecelli-i zâttır.01 tecellîde,isim ve resim yoktur.
Ancak.bizâtihi lizâtihi mütecellîdir.Bu tecellîye,Ahadiyyet ve Hakîkat-ı
îlâhiyye derler.
-121-Tacelli-l Sâaî,Tecellî-i 3ıfâttır,îmdijhayat,kudret,İrâdet,11im,se
mi',ba3 ar (kelân|bu aıfâtları ile mUteoellîdir.Ve bu tecellîye,T9c e llî -i
Vahdet Te Hakîkat-ı Muhammediyye derler.
Tecellî-i Sâlia,Teoellî-i Esmâ'dır.Mezkûr olan aıfât mezâhirde zâ-
hir olursa ona eamâ derler.Ve'l-hâsıl.zâtullahın mazharı sıfat Te sıfatın
mazharı eamâ Te eamânın mazharı ef*âldir,Ve bu tecellîye,Vâhldiyyet ve'Ha
kîki t -ı İnaâniyye derler,
Tecellî-i Râbi',Tecellî-i Ef'âldir.Tecellî-i Ef'âl,ma*kûlât to mev-
hûaât Te mahaüaât zuhûrudur,Ya'nî,3Ûrîdir.Ve hutecellîye,Hakîkat-ı Şuhû -
dlyye-i Sûriyye Te Hakîkat-ı Ademiyye derler.Ve Rubûbiyyet dahi derler.
Cümle tecelliyât-ı erba'aya,UlÛhiyyet derler.
îmdi.Hak Teâla Rubûbiyyet mertebesinde dünyâ Te âhirette rü'yet T9
müşâhede olunur,Zîrâ,mâddesiz rü'yet olmaz, u-11-»-: J 1-* (A'râf,7/143)
J 1-* j{Kıyâme,75/23\j-’ 1 o-* J 1-* l i j •
Târid olcu.Rasûlullah S, A.S, buyurdu t ^
îmdi,aâlik suTer-i âlemde ve mevâdd-ı mahsûse ve ma'küle ve raevhû-
mede esmâ-i Hak ve s ıfa t-ı Mevcûd-ı mutlakı müşâhede ederse,Ayne'1-yakîn
derler,Hulûl lâzım gelmez.Tecellî-i Hak 'dan ma’adâ gayr ve ağy&r yoktur ki,
hulûl lâzım gele.İhı makâmda sâlik,olan cemî-ti a'zâ ve kuvâsiyle,İ3m-i ce
lâl ile zâkir olup Hakîkat-ı Muhammediyye'yi râbıta eyleyip Allah diye.JBa'-
dehu,hakîkat;zât-ı Hak olduğunu müşâhede ve rü 'yet eyleyip râbıta edip Al
lah diye.Buna,Cem'-i E&adî-i Bâtın ve mâddede zâhir olmadığından buna ,
Cem'-i Muhammedi derler.Ocs8rî,Cem'-i Ehadi denir.Fakat râbıta olursa Ma-
kâmü'l-Cem' derler,Ve eğer bir râbıtada Cem'-i Ehadî ve hem Cem'-i Muhammedi
dî,ikisi cem' olursa Cem'U'l-cera derler.Ve eğer,cem'iyyet-i hakîkat-ı vâhide
olduğunu râbıta olursa AhadiyyetÜ'l-cem'dir.îmân-ı hakîkî nihâyetidir,Gayri
makâm yoktur.A'lâ makân budur.Ve sâlike vâcibdiroKi^kable *n-nevm ve f î sub -
h i'l-ley l müdâvemet ve râbıta-i zikr-i zarûrî ile Allah diye.
Tâ k i,cevh er-i heyûlânî olan Cem'-i Muhammedi S.A.S. sû ret-i nûriyyeye/
mlinkalib olup ke’ ş-şems ndr-i Muhammedi âlsm-i misâlde veya murâkabede
zâhir olur.Ba*dehu nOru’ l-envâr ve aslU 'l-uaûl olan nÛr-i akdesi râb ı-
ta edip b i ’ z-zarûra hayâlde nakşolur.
-122-
tmdi,zikir ve râbıta münevver oldukta nûr-i Muhammedi ceaedde zâ-
hir olur.Bir ân gâib olmaz.Ba'zı kibâr ------f
buyurdular. f— ! u j *X it ^ - W i - . J i
Lâkin, hâl-i stllûkda muhib olan mahbûbe mUlâkat için zînet—i zaili—
re,ya’nî hic$b—ı beşeriyyetten ve sıfât—ı enâniyyetten soyunup ve kisve—i
nezâfet ve letâfet—i rûhiyyayi libâs edip o kisve ile mahbûba varmak lâzım
dır.
*-7» l>rf~ l I • J-* I • A_fî L
Cn*" J
-1 2 3 -
Şerh-i m 3i4 -I İMİM ALÎ
• *U • f—T>
* ■' ı''*'a J *J1 j j.İİ—J l j üjUJ I j « « .J U J ly j dJL) Xa»Jl
; aZJLJI cj<®j ö_l« f L*tİ I JUİ » Oı**■»■? I
j ı » . - 11 * j jâ-Jt c . ıY a 'n î,c e a î '- i mahlûkâtın vücûdlarının zuhûru b ir şeye
benzemekte olmadı.
a______ ___ şU- s 9» : Ancak,kar’ a müşâbîh oldu.Ya’nî,mahlûkâtın vücûd-ı
müstakilleri yoktur#kar'ın vücûdu olmadığı gibi.ZÎrâ,karın vücûdu suyun
vücûdudur.Vücûd başka yokdur.Halk dahi böyledir.Vücûdları,vücûd-ı Hak'dır.a
e_____________ il j tHalbûki Sen. ___ilde olan Tâ,Allah Teâlâ’ya hitâbdır
ı \ __________ ı j Halkın vücûdları ve zuhûrları iç in
L-Ji jZâhiren kar su gibidir^o nâbi' su mesâbesindesin.
iv- j i -- ı*. »t u. ı Ya *nî, hakikat ta ve nefsU'l-emirde,kar suyun gay
r ı değildir.Ancak su,burûdet-i havâ i le kar süratinde görülür.Su nâmı,giz
l i olur.Ve kar nâmı zâhir olur.Nefsü'l-emirde şey-i vâhiddir.Halk,Hakk'ın
zuhûrudur.Her sûretle cilvegâr olur.Bu c ilv e le r i,h a lk 'a nâm oldu.Nefsü’ l -
emirde zâ t-ı aliyyelerinden gayrı zât yokdur,Cümle halk nâmiyle o la n ,c il
vesid ir ve zuhûrudur.
