dicle Üniversitesi · ilahiyat fakÜltesi...
Post on 14-Feb-2020
8 Views
Preview:
TRANSCRIPT
SAYI : 2
Dicle Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Y ayinlara : 19 . ISSN 1303-5231
DiCLE ÜNiVERSiTESi
· iLAHiYAT FAKÜLTESi DERGisi
HAKEMLi DERGi
ClLT: IX
DiYARBAKlR • 2007
ZA'Fİ-İ GÜLŞENİ'NİN FARSÇA DİV ANÇESİ VE TÜRKÇE TERCÜMESi
-1-
Za'fi-i Gulshani's Persian Divanche and its Translation
Abdurrahman Adak*
Özet
Za'fi-i Gülşem, Gülşeniyye tarikatının XVI. yüzyılda yaşamış en önemli şairlerinden olup, hem mensur hem de manzum eserler vermiştir. Türkçe divanl en önemli ve en hacimli eseri olmakla beraber, Farsça yazmış olduğu divançe de dikkat çekmektedir. Ancak bu divançe şu ana kadar yayınlanmamıştır. Bu çalışmada öncelikle Za'fi-i Gülşeni'nin Farsça divançesi hakkında genel bir değerlendirmede bulunulmuş; daha sonra da divançe, belirli esaslar çerçevesinde yayma hazırlanmış ve divançenin Türkçe çevirisine yer verilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Za'fi-i Gülşeni, Farsça divançe, Türkçe çeviri. Abstract Za'fi-i Gülşeni, one of the most irnportant poets of the Gulshaniyyah
order during the siXteenth century, wrote both prose and verse. Although his Turkish diwan is his most important and voluminous work, his diwanche in Persian has also attracted attention. However, this diwanche has not been published up until now. In the present study, fırst a general evaluation ofZa'fi-i Gülşenl's diwanche in Persian is made, then both an original copy of the
. diwanche prepared for publication through certain principles and its Turkish translation are provided.
Keywords: Za 'fi-i Gülşem, Persian diwanche, Turkish translation. I. ZA'Fİ-i GÜLŞENİ XVI. yüzyılın mutasavvıf divan şairlerinden olan Za'fi-i Gülşeni'nin asıl
adı Ali'dir. Bu Müstaklmzade Süleyman Sa'deddin (ö. 1202/1788)'in, şairimizden "Gülşeni-i Mısrf halifelerinden Şeyh Ali Za 'ji''1 şeklinde söz etmesinden anlaşılmaktadır. Ayrıca Za'fi Divanı'nda yer alan "(Ey Za'fi!) O eşsiz kişi (Hz. Ali) senin adını kendi adı ile bir kıldı." anlamına gelenNiimufiı ol bf-naôir ~uimı ile ılıldı bir"2 ifadesi de şairin adının Ali olduğunu göstermektedir.
• Dr. Dicle Üniversitesi. İlahiyat. Fakültesi Türk-İslam Edebiyatı Anabilim Dalı. 1 Müstakimzade Süleyman Sa'deddin, Risale-i Taciyye, Mil. Yz. A, no. 3913, vr. 17b. 2 Za':fi-i Gülşem, Divan, Millet Ktp. Manzfim 254, vr. 4b.
190 --------------------------------~A~b~d~u~n~~~h~m~a~n~A~d~ak
Şairimizin mahlası olan Za'fi (~), Arapça'da kuvvetsizlik anlamındaki Za'f(~) masdarına3 nisbet edilerek türetilen bir kelime olup, kuvvetsizliğe mensup; kuvvetsizlikle ilgili anlamını ifade etmektedir4
• Şairimiz, Divan'ında yer alan bir gazel dışında5, Dfvançe'si de dahil olmak üzere bütün şiirlerinde bu mahlası kullanmıştır.
. -?Tezkirelerde şair hakkında yer alan bilgiler, onun KanOru'nin ilk dönemler1nde bilinen bir şair olması ve İbrahim-i Gülşenl'nin (ö: 940/1533-1534) son dönemlerine yetişmiş olmasından öteye geçmemektedir.6 Şairin, bir kasidesinde Yavuz Sultan Selim için "merkez-i kutb-ı hilafet' ve "varis-i irs-i hil4fet"1
tabirlerini kullanmış olması, onun en erken Yavuz Sultan Selim'in 92311517'de Mısır'ı ilhakı üzerine bu kasideyi yazdığı ve mantık! bir çıkarsama ile doğumunun 1500'lü yıllara kadar (II. Bayezid dönemi:1481-1512) geriye götürülebileceği sonucunu ortaya koymaktadır.
Za'fi-i Gülşenl Gelibolu'dandır. Bunu Ahdl'in, XVI. yüzyılda yaşayan Gelibolulu, İbrahim-i Gülşen1 mensubu ve başında bulunduğu Gülşeniyye tekkesi Arabzade tarafından yıkılan bir Za'ifi'den söz etmesinden8 anlıyoruz. Kanaatimize göre bu Za'lfi, Za'fı-i Gülşenl'den başkası olmayıp, burada bir imla hatası olarak Za'fi, Za'lfi'ye dönüşmüştür.9 Zira bu özellikleri bir arada taşıyan Za 'lfi mahlaslı bir şair bilinmemektedir. II. Murad'ın gazalarını nazmeden Gelibolulu Za'lfi, daha önce yaşadığı; Karatavalı Za'lfi (ö. 960/1552), İbrahim-i Gülşenl'nin müntesibi olmadığı ve Kastamonulu Za 'lfi de Gelibolulu olmadığı10 için Ahdi'nin sözünü ettiği evsafa uymamaktadırlar. Pek çok kar1neden11
3 Mustafa b. Şemseddln, Ahterf-i Kebir, İst. 1302, s. 606. 4 Şemseddin Sami, Kdnıüs-ı Türki, İst. 1317, (Tıpkı basım), Çağrı Yay. İst: 2001, s. 853. 5 Bu hususta geniş.bilgi için bkz Abdurrahman Adak, "Za'fi-i Gülşeni Hayatı, Eserleri, Edebi Şahsiyeti ve Divanının incelenmesi", AÜSBE doktora tezi, Ankara2006, s. 20-21. 6 Rıdvan Canım, Latifi Tezkiretii'ş-Şu'ard ve Tabsıratü'n-Nuzamii (İnceleme-Metin), AKM Yay., Ankara 2000, s. 365; Kınalızade Hasan Çelebi, Tezkire-i Şu 'ard, (Haz. İbrahim Kutluk), TTK, Ankara 1989, C. ll, s. 577; Mustafa b. Cfuullah Beyan!, Tezkiretii'ş;Şu'ard, (Haz. İbrahim Kutluk), TTK, Ankara 1997, s. 154; Müstak!mziide Süleyman Sa'deddln, Mecelletii'n-Nisdb, Kültür Bak. Yay., (Tıpkı basım), Ankara 2000, s. 298;. Esrar Dede, Tezkire-i Şu 'ard-yı
Mevlevi-yye (Haz. İlhan Genç), AKı\1 Yay., Ankara 2000, s. 314. 7 Za'fi-i Gülşeni, a.g.e., vr. Sb. 8 Süleyman Solmaz, Ahdi ve Gülşen-i Şuarası, AKM Yay., Ankara 2005, s. 298. 9 Nitekim başka kaynaklarda da şairimizden Za'ifi olarak söz edilmiştir. Geniş bilgi için bkz. Adak, a.g.t., s. 24-33. 10 Bunlar hakkında bkz. Mehmed Nail Tuman, Tuhfe-i Ndili-Divan Şiiirierinin Muhtasar Biyograjileri, (Haz. Cemal Kurnaz, Mustafa Tatçı), BizimBüro Yay., Ankara 2001, C. II, s. 570. ı 1 Za'fi'nin, Rumeli'deki beş şehir hakkında birer şehrengiz yazmış olması; Rumeli söyleyiş tarzına sahip olması, döneminde Rumeli'de yayılma alanı bu1an Melametilik, Kalenderilik,
---'-'--------~------ ~-
,, ı ı .. ı
Za'fi-i Gülşenf'nin Farsça Divançesi ve Türkce Tercümesi-I 191
dolayı Gelibolu'nun da içinde bulunduğu Rumeli ·bölgesinde yaşadığı zaten açık olan Za'fi-i Gülşen1 ise bu evsafa uyan tek şairdir. Ayrıca bu dönemde Za'fi:-i Gülşem'nin, denizcilik terimleri ile ilgili olan kasidesine tahmis yazdığı Ageh1 ile bu kas1deye başka bir tahmis yazan ve yukanda adı geçen Arabzade'nin Gelibolu'da yaşadıklarını göz önüne aldığımızda, Za'fi-i Gülşen1'nin Gelibolu ile olan ilgisi açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır.