2___ il JL} ı c j j (jj o i^ ^ jY a 'n î.k a r ve su Şer» ve ahkâm- 1 zâhirda
birb irlerine mugâyirlerdir.Zîrâ,su i le tahâret olur.Fakat kar i l e tahâret
olmaz.Hattâ kardan gayrı su bulunmaz ise ve karı eritecek birşey dahi bu
lunmaz ise teyemmüm câiz olur.Zîrâ,karın vücûdu teyemmüme mâni' olmaz.Ama
suyun vücûdu teyemmüme mâni'dir.Bundan ma'lûm oldu k i,zâ h ir -i Şer* de ka
ra su ıtlak etmezler.Zîrâ,karın vücûd-ı müstakilli yoktur ki,ona su ıtlak
oluna.Kezâlik,nâmda ve bakışda Hakk'ın c ilv e s i olan halk,Hakk'ın gayrıd ır.
Z îrâ ,zâ t-ı Hak'dan gayrı b ir zât yoktur k i âna Hak ıtlak oluna.
-124-
7a 'l-hâaıl,kar auyun mazharı ve sûreti olduğu gibi,halkıHakk'ın«
mazharıdır ve oilveaid lr diye ıtlak olunur.Velâkin âna Hak ıtla k olunmaz,
£------ *I j j* '-*-** J — ■vj'V c> -* sYa'nî
kar eriyip nâmı ve hükmü olan adem-i tahâret ve teyemmünrref 'olur,Ve au
nâmı ve hükmü olan tahâret vaz‘ olunur«Kezâlik,sülük-ı tevhîd İ le Hak Teâ-
lâ tenbîh buyurur, :vS> l jo ?Jl,:u3-i>l-*j(Zâriyât>51/56)
Cümle halk fânî.Gerek Tevhîd-i Ef’ âl ve gerek Tevhîd-i S ıfât ve gerek Tev-
h id -i Zât İ le halk zâib ve fânî olur,Ba• dehu, z â t-ı Hakk'ı nazar-ı Hak i l e
ve bu sülük i le müşâhede eder,Ta'nî,halkın fânî ve Hakk'ın bâkî olduğunu
müşlhede edip,oümlejHak zâhir olur.Velâkin,sülûk-ı tevhîd olmaksızın halka
Hak demek küfürdür, o-1 ^ N itekim ,taife-i Bektâşî'ye kendile
r in i nisbet eden melâhide.bilâ sülûk-i tevhîd,halka Hak demek ve nazarla -
rında halkın vücûdu vardır,ma‘ a hâzâ âna Hak ıt la k la r ı küfürdür. F ir 'avn \ın
Lıî {Hâziât,79/24) iddiâsı g ib il 1 o A J I *-^-*o* f+ IU ')
Bu makâmafMakâmü'1-Cem',Hazretü'r-rûh ve Kurb-i Perâiz tesmiye olunır .Bu ma-
kâmda^*-!i t_ıi demek câiz olur,Fakat,hu s ır r ı fâş câiz değildir,Mansûr b.Hal-
lâ c 'ın bu s ır r ı ketme sabrı kalmayıp «J3- 11 *-i» s ır r ın ı fâş eyledi,Ve kendi
katline duâ okudu,Ehlullah,niyâz ederler,Zîrâ,bu s ır r ı fâş edene mücâzât.a-
dem-i auverîdir.Ve i l lâ hazretten dûr olur,
a u i — *- g p-3 c — . A m f-ij t Jı> I j I I * f o» nîmakâm-ı Hazretü'l-cem’ jcemî'-i sıfâtrn zât-ı Hak i l e kâim olduğu müşâhede
olunur. Beyni erinde zıddıyyet sâbit olur,Meselâ} ew e l -âh ir ,hâ t ın -zâh i r ,mutî'
mâni1 ,afUvv-müntakira v e gayril eri gibi,Hak Teâlâ'nın esmâ v e sıfâtı ,ya*nî j
hüsn-i cemâl zât-ı vâhid olan hakîkat-ı âlînin c i l v e l e r i v e s ı fa t lar ıd ır ,V e
bu makâm Cem‘ü*l-cem‘ .Y a ‘nî,cemî'-i e f ' â l r i mezâhir,zât-ı Hak i l e zâhir ol
dular.Ha’a hâzâ.mâbeynlerinde zıddıyyet vardır,Su v e kar,hacer v e ş e c e r ,
hayvân v e nebât v e gayril eri g i b i .
- 1 2 5 -
Lâkin, cümlelerin gerek sıfât ve gerek e f'â l,z â t-ı Hak İle zâhirler
dir, vttoâd-ı müstakilleri yokdur.Ve zuhurlarının,ayn-ı zuhûr-ı Hak olduğunu
çhi— mara* ile de işâret eyledi•Ya,ttij cümle s ı -
fât ve e f‘âl,gerek me/İnî ve gerek suverî ffakk'ın mezâhirleridir. Cümle, zât-ı
Hakk'a te lâşî olup,ya*nîj fâni ve bâtın olup j-»-*ol mezâ -/
hirdan zâhir ve bâtın zât-ı Hak»dan gayrı yoktur.
Görmez mialn ki,âyineye nazar eylediğin vakit,âyine gâib olup sûre -
t - i nâzır zâhir olur .Bundan ötürü âyineye nazar sünnet oldu.
j • 1 <1** *-» eseri vârid oldu.
J j ^ I p / l 11 u *l ff ^
-126-
Rlsâle-i SA'DÎYYE
( Fî beyân-ı mebde-i ve me’âd-ı inşân )
— ■■ — "* -1 I ^ I 6-UI i'
î ■v 1 —■—u~tt j • Otf * a~y I j dJ^*-Lc ^İmJI j 4İoJ| j
Ma'lûm ola k i,insân-ı kâmil olmayınca Hak katında kemâl kabÛl o l
maz. İmdi, inşânın kemâli mebdei bilmeklikle olur.A slı neden ve ne keyfiy -
yetle hâsıl oldu,dahi mî'âdını bilm ekliğiyle olur.Ya'nî.nihâyeti ne olur
ve hâli nedir? İnşânın kemâli bu ik i asla tevakkuf eder.Bunu bilmek lâ -
zım olur.Zîrâ,bu ik i a s lı bilmeyip vâkıf olmayan hayvândan enzeldir.
iy âşık i Hak Teâlâ Kur'ân-ı Kerîm'inde 1* -1 dS(Kasas,28/88)
buyurdu.Ve hadîs-i kudsîde ' ----- *-**u-i i j A3-|i o LSbuyurdu.Ya'nî,Allah Teâ
lâ vardır.ânın i le b ir şey yokdur.Şimdi dahi böyledir,Lâkin,bu s i m b il
mek,mebde'i bilmek i le olur.
Ey âşık -ı Hak l A s ıl,zâ t-ı Hakk'ın gayrı değilsin»Lâkin,bu s ır r ı
bilmeyen a'mâ, ağyar görüciL*^“ ı l *ijhu-*oljS*>-j(lsrâ, 17/72)
Ya'nî,bu dâr-ı dünyâda kalbi a'mâ olan,dâr-ı âhirette dahi kalbi a'mâdır.
Ya'nî,dünyâda Hakk'ı bervechile idrâk etmeyen,dâr-ı âhirette dahi bervec-
h ile idrâki olmazıa'mâ g ib i,belk i eşeddir.2îrâ,a'mâ güneşi idrâk etmez ise
harâretinden idrâk eder.İmdi,zât-ı Hak mutlakdır.Bir c ilve i l e mukayyed ol
madığından her mahsüsde ve ma'külde cilvegâr Ol'dur.Ma'kÛl olan,alem-i gayb-
dır.Mahsûs olan.şehâdettir.Ve gayb olan zuhûrdan evvel s ıfa t t ır ve zuhûrdan
sonra esmâdır.Meselâ,çakmak taşında ateş olmak sıfattır,Çakmak i l e ateş zu-
hûra gelmesi isimdir. 1 »j-Lü Meselâj kudret zuhûrdan evvel s ı fa t t ır .
Ba'de'z-zuhûr kadir ismidir.Ve ba'dehu.ma'kûlât olan sıfatjesm â-i maanîdir.
Ancak,ma'nâda zuhûrları vardır.Alem-i gaybtırjkenz-i mahfî olan budur.Hadî
s - i kudsîde j ______e'j ^_m ı.-:.% —a 1 1 <-iu* ..£%■«ı j-ıS vârid oldu.X
Halkjlügat-ı Arabîde,belâ ve fânî olana derler.Ya'nî, g iz l i jgenc-i
sâbitim .Ya'nî,zât-ı mutlakım,ismi ve resmi idrâk olunmaz,Halkı ya 'n î fânî
olanı yarattım.Ya'nî,zuhûra getirdim.Esmâ-i ulyâlarıma cilve kıldım.
127-ZuhÛra gelen cilvejkim i d e lil ile,kim i zevkile kimi şuhûd i le b ils in le r .
Bu bilmekle bilmeyen,a'mâ budur.
İmdi,esmânın c ilv e s i olan halkın evvelijak l-ı evveldir,nûr-ı Mu -
hammed'dir.Ve cümle mevcûdât,ondan zuhûra geld iler . l j- l i u-Jjı
hadîsi vârid oldu.Hûr-ı Muhammed,nefs-i küll i l e peydâ oldu.Tabîat,heyûlâ
ve şekil ve cisim ve arş ve cümle felek ve melek ve cin ve hayvân ve ne -
bât ve inşân bu tertîb üzere nûr-ı Muhammed'den birbirinden peydâ oldular.
cJü iU J ^sf^Jhadîs-i kudsîde vârid oldu.Lâkin,inşân mâddesi ya 'n î
ândan halkolunduğu a s l- ı usûlü zâttan s ıfa t ve sıfattan esmâya ve esmâdan
nûr-ı "uhamr.ed'e ve nûr-ı Muhammed'den n e fs -i külHe,sümme ve siimme bu
tertîb üzere,mertebe-i inşâna gelince i - t - e J (Hûd, 11/6)
âyet-i kerîmesi buna şâhiddlr.îstikrâr maânîde ve istîdâ* ecsâmda olur.
îmdi,buyuruşla mertebe-i inşâna gelen, insân-ı kâmildir.Ve is t i 'd â -
dı tâmdır.’Tücâhedesisdir,riyâzetsiz kemâl tahsil eder.Yol,ona âsân olur.
Amma buyuruşla mertebe—i inşâna gelmeyip,belki âlem-i nebâtta ve âlem-i
hayvânda bir mâni' sebebiyle eğlenir ise.neselâjnebât bir â fetle fâşid o-
lup, ebeveynin b ir is i ol nebâtı yemeden yâhud fâsid oldu menî olmadan.Ya
nefh-i rûh olmazdan evvel ya menî iken ebeveynin b ir is i fâsid olup yenil
meyen nebâtta yâhud hayvânda hâsıl olup ya hayvânda ikan o l hayvâna bir
âfet ârız olup veya gayri mâni* gib i.V e '1-hâsıl hangi nebâtta veya hayvâr-
nâtta ve ma'dende eğlenirse o l s ı fa t ı kesbeder.Ve is t i 'd â d ı baîd olur«Ki
mi az mücâhede ile ,k im i mücâhede-i kesîre i le yola gelir.Ve kimi asla ,b ir
türlü yola gelmez.Mürşid-i kâmili farkeylemez.
Ve‘ l-hâsıl,hangi mevâlidde ne kadar eğlenirse o l kadar is t i 'd â d ı
baîd olur.Ve'1-hâsıl,m ertebe-i inşân olmadan mevâlid-i selâsede devreder.
Amma rûh-ı insânî nefholdukta devir yoktur. Zîrâ,hi3kat-ı inşân ahsen-i
takvîm üzeredir.Ahsen-i takvîm olan.ma'den ve nebât ve hayvâna rücu* ©-
dip devretmez. f----------- ^ o*-»1 1 (Tîn,95/4) • Yukarıda
k i âyet-i kerîme şâhiddir.Ve i l l â rûh bir bedenden hurûc edip gayrı bedene
sârî olur,deyu;bu bâ tıld ır .\
-128-Fakat,mesh ya 'n î teb d îl-i 3üret gerek âlem-i dünyâda ve gerek âlem-i â-
h irette vâki' olur.Ervâh-ı habise sâhibleri tebdil oldukları gibi.Benî
îs râ îl maymuna ve hınzıra tebdil oldukları g ib i ba 'zılarına vâki' oldu*
Hayâtında tebdil oldular.Ayet-i kerîme >(llaâ ,4 /47 )
buna şâhiddir.Tebdil cismânîdir.Amma ba'de'l-mevt tebdil vaki' o lur,er»
vah-ı habîseye göre.Lâkin,tanâsuh tarîk iyle değil.Belki kabîhî hayvân
tabiatı gâlib olursa ol hayvân sÛretinde haşrolsa gerektir.Meselâjtar-
ma' hınzır ve hased maymun ve k ibir f i l ve nifâk hayye ve kin deve ve
gazab kelb ve kizb şeytân..