Za'fı'nin hayatında en önemli dönüm noktası, Kahire'de bulunan Gülşeniyye Tarikatı'nın kurucusu olan İbrahim-i Gülşen1'ye intisab etmesidir. Şairimiz İbrahim-i Gülşem'den hilafet aldığı 12 gibi, Gelibolu'da adına nisbet edilen bir Gülşen1 Tekke'sinin de başında yer almıştır. 13 Divan'ında geçen "Şeyh Ahmedün kemteriyüz" 14 şeklindeki ifadesinden ve kendisini "çaker-i İbni Gülşeni"15 olarak nitelendirmesinden Za'fı'nin, İbrahim-i Gülşenl'nin ölümünden sonra yerine geçen oğlu Ahmed-i Hayall döneminde de Kahire' deki Gülşeniyye Asitanesi'ne olan bağlılığını sürdürdüğü anlaşılmaktadır. Şairimizin bilinen bir mutasawıf olmasına binaendir ki, tarikat giyim ve kuşam tarihinde özel bir yeri olan Za 'fıyye Tacı, ona nisbet edilerek bu adı almıştır. 16
Za'fı-i Gülşenl, Kahire'deki Gülşeniyye Asitanesi'nde ölmüş ve oraya defuedilmiştir. Bunu Muhyi-i Gülşenl (ö. 1014/1605-1606)'nin, Prr Baba Hasan'ın defnedildiği yer olarak söylediği Gülşen1 hankabındaki "Molla Za'fı Fıskiyesi" tabirinden çıkartıyoruz. 17 Zira Gülşeniyye Asitanesi'nin avlusunun dört bir yanında bulunan hücrelerin altında toprak kazılarak hane şeklinde oluşturulan dehllze fıskiyye dendiği 18 ve hücre sahibinin öldüğü vakit buraya def-
Hurfıfilik ve Alevilik-Bektaşilik gibi akım ve düşüncelerin etkisinde kalması; Gülşeniyye tarikatının o dönemde Rumeli'de yaygın bir tarikat olması, etkilerinde kaldığı ya da bir şekilde irtibat halinde olduğu Hayret!, Usı111, Günahi Ageh!, Hafız-ı SiroZı gibi şairlerin Rumelili olmalan gibi. Geniş bilgi için bkz. Adak, a.g.t., ilgili yerler. 12 Müstakimzade, Mecelletil'n-Nisdb, s. 298; Müstakimzade, Risale-i Taciyye, vr. I 7b. Esrar Dede, a.g.e., s. Ll, 314. !' , Solmaz, a.g.e., s. 298. 14 Za'fi-i Gülşeru, Di van, vr. 5 7 a. ıs Za'fi-i Gülşeni, Hurfıjilik Risalesi, Süleymaniye Ktp. Hacı Mahmud Efendi, no.3088/2, vT.19a 16 Esrar Dede, a.g.e., s. LI.; Müstakirnzade Süleyman Sa'deddin, Risale-i Taciyye, Mil. Yz A, no. 3913, vr. 17b-l8a 17 Mustafa Koç, "16. yy Osmanlı Coğrafyasında Karanlıkta Kalmış Nakşi-Ahrari, Yesevl ve Kübrevi Şeyhleri", Kutadgubilig, J/7, s. 238. 18 Şemlelizade Ahmed Gülşeru, Şive-i Tarikat-ı Gülşeniyye, (Yay.Tahsin Yazıcı), TTKY Yay., Arıkara 1982, s. 534., Mehmed Zıllioğlu Evliya Çelebi, Seydhatndme, Devlet Basımevi, İst. 1938, c. X, s. 244.
192 --------------------------------~A~b~d~u~r~ra~h~m~a~n~A~d~a=k
nedildiği 19 kaynaklarda geçmektedir. Dolayısıyla Za'fi-i Gülşeni'nin, Gülşeniyye tarikatının ilk ve merkez asitanesinde kendisine mahsus bir hücrede yaşamını geçirdiği, öldüğünde bu hücrenin altındaki fıskiyyeye defhedildiği, ölümünden sonra da bu fıskiyyenin "Molla Za'fi Fıskıyyesi" olarak yad edildiği anlaşılmaktadır.
Za'fi'nin ölüm tarihi her ne kadar kaydedilmemişse de, Muhy1, içinde Molla Za'fi Fıskiyyesi'nden söz ettiği eserini, 977/1570'te yazmış olduğuna göre20
, Za'fi'nin bu tarihten önce; yine Za'fi'nin II. Sellm'in tahta geçtiği yıl (974/1566) hayatta olduğunu bildiğimiz için21 de, bu tarihten sonra ölmüş olması gerektiği otaya çıkar. Şu halde Za'fi'nin ölümü, 974-978/1566-1570 yılları arasına tekabül etmiş olmaktadır.
Za'fi-i Gülşeni'nin eserlerini kendisine aidiyyeti kesin olanlar ile olmayanlar şeklinde ikiye ayırıyoruz. Kendisine aidiyyeti kesin olan eserler Türkçe Divan, Farsça D1vançe, Hun1filik Risalesi ve Tae Hakkında Risale-i Mahsusa isimli eserlerdir. Za'fi-i Gülşeni'ye aidiyyeti kesin olmayan eserler ise Mevlid, Huda Rabbim Manzfimes~ hicviyye tarzında yazılmış isimsiz bir manzüme veRisale-i Mecma'i'l-Mekasıd adlı eserlerdir.22
II. ZA'Fİ-i GÜLŞENİ'NİN FARSÇA DİVANÇESİ A. TERTİBİ, NAZlM ŞEKİLLERİ VE TÜRLERİ Za'fi-i Gülşeni:'nin Farsça di:vançesi, Millet Ktp. Marızüm 254 nurnarada
kayıtlı olan Türkçe divanının son kısmında, 124b-139a varakları arasında müstakil bir bölüm halinde yer almaktadır. Dfvdnçe'nin içinde yer aldığı nüsha adi ciltli, 139 varak, 17 satır, 220xi62 ölçüsünde, yıldız fıligranlı "eser-i cedfd" kağıdına fil5.'a hatla yazılmıştır.
Şairimiz, burada alfebe harfleri ve nazım türlerinin her biri ile şiir yazmamış olmakla beraber, Farsça şiirlerini bir bütün halinde belli bir düzen içerisinde bir araya getirmiştir. Bu açıdan Za'fi'nin Farsça şiirleri divan değil,
divançe tanırnma uymaktadır. 23
Za'fi-i Gülşen!'nin bu dlvnaçesi 24JI -~YI . ğ .l.lıJ.l ~6. ,. \J • LS: • 1 .:;- r.s- • ..r. u ı.Y' . ($",
19 Evli ya Çelebi, ay. 2° Koç, a.g.m., s. 238. 21 Zira şair, II. Sellm'e kaslde yazmıştır. Bkz. Za'fi-i Gülşeni, Di van, vr. 57b.~ 22 Eserler hakkında geniş bilgi için bkz. Adak, a.g.t., s. 96-I 11. 23 Benzer bir örnek için bkz. Bkz. Abdulkadir Karahan, Figanf ve Divançesi, İÜEF Yay., İst 1966, s. III. 24 Bu kul, skıntılı durumlarında kendisini koruyan ve kendisine iyilikte bulunan Allah'a, en güzel vakitlerinde, gönülden teşekkürlerini iliide eder.
T ı
Za 'fi.-i Gülşenf'nin Farsca Diwinçesi ve Tiirkce Tercümesi-l 193
beyti ile başlamakta,
25 .l.<ıl J.Y.. ~.J\:j ,;;.;<:; (:ıl jl ,jJ.~ ı_S.:l~ ıJ..ı.:ıi.. jl ~.J
beytiyle de son bulmaktadır. Baş kısmında "Gazeliylit-z Flirisf" başlığı yer alan Dfvlinçe' de şiirler,
kendi içerisinde, terc'i' -bendler, tahmis ler, gazeller ve tarihler olmak üzere kla-ı sik sıralamaya tabi tutularak verilmiş olup; sırasıyla 3 tercl' -bend, 3 tahın1s, 42
gazel, 1 murabba, 2 tarih olmak üzere toplam 51 şiir ye almıştır. Beyit sayısı ise yaklaşık dört yüzdür.
Terc'i' -bendlerin ilki tevhid konusunda, İkincisi ve üçüncüsü ise vahdet-i vücfi.d hakkın dadır. Her üç terc'i' -bend de beşer bendlidir. Tahmisler ile gazelierin konu itibariyle daha ziyade rindane olduklan görülmektedir. Dfvlinçe'nin sonunda mesnevi tarzında yazılmış iki tarih yer almaktadır.
Dfvlinçe' de e/if (1) kafiyesi ile sekiz; te, mfm ve nun (..:ı, r-, 0 ) kafiyeleri ile altışar; dal (.:ı) kafiyesi ile beş, rli, sfn Ilim ve he ( .J, U", J, o ) kafiyeleri ile ikişer; hli, vliv ve yli (c, .J, ı.S) kafiyeleri ile birer gazel olmak üzere, eski alfabenin on iki harfi ile gazel yazılmıştır. Gazeller çoğunlukla (35 gazel) beş beyit halinde kaleme alınmıştır. Bunların dışında Dfvlinçe' de yedi beyitli altı; on altı, sekiz, altı, dört ve iki beyitli birer gazel yer almaktadır.
B. VEZİN, KAFİYE VE REDİF
Aruzla kaleme· alınmış olan Za'fı-i Gülşen1'nin Farsça d1vançesinde, arfi.z balıirierinden 7 tanesi kullanılmıştır. Dfvlinçe'de kullanılma sıklığı bakımından aruz balıirierinden Hezec bahri 19 şiirle ilk sırada, Remel bahri de 15 şiirle ikinci sırada yer almıştır. Aruz kalıplarına baktığıniızda ise, Remel bahrinden "Fa'ilatün fii'ilatün fii'ilatün fa'ilün'' kalıbı 9 şiir ile birinci sırada,
Hezec bahrinden "Mefiillün mefiillün mefiillün mefiillün" kalıbı da 8 şiirle ikinci sırada yer almıştır. Aşağıdaki tabloda, Dfvlinçe' de kullanılan bahirler, vezinler, bu bahir ve vezinlerin şiirlerde kaçar defa kullanıldıklarına ilişkin bilgiler bir arada verilmiştir. ·
. ! BAHIR- l
LER ı KALlPLAR şiiR 1
i SAYISI i ~ ~ i :
B AHİR TOP.
25 Onun gelişi ile dostlar mutlu oldu. O yüzden bu gelişine tarih olarak ..ı..i <J:ı~ "hoş amed" (hoş geldi) dediler. Buradaki "hoş amed" ifadesi hicri 951 (miladi karşılığı: 1544) yılına tekabül etmektedir.
194 ------------------------------------~A~h~d~ıff~'~·a~h~n~ıa~n~,~4d~(~Jk
Mef<Hlün mefailün mefailün mefailün
MefUlü mefailü mef<lilü feülün
19
Mefülü ınefiiilün mefülü mefiiilün
Meffılü mef<lilün feülün
Failatün failatiin tailatün failün
15
Mefülü failiitü mefiiilü failün 4 4
Müstefılün müstefılün müstefılün 3 3
Mefailün feilatün mefailün feilün 6
Feilatün mefailün feilün 4 4
Tercr-bendierin her bir bendi ayrı hesaplanmak üzere, Divdnçe'de yer alan şiirlerden 41 tanesinde zengin kafıye, 20 tanesinde de tam kafıye kullanılmıştır. Bu şiirlerin 15 tanesinde ek, 14 tanesinde kelime, 6 tanesinde kelime grubu, 4 tanesinde ek + kelime redif olarak kullanılmış, 21 tanesinde de redif kullanılmamıştır. Divdnçe'deki tek musammat gazelde (gazel no: 40) ise nakarat kullanılmıştır.