İnşân ahlâkından olmayan her b ir hulk ol hayvânın sÛretinde olsa
gerekdir.Ve ol sûret i le muazzeb edilse gerekdir.i— üs-^Hebe' ,78/L8)
vârid oldu.Ve a'm âl-i seyyiejzinâ ve livâta ve gayrileri g ib i kötü sû
ret olup sâhibini azâb etse gerekdir.A'mâl-i hasene,hûbsûret olup enîs
olduğu g ib i,belk i cennet n i'm etleri ve cehennem azâbları cümle a'mâldan
d ı r . / ------- /*—l ı ^ I vârid oldu.Lâkin,ba'de'l-mevt tebeddül
rûh'bildir. İnşân ânı görmez,şâir mahlûkât ânı görürler.Meğer eh l-i keşfo
la . Vs b a 'z ı ervâh-ı habise,kezzâb-ı eşerr ve âleme ziyân etmekle ba'dehu
tesmiye olup âleme ziyânkfir oldu. J------- ^ havâsıyla gidip katle
deri er.V e'1-hâsıl, ervâh-ı habise gerek dünyada ve gerek âhirette anâsır
dan münfekk olmaz.Zîrâ,cehennem darü '1-anâairdir.Amma rûh-ı mü'min,eğer
kemâl tahsil edemedilerse rûhları dâr-ı na'îmle mukayyed olur.M eğer,ba'-
z ı âsi olanları i lâ mâşâallah cehennemle mukayyed olurlar.Lâkin.duâ ve
sadaka ve Kur'ân ve Mevlid ve teşbih vesâir hayrâtü hasenât ervâh—ı usâ—
ta olmak,afva sebebdir.Cahim kaydından fekkolup nalm i le mukayyed olur -
lar.Ebû Tâlib,Rasûlullah S.A.S. duâları berekâtıyla ihyâ olup îmân etme
s i g ib i. Ve zamân-ı fetrette ebeveyn-i mükerremeyn Hazret-i Abdullah ve
Hazret-i Amine vefât eylediler.Duâ-i Rasulullah jS,A*S. ile ,ih y â olundu
la r . Risâletine îmân getirdiler.Ve amma kümmel-i enbiyâ ve evliyâ gib i ^
âhirete intikâl etmediler ise,H azret-i îsâ ve îdrîs ve Hızır ve Ilyâs
ve A li b.Ebî Tâlih semâda olanlar nüzûl ederler.
-129-
7a kimi,ism-i naşhûr olup îaâ A ,S,gibi ve kimi gayrı ismiyle tesmiye olu
nup îdrîs A.S, ve Ali b» Ebî Tâlib g ib i,Z îrâ ,îd rîa A.S. Ba'albek karyesi
ne îlyâs nâmiyle nebî oldufdörtbia seneden sonra,7e Hazret-i A li âhirata
intikâl etmadi.Hazret-i îaâ g ib i, j j (^13^ 4/ 157)
NÛh A.3.safîne durduğu Ali b.Ebî Tâlib ismiyle b ir tahta alıkojup kudra -
t iy le hıfzoldu,7e o l tahta üzerine Ali semâya urûceyladi.Ahir zamânda nâ-
m-ı âh arla ntizûl eder,îdris A.S. g ib i.
Amma âhirata intikâl eden kUmmelîn asla b ir mekân i l e ve b ir gün
i le mukayyad olmazlar,mutlaklardır,Her mekânda hazırlardır ve a a ılla rd ır .
Ba'zen l â t î f olurlar,ba'zen k es îf temessül ederler,Bundan,zlyâret-i kubûr
meşrû* oldu ki,eğer meyyit gayr-i kâmil ise duâ i l e menfaati olur,Eğer,
kâmil ise menfaat eder.Zîrâ,hâcat b itirir.E rvâh-ı habîse olan vampir za
rar eylediği gibi,ehlullah dahi menfaat eder. 1 lz— l_i ~ I .il
şâhiddir.ZîrâjVelî âhirete intikâl etmesiyle tasarrufdan mtinkati'
olmaZe f - i j -ûJ-tj
-130-
Riaflle-i MENBA'U'N-ÎJTra PÎ HU'YETİ’H-RASÛtfrıf—— * J-l I I *-1-1 I
i M 1J j • 11 Jji> j j ^ ‘ı.ı 11 ^ lj t ı5 jJ I U J ıi*>JI
j j * • - j j « 11 I j ,■>. * JI j -iiJ I o. *>.< Lı <ı>|M o-l* f il—11 j
o--- Lb J *U° •J.P'-*1 : U-a-y J
( _>JV-r*-4*-* * vSj'i j *1
Ma'löa ola k i ,1245 tarihinde Mekke—i MUkerreme'de müaâfir oldum,Ve
sinnim onyedi idi,Mekke—i MUkerreme'de ulemâ—i izâm ve meşâyih—i kirâmdan
Seyyidinâ Ömer Abdürrasûl K.S. hazretlerine b î 'a t eyledim."M ısır'a r ic 'a t' j
eyle ve se feri namazını mezheb-i Ş a fii üzere edâ.ya'nî cem» ve kaar eyle"
deyu buyurdular.Pakîr de ^ * 1 kâidesince M ısır'a dâhil oldum.
Dâhil olduğum gün Seyyidinâ ve Mevlâna Eş-Şeyh Raaan Ei-Kuveysnî K.S. haz
retlerine Câmi'-i Ezher'de mülâki oldum.Hattâ Hazret-i Şeyh ekmek ve hıyar
turşusu ile,kuşluk yerler id i.E lle r in i ba 'd e 't-ta k b îl "Haccın mübârek o l
sun" deyu tebrîk eyleyip"lmâm Hüseyin R. A. hazret le r in in makâmmı ziyâret
eyle" deyu emir buyurdular.Fakîr dahi Câmi'U'l-Ezher*den çıkarak,3okak t&-
rafından olan kapıdan makâm-ı âliye girdilim zamân hâriku'l-âde olmak üze
re İmâm Hüseyin'in makâmlarında bâhusûs Duhâ vakti olduğundan galebelik
olmak lâzım gelirken hiç kimse görünmez o ld u .îlk nazarda gözüme makâm-ı â-
lide nûrun alâ nûr bir zât göründü,Ve derhâl Rasûlullah S.A.S. olduğu i l -
hâm olunduğundan ben dahi Hazret'ine varıp e lle r in i bûseyledim.Ve bana duâ
eyleyip arkamı mesheyledi.Ba'dehu " Git " deyu emir buyurdu.Fakîr de emr-i
şerifin e imtisâlen Cami’ ü'l-Ezher tarafında olan kapıdan çıkıp cami»e na -
zar eyledim.Makâm-ı kebîr hâli id i.G eri döndüm.Hazret-i R is â le t 'i mihrâbda
bulmadım.Tine sokak tarafında olan kapıdan serî'an çıktım.Yine,makâm-ı Hü
seyin 'e döndüm.Nâs dolu.Kezâlik,câmi' dahi âdeti üzere inşân dolu buldum.
Yine,geri dönüp Cami'U'l-ezher'e gidip Seyyidinâ Haşan El-Kuveysni
hazretlerine gidip e lin i takbîl ederken"Filâa kitâbı okut" deyu bana buyur
du. Ya'nî,sana ilim vehboldu demekdir.
-131-
Ba'dehu " San Rûm’ a g it " deyu bize emreyl od i • Fakî r dahi,emrine imtiaâlan
b llâ te 'h ir Rum’ a varıp,Koçana kasabasında müderris oldum.îbtidâ kİ Rama
zân dersinde 5inâlî kasidesini C a m i 1 Ş e r if ’ de okuttua.Ve OsmanlI lisâ n ı
i l e ,-taleb el er im j Mas t af â ve îbrâhîm ve Alî ve Haşan ve Eş-Şeyh Abdurrahmân
Efendizâde Ahmed efendilerdi.Ve Usûl-ı Fıkıh ve Fanârî,sıra dersimiz oldu
ve dersiâm ile meşgûl oldum.
Bu esnâda ösküp v â lîs i msrhûm H ıfzı Paşa duhân içmeye sebeboldu.
1253 senesinde ma'nâda Medîne-i Münevvere'ye vardım.Mahmûdiyye medresesi
şadırvanında abdest alıp Harem-i Ş erîf 'e girerken İmâm eker R.A. hazret -
le r i BâbU’ s-selâm atebesi sağ tarafında oturur id i.F a k îr 'e bakıp "Abdest
almadın,geri dön.Abdest al " dedi.Fakîr dahi,geriye dönüp güzel abdest
aldım,Sular a 'zâlar undan akarken 'RâbU’s-selâm’ dan Harem-i Ş e r îf ’ e girme
ye şurÛ eyledim.Hazret-i Ömer.Fakîr’ e emredip "Abdestin yoktur,geri dön.
Güzel abdest al"dedi.Fakir dahi,tamam abdest aldım deyu cevâb verdim.tmSm
Ömer dahi gazabla kalkıp b iz i yere yıkıp,arkama ik i kere e liy le vurdu ve
benden kayy geldi.Bûbü’ s-selâm meydânında içtiğim duhândan z ifir ,p a rça g i
b i şeyler benden çıktı»B a’ dehu,yine îmam Ömer,Fakîr’ e " Geri don.Tekrâr
güzel abdest al " buyurdu.Fakîr dahi,tekrar geri dönüp abdest aldım ve î -
mâm Ömer R.A.Harem~i Ş e r îf ’ e girdi.Fakir dahi Harem-i Ş e r i f e girdim.Mih-
râb-ı Nebevî’de Hazret-i Risâlet ku’ ûd ve hu lefâ -i güzînden Ebû Bekr ve
Ömer sol tarafından,Osman ve Ali hazretleri dahi sağ tarafından cülûs e-
derler gördüm.Fakir dahi bu m eclis-i sa ’ îdin huzûrunda dîvân durdum.Haz
r e t - i Risâlet aleyhi ekmelü’ s-salâvât efendimiz hazretleri cümle meclise
ra ’ s - ı saâdetleriyle îmâ ile "Otursun" buyurduklarını aniadım.Ebû Bekri’ s -
Sıddîk R.A.hazretleri raübârek e liy le Fakîr’ e "Gel" deyu işâret eyledi.Fa
kir dahi varırken teeddüben Hazret-i şâh tarafından oturdum.Ebû Bekr R.A,
"Niçün bu tarafa gelmedin ?"söyledi,Fakîr dahi cevâb vermeye hayâ eyledim.
Hazret-i Şâh dahi "Bu mecliste taraf yoktur" deyu cevâb verdi.Ve Rasûlul-
lah A.S. tebessüm buyurdular.Ba'dehu Hazret-i Şâh i le hafiyyen mükâleme
ettik .B a’ dehu Hazret-i Raaûlullah A.H. sûre-i Feth 'l minberde kıraat eyledi»
- 1 3 2 -
RU'yâdan yandım. Ve a en s - i merkûmede BâbU's-aelâm'dan duhûl edip huzûr-ı
Rasûlullah'da duruk en Ebû Bekr R.A, şebekenin Bâbü't-tevbe kapısı yanın
da durup,Fakîr'a e liy le "Gel" deyu işâret eyledi.Fakîr de vardım,kapıyı
ve hücreyi açdı,Rasûlullah S.A.S. hurûo edip,sağ elinde yeş il ve sol e-
linde beya2 hırkaları,hiddetle "A l,g iy11 deyu emir b u y u r d u la r .Fakîr dahi
f i 'l -h â l bükâ eyledim.Ebû Bekr R.A. "Niçin ağlarsın ? "dedikte,ben dahi,
"Rasûlullah bana gazab eyledi" diye cevâb verdim,Ebû Bekr R.A. "Sana an
cak bu yolda tekâsül etmeyesin deyu yol gösterdi," dedi.Ben dahi rü 'yâ-
dan uyandım.Elhamdü li l lâ h hırkayı giydiğimden mâ'adâ hırka senedini da
hi 'an Raaûlillâh telâkki eyledim.Şeyhu'l-ekber efendimiz Hızır A.S.dan
telâkki eyledi.
Ve yine 1254 tarihinde Koçana medresesinin dershânesinda ma'nâda
Rasûlullah S.A.S. i le Ebû Bekr ve Ali hazarâtı dershâneye gelip,Rasûlul
lah S.A.S. b ir d iv it ve b ir kâğıt aradı,Ban dahi d iv it ve kâğıt verdim.
Rasûlullah dahi üç bend yazı yazdı,Fakîr'e verdi.Ve "Oku" deyu buyurdu.
Fakîr dahi"Okudum,ma,nâsını bildim.Lâkin,müellefi lâyıkıyla anlayamadım"
dedim.Rasûlullah dahi,Ebû Bekr*e telkîn etsin deyu emir buyurdu.Ebû Bekr
dahi b ir bendi,Tevhîdü’ l - E f'â l ve b ir bendi Tevhîdü's-Sıfât ve b ir ben
di TevhîdU'z-Zât olarak telkîn eyledi.RU'yâdan uyanıp mütenebbih oldum,
1 2 5 5 tarihinde İJsküp'ta iskân ettim .59 senesine kadar bu makâmâ-
t - ı selâseye mfidâvemet edip zevk eyledim, 59 tarihinde Hicaz'a azîmet ej'-
1 edim.Mekke-i ’ îükerrerae'ye şehr-i Şa'bân ’ ın 14o gününde dâhil oldum.