C. ZA'FI-İ GÜLSENI'NİN FARSÇASI Za'fı-i Gülşeni'nin Türkçe'den sonra şiir dili olarak kullandığı ikinci dil
Farsça'dır. Onun Farsça'sı Divônçe'si ile sınırlı değildir. Biz bunu ona ait olduğunu düşündüğümüi6 Farsça Risdfe-i Mecma 'i '1-Makôsıd isimli eserden, Hurufıliğe ilişkin olarak yazdığı risalenin Farsça önsözünden ve Türkçe
16 Bu hususta geniş bilgi için bkz. Adak, ag.t, s. 1 OlJ-111.
Za'ff-i Gülşenf'nin Farsca Diviinçesi ve Türkce Tercümesi-I 195
divanının önsözünün bir kısmını Farsça olarak yazmasından, ayrıca Türkçe divanındaki bazı Farsça beyiderden anlıyoruz.
Bununla birlikte şairin Farsça şiirlerinin bunlarla sınırlı olduğunu elbette söyleyemeyiz. Hatta Ali Eınlr1, Za'fi'nin Farsça şiirlerinin Türkçe şiirlerinden daha fazla olduğunu söylemektedir.27 Fakat gerek Türkçe dlvanının, gerekse de Farsça divançesinin içinde bulunduğu elimizdeki tek nüshada (Millet Ktp. ManzG.m 254), Farsça şiirleri 400 beyit civarında iken Türkçe şiirleri 3400 beyit civarındadır. Enteresan olan, Millet Ktp. emekli müdürü M. Serhan Tayşi'nin de ifade ettiği gibi, Türkçe divan ve Farsça d!vançenin birlikte bulundukları nüshanın, büyük bir olasılıkla Ali Eınlr! tarafından istinsah edilen bir nüsha olmasıdır. Şu halde Em1r1, Za'fi'nin Farsça şiirlerinin Türkçe şiirlerinden daha fazla olduğunu neye dayanarak söylemiştir?
Kanaatimizce burada iki ihtimal vardır. Birincisi, Ali Eınlri'nin, bu bilgiyi, dtvanı istinsah etmeden önce, tahkiki bir bilgiye dayanmadan vermiş olabileceğidir. Haddizatında Eınlr1, bu bilginin yer aldığı Esiimf-i Şu'arô.-i Amid adlı eserini gençlik yıllarında müsvedde halinde yazmış, daha sonra bu müsveddeyi Tezkire-i Şu 'ara-i Am id ismi ile üç ci lt halinde basınayı planlamış, ancak bu eserin sadece Ze (j) maddesinin sonuna kadar gelen birinci cildini basmaya muvaffak olmuştur28 • Muhtemelen Ali Em1r1, Tezkire-i Şu 'ara-i Amid'in Diid (LY:>) harfıni kapsayan ikinci cildini basmaya muvaffak olsaydı, Esiimf'de vermiş olduğu bu bilgiyi düzeltme yoluna gidecekti. İkinci ihtimal ise Eınlrl'nin şiir mecmualarında yer alan şaire ait Farsça şiirlerden hareketle bu bilgiyi vermiş olabileceğidir. Biz yaptığımız araştırmalarda Za'fi'ye ait şiirlerin bulunduğu mecmualardan sadece birinde29 Farsça bir terc1' -bendine rastlayabildik. Bununla birlikte diğer bazı şiir mecmualarında şaire ait Farsça şiirlerin bulunabileceğine muhakkak nazarı ile bakılabilse de, bunların Em1r1'nin söylediği kadar çok olması kanaatimizce zor bir ihtimaldir. Netice olarak Za'fii Gülşent'nin Farsça şiirlerinin elimizde bulunandan daha fazla olabileceği mümkün ise de, Enllıi'nin dediği gibi bir durum henüz isbat edilebilmiş değildir.
Her ne olursa olsun Za'fi-i Gülşenl'nin Farsça'ya son derece hakim olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Onun Farsçası akıcı olup onda herhangi bir zorlamaya yer yoktur. Bir şiir mecmuasmda3° Farsça terc1' -i bendiere ayrılan
27 Ali Emin, Esami-i Şu'ara-i Amid, MilletKüt., Tarih, no. 78111, vr. 31/a . 28 Tezkirenin birinci sayfasında üç cilrten oluştuğu yazılıdır (Bkz Ali Emin, Tezkire-i Şu 'ara-i Amid, Matba'a-i Amidi, İst 1327., s. 1) 29 Milli Ktp. Yz. A. 4050, vr. 63b vd. 30 Milli Ktp. a.y.
196 Abdurrahman Adak
bir bölümde, Hafız-ı Ş1razl (ö. 1390) ve Nesirol (ö. 1418)'den sonra Za'fi'den bir tercl' -i bendin iktihas edilmiş olması, Za'fi'nin Farsça'sının beğenildiğini, hatta onun Hafız ve Neslınl ile aynı düzeyde görüldüğünü göstermektedir.
Za'fi-i Gülşen1'nin Farsça yazılmış klasikleri okuduğunu ve Farsça yazarken bu eserlerden ilham aldığını ve şairlerinden etkilendiğini anlamak güç değildir. Zira onun Farsçasında bu etkinin izleri açıkça görülmektedir. Şiirlerinden hareketle onun en çok etkilendiği şairlerin başında Hafız'ın geldiğini söyleyebiliriz. O, Dfvançe'de Hafız'ın iki gazeline tahmis yazmıştır. Tahmlslerden birisi Hafız'ın 31JI~ o.li:ı o~t; r...sl ü.c.:J. _p ~ J~ r..)F ~.J..) )~~ o~.) ~
matlah gazeline yazılmıştır. Bu tahmisin ilk bendinin Za'fi tarafından yazılan ilave mısraları şunlardır:
Diğer tahmis ise Hafız' ın 33 - -r...sl J4 .ı.S w....:i9 .J .l-GI 0~ _iJ ~ J..)
JI.J..>--; J..) r..S ı_,__...,. y ~ j .ı.S rF L;i 0-<>
j~ <U [~ 1]~ ~ j 0-<> .)Iy 32 ji_.J _;.-.1;...La o.)~ ü..l.i.c. ç.o..) ..>.; O~.)
matlah gazeline yazılmıştır. Bu tahmlsin ilk bendinin Za 'fi tarafından yazılan ilave mısraları da şunlardır:
r...sby.ı.ı _iJ ~ ~ Lil;.. 0-<> y-ı Y. \.:i
r...sl Y-" _) .. ..ı:......::. _)C _)..) r o~ )t.,ı _)~
34 1.:... -~<~ J.. ıs <~ı.t.c; r...s . r- _;.ı.cı r.J .>.1 ~ -->-'"'
Bunun yanı sıra Za'fi'nin Hafız-ı Şlrazi'ye naz1reler de yazdığı görülmektedir. Örneğin
T
31 Bkz Hafiz, DiVan, s. l43. Beytİn anlamı şudur: "Dostun yüzüne tekrar bakan, yüzünü yeniden ~ ı ı gören benim. Ey kulunu okşayan padişah! Sana nasıl teşekkür edebilirim?" 32 Ben o kişi değilim ki,.gönül havasında uçayım. Muhabbetten maksadımız hakikattır, mecaz değil. Benim için gaflet perdesi yırtılmış, sır penceresi açılmıştır. 33 Hatiz, a.g.e., s. 213. Beytİn anlamı şudur: "Ey güzeller padişahı! Yalnızlığın verdiği sıkıntı için bana bir çare bul. Gönlürn sensiziikten ölmek üzeredir. Artık dönme vaktin gelmiştir." 34 Ey can! Sana olan aşkım başıma sevda oluncaya kadar, sevda arsasında birçok bela gördüm. Aşkından pergel gibi dolanrnakta ve hiç bir yeri kendime menzil yaprnamaktayım .
...JJ_ ______ ·---···
Za'fi-i Gülşenf'nin Farsça Diwinçesi ve Türkce Tercümesi-I 197
35 _;_?..ı rt:- CJ~Y.. oW"ı CJi 4 <.S)~ _J.l
matlaı ile başlayan Dfvançe'nin yirmi birinci gazeli, Hafız'ın aşağıda matla beytine yer verilen aynı vezin ve redifli (Gam mehor/gam yeme) gazeline bir nazi'redir.
36 _;_?..ı rt:- 0\.:i.....ı15. <.SJ.J.J .l y::. CJ\j:..l .. .ı..,ı15.
Yine Dfvançe'nin 37ı • \(' ~. . ..ıJ...::ı.. .l . . ~ . . 1 . i . ~i ~ ~ • ...>F>- <...>":_,:.. r..J.'-"'1 _; r _,.....
beytiyle başlayan ilk gazeli, Hafız divanının 38~ .ll.:ial ~.J J.JI .l_,..,..i CJL..i ~ <\S ~.JU.J l....ts yl ~L:.....JI t+.!ly "i
matlaı ile başlayan ilk gazeline nazire olarak yazılmıştır. Burada Hafıı;' da ilk mısra olan "efa ya eyyuhe's-sakf edir ke'sen ve navilha" ifiidesi, Za'fi'nin naziresinde son mısrada aynen iktihas edilmiştir:
39~.JU.J l....ts _;-ll ~""L:.....JI t+.!ly ';li
Za'fi-i Gülşeru'nin, Dfvançe'sinde Molla Cami (ö. 898/1492)'nin bir gazelini tahmis etmesinden, Cami'yi de okuduğunu ve onun etkisinde kaldığını anlıyoruz. Za'fi, Cami'nin aşağıdaki beyitle başlayan gazelini tahmis etmiştir.
40<.54- y. ~le. .l.ı..::ı *1~ c.::..ı...ı::. _;.l .l..fi ı.5\) ~.l t.Joi .l_,...:.. ~ ..u:..:...ı y.
Bu tal:ıınlsin ilk bendinin Za 'fi tarafından yazılan ilave mısraları şunlar-dır:
, .. eıe ı (.5'--:';!j ı.::.ı;L..ı:. _;.l c..::..ı.._j Y'"'"' ç.o ~ <.S
<.5';/~ j oY..,. 0» üj\_;9\y..o ~ <.SJ
35 "Ayrılık günleri eninde sonunda biter, gam yeme. O güzeller şalu sana dost olur, gam yeme." 36 Hilfız, a.g.e., s. 128-129. Beytin anlamı şudur: "Kaybolmuş olan YusufKenan'a geri döner, ganı yeme. Hüzün kulübesi bir gün gül bahçesine dönüşür, ganı yeme." 37 Ey mana aleminin piri! Kereminden gel, gönüllerin kapısını aç da aslımdan haberdar olayım ve böylece bütün sorunlar ortadan kalksın. 38 Bkz Hafız, a.g.e., s. 6. 39 Za'fi'ye ılşikar olan Cem'in kadehinin sımdır. O halde ey saki, kadehi dolaştır ve takdim et 40 Her an cemalini farklı bir şekilde göstermekte, yüzlerce kararsız aşıkı, senin yüzünden çektikleri ganıdan dolayı şeyda ettin.
198 Abdurrahman Adak
41 ı·. L u.!· L ~ n : ı L._ı lS ~ .) . J U'--"" J J Y. .
Za'fı-i Gülşenl'nin hurı1fıliğin etkisinde kalan42 ve bu konuda risale (Süleymaniye Ktp. Hacı Mahmud Efendi, No. 3088/2) yazan birisi olarak Fazlullah-ı Hurı1fı (ö. 730/1330)'nin Farsça olarak yazılmış Ciividiinniime isimli eserini okuduğunu, HurG.fılik risa.lesinde bu eserden Farsça bir beyit iktihas etmiş olmasından (vr. 25a) da anlıyoruz.
Şairin, Dfviin'ında yer alan aşağıdaki beyitte, Mevlana'nın Mesnevf'sinden manevi iktihasta bulunmuş olması, Mesnevl'yi okuduğunu da göstermektedir.
eAşu özi olmali gereksin ta bilesin eaşuı sen Meanevi'de ooş dimişdür bu sözi monla-yı eaşu43
Za'fı, burada, "Biri, aşıklık nedir diye sorunca dedim ki, benim gibi olursan bilirsin" anlamına gelen şu beyti kastediyor olmalıdır: 44~ı~ ı.s_,.:;. Lı ~ .ıS. ~ ~ ~L...ı::. .ıS. ~ ~..>.!
Abdülbakl Gölpınarlı'nın, Mevlana'nın, Dfviin-z Kebfr'de
~ ~ ol.:ô ı~ • ~J J~ ~ (")\...., ol.:ô t.=........ J .:ı..T.'- c.J.:ı.......
matlah bir düvazdeh* yazmış olduğu yönünde verdiği bilgiye45 bakacak olursak, Za'fı-i Gülşeru'nin, divanında yer alan
Ey şeh-i ealem-penah şah selamun ealeyk Ehl-i dile secde-gah şah selamun ealeyk 46
matlah düvazdehini, Mevlana'nınkine naz1re olarak yazmış olduğu ortaya çıkar. Zira her ikisi arasında vezin ve redif (şah selamün 'aleyk) birliği bulunmaktadır. Ancak Divan-ı Kebrr'de Gölpınarlı'nın sözünü ettiği düvazdeh değil,. "seliimiln 'aleyk" redifıyle yazılmış üç gazel yer almaktadır. Ayrıca bu
41 Ey çehresi gül gibi kınnızı, güzelliğin zirvesinde olan; Ey benzerlerinden üstün olan boyu, yukarıdan bakıldığında Sidre ağacı gibi görünen sevgili! Kaşlann, benierin ve yüzün ile, koku saçan saçın ile her an cemalini farklı bir şekilde göstermen, yüzlerce kararsız aşıkı, senin yüzünden çektikleri gamdan dolayı şeyda ettin. 42 Bu hususta geniş bilgi için bkz. Adak, a.g.t., s. 121-129. 43 Za'fi-i Gütşen1, Divfm, vr. 14b. 44 Mevlana Celaleddin-i Rumi, Mesnevi-i Ma'nevi, (Tah. R Nicholson), Tahran 1376, s. 186. 45 Abdülbaki Gölpınarlı, Meldmflik ve Meldmfler, Gri Yay. İst.l992, s. 58. 46 Za'fi-i Gülşeru, Divan, vr, 4a.
•ı
Za 'f'i-i Gülseni'nin Farsça Divô.ncesi ve Türkce Tercümesi-I 199
üç gazelden hiç biri yukarıdaki matla ile başlamamaktadır.47 Gölpınarlı'nın sözünü ettiği gazelin Divan-ı Kebfr'in başka bir nüshasında yer almış olması muhtemeldir.
Hiç şüphesiz Za'fi-i Gülşerıl'nin Farsça eserlerini okuduğu şahsiyetler saydıklarıınızia sınırlı değildir. Örneğin onun, piri İbdihlm-i Gülşerıl'nin Manevi adlı Farsça mesnevisini okumadiğını söylemek güçtür.
ID. DİVANÇENİN METNi VE TERCÜMESi Bu bölümde, Za'fi-i Gülşen1'nin Farsça dlvançesinin elimizdeki tek
nüsahaya göre ilk kez tenkitli neşri yapılarak diponUarda da tercümesine48 yer verilecektir.
Farsça metinlerin bilgisayar ile dizimi yapılırken, günümüzde takip edilen Farsça imla esasları baz alınarak bazen yazma nüshadaki imianın dışına çıkılmıştır. Bu da genellikle yazma nüshada bitişik yazılan iki unsurun dizgide birbirlerinden ayrı yazılması şeklinde olmuştur. Örneğin şimdiki zaman eki olan (~ ), yazma nüshada kelimeye bitişik yazıldığı halde ( .l..ıı-»" ), bilgisayar dizgisinde ayrı yazılmıştır ( .l..ıı .J ~ ). Benzer şekilde yazma nüshadaki ~ ve ~ kelimeleri, bilgisayar dizgisinde .ı.5. ~ve~~ şeklinde yazılmıştır.
Tenkitli metinde yer alan "*" işareti mısranın aruzunun bozuk olduğunu, " ... "işareti metinde eksiklik olduğunu ya da kelimenin okunamadığını göstermektedir. Bumeyanda metindekivezin ve anlam eksikliklerini tamamlamak üzere eklenilen hece ve kelimeler [] içerisine alınmıştır. Çeviride bir sıkıntı olduğunda da kelime ya da cümlenin sonuna"?" işareti konmuştur.
Şairimiz, Türkçe d1vanı ile Farsça d1vançesinin peşpeşe yer aldığı nüshaya Farsça ve Türkçe' den oluşan tek bir mukaddime yazdığı için, biz burada bu mukaddimenin Farsça olarak yazılmış kısmı ile başlamayı uygun bulduk.
47 Mevlana Celrueddfu Muhammed, Kül/iyat-ı Şems ya Divan-ı Kebfr, Tahran 1336, C. III, s. 138-140. 48 Bu vesile ile tercümelerde çok önemli katkı sağlayan emekli imam Ahmet Yalar Beyefendi 'ye, yine tercümeyi baştan sona okuyan Ömer Faruk Yekdeş'e teşekkür borçlu olduğumu ifade etmek isterim.
200 --------------------------------~A=b=d=u~r~ra=h=m=a~n~A=d=a=k
,,._, --::-.ı..:.. .. ")1 LJ---=. yi .&ll
-. gı
. - . ::, ' ' 4
fo crı.;tA Ü=U.4_9 .u:..ı..... ~lfi tS41~ 1.; ~)tği _)~....::.._) Jiı.fo ~ 1_) rJI.c ç.&."..k=.. <.§ll:..)~ J~ ~
r:ı-li t~ ,J):I ~ U"~J .ı.:i:..l..ljl y.;..l_,.., ~ \_) t)I......U) ç.oyj ç.~J ~ l"..:ıi <Jji.J LJiY. _)~ rb _).:ı t)lil"y..<> ~~()i jl ·..:ıc. ~ U"I.Alll.J.~ ~-''c:'~ J.p..l jl ~k... '-:-l4 L.Jl::ı.l~ ~
·-.ı.S i'""l ç.&.".SI.S .J'lL... ~ Jfl t)t~ wl_).i 0~ ül_H. w~-.9 ~ I.JJI tı'G....::. ı)':/ ~~.J
~ Y4) ç.o~j t)i_r.ı ül::..:ı.J _9 $ ~ 0~ t)W:,ğl p w~-.9 .o~ ı.5..:ıU.., 0Lil....,j D}ı.S\~
-' yt.....ul-' ~~ J_,...,.J t4:ii.J Ji cl-') 4 c.;\i:.. ~ ..:ı-'.J..:ı-' .o..:ıY. w "fo 0Y_,J 0Y_,J ~~ ~
.ı-;.~$: 49Jii=- ıJI.J_J ~ ~fi.J ~Y::, ıj\.1:. t)ji..ı .J4:- .ı.S LJ:.J. .J'-:: .J47- ..;cl ~le ç.o~j t~i
• ..:ı,j\
ı
cJ:pü.Gu.!Fll4u.!Fll4CJl!.;l.i..ı
I
Jl~'ll ~ ~ ili9L:.. IJ:ı ()IS. e,y. ı)
JL.,.;::.ğ'JI -'~ 0t :..:JI r:ıfi • u.J 1 _, t)L...ı.:.. '11 .
JL_..., ':/1 ~ '-' r-=") J ~ _) r--="'' _) ~ _)
JL-4'11 .U ..:ı.;...-JI .U ç.~\ ç.o~) ..l.....:l~
-"-------- ------ -- ·-
Jl_r-:::..'11 ~~ ~ U\.:.. l..:ı.cı.:.. ~1 J~
ü~.:.JI_, t)u..t...JI _yı t)t'bJiJ t)t-::ı...ll _,
t)L.....::..'ll_,~ _, .J~ 1"-'"-jS .J..:ıU ~
Lı~J~ JiıL"Sl _; 1) 0~ ~_,l..:ı.:..