Tavâf-ı KudÖm eyledim.Harem-i Ş erif'd e otururken meczûb sûretinde bir
zât yanıma gelip oturdu.Gömleğinin üstünde kehleler gezip tamam gömleği
me geçecek dereceye geld ik leri zamân yine dönerlerdi.0 zât bana dedi k i:
"Sakın kehlemizden korkma.Zîrâ bizim kehlemiz terbiyelidir.Başka kimse
ye gitmez. Ben dahi;"îsminiz nedir ? " dedim."îsmim Derviş Mehmed'dir,
eh l-i Mekke'den ve Beytü’ l-Kâdî evlâdlarındanım" d ed i."4 5 tarihinde Hac-
c - ı Ş e r î f e geldiğin vakit seninle beraber oturdum .Hat tâ o l vakit mavi
-133-
kürk giymişdin.Daha hadâset-i şirin in vardı'* buyurdular. "Tarîkiniz nedir"
dedim»"Muhammediyye'dir" buyurdular,"Ben de isterin " dedim,"Gir" dedi,
"Dersin nedir ?" dedim,"Cem'ü'l-oem' d ir" ded i.”Makâmât-ı Tevhîd bana
telkîâ olunduğundan telkîn eyle" dedim."Kırk gün halvete g ir" dedi,Fakir
dahi 40 gün halvete girdim,Zeytinyağı katık eyledim,Esnâ-i halvette,makâ -
m-ı Hanefî ardında rti'yâda bir zât gördüm ki,tavâfda ve Hacer-i Ssved z i
yaretinde olaaizdihâmda e lin i bûaederierdi.Fakir dahi Bâbü'l-Umre tarafın
dan gelip o l zâtın e lin i öpmeğe yürüdüm,01 zât.kıyâm buyurdular,Elini öp
tüm,Oturdular,Ben dahi uyandım,
Ba’ dehu,Dervîş Mehoed hazretlerine ma'nâyı nakleyledim,"Tevhîd-i
Zât mürşidi oldun" dedi,"Ne vakit2"dedira."Haber veririm" dedi.
B a'dehu.Z i'l-h icce ' nin 15,günü Bâbü'l-basîta hizâsında Dervîş fîeh-
med’ e mülâki oldum,Gördüğüm zât yine zuhûr etti,S .A .S . 0 eanâda Dervîş
Hehmed çekildi,Ve o l zât duâdan sonra Beyt-i Ş e r îf 'e karşı Fakîr iç in ta
zarru’ ve niyâz eyledikten sonra odaya gelip hizmetimizde bulunan Gradas'-
l ı Hacı Onîn'i gördük,Ha'nen makâm-ı Cem'i telkîn eyledi.Ve,ta'âm te k lîf
eyledim."Ta'âm yemeyiz" dediler.Ba'dehu,"Medine'ye gitmek isterim,selâm
var mı?" dedi.Fakîr; "Selâm ederim" dedim,"Yarın inşâallah bu vakit g e li
rim" ded i,F i'1 -vak i' ertesi gün olvakit o mevzi'de yine mülâki oldum.Ke'l-
ewel,Fakîr için Beyt-i Ş e r îf 'e karşı duâ ve tazarru’ eyledi.Ba'dehu oda
ya geldi.HazretU'l-cem' makâmını ma'nen telkîn eyledi.Ke ’ l-ew e l,ta 'â m
tek lîf eyledim."Ta'âm yemeyiz" dedikte "Ta'âm yemezseniz,lâkin elbisemi
giyersiniz ya" deyup kisvemi verdim.Aldı ve giydi.Ba'dehu,bana"Medîne'de
mülâkî oluruz" dedi.Fakîr dahi Medine'ye vardım.Fi’ l -v â k i' Bâbü'3-selâm'-
da mülâkî olduk.Cem'U'l-cem' makâmını telkîn eyledi.lzdihâm,güyâ kimse
yok gibi idi."Bağdad'a gideceğim" dedi.Fakîr dahi bir haftadan sonra Me
dine'den çıkıp,M ısır cânibine teveccüh eyledim.Konak konak gidip b ir gün
Cin kal'asına vardik.Fakîr,bir koyun alıp p iş irtip fukarâya tasadduk eyle
dim. Ve başını alıp kendim yedim.Ve gün uykusu uyurken,ma'nâda kendimi Me
dine'ye varıp Bâbü'a-selâm'dan dâhil olur gördüm.
-154-Rasûlulloh S.A.S, hazretlerinin şobolce-i ş e r i f i yanına vardım,0 ânda Haz
r e t - ! Raaûlullah S«A,S» hazretlerinin sûret-i unsûriyyesi olmayan,şûret-i
nûrâniyyeaini görüp,güneşin nûrundan daha sâ fî ve nflrlu gördüm,Hazret-i
Raaûlullah dahi şebeke-i şerifin dâhilinden mübârek e lle r in i açıp ,Fakîr'e
"Yürü" dedi.Fakir dahi yürüdüğümde beni şebeke-i şer ifin içine a ld ı ,01 ân
da şebeke-i şerîfde mahvolup F akir'i kendine geçdi.Ve AhadiyyetU'l-cem'/
makâmini telkin eyledi.
Ve 97 tarihinde Uatrumca'da odamda oturup Sultânü’l-Aşıkîn Ömer b,
Fârız hazretlerinin dîvânına bakarken kendimden gâiboldum.Ve kendimi Mek -
ke-i Mükerreme'de.Müzdelife'da.Meş’ ari'l-Harâm'da gördüm,Ve yanında iken
cemm-i ga fir asker taburları g ib i üçer üçer Uç tabur asker gördüm,Ve müte-
kaddimlerinda üç zât gördüm.Ve sağ tarafında olan zâta nazar eyledim,Acaba,
îîekke-i Mükerreme'de odada bize telkin eden Raaûlullah mıdır derken,hemen
o zât cemâl-i şe r ifin i açtı.Fakir dahi nazar eyledim,Gördüm ki.Rasûlullah
dır.Yanına vardım,Bana dedi:"Ehbiyâ ihvânlarimizdir.Ancak,onları b ild iğ in i
onlara bildirme’,diye emir buyurdu.Ra’dehu,biz Araf ât cânibine teveccüh ey
ledik . Ve ânlar Müzdelife cânibine g ittiler .V e ânlardan h içb ir is i bize söy
lemedi, Dâvûd A.S. bakıp güldü.Ba'dehu,kendime geldim,Bu gaybûbet yarım saat
kadar imtidâd eyledi,.
Bir daha ma'nâda Üsküp'te d ışa rı avlunun üstünde H azret-i P.asûlul-
lah S.A,S. hazretlerin i gördüm.Abdest almak üzere id i.F ak ir dahi b ir ib r ik
su i l e abdest havlusunu aldım .Hazret-i Raaûlullah abdest a lıp ,F akir suyu
koydum.Ve yanımdaki b ir su i l e üç defa r a ’ s - ı ş e r i f le r in i m esheyledi.M i -
ni başından kaldırm adı.Ya'nî,üçü dahi b ir vaz ' i l e önden geriye,geriden ö -
ne ve önden geriye mesheyledi,"Abdestim bey led ir” deyu buyurdular.Mhamdü
l i l l â h i Teâlâ abdest-i sen iyyelerin i kendilerinden telkin eyledim,Kütüb-i
Fıkıh 'da bunun süratin i aradım,Halebî h âşiyesi.H ılyetü ’n-Nâcî 1 de buldum.