~jl J..iW'ı \~_9 ~jl .}::il~ o'jl ~
Za'fi-i Gülseni'nin Farsça Diviinçesi ve Türkce Tercümesi-I 201
ı. Bismillahirrahmanirrah!m, kelam-ı kadimin sırlarının bütünüdür. 2. ilm-i ledün kapısının açılmasına sebeptir. Söz kilisesinin nakış işleyi-
cisidir. 3. Hak divanının defterinin baş sözü ve o divandaki manaların seçkisidir.
FARSÇA NESİR
Pelekierin yanağının nakışlarını yıldız benleri ile oluşturan alemin yaratıcısına binlerce hamd olsun. İnsanoğlunun yemek öğünlerini zahiri sebeplere bağlayan (?) insanoğlunun razıkı olan Allah'a sayısız övgüler olsun. Mana aleminin kapılarını açanların, barikulade işlerinin sırlarına vakıf olamadıkları o kadim yaratıcıya sonsuz şükürler olsun. İlın-i Rabbam kapısında bulunan sarrafların masnfı'at incilerini delemedikleri o muklme sayısız iltimaslar olsun. ~) t~J (Biz şüphesiz seni alemiere rahmet olarak gönderdik) nidası ile ken
disine hitap edilen, bütün ümmetierin reisierinin efendisine okyanuslardaki damlalar kadar sonsuz tahiyyatlar olsun. ~'j_,l ~'j_,l (Sen olmasaydın, sen olmasaydın alemleri yaratmazdım} teşrifi ile müşerref olan, himmet erbabının en seçkin kişisine gül ve reyhan kokusu gibi anber saçan selamlar olsun. Rasfıl-i eminin ailesinin ve etba'ının; alemierin zübdesinin soyu ve arkadaşlarının, yani şeriat kubbesinin dört sütunu olan ve hakikat revakının köşelerini tutan dört seçkin dostun ruhlarına sonsuz rahmetler olsun.
TERCİ'-BENTLER ı
I 1. Bu kul, skıntılı durumlarında kendisini koruyan ve kendisine iyilikte
bulunan Allah'a, gönülden en güzel teşekkürlerini ifade eder. 2. O, Mennan (bolca veren), hannan (çok acıyan), sultan ve sübhan'dır.
İhsandave iyilikte bulunmak ona hastır. O cömerttir ve fazilet sahibi dir. 3. O, kadim (öncesi bilinmeyen), kadir (kudretli), kayyum (önceden beri
var olan), kahhar (yok edici), ihsan sahibi, rah!m, rahim, rahrrilln, erham (varlıklara merhamet eden anlamında Allah'ın sıfatları) ve insanları emellerine ulaştırandır.
4. O, Cihanı süsleyen bir padişah, nakış atölyesini nakşeden bir nakkaş ve eşyayı yoktan var edendir. Yücelik ona aittir ve yönelişimiz onadır.
5. O, eksiklikten münezzeh, kusurdan da uzaktır. Zatının yüceliğini söz ile ifade etmek mümkün değildir.
202 --------------------------------~A~b~d~u~r~ra~h~m~a~n~A~d~a=k
rLS.:..YI lS.J~ 0~ ~~ı r~ o~
rYI i.fo~.J t-->T ı:;l.:ıp .:ı~ ~Lı~
ru ~ ıJlb ü.ıl .Jı <.S.J.J .J.iıj ~ .J~
rL......;.. yı.J c'.J.Jyı CJ.-cı ~ı ...H Y -~
.,;-----.:..Yi .J-A J'.J Y 1 .J-A -:ı 1 Y'-::..JI ~ Lı .ı..
ıJij.JYI ~ rt.:..ilı _y. ~ı ~ ~~ı _y.
ıJU'::/1 c.s...9 ,;;1_,.5.YI ô .J.J-'-"'> 0-<ı .ı....:il~ ı.s'4
~ı jl <.J.:il~ .J.iı .:ı.:ı.P. .ı..S ı.::.ıcL.. ,;;i .J.l . t.\ •• ~.\
ıJW::. ~~.J ı.s.W.JI.:ı:.. )_,_..JI ~ ~~
ı..§)lb y 4 <)_,.s.ll ~ L. .:ıjS ~ .uu ~
.,;-----.:.. y 1 .J-A J '.J y 1 .J-A -:ı ı y>-::..Jl ~ Lı 4.
II
m
IV
rl.:ı L...... r-JI.:ı rl.l....A r_,_jl ~u ~
ı.sJ----.::.cl ı.::.ı....&.. ~ .J ~ı rS6. rf:.::..
.).J.J; 0'--r.- ,;;L1l....ı .J jl,ül ı.r. <:ill..ı ~
. ~ . L..a...,l . . -L - ~ . U'-" .J.) u ı..J:lA .)~ Y..J...J""-: ~
~ı ı.sY..J--A ı.sy.ı:Lı ül.i...:. jl ı.s'.b..
_;.A\.__j;JI ~ .. ~YI ~y ı.s~'JI .ılı! y
S~ JlL-=.. r.fo r.fi' r..fi.lı.J~.J ~..ft
.. ~yı ~ .. Lu..YI ~ eY> O.J_jı ~)lj
o_;;..J rJ.b ~ )_jıl ,;;i .:ı.:ı_p. .)~
.:ı~ .JI ~..>.IY. ~4 <.J.lP fi d Y.
~ .ı..l L..ı rll.rJI J_S <L.Jc. ü..l:.L.:..I
_;.A\.__j;JI ~ .. ~YI ~y ı.s~'JI .ılıl y
Za'fi-i Gülseni'nin Farsça Diwincesi ve Türkce Tercümesi-I 203
6. O, öyle bir Allahtır ki görünen eşyaya benzemez. Göklerde olan her şey onundur. Evvel ve ahir odur.
n ı. O, muldm, kairn ve ekvamdır (sürekli ayakta olan Allah'ın sıfatları).
O, sonsuza dek daima mevcuttur. O ali, ali ve a'ladır (yüce anlamında Allah'ın sıfatları). O, alim, alim ve allarndır (bilen anlamında Allah'ın sıfatları).
2. O, hakim ve hüküm veren hakimdir. Sen hikmetin hükmünü öğretmektesin. Hüküm sahibi hekimler, hükümlerinin malıkumu olmuşlardır.
3. O, kainatın ortağı olmayan hakimidir. O cihanı besleyen bir sultandır. Dünyanın ve günlerin dönüşü onun emri iledir.
4. Kara ve deni~ onun sanatı ile dolu, yer ve gök onun sanatı sayesinde aydınlıktır. Bu mavi gök, yüzünün nuru sayesinde aydınlanmıştır.
5. Onun sıfatları masivanın sıfatlarından daha yücedir. O değeri yüce olan bir Mevla'dır. O, ruhların ve cisimlerin kendisine yardımda bulunmadıkları bir zengindir.
6. O, öyle bir Allah'tır ki görünürdeki eşyaya benzemez. Göklerde olan her şey onundur. Evvel ve ahir odur.
ın ı. O, kerim, kerem sahibi, ekrem, mükrim (cömertçe veren anlamında
Allah'ın sıfatları), halık ve hallaktır (yaratıcı anlamında Allah'ın sıfatları). O, feyiz veren, fazilet sahibi ve varlıklar arasında rızkıpaylaştırandır.
2. Nuru, isimlerin matlamdan eşyaya ışık saçtı. Zatı, varlıkların sureti şeklinde ufuklara tecelli etti.
3. Zatının nuru ufuktan doğduğunda, feyzinin nuru karanlık gök kubbeyi aydınlattı.
4. Can boğazı emri altında olmayan kişi, nurunun feyzini bulmaz ve bu kişi ana ve babasını incitir. ·
5. Onun ilmi bütün ilimleri kuşatmıştır. Bu konuda onun bir benzeri yoktur. O, yaratılmışİarın herhangi bir özelliği ile sınırlı olmaktan mutlak bir şekilde yücedir.
6. O, öyle bir Allah'tır ki görünürdeki eşyaya benzemez. Göklerde olan her şey onundur. Evvel ve ahir odur.
IV ı. O, seınl, sami (işiten), caınl (içine alan), kadir, kadir ve ekdardir (gücü
yeten). O, cevvad (cömert), vahib (hibe eden), mu'tl (veren), cihanın sahibi ve ciham himaye eden ve kollayandır.
204 --------------------------------~A=b=d=u~n~~=h=n=ıa=n~A=d=a=k
.)3\...::.. 3y.ı:.:.. Li" .)_,.;ı ~ .J.:I ~ o j:l JU
M~~~~ ,:ıj~ Jjl j3.J y .ı..s;
.)3\.:ı 3\~ ~4-i ı.S~3 ~ .:ı).:ı...:
~'ii _y. J~'il _y. 6\_JA.::..J\ ~ Lı .ı.
~~ ~y l.:i (3.:ı......a c) c:.:ı..a ~I..P-:ı
ri~ LiP 3 .J~j3.J L;L:i.;_;;. 3 .)~
~~fo r 3_;-=ı..o LJ.S..c Lfi 41=-yı ~
r---il.:ı ~ rL- p o'j.:ı -.:.ı:iÜ.....:. jl ~Ll
~1 3 -...>'-" .l..il.:ı 4S ı.S.:ı:i3\.:ı:.. r-1:-' ~~ 1
~'ii _y. J~ ':ll _y. wi.JA-::..JI ~ Lı .ı.
ı b 4 .) s 4 c) ' ' ,,,, ...... - ~
~~ ç..ı_:__._.,L___,;. ~ c-'L-"'
IJ---" ~ WL_b ~ 4ı .
----"-------·---·
V
yl'_,_:i 3 _;jLi:. ~~ l9~ ~\ l; .:•·
o~ 4ı ~ L:ı.J.:ı ~ J:.i-bl yi .:ı~
.. .. 0~ ı.S4 jl ~b f. \.) o 'j~ .:~:4-
W.....I.:ı.) .:ı .).c 3 ..:~:~.) .l::.) 3 .:ı:..\ 3 3 ~3
ri4 .:ı~ .:ı..ak. \:i .:ı~ 0\ ..:~...=. Hh ~ ç..ı.L.ı.:;.. J.:ı ~ _jj _;-:i.o$ .~
~'jll~ 0-=-.J ~~ '--~~F. r.:ı.13i t-.:ıJI~ ~ - e · l.:i U.:ı:.. · ~Lı 4S H~ - L.JA t'"" .
..L..ıi • ~ illl..., illl..., . L1:.1.., b. • - (.5""-l U" ~ u r...s-.J
~L.1:..11 ~ ı:.yı,'il ~'i ı.S~'J\ .ılıl y
,,,, ., - ~
Za 'If-i Gülseni'nin Farsça Divô.nçesi ve Türkce Tercümesi-l 205
2. O, kainatı koruyan, mahlilkatı yaratan, günahları affedip tevbeleri kabul edendir. O, azım, mu'zam, a'zam, kebrr, ekram ve ekberdir (Aliah'ın büyüklüğünü ifade eden sıfatlar).
3. Lütfunun suyu yanında yedi deniz bir damla mesabesindedir. Hüsrev-i h§.ver (Güneş padişahı), nurunun önünde bir zerre mesabesindedir.
4. Zerreyi ... gib(yerinden kaldırmak mümkün değildir. Çünkü ezel gününde eşyanın birqiri ile bağlantısı yapılmıştır.
5. O, vahid, vahid, evhad, ferid, müfred ve ferdir (Allah'ın bir olduğunu ifade eden sıfatlar). Onun zıttı ve dengi, onun gibi adaletli bir hükümdar yoktur.
6. O, öyle bir Allah'tır ki görünürdeki eşyaya benzemez. Göklerde olan her şey onundur. Ewel ve ahir odur.
V ı. Ruhum hami d (hamd eden) oluncaya kadar, hamd edilmeye layık olan
o varlığa hamd edeceğim. İnciler saçıncaya dek, övülmeye layık olan o varlığı öveceğim.
2. Ben, aşk yüzünden gönlü yaralı, günahkar, zamanın kendisini perişan ettiği, isyana gark olmuş alçak kulun Za 'fi'yim.
3. Ey rahmet sahibi olan Ralımanı Dergahına yüz sürdüm. Lütfunla beni bağışla, affından beni mahrum etme.
4. Allahımı Ben kim oluyorum ki, zatını medhedeyim. Bütün kainatı bilsem de, senin zatından zerre kadar bir şey bilmiyorum.
5. Sen, benzeri olmayan ne büyük bir sultansın. Senin benzerin olmaz. Sen gizli ve aşikar her şeyimi bilen ne büyük bir sahipsin.
6. O, öyle bir Allah'tır ki görünürdeki eşyaya benzemez. Göklerde olan her şey onundur. Ewel ve ahir odur.
2 I
1. '\5 =-·Ji Lı /Allah kuluna vahyini bildirdi." (Necm 53/8-10) nin sırrını bizden dinle. Ben ve siz konuşuyoruz.
d. ? ır.
2. Alemin varlığının aslı kim olmuş? Ya daAdem ve Havva ne imiş? 3. O ışığın ortaya çıkışı neredendir? Doğuş yeri yüce olan o güneş ne-
4. Vahdet ve kesret neyden ortaya çıkınıştır? Suret-i srret* neyden peycia olmuştur?
5. Nur ve kalem olan akl-ı evvel, esmanın özelliklerinin tümünü içinde cem etmiştir.
6. Adı geçen o cevher nedir? Ey talib tek tek bize söyle.
206
..l_;ı > ~ ,,:,i ı
~
'"' l.J:ıc a ,. '?..J-4
~_;ı' ::ııa li ~ j b . ..lJ o~ ...,
, ~~ J,....:ılc,.._.:::..... W....._;ıl 4.5: ~ ı.S.Y>.J.
~~ ~ J$. ~
rl1 c <\....oA _;ı_;..l ~ (.J' '4
<"_;-SI _;ı ~ı ~ ~ u U
~\j _;ıl w_..,\ ~ ı.;;----''"'-"4"?-'? ~
r--ı""'----.:.. _;ı <".li w_,_.,\ -l .Jr--'?-? _;ı -4ı
n
m
Abdurrahman Adak
~l_;ı ..l_;ı .t, J 4 ~~ u ,~, "'.! s
~. J~ . L....:::...ı ~ > - ıe ~ _;ı u . . - U" J--'
~ ~ --.JY. ~ ~ ~ c.s--l.J'?-J:-"
~~ _;ı r-lL..c. 0.) k 1j ıJ:ıjl ~
L.__,.,.,l r-lL...c. <:_,......._.., 0ı .~.,. 11ı
~~ uıH. ~ ~ J----A
L:u~ ıJ:ıl ı.S~ _;ı-..A jl ~ .J----6
w_,_.,\ - ı.& - -e .J--:!7 ~ (.J--" _;ı ~ _;ı _y, .r-'
_,ı _;--.J -H t__;ı_;---.9 ~\ 4-..A../Iı
r:l ~ ~ 4.5: \_; J$. JSc.
~ rl' c O~ _H ~ J----A
~ı :..le. <" (J l.j ~\..:
~ı Y. ~~ ~ u i _;ı JL,...._;ı.:ı ·W, u ~ _;.:ı o..l~ (.5 .;,jY.
~~ _;.:ı ~ ~ ~ ~ ~ ~
*_;ıl ~~ _;ı .:ı.____.;;, <".:ıl _;ı ~ ..,
1_; JJ ;4 LJ:ıl U"\ -:-3ııı ! ~
t'
c.
Za'f'i-i Gülşenf'nin Farsça Divtinçesi ve Türkce Tercümesi-l 207
7. Kimdir Adem1* olan şahıs? Bazan Vamık olur, bazan de Azra olur. 8. Kulağını aç, can ve gönülden dinle. Sana bu manıldan bahsedeyim. 9. Bütün eşya· O'nun ışığının parıltılarıdır. O, O'dur. O'ndan başka ilah
yoktur. n
1. Varlığın tümünün mumunu yaktığında, bütün bu varlık o mumun nurundan vücut buldu.
2. Varlık denizi akınca dalgalanma oldu, bu dalgadan damlalar görüldü. 3. Bu damladan alem ve Adem oluştu. Alem ve Adem vahdet-i şühud
gözü ile aynı (tek) dalgadır. 4. Esıru1 aleminin bu dalgasının varlığı, sınırsız denizden peyda olmuş~
tur. 5. Her biri sonsuz bir deniz idiler. Biri Nil gibi oldu, diğeri de bir ırmak
gibi oldu. 6. Bu denizin dalgalarından maksat, bir cevher idi ki ortaya çıkan odur. 7. Adı Adem-i ma'na (Kendisine isimlerin manalarımn öğretildiği
Adem) olunca; bazen kendi secde etti, bazen de kendisine secde edildi .. 8. Cevher, deniz ve dalga; Her biri diğerinden ayrılmışsa da gerçekte tek
şeydir.
9. Bütün eşya O'nun ışığının parıltılarıdır. O, O'dur. O'ndan başka ilah yoktur.
III 1. O, "akl-ı küll"e (Hz. Peygamber' e) hatem ol deyince, Adem'in mayası
daha çamur idi. 2. Onların her biri tafsll* alemi oldular. Kılinatın tamamı onun içine gir-
di. 3. Adem, "~L ... }:/1 r '1:/ Ad em' e isimler in tümü öğretti" (Bakara 2/3 1) eğiti
mini aldı ve bü yüzden efzal (en faziletli) ve ekram (en cömert) oldu. 4. Onların her biri kılinat, levh ve kalemin öZünü içinde barındırmakta-
dır.
5. Her iki hal arasında bir berzah vardır ki, bu berzah bazen mufassal, bazen de mübhem olur.
6. Her şey Adem'de toplandı ise de, Cem'in cem' i (Allah ile olan birlikteliğin en üst makamı) onda (Hz.Peygamber'de) olmuştur. Bunu anla.
7. Hatem* Adem oldu. Adem de hatem oldu. Adem ve hıltem tek bir vücuttur.
8. Bu mertebeleri iyi tanı. Söylediğim hoş ve ilginç bir nüktedir.
208
~ 1 ı.:. ., .~.~-- ,.,_ ı , 4 .) .J-----:1 -~ .l.l;l
u...9.J...:.. • i ~L___ı o.l.JL..a .Lı:. .).:ı w . r
6--:---:.) J__...__.S I.J J.--...:.. ~~~
ı.::.ı__;-.LS J r--ll-.c o.:ı~ Jl c}j
~ 1 ·- ~ ~ , ı.:.ı.:ı....:..J ~ <.)---~~ ı , 9 J 9
J 144_jl.:ı~~~
~ _;-..A ~ ~ ı.::.ı:S~ ü~
_J----J. L..:ı u _;.b ..r-A ~ ~
~ J 4. Jl _Hi:- .:ı_,__..;. ~
_J----J. ':ll ..ı_.ll ':/ .J---A .J---A
--'--------- ------
IV
V
Abdurrahman Adak
ı.:;;--.ı...ıbl Jl e:_Y. .:ı.ı.Sı • ı.:.ı9L.:i ~ .)_,.._::ı.
~ ~ LJi .JJ!i-~S..ı:::ıl; c.s.:ı .J---fJ P
G...ıi.J~ ..:ı i rL--c. J.:ı _y. ı:-4..;\...a
r..s----=ı-Jl L.....ıı r-' Oa ..:ı i.) y..
c.s~~ ~ .) ~1 ~
J
~~~~JI.JP
~ .:ıl..l......l ~ ~ L..a _;i;.
~ J...Hf:. <\S .:ı~ ı.J:ıl ~
Jl _,.......:3-H tJ_>--J ~i .ı.............
Za'fi:-i Gülşenf'nin Farsça Divancesi ve Türkce Tercümesi-l 209
9. Bütün eşya O'nun ışığının parıltılarıdır. O, O'dur. O'ndan başka ilah yoktur.
IV 1. Bu cihan, ilk yaratılışında yılın en uzun gecesinin karanlığı gibi kap
karanlıktı.
2. "~.:ıi _,i /iki yay arasından da daha da yalan oldu." (Necm 53/8-10) burcunun güneşi parıldadı. Her sfı.ret, bundan kendisi için bir parça ışık aldı.