Ve bir rü'yâda dahi Hazret-i Ali K.V.ve R.A.hazretlerine mülâki
oldum
-135-
Ve bana " 30.-1 bayttan ve evlâd-ı Raaûl ’denain w buyurdular.Ve Hazret-i
Alşe R.A.nın hâneaine girdi.K endileri târikettt’ d-dünyi meşrebli olduğun
dan zîneti yok idi.Ve Hazret-i Hadîce R.A# kabr-i ş e r i f le r i dahi gâyet
nûrlu re müzeyyen gördün.
ELhamdü l i l lâ h i Teâlâ,evlâd-ı ma'nevî olduğunuzu tebşir buyurdu -
la r.
-136-
i? ^ u l '-v w ' : < f i & w J ' k * / , ' ,ı / * M t ‘ J > ı ) '? / • '& < _
” j > ^ ^ f " ~ P U ^ . ' f ^ * * * — û î ~ w î ; U ^ > W ^ I > .;
^ J * \ • a " * ^ , ‘'
J £ w - . . / h # ^ s 4 ^ M # ' / « * ,
' ■ ^ . ' ^ ’i^y ^ ^ y .i s - z / ''* * } y & '.z + f » & ■,*>
u ^ ~ \ - 'V 1UJ' W 'J s * j> V / ''J -/ f/ ^ ju s J „ s s * ..u l i >.
ı-^Vr j - f ' ’j ; L
*■' V i / i l- ı ^ ,« t / ' / ^ ' ‘; V ' * y - . v j / V y ; / , ; , U' i L i v : , *’. - . , j , * < < / - : - + ^ u , a ı y .
J u t ' l Z * ' . ms 4L , / - . y
■ ' t - - ' ' - >■
-137-
i - ü ^ î * u . ; • V , '
: L ^ i V j r ’ , • ' '
w . Jj> İL/^ Z^ f^ ^J -J ^ 1' - r ^ v - _ - ; > 2 U: / . s / j f jK v ^ jŞ 'Ç s
? .ry»'* '-**»>*»*c ^ > o j y ı v ' r j , , / . . . . ^ î r - u - f y
f -?■ - - » j > a , ^ ı - • , - < ı y . . ' . . j a ' 4 / , 1 /
j , . . ■ v '
-*-w j \ j . , / / ' ‘ ’ J'
j ' j ^ j j 1 j> 4 ü 'j
* '
- — T 1 ^ ( .‘t-- <u l > v
ö ' j j / ' İ / l - v J ^
_■ LİV>
<
-138-
B İ B L Î Y O Ö R A P Î A
ABDüHRAEİM FEDAÎ (1303A885)
- T a *rîf-i Melâmiyye Risâlesi,Husûsi kütüphanemizdeki yazma nüsha,
ALTINSU, Abdülkadir
- OsmanlI Şeyhülislâmları,Ankara 1972 •
ALTINTAŞ,Doç,Dr. Hayranî
v Tasavvuf Tarihi,Ankara 1986 .
AYNÎ.Mehmed Ali
- Hacı Bayram Veli,İstanbul 1343 •
BAYRAMOGLU,Fuad
- Hacı Bayram-ı Velî,I-IT,Ankara 1983 .
BİLGİN KR,M.Sadettin
- Allah ve İnsan,İstanbul 1969 *
- Mısrî Niyazi Divanı Şerhi,İstanbul 1976 ,
- Varidât Şerhi,İstanbul 1979
el-BUHARİ,Sbu Abdillah Muhammed b.İsmail (256/870)
s Sahihu ’-1-.BuJıari Tr*7TIIi t£Lİm± Ki t ab ev i; Of a et'Baskı# İstanbul .
BURSALI Mehmed Tahir (1343A924)
- Menâkıb-ı Şeyh Muhammed NÛrü’ l-Arabî ve Beyân-ı 'Telâmet ve Ahvâ —4
1 -i Melâmiyye,Husûsi kütüphanemizdeki yazma nüsha ,
- OsmanlI M ü ellifleri,I-III,Hazırlayan:İsmail Özen,İstanbul 1975 .
CAMİ,Abdurrahman el-Gâmî
- Nefehâtü'l-Üns min Hadarâti'1-Kuds,Tercüme:Lâmiî, Mahmûd b.Osman
b.A li,İstanbul 1289 .
ÇAĞATAY,Prof.Dr.Neşet
- Bir Türk Kurunu Olan A hilik ,2 .Baskı,Konya 1981 .
- 139-
ÇANTAY,Haşan Rasrî
- Kur'an-ı Hakîm ve Meâl-i K erîm ,I-III,İstanbul 1964
DAHÎŞMZND,İsmail HaJctoî
- İzahlı Osmanlı Tarihi K ronolojisi,I-IV ,İstanbul 194Ö .
D 2.1 ÎR C î , Doç. Dr. M ehm et
- Nûr-ı Muhammedi,DEÜ İlâhiyat Fakültesi D ergisi,!,İzm ir 1983 .
- Gazali’nin Tasavvuftaki Üstadları,DEJ,İlâhiyat Fakültesi Dergisi
II,İzm ir 1985 .
- Mehmet Akif ve Safahat'ta Tasavvuf İzleri,Mehmet Akif Araştırma
la r ı Dergisi,Sayı 1,1986 .
DOĞRUL,Ömer Rıza
- Melâmet,İstanbul 1950 .
- A sr-ı Saadet,Sadeleştiren:Osman Zeki Mollanehmedoğlu,İstanbul 1974*
ERGİN, Osman
- Abdülazîz Mecdî Tolun,Hayatı ve Şahsiyeti,İstanbul 1942 .
GAZALİ,Sbu Hamid Muhammed (505/1111)
- M işkâtü'l-lüvâr,Tahkik:Hbu'l-Alâ el-A fîf£ ,K ahire 1964 .
GOLFU» ARLI, Abdülbaki
- Melâmilik ve Melâmiler,İstanbul 1931 .
- Hurûfîlik Metinleri Katalogu,Ankara 1973 .
GtjNDÜZ, Yr d. Do ç . Dr. İrfan
- OsmanlIlarda Deviet-Yekke Münasebetleri,İstanbul 1983 #
GÜN GÖR, Erol
- İslâm Tasavvufunun M eseleleri,İstanbul 1982 .
GÜVENÇ, M.Fazlı
- Varidat Şerhi,İstanbul 1982 .
-140-
HARÎRİZAD3 Seyyid Mehmed Kemaleddin (1299 A881)
- Tibyânü Vesâili'1-Hakâik f î beyânı S e lâ s ili 't -T a râ ik ,I -III ,
Süleymaniye Kütüphanesi,Fatih Ktp.,Nu;430-432,İstanbul .