3. O ışık zuhı1r etmeseydi, bu yaratılmışlar yoklukta kalırlardı. 4. Varlığın varlığı hep onun içindir. Varlığın Allah ile tam bir yakınlığı
vardır.
5. Her iki alemin mayası bu nurdur. O yüzden o nur alem ve kesret olmuştur.
6. O, sırr-ı Kur'an'dır, "c...s-=-) Lı /Allah kuluna vahyini bildirdi." (Necm 53/8-1 O*) makamıdır. Onun m enzili Hazret' e yakın bir yerdir.
7. Eğer gerçekten hatırlıyorsan (?),bil ki her şey odur. Gayrılık yoktur. 8. Bütün şekiller, iria.n sebebiyle yaratılmıştır. Haklkatte cihandaki her
şey birdir. 9. Bütün eşya O'nun ışığının parıltılarıdır. O, O'dur. O'ndan başka ilah
yoktur. V
1. Ey Za'fi! Ağzını kapa, hiç bir şey söyleme. Her şey senin içindir, kendini ara.
2. Hepsi güzel, iyi ve olumludur. Sen git kendi durumunu iyileştir/düzelt. 3. Alemdeki varlığın her zerresi O'dur. Alemdeki hiçbir şey yokken, O
alemi kuşatmıştı. 4. Her tarafa dikkatlice baktığımda, O'nun dışında hiç kimseyi görmüyo-
rum 5. Her tarafta o kadar "ya hı1" dediysek de, bizden başka kimseden ses
çıkmadı. (?) 6. Ben "bir"den başkasını görmedim. Ben her şekilde ancak "O" derim .. 7. Menekşe ve kokusu tek hakikattır. Bu güzel bir temsildir, te'vili ise
daha güzeldir .. 8. Sözüm budur ki O'nun gayrı yoktur. Eğer varsa gel ve söyle. 9. Bütün eşya O'nun ışığının parıltılarıdır. O, O'dur. O'ndan başka ilah
yoktur.
210 --------------------------------~A=b=d=u~rr~a=h=m=a=n~A=d==ak
f JJIA ~ _;l;.\__j t___, f 111~ ~ ~ı..... ~
f ı}~y r4 y..C-1_; L. - ı 1 ~ 12,~ y:..L-....ı y!L.b L. r
L..i..... r----:ı:ı ı:. o ol~ ı:.<\.J.LJi f .. ı:..ıJL...::... ~ d.};._f. L.
f .ılrl es. yi_?. .J ~...>'-" f Jol..H ol_;.l r4 .fo ı_Sol _;ol
l_j,ğ r---±l ı:.4.....ı.i'ı _,_s; ı:fo.L..ı t___, ü..ljc r' 94 ~ l_____a
r----:ı:ıL..t.lY. -H" l_j9 ~ _)ol ~ L. .J 04-?- jl rt-)J. ~
f ıL....ıfo. wl~ ~ t___, ~ol_y:.._J ı:..ı...l:....ü ~\____;.. L. .,.... ... ..
r-:ıll.aS ı:-4 ...... " ; ı:..ı......c::.~ r---:ı-JI . y _;.-..: yL.:iS J-_........,1 La
n j·':·l J,....::,l ~ ··L_..a
~ 4 Ö_;_J 1 "'} ~ ~u
"';;/_,__...,. ç.49 ı';., ·ı__ ("-:!-~ r---:ıl:;6..ll . ,y ~~~ y~ La
~y ~ ı4:-l .J w....,t___, _;ol ~ pl L. ol_J-?ı.J c _;-.ki ~ ~
ı.JL___., .J .L..1:.. ~ 'L...a r:J:J c ıli _>.ı y ~ ~ L..,.,
4 ~ ~j c..l.....Sı L. ~ 'LA... i ~ .J C»<ıj _;_Jıi t___,
b_; _fi.-j ~ .J.J--A f ..f;q__, e,Y.I JW.. _;l;.w L...a
L........l ~ ~ 'L..c ("-:!-~ c ıiLr.ı- ı..:.ı..iL:.. 6ı::.4 L........
~ ı:-4 :::::aııı ı:.4..ı:. .J 4? " r---:ı-JI j..-; y l.f.IL.:iS J_........l La
m ~~l__r:.. r_j"j-.A ·L__..,
r-ı-ı " ~Y r Y. ~ ~L__.., oı..L.,j _; ı..S~ ~ 'L........ ~
~ Ui.,., .J JjL____i... ~ol ot___..::. .J_;-.9 1..5""" ~ ~~ l...,
~l___li.>,l .. . • ·~ .J ~ _) c.J.JY. r:J:J Y).J y i" b _) ,, J 3 lll ?
Za 'fi-i Gülseni'nin Farsça Divdncesi ve Türkce Tercümesi-I 211
3 I
1. Biz, Huda yoluna sülfrk eden ve Allah'ın hikmetine bakan kişileriz. 2. Biz, şarap kadehini talep eden ve merhaba kadehine (ferahlık veren
ka de h) rağbet edenleriz. 3. Biz, meyhane köşesinde oturan, sara veren şaraptan perişan olan kişi-
leriz. 4. Biz, dert kadehinin tortusunu çekenlerdik Bu yüzden sarhoş, harab ve
takatsiziz. 5. Biz, uzlet makamında itik§.fa girenleriz. Biz fena köşesinde oturanla-
rız.
6. Biz, cihandan ve içindekilerden elimizi ve eteğimizi çekmişiz. Bu yüzden fena mülkünde padişah gibiyiz.
7. Biz, vücfrd noktasını kuşatmaktayız. Biz Zat-ı kibriya'mn mazharıyız. 8. Biz, tükenmez kitabın aslıyız. O kitabın kemal nüshasını kendimizde
toplamış ız.
II 1. Ey zahid! Görünen sfrretimize bakma. Eşyanın aslının hakikatı biziz. 2. Biz, Zat-ı zülcelal'in nefesiyiz. Yeryüzünde tayin edilen halife biziz. 3. Varlığımız bir damla ise de, şu var ki yedi deniz bizde mevcuttUr. 4. Biz, tükenmez olan sekiz cennetiz. Me'va cennetinin ebed1 nimeti bi-
zız.
5. Biz, yer ve göğün nuruyuz. Gökkubbe bizimle süslenrniştir. 6. Biz, geçmiş ve gelecek endişesinden kurtulan, içinde bulunduğumuz
ana bakan kişileriz. Asla yarını düşünmeyi~. 7. Biz, ciMnın yaratılışının sebebiyiz. Esma denizini kuşatan biziz. 8. Biz, tükenmez kitabın aslıyız. O kitabın kemal nüshasını kendimizde
toplamış ız.
m 1. Meyhaneyi hiç bir zaman terk etmeyenler, daima Allah'a yalvaranlar
biziz. 2. Rintlerin mahallesinde İkarnet edenler biziz. Hal meclislerinin dostu
biziz. 3. Şarap satıcılarının.prrinin himmeti ile mertebeleri ve makamları gör-
düm. 4. "La" ve "İlla" tuzağından kurtulduk Nefy ve isbatın dışında olanlar
biziz.
212 --------------------------------~A~b~d~u~r~ra~h~m~a~n~A~d~a=k
ı..::..ıt-L.J:. 3 ~ .J w.., I.J LA
c..::..ıt____..l.fi 3 ~)_,..:.. ' 1 ı ı J u c
uL-:ıi .)~ C.J jl r.ıl o~\_? LA
~.d. .;. "' ;
~G..wj J':lj ·L___.., {"7
~~~) yi~ HL.....
~13.J ı..::..ı.._:,\_) o~ L...a jl
·w-~ . ..) ıs. ·L...ı. u ı.J J ' ğ c;
~i_) 0----a 6....:ıh , ... , ı,j}
~IJ _,__.:; Iy ~ .ı.S rJ d ~L-oS 4.l.,__,.a JJ ç.oJ......:ıJ _)J
r-:ılW ç.A ::ııııı 1 ç.<\.c. J .a::ı Q
~L...:,., ~ .ı.S u:ıl ~
~1.:;.. ~ ~~ j .ı.S u-S d
u....yl~ u:ıı .ı.S r:.;~Y. ~u
IV
V
'-----....ı ~ ~ .)_j..j _)J
r----.fJ .ı.:iS'..i ~ W.JLc. L...a
~~~'i yUS J-,......1 Lı
J.J-----: r:_;l...,.:i 4S u:ıl 0~
~ - - ·l..lJ L.... ~ u:ıl Jo .... '} u.
r--:ı-JI j.....:ı 'i yUS J-,......1 Lı
~ij 4.9.):. 3..)_7-A..) 4.9.):. u:ıl
..u..l _,._..:.. .ı.S d ~~ o~ J~
..l-.o...ı~ ~ J~ .ı.:iS'..i u:ıl
r-:u-~ .u~ "'7 ~ ~ c.s s~ ı .,
r:.;~ ıs. <:cl~ LSI..L.:i.. ı..::..ıl~ jl
ıJ-.::.. &J:.L_j r)I.S ~L....
r--::-JI ~'i yUS ~ J-,......1 Lı
Za'fi-i Gülşeni'nin Farsça Divdnçesi ve Türkce Tercümesi-I 213
5. Biz takatsiz aşıklar ve rintleriz. Bize şathiyatı ve tamatı (saçma sözler) gösterme.
6. Medisimize yakın yerlerde keramet ve harikuladeler ayıptır. 7. Biz, bizzat nükteyi bilenleriz. Biz, kendi yüzümüzde ayetler okumu-
ş uz. 8. Biz, tükenmez kitabın aslıyız. O kitabın kemal nüshasını kendimizde
1 toplamışız.
IV 1. Ebed! hayat biziz. Hayat suyu biziz. 2. Biz sıkıntı vermeyen sara kadehiyiz. Erguvan çiçeği rengindeki kır-
mızı şarab biziz. 3. Biz aşıkların canlı ruhuyuz. Ruhun rahatı bizim sayemizde olur. 4. Ey sadık mürid! Dilsiz dilin sözlerini bizden dinle. 5. Biz o olmuşuz, o da biz oldu. "~\.J ı.JA /Kim beni uykuda görürse" (*)
hadisi de budur.
d .. ? ur. 6. Kendini sadece senin bildiğİn o vakitte, bunu anlamak hiç mümkün-
7. Bu sözlerimizi tahklk ile bil. Gönül gözüne yayı koyma. 8. Biz, tükenmez kitabın aslıyız. O kitabın kemal nüshasını kendimizde
toplamış ız.