HUCVİF.Î, Ali b.Osman b.Ebu Ali CUllâbi (465A072)
- Keşfü'l-Mahcûb, Ter etime: Süleyman Uludağ-, Hakikat B i le s i , İstanbul
1982 .İBNİ Î.ÎAUZÜR,Cemaleddin Muhammed b.Mükrem el-Ensarî (711/1311)
- Lisanü'l-Arab,Beyrut 1388/1968 .
İN Alî, Yusuf Ziya
- Seyyidü'l-Melâmi Muhammed Hürü’1-Arabî,İstanbul 1971 . 1
- İslâm'da Melâmiliğin Tarihi Gelişimi,İstanbul 1976 ,
İSMAİL PAŞA el-Bağdadi (1339A920)
- Hediyyetü’ l —Arifin ve Bsmâü'1—M üellifin ,!—II,İstanbul 1955 •
M ustafa. --
- TahavvufİveITarikâtlnrvîarihi^İstanbul' 19S5 x
- TânziBgıtîân./Cumhuriyet'e Tasavvuf ve Tarikat la r, Tanzimat t an Cumhu
r iy e t1 e Türkiye Ansiklopedisi, Fas ikili: 31-32, İstanbul 1986 .
KEHHALE,Ömer Rıza
- Mu' cemü'1-Müellifîn Terâcimü Musannifi'1-KütUbi'l-Arabiyye,I-XV,
Dimışk,1376A957 .
el-KELABAZI, Ebubekir Muhammed (380/990)
- et—Taarruf limezhebi e h l i 't—Tasavvuf, Tahkik: Dr.Abdülhalım Mahnud,
Tahâ Abdülbaki Sürür,Kahire 1380A960 .
. KONUK, Ahmed Avni
- Fusûsü'l-Hikem Tercüme ve Şerhi,HazırlayanlarıDr,Mustafa Tahralı,
Dr,Selçuk Sraydın,İstanbul 1987
-141-
el-KURTTJBÎ,Sbu Abdillah Muhammed b.Ahmed el-Hasarî el-Kurtubî (671/1272)'
- el-Cami1 liahkâni'l-K ur’ an,Beyrut tsz ,
&UŞSYRÎ,Ebu'l-Kasım Abdülkerim b.Hevâzin (465A072)
- er-Risâletü'l-Kuşeyriyye,Kahire" 1306/1966
MWSÎA,Moqdad
- Mutasavvıflara Göre Ölüm,TercümesYrd.Doç.Dr.Mehmet .Demirci,İslâmî
Araştırmalar,Sayı:3,İstanbul 1987 .
MUHAMMED Nûrü'l-Arabi (1305/1887)
- R isâle-Î Salihiyye( Vasiyetname), Husûsi kütüphanemizdeki yazma nüsha.
- R is âl e-» i SUlÛk-i Hakikat 1 »
- Risâle f î Beyânı Şeriat ve Tarikat ve Hakikat "
- R isâ le-i Manba'u'n-NÛr f î r u 'y e t i ’r-Rasûl n
- Berh-i Kelâm-ı İmam Ali '»
- Şerh-i Gazel-i Hacı Bayram Velî »
- Niyazi Divanı Şerhi „
- LetaifU't-Tahkîkat f î şerhi'1-Varidat "
- R isâ le -i MUrşidü'l-Uşşak n
- R isâle-i Tevhîdü'l-Behiyye »
- R isâ le -i Mürşidü'1-Uşşakı'1-Kebîr
- Herh-i Ezân-ı Muhammedi
- Esrar-ı Ezân-ı Muhammedi »
- fe rh -i B ırr-ı Tevhîd
- Risâletün f i ’ t-Tasavvuf
- T e fs îr -i Fatiha w
- Kitabü'd-Devâir ve 'l-E flâk f î beyânı tasarrufâti sah ib i’ l-mülki
v e 'l -^ lâ k "
- Şerh-i el-Bvrâdü'l-Usbû’ iyye »
- Fsrh-i el-Akaidü'n-Nasefiyye n
-142-/
- ?erh -i RisâlatU'ş-Şeyh Rıslân Dinuşkî(Şerh~i îhaanU'r-Rahman) "
- Serh-i Salâvat-ı Serîfe(Ahmed b .îd r îs ) "
- Serh-i KasîdetU'ş-Seyhi'l-Ocbşr^anentü zunûneh) "
- KitabU'r-Reşâd fi'l-M ebdei ve'l-M e'âd (Arapça) "
- Risâle-tü Seyri't-Tevhîd " "
- RisâletU Heşâhldi't-Tevhîd " "
- R isâle-i Sa'diyye "
MUHYİDDİN b. el-Ar ab î , Ebu Abdillah Muhammed b .A li (638A240)
- el-FUtûhattl '1-Mekkiyye, I-IV , tsz .
- Tefsîru'ş-Jfeyhi 'l-E k ber,I,tsz .
ÖZlM* Hayan
- îlısr î Niyazi Divani vs $erhl,Jüticârazl974
QZTÜRK,Doç.Dr. Yaşar Nuri
- Kuşadalı İbrahim Halveti,îatanbul 1982 .
PAKALIN, Mehmet Zeki
- Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri S özlü lü ,I-Iis 5»Sfıisicivİstan
bul ,1983 ./
es-SABÜNî,M.Ali
- Muhtasara T efs ir i îbni Kesir,Beyrut 1981 .
es-S ABUK î ,Nureddin
- el-Bidaye f i usDİi'd-Din,Tercüme:Bekir Töpalo^lu,Ankara 1978 •
SADİÎDDÎÎÎ Taftazanî
- Şerhu'l-Akaid,İstanbul 1982
SADIK Vicdanî
- Toraar-ı Turuk-ı Aliyye,I-IV,(M elâm ilik), İstanbul 1338 .
SADR İDDİN Konevî (673/1274)
- Tasavvufi Yonmalarıyla Kırk Hadis,Tercüme:Harun Ünal, İstanbul 1984 .
-143-
6ş-ŞEVKJlNÎfHuhammed b .A li b# Muhammed (1250/1834)
- Fethu'l-FCadîr m in îlmi't-Tefaîr,T-V»M ıaır 1383A964 •
et-TÎRMÎZÎ,Ebu îsa Huhaamed b. taa (279/892)
- el-Caaiü 'a-Sahîh(Süaaali’ t-T irm izî) , I-V,Tahkik: A.M.Çakir.Muham
med F. Abdülbaki, î.Atvelvad,Mısır 1356A937 ./ULUDAĞ, Sili ayman
- Kuşeyrî Riaâleai Tercümesi,İstanbul 1978 .
ÜNAT,Faik Reşit
- Hicrî Takvimleri .Milâdî Tarihe Çevirme Kılavuzu
t . aYükseköğretim Kurula
Dokümantasyon
top related