V 1. Bunlar sıradışı remizler ve sıradışı sözlerdir. Bizzat bunu bilmek
mümkün değildir. 2. Bu hasbmali anlamak isteyen kişinin kendinden geçmesi gerekir. 3. Aşkın zevkinden yoksun olan kişi, bizzat bu nükteyi bilmez. 4. Ey Za'fı! Ne yapayım, nasıl söyleyeyim? Bu bir hayal olduğu için dile
gelmemektedir. 5. O, pak ve benzersiz olan Allah'ın zatına bağlı olarak tükenmeyen bir
kadlmdir. 6. Allah'ın konuşan kelamı biziz, ki onun için ne yokluk vardır, ne de
~ zeval vardır. 7. Biz, tükenmez kitabın aslıyız. O kitabın kemal nüshasını kendimizde
toplamış ız.
214
ı
49 ·ı ~ J:.i~ J. ~ ... I.S.)~ v-~
~~lLOi~~lL
j~ .u[~ 1]~ ~ j ı).<ı ~lyı
J~ !"~_;.-S ~..,~ ).l;.l,ı ~ ..ı.S ~
1 ~· ı.&....ı. ~ ·1 ·- -~ ..ı.S J-:!A ~ LJ'-i!"':i" L) .)
~ .ı..lL:ı; .fo-ı t..SJ~ !"~ 0.!1 .)~
ü...ı.ı.l 1 '·~ • 1 ..ı.S ı..::.uw; 1 ~ ~ J ı...r,:--;;- LJ:! ..J-:l""' ı"
... ...... • ... =- ·ı ~ :eı 1 'ıı'_l•••ıı•o _;:p. ~ .) _JJ ~ ~ J""
·.ı. i 50 -~ • 1 ·ı ..ı.S • • i . ...)"-: r.J t..S.) • tJ:! .) {':!J L) 0-'1
Abdurrahman Adak
~Le. ~ .J.l,ı I.J ~ _,=., ..ı.S ı:J-...4 j ı.} .J~
~Le ~ p '.)~_,__.:.. ~ _fil
~J...ri f'~ ~ C.)~ ~ f.S~
~~ s:-4.5..}'-"' ~L._j tsl_;.ı.ı> JJ--..6
49 Bkz. Hafiz, a.g.e., s.130-131. 50 Metinde geçen ..şj~ , yazma nüshada ~ olarak yazılmıştır. Ancak doğrusu ve vezne uygun olanı, Ha fiz Divanında geçtiği gibi ..şj~dir. (Bkz.Hafiz, Divan, s.l31.)
---"-------------~
Za 'tf-i Gülşenf'nin Farsça Diwinçesi ve Türkçe Tercümesi-I
TAHMiSLER
I
HAFIZ-1 ŞiRAzi'NİN GAZELiNE TAHMiS
215
ı. Ben o kişi değilim ki, gönül havasında uçayım. Muhabbetten maksadımız haldkattır, mecaz değil. Benim için gaflet perdesi yırtılmış, sır penceresi açılmıştır. Dostun yüzüne tekrar bakan, yüzünü yeniden gören benim. Ey kulunu okşayan padişah! Sana nasıl teşekkür edebilirim?
2. Ben aşıkın nasihatını dinle ve unutma. Dünyayı bırakıp özgürleşenler aşk mülkünde sultan oldular. Alçak şeylere bağımlı olma, mutluluğu kabul et. Bu mecaz makamında kadehin dışında başka bir şeyi tutma. Oyuncak gibi olan bu küçük dünya evinde, aşk dışında başka bir şeyle oynama.
3. Mana haletinde olduğum için bütün sılretlerden geçtim, onları aştırn. Senin kemedine esir oldum ki, bu böyle daha iyidir. Tarikat ehli nezdinde aşkınla ilgili davalar/tartışmalar var. Her ne kadar güzelliğin, başkalarının aşkına muhtaç değilse de, ben yine de sana olan bu aşkırndan geri adım atacak değilim.
4. Aşık, kendisini maddi alemin dışına attığı zaman, bir Aleme ulaşır ki orada canından vazgeçer. Aşık orada kendi varlığınanazar ettiğinde, ciğerinin kanına abdestini almazsa, aşk müftüsüne göre onun namazı batıl olur .
.) 5. Eğer akıllı kişi belagat kanadıyla uçarsa, çaresiz Za'fi'nin yanına hiç-bir zaman gitmez. Hafız'ın şarkı söylediği makamda, meclistekilerin şarkıları-
'i nın nağmesi arşa ulaştığında, Venüs'ün gazel söyleyicisi bunlardan ilgisini kesmez. (?)
216 Abdurrahman Adak
2
\.=.. J ':C. • -ı.r . ..r ~
ulPI.i4 ·~ ulPI.i4 'J~
L.JL...ıii c$ .J ü '.b (..! _jj ~.J j ~ ~
L.ıt___...jl ~ ~\.:___... 4.9)::. ü--;'
t.S.H ~ ~~ .::;-+-~ t~ -t.Sr.J.l t.J.J Wlj 0l ~U:. ~ ~~
L.:& -1\.c. .l J . . ~ < 4.S ~Lı t.S • 1 .) _JJA (.5""--" •
51 Metinde <,?W şeklinde yazılmış olmasına karşılık, hem veznin hem de anlamın tamamlanabilmesi için <,?LW şeklinde düzeltilmiştir.
)
t
Za'tf-i Gülşenf'nin Farsça Diwinçesi ve Türkce Tercümesi-I 217
2
CAMi'NİN GAZELiNE TAHMiS
1. Ey çehresi gül gibi kırmızı, güzelliğin zirvesinde olan; Ey benzerlerinden üstün olan boyu, yukarıdan bakıldığında Sidre ağacı gibi görünen sevgili! Kaşların, benierin ve yüzün ile, koku saçan saçın ile her an cemalini farklı bir şekilde göstermen, yüzlerce kararsız aşıkı, senin yüzünden çektikleri gamdan dolayı şeyda ettin.
2. Vazetmiş olduğun her şey kusursuz ve noksansızdır. Kemalini idrak etmek imkan dahilinde değildir. Bu sıradışı muammayı insan anlarnamaktadır: Sen varlıkta gizlenmiş bir şekilde ortadasın. Ya da varlığın, eşyada gizlenmiştir. Sen hem her şeyden daha gizlisin, hem de her şeyden daha açıksın.
3. Senin tecem bağından asla koku almadım. Saçına olan hasretimden miğfer gibi büküldüm. Gönlümü teselli eden saçlarını ve yüzünü hiç açığa çıkartmıyorsun. Su ve çamur perdesi ile örtülü olmadan bize yüzünü göstermiyorsun. o parlak güneşiiyüzünü ne zamana kadar çamurlu bir şekilde bize göstereceksin?
4. Ey gönül! Ne zamana kadar şarapla kendinden geçecek ve hiçbir şeyi düşünmeyeceksin? Su ve çamur arsasında sakın gafil olma. Aklı kemal derecesinde olan Za'fi, bumana ile ilgili olarak şunları söylemektedir. Ey Cam1, ikilikten kurtul (sıyrıl). Tek yüz, tek yürek ol. Olur ki birlik aleminde kendine bir menzil yapasın.
218 --------------------------------~A~b~d~u~r~ra~h~m~a~n~A=d~a=k
..l....<ıi J-~ j~ ı)-4' jly-t~ ı.}
.LcT )..; ı.J;._,.:.. r..S.Y. ~ ul__r.ı.A ~ .1::.96.
3
\..-'
-:::}
Za'fi-i Gülşenf'nin Farsça Diwincesi ve Türkce Tercümesi-I 219
3
HAFIZ-1 ŞİRAzİ'NİN GAZELiNE TAHMIS
1. Ey din! Sana olan aşkım başıma sevda oluncaya kadar, sevda arsasında birçok bela gördüm. Aşkından pergel gibi dolanmakta ve hiç bir yeri kendime menzil yapmamaktayım. Ey güzeller padişahı! Yalnızlığın verdiği sıkıntı için bana bir çare bul. Gönlüm sensiziikten ölmek üzeredir. Artık dönme vaktin gelmiştir.
2. Bahar günleri geldi. Ey saki! Bana bir kadeh şarap sun. Ta ki hamlaşan gönlüm o şarapla pişsin. Sana vasıl olmam benim ilacımdır. Ey derdi derınamın olan ve ey yalnızlık köşesinde bana yar olman benim için ünsiyet olan sevgili! Mutsuzluk döşeğinde bana merhamat eyle ve iyilikte bulun.
3. Ey can! Gamını kendime meslek edinmekle, avare ve işsiz durumdayım. Her gün bela meclisinde ney gibi inliyorum: Bana yapacağın bir lüfuf arzusuyla tarafına doğru gelmekteyim. Vereceğin ferman dairesinde pergel gibi dönüp dolaşmaktayım. Neyi düşünilisen o benim için hüküm/emir ve neyi emredersen o benim için bir lutuftur. Bu beyit Hafız d1vamnda yer almamaktadır. (Bkz. Hafiz, Divan, s. 202-203.)
4. Saçları perişan bir vaziyette itab ederek bana yönelen dilber, beni görünce yüzünü ekşitti. Bunun manasını düşünmekten, sürekli sevdaya tutulmuş bir vaziyetteyim. Ya Rab! Alemdeki bu nükteyi kime söyleyebilirim? Bu sebatsız güzel yüzünü kimseye göstermemektedir.
5. Seher vaktinde ansızın o Jale yanaklı sevgili geldi. Murad ağacıının o dalı, maksadıma uygun olarak, meyveli geldi. Ey Za'fi! Muradına ulaştığın için şükr et. Ey Hafız! Bir ayrılık gecesiydi ki sevgilinin o güzel kokusu geldi. Şenliğin kutlu olsun, ey aşık-ı şeyda!.
top related